1-) ocak-şubat-mart sayısı
Transkript
1-) ocak-şubat-mart sayısı
ımlara n a l l u k a şk ması, ba n enel M u r G o k n a n ü m r ün nlığı ile O it statüs a s huk k i YIL: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 ISSN: 1301-3572 a h i m B r ü a t n t a e e d m v r n l i l a O lması ha evre ve ı rece doğ Ç p e a k d i y l i e c n ı ensupla n n i r ö a m y l 1 f ; n e u ı n r s i n i r a n r a b e v s k e r ş ta aylı rapo tir. Aksi da yerle umlara d t ş r n i ı e u s d ı m k l t i p a n k k u a e l l ş ç o a n top tarılmış a dikkat aması, b k n ı a m r l ı r a l a p l u a u n y n o n maları k ğıdaki ko işikliğinin a a ş m a y tatürk'ü o a A k n ı a s a d z a n b m u i e c tir. Özetl arı sonu kililerinin l ş i a m rak ilan l m i a ş t l ı r l i o l a t ç e i l s b e ı l a ağ ın bilims i ve doğ n ı şvurulac h i r r a l a ı t c , n ş i a getirilm pılacak ürk Orm e T l a , y a i h s a e d n k n u ş g le le bu ala etine uy n Gazi yer y e i s d . r a ı e v d n ı i l l ama tarih arlarına ıdır. O r m 7 n a l 3 a k u l 9 z a e 1 o k t / l i b i 6 s i l 11/ rulunun u niteliğ ve doğa u b i K , h i p k r u e a l s t o k a Yü le doğ erece i m d ı r edilmiş u i r a c r o n a i K r k i ı l leşkesi b Varlıklar yılı Kuru a t . s a r i ı 6 b d ı 3 l a 4 T a 2 Gazi Yer larak, Kü e m e v o n v r e u r ü h v i t a o r l l i k a ü t a a ların K ı mutlak iştir. Bun .06.1992 s 2 ı m 0 p n , a larak ilan e tasarruf e l y o t r i ı k l u i l n e b r i a b l e b ı a v r e T la lmalı Çiftliği il erece Sİ ı ile sınır d n r i a a r c lunun 19 m a uygun o n u i r r K r i l O u b u K k r r e k u ü d e K t ma Yüks kesi, Ata kararı ile 97 sayılı ş u ı 0 r l e ı l 3 o y r , tahrib K e a e k ı s v y e n i ı c 2 h i r e 4 r l a i l 7 a Gaz t k b 5 ı l a tarih ve biat Var .07.1993 isini boz a 8 7 k T t 9 2 e 9 e , v ş 1 t i . r e 5 m ü u l 0 l lt r. 7. edi rafya, si runludu larını Kü g f lu'nun 0 o o u z u r r ı p r s u o a t a K s , a m a t ü l ığımızd s l u k r ü y a t a u c r v a ö l l a ı Korum i a n p ı k ğ r a it o erinde y a koşulla reken d larda, b z e n ü m g a l n r ı nmaz ı a a s e l l ş l i a u a z u t m B k n u … e ara u B “ v r o ır. koruma belirtilen e göre k arı vard n l i a n i k d m ş s i n l u e ı i r y d ” a u d r … a ka lışıldığı d üncü m acağına a y ç 3 a 6 a y m n ı a a l n ' rleşkesin alınm yasa e a n bulunu y n e i A z d , a n i ' s G ü üğ erleşke ması için l Müdürl u l t e u n t 3-Gazi Y ı e l G n Orman unun ca s a l u r k a t l ı u k t s ba p ana olan alıdır. m r m o ekleştiri a ç e r m v l e ı g a n i y a l n a l i l ğ ku ğaca, do ent haya a k ş n a ü B ' l k i r ş 7 tarih ve ye 3 4-Atatü a 9 r 1 a / k 6 n / alıdır. ilişkin 11 ın Yeşil A . r ı n e ' d n a ı i l t r ve din a korunm A v k , e m e n d n ı c u n n e ı i r r r n o le le ancıla doku k ın çiftlik ecek, eğ z 'n e a t g A a Türk Orm andırdığı doğal , k a l tirmişler d a e n h g u , e n k n e o i z s r m a i r r ya k c i fiilen ye gayretle üzelleşti n i g t n i e Ankara' ü i orman n y t i i k s r s e ü e a l 't v t t n i ı i n r h ğ e i a u l k ı d anc leri k tmek, m ıları, Baş den iste r c e m i e n l ş i a m n r i Tüm orm i e z m t g r n e o k a i t l r ön ya yöne e cefakâ a vlet'ini y i islah ve v e y m r i t D z â r k a k a r r a k f ı a ü e T “… skılarla ç alışan, v eleri ile a ç d b a e i f r İ y n a a r .” d i k e den, olibası) ansip k n c i eyleme s e e l l e i k y i ş s ö e e l B v dirler. Gazi Yer umeli şi n R ( a l i o bir darb s i e etmekte a b b l n . ı a ü z s l k u a u r r n k ı ı o t n hafızasın rk'ün ha düşünüy e Ata'nı l i ü i t n ı i a s ğ t a e A c , m l e le tı mey irişimler ığının sa l g n l kabul et a e d i m f e lik muht a orman e n ö y a 6-Ankar n nılması da kulla İçindekiler YIL: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 21 Mart Dünya Ormancılık Gününüz Kutlu Olsun... Ormancı Meslek Örgütleri 21 Mart Günü Ata'nın Huzurunda... TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI ADINA SAHİBİ Muhammet SAÇMA YAYIN SORUMLUSU Osman TURUNÇ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Okan ÇANÇİN1 YAYIN KURULU Sevda ERGİZ1 Hüseyin AYTAÇ1 Serkan ERİKGENOĞLU1 Ali İzzet BAŞER1 Fatih SARAÇ2 Emre TOPBAŞ3 YAYIN KOŞULLARI Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp, yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı bir dilekçe ekinde kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraflar net ve temiz olmalı, slayt dışında sayısal gönderilecek fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın geri verilmez. Yazılar Yayın Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun görülen yazıları yayınlar. YÖNETİM YERİ Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 Beştepe Yenimahalle - ANKARA Tel: (0.312) 215 00 33 pbx Belgegeçer: (0.312) 215 01 81 E-posta: [email protected] www.ormuh.org.tr TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI Hesap No: T.C. Ziraat Bankası Necatibey Şubesi: 132953 TASARIM - BASKI On Medya - On Ofset Erciyes İş Merkezleri 201. Cadde No: 53 İstanbul Yolu 06370 Macunköy Yenimahalle - ANKARA Tel: (0.312) 397 87 87 www.onmedya.web.tr www.onofset.com ISSN: 1301 - 3572 1 2 3 Orman Mühendisi Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi Orman Endüstri Mühendisi BAŞYAZI .............................................................................. 02 ODAMIZDAN > Genel Merkezimizde Basın Toplantısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Konferans ve Çalıştay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilciliği ile İşbirliği Protokolü İmzalandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > " I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerleri " Marmaris'te Tamamlandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > SMM Adayı Orman Mühendisi ile Orman Endüstri Mühendisleri; Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmalarına Ankara'da Başladı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Doğu Karadeniz Şubesinde Orman Haftası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclisi Dönem Toplantısında, Odamızca Sunum Yapıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Odamızın Hukuk Mücadelesinde, Ormanlarımız Lehine Önemli Bir Yargı Kararı Daha Alındı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 04 06 07 10 12 14 16 18 21 21 UZMAN SAHASI > Orman Yol Güzergâhlarındaki Zemin Klâslarının Jeofizik Yöntemlerle Belirlenmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 > Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür: Pityokteines Marketae (Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 > Orman Köylerinin Kalkınma Sorunlarının Çözümünde İnsan Gelişiminin Etkisi (Gündoğmuş Örneği) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 ÜYELERİMİZDEN > ORKÖY Çalışmaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Yeni Orman Amenajman Yönetmeliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > İklim Değişikliği ve Odun Enerjisi Kullanımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Türkiye'de Yaylacılık Sorunu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . > Roma Notları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32 34 37 43 47 BİR ORMAN BİR İNSAN Hazin Cemal GÜLTEKİN 48 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 BAŞYAZI INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Başyazı Değerli Meslektaşlarımız, Oldukça yoğun geçen bir dönem sonunda 2011 yılının ilk sayısı ile yine birlikteyiz. Orman Mühendisleri Odası olarak geçtiğimiz üç aylık dönem içerisinde; New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu 9. Oturumu (UNFF 9)'na katılım sağlanmış, Birleşmiş Milletler Kalkınma Proğramı (UNDP) ile İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Tüm bunların yanında ormancı meslek, demokratik kitle ve sivil toplum örgütleriyle birlikte meslek kamuoyumuzu birinci derecede ilgilendiren konularda faaliyetlerde bulunularak kamuoyu bilgilendirilmiş, bunlara ait toplantı ve çalıştaylara katılım sağlanmış, yönergeler çıkarılmış, serbest meslek mensupluğuna ait eğitimler yoğun biçimde devam etmiş ve Danışma Kurulu Toplantısı gerçekleştirilmiştir. Değerli Meslektaşlarımız, Bundan önceki sayımızın başyazısında ormancılığın kurumsal kimliğini ve kültürel hafızasını temsil eden GAZİ YERLEŞKESİNİ idari baskılarla elimizden almak için bir takım gizli çalışmalar yapıldığı ve bu durumdan meslek camiasının ciddi biçimde rahatsız olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle ORMANCI MESLEK, DEMOKRATİK KİTLE VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN oluşan, sekretaryası Odamız tarafından yapılan bir platformun kurulduğu, GAZİ YERLEŞKESİNİN elden çıkarılmasına yönelik tüm girişimlere karşı birlik beraberlik içerisinde yerleşkenin başka kurumlara verilmemesi için hukuki kurallar içerisinde her türlü mücadeleyi yapacağımızı tüm kamuoyuna açıklamıştık. Hatta GAZİ YERLEŞKEMİZ ile ilgili gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmak için Odamız ağ sayfasında özel bir bölüm ayrılmış konu ile ilgili tüm gelişmeler anında yayımlanmıştır. Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformunun başlattığı ilk girişimlerini dergimizin 2010 yılı son sayısı başyazısında detaylarıyla sizlere duyurduk. Ne yazık ki bu görüşmelerden hiç bir sonuç alınamadı. Ardından Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformunun ikinci girişiminde, Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel EROĞLU ile yapmış olduğu toplantıda, Sayın Bakanın yerleşkenin devrine ilişkin kendilerine yazılı veya sözlü herhangi bir talebin ya da talimatın gelmediğini belirterek, Başbakanlık nezdinde yapacağı görüşmelerden sonra bilgi vereceğini ifade etmiştir. Ancak, üç aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen Bakanlık Makamından Odamıza ve platform üyelerine herhangi bir bilgi ve belge gelmemiştir. Fakat bu arada Orman Genel Müdürlüğünde, Yerleşkemizin devrine zemin oluşturmak için kamu kurum ve kuruluşları, belediye ve üniversite temsilcilerinin katılımıyla imar planı değişikliğine esas teşkil etmek amacıyla iki toplantı düzenlenmiştir. Koruma amaçlı imar planı çalışmaları ve takiben yapılan bu toplantılar ne yazık ki; 2863 sayılı "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"'nun 17. maddesine dayanılarak hazırlanmış olan "Koruma Amaçlı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulanması, Denetimi ve Müelliflerine İlişkin Usûl ve Esaslara Ait Yönetmelik"'e aykırı olarak yapılmıştır. Bu alanda yaşayanların da yasal olarak bu toplantılara çağrılması kuralı da gözardı edilmiştir. Toplantılara platformun sekretaryasını yapan Odamız veya platformda bulunan diğer örgütlerin hiç birisi çağrılmamış, toplantıların büyük bir gizlilik içerisinde yapılmasına gayret gösterilmiştir. Bu durum, idarenin GAZİ YERLEŞKESİNİ kendilerine layık görmeyerek başka kurumlara devretmek için yoğun bir çaba içerisinde bulunduğu ve bu hususta irade kullanmaktan yoksun olduğunu açıkça göstermiştir. Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin bugüne kadar yerleşkemizin başka kurum ve kuruluşlara devredilmesinden hiçbir kaygı duymadıkları hatta yerleşkenin korunması yönünde samimi ve iyi niyet taşımadıkları görülmüştür. Tüm bu gelişmelerin ardından Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Platformu olarak; yerleşkenin geçmişi, bugünkü konumu ve geleceğine yönelik hazırlanan ayrıntılı rapor Odamız Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşılmıştır. Basın toplantısında; imar planı değişikliği ile Gazi Yerleşkesini elden çıkarmaya zemin hazırlayan Çevre ve Orman Bakanı, Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerini kurumsal hafızamıza yazdığımızı ve yerleşkenin elden çıkarılmaması, tarihi ve doğal sit konumunun korunması, doğal dokusunun bozulmaması için hukuk kuralları çerçevesinde her türlü mücadelenin yapılacağı bir kez daha tüm kamuoyuna deklere edilmiştir. Değerli Meslektaşlarımız, Bundan önceki sayımızda Birleşmiş Milletler Kalkınma Proğramı (UNDP) ile ortak faaliyette bulunabileceğimiz konuların tespiti için çalışma grubu oluşturduğumuzu belirtmiştik. Ortak çalışma neticesinde geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde özellikle “Orman Mühendisleri Odasının kapasitesinin arttırılması, üyelerinin kapasitelerinin geliştirilmesi gibi ortak konuları içeren İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Bu kapsamda ilk faaliyet olarak TÜRKAK tarafından “Ormancılıkta Sertifikasyon ve Akreditasyonu” konulu bir konferans verilmiş ve ayrıca Odanın sertifika verebilen bir kuruluş olabilmesi için neler yapılması gerektiği ile ilgili olarak bir çalıştay gerçekleştirilmiştir. Orman Mühendisleri Odası, ormancılık camiasının geç kaldığı bir konuya parmak basmış ve Türkiye Ormanlarının Sertifikasyonunu yapmayı görev kabul etmiştir. Çok kapsamlı ve çok zorlu bu görevi gerek meslek ve gerekse diğer kamu kuruluşlarının katkılarıyla başaracağımızdan hiç kuşkunuz olmasın. Tüm camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Değerli Meslektaşlarımız, 2011 yılını Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği yılı ilan ettik. Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi meslektaşlarımızın başta mesleki deneyim kazanma çalışmaları olmak üzere, istihdam ve diğer mesleki sorunlarına çözüm getirecek girişimlerin yapılması ve projeler üretilmesi için çalışmalarımız artacaktır. Özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmaktayız. Bu kapsamda, TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclis toplantısında, 5531 sayılı Meslek Yetki Kanunu çerçevesinde Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği hizmetlerine yönelik bir sunum yapılmıştır. Orman ve ağaç endüstrisi ile iştigal eden diğer özel sektörlerin bilgilendirilmesine devam edilecek ve benzer çalışmalarla meslektaşlarımızın istihdamına yönelik olumlu girişimlerimiz sürdürülecektir. Özellikle bu yıl içerisinde sevgili meslektaşlarımızın daha duyarlı olmalarını ve sorunları çözmede bizlere katkıda bulunmalarını bekliyoruz. Değerli Meslektaşlarımız, Meslek Yasamızın yürürlüğe girmesinden sonra, yoğun hukuki mücadelelerin ardından Yönetmeliklerimiz de uygulamaya konmuştur. Mevzuat yönünden çok kısa sürede gerçekleştirilen ilerlemeler neticesinde kurumsallaşmanın gereği olarak uygulamada yaşanan ve yaşanabilecek problemlerin bertaraf edilmesi, birlikteliğin sağlanması, yasa ve yönetmeliklerin doğru yorumlanması için iki adet “Alt Düzenleme” yürürlüğe konmuştur. Bu düzenlemeler, “5531 Sayılı Kanunun 4. Maddesindeki Mesleki Faaliyet Konularına Yönelik Mühendislik Hizmetlerinin Satın Alınma Usul ve Esaslarının Belirlenmesine Dair Alt Düzenlemesi” ile “Serbest Ormancılık ve Orman Ürünleri Bürolarının, Şirketlerinin, Oda Şube ve Temsilciliklerinin Mesleki İş ve İşlemlerinin Denetlenmesine Dair Alt Düzenleme”dir. Mühendislik Hizmetlerinin Satın Alınma Usul ve Esaslarının Belirlenmesine Dair Alt Düzenleme ile danışmanlık hizmetlerinin sadece Danışmanlık Hizmet Sunucularından yani o işi yapmaya yetkili-ruhsatlı Orman Mühendisleri, Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerine ait bürolardan veya şirketlerden yapılacağına dair düzenleme getirilmiş ve vizeye ait sistem bu şekilde kurulmuştur. Denetlenmeye dair Alt Düzenleme ile de Odamızın denetleme mekanizması işler hale getirilmiştir. Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 02 03 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 ODAMIZDAN INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Odamızdan Genel Merkezimizde Basın Toplantısı 4- Atatürk'ün ağaca, doğaya ve ormana olan tutkusunun canlı tutulması için Gazi yerleşkesinin doğal yapısı mutlaka korunmalıdır. 5- Türk Ormancılarının, Ata'nın Yeşil Ankara ve yeşil Başkent hayalini gerçekleştirip Ankara'ya kazandırdığı doğal doku korunmalıdır. Gazi Yerleşkesine Sahip Çıkalım Ortak Platformu, Yerleşkenin Geçmişi, Bugünkü Konumu ve Geleceğine Yönelik Görüşlerinin Kamuoyuyla Paylaşıldığı Basın Toplantısı Yapıldı Gazi yerleşkesine sahip çıkalım ortak platformu üyeleri Orman Mühendisleri Odası, Türkiye Ormancılar Derneği, Orman Teknikerleri Derneği, Emekli Ormancılar Derneği, Yeşil Türkiye Ormancılar Derneği, Türk Tarım Orman-Sen, Tarım Orman-İş, Tarım Orkam-Sen, Tarım Orman ve Çevre Hak Sendikası ve Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği (OR-KOOP); 23.Mart.2011 Çarşamba günü Saat:11.00'de Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezinde bir basın toplantısı düzenlemiştir. Toplantıya basın ve medya temsilcileri yoğun ilgi göstermiş olup, çok sayıda meslektaşımızda toplantıya katılarak destek vermiştir. Basın toplantısında yerleşkenin; 1'inci derece doğal ve tarihi sit statüsünün korunması, başka kullanımlara yol açacak imar değişikliğinin yapılmaması, başka kurumlara devrine yönelik Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerinin imza koymamaları konularına dikkat çekilmiştir. Aksi tasarrufların yapılması halinde tüm hukuk yollarına başvurulacağı belirtilmiştir. Özetle basına aşağıdaki konular aktarılmış olup detaylı rapor basın mensuplarına dağıtılmıştır. 1- Gazi yerleşkesi, Türk Ormancılarının bilimsel çalışmaları sonucunda Atatürk'ün 11/6/1937 tarihli vasiyetine uygun hale getirilmiş, tarihi ve doğal sit olarak ilan edilmiş olup, bu niteliği bozulmamalıdır. 04 2- Gazi Yerleşkesi birinci derece tarihi ve doğal sit alanıdır. O nedenle bu alanda yapılacak tasarrufların Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararlarına uygun olmalı ve bu yapısı mutlaka korunmalıdır. Gazi yerleşkesi, Atatürk Orman Çiftliği ile birlikte, 02.06.1992 tarih ve 2436 sayılı Kurul kararı ile doğal ve tarihi SİT alanı ilân edilmiş, 27.07.1993 tarih ve 3097 sayılı Kurul Kararı ile sınırları belirlenmiştir. Buna ilave olarak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.05.1998 tarih ve 5742 sayılı kararı ile de birinci derece SİT alanı olarak ilan edilmiştir. O nedenle, bu araziler üzerinde yapılacak tasarruflarını Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.04.1996 tarih ve 421 nolu ilke kararında belirtilen “…Bu alanlarda, bitki örtüsü, topografya, siluet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulamayacağına…” ilişkin koruma ve kullanma koşullarına uyulması zorunludur. 3- Gazi Yerleşkesi, Anayasa'nın 63'üncü maddesine göre korunması gereken doğal varlığımızdır. Gizli çalışmalarla ve idari baskılarla Orman Genel Müdürlüğünden alınmaya çalışıldığı duyumları vardır. Bu taşınmaz varlık kesinlikle amacı dışında kullanılmamalıdır. Tüm ormancıların üstün gayretleri sonunda, Ata'nın çiftliklerin devrine ilişkin 11/6/1937 tarihli vasiyetnamesinde yer alan “…araziyi islah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler…temin eylemek.” İfadeleri ile Türk Devlet'ini yönetenlerden istediği vasiyetini fiilen yerine getirmişler ve getirmeye de devam etmektedirler. Böyle cansiperane çalışan, vefakâr ve cefakâr ormancıları, Başkent'teki ormancılığın kurumsal kimliği ve kültürel hafızasının kalbi olan Gazi Yerleşkesinden, idari baskılarla çıkartmaya yönelik girişimleri kınıyor ve aklıselim sahibi hiç kimsenin de kabul etmeyeceğini düşünüyoruz. 6- Ankara orman fidanlığının satılması ile Ata'nın kulübesi (Rumeli şivesi ile kolibası) yalnız bırakıldı. Gazi Yerleşkesinin amacı dışında kullanılmasına yönelik muhtemel girişimlerle, Atatürk'ün hatırasına bir darbe daha vurulmasın. Ankara Orman Fidanlığı'nın satılmasıyla, Atatürk'ün istemi doğrultusunda 1926'da inşa edilen, birçok tarihi hadiselere tanıklık eden ve 27/7/2000 tarihli ve 547/6920 sayılı karar ile 1'inci derece Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescil edilen Söğütözü'ndeki “ATATÜRK EVİ VE BEKÇİ EVİ (KOLİBA)”, Gazi Yerleşkesi bütünlüğünden kopartılmış ve yüksek yapılar arasına hapsedilmiştir. Cumhuriyet tarihimize tanıklık yapan bu yerlerin içine düşürüldüğü bu durum Ata'nın kemiklerini sızlatmıştır. 7- Ormancıların Ankara'daki kazanımları 2004 yılından bu yana bir bir yok edildi. Teşkilatın kalbi konumundaki ve Atanın hatıralarını yaşatan Gazi Yerleşkesi doğa severlere çok görülmemeli ve meslek büyüklerimizin kemikleri sızlatılmamalıdır. Havuzlu lokal olarak tanınan Gazi sosyal tesisini (kiralandı) yaptıran, Trabzon seyahatinde, lüks yerlerde yatma yerine Orman Bölge Müdürünün odasına yatak yaptırarak geceleyen Orman Bakanlarından merhum Turan KAPANLI'nın; 1991 de Orman Bakanlığının ikinci kez kurulmasından sonra Taş Binanın ormancılık camiası için önemini çok iyi bilen ve Bakanlıktan ayrılırken Ocak/1992'de teşkilata gönderdiği veda mesajında “Bu mesajımı size TAŞ BİNA' dan yazıyorum. Sanırım Orman Camiası içinde, bunun ayrı bir önemi vardır...” ifadesiyle ormancıların hassasiyetlerini dikkate alan Orman Bakanlarından Mustafa KALEMLİ'nin; Gazi Yerleşkesinin elden çıkarılmaması için çok ciddi mücadele veren merhum Orman Genel Müdürlerinden Ömer ÖZEN'in mücadeleleri tüm tazeliği ile kurumsal hafızalarda yer almaktadır. Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkilileri, her ne şekilde olursa olsun, bu yerin verilmesine yönelik yapılan veya yapılacak olan tüm baskılara boyun eğmemeli, imza koymamalı, kendilerine emanet edilen gayrimenkulleri koruyarak geliştirmeli, meslektaşlarımızın kemiklerini sızlatacak tasarruflarda bulunmamalı ve mesleğimizin menfaatini şahsi ikballerinin üstünde tutmalıdırlar. Ne yazık ki, 2004-2006 yılları arasında bu yerlerle ilgili olarak ormancıları dışlayarak tasarruflarda bulunarak Trabzon sosyal tesisini, TAŞBİNA'yı, Gazi Sosyal tesisini, Ankara Fidanlığını, Ankara Tamirhane Müdürlüğü arazisini haraç mezat elden çıkaran Çevre ve Orman Bakanı ile Orman Genel Müdürünü de unutmuyoruz. Bugün gelinen noktada, imar planı değişikliği ile Gazi Yerleşkesini elden çıkarmaya zemin hazırlayan Çevre ve Orman Bakanı ve Orman Genel Müdürlüğü üst düzey yetkililerini de kurumsal hafızamıza yazdık. Bu yerleşkenin elden çıkarılmaması, tarihi ve doğal sit konumunun korunması, doğal dokusunun bozulmaması için hukuk kuralları çerçevesinde her türlü mücadeleyi yapacağımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz. 23/03/2011 ORMANCI MESLEK, DEMOKRATİK KİTLE VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ 05 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Konferans ve Çalıştay 06 Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyelerinin, Genel Merkeze bağlı organların yetkililerin, Şube Başkanlarının ve Temsilcilerin katılımı ile 16-17 Ocak 2011 günlerinde Antalya da Danışma Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya ayrıca, 5531 sayılı Kanuna yönelik hizmetlerin yoğunluklu olarak satın alındığı Çevre ve Orman Bakanlığının Ana Hizmet Birimlerinden AGM'den Etüt Proje ve Özel Ağaçlandırma, Fidanlık ve Tohum İşleri Daire Başkanları, DKMP'den Mesire Yerleri ile Av ve Yaban Hayatı Daire Başkanı, ORKÖY'den Genel Müdür Yardımcısı, Bağlı Kuruluş Orman Genel Müdürlüğünden Orman İdaresi ve Planlama, İşletme ve Pazarlama, Koruma ve Orman Yangınlarıyla Mücadele, Silvikültür, Kadastro ve Mülkiyet, İnşaat ve İkmal Daire Başkanları davet edilmişlerdir. Toplantı Orman Mühendisleri Odası II.Başkanı İsmail Hakkı BARI'nın Danışma Kurulu Üyeleri ve Misafirlere hoşgeldiniz konuşmasının ardından Genel Başkan Muhammet SAÇMA'nın konuşması ile başladı. Genel Başkan yaptığı konuşmada 43. Genel Kurulun gerçekleşmesinden bu yana yapılan çalışmalardan kısaca bahsetti. Yapılacak Danışma Kurulu Toplantısından, yönetmeliklerde yapılan son değişiklikler sonunda Genel merkez ile Şubeler ve Temsilcilikleri arasında iş ve işlemlerde meydana gelen bazı aksaklıkların giderilmesine yönelik çözümlerin birlikte alınacağını beklediğini ifade etti. Daha sonra Genel Yazman Cemal SUNAR ise; Şubeler ve Temsilciliklerin yürüttükleri oda kayıt ve vize iş ve işlemleri ile ilgili yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi. Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezinde "ORMANCILIKTA SERTİFİKASYON VE AKREDİTASYONU" Konulu bir konferans ve ardından meslektaşlarımızın mesleki kapasitelerini artırılıp işlendirilmelerine yönelik karaların alınmasına dayanak oluşturması amacıyla Çalıştay düzenlenmiştir. Konferans öncesi Genel Başkan Muhammed SAÇMA ve UNDP Türkiye Program Yöneticisi Katalin Zaim ve Orman Genel Müdürlüğü Başmüfettişi Erdem KAPLAN yaptığı konuşmalarla Ormancılıktaki Setifikasyon ve Akreditasyonun uygulanmaya Orman Mühendisleri Genel Merkezi tarafından başlanması için yapılan çalışmaların önemi üzerinde durdular. Konferans, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) Genel Sekreteri Atakan BAŞTÜRK tarafından verildi. Orman Mühendisleri Odasının sertifikasyon ve akreditasyon konularında uluslararası süreçlerde söz sahibi olabilmesi için takip edilmesi gereken süreçleri anlatan Baştürk'e daha sonra yöneltilen soruların yanıtlanması ile konferans son bulmuştur. Öğleden sonra iki grup halinde düzenlenen çalıştayda moderatörlük görevlerini Atakan BAŞTÜRK ile TÜRKAK Daire Başkanı Talay ALTUĞ gerçekleştirmişlerdir. Orman Mühendisleri Odasının kapasitesini geliştirme bağlamında; Genel Merkez bünyesinde, ormanlar ve orman ürünlerini sertifikalandıracak akredite belgelendirme kuruluşu ile sertifikasyonuna ilişkin yol haritasının ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 Gündemde yer alan “5531 Sayılı Kanuna Yönelik Mesleki Uygulamada Kamu İhale Mevzuatı” konusunda Oda AR-GE Başkanı Eşref GİRGİN bir sunum yaptı. Sunumun sonunda Danışma Kurulu üyeleri yasa ve yönetmelikler hakkında görüşlerini aktararak soru cevap şeklinde oturum tamamlandı. belirlenmesine yönelik beklentileri konu alan rapor, çalıştay sonrası Ar-GE Komisyon Başkanı Eşref Girgin ve TÜRKAK Genel Sekreteri Atakan Baştürk tarafından hazırlanmıştır. Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi bünyesinde akredite olabilecek niteliklere sahip belgelendirme kuruluşunun kurulması, ormanlar ve orman ürünlerine; uluslararası standartlarda, akredite sertifikasyon belgelerinin verilmesi sürecine yönelik programın kurulmasının yanında sertifikasyon ve akreditasyon çalışmalarına destek sağlayacak tespitlerin yer aldığı çalıştay sonrası hazırlanan raporun tam metnine odamızın ağ sayfasından ulaşabilirsiniz. 07 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Danışma Kurulu üyelerinin yanısıra toplantıya katılan, ORKÖY Genel Müdürü Mustafa Kemal YALINKILIÇ, Genel Müdür Yardımcısı H. Avni ÇATAL, AGM Özel Ağaçlandırma ve Projeler Daire Başkanı Hamza ERYİĞİT, DKMP Mesire Yerleri Daire Başkanı Turgut BALIK ile Av ve Yaban Hayatı Daire Başkanı Cemal AKCAN, OGM İşletme Pazarlama Daire Başkan Yardımcısı Bahattin ÖRS ve Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığından Denetim Başmühendisi Yılmaz CEYLAN ise çalışmaları hakkında bilgi vererek hizmet alımı ile gerçekleştirilen konulara açıklık getirdiler. Danışma Kurulu Üyelerinin sorularını cevapladılar. Şube Başkanları ise söz alarak, şubelerinde gerçekleştirilen etkinlikler ve yaşanan sorunlar gündem edildi. Karşılıklı tartışılarak üretilen çözüm önerileri ortaklaşa hazırlanan sonuç tutanağında kayıt altına alınarak çalışmaların yürütülmesine karar verildi. İhaleleri Uygulama Yönetmeliği”ne göre satın alınması halinde dahi, bu hizmetin danışmanlık hizmeti niteliğinde olduğu göz önüne alınarak yalnızca DANIŞMANLIK HİZMET SUNUCULARINDAN satın alınmasının gerektiği, 4- Kamu kurumları, bu konularda yapacakları satın almalara yönelik ihale dokümanlarını hazırlarken, şartnamelerin Diğer Hususlar bölümü ile “DANIŞMANLIK HİZMET ALIMLARINDA UYGULANACAK TİP ÖN YETERLİK ŞARTNAMESİ” 7'nci ve 8'inci maddeleri, “ÖN YETERLİK İLANININ” 4'üncü maddesinde ihaleye katılmaya hak kazananların belirlenmesine yönelik olarak Oda'nın mevzuatına mutlaka yer verilmesi, Oda tarafından yapılacak örnek bir çalışmanın ilgili kurumlara gönderilmesi, 5- Kamu kurumları, bu hizmetleri sunan danışmanlık hizmet sunucularının, Orman Mühendisleri Odası'nın mevzuatına göre yetkilendirilmiş oldukları dikkate alınarak; mesleki çıktılarda Oda kayıt belgesi ile Oda'nın vizesinin yapılıp yapılmadığının aranması, Oda kayıt belgesi alınmamış ve vizesi yapılmamış olan mesleki çıktılara ait işlem dosyalarının kabul edilmemesi, ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI 43. DÖNEM DANIŞMA KURULU ANTALYA TOPLANTISI SONUÇ TUTANAĞI 1- 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 48'inci maddesi ve bu maddeye açıklık getiren Kamu İhale Genel Tebliği'nin 64'üncü maddesi uyarınca; 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç işleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun'un 4'üncü ve 5'inci maddelerindeki MÜHENDİSLİK hizmetlerinin, DANIŞMANLIK HİZMETİ kapsamında olduğu, 2- 5531 sayılı Kanunun 4'üncü maddesindeki faaliyet konularına ilişkin 5'inci maddesindeki mühendislik danışmanlık hizmetlerinin; “Danışmanlık Hizmet Alımı Uygulamaları Yönetmeliği”ne göre “Belli istekliler Arasında İhale Usulü” ile Ormancılık ve Orman Ürünleri Büroları ile Ormancılık ve Orman Ürünleri Şirketlerinde çalışan DANIŞMANLIK HİZMET SUNUCULARINDAN satın alınmasının yasal zorunluluk olduğu, 3- 4734 sayılı Kanun'un 48'inci maddesi 2'nci fıkrasına göre; yaklaşık maliyeti Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının altında kalan danışmanlık hizmetlerinin “Hizmet Alımı 08 ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 8- 9- 6- Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, 5531 sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik hizmet satın alımlarında Oda mevzuatına uymak bağlamında bu güne kadar takdire şayan hep öncü rol üstlenmiştir. Bu bağlamda, 09/01/2011 tarihli ve 27810 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan “Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü ve Silvikültür İşlerinde Birim Fiyat Usulü ile Hizmet Alımlarına Dair Yönetmelik” e ilişkin olarak yapılacak alt düzenlemede, 5531 sayılı Kanuna dair Oda mevzuatına göre yetkilendirilmiş meslek mensuplarının istihdamına mutlaka yer verilmesi, 7- Doğa Koruma ve Milliparklar Genel Müdürlüğünün, Oda'nın danışma kurulu toplantı davetine uygun olarak iki daire başkanı ile toplantıya katılması, 5531 sayılı Kanuna yönelik danışmanlık hizmet alımlarında 10- 11- 12- titiz davranması ve daima geliştirilmesi yönünde irade beyan etmesi çok olumlu karşılanmış, danışmanlık hizmetinin yaygınlaştırılması bağlamında Oda'nın destek sağlaması, Geçmişte Orman Köylüsüne çok büyük hizmetler sunan Orman ve Köyilişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY); Danışma Kurulu toplantısına Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanı ile katılması ve ekolojik mikro havzalar bazında yeni projeleri hayata geçirmek istemesi ve bu konuda Oda ile işbirliği halinde çalışmak istemesi heyecan yaratmış olup, ORKÖY'ün geleceği açısından da önemsenen bu konularda Oda olarak her türlü teknik desteğin verilmesi, Orman Genel Müdürlüğü, danışmanlık hizmetlerinin en yoğun uygulanması gereken birim olması nedeniyle, Danışma Kurulu toplantısına altı Daire Başkanının katılması yönünde Oda'nın yaptığı resmi davete, iki daireden gelen temsilci ile katılması, kurul üyelerinde hayal kırıklığı yaratmış, ancak ormancılık sektöründe hizmet alımı yapan en eski daire olan Orman İdaresi ve Planlama Dairesi'nin, Orman Amenajman Planlarının yapımına ilişkin olarak, önümüzdeki dönemde danışmanlık hizmeti alımı olarak ihale yapmayı plânladıklarını, işletme pazarlama dairesi de, mesaha hizmetlerinin hizmet alımı ile yaptıklarını beyan etmişler, bu Genel Müdürlüğümüzün 5531 sayılı Kanuna yönelik uygulamalara daha çok önem vermesi, Ormancılık hizmetleri ile ilgili genel müdürlüklerin, uygulamaya yönelik yapacakları hizmet içi eğitimlerde, Oda ile işbirliği olanaklarının araştırılıp uygulamaya konulması, Kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımızın özlük haklarının iyileştirilmesi için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da etkin çalışmaların yapılması, İlköğretim okullarının müfredat programlarına doğa koruma, çevre, biyoçeşitlilik ve ormancılık konularında derslerin konulmasına yönelik girişimlerin yapılması, 13- Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma kanun Tasarısına yönelik olarak, Oda görüşlerinin TBMM komisyonları ile kamuoyunda aktif bir şekilde ortaya konulması, 14- 2/B konusunda olası düzenlemeler için oluşturulan ortak platform ile dayanışma halinde ve Odanın belli olan görüşleri doğrultusunda aktif mücadeleye devam edilmesi, 15- Orman fakültelerinde, uluslar arası platformlarda etkin bir şekilde yer alabilecek düzeyde yabancı dil bilen mühendislerin mezun edilmelerine yönelik eğitim ve öğretim programlarına yer verilmesi, 16- Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğünde çalışan meslektaşlarımıza yönelik yabancı dil eğitimlerine önem verilmesi, 17- Oda'nın, Gazi Yerleşkesinin başka kurum ve kuruluşlara verilmesine karşı oluşturulan ortak platform ile beraber başlattığı demokratik mücadeleye aralıksız devam edilmesi, 18- Danışmanlık hizmet sunuculuğu yapan Odamız üyesi Orman Mühendisi, Orman Endüstri Mühendisi ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerinin yaptığı danışmanlık hizmetlerinin; yapım işlerinde olduğu gibi, iş deneyiminde değerlendirilmesine yönelik olarak, benzer odalarla birlikte gerekli girişimlerin yapılmasında Oda'nın öncülük yapması, Hususlarında görüş birliğine varılmış, kamuoyu ile uygulayıcı kurum ve kuruluşlara duyurulması yönünde tavsiye kararı alınmıştır. 17/01/2011 ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI DANIŞMA KURULU ÜYELERİ 09 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilciliği ile İşbirliği Protokolü İmzalandı İmzalanan protokole UNDP adına katılan Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid NAJAM konuşmasında; bu ortaklığın iki kurum için de önemli yararlar sağlayacağını, Türkiye'nin ormancılıkla ilgili büyük bir potansiyelinin bulunduğunu söyledi. Aynı zamanda uluslararası girişimler ve genel stratejik planlamadaki uluslararası kapasitenin etkinleştirilmesi amacıyla imzalandığını bildirerek, orman ekosisteminin ve dünyanın geleceği açısından çok yönlü fonksiyonlar üstlendiği gerçeğine dikkat çekilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler'in 2011 yılını ''Uluslararası Orman Yılı'' olarak ilan ettiğini kaydetti. Odamız Genel Merkezinde 09 Şubat 2011 tarihinde Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet SAÇMA ile Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid NAJAM arasında "Orman Mühendisleri Odasının kapasitesinin uluslararası ortaklarla geliştirilmesi ve üyelerin kendi alanlarıyla ilgili uluslararası gelişmeler hakkındaki yeterliliklerinin artırılması" gibi ortak konuları içeren "İşbirliği İmza Törenimize" Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Sayın Prof.Dr.Vahit KİRİŞCİ ve TOBB Başkanı Sayın M.Rifat HİSARCIKLIOĞLU telgraf ve tebrik mesajları göndermişlerdir. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet SAÇMA yaptığı konuşmasında; imzalanan işbirliği protokolünün, odamızın uluslararası düzeylerde kapasitesinin ve müdahalesinin kuvvetlendirilmesini amaçladığını bildirdi. Ayrıca oda yönetimi olarak dönem dönem kendilerine belirli hedefler koyduklarını, bu hedeflerle meslektaşlarının daha vasıflı olmasını amaçladıklarını belirterek, ''Bu konuda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile yapılan ortak çalışmalar da odamızın hedeflediği projeler için ciddi destek olacak'' dedi. Ayrıca bu konudaki çalışmalara destek vermek için UNDP Türkiye Temsilciliği ile işbirliği yapılmasına karar verildiğini ifade ederek; ''Bu bağlamda, UNDP ile odamız arasında bir dizi hazırlık toplantıları yapılmış, işbirliği konuları belirlenmiş ve bu görüşmeler sonucunda düzenlenen mutabakat zaptı/işbirliği protokolü imzalanma aşamasına getirilmiştir'' diye konuştu. Ayrıca konuşmasında Türkiye'nin inanılmaz bir doğal kaynağa sahip olduğunu ve OMO'nun bu kaynaklara sahip çıkmak ve korumak için üzerine düşeni yaptığını bildiren Najam, ''Ulusal kaynaklarımızı doğru kullanıp geliştirmeyi ve nasıl kullanılması gerektiğini herkes bilmeli. İklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için bu çok önemli bir konu'' dedi. UNDP'nin iklim değişikliği üzerinde yoğun çalışmaları olduğuna dikkati çeken NAJAM, bu yılın ''Orman Yılı'' olduğunu ve ''İnsanlar İçin Ormanlar'' sloganıyla faaliyetlerine devam edeceklerini sözlerine ekledi. Açılış konuşmalarının ardından Odamız AR-GE Komisyon Başkanı Eşref GİRGİN yapılan İşbirliği Protokolünün amacını içeren özet bir sunum gerçekleştirmiştir. Sunumun ardından İşbirliği Protokolünün İmza Töreni gerçekleştirilmiş olup, tören sonrasında karşılıklı plaketler verilerek, Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Temsilcisi Shahid NAJAM'a Odamızın rozeti Genel Başkan Muhammet SAÇMA tarafından takılmıştır. Ayrıca Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Sayın Yaşar DOSTBİL, Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürü Sayın Prof. Dr. Mustafa Kemal YALINKILIÇ, Türk Tarım OrmanSen Genel Başkanı Sayın Ahmet DEMİRCİ, OR-KOOP Genel Başkanı Sayın Cafer YÜKSEL, TOBB Orman Ürünleri Sektör Meclis Başkan Yrd. Sabri AVCI, FAO Temsilcisi Sayın Dr. Ayşegül AKIN ve TEMA Temsilcisi Av. Süleyman ÇETİN ile çok sayıda meslektaşımız ve davetli iştirak etmiştir. 10 11 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 ODAMIZDAN " I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerleri " Marmaris'te Tamamlandı Yakın tarihte genel ağ sayfamız üzerinden gelen başvurulara göre gerçekleştirilmesi planlanan “I. Kademe Mesleki Geliştirme Eğitim Seminerleri” planlandığı zamanda ve sorunsuz bir şekilde; inanç, kendilerini sürekli yenileme arzuları, çalışma konularındaki gayretleri, bilgi birikimi ve paylaşımının oldukça ilerlediği ve mesleğimiz için ümit verici bir gelişme olarak görülmüştür. 1- Kadastro Mülkiyet, İzin İrtifa, Maden Rehabilitasyon Projeleri, Eğitim semineri süresince uzun zamandır görüşemeyen meslektaşlarımız karşılıklı sohbet ederek, hasret gidermiş ve çeşitli konularda fikir alışverişinde bulunmuşlardır. 2- Orman Yolları, 3- Orman Koruma ve Yangınla Mücadele, 4 - Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü, Rehabilitasyon, Mera Islahı, Fidan Üretimi Etüt-Proje ve Özel Ağaçlandırma 5- Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı, Orman İçin Dinlenme Yerleri, Çevre Düzenlemesi konularında, 19 Şubat 2011-07 Mart 2011 tarihleri arasında Marmaris'te gerçekleştirilmiştir. Katılım sayısında doğal olarak geçmiş yıllara göre azalmalar olsa da, katılımcı meslektaşlarımızın ilgisi, orman mühendisliğinin özel sektörüne taşımış oldukları 12 Ayrıca her bir seminer konusu, alanlarında uzman eğiticiler tarafından katılımcılara anlatılmış olup, eğitim süresince zaman zaman hafızalara takılan sorular cevap bulmuştur. Aynı zamanda Ormancılık Büro-Şirket sahibi meslektaşlarımız tarafından yapılan işlerin ve projelerin ilerlemesi konusunda karşılaşılan sorunlar uzman eğiticilere aktarılmış olup olası çözüm yolları tartışılmıştır. Her bir seminer programının tamamlanmasının ardından gerçekleştirilen sınavda başarılı olan meslektaşlarımıza katılımcı sertifikalarının dağıtılması ile seminerler sona ermiştir. 13 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Yapıldı Ormancılık alanında en üst düzey yapı olan “Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu 9. Oturumu” (UNFF 9) 24 Ocak-4 Şubat 2011 tarihleri arasında New York'taki BM Genel Merkezinde yapıldı. Ormancılık Forumu'nda yapılan toplantılar sonucunda “Bakanlar Deklarasyonu” yayınlandı ve “İnsanlar, Geçinme ve Yoksulluğun Yok Edilmesi için Ormanlar Konusunda Kararlar” kabul edildi. Ormancılık Forumu 2 Şubat 2011 tarihinde BM Genel Merkezi Genel Kurul Salonunda “2011 Uluslararası Orman Yılı”nın resmi açılışı yapıldı. Ülkemiz New York'ta yapılan UNFF 9 toplantılarına Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Mahir KÜÇÜK başkanlığında bir heyetle katıldı. Heyette meslek kuruluşlarını temsilen Odamız Genel Başkanı Muhammet SAÇMA ve hukuk danışmanı Dr. Erkan İSPİRLİ, Çevre ve Orman Bakanlığı birimlerinin temsilcileri ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi temsilcileri yer aldı. Forum açılışında ülkemiz adına yapılan konuşmada, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan ve 12 bin üyesi bulunan TMMOB Orman Mühendisleri Odası temsilcilerinin de ülkemiz heyeti içerisinde yer aldığı belirtildi. Daha sonra BM Ormancılık Forumu oturumlarında yapılan konuşmalarda da Odamızın kuruluşu, amaçları ve yürüttüğü faaliyetler konusunda katılımcılara bilgiler sunuldu. Düzenlenen fotoğraf sergisinde ayrıca, Odamızca düzenlenen fotoğraf yarışmalarında derece alan fotoğraflar da yer aldı. Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu'nda Düzenlenen Yan Etkinlikte Türkiye'de “Orman Mühendisliği ve Orman Mühendisleri Odası” Anlatıldı Foruma katılan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), Uluslararası Ormancılık Araştırma Kuruluşları Birliği (IUFRO), Avrupa'da Ormanların Korunması Bakanlar Konferansı (Forest Europe) ve Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) gibi çok sayıda uluslararası kuruluşun yetkilileri ve ülkelerin temsilcileri ile ikili görüşmeler gerçekleştirildi. Ayrıca Foruma katılan tüm ülke temsilcileri ile uluslararası kuruluşların yetkililerine Odamızca hazırlanan “Türkiye'de Orman Mühendisliği” konulu İngilizce broşür ile kısa film (DVD) dağıtıldı. Odamız temsilcilerinin de yer aldığı ülkemiz heyeti, Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçimiz Sayın Ertuğrul APAKAN ile New York Daimi temsilciliğimizdeki öğle yemeğinde bir araya geldi. Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'nde, 3 Şubat 2011 Perşembe günü “Türkiye Ormanları ve Ormancılığı” konulu sergi açıldı. Çevre ve Orman Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU'nun açılışını yaptığı sergide düzenlenen etkinliğe ülkemiz heyeti ile birlikte yüzden fazla ülkeden bakan, büyükelçi, heyet başkanı ve temsilci seviyesinde katılım sağlandı. Daimi temsilci Büyükelçi Ertuğrul APAKAN'ın takdimi ve açılış konuşması ile başlayan etkinliğe UNFF Müdürü Jan Mac ALPINE, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi İcra Direktörü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı Direktörü de konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacıların ardından söz alan Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel EROĞLU Türkiye'nin ormancılık konusuna verdiği önemi vurgulayarak Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “2011 Uluslararası Orman Yılı” kapsamında yapılan çalışmaları dile getirdi. 14 Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu'nda 4 Şubat 2011 Cuma günü “Türkiye'de Ormancılık Faaliyetleri” konulu bir yan etkinlik düzenlendi. BM Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Ertuğrul APAKAN ve Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Mahir KÜÇÜK'ün açılış konuşmaları ile başlayan yan etkinlikte sırasıyla, Orman Genel Müdür Yardımcısı İsmail BELEN, AGM Daire Başkanı Mahmut TEMİZ, ORKÖY Şube Müdürü Nurşen GENCER, DKMP'den Erdoğan ERTÜRK, ARGE'den Şube Müdürü Mehmet KOÇYİĞİT ve Odamızdan Dr. Erkan İSPİRLİ birer sunum gerçekleştirdi. Etkinliğe Ormancılık Forumu'na katılan çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluştan heyet başkanı ve temsilci seviyesinde katılım sağlandı. Yan etkinlikte Odamız adına Dr. Erkan İSPİRLİ tarafından yapılan sunumda katılımcılara TMMOB Orman mühendisleri Odası ve ülke ormancılığındaki rolü konusunda bilgi verildi. Sunumun ardından gösterimi gerçekleştirilen “Türkiye'de Orman Mühendisliği” konulu kısa film katılımcılar tarafından ilgi ile izlendi. 15 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 SMM Adayı Orman Mühendisi ile Orman Endüstri Mühendisleri; Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmalarına Ankara'da Başladı Kazanma ve Serbest Meslek Mensupluğu Sınav Yönergesi” esasları uyarınca, bir yıl süreli, 2011 yılı birinci dönem mesleki deneyim kazanma çalışmaları, Ankara'da, TEMDEM merkezinde 01 Nisan 2011 günü saat 10.00'da başladı. Mesleki deneyim kazanma çalışmaları; yukarıda anılan Yönetmelik uyarınca, mühendislerin mezuniyet dönemlerine uygun olarak Nisan, Ağustos ve Aralık aylarında olmak üzere yılda üç kez yapılmaktadır. Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesine dayanarak çıkarılan, 6/5/2009 tarihli ve 27220 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan “Orman Mühendisleri Odası Mesleki Deneyim Kazanma ve Meslek Mensupluğu Sınav Yönetmeliği” ile Oda yönetim kurulunca yürürlüğe konulan “Temel Eğitim ve Mesleki Deneyim Kazanma Merkezi (TEMDEM), Mesleki Deneyim Bu yılın ilk mesleki deneyim kazanma çalışmasına, 69 orman mühendisi ile 4 orman endüstri mühendisi katılmaya hak kazanmıştır. Ancak, 1 Nisan 2011 Cuma günü yapılan toplantıya, 53 orman mühendisi ile 2 orman endüstri mühendisi katılmıştır. Meşru mazeretleri nedeniyle katılamayan adayların, mazeretlerini belgelemek koşuluyla, en geç 10/4/2011 tarihine kadar TEMDEM merkezine müracaat edebileceklerdir. Bu tarihten sonra yapılacak müracaatlar daha sonraki dönemlerde değerlendirilecektir. meslektaşlarımıza bu çalışmalarında başarılar diler ve sağlıklı günler temenni ederek; fakültelerden mezun olan orman mühendisi, orman endüstri mühendisi ve ağaç işleri endüstri mühendislerinin; 5531 sayılı Kanundan gelen mesleki hak ve yetkilerini kullanarak ormancılık mesleğini yapmayı düşünmeleri halinde, hiç zaman kaybetmeden, Odaya kayıtlarını yaptırıp, bir yıl süreli mesleki deneyim kazanma çalışmalarına başlamaları gerektiğini önemle hatırlatırız. Odamız genel merkezinde yapılan açılışa, Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet SAÇMA, Oda II. Başkanı İ. Hakkı BARI, Genel Yazman Cemal SUNAR, Genel Sayman Ergün ÇETİN üye Osman TURUNÇ ile TEMDEM Kurulu Başkanı Eşref GİRGİN, kurul üyeleri Av. Erkan İSPİRLİ ve İbrahim YILMAZ katılmışlardır. Mesleki deneyim kazanma çalışması yapacak genç arkadaşlarımız, her türlü mesleki konularda yardım almak üzere Oda Genel Merkezimiz telefonlarından bize ulaşabilirler. Oda Genel Başkanı konuşmasında özetle; “bu dönemin ara dönem olmasına rağmen önemli bir katılımın olduğunu, mesleki deneyim kazanma çalışmalarının çok iyi değerlendirilmesinin gerektiğini, uygulamaya yönelik tezlerin bu dönemi verimli olarak geçirilmesine yönelik olduğunu, kendisinin telefonlarının 24 saat açık olduğunu, tüm meslektaşların hizmetinde olduğunu” belirtmiştir. TEMDEM Kurulu ve Oda AR-GE Komisyonu Başkanı Emekli Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Eşref GİRGİN, meslek mensupluğu hukuku konusunda bir saat süreli sunum ve uygulama tezlerine yönelik bilgilendirme konuşmalarını yapmıştır. SMM adayı mühendislerin soruları cevaplandırılarak toplantı sona ermiştir. Daha sonra Odamız, misafirlerimize genel merkez kafeteryasında bir öğle yemeği ikramında bulunmuş, birlikte yenilen öğle yemeğinden sonra, genç meslektaşlarımız memleketlerine ve çalışma yapacakları yerlere uğurlanmıştır. Oda Yönetim Kurulu olarak, genç 16 17 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 ODAMIZDAN Ocak-Şubat-Mart 2011 Doğu Karadeniz Şubesinde Orman Haftası OMO Doğu Karadeniz Şubesince Trabzon ve Giresun'da düzenlenen “Ormanlar ve Hidroelektrik Santraller” konulu konferanslar, KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu tarafından gerçekleştirildi. Şube Başkanlığınca bu yıl Trabzon ve Giresun'da düzenlenen Konferans ve Yeşil Gece etkinlikleriyle meslektaşlarımız bir araya geldi. OMO Doğu Karadeniz Şubesi Başkanı Doç. Dr. Devlet TOKSOY yeşil gece ve konferanslarda yaptığı konuşmalar ile bir arada olmanın verdiği keyfin devamlılığını diledi. Doğu Karadeniz Bölgesi insanını son zamanlarda yakından ilgilendiren ve getirdikleriyle götürdüklerini hala beyinlerimizde netleştiremediğimiz hidroelektrik santrallerinin durumunu ortaya koyan bir dizi konferanslar düzenlendi. Trabzon'da gerçekleştirilen ilk konferansta meslekte 40 yılın üzerini yaşayan meslektaşlarımız; Burhan HOŞVER, Halil SARAL, Necati KAYA, Şemsi KALIN, Rasim DİKMEN, Ali Kenan EYÜBOĞLU, Ülker ORMAN, Mehmet Ziya ÖZDER, Halis YAVUZ, Dursun ÖZAY, Cemal TOPKARA, Hasan Zeki KALAY, Galip DEMİR, Mehmet AKSOY, Turhan VARDALOĞLU, Zeki YAHYAOĞLU, Fikret ÖZBAYRAKTAR, Sait AKSU, Muzaffer SAVAŞKAN, Mehmet MUHSİN ÇUHADAR, Yusuf BİLGİN, Kamil MAZLUM, Hasret ATASOY, Selçuk PULATKAN, Ali BULUT, Metin KARS, Hikmet Erol KESKİNALEMDAR, Kamil YAZICI, Gençali ÖZDEN, Lütfi ASLAN ve Mahmut USTASÜLEYMAN Doğu Karadeniz Şubesi Yönetim Kurulu tarafından onurlandırıldılar. Giresun da gerçekleştirilen ikinci konferansta da meslekte 40 yılını geçiren meslektaşlarımız; Ahmet KAPTANOĞLU, Yılmaz OSMANOĞLU, Ahmet EMECEN, Muzaffer ATALAROĞLU, Enver DURSUN, İsmail SAĞLIK, Mesut ENGİN, Osman NURİ KOSER, Ali TURGUT KUMAŞ, Abdulkadir KARABİBER, Saffet HAMZAÇEBİ, Mehmet ÖRENÇ, Salih CÖRÜT, Zekai ORUÇ, Aydın TURHAN, Necati KELLECİ onurlandırıldılar. 