Türkçenin Zor Yılları
Transkript
Türkçenin Zor Yılları
Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Yunus’tan Mustafa Kemal’e Mehmet ARSLAN Ne varsa düne dair cancağazım, Bu gün aykırı şeyler söylemek lazım. *** Ben yürürüm yane yane Aşk boyadı beni kane Ne akılem ne divane Gel gör beni aşk neyledi. Yunus, Divanında Moğolların Anadolu’yu işgaline içerler... Işkın çeri (Erleri) saldı benüm gönlüm evi ikîimine (iklimime-evime) Canumı esîr eyledün n’ider bana yağı Tatar , Ol budakta biter iman, iman bitse gider güman Dün gün işüm budur heman nefsüme bir Tatar oldum, Okırsın tasnif kitâb çekersin bunca azâb Havf u recâ sende yok öyle ki bir Tatarsın, 1 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 “Dün de geçti, düne ait söz de dün gibi gelip geçti.”-Mevlana Mevlana ise Farsça dillenir, meşkeder, rakseder söyler, halk anlamaz. Anadolu Türkleri Türkçe söylemesini isterler, “Biz de nasibimizi alım köylü” derler, ayıplarlar. Celalettini Rumi, Moğol işgaline ses vermez yan çıkar; sevgilisi öldürülür, inzivaya çekilir. Yeni sevgili bulur kendine gelir ve Farsça Mesnevisi’ni ilham alarak seslendirir. Mesnevi’yi Yunus görür; orta boylu, cübbesiz, külahsız, sakalsız, sade, bir lokma bir hırka delikanlı bir derviştir. Bu kadar uzun söze ne gerek; “Ete kemiğe büründüm, Yunus gibi göründüm” der, cümleyi noktalar. 13. yüzyıl Anadolu’sunda Türklerin iki kültür merkezi vardır: Biri Karamanoğulları’nın dergahı Karaman/Larende, diğeri Caca Bey’in, Aşık Paşa’nın zaviyesi Kırşehir/Gülşehri’dir. Buralarda Türk Kök kültürü dillenir, sazlar çalınır, Korkut Ata dinlenilir. 13. ve 16. yüzyılarda Türkçeciler Karaman, Kırşehir, Toroslar ve Anadolu yüksek yaylalarında yaşarlar, Türkülerini çığırıp, destanlarını söylerler. 2 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Selçuklular’da din merkezinin dili Arapça, kent merkezinin dili Farsça, kültür merkezi Karatay’dır. Çamlıbel’de Köroğlu’nun narasından, Toroslarda Karacaoğlan’ın sevdasından, Anadolu’nun kırsalında Yunus’un hırkasından beslenen Türkçemiz bu günlere; dağların pınarlarından, at kişnemelerinden, koyunların melemelerinden, yayla yollarından, saklanarak, süzülerek, üzülerek ve de küçümsenerek, eğilmeden, bükülmeden, ona buna kul olmadan ozanlarla, abdallarla, delilerle, velilerle yol alıp gelir. Selçuklu FARSÇA’yı, Osmanoğulları Arapça-Farsça-Türkçe karışımı Osmanlıca’yı buldular, reaya’yı (halkı), çoğunlukla kullarıyla yönettiler. 1243 Kösedağ Savaşında yenilen Selçuklular Moğollar’a tabi oldular. Başta Karaman ve Kırşehir olmak üzere Anadolu Türkmen Bey’leri silaha sarılıp Moğol işgaline karşı koyarlar. Türkmenlere karşı Moğollarla birlik olan Selçuklu Sultanı’nın tahtına el koyan Karamanoğlu Mehmet BEY’ler 1277 de ünlü TÜRKÇE fermanı dünyaya duyururlar; “Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye” (Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dilinden başka dil kullanmaya) Bunu duyan Moğol bağlısı Selçuk Sultanı; Karışık ordusuyla Türk Beylerine saldırır. Yeneryenilir, 1308’ de tarih sahnesinden çekilir. Anadolu Türklerinin bu mücadelesi karşısında Moğol hükümdarı Gazan Han (1295-1304) dertlenir ve tarihe not düşer . 3 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 ”Şu Türkmenler ve Karamanlılar olmasa Moğol atlıları güneşin battığı yere kadar giderler.” der. (1) Gel, gel, ne olursan ol yine gel, ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... Mevlana Moğol akıncılarının hışmından kaçarak Afganistan’ın BELH kentinden 1221’de Karaman/Larende’ye gelir. Karaman’da 7 yıl kültürlenir, sonrasında Konya Selçuklu sarayına yönelir. 