e rteng ġ - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ

Transkript

e rteng ġ - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ
Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki
fazilete maliktir. Bu faziletleri
hiçbir kuvvet, milletimizin kalb ve
vicdanından çekip alamamıştır ve
alamaz. ( 1923 )
Nogaytürk – 0 2
NOGAY TÜRKLERĠNĠN SESĠ OLMA ÇABASINDAYIZ
EDĠTÖR
Hakan BENLĠ
Ġrtibat e - postası : [email protected]
Adres : Plevne Mah. Pazar Sk. 34 / 9 Sincan – ANKARA
Ġrtibat Telefonu : 0 535 886 49 89
Dergimiz Nogaytürk, basın ahlak ve ilkelerine
uymaya söz vermiĢtir.
Yayınlanmayan yazılar iade edilmez.
Dergimizde yayınlanan yazıların sorumluluğu
yazarlarına aittir.
Dergimizde yayınlanan reklamlardan ücret
alınmamıĢtır.
NOGAYTÜRK DERGĠSĠ
YURTĠÇĠ VE YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLERĠ
Temsilcilerin iletiĢim bilgileri için – [email protected]
ADANA
: Dr.Fatih KARAYANDI
KONYA
ĠSTANBUL
: Cemil AKDAĞ
Merkez
: Serkan TANDOĞDU
KULU ( merkez )
: Hakan BENLĠ
KULU - Seyitahmetli Köyü : Murat BENLĠ
KULU - AğılbaĢı – (Mandıra)Köyü
:
Recep DEĞĠRMENCĠ
KULU - Boğazören Köyü ( Köstengil ) :
Engin GÜNER
KULU - Kırkkuyu Köyü
: Selman YILMAZ
Emre ORAK
ANKARA
Merkez
Ankara- Eryaman
Ankara- Batıkent
Ankara- Keçiören
: Hakan BENLĠ
: Erdem GÜNAY
: Elif YILMAZ
: Asım PEKCAN
Erhan ÇAĞDAġ
Ankara - Balgat
: Derya POLAT
Ankara - Demetevler
: Eyüp TANATAR
Ankara - Sincan
: Yahya ALTINKAYA
Ankara- Etlik
: M.Burak TAġKIRAN
ġ.KOÇHĠSAR ( merkez )
: Turhan BAYAR
ġ.KOÇHĠSAR- Akin Köyü
: Adem ESENBAY
ġ.KOÇHĠSAR- Doğankaya Köyü :
Elif YILMAZ
ġ.KOÇHĠSAR- ġeker Köyü : Kasım KIZILTAġ
GÖLBAġI ( merkez )
: Abdulhamit ÖZCAN
GÖLBAġI- Ahiboz Köyü
: Z.Sebla ALSAÇ
HAYMANA-Cingirli Köyü
: Yavuz ÇĠFTÇĠ
POLATLI (Merkez)
: Kevser KIZILDAĞ
POLATLI -Tatlıkuyu Köyü : Özgür NAYMAN
AMASYA
:
ESKĠġEHĠR
: Cihan TANRIBAK
Kader TANATAR
YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLER
K.K.T.C
:
C.Giray ERGĠN
HOLLANDA
:
Mehmet PEKCAN
AVUSTURYA
:
ALMANYA
:
Hacer TAġYARAN
Rukiye TEKER
Fatih POLAT
Nogaytürk – 0 3
ĠÇĠNDEKĠLER
NOGAYTÜRK DERGĠSĠ
Künye ve
Temsilcilikler
..…….………………..……0 3
KAPAK KONUSU
Derneklerin ĠĢlevsizliği :
Derneklerimiz küs. Kime küsler ?.. HerĢeyden
önce kendilerine küsmüĢ durumdalar. Yaptıkları
çalıĢmaların gerek maddi gerekse manevi
anlamda desteklenmiyor oluĢu, onların beyhude
bir çalıĢma içerisinde oldukları duygusuna
kapılmalarına yol açmakta ve kendi kendilerine
kızgınlık içerisinde küsmekteler.
NOGAYTÜRK DERGĠSĠ
Ġçindekiler
……..….…..………….......0 4 – 0 6
EDĠTÖRDEN
Dernekler ve Ġnternet Siteleri
Hakan BENLİ ………..………......................... .0 7
Nogaytürk Dergisi
Sayfa :
KAPAK KONUSU
Derneklerin ĠĢlevsizliği :
Derneklerimiz Neden Böyle ?
Akif KARA
........………….………….…1 3 – 1 4
09 -12
Nogay Ġnternet Siteleri :
KAPAK KONUSU
Derneklerin ĠĢlevsizliği :
“ Birlik “ Bizge Köb Uzak Bir Söz
Fatih POLAT
....………….……….……1 5 – 1 6
Amacımız Bölgelerini ve yerlerini bu sitemizle
belirleyeceğimiz Nogay Gençlerimizi bir araya
toplayarak Nogay tarihi, kültürü ve dili hakkında
uluslararası nitelikte festivaller konferanslar gibi
hem akademik hem de kültürel faaliyetler
düzenlemekti.
KAPAK KONUSU
Derneklerin ĠĢlevsizliği :
Biz Nogaylar Neden Böyleyiz ?
H. Kemal POLAT ………….…….…………….1 7
KAPAK KONUSU
Ömer AKTÜRK
Sayfa :
22 - 23
KAPAK KONUSU
Nogay Ġnternet Siteleri :
Nogayturkdergisi.com
Hakan BENLİ
...………….…….…………… 1 8
KAPAK KONUSU
Nogay Ġnternet Siteleri :
Nogayturkleri.org.tr
Cengiz ERGEN
………….……..……………1 9
NOGAY KÜLTÜRÜ
Adam adamga kerek, can tenge kerek.
Adam bolur baladın kisi minen iĢi bar, adam bolmas
baladın kisi minen nesi bar.
Adam cüreginde arslan catagı bar.
Nogaytürk Dergisi
Sayfa :
KAPAK KONUSU
Nogay Ġnternet Siteleri :
Nogay Türkleri Bülteni
Nogayturkleri.net
Cemil SÜTBAŞ
………….……….…….20 - 2 1
26 - 28
Nogaytürk – 0 4
ĠÇĠNDEKĠLER
KAPAK KONUSU
Nogay Ġnternet Siteleri :
Dernek ve Köy Siteleri
Nogaytürk Dergisi ………….…….……………24
ERTENGĠ
Künlerden bir kün, carlı bir kisidin oturganı
tögereginde kalavı bolmagan töbesi tüz,kamıs
üstüne Ģorak Ģamırıman sılavlı; birkaĢ bikedin kirip
Ģıkkanından ya bir maraz, ya da ecel kelden bireri,
ya da birerdin bala tepkeni anlaĢılman bir üy. Bu üy,
köydün bızavların bakkan, bızavĢı Abkerim akaydın
üyü edi.
Necdet ÖZEN
Sayfa :
30 - 3 2
NOGAY KÜLTÜRÜ
Yanı Ay
Suyun KAPAYEV ………….………….………25
NOGAY KÜLTÜRÜ
Besik Yırı
Keldihan KUMRATOVA
..……………………29
NOGAY DÜNYASI
Dünya Nogayları - 1
Romanya Nogayları
Nogaytürk Dergisi ………….…………..….33 – 34
MAKALE
Nogay Ġnternet Siteleri :
15. yüzyıl sonu Altınordu Devletinin nihayete
ermeye gittiği bir devirdir. Bu dönemde büyük bir
stratejik kırılma yaĢayan Türk Dünyası, Altınorda
gibi büyük bir devleti kaybetmenin farkına
varamamıĢ, aksine bölünmeler birbirini takip
etmiĢtir. Eğer Altınordu Devleti yıkılmamıĢ olsa, ya
da yerine baĢka bir Türk bozkır devleti ikame
edilse hem Türk hem de dünya tarihinin akıĢı farklı
olurdu.
Prof. Dr. Ahmet TAġAĞIL
Sayfa :
35 - 36
MAKALE
Uçan İlk Osmanlı Kadını:
Belkıs Şevket hanım
Sadık ŞANLI
………….………...……43 – 45
MAKALE
Türkiyede Kırım Tatarları
ve Nogaylar - 1
Dr. Aziz SÜTBAŞ ………….……..………46 – 50
DERNEKLERĠMĠZDEN
Hollanda Nogay Vakfı
Mehmet CAN
………….…..…………51 – 52
MAKALE
Çocukların oynadıkları oyunlar ile sosyal yaĢamda
sergiledikleri davranıĢlar büyük bir benzerlik
göstermektedir. Oyun içerisinde rekabetçi, grup
dayanıĢması ve grup içi paylaĢmayı gerektiren
davranıĢların sergilenmesi gerekmekte ise, o
çocuk / birey sosyal yaĢantısında da aynı
davranıĢları sergilemeye baĢlar.
YAZAR SAYFASI
Nogay Örgütlenmeleri
Mehmet TAŞKIRAN ....……...……………53 – 54
YAZAR SAYFASI
Ramazan Gurbette Güzel
Akif KARA ……...........…..……………………55
Hakan BENLĠ
Sayfa :
37 - 41
Nogaytürk – 0 5
ĠÇĠNDEKĠLER
YAZAR SAYFASI
Calgız Tuvulman
Necdet ÖZEN ...............….………………56 – 57
MAKALE
Nogayların günümüzde ayrı bir yazı dilleri
olmasına rağmen, bu yazı diliyle yazılan ve
basılan eserlerin sayısı çok azdır. AraĢtırmacılar,
basılan eser sayısının gün geçtikçe azaldığını,
Nogay yazı dilinin geleceğinin tehlikede olduğunu
belirtmektedirler.
YAZAR SAYFASI
Gençlerin Nogaylığı
Aziz ÖZİL ……...........…….………………58 – 59
ġĠĠR
Toyumuz
Mehmet TAŞKIRAN .........…….………… ……6 0
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Sayfa :
72 - 79
ERTENGĠ
Radyo
Hakan BENLİ
NOGAY KÜLTÜRÜ
Edildi Alsa – Koban Bar
Asim Şeyh – Ali Ulı ..............…...……………...7 0
KÖYÜMÜZ
Közleri gıpgızıl bolgan küneĢtin astında, anyakta,
niyakta oynıyakman dep. Elleri, tizleri, beti Ģizik
iĢinde, kabık baylagan caralar, taze turganlar…
Tereklerge Ģıkyakman havasıman kim bilir kaĢ
kere cıgılgan cerge. Anası “ caralı ceylan ” diydi,
her cıgılıp tüsgende, her cıladığında. Közlerinin
yaĢı toktasın dep.
Hakan BENLĠ
Sayfa :
...................…..…………62 – 69
BĠR BÜYÜĞÜMÜZ
Kendi Ağzından,
Hasan Basri ERYĠĞĠT
Nogaytürk Dergisi
..…………………………8 0
TAZĠYELERĠMĠZ
Nogaytürk Dergisi ……....….…….………87 – 89
81 - 86
Dergimiz Nogaytürk ‟ e, Nogaybike ‟ ye, Nogaycas ‟a ve Nogaybülten ‟ e
AraĢtırma,
Ertengi,
Hikaye,
Fotoğraf,
Makale,
ġiir,
Resim,
Karikatür
Veya daha baĢka eserlerinizle katkı sağlamanızı ve zenginleĢtirmenizi özellikle
beklemekteyiz.
Nogaytürk – 0 6
EDĠTÖRDEN
Hakan B E N L Ġ
D
ergimizin beĢinci sayısını çıkarabilmek umudu ile dördüncü sayımızı da
yayınlayabilmeye muvaffak olabildik.
Bu
sayfada artık dergi çıkarırken yaĢadığımız zorlukları ve derginin hitap ettiği
kesimlerin ilgisizliğinden bahsedecek değiliz. Her ne kadar sitemkar oluyor isek de bundan
Ģikayetçi olacak değiliz.
Nogaytürk Dergisi' nin ikinci sayısı yayınlandıktan sonra bir yayıncı ağabeyimiz ile
sohbet ederken kendisine derginin ikinci sayısını yayınladığımızı söylemiĢtim. Bunun üzerine,
kendisi de dergi yayınlayan ağabeyimiz, maharetin derginin ikinci ve üçüncü sayısını
yayınlamak değil, dördüncü ve beĢinci sayısını yayınlayabilmek olduğunu söylemiĢti.
Doğrusunu söylemek gerekirse biz onun nazarında baĢarısız kaldık zira dergimizin ancak iki
sayısını basılı olarak yayınlayabildik. Geriye kalan sayılar bizimde pek hazzetmediğimiz bir
biçimde e- dergi olarak yayınlanmak durumunda kaldı.
Dergimizde
yine kapak konusu olarak, derneklerin iĢlevsizleĢtirilmesine yönelik
eleĢtirilere ve bu eleĢtirilere verilen yanıtlara yer vermek istedik. Bu konuda gerek Nogay
toplumunun gerekse toplum önderlerinin bakıĢ açısıyla sorunları ve çözümlerini araĢtırdık.
Dergimizi
e- dergi olarak yayınladığımız için sayfa sıkıntısı yaĢamaksızın içeriği
mümkün olduğunca geniĢ, verimli ve faydalı kılmaya çalıĢtık. Bu sayımızda yine Nogay kültürü,
tarihi, edebiyatı, sosyal yaĢantısı ve mutfağı ile bilgiler veren sayfalar ile bezedik.
Bu sayımızda Nogaytürk Dergisi için yeni ekler hazırladık. Henüz yetersiz olduğunun
bilincinde olmakla birlikte zaman içerisinde genç arkadaĢlarımızın desteği ile daha da güzel bir
seviyeye çıkacağına inandığımız NogayBike, NogayCas ve NogayBülten eklerini hazırladık.
BeĢinci sayıda buluĢmak dileği ile.
Nogaytürk – 0 7
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
Nogaytürk – 0 8
KAPAK
KONUSU
Nogaytürk Dergisi
Derneklerimiz küs. Kime küsler ?.. HerĢeyden önce kendilerine küsmüĢ durumdalar.
Yaptıkları çalıĢmaların gerek maddi gerekse manevi anlamda desteklenmiyor oluĢu,
onların beyhude bir çalıĢma içerisinde oldukları duygusuna kapılmalarına yol açmakta
ve kendi kendilerine kızgınlık içerisinde küsmekteler.
Bilimde her bir duruma , her bir benzer geliĢen
olaya bir isim verilmiĢ. Kiminde metal yorgunluğu
denmiĢ, yılların çalıĢması nedeniyle metallerin artık
eski direncini, fiziksel özelliklerini kaybetmesine.
Kiminde Cam Tavan Sendromu adı verilmiĢ belirli bir
koĢula ve sınıra zorlanarak zaman içerisinde bu
koĢulun ve sınırın kaldırıl-masına karĢın, o deneydeki
bitlerin veya gerçek yaĢamda insanların aynı
davranıĢları kısıtlamalar varmıĢcasına kabullenerek,
sınırları aĢma cesa-retlerinin kırılmasına. Kiminde ise
halk tabiriyle bezginlik denmiĢ, yılgınlık denmiĢ sürekli
bir çaba içerisinde iken, hedeflerine bir türlü ulaĢamamaları durumuna veya hedeflerine ulaĢmıĢ olmalarına
karĢın
arzu ettikleri psikolojik beklentilerinin
karĢılanmamıĢ olmasıyla yaĢanan ruhsal çöküntüye.
Fakat bizim durumumuza tek ve kesin bir ad
koymak neredeyse mümkün değil bence. Bizim
derken Nogaylardan ve Nogay Dernekleri‟ nin bu
günkü durumlarından bahsediyoruz.
Derneklerin
geçmiĢlerine
ve
geçmiĢte
yaptıklarına değinmeye gerek yok. Bunu neredeyse
hepimiz biliyoruz. Bilmemiz gereken Ģey bu gün
olanlar ve bundan sonra olması gerekenlerdir. Bu gün
olanlar ve bundan sonra olması gerekenlerin tamamı
Derneklerin bundan önceki durumları, duruĢları ve
yaptıklarıyla bağlantılı olduğu bir gerçektir. Bunu bir
kenara koyalım.
Konumuz Ģimdiki zaman ve bu zaman
içerisinde Derneklerin durdukları yer. Bu gün Nogay
camiası içerisinde kime sorarsanız sorun hiç biri
Nogay Derneklerinin sessizliğinden memnun değil.
Aslında bu sessizlik değil, bir içe kapanmıĢlıktır. Bir
öğrenci düĢünün ki, derslerine çalıĢıyor ve
ebeveynlerine takdir ve teĢekkür belgeleri getiriyor.
Ancak, ebeveynleri sahte gülücükler ile sırtını
sıvazlayıp sadece aferim demekle yetinmekte ve o
çocuğa psikolojik ve de maddi anlamda bir destek
vermekten de imtina etmektedir. O çocuğun durumu
kısa bir zaman sonra baĢarılı olmaktan, kendi kendine
ebeveynlerine küsmüĢ ve onlara karĢı içine
kapanmıĢlık
duygusuna
ve
baĢarısızlığa
bırakacaktır kendini. Bizim derneklerimizin durumu
da aynen bunun gibi.
GeçmiĢ yıllarda toplum adına toplum
yararına baĢarılı bir çok çalıĢmaya imza atan
dernekler elbette beraberlerinde toplumun güvenini
kaybetmelerine neden olabilecek bir çok hatalar
içerisinde de yer aldılar. Bunlar üç yanlıĢ bir doğruyu
götürür kuralındaki gibi
yaptıkları doğruları da
zaman içerisinde bartaraf etmiĢtir. Bu da ayrı bir
tartıĢma konusudur. Lakin bu durum daha önce
yaptıkları
baĢarılı
çalıĢmaları
göz
ardı
edebileceğimiz anlamına gelmemelidir.
Derneklerimiz küs. Kime küsler? HerĢeyden
önce kendilerine küsmüĢ durumdalar. Yaptıkları
çalıĢmaların gerek maddi gerekse manevi anlamda
desteklenmiyor oluĢu, onların beyhude bir çalıĢma
içerisinde oldukları duygusuna kapılmalarına yol
açmakta ve kendi kendilerine kızgınlık içerisinde
küsmekteler. Bunun açılımı “ Nogaylardan bir yol
olmazdır “. Dernek çatısı altında çalıĢanlar, kendi
zamanlarından
ve
ekonomik kaynaklarından
harcayarak birçok iĢ yapma kaygısı içinde
uğraĢırlarken, uğraĢlarının karĢılığında bir teĢekkürü
bile çok görenler olmakta. Onlar zaten teĢekkür
beklentisi içerisinde değiller belki ama nihayetinde
bir takdir edilme beklentilerine girilmesi muhakkaktır.
Bu takdir-iyetin zaman içerisinde somut olarak
derneğe nakdi bir yardıma dönüĢmesi arzusudur
bu. Ki daha çok çalıĢma ve daha güzel iĢler
baĢarılabilsin. Elbette beyhude ve safiyane bir
bekleyiĢtir bu. OlmamıĢtır, ve olmayacaktır da. Bu
dernek
görevlileri,
bahsettiklerimiz,
insan
nihayetinde. Duygu taĢıyorlar ve cüzdan taĢıyorlar.
Nereye kadar dayanabilirler duygularının ve
cüzdanlarının törpülenmesine
Derneklerimiz küsler, bu kez birbirlerine
küsler. Bir çok organizasyon içerisinde kendi
Nogaytürk – 0 9
K APAK KONUSU
Nogaytürk Dergisi
haklarının Nogay toplumu karĢısında yeterince
alınmadığına, yerlerinin yeterince ve gereğince
pekiĢtirilmediğine , topluma kendilerinin ve
yaptıklarının diğer dernekler tarafından doğru lanse
edilmediğine kani olarak küsler. Birbirlerine
güvenleri kalmadığı ya da zaten olmadığı için küsler.
Olaya bizim baktığımızdan daha dar bir açıyla
baktıkları fikrine kapılmamıza neden olan bir
perspektifle yaklaĢmaktalar birbirlerine. EndiĢeyle ve
güvenden yoksun telkinlerle. Kimi zaman bunu
aĢikar etmekten bile geri kalmayarak, kalabalıklar
içerisinde bile birbirleriyle konuĢmayarak veya
hakarete varan ithamlar ile göstermekten geri
kalmadıkları da oldu. Ne yazık ki bunlara da Ģahit
olduk. Hal böyle olunca dernek çıkarlarının
çatıĢması daha sonra aralarında kiĢisel husumetlere
kadar indirgenebilmekte. Haliyle dernekler arasında
bir iletiĢimin olmasını, koordinasyona bağlı
organizasyonların olmasını beklemek de hayal olup
çıkmakta.
Dolayısıyla
Sabantoyumumz
Federasyonumuz da hayırlı olsun !...
Derneklerimiz küsler. Evet gerçekten bu kez bize
küsler. Her ne kadar belli etmeseler bile bunu
hissedebilirsiniz. Hissetmenize gerek yok zaten
bunu bu günkü tavırlarıyla, sessizlikleriyle,
iĢlevsizlikleriyle, kendi kendilerini pasifize etmeleriyle
ortaya koymaktalar. Bir nevi protesto içerisindeler
bile denilebilir. Beslendikleri kaynaklara, Nogay
toplumuna küsler. Bunda haksızlar mı, hatalılar mı ?
HaĢa !... Yerden beĢ kat göğe kadar haklılar – iki kat
bize ait - çünkü biz onlara, bize küsmeleri için,
neredeyse elimizden gelenle yetinmedik mümkün
olanın daha fazlasıyla zarar vermeye giriĢtik. Üstelik
bunu bilinçsizce değil idrakine vara vara, tadını
çıkara çıkara yapmaktan geri kalmadık.
Hadi oturun bir özeleĢtiri yapın !... Kaç
kez
dernekleri ziyaret ettiniz, beleĢe iftar yemeği hariç !..
Kaç kez üyesi olduğunuz derneğin aidatını verdiniz.
Hadi kazara bir kere aidat ödeme gafletine düĢtünüz
diyelim, onu bile yüreğinizle isteyerek mi verdiniz
yoksa elcağızlarınız titreyerek mi ? Ġkincisi olduğuna
eminim…Bu dernekler bir Ģeyler için çaba
sarfederken neredeydiniz ?
Hemen her seferinde olduğu gibi yine iĢlerin
tamamen bitmesini, para ve emek harcanacak
yerlerinin tamamlandıktan sonra iĢ kaymağını
yemeye geldiğinde ortaya çıkmaktaydınız değil mi ?
Hatta birde eliniz arkanızda bu olmamıĢ, Ģu
olmamıĢ, bunu niye böyle yaptınız demekle
meĢguldünüz.
Diyemiyorsanız
bile
kesinlikle
dedikodusunu yapıyordunuz.
Derneklerimiz küsler. Bu kez kendi içlerindeki
arkadaĢlarına küsler. Beraber yola çıktıkları, beraber
yönetimde yer aldıkları arkadaĢlarına küsler.
Birileri birĢeyler için çaba sarf ederken diğerinin
duyarsız kalmasına, önemsememesine ve belkide
küçümsemesine küsler. Hadi canım sende
demelerine
küsler.
Birbirlerinin
arkasından
dedikodular yaparlerken
küstüler, Birbirlerini
sorgularken küstüler. Çok mu ağır oldu. Gerçekleri
mi yansıtmıyor bu söylenenler ? Farazi mi
konuĢuyoruz ? Bilemem.
Derneklerimiz küsler. Kime küs değiller ki,
yapılan iftiralar, haksız eleĢtiriler, yapılanları hor
görmeler, hadi canım sendeciler, Nogaylık size mi
kaldı ulancılar, Söz verip sözünü unutanlar ve
unutturanlar, arkanızdayım diyerek önlerine set
çekmeye uğraĢanlar, bir kuruĢ yardım etmeyip kaç
paralık iĢ yaptınız diye hesap sormaya
kalkanlar,dergide yazı yazanlar… Ġnternet sitelerine
ciğerlerindeki, yüreklerindeki pislikleri imzasız
kusanlar, yürekleri yetip de adını yazma medeni
cesaretini gösteremeyenler ve bunun gibi nice
Ģeyleri yapanlara küsler.
Derneklerimiz küsler.Onların küsmesine küsmemiz
doğru mu bilemem ama, bizim yaptıklarımıza ve
yapmadıklarımıza küsler. Sabantoy düzenliyorlar,
gidiyoruz. Yalnız bırakmıyoruz ama giderken
yanımıza illaki bir mangal götürüyoruz. Sadece
mangalla yetinsek belki hoĢ görülür ama utanmasak
bir de 35‟ lik yeni rakı açacağız, yanına çeĢit çeĢit
mezeleri hazırlayıp bir güzel kafayı çekeceğiz ama
aile var yapamıyoruz. Allah‟ a Ģükür hala utanabiliyoruz.
Tövbe estağfurullah, o nasıl söz ! Ben içki
içmem diyenlerinde kalkıp bir göbek atmadığı
kalıyor, sorsan ya ben ağır abiyim diyor ya da
namazında niyazındayım...Yani Sabantoy ġölenini
Festivale çeviremesek bile Nogayların Milli mangal
gününe çevirmeyi baĢardık.
Birde Sabantoya gidip de orayı partisinin siyasi
miting alanı sananlar var ki evlere Ģenlik. Parti
flamaları açıp, tekbirler getirip çoĢanlar, kendinden
geçenler var. Sanıyor ki oraya gelenlerin hepsi
kendi gibi düĢünüyor, aynı siyasi partiye mensup
zannediyor. Hiç mi düĢünmezsin oraya Kaymakam ,
Belediye baĢkanı gelmiĢ, siyasi partilerin ilçe
baĢkanları, devletin müdürleri,protokole mensup
zevat gelmiĢ. Sen hangi akla hizmet kalkıp orada
propaganda mahiyetinde bu tarz bir eylem içerisine
girme cüreti gösterirsin. Densiz misin ?
Hadi onlar cahil diyelim, peki hükümete
mensup bir bakan gelipde Sabantoy‟ da protokole
oturunca ve bizzat Sabantoyu düzenleyenler
tarafından kürsüye davet edilip bir konuĢma
yapması istenince engel olmaya kalkanlara ne
diyeceğiz ? Cahil mi , küstah mı, densiz mi ? Bu üç
sıfatda biraz yetersiz kalmaz mı ?
Nogaytürk – 1 0
K APAK KONUSU
Nogaytürk Dergisi
Yahu be adam, sen orda aklın sıra kendi
siyasi çıkarlarını koruduğunu düĢünürken Nogayların
haysiyetini, Ģerefini, gururunu, misafirperverliğini
nereye koydun ? Hadi onlar sende yok belki, kendi
partinin çıkarı kadarını düĢünüyorsun da, orada o
kadar toplanan Nogayın da mı çıkarı yok !...
Allah aĢkına ! Bu adam, tamam kabul bir siyasi
partinin mensubu ama hepsinden önce oraya
devletin bir bakanı sıfatı ile gelmiĢ. Be hey bilmem ne
adam, o kadarını da mı düĢünmekten acizsin !... O
alanda o kadar Dernek BaĢkanı, temsilcisi varken
sana ne oluyor ? Bu güne kadar kim kapısına geleni
geri çevirmiĢde biz çevirelim üstelik gelen sen gibi
densiz biri de değil, devletin bakanı. Adam
hemĢehrimiz demiĢ gelmiĢ, hadi Ģimdi sen var
hemĢehrim diye yanına, varabilecek misin ? Ne iĢim
olur onla derken Derneklerin her zaman iĢinin
düĢeceğini de mi bilmezsin. Zaten düĢünebiliyor
olsan o eylemlerde bulunmazdın ya neyse !....
Derneklerimizden birisi uzun uğraĢlar, çabalar
sonucunda bir organizasyon tertip ediyor. Bir
konferans, Ankara‟ da. Ve adını da uluslar arası
koyuyor. Gerçekten de uluslararası,
çünkü dıĢarıdan bakan düzeyinde bile katılım var
ama bizden kimse yok, iyi mi ? Koca salonda
toplasan 100 kiĢi var, zaten yarısı da yurtdıĢından
kalkıp gelenler. Zavallı adamlar bizi ciddiye almıĢ
olmalılar ki kalkıp ta nerelerden Ankara‟ ya kadar
geliyorlar ve Türkiye‟ deki Nogaylarla tanıĢalım
kaynaĢalım istiyorlar. Biz ne yapıyoruz, Ankara‟ da
olup da bir dolmuĢluk yerden ya da bilemedin 2
saatlik bir Ģehirlerarası yolculukla oraya gidemiyoruz.
Biz Nogayız, birbirimize sahip çıkarız… Koca salonu
boĢ bırakmaktır maharetimiz.
Sadece derneklerimiz mi küs ? Olanlara
yaĢananlara küsüp Dergiyi de derneği de
kapatanlarda küs !... Bir köy evi, belkide köy odası.
Odada köyün eĢrafı oturmakta. Gençten birisi de
yanlarında. Dernek BaĢkanı bu genç. Köylülerin, ki
hepsi kendi köylüsü zaten, önlerine çıkarmıĢ oldukları
dergiden birer tane bırakıyor. baksınlar, okusunlar ve
belki satın alsınlar düĢüncesiyle. O kadar emek
verilmiĢ o dergi için. Kolay mı !... Zevat ne yapıyor
peki ? Tam kendilerinden beklenileni… Çoğu eline
bile almıyor, bir zaman sonra, bu arada dedikodu
yapılıyor, birer birer kalkılıyor. Oda boĢ !. yerde
olduğu gibi duran dergiler. O genç ne yapsın peki, bir
daha nasıl aynı hevesle aynı duygu ve düĢüncelerle
böyle bir iĢe giriĢsin, nasıl cesaret etsin ?... O içindeki
hizmet duygusunu bastırıyor, Nogayım diye haykıran
bilincini yere seriyor ve tam da onun üstüne ayağıyla
basıp geçiyor. Ġsteyerek mi yapıyor, hayır mecbur
ediliyor !...
Derneklerimiz küs de biz küs değil miyiz ?
Olur mu hiç. Gök yedi katsa 2 katı bizim demiĢtik.
Elbette ve olması gerektiği gibi biz de derneklere
küsüz. Küs olmalıyız. Küs olmalıyız ki tabiatımızla
uyuĢmalıyız.
Derneklerin tamamı bir kez bile bir araya
gelerek ortak bir çalıĢma yapabilmiĢ değiller.
Yapamıyorlar
ya
da
yapmak
istemiyorlar,
anlaĢamıyorlar. AnlaĢılmaz bir Ģekilde bunu
baĢaramıyorlar.
Sabantoy
ġöleni‟ ni düzenliyorlar ancak
sadece Ģölen olarak tertip edebiliyorlar. O kadar
insan geliyor olmasına karĢın onlara birkaç
konuĢmacı, bir Ģarkıcı bir de halk oyunu ekibi ile
program yapmak ne kadar doğru ?... Üstelik bunu her
bir Sabantoy‟ da tekrar ediyorlar. Hiçbir yeni çalıĢma
olmaksızın rutin bir Ģölen havasında.
Düzenlenen proğram içerisinde neredeyse
hiçbir kültürel, sanatsal veya sportif etkinlik, faaliyet
yok. Nogay kültürünü yansıtacak, neleri verebiliyoruz
ya da orada neleri yaĢatabiliyoruz ? Dolayısıyla
Ġnsanları biraz da kendileri mangal yapmaya teĢvik
ediyorlar.
Bir kez Boğazören‟ deki Sabantoy‟da bu rutin
olanı kırıp Sabantoy‟ u iki güne yaydılar ve gerçekten
örnek bir Sabantoy düzenlediler. Bir sonraki yıl
beklentimiz yine aynıydı ama olmadı, rutin olana
döndüler. Üstelik bu yıl sabantoyu düzenlemediler.
Biz de derneklere küsüz. Bize kendilerini ifade
etmekte yetersiz kalıyorlar, anlatamıyor, aramıza
karıĢamıyorlar. Düğünlere, bayramlara, cenazelere
katılmakla yeterli olmuyor. Bedenleriyle değil
düĢünceleri ile aramıza katılamıyorlar. Yaptıklarını ve
yapacaklarını anlatamıyorlar. Bizden o desteği
istemekte eksik kalıyorlar. O kadar dernek var, hiç
birinin, yıl sonunda biz Ģunları Ģunları yaptık, Ģu
kadar para harcadık, Nogaylara Ģu faydaları sağladık
dediklerini görmedik. ĠĢ yapmıyorlar demiyoruz ama
Ģeffaf olamıyorlar. Nogayları kendilerine destek
olabilecek maddi ve manevi konuma çekemiyorlar.
Doğru, uğraĢıyorlar ama bu güne kadar yeterli
desteği ve geliri sağlayamıyorlarsa bir eksiklik olmalı
değil mi ?
Güçlerini birleĢtirmek yerine ferdi hareket
ediyorlar. Her biri kendisine bir bölge seçmiĢ,
bölgelerinin dıĢında olan bitenle ilgilenmiyorlar sanki.
ĠĢte bu nedenle değilmi ki , peĢpeĢe bir çok köy
derneği
kuruldu.
Bu
Nogay
derneklerinin
yetersizliğinin bir baĢka kanıtı değil midir ?
Köy dernekleri de olmalı Ģüphesiz ama,
mevcut dernekler baĢarılı iĢler yapıyor olsalardı
köylerde dernek yerine kooperatifler kuruluyor olurdu.
Bu da ayrı bir gerçek. Tüm bunlar bir bölünme ve
parçalanmanın iĢareti kuĢkusuz.
Derneklere nasıl küs olmayalım ? Neredeyse
on yıl olmasına karĢın her bir derneğin kendi içlerinde
ne bir gençlik kolları var
Nogaytürk – 1 1
K APAK KONUSU
Nogaytürk Dergisi
ne de kadın kolları. Dernek yönetimlerinin dıĢında
kendilerini temsil edebilecek gençlere sahip değiller,
sahip olamıyorlar. Kendilerinden sonra yönetime
geçecek kiĢi bulamıyorlar. Bu zemini hazırlamakta
zorlanıyorlar. Gençlere sahip çıkmadan, yol gösterip
yol açmadan bir dernek ne kadar baĢarılı olabilir.
Sorgulanması gereken bir durum değil mi bu ?
Kaç tane genç var sayabilir misiniz bu kadar
Nogay içerisinde genç olarak aktif görev alan,
birĢeyler yapma çabasında olan ? Yazık değil mi o
gençlerin beyin ve iĢgücü olarak birer değer olarak
heba olup gitmesine…
Dernekler olarak hangi Nogay gencinin elinden
tutulmuĢ söyleyebilir misiniz ? Kime ne yol
gösterilebilmiĢ…hangi gence derneklerde faal
çalıĢması için destek olunmuĢ.
Derneklere nasıl küs olmayalım ?
sekiz dernek ve vakıf olarak federasyon çalıĢması
için bile görüĢ alıĢveriĢinde bulunmaktan imtina
ediyorlar. Kendilerine olan desteği yitiriyorlar.
Bakın, bunlar belki ağır sözler ama her biri bir
gerçek. Ne dernekler gücensin ne de Nogaylar.
Oturalım hepimiz kendimize bir pay çıkaralım. Doğru
olan ne ise orada buluĢalım.
Kim ne derse desin bir asır sonra meydana çıkan bir
kültürel hareketi Ģahsi anlaĢmazlıklar yüzünden ya da
Nogayların birbirlerini çekememeleri veya daha
baĢka bir çok etkenden kaynaklanan ve eksik kalan
halk desteğine rağmen heba etmeyelim. Ġnanın bu
fırsat , bu ivme, bu Ģevk, bu heyecan bir daha aynı
Ģekilde cereyan etmeyebilir. Ve tüm bu olanlardan
sonra geride kalan unutulmaya mahkum olan bir
Nogay dili, kültürü ve edebiyatı olur.
Olan ne derneklere ne de Nogaylaradır. Olan
bizim kendi kültürümüzedir. Yazık etmeyelim
kendimize… Kendi değerlerimize sahip çıkalım. Hem
de her açıdan…
Dernekler ile Nogay toplumu gerçekten
istenilen bir biçimde kaynaĢmıĢ ve birbirlerine destek
veriyor olsalardı emin olun bu gün durum çok daha
farklı olurdu.
Kendi kültürü üzerine araĢtırmalar yapan, makaleler
yazan bir gençliğe sahip olabilirdik. Üniversiteye
giden her gencimize belki burs verebilirdik. ÇeĢitli
spor dallarında baĢarılı olanlara destek verebilir yeni
gençlere yol açabilirdik. Gençlerimize kendi
kültürlerine yönelik yemek sanatı, el sanatları, halk
oyunları ve müzik dersleri kursları açabilir, onları bu
yolda eğitebilirdik.
Nogay toplumunu tanıtacak resim, el sanatları
veya benzer baĢka sergiler tertipleyebilir, gençlerimizi
bu konuda teĢvik edecek atölyeler kurabilirdik.
Uluslararası
sempozyumlar,
kurultaylar
düzenleyebilir, Ülkemiz adına, toplumumuz adına
baĢarılı çalıĢmalar yapabilirdik. Bu kurultaylarda
görev alacak yeni nesil gençlerimizin ufkunu
geniĢletebilir, daka aktif çalıĢmalar yapmalarını
sağlayabilirdik. Bu vasıta ile kendi kültürümüze olan
ilgiyi artırarak akademik anlamda daha çok
çalıĢmaların olmasını sağlayabilirdik.
Ülkemizde
baĢka
yerlerde
yaĢayan
Nogaylarla daha sıkı iĢbirliği içerisine girerek kendi
kültürümüzü kendi toplumumuzu kaynaĢtırabilirdik.
Buradan aldığımız güçle, kendi kültürümüzle yurt
dıĢında yaĢayan Nogaylarımızla daha sıkı ve
vazgeçilmez bağlar kurabilirdik.Bunları baĢarabilirdik.
Köylerimize, köy odaları ve kütüphaneler
kurabilir, yazın burada kalan gençlere kendi
köylerinde tarihleri, kültürleri, dilleri hakkında Ģevkle
ve isteyerek çalıĢmalar ve araĢtırmalar yapmaları
yönünde yol gösterebilirdik.
Köylerimizde cankurtaran araçları, cenaze ve
düğün gibi organizasyonlar için yeterli teĢkilatlarımız
yapılmıĢ olabilirdi. Dernekler aracılığı ile tüm Nogay
köylerini
kapsayan
yeni
ticari
kooparatifler
kurulabilirdi. Modern tarım ve hayvancılık yapılabilirdi
Seyitahmetli Köyü‟ ndeki okul atıl vaziyette
kalmakta. Orada gerçek anlamda, Kültür Bakanlığı
desteğiyle bir Türkiye Nogayları Müzesi kurulabilirdi.
Kendi kültürümüz orada bir nebze de olsa yetiĢen
nesillere gösterebilirdik. Ve bunların hiç biri emin olun
hayal olmazdı. Yapılabilirdi. Ve bunların hepsini son
on yılda yapabilirdik.
Geç kalınmıĢ düĢünceler mi dersiniz bunlara
yoksa hadi ordan sende.BaĢka iĢimiz gücümüz yokta
senin safsatalarını mı dinleyeceğiz diyeceksiniz ?
Hangisini derseniz deyin, sadece engel teĢkil
etmeyin. Hayal etmesi bile güzelken belki baĢarılması
hayal olmayan düĢüncelerdir.
Ülkemizde eskiden beri kullanılan bir söz
vardır hani “ Tam Aziz Nesin’ lik olay “ diye, bilirsiniz.
YaĢanmıĢ olan, karamizahı aratmayacak durumlarda
söylenegelmiĢtir. Doğrusu bizim Derneklerin ve
Nogayların durumu da “ tam Aziz Nesin‟ lik bir olay “
Bir yola çıkılmıĢken, ve bu yolda azımsanmayacak
mesafe alınmıĢken tamam artık yorulduk diyerek
olduğumuz yere çöktüğümüzün, umutsuz kalıĢımızın,
vazgeçiĢimizin mizahi bir örneği bu.
Kimbilir belki Aziz Nesin sağ olsaydı üstelik bir
de Nogay olsaydı, Nogaylar ve dernekler hakkında
sanırım bunları yazardı. Ben kendi adıma ne
yazardım bilmiyorum…Hele Aziz Nesin‟ in bu
yazdıklarını yazmaya cesaret edebilir miydim ?
Kendi adıma, hiç sanmıyorum…
Nogaytürk – 1 2
KAPAK
KONUSU
Akif KARA
Dernekçilikte bir de dikkat edilecek husus, derneklerin herhangi bir siyasi görüĢün arka
bahçesi görüntüsünü vermemesidir. Benim duyumlarım, ilk baĢlangıç yıllarında bu
hususa dikkat edilmeyiĢi tabanı acaba sorusunu sormaya yöneltmiĢtir ve dolayısı ile
tabanda derneklere karĢı bir Ģüphe oluĢturmuĢtur.
Nogay dernekleri iĢlevliklerini niye çabuk
kayıp ettiler birinci sebep bence uzun zaman
dernek olarak kalmaları .Eğer dernekler bir
federasyon çatısı altında toplanabilseydi bu gün
hem dernekler hem federasyon faal çalıĢır
vaziyette olurdu . Elbette derneklerde yasal
tüzel kiĢilik kazanmıĢ birer sivil toplum kuruluĢu
idi ama bir federasyon gücüne ulaĢmaları
mümkün olamazdı. Çünkü isim itibari ile dernek
belirli bir topluluğu temsil eder ama federasyon
deyince bir kaç derneğin birleĢmesi demektir.
Derneklerin ulaĢamadığı bir çok yerlere
federasyon ulaĢabilir. Halk nazarında da dernek
deyince bir kaç kiĢinin bir araya gelip kurduğu
bir sivil toplum kuruluĢudur ama federasyon
deyince çağrıĢımı ayrıdır çünkü federasyon
kitleleri bir araya getiren bir organizasyondur .
Dernekler yöresel faaliyette etkindirler ama
büyük
organizasyonlarda
uzun
ömürlü
olamazlar nitekim Nogay dernekleri de 5.inci
sabantoyda tıkalıverdiler.
Maddi, manevi
güçleri kalmadığının neticesidir,
çünkü böyle büyük organizeler maddi ve
manevi güç ister. Bu da derneklerin uzun
zaman üstesinden geleceği bir iĢ değildir.
Dernekler 7 pare köy için itici olamadılar
çünkü o kurucularını her köyün aynı ölçüde
tanıması mümkün değildi. Zaten dernekler de
kurulurken geniĢ tabanlı bir istiĢare ile
kurulmadığından kendilerini yeteri kadar
tanıtamadılar.
Belki
Ģehirdekiler
internet
aracılığı ile tanıma fırsatı bulabildiler ama
köydekilerin bu imkanı hala sınırlı olduğu için
dernekleri yeterince tanıyamadılar gayelerini
öğrenemediler .
Yani dernekleri Nogay‟lar tam olarak
sahiplenmediler ve de derneklerin maddi yükü
bir kaç kiĢi ve kiĢilerin üzerine kaldı. Bu da
zamanla yılgınlık ve usanç verdi. Hem maddi
hem manevi yönden o dernek yöneticilerinin
yorulmasına sebep oldu. Maddeten yorulan
yöneticide bırak artık Sabantoy gibi büyük
organizasyonlara girmeyi internet sayfasını bile
günlük olarak güncelleĢtiremez durumuna
gelecektir .
Çünkü dernekçilik her ne kadar
gönüllülük iĢi ise de tabandan devamlı destek
alamadığı takdirde insana bir yorgunluk ve
usançlık verebilen bir kurumdur. Hani bir gelir
beklentisi olmadığı için yegane beklentisi
tabanın desteğidir. O da olmayınca bir yerde
yorulup duracaktır . AnlaĢılıyor ki
Nogay
dernekleri de aynen böyle olmuĢtur .
Dernekçilikte bir de dikkat edilecek
husus, derneklerin herhangi bir siyasi görüĢün
arka bahçesi görüntüsünü vermemesidir. Benim
duyumlarım, ilk baĢlangıç yıllarında bu hususa
dikkat edilmeyiĢi tabanı acaba sorusunu
sormaya yöneltmiĢtir ve dolayısı ile tabanda
derneklere karĢı bir Ģüphe oluĢturmuĢtur. Buna
ben de bazı dernekçilerin dolaylı da olsa bir
siyasi
partinin
görüĢlerini
ön
plana
çıkardıklarına Ģahit olmuĢumdur .
O kiĢiler belki Ģöyle düĢünüyorlardı, “ bu
derneği biz kurduk bizim görüĢümüze kim
karıĢa bilir ” idi ama yüzde yüz de yanlıĢ bir
mantık anlayıĢı idi. Tabi bunun kokusu yıllar
sonra gelecekti ve de geldi.
Nogaytürk – 1 3
K APAK KONUSU
Akif KARA
Halbuki
dernekler
tarafsızdır.
Dernekçilerin elbette bir siyasi görüĢü olacaktır
ama bunu belirgin bir Ģekilde belirtmeyecektir.
O
görüĢünü
ancak
sandık
baĢında
belirleyecektir. eğer illa ben siyasi görüĢümle
yaĢarım
diyecekse
o
zaman
dernek
yöneticiliğinden
ayrılıp,
il
veya
ilçe
yönetimlerinde yer alması lazımdır. Nogay
derneklerinde değil !
.
Lafı daha fazla uzatmadan bence yüz yıl
sonra kazanılan bir ivme, bir açılım, bir iletiĢim,
bir kaynaĢıp tanıĢma ; her iki tarafında
acemiliğine rast gelip, çok ucuz harcanıp, heba
oldu derim. Halbuki bu iletiĢim çağında çok
daha güzel Ģeyler olabilirdi ama Nogay‟lar bu
iĢe dört elle sarılmadı ve de içlerinden bu iĢe
ciddi Ģekilde sarılan olmadı. Birileri tepeden bu
iĢleri organize edeceğini sandı. Bu çok yanlıĢ
bir metottu tutmadı tutmazdı da . Velhasıl bir
asır sonra gelen bir kaynaĢma kavuĢma çok
ucuza gitti . Selam ve sevgilerle
Nogaytürk – 1 4
KAPAK
KONUSU
Fatih POLAT
Mine, bu yıl Türkiyede 7 avulumuzda 7 kere yasalgan 'Sabantoydu' yasayamay kaldık.
7 Nogay avulu da havasban bir Sabantoy organize etgen son, endi bulay bir Ģiyge
kerek bolmaganı ma düĢündüler de, bulay bolavuydu?
Örmetli 'NogayTürk' okuvĢuları,
Dergimizdin üĢünĢü sayısında özel
sebeplerden dolayı yazuv yazamay kaldım, ama
sonda yazılgan yazuvlardın köbünü de okudum...
Türkiyedegi
7
Nogay
dernegimiz
(Ankara'da eköv, Konya, Kulu, Ilgın, EskiĢehir,
Ġstanbul) ve Hollanda'dagı Nogay vakfımız da
'Nogay Türkleri Federasyonu' kurulsun dep oy
bergen, körüĢ sungan... Mende sonın bizim
üĢün,
kültürümüzdü
yaĢatbak,
tilimizdi,
adetlerimizdi saklamak üĢün köp önemli bir fikir
bolganına ve bizge farz bolganına bütün
cüregimmen kosılaman.
Atalarımız 'küĢ birilkte' dep bosga
aytbaganlar. Mine, bu yıl Türkiyede 7
avulumuzda 7 kere yasalgan 'Sabantoydu'
yasayamay kaldık. 7 Nogay avulu da havasban
bir Sabantoy organize etgen son, endi bulay bir
Ģiyge kerek bolmaganı ma düĢündüler de, bulay
bolavuydu?
Derneklerimizdin
birövbirövlerimen
konuĢuyak, katnasıyak, fikir alıp beriyek bir ceri
bolgan bolsaydı, bu yıl Sabantoy bolur edi ve
Nogaylar gene bir yerde cıynalıp, öz kültürümüz
üĢün birĢiyler yasamaga Ģabalar ediler. AĢe
bizim
bütün
problemlerimizdin
çözümü
'Federasyon' ma? MenĢe tuvul... Basta bizim
Nogaylarımızdın 'Nogaylık' bilinĢini küĢlendirmek
keregedi. Federasyon kurulması da bunın üĢün
bir adım, ama önemli bir adım. Özümdün
yaĢaganı ülkeden misal bereyim: Köbünüzdün
bilgenindey 2007 yılında, Türkiyede ve Hollanda
da dernekler kurulgan son, bizde Almanyada bir
Nogay dernegimiz
bolsun, zaman zaman bir araga keleyik,
birövbirövmüzben tanıĢayık, yardımlaĢayık dep
toplangan edik. Almanyadagı 100den köp
Nogay ailesine de ulaĢıp bu toplantıga Ģakırdık
ve bunun cartısı da toplantıga kosılgan edi. Ama
ve lakin toplantıdan sona köp az kisi destek
beriyegini kösterdi ve mende mağa berilgen
dernek kurma görevini yasamay bu iĢten
caydım.
Hollanda da 400 Nogay aile birövbirövne
köp cakın yerlerde yaĢaydılar, ama vakıf üĢün
Ģalıskan belki 10 kisi tabamazsınız... Türkiyede
de durum solay. BirkaĢ dernek yöneticimiz bar
aktif bolmaga ĢalıĢkan, olardı da köbü Nogay
oturgan yerinden eleĢtirip begenmeydi, hatta
baĢkanlarımız da birövbirövlerini begenmeydi.
Bir köp bu iĢlerge künül bergen kisidi de hakaret
etip öpgelettik. Yani 'Birlik' degenimiz hedeften
Ģu anda köp uzakbız.
Bu zamangaĢım berilgen emeklerdi
bosga Ģıgarmamak üĢün tezden bu iĢlerge
könül bergen herkes, derneklerde aktif
bolmaganlar dahil, bir yerde toplanıp, sorunlardı
konuĢup çözbemiz keregedi. Bu bolmasa iĢimiz
bek kıyın. Nogay casları ve kıskayakları 'Tatar'
sitelerinde özlerini aramaga, avullar öz baslarına
dernekler kurup, Ģenlikler yasap basladı. Bunun
sorumlusu da bizlermiz, yani derneklerde aktif
bolgan Nogaylar. Men Almanyada iĢimdi
becaramadım. Türkiyedegi ve Hollandadagı
derneklerde iĢlerini aruv yasıyamadılar. Bunun
sebebi de Nogaylarımızdın ilgisizligi ve
birövbirövümüzdü Ģegamamamız. Endi hepimiz
aruv etip düĢünüp, hatalarımızdı közden
geĢirmemiz kerek, yoksa Nogaylık dep biĢiy
kalmıyak.
Nogaytürk – 1 5
K APAK KONUSU
Fatih POLAT
Özü özümüzge bulay ete ete bu halge
keldik, bulay devam etersek de öz kültürümüz
coytulupketiyk ve bizden sonakılar bizge 'nevĢün
baskaları ne bolganlarını aruv bilediler de biz
Nogaylık hakkında birĢiy bilmeymiz' dep
soraganda cevap beramazsık.
Herkestin
Nogaylıgımız ortak
problem özü özüne
canğıdan baslama
toparlanayık!
Dini cemaatler, siyasi partiler, futbol
takımları vs. Nogay derneklerinin alternatifi ya da
rakibi bolamaz. Tabiki bizler bu saygan yerlerde
ve sivil hayattın her dalında aktif boluyakbız, ama
'Nogaylıgımızga' da sahip Ģıgıp, özümüzdü
coytbay bu iĢlerde cürüykbüz.
Nogaytürk – 1 4
görüĢü
özüne,
ama
payda, bunu mıtbasak köp
çözülüp ketiyk. Kün 'birlik' ve
künü, hadi Nogaylar birlikte
KAPAK
KONUSU
H. Kemal POLAT
Daha acısı iki senedir Ģölen de yok !... Bu duruma neden geldik ?... Kimlerin
ihtiraslarına, bencilliklerine veya partizanlıklarına alet olduk ?...
Bir araya gelmiyoruz, birlik ve beraberliğimizi pekiĢtiremiyoruz. Toplanıp Ģu iĢi yapalım denilse
hemen muhalefet ediyoruz. KardeĢim bu iĢ bizim için, Nogaylıgımız için, kültürümüz için, “ Yardım
edemiyorum bari köstek olmayım. ” demiyoruz. Neden ?... Sadece bu iĢ olmasın diye !...
Konuyu Nogay derneklerine getirmek istiyorum, Emeği geçenlerden, maddi ve manevi yardımı
olanlardan Allah razı olsun. Seyitahmetli, Köstengil, Mandıra, ġeker, Akin, Kırkkuyu ve Abdulgedik
Köyleri Kulu ilçesine yakın oldugu için toplanmıĢlar. Bu Nogay köylerinin örf, adet ve kültürlerini
tanıtmak için bir dernek kurmuĢlar. Bütün köylerin Muhtarlarınıda yönetime almıĢlar. Bu iyi bir fikirdi,
her sene bir köyde Ģenlikler yapılıyordu. Herkesde bir heyecan bir mutluluk vardı. ġölene katılarak
güzel bir gün geçiriyorduk. Ama ne oldu !....
Ankara' ya iki tane, Konya' ya bir tane olmak üzere dernekler açıldı. Ankara' ya ve Konya' ya
derneklerin açılması elbette Kulu' daki dernek için faydalı idi. Çünkü oralarda yaĢayan
vatandaĢlarımızı dernek çatısı altında topluyor, adetlerimizi, kültürümüzü tanıtıyor, Ģölenlere katılımı
teĢvik ediyorlardı. Bulundukları yerlerde devlet yetkililerine, belediyelere hatta yurdıĢı heyetlere
Nogayları tanıtıyorlardı. Bunlar faydalı
faaliyetlerdi. Bu çalıĢmalar bizleri gururlandırıyordı,
heyecanlandırıyordu. Ne olurdu böyle devam etseydi. Ama olmadı.
Ankara ve Konya' daki Nogaylar yukarda isimleri yazılı olan köylerden ayrılanlar tarafından
kuruldu. Dolayısıyla Kulu derneği merkez diğer dernekler ise birer Ģube gibi çalıĢsaydı, dernek
kapılarına kilit vurulmazdı. Heyecanlarımız, umutlarımız körelmezdi. Bu gün derneklerde baĢkanlardan
baĢka kimse yok, Ġnternet sitelerine ilgi yok. Dernek üyelerinde heyecan yok.
Daha acısı iki senedir Ģölen de yok !... Bu duruma neden geldik ?... Kimlerin ihtiraslarına,
bencilliklerine veya partizanlıklarına alet olduk ?...
Herkesin elini vicdanına koyup düĢünmesini, hatası olanların bir an önce hatalarından dönüp,
geç olmadan tekrar toparlanılmasını, kaldığımız yerden devam edilmesini ne kadar da arzu ediyorum.
Bu iĢler için mesai yapanlar, gece gündüz çaliĢanlar, maddi ve manevi yardım edenler,
hatalara, yanlıĢlara, “ Bu iĢe köstek olmayayım, bir gün düzelir. “ diye ses çıkarmayanlar müstesna,
tekrar nerede hata yaptık diye düĢünelim.