18 Su, kıyı, orman, yayla, mera gibi bozulmamış doğal kaynakların ölçüsüz yatırım baskısı altında oldukları ortadadır. Yıllardır turizm, tarım, yerleşme, üniversite, yol ve benzeri amaçlarla kullanım şekilleri değiştirilen doğal alanlar, son yıllarda enerji amaçlı olarak büyük bir baskı ile karşı karşıyadır. Özellikle 2001'de yayımlanan 4628 sayılı Enerji Piyasası Kanunu, elektrik enerjisi alanındaki devlet tekelini iletim hatları dışında kaldırmakta, Ülkemizin enerji açığını kapatmak üzere bütün su kaynakları, “verimliliklerinin arttırılacağı” gibi tartışmalı gerekçelerle yurt sathında çeşitli tahsislere konu edilmektedir. Özellikle dere tipi hidroelektrik santraller (DT-HES) ve barajlar, çoğu Doğu Karadeniz'de olmak üzere ülkenin doğal sistemleri üzerinde büyük tahribatlar yapmaktadır. Aslında tüm yaşam destek sistemlerini tehdit eder boyutlardaki bu etkiler doğaldır ki bozulmamış ekosistemlere temellendirilmiş turizmin bugününü ve geleceğini de yok etmektedir. Mevcut uygulamalar; sadece ekolojik değil sosyal ve ekonomik anlamda da geri dönülemez zararlar verecek düzeydedir. Kaldı ki HES projelerinde yerel halk ve ekolojik öğelerin neredeyse göz ardı edilmesi ya da toplumun su ihtiyacının, enerji yatırım taleplerinin yanında adının bile anılmaması, toplumda büyük bir infial yaratan en belirleyici sorundur. Planlanan Nehir Tipi (NT) NT-HES sayısının Artvin ve Rize illerinde 250, Doğu Karadeniz'de 700 kadar, tüm ülke sathında ise 2000 civarında olduğu dile getirilmektedir. Henüz geçen yıl, toplam sayının 1600 civarında olduğu ve sayının her geçen gün arttığı düşünüldüğünde, mevcut tahribatın çok büyük ölçülere ulaşabileceği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Şimdiye kadar bitmiş olan ya da devam eden yaklaşık 200 Dere Tipi (DT) DT-HES inşaatının oluşturduğu çevresel problemler, konunun mutlaka ekolojik, sosyal ve yasal çerçevesinin iyi çizilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Örneğin; HES inşaatları, var olan sistemi bozduğu için yerel üretimi sağlayacak her türlü tarım ve hayvancılık yapılabilir ya da potansiyel olmaktan çıkmaktadır. Öte yandan derelerin mevcut hidrolojik düzeni ortadan kalktığı için dere kenarı (aluvial-riperian) bitki örtüsü tahrip olmakta, zaten su azlığı nedeniyle yok olmak üzere olan sucul sistem ve estetik bütünlük daha da olumsuz etkilenmektedir. Bunların ötesinde ÇED Yönetmeliği, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Uygulama Yönetmeliği, orman arazilerinin tahsisine ait farklı hükümlerin ait olduğu yasa (6831) ve Yönetmelikler; 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun gibi bir dizi düzenlemenin içerdiği kimi hükümlerin, doğal ekosistemlerin korunmasını zorlaştıracak hatta olanaksız kılacak hükümler içermesi de dikkatle değerlendirilmesi gereken bir başka konudur. Ekolojik anlamda aralarında çok sıkı ilişkiler olan ormanlar ile suların hukuki statüleri bakımından da benzerlikleri bulunmaktadır. Her iki varlık da yenilenebilir doğal kaynak olup Devletin denetim ve gözetimi altındadır. Bu nedenle her ikisi de kamu malı olup kamu mallarının “sahipsiz mallar” grubunda yer alırlar ve kaynaklar ile özel ormanlar hariç olmak üzere doğal yapıları gereği özel mülkiyete konu teşkil edilemezler. Her iki doğal kaynak (su-orman) da Roma Hukukunda olduğu gibi kamu malı kabul edilerek alışveriş dışı tutulmuşlardır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu da kaynaklar üzerinde tam bir mülkiyet hakkına izin vermediği söylenebilir. DT-HES'LERİN ETKİLERİ Hidroelektrik santrallerin yapım ve işletme süreçlerinde ekosistemde çeşitli olumsuz etkileri görülmektedir. Bu etkileri kaynağı bakımından 2'ye ayırmak olanaklıdır. Bunlar; A)Yol, tünel, kanal, regülatör, yükleme havuzu, cebri boru ve santral gibi inşaat faaliyetlerinin doğurduğu etkiler B) İnşaat sonrası oluşacak çevresel problemler A) İnşaat Aşamasındaki Çevresel Etkiler Bitki örtüsü (flora) üzerindeki etkileri Hayvan Toplulukları (Fauna) Üzerindeki Etkiler Su ve sucul sistem üzerindeki etkisi B) İnşaat Sonrası Oluşacak Çevresel Problemler Telafi Suyu (Can suyu) Sorunu Enerji Nakil Hatlarının Yaratacağı Sorunlar Sosyal ve Ekonomik Sorunlar Foto 1. Murgul Kabaca Vadisinde yapılmakta olan bir HES için yapılan yol inşaatının oluşturduğu tahribat 19 ODAMIZDAN - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 TARTIŞMA, SONUÇ ve ÖNERİLER Foto 2. Artvin'de enerji nakil hatlarının geçirilmesi için traşlanan orman Foto 3. Tüm yasal müeyyidelerine rağmen hafriyatlar yamaç aşağı ve dere içlerine dökülmekte, tüm ormanlar yok edilmektedir. NT-HES İNŞAATLARININ DOĞA KORUMA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ DT-HES'lerin en önemli etkisi ekosistemleri parçalaması ve habitat kaybına neden olmasıdır. İnsan etkinlikleri ile yabanıl canlıların yaşama ortamlarının işgal edilmesi, değiştirilmesi, bölünmesi, daha küçük parçalara ayrılması ve daraltılması olan “fragmentasyon”, son çeyrek yüzyıl içinde, Dünyada ve Türkiye'de, özellikle de karasal ekosistemlerde hızla ilerlemektedir. Buna paralel olarak önce irili ufaklı habitat adacıkları oluşmakta; ilgili habitatta bulunan tür çeşitliliği azalmakta; her bir türün birey sayıları ve bolluk dereceleri düşmekte; soy-içi (akrabalar arası) eşleşme oranı artarak soy-içi çöküş hızlanmaktadır. Belirli ekolojik bütünlüğü olan bir alanda ne kadar çok çeşitli habitat bulunursa, orada bulunan canlı türü sayısı da o oranda çeşitlilik göstermektedir. Habitat çeşitliliği biyolojik çeşitliliğin temel öğelerinden biridir. DT-HES'lerle adeta yerle bir edilen tatlı su ekosistemleri, yeryüzündeki toplam su varlığının % 1'inden azını kaplamasına karşın, dünyadaki tüm canlı türlerinin % 40'ını barındırmaktadır . Ancak dünyada tatlı su biyoçeşitliliği, 1970'lerin ortasından bu yana yarı yarıya azalmıştır. Oysa biyolojik çeşitlilik bir ülkenin kalkınmasında kullanabileceği en sürdürülebilir ve en değerli doğal sermayedir. Hele su biyoçeşitliliği yönünden çok zengin olmayan ülkemizde sucul türleri korumak büyük önem taşımaktadır. Bu durumda su kıtlığının kapıda olduğu bir ülkede ormanlık su havzalarını korumak stratejik bir önem kazanarak ülke geleceğini korumakla eş anlamlı hale gelmektedir. 20 Dünya genelinde su kaynaklarının büyük bölümü kamu mülkiyetinde bulunmaktadır. Asya ülkelerinde % 99'u, Afrika'da % 97'si, Orta ve Doğu Avrupa ile Güney Amerika'da % 96'sı, Kuzey Amerika'da % 95'i, Batı Avrupa ülkelerinde % 80'i kamu kurumları tarafından yönetilmektedir. Ancak XX. Yüzyılın ikinci yarısında gelişen ve suyu metalaştıran yaklaşım sonucunda, dünya nüfusunun kullandığı suyun yönetiminde çok uluslu özel şirketlerin etkinliği artmaktadır. Bu görüşlerin yanı sıra ülkemiz gelecek su politikalarımızın şekillenmesinde şu görüşleri de dikkatle değerlendirmesi zaruridir (Anonim,2001) . Küreselleşme olgusu içerisinde, çok uluslu tekellerin güç kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerindeki egemenlik kurma istekleri, konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Ormanı ve toprağı tahrip ederek su korumaya önlem alma olasılığı yoktur. Ormancılık ile karşılıklı etkileşim içindeki diğer sektörlerdeki politika ve stratejilerin dikkate alınması önem kazanmaktadır. Ulusal su kaynakları mutlaka korunmalıdır. Su yönetiminde, siyasi taleplere karşı teknik irade korunmalıdır. Ülkemizde yer alan 26 havzanın her birinin havza yönetim planları oluşturulmalıdır. Su tahsisi yapılırken içme suyu öncelikli olmak üzere doğal yaşam ve çevre su ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. Çıkış felsefeleri farklı olan enerji yapıları ile doğa koruma, aynı çatı altında olmamalıdır. Bir bakanlık hem doğa korumayı hem de doğadaki büyük yatırımları kontrol ediyorsa, en üst yöneticinin ekolü, bakanlığın genel davranışını ve uygulamaların yönünün tayininde belirleyici olmaktadır. Suyun insan hakkı olduğu kadar ekosistemin de hakkı olduğu kabul edilmelidir. Ekolojik olarak bir bütünlük arzeden, özellikle içme suyu kalitesi olarak üst düzeyde olan, biyolojik çeşitlilik varlığı yönünden diğer havzalardan belirgin bir üstünlük gösteren, görsel kalite olarak etkileyici ve turizm varış noktası olarak talep edilen görece bozulmamış havzalar, sadece HES amaçlı değil ekosistemi dönüştürecek büyüklükteki her türlü yatırımdan uzak tutulmalıdır. HES'ler ancak ekolojik olarak degrade olmuş, su kaynakları kalitesi olarak görece daha az canlı barındıran veya barındırma potansiyelinde olan, çevresel olarak daha az etkilenecek olan bölümlerde inşa edilmelidir. Ancak habitat kalitesi ilgili bilim kuruluşlarından katılım sağlanmalıdır. Hızla alternatif temiz enerji kaynakları devreye sokulmalıdır. HES'lerin ürettiği enerjinin temiz olması, bulunduğu yöreleri mahvetmesine gerekçe kabul edilmemelidir. Olumlu ÇED raporları alan ve HES'leri yapım aşamasında olan ya da hizmete giren işletmelerin, inanılması zor tahripler yapması, ÇED raporlarını ya da ÇED sürecinin sağlıklı olmadığını göstermektedir. DT-HES projelerinin uygulanmasında yaşanan bir büyük sorun ise ilgili yerel kuruluşların bu sürece gerektiği oranda dahil edilmemesidir. ODAMIZDAN TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclisi Dönem Toplantısında, Odamızca Sunum Yapıldı Odamız 2011 yılını, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği yılı ilan etmiştir. Bu meslektaşlarımızın mesleki deneyim kazanma çalışmaları yapmak başta olmak üzere, istihdam ve diğer mesleki sorunlarına çözüm getirecek girişimlerin yapılması ve projeler üretilmesi çalışmaları planlanmaktadır. Bu mühendislik disiplinlerinin çalıştıkları ve çalışacakları en büyük sektör, ağaç ve orman endüstrisi konularında iştigal eden özel sektördür. O nedenle, özel sektör örgütleri ile gerekli temas sağlanarak, mühendislik mesleki hak ve yetkilerinin, birinci elden yetkili kişilere anlatmak çok büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda Genel Başkanı Muhammet SAÇMA ile AR-GE Komisyonu Başkanı Eşref GİRGİN, TOBB Türkiye Orman Ürünleri Meclis Toplantısında, 5531 sayılı Meslek Yetki Kanunu bağlamında Orman Endüstri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği hizmetlerine yönelik bir sunum gerçekleştirmişlerdir. Toplantıya, orman ürünleri sektöründeki işverenlerin kurdukları kereste imalatı, lif-yonga, yonga levha, kontrplak, palet üretimi ve ticareti ile iştigal eden örgüt temsilcileri ile Orman Genel Müdürlüğü İşletme Pazarlama Dairesi Başkanı Sayın Erdem KAPLAN ve Şube Müdürleri ile Dış Ticaret Müsteşarlığı temsilcisi de katılmıştır. Odamızın yaptığı sunumda, Odaya kayıtlı ve ruhsatlı orman endüstri mühendisleri ile ağaç İşleri endüstri mühendislerinin sektörde istihdamlarının hukuken zorunlu olduğu, Oda kaydı bulunmayan ve ruhsatsız mühendislerin çalıştırılmasının hukuka uygun olmadığı yönünde yaptığımız uyarılar, TOBB Türkiye Orman Ürünleri Sektör Meclisi üyelerinin dikkatini çekmiştir. Bu toplantı sonrasında, TOBB Türkiye Sektör Meclisleri Müdürü Sayın Ahmet ALTINTUĞLU ile yapılan görüşme sonunda, benzer sunumların, mesleğimiz ile ilgileri bulunan Türkiye Mobilya Ürünleri Meclisi, Türkiye Ambalaj Meclisi ve Türkiye Kağıt ve Kağıt Ürünleri Sanayi Meclislerinin toplantılarında da yapılması yönünde mutabakat sağlanmıştır. Bizlere bu değerli katkılarından dolayı, Meclis Başkan Yardımcısı meslektaşımız ve üyemiz Sabri AVCI'ya teşekkür ederiz. Odamız, orman ve ağaç endüstrisi ile iştigal eden özel sektörü bilgilendirmeye devam edecektir. Benzer çalışmalarla, meslektaşlarımızın istihdamına yönelik olumlu girişimlerimiz sürdürülecektir. Odamızın Hukuk Mücadelesinde, Ormanlarımız Lehine Önemli Bir Yargı Kararı Daha Alındı Odamız, “Orman Kanununun 16'ncı Maddesinin, Uygulama Yönetmeliği”nde yer alan “işleme tesisleri kapsamında hazır beton ve asfalt üretimi yapılan tesisleri” ibaresinin, açıkça hukuka aykırı olup yürütmenin durdurulması ve iptali için, 26/11/2010 tarihinde Danıştay 8. Dairesi'nde dava açmıştır. 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 5995 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesinin birinci fıkrasındaki “… Ancak hazır beton, asfalt ve yapı elemanları üretim tesisleri, imalat sanayi sektörü dışında madencilik faaliyeti kapsamında değerlendirilmez” hüküm ile de bu tesislerin madencilik faaliyetleri kapsamında olmadığı açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen “Tesis” tanımı içerisinde yer alan “… hazır beton ve asfalt üretimi yapılan tesisleri, …” ibaresi 6831 sayılı Orman Kanununun 16'ncı ve 17'nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir. Bu durumda dava konusu düzenlemenin dayanağı Yasada yer almayan “İŞLEME TESİSLERİ KAPSAMINDA HAZIR BETON VE ASFALT ÜRETİMİ YAPILAN TESİSLERİ” ibaresine, Orman Kanununun 16'ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliği'nin 4. Maddesinde yer verilmesinde üst hukuk normuna uyarlık bulunmamaktadır. ……. Orman Kanununun 16'ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliği”nin …… 4. maddesinin birinci fıkrasının (ff) bendinde “Tesis” tanımı içerisinde yer alan “işleme tesisleri kapsamında hazır beton ve asfalt üretimi yapılan tesisleri” ibaresi yönünden …….. YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN KABULÜNE 22/2/2011 gününde oy birliği ile karar verildi.” Denilmektedir. Bu kararın ormancılığımıza ve meslektaşlarımıza hayırlar, ormanlarımıza ise mutluluklar getirmesini dileriz. 21 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 UZMAN SAHASI Ocak-Şubat-Mart 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Uzman Sahası Orman Yol Güzergâhlarındaki Zemin Klâslarının Jeofizik Yöntemlerle Belirlenmesi Prof. Dr. H. Hulusi ACAR* Yrd. Doç. Dr. Nart COŞKUN** Yrd. Doç. Dr. Sadık ÇAĞLAR*** Öğr. Gör. Ersin DURSUN**** ÖZET Bu çalışmada, orman yol güzergâhlarındaki zemin yapısı jeofizik yöntemlerle araştırılmıştır. Buna göre zemin açısından en uygun ve yapım maliyeti en düşük olan yol güzergahının belirlenmesi ile gelecekte yapılacak orman yol inşaatlarının planlama, ihale ve yapım aşamalarının teknik, ekonomik, ekolojik ve zamansal açılardan doğru sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Trabzon OBM, Düzköy Orman İşletme Şefliği sınırları içerisinde, toplam uzunluğu 5200 metre olan orman yolu çalışma alanı olarak seçilmiştir. Orman yol güzergahına paralel şekilde elektrik özdirenç yöntemi, sismik yöntem ve yer radarı yöntemleri ile de ölçümler alınmış ve zemine ait parametreler belirlenmiştir. Yapılan incelemelerde özdirenç değerlerinin yüksek çıktığı noktalarda kaya, sert kaya ve çok sert kayaların bulunduğu, özdirenç değerlerinin düşük çıktığı noktalarda 1.GİRİŞ Orman yolları, ormancılık faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için yararlanılan en önemli alt yapı tesislerindendir. Çok yönlü işlevleri bulunan orman yollarının yapımı titiz mühendislik çalışmalarını ve bazı uygulama prensiplerini gerektirir. Yol geçkisinin daha az üst yapıyı gerektirecek, taşıma gücü yüksek ve sağlam zeminli güzergahlardan geçirilmesi gerekir. Orman yollarında güzergâh seçiminde, yeraltı suyu veya yüzeysel su etkisinde kalan yollarda bozulma daha hızlı olacağı için drenaj imkânı en iyi olan yerler ile yapım ve bakım yönünden maliyeti en düşük olan güzergahlar tercih edilir. Heyelan tehlikesi olan yamaçlardan ve taşıma yeteneği düşük olan taban suyu seviyesi yüksek, bataklık gibi araziden orman yolu geçirilmemeye çalışılır. Orman yollarının görevlerini tam anlamıyla üstlenebilmesi için, inşa edileceği arazinin zemin özelliklerinin iyi kavranması ve yol yapımından önce dikkate alınması gerekmektedir (Bayoğlu, 1997; Erdaş,1997). Yol güzergâhlarının planlar ve projeler ile araziye aplikasyonunda, zemin altındaki sert ve çok sert kayalık alanlarla, heyelanlı ya da su kaynaklarının olabileceği ise ayrışmış kayaçların ve yamaç molozlarının bulunduğu gözlenmiştir. Sismik kırılma yöntemi ile yaklaşık 16 metre derinlik incelenmiş ve tabakalı bir yapı tespit edilmiştir. Yer radarı ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde alana ait iki boyutlu yer altı kesiti elde edilmiştir. Yer radarı yöntemi ile belirgin bir tabaka sınırlaması yapılamamıştır. Sonuç olarak, uygulanan jeofizik yöntemler karşılaştırıldığında sismik yöntemin dağlık ve ormanlık alanlarda uygulanabilirlik ve sonuçların doğruluğu açısından en başarılı yöntem olduğu belirlenmiştir. Buna göre, sismik yöntem ile orman yol güzergâhlarında zemin yapısının belirlenmesi üzerine detaylı çalışmaların yapılması gerekir. Anahtar Kelimeler: Orman yol inşaatı, Zemin etüdü, Elektrik özdirenç yöntemi, Sismik yöntem, Yer radarı yöntemi, Dağlık arazi hareketli, gevşek tabakalı zeminleri tespit etmek mümkün olabilmektedir. Zemin etütlerine ilişkin hassas bilgileri alabilmenin farklı yolları bulunmasına rağmen jeolojik yöntemleri destekleyecek jeofizik yöntemlerin duyarlı ve doğru sonuçlar verdiği bilinmektedir (Acar vd., 2003). Günümüzde zemin etüdünde etkili bir şekilde kullanılan ve orman yolları yapımında da kullanılabilecek jeofizik yöntemler temel olarak üç şekildedir. Bunlar; l Elektrik özdirenç yöntemi (URL-1, 2008), l Sismik yöntem (URL-2, 2008) ve l Yer radarı yöntemidir (Kadıoğlu, 2004). Ülkemizde orman yollarında jeofizik yöntemlerle zemin etüdüne ilişkin uygulamaya yönelik bir araştırma yoktur. Ancak jeofizik yöntemlerin orman yollarında uygulanabilirliğine ilişkin son yıllarda yapılmış bazı çalışmalar mevcuttur (Acar vd. 2005, Dumanoğlu, 1994). Bu çalışmanın konusu; orman yolu inşaatında zemin yapısının jeofizik yöntemlerle tespiti üzerine bir araştırma olarak belirlenmiştir. Böylelikle ortaya çıkan sonuçlar yıllık yaklaşık 1000 km orman yolu inşaatı için bir rehber *KTÜ Orman Fakültesi **KTÜ Mühendislik Fakültesi ***AÇÜ Orman Fakültesi ****GOPÜ Almus MYO 22 niteliği taşıyacaktır. Ayrıca orman yolu projelendirilmesinde daha isabetli keşif özetleri yapılabilecek ve güzergahların riskli alanlardan geçirilmesi de önlenebilecektir. 2. YAPILAN ÇALIŞMALAR Çalışma alanı, Trabzon ili, Akçaabat ilçesi, Işıklar Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Düzköy Orman İşletme Şefliği sınırları içerisindeki, 81 kod nolu orman yolu güzergahının 10 m üzerinden yola paralel şekilde 100 m boyunca elektrik özdirenç, sismik ve yer radarı yöntemleri ile zemin etütleri yapılarak elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Ölçümlerde ilk olarak ABEM Terrameter SAS 1000 model elektrik özdirenç aleti, daha sonra Geometrics Smart Seis sismik aleti, son olarak da Mala Geoscience Ramac GPR yer radarı aleti kullanılmıştır. Çalışma 2008 yılı Mayıs ve Aralık ayları arasındaki 8 aylık periyot içerisinde gerçekleştirilmiştir. Jeofizik yöntemler ile yol güzergâhı boyunca zemin etütleri yapılarak zeminin morfolojik yapısı belirlenmiştir. Elde edilen bulgular gerçek durumla kıyaslanarak hangi yöntemin daha doğru ve avantajlı sonuçlar verdiği ortaya konulmuştur. Böylece pratikte elde edilecek yararlar öne çıkarılmıştır. a) Elektrik özdirenç yöntemi Orman yol güzergâhının 10 m üzerinden ve yol güzergâhına paralel şekilde elektrik özdirenç aleti ile 100 m boyunca zemine ait özdirenç değerleri ortaya konulmuştur. Ölçüm sırasında, Wenner dizilimi kullanılarak elektrotlar arası mesafe 5'er metre olarak alınmıştır. Çalışma alanında yol güzergâhına paralel şekilde kaydırma yöntemi uygulanarak ölçümler yapılmış ve görünür özdirenç değerleri belirlenmiştir (Şekil 1). Yol güzergâhı boyunca çakılan elektrotlar ile yere akım uygulanarak diğer noktalardaki elektrotlar arasındaki gerilim farkları ölçülmüştür. Ölçülen gerilim farkları yorumlanması için özdirence dönüştürülmüştür. Bu yöntem ile amaçlanan yeraltındaki farklı jeolojik birimleri, farklı özdirençlere sahip olmalarından yararlanarak belirlemektir. b) Sismik kırılma yöntemi Araştırma alanında bir adet sismik kırılma etüdü yapılarak zemine ait statik ve dinamik parametreler elde edilmiştir. Bu amaçla arazide yol eksenine 10 m mesafede kazı şevi tarafında yola paralel şekilde jeofizik sismik kırılma yöntemi uygulanarak sismik ölçümler alınmıştır. Ölçümlerde 39 metre açılım yapılarak ortalama 16 metre derinlik incelenmiştir. Foto 2. Yol güzergâhı boyunca 10 m yukarıdan yapılan yer radarı ölçümü c) Yer radarı yöntemi Çalışma alanında yol güzergahında bir profil boyunca sabit açıklık tekniği kullanılarak yer radarı ile ölçümler alınmıştır (Şekil 2). Yer radarında kaynak olarak yüksek frekanslı elektromanyetik dalgalar kullanılmıştır. Kullanılan frekans değeri arttıkça araştırma derinliği azalmaktadır. Araştırma derinliği frekansa ve ortamın iletkenliğine bağlıdır. Bu çalışmada 100 MHz antenler kullanılarak yaklaşık 4-5 m derinliğe nüfuz edilmiştir. 3. BULGULAR VE TARTIŞMA 3.1. Elektrik Özdirenç Yöntemine Ait Bulgular ve Tartışma Orman yol güzergâhının 10 m üzerinden yol güzergahına paralel şekilde 100 m boyunca, elektrotlar arası mesafe beşer metre aralıklarla alınarak Wenner dizilimi ile yapılan ölçümlerde elde edilen görünür özdirenç değerleri Şekil 3'te gösterildiği gibi bulunmuştur. Güzergah boyunca farklı açılım aralıkları ile alınan verilerin yorumlanması sonucu yeraltı yapısının detaylı gerçek özdirenç değerleri elde edilebilir. Foto 1. Yol güzergâhının 10 m üzerinden yapılan elektrik özdirenç ölçümü 23 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 Şekil 3. Orman yol güzergahına paralel şekilde yapılan ölçümlerde elde edilen görünür özdirenç değerleri (Acar vd., 2009). 3.2. Sismik Yönteme Ait Bulgular ve Tartışma Araştırma alanında yapılan sismik kırılma yöntemi ile yaklaşık 16 metre derinlik incelenmiş ve tabakalı bir yapı tespit edilmiştir. Arazinin 1. tabaka kalınlığı 3-8 metre arasında ve çok ayrışmış kayaçtan oluşmuş, 2. tabaka kalınlığı ise ortalama 1 metre ve ayrışmış kayaçtan oluşmuş, 3. tabaka ise sağlam kaya kütlesinden oluşmuştur. Arazide sismik yöntem ile P dalgası hızları hesaplanarak zeminin her tabaka için sökülebilirlikleri belirlenmiştir. Sökülebilirlik 1. tabakada kolay, 2. tabakada orta, 3. tabakada ise son derece zor olduğu belirlenmiştir. Ayrıca elastisite modülü değerleri, sıkılık durumları ve sıkışma özellikleri de belirlenmiştir (Tablo 1). Sismik yöntem ile elde edilen araştırma alanına ait sismik S dalgası (kayma dalgası) hızlarına göre tabakaların zemin grupları belirlenmiştir. Sismik yöntem ile elde edilen kayma dalgası hızlarına göre 1. tabakanın (C) çok katı kum ve çakıldan oluştuğu, 2. tabakanın (B) tüf ve anglomera gibi gevşek volkanik kayaçlar ile süreksizlik düzlemleri bulunan ayrışmış çimentolu tortul kayaçlardan oluştuğu, 3. tabakanın (A) ise masif volkanik kayaçlar, ayrışmış sağlam metamorfik kayaçlar ile sert ve çimentolu tortul kayaçlardan oluştuğu belirlenmiştir. Parametreler Sismik P dalgası hızı P dalga hızı Sökülebilirlik S dalga hızı Sismik S dalgası Zemin grubu Elastisite Elastisite modülü modülü Dayanım Bulk modülü Bulk modülü Sıkışma Poisson oranı Poisson oranı Sıkılık Emniyetli Zemin taşıma gücü taşıma gücü Birimi m/sn m/sn kg/cm2 kg/cm2 2 kg/cm 1.Tabaka 774 Kolay 479 C 2.Tabaka 1055 Orta 724 B 3.Tabaka 2845 Son derece zor 1066 A 7693 19539 Sağlam 7317 Az 0,05 Sağlam kaya 72980 Çok sağlam 148948 Yüksek 0,41 Çok gevşek Orta 5783 Az 0,27 Sıkı-katı 3,89 8,78 9,04 Tablo 1. Sismik yöntem ile araştırma alanından elde edilen dinamik ve statik parametreler (Acar vd., 2009). 3.3. Yer Radarı Yöntemine Ait Bulgular ve Tartışma Yer radarı aleti ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde elde edilen veriler Ramac Groundvision ve Reflex programları kullanılarak çalışma alanına ait iki boyutlu yeraltı kesiti elde edilmiştir. 24 SAYI: 1-2-3 UZMAN SAHASI Ocak-Şubat-Mart 2011 Aşağıda belirtilen ölçüm parametrelerine göre en fazla 6 m derinliğe inilebilmiş ve 0,5 m düşey çözünürlüğe sahip olunmuştur (Şekil 4). Bunun nedeni uygulama alanının yer radarı yöntemine tam olarak uygun olmamasıdır. Sonuç olarak tam anlamıyla belirgin bir tabaka sınırlaması yapılamamaktadır. Yer radarı, ayrışmış ve su ihtiva eden ortamlarda etkinlik gösterememektedir. Şekil 4'teki iki boyutlu yer altı kesitinde oluşan farklılıkların nedenleri; 1- sabit bir yapının etkisi; uygulama alanında ölçüm başlangıcı noktasında bulunan ağaçların etkisi, 2boşluk etkisi; daha önce sismik çalışma için açılmış olan S çukuru etkisi, 3- ölçüm hatası; profil sonundaki metalik eşyalardan kaynaklanan hatalardır. alanlarda uygulanması elektrik özdirenç yöntemine göre daha kolay ancak sismik yönteme göre ise daha zordur. Yer radarı yöntemi ile en fazla 6 m derinliğe kadar nüfuz edilebilmiştir. Bu derinliğin daha aşağısından bilgi alınamamıştır. Yer radarı yöntemi ile belirli bir tabaka sınırı belirlenememiştir. Yer radarı yöntemi ekonomiklik açıdan en ekonomik olan yöntemdir. Fakat ormanlık alanlarda ağaç köklerinden etkilendiği için doğru sonuçlar elde edilememiştir. Sonuç olarak yöntemler karşılaştırıldığında, orman yolu güzergahlarında uygulanabilirlik ve zemine ilişkin sonuçların doğruluğu açısından sismik yöntem ilk sıradadır. Yer radarı ise en pratik yöntemdir. 4. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Şekil 4. Yer radarı yöntemi ile elde edilen çalışma alanına ait iki boyutlu yeraltı kesiti (Acar vd., 2009). 