Full Text

Transkript

Full Text
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA
2015
Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı
Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi
Evaluation of Snoring, Habitual Snoring, Witnessed Apnea and Related Factors in Patients Admitted to A Training Hospital
AUTHORS /
YAZARLAR
Tamer Onar
Gölcük Asker Hastanesi
Birinci Basamak
Muayene / Aile Sağlığı
Merkezi ve
Karamürselbey Eğitim
Merkezi Komutanlığı
Polikliniği, Karamürsel,
Kocaeli
ÖZET
Amaç: Obstrüktif uyku apnesi uyku süresince yinelenen üst hava yolunda daralma ve tıkanma ile
karakterize bir hastalıktır. Bu çalışmada obstrüktif uyku apnesi sıklığı ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesini
amaçlanmıştır.
Yöntemler: Bu çalışma, Şubat 2011-Mayıs 2011 tarihleri arasında bir eğitim hastanesinin polikliniklerine
başvuran 1260 kişi üzerinde yapıldı. Hastalara obstrüktif uyku apnesi belirtileri (horlama, uyku apnesi, gündüz
aşırı uyku hali), sosyodemografik özellikler ve mevcut hastalıklarını sorgulayan anket formu uygulandı.
Gündüz aşırı uyku halinin tespitinde uluslarası Epworth uykululuk ölçeği kullanıldı.
Bulgular: Katılımcıların %51,3’ü (n=646) erkek, %48,7’ü (n=614) kadın idi. Yaş ortalaması 38,57 ± 8,16
idi. Horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve gündüz aşırı uyku hali görülme sıklıkları sırasıyla %70, %20,
%14,8, %21,8 olarak saptandı. Horlama ile ileri yaş, erkek cinsiyet, tanıklı apne olması, obezite ve sigara
kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki bulundu. Tanıklı apne ile habitüel horlama olması, erkek cinsiyet,
Ümit Aydoğan
Aile Hekimliği Anabilim
Dalı, Gülhane Askeri Tıp
Akademisi, Askeri Tıp
Fakültesi, Ankara
Yusuf Çetin Doğaner
Kara Harp Okulu, Birinci
Basamak Muayene
Merkezi, Ankara
Timur Akçam
Kulak Burun Boğaz
Anabilim Dalı, Gülhane
Askeri Tıp Akademisi,
Askeri Tıp Fakültesi,
Ankara
Kenan Sağlam
İç Hastalıklareı Anabilim
Dalı, Gülhane Askeri Tıp
Akademisi, Askeri Tıp
Fakültesi, Ankara
obezite, gündüz aşırı uyku hali olması ve alkol kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki saptandı. Ek olarak,
gündüz aşırı uyku hali ile tanıklı apne olması, habitüel horlama olması ve diabetes mellitus olması arasında
pozitif anlamlı ilişki bulundu.
Sonuç: Erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri olma, obezite, sigara ve alkol kullanımı olması obstrüktif uyku
apnesi için risk faktörleri olarak tespit edilmiştir. Bu risk faktörlerine ilaveten majör belirtiler de varsa
obstrüktif uyku apnesi mutlaka akla gelmelidir. obstrüktif uyku apnesi tanısı ile eşlik eden kardiyovasküler
hastalıkları da erken tespit ve tedavi etmek mümkün olabilir.
Anahtar kelimeler: erişkin, apne, horlamak
ABSTRACT
Aim: Obstructive sleep apnea is a disease that is characterized with repeated upper airway narrowing and
blockage during sleep. In this study, we aimed to identify the frequency of the obstructive sleep apnea
symptoms and related risk factors.
Methods: This study is conducted on 1260 participants who consulted to various outpatient clinics of an
educational hospital between February 2011 and May 2011. A questionnaire is applied to the patients to
determine the frequency of the symptoms of obstructive sleep apnea including snoring, reported sleep apnea,
excessive daytime sleepiness and related factors such as demographic characteristics, comorbid diseases. The
International Epworth Sleepiness Scale was used to determine of the excessive daytime sleepiness.
Results: Of the participants 51.3% (n=646) were male and 48.7% (n=614) were female. The mean age was
38.57 ± 8.165. Snoring, habitual snoring, witnessed apnea and excessive daytime sleepiness incidence was
found 70%, 20%, 14.8%, 21.8% respectively. A positive significant association was determined between
snoring and age, gender, witnessed apnea, obesity, smoking and excessive daytime sleepiness. There was a
positive significant relationship between witnessed apnea and habitual snoring, gender, obesity, excessive
daytime sleepiness and alcohol usage. In addition, risk factors affecting the excessive daytime sleepiness are
detected as witnessed apnea, habitual snoring and diabetes mellitus.
Conclusion: Male gender, being over 40 years, obesity, smoking and alcohol use may be risk factors for
obstructive sleep apnea. If the major symptoms present in addition to these risk factors, obstructive sleep apnea
should be considered. With the diagnosis of obstructive sleep apnea, early detection and treatment of the
concomitant cardiovascular diseases may be possible.
