İndir - Ayrıntı Dergisi

Transkript

İndir - Ayrıntı Dergisi
MARKA ÜNİVERSİTE OLACAĞIZ
ÖZET: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı: “Bu
yılki yapmış olduğumuz mezuniyet töreninde öğrencilerin coşkusu ve velilerin gösterdiği katılım belki de Burdur’da yapılmış olan
en büyük organizasyonlardan biriydi.
Kesinlikle öğrencilerin üniversitemizde okuyabilme hayali olacaktır. Mehmet
Akif Ersoy Üniversitesi sahip olduğu fakültelerle dediğiniz gibi öğrencilerin girmeyi
hayal ettikleri bir üniversite olacak. Ne kadar
fakültemiz varsa onların hepsini bu düzeye
getireceğiz. Ama bu fakültelerimizin sayısı
çok olmayacak. Bugün 6 fakültemiz varsa o
gün 7-8 fakültemiz olur.
Biz üniversite olarak “Her bir fakültemiz en iyisi olacak, markalaşacak” dedik
ve bu amaçla çalışmaya devam ediyoruz. Veteriner Fakültemizin marka olabilmesi için
Hayvan Hastanesine sahip olması gerekiyor.” dedi.
ABSTRACT: Prof. Mustafa Saatcı,
the rector of Mehmet Akif Ersoy University,
reports ‘With the cheer of the students and
the high attendance of the parents, the Graduation Ceremony this year may be the biggest organization in Burdur.
Certainly the students will dream to
graduate from this university. Mehmet Akif
Ersoy University will be a university that the
students dream to enroll thanks to the faculties it has. We will improve all the faculties
until obtaining this level. But the number of
the faculties will not be a lot. If we have 6
faculties, we will have 7-8 faculties then.
As a university we continue to work
to realize our slogan ‘ Every faculty will be
the best and they will be brands’ To make the
Veterinary Faculty a brand, it should have a
Veterinary Hospital. ‘
Son yayınlarımızda Mehmet
Akif Ersoy Üniversitesi(MAKÜ) fakültelerini herkesin anlayabileceği şekilde
tanıtmaya çalıştık. Şubat ayından itibaren başladığımız tanıtım yayınlarımızı Rektör Prof. Dr. Mustafa Saatcı ile
tamamlıyoruz. Kendisiyle hem şehir
merkezindeki Rektörlük binasında hem
de İstiklal Yerleşkesindeki şantiyelerde söyleşi yaptık. 15 bin dönüm alan
üzerine kurulan İstiklal Yerleşkesini
MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı
ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Yapı
İşleri ve Teknik Daire Başkanı Y. Mimar
Ali Nihat Gündüzalp ile birlikte karış karış gezdik. Rektör Saatcı, açıkyüreklilikle
üniversitenin dünü- bugünü ve yarınını
anlattı. MAKÜ’nün basamakları sağlam
adımlarla tırmandığını aktardı.
MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Saatcı,
marka şehir- marka üniversitesi konseptinde olması ve bulunması gerekenleri ayrıntılarıyla dile getirdi. İstiklal
Yerleşkesine motif gibi işlenen fakülte
binalarını da tanıtan Rektör Saatcı, MAKÜ’nün Burdur’un üniversitesi özelliğini
taşıdığını söyledi ve şehir ile üniversitenin entegre olduğunu ilave etti.
Saatcı, İstiklal yerleşkesinde çok
sayıda fakülte ve çok sayıda bölüm olmasındansa daha az sayıda fakülte ve
marka fakülte olmasının Burdur’un en
önemli tanıtım yüzü olacağını ifade etti.
Kentin ilim yuvası kimliğini taşıması için
alanında en iyi fakülteleri hayata geçirmek ve öğrencilerin hizmetine sunmak
mecburiyetinde olduklarının altını kalınca çizen Rektör Saatcı, Burdur halkından üniversite öğrencilere döviz bedelli
askerler gözüyle bakmamalarını istedi.
İstiklal Yerleşkesinin kolay kolay
unutulmayacak güzellikte yapıldığını
vurgulayan Rektör Saatcı, giriş kapısından binalara, dersliklerden altyapısına,
caddelerden komplekslere kadar buna
dikkat ettiklerini kaydetti. Rektör Saatcı
ile İstiklal Yerleşkesini adım adım gezip
inceleyerek misyon ve vizyonları hakkında açıklamalar aldık. Bu ayki sayımızda MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa
Saatcı ile yaptığımız söyleşiyi yayınlıyoruz. CEMALETTİN BEKTAŞ
DERGİ AYRINTI: Sayın Rektör, son sayılarımızda Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesini fakülteleriyle ve
bölümleriyle tanıttık. Sizden son bir
değerlendirme yapmanızı istiyoruz.
Üniversite şu anda hangi aşamada?
PROF. DR. MUSTAFA SAATCI:
Üniversitemiz 2006 yılında kuruldu, bu
yıl sekizinci yaşında. Bu yıl mezuniyet
törenimizdeki coşku aslında üniversitemizin gelmiş olduğu noktayı ve gidişatını gösteren çok önemli bir veriydi
benim için. Yapmış olduğumuz mezuniyet töreninde öğrencilerin coşkusu
ve velilerin gösterdiği katılım belki de
Burdur’da yapılmış olan en büyük organizasyonlardan biriydi.
Üniversitemizin içerisinde tam
16 tane şantiyemiz var. Bizimle birlikte
kurulan 15 üniversite ile birlikte kendimizi kıyasladığımız zaman ne yönden
kıyaslarsak kıyaslayalım (ister bina yönünden, ister personel yönünden, ister
öğrenci sayısı yönünden, ister bilimsel
makale hazırlama yönünden ve isterseniz proje hazırlama yönünden) hep ilk
üçteki yerimizi çok rahatlıkla koruyoruz.
Buna ek olarak da 1992 yılında, bizden
önce kurulan üniversitelerle yarışmaya
başladık.
AYRINTI: Bize Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin fiziksel özelliklerini aktarır mısınız?
SAATCI: Fakülte olarak; Eğitim
Fakültesi, Veteriner Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, İlahiyat Fakültesi mevcuttur.
Enstitü olarak ise; Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Enstitüsü eğitim ve öğretime devam ediyor.
Yüksek Okullarımız: Sağlık Yüksekokulu, Bucak Zeliha Tolunay Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik
Yüksekokulu, Bucak Sağlık Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu, Beden
Eğitimi ve Spor Yüksekokulumuz bulunuyor.