3.4. Kullanılan Jeofizik Yöntem Sonuçlarının Karşılaştırılması Dağlık ve ağaçlarla kaplı bir araziye sahip çalışma alanında, üç farklı jeofizik yöntemin uygulanması sırasında çeşitli kolaylıklar ve zorluklarla karşılaşılmıştır. Elektrik özdirenç yönteminde ölçümlerin seri bir şekilde yapılabilmesi için en az beş kişi gerekli olup bu durum maliyetleri önemli ölçüde arttırmaktadır. Elektrik özdirenç yöntemiyle elde edilen özdirenç değerleri yol güzergâhındaki mevcut kazı şevi ile karşılaştırılmıştır. Yapılan gözlemlerde özdirenç değerleri ile arazide gözlem sonucu belirlenen yapının örtüştüğü görülmüştür. Fakat bu tek başına yeterli olmamaktadır. Sismik yöntem uygulama açısından elektrik özdirenç yöntemine göre daha kolay olup fazla iş gücü gerektirmemektedir. Arazi ölçümleri için iki veya üç işçi yeterlidir. Bu yönüyle de elektrik özdirenç yöntemine göre oldukça pratik ve ekonomiktir. Sismik yöntem ile yapılan ölçümlerde zemine ait pek çok parametre hakkında doğru sonuçlar elde edilmiştir. Yapılan ölçümler ile orman yolları yapımında oldukça önemli olan ve yol yapım maliyetlerinin önceden belirlenmesinde önemli katkılarda bulunacak olan zemine ait sökülebilirlik, zemin grubu, dayanım, emniyetli taşıma gücü gibi pek çok parametre hakkında doğru sonuçlar elde edilmiştir. Bu nedenle üç yöntem arasından en doğru sonucu veren yöntemin sismik yöntem olduğu belirlenmiştir. Yer radarı yönteminin dağlık arazide, özellikle ormanlık Ülkemizde orman yolları planlaması ve inşaat işlerinin yürütülmesi, Orman Genel Müdürlüğünün 292 sayılı tebliğinde belirtilen esaslara göre gerçekleştirilmektedir. Bu tebliğde orman yolu yapımı aşamasında yolların zemin etüdü kişisel tecrübeye dayalı arazi keşfi neticesinde yapılmaktadır. Oysa orman yolları teknik, ekonomik ve ekolojik kriterlerin dikkate alındığı yollar olduğundan planlama ve yapım aşamasında; güzergah seçimi, zemin yapısı, taşıma yeteneği, yapılacak kazı miktarı, su ve heyelan durumları gibi bir çok kısıtlayıcı faktörün bir arada düşünülmesi gerekmektedir. Bu çalışmada; Elektrik özdirenç yöntemi ile 81 kod nolu orman yol güzergahının 10 m üzerinden yol güzergahına paralel doğrultuda 100 m'lik kısımda zemin etüdü yapılarak görünür özdirenç değerleri hesaplanmıştır. Çalışma alanından elde edilen özdirenç değerleri ile arazideki mevcut durum karşılaştırılmıştır. Özdirenç değerlerinin yüksek çıktığı yerlerde sağlam kayaçların olduğu, özdirenç değerlerinin düşük olduğu kısımlarda ise sert toprak ve yamaç molozlarının olduğu belirlenmiştir. Araştırma alanında yapılan sismik kırılma yöntemi ile yaklaşık 16 metre derinlik incelenmiş ve zeminin tabakalı bir yapıda olduğu tespit edilmiştir. Zemindeki 1. tabaka kalınlığı 3-8 metre arasında ve çok ayrışmış kayaçtan oluştuğu, 2. tabaka kalınlığı ise ortalama 1 metre ve ayrışmış kayaçtan oluştuğu, 3. tabakanın ise sağlam kayaçtan oluştuğu belirlenmiştir. Yer radarı ile çalışma alanında yapılan ölçümlerde alana ait iki boyutlu yeraltı kesiti elde edilmiştir. Yer radarı yöntemi ile yapılan ölçümlerde belirgin bir tabaka sınırlaması yapılamamıştır. Sonuç olarak; kullanılan jeofizik yöntemler karşılaştırıldığında, sismik yöntem dağlık ve ormanlık alanlarda uygulanabilirliği ve sonuçların doğruluğu açısından en başarılı yöntem olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışma sonucunda, zemin bakımından en doğru yol güzergâhları belirlenebilecek, yol yapımında gerçek durum ve maliyetler önceden ortaya çıkarılacaktır. Böylelikle önceden karşılaşılan ve orman işletmelerini müşkülat zammı gibi konularda zor duruma sokan aynı zamanda diğer ormancılık çalışmalarının da gecikmesine neden olan problemlerin önüne geçilebilecektir. Yine yol yapımı sırasında daha önceden tespiti yapılamayan zemin şartları, teknik-ekonomik nedenlerle işletme ve müteahhit arasında ortaya çıkabilen anlaşmazlıkların da önüne geçilebilecektir. Orman yol güzergahlarının jeolojik açıdan en uygun güzergahtan geçirilmesi ile pahalı sanat yapılarına daha az gerek duyulacak dolayısıyla daha güvenli ve ekonomik bir orman yolu elde edilmiş olunacaktır. Bu nedenle jeofizik yöntemler sayesinde optimum yol güzergahına ulaşılması sonucu pahalı sanat yapılarının sayısı azaltılarak doğaya dost çevreci yapıda orman yol inşaatlarına da olanak sağlanacaktır. Bu çalışma sonuçlarının Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman yollarının yapımında kullanılması ile yüksek maliyetli olan orman yollarının yapımı sırasında ekonomik ve güvenli jeofizik yöntem (Sismik) kullanılarak, alternatif yol güzergâhları arasından en uygun olanı belirlenecektir. Bu sayede yapım öncesindeki gerçek maliyetler ortaya çıkacak, bunun sonucunda da yol yapım işlerinde hem işletmeler hem de müteahhit açısından herhangi bir ekonomik kayıp olmayacaktır. Yine yılın belirli periyotlarında yapılabilen orman yolu yapım işi de sekteye uğratılmadan ormancılık çalışmalarının sürdürülebilirliği sağlanmış olunacaktır. Bu çalışma sonuçlarından yola çıkarak, gelecekte orman yol güzergâhlarında sismik çalışmalara yoğunluk kazandırılmalıdır. Bu şekilde yol güzergâhlarının morfolojisi ile kayaç, su, tabakalılık durumları en az hata payı ile ortaya konulabilir. KAYNAKÇA Acar, H.H., Coşkun, N. ve Eker, M., 2003. Köy ve Orman Yollarının Yapımında Yol Zemininin Jeofizik Yöntemlerle Etüdü, Beklenen Çevresel ve Ekonomik Yararlar, Doğu Karadeniz Bölgesi Kırsal Alanda Ulaşım, Yerleşim Sorunları ve Çözümleri Sempozyumu, 18-20 Aralık 2003, Bildiriler Kitabı, 68-74 s., Trabzon. Acar, H.H., Eker, M., Çağlar, S., 2005. Orman Yolu Yapımında Zemin Yapısının Tespitinde Bazı Jeofizik Yöntemlerden Yararlanma Olanakları, TC. Çevre ve Orman Bakanlığı, 1. Çevre ve Ormancılık Şurası Bildiriler Kitabı: II., 464–471 s., Mart, Antalya. Acar, H.H., Coşkun, N., Çağlar, S. ve Dursun, E., 2009. Orman Yol İnşaatında Zemin Yapısının Jeofizik Yöntemlerle Tespiti Üzerine Bir Araştırma, KTÜ Araştırma Fonu Projesi, No:2007.113.001.4, 60s., Trabzon. Bayoğlu, S., 1997. Orman Transport Tesisleri ve Taşıtları (Orman Yolları). İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, İ.Ü. Yayın No. 3969, O.F. Yayın No. 434, İstanbul. Dumanoğlu, B., 1994. Sismik ve Özdirenç Yöntemleri ile Heyelan ve Zemin İncelemeleri, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Erdaş, O., 1997, Orman Yolları, Cilt I-II, KTÜ Orman Fakültesi Yayın No:187/25-188/26, Trabzon. Kadıoğlu, S., 2004. Yer Radarı (GPR) Yöntemi, Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Ekim, Ankara. URL-1. http://www.ugurevirgen.com/onurdongel/JEM207_Ders08.pdf/ 15.10.2008 URL-2. http://www.mta.gov.tr/jeof/sismikyon.htm /15.10.2008 25 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 UZMAN SAHASI Ocak-Şubat-Mart 2011 Türkiye Göknar Ormanlarında Yeni Bir Tür: Pityokteines Marketae (Coleoptera: Curculionidae, Scolytinae) Oğuzhan SARIKAYA* Orman Yük. Müh. Mustafa Avcı* Orman Yük. Müh. Pityokteines cinsinin yakın zamana kadar dünya genelinde dokuz, Palearktik bölgede P. curvidens, P. spinidens ve P. vorontzowi olmak üzere üç türü biliniyordu (Pfeffer 1995, Urban 2002, Pernek et. al. 2008). Bilinen türlerin hepsi oligofag ve konukçuları Abies türleri olmakla beraber diğer iğne yapraklı (Larix, Pinus, Picea) türlerde de zararları tespit edilmiştir. Bu türler göknar ormanlarının potansiyel zararlısı konumunda sekonder karakterli türler olup birbirlerinden morfolojik farklılıklarla ayrılırlar (Selmi 1998). Palearktik zoocoğrafik bölgenin dördüncü türü olarak Pityokteines marketae ilk kez 1996 yılında Dr. Milos KNIZEK (Forestry and Game Management Research Institute, Czech Republic) tarafından Türkiye'de Mersin-Çamlıyayla (1000-1200 m)'da tespit edilmiş olup, çok sayıda tanımlanmış örneği Viyana Doğa Tarihi Müzesinde saklanmaktadır. Tür 1998 yılında tanımlanarak bilim dünyasına sunulmuştur (Knizek, 1998) (Şekil 1). P. marketae'nın ilk tespit edildiği yer Antalya-Cevizli (1959 yılı)'dir. Bunun dışında çeşitli araştırıcılar tarafından Toros dağlarında göknar ormanlarından toplanan ve Avrupa'daki çeşitli entomoloji müzelerinde saklanan bireyler M. Knizek tarafından tekrar incelenmiş ve tüm örneklerin P. marketae'ye ait olduğu belirlenmiştir. K. E. Schedl tarafından geçmişte teşhis edilen bireyler P. curvidens olarak tanımlanmıştır (Schedl 1961). Günümüze kadar birçok araştırıcı yayınlarında Abies cilicica'da zararlı türü P. curvidens olarak vermiştir (Tosun 1975, Sarıkaya ve Avcı 2011). Foto 3. Pityokteines marketae'nın kuruttuğu bir grup Toros göknarı segmentli, topuz eğik ve kısa, ön kısımda iki sütür mevcut, posterior'da yok, gözler yüzeysel ve kenarı dişlidir. Elytra önde zayıf çizgili, arkada daha derin, sağrı oldukça derin girintili, yan kenarlar üç çift dişe sahip ve çok sayıda konik tüberküller mevcut. Dişler erkelerde daha büyüktür. Erkek: 2,7-3,4 mm büyüklüğünde, koyu kahverengisiyahımsı renktedir. Dişi: 2,5-3,4 mm büyüklüğünde, alın bol miktarda sarı uzun tüylerle kaplıdır. Her üç diş daha az belirgin durumdadır (Şekil 4). Foto 4. Pityokteines marketae (♂, Foto 1. Pityokteines marketae erginleri Pityokteines türleri gerek ülkemizde gerekse diğer yayılış yaptığı ülkelerde rüzgâr, fırtına, kar, hava kirliliği, don, diğer böcek zararları, ökse otu ve kuraklık gibi faktörler tarafından zayıf ve dirençsiz bırakılan ağaçları tercih etmekte ve bu alanlarda kolaylıkla epidemi yapabilmektedir (Şekil 2, 3). Özellikle kuraklık, nem isteği yüksek olan Toros göknarı bireyleri için ciddi bir stres kaynağı oluşturmaktadır. Optimum yetişme ortamının dışında ve özellikle alt rakımlarda kurumalar yoğun olmaktadır. Son yıllarda kurak periyotların daha sık ve uzun süreli yaşanması göknar ormanlarında bireysel hatta toplu ölümlere yol açmaktadır. Toros dağları boyunca, 1980'li yılların sonuna kadar göknar ağaçlarında kurumanın hemen hemen hiç görülmediği belirtilmektedir (Prof. Dr. H. Ferhat BOZKUŞ ile kişisel görüşme). Foto 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies cilicica bireyi Şekil 2. Pityokteines marketae tarafından kurutulan Abies cilicica bireyi Zararlı tür ile mücadelede Isparta, Konya, Antalya, Mersin ve Adana Orman Bölge Müdürlükleri göknar ormanlarında biyoteknik yöntemler kullanılmış, ancak tuzaklara oldukça az sayıda böcek geldiği şikâyeti sık sık dile getirilmiştir. Pityokteines marketae; Tanımı: Koyu kahverengi ya da siyah renkte, dış görünüşü parlak, antenleri sarımsı açık kahverengi, bacaklar kahverengi, alın altın renkli tüylere sahiptir. Anten 5 Foto 5. Pityokteines marketae'nın yenik yolları P. marketae'nın ana yolları P.curvidens ile benzer olup daha uzun ve dalgalı olması ile ayrılabilmektedir (Şekil 5, 6). Endemik bir türümüz olan P. marketae esas olarak A. cilicica'da zarar yapmaktadır. Arazide topladığımız örneklerin tamamı M. Knizek tarafından P. marketae türü olarak teşhis edilmiştir. Örnek topladığımız alanlar Mersin (Abanoz 1600 m, GözneKaratepe 1200 m, Mut 1200 m, Çamalan-Hopurtepe 1280 m), Burdur (Bucak-Karlık 1550 m), Isparta (Yenişarbademli 1370 m, Eğirdir-Yuvalı 1240 m), Antalya (Akseki-Emirhasanbeli 1350 m, İbradı 1300 m) ve Zonguldak (Ereğli-Cuma 1310 m, Konukçu: Abies nordmanniana)'dır. ♀) P. marketae morfolojik olarak P. curvidens ve P. vorontzowi'ye oldukça benzemektedir. Erkeklerde, P. curvidens'ten birinci dişin şekli ve yönü ile ayrılmaktadır. Birinci diş P. curvidens'te daha dorsal konumlu ve daha diktir. Dişilerde önemli bir fark yoktur. P. vorontzowi'den ise düz, kalın ve küt ikinci dişi ile ayrılır. P. spinidens'te birinci diş geriye doğru, ikinci diş daha uzun, daha narin ve hafifçe kıvrılmış, strial boşluklar daha ince ve interstrial boşluklar P. marketae ile karşılaştırıldığında elytranın arka bölümünde daha belirgindir. P. marketae'nin her iki cinsinde de diğer türlerden ayrılan en önemli farklılıklar, daha iri olan vücut büyüklüğü ve özellikle elytranın arka bölgesindeki geniş strial boşluklardır. Foto 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları ve erginleri Şekil 6. Pityokteines marketae'nın kabuktaki yenik yolları ve erginleri A. cilicica ormanlarımızda son yıllarda artarak devam eden kurumalara neden olan türün birçok yerde yapılacak örneklemeler ile netleştirilmesi gerekir. Çalışmamızda yaptığımız örnekleme tüm alanlarda sorun olan türün P. marketae olduğunu söylemek için elbette yetersizdir. Bu nedenle bu konuda daha kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç olduğu aşikârdır. Teşekkür Pityokteines marketae örneklerinin teşhisini yapan Dr. Milos KNIZEK (Forestry and Game Management Research Institute, Czech Republic)'e teşekkür ederiz. KAYNAKÇA Knizek, M., 1998. A new species of Pityokteines (Coleoptera: Scolytidae) From Turkey. Klapalekiana, 34: 189-193. Pernek, M., Avtzis, D. N., Hrasovic, B., Diminic, D., Wegensteiner, R., Stauffer, C. and Cognato, A. I., 2008. Novel morphological and genetic markers fort he discrimination of three Europoean Pityokteines (Coleoptera: Curculionidae: Scolytinae) species. Periodicum Biologorum, 114 (4), 329-334. Pfeffer, A. 1995. Zentral und westpaläarktische Borken und Kernkäfer. Naturhistorisches Museum Basel, p. 310. Sarıkaya, O., Avcı, M., 2011. Bark beetle fauna (Coleoptera: Scolytinae) of the coniferous forests in the Mediterranean region of Western Turkey, with a new record for Turkish fauna. Turk. J. Zool., 35, (2011), 33-47. Schedl, K.E. 1961. Borkenkäfer aus der Türkei, II. Mitteilung 190. Beitrag zur Morphologie and Systematik der Scolytoidea, 34(12): pp. 184-188. Selmi, E. 1998. Türkiye Kabuk Böcekleri ve Savaşı, İ.Ü. Yayın No: 4042, Fen Bilimleri Enstitüsü Yayın No: 11, 196 s., İstanbul. Tosun, İ. 1975. Akdeniz Bölgesi İğne Yapraklı Ormanlarında Zarar Yapan Böcekler ve Önemli Türlerin Parazit ve Yırtıcıları Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 200 s. Urban, J., 2002. Diagnostics of bark beetle of the genus Pityokteines Fuchs important in forestry. J. Forest Science, 48 (8): 329-341. * SDÜ Orman Fakültesi 26 27 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 UZMAN SAHASI Ocak-Şubat-Mart 2011 Orman Köylerinin Kalkınma Sorunlarının Çözümünde İnsan Gelişiminin Etkisi (Gündoğmuş Örneği) Yukarıda yapılan değerlendirmelere göre kalkınma olgusu, sadece bölgede yürütülen ekonomik faaliyetlerin üretim hacmindeki sayısal (kantitatif) artışı göstermediği için salt ekonomik büyüme kavramından da farklı olduğunu göstermektedir. O halde kalkınma, toplumun yaşam standardında, üretilen malların kalitesinde veya üretimin organizasyonunda iyileşmeler yaşanan bir ortamı ifade etmektedir (Türkay ve Aklin, 2001). Orman Genel Müdürlüğü, yukarıda yapılan “Kalkınma„ olgusunun içeriği ile örtüşen 2010 – 2014 yılları için stratejik plan hazırlamıştır. Hazırlanan bu stratejik planın amaçlarından bazılarının “Orman Kaynaklarından Faydalanma„ ana başlığı altında sıralandığını görmek mümkündür. Bunlar; Erdoğan UZUN* Orman Mühendisi 1-GİRİŞ İnsanlığın gelişim evreleri olan; toplayıcı, avcı, feodal ve sanayi toplumlarına makro seviyede bakıldığında toplumlarda oluşan problemlerin sebebi olarak, üretim faktörlerinden işgücünün; eğitim, siyasi ve kültürel anlamda ki yetersizliğinin baskın olmasının sonucu olduğu söylenebilir. Üretim kaynaklarının çok kıt olduğu kırsal bölgelerde, üretim kaynaklarını tahrip etmeden sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerde başarılı bir uygulama elde edebilmenin ilk koşulu olarak, o bölgede yaşayan insanların uyguladıkları veya uygulayacakları ekonomik faaliyetlerin gerektirdiği mesleki bilgilerinin güncelliği ve etkinliği ile ilişkili olduğunu söylemek olasıdır. Yukarıda yapılan bu genel değerlendirmeden hareketle, günümüzdeki ormancılık yönetiminin amacı; ormanları sadece ekolojik ve silvikültürel anlamda teknik yönü ağırlıklı olan “geleneksel yönetim„ anlayışıyla yönetmek olmamalıdır. Günümüz ormancılığında yönetim; devletin sosyal, toplumun kültürel, işletmenin ekonomik ve çevrenin ekolojik istemlerinden birini diğerine tercih etmeyen ama ormanın fonksiyonlarını bir bütün halde düşünen anlayışı öne çıkarmalıdır. Bu anlayışı hayata geçirecek yönetimin öncelikli işlerinden birisinin de; orman ekosisteminin bir parçası olan ve orman köylerinde yaşayan insanların, mesleki teknik bilgilerle donatılması ve sosyal yapılarının gelişmesi amaçlı eğitim hizmetleri ile nitelikli insan gücünün bölgede baskın olmasını sağlayacak hizmetlere katkı sunmak olmalıdır. Yukarıda yapılan bu genel değerlendirmeye uygun olarak Çevre ve Orman Bakanlığı, kırsal bölgelerin temsilcilerinden birisi olan orman köy nüfusuna kayıtlı köylülerin ekonomik yapısının iyileştirilmesi ve sosyal yapısının gelişmesi amaçlı çeşitli hizmetler sunmuş ve sunmaktadır. Sunulan bu hizmetlerden birisi; ulaşım amaçlı yol inşası, içme ve kullanma amaçlı su şebeke sisteminin tesisi gibi alt yapı hizmetleridir. Bir diğer hizmet çeşidi; barınma için yapacakları ev, ahır, samanlık gibi konutlar ile köy halkının müşterek ihtiyacı olan okul, cami, köy konağı, köy yolu köprüsü inşaatları için gereksinim duyulan yapacak odunun tarife bedeli ile karşılanmasıdır. Ayrıca halkın her yıl yakacak emvale olan gereksinimlerine yönelik odun talepleri de tarife bedeli ile karşılanmaktadır. Yeni yapılan konutların tamiratları için yıllar sonra gereksinim duyulan yapacak odun talepleri ise maliyet bedeli ile karşılanmaktadır. Orman köylülerinin yapacak ve yakacak oduna olan taleplerini karşılamanın dışında ekonomik aktiviteleri, düşük faizli ferdi veya kooperatif kredileriyle desteklenerek ekonomik amaçlı hizmetler de sunulmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı, yukarıda sıralanan ekonomik amaçlı hizmetler dışında orman köylülerine yönelik olarak soba, dam örtüsü, gün ısısı ve biyogaz tesisi kurmak gibi sosyal amaçlı hizmetlerde sunmaktadır. Ormancılık faaliyetleri ülkemizde yıllık ortalama 15 milyon adam/gün işlendirme olanağı sağladığından (Anonim 1 s.51), yukarıda sıralanan hizmetlere ilâve olarak orman köylerinde mevcut işgücüne ormancılık faaliyetlerinde kullanılma önceliği tanınarak istihdam amaçlı hizmetler gibi çok yönlü destekler sunulmuş ve sunulmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından orman köylerine yönelik sunulan bütün bu altyapı, sosyal ve ekonomik hizmetlerin toplum bilincinde özlenilen seviye de yer etmemesinin ya da yapılan bu hizmetlerin toplum bilincinde yer edecek kadar uzun ömürlü Bu gerekçeye dayanarak orman köylülerine yönelik olarak makalede ifade edilen “yayım ve eğitim„ kelimesiyle anlatılmak istenilen ifadenin içeriği; l Ormanların, ekosistem bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gereken doğal bir kaynak olarak tanıtılmasına yönelik bilgi sunmak, l Ormancılığın ana faaliyetlerinden istihsal, ağaçlandırma, bakım gibi çalışmalara ilâve olarak iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliğine yönelik fidanlık çalışmaları ile üretim ve pazarlama gibi faaliyetlere yönelik teknik ve uygulamalı bilgiler sunmak, l Gerek sürdürülebilirlilik kuralı içerisinde orman ekosistem içerisinde odun dışı orman ürünlerinden yararlanmak amaçlı yürütebilecek faaliyetlerin gerektirdiği, gerekse köylülerin yürüttüğü tarımsal faaliyetlerin üretimi ve üretimden elde edilen hasadın pazarlanması gibi faaliyet dallarına yönelik teknik ve uygulamalı bilgiler sunmaktır. Orman köylülerine yönelik yapılacak yayım ve eğitim, bu içerikle algılanılır ve uygulanılır ise ormancılık politikasının amaçlarına ulaşması için izlenecek eylem yolları içerisinde kırsal nüfusun “mesleki ve sosyal gelişmesine katkı sağlamak„ amaçlı eğitim faaliyeti ertelenmemesi gereken önemli bir unsur olarak görülecektir. M. Miraboğlu, ormancılık açısından halkın eğitimini “ormanın önemi, ona duyulan sevgi ve ilginin aktarılması, onun yararlarının tanıtılması (Miraboğlu, 1982 s. 23)„ şeklinde tanımlanmıştır. Kırsal bölgedeki faaliyet çeşitliliği ile bu faaliyetler için gerekli güncel teknik bilgi seviyesi arasındaki ilişki genel anlamda, “Kalkınma„ olgusunun da dışında değildir. Çünkü kalkınma terimi ekonomik, demografik, sosyal ve teknolojik niteliklerin olumlu yönde değişimini ifade etmektedir (Geray, 1998 s.276). Ayrıca kalkınma, sorunların tanımlanması ile başlayan ve bu sorunların çözümüne yönelik uygulamaların yapıldığı bir süreç olarak da görülmekte, bu süreçte kırsal bölgelerde etkili bir eğitimin, kırsal kalkınma sürecine halkın katılımını da sağlayacağı (Tolunay ve Korkmaz, 2009 s.383) söylenmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığınca orman köylülerinin eğitimine yönelik yapılacak “Yayım ve Eğitim„ çalışmaların öncelikli olduğu yukarıda anlatıldı. Ancak doğal, ekonomik ve sosyal koşulların çok zor olduğu orman köylülerinin gelişimine yönelik yapılacak bu çalışmalardan umulan başarının elde edilebilmesi için bölgelere hizmet sunan kamu kurumlarının, etkili ve verimli çalışmalarının gerekliliğine de çok kısa olarak değinmek istiyorum. l Orman Devlet Orman İşletmelerinin başarı boyutunu belirleyen, Erzurum'da yapılan bir çalışmada kullanılan sekiz adet kriterler içerisinde “Yönetsel Yeterlilik„ birinci sırada, “Kendini Geliştirme„ ise beşinci sırada yer almaktadır (Daşdemir, 1998 s.51). Devlet Orman İşletmeleri için yapılmış olan bu çalışmanın alanı genişletilerek Küçük bir tarım işletmesinden, kamu iktisadi kuruluşlarına ve kitlesel üretim yapan büyük sanayi kuruluşlarına kadar her seviyedeki işletmenin başarısında, “Yönetsel Yeterlilik„ ve “Kendini Geliştirme„ gibi kriterlerin etkili olacağı düşünüle bilinir. Dolayısıyla küçük tarım işletmelerinin temsilcisi olan orman köylerinde, “Yönetsel Yeterlilik„ ve “Kendini Geliştirme„ kriterlerini aktif hale taşıyacak olan, yayım ve eğitim çalışmaları aile işletmelerinin başarısında etkili olacaktır. l Orman 2. Materyal Ve Yöntem l Odun dışı orman ürünlerinin dış ticaretinin disipline edilmesi ve olmamasının gerekçeleri içerisinde “orman köylülerinin mesleki teknik bilgi seviyelerini yükseltmek ve sosyal yapılarını geliştirmek amaçlı eğitim„ çalışmalarının olmadığı ya da bu amaçla yapılmış eğitim çalışmalarında devamlılık olmadığı için orman köylülerine yönelik sunulan altyapı, sosyal ve ekonomik nitelikli bu hizmetlerin etki düzeyi çok düşük seviyede kalmıştır. Ancak orman köylülerine bu hizmetler sunulurken, orman köylülerinin hizmet talepleri içerisinde, mesleki teknik bilgi aktarımına yönelik eğitim çalışmalarına duyulan gereksinimlerinin olduğu da görülmeliydi. Çünkü aynı orman köylerinde, kullandıkları tarım alanı, araç-gereç ve işgücü gibi unsurları bir birine yakın olan ama mesleki ve teknik bilgi düzeyleri farklı olan aileler birlikte eş zamanlı olarak gözlemlendiğinde bu iki gruptaki ailelerin refahlarının da farklı olduğu görülmektedir. Diğer bir anlatımla kırsal bölgede yaşayan nüfusun “mesleki teknik bilgi düzeyini artırma ve sosyal yapısını geliştirmeye„ yönelik eğitim çalışması, kırsal kalkınmada etkili olan ekonomik, sosyal ve teknolojik unsurların etkinliğini artırmada ve hızlandırmada katalizör görevi gördüğü yadsınmaz bir gerçektir. Bu gerçeğin doğruluğunu, toplumun sadece kırsal bölgesini gözlemleyerek değil, toplumun her grubu gözlemlendiğinde de görmek olasıdır. kurumlarının hizmet alanındaki toplumsal sorunları çözebilmeleri için özellikle etkili ve verimli çalışmalarının zorunluluğu kendini göstermektedir. bu ürünlerin hammadde yerine mamul madde olarak ihracatını teşvik etmeye yönelik tedbirlerin alınması, l Orman köylülerinin odun dışı orman ürünlerinin üretimi, istihsali, işlenmesi, pazarlanması konularında bilgi ve deneyimlerinin artırılması, l Orman köylülerinin, orman kaynaklarının yönetim planı kararlarına katılımının sağlanması, köylerinde gelir imkânlarının geliştirilmesine yönelik uygulamalara olan katkı ve katılımların güçlendirilmesi, köylerinde kırsal kalkınma faaliyetlerinin güçlendirilmesi için politik irade ve desteğin oluşturulmasıdır (Anonim 1, s.84). Orman Genel Müdürlüğünce 2009 yılında hazırlanan stratejik planın dışında VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel İhtisas Komisyon Raporunun değişik yerlerinde de orman – halk ilişkilerindeki gerekliliğin zorunlu olduğunu ifade etmektedir (anonim 2, s.353). VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel İhtisas Komisyon Raporuna ilâve olarak “Orman Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller„'e ait yönetmeliğin amacı; “Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve genişletilmesi hedeflerine ulaşılmasını sağlamak üzere ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan köy halkının kalkındırılmasına katkıda bulunmak suretiyle ormanlar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için oluşturulan özel ödeneğin kullanım esaslarını belirlemek (Anonim3) olduğunu söylemektedir. Yukarıda özetlenen gerek stratejik plandaki amaçlara ulaşabilmenin, gerek VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının, Ormancılık Özel İhtisas Komisyon Raporundaki dileklere ulaşabilmenin ve gerekse “Orman Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller„'e ait yönetmeliğin amaçlarına ulaşabilmenin ilk koşulunun; 1- Orman köylülerine yönelik, mesleki teknik bilgi seviyelerini yükseltmek ve sosyal yapılarını geliştirmek amaçlı yayım ve eğitim faaliyetlerinin, kurumsal bazda sistemin bir parçası olması için yasal zorunluluğun gerektiği, 2- Bu gerekliliğinde, orman köylerinde yaşama geçirmenin yolunun, bir kamu kurumu sorumluluğunda kullanılmasının zorunlu olduğu görülmelidir. Kırsal bölgelere, yatırımların ulaştırılması hizmetlerini yüklenmiş kamu kurumlarından birisi de Çevre ve Orman Bakanlığıdır. Çevre ve Orman Bakanlığınca orman köylüsüne vaat edilen desteklerden sadece odun dışı orman ürünlerine yönelik vaatlerin gerçekleşebilmesinin ilk koşulu: Orman köylüsünün destekleneceği konular içinde fıstık çamı, keçi boynuzu, zeytincilik gibi odunsu türlerden tıbbi, ve aromatik süs bitkileri gibi otsu bütün türlerin yetişme şekli, yetişme koşulları, bakımı gibi biyolojik ve silvikültürel özellikleri ile ürünlerin hasat zamanı, hasat şekli, hasat edilen ürünlerin değerlendirme şekli ve pazarlanmasına kadar çok geniş bir yelpaze aralığında orman köylülerinin bilgiye olan açlıkları ve dolayısıyla bu bilgiye olan gereksinimlerinin öncelikli olduğu görülmektedir. Bu değerlendirmeye göre vaat edilen “destek„ deyiminin yaşama geçirilebilmesi için; l Orman köylüsünün niteliğinin geliştirilmesi ve l Kırsal bölgelere yatırım hizmetlerinin ulaşmasını yüklenmiş kamu Çalışma alanını Gündoğmuş Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde ki bütün orman köyleri (22 köy) oluşturmaktadır. Çalışmada orijinal veriler kullanılmıştır. Orijinal veriler, araştırma alanındaki tüm köylerden seçilen örnek işletmeler (haneler) ile yapılmış olan anket çalışmasından elde edilmiştir. Gündoğmuş Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisindeki bütün orman köyleri ve bu köylerdeki tarım işletmeleri (Çiftçi aileleri) çalışmanın populasyonunu oluşturmaktadır. Bu çalışmalarda araştırma alanını temsil edebilecek örnek işletme sayısının belirlenmesinde tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Anket uygulanacak işletme sayısının tespiti amacıyla Antalya İl Tarım Müdürlüğünden araştırmaya konu köylerin hane sayıları ve bu köylerde her bir hanenin sahip olduğu tarım alanı verileri elde edilmiştir. Daha sonra hane başına düşen tarım alanı kriteri kullanılarak işletmeler tabakalara (gruplara) ayrılmıştır. Tabakalı örneklendirme yöntemine göre 1475 haneden oluşan ana kitleden Denklem 1' de bağıntısı verilen oransal yönteme göre örnek hacmi hesaplanmıştır (İşçil, 1977 s.108). N . ∑ Nh . Sh2 n = -------------------------N2 . D2 . ∑ Nh . Sh2 D2 = d2 / z2 n = Örnek hacmi, N = Ana kitledeki birim sayısı, Nh = Tabakadaki birim sayısı, Sh 2 = Tabaka varyansı, d = Ana kitle ortalamasından izin verilen hata miktarı (%5 hata ile d=1,5 ), z = İzin verilen güvenlik sınırının ( %95 güven aralığında ve 1474 serbestlik derecesinde ki tablo değeri ) standart normal dağılımı. Oransal yöntemle belirlenen ve değerlendirilen anket sayısı 94 adettir. 