Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik

Transkript

Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve
Hay›rseverlik - Siyasi Program Olarak Dini
Konseptler ve Kavramlar
Prof. Dr. Ursula Rudnick
Temel değerlerden bahsetmek soyut bir şeydir. Michael Walzer’in toplum-
ların özellikleriyle ilgili söylediği şey, kanaatimce dini gelenekler için de
geçerlidir. Michael Walzer “toplumlar zorunlu olarak özel duruma sahiptir, çünkü toplumların üyeleri ve hafızaları vardır, ama aynı zamanda
üyelerinin her birinin kendine özgü müşterek yaşam hafızaları vardır.
İnsanlığın ise – bunun aksine – mensupları vardır ama hafızası yoktur,
böylece de tarihi ve kültürü, örf ve adetleri, bayramları ve sosyal değerler
konusunda müşterek anlayışa sahip değildir. Böyle şeylere sahip olmak,
insana uygundur, ama böyle şeylere sahip olmanın ve bunları şekillendirmenin sadece bir tarzı yoktur.”i
İngiliz din felsefecisi ve hahambaşı Jonathan Sacks etik değerlerle ilgili
olarak şunları söyler: “Ahlaki bir meselenin evrenselliğini, evrensel olmaki
„Societies are necessarily particular because they have members and memories, members
with memories not only of their own but also of their common life. Humanity, by contrast,
has members, but no memory, and so it has no history and no culture, no customary practices,
no familiar life-ways, no festivals, no shared understanding of social goods. It is human to
have such things, but there is no singular human way of having them.” Michael Walzer. Thick
and Thin. Notre Dame: University of Notre Dame Press, 1994. 9.
93
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
la (yaşamakla) değil, aksine özelliklerimizle öğreniyoruz. Ahlaki özellikle
başlamayan hiçbir bir insani dayanışma yolu yoktur. Bir çocuk, bir anne
veya bir babanın ne olduğunu, bir komşunun veya bir arkadaşın ne anlama geldiğini öğrenerek dayanışmaya gidiyoruz. Bunların kısaltılması yoktur.ii
Kısaltmalar yoktur: Bu, sadece soyut kavramlar üzerinde “zayıf” bir
uzlaşmayı değil “yoğun tanımlamayı”, bağlamlaştırmayı gerektirir.
Burada ilginç ve aynı zamanda provoke edici olan şey, başkasının
bağlamını dikkate almaktır. Bu zor bir iştir, çünkü insanın karşısındakinin,
kendisininkinden farklı düşünce kalıplarından oluşmuş dünyasına
yanaşmasını gerektirir. Farklı bir dini geleneği tanımak uzun bir süreçtir.
Amerikalı bayan ilahiyatçı Nello Morton şöyle der: “to hear each other
into speech”. İnsanların, karşısındaki fikrini söylerken, Tanrı için ve
Tanrıya inanç açısından, kendisine saygı duyacağı, kendisini güvende ve
özgür hissedebileceği bir şekilde birbirine yaklaşmasıdır. Ve bunu, Tanrıyı
kendi inancından olmayanda tanıyacak şekilde yapmaktır.
Sizlere Protestan bir kadın ilahiyatçı ve papaz olarak hitap ediyorum.
Reformasyonun sloganı “Sola Scriptura” idi, yani Hıristiyanlık
düşüncesinin ve davranışının ölçüsü sadece İncil ve İncil’in tefsiri
olmalıdır. Bu ifade, bir mücadele kavramı olsa ve dolayısıyla yenilenme
gerektirse bile, yine de İncil’e bakmak büyük önem taşır. Amerikalı ilahiyatçı Paul van Buren’in ifadesiyle söyleyecek olursak: Söylenecek son söz
İncil’in değildir, ama söylenecek son söz her zaman incilin olmalıdır.
ii
“The universality of moral concern is not something we learn by being universal but by being
particular… There is no road to human solidarity that does not begin with moral particularity – by coming to know what it means to be a child, a parent, a neighbour, a friend. There is
no short-cut.” Jonathan Sacks, The Dignity of Difference. How to avoid the clash of civilizations. New York, London, Continuum, 2002. 58.
