1-) ocak-şubat-mart sayısı

Transkript

1-) ocak-şubat-mart sayısı
ımlara
n
a
l
l
u
k
a
şk
ması, ba
n
enel M
u
r
G
o
k
n
a
n
ü
m
r
ün
nlığı ile O
it statüs
a
s
huk
k
i
YIL: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 ISSN: 1301-3572
a
h
i
m
B
r
ü
a
t
n
t
a
e
e
d
m
v
r
n
l
i
l
a
O
lması ha
evre ve
ı
rece doğ
Ç
p
e
a
k
d
i
y
l
i
e
c
n
ı
ensupla
n
n
i
r
ö
a
m
y
l
1
f
;
n
e
u
ı
n
r
s
i
n
i
r
a
n
r
a
b
e
v
s
k
e
r
ş
ta
aylı rapo
tir. Aksi
da yerle
umlara d
t
ş
r
n
i
ı
e
u
s
d
ı
m
k
l
t
i
p
a
n
k
k
u
a
e
l
l
ş
ç
o
a
n top
tarılmış
a dikkat
aması, b
k
n
ı
a
m
r
l
ı
r
a
l
a
p
l
u
a
u
n
y
n
o
n
maları k
ğıdaki ko
işikliğinin
a
a
ş
m
a
y
tatürk'ü
o
a
A
k
n
ı
a
s
a
d
z
a
n
b
m
u
i
e
c
tir. Özetl
arı sonu
kililerinin
l
ş
i
a
m
rak ilan
l
m
i
a
ş
t
l
ı
r
l
i
o
l
a
t
ç
e
i
l
s
b
e
ı
l
a
ağ
ın bilims
i ve doğ
n
ı
şvurulac
h
i
r
r
a
l
a
ı
t
c
,
n
ş
i
a
getirilm
pılacak
ürk Orm
e
T
l
a
,
y
a
i
h
s
a
e
d
n
k
n
u
ş
g
le
le bu ala
etine uy
n
Gazi yer
y
e
i
s
d
.
r
a
ı
e
v
d
n
ı
i
l
l
ama
tarih
arlarına
ıdır. O
r
m
7
n
a
l
3
a
k
u
l
9
z
a
e
1
o
k
t
/
l
i
b
i
6
s
i
l
11/
rulunun
u niteliğ
ve doğa
u
b
i
K
,
h
i
p
k
r
u
e
a
l
s
t
o
k
a Yü
le doğ
erece
i
m
d
ı
r
edilmiş
u
i
r
a
c
r
o
n
a
i
K
r
k
i
ı
l
leşkesi b
Varlıklar
yılı Kuru
a
t
.
s
a
r
i
ı
6
b
d
ı
3
l
a
4
T
a
2
Gazi Yer
larak, Kü
e
m
e
v
o
n
v
r
e
u
r
ü
h
v
i
t
a
o
r
l
l
i
k
a
ü
t
a
a
ların K
ı mutlak
iştir. Bun
.06.1992
s
2
ı
m
0
p
n
,
a
larak ilan
e
tasarruf
e
l
y
o
t
r
i
ı
k
l
u
i
l
n
e
b
r
i
a
b
l
e
b
ı
a
v
r
e
T
la
lmalı
Çiftliği il
erece Sİ
ı ile sınır
d
n
r
i
a
a
r
c
lunun 19
m
a
uygun o
n
u
i
r
r
K
r
i
l
O
u
b
u
K
k
r
r
e
k
u
ü
d
e
K
t
ma Yüks
kesi, Ata
kararı ile
97 sayılı
ş
u
ı
0
r
l
e
ı
l
3
o
y
r
, tahrib
K
e
a
e
k
ı
s
v
y
e
n
i
ı
c
2
h
i
r
e
4
r
l
a
i
l
7
a
Gaz
t
k
b
5
ı
l
a
tarih ve
biat Var
.07.1993
isini boz
a
8
7
k
T
t
9
2
e
9
e
,
v
ş
1
t
i
.
r
e
5
m
ü
u
l
0
l
lt
r.
7.
edi
rafya, si
runludu
larını Kü
g
f
lu'nun 0
o
o
u
z
u
r
r
ı
p
r
s
u
o
a
t
a
K
s
,
a
m
a
t
ü
l
ığımızd
s
l
u
k
r
ü
y
a
t
a
u
c
r
v
a
ö
l
l
a
ı
Korum
i
a
n
p
ı
k
ğ
r
a
it
o
erinde y
a koşulla
reken d
larda, b
z
e
n
ü
m
g
a
l
n
r
ı
nmaz
ı
a
a
s
e
l
l
ş
l
i
a
u
a
z
u
t
m
B
k
n
u
…
e
ara
u
B
“
v
r
o
ır.
koruma
belirtilen
e göre k
arı vard
n
l
i
a
n
i
k
d
m
ş
s
i
n
l
u
e
ı
i
r
y
d
”
a
u
d
r
…
a
ka
lışıldığı d
üncü m
acağına
a
y
ç
3
a
6
a
y
m
n
ı
a
a
l
n
'
rleşkesin
alınm
yasa
e
a
n
bulunu
y
n
e
i
A
z
d
,
a
n
i
'
s
G
ü
üğ
erleşke
ması için
l
Müdürl
u
l
t
e
u
n
t
3-Gazi Y
ı
e
l
G
n
Orman
unun ca
s
a
l
u
r
k
a
t
l
ı
u
k
t
s
ba
p
ana olan
alıdır.
m
r
m
o
ekleştiri
a
ç
e
r
m
v
l
e
ı
g
a
n
i
y
a
l
n
a
l
i
l
ğ
ku
ğaca, do
ent haya
a
k
ş
n
a
ü
B
'
l
k
i
r
ş
7 tarih
ve ye
3
4-Atatü
a
9
r
1
a
/
k
6
n
/
alıdır.
ilişkin 11
ın Yeşil A
.
r
ı
n
e
'
d
n
a
ı
i
l
t
r
ve din
a
korunm
A
v
k
,
e
m
e
n
d
n
ı
c
u
n
n
e
ı
i
r
r
r
n
o
le
le
ancıla
doku k
ın çiftlik
ecek, eğ
z
'n
e
a
t
g
A
a
Türk Orm andırdığı doğal
,
k
a
l
tirmişler
d
a
e
n
h
g
u
,
e
n
k
n
e
o
i
z
s
r
m
a
i
r
r
ya k
c
i fiilen ye
gayretle
üzelleşti
n
i
g
t
n
i
e
Ankara'
ü
i orman
n
y
t
i
i
k
s
r
s
e
ü
e
a
l
't
v
t
t
n
i
ı
i
n
r
h
ğ
e
i
a
u
l
k
ı
d
anc
leri k
tmek, m
ıları, Baş
den iste
r
c
e
m
i
e
n
l
ş
i
a
m
n
r
i
Tüm orm
i
e
z
m
t
g
r
n
e
o
k
a
i
t
l
r
ön
ya yöne
e cefakâ
a
vlet'ini y
i islah ve
v
e
y
m
r
i
t
D
z
â
r
k
a
k
a
r
r
a
k
f
ı
a
ü
e
T
“…
skılarla ç
alışan, v
eleri ile
a
ç
d
b
a
e
i
f
r
İ
y
n
a
a
r
.”
d
i
k
e
den,
olibası)
ansip
k
n
c
i
eyleme
s
e
e
l
l
e
i
k
y
i
ş
s
ö
e
e
l
B
v
dirler.
Gazi Yer
umeli şi
n
R
(
a
l
i
o
bir darb
s
i
e
etmekte
a
b
b
l
n
.
ı
a
ü
z
s
l
k
u
a
u
r
r
n
k
ı
ı
o
t
n
hafızasın
rk'ün ha
düşünüy
e Ata'nı
l
i
ü
i
t
n
ı
i
a
s
ğ
t
a
e
A
c
,
m
l
e
le
tı
mey
irişimler
ığının sa
l
g
n
l
kabul et
a
e
d
i
m
f
e
lik muht
a orman
e
n
ö
y
a
6-Ankar
n
nılması
da kulla
İçindekiler
YIL: 48
SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
21 Mart
Dünya Ormancılık Gününüz
Kutlu Olsun...
Ormancı Meslek Örgütleri
21 Mart Günü
Ata'nın Huzurunda...
TMMOB ORMAN
MÜHENDİSLERİ ODASI ADINA SAHİBİ
Muhammet SAÇMA
YAYIN SORUMLUSU
Osman TURUNÇ
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Okan ÇANÇİN1
YAYIN KURULU
Sevda ERGİZ1
Hüseyin AYTAÇ1
Serkan ERİKGENOĞLU1
Ali İzzet BAŞER1
Fatih SARAÇ2
Emre TOPBAŞ3
YAYIN KOŞULLARI
Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda
yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp,
yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde
kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda
dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir.
Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan
yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği
düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraflar net
ve temiz olmalı, slayt dışında sayısal gönderilecek
fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda
Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına
uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel
ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini
ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide
yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile
alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın
ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın
Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak
yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun
görülen yazıları yayınlar.
YÖNETİM YERİ
Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3
Beştepe Yenimahalle - ANKARA
Tel: (0.312) 215 00 33 pbx
Belgegeçer: (0.312) 215 01 81
E-posta: [email protected]
www.ormuh.org.tr
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
Hesap No: T.C. Ziraat Bankası
Necatibey Şubesi: 132953
TASARIM - BASKI
On Medya - On Ofset
Erciyes İş Merkezleri
201. Cadde No: 53
İstanbul Yolu 06370 Macunköy
Yenimahalle - ANKARA
Tel: (0.312) 397 87 87
www.onmedya.web.tr
www.onofset.com
ISSN: 1301 - 3572
1
2
3
Orman Mühendisi
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi
Orman Endüstri Mühendisi
BAŞYAZI
..............................................................................
02
ODAMIZDAN
> Genel Merkezimizde Basın Toplantısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Konferans ve Çalıştay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
Türkiye Temsilciliği ile İşbirliği Protokolü İmzalandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> " I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerleri "
Marmaris'te Tamamlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> SMM Adayı Orman Mühendisi ile Orman Endüstri Mühendisleri;
Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmalarına Ankara'da Başladı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Doğu Karadeniz Şubesinde Orman Haftası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclisi
Dönem Toplantısında, Odamızca Sunum Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Odamızın Hukuk Mücadelesinde, Ormanlarımız
Lehine Önemli Bir Yargı Kararı Daha Alındı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
04
06
07
10
12
14
16
18
21
21
UZMAN SAHASI
> Orman Yol Güzergâhlarındaki Zemin Klâslarının
Jeofizik Yöntemlerle Belirlenmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22
> Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür: Pityokteines Marketae
(Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26
> Orman Köylerinin Kalkınma Sorunlarının Çözümünde
İnsan Gelişiminin Etkisi (Gündoğmuş Örneği) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
ÜYELERİMİZDEN
> ORKÖY Çalışmaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Yeni Orman Amenajman Yönetmeliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> İklim Değişikliği ve Odun Enerjisi Kullanımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Türkiye'de Yaylacılık Sorunu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
> Roma Notları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
32
34
37
43
47
BİR ORMAN BİR İNSAN Hazin Cemal GÜLTEKİN
48
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
BAŞYAZI
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Başyazı
Değerli Meslektaşlarımız,
Oldukça yoğun geçen bir dönem sonunda 2011 yılının ilk sayısı ile yine birlikteyiz. Orman Mühendisleri
Odası olarak geçtiğimiz üç aylık dönem içerisinde; New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Ormancılık
Forumu 9. Oturumu (UNFF 9)'na katılım sağlanmış, Birleşmiş Milletler Kalkınma Proğramı (UNDP) ile
İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Tüm bunların yanında ormancı meslek, demokratik kitle ve sivil toplum
örgütleriyle birlikte meslek kamuoyumuzu birinci derecede ilgilendiren konularda faaliyetlerde bulunularak
kamuoyu bilgilendirilmiş, bunlara ait toplantı ve çalıştaylara katılım sağlanmış, yönergeler çıkarılmış, serbest
meslek mensupluğuna ait eğitimler yoğun biçimde devam etmiş ve Danışma Kurulu Toplantısı
gerçekleştirilmiştir.
Değerli Meslektaşlarımız,
Bundan önceki sayımızın başyazısında ormancılığın kurumsal kimliğini ve kültürel hafızasını temsil eden
GAZİ YERLEŞKESİNİ idari baskılarla elimizden almak için bir takım gizli çalışmalar yapıldığı ve bu
durumdan meslek camiasının ciddi biçimde rahatsız olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle ORMANCI
MESLEK, DEMOKRATİK KİTLE VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN oluşan, sekretaryası
Odamız tarafından yapılan bir platformun kurulduğu, GAZİ YERLEŞKESİNİN elden çıkarılmasına yönelik
tüm girişimlere karşı birlik beraberlik içerisinde yerleşkenin başka kurumlara verilmemesi için hukuki kurallar
içerisinde her türlü mücadeleyi yapacağımızı tüm kamuoyuna açıklamıştık. Hatta GAZİ YERLEŞKEMİZ ile
ilgili gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmak için Odamız ağ sayfasında özel bir bölüm ayrılmış konu ile ilgili tüm
gelişmeler anında yayımlanmıştır.
Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformunun başlattığı ilk girişimlerini dergimizin 2010 yılı son sayısı
başyazısında detaylarıyla sizlere duyurduk. Ne yazık ki bu görüşmelerden hiç bir sonuç alınamadı. Ardından
Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformunun ikinci girişiminde, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel
EROĞLU ile yapmış olduğu toplantıda, Sayın Bakanın yerleşkenin devrine ilişkin kendilerine yazılı veya sözlü
herhangi bir talebin ya da talimatın gelmediğini belirterek, Başbakanlık nezdinde yapacağı görüşmelerden
sonra bilgi vereceğini ifade etmiştir. Ancak, üç aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen Bakanlık
Makamından Odamıza ve platform üyelerine herhangi bir bilgi ve belge gelmemiştir. Fakat bu arada Orman
Genel Müdürlüğünde, Yerleşkemizin devrine zemin oluşturmak için kamu kurum ve kuruluşları, belediye ve
üniversite temsilcilerinin katılımıyla imar planı değişikliğine esas teşkil etmek amacıyla iki toplantı
düzenlenmiştir. Koruma amaçlı imar planı çalışmaları ve takiben yapılan bu toplantılar ne yazık ki; 2863 sayılı
"Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"'nun 17. maddesine dayanılarak hazırlanmış olan "Koruma
Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulanması, Denetimi ve
Müelliflerine İlişkin Usûl ve Esaslara Ait Yönetmelik"'e aykırı olarak yapılmıştır. Bu alanda yaşayanların da
yasal olarak bu toplantılara çağrılması kuralı da gözardı edilmiştir. Toplantılara platformun sekretaryasını yapan
Odamız veya platformda bulunan diğer örgütlerin hiç birisi çağrılmamış, toplantıların büyük bir gizlilik
içerisinde yapılmasına gayret gösterilmiştir. Bu durum, idarenin GAZİ YERLEŞKESİNİ kendilerine layık
görmeyerek başka kurumlara devretmek için yoğun bir çaba içerisinde bulunduğu ve bu hususta irade
kullanmaktan yoksun olduğunu açıkça göstermiştir. Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin
bugüne kadar yerleşkemizin başka kurum ve kuruluşlara devredilmesinden hiçbir kaygı duymadıkları hatta
yerleşkenin korunması yönünde samimi ve iyi niyet taşımadıkları görülmüştür.
Tüm bu gelişmelerin ardından Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformu olarak; yerleşkenin geçmişi,
bugünkü konumu ve geleceğine yönelik hazırlanan ayrıntılı rapor Odamız Genel Merkezinde düzenlenen
basın toplantısında kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Basın toplantısında; imar planı değişikliği ile Gazi Yerleşkesini elden çıkarmaya zemin hazırlayan Çevre ve
Orman Bakanı, Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerini kurumsal hafızamıza yazdığımızı ve
yerleşkenin elden çıkarılmaması, tarihi ve doğal sit konumunun korunması, doğal dokusunun bozulmaması
için hukuk kuralları çerçevesinde her türlü mücadelenin yapılacağı bir kez daha tüm kamuoyuna deklere
edilmiştir.
Değerli Meslektaşlarımız,
Bundan önceki sayımızda Birleşmiş Milletler Kalkınma Proğramı (UNDP) ile ortak faaliyette
bulunabileceğimiz konuların tespiti için çalışma grubu oluşturduğumuzu belirtmiştik. Ortak çalışma
neticesinde geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde özellikle “Orman Mühendisleri Odasının kapasitesinin arttırılması,
üyelerinin kapasitelerinin geliştirilmesi gibi ortak konuları içeren İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Bu
kapsamda ilk faaliyet olarak TÜRKAK tarafından “Ormancılıkta Sertifikasyon ve Akreditasyonu” konulu bir
konferans verilmiş ve ayrıca Odanın sertifika verebilen bir kuruluş olabilmesi için neler yapılması gerektiği ile
ilgili olarak bir çalıştay gerçekleştirilmiştir.
Orman Mühendisleri Odası, ormancılık camiasının geç kaldığı bir konuya parmak basmış ve Türkiye
Ormanlarının Sertifikasyonunu yapmayı görev kabul etmiştir. Çok kapsamlı ve çok zorlu bu görevi gerek
meslek ve gerekse diğer kamu kuruluşlarının katkılarıyla başaracağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Tüm
camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Değerli Meslektaşlarımız,
2011 yılını Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği yılı ilan ettik. Orman Endüstri
ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi meslektaşlarımızın başta mesleki deneyim kazanma çalışmaları olmak
üzere, istihdam ve diğer mesleki sorunlarına çözüm getirecek girişimlerin yapılması ve projeler üretilmesi için
çalışmalarımız artacaktır. Özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmaktayız.
Bu kapsamda, TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclis toplantısında, 5531 sayılı Meslek Yetki Kanunu
çerçevesinde Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği hizmetlerine yönelik bir sunum
yapılmıştır. Orman ve ağaç endüstrisi ile iştigal eden diğer özel sektörlerin bilgilendirilmesine devam edilecek
ve benzer çalışmalarla meslektaşlarımızın istihdamına yönelik olumlu girişimlerimiz sürdürülecektir.
Özellikle bu yıl içerisinde sevgili meslektaşlarımızın daha duyarlı olmalarını ve sorunları çözmede bizlere
katkıda bulunmalarını bekliyoruz.
Değerli Meslektaşlarımız,
Meslek Yasamızın yürürlüğe girmesinden sonra, yoğun hukuki mücadelelerin ardından Yönetmeliklerimiz de
uygulamaya konmuştur. Mevzuat yönünden çok kısa sürede gerçekleştirilen ilerlemeler neticesinde
kurumsallaşmanın gereği olarak uygulamada yaşanan ve yaşanabilecek problemlerin bertaraf edilmesi,
birlikteliğin sağlanması, yasa ve yönetmeliklerin doğru yorumlanması için iki adet “Alt Düzenleme” yürürlüğe
konmuştur.
Bu düzenlemeler, “5531 Sayılı Kanunun 4. Maddesindeki Mesleki Faaliyet Konularına Yönelik Mühendislik
Hizmetlerinin Satın Alınma Usul ve Esaslarının Belirlenmesine Dair Alt Düzenlemesi” ile “Serbest
Ormancılık ve Orman Ürünleri Bürolarının, Şirketlerinin, Oda Şube ve Temsilciliklerinin Mesleki İş ve
İşlemlerinin Denetlenmesine Dair Alt Düzenleme”dir.
Mühendislik Hizmetlerinin Satın Alınma Usul ve Esaslarının Belirlenmesine Dair Alt Düzenleme ile
danışmanlık hizmetlerinin sadece Danışmanlık Hizmet Sunucularından yani o işi yapmaya yetkili-ruhsatlı
Orman Mühendisleri, Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerine ait bürolardan veya
şirketlerden yapılacağına dair düzenleme getirilmiş ve vizeye ait sistem bu şekilde kurulmuştur. Denetlenmeye
dair Alt Düzenleme ile de Odamızın denetleme mekanizması işler hale getirilmiştir.
Orman Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
02
03
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
ODAMIZDAN
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Odamızdan
Genel Merkezimizde Basın Toplantısı
4- Atatürk'ün ağaca, doğaya ve ormana olan tutkusunun canlı tutulması için Gazi yerleşkesinin doğal
yapısı mutlaka korunmalıdır.
5- Türk Ormancılarının, Ata'nın Yeşil Ankara ve yeşil
Başkent hayalini gerçekleştirip Ankara'ya kazandırdığı doğal doku korunmalıdır.
Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Ortak Platformu, Yerleşkenin Geçmişi,
Bugünkü Konumu ve Geleceğine Yönelik Görüşlerinin Kamuoyuyla
Paylaşıldığı Basın Toplantısı Yapıldı
Gazi yerleşkesine sahip çıkalım ortak platformu üyeleri
Orman Mühendisleri Odası, Türkiye Ormancılar Derneği,
Orman Teknikerleri Derneği, Emekli Ormancılar Derneği,
Yeşil Türkiye Ormancılar Derneği, Türk Tarım Orman-Sen,
Tarım Orman-İş, Tarım Orkam-Sen, Tarım Orman ve
Çevre Hak Sendikası ve Türkiye Ormancılık Kooperatifleri
Merkez Birliği (OR-KOOP); 23.Mart.2011 Çarşamba günü
Saat:11.00'de Orman Mühendisleri Odası Genel
Merkezinde bir basın toplantısı düzenlemiştir. Toplantıya
basın ve medya temsilcileri yoğun ilgi göstermiş olup, çok
sayıda meslektaşımızda toplantıya katılarak destek vermiştir.
Basın toplantısında yerleşkenin; 1'inci derece doğal ve
tarihi sit statüsünün korunması, başka kullanımlara yol
açacak imar değişikliğinin yapılmaması, başka kurumlara
devrine yönelik Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman
Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin imza koymamaları konularına dikkat çekilmiştir. Aksi tasarrufların
yapılması halinde tüm hukuk yollarına başvurulacağı
belirtilmiştir. Özetle basına aşağıdaki konular aktarılmış
olup detaylı rapor basın mensuplarına dağıtılmıştır.
1- Gazi yerleşkesi, Türk Ormancılarının bilimsel
çalışmaları sonucunda Atatürk'ün 11/6/1937 tarihli
vasiyetine uygun hale getirilmiş, tarihi ve doğal sit
olarak ilan edilmiş olup, bu niteliği bozulmamalıdır.
04
2- Gazi Yerleşkesi birinci derece tarihi ve doğal sit
alanıdır. O nedenle bu alanda yapılacak tasarrufların
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulunun
ilke kararlarına uygun olmalı ve bu yapısı mutlaka
korunmalıdır.
Gazi yerleşkesi, Atatürk Orman Çiftliği ile birlikte,
02.06.1992 tarih ve 2436 sayılı Kurul kararı ile doğal ve
tarihi SİT alanı ilân edilmiş, 27.07.1993 tarih ve 3097 sayılı
Kurul Kararı ile sınırları belirlenmiştir. Buna ilave olarak,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun
07.05.1998 tarih ve 5742 sayılı kararı ile de birinci derece
SİT alanı olarak ilan edilmiştir. O nedenle, bu araziler
üzerinde yapılacak tasarruflarını Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.04.1996 tarih ve
421 nolu ilke kararında belirtilen “…Bu alanlarda, bitki
örtüsü, topografya, siluet etkisini bozabilecek, tahribata
yönelik hiçbir eylemde bulunulamayacağına…” ilişkin
koruma ve kullanma koşullarına uyulması zorunludur.
3- Gazi Yerleşkesi, Anayasa'nın 63'üncü maddesine göre
korunması gereken doğal varlığımızdır. Gizli
çalışmalarla ve idari baskılarla Orman Genel
Müdürlüğünden alınmaya çalışıldığı duyumları
vardır. Bu taşınmaz varlık kesinlikle amacı dışında
kullanılmamalıdır.
Tüm ormancıların üstün gayretleri sonunda, Ata'nın
çiftliklerin devrine ilişkin 11/6/1937 tarihli vasiyetnamesinde yer alan “…araziyi islah ve tanzim etmek,
muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve
dinlenecek sıhhi yerler…temin eylemek.” İfadeleri ile
Türk Devlet'ini yönetenlerden istediği vasiyetini fiilen
yerine getirmişler ve getirmeye de devam etmektedirler.
Böyle cansiperane çalışan, vefakâr ve cefakâr ormancıları,
Başkent'teki ormancılığın kurumsal kimliği ve kültürel
hafızasının kalbi olan Gazi Yerleşkesinden, idari baskılarla
çıkartmaya yönelik girişimleri kınıyor ve aklıselim sahibi
hiç kimsenin de kabul etmeyeceğini düşünüyoruz.
6- Ankara orman fidanlığının satılması ile Ata'nın
kulübesi (Rumeli şivesi ile kolibası) yalnız bırakıldı.
Gazi Yerleşkesinin amacı dışında kullanılmasına
yönelik muhtemel girişimlerle, Atatürk'ün hatırasına
bir darbe daha vurulmasın.
Ankara Orman Fidanlığı'nın satılmasıyla, Atatürk'ün
istemi doğrultusunda 1926'da inşa edilen, birçok tarihi
hadiselere tanıklık eden ve 27/7/2000 tarihli ve 547/6920
sayılı karar ile 1'inci derece Taşınmaz Kültür Varlığı olarak
tescil edilen Söğütözü'ndeki “ATATÜRK EVİ VE BEKÇİ EVİ
(KOLİBA)”, Gazi Yerleşkesi bütünlüğünden kopartılmış ve
yüksek yapılar arasına hapsedilmiştir. Cumhuriyet
tarihimize tanıklık yapan bu yerlerin içine düşürüldüğü bu
durum Ata'nın kemiklerini sızlatmıştır.
7- Ormancıların Ankara'daki kazanımları 2004 yılından
bu yana bir bir yok edildi. Teşkilatın kalbi
konumundaki ve Atanın hatıralarını yaşatan Gazi
Yerleşkesi doğa severlere çok görülmemeli ve meslek
büyüklerimizin kemikleri sızlatılmamalıdır.
Havuzlu lokal olarak tanınan Gazi sosyal tesisini (kiralandı)
yaptıran, Trabzon seyahatinde, lüks yerlerde yatma yerine
Orman Bölge Müdürünün odasına yatak yaptırarak
geceleyen Orman Bakanlarından merhum Turan
KAPANLI'nın; 1991 de Orman Bakanlığının ikinci kez
kurulmasından sonra Taş Binanın ormancılık camiası için
önemini çok iyi bilen ve Bakanlıktan ayrılırken
Ocak/1992'de teşkilata gönderdiği veda mesajında “Bu
mesajımı size TAŞ BİNA' dan yazıyorum. Sanırım Orman
Camiası içinde, bunun ayrı bir önemi vardır...” ifadesiyle
ormancıların hassasiyetlerini dikkate alan Orman
Bakanlarından Mustafa KALEMLİ'nin; Gazi Yerleşkesinin
elden çıkarılmaması için çok ciddi mücadele veren
merhum Orman Genel Müdürlerinden Ömer ÖZEN'in
mücadeleleri tüm tazeliği ile kurumsal hafızalarda yer
almaktadır.
Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkilileri, her ne
şekilde olursa olsun, bu yerin verilmesine yönelik yapılan
veya yapılacak olan tüm baskılara boyun eğmemeli, imza
koymamalı, kendilerine emanet edilen gayrimenkulleri
koruyarak geliştirmeli, meslektaşlarımızın kemiklerini
sızlatacak tasarruflarda bulunmamalı ve mesleğimizin
menfaatini şahsi ikballerinin üstünde tutmalıdırlar.
Ne yazık ki, 2004-2006 yılları arasında bu yerlerle ilgili
olarak ormancıları dışlayarak tasarruflarda bulunarak
Trabzon sosyal tesisini, TAŞBİNA'yı, Gazi Sosyal tesisini,
Ankara Fidanlığını, Ankara Tamirhane Müdürlüğü
arazisini haraç mezat elden çıkaran Çevre ve Orman
Bakanı ile Orman Genel Müdürünü de unutmuyoruz.
Bugün gelinen noktada, imar planı değişikliği ile Gazi
Yerleşkesini elden çıkarmaya zemin hazırlayan Çevre ve
Orman Bakanı ve Orman Genel Müdürlüğü üst düzey
yetkililerini de kurumsal hafızamıza yazdık. Bu
yerleşkenin elden çıkarılmaması, tarihi ve doğal sit
konumunun korunması, doğal dokusunun bozulmaması
için hukuk kuralları çerçevesinde her türlü mücadeleyi
yapacağımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz.
23/03/2011
ORMANCI MESLEK, DEMOKRATİK KİTLE VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
05
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Konferans ve Çalıştay
06
Danışma Kurulu Toplantısı
Yapıldı
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi Yönetim
Kurulu Üyelerinin, Genel Merkeze bağlı organların
yetkililerin, Şube Başkanlarının ve Temsilcilerin katılımı ile
16-17 Ocak 2011 günlerinde Antalya da Danışma Kurulu
Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya ayrıca, 5531 sayılı
Kanuna yönelik hizmetlerin yoğunluklu olarak satın
alındığı Çevre ve Orman Bakanlığının Ana Hizmet
Birimlerinden AGM'den Etüt Proje ve Özel Ağaçlandırma,
Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Başkanları, DKMP'den
Mesire Yerleri ile Av ve Yaban Hayatı Daire Başkanı,
ORKÖY'den Genel Müdür Yardımcısı, Bağlı Kuruluş
Orman Genel Müdürlüğünden Orman İdaresi ve
Planlama, İşletme ve Pazarlama, Koruma ve Orman
Yangınlarıyla Mücadele, Silvikültür, Kadastro ve Mülkiyet,
İnşaat ve İkmal Daire Başkanları davet edilmişlerdir.
Toplantı Orman Mühendisleri Odası II.Başkanı İsmail
Hakkı BARI'nın Danışma Kurulu Üyeleri ve Misafirlere
hoşgeldiniz konuşmasının ardından Genel Başkan
Muhammet SAÇMA'nın konuşması ile başladı. Genel
Başkan yaptığı konuşmada 43. Genel Kurulun gerçekleşmesinden bu yana yapılan çalışmalardan kısaca bahsetti.
Yapılacak Danışma Kurulu Toplantısından, yönetmeliklerde yapılan son değişiklikler sonunda Genel merkez ile
Şubeler ve Temsilcilikleri arasında iş ve işlemlerde
meydana gelen bazı aksaklıkların giderilmesine yönelik
çözümlerin birlikte alınacağını beklediğini ifade etti.
Daha sonra Genel Yazman Cemal SUNAR ise; Şubeler ve
Temsilciliklerin yürüttükleri oda kayıt ve vize iş ve işlemleri
ile ilgili yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezinde
"ORMANCILIKTA SERTİFİKASYON VE AKREDİTASYONU"
Konulu bir konferans ve ardından meslektaşlarımızın
mesleki kapasitelerini artırılıp işlendirilmelerine yönelik
karaların alınmasına dayanak oluşturması amacıyla
Çalıştay düzenlenmiştir.
Konferans öncesi Genel Başkan Muhammed SAÇMA ve
UNDP Türkiye Program Yöneticisi Katalin Zaim ve Orman
Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Erdem KAPLAN yaptığı
konuşmalarla Ormancılıktaki Setifikasyon ve
Akreditasyonun uygulanmaya Orman Mühendisleri
Genel Merkezi tarafından başlanması için yapılan
çalışmaların önemi üzerinde durdular.
Konferans, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) Genel
Sekreteri Atakan BAŞTÜRK tarafından verildi. Orman
Mühendisleri Odasının sertifikasyon ve akreditasyon
konularında uluslararası süreçlerde söz sahibi olabilmesi
için takip edilmesi gereken süreçleri anlatan Baştürk'e
daha sonra yöneltilen soruların yanıtlanması ile konferans
son bulmuştur.
Öğleden sonra iki grup halinde düzenlenen çalıştayda
moderatörlük görevlerini Atakan BAŞTÜRK ile TÜRKAK
Daire Başkanı Talay ALTUĞ gerçekleştirmişlerdir.