3- BULGULAR VE TARTIŞMALAR Ormancılık; toplumun sosyal ve ekonomik beklentileri ile bilimsel verilere dayanan teknik uygulamaları bir paydada birleştiren faaliyetler bütünü olarak görülmektedir. Bu değerlendirmeye uygun olarak Erdönmez ormancılığı, “orman verileri ile toplumun beklentileri arasında denge kurma arayışından başka bir şey değildir„ (Erdönmez,2009 s. 326) şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanıma uygun olarak, kırsal bölgelere hizmet götüren yatırımcı devlet kurumlarının amaçları arasında; kırsal bölgelerde yaşayan insanların refahlarının artmasına hizmet edecek, insan niteliklerinin geliştirilmesine yönelik eğitim hizmetlerinin de olması gerekmektedir. * Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü 28 29 UZMAN SAHASI - ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 Ormancılık faaliyetleri, gerek yürütüldüğü alanların büyüklüğü ve gerekse ormanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının etki alanının genişliği nedeniyle toplumun çok büyük bölümünün ilgi alanına girmektedir. Bir başka anlatımla, ormanların fonksiyonlarının etki alanı bir bütün olarak düşünüldüğünde toplumun hemen hemen tamamının menfaatlerinin kesişme yeri olduğu görülür. Bu gerekçeyle, kamu malı olarak değerlendirilen ve doğal kaynaklardan birisi olan ormanların yönetiminde “Katılımcılık„ çok fazla kullanılma olasılığı olan bir deyimdir. Ancak ormancılıkta, katılımcılığın yöntemlerini inceleyen çalışmalar bu güne kadar fazla yapılmamıştır. Orman içi köylerin yerleştiği bölgeler genel olarak değerlendirildiğinde, eğitimli nüfus oranının düşük, bölgedeki tarım sektörünün gereksinimi olan ara elemanların olmadığı ve güncel teknik bilgi ile donanımlı nitelikli köylü sayısının çok yetersiz olduğu, geleneksel üretim sistemine göre tarımsal faaliyetlerin yapıldığı ve bu olumsuzluklar nedeniyle günümüzde, bölgedeki toplam nüfusun büyük bölümünün çevre il ve ilçelere göç etmiş olduğu görülmektedir. Genel yapısı yukarıdaki paragrafta özetlenen orman köylülerine; her yıl zati yakacak, yeni yapılan inşaatlar için ve bu inşaatların yıllar sonra yapılacak tamir bakımı amaçlı zati yapacak verilmekte, ormancılık faaliyetlerinin yürütülmesi için öncelikli olarak bölge insanlarının iş gücünden faydalanılmaktadır. Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı'nın ORKÖY kurumu aracılığıyla; sosyal amaçlı krediler ve ferdi kredilerle desteklenerek ekonomik amaçlı örnek işletmeler kurulmaya çalışılsa da bu güne kadar orman köylüleri yaşama alanlarında muhafaza edilememiş ve dolayısıyla orman köylerinden kentlere olan düzensiz göç engellenememiştir. Orman köylerine yönelik sosyal ve ekonomik destek amaçlı yapılan bu hizmetlere rağmen orman köylerinin kalkındırılma çalışmalarındaki başarısızlığın nedeni olarak; orman köylerine yönelik bugüne kadar uygulanan hizmetlerin öncelik sıralamasının seçiminde ve yapılan yatırımların sürdürülebilirliliğini sağlayacak bölgede yaşayan insanların niteliğini geliştirmeye yönelik eğitim çalışmalarının yapılmamış olmasında görmek gerektiği inancındayım. Özet olarak, kırsal bölgelere hizmet götüren kurumlardan Çevre ve Orman Bakanlığının ana amaçlarından birisi; kırsal bölge nüfusunun bir parçası olan orman köylülerinin mevcut yasal sisteme göre gelişmesine fırsat ve imkân sağlayan uygulamaları yürüterek bölgede yaşayan insanların refahlarını arttırmaya yönelik çalışmalar yapmaktır. Ancak bu amaca erişmek için üretim faaliyetinin bir unsuru olan bölgede yaşayan insanların “mesleki ve sosyal gelişmesine katkı sağlamak amaçlı eğitim faaliyetleri„ orman köylerinde yapılması gereken öncelikli işlerden birisi olarak Çevre ve Orman Bakanlığının önünde hâlâ beklemektedir. Antalya ili Gündoğmuş ilçesi orman köylerinin sosyo-ekonomik yapısına yönelik bir çalışmada, kullanılan toplam 94 olan denek sayısının bölgede yürütülen ormancılık faaliyetlerinin daha verimli olması ve mevcut işgücü kullanımını yıla yayabilmek için bölgede yürütülme potansiyeli olan iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliği, odun dışı orman ürünlerinin hasadı, pazarlanması gibi çeşitli tarımsal ve ekonomik faaliyetlere yönelik eğitim gereksinimlerinin olduğunu beyan etmektedirler (Uzun ve Yılmaz, 2008, s.52). Gündoğmuş ilçesi orman köylerini kapsayan çalışma bölgesinde, eğitimine gereksinim duyulan ormancılık hizmetlerinin dağılımı çizelge 1'de görülmektedir. Eğitimine Gereksinim Duyulan Konu Çeşitleri İstihsal (kesme, sürütme, nakliye, istif) ve standardizasyon hizmetleri Ağaçlandırma (arazi hazırlığı, fidan dikimi ve kültür bakımı gibi) hizmetleri Gençlik ve sıklık bakım çalışmaları Dış mekanlar için fidan yetiştirme tekniği çalışmaları İç mekanlar için süs bitkisi yetiştirme tekniği çalışmaları Odun dışı orman ürünlerini tanıma, yetiştirme tekniği ve pazarlama çalışmaları Çizelge 1 Ormancılık Faaliyetlerinde Eğitimine Gereksinim Duyulan Konular 30 Eğitim Gereksinimi Olan Kişilerin Oransal Dağılımı (%) 12,5 SAYI: 1-2-3 UZMAN SAHASI Ocak-Şubat-Mart 2011 Çizelge 1 incelendiğinde; çalışma bölgesi olan Gündoğmuş ilçesinin orman köyünde ikamet eden aynı kişinin ağaçlandırma, gençlik bakım ve iç mekan bitki yetiştirme gibi farklı konularda eğitim çalışması almak istediğini göstermektedir. Orman köylerinde ikamet eden insanların; ormancılık faaliyetlerinin ana unsurları olan ağaçlandırma hizmetleri, gençlik bakımı, sıklık bakımı gibi silvikültürel hizmetler ve dış mekan bitki yetiştiriciliği konusunda eğitim gereksinimleri olduğunu yaklaşık %90'lar seviyesinde küçümsenmeyecek oranda bir kitlenin beyan etmekte olduğu görülmektedir. Ayrıca iç ve dış mekan bitki yetiştiriciliğini kapsayan fidanlık tekniği konusunda ve odun dışı orman ürünlerini tanıma, yetiştirme ve pazarlama konularında yaklaşık %65'ler seviyesinde çok büyük bir kitlenin eğitim talepleri olduğu da görülmektedir. Çalışma bölgesinde eğitimine gereksinim duyulan tarımsal hizmetlerinin dağılımını gösteren çizelge 2 incelendiğinde toprak tahlili ve bu tahlile uygun olarak kullanılacak gübrenin cinsi, uygulama dozu gibi gübreleme faaliyeti ve bitki hastalıkları gibi konularda %90'lar oranındaki bir kitlenin eğitime gereksinimleri olduğunu görülmektedir. Orman köylülerinin tarımda haşerelere karşı mücadele amaçlı kullandıkları tarım ilaçlarının kullanım zamanı ve dozu konusunda çok yetersiz bilgiye sahip oldukları ve tarımsal ilaçlama konusunda yaklaşık %63 gibi çok büyük bir kitlenin eğitilmesi gerektiğini göstermektedir. Çizelge 1 ve çizelge 2 birlikte incelendiğinde ise, yukarıda anlatılan değerlendirmelere ilâve olarak, üretilen gerek tarımsal ve gerekse odun dışı orman ürünlerinin pazarlanması konusunda eğitime olan taleplerindeki öncelik kendini daha çok göstermektedir. Orman köylerinde ürünlerin pazarlanmasına yönelik verilecek eğitimin doğal sonucu olarak bölgedeki öz tüketim amaçlı üretim şeklinin, pazar amaçlı üretim şekline dönüşmesine de hizmet etmiş olacaktır. Özet olarak çalışma bölgesinde yürütülen tarımsal faaliyetlerde, eğitimine gereksinim duyulan konulara bakıldığında orman köylülerinin tarım işletmeciliği konusundaki seviyesinin çok düşük olduğu görülmektedir. Eğitimine Gereksinim Duyulan Konu Çeşitleri Narenciye yetiştiriciliği konusunda bilgi verilmeli Seracılık faaliyetleri konusunda bilgi verilmeli Tarımsal ilaçların kullanım zamanı ve dozu konularında bilgi verilmeli Kullandığımız gübrelerin cinsi ve dozu konularında bilgi verilmeli Bitki hastalıkları ve mücadelesi konularında bilgi verilmelidir Ürün pazarlaması konularında bilgi verilmelidir Eğitim Gereksinimi Olan Kişilerin Oransal Dağılımı (%) 1,8 8,9 69,6 35,7 25,0 51,8 Çizelge 1 Ormancılık Faaliyetlerinde Eğitimine Gereksinim Duyulan Konular Kırsal toplumun bir parçası olan orman köylerinde; doğal koşulların zor, köylerdeki eğitimli nüfus oranının düşük, tarım sektörünün gereksinimi olan ara elemanın olmadığı ve güncel teknik bilgi ile donanımlı nitelikli köylü sayısının çok yetersiz olduğu, geleneksel üretim sistemine göre tarımsal faaliyetlerin yapıldığı gibi unsurların yarattığı olumsuzluğun etkisini kırmak için; 87,5 18,8 59,4 6,3 Kırsal nüfusun mesleki ve sosyal gelişmesine yönelik eğitim çalışmaları için hizmet alımı amaçlı ORKÖY kurumunun görevlendirilmesi, ORKÖY kurumunun daha fonksiyonel olmasını sağlamakla kalmayacaktır. Aynı zamanda, kırsal bölgelerdeki insanların sosyal yaşamında ve ekonomik faaliyetlerde başarıya ancak bilgili, deneyimli ve işine motive olmuş kişilerin ulaşılabileceği inancını toplumda yaygınlaştıracaktır. Bu inanç; aileleri, öz tüketim için mal üreten çiftçilikten pazar için mal üreten işleme statüsüne yükselmiş olacaktır. Bu yolla farklılığını ortaya koyan ailelerde başarıya giden yolun; modern üretim yöntemine göre gerekli eğitimi alarak kendini yenileyen ve böylece, yetenek ve tecrübelerine güncellenmiş bilimsel bilgileri katarak üretken olan vasıflı insanlardan geçtiğini topluma gösterecektir. Diğer bir ifadeyle küçük işletmelerde de güncel bilgi ve tecrübe ticarileşerek, sosyal ve ekonomik gelişmesinin göstergesi olan ailedeki refah arştı ile topluma gösterilmiş olacaktır. Yukarıda anlatılanlar “Orman köylerine yönelik mesleki ve sosyal gelişmeye katkı sağlamak amaçlı eğitim faaliyetlerini ORKÖY kurumu planlayıp yürütebilir mi?„ sorusunu gündeme taşımaktadır. ORKÖY kurumu, kırsal nüfusun eğitimi amaçlı bu ağır sorumluluğu “Köy Kalkınma Kooperatifleriyle„ birlikte davranırsa sorunu daha rahat çözmesi olasıdır. Bu inancımın dayanağını da, Doğal Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Avcıları ve Atıcılar Derneğinin birlikteliğiyle yapılan avcıların eğitimi amaçlı çalışmaya benzeterek uygulanabilirliğinin olası olduğunu düşünmekteyim. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğal Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bünyesinde yürüyen Avcılar ve Atıcılar derneğinin çalışmasında görüldüğü gibi, Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman – Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü ile Tarımsal kalkınma kooperatifleri birlikte hareket ederek; l Öncelikle orman köylülerine yönelik mesleki ve teknik bilgi aktarımı amaçlı “eğitim faaliyeti„ gerek ORKÖY kurumunun gerekse Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin yıllık programının bir parçası olması, l ORKÖY'ün ekonomik amaçlı kredisinden faydalanacak olan küçük tarım işletme sahiplerinin talep ettikleri bu ekonomik krediden faydalanmadan önce yürüteceği ekonomik faaliyetle ilgili eğitim çalışmalarına katılmalarının zorunlu olması gibi unsurlar, yasal olarak hükme bağlanmalıdır. Yapılacak bu yasal düzenleme, mesleki ve teknik bilgiyi hayata aktarma ve yaygınlaştırma faaliyetini sistemin bir parçası olarak tanımlayacağı için bu eğitim faaliyetleriyle orman köylerinde üretim artışı sağlanmış olacak ve ekonomik faaliyetteki bu üretim artışı, vatandaş nezdinde yıllık gelir artışı olarak kendisini gösterecektir. 3- SONUÇ VE ÖNERİLER Bu makalenin amaçlarından birisi de, Çevre ve Orman Bakanlığının ana görevlerinden biri olan orman-köy ilişkilerinin düzenlenmesi ve buna ilişkin politikaların gelişmesine hizmet etmektir. Bu amaçla makalenin önerilerini sıralarsam; Orman-halk ilişkileri içerisinde orman köylülerinin teknik ve sosyal vasıflarını yükseltmeyi amaçlayan mesleki eğitim çalışmaları yardımıyla; kurum-vatandaş arasındaki iletişimi güçlendirerek kurum ile vatandaş arasındaki güvenilirliğin üst seviyelere taşınmasına katkı sağlayacaktır. Böylece besinini bilgi ve tecrübeden aldığı enerjiyle beslenen bu dayanışma, orman köylerindeki sosyal yapının gelişmesine ve ekonomik refahın artmasına hizmet etmiş olacaktır. Küçük tarım işletmelerinin temsilcilerinden birisi olan orman köylerindeki ailelerin, yürüttükleri ekonomik faaliyete yönelik teknik bilgilerle kendilerini geliştirme ve yenileme fırsatı tanınması amaçlı eğitim hizmetleri, işletmenin başarısını olum yönde etkileyeceği için üretim kaynakları en kıt olan orman köylerinde yaşayan insanların yıllık gelirlerinin yükselmesine hizmet edilmiş olunacaktır. İklim ve topografya bakımından en zor şartlara sahip bölgelerde yer almış olan orman köylerinde, ekonomik yaşantının da küçük ve çok parçalı tarım alanları üzerine kurulduğu görülmektedir. Doğal ve sosyal koşulların zor olduğu kırsal bölgelerin sosyo-ekonomik yapısına ait çalışmalar incelendiğinde veya sosyo-ekonomik yapısına ait çalışma yapılmamış orman köyleri gözlemlendiğinde; kırsal bölgelere hizmet götüren kamu kurumlarının öncelikli hizmetleri içerisinde: orman köylerinde yaşayan ailelere yönelik mesleki ve teknik bilgi aktarmanın öncelikte olduğu görülmektedir. Kırsal nüfusun ve aynı zamanda orman ekosisteminin bir parçası olan orman köylülerinin talepleri dikkate alınarak, ormanla ve ormancılık faaliyetleriyle ilişkili olan bölgedeki insan kaynaklarının niteliğini geliştirmeye yönelik eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılır ise ORKÖY tarafından hazırlanan ilçe kalkınma planları; sürdürülebilir faaliyet çeşitleri konusunda etkin, verimli ve gerçekleştirilebilecek daha fazla öneriler sunabilecektir. Doğal koşulların çok zor, sermaye ve toprak gibi üretim faktörlerinin kıt olduğu orman köylerinde daha fazla mal üretebilmek için daha fazla kaynağa sahip olunamayacağından mevcut kaynaklardan daha fazla üretim elde etmeyi öğrenmek gerekmektedir. Sürdürülebilirlilik kuralı içerisinde mevcut olan üretim kaynaklarından maksimum seviyede faydalanmanın yolu ise mesleki teknik bilginin güncellenerek uygulanması ve köylerdeki sosyal yapının gelişmesi ile ilişkilidir. Genel özellikleri yukarıda özetlenen orman köylerinde öz tüketim amaçlı üretim şeklinden pazar amaçlı üretim şekline geçiş için orman köylülerine yönelik uygulanacak olan sosyal ve ekonomik amaçlı destek çalışmaları ile “mesleki ve sosyal gelişmeye katkı sağlamak amaçlı eğitim faaliyetlerinin„ eş zamanlı olarak yürütülmesinin düne göre daha çok öncelikli olduğu görülmekte ve bu önceliğinde ertelenmemesi gerektiği hissedilmektedir. Sonuç olarak, kırsal nüfusun bir parçası olan orman köylerine yönelik sosyal ve ilmi bilgi transferi ağırlıklı “mesleki teknik bilgi aktarımı„ amaçlı eğitim ve yayım programları, “yönetimde etkinlik„ anlayışına büyük katkı sağlamakla kalmayacak, toplumun ORKÖY kurumu aracılığıyla Çevre ve Orman Bakanlığına olan güveninin artmasına hizmet etmiş olacaktır. Toplumda, Çevre ve Orman Bakanlığı kurumuna olan güven artışı ise sadece Çevre ve Orman Bakanlığınca desteklenen ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü orman köyleri ile sınırlı kalmayacak, toplumun tamamı kırsal bölgelere yatırım hizmeti sunan bütün devlet kurumlarından “İnsan kaynaklarını geliştirmeye yönelik„ hizmetleri talep edecektir. l Her bir orman köyünde meslek lisesi açılamayacağı, l Köylerin çalışabilir nüfusunu yatılı bölge okulları gibi kurumların misafir hanelerinde toplayarak eğitim verilemeyeceği, l Her bir 31,3 Orman Bakanlığı bünyesinde yapılanmış olan ORKÖY kurumu “hibe kredi„ uygulaması adı altında eğitim amaçlı projeler hazırlayarak eğitim faaliyetlerini düzenleme ve yürütme görevini üstlenmelidir. köye teknik bilgi ile donanımlı ara eleman ataması yapılamayacağı için orman köylerine yönelik; fertlerin mesleki ve sosyal gelişmelerine katkı sağlamak amaçlı genel eğitim faaliyetleri kamu kurumu bünyesinde yasal bir görev olarak yürütülmelidir. Bu amaçla, bölgesel ekosisteme ait gözlemlere ve bölgeye özgü daha önce yapılmış çalışmalara ait verilere dayanarak orman köylülerinin mevcut bilgi, deneyim ve tecrübelerine ilâve olarak mesleki bilgilerini artırmaya ve sosyal yapılarını geliştirmeye yönelik eğitim çalışmaları için ORKÖY kurumu görevlendirile bilinir. Çevre ve KAYNAKÇA Anonim 1 : 2010-2014 Orman Genel Müdürlüğü Stratejik Plan, 2009. Ankara Anonim 2 : VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ormancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2001, Ankara Anonim 3 : Orman Köyleri Kalkınma Fonu Yönetmeliği (06.05.2004 tarih ve 25454 sayılı resmi gazetede yayınlanan Orman Köyleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller). Miraboğlu, M., 1982 : Ormancılığımız Problemleri ve Çözüm Yolları. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri: B, Cilt: 32, Sayı:1, İstanbul Geray, A.U., 1998: Ekonomi İ.Ü.Yayın No: 3870, Orman Fakültesi Yayın No: 430, İstanbul Daşdemir, İ., 1998 : Devlet Orman İşletmelerinin Yönetsel ve Örgütsel Boyutunun Belirlenmesi. Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Teknik Rapor No: 3, Erzurum. Erdönmez,C., 2009 : “Türk Ormancılığında, Uluslar Arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular, Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları„ Sempozyumu, TMMOB, Orman Mühendisleri Odası, 2005, Antalya. İşçil, N., 1977. Örnekleme Yöntemi Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayın no: 13 , Ankara. Tolunay, Korkmaz, 2009 : “Türk Ormancılığında, Uluslar Arası Süreçte Acil Eyleme Dönüştürülmesi Gereken Konular, Mevzuat ve Yapılanmaya Yansımaları„ Sempozyumu, TMMOB, Orman Mühendisleri Odası, 2005, Antalya. Uzun,E., Yılmaz,İ., 2008: Gündoğmuş İlçesi Orman Köylerinin ve Bu Köylerdeki Tarım İşletmelerinin Sosyo-Ekonomik Yapılarının Belirlenmesi. Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No: 32, Antalya Türkay, O., Aklin, E., 2001: İktisada Giriş T.C. Anadolu Üniversitesi Yayın No: 1275, Açıköğretim Fakültesi Yayın No : 705, Eskişehir 31 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 INTERNATIONAL YEAR OF FORESTS 2011 Üyelerimizden Kooperatif Projeleri ORKÖY Çalışmaları* Ferdi Kredi Uygulamaları Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY) tarafından orman köylülerinin kalkındırılması amacıyla uygulanan ferdi kredi projeleri başarılı işletmeler haline dönüşmekte, sahiplerinin geçim kaynağı olarak yüzlerini güldürmektedir. Bitkisel ve hayvansal üretim, el sanatları, eko turizm, arıcılık gibi birçok konuda ekonomik amaçlı projeler yaparak bunların uygulanması için kredi veren ORKÖY verdiği kredilerin takipçisi olmakta başarılı birer işletme haline dönüşmesi için teknik destek vermektedir. ORKÖY projelerinde verilen kredilerin geri dönüşümü %99 seviyesindedir günümüz koşullarında uygulanan tarımsal ve sanayi kredilerinin geri dönüşümleri ile karşılaştırıldığında ORKÖY tarafından küçük ölçeklide olsa uygulanan projelerin başarısını daha çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Orman köylerinde uygulanan birçok ferdi proje günümüzde çok büyük işletmelere dönüşmüş sahiplerinin yanı sıra çevresindeki insanlar içinde istihdam kaynağı durumuna gelmiştir. Bunların içerinde en çarpıcı örnek Erpiliçtir. ORKÖY'den aldığı kredi ile tavukçuluğa başlayan Erpiliç bugün ülke tavukçuluk sektöründe önemli bir noktaya gelmiştir. ORKÖY'ün uyguladığı binlerce ferdi projenin başarılı sonuçları yeni proje çalışmaları için ilham kaynağı olmakta ve her geçen yıl daha başarılı projeler uygulanmasına vesile olmaktadır. Son yıllarda uygulanan başarılı proje örneklerinden bir tanesi 2007 yılında Zonguldak İli Devrek İlçesi Yazıcık (Dirgine) Köyünde uygulanan eko turizm amaçlı pansiyon işletmeciliğidir. Kent yaşamından ve sorunlarından uzak, doğayla dost yöresel mimari ile inşa edilmiş olan bir orman köylüsünün yaşadığı konut artık geçimini sağlayan bir işyeri haline dönüştürülmüştür. Pansiyon, ÜYELERİMİZDEN Yedigöller Tabiat Parkına 26 kilometre uzaklıkta olup doğa sporları ile uğraşanlar ve alternatif tatil arayışında olanlar için ilgi odağı haline gelmiştir. Diğer bir örnek ise İzmir İli Bergama İlçesi Alacalar Köyündeki süt sığırı işletmesidir. ORKÖY'den 2006 yılında aldığı kredi ile süt sığırcılığına başlayan Fatma KESKİN'in işletmesi, bugün 20 başlık bir işletme haline gelmiştir işletme sahibi ile yapılan bir söyleşide; “geçimini ve çocuklarının okumasını sadece sütçülükten kazandığı para ile karşılamakta olduğunu ORKÖY'ün bu kredisi olmasaydı mutlaka doğduğu büyüdüğü baba ocağı köyden şehre göç edip işçi olarak çalışıp ailesinin nafakasını temin etmek durumda olacağını beklide çocuklarını bile okutamayacağını ifade etmektedir”. Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü (ORKÖY) orman köylerinde yaşayan vatandaşlarımızın sosyal ve ekonomik kalkınmalarına yardımcı olmak amacıyla ferdi ve kooperatif projeleri uygulamaktadır. 1974 yılından bugüne kadar 514 kooperatif projesi uygulanmış olup bu projelerin 206 tanesi ekonomik ömrünü tamamlamış, 265 tanesi faal olup başarılı bir şekilde çalışmaktadır. ORKÖY'ün orman köylülerinin, teker teker altından kalkamayacakları işlerin gerçekleştirilmesine yardımcı olarak görülen, kooperatiflere yönelik uyguladığı projeler bölgelerinde bir değişimin, dönüşümün başlangıcı olmuş istihdam yaratarak göçün önünde adeta bir set olmuştur. ORKÖY tarafından desteklenen kooperatifler piyasa belirleyici konuma gelmiş bölgelerinde emeğin ve ürünün değerini bulmasına katkı sağlayarak sosyal ve ekonomik bünyenin kuvvetlenmesine ve geçim seviyesinin yükselmesine vesile olmuştur. ORKÖY üretimi destekleyerek köylünün geçim kaynağı haline gelmiştir. Diğer taraftan, kayıtlı ekonominin en güçlü kaleleri durumunda olup; ORKÖY'ün bütçesi kadar devlete yıllık vergi ödemekte ve ihracat yaparak da ülke ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. Bütün bunların yanında tüketiciler güvenilir, kontrolden geçmiş, sağlıklı tarımsal ürünleri, kooperatiflerin “hem üreticiyi, hem de tüketiciyi koruyan bir fiyat politikası” gütmeleri sebebiyle daha uygun fiyatlarla alabilmektedirler. Yukarıda kısaca özetlenen ORKÖY tarafından desteklenen Orman Köylerinde Kurulu kooperatiflerin faydalarını görmek için örnek birkaç projeden söz etmek gerekirse; Benzer binlerce örnek ve binlerce hayat hikâyesinden ikisi yukarıda örnek olarak verilmiştir. 7 milyon orman köylüsünün her kişinin mutlaka tanıdığı bildiği ORKÖY'den minnet duyguları ile bahsetmesinin arkasında köylerinde uygulanan başarılı projelerin çok büyük bir etkisinin olduğu mutlak bir gerçektir. ORKÖY; gelecek yıllarda orman köylüsüne verdiği desteği arttırarak devam ettirecektir. Bu kararlılıkla çalışmalarını yürütmekte, bölgelerin üretim alışkanlıklarını dikkate alarak, acımasız rekabet koşullarına ayak uyduracak ürün potansiyelini oluşturmak üzere havza bazlı üretime dayalı yeni projeler geliştirmekte ve bunları hayata geçirmek için çalışmalarını sürdürmektedir. Bursa İli Gemlik İlçesinde kurulan Katırlı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi; 1985 yılında 250 ton/yıl kapasite ile başlayan ve bugün 600 ton/yıl kapasiteye ulaşan tesis zeytincilikte tanınmış bir marka olarak pazarlama sorunu olmayan üretiminin büyük bir bölümünü ihraç eden bir kuruluş haline gelmiştir. Kooperatif, yıllık yaklaşık 2 milyon lira ciro yapmakta, Kurulduğu köyde üyelerinden alacağı zeytinin parasını avans olarak ödemekte ve zeytin alım piyasasını belirlemektedir. 2009 yılında zeytin alım fiyatı piyasa alım fiyatının % 30 üzerinde gerçekleşmiştir. kapasiteli Çam Fıstığı İşleme tesisi kurmuş bugün kapasitesin 700 ton/yıla çıkartarak 6 milyon lira ciroya ulaşmıştır. Bünyesinde çalıştırdığı 27 daimi işçi ile 355 ortağının geçim kaynağıdır. Üretimini yurt dışına ve yurt içine pazarlamakta ve devlete yıllık yaklaşık 150.000 TL vergi ödemektedir. Afyon-Dinar İlçesi Yapağılı Köyünde kurulu bulunan Yapağılı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ORKÖY'ün 1.212.142 liralık kooperatif kredisi ile 1996 yılında 120 ton/yıl üretim yapan alabalık çiftliği kurmuş bu gün kapasitesini 400 ton yıla çıkartarak yıllık 2.5 milyon liralık işlenmiş füme alabalık ihracatı yapan bir tesis haline gelmiştir. Kurulduğu köyde 62 kişiye iş imkânı sağlayan tesis kendi üretiminin yanı sıra civarındaki alabalık üreticilerinden de aldığı balıkları işlemekte ve üretiminin tamamını yurt dışına ihraç etmektedir. İzmir-Kiraz İlçesi İğdeli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ORKÖY'ün kooperatif kredisi ile 1993 yılında 5 ton/gün süt işleme kapasitesine sahip mandıra kurmuş bugün kapasitesini 40 ton/güne çıkartmıştır. Bünyesinde 50 daimi işçi çalıştıran kooperatif 2009 yılında 12,5 milyon lira ciro yaparak ve devlete 737 bin lira vergi ödemiştir. Tesis süt alım fiyatlarının düşmesini engelleyerek süt üreticilerine destek olmaktadır. Yukarıda sıralan birkaç örnek ÖRKÖY tarafından uygulanan projelerinin gerek yöre insanına gerekse ülke ekonomisine sağladığı katkıyı açıkça ortaya koymaktadır. Kooperatif, civar köylerde üretilen gemlik zeytinin değerlendirilmesi amacıyla 2010 yılından sonra tekrar büyümeyi planlamaktadır. Bu amaçla altyapı ve finans sorunlarını tamamen çözmüş durumdadır. İzmir-Bergama İlçesi Kozak Köyünde kurulu Kozak Tarımsal Kalkınma Kooperatifi; ORKÖY tarafından verilen 988.473,00 TL kooperatif kredisi ile 2000 yılında 500 ton/yıl * Orman ve Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü Ferdi Krediler ve Kooperatifer Dairesi Başkanlıkları çalışanlarınca hazırlanmıştır. 