94
Prof. Dr. Ursula Rudnick
Bu nedenle bana öyle geliyor ki İncil’e bir göz atmak gerek. İncil’de
“kardeşlik” ve İbranice Zedaka denilen topluluk ruhunu görüyorum.
“Kişisel sorumluluk” ve “bireysellik” değer olarak ayrıntılı ele alınma-
maktadır. Bu nedenle aşağıda İncil’deki etkenleriyle kardeşlik ve topluluk
ruhu üzerinde yoğunlaşacağım.
I. Kardefllik
İster Protestan ister Katolik olsun, birçok Hıristiyan için kardeşlik Hıristiyanlığın en önemli emridir ve çoğu kez fıtrî bir Hıristiyanlık emri olarak
algılanmaktadır.
Almanya’da önemli bir edebiyat eleştirmeni olan Marcel Reich Ranicki,
Über Ruhestörer. Juden in der deutschen Literatur (Huzur bozanlar
hakkında. Alman Edebiyatında Yahudiler) adlı eserinde şöyle der:
“Radyoda yapılan bir tartışmada Eski Ahit’in “insanları, kendi nefsini
sevdiğin gibi sevmelisin” sözünden bahsetmiştim. Redaktörler derhal bu
cümleyi kayıttan silmek istediler, çünkü onların hepsi bu cümlenin Yeni
Ahit’ten alındığına inanıyordu. Ben kendi doğru bildiğimde ısrar ettiğim
için kilise radyosundaki ilahiyatçılara sordular ve onlar da bu meşhur
sözün Tevrat’ın Üçüncü Kitabı’nda yer aldığını tasdik ettiler. Böylece pro-
gram yayınlanabildi ve sayısız protesto mektuplarına neden oldu.”iii
II. ‹ncil ba¤lam›nda kardefllik
Kardeşliğe çağrının ne ezeli ne de Hıristiyanlığa özgü bir şey olması Hıristiyanlar için her zamanki gibi bir sürprizdir. Kardeşlik Eski Ahit denilen
İbrani İncili’nde bile bulunmaktadır. Levitikus Kitabı 19. Bölüm 18 ayette
bu emir, ilahi kanun denilen kanunun bir parçasıdır. Emirler, bu adı
iii
Albrecht Lohrbächer, (Hg.). Was Christen vom Judentum lernen können: Modelle und
Materialien für den Unterricht.(Hıristiyanların Yahudilerden öğrenebilecekleri: Almanca
dersi için modeller ve materyaller) Freiburg [u. a.]: Herder, 1993. 173.
95
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
Tanrının İsrailoğulları’ndan şu talebine borçludur: “Sizler mukaddes
olmalısınız, çünkü sizin sahibiniz, Tanrınız olan ben de mukaddesim.”
(Lev.19.2) Fakat buradaki “mukaddes” kavramıyla, günlük dilde çoğu kez
anlaşıldığı gibi ‘oldukça dindar’ anlamı kastedilmemektedir. Bununla
öncelikle “tabu” yani onuruna dokunulmaz, insanlar için mevcut
olmayan/erişilmez anlamı kastedilmektedir.
Aşağıdaki emirler, İsarailoğulları’nın kendi aralarındaki ve Tanrı ile
kulları arasındaki topluluk ilişkilerinin düzenlenmesine hizmet etmektedir.
11.
12.
13.
Çalmayın! Aldatmayın!
Kandırmayın, bir adam halkını kandırmasın!
Ve Tanrının adını lekeleyerek kandırmak için benim adıma yemin
etmeyin.
Başkalarını üzmemelisin!
Ben JHWH’yım.
Başkalarının malını gasp etmemelisin!