Orman Mühendisleri Odasının kapasitesini geliştirme
bağlamında; Genel Merkez bünyesinde, ormanlar ve
orman ürünlerini sertifikalandıracak akredite belgelendirme kuruluşu ile sertifikasyonuna ilişkin yol haritasının
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
Gündemde yer alan “5531 Sayılı Kanuna Yönelik Mesleki
Uygulamada Kamu İhale Mevzuatı” konusunda Oda
AR-GE Başkanı Eşref GİRGİN bir sunum yaptı. Sunumun
sonunda Danışma Kurulu üyeleri yasa ve yönetmelikler
hakkında görüşlerini aktararak soru cevap şeklinde
oturum tamamlandı.
belirlenmesine yönelik beklentileri konu alan rapor,
çalıştay sonrası Ar-GE Komisyon Başkanı Eşref Girgin ve
TÜRKAK Genel Sekreteri Atakan Baştürk tarafından
hazırlanmıştır.
Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi bünyesinde
akredite olabilecek niteliklere sahip belgelendirme
kuruluşunun kurulması, ormanlar ve orman ürünlerine;
uluslararası standartlarda, akredite sertifikasyon belgelerinin verilmesi sürecine yönelik programın kurulmasının
yanında sertifikasyon ve akreditasyon çalışmalarına
destek sağlayacak tespitlerin yer aldığı çalıştay sonrası
hazırlanan raporun tam metnine odamızın ağ
sayfasından ulaşabilirsiniz.
07
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Danışma Kurulu üyelerinin yanısıra toplantıya katılan,
ORKÖY Genel Müdürü Mustafa Kemal YALINKILIÇ, Genel
Müdür Yardımcısı H. Avni ÇATAL, AGM Özel Ağaçlandırma
ve Projeler Daire Başkanı Hamza ERYİĞİT, DKMP Mesire
Yerleri Daire Başkanı Turgut BALIK ile Av ve Yaban Hayatı
Daire Başkanı Cemal AKCAN, OGM İşletme Pazarlama
Daire Başkan Yardımcısı Bahattin ÖRS ve Orman İdaresi
ve Planlama Daire Başkanlığından Denetim Başmühendisi Yılmaz CEYLAN ise çalışmaları hakkında bilgi vererek
hizmet alımı ile gerçekleştirilen konulara açıklık getirdiler.
Danışma Kurulu Üyelerinin sorularını cevapladılar.
Şube Başkanları ise söz alarak, şubelerinde gerçekleştirilen etkinlikler ve yaşanan sorunlar gündem edildi.
Karşılıklı tartışılarak üretilen çözüm önerileri ortaklaşa
hazırlanan sonuç tutanağında kayıt altına alınarak
çalışmaların yürütülmesine karar verildi.
İhaleleri Uygulama Yönetmeliği”ne göre satın
alınması halinde dahi, bu hizmetin danışmanlık
hizmeti niteliğinde olduğu göz önüne alınarak
yalnızca DANIŞMANLIK HİZMET SUNUCULARINDAN
satın alınmasının gerektiği,
4- Kamu kurumları, bu konularda yapacakları satın
almalara yönelik ihale dokümanlarını hazırlarken,
şartnamelerin Diğer Hususlar bölümü ile “DANIŞMANLIK HİZMET ALIMLARINDA UYGULANACAK TİP
ÖN YETERLİK ŞARTNAMESİ” 7'nci ve 8'inci maddeleri, “ÖN YETERLİK İLANININ” 4'üncü maddesinde
ihaleye katılmaya hak kazananların belirlenmesine
yönelik olarak Oda'nın mevzuatına mutlaka yer
verilmesi, Oda tarafından yapılacak örnek bir
çalışmanın ilgili kurumlara gönderilmesi,
5- Kamu kurumları, bu hizmetleri sunan danışmanlık
hizmet sunucularının, Orman Mühendisleri Odası'nın mevzuatına göre yetkilendirilmiş oldukları
dikkate alınarak; mesleki çıktılarda Oda kayıt belgesi
ile Oda'nın vizesinin yapılıp yapılmadığının aranması,
Oda kayıt belgesi alınmamış ve vizesi yapılmamış
olan mesleki çıktılara ait işlem dosyalarının kabul
edilmemesi,
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI 43. DÖNEM
DANIŞMA KURULU
ANTALYA TOPLANTISI SONUÇ TUTANAĞI
1- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 48'inci maddesi
ve bu maddeye açıklık getiren Kamu İhale Genel
Tebliği'nin 64'üncü maddesi uyarınca; 5531 sayılı
Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği
ve Ağaç işleri Endüstri Mühendisliği Hakkında
Kanun'un 4'üncü ve 5'inci maddelerindeki MÜHENDİSLİK hizmetlerinin, DANIŞMANLIK HİZMETİ kapsamında olduğu,
2- 5531 sayılı Kanunun 4'üncü maddesindeki faaliyet
konularına ilişkin 5'inci maddesindeki mühendislik
danışmanlık hizmetlerinin; “Danışmanlık Hizmet
Alımı Uygulamaları Yönetmeliği”ne göre “Belli
istekliler Arasında İhale Usulü” ile Ormancılık ve
Orman Ürünleri Büroları ile Ormancılık ve Orman
Ürünleri Şirketlerinde çalışan DANIŞMANLIK HİZMET
SUNUCULARINDAN satın alınmasının yasal zorunluluk olduğu,
3- 4734 sayılı Kanun'un 48'inci maddesi 2'nci fıkrasına
göre; yaklaşık maliyeti Kanunun 13 üncü maddesinin
(b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet
alımları için öngörülen üst limit tutarının altında
kalan danışmanlık hizmetlerinin “Hizmet Alımı
08
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
8-
9-
6- Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, 5531 sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik
hizmet satın alımlarında Oda mevzuatına uymak
bağlamında bu güne kadar takdire şayan hep öncü
rol üstlenmiştir. Bu bağlamda, 09/01/2011 tarihli ve
27810 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan “Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü ve Silvikültür İşlerinde Birim
Fiyat Usulü ile Hizmet Alımlarına Dair Yönetmelik” e
ilişkin olarak yapılacak alt düzenlemede, 5531 sayılı
Kanuna dair Oda mevzuatına göre yetkilendirilmiş
meslek mensuplarının istihdamına mutlaka yer
verilmesi,
7- Doğa Koruma ve Milliparklar Genel Müdürlüğünün,
Oda'nın danışma kurulu toplantı davetine uygun
olarak iki daire başkanı ile toplantıya katılması, 5531
sayılı Kanuna yönelik danışmanlık hizmet alımlarında
10-
11-
12-
titiz davranması ve daima geliştirilmesi yönünde
irade beyan etmesi çok olumlu karşılanmış,
danışmanlık hizmetinin yaygınlaştırılması bağlamında Oda'nın destek sağlaması,
Geçmişte Orman Köylüsüne çok büyük hizmetler
sunan Orman ve Köyilişkileri Genel Müdürlüğü
(ORKÖY); Danışma Kurulu toplantısına Genel Müdür,
Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanı ile
katılması ve ekolojik mikro havzalar bazında yeni
projeleri hayata geçirmek istemesi ve bu konuda Oda
ile işbirliği halinde çalışmak istemesi heyecan
yaratmış olup, ORKÖY'ün geleceği açısından da
önemsenen bu konularda Oda olarak her türlü
teknik desteğin verilmesi,
Orman Genel Müdürlüğü, danışmanlık hizmetlerinin
en yoğun uygulanması gereken birim olması
nedeniyle, Danışma Kurulu toplantısına altı Daire
Başkanının katılması yönünde Oda'nın yaptığı resmi
davete, iki daireden gelen temsilci ile katılması, kurul
üyelerinde hayal kırıklığı yaratmış, ancak ormancılık
sektöründe hizmet alımı yapan en eski daire olan
Orman İdaresi ve Planlama Dairesi'nin, Orman
Amenajman Planlarının yapımına ilişkin olarak,
önümüzdeki dönemde danışmanlık hizmeti alımı
olarak ihale yapmayı plânladıklarını, işletme
pazarlama dairesi de, mesaha hizmetlerinin hizmet
alımı ile yaptıklarını beyan etmişler, bu Genel
Müdürlüğümüzün 5531 sayılı Kanuna yönelik
uygulamalara daha çok önem vermesi,
Ormancılık hizmetleri ile ilgili genel müdürlüklerin,
uygulamaya yönelik yapacakları hizmet içi eğitimlerde, Oda ile işbirliği olanaklarının araştırılıp uygulamaya konulması,
Kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımızın özlük
haklarının iyileştirilmesi için bugüne kadar olduğu
gibi bundan sonra da etkin çalışmaların yapılması,
İlköğretim okullarının müfredat programlarına doğa
koruma, çevre, biyoçeşitlilik ve ormancılık konularında derslerin konulmasına yönelik girişimlerin
yapılması,
13- Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma kanun
Tasarısına yönelik olarak, Oda görüşlerinin TBMM
komisyonları ile kamuoyunda aktif bir şekilde ortaya
konulması,
14- 2/B konusunda olası düzenlemeler için oluşturulan
ortak platform ile dayanışma halinde ve Odanın belli
olan görüşleri doğrultusunda aktif mücadeleye
devam edilmesi,
15- Orman fakültelerinde, uluslar arası platformlarda
etkin bir şekilde yer alabilecek düzeyde yabancı dil
bilen mühendislerin mezun edilmelerine yönelik
eğitim ve öğretim programlarına yer verilmesi,
16- Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğünde çalışan
meslektaşlarımıza yönelik yabancı dil eğitimlerine
önem verilmesi,
17- Oda'nın, Gazi Yerleşkesinin başka kurum ve kuruluşlara verilmesine karşı oluşturulan ortak platform ile
beraber başlattığı demokratik mücadeleye aralıksız
devam edilmesi,
18- Danışmanlık hizmet sunuculuğu yapan Odamız üyesi
Orman Mühendisi, Orman Endüstri Mühendisi ve
Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerinin yaptığı danışmanlık hizmetlerinin; yapım işlerinde olduğu gibi, iş
deneyiminde değerlendirilmesine yönelik olarak,
benzer odalarla birlikte gerekli girişimlerin yapılmasında Oda'nın öncülük yapması,
Hususlarında görüş birliğine varılmış, kamuoyu ile
uygulayıcı kurum ve kuruluşlara duyurulması yönünde
tavsiye kararı alınmıştır. 17/01/2011
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
DANIŞMA KURULU ÜYELERİ
09
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı (UNDP)
Türkiye Temsilciliği ile
İşbirliği Protokolü İmzalandı
İmzalanan protokole UNDP adına katılan Birleşmiş
Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye
Temsilcisi Shahid NAJAM konuşmasında; bu ortaklığın iki
kurum için de önemli yararlar sağlayacağını, Türkiye'nin
ormancılıkla ilgili büyük bir potansiyelinin bulunduğunu
söyledi.
Aynı zamanda uluslararası girişimler ve genel stratejik
planlamadaki uluslararası kapasitenin etkinleştirilmesi
amacıyla imzalandığını bildirerek, orman ekosisteminin
ve dünyanın geleceği açısından çok yönlü fonksiyonlar
üstlendiği gerçeğine dikkat çekilmesi amacıyla Birleşmiş
Milletler'in 2011 yılını ''Uluslararası Orman Yılı'' olarak ilan
ettiğini kaydetti.
Odamız Genel Merkezinde 09 Şubat 2011 tarihinde
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet
SAÇMA ile Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid NAJAM arasında
"Orman Mühendisleri Odasının kapasitesinin uluslararası
ortaklarla geliştirilmesi ve üyelerin kendi alanlarıyla ilgili
uluslararası gelişmeler hakkındaki yeterliliklerinin
artırılması" gibi ortak konuları içeren "İşbirliği İmza
Törenimize" Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel
EROĞLU, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Başkanı Sayın Prof.Dr.Vahit KİRİŞCİ ve TOBB Başkanı Sayın
M.Rifat HİSARCIKLIOĞLU telgraf ve tebrik mesajları
göndermişlerdir.
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet
SAÇMA yaptığı konuşmasında; imzalanan işbirliği
protokolünün, odamızın uluslararası düzeylerde kapasitesinin ve müdahalesinin kuvvetlendirilmesini amaçladığını
bildirdi. Ayrıca oda yönetimi olarak dönem dönem
kendilerine belirli hedefler koyduklarını, bu hedeflerle
meslektaşlarının daha vasıflı olmasını amaçladıklarını
belirterek, ''Bu konuda Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı ile yapılan ortak çalışmalar da odamızın
hedeflediği projeler için ciddi destek olacak'' dedi.
Ayrıca bu konudaki çalışmalara destek vermek için UNDP
Türkiye Temsilciliği ile işbirliği yapılmasına karar verildiğini
ifade ederek; ''Bu bağlamda, UNDP ile odamız arasında
bir dizi hazırlık toplantıları yapılmış, işbirliği konuları
belirlenmiş ve bu görüşmeler sonucunda düzenlenen
mutabakat zaptı/işbirliği protokolü imzalanma aşamasına
getirilmiştir'' diye konuştu.
Ayrıca konuşmasında Türkiye'nin inanılmaz bir doğal
kaynağa sahip olduğunu ve OMO'nun bu kaynaklara
sahip çıkmak ve korumak için üzerine düşeni yaptığını
bildiren Najam, ''Ulusal kaynaklarımızı doğru kullanıp
geliştirmeyi ve nasıl kullanılması gerektiğini herkes
bilmeli. İklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için bu
çok önemli bir konu'' dedi.
UNDP'nin iklim değişikliği üzerinde yoğun çalışmaları
olduğuna dikkati çeken NAJAM, bu yılın ''Orman Yılı''
olduğunu ve ''İnsanlar İçin Ormanlar'' sloganıyla
faaliyetlerine devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Açılış konuşmalarının ardından Odamız AR-GE Komisyon
Başkanı Eşref GİRGİN yapılan İşbirliği Protokolünün
amacını içeren özet bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sunumun ardından İşbirliği Protokolünün İmza Töreni
gerçekleştirilmiş olup, tören sonrasında karşılıklı plaketler
verilerek, Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü
ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid NAJAM'a Odamızın
rozeti Genel Başkan Muhammet SAÇMA tarafından
takılmıştır.
Ayrıca Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Sayın
Yaşar DOSTBİL, Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürü Sayın
Prof. Dr. Mustafa Kemal YALINKILIÇ, Türk Tarım OrmanSen Genel Başkanı Sayın Ahmet DEMİRCİ, OR-KOOP
Genel Başkanı Sayın Cafer YÜKSEL, TOBB Orman Ürünleri
Sektör Meclis Başkan Yrd. Sabri AVCI, FAO Temsilcisi Sayın
Dr. Ayşegül AKIN ve TEMA Temsilcisi Av. Süleyman ÇETİN
ile çok sayıda meslektaşımız ve davetli iştirak etmiştir.
10
11
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
ODAMIZDAN
" I. Kademe Mesleki Geliştirme
Eğitim Seminerleri "
Marmaris'te Tamamlandı
Yakın tarihte genel ağ sayfamız üzerinden gelen başvurulara göre gerçekleştirilmesi planlanan “I. Kademe Mesleki
Geliştirme Eğitim Seminerleri” planlandığı zamanda ve sorunsuz bir şekilde;
inanç, kendilerini sürekli yenileme
arzuları, çalışma konularındaki gayretleri, bilgi birikimi ve paylaşımının oldukça
ilerlediği ve mesleğimiz için ümit verici
bir gelişme olarak görülmüştür.
1- Kadastro Mülkiyet, İzin İrtifa, Maden Rehabilitasyon Projeleri,
Eğitim semineri süresince uzun zamandır görüşemeyen meslektaşlarımız karşılıklı sohbet ederek, hasret gidermiş ve çeşitli konularda
fikir alışverişinde bulunmuşlardır.
2- Orman Yolları,
3- Orman Koruma ve Yangınla Mücadele,
4 - Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü, Rehabilitasyon,
Mera Islahı, Fidan Üretimi Etüt-Proje ve Özel
Ağaçlandırma
5- Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı, Orman İçin
Dinlenme Yerleri, Çevre Düzenlemesi
konularında, 19 Şubat 2011-07 Mart 2011 tarihleri
arasında Marmaris'te gerçekleştirilmiştir.
Katılım sayısında doğal olarak geçmiş yıllara göre
azalmalar olsa da, katılımcı meslektaşlarımızın ilgisi,
orman mühendisliğinin özel sektörüne taşımış oldukları
12
Ayrıca her bir seminer konusu, alanlarında uzman
eğiticiler tarafından katılımcılara anlatılmış olup, eğitim
süresince zaman zaman hafızalara takılan sorular cevap
bulmuştur. Aynı zamanda Ormancılık Büro-Şirket sahibi
meslektaşlarımız tarafından yapılan işlerin ve projelerin
ilerlemesi konusunda karşılaşılan sorunlar uzman
eğiticilere aktarılmış olup olası çözüm yolları tartışılmıştır.
Her bir seminer programının tamamlanmasının ardından
gerçekleştirilen sınavda başarılı olan meslektaşlarımıza
katılımcı sertifikalarının dağıtılması ile seminerler sona
ermiştir.
13
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
Birleşmiş Milletler
Ormancılık Forumu Yapıldı
Ormancılık alanında en üst düzey yapı olan “Birleşmiş
Milletler Ormancılık Forumu 9. Oturumu” (UNFF 9)
24 Ocak-4 Şubat 2011 tarihleri arasında New York'taki BM
Genel Merkezinde yapıldı.
Ormancılık Forumu'nda yapılan toplantılar sonucunda
“Bakanlar Deklarasyonu” yayınlandı ve “İnsanlar,
Geçinme ve Yoksulluğun Yok Edilmesi için Ormanlar
Konusunda Kararlar” kabul edildi.
Ormancılık Forumu 2 Şubat 2011 tarihinde BM Genel
Merkezi Genel Kurul Salonunda “2011 Uluslararası
Orman Yılı”nın resmi açılışı yapıldı.
Ülkemiz New York'ta yapılan UNFF 9 toplantılarına Çevre
ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Mahir KÜÇÜK
başkanlığında bir heyetle katıldı. Heyette meslek
kuruluşlarını temsilen Odamız Genel Başkanı Muhammet
SAÇMA ve hukuk danışmanı Dr. Erkan İSPİRLİ, Çevre ve
Orman Bakanlığı birimlerinin temsilcileri ile
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İstanbul
Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi Orman
Fakültesi temsilcileri yer aldı.
Forum açılışında ülkemiz adına yapılan konuşmada, kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan ve 12 bin
üyesi bulunan TMMOB Orman Mühendisleri Odası
temsilcilerinin de ülkemiz heyeti içerisinde yer aldığı
belirtildi. Daha sonra BM Ormancılık Forumu oturumlarında yapılan konuşmalarda da Odamızın kuruluşu,
amaçları ve yürüttüğü faaliyetler konusunda katılımcılara
bilgiler sunuldu.
Düzenlenen fotoğraf sergisinde ayrıca, Odamızca
düzenlenen fotoğraf yarışmalarında derece alan
fotoğraflar da yer aldı.
Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu'nda
Düzenlenen Yan Etkinlikte Türkiye'de “Orman
Mühendisliği ve Orman Mühendisleri Odası”
Anlatıldı
Foruma katılan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı
(FAO), Uluslararası Ormancılık Araştırma Kuruluşları Birliği
(IUFRO), Avrupa'da Ormanların Korunması Bakanlar
Konferansı (Forest Europe) ve Uluslararası Doğa Koruma
Birliği (IUCN) gibi çok sayıda uluslararası kuruluşun
yetkilileri ve ülkelerin temsilcileri ile ikili görüşmeler
gerçekleştirildi. Ayrıca Foruma katılan tüm ülke temsilcileri ile uluslararası kuruluşların yetkililerine Odamızca
hazırlanan “Türkiye'de Orman Mühendisliği” konulu
İngilizce broşür ile kısa film (DVD) dağıtıldı.
Odamız temsilcilerinin de yer aldığı ülkemiz heyeti,
Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçimiz
Sayın Ertuğrul APAKAN ile New York Daimi temsilciliğimizdeki öğle yemeğinde bir araya geldi.
Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'nde, 3 Şubat 2011 Perşembe günü “Türkiye
Ormanları ve Ormancılığı” konulu sergi açıldı. Çevre ve
Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU'nun açılışını
yaptığı sergide düzenlenen etkinliğe ülkemiz heyeti ile
birlikte yüzden fazla ülkeden bakan,
büyükelçi, heyet başkanı ve temsilci
seviyesinde katılım sağlandı. Daimi
temsilci Büyükelçi Ertuğrul APAKAN'ın
takdimi ve açılış konuşması ile başlayan
etkinliğe UNFF Müdürü Jan Mac ALPINE,
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi İcra Direktörü ve
Birleşmiş Milletler Çevre Programı
Direktörü de konuşmacı olarak katıldı.
Konuşmacıların ardından söz alan Çevre
ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel
EROĞLU Türkiye'nin ormancılık konusuna verdiği önemi vurgulayarak Birleşmiş
Milletler tarafından ilan edilen “2011
Uluslararası Orman Yılı” kapsamında
yapılan çalışmaları dile getirdi.
14
Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu'nda 4 Şubat 2011
Cuma günü “Türkiye'de Ormancılık Faaliyetleri” konulu
bir yan etkinlik düzenlendi. BM Daimi Temsilcimiz
Büyükelçi Ertuğrul APAKAN ve Çevre ve Orman Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Dr. Mahir KÜÇÜK'ün açılış
konuşmaları ile başlayan yan etkinlikte sırasıyla, Orman
Genel Müdür Yardımcısı İsmail BELEN, AGM Daire
Başkanı Mahmut TEMİZ, ORKÖY Şube Müdürü Nurşen
GENCER, DKMP'den Erdoğan ERTÜRK, ARGE'den Şube
Müdürü Mehmet KOÇYİĞİT ve Odamızdan Dr. Erkan
İSPİRLİ birer sunum gerçekleştirdi. Etkinliğe Ormancılık
Forumu'na katılan çok sayıda ülke ve uluslararası
kuruluştan heyet başkanı ve temsilci seviyesinde katılım
sağlandı.
Yan etkinlikte Odamız adına Dr. Erkan İSPİRLİ tarafından
yapılan sunumda katılımcılara TMMOB Orman mühendisleri Odası ve ülke ormancılığındaki rolü konusunda bilgi
verildi. Sunumun ardından gösterimi gerçekleştirilen
“Türkiye'de Orman Mühendisliği” konulu kısa film
katılımcılar tarafından ilgi ile izlendi.
15
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
SMM Adayı Orman Mühendisi ile
Orman Endüstri Mühendisleri;
Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmalarına
Ankara'da Başladı
Kazanma ve Serbest Meslek Mensupluğu Sınav
Yönergesi” esasları uyarınca, bir yıl süreli, 2011 yılı birinci
dönem mesleki deneyim kazanma çalışmaları,
Ankara'da, TEMDEM merkezinde 01 Nisan 2011 günü
saat 10.00'da başladı.
Mesleki deneyim kazanma çalışmaları; yukarıda anılan
Yönetmelik uyarınca, mühendislerin mezuniyet
dönemlerine uygun olarak Nisan, Ağustos ve Aralık
aylarında olmak üzere yılda üç kez yapılmaktadır.
Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve
Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun'un
6'ncı maddesine dayanarak çıkarılan, 6/5/2009 tarihli ve
27220 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan “Orman
Mühendisleri Odası Mesleki Deneyim Kazanma ve
Meslek Mensupluğu Sınav Yönetmeliği” ile Oda yönetim
kurulunca yürürlüğe konulan “Temel Eğitim ve Mesleki
Deneyim Kazanma Merkezi (TEMDEM), Mesleki Deneyim
Bu yılın ilk mesleki deneyim kazanma çalışmasına, 69
orman mühendisi ile 4 orman endüstri mühendisi
katılmaya hak kazanmıştır. Ancak, 1 Nisan 2011 Cuma
günü yapılan toplantıya, 53 orman mühendisi ile 2 orman
endüstri mühendisi katılmıştır. Meşru mazeretleri
nedeniyle katılamayan adayların, mazeretlerini
belgelemek koşuluyla, en geç 10/4/2011 tarihine kadar
TEMDEM merkezine müracaat edebileceklerdir. Bu
tarihten sonra yapılacak müracaatlar daha sonraki
dönemlerde değerlendirilecektir.
meslektaşlarımıza bu çalışmalarında başarılar diler ve
sağlıklı günler temenni ederek; fakültelerden mezun olan
orman mühendisi, orman endüstri mühendisi ve ağaç
işleri endüstri mühendislerinin; 5531 sayılı Kanundan
gelen mesleki hak ve yetkilerini kullanarak ormancılık
mesleğini yapmayı düşünmeleri halinde, hiç zaman
kaybetmeden, Odaya kayıtlarını yaptırıp, bir yıl süreli
mesleki deneyim kazanma çalışmalarına başlamaları
gerektiğini önemle hatırlatırız.
Odamız genel merkezinde yapılan açılışa, Orman
Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet SAÇMA,
Oda II. Başkanı İ. Hakkı BARI, Genel Yazman Cemal
SUNAR, Genel Sayman Ergün ÇETİN üye Osman TURUNÇ
ile TEMDEM Kurulu Başkanı Eşref GİRGİN, kurul üyeleri
Av. Erkan İSPİRLİ ve İbrahim YILMAZ katılmışlardır.
Mesleki deneyim kazanma çalışması yapacak genç
arkadaşlarımız, her türlü mesleki konularda yardım almak
üzere Oda Genel Merkezimiz telefonlarından bize
ulaşabilirler.
Oda Genel Başkanı konuşmasında özetle; “bu dönemin
ara dönem olmasına rağmen önemli bir katılımın
olduğunu, mesleki deneyim kazanma çalışmalarının çok
iyi değerlendirilmesinin gerektiğini, uygulamaya yönelik
tezlerin bu dönemi verimli olarak geçirilmesine yönelik
olduğunu, kendisinin telefonlarının 24 saat açık
olduğunu, tüm meslektaşların hizmetinde olduğunu”
belirtmiştir.
TEMDEM Kurulu ve Oda AR-GE Komisyonu Başkanı
Emekli Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eşref
GİRGİN, meslek mensupluğu hukuku konusunda bir saat
süreli sunum ve uygulama tezlerine yönelik bilgilendirme
konuşmalarını yapmıştır. SMM adayı mühendislerin
soruları cevaplandırılarak toplantı sona ermiştir.
Daha sonra Odamız, misafirlerimize genel merkez
kafeteryasında bir öğle yemeği ikramında bulunmuş,
birlikte yenilen öğle yemeğinden sonra, genç
meslektaşlarımız memleketlerine ve çalışma yapacakları
yerlere uğurlanmıştır. Oda Yönetim Kurulu olarak, genç
16
17
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
ODAMIZDAN
Ocak-Şubat-Mart 2011
Doğu Karadeniz Şubesinde
Orman Haftası
OMO Doğu Karadeniz Şubesince Trabzon ve Giresun'da düzenlenen “Ormanlar ve
Hidroelektrik Santraller” konulu konferanslar, KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu tarafından gerçekleştirildi.
Şube Başkanlığınca bu yıl Trabzon ve Giresun'da
düzenlenen Konferans ve Yeşil Gece etkinlikleriyle
meslektaşlarımız bir araya geldi.
OMO Doğu Karadeniz Şubesi Başkanı Doç. Dr. Devlet
TOKSOY yeşil gece ve konferanslarda yaptığı konuşmalar
ile bir arada olmanın verdiği keyfin devamlılığını diledi.
Doğu Karadeniz Bölgesi insanını son zamanlarda
yakından ilgilendiren ve getirdikleriyle götürdüklerini
hala beyinlerimizde netleştiremediğimiz hidroelektrik
santrallerinin durumunu ortaya koyan bir dizi
konferanslar düzenlendi. Trabzon'da gerçekleştirilen ilk
konferansta meslekte 40 yılın üzerini yaşayan
meslektaşlarımız; Burhan HOŞVER, Halil SARAL,
Necati KAYA, Şemsi KALIN, Rasim DİKMEN,
Ali Kenan EYÜBOĞLU, Ülker ORMAN,
Mehmet Ziya ÖZDER, Halis YAVUZ, Dursun ÖZAY,
Cemal TOPKARA, Hasan Zeki KALAY, Galip DEMİR,
Mehmet AKSOY, Turhan VARDALOĞLU,
Zeki YAHYAOĞLU, Fikret ÖZBAYRAKTAR, Sait AKSU,
Muzaffer SAVAŞKAN, Mehmet MUHSİN ÇUHADAR,
Yusuf BİLGİN, Kamil MAZLUM, Hasret ATASOY,
Selçuk PULATKAN, Ali BULUT, Metin KARS,
Hikmet Erol KESKİNALEMDAR, Kamil YAZICI,
Gençali ÖZDEN, Lütfi ASLAN ve
Mahmut USTASÜLEYMAN Doğu Karadeniz Şubesi
Yönetim Kurulu tarafından onurlandırıldılar.
Giresun da gerçekleştirilen ikinci konferansta da
meslekte 40 yılını geçiren meslektaşlarımız;
Ahmet KAPTANOĞLU, Yılmaz OSMANOĞLU,
Ahmet EMECEN, Muzaffer ATALAROĞLU,
Enver DURSUN, İsmail SAĞLIK, Mesut ENGİN,
Osman NURİ KOSER, Ali TURGUT KUMAŞ,
Abdulkadir KARABİBER, Saffet HAMZAÇEBİ,
Mehmet ÖRENÇ, Salih CÖRÜT, Zekai ORUÇ,
Aydın TURHAN, Necati KELLECİ onurlandırıldılar.
18
Su, kıyı, orman, yayla, mera gibi bozulmamış doğal
kaynakların ölçüsüz yatırım baskısı altında oldukları
ortadadır. Yıllardır turizm, tarım, yerleşme, üniversite, yol
ve benzeri amaçlarla kullanım şekilleri değiştirilen doğal
alanlar, son yıllarda enerji amaçlı olarak büyük bir baskı ile
karşı karşıyadır.
Özellikle 2001'de yayımlanan 4628 sayılı Enerji Piyasası
Kanunu, elektrik enerjisi alanındaki devlet tekelini iletim
hatları dışında kaldırmakta, Ülkemizin enerji açığını
kapatmak üzere bütün su kaynakları, “verimliliklerinin
arttırılacağı” gibi tartışmalı gerekçelerle yurt sathında
çeşitli tahsislere konu edilmektedir.
Özellikle dere tipi hidroelektrik santraller (DT-HES) ve
barajlar, çoğu Doğu Karadeniz'de olmak üzere ülkenin
doğal sistemleri üzerinde büyük tahribatlar yapmaktadır.
Aslında tüm yaşam destek sistemlerini tehdit eder
boyutlardaki bu etkiler doğaldır ki bozulmamış
ekosistemlere temellendirilmiş turizmin bugününü ve
geleceğini de yok etmektedir. Mevcut uygulamalar;
sadece ekolojik değil sosyal ve ekonomik anlamda da geri
dönülemez zararlar verecek düzeydedir. Kaldı ki HES
projelerinde yerel halk ve ekolojik öğelerin neredeyse göz
ardı edilmesi ya da toplumun su ihtiyacının, enerji yatırım
taleplerinin yanında adının bile anılmaması, toplumda
büyük bir infial yaratan en belirleyici sorundur.
Planlanan Nehir Tipi (NT) NT-HES sayısının Artvin ve Rize
illerinde 250, Doğu Karadeniz'de 700 kadar, tüm ülke
sathında ise 2000 civarında olduğu dile getirilmektedir.
Henüz geçen yıl, toplam sayının 1600 civarında olduğu ve
sayının her geçen gün arttığı düşünüldüğünde, mevcut
tahribatın çok büyük ölçülere ulaşabileceği gerçeği ortaya
çıkmaktadır.
Şimdiye kadar bitmiş olan ya da devam eden yaklaşık 200
Dere Tipi (DT) DT-HES inşaatının oluşturduğu çevresel
problemler, konunun mutlaka ekolojik, sosyal ve yasal
çerçevesinin iyi çizilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Örneğin; HES inşaatları, var olan sistemi bozduğu için
yerel üretimi sağlayacak her türlü tarım ve hayvancılık
yapılabilir ya da potansiyel olmaktan çıkmaktadır.
