PDF ( 18 )

Transkript

PDF ( 18 )
•VAK'ANÜVİS R A Ş İ D
M E H M E D E F E N D İ ' N İ N E Ş R E F "ŞAH
NEZDİNDEKİ E L Ç İ L İ Ğ İ . V E BUNA TEKADDÜM EÖEN '
SİYASÎ
M.
MUHABERELER,
Münir
Aktepe
Vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi'nin Haleb kadılığından ma'zulen
1728 senesinde İstanbul'da bulunduğu esnada, Efgan'lı Eşref Şah riezdine elçi olarak gönderildiği ve bu tâyine, onun devlet işlerine vuku­
fundan başka, iyi bir şâir olmasının da müessir bulunduğu malûmdur.
Raşid Efendi'nin, Iran elçiliğine kadar ve ondan sonraya âid olan
hayatı bâzı -müellifler tarafından oldukça tafsilâtlı bir şekilde yazılmış
ise de , onurt İran elçiliği ve bilhassa bü elçiliği esnasındaki siyasî
münasebat üzerinde fazla • durulmamıştır; hattâ vak'anüvislikte Raşid
Efendi'nin halefi olan Küçük Çelebi- zâde Asım';• Efendi daHi," ancak '•]
onun, 26 Zilhicce 1140 (3 Ağustos 1728) tarihinde bu vazifeye tâyin
edildiğini ve müteakiben İstanbul'dan ayrılışı merasimini anlatmış ,
eserinin diğer bir yerinde de «... Rumeli Beylerbeyiliğv
pâyesiyle
Eş­
ref Şah'a taraf-ı Devlet-i alîyeden
elçilik hizmetiyle
me'mur olub
vâdi-i levazım-ı
risâletde
karin-i zuhûr olan hekimâne harekâtı pesendîde ve meşkûr olmağla matlûbu olan tarik ile mazhar-ı kerem kı­
lınması melhûz-ı evlîyay-i ni'am olan Raşid Mehmed Efendi
hazretleri
murad-ı fuadları
üzere kaza-i mezbûr [istanbul kadılığı] ile bârhatt
1
J
2
1
Raşid Efendi, Vekayi'nâme'sıam
muhtelif yerlerinde bilhassa birinci çildi mukaddemesi ile beşinci cildi sonunda, kendi hâl tercümesinin Haleb kadılığına kadar olan
kısmı hakkında malûmat vermektedir. Bunun haricinde bk. Salim, Tezkire-i Salim, İs­
tanbul, 1315; Beliğ, Nuhbetü'l-âsâr zeyli, vrk. 21—22, Üniv. ktb. No. 1182'rf ŞeyhY,
Vekayi'ü'l-füdelâ,
e. III, vrk. 286/b, Üniv. ktb. No. 1535; Fatin, Tezkire, İstanbul
1271, s. 111/12; Cemaleddin, Ayîne-i zürefa. İstanbul, 1314, s. 44/45 Ahmed Refik,
.Âlimler
ve san'atkârldr,
İstanbul 1924, s. 302/328; Cavid Baysün, Müverrih
Ra­
şid Efendi'nin İran elçiliğine dâir 'Türkiyat Mecmuası, c. IX», İstanbul 1954; Ali Kemal,,
Raşid müverrih mi, şâir mi ?, İstanbul 1314; Orhan F . Köprülü, Raşid târihinin
kay.naklarından biri 'Belleten', sayı 43, Ankara 1947; M. Tahir, Osmanlı müellifleri, İs­
tanbul 1343i c. III, s. 55—57.
—i
2 Küçük Çelebi-zâde İsmail Asım, Tarih, İstanuul 1282, s. 589/90. ,
.
M. Münir Aktepe
156
hümayun şâd-kâm kılındı*» demekle iktifa etmiştir. Raşid Efendi'nin,
İstanbul'dan ayrıldıktan sonra İran'a nasıl gittiği ve İran'da kimlere,,
ne me'alde mektublar götürdüğü, oradan ne gibi cevablarla döndüğü
ve kimlere mektublar getirdiği, ne zaman ve nasıl geldiği, hâsılı Efganlılarla olan siyasî münasebatın ne mahiyette olduğu hakkında hiç
bir izahat yoktur. Diğer taraftan, Raşid Efendi'nin İran'dan avdetin­
den kısa bir müddet sonra, Çelebi-zâde Asım Efendi
VekayVnâmesV
nin hitam bulması ve Hicri 1141 senesi sonuna âid vukuat ile 1142,
1143 seneleri hâdiselerinin, mezkûr vak'anüvisin eserini tâkib eden
Sami, Şakir, Subhi tarihinde rnevcud bulunmaması, bu devir vukuatiyle alâkadar olanların nazarında, bu meseleleri karanlıkta bırakmıştır.
Maamafih son zamanlarda yapılan bâzı kıymetli araştırmalar sayesinde,
muayyen vak'aların, muhtelif safhalarının az-çök aydınlanmaya başla­
mış olduğunu burada zikretmek lâzımdır. Meselâ Profesör Cavid Baysun'un Türkiyt Mecmuası, c. IX da, şahsî kütübhanesinde bulunan yaz­
ma bir mecmuada rnevcud, Raşid Efendi'nin mektublarına âid malû­
mata müsteniden neşrettiği <Müverrih Raşid Efendi'nin İran elçiliğinedâir* isimli makale bu miyandadır. Bahis mevzuu yazı, Raşid'in İstan­
bul'dan ayrıldıktan sonra, hangi yolu tâkiben,/İsfahan'a' kadâr nâsıl git­
tiğini bize göstermesi bakımından çok mühimdir. Yalnız bu makaleye
esas teşkil eden mecmua'da, Raşid Efendi'nin, yolu üzerindeki şehir­
lerden İstanbul'a göndermiş olduğu mektublar rnevcud olub, onun
İran'da neler yaptığından bahis, yâni siyasî temaslarının mahiyetini
aydınlatacak mektublar bulunmamaktadır. Ancak, bir nüshasını Topkapı Sarayı Revan kütübhanesinin 1941 numarasında ve diğer nüs­
halarını M. Cevdet kütübhanesinin 0.38 numarası ile Üniversite kütübhânesî, trk. yaz. No. 2711 d e gördüğümüz «Cevabnâme-i Eşref Han»,
4
5
8
3
Küçük Çelebi-zâde, aynı eser, s. 615/16.
* Bu nüsha, 23X18 eb'adında, 29 satır üzerine yazılmış olub, 88 varaktır ve yazı.
cinsi nesihtir. Diğer nüshalara nazaran daha muntazam bir şekilde tertiblenmiş, başlık
ve sahife kenarları tezhibli olduğu gibi,' Damad İbrahim Paşa'nm, Bağdad valisi Ah¬
med Paşa'ya yazmış olduğu bir mektub sureti, bu nüshada, diğerlerinden fazla alacak:
bulunmaktadır. Aynı zamanda 44/a varakı altında görülen "... Et-seyyid Rüşdî el-Bar-savî, el-m&fiehîr
bi-hidmet-i hazret-i sadr-ı âlî .... li-sene 1139» kaydı, diğer nüsha­
larda yoktur.
5 Bu nüsha 263 sahifedir. Her sahife 28 satır olub, yazı 'nev'i ta'liktir ve eb'adı
28X14,5 cm. dir. Revan nüshasında metin- içinde', mev.çûd bâzı boş bırakılmış kelime
yerleri fru nüshada doldurulmuş, bâzı kelimeler ;de değişik olarak yazılmıştır.
8 Bu nüsha, Karlofça
mükâlemCnâmesi'ni
ve Sulhiye-i Vehbi'yi de ihtiva.: eden»
bir mecmuanın içindedir. Tertib itibarile M. Cevdet nüshasına büyük bir yakınlık arz
eder. Eser, Reisü'l-etibba Mustafa Behçet Efendi'nin kütübhanesinden çıkmış olub,.
Vak'aniivis Kaşid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
157
*.Eşref Han'a cevab olmak üzere yazılan
mekâtib»
gibi namlar
altındaki yazma mecmualarda mevcud mektub surètleri, temessükler ve tasdiknâmeler, Raşid Efendi'nin İran elçiliğinden önceki
devreye ve elçiliği esnasında beraberinde g ö t ü r ü b , oradan birlikte
getirdiği mektüblara ve Raşid'den sonra İstanbul'a gelen Efgan. Elçisi
N â m d a r Muhammed Han'ın getirdiği mektüblara âid olub ; bunlar da,
Raşid Efendi'nin İran'daki siyasî faaliyetini tebarüz ettireceği gibi,
yukarıda ismi geçen Profesör Baysun'un makalesini ve bu-devre âid
vukuatın bir kısmını daha tamamlayacağı için, onları bu yazımızda
bahis mevzuu etmeyi faydalı bulduk.
Bu mecmuadaki mektublarda vak'anüvisimiz Paşa ünvariiyle zikre­
dilmektedir. Sefarete .Beylerbeyi pâyesiyle tâyin olunan bir zata Paşa
denilmesi tabiî ise de, mezkûr mecmualardan maada, şimdiye kadar
görebildiğimiz eserlerin hiç birinde Raşid Efendi'nin Paşa ünvaniyle
anıldığına rastlamadığımızı söylemeliyiz.
,
.
R a ş i d M e h m e d E f e n d i ' n i n s e f a r e t i n e selbeb o l a n s i y a s î
. h â d i s e l e r ı XVIII. asrın başlarında, Osmanlı devleti, Şehid A l i Paşa'nın ölümü üzerine Pasarofça muahedesiyle garbda vuku' bulan muha­
rebelere son vermiş, İran'daki dahilî isyan ve mücadeleler yüzünden,
..şark ile daha yakından alâkadar olmayı kendi menfaatlerine uygun
g ö r m ü ş t ü . Bir taraftan Efganlıların İran'ı istilâya başlaması, diğer
taraftan zayıf şahsiyetler idaresinde bulunan İran sarayı üzerinde Rus
baskısının artması, Damad İbrahim Paşa hükümetini, şark meseleleriyle
ilgilenmeye mecbur etmiş; hattâ icab ederse bu yüzden çıkacak bir
mücadeleyi dahi göze almıştı, Nitekim kısa bir zaman sonra, Osmanlı
devletinin, ş a r k d a emniyetini temin gayesiyle Şah Hüseyin'in oğlu
Tahmasb'a karşı ilân ettiği harb senelerce sürmüş, başlangıçta, bir
-aralık. Babıâli'nin Ruslarla münasebeti de gayet nazik bir hâl almıştı.
