TOPLU SÖZLEŞME iÇiN YETKi BEKLİYOR

Transkript

TOPLU SÖZLEŞME iÇiN YETKi BEKLİYOR
TÜRK METAL SENDİKASI GENEL
MERKEZİ AYLIK YAYIN ORGANI
TÜRK
AĞUSTOS 2012 | SAYI: 157
METAL
ÜRETMEK, KAZANMAK, KAZANDIRMAK İSTİYORUZ
TÜRKMETAL
350 BiN
EMEKÇi
AĞUSTOS 2012 - SAYI: 157
TOPLU SÖZLEŞME
iÇiN YETKi BEKLİYOR
EDİTÖRDEN
BEKLİYORUZ...
Bekliyoruz… Kapağımızdaki üyemiz işçi de bu beklentiyi anlatıyor. 350
bin işçi, SGK kaynaklı sendikalı işçi istatistiklerinin yayınlanmasını ve yetki alınmasını
bekliyor. Toplu Sözleşme için yetkiler gelecek ve TİS çalışmaları başlayacak. Ancak,
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın sosyal medya ve resmi web sitemizden, ayrıca
dergimizden duyurduğu gibi, sanki yetki şu anda gelecekmiş gibi de hazırlıklara devam
ediliyor.
Kıdem Tazminatının kaldırılarak, yerine bir fon düzeni getirilmek istenmesi üzerine,
başta Türk-İş olarak, bizler tepkimizi her fırsatta dile getirmiştik. Hatta, geçen ayki
kapağımız da bu konu üzerine olmuştu. “Kıdem tazminatına dokundurtmayız” diyordu
Türk Metal üyesi işçi... Nitekim dokundurtmadı da… Genel Başkanımız, Türkiye’de
yaşayan ve çalışan 17 milyon aktif sigortalı emekçi ve gelecek nesiller için müjdeyi sosyal
medya yoluyla duyurdu ilk olarak. Duyurusunu yaptığı gece, 100 bin kişiye ulaşılarak bu
müjdeyi verdi. 2 gün sonra büyük gazetelerin sürmanşetlerinden verildi bu haber. Sonra
televizyonlardan.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, böyle bir konuşmanın Genel
Başkanımız ile aralarında geçmediğine dair en ufak bir söz sarf etmedi bile. Maksadı
bağcıyı dövmek olan bir kısım köşe yazarları, içindeki karamsarlık dağlarını bir türlü
aşamadıkları için, kıdem tazminatı kaldırılacak türünden köşeler yazdılar. Bundan önce
olduğu gibi, bundan sonra da onların sözlerine itibar edilmeyecek.
Bu ay Metal Çocuk Kulübü’nün ayıydı. Metal İşçilerinin çocukları, Ankara Büyük
Anadolu Oteli’ne gelerek, bir hafta süreyle kamp yaptılar, eğlendiler, bilgilendiler.
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak toplantı sırasında çocuklarımıza, “Unutmayalım ki, her
hayat, bir romandır. Ve her roman, okunmaya değerdir… Eğer, bizim romanlarımız
okunmuyorsa, problem bizde demektir. Kendi romanını okutacak olan, sizlersiniz.
Hayatın başındasınız ve hepinizin; çok okunan, çok beğenilen bir roman yazma şansı,
halen var. Emin olun, biz o romanları okumaktan, dinlemekten büyük keyif duyacağız”
şeklinde son derece etkili bir konuşma yaptı. Bu haberin ayrıntılarını sayfalarımızdan
takip edebilirsiniz.
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Balkır’dan,
“Küreselleşmenin Ekonomik Özgürlüklere Yansıması: Sendikal Özgürlüklerin
Daraltılması” konulu bir makaleyi sizlerle paylaşıyoruz. Tam da ne zaman? Grev
yasaklarının konuşulduğu böyle bir dönemde. Umarım yazımız bir yerlere mesaj olur.
Ramazan ayını geride bıraktık. Şubelerimizden gelen haberler içinde onlarca iftar
yemekleri organizasyonlarının haberleri vardı. Fakat bu dergi elinize geçtiğinde Ramazan
gündemden düşeceği için, bu haberlere yer veremeyeceğiz.
Günde 150 kişinin giriş yaptığı turkmetaldergi.com web sitemiz hayata geçti. Bu site,
dergimizin web sitesi. Dergimize sahip çıktığımız gibi, sitemize de sahip çıkacağız ve
geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacağız. Bu sitenin daha zenginleşmesi ve renklendirilmesi
için sizlerin önerilerine ve desteğine sonuna kadar açığız.
Bu ay birbirinden farklı ama hepsi bizleri ilgilendiren konulardan oluşan bir dergi
hazırladık. Umarım herkes için faydalı olur…
çtürk
Ertan Gtuen
.tr
rkmetal.org
urk@
ertangenct
İÇİNDEKİLER
4
10
TÜRK METAL SENDİKASI
AYLIK YAYIN ORGANI
Ağustos 2012 | Sayı: 157
YAYIN SAHİBİ
Türk Metal Sendikası
Adına
Pevrul KAVLAK
SORUMLU YAZI İŞLERİ
MÜDÜRÜ
Bekir EROĞLU
HABER MÜDÜRÜ
Ertan GENÇTÜRK
ARAŞTIRMA
M. KEMAL ŞEN
YÖNETİM MERKEZİ
Türk Metal Sendikası Genel
Merkezi Basın Müşavirliği
Beştepe Mahallesi
Yaşam Caddesi 1. Sokak
No:7/A 06520
Söğütözü/ANKARA
Telefon: 0312 292 64 00
Faks: 0312 284 40 18
14
16
28
42
[email protected]
www.turkmetal.org.tr
wwww.turkmetaldergi.com
PRODÜKSİYON
CTCP REPROTEK
BASKI
Ziraat Gurup
Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası
Tesisleri İstanbul
Yolu Trafo Karşısı
Varlık - ANKARA
Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45
YAYIN TARİHİ: 31 / 08 / 2012
YAYININ TÜRÜ: Yaygın süreli
YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY
YAYIN DİLİ: TÜRKÇE
Dergimiz basın ahlak yasasına
uyar. Ayda bir yayımlanır ve
üyelerimize ücretsiz dağıtılır.
Bu ayın öne
çıkanları
Naci Önsal /
Kıdem Tazminatı
SAYFA 26
Prof. Dr. Zehra Gönül Balkır / Küreselleşmenin
Ekonomik Özgürlüklere
Yansıması
SAYFA 36
Dr. Barış Doster / İki
Kıta, İki Uygarlık ve
İki Güç Arasında Türkiye (2)
SAYFA 44
6 Ev kadını nüfusu 12 milyonu geçti
8 Dünyadan haberler
12 Kıdem Tazminatı kalkmıyor
15 Sektörden haberler
30 İşçinin umudu Türk-İş’tir
32 Türk Metal’den iki önemli açıklama
34 Gelin engelleri hep beraber kaldıralım
43 Kurumsallaşmada bir adım daha
53 Metal işçimize iki yeni web adresi daha
60 Kitap-Sinema
62 Sağlık
64 Bulmaca
65 Bizden Haberler
Merve Özkan /
Genç İşsizler
SAYFA 50
PERC Yerel Gençlik
Konferansı
SAYFA 58
EMEĞE SAYGININ
ADRESİ TÜRK METAL
SAYFA 22
AKIM METAL
SAYFA 54
ÖFKENİN
GÜCÜ...
METAL
Adınız ister Amerika, ister Çin veya Rusya
olsun, fark etmez... İnsanların hayatını düzene
koymak yerine, insanların hayatını talan
edenler, farkında olarak ya da olmayarak,
öfkeli bir toplumun temelini atmış olurlar
TÜRK
4
Pevrul KavlaK
Türk-İş Genel Sekreteri
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
[email protected]
twitter.com/KavlakPevrul
İKİNcİ Dünya Savaşı’ndan sonra, zaman zaman çıkarları birleşen,
ama nihayetinde tek başına dünyaya hâkim olmak isteyen iki ‘düşman
kardeş’ vardı. Biri Sovyetler Birliği, diğeri ise Amerika Birleşik Devletleri… İki ülke arasındaki hâkimiyet kavgası, her an bir ‘savaş’ olacağı endişesini uzun yıllar insanlığa yaşattı. İşte sıcak temasın olmadığı bu gergin vaziyet, siyaset bilimciler tarafından ‘soğuk savaş’ olarak isimlendirildi.
Dünyanın en önemli 100 entelektüeli arasında yer alan, 1989’daki
Kadife Devrim’in öncüsü, Çekoslavakya Devlet Başkanı, Yazar Vaclav
Havel, “Herkes dünyayı değiştirebilir. Hiçbir gücü, hiçbir önemi olmasa
da, herkes, hepimiz dünyayı değiştirebiliriz” diyerek, insanlık için, birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın gücünü, önemini işaret eden, ‘mükemmel’ zamanlamalı o güzel cümleyi kurduktan birkaç hafta sonra Berlin
Duvarı yıkıldı. Sovyetler Birliği’nin de içinde yer aldığı, Doğu Bloğu dağılmaya başladı. Siyaset terminolojisindeki diğer adıyla, İki Kutuplu dünya düzeni, 20 yılı aşkın bir zamandır tarihin çöplüğündeki derin uykusuna devam ediyor.
Bugün dünyanın sosyo-ekonomik durumuna ve dünyada hâkim olan
düzenin dokularına bakanlar, soğuk savaş döneminin galibi ülkenin Amerika olduğunu net bir şekilde görecektir. Ayrıca Amerika,(kimi çevreler, ne
kadar inkar etse de) hemen hemen tüm dünyaya kabul ettirmiş olduğu, yaşama biçimi ve kültürüyle, bugün ‘1 Numara’ olmaya devam etmektedir.
Daha da önemlisi, diğer dünya ülkelerinin uluslar arası alandaki lokasyonu, Amerika Birleşik Devletleri’nin ‘onayı’ olmadan belirlenememektedir.
Düşüncelerimizi, ‘paranoya’ olarak görenler çıkabilir. Ama genel anlamda dünyadaki algı bu yöndedir. Ayrıca, bu gücü tescilleyen maddi gerekçeler de vardır… Kuzey Amerika’nın yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin olması, kaynakların verimli kullanılması, devletin piyasaları kontrol yeteneğini koruması, dünya pazarlarında Amerikan ürünlerinin
önemli bir yer sahibi olması, endüstri ve sanayi bakımından sahip olduğu kudreti bankacılıktaki gücüyle pekiştirmesi gibi etkenler, Amerika’yı
dünyanın en güçlü ülkesi yapmaya yetmiştir…
yı çekin, vergilendirmede eşitliği hedefleyin;
ırk, sosyal statü, cinsiyet, cinsel tercih gözetmeden eşit haklara saygı gösterin. Yemeğimizi, havamızı, suyumuzu sırf şirketlerin hırsı
için zehirlemeye son verin. Wall Street’tekiler
ve bankacılık endüstrisi ekonomimizi mahvettiği için sorgulanmalı, insanların birikimlerini çaldıkları için yargı önüne getirilmeli.”
Büyük ve güçlü olmak için, adaletsizliği, kibiri ve komploları tercih etmek, belki bir süreliğine de olsa, ülkeler, iktidarlar
için çare olabilir. Ama halk için asla çare
olmaz, olamaz. Halkı besleyen sadece ekmek ve su değildir. Halk, demokrasi ister,
adalet ister, şefkat ister, sosyal devlet, sosyal adalet ister. ‘Süper Güç’ olan Amerika,
şimdi bir arayış içinde…
Adınız ister Amerika, ister Çin veya
Rusya olsun, fark etmez... İnsanların hayatını düzene koymak yerine, insanların
hayatını talan edenler, farkında olarak ya
da olmayarak, öfkeli bir toplumun temelini atmış olurlar. Amerikan halkı, sorunlar
içinde. Sorunlar ekonomik. 6 Kasım’daki
seçimden sonra işbaşına gelenler, sorunları çözecek mi yoksa çürütecek mi? Bir başka deyişle, Amerika’da başkanlık koltuğuna oturanlar, öfkeyi durduracak mı, yoksa
körükleyecek mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Ama şurası muhakkak ki, 6 Kasım
2012 tarihi, Amerika ve Amerikan halkı
için bir milat olacak… Kim bilir? Belki de
yeni bir çağ başlatacak…
Öfkenin temelinde haksızlık vardır.
Haksızlığa karşı elele verenler, verecekler,
her zaman her yerde toplumsal hareketlerin öncüsüdür, sözcüsüdür. Bu gücü küçümseyenler, geri dönülmesi zor, tarihi bir
yanlış yaptıklarında iş işten geçmiş olabilir. Dolayısıyla, sayıları giderek artan öfkeli kalabalıkları durdurmanın tek yolu, onları dinlemekten, anlamaktan ve dertlerine
çare olmaktan ve bulmaktan geçmektedir.
Şunu unutmayalım ki, öfke, bir toplum için dinamitten farksızdır. Öfkenin
karşısında duracak güç yoktur. Öfke sabırlıdır, beklemeyi de, patlayacağı
zamanı da bilir… Öfke, Amerika, Rusya, Çin tanımaz;
ezer geçer…
METAL
daha şimdiden belli…
Amerikan toplumunun %50’sinin,
yani 150 milyon insanın geliri, 400 zenginin gelirine eşit. Elbette ki, ‘adaletsizliğini’ vergi sistemindeki ve cezalardaki katılıkla maskelemeye çalışan Amerika’da,
halk arasındaki tabirle, ‘zenginlerin borusu’ ötmeye, zenginler, zenginliklerini kendileri için kullanmaya devam edecek. Amerika’nın gelirlerinin %40’ı işçilerden ve memurlardan sağlanırken, ancak %9’unu zenginler ve holdingler ödüyor. Dolayısıyla, böylesi bir mali alt yapıyı oluşturan ya da oluşmasında rol sahibi
olan çevrelerin, vergi oranlarını yükseltmek gibi,‘kendi kuyularını kazacak’ girişimlere izin vermesi beklenemez.
Ancak, bir gerçek var. Amerikan halkı, gerçekten de sıkıntıda. Ama, Amerikan halkını rahatlatacak çözümlerin ve çıkış yollarının, ülkenin ekonomik gerçekleriyle örtüşmediği uzun süredir tartışılıyor. Mesela, önümüzde 10 yıl içinde, sosyal güvenlik harcamaları %5,7, sağlık harcamaları %4,6 oranında büyüyecek. Ama,
bu durumun ulusal ekonomideki büyümeden fazla olması nedeniyle, Amerika için
ileride ‘ekonomik bir felakete’ yol açacağı
öne sürülüyor. Yani, yeni bir hükümet, şu
ya da bu şekilde iş başına gelecek. Gelecek
ama, yeni bir ekonomi nasıl inşa edilecek?
Ülkedeki düşünce kuruluşlarının düzenlediği toplantılarda özellikle bu konu tartışılmaya devam ediyor.
Görünen o ki, Amerika’da oldukça derin ve geniş bir alanda ‘sosyal adaletsizlik’
hakim. Amerika’da çok zengin %1’lik kesim ile, ortalama yaşam süren %99’luk kesim var. Kılıçla ikiye bölünmüş iki ayrı kesim… Daha da kötüsü, %99’luk kesim,
zengin %1’in kararları altında eziliyor. Ve
sosyal adaletsizlik, yapılan olağanüstü başarılı makyaj ile dünya kamuoyundan saklanıyor… Sosyal devlet arayışları, sadece Amerika’nın değil, demokrasiyi, sosyal devlet gibi kavramları dillerinden düşürmeyen birçok gelişmiş ülkede de ‘potansiyel’ bir madde olarak gündemdeki yerini koruyor. Nitekim, başta Amerika olmak üzere, Fransa, Almanya, İtalya ve Kanada gibi ülkelerde, toplumsal muhalefeti yönlendirenlerin ‘finans merkezlerini işgal’ çağrıları, bu konuda her an yeni sosyal dalgalanmalar olabileceği yönünde bir
işaret olarak algılanmalıdır.
Amerika’da, “Wall Street’i işgal et”
protestolarına katılan bir aktör, eylemler hakkındaki düşüncelerini şöyle özetliyor: “Mesaj çok net ve
basit. Siyasi süreçten para-
5
TÜRK
Küreselleşme için zaman zaman,
‘Dünyanın Amerikanlaşması’ ifadesi kullanılmıştır. Amerikanlaşmayı, başta da
söylediğimiz gibi, yaşama biçimi ve kültürü bakımından özgünlüklerin, dilin ve
geleneklerin kaybolup, zaman zaman millet olarak üstümüzde eğreti duran standartlara kendimizi mecbur ve mahkûm etmek olarak yorumlayabiliriz. Siyasi, ekonomik ve kültürel yönde ‘rol model’ olan
bir ülkenin yapısındaki ‘halk yanlısı’ anlayış ve uygulamaların yerine, halkı ezen,
sıkan, bunaltan ve nihayetinde haksızlıklar
nedeniyle ‘öfke toplumu’ yapan anlayış ve
uygulamaların tercih edilmesi bizce doğru değildir. Yani, Amerika’ya benzemek isteyenlerin dikkat etmesi gereken nokta bu
olmalıdır.
Amerika, güçlü ekonomisiyle ve ekonomik aktörlerinin de desteğiyle, uluslar arası alanda, siyaseten bir ‘güç’ olmaya devam ediyor. Bu arada, ülkede sadece
iç politika anlayışı bakımından birbirinden
farklı olan, ama dış politikadaki tek farklı
yanları, “Amerika’nın emperyalist amaçlarına kim daha fazla hizmet edecek?” sorusuna verilen cevapta gizli olan Demokrat ve cumhuriyetçi partinin asla kavga
çizgisine gelmeyen uzlaşmacı yaklaşımlarının, Amerika’nın gücüne olan katkılarını da teslim etmek gerekir.
Şu günlerde Amerikan kamuoyu, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine
odaklanmış durumda. Özellikle ekonomi
çevrelerinde ‘itibar’ sahibi kişilerin isimlerinin başkanlık yarışında ön plana çıkması, bu seçimlerin, Amerikan halkını ekonomik bakımdan rahatlatmayı amaçlayan
manevralarıyla çok konuşulacağını gösteriyor.
Çünkü, Amerikan halkının %60’ı, vergi siteminin adaletli olmadığını, zenginlerden yana olduğunu düşünüyor. Yani, az
kazanandan çok, çok kazanandan az alan
bir vergi sistemi… Özellikle dar gelirli ve
bizlerin orta direk olarak tabir ettiği halk
yığınları bu nedenle, vergide kendi lehlerine bir reform bekliyorlar.
Nitekim zenginlere karşı ilk hamleyi
Obama yaptı. Yaptı ama sonuç alamadı.
Demokratların yıllık geliri 1 milyon dolardan fazla olan zenginlerden alınacak
vergilere %30 oranında bir artış daha getirilmesi önerisi, Amerikan Senatosunda
reddedildi. Obama’nın bu durum karşısında bir şey yapması mümkün değil. Çünkü,
bu seçimlerin kaderi, bir yandan da gönüllülerin ve partililerin yaptıkları bağışlara
bağlı. Böyle olunca, kimin parayı vereceği, karşılığında da kimin düdüğü çalacağı
A
S
I
K
A
KIS
“İşbaşında Eğitim” ile meslek
öğrenecek işsize 750 lira maaş
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işsiz gençleri iş sahibi yapma amacıyla, “İşbaşında Eğitim” adıyla yeni bir projeyi hayata geçireceklerini açıkladı. Bakan Çelik düzenlediği basın toplantısında, bu uygulamayla, vasıfsız elemanın tezgâh başında eğitileceğini ifade
etti. Uygulamayla, işsizler arasından
seçilecek kişiler, işi yerinde öğrenmek
üzere işverene gönderilecek. 6 ay sürmesi planlanılan eğitim boyunca çalışanlara, devlet tarafından günlük 25
lira (aylık 750) ödenecek ve sigortaları yapılacak.
METAL
Ev kadını nüfusu
12 milyonu geçti
TÜRK
6
Son bir yılda
8 bin yeni
milyoner çıktı
Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun Haziran ayı
verilerine göre, yılın ilk altı ayında
toplam mevduat, 718 milyar 791 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Toplam
mevduatın % 47,5’ini oluşturan, bankada 1 milyon ve daha üzeri mevduatı
olan mudi sayısı da 7931 kişi artarak,
50 bin 844’e çıktı.
Yapılan
araştırmaya
göre
Türkiye’deki
her 4 kadından
biri çalışmıyor
Sosyal Güvenlik Kurumu, TÜİK, Türkiye İş Kurumu ve Türkiye Ekonomi
Politikaları Çalışma Vakfı verilerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan
8. İstihdam İzleme Raporu yayınladı. Rapor, iş gücü dışında, özellikle
ev kadını nüfusunun artmasına dikkat çekiyor. Rapora göre, Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalaması %56,7 olan kadın
istihdamı, Türkiye’de sadece %27,8. Her dört kadından birinin işsiz
olduğu ülkemizde, ev kadını nüfusunun 12 milyonu geçtiği bildiriliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2011 yılı
Hane Halkı Tüketim Harcaması istatistiklerini açıkladı. Verilere göre,
Türkiye’de düşük gelirliler kazançlarının büyük çoğunluğunu kiraya
ve boğaza ayırıyorlar. En
düşük gelire sahip %20
’lik kesimin gıda ve konuta harcadığı pay, en yüksek gelire sahip %20’lik
kesimin iki katı kadar fazla. En düşük gelire sahip %20’lik kesim, gelirlerinin üçte ikisini sadece konut ve gıda harcamalarına ayırıyor. Bu kesimin eğitime ayırdığı pay
% 0,7 ile neredeyse yok
gibiyken, en yüksek gelire sahip kesim eğitime %
3,4’lük bir pay ayırıyor.
Memurlarda sendikalı oranı %68
4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu Gereğince
Kamu Görevlileri Sendikaları ile Konfederasyonların üye sayılarına ilişkin 2012
Ağustos İstatistikleri Hakkında Tebliğ,
Resmi Gazetede yayımlandı. İstatistikle-
re göre, kamuda sendikalı memur sayısı son 1 yılda 180 bin kişilik artışla %15,1
yükseliş gösterdi. Türkiye’deki 2 milyon
kamu görevlisinin %68.17’si, yani 1 milyon 375 bin memur, istatistiklere göre
sendikalı olarak çalışıyor.
METAL
kıSa adı GRODER olan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneğinin hazırladığı, “2023 Vizyonunda Gayrimenkul
Sektörü” raporuna göre, Türkiye nüfusu 2023 yılına 84 milyon 692 bine yükselecek. Nüfus artışıyla birlikte, Türkiye’de
kentleşme oranı da %76,8’den %84’e çıkacak. Rapora göre, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Tekirdağ, Muğla, Antalya ve
Ankara, önemli derecede göç alacak kentler arasında yer alıyor.
Tüketimde yoksul
ve zengin trajedisi
7
TÜRK
Türkiye
100 yaş
84 milyında
o
ulaşacana
k
3
METAL
DÜNYADAN
HABERLER
TÜRK
8 Japon ekonomisinde büyüme 1,4
iken Yunanistan 6.2 küçüldü
1
yunaniStan İstatistik Kurumu ELSTAT’ın verilerine göre, Yunanistan ekonomisi, 2012’nin ikinci çeyreğinde, geçen
yılın aynı dönemine göre % 6,2 küçüldü. Resesyonda beşinci yılına giren Yunanistan ekonomisi, ilk çeyrekte % 6,5 küçüldü. Yunan hükümeti
bu yıl küçülmenin % 7 olacağı tahmi-
ninde bulunurken, Yunanistan Merkez Bankası ise % 4,5 küçülme öngörüyor. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya’da ise, ikinci çeyrek
sonunda yıllık bazda % 1,4 büyüme
gerçekleşti. Büyümenin yavaşlamasında, Avrupa’da yaşanan durgunluğun
Japonya’nın ihracatını sekteye uğratmasının önemi büyük.
Enflasyon oranı %23’e yükseldi
İran’da enflasyon yükseliyor
2
iran Merkez Bankası Başkanı Mahmud Behmeni, ülkedeki enflasyonun % 0,5 artış gösterdiğini açıkladı. Bu artışla birlikte,
İran’da yıllık enflasyon % 22,9 seviyesine çıktı. Behmeni, son aylarda temel
ürünlerdeki artışın enflasyonun yükselmesindeki sebeplerden biri olduğunu ifade etti.