Öte yandan derelerin mevcut hidrolojik düzeni ortadan
kalktığı için dere kenarı (aluvial-riperian) bitki örtüsü
tahrip olmakta, zaten su azlığı nedeniyle yok olmak üzere
olan sucul sistem ve estetik bütünlük daha da olumsuz
etkilenmektedir.
Bunların ötesinde ÇED Yönetmeliği, 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile Uygulama Yönetmeliği, orman
arazilerinin tahsisine ait farklı hükümlerin ait olduğu yasa
(6831) ve Yönetmelikler; 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanun gibi bir dizi düzenlemenin içerdiği kimi
hükümlerin, doğal ekosistemlerin korunmasını
zorlaştıracak hatta olanaksız kılacak hükümler içermesi de
dikkatle değerlendirilmesi gereken bir başka konudur.
Ekolojik anlamda aralarında çok sıkı ilişkiler olan ormanlar
ile suların hukuki statüleri bakımından da benzerlikleri
bulunmaktadır. Her iki varlık da yenilenebilir doğal kaynak
olup Devletin denetim ve gözetimi altındadır. Bu nedenle
her ikisi de kamu malı olup kamu mallarının “sahipsiz
mallar” grubunda yer alırlar ve kaynaklar ile özel
ormanlar hariç olmak üzere doğal yapıları gereği özel
mülkiyete konu teşkil edilemezler.
Her iki doğal kaynak (su-orman) da Roma Hukukunda
olduğu gibi kamu malı kabul edilerek alışveriş dışı
tutulmuşlardır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu da
kaynaklar üzerinde tam bir mülkiyet hakkına izin
vermediği söylenebilir.
DT-HES'LERİN ETKİLERİ
Hidroelektrik santrallerin yapım ve işletme süreçlerinde
ekosistemde çeşitli olumsuz etkileri görülmektedir. Bu
etkileri kaynağı bakımından 2'ye ayırmak olanaklıdır.
Bunlar; A)Yol, tünel, kanal, regülatör, yükleme havuzu,
cebri boru ve santral gibi inşaat faaliyetlerinin doğurduğu
etkiler B) İnşaat sonrası oluşacak çevresel problemler
A) İnşaat Aşamasındaki Çevresel Etkiler
Bitki örtüsü (flora) üzerindeki etkileri
Hayvan Toplulukları (Fauna) Üzerindeki Etkiler
Su ve sucul sistem üzerindeki etkisi
B) İnşaat Sonrası Oluşacak Çevresel Problemler
Telafi Suyu (Can suyu) Sorunu
Enerji Nakil Hatlarının Yaratacağı Sorunlar
Sosyal ve Ekonomik Sorunlar
Foto 1. Murgul Kabaca Vadisinde yapılmakta olan bir HES için yapılan
yol inşaatının oluşturduğu tahribat
19
ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
TARTIŞMA, SONUÇ ve ÖNERİLER
Foto 2. Artvin'de enerji nakil hatlarının geçirilmesi için traşlanan orman
Foto 3. Tüm yasal müeyyidelerine rağmen hafriyatlar yamaç aşağı ve
dere içlerine dökülmekte, tüm ormanlar yok edilmektedir.
NT-HES İNŞAATLARININ DOĞA KORUMA
YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
DT-HES'lerin en önemli etkisi ekosistemleri parçalaması
ve habitat kaybına neden olmasıdır. İnsan etkinlikleri ile
yabanıl canlıların yaşama ortamlarının işgal edilmesi,
değiştirilmesi, bölünmesi, daha küçük parçalara ayrılması
ve daraltılması olan “fragmentasyon”, son çeyrek yüzyıl
içinde, Dünyada ve Türkiye'de, özellikle de karasal
ekosistemlerde hızla ilerlemektedir. Buna paralel olarak
önce irili ufaklı habitat adacıkları oluşmakta; ilgili habitatta
bulunan tür çeşitliliği azalmakta; her bir türün birey
sayıları ve bolluk dereceleri düşmekte; soy-içi (akrabalar
arası) eşleşme oranı artarak soy-içi çöküş hızlanmaktadır.
Belirli ekolojik bütünlüğü olan bir alanda ne kadar çok
çeşitli habitat bulunursa, orada bulunan canlı türü sayısı
da o oranda çeşitlilik göstermektedir. Habitat çeşitliliği
biyolojik çeşitliliğin temel öğelerinden biridir.
DT-HES'lerle adeta yerle bir edilen tatlı su ekosistemleri,
yeryüzündeki toplam su varlığının % 1'inden azını
kaplamasına karşın, dünyadaki tüm canlı türlerinin %
40'ını barındırmaktadır . Ancak dünyada tatlı su
biyoçeşitliliği, 1970'lerin ortasından bu yana yarı yarıya
azalmıştır. Oysa biyolojik çeşitlilik bir ülkenin
kalkınmasında kullanabileceği en sürdürülebilir ve en
değerli doğal sermayedir. Hele su biyoçeşitliliği yönünden
çok zengin olmayan ülkemizde sucul türleri korumak
büyük önem taşımaktadır.
Bu durumda su kıtlığının kapıda olduğu bir ülkede
ormanlık su havzalarını korumak stratejik bir önem
kazanarak ülke geleceğini korumakla eş anlamlı hale
gelmektedir.
20
Dünya genelinde su kaynaklarının büyük bölümü kamu
mülkiyetinde bulunmaktadır. Asya ülkelerinde % 99'u,
Afrika'da % 97'si, Orta ve Doğu Avrupa ile Güney
Amerika'da % 96'sı, Kuzey Amerika'da % 95'i, Batı Avrupa
ülkelerinde % 80'i kamu kurumları tarafından
yönetilmektedir. Ancak XX. Yüzyılın ikinci yarısında gelişen
ve suyu metalaştıran yaklaşım sonucunda, dünya
nüfusunun kullandığı suyun yönetiminde çok uluslu özel
şirketlerin etkinliği artmaktadır.
Bu görüşlerin yanı sıra ülkemiz gelecek su politikalarımızın
şekillenmesinde şu görüşleri de dikkatle değerlendirmesi
zaruridir (Anonim,2001) .
Küreselleşme olgusu içerisinde, çok uluslu tekellerin güç
kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerindeki
egemenlik kurma istekleri, konuyu daha da karmaşık hale
getirmektedir.
Ormanı ve toprağı tahrip ederek su korumaya önlem
alma olasılığı yoktur.
Ormancılık ile karşılıklı etkileşim içindeki diğer
sektörlerdeki politika ve stratejilerin dikkate alınması
önem kazanmaktadır. Ulusal su kaynakları mutlaka
korunmalıdır. Su yönetiminde, siyasi taleplere karşı
teknik irade korunmalıdır.
Ülkemizde yer alan 26 havzanın her birinin havza yönetim
planları oluşturulmalıdır. Su tahsisi yapılırken içme suyu
öncelikli olmak üzere doğal yaşam ve çevre su ihtiyaçları
göz önüne alınmalıdır.
Çıkış felsefeleri farklı olan enerji yapıları ile doğa koruma,
aynı çatı altında olmamalıdır. Bir bakanlık hem doğa
korumayı hem de doğadaki büyük yatırımları kontrol
ediyorsa, en üst yöneticinin ekolü, bakanlığın genel
davranışını ve uygulamaların yönünün tayininde
belirleyici olmaktadır.
Suyun insan hakkı olduğu kadar ekosistemin de hakkı
olduğu kabul edilmelidir.
Ekolojik olarak bir bütünlük arzeden, özellikle içme suyu
kalitesi olarak üst düzeyde olan, biyolojik çeşitlilik varlığı
yönünden diğer havzalardan belirgin bir üstünlük
gösteren, görsel kalite olarak etkileyici ve turizm varış
noktası olarak talep edilen görece bozulmamış havzalar,
sadece HES amaçlı değil ekosistemi dönüştürecek
büyüklükteki her türlü yatırımdan uzak tutulmalıdır.
HES'ler ancak ekolojik olarak degrade olmuş, su
kaynakları kalitesi olarak görece daha az canlı barındıran
veya barındırma potansiyelinde olan, çevresel olarak
daha az etkilenecek olan bölümlerde inşa edilmelidir.
Ancak habitat kalitesi ilgili bilim kuruluşlarından katılım
sağlanmalıdır.
Hızla alternatif temiz enerji kaynakları devreye
sokulmalıdır. HES'lerin ürettiği enerjinin temiz olması,
bulunduğu yöreleri mahvetmesine gerekçe kabul
edilmemelidir.
Olumlu ÇED raporları alan ve HES'leri yapım aşamasında
olan ya da hizmete giren işletmelerin, inanılması zor
tahripler yapması, ÇED raporlarını ya da ÇED sürecinin
sağlıklı olmadığını göstermektedir.
DT-HES projelerinin uygulanmasında yaşanan bir büyük
sorun ise ilgili yerel kuruluşların bu sürece gerektiği
oranda dahil edilmemesidir.
ODAMIZDAN
TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclisi
Dönem Toplantısında, Odamızca Sunum Yapıldı
Odamız 2011 yılını, Orman Endüstri Mühendisliği
ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği yılı ilan
etmiştir. Bu meslektaşlarımızın mesleki deneyim
kazanma çalışmaları yapmak başta olmak üzere,
istihdam ve diğer mesleki sorunlarına çözüm
getirecek girişimlerin yapılması ve projeler üretilmesi çalışmaları planlanmaktadır.
Bu mühendislik disiplinlerinin çalıştıkları ve
çalışacakları en büyük sektör, ağaç ve orman
endüstrisi konularında iştigal eden özel sektördür.
O nedenle, özel sektör örgütleri ile gerekli temas
sağlanarak, mühendislik mesleki hak ve yetkilerinin, birinci elden yetkili kişilere anlatmak çok
büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda Genel
Başkanı Muhammet SAÇMA ile AR-GE Komisyonu
Başkanı Eşref GİRGİN, TOBB Türkiye Orman
Ürünleri Meclis Toplantısında, 5531 sayılı Meslek
Yetki Kanunu bağlamında Orman Endüstri ve Ağaç
İşleri Endüstri Mühendisliği hizmetlerine yönelik
bir sunum gerçekleştirmişlerdir.
Toplantıya, orman ürünleri sektöründeki işverenlerin kurdukları kereste imalatı, lif-yonga, yonga
levha, kontrplak, palet üretimi ve ticareti ile iştigal
eden örgüt temsilcileri ile Orman Genel Müdürlüğü İşletme Pazarlama Dairesi Başkanı Sayın
Erdem KAPLAN ve Şube Müdürleri ile Dış Ticaret
Müsteşarlığı temsilcisi de katılmıştır.
Odamızın yaptığı sunumda, Odaya kayıtlı ve
ruhsatlı orman endüstri mühendisleri ile ağaç İşleri
endüstri mühendislerinin sektörde istihdamlarının
hukuken zorunlu olduğu, Oda kaydı bulunmayan
ve ruhsatsız mühendislerin çalıştırılmasının hukuka
uygun olmadığı yönünde yaptığımız uyarılar, TOBB
Türkiye Orman Ürünleri Sektör Meclisi üyelerinin
dikkatini çekmiştir.
Bu toplantı sonrasında, TOBB Türkiye Sektör
Meclisleri Müdürü Sayın Ahmet ALTINTUĞLU ile
yapılan görüşme sonunda, benzer sunumların,
mesleğimiz ile ilgileri bulunan Türkiye Mobilya
Ürünleri Meclisi, Türkiye Ambalaj Meclisi ve
Türkiye Kağıt ve Kağıt Ürünleri Sanayi Meclislerinin
toplantılarında da yapılması yönünde mutabakat
sağlanmıştır.
Bizlere bu değerli katkılarından dolayı, Meclis
Başkan Yardımcısı meslektaşımız ve üyemiz Sabri
AVCI'ya teşekkür ederiz.
Odamız, orman ve ağaç endüstrisi ile iştigal eden
özel sektörü bilgilendirmeye devam edecektir.
Benzer çalışmalarla, meslektaşlarımızın istihdamına yönelik olumlu girişimlerimiz sürdürülecektir.
Odamızın Hukuk Mücadelesinde, Ormanlarımız
Lehine Önemli Bir Yargı Kararı Daha Alındı
Odamız, “Orman Kanununun 16'ncı Maddesinin,
Uygulama Yönetmeliği”nde yer alan “işleme
tesisleri kapsamında hazır beton ve asfalt üretimi
yapılan tesisleri” ibaresinin, açıkça hukuka aykırı
olup yürütmenin durdurulması ve iptali için,
26/11/2010 tarihinde Danıştay 8. Dairesi'nde dava
açmıştır.
3213 sayılı Maden Kanunu'nun 5995 sayılı Kanun
ile değişik 9. maddesinin birinci fıkrasındaki “…
Ancak hazır beton, asfalt ve yapı elemanları üretim
tesisleri, imalat sanayi sektörü dışında madencilik
faaliyeti kapsamında değerlendirilmez” hüküm ile
de bu tesislerin madencilik faaliyetleri kapsamında
olmadığı açıkça belirtilmiştir.
Dolayısıyla, dava konusu Yönetmeliğin iptali
istenen “Tesis” tanımı içerisinde yer alan “… hazır
beton ve asfalt üretimi yapılan tesisleri, …” ibaresi
6831 sayılı Orman Kanununun 16'ncı ve 17'nci
maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir.
Bu durumda dava konusu düzenlemenin dayanağı
Yasada yer almayan “İŞLEME TESİSLERİ KAPSAMINDA HAZIR BETON VE ASFALT ÜRETİMİ YAPILAN
TESİSLERİ” ibaresine, Orman Kanununun 16'ncı
Maddesinin Uygulama Yönetmeliği'nin 4. Maddesinde yer verilmesinde üst hukuk normuna uyarlık
bulunmamaktadır. ……. Orman Kanununun 16'ncı
Maddesinin Uygulama Yönetmeliği”nin …… 4.
maddesinin birinci fıkrasının (ff) bendinde “Tesis”
tanımı içerisinde yer alan “işleme tesisleri
kapsamında hazır beton ve asfalt üretimi yapılan
tesisleri” ibaresi yönünden …….. YÜRÜTMENİN
DURDURULMASI İSTEMİNİN KABULÜNE
22/2/2011 gününde oy birliği ile karar verildi.”
Denilmektedir.
Bu kararın ormancılığımıza ve meslektaşlarımıza
hayırlar, ormanlarımıza ise mutluluklar getirmesini
dileriz.
21
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
UZMAN SAHASI
Ocak-Şubat-Mart 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Uzman Sahası
Orman Yol Güzergâhlarındaki Zemin Klâslarının
Jeofizik Yöntemlerle Belirlenmesi
Prof. Dr. H. Hulusi ACAR* Yrd. Doç. Dr. Nart COŞKUN** Yrd. Doç. Dr. Sadık ÇAĞLAR*** Öğr. Gör. Ersin DURSUN****
ÖZET
Bu çalışmada, orman yol güzergâhlarındaki zemin yapısı
jeofizik yöntemlerle araştırılmıştır. Buna göre zemin
açısından en uygun ve yapım maliyeti en düşük olan yol
güzergahının belirlenmesi ile gelecekte yapılacak orman
yol inşaatlarının planlama, ihale ve yapım aşamalarının
teknik, ekonomik, ekolojik ve zamansal açılardan doğru
sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Trabzon OBM, Düzköy Orman İşletme Şefliği sınırları
içerisinde, toplam uzunluğu 5200 metre olan orman yolu
çalışma alanı olarak seçilmiştir. Orman yol güzergahına
paralel şekilde elektrik özdirenç yöntemi, sismik yöntem
ve yer radarı yöntemleri ile de ölçümler alınmış ve zemine
ait parametreler belirlenmiştir.
Yapılan incelemelerde özdirenç değerlerinin yüksek çıktığı
noktalarda kaya, sert kaya ve çok sert kayaların
bulunduğu, özdirenç değerlerinin düşük çıktığı noktalarda
1.GİRİŞ
Orman yolları, ormancılık faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için yararlanılan en önemli alt yapı tesislerindendir.
Çok yönlü işlevleri bulunan orman yollarının yapımı titiz
mühendislik çalışmalarını ve bazı uygulama prensiplerini
gerektirir. Yol geçkisinin daha az üst yapıyı gerektirecek,
taşıma gücü yüksek ve sağlam zeminli güzergahlardan
geçirilmesi gerekir.
Orman yollarında güzergâh seçiminde, yeraltı suyu veya
yüzeysel su etkisinde kalan yollarda bozulma daha hızlı
olacağı için drenaj imkânı en iyi olan yerler ile yapım ve
bakım yönünden maliyeti en düşük olan güzergahlar
tercih edilir. Heyelan tehlikesi olan yamaçlardan ve taşıma
yeteneği düşük olan taban suyu seviyesi yüksek, bataklık
gibi araziden orman yolu geçirilmemeye çalışılır. Orman
yollarının görevlerini tam anlamıyla üstlenebilmesi için,
inşa edileceği arazinin zemin özelliklerinin iyi kavranması
ve yol yapımından önce dikkate alınması gerekmektedir
(Bayoğlu, 1997; Erdaş,1997).
Yol güzergâhlarının planlar ve projeler ile araziye
aplikasyonunda, zemin altındaki sert ve çok sert kayalık
alanlarla, heyelanlı ya da su kaynaklarının olabileceği
ise ayrışmış kayaçların ve yamaç molozlarının bulunduğu
gözlenmiştir. Sismik kırılma yöntemi ile yaklaşık 16 metre
derinlik incelenmiş ve tabakalı bir yapı tespit edilmiştir.
Yer radarı ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde alana
ait iki boyutlu yer altı kesiti elde edilmiştir. Yer radarı
yöntemi ile belirgin bir tabaka sınırlaması yapılamamıştır.
Sonuç olarak, uygulanan jeofizik yöntemler karşılaştırıldığında sismik yöntemin dağlık ve ormanlık alanlarda
uygulanabilirlik ve sonuçların doğruluğu açısından en
başarılı yöntem olduğu belirlenmiştir. Buna göre, sismik
yöntem ile orman yol güzergâhlarında zemin yapısının
belirlenmesi üzerine detaylı çalışmaların yapılması
gerekir.
Anahtar Kelimeler: Orman yol inşaatı, Zemin etüdü,
Elektrik özdirenç yöntemi, Sismik yöntem, Yer radarı
yöntemi, Dağlık arazi
hareketli, gevşek tabakalı zeminleri tespit etmek
mümkün olabilmektedir. Zemin etütlerine ilişkin hassas
bilgileri alabilmenin farklı yolları bulunmasına rağmen
jeolojik yöntemleri destekleyecek jeofizik yöntemlerin
duyarlı ve doğru sonuçlar verdiği bilinmektedir (Acar vd.,
2003).
Günümüzde zemin etüdünde etkili bir şekilde kullanılan
ve orman yolları yapımında da kullanılabilecek jeofizik
yöntemler temel olarak üç şekildedir. Bunlar;
l
Elektrik özdirenç yöntemi (URL-1, 2008),
l
Sismik yöntem (URL-2, 2008) ve
l
Yer radarı yöntemidir (Kadıoğlu, 2004).
Ülkemizde orman yollarında jeofizik yöntemlerle zemin
etüdüne ilişkin uygulamaya yönelik bir araştırma yoktur.
Ancak jeofizik yöntemlerin orman yollarında
uygulanabilirliğine ilişkin son yıllarda yapılmış bazı
çalışmalar mevcuttur (Acar vd. 2005, Dumanoğlu, 1994).
Bu çalışmanın konusu; orman yolu inşaatında zemin
yapısının jeofizik yöntemlerle tespiti üzerine bir araştırma
olarak belirlenmiştir. Böylelikle ortaya çıkan sonuçlar yıllık
yaklaşık 1000 km orman yolu inşaatı için bir rehber
*KTÜ Orman Fakültesi **KTÜ Mühendislik Fakültesi ***AÇÜ Orman Fakültesi ****GOPÜ Almus MYO
22
niteliği taşıyacaktır. Ayrıca orman yolu projelendirilmesinde daha isabetli keşif özetleri yapılabilecek ve
güzergahların riskli alanlardan geçirilmesi de önlenebilecektir.
2. YAPILAN ÇALIŞMALAR
Çalışma alanı, Trabzon ili, Akçaabat ilçesi, Işıklar Beldesi
sınırları içerisinde yer almaktadır. Düzköy Orman İşletme
Şefliği sınırları içerisindeki, 81 kod nolu orman yolu
güzergahının 10 m üzerinden yola paralel şekilde 100 m
boyunca elektrik özdirenç, sismik ve yer radarı yöntemleri
ile zemin etütleri yapılarak elde edilen sonuçlar
karşılaştırılmıştır.
Ölçümlerde ilk olarak ABEM Terrameter SAS 1000 model
elektrik özdirenç aleti, daha sonra Geometrics Smart Seis
sismik aleti, son olarak da Mala Geoscience Ramac GPR
yer radarı aleti kullanılmıştır. Çalışma 2008 yılı Mayıs ve
Aralık ayları arasındaki 8 aylık periyot içerisinde
gerçekleştirilmiştir.
Jeofizik yöntemler ile yol güzergâhı boyunca zemin
etütleri yapılarak zeminin morfolojik yapısı belirlenmiştir.
Elde edilen bulgular gerçek durumla kıyaslanarak hangi
yöntemin daha doğru ve avantajlı sonuçlar verdiği ortaya
konulmuştur. Böylece pratikte elde edilecek yararlar öne
çıkarılmıştır.
a) Elektrik özdirenç yöntemi
Orman yol güzergâhının 10 m üzerinden ve yol
güzergâhına paralel şekilde elektrik özdirenç aleti ile 100
m boyunca zemine ait özdirenç değerleri ortaya
konulmuştur. Ölçüm sırasında, Wenner dizilimi kullanılarak elektrotlar arası mesafe 5'er metre olarak alınmıştır.
Çalışma alanında yol güzergâhına paralel şekilde
kaydırma yöntemi uygulanarak ölçümler yapılmış ve
görünür özdirenç değerleri belirlenmiştir (Şekil 1).
Yol güzergâhı boyunca çakılan elektrotlar ile yere akım
uygulanarak diğer noktalardaki elektrotlar arasındaki
gerilim farkları ölçülmüştür. Ölçülen gerilim farkları
yorumlanması için özdirence dönüştürülmüştür. Bu
yöntem ile amaçlanan yeraltındaki farklı jeolojik birimleri,
farklı özdirençlere sahip olmalarından yararlanarak
belirlemektir.
b) Sismik kırılma yöntemi
Araştırma alanında bir adet sismik kırılma etüdü yapılarak
zemine ait statik ve dinamik parametreler elde edilmiştir.
Bu amaçla arazide yol eksenine 10 m mesafede kazı şevi
tarafında yola paralel şekilde jeofizik sismik kırılma
yöntemi uygulanarak sismik ölçümler alınmıştır.
Ölçümlerde 39 metre açılım yapılarak ortalama 16 metre
derinlik incelenmiştir.
Foto 2. Yol güzergâhı boyunca 10 m yukarıdan yapılan yer radarı ölçümü
c) Yer radarı yöntemi
Çalışma alanında yol güzergahında bir profil boyunca
sabit açıklık tekniği kullanılarak yer radarı ile ölçümler
alınmıştır (Şekil 2). Yer radarında kaynak olarak yüksek
frekanslı elektromanyetik dalgalar kullanılmıştır. Kullanılan frekans değeri arttıkça araştırma derinliği azalmaktadır. Araştırma derinliği frekansa ve ortamın
iletkenliğine bağlıdır. Bu çalışmada 100 MHz antenler
kullanılarak yaklaşık 4-5 m derinliğe nüfuz edilmiştir.
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
3.1. Elektrik Özdirenç Yöntemine Ait Bulgular ve
Tartışma
Orman yol güzergâhının 10 m üzerinden yol güzergahına
paralel şekilde 100 m boyunca, elektrotlar arası mesafe
beşer metre aralıklarla alınarak Wenner dizilimi ile yapılan
ölçümlerde elde edilen görünür özdirenç değerleri Şekil
3'te gösterildiği gibi bulunmuştur.
Güzergah boyunca farklı açılım aralıkları ile alınan verilerin
yorumlanması sonucu yeraltı yapısının detaylı gerçek
özdirenç değerleri elde edilebilir.
Foto 1. Yol güzergâhının 10 m üzerinden yapılan elektrik özdirenç ölçümü
23
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
Şekil 3. Orman yol güzergahına paralel şekilde yapılan ölçümlerde
elde edilen görünür özdirenç değerleri (Acar vd., 2009).
3.2. Sismik Yönteme Ait Bulgular ve Tartışma
Araştırma alanında yapılan sismik kırılma yöntemi ile
yaklaşık 16 metre derinlik incelenmiş ve tabakalı bir yapı
tespit edilmiştir. Arazinin 1. tabaka kalınlığı 3-8 metre
arasında ve çok ayrışmış kayaçtan oluşmuş, 2. tabaka
kalınlığı ise ortalama 1 metre ve ayrışmış kayaçtan
oluşmuş, 3. tabaka ise sağlam kaya kütlesinden
oluşmuştur. Arazide sismik yöntem ile P dalgası hızları
hesaplanarak zeminin her tabaka için sökülebilirlikleri
belirlenmiştir. Sökülebilirlik 1. tabakada kolay, 2. tabakada
orta, 3. tabakada ise son derece zor olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca elastisite modülü değerleri, sıkılık durumları ve
sıkışma özellikleri de belirlenmiştir (Tablo 1).
Sismik yöntem ile elde edilen araştırma alanına ait sismik
S dalgası (kayma dalgası) hızlarına göre tabakaların zemin
grupları belirlenmiştir. Sismik yöntem ile elde edilen
kayma dalgası hızlarına göre 1. tabakanın (C) çok katı kum
ve çakıldan oluştuğu, 2. tabakanın (B) tüf ve anglomera
gibi gevşek volkanik kayaçlar ile süreksizlik düzlemleri
bulunan ayrışmış çimentolu tortul kayaçlardan oluştuğu,
3. tabakanın (A) ise masif volkanik kayaçlar, ayrışmış
sağlam metamorfik kayaçlar ile sert ve çimentolu tortul
kayaçlardan oluştuğu belirlenmiştir.
Parametreler
Sismik P dalgası hızı P dalga hızı
Sökülebilirlik
S dalga hızı
Sismik S dalgası
Zemin grubu
Elastisite
Elastisite modülü
modülü
Dayanım
Bulk modülü
Bulk modülü
Sıkışma
Poisson oranı
Poisson oranı
Sıkılık
Emniyetli
Zemin taşıma gücü taşıma gücü
Birimi
m/sn
m/sn
kg/cm2
kg/cm2
2
kg/cm
1.Tabaka
774
Kolay
479
C
2.Tabaka
1055
Orta
724
B
3.Tabaka
2845
Son derece zor
1066
A
7693
19539
Sağlam
7317
Az
0,05
Sağlam kaya
72980
Çok sağlam
148948
Yüksek
0,41
Çok gevşek
Orta
5783
Az
0,27
Sıkı-katı
3,89
8,78
9,04
Tablo 1. Sismik yöntem ile araştırma alanından elde edilen dinamik ve
statik parametreler (Acar vd., 2009).
3.3. Yer Radarı Yöntemine Ait Bulgular ve Tartışma
Yer radarı aleti ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde
elde edilen veriler Ramac Groundvision ve Reflex
programları kullanılarak çalışma alanına ait iki boyutlu
yeraltı kesiti elde edilmiştir.
24
SAYI: 1-2-3
UZMAN SAHASI
Ocak-Şubat-Mart 2011
Aşağıda belirtilen ölçüm parametrelerine göre en fazla 6
m derinliğe inilebilmiş ve 0,5 m düşey çözünürlüğe sahip
olunmuştur (Şekil 4). Bunun nedeni uygulama alanının
yer radarı yöntemine tam olarak uygun olmamasıdır.
Sonuç olarak tam anlamıyla belirgin bir tabaka sınırlaması
yapılamamaktadır. Yer radarı, ayrışmış ve su ihtiva eden
ortamlarda etkinlik gösterememektedir.
Şekil 4'teki iki boyutlu yer altı kesitinde oluşan farklılıkların
nedenleri; 1- sabit bir yapının etkisi; uygulama alanında
ölçüm başlangıcı noktasında bulunan ağaçların etkisi, 2boşluk etkisi; daha önce sismik çalışma için açılmış olan S
çukuru etkisi, 3- ölçüm hatası; profil sonundaki metalik
eşyalardan kaynaklanan hatalardır.
alanlarda uygulanması elektrik özdirenç yöntemine göre
daha kolay ancak sismik yönteme göre ise daha zordur.
Yer radarı yöntemi ile en fazla 6 m derinliğe kadar nüfuz
edilebilmiştir. Bu derinliğin daha aşağısından bilgi
alınamamıştır. Yer radarı yöntemi ile belirli bir tabaka sınırı
belirlenememiştir. Yer radarı yöntemi ekonomiklik açıdan
en ekonomik olan yöntemdir. Fakat ormanlık alanlarda
ağaç köklerinden etkilendiği için doğru sonuçlar elde
edilememiştir.
Sonuç olarak yöntemler karşılaştırıldığında, orman yolu
güzergahlarında uygulanabilirlik ve zemine ilişkin
sonuçların doğruluğu açısından sismik yöntem ilk
sıradadır. Yer radarı ise en pratik yöntemdir.
4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Şekil 4. Yer radarı yöntemi ile elde edilen çalışma alanına ait
iki boyutlu yeraltı kesiti (Acar vd., 2009).
3.4. Kullanılan Jeofizik Yöntem Sonuçlarının
Karşılaştırılması
Dağlık ve ağaçlarla kaplı bir araziye sahip çalışma
alanında, üç farklı jeofizik yöntemin uygulanması
sırasında çeşitli kolaylıklar ve zorluklarla karşılaşılmıştır.
Elektrik özdirenç yönteminde ölçümlerin seri bir şekilde
yapılabilmesi için en az beş kişi gerekli olup bu durum
maliyetleri önemli ölçüde arttırmaktadır.
Elektrik özdirenç yöntemiyle elde edilen özdirenç
değerleri yol güzergâhındaki mevcut kazı şevi ile
karşılaştırılmıştır. Yapılan gözlemlerde özdirenç değerleri
ile arazide gözlem sonucu belirlenen yapının örtüştüğü
görülmüştür. Fakat bu tek başına yeterli olmamaktadır.
Sismik yöntem uygulama açısından elektrik özdirenç
yöntemine göre daha kolay olup fazla iş gücü
gerektirmemektedir. Arazi ölçümleri için iki veya üç işçi
yeterlidir. Bu yönüyle de elektrik özdirenç yöntemine göre
oldukça pratik ve ekonomiktir.
Sismik yöntem ile yapılan ölçümlerde zemine ait pek çok
parametre hakkında doğru sonuçlar elde edilmiştir.
Yapılan ölçümler ile orman yolları yapımında oldukça
önemli olan ve yol yapım maliyetlerinin önceden
belirlenmesinde önemli katkılarda bulunacak olan
zemine ait sökülebilirlik, zemin grubu, dayanım, emniyetli
taşıma gücü gibi pek çok parametre hakkında doğru
sonuçlar elde edilmiştir. Bu nedenle üç yöntem arasından
en doğru sonucu veren yöntemin sismik yöntem olduğu
belirlenmiştir.
Yer radarı yönteminin dağlık arazide, özellikle ormanlık
Ülkemizde orman yolları planlaması ve inşaat işlerinin
yürütülmesi, Orman Genel Müdürlüğünün 292 sayılı
tebliğinde belirtilen esaslara göre gerçekleştirilmektedir.
Bu tebliğde orman yolu yapımı aşamasında yolların zemin
etüdü kişisel tecrübeye dayalı arazi keşfi neticesinde
yapılmaktadır. Oysa orman yolları teknik, ekonomik ve
ekolojik kriterlerin dikkate alındığı yollar olduğundan
planlama ve yapım aşamasında; güzergah seçimi, zemin
yapısı, taşıma yeteneği, yapılacak kazı miktarı, su ve
heyelan durumları gibi bir çok kısıtlayıcı faktörün bir arada
düşünülmesi gerekmektedir.