Her ne kadar Fransız sefiri Marquis de Bonnac'ın tavassutu üzerine,
.Rus'larla harb vuku' bulmadan, siyasî-sahada yâni İran'ı taksim işin­
de, anlaşmaya varıldı ise de, İranlılar pek haklı olarak, bu anlaşmayı
".tanımadıklarından, İran harbleri devam etti.
Bir kaç sene süren bu muharebelerden sonra zabtedilen şehirlerin
Osmanlı devletinde kalması, ancak Tahmasb'ın şahlığını tanımak şartiyİe, kabul ettirildi; fakat bu husustaki anlaşma henüz kat'î safhaya
girip resmen bir neticeye bağlanmadan, Babıâli, 1726 senesi başlarında,
Efganlıların şâhı E^ref Han'ın muhalefeti ile karşılaştı. İran tahtına
-AbJurrazzak bn. Elhac Mehmrd Efendi tarafından istinsah edilmiştir. Bu mecmua
açiııde, Eşref Şah ile onu m uiaberata âid mektub suretleri 1S8 varaktır.
M. Münir Aktepa
158
vâris ve sahib olduğunu iddia eden Tahmasb'ın son sulh t e ş e b b ü s ü ­
ne geçmeden, Osmanlı ordusu Isfahan yakınlarına kadar ilerleyip, Efganhlar ile, iran'dan alman memleketler arasında, İran'a âid bir böl­
ge kalmadığından, Eşrefin işgalindeki yerlerle Osmanlı devleti hemhudud olmuştu. Bu sebeble bir* taraftan Tahmasb ile siyasî müzake­
reler cereyan ederken diğer taraftan Eşref ile de muhaberelere devam
mecburiyeti hâsıl olmuştu. İşte bu görüşmeler esnasında, Osmanlı dev­
letinin Tahmasab ile resmen anlaşmak üzere olduğunu hisseden Eşref,,
birden, muamelesini değiştirmiş ve acele olarak Abdülâziz Seletan
isimli elçisi ile Molla Abdürrahim'e, üç mektub vererek İstanbul'a y o l ­
lamıştı. 20 Cemaziyelevvei 1138 (24 Ocak 1726) Cuma günü İstanbul'a
varan Efgan Sefaret hey'etinin getirdiği mektublardan biri, Eşref Ş a b
tarafından Padişah'a hitaben yazılmıştı; diğeri Eşrefin itimadü'ddevlesi namına Zula Han'dan vezir i azam İbrahim P a ş a ' y a ; üçüncüsü
ise, Efgan ûleması tarafından İstanbul'daki ulemaya gönderilmişti. Vekayi'nâmelerimizde suretlerine tesadüf edemediğimiz bu mektublardan
Eşref Şah'a âid olanında dik bir ifâde kullanılarak şöyle deniliyordu r
7
8
Bin yüz
otuz yedi senesi Receb'inin
muniasıfında
Mahmud
Han'ın
vefatında
hilâfet
ve saltanat bu müeyyed
min
indillâha irsen intikal eyleyüb maksudumuz işaat-ı ahkâm-ı sünnet oldu­
ğundan nâşi bu âna değin muntafi olub zevâl bulmayan muhalifin
ve
muannidin cezalarını buldu ve Tahmasb'ın vücûd-ı nâ-budu
aksayr
bilâd-ı ser-hadd-i Azerbaycan'da makhur ve mestur olub ol diyarın
paşalarından zannolunurdu ki dinî anın vücûdundan tanzif edeler Çünki bu emr-i ehem anlardan vücûda gelmedi Bu cânibe kaçub
selâmet
buldu Bu esnada Gürcistan v Lûristan ve Kürdistan ve Arabistan
ye
bütün vilâyet-i
Azerbaycan ve Şirvan ve Gence ve Karaboğ
ülkelerin­
den asâkir-i vâfire ile belde-i Tahran'a geliib bu müjde-i dil - kuşa
gaziyan-i Efgan m mesmuları
oldukda rrkâb-t hümâyûn fâlde bu ce­
miyetin istikbâline koyun sürüsüne kurd gider gibi sür'at ve şitâb ey~
lediler B'elde-i mezkûrede âteş-i kıtal iştiâl bulub Şahzâde-i
bi-vekarın firarından sonra vezir i âzam ve ümerây-i kirâmını
esir
eylediler
Eğerçi bundan evvel mürevvicân-ı
din bû gasıbların elinden hukuk-ı
a
10
7
istanbul'a gelen bu hey'etın nasıl karşılandığı, nerede müsâfir edildiği ve hu­
zura kabullerinde icra edilen merasimin tafsilâtı için bak, Çelebi-iâde İsmail .Asım,.
Tarih- İstanbul .1153, vrk. 87/a—89/a.
a Nisan 1725."
Üniversite nsh. da « ısLÖ » şeklindedir Bk. vrk. 68/b.
1° Üniversite nsh. da <ufJ'U şeklindedir. Bk. vrk 68/b-.
'
a
Vak'aniivis Ragid Mehmed Efendi'nin Eşrei Şah nezdindeki elçiliği
saltanatı istirdad hususunda ihmâl eylediler
rhuktezasınca
vakttna mevkuf imiş Allah'a
Lâkin
şükür
lr\jl>
ki
İB'S*
^h*^
Jy^
^ - t l JSU
j i > j \ j bljj j
mucibince bu devletin şa'şaa'-i tiğ-i cihan - güşasv
tecelli-bahş-ı
evreng-i saltanat-ı Iran oldu Şimdi ki âsâr-ı tevfik bumutî'-i
emr-i hakkın cebîn-i saadet - karininden lâyih ve vazıhdır O/T
ferman - fermay-ı
havâkîn-i rüzgârın iki yüz seneden mütecâviz
revâfız ile beynlerinde istimrar ve istikrar bulan smûr-ı düstûrî üzre bu •
yekrr.eng-i djn .ü devlet ile ne anki muâlefet
ve mülâtefeti mebzul bu-yurmayalar Ânı dahi biliyoruz ki nifâkı vifâka tercih, etmeği istemez­
ler...... ve Bağdad valisi Ahmed Paşa'nın fermân-ı kaza - cereyan ileHemedan'a gelmesi mahzâ cühûd-ı Efganı himayet içün olduğu
elsihe-i
nâsda mezkûr dır. Eğer öğle ise Allahü taalâ ecirler ihsan etsin Dârü's-saltana-i
İsfahan'ın teshirinde mücâhidîn-i
dîne cünûd-ı
gaybiy-yenin imdadı kâji olduğundan ötürü şimdi Allahü taalâ'mn
{düetin­
den gayrı kimseden iânet me'mûl etmek gayet insafsızlıktır
Li ilâhi'l-hamd ki ol hâkan-ı iskender - nişân kendü niyyet-i hayırlarının
seva­
bına nâil olub ba'de'l-yevm dahi olur La-cerem münâsib olan budurki Paşa-yı merkumu sınûr-ı kadime da'vet ve ric'at etmek üzre me'mur buyuralar Eğer Paşa-yı müşârü'n-ileyhin
gelmesi iki hem - mez­
hebin mübâyenet ve mûhâlefetleri
irâdesile
ise ki fi'l-hakika
meşiyyet-i vehhab-ı bi-minnet ile muarızadır
jS"j\^ ^\bj.^
Gemici
razıolmayûb libâsım çâk etse dahi Hudâ sefineyi murâd ettiği yere gö­
türür ve e/hakk bu mansûr ve müeyyedin
sünnet-i senîye-i mezheb i~
Çâr yârın intişarından gâyrı niyyeti yoktur ve olmaz Pes
dilâveran-ı
arşa-i heyca'dan vâfir kimesneyi Şah-zadeyi
ta'kib içün
buyurmuşuz- *
dur. 01 ser-geşte-i sahrâyı
hayret aczü ıztırarından nihâni ve Islâmbol hududuna nüzûl etmek muhtemeldir Çünki gaziyân-ı Efgan hudud'
ve sımırlarınıza
kiistahâne vaz'-ı kadem-i cesârete me'zûn
değillerdir
Fermanınız me'mûldir ki paşalar ve asâkir-i nusret meâsiriniz
Şâhzâde-i bi-karara râh-ı firar vermeyüb inşa-Allahü-taalâ
bizim askeri­
miz siidden kıl ve harirden iplik çeker gibi suhuletle ol
zâifü'l-hâli',
esir edüb mecâl-i hile ve tezvir vermeyeler ve ba'de'l-yevm
ittifâk-f
gülzârı şıkak-ı bürûdetden
masun ve muhabbet ü vedad
inkıta'dan
me'mûn ola Bâki ahvâl ve akvâli mahreman ı esrar-ı şâhîden ulaklık :
ile tebliğ-i duây-ı devlete me'mur kılınan sûfi'-i saf i'tikad ve kaid-i"
tarik-i sedad ve reşâd edib-i Ka-âid-i
vbûdiyyet ve lebîb-i kava*r.in-i*
r
ı
i
11
J.
1
Ouiyersite 13sh. da tâyin
kelimesinde vardır. Bk. vrk. 64/a.
M. Münir Aktepe
160
rûsûm hidmet Hacı Abdülaziz Seletariın takrir-i
dil - pezîrlerine ha­
vale
etmişizdir ?.
Efgan sefirinin getirmiş olduğu diğer mektublar da aşağı yukarı
bu me'alde i d i . Bilhasse Zula Han'dan gelen mektubda, Efganlıların
büyük bir fedakârlık göstererek İran'ı zabtettikleri, sünnîleri şiîlerin
-zulmünden kurtardıkları tebarüz ettiriliyor, nihayet eski Acem şahlan
ile Osmanlı padişahları arasında kabul edilmiş hududun, şimdide, Hüilâfa-i Raşidin'ih fetvalarına uyularak Efğanlılar ile Osmanlılar ara­
sında hudud olması isteniyordu . Efgan ulemasının gayet açık bir ifa­
de ile yazdıkları mektubda ise, Efganlıların, şimdiye kadar süıinîiere
yapmış oldukları iyilikler anlatılmakta ve İranlıları yâni rafızîieri ne
şekilde tecziye, ettikleri izah olunduktan sonra «Bilâd-ı baidede tâddüd-i imam câiz bulunduğu» noktasından hareket ederek, Garbî İran'da
Osmanlılar tarafından işgal olunan yerlerin dahi kendilerine bırakıl­
ması ve İran'a âid bütün şehirlerin bir arada bir imama .bağlanması
lâzım geldiği hususu ileri s ü r ü l ü y o r d u .