Fiyatlar artıyor
Gıda krizi kapıda
3
Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından hazırlanan küresel gıda fiyatları endeksi, son üç aydaki
düşüşün ardından, Temmuz’da yeniden
yükseldi. Örgüte göre, gıda fiyatları üç
ay üst üste düştükten sonra Temmuz’da
% 6 oranında arttı. Kötü hava koşulları yüzünden meydana gelen bu artış,
2007-2008 yılında görülen ve yoksul ülkeleri vuran gıda krizinin tekrarlanabileceği kaygılarını arttırdı.
4
6
2
1
5
2012’DE %2.5 BÜYÜME SAĞLANDI
Avrupa’nın yükselen
ekonomisi: Polonya
avrupa Birliği’nin yükselen değeri Polonya, uzmanlar
tarafından bölgesinin “ekonomi kaplanı” olarak değerlendiriyor. Önemli derecede yüzölçümü, nüfus ve ekonomik potansiyeli olan Polonya, son
4
yıllarda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
(GSYİH)’sındaki artışla, dünya ekonomisindeki payını yükseltiyor. Ülkenin,
2011 yılı için % 4.3 olan büyüme rakamının, 2012 yılı için % 2.5 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor.
İhracatta,
AB geriledi,
Ortadoğu patladı
avrupa’da yaşanan
mali kriz ve Suriye geriliminin hat safhaya çıkmasına rağmen, Türkiye, ihracat koşusuna yeni pazarları ekleyerek devam
ediyor. Yeni pazarların da katkısıyla, bu yıl 150 milyar dolar ihracata koşan Türkiye’nin, ihracat
haritasında önemli bir değişim de
gözleniyor. Geleneksel AB pazarı, toplam ihracatta % 10 gerilerken, Yakın ve Ortadoğu pazarı 8’e
katlandı.
6
9
TÜRK
la 6,4 ve 6,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.11 ağustosta meydana gelen depremde 180
kişinin hayatını kaybettiği, 300
kişinin de yaralandığı bildirildi. Filipinler’de muson yağmurları toprak kayması ve sele neden
oldu. Başkent Manila’da hayatını kaybedenlerin sayısı 60’ı buldu. Bangladeş’in kuzeydoğusundaki bir camiye yıldırım düşmesi
sonucu 10 kişi hayatını kaybetti,
20 kişi yaralandı.
METAL
Doğal afetler
can almaya
devam ediyor
Tebriz ken5 iran’ın
tinde 11 dakika aray-
| KONFEDERASYON’DAN
Türk-İş’in 60. yılı bütün
emekçilere kutlu olsun
METAL
T
TÜRK
10
ürk-İş Yönetim Kurulu, Türkİş’in kuruluşunun 60’ncı yıldönümü nedeniyle bir açıklama yayınladı. Yönetim Kurulu açıklamasında şöyle denildi: “31
Temmuz 1952 tarihinde kurulan
Türk-İş, 60’ncı yaşına girmenin
onurunu yaşamaktadır. Türk-İş’in
1950’ler Türkiye’sinde büyük zorluklar içinde, inançlı işçi liderleri
tarafından başlatılan yolculuğu,
işçi ve emek kavramlarının tanımlanmasında ve bunların
toplumsal üretim içindeki
konumunun belirlenmesinde
birincil rolü oynamıştır.
Emeğin hak ve çıkarlarının geliştirilmesi ve bu konuda toplumsal bilincin oluşturulması mücadelesinin tek
adresi olan Türk-İş, sosyal
devlet anlayışının oluşması ve
geliştirilmesi sürecinde zor ve
meşakkatli yolları inançla katetmiştir. Türk-İş, kurulduğu günden
bu yana, emeğin, sermaye karşısındaki
konumunun güçlendirilmesi mücadelesi vermiş, bu mücadele, sosyal haklara dayalı bir yönetim anlayışının yerleşmesi ve özgürlükler mücadelesinin bir
parçası olmuştur. Türk-İş, bu amaçla
yapılan her türlü girişimin öncüsü olmuştur.
Türk-İş, emek ve demokrasi arasında sıkı bir bağ olduğunun bilincindedir. Türkiye ekonomik bakımdan büyürken, emeğin bu büyümeden hak ettiği oranda pay alması, ancak demokrasi içerisinde mümkündür. Türkiye’nin
yaşadığı sosyal sorunlar, demokratik değerleri içselleştiremeyen hükümet anlayışlarının ve sermaye gruplarının uygulamalarıyla ilgilidir. Sorunların çözüm yolu, sosyal politika uygulamalarının yaygınlık kazanmasından
geçmektedir. Sosyal hak ve özgürlüklerin yaygınlaşması, aynı zamanda toplumsal barışın gelişmesi için de önemli
Türk-İş’in 60 yıllık tarihi, aynı zamanda
Türkiye İşçi Sınıfı tarihidir. Türk-İş,
mücadelelerle dolu onurlu geçmişini, temsil
ettiği kitlenin ve emeğe gönül verenlerin
duyarlılığı ve mücadele azmine borçludur.
fırsat yaratır.
Türk-İş, ekonomik kalkınmanın
dengeli bir toplumsal yapı ile birlikte
sürdürülmesinin ülke açısından sadece
maddi değil, manevi olarak dayanışma
ve birliktelik gücü yaratacağına inanmaktadır.
Sendikal hakların özümsenmediği,
sosyal hak ve özgürlüklerin sermaye tarafından engellendiği ve hükümetlerin
aynı anlayışı ısrarla hayata geçirmeye
çalıştığı bir ülkede demokrasinin gelişmesi mümkün değildir. Hükümetlerin, sadece işveren çıkarlarını gözettiği
bir ülkede toplumsal barıştan söz edilemez. Çatışma değil, diyalog ve uzlaşma
kültürünün hâkim olduğu bir ülkede,
sorunların içindeki çözümler daha belirgin hale gelecek, mücadelenin içinde
var olan müzakere tohumları böyle bir
ortamda yeşerme imkânı bulacaktır.
Ülkemiz bugün maalesef, kıdem
tazminatı başta olmak üzere, işçi
hareketinin zaten kısıtlı olan temel kazanımlarına göz dikildiği bir süreçten geçmektedir. Bu süreç toplumda gerilimleri artıracak yeni sosyal çatışma alanları yaratarak, ülkenin huzurunu daha
da bozacak tohumları içinde barındırmaktadır. Türkİş, emeği ve kazanımlarını
göz ardı eden, sadece sermaye kesiminin çıkarlarını yansıtan arayışlara karşı her türlü mücadeleyi verecektir.
Türk-İş’in 60 yıllık tarihi, aynı
zamanda Türkiye İşçi Sınıfı tarihidir.
Türk-İş, mücadelelerle dolu onurlu
geçmişini, temsil ettiği kitlenin ve emeğe gönül verenlerin duyarlılığı ve mücadele azmine borçludur. Aynı duyarlılık ve mücadele azmi, bugün karşı karşıya bulunduğumuz ağır sorunların
emek lehine çözümlenmesinde de aktif hale gelecek ve insan onuruna yakışır bir yaşam kültürü ülkemize egemen
olacaktır. Hiç kuşkusuz, emeğin hak ve
kazanımları, 19 yüzyılın köhnemiş anlayışlarına terk edilmeyecektir.
Türk-İş bundan böyle de, daha çok
demokrasi, barış, özgürlük, ekmek için
mücadelesine devam edecektir. Kuruluşumuzun 60’ncı yılının, başta Türkİş topluluğu olmak üzere, tüm çalışanlara ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Türk-İş’i kuran ve bugünlere getiren tüm emekçilere teşekkürü bir borç
biliyoruz.”
KONFEDERASYON’DAN |
G
enel Başkanımız Pevrul Kavlak
yaptığı açıklamada, özel güvenlik görevlilerinin diğer iş kollarına göre daha zor örgütlendiğini ifade
ederek, taşeron şirketlerin örgütlenmeye
başlayan güvenlik görevlilerini işten çıkardığını belirtti.
Kısa bir süre önce bu alanda küçük
bir sendika kurulduğuna işaret eden Genel Başkan Kavlak, “Bize katılma kararı aldılar. Ancak büyük zorluklar yaşıyor
bu arkadaşlarımız. Bir milyona yakın
güvenlik görevlisi arkadaşımız örgütlenmek için çok ciddi çaba sarf ediyor ama
maalesef bir mesafe alamadılar” dedi.
Genel Başkanımız Kavlak, ülke genelinde bir milyona yakın güvenlik görevlisinin istihdam edildiğini, ama taşeronlaşma nedeniyle sadece 2 bin görevlinin sendikaya üye olabildiğini dile getirdi.
Taşeron şirketlerin örgütlenmenin
önüne geçtiğini kaydeden Kavlak, “Arkadaşlarımız da işlerini kaybetme korkusuyla örgütlenemiyor. Şu anda ülkemizin en büyük sorunu taşeronlaşmadır.
Bu taşeron işçilerin büyük çoğunluğunu
da güvenlik görevlileri oluşturuyor. En
fazla taşeron işçi güvenlik sektöründe çalışıyor” diye konuştu.
“Güvencesi olmayan
güvenlik görevlileri”
Kavlak şöyle devam etti:
“Arkadaşlarımız tehlikeli alanlarda
çalışıyor. Adı üstünde güvenlik görevlisi. Bankalar, şirketler, gece kulüpleri ve
stadyum gibi güvenlik zafiyetinin bulunduğu yerlerde çalışıyorlar. Bir milyona yakın arkadaşımız, vatandaşların güvenliğini sağlıyor ama kendilerinin herhangi bir güvencesi yok. Çalışma hayatı tamamen güvencesiz bu arkadaşlarımızın.Güvenlik sektörü çalışanları sosyal güvenlik alanında büyük sıkıntı yaşıyor. Bir çoğu haftalık 45 saat çalışma süresini dolduramadığı için sigortadan da
yoksun bırakılıyor. Güvenlik görevlilerinin örgütlenmesi gerekir. Örgütlenmeleri halinde Türk-İş olarak yardım edebiliriz.”
Taşeron şirketlerin sendikalaşma konusunda engel oluşturduğuna dikkati çeken Genel başkanımız Pevrul Kav-
lak, örgütlenmeye çalışan güvenlik
görevlilerinin işten çıkarıldığını kaydetti.
Kavlak, çok sayıda genç işsiz olduğu için sektörde personel sıkıntısı yaşanmadığını ifade ederek, “Şirketler, sendikalaşmak isteyen güvenlik görevlilerini işten çıkarıyor. Zaten ülkemizde işsizlik oldukça yüksek düzeyde. Tabi işsizlerin çoğunluğunu da gençler oluşturuyor. Bu yüzden güvenlik şirketlerinin
personel bulma sıkıntısı yok. Böylece örgütlenmek isteyenleri işten çıkarıyorlar”
şeklinde konuştu. Güvenlik sektörünün
kayıt dışı olduğunu vurgulayan Kavlak,
bu konuda çeşitli iyileştirmeler yapılması
gerektiğini söyledi. Türk-İş Genel Sekreteri ve sendikamız Genel Başkanı Kavlak, şöyle dedi:
“Güvenlik sektörü, bu haliyle tamamen kayıt dışılığa dayalı. Sigortasız çalıştırılıyor çoğu gencimiz. Birkaç tane
büyük şirketin dışında tamamen sıkıntılı
bir sektör. Kurumsallaşmış şirketler kendi güvenlik görevlisini almıyor. Dışarıdan taşeron şirket üzerinden hizmet alımı yapıyor. O nedenle kontrol zorlaşıyor. Yani güvencesi olmayan bir güven-
11
TÜRK
Türk-İş Genel
Sekreteri ve
sendikamız Genel
Başkanı Pevrul
Kavlak, Türkiye’de
insanların
güvenliğini sağlayan
bir milyona yakın
güvenlik görevlisinin
güvenceden yoksun
olduğunu söyledi
METAL
Güvenlik görevlileri
güvenceden yoksun
| HABER
Sendikal mücadelemiz
sonuç verdi...
Kıdem TazmİnaTı
METAL
KalKmıyor
TÜRK
12
Genel Başkanımız
Pevrul Kavlak’ın 16
Ağustos akşamı
Facebook ve Twitter
üzerinden yaptığı
açıklama gündem
oluşturdu. Kıdem
tazminatı ile ilgili
yapılan tartışmalara,
çıkan haberlere,
akıllardaki soru
işaretlerine son veren
açıklama resmi twitter
ve facebook hesabında
şu şekilde yer aldı:
“direncimiz ve kararlı mücadelemiz sonuç verdi.
İşçilerimizin başına çorap örmek isteyenlerin, haklarımızı gasp
etmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı. Kıdem tazminatı
konusu hükümetin gündeminden çıktı. Sayın Çalışma Bakanı Faruk
Çelik ile bugün yaptığım görüşmede Sayın Bakan, son Bakanlar
Kurulu toplantısında, Sayın Başbakan’ın, Kıdem Tazminatı
konusunun gündemlerinde olmadığını bu konunun artık kapatılması
gerektiğini söylediğini iletti. Bu karar, sendikal mücadelemiz
açısından bir dönüm noktasıdır. Sendikalar artık çok daha güçlü bir
biçimde yollarına devam edeceklerdir. Bu kararın tüm işçilerimiz
için hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.”
Haber büyük yankı buldu
Haberin ardından bu gelişme sosyal medyada hızla yayıldı ve
yankı buldu. 2 gün sonra ise gazete manşetlerinde ve ana haber
bültenlerinde, Genel Başkanımız Kavlak’ın açıklaması yer aldı. Bu
gelişmeden Türkiye’de ilk olarak, sosyal medya hesaplarını takip
eden metal işçilerinin haberi oldu. Konu, Bayram namazı çıkışı
Başbakan Tayyip Erdoğan’a da soruldu. Başbakan Erdoğan,
olayın doğruluğunu teyid eder bir şekilde, “kıdem tazminatının
kaldırılması ile ilgili bir kararımız yok” dedi.
METAL
İŞTE GENEL BAŞKANIMIZIN RESMİ SOSYAL MEDYA
HESAPLARINDAN ATILAN MESAJLAR VE YORUMLAR:
TÜRK
13
Haberin ardından bu gelişme
sosyal medyada hızla yayıldı
ve yankı buldu. 2 gün sonra ise
gazete manşetlerinde ve ana haber
bültenlerinde, Genel Başkanımız
Kavlak’ın açıklaması yer aldı.
METAL
| HABER
TÜRK
14
350 BİN EMEKÇİ, TOPLU
SÖZLEŞME İÇİN YETKİ BEKLİYOR
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, toplu iş sözleşmesi görüşmelerine
yetkilerin gelmemesi nedeniyle başlanamadığını belirterek, “Ancak
her an yetki gelecekmiş gibi hazırlıklara devam ediyoruz” dedi.
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak konu ile ilgili aşağıdaki açıklamayı
yaptı:
“Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanmamasının nedeni, yetkilerin henüz gelmemesidir. Peki, 4 Mayıs 2012 tarihinde başvurmamıza rağmen, yetkiler neden gelmiyor? Bildiğiniz üzere, toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmek için, önceki yıllarda, Çalış-
ma Bakanlığı kayıtlarına göre düzenlenen işkolları istatistikleri dikkate alınıyordu. Fakat, 2009’da çıkarılan bir
yasa ile, artık yetkili sendikanın belirlenmesinde ve bu istatistiklerin düzenlenmesinde SGK kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlandı. Ancak, maalesef o günden bu yana SGK kayıtlarına geçmek mümkün olamadı. Bu yüzden sadece bizim sendikamızın değil,
tüm konfederasyonlara bağlı sendikalara üye yaklaşık 350.000 emekçiyi
kapsayacak hiçbir Toplu İş Sözleşmesine başlanamadı. Buna rağmen, her an
yetki gelecekmiş gibi hazırlıklarımıza
devam etmekteyiz. Dolayısıyla, yetkiler geldiği anda, tekliflerimiz son halini alacak ve görüşmelerin başlaması ile
birlikte tüm üyelerimiz her aşamadan
bilgi sahibi olacaktır.”
SE
KT
ÖR
DE
Türkiye’de ilk kez yerli tren ve
N
raylı sistem tekerleği üretilecek
devlet Demir Yolları
(TcDD) ile Makina ve Kimya
Endüstrisi (MKE) Kurumu arasında,
tren ve raylı sistem tekerleği üretimini
öngören protokol imzalandı.
Protokole göre, TcDD’nin çeken ve
çekilen araçlarında kullanılmak üzere
ihtiyaç duyduğu, yıllık ortalama 12
bin 500 mono blok tekerlek ve 4
bin tekerlek takımı MKE tarafından
üretilecek. MKE’nin Kırıkkale’de
bulunan Ağır Silah ve Çelik Fabrikası
Müdürü Faruk Yenal, TcDD ile
MKE arasında imzalanan protokol
gereği hayata geçirilecek ”Mono
Blok Tekerlek ve Tekerlek Takımları
Projesi” için ihale çalışmalarının
sürdüğünü bildirdi.
CMS, İş Sağlığı
ve Güvenliği
Yönetim Sistemi
sertifikası aldı
Dünyanın önemli otomobil firmalarına jant
2011’i
rekor
ihraç eden,
Avrupa’nın üçüncü
büyük firması
CMS, kurumsal sürdürülebilirlik politikası kapsagelirle
mında gelişim
göstermeyekapattı
devam ediyor. CMS, İş
Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Standardı’nı belgelerine ekledi. CMS tarafından alınan bu belge, iş
sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin, kuruluşların
genel stratejileri ile uyumlu olarak, sistematik
bir şekilde ele alınıp, sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmesi için kullanılan ve
belgelendirme süreci işletilen etkin bir araç olarak tanımlanıyor.
İNOKSAN, çalışanlarını 32. Yılını kutlamak için bir
araya getirdi. Sektörde ilklere imza
atan, patent ve tasarım tescili almış
yeni ürünlerin geliştirilmesi ve pazara sunulması konusunda öncülük
eden, Türkiye’nin
mutfak sanayiindeki
öncü kuruluşlarından İnoksan, 32. Yılını çalışanları ile beraber doyasıya eğlenerek kutladı. Kutlamada bir konuşma yapan İnoksan’ın
kurucusu Vehbi Varlık, “hep birlikte yine
başarılara imza atacağız” dedi.
TÜRK
METAL
İnoksan 32.
yaşını kutladı 15
| METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ
İ
S
İ
L
C
E
M
K
13. ÇOCU
I
D
N
A
L
P
O
T
A
ANKARA’D
etal Çocuk Arkadaş
M
en
er
st
ö
g
et
iy
al
sinde fa
teli’nde toplandı
O
lu
o
Sendikamızın bünye
ad
n
A
k
yü
ü
B
ocuk Meclisi,
leyman Yıldıuharem Aslıyüce, Sü
M
Kulübü’nün 13. Ç
İş
rkTü
i.
r, Genel Sekreterilmaz gerçekleştird
cuk üyesi
Toplantıya, Metal Ço
sya, MolRu
a,
sır
350 delegenin yanı
dele50
n
’da
an
dova ve Başkordist
ş Kuda
ka
Ar
k
cu
ge katıldı. Metal Ço
rmaz ve Dilalübü üyesi Oğuz Du
unu yaptıluğ
ra Çiftçi’nin sunucu
şkanlığını da,
Ba
is
ğı programın Mecl
Şuara So
sendikamız Genel
Genel Sekreteri ve
k’ın açılış konuşBaşkanı Pevrul Kavla
ntıya, MHP Gemasını yaptığı topla
cısı Ruhsar Deminel Başkan Yardım
kreteri İsmet Sirel, MESS Genel Se
Yardımcılarımız
pahi, Genel Başkan
rım ve Mesut Geze
uslararası Avrasmiz Yücel Yücel, Ul
derasyonu Genel
ya Metal İşçileri Fe
yupek, MESS
Sekreteri Mehmet So
isi Mesut Uluilc
Ankara Bölge Tems
soy da katıldı.
Metal Çocuk
Arkadaş Kulübü
Delegeleri Meclis
faaliyetlerini
tamamladıktan
sonra, 13. Çocuk
Meclisi Hatıra
Ormanı için fidan
dikimi yaptı. Bu
etkinlik, toplu
fotoğrafla da
ölümsüzleştirildi.
MECLİS BAŞKANI ŞUARA SOLMAZ
“Bİz çocuklar olarak, mutlu, huz
urlu ve gelişmiş bir ülkenin çoc
ukları
olmak istiyoruz… Durmadan değ
işen, değiştirilen, anlaşılması
zor
eğit
im
sistemleri arasında bir pin pon
topu olmak istemiyoruz… Ünivers
ite
sonuna kadar, öğrencileri 750
sınavla terbiye etmek isteyen
bir sistem
yerine, öğrencide öğrenme mer
akını ve bilme isteğini uyandır
an bir
eğitim sistemi istiyoruz… Ann
eleri, babaları ve çocukları, der
shanelere
mecbur ve mahkûm eden bir sist
em istemiyoruz…”
İşverenlere: Sözleşme masasına
oturduğunuzda bizleri de hatırlayın
“Bİzİm sizden tek isteğimiz var.
Yakın bir zaman
içinde, sözleşme görüşmelerine
başlayacaksınız. Lütfen
masaya oturduğunuzda bizi de
hatırlayın. Annelerimiz
ve babalarımızın yaşam koşulla
rını iyileştirmek için
sendikamızın yaptığı taleplere
lütfen olumlu yaklaşın.
Biz annelerimiz babalarımız kad
ar, sizleri de seviyoruz.
İşyerlerimizi de seviyoruz…”
TÜRK
METAL
Siyasilere: Biz pinpon
topu olmak istemiyoruz 17
| METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ
,
A
D
A
Y
N
Ü
D
BUGÜN
N
İ
R
E
L
Ü
T
Ö
K
İYİLERLE
.
.
.
R
A
V
I
S
A
M
Ş
ÇATI
METAL
ını
i’nin açılış konuşmas
lis
ec
M
uk
oc
Ç
.
13
yaptı.
aş Kulübü
kanı Pevrul Kavlak
aş
B
Metal Çocuk Arkad
el
en
G
ız
am
ik
eteri ve send
şması var. İyiler
tı
ça
n
ri
le
tü
kö
e
Türk-İş Genel Sekr
rl
a iyile
vaşın
da, “Bugün dünyad
ın
as
şm
nu
ise, sömürünün, sa
ko
er
k,
ül
la
öt
av
K
K
e.
nd
şi
pe
ken,
nin ve barışın
r dünyanın peşindey
bi
ğu
adaletin, demokrasi
du
ol
m
ki
ha
İyiler, sevginin
nya istiyor” dedi.
dü
r
bi
ğu
ve kaosun peşinde.
du
ol
e
nd
r şeyin üstü
kötüler, paranın he
TÜRK
18
Kendi romanınızı kendiniz yaz
ın...
“Unutmayalım ki, her hayat, bir
romandır. Ve her
roman, okunmaya değerdir… Eğe
r, bizim romanlarımız okunmuyorsa, problem bizd
e demektir. Kendi romanını okutacak olan sizlersiniz.
Hayatın başındasınız ve hepinizin, çok okunan, çok
beğenilen bir roman yazma şansı, halen var. Emin
olun, biz o romanları okumaktan, dinlemekten büyük
keyif duyacağız…
Metal Çocuk Arkadaş Kulübü,
Türk Metal’in yıldızıdır...
Okunacak, güzel bir roman yazm
anın yolu, önce
bilgi sahibi olmaktan, sonra da bu
bilgilerden bir demet yapıp, toplumla paylaşmakta
n geçer. Önemli olan
hatıra defterimize, hem anlamlı,
hem de kalıcı bir şeyleri not düşebilmek, altına da imz
amızı koyabilmektir. Biz, bu anlamda üzerine düşe
n görevi yerine geti-
ren, büyük ve güçlü bir aileyiz. Bun
dan 50 yıl, yani tam
yarım asır önce bu sendikayı kura
nlar, bugünlere taşıyanlar, Türk işçi hareketi tarihine
Türk Metal sayfalarını eklemiştir. Bu sayfalardaki her
kelime, her cümle altın kadar değerlidir. Türk Metal,
2001 yılında Metal
Çocuk Arkadaş Kulübü’nü kurarak,
kendi tarihine yeni
sayfalar eklemeye devam etmiştir
. Metal Çocuk Arkadaş Kulübü, Türk Metal’in yıldızıd
ır...
METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ |
İyiler; adaletin, demokrasinin
ve barışın peşindeler...
Öğrenmekten ve
bilmekten asla vazgeçmeyin.