Meslek Yüksek Okulu olarak:
Burdur Meslek Yüksekokulu, Ağlasun
Meslek Yüksekokulu, Bucak Emin Gülmez Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Bucak Hikmet Tolunay Meslek Yüksekokulu, Çavdır Meslek Yüksekokulu,
Gölhisar Meslek Yüksekokulu, Gölhisar
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu,
Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu,
Tefenni Meslek Yüksekokulu ve Teknik
Bilimler Meslek Yüksekokulumuz bulunmaktadır.
İstiklal Yerleşkesindeki Fiziki
Yapılanmamız: Veteriner Fakültesinde:
31.705 metrekare, Sağlık Yüksekokulu
ve Merkezi Amfiler: 14.030 metrekare,
Fen Edebiyat Fakültesi A Blok: 19.705
metrekare, Fen Edebiyat Fakültesi B
Blok: 13.905 metrekare, Merkezi Laboratuvarlar: 2.500 metrekare, SKS Menza
Mediko Sosyal Binası: 17.341 metrekare, Spor Kompleksi: 19.903 metrekaredir.
Spor Kompleksimiz Toplam Kapalı Alan: 18.425 metrekare, Toplam
Açık Alan: 60.500 metrekare ile bölgenin en büyük spor kompleksi konumundadır. Spor Kompleksimizin içinde
bulunan Yüzme Havuzumuz da tüm
üniversiteye ve Burdur’a hizmet vermektedir. 5 kulvarlı 680 bin metreküp
su kapasiteli bu Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 25 metre X 12,5 metre ebatlarında 2,2 metre derinliğindedir. Spor
Kompleksimizde, Yüzme Havuzunun
dışında Sauna, Masaj Salonu, Fitness
Salonu, Buhar Odası, Dans Salonu, Squash Odası ve Kafeteryalar da mevcut-
tur. Tüm bunların dışında Burdur’da bir
ilk olan Özel Seyirlik Yeşil Alan Çatısı da
Spor Kompleksimizin övünç duyduğumuz yönlerindedir.
Ayrıca belirtmek istediğimiz bir
konu var ki İstiklal Yerleşkemize öğrenci
yurdu yapılıyor. Kredi ve Yurtlar Kurumunda yapılan bu öğrenci yurdumuza,
araç trafiği için gerekli olan yolu üniversite olarak kendi imkânlarımızla yapıyoruz.
İstiklal Kampusunda Toplam Kapalı Alan: 119.089 metrekare olup, Düzenlenen Yeşil Alan: 55.000 metrekare;
Kampus Toplam Alanı: 15.633.000 metrekare; Toplam Öğrenci Sayısı: 14.560
kişi; Hedeflenen Toplam Öğrenci Sayısı:
40.000 kişidir. Ve bu rakamlar artmaya
devam etmektedir.
BURDUR TARIM VE HAYVANCILIKTA
MARKA OLACAK
AYRINTI: Son aylarda çok fazla
dikkat çeken ve kapasitesi ile ilk sıraya yerleşecek olan Hayvan Hastanesi
gündeme geldi. Bu konuda açıklamalarınız olacak mı?
SAATCI: Bu hastanemizin yapımından önce yıllardır süren bir araştırma ve incelemelerimiz oldu. Öncelikle
ülkemizdeki hayvan hastanelerini ve
sonrasında da dünyadaki hayvan hastanelerini inceledik. İncelediğimiz
hastanelerin bazı faydalı yönlerini ve
özelliklerini örnek aldık. Bu örneklerle
hastanemizin projesini oluşturduk ve
yapımına başladık. Burdur’daki, bölgemizdeki ve de ülkemizdeki herkese fayda sağlayacak, hayvanların hastalığını
teşhis ederek, gerekli tedavi imkânlarını uygulayacak ve bunları yaparken
Veteriner Fakültesi öğrencilerine de uygulamalı eğitimler verecek bir projeksiyonda hayvan hastanemizi yapıyoruz.
Burdur’a Avrupa’nın en büyük
hayvan hastanesi yapılıyor. Her yönüyle tüm Avrupa’ya ve de tüm dünyaya
örnek bir hastane yapacağız. Bu hastanemiz Veteriner Fakültemizle entegre
olacak.
Veteriner Fakültemizin Toplam
Kapalı Alan: 31.705 metrekaredir. Bu
fakültemizde Düzenlenen Açık Alan:
50.500 metrekaredir ve 2010-2011 Eğitim-Öğretim yılında binanın tamamı
31.705 metrekare olarak hizmete açılmıştır.
Hayvan Hastanesi konusunda
ayrı bir paragraf açmak isterim çünkü
ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük Hayvan Hastanesi Burdur’da olacak. Hayvan Hastanesinin maliyeti 12 Milyon
TL ve 10.724 metrekare kapalı alanı var.
Burada hedefimiz; çiftliklerimizde 100
baş anaç olması ve 300 baş da Honamlı
Keçisi bulunmasıdır.
İstiklal Yerleşkesinde Hayvan
Hastanemizin bütün hayvanlar için tam
donanımlı olarak yapımı devam etmektedir. Hem Veteriner Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerimizin rahatlıkla
uygulamalı dersler alabileceği, hem
de getirilen hayvanların son teknolojik
sistemlerle muayene ve tedavi edilebileceği ve tüm hayvanlara hitap edebilecek bir Hayvan Hastanesi, bunun yanında bu hastanenin laboratuvarları ve
bunların yanında da çiftlik olacak. Hayvan Hastanemiz hem tüm hayvanlara
hitap eden özellikte ve hem de bölgemizdeki her hayvan sahibinin rahatlıkla
gelebileceği bir özelliktedir. Bölgemizde diyorum çünkü komşu şehirlerimizden de hayvanlar getiriliyor. Getirilen
hayvanlar genellikle büyükbaş cinsidir. Burdur’da 247.152 adet, Denizli’de
255.879 adet, Antalya’da 215.747 adet
ve Isparta’da 95 bin adet dolayında
büyükbaş hayvan mevcut. Büyük ameliyathaneleri, tam donanımlı klinikleri, hayvanları taşıyabilecek donanımlı
ambulansları, büyük ve geniş salonları,
hayvan türlerine göre tasarımlanmış
ünitelerinin yer aldığı, Türkiye ve Avrupa’da örnek gösterilecek bir Hayvan
Hastanesi yapıyoruz. Öğrencilerimizin
eğitimi, hasta hizmetleri ve bunlara ek
olarak araştırma merkezlerinin bulunduğu bir Hayvan Hastanesi yapmayı
amaçladık. Bu doğrultuda gerek öğrencilerimizi, gerek hayvan sahiplerini ve
gerekse hayvanları en ufak ayrıntısına
varıncaya kadar düşündük. Hayvan Hastanemizde biraz
önce de kısaca belirttiğim üzere şu üniteler yer alacak:
öğrencilerimiz için dinlenme odaları, duş alabilme yerleri, büyük dershaneleri, hasta hayvanları her açıdan
rahatlıkla gören ameliyat salonları, seçmeli dersler için
derslikleri olan hastane inşaatı devam etmektedir. Hayvan Hastanemiz; Hayvan Sağlığı Araştırma ve Uygulama
Merkezi özelliğinde olacak. EAEVE (Avrupa Veteriner Hekimliği Eğitimi Kurumları Birliği) tarafından da onaylanan
bu hastanemiz klinikleriyle birlikte 7 gün24 saat hizmet
verecek özellikte olacaktır.