Eşref Ş a h ' d a n gelen bu mektublar, İranlılar ile harbe son vermek
isteyen Osmanlı devleti üzerinde hiç de i y i bir te'sir yapmadı. İbra­
him Paşa, Zula Han'dan kendine gelen mektubu okuduğu zaman, bek­
lenmedik can sıkıcı meseleler ile karşılaşmış, büyük bir sukut-ı hâyale
uğramıştı. Vezir-i âzam, pek sevdiği kayınpederinin dahi, İran hâdisatınm son safhasına vukuf kesbedib müteessir olmaması için, Eşref Şah
'tarafından, I I I . Ahmed'e hitaben yazılmış olan, suretini yukarıda gör­
düğümüz mektubun da kendisine verilmesini istedi. Her ne kadar A b dülâziz Seletan bunu bizzat Padişah'a takdim etmek hususunda ısrar
•eyledi ise de muvaffak olamadı. Neticede bu mektubu da İbrahim Paşa'ya teslim etmek zorunda kaldı. İbrahim Paşa'nın gelen mektübiarı
iyice tedkikten sonra, 9 Çemaziyelâhir 1138 (.12 Şubat 1726) Sah gü­
nü toplanan devlet ricali huzurunda, İran'daki Efğanlılar meselesi müteaddid defalar müzakere olundu. Bilâhire hudud kumandanlarından
Eşref Şah'ın hâl ve harekâtı soruşturuldu. Nihayet Eşrefin bu tarzda
hareketinden dolayı üzerine sefer açılması lâzım geldiği kanaatine va­
rıldı. Fakat İbrahim Paşa bir türlü harbe taraftar görünmüyor, nasiJıat-âmiz bir mektub yazmak s u r e t i y l e ' E ş r e f i Bu gibi emellerinden
vazgeçirmek istiyordu. Maamafıh Sadrıâzam bir taraftan efkâr-ı umu1
13
u
2
* Bu mektubun aslının sureti, Revan nüshasının 3)/a—34/b ve y u b r ı i a aynen
-verdiğ-imiz türkçe tercümesi 38/a — 38/b varakları arasında bulunmaktadır.
Bak, Adı gederi mecmua, Revan nüshası, vrk, 34/b — 36/a, 38/b — 40/s.
M Arabça sureti, Revan nüshasının 36 a — 37/b varakları arasında bulunan bu
»mektubun, türkçe tercümesi için bak, ayni nsh. Din 40/a—41/b. varaklarına.
1 3
Vak'aniivis Raşid Blehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
161
sniyeden bilhassa ilmiye ricalinden çekindiği için meseleyi onlarla da
uzun uzun konuşmak zaruretini duydu. İlmiye ricali dahi Eşref ile
mücadele edilmesi fikrinde olduklarını belirttiler. Bunun üzerine Eşref
JŞah tarafından gelen mektublara müştereken cevablar hazırlandı. Yal­
nız bizzat Eşrefin, III. Ahmed'e hitaben yazmış olduğu mektub, Padiışah'a verilmediği için, III. Ahmed tarafından da Eşref Şah'a cevab
yazılmadı. E ş r e f e cevab veren vezir-i âzam İbrahim Paşa oldu. Müs­
veddesi vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi tarafından hazırlanmış olan
bahis mevzuu mektubda mukaddeme ve bâzı elkab kısımları hâriç
«ezcümle şunlar yazılı î d i :
«... Tarika-i me'lûfe-i sefaret ve vetire-i ma'rııfe-i risâlet üzre fiıristâde kılınan ariza resanları kıdvetü hücâcV l-haremeyn
Abdülaziz
Seletan refiki
Molla Abdürrahim ile mashûbü's-selâme
dârü's-saltanadVl-kübrâ ve beytfl-hilâfetul-uzmaya
vâsıl ve berdâşte-i arz ve tebliği
•olan mekâtib-i
müsta'cibetü'l-esâlib'tn
mefâhim ve mezâminine
iitilâ'-ı
tam hâsıl olub bundan akdem kaVü kam'-ı raf aza ve zenadıkaya
bezl-i
,mahasal-ı sa'y ü ictihad eyledikleri izhar-ı semere-i hiîsn-i
îtikaddan
gayri halete mahmûl olmak bir veçhile mutasavver ve ma'kul olmadı­
ğından
mahza niyyet-i ihraz-ı mesûbat ve ûcûre hami ile Devlet-i
alîye indinde sa*yi cemilleri meşkûr ve sipehsâlârân-ı
Devlet-i
alî'
j/e dahi taraflarına
adem-i îlirâz ile me'mur olmuşiken bu defa vâ,rid olan arizâları
muvafakat-ı
muktezayı
hâlden hâli ve ma'nay-ı
istiklâl ve istibdad ile mâli olmağla cenâb-ı sultanü's-selâtin
şevketlû mehabetlû azametlû Pâdişâh-ı âlem - pehah efendimiz...:., hazret­
lerinin dergâh-ı azamet-destgâhlarına'
biı- veçhile şayeste-i çrz ve tak­
dim olmayub. lâkin\kâffe-i
-ümûra
ve âmmce-i ;hûtûb:t
fâbiMü-i-zühûr•da faysal - bahş-ı miyan-ı hak ve bâtıl olan şer-i mutahhara müra­
caat ve muktezası üzre amele mübâderet olunmak deydene-i
müstahsene-i Devlet-i alıye-i osmâniye olmağın^ bu bâbda dahi deâyim-i
bünyân-ı din-i mübîn ve kavâid-i erkân-ı şer'-i metin olan meşâhir-i
ulemay-1 âlâm ve nehârir-i füdelâyı
izâm hâzeratı ile akd-i meclis-i meşıveret ve istiftay-ı
hükm-i şeriat olundukda kütüb-i mutebere-i şer'iye
zübür-i mu'tevere-i mer'iyeden nusûs-ı sahiha ve nukııl-i sarihü ile if tâ
alâ veçhi'İ-icmâ'
mütazammıh-ı
hükm-i vâcibâ'l-iltibâ'
olan
fetvay-ı
.şerifeyi umumen imza buyurmuşlardır
ve mûcib-i fetvayı
şerife
üzre sair muktezeyat ı vaki ü hâli temşiyet hususu vâli-i
memâlik-i
•irakayn ve sipehsalâr-ı
sultan-ı meşrikayn olup ol havalinin
kâffe-i
13
16
1 5
lfi
Üniversite nsh. da . « ^ j » şeklindedir, vrk. 2/b.
Üniversite nsh. da «
şeklindedir, vrk. 3/b.
Türkiyat Mecmuası — 11
162
M. Münir Aktepe
umûr ve ahvâli, süpürde-i ııhde-i. kifâyet ve müfevvez-i zimmet-i isti"
kamet kılınan safder-i delîr destûr-ı Aristo-tedbir........ saadetlû Ahmed
Paşa ibn elvezîr el-mağfur Hasan Paşa hazretlerine ferman olunmuş"tur. Muktezay-ı selâmet sadr-t islâm iizre telakki ve itbâ'-i şer'-i mütahhar-ı Seyyidü'l-Enâm'a
müsaraatları
müşâhede olunursa izhar-r
suret i müvâsat ve ibraz-ı hüsn-i mükâfat
olunacağı mukarrer ve
sâlik-i şahrah-ı şer i kavım ve mâil-i sülûk-i sırât-ı müstakim
olanlar
saadet-i dünya ve âhirete mazhar olub ûmûr-ı şer iyede
müteferri'-i
adem-i mubâlât ve hukuk-ı dinîyede müterettib-i fakd - müvâlât olan
halât takdîm-i mülâhaza-i avâkıb eden nübelay-i hamidetü'l-menâkıb
inr
dinde muhtac-ı bast-ı makalât olmaniağla bu babda i'mâl-i edevat-ı ta­
hassür ve intibah ve itikan-ı rhühimmat-ı taammuk ve iktinah buyur­
maları rnenût-ı re'y-i rezânet penahlarıdır
Mutî'-r hakk vekil-i
mutlak-ı
Hakan-ı
heft - iklim
Vezîr-i
âzam ve damâd-ı
Sultan:
Ahmed ibrahim »•
11
İbrahim Paşa, III. Ahmed'in yerine, Eşrefin mektubunu eevablandırdığı için ayrıca bir de Zula Han'a mektub yazmadı. Ancak, İstanbul
ûleması, Fetva-emini Selim Efendi'nin kaleme almış olduğu mektub
ile, Eşrefin ulemasına ikna' edici mufassal bir cevab v e r d i ve onların
iddialarını madde madde çürütmeğe çalıştı. Bu mektublardan maada,
Şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi'nin, bu meseleye dâir vermiş
olduğu iki fetvâ dahi, İstanbul'da bulunan ilmiye ricalinden 159 k i ­
şiye imza ettirilerek, hepsi birlikte, Eşrefin elçisi Abdülâziz Seletan'a
teslim olundu ve bu suretle 8 Receb 1138 (12 Mart 1726) tarihinde
ğeri dönen Sefaret hey'eti vasıtasiyle mezkûr mektublar Eşref Şah'a
gönderilmiş. oldu.
Devlet-i alîye bir taraftan İran'daki Efganlılar ile bu şekilde si­
yasî müzakerelere devam ederken,, diğer taraftan harb hazırlığına
başlamış ve, hudud kumandanlarına icab eden emirleri vermiş, Şarkî
Anadolu'ya yakın vilâyetlerden, Anadolu'nun muhtelif bölgelerinden
asker, zahire ve harb malzemesi tedarikine girişmişti. Bu esnada
Tarımasb ile olan temaslarımız da henüz inkıta'a uğramamıştı. Filvaki
1 i i8 senesi Şevval ayı (Haziran 1726) sonlarında, Ruznâmçe.ci Mustafa
Efendi, Şehzade Tahmasb'ın murahhasları ile sulh mes'elele'rini g ö r ü ş ­
mek üzere, İstanbul'dan Tebriz'e müteveccihen yola çıkarılmış, fakat
bilâhire bu teşebbüsten dahi. hiç bir'netice alınamamıştır. Çünkü Mus18
17 Bak, Adı geçen mecmua, Revan nüshası, vrk. 1/b —3/a.
l Bu mektubun sureti, Revan, nüshası, 16/b — 18/b, türkçe
41 /b — 44/a varakları arasında bulunmaktadır.'
s
tercümesi
iser
Vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi'nin Eşref gah nezdindeki elçiliği
16&
tafa Efendi'nin Tebriz'e gidip, müzakerelere başlanacağı sırada, İran'a
eşas itibariyle hakîm olan Eşref Şah idi ve Eşref, Şehzade Tahmasb'i:
tamamen berteraf etmiş bir vaziyette bulunuyordu. Bu cihetle, İ r a n ' ­
dan alınan şehirlerin Osmanlı devletine ilhakını te'min edebilmek için,.