Saygı ve sevgilerimle.
Nogaytürk – 1 7
KAPAK
KONUSU
Hakan B E N L Ġ
Dergiyi yayınlamadan önce dergi için
bir internet sitesi kurma fikri belirdi.
Bunun için nogayturkdergisi.com
adında bir alan adı alındı.
Kulu‟ da kaldığım dönemde bir süredir
aklımda olan bir fikir için zemin aramaktaydım.
Nogaylara yönelik bir dergi. Önümde iki ayrı
örneği vardı. Biri Kulu Derneği‟ nin diğeri ise
Ankara Derneği‟nin çıkarmıĢ oldukları dergilerdi.
Benim düĢündüğüm dergi formatı ise
ikisinden de farklı içeriğe sahipti. Elbette tek
baĢına yapılacak bir Ģey değildi bu. O sıralar
Nogay Forum‟ a çok daha sık katılabiliyordum.
Nogay Forum‟ dan tanıĢtığım Aziz Özil vasıtası
ile ġeker Köyü‟nde yapılan Sabantoy ġöleninde
bu konuyu ben, Aziz ÖZĠL, Erhan BAYAR, Erhan
ÇAĞDAġ, Kübra ERGĠN, Ġlyas ORAK gibi
arkadaĢlarla üzerinde tartıĢtık ve belli bir taslak
haline getirdik. Dergiyi çıkarma kararı almıĢtık.
Forumda bu konu ile ilgili fikirler alındı, derginin
adı için öneriler değerlendirildi ve 4- 5 isimde
karar
kılınarak oylama
yapıldı.
Oylama
sonucunda derginin adı NOGAYTÜRK olarak
kabul gördü. Derginin içeriği, formatı ve basıma
hazır hale gelmesi çok fazla uzun sürmemesine
karĢın
iĢ
basılmasına
geldiğinde
epey
sürüncemede kaldı.
Dergiyi yayınlayabilmek için ya bir
derneğin çatısı altında olmamız ya da ticari bir
Ģirket kurmamız gerekiyordu. ġirket kurmak gibi
bir düĢüncemiz yoktu. O halde bir dernek
tarafından yayınlanmalıydı. Bu nedenle baĢta
Kulu Derneği olmak üzere Konya ve Ankara
Dernek baĢkanları ile görüĢmelerimiz oldu ancak
hiç birinde arzuladığımız neticeyi alamadık.
Geriye bir alternatif kalmıĢtı, kendi derneğimizi
kurmak. Nitekim Nogay Gençleri Derneği kuruldu
ve dergiyi yayınlamak için bir engelimiz kalmadı.
Dergiyi yayınlamadan önce
dergi için bir internet sitesi kurma fikri belirdi.
Bunun için nogayturkdergisi.com adında bir alan
adı alındı.
Bu alan için Kulu‟ da üniversite okuyan
Ġstanbul‟lu Emre EKġĠOĞLU adında bir arkadaĢ
ile çalıĢmaya baĢladık. Oldukça uğraĢtırıcı ve
titiz bir çalıĢmanın sonucunda Emre‟ nin
hazırlamıĢ olduğu internet sitesini kullanmaya
baĢladık. Görenler belki hatırlayacaklardır,
orijinal ve profesyonel bir siteydi. Tasarımı ve
görselliği üst sınırlarda olan baĢarılı bir
çalıĢmaydı. Nogaytürk Dergisi‟ nin ilk sayısının
yer aldığı site epey ilgi çekti. Benim açımdan tek
sıkıntısı yönetici olarak kullanımının zor
olmasıydı. Daha sonrası, derginin ikinci sayısı
yayınlanınca internet sitesinin yerine kullanımı
daha kolay olan bir baĢka internet sitesi
yaptırmak istedim. Ancak çeĢitli nedenlerden
ötürü bir türlü fırsat bulamadım. Bu sırada Nogay
Gençleri Derneği kendisini lağv edince yeni bir
internet sitesi yaptırmakdan da vazgeçtim.
Dergiyi yayınlama kararı aldığımız günden
2. sayısının yayınlandığı zamana kadar
neredeyse 1.5 yıllık bir zaman geçmiĢti.
Derneğin kapanması ile birlikte kanuni olarak
dergiyi
basılı
yayımlama
dayanağımız
kalmamıĢtı. Dolayısıyla gayri ihtiyari internet
sitesi
de
miadını
doldurmuĢ
oluyordu.
Dolayısıylasiteyi tamamen yayından kaldırdım
Bu dönem bizim için oldukça farklı
deneyimlerin yaĢandığı bir süreç olmuĢtu. Son
iki sayısını internetten dağıttığımız Nogaytürk
Dergisi için yeniden bir site yaptırmaktayız.
Arayüzü basit, kullanımı ve eriĢimi daha kolay
olan ve bu kez anasayfasında son sayısının
olduğu ve diğer sayılarının arĢivde eriĢilebileceği
farklı bir site. Adı yine aynı olacak,
nogayturkdergisi.com. Bu sitenin bir daha
kapanmaması dileği ile sevgiyle kalın.
Nogaytürk – 1 8
KAPAK
KONUSU
Cengiz ERGEN
Derneklerimizin faaliyetleri içerisinde bulunan web sitelerinin
güncellenmesi
ve
yenilenmesi
takip
edilmesi
özverili
bir
gerektirmektedir.Bunlar gönül iĢidir.
devamlı
çalıĢma
Nogay Türkleri Eğitim ve Sosyal
DayanıĢma Derneğimiz 2004 yılı Mart ayında
kurularak faaliyetlerine baĢlamıĢtır.Resmi alarak
kuruluĢundan bir iki ay sonra sanal ortamda
Nogay Türklerinin örf adet ve geleneklerini
tanıtmak
bilgilendirmek
amacıyla
nogayturkleri.com adresiyle iki yıl
faaliyet
göstermiĢtir. Ġlk zamanlarda yoğun bir ilgiyle takip
edilmiĢtir.Sanal ortamdaki büyük ilgi biz dernek
yöneticilerin memnun etmiĢtir.Daha sonra tr
uzantılı web sitesi isteği üzerine eski site
kapatılarak yerine nogaytürkleri.org.tr
sitesi
faaliyete geçmiĢtir.
Nogay Türklerinin örf adet gelenek
göreneklerini, Ģiirlerini, hikâyelerini insanlarını
özelikle tarihini anlatan sitelerimiz Nogaylarımıza
sanal ortamda büyük hizmetler vermiĢtir.Aslını
unutmaya baĢlayan Nogaylarımızın tekrar
tarihine kültürüne ve diline sahip çıkmasına vesile
olmuĢtur.Gurbette olan Nogaylarımızın hasretine
merhem olmuĢtur.Birbirlerini hiç tanımayan
uzaktaki yakındaki Nogay kardeĢlerimizi sanal
aleminde
buluĢturarak
tanıĢmalarına
kaynaĢmalarına sebep olmuĢtur.
Derneklerimizin
faaliyetleri
içerisinde
bulunan web sitelerinin devamlı güncellenmesi ve
yenilenmesi takip edilmesi özverili bir çalıĢma
gerektirmektedir.Bunlar gönül iĢidir.ġunu da ifade
etmek gerekirse sitelerimizi takibi güncellenmesi
profesyonel bir çalıĢma gerektirmektedir.Bu
iĢlerde zaman bilgi istemektedir.Sitelerimizi
bugüne kadar büyük bir özveriyle büyük bir
istekle hiçbir maddi ve manevi menfaat
beklemeden yapanlar artık yorulmuĢlardır.
Amatörce veya profesyonelce yapılsın bir
gönül iĢi olan sitelerin takibini birkaç kiĢiye veya
dernek yöneticilerine bırakmak artık bir külfet
oluĢturmaktadır.Nogay Türkleri Derneklerini
önemli
konuma
taĢıyan
dernek
yöneticilerimizden bu görevi gençlerin alması
çağın
gereklerine
uygun
yapılandırılması
gerektiğine inanıyorum.Çünkü sanal ortamın
içerisinde
büyük
çoğunluğu
gençler
oluĢturmaktadır.Sitelerimizin
geleceğimizin
teminatı olan gençlerimizin istek ve arzularına
eğitimlerine
yönelik
olması
gerekmektedir.Gençlerimizin Nogay Türkleri
kültürünü almaları yaĢamaları kültürümüzün
yaĢatılması demektir.
Nogaytürk – 1 9
KAPAK
KONUSU
Cemil SÜTBAġ
NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ hakkında açıklama yapmadan önce
Nogay Türklerinin dernekleşme çalışmalarına kısaca göz atmakta
fayda olduğunu, zira NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ'nin, derneklerden
ayrı değerlendirilmesinin uygun olmayacağını düşünüyorum.
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ hakkında açıklama
yapmadan önce Nogay Türklerinin dernekleĢme
çalıĢmalarına kısaca göz atmakta fayda
olduğunu, zira NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ'nin,
derneklerden ayrı değerlendirilmesinin uygun
olmayacağını düĢünüyorum.
2006 yılında Tuzgölü Nogayları Türkiye'de
Konya Nogay Türkleri Derneğini kurmuĢ,
Avrupa'da da dernekleĢme çalıĢmaları hız
kazanmıĢ, Hollanda'da Hollanda Nogay Vakfı
kurulmuĢ,
Almanya'da
da
dernekleĢme
çalıĢmalarına devam edilmiĢtir.
NOGAY TÜRK DERNEKLERĠ
Türkiye'de yaĢayan Nogay Türklerinin kurdukları
Nogay Derneklerinin, faaliyette bulundukları
mahallerin isimleriyle adlandırılmaları kısaca;
KarĢıyaka Derneği, Kulu Derneği, Sincan
Derneği ve Konya Derneği olarak anılmaları
zamanla alıĢkanlık haline gelmiĢtir.
1990'lı yıllar, Türkiye'de yaĢayan Nogay
Türklerinden, sonraki yıllarda Tuzgölü Nogayları
olarak
anılmaya
baĢlanan
Ankara
ġereflikoçhisar'a bağlı Akin, Doğankaya ve ġeker
köyleri ile Konya Kulu'ya bağlı AğılbaĢı,
Boğazören, Kırkkuyu ve Seyitahmetli köylerinde
yaĢayan Nogay Türklerinin; öz kültürlerine sahip
çıkma, yaĢadıkları çevrelerde muhtelif amaçlarla
oluĢan sivil toplum örgütlerinin de etkisiyle,
müĢterek yaĢanan gelenek ve görenekleri
kurumsallaĢtırma ihtiyacı hissettikleri yıllardır.
Tuzgölü Nogaylarının ilk resmi oluĢumu, 19951996 yıllarında Ankara'da kurulan Nogay Türkleri
Derneğidir. Derneğin tabanını ekseriyetle,
Yenimahalle Ġlçesi KarĢıyaka ve Demetevler
mahalleleri ile Keçiören Ġlçesinde yoğun olarak
yaĢayan Tuzgölü Nogayları oluĢturmuĢtur.
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ
1993 yılının Türkiye'de internetin doğum yılı
olduğu ve sonraki yıllarda da hızla yaygınlaĢtığı
kabul edilmektedir. 1995-1996 yıllarının da
Türkiye'de
yaĢayan
Nogay
Türklerinin
dernekleĢme çalıĢmalarının hızlandığı yıllar
olduğu
düĢünüldüğünde,
Nogay
Türk
derneklerinin internet yayıncılığını kullanmaları
kaçınılmaz hale gelmiĢtir.
Daha sonraki yıllarda Tuzgölü Nogaylarının
meskun olduğu köylerin merkezi kabul edilen
Kulu Ġlçesinde 2. Nogay Türkleri Derneğinin
kuruluĢu gerçekleĢtirilmiĢtir.
Ġnternet ortamında derneklerce yapılan ilk
çalıĢmalar; Sincan ve Kulu derneklerinin yaptığı
dernek internet siteleridir. Ġlk dernek siteleri Kulu
Derneğince yayınlanan www.nogayturkleri.com
ve
Sincan
Derneğince
yayınlanan
nogayturkleri.sitemynet.com internet
siteleri
olmuĢtur.
Tuzgölü Nogaylarına ait 3. ve Ankara merkezli 2.
kuruluĢ, Sincan Ġlçesi ve Fatih mahallesi ile
Etimesgut Ġlçesi ve Eryaman Mahallesinde
yaĢayan Nogay Türklerince gerçekleĢtirilmiĢtir
Bu iki sitenin yayına baĢladığı 2004 yılında,
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ'nin ilk hali olarak
kabul
ettiğim,
Akin
Köyü'ne
ait
akinbulteni.sitemynet.com sitesi yayınlanmaya
Nogaytürk – 2 0
KAPAK KONUSU
Cemil SÜTBAġ
baĢlanmıĢtır. Ġlk yayınladığımda tamamen ferdi
bir çalıĢma olan akinbulteni'nin, herhangi bir
dernekle bağlantısı bulunmamaktaydı.
2005 yılında Kulu Derneğinin ġeker Köyünde
gerçekleĢtirdiği Nogay Türkleri 3. Sabantoy
ġenliğine ait haber ve resimlerin akinbulteni'nde
yayınlanmasıyla birlikte, özellikle yurtdıĢında
bulunan Nogay Türklerince gösterilen teveccüh
üzerine, sitenin Akin Köyü ile sınırlı kalmayıp,
hedef kitlesinin tüm Nogay Türkleri olması
kaçınılmaz
olmuĢ,
akinbulteni
adı
nogayturkleribulteni olarak değiĢtirilmiĢtir.
2006 yılında Sincan Derneği yönetim kuruluna
seçilmemizden sonra NOGAY TÜRKLERĠ
BÜLTENĠ'nin dernek sitesi olması kaçınılmaz
olmuĢtur.
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ dernek sitesi
olarak yayınına devam ettiği halde, diğer Nogay
Türk Derneklerine ilgisini azaltmamıĢ, bilakis
Sincan Derneği ile birlikte KarĢıyaka, Kulu ve
Konya
Derneklerine
hatta
Almanya
ve
Hollanda'da Nogay Türk teĢkilatlarına ait faaliyet,
haber ve içerikleri, büyük bir emek ve itina ile
ziyaretçilerine ulaĢtırmıĢtır.
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ'nin yıllar içerisinde
faaliyetleri Tuzgölü Nogayları ile sınırlı kalmamıĢ,
Adana, Gaziantep, Balıkesir, EskiĢehir, Tokat gibi
Türkiye'de Nogay Türklerinin yaĢadığı yerler ile
Dağıstan ve Karaçay Çerkez gibi atayurt
bölgelerinde de Nogay Türklerine ait faaliyetler
sitemizde yayınlanmıĢtır.
NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ'nin dernek sitesi
olarak üstlendiği misyon tamamlanmıĢtır. 2009
yılı Aralık ayında aldığımız bir kararla, zaten
yayına baĢladığı ilk günden itibaren, tüm Nogay
Türklerine ait olan sitemizin dernek sitesi olarak
yayınına devam etmesinde yarar görülmediği,
kurulması düĢünülen Nogay Türk Dernekleri
Federasyonuna ait site olarak yayınına devam
etmesinin uygun olduğu değerlendirilmiĢtir.
www.nogayturkleri.org alan adıyla yıllarca Nogay
Türklerine hizmet eden, dünyanın en kapsamlı
Nogay sitesi olan NOGAY TÜRKLERĠ BÜLTENĠ,
www.nogayturkleri.net alan adı ile özgün
yayınına devam etmektedir.
Nogaytürk – 2 1
KAPAK
KONUSU
Ömer AKTÜRK
Amacımız Bölgelerini ve yerlerini bu sitemizle belirleyeceğimiz Nogay
Gençlerimizi bir araya toplayarak Nogay tarihi, kültürü ve dili hakkında
uluslararası nitelikte festivaller konferanslar gibi hem akademik hem de kültürel
faaliyetler düzenlemekti.
Öncelikle Değerli Nogay kamuoyunu ve
Değerli
Nogay
Ġnsanımızı
Saygılarımla
selamlıyorum.
31 Mayıs 2009 Pazar günü yayın
baĢlayan
www.nogayturk.com adlı
sitemizle Nogay Davasına hizmet
kervanına halis niyetlerimizle yola
bizlerde katılmıĢ olduk.
hayatına
internet
edenler
çıkarak,
Amacımız Bölgelerini ve yerlerini bu
sitemizle belirleyeceğimiz Nogay Gençlerimizi bir
araya toplayarak Nogay tarihi, kültürü ve dili
hakkında
uluslararası
nitelikte
festivaller
konferanslar gibi hem akademik hem de kültürel
faaliyetler düzenlemekti.
Yayın hayatına baĢladığımız günden
itibaren tanıĢma ve istiĢare turlarımıza baĢladık
ve bütün dernek baĢkanları ve yöneticileri ile
Resmi kurumlardaki saygın büyüklerimizi köy
muhtarlarımızı Türksoy ve Tika gibi Kurumlardaki
yetkilileri dolaĢarak istiĢarelerimiz olmuĢtur.
Bölgesel temsilcilikler vererek farklı bölgelerdeki
gençlerimize
ulaĢtık.
Kültür
varlıklarının
yaĢatılması adına Nogay Oyunlarının öğrenilmesi
ve öğretilmesi adına yaklaĢık sekiz aylık bir
araĢtırma yaptık ve gerekli olan zemini
hazırlayarak gençlerimizi bu oyunları öğrenmeleri
için fırsat yarattık.
Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği
bünyesinde Gençlik Kolları oluĢturarak dernek üst
yönetimine genç arkadaĢlar görevlendirdik.
Gençlik Kolları baĢkanlığı olarak Ramazan
ayında tamamen kendi imkanlarımızla ve
çabalarımızla 350 kiĢilik ücretsiz iftar yemeği
tertipledik. Ankara daki gençlerimizle
birlikte piknik organizasyonları düzenledik
kaynaĢtık tanıĢtık. AB Hibe projelerinden
sorumlu yetkililerle yemekli toplantı düzenleyerek
gençlerimize hibe projeleri destekli nasıl daha
faydalı olabiliriz sorusuna cevap aradık verilen
20 kiĢilik yemeği kendi imkanlarımızla karĢıladık.
Nogay Forumla iĢbirliği yaptık ortak
kıyafet kampanyaları düzenleyerek ihtiyaç
sahiplerine 10 a yakın koli ile kıyafet ulaĢtırdık.
Ġstanbul da düzenlenen DıĢ Türkler ve Akraba
Topluluklar yemeğine katıldık Derneğimiz adına
Sayın bakana plaket takdim ettik. Yurt içinde ve
yurt dıĢında toplam 400 kiĢiye ulaĢtık. Ana
baĢlıkları ile anlattığımız bunca faaliyeti
yaparken elbetteki yorulduk ama çektiğimiz cefa
davamızın aĢkındandır dedik , Çocuğumuzun süt
parasından kestik ama hizmetlerimizde hız
kesmedik. Gaspıralı Ġsmail beyin deyimiyle
Hizmet etmek istiyorsan önce elinden gelen iĢle
baĢla düsturuyla hareket ettik.
Genç arkadaĢlarımızın bilgilendirilmesi ile
alakalı çok sağlıklı teĢhisler koyduk ama genç
arkadaĢlarımızın olaya bakıĢ açılarını bir türlü
anlayamadık! Nogaylıktan tamamen uzaklaĢan,
davasını yitiren, boĢ vermiĢ karakterine bürünen
gençlerimizi
gördük,
üzüldük!
Kendi
Kültürümüzün kaybolmaması adına yaptığımız
bütün eylemlerimize genç arkadaĢlarımızın
umursamaz vurdumduymaz tavırları eklenince
sitemizi istemeyerek de olsa kapatmak zorunda
kaldık!
Sahiplendik ama yoldaĢ bulamadık, koĢturduk
Nogaytürk – 2 2
KAPAK KONUSU
Ömer AKTÜRK
olduğu gibi sitenin bir kiĢinin sırtına kalması ve
maddi imkansızlıkların da baĢ göstermesi sitenin
kapanması için baĢlıca etkenlerden olmuĢtur
diyebiliriz.
Bu faaliyetlerimizde yanımızda olan
Hasan Ekici, M Melike Atay, Emrah Eryiğit,
Süleyman Soycan ve Halil Efe‟ ye sonsuz
teĢekkür
eder
emeklerinden
dolayı
da
Ģükranlarımı sunarım.
Tarihine ve diline sahip çıkmayan ve geçmiĢini
unutanlar elbette ki geleceğini kuramayacaklardır.
Bütün faaliyetlerimizde ama gerçek manada
değerini bilen gençlerimizi göremedik. Kahve
köĢelerinde vakit geçirmek ve amacı olmayan
toplantıların onlara daha cazip geldiğini görmek
bizdeki arz ve talep arasındaki dengesizliği bir
kez daha görmemize neden olmuĢtur. Kendi
Kültürüne
Cimriliği, bencilliğimizi, aç gözlülüğümüzü,
gönül darlığımızı ve sevme unutkanlığımızı bir
yana bırakalım. Her Ģeyden önce birbirimizi
sevelim sayalım ve değer verelim. Değerli
arkadaĢlar ruhlarımızı tazeleyelim kendimize
gelelim bırakalım bu pervasızlığı, duyarsızlığı,
umursamazlığı! Kaybolmaya yüz tutan senin
tarihin, senin kültürün değil midir !... Tarihine
kültürüne ve Diline sahip çık !... Unutma ki, kim
kimin
bağrından
kopup
geldiyse
onun
değerlerine sahip çıkmak zorundadır!
Nogaytürk – 2 3
KAPAK
KONUSU
NOGAYTÜRK
Derneklerin, önceden çalıĢmalarını duyurma adına çıkardıkları bülten ve dergiler, maliyet açısından
oldukça külfetliydi. UlaĢabildikleri kiĢi sayısı az olmasına karĢın etkili oldukları da ayrı bir gerçektir. Bu
gün bu dergi ve bültenlerin yerini internet siteleri almıĢ durumda.
Ġnternet siteleri günümüzde derneklerin
tanıtımında çok önemli bir yer edinmektedir.
YapmıĢ
/
yapacak
oldukları
çalıĢmaları
duyurabildikleri,
toplumun bunlara tepkilerini
ölçebildikleri bir mecradır.
Yüz yüze yapılan istiĢareler kadar etkili
olması beklenilmese bile, ulĢatığı kesimlere
kendilerini en iyi ifade edebildikleri mecralardan biri.
Derneklerin, önceden çalıĢmalarını duyurma
adına çıkardıkları bülten ve dergiler, maliyet
açısından oldukça külfetliydi. UlaĢabildikleri kiĢi
sayısı az olmasına karĢın etkili oldukları da ayrı bir
gerçektir. Bu gün bu dergi ve bültenlerin yerini
internet siteleri almıĢ durumda.
Nogay toplumu da, kurmuĢ oldukları
dernekleri tanıtmak ve çalıĢmaları hakkında
bilgilendirmede bulunmak için çeĢitli internet siteleri
açmıĢlardır. Bunlardan bazılarına kısaca değinelim.
Boğazören Köyü Dernek Sitesi
Köy siteleri içerisinde bildiğimiz kadarı ile en
eski site konumundalar. Sitede gerek köy hakkında
gerekse Nogaylar hakkında bilgiler paylaĢılmakta.
Kurucuları Mustafa Esken ve Ferhat Aktan‟ dır.
Nogayların kurmuĢ olduğu pek çok site gibi
malesef www.seyitahmetli.com ‟da yeterli ilgiyi
görmediği için ve ayrıca ekonomik nedenlerle
kapanmıĢtır.
AğılbaĢı Köyü Sitesi
Bir diğer adı Mandıra olan AğılbaĢı Köyü,
Konya Kulu‟ ya bağlıdır. AğılbaĢı Köyü için oldukça
faydalı çalıĢmalar yapan ve Rıdvan Karaca
tarafından kurulan www.agılbası.org sitesi‟ de
maalesef kapandı.
Faaliyette olduğu dönemde epey bir üyeye
sahip olan site içerik ve görsel olarak en güzel
sitelerden biriydi. YapmıĢ olduğu kampanyalar ve
yardımlar ile köy adına güzel çalıĢmalar ortaya
koymuĢlardır.
Doğankaya Köyü Dernek Sitesi
Konya – Kulu‟ ya bağlı olan Boğazören –
Köstengil – Köyü‟nde kurulmuĢ olan Köy derneğine
ait olan bu site henüz yeni bir site. Ġçerik olarak
beklentileri henüz karĢılamaktan uzak olsa bile,
konularına göre ayrılmıĢ olan sayfaları içerik olarak
doldurulduğu takdirde güzel bir site olacak.
Kullanımı kolay ve basit bir tasarımı olan
sitenin, yakın bir zamanda daha fazla ziyertçi
çekeceği umuluyor.
Seyitahmetli Köyü Ġnternet Siteleri
Konya–Kulu‟ ya bağlı Seyitahmetli Köyü‟ nün
tanıtımını yapan iki ayrı site mevcuttu. Bunlardan
ilki, www.seyitahmetli.com adresinde hizmet
verirken bir diğeri de benzer içerik ile www.
seyitahmetli.wordpress.com
adresinde.
Ancak
seyitahmetli.com adresi kapanmıĢ durumda.
Ana Sayfa
Forum
Resim Galerisi
Yaygara
Favori Site
Defter
Son mesaj - Gönderen: Admin - Cumartesi, 16 Ekim 2010 16:35
Sitemiz Tekrar Ayağa Kaldırılmış ve En Yakın Zamanda
Eskisinden Daha İyi Bir Şekilde Hizmet Vermeye Devam
Edecekdir.. (Emrah_E)
Abdulgediği veya Karakura olarak bilinen
Doğankaya Köyü‟ nün yeni kurulan Derneği‟ ne ait
olan site ikinci kez yayın hayatına baĢladı. Ġlk
yayınlandığında yeteri kadar ilgi göremeyen site,
bir süre yayınına ara vermek durumunda kaldı.
Son olarak geçtiğimiz günlerde yeniden
yayınlanan sitenin formatı bu kez daha farklı.
Henüz içeriği doldurulmamıĢ olan sitenin ilkinden
daha zengin olması düĢünülmekte.
Görüldüğü üzere, köy adına kurulmuĢ olan
sitelerimiz olmasına karĢın çoğu ya kapanmıĢ
durumda ya da yeteri kadar ilgi görememekte. Bu
sitelerin haricinde kiĢisel Nogay siteleri de benzer
akibetleri yaĢamaktalar.
Nogaytürk – 2 4
NOGAY
KÜLTÜRÜ
Suyun KAPAYEV
Hasan Basri Eryiğit‟ in Karatay – Çerkezya, Koban ve Dağıstana yaptığı bir gezi esnasında,
hediye edilen, kiril alfabesiyle basılmıĢ olan Suyun KAPAYEV‟ in “ NOGAYDIN ÜYI “ isimli kitabında
yer alan bir eseri “ Yanı Ay “ ı sizlerle sunmak istedik.
Kitabı kiril alfabesinden latin alfabesine çeviren ve Nogaycamıza kazandıran Hasan Basri
ERYĠĞĠT‟ e bir kez daha teĢekkür ediyoruz.
AY IRIMLARI
Nogay édem, altın sırgaday éydik bolıp, tuvgan
nézik aydı körgenley :
- Ogırlı ay bolsın, bu ayda Allahu taala yumle
halkımızga yahĢılık bersin. Kaygı- zat bilmey,
munı oynap- külip ozgarayak, - dep tilek tileydi
em duva etedi. Ayga karap kuvanadı. Onnan
son, köz tiymesin deppe- zatpa, kim biledi, “
maĢalla “ aytadı. Bu édet, künge tabıngan
zamanlardan kalgan bolırtaga.
Yanı aydın aydıkliği, sıluvlıgı az yıravlardı
suklandırganım. Menim de yanı aydın akında
büytip aytganım bar.
Sıltırıp altın sırgaday
Kökte tuvar yanı ay.
Onı körse nogaydın
Könili bolat yalpak yay.
Yanı tuvgan ay aylak yarasık boladı. Onı
évelden alıp édemler örneklerge
salganlar. Hatın gızlarga yanı ayga usatıp
sırga etkenler. NeĢe bir yıravlar sıluvlardı yanı
tuvgan ay man tenleĢtirip yırlar Ģıgarıp
yırlaganlar.
Bizim halk, ayday ıspayı bolsın, dep
balalarına yarasık atlar bolıp kaladılar. Men
bulayda olardın bir kesegin aytıp ozayım:
Altınay, Tolganay, Aysıluv, Aybike, Aysoltan,
Aygül, Aydik, Ayganım em tagı da sonday
baskalar.
Onnan son musilmanlar sıylap aydın
suvretin
burınnan
berbetin
özlerinin
bayraklarına belgi etip salıp keleyatırlar.
Aydın akında bizde ataylar aytıp ketgen
köp takpaklar, aytuvlar bar. Aydın ızın ay
basar, attın ızın tay basar. Aydan- yıl, yıldanömir.
Ogır man kelsin bu ay der,
Tilek tiler, duva eter.
Sıluvına suklanıp,
Könili onın kök yeter
Yanı ay Ģalkak bolıp körinse, aymedet,
ay yavınsız bolayak eken, degenler. Eger
deyim aydın uĢları, Ģalkak bolmay, Ģelek ilsen
turganday bolsalar, Allaga Ģükir, ay yavınlı
bolayak dep süyingenler.
Ogırlı bolsın sısı ay,
Kazanım menim kaynar der.
Kazanım menim kaynasa,
YaĢavım menim yaynar der.
Toli aydın tögeregi karakoĢgıl bolıp
kursalansa, dunıyada bir üyken édem avsayak
dep ırımlaganlar.
Sıltırap altın sırgaday,
Kökte tuvar yanı ay,
Onı körse nogaydın
Könili bolar yalpak yay.
Burını gunnlar künge tabınganlar, aydı
sıylaganlar. Ele gunnlardın kabırlarınnan künnin
em aydın suvretleri tabıladılar.
Ayga karap barmagın man körsetpege
yaramaydı, onda yalanaĢ bir yas koyların
bagadı, sen barmagın man körsetsen, ol özine
seleke etkendey körip uyaladı degenler yası
üykenler balalarga. MenimĢe, bu ırımlardın
méneleri bar.
Nogaytürk – 2 5
NOGAY
KÜLTÜRÜ
NOGAYTÜRK
Adam adamga kerek, can tenge kerek.
Algasagan suv dengizge cetpes.
Adam bolur baladın kisi minen iĢi bar, adam
bolmas baladın kisi minen nesi bar.
Alim boluvdan adam boluv kıyın.
Adam cüreginde arslan catagı bar.
Alma ce de suv iĢ, avırma koreyim; nartük ce
de suv iĢ, semirme koreyim.
Adam sözu tas carır, tas carmasa, bas carır.
Almaktın körki bermek.
Adaskanga ayıp cok, kaytıp üyün tapkan son.
Altın kapılıdın kullugu, agaĢ kapılıga tuser.
Adaspayman degen erdi, karangı duman
adastıradı.
Anadın könlu balada, baladın könlu havada.
Aram batar, ak kalkar.
Aga bolayım desen, atlanuvdan kalma; bay
bolayım desen, kazanınga aram salma.
Aga-iniding kadirin, yalalı bolsan bılırsın; ataanadın kadirin, balalı bolsang bılırsın.
Aram tepĢektın tübu tesık.
Aramzadedın koynu tolu, betı kara.
Arıgan atka kamĢı avır.
Agalı-inili tatuv tursa, ekpege at köp bolur;
absın-kelin tatuv tursa, aĢamaga as köp bolur.
AgaĢ etten öter, söz süyekten öter.
Arık oydan ölur, semiz maydan ölur.
Asık oynagan azar, top oynagan tozar; koy
bagıp, kuyruk cegen, berinden de ozar.
AgaĢ kessen uzun kes, cona cona kıskarır;
kiyiz kessen kıska kes, tarta tarta uzayır.
AgaĢ kıyĢığını talkı tüzetır; adam kıyĢığını
halkı tüzetır.
Asılsız astan kıtar, cavapsız sözden kıtar.
AĢıkkan aska piser.
At arısa tuvlak, er arısa avırak.
Ak niyetlidin atı arımas, arbası tozbas.
At avnagan cerde tük kalır
Akıl bastan Ģıgar, asıl tastan Ģıgar.
At basına kün tuvsa, avızlıgıman suv iĢer; er
basına kün tuvsa, etegımen suv iĢer.
Akıl tabar, til söyler.
Ala azbandı böru cer, carlıdın cıygan malını
töru cer.
Aldı tegerĢik kaydan köĢse, songu da sonman
köĢer.
At iygısı arıkta bilınır, er iygisi yarlılıkta biliner.
At sürinmes bolurma, adem yangılmas
bolurma.
Ata baladın sını.
Algasagan kız kiyevge barmas, barsa da
onmas.
Ata balaga sınĢı.
Nogaytürk – 2 6
N OGAY KÜLTÜRÜ
NOGAYTÜRK
Ata barda uvul cas, aga barda ini cas.
Ata ulunun atkan ogu da kaytpas, aytkan sözu
de kaytpas.
Atadan körgen ok conar, anadan körgen ton
piĢer.
Ataga usap ul tuvmas, anaga usap kız
tuvmas.
Ayagına kara da kımızını iĢ, anasına kara da
kızını al.
Ayavlı dostun malı bir, gemıge mingendin canı
bir.
Ayaz bolsa suvutur, bulut bolsa cılıtır; tuvgan,
ösken cerlerdi, tentek kisi mıtar.
Ayda bir at bergenden, künde bir tostakay
may bergen artık.
Atan barda el tanı, atın barda er tanı.
Atan ölse de atandı körgen ölmesin.
Aydav bilmes at ölturur, söylev bilmes söz
keltirır.
Atası maktagandı alma, avıldası maktagandı
salma.
Aylandırgan avıruv almay koymas.
Atasına cakĢılık etpegenden, cakĢılık kütpe.
Atasız öksuz, cartı öksuz, anasız öksuz kerti
öksuz.
Ayrılgandı ayuv cer, bölungendı böru cer.
Aytarman menden keter, tınlamasan senden
keter.
Aytkanga iynanma, aklınga kelse iynan.
Atga minmek bir mırad, attan tüspek bir
namıs.
Ayvan alası tısında, adam alası iĢinde.
Atım cok aranda, kaygım cok boranda.
Az ce köp Ģayna, tüyülmessin; az söyle, köp
tınla yangılmassın.
Atını süygen alasam der, bikesinı süygen
tamaĢam der.
Az cegen, taza cer.
Attı kamĢı ölturur, erdi namıs ölturur.
Az söz altın, köp söz kümüs.
Avıl iytı ala bolsa da, böru körse birıgır.
Azdı bilmegen, köptü bilmes.
Avıldasın kim bolsa, karındasın so.
Bakırak bakırak bardı aytar, bargan sözun
cartı aytar.
Avılga aytsam aĢadı, konsuga aytsam kosadı.
Bakkandı bilmegen, bagıslagandı da bilmes.
Avırmagan baska cavluk baylama.
Avla tolu malın bolganĢa, her cerde dosun
bolsun.
Baladı castan, kelindi bastan terbiyala.
Balalı kargaga kok artpas.
Avuruv attan Ģıgar.
Balalı üy bazar, balasız üy mezar.
Ayagı baskandın, közu tanımaydı.
Balalı üyde melek bar, balasız üyde alek bar.
Ayagı caman, tördu bulgaydı; avızı caman eldi
bulgaydı.
Balık, süygen suvga etegını malır.
Nogaytürk – 2 7
N OGAY KÜLTÜRÜ
NOGAYTÜRK
Bara bara bayram kalır, bayramdan son
kurman kalır.
Böldurucu inin bolsa, tüzetgen agan bolsun.
Böru bolsan kök bol, er bolsan aytkanınga
berk bol.
Barma töre kasına, bayısan özu kelır
karsınga.
Börudun kuyrugunu keskenimen iyt bolmas.
Bas baladan, mal tanadan.
Bu güngü isindi tanlaga kaldırma.
Bası baskadın, akılı baska.
Basına payda etpegen, dosuna payda etpes.
BulganĢık suvda balık boladı, köp söylegen
kiside bela boladı.
Basınga kelgen beladan, etegını kesip bolsa
da kutul.
Caksı bergenĢe, caman asıgar.
Bay mınan barıspa, betir minen kürespe.
Caksı bolsan üĢ kün, caman bolsan ceti kün
(berdazi akında).
Baydın kızı ölmey, yarlıdın kızına kün tuvmas.
Caksı körgenını aytar, caman bergenını aytar.
Baysız bike patĢa.
Caksı söz cılandı inden Ģıgarır.
Bereket kelindın ayagından, Ģobandın
tayagından.
Caksıdın catlıgı cok, camandın özlugu cok.
Caksıdın eki dosu bir kelır, camandın eki
borĢu bir kelır.
Bergen cumart tuvul, algan cumart.
Bergen üyune barayık, beren-Ģeren eteyik.
Bilegi cuvan birdi cıgar, bilimi artık mindı
cıgar.
Caksıga coldas bolsan, erırsın mıratka;
camanga coldas bolsan, kalırsın uyatka.
Caksıga kün cok, camanga ölum cok.
Bilgenge bir soksan da saz, bilmegenge
davulbaz da az.
Caksılık etken maktanır, camanlık etken
yaskanar.
Bir adamdın üyu kalası bolur, ası balası bolur.
Caksılıkka caksılık, her kisidın iĢidır;
camanlıkka cahsılık, er kisidın iĢidır.
Bir körgen bilis, eki körgen tanıs.
Caksıman söylesen, balga seker katkanday;
camanman söylesen, iytke süyek
atkanday.
Bir ĢeĢekey men caz bolmas.
Birev söyler, birev uyalır.
Boluyak on yasında da cas tuvul, bolmuyak
yırmı beste de cas.
BorĢlu ölmes, Ģerli ölur.
Bos mıltık eki kisidi korkustur.
CalangaĢka caz caksı, maktanĢakka yat
cakĢı.
Calgız at Ģavıp yuyrik bolmas.
Calgız koydu böru cer.
Calgız söylep söz bolmas, calgız kazık kos
bolmas, yasırtın iĢken as bolmas.
Nogaytürk – 2 8
NOGAY
KÜLTÜRÜ
Keldihan KUMRATOVA
Hasan Basri Eryiğit‟ in Karatay – Çerkezya, Koban ve Dağıstana yaptığı bir gezi
esnasında, Dağıstan – Mohaçkale‟ de kendisine Asiyat KUMRATOVA tarafından
hediye edilen, kiril alfabesiyle basılmıĢ olan Keldihan KUMRATOVA‟ nın “ TAN
MANINDA “ isimli kitabında yer alan bir yırı, “ Besik Yırı “ nı sizlerle paylaĢmak istedik.
Bahsi geçen kitabı kiril alfabesinden Latin alfabesine çeviren ve Nogaycamıza
kazandıran Hasan Basri ERYĠĞĠT‟ e ayrıca teĢekkür ediyoruz.
Kolarımdı kul etip,
OravıĢka orayım,
Talday, toksan iyilip,
Besigine salayım.
Uykla, balam, uykla sen,
Tetli uyku keregin.
Yır denizdin tolkınında
Terbetilsin besigin.
Uykla, balam, uykla sen,
Tetli uykı keregin,
Yır denizdin tolkınında
Terbetilsin besigin.
Sol oyımdı tıgırtıp,
Yibereyim kenlikke.
Altın yipli Ģıgırdı
Yol eketsin nesipke !.
Uykla, balam, uykla sen,
Tınısındı tınlayım.
Nesip degen bar dı dep,
Oylarımdı orayım.
Uykla, balam, uykla sen,
Tetli uykı keregin.
Yır denizdin tolkınında
Terbetilsin besigin.
Nogaytürk – 2 9
ERTENGĠ
Necdet ÖZEN
Künlerden bir kün, carlı bir kisidin oturganı tögereginde kalavı bolmagan töbesi tüz,kamıs
üstüne Ģorak Ģamırıman sılavlı; birkaĢ bikedin kirip Ģıkkanından ye bir maraz,yada ecel kelden
bireri,yada birerdin bala tepkeni anlaĢılman bir uy.Bu uy, köydün bızavların bakkan, bızavĢı Abkerim
akaydın üyü edi.Abkerim‟men bikesindin üylengenleri onbeĢ cıl gadar bolsada tuvgan balaları
yaĢamadı.Bikesindin bala tabayık künleri cuvuklaganga bikelerdin üyge kirip Ģıkkanın bızavlardı
cayıpyatkan topsa bayırındın töbesinden körgen Abkerim.Bikesindin bala tapkanın oylap akĢamdı
zoretti.Bızavlardı aldına alıp köyge akelip tuvar catakta taslap üyüne cuvurdu.Bir bala cılavığı keldi
üydün iĢinden ama bikeler bardır dep ayat kapısındın aldındağı sundurmada tigildi.ĠĢkerden ebanay
Ģıktı.
-Bir kızın boldu Abkerim,kuday senimen birge östürsün,men Ümerbek‟tin üyüne ketemen, bikesi
Mennipe bala tabayık bolupyatır eken dep cuvuruklap ketti.
-Savbol ebanay totam dedi Abkerim ama,ne üĢün anası atasıman birge östürsün dep aytmadı
dep özözüne iĢkillenip ebanaydın betine karaganda,onun cılaganın anlap üĢküyge cuvurdu.Bikesindin
basında üĢdört bikedin cılapyatkanın kördü.Onun anyaka köĢkenin anlap üydün ortasına Ģonkayıp
kaldı.Bikesin cerlestirdi.Kızındın atında Kutlukız atadı.
Ümerbek‟tinde birkaĢ balası tuvup yaĢamaganga onunda korantasında bir cuvuruklama telaĢe
körünüpyatıredi.Ümerbek‟tin özü ,Abkerim‟diy calgız kisi bolsada malı,tarlası köp,caz bolsa kapısında
birkaĢ ırgat ĢalıĢkan bay bir kisi edi.Özü azbarkapıda ırgatlarıman oturup iĢkerge kirgen ebanay‟dın
Ģıkmasın bekledi.NeĢe sora ebanay Ģıgıp:
-Bir ulun boldu Ümerbek,kudayım analı atalı östürsün dedi.Ümerbek ebanaydın kolun
öptü,balası ul bolganga tagada bek süyündü.Köyde tuvgan balaga ne yasaladı bolsa tutas adetlerdi
yasadılar.Baladın atın Kutlubay dep atadı.Abkerim‟dinde kimsesi bolmaganga komĢu bikeler birkaĢ
adetti yasadılar ama zavallı carlıda bolganga köbüsün yasayalmadı.Tuvgan kaydiy bolsa künün körer
degenlerindiy Kutlukız atasıman barabar kolunda tayak buzav bagıp össede,Kutlubay; barlı üydün
balası bolganga emen er degeni yasalıp östü.Kutlukız cetken kız bolganga atasıman buzav bakmağa
soraları ketmedi ama atası kartaydı,ĢalıĢamadı. Özü caz bolsa barlı kisilerge bu arada Ümerbek‟kede
kündelikĢi ketip atasına karadı.Bılay etip geĢinip ketyatkanda künlerden bir kün Abkerim‟de avurup
anyaka köĢkenimen Kutlukız öz basına calgız kalavıydı.Kutlubay‟dın da Kutlukız‟da gönlü
baredi.Üydün bir ulu bolganga asker ketmiyburun onu üylendiriyk boldular.Kutlukız‟man üylenemen
dep anasına aytı.Anası Mennipe bike:
-Bolmaz balam,anasız öskenge üy kızmeti nesi bilmiydi.Aruv kızlar bar, atanada makıl
tuvul,bizim köyde cuvuk köylerde barlı kisilerdin kızları bar, olardan birevimen üylensen malımızda
köbüyür,bizden sora taga köp barlı bolursunuz desede bir kırlı tınlatamadı.
-Men üylengenson keĢikmiy asker ketiyikmen,siz calgız kalırsınız,barlı üydün kızı men yok
ekende sizdi aruv etip karamaz,men bunuman üyleniyikmen dep eristi.Bir ulları bolganga katerin
koymay, eki kart köydün mıktarında kaslarına alıp barıp Kutlukız‟dı ayttırdılar.Kız yak degen birĢiy
bolmaganga ul yak bir üyken toy yasadı ekevi üylendiler.Bunlar üylengenson keĢikmiy Kutlubay‟dı
askerge Ģakırdılar.O vakıtlar askerlik üĢ cıl bolganga keĢe Ümerbek bikesine:
Nogaytürk – 30
E RTENGĠ
Necdet ÖZEN
-Mına carlı cerdin kızın kelin etip aldık,biz bek kartaydık bu üĢ cılda bizim malımız nemizdi bu birĢiy
bilmegen kelin kaytip idare eter eken dep söyleneberdi.Bek sıkı,saran, emde paradı bek süygen bir kis
bolganga kolundan malı ketiyik dep ötü patlaredi.Bikeside akayındın aytkanlarına tuvra aytasın dep
basın sallayberer boldu.
Künlerden bir kün ay carık bir keĢede Ümerbek kart suv tögmege tısyaka Ģıktı.Eladın bolgan
azbar kalavına tuvra kolunda kumanman ketyatkanda Ģal bir aygırdın üstünde ak börklü,ak köylekli
birevdin atın kalavdan Ģabıp atlatıp kelip kasında toktaganın kördü.Bolgan cerinde katıp kaldı.ġal
aygırdın üstündeki kisi:
-Ümerbek aga,Ģimdi bolgan barlığın cuvuk bir vakıtta kolundan tayayık,barlı ekende carlı
bolayıksın.Bu gadar malından saga ne taslayım ayt dedi:Korkudan ne aytayığın bilamagan kart:
-Ne aytayım,balam askerde,bikemmen ekevmizde bek kartaydık.Anyaka minyaka ketmege eki
atman bir araba taslasan bolmazmı dedi.ġal aygırlı atın Ģabıp birĢiy aytmay kalavdan atlatıp coytulup
ketti.Ümerbek üyge kirdi.Birttaga yuklayalmadı.AkĢam ötmek ciyatkanda bikesine keĢe bolganlardı
ayttı.Bikeside :
-Eki atman bir arabaman ne bolayık ne cep iĢermiz,iĢ bolmasa bir sıyırman on onbeĢ koyda
tasla tegeyyedin dep söylendi.O keĢe cattılar.KeĢedin bir malinde Mennipe kurkta suv tögmege
tısyaka Ģıktı.Elaga barmayburun akayına körüngen Ģal aygırga mingen ak börklü,ak köylekli kisi atın
kalavdan atlatıp kelip onunda kasında toktatıp ogada soradı:
-Akayım eki atman bir araba tasla degen ama,ne cep iĢiyikmiz,bizge bızavlı bir sıyırman on
onbeĢ koy taslada olarman karnımızdı toyguzurmuz dedi.ġal aygırga mingen kisi gene birĢiy aytmay
kelgen cerine tuvra coytulup ketti.Ertengi kün akĢam sıprada üĢevi ötmek ciyatkanda
-ġal aygırga minip kalavdan atın atlatıp saga körüngen kisi bu keĢe magada köründü.Mende
oga;bir bızavlı sıyırman on onbeĢ koy tasla dep ayttım.BirĢiy aytmay kelgen cerine tuvra atın kalavdan
atlatıp Ģabıp coytulup ketti dedi.O keĢedin bir vakıtında ay carıkta Kutlukız kenĢek tısyaka Ģıktı elaga
tuvra ketyatkanda aynı kisi atın kalavdan atlatıp kelip kenĢektin kasında toktadı.Ogada eki kartka
sorganday:
-Barlık kolunuzdan tayayık,sizge ne taslayım ayt degende kenĢek bu atlıga:
-Maldı bergende Kuday‟ım,alganda Kuday‟ım.Ne taslayık bolsan özün bilirsin.Men malı mülkü
bolmagan cartı bir üyden bu balaban korantaga barlıktın iĢine keldim.Cokluktu yaĢadım,barlıktıda
yaĢayman.Kaytiyik bolsan sen bilirsin dedi.ġal aygırdın üstündeki kisi :
-Olay bolsa barlığınız devam etsin,kaynatanman kaynanan bolayık eki karttay mal
ayırgayyedin taslamayık edim ama sendiy kökrekli,cürekli kelinlerine kıyalmadım dep atın Ģabıp
kelgen cerine tuvra közden coytuldu.Ertengi akĢam gene ötmekte Ümerbek kelinine :
-Malımız köp bolganga bu Ģalaygırlı kisi ananman maga köründü,bizde ne taslayığın tilep
ayttık.Malın barlığın bolmaganga saga körünmez ya,körünse nedi tasla dep aytarekesin dedi.
Kelinler kaynatasına söylemegen üĢün,Kutlukız‟da bilmiymen degendiy etip eki iynin cogarga tuvra
köterdi.Kel zaman ket zaman Ümerbek‟tin barlığı azalayığına, ketkensaytın köbüydü.ÜĢ cıl sonunda
balası askerden kayttı,eki torunu boldu.Mennipe kurkta avurup cer avusturdu,Ümerbek kart‟ta avurup
tösekte catırı ekende balasına:
Nogaytürk – 3 1
E RTENGĠ
Necdet ÖZEN
Ġ
-Sen askerde ekende Ģal aygırga mingen,ak börklü,ak köylekli bir kisi menimen rametli anana
körünüp barlığımızdın bizden tayayığın,carlı bolup kalayığımızdı,ama bu kadar maldan ne taslayım
dep soradı.Men eki atman bir araba dep ayttım.Ananda bızavlı bir sıyırman on onbeĢ koy dep aytkan
ama onun aytkanınday bolmadı.Tagada köp barlıklı kisi bolduk.Bu kalay boldu eken dep bu künge
gadar merak ettim dedi.Balasıda, Kutlukız‟dın olarga birĢiy aytmay,askerden kelgensora özüne
bolganlardı anlatkanın aytıp :
-Barlı cerden kız alsanda tayayık bolsa onunda kolundan barlık tayar,carlı cerdin kızı carlılıktı
bilgen üĢün özün ne taslasan tasla dep aytkanıman o körüngen kisi malımızdan birĢiy almay
ketken,taga köp barlıklı bolganmız atam dedi.
13.08.2010
Nogaytürk – 3 2
NOGAY
DÜNYASI
NOGAYTÜRK
Bugün nüfusları 95 bin civarında olan Türkler, özellikle Tuna Nehri ile Karadeniz
arasında kalan Dobruca bölgesinde çoğunlukla yaĢamaktadırlar. Anadolu'dan göç eden
Türkler, Kırım Türkleri (Tatarlar), Nogay Türkleri ile Gagauz Türkleri olan bu topluluklar
Romenler'le iyi iliĢkiler içerisinde iç içe ve barıĢ içerisinde yaĢamaktadırlar. Bugün
Romanya'da Türk ve Tatar ve Nogay diye üçe ayrılmıĢtır.
Romanya‟ da yaĢayan Türklerin bu günkü nüfusu 120.000 civarındadır. Bulundukları baĢlıca
Ģehirler: Köstence, Mecidiye, Tulça, KılıraĢ, Oltena, Ġbrail, Galats, BükreĢ‟ tir. Bölgedeki Türk
toplulukları: Rumeli Türkleri, Tatar Türkleri ve Nogay Türkleri „dir.
Romanya coğrafyasında Türkler çok eskilere dayanmaktadır. Eski Türk kavimleri olan Oğurlar
(Uzlar), Peçenekler, Kıpçaklar ve sonra daha birçok Türk boyları Karadeniz Kuzeyinden gelip
Romanya'ya yerleĢmiĢlerdir.
XIIl-XIV'üncü yüzyıllarında Altın Ordu ve sonraki yıllarda Osmanlı Ġmparatorluğu hakimiyetine
giren bölgeye birçok Türk gelip yerleĢmiĢtir. Yediyüz yıla yakın süren Osmanlı hakimiyet dönemi 187778 Osmanlı-Rus SavaĢı sonucu yapılan Berlin anlaĢması ile bitmiĢ, bağımsız hale gelen Romanya
Osmanlı Ġmparatorluğu'ndan kopunca Romanya'da yaĢayan Türkler de anavatandan kopmuĢlardır.
Bugün nüfusları 95 bin civarında olan Türkler, özellikle Tuna Nehri ile Karadeniz arasında kalan
Dobruca bölgesinde çoğunlukla yaĢamaktadırlar. Anadolu'dan göç eden Türkler, Kırım Türkleri
(Tatarlar), Nogay Türkleri ile Gagauz Türkleri olan bu topluluklar Romenler'le iyi iliĢkiler içerisinde iç
içe ve barıĢ içerisinde yaĢamaktadırlar. Bugün Romanya'da Türk ve Tatar ve Nogay diye üçe
ayrılmıĢtır.
Romanya'nın nüfusunun %10'unu azınlıklar teĢkil etmektedir. Bunların en büyüğünü 1.620.198
kiĢiyle Macarlar oluĢturur. Diğerleri ise sırasıyla Romanlar (Çingeneler 409.723), Almanlar (119.000),
Ruslar, Ukraynalılar, Türkler ve Leh, Çek, Yunan gibi küçük azınlıklardır.
Romanya, azınlıklara tanınan haklar bakımından son derece ileri durumdadır. Bunda, 1989
Aralık ayındaki ayaklanmada Macarlar'ın oynadıkları rolün etkisi gözardı edilmemelidir. Romen
anayasasının 6. Maddesiyle milli azınlıklara dil, din, kültür ve etnik özelliklerini ifade etme ve koruma
hakkı tanınmıĢ; kanunlar çerçevsinde kendi dillerini ve dinlerini öğrenebilmeleri, ana dilleriyle eğitim
yapabilmeleri serbest bırakılmıĢtır. Buna karĢılık Türk azınlığın, kendilerine tanınan hakları kullanma
konusunda durumu hiç de iç açıcı değildir. Bunlara geçmeden önce, Dobruca Türkleri'nin tarihine
kısaca bir göz atmak yerinde olacaktır.
Dobruca Türkleri'nin Tarihini Kısa Bir BakıĢ
Ġsmini, Kuman asıllı Dobrotiç'ten aldığı tahmin edilen Dobruca; Tuna ile Kardeniz arasında bulunan,
14.492 km2si Romanya, 7.780km2si de Bulgaristan sınırları içinda kalan bir bölgenin adıdır. 1992'deki
nüfus sayımına göre Romanya 54.182 "Türk ve Tatar–Nogay " vardır. Bunların 29.533'ü Rumeli,
24.649'u ise Tatar Türkü'dür. Gayri resmi kaynaklara göre ise bu sayının 80 bin ile 120 bin arasında
olduğu belirtilmektedir. Gerçekten de, nüfus sayımına katılan görevliler Romenler'le evlenen alilelere
gidemediklerini ifade etmektedirler. Türkler arasında, annesi babası Romen olan binlerce aile vardır.