Keywords: adult, apnea, snoring
Corresponding Author / İletişim için
Uzm. Dr. Yusuf Çetin Doğaner
Kara Harp Okulu, Birinci Basamak Muayene Merkezi, Ankara
E-posta: [email protected]
Date of submission: 28.03.2015 / Date of acceptance: 30.07.2015
63
Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi
Giriş
Obstrüktif uyku apnesi (OUA) görülme sıklığı,
tüm çalışmalarda toplumlara, yaşa ve cinsiyete göre
farklılık göstermekle birlikte ortalama %2–5 olarak
bildirilmiştir. Ülkemizde bu konuda Köktürk ve ark
(1) tarafından yapılan bir çalışmada, OUA görülme
sıklığı %0,9–1,9 olarak tahmin edilmiştir. Dünya
Sağlık Örgütü’ne göre erişkin ömrünün uzaması ve
obez birey sayısının hızla çoğalması gibi nedenlerle,
yetişkinlerin %26–32‘sinde OUA mevcuttur (2).
OUA’da başlıca risk faktörleri; obezite, 40 yaş
üzerinde olmak, erkek cinsiyet, üst hava yolunda
tıkayıcı anatomik yapısal bozukluk varlığı, sigara ve
alkol kullanımıdır. Obezitenin en önemli riski,
yağlanmanın vücutta dağılım şeklidir. Ayrıca obez
bireylerde, O2 rezervinde azalma ve metabolizmanın
artması nedenleriyle, uyku sırasında oksijen ihtiyacı
artar. Bu durum, apne sırasında O2 seviyesinin daha
hızlı düşmesine neden olarak apneyi şiddetlendirir.
Boyun çevresinin erkeklerde 43 cm, kadınlarda 38
cm’den fazla olması OUA için risk sayılmaktadır
(3,4). OUA ve metabolik sendrom arasında güçlü
epidemiyolojik ve klinik ilişki vardır. Yapılan
çalışmalarda diyet veya bariatrik cerrahi gibi yollarla
kilo verilmesi sonrasında apnelerin sayısı ve
süresinde azalma, diabetes mellitus (DM), insülin
direnci, glukoz tolerans bozukluğu, yüksek kolesterol
seviyeleri üzerine olumlu gelişmeler bildirilmiştir
(5-7).
OUA majör belirtileri horlama, gündüz aşırı uyku
hali (GAUH) ve tanıklı apnedir. Minör belirtileri gece
uykuda boğulma hissi, çarpıntı, sabahları baş ağrısı,
ağız kuruluğu, dikkati toplayamama, sinirlilik,
uyumsuzluk, anksiyete, depresyon olarak sayılabilir.
Tanıklı apne majör belirtilerden biridir. Genellikle,
hastanın yanında uyuyan kişi bu durumdan rahatsız
olur. Hastanın bu durumdan haberi olmadığı için
doktora başvurusunu, bu olayı gözlemlemiş yakınları
sağlarlar (8). Hastalar, apne epizodları nedeniyle
derin uykuya (non-REM 3–4) dalamazlar. GAUH’nin
neden olduğu yetersiz uyku ve dikkat dağınıklığı
nedeniyle araç kazalarına, dikkat gerektiren iş
kazalarına ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olur.
GAUH şikâyeti olan adölesanlarda okul başarısında
düşüş, devamsızlıklar, okuldan ayrılmalar daha sık
görülmektedir (9,10). Bu çalışmada, bir eğitim
64 hastanesine başvuran erişkinlerde horlama, habitüel
horlama, tanıklı apne ve GAUH belirtilerinin görülme
sıklığını inceledik. Ayrıca, bu belirtilerin demografik
özellikleri ve eşlik eden hastalıklar ile ilişkisini
araştırdık.
Yöntemler
Tanımlar
Horlama, daralmış üst hava yolundan havanın
süratle geçmesi sırasında yumuşak dokuların
vibrasyonu sonucu oluşan gürültüdür. Haftada en az
5 gece devamlı horlama, habitüel horlama olarak
tanımlanmıştır.
Uyku apnesi, uyku sırasında tekrarlayan nefes
durmaları ile karakterize, hipoksemi ve uyku
bölünmelerine neden olan bir sendromdur. Apne, 10
saniye veya daha fazla süreyle hava akımının
durmasıdır. Uyku esnasında yüzlerce defa olabilir. Bir
saatte en fazla 5 tane, bir gecede en fazla 35 tane
apne normal kabul edilir (11).
Ölçekler
GAUH ölçümünde en sık kullanılan öznel
yöntemlerden biri, Epworth Sleepiness Scale (ESS)
testidir. 1991 yılında Johns tarafından geliştirilen
ölçekte, OUA’sı olan bireylerin test puanlarının daha
yüksek olduğu bildirilmiştir. Bireylerin günlük sekiz
farklı aktivite boyunca uykuya dalma olasılıklarını
değerlendirmek için hazırlanmıştır. Sorulara “0:
hiçbir zaman, 1: nadiren, 2: orta sıklıkta, 3: çok sık”
olmak üzere verilen cevaplar toplanır. 10 puan ve
üzeri, GAUH olarak kabul edilmektedir (12). ESS,
Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması İzci ve
ark. tarafından gerçekleştirilmiştir (13).