32 33 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 Yeni Orman Amenajman Yönetmeliği Mehmet Efendioğlu* Orman Yük. Müh Yeni “Orman Amenajman Yönetmeliği” 05.02.2008 tarihli ve 26778 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak,20.05.1991 tarihli ve OİP.1.32 Sayılı olurla yürürlüğe giren “Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesi, Uygulanması Denetlenmesi ve Yenilenmesi Hakkında Yönetmelik”in yukarıda belirtilen yeni yönetmelikle yürürlükten kalktığına dair, bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, eski yönetmelik OGM.ce 06.02.2008 tarih ve 6553 sayılı bir tamimle yürürlükten kaldırıldığı belirtilmektedir. Hemen belirtelim ki, yönetmeliğin yürürlükten kaldırılması yine yönetmelikle olur ve bununda yayımlanan yeni yönetmelikte açıkça belirtilmesi gerekirdi. Ormanlar kendi kendini yenileyen nadir doğal kaynaklardan biridir. Bunun için, insanların bu kaynaklardan devamlı faydalanma arzusu ormanların mutlaka planlı işletilmesi gerçeğini ortaya koymuştur. Bunu sonucu bütün dünyada olduğu gibi bizde de ormanların bir işletme planı ile işletilmesi söz konusu olmuştur. Ülkemizde Orman Kanunlarından önce ,Orman Amenajman Kanunları çıkarılmıştır. 21.04.2007 tarihinde kaybettiğmiz ve her zaman rahmetle andığım Sayın Hocam Prof. Dr. İsmail Eraslan'ın “Orman Amenajmanı” kitabında belirttiği gibi, ilk amenajman kanunu 1917 yılında yürürlüğe giren ”Ormanların Usulü İdarei Fenniyeleri Hakkında Kanun “dur. Bu kanunun 2.maddesine göre Devlet ormanlarının işletme planlarına (amnejman planları) göre işletileceği bu planlarında “Usulü İdarei Fenniye Talimatnamesi” (Orman Amenajman Yönetmeliği) ne göre düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda olmak üzere, 1919 yılında ilk amenajman yönetmeliği niteliğini taşıyan yönetmelik hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bundan sonra muhtelif tarihlerde günün ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeni yönetmelikler çıkartılarak yürürlüğe konmuştur. Yeni yönetmelik de, bu gerekçe ile hazırlanmıştır. Zira son yıllarda doğal kaynakların dengesiz kullanımı, küresel ısınma ve çevresel sorunlar nedeni ile toplumların ormanlardan beklentileri çeşitlenerek artmıştır. Bunun doğal sonucu olarak bu beklentilerin dengeli bir şekilde karşılanabilmesi için, planlamanın da buna göre değişmesi ve böylece toplumun taleplerinin karşılanması çok önem kazanmıştır. Bütün bu girişten sonra, yeni yönetmelik neler getirmiştir. Gerek planlama ve gerekse uygulamada ne gibi yenilikler ve değişiklikler ortaya koymuştur. Yeni yönetmelik Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığınca bastırılan “Orman Amenajman Yönetmeliği” adlı kitapçığın giriş bölümünde bu yönetmeliğin fonksiyonel planlamayı esas alan, Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Amenajman Yönetmeliği şeklinde güncellenerek yürürlüğe konulduğu ifade edilmektedir. Eski yönetmelikte ormanların göreceği fonksiyonlar yerine işletme amaçları esas alınarak ormancılık prensiplerine göre planlama yapılacağı belirtilmiştir. Söylem olarak fonksiyonel planlamadan farklı olmasına karşın eski yönetmelikte de ormanların göreceği fonksiyonların toplumun talebine göre amaçlara dönüşmesi ile planlama yapılacağına dair gerekli hükümler bulunmaktadır. Bu bakımdan iki yönetmelik arasında bariz bir fark yoktur. Öncelikle yeni yönetmeliğin, 5. maddesinin 2. bendinde planların yapımına yetkili olan Başmühendisliklerden, 3. bendinde ise, Orman Anenajman Heyetlerini denet-leyen Orman Amenajman Başmühendisliklerinden bahsedilmektedir. Yine yönetmeliğin 97 ve 98. maddelerinde de Amenajman Başmühendisliği ifadeleri (Başmühendislik) yer almaktadır. Bu ifadeler Orman Genel Müdürlüğünde olmayan kuruluş ve birimlerdir. Yeni yönetmeliğin yasal dayanağı 6831 sayılı orman kanunudur..Bu kanunun 12.maddesinde ise Amenajman Heyetlerinden bahsetmektedir. Buna göre amenajman planlarının yapımı “Amenajman Heyetleri”nce yapılacaktır. O halde yeni yönetmelikte belirtilen Orman Amenajman Başmühendislikleri diye bir birim OGM kuruluşunda yoktur. Sadece Orman Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarında şahsa bağlı başmühendis kadroları vardır. Bunlar icra birimi değil şahsa bağlı başmühendis kadrolarıdır. Başmühendis kelimesinin başına orman amenajman ifadesi getirilerek oluşturulmuş kuruluşlardır. Bu nedenle,1985 yılında yapılan reorganizasyondan sonra bu güne kadar planların yapımında görevli amenajman Heyet Başkanlığı veya yönetmelikte belirtildiği üzere, Orman Amenajman Başmühendisliği birimleri kurulamamıştır. Bu nedenle, bu görevlere atama yapılamamıştır. Bu nedenle,yönetmelik dayanağı olan kanuna uygun olarak düzenlenmemiştir. Yeni yönetmelik ile eski yönetmelik arasında önemli gördüğüm farklılıklar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir: ÜYELERİMİZDEN 1- Eski yönetmelik 143, yeni yönetmelik 104 maddeden ibarettir. 2- Eski yönetmelikte planlamanın işletme amaçlarına göre, yeni yönetmelikte ise, fonksiyon haritalarının hazırlanarak işletme amaçlarının ortaya konması ilkesi getirilmiştir. Ancak, fonksiyon haritalarının nasıl, kimlerin katılımı ile yapılacağı açıkça belirtilmemiştir. Uygulamada fonksiyon haritaları gereği gibi yapılamamaktadır. Özellikle ihale ile yapılan planlamalarda fonksiyon haritalarının yeteri sıhhatte yapılamadığı için, bazı problemlerin çıkması kaçınılmazdır. Orman fonksiyonlarının mutlaka Orman Genel Müdürlüğü adına, Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı ve Bölge Müdürlüklerince uzman bir ekip tarafından yaptırılması gerekmektedir. Uygulamada fonksiyon haritalarının yapımı, genellikle işletme şeflerine bırakıldığı için, planlamaya başlarken verilen fonksiyon haritaları envanter ve arazi çalışması sonucu çoğu kez değişmek durumunda kalmaktadır. Planlamada katılımcılığın esas olduğu yönetmelikte sıkça ifade edilmesine rağmen, orman fonksiyonlarının belirlenmesinde, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile katılımcılığı sağlayacak organizasyonun ancak, Orman Genel Müdürlüğünün devreye girmesi ile sağlanabilecektir. Katılımcılık, plan yapımcıları ile orman teşkilatının beraber bir araya gelerek bazı konulara karar vermesi değil diğer kurum ve kuruluşlarında, orman fonksiyonlarının tespitindeki görüş ve önerilerinin planlamada göz önünde bulundurulmasıdır. 3- Orman envanteri yönünden eski yönetmelikte dört bölüm halinde belirtilen orman envanteri yeni yönetmelikte sekiz bölüme çıkarılmıştır. Bu doğru ve günün şartlarına uygun bir yaklaşımdır 4- Meşcere tiplerinin ayrılması eski yönetmelikte açık olarak belirtildiği halde yeni yönetmelikte yönergeye ihtiyaç bulunmaktadır. 5- İşletme sınıflarının ayrılması ile ilgili yeteri açıklık yoktur. 6- Yetişme ortamı envanteri ile ilgili yönergeye ihtiyaç vardır. 7- Yeni yönetmelikte Madde 24'ün başında Ağaç hacmi ve hacim artımı envanterinin yapılması ifadesi yanlış bir ifadedir. Zira 13. maddede de belirtildiği gibi bu ifade, ağaç serveti ve artım envanteri şeklinde düzeltilmelidir. 8- Eski yönetmelikte olmayan ulusal ve uluslar arası sözleşmelerle yükümlülük altında olduğumuz karbon birikimi planlaması yeni yönetmelikte yer alarak önemli bir noksanlık ve eksiklik giderilmiştir. 9- Eski yönetmelikte ayrıntısız bir şekilde yer alan odun dışı orman ürünleri (Tali ürün) envanterine geniş şekilde yer verilmiştir. Bu da olumlu ve günün şartlarına uygun bir yaklaşımdır. 10- Yeni yönetmelikle getirilen sosyo-ekonomik durum ve sağlık durumu envanteri olumlu bir yaklaşım olarak yönetmeliğe girmiştir. 11- Ormanın optimal kuruluşunun ortaya konmasında, özellikle değişik yaşlı ormanlarda optimal kuruluş çalışmaları yapılmamış ormanlarda bunun nasıl yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmamıştır 12- Faydalanmanın düzenlenmesinde kullanılan amenajman metotları bölümde, değişikyaşlı ve düşey kapalı ormanlarda kullanılacak amenajman metodu (Madde:71) belirtilmeyerek,” uygun metotlar” denilerek birden fazla metodun kullanılacağı belirtilmektedir. Hâlbuki yönetmeliğin 68.maddesinde “çap sınıfları” metodundan bahsedilmektedir. Bu madde 71. madde ile çelişmektedir. Zira 71. maddede birden fazla metot söz konusudur. 68 maddeye göre planlayıcı çap sınıfları metodundan başka bir metodu kullanamayacaktır. Yürürlükten kaldırılan yönetmelikte (Madde:90) ise metot çap sınıfları olarak belirtilmiştir. 13- Faydalanmanın düzenlenmesinde; gerek aynıyaşlı ve gerekse değişikyaşlı ve düşey kapalı ormanlarda kullanılacak yardımcı metotlarda, yeni yönetmelikte açıkça belli değildir. Hâlbuki yönetmelikte kullanılacak yardımcı metotların tüm ormanlar için ayrı ayrı belirtilmesi gerekmektedir. 14- Planların onaylanması ile ilgili olarak da şu söylenebilir. Yönetmelikteki 78 madde yürürlükteki yasalara uygundur. Ancak, uygulama planları yapan birimlerin bir kısmı Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığına bağlı Orman Amenajman Başmühendislikleri ile ihale yoluyla planları yaptıran Orman İşletme Müdürlükleridir. Orman İşletme Müdürlükleri yaptırdıkları planların denetimden ve yürürlüğe konulmasında yetki sahibi değildir. Esasen bu birimlerin plan yapma ve yaptırma yetkileri olmadığı için, kendi yaptırdıkları planları denetleyememe ve onaylayamama gibi bir durumla karşılaşması doğaldır. Döner sermaye yönetmeliğine göre Orman İşletme Müdürlükleri yapmakla yükümlü oldukları bütün faaliyetlerinde yaptırdıkları işlerin denetimi ve onaylaması yapmaktadırlar. Ancak, amenajman planına gelince yetkisiz bir durumdadırlar. Bunun sonucu yaptırdıkları planların denetimi ve onayı Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığınca yapılarak bir çifte standart'ın ortaya çıkmasına neden olunmaktadır. Böylece Orman İşletme Müdürlüklerince yaptırılan planların denetimi ve onayı nevi şahsına münhasır bir prosedürle olmaktadır. Bunun nedeni yasaya uygun olmadan planların taşraya yaptırılmasıdır. 15- Amenajman Plan değişikliği ile ilgili 83. maddenin 3.paragrafında plan değişikliğinin yetkili kılınan makam tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceğine amirdir. Yönetmelikler yasaların açıklanması için düzenlenen hukuki belgelerdir. Burada yetkili kılınan makam kimdir? 3234 sayılı yasanın 9.maddesine göre amenajman planlarını yapmak, yaptırmak ve bu planların uygulama durumlarını, yenilenmelerini, geliştirilmelerini sağlamak, takip ve kontrol etmek, Orman İdaresi ve Planlama dairesi * Emekli, İktisatçı 34 35 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD başkanlığının görevidir. Bunun içindir ki, yeni yönetmelikte 78. maddede planların onaylanması ile ilgili yetki Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığına verildiği için, planların onayı bu daire tarafından yapılarak, planlar yürürlüğe girmektedir. Planların aktüel durumu yansıtmaması ve yönetmelikte, 83. maddenin 2. paragrafında belirtilen durumların ortaya çıkması halinde, planların değiştirilmesi de planları onaylayan birimce yapılmalıdır. Planları onaylan birimle değişiklikleri yapan birimler ayrı olmaz. Bir işlem nasıl yürürlüğe giriyorsa, bu işlemin tadili, ıslahı ve değiştirilmesi de aynı usule tabidir. Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığınca hazırlanan ve Orman Genel Müdürlüğünce yürürlüğe konulan bu yönetmeliğin bir maddesi Orman İşletme Müdürlüğü veya Orman Başmüdürlüğünce değiştirilebilinir mi? Amenajman yönetmeliği kısa ve öz olsun diye özen gösterilip en önemli konulara yer verilmezken, plan değişikliği gibi yönetmelikte yer almasına gerek olmayan ve şimdiye kadar hiçbir yönetmelikte yer almayan basit bir teferruatın burada yer almasını, anlamak mümkün olmamıştır. Yeni yürürlüğe giren yönetmeliğin 75. maddesinde, daha önceki yönetmeliklerde yer almayan ve bu yönetmeliğe girmiş olan rehabilite edilecek alanlar ifadesidir. Bu son zamanlarda ormancılığımıza girmiş bir terimdir. Bir zamanlar moda terim olan enerji ormanları gibi. Orman yetiştirme ve kurma olan silvikültür biliminde bu terimin yeri nedir bilemiyorum. Ancak, uygulamada bu alanlar yönetmelik maddesinden de anlaşılacağı üzere prodüktif orman alanları dışında kalan bozuk koru, bozuk baltalık alanlarıdır. Bu alanlar ya doğal yolla oluşmuş veya orman tahribatı ile oluşmuş alanlardır. Burada yapılacak silvikültür işlem müsait alanlarda ağaçlandırma,bozuk baltalık alanlarda ise, imar-ıslah ile bunların yapılamadığı alanların ise korunarak, kendi kendini yenilenmesi sağlanacak alanlardır. Bu nedenle ben, rehabilite kelimesini imar ıslah çalışması yapılacak alanlar olarak algılıyorum. Ancak, Genel Müdürlüğümüz 2006 yılında yürürlüğe koyduğu “Ormanlarımızda Uygulanacak Silvikültürel Esas ve İlkeler” adlı tebliğinde rehabilite alanlarının kapsamını çok genişletmiştir. Amenajman planında bozuk veya (1) kapalı görünmesine rağmen, aktüel durumuna bakılmaksızın bu alanlar rehabilitasyon çalışmalarına konu edilecektir. Örneğin (3) kapalı bir orman planda yanlışlıkla (1) kapalı olarak gösterilse bile, bu alan plan değişikliği yerine rehabitasyona tabi tutulacaktır. Bunun sonucu buralardan üretim amaçlanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada rehabilite alanlarında yapılan silvikültürel çalışmalar tabii veya yapay yolla gençleştirme, meşcerelerin gelişme çağlarına uygun gençlik bakımları, ayıklama ve aralama kesimleri, uygun alanlarda ağaçlandırma, bozuk baltalık ormanlarında ise eski tabiri ile imar-ıslah çalışmalarıdır. Rehabilite alanları dışında kalan diğer tüm ormanlarda da bu çalışmalar yapıldığına SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 göre, bu ayrımın yapılmasının gerekçesini anlamak mümkün değildir. Sanki ormancılığımızda rehabilite kesimleri diye yeni bir uygulamamı başlatılıyor. Zira bir bölge müdürlüğümüzde arazi çalışmaları esnasında arazide gördüğüm memurlardan ne yaptıklarını sorduğumda, rehabilite kesimlerinden döndüklerini ifade etmişlerdi. Belki rehabilite alanlarında aynı anda gençleştirme ve ağaçlandırma çalışmaları yapılabiliniyor ise,bu çalışmalar gençleştirme alanlarında da yapılabilir. Yukarıda kısaca açıklandığı gibi hiç şüphesiz günün koşullarına uygun, çağdaş ve ekosistem tabanlı ve çok amaçlı planlana felsefesine göre hazırlanan bu yönetmelikteki hükümlerin bir an önce uygulanmaya konulması hepimizin amacı olmalıdır. Ancak, bu amacın gerçekleşebilmesi için, yönetmeliğin birçok maddesinin yönergelerle açıklanması zorunludur. Yönetmelik kısa olsun diye bazı çok önemli konuların yönetmelikte yer almaması bana göre bir eksikliktir. Ayrıca yönetmeliğin 05.02.2008 tarihinde yürürlüğe konmasından 2 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, hemen hemen her madde için gereken yönergelerin çıkarılmaması büyük bir eksikliktir. Bu nedenledir ki ihalelerde birçok konuda, 2008 yılında 6553 sayılı tamimle yürürlükten kaldırılan yönetmeliğin esas alınacağı (Fonksiyonel Amenajman Planlaması Arazi ve Büro Çalışmalarına Ait Teknik İzahname:2010 Madde 86) ifade edilmektedir. Esasen mevcut yürürlükteki yönetmeliğe göre; plan yapmak, plan uygulamak ve denetlemek mümkün değildir. Bunun için bir an önce geniş bir katılımla yönergelerin çıkarılması gerekmektedir. Bu işin en az yönetmelik kadar zor ve zahmetli olduğunu biliyorum. Bu nedenle, Orman İdaresi ve Planlama Daire Başkanlığına kolaylıklar ve başarılar diliyorum. Bu yönergelerin hazırlanması için, tıpkı yönetmelik çalışmalarında olduğu gibi, fakültelerimizin katkısı mutlaka sağlanmalıdır. Orman Bakanlığının 30.6.1973 gün ve 3953-1 sayılı Olurları ile yürürlüğe giren Amenajman Yönetmeliği çalışmalarına, Orman Amenajman Heyet Başkanı olarak, 20.05.1991 tarihli “Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesi,Uygulanması Denetlenmesi ve Yenilenmesi Hakkında Yönetmelik “çalışmalarının tüm aşamalarına Şube Müdürü olarak katıldım. Ve bu işin raportörlüğünü yaptım. Yeri yürürlüğe giren yönetmeliğin bazı çalışmalarına, Genel Müdürlüğümüzün davetleri üzerine katıldım. Bu çalışmaların zor zahmetli bir süreç olduğunu yakından bilen bir meslektaşınız olarak, yukarıdaki konularda görüşlerimi açıklamak gereğini hissettim. Bu duygu ve düşüncelerle yeni yönetmeliğin ülkemiz ormancılığına ve ulusumuza hayırlı olmasını diliyorum. Her aşamada katkısı bulunanlara da saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Saygılarımla. ÜYELERİMİZDEN İklim Değişikliği ve Odun Enerjisi Kullanımı Mustafa Burak ARSLAN Orman Endüstri Yüksek Mühendisi ÖZET Fosil esaslı yakıtlar insanoğlunun yaşamına büyük kolaylık katmasının yanı sıra karbondioksit(CO2), metan(CH4), azot oksit(N2O) ve ozon(O3) gibi gazların atmosfere yayılımına neden olmaktadır. Özellikle son çeyrek asırlık dönemde atmosferdeki CO2 konsantrasyonu sürekli bir şekilde artış göstermiştir. Atmosferdeki CO2 konsantrasyonu yıllık yaklaşık 2 ppm yükselmektedir. Bu durum günümüz dünyasının en önemli problemlerinden biri olan küresel iklim değişiminin başlıca nedeni konumundadır. Ayrıca binlerce yıl toprak altında biriken C bir anda atmosfere verilmekte ve C döngüsü olumsuz yönde etkilenmektedir. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede iki önemli husus GİRİŞ İnsan nüfusunun sürekli artış göstermesi ve sanayileşmedeki hızlı gelişmeler beraberinde fosil esaslı yakıtların kullanımını arttırmıştır. Fosil esaslı yakıtların enerji amaçlı kullanımı başta karbondioksit olmak üzere bazı sera etkisi yapan gazların atmosfere yayılmasına neden olmuştur. Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu her geçen yıl biraz daha yükselmektedir. Bu durum günümüz dünyasının en büyük tehdidi olan küresel iklim değişikliğinin başlıca nedeni konumundadır. Fosil esaslı yakıtların kullanılmalarının neden olduğu bir diğer sakınca binlerce yılda toprağın altında biriken karbon bir anda atmosfere yayılmakta ve karbon döngüsü olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu tehdidin şiddetini azaltabilmek için atmosfere salınan karbonun tutulması için gerekli biyolojik, fiziksel ve kimyasal alt yapının oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca güneş, rüzgar, su ve biyokütle gibi yenilenebilir kaynaklarınında enerji üretiminde kullanılması küresel ısınma ile mücadelede diğer önemli faktördür. Dünya enerji kaynaklarının rezervlerinin yaklaşık olarak %94 ünü petrol, kömür, doğal gaz ve uranyum yatakları oluşturmaktadır. Bu kaynakların günümüzdeki kullanımları aynı oranda devam edecek olursa, petrol ve doğal gaz rezervleri 50 yıla, kömür rezervleri ise 100 yıla kadar tükenecektir. Ekonomik, çevresel ve yenilenebilir özellikleri ölçüt olarak alındığında biyokütlenin enerji amaçlı vardır. Birincisi atmosfere yayılan karbonun tutulması, diğeri yenilenebilir enerjiden faydalanarak, fosil yakıtların kullanım oranlarının azaltılmasıdır. Odun enerjisi yenilenebilir kaynaklar içerisinde önemli bir yere sahiptir. Hem yenilenebilir özelliktedir hem de çevreyle dost temiz enerji kaynağıdır. Bazı ülkeler enerji ihtiyaçlarının bir kısmını enerji ormanlarından elde ettikleri odun hammaddesinden sağlamaktadırlar. Odun yonga, briket ve pellet şeklinde enerji materyali olarak değerlendirilmektedir. Odun pelleti son zamanlarda Amerika ve Avrupa ülkelerinde önemini arttıran bir yakıt materyalidir. Bu çalışmada, küresel ısınma ile mücadelede odun enerjisinin kullanımının öneminden bahsedilecektir. kullanımı önümüzdeki yıllarda önemini daha da arttıracaktır (Saraçoğlu, 2008). Ülkemizde enerji üretiminin yaklaşık %90'ı petrol, doğal gaz ve kömürden sağlanmaktadır. Su, güneş ve rüzgar gibi diğer yenilenebilir kaynaklar ile bitkisel ve hayvansal atıkların toplam kullanımı %7-8 civarıdır. Enerji üretiminde odunun yeri ise %3 gibi oldukça düşük bir orandır. (OGM, 2009a). Bir başka ifade ile yenilenebilir ve çevre dostu özelliklerine sahip olmayan ve bununla birlikte ithal edilen kaynaklar neredeyse ülkemizin enerji ihtiyacının %90'ını karşılarken, biyokütle ve diğer yenilenebilir kaynaklar bu ihtiyacın ancak %10 nu karşılayabilmektedir. KÜRESEL ISINMA Küresel ısınmanın dünyamız için bir tehlike olduğu, bu tehlikenin önüne geçmek için iklim politikasının sera gazı etkisinin azaltılmasının fayda ve maliyetlerinin değerlendirilecek yönde talimatlandırılmasının önemi vurgulanmıştır. Ayrıca iklim politikasının vergi ve ticari lisanslar gibi market temelli göstergeler ile iyi bir şekilde uygulanması ifade edilmiştir (Stern vd, 2006; Tol, 2006). Fosil esaslı yakıtların enerji amaçlı kullanımı ile atmosfere yayılan sera etkisi yapan gazlardan (greenhouse effect gases) önemli olanlarının isimleri ve atmosferdeki konsantrasyonları aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir (Blasing, 2010). KAYNAKÇA 1- Prof. Dr. İsmail ERASLAN Orman Amenajmanı 1982 36 37 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD Çizelge 1. Bazı Önemli Sera Gazlarının Atmosferdeki Konsantrasyonları Gaz İsmi / Konsantrasyon Sanayi Devriminden Önce Karbon dioksit (CO2) / ppm 2806 Methan (CH4) / ppb 7008 Azot oksit (N2O) / ppb 27010 251 Ozone (O3) / ppb Günümüzde 386.37 18669/17429 3239/3219 344,1 ppm: milyonda bir konsantrasyon, ppb: milyarda bir konsantrasyon Çizelge 1'de görüldüğü üzere Sanayi Devrimi ile birlikte fosil esaslı yakıtların kullanımlarının artması sonucu başta karbondioksit olmak üzere, metan, azot oksit ve ozon miktarı atmosfede hızlı artış bir artış göstermiştir. Bununla birlikte fosil esaslı yakıtların kullanımıyla atmosferde daha önce bulunmayan; tri-kloroflorometan(CCl3F), karbon tetraklorit(CCl4), metil kloroform (CH3CCl3), sülfür heksaflorid(SF6) ve diğer karbon, klor, fosfor esaslı bileşiklerinde atmosfere yayıldığı tespit edilmiştir. Üstelik konsantrasyonları da yükselmektedir (Blasing, 2010). Su an atmosferde CO2 konsantrasyonu yaklaşık olarak 390 ppm civarıdır (Blasing, 2010; Tans, 2010). Atmosferdeki CO2 konsantrasyonu 500-550 ppm arası bir oranda stabil halde tutulabilirse, karşılaşılacak olası tehlikelerin önüne geçilebilecektir. Her yıl CO2 miktarı 2 ppm artış göstermektedir ve artış bu şekilde devam edecek olursa içinde yasadığımız yüzyıl tamamlanmadan CO2 miktarı 550 ppm seviyesine ulaşacaktır. (Stern vd, 2006). 2030 yılında CO2 emisyonunun 40.4 milyar tona ulaşacağı ve bu miktarın 2004'teki emisyon oranından %55 daha fazla olacağı ileri sürülmektedir (IEA,2006). Bunun en önemli nedeni fosil esaslı yakıtların çok fazla miktarda kullanımıdır. Fosil esaslı yakıtlar bu oranda kullanıldığı sürece ve karbondioksit ortamda serbest halde kalacak olursa dünya büyük sıkıntılar ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu sıkıntılar ile karsılaşmamak için enerji üretiminde fosil esaslı yakıtların yanı sıra yenilenebilir enerjiden de yararlanma oranı arttırılmalıdır. Ayrıca ortaya çıkan karbondioksitin atmosferde serbest halde kalmasına olanak vermeden tutulumu sağlanmalıdır. Fosil esaslı yakıtların kullanımı ile binlerce yıl toprağın altında depolanan C bir anda atmosfere verilmektedir. Son yıllarda atmosfere verilen CO2 konsantrasyonunun artış göstermesi ile C döngüsü olumsuz yönde etkilenmiştir. Yeryüzündeki yasamın devamının sağlanabilmesi için C döngüsü çok büyük önem arz etmektedir. Bu noktada fotosentez yapan bitkilerin önemi ortaya çıkmaktadır. Atmosferdeki CO2 nin ağaçlar, diğer bitkiler (fotosentez yolu ile), okyanuslar ve toprak tarafından biyolojik ve fiziksel yollar ile alınıp, depolanma prosesi “Karbon Tutulumu” olarak tanımlanmaktadır. Karbon tutulumu; karbondioksit ve karbonun diğer formlarını uzun süre depolanarak, karbonun atmosfer tarafından emilimini yavaşlatarak, 38 SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 küresel ısınmanın etkisini hafifleten bir prosestir. (GFG, 2010; ETG, 2010). Biyolojik ve fiziksel karbon tutulumlarının yanı sıra fabrikalarda geliştirilen bir sistem ile karbon yerin altında depolanmakta ve atmosfere yayılması engellenmektedir. Bu sistemi ilk olarak 2006 yılında Danimarka da "CASTOR" isimli fabrika kullanmıştır (Hodrien, 2008). 2005 Yılı Avrupa Birliği Biyokütle Eylem Planına göre, Avrupa Birliği toplam enerji ihtiyacının sadece %4'ünü biyokütleden karşılandığı ve bu oranında 69 milyon ton Biyokütle esaslı enerjiye karşılık geldiği belirtilmiştir. 