Ayrıca KılıraĢ (CalaraĢi), Oltena (Oltenita), Ġbrail (Braila), Galats, BükreĢ gibi illerde de Türk
Nogaytürk – 3 3
N OGAY DÜNYASI
NOGAYTÜRK
azınlığa rastlanmaktadır. Bunlar ise ancak %3 gibi küçük bir oran teĢkil eder. Türkler'in %85'i
Köstence'de, %12'si ise Tulça'da yaĢamaktadır. Romanya'daki Tük azınlığın çoğunluğunu Rumeli
Türkü ve Tatarlar teĢkil etmekle birlikte; Ortadoks Türkler'den olan Gagavuzlar'a da rastlanmaktadır.
Bugünkü Dobruca Türklüğü'nün, çok eskilere uzanan tarihi bir geçmiĢi vardır. Düz, verimle,
sulak bir yer olması sebebiyle, tarih boyunca birçok Türk kavminin yerleĢim merkezi olan Dobruca
bölgesi, dört buçuk asra yakın bir süre devam eden Osmanlı idaresiyle de, adeta bir Türk yurdu hâline
gelmiĢtir. Bugün gerek Osmanlı gerekse Osmanlı öncesine ait arkeolojik tarihi birçok eserle, çeĢitli yer
adları (II. Dünya SavaĢı'na kadar yüzlercesi değiĢtirilmekle birlikte) hala varlığını korumaktadır.
13. yüzyılın ortalarından 14. Yüzyılın sonlarına kadar Altınordu Devleti'nin sınırlarının Tuna'ya
kadar geniĢlemesi üzerine; Kıpçık Bozkırları'ndaki Tatar Türkleri'nden bir kısmı, Dobruca Bölgesi'ne
gelip yerleĢtiler. 14. yüzyılda, Aydınoğulları Beyliği'nin Dobruca bölgesine yaptığı birkaç saldırıdan
sonra, Balkanlar'da asırlar sürecek yeni bir dönem baĢlar. 1391'de, Osmanlılar'a vergi vermeyi kabul
eden Eflak (Valahya), Yıldırım Bayezid'in 1397'deki Niğbolu Zaferi'nden sonra ise, kesin olarak
Osmanlı hakimiyetine geçer. Boğdan ise II. Beyazıt'ın, 1484'te Kili(Kila) ve Akkirman'ı fethinden sonra
Osmanlılar'a bağlanır.
Osmanlılar, Rumeli'ye ayak bastıklarında, buradaki Kuman, Peçenek, Oğuz Türkleri'yle
karĢılaĢırlar. Bunlar, Osmanlılar'ın Rumeli'deki ilerleyiĢlerinde ve bölgede uzun süre kalabilmelerinde
önemli bir rol oynamıĢtır.
II. Beyazıt, Dobruca'yı fethettikten sonra Karadeniz'in kuzeyinden çağırdığı Tatarlar'la,
Anadolu'dan getirdiği çoğu konar-göçer (yörük) olan Türkler'i Dobruca'ya yerleĢtirir. 1783'te Kırım'ın
Ruslar'a bağlanmasından sonra da bir kısım Kırım Türkü Dobruca'ya göç eder.
1877-78 Osmanlı-Rus savaĢından sonra Romanya bağımsızlığını kazanır. Bu tarihten sonra ise
Dobruca Türkleri akın akın "Ak Topraklar" dedikleri Anadolu'ya göçe baĢlarlar. Göçler 1910'a kadar
yoğun bir Ģekilde devam eder. Bundan sonra 1935-37 yıllarında yapılan göçlerle de Dobruca, Türkler
tarafından adeta boĢaltılır. 23.08.1944'te baĢlayan komünizm döneminde de, bilhassa varlıklı ve aydın
kiĢilere karĢı yapılan baskılar sonucu bir kısım Türk Anadolu'ya göç eder. Bütün bu göçlere karĢılık
1920'lerde 250 bin civarında olan Türk nüfus, azala azala bugünkü sayıya düĢmüĢtür.
Tatar Türkleri kendilerinin Tat, Keriç-Çongar ve Nogay olmak üzere üçe ayırmaktadır.
Bahçesaray civarından gelen Anadolu Türkçesi'ne yakın olanlara Tat; Dobruca'ya ilk yerleĢen, Ģiveleri
Kuzey Tükçesi'ne benzeyenlere Nogay; 1860'lardan sonra gelen ve Dobruca'daki Kırım Türkleri'nin
çoğunluğunu teĢkil edenlere ise Keriç-Çongar denilmektedir. Evlâd-ı fâtihan dediğimiz Türkler ise, tipik
bir Rumeli Türkçesi konuĢmaktadırlar. Bunların yanında, Türkçe'yi canlı bir Ģekilde yaĢatan ve millet
adı verilen Çingeneler de vardır. Bunlar, Osmanlılar döneminde Ġslamiyeti kabul ederek Türkçe'yi
öğrenen bir topluluktur. Kendilerini Türk kabul eden bu topluluk, Türk milletvekilleri için oy
kullanmaktadır.
Türk ve Tatar Birliği
Romanya'nın birliğine ve bütünlüğüne sadık, problemsiz bir azınlık olarak varlıklarını sürdüren
Türkler, kurduğu birliklere kendilerine tanınan anayasal haklardan yararlanmaya çalıĢmaktadır.
Komünizm öncesinde de birçok cemiyete sahip olan Türkler, sosyalist rejimin devrilmesinden sonra
29.12.1989'da "Romanya Demokrat Türk Müslüman Birliği"ni kurarlar. Bu birliktelik ne yazık ki kısa bir
süre sonra; birliğin Romanya Türkleri'nin Demokratik Birliği (Uniunea Democrata Turca Din Romanıa)
ve (Uniunea Democrate a Tatarilor Turk-Müsluman din Romania) Romanya Tatar-Türk
Müslümanlarının Demokrat Birliği olarak ikiye ayrılmasıyla bozulur/bozdurtulur. Bu iki topluluk,
giriĢimler sonucu 30.07.1994'te Türk-Tatar Birlikleri Federasyonu altında birleĢmiĢlerdir
Nogaytürk – 3 4
MAKALE
Prof.Dr Ahmet TAġAĞIL
15. yüzyıl sonu Altınordu Devletinin nihayete ermeye gittiği bir devirdir. Bu dönemde
büyük bir stratejik kırılma yaĢayan Türk Dünyası, Altınorda gibi büyük bir devleti
kaybetmenin farkına varamamıĢ, aksine bölünmeler birbirini takip etmiĢtir. Eğer
Altınordu Devleti yıkılmamıĢ olsa, ya da yerine baĢka bir Türk bozkır devleti ikame
edilse hem Türk hem de dünya tarihinin akıĢı farklı olurdu.
Tarihçilerin gözü bu konuya pek takılmamıĢ, onlar daha çok Timur-ToktamıĢ mücadelelerine ya
da Ankara savaĢı, Osmanlı - Safevi çatıĢmaları gibi yine Türkleri bölen olaylar üzerinde
durmuĢlardır. Halbuki Altınordu tarihi Rusların ve Avrupalı tarihçilerin değerlendirdiği gibi son derece
önemlidir. Ve bu devletin attığı temeller Doğu Avrupa ve Orta Asya tarihini ĢekillendirmiĢtir. Sırf
Rusların iç iĢlerine karıĢmak için kurulan Kasım Hanlığı üzerinde yanlıĢ yürütülen siyaset, adı geçen
hanlığın Ruslar tarafından kullanılmasına yol açılmıĢ; büyük stratejik hata yapılmıĢtır. Diğer taraftan
Kazan, Kasım, Sibir, Astrahan gibi hanlıkların hiç biri Altınordu‟nun yerini tutamamıĢtır. Neticede
Ruslar, 1552‟den itibaren adım adım Türk illerini iĢgal etmiĢlerdir.
Nogaylar, yaĢadıkları Cim(Emba) nehri Kırım arasındaki alanda geliĢen Rus istilasına
direnemediler. Direnmeleri de beklemenezdi. Çünkü, etraflarında siyaseten kurumsal açıdan daha
güçlü hanlıklar vardı. Aynı hanedandan gelmelerine rağmen onların birbirleri ile amansız mücadeleleri,
adeta Rusların önünü açmıĢtır.
Bilindiği gibi Nogay adı 1270-1299, yılları arasında Altınordu Devleti‟nde yükselmiĢ bir beyin
adından gelmektedir. Ona bağlı boy topluluğuna Nogay denmiĢtir. Bunlar aslında Kıpçak Türklerinden
gelmektedir. Ağırlıklı olarak yaĢadıkları AĢağı Ġdil(Volga) ve Yayık ırmakları havalisinde ġırın, Arın,
Kıpçak, Argun, Alçın, Katay ve Yedisan gibi yedi önemli boy adı altında toplanmıĢlardı. Bunlardan bir
kısmı Kırım tarafına göç ederken doğuda kalanlar AĢağı Ġdil boyunda yerleĢmiĢlerdi. Aslında doğuda
kalanlar mangıt uruğu idi. Bu boy, Buhara ve Hive hanlıklarında hanedanları oluĢturmak gibi önemli
roller de oynayacaktır.
Kazan Hanlığının Rusların eline düĢmesiyle Nogayların göç ettikleri saha daralmıĢ ve
ekonomik sıkıntı baĢgöstermiĢtir. Bu arada Nogay beylerinden bir kaçı Ruslarla anlaĢarak
sıkıntılardan kurtulacaklarını sandılar. KardeĢi Ġsmail Mirza‟nın Ruslara bağlanmak istemesine karĢı
çıkan Yusuf Mirza, Nogay ulusunun ikiye bölünmesine engel olamadı. Sonuçta iç mücadeleler sadece
Rusların iĢine yaradı. Ġsmail Mirza, Ruslardan aldığı yardımla Ağabeyini tuzağa düĢürüp öldürtse de,
onun oğulları direnmeye devam etti. Onlara bağlı uruglar Kırım Hanlığına göç ederek, bu hanlığın
idaresinde ömürlerini sürdürmeye çalıĢtılar. Gelen uruglar, Argun, Barın , ġırın, Kıpçaklar idi.
1577-78‟de AĢağı Ġdil boylarında ve Yayık civarında çıkam korkunç açlık Nogayların Ġdil‟in batı
taraflarına göç etmelerine sebep oldu. Kıtlık yüzyıllardan beri bozkırın kaderi olan kuraklık yüzünden
çıkmıĢtı. Nogaylar, hayvanlarını besleyecek ot bulamaz hale gelmiĢlerdi. Yüzbinlerce hayvan ölünce
Nogaylar arasında açlık baĢgöstermiĢ ve yüzbinlercesi ölmüĢtü. Onbinlerce çocuk Ruslara köle olarak
Nogaytürk – 35
M AKALE
Prof.Dr Ahmet TAġAĞIL
satılmıĢtır. Kadı Mirza‟nın liderliğindeki bir grup Kırım Hanlığına giderek Kuban Irmağı ve Azak
çevrelerinde yerleĢtirildi.
Kırım Han‟ı Devletgerey‟in tahsis ettiği arazide yaĢayan Nogaylar Küçük Nogay Ulusu adıyla
anılmaya baĢlanmıĢtır. Ġdil ırmağının doğusunda kalanlara Büyük Nogay Ulusu denmeye devam etti.
Sonuçta 1578‟lerde Nogaylar ikiye bölünmüĢ oluyorlardı.
Rus taraftarı Ġsmail Mirza, Kazan‟ın 1556‟daki iĢgalinde dahi onların yanında olmuĢtu. Ancak,
ondan sonra Büyük Nogay Ulusu‟nun baĢına geçen Mirzalar(Beyler), Moskova‟ya karĢı Kırım Hanı ve
Osmanlı Devleti ile anlaĢma için giriĢimde bulunmuĢlardır. Küçük Nogay Ulusu ise Kırımlılar gibi
Ruslara karĢı savaĢmıĢlardır. 1569‟daki Ejderhan Seferine Kadı Mirza‟nın komutasında 30 bin Nogay
süvarisi de katılmıĢtır. Bir süre Ruslardan kurtulma yolunda umut ıĢığı doğsa da sefer baĢarısız olunca
ıĢık sönmüĢtür. Osmanlı Devletinden yardım geleceği konusunda boĢuna beklemiĢlerdir. 1588‟de
Osmanlı‟nın Ejderhan(Astrahan)‟ı kurtarmak için sefer düzenleyeceğinin duyulması yine heyecan
yaratmıĢ; fakat bu sefer de gerçekleĢmemiĢtir.
1580‟de Yayık ırmağı kıyısındaki Saraycık Ģehrinin Rusların eline geçmesi Nogayların
Türkistanla bağlantısını kesince durum daha da kötüleĢmiĢ oluyordu. 1586‟da Ruslar Yayitsk adlı
sağlam bir kale kurarak bölgedeki hakimiyetlerini pekiĢtirdiler. Kırımdan ve Osmanlıdan beklenen
yardım bir türlü gelmedi.
1601 yılındaki açlık yüzünden Nogayların bir kısmı Samar Ģehri civarını bırakıp Kuban tarafına
gitmek zorunda kaldı. Onlardan boĢalan yerler Rus köylüleri yerleĢtirilince bölge RuslaĢmıĢ oldu. Bu
arada Nogaylar Ruslara karĢı çıkan isyanlara katılmıĢlardı. Bunun üzerine Nogayları önlemek için
müstahkem noktalar kurulmuĢ, Rus köylüleri getirtilerek yerleĢtirilmiĢti. Neticede Yayitsk Kazakları
denen silahlı Rus birlikleri ortaya çıktı.
Aslında 1603‟te Rusya‟daki iç karıĢıklıklar Nogaylar ve diğer Türk kökenli topluluklar için
kurtulma yolunda iyi bir fırsattı. Dağıstan‟daki Osmanlı kuvvetlerinin Terek Irmağı üzerindeki Rus
kalesini yıkması, uygun bir ortam doğurmuĢtu. Fakat, yine Kırım hanından ve Osmanlıdan beklenen
yardım gelmedi. Orta Asya‟yı kasıp kavuran Kalmuk istilasının bölgeye ulaĢması üzerine Nogaylar
artık herhangi bir güç olmaktan çıktılar. Bir kısmı her iki tarafında olmak üzere Ġdil boyunda, bir kısmı
Kuban boyunda, üçüncü kısmı ise Kırım hanları tarafından Tuna havalisine göç ettirildi. Yani Nogay
Ulusu artık tarihe karıĢmıĢ, Nogaylar etrafa dağılmıĢ hale gelmiĢlerdi.
Nogaylar, özgürlükleri uğruna sonuna kadar mücadele etseler de aralarında bir birlik ve diğer
Türk kökenli topluluklardan yeteri kadar destek göremedikleri için baĢarılı olamadılar. Altınordu
Devletinin çöküĢe doğru gidiĢinde kimse baĢlarına gelecek felaketin farkına varamadı. Yeni bir siyasi
yapılanma gerçekleĢmediği gibi sürekli birbirleriyle mücadele ettiler. Ortaya çıkan kaos ve yılgınlık
ortamını Ruslar çok akıllıca değerlendirip Karadeniz ve Kafkasların kuzeyini, hatta Ġdil‟in doğusundaki
alanları iĢgal ettiler.
Nogaytürk – 3 6
MAKALE
Hakan B E N L Ġ
Çocukların oynadıkları oyunlar ile sosyal yaĢamda sergiledikleri davranıĢlar büyük bir
benzerlik göstermektedir. Oyun içerisinde rekabetçi, grup dayanıĢması ve grup içi
paylaĢmayı gerektiren davranıĢların sergilenmesi gerekmekte ise, o çocuk/birey sosyal
yaĢantısında da aynı davranıĢları sergilemeye baĢlar.
Dergimizin ikinci sayısında yayımlanmıĢ olan yazımızın ilk bölümünde, çocuk oyunlarının toplum
sosyolojisi içerisindeki önemine kısaca değinmiĢtik. Ayrıca aynı yazıda çocuk oyunlarının geçmiĢ ile bu
günkü değiĢen durumlarına ve kültürel boyutuna da değinerek, Nogay çocuk oyunlarından KulakburgavuĢ
ve Aksüyek oyunlarını sizlere çeĢitli yönleriyle anlatmıĢtık.
Çocuk oyunları henüz yeni doğmuĢ bir bebekten baĢlayarak, ergenlik dönemini bitirerek genç bir
erkek/kız oluncaya değin geçen süreç içerisinde, çocuğun/bireyin yaĢantısında önemli bir yer/zaman
tutmaktadır.
Çocuğun henüz çevre algısı geliĢmemiĢken baĢlayan bu süreç, kendi kendini tatmin için parmağını
emen veya dikkatini belli bir noktaya çekerek oyalamak amacıyla eline tutuĢturulan bir çıngırak oyuncağı
ile avutulan bir bebeklik aĢamasından; bebeğini giydiren, arabasıyla hayali senaryolar yaĢayan çocuktan,
sokakta arkadaĢlarıyla bilinçli ve belli kuralara tabi olan oyunları oynayan çocukluk döneminden ; ve
nihayetinde ergen gençlik aĢamasına kadar süren ve o çocuğun, çocukluktan bireyliğe geçiĢ dönemine
denk gelen zaman dilimidir.
Bu zaman dilimi içerisinde çocuk/bireyin hayatında oyunlar çok önemli bir yer tutar. Kendini ve
vücudunu tanımaya, çevresindeki geliĢen olaylara, ailesine, okulundaki eğitimine ve benzeri durumlara
ayırdığı ilgi kadarını veya daha fazlasını oyunlara yönlendirir. Aynı Ģekilde yönlendirdiği ilgiye paralel
olarak oyunlara harcadığı zaman da değiĢkenlik gösterir. Oynadıkları oyunların türü, içeriği ve kültürü ne
olursa olsun çocuk/bireyin fiziki , ruhsal ve düĢünsel geliĢimlerinde ebeveyn ve okul eğitimlerinin ardında,
kendine önemli bir yer edinmektedir.
Çocuk/birey büyüdükçe oynadığı oyunlarda ilgi alanı yeteneğine ve kendini tatmin yoğunluğuna
bağlı olarak değiĢiklik göstermeye baĢlar. Bu değiĢiklik kendi arayıĢıyla olmakla birlikte daha çok dıĢ
etkenlerin yönlendirmesiyle Ģekil bulmaktadır. Örneğin, çocuğun futbola olan yeteneğini keĢfetmesine ve
bu yönde ilgisini arttırıyor olmasına karĢın arkadaĢlarının veya çeĢitli etkenlerin , ilgisini baĢka yönlere
çekerek baĢka bir oyun, bir bilgisayar oyunu , üzerinde yoğunlaĢması ve buna hayatında gereğinden fazla
yer ve zaman ayırması gösterilebilir.
Çoğumuzun önemsemediği, önemine atfen çocukların yönlendirilmesinde eksik kalınan oyunlar,
bilinenin aksine çocukların çocuk/bireylikten çıkıp birey oldukları dönemler için önemli temeller attıkları ve
o bireyin yaĢantısındaki kiĢiliğini geliĢtiren araçların baĢında geldiği bir gerçektir.
Çocukların oynadıkları oyunlar ile sosyal yaĢamda sergiledikleri davranıĢlar büyük bir benzerlik
göstermektedir. Oyun içerisinde rekabetçi, grup dayanıĢması ve grup içi paylaĢmayı gerektiren
davranıĢların sergilenmesi gerekmekte ise, o çocuk/birey sosyal yaĢantısında da aynı davranıĢları
sergilemeye baĢlar. Hayatında rekabetçi, dayanıĢmaya açık ve paylaĢmaya yatkın bir bireydir. Ancak
oynadığı oyunlar daha çok tek baĢına hareket etmesini, yardım almadan, grup davranıĢı ve paylaĢımı
yerine bencileyin davranıĢlar sergilemesini gerektirmekteyse, aynı çocuk yaĢamında, genellikle tek
baĢınalığı tercih eden, asosyal ve agresif davranıĢlar sergileyebilen, bencil ve kendi egosunu tatmin
yoluna giden birisi olacaktır.
Nogaytürk – 3 7
M AKALE
Hakan B E N L Ġ
Günümüzde oyunlar, çocuk/bireyin yetiĢtirilmesinde, eğitilmesinde, ve yönlendirilmesinde etkin bir araç
olarak eğitim kurumlarınca kullanılmaktadır. Buradaki oyunlarda ana amaç, çocukların zeka seviyesini
yükseltmek, yeteneklerini keĢfetmek, sosyalleĢmesini sağlamak, paylaĢımcı ve sorumluluk yüklenebilen bir
kiĢiliğe sahip olmasıdır.
Gerçekte oyunların en önemli özelliklerinden biri de kültür aktarımıdır. Günümüz modern eğitim
kurumlarının ve ebeveynlerin çocukları yönlendirdikleri oyunlarda en büyük eksiklik kültür aktarımıdır. Zira
geçmiĢte oynanan oyunların çoğunluğu ile günümüzde bilgisayar baĢında oynanan oyunlar arasındaki en
büyük fark kültür aktarımıdır. Tabiri caiz ise, kadın/erkek kıyafet seçiminde ayrıca unisex dediğimiz ve
cinsiyetsizliği ifade eden kıyafetler de vardır. Yani hem erkek hem kadın tarafından kullanılabilen. Bu
günkü modern oyunlarda unisex diyebileceğimiz kültürsüz – herhangi bir kültüre ait olmayan kendine özgü
olan – bir durumdadır.
Burada önemli olan nokta Ģudur ; çocukların yüzyıllardır oynadıkları oyunların çıkıĢ amacı bir kültür
aktarımı amacı taĢımamaktadır. O günün koĢulları içerisinde, oynanan oyun , çocuk/bireye bulunduğu
kültürel yapı içerisinde kendine sağlam bir zemin bulabilmesi için, savaĢçı, kabiliyetli, coğrafi ve iklimsel
koĢullara kolaylıkla adapte olabilen, kamuflaj yeteneğine sahip, analitik düĢünebilen, refleks sahibi, gücünü
kontrollü bir biçimde kullanan donanımlı bir birey yetiĢtirme amacı taĢımaktadır.
Aynı oyun bu gün, bulunduğumuz modern çağda bu gereksinimleri karĢılamak yerine, çocuk/bireye
atalarının kültürünü, milli duygu ve hasletlerini aĢılamak, kendi kültürüne ve ahlaki yapısına ilgisini çekmek
amacı taĢımaktadır. Aradaki bu fark değiĢen zamanın gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
Bu son dönem modern oyunlar popüler kültürü temsil eden, temelinde Amerikan kültürü ile
beslenen ve Avrupa kültürüyle desteklenen; tüketimi teĢvik eden, materyalist anlayıĢı benimseyen, global
düĢünceyi Ģiar edinen, bireyci yaklaĢımı destekleyen karmaĢık bir yapı içerisindedir. Bahsi geçen
oyunlarda kültürel bir kimlik görmeniz mümkün değildir. Oyun ile zaman geçiren çocukların kendi kültürüne
yabancı kaldığı gözlemlenebilen bir doğrudur.
Çocuk/birey büyüdükçe oynadığı oyunlarda ilgi alanı yeteneğine ve egosuna bağlı olarak değiĢiklik
gösterneye baĢlar demiĢtik. Fakat zamanımızda, geliĢen modern çocuk/birey döneminden çok daha
önceki konar- göçer toplumlar içerisindeki çocuklar için aynı yetenek ve egosuna bağlı olarak değiĢen bir
oyun çeĢitliliğinden bahsetmek pek mümkün değildir. Zira bahsi geçen dönemler içerisinde çocukların,
kendilerine sunulan oyunlar dıĢında pek fazla bir seçenekleri bulunmamaktadır.
Dolayısı ile, o dönemlerdeki koĢullar içerisinde oynanan oyunlar, bu günkü gibi konsollar ve
bilgisayar üzerinde değil, bizzat çocuğun bedeni üzerinde tatbik edilmekteydi. ĠĢte bu nedenleydi ki, eski
zaman çocuk oyunları veya toplum içerisinde yapılan oyun/spor müsabakalarının çoğu sertliğe,
mücadeleciliğe, rekabetçiliğe, grup içi yardımlaĢmaya ve paylaĢımcılığa yönelikti.
Nogayların yaĢamıĢ oldukları coğrafyanın sertliği, sürekli olarak düĢman unsurların baskısı altında
olmaları, tehdit altında yaĢamaları yaĢam biçimlerini etkilediği kadar çocukların oynadıkları oyunları da
biçimlendirmiĢtir.
Bugünün koĢulları içerisinde baktığımızda, Nogayların çocuklarına oynattıkları oyunların bazıları,
mesela KulakburgavuĢ, çoğumuza pek vahĢice, pek gaddarca ve acımasızca gelebilir. Doğrudur. Bugün
bu Ģekilde algılanabilir. Ancak Nogay toplumunun yaĢadığı tarihsel süreç içerisinde maruz kaldıkları çetin
çevre ve insani faktörler bunu tamamen gerekli kılmaktadır.
Unutmamalıyız ki, günümüzde bireyin refahı için devlet söz konusu iken, o dönemde birey, devlet
bekası için vardı. Dolayısıyla, Nogaylar kendi varlığının devamını sağlayabilmek adına, kendi çocuklarına
karĢı sertliği, dayanıklılığı, acımasızlığı, ve korkusuzluğu öğretebilmek için en ideal yol olarak, aynı
koĢullardaki oyunları bir araç olarak kullanmıĢlardır.
Nogaytürk – 3 8
M AKALE
Hakan B E N L Ġ
Nogayların çocuklarına öğrettikleri oyunların hepsi aynı sert özelliklere sahip değildir. Ancak özünde yine
aynı yeteneklere sahip olunmasını amaçlayan daha yumuĢak dokulu oyunlar da oynana gelmiĢtir.
Dolayısıyla geçmiĢte oynanan çoğu çocuk oyunları o dönem içerisinde kültür aktarımı amacı
taĢımıyor olsa bile bu amaca da hizmet ve kendi çocuklarını kendi kültürlerine daha sıkı sarılmaya teĢvik
etmekteydi.
Yukarıdaki tespitlerimizi yaptıktan sonra Ģimdi Nogay çocuk oyunlarından bir kaçını tanıtmaya
çalıĢalım. Önceki yazımızda dıĢarıda oynanan oyunlardan ikisini anlatmıĢtık. Bu kez yine dıĢarıda
oynanmakta olanlardan devam edelim. Ġlk oyunumuz Mık Oyunu.
MIK OYUNU – ÇĠVĠ OYUNU
Mık, türkçede çivi demektir.Adından da anlaĢılabileceği gibi büyük bir çivi ile veya çivi yok ise küçük
ama sivri bir bıçak ile oynanan bir oyundur. Özellikle bahar aylarında yağmur yağdıktan sonra yumuĢayan
toprak zeminde oynanan bir oyundur.
Oyun içerisinde en az iki oyuncu olmaktadır. Oyunun kuralı oldukça basittir. BaĢlangıçta çiviyi ilk
kullanacak oyuncu belirlenir. Bunun için çöp çekme, saydırma gibi eleme usulleri kullanılır. Yerde öncelikle
belirli bir nokta tespit edilir. Bu da genelde çiviyi ilk kullanan tarafından atılan çivinin saplandığı noktadır.
Bu nokta merkez alınarak çiviyi ilk kullanacak olan çocuk çiviyi atarak bir kez daha yere saplar. Saplanan
nokta ile ilk nokta arasında düz bir çizgi çeker. Bu surette oyun da baĢlamıĢ olur.
Oyunda amaç, rakibin çiviyi yere saplayarak daha önce çizmiĢ olduğu çizgileri birleĢtirmek suretiyle
oluĢturduğu çizgileri, bu kez diğer oyuncunun yaptığı çizgiler ile bir sarmala alıp, hareket alanını daraltmak
ve o çemberden rakibinin çıkıĢını engellemektir. Rakibi de kendisi için aynı amacı taĢıyacağı için her bir
atıĢın çok önemi vardır.
Oyunda kural, herkes sırası ile bir kez çiviyi yere saplamak amacıyla atar. Çiviyi saplayamayanın
sırası geçmiĢ kabul edilir. Rakibinin veya kendisinin daha önce çizmiĢ olduğu çizgiye çivisini saplayanın da
sırası geçmiĢtir. Bu kez çiviyi atma sırası diğerine geçer. Ne zamanki artık rakip oyunculardan birisi diğer
oyuncuyu bir çemberin içine alıp da o çember içerisinden çıkması mümkün hale gelemez ise, oyun o
noktada biter.
Oyunun çoğu kez o aĢamaya gelmesi saatlerce sürmekte olduğundan, oynayan çocuklar açısından
hem zevkli hemde çekiĢmeli geçmektedir. Oyun içerisinde, oyuna ait herhangi bir mani veya söz yoktur.
Oyunda ortaya konulmuĢ olan bir ödüllendirme de bulunmamaktadır.
Oyunla ilgili sosyal veya psikolojik tespitlerde bulunmaya çalıĢmak biraz zorlamacılık olur. Ancak
oyun genelinde çocuk için fayda sağlayan öğeleri de görmezden gelemeyiz. ġöyle ki, Oyunu oynayan
çocuklar her Ģeyden önce her oyunun bir kuralı olduğu bilincine eriĢmektedirler. BaĢarıya ulaĢmak için ise
her zaman bazı kurallara uymak gerektiğini öğrenmekteler. Oyun içinde kullanmıĢ oldukları çivi sayesinde
el becerilerini ve dikkatlerini artırmaktadırlar, Dikkat eksikliği çeken, belli bir iĢe odaklanma güçlüğü çeken
çocuklar için ideal bir oyunudur.
Mık oyunu ile ilgili olarak ne kadar zaman öncedir oynandığına dair bir kayıt bulunmamaktadır.
Aslında sadece Nogay‟lara özgü olmayan bu oyun, geçmiĢ dönemlerde Nogay köylerinde çocuklar
arasında oldukça ilgi görmekteydi. Ayrıca bulunduğum bölge içerisinde Nogay çocuklarının haricinde
baĢka çocukların oynadığına da Ģahit olmadım. Bu yine de bu oyunun bir Nogay çocuk oyunu olduğunu
göstermemektedir.
Nogaytürk – 3 9
M AKALE
Hakan B E N L Ġ
AY KÖRDÜM
Tanıtacağımız bir diğer oyun ise, saklambacın bir baĢka versiyonu olan ve Nogay köylerinde
çocukların yaz gecelerinin en büyük eğlencelerinden biri olan Ay Kördüm.
Ay kördüm‟ ün türkçesi Ay gördüm‟ dür. Bu oyun yazın, özellikle ay ıĢığının olduğu akĢamlarda köy
meydanlarında oynanmakta olan bir oyundur. Çocuklar için heyecan verici bir oyun olan Ay Kördüm,
kalabalık gruplar halinde oynanmaktadır. Oyun içerisinde iki grup vardır. Bu grupların oyuncu sayılarının
eĢit olması gerekmemektedir. Ancak genelde eĢit sayıda oyuncular tarafından oynanmaktadır. Oyun
baĢlamadan önce oyun içerisinde olabilecek hataları en aza indirmek için genellikle bir mahal- çevre sınırı
konulmaktadır.
Oyunda hem oyun kurucu hem hakemlik yapacak iki çocuk lider olur. Her bir lider kendi grubunu,
karĢılarına almıĢ oldukları çocukların içerisinden, sırasıyla, adlarıyla çağırarak yanlarına alırlar. Yanlarına
aldıkları çocuklar bir grup oluĢtururlar. Ġki ayrı grubun oluĢması ile birlikte bu kez mahal – çevre sınırı
konulur.
Bu sınırdan amaç, oyunun çok geniĢ bir alana yayılmasını engellemek ve oyunu zevkli hale
getirecek makul ve mantıklı bir sınır belirlemektir. Zira belirlenen mahal içerisinde bir grup oyuncuları
saklanacaklardır. Bir diğer grup ise bu mahal içerisinde saklanan grup üyelerini arayacaklardır. Bu mahalin
geniĢliği genellikle çocuklar için koĢarken çok yorulmayacakları bir mesafe olarak tespit edilir.Oyun
içerisinde bu mahalin dıĢında saklanan bir çocuk olduğu tespit edilirse o çocuğun olduğu grup ebe olurdu.
Oyunu oynamak için gerekli Ģartlardan biri de ebe olacak grubun belirlenmesidir. Oyunun heyecanı
burada baĢlamaktadır. Genellikle ebe olmak istenmediği için “ nızarma “ dediğimiz ve ebe olan grup
tarafından çıkarılan ihtilaflarla heyecan baĢlar. Ebe olacak grubu belirlemek için eleme usüllerinden biri
seçilir. Bu genelde manilerden oluĢan tekerlemelerdir. Nihayetinde ebe olan grupda belirlenince son olarak
oyunda ebelenme noktası belirlenir. Bu nokta oyunun merkezi konumundadır. Bu tekerlemelere örnek
olarak ;
Aveleme daveleme
Dave kuĢu kovalama
Hapen Hüppen
Tavdan kaĢgan
Sırlı ĢıĢgan ' ı verebiliriz.
Ebeleme noktası çocukların boy hizasında olan ve saklanacak grubun üyelerinden birisi ebeler
tarafından görüldüğünde oyundan elenmesi için koĢup gelerek el vurulması gereken nihai noktadır.
Oyunu oynamak için tüm Ģartlar yerine getirildikten sonra ebe olan grup yüzlerini ebeleme
noktasına dönerek, belirlenmiĢ olan bir rakama kadar saymaya baĢlarlar. O rakam telaffuz edilene kadar,
saklanacak olan grup üyeleri dağılmıĢ ve her biri bir yere saklanmıĢ olmalıdır. Sayma iĢlemi bitince rakibe
verilen saklanma süresi de bitmiĢ olmaktadır. Bu kez ebe olan grup, saklanmıĢ olan grup üyelerini
aramaya baĢlar.
Ebelerden biri saklananlardan birini gördüğü zaman “ ay kördüm, ay kördüm, Murat !... “ diye
bağırarak gördüğü kiĢiyi belirtir ve hızla sobeleme noktasına koĢar. GörünmüĢ olan oyuncu da aynı
sobeleme noktasına koĢarak ebeden önce oraya el vurmak ister. Burada hangisi daha çabuk varıp
ebeleme noktasına elini vurursa, elini vuran oyuncu diğer oyuncuyu elemiĢ olur.
Burada ismin söylenmesinin önemi Ģudur ; ebe karanlıkta saklanan kiĢiyi görmekle kalmayıp aynı
zamanda kimliğinden de emin olmak durumundadır. ġöyle ki, saklanmıĢ olan kiĢi Murat ise ve ebelerden
Nogaytürk – 4 0
M AKALE
Hakan B E N L Ġ
biri Murat‟ın adını bağırarak ebelemeye gidip ebelerse, Murat elenmiĢ olmaktadır. Ancak, ebe gördüğü
kiĢinin Murat olduğunu sanarak koĢarken, o kiĢi “ ġanak Ģömlek patladı, Ģanak Ģömlek patladı ” diyerek
çıkıyorsa, gördüğü kiĢi Murat değil, bir baĢkasıdır. Bu tekerlemenin iki anlamı vardır. Ya ebe gördüğünü
Murat sanmıĢtır ve yanılmıĢtır ya da hile yolu ile yanıltılmıĢtır. Her iki durumda da yanılan kiĢi oyundan
elenir. Ebeyi yanıltmak için çoğu kere çocuklar üzerlerindeki kıyafetleri değiĢtirerek hile yaparlar.
Oyun, bu Ģekilde devam eder. Oyunun bitmesi için ebe olan grubun, saklanan grup üyelerinin
tamamını ebelemesi gerekmektedir ya da çok zor da olsa saklanan grubun, ebe olan grubu çeĢitli hileler
ile yanıltarak oyuncu sayısını azaltması ve nihayetinde ebe olanlardan birine görünmeden ve
yakalanmadan gidip ebeleme noktasına ellerini vurması gerekmektedir.
Oyun içersinde söylenen bir de mani vardır. Bu mani Ģöyledir ;
Ay kördüm Alla
Emantü billa
Ne güzel aymıĢ
Elhamdülillah
Ay Kördüm Oyunu anlaĢıldığı üzere bilinen saklambaç oyununun farklı bir oynanıĢ biçimidir.. Bu
oyunun ne kadar zamandır oynandığı hakkında bir bilgimiz yoktur. Bildiğimiz ise, en az 20 yıldır
Seyitahmetli ve Boğazören köylerinde oynanmadığıdır.
Bu oyun içerisinde sertlik içeren davranıĢ ve kurallar olamamasına karĢın, oyun, çocuklara
bulundukları dönem içerisinde kazanmaları gereken bazı yeteneklere sahip olmalarını sağlamaktadır. Ki,
bu yetenekler o dönemler içerisinde hayati öneme sahip becerilerdir.
Bunlar kısaca, günümüzde askeri birliklerde verilen gece eğitimine benzer bir eğitimin oyun
versiyonu gibi, oyunu oynayan çocuklara gece savunma, saldırı, kamuflaj, gizlenme, hile ile rakibi yanıltma
becerilerini kazandırmaktadır. Zira oyunu kazanabilmek için tüm bu unsurları baĢarı ile uygulamak
gerekmektedir.
Görüldüğü üzere basit gibi görünen, çocuklara yönelik bir eğlenceymiĢ gibi düĢünülen bir oyun
içerisinde bile, geçmiĢteki her toplum için hayatta kalma, ırkının ve neslinin devamı ve sürekliliği tehdit
altındayken, bu tehditlere karĢı ayakta kalabilme ve baĢkaları için bir tehdit oluĢturabilme amacıyla, kendi
çocuklarına yönelik bir eğitim verilmesi söz konusudur. Üstelik bu eğitim askeri eğitimler gibi değil, bir
eğlence olarak sunulmaktadır.
Gelecek sayımızda Nogay Çocuk Oyunlarından bazılarını sizlere tanıtmaya devam edeceğiz. Sevgi
ve saygılarımızla.
Nogaytürk – 4 1
NOGAY TÜRK
Nogaytürk – 4 2
MAKALE
Sadık ġANLI
Sabiha Gökçen‟in tarihsel önemi ortada olmakla birlikte, biraz daha gerilere gidip de
tarihe göz attığımızda, Türk kadınlarının havacılığa ilgisinin 1913 doğumlu Sabiha
Gökçen‟den çok daha önce baĢladığı da ortaya çıkmaktadır.
bünyesinden
çıkartmayı
da
baĢarmıĢtır.
Günümüzde pek bilinmeyen Osmanlı Müdafaa-i
Hukuk-u Nisvan Cemiyeti, bu cemiyetin
kampanyası ve Belkıs ġevket Hanım‟ın uçuĢ
hikâyesi kısaca Ģöyledir:
Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti üyesi kadınlar
Türk havacılık tarihinin ilk ve en önemli
kadın figürü olarak genellikle merhum Sabiha
Gökçen‟in adı geçer. Zira tarihimizin ilk kadın
pilotu, dünyanın da ilk kadın savaĢ pilotu olan ve
bugün de adına bir havaalanı bulunan Sabiha
Gökçen‟dir. Bu önemli isim Mustafa Kemal
Atatürk‟ün manevi evlatlarından biri olmakla
birlikte, havacılığa Atatürk tarafından da bizatihi
yönlendirilmiĢtir. Atatürk‟e yakınlığı ve baĢardığı
ilkler, Sabiha Gökçen‟in havacılık tarihimizin en
önemli figürü olmasına yetmiĢtir.
Yıl 1913. Trablusgarp ve Balkan savaĢları
Osmanlı Devleti‟ne pahalıya mal olmuĢ, birçok
ülke insanı hayatını kaybetmiĢ, birçokları
yaralanmıĢ ve özellikle kaybedilen Balkan
topraklarındaki Türk nüfusun Ġstanbul‟a göçü
baĢlamıĢtır. Bu savaĢların zaten zor durumda
olan devlet bütçesini ve orduyu güçsüz
düĢürmesi
ise
kaçınılmaz
olmuĢtur.
Ġmparatorluğun elde kalan topraklarının, devletin
bekasının ve milletin malı, canı ve namusunun
korunabilmesi için özellikle ordunun biran önce
toparlanması lazımdır. Bu amaçla devlet ve millet
el ele vererek, ordunun yaralarını biran önce
sarmayı amaçlamıĢlardır. Bu konuda ilk adımı da
Sultan Mehmet ReĢat atmıĢ, orduya Ģahsi
mülküyle satın aldığı, Osmanlı‟nın ilk savaĢ uçağı
olan Osmanlı‟yı bağıĢlamıĢtır. PadiĢahın bu
davranıĢı halkı da teĢvik etmiĢ ve çeĢitli Osmanlı
cemiyetleri düzenledikleri kampanyalarla ordunun
eksiklerini
gidermeye
çalıĢmıĢlardır.
Bu
cemiyetlerden biri de yazımızın giriĢinde de
değindiğimiz Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan
Cemiyeti‟dir.
Sabiha Gökçen‟in tarihsel önemi ortada olmakla
birlikte, biraz daha gerilere gidip de tarihe göz
attığımızda, Türk kadınlarının havacılığa ilgisinin
1913 doğumlu Sabiha Gökçen‟den çok daha önce
baĢladığı da ortaya çıkmaktadır. Özellikle
Osmanlı‟nın son dönemlerinde kurulan kadın
derneklerinden birisi olan Osmanlı Müdafaa-i
Hukuk-u Nisvan Cemiyeti havacılığa oldukça ilgi
duymuĢ, Osmanlı ordusuna bir uçak alabilmek
için geniĢ bir kampanya düzenlemiĢ ve bu
kampanyanın Ġstanbul halkına duyurulması için
üyelerinden biri olan Belkıs ġevket Hanım‟ın
uçmasını da sağlayarak, “Uçan ilk Türk kadını”nı
Nogaytürk – 4 3
Uçan ilk Türk kadını
Belkıs ġevket Hanım’ın
M AKALE
Sadık ġANLI
Cemiyet, satın alacağı bir uçağı orduya
hediye etmek amacıyla yayın organı olan Kadınlar
Dünyası dergisi aracılığıyla bir kampanya
düzenlemiĢ, bu kampanyanın geniĢ kitlelere
duyurulması amacıyla da üyelerinden biri olan
Belkıs ġevket Hanım‟ın havalanacağı uçaktan
atacağı broĢürlerle halkı kampanyadan haberdar
etmeyi amaçlamıĢtır. Bu konuyla alakalı Belkıs
ġevket Hanım, günümüz Türkçesiyle Ģu sözleri
söylemiĢtir: “Trablus’ta Ġtalyanların tayyarelerle,
susuz ve sıcak çöllerde namusu vatanı korumak
için çalıĢan fedakâr ordumuzun karargâhlarını
bombalarla
taciz,
kuvvetlerini
keĢfettikleri
sıralarda bütün Osmanlılar gibi ben de bu son
buluĢtan mahrum olduğumuza çok üzüldüm.
Bizim de acilen uçak almamız gerektiği halk
tarafından kabul gördü. PadiĢah da alıp orduya
hediye ettiği ilk uçakla halkı teĢvik etti…”
Kadınlar Dünyası Dergisi
‘ nin bir nüshası
Belkıs
ġevket
Hanım ‟ın ifadelerinden
de anlaĢılacağı üzere
padiĢahın orduya hediye
ettiği uçak halkı teĢvik
etmiĢ
ve
Osmanlı
Müdafaa-i
Hukuk-u
Nisvan Cemiyeti de bu
amaçla bir kampanya
baĢlatmıĢtır.
Kampanyanın
öncüsü
olan
Belkıs
ġevket
Hanım, kafasındaki fikri
dernek üyesi olan diğer
kadınlarla paylaĢır. Kendisi ilk uçan Osmanlı
kadını olacak, hazırlanacak broĢürü Ġstanbul
semalarında bırakarak, yardımı geniĢ halk
kitlelerine duyuracaktır. GörüĢü kabul gören Belkıs
ġevket Hanım, derneği adına Ġstanbul Birinci
Kolordu Kumandanlığı‟na resmi baĢvuruyu yapar.
Yapılan resmi müracaata ise Ģu cevap gelir: “Öz
hemĢirelerimizin her türlü arzularını yerine
getirmek, Cemiyet-i Nisvan’dan ilki bir Müslüman
kızının uçması bizler için en büyük saadet ve
iftihar olacaktır. Yalnız lütfen Birinci Kolordu
Kumandanı’ndan bir izin belgesi almanız
gerekebilir. TeĢrif buyurulacak olursa, tayaran
etmek kabil olacağını arzla Ģerefyap olurum
efendim. Tayyare Mektebi Müdürü Mümtaz
BinbaĢı Veli.”
Gelen cevap üzerine Birinci Kolordu
Kumandan Vekili Cemal PaĢa‟dan izin alınmıĢ,
pazar günü gerçekleĢmesi planlanan uçuĢ hava
muhalefeti nedeniyle bir sonraki güne kalmıĢtır.
18 Kasım 1913 Pazartesi günü ise cemiyetin
üyeleri
Tayyare
Mektebi‟nin
bulunduğu
Ayastefanos‟a (YeĢilköy) gitmiĢtir. Nihayet uçak
hazır hale gelince, Belkıs ġevket Hanım iyi
dileklerle ve dualarla Pilot Fethi Bey‟in
yönetimindeki Osmanlı isimli ilk uçağa biner.
Saat 15:14‟te havalanan uçak, Beyoğlu, ġiĢli,
Hürriyet-i Ebediyye Tepesi, Boğaziçi, Üsküdar,
Kadıköy gibi semtler üzerinde bin metre
yükseklikte uçar. Bu sırada uçaktan aĢağıya
Belkıs ġevket Hanım‟ın bıraktığı broĢürlerde
Ģunlar yazmaktadır: “Osmanlı Müdafaa-i Hukuku Nisvan Cemiyeti azasından ve Kadınlar
Dünyası muharrirlerinden (yazarlarından) Belkıs
ġevket, Osmanlı ve Ġslam kadınlığı namına
havada tayaran ederken, Kadınlar Dünyası
ismiyle, muhterem ordumuza bir tayyare ihdası
(alımı) bila tefrik cins ve mezheb Osmanlı
kadınlığından bekler.” 45 dakika süren ve
baĢarıyla
yerine
getirilen
uçuĢ
sonrası
Ayastefanos‟a geri dönülür. Böylece Belkıs
ġevket Hanım, uçan ilk Osmanlı ve Türk kadını
olarak tarihe geçer.
Belkıs ġevket Hanım ve Pilot Fethi Bey, Osmanlı isimli ilk
uçağa binerken
Nogaytürk – 4 4
M AKALE
Sadık ġANLI
UçuĢ sonrası Belkıs Hanım, Kadınlar
Dünyası dergisine uçuĢla alakalı bir yazı kaleme
alır. Yazıda özetle Ģunları söylemiĢtir: “Semalara
doğru nuru hidayetle parlayan hilalli minareler,
Ģamdanlar içindeki mumlar gibi müĢahede olunur.
Ebniye (binalar) ve emakin (mekanlar), fenni
çocuk eğlencelerindeki küçük olur gibi nazara
çarpıyordu. Sevimli payitahtımızın (Topkapı
Sarayı) semadan kuĢ bakıĢı görünüĢü hakikaten
pek güzeldi…
Kadınlar Dünyası isimli derginin yazarları bir arada
Belkıs ġevket Hanım
Pervaneden
sıçrayan
benzin
gözlüğüme
çarpıyor, etrafımı görmek için ise bunları
temizliyordum. Çünkü oturduğum yer makineye
pek yakın idi. Sefine-i havaiyemiz (uçağımız) iniĢ
ve kalkıĢlar yapıyordu. Bu esnada muvazeneyi
(dengeyi)
bozmamak
ehemmiyetlidir.
Ġstanbul’dan ayrıldıktan beĢ on dakika sonra
karargaha (YeĢilköy) ulaĢıldı. Yere nüzul
ettiğimiz (indiğimiz) zaman gönlümde bir
mahzunluk vardı...”
Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan
Cemiyeti ve Belkıs ġevket Hanım‟ın giriĢimleriyle
gerçekleĢen, Birinci Kolordu Kumandanlığı ve
Tayyare Okulu‟nun da desteklediği kampanya
sonucu yaklaĢık bir aylık sürede 2622 kuruĢ
toplanmıĢtır. O dönemde bir tayyare 1000
Osmanlı lirasına satın alınabildiği için, kampanya
baĢarılı olamamıĢtır. Fakat geriye günümüzde
pek de bilinmeyen bu tarihi vakıa kalmıĢtır.
Nogaytürk – 4 5
MAKALE
Dr. Aziz SÜTBAġ
Professor Henryk Jankowski tarafından yapılan çalıĢma aynı baĢlıkla Türk Dilleri
AraĢtırmalarında görülenin biraz eklenmiĢ bir versiyonudur. [Türkçe Diller Üzerine
AraĢtırmalar] 10 (2000): 113-131, Yayınlayan: Sanat Kitabevi, Ankara, Türkiye. Bu
yazının bir Polanyaca versiyonu Rocznik Tatarów Polskich‟de yayınlanmıĢtır. (Polonyalı
Tatarlar Dergisi), sayı. 6, 2000, 118-126. Ġzin alınarak ġubat 2002‟de ICC Web sitesine
gönderilmiĢtir
Mevcut yazı 31 Ağustos ve 30 Eylül 1997 yine 13 Ocak ve 7 ġubat 1998 tarihleri arasında Türkiye‟de
Kırım Tatarları ve Nogayların yerleĢtiği bölgelerde yapılan saha çalıĢmasının kısa bir raporudur. [1]
Saha çalıĢmasının temel amacı ileride derlenmesi planlanan bir Tatarca-Ġngilizce sözlük için dil
materyalleri toplamaktı. Yazı Tatar [2] ve Nogay toplulukları hakkındaki notları, figürleri, dağılımları, dil
farklılıklarını ve etnik yapı ile kültür üzerine birkaç bakıĢ açısını içermektedir.
1. Tarihi Altyapı
Bilindiği gibi, Türkiye‟nin Kırım ve yakın topluluklar ile bağlantıları yüzyıllara uzanmaktadır ve
bunlardan bazıları ile fazla, bazıları ile daha az bağlantılı idiler. Türkler Kırıma göç etti, yarımadanın
güney kıyılarına yerleĢtiler ve birçok Tatar eğitim veya sığınma amacıyla Türkiye‟ye gitti. Rusların
1783‟te Kırım‟ı ilhak etmesinden sonra kitlesel bir göç baĢladı. Fisher‟in tahminine göre (1978: 78)
1783-1784 yıllarında yaklaĢık 8.000 ve 1785-1788 arasında yaklaĢık 100.000 Kırım Tatarı anavatanını
terk etti. 1860‟larda 181.177 insanın göçüyle diğer büyük göç dalgası bunu takip etti. (Sekerinskij
1988: 91). ÇıkıĢlar ihtilale ve Sovyetler Birliği‟nin kurulmasına kadar devam etti. Komünist rejim
altında, 1918-1941, yılları arasında, sadece küçük bir sayıda Tatar toprak sahibine istenmediği halde
toprağını terk etme izni verildi. Ancak kaç kiĢinin Kırım‟dan yasadıĢı yollarla kaçtığı bilinmemektedir.
DeğiĢik hesaplamalara göre, Sel (1996: 12) 1785- 1800 yılları arasında çıkıĢların tahmin edilen sayısı
yaklaĢık 500.000 olmaktadır. 1815, 1818 ve 1829 yıllarında ilave bir 200.000 ve 1860‟larda 227.627
insanın Kırım‟dan koptuğundan bahsedilmektedir. Bu tahmini sayılar Sekerinskij tarafından temin
edilmiĢtir.
Tatarlar doğrudan deniz yoluyla veya günümüzde Romanya ve Bulgaristan olan Dobruca‟dan
Türkiye‟ye gitti. Göç edenlerin hepsi Türkiye‟ye yerleĢmedi. Bazıları Dobruca‟da kaldı. Günümüzde
yaklaĢık 45.000 Tatar, ilaveten birçok Türk Romanya‟da yaĢamaktadır. (Jankowski 1991: 81).
[1] Andrew W. Mellon fonuna ve ilaveten Türkiye‟deki Amerikan AraĢtırma Enstitüsüne bana çalıĢmamda yardımları,
rehberlik ve finansman sağladıkları için samimi teĢekkürlerimi sunarım. EskiĢehir‟deki Kırım Türkleri Kültür ve
YardımlaĢma Derneğinden Erol Uluçay‟a Polatlı‟dan Cengiz Evirgen‟e, Nogay Türklerinden Ankara‟daki Musa Ünal, Sami
Nogay ve Celalettin Erbay‟a, Akin‟den Ahmet SütbaĢ‟a ve açıkça bilgilerini, zamanlarını, arabalarını, yemeklerini veren ve
konaklamamı sağlayan tüm Tatar ve Nogay dostlarıma teĢekkürü bir borç bilirim. Bu makalenin bir Polanyaca versiyonu
Rocznik Tatarów Polskich (Polonya Tatar Dergisi)‟nde çıktı. Sayı. 6, 2000, 118-126.
[2] Kırım Tatarlarından, kendilerinin de normalde söyledikleri gibi 'Tatarlar' olarak bahsettim. AĢağıdaki 3 ncü kısma
bakınız. EskiĢehir‟de Osmaniye adında sadece bir tek Volga Tatar köyü olduğu not edilmelidir, onlarda kendilerine Tatar
demekte ve dillerinin de tatarca olduğunu söylemektedirler. Osmaniye‟den birkaç Tatarla karĢılaĢmama rağmen, onların
değiĢik bir ulusal gruptan oldukları konusunu konuĢmamalıydım. Ġlave olarak Hem Tatar ve hem de Türk bilim adamları ile
olukça çok çalıĢma yapıldı ve Fatma Özkan tarafından Türkiye‟de bir yazı yayınlandı (1997).
Nogaytürk – 4 6
M AKALE
Dr. Aziz SÜTBAġ
Ülküsal (1987: 25) Güvenli bir tesbit yapılamayan günümüzdeki Bulgar Dobrucasını da içeren üstelik
dönemi tam olarak belirtilmemekle beraber 150.000 kadar bir sayıda Türk ve Tatardan
bahsedilmektedir [3].
Önceki çalıĢmalar tahminlerden ve Rus tarafından tutulan kayıtlarından sağlanmıĢtır, dolayısı ile
onların bulguları doğru olmayabilir. Çok yakınlarda tarihçiler Osmanlı kayıtları üzerinde çalıĢmaya
baĢladılar; örn; Saydam (1997) Osmanlı-Rus savaĢı sonrası 1858 - 1876 yılları arasındaki dönemi
incelemiĢtir. Erkan (1996) takip eden 1878-1908 yıllarını çalıĢmıĢtır.