1244’ de Şems-i Tebrizi (Tebrizli Şems) ile tanışır. Mevlana aşkı Şems ile Salahaddin Zer-Kub’un hücresinde 6 ay halvet’e çekilir. (2/68) Şemsle buluştuktan sonra Mevlânâ'nın hayatında büyük değişiklikler olur. “ Burada sözü kendisine bırakalım: Gözün yaman güzel, güller saçan yanağın pek dilber. Gönül, canın için doğru söyle, dün akşam ne içtin sen? Adın fitneci, tuzağın şekerlerle dolu. kadehin neşeli, ekmeğin tuzlu, lezzetli. Kıyasa sığmayan güzelliğinin bir zerresi görününce bütün güzellerin güzellikleri bitti,yandı. Her seher çağı, kış bulutu gibi eşiğine gözyaşları yağdırmada, Yine o eşikteki nemi yenimle silip orayı yıkamada, arıtmadayım. Doğu 4 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 olsam, batı kesilsem, göklere çıksam senden bir nişane bulmadıkça, Dirilikten bir nişan bile yok bana.Ülkenin zahidiydim, minbere sahiptim, gönül kazası sana karşı ellerini çırpan bir âşık haline getirdi beni.” “Bütün sarhoşların canına andolsun, sarhoşum. Ey hilebaz sevgilim, elimi tut. Canlariyle oynayanların canlarına andolsun, Can kesildim ben.“ (2/Sy 69) Mevlana Tebrizi’den ilham alarak kendinden geçer, aşk denizinde yüzer, halk aşığı olup çıkar. Şems, Mevlana’ yı meftun eder, kapısında nöbet tutar, müritleri paylar. “…halk o sadakatı, o vefayı, o coşkunluğu, o şevki ve o sevgiyi görünce hasede...” düşer. (2/Sy 76) Müritler Şems’e kinlenir, sonra garip olaylar başlar. Tehlikeyi gören Şems, bir gün ansızın Konya’yı terk eder, Şam’ a gider. Eflaki’ye göre Mevlana; Oğlu Sultan VELED’i (20 kişi) ve para’yla Şems’i bulmaya Şam’a yollar. Para’yı gören Şems gülümser ve “…Muhammed huylu Mevlana, bizi altınla, gümüşle ne diye aldatıyor? Onun dileği kafi..” der ve Mayıs 1247’de Konya’ ya geri döner. (2/Sy 79) Kaset geriye sarar ve aynı aşk yeni baştan yaşanır, müritler, halk telaşlanır. 5 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Eflaki'nin kaydettiği söylentiye göre ; Mevlana’nın aşkı Şems-i Tebrizi’yi oğlu Alaeddin’in de içinde bulunduğu bir mürit grubu öldürerek Aralık 1247’de kuyuya atarlar. Şems’in ölümü Mevlana’yı yıkar. Artık Mevlana, gece gündüz sema eder, gazeller-şiirler söyler. Gönül dünyasında aradığı Şems'i bir gün bulur. Bu kuyumcu-altın dövücüsü okuması yazması yok Konyalı Selahaddin-i Zerkubi’dir. Onunla iki bedende yaşayan bir can gibi yakınlaşırlar, Selahattin on yıl sonra 1258’de dünyamızdan göçüp uzaklaşır. Mevlana, daha sonra Çelebi Hüsameddin’i kendisine dost, hemdem, yar ve halife seçer. Bundan böyle Mevlana; çalgıcılar çalar, yolda, sokakta, salonda, hamamda gece-gündüz raks eder, sema edip aşk denizinde köpürüp kendinden geçer, ünlü mesnevisini söyler, Çelebi Hüsameddin de kayıtlara geçer. On yıl süren bu aşk da Hüsameddin’in ölümüyle sona erer. Mevlana, ateşli bir hastalık sonucu 17 Aralık 1273'te vefat eder. Cenazesine Selçuklu veziri Muinüddin Pervane, Selçuklu emirleri, müderrisler, talebeler, her dinden ve mezhepten insan katılır.Oğlu Sultan Veled'in İbtidaname kayıtlarına göre , Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler vefatına çok üzülürler. Hoş hırâman mîrevi iy can-ı can bi men merov 6 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 İy hayâtı dûstan der bûstan bi men merov Demek sen böyle salına-salına bensiz gidiyorsun, ey canımın canı. Ey, dostların canına can katan, Gül