Tüm bu özelliklerinin dışında Hayvan Hastanemiz; akademik kökenli uzman veteriner hekim, sağlık
ekibi kadrosuyla, ambulans hizmetiyle, hayvansever
dostlarımızın ve müdahale olanağı kısıtlı olan tüm veteriner hekimlerin hizmetine sunulacak. Veteriner Fakültemizdeki amacımız; tüm pet (kedi, köpek) ve egzotik (Papağan, yılan, kuşlar, sürüngenler) hayvanlara 7 gün 24
saat acil müdahaleler de dahil olmak üzere, doğum, dahiliye, suni tohumlama ve cerrahi (ortopedi, göz, kulak,
damar) alanlarda en iyi hizmeti sunmaktır. Hastanemiz;
her türlü olgulara müdahale edecek donanıma (anestezi,
suni solunum yaptırılması, röntgen, ultrason, hematoloji,
biyokimya) operasyon (diş ünitesi, katarakt, göz operasyonları, ortopedi) özelliklerine sahip olacak. Bu kapsamda da en yeni yöntemlerle profesyonel anlamda yeni teknikleri Türkiye ve Dünyada takip ederek beklentilere en
iyi cevabı verebilmek için çalışmaktayız. Burada; hayvan
bakım, beslenme, hastalıklar, mikroçip, otel, mama, tedavi, operasyon ücretleri, pet ürünleri, mama, kedi ve köpek ırkları, eğitimi konusunda da ayrıntılı bilgi verilecek.
Hayvan hastanemizin tamamlanmasıyla birlikte Burdur,
kelimenin tam anlamıyla tarım ve hayvancılıkta marka
haline dönüşecek. Sorumlu Yönetici
Odası, Veteriner Hekim Odası, Personel
ve Bakıcı Odası, Duş ve Tuvalet, hayvanların birbirlerini rahatsız etmeyecekleri
genişlikte Hasta Kabul ve Bekleme Salonu, Acil Müdahale Odası, Muayene
Odaları, Operasyon Hazırlık Odası, Operasyon Salonu, Temizlik ve Sterilizasyon
Odası, Yoğun Bakım Odası, Görüntüleme Odası, Laboratuvar Odası, Postoperatif Bakım Odası, Tecrit Odası ve Alet
ve Malzeme Odaları.
HER ŞEYİ OLAN DEĞİL ELİNDE
BULUNANIN İYİ OLDUĞU BİR
ÜNİVERSİTE
AYRINTI: Hazırlanacak iyi bir
projeyle Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin Türkiye’de ilk 10 üniversite
arasına girebileceğine inanıyor musunuz?
SAATCI: Kendim ve üniversite
kadrom kesinlikle buna inanıyor. Biz
inanmasak bu derece yüksek bir ivmeye zaten sahip olamayız. Hem bize
gelen öğrenciler hem de bizdeki akademisyenler buna inanıyorlar. Bakınız,
bizim ilk günden itibaren söylediğimiz
bir cümle var: “Her şeyi olan değil elinde bulunanın iyi olduğu bir üniversite”.
Üniversitemizde her bölüm ve her fakülte olmayacak ama elimizdeki fakülGöller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 26
telerimizle marka olacağız. Veteriner
Fakültesi Avrupa’nın en büyük Veteriner Fakültesi Hastanesini yaptı. Bunun
içini donatacağız. Eğitim Fakültemiz
Türkiye’de her zaman ön plana çıkıyor.
Bunlar eski ve mezun veren oldukları
içindir. Diğer sonradan kurulmuş fakültelerimiz de mutlaka kendi alanlarında
belli bir akreditasyona sahip olacaklardır. Yani Türkiye’deki kendi fakülte
grubu içerisinde kendilerini ön plana
çıkaracak bir yapıya sahip olmaları lazım. İdarecilerimizle de konuştuğumuz
zaman hedefimizin bu olduğunu söylüyoruz. Elimizdekini markalaştırmak.
Türkiye’deki eğitim sisteminde arz- talep dengesi yakın bir zamanda (7-8
yılda) eşitlenecektir. Yani üniversiteye
girmeyi arzulayan öğrencilerle üniversitelerin sunmuş olduğu kontenjanlar
eşit duruma gelecektir, yani üniversiteye girmek isteyen herkes için bir kontenjan bulunacaktır. O zaman ne ön
plana çıkacak; marka, değer, nitelik. O
zaman bizim gibi düşünen “Her şeyim
olsun değil de elimdeki marka olsun”
diyen üniversitelerin o marka fakülteleri ön plana çıkacak. Yani öğrenci,
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesindeki
herhangi bir bölümü düşündüğü zaman “Tamam, benim bunu irdelememe
gerek yok, direkt gideyim başlayayım,
çünkü Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
bu fakülteleriyle markadır” diyebilecek.
Bizim de amacımız budur.
ÖĞRENCİ KONTENJANLARI %100
DOLDU
AYRINTI: Yani 2023 vizyonunda, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi arasına
girecek kapasitede yatırım ve eğitim
düzeyine ulaşabileceğini mi söylüyorsunuz?
SAATCI: Tabi ki, hedefimiz de
bu. Bizim hedefimiz tırmanabildiğimiz
kadar tırmanmaktır. Bir kere biz üniversite olarak, daha doğrusu üniversiteyi
yükseltecek olan fakülteler olarak kendi alanlarında markalaştıkları takdirde
söylemiş olduğunuz sıçramayı çok rahat
bir şekilde yapabilecek durumda. Zaten
üniversite altyapısız ve binasız olmuyor.