Tatarlar ve Nogaylar birçok geleneği paylaĢmaktadırlar ve bu iki grup arasında kesin bir ayırım
yapmak mümkün değildir. Nogayların Kırım ve Dobruca‟da olduğu gibi Tatarlar içinde kendilerine ait
ve oldukça yaygın bir Ģekilde özel bir etnik grup oluĢturması oldukça dikkat çekicidir. Doğal olarak
değiĢik duygularda mevcuttur. Diğer taraftan bazı Tatarlar özellikle bunlardan kendilerini Tatardan
ziyade Türk görenler, harflerinin farklı olması ve dillerinin anlaĢılmaz olduğunu vurgulayarak,
Nogaylara kendi dilleri arasındaki bağlantıları kabul etmemektedirler. Diğer yandan, bazı Nogaylar
Tatarlarla yakın bağlantılarının ve dillerinin benzerliğinin farkında oldukları halde Kırımlılarla ortak
hiçbir Ģeylerinin olmadığını; Moskova, Kafkasya, Volga veya Koban‟dan geldiklerini iddia
etmektedirler. YaĢlı bir kadın olan ve Ģu anda Ankara‟da oğlunun yanında yaĢayan Bayan Damakan
Ünal bana; “biz Kırım değiliz onlar bize kobanĢıl derler” demiĢtir. [veya Kubansil, Koban nehrinin
kenarında yaĢayanlar, H.J.]."[4] Dahası, birçok zaman geçmesine rağmen, konuĢanların iddiaları
onların geçmiĢe ait ve tarih bilgileri çok zayıf olduğundan dikkatlice değerlendirilmelidir, [5] ilginçtir ki
gerçekleri karıĢtırmaktadırlar veya bir çokları kendilerin ağızdan söylenen metinlerinin bazı parçalarını
oldukça iyi hatırladıkları halde geçmiĢleri ile ilgili bir Ģey bilmediklerini söylemektedirler. Etnik kökenleri
ne olursa olsun, sonraları Nogaylar ve Tatarların tarihleri birlikte geçmiĢtir. Aksine karĢılıklı bağlantıları
yakınlaĢtırma noktasında aralarında nükteler söylenmiĢtir. Yukarıda bahsi geçen Damakan Ünal
“Kırımlar bızge at etı aĢagan aram nogaylar 'at eti yiyen günahkâr nogaylar' derler” demiĢtir [6] veya,
Bir Tatar bir Nogaya der ki:
Nogay, Nogay nögerek
Arabası tögerek
Nogaylarga ne kerek
Bir araba kok kerek.
'Nogay, Nogay dostça,
Atarabası yuvarlakça
Nogaylara ne gerek?
Bir atarabası kuru gübre gerek.'
Nogay cevap verir:
Kırım, Kırım kırılgay
Bır tesıkke tıgılgay
Kasık berseng kangkayır
ġömüĢ berseng Ģongkayır.
[3] Bu kitabın ilk baskısı Romanya’da 1940 yılında ve ikincisi 1966 yılında Ankara’da yayınlandı.
[4] Dariözü‟ndeki Nogaylardan Ersoy ve Aydın tarafından aynı Ģeyler yayınlandı (1998: 31).
[5] Aynen, Ersoy ve Aydın (idem, p. 31-32).
[6] Doğal olarak cevaplayanlar bunu inkar etti.
Nogaytürk – 4 7
M AKALE
Dr. Aziz SÜTBAġ
'Kırım Kırım kırılgandır,
Bir deliğe giresi,
KaĢık versen daha ister,
Kepçe versen keyiflenir'.
2. Günümüzde Türkiye‟deki Kırım Tatarı Nüfusu
Hiçbir güvenilir rakam mevcut değildir. Emel çalıĢanları 6 milyonluk bir sayıdan bahsetmektedirler ve
Sel “en azından 4-5 milyon” demektedir (Sel 1996: 12). Bu sayılar tahminlerden fazla değildir. Tatarlar
bunu baĢlangıçta bir milyon göçmenin olduğundan hareketle ve bu sayıyı son yüzyılda ölçülen doğum
oranı ile çarparak hesaplamaktadırlar. Dikkatli araĢtırmacılar bu tahmini fazla bulmaktadırlar [7].
Tatarların en yoğun bulundukları bölge EskiĢehir Ģehridir. Tatar araĢtırmacılar baĢka yerlerde olduğu
gibi Türkiye‟de de nüfus sayımlarında azınlık olarak belirtilmediklerinden, Tatar topluluğunun sayısını
hesaplamanın güç olduğunu belirtmektedirler. Onlar orada tatar yerleĢimcilerin Ģehirdekiler de dahil
150.000 civarında olduğunu söylediler. Bununla beraber bu sayıların yaklaĢık sayılar olduğunu
vurguladılar. Günümüzde EskiĢehir‟deki Tatarlar 33 köyde yaĢamaktadırlar. Tatarların yoğun olduğu
diğer bölge 11 köyle Polatlıdır. Nogaylar, Tuz Gölü kenarına yakın yedi köyde yaĢamaktadırlar.
EskiĢehir‟in 33 köyünden ikisi Nogay'dır, ancak bu Nogaylar etraflarındaki Tatarlardan, Tuz Gölü
Nogaylarına göre oldukça etkilenmiĢlerdir. Buna ilaveten, Tatarların yaĢadığı iki-üç köyden veya bir
semtten ve de birkaç izole yerleĢimden oluĢan bazı küçük bölgeler de vardır. Köylerden büyük
Ģehirlere göçün ve köylerdeki insanların dıĢarıya doğru artan akımındaki devam eden süreç ile
Tatarlar tüm ülkeye yayılamamaktadır. Bu aynı zamanda uyumsuzluğu ve güçlükle oluĢan yeni
yoğunluk bölgelerini artıĢını ifade etmektedir. Doğal olarak yaĢlı insanlar yakın kalmaya çalıĢmakta,
ancak eski beraberlikler kaçınılmaz bir Ģekilde kaybolmaktadır. AĢağıda EskiĢehir Ġlinin tatar köyleri
listelenmiĢtir: [8]
EskiĢehir ili
a) EskiĢehir merkez ilçesi
-Boyacıoğlu (kısmen Tatar)
-Karaçoban
-Gökdere
-Kireçköy, Tatarca KireĢ (5 Tatar hanesi kalmıĢ)
-Karaçay, Tatarca KaraĢay (34 Tatar hane, 1 Kürt, 1 Manav) [9]
-Kalkanlı
b) Alpu ilçesi
-Gökçeoğlu, Tatarca Kökse(ulı) (kısmen Tatar)
-Fevziye, Tatarca Pevziye [10]
-Güneli, eski Mâmure (45 Tatar hane, 10-15 Konya'dan, diğer göçmenler Kırım'dan) [11]
[7] Üstelik sayılardaki aĢırı tahminler Kırım Hanlığındaki bazı eski Tatar otörlerden sağlandı. Ülküsal 4-5 milyonluk bir
topluluktan bahsetmektedir (1980:37).
[8] Tanımlar kısmındaki Resmi Türkçe terimler il, ilçe olup, yaĢlılar eski Osmanlıca terimler olan vilayet ve kaza terimlerini
kullanmaktadır.
9] Köyler hakkında daha fazlası için Gence‟ye bakınız (1995:28-30), Ona göre 1882‟de Kırımdan, Karatay Ģehrinden ve
Romanya ilinden gelen göçmenler tarafından kurulmuĢtur.
[10] 1901 yılında Kırım‟daki Kezlev ve Kerch‟ten Tatarlar tarafından rivayetle kurulan köy, bakınız Karas (1995:17-19).
[11] Köyler üzerine daha fazlası için, bakınız Uygur (1995:26-31).
Nogaytürk – 4 8
M AKALE
Dr. Aziz SÜTBAġ
-Aktepe, Tatarca ve Nogayca Rıpkiye (Nogay köyü, birkaç Nogay kalmıĢ)
-YeĢildon[12]
-IĢıkören, eski Arapkuyusu (Nogay köyü)
-Güroluk, diğer adı Kızılsuvat
-Çukurhisar (kısmen Tatar)
-ÇardakbaĢı
-Esence, eski Yellice (yarısının Nogay olduğu söylendi, 40 hane Tatarlara aittir) [13]
c) Mahmudiye ilçesi [14]
-Mesudiye, eski TaĢlıhüyük ~ Taslıköy
-Serefiye, Tatarca Serepiye (Tatarlar Kırım'dan)
-Fahriye, Tatarca Pahriye
-Hamidiye, Tatarca Amidiye ~ Amdiye (kısmen Tatar)
-Akyurt, eski Lütfiye, Tatarca Lütpiye -Güllüce, eski Hayriye, Tatarca Ayriye
-Tokatmecidiye
d) Sivrihisar ilçesi
-Ortaklar (kısmen Tatar)
-PaĢakadın
-Yaverören, Yâverören [15]
-Karakaya (kısmen Tatar)
e) Çifteler ilçesi, Tatarca ġıpteler
-IlıcabaĢı, Tatarca Olca [16]
-Hayriye, Tatarca Ayriye, eski Söngülük [17]
-Zaferhamit (kısmen Tatar)
-Yıldizören, eski Mecidiye köprüsü (kısmen Tatar) [18]
f) Seyitgazi ilçesi
-Aksaklı
-Yenikent, diğer adları Yeniköy, Tatarca Canköy
[12] Kırım Tatarları tarafından 1897 yılında kurulan köy, bakınız Karas (1996:40-42).
[13]Köyler üzerine daha fazlası için, bakınız Karas (1997:37-38); Nogaylar belirtilmemiĢtir.
[14] Mahmudiye bölgesi hakkında daha detaylı bilgi Tezcan (1982)‟da bulanabilir. Bu yazara göre, Büyük köy Hamidiye‟dir
(1890‟da Kırım Tatarları tarafından kurulan), 1980‟de 1, 251 nüfuslu, TaĢlıhüyük (1900‟de Kırım Tatarları tarafından
kurulan) 719 yerleĢik nüfus, ġerefiye (1903‟de Kırım Tatarları tarafından kurulan) 201 kiĢi, Fahriye 162 kiĢi, Güllüce
(Kırımdan ve Dobruca‟dan göçmenlerle) 132 kiĢi, ve Tokatmecidiye (1884‟de Kırım ve Dobruca Tatarları tarafından
kurulan) 149 oturan. Akyurt (eski Lütfiye) (1887‟de Kırım ve Dobruca‟dan on kiĢi tarafından kurulan, 1915 yılında
Dobruca‟dan göçmenlerle ve Bulgaristan‟dan birkaç aile ile devam eden) (Tezcan 1982:27-101).
[15] Köyler üzerine daha fazlası için bakınız Aygördüler ve Aygördüler (1997:37-41); Köylerin 1895-1897 yıllarında
Kırımdan Tatar yerleĢimciler tarafından kurulduğu söylenir.
[16] Köyü anlatan Sak, (1995: 23-24), 1874 yılında kurulduğunu ve Kırımdan, Romanya ve Bulgaristan‟dan ve Türkiye‟nin
diğer bölgelerinden gelen Tatarların oturduğunu söyler. Köyün Tatar ismini belirtmektedir.
[17] Köyün eski ismini söyleyen Karas‟a göre (1994: 24-30), Süngülyük, 1902 yılında Akmescit ve çevresinden gelen
Tatarlar tarafından kurulmuĢtur.
[18] Karas‟a göre (1995b: 33-36), köy 1904-1905 yıllarında Kırımın değiĢik yörelerinden gelen Tatarlar tarafından
kurulmuĢtur.
Nogaytürk – 4 9
M AKALE
Dr. Aziz SÜTBAġ
Yukarıda da söylendiği gibi Tatarların yoğun olduğu ikinci bölge onbir köyle Ankara ili Polatlı ilçesidir.
Bu diyaleğin çalıĢması oldukça geliĢmiĢtir. Öncelikle Polatlı dialektinin fonolojisi ve morfolojisi üzerine
Özen (1975) tarafından hazırlanan yayınlanmamıĢ bir doktora tezi mevcuttur. Aynı zamanda bu
çalıĢmaya ekli olarak dil örnekleri ve sözlük bulduk. Ġkinci olarak, Türkiye‟deki Türk Kırım Tatarları
üzerine çalıĢan tek Tatar ve kendisi de Polatlı kökenli olan Zühal Yüksel, altı köyde kaydedilen notlar
temel alınarak diyalekt üzerine bir çalıĢma yayınlamıĢtır. (Yüksel 1989) [19]. Son olarak, bir Polatlılı ve
TaĢpınar doğumlu olan Cengiz Evirgen, etnolekti hakkında bir elyazması sözlük oluĢturmuĢtur.
Profesyonel olmayan birisi tarafından derlenmiĢ olmasına rağmen, bu sözlük araĢtırmalara yardımcı
olabilir.
Ankara ili
Polatli ilçesi:
-Eskipolatlı
-Karakaya [20]
-Karakuyu [21]
-Karapınar
-KarayavĢan [22]
-TaĢpınar [23]
-Tatlıköyü [24]
-Tırnaksız [25] (Ģimdi Sakarya)
-Toydemir
-Yenidoğan.
Söz konusu bölgenin sınırları dıĢında ancak Ģehre oldukça yakın diğer bir Tatar köyü vardır:
-Ahırlıkuyu.
Diğer köylerde de bir Tatar topluluğu bulunabilir. Örn. Yassıhüyük (antik Gordion‟a yakın) ve yakın
zamanlarda Tatarların taĢındığı Üçpınar. Birçok Tatar Ģimdi çalıĢtıkları ve eğitim gördükleri Polatlı'da
yaĢamaktadır. Nogay köyleri Ankara‟nın güneyinde, Tuz Gölü‟nün kıyıları yakınında, Konya ve
Aksaray yollarının kesiĢtiği yerlere yakın konuĢlanmıĢtır. Bu bölge idari yönden Konya ve Ankara
Ģehirleri arasında paylaĢılmıĢtır. Bu bölgedeki Nogaylar dillerindeki benzerliğin farkında oldukları halde
kendilerini Kırımla ve Kırım tatarları ile birlikte tanımlamayan bir Ģekilde ortaya çıkmaktadır. Bölgesel
dil tatarlardan oldukça etkilenmiĢtir.
Konya ili
Kulu ilçesi
-Kırkkuyu
-Boğazören, eski Köstengil
-AğılbaĢı, eski Mandıra
-Seyitahmetli, Seydametli Ģeklinde telaffuz edilmektedir.
[19] Bu çalıĢmada sunulan ve incelenen materyal Tatlıkuyu, Karakuyu, KarayavĢan, Karakaya, TaĢpınar ve Tırnaksız‟da
yazılmıĢtır. Günümüzde dilbilgisi açısından Türk öğrencilerin azınlıkları ve kendi dillerini çalıĢarak baĢladığını not
edilmelidir. EskiĢehir‟deki saha çalıĢmam sırasında, Erzincan‟dan Bayan Arzu Taner kendi tezi için Tatar hikâyelerini ve
Ģarkılarını kaydetti. Ankara‟daki Gazi Üniversitesi‟nde Nogaylar üzerinde çalıĢan Bayan Dilek Ergönenç, yerel Nogay
dialektini araĢtırarak baĢladı. Türkiye‟de kendi dillerini konuĢabilen Nogayların olduğunu öğrendiğinde ĢaĢırdığını söyledi.
[20] Bak Yüksel (1994a: 24-28).
[21] Bak Yüksel (1996: 30-34).
[22] Bak Yüksel (1994b: 30-34).
[23] Bak M. Yüksel (1993 :31-34).
[24] Bak Yüksel (1998: 26-31).
[25] Bak Bayar ve Bayar (1993: 35-36).
Nogaytürk – 5 0
DERNEKLERĠMĠZDEN
Mehmet CAN
Vakıf yeni yönetimi olarak sürdürmekte olduğumuz çalıĢmalarımızla Hollanda' nın farklı
bölgelerinde yaĢayan bütün hemĢehrilerimizin bizlere verdikleri manevi ve maddi
destek artarak devam etmektedir. HemĢehrilerimizden aldığımız bu destek, Vakıf
Yönetim Kurulu olarak azimle, Ģevkle ve umutla çalıĢmalarımızı devam ettirmemiz
yönünde bizlere büyük bir güç vermektedir.
Değerli Nogay hemĢehrilerimiz,
Hollanda Nogay Vakfı kurulduğu 2006
yılından bu yana, kuruluĢ amacına yönelik
faalyetlere büyük bir özveri ve gayretle devam
etmektedir.
Özellikle son iki yıldır, Vakıf yeni yönetimi
olarak sürdürmekte olduğumuz çalıĢmalarımızla
Hollanda' nın farklı bölgelerinde yaĢayan bütün
hemĢehrilerimizin bizlere verdikleri manevi ve
maddi destek artarak devam etmektedir.
HemĢehrilerimizden aldığımız bu destek, Vakıf
Yönetim Kurulu olarak azimle, Ģevkle ve umutla
çalıĢmalarımızı devam ettirmemiz yönünde bizlere
büyük bir güç vermektedir.
Hollanda Noga Vakfı olarak amacımız,
ortalama kırk beĢ yıl gibi uzun bir süreden bu
yana yaĢamlarını Hollanda genelinde farklı
bölgelerde sürdüren, hemĢehrilerimizin zaten
varolan ve farklı milletlerin gıpta ile baktıkları
birlik, beraberlik ve dayanıĢma duygularını
kermes, eğlence, yardım faaliyetleri, sportif
faaliyetler ve çeĢitli faaliyetler düzenleyerek
zenginlik kazandırmak ve sürdürebilmektir.
YurtdıĢındaki
Türkler
olarak,
artık
bulunduğumuz ülkelerde kalıcı olduğumuzu çeĢitli
göstergeler ortaya çıkarmaktadır. Bu noktada
toplumun örf, adet, dili ve bütünüyle kültürünü
muhafaza edebilmesi için sivil toplum örgütlerinin
önemi ve varlığı inkar edilemez bir gerçektir. Bu
münasebetle Vakıf olarak amacımız, bir Türk
boyu olan Nogay toplumunun değerlerine sahip
çıkmak, yaĢamak ve yaĢatmak olacaktır. Hollanda
Nogay Vakfı olarak anavatanımız Türkiyemizle
olan bağlarımızı sürekli canlı tutmak, buradaki
mevcut Türk ve çeĢitli Türk boylarını temsil eden.
sivil toplum örgütleri ile ortak çalıĢmalar yapmak,
bu çalıĢmaları ve diyaloğumuzu canlı tutmak
baĢlıca amaçlarımızdan birisidir.
Hollanda Nogay Vakfı bir kültür vakfıdır.
Kültürel faaliyetler dıĢında kalan dini, siyasi vb.
faaliyetler farklı kurum ve kuruluĢlar tarafından
yerinde, ihtiyaca yönelik, iyi bir Ģekilde yerine
getirilmektedir. Bu faaliyetler bizleri memnun
etmekle birlikte, Vakıf olarak bu faaliyetlere
müdahil olma veya engel teĢkil etme gibi bir
amacımız olmamıĢtır ve olmayacaktır. Ara sırada
da olsa dile getirilen bu önemli hususunda
bilinmesini ve bu münasebetle bir kültür vakfı
olduğumuzu hatırlatmak isteriz.
Hollanda
Nogay
Vakfı
olarak
kuruluĢumuzdan bu yana maddi imkan ve
mevcut olanaklarımızı kullanarak büyük özveri ve
gayretle çeĢitli faaliyetler düzenledik ve
etkinliklere katıldık.
2007 yılında 1. Nogay Kurultayı,
2009 yılında 2. Nogay Kurultayı,
2010 yılında 1. Türk Dünyası Nevruz ġenliği ;
2008 yılı Kurban Bayramı ve BayramlaĢma
ġenliği,
2009 yılı Kurban Bayramı ve BayramlaĢma
ġenliği;
2008 yılı Kurban BağıĢ Kampanyası,
2009 yılı Kurban BağıĢ Kampanyası
2010 yılı Kurban BağıĢ Kampanyası;
2 kez iftar yemeği daveti ve proğramı,
2 kez piknik Ģenliği,
1 kez ihtiyar üyelerimizle yemekli toplantı,
Nogaytürk – 5 1
DERNEKLERĠMĠZDEN
Mehmet CAN
1 kez genç üyelerimizle toplantı,
1 kez kadın üyelerimizle,
kurulmasına yönelik toplantı,
Kadın
Kolları
1 kez üyelerimizi kahvaltılı, yıllık bilgilendirme
toplantısı,
Büyükelçilik, konsolosluk, Hollanda resmi
makamları, Türk boyları dernekleri ve çeĢitli
derneklerle düzenlenen kurslar vb. 70' e yakın
davet, görüĢme ve toplantıya katıldık. 2011 yılı
Kurban Bayramı, BayramlaĢma ġenliğimizi de
Allah kısmet ederse yakında düzenleyeceğiz.
SNN Vakfı yönetimi olarak, bizlerden manevi ve
maddi desteğini esirgemeyen hemĢehrilerimize,
Türkiye'
deki
bütün
Nogay
Dernekleri
yöneticilerine ve Nogay hemĢehrilerimize birlik,
beraberlik ve dayanıĢmamızın daim olması
temennisi ile saygı ve sevgilerimizi sunarız.
Tekrar yayın hayatına baĢlayan Nogaytürk
Dergisi yayın ekibine ve sayın Hakan Benli' ye,
vakfımıza göstermiĢ oldukları ilgiden dolayı
teĢekkürlerimizi sunar, baĢarılar dileriz.
Hollanda Nogay Vakfı
Genel Koordinatörü
Mehmet CAN
Nogaytürk – 5 2
YAZAR
SAYFASI
Mehmet TAġKIRAN
Bu cennet vatanı bölmeye çalıĢanlar bile devlet nezdinde bizden daha çok itibar
görürken biz Nogaylar ve dernekleri bir siyasi parti temsilciliği gibi bir yanlıĢ
anlaĢılmaya düçar olduk.
1990‟lı yılların baĢlarında Ankara da baĢlayan Nogay DernekleĢme faaliyetleri, 2010‟a geldiğimizde
hala tam tekamül edememiĢtir. Bunun baĢlıca sebebi, bütün Nogay camiasını sarmıĢ olan
nemelazımcılık anlayıĢıdır.Yıldırım gibi birden parlayan bir ıĢık ile haydi dernek kuralım, bir heves, bir
çaba, ama kimse derneğin nasıl kurulduğu ve ne ile kurulduğunun bilincinde değildir. Bazılarına göre,
kuralım dedik bir beyaz kağıda isimleri sıraladık. ġu baĢkan, Ģunlar üyeler hop dernek kuruluĢu bitti ve
haydi Dernek bize hizmete baĢlasın. Be hey kardeĢim bunun kuruluĢ masrafları var resmi yazıĢmaları
var.Tüzüğün hazırlanması var tüzüğün onaylanması var resmi prosedür daha tamamlamadan zatlar
yılgınlık içine girer yahu sadece ben miyim der, hep para bizden çıkıyor der. Peki kurdunuz da ne
yaptınız der. Örgütlenmek dernek organlarını oluĢturmak, bu organları iĢlevsel hale getirmek, maddi
olarak kendi, kendine yeter duruma gelmek, kimsenin umurunda değildir. Aidat ödemeleri tamamen
yapılmamıĢ, bir posta gönderecek haydi baĢkan, Ģu gidecek, haydi baĢkan, böyle dernekleĢme ve
kurumsallaĢma sağlanmıyor. Kurulan dernekler bütün külfetleri ile baĢkanların üzerine kalıyor.
BaĢkanın nazının geçtiği üç, beĢ kiĢinin verdiği para ile dernek giderlerini karĢılamaya çalıĢır. KuruluĢ
aĢamasının zorluklarını böyle sıraladık.
Bir de hazırlanmıĢ tüzük var bu tüzüğün hükümlerine BaĢkan tabi oluyor mu? Yoksa BaĢkan
tüzüğe amir oluyor mu ? Bizde genellikle BaĢkan Tüzüğe Amir olur, kiĢisel bakıĢ açıları, üyeleri veya
dernek tüzüğünün emrettiği faaliyetlerle fahri olarak uğraĢanları kendi dünyasında değerlendirip,
dernek amaçlarına uygunluğunu değerlendirmez. O insanları egolarına kurban eder ve farkında
olmadan o kiĢinin ekseninde üye kaybetmeye, veya uzaklaĢtırmaya baĢlar. Bunu da hiç kimseyi ka‟ale
almadan yapar. Kendilerini eleĢtirenleri ferdi olarak değerlendirir ve eleĢtiriden yönetim anlayıĢına
veya tüzüğe rötuĢ dersleri çıkarmaz. Kendi doğruları üzerine kurulur bütün dernek faaliyetleri. Siyasi
görüĢ, Sosyal sınıf, Nogay boylarının isimleri üzerinden yürütülen dernek siyaseti.
ġöyle etrafımızdaki mevcut derneklere bakıyorum ve iĢlevlerini takip ediyorum, bizdeki anlayıĢın
tam tersi bir çalıĢma biçimi var. Onlar bireyden tüme gitmiĢler. Biz ise olmayan bütün üzerinden
bireylere ulaĢmaya çalıĢıyoruz. 7-8 tane Nogay Derneği var Sadece isimlerini NOGAYġA
konuĢulmayan SABANTOY‟larda duyuyoruz. Davetiyeler çıkarılır Nogayların tanıtımı adı altında
Protokol davetleri yapılır, ama nedense? sadece davetliler tanıtılır. Arkasından Koçhisar Ağırlaması,
Mehter MarĢı Kazak Dombıracı, Kırım Folklor ekibi, haydi bitti Sabantoy. Hani NogayĢa ? Sadece
Kulu eski Kaymakamı Sayın Erkaya YIRIK‟ın söylediği üç,beĢ kelime.
Bir kaç tane NogayĢa ile uğraĢan TENTEK var.Yahu adı üstünde onlar Tentek boĢ ver NogayĢa
bizge yaramaz. Bir Siyasi Parti Ġlçe BaĢkanı kadar bu insanların değeri yoktur. Ġsimleri anılmaz.
Birikimlerinden faydalanılmaz. Necdet atam ta Ġstanbul‟dan koĢa koĢa gelir Sabantoylara ama kimse
onu Belediye Meclisi üyesi yanında anmaz ondaki NogayĢa Ertengilerden, ġınlardan veya yaĢanmıĢ
hayat hikayelerini o tatlı ve sade NogayĢasından Nogay camiasına dinletme inceliğini göstermez. Aynı
Ģekilde Nogayca araĢtırmalar yapan H.Basri ERYĠĞĠT ağabeyimiz bir kürsüye davet edilip
çevirilerinden bir kesit NogayĢayı Nogaylara dinletme fikrini göstermez. Diğer yandan Seyitahmetli
üzerine yoğun çalıĢmalar yapan Hasan BENLĠ, Yine Kiril Alfabesinden ve Rusçadan ve Ġngilizceden
çeviriler yapan Cemil SÜTBAġ, yine Kirilden ve Ġngilizceden çeviriler yapan Muharrem
Nogaytürk – 5 3
Y AZAR SAYFASI
Mehmet TAġKIRAN
YILMAZ, ve Kirilden ve Osmanlıcadan çeviriler yapan ve Türkiye‟de ilk NogayĢa Kitabı bastıran ben
Mehmet TAġKIRAN, Seyitahmetliden büyük özveri ile NogayĢa makaleler yazan Ö.Hakan BENLĠ,
yine Almanya‟da yoğun faaliyetler yürüten kardeĢimiz Fatih POLAT, öcü gibi görünürüz ve
NogayĢalarımız Nogaylara dinlettirilmez.
Bütün bunlar Derneklerin Tüzükleri doğrultusunda değil, kiĢisel anlayıĢlar içinde çalıĢtığının
göstergesidir.Bu saydıklarım iĢin Kültürel Boyutu idi.
Birde, YardımlaĢma ve DayanıĢma yönü var bu iĢin, burada iĢ Yöneticilerin becerisine kalıyor.
Ġlk icraatda yönetim Kurulları fedakarlık yapar üyelere YardımlaĢma ve DayanıĢmanın önemini
kavratırsa gerisi çorap söküğü gibi gelebilir. Sabantoy Organizasyonlarının finasmanı dıĢında hiçbir
dernek köyleri veya Ģehirdeki köylüleri gezerek dernekciliği anlatmaz. Herhangi bir dernek Sabantoy
haricinde, bir Nogay köyüne gidip oranın halkı ile istiĢarelerde bulunmaz, gerek sosyal, gerek bireysel
anlamda derneklerin verebilecekleri hizmetler ve bu hizmetlerin organize Ģekilleri anlatılmaz.
Federasyon oluĢturulması için yapılan çağrılar sadece çağrıda kaldı, Cemil SÜTBAġ
kardeĢimiz sitesini bu iĢe kanalize etmek için dernekten ayırdı ama taziye mesajlarından baĢka siteyi
ziyaret edip, Federasyon çalıĢmalarına katılım veya ne yapabilirim diyen yok. Herhangi bir toplanılma
durumunda (cenaze,Düğün,Bayram gibi) akıl veren faaliyet için yol gösteren çok, haydi dendiğinde
ortada kimse kalmıyor.
Bu cennet vatanı bölmeye çalıĢanlar bile devlet nezdinde bizden daha çok itibar görürken biz
Nogaylar ve dernekleri bir siyasi parti temsilciliği gibi bir yanlıĢ anlaĢılmaya düçar olduk. Sabantoy
davetiyesi götürdüğümüz iktidar milletvekili bize Ģunu söylemiĢtir. KardeĢim siz …. Partilisiniz gidin
Ģenliğinizi o parti ile yapın. Öte yandan Devletin resmi istatistiklerinde Kulu Ġlçesinin 4 ( dört ) Nogay
köyünden iktidar partisi % 86 gibi bir oy almıĢ, bunun karĢılığı falan partilisiniz yaftasımı olmalı? hayır
biz Nogaylar bunu hak etmiyoruz. Öyleyse bu görüntü ve bunun müsebbipleri Nogay camiasının
kaderi olmamalıdır. Öz Nogay milletvekilimiz dahi bize mesafe koymuĢtur. Hangi partiye mensup
olursa olsun bizim içimizden biri ise sahip çıkma mecburiyetimiz vardır. Dernekçiliğin siyasi görüĢü
olmaz Dernek siyaseti her türlü görüĢü içinde barındırmakla yükümlüdür. Sağcı, solcu, dinci, ateist kim
olursa olsun Eğer ben Nogay‟ım diyorsa; Nogay derneği onu kabul etmek ve ona da gerektiğinde
hizmet etmek durumundadır.
Sürçü lisan ettimse Nogay Camiasından özür diler,bütün Nogaylarıma sağlık ve mutluluklar
dilerim.
Savlukbankalınız.
Nogaytürk – 5 4
YAZAR
SAYFASI
Akif KARA
Evet söze Ramazan orucu ile baĢlamıĢtık öyle de devam edelim ; Ankara‟ da geçirdigim 10 günlük
oruçlu günleri bırakıp Hollanda‟ ya dönerken elbette insanda bir burukluk oluyor. Ġnsan en çokta her
gün 5 vakit okunan ezan sesinden ayrılmak istemiyor ama ne yapalım biz gurbetçilerin kaderi böyle
yazılmıĢ.
Oruc ayı Ramazan, Türkiye‟de olduğu gibi gurbette de güzel. Bu sene Ramazan‟ın 10 gününü
Ankara ve köyde geçirdikten sonra ömrümün yarısından çok fazlasını geçirdiğim Hollanda‟ ya geldim .
Ramazan‟da ve her zaman tek aranan, beĢ vakitte okunan, O güzel ezan-ı Muhammedi. Geri
tarafı belki burada daha coĢkulu ve ecirli. Çünkü bulunduğun ülke bir hıristiyan ülkesi. On altı milyonun
içindeki Müslümanlar, ben Ġslam‟ı yaĢayanlar için senelerdir bunu söylerim, Ġslam elçileri hem de
büyük elçileri. Çünkü bu elçiler ekmeğini kazanmak için geldikleri bu küfür diyarına aile efradını buraya
getirmeyi, memleketine yurt yuva yapmayı düĢünmeden önce, ibadetini yapabilecek bir ibadethane,
yani cami yapmıĢtır. Bu gün artık müslümanların yaĢadığı her Ģehir ve ilçede bir cami mevcuttur. Bir
çoğu da semaya yükselen tek ve çift minareli olmak Ģartı ile. Bu Ģeref bu ecir herkese nasip olmaz.
ĠnĢallah yarın huzuru mahĢerde bu yapılan eserler emeği geçenlerin, destek olanların karĢısına
gelecek, mizan terazisinin sevap kefesine konacaktır inĢallah.
Evet söze Ramazan orucu ile baĢlamıĢtık öyle de devam edelim ; Ankara‟ da geçirdigim 10
günlük oruçlu günleri bırakıp Hollanda‟ ya dönerken elbette insanda bir burukluk oluyor. Ġnsan en
çokta her gün 5 vakit okunan ezan sesinden ayrılmak istemiyor ama ne yapalım biz gurbetçilerin
kaderi böyle yazılmıĢ. Nasibi buralara serpilmiĢ, kadere rıza göstermekten baĢka da bir seçeneğimiz
de yok olduğuna göre .
Zaten aĢina olduğum gurbet hayatı Türkiye‟ den uçağa binip, bir iki saat havada uçtuktan sonra,
artık yerini gurbetteki yaĢantı alıyor ve öyle de oldu. 40. Senedir yaĢadığım ülke Hollanda semalarına
girdiğimizde artık gurbete değil, ikinci adresimiz olan, Lahey‟deki evime geldigimde Türkiye‟ den
ayrılırken içime doğan burukluk bir nebze gitmis oldu. Çünkü çocuklarıma, torunlarıma, aileme
kavuĢmuĢtum . ġimdi eksik kalan bir Ģey vardı, onu da camiye giderek gidermek lazımdı.
AkĢam iftarından sonra benim de emeğim geçtigi Lahey‟ in merkezinde bulunan Mescid - i Aksa
Camii‟ nin avlusundan içeri giripte, Türkiye‟ de belediyelerin kurduğu iftar çadırını görünce, iĢte
fedekar gurbetçi budur dedim . Evet, iftar çadırı buraya ayrı bir coĢku, bir neĢe getirmiĢ ; çünkü
çadırda iftar edenler Türkiye‟ deki gibi ekserisi sadece bir milletin mensubları değil, belki 10 - 15
ülkenin insanları vardı. Endonezyasından, Javasından, Taylandından, Afrika ve Orta Dogusuna kadar
bir çok ülkeden insanlar bir masa kenarına toplanmıĢ, o aç, susuz geçirdikleri uzun günü unutmuĢlar
; ellerini açıp “ Allah‟ ım Senin için oruç tuttum, verdiğin nimetlerle orucumu açtım, verdiğin nimetlere
binler kere Ģükürler olsun” diyorlardı. Arkasından topluca kılınan teravih ve cami çıkıĢındaki
selamlaĢma, kucaklaĢma görmeye yaĢamaya değerdi. Çünkü kendi ülkemdeki insanlar iĢte bu
samimiyete hasretti . Çünkü mahalle camisi cemaati birbirini tanımıyordu, ancak Konyalı Konyalıyı,
KırĢehirli KırĢehirliyi tanıyordu. ĠĢte gurbette bir Ramazan, iĢte gurbetteki samimiyet. ĠnĢallah bu gibi
kaynaĢmalar Türkiyemize de geri rücu eder, yani geri gelir.
Selam ve dua ile
Nogaytürk – 5 5
YAZAR
SAYFASI
Necdet ÖZEN
Nogay Türk balası bolup, aldıngı caslık künlerimdekindiy azlıkmız dep mıgaymay,
özözüme bizde köp ekenmiz,endiği calgız tuvulmuz dep aytar boldum.Bu aruv
curtumuzda Nogay Türk‟lerindin barlığın sürdüriyik atın yaĢatayık cas ciğitlerimiz sav
bolsunlar.
Köydün sırt cağından kelip küntuvar cağına tuvra akkan Porsuk suvundun köy cağında kalgan
merasına Macirler Ģayırı dep aytarlar. KöbünĢek Ģorak topraktır.Biyerden Ģıgarılgan Ģorak toprakman
iri tobandı karıstırıp kesilgen kerbiĢmen yasalgan üyleri bolgan,aranı,ambarı,samanlığı,karkası,onlardı
iĢine algan kerbiĢ kalavlarıman azbarga koranta denilgen bir Nogay köyünde tuvdum.Köyümüzdün
canasasında bolgan eki köyde bizdiy Nogay köyüdür.Bulardan artık bizdiy söylegen,adetleri bizdiy
bolgan ama özlerine Kırım Tatar degen köylerde bardır.Memleketim EskiĢehir‟din birkaĢ mallesindede
yene bizdiy Nogay Tatarı bolgan kalk oturur.Olardın köbüsümende cuvukluğumuz,tuvganlığımız
bardır.Toylarda,bayramlarda köyümüzge tolusurlar.ġeerge barganda bizlerde olardın üylerinde
kalırrmız.Adetlerimiz,söylevlerimiz birdir.
Köyde mektepti pitirip,Ģerde okup iĢime ĢalıĢmaga baslap orta caslarıma kelmeden atamdan
Nogay Türk‟lerinden bolganımızdı,bu kün Romanya degen devletke berilgen topraklarımızdan
doksanüĢ maciri bolup 1890 senelerinde atalarımdın kelgenin,ondan evelisi kayerlerde ekenimizdi
bilmegenlerin üyrendim.Aradabir kelgen Ģerde bolgan bazı kisilermen karĢılaĢkanda özleri mendiy
söylep adetlerindin tutası bizkindiy bolgan bazı kisilermen,kartlarındın; kaysı köydensin dep sorap,
mende köyümdü aytkanda maga karap:
-
Sen Nogay‟sın, degenleri esime cer etti.
-
Men kimmen?,
-
Atalarım kim?
Dep özözüme tüsündüm.Aldında koluma Müstecep Ülküsal akamdın yazgan (Dobruca ve
Türkler) kitabı geĢti.Üyerde adetlerimizdi,Dobruca denilgen o zamanlar toprağımız bolgan cerge
cerleskenimizdi.bizden burunda üyerde gene Nogay Türk‟lerindin bolganın,sorakı vakıtta Dobruca‟dakı
Tatar milletindin Kırım kanlığından kelgenin,bunlardın iĢinde Nogay‟lardında bolganın
üyrendim.Izınlarda köyüme kelgende yasalgan adetlerimizdi,oynalgan oyunlarımızdı közüm adlına
akelgende; kalkımızdın bu gadar azlık bolmaganın,taga köp kisi bolmamız kerekkenin tüsündüm.
Memleketimizdin köp cerinde ĢalıĢkan üĢün Konya‟dın AkĢeer‟din köylügünden bir cas ciğittin
Nogay bolganın,uyaktada birkaĢ köydün barekenin üyrendim.Samsun‟da bir balıkĢı teknesinde yene
cas bir ciğit özlerindin Nogay bolganın köp eveli cerlesken üĢün tillerin mutkanların ayttı. Bular
mıyımdı ep oyaladı.
Kart NaĢatam‟dında Konya,Ankara bette köylüklerden birevinde Bandırma‟dan ketme bir
tuvganımızdın bolayığın ama Dobruca‟dan köĢüp kelyatkanda coytkanların aytkanıda esimden
Ģıkmadı.Künler geĢip emekli bolup birazda kartayganson bilgisayar,internet degen Ģiylerdi özözüme
üyrendim. Bu vakıtkaĢekte bazı kitaplar neler tabıp okup bizim köylermen mallelerdekiler kadar
bolmaganımızdı anladım. Ne bolganımızdı,kaytip kelgenimizdi, kaydiy soyumuzdun kırılganın
Nogaytürk – 5 6
Y AZAR SAYFASI
Necdet ÖZEN
azakayda bolsa üyrendim.
Ġnternet degen canı Ģıkkan Ģiyde karayatkanda Ankara‟man Konya köylüklerinde er cıl
Sabantoy yasalganın,derneklerimizdin bolganın,anlap bu sabantoylardan birevine ketkende menim
köyümde ne adetler bar bolsa aynısındın biyerdeki köylerdede bolganın,Adana Ceyhan‟da gene
bizlerden köp kisidin bolganın,Bu kün Rusya degen cerde Kuban, Dağıstan cerlerinde Nogay
Türk‟lerindin bolganın,üyerlerden kelgenlerdi körgende anladım. Olarman tabısıp konuĢtuk. Rametli
NaĢatam(biz naĢbabayda diymiz)dın tuvganların taptım. Bu köylerdin kalkındın Ankara‟da Konya‟da
Kulu‟da dernekler kurganın,memleketimizden Avrupa‟ga ĢalıĢmaga ketip cerleskenlerdin bile Kurultay
cıyıp dernekler kurganların kördüm. Dağıstandakı Nogay‟larımızga bıyaktan ketilgenine Ģahit
boldum.Köp kıvandım,süyündüm.
ĠĢte kurulgan bu denekler,yasalgan sabantoylar, kurultaylar kuvanmama sebep bolsada bulardın
iĢinde en köp süyüngenimde Cas Nogay ciğitlerindin internet‟te kurgan sitelerindin,porumlarındın ceri
baĢkadır diymen.
Birde menim en köp kuvanganlarımdan birevide gene cas ciğitlerimizdin kayratıman Ģıgarılıp eki
sayısı yayınlangan,sorakı sayısıda internette yayınlanıp bizdi süyündürgen NOGAYTÜRK dergisidir.
Bu saygan Ģiylerden sora bir Nogay Türk balası bolup, aldıngı caslık künlerimdekindiy azlıkmız dep
mıgaymay, özözüme bizde köp ekenmiz,endiği calgız tuvulmuz dep aytar boldum.Bu aruv curtumuzda
Nogay Türk‟lerindin barlığın sürdüriyik atın yaĢatayık cas ciğitlerimiz sav bolsunlar.
Nogaytürk – 5 7
YAZAR
SAYFASI
Aziz ÖZĠL
“ĠĢleyen demir pas tutmaz” prensibini iĢleve sokmak için ilk aĢamada derneklerde gençlere yeterince
yer sağlanmalı. En önemlisi Gençlik kolları oluĢturulmalı. Ya da varolanın sürekliliği sağlanmalı. Bu
yazıyı okuyan büyüklerimiz hiç serzeniĢte bulunmasın. Gençleri derneklere çeken ortamlar ve
imkanlar olmadıkça bu sürünceme devam eder.
Son zamanlarda derneklerin iĢlevsizliğinden çok bahsedilmekte. Bence bunun sebebi
iletiĢimsizlik ve Ģahsi sorunlar. Derginin geçen sayısında derneklerin birleĢmesi gerekliliğinden
oldukça fikir alıĢveriĢi yapıldı. Bunun yapılması bence kaçınılmaz olmalıdır. Bu zaten oldukça geç
kalınmıĢ bir yapılanma olacaktır. Nogay Dernekleri Federasyonu. Derneklerde gençleri genelde
göremezsiniz. ĠĢlevsizliği biraz da buna bağlıyorum. Yapılan bir iĢin ilk baĢta ruhu genç olmalı ki
ömrüde uzun olsun.
Bundan yıllar önce Ankara'da bir Nogay derneğinin, ikamet ettiğim Keçiören'de bir faaliyet
düzenlediğini, buraya tanıdığım tanımadığım bir çok Nogayın toplandığını, buralarda kitaplar, hediyelik
eĢyalar dağıtıldığını, kısacası Nogaylık adına birĢeyler yapıldığını görünce çok heyecanlanmıĢtım.
Hemen bu tür faaliyetler içine dahil olmak katkıda bulunmak istemiĢtim. Nogayların tarihi hakkında
yazılmıĢ bir kitabı yetersizde olsa bir çırpıda okuyup taktir etmiĢtim.
Daha sonraki yıllarda baĢka dernekler kuruldu ve faaliyetler artmaya baĢladı. Cemil SütbaĢ'ın
kurduğu Nogay Türkleri Bülteni ise sanal ortamda daha sonralarda kurulacak olan Nogay siteleri için
lokomotif oldu. Bu siteyi gördüğümde o dönemde köyümüz Akin için bir site kurmak istedim ve bir
taslak oluĢturdum. Bu çalıĢmamı duyan Cemil abi Bültende birlikte çalıĢmamızı teklif etti. Bende seve
seve kabul ettim. Hazırladığım birçok çalıĢmayı Bültene aktardım, tasarımını değiĢtirdim ve bir yıl
kadar güncellemelerde yardımcı oldum.
O dönemde sevgili Aziz SütbaĢ Bülten için bir forum kurmuĢtu. Bültenin arayüzünü
değiĢtirdiğimde forumunda tasarımını değiĢtirdim ve geliĢtirdim. Daha sonraları çeĢitli sebeplerden
dolayı forumu Bültenden ayırmak zorunda kaldık ve Nogay gençleri ile birlikte NOGAY FORUM
kuruldu. Kurucuları gençler olmasındandır, Nogay Forum zamanla genelde gençlerin oluĢturduğu bir
ortam haline geldi. Her Nogay gencinin aklı fikri forum oldu. Gençler kültürlerini, tarihlerini araĢtırma
yoluna koyuldu, öğrendi, öğretti, paylaĢtı.
Faaliyetler hakkında birilerinin lokomotif olması Ģarttı. Bu zaten sağlanmıĢ. Geriye vagonları
ardı sıra eklemek kalmıĢ. Tabi bunu yaparkende lokomotifi de sürekli güçlendirmek lazım ki vagonlar
yerinde saymasın. Bence Ģu anda tam anlamıyla bu gerçekleĢiyor. Artık vagonlar çekilemez durumda.
Kara trenlerden hızlı trenlere geçmemiz gerekiyor. Bunun içinde FEDERASYON bence kaçınılmaz.
“ĠĢleyen demir pas tutmaz” prensibini iĢleve sokmak için ilk aĢamada derneklerde gençlere yeterince
yer sağlanmalı. En önemlisi Gençlik kolları oluĢturulmalı. Ya da varolanın sürekliliği sağlanmalı. Bu
yazıyı okuyan büyüklerimiz hiç serzeniĢte bulunmasın. Gençleri derneklere çeken ortamlar ve
imkanlar olmadıkça bu sürünceme devam eder. Yapılan iĢlere saygım sonsuz. Bunlar sayesinde
gençler daha da bilinçlendi. Bu bağlamda büyüklerimize ve dernek yöneticilerine teĢekkür ederiz ki,
manevi destek bir Ģekilde almamız sağlandı. Gençler “Sabantoy” kavramını öğrendi. Yapılan iĢler
görüldükçe gençlerde bir merak uyandı, Nogaylık bilinci uyandı. Verilenleri yetersiz görenler
araĢtırmalara yöneldi. Yapılanları eksik bulanlar birĢeyler yapmaya çalıĢtı.
Nogaytürk – 5 8
Y AZAR SAYFASI
Aziz ÖZĠL
Bu tetiklemelere cevap olarak gençlik oluĢumunu hareketlendirmek amacıyla derneklerle
iletiĢime geçtik. Nogay Forum gençliğini resmi bir yapılanma haline getirmek, daha faydalı
faaliyetlerde yer almak istedik. Fakat dernekler tarafından ya yanlıĢ anlaĢıldık ya da biz çok yanlıĢ
yaklaĢtık ki kendimizi “Nogay Gençleri Derneği” oluĢumunun içinde bulduk. Bir dernek çatısı altında
olmanın getirilerini görerek birliğin sağlanmasının önemini birkez daha anlamıĢ olduk. Diğer
derneklerin gençlere duyduğu ilgi ve imkansızlığın verdiği etkiyle bu dernek için henüz erken olduğunu
anladık ve derneğe son verdik. Fakat bu hiçbir zaman gençlerin yapılanamayacağı anlamına gelmez.
Biz dernek kurarak gençlerin kendi baĢınada bir yol alacağını göstedik.
Nogay Forumu daha fazla anlatmaya gerek yok. Nogay Gençliği forum sayesinde bence hatrı
sayılır bir potansiyel haline geldi. Bu potansiyeli kullanmak ancak Federasyonla olur kanaatindeyim.
Aksi halde gençler faaliyet olarak dar kalıpların dıĢına çıkamayacaktır. Gençlerin birliğinin
bozulacağını düĢünmüyorum, ancak lokomotif birliğinin sağlanması için dua edebilirim.
Gerek dernek olsun gerek Gençlik kolları olsun gerekse forumlar sayesinde olsun, Nogay
gençleri bir oluĢuma aç durumda. BaĢka bir grup Nogay gencinin “Nogay Gençleri BirleĢtirme
Platformu” oluĢumu buna bir örnek. Nogay Gençleri Derneğinin kapandığı sıralarda kurulan bir
oluĢum. Sayın Ömer Akkurt hem gençlerle hemde dernek yöneticileriyle görüĢmeler sağlayarak
gençlik hareketlerine bir örnek teĢkil etmekte. Görülüyorki bir oluĢum hem Nogaylar için hem de
gençleri için kaçınılmaz. Bu aynı kulvarda ancak birlik ile istikrar kazanır. Birlikten kuvvet doğar
prensibi unutulmamalıdır. Gençlerin A Nogay derneği B Nogay derneği çatısı altına girmesi
imkansızdır. Nogaylar böyle bir kutuplaĢma, gruplaĢma altına girmesi beklenmemelidir. Nogay
Dernekleri Federasyonu altında tüm nogaylar birleĢtirilmesi, Nogayların menfaatine olur. Birlik
sağlanarak birçok sorununda ortadan kalkacağı kanaatindeyim.
Buradan Nogay Derneklerine çağrıda bulunmak istiyorum. Birlik olun. Hareket için güç kaynağı
olun. Arkanızdaki vagonları ve eklenecekleri doldurmak için ise gençler heyecanla beklemektedir.
Buna inanıyorum.
Nogaytürk – 5 9
ġĠĠR
Mehmet TAġKIRAN
BĠR TOY CASALIR NOGAYLARDA,
KÖRSENĠZ ÜYKEN KULLUK ĠġĠNDE,
KOLABALAR TĠZĠLĠR TOYLARDA,
CERSĠNĠZ ÜYKEN MOLLUK ĠġĠNDE.
ATA TUVAR SOYAR,UVLI DA KOY,
TUTASI ATASINDAN COL ALIPGOY,
KARASABAN CEGĠLĠP ,BASLAR TOY,
BARSANIZ ÜYKEN COLLUK ĠġĠNDE.
SIYPALIR KARĠPLERDĠN CAVURUNU,
CĠGĠTLER ISLAR TASTIN AVURUNU,
SIPRADI KURGAN NOGAY TORUNU,
AġASANIZ ÜYKEN BALLIK ĠġĠNDE,
ĠSSĠ KÜNGE SALKIM SARKITTIK,
NOGAY ADETĠN KAYTĠP BERKĠTTĠK,
ATASIBASGAGA NOGAY KÖRGÜTTÜK,
KARASANIZ ÜYKEN ġENLĠK ĠġĠNDE.
KUL MEHMED"GE KÜYÖZ BOLDUNUZ,
KÖNGÜLDEN,KÖNGÜLGE TOLDUNUZ,
SEGĠZ AVULGA BĠRLĠK KONDUNUZ,
YAġANIZ ÜYKEN DĠRLĠK ĠġĠNDE.
Nogaytürk – 6 0
NOGAYTÜRK
SADECE ĠSTANBUL‟ DA DEĞĠL ANKARA, ĠZMĠR , KONYA VE TÜRKĠYE‟ DEKĠ
TÜM ĠL VE ĠLÇELERDE UYUġTURUCU DENEME/ KULLANIM YAġI 15‟ E VE DAHA
DA AġAĞISINA KADAR DÜġTÜ. SĠGARA VE ALKOL DENEME/ KULLANIM YAġI DA
UYUġTURUCUYLA AYNI. 15 !..
Nogaytürk - 61
ERTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
Bike bir basına kaldı eki balasıman.Gene iĢler bardı ,mallar sıyırlar tavuklar bardı
karayıgı,üydeki ballardın telaĢı bardı. Bir oyaka bir buyaka cuvurdu, kıslık ciyeklerini
hazırladı. Bir zaman sonra kısta keldi. Aksamları radyodu alıp tınlaytandı. Pili
tavsuldumu akeldiretandı.
Kün tuvuyatırı
basladı.Titredi.
edi,erttemendin
suvugu
cataktan
cengi
turgan
bikedin
iĢine
iĢleme
Odadın iĢi birtikiy ıĢık aldıgından carı aydınlıktı.Gözleri ıĢıkga alıĢga gadar töseginden
turmadı.Cataktın canındaki kibritge uzanıp gaz lambasını cagtı.Lambadın titreytan ıĢıgı odadı carıttı.
Tösekten turup,canında catgan kisige karadı,ta uklabıyatırı edi.Turgutmaga pek makıl
bolmadı.Odadan Ģıgıp aĢenege ketti.Ocaktı cagıp Ģaydın suvunu saldı.ġaydın suvu kaynaga gadar
cerge sıpra bezini cayıp ,sıpra astını saldı.telli dolaptan Ģökelek,cuvurt sarımay, zeytin ne barsa saldı
sıpraga…
Kümesge barıp tavuklardı cemledi,astlarındaki cımırtgalardan dörtöv beĢov alıp aĢenege keri
ketti.Ocakga saldığı su kaynabyatırdı. Suga Ģaydı kattı,dolaptaki tostakaydaki süttü aldı Ģayga
kattı.Terezedi aĢıp iĢgerdeki dumandı celledi sonra raflardan tostakaylardı,kasıklardı alıp sıpraga
saldı.Eptek kabından kalakayman bazlamadı çıkardı,bir tanede cayma salıp üstüne su
çırptı.Epteklerdi de sıpra bezine salıp aĢenedin kapısını kapap kerisin keri odaga kirdi.Bayı ta
catıbyatırıydı. Koluna türttü.
- Yasin,yasin,tur gayrı.Üyle boldu.Hadi tur sıpra hazır,Ģay suvumasın.
Bayı gözlerini yarı aĢıp bikege karadı. BiĢiyler homurdanıp,
-Aruv.Sen ket men kelyatırman bike,dedi.
Bikesi,
- Uklap kalma tünevinkindey gene,keĢ kalmıyak bakĢaga.Ballardı da turgut.
Bayı,
-Tamam dedim bike ,keteĢ gayri…
Bike aĢenege barıp cımırtgalardı koltabaga sındırdı.ġayga sütmen tuzdu da katıp
karıstırdı.ġömüĢmen tostakaylarga Ģaydı kuydu.Keri turup ballardın cattığı odaga ketti.ballarda
Catıbyatırıydılar.Ekövüne birden türtüp bakırdı ballarga,
Nogaytürk – 6 2
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
-Üylen boldu turunuz gayrı,hadi tez bolunuz.
Ballardın ekevüde zorman turdular,sıyaka Ģıkıp tenha bir yerde Ģaptırıp çeĢmege
keldiler,betlerini cuvup aĢenege kirdiler.Babaları sıpraga oturgan Ģayını iĢibyatırıydı.Hemen canına
oturup onlarda eptek cemeğe basladılar.Bike de kelip oturdu.Bazlamadan üzüp cımırtgaga bandırdı.
Karınlarını arüv etip toyurduktan sonra ballar sıyaka Ģıktı ,bike sıpradı toplamaga basladı.Yasin
kisesinden bir cigare Ģıgarıp cagtı.Derin bir nefes aldı öksürmege baĢladı.Bikesi,
- ĠĢmeta nav soykadı.Bir aruv taslabedin. Birtda baslap kaldın.