Bu çalışmada; Elektrik özdirenç yöntemi ile 81 kod nolu
orman yol güzergahının 10 m üzerinden yol güzergahına
paralel doğrultuda 100 m'lik kısımda zemin etüdü
yapılarak görünür özdirenç değerleri hesaplanmıştır.
Çalışma alanından elde edilen özdirenç değerleri ile
arazideki mevcut durum karşılaştırılmıştır. Özdirenç
değerlerinin yüksek çıktığı yerlerde sağlam kayaçların
olduğu, özdirenç değerlerinin düşük olduğu kısımlarda ise
sert toprak ve yamaç molozlarının olduğu belirlenmiştir.
Araştırma alanında yapılan sismik kırılma yöntemi ile
yaklaşık 16 metre derinlik incelenmiş ve zeminin tabakalı
bir yapıda olduğu tespit edilmiştir. Zemindeki 1. tabaka
kalınlığı 3-8 metre arasında ve çok ayrışmış kayaçtan
oluştuğu, 2. tabaka kalınlığı ise ortalama 1 metre ve
ayrışmış kayaçtan oluştuğu, 3. tabakanın ise sağlam
kayaçtan oluştuğu belirlenmiştir.
Yer radarı ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde alana
ait iki boyutlu yeraltı kesiti elde edilmiştir. Yer radarı
yöntemi ile yapılan ölçümlerde belirgin bir tabaka
sınırlaması yapılamamıştır.
Sonuç olarak; kullanılan jeofizik yöntemler karşılaştırıldığında, sismik yöntem dağlık ve ormanlık alanlarda
uygulanabilirliği ve sonuçların doğruluğu açısından en
başarılı yöntem olarak ortaya çıkmıştır.
Bu çalışma sonucunda, zemin bakımından en doğru yol
güzergâhları belirlenebilecek, yol yapımında gerçek
durum ve maliyetler önceden ortaya çıkarılacaktır.
Böylelikle önceden karşılaşılan ve orman işletmelerini
müşkülat zammı gibi konularda zor duruma sokan aynı
zamanda diğer ormancılık çalışmalarının da gecikmesine
neden olan problemlerin önüne geçilebilecektir. Yine yol
yapımı sırasında daha önceden tespiti yapılamayan zemin
şartları, teknik-ekonomik nedenlerle işletme ve müteahhit arasında ortaya çıkabilen anlaşmazlıkların da önüne
geçilebilecektir.
Orman yol güzergahlarının jeolojik açıdan en uygun
güzergahtan geçirilmesi ile pahalı sanat yapılarına daha az
gerek duyulacak dolayısıyla daha güvenli ve ekonomik bir
orman yolu elde edilmiş olunacaktır. Bu nedenle jeofizik
yöntemler sayesinde optimum yol güzergahına ulaşılması
sonucu pahalı sanat yapılarının sayısı azaltılarak doğaya
dost çevreci yapıda orman yol inşaatlarına da olanak
sağlanacaktır.
Bu çalışma sonuçlarının Orman Genel Müdürlüğü
tarafından orman yollarının yapımında kullanılması ile
yüksek maliyetli olan orman yollarının yapımı sırasında
ekonomik ve güvenli jeofizik yöntem (Sismik) kullanılarak,
alternatif yol güzergâhları arasından en uygun olanı
belirlenecektir. Bu sayede yapım öncesindeki gerçek
maliyetler ortaya çıkacak, bunun sonucunda da yol yapım
işlerinde hem işletmeler hem de müteahhit açısından
herhangi bir ekonomik kayıp olmayacaktır. Yine yılın belirli
periyotlarında yapılabilen orman yolu yapım işi de
sekteye uğratılmadan ormancılık çalışmalarının sürdürülebilirliği sağlanmış olunacaktır.
Bu çalışma sonuçlarından yola çıkarak, gelecekte orman
yol güzergâhlarında sismik çalışmalara yoğunluk kazandırılmalıdır. Bu şekilde yol güzergâhlarının morfolojisi ile
kayaç, su, tabakalılık durumları en az hata payı ile ortaya
konulabilir.
KAYNAKÇA
Acar, H.H., Coşkun, N. ve Eker, M., 2003. Köy ve Orman Yollarının Yapımında Yol Zemininin Jeofizik Yöntemlerle Etüdü, Beklenen Çevresel ve Ekonomik Yararlar, Doğu Karadeniz
Bölgesi Kırsal Alanda Ulaşım, Yerleşim Sorunları ve Çözümleri Sempozyumu, 18-20 Aralık 2003, Bildiriler Kitabı, 68-74 s., Trabzon.
Acar, H.H., Eker, M., Çağlar, S., 2005. Orman Yolu Yapımında Zemin Yapısının Tespitinde Bazı Jeofizik Yöntemlerden Yararlanma Olanakları, TC. Çevre ve Orman Bakanlığı, 1. Çevre ve
Ormancılık Şurası Bildiriler Kitabı: II., 464–471 s., Mart, Antalya.
Acar, H.H., Coşkun, N., Çağlar, S. ve Dursun, E., 2009. Orman Yol İnşaatında Zemin Yapısının Jeofizik Yöntemlerle Tespiti Üzerine Bir Araştırma, KTÜ Araştırma Fonu Projesi,
No:2007.113.001.4, 60s., Trabzon.
Bayoğlu, S., 1997. Orman Transport Tesisleri ve Taşıtları (Orman Yolları). İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Yayın No. 3969, O.F. Yayın No. 434, İstanbul.
Dumanoğlu, B., 1994. Sismik ve Özdirenç Yöntemleri ile Heyelan ve Zemin İncelemeleri, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Erdaş, O., 1997, Orman Yolları, Cilt I-II, KTÜ Orman Fakültesi Yayın No:187/25-188/26, Trabzon.
Kadıoğlu, S., 2004. Yer Radarı (GPR) Yöntemi, Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Ekim, Ankara.
URL-1. http://www.ugurevirgen.com/onurdongel/JEM207_Ders08.pdf/ 15.10.2008
URL-2. http://www.mta.gov.tr/jeof/sismikyon.htm /15.10.2008
25
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
UZMAN SAHASI
Ocak-Şubat-Mart 2011
Türkiye Göknar Ormanlarında
Yeni Bir Tür: Pityokteines Marketae
(Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae)
Oğuzhan SARIKAYA*
Orman Yük. Müh.
Mustafa Avcı*
Orman Yük. Müh.
Pityokteines cinsinin yakın zamana kadar dünya
genelinde dokuz, Palearktik bölgede P. curvidens, P.
spinidens ve P. vorontzowi olmak üzere üç türü
biliniyordu (Pfeffer 1995, Urban 2002, Pernek et. al.
2008). Bilinen türlerin hepsi oligofag ve konukçuları Abies
türleri olmakla beraber diğer iğne yapraklı (Larix, Pinus,
Picea) türlerde de zararları tespit edilmiştir. Bu türler
göknar ormanlarının potansiyel zararlısı konumunda
sekonder karakterli türler olup birbirlerinden morfolojik
farklılıklarla ayrılırlar (Selmi 1998). Palearktik zoocoğrafik
bölgenin dördüncü türü olarak Pityokteines marketae ilk
kez 1996 yılında Dr. Milos KNIZEK (Forestry and Game
Management Research Institute, Czech Republic)
tarafından Türkiye'de Mersin-Çamlıyayla (1000-1200
m)'da tespit edilmiş olup, çok sayıda tanımlanmış örneği
Viyana Doğa Tarihi Müzesinde saklanmaktadır. Tür 1998
yılında tanımlanarak bilim dünyasına sunulmuştur
(Knizek, 1998) (Şekil 1).
P. marketae'nın ilk tespit edildiği yer Antalya-Cevizli (1959
yılı)'dir. Bunun dışında çeşitli araştırıcılar tarafından Toros
dağlarında göknar ormanlarından toplanan ve
Avrupa'daki çeşitli entomoloji müzelerinde saklanan
bireyler M. Knizek tarafından tekrar incelenmiş ve tüm
örneklerin P. marketae'ye ait olduğu belirlenmiştir. K. E.
Schedl tarafından geçmişte teşhis edilen bireyler P.
curvidens olarak tanımlanmıştır (Schedl 1961). Günümüze kadar birçok araştırıcı yayınlarında Abies cilicica'da
zararlı türü P. curvidens olarak vermiştir (Tosun 1975,
Sarıkaya ve Avcı 2011).
Foto 3. Pityokteines marketae'nın kuruttuğu bir grup Toros göknarı
segmentli, topuz eğik ve kısa, ön kısımda iki sütür mevcut,
posterior'da yok, gözler yüzeysel ve kenarı dişlidir. Elytra
önde zayıf çizgili, arkada daha derin, sağrı oldukça derin
girintili, yan kenarlar üç çift dişe sahip ve çok sayıda konik
tüberküller mevcut. Dişler erkelerde daha büyüktür.
Erkek: 2,7-3,4 mm büyüklüğünde, koyu kahverengisiyahımsı renktedir.
Dişi: 2,5-3,4 mm büyüklüğünde, alın bol miktarda sarı
uzun tüylerle kaplıdır. Her üç diş daha az belirgin
durumdadır (Şekil 4).
Foto 4. Pityokteines marketae (♂,
Foto 1. Pityokteines marketae erginleri
Pityokteines türleri gerek ülkemizde gerekse diğer yayılış
yaptığı ülkelerde rüzgâr, fırtına, kar, hava kirliliği, don,
diğer böcek zararları, ökse otu ve kuraklık gibi faktörler
tarafından zayıf ve dirençsiz bırakılan ağaçları tercih
etmekte ve bu alanlarda kolaylıkla epidemi yapabilmektedir (Şekil 2, 3). Özellikle kuraklık, nem isteği yüksek olan
Toros göknarı bireyleri için ciddi bir stres kaynağı
oluşturmaktadır. Optimum yetişme ortamının dışında ve
özellikle alt rakımlarda kurumalar yoğun olmaktadır. Son
yıllarda kurak periyotların daha sık ve uzun süreli
yaşanması göknar ormanlarında bireysel hatta toplu
ölümlere yol açmaktadır. Toros dağları boyunca, 1980'li
yılların sonuna kadar göknar ağaçlarında kurumanın
hemen hemen hiç görülmediği belirtilmektedir (Prof. Dr.
H. Ferhat BOZKUŞ ile kişisel görüşme).
Foto 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies cilicica bireyi
Şekil 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies
cilicica bireyi
Zararlı tür ile mücadelede Isparta, Konya, Antalya, Mersin
ve Adana Orman Bölge Müdürlükleri göknar ormanlarında biyoteknik yöntemler kullanılmış, ancak tuzaklara
oldukça az sayıda böcek geldiği şikâyeti sık sık dile
getirilmiştir.
Pityokteines marketae;
Tanımı: Koyu kahverengi ya da siyah renkte, dış görünüşü
parlak, antenleri sarımsı açık kahverengi, bacaklar
kahverengi, alın altın renkli tüylere sahiptir. Anten 5
Foto 5. Pityokteines marketae'nın yenik yolları
P. marketae'nın ana yolları P.curvidens ile benzer olup
daha uzun ve dalgalı olması ile ayrılabilmektedir (Şekil 5,
6). Endemik bir türümüz olan P. marketae esas olarak A.
cilicica'da zarar yapmaktadır.
Arazide topladığımız örneklerin tamamı M. Knizek
tarafından P. marketae türü olarak teşhis edilmiştir. Örnek
topladığımız alanlar Mersin (Abanoz 1600 m, GözneKaratepe 1200 m, Mut 1200 m, Çamalan-Hopurtepe
1280 m), Burdur (Bucak-Karlık 1550 m), Isparta
(Yenişarbademli 1370 m, Eğirdir-Yuvalı 1240 m), Antalya
(Akseki-Emirhasanbeli 1350 m, İbradı 1300 m) ve
Zonguldak (Ereğli-Cuma 1310 m, Konukçu: Abies
nordmanniana)'dır.
♀)
P. marketae morfolojik olarak P. curvidens ve P.
vorontzowi'ye oldukça benzemektedir. Erkeklerde, P.
curvidens'ten birinci dişin şekli ve yönü ile ayrılmaktadır.
Birinci diş P. curvidens'te daha dorsal konumlu ve daha
diktir. Dişilerde önemli bir fark yoktur. P. vorontzowi'den
ise düz, kalın ve küt ikinci dişi ile ayrılır. P. spinidens'te
birinci diş geriye doğru, ikinci diş daha uzun, daha narin
ve hafifçe kıvrılmış, strial boşluklar daha ince ve interstrial
boşluklar P. marketae ile karşılaştırıldığında elytranın arka
bölümünde daha belirgindir. P. marketae'nin her iki
cinsinde de diğer türlerden ayrılan en önemli farklılıklar,
daha iri olan vücut büyüklüğü ve özellikle elytranın arka
bölgesindeki geniş strial boşluklardır.
Foto 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları ve erginleri
Şekil 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları
ve erginleri A. cilicica ormanlarımızda son yıllarda artarak
devam eden kurumalara neden olan türün birçok yerde
yapılacak örneklemeler ile netleştirilmesi gerekir.
Çalışmamızda yaptığımız örnekleme tüm alanlarda sorun
olan türün P. marketae olduğunu söylemek için elbette
yetersizdir. Bu nedenle bu konuda daha kapsamlı bir
araştırmaya ihtiyaç olduğu aşikârdır.
Teşekkür
Pityokteines marketae örneklerinin teşhisini yapan Dr.
Milos KNIZEK (Forestry and Game Management
Research Institute, Czech Republic)'e teşekkür ederiz.
KAYNAKÇA
Knizek, M., 1998. A new species of Pityokteines (Coleoptera: Scolytidae) From Turkey. Klapalekiana, 34: 189-193.
Pernek, M., Avtzis, D. N., Hrasovic, B., Diminic, D., Wegensteiner, R., Stauffer, C. and Cognato, A. I., 2008. Novel morphological and genetic markers fort he discrimination of three
Europoean Pityokteines (Coleoptera: Curculionidae: Scolytinae) species. Periodicum Biologorum, 114 (4), 329-334.
Pfeffer, A. 1995. Zentral und westpaläarktische Borken und Kernkäfer. Naturhistorisches Museum Basel, p. 310.
Sarıkaya, O., Avcı, M., 2011. Bark beetle fauna (Coleoptera: Scolytinae) of the coniferous forests in the Mediterranean region of Western Turkey, with a new record for Turkish fauna.
Turk. J. Zool., 35, (2011), 33-47.
Schedl, K.E. 1961. Borkenkäfer aus der Türkei, II. Mitteilung 190. Beitrag zur Morphologie and Systematik der Scolytoidea, 34(12): pp. 184-188.
Selmi, E. 1998. Türkiye Kabuk Böcekleri ve Savaşı, İ.Ü. Yayın No: 4042, Fen Bilimleri Enstitüsü Yayın No: 11, 196 s., İstanbul.
Tosun, İ. 1975. Akdeniz Bölgesi İğne Yapraklı Ormanlarında Zarar Yapan Böcekler ve Önemli Türlerin Parazit ve Yırtıcıları Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 200 s.
Urban, J., 2002. Diagnostics of bark beetle of the genus Pityokteines Fuchs important in forestry. J. Forest Science, 48 (8): 329-341.
* SDÜ Orman Fakültesi
26
27
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
UZMAN SAHASI
Ocak-Şubat-Mart 2011
Orman Köylerinin Kalkınma Sorunlarının
Çözümünde İnsan Gelişiminin Etkisi
(Gündoğmuş Örneği)
Yukarıda yapılan değerlendirmelere göre kalkınma olgusu, sadece
bölgede yürütülen ekonomik faaliyetlerin üretim hacmindeki sayısal
(kantitatif) artışı göstermediği için salt ekonomik büyüme
kavramından da farklı olduğunu göstermektedir. O halde kalkınma,
toplumun yaşam standardında, üretilen malların kalitesinde veya
üretimin organizasyonunda iyileşmeler yaşanan bir ortamı ifade
etmektedir (Türkay ve Aklin, 2001).
Orman Genel Müdürlüğü, yukarıda yapılan “Kalkınma„ olgusunun
içeriği ile örtüşen 2010 – 2014 yılları için stratejik plan hazırlamıştır.
Hazırlanan bu stratejik planın amaçlarından bazılarının “Orman
Kaynaklarından Faydalanma„ ana başlığı altında sıralandığını
görmek mümkündür. Bunlar;
Erdoğan UZUN*
Orman Mühendisi
1-GİRİŞ
İnsanlığın gelişim evreleri olan; toplayıcı, avcı, feodal ve sanayi
toplumlarına makro seviyede bakıldığında toplumlarda oluşan
problemlerin sebebi olarak, üretim faktörlerinden işgücünün;
eğitim, siyasi ve kültürel anlamda ki yetersizliğinin baskın olmasının
sonucu olduğu söylenebilir. Üretim kaynaklarının çok kıt olduğu
kırsal bölgelerde, üretim kaynaklarını tahrip etmeden sürdürülebilir
ekonomik faaliyetlerde başarılı bir uygulama elde edebilmenin ilk
koşulu olarak, o bölgede yaşayan insanların uyguladıkları veya
uygulayacakları ekonomik faaliyetlerin gerektirdiği mesleki
bilgilerinin güncelliği ve etkinliği ile ilişkili olduğunu söylemek
olasıdır.
Yukarıda yapılan bu genel değerlendirmeden hareketle,
günümüzdeki ormancılık yönetiminin amacı; ormanları sadece
ekolojik ve silvikültürel anlamda teknik yönü ağırlıklı olan
“geleneksel yönetim„ anlayışıyla yönetmek olmamalıdır. Günümüz
ormancılığında yönetim; devletin sosyal, toplumun kültürel,
işletmenin ekonomik ve çevrenin ekolojik istemlerinden birini
diğerine tercih etmeyen ama ormanın fonksiyonlarını bir bütün
halde düşünen anlayışı öne çıkarmalıdır. Bu anlayışı hayata
geçirecek yönetimin öncelikli işlerinden birisinin de; orman
ekosisteminin bir parçası olan ve orman köylerinde yaşayan
insanların, mesleki teknik bilgilerle donatılması ve sosyal yapılarının
gelişmesi amaçlı eğitim hizmetleri ile nitelikli insan gücünün
bölgede baskın olmasını sağlayacak hizmetlere katkı sunmak
olmalıdır.
Yukarıda yapılan bu genel değerlendirmeye uygun olarak Çevre ve
Orman Bakanlığı, kırsal bölgelerin temsilcilerinden birisi olan orman
köy nüfusuna kayıtlı köylülerin ekonomik yapısının iyileştirilmesi ve
sosyal yapısının gelişmesi amaçlı çeşitli hizmetler sunmuş ve
sunmaktadır. Sunulan bu hizmetlerden birisi; ulaşım amaçlı yol
inşası, içme ve kullanma amaçlı su şebeke sisteminin tesisi gibi alt
yapı hizmetleridir. Bir diğer hizmet çeşidi; barınma için yapacakları
ev, ahır, samanlık gibi konutlar ile köy halkının müşterek ihtiyacı olan
okul, cami, köy konağı, köy yolu köprüsü inşaatları için gereksinim
duyulan yapacak odunun tarife bedeli ile karşılanmasıdır. Ayrıca
halkın her yıl yakacak emvale olan gereksinimlerine yönelik odun
talepleri de tarife bedeli ile karşılanmaktadır. Yeni yapılan konutların
tamiratları için yıllar sonra gereksinim duyulan yapacak odun
talepleri ise maliyet bedeli ile karşılanmaktadır. Orman köylülerinin
yapacak ve yakacak oduna olan taleplerini karşılamanın dışında
ekonomik aktiviteleri, düşük faizli ferdi veya kooperatif kredileriyle
desteklenerek ekonomik amaçlı hizmetler de sunulmaktadır. Çevre
ve Orman Bakanlığı, yukarıda sıralanan ekonomik amaçlı hizmetler
dışında orman köylülerine yönelik olarak soba, dam örtüsü, gün ısısı
ve biyogaz tesisi kurmak gibi sosyal amaçlı hizmetlerde
sunmaktadır. Ormancılık faaliyetleri ülkemizde yıllık ortalama 15
milyon adam/gün işlendirme olanağı sağladığından (Anonim 1
s.51), yukarıda sıralanan hizmetlere ilâve olarak orman köylerinde
mevcut işgücüne ormancılık faaliyetlerinde kullanılma önceliği
tanınarak istihdam amaçlı hizmetler gibi çok yönlü destekler
sunulmuş ve sunulmaktadır.
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından orman köylerine yönelik
sunulan bütün bu altyapı, sosyal ve ekonomik hizmetlerin toplum
bilincinde özlenilen seviye de yer etmemesinin ya da yapılan bu
hizmetlerin toplum bilincinde yer edecek kadar uzun ömürlü
Bu gerekçeye dayanarak orman köylülerine yönelik olarak
makalede ifade edilen “yayım ve eğitim„ kelimesiyle anlatılmak
istenilen ifadenin içeriği;
l
Ormanların,
ekosistem bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi
gereken doğal bir kaynak olarak tanıtılmasına yönelik bilgi
sunmak,
l
Ormancılığın
ana faaliyetlerinden istihsal, ağaçlandırma, bakım
gibi çalışmalara ilâve olarak iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliğine
yönelik fidanlık çalışmaları ile üretim ve pazarlama gibi
faaliyetlere yönelik teknik ve uygulamalı bilgiler sunmak,
l
Gerek
sürdürülebilirlilik kuralı içerisinde orman ekosistem
içerisinde odun dışı orman ürünlerinden yararlanmak amaçlı
yürütebilecek faaliyetlerin gerektirdiği, gerekse köylülerin
yürüttüğü tarımsal faaliyetlerin üretimi ve üretimden elde edilen
hasadın pazarlanması gibi faaliyet dallarına yönelik teknik ve
uygulamalı bilgiler sunmaktır.
Orman köylülerine yönelik yapılacak yayım ve eğitim, bu içerikle
algılanılır ve uygulanılır ise ormancılık politikasının amaçlarına
ulaşması için izlenecek eylem yolları içerisinde kırsal nüfusun
“mesleki ve sosyal gelişmesine katkı sağlamak„ amaçlı eğitim
faaliyeti ertelenmemesi gereken önemli bir unsur olarak
görülecektir. M. Miraboğlu, ormancılık açısından halkın eğitimini
“ormanın önemi, ona duyulan sevgi ve ilginin aktarılması, onun
yararlarının tanıtılması (Miraboğlu, 1982 s. 23)„ şeklinde
tanımlanmıştır.
Kırsal bölgedeki faaliyet çeşitliliği ile bu faaliyetler için gerekli güncel
teknik bilgi seviyesi arasındaki ilişki genel anlamda, “Kalkınma„
olgusunun da dışında değildir. Çünkü kalkınma terimi ekonomik,
demografik, sosyal ve teknolojik niteliklerin olumlu yönde
değişimini ifade etmektedir (Geray, 1998 s.276). Ayrıca kalkınma,
sorunların tanımlanması ile başlayan ve bu sorunların çözümüne
yönelik uygulamaların yapıldığı bir süreç olarak da görülmekte, bu
süreçte kırsal bölgelerde etkili bir eğitimin, kırsal kalkınma sürecine
halkın katılımını da sağlayacağı (Tolunay ve Korkmaz, 2009 s.383)
söylenmektedir.
Çevre ve Orman Bakanlığınca orman köylülerinin eğitimine yönelik
yapılacak “Yayım ve Eğitim„ çalışmaların öncelikli olduğu yukarıda
anlatıldı. Ancak doğal, ekonomik ve sosyal koşulların çok zor olduğu
orman köylülerinin gelişimine yönelik yapılacak bu çalışmalardan
umulan başarının elde edilebilmesi için bölgelere hizmet sunan
kamu kurumlarının, etkili ve verimli çalışmalarının gerekliliğine de
çok kısa olarak değinmek istiyorum.
l
Orman
Devlet Orman İşletmelerinin başarı boyutunu belirleyen,
Erzurum'da yapılan bir çalışmada kullanılan sekiz adet kriterler
içerisinde “Yönetsel Yeterlilik„ birinci sırada, “Kendini Geliştirme„
ise beşinci sırada yer almaktadır (Daşdemir, 1998 s.51). Devlet
Orman İşletmeleri için yapılmış olan bu çalışmanın alanı
genişletilerek Küçük bir tarım işletmesinden, kamu iktisadi
kuruluşlarına ve kitlesel üretim yapan büyük sanayi kuruluşlarına
kadar her seviyedeki işletmenin başarısında, “Yönetsel Yeterlilik„ ve
“Kendini Geliştirme„ gibi kriterlerin etkili olacağı düşünüle bilinir.
Dolayısıyla küçük tarım işletmelerinin temsilcisi olan orman
köylerinde, “Yönetsel Yeterlilik„ ve “Kendini Geliştirme„ kriterlerini
aktif hale taşıyacak olan, yayım ve eğitim çalışmaları aile
işletmelerinin başarısında etkili olacaktır.
l
Orman
2. Materyal Ve Yöntem
l
Odun dışı orman ürünlerinin dış ticaretinin disipline edilmesi ve
olmamasının gerekçeleri içerisinde “orman köylülerinin mesleki
teknik bilgi seviyelerini yükseltmek ve sosyal yapılarını geliştirmek
amaçlı eğitim„ çalışmalarının olmadığı ya da bu amaçla yapılmış
eğitim çalışmalarında devamlılık olmadığı için orman köylülerine
yönelik sunulan altyapı, sosyal ve ekonomik nitelikli bu hizmetlerin
etki düzeyi çok düşük seviyede kalmıştır. Ancak orman köylülerine
bu hizmetler sunulurken, orman köylülerinin hizmet talepleri
içerisinde, mesleki teknik bilgi aktarımına yönelik eğitim
çalışmalarına duyulan gereksinimlerinin olduğu da görülmeliydi.
Çünkü aynı orman köylerinde, kullandıkları tarım alanı, araç-gereç
ve işgücü gibi unsurları bir birine yakın olan ama mesleki ve teknik
bilgi düzeyleri farklı olan aileler birlikte eş zamanlı olarak
gözlemlendiğinde bu iki gruptaki ailelerin refahlarının da farklı
olduğu görülmektedir. Diğer bir anlatımla kırsal bölgede yaşayan
nüfusun “mesleki teknik bilgi düzeyini artırma ve sosyal yapısını
geliştirmeye„ yönelik eğitim çalışması, kırsal kalkınmada etkili olan
ekonomik, sosyal ve teknolojik unsurların etkinliğini artırmada ve
hızlandırmada katalizör görevi gördüğü yadsınmaz bir gerçektir. Bu
gerçeğin doğruluğunu, toplumun sadece kırsal bölgesini
gözlemleyerek değil, toplumun her grubu gözlemlendiğinde de
görmek olasıdır.
kurumlarının hizmet alanındaki toplumsal sorunları çözebilmeleri
için özellikle etkili ve verimli çalışmalarının zorunluluğu kendini
göstermektedir.
bu ürünlerin hammadde yerine mamul madde olarak ihracatını
teşvik etmeye yönelik tedbirlerin alınması,
l
Orman köylülerinin odun dışı orman ürünlerinin üretimi, istihsali,
işlenmesi, pazarlanması konularında bilgi ve deneyimlerinin
artırılması,
l
Orman
köylülerinin, orman kaynaklarının yönetim planı
kararlarına katılımının sağlanması,
köylerinde gelir imkânlarının geliştirilmesine yönelik
uygulamalara olan katkı ve katılımların güçlendirilmesi,
köylerinde kırsal kalkınma faaliyetlerinin güçlendirilmesi
için politik irade ve desteğin oluşturulmasıdır (Anonim 1, s.84).
Orman Genel Müdürlüğünce 2009 yılında hazırlanan stratejik
planın dışında VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel
İhtisas Komisyon Raporunun değişik yerlerinde de orman – halk
ilişkilerindeki gerekliliğin zorunlu olduğunu ifade etmektedir
(anonim 2, s.353).
VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel İhtisas Komisyon
Raporuna ilâve olarak “Orman Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin
Esas ve Usuller„'e ait yönetmeliğin amacı; “Ormanların korunması,
geliştirilmesi, işletilmesi ve genişletilmesi hedeflerine ulaşılmasını
sağlamak üzere ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan köy
halkının kalkındırılmasına katkıda bulunmak suretiyle ormanlar
üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için oluşturulan özel
ödeneğin kullanım esaslarını belirlemek (Anonim3) olduğunu
söylemektedir.
Yukarıda özetlenen gerek stratejik plandaki amaçlara ulaşabilmenin,
gerek VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel İhtisas
Komisyon Raporundaki dileklere ulaşabilmenin ve gerekse “Orman
Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller„'e ait
yönetmeliğin amaçlarına ulaşabilmenin ilk koşulunun;
1- Orman köylülerine yönelik, mesleki teknik bilgi seviyelerini
yükseltmek ve sosyal yapılarını geliştirmek amaçlı yayım ve
eğitim faaliyetlerinin, kurumsal bazda sistemin bir parçası olması
için yasal zorunluluğun gerektiği,
2- Bu gerekliliğinde, orman köylerinde yaşama geçirmenin yolunun,
bir kamu kurumu sorumluluğunda kullanılmasının zorunlu
olduğu görülmelidir.
Kırsal bölgelere, yatırımların ulaştırılması hizmetlerini yüklenmiş
kamu kurumlarından birisi de Çevre ve Orman Bakanlığıdır. Çevre
ve Orman Bakanlığınca orman köylüsüne vaat edilen desteklerden
sadece odun dışı orman ürünlerine yönelik vaatlerin
gerçekleşebilmesinin ilk koşulu: Orman köylüsünün destekleneceği
konular içinde fıstık çamı, keçi boynuzu, zeytincilik gibi odunsu
türlerden tıbbi, ve aromatik süs bitkileri gibi otsu bütün türlerin
yetişme şekli, yetişme koşulları, bakımı gibi biyolojik ve silvikültürel
özellikleri ile ürünlerin hasat zamanı, hasat şekli, hasat edilen
ürünlerin değerlendirme şekli ve pazarlanmasına kadar çok geniş
bir yelpaze aralığında orman köylülerinin bilgiye olan açlıkları ve
dolayısıyla bu bilgiye olan gereksinimlerinin öncelikli olduğu
görülmektedir. Bu değerlendirmeye göre vaat edilen “destek„
deyiminin yaşama geçirilebilmesi için;
l
Orman köylüsünün niteliğinin geliştirilmesi ve
l
Kırsal bölgelere yatırım hizmetlerinin ulaşmasını yüklenmiş kamu
Çalışma alanını Gündoğmuş Orman İşletme Müdürlüğü sınırları
içerisinde ki bütün orman köyleri (22 köy) oluşturmaktadır.
Çalışmada orijinal veriler kullanılmıştır. Orijinal veriler, araştırma
alanındaki tüm köylerden seçilen örnek işletmeler (haneler) ile
yapılmış olan anket çalışmasından elde edilmiştir.
Gündoğmuş Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisindeki bütün
orman köyleri ve bu köylerdeki tarım işletmeleri (Çiftçi aileleri)
çalışmanın populasyonunu oluşturmaktadır.
Bu çalışmalarda araştırma alanını temsil edebilecek örnek işletme
sayısının belirlenmesinde tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır.
Anket uygulanacak işletme sayısının tespiti amacıyla Antalya İl Tarım
Müdürlüğünden araştırmaya konu köylerin hane sayıları ve bu
köylerde her bir hanenin sahip olduğu tarım alanı verileri elde
edilmiştir. Daha sonra hane başına düşen tarım alanı kriteri
kullanılarak işletmeler tabakalara (gruplara) ayrılmıştır. Tabakalı
örneklendirme yöntemine göre 1475 haneden oluşan ana kitleden
Denklem 1' de bağıntısı verilen oransal yönteme göre örnek hacmi
hesaplanmıştır (İşçil, 1977 s.108).