Çıkıp baktığınız zaman binalarımız çok
şükür hızlı bir şekilde ve sağlam adımlarla ilerliyor. Nazar olmayalım diye her
zaman söylemiyorum ama zamanında
biten bir binamız yok çok şükür ki, her
binamız daha erken bitiyor. Böyle bir
durumda, bugün itibarıyla devam eden
16 şantiyemiz mevcut. Sayın büyüklerimiz de Ankara’ya gittiğimiz zaman
Bakanlık düzeyinde Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi’nin kendisine verilen para-
yı en güzel ve en doğru yönde harcayan üniversiteler arasında olduğunu ve
bizi örnek gösterdiklerini söylüyorlar.
Bunun da göstergesi ortadadır. Altyapı
bittikten sonra öğretim üyesi ve elemanı ile kalitemiz bizi tercih eden öğrenci
kalitemizle demiş olduğunuz hedeflere zaten biz yaklaşıyoruz. Her sene bizi
tercih eden öğrenci sayısına baktığınız
zaman bir artış görüyorsunuz. Malumunuz bu yıl lisans programlarımızın hepsi doldu, %100 doldu; kazandığı halde
kayıt olmaya gelmeyen az sayıda bir
öğrencimiz var, o da zaten ek kontenjandan gelecek, bu şekilde %100’lük bir
lisans doluluğu elde edeceğiz. Bu her
üniversiteye nasip olan bir durum değildir.
AYRINTI: Bundan 20- 30 yıl kadar önce liseden mezun olan her öğrencinin ODTÜ, Hacettepe, İstanbul
Üniversitesi gibi idealleri vardı. Şimdi
öğrenciler Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi için de aynı düşünceleri taşıyor
mu? Ayrıca, bahsettiğiniz vizyonda 10
yıl içerisinde her bir öğrencinin hayalinde Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde okuyabilmek olacak mı?
SAATCI: Elbette taşıyor. Her
dönemin parlayan üniversiteleri ve fakülteleri vardır. Kesinlikle öğrencilerin
üniversitemizde okuyabilme hayali olacaktır. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
sahip olduğu fakültelerle dediğiniz gibi
öğrencilerin girmeyi hayal ettikleri bir
üniversite olacak. Ne kadar fakültemiz
varsa onların hepsini bu düzeye getireceğiz. Ama bu fakültelerimizin sayısı çok olmayacak. Bugün 6 fakültemiz
varsa o gün 7-8 fakültemiz olur. Fazla
olmaz.
Mesela İletişim Fakültesi ile ilgili
altyapı çalışmalarını tamamladık. Baktık
ki Türkiye genelinde doktoralı iletişimci
ne yazık ki çok az. Fakülteyi kurabiliriz
ama ona kaliteli akademisyen getirmediğimiz sürece sadece boş binadan ibaret olur. Bu konu ile ilgili dersimizi çalıştık. İletişim Fakültesi ile ilgili hemen
Burdur’a getirebileceğimiz sayıda doktorasını yapmış hocamız yeterli sayıda
yok.
EĞİTİM FAKÜLTESİ VE VETERİNER
FAKÜLTESİ AMİRAL GEMİSİ
AYRINTI: Burdur’daki üniversite uzun süreden beri Eğitim Fakültesi
ve Veteriner Fakültesi ile anılırdı. Şu
anda bu iki fakülte hangi durumda?
SAATCI: Bu iki fakültemiz de
üniversitemizin amiral gemisidir. Çünkü her ikisinin de kurulması üniversitemizin kuruluşundan daha eskiye dayanıyor. Eğitim Fakültemizin 1965lere,
Veteriner Fakültemiz de 1990lara dayanan Akdeniz Üniversitesine bağlı
köklü geçmişi var. O yüzden bunlar
zaten Mehmet Akif Ersoy üniversitesi
kurulduğu zaman hazırdı, mezun vermişlerdi, tanınıyorlardı. Dolayısıyla diğer fakültelerimize göre çok daha önde
başladılar, o yüzden fazla merhale kat
ediyorlar. Bunlardan hemen sonra kurulan fakültelere bakacak olursak, 4 yıllık
Sağlık Yüksekokulumuz var mezunları
çok rahat iş buluyor, Fen Edebiyat Fakültemiz var; bu noktada Fen Edebiyat
fakültelerine değinmek gerekir. Bütün
Türkiye’de Fen Edebiyat Fakültelerinde yaşanan durum bizde de yaşanıyor.
Nedir o, Fizik, Kimya, Biyoloji bölümlerine öğrenci kadrosu açılmıyor, önceden bu bölümlere kadro çok açılmış,
her üniversite açılırken bir Fen Edebiyat
Fakültesi kuruluyordu, bu bir gereklilikti, böyle olduğu için her üniversiteye
kuruldu, çok olduğu için de öğrenciler
bu bölümlere gitmez oldu. Fen Edebiyat fakültemizin Fizik- Kimya- Biyoloji
bölümlerinde böyle bir sıkıntı var ama
bu sadece bizim sıkıntımız değil Türkiye’nin yükseköğrenimindeki bir sıkıntıdır. Diğer taraftan bu fakültenin Matematik bölümüne öğrenciler geliyor,
Edebiyat bölümüne, Arkeoloji ve Antropoloji bölümlerine öğrenciler gelmeye devam ediyor. Bu kontenjanları tam
olarak doldurabiliyoruz, mezun vermeye de başladılar. Ondan sonra kurmuş
olduğumuz İktisat, Mühendislik, bu yıl
öğrenci aldığımız İlahiyat bölümlerinde
ise henüz mezun veremedik. Biliyorsunuz Bucak’ta da 4 yıllık bir okulumuz
var, bu Uygulamalı İşletmecilik Yüksek
Okulumuz da çok revaçta ve talep gören bir okulumuzdur. Öğrencileri de
çok cevval, kendi kendilerine kongre
düzenledikleri zaman çok güzel şeyler ortaya çıkarıyorlar. Meslek Yüksek
Okullarımız 10 tane, ilçelerimize dağılmış durumda. Evet, Veteriner ve Eğitim
Fakültelerimiz hala amiral gemisi olarak devam ediyor ve edecek de. Böyle
başladı böyle gidecek ama arkasından
gelenler de onlardan azımsanacak bir
tarafları yoktur. Gayet güzel bir şekilde
kadro oluşturup, Türk Yükseköğrenime
katkı vermeye devam ediyorlar.