Yasin,
- Taslıyakman, ballarda oksuredi men iĢgende.BiĢiyde anlamayman zaten..
-Aruv etersin aĢe,dedi bikesi.
Bike sıprabezini toplayıp sıyaktaki tavuklardın aldına Ģırptı.Cerdi sıpırgıĢman sıpırıp bılaĢıklardı
cuvmaga basladı. Yasin'de aranga ketip sıyırlarga karadı., aldılarına cemmen saman töktü, attlardı
bıraz tımarlap süydü. Onlardında aldına cem tögüp astlarındaki pisliklerdi küredi. Küredigi pislikleri
kolarbasına cıgıp sıyakta yerlerine töktü.Arandan Ģıgıp agılga kirdi.koyunlardın ,toklulardın cemini
berip astlarını temizledi sonra ĢeĢmege barıp kolunu betini cuvdu.Sıvazladığı paçasını düzeltdi.
Ballar sıpradan tutup kümesge ketgendiler.Kümesteki cımırtgalardın hepsini toplap bir ekevünü
cerge tüsürüp sındırdılar. Üken bolgan bala,kiĢikiyge,
- Aytıyakman,seni aytıkayman anamga. Sındırdın cımırtgalardı dep bakırdı.
KiĢikiy bala cıladı cılıyak bir gözmen,
-Men de sen aytıyakman.mende seni aytıyakman anamga.Tünevün töbelestinya,aytıyakman iĢte..
Eki balada bakırıp Ģakırıp aĢenege bardılar. Barmalarıman susbaları bir boldu. Anaları,
- Ne bakırasınız gene ĢoĢkalar,ne boldu ? dedi
Ballardın ekevüde bir avuzdan,
-Ana,ana cımırtgalardı topladık. Keteyikbe gayrı ? dediler. Anaları,
- Ketiniz Ģurdan gavur ĢoĢgalar.kayerge ketiyiksiniz bu saatte ? Anavyerde cal bar,onu itge beriniz.
Sokmanız hayvanga.Tiymeniz.
Ballar,
-Yok ana ne sokması, süyemizbiz onu,oynaymız. Anaları,
Nogaytürk – 6 3
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
-Hadi ordan,cal ciyatırıkende kuyrugunu tartıpyatırı ediniz tünevün.Tislep oturur sonra.
- aruv,tiymeyiz aĢe..
Ballar GarabaĢtın canına barıp tastan oyulgan calakga caldı kuyup ittin ciyiĢini seyretmege
basladılar.Hayvan caldı pitirip avzunu calapyatırkende babaları keldi.
- Netesiniz ekevnüz birden bu yerde ?
- Ġtge cal berdik baba.
- Aferim sizge. Hayvanlarga aruv davranınız onlardı süyünüz,eziyet etmeniz da.. Hadi barıp anandan
azıkdı alda bakĢaga keteyik gayrı.
Ballar,
- Bizde mi ketiyikmiz bakĢaga baba?
- Ketmiyiksiniz me ?
- Ballarman oynamaga ketiyidik.
- Aruv aĢe ketiniz.
Aranga keri barıp atlardı Ģıgardı.Arbadı hazırladı.Atlardı arbaga koĢtu.Hepsini bir tamam
etti.Sonra aĢenege barıp bikesine karadı.O da azıktı hazırlap Ģıgıyatırdı. Ekevüde gonuĢmadan kapıdı
kapatıp arbaga aketyikleri eĢyalardı saldılar, colga Ģıktılar. Ketiyikleri cer cakındı. Arbada Ģalgı, bir
toprak testi, azık Ģantası kapkacak bardı.Bostanlardı sulap,yoncalardı Ģalıp, bavdaki cüzümlerdi
toplıyaklardı.
BakĢaga bardıklarında arbadaki azıklardı bir agaĢtın tuldasına saldılar.Yasin atlardı ĢeĢip
bakĢadın iĢine yoncalardın bolduğu yerge çaktı. Biraz soluklanıp iĢge basladılar. Yasin, elinde Ģalgı
yoncalardı Ģalmaga basladı.Arada bir toktap çalgıdın avzunu kayradı.Bikesi ise harımdın tısındaki
deredin suvunu bakĢaga çevirdi. Arklardan akgan sularga biraz karap biryaktan da bostandı sulamaga
basladı. Su arkga toluyatırkende de bos turmayıp gızargan tomatislerdi bir kapga toldurdu.
Tomatislerden sonra kambalalardı toplama basladı. Sonra arktın suvunu değiĢtirip paklalarga geĢti.
Kavunlardı,karpuzları cıynastırıp saldı.gene arktı değiĢtirip üylege kadar heĢ gonuĢmadan çalıĢtılar.
Yasin köp yerdi Ģaldı.Kanaat akelip bavga geĢti.Bavdun olgunlaĢgan cüzümlerini sepetlerge
toldurmaga basladı. Yorulgan bolsa kerek agaĢtın astına gelip kölgege uzandı. GüneĢ iyice töbege
çıkmaga baslagan edi.Uklap kaldı. Bir zaman sonra bike de topladıklarını hep bir araga cıydıktan
sonra canına keldi. Bikede yorulgandı.Alnından tamla tamla ter sızıpyatırdı. Toprak testideki suga
karadı ,suvuktu. Bir bardak toldurup iĢti. Sonra bir kapga kuyduğu cuvurtga su töküp takta kasıgman
iyice togudu. Eki tane kasık alıp ayrandın yanına saldı.Tuzunu atıp birtta karıstırdı.ġantadan bıĢaktı
kaplardı Ģıkarttı. Sıprabezini cayıp hepsini üstüne saldı. Topladığı tomatis,biber ve kambalalardan
biraz akelip tuvradı. ġarpaga sardığı kalakayman bazlamadı da Ģıgardı. Anav bir kaptaki Ģökelekti
sonrada haĢlangan cımırtgaman kumpurdu saldı sıpraga. Bayını turguttu. Bayı turup arktaki suda
betini cuvdu kelip otordu sıpraga.Ekevü barabar cemege basladılar.
Nogaytürk – 6 4
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
Kırda yemek cemek,üyde cemekten ta arüvdü. Adamdın iĢtahı ta köp aĢıladı. Biryaktan
bazlama,kalakay,anav yakta bostanda dalından ccangı üzülgen tomatis,kambala,biber,kavun veya
karpuz ,kaysını canın Ģekerse onu alasın.
AĢık havada agaĢtın dallarının hıĢırtısı,cardeki yemyeĢil otlar , kuĢlardın sesleri, köyde
oynaytan ballardın bakırtıları, coldan gelip geĢgen arbalardın sesleri, topraktaki karıncalar,börtüler
böcekler, tosbağalar…
Karınlarını toyurduktan sonra yasin gene iĢinin basına ketti. Bike sıpradı topladı,bılaĢıklardı
alelüsül cuvup Ģantaga saldı. Sonra o da iĢinin baĢına bardı.
Ballar keldi aklına.Eptek cemege kelmediler dedi özü özüne.herhal emmilerinin üyünde cediler.
Yoksa Ģimdige gadar kelirlerdi dedi .
Üyleden sonra hava serinlemege basladı. Bu günlerde telaĢeleri bardı. Onun üĢün üyge erken
ketiyiklerdi.Aketiyiklerini toplayıp bakĢadın tısına saldı. Bavga barıp bayına yardım etmege basladı
sonra bir ara toktap,
- Hadi keteyik gayrı,kelirler belki. ta üyde yasayağım bir sürü iĢ bar dedi.
Yasin de,
- Nav sepetlerdi ısla kötereyim dedi.
Omzuna aldıgı sepetti arbaga tasıdı,sonra bırtda,bırtda,bırtda… Bikesinin tuvar tibine saldığı
bostanlardıda arabaga salıp,atlardı bayladıktan sonra özleride mindiler. Akırın akırın taslı topraklı
colda diğerĢiktin colda Ģıgardıgı seslerdin eĢliginde köyge bardılar.
Bike köyge bardıktan sonra ballardı Ģakırdı.hepsi barabar arbadı bosalttılar.Sonra aĢenege girip
ballardın sıprasını hazırladı.Ballar epteklerini ceditken sonra sıpradı topladı, uyerden aranga ketti beĢ
altı tane sıyırları bardı,onlardı savdı.Sütlerdi aĢene akelip tastarmınan üken bir kazanga
süzdü.kazandı ocakga salıp ocaktı Ģalı Ģırpıman caktı.Bayı agıldı temizlep bolgandı.agılga bardı ,
ballarına koyunlardın baslarını ıslatıp özü sütlerini savup aldı.Onlardı da aĢenege aketti.Sütlerdin
hepsini üken bir kapga gene tastarman süzüp saldı.Bunu da kaynatıyaktı. Sıyaka Ģıgıp tavuklarga
cem, itge cal berdi. Üydün aldını Ģalı sıpırgıĢıman temizliyatırken de köy colunda bir toz bulutu
kördü.Bayına Ģınladı,
- kaynatamlar mı keliyatırlar ,dedi
Alamanya'dan bugün yarın kayınatasıman kayınanası keliyekti.Onlardı beklep turulardı.
Köy colundaki toz bulutu köyge kirdi. Ak,üken bir arba edi. Mezarlıktın üyerden,camidin
yanından üylerinin yanına gadar keldi. KaĢ yıldır kelmeytan ediler.Dört cıl bolgandı en son. Bu sefer
ketiyatırganda bayını da alıp aketyiklerdi.Eki üĢ yıl sonra da belki özüde ketiyedi.
Yasin, bikesi, balları,yakındaki komsuları karĢıladı arbadı. Babasının sonra anasının kolunu aldı
yasin,sonra bikesi balları.hepsi hoĢ geldiniz dep ayttılar. Köyden arbadın keldiğini körgen komĢular,
cuvurup keldiler.ballar bakırıp Ģakırdılar,
Nogaytürk – 6 5
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
- Ayem keldi ,atam keldi…Ayem keldi ,atam keldi…
O telaĢta üyge kiribyatırkende Yasin'din emmisi,emmisinin balları, akrabaları keldi.Anav
köylüler de cetiĢtiler. Hepsi sıyakta hoĢ geldiniz dep ayttılar. Köbü kerisin keri ketti,kalganlarman
barabar üyke kirdiler. KenĢek ,yasinmen barabar hemen gaz lambalarını caktı,ortaga da bir lüküs
lamba alıpsaldı.Lüküs lambadı da cakganıman üydün iĢi iyice aydınlandı.
KenĢek ,gözüaydınga kelgenlerge eltilerimen , kenĢeklermen barabar Ģeker tuttu,Ģay
saldı,sıpra hazırladı.Aksam epteğini kalabalık cediler.kalgan komsularda akırın akırın ketmege
basladılar.Sonra özü özlerine kaldılar.
Kayınatasıman kayınanası Alamanya'dan akeldikleri hediyelerdi ballarga berdi. Bir aruv
oyuncaklar bardı iĢlerinde .GonuĢatan bebekler cürüytan arbalar ,dıgıratan biĢiyler.Özüne de
entari,ayna , tastar, kapkacak akelgenlerdi.KenĢek utanıp,kayınatasına , kayınanasına kısık
sesminen,
- Ne zamet ettiniz ana,baba dedi.
Bayına da üken bir kutu akelgenlerdi.ĠĢinden Ģıkardılar kutudun. Kayınatası, balası Yasin'ge,
- Kara bir,ne eken bu ? dep ayttı.
Bayı evirdi Ģevirdi karadı biĢiy anlamadı.Üstünde yazılar,tüymeler bardı.
- Bilmeymen aka dedi. Babası,
-Gavurdun icadı ulum. Dedi. ĠĢinde adam barday aytadı.Ne bolsa aytadı cırlaydı.
-Alla alla,kaydiy biĢiken sosu bu ? dedi Yasin. Baba,
- Alamanya'da bundan köp bar.Bu yerde ta cok olay dedi.Sonra ballardın birövünü Ģakırdı,
-Ket ananındı Ģakırıp kel dep ayttı.
Bala aĢenege cuvurup anasını Ģakırdı.Hepsi toplandılar odaga.Akası Ģantadan birköp biĢiy Ģıkardı,
- Bunlarga pil diydiler bunlarman ĢalıĢadı soyka dedi.
ġıgardığı pillerdi o kutuga taktı sonra arkasından biĢiy uzattı.tarttıkca uzaytan bir Ģıbık..
- Buga da anten diydiler,sesti bu toplaydıken,
Odada gene Alla Alla sesleri yükseldi.Gözlerdin hepsi o kutudaydı.Kahverengi ,avur
biĢiydi.ĠĢinde canatan bir lambası,üstünde yazıları bolgan uzun bir camı bardı.
Akası ne gadar akırın hareket etse de anavlar bir o kadar sabırsızlanıp turdular.
Nogaytürk – 6 6
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
Adam bir tüymedi çevirdi.Canatan lambadın boldugu cerde bir Ģıbık sağga solga hareket etetandı.Bir
baĢka tüymedi Ģevirdi,kutudan cızırtılar keldi. Hepsi birden susup tınlamaga basladılar.Akaları tüymedi
Ģevirdikce ses düzeldi.Anlamadıkları bir tilde biĢiyler aytıbyatırdı.
- Bu alaman radyosu dedi akası.
Tüymedi her çeviriĢinde
-Bu Moskof radyosu,bu büküreĢ radyosu, bu iran bu Ģam radyosu dep ayttı. Sonra toktadı, bırttda
Ģevirdi.Bu sefer türkce gonuĢupyatırdı. Hepsinin bir acayibine ketti makine. Biraz korktu kenĢek , bıraz
ĢaĢırdı .Susup tınladı aytıklarını anlaytandı. Özlerindey bolmasada konuĢtukları til bizim tilimizdi.
- Aha taptım, bu da Ġstanbul radyosu.. dedi aka,
Hepsi barabar tınlamaga basladılar,
…..
Evlerinin önü yoldur
Yoldan geçen karakoldur
….
Ballar hopladılar,zıpladılar,ĢorĢudular,sordular,
- Ata,ata bunun iĢinde adam mı bar ?
- He ,adam bar kiĢikiy kiĢikiy adamlar,dedi.
Hepsinin bir tuhafına ketti,essaktan adam mı bardı iĢinde,yok canım kayerde bolsun sosu dedi
kenĢek özü özüne.
Ballar da inanmadılar,karadılar makinaga,
- Buga kaydiy sıyyak adamlar,dediler.
Bir yaktan radyodu tınlap bir yaktanda köydü gonuĢtular.Kim ölgen,kim kalgan,kim
üylengen,kimdin balası bolgan,kim ne etgen tutas hepsini tek tek ayttılar kartman kurtgaga.
KenĢek catmadan avel bir ayakĢay saldı,sıpra hazırladı.barabar cep sonra cattılar.
Erttemen kenĢek erken turdu malları,koylardı cemledi,sütlerini savdu,tavuklarman itge
karadı.Çaydı salıp sıpradı hazırladı.kün tuvmay beri bir oyaka bir buyaka cuvurup turgandı.Ketip
bayını, ballardı Ģagalardı turguttu, anasıman akası da turdu,hepsi barabar epteklerini cediler.
Nogaytürk – 6 7
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
Kisilerge bardak Ģay yasap berdi.Kene radyodu tınlap oturu ediler.
O gün kelgen ketgen kop boldu,tutas köylerden gözaydınga keldiler.Akası, kelgen ketgen üĢün
bir koy kestirdi.kelgen ketgenge cedirdi.
Bir eki gün sonra kelgen ketgendi ardı ayağı kesildi.Özü iĢlerine töndüler,bavga bostanga
karadılar,mallardı
savdular.Ballar,
capcangı
oyuncaklarımınan
köydün
iĢinde
gıdırıp
turdular,akranlarının gözlerini kızdırdılar.
Yasin radyodu hergün bostanga akelmege basladı.Coruldukca aĢıp tınlaytandı.ÜĢ dört kün
sonra bayı, akasımınan barabar Gonyaga ketti. O da akasıman bir bolup Alamanyaga ketiyikti.Keri
keldiklerinde süyünüpyatırı ediler.Ketiyekti.Bayı köydeki akranlarından en avel ketiyik bolgandı.ĠĢinden
küyezlendi.Bayı kettikten sonra özünüde ballarman barabar aketyikti.
Her gün bostanga ketetandılar.O gün güneĢ töbege Ģıgıp baryatırdı.Bayman bike yorulup
tuldadın astına keldiler,suvuk suvdu iĢtiler oturup solukaldılar.Yasin gene radyodu aĢtı.Bir türkü
cırlabyatırdı,
….
Dağlar seni delik delik delerim,
Kalbur alır toprağını elerim
Aman aman…
….
Bike bu türküdü kop süyatandı.ĠĢi bir hoĢ , gözleri yaĢlanganday bolup tınlabyatırganda bayı,
-Tur üyge bar,karnım aĢıktı dedi.
Bike bıras ta oturup turtu biĢiy aytmay.Bayı bakırdı bu sefer,
- Tur hadi gayri…
- Kapa aĢe navdu da kelgende tınlayım ,dedi Ģugul Ģugul cürüp ketti.
- Boldu kapıyatırman dedi arkasından bayı.Kapadı.
Özüde süyatandı bu türküdü.Kelgende barabar tınlarmız dedi iĢinden.
Bike üyge bardı ,sıpradı hazırladı,epteklerini cedirdikten sonra topladı,bılaĢıklarını cuvdu,bayının
azıgını hazırldı, ittin calını berip kerisin keri bavga ketti.Bayının azığını berip canına oturdu. Yasin,
- nav turküdü tınlayak endi, dedi. Radyodu aĢtı.
Nogaytürk – 6 8
E RTENGĠ
Hakan B E N L Ġ
- kani cokta,baska biĢiyler aytadı sosu,dedi bike.
Tüymelerdi Ģevirdiler, anyerimen niyerimen oynadılar,gene coktu. O zaman anladılar ki türküdü Ģalgan
zamanında tınlamak kerek eken. Ekevüde birbirlerine karap küldüler.
Künler gene bavman ,bostanman ĢalıĢmaman keĢti.Kün keldi bayının ketiyik künü keldi.
Köy gene toplangandı baslarına.Kalabalık,ballardın Ģakırtısı, kiminin cılayıĢı… Bayı ,kayınatasıman
kayınanası herkesminen helallesip arbaga mindiler kol sallay sallay üydün aldından colga Ģıktılar.Özü
bir yaktan eltileri anyaktan arkalarından su döktüler. Balları ta biĢiyden anlamanga ,oynap külüp cürü
ediler.
Bike bir basına kaldı eki balasıman.Gene iĢler bardı ,mallar sıyırlar tavuklar bardı karayıgı,üydeki
ballardın telaĢı bardı. Bir oyaka bir buyaka cuvurdu, kıslık ciyeklerini hazırladı. Bir zaman sonra kısta
keldi. Aksamları radyodu alıp tınlaytandı. Pili tavsuldumu akeldiretandı. Her ay bir mektup keldi
bayından,mektupmunan barabar para da … Bazı kün boldu gardaĢımınan,bazı kün kaynı ,eltisimen
üken Ģeerge ketip telefonda bayıman konuĢtu.ÜĢ sene dedigin göz aĢıp kapaga kadar geĢti.O yaz
bayı calgız keldi.Alyaklarını beryeklerini hazırlap bir eki hafta sonra ballarımınan Alamanyadın colunu
tuttular.
O radyo kaldı özlerinden hatıra,yasindin emmisinin uluna. Ta castı,cangi cetip keliyatırdı.O tınladı
serin yaz,suvuk kıĢ aksamlarında,o cıladı bazen türkülermen bazen küldü anlatganlarımınan. O radyo
senelerce köyde elden elge gıdırdı.
22.02.2007
Antalya / güllük
Nogaytürk – 6 9
NOGAY
KÜLTÜRÜ
Asim ġeyh - Ali Ulı
Hasan Basri Eryiğit‟ in Karatay – Çerkezya, Koban ve Dağıstana yaptığı bir gezi
esnasında, kendisine hediye edilen, kiril alfabesiyle basılmıĢ olan AĢim ġeyh – Ali Ulı „
nin
“ ÖSĠYET “ isimli kitabında yer alan bir eseri “ Edildi Alsa – Koban Bar “ ı
sizlerle paylaĢmak istedik. Kitabı kiril alfabesinden latin alfabesine çeviren ve
Nogaycamıza kazandıran Hasan Basri ERYĠĞĠT‟ e emekleri için teĢekkür ediyoruz.
Sosi yatlavdı Kazı – Tuvgan XVII-nĢi ömirde Yem, Yayık, Edil boyların cungar
baskınĢılar basıp alganda yazgan.
Yayıktı aldı, Yemdi aldı,
Edildi aldı, Tendi aldı,
Endi almagan ne kaldı ?
Agalardın kolınnan
Talpıy turgan kustı aldı,
Endi almagan ne kaldı ?
Bası sayın baslavlı,
Baslavının
Bası sayın kıslavlı
Kara – Duvan
Masak degen yerdi aldı,
Endi almagan ne kaldı ?
Yegerine bu énci
Ayırı örkeĢli tüye aldı,
Savarına bu ménci
Saylap – saylap biye aldı,
Endi almagan ne kaldı ?
ġayına salar may aldı,
ġaykap iĢer tuz aldı
Endi almagan ne kaldı ?
BurĢaladan köylekli,
Burkısıgan yıparlı,
Burnında
Dana kümis alkalı,
Tamagının astında
Sarı altın tüymeli,
Ayga, künge tiymegen,
Edem betin körmegen,
On bettegi érüvge
Tiye yazıp az kaldı.
Yemdi alsa – Yayık bar.
Yayıktı alsa – Edil bar.
Edildi alsa – Koban bar.
Kobanda
Ayırı kuyrık saban bar.
Kobanda
Taram – taram togay bar,
Togay tolı Nogay bar.
Bar tabılar – yok keter,
Esen kolga mal biter.
Nogaytürk – 7 0
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
MAKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Nogayların günümüzde ayrı bir yazı dilleri olmasına rağmen, bu yazı diliyle yazılan ve
basılan eserlerin sayısı çok azdır. AraĢtırmacılar, basılan eser sayısının gün geçtikçe
azaldığını, Nogay yazı dilinin geleceğinin tehlikede olduğunu belirtmektedirler.
Nogay Türkleri günümüzde dillerini, dinlerini, kültürlerini, gelenek ve göreneklerini hâlâ yaĢatan
bir Türk boyudur. Bildirimde size Nogay Türklerinin konuĢup yazdığı Nogay Türkçesi hakkında kısaca
bilgi verdikten sonra, ses bilgisi (fonetik) konusundan bahsedeceğim.
Nogaylar yüzyılımızın baĢına kadar göçebe olarak yaĢamıĢlar, bu hayat tarzlarını dil ve
edebiyatlarına da yansıtmıĢlardır. Günümüzde ayrı bir yazı dilleri olmasına rağmen, bu yazı diliyle
yazılan ve basılan eserlerin sayısı çok azdır. AraĢtırmacılar, basılan eser sayısının gün geçtikçe
azaldığını, Nogay yazı dilinin geleceğinin tehlikede olduğunu belirtmektedirler.
Nogay Türkçesi yazı dili olarak Türk lehçeleri içinde tarihî Kıpçak koluna girer. Kıpçak lehçeleri
içinde Aral-Hazar bölgesi lehçelerinden biri olan Nogay Türkçesi; yine bu grupta yer alan Kazak,
Karakalpak ve Kırgız Türkçelerine yakın bir lehçedir.
Nogay Türkçesinin üç ağzı vardır. Bunlar; Ak Nogay, Kara Nogay ve Asıl Nogay ağızlarıdır. Edebî
dil, Ak Nogay ağzına dayanmaktadır.
Ak Nogay ağzı, Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti sınırları içinde konuĢulmaktadır. Bu ağza eskiden
sadece "Nogay" denmekteydi. Kara Nogay ağzı, Dağıstan Muhtar Cumhuriyetinde konuĢulmaktadır.
Asıl Nogay ağzı ise Stavropol Krayının Açikulak ve Koyasula bölümlerinde konuĢulmaktadır.
Bu ağızlar arasında hem fonetik ve morfolojik olarak, hem de kelime hazinesi bakımından
farklılıklar bulunmaktadır.
Lehçe tasniflerine bakıldığında 1922 yılında Samoyloviç, Radloff'un tasnifini esas alarak yaptığı
tasnifte; Nogay Türkçesini “Tav Grubu”nun içinde “Bugünkülerden” baĢlığı altında verdiği 16 lehçe
arasında değerlendirmiĢtir (Arat, 1953: 99). Baskakov, Nogay Türkçesini, genel olarak ikiye ayırdığı
Türk lehçeleri içinde, Türk Dillerinin Garbî Hun dalı ana baĢlığı altında göstermiĢtir. Bu grubu da genel
olarak dörde ayırmıĢ ve Nogay Türkçesini Kıpçak Grubu içinde yer alan Kıpçak-Nogay bölümünde
göstermiĢtir (Arat, 1953: 116-123). 1953‟te ReĢit Rahmeti Arat;
Németh ve Samoyloviç'in
tasniflerinden faydalanarak ses özelliklerini esas alan bir sınıflandırma yapmıĢtır. Bu sınıflandırmada
Bu bildiri “1. Uluslar arası Nogay Türkleri Bilgi Şöleni”nde sunulmuştur (9-10 Mayıs 2008).
2
Yrd.Doç.Dr., Gazi Üniv. Gazi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi.
Nogaytürk – 7 2
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Nogay Türkçesi “Tav Grubu (ayak, tav, tavlı, kalgan): ġimal” Ģeklindeki grubun dil özelliklerini
taĢımaktadır (Arat, 1953: 138-139). 1991'de Talat Tekin, ses özelliklerine dayanarak bir tasnif
yapmıĢtır. . Bu tasnifte Nogay Türkçesini önce “tawlı grubu”nda,daha sonra bu gruptaki “qos-” alt
grubunda ele almıĢtır (Tekin, 1991: 164-165). Ahmet B. Ercilasun, Türk kitlesini baĢlıca üç gruba
ayırmıĢtır; buna göre Nogay Türkleri Kuzey Türkleri, Kıpçak Türkleri veya Kuzey-Batı Türkleri (Bazin‟e
göre Merkez Türkleri) Ģeklinde isimlendirilen grupta yer almaktadır (Ercilasun, 1997: 77-78).
Günümüzde Nogay Türklerinin yaĢadığı, dolayısıyla Nogay Türkçesinin konuĢulduğu
bölgelerden bazıları Ģunlardır: Dağıstan Muhtar Cumhuriyetinin Nogay Bölgesi, Kızılyar, Babayurt,
Hasavyurt, Tarumovka Bölgeleri, Stavropol Krayı'nın Neftekum Bölgesi, Koçubey Bölgesi (Karamurza
Köyü) ve Mineralnıyvod ġehri (Kanglı Köyü), Çeçen-ĠnguĢ Muhtar Cumhuriyetinde Kargalin, Turum ve
ġelkovskoy Bölgeleri, Karaçay-Çerkez Cumhuriyetinde Adıge Habl ve Habez Bölgeleri (Erkin Yurt,
Erkin Halk, Adil Halk, Üyken Halk, Kızıl Yurt, Kuban Halk ve Kızıl Togay Köyleri), Çerkessk ġehri,
Prikubañ Bölgesi'ndeki Put Ġlyiça Köyü, Romanya'nın Dobruca Bölgesi, Türkiye'de Konya ve
EskiĢehir'in bazı köyleri (Kalmıkova, 1969: 14).
15. yy.dan itibaren Arap alfabesini kullanmaya baĢlayan Nogaylar, ihtilâlden sonra 1928 yılına
kadar bu alfabeyi kullanmayı sürdürmüĢlerdir. 1928 yılında Lâtin alfabesine geçen Nogaylar, 1938
yılında da Kiril alfabesini kullanmaya baĢlamıĢlardır (Kalmıkov, 1988: 211).
NOGAY TÜRKÇESĠ TRANSKRĠPSĠYON ALFABESĠ
KĠRĠL
LATĠN
A
a
A
a
Aь
Б
B
aь
б
в
Ä
B
V
ä
b
v
Г
г
G
g
Д
д
D
d
E
Ë
e
ë
E
Yo
e (ye)
yo
Ж
З
ж
з
C
Z
c
z
Nogaytürk – 7 3
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
KĠRĠL
И
и
Й
й
К
к
Л
л
М
м
Н
н
нъ
О
о
Оь оь
LATĠN
Ġ
Y
K
L
M
N
O
Ö
i
y
k
l
m
n
ñ
o
ö
П
Р
С
Т
У
Уь
Ф
Х
Ц
Ч
Ш
Щ
Ъ
Ы
Ь
Э
п
р
с
т
у
уь
ф
х
ц
ч
ш
щ
ъ
ы
ь
э
P
p
R
r
S
s
T
t
U
u
Ü
ü
F
f
H
h
Ts ts
Ç
ç
ġ
Ģ
ġç ġç
(SertleĢtirici iĢaret)
I
ı
(YumuĢatıcı iĢaret)
E
e
Ю
Я
ю
я
Yu
Ya
yu
ya
Nogay Türkçesi alfabesinde e (ye) harfi kelime baĢında “ye” sesini karĢılar, kelime için de ise
e‟dir. Kelime baĢında “e” ünlüsünü göstermek için “Э” iĢareti kullanılır. Ayrıca Rus alfabesinden geçen
ve bazı çift sesleri ifade eden “ë” (yo), “ц” ts, “щ” Ģç, “ю” yu, “я” ya gibi harfler bulunmaktadır. “yu” ve
“ya” dıĢındaki harfler sadece Rusça kelimelerde kullanılmaktadır.
NOGAY TÜRKÇESĠNDEKĠ SESLER VE BAZI SES OLAYLARI
Nogay Türkçesinin alfabesi dokuz ünlü ve yirmi iki ünsüzden oluĢmaktadır. Kiril alfabesindeki sıraya
göre ünlüler Ģunlardır: a, ä, e, ı, i, o, ö, u, ü. Ünsüzler Ģunlardır: b, v, g, d, c, z, y, k, l, m, n, ñ, p, r, s, t,
f, h, ts, ç, Ģ, Ģç.
Ses değiĢmeleri incelenirken; Nogay Türkçesi ile Eski Türkçe ve yabancı dillerden (Arapça ve
Farsçadan) alınma kelimeler karĢılaĢtırılmıĢtır. Bazı ses olayları Ģunlardır:
Ünlüler:
Nogay Türkçesinde Türkiye Türkçesinden farklı olan ünlüler Ģunlardır:
Nogaytürk – 7 4
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
ä ünlüsü; a-e arası, düz, ince ve geniĢ bir ünlüdür. i ünlüsü; düz, yarı ince ve dar bir ünlüdür; ı-i
arası bir sestir.
Ünlülerle ilgili ses olayları:
Kalınlık-Ġncelik Uyumu: Bu uyum Nogay Türkçesinde güçlüdür: Soravlar, kıskartılgan, üyleri,
sözdiñ. Düzlük-yuvarlaklık uyumu ise yoktur.
Ünlü DüĢmesi: Unut-> mut-, yumusa-> yumsa-, tınıĢ + ay- > tınĢay- (dinlen-).
Ünlü Türemesi: ders (Ar.) > deris, rızk (Ar.)> ırızkı.
Ünlü DeğiĢmesi: nevruz (Far.) > navruz, bugday (ET) >biyday, tavar (ET)> tuvar, yogurt (ET) >
yuvırt, toġ- (ET) > tuv-, ögren- (ET) → üyren-, teg- (ET) > tiy-.
Ünlü BenzeĢmesi: haber (Ar.)> habar, mirza (Far.) > mırza, bu kün (ET) > bügün, bu yıl (ET) >
bıyıl.
Ünsüzler:
Nogay Türkçesinde v ünlüsü Türkiye Türkçesinden farklı olarak “w” sesine denktir. g ünsüzü ince ünlü
yanında farklı (egin), kalın ünlü yanında farklı boğumlanır (agaĢ). ñ ünsüzü akıcı bir damak
ünsüzüdür. Kelime ortasında ve sonunda bulunur.
h ünsüzü sızıcı bir gırtlak ünsüzüdür. Kelime baĢında ise “v, g, c, f, ts, ç, Ģç” bulunmaz. Bu tür
kelimeler yine yabancı dillerden gelen kelimelerdir. “Ъ” sertleĢtirici iĢaret ve “ь” yumuĢatıcı iĢaret
olarak, Rusça kelimelerde bulunmaktadır.
Ünsüzlerle ilgili ses olayları:
Nogay Türkçesindeki ünsüz değiĢmeleri aĢağıda gösterilmiĢtir.
ç>Ģ: korkunç (ET) > korkınıĢ, çık- (ET) > Ģık-, aç- (acık-) (ET) > aĢ-, çag (ET) > Ģak, uĢ- (ET) >
uç-, üçün (ET) > üĢin.
Ģ>s: taĢ (ET) > tas, kuĢ (ET) > kus, yapuĢ- (ET) > yabıs-, baĢ (ET) > bas, eĢit- (ET) > esit-,
beĢ (ET) > bes.
g>v: sogık (ET)> suvık, saġ (ET) > sav, toġ- (ET)> tuv-, sag (ET) > sav, agıl (ET) > avıl, agır
(ET) > avır, agız (ET) > avız, bagır (ET) > bavır.
c->y-: Arapça ve Farsça kelimelerde görülür: cehennem (Ar.) > yahanem, cevap (Ar.)> yavap,
can (Far.) > yan, cema„at (Ar.) > yamagat, ciğer (Far.) > yiger.
-k->-g-: Ġki ünlü arasında “k” sesi tonlulaĢır: kılık → seniñ kılıgıñ (huyun), bak- → bagıp
(bakıp), çık- →Ģıgıp, tayak → tayagı, tamak → seniñ tamagıñ.
-p->-v-: Ġki ünlü arasındaki p, v‟ye dönüĢür: tapıp (ET) > tabıp> tavıp, yapıp (ET)
> yabıp > yavıp (yap- fiilinden, örtüp), tepip (ET) > tebip > tevip.
3
“ts ve sç” Rusça kaynaklı kelimelerde kullanılmaktadır.
Nogaytürk – 7 5
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
> yabıp > yavıp (yap- fiilinden, örtüp), tepip (ET) > tebip > tevip.
g>y: ügil- (ET)> üyil-, baġla- (ET)> bayla-, teg- (ET) > tiy- (değ-).
p>b: yapuĢ- (ET) > yabıs-, peygamber (Far.) > bayhambar.
„ (ayın)> g: Arapça kelimelerde bulunan ayın sesi Nogay Türkçesinde g‟ye dönüĢür: cema„at
(Ar.) > yamagat, kana„at (Ar.) > kanagat.
t>d: ti- (ET)> de-, ten (Far.) > den.
g>k: gayret (Ar.) > kayrat, çaġ (ET) > Ģak.
m>p: ötmek (ET) > ötpek (ekmek), duĢmân (Far.) > duĢpan.
b>m: boyın (ET) > moyın, bin->mind>y: kedim (ET) > keyim, tod- (ET)> toy-.
v>y: DeğiĢim b>v>y Ģeklindedir: tebe (ET) >teve> tüye.
f>b: kefen (Ar.) >kebinlik, fa‟l (Ar.) > bal.
f>p: fayda (Ar.)> payda, fakir (Ar.) > pakır, (Ar.), efendi > äpendi.
h>k: hor -gör- (Far.) > kor, tahte (Far.) > takta, Hudâ (Far.) > kuday.
h->Ø: hakkında (Ar.) > akında, hareket (Ar.) > äreket, Allah (Ar.) > Alla.
BenzeĢme: onnan (ondan); ĢaĢ (saç).
Ünsüz ĠkizleĢmesi: açıg (ET) > aĢĢı (ekĢi); isig (ET) > issi (ısı).
Ünsüz TekleĢmesi: cehennem (Ar.) > yahanem, kuvvet (Ar.) > kuvat.
Ünsüz DüĢmesi: yıgla- (ET) >yıla-, vasiyet (Ar.) > ösiyet.
Ünsüz Türemesi: îmân (Ar.) > ıyman,
Ünsüzlerin Yer DeğiĢtirmesi (Metatez): yagmur (ET)> yamgır.
Hece KaynaĢması (Kontraksiyon): oġul (ET) > ul, akaĢ- (<alıp kaç-), äkel- (<alıp kel-, getir-),
äket- (<alıp git-, götür-).
Nogay Türkçesini Eski Türkçe ile karĢılaĢtırdığımızda, Nogaycada bazı kelimelerdeki seslerin de
değiĢmediği, aynen muhafaza edildiği görülür. Verilen örnekler Orhun Abidelerindeki kelimelerle
Nogay Türkçesindeki kelimeler karĢılaĢtırılarak tespit edilmiĢ ve anlamı aynı olanlar seçilmiĢtir. Ses
değiĢikliği olan kelimeler buraya alınmamıĢtır. Örneklerde önce Nogay Türkçesindeki kelime, daha
sonra da Orhun Abidelerindeki kelime verilmiĢ ve anlamı gösterilmiĢtir:
Aluv- (NRS, 39); al- (OA, 102): almak.
Altı (NRS, 39); altı (OA, 102): altı sayısı.
Altın (NRS, 39); altın (OA, 102): altın.
Ara (NRS, 44) (ara); ara (OA, 103): arasında.
Arka (NRS, 46) (arka, destek), arka (OA, 104): arka.
Nogaytürk – 7 6
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Artık (NRS, 47); artuk (OA, 104): fazla.
AĢav (NRS, 54): yemek yemek, beslenmek; aĢ (OA, 104): yemek.
At (NRS, 51); at (OA, 104): ad, isim.
At (NRS, 52); at (OA, 104): at, hayvan.
Aytuv (NRS, 30); ayt- (OA, 105): demek, söylemek.
Az (NRS, 27); az (OA, 105): az, çok olmayan.
Azık (NRS, 28): azuk (OA, 105): azık, gıda, yiyecek.
Bar (NRS, 70); bar (OA, 105): var, mevcut.
Baruv (NRS, 70); bar- (OA, 105): varmak, gitmek.
Basuv (NRS, 73); bas- (OA, 106): basmak, bastırmak.
Batuv (NRS, 74); bat- (OA, 106): batmak.
Bay (NRS, 66); bay (OA, 106): zengin.
Bilüv (NRS, 81); bil- (OA, 107): bilmek.
Bir (NRS, 81); bir (OA, 108): bir
Birigüv (NRS, 82); birik- (OA, 108): birikmek, toplanmak.
Biz (NRS, 79); biz (OA, 109): biz.
Boluv (NRS, 84); bol- (OA, 109): olmak.
Boz (NRS, 83); boz (OA, 109): boz.
Böri (NRS, 87); böri (OA, 109): kurt.
Bu (NRS, 87); bu (OA, 110): bu.
Bulıt (NRS; 90); bulıt (OA, 110): bulut.
Er (NRS, 437); er (OA, 112): adam.
Kaluv (NRS, 142); kal- (OA, 116): kalmak.
Kalın (NRS, 142); kalın (OA, 116): kalın.
Kan (NRS, 143); kan (OA, 117): kan.
Kar (NRS, 147); kar (OA, 117): kar.
Kara (NRS, 147); kara (OA, 117): kara, siyah.
Katuv (NRS, 155); kat- (OA, 117): katmak.
Kelüv (NRS, 159); kel- (OA, 118): gelmek.
Kelin (NRS; 159); kelin (OA, 118): gelin.
Kıluv (NRS, 199); kıl- (OA, 119): kılmak.
Kılınuv (NRS, 200); kılın- (OA, 119): kılınmak.
4 Artık kelimesi Eski Türkçede yuvarlak ünlülüdür (artuk).
5 Nogay Türkçesi sözlüğünde yemek anlamındaki aş kelimesi türemiş olan aşa- fiilinde mevcuttur.
6
Azık kelimesi Eski Türkçede yuvarlak ünlülüdür (azuk).
Nogaytürk – 7 7
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Kırk (NRS, 201); kırk (OA, 119): kık.
Kız (NRS, 196); kız (OA, 120): kız, kız evladı.
Kızuv (NRS, 197): 1. ısınmak, 2. kızmak, hiddetlenmek; kız- (OA, 120): kızmak,
hararetlenmek, ateĢlenmek.
Kızıl (NRS, 197); kızıl (OA, 120): kızıl, kırmızı.
Kim (NRS, 166): kim, ne; kim (OA, 120): kim.
Kirüv (NRS, 167); kir- (OA, 120): girmek, sokulmak, dalmak.
Konuv (NRS, 172); kon- (OA, 121): konmak.
Koruv (korı-) (NRS, 174); korı- (OA, 121): korumak.
Korkuv (NRS, 173); kork- (OA, 121): korkmak.
Kök (NRS, 177): gök, mavi, yeĢil; kök (OA, 121): mavi, gök rengi, yeĢil, gök, semâ.
Köl (NRS, 178); köl (OA, 121): göl.
Körüv (NRS, 181); kör- (OA, 122): gör-.
Köz (NRS, 176); köz (OA, 122): göz.
Kul (NRS, 186); kul (OA, 122): kul, köle, esir.
Kum (NRS, 187); kum (OA, 122): kum.
Kün (NRS, 193); kün (OA, 123): gün, gündüz; güneĢ.
Men (NRS, 221); men (OA, 124): ben.
Meniñg (N); meniñg (OA, 124): benim.
Ne (NRS, 235); ne (OA, 124): ne.
Ol (NRS, 244); ol (OA, 125): o.
On (NRS, 246); on (OA, 125): on.
Öl- (NRS, 259); öl (OA, 126): öl-.
Öz (NRS, 255); öz (OA, 127): öz, kendi.
Sansız (NRS, 287); sansız (OA, 127): sayısız, hesapsız.
Semiz (NRS, 294); semiz (OA, 128): semiz, besili.
Sen (NRS, 294); sen (OA, 128): sen.
Sür- (NRS, 316); sür- (OA, 129): sürmek.
Tañ (NRS, 333); tañg (OA, 131): tan, Ģafak, sabah vakti.
Temir (NRS, 344); temir (OA, 131): demir.
Ter (NRS, 346); ter (OA, 131): ter.
Til (NRS, 350); til (OA, 132): dil.
Tigüv (tik-) (NRS, 349); tik- (OA, 132): dikmek.
Tilev (NRS, 351); tile- (OA, 132): dilemek, istemek.
Tirilüv (NRS, 352); tiril- (OA, 132): dirilmek, yaĢamak.
Tiz (NRS, 349); tiz (OA, 132): diz.
Nogaytürk – 7 8
M AKALE
Dilek ERGÖNENÇ AKBABA
Tok (NRS, 354); tok (OA, 133): tok.
Ton (NRS, 356); ton (OA, 133): elbise.
Tutuv (NRS, 367); tut- (OA, 134): tutmak, yakalamak.
Tün (NRS, 370); tün (OA, 135): gece.
Unav (NRS, 383): istemek; unama- (OA, 136): tasvip etmemek, razı olmamak, kabul
etmemek.
Üzüv (NRS, 387); üz- (OA, 137): kesmek.
Yan (NRS, 463); yan (OA, 138): yan, taraf.
Yana (NRS, 463); yana (OA, 138): yine, tekrar.
Yarav (NRS, 466): yaramak, yakıĢmak; yarama- (OA, 138): yaramamak, yakıĢmamak.
Yaratuv (NRS, 467); yarat- (OA, 138): yaratmak, meydana getirmek.
Yatuv (NRS, 472); yat- (OA, 139): yatmak, uzanmak.
Yıl (NRS, 128); yıl (OA, 140): yıl, sene.
Yılkı (NRS, 128); yılkı (OA, 140): hayvan sürüsü, at sürüsü.
Yok (NRS, 124); yok (OA, 141): yok.
Yol (NRS, 124); yol (OA, 141): yol.
Yoruv (yorı-) (NRS, 126); yorı- (OA, 141): yürümek, gitmek, hareket etmek.
Yorıtuv (NRS, 126); yorıt- (OA, 142): yürütmek, harekete geçirmek.
Yüz (NRS, 446); yüz (OA, 142): 1. yüz, çehre; 2. yüz sayısı.
Görüldüğü gibi Türkçenin yazılı en eski metinleri olan, 8. yüzyıla ait Orhun Abidelerindeki pek çok
kelime, bugün Nogay Türkçesinde ses değiĢikliği olmadan ve aynı anlamıyla mevcuttur. Eski Türkçenin Uygur
ve Karahanlı dönemlerine ait metinler de incelenirse bu örneklerin çoğaltılması mümkündür. ġekil olarak aynı,
fakat anlamı Nogay Türkçesinde değiĢmiĢ olan pek çok kelime de bulunmaktadır. Ancak bu kelimeler
incelememizde yer almamıĢtır. TeĢekkür ederim.
KAYNAKLAR:
ARAT, R. Rahmetî, 1953: Türk ġivelerinin Tasnifi, Türkiyat Mecmuası, X. cilt, Ġstanbul, s. 86.
ERCĠLASUN, Ahmet B.
1997: Türk Dünyası Üzerine Makaleler-Ġncelemeler, Akçağ Yay., 2. Baskı, Ankara.
ERGĠN, Muharrem 1992: Orhun Abideleri, Ġstanbul.
BASKAKOV, N.A.
1963: Nogaysko-Russkiy Slovar, Moskva.
1966: Nogayskiy Yazık, Turetskiy Yazıkı, Moskova, s. 280-295.
ÇENELĠ Ġlhan,
1985: Nogay Atasözleri, Türklük AraĢtırmaları Dergisi, Marmara Üniv. Fen-Ed.
Fak. Yay., Ġstanbul, s. 11-54.
7
8
Una- fiilinin Orhun Abidelerinde olumsuz Ģekli (unama-) mevcuttur.
Yara- fiilinin Orhun Abidelerinde olumsuz Ģekli (yarama-) bulunmaktadır.
Nogaytürk – 7 9
BĠR
BÜYÜĞÜMÜZ
NOGAYTÜRK
1945
Kırkkuyu
doğumluyum.
Babam Recep 1978 de, annem
Cumaziye 1984 de Hakkın Rahmetine
kavuĢtular. Ġkisi kız beĢi oğlan yedi
evlatları oldu. Ben en büyükleriyim.
Köyümüz, ġ.koçhisar tuz gölüne
6-7 km dir. Kurak bir iklime sahiptir.
Türkiye‟nin en az yağıĢ alan bölgesi
olarak bilinir. Genel geçim kaynagımız
Ģimdilerde tahıldır. Köy nufusunun % 80
nı yurt dıĢında çalıĢmaktadır.
Kulu kazasına bağlı olan köyümüzün
vilayeti Konya dır. Mevlana diyarı.
Mevlananın hoĢ görüsü yayılır Konya
ovasına , Kırkkuyu da olanca nasibini
alır bu hoĢgörüden.
Mutlulugu bulabilen,tasalarının yanısıra
gülebilen bir köy.
Göçün
sıkıntılarına,
açılarına
ragmen ayakta kalabilmiĢ, örf ve
adetlerine
sıkıca
bağlı
insanların
yaĢadığı mutluluk diyarı.
Dokuz yaĢında ilk okula baĢladım.
Köyümüzde ilkokul yoktu. ġ.Koçhisarda
ilkokulu tamamladıktan sonra orta
öğrenimi
Konya Ticaret lisesinde
bitirdim. Ozamanlar ticaret liseleri orta
birden baĢlardı.
Ticaret lisesini bitirenlerin tek
yüksel okul Ģansı Ġktisadi ve Ticari Ġlimler
Akademisiydi ve imtihanla öğrenci
alınırdı. Ġstanbul,Ankara ve EskiĢehir de
bulunan akademilerde imtihan Ģansımı
denedim.
Kısmet EskiĢehir Ġktisadi ve Ticari
ilimler AkademisiymiĢ.
1966 da Mürvet hanımla evlendim, 1967
de kızım Didar l972 de oğlum Serdar
dünyaya geldi. ġimdi ise Kızımdan iki,
oğlum dan bir torunum var.
1967 de akademiye kaydolduk.
Demiryolları
binasında
bir
sene
okuduktan sonra TepebaĢında inĢa
edilen yeni akademi binasına taĢındık.
Ben gece okudum. Gündüz çalıĢtık.
Ticaret ortaya devam ederken
muhtelif dergileri takip etmek ve genelde
tarihi konuları okumak bende bir merak
halini aldı. Bu devrede Emel Dergisi ve
Türk Kültürü dergilerini tanıma fırsatım
oldu.
Tatar ve Nogay Türkleri daha çok
ilgi alanımdaydı. Türk dünyası hakkında
bu dergilerden çok faydalandık. ĠĢ ve
okul hayatından arta kalan pek fazla
zaman olmasada bulabildiğimiz boĢ
zaman dilimlerini Türk dünyasıyla
ilgilenmeye ayırdık.
1972 de Akademiden mezun oldum.
Kısa devre askerlik görevinden sonra,
1976 yılında kısa bir devre EskıĢehir
Mimarlık ve Mühendislik Akademisinde
personel müdürlüğü yaptım.
1978 de Konya ya dönme
mecburiyeti doğdu. Muhtelif iĢlerden
sonra 1979 da Konya çimenro sanayi
A.ġ. de çalıĢmaya baĢladım. SatıĢ
müdürüyken 2004 yılının ocak ayında
emekli oldum.
Nogaytürk – 8 0
KÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
BIR KĠġĠYĠK BALADIN KÖZÜMEN ;
Közleri gıpgızıl bolgan küneĢtin astında, anyakta, niyakta oynıyakman dep. Elleri, tizleri,
beti Ģizik iĢinde, kabık baylagan caralar, taze turganlar… Tereklerge Ģıkyakman
havasıman kim bilir kaĢ kere cıgılgan cerge. Anası “ caralı ceylan ” diydi, her cıgılıp
tüsgende, her cıladığında. Közlerinin yaĢı toktasın dep.
Cogarda, köp cogarda bır avul, tavdın töbesine cakın cerge kurulup cayılgan. Arkasını tavga bergen
tömenlerge karaydı. Üken, gocaman bır avul bellemeniz, kiĢikiy ; Üyleri kerbiĢten, üytebeleri tüz, Ģoraktan.
Üylerdin tıs tuvarları appaĢık, kireĢmen sıvalgan. Colları tar, yeĢili, ĢeĢeği az ; kayalık cerge kurulgan.
Bır bala tingelip turu avuldun orta cerinde. Cönünü avuldun cönüne bergen, tömenge karaydı. Kara,
kısga ĢaĢlı bır bala. Betleri topmak tompak, közleri cımık… Bır Nogay balası. KiĢikiy bolsada akılı erip
keledi. Kördüklerini üyrendiklerini mıtmıyak casta. Avuldun iĢinde bır anyaka bır buyaka gıdırıp turu özü
basına.
Cel esedi akırın akırın. Tereklerdeki capraklardı okĢaganday. Gök kızdıradı, hava cıllı, küneĢ
töbege Ģıkgan ; ter tamlaydı baladın manayından. Camidin aldında tururken bazı, bır Ģaytan talaz
esiberedi aldında. Toprak köteriliberedi havaga. Korkadı ondan Ģaytandan korkganday…
Ayagında bır sukkuy ayakkap bar, terlegen barmaklarının arası. Lasdiktin karası geĢken ayklarına.
Astında kara bır pantul bar, tizinin bırövu camavlu. Belinin kemerlerinin birtikiyi sökülgen, avı cırtılgan.
Üstünde bir panila bar catık Ģizgili kısga kelip göbegini aĢıkta taslaytan. Karamanız siz onun bulay
kiyindigine. Hep fukaralıktan tuv, kıtımırlıktan cırtılgan üstü bası libası. Köyge suvukkuydan baska ıskarpin
kirmegen, ükenlerden baska ballarga…
Közleri gıpgızıl bolgan küneĢtin astında, anyakta, niyakta oynıyakman dep. Elleri, tizleri, beti Ģizik
iĢinde, kabık baylagan caralar, taze turganlar… Tereklerge Ģıkyakman havasıman kim bilir kaĢ kere
cıgılgan cerge. Anası “ caralı ceylan ” diydi, her cıgılıp tüsgende, her cıladığında. Közlerinin yaĢı toktasın
dep.
Közleri körebildiği gadar ırakga karaydı cogardan. Basını akırın Ģevirip solga, avuldun sol bıyandaki
ĢıgıĢta ; harman cerine takılıp galdı, Cogaramanga…
Nogaytürk – 8 1
K ÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
Cogaraman birtikiy tüz, birtikiy meyilli bir cer. Avuldun harman ceri hemide otlav ceri. O ga göreyse
eki tas salıp top oynadıkları, cuvurup ĢorĢudukları, Ģinik, mık oynadıkları cerdi. Az tömenindeki ĢeĢmedin
oluklarında atlardı sulap, arkanlarından tartıp, kerisin keri cogaramanga Ģıgarıp, zikkelirini cerge Ģagıp,
bırtta oynamaga basladıkları cerdi.
Cogaramandın az cogarında, kayalık, taslık cerdin basladığı ta köp yükseletan bir yer ta bardı.
Arkası bır baĢka köyge aĢılatan, ırak dep ayttıkları ; mallardı, sıyırlardı, tosunlardı caydıkdan sona,
toplasıp catırdıkları cerdi. Onun ta anyagı Dipdede Köyü edi. Avuldun iĢinden keĢetan col, avulday,
cogaramandı da ekige ayıratandı. O coldun pitiĢinde, coldu kesetan baska bır col ta bardı, üken. PitiĢtikleri
cerde bır ĢeĢme bardı. Köbü zaman cuvurup barıp, o ĢeĢmedin olukarında Ģomunatandık oynap. Birtikiy
ükenlegende iĢine sıymaz bolduk. Kimi kün Cogaramandın asdında çayırda toplasır, su arıgından akkan
sudun mırıgından, Ģamırından arba, üy, köprü yasar, kurutup oynardık. AgaĢlardın kölgesine catar
uklardık.
Aynı cerde avuldun üken balası, cası da toplasırdı. Onlar, bıraz ta tömendeki betondan yasalgan
Ala Memetdin havızına kirip cüzerlerdi cazdın künleri. Ala Memet, havızdı bostanını sulamak üĢün
yasagan. Bizim aklımız ermeydi casalganına. ĠĢi toldumuydu bır adam boyu bolup kelirdi, kiremaytandık.
Üken caslar ĢeĢinip kelir mırık sudun iĢinde toplasıp oynarlardı. Havız carım boldu mu da bız kirip
oynamaga ĢalıĢırdık, korkardık. Köpü kere iĢinde bakalardı tasman kovalap öltürürdük. Balamız, Ģimdi
bolsa olay birĢiy etmezdik zaten. O havızga kirsek çıkamaytandık. Birbirimizdi tartıp çıkaratandık, boyumuz
cetmegenine.
Bala tingelip turdugu cerden, sol yagına töndü iyice. Cengiz Aytmatov‟ dun “ Ak Kemi “ kitabındaki
sabiydeydi. Akasının canında kalgan kiĢikiy bir sabiy. O balada aynı mınday kayalardan , terelerden
ĢorĢup, cuvurup oynaytandı. Belki o kitapdaki baladay calgız tuvdu ama kene de özünü olay hissetetandı.