Bilime ve teknolojiye uzak kalmayın. Kendi öz kültürünüzün insanı olun. Dilinize, dininize saldıranlara geçit vermeyin. Kendinizi bilgi ve birikimlerle donatın. Yabancı akımlara kapılmayın, yozlaşmayın. Yaşadığınız toplumu yüceltin. Bilgiyi ve sevgiyi paylaşın. Yalanlardan, yanlışlardan uzak durun. İlişkilerde her zaman sevgi ve saygıyı
ön planda tutun. Ailenize sımsıkı sarılın. Anne ve babalarınızla gurur duyun. Vatanınıza,
bayrağınıza, bağımsızlığınıza
sahip çıkın. Unutmayın, İstiklal Marşımızın Şairi Mehmet
Akif Ersoy ne demişti? ‘Sahipsiz vatanın batması, haktır, sen
sahip çıkarsan eğer, bu vatan
batmayacaktır’…”
Pevrul Kavlak, Meclis toplantısına katılan çocukları tebrik ederek, başarılar
diledi.
19
TÜRK
“Sahipsiz vatanın batması
haktır, sen sahip çıkarsan
eğer bu vatan batmayacaktır”
METAL
BuGün dünyada iyilerle kötülerin
çatışması var. İyiler, adaletin, demokrasinin ve barışın peşinde… Kötüler ise,
sömürünün, savaşın ve kaosun peşinde.
İyiler, sevginin hâkim olduğu bir dünyanın peşindeyken, kötüler, paranın her
şeyin üstünde olduğu bir dünya istiyor. Ne yazık ki, içinde bulunduğumuz
süreçte, kötüler önde gidiyor. Dünyayı onlar yönetiyor, onlar kirletiyor. Onlar, insanlığın barış içinde olmasından
rahatsız oldukları için, dünyanın her yerinde yeni savaşlar çıkarıyorlar. Masum
insanları öldürüyorlar. Çünkü onlar, savaşlar sayesinde ülkeleri ele geçirip, kaynaklarını sömürüyorlar...
| METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ
MESS GENEL SEKRETERİ İSMET SİPAHİ
Aileniz yaşam boyunca sahip
olacağınız en değerli varlığınızdır
meSS Genel Sekreteri İsmet Sipahi de konuşmasına, bu çatı altında bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek başladı ve
“iki elim kanda olsa yine de samimiyetle gelmek istediğim bir toplantıydı bu” dedi. İsmet Sipahi şöyle devam etti:
“Aileniz yaşam boyunca sahip olacağınız en değerli varlığınızdır. Ailenizin fertlerini çok sevin. Onların sizin yanınızda, sizin onların yanında olmanız, yaşamınız boyunca karşılaşacağınız zorluklara karşı koymanızda en önemli gücünüz olacaktır. Sevginin, kardeşliğin, paylaşmanın tohumlarının atıldığı bu güzel toplantının sizlere
ve tüm katılımcılara yararlı olmasını dilerim.”
METAL
MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI RUHSAR DEMİREL
TÜRK
20
Kurşunların menzili var
ama klavyenin yok...
mHp Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, Türk Metal’in 14.
Olağan Genel Kurulundan sonra Çocuk Meclisi Toplantısına da katılmaktan
mutluluk duyduğunu kaydederek, “Ben
de Türk-İş’e emek harcamış bir babanın
kızıyım…” dedi. Demirel şunları söyledi: “Mutlaka iki tane yabancı dil öğrenin, birisi batıdan diğeri doğudan. Batıdan dil bilin, çünkü bir gelenek olarak yabancı bir literatüre sahip olmanız
için, doğudan bir dil bilin; çünkü gelecek, ticaret, kalkınma doğuda… Kurşunların menzili var, ama klavyenin sınırı
yok. Klavyenin bir tuşuna dokunduğunuzda dünyanın en uzak köşesine kadar
kendinizi ifade etme şansınız bulunuyor.
Başka sendikalarda Çocuk Meclisi toplantıları var mı bilmiyorum. Ama, Türk
Metal’in böyle bir toplantıyı düzenlemesinden büyük bir mutluluk duyduğumu
ifade etmek istiyorum.”
YABANCI DELEGASYONLARDAN DOSTLUK MESAJI
Arkadaşlığımız ömür boyu sürecek
ruHSar Demirel’in konuşmasının ardından, yabancı delegasyonlar da söz aldı. Rusya
Federasyonu’ndan Anna Kosinets, Moldava’dan Katalina Polişçuk, Başkordistan’dan Leonit Grebenkin
birer konuşma yaptılar. Her üç delegasyonun da ortak mesajı, “Türk Metal Sendikası’nın davetlisi olarak Çocuk Meclisi Toplantısı’nda bulunmaktan büyük
bir mutluluk duydukları, burada tanıştıkları Türk arkadaşları ile ömür boyu sürecek bir dostluğun temelini attıkları, kendi ülkelerinde de Metal Çocukları ağırlamakla çok sevinecekleri” şeklinde oldu.
METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ |
“Annelerimizin, babalarımızın
kıdem tazminatına sahip çıkın”
Ziyaret sırasında Meclis delegeleri Kumlu’dan, kıdem tazminatına sahip çıkmasını istediler.
21
TÜRK
BİR GÜN TÜRK
METAL’Lİ OLACAĞIM
METAL
metal Çocuk Arkadaş Kulübü 13. Çocuk Meclisi delegeleri adına 12 kişilik bir heyet, Türk-İş Genel Başkanı
Mustafa Kumlu’yu makamında ziyaret etti.
“Bizler, metal işçilerinin çocuklarıyız. Bizlerin evinde,
mutfak konuşulur, çocukların okulu konuşulur. Bir de, anne
babalarımızın işi konuşulur. İş, çalışan insanı bugün ayakta tutar, yarınlarda da ayakta kalmasını sağlar. Bu konuda çalışanların en büyük dayanağı ve güvencesi kıdem tazminatıdır. Zaman zaman kıdem tazminatı hakkında olumsuz haberler duyuyoruz. Bunlar, hem anne ve babalarımızı, hem
de bizleri üzüyor. Üzülüyoruz ama güvencemiz var. Üzülüyoruz ama umudumuz var. Bizlerin umudu da, güvencesi de
Türk-iş’tir. Hem annelerimiz ve babalarımızın, hem de bizlerin güvendiği tek dağ Türk-iş’tir. Bizler işçi çocukları olarak,
Türk-İş’in kıdem tazminatı ile ilgili olarak vereceği her mücadelede yanında olacağız. Türk-iş’e destek vereceğiz.”
Metal Çocuk Arkadaş Kulübü 13. Çocuk Meclisi Toplantısı anısına hatıra ormanı oluşturuldu. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak da,
etkinlikte metal çocuklarla biraraya geldi ve bir de fidan dikti.
Anneciğim, babacığım
Sizlerle gurur duyacağım
Karar verdim artık ben de
Bir gün Türk Metal’ci olacağım
Teşekkür ederim sizlere,
Döktüğünüz terlere.
Erişmek için güzel günlere,
Bir gün Türk Metalci olacağım.
Sayenizde mutlu oldum,
Dostluğu metal çocukta buldum.
Türkiye’m için yazdım, Türkiye’m için
okudum,
Bir gün Türk Metal’ci olacağım.
Atatürk’le aydınlık yolum,
Fikirleri oldu okulum.
Karanlığı yeneceğiz sevgili yurdum,
Bir gün Türk Metal’ci olacağım.
Meclis delegeleri adına 30 kişilik bir heyet Anıtkabir’i ziyaret etti.
Demokrasi, cumhuriyet,
devlet ve millet,
Bize bunlar Ata’mızdan emanet.
Türkiye’ye ettirmeyiz ihanet
Bir gün Türk Metal’ci olacağım.
Berkin Yılmaz
İŞTE HAYATIMIZ
RÖPORTAJ: UĞUR POLAT
[email protected]
METAL
“İşte Hayatımız” adlı metal hikâyelerimiz
aralıksız devam ediyor. Metal işçisinin
dergisi Türk Metal’de hayat bulan metal
hikâyelerinin bu ayki kahramanları, Çayırova
Şubemizin yetkili olduğu Akım Metal işyeri
çalışanı Binali Kahraman ve ailesi…
TÜRK
22
Çalışma hayatının büyük
bir bölümünü sendikasız
olarak geçirdiğini söyleyen
Binali Kahraman, her şeyin
yaşanarak öğrenildiğini
dile getirirken metal
işçilerine seslendi:
Emeğe
saygının
adresi
TÜRK
METAL
METAL
İŞTE HAYATIMIZ |
TÜRK
23
Sendikalı olmanın verdiği huzuru ve güveni burada yaşadım
B
inali Kahraman, 18 yıldır çalışıyor. Yaklaşık 5 yıldır Akım
Metal işyerinde çalıştığını söyleyen Kahraman, 18 yıllık çalışma hayatının en huzurlu ve en güvenli dönemini son 5 yıl içinde yaşadığını ifade ediyor:
“18 yıldır çalışma hayatının içindeyim. Bu on sekiz yıllık dönemin on
üç yılını, iki yılı sigortasız olmak üzere, metal işkolunda farklı bir işyerinde
tamamladım. Son beş yıldır ise Akım
Metal işyerimdeyim. Bir önceki işyerimde sigortasız ve güvencesiz bir yapı
vardı. Sigorta primleri eksik, maaşlar elden teslim alınıyordu. Kısacası, gelecek
güvencesi olmayan bir işyeriydi. 2007
yılında bir gazete ilanı vasıtasıyla Akım
Metal’le tanıştım. Burada sadece Akım
Metal’le değil, Türk Metal’le de tanıştım. O güne kadar sendikal bir hareket
ya da bir yapının içinde bulunmamıştım ve yanlış bilgilere sahiptim. Ama
sendikalı olmanın verdiği huzur ve güveni burada yaşadım. İşçiye ve emeğe
verilen değeri Akım Metal’de yaşadım.
Türk Metal’de bunu gördüm.”
Akım Metal’de işçiye
verilen değeri hissettim.
Plastik kalıp ustası olan Binali Kahraman, ürettikleri kalıpları Ford ve Tofaş
gibi ana sanayilere verdiklerini anlatıyor:
“18 yıldır sektörün içindeyim.
Akım Metal işyerinde plastik kalıp ustasıyım. Akım Metal bünyesinde faaliyet
gösteren AKSEM Plastik Met. Kalıp
San. bölümündeyim. Ürettiğimiz plastik kalıpları Ford ve Tofaş gibi ana sanayilere veriyoruz.”
İşyerindeki çalışma ortamından son
derece memnun olduğunu da belirten
Kahraman, “İşyerinde işçiler arasında
tam bir dayanışma ve birliktelik var. Bu
da çalışma ortamımızdaki huzur ve refahı artırıyor. Akım Metal’de işçiye verilen değeri hissettim” dedi.
| İŞTE HAYATIMIZ
Eşim, anlayışlı ve alçak gönüllü biri...
kavga noktasına getirmediklerini, televizyon başında dahi birlikte olmaya çalıştıklarını sözlerine ekliyor.
Tuğba Hanım eşini bize, “Eşim, anlayışlı ve
alçak gönüllü biri. Her şeyini benimle paylaşır
ve ortak bir karar almaya çalışır. Hiçbir zaman iş
durumunu eve yansıtmaz. Hem benden hem de
çocuklarından sevgisini ve ilgisini eksik etmemeye çalışır. Fakat ev işlerinde misafirimiz dahi olsa
bana yardım etmez.” sözleriyle anlatıyor.
METAL
Binali Kahraman ile Tuğba Hanım, sekiz
yıldır evliler Tuğba Kahraman ev hanımı ve çiftin, Eren ve Ceren isimli iki çocukları var. “Sekiz
yıldır evliyim ama bir yıl da öncesi var. Yani dokuz yıldır eşim Tuğba Hanım ile birlikteyiz. İkimiz de Erzurumluyuz ve akrabayız. Görücü usulü bir araya geldik, ama mutlu ve huzurlu bir birlikteliğimiz var.” Eşi ile çok mutlu olduğunu belirten Binali Kahraman, birbirlerinin özel günlerini hiç unutmadıklarını, hiçbir olayı büyütüp
TÜRK
24
2007 yılında bir gazete ilanı vasıtasıyla Akım Metal’le
tanıştım. Burada sadece Akım Metal’le değil, Türk
Metal’le de tanıştım. O güne kadar sendikal bir
hareket ya da bir yapının içinde bulunmamıştım ve
yanlış bilgilere sahiptim. Ama sendikalı olmanın
verdiği huzur ve güveni burada yaşadım...
İŞTE HAYATIMIZ |
Çalışma hayatının büyük bir bölümünü
sendikasız ve güvencesiz olarak geçirdiğini ifade eden Binali Kahraman, sendika ile tanıştıktan sonra hayatında birçok şeyin değiştiğini
söylüyor. “13 yıl boyunca iş güvencesi olmadan
çalıştım. Sadece iş güvencesi değil, iş güvenliği
olmayan bir işyerinde çalıştım. Akım Metal’le
tanıştığım son beş yıl içinde aynı zamanda Türk
Metal’le de tanıştım. Sendikanın ne olduğunu,
ne iş yaptığını burada öğrendim. Sendika ile ilgili yanlış düşüncelerimden burada kurtuldum.
Ben sendikalı olmanın tadını son beş yılda tattım. Herkesin bu tadı alması için her platforma
uğraş vermeye hazırım. Metal işçileri, söylediklerimi hem sendikalı hem de sendikasız işyerine çalışmış biri olarak ister bir öğüt, isterse de tavsiye olarak görsün ama mutlaka sendikalı olsunlar.”
Binali Kahraman sendikalı olduktan sonra şubemizin düzenlediği birçok faaliyete katıldığını anlatıyor. “Eğitimlere gittim, seminerlere katıldım, yürüyüşlerde yerimi aldım
ve en önemlisi, sendikasız işyerlerinde teşkilatlanma çalışmalarına katıldım. Bu beş yıllık
süreç içinde, sendikayı tanıdıktan sonra elimden geleni yaptım ama benim için en önemlisi ise, geçen yıl yaşadığım bir olaydı. Akım
Metal işyeri olarak biz Çayırova Şubesine bağlıyız. Geçtiğimiz yıl yeni bir işyerinde teşkilatlanma çalışmalarını şube olarak tamamladık.
Teşkilatlanma süreci uzun zaman isteyen ve
yorucu bir iş. Herkesi tek tek ikna edip, sendikalı olmanın avantajlarını ve faydalarını anlatmak zorundasınız. Bazı grupların içinde sözü
geçen ve mutlaka ikna edilmesi gereken işçiler çıkıyor. Onu ikna etmek, o grubu ikna etmek gibi bir şey oluyor. Geçtiğimiz yıl teşkilatlanırken böyle bir durumla karşı karşıya kalındı. Arkadaş Erzurumluydu. Yani hemşerimdi. İkna olmuyor gibi gözüküyordu. Şube yöneticilerimiz bir kez de benim görüşmemi istediler. Gittim ve sadece bugüne kadar yaşadıklarımı anlattım. Arkadaş anlattıklarını duyduktan
kısa bir süre sonra ikna oldu.”
Aile kavramının atalardan kalma en önemli değer olduğuna inandığını vurgulayan Binali
Kahraman, Türk Metal’i de emeğe saygının adresi olarak gördüğünü söylüyor. Kahraman ailesi ile röportajımızı tamamlarken, bizleri kabul ettikleri için teşekkürlerimizi bir kez dergimiz vasıtası ile iletmek istiyoruz. Kahraman ailesi ile birlikteliğimiz sırasında bizleri yalnız bırakmayan Akım Metal işyeri temsilcimiz Emre
Başköy’e de tekrar teşekkür ederiz.
25
TÜRK
‘Türk Metal en
büyük güvencemiz’
METAL
Ben sendikalı olmanın tadını son beş yılda tattım. Herkesin bu tadı alması için her platformda uğraş
vermeye hazırım. Metal işçileri, söylediklerimi hem sendikalı hem de sendikasız işyerine çalışmış
biri olarak ister bir öğüt, isterse de tavsiye olarak görsün ama mutlaka sendikalı olsunlar.
MAKALE
DR. NACİ ÖNSAL
Türk-İş Genel Sekreter Yardımcısı
SORUN OLARAK GÖSTERİLMEK İSTENEN KURUM
KIDEM TAZMİNATI
METAL
Adına “fon” denilen, işçilerin kıdem
tazminatlarını bireysel emeklilik
şirketlerine peşkeş çekmeye
çalışan bir lobi faaliyetinin devam
ettiği görülmektedir
TÜRK
26
K
ıdem tazminatı, Türk çalışma yaşamında 1936 yılından başlayarak
devam eden ve süreç içinde de işçiler lehine gelişen bir kurumdur. İşçilerin
en önemli kazanımlarından birisidir. İşverenler (tamamı olmasa da) bu kurumun
işlevsiz hale gelmesini ve mümkün olursa da kaldırılmasını, işe başlatma ve işten
çıkarmanın kolaylaştırılmasını istemektedirler.
Alışılmış savları da:
n İşsizlik sigortası uygulamasının olmadığı dönemde, bu sigorta dalını ikame
etmek amacıyla kıdem tazminatı miktarının büyütüldüğü, şimdi işsizlik sigortası uygulaması olduğuna göre kıdem tazminatı miktarının düşürülmesi gerektiği,
n Kıdem tazminatının getirdiği yükten kaçmak isteyen işverenlerin kayıt dışı
istihdama yöneldikleri,
n Kayıt dışı istihdam yapan bu işletmelerin, kayıtlı istihdam yapan işletmelere karşı haksız rekabete neden oldukları,
n 4857 sayılı İş Kanunu ile “ iş güvencesi” kurumunun getirilmiş olması nedeniyle kıdem tazminatına gerek kalmadığı ya da küçültülmesi gerektiği,
n Kıdem tazminatının maliyetinin işverenler tarafından karşılandığı, bunun
için de işletmeler üzerinde işgücü yükünü artırdığı,
n Yükselen maliyetlerin, sürdürülebilir rekabet bakımından olumsuzluklar yarattığı,
n Kıdem tazminatının “emeklilik ikramiyesi” fonksiyonunu görebilmesi için,
işçinin, aynı işverenin işletmesinde emeklilik hakkını kazanacak sürede çalışıyor olması gerektiği, bunun da çok az sayıda işçiye nasip olduğu,
n Kıdem tazminatı büyüklüğü bakımından, Türkiye’nin, mukayese edilecek
bir kısım ülkelere göre çok ilerde olduğu,
şeklinde özetlenebilir.
METAL
27
TÜRK
Bir doğrulama yapmak, unuttuklarımıza ilaveler yapabilmek için, başta Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu olmak üzere, işveren kesiminin periyodiklerine ve diğer yayınlarına bakmak yeterli olacaktır. Bu tekrar 40 yıldır yapılmaktadır.
Kıdem tazminatını bir sorun olduğuna inanan ya
da inandırılan bazı akademisyenler ve medya uzmanları da zaman zaman bu görüşlere katılmaktadırlar. Ayrıca:
n Kıdem tazminatının vasıflı işçilerin işgücü piyasasında hareketliliğini engellendiği,
n Kıdem tazminatından çok az sayıda işçinin yararlandığını, bunun için de kıdem tazminatının yaygınlaştırılması gerektiği, bu sağlanırsa kayıt dışılığın azaltılabileceği,
n İşten çıkarma maliyetini yükselterek istihdamı ve
işsizliği olumsuz etkilediği,
n Sürekli işsizler ve genç işsizler gibi dezavantajlı
grupların istihdamını olumsuz etkilediği, bunun da ayrımcılığa neden olduğu,
n Kıdem tazminatının yüksekliği nedeniyle, kıdem
tazminatı ödememek için işletmelerin etik olmayan
davranışlara girdikleri,
gibi ilaveler yapmaktadırlar. Sonra, karşılıklı olarak
birbirlerinin görüşlerini tekrarlamaktadırlar. Bu sarmal, bilinçli bir şekilde devam ettirilmektedir. Hedef,
işçilere çaresiz olduklarını öğretmek, pazarlığa mecbur etmek ve bu süreci nihai hedeflerine kadar sürdürmektir. Savlarının hiç biri ispatlanmış doğrular değildir. Örneklemeler ise, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal
yapısına, endüstri ilişkileri kültürüne uygun değildir.
Bir süredir de ortada Hükümet yetkililerinin üstlenmedikleri çeşitli kıdem tazminatı tasarı taslakları dolaşmakta ve bu taslaklar üzerinde derin yorumlar yapılmaktadır. Bir kesim, yeni düzenlemeler ile kıdem tazminatının nasıl kuşa döneceğini anlatmaya çalışırken,
bir kesim de yapılmak istenenlerin niçin gerekli bir reform olduğunu anlatma görevini üstlenmiş bulunmaktadır. Adına “fon” denilen, işçilerin kıdem tazminatlarını bireysel emeklilik şirketlerine peşkeş çekmeye çalışan bir lobi faaliyetinin devam ettiği görülmektedir.
Kıdem tazminatı, işçilerin gelirlerinden işverenin
emanetine bıraktıkları miktardır. İşçi çalıştıkça işvereninde bıraktığı bu miktar, ( işvereni tarafından ) bir
bedel ödenmeden kullanılan kredi niteliği kazanmaktadır. Bu nedenle de, kıdem tazminatı işveren tarafından ayrıca yapılan bir ödeme değildir. İşverenin maliyet hesaplarında daima kıdem tazminatı dikkate alınarak ürün fiyatlarına yansıtılır. Yani işveren, kredi olarak kullandığı bu miktarı fiyat üzerinden ayrıca tüketicilerden almaktadır.
Bu konuda Türk – İş’in görüşleri de bilinmektedir.
Türk – İş ve üyesi sendikaların yöneticileri her fırsatta
kıdem tazminatını görüşme konusu yapmayacaklarını
en açık dille ifade etmektedirler. Türk – İş 18’inci genel kurulunda aldığı kararı tekrarlayarak gelmektedir.
2011 yılında yapılan 21’inci genel kurulda da kararını yineleyerek, kıdem tazminatına el uzatılmasını genel
grev nedeni saymıştır. İşçi kesimi bu düşüncede birleşmiş haldedir.
METAL
PEVRUL KAVLAK:
| HABER
TÜRK
28
Sendikalı işçi
istatistikleri
artık açıklansın
Türk-İş’e bağlı sendikaların
şube başkanları, Türk-İş
İstanbul Bölge Temsilciliği’nce
düzenlenen iftar yemeğinde
bir araya geldi.
T
ürk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanları, Türkİş İstanbul Bölge Temsilciliği’nce 9 Ağustos’ta
düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi.
Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul
Kavlak yemekte yaptığı konuşmada, sendikalı işçi istatistiklerinin bir an önce açıklanması gerektiğini belirtti. Konuşmasında, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin
değerlendirmeler yapan Genel Başkanımız Kavlak, çalışma hayatının sorunlarına da değindi ve çözüm önerilerini dile getirdi. Sendikalı işçi sayılarının halen açıklanmadığına dikkat çeken Kavlak, şunları söyledi:
Sendikacı zor günlerin insanıdır.
Sendika da zor günlerin ocağıdır
“Zor günlerden geçiyoruz. Ve gün bizim günümüzdür, gün sorumluluğumuzu üstlenme günüdür.
Çünkü, sendikacı zor günlerin insanıdır. Sendika da
zor günlerin ocağıdır. Bu günler, işçinin, emekçinin,
işsizin, yoksulun umudunu bize bağladığı günlerdir.
Bu umudu boşa çıkarmaya hakkımız yok. Varımızı yoğumuzu ortaya koyacağız, bu zor günleri aşacağız.”
Bu nasıl bir hukuk, nasıl
bir anlayış, nasıl bir adalet?
“Önümüzde çok engel var. Bakın, yetki sorununa... Bakanlık hala istatistikleri açıklamadı. Binden
fazla işyerinde işçiler bu istatistiklerin açıklanmasını bekliyor. Ocak’ta açıklayacaklardı, açıklamadılar.
Temmuz’da açıklayacaklardı, açıklamadılar. Bu ne demek? Emeğinden başka sermayesi olmayan, alın teri
döken, işini, namusu bilen on binlerce işçinin hakkının çalınması demek. Alın terinin gasp edilmesi demek. İşçinin lokmasına el koymak, çoluğunun çocuğunun rızkını çalmak demek. Yazıktır, ayıptır, günahtır.
Neyi bekliyorlar İstatistikleri açıklamak için? Bilmiyoruz. Ama bir şeyi iyi biliyoruz; istatistikleri açıklamamak suçtur. Soruyorum size. Bu nasıl bir hukuk, nasıl
bir anlayış, nasıl bir adalet? Eğer adalet buysa, biz bu
adaletten bir şey beklemiyoruz.”