HALKIMIZ VETERİNER FAKÜLTEMİZİN
GÖREVLERİNİ TAM OLARAK BİLMİYOR
AYRINTI: Üniversite olarak
Burdur halkı ile bütünleşebildiniz mi,
yani sosyal anlamda?
SAATCI: Biz, Veteriner Fakültesi hocalarımızla beraber köylere gidip,
köy kahvesinde, köy odasında seminerler veriyoruz; bu, iki seneden beridir
devam ediyor. Bu yıl yine yapacağız.
Yani köylüyle hocalarımız direkt bire
bir temas halinde. Ve inanır mısınız biz
gitmeden görmüyorduk. Bununla birlikte yetiştirici vatandaşlarımız, köylü
vatandaşlarımız Veteriner Fakültesinin ne iş yaptığını tam olarak bilmiyor.
Şöyle söyleyeyim: hayvanı hasta olduğu zaman herhangi bir ihtiyacı olduğu
zaman gelip bu sorununu Veteriner
Fakültesinde çözebileceğini bilmiyor.
İşte biz bu köy ziyaretlerimizle bunları
sağlıyoruz. Ne kadar söylersek söyleyeyim olmuyor, ama hocalarımızın bire
bir konuştuğundan sonra “Evet, ben
fakülteye gidersem hayvanlarım tedavi
görür, süt verimi artabilir, daha hijyenik
süt elde edebilirim, hayvanımı daha iyi
besleyebilirim” diyor ve köylümüz şu
anda bu soruların cevaplarını bulmaya
başladı. Dediğimiz gibi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanemizin açılmasıyla
beraber de biz yeni bir tanıtım hamlesi
başlatıp, icabında belli bir dönem yetiştiricilerimizi buraya getirip, “Bakınız,
böyle bir Hayvan Hastanemiz var, bu
hastanemizin görevleri şunlardır, her
zaman emrinizdeyiz, ne zaman isterseniz rahatlıkla gelebilirsiniz. İster danışmanlık olarak gelebilirsiniz, ister tedavi
amaçlı arayabilirsiniz.” diye bir kampanya başlatacağız, bunu zaten Veteriner
Fakültemiz başlatacak.
AYRINTI: Yani bölgenin Hayvan Hastanesi mi olacak?
SAATCI: Bizim hinterlandımız
o kadar geniş ki Afyonkarahisar’dan
Antalya’ya kadar fakültemize hasta
hayvanlar getiriliyor. Bugün itibarıyla
geliyor ve daha da çok gelecek. Bu Hayvan Hastanesini açıp, yapacağı işleri
yaydığımız zaman daha çok gelecek ki,
şu anda kayıt defterlerimize baktığımız
zaman dediğim illerden getirilen çok
sayıda hasta hayvanların olduğunu görüyoruz. Yeterli mi, değil. Hayvan Hastanemiz açılıp, tam kapasiteyle çalıştığımız zaman sıra sıra hayvan sahiplerinin
beklemesi lazım. Buna ek olarak biz
öyle bir sistem koyduk ki, hayvan içeri-
de tedavi edilirken hayvan sahibinin de
oturup çay kahve içebileceği, hatta ve
hatta yatabileceği yerler de hazır. Böyle
bir imkânın sunulacağı bir tesisin dediğiniz gibi boş durmaması gerekir, bizler
de bunu en iyi şekilde çalıştıracağız.
HAYVANLARIN KALP SESİNİ TÜM
ÖĞRENCİLERİMİZ DUYACAK
AYRINTI: Bölge hastanelerinin
albenisi bulunur, insanların aklına girdiğinde her zaman ilk tercihleri olur.
Bu konuyu da dikkat ediyor musunuz?
SAATCI: Hayvan sahiplerinin
gelip rahatlıkla kalabileceği, dinlenebileceği konuları fakültemiz için çok
küçük detaylardır ama insanları buraya
çekip mutlu edecek detaylar. Yani hayvan sahibi, hayvanı tedavi görürken
kendi de burada istirahat edebilecek.
İnsanlara böyle bir imkân sunuyorsanız
mutlu ediyorsunuz demektir o da gelir
ve diğer kişilere de tavsiye eder.
Burada yapacağımız sistemde, hocamız
gelip hayvanı muayene ederken hayvanın kalp seslerini bütün öğrencilerimizin duyabileceği şekilde bir ses sistemi
kurduk. Hocamız stereoskobu hayvanın
kalbine koyduğunda o sesi bütün sınıf
duyacak; öğrencilere “bakın bu hastalıklı hayvanın kalp atış sesi, bu sağlıklı
hayvanın kalp atış sesi, bu normal ses,
bu ses şu hastalığın sonucudur” diyebilecek. Biz teknolojiyi son sistem kullanıyoruz ve ilaveten ameliyatlar da kameraya çekilip, CD’ye alınıp, isterse o anda
ekranda izleyecek, isterse CD’yi alıp
başka bir yerde izleyebilecekler. Fakültemizin Patoloji Bölümünde de nekropsi-otopsi yapılacağı zaman aynı imkânı
sunuyoruz, suni tohumlamada hayvan
tohumlanırken aynı imkânı sunuyoruz
ve öğrencilerimiz hayvanla ilgili her bir
uygulamayı rahatlıkla izleyebiliyor, bu
imkânı klinikle ilgilenen dallarımızın
hepsinde sağladık.
AYRINTI: Yöremize özgü Honamlı Keçileri var. Bununla ilgili de bir
çalışmanız var. Bunun yanında büyükbaş hayvan çiftliği de var. Üniversite
olarak burada işletme kurmayı da düşünüyor musunuz?
SAATCI: Biz üniversite olarak
“Her bir fakültemiz en iyisi olacak, markalaşacak” dedik ve bu amaçla çalışmaya devam ediyoruz. Veteriner Fakültemizin marka olabilmesi için az önce
söylediğim Hayvan Hastanesine sahip
olması gerekiyor. Buna ek olarak çok
güzel bir eğitim binasına sahip olması
gerekiyor. Artı öğrencilerine uygulama yaptırabilecek bir çiftliği de olması
gerekiyor. Bu çiftlikte de çeşitli hayvan
türlerinin, büyükbaş, küçükbaş, kanatlı,
at gibi çeşitlerin de bulunması gerekiyor ki gelecekte bizi denetime gelenler
“Evet, bu fakülte dört başı mamurdur,
her şeye sahiptir. Bu tam anlamıyla bir
Veteriner Fakültesidir” dedirtmemiz lazım. Biz de onları yapıyoruz, bunları yaparken de aynı zaman buraya bir çiftlik
kuruyoruz, bu kuracağımız çiftliğin adı
da Uygulama ve Araştırma Çiftliğidir.