2010 yılı itibari ile bu kullanımın 150 milyon tona ulaşması amaçlanmıştır. Bu sayede yıllık sera gazı emisyonun yaklaşık 209 milyon ton azaltılması amaçlanmıştır (CEC, 2005). Odun yenilenebilir bir kaynaktır ve sürdürülebilir şekilde yönetilen ormanlardan elde edilirse etkili bir karbon depolama materyalidir. Odun kesimi geçici olarak karbon depolanmasını azaltmasına rağmen ağaç kesilene kadar ağaçta tutulmuş olan karbon ağaç malzeme degrade olana kadar (20-30 yıl kadar) odun esaslı ürünlerde depolanabilir. Odun yapı ve mobilya gibi uzun kullanım süreli ürünlerde de değerlendirilmesi durumunda beton, çelik alüminyum ve plastik gibi enerji ve karbon değişimi daha fazla olan hammaddelere göre sera gazı emisyonunun azaltılmasında daha büyük rol oynamaktadır (FAO, 2008). Odunun enerji amaçlı kullanımında ise yanma prosesinde atmosfere yaydığı karbondioksit miktarı fosil esaslı kaynakların yanarken yaydıkları miktardan yaklaşık olarak %90 daha azdır. Odun esaslı yakıtlarda minimum düzeyde sülfür ve ağır metaller vardır. Asit yağmuru kirlilik tehlikesi yoktur ve partikül emisyonu kontrol edilebilir (FPL, 2010). Ayrıca kurulan enerji plantasyonları ile atmosfere yayılan karbondioksit geri çekilmektedir. Sürdürülebilir şekilde yönetilen ormanlar, enerji üretiminde değerli, yenilenebilir ve doğal karbon kaynağı olan biyokütledir. Güneş, su, rüzgar gibi diğer yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılaştırıldıklarında, odun esaslı biyoenerji plantasyonları kısmen daha az maliyet ve teknoloji gerektirir ve özellikle terk edilmiş tarım arazisi ve toprağı yıllık bitki yetiştirmeye uygun olmayan araziler orman plantasyonları için etkili kullanım alanları olabilir. Sürdürülebilir ormanlardan elde edilen biyokütle yıllık enerji tüketimine 1018 jule katkı sağlayabileceği öngörülmektedir. (FAO, 2008). Şuan atmosferde 800 Gt karbondioksit bulunmaktadır (Goswami, 2009). Enerji fabrikalarında kömür ve gazın yerine kullanılması durumunda yıllık CO2 yayılımının 0.4–4.4 Gt azaltılabileceği ileri sürülmektedir (FAO, 2008). ÜYELERİMİZDEN BİYOKÜTLE VE ENERJİ ORMANCILIĞI 2005 yılında Avrupa Birliği Komisyonunun yayınladığı “Biyokütle Eylem Planı” ve 2007'de Varşova'da yapılan Avrupa Ormanlarının Korunması, 5. Bakanlar Konferansı'nda enerji üretiminde biyokütleden yararlanmanın önemi vurgulanmış olup, Bakanlar konferansında hali hazırda bulunan kararlara 2 tane daha ilave edilmiştir. İlave edilen maddelerden bir ise “Odun ve Enerji” temasını içermektedir (Geray ve Okan, 2008). Özellikle odun olmak üzere, enerji üretiminde biyokütleden yararlanma her geçen gün önemini biraz daha arttırmaktadır. Toprak altında milyonlarca yıl kalan canlı kalıntılarından oluşan kömür, doğalgaz ve petrol gibi kaynaklarda her ne kadar biyokütle olarak tanımlanabilse de yer altında uzun yıllar sıcaklık ve basınç altında değişime uğramaları ve çok uzun süreçte oluşmaları ile birlikte bir anda yakılmaları sonucu yeryüzündeki karbon dengesinin bozulmasına neden olmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da fosil esaslı yakıtlar kullanıldıklarında sera etkisi yayan gazların yayılımına neden olmakta ve böylece günümüzün en büyük problemlerinin başında gelen küresel ısınma süreci hızlanmaktadır (Anonim 1). Fotosentez yolu ile güneş enerjisinin etkisiyle bitki ve canlı organizmalarda, çoğunlukla selüloz olarak depo edilen ve daha sonra çeşitli şekillerde kullanılabilen enerji kaynakları biyokütle (canlı kütle) ya da dikili kütle olarak isimlendirilmektedir. Biyokütle enerjisinin yakılması esnasında ortaya çıkan karbondioksit fotosentez esnasında çevreden alındığından, bu enerji kaynakları ekstradan atmosfere karbondioksit yayılımına neden olmaz (Anonim 1). Biyoenerji için kullanılan hammaddeler geniş bir yelpazeye sahiptir. OGM Biyoenerji Çalışma Gurubunun (2009 Mayıs) Raporuna göre, bu hammaddeler: l Odun ve Orman Artıkları, - Enerji Ormanları (Baltalık İşletmeciliği), l Geleneksel Tarım Ürünleri, - Hayvansal Atıklar, - Çöplük Gazı, l Organik Belediye Katı Atıkları, - Tarımsal ve Endüstriyel Atıklar, l Lastik Atıklar, olarak sıralanmıştır. Ülkemizde yıllık yaklaşık 7 milyon m3 orman artığı, 50-60 milyon ton bitki sapı ve tarımsal artık oluşmaktadır (Saraçoğlu, 2008). Bunların tek başına biyoenerji üreten tesislere sürekli olarak hammadde kaynağı olması beklenemez. Yukarıda belirtilen biyokütle çeşitli kaynaklar içersinde, biyoenerji için hammadde olarak kullanım sürekliliği olabilecek olanların başında odunsu biyokütle gelmektedir. Korular, baltalıklar, çiftlik ormanları, ağaçlıklar, endüstriyel plantasyonlar ile orman ürünleri sanayi artıkları, odunsu biyokütle olarak ifade edilmektedir (Geray ve Okan, 2008). Burada süreklilik sağlayan hammadde baltalıklardan ve enerji plantasyonlarından elde edilecek odunlardır. Orman ve tarımsal artıklar ise belirli periyotlarda hammadde oduna ilave kaynaklar olarak kullanılabilir. Ayrıca endüstriyel artıklar azda olsa odun hammaddesine ilave olarak katkı sağlayabilir. Yakacak odun ihtiyacını karşılayabilmek amacı ile sürgün verebilme özellikte olmanın yanı sıra idare süresi kısa olan ağaç türlerinin işletildiği araziler enerji ormanı olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifade ile enerji ormanları; enerji üretmeye elverişli, kısa idare süreli, kök ve kütük sürgünleri ile kendisini yenileyebilen orman kaynaklarıdır. Enerji Ormancılığı için seçilecek ağaç türlerinin, hızlı gelişmesi ve idare süresinin kısa olması büyük önem taşımaktadır. I. bonitet yetişme ortamlarında 30 uncu yaşta genel ortalama artımı en az 10 m3/ha. olan ağaçlar hızlı gelişen tür olarak adlandırılmaktadır. (OGM, 2009b). Enerji ormancılığı ilk olarak 1970 li yıllarda yaşanan petrol krizi ile İsveç' de gündeme gelmiştir. 1976 yılında İsveç Üniversitesi Zirai Bilimler Üniversitesine bağlı İsveç Ormancılık Enstitüsünde “İsveç Enerji ormancılığı Projesi” başlatılmıştır (Gustafsson, 1987). 1982 yılında Kanada tarafından “Orman Biyokütle Enerjisi” raporu yayınlanarak biyokutle enerjisinden yararlanmada çevresel ve ekonomik amaçlar ileri sürülmüştür (Geray ve Okan, 2008) . Bu iki ülkeyi ilerleyen yıllarda ABD, Yeni Zelanda, Diğer Avrupa Ülkeleri takip etmiştir. Nihayetinde İsveç ve Kanada nin liderliğini yaptığı Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Yeni Zelanda, Norveç ve ABD' nin içinde yer aldığı Uluslar Arası Enerji Birliği (IEA) kurulmuştur. IEA tarafından enerji krizinin yaşandığı dönemlerde biyokütle enerjisinden yararlanma üzerine projeler geliştirilmiştir. Dahası 2050 yılında enerji ihtiyaçlarının %25-50'sini biyokütleden elde etmeyi amaçlamaktadırlar (Saraçoğlu, 2003; Geray, 2007). Enerji tarımı için; hızlı gelişebilen, dayanıklı ve enerji üretmek amacıyla kullanıldıklarında yüksek kalori değerine sahip ağaç türleri seçilmelidir. Ağaçlandırmanın yapılacağı alanın coğrafi konum ve toprak özellikleri de diğer önemli kriterlerdir. Modern enerji ormancılığı projelerini uygulayan ülkelerde, birim alanda en kısa zamanda en fazla odun üretilebilmesi için uygun yöntem ve teçhizatlar kullanılmakta, bu amaç doğrultusunda toprak işlenmekte, belli genetiğe göre yetiştirme yapılmakta ve 3-5 yıllık süreç sonunda hektarda 30-60 ton ağırlıkta odun hammaddesi elde edilmektedir. Bu miktar klasik enerji ormancılığından elde edilen ürünün yaklaşık 40 katına denk gelmektedir. Odun hammaddesi uygun boyutlarda yongalanarak biyokütleye uyumlu enerji 39 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD santrallerinde elektrik ve ısı enerjisine dönüştürülmektedir. Finlandiya enerji ihtiyacının %22'sini, İsveç %18'ini, Avusturya %14'ünü modern anlayıştaki enerji tarımından sağlamaktadır (Saraçoğlu, 2008; Geray ve Okan, 2008). ABD, Kanada ve Avrupa Ülkeleri biyokütle esaslı enerji üretimine büyük önem vermektedir. Bu doğrultuda kısa ve uzun vadeli politikalar üretmektedirler. Biyoenerji üretimi için ABD 100 milyon hektar, Kanada 40 milyon hektar ve AB Ülkeleri 20 milyon hektar alanı enerji ormancılığı ve enerji tarımı için ayırmıştır (Saraçoğlu, 2008; Geray, 2007). Yaklaşık olarak son 25 yıldır özellikle meşe türlerinin baskın olduğu bozuk baltalık alanların düzeltilmesi amacı ile enerji ormanları kurma çalışmaları uygulanmaktadır. Günümüze kadar 562.513 hektar alanda Enerji Ormanı Tesis çalışmaları yapılmıştır (OGM, 2009b). Türkiye' de genel alan 77.846.000 Hektar olup bunun 21.189.000 Hektarlık kısmını ormanlar teşkil etmektedir ve bu miktar ülke genelinin %27'sini oluşturmaktadır (OGM, 2006). 2006 yılı itibari ile bozuk baltalık ormanların miktarı ise 4.068.146 hektardır (OGM, 2006). Bu veriler ışığında, sadece bozuk baltalık ormanların alanı göz önünde bulundurulduğunda, enerji ormanı tesislerine ayrılacak alan arttırılabilir. 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre enerji ormanı tesisleri Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü tarafından yapılmakta veya yaptırılmaktadır. Bozuk baltalık alanların enerji tesislerine dönüştürülmesinin yanı sıra, tarım yapılmayan ya da tarıma uygun olmayan alanlarda da hızlı gelişen türlerden oluşan enerji plantasyonlarının kurulmasının yolunun açılması ile istihdam sağlanacaktır. Orman köylüsüne gelir sağlanabilecektir. Ayrıca kurulacak enerji plantasyonları ile atmosfere çeşitli yollarla salınan CO2 bu plantasyonlarda bulunan ağaçlar tarafından çekilecektir. Bu ağaçlar enerji üretiminde kullanıldıklarında ortaya çıkan CO2 tekrar bu plantasyonlar tarafından çekilecektir. Bu sayede daha az fosil esaslı yakıt kullanılacaktır ve C döngüsü daha düzenli bir şekilde gerçekleşecektir. Bu prosesin doğal sonucu olarak iklim değişikliğinin daha üst seviyelere çıkmasının önüne geçilecektir. Enerji tesislerinin kurulmasının diğer bir pozitif dışsallık ise çölleşme ve erozyon ile de mücadeleye sağlayacağı katkıdır. Bu ekolojik ve ekonomik katkıların yanı sıra, enerji ormanlarından elde edilen, orman ve tarımsal artıklar ile orman ürünleri sanayi atıklarının da biyoenerji üretmek amacı ile kullanılması durumunda, ülkemiz enerji ihtiyacının bir bölümünü karşılayarak, enerji gereksinimini karşılamada, dışa olan bağımlılığını da azaltacaktır. 1965 yılı itibari ile yapılan yerli ve yabancı ibreli, yapraklı hızlı gelişen türlerden ülkemiz çeşitli bölgelerine göre ağaçlandırmalarının yapılması uygun olanları aşağıdaki çizelgede gösterilmektedir (OGM, 2009b). 40 SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 ÜYELERİMİZDEN Çizelge 2. Ülkemizin Çeşitli Bölgelerinde Ağaçlandırılması Uygun Olan Hızlı Gelişen Türler Karadeniz Bölgesi Ege ve Akdeniz Bölgesi Marmara Bölgesi Diğer Bölgeler Kızılağaç (Alnus sp.),Dışbudak (Fraxinus sp.), Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia),Kavak (Populus sp.), Sahil çamı (Pinus pinaster),Radiata çamı (Pinus radiata), Sitka ladini (Picea sitchensis),Duglas (Pseudotsuga menziessii) Sekoya (Sequoia sempervirens) Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia), Sıtma ağacı (Eucolaptus sp.), Kavak (Populus sp.), Kızıl çam (Pinus brutia), Fıstıkçamı (Pinus pinea), Sahil çamı (Pinus pinaster) Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia), Kavak (Populus sp.), Kızıl çam (Pinus brutia), Radiata çamı (Pinus radiata) Sahil çamı (Pinus pinaster) Kavak (Populus sp.) Yalancı akasya (Robinia pseudoacacia) ODUNUN ENERJI AMACLI KULLANIMI Odundan enerji elde etmede çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Odunun yenilenebilir özellikte ve çevrecil olması, sürdürülebilir bir ormancılık yönetimi ile düşük maliyetli olması tercih edilen bir enerji kaynağı olmasını sağlamaktadır. Odundan temelde piroliz (gazlaştırma), hidroliz (sıvılaştırma) ve yakma yöntemleri ile enerji elde edilmektedir. Piroliz; oksijensiz bir ortamda uçucu piroliz gazlarının (karbonmonoksit ve hidrojen) salınıncaya kadar odunun ısıtılması işlemidir. Hidroliz; çeşitli kimyasal maddeler ile (sülfürik asit veya hidroklorik asit) sıvı halde şekerlere dönüştürülmesi işlemidir. Gazlaştırma ve sıvılaştırmada kullanılan hammaddeye göre çeşitli üretim yolları bulunmaktadır. Yakma ise odunun, yakacak odun, yonga, talaş, pellet veya biriket halinde ısı amaçlı kullanımıdır (Şahin vd, 2007; OGM,2009a). Çizelgeden de anlaşılacağı üzere, gövde odununun ısı değerleri daha yüksektir. Ayrıca ibreli ağaçlardan elde edilen odunların kalori değerleri daha yüksek gözlemlenmiştir. İbrelilerden kızılcam, yapraklılardan da kızılağaç en yüksek değerleri göstermişlerdir. Odun çeşitli proseslerden geçirilerek pellet ya da briket haline getirilerek elde edilen enerjinin kalori değeri yükseltilebilir. Bunun en önemli nedeni, pellet ya da briketin yakacak odundan, talaştan daha yoğun olması ve daha az rutubet içermesidir. %25 rutubet içeren ahşap talaşının isi değeri 3.300 kcal/kg iken %8 rutubet içeren odun pelleti 4.900 kcal/kg isi değerine sahiptir (Anonim 2). Odun ve diğer lignoselülozik biyokütleden, hidroliz ve piroliz yöntemleri ile de enerji üretmek mümkündür. Ancak yapısı ve sağlayacağı katkı göz önünde bulundurulduğunda pellet gibi materyaller üretilerek, ısı amaçlı kullanımı en uygun faydalanma bicimidir. Odun pelletinin üretim prosesi, yonga levha üretim prosesine benzemekte olup, en önemli fark pellet üretiminde ince boyutlu yongaların sıkışması sağlanırken ilave katkı maddeler kullanılmamaktadır. Yapışma tamamen sıcaklık ve basınç etkisi ile sağlanmaktadır. Odunun yapısındaki lignin ve ibrelilerde bulunan reçine sıcaklığında etkisi ile yongaların bir arada tutulmasını sağlamaktadır. Oluşumu esnasında herhangi bir kimyasal ilave edilmediği için çevreyle dost ve kalori değeri yüksek enerji materyali ortaya çıkmaktadır. Aşağıdaki şekilde pelletin üretim prosesi şematize edilmiştir. Hammadde Kurutma Öğütme Peletleme Soğutma Şekil 1. Odun Pelleti Üretiminde İş Akışı Enerji ormancılığı için ağaç türünün hızlı gelişmesi ve idare süresinin kısa olmasının yanı sıra kalori değerinin de yüksek olması gerekmektedir. Erten ve Önal (1985) ülkemizde yetişen çeşitli ibreli ve yapraklı ağaçların gövde-dal odun ve kabuklarının kalori değerlerini hesaplamışlardır. Bunlardan hızlı gelişenlere ait kalori değerleri Çizelge 3'te gösterilmektedir. Nemsiz tabana göre üst kalori değerleri (kCal/kg) Gövde-Odun Dal-Odun Gövde-Kabuk 5096 5067 5087 4758 4796 4913 5010 4933 4410 Gövde-Odun Dal-Odun Gövde-Kabuk 4602 4626 5122 4689 4758 5233 4636 4624 4219 4894 4767 3380 Dal-Kabuk 4531 4602 4250 Dal-Kabuk 4951 4804 4264 3472 Pellet üretiminde hammadde kaynağı olarak odun başrolü almaktadır. Pellet üreticileri genellikle ibrelileri tercih etmektedirler. Çam, göknar, ladin çoğunlukla kullanılan türlerdir. Ayrıca meşe, huş, kayın, kavak, söğüt, gibi yapraklı ağaç türlerime pellet üretimi için uygundur (Marinescu ve Bush, 2009). İbreli türlerin yongaları ile karıştırılarak kullanılabilirler. Pellet üretiminde homojenliğin sağlanması acısından genellikle gövde odunu tercih edilmektedir. Orman ve tarımsal artıklar ile sanayi atıkları da pellet üretiminde kullanılabilir. Ancak sürekli bir hammadde kaynağı oluşturmazlar. Isı kalitesine olumsuz etki yapmamak koşulu ile belirli oranlarda odun yongaları ile karıştırılarak üretimde kullanılabilirler. 2006 yılında dünya pellet üretimi 7 milyon tonun üzerinde (Svan, 2008) iken 2008 yılında bu miktarın 9 milyon ton civarına kadar yükselmiştir (AES, 2009). Dünya genelinde 2 yılda pellet üretimi yaklaşık olarak 2 milyon ton kadar artış göstermiştir. Bu durum dünyanın pellet üretimine ne kadar önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır. 1 ton kömürün enerji değeri 24 Gj/ton iken 1 ton pelletin enerji değeri 17 Gj/ton dur. Bu durumda 1 ton kömür 1,43 ton pellete karşılık gelmektedir. Odun pelleti ısı değeri olarak kömürden çok geri kalmamaktadır. Hatta düşük kalitedeki kömürlerle neredeyse aynı ısı değerindedir (AES, 2009). Programlı bir şekilde enerji tesislerinden elde edilen odun hammaddesi kullanılarak enerji ihtiyacının bir kısmi karşılanabileceği düşüncesi ile hareket eden Kanada, ABD ve Avrupa Ülkeleri, kısa zamanda büyük mesafe kat etmişlerdir. Ülkemizde de son birkaç yıllık süreçte odun pelleti ilgi çekmeye başlamıştır. Lif levha diğer orman ürünleri atıklarından pellet üretilmeye başlanmıştır. Fabrikası Osmaniye'de Merkezi İstanbul'da bulunan “Amir Dış Ticaret Tarım ve Yem Sanayi Limited Şirketi” ise orman ve tarımsal artıklar kullanarak yıllık 25 bin tonun üzerinde odun pelleti üretmektedir. Üretilen pelletler 25 kg'lık paketler şeklinde “Doğaç” tescilli markası ile piyasaya sürülmektedir (Anonim 3) . Çizelge 3. Hızlı Gelişen Bazı Ağaç Türlerimizin Kalori Değerleri Türler İbreli Kızılçam Ladin Servi Yapraklı Kızılağaç Kavak Dişbudak Ökaliptus Ebatlama Odun pelleti Kanada, ABD ve basta İsveç ile Almanya olmak üzere Avrupa Ülkelerinde önemini arttıran bir enerji materyalidir. Pellete uyumlu sobalar ve kalorifer sistemleri geliştirilmiştir. Dünya ülkelerinin fosil esaslı yakıtlara alternatif olarak değerlendirdikleri biyoenerjinin kullanımında odun pelleti önemli yer tutmaktadır. Ülkemizde pellet üretimine başlanmasının sevindirci bir gelişme olmasına rağmen mevcut durum oldukça yetersizdir. Üretimi arttırmak ve hammadde olarak temelde odunu kullanmak suretiyle çalışmalara hızlandırılmalıdır. Şekil 2. Odun Pelleti 41 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD SONUÇ VE ÖNERİLER Fosil esaslı yakıtların kullanımlarının artması ile basta karbondioksit olmak üzere, metan, azot oksit ve ozon gibi sera etkisi yapan gazların atmosferdeki konsantrasyonları hızlı bir şekilde yükselmiştir. Fosil esaslı yakıtlar atmosfere zarar veren gazları yaymasının yanı sıra yenilenebilir özellikte olmayan, sabit bir fiyatı olmayan ve dönem dönem krize neden olan enerji kaynaklarıdır. Bu kriterleri göz önünde bulunduran ülkeler yenilenebilir enerji kullanıma yönelmişlerdir. Biyokütleden yararlanma ise yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde önemli bir konumdadır. Yaklaşık 30 yıldır IEA ülkeleri biyoenerjiden daha fazla yararlanabilme hususunda sürekli projeler geliştirmektedir. Bu ülkeler enerji tarımı için araziler oluşturmakta ve enerji ihtiyaçlarının bir kısmını odundan sağlamaktadırlar. Pellet önemli bir odun esaslı enerji SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 materyalidir ve her gecen gün önemini arttırmaktadır. Kanada, ABD, İsveç ve Almanya bu sektörde lider ülkeler konumundadır. Bazı ülkelerde pellete uyumlu sobalar ve kalorifer sistemleri geliştirilmiştir. Ülkemizde enerji ormanı tesislerinin kurulmasını ve biyokütle enerjisi kullanabilme hususlarında IEA ülkeleri ile paralel politikalar geliştirmelidir. Enerji tarımının yapılması ve buradan elde edilecek odun hammaddesinin kullanımı ile enerji elde edilecek tesislerin kurulması için gerekli teknik ve siyasi alt yapı ile ekonomik destek sağlanmalıdır. Enerji ormancılığı bir devlet politikası haline dönüştürülmelidir. Odun pelleti üretimi ve ısı amaçlı kullanılmasına yönelik projeler geliştirilmelidir. Bu şekilde hem çevreyle dost temiz enerji kullanımı sağlanmış olacak hem de ülkemiz enerji ihtiyacının karşılamasında dışa olan bağımlılık azaltılacaktır. KAYNAKÇA 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. Alternative Enerji Stocks, 2009. Investing In Wood Pellets, Part II - A Stock. Anonim 1, 2010. Temiz Enerji Yayınları Biyokütle Enerjisi (http://www.habitaticingenclik.org.tr/dl/yayinlar/enerji/BiyoKutle.pdf) Anonim 2, 2010. (http://www.toprakyapi.net/pellll.ppt) Anonim 3, 2011. (http://dogac-tr.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2) Blasing, T.J., 2010. Recent Greenhouse Gas Concentrations. DOI: 10.3334/CDIAC/atg.032. Carbon Dioxide Information Analysis Center, Tennessee, ABD Commıssıon of the European Communities, 2005. Biomass Action Plan, 47 p. Brussels, Belgium. Energy Terms Glossary, 2010. Nebraska Energy Office. Erten, P., Önal, S., (1985). Ağaç Türlerimizin Odun Ve Kabuklarının Kalori Değerlerinin Saptanmasına İlişkin Araştırmalar. OAE Yayınları, Teknik Bülten Serisi No: 147, 89-111. Food and Agriculture Organization, 2008. Strategic framework for forests and climate change, 44 p. Forest Day, Poznan, Poland. Forest Products Laboratory, State & Private Forestry Technology Marketing Unit, 2010. Wood Biomass for Energy. Madison, ABD. Geray, A.U., 2007: “Ormanların Yeni Islevi Yenilenebilir Enerji”. TMMOB Ölçü Dergisi, Eylül 2007 Sayısı (77-79). Geray A.U., Okan T., 2008. Yenilenebilir Enerji Kaynağı Olarak Ormanlar. Analiz Basım 166 (30-33) . Goswami, S., 2009. Report on Carbon Diokside Concentration of Atmosphere. Robert Gordon University Environmental Engineering 1. Green Facts Glossary, 2010. Carbon Sequestration Definition. Gustafsson, L., 1987. Plant conservation aspects of energy forestry- a new type of land use in Sweden. For. Ecol. Manage., 21: 141-161. Hodrien, C, 2008. Squaring the Circle on Coal-Carbon Capture and Storage (CCS). Claverton Group Conference, Bath 24-26 October International Energy Agency, 2006. World Energy Outlook, Head of Publications Service, 596 p. Paris, France Marinescu, M. ve Bush, T. 2009. Wood to Energy: Use of the Forest Biomass for Wood Pellets, FOR 207, One of a Series Of the School of Forest Resources and Conservation Department, Florida Cooperative Extension Service, Institute of Food and Agricultural Sciences, University of Florida. Orman Genel Müdürlüğü, 2006. Orman Varlığımız, 160 s. Ankara, Türkiye. Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalışma Grubu Raporu (Şubat), 2009a. Türkiye' de Odunsu Biyokütleden Enerji Üretimi, 115 s. Ankara, Türkiye. Orman Genel Müdürlüğü Biyoenerji Çalışma Grubu Raporu (Mayıs), 2009b. Orman Biyokütlesinden Enerji Üretimi, 117 s. Ankara, Türkiye. Saraçoğlu, N. 2002. Orman Hasılat Bilgisi. Bartın: Bartın Orman Fakültesi Yayınları 304 s. Bartın Saraçoğlu, N. 2003. Biyokütlenin Enerji Üretiminde Değerlendirilmesi. Türkiye IV. Enerji Sempozyumu, 10-12 Aralık, 89-94, Ankara Saraçoğlu, N. 2008. Biyokütleden Enerji Üretiminde Enerji Ormancılığının Önemi. VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, UTES 2008, 265-271, İstanbul. Stern, N., S. Peters, V. Bakhshi, A. Bowen, C. Cameron, S. Catovsky, D. Crane, S. Cruickshank, S. Dietz, N. Edmonson, S.-L. Garbett, L. Hamid, G. Hoffman, D. Ingram, B. Jones, N. Patmore, H. Radcliffe, R. Sathiyarajah, M. Stock, C. Taylor, T. Vernon, H. Wanjie, and D. Zenghelis, 2006. Stern Review: The Economics of Climate Change, HM Treasury, London. Svan, J., 2008. European Wood Pellet Import Market “ The Canadian Influence” PFI Annual Conference, Hilton Head Island South Carolina July 21. Şahin, H.T., Arslan, M.B., Cengiz, M., 2007. Lignoselülozik Maddelerin Asit Hidrolizi, IV Yenilebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, Bildiriler kitabı s.50-53, 31 Ekim-2 Kasım, Gaziantep Tans, P., 2010. Trends in Atmospheric Carbon Dioxide, Earth System Research Laboratory, Global Monitoring Division, Broadway, U.S. Tol, R.S.J., 2006. The Stern Review of The Economics of Climate Change: A Comment. Energy & Enviroment 17 (6). Vefat Muammer SİVRİ 16.01.2011, Enver KARA 29.01.2011, Tevrat TULGAR 14.03.2011 tarihlerinde vefat etmişlerdir. Kendilerine rahmet, kederli ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. ÜYELERİMİZDEN Türkiye'de Yaylacılık Sorunu Yakup KALAYLI Orman Mühendisi Aşağıda sunacağım mizansen 21. yüzyıl Türkiye'sinde oynanan kara mizah bir kaçak yapılaşma oyununa aittir. Öyle bir oyun ki neredeyse bir asra yakındır sahneleniyor. Ancak, ne oyuncular oynamaktan vazgeçti, ne de seyirciler izlemekten. Tek perdelik oyunların daha revaçta olduğu, her şeyin eskiye göre onlarca kez hızlı yaşandığı, sorunların daha kaynağında iken çözümünün arandığı modern dünyada; Türkiye'den tipik bir sorun yumağı manzarası. Konu: Kaçak yayla evi nasıl yapılır ve böyle kanunsuz bir eyleme niçin ihtiyaç duyulur. Çukurova'da kış ılıman geçse de yazları tam bir buhran yaşatır yöre insanına. Yaz aylarını yaylaya çıkmadan kışlık mekanlarında geçirmeye çalışan güneyin yanık tenli insanları, sıcaktan bunaldığı sırada, gökyüzüne doğru şöyle bir bakar. Gördüğü manzara ise onları nispeten rahatlatır. Çünkü, güneş hala yerindedir ve olanca sıcaklığı ile gökyüzünde parlamaktadır. Oysa az önce güneşin dünyaya inip inmediğinin hararetli bir mütalaasını yapıyorlardı kendi kendilerine. Evet güneş dünyaya inmemişti ama, tesirine bakılınca dünyaya epey yaklaştığı hissini veriyordu. Hele o yaman sıcaklığa bir de havanın nemi eklenmez mi, ben deyim yüzde 90 siz deyin yüzde 95, insanın giydiği her şey üzerine yapışır. Normalde 40 derece civarında olan sıcaklık, nemle birleşince 50-60 dereceyi buluyor. Bu şartlarda yaşamaya daha doğrusu hayatta kalmaya çalışan yöre insanlarının aklında tek şey vardır, vücudu işlemez hale getiren şu sıcaklık ve nemden bir an önce kurtulmak. Peki çaresi nedir bunun: - Şöyle en pahalısından güçlü bir klima almak mı? Hayır. - Şöyle geniş tepeli bir ağacın altında sere serpe yatmak mı? Nereye kadar. - Koskoca ovanın her bir köşesini saran Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının serin sularına kendini bırakmak mı? Gündüzleri tamam ama ya geceleri nasıl yatılır; o sıcak, nemli ve her bir yatağın başında oğul vermiş gibi uğuldayan sivrisineklerle beraber. - Daha güneyde Akdeniz bütün sakinliği ile sizleri bekliyor, ne duruyorsunuz? Atlayın bir arabaya koşun dalgalara doğru. - İyi de sahiller kapanın elinde kalmış. Halk plajları ise kaç kişiyi alır. Üstelik oradaki rutubetli hava yaşlı anneanneme iyi gelmiyor. Hem alışmamış, sevmiyor denizi. - Peki yaylaya ne dersin? - Bak bu olabilir işte! Şöyle mis gibi dağ havasını alırım içime doyasıya, o yaşlı sedir ağacının altından çıkan pırıl pırıl sudan bir avuç alır, içmeden önce o berraklığı izlerim. Ama elimde fazla tutamam ha, çünkü soğuk bir müddet sonra elimde hal bırakmaz. Avuçlarımın içi bir anda kıpkırmızı kesilir. Ama bu soğuk su bana çok iyi geliyor. Hem biliyor musunuz o soğukluğuna rağmen kana kana içiyorum yine de boğazımı ağrıtmıyor. Oysa aşağıda serinlemek için yediğim bici bicinin (buzla yapılan yöresel bir tatlı) buzları anında kesif bir öksürüğe dönüşür boğazımda. Hele şu