“İş sadece yetki meselesi değil, asıl sorunun büyüğü arkada. Ulusal İstihdam Stratejisi. Isıtıp ısıtıp duruyorlar, ama
bir türlü sofraya getiremediler. Yok dosya tamam, yok kurulda, yok çekmecede dediler. Bir türlü ortaya çıkaramadılar. Basından ele geçirdiğimiz kadarıyla, Ulusal İstihdam çalışan için
idam fermanıdır. Ama bilsinler, bedeli ne olursa olsun, o fermanı boynumuza asmayacağız. O ilmeği boynumuza geçirmeyeceğiz. Ne var bu stratejide? Kıdem tazminatlarımız var.
Biz diyoruz ki, kıdem tazminatı işçinin güvencesidir. Ödemesi sonraya bırakılmış ücretin bir parçasıdır. Oğlumuzun damatlığı, kızımızın gelinliğidir. Emeklilikte yaşayacağımız huzurlu günlerin bir nebze de olsa teminatıdır. İşverenler kıdem
tazminatını yük olarak görüyorlar. İşçilerimizi işten atmanın
önündeki engel olarak görüyorlar. Fona devretmek, süresini
13 güne indirmek istiyorlar. Buradan bir kez daha söylüyorum; Kıdem tazminatı bizim kırmızıçizgimizdir. Kabul edilen
bu önerge ile kıdem tazminatına yapılacak bir müdahale genel
grev sebebi olacak! Önemle bir kez daha tekrarlıyorum: Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için ya hep ya hiç davasıdır.
Kıdem tazminatına uzanan elleri kırarız.”
Toplum, sendika fikrinden
uzaklaştırılıyor. Sendikacılar
toplumdan, daha da kötüsü, temsil
ettikleri kitleden soyutlanmak isteniyor
“Ülkemiz sendikal tarihine şöyle bir bakalım. Sendikal hareket, 30 yıldır saldırı altında. 30 yıldır yeni alınmış bir hak
yok. Tam 30 yıldır, işçiler ve onların örgütleri bastırılmaya,
etkisizleştirmeye, sindirilmeye çalışılıyor. 30 yıldır, sendikalar,
sendikacılar karalanmaya, küçük düşürülmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Özgüvenimiz yok ediliyor. Toplum, sendi-
Biz mücadelemizi 60 yıldır tek başımıza
verdik, yine tek başımıza vereceğiz
“Türk-İş bu yıl 60. Kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkİş 60 yıldır bu ülkede emeğin ve ekmeğin mücadelesini veriyor. Hak mücadelesi veriyor. Haysiyet mücadelesi veriyor. Ancak, Türk-İş bu mücadelesinde hep yalnız kalmaktadır. Olsun,
önemli değil. Biz bu mücadeleyi 60 yıldır tek başımıza verdik,
yine tek başımıza vereceğiz. Bizimle birlikte olmak isteyenler,
mutlaka bizimle birlikte yürüyecektir. Çünkü onların umudu
biziz. Biz temsil ettiğimiz kesimlerin umudu olmaya devam
edeceğiz. Sadece onların da değil, memurun, işsizin, emeklinin, dul ve yetimin, küçük esnafın da umudu olacağız. Tüm
halkımıza güven vereceğiz. Ama önce kendimize güveneceğiz.
Biz bu işin üstesinden geleceğiz. Şunu da unutmayın; bu gidişe dur diyecek sizlersiniz. Bu işin öncüsü siz olacaksınız. Bayrağı göndere siz çekeceksiniz. Unutmayalım ki, bu sizin, bizim,
hepimizin kaderidir, alın yazısıdır. Bu mübarek yolda, hepinizi
Allah’a emanet ediyorum. Yolumuz açık olsun.”
İftar yemeğine Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri
Nazmi Irgat, Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı H. Necip
Nalbantoğlu, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ile İstanbul Anadolu Yakası Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Murat Salar da katıldı.
METAL
ka fikrinden uzaklaştırılıyor. Sendikacılar toplumdan, daha da
kötüsü, temsil ettikleri kitleden soyutlanmak isteniyor. Bu saldırının temelleri, bildiğiniz gibi 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleriyle atıldı. O da yetmedi, ardından 12 Eylül
geldi. O ekonomik tedbirlerin uygulanması için. O acı ilacın
topluma içirilmesi için. Bastırılmış, suskun bir toplum. Bastırılmış, etkisiz bir sendikal hareket gerekiyordu. Bu başarıldı.
Sadece işçiler değil, toplumun tüm kesimleri sindirildi, susturuldu. İstenilen neo-liberal ekonomik politikalar uygulandı.”
29
TÜRK
Kıdem tazminatı, Türk işçi
hareketi için ya hep ya hiç davasıdır...
| HABER
İşçinin umudu Türk-İş’tir
METAL
Türk-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Bursa’da
Türk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanları ile iftar yemeğinde bir araya geldi
TÜRK
30
G
enel Başkanımız Pevrul Kavlak, Türk-İş Bursa Bölge
Temsilciliğinin düzenlediği iftar yemeğinde bir konuşma
yaptı ve katılan şube başkanlarının, çalışma hayatına ilişkin sorularını da yanıtladı. Türk-İş’in, ülkedeki milyonlarca işçinin umudu, güvencesi olduğunu vurgulayan Kavlak, “Ülkemizde
30 yıldır sendikalar karalanmaya, küçük düşürülmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Türk-İş sürekli olarak eleştiriliyor. Ama unut-
mamanız gereken bir şey var. Gözden kaçırılmaması gereken bir
gerçek var. Bir yerde ‘umut’ yoksa, orada eleştiri olmaz, umursanmaz. Kafasını çevirip bakmaz. Bugün birileri ‘Türk-İş nerede?’ diye bağırıyorsa, bizi önemsediğindendir; bizi umut olarak
gördüğündendir” dedi. Yemeğe, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma
Sekreteri Nazmi Irgat, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer,
Türk-İş Bölge Temsilcisi Sabri Özdemir de katıldı.
Kazanan, Bursalı emekçiler olacak
Sendikamızın Bursa Şubeleri
Temsilciler Meclisi Toplantısı, Genel
Başkanımız Pevrul Kavlak’ın da katılımıyla gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Kavlak, toplantıda yaptığı konuşmada, Bursa’nın hak ettiği yere
gelmesi için, dün olduğu gibi, bugün
ve yarın da mücadelenin süreceğini
söyledi. Konuşmasında ülkenin güncel sorunlarına değinen ve bu konularda sendikamızın görüşlerini anlatan Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Bursa’nın ülke açısından önemini dile getirdi. Kavlak şöyle dedi:
“Bursa’ya daha fazla yerli ve yabancı yatırımcı gelmesi, gelen yatırımların kalıcı olması ve Bursalı emekçilerin daha yüksek bir yaşam standardına kavuşması için, Türk Metal
olarak dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi, yarın da elimizden geleni yapacağız, kazanan Bursalı emekçiler olacak.”
‘Herşeyin en güzeline layıksınız’
GENEL Başkanımız Kavlak, söz verdikleri gibi, Türk Metal
Sendikası’nın Bursa’daki şube sayısını 5’e çıkarttıklarını, yaklaşan toplu sözleşme döneminde birlik, beraberlik ve dayanışmadan asla kopulmaması gerektiğini ifade ederek, “Bu sözleşmeyi metal işçilerine yakışır bir şekilde sonlandıracağız. Bursalı metal işçileri her şeyin en güzelini hak etmektedir” diye konuştu. Temsilciler Meclisi toplantısının
ardından, düzenlenen iftar yemeğine geçildi. Yemeğe, Genel Başkan
Yardımcımız Mesut Gezer ve şube başkanlarımız da katıldı.
HABER |
Türk Metal’den Gazi
Babacan’a hukuk desteği
M
KE Ağır Silah ve Çelik
Fabrikası’nda çalışan ve yaklaşık 8,5 yıllık emeği hiçe sayılan işçi Gazi Aydın Babacan’ın Türk
Metal Sendikası avukatları aracılığı
ile açtığı dava sonuçlandı. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul
Kavlak’ın talimatıyla, sendika Hukuk
Müşaviri Taliphan Kıymaz tarafından
Kırıkkale’de açılan dava mutlu sonla
noktalandı.
15 Ocak 1997 tarihinde MKE Ağır
Silah ve Çelik Fabrikasında işe başlayan
Güneydoğu Gazisi Aydın Babacan’ın
sigortası, SGK tarafından, 15.01.1997
ve 15.05.2005 tarihleri arasındaki dönemde uzun vadeli sigorta primleri, görev malûllüğü aylığı alması ve
işe giriş tarihinde yazılı talebinin bulunmadığı gerekçesi ile iptal edilmişti. Söz konusu dönemin SGK hizmetlerinden sayılmasının mümkün olmadığı kendisine bildirilmiş, yaklaşık 8,5
yıllık emeği hiçe sayılmıştı. Çok sayı-
METAL
Güneydoğu
gazilerinden Aydın
Babacan, MKE
Ağır Silah ve Çelik
Fabrikası ve SGK
ile başladığı hukuk
mücadelesinden
galip çıktı. Türk
Metal Sendikası
avukatlarının
üstlendiği davada
mahkeme, Gazi
işçi Babacan’ın
durumundaki
yaklaşık 20 işçi
için emsal teşkil
edecek bir karar aldı
TÜRK
31
da dilekçe ve başvuruya rağmen derdine derman bulamayan Babacan, Türk
Metal’den yardım talebinde bulundu. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın talimatıyla, sendika Hukuk Müşaviri Taliphan Kıymaz tarafından, 27.03.2008 tarihinde
Kırıkkale İş Mahkemesine, haksız işlemin iptali ve sigortalılık haklarının tespiti için dava açıldı.
Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan
davayla ilgili olarak, Türk Metal Sendikası Kırıkkale Şube Sekreteri cihan
Yaka, şu bilgileri verdi: “Bu davada Kırıkkale iş mahkemesi 01.06.2010 tarihinde davacı Babacan’ın aleyhine karar
vermişti. Haklılıklarını yerel mahkemede anlatamayan Babacan ve sendikamız
avukatları, karan temyiz ederek konuyu Yargıtay’a taşıdı.
Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Babacan’ı haklı bularak, Kırıkkale İş
Mahkemesinin kararını 16.01.212 tari-
hinde oy birliği ile bozdu. Bu bozma
üzerine, 20 Şubat 2012 tarihinde Kırıkkale îş Mahkemesinde başlayan yeni
yargılama 3.4.2012 tarihinde Babacan
lehine sonuçlandı. Ancak karan bu kez
de SGK Yargıtay’a taşıdıysa da, Yargıtay daha önceki kararından dönemeyerek, 19.06.2012 tarihinde Kırıkkale İş
Mahkemesinin kararını bu kez onadı.”
Türk Metal Sendikasının desteğiyle
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan
davayı kazanan Gazi işçi Aydın Babacan
da, yaptığı açıklamada, “Bu mücadelede
bizi yalnız bırakmayan ve haklı mücadelemizde yanımızda bulunan, başta Türk
Metal Sendikası Genel Başkanı hemşerimiz Pevrul Kavlak olmak üzere, hukukçularımıza ve Kırıkkale Şube Yönetimine desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Yine desteklerini bizden esirgemeyen Kırıkkale Milletvekilleri Oğuz Kağan Köksal ve Ramazan Çan’a teşekkür
ederim” dedi. (Bu haber Kırıkkale İl
Gazetesi’nden alınmıştır.)
| İŞÇİNİN PENCERESİNDEN
TÜRK METAL’DEN
İKİ ÖNEMLİ AÇIKLAMA
METAL
Bu ay Türk Metal’den gelen iki açıklama,
çalışanların akıllarındaki iki soru işaretini giderdi
TÜRK
32
G
eçtiğimiz ay çalışanları ilgilendiren iki önemli konu hakkında, Türk Metal Sendikası Genel
Başkanı Pevrul Kavlak’tan iki önemli açıklama geldi. Önce ilk açıklamayı
ele alalım.
Sosyal medya hesaplarına bakınca,
herkesin birbirine müjde olarak ilettiği
bir duyuru ile karşılaştık önce. Duyurunun sahibi Pevrul Kavlak idi. Kavlak,
özetle kıdem tazminatının kaldırılarak
bir fona devredileceği şeklindeki iddiaların, Hükumetin gündeminden çıktığını, bu haberin kaynağının ise, Başbakan
Tayyip Erdoğan’a dayanarak, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanıı Faruk Çelik
olduğunu söylüyordu.
Sosyal medya resmen yıkılıyordu.
Birbiriyle bu haberi paylaşan yüzlerce kişiden, Pevrul Kavlak’a bu konuda
yaptığı çalışmalar için teşekkür mesajları yağıyordu. Çünkü, bu konuda Genel
Başkan Pevrul Kavlak’ın verdiği mesajlar biliniyordu. Her toplantıda, her fırsatta, basın organlarında, bu konuda işçiler adına hassasiyetlerini dile getiriyordu. “Kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir, kıdem tazminatına dokundurtmayız, oğlumuzun damatlığı
kızımızın gelinliğidir, emeklilikte yaşayacağımız huzurlu günlerin bir nebze
de olsa teminatıdır” diyordu…
Başta metal işçileri olmak üzere,
bütün emekçilerin ele ele verdiği mücadele, yapılan uyarılar, bire bir görüşmelerde yerine ulaşan mesajlar netice verdi
ve Pevrul Kavlak bu müjdeli haberi bütün Türkiye ile paylaştı.
Bundan sonra yapmamız gereken,
bu birlik ve beraberliğimizi bozmadan
sendikamıza sımsıkı sarılmaktır. Çünkü, sendika demek, yalnızca toplu sözleşme yapmak demek değildir, toplu
sözleşme ile birlikte, sahip olunan haklara da sahip çıkmaktır. Yasa tasarıları
Meclise inmeden geri çektirmektir. Biz
metal işçileri olarak bu iradeyi gösterdik. Başka sendikalara da örnek olduk.
METAL
mesine başlanamadı. Buna rağmen, her an yetki gelecekmiş
gibi hazırlıklarımıza devam etmekteyiz. Dolayısıyla, yetkiler geldiği anda tekliflerimiz son halini alacak ve görüşmelerin başlaması ile birlikte tüm üyelerimiz her aşamadan bilgi
sahibi olacaktır.”
Durum bundan ibaret işçi arkadaşlar. Bir çözüm yolu
aranıyor, fakat kimi karşı çıkıyor, kimisi uçuk fikirlerini öne
sürüyor. Bazı konularda jet hızıyla kararlar alınırken, bir gecede yasalar geçirtilirken, bu konu aylardır gündemde ve sürüncemede bırakılıyor. Türk-İş bastırıyor, diğerleri işi yokuşa sürüyor her zamanki gibi. Bu ülkede eğer çalışanları rahatlatacak ve onların hayrına bir iş yapılacaksa, bu hiç zaman kaybetmeden yapılmalı. Çünkü, yeterince çalışanların
aleyhine işler yapıldı bu memlekette.
Türk-İş’in sesine
kulak verelim.
33
TÜRK
Pevrul Kavlak tarafından yapılan açıklamalardan ikincisi, Toplu İş sözleşmesi ile ilgili oldu. Ama daha önce bu
konu ile ilgili televizyonlarda, basında, toplantılarda Türk
Metal’in düşüncesini açıkça ifade etmişti.
Şu anda kamu emekçileri ile birlikte, yıl sonuna kadar 550 bin işçi toplu iş sözleşmesi imzalayamaz durumda.
Çünkü, SGK kayıtlarına göre açıklanması gereken sendikalı işçi istatistikleri henüz açıklanmadı. Bu istatistiklere göre
yetki gelecek ve toplu iş sözleşmeleri imzalanacak. İstatistiklerin açıklanmasının önünde bir engel yok. Ancak, açıklandıktan sonra birçok sendika yasaya göre %1 iş kolu barajı
altında kalacak. Böyle bir sonuç alınmaması için, yetkiler ya
son açıklanan 2009 istatistiklerinin baz alınacağını duyuracak ya da yeni bir yasa çıkartılarak baraj düşürülecek.
Yeni yasanın çıkması için TBMM’nin açılması, hazırlıkların tamamlanması gerekiyor. Eski istatistikler üzerinden
yetki verilmesinin önünde de Hak-İş duruyor. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçi ve işveren konfederasyonlarına 2009 rakamlarının geçerli olması için protokol önerdi,
ancak buna da Hak-İş karşı çıktı.
Disk’e bağlı Birleşik Metal’in çözüm önerisi ise akıllarda soru işareti bıraktı. “Bu hafta” dediler, “tüm örgütlü olduğumuz işyerlerinde yetki beklemeden
toplu sözleşme prosedürlerini başlatacağız. İşverene, işte üye sayımız, işte taleplerimiz diyeceğiz. Kabul etmezlerse üretimden gelen gücümüz var.”
Bu nasıl bir karardır diye işveren kesimine sormayı denedim. Yüzlerindeki ifade anlatılamaz, görülmesi gerekir. Bu öneriyi getirene sormak gerek; madem böyle bir şey mümkündü de, bugüne kadar niye beklediniz, eğer istediklerinizi
böyle alabiliyorsanız, yasaya ne gerek var, burası muz cumhuriyeti midir?
Bu konuda en mantıklı yaklaşım tarzını yine her zaman
olduğu gibi Türk Metal sergiliyor. Türk Metal diyor ki, en
kısa zamanda bir çözüm bulun ve açıklayın. Kamu işçileri
ile birlikte 550 bin işçiyi, aileleriyle birlikte 4-5 milyon kişiyi ilgilendiren bir konuda acilen bir karar verilmeli ve uygulanmalı. Aksi takdirde işçiler mağdur olacaktır. Ve ardından
kendi üye tabanına sosyal medyadan ve resmi internet sitesinden şu açıklamayı yaptı Genel Başkan Pevrul Kavlak:
“Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanmamasının
nedeni yetkilerin henüz gelmemesidir. Peki, 4 Mayıs 2012
tarihinde başvurmamıza rağmen yetkiler neden gelmiyor?
Bildiğiniz üzere Toplu İş Sözleşmesi Yetkisi alabilmek için
önceki yıllarda Çalışma Bakanlığı kayıtlarına göre düzenlenen işkolları istatistikleri dikkate alınıyordu. Fakat 2009’da
çıkarılan bir yasa ile artık yetkili sendikanın belirlenmesinde
ve bu istatistiklerin düzenlenmesinde SGK kayıtlarının esas
alınacağı hükme bağlandı.
Ancak maalesef o günden bu yana SGK kayıtlarına geçmek mümkün olamadı. Bu yüzden sadece bizim sendikamızın değil, tüm konfederasyonlara bağlı sendikalara üye yaklaşık 350.000 emekçiyi kapsayacak hiçbir Toplu İş Sözleş-
SİZDEN MEKTUPLAR
BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUĞUNU KAYBEDEN
BİR ÜYEMİZİN, BİR AİLEMİZİN HAYKIRIŞI...
METAL
Gelin engelleri hep
beraber kaldıralım
TÜRK
34
dikmen ailesi, 18 yıldır gözleri gibi baktıkları
bedensel engelli çocuklarını yakın bir zaman önce kaybetti. 18 yıl boyunca hiçbir şeylerini esirgemeden hayatta tutmaya çalıştıkları çocuklarını kaybetmenin acısını ömür boyu taşıyacak bu aile… Şimdi, belki diğer
engelli ailelerin çocuklarına bir nebze umut olabiliriz
diye, seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyor Dikmen ailesi. Sendikamız üyesi olan Dikmen ailesi, bir
mektup göndererek, engelli vatandaşlarımız için yapılabilecek birkaç öneriyi bizlerle paylaşmak istediklerini iletti. Memnuniyetle kabul ettiğimiz bu isteklerinin
nedenini, kaybettikleri çocuklarının sendikamıza olan
inancı ve güveni olarak gösterdiler:
“Oğlum yaşadığı sürede hep sendikamıza gitmek
isterdi ve kendi gibi engellilerin haklarını savunmak,
onların eğitim-öğretim haklarının elinden alınmasını
önlemek isterdi. Onun yapamadıklarını ben sendikamızla beraber elimden geldiğince yapmak istiyorum.”
Bizler de, tüm engelli vatandaşlarımızın zayıf, ama
derinlerden gelen sesini küçük de olsa, bu ayki dergimizde duyurmak için, Dikmen ailesinin gönderdiği
mektubun tam metnini sizlerle paylaşıyoruz.
Oğlum yaşadığı sürede hep sendikamıza
gitmek isterdi ve kendi gibi engellilerin
haklarını savunmak, onların eğitim öğre
tim haklarının elinden alınmasını eng
ellemek
isterdi. Onun yapamadıklarını ben send
ikamızla beraber, elimden geldiğince yapm
ak
istiyorum. Ve sizlerden destek bekliyorum…
SAYGILARIMLA....
en
ekir Dikm
Fadime ve B
METAL
35
TÜRK
“Ben bir bedensel engelli çocuk annesiyd
im, onunla geçirdiğimiz 18 yılın sonu
nda,
ailece yaşadığımız zor günleri sizinle payl
aşmak istiyorum, belki diğer engelli aile
lerin
çocukları içinde bir ses olurum.
Büyütürken yaşadığımız fiziksel ve topl
umsal sorunları dile getirmek istiyorum
. Ben
oğlumu büyütürken birçok sorunla karş
ılaştım. İlk başta çevresel problemler, alty
apı
sorunları. Oğlumu evden çıkaramama
k ya da sadece kısıtlı alanlarda gezdirm
ek, (bina
önü, bahçesi gibi) istediği hiç bir yere gide
memesi, kısaca sosyal hayatının olmama
sı, küçük
bir alana sıkıştırılmış bir hayatı yaşamak
zorunda bırakılması; sırf engeli yüzünde
n…
Zaten, kısa ömründe, küçük penceresinde
n baktığı büyük dünyasında, aslında yapa
cak
çok şeyleri ve çok beklentileri vardı haya
ttan. Kendisiyle barışık, hayata pozitif
bakan mutlu
bir engelliydi… Engellilerin sorunlar
ını hep dile getirir ve mücadele etmek
ister
di. Buna
ömrü yetmedi maalesef, ama onun yapm
ak istediklerini ben annesi olarak yarı
m
bırakmak
istemiyorum ve onun söyleyemediklerin
i ben içimden geldiği gibi sizlerle ve send
ikam
ızla
paylaşmak istiyorum.
Aklımın yettiği ve dilimin döndüğünc
e bazı çözüm önerileri sunmak istiyorum
.
Özel eğitim alamayan, maddi gücü el
vermeyen engelli aileler için, her mahalle
muhtarının, bölgesindeki engelli sayısını
bilmesi ve belediye ile haberleşerek onla
ra ve
ailelerine eğitimler verilmesi gerekiyor.
Çünkü, onları büyütürken ailenin için
de yaşanan
sorunlar, ancak verilen eğitimlerle düz
eltilebilir. Bu konuda uzman olan eğit
imcilerimizin,
haftada en az bir kez ve en az 1 saatlik
eğitimlerinin bile çok faydası olacağın
a inanıyorum.
Belediyelerin yol yaparken ve parklard
a engellileri de düşünerek, onların sosya
l
hayata katılması için onlara uygun olan
düzenlemeler yapması; tekerlekli sand
alyeler için
rampalar koyması gerekir.
Eğitim görülen okullarda asansör olm
aması, tuvaletlerin her katta bulunma
ması
ve hiç bir şekilde müdüriyet tarafından
yardımcı olunmaması, başlı başına eng
ellilerin
yaşadığı bir eğitim sorunu. Yaşadığım
bir anıyı sizinle paylaşmak istiyorum.
Oğlumun
okula başladığının ertesi günü okulun
müdürü, “bu çocuğun sorumluluğunu
ben alamam,
bana sormadan nasıl getirirsiniz?” diye
çıkışınca, okuldan çıkmaya mecbur kald
ık ve okul
hayatımız da başlamadan bitmiş oldu
.
Tekerlekli sandalyelerine mahkûm olan
engellilerin, ne belediye araçlarının, ne
de özel
servis araçlarının onlara uygun olmama
sı, daha doğrusu onlara evlerinden çıkm
ayacakmış
gibi muamele yapılması da, toplumdan
soyutlanmalarında bir başka büyük soru
numuz. Bu
sorun da yine belediyelerin ve sendikam
ızın ortak çalışması ile aşılabilir.