Örneklem grubu
Çalışma, Şubat 2011 ve Mayıs 2011 tarihleri
arasında, bir eğitim hastanesine ayaktan başvuran
1260 hasta üzerinde yapıldı. Çalışmaya katılmayı
kabul eden ve onam formunu imzalayan hastalara;
OUA belirtileri (horlama, habitüel horlama, tanıklı
apne, gündüz aşırı uyku hali), sosyodemografik
bilgiler, beden kitle indeksleri (BKİ), mevcut
hastalıkları, tıbbi özgeçmişleri içeren anket formu
uygulandı.
Epworth uykululuk ölçeğinin puanlama usulüne
göre puanları hesaplanarak 10 puan altı ve 10 puan ve
üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı. On puan ve üzeri,
Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70
gündüz aşırı uyku hali olarak değerlendirildi. Tanıklı
apne durumu, apne var veya yok şeklinde iki gruba
ayrıldı. Bilmiyorum yanıtını verenlerin böyle bir
durumla karşılaşmadıkları değerlendirilerek apne
yoktur grubuna dâhil edildi. 40–65 yaş arası risk
grubu olduğundan, hastaların yaşları hesaplanarak 40
yaş altı ve 40 yaş ve üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı.
Boy ve kilo değerleri kullanılarak BKİ=vücut ağırlığı
(kg)/boy2 (m) formülü ile hesaplandı. Beden kitle
indeksi, 18,5 kg/m2 altı zayıf, 18,5–24,9 kg/m2
normal, 25–29,9 kg/m2 arası kilolu, 30–39,9 kg/m2
arası obez, 40 kg/m2 ve üzeri morbid obez olarak
kabul edildi. Eşlik eden kardiyovasküler hastalıklar
hastaların beyanına göre sorgulandı.
Etik onay
Çalışma için etik kurul onayı, ilgili üniversite
hastanesinin yerel etik kurulundan alındı. Çalışmaya
katılmayı kabul eden hastalar, araştırma konusunda
bilgilendirildikten sonra, onamları alındı.
İstatistiksel Analiz
Veriler SPSS 15.0 programı ile değerlendirildi.
Çalışma verileri değerlendirilirken, tanımlayıcı
istatistiksel metotlar kategorik değişkenler için sayı
ve yüzdeler şeklinde, sürekli değişkenler için ise
ortalama ± standart sapma şeklinde verildi. Normal
dağılım gösteren gruplar arası karşılaştırmalarda ise
One Way Anova testi ve Student T testi kullanıldı.
Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare
testi kullanıldı. Lojistik regresyon analizi ile horlama,
tanıklı apne ve GAUH üzerinde hangi etkenlerin
anlamlı olduğu değerlendirildi. p değerinin 0,05’den
küçük olması, istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular
OUA belirti sorularına cevap veren bireylerin
(n=1260) %51,3’ü (n=646) erkek, %48,7’si (n=614)
kadın idi. Bu bireylerin yaş ortalaması 38,57±8,1 yıl
olarak tespit edildi. Erkeklerin yaş ortalaması 40,19±
7,9 yıl, kadınların yaş ortalaması 36,86±8,1yıl idi.
Sigara içme durumu erkeklerin %33,7’sinde
(n=218) bir paket ve daha az, %6,8’inde (n=44) bir
paketten fazla, kadınların %26,4’ünde (n=164) bir
paket ve daha az, %1’inde (n=6) bir paketten fazla
idi. Alkol tüketme alışkanlığı (kadeh/hafta) ise
erkeklerin %57,3’ünde (n=370), kadınların %23,1’
inde (n=142) tespit edildi. Komorbid hastalıklara
bakıldığında; katılımcıların %8’inde (n=101)
hipertansiyon (HT), %5,9’unda (n=74) DM, %4’sında
(n=50) aritmi, %3,1’inde hiperlipidemi (n=39),
%1,1’inde (n=14) kalp yetersizliği, %0,9’unda (n=11)
geçirilmiş miyokard infarktüsü (Mİ), %0,5’inde
(n=6) koroner arter hastalığı mevcuttu.
Çalışmaya katılanların genel horlama sıklıkları
sorgulandığında; en yüksek oran haftada bir gece
%29,4 (n=370) iken, hiç horlama şikayeti
olmayanların oranı %29,8 (n=376) idi (Tablo 1).
Cinsiyete göre horlama durumu erkeklerde %84,5
(n=546), kadınlarda ise %55 (n=338) olarak bulundu.
Habitüel horlama erkeklerde %29,3 (n=189),
kadınlarda ise %10,3 (n=63) oranlarında saptandı.
Horlama 40 yaşın altında %60,6 (n=436), 40 yaş ve
üzerinde %82,8 (n=448) olarak tespit edildi
(p<0,001).