Çalıştırdığın işçinin ücretini
14.
Bir sonraki sabaha kadar bekletmemelisin!
Sağır olan birisine kötü sözler söylememelisin
ve gözleri görmeyen birisinin önüne engel koymamalısın!
Ve Tanrı’dan korkmalısın!
Ben JHWH’yım.
96
Prof. Dr. Ursula Rudnick
15.
Ve mahkemede haksızlık yapmamalısın!
Güçsüz bir kimsenin yüzünü kaldırmamalısın
Ve büyük birisinin saygınlığını yüceltmemelisin!
16.
17.
18.
Halkını doğrulukla yönetmelisin!
Kendi halkının arasında iftiracı olarak dolaşmamalısın!
Başkalarının kanına susamamalısın!
Ben JHWH’yım.
Kardeşine kalbinde kin beslememelisin!
Halkına iyice haddini bildirmelisin!
Ve halkının yüzünden hataya düşmemelisin!
İntikam peşinde koşmamalısın!
Ve halkının çocuklarına darılmamalısın
Ve başkasını, kendi nefsini sevdiğin gibi sevmelisin!
19.
Ben JHWH’yım. (Lev. 19.11-18)
Benim kurallarıma uymalısınız!
Emirler, Tanrının tekrar eden “Ben JHWH’yım, İsrail’i Mısırdan kurtaran
Tanrıyım; ben Sina yarımadasında halkıyla karşılıklı bir anlaşma ile bir
ortaklık kuran Tanrıyım” ifadesiyle bölümlere ayrılmıştır. Tanrının
Musa’ya bildirdiği emirler, hem bireyler için hem de bütün halk için geçerlidir.
97
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
Etik emirler – ki bu İbranice İncil için karakteristik bir özelliktir – sürekli
olarak sosyal bakımdan zayıf olan dul kadınları, gündelikçi işçileri,
yaşlıları ve yabancıları gözetmektedir.
“Sevmek” kavramının ne kastettiğini şu kontekst ortaya koymaktadır.
Doğru davranmak. Bu kelimeyle hiçbir zaman sadece bir duygu kaste-
dilmemiş, aksine her zaman gözle görülür bir davranış kastedilmiştir.
Kardeşlik emri kendinden önceki emirlerin özeti olarak düşünülmelidir.
Öyleyse başkalarını sevmek şu demektir: Gündelikçi işçilerin ücretini bek-
letmemek, sağırlara kötü söz söylememek, gözleri görmeyenin yoluna
engel koymamak, yalancı şahitlik etmemek, kimseye iftira etmemek,
intikam peşinde koşmamak vs.
Öyleyse kardeşlik emri, kendinden önceki emirlerin özetidir. Fakat İncil’in
bütün emirlerinin özeti şeklinde anlaşılması mümkün değildir. Eski
Ahit’le ilgili fıkıh kitaplarının içeriğine “Memleket, bitki ve hayvanlar ve
diğer Tanrılarla ilişkiler, başkasını ve yabancıları sevme, ama aynı zaman-
da oldukça karmaşık yapıdaki durumlarda pozitif-hukuksal ayrıntılı
düzenleme de dahildir. Ancak bütün bunlar Tanrının kutsallığına uygun
bir davranışı oluşturur.”iv
Hıristiyan literatüründe bazen kardeşlik emrinin, İbrani İncili’nin
anlayışına göre sadece kendi halkından olanlar için geçerli olduğu
düşüncesi yer almaktadır. Bu düşünce yanlıştır. Başkası, birlikte yaşayan
insanlardır, birlikte yaşayan İsraillidir, ama aynı zamanda ülkede yaşayan
yabancıdır. Yukarıdaki ifadelerden birkaç satır sonra şöyle denilmektedir:
Ve “Eğer yanınızda, ülkenizde bir yabancı oturuyorsa, onu üzmeyin. O
kişi aranızda aynen bir yerli gibi ikamet etmelidir ve sen onu kendi nefsin
gibi sevmelisin.” (Lev. 19.32-33) Bu emrin gerekçesi, İsraillilerin Mısır’da
iv
Frank Crüsemann. Die Tora. Theologie und Sozialgeschichte des alttestamentlichen Gesetzes.