N . ∑ Nh . Sh2
n = -------------------------N2 . D2 . ∑ Nh . Sh2
D2 = d2 / z2
n = Örnek hacmi, N = Ana kitledeki birim sayısı, Nh = Tabakadaki
birim sayısı, Sh 2 = Tabaka varyansı, d = Ana kitle ortalamasından
izin verilen hata miktarı (%5 hata ile d=1,5 ), z = İzin verilen güvenlik
sınırının ( %95 güven aralığında ve 1474 serbestlik derecesinde ki
tablo değeri ) standart normal dağılımı.
Oransal yöntemle belirlenen ve değerlendirilen anket sayısı 94
adettir.
3- BULGULAR VE TARTIŞMALAR
Ormancılık; toplumun sosyal ve ekonomik beklentileri ile bilimsel
verilere dayanan teknik uygulamaları bir paydada birleştiren
faaliyetler bütünü olarak görülmektedir. Bu değerlendirmeye uygun
olarak Erdönmez ormancılığı, “orman verileri ile toplumun
beklentileri arasında denge kurma arayışından başka bir şey
değildir„ (Erdönmez,2009 s. 326) şeklinde tanımlamaktadır. Bu
tanıma uygun olarak, kırsal bölgelere hizmet götüren yatırımcı
devlet kurumlarının amaçları arasında; kırsal bölgelerde yaşayan
insanların refahlarının artmasına hizmet edecek, insan niteliklerinin
geliştirilmesine yönelik eğitim hizmetlerinin de olması
gerekmektedir.
* Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü
28
29
UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
Ormancılık faaliyetleri, gerek yürütüldüğü alanların büyüklüğü ve
gerekse ormanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının
etki alanının genişliği nedeniyle toplumun çok büyük bölümünün
ilgi alanına girmektedir. Bir başka anlatımla, ormanların
fonksiyonlarının etki alanı bir bütün olarak düşünüldüğünde
toplumun hemen hemen tamamının menfaatlerinin kesişme yeri
olduğu görülür. Bu gerekçeyle, kamu malı olarak değerlendirilen ve
doğal kaynaklardan birisi olan ormanların yönetiminde “Katılımcılık„
çok fazla kullanılma olasılığı olan bir deyimdir. Ancak ormancılıkta,
katılımcılığın yöntemlerini inceleyen çalışmalar bu güne kadar fazla
yapılmamıştır.
Orman içi köylerin yerleştiği bölgeler genel olarak değerlendirildiğinde, eğitimli nüfus oranının düşük, bölgedeki tarım sektörünün
gereksinimi olan ara elemanların olmadığı ve güncel teknik bilgi ile
donanımlı nitelikli köylü sayısının çok yetersiz olduğu, geleneksel
üretim sistemine göre tarımsal faaliyetlerin yapıldığı ve bu
olumsuzluklar nedeniyle günümüzde, bölgedeki toplam nüfusun
büyük bölümünün çevre il ve ilçelere göç etmiş olduğu görülmektedir.
Genel yapısı yukarıdaki paragrafta özetlenen orman köylülerine; her
yıl zati yakacak, yeni yapılan inşaatlar için ve bu inşaatların yıllar
sonra yapılacak tamir bakımı amaçlı zati yapacak verilmekte,
ormancılık faaliyetlerinin yürütülmesi için öncelikli olarak bölge
insanlarının iş gücünden faydalanılmaktadır. Ayrıca Çevre ve Orman
Bakanlığı'nın ORKÖY kurumu aracılığıyla; sosyal amaçlı krediler ve
ferdi kredilerle desteklenerek ekonomik amaçlı örnek işletmeler
kurulmaya çalışılsa da bu güne kadar orman köylüleri yaşama
alanlarında muhafaza edilememiş ve dolayısıyla orman köylerinden
kentlere olan düzensiz göç engellenememiştir. Orman köylerine
yönelik sosyal ve ekonomik destek amaçlı yapılan bu hizmetlere
rağmen orman köylerinin kalkındırılma çalışmalarındaki başarısızlığın nedeni olarak; orman köylerine yönelik bugüne kadar
uygulanan hizmetlerin öncelik sıralamasının seçiminde ve yapılan
yatırımların sürdürülebilirliliğini sağlayacak bölgede yaşayan
insanların niteliğini geliştirmeye yönelik eğitim çalışmalarının
yapılmamış olmasında görmek gerektiği inancındayım.
Özet olarak, kırsal bölgelere hizmet götüren kurumlardan Çevre ve
Orman Bakanlığının ana amaçlarından birisi; kırsal bölge nüfusunun
bir parçası olan orman köylülerinin mevcut yasal sisteme göre
gelişmesine fırsat ve imkân sağlayan uygulamaları yürüterek
bölgede yaşayan insanların refahlarını arttırmaya yönelik çalışmalar
yapmaktır. Ancak bu amaca erişmek için üretim faaliyetinin bir
unsuru olan bölgede yaşayan insanların “mesleki ve sosyal
gelişmesine katkı sağlamak amaçlı eğitim faaliyetleri„ orman
köylerinde yapılması gereken öncelikli işlerden birisi olarak Çevre ve
Orman Bakanlığının önünde hâlâ beklemektedir.
Antalya ili Gündoğmuş ilçesi orman köylerinin sosyo-ekonomik
yapısına yönelik bir çalışmada, kullanılan toplam 94 olan denek
sayısının bölgede yürütülen ormancılık faaliyetlerinin daha verimli
olması ve mevcut işgücü kullanımını yıla yayabilmek için bölgede
yürütülme potansiyeli olan iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliği, odun
dışı orman ürünlerinin hasadı, pazarlanması gibi çeşitli tarımsal ve
ekonomik faaliyetlere yönelik eğitim gereksinimlerinin olduğunu
beyan etmektedirler (Uzun ve Yılmaz, 2008, s.52). Gündoğmuş ilçesi
orman köylerini kapsayan çalışma bölgesinde, eğitimine gereksinim
duyulan ormancılık hizmetlerinin dağılımı çizelge 1'de
görülmektedir.
Eğitimine Gereksinim Duyulan
Konu Çeşitleri
İstihsal (kesme, sürütme, nakliye, istif) ve
standardizasyon hizmetleri
Ağaçlandırma (arazi hazırlığı, fidan dikimi ve kültür
bakımı gibi) hizmetleri
Gençlik ve sıklık bakım çalışmaları
Dış mekanlar için fidan yetiştirme tekniği çalışmaları
İç mekanlar için süs bitkisi yetiştirme tekniği çalışmaları
Odun dışı orman ürünlerini tanıma, yetiştirme tekniği ve
pazarlama çalışmaları
Çizelge 1 Ormancılık Faaliyetlerinde Eğitimine
Gereksinim Duyulan Konular
30
Eğitim Gereksinimi Olan
Kişilerin Oransal Dağılımı
(%)
12,5
SAYI: 1-2-3
UZMAN SAHASI
Ocak-Şubat-Mart 2011
Çizelge 1 incelendiğinde; çalışma bölgesi olan Gündoğmuş ilçesinin
orman köyünde ikamet eden aynı kişinin ağaçlandırma, gençlik
bakım ve iç mekan bitki yetiştirme gibi farklı konularda eğitim
çalışması almak istediğini göstermektedir. Orman köylerinde ikamet
eden insanların; ormancılık faaliyetlerinin ana unsurları olan
ağaçlandırma hizmetleri, gençlik bakımı, sıklık bakımı gibi
silvikültürel hizmetler ve dış mekan bitki yetiştiriciliği konusunda
eğitim gereksinimleri olduğunu yaklaşık %90'lar seviyesinde
küçümsenmeyecek oranda bir kitlenin beyan etmekte olduğu
görülmektedir. Ayrıca iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliğini kapsayan
fidanlık tekniği konusunda ve odun dışı orman ürünlerini tanıma,
yetiştirme ve pazarlama konularında yaklaşık %65'ler seviyesinde
çok büyük bir kitlenin eğitim talepleri olduğu da görülmektedir.
Çalışma bölgesinde eğitimine gereksinim duyulan tarımsal
hizmetlerinin dağılımını gösteren çizelge 2 incelendiğinde toprak
tahlili ve bu tahlile uygun olarak kullanılacak gübrenin cinsi,
uygulama dozu gibi gübreleme faaliyeti ve bitki hastalıkları gibi
konularda %90'lar oranındaki bir kitlenin eğitime gereksinimleri
olduğunu görülmektedir. Orman köylülerinin tarımda haşerelere
karşı mücadele amaçlı kullandıkları tarım ilaçlarının kullanım zamanı
ve dozu konusunda çok yetersiz bilgiye sahip oldukları ve tarımsal
ilaçlama konusunda yaklaşık %63 gibi çok büyük bir kitlenin
eğitilmesi gerektiğini göstermektedir.
Çizelge 1 ve çizelge 2 birlikte incelendiğinde ise, yukarıda anlatılan
değerlendirmelere ilâve olarak, üretilen gerek tarımsal ve gerekse
odun dışı orman ürünlerinin pazarlanması konusunda eğitime olan
taleplerindeki öncelik kendini daha çok göstermektedir. Orman
köylerinde ürünlerin pazarlanmasına yönelik verilecek eğitimin
doğal sonucu olarak bölgedeki öz tüketim amaçlı üretim şeklinin,
pazar amaçlı üretim şekline dönüşmesine de hizmet etmiş olacaktır.
Özet olarak çalışma bölgesinde yürütülen tarımsal faaliyetlerde,
eğitimine gereksinim duyulan konulara bakıldığında orman
köylülerinin tarım işletmeciliği konusundaki seviyesinin çok düşük
olduğu görülmektedir.
Eğitimine Gereksinim Duyulan
Konu Çeşitleri
Narenciye yetiştiriciliği konusunda bilgi verilmeli
Seracılık faaliyetleri konusunda bilgi verilmeli
Tarımsal ilaçların kullanım zamanı ve dozu konularında
bilgi verilmeli
Kullandığımız gübrelerin cinsi ve dozu konularında bilgi
verilmeli
Bitki hastalıkları ve mücadelesi konularında bilgi
verilmelidir
Ürün pazarlaması konularında bilgi verilmelidir
Eğitim Gereksinimi Olan
Kişilerin Oransal Dağılımı
(%)
1,8
8,9
69,6
35,7
25,0
51,8
Çizelge 1 Ormancılık Faaliyetlerinde Eğitimine
Gereksinim Duyulan Konular
Kırsal toplumun bir parçası olan orman köylerinde; doğal koşulların
zor, köylerdeki eğitimli nüfus oranının düşük, tarım sektörünün
gereksinimi olan ara elemanın olmadığı ve güncel teknik bilgi ile
donanımlı nitelikli köylü sayısının çok yetersiz olduğu, geleneksel
üretim sistemine göre tarımsal faaliyetlerin yapıldığı gibi unsurların
yarattığı olumsuzluğun etkisini kırmak için;
87,5
18,8
59,4
6,3
Kırsal nüfusun mesleki ve sosyal gelişmesine yönelik eğitim
çalışmaları için hizmet alımı amaçlı ORKÖY kurumunun
görevlendirilmesi, ORKÖY kurumunun daha fonksiyonel olmasını
sağlamakla kalmayacaktır. Aynı zamanda, kırsal bölgelerdeki
insanların sosyal yaşamında ve ekonomik faaliyetlerde başarıya
ancak bilgili, deneyimli ve işine motive olmuş kişilerin ulaşılabileceği
inancını toplumda yaygınlaştıracaktır. Bu inanç; aileleri, öz tüketim
için mal üreten çiftçilikten pazar için mal üreten işleme statüsüne
yükselmiş olacaktır. Bu yolla farklılığını ortaya koyan ailelerde
başarıya giden yolun; modern üretim yöntemine göre gerekli
eğitimi alarak kendini yenileyen ve böylece, yetenek ve
tecrübelerine güncellenmiş bilimsel bilgileri katarak üretken olan
vasıflı insanlardan geçtiğini topluma gösterecektir. Diğer bir ifadeyle
küçük işletmelerde de güncel bilgi ve tecrübe ticarileşerek, sosyal ve
ekonomik gelişmesinin göstergesi olan ailedeki refah arştı ile
topluma gösterilmiş olacaktır.
Yukarıda anlatılanlar “Orman köylerine yönelik mesleki ve sosyal
gelişmeye katkı sağlamak amaçlı eğitim faaliyetlerini ORKÖY
kurumu planlayıp yürütebilir mi?„ sorusunu gündeme taşımaktadır.
ORKÖY kurumu, kırsal nüfusun eğitimi amaçlı bu ağır sorumluluğu
“Köy Kalkınma Kooperatifleriyle„ birlikte davranırsa sorunu daha
rahat çözmesi olasıdır. Bu inancımın dayanağını da, Doğal Koruma
ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Avcıları ve Atıcılar Derneğinin
birlikteliğiyle yapılan avcıların eğitimi amaçlı çalışmaya benzeterek
uygulanabilirliğinin olası olduğunu düşünmekteyim.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğal Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü bünyesinde yürüyen Avcılar ve Atıcılar derneğinin
çalışmasında görüldüğü gibi, Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman –
Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü ile Tarımsal kalkınma kooperatifleri
birlikte hareket ederek;
l
Öncelikle
orman köylülerine yönelik mesleki ve teknik bilgi
aktarımı amaçlı “eğitim faaliyeti„ gerek ORKÖY kurumunun
gerekse Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin yıllık programının bir
parçası olması,
l
ORKÖY'ün
ekonomik amaçlı kredisinden faydalanacak olan
küçük tarım işletme sahiplerinin talep ettikleri bu ekonomik
krediden faydalanmadan önce yürüteceği ekonomik faaliyetle
ilgili eğitim çalışmalarına katılmalarının zorunlu olması gibi
unsurlar, yasal olarak hükme bağlanmalıdır. Yapılacak bu yasal
düzenleme, mesleki ve teknik bilgiyi hayata aktarma ve
yaygınlaştırma faaliyetini sistemin bir parçası olarak
tanımlayacağı için bu eğitim faaliyetleriyle orman köylerinde
üretim artışı sağlanmış olacak ve ekonomik faaliyetteki bu üretim
artışı, vatandaş nezdinde yıllık gelir artışı olarak kendisini
gösterecektir.
3- SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu makalenin amaçlarından birisi de, Çevre ve Orman Bakanlığının
ana görevlerinden biri olan orman-köy ilişkilerinin düzenlenmesi ve
buna ilişkin politikaların gelişmesine hizmet etmektir. Bu amaçla
makalenin önerilerini sıralarsam;
Orman-halk ilişkileri içerisinde orman köylülerinin teknik ve sosyal
vasıflarını yükseltmeyi amaçlayan mesleki eğitim çalışmaları
yardımıyla; kurum-vatandaş arasındaki iletişimi güçlendirerek
kurum ile vatandaş arasındaki güvenilirliğin üst seviyelere
taşınmasına katkı sağlayacaktır. Böylece besinini bilgi ve tecrübeden
aldığı enerjiyle beslenen bu dayanışma, orman köylerindeki sosyal
yapının gelişmesine ve ekonomik refahın artmasına hizmet etmiş
olacaktır.
Küçük tarım işletmelerinin temsilcilerinden birisi olan orman
köylerindeki ailelerin, yürüttükleri ekonomik faaliyete yönelik teknik
bilgilerle kendilerini geliştirme ve yenileme fırsatı tanınması amaçlı
eğitim hizmetleri, işletmenin başarısını olum yönde etkileyeceği için
üretim kaynakları en kıt olan orman köylerinde yaşayan insanların
yıllık gelirlerinin yükselmesine hizmet edilmiş olunacaktır.
İklim ve topografya bakımından en zor şartlara sahip bölgelerde yer
almış olan orman köylerinde, ekonomik yaşantının da küçük ve çok
parçalı tarım alanları üzerine kurulduğu görülmektedir. Doğal ve
sosyal koşulların zor olduğu kırsal bölgelerin sosyo-ekonomik
yapısına ait çalışmalar incelendiğinde veya sosyo-ekonomik yapısına
ait çalışma yapılmamış orman köyleri gözlemlendiğinde; kırsal
bölgelere hizmet götüren kamu kurumlarının öncelikli hizmetleri
içerisinde: orman köylerinde yaşayan ailelere yönelik mesleki ve
teknik bilgi aktarmanın öncelikte olduğu görülmektedir.
Kırsal nüfusun ve aynı zamanda orman ekosisteminin bir parçası
olan orman köylülerinin talepleri dikkate alınarak, ormanla ve
ormancılık faaliyetleriyle ilişkili olan bölgedeki insan kaynaklarının
niteliğini geliştirmeye yönelik eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılır ise
ORKÖY tarafından hazırlanan ilçe kalkınma planları; sürdürülebilir
faaliyet çeşitleri konusunda etkin, verimli ve gerçekleştirilebilecek
daha fazla öneriler sunabilecektir.
Doğal koşulların çok zor, sermaye ve toprak gibi üretim faktörlerinin
kıt olduğu orman köylerinde daha fazla mal üretebilmek için daha
fazla kaynağa sahip olunamayacağından mevcut kaynaklardan daha
fazla üretim elde etmeyi öğrenmek gerekmektedir. Sürdürülebilirlilik kuralı içerisinde mevcut olan üretim kaynaklarından
maksimum seviyede faydalanmanın yolu ise mesleki teknik bilginin
güncellenerek uygulanması ve köylerdeki sosyal yapının gelişmesi
ile ilişkilidir.
Genel özellikleri yukarıda özetlenen orman köylerinde öz tüketim
amaçlı üretim şeklinden pazar amaçlı üretim şekline geçiş için
orman köylülerine yönelik uygulanacak olan sosyal ve ekonomik
amaçlı destek çalışmaları ile “mesleki ve sosyal gelişmeye katkı
sağlamak amaçlı eğitim faaliyetlerinin„ eş zamanlı olarak
yürütülmesinin düne göre daha çok öncelikli olduğu görülmekte ve
bu önceliğinde ertelenmemesi gerektiği hissedilmektedir.
Sonuç olarak, kırsal nüfusun bir parçası olan orman köylerine
yönelik sosyal ve ilmi bilgi transferi ağırlıklı “mesleki teknik bilgi
aktarımı„ amaçlı eğitim ve yayım programları, “yönetimde etkinlik„
anlayışına büyük katkı sağlamakla kalmayacak, toplumun ORKÖY
kurumu aracılığıyla Çevre ve Orman Bakanlığına olan güveninin
artmasına hizmet etmiş olacaktır. Toplumda, Çevre ve Orman
Bakanlığı kurumuna olan güven artışı ise sadece Çevre ve Orman
Bakanlığınca desteklenen ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü
orman köyleri ile sınırlı kalmayacak, toplumun tamamı kırsal
bölgelere yatırım hizmeti sunan bütün devlet kurumlarından “İnsan
kaynaklarını geliştirmeye yönelik„ hizmetleri talep edecektir.
l
Her bir orman köyünde meslek lisesi açılamayacağı,
l
Köylerin
çalışabilir nüfusunu yatılı bölge okulları gibi kurumların
misafir hanelerinde toplayarak eğitim verilemeyeceği,
l
Her bir
31,3
Orman Bakanlığı bünyesinde yapılanmış olan ORKÖY kurumu “hibe
kredi„ uygulaması adı altında eğitim amaçlı projeler hazırlayarak
eğitim faaliyetlerini düzenleme ve yürütme görevini üstlenmelidir.
köye teknik bilgi ile donanımlı ara eleman ataması
yapılamayacağı için orman köylerine yönelik; fertlerin mesleki ve
sosyal gelişmelerine katkı sağlamak amaçlı genel eğitim
faaliyetleri kamu kurumu bünyesinde yasal bir görev olarak
yürütülmelidir.
Bu amaçla, bölgesel ekosisteme ait gözlemlere ve bölgeye özgü
daha önce yapılmış çalışmalara ait verilere dayanarak orman
köylülerinin mevcut bilgi, deneyim ve tecrübelerine ilâve olarak
mesleki bilgilerini artırmaya ve sosyal yapılarını geliştirmeye yönelik
eğitim çalışmaları için ORKÖY kurumu görevlendirile bilinir. Çevre ve
KAYNAKÇA
Anonim 1 : 2010-2014 Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Plan, 2009. Ankara
Anonim 2 : VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ormancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001, Ankara
Anonim 3 : Orman Köyleri Kalkınma Fonu Yönetmeliği (06.05.2004 tarih ve 25454 sayılı resmi gazetede yayınlanan Orman Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller).
Miraboğlu, M., 1982 : Ormancılığımız Problemleri ve Çözüm Yolları. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri: B, Cilt: 32, Sayı:1, İstanbul
Geray, A.U., 1998: Ekonomi İ.Ü.Yayın No: 3870, Orman Fakültesi Yayın No: 430, İstanbul
Daşdemir, İ., 1998 : Devlet Orman İşletmelerinin Yönetsel ve Örgütsel Boyutunun Belirlenmesi. Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Teknik Rapor No: 3, Erzurum.
Erdönmez,C., 2009 : “Türk Ormancılığında, Uluslar Arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular, Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları„ Sempozyumu, TMMOB,
Orman Mühendisleri Odası, 2005, Antalya.
İşçil, N., 1977. Örnekleme Yöntemi Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayın no: 13 , Ankara.
Tolunay, Korkmaz, 2009 : “Türk Ormancılığında, Uluslar Arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular, Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları„ Sempozyumu, TMMOB,
Orman Mühendisleri Odası, 2005, Antalya.
Uzun,E., Yılmaz,İ., 2008: Gündoğmuş İlçesi Orman Köylerinin ve Bu Köylerdeki Tarım İşletmelerinin Sosyo-Ekonomik Yapılarının Belirlenmesi. Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma
Müdürlüğü, Teknik Bülten No: 32, Antalya
Türkay, O., Aklin, E., 2001: İktisada Giriş T.C. Anadolu Üniversitesi Yayın No: 1275, Açıköğretim Fakültesi Yayın No : 705, Eskişehir
31
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
INTERNATIONAL YEAR
OF FORESTS 2011
Üyelerimizden
Kooperatif Projeleri
ORKÖY Çalışmaları*
Ferdi Kredi Uygulamaları
Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY) tarafından
orman köylülerinin kalkındırılması amacıyla uygulanan
ferdi kredi projeleri başarılı işletmeler haline dönüşmekte,
sahiplerinin geçim kaynağı olarak yüzlerini güldürmektedir.
Bitkisel ve hayvansal üretim, el sanatları, eko turizm, arıcılık
gibi birçok konuda ekonomik amaçlı projeler yaparak
bunların uygulanması için kredi veren ORKÖY verdiği
kredilerin takipçisi olmakta başarılı birer işletme haline
dönüşmesi için teknik destek vermektedir. ORKÖY
projelerinde verilen kredilerin geri dönüşümü %99
seviyesindedir günümüz koşullarında uygulanan tarımsal
ve sanayi kredilerinin geri dönüşümleri ile karşılaştırıldığında ORKÖY tarafından küçük ölçeklide olsa uygulanan
projelerin başarısını daha çarpıcı bir şekilde ortaya
koymaktadır.
Orman köylerinde uygulanan birçok ferdi proje günümüzde çok büyük işletmelere dönüşmüş sahiplerinin yanı sıra
çevresindeki insanlar içinde istihdam kaynağı durumuna
gelmiştir. Bunların içerinde en çarpıcı örnek Erpiliçtir.
ORKÖY'den aldığı kredi ile tavukçuluğa başlayan Erpiliç
bugün ülke tavukçuluk sektöründe önemli bir noktaya
gelmiştir.
ORKÖY'ün uyguladığı binlerce ferdi projenin başarılı
sonuçları yeni proje çalışmaları için ilham kaynağı olmakta
ve her geçen yıl daha başarılı projeler uygulanmasına vesile
olmaktadır. Son yıllarda uygulanan başarılı proje örneklerinden bir tanesi 2007 yılında Zonguldak İli Devrek İlçesi
Yazıcık (Dirgine) Köyünde uygulanan eko turizm amaçlı
pansiyon işletmeciliğidir. Kent yaşamından ve sorunlarından uzak, doğayla dost yöresel mimari ile inşa edilmiş olan
bir orman köylüsünün yaşadığı konut artık geçimini
sağlayan bir işyeri haline dönüştürülmüştür. Pansiyon,
ÜYELERİMİZDEN
Yedigöller Tabiat Parkına 26 kilometre uzaklıkta olup doğa
sporları ile uğraşanlar ve alternatif tatil arayışında olanlar
için ilgi odağı haline gelmiştir.
Diğer bir örnek ise İzmir İli Bergama İlçesi Alacalar
Köyündeki süt sığırı işletmesidir. ORKÖY'den 2006 yılında
aldığı kredi ile süt sığırcılığına başlayan Fatma KESKİN'in
işletmesi, bugün 20 başlık bir işletme haline gelmiştir
işletme sahibi ile yapılan bir söyleşide; “geçimini ve
çocuklarının okumasını sadece sütçülükten kazandığı para
ile karşılamakta olduğunu ORKÖY'ün bu kredisi olmasaydı
mutlaka doğduğu büyüdüğü baba ocağı köyden şehre göç
edip işçi olarak çalışıp ailesinin nafakasını temin etmek
durumda olacağını beklide çocuklarını bile okutamayacağını ifade etmektedir”.
Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY) orman
köylerinde yaşayan vatandaşlarımızın sosyal ve ekonomik
kalkınmalarına yardımcı olmak amacıyla ferdi ve kooperatif
projeleri uygulamaktadır. 1974 yılından bugüne kadar 514
kooperatif projesi uygulanmış olup bu projelerin 206 tanesi
ekonomik ömrünü tamamlamış, 265 tanesi faal olup
başarılı bir şekilde çalışmaktadır.
ORKÖY'ün orman köylülerinin, teker teker altından
kalkamayacakları işlerin gerçekleştirilmesine yardımcı
olarak görülen, kooperatiflere yönelik uyguladığı projeler
bölgelerinde bir değişimin, dönüşümün başlangıcı olmuş
istihdam yaratarak göçün önünde adeta bir set olmuştur.
ORKÖY tarafından desteklenen kooperatifler piyasa
belirleyici konuma gelmiş bölgelerinde emeğin ve ürünün
değerini bulmasına katkı sağlayarak sosyal ve ekonomik
bünyenin kuvvetlenmesine ve geçim seviyesinin yükselmesine vesile olmuştur. ORKÖY üretimi destekleyerek
köylünün geçim kaynağı haline gelmiştir. Diğer taraftan,
kayıtlı ekonominin en güçlü kaleleri durumunda olup;
ORKÖY'ün bütçesi kadar devlete yıllık vergi ödemekte ve
ihracat yaparak da ülke ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. Bütün bunların yanında tüketiciler güvenilir,
kontrolden geçmiş, sağlıklı tarımsal ürünleri, kooperatiflerin “hem üreticiyi, hem de tüketiciyi koruyan bir fiyat
politikası” gütmeleri sebebiyle daha uygun fiyatlarla
alabilmektedirler.
Yukarıda kısaca özetlenen ORKÖY tarafından desteklenen
Orman Köylerinde Kurulu kooperatiflerin faydalarını
görmek için örnek birkaç projeden söz etmek gerekirse;
Benzer binlerce örnek ve binlerce hayat hikâyesinden ikisi
yukarıda örnek olarak verilmiştir. 7 milyon orman
köylüsünün her kişinin mutlaka tanıdığı bildiği ORKÖY'den
minnet duyguları ile bahsetmesinin arkasında köylerinde
uygulanan başarılı projelerin çok büyük bir etkisinin olduğu
mutlak bir gerçektir.
ORKÖY; gelecek yıllarda orman köylüsüne verdiği desteği
arttırarak devam ettirecektir. Bu kararlılıkla çalışmalarını
yürütmekte, bölgelerin üretim alışkanlıklarını dikkate
alarak, acımasız rekabet koşullarına ayak uyduracak ürün
potansiyelini oluşturmak üzere havza bazlı üretime dayalı
yeni projeler geliştirmekte ve bunları hayata geçirmek için
çalışmalarını sürdürmektedir.
Bursa İli Gemlik İlçesinde kurulan Katırlı Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi; 1985 yılında 250 ton/yıl kapasite ile başlayan
ve bugün 600 ton/yıl kapasiteye ulaşan tesis zeytincilikte
tanınmış bir marka olarak pazarlama sorunu olmayan
üretiminin büyük bir bölümünü ihraç eden bir kuruluş
haline gelmiştir.
Kooperatif, yıllık yaklaşık 2 milyon lira ciro yapmakta,
Kurulduğu köyde üyelerinden alacağı zeytinin parasını
avans olarak ödemekte ve zeytin alım piyasasını
belirlemektedir. 2009 yılında zeytin alım fiyatı piyasa alım
fiyatının % 30 üzerinde gerçekleşmiştir.
kapasiteli Çam Fıstığı İşleme tesisi kurmuş bugün
kapasitesin 700 ton/yıla çıkartarak 6 milyon lira ciroya
ulaşmıştır. Bünyesinde çalıştırdığı 27 daimi işçi ile 355
ortağının geçim kaynağıdır. Üretimini yurt dışına ve yurt
içine pazarlamakta ve devlete yıllık yaklaşık 150.000 TL
vergi ödemektedir.
Afyon-Dinar İlçesi Yapağılı Köyünde kurulu bulunan Yapağılı
Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ORKÖY'ün 1.212.142 liralık
kooperatif kredisi ile 1996 yılında 120 ton/yıl üretim yapan
alabalık çiftliği kurmuş bu gün kapasitesini 400 ton yıla
çıkartarak yıllık 2.5 milyon liralık işlenmiş füme alabalık
ihracatı yapan bir tesis haline gelmiştir. Kurulduğu köyde 62
kişiye iş imkânı sağlayan tesis kendi üretiminin yanı sıra
civarındaki alabalık üreticilerinden de aldığı balıkları
işlemekte ve üretiminin tamamını yurt dışına ihraç
etmektedir.
İzmir-Kiraz İlçesi İğdeli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi
ORKÖY'ün kooperatif kredisi ile 1993 yılında 5 ton/gün süt
işleme kapasitesine sahip mandıra kurmuş bugün
kapasitesini 40 ton/güne çıkartmıştır. Bünyesinde 50 daimi
işçi çalıştıran kooperatif 2009 yılında 12,5 milyon lira ciro
yaparak ve devlete 737 bin lira vergi ödemiştir. Tesis süt
alım fiyatlarının düşmesini engelleyerek süt üreticilerine
destek olmaktadır.
Yukarıda sıralan birkaç örnek ÖRKÖY tarafından uygulanan
projelerinin gerek yöre insanına gerekse ülke ekonomisine
sağladığı katkıyı açıkça ortaya koymaktadır.
Kooperatif, civar köylerde üretilen gemlik zeytinin
değerlendirilmesi amacıyla 2010 yılından sonra tekrar
büyümeyi planlamaktadır. Bu amaçla altyapı ve finans
sorunlarını tamamen çözmüş durumdadır.
İzmir-Bergama İlçesi Kozak Köyünde kurulu Kozak Tarımsal
Kalkınma Kooperatifi; ORKÖY tarafından verilen
988.473,00 TL kooperatif kredisi ile 2000 yılında 500 ton/yıl
* Orman ve Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü Ferdi Krediler ve Kooperatifer Dairesi Başkanlıkları çalışanlarınca hazırlanmıştır.
32
33
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
Yeni Orman Amenajman
Yönetmeliği
Mehmet Efendioğlu*
Orman Yük. Müh
Yeni “Orman Amenajman Yönetmeliği” 05.02.2008 tarihli
ve 26778 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir. Ancak,20.05.1991 tarihli ve OİP.1.32 Sayılı olurla
yürürlüğe giren “Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesi, Uygulanması Denetlenmesi ve Yenilenmesi
Hakkında Yönetmelik”in yukarıda belirtilen yeni yönetmelikle yürürlükten kalktığına dair, bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, eski yönetmelik OGM.ce 06.02.2008
tarih ve 6553 sayılı bir tamimle yürürlükten kaldırıldığı
belirtilmektedir. Hemen belirtelim ki, yönetmeliğin
yürürlükten kaldırılması yine yönetmelikle olur ve bununda yayımlanan yeni yönetmelikte açıkça belirtilmesi
gerekirdi.