Tablo 1. Horlama sıklığının dağılımı
Horlama sıklığı
n
%
Yok
376
29,8
Her gece
252
20
Haftada bir gece
370
29,4
Haftada 2–3 gece
119
9,4
Ayda bir gece
60
4,8
Yılda birkaç gece
83
6,6
Horlama şikâyeti sigara kullanmayanlarda %65,3
(n=541), bir paket ve altında kullananlarda %77
(n=294), bir paketten fazla sigara kullananlarda %98
(n=49) oranlarında mevcuttu (p<0,001). Alkol kullanmayanlarda %64,2 (n=480), kullananlarda ise %78,9
(n=404) oranlarında horlama vardı (p< 0,001).
Horlama ile kardiyovasküler hastalıklar ilişkisine
bakılacak olursa; horlama şikâyeti olanlarda %9,5
(n=84) HT, %7,1 (n=63) DM, %3,7 (n=33)
hiperlipidemi, %4,8 (n=42) aritmi, %0,7 (n=6)
koroner arter hastalığı, %1,6 (n=10) kalp yetersizliği,
%1 (n=9) oranlarında geçirilmiş Mİ tespit edildi.
Bireyler horlama şikâyetine göre horlamayan, ara
sıra horlayan ve habitüel horlayan olarak gruplandırıldı. Horlama sıklığı arttıkça yaş, BKİ ve Epworth
puanları ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı
şekilde arttığı görüldü. Her gece horlayan bireylerin,
40 yaş üzerinde ve obezite sınırına yakın şekilde kilo
fazlalığı olduğu tespit edildi (Tablo 2).
65
Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi
Tablo 2. Horlama sıklığı gruplarının yaş, BKİ ve ESS skor
ortalamalarının karşılaştırılması
Horlama- Ara-sıra Habitüel
yan
horlayan horlayan
Ortalama- (s=376)
(s=632)
(s=252)
p
lar
Ort ± ss
Ort ±ss
Ort ± ss
Yaş (yıl)
35,04±7,016 39,27±8,01 42,08±8,19 < 0,001*
BKİ
(kg/m2)
23,8±3,4
ESS skoru 5,64±3,761
25,9±3,8
28,2±4,19 < 0,001*
6,44±3,9 7,82±4,633 < 0,001*
Horlamayan, ara sıra horlayan ve habitüel
horlaması olan 3 grup arasında demografik özellikler,
komorbid hastalıklar, GAUH arasındaki ilişki
incelendiğinde, saptanan sonuçlar Tablo 3’de
belirtilmiştir.
Tablo 3. Horlama gruplarının karşılaştırılması
Değişkenler
Tablo 4. Horlama için risk faktörleri
Risk faktörleri
p
OR
%95 GA
≥ 40 yaş
<0,001
1,968
1,462–2,648
Erkek cinsiyet
<0,001
2,775
2,074–3,713
Tanıklı apne
<0,001
3,061
1,717–5,460
Kilo fazlalığı
<0,001
2,155
1,594–2,914
Obezite
<0,001
3,807
2,220–6,530
Sigara (≤ 1
paket/gün)
0,001
1,713
1,260–2,328
Sigara (> 1
paket/gün)
0,014
12,465
1,673–92,891
GAUH
0,039
1,459
1,018–2,091
Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali.
Tanıklı apne görülme sıklığı %14,8 olarak
(n=186) tespit edildi. Bunların %74,7’si (n=139)
erkek, %25,3’ü ise (n=47) kadın idi. Tanıklı apnesi
olan ve olmayanların risk faktörleri açısından
karşılaştırılması Tablo 5’de belirtilmiştir.
0–1
1–2
0–2
Yaş (yıl)
p<0,001
p<0,001
p<0,001
Cinsiyet
p<0,001
p<0,001
p<0,001
BKİ (kg/m2)
p<0,001
p<0,001
p<0,001
Tanıklı apne
p<0,001
p<0,001
p<0,001
Sigara
p<0,001
p=0,033
p<0,001
Alkol
p<0,001
AD
p<0,001
GAUH
AD
p<0,001
p<0,001
HT
AD
p=0,006
p<0,001
Epworth Sleepiness 6,11 ± 3,891 8,63 ± 4,513 < 0,001
Scale score
DM
p=0,03
AD
p=0,009
Risk faktörleri
MI
AD
p=0,033
AD
KAH
AD
AD
KY
p=0,042
HL
Aritmi
Tablo 5. Tanıklı apnesi olan ve olmayanların risk faktörleri
açısından karşılaştırılması
Tanıklı Tanıklı apne
apne (-)
(+)
Ortalamalar
(n=1074)
(n=186)
p*
Ort ± ss
Ort ± ss
Yaş (yıl)
38,03 ± 41,67 ± 8,299 < 0,001
8,025
BKİ (kg/m2)
25,41± 3,94 27,71 ± 4,34 < 0,001
n (%)
n (%)
≥ 40 yaş
431 (40,1)
110 (59,1)
< 0,001
AD
Sigara
345 (32,2)
87 (46,7)
< 0,001
AD
AD
Alkol
409 (38,1)
103 (55,4)
< 0,001
AD
AD
p=0,018
Obezite
120 (11,2)
46 (24,7)
< 0,001
AD
AD
p=0,036
Erkek cinsiyet
507 (47,2)
139 (74,7)
< 0,001
GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, hipertansiyon; DM, diabetes
mellitus; MI, miyokard infarktüsü; KAH, koroner arter hastalığı;
KY, kalp yetmezliği; HL, hiperlipidemi; AD: anlamlı değildir.