O baladay, üylerinin arkasındaki töbege cuvurup Ģıgıp, kayalarga tırmanıp – en köp davedin basına
usaydan kayadı süyetandı, kitapdaki tankga usaytan kayadı o baladın süygenindey. – tömenge taa
tömenlerge karayabilmek üĢün parmaklarını dögerek etip gözlerine dayap türbündey karaytandı. Kitapdaki
bala ırakdaki akasına, “ ak kemi” deki babasını körmek üĢün, oga sesini esittirebilmek üĢün karaytandı. Bu
da O baladay, avuluna, balalıgına, sagındıklarına Ģınlamak üĢün karaytandı.
Kayzaman cogaramanga Ģıksalar, o üken agaĢlardın astına barırlardı. Sona havızdın o cerden,
harımlardın iĢinden Topal Mavult‟ dun bakĢasına kiretandılar. Kıtımırlık etiyiklar ya, tereklerdeki
zerdalilerdi, elmaman armıtlardı ; bavdaki cüzümlerden, bostandaki kambala, kavun, tomatis ne barsa
kırkızlap kaĢarlardı. Mavult Ata körgenimen, algasap cuvurup Ģıgakelirdi. Azarlay azarlay tasmınan,
tayakmınan kovalardı. Köbü kere biz köpten kaĢmıĢ bolurduk. Amma o pısıp pısıp kelip bazen bizdi
ısladımı kaĢyak cer karap, kiĢikiy mısıklarday dagılırdık. Kimi kün tayak cerdik, aynı kün kene kirerdik
bakĢaga. Bazı künler o kırkız Ģinüvdey pısıp kelgende, tas atıp “ eĢĢovlu eĢektin hergeleleri, sütü bızıklar,
yaĢĢamayasıcalar “ dep azarlar, ta üken terege kadar kovaldıgı bolurdu.
Nogaytürk – 8 2
K ÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
Topal Mavult‟ dun bakĢasından Ģıktımıydı koralardın birövünün tibine Ģögüp kırkızladıklarımızdı cep
tavüsürdük. Toymasak bu seper Zübüyde Aye‟ din bavına barırdık. Zaten eki bakĢada cakındı, tip
dipgeydi. Köp korkatandık Zübüyde Aye „ den, onun üĢün pek kirmeytandık bavına, hele bakĢasına
caklaĢamaytandık bile. Aye diymiz ya “ Osmanlı bike “ diytanediler, biz bilmeytandık ne bolganını.
Tayagını cedikten sonra üyrendik maasap ne bolganını. Zübüyde Aye, Cakıp Ata‟ dın bikesi edi. Kızganda
Cakıp Ata‟ dı bile azarlaydı dep esitirdik. Süydümü ayyamay süyerdi bizdi. PeĢtemalinin kisesinden pındık
pıstık, seker leblebi Ģıgarıp berirdi. Kene de korkar Ģeginirdik.
Menim akranım torunu aytgandı. En son Karakura dep bir köyde körgen O‟ nu. Bir odada, terezedin
tibindeki somyada, tösekte catırıken. Basında kınalı ĢaĢlarını cabatan ak tastarı barken. GonuĢamaydıken.
Közlerimen Ģakırgan sabiydi canına, karagan közlerine. Közleri iĢine çökken kurtgadın... Aklı ermeydiken o
baladın o zamanda. Maasap sonradan üyrengen ayesinin ölüm töseginde bolganını. Men de körgenem
olay biĢiydi. Pek aklımda kalgan tuv amma Cennetkan Aye‟di mıtmadım, o da olay catırıydı töseginde.
Kara kuru bir kurtgaydı. Onunda ĢaĢları kınalıydı. Catalaktı. Öldü ya Alah ramet eylesin.
Koyayık gayrı navlardı. Biz Sidametli' di anlatıp turuyduk. Zübüyde Aye' din bavından Ģıktımıydı
haman tibindeki coldun bir uĢu Gulu' ga anav bir uĢu da Dipdede, Karakilise köylerine taman Ģıgadı.
Bavdın tam karĢısındaki tarla coluna kirdinizmiydi de gene Zübüyde Aye' din tas armıt agaĢı bolgan
tarlasının canından Üken Terege barılatan.
Baska bar mı bilmeymen amma belki de o tas armıt agaĢı avıldaki tek tas armıt agaĢıydı. Tarladın
kenarında özü baĢına kocaman bolup tururdu. Gaderinde bardı taslanmak. Kayzaman caz kelse, meyve
berip baslasa haman o agaĢtın kölgesine barır, cerden tas toplap taslamaga baslardık. Tüsürdüğümüz tas
armıtlardı cerden çöplep cerdik. Terekke Ģıgamaytandık, boyumuz ösmediğine cetmeytandı. Armıt
desekde olay armıt tuv. Karaga cakın bır rengi bardı. Kuru , Ģireli burusuk birĢiydi. Tadı bizge bek aruv
kelirdi. O agaĢtın az cogarında Gülbar Ayedin bakĢası bardı. YemiĢ agaĢları, karaagaĢlar, bavlar... Köp
taga cogarda Ģomunduğumuz ĢeĢmedin de anyagında köktöbe bardı. Essaktan da toprak kökünde bir
rengi bardı. AgaĢ ösmeytan bir kiĢikiy töbe.
Tas armıttın bolduğu col tas, toprak bır coldu. Caz boldumu üstü sıcaktan ipinĢe bir toz bolurdu.
AvuĢlasan kayıp tökülürdü. O coldun sonu üken tere, anyagı Altılar köyü...
O colga kirdimiydi illa baryamız cer Üken tere edi. Bahar boldumuydu toplasıp Ģapten toplamaga
Ģıgardık. Avuldun balları toplasır, kolumuzga Ģıbıklardı alır, cangur , Ģamır tınlamay Ģapten Ģöplerdik. Bir
zaman sonra mantar toplamaga çıkardık. Üyke keldimi cediğimiz azar canımızga kar kalırdı. Üstümüz
baĢımız çamır iĢinde bolurdu. Caz boldumuydu kene toplasır bu kez aynı coldan üken terege keterdik.
Terege barganda, köprüdün canında ĢeĢinip taylak, suvga kirerdik. Bız oynadıkĢa suvdun iĢinde su
Nogaytürk – 8 3
K ÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
bılanırdı. Köprüden geĢgen cayavlarga, atlılarga, at arbalarga karamay, tınlamay cüzerdik. Corulganda
tereden Ģıkıp , teredin üstündeki üken kayaga Ģıgar üstünde catardık. Dönüyükge cakında, teredin
agaĢlarının astında çayırda oynar keterdik.
Atammınan barabar ketgendik bu coldun, üken teredin anyagına, Altılar'ga. Birövünde en
süydüğüm itti , KarabaĢtı almak üĢün anav birövünde de termende un eletmege ketgendik. Ketiyatırkende
at arbadı aydagandım. Kelyatırkende de un Ģuvallarının üstünde , betim avzum appaĢık bolgan, uklap
kelgendim.
Karadıgı cerdeki yaĢadıkları aklına kelgen saytın küldü bala. Tikildigi cerden, tömendeki harman
cerine karadı. Bu yerde de düven aydagandı, atlardı gıdırtgandı, guzulardı bakkandı. Bu harman ceri
Zübüyde Aye' din bavının tibindeydi. Avıldan Karadınmıydı harman cerinin onunda Erecep Ata' dın bavı
bardı. Uzak bolganından bolsa kerek, o bavga cüzüm kırkızlamaga ketbeytandık. Bir de iĢinde meyve
terekleri bolmaganına heralde...
Erecep Ata' dın bavının on betindeki töbe, avuldun mezarlığı. Mezarlıktın canından köyge kirmek
üĢün col geĢedi. Guludan Ģıgıpda sırasımınan Yayla, Mandıra ve YaraĢlı köylerini geĢge kadar cer boyuna
cükseledi. En son cükseldiği cer mezarlıktın bolduğu töbe. O töbedin devamı Sidametli.
O coldan avulga kiryatırkende mezarlık onunda ; sol bıyagında da Dalluv Ata' dın üyü bar – simdi
Dalluv Ata’ man BektaĢ Abiydin üyünün canında Hacı Sabır Ata' dın cangı yasadıgı üy bar - , bu üylerdin
cogarında da Erecep Ata' dın üyü bardı. Col mezarlıkdı geĢken sona köydün iĢine taman on betge kıvrılıp
baratandı. Kıvrılmadan tam karĢı bette Ali Gazi Ata' man BekiĢ Aye’din üyü bardı.
Üylerdin hepsi kerbiĢten, tısları ak kireĢmen sıvalı. Nav ayttıgım üylerden bır tek Erecep Ata' dın
üyünün aldında bırkaç kiĢikiy agaĢ bar. Anav birövlerinde ne agaĢ bar ne de baska yeĢillik. Hep kaya tolu.
Avuldun anyagındaki üylerde azda bolsa kene agaĢ bar.
ġeĢmedin cogarında, Hayati Abiydin üyü, onun canında da hasan Ata2 dın,GümüĢlerdin üyleri bar.
Ali Gazi Ata' dın üyünün arkasında avıldın eski okulu bar. Bız sıpta okulga baslaganda o üyden bızma
cerde, bir köz odası bolgan üyde okugandık. Okulga ayetüvden kiretandık. KiĢikiy biĢiydi. Ġçgerdeki odası
birtikiy ükendi. Eki terezesi bardı, birövü tavga anav birevü tömenge, avulga karaytandı. ĠĢkerisi karangı
bolurdu. Ceri toprak bolganına bazı künler iĢinde ot pitkenini körürdük. Sosu bizge gocaman cerdey
keletandı. ġimdi ketip karasak o kiĢikiy cerge kaydiy sıyganmız dep aĢuvlanırdık.
Aldında gavak agaĢından uzun bır tayak bardı, bayrak asatandık oga. Pek aklım ermeydi amma
kenede mıtmapman. Ġlyas Hoca bardı, bizdi okutatan. Ġlyas Hoca, özü köylümüzdü. Bır zaman sona o
üyden bızma okuldan tasındık. O üyde AĢuv Aye‟din halı tezgahıda bardı. Halı togurdu gızlarımınan.
Nogaytürk – 8 4
K ÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
Col ĢeĢmeden sonra az ta cükselip sol betge kıvrılıp Ģıgadı. Az anyagında coldun onunda, tömen
bette, köydün iĢindeki tek ĢeĢme bar. Tömeninde baĢkalar, bakĢalardın tibinde ağaĢlar kora boyunca
yükselediler perdedey.. Kene coldun kıvrıldığı cerdin karĢısında Ġbram Ata' dın üyü bar. Rayme Ayem‟ men
balları oturup tururlardı. Coldun sol betinde ĢeĢmedin karĢısında Necatıp Ata' dın üyü körünedi. Gocaman
avlusunun iĢinde aranı samanlıgı bardı. Bikesi Nazire Aye. Nazire Aye‟ din ayyamay balası bardı. Balları
Mırat en köp emmı ulu Özgürmen oynaytandı.
Avuldun balları camidin aldında toplasır, ay kördüm alla, mık, saklambaĢ, uzun eĢek ta mıttığım bir
köp oyun oynap tururlardı. Ala Mamet‟ din balası Özgür, Erecep Ata‟ dın ulu Tamer, Necatıp Ata‟ dın ulu
Mırat, AĢay Ata‟ dın ulu Tacettin, Sadık Ata‟ dın ulu Amet, Fevzi Ata‟ dın ulu Selver, Ġbram Ata‟ dın ulu
ġenol, ta bir o gadar ta akran bolgan bala…
Coldun kıvrılıp düzlükge Ģıktığı cerde köydün camisi bar. YeĢil boyavlı, tek minareli tek katlı.
Camidin arkasında alasada, AĢay Ata‟ dın üyü turadı. Bakuv Aye, AĢenede tandırdın basında bazlama
yasapyatırı. Kokusu da bir keledi ki, kaydiy… Kene coldun sol betinde Mavult Dayı' dın üyü, onun arka
betinde, Hacı Abdulla Ata' dın, Hacı Sadık Ata' dın üyleri, aranmınan agıl ve samanlıkları bar. Mavul Ata‟ dın
üyünün onunda Ramazan Abiy‟din üyü bar. Bu üylerdin aldında da agaĢ cok kene.
O camidin bolgan ceri avuldun meydanı bolatandı. ġerĢici kelgende sıpta o cerde turur, abrasındaki
malardı aĢar, avuldun ne gadar bala Ģagası bar bosa, bikeler gızlar cuvurup kelirdi. Bala Ģaga atdın tarttıgı,
Ģacdan yasalgan, kapalı cüksek at arbasının etrapını sarıp ĢorĢuytandı. ġerĢici Ethem Ata bıryaktan
bikelerdin “ Nav kaĢ gayma, anav birövü kaĢ gayma “ dep sorganlarımınan uğraĢıp tururdu bır yaktan da
ballarmınan… Köbü para bermeytandı zaten. Üylerden Ģinikminen arpa biyday akelip tartıp beretandılar.
KarĢılığında da ne keletan bosa, ne kerek bosa onu alatandılar.
Aynı kene Cengiz Aytmatov‟du “ Ak Kemi “ kitabındakindey, ĢerĢicidin colunu közleytandık bala
Ģaga… Mezarlıktın astından akırın akırın kelgenini gördükmüydü cuvurup üyge barıp anamızdın
peĢtemaline cabısırdık, “ Ana, ata bir Ģinik biyday ber, Etem Ata keldi, tez bol cetiĢeyik “ derdik. O kelgende
de keĢiboynuzu, lokum, püsküt, sekerli leblebi alıp ciytandık.
O cerde bir zaman sona Mavult Ata bır bakkal tükkanı aĢgandı. ĠĢinde satılıyak Ģiyden köp, arpa
biyday bardı. Köyde yaĢaytanlar para cerine tükkandan ne alıyak bosalar cerine Ģinik Ģinik biyday
beretandılar.
O meydandan cürüdünmü sol bette Kocadın üyü bardı. Köp sona yasaldı o üy. On betinde, AĢay Ata‟
dın üyünün arkasında coldun üstünde ÜĢler Ata‟ dın üyü bardı. Onun canında H. Sabri Ata‟dın üyü bar… O
üydün sonunda tömenge bir col ta tüserdi. O col ġükrü Ata‟ dın üyüne Ģıgardı. Heman canında da Faik Ata‟
dın üyü bardı. Avelden ġükrü Ata‟ dın üyünün cakınında Hamit Ata‟ man Hacı Sadık Ata‟ dın, Erecep Ata‟
dın üyleri barken.
Nogaytürk – 8 5
K ÖYÜMÜZ
Hakan BENLĠ
ġükrü Ata‟ dın üyünün anyagında, coldan bette Ġlyas Hoca‟dın üyü bardı. Bizim ilkokuldan hocamız
edi. Onun canında sıralı bolgan üylerde Hamza Ata‟ mınan Remzi Ata‟ dın üyleri tizliydi. Avuldun iĢinden
keĢetan colman barabar cürügende, Hamza Ata‟ dın üyünün aldında, coldun on betinde eski mezarlık
bardı. Mezarlıktın Ģevrelegen koradın pittiği cerden sona baĢkalar baĢlaytandı, birtikiy ta tömende.
Mezarlıkdın bolgan yerde coldun sol biyagında Cakıp Ata‟ man Zübüyde Aye‟ din baĢkasımınan üyleri
bardı. Gocaman bır bakĢaydı. ĠĢinde ĢeĢit ĢeĢit meyve bardı. Alma, armıt, ceviz, badem, kayısı, kiraz,
viĢne… Bahar boldumu her birövü ĢeĢeklenir, cazında salkım saĢak meyve beretandılar. BakĢadın iĢinde
ĢeĢit ĢeĢit güller bardı gızıl, ak, pempe… Aynı bakĢa iĢinde Cakıp Ata‟ dan baska, ulu Memet de
oturatandı. Bikesi Gülperi, balası…
Cakıp Ata‟ dın üyünden sona, H.Kamil Ata‟ dın üyümünen aynı bakĢa iĢindeki Fevzi Ata‟ dın üyü
bardı ki, bu avuldan Ģıgyatırkendeki son üydü.
Sosu aytganımız col, avıldın iĢinden geĢyatırkende en son bu üydün aldına barırdı. Bu üylerdin
tömeninde bır ĢeĢme ta baredi. KiĢikiy kurnası tolu tolu su agardı, Olukları sumunan tasardı. Arka beti
Ģayırlıktı. O Ģayırlıktın üstüne sonadan avıldın cangı okulunu yasap saldılar. Bizde O eski okuldan Ģıgıp bu
cangı okulda okuma baslagandık. Okuldun tibinden bu aytganımız col geĢerdi. Coldun üstüde
Cogaramandı….
Cakıp Ata – rametli – annatatandı, avelden bizim Nogaylar Moskoflardan kaĢıp Ģıgıp kelgenler bu
yaka taman. Anlatır anlatır üyretmege ĢalıĢırdı belkide kiĢikiy torununa. Torunu Tinlemegen ki heĢ birövü
aklında kalmaptı. Akalarının Moskoftan Ģıkkanlarını, ne üĢün kaĢtıklarını, kayerlerge uvrap, kayerlerde
neler ettiklerini anlatatandı. Aklında kalganına köre, Ta Rumanyalarga ketgenler, o cerlerden Osmanlıga
sıgınıp Angaraga kadar tüsgenler. Ulusta birigip toplasıp, kerisin keri baska cerlerge dagıtganlar.
Karamzalıda kalganlar bıraz, sona Köstengilge kelgenler. Bırazı Köstengilde kalgan, kalmaganlarda
Sidametlidin simdiki cerine Ģıgıp begengenler. Begendikleri cerde konaklap Eki gardaĢtın atını salganlar ;
Siyid Amet.
Nogaytürk – 8 6
TAZĠYELERĠMĠZ
Sevim KAYA
AyĢe TEKYILDIZ
Ankara-ġ.KoĢhisar - KIRKKUYU Avılından
Sevim KAYA Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye
Allah'tan
rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah
rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Konya – Kulu - KÖSTENGĠL (Boğazören )
Avılından AyĢe
TEKYILDIZ Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye
Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Hidayet ÇAKIR
Nuriye YELTEKĠN
EskiĢehir – Alpu – RIFKIYE Avılından
Hidayet ÇAKIR Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Ankara-ġ.KoĢhisar
–
DOĞANKAYA
(Karakura) Avılından Nuriye YELTEKĠN
Hakk
'ın
Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye Allah'tan rahmet, kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Ümit ÇAKIR
Havva ÇATALKAYA
Konya–Kulu-KÖSTENGĠL
(Boğazören)
Avılından Havva ÇATALKAYA Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye
Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
EskiĢehir – Alpu – RIFKIYE Avılından
Ümit ÇAKIR Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk – 8 7
Nogaytürk Dergisi
TAZĠYELERĠMĠZ
Ġsmedullah ALTAġ
Sultan ÖZAT
EskiĢehir – Alpu – RIFKIYE Avılından
Ġsmedullah ALTAġ Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Ankara-ġ.KoĢhisar – ġEKER Avılından
Sultan ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye
Allah'tan
rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah
rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Nogaytürk Dergisi
ġemsettin DAKAK
H. Hamza POLAT
Ankara-ġ.KoĢhisar - AKĠN Avılından
ġemsettin DAKAK Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Ankara-ġ.KoĢhisar - AKĠN Avılından H.
Hamza POLAT Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Naciye DEMĠR
Naide ALTINTAV
Ankara-ġ.KoĢhisar - AKĠN Avılından
Naciye DEMĠR Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye
Allah'tan
rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah
rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Ankara-ġ.KoĢhisar - AKĠN Avılından
Naide ALTINTAV Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye
Allah'tan
rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah
rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Nogaytürk – 8 8
TAZĠYELERĠMĠZ
Hüsniye AYTAR
Ġlhan TANRIBAK
Ankara-ġ.KoĢhisar
–
DOĞANKAYA
(Karakura) Avılından Hüsniye AYTAR
Hakk
'ın
Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye Allah'tan rahmet, kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
EskiĢehir – Alpu – RIFKIYE Avılından
Ġlhan TANRIBAK Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı
ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Mustafa ÇETĠN
GülĢen ÖZAT
Ankara-GölbaĢı
–
AHĠBOZ
(Aboz)
Avılından Mustafa ÇETĠN Hakk 'ın
Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhuma
Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Ankara-ġ.KoĢhisar – ġEKER Avılından
GülĢen ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhumeye
Allah'tan
rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına
baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah
rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
H. Sabri BERK
Hayrullah AKSOY
Konya – Kulu - SEYĠTAHMETLĠ
( Sidametli ) Avılından H. Sabri BERK
Hakk
'ın
Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhuma
Allah'tan
rahmet,
kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet
eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Konya -Kulu – AĞILBAġI ( Mandıra )
Avılından Hayrullah AKSOY Hakk 'ın
Rahmetine
kavuĢmuĢtur.
Merhuma
Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk Dergisi
Nogaytürk – 8 9
Nogaytürk Dergisi
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
NOGAYBĠKE
EDĠTÖRDEN
ĠÇĠNDEKĠLER
Hakan B E N L Ġ
Nogay Gelenekleri
Sakınma Geleneği
Necdet ÖZEN…………………………
03 - 04
Yazar Sayfası
Avrupa „ da BaĢörtüsü
Rukiye TEKER ………………………
05 - 06
El Sanatları
El Sanatları
Kader Tanatar HOġGÖREN ……………
07
Çocuk ĠletiĢimi
Bala Tuvduktan Sona
Nogaybike …………………………
08 - 09
……………………
Bu sayıda basit bir içerik ile
sunacağımız bu eki gelecek sayıda
neredeyse tam bir dergi formatında
sunmayı ümit etmekteyiz.
10 - 11
12 - 13
Sevgiyle kalın.
Nogay Mutfağı
Kasık Börek
NogayBike
Dergimizin geçen sayısında dergiye
ek olarak NogayBülten‟ i eklemiĢtik. Bu
sayımızda NogayBülten‟ i dergiden ayrı
olarak tasarladık. Bu sayımızda yine
dergimiz içerisinde anne, kadın ve çocuklar
ile ilgili yazıları NogayBike Dergisi‟ nde
toparlayacağız.
Gelecek sayıda genç kızlarımıza,
kadınlarımıza,
annelerimize
ve
çocuklarımıza, kendilerinin yazmıĢ olduğu
yazılar ile ulaĢmak istemekteyiz. Dolayısıyla
genç kızlarımızdan, Nogay kadınlarımızdan
ve çocuklarımızdan bu dergi için yazılar
yazmasını
içeriğini
kendilerinin
doldurmasını diliyoruz.
Çocuk Sağlığı
Çocukluk Çağında Obezite
Dyt. Ġpek CĠRĠT ……………………
Dergimiz Nogaytürk, kısıtlı imkanlar
ile kendi çapında farklı bir Ģeyler yapmak
arzusunda. Bunu dergimizi takip edenler
fark ediyor olmalılar. Her sayımızda farklı
bir içerik, farklı bir sunumla dergimizi
zenginleĢtirmek ve sizlere daha güzel bir
dergi sunmak arzusundayız.
Nogaybike – 0 2
NOGAY
GELENEKLERĠ
Necdet ÖZEN
Unutulmaya yüz tutmuĢ ve belki de artık uygulandığını bilen genç neslin kalmadığı
geleneklerimizden birisi de Nogay aile yapısındaki geleneklerimizden aile içindeki
bireylerin birbirlerine karĢı davranıĢ ve saygıları ile ilgili olanlardır.
Unutulmaya yüz tutmuĢ ve belki de artık
uygulandığını bilen genç neslin kalmadığı
geleneklerimizden birisi de Nogay aile yapısındaki
geleneklerimizden
aile
içindeki
bireylerin
birbirlerine karĢı davranıĢ ve saygıları ile ilgili
olanlardır. Burada sadece damat ve geline
uygulanan sakınma konularını ele alalım dedim.
öpmesi ile son bulur fakat yine elini öptürüp,
yanında konuĢmasına izin veren büyük de geline
bir hediye alırdı. Kaynataya konuĢmama ise çok
daha uzun sürer ve kaynata gelinin kendisi ile ve
yanında baĢkaları ile konuĢmasına izin verirse yine
diğerlerinde olduğu gibi gelinin el öpmesi ve
kaynatanın da durumuna göre giyecek veya bilezik
veya inek koyun koyun gibi hediyeler vermesi ile
Genelde aynı toplumda bulunmamız ve dıĢ gerçekleĢirdi.………………………….
evliliklerin
yaygınlaĢmadığı
dönemlerde,
evlenmelerde yine aynı köy veya yakın Nogay Buraya kadar anlatmaya çalıĢtıklarımız, gelinin
köylerinden olduğu için tarafların birbirleriyle ailedeki erkek olan büyüklerine karĢı sadece
karĢılaĢmaları pek tabii idi, niĢanlılık devresinde konuĢmayarak saygı gösterme geleneği olup,
gelin adayına damat tarafının büyüklerinden kocasının yakınları olan ve kocasından küçük erkek
sakınma pek uygulanmasa da yine topluluklarda ve kız çocuklarına da isimleri ile hitap etmeyip,
bir araya gelinmemesine dikkat edilirdi. Damat erkek olanlara genelde (savle, Ģelebi, sokta, mırza,
adayı ise niĢanlısı olan kızın kendisinden büyük kence, kıray) gibi isimlerle hitap eder ve görümce
akrabalarının yanına gelemez, sokakta karĢılaĢırsa veya görümce konumundakilere de (aruvkız,
mutlaka yolunu değiĢtirir ve toplulukta bir arada totaykız, kencekız, karaĢaĢ) gibi isimlerle hitap
bulunamazdı. Bu sakınma, düğün yapılıp evlilik ederdi. Kocasının büyük akrabası olan kadınlara da
gerçekleĢtikten sonra bir hafta veya on gün gibi yine isimlerini söylemeyip, (aptem, totam,
kısa bir sürede kız tarafının damat ve kızlarını kartabam, ayyem) gibi yerel kullanılan isimler
yakın akrabaları ile birlikte yemeğe davet (kiyev söylerdi.
Ģakırma) etmeleri ve damadın el öpmesi ile son
bulurdu. Gelin ise; kaynatası, kaynanası, kocasının Bunu, Sayın Doç. Dr. Ufuk TAVKUL‟un yazdığı
büyük ağabeyleri ve yine kocasının yakınları olan KAFKASYA GERÇEĞI isimli kitabı okurken, Kafkas
ve
kocasından
yaĢça
büyük
erkeklere halklarından olan Karaçay-Malkarların aile içi
konuĢmadığı gibi onların yanında da konuĢmazdı. geleneklerindeki sakınma bölümünde dikkatimi
Ev iĢlerinde birlikte çalıĢtıkları için olacak ki çektiği için yazıyorum. Karaçay Malkar Türkleri ile
kaynanası ile konuĢması pek uzun sürmez, dil birliğimizin var olduğu bilinmektedir. Diğer
evliliklerinin 5-6 ay veya birinci yılında kaynanası geleneklerimizden sakınma geleneğinin de bu
yanında konuĢmasına izin verince, geline elini derece
örtüĢmesi,
köken
olarak
Kırım
öptürür ve durumuna göre çeĢitli giyecek vs. gibi yarımadasının kuzeyinde göçebe ve yarı yerleĢik
hediye alırdı. Kocasının büyük erkek akrabaları ve bir yaĢam tarzı sürdüren ve bilahare Dobruca
kaynatası ile konuĢma süresi hayli sürer ve bölgesine 1850‟li yılların sonlarına doğru gelip
bunların yanında onlar soru sorduğunda önemli bir yerleĢen ve yine 1890‟lı yıllarda güzel yurdumuza
konuda konuĢacaksa bile önce çocuğuna veya gelerek EskiĢehir ve yöresinde iskan olunan
orada bulunan bir yakının çocuğuna söyler, o atalarımızın uyguladığı bu geleneğimizin belki de
çocuk da büyüğe onun söylediklerini tekrarlardı. erken tarihlerde Karaçay-Malkar Türkleri ile aynı
Evlilik süreleri ilerledikçe, geline uygulanan bu coğrafyada
konuĢma yasağı yine büyüklerin izni ve gelinin el
Nogaybike – 0 3
N OGAY GELENEKLERĠ
Necdet ÖZEN
bulunmamızdan kaynaklanabileceğini düĢünerek
yazmaya çalıĢtım. Aynı kitapta örtüĢen daha birçok
geleneğimiz mevcut olup, bugün için bu tür
geleneklerimiz artık günün Ģartları da dikkate
alındığında, uygulanması mümkün görünmese de
bu gün altmıĢlı yaĢın sonlarını sürmekte olan
benim çocukluğumda köyümüzde tam olarak
uygulandığı ve bizden sonraki nesillerinde bunu
hatırlamaları dileğimdir…………………………….
YaĢça benden büyük veya bu büyüklerinden bu
konuda bilgilendirilmiĢ olanların
da gerek
uygulanan gelenekler ve gerekse yukarıda
belirttiğim isimlerin dıĢında baĢka hitap Ģekil ve
isimler varsa yazmaları, Nogay Türk toplumunun
aydınlatılması
bakımından
faydalı
olacağı
düĢüncesi ile tutasınız sav bolup savlukman kalınız.
…………………….. ………………………………...
Nogaybike – 0 4
YAZAR
SAYFASI
Rukiye TEKER
Avrupa ülkelerinin bazı ırkcı kesimleri ,Türkiye´deki baĢörtü yasağından dolayı kendi
ülkelerine okumaya gelen genç kızlarımıza tepki gösterse de ara sıra, çok Ģükür devlet dur
demesini biliyor onlara.
Bilindigi üzere birçok Avrupa ülkesinde
baĢörtüsü ( Ġslam ) tanınmasına rağmen hala
cennet ülkem Türkiye´de baĢörtüsü büyük bir sorun
oluĢturmakta.
Peki Hristiyan ülkelerin Ġslam „ a saygı duyup
baĢörtüsüne hoĢgörü ile baktığı bir dünyada ,
çoğunluğu müslüman bir ülkede hala bu sorunun
yaĢanmasını düĢünmemek elde değil tabi ki.
Basında çıkan bir çok baĢörtüsü sorunundan
hepimizin az çok bilgisi var. Onun için onlara fazla
değinmeyeceğim. Benim değinmek istediğim “
Avrupa ’ da yaĢayan bir baĢörtülü öğrenci “ olarak
kendi gözlemlerim ve kendi araĢtırmalarım olacak.
Ġlk önce çoğunluğunun hristiyan ve katoliklerin
oluĢturduğu bir ülkede , onların üniversitesine hiç
bir sorun olmadan baĢörtümle girmem gerçekten
büyük onur ve gurur verici bir duygu. Ve
baĢörtülüyüm diye hiç kimsenin dıĢlamadığı, aksine
sempatiyle
baktığı,
derslerde
yanyana
oturduğumuzda gayet normal sohbet ettigi bir
yabancı ülkede okumak çok güzel bir duygu. Ama
insanın çogu zaman zoruna gitmiyor degil , kendi
ülkende tabiri caizse adam yerine koyulmadığın ,
üniversitelere alınmadığın, kamusal alana ayak
basamadığın aklına gelince , iĢte bu insanin zoruna
gidiyor.
Üniversitede bir çok arkadaĢım var, aileleri
Türkiye´de tek baĢlarina çekip gelmiĢler dilini ,
örfünü , adetini bilmedigi bir ülkeye. Peki diyorum
nedir sizin buraya geliĢ amacınız, ailenizden ayri
garip kuĢlar gibi yaĢamanızın sebebi ?
“ BaĢörtüsü sorunu “ diyorlar , içim acıyor...
Burada üniversitede okumak eğer oranın dilini
bilmiyorsan gerçekten çok zor . Derslerin stresi ayrı
, anlamamanın stresi ayrı , anlamadiğin icin dersleri
verememenin derdi apayrı …
Hepsi kahrediyor aslında Türkiye´de ki bu düzene ,
Ģimdiye diyorlar, ben ülkemde olsaydım kendi
anadilimde okusaydim çoktan üniversite
mezunu olmuĢtum bile , Ģimdi burda önce yabanci
dili öğren, çalıĢ , çabala sonra gücün yetiyorsa hala
okumaya devam et...
Yazık diyorum geçen zamana çok yazık ...
Avrupa ülkelerinin bazı ırkcı kesimleri
,Türkiye´deki baĢörtü yasağından dolayı kendi
ülkelerine okumaya gelen genç kızlarımıza tepki
gösterse de ara sıra, çok Ģükür devlet dur demesini
biliyor onlara.
Ben de merak ettim sordum bir kaç Alman
arkadaĢıma , kimisi üniversitede öğrenci , kimisi
öğretmen;
“ Sizce baĢörtüsü neyi temsil ediyor , sizin için
ne ifade ediyor , ya da sizi herhangi bir Ģekilde
rahatsız ediyor mu ? “ diye.
Aldığım genel cevaplar “ Hayır hiç bir Ģekilde
rahatsız etmiyor, herkesin kendi yaĢam tarzıdır bu ,
dini inançları, buna saygı duymak gerekiyor .“
Yabancı dil öğretmeni olan yakın arkadaĢım
Elisabeth´e soruyorum ; “ Sen birçok yabancı
ülkeden gelen kiĢilere dil öğretiyorsun, bu sayede
bütün ülke insanlarını tanima Ģansın bulunuyor,
baĢörtüsü hakkında ne düsünüyorsun ? “
Nogaybike – 0 5
Y AZAR SAYFASI
Rukiye TEKER
Ama benim ülkemde Ġslamın yaĢandığı , beĢ
vakit ezanın okunduğu bir ülkede, onlar bilmiyor
demek hiç içime sinmiyor açıkcası. Ama dilerim
Rabbim onlara da hidayet versin inĢallah.
Yazıma son verirken , Nisa Suresi‟ nin
örtünme Ayetini sizlerle paylaĢmak istiyorum .
Bir dahaki sayımızda görüĢmek üzere Rabbim yar
ve yardımcınız olsun .
(Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla)
Elisabeth´tin cevabı Ģöyle oluyor ; “ Kendi
Ģahsi açımdan cevaplamak gerekirse baĢörtüsü
kadınları bir tür baskı altına alıyor. Gözlemlediğim
kadarıyla baıörtülü bayanlar ister genç olsun ister
yaĢlı, genel anlamda çekingen ve utangaçlar.
Sınıf içerisinde biraz daha pasif kalıyorlar . Bense
bundan hoslanmıyorum , bir bayan ister açik olsun
ister baĢörtülü, kendini ifade edebilecek Ģekilde
giriĢken olmasını isterim . Bunun haricinde
baĢörtüsünün beni rahatsız ettiği söylenemez.
Onlar dininin gereğini yapıyorlar, buna bizim saygı
duymaktan baĢka yapacağımız birĢey yok. “
BaĢörtümden dolayiı burada ters bir tepki
aldığımda bile inanın hiç bir Ģekilde zoruma
gitmiyor. Neden derseniz, Peygamber efendimizin
duası aklıma geliyor “ Onlar bilmiyor Rabbim ,
bilselerdi böyle yapmazlardı , sen onlara hidayet
ver.“
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini
(harama bakmaktan) korusunlar; namus ve
iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna
olmak üzere, zinetlerini teĢhir etmesinler. BaĢ
örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi
oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeĢleri, erkek
kardeĢlerinin oğulları, kız kardeĢlerinin oğulları,
kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında
bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı
kalmamıĢ (cinsî güçten düĢmüĢ) hizmetçiler, yahut
henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin
farkında olmayan çocuklardan baĢkasına zinetlerini
göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri
anlaĢılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey
müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki,
kurtuluĢa eresiniz. “
Nogaybike – 0 6
(NĠSA SURESĠ 31.AYET)„
E
L
SANATLARI
Kader TANATAR HOġGÖREN
Eski dönemlerde usta çırak iliĢkisi içerisinde devam ettirilen sanat eğilimleri, bugün güzel
sanatlar fakültelerinin yanı sıra kurum ve kuruluĢlarda açılan kurslarla sürdürülmektedir.
Bütün bunlara rağmen el sanatları ürünlerini üreten ustalarımız yok olmuĢ, onların
çalıĢmalarını devam ettirecek yeni ustalar yetiĢtirilememiĢtir
Her millet günümüzde kültür mirasıyla
dünyadaki yerini almaktadır. Halkımızın kültür
ürünlerini, sözlü edebiyatını, gelenek, inanç ve
törelerini, mutfağını, müziğini, kısacası halkın malı
olan eserleri yaĢatmak, kuĢaktan kuĢağa
aktarmak, tanıtmak ve insanlığın hizmetine
sunmak için bir aracıdır el sanatları. Sanat, hayata
tanıklık
etmede
geçmiĢle
ilgili
bağların
kurulmasında en önemli araç olarak bugünde
yerini korumaktadır. Kültür tarihimize tanıklık
açısından el sanatlarının ayrı bir yeri vardır.
El sanatları yaĢanan hayat tarzının
aktarıldığı en önemli araçlardan biridir. Böylece el
sanatları üretildiği çağa kolaylıkla tanıklık eder.
Ġçinde bulunduğumuz çağda, yaĢamımızın her
alanını saran teknoloji çılgınlığı, makineleĢmenin
insan gücünün yerini alması ve el sanatları
ürünlerine karĢı talebin gittikçe azalması
neticesinde son zamanlarda gittikçe bir düĢüĢ ve
azalma görülmektedir. Türk toplumu geleneksel
anlamda birçok sanat dalı üretmiĢ ve geliĢtirmiĢtir.
Üretilen sanat dalları zaman içerisinde çeĢitli
nedenlerle unutulmaya yüz tutmuĢ ve ortadan
kalkma tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmıĢtır. Öyle ki
eski dönemlerde Anadolu‟da her ev adeta el
emeği göz nuru eserler müzesidir. DeğiĢen yaĢam
biçimi ve değer yargılarına bağlı olarak üretimleri
hemen hemen kaybolmaktadır.
.
YaĢadığımız
topraklarda
sonraki
nesillere
ulaĢabilmek ve iz bırakabilmenin en kolay yolu
sanatsal
değerlerimizi
arttırabilmektir. Bizim
kültürümüz geleceğe bırakacağımız en önemli
hazinedir. El sanatlarımız ayrıntılarda gizlediği
inceliği ve zarafeti ile her zaman dünya çapında
hayranlık uyandırmıĢtır.
Eski dönemlerde usta çırak iliĢkisi
içerisinde devam ettirilen sanat eğilimleri, bugün
güzel sanatlar fakültelerinin yanı sıra kurum ve
kuruluĢlarda açılan kurslarla sürdürülmektedir.
Bütün bunlara rağmen el sanatları ürünlerini üreten
ustalarımız yok olmuĢ, onların çalıĢmalarını devam
ettirecek yeni ustalar yetiĢtirilememiĢtir.
El sanatları ürünlerinin üretiminin geliĢtirilmesi ve
yaygınlaĢtırılması;
istihdama,
ekonomide
yaratacağı ve yapılacak ihracat nedeniyle
sağlayacağı döviz girdisine, Türk kültürünün
tanıtılmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına
genel anlamda ulusal yararlarımıza olumlu etkisi
olacaktır. Bunun için üretim ve pazarlama
konularında
araĢtırma,
eğitim
ve
proje
çalıĢmalarına ağırlık verilmelidir
Nogaybike – 0 7
ÇOCUK
ĠLETĠġĠMĠ
NOGAYBĠKE
Balanızmınan gonuĢunuz, onun kaydiy karĢılık beryegini bekleniz. Onun kaydiy karĢılık
bergenini, cevaplarını bekleniz. Onun kaydiy karĢılık beriyegini bilmek, onumunan ta
sonraları kuryagınız iletiĢimge faydalı
boluyaktır. Mıtbanız, balanızdın vücut tilini
anlamaga ĢalıĢın, ellerini kollarını her sallaganda sizge bir Ģiyler aytmaga ĢalıĢatan
bolabilir.
HeĢ bir zaman erken tuv !..
Balanız gonuĢamasa da tuvduğu andan beri
sizimen iletiĢim kurmak üĢün Ģabalar. ĠletiĢim
kurmak üĢün kösterdiği ilk Ģabası ; siziminen köz
közge kelmege ĢalıĢmasıdır, közlerinizdi takip eter,
bazı sesler Ģıkarır ve betinizge karap külür.
Siz de balanızdın bu Ģabalarına karĢılık bermek
üĢün onun közlerine 20 – 25 cm uzaktan
karamaga Ģalığınız, Ģünkü bu mesafe bebeklerdin
körmek üĢün karayabildikleri en aruv uzaklıktır.
Balanızdı cımsak tokunuĢlarmınan okĢap kalınız,
oga köpkere, betine karap külünüz. cırlar,
Ģınlamalar aytınız, onumunan sohbet etiniz.
Bunlardın her birövü bebeklerminen iletiĢim
kurmadın en aruv collarıdır.
Balanızmınan gonuĢunuz, onun kaydiy karĢılık
beryegini bekleniz. Onun kaydiy karĢılık bergenini,
cevaplarını bekleniz. Onun kaydiy karĢılık
beriyegini bilmek, onumunan ta sonraları
kuryagınız iletiĢimge faydalı boluyaktır. Mıtbanız,
balanızdın vücut tilini anlamaga ĢalıĢın, ellerini
kollarını her sallaganda sizge bir Ģiyler aytmaga
ĢalıĢatan bolabilir.
Balanızdın ne etgenini izlep turunuz. Oga bütün
dikkatinizdi berip Ģıgardığı en kiĢiyiy sesdi bile
esitmege ĢalıĢın, sizge berdiği cevaplardı en inĢe
noktasına gadar anlamaga özen kösteriniz.
Bunlardı etmekminen bebeginizmen iletiĢim
kurmadı
üyrenmiĢ
bolursunuz.
Balanızdı
emzirdikten sona onumunan konuĢmaga ĢalıĢınız
Ģünkü karnı toyduktan sona bala özünü rahat ve
hazır hisseter. Ama bu konuda tasalanmanız
Ģünkü bir köp ana baba ballarımınan iletiĢim
kurabilmek üĢün eb aruv zamandı farkına barmay
iĢinden hissetme yetenegi bardır.
Cılaytan balanızdın til geliĢiminin köp kerekli
bolganını
mıtmanız.
Bebeginiz
gonuĢmaga
baslamadan avel sıpta ancak cılap özü ihtiyaĢlarını
sizge
aytabiletandı.
Bunun
üĢün
balanız
cılapyatırkende oga tez cevap bermeniz ,
balanızdın sizge güvenip baylanmasına yardımcı
bolur………………………………………
Cılaytan balanızdın til geliĢiminin köp kerekli
bolganını
mıtmanız.
Bebeginiz
gonuĢmaga
baslamadan avel sıpta ancak cılap özü ihtiyaĢlarını
sizge
aytabiletandı.
Bunun
üĢün
balanız
cılapyatırkende oga tez cevap bermeniz, balanızdın
sizge güvenip baylanmasına yardımcı bolur.
Erken tınlama, gonuĢma
Cıllar avel bebeklerdin aruv esitemedikleri ve
köremedikleri aytılatandı. Bu kün bilinedi ki
gonuĢma ve tınlama ĢalıĢmalarına ne gadar erken
baslanırsa bebekmen özünüz arasındaki bav da o
kadar güĢlü boladı.
Bebeğinizdi tınlamak, onuman aranızdaki bavda
köp önemli bir cerge sayip. Sıptaki künlerde sadece
cılamak olarak körüngen baladın sesi sonraki
künlerde “ men aĢıktım “ veya “ meni calgız
taslamanız, maga karanız “ ga dönüsür. Balanızdı
aruv
bir
etip
tınlarsanız
ne
aytganını
anlayabılırsenız, onumunan
Aruv bir iliĢgidin temelini atmıs bolursunuz.
Bölekteki Balanızmınan GonuĢmak üĢün...
Balanızmınan gonuĢyatırkende oga sevgi tolu
sözcükler
aytınız.
Balanızga
bakırmadan,
sesinizdin tonuna dikkat etip gonuĢunuz. Oga sert
bir sesminen aytmanız. Akırın akırın onuĢunuz,
gonuĢyatırkende balanızdın betine karamaga
ĢalıĢınız. Balanızman
Nogaybike – 0 8
Ç OCUK ĠLETĠġĠMĠ
NOGAYBĠKE
gonuĢyatırkende balanızdın
Ģiylerdi uzak turgutunuz.
dikkatini
Ģegiyik
Kundaktaki balanızmınan gonuĢyatırı ekende
sesinizdi cükseltip, alĢaltıp gonuĢmaga ve
onumunan iletiĢim kurmaga ĢalıĢınız. Köbü zaman
kisilerdin bir bebekminen
gonuĢyatırkende yasadığı bu gonuĢma türü
bebeklerdin ilgisini ve dikkatını köp ta kolay
yakalamanızga caraydı.
GonuĢyatırkende o anda ne casadığınızdı balaga
anlatmaga ĢalıĢınız. Misal “ Ģimdi senin böleğindi
değiĢtiryatırman “ veya “ aksam epteğini
hazırlabyatırıman “ day... GonuĢmalarınızda
bebeginizden neler casadığından da özüne
aytınız. O biĢiy etetan bosa onu özüne aytınız.
Cattıgı cerde kolunu bacağını sallaytan bosa,
balanızga karap “ Ģimdi kolundu , bacagındı
sallaysın “ dep aytınız ya da cattıgı cerden sizge
karap biĢiyler aytmaga ĢalıĢatan bosa, sesler
Ģıgaratan bosa kene közlerinin iĢine karap “ Maga
Ģimdi biĢiyler aytmaga ĢalıĢganındı köremen “
deniz.
Balanız birtikiy ösgende onumunan herĢiy
hakkında gonuĢabilirsiniz. Misal, “ bukün hava köp
aruv, küneĢli, kök parlaydı..” veya “ karnın tok,
Ģimdi yenek ceme sırası mende, menimde
karnımdı toyurmam kerek..”
Üydeki
eĢyalarga
at
takınız.
Balanız
ükenliyatırkende
bazı
Ģiylerdi
barmagıman
köstermege baĢladığı zamanlarda o kösterdigi
eĢyalarga at takınız. “ Nav senin oyuncak
ayuvun, ayuncak ayuvundu tileysin” dep... Bir sene
sona balanız, sizdin oga ayttıgınız bir köp Ģiydi
anlamaga baslar. Bazı ayttıklarınızdı yasamaga
baslar. Misal, “ Kolundu salla” ya da “ bardaktı
maga ber “ gibi.
Balanızdın gonuĢmaga ĢalıĢmasını kisimsemeniz,
onumunan eylenmeniz. Tam tersine balanızdı
gonuĢmak üĢün cesaretlendiriniz.
Balanızmınan barabar resimli kitaplar okunuz. Kitap
okumak balanızman en arüv vakit geĢirmedir.
ġünkü baladın kitap kuyatırkende üyrenyegi
kelimeler köbelir, tili, tınlama yetenegi geliĢir.
Balanızmınan barabar külünüz, 8- 12 aylık
bolganda bala boyna mırıldanır “ mama “, “ dada “
veya “ aka “ dep basit sözcüklerdi aytar.
Balanızman
gonuĢyatırkende
oga
karap
gonuĢunuz, tilini gullanıp baslaganda, her bir
kelimedi söylep üyrengende sizde anlamasa da onı
sıypanız.
Kerekli Nasiyatler :
Balanızman gonuĢmak heĢ bir zaman üĢün
erken tuvdur.
Balanızdın vucut tilini takip etiniz, onun sizge
beriyigi cevaplardı bekleniz.
Balanız til üyrenmesinde cılaması köp
kereklidir.
- Balanız ösdükce, ükenledikce onumunan her
Ģiydi gonuĢunuz.
Nogaybike – 0 9
ÇOCUK
SAĞLIĞI
Dyt. Ġpek CĠRĠT
Çocuğun beslenmesinde amaç normal, sağlıklı büyüme ve geliĢmeyi sağlamaktır.
Büyüme ve geliĢme bebek ve çocukların fiziksel ve zihinsel geliĢimlerinin her ikisi içinde
geçerlidir. Bu nedenle çocukların bedenen sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olabilmeleri
için yeterli ve dengeli beslenmeleri çok önemlidir
Beden yağ ağırlığının yağsız ağırlığına göre
aĢırı artmasına obezite denir. Çocuk, yaĢına göre
olması gereken ağırlığın %2O fazlasına sahip ise
obezite tanısı konur. Çocuklarda yaĢa göre olması
gereken
ağırlık
persentillerle……………………
belirlenir……………………………..
Çocuğun beslenmesinde amaç normal,
sağlıklı büyüme ve geliĢmeyi sağlamaktır. Büyüme
ve geliĢme bebek ve çocukların fiziksel ve zihinsel
geliĢimlerinin her ikisi içinde geçerlidir. Bu nedenle
çocukların bedenen sağlıklı ve zinde bir vücuda
sahip olabilmeleri için yeterli ve dengeli beslenmeleri
çok
önemlidir…………………….
Normal büyümede yağlanma en hızlı yaĢamın
ilk 6 ayında ( %25 civarında) olur. Daha sonra ince
tipli çocuklarda yağ hücresinin ölçüsü azalırken toplu
çocuklarda değiĢmez. Normal çocuklarda 6.ayda
yağlanma artar. Yağlanmadaki bu atrıĢ 5,5 yaĢ
öncesinde olursa 16 yaĢ ve yetiĢkinlikteki fazla
yağlanmanın iĢareti sayılır. Bu yaĢlar yetiĢkinlik
ĢiĢmanlığı için kritik dönemler olarak düĢünülür.
Yapılan bir araĢtırmada 2-6 yaĢ arası erkeklerde ve
2-8 yaĢ arasındaki kız çocularının ağırlıkları %95
percentilin üzerinde olduğunda bu bireylerin 35
yaĢında hafif ĢiĢman olma olaslıkları %20-30
bulunmuĢtur. 9 yaĢa kadar erkek ve 10 yaĢa kadar
kızlarda ise bu oran % 30-40 arasında bulunmuĢtur.
Bu yüzden çocukluk çağında obezitenin önlenmesi
çocukların yetiĢkinlik dönemlerinde de vücut
ağırlıklarının normal olması açısından çok önemlidir
BEBEKLĠK
DÖNEMĠ……………………………….
Büyüme ve geliĢmenin hızlı olduğu dönemlerde
enerji harcaması oldukça yüksektir. YetiĢkin bir birey
için kilogram baĢına 24 kcal enerji yeterken
bebeklerde bu miktar kg baĢına 50 kcal ye kadar
çıkmaktadır. Bebekleri obeziteden korumanın en
güzel yolu ilk 6 ay sadece anne sütü ile
beslenmelerini sağlamaktır. Anne sütü ilk 6 ayda tek
baĢına yeterli olan, bebeğin normal
geliĢmesine yetecek besin öğelerini içeren yeni doğan
ve süt çocukları için en uygun ve doğal tek besindir.
Bebeklerin ideal kilo artıĢları sütün yeterliliğinin
göstergesidir. Çocuğun geliĢimi normal olduğu sürece
6. aydan sonrada ek gıdalara baĢlanmak Ģartıyla
emzirmeye
1-2
yıl
devam
edilebilir……………………………………
Anne sütünün yararlılığı da annenin beslenmesi ile
çok yakından ilgilidir. Kaliteli bir süt oluĢumunu
sağlamak ve bebeğin yeterli beslenmesini sağlamak
için annenin düzenli aralıklarla beslenmesi, her besin
grubundan tüketmesi ve yeterli miktarda su tüketmesi
çok
önemlidir.
Bebeklerin
sindirim
sisteminin
çalıĢması
yetiĢkinlerden farklıdır. YetiĢkinlerin eksine ağızdaki
sindirim bebeklerde çok azdır. Bu nedenle bebeklerde
sindirim midede baĢlar demek yanlıĢ olmayacaktır.
Her bebeğin ise mide boĢalma hızı farklıdır. Bu
nedenle sabit saat aralıkları ile beslemeyi önermek
yanlıĢ olur. Yeni doğan bebeklerde her ağladığında,
daha sonraları ise 2-4 saat aralıkları ile bebekler
beslenmelidir. Anne sütünün sindirimi diğer sıvı
gıdalara göre en kolay olanıdır. Bebekler büyüdükçe
beslenme
aralıkları
uzar.…………...
YaĢ ilerledikçe bebeklerin de ihtiyaçları artar ve
sadece anne sütü ile beslenmek bebeklerin artan
ihtiyaçlarını karĢılamaya yetmez. Bu nedenle ek
gıdalar baĢlanır. Besinlerinin içinde Ģeker ve tuzun
kullanımının bebeklerin damak tadının oluĢmasında
önemli bir yer oluĢturduğuna inanılır. Bu nedenle 1
yaĢına kadar bebekler için hazırlanan besinlerin
içerisine tuz ve Ģeker eklenmemelidir.
Bebeklerde obezitenin oluĢmaması için ek gıdalara
balandıktan sonra bebeklere çiğneme alıĢkanlığının
kazandırılması çok önemlidir. Ġlk baĢlarda diĢleri
olmadığı için, sonrasında ise bebek tarafından
alıĢıldığı için sürekli blenderdan geçirilmiĢ gıdaların
bebeklere verilmesi obezitenin
Nogaybike – 1 0
Ç OCUK SAĞLIĞI
Dyt. Ġpek CĠRĠT
oluĢması için zemin hazırlayabilir. Bu nedenle
gıdaların pütürlü hazırlanması ve bebeğe bu Ģekilde
verilmesi çok önemlidir. Anne sütü ile beraber 6.
aydan 1 yaĢına kadar tüm besinler yavaĢ bebeğe
verilmeye baĢlanmalıdır. 1 yaĢına geldiğinde bebek
tüm yiyecekleri tanımıĢ olması besin seçiminde
ilerleyen yaĢlarda problem çıkarmaması için çok
önemlidir………………….
ÇOCUKLUK
DÖNEMĠ……………………………..
Çocukların büyüme ve geliĢme için ihtiyaç duydukları
besinler yetiĢkinlerin yaĢamak için ihtiyaç duydukları
besinlerden farklı değildir. Miktarları sadece farklılık
gösterir. Bu nedenle her besin grubundan
beslenmesinde bulundurmak çocuklarında sağlıklı
beslenmesi için çok önemlidir. Çocuğun yeterli ve
dengeli
beslenmesi
için
bütün
yiyecek
gruplarından,belirli
miktarlarda
yemesi
gerekir.Günlük
enerji
ihtiyacının
%55-60
ı
karbonhidratlardan ,%15-20 proteinlerden,%30 u
yağlardan (yemeklere ilave edilen yağların yarıyarıya
zeytinyağ+soya veya mısırözü gibi bitkisel yağlardan
oluĢturulması) karĢılanmalıdır.Omega3 ve 6 gibi yağ
asitlerinin temini çocuklarda göz ve beyin
geliĢimini,bağıĢıklık sisteminin kuvvetlenmesini ve
kalp-damar hastalıkları riskinin azalmasını sağlar.