Babıâli'nin tekliflerini Eşrefe kabul ettirmesi yâni onunla anlaşması;
lâzım geliyordu. Lâkin bu husûs dahi bahsettiğimiz muhaberattan an­
laşılacağı veçhile, ancak silâh kuvvetiyle mümkün olabilecekti.
Nitekim Osmanlı hükümetinin Abdülâziz Seletan vasıtasiyle g ö n ­
derdiği mektublann, Eşref üzerinde hiç bir te'sir yapmadığı görüldü..
Bunun üzerine devletin şerefini korumak, fi'len harekete geçmek lâzım,
geldi ve Bagdad Valisi Ahmed Paşa kumandasında toplanan. kuvvet­
lerle, Rebiülevvel 1139 (Kasım 1726) tarihinde, Eşref Şah'a karşı gidil­
di. Nihavend civarında bir muharebe vuku' buldu . Osmanlı ordusun
fazla kuvvete sàhib olmakla beraber disiplinsiz idi. Bu yüzden, Eşref iri!
karşısında büyük bir muvaffakiyet te'min edilemedi. Muharebiniri sonun­
da, Ahmed Paşa, Hemedan tarafına geri çekilmek mecburiyetinde k a l ­
mış ve ertesi sene Osmanlı devletinin şan ve şevketini göstermek ü/ere-:
yeniden sefer hazırlıklarına teşebbüs olunmuştur . iran'dan alınan şe­
hirlerin ilhakını te'min için k a f î bir zafer kazanmak lâzım gelniğınderc-ı
1727 senesi ortalarında Hemedan'a tekrar muazzam bir kuvvet sevk
edildi. Lâkin tam muharebe hazırlıklarının itmam edildiği sırada, Eşref
Şah'dan sulh tekliflerinin geldiği görüldü. Çünkü bu esnada, İran'daki
hâdiselerin seyri d e ğ i ş m i ş t i / Ş e h z a d e Tahmasb kendine bir'hayli ta­
raftar bulmuş, Şah Kulu (Nadir A l i ) namında yeni bir şahıs ortaya:
çikmiş ve bunların ikisi, birlikte E ş r e f e karşı muvaffakiyetli-biv m ü c a ­
deleye başlamışlardı. Tahmasb gailesini bertaraf ettiği karaatindeolub,. Osmanlı devletine sert ve serkeşâne cevablar veren, hfeüâ Os­
manlı ordusunu muvaffakiyetsizliğe duçar eden Eşref, şimdi n - baha­
sına olursa olsun, Babıâli ile anlaşmak istiyordu • Bundan dolay:, 1727'
senesi yaz aylarında, Hemedan'da bulunan Sv.rasker Ahmed Paşa ile:
E ş r e f i n itımadü'd-devlesi Muhammed Emin Haıi arasında tekrar görüş­
meler başladı? . .Biraz sonra da Zula Han'ın : i A/şiarından Haci ismail:
bir mektub ile birlikte A h m e d - P a ş a nezdine-gddi. Bu elçi, ehi-i ¡3 âm-.
arasında muharebe ve rnukatienin meşru' vt: raiıriasib. olmad.-.ğmdan ;
bahs ile' geçen sene vuku' bulmuş' olan hâdiselerin bir daha t e k e r r ü r
18
2U
1
J
8
èi-zâde
"
vardır.
2
2 1
iki taraf arasında, cereyan tden muha'.ebèoin taİKİlatı
Asım," Tariti, ï'itanbùl I2K2, s '429/o9.
Bu hazırlıklar hakkında, Küçük Çelcbi-zâde'niu Adı
Bak, s. 502/9
;
. ' . ' , • , ! •
Cevâbnâme-i Eşref Han, Revan kütübhanesi, No 1941,
için bak, Küçült Çele—
:
ge;,en ester'iride.,ta.isilâit
-,
-,.
vrk. 47/b — 48/b.
364
' M . Münir Aktepe
«etmemesini rica ediyordu. Bu müracaata, İran meseleleri hakkında
.rgeniş bir salâhiyete sahib bulunan Serasker Ahmed Paşa'nm, «musaJeha her asırda cenge takdim olunmalıdır»
şeklinde ceyab vermesin•den cesaret alan . Eşref, Babıâli'nin de sulha mütemayil olduğunu gör­
müş ve derhâl Molla Nusret isimli diğer bir elçisini, Hemedan'a A h emed Paşa'nm yanına g ö n d e r e r e k , bu defa açıktan açığa sulh teklifin­
de bulunmuştu. Bu yeni vaziyet karşısında ise, Ahmed Paşa, Molla
jNüsret'in Eşref den III. Ahmed'e ve Zulâ Han'dan Vezir-i âzam'a, Efgan
lâleması tarafından İstanbul ûlemasınâ hitaben getirmiş olduğu mekstublân, kendi adamlarından. Mehmed Bey vasıtasiyle İstanbul'a g ö n ­
derdi ve bu mesele hakkında lâzım gelen .talimatın kendisine verilmetsini İbrahim Paşa hükümetinden taleb etti.
Böylece yeni bir safhaya girmiş olan İran meselesi, İstanbul'da bü­
stün devlet ricali huzurunda, tekrar müzakere edildi ve sonra varılan
iîcarar bir hatt-ı hümayun ile Ahmed Paşa'ya bildirildi. Evâhir-i Zilka'«de 1139 (Temmuz 1727) tarihli olup Ahmed Paşa'ya, Eşeref ile yapı­
lacak olan sulh hakkında ta'limat veren bu hatt-ı hümayunda şöyle
«deniliyordu :
2!
Halâ Bağdad valisi olub Isfahan cânibi ser - askeri olan vezir
..Ahmet Paşa'ya hüküm ki
Bundan akdem Eşref Han tarafından sefaret tariki ile
Kirman-şâAâria irsâl olunan el-hac Ismâil Zula Handan tarafına
getürdüğü
«kâğıdı îsâl ve Devlet-i alîye-i tbed - bünyâmm ile akd-î müsâlâha
ri^câsmda oldukların müş'ir bast-ı rnekal-i müsâlemet-meâl
edüb lâkin bu
maslahat-ı hayr hâtimet gibi umûr-ı külliyenin
temşiyiy§t;«ve in ikadı
Seher hâl iekerrür-i rüsüt ve resâile mevkuf olmdğla
tarafınızdan
• dahi benim ile bir adam tâyin olunmak temennüsitidadırlar
deyü
.niıjâz- mend olub mes'ûlüne müsaade hususu
ba'z-ı hâlâ t-t
nâfıayı
.mûhtevi olmağın rnücerred kâğıdlarma
cevab olmak üzre kai'a bir
13
22 Mezkûr hatt-ı hümayunun üstünde şöyle bir başlık vardır: «Padişah-ı cihanjgir ve şehrîyârı
İskender nazır a'zam-ı tnülûk alâfak Saltanü's-selâtin-i
bil-ıtlak
şev
eketlû kudretin, kerâmetlû Efendimizin Isfahan teshiri için ba's ve irsâl
buyurdukları
rcüyûş-t derya hurıisları Hemedan sahrasına darb-ı hiyâm-ı ikamet eyledikde
mâlik-ı
ıtaht- gâh-ı İsfahan olan Eşref Şah heçmei dilirânelerine tâb rı ayer mukavemet ede.miyeceği
malûmu oldukda el-aman gûyan dâmeni sulh ve salâha müteşebbis
olduğu­
nu müş'ir Zula Han'dan Hacı ismail nam ademisi ile sipehsalâr-ı asûkir-i zafer âsânolan Bağdad valisi Ahmed Paşa'ya gelen nâmeye müsaade i hümayun erzani buyujrulmağ'a hatt-ı hümauun-ı şevket ınıkrun iltt maavven vezir i müşarünileyhe
gönderi­
den ruhsatname i celâht nümu.zûn suretidir >.
Ü3 Re/an ıısh. da •h'îsuıu» kelimesi yoktur. Bk. vrk. 60/a.
Vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
16JS
jrûne hükmü mutazammın
olmayan kâğıdın ile tarafından irşâl
eyledüğün ademin Mehmed refakatile, bu defa tekrar Molla Nusret nâm?
elçileri vürûd edüb Eşref Han tarafından
rikâb-ı kâmyâb-ı
mülûkâneme ve Zulası
tarafından vekil-i mutlak-ı âlî - makamıma ve senim
tarafına ve ulemasından ülema'-i devlet-i alîyeme istVtâf ve istirha­
mı mutazammin arizalar getirdüğünden
ma'da ben Eşref Hân
tarafın­
dan Devlet-i alîye-i ebed-peyvend-i Osmâriî ile alâ - hâlihi esas olmak,
üzre müsalâha ve müsalemeye murahhas ve me'zun olub ulüvv-i kadrr
ü şân-ı Devlet-i alîyeye lâyık ve kanun-ı muvafakat ve ittihada
mu­
vafık vech-i vecih üzre akd-i sûlh için ber-veçh-i
istiklâl bana rûhsat-ı kâmile verilmiştir
deyü iddia etdüğünü bir kıt'a ka'imen ile'
âsitan-ı sipihr - âşiyân-ı Devlet-i alîyeme arz ve i'lâm ve
ağalarından
mumaileyh Mehmed'in takririnde yazıldığı vech ile kavlini Zula Hanlisanından
istimâı dahi merkum Molla Nusret'in müddeâsını
te'yid'
etmekle geturdüğü arizaları irsâl eylemişsin Erbab-ı basaîre hâfi de­
ğildir ki bundan akdem bi-tevfiki'l-illahi'l-meliki'l-ekrem
tarafı
Dev­
let-i alîyemden memâlik-i
kızılbaşa üç koldan tahrik-i râyât-ı zafer,âyât ve ta'yin^i serasker ve ba's-i tesyîr-i leşker olundukda Efgan'a-'
md'nen imdad ü iânet ve feth ü teshir eyledikleri
mahallere taaruzolunmamak üzre sana ve şâir seraskerlere tenbih ile ittihd-ı
dinîye;
hürmetine riâyet olunmağın bu eltâf-ı kerime-i padişâhânem
mukabe­
lesinde lâyık olan atabe-i alîye-i hıdivâneme
arz-ı hulûs ile izhar-i'
teşekkür olunmak iken Eşref Han hilâfına zâhih ° ve dergâh-ı
hilâfetdestgâhıma izhâr-ı huşunet ve istikbâr ile hilâf-ı şer-i kavim mem­
leket talebini şâmil ve hilâf ü şıkakını
izah eder kelimatı
müştemil'
mektub göndermekle
bi'l-iktiza defü refi
esbabına teşebbüs ve bw
sene-i mubarekede müretteb ve mükemmel şâkkü's-silâh
kapuları halkı
ile maiyetine me'mur ve vüzeray-ı âlî-mıkdar
ve mir-i mir ân ve ümeray-ı şecaat-şiârdan maada kapum kullarından ve memalik-i vesi'aiü'l—
mesalikimde Rûmeli ve Anadolu ve Bosna ve Arnavudluk
ve Mısır'
ve Kazdağı ve şâir mevâtın-ı şeci'an ve mesâkin-i
hizebran olan ma­
hallerden piyade ve süvâri
asâkir-i encüm- şümar ile top ve cebehâne ve müstevfi zehâyir ve levazım, ve mühimmat taraf taraf müteflkıben ve mütevâliyen
sevk ve tesyîr olunub bezl-i hazâin ve ahvâK
ü it'ab cünûd u ricâl olmuşiken
gönderdiğin
arizalarm cümlesi man—
zur-ı hümâyûn-ı
şâhânem ve mazmûnldrı mâlûm-ı Um-i âlem
ârây-v.