(Ki-kare testi- bonferoni düzeltmesi uygulandı) (0: horlamayan,
1: ara sıra horlayan, 2: habitüel horlaması olan)
Habitüel horlama
166 (15,5)
86 (46,2)
< 0,001
GAUH
198 (18,4)
77 (41,4)
< 0,001
76 (7,1)
25 (13,4)
0,03
Horlamaya etki ettiği tespit edilen faktörler,
lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde; en etkili
faktör günde bir paketten fazla sigara içmek [OR=
12.465, 95%CI (1.673-92.891), p=0.014], en az etkili
faktör ise GAUH [OR=1.459, 95% CI (1.018-2.091),
p=0.039] olarak saptandı (Tablo 4).
*Ki-kare testi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, Hipertansiyon.
66 HT
Tanıklı apneyi etkileyen faktörler lojistik
regresyon analizinde incelendiğinde; habitüel
horlama, cinsiyet, alkol kullanımı, obezite ve
GAUH’un etkili risk faktörleri olduğu görüldü. En
Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70
yüksek risk habituel horlama [OR=6.56, 95%CI
(3,50–12,29), p<0,001], en düşük seviyeli anlamlı
risk alkol kullanımı [OR=1,53, 95%CI (1,07–2,18),
p=0,019] olarak saptandı (Tablo 6).
Tablo 6. Tanıklı apne için risk faktörleri
Risk faktörleri
HT, %9,8 DM, %7,3 aritmi, %4,9 Mİ ve %4,9 kalp
yetersizliği vardı. Obezite oranı %39, alkol kullanım
durumu %53,7 idi. Sigara kullanım durumlarına
bakıldığında; %34,1’i günde bir paket ve daha az,
%12,2’si de günde bir paketten fazla sigara
kullanıyordu.
P
OR
% 95 GA
< 0,001
6,561
3,502–12,293
Tablo 8. GAUH için risk faktörleri
Erkek cinsiyet
0,006
1,773
1,181–2,663
Risk faktörleri
Obezite
0,017
1,841
1,117–3,035
GAUH
< 0,001
2,534
1,779–3,608
0,019
1,531
1,072–2,185
Habitüel horlama
p
OR
% 95 GA
< 0,001
2,569
1,359–3,073
DM
0,032
1,762
1,049–2,960
Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali.
Habitüel horlama
0,001
2,043
1,359–3,073
Gündüz aşırı uyku hali (GAUH) ESS’e göre
%21,8 olarak (n=275) tespit edildi. %59‘u erkek
(n=162), %41’i (n=113) kadın idi. GAUH durumuna
göre hastaların demografik özellikler ve eşlik eden
hastalıklar yönünden değerlendirilmesi Tablo 7’de
belirtilmiştir.
Lojistik regresyon analizi. DM: diabetes mellitus
Alkol
Tablo 7. Epworth gruplarının (GAUH) özelliklerinin
karşılaştırılması
Ortalamalar
Epworth <10 Epworth ≥ 10
(n= 985)
(n= 275)
Ort ± ss
Ort ± ss
P*
Yaş
38,23 ± 8
39,77 ± 8,6
0,006
VKİ
25,57 ± 4
26,4 ± 4,67
0,008
n (%)
n (%)
109 (11,1)
77 (28)
< 0,001
167 (17)
85 (31)
< 0,001
407 (41,3)
134 (48,7)
0,028
49 (5)
25 (9,1)
0,01
484 (49,1)
162 (59)
0,004
Risk faktörleri
Tanıklı apne
Habitüel horlama
≥ 40 yaş
DM
Erkek cinsiyet
* Ki-kare testi. DM: diabetes mellitus.
GAUH etkili olduğu tespit edilen faktörler
lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde, en
yüksek anlamlı risk [OR=2,56, 95%CI (1,35–3,07), p
< 0,001], en düşük seviyeli anlamlı artmış risk
[OR=1,76, 95%CI (1,04–2,96), p=0,032] olarak
saptandı (Tablo 8).
Üç belirtinin (GAUH, tanıklı apne, habitüel
horlama) birlikte görülme oranı %3,2 idi. Bunların
%80,5’i erkek, %19,5’i ise kadın idi. Bu bireylerin
yaş ortalaması 45,12±8,03 idi. Bu bireylerde %19,5
Tanıklı apne
Tartışma
Çalışmada sırasıyla horlama %70, habitüel
horlama %20 (erkek %29,3, kadın %10,3), GAUH
%21,8, tanıklı apne %14,8, ve üç belirtinin birlikte
görülme oranı %3,2 olarak tespit edildi. 40 yaş ve
üzerinde, erkek cinsiyette, obezite de, sigara ve alkol
kullanımında OUA belirtilerine daha fazla rastlandı.
Horlama üzerinde etkili faktörler yaş, erkek cinsiyet,
obezite, sigara, GAUH ve tanıklı apne olarak
saptandı. Tanıklı apneye etkili faktörler yaş, erkek
cinsiyet, obezite, sigara ve GAUH olarak bulundu.