(Tora. Aski Ahit yasasının teolojisi ve sosyal tarihi) München: Kaiser, 1992. 380.
98
Prof. Dr. Ursula Rudnick
yaşadıkları ve Tanrının onları kurtardığı köleliği hatırlatmakta yatmaktadır.
Yardımseverlik emrinin İncil içindeki etki tarihi hakkında
Böylece yardımseverlik emri, Yeni Ahit’te çok sıkça geçmektedir: Sinoptik
İncillerde, Matta, Markus ve Lukas kitaplarında, Paulus’un mektuplarında
(Roma Mektubu ve Galata Mektubu) ve Yakup’un mektubunda.
Markus kitabında (12, 28-34) en önemli emir – ki bu konu antik dönem
Yahudiliğinde sürekli yapılan bir tartışmadır – konusundaki soru içine
dahil edilmiştir. “Gökyüzünün hakimiyetine” veya “Tanrının alemine”
katılmak için ne yapılmalıdır? Markus’un burada anlattığı sahne, İsa’yı bir
başka peygamber ile konuşurken göstermektedir:
Ve onların birbiriyle nasıl tartıştıklarını dinleyen bir din alimi ona yaklaştı.
Ve onun kendilerine zekice cevap verdiğini fark ettiğinde, ona sordu. En
önemli emir nedir?
İsa ona şöyle cevap verdi: Ey İsarailoğulları dinleyin! En Önemli emir;
Tanrımızın tek başına sahibimiz olduğudur ve sen sahibimizi, Tanrıyı
bütün kalbinle, bütün ruhunla, bütün aklınla ve bütün gücünle sevmelisin.
Diğer emir ise şudur: Başkasını kendi nefsin gibi sevmelisin. Hiçbir emir,
bu iki emirden daha önemli değildir.
Ve din alimi ona şöyle dedi: Usta sen gerçekten haklısın! O, tek sahiptir ve
ondan başka sahip yoktur ve O’nu bütün kalbinle, bütün idrakinle, bütün
gücünle sevmek ve başkasını kendi nefsini sevdiğin gibi sevmek kesilerek
yakılan veya kesilen kurbanlardan daha yücedir.
İsa o adamın mantıklı cevap verdiğini görünce, ona şöyle dedi: Sen
Tanrının aleminden uzak değilsin. Ve hiç kimse ona başka soru sormaya
99
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
cesaret edemedi. (Mk 12,28-34)
İsa ilk olarak Yahudilerin ibadeti haline gelen – hatta Yahudi inancı haline
geldiği de söylenebilir – “Ey İsrailoğulları dinleyin!” metnini dile getirir.
Bir Tanrıya, İsrail Tanrısına inanmak, insanın sahip olduğu bütün nimetler
ve sahip olabileceği bütün zenginlikle bu Tanrıyı sevme emri ile
bağlantılıdır.
İsa ikinci olarak da kardeşlik emrinden bahseder. İsa, insanların Tanrıya
karşı yükümlülüklerini, insanların diğer insanlara karşı yükümlülükleriyle ilişkilendirir. İsa, sadece bir emirle sınırlı kalmayı kabul etmez:
Tanrıyı sevme emri, kardeşlik emrine karşı kullanılmamaktadır.
En önemli emrin ne olduğu sorusu, bazen dinin asgarisinin ne olduğu
sorusu şeklinde anlaşılmaktadır. Yahudi dini tarafından emredildiği gibi
bunun yerine artık 613 emre değil sadece iki emre uymak gerekir.