24
l
2S
-i
2 5
2 6
Üniversite nsh. da «Zula tarafıadan» şeklindedir. Bk. vrk. 74/b.
Üniversite nsh. da «olup» kelimesi de vardır. Bk. vrk. 74/b.
Revan nüshasında «sıkakı» şeklindedir. Bk. vrk. 50/b.
Ü66
M. Münir Aktepe
,
.mülûkânem olub menşe
ve mebnâsı adavet-i dinîye olmayan münazaat müslimînin
inkıta! ve inkısamı müsteclib-i
rızay-ı melik-i allâm
•olmağ a bu husûs hayır - hahan-ı din ü devletli alîyem ile müzakere
ve mülâhaza
olundukda ehl-i islâm olmaları takribile şan-ı
şükûh
.Devlet-i alîye-i bülend iktidarıma şayan olur iıech ile müsalâha husu­
sunu mükâleme
ve akd i mevaddı
müsâleme olunmak hayr ü savab
olduğu karar-dâde olmağla < taraf-ı hümâyûndan her vech ile sana î'timad ve re'y-i rezin-i isâbet-karinine i'tidâd mukarrer olmağla»'
bi-tevJikVl-illah-i
taalâ bu emr-i müsdlemet-fercâm
ve maslahat-ı hayr - encâm dîn ü devlet-i alîyeme lâyık ve şan-ı şevket-i
saltant-ı
senîyeme muvafık vech-i hasen ve nehc-i müstahsen üzre hüsn-i hitam
vermek içün kıbel-i hümâyûn-ı mülûkânemden
ruhsat-ı kâmile
ile
.murahhas** nasb ve ta'yîn ve ol tarafın kâffe-i umuru uhde-i ihtima•mma ihâle ve rey'-i rezin-i savab - karinine havâle olunmuştur
imdi
Eşref Han tarafından gerek merkum Molla Nûsret gerek âhir kimesne ruhsat-1 külliye ile mürahhas vekil olduğuna ma'mûl'ün-bîh
ve
,mu temedün aleyh olıcak sened ve Eşref Hanın mührü ile memhur ve
mahtâm temessük
ibrâz ve sana def'-i iştibâh ile ilm-i yâkıh
hâsıl
olduktan sonra mükâleme-i
ahvâl-i müsâlemeye mübâşeret eyleyüb ibdidây-i zuhûr-ı st fer-i iran'dan bu vakta gelince gerek
Kirmanşâhân
•*ue Hemedan ve gerek Tebriz ve Erdebil ve Tiflis ve Revân ve Gence
ve Şirvan taraflarına ba's olunan seraskerlerim vesâtetleri ile tav'en ve
.kerhen feth ve teshir 've zamîme-i memâlik-i mahrûsa-i cenâb-ı hilâ­
fet- meâb-ı kişver - gîrim kılınan kılâ' ve bikd ve kura ve ziya' ve
memâlik ve büldan ve kudud ve sınûr-ı kadimlerine dâhil sahâri ve
.berâti ve tilâl ve cibâl ve arâzi-i ma'mûre ve hâliye ve nevâhi-i sâfile ve âliye hâsılı bi'l-cümle tevâbi' ve levâhikı ve menâfi' ve mürafıkı âlâ-hâlihi taraf-ı devlet-i alîyemden zabt ve tasarruf olunmak ve
Eşref Hanın dahi eydî-i kızilbaştan
nez' ve teshir ile zabt ve tasarru­
funda bulunan memleketler kezâlik smûr ve hudud-ı kadimeleri ile
Eşref. Han tasarrufunda
kalub Devlet-i alîyem tarafından
dahi ve
daarruz olunmamak üzre akd-i müsâlâhaya
râzı olurlar ise sen dahi
rahsat-ı kâmilen hasebile şâir bekayay-ı
şurut u kuyûd ve
kazayay-.ı
trüsûm ve hududunu mükâleme
ve akd-i mevadd-ı müsâleme ile bu
emr-i hayr-encâma
ahsen vech üzre nizâm ve hüsn-i hitam verdikten
.sonra ka'ide-i kadime-i sulh ve salâh üzre Eşref Han'ın
mürahhassin,dan akd-i mezburu nâtık ma'mûlün-bih
temessük alıb ve sen dahi
11
2 7
2
Bu cümle Revan nüshasında noksandır. Bk. vrk. 50/b.
8 «j
kelimesi Revan nsh. da. eksikdir. Bk. vrk. 50/b.
Vak'aniivis Eaşid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
167
<anın ye'dine ternessük verüh ve aldığın temessükü
icâleten
der-i
devlet-medârıma
irsal ve vaki' hâli arz ve i'lâm ve murahhas-ı mez­
kûr dahi senden aldığı temessükü Eşref Han tarafına irsâl etmesinde
müsâraat ve ihtimam edesin ki temessükler
mucibince
tarefeynden
kabûlnâmeler ievârüd eyleyüb mu'tad-ı kadim üzre mübâdele olunduk­
tan sonra kat'-ı hududa mübâderet ve f emi, iz-i hudud ve sınur ile iimam-ı maslahat olunub tarafeynden kanun-1 kadim ve de'b-i müstedim
üzre icrây-ı merasim-i hubb ü dâd içün büyük elçiler ba's ve ta'yin
olunalar
Fi evâhir-i Zilka'de
1139 .
z%
Ahmed Paşa'nın, merkezden almış olduğu bu emre uyarak, ken­
dine verilen salâhiyet dahilinde, Eşrefin murahhasları ile müzakereye
devam ettiğini ve neticede Osmanlı devletinin arzusunu onlara kabul
ettirmek suretiyle, iki taraf arasında temessük ve tasdiknâmeler te'ati
olunduğunu görüyoruz. İlk defa Molla Nusret, protokol gereğince,
tanzime salahiyetli olduğu 12 maddelik temessükü hazırlayıp kendisi
imzaladıktan sonra Ahmed Paşa'ya takdim etmiş; bilâhire Ahmed
Paşa da 12 madde üzerine bir temessük hazırlayıp Molla Nusret'e ver­
m i ş t i . 17 Safer 1140 tarihinde alıp verilen bu temessüklerden, A h ­
med Paşa'nın verdiği temessüğün Eşref Şah'a ve Molla Nusret'in ver­
diği temessüğün İstanbul'a gönderilmesi üzerine, devlet merkezlerinde
tasdiknâmeler hazırlanarak tekrar Hemedan'a yollandı ve burada, is­
tanbul'dan gelen tasdiknâme Eşrefin elçilerine, İsfahan'dan gelmiş olan
gurre-i Rebi'ülevvel 1140 tarihli tasdiknâme ise Ahmed P a ş a ' y a teslim
-edilmek suretiyle, Osmanlı'lar ile Eşref Şah arasında resmen bir müta­
reke ve müsalâha akd edilmiş o l d u .
80
31
Vak'aniivis Raşid Mehmed Efendi'nin Beylerbeyi rütbe­
s i y l e E ş r e f Ş a h n e z d i n e e l ç i l i ğ i : Eşref Şah'ın murahhasları ile
1140 senesi Safer ve Rebi'ülevvel (1727 Eylül ve Ekim) ayları esna­
sında, vuku' bulan müzakereler sonunda, Hemedan'da akd olunan
mütarekeyi müteakib, iki hükümet arasında k a f î bir sulh yapmak için
29 Başvekâlet arşivi, Mahimme Defterleri, No. 185, s. 145 ve Adı geçen mecmua,
Revan nüshası, vrk. 50/a — 51/a.
30 Molla Nusret'in Ahmed Paşa'ya ve Ahmed Paşa'nın Molla Nusret'e vermiş ol«duğu temessük suretleri, bahis mevzu'u mecmua'am, Revan nühası 51/a — 55/b varakıları arasında ve M. Cevdet ile Üniversite nsh. larında mevcûd olub ; sâdece, iki taraf
.arasında varılan anlaşmayı tesbit eden maddeler kısmı ise, neşir dahi edilmiştir. Bak,
Muûhedat Mecmuası, İstanbul 1307, c. II, s. 812/15.
Eşref Şah'ın üçüncü Sultan Ahmed'e ve Sultan Ahmed'in E ş r e f e göndermiş
.olduğu tasdiknamelerin suretleri için bak, Adı geçen mecmua, Revan nüshası, vrk. 55/b.
3 1
M. Münir Aktepe
168
büyük elçiler gönderilmesine karar verilmiş ve İstanbul'dan bir büyük
elçinin Efgan Şah ı Eşref nezdine gönderilmesi lâzım gelmişti, ibrahimPaşa, bu elçinin, daha ziyade Iran işlerine, din ve devlet, esrarına*
vakıf, aynı zamanda anlayışlı, hazır-cevab, edebiyata aşina bir kimse­
den intihab olunmasını düşünmüş ve en lâyık olarak da müverrih*
Raşid Efendi'yi bulmuştu. Raşid Efendi, bu esnada Edirne pâyesiyle
Haleb kadılığından ma'zuîen istanbul'da oturuyordu. Fakat onun hâlen
bulunduğu mevki' büyük elçilik için müsâid olmadığından, evvelâ 7
Zilhicce 1140 (15 Temmuz 1728)'da Mekke-i mükerreme pâyesine terfi'"
ettirildi. Bilâhire, eskiden beri elçilerin dâima erbab-ı seyf ve kita­
betten seçilmesine binaen, Raşid Efendi'ye Rumeli Beylerbeyi pâye­
siyle Emirü'l-ümeralık tevcih olundu. Kendisi bu sefareti müddetince,
Paşa unvanını dahi kullanmıştır . Eski vak'anüvis nihayet 26 Zilhicce1140 (3 Ağustos 1728) tarihinde huzura kabûl ve elçilik hil'ati ile tal­
tif olundu. Daha sonra, Küçük Çelebi-zâde Asım Efendi'nin Tarih 'inde
tafsilen yazdığı veçhile , İstanbul'daki hazırlıklarını tamamladı ve 8Muharrem 1141 (14 Ağustos 1728) Perşembe günü, maiyeti erkânı ile *
32
38
3
3 2
Meselâ Raşid'in Eşref Şah'a götürdüğü ve İsfahan'dan İstanbul'a getirdiği mektublşrın suretleri ile Başvekâlet arşivi, lbnü'1-Emin hariciye kısmi 856 numaradaki*,
vesikalar tedkik olunursa bu kayıdiarm mevcudiyeti görülür.