ağaçların gölgesine bakın, ne kadar koyu, ne kadar dingin. Sanki bana sesleniyor, “lütfen benim gölgemde kal bir müddet, ben sana sağlık veririm, huzur veririm, moral veririm, üstelik bir şeyi garanti ederim: benim gölgemde geçirdiğin bir gece senin yarınki iş verimliliğini arttıracaktır. Gece benim gölgemde aldığın enerji ve sinerji sana gün boyu yetecektir. Ama akşama muhakkak gel çünkü geceyi benimle geçirmezsen, ertesi günün iş verimliliğini garanti edemem”. - Ancak bir sorun var? - Nedir sorun? - Ben burada nasıl kalırım. Yabani hayvan olsam bir kovuğa sokulurdum, oysa ben insanım, nasıl sığınırım bir kovuğa. TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi 42 43 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD Üstelik ta aşağıda Çukurova'da benim bir ailem var. Burada kalabilmem için onları da içine alan bir çözüm bulman gerekir. - Galiba bir çözüm biliyorum. - Öyle mi? Söyler misin nedir o bildiğin çözüm? Hem çabuk söyle akşam yaklaştı, daha evde çocuklar bekliyor. Onlara söz verdim buz kalıpları alacağım giderken. En sevdikleri oyun bu biliyor musun? Bahçedeki küçük havuza atıyorum buz kalıplarını, üzerini suyla dolduruyorum ondan sonra seyreyle şamatayı. Çocukların çıkardıkları gürültü yedi mahalle öteden duyuluyor. Komşular da uyardı birkaç kere ama ne yapayım sıcaktan bunalan çocuklara bundan iyi hediye bulamadım. Ancak bir mahzuru oluyor bu eğlencenin, çocukları haftada bir doktora götürmek zorunda kalıyorum, sonra üşütmeden mütevellit ateşlenme ve boğaz ağrısı teşhisiyle ve elimde bir poşet ilaçla eve geri dönüyorum. - Anladım. İşin zor senin. Üstelik işi zor olan bir tek sen değilsin, tüm Çukurova ahalisinin işi zor. Bu şartlarda yaşadıktan sonra seksen doksan yaşını unut. Altmışına varmadan ihtiyarlarsın. Sonra… Sonrası malum. Oysa bak! Allah, Çukurova'nın hemen yanı başında Toros dağlarını yaratmış. O dağlarda yemyeşil ağaçları yaratmış, ağaçların altında şırıl şırıl akan pınarları yaratmış, vücuda canlılık ve zindelik veren buz gibi bir hava yaratmış. Sen ise burada yanıyorsun. Yarından tezi yok o dağların yüksek yerlerine çıkıyoruz ve uygun bir yer bulduktan sonra bir çadır kuruyoruz sana. Yaz boyu içinde yaşayacağın bir çadır. Ondan sonra sen sabahları işine gideceksin, çocukların ise akşama kadar ağaç gölgelerinde oynayıp akşam senin gelmeni bekleyecekler. Aman ha, yılların alışkanlığı ile dönüşte buz kalıpları getirme çocuklara. Sıcak bir şeyler getir, bir de sıcak pideyi unutma… - Güzel ancak yine birkaç problem var kafama takılan. Ben çadırda yaşayamam. Doğduğumdan beri yerleşik hayat sürüyorum, bu yaştan sonra yapamam çadırda. Üstelik çocukları da ikna edemem. O yüzden fazla büyük olmasa da bir eve ihtiyaç var. Ev yapıldığında ise biliyorsun, elektrik lazım, su lazım, kanalizasyon lazım. Hem orman arazisine devlet ev yaptırır mı? 44 SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 - Dert ettiğin şeye bak, hepsi hallolur. Önce ormana istediğin tarzda bir baraka yaparız. Tabi baraka yapılırken orman teşkilatının görevlileri hemen gelirler. İlk soracakları soru; - Ne yapıyorsunuz burada? - Görmüyor musunuz kardeşim eni boyu 50 metrekare etmeyen bir ev yapıyoruz. - İyi de orman arazisine ev yapmanın yasak olduğunu bilmiyor musunuz? - Biliyoruz, ama ne yapalım Çukurova'nın sıcağından çoluk çocuk hep kavrulduk. Kendimizi zor attık buraya. Müsaade edin bir baraka yapalım şuraya, yazı burada geçirelim söz sonbaharla birlikte tekrar aşağı ineriz. Baraka yaparken hiç ağaç kesmeyiz. Hem niye keselim ki biz zaten o ağaçlar var diye geliyoruz buraya. Ağaçsız dağlara ise keklikler tünesin. - Yasak kardeşim, hemen pılınızı pırtınızı toplayıp gidin buradan. Yoksa zaptı basarız vallahi altından kalkamazsınız. Bilirsiniz orman kanunları ağırdır. - Adamlar kanunen tehdit ediyorlar bizi, ne yapacağız bu halde? - Dur hemen telaş etme, sen kazmaları sırtlan, işçilere de söyle bıraksınlar işi alet edevatları alıp bizi takip etsinler. - Peki ne yapacağız, vaz mı geçeceğiz barakadan? O kadar masraftan sonra. - Merak etme hele bir akşam olsun. Ormancılar aşağıya, şehre inerler. Biz de sabaha kadar çalışıp bitiririz barakayı. - Ya sabah gelip görürlerse barakayı? - İllaki görecekler. Onların işi ormanı korumak zaten. Bu doğrultuda akşama kadar gezerler ormanda. Yani, yarın görmezlerse öbür gün görürler. - Eee ne yapacağız görürlerse? Ya yıkarlarsa barakayı? - Bak hala telaş ediyorsun. Evin içine alel acele eşya koyduk ya. Hani yenisini aldığınız için kullanmayıp bir kenara attığınız eşyaları. İşte onlar bu evin sigortası olacaklar. Evde eşya olduğu zaman, içeri girmeleri için savcıdan izin almak ÜYELERİMİZDEN gerekiyor. İzni alsalar da eşyaların dışarı çıkarılmaları bir sürü prosedür. Üstelik yapılan iş kanunsuz da olsa mahkemeye gitmeden bir işin kanunsuz olup olmadığına karar verilemez biliyorsun. O yüzden ormancılar geldiklerinde muhtemelen barakayı yıkmak yerine, senin kimliğini alıp suç zaptı tutmakla yetineceklerdir. Gerisi malum, mahkeme süreci, temyiz süreci derken bir bakmışsın ki baraka yapılalı yıllar olmuş ve sen hala içinde oturuyorsun. Bu arada mahkeme ilamı da eline ulaşmış olur. Mahkeme neticesinde barakanın zor alımına karar verildiğini ve mahkeme masrafı olarak da bilmem kaç lira ödemen gerektiğini okurken heyecanlanma sakın. İlk iş olarak parayı belirtilen adrese yatır. Ondan sonra oturmaya devam et. Bu arada dikkatini çekmiştir sanırım. Senin barakanın sağında solunda yeni evler inşa edilmeye başlandı. Ormancılar o evlere de zabıt tutmakla meşguller görüyorsun. Bir şey daha dikkatini çekti sanırım, evlerin çoğaldığını gören Yerel Yönetimler elektrik, yol, su gibi hizmetleri getirmeye başladılar. Öyle ya burada bir sürü insan yaşıyor artık. İnsanların yaşadığı yere ise hizmet götürülmesi gerekiyor. Velev ki evler kaçak olarak ormana yapılmış bile olsa. Gözün aydın tehlike geçti sayılır. Bundan sonra elle gelen düğün bayram. Devlet ya otoritesini konuşturup kanunun verdiği yetkiye dayanarak tüm yayla ile birlikte senin barakayı da yıkar, ya da içinde hafif bir korku ile barakanda yaşamaya devam edersin. Ümidini de kaybetme, bakarsın devlet bir gün kanuna eklediği bir madde ile barakanı yasal hale getirir, küçük yayla evinde huzurlu ve mutlu bir yaz geçirirsin. Artık ödeyeceğin bir miktar yıllık kullanma bedeline de razı olursun herhalde. - Olurum olurum da, devlet gecekondulaşmada yaptığı hataları yapmadan , zaten fiilen var olan yaylacılıkla ilgili bir kanun çıkarsa, bu doğrultuda ormanlarımıza zarar vermeden, devletçe belirlenen alanlarda alt yapısı hazırlanmış planlı yayla alanları hazırlansa, o alanlarda yine devlet kontrolünde doğaya uyumlu evler yapılsa daha iyi olmaz mı? Yukarıda anlatılan olay kurgu gibi görünse de aslında yaylacılığın yaşandığı tüm bölgelerimizde, yaklaşık benzer karakterde görülen bir vakadır. Yaylacılığın en yoğun olduğu iki bölge ise Doğu Karadeniz ve Doğu Akdeniz'dir. Doğu Karadeniz'de Trabzon'dan Artvin'e kadar olan şeritte yerli halkın yaptığı yaylacılık faaliyeti yanında turistik amaçlı geziler de ön plana çıkmaktadır. Doğu Akdeniz'de ise yaylacılık denince; Mersinden başlayıp Osmaniye'ye kadar uzanan sahil bandında, Toros Dağlarının yüksek mıntıkalarında yer alan ibreli ve yapraklı türlerle kaplı ormanların altında, her cins ve türden evin görüldüğü ve çoğunlukla kalabalık bir nüfusun yaşadığı yerler, göze çarpmaktadır. Doğu Akdeniz'de bulunan yaylalar arasında ilk akla gelenler; Adananın Pozantı ilçesi civarında Tekir ve Bürücek yaylaları, Kozan ilçesi civarında bulunan Horzum Yaylası ve Osmaniye'nin güneyinde Amonos Dağlarının zirvesine yakın bir yerde konumlanmış Zorkun Yaylasıdır. Bu yaylaların haricinde yüzlerce irili ufaklı yayla orman alanlarına gelişigüzel dağılmış vaziyette bölge insanına hizmet vermektedir. Bölgedeki büyük yaylaların nüfusları, yaz aylarında anormal rakamlara ulaşmaktadır. Örneğin, Zorkun Yaylasının nüfusu yaz aylarında takriben yetmişseksen bini bulmaktadır. Tekir ve Bürücek yaylaları da hemen hemen bu nüfusa ulaşmaktadır. Sıcaktan bunalan insanlar, biraz da yerel kültürün etkisiyle yaz aylarında tebdil-i mekan kapsamında, kışlık evlerini bırakıp yaylalara akın etmektedirler. Bu yaylaların hemen hepsinde elektrik, yol, su, telefon vs. yaşamsal imkanlar yer almaktadır. Yukarıda isimlerini zikrettiğimiz büyük yaylalarda ise akla gelebilecek he türlü imkan bulunmaktadır. Yerel yönetimler biraz hizmet biraz oy kaygısıyla buralara hizmet götürebilmek için canla başla çalışmaktadırlar. Örneğin Osmaniye'nin güneyinde bulunana Zorkun ve Olukbaşı yaylalarının yer aldığı alan, bundan birkaç yıl önce Belediye Meclisinin kararıyla mücavir alan kapsamına alınmış ve yaklaşık 25 km uzunluğundaki çift şeritli bozuk yol üç şeride çıkarılıp asfaltlanmış, sonraki süreçte ise belediye tarafından yaylanın içme suyu şebekesi komple değiştirilmiş, yaylaya çok uzaklardan su getirilmiştir. Yine sağlık İl Müdürlüğü tarafından dört katlı mükemmel bir Sağlık ocağı yaptırılmıştır. Diğer kamu kurumları da aynı şekilde yaylalara yönelik hizmetlerine devam etmektedir-ler. Ancak bu kadar hizmetin götürüldüğü, bu kadar insanın yaz aylarını geçirdiği bu yaylalarda temel bir sorun kangren olmuş vaziyette beklemektedir. Sorun, bu yaylalardaki evlerin çoğunluğunun orman arazisine kaçak yapılmıştır. Örneğin Zorkun Yaylasında en iyi ihtimalle evlerin yüzde on beşi orman sınırları dışında, gerisi ise tamamen orman arazisine 45 U A ES N I -- OORRMMAANN MMÜÜHHEENNDDİ İSSLLİ İĞĞİ İ YYı ıl l: : 4478 ÜZ YM E LAENR İ SMAİ H ZD yapılmışlardır. Diğer yaylalardaki kaçak yapılaşma oranı aşağı yukarı Zorkun'la benzeşmektedir. Bu kaçak evlerin büyük çoğunluğu, orman işletmelerince, 6831 sayılı Orman Kanununun 17. ve 93. maddelerinin hükümleri doğrultusunda mahkemeye verilmiş ve mahkeme neticesinde neredeyse hepsi hakkında yıkım veya el koyma kararı alınmıştır. Yani, süreç öyle bir hale gelmiştir ki, yaylalara yapılan kaçak evlerin sahipleri de, yıkımı gerçekleştirmekle görevli orman işletme müdürlükleri personeli de tam anlamıyla diken üstünde beklemektedir. Evlere ait mahkeme kararının infazı gerçekleştirilememektedir. Çünkü yıkım kararı alınan on binlerce kaçak evi yıkacak maddi ve manevi güç orman teşkilatında bulunmamaktadır. Gerçi devletin herhangi bir kurumunda da bu kadar evi yıkacak imkan olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak olayın göz önünde olmayan ayrıntısında başka bir acı ve ümitsizlik yaşanmaktadır. Nedir mi bu ayrıntı? Cumhuriyet Savcıları, yıkım kararlarını infaz edemeyen orman teşkilatı çalışanlarına, görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle dava üstüne dava açmaktadırlar. Sonuç: canından bezmiş, özgüvenini ve motivasyonunu kaybetmiş orman teşkilatı çalışanları, mahkeme kapılarında ömrünü çürütmüş yayla sakinleri, bu arada büyümeye ve çarpık yapılaşmaya devam edilen yaylalardan oluşan tipik bir Güney fotoğrafı. Gerçi fotoğraf sadece Güneye ait değil, nereye gitsen aynı olay, aynı fotoğraf. Bu vakada artık sözün bittiği yere gelinmiştir. Fiili (de Facto) duruma gelen yaylacılık meselesi acilen çözüm beklemektedir. Böyle gayri kanuni bir oluşumun ilanihaye devam etmesi, sosyal hukuk devleti imajına zarar vermektedir. Bu vaka bir şekilde çözüme kavuşturulup hem orman teşkilatı hem de yaylacılık geleneğini her türlü zorluğa rağmen ısrarla devam ettiren vatandaşlar, bir nebze olsun rahatlatılmalıdır. Anayasamızın 56. maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” İbaresi yer almaktadır. Anayasanın hükmü doğrultusunda devlet, vatandaşlarının sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama imkanını sağlamak zorundadır. Aynı zamanda çarpık yapılaşmanın kurbanı olan ormanlarımız bir an önce içine düştüğü bu açmazdan kurtarılmalıdır. Bu doğrultuda, Orman Kanununda ve bu Kanunla bağlantılı diğer yasalarda gerekli düzenlemeler yapılarak, yaylacılığın yasal statüye kavuşturulması sağlanmalıdır. 46 SSAAYYI I: : 41--52--63 NOi cs a kn -- ŞMuabyaı ts -- M H a rz ti r 2a 0n 1 21 0 1 0 Kaldı ki Türkiye'de 1948 yılından beri ondan fazla imar affı yapılmış ve başta başkentimiz Ankara olmak üzere şehirlerin etrafında Hazine arazilerinin gecekonducular tarafından yağmalanmasına göz yumulmuştur. Gecekondu yağmasının müsebbipleri ise günümüzde kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yapılan modern sitelerde birkaç daire sahibi olmanın keyfini sürmektedirler. 6831 sayılı Kanunun 17. Maddesine göre ormanlık alanlarda kamu yararına olan tesislere izin verilmektedir. Bu kapsamda özellikle turizm bölgelerinde onbinlerce hektar ormanlık arazi otel, golf sahası vs. gerekçelerle tesisleşmeye açılmıştır. Bu tesislerin müşteri kitlesinde yerli nüfusun payının düşük bir oranda olması, bu tesislerle ilgili kamu yararı kavramını anlamsız kılmaktadır. Yine özel ağaçlandırma kapsamında bir kişiye yüzlerce dönüm orman arazisi doksan dokuz yıllığına kadar kiralanmaktadır. Oysa, yaylalarda bir kişiye en fazla 250-300 m2'lik alan yetecektir. Kanaatimizce, yayla sorununun çözümü için en uygun yöntem, yıllık kullanım bedeli karşılığı yayla evlerince kullanılan alanın kullanıcılarına kiraya verilmesidir. Yayla evlerinin yapılacağı yerler imar planı benzeri bir plan yapılarak devletçe belirlenmeli, bu planlama esnasında mümkün mertebe ağaç kesilmemesi sağlanmalıdır. Zorunluluk gereği kesilecek ağaçlar ise yerine birkaç katı ağaç dikmek kaydıyla orman teşkilatınca kesilerek değerlendirilmelidir. Her yayla evine düşen ağaçlar kiracılarına zimmetlenmeli ve kesilip kesilmedikleri sürekli olarak kontrol edilmelidir. Yaylalık alanlara yapılacak evler, belirlenecek tip projelerle doğaya uyumlu malzemeden inşa edilmeli böylelikle mevcut yaylalardaki görüntü kirliliğinin ve keşmekeşin önüne geçilmelidir. Bidayetten beri yapılaşmanın meydana geldiği mevcut yaylalarda, planlama yapmanın zorlukları göz önünde bulundurularak mevcut haliyle evler sahiplerine kiralanmalıdır. Bu tür yaylacılığın olduğu yerlerde orman teşkilatında özel bir birim oluşturularak, yaylacılıkla ilgili iş ve işlemlerin bu konuda uzmanlaşmış birimlerce yapılması sağlanmalıdır. ÜYELERİMİZDEN Roma Notları Abdulkadir EROĞLU Orman Mühendisi İtalya'nın Başkenti Roma FAO Genel Merkezine ev sahipliği yapması zannedersem birçok meslektaşımın bu kenti görme şansına erişmesi anlamını taşıyordur. Ben ise oğlumun görevi nedeniyle ikinci kez Roma'dayım. Görenlerin yada duyanların Roma'yı hemen bir aşk kenti olarak algılamaları ne kadar haklı bir gerekçe olsa da ben size Aşk Çeşmesi yada İspanyol Merdivenlerinden bahsetmek yerine, belki ilginizi çeken bilgiler ihtiva eder düşüncesi ile bunların dışında gördüklerimi ve yaşadıklarımı paylaşmak istedim. En önemli gördüğüm ve görmenizi arzuladığım bir kaç yerden bahsetmek istiyorum. Mesleğim itibarıyla olsa gerek beni en çok etkileyen, en önemli özellik kentin tümüyle fıstık çamı ağaçları ile kaplı olması ve her ağacın insan eliyle şekillenmiş olması. Fıstık çamının kent peyzajında bu kadar güzelleşeceğini hiç düşünmemişim. Çok harika olmuş ve kente çok güzel bir hava vermiş. Koca Başkentte hiç gürültüsüz, hava kirliliği olmadan ve stressiz güzel günler geçiriyorsunuz. Parklar ve rekreasyon alanları kentin her yerine dağılmış. Bunların en önemlilerinden biri Villa Borghese Parkı. Çok büyük bir alan ve alanda bütün gününüzü geçirecek aktiviteler var. Biri parkın içinde ve diğeri de parkın bitişiğinde olmak üzere iki müze. Parkın içindeki Pietro Canonica Müzesi. Pietro Canonica, yazar Soner Yalçın'ın yazdığı bir makalede anlattığı üzere Taksim'deki Cumhuriyet Anıtını yapan heykeltraş. Taksim'deki anıtın konusunu biliyoruz. Kurtuluş Savaşında askeri destek veren Sovyet Generali ile Mareşali. Ellerine sağlık dileklerim ile ruhlarına Fatiha okuyorum. Diğer müze ise parkın hemen bitişiğindeki Nazionale Etrusko Müzesi. Roma'daki Nekropolis kazılarında elde edilen buluntular bu müzede sergilenmektedir. Özellikle Tarquinia ve Cerveteri Kazıları Roma'da ki Etrusk Kalıntılarını son derece net göstermiştir. Milattan önce VI. Yy'dan kalmadır. Müzedeki eserler Anadolu Medeniyetini andırmaktadır. Kral Tarquinia Kardeşi ile beraber Anadolu dan gelmiş ve Romanın 80 km. kuzeyine yerleşmiştir. Roma İmparatorluk olmaya başladığında savaş yapmışlar ve 500 civarında Roma Askerini öldürmüş, bunun üzerine Roma Tarquinia'yı işgal etmiştir. Ayrıca Vatikan'ın içinde de bir Etrüsk Müzesi var. Bütün bu müze gezilerimin ardından Anadolu Medeniyetleri Müzesinin o müthiş zenginliğinin bir kez daha farkına varıyorum. Roma'da insan kendini hiç yabancı gibi hissetmiyor. Türklerle olan benzerlikler o kadar çok ki, her meydanda mutlaka çeşme ve su var, İstanbul gibi. Neredeyse her heykelin bir köşesinde bozkurtun emzirdiği Romus ve Romulus kardeşleri görmek mümkün. Bir çok heykelde de bozkurt motifini görebilirsiniz. Bozkurt, hediyelik eşya satış yerlerinde de karşınıza sürekli çıkıyor. Bizim de bozkurtumuz var hem de müthiş bir efsaneyle akıllarımıza kazınmış. Ergenekon Efsanesinde Asena olarak. İtalyanlar bozkurtlarını böylesine yaşatırken biz Silivri ile hatırlayacağız galiba. Kentte hoşuma giden bir diğer özellik, çok büyük benzin istasyonları yerine küçücük iki pompa ve de kendi servisini kendin yapıyorsun. Yaya yolundan araç trafiğine adımını attığını an kırmızı yada yeşil ışık fark etmiyor, bütün üstünlük yayaya geçiyor. Herkes durup yol veriyor. Burada insan olduğunu hatırlıyorsun. İnsanlar birbirlerini tanısın tanımasın selamlaşıyor. Böyle bir yaşam galiba bize benzemeyen kısmı. Her sokakta mutlaka bir müzisyen ya da ressam sanatçı var. Her yer sanat galerisi. Doria Sanat Galerisi'nde Van Gogh'un sergisi gezdim. Kent gecelerini, tarihi yapıların arasında Sezar Dönemini anlatan tiyatrolar şenlendiriyor. Bir önceki gidişimde, tarihi Konstantin Kapısında gece sokak defilesi izlemiştim. Kişi başına düşen araba bolluğunda hiç trafik tıkanmıyor. Metro hattı ise insandan geçilmiyor. Roma'yı görmeyi herkes gibi bende öneriyorum. Acizane son önerim ise lütfen sahip olduğunuz telefon şebekesine çok dikkat edin. 47 KR ART FOR K I İ U T D R KREDİ K M E A R R K İK U K TI FO REDİ D R K M E A R R K K O İ U F D KRE ARTI FORM RMU K I O İ U T F D R I M E T A R R R K ORM İ KA U K TI FO F D R I KREDİ M E T A R R R K K O İ A F K D KRE EDİ ARTI RMU R Bir Orman Bir İnsan K K O İ F D I E U T R R K EDİ A RM R K K O İ U F D I M E U T R R R ORM İ KA USayınK Üyemiz, TI FO F D R I M E T A R R R K K O İ A F K D OR İ U TI F D R I KRE M E T A R R R K K O İ A F K D olarak U ödeyebilirsiniz. RTI Kredi Kartı ile Iotomatik KRE EDİ Aaidatlarınızı Hazin Cemal GÜLTEKİN RM R K K O İ F D E U T R R K ED A RM R K Orman Yüksek Mühendisi K O İ U F D I M E U T R R R A ORM İ KFORMU U K TI FO F D R I M E T A R R R K K KREDİ KARTI O İ A F K D KRE EDİ TI FO ARTI RMU R Binlerce yıldır yorgun düşen Anadolu... R K bu kadar üretilmesi tam K O İ A F K D I E İ U T R D R K bir başarıydı. KRE Çok zengin bitki çeşitliliğine sahip Anadolu.. FORM Dİ KA I E U T R R K M A R K KRE U FO Hazin Cemal Gültekin, Dİ : T.C. Kimlik No. I Barındırdığı endemik türler bakımından zengin toprakM E U T R R R K M O A F R K I U - Kredi Kartı Cinsi hemen ardından bu büBanka : KREDİ ların adı, Anadolu... TI FO ART RMKredi R K O İ A F K D I E İ yük başarıya yepyeni U T R D R Kartı Numarası : K E TI F A RMTarihi : R gibi sözlerle sıkça karşılaşıyoruzdur herhalde. Altı bin yılı R K K O İ A F K D I E İ başarıları da ekledi. Artık U T R D R Kredi Kartı Son Kullanma K geçkin süredir Anadolu'dan hep almışız. Vermek KASicil No KRE FORM Dİ Oda I Eğirdir Fidanlığında E U T R R : K M A istediğimiz zamanda bazen başarısız olmuşuz. R K KR İ : U FO D I Anadolu'nun yetimleri M E U T R R R K M Adı O A F R K I Örneğin ağaçlandıralım demişiz. Ülkemizin dört bir U andız, alıç, akçaağaç, üvez EDİ TI FO ART RM R R K K O : Soyadı İ A F K D I köşesinde yetiştirip toprakla buluşturduğumuz onca E İ U T R D R gibi yabanıl bitkilerin K E TI A R R K K İ Ev Adresi TI FORM : A K D fidan çeşidine karşılık, bu toprakların gerçek sahiplerini E İ U R D yığınsal üretimi de R K KRE İ KA : FORM DSoyadı sahalara taşıyamamışız. Başta ardıç olmak üzere, andız, I E U T R başladı. R K M A R K K Ev Adresi U FO üvez ve bazı yabanıl meyve türlerinin yığınsal fidan Dİ : I M E U T R R R K M O A Anadolu Bozkırını artık F R K I U : Telefonu üretimini istenilen biçimde gerçekleştirememişiz. M EDİ TI FO ART RİşEvAdresi R R K K O İ çepe çevre ardıç ya da A F K D I E İ U T : R D R K Yıllarca süren onca teknik çalışmanın sonunda karşımıza KRE ardıç-meşe birliktelikleri sarmaya başladı. ART FORM: K I EDİ KA İ U T İş Telefonu R D R K M E ardıç kuşu çıkmış. Ardıç kuşunun yardımıyla fidan A R R K K O İ Geçmiş yıllarda yok denecek kadar az olan ardıç fidanının : ARTI F Cep Telefonu RED K üretmenin zorluklarını yıllarca yaşamışız ve geliştiremediRMU K O İ U F RT D bugün yığınsal olarak üretimi yanında diğer I A M E T K R R R İ ğimiz ardıç sahalarını korumaktan başka çare bulamaK O A D F K E I U fidanlıklarında devreye girmesiyle; ülkemizin gereksinimi Dİ KR RMMühendisleri REgeçmiş mışız. K U O F Dİ KART M I E Orman Odası'na ödemem gereken borçlarımın toplamı olan R U T olan ardıç ormanlarının yeniden kurulması, iyileştirme R R O K M U FOR RTI F Ne kadar korunsa da; kokulu, yüksek enerji veren odunu, Dİ KA M I A E R ...................(............................................................... TÜRKLİRASI) D TL'nin, T uygulamalarında yüz binlerce hektar bozuk ardıç K R R O İ K F A I K E T hayvanların severek yediği yapraklara sahip olması gibi KR itibaren aylık Oda aidatlarımın ED(İ..................) taksitte ve .....R ormanının iyileştirilmesinin keyfini yaşıyoruz. ............ /....../201U ..... tarihinden KAR İ KRdüzenli D M E R U özellikleri nedeniyle ardıç ormanlarındaki tahribat asla K O M olarak yukarıda kartımdan çekilmesi için KAR R I Fnumarasını vermiş olduğumOkrediRM İ Bütün bunlara, komşu ülkelere fidan verme ve U T O D F R E I A R önlenememiş. Mevcut ardıç ormanları neredeyse yarı T K K R İ EDişlemlerin yapılmasını arz İederim. düzenlenen seminerler aracılığıyla teknolojimizi EDİ KA RTI F KRgerekli MU A yarıya azalmış. R K O KR U F D I M E aktarmanın mutluluğu da ekleniyor artık. T R KR MU OR A F R K I O İ Ekolojik özelliği nedeniyle çok önemli bir tür olan ardıcın, U T F D R I M E T A Ardıçta dolu ve boş tohumları birbirinden ayırma KR KAR I FOR ormansızlaşma sürecinin son ağacı olma özelliğini, o'nun EDİ K İ U T R D R Adı, Soyadı K M E A R R tekniğini, kozalaklardaki kimyasaldan kaynaklanan K K O İ KA IF toprakları terk ettiğinde ekolojik felaketin yaklaştığını çok ED İ U T R D R K M E A R R çimlenme engelini, tohum kabuğunda bulunan su ve K K O İ iyi biliyoruz. Karbonun uzun ömürlü ve yavaş çürüyen RTI F KRED MU A oksijen geçirimini engelleyen kimyasalların embriyoya R K O İ U F D ağaçlarda çok uzun yıllar korunduğunu bilmek son I M E T KR Tarih, İmza İ KAR MU OR zarar vermeden uzaklaştırılmasını, embriyonun gelişiF R I O U T F D yıllarda bizi ardıca karşı daha da sorumlu hissettiriyor. R I M E T A KR mine, su ve gaz alıverişine direnç gösteren tohum KAR I FOR İ U T REDİ K D R M E A Bütün bunları bilip de bir tek ardıç kuşuna bağlı olmak R R K K O İ kabuğu engelinde embriyonun yeterince gelişmemiş K RTI F KRED MU EDİ K günümüzde bizi ne kadar sıktıysa, sevgili Hazin Cemal A R R K K O olmasından kaynaklanan engelin giderilmesini, ardıç İ U F D I M E U T KR Gültekin'i çok daha fazla sıkmış olmalı ki, kafasındaki RM KAR I FOR tohumlarının ekim derinliklerini ve tohumların çimlenO İ U T F D R I M E T A R R R K K minik sorulara yanıt bulmak için Eğirdir Fidanlığına O İ A RM K IF mesi için gerekli sıcaklık değerleriniK bizlere sunduğun için O ED İ U T F R D R I M E T A R R R K gelmeyi beklemiş. K O İ A sana ne kadar teşekkür etsek azdır Hazin Cemal Gültekin. KRED U Dİ K RTI F M E A R R K K O İ F Hazin Cemal, Orman Fakültesi eğitimi sonrası yaptığı D I E U T Sana binlerce teşekkür Sevgili Cemal … R KR M EDİ A R R K K O İ U F yüksek lisans eğitimiyle başladığı araştırmalarına Bayburt D I M E U T KR I FOR ORM İ KAR U T F ve Muğla'da yürüttüğü işletme şefliği görevlerinde D R I M E T A R R R K K O İ A F I OR İK U T gözlem yaparak devam etmiş ve fidanlık çalışmalarında F RED D R I K M E T A R R R K K O İ A F yılların birikimini bir araya getirmiştir. RTI KRED MU EDİ K A R R K K O İ F D I E U T Sanki anavatana gelmiş gibi, Torosların kuzeyinde KRED ORM İ KAR U KR F D I M E U T R R R binlerce hektar sahada yayılış gösteren ardıç ormanK M O A F R RTI I FO MU EDİ K T A R R R K larında 2001 yılında çalışmalarına başlayan Gültekin; K O İ A F K D I E İ U T R I FO KR M ED T A R R 2004 - 2005 - 2006 yıllarında toplam beş milyon ardıç R K K O İ A F K D I E İ U T KR fidanı üretti. Bu moralle bir yıl sonra üç yılda ürettiği KRED ORM F Dİ KAR I E U T R R K M A fidanı bir yılda üretti. Yerli ardıç türlerimizin bir seferde R KRE O İK U F D I M E U T R R R K M O A F R RTI I FO MU EDİ K T A R R R K K O İ A F K D I E İ U T I FO KR M ED T AR R R R K K O İ A F K D I E İ U T R K KRED ORM F Dİ KAR I E U T R R K M A R KR KREDİ K ARTI FO FORMU RMU ORMAN MÜHENDİSLİĞİ Yıl: 48 SAYI: 1-2-3 Ocak-Şubat-Mart 2011 ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ ................................................................................ 48