Bunun için lahana, brokoli, karnabahar,semizotu ve
tüm
yeĢil
yapraklı
sebzelerle,
balık,ceviz,fındık,badem gibi yiyecekleri diğer
besinlerin yanısıra düzenli tüketmek gerekir. Anne ve
babalar,çocuğun günlük enerji ihtiyacını düzgün
öğünler Ģeklinde ve her besin grubundan belirli
miktarlarda birarada yedirerek karĢılayabilirler.Tek
tip gıda alımı zararlıdır.Çocuğun bebeklikte anne
sütü ile birlikte zamanında ek gıdalara baĢlamıĢ
olması değiĢik yiyecekleri tüketme alıĢkanlığı
kazandırır Çocukluk çağında obeziteye neden
olabilecek yanlıĢ davranıĢları aĢağıdaki gibi
sıralayabiliriz.
-Düzensiz beslenme , özellikle kahvaltı
etmeme
-Tek tip gıdalarla beslenme
-Hareketsiz, bilgisayar ve televizyona bağlı
YaĢam
Okul ve okul öncesi çağdaki çocuklarda en
fazla görülen sağlıksız beslenme alıĢkanlığı
ve en önemlisi obezitenin nedenlerinden beri
düzensiz
beslenmedir.
Güne
kahvaltı
etmeden baĢlamak, diğer öğünleri de düzenli
tüketmeyip acıktıkça beslenmek ve bu
açlıkları genellikle abur cubur
olarak tarif edilen besin değeri olmayan fakat kalorisi
yüksek besinleri tercih etmek obeziteye ve bir çok
sağlık
problemine
davetiye
çıkartır.
Büyüme çağında zaten her besin öğesine ihtiyaç
oldukça fazladır ve bu besin öğelerinin de ( tüm
vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağ asitleri
vb.) düzenli bir Ģekilde vücuda alınması sağlıklı
geliĢmenin en önemli gereklerindendir. Kahvaltı
etmenin ve öğünlerin düzenli tüketilmesinin çocukları
obeziteden koruması açısında çok önemli görevleri
vardır. Özellikle sabahaları kahvaltı ile güne baĢlamak
insülin salınımını düzenler. Bu da gün için de fazla
besin tüketilmesine dolayısı ile obeziteye engel olur.
Öğün aralarının çok uzun olması da çocukları
atıĢtırmaya iter. Bu nedenle de uzun olan öğün
aralarında çocuklara süt, meyve , peynir+ ekmek gibi
alternatifler sunulmalıdır. Uzun olan öğünlerin
arasında bir ara öğün yapmak ana öğünde fazla besin
alımına
engel
olur………………………...
Bebeklikten sonra çocukların damak tadının geliĢtiği
ve zevklerinin oturduğu dönemdir. Gennellikle tüm
çocuklar karbonhidratlardan zengin gıdalar çok
severler. Tatlılar, çikolatalar, makarna ve pilav gibi
karbonhidratlı besinler çocukların favorileri arasında
yer alırlar. Öğünlerde seçim çocuklara bırakıldığında
genellikle bu tür bir besini seçerler. Fakat geliĢmenin
sağlıklı bir Ģekilde sağlanması için tüm besin
gruplarından tüketmek gereklidir. Bunu da sağlamak
ebeveynlere düĢmektedir. Bazı öğünlerde çocuklara
alternatif sunmadan yemek verilmelidir. Zorlama
olmaksızın
ama
özellikle
örnek
davranıĢlar
sergileyerek çocuğun bu besinleri tüketmesi
sağlanmalıdır. Hareketsizlik ise 2000 li yılların hem
yetiĢkinleri için hemde çocukları için obezite
açısından büyük bir tehdittir. Hareket vücudun enerji
harcamasını
artırmanın
yanı
sıra
sindirim sisteminin iyi çalıĢması, alınan besinlerin
biyoyararlılığının artması açısından çok önemlidir.
Evden asansörle aĢağıya inip, kapı önünden
servisle okula giden ve okuldan aynı Ģekilde
geldikten sonra uzun zamanını bilgisayar ve
televizyon baĢında geçiren çocukların enerji
harcamaları oldukça düĢüktür. Bu nedenle
çocukların televizyon seyretme süreleri ve bilgisay
baĢında geçirecekleri süre kısıtlanmalı harekete
yönlendirilmelidirler.
Nogaybike – 1 1
NOGAY
MUTFAĞI
NOGAYBĠKE
Nogay mutfağının en önemli yemeklerinden biri olan Kasık Börek, aynı zamanda Nogay
mutfağının temelini oluĢturan hamur iĢine en iyi örneklerden biridir. Hamur Nogay mutfağında
çeĢitli Ģekillerde kendine yer bulurken, Kasık Börekte çok daha farklı bir Ģekilde lezzetlenir.
Yemek olarak sunduğumuz Kasık Börek, temelinde bir çorba olarak sınıflandırılabilir .
Nogay mutfağının en önemli yemeklerinden
biri olan Kasık Börek, aynı zamanda Nogay
mutfağının temelini oluĢturan hamur iĢine en iyi
örneklerden biridir. Hamur, Nogay mutfağında
çeĢitli Ģekillerde kendine yer bulurken, Kasık
Börekte çok daha farklı bir Ģekilde lezzetlenir.
Yemek olarak sunduğumuz Kasık Börek,
temelinde bir çorba olarak sınıflandırılabilir.
“ Kasık “ „n Türkçe karĢılığı kaĢıktır. Bu
yemeğe Kasık Börek denmesinin nedeni
muhtemelen, Ģekli itibari ile kaĢığa benzemesi ve
aynı zamanda kaĢıkla yenilmesi ve kaĢığı tam
olarak doldurmasından kaynaklanmaktadır.
Nogay kültüründe yemekler yerde, “ sini “
“ sıpra” adı verilen yer sofralarında yenmektedir.
Aile bu sini çevresine bağdaĢ kurarak yemeğini
yer. Hamur iĢleri çoğunlukla tabaklarda değil,
ortada servis edilir.
Evde, elde yapılan Kasık Börek bu sininin
tam ortasına gelecek Ģekilde, büyükçe bir tepsinin
içerisinde,
soslanmıĢ
ve
sıcak
olarak
sunulmaktadır.
HAZIRLANIġI
Mayasız hamur yapılır. Bir kilo un, iki su
Resim - 1
bardağı su, bir çorba kaĢığı silme tuz, yumurta
karıĢtırılıp yoğrulup hamur yapılır.Hamurun kulak
memesinden biraz daha sert bir kıvamda olması
gerekmektedir.
Hamur hazırlandıktan ve dinlendirildikten
sonra oklava ile açılır. Göz kararı belli bir kalınlığa
eriĢinceye kadar açılan hamur, daha sonra bıçak ile
mümkün olduğunca eĢit Ģekilde kare olarak kesilir.
HAMUR ĠÇĠNĠN HAZIRLANMASI
RendelenmiĢ soğan, kıyma ,tuz,karabiber
karıĢtırılır. Burada malzemeler hakkında ölçü
vermiyoruz, zira hamurun içine ne kadar malzeme
konulacağı yapan hanım tarafından göz kararı
belirlenmekte.
Malzeme hazırlandıktan sonra, kare
konulmaya baĢlanır. ( Resim – 1 ) Ġçine malzeme
konulmuĢ olan hamurlar üçgen Ģeklinde katlanır ve
uçları açılmayacak biçimde bastırılmak suretiyle
birleĢtirilir.
Burada önemli olan içine konulmuĢ olan
malzemenin, üçgen haldeki hamurun içini yeteri
kadar doldurmuĢ olmasıdır. ( Resim – 2 )
Resim - 2
Nogaybike – 1 2
NOGAY
MUTFAĞI
NOGAYBĠKE
Bir tencerede su kaynatılır ve içerisine
belirli miktarda tuz ve yağ katılır. Daha sonra
kaynayan suyun içerisine hazırlanmıĢ olan
hamurlar atılır.
Suya karıĢtırılan yağ, hamurların birbirine
yapıĢmasını engellemek içindir.
Tencerede 15 dk. Kadar piĢen hamur,
tadına bakıldıktan ve kıvamına geldiğinden emin
olunduktan sonra ocaktan alınır ve büyükçe bir
tepsiye aktarılır. ( Resim – 3 )
Hamur iĢini tepsiye aktarmadan veya
aktardıktan hemen sonra üzerine dökeceimiz
sosunu hazırlarız.
Resim - 4
Resim - 3
Resim - 5
SOSU :
Bir tava içerisine yeter miktarda yağ dökeriz. Yağ kızdıktan sonra içerisine kırmızı toz biber ve pul
biber ilave ederek karıĢtırırız.
Bu sırada, tepside hazır halde bekleyen Kasık Böreğimizin üzerine birkaç kaĢık yoğurt dökerek
güzelce karıĢtırırız. ( Resim – 4 )
Daha sonra hazırladığımız biberli yağ sosu henüz sıcakken, tepsi üzerinde gezdirerek boĢaltırız.
Sosu da ilave edildikten sonra tekrar bir kez daha karıĢtırarak servise hazır hale gelir. ( Resim – 5 )
Afiyet Olsun.
Fotoğraflar : Necla GönlüĢen - Nafiz GönlüĢen
Nogaybike – 1 3
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
NOGAYCAS
Editörden
ĠÇĠNDEKĠLER
Hakan B E N L Ġ
Nogay Forum
Nogay Forum
M. Burak TaĢkıran…………………… 0 3 - 0 4
Nogay Forum
Nogay Tarihi Üzerine Bir Yorum
Elif YILMAZ
……………………… 0 6 - 0 7
ġiir
Aynı Gökyüzüne Bakar Gönüller
Erhan ÇAĞDAġ ……………………
08
Yazar Sayfası
Yol
Hakan BENLĠ ………………………
09
ġiir
Adım Nogay, Aslım Nogay,
Yolum Nogay
M. Burak TAġKIRAN ………………
1 0 - 11
Yazar Sayfası
Nogayca
Hacer TAġYARAN ………………… 1 2 - 1 3
Gençlik
Gençlerde SMS Çılgınlığı
Hacer TAġYARAN ………………… 1 4 - 1 5
Gençlik
Gençlerin Yeni Hastalığı Cep Telefonu ve
Mesaj ; Cepte Kaybolan Çocuklar
Halis ÖZERK
.....………………… 1 7 - 1 9
Müzelerimiz
Konya Mevlana Müzesi
NogayCas …………………………
20 - 23
Nogaytürk Dergisi‟ nin temellerini
atanlar gençlerdir. Eğer Nogaylara özgü,
çoğu yazısı Nogayca olan, Nogay
tarihine, kültürüne katkı sağlayabilen bir
dergi var ise, bunu baĢaran gençlerdir.
Hemen her yazıda gençlerden
bahsederken gençlerin seslerini daha gür
duyurabilecekleri bir ortam, bir zemin
hazırlayamıyor isek bu tamamiyle bizim
düĢüncesizliğimizdir.
Gücünü
gençlerden alan bir
derginin kendisine güç veren gençleri
görmezden
gelmesi
elbette
beklenilemezdi. Uzun süredir aklımızda
olan ancak bir türlü hazırlamaya fırsat
bulamadığımız yenilikleri sunmak adına,
sizlere bu sayımızda NogayTürk‟ ten
bağımsız bir dergi hazırladık. NogayCas.
Bu ilk sayıda elbette birçok
eksiklikler olacak. Ancak ikinci sayıda
sizlerin yollamıĢ olacağı yazılar ile, özgür
bir platform içerisinde herkesin sesini
duyurabileceğimiz bir gençlik dergisi
hazırlamayı umuyoruz. Ġçeriğini yine
sizler
belirleyin.
Müzikten
sanata,
edebiyattan,
sinemaya...
Kültürel
haberlerden, her sayıda yeni ve farklı
konular ile, köĢe yazılarıyla, sunulan
fikirlerle
bir
dergi
oluĢturalım
arzusundayız.
Sevgilerimizle.
NogayCas – 0 2
NOGAY
FORUM
M. Burak TAġKIRAN
Nogay köylerinin gençlerini bir araya getirip kaynaĢmayı, dostluğu,
paylaĢmayı ve en önemlisi kültürümüzü öğretti bizlere.Öyle ki; Nogay
olmayan pek çok insan bile yaptığımız iĢe ilgi duydu, beğeni gösterdi.
Değerli okuyucular ilk öncelikle bize böyle bir yayında buluĢma ve sizlere ulaĢma imkanı sunan
bu iĢe gönül verip uğraĢan bütün arkadaĢlara can-ı gönülden teĢekkür ederim ve muhabbetler dilerim..
Günümüzde Nogay Türkleri adına birçok iĢ yapılmakta ve önemli adımlar atılmakta.Bu
faaliyetlerin bir kısmı hüsran, bir kısmı ise çok olumlu neticelenmekte.Nogay Türkleri‟nin daha ileriye
gidebilmesi, birleĢmesi ve kalkınmasını hedefleyen bizler de bu yapılanmaların her evresinde yer
almaya çalıĢtık.Fakat ne kadar üzücüdür ki; günümüz dünyası hepimizi hayatımızı idame ettirebilmek
adına sürekli meĢgul etmekte!ĠĢte tam da böyle bir zamanda NOGAY FORUM diye bir oluĢum baĢ
gösterdi…
Kanaatimce tamda Nogaylığımızın yozlaĢmaya yüz tuttuğu bir dönemde ortaya çıktı.BaĢta biz
gençler olmak üzere Nogay Türkler‟inin 7‟den 70‟e pek çoğu bu oluĢuma ilgi gösterdi ve emek
harcadı. Hayatından, zamanından ödün verdi NOGAY FORUM‟lu olabilmek ve kültürümüzü gereken
seviyeye taĢıyabilmek adına.
Ġnancım Ģudur ki; bu oluĢum Ģahsımda dahil olmak üzere pek çok gencimize gereken Nogay
aĢısını verdi.Tatar olmaktan çıkıp Nogay olduğumuz hatırlattı! Zaman zaman buhranlı günler atlattı
ama genel yapısını her daim muhafaza etti. Nogay köylerinin gençlerini bir araya getirip kaynaĢmayı,
dostluğu, paylaĢmayı ve en önemlisi kültürümüzü öğretti bizlere.
Öyle ki; Nogay olmayan pek çok insan bile yaptığımız iĢe ilgi duydu, beğeni gösterdi.Nogay Türkleri
kimdir, kültürü nedir; öğrenmeye çalıĢtı!Geride bırakılan Ģu 4 senede üye sayısı binleri buldu.
Amacımızı ve yapacaklarımızı dünyanın dört bir tarafına bildirdi. Yeri ve zamanı geldiğinde Nogay
Türkleri adına önemli projelere imza attı.Yaptığımız oluĢumun dıĢında hiçbir Nogay Türkü kalmasın
hepsiyle iletiĢim içinde olalım diye rutin aralıklarla bir araya geldik. Ne yapabiliriz, ne gibi yenililer
kazandırırız, kültürümüzü nasıl daim ettirebiliriz diye hep bir fikir alıĢveriĢinde bulunduk. Bilmediğimiz,
anlamadığımız ve yetiĢemediğimiz yerlerde hep Nogay büyüklerinden destek aldık. NogayĢanın
yitirilip giden diller arasına karıĢmasına engel olmaya çalıĢtık. NogayĢa konuĢmayan ve konuĢamayan
birçok gencimiz özünü konuĢmaya baĢladı. Nogaylık gerçeğini kavramaya baĢladık.
Zamanı geldiğinde; gerekli tecrübeye, donanıma ulaĢtığımızda binlerce hatta milyonlarca
Nogay Türk‟ü ile iletiĢim kurabilmek ve sanallıktan biraz olsun sıyrılabilmenin gerekliğiyle dergi
projemizi gerçekleĢtirmek istedik.
Tam da bu safhada Ģu anda faaliyet göstermekte olan derneklerimize ilgili projemizi
sunduk.Gereken ilgiyi göstermelerini ve yardımlarını talep ettik.Yalnız tek endiĢemiz ve isteyeceğimiz
en son Ģey olan ayrımcı düĢünce yapısının duvarları arasında sıkıĢıp kaldık.
NogayCas – 0 3
N OGAY FORUM
M. Burak TAġKIRAN
Projemizi ilettiğimiz derneklerimiz elbette destek oldular.Fakat tamamen rant çerçevesinde
uygun gördüler.Yapılan ve dayatılan bu yanlıĢ tavır bünyesinde de biz NOGAY FORUM‟lu gençlere de
tek bir çare kaldı.Dergiyi hayata geçirmek için gerekli olan bu dernekçilik iĢiydi.Ġstemeyerekte olsa
hayalimizi gerçekleĢtirebilmek adına NOGAY GENÇLERĠ derneğini de kurmak mecburiyetinde kaldık.
Nihayetinde gelinen bu noktada çok kısa bir zamanda gerekli derneği kurduk ve fazla
geçmeden dergimizin ilk sayısını Nogay Türk‟lerinin beğenisine sunduk.GeliĢen olaylara ve yapılan
onca hizmet, emeğe rağmen gereken ilgiyi göremedik.Ortada yanlıĢ giden bir Ģeyler vardı.Yapılan
onca iĢ, koĢuĢturma, harcanan zaman, maddi yetersizliklerle çıkan o dergi gerekli ilgiyi görmedi. Yine
de yılmayan dernek yöneticileri ve yayın ekibi her zorluğa inat 2. sayıyı da yayın hayatına soktu.
Maalesef ki; verilen sözler yerini bulmadı. Çok cüzi bir miktar olan dergi parası bile verilmeye
çekinildi.Takdir edersiniz ki; bu dergiyi yayınlamaya çalıĢan insanlar belli bir maaĢla çalıĢanlardı hatta
pek çoğu öğrenciydi.O kadar üzücüdür ki; göz göre bir organımız kangren olmuĢtu ve tüm vücudu
yitirmeden kesmeye karar verdik bu uzvumuzu.ġimdilerde pek çoğumuzun ilgisini çekmeyen hatta
açıp bakmadığımız sanal bir hale geldi dergimiz!
NogayCas – 0 4
N O G A Y CAS
SADECE ĠSTANBUL‟ DA DEĞĠL ANKARA, ĠZMĠR , KONYA VE TÜRKĠYE‟ DEKĠ
TÜM ĠL VE ĠLÇELERDE UYUġTURUCU DENEME/ KULLANIM YAġI 15‟ E VE DAHA
DA AġAĞISINA KADAR DÜġTÜ. SĠGARA VE ALKOL DENEME/ KULLANIM YAġI DA
UYUġTURUCUYLA AYNI. 15 !..
NogayCas – 0 5
NOGAY
FORUM
Elif YILMAZ
Katliamlara maruz kalmıĢ ve benliğini korumayı baĢarmıĢ olan atalarımızın ruhlarını bir
kez olsun ġad etmek bizim en birinci görevimiz olmalıdır. Nogay Gençlerinin milli hissiyatları
açısından çok önemlidir bu olayları öğrenmek ve bilmek. Hiç olmazsa en azından ben bu
düĢüncedeyim.
Kulağımda müthiĢ bir dombıra sesi, içimde büyük bir heyecan var, ve 19. Yüzyıl Nogay
Türklerini araĢtırmaya nasıl yaĢadıklarını hangi Ģartlar altında hayatlarını devam ettirdiklerini bulmaya
çalıĢıyorum. Nogay Türklerinin en acılı dönemlerine Ģahitlik edenlerin durumu beni kahrediyor. Çok
üzülüyorum onlara tarih sahnesinde gereken değerin…verilmemesine…………………………………….
Kaderimizi değiĢtiren acı olaylara bakmak istiyorsak, Atalarımızın çektikleri acıları yüreğimizde
hissetmek istiyorsak 17, 18 ve 19. yüzyıllarında yaĢamıĢ Nogay Türklerine bakmamız onların
yaĢadıklarını öğrenmemiz gerekir. Katliamlara maruz kalmıĢ ve benliğini korumayı baĢarmıĢ olan
atalarımızın ruhlarını bir kez olsun ġad etmek bizim en birinci görevimiz olmalıdır. Nogay Gençlerinin
milli hissiyatları açısından çok önemlidir bu olayları öğrenmek ve bilmek. Hiç olmazsa en azından ben
bu düĢüncedeyim………………………………………………………………………………………………….
Nogay Türkleri 19. Yüzyıla gelmeden önce önemli bir Türk topluluğuydu. Zamanında bir Hanlık
çatısı altında yaĢamıĢ olsalar da devlet olma yolunda pek ileriye gitmemiĢlerdir. Bu husus hakkında bir
çok tez olsa da bu tezlerin en güçlü olanı devrin Ģartlarına göre Töre gereği devlet kurmanın ancak
Han yani Kağan soyundan gelenlerin elinde olduğu düĢüncesiydi, Eski inanıĢların etkisi bunda
hakimdir, misalen bir Kut AnlayıĢı. Yani bu teze göre Nogayların Törelerine son derece bağlı
olduklarından ötürü DevletleĢme düĢüncesine gitmemeleridir, yani Töreye sadakat iĢin özeti. Altınorda
devleti yıkıldıktan bir süre sonra bir çok hanlık meydana gelmiĢ ve Nogaylar bu hanlıkların içinde ki en
kuvvetli olanlarındandı. Diğer Hanlıklara oranla Askeri gücüde oldukça kuvvete tabii idi. Ama bir türlü
DevletleĢme yoluna gidemediler değil, töreye ve geleneklere bağlılıklarından dolayı gitmedikleri
gerçeğidir. Bu da Nogay Türklerinin milliyetlerine ne derece bağlı olduklarının iĢaretidir.
Nogay Türklerinde akrabalık iliĢkileri son derece kuvvetliydi bundan dolayı da dağılmaları ve
bertaraf
edilmeleri,
dağılmaları
zordu.
Bu
dönemlerde
Nogayların
siyasi
üstünlükleri..de…diğer..hanlıklara..göre..fazlaydı. Bu ihtiĢamlı dönemlerin ardından 17. 18. ve 19.
Yüzyıllara kadar Nogaylar dağılmıĢ katliamlara maruz kalmıĢtır, ayrılması zor görünen akrabalık
iliĢkileri zorla kırılmıĢ, bu olaylarda düĢmanın etkisi kadar kendi içimizdeki otorite boĢluğuda
disiplinsizliği doğurmuĢtur, geliĢi güzel bir mirzayı bile han seçtikleri gibi onu kolayca indirebiliyorlardı
da. Bu günün düĢüncesi ile diyebiliriz ki hem devrim hem darbe. Bu otorite zaafiyeti halkın Han'ı
takmamasına dahi yol açabilecek kadar büyük bir tehlike doğurmuĢtur. Çünkü baĢa geçirilen kiĢilerin
gayet otoriter olması beklenirken bir bakıyorsunuz ki onuda indirmiĢler yerinden. Bu tehlikenin aslı ise
baĢa geçen bir sonraki Han güçlü olsa bile otoriteyi yeniden sağlaması disiplini
yeniden..sağlaması..son..derece..güç..olacaktır.
Bu hususların dıĢında en baĢ düĢmanımız Ruslar bizi dağıtmak için sürekli içimize nifak
sokuyor kardeĢi kardeĢe düĢürüyordu. Kadınları ve çocukları kaçırarak tehditle Ģantajla bizleri kalleĢçe
birbirimize düĢürüyorlardı. Lakin Nogay Türklerinin maruz kaldıkları tek tehdit ve tehlike bu değildi,
NogayCas – 0 6
N OGAY FORUM
Elif YILMAZ
yaĢam tarzları olan göçebelikten, hayvancılıktan yerleĢik hayata geçirmeye ve tarıma yöneltmek
istiyorlardı, bu da bir nevi asimilasyon politikası olarak uygulanmak isteniyordu. Bu süreç oldukça zor
ve sancılı bir süreçti, Nogaylar bu süre içerisinde ellerinden geldikçe dayandılar, yerleĢik hayat ve
tarıma geçmemek için çok kayıplar verdiler. Çünkü bunun bir politika olduğunu asimile edilmek
istendiklerinin farkındaydılar. Çoğunluğu dayansada bu acılara, dayanamayanlarda olmuĢ az miktarda
Nogay Türk'ü rus hakimiyeti altına girmiĢ yerleĢik..düzen..ve..tarıma..geçmiĢlerdir.
Nogaylara göre yerleĢik düzen demek, özlerinden uzaklaĢmak demek, atalarından uzaklaĢmak
demek, kısacası benliklerinden ve törelerinden uzaklaĢmak demek oluyordu. Çünkü Nogay Türkleri
için göçebelik demek savaĢçı olmak, cesur olmak, dürüst olmak ve hakim olmak demekti, bunlar
Nogaylara gurur verirken diğer türlü baĢka bir milletin hakimiyeti altında kendi topraklarında baĢka
millete hizmet etmek Nogaylara acı vereceğine inanılıyordu ve bu inançta da haklıydılar, üst
kısımlarda da belirttiğim gibi milli hissiyatların kuvveti açısından bunu kabullenemiyorlardı. Nogay
Türkleri çektikleri zulümleri en fazlada bu yüzden çekmiĢlerdi……………………………………………..
Öz topraklarında istedikleri gibi yaĢamayıĢları, kendi bozkırlarında at koĢturamadıkları gerçeği
onları göçe zorlamıĢtı. Tahmini rakamlar bu göç yolunda 300.000 Nogay'dan bahseder, kesin
olmasada böyle bir rakamın olduğu söylenmektedir. Göç yollarında ölenler, kaybolanlar ve resmi
kayıtlara düzgün bir Ģekilde geçilmemesinden ötürü bir rakam..söylemeyi..zorlaĢtırmaktadır.
Ruslar ise hala politikalarına devam ediyor, Nogaylar yurtlarına geri dönmesin diye yerlerine
Slav ırkından olanları yerleĢtiriyor, gelseler bile en azından o toprakları Ruslardan geri alsalar bile artık
orda Slav ırkından olanlarda var ve Rusların sürekli iç iĢlere. .karıĢabileceği. .düĢüncesi.
.hakimdir..Ruslar..açısından. Nogaylar gittikleri topraklarda da bir çok sorunla karĢılaĢmıĢlardır,
Osmanlının Kırım Tatarları gibi Nogaylar hakkında da pek bilgiye sahip olmayıĢı Osmanlının
Nogayların isteklerini anlamamasına yol açmıĢtır. Nogay Boy Beylerinin tıpkı eski yurtlarında olduğu
gibi kendi tebaasında ki Nogaylar üzerindeki haklarını kullanmak istemiĢler fakat bu düĢünce Osmanlı
yönetimince kat'i surette reddedilmiĢtir. Çünkü Osmanlı o dönemlerde de otorite zaafiyeti yaĢıyor ve
merkezi güçlü tutmak adına bu düĢüncelere sıcak bakmıyordu. En sonunda bütün olumsuzluklara
dayanamayan Nogay Türkleri topluluğu geldikleri vatanda da dağılmıĢ , değiĢik yerlere küçük küçük
yerleĢim..birimleri..kurmuĢlardır.
NogayCas – 0 7
ġĠĠR
Erhan ÇAĞDAġ
IĢıl ıĢıl sokaklar.
Belki ağlıyorsun…
Yağmura teslim oldu tüm günahlar.
Bir çift pınar oluyor gözlerin,
Hep temizlenir sanırım böyle zamanlarda
dünyayı.
Sen istemesen de…
Bir çift pınar oluyor,
BaĢtanbaĢa yeni bir kimliğe bürünür
insanlar gözümde.
Yüreğinden çıkıp, yanaklarından süzülen…
O yalansız bakıĢları hayal ederim yüzlerde.
Aceleyle yaĢanıp giden ömürler;
Üzülme sakın, elbet biter bu hüzünlerde.
ġimdi huzur bulur zaman çemberinde…
Yollar geçmek bilmese de
Sevgi denen Ģey,
Takvimler söz dinlemese de,
Gerçekten sevgi olup akar yüreklere…
Aynı yağmurla ıslanır yürekler.
Aynı toprağa basmasa da,
Sen Ģimdi bilmediğim bir coğrafyanın
Aynı gökyüzüne bakar yürekler…
Bilmediğim bir yerinde
Bir tebessümüne kurban bütün melekler…
Neleri özlüyorsun kim bilir…
Ve yine inadına bilmediğim bir gurbetin,
Unutma sıcak bir selam kapatır mesafeleri
Soğukluğunu taĢıyorsun teninde…
Ve aynı toprağa basmasa da,
Belki takvimlere kızıyorsun,
AYNI GÖKYÜZÜNE BAKAR GÖNÜLLER,
UNUTMA!
Çabuk geçmiyorlar diye
Belki yıldızlara döküyorsun içini, sıla
hasretiyle…
NogayCas – 0 8
YAZAR
SAYFASI
Hakan BENLĠ
Ben ne yaptım demek çoğu kez fayda sağlamayacaktır size. Ve o yolun baĢlangıcında
size yol göstermeye çalıĢanlar, elinizden tutmaya çalıĢanlar var ise Ģayet ; bu kez yanı
baĢınızda olmayacaklardır o yolun geldiğiniz noktasında.
Ġnsan hayata bir kere gelmekte ve hayatıyla
ilgili aldığı kararlar bazen hayatının bütün geri
kalanını etkilemekte.
Karar aĢamasında iken size gayet basit ve
sıradan görünen o seçim anı, kimi zaman geri
dönülemez bir yolun baĢlangıcı olmakta. Çoğu kere
öneminin farkında bile olmadığınız o zaman dilimi
içerisinde sizi bilinçlendirecek, yolunuza ıĢık
tutacak birinden mahrumsunuzdur. Ġlginç olan, o an
zaten buna ihtiyaç duymadığınız ve kendi
seçiminizi kendinizin yapabileceğinize güveninizin
olmasıdır.
Tercihinizi yapıp yolunuzu seçtiğinizde, o yol
üzerinde kararlı adımlar ile yürümeniz beklenir.
Ama nafile, siz yine bildik güven içerisinde
bildiğiniz yolda gitme dürtüsüyle hareket etmeye
baĢlarsınız. Üstelik yürüdüğünüz yolun sizi nereye
ve hangi sonuçlara götüreceğinin farkında ve
bilincinde olmaksızın yaparsınız bunu. Günlük
ihtiyaçlarınızı temin ettikten ve psikolojik olarak
ortama uyum sağladıktan sonra bu sizin için bir
kaygı olmaktan çıkar. Çoğu kere gözleriniz kapalı
bir biçimde zamana bırakırsınız kendinizi. Ve
zamanın sizi götürdüğü yere doğru derin bir
rehavet içerisinde akarsınız. Ta ki gözlerinizi
yeniden açana değin.
Bu süreç kimi zaman çok kısa kimi zaman
farkında olmadan uzun yıllar sürer. Ve her
defasında hangisi olursa olsun göz kapaklarınız
aralanıp, gördüğünüz Ģey karĢısında dehĢete
kapılarak korkuyla ve endiĢeyle bakarsınız kendi
gerçeğinize.
Ben ne yaptım demek çoğu kez fayda
sağlamayacaktır size. Ve o yolun baĢlangıcında
size yol göstermeye çalıĢanlar, elinizden tutmaya
çalıĢanlar var ise Ģayet ; bu kez yanıbaĢınızda
olmayacaklardır o yolun geldiğiniz noktasında.
Çünkü onlar bir zaman sonra sizi size
havale etmiĢ ve kendi hayatlarına çekilmiĢlerdir, siz
henüz kendi hayatınızla yüzleĢememiĢken…
O yola genellikle hayatınızın en deli en
devĢirmen zamanında, ergenliğinizin sonunda,
delikanlılığınızın baĢlangıcında ; sizden yana
beklentilerin en üst seviyeye çıktığı bir dönemde
çıkarsınız…
Yola çıkarken Ģanslı olanların eline bir azık
bohçası verilir. Ġçinde yol klavuzu vardır, hayattan
alınan derslerin kulağa küpe yapılıp özenle
yerleĢtirildiği, bir azık bohçası. Her zaman size
verilecek olan maddi ve hepsinden önemlisi
manevi desteğin sarılıp sarmalandığı bir bohça.
Ġçinde sevgi de olan, güven de… Birazcık
tökezleyecek olursanız destek almanız için bastonu
unutulmayan, az biraz yönünüzü ĢaĢırsanız hemen
bohçadan eriĢebileceğiniz bir pusula, hayat
pusulası… Ama tüm bunlara sadece sizin kendi
iradenizle eriĢebileceğiniz, zorla ama zoraki elinize
tutuĢturulmayan nesneler…
Kimi her zaman bu kadar Ģanslı değildir, ne
yolun baĢında ne de yol bıyunca yürüdükçe…
Sapıverir farkında olmadan akıp giden zamanın
yoluna ve kaptırmıĢtır kendini bir olmaza…
Susadıkça kendi ömründen içer, acıktıkca kendi
geleceğinden. Ta ki, uyandığı zamana değin. Göz
kapaklarını
araladığı
zaman
irkilir
kendi
gerçekliğinden.
Ne acıktığında yiyebileceği bir geleceği
vardır artık ne de susadıkça içebileceği bir ömrü.
Ne dokunabileceği bir hedefi ne de o yolun baĢında
onun için göz yaĢı döküp yapma diyenleri…
Yalnızdır hayatta. Yalnızlık hayattaki en zor
dayanılabilecek sınavdır. Sizi sever görünen ama
içten içe size acıyan, sizi artık kendi halinde
bırakıp, bırak ne hali varsa görsün diyen…
Yol zaten yalnız yürüdükçe zorlaĢır. Henüz
yolun baĢındaysanız ve henüz bir yol tercih
etmemiĢseniz, azık bohçanızı hazırlayın ve onu
asla bırakmayın. Siz de yalnız kalmayın…Size yol
gösterenlere burun kıvırmayın.
Ya da kendinize bir iyilik yapın, o yola asla
çıkmayın.
NogayCas – 0 9
ġĠĠR
M. Burak TAġKIRAN
Zaman akıp ketedandı bosga keĢgen ömrümde
Katnamaytandik Nogay caslar biröv birövmüzge
Kosulmaytandik avulumuzda özümüzge
Cılısatanedik özümüzü tısgarda körgende
Tutasımızı cıyıstırdı savbolası NOGAY FORUM
Özündü mıtgan kisi onmazeken dünyada
Tabamay cürüreken üyündü avulunda
Akasının, abasının aytganını tınlamaganda
Coytareken atındı Nogaylıkta
Atımızı mıttırmadın savbolası NOGAY FORUM
Avelden bilmeytanedik Nogaylık neken
Sadece aytganda atımız Nogay eken
Yasamaga kelgende Nogaylık cokeken
Anavyakta gıdırıp kıynanıreken
Özümüzge özümüzdü hatirletti savbolası NOGAY FORUM
Kolumuz avelden tiymeytandı heĢ bir iĢge
Tabısbazedik toydun öptektin kerisinde
Tartamazedik anavdı iĢimiz körülgende
Endi kusaklasamız Sabantoy Ģenliklerinde
Biröv birövmüzge kaynastırdı savbolası NOGAY FORUM
Özü avulumuzdun caslarını bilmeytandık
Karaganda anav kımdın balası
Dep biröv birövmüzge soraytandık
Endi anav avullardın caslarımanda tabıstık
Avullardı birlestirdin savbolası NOGAY FORUM
Birövünün iĢi maklımızga yaramaytandı
Ketip iĢdin biryağından ıslamaytandı
Birde tezden kuyusturup aytadandı
Endi tutasımız iĢdin aldından ıslaydı
Tutasımızga aruv iĢler yasattın savbolası NOGAY FORUM
Tilimizdi mıtganedik konuĢamaytanedik
Bilmeğinimiz aytılganda karap kalıredik
NogayĢadı tatarca dep salıredik
Özümüzgede tatar dep aytaredik
Nogayımdı Nogay ettin savbolası NOGAY FORUM
NogayCas – 1 0
ġĠĠR
M. Burak TAġKIRAN
KöĢüp kelgende dağılıp cayılganlar
Nogaydı yedi koldan ekige ayırganlar
Cestanman, cemboylukman dep aytganlar
Halbuse biröv birövmen gardaĢ boladılar
Cezdanman cenboyluktu tabıstırdın savbolası NOGAY FORUM
Sırf Nogaydı tuvul Türk’tü de tabıstırdın
Nogaylardın bir TÜRK kolu bolganını hatirlettin
Özümüzge özümüzdün tarihimizi anlattın
Duvru bolgandı karistirip taptın
Özü tarihimizdi cangıdan cazdın savbolası NOGAY FORUM
Endi sen bolmassan etamaz Nogay caslar
Ketgen cerde gözü senmen bir Nogaydı karar
Dikkat kirgende alıĢganlık yasar
Maklımızga yarar, üy töbede konaklar
Kuday cokluğundu köstermesin
Savbolup, sav turasın üyken NOGAY FORUM...
NogayCas – 1 1
YAZAR
SAYFASI
Hacer TAġYARAN
Nogayca bize verilen en önemli emanettir. Bizim de bu emaneti en iyi
Ģekilde korumamız, bizden sonra gelen nesillere özünü kaybetmeden
aktarmamız gerekmektedir.
Yazımın amacı Nogay gençlerinin, ana dilleri olan Nogayca‟ ya gereken değeri
göstermemeleridir. Oysa Nogayca bize verilen en önemli emanettir. Bizim de bu emaneti en iyi Ģekilde
korumamız, bizden sonra gelen nesillere özünü kaybetmeden aktarmamız gerekmektedir. Bu
aktarma, geçmiĢ yıllarda belki daha kolaydı. Oysa günümüzde Nogayca konuĢmak ciddi anlamda
beceri gerektiren bir hal aldı. Gençlerin bir araya gelince sürekli Türkçe konuĢmaları, birbirlerine
Nogayca bilip bilmedikleri ; buna cevap olarak da biliyorum ama konuĢmaya UTANIYORUM demeleri,
günümüzde dilimize verilmeyen değeri çok açık bir Ģekilde ortaya koymaktadır.
Oysaki bir araya gelen gençlerin kendi ana dillerini konuĢmalarında ne gibi bir gariplik olabilir
ki?.
Bir Milletin diline sahip çıkması ona değer vermesi en tabi hakkıdır. ĠĢte bu sebeple dilimizin
önemini anlatmak ve onu savunmak, Nogayca bilmeyen gençleri yermek değil de onlara Nogay
ruhunu, Nogayca‟ nın önemini ; bize verilen değerli mirasın bizden sonra gelecek olan nesillere daha
kolay aktarılması için dillerinin döndüğü Ģekilde Nogayca‟ yı konuĢmalarını istememdir. Son
zamanlarda Nogayca‟ ya ve Nogay Kültürü‟ ne olan ilginin artması gerçekten çok sevindirici bir durum
fakat bunun sadece paylaĢılan yazılara yorum yapılması yeterli olmamaktadır. Bir kiĢinin Nogay
ismine yakıĢır bir Ģekilde Nogayca‟ yı konuĢması gerekmektedir. Bir kültürü araĢtırmak o kültür
hakkında yazılar yazmak pek de önemli değildir bana göre, Önemli olan kiĢinin o kültürü
yasayabilmesi
için
dilini
de
konuĢması
gerekmektedir.
GeçmiĢten örnek alarak, geleceğe ıĢık tutmak anlayıĢı ile LÜTFEN dilimize sahip çıkalım ona gereken
değeri verelim.
Yazıma Akin Köyü‟ nden değerli arkadaĢimiz Erhan ÇağdaĢ‟ la yapmıĢ olduğum kısa bir
röportajla devam etmek istiyorum ;
Hacer: Öncelikle yoğun iĢ temponda bana zaman ayırıp teklifimi geri çevirmediğin için çok
teĢekkür ederim.
Erhan: Rica ederim benim içinde büyük zevk böyle bir konuda konuĢmak.
Hacer: 1.Forumda izlenimlerim kadarıyla sen de nogayca bilen ama konuĢamayan (konuĢmayan)
kiĢiler arasında yer alıyorsun. Hep merak etmiĢimdir bunun belli bir sebebi var mı? Yada en azından
nogay forum toplantılarında neden herkesin Türkçe konuĢması? Gecen yaz sizinle tanıĢma fırsatı
buldum benim için çok değerli bir gündü fakat beni üzen bir konu oldu oda büyük çoğunluğun Türkçe
konuĢmasıydı. Bunun sebebi alıĢkanlık mı yada gerçekten Nogay gençlerinin ana dillerine gereken
önemi vermemesi mi?
Erhan: Bence bunun bir sebebi küçüklükten Nogayca konuĢmaya alıĢık olmamamız. duymaya
NogayCas – 1 2
Y AZAR SAYFASI
Hacer TAġYARAN
alıĢkınız ama konuĢmaya pek alıĢkın değiliz ve belli bir yaĢa kadar bunun bir eksiklik olduğunu fark
etmememiz. bir sebebi de Nogayca konuĢmaya mecbur olmamamız. Nogayca olmadan da iletiĢim
kurabildiğimiz için Nogayca‟ yı öğrenmek ve konuĢmak konusunda tembellik yapıyoruz. yani kısacası
kolaya kaçıyoruz. Nogayca‟ ya gereken önemi yeterince vermediğimizde yadsınamaz bir gerçek.
çünkü bu normalleĢmiĢ bir olgu haline gelmiĢ. Nogayca‟ yı anlıyorum ama konuĢamıyorum demek
yeterince rahatsız etmiyor bizi.
Hacer: Kısaca kendinden bize bahseder misin? Erhan ÇağdaĢ kimdir, hangi Nogay köyündendir?
ÇagdaĢ ailesinde çocuk erkil mi yoksa babaerkil bir konuĢma sistemi geçerli? Çocuk erkil dedim
çünkü genelde çocuklar hangi dili konuĢurlarsa ailelerde onu konuĢmak zorunda kalıyorlar.
Erhan: Akin köyündenim. 24 yasındayım. Makine mühendisi sayılırım. sayılırım diyorum çünkü okulu
bitiremedim bunun yanında özel bir Ģirkette çalıĢıyorum. soruna gelince, evde genelde Nogayca
konuĢulur. Ebeveynlerim kendi aralarında devamlı Nogayca konuĢurlar. Bizle konuĢurken bazen
Türkçe bazen Nogayca konuĢurlar.
Hacer: "Kültür Erozyonu" yaĢadığımız bariz bir Ģekilde ortada. Sence bu erozyon gelecek yıllarda
olumlu yönde mi aksine büyük bir felaket haline mi dönüĢür?
Erhan: Maalesef bu konuda büyüklerimizden bize hemen hemen hiç miras kalmamıĢ miras derken
kültür bilincini kastediyorum. bu yüzden biz gençlere büyük yük düĢüyor. çok özenli ve hassas bir
Ģekilde var olan kültürümüzü korumalı ve eskileri araĢtırmalıyız. bu konuda tembellik yapmak lüksüne
sahip değiliz. eğer böyle olursa geleneklerimiz birer anıdan ibaret kalacak ve zamanla unutulacak.
Hacer: Nogay forum etkinliklerinin sence Kültürümüzün geliĢmesine katkısı var mı yoksa sadece
arkadaĢlık ortamından ibaret mi?
Erhan: GeliĢmeden ziyade korunması bile çok önemli ve bu etkinliklerin korumak için hizmet ettiğini
söyleyebilirim. çünkü bu etkinlikler olmasa çoğumuzun, bahsettiğimiz problemlerden haberi bile
olmayacak. bu kültürü korumak için birliktelikte çok önemli ve bu etkinlikler birlikteliği pekiĢtirmek
adına gayet olumlu bir iĢe yarıyor.
Hacer: Klasik röportajlarımda olduğu gibi bunu da kelime oyunuyla sonlandırmak istiyorum
Yazıma renk kattığın için tekrar teĢekkür ederim:=)))
AyakĢay:
Sabantoy:
Andırakay caprak güleylan sabak
Et et'ge, sorpa betge...
Erhan: Ayaksay; Evde her öğünde içeriz. Olmazsa olmaz. Sabantoy ; olması gerekli ancak piknikten
ziyade kültürel bir etkinlik olarak algılanması çok daha önemli. bu bilincin yerleĢmesi gerekli.
Andırakay caprak gülaylan sabak ; “ Dam üstünde saksağan gel bize bazı bazı" deyimi geldi aklıma.
Et etge sorpa betge ; bu tam bizim yemek kültürümüzü yansıtıyor. haĢlama etin ne kadar faydalı
olduğunu gösteriyor. :) Bende bu fırsatı bana sunduğun ve böyle önemli bir konuda göstermiĢ olduğun
hassasiyetten dolayı sana teĢekkür ederim. Atin Nogay, Atan Nogay,Tilinde Nogayca bolsun:=)))
Kendimce naçizane bir Ģekilde Nogayca‟ ya verdiğim önemi dile getirmek istedim.
Avusturya´dan kucak dolusu saygı ve sevgilerimle hacer TAġYARAN
NogayCas – 1 3
GENÇLĠK
NOGAYCAS
Sadece üç harfin arkasında yeni bir psikolojik hastalık yatıyor: Cep telefonlarında
bulunan SMS (Short Message Service; yani kısa mesaj), özellikle gençler arasında gün
geçtikçe daha çok kullanılıyor. 160 karakterle sınırlanan metinler için uzmanlar alarm
veriyor.
Sadece üç harfin arkasında yeni bir psikolojik
hastalık yatıyor: Cep telefonlarında bulunan SMS
(Short Message Service; yani kısa mesaj), özellikle
gençler arasında gün geçtikçe daha çok
kullanılıyor. 160 karakterle sınırlanan metinler için
uzmanlar
alarm
veriyor……………………….
Eda'nın montunun cebinden 'dıt dıt' diye bir ses
geliyor ve 17 yaĢındaki genç kızın anında gözleri
parlıyor.
Yüzünde
bir gülümsemeyle
cep
telefonuna gelen mesajı okuyor. Mesaj erkek
arkadaĢından geliyor: Seni çok özledim canım!
Elbette Eda anında cevap veriyor ve SMS
aracılığıyla bir sohbet baĢlıyor, tıpkı yüzlerce genç
arasında
her
gün
yaĢandığı
gibi.
Sadece flört amaçlı değil, gençler arasında cep
telefonlarının mesaj servisi her konuda kullanılıyor.
Bugün okulda neler yapıldı, akĢam nereye
gidilecek; arkadaĢlar anında haberdar ediliyor.
Eda, günde aĢağı yukarı 40 mesaj gönderdiğini
söylüyor ve maddi açıdan bunun ağır olduğunu da
kabul ediyor. Ama hemen ekliyor: "Alt sınıflardan
bir çocuğa ders veriyorum ve harçlığımı
çıkarıyorum, annem ve babam da biraz para
veriyorlar, ama bu konuda bana çok kızgınlar."
Zaman zaman 'mesaj bağımlısı' olup olmadığını
düĢünüyor Eda, çünkü sabah yataktan kalkar
kalkmaz en yakın arkadaĢına Ģöyle bir mesaj
gönderebiliyor: "Bugün kırmızı kazağımı mı
giyeyim, yoksa maviyi mi?" Sadece hatır sormak
için bile arkadaĢlarına mesaj attığını belirten Eda,
onlardan uzun bir süre cevap alamadığında
canının sıkıldığını ve kimsenin artık onu
sevmediğini bile düĢündüğünü söylüyor. Gözü
telefonda bekliyor veya yeniden eline alıp neden
cevap gelmediğini soran bir mesaj gönderiyor.
Ne zaman bağımlı olunur?................................
Uzmanlar, yüzlerce gencin Eda ile aynı duyguları
paylaĢtıklarını belirtiyor ve cep telefonlarının
hayatlarını kontrol etmelerine izin verdiklerini
söylüyor. Bu durum artık o kadar ilerlemiĢ ki, hepsi
dıĢ çevreyle bağlantılarını koparmak üzereler.
Onlar için önemli olan tek bir Ģey var: Cep
telefonları……………………………………….
Yapılan araĢtırmalara göre; sadece Almanya'da
2003 yılı içinde 26 milyar mesaj gönderilmiĢ.
Uzmanlar
bu
rakamı
'çılgınlık'
olarak
değerlendiriyor. Özellikle gençler çoğunluğu
oluĢturuyor. 14 - 17 yaĢ grubunun yarısından
fazlası bugün bir cep telefonu sahibi. YetiĢkinlerin
bir kısmı mesaj göndermeyi bilmiyor veya bu
konuya fazla ilgi duymuyor, dolayısıyla pastanın
büyük
bir
bölümünü
gençler
oluĢturuyor.
Konunun uzmanları gençlerin artık bu konuda
NogayCas – 1 4
GENÇLĠK
NOGAYCAS
Faturaları ödememek bir iĢe yarar mı?
Genelde evet, ama çocuğunuz maddi yükün
altından kalkabilmek için ufak tefek iĢlerden para
kazanma yoluna gidiyorsa veya onu artık finanse
etmediğiniz için agresif davranıyorsa, bağımlılık
belirtileri gösteriyor demektir. Bu durumda mutlaka
uzman yardımına ihtiyacı var.
'bağımlı' olduklarını belirtiyor. Cep telefonlarını bir
türlü ellerinden bırakmıyor ve sürekli olarak mesaj
gelip gelmediğini kontrol ediyorlar. Ne yazık ki
ebeveynler bu konuya biraz yabancı kalıyor ve
'tehlike
çanlarının'
çaldığını
göremiyorlar.
Her Ģeyi haber vermek zorunda değilsiniz
Birçok genç, mesaj servisini daha ucuz olduğu için
uzun telefon konuĢmalarına tercih ediyor. Fakat
mesajlar çoğaldıkça, ucuz olmasının artık bir
öneminin kalmadığını fark edemiyorlar. Elbette
biriyle buluĢacağınız zaman randevu saati ve yeri
değiĢtiyse bunu mesajla bildirmek, telefon
açmaktan daha avantajlı olabilir çünkü görüĢmenin
gereksiz yere uzama ihtimali var - fakat
hapĢırdığınızı veya Ģu anda hamburger yediğinizi
illa ki arkadaĢınıza bildirmek zorunda değilsiniz.
Ayrıca her mesaja mutlaka cevap vermek
gerekmiyor, önemli olan gerekli durumlarda gerekli
bilgileri
paylaĢmak.
MesajlaĢmak, iletiĢim kurmanın iyi bir yolu mu?
Aslında evet. Hem bilgi aktarımını kolaylaĢtırıyor
hem de eğlendiriyor. Ama bunu abartmamak
gerekiyor. Ayrıca mesajlaĢırken kullanılan bazı
terimler, örneğin; selam yerine 'slm', ne haber
yerine 'naber' ya da teĢekkürler yerine 'tshk' gibi
ifadeler, hem dilimizi çirkinleĢtiriyor hem de
kültürümüzün gittikçe yok olmasına neden oluyor.
Çünkü gençler bir mesaja mümkün olduğunca
kelime sığdırabilmek için, bazı harfleri veya imla
iĢaretlerini kullanmıyor, bu da yepyeni bir dilin
doğmasına yol açıyor.
Rakamlarla SMS çılgınlığı………………………
Cep telefonu aracılığı ile baĢka bir cep telefonuna
160 karaktere kadar yazılı mesaj göndermek olarak
adlandırılan SMS ile ilgili verileri takip eden Mobile
Data Association'un açıkladığı rakamlara göre,
2002 yılının ilk üç ayında dünya genelinde
gönderilen kısa mesaj sayısı tam 75 milyar.
Bu sayı ülkelerin milli ve dini bayramlarında büyük
bir artıĢ gösteriyor. Cep telefonları bütün dünyada
hızla yaygınlaĢıyor ve telefonla gönderilen kısa
mesajların sayısı her gün artıyor. Mobil iletiĢimde
yaĢanan hızlı geliĢim, pazarı izleyen analistlerin yıl
sonu tahminlerinde de değiĢikliğe yol açıyor.
Analistler, 2004 yılı sonuna kadar gönderilen
toplam kısa mesaj sayısının 360 milyar olarak
gerçekleĢeceğini belirtiyor, 2001 yılında ise bu
rakamın 250 milyar olduğu ifade ediliyor. Yalnızca
Ġngiltere'de yılın ilk üç ayında 1.3 milyar SMS
gönderildiği, geçen yılın aynı dönemine göre 100
milyonluk bir yükselme görüldüğü belirtiliyor.
Ebeveynler bu konuda ne yapmalı?
Çocuğunuzla ilgilendiğinizi ve problemiyle ilgili ona
yardımcı olmak istediğinizi gösterin. Fatura
geldiğinde bunu birlikte inceleyin ve ona hangi
durumlarda mesaj gönderilebileceğini, hangi
durumlarda gereksiz olduğunu anlatın. Eğer
çocuğunuz bu duruma anlayıĢ göstermezse,
ödemeyi yapmayacağınızı belirtin………………..
Türkiye'de sadece dini bayramlarda ve kandillerde
gönderilen SMS sayısı 130 milyonu geçiyor. Bir de
buna son günlerde Türk halkının büyük bir merakla
izlediği yarıĢmaları da eklemekte fayda var. Bu
yarıĢmaları düzenleyenlerin, program arasına
aldıkları reklamlardan çok SMS'den büyük bir gelir
elde etmeleri, mesaj çılgınlığının ne kadar
büyüdüğünü ortaya koyuyor
Peki bir cep telefonu sahibinin 'mesaj bağımlısı'
olduğu ne zaman anlaĢılır?
AraĢtırmacılara göre; eğer bir kiĢi günde 15'ten
fazla mesaj gönderiyorsa ve geceleri bile cep
telefonunu kapatmıyorsa, durum ciddi.
Uzmanlar uyarıyor: Belirtileri ciddiye alın!
NogayCas – 1 5
NOGAYCAS
NogayCas – 1 6
GENÇLĠK
Halis ÖZERK
Ülkemizde gün geçtikçe artan bir hızda ve yaygınlıkta cep telefonu kullanımı
artmakta ancak bu artıĢ en fazla çocuk ve gençlerimizde görülmektedir.
Ülkemizde gün geçtikçe artan bir hızda ve
yaygınlıkta cep telefonu kullanımı artmakta ancak
bu artıĢ en fazla çocuk ve gençlerimizde
görülmektedir.
Öyle
ki,
ilköğretim
birinci
basamağın neredeyse ilk sınıflarında (2. veya 3.
sınıflarında yani 7-8 yaĢlarındaki) çocukların
ellerinde cep telefonlarına rastlanabilmektedir.
Aynı zamanda cep telefonu model değiĢtirme
sıklığı da çocuk ve gençlerde görülmektedir.
Dolayısıyla bu durum Ģunu göstermektedir:
Çocuk ve gençler cep telefonlarını, telefonun
asıl fonksiyonu olan HABERLEġME amacından
daha çok baĢka amaçlar için kullanmaktadırlar.
Öğrencilerle yaptığım görüĢmelerde öğrenciler bu
amaçlarını Ģöyle sıralamaktadırlar:
olmayınca eksiklik hissediyorum.”
1. Oyun oynamak,
3. “Okulda sıkılıyorum.”