Matematiksel bir indirgeme ile bir şeyler kazandığını düşünen kimse
yanılır. Gerçi bunlar sadece iki emirdir, ama bunlar diğer bütün emirlerin
bir özeti olarak anlaşılmalıdır. Havari Paulus bunu böyle anlamaktadır.
(Paulus Roma’daki cemaatten şunu talep eder: Birbirinizi sevmek dışında
hiç kimseye bir borcunuz yoktur. Çünkü başkasını seven kimse kanunu
yerine getirmiştir. Çünkü “zina yapmayın, adam öldürmeyin, çalmayın,
arzu etmeyin gibi emirler ile ve mevcut olan diğer emirler şu kelimede
özetlenmiştir: “Başkasını kendi nefsini sevdiğin kadar sevmelisin.” (Röm.
13.8-10)
Emirlerin iki cümlede özetlenmesi ve böylece soyut ifade edilmesi, somutlaştırılmayı gerektirmektedir. Lukas’ta nakledilen şey bunu belirginleştirmektedir. Lukas kitabında en önemli emir sorusuyla ilgili konuşmanın ar-
dından hayırsever Samaritanlı’nın şu hikayesi gelmektedir: “Adamın biri
Kudüs’ten aşağı Jericho’ya gider ve haydutların arasına düşer. Haydutlar
100
Prof. Dr. Ursula Rudnick
onun üstünü başını çıkartıp dayaklarlar ve onu yarı ölü bir vaziyette bırakıp kaçarlar. Fakat ne güzel bir tesadüftür ki bir rahip bu yoldan yukarı
doğru gelir, onu görür ve geçip gider. Yine aynı şekilde bir tapınak hizmet-
çisi oraya gelir, onu görür ve geçip gider. Seyahat etmekte olan bir Sama-
ritanlı da ortaya gelir ve onu gördüğünde merhamet eder.” Bunun ardın-
dan Yahudi toplumundan olmayan bu Samaritanlı’nın yaralı kişi için ne
yaptığı ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Son olarak İsa şu soruyu sorar:
“Sence bu üç kişiden hangisi haydutların eline düşen kişinin dostu/hem-
cinsi olmuştur? Cevap verir: Yaralıya merhamet gösteren kişi. Bunun üzerine İsa ona şöyle dedi: Oraya git ve onun yaptığı gibi yap.” (Lk. 10.29-37)
Kısaltmalar yoktur, uygun etik davranış sorusunu somut olarak sormak
gerek ve her şeyden önce emirler bunu yapmak için vardır.
İncil açısından bakıldığında kardeşlik konusunda şunlar görülür:
• Kardeşlik fıtrîdir, ama İbrani İncili’ne bir göz atıldığında görüldüğü
gibi özgün ve sadece Hıristiyanlığa ait değildir. Bu ise dinlerarası
diyalog için büyük bir önem arz eder. Bir değer veya teolojik bir
düşünce, bir gelenek için önemli olabilir. Fakat bu, bu düşüncenin
sadece bu geleneğe özgü olduğu anlamına gelmez.
• Kardeşlik sadece bir değer değil, bir emirdir. Bu emir, Tanrının
verdiği ve Tanrının kutsallığı ve sahip oluşu ile ispatlanan bir
emirdir. Böylece kayıtsız şartsız geçerliliğe sahiptir.
• Kardeş, insanın komşusudur. Burada sadece kendi etnik kökenin-
den olanlar veya kendi dininin mensupları söz konusu değildir.
Yabancılar da bu emre açıkça dahil edilmiştir. Kardeş, bana rast-
layan, karşıma çıkan insandır. Kitle iletişim araçları ve Internet
çağında bir kardeşe rastlamak, sadece kişisel bir rastlamayla sınırlı
kalmaz.
101
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
• Emir, adil bir birliktelik ve özellikle sosyal bakımdan zayıf olanların korunmasını amaç edinen birçok kuralın özetidir.