MAKALE
prof. dr. zEhrA gönüL bALKır
METAL
Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
TÜRK
36
KÜRESELLEŞMENİN
EKONOMİK
özgürLüKLErE
YAnSıMASı
Fonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bunlar içinde seçilmektedir. Koşullara rağmen, dünya ekonomisi ulus devlet içinde biçimlenmektedir. Bu nedenle de, dünya ekonomisi daha çok ulusal kapitalizmlerin eklemlenmesi ile oluşan bir dünya ekonomik sistemi görünümündedir. Dünya kapitalizmi ulusal kapitalizmlerin bir toplamı olmanın ötesin-
de, tüm dünyayı kendi üretim alanı olarak gören, tüm kaynakların kullanımını ekonomik çıkarlarına en uygun şekilde örgütlemek isteyen, kendi hareketliliğine engel tanımayan şirketlerden oluşan bir sisteme
dönüşürken, artık ulusal işleyişe değil, küresel işleyişe
sahip bir dünya ekonomisine yükselmektedir(Işıktaç,
2004,311).
Küreselleşme ile bütün
dünyayı içine alacak bir serbest
ticaret rejimi yaratılma sürecinde, öncelikle uluslararası ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi yönünde önemli
gelişmelerin ortaya çıkmasına rağmen, dünyada tek yanlı bağımlılık
ilişkileri halen değişmeden devam etmektedir.
Küreselleşme programının en önemli uygulama hedefleri sosyal devletin tasfiyesi, yani özelleştirmedir. Küreselleşme bugün
tüm dünyada gerçek bir belirleyici unsur olarak varlığını her alanda hissettirmektedir. Sermayenin dünya
ölçeğinde yayılmasına kimse engel olamamakta, bu süreçte uluslararası kuruluşlar da çok etkin olmaktadırlar. Dünya Ticaret Örgütü, ABD’nin Seattle kentinden dünya ticaretini yönetmekte, Birleşmiş Milletler tüm dünyada barışın teminatı olmaya çalışmakta, Avrupa Birliği
ise çevre politikalarından ilaç üretimine
kadar, Avrupa’da birçok alanda öncü rol
oynamaktadır (Özer,2008,26). Uluslararası boyuttaki şirketler, yeni teknolojinin sunduğu olanaklara ve dünyanın dört
bir yanında kurdukları ortaklıklara bağlı
olarak çok hızlı karar alabilmektedirler.
METAL
1
Küreselleşme programının en önemli
uygulama hedefleri sosyal devletin
tasfiyesi, yani özelleştirmedir.
Küreselleşme bugün tüm dünyada gerçek
bir belirleyici unsur olarak varlığını her
alanda hissettirmektedir. Sermayenin
dünya ölçeğinde yayılmasına kimse engel
olamamakta, bu süreçte uluslararası
kuruluşlar da çok etkin olmaktadırlar
37
TÜRK
Y
eni Dünya Düzeni ve onun ekonomik altyapısını oluşturan küreselleşme rüzgârlarıyla birlikte, kapitalizmin yapısal sorunları, hukuksal mekanizmalar, kurumsal araçlar, ekonomik özgürlükler ve sosyal hakların daraltılmasıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Küreselleşmenin ekonomik özgürlüklere yansımasıyla, sosyal haklar ve sosyal haklar
içinde sendikal özgürlükler süreç içinde
gittikçe daha fazla sınırlandırılmaktadır.
Küresel Dünya Rekabete Bağlı
Ekonomi Politikaları
21. yüzyılın başlangıç yılları, dünyada önceden kestirilemeyen kapsamlı, ayrıntılı ve hızlı bir değişim yaşandığını göstermektedir. Yeni ekonomik gelişmeler siyasi otoriteden, sadece piyasanın yapmak istediği veya yapamadığı faaliyetlerde yoğunlaşmasını ve üretimle
ilgili kararların piyasaya bırakılmasını talep etmektedir. Uluslararası boyuttaki şirketler, yeni teknolojinin sunduğu olanaklara ve dünyanın dört bir yanında kurdukları ortaklıklara bağlı olarak çok hızlı karar alabilmektedirler.
Küreselleşmenin bu denli yaygınlaşmasında, siyasal alanın sınırlarının
açıkça belirlendiği topraklarda egemen birimlerin yönettiği ve uluslar üstü düzeyde hareket
yeteneğine sahip olduğu ölçüde, büyük devletlerin küresel özelliğinin olması, kapitalizmin ekonomik düzene
ilişkin kökten küreselleştirici rolünün bulunması
çok etkili olmuştur. Küreselleşmeyle birlikte uluslararası piyasalarda yaşanan şok değişiklikler, üretim aktörlerinin de
değişmesine yol açmaktadır.
Genelde uluslararası güçler ve özelde küreselleşmiş piyasa ekonomisi, devletin hem iç hem de dış politikadaki serbestliğini sınırlandırmaya çalışmaktadır.
1970’li yıllara kadar, dünya kapitalist sistemi, yaygın ve sınır tanımayan bir dünya ekonomisi ve birbirinden bağımsız
ulus devletlerden oluşan bir politik düzeyin birbirine eklenmesi biçiminde gelişmiştir. Uluslararası örgütlerin, özellikle de siyasal ya da siyasal ve ekonomik örgütlerin hem sayısının hem de etkinliğinin artması özel bir önem taşımaktadır. Dünya Bankası, Uluslararası Para
Yeni ekonomik gelişmeler, siyasi otoriteden, sadece piyasanın yapmak istediği
veya yapamadığı faaliyetlerde yoğunlaşmasını ve üretimle ilgili kararların piyasaya bırakılmasını talep etmektedir (Işıktaç,2004,311).
Küreselleşmeyle birlikte
Ekonomik Hakların Daraltılması
Küresel kapitalist sistemi besleyen
neo-liberal anlayışı ortaya koyan bu politika ile, sosyal bütünleşmenin ve sosyal hakların en az ekonomik alan kadar
önemle ve ona uyumlu bir biçimde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan sosyal
refah devleti anlayışı hep çatışagelmiştir.
Sosyal politika uygulamaları olarak işsizlik ödeneği, aile yardımları, yaşlı ve özürlü bakımı gibi uygulamaların başını çektiği köklü sosyal devlet anlayışı, 1980’li
yıllarda daha da güçlenen ve küresel boyut kazanan çok uluslu şirketlerin başını çektiği neo-liberal politikaların ağırlığı
karşısında gerilemeye başlamıştır. Sosyal
koruma sistemlerine yapılan transferlerin
ve örgütlü çıkar grupları olarak sendikalarının kazandığı ağırlığın azaldığı, işgücü maliyetini arttırması nedeniyle küresel
boyutta gerçekleşen mal ve hizmet üretiminde rekabet edebilme ve istihdam yaratabilme olanaklarını daralttığı görülmektedir.
Enformel istihdam yaygınlaştıkça,
formel ekonomide istihdam olanakları
daralmakta, çalışma koşulları bozulmakta ve sosyal koruma zayıflamaktadır. Bu
süreçte, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sosyal devletin gerilediği, işçi sendikalarının üye ve güç kaybına uğradığı
ve çalışanların haklarını yaşama geçirmenin güçleştiği bilinmektedir. Buna göre,
toplumsal düzen, denge ve barışı sağlamanın güç olacağında kuşku yoktur (Erdut,2007,64). Rekabet gücünü arttırmak adına koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan
nüfusun sosyal güvenlik hakkını azaltma, iş güvenliğini ortadan kaldırma tehlikesi taşımaktadır. Avrupa Birliği Topluluk İş Hukukunda amaçlanan uyumlulaştırma, bir yandan hukuk düzenlerini ve
dolayısıyla iş hukuklarının farklılıkları-
METAL
2
TÜRK
38
nı azaltarak, AB içinde, çalışanlar arasındaki farklılıkların serbest dolaşıma engel
olmasının önüne geçmek gibi bir amaç
taşımaktadır. Öte yandan, farklılıkların
yarattığı maliyetler nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabete engel olunmaya çalışılmaktadır. Bu noktada, sosyal maliyet
de dahil olmak üzere, maliyetleri eşitlemek suretiyle ekonomi politikası açısından, kıyaslanabilir küresel rekabet şartlarını hazırlamayı hedef alan bir iş hukukunun kullanabileceği tek kurumsal araç
esnekleştirmedir (Arıcı,1997,67). Uygulamada istihdam esnekliğini gerçekleştirmeye yönelik bir dizi yöntem bulunmakta ve bunlar içinde en yaygın kullanılanı
ise, iş sözleşmelerinin belirli sürelerle sınırlandırılması yoluyla oluşturulan geçici nitelikteki iş ilişkileri olmaktadır. Küresel rekabetin arttırılmasındaki en temel
politikalardan biri olan ürün maliyetlerin birbirine denklenmesi ve eşitlenmesi sürecinde, maliyet arttırıcı en önemli kalemlerden biri de çalışanların ücretleridir. Bu noktada, sosyal maliyet de dahil olmak üzere, maliyetleri eşitlemek suretiyle, kıyaslanabilir küresel rekabet şartlarını hazırlamayı hedef alan hukuk düzeninin kullanabileceği tek kurumsal araç,
ekonomik özgürlüklerin daraltılması ve
sınırlandırılmasını sağlayacak hukuksal
düzenlemelerdir. Rekabet gücünü arttırmak adına, koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan
nüfusun sosyal güvenlik hakkını azaltma,
çalışma haklarını ve iş güvencesini ortadan kaldırma tehlikesi taşırken, küreselleşmenin dayattığı hukuk düzeninin araçsal kullanımı, bir yandan ekonomik özgürlüklerde gerilemeye neden olurken,
Temelinden sarsıyor
Bilgi toplumunun temellerinin atıldığı
yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren,
teknolojik değişim, yalın üretim sistemi,
esnek çalışma, beyaz, pembe ve çelik
yakalı işçi sayısında meydana gelen artış
gibi gelişmeler, çalışma hayatındaki
örgütlenmeyi temelinden sarsmaktadır.
öte yandan daraltılan ekonomik özgürlükler hak erozyonlarına yol açmaktadır.
Küreselleşmenin, yükselen piyasalara ilişkin, bilgi eksikliği çeken ve oralara erişimde pek çok yetersizliği bulunan küçüklerden çok, büyük işletmelerle, daha hızlı ve kolay, yeni piyasaları ele
geçirmekte destekleyici etkileri bulunmaktadır. Ücreti düşük çalışanların her
zaman bol bulunduğu ve işgücünün ücret dışı maliyetlerini azaltan uygulamaların geçerli olduğu alanlarda çekicilik taşımaktadır. Bu anlamda, küreselleşme pazarlık gücünü azaltarak ve artan rekabete
maruz bırakarak, niteliği yetersiz çalışanları ve küçük üreticileri olumsuz etkileyebilmektedir. Küreselleşme de mali sektör
işlemleri, iş organizasyonu, istihdam, ücretler, örgütlenme ve sendikal faaliyetler
üzerinde iki biçimde etkili olmaktadır.
Bunlardan ilki, mali sektör işlemlerinin
reel sektörde üretken yatırım aleyhine bir
arbitraja yol açmasıdır. Bu anlamda, yatırım yetersizlikleri işgücü esnekliğini destekleyen ve işte baskın hale gelen atipik
çalışma biçimlerine öncelik tanımaya yöneltmektedir. Ayrıca, rekabet baskısı da
artacağından, işgücü piyasasında esneklik
ve kuralsızlaştırma kaçınılmaz hale gelmektedir. İkinci etki ise, ekonomik krizin
başlamasından ileri gelmekte olup, kriz,
işsizliğin daha da artmasına, ücretlilerin
gelir payının azalmasına ve iş organizasyonun yenilenmesine neden olmaktadır.
Bu da işgücü piyasasını esnekleştirmeyi
gerekli kıldığından, her iki durumda da iş
süresi ve ücret esnekliğinin, uygulamaya
konulması gibi uygulama ve düzenlemeler söz konusu olmaktadır.
doğru yerelleşmekte ve enformel istihdam biçimlerine başvurmaktadır. Pek
çok anahtar sektör, üretim ve dağıtımın
kökten yeniden yapılandırılmasıyla işlemekte, işlemlerin dışsallaştırılması ya da
küresel şubelerde taşeronluğa başvuruyla
belirginleşmektedir.
Esnek İstihdam ve
İstihdamda Daralma
Küreselleşme sürecinde uluslararası
ilişkilerin gelişmesi, rekabet bağımlılığının artması, ulus devlet yapısının zayıflaması, uluslar üstü yapıları ön plana çıkarırken, bu süreçten sermayenin güç kazandığı ve sendikaların ise o ölçüde güç
kaybına uğradığı görülmektedir. Serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin dünya
üzerinde tek standart haline getirilmesi,
emeği koruyan düzenlemeler yerine sermayeyi koruyan eğilimlerin, emeğe dayalı rekabet ve rekabet bağımlılığının ön
plana çıkması, son yıllarda çalışma hayatında pek çok tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. Bir yandan ILO sözleşmeleri ve diğer uluslar arası standartların kabul edilmesiyle, çalışma hayatında ortak ilkeler uygulanmakta, diğer yandan, bu ilkelerden uzak ülkeler arasında
büyük uçurumlar oluşturmaktadır. Bilgi
toplumunun temellerinin atıldığı yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren, teknolojik değişim, yalın üretim sistemi, esnek çalışma, beyaz, pembe ve çelik yakalı işçi sayısında meydana gelen artış gibi
gelişmeler, çalışma hayatındaki örgütlenmeyi temelinden sarsmaktadır.
İş yaratma ile ekonomik gelişme arasındaki nedensel ilişkiler ve istihdam, rekabet edilebilirlik ve büyüme arasında
karşılıklı bir bağlantı olduğunu gösterir.
Küresel rekabetin tırmandırdığı taleplerin getirdiği meydan okumaları göğüslemek, işyerinde işbirliği ve daha verimli işleyiş için, daha iyi örgütlenmiş ve bilinçlendirilmiş bir iş hukukuna ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede, iş hukukundan yeni bir işlevi yerine getirerek, istih-
2.2
damı desteklemesi istenmektedir. İş hukukunun, özde çalışanları korumak olarak özetleyeceğimiz özgün misyonundan uzaklaşmaya zorlanmaktadır (Marleau,2003,75).
İşgücü piyasasındaki bölünme, ekonomik ve sosyal haklara ilişkin sendikal
harekette örgütlenmeye ve temsile ilişkin
sorunlar yaratmaktadır. Ancak çalışanların sosyal dayanışma temelinde örgütlenerek ve taleplerini yükselterek işgücü piyasasındaki güç dengesini değiştirmeleri
ve piyasayı düzenlemeleri gerekmektedir.
Sadece yoksullar, yoksunlar veya zayıflar
için değil, yüksek ücretli çalışanların dahi
sosyal haklarının korunmasına yönelik
kurumlara ve mekanizmalara ihtiyaç vardır (Kapar,2007,111). Esnek istihdama
ilişkin politikalar çoğunlukla iş sözleşmelerinin süresi belirli hale dönüştürülmesi
biçiminde somutlaşmakta ve yapılan birçok çalışma bu sözleşmeler için belirlenen sürelerin kimi durumda çok kısa vadeli olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim, 1980 yılı itibarıyla Avrupa’da emek
piyasaları reformları kapsamında belirli
süreli hizmet akitlerinin yaygınlaşmakta
olduğu belirtilmekte ve özellikle 1990’ların başındaki durgunluk sürecinin ardından bu eğilimin daha da güçlendiğine
dikkat çekilmektedir (Ongan,2004,125).
Sosyal hak olarak
Sendikal Özgürlükler
Sosyal haklar, ekonomik ve sosyal
dengesizlikleri azaltmaya yönelik haklardır (Turan,1995-1996, 104). Bu hakların amacı, ekonomik ve sosyal yönden
zayıf olan kişi, toplumsal katmanları, özel
olarak korunması gerekli kişi ve grupları
korumak, bunların maddi ve manevi varlıklarını geliştirmektir (Tanör,1978, 54).
Sosyal haklar, klasik hak ve özgürlüklerin
yerine geçmek için değil, onları tamamlamak, birlikte olumlu bir senteze ulaşmak
için öngörülmektedir. Klasik haklar alanında daha çok hak ve özgürlükleri zedelememe ile yükümlü olan devlet, sosyal haklar alanında somutlaştırma işlevini yüklenecektir (Balkır,2009,90). Sosyal
haklar, sosyal hukuk devleti bağlamında
toplumsal eşitlik amacına yönelmiş haklardır. Sosyal haklar devletin katkısı olmadan, kişilerin kendi başlarına yararlanamayacağı haklardandır. Sosyal hakların belirleyici niteliği, toplumdan bireye doğru yararlandırıcı yönde olmalarıdır (Akıllıoğlu, 1995, 147). Sosyal devletin kendini en geniş ve etkili biçimde duyurduğu alanların başında çalışma ilişkileri gelir. Çalışma hakkı ve sosyal güvenlik hakkı herkesin sahip olması
3
METAL
Küreselleşme Emek İlişkisi
Refah Devletine denk düşen fordist üretim ve birikim biçiminde
devlet, toplumsal refahı da gözetmek durumunda olduğundan, emek piyasaları
ve çalışma ilişkilerine müdahale etmekte,
sistemin gerektirdiği uzlaşmayı sağlamak
için emek ve sermayeyi de örgütleri aracılığı ile karar alma ve alınan kararları uygulama süreçlerine katmaktadır. Böylece,
devlet gerek planlama, gerekse kamu politikası oluşturma sürecinde karşılaştığı
önemli sorunları bu işbirliği aracılığı ile
aşmaktadır. Çalışanlar üzerinde toplumsal kontrolü de sağlayan bu mekanizma,
işçi sınıfını kapitalist devlet ile de bütünleştirirken, genel ücret hareketleri, tamamıyla, yoksul ve işsiz yedek sanayi ordusunun genişleme ve daralmasıyla düzenlenir (Akkaya, 2004;77).
Küreselleşme ve yeni dünya düzeniyle ilgili liberal söylemde, özgürce mal ve
hizmet değiş-tokuşu edilen ve hiçbir müdahaleye maruz kalınmayan bir alan olarak serbest piyasada, özgür insanın, devletin hiçbir müdahalesine maruz kalmadan kendi çıkarlarını maksimize etmeye
çalışırken, genelin de çıkarlarını da maksimize edeceği düşünülür. Burada, üretim için gerekli eşgüdümün gerçekleşmesinde esas unsur serbest piyasalar olduğundan, sosyal haklarla ilgili emek piyasalarının devlet müdahalesinden arındırılması ve devletin sorumluluğunda olan
sağlık, emeklilik, eğitim gibi kamusal
hizmetlerin piyasaya devredilmesi gerekmektedir. Emeği, tam bir meta konumuna indirgeyen bu formülasyona karşı denilebilir ki, insanların pazarda emek gücü
potansiyellerini satmak için, çocuk yapmamaları gerçeğinin açığa vurduğu şey,
her şeyin, kapalı bir sistem teorisi olan liberal ve neoliberal imgelemin ima ettiğinin aksine, değer biçim altında gerçekleşmediği ve gerçekleşemeyebileceği gerçeğidir. Sistemin ekonomi kurgusu, emeği
tam anlamı ile bir meta gibi görüp, diğer metalar gibi stoklanabilecek, vazgeçilebilecek, fazla olması halinde de denize
dökülebilecek bir şey olarak ele almaktır
(Özdemir, 2006; 55-56).
Ekonominin küreselleşmesi sonucunda, mübadelelerin ve yatırımların küreselleşmesi, yer değiştiremeyen, özellikle niteliği yetersiz çalışanlar aleyhine, sermayeye, yani bir ülkeden diğerine kısa
sürede ve kolayca yer değiştirebilen işletmelere ayrıcalık tanıma eğilimi taşımaktadır. Küresel piyasalarda rekabetlerini
artırmak için, yatırımcılar, giderek işgücü maliyetlerinin düşük olduğu ülkelere
39
TÜRK
2.1
METAL
Ekonominin küreselleşmesi
sonucunda, mübadelelerin
ve yatırımların
küreselleşmesi, yer
değiştiremeyen, özellikle
niteliği yetersiz çalışanlar
aleyhine, sermayeye, yani
bir ülkeden diğerine kısa
sürede ve kolayca yer
değiştirebilen işletmelere
ayrıcalık tanıma eğilimi
taşımaktadır. Küresel
piyasalarda rekabetlerini
artırmak için, yatırımcılar,
giderek işgücü maliyetlerinin
düşük olduğu ülkelere doğru
yerelleşmekte ve enformel
istihdam biçimlerine
başvurmaktadır
TÜRK
40
gereken en temel sosyal haklardandır.
Sosyal hakların ilki çalışma hakkı ve özgürlüğüyse, ikincisi sosyal güvenlik hakkıdır. Bu haklar kişinin doğrudan doğruya yaşama hakkına sahip olabilmesi, yaşamını sürdürebilmesi için vazgeçilmez
haklardır. Sendika özgürlüğü, grev hakkı gibi toplu sosyal haklar ise, çalışma
ve sosyal güvenlik haklarının aracı hakları ya da güvenceleridir (Balkır, 2009,
237). Toplu sosyal haklar, sendikal özgürlükler, grev hakkı, toplu pazarlık ve
toplu sözleşme hakkıdır. Bu haklar, çalışma koşullarının düzeltilmesi, adil ücret,
toplumsal güvenlik vb. somut kazanımların elde edilmesinde vazgeçilmez bir
yere sahip olduklarından, araç olarak kabul edilen hak ve özgürlüklerdir (Kaboğlu, 1998, 262).
Sosyal ve ekonomik haklar ve bu
bağlamda yer alan sosyal güvenlik hakkı, insanlığın değişmeyen ve süregelen
bir özleminin adıdır(Talas, 1998;648).
Sosyal güvenlik hakkı, yoksulluk sorununa çare olarak ortaya çıkmış olup, toplumsal yaşamdan kaynaklanan riskler
karşısında bireyleri korumayı hedef alır.
Sosyal ve ekonomik hakların temel amacı, bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması ve ülke içinde muhtaçlığın ve yoksulluğun yok edilmesidir. Sosyal güvenlik
hakkı, ekonomik yönden güçsüzleri, insanca yaşamak için yeterli geliri olmayanları korumayı amaçlar. İhtiyaçlarını kendi sağlayamayan kişilere, ekonomik yönden güçlü olanların katkısı zorunlu olur,
ki, bu yansıtmayla birlikte, ulusal gelirin
yeniden dağıtılması mümkün hale gelerek, sosyal adalet sağlanır. Sosyal güvenlik hakkı, getirdiği esaslarla toplumdaki
muhtaç ve yoksul kesime yönelmektedir.
Bu haliyle ikili bir görünüm arz etmektedir. Bir yandan kişinin insan onuruna
yaraşır asgari yaşam düzeyine hakkı olduğunu vurgularken, öte yandan da, bu
hakkın gerçekleştirilmesi için gerçek eşitliğin ve toplumsal dengenin korunmasının devletin görevi olduğunu açıklamakta, bu yönde gerekli tedbirlerin alınması ve teşkilatın kurulması yönünde direktifler vermektedir. Zaten bu olgu, sosyal
hukuk devletinin temel amaçlarından biridir ve amaç edinilen kişilerin korunması, ancak toplumda sosyal güvenliğin ve
sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleşir (Akad, 1992; 7).
Küreselleşme sürecinde Sendikal
Özgürlüklerin Daraltılması
Ekonomik liberalizm, devlete, sadece kapitalist piyasanın düzgün işlemesini sağlayacak bir hukuk düzeni kurmak
ve güvenliği sağlamak görevi biçmekte ve
rasyonel bireyin tercihleri üzerine devletin müdahalesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Devlete gece bekçiliği görevi yükleyen, işçi-işveren ilişkilerini borçlar hukuku çerçevesinde eşitlerin ilişkisi olarak
düzenleyen, bireyler ve toplumsal sınıflar arasındaki ilişkileri doğal seyrine bırakan liberal itikat, sadece klasik iktisada özgü değildir. 20. yüzyılın ikinci yarısında yükselen ve son çeyrek yüzyılda etkisini iyice artıran yeni-liberalizm
de, devletin sosyal işlevlerine ve sosyal
4
politikaya şiddetle karşı çıkmaktadır (Çelik, 2004)
Çağdaş dünyadaki küreselleşme dalgası, devlet ve devletin tüm kurumlarını sosyal devlet penceresinden bakmak
yerine kuralsızlaşma penceresinden bakmaya zorlamaktadır (Balkır,2009,236).