Çok fazla üretim değil ama üretimin
nasıl yapılmasını, nasıl yapılması gerektiğini, hangi hijyenik şartlarda olması
gerektiğini gösteren bir çiftlik ve üretim
bandını da oraya kuracağız.
KÖYLÜNÜN VE YETİŞTİRİCİNİN
AYAĞINA KADAR GİDİYORUZ
AYRINTI: Burdur süt deposusüt fabrikası olarak biliniyor. Mevcut
şartlarda topluma hayvancılık konusunda tam anlamıyla ulaşabildiniz
mi?
SAATCI: Bu sorunuza %100
evet diyorum. Çünkü bir tarafta hocalarıyla beraber köylere kadar gidip onlara
eğitim veren bir fakülte var, diğer tarafta İzmir’den Ankara’ya kadarki geniş bir
bölgede Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından analiz yapma izni almış bir
Merkez laboratuvarı var, artı bu Merkez
Laboratuvarımız geçen hafta itibarıyla
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) mührünü kullanma iznini aldık. Yani gıda,
süt, süt ürünleri sektöründe ne yapılması gerekiyorsa Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner fakültesiyle, Merkez
Laboratuvarıyla, Mühendislik Fakülteleriyle, Gıda Bölümüyle bunun hepsini
yapabilecek durumdadır. Bunun objektif verileri biraz önce söylemiş olduğum
verilerdir. Antalya dahil, İzmir’den Ankara’ya kadarki geniş bir bölgede Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığından çalışma
izni almış bir laboratuvar yoktur. Bizim
yaptığımız analizlerin sonuçlarını Tarım
Bakanlığı kabul ediyor. Bayrağı oraya
astık, Türk Standartları Enstitüsü “Süt,
süt ürünleri konusunda, süt bileşenleri
konusunda Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Merkez laboratuvarının yaptığını
kabul ediyorum.” diyor. Bu ne demektir,
bizim sütlerimizdeki hijyenik, antibiyotik tayinlerini yapıp, burada üretilen
sütün kalitesini ortaya koyuyoruz, herhangi bir şekilde bu sütte katkı maddesi vardır dedikodularını ortadan kaldırıyoruz. Çünkü Akredite Laboratuvarımız
kesin sonuçları veriyor. Yetiştiricinin,
süt alan şirketlerle husumete düştüğü
zaman kuru maddesinde, proteininde,
yağında, antibiyotiğinde katkı maddesi
olup olmadığı itilafına düştüğü zaman
hemen üniversitemiz devreye giriyor,
Merkez Laboratuvarımıza gidip analizlerini yaptırıyorlar ve sonucunda neyse
ortaya çıkıyor. Böyle olunca süt üretimi
burada yapılıyor, süt kontrolü burada
yapılıyor. Hocalarımız köylünün ayağına kadar gidiyor, gelen süt örnekleri
analiz yapılıp anında sonuçlar veriliyor
böyle bir sistemde çalışılıyor. Bende
diyorum ki böyle bir sistemle Burdur
yöresinde süt üretiminde ne yapılması
gerekiyorsa Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi onu yapmıştır, daha da yapacaktır. Çünkü bizim hayallerimiz var, planlarımız var. Şu anda yapmış olduğumuz
çiftlik üreticilerimize, yetiştiricilerimize
gösterecek olduğumuz bir örnektir aslında. “Buyurun gelin bakın, hayvanlarınız böyle sağlıklı olur, ürününüz böyle
hijyenik olur, üretim bandına geçtiğimiz zaman bu şartlarda elde edilen ayran, süt, yoğurt, pastörize süt, yoğurt,
peynir bu şekilde olur” diyerek bizzat
göstereceğiz. İnsan olarak, toplum olarak bizim görmemiz gerekiyor. Bunu
gösterdiğimiz zaman üreticilerimiz bize
danışır ya da edindiği bu tecrübelerle
kendisi daha verimli üretim yapar. Biz
bu konuda rahatız. Üniversitemiz süt ve
süt ürünleri ve gıda alanında bölgeyle
tam entegre olmuş durumdadır.
AYRINTI: Türkiye’de fazla sayıda üniversite açılması bazı fakültelerin, Eğitim Fakültelerinin önemini
azalttı. ‘Amiral Gemimiz’ dediğiniz
Eğitim Fakültesi hala cazibesini koruyor mu?
SAATCI: Eğitim Fakültemiz kesinlikle cazibesini koruyor olduğunu
söyleyebilirim. Bakınız bugün Burdur
Eğitim Fakültesi mezunları hala bir
isim yapmış durumdadır. Hatta ve hatta müfettişler öğretmenleri denetleme
geldiği zaman, denetlemeden sonra
“Sen Burdur mezunu musun?” diye sorarlarmış. Şimdi üniversite tercihleri
öğrencilerin gelecek ve iş bulma kaygısıyla yapıldığı için Eğitim Fakültesinin
bazı bölümlerine tercih sayısı az oluyor.
Tercih az olunca puan düşüyor. Bu demek değildir ki o bölümlerin kalitesi
düşüyor. Hayır, değil. Dönem dönem
eğitim sistemimizdeki 4+4+4 sistemindeki Sınıf Öğretmenliği ihtiyacı azalınca
öğrenciler de bunu biliyor. O zaman az
tercih yapıyorlar, ancak bunlar puanlara göre üniversitenin kalitesinin artması ya da azalması anlamına gelmez.
Tam aksine hangi yıl olursa olsun, hangi durumda olursa olsun Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesinden
mezun olan öğrencilerimiz KPSS’de Öğ-
retmen Atamalarında mutlaka derece
yapıyorlar. Yani hemen hemen her bölümümüzden mezun olan, derece yaparak devlette öğretmenlik görevine
atanıyor. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde herhangi bir marka kaybı olmadı.
Olacağını da düşünmüyorum çünkü
çok köklü bir kadroya sahiptir.
AYRINTI: Üniversite İstiklal
Kampüsüne tam anlamıyla yerleştiği
zaman eğitim kalitesi biraz daha artar.
Akademisyenler de köklü olarak oturmuş olur ve üniversite daha ileriye mi
gider?
SAATCI: Mutlaka öyle olacaktır.