• Fakat İbrani İncili’nde bu emir, bütün emirlerin özeti şeklinde
anlaşılmaz. Bu emir, örn. Ülke, hayvanlar veya belirli durumlardaki, yani örn. Savaş durumundaki davranışla ilgili emirleri kapsamamaktadır.
• Yeni Ahit’te bu emir, Tanrıya inanma ve O’nu sevme ile birlikte en
büyük emir olarak anlaşılmaktadır. İsa, insanların Tanrıya karşı
olan yükümlülüğünü, birlikte yaşadıkları insanlara karşı olan
yükümlülükleri ile birleştirmektedir. İsa, bir emire indirgemeye
karşı gelmektedir. Tanrıyı sevme emri, kardeşlik emrine karşı kul-
lanılamaz.
• Yeni Ahit’te anlatılanlara göre de bu husus, emirlerin böyle
azaltılması şeklinde anlaşılamaz, aksine o emirlerin özeti olarak
okunabilir. Kısacası: Kardeşlik, Hıristiyan etiğinin temel bir unsuru
olabilir, ama Hıristiyan etiği bununla sınırlanamaz ve sınırlanmamalıdır.
Topluluk ruhu
Topluluk ruhunun en uygun geldiği İncil düşüncesi, İbranice Zedaka
kavramıdır. İlahiyat sözlüğü bu kavramı “topluluğa sadık, kurtuluş dolu”
şeklinde tercüme etmektedir. İncil tercümelerinde ise bu kavram
Almanca’ya “adalet” olarak aktarılmaktadır.
Zedeka nedir? Bu kelimenin kökü olan Zdk harfleri İbrani İncili’nde 523
defa görülmektedir. Bir karşılaştırma yapmak amacıyla söyleyelim,
“sevmek” sözcüğünün kökü bu İncil’de bunun sadece yarısı kadar
görülmektedir. Zedaka Tanrının veya insanların bir sıfatı veya bir
102
Prof. Dr. Ursula Rudnick
davranışıdır. Böylece örn. Tanrının İsarailoğullarına verdiği emirler onun
Zedaka’sının bir ifadesidir. Tanrının emirleriyle ilgili 119. ilahide bu çok
kez ifade edilmektedir.
“Tanrım sen adilsin ve kararların doğrudur.
Sen ikazlarını adalet ve sadakat içinde yaptın…
Senin adaletin ezeli adalettir ve senin kanunun hakikattir.”(Ps.119.137-142)
Tanrının Zedaka’sı kulları için verdiği emirlerin istidadında kendini
göstermektedir. İnsanların Zedaka’sı ise Tanrının isteğini yapmakta, daha
somut olarak Tanrının emirlerini yerine getirmekte kendini gösterir. Fakat
Zedaka emredilenin usulüne uygun şekilde yerine getirilmesinden öte bir
fazlalık içermektedir.
Örneğin Patrik Jakup şöyle der: “Bana gelecek günde benim Zedakam
(sahibim için sadakatle çalışmak) cevap verecek, çünkü Zedakam senin
önünde benim mükafatıma eklenecek.” (Gen. 30.33) Zedaka sadakat içerir
ve fiilde kendini gösteren vefa anlamına gelir.
Olumsuz şekilde şöyle ifade edilebilir: Kavga, çekişme ve adaletsizliğin
olduğu yerde, Zedaka kaybolmuştur ve yeniden tesis edilmek zorundadır.
Zedaka topluma uygun davranış demektir ve aynı zamanda da selametli
gidiş durumudur. Zedaka kolayca meydana gelmez, aniden yoktan ortaya
çıkmaz, asla “geceleyin gelen bir hırsız” gibi aniden gelmez, aksine her
şeyden önce insanın yaptığının ve yapmadığının bir sonucudur.