GAUH üzerine etkili olduğu düşünülen faktörler bir
arada değerlendirildiğinde habitüel horlama, tanıklı
apne ve DM ile anlamlı istatistiksel ilişki saptandı.
OUA major belirtilerinin prevalansı ile ilgili pek
çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda habitüel
horlama prevalansı %11–15, GAUH prevalansı %12–
20 arasında belirtilmektedir (14,15). Ip ve ark.nın
yaptığı, 30–60 yaş arası 784 erkeğin değerlendirildiği
bir çalışmada, habitüel horlama oranı %23 olarak
bulunmuştur. Riskli bireylere polisomnografi (PSG)
uygulanmış ve OUA prevalansı %4,1 olarak
saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 41,2±6,4
olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada benzer şekilde yaş,
erkek cinsiyet ve obezite, horlama üzerine etkili
faktörler olarak saptanmıştır (16). Kara ve ark.nın
(17) yaptığı 1245 kişinin değerlendirildiği bir
çalışmada habitüel horlama oranını erkeklerde %29,5,
kadınlarda %8,9 olarak saptamışlardır. Bu çalışmada
yaş ortalaması 45±12,2’dir. Bu çalışmadakine benzer
olarak, erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri, obezite, sigara
ve alkol alışkanlığı habitüel horlama için risk
67
Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi
faktörleri olarak bulunmuştur.
Fidan ve ark (18) 316 kamyon şoföründe
yaptıkları çalışmada horlama %52, GAUH %25,6,
tanıklı apne %9,8, üç belirti birlikteliğini %2,8
oranında tespit etmişlerdir. Bu grubun yaş ortalaması
39,5 ve VKİ ortalaması 28 olarak bildirilmiştir.
Tanıklı apne oranının mevcut çalışmaya göre düşük
olmasının nedeni olarak, sürücüler tarafından bu
konunun yetersiz yorumlanması düşünülmüştür. Bu
çalışmada horlama şikâyeti boyun çevresi 42 cm’den
geniş olanlarda, obez kişilerde ve uyuma sonucu
trafik kazası yapanlarda anlamlı şekilde daha fazla
gözlenmiştir, ancak katılımcıların tümü erkek
bireylerden oluşmaktadır. Bu yönüyle cinsiyeti
yansıtmasa da, obezite ve boyun çevresi genişliğinin
OUA’ya katkısını göstermesi açısından önemlidir.
Ünlü ve ark. (19) Afyon ilinde 2035 kişi ile
yaptıkları çalışmada horlama %34, GAUH %27,1,
tanıklı apne %11,2 olarak bulmuşlardır. Yaş
ortalaması 47,9±13,1 olarak belirtilmiştir. Bu
çalışmada horlaması olanlarda kardiyovasküler
hastalıklar anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur.
Buradaki sonucun çalışmamıza göre yüksek
bulunması, yaş ortalamasının çalışmamıza göre
yüksek olmasıyla açıklanabilir. Horlama yönünden
cinsiyetler arasında anlamlı farklılık görülmemiş,
çalışmamızın aksine tanıklı apne ve GAUH
kadınlarda daha fazla görülmüştür. Obez hastalarda
tüm belirtiler daha fazla görülmüştür.
Doğan ve ark.nın (20) Sivas ilinde 1202 sağlık
çalışanı üzerinde yaptıkları bir çalışmada horlama
%22,7, GAUH %28,1, tanıklı apne %4,4 olarak
saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 31,85
olarak bildirilmiştir. Horlama ve tanıklı apne görülme
oranı erkek cinsiyette, 40 yaş ve üzerinde, obez
bireylerde, eşilk eden hastalığı olanlarda ve
sigara-alkol alışkanlığı olan kişilerde daha fazladır.
Ek hastalıkların %43’ünü kardiyovasküler hastalıklar
oluşturmaktadır. Bu çalışmada tanıklı apne ve üç
belirti birlikteliği oranının çalışmamızdan düşük
olmasının nedeninin katılımcıların %60’ının kadın
olması ve bunların da çoğunun 40 yaş altında olması
olarak açıklanabilir.
Mirici ve ark.nın (21) yaptıkları, Erzurum ilinde
20–61 yaş arası 1389 kişinin ele alındığı çalışmada
horlama %37, GAUH %36, tanıklı apne %10,4
68 bulunmuştur. Obezite, 50 yaş ve üzeri olmak, üç
belirti için de risk faktörü iken, sadece horlama
görülme sıklığı çalışmamıza benzer şekilde
erkeklerde fazla bulunmuştur. GAUH ve tanıklı apne
kadınlarda daha fazla görülmüştür. Ayrıca horlama ve
tanıklı apne ile kardiyovasküler hastalıklar arasında
anlamlı ilişki bulunmuştur. Çalışmamızda tanıklı
apne görülme sıklığının diğer çalışmalara göre daha
yüksek olması, soruların bu duruma tanık olan kişiye
sorulmuş olmasıyla açıklanabilir.
OUA kesin tanısı için mutlaka PSG yapılmalıdır.