Oysa ki, sosyal devlet anlayışının günümüz yorumları, yeni liberal düzenle optimum noktada uzlaşmış insan hakları sentezini gerekli kılmaktadır. Küreselleşme
amaç ve araçlarınca zorunlu olarak sağlanacak bu uyum ve mücadele, ister istemez hem ulusal, hem uluslararası ve uluslar üstü ve hem de yargısal mekânlarda
verilecektir. (Uygun,2002,281). Son zamanlarda, gerek sosyal devlet anlayışında ve gerekse sosyal haklarda süreç içinde gittikçe artan bir duyarsızlaştırma yaşanmaktadır. Sosyal haklar, küreselleşmenin olumsuz sonuçlarından en çok etkilenen hak kategorisidir. Ekonominin küreselleşmesi ekonomik büyüme konusunda
yeni olanaklar sunmakla birlikte, işsizlik,
yoksulluk, eşitsizlik ve insan hakları ihlallerine de yol açmaktadır. Bir süredir, çalışma hakkı ve çalışma koşulları ile ilgili
hakların, sendikal faaliyetlerin, toplu sözleşme ve grev hakkının, küresel ekonominin gerekleri doğrultusunda sınırlandırıldığına tanık oluyoruz.
Küreselleşen dünyada uluslar arası iş
hukuku, özellikle tam rekabet koşullarının oluşturulması sürecinde birçok değişim ve dönüşüm geçirmeye başlamıştır.
İş hukukunun temel kurumlarını oluşturan çalışma ve sosyal güvenlik haklarıy-
Ekonominin küreselleşmesi sonucunda, mübadelelerin ve yatırımların küreselleşmesi, yer değiştiremeyen özellikle niteliği yetersiz çalışanlar aleyhine, sermayeye, yani bir ülkeden diğerine kısa sürede ve kolayca yer değiştirebilen işletmelere ayrıcalık tanıma eğilimi taşımaktadır. Eski ve
yeni ekonomilerde rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak uygulamaya konan tüm radikal çözümler ve haksız rekabeti önlemeyi amaçlayan maliyetlerin birbirine eşlenmesi çalışmaları, doğrudan ekonomik hak yoksunlukları yaratmaya başlamıştır. Rekabet
gücünü arttırmak adına, koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan nüfusun sosyal güvenlik haklarını, çalışma haklarını ve iş güvencesi haklarını daraltırken, küreselleşmenin dayattığı hukuk düzeninin araçsal kullanımı, ekonomik özgürlüklerde gerilemeye neden olmakta, daraltılan sendikal
özgürlükler hak kayıpları yaratmaktadır.
SONUÇ
KULLANILAN
KAYNAKLAR
Yoksullaştırma”,Çalışma ve Toplum 3, 2004/3.
n Arıcı, K., Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukuku,
Ankara, 1997.
n Balkır, Z.G, Türk Anayasa Yargısında Sosyal
Hakların Korunması, Ankara 2009.
n Çelik, A., AB Sürecinin En Uyumsuz Alanı: Sosyal
Haklar, 2004, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_
no=1033 Erişim Tarihi: 15.08.2008.
n Işıktaç Y., “Küreselleşme-Hukuk İlişkisi”, Hukuk
Yazıları, Ankara, 2004, s.311.
n Kaboğlu, İ. Ö., Özgürlükler Hukuku, İstanbul, 1998,
s. 262.
n Kapar, R., ”Enformel Ekonomide Çalışanların
Örgütlenmesi ve Sendikalar”, Çalışma ve Toplum 12,
2007 /1.
n Kutal, M., “Küreselleşme Sürecinin Türk
Sendikacılığı Üzerindeki Olası Etkileri”, Prof. Dr. Kemal
Oğuzman’a Armağan, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik
Hukuku Türk Milli Komitesi, Ankara, 1997.
n Marleau, “İş Yaratma Stratejisi, İstihdam
Politikası ve İş Hukukunun Rolü: ABD ve AB İstihdam
Stratejilerinin Karşılaştırmalı Analizinden Çıkan Dersler”,
İş Yaratma ve İş Hukuku, İstanbul, 2003.
n Ongan, Tunçcan, N. “Esneklik Yaklaşımının
İstihdam Hacmi Açısından Değerlendirilmesi” Çalışma
ve Toplum 3, 2004/3.
n Özdemir, A.M., “Üretimin Söylemlerindeki
Dönüşüm, Kolektif Hak Kavramı Ve Emeğin Hukuku”,
Çalışma ve Toplum 9, 2006/2 .
n Özer M.A., “Küreselleşme Kıskacında Yönetim”,
Çimento İşveren, Cilt 22 S. 4 ,Ankara, 2008.
n Savaş, V., “Anayasalarda Ekonomik Hak ve
özgürlükler: T. C. Anayasaları Örneği”, Anayasa Yargısı 6,
Ankara 1989.
n Sezer, A. N., “Anayasa Mahkemesi’nin 36.
Yıldönümü Nedeniyle Düzenlenen Sempozyum Açılış
Konuşması”, Anayasa Yargısı 15, Ankara 1998..
n Talas, C., “Sosyal Haklar ve Türk Anayasalarında
Sosyal Hakların Evrimi”, İnsan Hakları Yıllığı Cilt 3-4,
Ankara 1981-1982.
n Talas, C., ”Türkiye’de Sosyal Güvenlik Düzeninin
Bunalımı” Prof Dr. Metin Kutal’a Armağan, Ankara 1998.
n Tanör, B., Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar,
İstanbul 1978.
n Turan, G., “Türk Anayasalarında Sosyal Hakların
Gelişimi ve Yorumu”, İnsan Hakları Yıllığı Dr. Muzaffer
Sencer’e Armağan, Ankara 1995-1996.
n Ulucan, D., “Çalışma Hayatında Esneklik”, Prof. Dr.
Metin KUTAL’ a Armağan, Ankara 1998.
n Uygun, O., “Küreselleşme ve Değişen Egemenlik
Anlayışının Sosyal Haklara Etkisi”, Anayasa Yargısı 20,
Ankara 2002.
METAL
n Akıllıoğlu, T., İnsan Hakları, Ankara 1995.
n Akkaya, Y., “Küreselleşme, Sendikasızlaştırma ve
41
TÜRK
la, sendika kurma hakkı, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı olarak sosyal haklar, küreselleşen yenidünya düzeninde, özellikle Avrupa Birliği, uluslar arası iş hukukunun etkinleştirilmeye
çalışılmasıyla yeni bir dönüşüm geçirmeye başlamış ve bu dönüşüm içinde tam rekabet politikalarına uyum sağlamak adına ekonomik haklarda daraltılmalar meydana gelmeye başlamıştır.
Türkiye gibi ülkelerde ekonomik ve sosyal haklar ve bu
haklarla bağlantılı olarak sendikaları ve örgütlenme hakkını
düzenleyen yasal hükümler, günümüzün değişen ekonomik
ilişki ve koşullarını, işletme yapılarını, işgücü piyasasının işleyişini, enformel ve esnek çalışmanın yaygınlaşan niteliğini göz
ardı etmektedir. Yasalar ile kamu yönetiminin karar ve işlemleri, sendikaları, yapısal, yönetsel ve örgütsel birçok zorunlulukla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu tür kesin kurallarla bağlanmış, emredici nitelikleri ağır basan bir yasal sistem içinde,
sendikal yapıyı ve işleyişi tek tipleştiren bir ortamda sendikaların yeni koşullara uyum göstererek, yeni açılımlar üretmeleri, toplumun geniş kesimlerinin güvenini kazanmaları, enformel çalışanları örgütlemeleri ve hali hazırdaki üyelerini korumaları fazlaca olanaklı görünmemektedir (Kapar 2007;112).
1990’lı yılların ortasından itibaren, önce, uygulamada,
sonra da mevzuatta teknik işbölümü alanındaki emek sermaye ilişkilerinin normatif düzenlenmesinin değişmesi sonucunda, bireysel iş hukukunun dönüşümü başlamıştır. 1999 yılında
çıkarılan 4447 sayılı kanun ile emeklilik yaşının yükseltilmesi,
prime esas kazançların yerinde belirlenmesi, işsizlik sigortasının hayata geçirilmesi gibi değişikliklerin bir kısmı hemen, bir
kısmı da zaman içinde yürürlüğe girmiştir. Bireysel iş hukuku
mevzuatının değişiminin asıl belirleyici etkisi, iş hukukunda,
tıpkı borçlar hukukunda olduğu gibi sözleşme serbestisi ilkesinin belirleyici olmasıdır. Türk İş hukuku açısından AB yöneliminde rekabet politikalarına uyum sağlamak üzere, 4857 Sayılı yasa ile esnekleştirme hedefi çerçevesinde, hukuki düzenlemeye büyük ihtiyaç gösteren atipik çalışma türleri olarak, çalışma koşullarının küresel rekabet ortamına uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir (Ulucan, 1998;525). 2003 yılı
Temmuz ve Ağustos aylarında ise peş peşe yürürlüğe giren kanunlarla SSK, Bağ-Kur ve Türkiye İş Kurumu yeniden yapılandırılmış ve sosyal sigorta kurumları arasında koordinasyonu sağlayacak Sosyal Güvenlik Kurumu oluşturulmuştur (Özdemir, 2006;55).
YILDIRIMAZSINIZ...
METAL
Ağustos ayında gelen şehit haberleri herkesi derinden üzdü.
Ancak, bu zamana kadar Türk Milletini yıldıramayan terör
örgütü, bu son saldırılarıyla da asla bizi yıldıramayacak!
TÜRK
42
İzmir’de yaşanan hain saldırı sonucunda, İzmirliler
sokaklara dökülerek terörü hep bir ağızdan lanetlediler.
A
ğustos ayında 29 askerin şehit düşmesi ve
10 sivil vatandaşımızın terörist saldırılarda
hayatını kaybetmesi üzerine, terör örgütünün hain saldırıları üzerine yeniden bir açıklama
yapan Genel Başkanımız Pevrul Kavlak,“bölücü terör örgütünün hain saldırıları bizleri hiçbir zaman
yıldıramayacaktır” dedi.
Genel Başkanımız
Kavlak’ın açıklaması
‘’türlü oyun ve hilelerle bu vatanı bölmek, parçalamak ve milletimizi yıldırmak isteyen eli kanlı teröristler bu eylemlerle amaçlarına, bundan önce olduğu
gibi, bundan sonra da ulaşamayacaklar. Yüce Türk milletimiz, bu kukla taşeronlara da, bu taşeronları üzerimize salanlara da, duruşu ile en güzel cevabı vermektedir.
Bu hain saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyor, şehitlerimize ve hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet; şehitlerin yakınları, Türk Silahlı
Kuvvetleri ve tüm Ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Yaralı askerlerimiz ve sivil vatandaşlarımıza da acil şifalar dileyerek, bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyoruz.”
HABER |
a
h
a
d
ım
d
a
ir
b
a
d
a
m
ş
a
ll
a
Kurums
im programına katıldı
ım eğitmeninin 40 saatlik eğit
yard
ilk
süşma
salla
um
rkezi, kur
hem de uygulamalı
ürk Metal Sendikası Genel Me
lık Müdürlüğü’nde hem yazılı,
Sağ
İl
ve
8
en
gör
su
kur
Yardım
“İlk Yardım Sertifirecinde bir adım daha attı. İlk
ı geçerek, Sağlık Bakanlığı’ndan
vlar
sına
kahak
aya
alm
sertifikası
” almaya hak kazandı.
personelimiz, “İlk Yardımcı”
İlkyardımcı Kimlik Belgelerini
ve
kası
de,
elge
gen
n
ana
fından yayıml
esine kadarki süreçte
zandı. Sağlık Bakanlığı tara
onel tıbbi müdahalenin beklenm
fesy
Pro
el
son
per
20
her
şlarda çalışan
nçli bir şekilde yapılmabütün kamu ve özel kurulu
önem taşıyan ilk yardımın bili
ük
büy
k
Tür
de,
eve
çerç
.
zorunda. Bu
büyük öneme sahip bulunuyor
için 1 personel sertifika almak
elimiz, sı, sağlık açısından
Metal Sendikası’ndan 8 person
K
adın Sendikacılar İçin Yaz Enstitüsü
(SIUW), Ka- Duman katıldı. Stra
tejik örgütlenme kampanyaları, lider
lifornia Berkeley Üniversitesi Eme
lik
k Çalışmala- gelişimi ve eğitimi,
günümüz ekonomisinde pazarlık,
rı Merkezi’nin ev sahipliğinde ve
teİşgücü Eğitim mel işçi hakları, örgü
tlenme kampanyalarında sosyal med
Derneği’nin sponsorluğunda, 23 - 27
Temmuz tarihlerin- yanın rolü,
stratejik şirket araştırması gibi teme
de, Sonoma Eyalet Üniversitesi’nde
l derslerin
gerçekleştirildi. Bu yıl verildiği prog
ram, çalıştaylar ile desteklendi. Uzm
31’incisi düzenlenen programın tema
anımız
sı, “Yeni Nesil İçin Duman, Türk
iye’de endüstriyel ilişkiler sistemi ve
Kampanya Okulu” oldu. Amerika,
örgütKanada ve Çin’den lenme prosedür
ü, anayasa hazırlıkları, toplu iş ilişk
akademisyen ve sendikacıların katıl
ileri kadığı bir haftalık eğitim nun tasar
ısı, ulusal istihdam stratejisi konuların
programına, sendikamızdan Dış İlişk
da katılımiler Uzmanı Devrim cılara bilgi
verdi.
43
TÜRK
Kadın Sendikacılar İçin Yaz Enstitüsü
METAL
T
MAKALE
dr. barış doster
Siyaset Bilimci-Yazar
METAL
İKİ Kıta
İKİ UYGarLıK Ve
İKİ GÜÇ arasıNda
tÜrKİYe (2)
TÜRK
44
türkiye türk dünyasına yönelirken, hayalci, maceracı,
romantik değil, gerçekçi, akılcı olmalıdır. türk
cumhuriyetleriyle her alanda dayanışma içinde olmalı,
kimseye “ağabeylik” taslamamalıdır. türk devletleri hakkında
bilgi, proje, hazırlık sahibi olmalıdır. başta ekonomi olmak
üzere, enerjide, kültürde, eğitimde, sporda, bilimde kısa, orta,
uzun vadeli stratejiler belirlemelidir. türk dünyasına ilgisi,
üçüncü ülkeler aleyhine olmamalıdır. tutamayacağı sözler
vermemelidir. büyük vaatlerden kaçınmalıdır.
METAL
TÜRK
45
Batı ile sağlıklı, karşılıklılık ilkesine dayalı bir politika izleyemeyen
Türkiye’nin, tutarlı bir Avrasya politikası
da yoktur. Bu konuda kamuoyunda öne
çıkan fikirler de, şu an için, entelektüel
düzlemde kalmakta, ulusal bir politikaya dönüşememektedir. Türkiye’de Avrasyacılık için zemin elverişlidir, ancak
bunun sürekli olarak beslenmesi gerekir.
ABD, Türkiye’nin Washington adına
Avrasya’da siyaset gütmesini, ABD çıkarlarına uygun hareket etmesini, hatta
gerektiğinde Truva Atı rolünü benimsemesini talep etmektedir. Avrupa Birliği
de, enerji zengini olmayan Türkiye’nin,
enerji koridoru olarak öne çıkmasını, ama asla stratejik bir güç olmamasını istemektedir. Oysa Türkiye’nin Milli
Mücadele’nin başından Atatürk’ün ölümüne dek izlediği, başarısı kanıtlanmış
olan bölge merkezli dış politika, günümüzde Avrasyacı siyasetle örtüşmektedir. Çünkü Avrasya, Avrupa ile Asya kıtasını bir araya getiren, yani Türkiye’nin
jeopolitik gerçekleriyle örtüşen bir bölgedir. Türkiye Avrasya’nın merkezindedir. Dünyaya, elindeki olanaklar ölçüsünde bakarken, geleceğe ilişkin hesaplar yaparken, Avrasya’da etkili olmak, ittifaklar kurmak, öne çıkmak zorundadır.
Bunun için gerekli tarihsel zemin
de siyasal potansiyel de vardır. Örneğin
Türkiye – Rusya ilişkileri tarihsel ve güncel bağlamda çok güçlüdür. Moskova,
2008 yılındaki Gürcistan – Rusya savaşı sırasında Ankara’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamadaki kararlılığını takdirle karşılamıştır. Montrö konusunda Türkiye ile ABD’nin yaklaşımları
çelişirken, Türkiye ile Rusya’nınkiler örtüşmektedir. İki ülkenin genel hatlarıyla
Karadeniz politikaları da birbirine yakındır. Örneğin NATO üyesi olan Türkiye,
gelişen ilişkilere sahip olduğu Gürcistan
ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşıdır. Rusya da bu konuda Türkiye’yle paralel düşünmektedir. NATO üyesi olan,
AB üyesi olmayan Türkiye, en büyük
sorunlarını ise Batılı ülkelerle yaşamaktadır. Örneğin Ermeni iddiaları en çok
Batıda destek bulmaktadır. Yunanistan
ile olan sorunlarda, Kıbrıs meselesinde,
patrikhanenin ekümenik olma çabalarında, teröre verilen destek hususunda,
Türkiye’nin içişlerine müdahale etme çabalarında, temel çelişki Batının büyük
güçleriyle yaşanmaktadır.
ABD ve AB’nin ısrarlı tutumunun da etkisiyle başlatılan Ermeni açılımı, kısa zaman içinde görüldüğü üzere, en büyük zararı Türkiye’nin
Azerbaycan’la ilişkilerine vermiştir.
İsviçre’de Ermenistan’la yapılan gizli temaslar ve sonrasındaki politik açılımlar
yüzünden Bakü ile ilişkiler gerilmiştir.
İki ülke ilişkilerinin sadece tarihsel, kültürel, duygusal, coğrafi olmadığı, aynı
zamanda yoğun ekonomik ilişkilerin de
bulunduğu düşünülürse, Türkiye’nin
ne kadar büyük yanlış yaptığı daha kolay anlaşılır. Örneğin, Azerbaycan’ın
Türkiye’ye indirimli fiyattan verdiği
METAL
TÜRK
46
petrolü normal fiyattan vermeye başlamasının Türkiye’ye yıllık ilave faturası
1.5 milyar dolar olmuştur. Ermeni açılımı, Türkiye’yi, tek stratejik ortağı olarak
nitelenebilecek ülke olan Azerbaycan’dan
uzaklaştırmıştır. Bu da, Ankara’nın bölgede “yalnızlaşmasını” ve Batı’ya daha
bağımlı hale gelmesini isteyen ABD’nin
yararına olmuştur. Bu açılımdan fayda
sağlayan diğer ülke ise Ermenistan’dır.
Çünkü Ermenistan’ın dünyaya açılabileceği 3 çıkış kapısı vardır: Türkiye, Gürcistan, İran. Bu ülkelerden en zayıfı
Gürcistan’dır. Gürcistan üzerinde hem
ABD’nin hem de 2008 Ağustos ayında
yaşanan savaştan sonra Rusya’nın artan
bir baskısı söz konusudur. Ermenistan’ın
eli Rusya’ya karşı zayıftır. Bu nedenle
Gürcistan’la ilişkileri sıkıntılıdır. Bölgede Türkiye ile rekabet halinde olan ve gelişmeleri yakından izleyen İran, Rusya ve
Ermenistan’la yakın ilişki içindedir. Ancak ABD ile yaşadığı gerginlik nedeniyle Ermenistan’la olan sınırı Ermeniler açısından verimli, kullanışlı olmaktan uzaktır. Bu durumda geriye bir tek Türkiye sınırı kalmaktadır. O da Dağlık Karabağ’ın
işgali sonrasında kapanmıştır. Bu koşullar
altında Ermenistan’ın dünyaya açılabilmesi için tek çözüm, ABD’nin Türkiye’ye
baskı kurması ve Ermenistan sınırını açmaya zorlamasıdır.
Türkiye’nin Batı ile olan güçlü bağları,
naTo üyeliği, aB adaylığı, avrasya
konusunda bağımsız adımlar atmasını
engellemektedir. Batı, Türkiye’nin ulusalcı
ve ankara merkezli bir bakış açısıyla Türk
dünyasıyla ilgilenmesine karşı çıkarken,
Türkiye’nin Batı çıkarları için bölgede adım
atmasını istemektedir.
Türkiye’nin böyle bir adım atması ise
hem iç kamuoyunda tepki çekecek hem
de Azerbaycan’la zaten gerilmiş olan ilişkileri daha da gerecektir. Bağımsızlık bildirgesinde ve anayasasında, Türkiye’nin
Doğu Anadolu’daki topraklarının bir
bölümünü Ermenistan toprağı olarak tanımlayan, Ağrı Dağı’nı milli simge olarak kullanan, soykırım iddialarını
her zaman gündemde tutan, şehit ettiği
Türk diplomatları nedeniyle bir kez dahi
özür dilemeyen, Dağlık Karabağ’daki
işgalini sürdüren Ermenistan’a verilecek en küçük bir ödün, büyük tepkilere neden olacaktır. Ermenistan, anayasa mahkemesini ve ülkedeki milliyetçi
muhalefeti kullanarak, protokolle-
rin imzalanmasıyla başlayan süreci başarıyla yönetmiştir. Ermeni anayasasına göre, anlaşmaların parlamentoya gelmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya uygunluğu denetlendiğinden, hükümetin imzaladığı protokollere karşı ırkçı Taşnak Partisi harekete
geçmiş, hükümeti ve protokollerin anayasaya uygun olduğunu açıklayan anayasa mahkemesini sert biçimde eleştirmiştir. Buna karşılık Ermenistan yönetimi de, protokolleri kendi meclisine getirene kadar, Türk hükümeti protokolleri TBMM’ye getirmezse, Türkiye’yi çok
zor günlerin beklediğini açıklamıştır.
Bir anlamda Türkiye’yi tehdit etmiştir.
ABD ve AB nezdinde Türkiye’ye şantaj
Avrupa ve Asya kıtalarının coğrafi bütünlüğüne dikkat çeken, iki sözcüğün
birlikte telaffuzunun kısaltılmasıyla kullanılan bir terim olsun, isterse de dar anlamda doğuda Hindistan ve Çin’e, batıda Avrupa Birliği’ne komşu olarak tanımlansın, her iki durumda da Türkiye ve Rusya Avrasya’nın merkezindedir. Rusya, SScB tarihe karıştıktan sonra 10 ülke AB, 12 ülke NATO üyesi
olsa da, tarihsel olarak en büyük Avrasya gücüdür. Ve yine tarihe bakıldığında, Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşmasının, bu iki ülkeye yaradığı, aralarındaki çekişmenin ise Batılı büyük güçlerin
çıkarına olduğu görülür. Türkiye’yi ve
Avrasya’yı konuşunca, enerjiyi konuşmak kaçınılmazdır. Türkiye merkezli bin millik bir daire çizildiğinde, dünya enerjisinin dörtte üçünün bu bölgede
çıktığı görülür. Kafkasya, Hazar Havzası ve Orta Asya açısından özel bir konumu olan Türkiye, gıdadan tekstile, beyaz eşyadan otomotive dek geniş bir ihracat potansiyeline sahiptir. Bölgenin
doğalgaz ve petrol başta olmak üzere,
yeraltı zenginliklerinden yararlanmakta, dahası bunları Batı pazarlarına taşıyacak önemli bir güzergâh olarak öne
çıkmaktadır. Çin’in bölge ülkeleriyle
METAL
kim olur” sözünü boşuna söylememiştir. Günümüzde büyük oyun, bu bölgede oynanmaktadır. Bölgenin yüzyıllardır emperyalizmin mücadele alanı olduğu bilinmektedir. Çünkü dünya nüfusunun % 70’i, dünya GSMH’sinin %
60’ı, dünya enerji kaynaklarının dörtte
üçü bu bölgededir. ABD’den sonra savunmaya en çok kaynak ayıran 6 devlet Avrasya’dadır. Bölge, dünyanın güvenlik açısından en istikrarsız bölgesidir.
2. Dünya Savaşı sonrasındaki yerel çatışmalarda ölen yaklaşık 20 milyon insanın büyük bölümü Avrasyalıdır. Rusya,
Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail nükleer
silahları olan, İran ise nükleer çalışmalarını sürdüren bir ülkedir.