Ormanlar kendi kendini yenileyen nadir doğal kaynaklardan biridir. Bunun için, insanların bu kaynaklardan
devamlı faydalanma arzusu ormanların mutlaka planlı
işletilmesi gerçeğini ortaya koymuştur. Bunu sonucu
bütün dünyada olduğu gibi bizde de ormanların bir
işletme planı ile işletilmesi söz konusu olmuştur.
Ülkemizde Orman Kanunlarından önce ,Orman Amenajman Kanunları çıkarılmıştır. 21.04.2007 tarihinde
kaybettiğmiz ve her zaman rahmetle andığım Sayın
Hocam Prof. Dr. İsmail Eraslan'ın “Orman Amenajmanı”
kitabında belirttiği gibi, ilk amenajman kanunu 1917
yılında yürürlüğe giren ”Ormanların Usulü İdarei
Fenniyeleri Hakkında Kanun “dur. Bu kanunun 2.maddesine göre Devlet ormanlarının işletme planlarına
(amnejman planları) göre işletileceği bu planlarında
“Usulü İdarei Fenniye Talimatnamesi” (Orman Amenajman Yönetmeliği) ne göre düzenleneceği hükme
bağlanmıştır. Bu bağlamda olmak üzere, 1919 yılında ilk
amenajman yönetmeliği niteliğini taşıyan yönetmelik
hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bundan sonra
muhtelif tarihlerde günün ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak yeni yönetmelikler çıkartılarak yürürlüğe
konmuştur. Yeni yönetmelik de, bu gerekçe ile
hazırlanmıştır. Zira son yıllarda doğal kaynakların dengesiz
kullanımı, küresel ısınma ve çevresel sorunlar nedeni ile
toplumların ormanlardan beklentileri çeşitlenerek
artmıştır. Bunun doğal sonucu olarak bu beklentilerin
dengeli bir şekilde karşılanabilmesi için, planlamanın da
buna göre değişmesi ve böylece toplumun taleplerinin
karşılanması çok önem kazanmıştır.
Bütün bu girişten sonra, yeni yönetmelik neler getirmiştir.
Gerek planlama ve gerekse uygulamada ne gibi yenilikler
ve değişiklikler ortaya koymuştur. Yeni yönetmelik Orman
İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığınca bastırılan
“Orman Amenajman Yönetmeliği” adlı kitapçığın giriş
bölümünde bu yönetmeliğin fonksiyonel planlamayı esas
alan, Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Amenajman
Yönetmeliği şeklinde güncellenerek yürürlüğe konulduğu
ifade edilmektedir. Eski yönetmelikte ormanların göreceği
fonksiyonlar yerine işletme amaçları esas alınarak
ormancılık prensiplerine göre planlama yapılacağı
belirtilmiştir. Söylem olarak fonksiyonel planlamadan
farklı olmasına karşın eski yönetmelikte de ormanların
göreceği fonksiyonların toplumun talebine göre amaçlara
dönüşmesi ile planlama yapılacağına dair gerekli
hükümler bulunmaktadır. Bu bakımdan iki yönetmelik
arasında bariz bir fark yoktur.
Öncelikle yeni yönetmeliğin, 5. maddesinin 2. bendinde
planların yapımına yetkili olan Başmühendisliklerden, 3.
bendinde ise, Orman Anenajman Heyetlerini denet-leyen
Orman Amenajman Başmühendisliklerinden
bahsedilmektedir. Yine yönetmeliğin 97 ve 98. maddelerinde de Amenajman Başmühendisliği ifadeleri
(Başmühendislik) yer almaktadır. Bu ifadeler Orman
Genel Müdürlüğünde olmayan kuruluş ve birimlerdir.
Yeni yönetmeliğin yasal dayanağı 6831 sayılı orman
kanunudur..Bu kanunun 12.maddesinde ise Amenajman
Heyetlerinden bahsetmektedir. Buna göre amenajman
planlarının yapımı “Amenajman Heyetleri”nce yapılacaktır. O halde yeni yönetmelikte belirtilen Orman
Amenajman Başmühendislikleri diye bir birim OGM
kuruluşunda yoktur. Sadece Orman Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarında şahsa bağlı başmühendis
kadroları vardır. Bunlar icra birimi değil şahsa bağlı
başmühendis kadrolarıdır. Başmühendis kelimesinin
başına orman amenajman ifadesi getirilerek oluşturulmuş kuruluşlardır. Bu nedenle,1985 yılında yapılan
reorganizasyondan sonra bu güne kadar planların
yapımında görevli amenajman Heyet Başkanlığı veya
yönetmelikte belirtildiği üzere, Orman Amenajman
Başmühendisliği birimleri kurulamamıştır. Bu nedenle, bu
görevlere atama yapılamamıştır. Bu nedenle,yönetmelik
dayanağı olan kanuna uygun olarak düzenlenmemiştir.
Yeni yönetmelik ile eski yönetmelik arasında önemli
gördüğüm farklılıklar aşağıda maddeler halinde
belirtilmiştir:
ÜYELERİMİZDEN
1- Eski yönetmelik 143, yeni yönetmelik 104 maddeden
ibarettir.
2- Eski yönetmelikte planlamanın işletme amaçlarına
göre, yeni yönetmelikte ise, fonksiyon haritalarının
hazırlanarak işletme amaçlarının ortaya konması ilkesi
getirilmiştir. Ancak, fonksiyon haritalarının nasıl,
kimlerin katılımı ile yapılacağı açıkça belirtilmemiştir.
Uygulamada fonksiyon haritaları gereği gibi yapılamamaktadır. Özellikle ihale ile yapılan planlamalarda
fonksiyon haritalarının yeteri sıhhatte yapılamadığı
için, bazı problemlerin çıkması kaçınılmazdır. Orman
fonksiyonlarının mutlaka Orman Genel Müdürlüğü
adına, Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı
ve Bölge Müdürlüklerince uzman bir ekip tarafından
yaptırılması gerekmektedir. Uygulamada fonksiyon
haritalarının yapımı, genellikle işletme şeflerine
bırakıldığı için, planlamaya başlarken verilen
fonksiyon haritaları envanter ve arazi çalışması
sonucu çoğu kez değişmek durumunda kalmaktadır.
Planlamada katılımcılığın esas olduğu yönetmelikte
sıkça ifade edilmesine rağmen, orman fonksiyonlarının belirlenmesinde, diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile katılımcılığı sağlayacak organizasyonun
ancak, Orman Genel Müdürlüğünün devreye girmesi
ile sağlanabilecektir.
Katılımcılık, plan yapımcıları ile orman teşkilatının
beraber bir araya gelerek bazı konulara karar vermesi
değil diğer kurum ve kuruluşlarında, orman
fonksiyonlarının tespitindeki görüş ve önerilerinin
planlamada göz önünde bulundurulmasıdır.
3- Orman envanteri yönünden eski yönetmelikte dört
bölüm halinde belirtilen orman envanteri yeni
yönetmelikte sekiz bölüme çıkarılmıştır. Bu doğru ve
günün şartlarına uygun bir yaklaşımdır
4- Meşcere tiplerinin ayrılması eski yönetmelikte açık
olarak belirtildiği halde yeni yönetmelikte yönergeye
ihtiyaç bulunmaktadır.
5- İşletme sınıflarının ayrılması ile ilgili yeteri açıklık
yoktur.
6- Yetişme ortamı envanteri ile ilgili yönergeye ihtiyaç
vardır.
7- Yeni yönetmelikte Madde 24'ün başında Ağaç hacmi
ve hacim artımı envanterinin yapılması ifadesi yanlış
bir ifadedir. Zira 13. maddede de belirtildiği gibi bu
ifade, ağaç serveti ve artım envanteri şeklinde
düzeltilmelidir.
8- Eski yönetmelikte olmayan ulusal ve uluslar arası
sözleşmelerle yükümlülük altında olduğumuz karbon
birikimi planlaması yeni yönetmelikte yer alarak
önemli bir noksanlık ve eksiklik giderilmiştir.
9- Eski yönetmelikte ayrıntısız bir şekilde yer alan odun
dışı orman ürünleri (Tali ürün) envanterine geniş
şekilde yer verilmiştir. Bu da olumlu ve günün
şartlarına uygun bir yaklaşımdır.
10- Yeni yönetmelikle getirilen sosyo-ekonomik durum ve
sağlık durumu envanteri olumlu bir yaklaşım olarak
yönetmeliğe girmiştir.
11- Ormanın optimal kuruluşunun ortaya konmasında,
özellikle değişik yaşlı ormanlarda optimal kuruluş
çalışmaları yapılmamış ormanlarda bunun nasıl
yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmamıştır
12- Faydalanmanın düzenlenmesinde kullanılan amenajman metotları bölümde, değişikyaşlı ve düşey kapalı
ormanlarda kullanılacak amenajman metodu
(Madde:71) belirtilmeyerek,” uygun metotlar”
denilerek birden fazla metodun kullanılacağı
belirtilmektedir. Hâlbuki yönetmeliğin 68.maddesinde “çap sınıfları” metodundan bahsedilmektedir.
Bu madde 71. madde ile çelişmektedir. Zira 71.
maddede birden fazla metot söz konusudur. 68
maddeye göre planlayıcı çap sınıfları metodundan
başka bir metodu kullanamayacaktır. Yürürlükten
kaldırılan yönetmelikte (Madde:90) ise metot çap
sınıfları olarak belirtilmiştir.
13- Faydalanmanın düzenlenmesinde; gerek aynıyaşlı ve
gerekse değişikyaşlı ve düşey kapalı ormanlarda
kullanılacak yardımcı metotlarda, yeni yönetmelikte
açıkça belli değildir. Hâlbuki yönetmelikte kullanılacak
yardımcı metotların tüm ormanlar için ayrı ayrı
belirtilmesi gerekmektedir.
14- Planların onaylanması ile ilgili olarak da şu söylenebilir. Yönetmelikteki 78 madde yürürlükteki
yasalara uygundur. Ancak, uygulama planları yapan
birimlerin bir kısmı Orman İdaresi ve Planlama Daire
Başkanlığına bağlı Orman Amenajman Başmühendislikleri ile ihale yoluyla planları yaptıran Orman
İşletme Müdürlükleridir. Orman İşletme Müdürlükleri
yaptırdıkları planların denetimden ve yürürlüğe
konulmasında yetki sahibi değildir. Esasen bu
birimlerin plan yapma ve yaptırma yetkileri olmadığı
için, kendi yaptırdıkları planları denetleyememe ve
onaylayamama gibi bir durumla karşılaşması doğaldır.
Döner sermaye yönetmeliğine göre Orman İşletme
Müdürlükleri yapmakla yükümlü oldukları bütün
faaliyetlerinde yaptırdıkları işlerin denetimi ve
onaylaması yapmaktadırlar. Ancak, amenajman
planına gelince yetkisiz bir durumdadırlar. Bunun
sonucu yaptırdıkları planların denetimi ve onayı
Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığınca
yapılarak bir çifte standart'ın ortaya çıkmasına neden
olunmaktadır. Böylece Orman İşletme Müdürlüklerince yaptırılan planların denetimi ve onayı nevi
şahsına münhasır bir prosedürle olmaktadır. Bunun
nedeni yasaya uygun olmadan planların taşraya
yaptırılmasıdır.
15- Amenajman Plan değişikliği ile ilgili 83. maddenin
3.paragrafında plan değişikliğinin yetkili kılınan
makam tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe
gireceğine amirdir. Yönetmelikler yasaların açıklanması için düzenlenen hukuki belgelerdir. Burada
yetkili kılınan makam kimdir? 3234 sayılı yasanın
9.maddesine göre amenajman planlarını yapmak,
yaptırmak ve bu planların uygulama durumlarını,
yenilenmelerini, geliştirilmelerini sağlamak, takip ve
kontrol etmek, Orman İdaresi ve Planlama dairesi
* Emekli, İktisatçı
34
35
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
başkanlığının görevidir. Bunun içindir ki, yeni
yönetmelikte 78. maddede planların onaylanması ile
ilgili yetki Orman İdaresi ve Planlama Dairesi
Başkanlığına verildiği için, planların onayı bu daire
tarafından yapılarak, planlar yürürlüğe girmektedir.
Planların aktüel durumu yansıtmaması ve yönetmelikte, 83. maddenin 2. paragrafında belirtilen
durumların ortaya çıkması halinde, planların değiştirilmesi de planları onaylayan birimce yapılmalıdır.
Planları onaylan birimle değişiklikleri yapan birimler
ayrı olmaz. Bir işlem nasıl yürürlüğe giriyorsa, bu
işlemin tadili, ıslahı ve değiştirilmesi de aynı usule
tabidir. Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığınca hazırlanan ve Orman Genel Müdürlüğünce
yürürlüğe konulan bu yönetmeliğin bir maddesi
Orman İşletme Müdürlüğü veya Orman Başmüdürlüğünce değiştirilebilinir mi? Amenajman yönetmeliği
kısa ve öz olsun diye özen gösterilip en önemli
konulara yer verilmezken, plan değişikliği gibi
yönetmelikte yer almasına gerek olmayan ve şimdiye
kadar hiçbir yönetmelikte yer almayan basit bir
teferruatın burada yer almasını, anlamak mümkün
olmamıştır.
Yeni yürürlüğe giren yönetmeliğin 75. maddesinde, daha
önceki yönetmeliklerde yer almayan ve bu yönetmeliğe
girmiş olan rehabilite edilecek alanlar ifadesidir. Bu son
zamanlarda ormancılığımıza girmiş bir terimdir. Bir
zamanlar moda terim olan enerji ormanları gibi. Orman
yetiştirme ve kurma olan silvikültür biliminde bu terimin
yeri nedir bilemiyorum. Ancak, uygulamada bu alanlar
yönetmelik maddesinden de anlaşılacağı üzere prodüktif
orman alanları dışında kalan bozuk koru, bozuk baltalık
alanlarıdır. Bu alanlar ya doğal yolla oluşmuş veya orman
tahribatı ile oluşmuş alanlardır. Burada yapılacak
silvikültür işlem müsait alanlarda ağaçlandırma,bozuk
baltalık alanlarda ise, imar-ıslah ile bunların yapılamadığı
alanların ise korunarak, kendi kendini yenilenmesi
sağlanacak alanlardır. Bu nedenle ben, rehabilite
kelimesini imar ıslah çalışması yapılacak alanlar olarak
algılıyorum.
Ancak, Genel Müdürlüğümüz 2006 yılında yürürlüğe
koyduğu “Ormanlarımızda Uygulanacak Silvikültürel Esas
ve İlkeler” adlı tebliğinde rehabilite alanlarının kapsamını
çok genişletmiştir. Amenajman planında bozuk veya (1)
kapalı görünmesine rağmen, aktüel durumuna bakılmaksızın bu alanlar rehabilitasyon çalışmalarına konu
edilecektir. Örneğin (3) kapalı bir orman planda yanlışlıkla
(1) kapalı olarak gösterilse bile, bu alan plan değişikliği
yerine rehabitasyona tabi tutulacaktır. Bunun sonucu
buralardan üretim amaçlanmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Uygulamada rehabilite alanlarında yapılan silvikültürel
çalışmalar tabii veya yapay yolla gençleştirme,
meşcerelerin gelişme çağlarına uygun gençlik bakımları,
ayıklama ve aralama kesimleri, uygun alanlarda
ağaçlandırma, bozuk baltalık ormanlarında ise eski tabiri
ile imar-ıslah çalışmalarıdır. Rehabilite alanları dışında
kalan diğer tüm ormanlarda da bu çalışmalar yapıldığına
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
göre, bu ayrımın yapılmasının gerekçesini anlamak
mümkün değildir. Sanki ormancılığımızda rehabilite
kesimleri diye yeni bir uygulamamı başlatılıyor. Zira bir
bölge müdürlüğümüzde arazi çalışmaları esnasında
arazide gördüğüm memurlardan ne yaptıklarını sorduğumda, rehabilite kesimlerinden döndüklerini ifade
etmişlerdi. Belki rehabilite alanlarında aynı anda
gençleştirme ve ağaçlandırma çalışmaları yapılabiliniyor
ise,bu çalışmalar gençleştirme alanlarında da yapılabilir.
Yukarıda kısaca açıklandığı gibi hiç şüphesiz günün
koşullarına uygun, çağdaş ve ekosistem tabanlı ve çok
amaçlı planlana felsefesine göre hazırlanan bu
yönetmelikteki hükümlerin bir an önce uygulanmaya
konulması hepimizin amacı olmalıdır. Ancak, bu amacın
gerçekleşebilmesi için, yönetmeliğin birçok maddesinin
yönergelerle açıklanması zorunludur. Yönetmelik kısa
olsun diye bazı çok önemli konuların yönetmelikte yer
almaması bana göre bir eksikliktir. Ayrıca yönetmeliğin
05.02.2008 tarihinde yürürlüğe konmasından 2 yılı aşkın
bir süre geçmesine rağmen, hemen hemen her madde
için gereken yönergelerin çıkarılmaması büyük bir
eksikliktir. Bu nedenledir ki ihalelerde birçok konuda,
2008 yılında 6553 sayılı tamimle yürürlükten kaldırılan
yönetmeliğin esas alınacağı (Fonksiyonel Amenajman
Planlaması Arazi ve Büro Çalışmalarına Ait Teknik
İzahname:2010 Madde 86) ifade edilmektedir. Esasen
mevcut yürürlükteki yönetmeliğe göre; plan yapmak,
plan uygulamak ve denetlemek mümkün değildir. Bunun
için bir an önce geniş bir katılımla yönergelerin çıkarılması
gerekmektedir. Bu işin en az yönetmelik kadar zor ve
zahmetli olduğunu biliyorum. Bu nedenle, Orman İdaresi
ve Planlama Daire Başkanlığına kolaylıklar ve başarılar
diliyorum. Bu yönergelerin hazırlanması için, tıpkı
yönetmelik çalışmalarında olduğu gibi, fakültelerimizin
katkısı mutlaka sağlanmalıdır.
Orman Bakanlığının 30.6.1973 gün ve 3953-1 sayılı
Olurları ile yürürlüğe giren Amenajman Yönetmeliği
çalışmalarına, Orman Amenajman Heyet Başkanı olarak,
20.05.1991 tarihli “Orman Amenajman Planlarının
Düzenlenmesi,Uygulanması Denetlenmesi ve Yenilenmesi Hakkında Yönetmelik “çalışmalarının tüm aşamalarına Şube Müdürü olarak katıldım. Ve bu işin
raportörlüğünü yaptım. Yeri yürürlüğe giren yönetmeliğin
bazı çalışmalarına, Genel Müdürlüğümüzün davetleri
üzerine katıldım. Bu çalışmaların zor zahmetli bir süreç
olduğunu yakından bilen bir meslektaşınız olarak,
yukarıdaki konularda görüşlerimi açıklamak gereğini
hissettim. Bu duygu ve düşüncelerle yeni yönetmeliğin
ülkemiz ormancılığına ve ulusumuza hayırlı olmasını
diliyorum. Her aşamada katkısı bulunanlara da saygı ve
şükranlarımı sunuyorum.
Saygılarımla.
ÜYELERİMİZDEN
İklim Değişikliği ve
Odun Enerjisi Kullanımı
Mustafa Burak ARSLAN
Orman Endüstri Yüksek Mühendisi
ÖZET
Fosil esaslı yakıtlar insanoğlunun yaşamına büyük kolaylık
katmasının yanı sıra karbondioksit(CO2), metan(CH4), azot
oksit(N2O) ve ozon(O3) gibi gazların atmosfere yayılımına
neden olmaktadır. Özellikle son çeyrek asırlık dönemde
atmosferdeki CO2 konsantrasyonu sürekli bir şekilde artış
göstermiştir. Atmosferdeki CO2 konsantrasyonu yıllık
yaklaşık 2 ppm yükselmektedir. Bu durum günümüz
dünyasının en önemli problemlerinden biri olan küresel
iklim değişiminin başlıca nedeni konumundadır. Ayrıca
binlerce yıl toprak altında biriken C bir anda atmosfere
verilmekte ve C döngüsü olumsuz yönde etkilenmektedir.
Küresel iklim değişikliği ile mücadelede iki önemli husus
GİRİŞ
İnsan nüfusunun sürekli artış göstermesi ve sanayileşmedeki hızlı gelişmeler beraberinde fosil esaslı yakıtların
kullanımını arttırmıştır. Fosil esaslı yakıtların enerji amaçlı
kullanımı başta karbondioksit olmak üzere bazı sera etkisi
yapan gazların atmosfere yayılmasına neden olmuştur.
Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu her geçen yıl
biraz daha yükselmektedir. Bu durum günümüz dünyasının
en büyük tehdidi olan küresel iklim değişikliğinin başlıca
nedeni konumundadır. Fosil esaslı yakıtların kullanılmalarının neden olduğu bir diğer sakınca binlerce yılda
toprağın altında biriken karbon bir anda atmosfere
yayılmakta ve karbon döngüsü olumsuz yönde
etkilenmektedir. Bu tehdidin şiddetini azaltabilmek için
atmosfere salınan karbonun tutulması için gerekli biyolojik,
fiziksel ve kimyasal alt yapının oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca güneş, rüzgar, su ve biyokütle gibi yenilenebilir
kaynaklarınında enerji üretiminde kullanılması küresel
ısınma ile mücadelede diğer önemli faktördür.
Dünya enerji kaynaklarının rezervlerinin yaklaşık olarak
%94 ünü petrol, kömür, doğal gaz ve uranyum yatakları
oluşturmaktadır. Bu kaynakların günümüzdeki kullanımları
aynı oranda devam edecek olursa, petrol ve doğal gaz
rezervleri 50 yıla, kömür rezervleri ise 100 yıla kadar
tükenecektir. Ekonomik, çevresel ve yenilenebilir özellikleri
ölçüt olarak alındığında biyokütlenin enerji amaçlı
vardır. Birincisi atmosfere yayılan karbonun tutulması,
diğeri yenilenebilir enerjiden faydalanarak, fosil yakıtların
kullanım oranlarının azaltılmasıdır. Odun enerjisi
yenilenebilir kaynaklar içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Hem yenilenebilir özelliktedir hem de çevreyle dost temiz
enerji kaynağıdır. Bazı ülkeler enerji ihtiyaçlarının bir kısmını
enerji ormanlarından elde ettikleri odun hammaddesinden
sağlamaktadırlar. Odun yonga, briket ve pellet şeklinde
enerji materyali olarak değerlendirilmektedir. Odun pelleti
son zamanlarda Amerika ve Avrupa ülkelerinde önemini
arttıran bir yakıt materyalidir. Bu çalışmada, küresel ısınma
ile mücadelede odun enerjisinin kullanımının öneminden
bahsedilecektir.
kullanımı önümüzdeki yıllarda önemini daha da
arttıracaktır (Saraçoğlu, 2008). Ülkemizde enerji üretiminin
yaklaşık %90'ı petrol, doğal gaz ve kömürden
sağlanmaktadır. Su, güneş ve rüzgar gibi diğer yenilenebilir
kaynaklar ile bitkisel ve hayvansal atıkların toplam
kullanımı %7-8 civarıdır. Enerji üretiminde odunun yeri ise
%3 gibi oldukça düşük bir orandır. (OGM, 2009a). Bir başka
ifade ile yenilenebilir ve çevre dostu özelliklerine sahip
olmayan ve bununla birlikte ithal edilen kaynaklar
neredeyse ülkemizin enerji ihtiyacının %90'ını karşılarken,
biyokütle ve diğer yenilenebilir kaynaklar bu ihtiyacın
ancak %10 nu karşılayabilmektedir.
KÜRESEL ISINMA
Küresel ısınmanın dünyamız için bir tehlike olduğu, bu
tehlikenin önüne geçmek için iklim politikasının sera gazı
etkisinin azaltılmasının fayda ve maliyetlerinin değerlendirilecek yönde talimatlandırılmasının önemi vurgulanmıştır. Ayrıca iklim politikasının vergi ve ticari lisanslar gibi
market temelli göstergeler ile iyi bir şekilde uygulanması
ifade edilmiştir (Stern vd, 2006; Tol, 2006).
Fosil esaslı yakıtların enerji amaçlı kullanımı ile atmosfere
yayılan sera etkisi yapan gazlardan (greenhouse effect
gases) önemli olanlarının isimleri ve atmosferdeki
konsantrasyonları aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir
(Blasing, 2010).
KAYNAKÇA
1- Prof. Dr. İsmail ERASLAN Orman Amenajmanı 1982
36
37
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
Çizelge 1. Bazı Önemli Sera Gazlarının Atmosferdeki
Konsantrasyonları
Gaz İsmi / Konsantrasyon Sanayi Devriminden Önce
Karbon dioksit (CO2) / ppm
2806
Methan (CH4)
/ ppb
7008
Azot oksit (N2O)
/ ppb
27010
251
Ozone (O3)
/ ppb
Günümüzde
386.37
18669/17429
3239/3219
344,1
ppm: milyonda bir konsantrasyon, ppb: milyarda bir konsantrasyon
Çizelge 1'de görüldüğü üzere Sanayi Devrimi ile birlikte fosil
esaslı yakıtların kullanımlarının artması sonucu başta
karbondioksit olmak üzere, metan, azot oksit ve ozon
miktarı atmosfede hızlı artış bir artış göstermiştir. Bununla
birlikte fosil esaslı yakıtların kullanımıyla atmosferde daha
önce bulunmayan; tri-kloroflorometan(CCl3F), karbon
tetraklorit(CCl4), metil kloroform (CH3CCl3), sülfür
heksaflorid(SF6) ve diğer karbon, klor, fosfor esaslı
bileşiklerinde atmosfere yayıldığı tespit edilmiştir. Üstelik
konsantrasyonları da yükselmektedir (Blasing, 2010).
Su an atmosferde CO2 konsantrasyonu yaklaşık olarak 390
ppm civarıdır (Blasing, 2010; Tans, 2010). Atmosferdeki CO2
konsantrasyonu 500-550 ppm arası bir oranda stabil halde
tutulabilirse, karşılaşılacak olası tehlikelerin önüne
geçilebilecektir. Her yıl CO2 miktarı 2 ppm artış
göstermektedir ve artış bu şekilde devam edecek olursa
içinde yasadığımız yüzyıl tamamlanmadan CO2 miktarı 550
ppm seviyesine ulaşacaktır. (Stern vd, 2006). 2030 yılında
CO2 emisyonunun 40.4 milyar tona ulaşacağı ve bu
miktarın 2004'teki emisyon oranından %55 daha fazla
olacağı ileri sürülmektedir (IEA,2006). Bunun en önemli
nedeni fosil esaslı yakıtların çok fazla miktarda kullanımıdır.
Fosil esaslı yakıtlar bu oranda kullanıldığı sürece ve
karbondioksit ortamda serbest halde kalacak olursa dünya
büyük sıkıntılar ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu
sıkıntılar ile karsılaşmamak için enerji üretiminde fosil esaslı
yakıtların yanı sıra yenilenebilir enerjiden de yararlanma
oranı arttırılmalıdır. Ayrıca ortaya çıkan karbondioksitin
atmosferde serbest halde kalmasına olanak vermeden
tutulumu sağlanmalıdır.
Fosil esaslı yakıtların kullanımı ile binlerce yıl toprağın
altında depolanan C bir anda atmosfere verilmektedir. Son
yıllarda atmosfere verilen CO2 konsantrasyonunun artış
göstermesi ile C döngüsü olumsuz yönde etkilenmiştir.
Yeryüzündeki yasamın devamının sağlanabilmesi için C
döngüsü çok büyük önem arz etmektedir. Bu noktada
fotosentez yapan bitkilerin önemi ortaya çıkmaktadır.
Atmosferdeki CO2 nin ağaçlar, diğer bitkiler (fotosentez yolu
ile), okyanuslar ve toprak tarafından biyolojik ve fiziksel
yollar ile alınıp, depolanma prosesi “Karbon Tutulumu”
olarak tanımlanmaktadır. Karbon tutulumu; karbondioksit
ve karbonun diğer formlarını uzun süre depolanarak,
karbonun atmosfer tarafından emilimini yavaşlatarak,
38
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
küresel ısınmanın etkisini hafifleten bir prosestir. (GFG,
2010; ETG, 2010). Biyolojik ve fiziksel karbon
tutulumlarının yanı sıra fabrikalarda geliştirilen bir sistem
ile karbon yerin altında depolanmakta ve atmosfere
yayılması engellenmektedir. Bu sistemi ilk olarak 2006
yılında Danimarka da "CASTOR" isimli fabrika kullanmıştır
(Hodrien, 2008).
2005 Yılı Avrupa Birliği Biyokütle Eylem Planına göre,
Avrupa Birliği toplam enerji ihtiyacının sadece %4'ünü
biyokütleden karşılandığı ve bu oranında 69 milyon ton
Biyokütle esaslı enerjiye karşılık geldiği belirtilmiştir. 2010
yılı itibari ile bu kullanımın 150 milyon tona ulaşması
amaçlanmıştır. Bu sayede yıllık sera gazı emisyonun
yaklaşık 209 milyon ton azaltılması amaçlanmıştır (CEC,
2005).
Odun yenilenebilir bir kaynaktır ve sürdürülebilir şekilde
yönetilen ormanlardan elde edilirse etkili bir karbon
depolama materyalidir. Odun kesimi geçici olarak karbon
depolanmasını azaltmasına rağmen ağaç kesilene kadar
ağaçta tutulmuş olan karbon ağaç malzeme degrade olana
kadar (20-30 yıl kadar) odun esaslı ürünlerde depolanabilir.
Odun yapı ve mobilya gibi uzun kullanım süreli ürünlerde
de değerlendirilmesi durumunda beton, çelik alüminyum
ve plastik gibi enerji ve karbon değişimi daha fazla olan
hammaddelere göre sera gazı emisyonunun azaltılmasında
daha büyük rol oynamaktadır (FAO, 2008). Odunun enerji
amaçlı kullanımında ise yanma prosesinde atmosfere
yaydığı karbondioksit miktarı fosil esaslı kaynakların
yanarken yaydıkları miktardan yaklaşık olarak %90 daha
azdır. Odun esaslı yakıtlarda minimum düzeyde sülfür ve
ağır metaller vardır. Asit yağmuru kirlilik tehlikesi yoktur ve
partikül emisyonu kontrol edilebilir (FPL, 2010). Ayrıca
kurulan enerji plantasyonları ile atmosfere yayılan
karbondioksit geri çekilmektedir.
Sürdürülebilir şekilde yönetilen ormanlar, enerji üretiminde değerli, yenilenebilir ve doğal karbon kaynağı olan
biyokütledir. Güneş, su, rüzgar gibi diğer yenilenebilir enerji
kaynakları ile karşılaştırıldıklarında, odun esaslı biyoenerji
plantasyonları kısmen daha az maliyet ve teknoloji
gerektirir ve özellikle terk edilmiş tarım arazisi ve toprağı
yıllık bitki yetiştirmeye uygun olmayan araziler orman
plantasyonları için etkili kullanım alanları olabilir.
Sürdürülebilir ormanlardan elde edilen biyokütle yıllık
enerji tüketimine 1018 jule katkı sağlayabileceği
öngörülmektedir. (FAO, 2008). Şuan atmosferde 800 Gt
karbondioksit bulunmaktadır (Goswami, 2009). Enerji
fabrikalarında kömür ve gazın yerine kullanılması
durumunda yıllık CO2 yayılımının 0.4–4.4 Gt azaltılabileceği
ileri sürülmektedir (FAO, 2008).
ÜYELERİMİZDEN
BİYOKÜTLE VE ENERJİ ORMANCILIĞI
2005 yılında Avrupa Birliği Komisyonunun yayınladığı
“Biyokütle Eylem Planı” ve 2007'de Varşova'da yapılan
Avrupa Ormanlarının Korunması, 5. Bakanlar Konferansı'nda enerji üretiminde biyokütleden yararlanmanın
önemi vurgulanmış olup, Bakanlar konferansında hali
hazırda bulunan kararlara 2 tane daha ilave edilmiştir. İlave
edilen maddelerden bir ise “Odun ve Enerji” temasını
içermektedir (Geray ve Okan, 2008). Özellikle odun olmak
üzere, enerji üretiminde biyokütleden yararlanma her
geçen gün önemini biraz daha arttırmaktadır.