Bk. Küçük Çelebi-zâde Asım, Tarih, s. 589/90.
Raşid Mehmed Paşa'nın maiyetinde, takriben 300 kişiyi mütecaviz bir heyetin»
bulunduğunu, devrin vak'anüvisi Çelebi-zâde Asım Efendi'den öğreniyoruz (Bk. Tarih,. 590). Fakat bu hey'etin kimlerden müteşekkil olduğu hakkında şimdiye kadar hiçbir
kayda tesadüf edemedik. Ancak, Bavekâlet arşivinin İbnü'l-Emin tasnifi, hariciye kısmı,:
856 numarada meveud bir vesika, bu sefaret hey'etine 15 aded Dergâh-ı âli çavşunun,"
memur edilmiş olduğunu bize göstermektedir. Râşid Paşa'nın Iran sefareti hakkında
az tesadüf edilen bu nev'i vesikalardan biri olan mezkûr defter sureti aynen şöyldir:
«Mucibince kayıdlarma
şerh ve bir senelik mevâcibleri
verilmek üzere icmâl ve­
rile deyü buyuruldu 14. M. 1141.
Defter-i Çavuşân-ı Dergâh-i
âh der nezd-i Raşid Mehmed Paşa elçi-i cânib-i'
Isfahan. F. 12. M. 1141.
3 3
3 İ
s
Bölük İS
Hüseyin
Hüseyin
(?)
yevm 13
(Vekil-i emin)
11 Bölük
Mehmed Mustafa
Emekdar
yevm 13
i Baki Efendi
çırağı
Arnavûd Mehmed çavuş)
Bölük 14
Ali
Nev müslim (?)
yevm 11
Bölük 14
Mustafa
yevm 13
(Odacı)
Vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi'nin Eşref Sah nezdindeki elçiliği
169*
birlikte Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçerek, Dolmabahçe kasrında bulu­
nan Padişah, Vezir-i âzam ve şâir devlet erkânı önünde, Eşref Şah'&<
götüreceği mektubları tesellüm etti
Bölük 10
Ahmed
Istanbul
yevm 10
, (Küçük Mustafa
Bölük 2
Abdülkadir
Bozok
yevm 9
(Şâban-zade
çırağı)
Velî
çırağı)
Bölük 2
İsmail Mustafa
İstanbul
yevm 8
(Kethüda
Çırağı)
Bölük 1
Mehmed Ahmed
Müteferrika
Sofya
yevm 9
(Kulağuz
çırağı)
Bölük 14
Ivâz Abdullah
yevm 22
(Hasan Paşalı Ahmed
Çavuş)
Bölük 1
Veli Hüseyin
İstanbul
yevm 13
(Bekir Paşalı
Şatır/
Bölük 10
Mustafa İvaz
Mülâzım
yevm 8
(
Kasım-Paşalı)
Bölük 7
Mehmed Muslı
Merzifon
yevm 15
(Esiri)
Bölük 8
Mustafa İsmail
yevm 26
(Halife
Çırağı)
Bölük 11
Halil İbrahim
yevm 8
(Terzi-zâde)
Bölük 12
Abdülbâki Mustafa
Sarracî
yevm 15
(Sarrac
Bâlci)
Bâlâda zikr olunduğu üzere on beş nefer çavuşan elçi Raşid Mehmed Paşa'nın*
fermân-ı âlî yanlarına tâyin olunmağın rûznâmeçe suret verilüb ve kayıdlarına
şerhverilmek içün ilm-i haber verildi.
'
Ferman-ı âlî mucibince bir senelik
mevâcibleri:
Çavuşan-ı Dergâh-i âlî Recec ve Reşen ve Lezez sene 1140 ve Masar sene 1141',
Aded 15,
193 =64 848
Dörder kist mevâcibleri yalnız altmış dört bin sekiz yüz kırk sekiz akçe etmeğin'
sâdır olan fermân-ı âlî mucibince tezkere olmak iktiza eder. Emr ü ferman
saadetlûr
Sultanım
hazretlerinindir.
Sâdır olan fermân-ı âlî mucibince icmâli verile.
Raşid Efendi'nin sefarete tâyinine ve İstanbul'dan hareketine dâir, Şeyhî'nini
Vekayi'ü'l-fudalâ'smda,
Küçük Çelebi-zâde Asım Efendi'den farklı olarak şu malûmat
3 5
170
M. Münir Aktepe
Raşid Mehmed Paşa, Eşref Şah'a üç mektub g ö t ü r ü y o r d u . Bun*
J a r d â n biri, Üçüncü Sultân Alimed tarafından E ş r e f e hitaben yazıl­
mış, diğerleri ise vezir-i âzam İbrahim Paşa tarafından Eşref Şah'a
ve bunun itimadü'd-devlesine gönderilmişti .
XVIII. asır inşasına güzel bir nümune teşkil eden ve hemen hemen
aynı me'alde olan bu üç mektubdan, I I I . Ahmed tarafından, Eşref
.Şah'a gönderilmiş olanını aynen alıyoruz.
80
ÜÇÜNCÜ A H M E D ' D E N EŞREF Ş A H ' A N A M E
-<üUj*y
AJL^IJ
j,Al\\
¿[V5Cw.li
e
j
ç-^3
jO-"^ ^-laS U jf\
(_^l-)o 4JI (J.İ ^ ^ l
0 >
f
MJIj
^U=^-«j
^-«^J j U I
^jjJr\
j~İU)- ^.^».¿11 çyz--
3
cÂ^^
^ t^ "^ pistliI -Q^> $ ı - J j L İ - ! £T_^ '{J* f^* 3
^*
5
s-jUJlj . ^ L k i V l J I
J U tsil'İ İ - J I - f U
J^lj
^b^'M!
vardır : «... Sene-i mezbâre Zilhiccesinin yedinci günü Raşid Mehmed Efendiye Mek.ke-i mükerreme payesi ihsan ve Eşref Han tarafına elçi tâyin olundu. Bin yüz kırk
• bir senesi Muharremü'l-haraminin
27 nci hamiş günü elçi i mumaileyhe Rumeli Beyılerbeyiliği payesi ilhak olunub alay gösterüb me'mur olduğu mahall-i mezbâre âzim
oldu,..*, c. III, vrk. 286/b, Üniversite kütübhanesi, türkçe yazma, no. 1535.
İbrahim Paşa'nın gönderdiği bu mektubların suretleri için meselâ bk. adı geçen,
.mecmua, Revan nüshası, vrk. 62/a — 65/b.
Revan nsh. da «îJüJl» şeklindedir. Bk. vrk. 61/a.
Revan nsh. da «:^,}Jl» şeklindedir. Bk. vrk. 61/a.
Revan nsh. da <.*>•» şeklindedir. Bk. vrk. 61/a
Üniverşite nsh. da «aJ»Ui»' şeklindedir. Bk! vrk. 93/a
-41 Üniversite nsh. da
şeklindedir. Bk. vrk. 93/a
3 6
3 7
3 8
3 9
4 0
Vak'anüvis Raşid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
.j\y\
ü • J k i '
ojÜUil
c
J l #
r
S ^ . J S f k » -
'4
VI i L a o*>- ' olSc-.i
I
( j ^ l d ı 0J3IAA
^Li^io
jşy
^J-ftLâı
\ _ j « o 1
CJ
171
;,_^l
aJ.5V-ÖİA3JIİS
_Jur
JUI
«il-jljl
olojl^ j
° OV*j*
4>l
ÂJ?-^
4«ljl
oljjt^
I ^Aijl
ojjjl
^-İjJ,»
&
4)U J
J
j3ii
û X > j »-ÜU
»
j
j9
« I j s U ^ ^ l j u . ^ - l . ^ - a t l j »
4>»İJİ
3
4
-~ '
>
4>I*IA . 4 . » ^ ' . ^ 1 ^
5 2
3>lJl
^İC-
ÂlflA 3
4.iLwo oX->L» (jM;U^ ıS'^3 ü V _ j l •4>K'C—2>-J ,>Aİ£* ^ ^ İ J » ı «
j
53
I k & l j o>-l ( j - ü i ^ l » o j j j l
(3"" J
S
4 2
ö
<~>-»4>U>Lsol). <L»Ls/ ^ j S S A-C-IJ
, J j T ^ L ^ J J ö j l dhj&-\jjla>
CJU-JJ.^ ^1^1
c j ' j j j V j l
4 7
3 ^3^° ""V* ^fr^
3
«ı**ıL»
JL41
v_ilti
a
t5j'".' lc
ı
-1^1 J~" 3
a
CJKJ J <<°l>
-iaŞİj-I
"J j ^ "
-
. <—>_jljl
dXıo Jy>{£
a l t j - i j JULÜI
O^~Â
jÜj -l
!
Üniversite ve M. Cevdet nsh. da « y ; ^ şeklindedir. Bk. ünv. vrk. 93/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. da «oL/Jlj*» şeklindedir. Bk. ünv. vrk. 93/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. da «w-^/»
s
» ünv. »
»
Üniversite nsh. da «tilCı-jj» şeklindedir. Bk. vrk. 93/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. da «ot^V» şeklindedir. Bk. ünv. vrk. 93/a.
Bu boş yere M. Cevdet nsh. da «j
» kelimeleri konulmuştur.
M. Cevdet nsh. da .«»JÜKO» şeklindedir.
Üniversite ve M. Cevdet rish. da « ü:ıiC/.» şeklindedir. Bk. ünv. 98/b.
Üniversite nsh. da «IÎIİV» şeklindedir. Bk. vrk. 93/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. larında bu şekilde olup, Revan nsh. da
«
*
tarzındadır. Bk. vrk. 61/b.
52 Üniversite, nsh. da «sSUl
» cümlesi eksiktir. Bk. vrk. 93/b.