bahçesine böyle bensiz gitme, istemem. (2/Sy.279) *** Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost ilinden avareyim Gel gör beni aşk neyledi Söylenti bu ya ilk karşılaşmalarında Mevlana Yunus’a sorar ; Güzel ve sade giyinmişsiniz, hırkanız bile yok ,üşümezmisiniz sorusuna karşılık Yunus ; “ Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil Gönlün derviş eyleyen, hırkaya muhtaç değil” dediği söylenir. Anadolu Türk Kültür ve felsefesine ilk soluk verenler; Ahmet YESEVİ, Ahi EVREN, Baba İLYAS Horasani ve aydınlattıklarıdır. 7 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Acı Bektaşi Veli, Barak BABA, Saru SALTUK, Aşık PAŞA, Geyikli BABA (Baba Sultan), Kafi BABA, Abdal MUSA 13.yy’da Yunu s EMRE’nin çağdaşlarıdırlar. Sadece YUNUS mu Türkçe’nin haline acılanan ? Aşık PAŞA Kırşehir’den seslenir, “Garibname” sinde “Türk Diline Kimse Bakmaz İdi” der dillenir. Türk diline kimse bakmaz idi, Türklere hergiz gönül akmaz idi. Türk dahi bilmez idi bu dilleri, İnce yolu ol ulu menzilleri. Germiyanoğulları çevresinden ŞEYHOĞLU 1387’ de 1.Beyzıd’ın tahta çıkması üzerine ; İlim Türk ü bilim Türk ü dilüm Tat E gerçi Tat diline vardurur yat (İl’im/yurdum Türk, kavrayış ve bilgim Türk, fakat dilim Fars-Üstelik Fars dilini bilmeyenler varken) der. (3/Sy.109) Kaygusuz ABDAL, Abdal MUSA’dan beslenir, Alanya’da ünlenir. (3/Sy.48) 8 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Yücelerden yüce gördüm Erbabsın sen koca tanrı …….. Kıldan köprü yaratmışsın Gelsin kullar geçsin deyu Hele biz şöyle duralım Yiğit isen, geç a tanrı KÖROĞLU: Boz atının sırtında bolu dağlarında babasının gözlerine mil çeken Bolu beyi’ne savaş açar. Bolu Beyinin kız kardeşi Telli Nigar beşik kertmeli yavuklusudur. Nigar zorla Osmanlı şehzadesine nişanlanır. Köroğlu elinde sazı boz atının sırtından ovadaki “yatuk” lara seslenir. Köroğlu der ki öldüğüm Boyuna kurban olduğum Pınar başında bulduğum 9 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 İlle mavili mavili Köroğlu destanlaşır, Anadolu’dan taşar Azerbeycan, Türkistan ve İran yaylalarında yankılanır. Anadolu’nun Ata Korkut destanıdır, turna olup uçar, su olup Oğuzellerine akar da akar. İran Türkmenistanı Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zöhre, Kan Kalesi Cengi, Leyla ile Mecnun olup Anadolu’ya yanıt verircesine akar. Semed Behrengi İran’da “ Köroğlu Geliyor” u yazar. Karacaoğlan der de garibim garib Garibin halinden ne bilsin tabib Akşamdan soyunup koynuna girip Boynuna dolanan kollar öğünsün KARACAOĞLAN sevdalanır, obasından ayrılıp elinde sazı, dilinde sözü yollara düşer, dere tepe aşar. Onun izinde , Anadolu yaylasında onlarca Karacaoğlan lar ortaya çıkar. İmana gel kanlı gurbet imana Bizde başımızı saldık gümana 10 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Yağıp yağmur gün değince çimene Kokar burcu burcu gülü sılanın Aşık Dertli Bolu, Emrah Erzurum dağlarından 18. yy'da dertlenip ses verirler. Havalanma telli turnam Uçup gitme yele karşı Zülüflerin tel tel olmuş Döküp gitme yele karşı … Dedim Erzurum nedir dedi ilimdir Dedim gider misin dedi yolumdur Dedim Emrah kimdir dedi kulumdur Dedim satar mısın dedi ki yok yok Halil İNALCIK hoca; “Belge, eleştiriyle okunmadan tarih yazılamaz.” der. Anladığım şudur: Mevlana çağının çok yukarısında bir dahi, gönül kulu, sofistike bir sufi’ dir. 11 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Acı Bektaşi Veli “Makalat” ını Arapça yazar. Kendisi 13. yy’da yaşar. Ancak 