Toprak altında milyonlarca yıl kalan canlı kalıntılarından
oluşan kömür, doğalgaz ve petrol gibi kaynaklarda her ne
kadar biyokütle olarak tanımlanabilse de yer altında uzun
yıllar sıcaklık ve basınç altında değişime uğramaları ve çok
uzun süreçte oluşmaları ile birlikte bir anda yakılmaları
sonucu yeryüzündeki karbon dengesinin bozulmasına
neden olmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da fosil esaslı
yakıtlar kullanıldıklarında sera etkisi yayan gazların
yayılımına neden olmakta ve böylece günümüzün en
büyük problemlerinin başında gelen küresel ısınma süreci
hızlanmaktadır (Anonim 1).
Fotosentez yolu ile güneş enerjisinin etkisiyle bitki ve canlı
organizmalarda, çoğunlukla selüloz olarak depo edilen ve
daha sonra çeşitli şekillerde kullanılabilen enerji kaynakları
biyokütle (canlı kütle) ya da dikili kütle olarak isimlendirilmektedir. Biyokütle enerjisinin yakılması esnasında ortaya
çıkan karbondioksit fotosentez esnasında çevreden
alındığından, bu enerji kaynakları ekstradan atmosfere
karbondioksit yayılımına neden olmaz (Anonim 1).
Biyoenerji için kullanılan hammaddeler geniş bir yelpazeye
sahiptir. OGM Biyoenerji Çalışma Gurubunun (2009 Mayıs)
Raporuna göre, bu hammaddeler:
l
Odun ve
Orman Artıkları, - Enerji Ormanları (Baltalık
İşletmeciliği),
l
Geleneksel
Tarım Ürünleri, - Hayvansal Atıklar, - Çöplük
Gazı,
l
Organik
Belediye Katı Atıkları, - Tarımsal ve Endüstriyel
Atıklar,
l
Lastik Atıklar, olarak sıralanmıştır.
Ülkemizde yıllık yaklaşık 7 milyon m3 orman artığı, 50-60
milyon ton bitki sapı ve tarımsal artık oluşmaktadır
(Saraçoğlu, 2008). Bunların tek başına biyoenerji üreten
tesislere sürekli olarak hammadde kaynağı olması
beklenemez. Yukarıda belirtilen biyokütle çeşitli kaynaklar
içersinde, biyoenerji için hammadde olarak kullanım
sürekliliği olabilecek olanların başında odunsu biyokütle
gelmektedir. Korular, baltalıklar, çiftlik ormanları, ağaçlıklar,
endüstriyel plantasyonlar ile orman ürünleri sanayi
artıkları, odunsu biyokütle olarak ifade edilmektedir (Geray
ve Okan, 2008). Burada süreklilik sağlayan hammadde
baltalıklardan ve enerji plantasyonlarından elde edilecek
odunlardır. Orman ve tarımsal artıklar ise belirli
periyotlarda hammadde oduna ilave kaynaklar olarak
kullanılabilir. Ayrıca endüstriyel artıklar azda olsa odun
hammaddesine ilave olarak katkı sağlayabilir.
Yakacak odun ihtiyacını karşılayabilmek amacı ile sürgün
verebilme özellikte olmanın yanı sıra idare süresi kısa olan
ağaç türlerinin işletildiği araziler enerji ormanı olarak
tanımlanmaktadır. Bir başka ifade ile enerji ormanları;
enerji üretmeye elverişli, kısa idare süreli, kök ve kütük
sürgünleri ile kendisini yenileyebilen orman kaynaklarıdır.
Enerji Ormancılığı için seçilecek ağaç türlerinin, hızlı
gelişmesi ve idare süresinin kısa olması büyük önem
taşımaktadır. I. bonitet yetişme ortamlarında 30 uncu yaşta
genel ortalama artımı en az 10 m3/ha. olan ağaçlar hızlı
gelişen tür olarak adlandırılmaktadır. (OGM, 2009b).
Enerji ormancılığı ilk olarak 1970 li yıllarda yaşanan petrol
krizi ile İsveç' de gündeme gelmiştir. 1976 yılında İsveç
Üniversitesi Zirai Bilimler Üniversitesine bağlı İsveç
Ormancılık Enstitüsünde “İsveç Enerji ormancılığı Projesi”
başlatılmıştır (Gustafsson, 1987). 1982 yılında Kanada
tarafından “Orman Biyokütle Enerjisi” raporu yayınlanarak
biyokutle enerjisinden yararlanmada çevresel ve ekonomik
amaçlar ileri sürülmüştür (Geray ve Okan, 2008) . Bu iki
ülkeyi ilerleyen yıllarda ABD, Yeni Zelanda, Diğer Avrupa
Ülkeleri takip etmiştir. Nihayetinde İsveç ve Kanada nin
liderliğini yaptığı Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya,
İrlanda, Yeni Zelanda, Norveç ve ABD' nin içinde yer aldığı
Uluslar Arası Enerji Birliği (IEA) kurulmuştur. IEA tarafından
enerji krizinin yaşandığı dönemlerde biyokütle enerjisinden yararlanma üzerine projeler geliştirilmiştir. Dahası
2050 yılında enerji ihtiyaçlarının %25-50'sini biyokütleden
elde etmeyi amaçlamaktadırlar (Saraçoğlu, 2003; Geray,
2007).
Enerji tarımı için; hızlı gelişebilen, dayanıklı ve enerji
üretmek amacıyla kullanıldıklarında yüksek kalori değerine
sahip ağaç türleri seçilmelidir. Ağaçlandırmanın yapılacağı
alanın coğrafi konum ve toprak özellikleri de diğer önemli
kriterlerdir.
Modern enerji ormancılığı projelerini uygulayan ülkelerde,
birim alanda en kısa zamanda en fazla odun üretilebilmesi
için uygun yöntem ve teçhizatlar kullanılmakta, bu amaç
doğrultusunda toprak işlenmekte, belli genetiğe göre
yetiştirme yapılmakta ve 3-5 yıllık süreç sonunda hektarda
30-60 ton ağırlıkta odun hammaddesi elde edilmektedir.
Bu miktar klasik enerji ormancılığından elde edilen ürünün
yaklaşık 40 katına denk gelmektedir. Odun hammaddesi
uygun boyutlarda yongalanarak biyokütleye uyumlu enerji
39
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
santrallerinde elektrik ve ısı enerjisine dönüştürülmektedir.
Finlandiya enerji ihtiyacının %22'sini, İsveç %18'ini,
Avusturya %14'ünü modern anlayıştaki enerji tarımından
sağlamaktadır (Saraçoğlu, 2008; Geray ve Okan, 2008).
ABD, Kanada ve Avrupa Ülkeleri biyokütle esaslı enerji
üretimine büyük önem vermektedir. Bu doğrultuda kısa ve
uzun vadeli politikalar üretmektedirler. Biyoenerji üretimi
için ABD 100 milyon hektar, Kanada 40 milyon hektar ve
AB Ülkeleri 20 milyon hektar alanı enerji ormancılığı ve
enerji tarımı için ayırmıştır (Saraçoğlu, 2008; Geray, 2007).
Yaklaşık olarak son 25 yıldır özellikle meşe türlerinin baskın
olduğu bozuk baltalık alanların düzeltilmesi amacı ile enerji
ormanları kurma çalışmaları uygulanmaktadır. Günümüze
kadar 562.513 hektar alanda Enerji Ormanı Tesis
çalışmaları yapılmıştır (OGM, 2009b). Türkiye' de genel
alan 77.846.000 Hektar olup bunun 21.189.000 Hektarlık
kısmını ormanlar teşkil etmektedir ve bu miktar ülke
genelinin %27'sini oluşturmaktadır (OGM, 2006). 2006 yılı
itibari ile bozuk baltalık ormanların miktarı ise 4.068.146
hektardır (OGM, 2006). Bu veriler ışığında, sadece bozuk
baltalık ormanların alanı göz önünde bulundurulduğunda,
enerji ormanı tesislerine ayrılacak alan arttırılabilir. 6831
sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre enerji ormanı
tesisleri Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüğü tarafından yapılmakta veya yaptırılmaktadır.
Bozuk baltalık alanların enerji tesislerine dönüştürülmesinin yanı sıra, tarım yapılmayan ya da tarıma uygun
olmayan alanlarda da hızlı gelişen türlerden oluşan enerji
plantasyonlarının kurulmasının yolunun açılması ile
istihdam sağlanacaktır. Orman köylüsüne gelir sağlanabilecektir. Ayrıca kurulacak enerji plantasyonları ile atmosfere
çeşitli yollarla salınan CO2 bu plantasyonlarda bulunan
ağaçlar tarafından çekilecektir. Bu ağaçlar enerji üretiminde
kullanıldıklarında ortaya çıkan CO2 tekrar bu plantasyonlar
tarafından çekilecektir. Bu sayede daha az fosil esaslı yakıt
kullanılacaktır ve C döngüsü daha düzenli bir şekilde
gerçekleşecektir. Bu prosesin doğal sonucu olarak iklim
değişikliğinin daha üst seviyelere çıkmasının önüne
geçilecektir. Enerji tesislerinin kurulmasının diğer bir pozitif
dışsallık ise çölleşme ve erozyon ile de mücadeleye
sağlayacağı katkıdır. Bu ekolojik ve ekonomik katkıların yanı
sıra, enerji ormanlarından elde edilen, orman ve tarımsal
artıklar ile orman ürünleri sanayi atıklarının da biyoenerji
üretmek amacı ile kullanılması durumunda, ülkemiz enerji
ihtiyacının bir bölümünü karşılayarak, enerji gereksinimini
karşılamada, dışa olan bağımlılığını da azaltacaktır.
1965 yılı itibari ile yapılan yerli ve yabancı ibreli, yapraklı
hızlı gelişen türlerden ülkemiz çeşitli bölgelerine göre
ağaçlandırmalarının yapılması uygun olanları aşağıdaki
çizelgede gösterilmektedir (OGM, 2009b).
40
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
ÜYELERİMİZDEN
Çizelge 2. Ülkemizin Çeşitli Bölgelerinde Ağaçlandırılması
Uygun Olan Hızlı Gelişen Türler
Karadeniz Bölgesi
Ege ve
Akdeniz Bölgesi
Marmara Bölgesi
Diğer Bölgeler
Kızılağaç (Alnus sp.),Dışbudak (Fraxinus sp.),
Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia),Kavak (Populus sp.),
Sahil çamı (Pinus pinaster),Radiata çamı (Pinus radiata),
Sitka ladini (Picea sitchensis),Duglas (Pseudotsuga menziessii)
Sekoya (Sequoia sempervirens)
Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia), Sıtma ağacı (Eucolaptus sp.),
Kavak (Populus sp.), Kızıl çam (Pinus brutia),
Fıstıkçamı (Pinus pinea), Sahil çamı (Pinus pinaster)
Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia), Kavak (Populus sp.),
Kızıl çam (Pinus brutia), Radiata çamı (Pinus radiata)
Sahil çamı (Pinus pinaster)
Kavak (Populus sp.)
Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia)
ODUNUN ENERJI AMACLI KULLANIMI
Odundan enerji elde etmede çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Odunun yenilenebilir özellikte ve çevrecil olması,
sürdürülebilir bir ormancılık yönetimi ile düşük maliyetli
olması tercih edilen bir enerji kaynağı olmasını sağlamaktadır. Odundan temelde piroliz (gazlaştırma), hidroliz
(sıvılaştırma) ve yakma yöntemleri ile enerji elde edilmektedir. Piroliz; oksijensiz bir ortamda uçucu piroliz gazlarının
(karbonmonoksit ve hidrojen) salınıncaya kadar odunun
ısıtılması işlemidir. Hidroliz; çeşitli kimyasal maddeler ile
(sülfürik asit veya hidroklorik asit)
sıvı halde şekerlere dönüştürülmesi işlemidir. Gazlaştırma
ve sıvılaştırmada kullanılan hammaddeye göre çeşitli
üretim yolları bulunmaktadır. Yakma ise odunun, yakacak
odun, yonga, talaş, pellet veya biriket halinde ısı amaçlı
kullanımıdır (Şahin vd, 2007; OGM,2009a).
Çizelgeden de anlaşılacağı üzere, gövde odununun ısı
değerleri daha yüksektir. Ayrıca ibreli ağaçlardan elde
edilen odunların kalori değerleri daha yüksek gözlemlenmiştir. İbrelilerden kızılcam, yapraklılardan da kızılağaç en
yüksek değerleri göstermişlerdir. Odun çeşitli proseslerden
geçirilerek pellet ya da briket haline getirilerek elde edilen
enerjinin kalori değeri yükseltilebilir. Bunun en önemli
nedeni, pellet ya da briketin yakacak odundan, talaştan
daha yoğun olması ve daha az rutubet içermesidir. %25
rutubet içeren ahşap talaşının isi değeri 3.300 kcal/kg iken
%8 rutubet içeren odun pelleti 4.900 kcal/kg isi değerine
sahiptir (Anonim 2).
Odun ve diğer lignoselülozik biyokütleden, hidroliz ve
piroliz yöntemleri ile de enerji üretmek mümkündür.
Ancak yapısı ve sağlayacağı katkı göz önünde bulundurulduğunda pellet gibi materyaller üretilerek, ısı amaçlı
kullanımı en uygun faydalanma bicimidir. Odun pelletinin
üretim prosesi, yonga levha üretim prosesine benzemekte
olup, en önemli fark pellet üretiminde ince boyutlu
yongaların sıkışması sağlanırken ilave katkı maddeler
kullanılmamaktadır. Yapışma tamamen sıcaklık ve basınç
etkisi ile sağlanmaktadır. Odunun yapısındaki lignin ve
ibrelilerde bulunan reçine sıcaklığında etkisi ile yongaların
bir arada tutulmasını sağlamaktadır. Oluşumu esnasında
herhangi bir kimyasal ilave edilmediği için çevreyle dost ve
kalori değeri yüksek enerji materyali ortaya çıkmaktadır.
Aşağıdaki şekilde pelletin üretim prosesi şematize
edilmiştir.
Hammadde
Kurutma Öğütme Peletleme Soğutma
Şekil 1. Odun Pelleti Üretiminde İş Akışı
Enerji ormancılığı için ağaç türünün hızlı gelişmesi ve idare
süresinin kısa olmasının yanı sıra kalori değerinin de yüksek
olması gerekmektedir. Erten ve Önal (1985) ülkemizde
yetişen çeşitli ibreli ve yapraklı ağaçların gövde-dal odun ve
kabuklarının kalori değerlerini hesaplamışlardır. Bunlardan
hızlı gelişenlere ait kalori değerleri Çizelge 3'te
gösterilmektedir.
Nemsiz tabana göre üst kalori değerleri (kCal/kg)
Gövde-Odun
Dal-Odun
Gövde-Kabuk
5096
5067
5087
4758
4796
4913
5010
4933
4410
Gövde-Odun
Dal-Odun
Gövde-Kabuk
4602
4626
5122
4689
4758
5233
4636
4624
4219
4894
4767
3380
Dal-Kabuk
4531
4602
4250
Dal-Kabuk
4951
4804
4264
3472
Pellet üretiminde hammadde kaynağı olarak odun başrolü
almaktadır. Pellet üreticileri genellikle ibrelileri tercih
etmektedirler. Çam, göknar, ladin çoğunlukla kullanılan
türlerdir. Ayrıca meşe, huş, kayın, kavak, söğüt, gibi yapraklı
ağaç türlerime pellet üretimi için uygundur (Marinescu ve
Bush, 2009). İbreli türlerin yongaları ile karıştırılarak
kullanılabilirler. Pellet üretiminde homojenliğin sağlanması
acısından genellikle gövde odunu tercih edilmektedir.
Orman ve tarımsal artıklar ile sanayi atıkları da pellet
üretiminde kullanılabilir. Ancak sürekli bir hammadde
kaynağı oluşturmazlar. Isı kalitesine olumsuz etki yapmamak koşulu ile belirli oranlarda odun yongaları ile
karıştırılarak üretimde kullanılabilirler.
2006 yılında dünya pellet üretimi 7 milyon tonun üzerinde
(Svan, 2008) iken 2008 yılında bu miktarın 9 milyon ton
civarına kadar yükselmiştir (AES, 2009). Dünya genelinde 2
yılda pellet üretimi yaklaşık olarak 2 milyon ton kadar artış
göstermiştir. Bu durum dünyanın pellet üretimine ne kadar
önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
1 ton kömürün enerji değeri 24 Gj/ton iken 1 ton pelletin
enerji değeri 17 Gj/ton dur. Bu durumda 1 ton kömür 1,43
ton pellete karşılık gelmektedir. Odun pelleti ısı değeri
olarak kömürden çok geri kalmamaktadır. Hatta düşük
kalitedeki kömürlerle neredeyse aynı ısı değerindedir (AES,
2009). Programlı bir şekilde enerji tesislerinden elde edilen
odun hammaddesi kullanılarak enerji ihtiyacının bir kısmi
karşılanabileceği düşüncesi ile hareket eden Kanada, ABD
ve Avrupa Ülkeleri, kısa zamanda büyük mesafe kat
etmişlerdir.
Ülkemizde de son birkaç yıllık süreçte odun pelleti ilgi
çekmeye başlamıştır. Lif levha diğer orman ürünleri
atıklarından pellet üretilmeye başlanmıştır. Fabrikası
Osmaniye'de Merkezi İstanbul'da bulunan “Amir Dış
Ticaret Tarım ve Yem Sanayi Limited Şirketi” ise orman ve
tarımsal artıklar kullanarak yıllık 25 bin tonun üzerinde
odun pelleti üretmektedir. Üretilen pelletler 25 kg'lık
paketler şeklinde “Doğaç” tescilli markası ile piyasaya
sürülmektedir (Anonim 3) .
Çizelge 3. Hızlı Gelişen Bazı Ağaç Türlerimizin
Kalori Değerleri
Türler
İbreli
Kızılçam
Ladin
Servi
Yapraklı
Kızılağaç
Kavak
Dişbudak
Ökaliptus
Ebatlama
Odun pelleti Kanada, ABD ve basta İsveç ile Almanya
olmak üzere Avrupa Ülkelerinde önemini arttıran bir enerji
materyalidir. Pellete uyumlu sobalar ve kalorifer sistemleri
geliştirilmiştir. Dünya ülkelerinin fosil esaslı yakıtlara
alternatif olarak değerlendirdikleri biyoenerjinin kullanımında odun pelleti önemli yer tutmaktadır.
Ülkemizde pellet üretimine başlanmasının sevindirci bir
gelişme olmasına rağmen mevcut durum oldukça
yetersizdir. Üretimi arttırmak ve hammadde olarak
temelde odunu kullanmak suretiyle çalışmalara hızlandırılmalıdır.
Şekil 2. Odun Pelleti
41
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
SONUÇ VE ÖNERİLER
Fosil esaslı yakıtların kullanımlarının artması ile basta
karbondioksit olmak üzere, metan, azot oksit ve ozon gibi
sera etkisi yapan gazların atmosferdeki konsantrasyonları
hızlı bir şekilde yükselmiştir. Fosil esaslı yakıtlar atmosfere
zarar veren gazları yaymasının yanı sıra yenilenebilir
özellikte olmayan, sabit bir fiyatı olmayan ve dönem
dönem krize neden olan enerji kaynaklarıdır. Bu kriterleri
göz önünde bulunduran ülkeler yenilenebilir enerji
kullanıma yönelmişlerdir. Biyokütleden yararlanma ise
yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde önemli bir
konumdadır. Yaklaşık 30 yıldır IEA ülkeleri biyoenerjiden
daha fazla yararlanabilme hususunda sürekli projeler
geliştirmektedir. Bu ülkeler enerji tarımı için araziler
oluşturmakta ve enerji ihtiyaçlarının bir kısmını odundan
sağlamaktadırlar. Pellet önemli bir odun esaslı enerji
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
materyalidir ve her gecen gün önemini arttırmaktadır.
Kanada, ABD, İsveç ve Almanya bu sektörde lider ülkeler
konumundadır. Bazı ülkelerde pellete uyumlu sobalar ve
kalorifer sistemleri geliştirilmiştir.
Ülkemizde enerji ormanı tesislerinin kurulmasını ve
biyokütle enerjisi kullanabilme hususlarında IEA ülkeleri ile
paralel politikalar geliştirmelidir. Enerji tarımının yapılması
ve buradan elde edilecek odun hammaddesinin kullanımı
ile enerji elde edilecek tesislerin kurulması için gerekli
teknik ve siyasi alt yapı ile ekonomik destek sağlanmalıdır.
Enerji ormancılığı bir devlet politikası haline dönüştürülmelidir. Odun pelleti üretimi ve ısı amaçlı kullanılmasına
yönelik projeler geliştirilmelidir. Bu şekilde hem çevreyle
dost temiz enerji kullanımı sağlanmış olacak hem de
ülkemiz enerji ihtiyacının karşılamasında dışa olan
bağımlılık azaltılacaktır.
KAYNAKÇA
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
Alternative Enerji Stocks, 2009. Investing In Wood Pellets, Part II - A Stock.
Anonim 1, 2010. Temiz Enerji Yayınları Biyokütle Enerjisi (http://www.habitaticingenclik.org.tr/dl/yayinlar/enerji/BiyoKutle.pdf)
Anonim 2, 2010. (http://www.toprakyapi.net/pellll.ppt)
Anonim 3, 2011. (http://dogac-tr.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2)
Blasing, T.J., 2010. Recent Greenhouse Gas Concentrations. DOI: 10.3334/CDIAC/atg.032. Carbon Dioxide Information Analysis Center, Tennessee, ABD
Commıssıon of the European Communities, 2005. Biomass Action Plan, 47 p. Brussels, Belgium.
Energy Terms Glossary, 2010. Nebraska Energy Office.
Erten, P., Önal, S., (1985). Ağaç Türlerimizin Odun Ve Kabuklarının Kalori Değerlerinin Saptanmasına İlişkin Araştırmalar. OAE Yayınları, Teknik Bülten Serisi No: 147, 89-111.
Food and Agriculture Organization, 2008. Strategic framework for forests and climate change, 44 p. Forest Day, Poznan, Poland.
Forest Products Laboratory, State & Private Forestry Technology Marketing Unit, 2010. Wood Biomass for Energy. Madison, ABD.
Geray, A.U., 2007: “Ormanların Yeni Islevi Yenilenebilir Enerji”. TMMOB Ölçü Dergisi, Eylül 2007 Sayısı (77-79).
Geray A.U., Okan T., 2008. Yenilenebilir Enerji Kaynağı Olarak Ormanlar. Analiz Basım 166 (30-33) .
Goswami, S., 2009. Report on Carbon Diokside Concentration of Atmosphere. Robert Gordon University Environmental Engineering 1.
Green Facts Glossary, 2010. Carbon Sequestration Definition.
Gustafsson, L., 1987. Plant conservation aspects of energy forestry- a new type of land use in Sweden. For. Ecol. Manage., 21: 141-161.
Hodrien, C, 2008. Squaring the Circle on Coal-Carbon Capture and Storage (CCS). Claverton Group Conference, Bath 24-26 October
International Energy Agency, 2006. World Energy Outlook, Head of Publications Service, 596 p. Paris, France
Marinescu, M. ve Bush, T. 2009. Wood to Energy: Use of the Forest Biomass for Wood Pellets, FOR 207, One of a Series Of the School of Forest Resources and Conservation
Department, Florida Cooperative Extension Service, Institute of Food and Agricultural Sciences, University of Florida.
Orman Genel Müdürlüğü, 2006. Orman Varlığımız, 160 s. Ankara, Türkiye.
Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalışma Grubu Raporu (Şubat), 2009a. Türkiye' de Odunsu Biyokütleden Enerji Üretimi, 115 s. Ankara, Türkiye.
Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalışma Grubu Raporu (Mayıs), 2009b. Orman Biyokütlesinden Enerji Üretimi, 117 s. Ankara, Türkiye.
Saraçoğlu, N. 2002. Orman Hasılat Bilgisi. Bartın: Bartın Orman Fakültesi Yayınları 304 s. Bartın
Saraçoğlu, N. 2003. Biyokütlenin Enerji Üretiminde Değerlendirilmesi. Türkiye IV. Enerji Sempozyumu, 10-12 Aralık, 89-94, Ankara
Saraçoğlu, N. 2008. Biyokütleden Enerji Üretiminde Enerji Ormancılığının Önemi. VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES 2008, 265-271, İstanbul.
Stern, N., S. Peters, V. Bakhshi, A. Bowen, C. Cameron, S. Catovsky, D. Crane, S. Cruickshank, S. Dietz, N. Edmonson, S.-L. Garbett, L. Hamid, G. Hoffman, D. Ingram, B. Jones, N.
Patmore, H. Radcliffe, R. Sathiyarajah, M. Stock, C. Taylor, T. Vernon, H. Wanjie, and D. Zenghelis, 2006. Stern Review: The Economics of Climate Change, HM Treasury, London.
Svan, J., 2008. European Wood Pellet Import Market “ The Canadian Influence” PFI Annual Conference, Hilton Head Island South Carolina July 21.
Şahin, H.T., Arslan, M.B., Cengiz, M., 2007. Lignoselülozik Maddelerin Asit Hidrolizi, IV Yenilebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, Bildiriler kitabı s.50-53, 31 Ekim-2 Kasım,
Gaziantep
Tans, P., 2010. Trends in Atmospheric Carbon Dioxide, Earth System Research Laboratory, Global Monitoring Division, Broadway, U.S.
Tol, R.S.J., 2006. The Stern Review of The Economics of Climate Change: A Comment. Energy & Enviroment 17 (6).
Vefat
Muammer SİVRİ 16.01.2011,
Enver KARA 29.01.2011, Tevrat TULGAR 14.03.2011
tarihlerinde vefat etmişlerdir.
Kendilerine rahmet, kederli ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
ÜYELERİMİZDEN
Türkiye'de Yaylacılık Sorunu
Yakup KALAYLI
Orman Mühendisi
Aşağıda sunacağım mizansen 21. yüzyıl Türkiye'sinde
oynanan kara mizah bir kaçak yapılaşma oyununa aittir.
Öyle bir oyun ki neredeyse bir asra yakındır sahneleniyor.
Ancak, ne oyuncular oynamaktan vazgeçti, ne de seyirciler
izlemekten. Tek perdelik oyunların daha revaçta olduğu,
her şeyin eskiye göre onlarca kez hızlı yaşandığı, sorunların
daha kaynağında iken çözümünün arandığı modern
dünyada; Türkiye'den tipik bir sorun yumağı manzarası.
Konu: Kaçak yayla evi nasıl yapılır ve böyle kanunsuz bir
eyleme niçin ihtiyaç duyulur.
Çukurova'da kış ılıman geçse de yazları tam bir buhran
yaşatır yöre insanına. Yaz aylarını yaylaya çıkmadan kışlık
mekanlarında geçirmeye çalışan güneyin yanık tenli
insanları, sıcaktan bunaldığı sırada, gökyüzüne doğru şöyle
bir bakar. Gördüğü manzara ise onları nispeten rahatlatır.
Çünkü, güneş hala yerindedir ve olanca sıcaklığı ile
gökyüzünde parlamaktadır. Oysa az önce güneşin dünyaya
inip inmediğinin hararetli bir mütalaasını yapıyorlardı kendi
kendilerine. Evet güneş dünyaya inmemişti ama, tesirine
bakılınca dünyaya epey yaklaştığı hissini veriyordu. Hele o
yaman sıcaklığa bir de havanın nemi eklenmez mi, ben
deyim yüzde 90 siz deyin yüzde 95, insanın giydiği her şey
üzerine yapışır. Normalde 40 derece civarında olan sıcaklık,
nemle birleşince 50-60 dereceyi buluyor. Bu şartlarda
yaşamaya daha doğrusu hayatta kalmaya çalışan yöre
insanlarının aklında tek şey vardır, vücudu işlemez hale
getiren şu sıcaklık ve nemden bir an önce kurtulmak. Peki
çaresi nedir bunun:
- Şöyle en pahalısından güçlü bir klima almak mı? Hayır.
- Şöyle geniş tepeli bir ağacın altında sere serpe yatmak
mı? Nereye kadar.
- Koskoca ovanın her bir köşesini saran Seyhan ve Ceyhan
ırmaklarının serin sularına kendini bırakmak mı?
Gündüzleri tamam ama ya geceleri nasıl yatılır; o sıcak,
nemli ve her bir yatağın başında oğul vermiş gibi uğuldayan
sivrisineklerle beraber.
- Daha güneyde Akdeniz bütün sakinliği ile sizleri bekliyor,
ne duruyorsunuz? Atlayın bir arabaya koşun dalgalara
doğru.
- İyi de sahiller kapanın elinde kalmış. Halk plajları ise kaç
kişiyi alır. Üstelik oradaki rutubetli hava yaşlı anneanneme
iyi gelmiyor. Hem alışmamış, sevmiyor denizi.
- Peki yaylaya ne dersin?
- Bak bu olabilir işte! Şöyle mis gibi dağ havasını alırım
içime doyasıya, o yaşlı sedir ağacının altından çıkan pırıl pırıl
sudan bir avuç alır, içmeden önce o berraklığı izlerim. Ama
elimde fazla tutamam ha, çünkü soğuk bir müddet sonra
elimde hal bırakmaz. Avuçlarımın içi bir anda kıpkırmızı
kesilir. Ama bu soğuk su bana çok iyi geliyor. Hem biliyor
musunuz o soğukluğuna rağmen kana kana içiyorum yine
de boğazımı ağrıtmıyor. Oysa aşağıda serinlemek için
yediğim bici bicinin (buzla yapılan yöresel bir tatlı) buzları
anında kesif bir öksürüğe dönüşür boğazımda. Hele şu
ağaçların gölgesine bakın, ne kadar koyu, ne kadar dingin.
Sanki bana sesleniyor, “lütfen benim gölgemde kal bir
müddet, ben sana sağlık veririm, huzur veririm, moral
veririm, üstelik bir şeyi garanti ederim: benim gölgemde
geçirdiğin bir gece senin yarınki iş verimliliğini arttıracaktır.
Gece benim gölgemde aldığın enerji ve sinerji sana gün
boyu yetecektir. Ama akşama muhakkak gel çünkü geceyi
benimle geçirmezsen, ertesi günün iş verimliliğini garanti
edemem”.
- Ancak bir sorun var?
- Nedir sorun?
- Ben burada nasıl kalırım. Yabani hayvan olsam bir kovuğa
sokulurdum, oysa ben insanım, nasıl sığınırım bir kovuğa.
TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi
42
43
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
Üstelik ta aşağıda Çukurova'da benim bir ailem var. Burada
kalabilmem için onları da içine alan bir çözüm bulman
gerekir.
- Galiba bir çözüm biliyorum.
- Öyle mi? Söyler misin nedir o bildiğin çözüm? Hem çabuk
söyle akşam yaklaştı, daha evde çocuklar bekliyor. Onlara
söz verdim buz kalıpları alacağım giderken. En sevdikleri
oyun bu biliyor musun? Bahçedeki küçük havuza atıyorum
buz kalıplarını, üzerini suyla dolduruyorum ondan sonra
seyreyle şamatayı. Çocukların çıkardıkları gürültü yedi
mahalle öteden duyuluyor. Komşular da uyardı birkaç kere
ama ne yapayım sıcaktan bunalan çocuklara bundan iyi
hediye bulamadım. Ancak bir mahzuru oluyor bu
eğlencenin, çocukları haftada bir doktora götürmek
zorunda kalıyorum, sonra üşütmeden mütevellit ateşlenme ve boğaz ağrısı teşhisiyle ve elimde bir poşet ilaçla eve
geri dönüyorum.
- Anladım. İşin zor senin. Üstelik işi zor olan bir tek sen
değilsin, tüm Çukurova ahalisinin işi zor. Bu şartlarda
yaşadıktan sonra seksen doksan yaşını unut. Altmışına
varmadan ihtiyarlarsın. Sonra… Sonrası malum. Oysa bak!