Bina her şey değildir ama bina ciddi bir
altyapı, huzurlu bir ortam, kışın sıcak
yazın serin olan, rahat anfiler, rahat sıralarda okuyan bir öğrencinin almış
olduğu eğitimin kalitesiyle bunların
olmadığı bir yerdeki öğrencilerin almış
olduğu eğitimin kalitesi aynı olmaz. Binalarımız bitip, tamamen yerleştiğimiz
takdirde tabi ki kalitemiz daha da artacaktır. Bakın az önce dile getirdiğimiz
eski ve köklü üniversiteler 10 yıllardan
beri aynı yerinde, aynı binalarında devam ediyorlar. Bu da kültürün gelişmesi
ve kökleşme oluyor. Biz de inşallah İstiklal Yerleşkemizde her geçen gün biraz daha kurumsallaşıyoruz, biraz daha
biz (MAKÜ’lü) oluyoruz, bu da bizi daha
üst kalitelere ve başarılara götürüyor ki
olması gereken de budur.
REKTÖRLÜK BURDUR’UN SEMBOLÜ
OLABİLECEK BİR BİNA
AYRINTI: Efendim, şu anda yapılan Rektörlük binası Türkiye’de bir
ilk midir?
SAATCI: Bizimle beraber kurulan üniversitelere bir rektörlük binası
yapabilecek kadar ödenekler verilmiş.
O parayla bu rektörlük binaları yapılmış.
Rektörlük binalarına taşınılmış, ama
o zaman bizim üniversitemiz rektörlük binası yerine iktisat fakültesinin bir
kısmını yapmış. Biz mevcut binalarda
idare ettik, önümüzü görerek, bugün
için değil, önümüzdeki yıllar için, belki
de 30- 40 yıl için yetebilecek bir bina
planladık ve bu bina Rektörlük Kompleksi şeklinde, bütün daire başkanlıkları
etrafında olacak şekilde düşündük ve
de bu örnek Türkiye’de azdır, niçin azdır
çünkü “Hadi bugün rektörlük binası ya-
palım” demek başka bir şey, “Rektörlük
binası yapacağız, ama nasıl; haydi oturup bir konuşalım” dedikten sonra yapmak başka bir şeydir. Biz ikincisini yaptık, önce planladık, ihtiyacımız nedir, ne
kadar süre buna ihtiyacımız var, nasıl
yapalım, nereye yapalım bunları yaptıktan sonra Rektörlük binamız ortaya çıktı. Gerçekten bir prestij binası, gelirken
de görüyoruz, belki de şehrimizin sembolü olabilecek bir bina. Bugün karar
verip, yarın rektörlük binasını yapsaydık
biz de sıradan, Türkiye’de pek çok örneği olan bir bina yapacaktık, normal bir
bina olacaktı ama biz planlı davranıp,
görüşlerimizi üst üste koyduktan sonra
ortaya çıktığı için benzeri çok zor bulunan bir bina oldu.
AYRINTI: Yerleşkenin yapılması ve binaların özellikleri prestij konusu mudur?
SAATCI: Tabi ki. Biz İstiklal Yerleşkesine taşınırken giriş kapılarımızı
da yapıyoruz. Kapı bizim kültürümüzde
çok önemlidir. Türkiye’de üniversite deyince o üniversitenin kapısı akla geliyor.
(Örneğin en eski üniversitemiz İstanbul
Üniversitemizin kapısı). Biz de öyle bir
kapı yapacağız ki o kapıdan giren bir
daha unutmayacak; hemen o kapının
önüne Mehmet Akif Ersoy’un maskıyla
beraber güzel bir giriş olacak, öğrencilerimiz unutulması mümkün olmayan
güzel bir girişten girecek ve hep akıllarında kalacak. Sadece öğrencilerimiz
değil yoldan gelip geçenler de sürekli
görecekler.
ŞEHİR, ÖĞRENCİ KONAKLAMASINA
HENÜZ TAM HAZIR DEĞİL
AYRINTI: Yani 2023 yılı vizyonunuzda ‘Marka Şehir- Marka Üniversite’ mi var?
SAATCI: Kesinlikle öyle. Demin
söylediğiniz gibi Öğrenci seviyemiz 25
bine ulaştığında bir firene basıp, etrafımıza bakacağız. Sürekli büyüyelim- sürekli büyüyelim diye bir derdimiz yok.
Evet, 25 bine geldik, şu anda biz ne durumdayız, şehrimiz ne durumda bakacağız. Bu sene yaşıyoruz, öğrencilerimiz
ciddi bir konaklama talebiyle geliyorlar bize, şehir şu anda buna tam hazır
değil. Umudumuz 1 Kasım’da açılması
beklenen Öğrenci Yurdumuzun açılması; inşallah bu yurdumuz açılınca sorunlar belli bir oranda azalacak. Ancak 25
bin seviyesine geldiğimizde buna bakGöller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 32
mamız lazım. 25 bin öğrenci seviyesine
geldiğimizde biz ne kadar büyüyoruz
ve de şehir buna hazır mı bakmamız lazım.
AYRINTI: Gelen ve mevcut
öğrenci sayısını düşündüğümüzde
doğal olarak 11 bin adet öğrencinin
konaklama sorunu mevcut. Bunu öğrenci yurtları karşılamayacağına göre
bu konuda ne öngörüyorsunuz? Üniversite öğrencisi bir şehrin kültürel
varlığını değiştiren bir olgudur, bunu
kabul etmek gerekir. Fakat Burdur’da
öğrencilerin kalabileceği ve sosyal faaliyetlerini gerçekleştirebileceği çok
az sayıda mekân var. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
SAATCI: Şu anda 2300 dolayında öğrencimiz şehir merkezinde var. 9
bin dolayında öğrenci de İstiklal Yerleşkemizde var. Öncelikle, öğrencilerimizin birinci tercihi devlet yurtları- Kredi
Yurtlar Kurumu (KYK) oluyor. Örneğin
bu yılki 13 bin öğrencinin 12 bin adedi
mutlaka bir devlet yurduna gireyim düşüncesiyle geliyor. Demek ki böyle bir
istek ve böyle bir tercih var. Biz ne kadar
bu imkânı sunabiliyoruz kendilerine, en
çok 3 bin civarında. Biz öğrencilerin bu
isteğine şu anda cevap veremediğimiz
için öğrencilerimizin bu isteğini cevaplamamız, isteyen her öğrenciye devlet
yurdu olanağı sağlamamız lazım. Ancak bu birden bire olabilecek bir şey
değildir. Bu hemen olmayınca da diğer
alternatifler düşünülüyor. Özel yurtlar,
pansiyonlar, apartlar, kiralık evler devreye giriyor. Bence öğrencinin devlet
yurdunda kalma isteği devam ettiği
müddetçe biz öğrencilere o imkânı sunabilmeliyiz.