Ancak uygulaması pahalı ve zahmetli bir tetkik
olması, uyku laboratuvarına ihtiyaç duyulması
nedeniyle hastaların klinik olarak çok iyi
değerlendirilmesi gerekmektedir. Köktürk ve ark (1)
çalışmasında horlaması olan 55 kişi değerlendirilmiş,
üç belirtinin birlikte mevcut olduğu bireylerde uyku
çalışması ile %87,5 oranında OUA tespit edilmiştir.
Bu çalışmada OUA görülme sıklığı %0,9–1,9
arasında tahmin edilmiştir. Mirici ve ark.nın (21)
çalışmasında %4,3 (erkeklerde %4,4, kadınlarda %4)
oranında saptanmıştır. Çalışmamızda üç belirti
birlikteliği %3,2 (erkek %5,1, kadın %1,3)
bulunmuştur.
Cho ve ark (22), 40–69 yaşları arasındaki 4506
erkek ve 5041 kadının değerlendirildiği bir
çalışmada, habitüel horlamanın HT için, obeziteden
bağımsız bir risk faktörü olduğunu belirtmiştir. Lavie
ve ark (23) yaptıkları bir populasyon tarama çalışmasında OUA şüphesi ile araştırılan 2677 olgunun,
1426'sında OUA saptamış ve bu olguların %45,3’
ünde HT olduğu tespit etmiştir. OUAS olmayan 1249
olguda ise %22,8 HT saptanmıştır. Çalışmamızda,
kardiyovasküler hastalıklar ile OUA belirtileri
arasında ki-kare testi ile istatistiksel olarak anlamlı
sonuçlar bulunmuşsa da, lojistik regresyon analizi
sonucunda aralarındaki istatistiksel ilişki kaybolmuştur. Yaş, erkek cinsiyet ve obezite, hem
kardiyovasküler hastalıklar, hem de OUA için ortak
risk faktörleridir. Bu nedenle kardiyovasküler
hastalıklar ve OUA’nın bu gruplarda daha fazla
görüldüğü düşünülmektedir.
OUA’nın son zamanlarda hem doktorlar hem de
hastalar tarafından bilinmesi ile birlikte, bu tanı daha
sık konulur olmuştur. Birçok kişi sabah baş ağrısı,
dikkat dağınıklığı vb belirtiler ve hatta HT gibi
Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70
kardiyovasküler hastalıklarının altında uyku apnesi
olduğunun farkında değillerdir. Birinci basamak
hekimleri tarafından belirtilerin tanınması, fizik
muayenede riskli kişilerin tespit edilmesi ile tanı
konulması mümkün olabilir. Bu sayede kardiyovasküler hastalıklar önlenebilir, tanı alamamış HT
hastaları tedavi imkânını bulabilir.
Çalışmanın sınırlılıkları
Çalışmamızın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır.
Çalışmamız topluma genellenemez, ancak hastaneye
başvuran hastalarda OUA belirtilerinin görülme
sıklığı hakkında bir fikir verebilir. Anket uygulanan
bireylerden risk grubundakilere objektif uyku çalışması yapılamamıştır. Mümkün olduğunca tarafsız
olabilmek umuduyla sorular yatak partnerlerine
yöneltilmiş olsa da alınan cevapların hatırlamaya
dayalı olmasının, sonuçlarımızı etkilediğini düşünmekteyiz. Boy ve kilo bilgileri alınmış ve BKİ
hesaplanmış olsa da boyun çevresi genişliği ölçümü
yapılarak bireyler bu yönden de incelenebilirdi.
Çalışma ortamımız üniversite hastanesi olduğundan
katılımcılarımız bir şekilde önceden doktor kontrolünden geçmiş, OUA konusunda bir miktar bilinçlenmiş, herhangi bir şikâyetle müracaat eden hastalar
olması da bir etkendir. Çalışma ortamından
kaynaklanan fiziksel engeller nedeniyle, kısıtlı kalan
katılımcı sayısı daha fazla olabilirdi.
Sonuç
OUA belirtilerinin erkek cinsiyette, 40 yaş
üzerinde, obez, sigara ve alkol kullanan bireylerde
daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bu şekilde, tanı
konulan hastalarda nedeni anlaşılamamış kardiyovasküler hastalıkları da tespit ve tedavi etmek
mümkün olabilir.
OUA hastalarının %80–90 civarında bir kısmının
tanısız halde yaşadığı bilinmektedir. Hekimlerin
horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve GAUH
olanlarda daha dikkatli olmaları gerekmektedir.
Mevcut çalışmada olduğu gibi üniversite hastanesine
başvuran hastalarda üç belirti birlikteliği %3,2
oranında görülebiliyorsa, toplumda daha fazla oranda
mevcut olabilir. OUA tedavisi, ayrıca kardiyovasküler
ve serebrovasküler olayların azaltılmasına yardımcı
olur. Okul ve mesleki yaşamdaki iyileşmeler de hem
bireye hem de ülke ekonomisine dolaylı yoldan
katkıda bulunur.
Kaynaklar
1. Köktürk O, Tatlıcıoğlu T,
Kemaloğlu Y, Fırat H, Çetin
N. Habitüel horlaması olan
olgularda obstrüktif sleep
apne sendromu prevalansı.