2. Müzik dinlemek,
3. Fotoğraf veya video çekmek,
4. MesajlaĢmak,
5. Birbirine
resim
veya
animasyon
göndermek,
6. KonuĢmak / haberleĢmek (bu fonksiyon
genelde en
son
sırada
(!?) ifade
edilmektedir).
Çocuklara, neden bir cep telefonuna sahip olmak
istediklerini sorduğumda ise verilen yanıtlar
oldukça düĢündürücü ve kaygı vericidir. ĠĢte genel
yanıt cümleleri:
4. “BoĢ zamanlarımda bir arkadaĢ gibi
oluyor. Oyun oynuyorum, müzik
dinliyorum, özellikleriyle oynuyorum,
yani zaman geçiriyorum.”
5. “Cep telefonu olmayan, hatta telefon
eski model cep telefonunu olan
çocuklarla da arkadaĢlar arasında
alay ediliyor.”
Buradan üç temel sonuç çıkarmak mümkün
görünmektedir.
1. “Herkeste var, niye bende olmasın?”
1. Çocuklar teknolojiyi sağlıklı kullanma
bilincine sahip olmadan teknolojik
cihaza sahip oluyorlar.
2. “ArkadaĢlarımda
2. Çocuklar, cep telefonlarını adeta bir
olup
bende
NogayCas – 1 7
GENÇLĠK
Halis ÖZERK
VAROLMA aracı olarak görüyorlar.
3. Çocuklar sosyal yalnızlıklarını, diğer bir
ifade ile SOSYALLEġME
gereksinimlerini ne yazık ki bir cihaz ile
gidermeye çalıĢıyorlar…
Bu sonuçların davranıĢ göstergelerini ise içinde
yaĢadığımız süreçte, hemen her alanda (toplu
taĢıma araçlarında, okul bahçelerinde, parklarda,
caddelerde, sokaklarda, alıĢveriĢ merkezlerinde,
pastanelerde, lokantalarda vb. mekûnlarda) her an
görmek mümkün… DavranıĢlar da oldukça
benzerlik göstermekte:
Çevrelerindeki baĢka insanları yok
sayan bir ses tonu ile konuĢma,
KonuĢmalarının içeriğini (özel olup
olmadığını) dikkate almaksızın, “aleni”
olarak konuĢma,
KonuĢma diline (örneğin kullandığı argo
kelimelere) dikkat etmeksizin herkesin
duyacağı bir ses tonu ile konuĢma,
Uzun süreli konuĢma,
Parmaklar tuĢlarda, dakikalarca
mesajlar yazılmakta,
Gözler küçücük ekrana dakikalarca
odaklanmakta,
Kulaklar, kablonun ucundaki
kulaklıklara uzun süreli mahkum
GeçmiĢteki değerlendirmeleri çağrıĢtıran bu durum
bir baĢka deyiĢi de peĢi sıra akla getiriyor; “Parayı
sokakta bulmadık”. Ve insanın aklına Ģu soru
geliyor: “Diyelim ki ebeveynler fekadarlıkta
bulunup çocuklarına cep telefonu alıyorlar. Ancak
cep telefonunun erken yaĢlarda kullanılmasının
zararlarına iliĢkin sık sık yazılı ve görsel basında
yüzlerce yazı, uyarı yer almasına rağmen
çocuklarının cep telefonlarıyla bu kadar haĢir-neĢir
olmasına göz yumuyorlar ise, acaba ebeveynler
parayı değil de çocuklarını mı sokakta
buldular?”…
Çünkü cep telefonlarıyla, bağımlılık düzeyinde içlidıĢlı olan çocuk ve gençlerin, “görünüĢte (yalancı)
sosyallik” yaĢadıkları, gerçekte ise “psikolojik
yalnızlık
ve
asosyallik”
içinde
oldukları
görülebilmektedir. Örneğin, beğendiği bir kıza
arkadaĢlık teklif etmek için kıvranan lise ikinci
sınıfta okuyan bir öğrenci danıĢanıma, duygularını
bana ifade ettiği sadelikte ve içtenlikte niçin ifade
edemediğini sorduğumda verdiği yanıt; “Bunu
yapamam, kızarırım, terlerim ve sonuçta
konuĢamam. Mesaj çeksem olmaz mı? Hatta
duygularımı mesaj ile Ģiir gibi anlatırım”
olmuĢtu………………………………….
Çocuklarlar ve gençler cep telefonunu bilinçsizce
kullanıyor iseler (ki öyle görünüyor), toplum
geleceği ile ilgili sosyal sorumluluk taĢıyan bütün
anne-babalara, bütün eğitimcilere, görsel ve yazılı
basına ve rol model bütün bireylere bazı görevler
düĢtüğü kaçınılmaz görünmektedir. Bu görevleri
Ģöyle sıralamak mümkündür:
durumda,
Ve jestler, mimikler ekrandaki
görüntüye veya kulağa gelen seslere
göre biçimlenmekte…
Bazen cep telefonu kulakta değil, görünürde de
değil, ama sokakta hem yürüyen hem baĢkalarının
duyacağı bir ses tonu ile konuĢan insanlar… Biraz
dikkat edilince kablonun kulakta olduğu fark ediliyor
Ancak bu görüntü, cep telefonu teknolojisi bu kadar
ilerlemeden önce halk arasında “deli” liğin bir
belirtisi olarak nitelendirilirdi… Acaba “bozukluk”
sayılan belirtiler mi geçerliliğini kaybetmeye baĢladı
yoksa bireylerin psikolojik sağlıkları mı?...
NogayCas – 1 8
GENÇLĠK
Halis ÖZERK
Anne-babalar, çocuklarına, benlik
Özellikle ilköğretim ve lise eğitiminin,
saygılarını dıĢ dünyanın sağlıksız
çocukların sosyal geliĢimleri
değerlendirmelerine göre değil, bilimsel
(sosyalleĢmeleri) konusunda önemli bir
ve evrensel değerlere göre
biçimlendirmeleri gerektiği bilincini
fonksiyonu olduğuna göre ve cep
telefonlarının da bu geliĢmeyi olumsuz
kazandırmaya çaba sarfetmelidirler.
etkileyebileceği göz önünde
Bunu kazandırmanın en sağlıklı
bulundurulur ise, bu okullarda cep
yolunun da model olmaktan geçtiğini
unutmamalıdırlar.
telefonu kullanımına kesinlikle izin
verilmemelidir
“Çocukluk ve gençlik, çocukların ve
gençlerin eline bırakılamayacak kadar
değerlidir” sözünü akıllarında tutarak,
çocukları için en sağlıklı kararların
bilimsel temellere dayalı düĢünceler
çerçevesinde verilebileceğini
bilmelidirler. Bu bağlamda çocuk ve
gençlerde sağlıklı kiĢiliğin temellerinin
atılması ve geliĢimi için zaman zaman
“HAYIR” ların yer alması gerektiğini
unutmamalı ve uygulamalıdırlar.
Ġleride “keĢke” lerin veya istenmeyen
yaĢantıların olmaması için erken
dönemlerde belli tartıĢmaların
kaçınılmaz olduğunu, bunun çok doğal
olduğunu, asıl doğal olmayanın
tartıĢmanın olmaması olduğunu
Derslerde kullanımı yasak, teneffüslerde serbest
denmesi de anlamlı ve fonksiyonel değildir. Bunun
yerine, okullar, çocukların ebeveynleri ile
haberleĢme gereksinimlerine yanıt verebilecek
çözümler üretme yoluna gitmelidirler. Örneğin okul
bahçesine yeterli sayıda telefon kulübesi
yerleĢtirilmesini sağlayabilirler.
hatırdan çıkarmamalıdırlar.
Okullarda, eğitim-öğretim
programlarına, teknolojinin etkin ve
sağlıklı kullanımına iliĢkin bilgilerin yer
aldığı dersler (seçmeli veya MEB
tarafından zorunlu) veya etkinlikler
yerleĢtirilmelidir.
Okullarda, teknolojinin sağlıksız ve
sağlıklı kullanımına iliĢkin panolar yer
alabilmeli ve bu panoları hazırlama
görevi bizzat öğrencilere verilmelidir.
Hatta bu pano hazırlıkları yarıĢmalara
tabi tutulup ödüllendirilebilmelidir.
Özellikle özel okullar, müdür yardımcılarının
odasından, Psikolojik DanıĢmanlık ve Rehberlik
Servisi
odalarından,
öğrencilerin
“gerekli”
haberleĢmelerine olanak sağlayabilirler.
Tüm insanların olmak üzere (normallik sınırları
içerisinde), özellikle çocuk ve gençlerin sağlıksız
davranıĢlarında “Evrensel Değerler” eksikliği en
önemli etmendir. Bu bağlamda, eğer sağlıklı
(fizyolojik ve psikolojik) ve evrensel değerlere
sahip bir gelecek oluĢturulması arzulanıyor ise (ki
arzulanmaması zaten bir “bozukluktur”), tüm kitle
iletiĢim araçları, eğitim-öğretim müfredatları, halk
eğitimleri, kamu kurum ve kuruluĢlarının halka
yönelik sunduğu kurslar-eğitimler “EVRENSEL
DEĞERLER” çerçevesinde Ģekillendirilmeli ve ve
bilimsel
bilgi
temeline
oturtulmalıdır.
NogayCas – 1 9
MÜZELERĠMĠZ
NOGAYCAS
Bugün müze olarak kullanılmakta olan
Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın
Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin
Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası
Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye
edilmiĢtir.
Bugün müze olarak kullanılmakta olan
Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın
Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin
Keykubad
tarafından
Mevlâna'nın babası
Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye
edilmiĢtir.
Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde
vefat
edince
türbedeki
bugünkü
yerine
defnedilmiĢtir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk
defindir.
Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra
kendisini sevenler Mevlâna'ya müracat ederek
babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak
istediklerini söylemiĢlerse de Mevlâna "Gök
kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu
isteği reddetmiĢtir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273
yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan
Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe
yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiĢtir.
"Kubbe-i Hadra" (YeĢil Kubbe) denilen türbe dört
fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî
dirhemine
Mimar
Tebrizli
Bedrettin'e
yaptırılmıĢtır. Bu tarihten sonra inĢaî faaliyetler
hiç bitmemiĢ 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan
eklemelerle devam etmiĢtir.
Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında
"Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze
olarak hizmete baĢlamıĢtır.1954 yılında ise
müzenin teĢhir ve tanzimi yeniden gözden
geçirilmiĢ ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi"
olarak değiĢtirilmiĢtir.
Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m²
iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak
düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye
ulaĢmıĢtır.
Müzenin avlusuna "DervîĢân Kapısı"
ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü
boyunca derviĢ hücreleri yer almaktadır. Güney
yönü, matbah ve Hürrem PaĢa Türbesi'nden
sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan HâmûĢân
(SusmuĢlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun
doğusunda ise Sinan PaĢa, Fatma Hatun ve
Hasan PaĢa türbeleri yanında semahane ve
mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin
mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina
yer alır.
Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512
yılında yaptırdığı üzeri kapalı Ģadırvan ile "ġeb-i
Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer
alan selsebil adı verilen çeĢme, ayrı bir renk
katmaktadır.
NogayCas – 2 0
M ÜZELERĠMĠZ
NOGAYCAS
Tilâvet Odası
Tilâvet Arapça bir kelime olup,Kur'an-ı
Kerim'i güzel sesle ve usulüne uygun olarak
okuma anlamına gelir. GeçmiĢte bu oda da
Kur'an-ı Kerim okunulduğu için buraya tilâvet
odası denmiĢtir. Halen Hat Dairesi olarak
kullanılmaktadır.
Hat Dairesi'nde Mahmud Celaleddin,
Mustafa Rakım, Hulusi, Yesarizâde gibi
devirlerinin meĢhur hattatlarının levhaları
yanında, Sultan II. Mahmud'un yazdığı altın
kabartma bir levha da yer almaktadır. GümüĢ
kapı üzerinde teĢhir edilmekte olan Yesarizâde
Mustafa Ġzzet Efendi'nin hattı ile yazılmıĢ olan
Molla Cami'ye ait Farsça beyitte Ģöyle
denilmektedir.
Kabetü'l-uĢĢâk
bâĢed
in
mekam
Her ki nakıs amed incâ Ģod temam
(Bu makam aĢıkların kâbesi oldu. Buraya
noksan gelen tamamlanır)
Türbe salonu doğuda, güneyde ve
kuzeyde yüksekçe bir set ile çevrilir. Kuzeyde iki
parça halinde yer alan yüksek setlerde 6 Horasan
erinin sandukaları yer almaktadır. Horasan
erlerinin hemen ayak ucunda ise Ġlhanlı
Hükümdarı Ebû Said Bahadır Han için yapılmıĢ
nisan tası sergilenmektedir.
Yine burada yer alan iki levha, Mevlâna'nın
felsefesini ve düĢünce sistemini açıklaması
açısından mühimdir. 1. levha Türkçedir ve
Ģöyledir;
"Ya olduğun gibi görün Ya göründüğün gibi ol"
Hz. Mevlâna
2. levha ise Mevlana'nın Farsça bir rubaisidir.
Rubainin Türkçe çevirisi Ģöyledir;
"Gel, Gel, ne olursan ol, gel! Ġster kâfir, ister
mecûsî, ister puta tapan ol, gel! Bizim dergâhımız
ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kerre tövbeni
bozmuĢ olsan da yine gel!"
Hz. Mevlâna
Türbe salonunu doğuda ve güneyde
çevreleyen yüksekçe set üzerinde ise Mevlâna ve
babası Bahaeddin Veled'in soyundan gelme, 10'u
hanımlara ait olmak üzere 55 adet mezar ile,
Hüsameddin Çelebi, Selâhaddin Zerkûbî ve ġeyh
Kerimüddin gibi Mevlevîlikte makam sahibi olmuĢ
10 kiĢiye ait toplam 65 mezar bulunmaktadır.
Hanımlara ait mezarların üzerinde yer alan
sandukalara sikke konulmamıĢtır.
Huzûr-ı Pîr (Türbe)
Türbe
salonuna
Sokullu
Mehmet
PaĢa'nın oğlu Hasan PaĢa'nın 1599 yılında
yaptırdığı gümüĢ kapıdan girilir. Burada
bulunan iki vitrin içerisinde Mevlâna'nın meĢhur
eserlerinden Mesnevi'nin, Divân-ı Kebir'in en
eski
nüshaları
sergilenmektedir.
Türbe
salonunu üç küçük kubbe örter. Üçüncü
kubbeye post kubbesi de denilir ve yeĢil
kubbeye kuzey yönünden bitiĢiktir.
YeĢil kubbenin tam altında Mevlâna'nın ve
oğlu Sultan Veled'in mezarları yer almaktadır.
Mezarların üzerindeki iki bombeli mermer
sandukayı 1565 yılında Kanunî Sultan Süleyman
yaptırmıĢtır. Sandukaların üzerinde yer alan altın
sırma tellerle iĢlenilmiĢ PûĢîde ise Sultan
Abdülhamid
II.
tarafından
1894
yılında
yaptırılmıĢtır.
Halen Mevlâna'nın babası Bahaeddin
Veled'in mezarı üzerinde bulunan ve bazı kiĢilerin
"oğlu gelince babası ayağa kalkmıĢ" dedikleri
ahĢap sanduka ise, bir Selçuklu Ģaheseri olup,
1274 yılında Mevlâna için yaptırılmıĢtır. Kanunî,
NogayCas – 2 1
M ÜZELERĠMĠZ
NOGAYCAS
Mevlana ve oğlu Sultan Veled'in mezarları
üzerine 1565 yılında yeni bir mermer sanduka
yaptırınca, ahĢap sanduka buradan kaldırılmıĢ
ve sandukası olmayan Mevlâna'nın babasının
mezarının üzerine konulmuĢtur.
Mescidin güney duvarı üzerinde çok
değerli halı ve ahĢap kapı numuneleri
sergilenirken, Mescid içerisine serpiĢtirilen 10
adet vitrinde de çok değerli cilt, hat ve tezhip
numuneleri sergilenmektedir.
Halı KumaĢ Bölümü - DerviĢ Hücreleri
Mevlâna Dergâhı'nın ön avlusunun batı ve
kuzey yönünü çevreleyen, her birinde birer küçük
kubbe ve baca bulunan 17 hücre bulunmaktadır.
Bu hücreler PadiĢah III. Murat tarafından 1584
yılında derviĢlerin ikameti için yaptırılmıĢtır.
Bu hücrelerden giriĢ kapısının sağında
kalan dört hücre, halen giĢe ve idare binası olarak
kullanılmaktadır. GiriĢin solunda kalan 13
hücrenin baĢtan iki tanesi postniĢîn ve
mesnevîhân hücresi olarak, orijinal eĢyaları ile
teĢhir edilmiĢtir.
En sondaki iki hücre ise değerli kitap
koleksiyonlarını müzemize hediye eden Rahmetli
Abdülbakî Gölpınarlı ile Dr. Mehmet Önder'in
kitaplarına tahsis edilmiĢtir. Halen kütüphane
olarak hizmet vermektedir.
Semâhâne
Semâhâne bölümü, mescid bölümü ile
birlikte XVI. yüzyılda Kanunî Sultan Süleyman
tarafından yaptırılmıĢtır. Semâhâne'de semâ,
1926 yılında dergâh müze oluncaya kadar
devam etmiĢtir. Semâhâne'de yer alan naat
kürsüsü ve müzisyenlerin oturdukları mutrib
hücresi ile erkekler ve hanımlara ait mahfiller
orijinal halleri ile korunurken, Semâhâne'nin
uygun duvarlarında tarihi halılar ve yine vitrinler
içerisinde madeni ve ahĢap eserlerle Mevlevî
musiki aletleri sergilenmektedir.
Diğer 9 hücrenin ara duvarları kaldırılarak
birbirine bağlı iki büyük koridor elde edilmiĢtir. Bu
koridorlardan birinde ülkemizin Kula, Gördes,
UĢak, KırĢehir gibi yörelerine ait tarihi halıları,
diğer koridorda ise Konya Ġli'ne bağlı, Ladik,
Karaman, Karapınar, Sille gibi yörelerde
dokunmuĢ tarihi halılar sergilenmektedir.
Bu hücrelerin koridora açılan pencere ve
kapı boĢluklarına yapılan vitrinlerde ise Mevlevî
etnografyasına ait pazarcı maĢası, mütteka, nefîr
gibi dergâhtan müzeye nakledilen tarihi nitelikteki
eĢyalarla, müze koleksiyonunda yer alan son
derece değerli Bursa kumaĢları sergilenmektedir.
Matbah Bölümü
Mescid
Mescide çerağ kapısından girilir. Ayrıca mahfili
ve mesnevîhân kürsüsü orijinal halleriyle
muhafaza edilmektedir.
Matbah müzenin güneybatı köĢesinde yer alır.
1584 yılında Sultan III. Murat tarafından
yaptırılmıĢtır. Dergâhın müzeye dönüĢtürülüğü
1926 yılına kadar yemek ihtiyacı burada
NogayCas – 2 2
M ÜZELERĠMĠZ
NOGAYCAS
karĢılanıyordu.
1990 yılında yapılan onarımlardan sonra
bu bölümün teĢhir ve tanzimi mankenler ile
yeniden yapılmıĢtır. Matbahın asıl iĢlevi olan
yemek piĢirme ve somat denilen sofrada yemek
yeme
adabı
mankenlerle
anlatılmaya
çalıĢılmıĢtır. Matbahın diğer iĢlevlerinden olan
Nev-ni-yâz denilen Mevlevî aday adayı saka
postu üzerinde otururken, semâ talim çivisi
yanında ise semâ dedesinin can tabir edilen
Mevlevî derviĢ adayına semâ talim ettiriĢi
anlatılmaya çalıĢılmıĢtır.
KAYNAK : Kültür Bakanlığı internet sitesi
NogayCas – 2 3
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
Nogayların çeĢitli yayın organları konusunda
ciddi anlamda sıkıntıları var. Derneklerin bir iki istisna
hariç hiç birinin dergi veya bülteni bulunmamakta.
Daha da ilginç olanı mevcut derneklerin çoğunun
internet sitesi de bulunmamakta.
Nogay Türkleri bu konuda oldukça verimsizler.
Süreli olarak dergi çıkaran iki dernek var ve bu iki
dergi de halen yayınlanmıyor. Biri zaten yılda bir
yayımlanmaktaydı.
Nogay
Derneklerinin
resmi
internet
sayfalarında da durum farklı değil. Bir çoğunun
internet sayfası yok. Olanların ise bazen haftalarca
güncellenmediği olmakta.
Köy dernekleri tarafından açılmıĢ olan internet
sitelerinin yanısıra bazı kiĢisel Nogay siteleri de
var.Bunları ziyaret ettiğiniz zaman ne yazık ki aynı
manzara ile karĢılaĢılmakta. Kimi siteler ise verimli
olmasına karĢın maddi imkansızlıklar nedeniyle
kapanmakta.
Dolayısıyla bizler iletiĢim konusunda sınıfta
kalmakta
ve
kitlelerimize
gereken
önemi
vermemekteyiz. Hal böyle olunca derdimizi kimseye
anlatamıyoruz.
NogayTürk
Dergisi’
de
aynı
akibeti
yaĢayanlardan. Bir süre basılı olarak yayımlanan
dergi son iki sayısını internetten vermek zorunda
kaldı.
Bu sayımızda NogayTürk Bülten adında yeni
bir yer hazırladık. 3.sayımızda baĢladığımız
uygulamayı bu sayı dergiden ayrı olarak tasarladık.
Amacımız mümkün olursa dergiden bağımsız olarak
Nogaylar ile ilgili bir bülteni daha kısa süreli olarak
internetten de olsa yayınlayabilmek.
Sevgiyle kalın.
SABANTOY MITILDI !...
GeçmiĢ dönemlerde Nogay Derneklerinin baĢarılı çalıĢmaları ile
hayata geçirilen Geleneksel Sabantoy ġenlikleri bu yıl hiçbir
açıklama yapılmaksızın aynı dernekler tarafından unutturuldu.
Devamı Sayfa 2 „ de
MUSTAFA ALTINTAġ, POLĠS MEZUNĠYET TÖRENĠNDE BĠR
KONUġMA YAPTI.
Ġstanbul Vali Yardımcısı Mustafa ALTINTAġ, Arnavutköy Polis
Meslek Eğitim Merkezindeki mezuniyet töreninde bir konuĢma
yaptı.
Devamı Sayfa 5 „ de
KIRKKUYU KÖYÜ ALTYAPISINA KAVUġTU
Konya – Kulu‟ ya bağlı Nogay Köyü Kırkkuyu‟ da yapımı bir süredir
devam etmekte olan ve köyün altyapı ihtiyacını karĢılayacak olan
kanalizasyon Ģebeke sistemi tamamlandı.
Devamı Sayfa 3 „ de
FEHMĠ BAġARAN MÜLAKAT VERDĠ.
Konya‟ da yayınlanan bir gazetenin yazarı SayıĢtay 1. Daire Üyesi
Fehmi BAġARAN ile bir röportaj yaptı. Röportajda SayıĢtay ve
Konyalılar Vakfı ile ilgili bilgiler verdi.
Devamı Sayfa 5 „ de
ÜNĠVERSĠTELĠLERE KONYA DERNEĞĠNDEN DESTEK
Konya Nogay Türkleri Derneği Üniversitede okuyan gençlere her yıl
maddi veya manevi yönden çeĢitli Ģekillerde yardım etme
geleneğini bu yıl da devam ettiriyor.
Devamı Sayfa 3 „ de
SEYĠTAHMETLĠ KÖYÜ YENĠDEN CANLANIYOR
Uzun bir zamandır dıĢarıya göç veren ve kısa bir zaman öncesine
kadar neredeyse hiç yerleĢimcisi kalmayan Seyitahmetli Köyü‟ ne
yeniden bir dönüĢ baĢladı. Köyde oturan hane sayısında artıĢ var.
Devamı Sayfa 6 „ da
TĠKA TÜRKOLOJĠ PROĞRAMI 8. YILINDA
Türk ĠĢbirliği ve Kalkınma Ġdaresi BaĢkanlığının, Türkoloji Projesi
çerçevesinde, yurt dıĢında iĢbirliği yapılan 27 üniversiteden 91
öğrenci, Staj için Türkiye'ye geldi.
Devamı Sayfa 4 „ de
DR.H.MURAT ARABACI, VALĠ VE BELEDĠYE BAġKANINI
ZĠYARET ETTĠ
Dr. Murat Arabacı, Kırım‟dan gelen Nogay öğrencilerle birlikte
Kütahya‟ da resmi erkanı ziyaret etti.
Devamı Sayfa 4 „ de
NOGAY KIZININ HOLLANDA ‘ DAKĠ BAġARISI
Hollanda‟ da göçmen asıllı Hollanda vatandaĢı gençlere
yönelik olarak bulma bir proje hazırlayan Emel Aktan‟ a “ 2008
Uyum Ġçin Ġlham Ödülü” verildi.
Devamı Sayfa 7 „ de
NOGAY GÖÇLERĠ TEZ KONUSU OLDU
Nogay tarihi ve kültürü ile ilgili akademik araĢtırmaların eksikliği
hissedilirken Nogay göçleri ve iskanları ile ilgili bir doktora tezi
hazırlandı.
Devamı Sayfa 8 „ de
Nogay dernekleri tarafından düzenlenen geleneksel Sabantoy ġöleni bu
yıl meydana gelen belirsizliklerden ötürü yapılamadı. Konu ile ilgili
olarak hiçbir dernek yetkilisi kamuoyuna açıklama yapmıyor.
TÜRKĠYE‟ DEKĠ NOGAYLARIN EN
BÜYÜK ġÖLENĠYDĠ
ANKARA
GeçmiĢ dönemlerde Nogay Derneklerinin
baĢarılı çalıĢmaları ile hayata geçirilen Geleneksel
Sabantoy ġenlikleri bu yıl hiçbir açıklama yapılmaksızın
aynı dernekler tarafından unutturuldu.
Son olarak geçen sene yapılan Sabantoy
ġöleni, bu yıl yapılacağı açıklanmıĢ olmasına karĢın
hiçbir gerekçe gösterilmeksizin yapılmadı. Konu ile ilgili
görüĢlerini almak istediğimiz bazı dernek yöneticileri
yorum yapmaktan kaçındı.
Türkiye‟ de yaĢayan Nogayların en büyük Ģöleni
olma özelliğini taĢıyan Sabantoy ġöleni her yıl Konya Kulu ve Ankara ġ.Koçhisara ait Nogay köylerinde
yapılmakta ve tüm Türkiye‟ den Nogayların yoğun
katılımı olmaktaydı. ÇeĢitli konser, spor ve kültürel
etkinliklerle zenginleĢtirilen Ģölen aynı zamanda
bölgesindeki en önemli kültürel aktivite konumuna da
sahipti.
GEREKÇE EKONOMĠK MĠ ?
Sabantoy ġöleninin bu yıl yapılamamasına
gerekçe olarak derneklerin ekonomik maliyetini
karĢılamaktan
yoksun
olmaları
ve
sponsor
bulunamayıĢı olduğu iddia edildi. Daha önce Nogay
Kart Akaları, Nogay dernekleri, bağıĢlar ve zaman
zaman Kulu Belediyesi‟ nin katkılarıyla yapılan Ģölen
maddi imkansızlıklarla yapılamadığı ifade ediliyor.
Geçen yıl yapılan Sabantoy Ģöleninin halen
ödenmeyen 5 bin lira civarında borcu olduğu da dile
getirilmekte olmasına karĢın hem bu borçların hem
de bu yıl yapılacağı açıklanan ama yapılmayan
Sabantoy‟ un mali külfetini karĢılamaktan yoksun
kalındığını belirtilmekte.
DERNEKLER UZLAġAMADI MI ?
Konu ile ilgili iddialardan biri de Nogay
derneklerinin aralarında çıkan anlaĢmazlıklar
nedeniyle ekonomik problemler bahane edilerek
Sabantoy‟ un düzenlenmemiĢ olmasıdır.
Birkaç
dernek
baĢkanının
Sabantoyu
düzenlemek için çalıĢmalar yaptığı ancak bazı
derneklerin bu oluĢuma karĢı çıkmaları nedeniyle
hem oluĢumun hem de Sabantoy‟ un hayata
geçmesinin mümkün olmadığıdır. Bu iddia daha
güçlü bir olasılık olarak göze çarpmaktadır zira
Dernek baĢkanlarının bir çoğunun birbirleri ile
anlaĢamadıkları bilinmektedir.
AÇIKLAMA YAPILMAYACAK MI ?
Aradan geçen zamana karĢın Nogay
derneklerinin hiç birinden yazılı veya sözlü bir
açıklama yapılmaması kamuoyu tarafından oldukça
manidar karĢılanmaktadır. Bizler de NogayTürk
Bülten olarak sayın dernek baĢkanlarından
kamuoyu adına merakla bir açıklama beklemekteyiz.
SAYFA 2
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ---------------------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ayna ile terazi , birisi incinecek yahut utanacak
diye doğru söylemekten sakınır, susar mı ?
Hz. Mevlana
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kırkkuyu Köyü’ nde bir süredir yapımı
sürmekte olan kanalizasyon Ģebeke sistemi
tamamlandı.
11.000 METRE ġEBEKE DÖġENDĠ
Konya – Kulu‟ ya bağlı Nogay Köyü Kırkkuyu‟
da yapımı bir süredir devam etmekte olan ve köyün
altyapı ihtiyacını karĢılayacak olan kanalizasyon
Ģebeke sistemi tamamlandı.
Köydeki yaklaĢık 500 hane evin ihtiyacını
karĢılayacak Ģekilde planlanan Ģebeke için 11.000
metre uzunluğunda kazım ve büz döĢenme iĢlemleri
yapıldığı belirtildi.
380.000 TL‟ YE MAL OLDU
Konya Ġl Özel Ġdaresi tarafından finanse edilen
projenin yaklaĢık olarak 380.000 TL‟ ye mal olduğu
belirtildi. Köy Muhtarı Rahmi BAġARAN‟ ın verdiği
bilgilere
göre
Kırkkuyu
Köyü
kanalisazyon
Ģebekesinin kazım, hafriyat ve Ģebeke döĢenme
iĢlemleri bitti. Foseptik kuyularının da tamamlandığını
belirten BAġARAN, “ Yapılan çalıĢmalar neticesinde
köyümüzde kanalisasyon Ģebeke sistem ihtiyacı
giderilerek yaklaĢık 500 haneye hizmet verir hale
geldi “ dedi.
BAġARAN ayrıca “ Kırkkuyu Köyü sakinlerinin
kanalizasyon ihtiyacının artık çağa yakıĢır bir biçimde
sıhhi ve hijyenik hale geldiğini belirterek köyü için
hayırlı olması temennisinde bulundu.
Konya
Nogay
Türkleri
Derneği
Üniversitede okuyan gençlere her yıl
maddi veya manevi yönden çeĢitli
Ģekillerde yardım etme geleneğini bu yıl
da
devam ettiriyor.
KONYA
YURT SORUNU ÇÖZÜLÜYOR
Üniversite kazanan gençlerimizin en büyük
sorunlarından birisi de barınma sorunu. Çoğunlukla
yabancısı oldukları bir Ģehirde hem eğitimini devam
ettirebilmek hem de güvenli, sağlıklı ve hesaplı bir
barınma yeri temin edebilmek gerek öğrencileri
gerekse ailelerini büyük sıkıntılara sokmakta.
Bu sıkıntıları gözönünde bulunduran Konya
Nogay Türkleri Derneği, Konya‟ da eğitim görmekte
olan öğrencilerin barınma sorununu halledebilmek
için Diyanet Vakfı Konya Erkek Öğrenci Yurdu
Müdürlüğü ile bir protokol anlaĢması yaptı.
ERKEKLER YARARLANABĠLECEK
Diyanet vakfına ait yurtta sadece erkek
öğrenilerin kalabileceği belirtilirken yurt içerisinde
öğrencilerin tuvalet ve banyosu bulunan 3 kiĢilik
odalarda günlük 3 öğün yemek, 24 saat sıcak su ve
kablosuz internet imkanlarından aylık 360 TL yerine
310 TL „ ye yararlanabilecekleri belirtildi.
Dernek yönetimince ayrıca, Konya‟ da yüksek
öğrenimine devam edecek olan kız öğrencilerin
barınması konusunda da kendilerine müracaat
edilmesi durumunda yardımcı olunacağı özellikle
belirtildi.
SAYFA 3
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ --------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bedenler , ağızları kapalı testilere benzerler. Sen
testinin içinde olana bak, testiye bakma !.
Hz. Mevlana
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türk ĠĢbirliği ve Kalkınma Ġdaresi
BaĢkanlığının,
Türkoloji
Projesi
çerçevesinde, yurt dıĢında iĢbirliği
yapılan 27 üniversiteden 91 öğrenci,
Staj için Türkiye'ye geldi.
çeĢitli ülkelerdeki üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı
ile
Türkoloji programlarında öğrenim gören
öğrencilerin Türkiye‟ de yaz stajı görmeleri ve Türk
kültürünü yakından incelemeleri amaçlanmakta. Türk
dünyasındaki gençlerin kültürel akrabalıklarını
pekiĢtirerek kaynaĢmaları ve Türkiye‟ nin Türk
dünyası devletlerinde daha da tanınır ve bilinir hale
getirilmesi hedeflenmektedir.
27 ÜNĠVERSĠTE KATILDI
TÜRK DÜNYASI ÖĞRENCĠLERĠNĠ
BULUġTURAN PROJE
Türk ĠĢbirliği ve Kalkınma Ġdaresi BaĢkanlığı
TĠKA tarafından özellikle Türk dünyasındaki
üniversite öğrencilerine yönelik hazırlamıĢ olduğu
Türkoloji Projesi 8. yılına girdi. Proje kapsamında
Dr. Murat
Arabacı,
Kırım‟dan gelen
Nogay
öğrencilerle
birlikte Kütahya‟
da resmi erkanı
ziyaret etti.
KIRIM‟DAN NOGAY ÖĞRENCĠLER
Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde Öğr.
Görevlisi olan Dr. Hacı Murat ARABACI ve Tarım
Kredi Kooperatifleri Bölge Müdürü Namık YÜKSEL,
Kırım Özerk Cumhuriyeti‟nden gelen Nogay
öğrencilerle birlikte Kütahya Belediye BaĢkanı
TĠKA Türkoloji Projesi kapsamında yurt
dıĢında Türk Dili ve Edebiyatı ile Türkoloji okuyan
öğrencilerin Türkiye‟deki yaz staj proğramları sona
erdi. Yaz stajı proğramına bu yıl çeĢitli ülkelerden 27
ayrı üniversiteden 91 öğrenci katıldı. Program
dahilinde öğrenciler Ankara, Konya, NevĢehir, Bursa
ve Çanakkale‟nin ardından Ġstanbul‟ un tarihi ve
turistik mekanlarını gezme imkanı buldular.
Ġstanbul‟ daki proğramlarında öğrencilere
hitaben Ġstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve TĠKA
BaĢkanı Musa Kulaklıkaya birer konuĢma yaptılar.
Mutlu ve Kulaklıkaya konuĢmalarında bu tür
programların öneminden, ve Türk dünyasındaki
kaynaĢmanın gereğinden bahsederek öğrencilerin
ülkelerine gönüllü birer kültür elçisi olarak
döneceklerine vurgu yaptılar.
Mustafa IÇA‟ yı makamında ziyaret ettiler. Kırım
Özerk Cumhuriyeti Mühendislik ve Pedagoji
Üniversitesi Türkoloji ve Tarih Bölümü öğrencisi olan
11 kiĢilik Nogay kafilesi ile yapılan ziyarette
öğrencilerin Kırım‟dan getirdikleri hediyeler takdim
edildi.
Dr.Hacı Murat ARABACI‟ nın organize ettiği
proğram bünyesinde Dumlupınar Üniversitesinde staj
yapan öğrenciler aynı heyetle birlikte Kütahya Valisi
ġükrü KOCATEPE‟ yi de makamında ziyeret ederek
çeĢitli hediyeler verdiler.
Ziyeretler esnasında KOCATEPE ve IÇA
ziyaretleri için Dr.H.Murat ARABACI‟ ya ve
beraberindeki heyete teĢekkür ederek öğrencilere
birer konuĢma yaparak Kütahya adına hediyelerini
verdiler.
SAYFA 4
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ------
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Canım efendim, düşünceyi bir insan olarak kabul
et. Çünkü insan düşünceyle değerlidir,
düşünceyle diridir.
Hz. Mevlana
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ġstanbul
Vali
Yardımcısı
Mustafa
ALTINTAġ, Arnavutköy Polis Meslek
Eğitim
Merkezinde
eğitimlerini
tamamlayan öğrenciler için düzenlenen
mezuniyet ve diploma töreninde bir
konuĢma yaptı.
701 POLĠS DĠPLOMA ALDI
Ġstanbul Arnavutköy Polis Meslek Eğitim
Merkezi‟ nde (APMEM ) eğitimlerini tamamlayan polis
adaylarının mezuniyet törenine Ġstanbul Vali
Yardımcısı Mustafa ALTINTAġ, APMEM Müdürü
Ayhan PAMUK ve çok sayıda davetli iĢtirak etti.
APMEM‟ nden mezun olan 701 öğrenciye
hitaben bir konuĢma yapan Ġstanbul Vali Yardımcısı
Mustafa ALTINTAġ “ Ülkemizin kendini yetiĢtirmiĢ,
nitelikli, bilgili, hızlı düĢünen, çabuk ve doğru karar
vererek hareket eden, hukukun üstünlüğüne ve insan
haklarına saygılı, Atatürk Ġlke ve Ġnkılaplarını Ģiar
edinmiĢ insiyatif sahibi görevlilere ihtiyacı vardır.
Sizler aldığınız eğitim, edindiğiniz bilgi ve beceriler ile
üstün hizmet anlayıĢınızla yurdun dört bir yanına
dağılıp Polis TeĢkilatına nice baĢarılar kazandırıp,
topluma güven vereceksiniz. “ dedi.
Törende
çeĢitli
konuĢmacıların
konuĢmalarının ardından mezun olan öğrencilerin
atıĢ alanında yaptıkları atıcılık gösterisi sunuldu. AtıĢ
poligonunda ALTINTAġ‟ ta hedef tahtasına atıĢ yaptı.
Konya‟ da yayınlanan bir gazetenin yazarı SayıĢtay 1.
Daire Üyesi Fehmi BAġARAN ile bir röportaj yaptı.
Röportajda SayıĢtay ve Konyalılar Vakfı ile ilgili bilgiler
verdi.
ASKERĠ HARCAMALAR DENETLENMELĠ
Konya‟ da yayınlanan bir gazetenin yayın
yönetmeni ve yazarı olan Celal EMĠROĞLU, SayıĢtay
1. Daire Üyesi Fehmi BAġARAN ile makamında bir
röportaj yaptı.
Kamu harcamasının olduğu her yerde
denetimin olması gerektiğini, bunu da millet
adına Meclis‟in yapması gerektiğini, teknik bir
konu olduğu için denetimin de anayasa ile
SayıĢtay‟a verildiğini anlatan BaĢaran, “Evet.
Eskiden de kâğıt üzerinde denetim vardı ama
Ģimdilerde uygulamaya konulmakta. Askeri
harcamaların da yasa değiĢikliği ile denetlenmesi
gündemde. Hiçbir kurum meclisin üstünde
değildir. Devletin tüm harcamaları bir Ģekilde
denetlenmelidir” diye kaydetti.
KONYALILAR KAYNAġMALI
Gazeteci EMĠROĞLU‟ nun, SayıĢtay ve
Konyalılar Vakfı‟ndaki görevi hakkındaki soruları
yanıtlayan Fehmi BAġARAN önemli açıklamalarda
bulundu.
Konyalılar Vakfı ile ilgili bir soruya cevaben
BAġARAN, “Çok küçük ilçeler bile daha tutkun.
Karadeniz ve doğulu Ģehirler bu konuda daha
baĢarılı. Biz de dayanıĢmayı ve kaynaĢmayı
baĢarmak zorundayız” dedi.
ÖNEMLĠ BĠLGĠLER VERDĠ
SAYFA 5
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ --------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aslından uzak düşen kişi , yine kavuşma
zamanını arar.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- --------------------------------------------------------------------
Hz. Mevlana
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
YENĠ VE MODERN
EVLER YAPILIYOR
Uzun bir zamandır dıĢarıya göç veren ve kısa
bir zaman öncesine kadar neredeyse hiç
yerleĢimcisi kalmayan Seyitahmetli Köyü‟ ne
yeniden bir dönüĢ baĢladı. Köyde oturan hane
sayısında artıĢ var.
KÖY ESKĠ SAKĠNLERĠNĠ ARIYOR
Konya‟ nın Kulu Ġlçesine bağlı küçük bir Nogay köyü
olan Seyitahmetli, birkaç yıl öncesine kadar neredeyse hiç
yerleĢimci sakini kalmayan ancak seçim zamanlarında ve cenaze
merasimlerinde kullanılır hale gelen bir yerdi. Köyün sakinleri
ekonomik nedenlerden ötürü büyük Ģehirlere ve yurtdıĢına göç
etmiĢti. Aradan geçen yılardan sonra köyden ayrılanlar ya emekli
oldu ya da belli bir ekonomik doygunluğa ulaĢtı. Neticesinde köye
yeniden bir dönüĢ baĢladı.
1850‟ li yıllardan sonra Anadolu‟ ya göç etmek zorunda
kalan Nogay Türkleri tarafından kurulan Seyitahmetli Köyü,
yüksek rakımlı ve çevresine hakim bir konumda yerleĢmiĢ tipik bir
Ġç Anadolu köyü. Küçük ama Ģirin bir yerleĢim yeri. Çok az ağaç
ve bahçe olmasına karĢın çevresindeki bir çok köye nazaran
daha yeĢil sayılabilecek bir yer. Arazisi rakımından ve toprak
yapısından ötürü taĢlık ve kayalık. Tarıma elveriĢli yeri ve merası
az olan bir köy. Yüksekçe bir yerde kurulmuĢ olduğundan yazları
serin serin esen bir rüzgar okĢar insanın tenini kavurucu güneĢe
inat.
Bundan birkaç yıl önce köye girdiğiniz zaman tekedilmiĢ
ve harabe haline gelmiĢ bir yer izlenimi veren Seyitahmetli, bu
gün yine aynı yıkılmıĢ kerpiç evlerle dolu olmasına karĢın yeni
yapılmıĢ modern betonarme evlerle dolmaya baĢladı.
Köye ilk geri dönüĢü
yapan H.Kemal POLAT.
Avrupa‟ da yaĢadıktan
sonra emekliliğin tadını
köyünde çıkarmak
arzusuyla evini onararak
köy hayatını benimsemiĢ.
Bir süre sonra emekli
öğretmen Kadir Metin ve aynı zamanda muhtar olan oğlu Zafer
METĠN gelmiĢ. Ankara‟ da yaĢayan eski muhtar Ramazan
POLAT „ da evini yenileyerek köyde yaĢamaya baĢlayanlardan.
Köy hayatı renklenmeye ve yerleĢik nüfusu artmaya baĢladıkça
köye iki Kırgız aile yerleĢtirilmiĢ. Köyde ikamet eden Ġmam Ġsmail
Hoca‟ dan sonra bu sene vefat eden rahmetli H. Sabri BERK
köyün ilk modern evini inĢa ediyor. Kısa bir zaman önce de
Kadriye SARI bir baĢka ev yapıyor. Kadriye SARI‟ nın evinde
BOTAġ‟ tan emekli olan kızı ve damadı Naciye – Ensar
ADIGÜZEL oturmakta. Hemen onların yanıbaĢında temeli
kazılmıĢ olan bir baĢka yer daha var Özgür BENLĠ‟ ye ait olan.
Seyitahmetli Köyü‟ ndeki en yeni yapı ise aynı zamanda köye
adını veren Seyid ve Ahmet‟ in torunlarından olan emekli Dnz.
Astsb. Ġhsan BENLĠ. Babasına ait yıkılmıĢ ve harabe olmuĢ
kerpiç evi temizleyerek yerine betonarme bir ev yapmıĢ. Evde
ailesiyle birlikte yaĢayan BENLĠ, Ankara ve Antalya‟ da da evi
olmasına karĢın köyde yaĢamayı tercih ettiğini söylüyor. Köyün
bir baĢka sakini ise yine babsına ait evi onararak köye yerleĢen
Hasan BENLĠ. Ziraat Bankası‟ndan emekli olan Hasan BENLĠ
köyde eĢinin yanısıra annesi Behiye BENLĠ ile birlikte yaĢamakta.
Köyde ayrıca Avrupa‟ dan emekli olmuĢ olan Fevzi BENLĠ ile
ailesinin yanısıra Belgüzar BATTAL „ da yaĢamakta
Habere konu olan köyün diğer Nogay köylerinden ayrıca
bir özelliği yok aslında. Ancak en büyük farkı ülkemizde yaĢanan
bir geri dönüĢümün apaçık örneği olması. Neredeyse tamamen
kapatılmıĢ olan bir köyün yeniden canlanma hikayesi anlatılan.
Fotoğraflar : H.Kemal POLAT
KÖYE DÖNÜġLER BAġLIYOR
ÇeĢitli yerlerde çalıĢıp emekli olanların yerleĢik
duyguları Ģehirin gürültülü ve insanı boğan havasından sıyrılıp
belki çocukluğunu yaĢadığı yerlerde – köylerinde – ikinci bir
bahar yaĢama arzusu içinde olmalarıdır. Nihayetinde bu duygular
içerisinde olanlar
tercihlerini imkanları varken sahil
kasabalarında veya büyük Ģehirlerde yaĢamak yerine
teknolojiden kısmen de olsa uzak olan köyden yana kullanıyorlar.
SAYFA 6
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Her nerede vasıta çoğalırsa vuslat kaybolur gider.
Vasıta az olunca kavuşma zevki daha fazladır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hz. Mevlana
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hollanda‟ da göçmen asıllı Hollanda vatandaĢı gençlere yönelik olarak bulma bir proje
hazırlayan Emel Aktan‟ a “ 2008 Uyum Ġçin Ġlham Ödülü” verildi. Yabancı kökenli yedi ayrı
gencin projeleri arasından yapılan halkoylaması ile birinci seçilen Aktan‟a ödülü, Hollanda
Temsilciler Meclisi‟nde Prenses Maxima tarafından verildi.
HOLLANDA
Hollanda ‘ daki yarıĢmada birinci seçilen
Aktan,
ABD’ deki Harvard Yaz Okulu’nda 4
haftalık kurs ile ödüllendirildi.
Hollanda‟ nın Dee Baak
kurumunda
görevli olan YeĢim Candan‟ ın çalıĢmalarıyla iki
yılda bir düzenlenmekte olan bir proğram ile
Hollanda‟ da ki yabancı kökenli vatandaĢların,
ülkedeki konumlarının iyileĢtirilmesine yönelik
olarak amaçlanan yarıĢma neticesinde Emel
Aktan‟ ın hazırlamıĢ olduğu proje birinci seçildi.
Hollanda‟ nın en kapsamlı ve en anlamlı
ödüllerinden biri olduğu ifade edilen “ Uyum Ġçin
Ġlham Ödülü “ „ nün Hollanda Kraliyet Ailesi
tarafından desteklendiği belirtildi.
.
Projenin iletiĢim ortaklığını Cosmicus
Vakfı nın yürüttüğü prestijli ödülün Lahey‟ deki
Temsilciler Meclisi‟ nde düzenlenen törenine
Hollanda Prensesi Maxima, Uyum Bakanı Ella
Vogalaar, Adalet Bakanı Ernst Hirsch Ballin,
Avrupa Komiseri Neelie Kroes,
Sosyal
Ekonomik DanıĢma Kurulu (SER) BaĢkanı
Alexander Rinnooy Kan, Adalat Bakan
Yardımcısı Nebahat Albayrak, ÇalıĢma ve
Sosyal ĠĢler Bakanı Ahmed Aboutaleb, Cosmicus
Kolej Müdürü Mehmet Cerit‟in yanı sıra bakanlık
yetkilileri, üniversite rektör ve profesörleri ile
akademisyenler katıldı
Ödül
töreninin
yapıldığı
salonda
sinevizyon ile projelerin tanıtımının ardından
finale kalanlar arasında Emel Aktan‟ ın
kazandığı açıklandı. Halk oylaması ile birinci
seçilen projenin sahibi, ödülünü alırken bir
konuĢma yaptı. Aktan konuĢmasında, “ Ödül
beni inanılmaz sevindirdi ve hırslandırdı. Bu
projeyi sadece kendi baĢarımla değil halkın
desteğiyle kazandım. Ben inandım sizler de
inandınız. Beni destekleyen herkese sonsuz
minnetarım “ dedi. Ayrıca gecede konuĢma
yapan Uyum Bakanı Ella Vogelaar ve SER
BaĢkanı Alexander Rinnoy Kan, projenin
önemine dikkat çektiler. ÇalıĢma ve Uyum
Bakanı Ahmed Aboutaleb ise konuĢmasında “
Hollanda’nın değiĢik Ģehirlerinden farklı projeler
ile çevresindeki farklı kültürden insanların
kaynaĢması ve sosyal diyalogun sağlanmasını
önemsiyor ve sosyal yaĢantıya daha çok katılım
olmasını arzu ediyoruz. DeğiĢik kültürlerin
kaynaĢması demek, kaliteli eğitim iyi bir iĢ ve güç
birliği, paylaĢım demektir. “ dedi.
SAYFA 7
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- ---------------------------------------------------------
Hayatta en kötü şey ; Kendi hatalarını görmezden
gelip başkalarında hata aramaktır.
Ahmet İDİZ
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nogay tarihi ve kültürü ile ilgili akademik
araĢtırmaların eksikliği hissedilirken Nogay
göçleri ve iskanları ile ilgili bir doktora tezi
hazırlandı.
ANKARA
Nogaylar Türkiye‟nin kayıp kültürlerinden biridir.
Var olan, varlığı bilinen ama haklarında nerede ise hiçbir
Ģey bilinmeyen ve keĢfedilmeyi bekleyen bir kültür.
Ülkemizde Nogaylar ile ilgili neredeyse yok
denecek kadar az yazılı kayıt ve araĢtırmalar vardır. Dilleri,
kültürleri, sosyal yaĢantıları ve diğer unsurları hakkında bu
güne değin akademik düzeyde fazla araĢtırmalar
yapılmamıĢ olması belki sayıca az ve dağınık olmalarından
ve hepsinden daha önemlisi Nogayların kendi kültürlerine
sahip çıkamayıĢlarından kaynaklanmaktadır.
Ne zaman ki Nogaylar dernekler kurmaya
ve çeĢitli kültürel çalıĢmalarda bulunmaya baĢladılar, iĢte o
zaman üniversitelerdeki akademisyenlerin ilgisi Nogaylara
çevrilmeye baĢladı. ĠĢte bunlardan biri de Balıkesir Gönen‟
de Sarıköy Çok Proğramlı Lisesinde görevli olan Dr.Derya
Derin PAġAOĞLU. Kendisi bir tarihçi ve Ankara Ünv.
D.T.C.F.‟ nde hocası olan Abdullah GÜNDOĞDU‟ nun
tavsiyesi ile bu konuda araĢtırma yapmaya baĢlamıĢ.
PAġAOĞLU, tez araĢtırmalarını tamamlamak
üzere Celalettin ERBAY ve Abdurrahman BERKCAN ile
iletiĢim kurarak Kulu‟ da Hasan BENLĠ‟ nin katılımı ile
Seyitahmetli, Boğazören, Kırkkuyu, Doğankaya ve Akin
Köylerinde 2 gün süren saha çalıĢmaları yaptılar.Bu
köylerde çeĢitli kiĢiler ile görüĢerek bilgiler edinendiler.
Yaptığımız telefon görüĢmesinde tezi hakkında
bilgiler veren PAġAOĞLU, tezi için yaklaĢık 6 yıldır
araĢtırmalar yaptığını belirterek “ Nogay Göçleri ve
Ġskanları
ile ilgili olarak özellikle tamamı Osmanlıca
kaynaklar olan BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivleri, muhacirler
komisyonu defterleri, vilayet evrakları ve benzeri 500 kadar
belge üzerinde çalıĢma yaptım. Ayrıca Mehmet ALPARGU
Hoca’ nın eserlerinden yararlanarak tezimi tamamladım “
dedi
Tezinin akademik bir dergide yayınlanması için bir
komisyonda incelendiğini belirten PAġAOĞLU, “ Tez
henüz yayınlanmadan bu konu ile ilgili konuĢmak pek
doğru değildir ancak tez konusunda bana yardımcı olan
Hocalarıma, evlerini yüreklerini açan tüm Nogaylara
teĢekkürlerimi sunuyorum “ dedi.
Hollanda Devlet Televizyonu XXXX
Türkiye‟ de ve Kuban Nogay Ototnom Valiliği‟
nde Nogaylar ile ilgili çekimler yapacak.
KONYA
Hollanda’ da yaĢayan Emel Aktan’ ın
hazırlamıĢ olduğu proje ile katıldığı yarıĢmada
birincilik kazanması nedeniyle Hollanda Devlet
Televizyonu Türkiye’ de çekimler yapacak.
Konu ile ilgili olarak Konya Nogay Türkleri
Derneği’ nin internet sitesinde yapılan açıklamada,
Emel Aktan’ ın baĢarısı nedeniyle, Aktan’ ın ailesinin
yaĢadığı yerlerde çekim yapmak amacıyla
Seyitahmetli ve Boğazören Köylerine gelecekleri
bildiririldi.
Hollanda Devlet Televizyonu Konya – Kulu’
ya bağlı Nogay köyleri olan Seyitahmetli ve
Boğazören Köylerindeki çekimlerin ardından,
Nogayların göç etmek zorunda kaldıkları, bu günkü
Kuban Nogay Otonom Valiliği’ nde de çekimler
yapacakları belirtildi. Bu konuda Konya Derneği ve
Kuban Valiliği arasında bir görüĢme olduğu ve Nogay
vatandaĢlarınında
katılabileceği
bir
gezi
organizasyonunun düzenlendiği ifade edildi.
Ġnternet sitesindeki bilgiye göre 16 - 23 Ekim
tarihleri arasında yapılacak olan çekimler için Tv
ekibi ile birlikte Kuban’ a gitmek isteyen Nogay
vatandaĢlarımıza çağrıda bulunuldu.
Kuban’ daki çekim yapılacak bölgelerde
ziyaretçi olarak katılmak isteyen vatandaĢların Konya
Nogay Türkleri derneği ile temasa geçilmesi istenildi.
SAYFA 8
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU

Benzer belgeler

kırım`dan anadolu`ya yapılan tatar göçleri

kırım`dan anadolu`ya yapılan tatar göçleri Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected] ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...

Detaylı

Nogay Türkleri Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı

Nogay Türkleri Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected] ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...

Detaylı

e rteng i - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ

e rteng i - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ Yayınlanmayan yazılar iade edilmez.

Detaylı