Avrasya denince akla Asya ile Avrupa gelir, ama Avrupa’nın da aslında
Asya’nın büyük bir yarımadası olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Bu iki
büyük ve iki eski kıtanın her zaman etkileşim içinde oldukları tarihsel bir gerçektir. 149 milyon kilometrekare olan
dünya karalar toplamı içinde Avrasya
52 milyon kilometrekareye, yani dünya karalar toplamının üçte birine karşılık gelir. Bölgenin iki büyük ülkesi
olan Çin ile Rusya arasında 4 bin 300
kilometrelik sınır vardır. Avrasya, ister
47
TÜRK
yapmıştır. Türkiye ise TBMM Dış İlişkiler Komisyonu’na gönderilen protokollerin TBMM Genel Kurulu’na gelmesi için, Dağlık Karabağ’daki işgalin
kalkması gerektiğini açıklamıştır. Ermenistan bu açıklamaya karşılık, protokollerde böyle bir koşul olmadığını savununca, sorun kilitlenmiştir.
Türkiye’nin Batı ile olan güçlü bağları, NATO üyeliği, AB adaylığı, Avrasya konusunda bağımsız adımlar atmasını engellemektedir. Batı, Türkiye’nin
ulusalcı ve Ankara merkezli bir bakış açısıyla Türk dünyasıyla ilgilenmesine karşı
çıkarken, Türkiye’nin Batı çıkarları için
bölgede adım atmasını istemektedir. Bu
nedenle ABD Hava Kuvvetleri’nce finanse edilen Rand corporation’a ait
bir raporda, “Türkiye kesinlikle bölge
için model olmamalıdır” denilmektedir.
ABD ve AB’nin tavrı özetle budur. Türkiye, ABD ve AB’nin etki sahasından
kopamayan batıcı/ taşeron bir Avrasyacılık yaparsa, Batının hiç itirazı olmayacaktır. Ancak Avrasya’nın kadim güçleriyle, Türk dünyasıyla, mazlum milletlerle Türkiye adına ilişki kurulmasına itirazları vardır. ABD dış politikasının önemli isimlerinden Z. Brzezinski,
“Avrasya’ya hakim olan dünyaya da ha-
METAL
TÜRK
48
yeni bir İpek Yolu’nu gündeme getirdiği dikkate alınırsa, Türkiye’nin de olanakları ölçüsünde bir şeyler yapabileceği
muhakkaktır. Çin’in olağanüstü bir hızla büyümesi, Avrasya’nın yakın tarihinde, SScB’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan en önemli iki gelişmedir.
Avrasya tarihin her döneminde önemini korumuş, büyük güçlerin mücadele alanı olmuştur. Ancak 1989’da
Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan, 1990’ların başında Soğuk Savaşın bitmesi, Varşova Paktı’nın çökmesi,
1991’de SScB’nin resmen dağılmasıyla birlikte daha çok öne çıkmıştır. Daha
fazla konuşulur olmuştur. Daha keskin
kavgaların merkezinde yer almıştır. 90’lı
yılların başındaki bu hızlı değişim, 80’li
yıllarla başlayan küreselleşme sürecini
daha da hızlandırmıştır. Tek süper güç
olarak kalan ABD’nin Avrasya’ya yönelik ilgisi, SScB’nin de dağılmasına koşut
olarak artırmıştır. Bu bağlamda, Avrasya siyasi, iktisadi, askeri, toplumsal yönleriyle 21. yüzyılın anahtarı, belirleyicisi, yönlendiricisidir. Sahip olduğu zengin enerji kaynaklarının da etkisiyle en
önemli rekabet, en sert mücadele alanıdır. Ancak Avrasya aynı anda hem zenginliğin hem yoksulluğun, hem istikrarsızlığın hem büyük potansiyelin, hem
yükselen güçlerin hem de duraklayan,
yavaşlayan, yaşlanan klasik Avrupa güçlerinin coğrafyasıdır. Bölünmek, parçalanmak, istikrarsızlaştırılmak istenen ülkeler de buradadır, bölmek isteyenler de.
Enerjiye gereksinim duyanlar da buradadır, enerji zengini ülkeler de. ABD’nin
en önemli müttefikleri de buradadır,
ABD’nin en güçlü rakipleri de. ABD’nin
öncelikleri, yönlendirme çabaları, bayrak
gösterme adımları, yığınak yapma çalışmaları da buraya yöneliktir, ABD’ye direnen güçlerin hesapları da. Bölgedeki
gelişmeler, bölgesel ve küresel tüm ilişkilerden, çelişkilerden, ayrışmalardan,
ittifaklardan doğrudan etkilenmekte ve
onları doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda jeopolitik önemi, enerji zenginliği, iktisadi potansiyeli, stratejik özelliği,
bir yandan Çin, Rusya, Hindistan, İran
gibi yükselen güçlerin, bir yandan da Afganistan, Irak gibi ABD işgalindeki ülkelerin yurdu olması ve hassas güç dengeleriyle Avrasya, en büyük rekabet alanıdır. Büyük güç olmanın da, bölgesel
güç olmanın da, iktisadi gelişmenin de
yolu Avrasya’dan geçmektedir.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı, Avrasya güçleri de kendi seçeneklerini ortaya koymuşlardır. Bu amaç-
aBd dış politikasının
önemli isimlerinden z.
Brzezinski, “avrasya’ya
hakim olan dünyaya
da hakim olur” sözünü
boşuna söylememiştir.
Günümüzde büyük
oyun, bu bölgede
oynanmaktadır.
Bölgenin yüzyıllardır
emperyalizmin
mücadele alanı olduğu
bilinmektedir. Çünkü
dünya nüfusunun %
70’i, dünya GSmH’sinin
% 60’ı, dünya enerji
kaynaklarının dörtte
üçü bu bölgededir.
la Rusya ve Çin öncülüğünde, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla 1996 yılında kurulan, 2001 yılında
Özbekistan’ın katılımıyla gelişmesini sürdüren Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ),
Avrasya güçlerinin en güçlü ittifakıdır.
Sınır anlaşmazlıklarının çözümü, savunma ve güvenlik konularından hareketle
kurulan, kısa zamanda ekonomiden kültüre dek çok geniş bir yelpazede işbirliği olanakları yaratan ŞİÖ, bölgesel ve küresel çapta başarılı olmuştur. Etnik, dinsel çatışmaları önlemek, kitle imha silahlarının yayılmasının önüne geçmek, çevre sorunları, terör gibi hemen tüm uluslararası antlaşmalarda sıralanan sorunlara
karşı bölgesel güçlerin birlikte davranabileceğini göstermiştir. ŞİÖ üyesi ülkelerin
toplam yüzölçümleri Asya ve Avrupa’nın
% 60’ını kapsamaktadır.
Türkiye’nin Tarihsel ve Siyasal Gerçeği: Avrasya
Türkiye’deki siyasiler, diplomaside köprü olmaya çok meraklıdır. Ancak, köprünün üzerinden basılıp geçildiğini, köprüyü başkalarının kullandığını
unutmamak gerekir. Köprü belirlemez,
belirlenir. Köprü tanımlamaz, tanımlanır. Köprü şekil vermez, şekillendirilir.
Bu nedenle Türkiye’nin, kendisinin bir
merkez ülke olduğunun farkına varması, ancak bunu yaparken de gerçekçiliği
elden bırakmaması şarttır. Türkiye Türk
dünyasına yönelirken, hayalci, maceracı,
romantik değil, gerçekçi, akılcı olmalıdır.
Türk cumhuriyetleriyle her alanda dayanışma içinde olmalı, kimseye “ağabey-
lik” taslamamalıdır. Türk devletleri hakkında bilgi, proje, hazırlık sahibi olmalıdır. Başta ekonomi olmak üzere, enerjide, kültürde, eğitimde, sporda, bilimde kısa, orta, uzun vadeli stratejiler belirlemelidir. Türk dünyasına ilgisi, üçüncü
ülkeler aleyhine olmamalıdır. Tutamayacağı sözler vermemelidir. Büyük vaatlerden kaçınmalıdır. Türk cumhuriyetlerinin hepsinin Türk kültüründen gelmekle
birlikte, benzerlikleri/ ortaklıkları kadar
aralarında ciddi algı, yorum, yaklaşım
farkları olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Türk devletleri arasında alfabe sorununu çözmek, hukuk sistemlerini birbirine yakınlaştırmaya çalışmak, gümrük
birliği yönünde çabalamak bu alanda atılacak çok önemli adımlar olabilir. Türkiye, tarihsel olarak rekabet içinde olduğu önemli bir bölge gücü olan İran’la,
Batı adına rekabete girmekten veya Batı
adına arabuluculuk yapmaktan vazgeçmelidir. Karşılıklı çıkar, güvenilir komşuluk ve içişlerine saygıya dayalı bir işbirliğinin yollarını aramalıdır. ŞİÖ seçeneğini ciddi olarak düşünmeli, gözlemci üye olmak için adım atmalıdır. Tüm
bunları yaparken, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Örgütü gibi, Türkiye’nin öncülüğünde hayata geçen proje benzeri ittifaklar önermelidir. Bunu yaparken de ittifakın kalıcı, uzun erimli olmasına özenmeli, saman alevi gibi kısa sürede sönen
girişimlerin, dış politikada ciddi bir güven kaybına neden olduğunu unutmamalıdır. Kısacası Türkiye, Avrasya’ya yönelik bir siyaset kurgularken Atatürk’ün
bölge merkezli, karşılıklı güven, saygı ve
çıkara dayalı, mazlum milletler dayanışmasını esas alan, antiemperyalist dış politikasını yeniden gündemine almalıdır.
KAYNAKÇA
n Davutoğlu, Ahmet: “Stratejik
Derinlik”, Küre Yayınları, İstanbul,
2009.
n Dugin, Aleksandr: “Moskova –
Ankara Ekseni”, Kaynak Yayınları,
İstanbul, 2007.
n Dugin, Aleksandr: “Rus
Jeopolitiği Avrasyacı Yaklaşım”, Küre
Yayınları, İstanbul, 2005.
n Fuller, Graham: “Yeni Türkiye
Cumhuriyeti”, Timaş Yayınları,
İstanbul, 2008.
n İlhan, Suat: “Türklerin Jeopolitiği
ve Avrasyacılık”, Bilgi Yayınevi,
Ankara, 2005.
n Perinçek, Mehmet: “Avrasyacılık”,
Bilgi Yayınevi, Ankara, 2006.
n Ülsever, Cüneyt: “Yeni
Osmanlıcılık ve Kürt Açılımı”, Kırmızı
Kedi Yayınları, İstanbul, 2011.
METAL
EMEKÇİNİN NOT DEFTERİ |
TÜRK
49
n kıdem: İşçinin bir görev yerinde geçirdiği süredir.
n kıdem tazminatı: İşçinin belli sebeplerle işyerinden ay-
rılırken, işveren tarafından iş kanunu gereğince işçiye vermiş olduğu bir tazminat şeklidir.
Kıdem Tazminatı Hakkının Oluşabilmesi İçin;
n Kıdem tazminatının söz konusu olabilmesi için tam bir yılın dolması gereklidir. Artan süreler ise orantı yapılarak kıdem
tazminatı hesabına yatırılacaktır.
n Zorunlu askerlik hizmeti dolayısıyla işten ayrılmış olunması gerekir.
n Çalışanlar bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya
sandıktan yaşlılık, emeklilik, maluliyet aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla işten ayrılması gerekir.
n Çalışanın vefat etmesi durumunda kanuni mirasçısına kıdem tazminatı ödenir.
n Kadınların evlilik nedeniyle, o tarihten itibaren bir yıl içerisinde işten ayrılması durumunda kıdem tazminatı ödenir.
n Bekleyen işçiler: Ücretlerin yüksekliğinden etkilenerek,
sendikasız kesimdeki işini bırakarak sendikalı kesimde iş bulmayı bekleyen işsizler.
n kiralık işçi: Özel istihdam bürosunun, istihdam ettiği
bir işçiyi geçici olarak başka bir işverenin hizmetine vermesidir
n Genç işsizlik oranı: On beş – yirmi dört yaş grubundaki işsiz sayısının, aynı yaş gurubundaki işgücü içindeki oranıdır.
n Sözleşme: Hukuki netice doğurmak amacıyla iki veya
daha çok kişinin veya kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, akit, mukavele, kontrat.
n Beyaz yakalılar: İdari pozisyonlarda, ofislerde çalışan işçiler için kullanılır.
n zorla Çalıştırma yasağı: Anayasaya göre, hiç kimsenin
zorla çalıştırılmaması, angaryanın yasak olmasıdır.
n mükellef: Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu
düşen gerçek veya tüzel kişidir.
n istimlak: Özel mülkiyette bulunan gayrimenkullerin,
kamu yararı amacıyla, devlet veya kamu tüzel kişisinin mülkiyetine geçmesini sağlayan kanuni bir yoldur.
Terimlerin tanımları, www.alomaliye.com sitesi ve Naci Önsal’ın Türk-İş
yayınlarından çıkan “Endüstriyel İlişkiler Sözlüğü” adlı kitabından alınmıştır.
EKONOMİ
MERVE ÖZKAN
[email protected]
Bu ülkenin kanayan yarası
METAL
GENÇ İŞSİZLER
TÜRK
50
İlköğretim mezunu gençlerimizin iş bulamama riski daha düşük
mesleklere yönlendirilmesi, onlara rehberlik hizmetinin bu alanda
yoğun olarak verilmesi, gençlerimizin geleceği açısından önemlidir.
Maalesef, güçlü olanın ayakta kaldığı, zayıfların ise yoksulluk
çizgisinde bir hayata mecbur kaldığı bir sistemde lise ve üniversite
mezunu gençlerimiz mücadele dolu bir hayata atılıyorlar.
B
yetişkinlerde bu oran %60,8’dir.
n Gençlerin mutluluk kaynağı olan kişiler, %75,3 ile bütün ailesi, %10,1 ile anne ve babası iken, yetişkinlerde bu oran
%73,5 ile bütün ailesi, %14 ile çocuklarıdır.
n Gençlerin mutluluk kaynağı olan değerlerin başında %59 ile sağlık, %17 ile aşk gelmektedir, yetişkinlerde ise
%75,3 ile sağlık, %12,4 ile aşk gelmektedir.
n Gençlerin %82,3’ü gelecekten umutlu olduğunu belirtirken, yetişkinlerin %73,9’u gelecekten umutlu olduğunu ifade etmiştir.
n Gençler eşlerini aile ya da komşu çevresinden seçmektedir.
n Genç kadınların %66,7’si ve genç erkeklerin %35,1’i ilk
evliliklerini gerçekleştirmişlerdir.
n Gençlerin %76,5’i eşlerini aile ya da komşu çevresinden,
%10,2’si okul ya da iş çevresinden, %10,8’i ise sosyal çevresinden seçmektedir.
n Gençlerde, evlenirken başlık parası verenlerin oranı
%12,3, akraba evliliği oranı %21,2 ve akraba evliliği yapanların, birinci derece akraba evliliği oranı %51,9’dur.
n Gençlerin %65,8’i internet kullanmaktadır.
n Gençlerin %67,7’si bilgisayar kullanırken, yetişkinlerde
bu oran %35,6’dır.
n Gençlerde internet kullananların oranı %65,8 iken, yetişkinlerde ise %34’dür.
n Gençler, yetişkinlere göre kitap okumaya daha uzun
süre ayırmaktadır.
Dünyada kabul edilen genç nüfus aralığı 15-24’tür. 2011 yılında en
son yayınlanan adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 1524 yaş grubu arasında ülkemizde 12 milyon 542 kişi bulunmaktadır.
Nüfusumuzun yaklaşık %16’sını oluşturan genç nüfus, ekonomimiz için
verimli bir iş gücü oluşturabilecekken, büyük oranda işsizliğe sahip.
METAL
n Gençler daha mutlu ve gelecekten umutludur.
n Mutlu olduğunu belirten gençlerin oranı %69,6 iken,
51
TÜRK
ir ülkede nüfusun, sosyal, ekonomik, istatistikî ve demografik değerlendirmesini sağlayan araştırmalar, çalışmalar, toplumun ihtiyaçlarını görmesini sağlamaktadır. Toplumların eksikliklerini görerek daha planlı hareket
etmesi, hangi durumda olduklarının bilincinde olmasını sağlamaktadır.
Dünya nüfusu günümüz itibariyle yaklaşık 7 milyar civarındadır. Çin Halk cumhuriyeti (1 milyar 348 milyon kişi)
dünya nüfus sıralamasında ilk sırada yer almaktadır. Sırayı Hindistan (1 milyar 242 milyon kişi) ve Amerika Birleşik
Devletleri (313 milyon kişi ) takip etmektedir. Türkiye ise 74
milyon kişi ile 187 ülke arasında 18. sırada yer almakta ve
dünya nüfusunun %1,1 ‘ini oluşturmaktadır.
Türkiye, Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahip. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, gençlik
politikalarının ülkemiz için öneminin büyük olduğunu gözlemleyebiliriz. Etkin gençlik politikaları, gençlerin sorunlarını
çözerek yarın için atılan temelin sağlanmasına yol açar. Ülkemizde gençlerin durumlarına ilişkin istatistikler bu çalışmalar
için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu, (TÜİK) gençlik politikalarına katkı sağlamak amacıyla, Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNEScO) ve Dünya Bankası tanımları ile 15-24 yaş arasındaki gençlerin durumunu ortaya koyan bir haber bülteni yayınladı. “İstatistiklerle Gençlik” isimli haber bülteninde, gençlerin sosyal, kültürel, ruhsal yaşamına ait istatistikler ve açıklamalar yeralıyor.
Bu haber bültenine göre,
n Gençlerde işgücüne katılım oranı daha düşüktür.
n 2011 yılında gençlerde işgücüne katılım oranı %39,3,
işsizlik oranı %18,4 ve tarım-dışı işsizlik oranı ise %22,1’dir.
n Yetişkinlerin (25 ve daha yukarıdaki yaşlar) işgücüne
katılım oranı %52,8, işsizlik oranı %8 ve tarım dışı işsizlik
oranı %10,2’dir. Lise ve dengi meslek lisesi mezunu gençlerde işsizlik oranı %21,8’dir. Lise ve dengi meslek lisesi mezunu genç erkeklerde işsizlik oranı %18,6 iken, genç kadınlarda
işsizlik oranı %27,3’tür.
n Yükseköğretim görmüş gençlerde işsizlik oranı
%30’dur. Yükseköğretim görmüş genç erkeklerde işsizlik oranı %24 iken, genç kadınlarda işsizlik oranı %35,6’dır.
n Gençler kendilerini daha sağlıklı hissetmektedirler.
n Gençlerin %84,9’u genel sağlık durumlarını çok iyi veya
iyi olarak tanımlarken, yetişkinlerin ise %59,3’ü kendilerini
sağlıklı hissetmektedirler.
n Gençlerin %62’si her zaman veya genellikle kendini hayat dolu hissederken, yetişkinlerde bu oran %46,9’dur.
n Gençlerin %57,9’u kendini enerjik hissederken, bu oran
yetişkinlerde %39,1’dir.
n Gençlerin %7,2’si her zaman veya genellikle kendini
kalbi kırık ve depresyonda hissederken, yetişkinlerde bu oran
%10,6‘dır.
METAL
| EKONOMİ
TÜRK
52
Yapılan araştırmalara da bakıldığında, günümüzde genç
nüfusun en önemli sorunlarından birisinin işsizlik olduğu görülmektedir. Ülkemizde ortalama işsizlik oranı (Mayıs 2012)
%8,2 iken, genç nüfus işsizlik oranı %15,9 seviyesindedir. Ancak askerdekileri, iş aramayanları, öğrencileri ev hanımlarını da
dikkate alırsak genç işsizlik %25’lerin altına inmeyecektir.
Dünyada kabul edilen genç nüfus aralığı 15-24’tür. 2011
yılında en son yayınlanan adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 15-24 yaş grubu arasında ülkemizde 12 milyon
542 kişi bulunmaktadır. Nüfusumuzun yaklaşık %16’sını oluşturan genç nüfus, ekonomimiz için verimli bir iş gücü oluşturabilecekken, büyük oranda işsizliğe sahip. Ülkemizde her geçen
gün gençlerin bu sorununu çözmek, işsizliği önlemek için yeni
bir üniversite açılmaktadır. Toplam üniversite sayımız 168, üniversitelerimizin öğrenci kapasitesi toplam 938 bin. Üniversitelere başvuran 1 milyon 860 bin gencimiz bulunuyor. Bu gençlerden sadece 871 bin aday tercihte bulunabiliyor. 66 bin açık
kontenjan bulunurken, adaylar baraj puana takıldıkları için tercihte bile bulunamıyor. Yeni üniversite açıldıkça aynı bölümlerden mezun sayısı artıyor. Bu da aynı iş alanında fazlalığa yol
açıp, işsizliğin artmasına bir sebep daha oluşturuyor. Oysa, meslek liselerinin ağırlığını arttırıp, önemini gençlerimize hissettirip yönlendirirsek, gençlerimizi meslek sahibi yapabiliriz. Ara
meslek gruplarında eksiklerin olduğu ülkemizde, gençlerimiz
mezun olunduktan sonra iş bulma şansı düşük olmasına rağmen, üniversitelerin aynı bölümlerine yönlendiriliyor.
İlköğretim mezunu gençlerimizin, iş bulamama riski daha
düşük mesleklere yönlendirilmesi, onlara rehberlik hizmetinin
bu alanda yoğun olarak verilmesi, gençlerimizin geleceği açısından önemlidir. Maalesef güçlü olanın ayakta kaldığı, zayıfların
ise yoksulluk çizgisinde bir hayata mecbur kaldığı bir sistemde
lise ve üniversite mezunu gençlerimiz mücadele dolu bir hayata
atılıyorlar. Özellikle kırsal bölgelerde ve gelişmemiş şehirlerde
yaşayan gençlerimiz bu durumla karşı karşı kaldıkları için büyük
şehirlere göç etmek, oralarda iş aramak durumunda kalıyorlar.
Bir ülkenin nüfusu, ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinden iş gücünü oluşturmaktadır. İş gücünün üretimdeki önemli etkisini düşünürsek, nüfusun yaşa göre
dağılımı da bu duruma etki etmektedir. Nüfusun yaş grupları,
ülkede ne kadar iş gücünün olabileceğini göstermektedir. Yaşlı
nüfusun büyük çoğunluğunu ekonomide mal ve hizmet üretimi
içinde bulunmadıkları için, ülkeye önemli bir katkısı olamamaktadır. Birçok Avrupa ülkesine göre genç nüfus açısından avantaja sahibiz. Fakat bu avantajı değerlendirme konusunda etkili
politikalar kullandığımız söylenemez. Bugünün genç nüfusu ülkemizin gerek ekonomi gerek sosyal açıdan her türlü ilerlemesini sağlayacağı için, gençlerin sorunlarına kulak verip, etkili politikalar üretmemiz gerekmektedir.
Kaynak: TUİK
METAL İŞÇİSİNE İKİ YENİ
WEB ADRESİ DAHA
www.turkmetaldergi.com
Türk Metal Ailesinin birlik ve beraberliğine
büyük katkı yapması beklenen turkmetaldergi.
com, son düzenlemelerin ardından yayına girdi.
İçinde haberler, basın açıklamaları, fotoğraf galerileri, linkler, videolar, Türk Metal dergisi ar-
şivi gibi çok sayıda doküman mevcut. Bilişim ve
teknolojinin hızla geliştiği ve insan yaşamına yön
verdiği bir dönemde Türk Metal de, teknolojiyle
paralel şekilde yol alarak yenilikleri üyelerimizin
hizmetine sunmaya devam ediyor.
Türk Metal Sendikasının öncülüğünde 2004
yılında kurulan ve bugün 19 ülkede üye sayısı 20
milyona ulaşan Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu’nun resmi web sitesi, yeni bir
içerik ve ara yüzle birlikte yayına girdi. UAMİF
Hakkında bilgiler, üye ülkeler, toplantılar, faaliyetler ve diğer bilgileri de içeren iemf.org site-
si, Türkçe ve Rusça olarak 2 dilde faaliyet gösteriyor.Dünyanın en büyük üye sayısına sahip
kuruluşlarından biri olan ve bütün Avrasya’nın
metal işçilerini tek çatı altına toplayan federasyon olma özelliğini taşıyan UAMİF’in Genel Başkanlığını Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak yürütüyor.
www.iemf.org
53
TÜRK
Türk Metal Sendikası aylık yayın organı Türk Metal
dergisi bütün içeriği ile birlikte turkmetaldergi.com web
sitesine yüklenirken, Uluslararası Avrasya Metal İşçileri
Federasyonu (UAMİF) sitesi de hazırlanarak yayına verildi.