B8 Revan nsh. da « ci^U» » şeklindedir. Bk. vrk. 61/b.
-*•
• 4 3
4 4
4 5
4 8
4 7
4 8
4 9
5 0
5 1
172
M. Münir Aktepe
(jVjj
4*1)
< K l c l . J^>UJ" _j
ci".-^.^
»
a
Jr^j
>
^* 3 3ı^U-^ylalij
f »
5
1
^/"^->
.jjjaJl _Jü(iw*/>
l
\JLs j
^yla»j
(J~W (J"^»"! - ^ - C j )
JJLLVU-
ojJ^4)lj^,^>-
çTİCJ 4»jjjîjj>
' ° ~ > j - ? '
j j ^ l
}JaJ>
3.
A&lj5
CJ^ 3
J_^»l ^tjl~°'
•V^'
jlJs>
J^-A..»^
^Ju» c)V_j!
0 D
jUb>-
cJlL>-
jj.i>cZvo cJUliS- û j ^ "
1
JJi»!*
""OJCA/U
ojjji
« L J a f . I^ş-l \ Z y ^ S 4ü)<Jİc- AAİcls ( j j l -
J t T "^"-5 drr^b'
cij^-b
j^l
ui^lj' ^ - ^ » j
o3^*^>b^
^1 __^3l
»I^VIjj*!
jVjl
jU-j
Uc- J^j5 ( j ^ ^ l ^ l i I s - V l j
j*Jlı_o-La>
>_j^j-i
^Ijo-Vlj
<L«4>lı ^ L ^ f ^ K T
jAâJljjs j>\s>ca)l
(Ji^jj
c\jSCS\jS"
OyU>
Cja)s>')h- ¿ 5 ^ ) 1 ^
<olı
j-i-l
JL».SJ! o l j ^>jl XJIO o j j j l
«eki» (jj^.Jz* «IAA5^JJ
<Liî
^3^3
jLâtc-l ^ l * ^ . *
<_jj^jl
e\J JJJ
OJI^J
^5^° j
LS
,,Î
j l s VI l j * a i v V j » j b j J V J J L I c ^ * " ASUO < j Ü j l
ö l
6i Üniversite ve M. Cevdet nsh. da « ili » kelimesi vardır. Bk. Ünv. vrk. 93/b.
Üniversite nsh. da « J-uli- » şeklindedir. Bk. vrk. 93/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. hırında «mabeynde» olup, Topkapı-Sarayı, Revan,
nsh. da ise « clj-f » şeklindedir. Bk. vrk. 61/a.
Revan nsh. da bir kelimelik yer boştur. Üniversite, ve M. Cevdet nsh. larmda.
bü boş yere «IÎJUÎ-J» kelimesi yazılmıştır. Bk. Ünv. vrk. 94/a.
Topkapı-Sarayı, Revan nsh. da « yj » olarak yazılmıştır. Bk. vrk. 61/b.
.Üniversite nsh. da « IÎL&J » şeklindedir. Bk. vrk. 94/a.
6° Üniversite nsh. da « i t o u
»
Bk. vrk. 94/a.
Üniversite ve M. Cevdet nüshalarında. « ib j iVj» şeklindedir. Bk. Ünv. vrk94/a; Topkapı-sarayı Revan nsh. da ise boş bırakılmıştır.
5 5
5 6
5 7
6 8
5 9
8 1
Vak'armvis Raşid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
c£W-j L
JIAİ.
,
cJ>&
jlji^lj
<L_^>-.
^ 3
-'^r^.
jl1
j
2
4*1 j l
(
C)\c-^
1
^*isd
J
^SCİaJJS^J).^ OJLUJ
^>-ü.»
ojr
0
J ^ -
0,:J
3
0 4
3
I (3^**
3 c-t»-j
^-
tS3^3^''
^t-^" J
3
"JJ3^ ı_J3 ^*
£I
(
J
' "}j^"
CJLJ
^i"J Ö Y 3 I
A ^ ^ (JİJ _)Jİ3*U J j - l j ^
1
Oİ9İJ-» 3
•-^J^
0
j
^lijl
°° o-«L» 3
-^JJ
• Ç3—+»J
^-C-^ı^
j J J ı^-'J^i
cJk>-
c^iS^
İ j ^
'~f3^i33^f
Oİ"
ö^J
L-AI^-S* ^.tl ^ L
^A^l j
4< I {£23^-3
^^c/J*
1
ü"Vjl
O L J
Ail! 3
4-'-
4. 3b J - / "J */-* » J b
'° <JAJLLH
^llCL-^ıl
<ü)l * L j l
jl-u-y
- r ' İ i
cJs>- j l j i l
0J03/I ÜJJÜUA _J)
00 .ÎLJI
0
<JI J,l»i'
ü j - ^ V I <u j-ic»
J_^~Ü> 4>l
iU-
^Lil
jYjl
.
•*-»i=xX«
LU
' ç ^ "
173
Ü^J^I
33J 3
^Lu.«>I3
-«U*»^
_L>3^_Lo
_jjljjr*»>33 3
(
o L ^ « <-â3J 0J33I <_£-"^-5^
8 8
j b 3 33 ol_j 3 ^«.3 <1M.JL
3
•*{/*^3
<*~*~
J , İ 3 3 ^ - j L " ' j j J î l 333 ( İ J L ^ - 3 O P L U 3CI ¿ ^ ^ 3
J
öy^.
£ $ £ . » 6 5
Bunu ve vezir-i âzam ibrahim Paşa'nm iki mektubunu hâmilen İs­
tanbul'dan hareket eden
70
Raşid Paşa, Profesör Cavid Baysun'un ma­
kalesinde gördüğümüz veçhile,
Eskişehir, Akşehir,
Konya, Ilgın, A n ­
takya, Hale.b, Urfa, Bağdad yolunu takiben 3 Şaban 1141 (4 Mart 1729)
tarihinde İsfahan'a muvasalat etmiş ve uhdesine tevcih olunan vazifeyi
âfa ettikten sonra
1 Ramazan
1141
(14 Nisan 1729) da
Eşref
Şah'ın
ayanından ayrılmıştır.
0 2
Üniversite nsh. da
şeklindedir; Bk. vrk. 94/b.
83 Üniversite nsh. da <cJ> JJ> şeklindedir. Bk. vrk. 94/b.
Burada dahi, boş bir kısım vardır. Üniversite ve M. Cevdet nsh. larında ise
«burası j
şeklindedir. Bk. Ünv. vrk. 94/b.
M. Cevdet nsh. da « tJiU« SAJ»U»J » şeklindedir.
Topkapı-Sarayı, Revan nsh. da * lik'Ull » şeklindedir. Bk. vrk. 62/a.
Üniversite nah. da « h ı ~» » şeklindedir. Bk. vrk. 94/b.
Üniversite ve M. Cevdet nsh. larında « tiy 3 » şeklindedir, vrk. 94/b.
Bü nâmenin sureti için Bk. Adı geçen mecmua, Revan nüshası, vrk. 61/a—62/a.
Raşid'in İstabul'da'n ayrıldığı tarih pek sarih değildir. Küçük Çelebizâde Asım
»Efendi, onun, Muharremin sekizinci Perşembe günü Üsküdar'daki sâhilhaneşinden Be­
şiktaş'a geçip, alay gösterdikten ve nâme i hümayunu aldıktan sonra tekrar Üsküdar'a
döndüğünü ve •Çadırlarına alay ile vnrııb on beş gün dahi bi hasebi'iiktiza
bekayayı
levazım ve-mühimmatı
âmâ le ve müheyya edince meks ü karar etdikden sonra mâlı 1
e i
6 5
6 S
8 7
8 8
6 1
7 0
M. Münir Aktepe
17.4'
Raşid'in, İsfahan'da kaldığı müddetçe ne şekilde muamele gördü­
ğü, sefaretini nasıl icra ettiği hakkında bahis mevzuu mecmuada
tafsilât olmamakla beraber, bu hususa dâir vekayi'nâmelerimizde dahi
bir kayda tesadüf edemedik. Yalnız, İsfahan'dan dönen ve Zilhicce
1141 (Haziran 1729) tarihinden önce İstanbul'a varmış bulunan Raşid
Paşa'nın, götürdüğü mektublara cevab olmak üzere, Eşref Şah'dart
Padişah'a ve vezir-i âzam İbrahim Paşa'ya, Eşrefin itimadü'd-devlesinden, Vezir-i âzam'a yazılmış mektublar getirdiğini görüyoruz.
Bunlardan birincisinin tercümesi aynen ş ö y l e d i r :
71
EŞREF Ş A H ' D A N ÜÇÜNCÜ SULTAN AHMED'E CEVAB
73
(jbj
_j>-\>-
öbj
J
ol-İİ.j~£<
mezhûrun OD dördüncü günü mahmigânından kalkub Revan ve Bağdad yolandan âzim-î
tahi-gâh i'diyâr-rİran
olda' diyor {Tarih, s. 690) Halbuki yukarıdaki ifadeye göre,
Raşid'in Muharremin 14 ünde değil, 23 ünde hareket etmesi icâb ediyor. Nitekim, Baş­
vekâlet Arşivi, İbnü'l-Emin, hariciye tasnifinin 856 numarasında mevcud bulunan bir
vesikadan, 14 Muharrem 114İ tarihinde, henüz, Râşid Mehmed Paşa maiyetine tâyin
olunan Dergâh-i âlî çavuşlarına mevâcibleri verilmek üzere ferman bu.yurulduğuntı
öğreniyoruz. Diğer taraftan Şeyhî Efendi, Raşid'in. Muharremin 27 nci Perşembe günü .
alay gösterip İsfahan canibine hareket etmiş olduğunu kaydediyor. Bk.
Vekayi'ü'l-füdala"o. III,' 286/b, Üniversite ktb. t r k . yaz. No.' 1,535.'
1 Bu mektubun aslının sureti,'acil geçen mecmua'onı." Revan nüshası, 68/a—65/l>varakları- arasındadır.
2 Üniversite nsh. da-« jîy-Li ''"'JV \îjli-'. j j a » şeklindedir. ,Bk. vrk. 104/a.
Üniversite nsh. da burada bir de nazm kelimesi vardır, vrk. 104/b.
?
?
7 3
Vak'anüvis Raşid Menmecl Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
JL
^
c
^
J
L
i
u r
5l
ıy j i ji. j j j f j j j f '
C^yj
cXj
C-J3İ
J^V)
j \ j j j f C
. jljJi-
j j ^ jAi- Jj
jjj
jb^^l
-^'b ^
1
O'l-^ O^"^
v_»l j-s 3 j . villâ A*I_y>- ^ ^ ü j
7
* Üniversite nsh. da « j » yoktur, vrk. 104/b.