Öğrenciye kısa günün kârı nasıl
para kazanırım dediğiniz zaman kaybedersiniz. Öğrenciye değer verdiğinizi
gösterip, onların kalabileceği nezih, güzel, temiz, hijyenik mekanlar yaptığınız
zaman ise öğrencilerimiz o mekanlara
gelir. Çünkü öğrenci az önce söylediğiniz gibi farklı bir yapıda ve kültürde.
Burdur daha önceden beri gelen kültürün gereği olarak, bedelli askerlere
davranış ile öğrenciye davranış kesinlikle aynı değil. Bir kere bedelli askerler
kısa bir süre için bir defalık geliyordu,
sonra da gidiyorlardı. Öğrenciler ise geliyor ve Burdur’da 4 yıl kalıyor. Eğer öğrenciye değer verdiğinizi gösterip, ona
hitap eden mekânlar açtığınız zaman
boş kalmazsınız, mutlaka ve mutlaka
bunun karşılığını alırsınız. Ki şehrimizde
bunun örnekleri de mevcuttur. Kente
bir yer açılıyor, bu yer olmaz diye düşünülürken tuttuğu zaman hemen onun
benzerleri çıkmaya başlıyor. Sonuçta
bunlar demiş olduğum konuya geliyor,
öğrenciye değer verip, onların gelebileceği kaliteli mekânları sunmak önemli.
Bunu yaptığınız zaman zaten arkası da
geliyor.
AYRINTI: Küçük yerlerde sıkıntılar olur ama Burdur’un kalkınabilmesi için, çehresinin değişebilmesi
için üniversite öğrencilerine ihtiyacı
var değil mi? Buna ek olarak öğrenciler kendilerini geliştirebilmek için mi
makam sahibi olabilmek için mi geliyor?
SAATCI: Nitelikli bir nüfus geliyor; okul açıldığı zaman şehir merkezine 12- 13 bin tane ilimle uğraşan,
bilgi öğrenmek niyetiyle geliyorlar. Bu
insanların mutlaka temas kurduğu kişilere bir etkisi olacaktır ve bu etki de
zamanla bir kartopu gibi büyüyüp, belli
bir kültürler ve de eğitim boyutuna ulaşacaktır. Ki zaten Burdur eğitim boyutu
olarak buna hazır bir şehir.
Ülke gerçeklerini ortaya koyduğunuz zaman üniversite tercihinden
başlayarak baktığımızda öğrencilerimiz
tabi ki meslek olarak en kolay iş elde
edebilecekleri tercihlerde bulunuyorlar. Ve okula geldikleri andan itibaren
de girecekleri sınavları (KPSS, YDS,
ALES) düşünüyorlar. Bunlara 3. Sınıftan
itibaren hazırlanmaya başlıyorlar. Bu
doğal bir süreçtir. Ama bunun yanında,
kendilerini de yetiştirmek, bir fazla kitap okuyabilmek, kültürlerini artırmak
için gelen öğrenciler de oluyor. Ama bu
ikinci söylediğim şekilde götürmeleri
gerekiyor ama sadece birinci söylediğim şekilde gelen öğrencilere de kızamayız. Ekmek parası kazanmak adına
böyle bir şeye meyil ediyorlar.
AYRINTI: Söyleşimizin sonuna
gelirken, son olarak aktarmak istediğiniz mesajlarınız olacak mı?
SAATCI: Üniversitemiz, Teke Yöresi olarak adlandırılan, Burdur ve çevresinin halk kültürü unsurlarını derleyerek tarihî, mimarî, arkeolojik, etnografik
ve kültürel değerlerin bilimsel olarak
araştırılmasını, belgelenmesini, tanıtılmasını, korunmasını ve yaşatılmasını
sağlayacak girişimleri başlatmış bulunmaktadır.
Üniversiteler bir eğitim kurumlarıdır. Yerele kurulup, bütün dünyaya
ismini ve yaptıklarını duyurmak isteyen
ve de insanlığa hizmet etmek isteyen
kurumlardır. Burdur şu anda böyle bir
kuruma sahip. Bunun gerçekten üniversite kavramının ne olduğunu özümseyerek gelen öğrencilerimizden ve
gelen hocalarımızdan maksimum fay-
dalanmanın yolunu bulmamız lazım.
Üniversite olmak için bir kere altyapının gerekliliğini hepimiz biliyoruz. Üniversitemizde o altyapının donanımlarını şu anda her türlüsüyle çok rahat bir
şekilde yapar durumdayız. (Yollar, inşaatlar, binalar hepsi yapılıyor). Bunun
içini dolduracak olduğumuz hocalarımız ve öğrencilerimiz bize bir tek hedef
gösteriyor. Bu hedef, kaliteli, kendi öz
değerleriyle, milli manevi ve bilimsel
değerleriyle donanmış öğrenciler, yöreye, ülkeye ve insanlığa hizmet edecek
projeler, aynı şekilde yöreye, ülkeye,
insanlığa hizmet edebilecek bilimsel
yayımlar, makaleler, yayımlar, kitaplar
bekliyoruz. Üniversitemizin bu 3 tane
çıktısını yapabilmemiz için elimizden
geleni yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bu
3 çıktı; kaliteli öğrenci, kaliteli proje,
kaliteli bilimsel yayının çıkmış olduğu
bölge ve şehir mutlaka ve mutlaka donanıp, kalkınmasını bunlarla beraber
sürdürecektir.
Her zaman söylediğimiz “Şehrin
Üniversitesi, Üniversitenin Şehri” sloganını tekrar söylersek, üniversitenin
şehrin gelişmesindeki en önemli faktör, şehrin de ona altyapı sağlayacak bir
güç olarak devam etmesi gelişmemizin
en önemli anahtarıdır.

Benzer belgeler

İndir - Ayrıntı Dergisi

İndir - Ayrıntı Dergisi Tüm bu özelliklerinin dışında Hayvan Hastanemiz; akademik kökenli uzman veteriner hekim, sağlık ekibi kadrosuyla, ambulans hizmetiyle, hayvansever dostlarımızın ve müdahale olanağı kısıtlı olan tüm...

Detaylı