16.yy’da Türkçe’ye çevrilince anlaşılır, ünlenir. Kardeşi Menteş/Mintaş Baba Resul halk ayaklanmasında ölür, Acı Bektaş arta kalır. Mevlana Celalettini Rumi halk diliyle Farsça konuşur ama ; Divanı-Mesnevisi-Dörtlükleri, aristokların-yüksek tabakanın sofrasında yer bulur. Anadolu’ya Moğol akınlarından kaçarak gelen Rumi; Anadolu’yu işgal eden Moğolları kötümsemez, özümser. Halka, korkmayın güzel günler göreceğiz der. (2/Sy 220) Diyeceğim o ki Türkçe ; Kır çiçekleri gibi Anadolu yüksek yaylasında söylenir, nefes alır, beslen ir. Karacaoğlan Toroslar’dan, Köroğlu Çamlıbel’den, Miskin Yunus Anadolu yollarından ses verir. Emrah’lar, Dertli’ ler, Kazak Abdal’lar, Seyrani’ler, Kul Himmet’ler, Veysel’ler, Mahsuni’ler ve daha niceleri…1923 lere böyle gelinir. Ozanları okurken aklıma hep şu gelir. Yetmişli yıllar. Kardeşim Hasan babama bir radyo almış. Fakat babam radyo dan memnun değil. Anlatalım. Baba radyon güzelmiş dedim. “ Get canım sende bu radyo Türkü çığırmıyor, bana Türkü çığıran bir radyo alıver ” dedi. Türkü ve Türkçe, ayrılmaz ikili. Türklerin tarih boyunca derdi, tasası, varlık nedeni, vekili. 12 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Yıllar önce Bedri Rahmi EYÜBOĞLU ne dedi? Ah bu türküler, köy türküleri Ne düzeni belli, ne yazanı Altlarında imza yok ama İçlerinde yürek var Cennet misali sevişen Cehennemler gibi dövüşen Bir çocuk gibi gülüp Mağaralar gibi inleyen Nasıl unutur nasıl 13 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Ömründe bir defa Kazım'ın türküsünü dinleyen... Mustafa KEMAL: Mustafa KEMAL 1931’de Türk Tarih Kurumu’ nu, 1932’de Türk Dil Kurumu’nu kurar ve …” Beyler aslolan dildir… “ der ve ekler: “Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.” Der noktayı koyar. 1) Faruk SÜMER-Oğuzlar-Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı. 5.Bası 2) Abdülbaki GÖLPINARLI-Mevlana CELALEDDİN-İnkilap-7.Bası 3) Irene MELIKOFF-Efsaneden Gerçeğe Hacı Bektaş-Cumhuriyet Kitap Kulübü 14 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Ahmet YESEVİ - Türkistan (Yesi)/ Kazakistan 1.093 1.166 Ahi EVREN : Ahiliğin Kurucusu: Azerbeycan/Hoy-Koca Ahmet Yesevi Müridi. Kırşehir(Gülşehri) 1.171 1.261 Baba İLYAS Horasani-Horasan/Amasya 1200 ? 1.240 Şeyh EDEBALİ-Karamanlı ve Baba İlyas Müridi olduğu gerçeğe yakındır. 1.206 15 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 1.326 MEVLANA : 1207-1273 Afganistan BELH-Karaman-Konya 1.207 1.273 Acı BEKTAŞİ VELİ :Horasan-Nişabur/TR.Solucakaraöyük-Karayol Baba İlyas Müridi. 1.210 1.270 Taptuk EMRE/Horasan- Yunus EMRE'nin hocası 1210-1215 Yunus EMRE :Karaman ilinde yaşamıştır.Türbesi-Camisi Karamanda .TD. Karaman'da yaşadığı kayıtlı 16 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 1.238 1.320 Barak BABA : 1.257 1.307 Saru SALTUk : Dobruca 1263 Kalenderi Yönetici/Deliorman 1.263 Âşık PAŞA/ Kırşehir (Gülşehri) 1.272 1333 17 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Geyikli BABA :1275-1350 Azerbeycan/Hoy Bursa/Bursa'nın fethinde yer almış 1.275 1350 Kafi BABA : 1310 ? ? Abdal MUSA/Bursanın Fethi (1326) ve Elmal 1310 ? ? Kaygusuz ABDAL 18 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 1.341 1444 Şeyh BEDRETTİN : Simavna/Yunanistan-Serez 1.358 1416; 1420 KÖROĞLU-Vuruşan(Uruşan) Ali/Ruşen Ali 1560 ? KARACAOĞLAN 1.606 1679 19 / 20 Türkçenin Zor Yılları Perşembe, 04 Mart 2010 16:18 Aşık VEYSEL 1.894 1973 Aşık Mahsuni ŞERİF(Afşin/Kahramanmaraş-2002 Köln 1939;1943 2002 20 / 20