Peygamberlerin eleştirisi, hakkın kötüye kullanılmasına ve Zedakaya
uyulmamasına yöneliktir. Amos’un İsrailoğullarına eleştirisi şöyledir: “…
Hakkı, haksızlığa dönüştüren ve adaleti, Zedakayı yerlere atan siz İsrailoğulları.” (Am. 5,7)
103
Mesuliyet fiuuru, Bireysellik ve Hay›rseverlik - Siyasi Program
olarak Dini Konseptler ve Kavramlar
Zedaka sürekli bozulduğu için bazı peygamberlerde, özellikle gelecekteki
Zedaka gözdedir, örneğin Jesaja ve Jeremia’da: “Tanrı ‘bak, zaman gelecek,
Davud’da bir evlat vereceğim’ der. Bu çocuk, iyi bir idareci ve ülkede hak
ve adaleti uygulayan bir kral olacak…. Ve bu ona verilecek ad olacak:
“Bizim Efendimiz, adaletimiz” (Jer. 23.5) Zedaka burada siyasi davranışı
karakterize etmektedir. Bu davranış en önemli özelliktir ve hükümdarın
adını belirlemektedir.
Zedakanın sevgi ile karşılaştırılmadığı, aksine sevgiyle birleştirildiği açığa
çıkmaktadır. Hosea peygamberde şöyle denir: “Tanrı kullarına şöyle
seslendi: ‘Ben sizinle ebediyete kadar birlikte olmak istiyorum, sizinle
adalet ve hak içinde, af ve merhamet içinde birlikte olmak istiyorum. Evet,
sizinle sadakat içinde olmak istiyorum ve sen sahibini tanıyacaksın.” (hos.
2.21-22)
Zedakanın hak, af ve merhamet ile ilişkilendirilmesi önemlidir. Bu
vaatlerde önemli kavramlar bulunmaktadır, ki bunlara şimdi Tanrı ile
insanı aynı şekilde yükümlü kılan ve birbirine bağlayan temel değerler,
İncil’deki davranış normları da diyebilirim.
Özet olarak şu tespitler yapılabilir:
• Zedaka bir davranış, bir sıfat veya bir durumdur. Kardeşlik gibi bir
emir değildir.
• Tanrıya ve insana özgüdür ve toplumun selametli bir durumunu
anlatır.
• “Adalet” sözcüğü Zedaka kavramını tam olarak karşılamaz. Eğer
“Adalet” kavramında sadece dağıtıcı veya geri verici adalet
düşünülürse, bu durumda İncil’deki Zedaka düşüncesi yeterince
dikkate alınmamış olur.
104
Prof. Dr. Ursula Rudnick
• Zedaka, emirlerin yerine getirilmesiyle yakından ilişkilidir. Fakat
emredilenin usulüne uygun olarak yerine getirilmesinin ötesinde
başka bir şey de içerir.
• Toplumun selametli bir duruma gelmesini amaç edinir.
Tanrı sevgisi ve kardeşlik birbiriyle ayrılmayacak şekilde bağlantılıdır;
adalet, kanun kitabında yazılı olandan daha öte bir şeydir, adalette fazla
olarak toplum dayanışması mevcuttur ve zayıfları ve yabancıları da açıkça
içine alır.
İncil anlayışına göre bütün bunlar hakkında daha birçok şey söylenebilir.
Bir emir olarak konu edilmek şöyle dursun, bireysellik İncil’de açıkça yer
almamakta hatta bir değer olarak bile bireysellikten bahsedilmemektedir.
Sizin kardeşlik emrini, tanrının bir timsali olarak insanın kutsallığına saygı
ile birleştirmeniz hariç. Aynı şey kişisel sorumluluk için de geçerlidir.
Fakat kişisel sorumluluk İncil’de emredilmektedir. Tanrının hitap ettiği
İncil insanı, Tanrının emirlerine uyabilecek, ama aynı zamanda başka türlü
karar verme özgürlüğüne sahip özgür bir varlıktır.
İncil’deki metinlerin günümüzde davranış ve siyasal davranış açısından
birçok eleştirel yönelim unsuru sunduğunun anlaşıldığını ümit ediyorum.
105

Benzer belgeler