Tüberküloz ve Toraks dergisi
1997;45(1):7-11.
2. World Health Organization
[Internet]. Obesity and
overweight [cited 2015 Mar
12]. Available from:
http://www.who.int/mediacen
tre/factsheets/fs311/en/.
3. Duygu Ö. Obstrüktif uyku
apne sendromu. Yeni Tıp
Dergisi 2008;25(4):201.
4. Ursavaş A, Göktaş K,
Sütçigil L, Özgen F.
Obstrüktif uyku apnesi
sendromu olan hastalarda
obezite ve kardiyovasküler
hastalıkların
değerlendirilmesi. Toraks
Dergisi 2004;5(2):79-83.
5. Jennum P, Riha RL.
Epidemiology of sleep
apnoea/hypopnoea syndrome
and sleep-disordered
breathing. Eur Respir J
2009;33(4):907-14.
6. Grunstein RR, Stenlof K,
Hedner JA, Peltonen M,
Karason K, Sjostrom L. Two
year reduction in sleep apnea
symptoms and associated
diabetes incidence after
weight loss in severe obesity.
Sleep 2007;30(6):703-10.
7. Newman AB, Foster G,
Givelber R, Nieto FJ, Redline
S, Young T. Progression and
regression of
sleep-disordered breathing
with changes in weight: the
Sleep Heart Health Study.
Arch Intern Med
2005;165(20):2408-13.
8. Köktürk O. Obstrüktif uyku
apne sendromu. Klinik
özellikler. Tüberküloz ve
Toraks Dergisi
1999;47(1):117-26.
9. Gottlieb DJ, Yao Q, Redline
S, Ali T, Mahowald MW.
Does snoring predict
sleepiness independently of
apnea and hypopnea
frequency?. Am J Respir Crit
Care Med
2000;162(4):1512-7.
69
Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi
10. Young T, Peppard PE,
Gottlieb DJ. Epidemiology of
obstructive sleep apnea: a
population health
perspective. Am J Respir Crit
Care Med
2002;165(9):1217-39.
11. Karadağ M. Uyku apne
sendromu kardiyovasküler
sistem ilişkisi [cited 2015 Feb
23]. Available from:
http://www.bsm.gov.tr/uyku/
02.asp/
12. Johns MW. A new method for
measuring daytime
sleepiness: the Epworth
Sleepiness Scale. Sleep
1991;14(6):540-5.
13. Izci B, Ardic S, Firat H,
Sahin A, Altinors M, Karacan
I. Reliability and validity
studies of the Turkish version
of the Epworth Sleepiness
Scale. Sleep Breath
2008;12(2):161-8.
14. Ozdemir L, Akkurt I, Sumer
H, Cetinkaya S, Gonlugur U,
Ozsahin SL, et al. The
prevalence of sleep related
disorders in Sivas, Turkey.
Tuberk Toraks
2005;53(1):20-7.
15. Olson LG, King MT, Hensley
70 16.
17.
18.
19.
MJ, Saunders NA. A
community study of snoring
and sleep-disordered
breathing. Symptoms. Am J
Respir Crit Care Med
1995;152(2):707-10.
Ip MS, Lam B, Lauder IJ,
Tsang KW, Chung KF, Mok
YW, et al. A community
study of sleep-disordered
breathing in middle-aged
Chinese men in Hong Kong.
Chest 2001;119(1):62-9.
Kara CO, Zencir M, Topuz B,
Ardic N, Kocagozoglu B.
The prevalence of snoring in
adult population. Kulak
Burun Bogaz Ihtis Derg
2005;14(1-2):18-24.
Fidan F, Unlu M, Sezer M,
Kara Z. Relation between
traffic accidents and sleep
apnea syndrome in truck
drivers. Tuberk Toraks
2007;55(3):278-84.
Sezer M, Fidan F, Ayçiçek A,
Toprak D, Doğan N, Ziya K.
Prevalence of sleep
disordered breathing
symptoms and their relation
with concomitant diseases in
Afyon, Turkey: a population
based study. Turkiye
20.
21.
22.
23.
Klinikleri J Med Sci
2010;30(1):150-6.
Dogan OT, Berk S, Ozsahin
SL, Arslan S, Duzenli H,
Akkurt I. Symptom
prevalence of obstructive
sleep apnea-hypopnea
syndrome in health-care
providers in central Sivas.
Tuberk Toraks
2008;56(4):405-13.
Mirici A, Bingöl K, Kaynar
H, Akgün M, Tutar Ü.
Obstrüktif sleep-apne
sendromu semptom
prevalansini araştiran bir
anket çalişmasi. Solunum
2002;4(1):7-10.
Cho N, Joo S, Kim J, Abbott
RD, Kim J, Kimm K, et al.
Relation of habitual snoring
with components of
metabolic syndrome in
Korean adults. Diabetes Res
Clin Pract
2006;71(3):256-63.
Lavie P, Herer P, Hoffstein V.
Obstructive sleep apnoea
syndrome as a risk factor for
hypertension: population
study. BMJ
2000;320(7233):479-82.