.
.176
M. Münir Aktepe
..jji-4 J^-» j JJJi
JAJI
^JU
j l ^ l jj.»/ıj -L'^dl
Âs^li-I
5ÜİV
I
jSU.
o^l^l
S ÂİC-1 LSCi» JllI
, ıü
3
ıj'jvSl j l k L »
>_ji 5^
4
t> j ' â l i - ! j l k U . l
(j- j l k L . l l
Ij/vAf-
j ı a) j-.zj}i \
<I
<>
wi<jj)l
jlkLİ!
LLU
,_^JJl
^ J i \ \ ^
jX$C*\
\ 'jlkL
^ICJ ^ L
J y
41 JLV»_J
J J ^ J S ^ A
tS^"- "jr^
J.«£<JJ.Ş-
.c£-4>J ¿ 3 ^ * , ü
J
(3j~-* t ^
>
'^ 3
s
.jYjl
A>-L
i s » A ı i j l j
,^.5C?-
J
^s*5»
.•£jŞ^ı\
<
.-U.İJ
i:_J-1
.oÜJ.I
^
7 6
7 8
7 7
7 8
L
j ^».kJi
(j"yii-Vl
' ^ U j J,.LJJ
Ic-A.» (_£L,:>-
' i>Sll
f
^-uii^l
c?'^-'
^j» o L S ^ t
¿,1,1
SjJv^cS^jf
<Lswi*
j.-Usl>
<•_»» ^A^U- ^ V U -
l"L tLkJl
jriT
Cİ^"
j ^ i ,^J>
-
ı / * j (^^*" c ^ ^ * 3
s'
jL»jl ^
OjL« j-C**»^
,
Âlj\il • ı_*>-L
ı ^ b j " t>jil
^-!»
'-''-^"*
«v_jl^3l ^1.
jfelM
Y j c s ^ Y LS^ 3 -^i?
_} J İ l ^ J_J-Us> 4-^Lî
d L (jJol>
j l *
öi^S"
AS^4JIJ^~W»- j ü u c i b L *
Jj-u» ı 3 L
* ^ j - U * » L tl}'^'-'
cŞ\y^*
^
AI'UL ,4j>ki- CJÜs^io A»lj'
jjsl.j J!/>-
..aJj'lsJj V.ÂU^' j j k j . (^Juljİj
y.»
c*'yr
2
jjilil
L
7
3
J ? j ü^ır* 4 ^ l f
^3^
-Aı'UjLi*» AA^L " c j l l l j * A L I ^ J
,JI_jjı>
j\f.A^ ^(_İ*>A.^» »ı_i "V ^
OJIJJ
çi>-
?
j
_ ) b V ! ı ^ b ^ J * "^
5
V l j ' ' ^ J ^
Topkapı-Sarayı, Revan nsh. da >'jifcJl^ » şeklindedir. Bk. vrk. 68/a.
Üniversite nsh. da <."jt*» şeklindedir. Bk. vrk. lU5/a.
Üniversite nsh. da «^UIU» şeklindedir, vrk. 105/a.
Üniversite n s İ . da •« öl>">C » şeklinde iir. Bk. vrk. 105/a.
1
L l -j^..
Vak'aııiivis Ragid Mehmed Efendi'nin Eşref Şah nezdindeki elçiliği
^h-.jl^
(^jjjl
y
-OİjLc-
J ' JiliM
.oyUll
jjf-ö»
J.UI j
J U l
J^-_
(_yÜ ' ı > y
Ji=>-j
4ı I
jll=-
J>-
<->c.~a3
OİjLI_5
4^1fr c l o t J I ' XjejJ-
£_\J.)_l OJLJ- 3^S 4 1
"jj^l ü3
^ti-^J
= > t
o^\?3 ¿3* J ç«-*U
(/slkfl
Aılil
3^- '-
0
j-tlu
_3>
(j^^-s*-
^.jJU (3jj3^.«*„< 3333 t i l j J ^ Ü L »
al'-< J L İ İ
3
3
cS~yt*
JİJ33
ojjjTj
*ÖI
O^JIO- ^<ı* i U c J l c ( ^ ^ ¡ 3
1
^.UtiS'I
3
tSjS^SjS'-
.•ÖİC*I e-^*" ^ l - L 4^^. a L ü ı l
jîjj'uli, j l
(_54İ3İ
.jaliJU
iojlJİ'iJij\jj\
7 9
8 0
8 1
8 2
i
g'lc3
.3.İJ3
dJjıl
j\'su»
ç,\& s*>S'3
Üniversite
Üniversite
Üniversite
Üniversite
i
Jsl-J
«^33 (JİS^
• y 3 3-*JS*3
,^l
flSi*o3;
o-U»3İ
J^^-lj.
(_/>li 3 İ J . >
3I3A1Lİ » J V 3 1 - ^ 1
4.HJIZ.A
y>- ^j^y
Cİ*>li-
^
3 (^»-^
4^> 1^"
v_*=-İ3
^ÜLS^V^^UZA
(jl-»*ll
0
^Lli iLl^l"
3-^333^1 Ö V 3 I
çj^r"^
»ly^Vljv»!,
Jal~.li I 1
JL3I
J ^ " ^-^-^
J - ^ j 0913
(_^"3 (3-Cj^iî>
^I^Ö.I
0Ü3I
45-33
1
liAi I o Aıta 3
3te 3 3 I j i l ^ - 4;*"!3-^* OİJrvi-J'Lii
j C i l
L
jljtl)
jLi..U
If-i-*"! JÎ- .^_V^3 *>jzt*aA 4»-}4iSl)
j - * - * 4 ^ * O-UA)IJ« _Ar. tiJ^tiXU3
•<.^uAı^'y\a C^/P
^
^ a ^ > j f
3
3
i
^I^İİl
3 U U iSjİJjo J j ^ " j t j ^
(jJ*
j l j - ^ i
~ ' * L?-*-" 0 3 - * - ^ "
J^jj! ^-"^
4 I «ÖU-Jİİ'3
4**"İJİ
JW- £ İ _ , 9 3 J t
..«İAİİ333 t>3İ_p- 3 j U j ^jds^U- (5-^1 < t i , _ g l i l 3 J I ^
^jSLi
1
J331 C^-'c 4 l j l c l AݻU-I
0=^(-
,<
<^3j.Li33
^ J ! )
OA:.VJL.ÜJ
L.3 ¿1 j j J - l U"- ı_«>3I ^ J I - ü S - u J - l j j£k
aJjajU? ^ L " » cSklv/^ t5- *^l=••is-^Aill»
kajl=-
>
"te-33 ^ = ~ Y ^ İ u ' j - C i i j ^ l
^3^
d.l>'liJ CJ^-
J&.J* 3
;>!:
3 U ı 3 j l f t j l 3 I ( j ^ L o (jLa&l " ^ J u j l
ıt
ıj'o- ( j - ' j - *
4:>L~U ol ~«-l'i'5
„ J l s j ^ U * ^ U * ^ . (_JJİ3İ « 3 _ 3 ^ j y ı i )
^yl^
3 33 • a l ^ U
( i ^ j jöl'Vj
Oid=>>U (JMLVO j l l i - a
8
177
^ l - ^ ' ı ) ^s-l
jvi^, Jl»ıll
<y^i - U - J
ciiil
* J * * ^
nsh. da
» şeklindedir. Bk. vrk. 105/b.
nsh. da « z\-\yJV^ » şeklindedir.^Bk. vrk. 105/b.
nşb. da
şeklindedir. Bk. vrk. 106/a.
nsh. da
şeklindedir. Bk. vrk. 106/a.
1
Türkiyıt Mecmuası — 12T
M. Münir Aktepe
178
'»^J JKJ"
<«*»\L« ^
oWJtc
^JJS
JJİ_J) j l c j
^r-J
jl_ct! jlill ^.JJ J,S <îlâj
«Aflijl jL^İ.*!
j}4-l
3
iyS^li.
jjb-, (j-H
jL->-! j**e5^-»J^j
^j* v^J»l Y ^ ' U Y »
3
»jL>
. JUI
8
tj-^-J?
-6^ju,lı!
IJOÎ-
c-^SUs-
<U ¿.»»-1^
f
f . / ^ ' .«¡#1' i ı l L j l J v _ i c^So^*»! 3
Eşref Şah'dan -ve • bunun, itjma^ü'd-devlesinden,. ibrahim Paşa'ya*
gelmiş olan mektublarda dah'i^ yinVâynT mealde, iki'taraf arasındaki'
dostluktan gayet sitayişkârane bir tarzda bahs olunuyordu .
84
Bu suretle Raşid Paşa, Eeşref Şah nezdindeki büyük elçilik vazi­
fesini hakkiyle yapmış, artık iki taraf resmî ve nizamî tam bir anlaş¬
maya; varmış bulunuyordu. Yalnız, bizim sefaret hey'etimizin ziyaretine?
karşılık Raşid Paşa'nm avdetinden bir iki ay sonra, Eşrefin gönder­
miş olduğu sefaret hey'eti de iade-i ziyarette bulundu. Fars eyaleti
hâkimi Namdâr Muhammed Han'ın riyaseti altında, 25 Zilhicce İ H I
tarihinde İstanbul'a gelen ve büyük bir ihtişam ile karşılanan bu hey'et
Eşref Şah'dan Üçüncü Sultan Ahmed'e, vezir-i âzam İbrahim Paşa'ya
ve Şah'ın itimadü'd-devlesinden yine İbrahim Paşa'ya mektublar getir­
miş, avdetde dahi bu mektubların cevabları ile birlikte İsfahan'a ha­
reket etmişti .
r
85
8 3
Bk. Cevabnâme-i Eşref Han,"Revan kütübhane'si, No. 1941, vrk. 68/â —69/'a.
Bk. Adı geçen mecmua, aynı yer, varak 69/a—75/a.
,
Namdâr Muhammed - Han'ın getirdiği ve götü/'dügü imektübların ' .suretleri ile
bunların tercümeleri için bk. -Adı geçen mecmua, varak '75/a—88/b ; Namdâr Muhammed'
Han'ı karşılamak üzere istanbul'da yapılan hazırlık've saraydaki teşrifat ile bu elçiye?
tahsis olunan tâyinat hakkında, ayrıca bk. Küçük Çelebi zâde Âsim, Tarih, s. .616—621,
Başvekâlet iarşivi, İbnü'l-Emin Hariciye ksm. No. 8t'8, 944, 974, W4t9; 1260, 1437.
8 4
8 5
;

Benzer belgeler