Allah, Çukurova'nın hemen yanı başında Toros dağlarını
yaratmış. O dağlarda yemyeşil ağaçları yaratmış, ağaçların
altında şırıl şırıl akan pınarları yaratmış, vücuda canlılık ve
zindelik veren buz gibi bir hava yaratmış. Sen ise burada
yanıyorsun. Yarından tezi yok o dağların yüksek yerlerine
çıkıyoruz ve uygun bir yer bulduktan sonra bir çadır
kuruyoruz sana. Yaz boyu içinde yaşayacağın bir çadır.
Ondan sonra sen sabahları işine gideceksin, çocukların ise
akşama kadar ağaç gölgelerinde oynayıp akşam senin
gelmeni bekleyecekler. Aman ha, yılların alışkanlığı ile
dönüşte buz kalıpları getirme çocuklara. Sıcak bir şeyler
getir, bir de sıcak pideyi unutma…
- Güzel ancak yine birkaç problem var kafama takılan. Ben
çadırda yaşayamam. Doğduğumdan beri yerleşik hayat
sürüyorum, bu yaştan sonra yapamam çadırda. Üstelik
çocukları da ikna edemem. O yüzden fazla büyük olmasa
da bir eve ihtiyaç var. Ev yapıldığında ise biliyorsun, elektrik
lazım, su lazım, kanalizasyon lazım. Hem orman arazisine
devlet ev yaptırır mı?
44
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
- Dert ettiğin şeye bak, hepsi hallolur. Önce ormana
istediğin tarzda bir baraka yaparız. Tabi baraka yapılırken
orman teşkilatının görevlileri hemen gelirler. İlk soracakları
soru;
- Ne yapıyorsunuz burada?
- Görmüyor musunuz kardeşim eni boyu 50 metrekare
etmeyen bir ev yapıyoruz.
- İyi de orman arazisine ev yapmanın yasak olduğunu
bilmiyor musunuz?
- Biliyoruz, ama ne yapalım Çukurova'nın sıcağından çoluk
çocuk hep kavrulduk. Kendimizi zor attık buraya. Müsaade
edin bir baraka yapalım şuraya, yazı burada geçirelim söz
sonbaharla birlikte tekrar aşağı ineriz. Baraka yaparken hiç
ağaç kesmeyiz. Hem niye keselim ki biz zaten o ağaçlar var
diye geliyoruz buraya. Ağaçsız dağlara ise keklikler tünesin.
- Yasak kardeşim, hemen pılınızı pırtınızı toplayıp gidin
buradan. Yoksa zaptı basarız vallahi altından kalkamazsınız.
Bilirsiniz orman kanunları ağırdır.
- Adamlar kanunen tehdit ediyorlar bizi, ne yapacağız bu
halde?
- Dur hemen telaş etme, sen kazmaları sırtlan, işçilere de
söyle bıraksınlar işi alet edevatları alıp bizi takip etsinler.
- Peki ne yapacağız, vaz mı geçeceğiz barakadan? O kadar
masraftan sonra.
- Merak etme hele bir akşam olsun. Ormancılar aşağıya,
şehre inerler. Biz de sabaha kadar çalışıp bitiririz barakayı.
- Ya sabah gelip görürlerse barakayı?
- İllaki görecekler. Onların işi ormanı korumak zaten. Bu
doğrultuda akşama kadar gezerler ormanda. Yani, yarın
görmezlerse öbür gün görürler.
- Eee ne yapacağız görürlerse? Ya yıkarlarsa barakayı?
- Bak hala telaş ediyorsun. Evin içine alel acele eşya koyduk
ya. Hani yenisini aldığınız için kullanmayıp bir kenara
attığınız eşyaları. İşte onlar bu evin sigortası olacaklar. Evde
eşya olduğu zaman, içeri girmeleri için savcıdan izin almak
ÜYELERİMİZDEN
gerekiyor. İzni alsalar da eşyaların dışarı çıkarılmaları bir
sürü prosedür. Üstelik yapılan iş kanunsuz da olsa
mahkemeye gitmeden bir işin kanunsuz olup olmadığına
karar verilemez biliyorsun. O yüzden ormancılar geldiklerinde muhtemelen barakayı yıkmak yerine, senin kimliğini alıp suç zaptı tutmakla yetineceklerdir. Gerisi malum,
mahkeme süreci, temyiz süreci derken bir bakmışsın ki
baraka yapılalı yıllar olmuş ve sen hala içinde oturuyorsun.
Bu arada mahkeme ilamı da eline ulaşmış olur. Mahkeme
neticesinde barakanın zor alımına karar verildiğini ve
mahkeme masrafı olarak da bilmem kaç lira ödemen
gerektiğini okurken heyecanlanma sakın. İlk iş olarak parayı
belirtilen adrese yatır. Ondan sonra oturmaya devam et.
Bu arada dikkatini çekmiştir sanırım. Senin barakanın
sağında solunda yeni evler inşa edilmeye başlandı.
Ormancılar o evlere de zabıt tutmakla meşguller görüyorsun. Bir şey daha dikkatini çekti sanırım, evlerin çoğaldığını
gören Yerel Yönetimler elektrik, yol, su gibi hizmetleri
getirmeye başladılar. Öyle ya burada bir sürü insan yaşıyor
artık. İnsanların yaşadığı yere ise hizmet götürülmesi
gerekiyor. Velev ki evler kaçak olarak ormana yapılmış bile
olsa. Gözün aydın tehlike geçti sayılır. Bundan sonra elle
gelen düğün bayram. Devlet ya otoritesini konuşturup
kanunun verdiği yetkiye dayanarak tüm yayla ile birlikte
senin barakayı da yıkar, ya da içinde hafif bir korku ile
barakanda yaşamaya devam edersin. Ümidini de
kaybetme, bakarsın devlet bir gün kanuna eklediği bir
madde ile barakanı yasal hale getirir, küçük yayla evinde
huzurlu ve mutlu bir yaz geçirirsin. Artık ödeyeceğin bir
miktar yıllık kullanma bedeline de razı olursun herhalde.
- Olurum olurum da, devlet gecekondulaşmada yaptığı
hataları yapmadan , zaten fiilen var olan yaylacılıkla ilgili bir
kanun çıkarsa, bu doğrultuda ormanlarımıza zarar
vermeden, devletçe belirlenen alanlarda alt yapısı
hazırlanmış planlı yayla alanları hazırlansa, o alanlarda yine
devlet kontrolünde doğaya uyumlu evler yapılsa daha iyi
olmaz mı?
Yukarıda anlatılan olay kurgu gibi görünse de aslında
yaylacılığın yaşandığı tüm bölgelerimizde, yaklaşık benzer
karakterde görülen bir vakadır. Yaylacılığın en yoğun olduğu
iki bölge ise Doğu Karadeniz ve Doğu Akdeniz'dir. Doğu
Karadeniz'de Trabzon'dan Artvin'e kadar olan şeritte yerli
halkın yaptığı yaylacılık faaliyeti yanında turistik amaçlı
geziler de ön plana çıkmaktadır. Doğu Akdeniz'de ise
yaylacılık denince; Mersinden başlayıp Osmaniye'ye kadar
uzanan sahil bandında, Toros Dağlarının yüksek mıntıkalarında yer alan ibreli ve yapraklı türlerle kaplı ormanların
altında, her cins ve türden evin görüldüğü ve çoğunlukla
kalabalık bir nüfusun yaşadığı yerler, göze çarpmaktadır.
Doğu Akdeniz'de bulunan yaylalar arasında ilk akla
gelenler; Adananın Pozantı ilçesi civarında Tekir ve Bürücek
yaylaları, Kozan ilçesi civarında bulunan Horzum Yaylası ve
Osmaniye'nin güneyinde Amonos Dağlarının zirvesine
yakın bir yerde konumlanmış Zorkun Yaylasıdır. Bu
yaylaların haricinde yüzlerce irili ufaklı yayla orman
alanlarına gelişigüzel dağılmış vaziyette bölge insanına
hizmet vermektedir. Bölgedeki büyük yaylaların nüfusları,
yaz aylarında anormal rakamlara ulaşmaktadır. Örneğin,
Zorkun Yaylasının nüfusu yaz aylarında takriben yetmişseksen bini bulmaktadır. Tekir ve Bürücek yaylaları da
hemen hemen bu nüfusa ulaşmaktadır. Sıcaktan bunalan
insanlar, biraz da yerel kültürün etkisiyle yaz aylarında
tebdil-i mekan kapsamında, kışlık evlerini bırakıp yaylalara
akın etmektedirler. Bu yaylaların hemen hepsinde elektrik,
yol, su, telefon vs. yaşamsal imkanlar yer almaktadır.
Yukarıda isimlerini zikrettiğimiz büyük yaylalarda ise akla
gelebilecek he türlü imkan bulunmaktadır. Yerel yönetimler
biraz hizmet biraz oy kaygısıyla buralara hizmet götürebilmek için canla başla çalışmaktadırlar. Örneğin Osmaniye'nin güneyinde bulunana Zorkun ve Olukbaşı yaylalarının
yer aldığı alan, bundan birkaç yıl önce Belediye Meclisinin
kararıyla mücavir alan kapsamına alınmış ve yaklaşık 25
km uzunluğundaki çift şeritli bozuk yol üç şeride çıkarılıp
asfaltlanmış, sonraki süreçte ise belediye tarafından
yaylanın içme suyu şebekesi komple değiştirilmiş, yaylaya
çok uzaklardan su getirilmiştir. Yine sağlık İl Müdürlüğü
tarafından dört katlı mükemmel bir Sağlık ocağı yaptırılmıştır. Diğer kamu kurumları da aynı şekilde yaylalara
yönelik hizmetlerine devam etmektedir-ler. Ancak bu
kadar hizmetin götürüldüğü, bu kadar insanın yaz aylarını
geçirdiği bu yaylalarda temel bir sorun kangren olmuş
vaziyette beklemektedir. Sorun, bu yaylalardaki evlerin
çoğunluğunun orman arazisine kaçak yapılmıştır. Örneğin
Zorkun Yaylasında en iyi ihtimalle evlerin yüzde on beşi
orman sınırları dışında, gerisi ise tamamen orman arazisine
45
U
A ES N
I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478
ÜZ
YM
E LAENR İ SMAİ H
ZD
yapılmışlardır. Diğer yaylalardaki kaçak yapılaşma oranı
aşağı yukarı Zorkun'la benzeşmektedir. Bu kaçak evlerin
büyük çoğunluğu, orman işletmelerince, 6831 sayılı
Orman Kanununun 17. ve 93. maddelerinin hükümleri
doğrultusunda mahkemeye verilmiş ve mahkeme neticesinde neredeyse hepsi hakkında yıkım veya el koyma kararı
alınmıştır. Yani, süreç öyle bir hale gelmiştir ki, yaylalara
yapılan kaçak evlerin sahipleri de, yıkımı gerçekleştirmekle
görevli orman işletme müdürlükleri personeli de tam
anlamıyla diken üstünde beklemektedir. Evlere ait
mahkeme kararının infazı gerçekleştirilememektedir.
Çünkü yıkım kararı alınan on binlerce kaçak evi yıkacak
maddi ve manevi güç orman teşkilatında bulunmamaktadır. Gerçi devletin herhangi bir kurumunda da bu kadar
evi yıkacak imkan olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak olayın
göz önünde olmayan ayrıntısında başka bir acı ve ümitsizlik
yaşanmaktadır. Nedir mi bu ayrıntı? Cumhuriyet Savcıları,
yıkım kararlarını infaz edemeyen orman teşkilatı çalışanlarına, görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle dava üstüne
dava açmaktadırlar. Sonuç: canından bezmiş, özgüvenini ve
motivasyonunu kaybetmiş orman teşkilatı çalışanları,
mahkeme kapılarında ömrünü çürütmüş yayla sakinleri, bu
arada büyümeye ve çarpık yapılaşmaya devam edilen
yaylalardan oluşan tipik bir Güney fotoğrafı. Gerçi fotoğraf
sadece Güneye ait değil, nereye gitsen aynı olay, aynı
fotoğraf.
Bu vakada artık sözün bittiği yere gelinmiştir. Fiili (de Facto)
duruma gelen yaylacılık meselesi acilen çözüm beklemektedir. Böyle gayri kanuni bir oluşumun ilanihaye devam
etmesi, sosyal hukuk devleti imajına zarar vermektedir. Bu
vaka bir şekilde çözüme kavuşturulup hem orman teşkilatı
hem de yaylacılık geleneğini her türlü zorluğa rağmen
ısrarla devam ettiren vatandaşlar, bir nebze olsun rahatlatılmalıdır. Anayasamızın 56. maddesinde “Herkes, sağlıklı
ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” İbaresi yer
almaktadır. Anayasanın hükmü doğrultusunda devlet,
vatandaşlarının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
imkanını sağlamak zorundadır. Aynı zamanda çarpık
yapılaşmanın kurbanı olan ormanlarımız bir an önce içine
düştüğü bu açmazdan kurtarılmalıdır. Bu doğrultuda,
Orman Kanununda ve bu Kanunla bağlantılı diğer
yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak, yaylacılığın yasal
statüye kavuşturulması sağlanmalıdır.
46
SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M
H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0
Kaldı ki Türkiye'de 1948 yılından beri ondan fazla imar affı
yapılmış ve başta başkentimiz Ankara olmak üzere
şehirlerin etrafında Hazine arazilerinin gecekonducular
tarafından yağmalanmasına göz yumulmuştur. Gecekondu
yağmasının müsebbipleri ise günümüzde kentsel dönüşüm
projeleri kapsamında yapılan modern sitelerde birkaç daire
sahibi olmanın keyfini sürmektedirler.
6831 sayılı Kanunun 17. Maddesine göre ormanlık
alanlarda kamu yararına olan tesislere izin verilmektedir.
Bu kapsamda özellikle turizm bölgelerinde onbinlerce
hektar ormanlık arazi otel, golf sahası vs. gerekçelerle
tesisleşmeye açılmıştır. Bu tesislerin müşteri kitlesinde yerli
nüfusun payının düşük bir oranda olması, bu tesislerle ilgili
kamu yararı kavramını anlamsız kılmaktadır. Yine özel
ağaçlandırma kapsamında bir kişiye yüzlerce dönüm
orman arazisi doksan dokuz yıllığına kadar kiralanmaktadır.
Oysa, yaylalarda bir kişiye en fazla 250-300 m2'lik alan
yetecektir.
Kanaatimizce, yayla sorununun çözümü için en uygun
yöntem, yıllık kullanım bedeli karşılığı yayla evlerince
kullanılan alanın kullanıcılarına kiraya verilmesidir. Yayla
evlerinin yapılacağı yerler imar planı benzeri bir plan
yapılarak devletçe belirlenmeli, bu planlama esnasında
mümkün mertebe ağaç kesilmemesi sağlanmalıdır.
Zorunluluk gereği kesilecek ağaçlar ise yerine birkaç katı
ağaç dikmek kaydıyla orman teşkilatınca kesilerek
değerlendirilmelidir. Her yayla evine düşen ağaçlar
kiracılarına zimmetlenmeli ve kesilip kesilmedikleri sürekli
olarak kontrol edilmelidir. Yaylalık alanlara yapılacak evler,
belirlenecek tip projelerle doğaya uyumlu malzemeden
inşa edilmeli böylelikle mevcut yaylalardaki görüntü
kirliliğinin ve keşmekeşin önüne geçilmelidir. Bidayetten
beri yapılaşmanın meydana geldiği mevcut yaylalarda,
planlama yapmanın zorlukları göz önünde bulundurularak
mevcut haliyle evler sahiplerine kiralanmalıdır. Bu tür
yaylacılığın olduğu yerlerde orman teşkilatında özel bir
birim oluşturularak, yaylacılıkla ilgili iş ve işlemlerin bu
konuda uzmanlaşmış birimlerce yapılması sağlanmalıdır.
ÜYELERİMİZDEN
Roma Notları
Abdulkadir EROĞLU
Orman Mühendisi
İtalya'nın Başkenti Roma FAO Genel Merkezine ev sahipliği
yapması zannedersem birçok meslektaşımın bu kenti
görme şansına erişmesi anlamını taşıyordur. Ben ise
oğlumun görevi nedeniyle ikinci kez Roma'dayım.
Görenlerin yada duyanların Roma'yı hemen bir aşk kenti
olarak algılamaları ne kadar haklı bir gerekçe olsa da ben
size Aşk Çeşmesi yada İspanyol Merdivenlerinden
bahsetmek yerine, belki ilginizi çeken bilgiler ihtiva eder
düşüncesi ile bunların dışında gördüklerimi ve yaşadıklarımı paylaşmak istedim.
En önemli gördüğüm ve görmenizi arzuladığım bir kaç
yerden bahsetmek istiyorum. Mesleğim itibarıyla olsa
gerek beni en çok etkileyen, en önemli özellik kentin
tümüyle fıstık çamı ağaçları ile kaplı olması ve her ağacın
insan eliyle şekillenmiş olması. Fıstık çamının kent
peyzajında bu kadar güzelleşeceğini hiç düşünmemişim.
Çok harika olmuş ve kente çok güzel bir hava vermiş. Koca
Başkentte hiç gürültüsüz, hava kirliliği olmadan ve stressiz
güzel günler geçiriyorsunuz.
Parklar ve rekreasyon alanları kentin her yerine dağılmış.
Bunların en önemlilerinden biri Villa Borghese Parkı. Çok
büyük bir alan ve alanda bütün gününüzü geçirecek
aktiviteler var. Biri parkın içinde ve diğeri de parkın
bitişiğinde olmak üzere iki müze.
Parkın içindeki Pietro Canonica Müzesi. Pietro Canonica,
yazar Soner Yalçın'ın yazdığı bir makalede anlattığı üzere
Taksim'deki Cumhuriyet Anıtını yapan heykeltraş.
Taksim'deki anıtın konusunu biliyoruz. Kurtuluş Savaşında
askeri destek veren Sovyet Generali ile Mareşali. Ellerine
sağlık dileklerim ile ruhlarına Fatiha okuyorum.
Diğer müze ise parkın hemen bitişiğindeki Nazionale
Etrusko Müzesi. Roma'daki Nekropolis kazılarında elde
edilen buluntular bu müzede sergilenmektedir. Özellikle
Tarquinia ve Cerveteri Kazıları Roma'da ki Etrusk
Kalıntılarını son derece net göstermiştir. Milattan önce VI.
Yy'dan kalmadır. Müzedeki eserler Anadolu Medeniyetini
andırmaktadır. Kral Tarquinia Kardeşi ile beraber Anadolu
dan gelmiş ve Romanın 80 km. kuzeyine yerleşmiştir. Roma
İmparatorluk olmaya başladığında savaş yapmışlar ve 500
civarında Roma Askerini öldürmüş, bunun üzerine Roma
Tarquinia'yı işgal etmiştir. Ayrıca Vatikan'ın içinde de bir
Etrüsk Müzesi var.
Bütün bu müze gezilerimin ardından Anadolu Medeniyetleri Müzesinin o müthiş zenginliğinin bir kez daha farkına
varıyorum.
Roma'da insan kendini hiç yabancı gibi hissetmiyor.
Türklerle olan benzerlikler o kadar çok ki, her meydanda
mutlaka çeşme ve su var, İstanbul gibi.
Neredeyse her heykelin bir köşesinde bozkurtun emzirdiği
Romus ve Romulus kardeşleri görmek mümkün. Bir çok
heykelde de bozkurt motifini görebilirsiniz. Bozkurt,
hediyelik eşya satış yerlerinde de karşınıza sürekli çıkıyor.
Bizim de bozkurtumuz var hem de müthiş bir efsaneyle
akıllarımıza kazınmış. Ergenekon Efsanesinde Asena olarak.
İtalyanlar bozkurtlarını böylesine yaşatırken biz Silivri ile
hatırlayacağız galiba.
Kentte hoşuma giden bir diğer özellik, çok büyük benzin
istasyonları yerine küçücük iki pompa ve de kendi servisini
kendin yapıyorsun.
Yaya yolundan araç trafiğine adımını attığını an kırmızı yada
yeşil ışık fark etmiyor, bütün üstünlük yayaya geçiyor.
Herkes durup yol veriyor. Burada insan olduğunu hatırlıyorsun. İnsanlar birbirlerini tanısın tanımasın selamlaşıyor.
Böyle bir yaşam galiba bize benzemeyen kısmı. Her
sokakta mutlaka bir müzisyen ya da ressam sanatçı var.
Her yer sanat galerisi. Doria Sanat Galerisi'nde Van
Gogh'un sergisi gezdim.
Kent gecelerini, tarihi yapıların arasında Sezar Dönemini
anlatan tiyatrolar şenlendiriyor. Bir önceki gidişimde, tarihi
Konstantin Kapısında gece sokak defilesi izlemiştim.
Kişi başına düşen araba bolluğunda hiç trafik tıkanmıyor.
Metro hattı ise insandan geçilmiyor.
Roma'yı görmeyi herkes gibi bende öneriyorum. Acizane
son önerim ise lütfen sahip olduğunuz telefon şebekesine
çok dikkat edin.
47
KR
ART
FOR
K
I
İ
U
T
D
R
KREDİ K
M
E
A
R
R
K
İK
U K
TI FO
REDİ
D
R
K
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
U
F
D
KRE
ARTI
FORM
RMU
K
I
O
İ
U
T
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
ORM
İ KA
U K
TI FO
F
D
R
I
KREDİ
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
KRE
EDİ
ARTI
RMU
R
Bir Orman Bir İnsan
K
K
O
İ
F
D
I
E
U
T
R
R
K
EDİ
A
RM
R
K
K
O
İ
U
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
ORM
İ KA
USayınK Üyemiz,
TI FO
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
OR
İ
U
TI
F
D
R
I
KRE
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
olarak
U ödeyebilirsiniz.
RTI Kredi Kartı ile Iotomatik
KRE
EDİ
Aaidatlarınızı
Hazin Cemal GÜLTEKİN
RM
R
K
K
O
İ
F
D
E
U
T
R
R
K
ED
A
RM
R
K
Orman Yüksek Mühendisi
K
O
İ
U
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
A
ORM
İ KFORMU
U K
TI FO
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
KREDİ
KARTI
O
İ
A
F
K
D
KRE
EDİ
TI FO
ARTI
RMU
R
Binlerce yıldır yorgun düşen Anadolu...
R
K
bu kadar üretilmesi tam
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
D
R
K
bir başarıydı.
KRE
Çok zengin bitki çeşitliliğine sahip Anadolu..
FORM
Dİ KA
I
E
U
T
R
R
K
M
A
R
K
KRE
U
FO
Hazin Cemal Gültekin,
Dİ
:
T.C. Kimlik No.
I
Barındırdığı endemik türler bakımından zengin toprakM
E
U
T
R
R
R
K
M
O
A
F
R
K
I
U - Kredi Kartı Cinsi
hemen ardından bu büBanka
: KREDİ
ların adı, Anadolu...
TI FO
ART
RMKredi
R
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
yük başarıya yepyeni
U
T
R
D
R
Kartı
Numarası
:
K
E
TI F
A
RMTarihi :
R
gibi sözlerle sıkça karşılaşıyoruzdur herhalde. Altı bin yılı
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
başarıları da ekledi. Artık
U
T
R
D
R
Kredi
Kartı
Son
Kullanma
K
geçkin süredir Anadolu'dan hep almışız. Vermek
KASicil No
KRE
FORM
Dİ Oda
I
Eğirdir Fidanlığında
E
U
T
R
R
:
K
M
A
istediğimiz zamanda bazen başarısız olmuşuz.
R
K
KR
İ :
U
FO
D
I
Anadolu'nun yetimleri
M
E
U
T
R
R
R
K
M
Adı
O
A
F
R
K
I
Örneğin ağaçlandıralım demişiz. Ülkemizin dört bir
U
andız, alıç, akçaağaç, üvez
EDİ
TI FO
ART
RM
R
R
K
K
O
:
Soyadı
İ
A
F
K
D
I
köşesinde yetiştirip toprakla buluşturduğumuz onca
E
İ
U
T
R
D
R
gibi yabanıl bitkilerin
K
E
TI
A
R
R
K
K
İ
Ev Adresi TI FORM :
A
K
D
fidan çeşidine karşılık, bu toprakların gerçek sahiplerini
E
İ
U
R
D
yığınsal üretimi de
R
K
KRE
İ KA
:
FORM
DSoyadı
sahalara taşıyamamışız. Başta ardıç olmak üzere, andız,
I
E
U
T
R
başladı.
R
K
M
A
R
K
K
Ev Adresi
U
FO
üvez ve bazı yabanıl meyve türlerinin yığınsal fidan
Dİ :
I
M
E
U
T
R
R
R
K
M
O
A
Anadolu Bozkırını artık
F
R
K
I
U
:
Telefonu
üretimini istenilen biçimde gerçekleştirememişiz.
M
EDİ
TI FO
ART
RİşEvAdresi
R
R
K
K
O
İ
çepe çevre ardıç ya da
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
:
R
D
R
K
Yıllarca süren onca teknik çalışmanın sonunda karşımıza
KRE
ardıç-meşe birliktelikleri sarmaya başladı.
ART
FORM:
K
I
EDİ KA
İ
U
T
İş Telefonu
R
D
R
K
M
E
ardıç kuşu çıkmış. Ardıç kuşunun yardımıyla fidan
A
R
R
K
K
O
İ
Geçmiş yıllarda yok denecek kadar az olan ardıç fidanının
: ARTI F
Cep Telefonu
RED
K
üretmenin zorluklarını yıllarca yaşamışız ve geliştiremediRMU
K
O
İ
U
F
RT
D
bugün yığınsal olarak üretimi yanında diğer
I
A
M
E
T
K
R
R
R
İ
ğimiz ardıç sahalarını korumaktan başka çare bulamaK
O
A
D
F
K
E
I
U
fidanlıklarında devreye girmesiyle; ülkemizin gereksinimi
Dİ
KR
RMMühendisleri
REgeçmiş
mışız.
K
U
O
F
Dİ KART
M
I
E
Orman
Odası'na
ödemem
gereken
borçlarımın
toplamı
olan
R
U
T
olan ardıç ormanlarının yeniden kurulması, iyileştirme
R
R
O
K
M
U
FOR
RTI F
Ne kadar korunsa da; kokulu, yüksek enerji veren odunu,
Dİ KA
M
I
A
E
R
...................(...............................................................
TÜRKLİRASI) D
TL'nin,
T
uygulamalarında yüz binlerce hektar bozuk ardıç
K
R
R
O
İ
K
F
A
I
K
E
T
hayvanların severek yediği yapraklara sahip olması gibi
KR itibaren aylık Oda aidatlarımın
ED(İ..................) taksitte ve .....R
ormanının iyileştirilmesinin keyfini yaşıyoruz.
............
/....../201U
..... tarihinden
KAR
İ
KRdüzenli
D
M
E
R
U
özellikleri nedeniyle ardıç ormanlarındaki tahribat asla
K
O
M
olarak yukarıda
kartımdan
çekilmesi için
KAR
R
I Fnumarasını vermiş olduğumOkrediRM
İ
Bütün bunlara, komşu ülkelere fidan verme ve
U
T
O
D
F
R
E
I
A
R
önlenememiş. Mevcut ardıç ormanları neredeyse yarı
T
K
K
R
İ
EDişlemlerin yapılmasını arz İederim.
düzenlenen seminerler aracılığıyla teknolojimizi EDİ KA
RTI F
KRgerekli
MU
A
yarıya azalmış.
R
K
O
KR
U
F
D
I
M
E
aktarmanın mutluluğu da ekleniyor artık.
T
R
KR
MU
OR
A
F
R
K
I
O
İ
Ekolojik özelliği nedeniyle çok önemli bir tür olan ardıcın,
U
T
F
D
R
I
M
E
T
A
Ardıçta dolu ve boş tohumları birbirinden ayırma
KR
KAR
I FOR
ormansızlaşma sürecinin son ağacı olma özelliğini, o'nun
EDİ K
İ
U
T
R
D
R
Adı, Soyadı
K
M
E
A
R
R
tekniğini, kozalaklardaki kimyasaldan kaynaklanan
K
K
O
İ
KA
IF
toprakları terk ettiğinde ekolojik felaketin yaklaştığını çok
ED
İ
U
T
R
D
R
K
M
E
A
R
R
çimlenme engelini, tohum kabuğunda bulunan su ve
K
K
O
İ
iyi biliyoruz. Karbonun uzun ömürlü ve yavaş çürüyen
RTI F
KRED
MU
A
oksijen geçirimini engelleyen kimyasalların embriyoya
R
K
O
İ
U
F
D
ağaçlarda çok uzun yıllar korunduğunu bilmek son
I
M
E
T
KR
Tarih, İmza İ KAR
MU
OR
zarar vermeden uzaklaştırılmasını, embriyonun gelişiF
R
I
O
U
T
F
D
yıllarda bizi ardıca karşı daha da sorumlu hissettiriyor.
R
I
M
E
T
A
KR
mine, su ve gaz alıverişine direnç gösteren tohum
KAR
I FOR
İ
U
T
REDİ K
D
R
M
E
A
Bütün bunları bilip de bir tek ardıç kuşuna bağlı olmak
R
R
K
K
O
İ
kabuğu engelinde embriyonun yeterince gelişmemiş K
RTI F
KRED
MU
EDİ K
günümüzde bizi ne kadar sıktıysa, sevgili Hazin Cemal
A
R
R
K
K
O
olmasından kaynaklanan engelin giderilmesini, ardıç
İ
U
F
D
I
M
E
U
T
KR
Gültekin'i çok daha fazla sıkmış olmalı ki, kafasındaki
RM
KAR
I FOR
tohumlarının ekim derinliklerini ve tohumların çimlenO
İ
U
T
F
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
minik sorulara yanıt bulmak için Eğirdir Fidanlığına
O
İ
A
RM
K
IF
mesi için gerekli sıcaklık değerleriniK
bizlere
sunduğun için
O
ED
İ
U
T
F
R
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
gelmeyi beklemiş.
K
O
İ
A
sana ne kadar teşekkür etsek azdır Hazin Cemal Gültekin. KRED
U
Dİ K
RTI F
M
E
A
R
R
K
K
O
İ
F
Hazin Cemal, Orman Fakültesi eğitimi sonrası yaptığı
D
I
E
U
T
Sana binlerce teşekkür Sevgili Cemal …
R
KR
M
EDİ
A
R
R
K
K
O
İ
U
F
yüksek lisans eğitimiyle başladığı araştırmalarına Bayburt
D
I
M
E
U
T
KR
I FOR
ORM
İ KAR
U
T
F
ve Muğla'da yürüttüğü işletme şefliği görevlerinde
D
R
I
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
I
OR
İK
U
T
gözlem yaparak devam etmiş ve fidanlık çalışmalarında
F
RED
D
R
I
K
M
E
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
yılların birikimini bir araya getirmiştir.
RTI
KRED
MU
EDİ K
A
R
R
K
K
O
İ
F
D
I
E
U
T
Sanki anavatana gelmiş gibi, Torosların kuzeyinde
KRED
ORM
İ KAR
U KR
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
binlerce hektar sahada yayılış gösteren ardıç ormanK
M
O
A
F
R
RTI
I FO
MU
EDİ K
T
A
R
R
R
K
larında 2001 yılında çalışmalarına başlayan Gültekin;
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
I FO
KR
M
ED
T
A
R
R
2004 - 2005 - 2006 yıllarında toplam beş milyon ardıç
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
KR
fidanı üretti. Bu moralle bir yıl sonra üç yılda ürettiği
KRED
ORM
F
Dİ KAR
I
E
U
T
R
R
K
M
A
fidanı bir yılda üretti. Yerli ardıç türlerimizin bir seferde
R
KRE
O
İK
U
F
D
I
M
E
U
T
R
R
R
K
M
O
A
F
R
RTI
I FO
MU
EDİ K
T
A
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
I FO
KR
M
ED
T
AR
R
R
R
K
K
O
İ
A
F
K
D
I
E
İ
U
T
R
K
KRED
ORM
F
Dİ KAR
I
E
U
T
R
R
K
M
A
R
KR
KREDİ K
ARTI FO
FORMU
RMU
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48
SAYI: 1-2-3
Ocak-Şubat-Mart 2011
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
................................................................................
48