METAL
www.turkmetaldergi.com
www.iemf.org
METAL
| BİZİM FABRİKALARIMIZ
TÜRK
54
2000’li yılların başından itibaren
müşteriye üretimin dışında
tasarım ve mühendislik
desteği de sağlayan
Akım Metal ve Akplas’ın
bünyesinde, geliştirmekte
olduğu çeşitli otomasyon
ve özel makine tasarım ve
imalatı faaliyetlerini bir
çatı altında birleştirmek
ve daha etkin kılmak
adına Akım Metal Ar-Ge
Merkezi faaliyete geçiyor
BİZİM FABRİKALARIMIZ|
A
kım Metal 1970’li yılların başında Konyalı Yusuf ve Mustafa Böyet kardeşler tarafından yokluklar
içerisinde, o zamanki adıyla Akım Torna
olarak İstanbul’da kuruluyor. Akım Metal, o günden bugüne, bünyesinde 1200
çalışanı bulunan bir grup şirketleri haline geliyor.
Akım Metal’in kurucuları Böyet kardeşler, küçük yaşlarda başladıkları çıraklık eğitimlerinde kendilerini geliştirip, irili, ufaklı firmalarda becerileri ve lider kişilikleri ile hızlı bir şekilde yükseliyorlar. Yine bu süreçte Böyet kardeşler,
çalışmalarını beğenen Türk sanayinin
önde gelen isimlerinin desteği ve teşviği
ile kendi işyerlerini kuruyorlar.
Akım Torna adında kurulan ilk işyerleri, farklı firmaların fason torna işlerini yaparken, 1983 yılından itibaren
Böyet kardeşler doğrudan ana sanayiyede çalışmaya başlıyor. Dürüst ve kaliteli işlerin etkisi, bu hızlı büyümedeki en
önemli etken oluyor.
METAL
Atölyeden fabrikaya geçiliyor
2008’deki global kriz döneminde işçi çıkarmak yerine müşterileri
ile yapılan anlaşmayla ve gerçekleştirilen yatırımlarla Klima
eşanjörü imalatına başlanıyor. 150 kişilik ek istihdam kapısını açan
Akplas, böylelikle krizden büyüyerek çıkmayı başarıyor
Böyet kardeşler, günümüzdeki
en büyük müşterilerinden birisi
olan Arçelik’le yapılan başarılı
çalışmalar sonucunda, 1989 yılında
Akplas firmasını
kurarak, enjektör
sektörüne giriyor.
Kurulduğu günden
beri Türkiye’ye daha
çok katma değer
oluşturmak hedefini
kendine yol olarak çizen
Yusuf ve Mustafa Böyet
kardeşler, müşterilerinin
çözüm ortağı olarak
her yıl istihdam sayısını
arttırırken, 1995 yılında
yabancı sermayeli şirketlerin
de çözüm ortağı olmaya
başlıyor. Bu talepler, Akım
Metal ve Akplas’ın atölyeden çıkıp
fabrika ortamına geçmesini zorunlu
kılarken, 1997 yılında Gebze’deki
fabrikanın devreye girmesi, hızlı bir
şekilde iş hacmini arttırarak, bir yıl
sonra ihraç eder seviyeye gelinmesi
ve bundan sonraki büyümenin
başlangıcını oluşturuyor. Akım
Metal ve Akplas, sunduğu teknolojik
yeniliklerle verimliliği ve rekabet
gücünü devamlı artırırken, müşteri
portföyünü de genişleterek faaliyet
gösterdiği sektörlerdeki öncü firmalar
arasına girmeye başlıyor.
Krizden büyüyerek çıktı
Akım Metal 2004 yılında Tuzla
işletmesini faaliyete geçirirken, bir
yıl sonra özellikle yurtdışından gelen
talepler dikkate alınarak, Alüminyum
enjeksiyon yatırımını devreye alıyor.
Akım Metal’in buradaki amacı,
rekabetçiliği korumak ve daha da
önemlisi işlerinin, rakip firmaların
bulunduğu Uzakdoğu, Hindistan,
Doğu ve Orta Avrupa’ya kaymasını
engellemekti.
2008’deki global kriz döneminde
işçi çıkarmak yerine müşterileri ile
yapılan anlaşmayla ve gerçekleştirilen
yatırımlarla klima eşanjörü imalatına
başlanıyor. 150 kişilik ek istihdam
kapısını açan Akplas, böylelikle
krizden büyüyerek çıkmayı başarıyor.
Bu faaliyet vesilesiyle Akplas da,
Tuzla’da yeni fabrika binasını devreye
alıyor. Bu süreç içerisinde firmalar,
birçok kez müşterileri tarafından
ulusal ve uluslararası çeşitli ödüllere
layık görülüyor.
TÜRK
55
METAL
| BİZİM FABRİKALARIMIZ
TÜRK
56
Akım Metal AR-GE Merkezi
2000’li yılların başından itibaren müşteriye üretimin dışında tasarım ve mühendislik desteği de sağlayan Akım Metal ve Akplas’ın bünyesinde geliştirmekte olduğu çeşitli otomasyon ve özel makine tasarım
ve imalatı faaliyetlerini bir çatı altında
birleştirmek ve daha etkin kılmak adına, 2011 yılı Ekim ayında, Akım Metal Ar-Ge Merkezi faaliyete geçiriyor.
Akım Metal Ar-Ge Merkezi ile, müşterilerle ilişkilerini ürün geliştirme ihtiyaçlarına sağladığı kapsamlı çözümlerle zenginleştirmenin yanı sıra, onların pazara daha hızlı tepki verebilmeleri için rekabetçi çözümler sağlamayı hedefliyor.
Bu doğrultuda mevcut işlerin ve
istihdamın korunması ve daha da arttırılması amaçlanıyor. Tüm bunların
yanısıra, Türkiye’nin cari açığının azalmasına ve özellikle 2023 ticari hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak
amacıyla çeşitli sektörlerde ithal edilen
ürünlerin Ar-Ge Merkezi bünyesinde
geliştirilerek, yeni yatırım, yeni ekipler ile mevcut fabrikaların mevcut durumunu geliştirmek için çalışmalarını
devam ettiriyorlar. Akım Metal bünyesinde faaliyet gösteren şirketler
üretimlerini, başta Avrupa’nın çeşitli ülkeleri olmak üzere, ABD, Brezilya, Rusya, İran ve Hindistan’a ihraç ediyor. Akım Metal, talaşlı imalat
ve alüminyum enjeksiyon konularında, Akplas ise plastik enjeksiyon, plastik üzerine baskı ve boya, montaj ve
şişirme işlerinde özellikle Türkiye ve
Avrupa’da olmak üzere, tüm dünyada
aranan firmaların başında geliyor. Aksem ise, plastik ve alüminyum enjeksiyon kalıplarını cAD-cAM ve cAE
(kalıp akış analizleri) desteği ile müşteri beklentilerini aşan bir düzeyde
üretim gerçekleştiriyor.
Başarının temeli çalışanlar
Akım Metal, bünyesinde çalışan
personelin, topluma değer katan sosyal sorumluluğunun oluşması ve daha
bilinçli hale getirilmesi için yapılan çalışmaları devam ettiriyor. Firma, başasının temelinde çalışanlarının olduğuna inanmaktadır. Firma, çalışanlarının
yaşadıkları çevreye daha duyarlı davranmaları gerektiği konusunda, sık sık
çevre danışman firmaları aracılığıyla
eğitimler vermeye devam ediyor.
Gönüllü çalışanların oluşturduğu
“Aktivite Grubu” ile tüm çalışanların
eğlenceli turnuvalardan kutlamalara,
takım aktivitelerinden, iletişim toplantılarına kadar birçok etkinlikte bir arada olmaktan keyif alması sağlanıyor.
Personelin daha iyi kaynaşmaları için
firma genelinde futbol ve masa tenisi
turnuvaları düzenleniyor.
Ata sporu olan ve her yıl geleneksel
olarak düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde sponsor olan firma, aynı zamanda çalışanlarından biri olan Mehmet Güney’in 5’incilik başarısı ile gururlanıyor.
BİZİM FABRİKALARIMIZ|
ALİ FAZIL BÖYET / İDARİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
ÇALIŞANLARIMIZA
HER ZAMAN ÇOK GÜVENDİK
METAL
Akım Metal’in kurucuları Böyet kardeşler, küçük yaşlarda başladıkları çıraklık eğitimlerinde
kendilerini geliştirip, irili, ufaklı firmalarda lider
becerileri ve lider kişilikleri ile hızlı bir şekilde yükseliyorlar.
57
TÜRK
“Grup firmalarımız kurulduğu günden bugüne iş sonuçlarına
hep bir ekip olarak ulaşmayı amaç edinmiş, bu yüzden mavi ve beyaz yaka tüm çalışanlarına hep güvenmiş ve destek vermiştir. Aile
şirketi olmamızın getirdiği kültürle, içeride 1200 kişinin bir aile
gibi kaynaşmasını sağlamaktadır. Türkiye’nin Avrupa ve dünya için
olan ekonomik ve politik öneminin ne yazık ki iş sonuçlarına yansımadığını düşünüyorum. Bunun en büyük kanıtı cari açığımızdır.
Elimizdeki gücü daha iyi kullanmak için daha çok üretmeli, çalışanımızı yetkinlik açısından eğitip, daha güçlü hale getirmeliyiz. Özellikle Ar-ge’ye, yeni ürün geliştirmeye, maliyetleri düşürmeye daha çok
çabalamalıyız. Bunun için, grup şirketleri olarak biz üzerimize düşeni
yapmak amacıyla, çalışanımızın işsiz kalmaması, daha çok istihdam sağlamak ve cari açığımızın azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla Ar-Ge Merkezi çalışmalarımızı başlattık.
Burada hem müşterilerimizin gücünü arttırması amacıyla onlara teknoloji ve tasarım desteği, hem de cari açığımızı azaltmak amacıyla yeni ürünler geliştirmeyi hedefledik. Bunun yanında, sendikalı olmanın verdiği
güvenceyle bu hedeflere büyük bir güç ve hızla varacağımıza inanıyorum. Devletimizden de bu konularda teşviklerini arttırarak devam ettirmesini
bekliyorum. Ben aynı zamanda ikinci neslin
temsilcilerindenim. Bizler babalarımızın
tırnaklarıyla kazıyarak oluşturdukları
firmalarımızı daha başarılı konumlara getirmek için buradayız ve bunu
genç, enerji dolu çalışanlarımızla
beraber başaracağız.”
Firmanın en önemli parçası
“İş Sağlığı ve Güvenliği”
Firma hedeflerine ulaşabilmek için,
işçi sağlığı ve iş güvenliğini işyerinin
en önemli parçası olarak görüyor ve bu
parçanın firmaya en verimli çalışma ortamını sağlayacağının bilincini taşıyor.
Bu hedef doğrultusunda, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı ve İnsan
Kaynakları ekibi ile ilgili yasal mevzu-
at zemininde sürekli denetim faaliyetleri içinde olup, çalışma şartlarından kaynaklanabilecek riskleri en aza indirmeyi, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlıyor.
Hızlı çözüm üreten, istek ve heyecanından güç alan, daha iyiye ulaşmak
için kendini sorgulayan, yaratıcılığı ve
inovatif düşünceyi destekleyen ve bunu
tabana yayabilme değerleri taşıyan
grup firmaları, sürekli istihdamı arttıcı
projelere odaklanıyor. Firma yakın zamanda bu çalışmaların meyvesi olarak,
Kocaeli Valiliği’nden, “Sosyal Sorumluluk ve İstihadama Katkı Ödülüne” layık görüldü.
HABER
METAL
PERC YEREL
GENÇLİK
KONFERANSI
TÜRK
58
“İşçi Sendikaları ve Genç İşçiler:
Küresel Zorluklar ve Yeni Yaklaşımlar”
PERC (Pan Avrupa
Bölgesel Konseyi)
Ağustos ayı içerisinde
Azerbaycan’ın başkenti
Bakü’de önemli bir
konferans düzenledi.
“İşçi Sendikaları
ve Genç İşçiler:
Küresel Zorluklar ve
Yeni Yaklaşımlar”
başlıklı konferansa,
sendikamızı temsilen,
uzmanlarımızdan
Adnan Parçalı ve Cem
Snaet katıldı.
Ç
alışma hayatında var olan problemlerden biri de, şüphesiz
ki, genç işçilerin yaşadığı muhtelif sorunlar. Nüfus oranlarındaki dengesizlik sorunu başta olmak üzere, çalışma
koşullarının yetersizliği, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eksiklikler, çalışma saatleri konusundaki uygunsuz şartlar gibi sorunlar, genç işçilerin en başta gelen sorunlarıdır. Nitekim, Ankara Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, Türkiye’de iş yaşamında genç işçilerin yaşadığı en önemli sorunlar şöyle sıralanıyor:
% 55 Düşük ücretler
% 47 İş güvencesinin olmaması
% 32 Sosyal güvencenin olmaması
% 25 Çalışma saatlerinin fazla olması
Genç işçiler, dünyanın hemen her yerinde aynı sorunlar
ile karşı karşıyayken, lokal özelliklere dayanan farklı sorunlarla da karşılaşabilmektedirler. Örneğin, AB üyesi ülkelerde ve
ABD’de, yaşlanan nüfus nedeniyle en büyük sorun emeklilik
iken, Türkiye ve Avrasya’da mevcut çalışan işçilerin %60’ı genç
işçilerden oluşmakta ve henüz çalışırken ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bizler örgütlü yapılar, sendikalar olarak, geleceğimizi şekillendirecek olan genç işçilerimizin daha iyi koşullarda, daha insani çerçevelerde, haklarını alarak çalışmalarını sağlamak durumundayız. Özellikle çalışma saatleri, özlük hakları,
iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda genç işçilerin sorunlarını yakından takip etmek ve bu konularda işverenle iletişime geçip, sorunların çözülmesini sağlamak, geleceğimiz için son derece önemlidir.
Bu noktada, biz sendikacılara düşen bir diğer görev de,
genç işçilerimizi bilinçlendirmektir. Bunun en bilinen ve en
sağlam yolu da eğitimden geçmektedir. Sahip oldukları hak-
Gençlik konferansı
n En az 2 yılda bir organize edilir.
n Katılımcılar mutlaka 35 yaş altı
olmalı.
Gençlik komitesi:
n 9 seçilmiş üyeden oluşur (33 yaş
altı olması zorunludur ve seçilen kişiler
komitede 2 yıl görev yapabilir).
n Yönetim: Başkan ve 3 delegeden
oluşur.
n PERc Gençlik Komitesi Başkanı
aynı zamanda, ITUc-Yc (Uluslararası
İşçi Sendikaları Konfederasyonu Gençlik Komitesi) delegesidir.
n Yılda bir defa toplanır.
n Çalışma dili İngilizce ve Rusçadır.
PERC Gençlik Komitesi
Ana Görevleri
n Tavsiye ve deneyim paylaşımı,
n Genç işçi piyasası ve genç işçilerin
çalışma alanlarının incelenmesi,
n Genç işçiler ile kampanyalar düzenlenmesi,
n Genç sendikacıların terfi örgütlenmesini oluşturmak,
n Genç işçi üyelik yapılanmasının
desteklenmesi,
n ILO AcTRAV aktiviteleri (İşçi
Faaliyetleri Bürosu) başkanı Sergeyus
Glovackas AcTRAV ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
n AcTRAV uzman ekonomisti
Mohammed Mwamadzingo, “Genç İşçilerin Karşılaştıkları Küresel Zorluklar
ve Sendikaların Rolü” hakkında konuşma yaptı. Konuşmasında;
İşsizlik ile ilgili
küresel oranlar
n Gençler için işin kalitesi: Milyonlarca gencin yarı zamanlı işlerde geçici
olarak çalışmasının tecrübe anlamında
bir şey katmaması sonucu işsizlik artışı,
niteliksiz işgücü artışı oluşması,
n Sosyal güvence olmadan çalıştırılan işçiler,
gibi konulara değindi.
n ITUc ( Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu ) Gençlik Komitesi Başkanı Pierre Ledeq de konuşmasında, özellikle ITUc Küresel Kongresinde daha etkin olmayı amaçladıklarına değindi.
n ITUc PERc Gençlik Komitesi Başkan Yardımcısı Daniela Aleksieva,
küresel ekonomi ve finansal krizin genç
işçiler üzerindeki etkileri üzerine sunum
yaptı.
n ITUc Saraybosna ofisi yetkilisi Samra Kovacevic, batı Balkanlardaki genç işsizler üzerine konuşma yaptı.
Konuşmasında, Bosna&Hersek, Sırbistan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya,
Arnavutluk, Karadağ gibi bölge ülkelerindeki işsizlik istatistikleri üzerinde durarak, genç işsizliği değerlendirdi.
METAL
yapılanmasının yanı sıra, strateji, plan ve
öncelikleri üzerine bir sunum yaptı. Sunumunda gençlik komitesi yapılanmasının iki bölümden oluştuğu belirtildi.
Bunlar;
59
TÜRK
lar, dünyada kabul görmüş çalışma koşulları, etik çalışma standartları, iş sağlığı ve güvenliği ve sosyal haklar konularında sıkı eğitimlerden geçen genç işçiler, daha iyi koşullarda çalışma şartları için bilinçli birer birey, işçi olacaklardır. Bu çerçevede bizlere düşen görev,
genç işçilerimizi rutin aralıklarla bilinçlendirmektir.
Bu bağlamda çalışmalar yürütmekte olan PERc (Pan Avrupa Bölgesel Konseyi) Ağustos ayı içerisinde
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de önemli bir konferans düzenledi. “İşçi Sendikaları ve Genç İşçiler: Küresel Zorluklar ve Yeni Yaklaşımlar” başlıklı konferansa, sendikamızı temsilen, uzmanlarımızdan Adnan Parçalı ve cem Snaet katıldı. Uzmanlarımız, yapılan konferansta özellikle genç işsizlik ile ilgili
problemin, sistemin temelindeki yetersizlikten, eğitim sistemindeki çarpıklıktan, işverenin işçilerden talep ettiği donanımların tam anlamıyla karşılanamamasından kaynaklandığını belirterek,
üniversitelerdeki bazı bölümlerin ihtiyacın üzerinde mezun vermesinin, yığılma
ve dolayısıyla işsizliği tetikleyici önemli
bir unsuru oluşturduğuna değindi. Kısaca, işsizliğin büyük bölümünün yanlış planlama sonucu oluştuğu üzerinde
duran uzmanlarımız, toplantıya yeni bir
bakış açısı getirdi.
Konferansın diğer önemli detayları
ise şöyle sıralanabilir:
n ITUc – PERc Gençlik Komitesi Başkanı Tuğba Balcı, komitenin genel
KİTAP
edİTÖr: ASLI BAŞARAN
AKLINDAN BİR SAYI TUT
METAL
Yazar: John Verdon
Yayınevi: Koridor
Türü: Polisiye
Sayfa Sayısı: 480
Baskı Yılı: 2011
TÜRK
60
Heyecanlı ve sürükleyici bir roman okumak istiyorsanız, bu
kitabı çok çabuk bitireceksiniz. Çünkü elinizden bırakamayacaksınız. Konusuna gelirsek; bir adam, posta kutusuna bırakılmış
imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.”
Adam öylesine, 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir:
“Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç.”
“Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658.”
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek
ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap “Aklından Bir Sayı Tut” kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
SALI KADINLARI
Yazar: Monika Peetz Yayınevi: Kırmızı Kedi
Türü: Roman Sayfa Sayısı: 254
Baskı Yılı: 2012
Hepimizin yakın arkadaşları vardır. Ancak, kadınlar için arkadaşlık çok daha başkadır. Vazgeçilmezdir… Beş arkadaş. Her
ayın ilk salı günü hep aynı restoranda buluşan, her yıl bir kez birlikte bir yolculuğa çıkan ya da özel bir şey yapan, birbiriyle taban tabana zıt beş kadın. On beş yıl önce katıldıkları Fransızca kursunda tanışan, o günden beri de hiç şaşmadan ayda bir toplanan kadınlardan
kimi evli, kimi bekar, kimi iş kadını, kimi ev kadını. Bugün tanışsalar aslında arkadaş olmayı hiç düşünmeyecek bu beş kadın, bu yıl
Judith’in ölen kocasının yarım bıraktığı bir işi tamamlamaya, güney
batı Fransa’daki kutsal Yakup’un Yolu’ndan giderek bir hac yolculuğu yapmaya karar verirler.
Evli ve iki yetişkin çocuğu olan başarılı avukat caroline, bir firmada ev eşyası tasarımı yapan, neşeli, maceradan maceraya koşan
Kiki, kocası doktor olan, dört çocuklu bıkkın ev kadını Eva, başkalarını kullanmayı seven, bir eczacıyla evli, lüks meraklısı Estelle ve taze
dul Judith. Ve kocasının ölümünden sonra Judith’in bulduğu tuhaf
bir günlük. Judith’i oyalamak, avutmak için birlikte bu yolculuğa çıkarlarken, hiç beklemedikleri bir sırla karşılaşacakları ve yolun sonunda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı hangisinin aklına gelirdi?
ARAF
SAF ve masumca, uzaktan uzağa duyulan karşılıksız bir aşk. Bu platonik aşktan habersiz genç
bir kız. 18 yaşındaki Zehra, köyünde ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Vardiya arkadaşı Olgun ile birlikte bir benzin istasyonunda çalışmaktadırlar. Bu ikiliyi, Olgun’un Zehra’ya olan aşkı dışında, Tv izleyerek geçirdikleri hayatlarında, orada gördükleri dünyalara olan özentileri ve bu yaşantıların içine girmek
için kurdukları hayaller ve çaba birbirine bağlamaktadır. Bir gün benzin istasyonuna gelen 38 yaşındaki
Mahur ile Zehra arasında başlayan aşk, tüm dengeleri alt üst eder...
Filmin künyeSi
Vizyon Tarihi: 21 Eylül 2012
Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu
Oyuncular: Özcan Deniz, Nihal Yalçın,
Yasemin Conka, Neslihan Atagül, Barış
Hacıhan, Ilgaz Kocatürk, Feride Kahraman
Tür: Dram
Vizyon Tarihi: 28 Eylül 2012
Yönetmen: Sinan Çetin
Oyuncular: Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Wilma
Elles, Yavuz Bingöl
Tür: Savaş, Dram
METAL
HEPİMİZ, Çanakkale hikaye ve destanlarıyla büyüdük. Orada yaşanan mücadeleyi, özveriyi, fedakarlığı, birlikteliği dinledik büyüklerimizden. Her birimizin gözleri doldu, o anları tekrar tekrar yaşadık görmemiş olsak da. Çanakkale destanıyla ilgili bir çok film çekildi, bir çok kitap yazıldı. Ancak, Sinan Çetin’in baktığı pencereden bakan olmamıştı daha önce. Çanakkale
Savaşı’nda yaşanan trajediye değişik bir açıdan bakan
Sinan Çetin, bu filmde karşılıklı iki tarafın bakış açısını
gözler önüne seriyor. Sinan Çetin imzalı yapımda Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Wilma Elles, Cemo Çetin,
Yavuz Bingöl gibi tanınmış isimler rol alıyor.
61
TÜRK
Filmin künyeSi
ÇANAKKALE
ÇOCUKLARI
| SAĞLIK
Radyasyondan
korunmanın
pratik yolları
METAL
Teknoloji hayatımızı
inanılmaz derecede
kolaylaştırsa da, tahmin
bile edemeyeceğimiz
büyük sağlık sorunlarına
da yol açabiliyor
TÜRK
62
T
eknoloji hayatımızı inanılmaz derecede kolaylaştırsa da, tahmin bile edemeyeceğimiz büyük sorunlara da yol açabiliyor. Evlerimizde kullandığımız
elektronik eşyalar, vazgeçemediğimiz cep telefonları da,
ne yazık ki, birer radyasyon kaynağı… İşte radyasyondan
korunmak ve etkisini asgari tutabilmek adına alınabilecek
bazı önlemleri sizin için derledik
n Kullanmadığınız elektrikli aletleri kapalı tutun ya
da fişten çıkarın.
n LED, LcD veya plazma bilgisayar ekranlarını kullanmaya özen gösterin. Bilgisayar ekranı ile klavye arasına 1 metre mesafe koymaya çalışın, ekran filtresi kullanın.
n Dinlendirici bir uykuya geçmek için en ideal koşulun, yatak odasında televizyon ve bilgisayar bulundurmamak veya bu cihazların tamamen kapalı olması gerektiğini unutmayın.
n Saç kurutma makinesinin manyetik alanı yüksektir,
bu nedenle sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanın.
n Bebek odası dinleme cihazlarının (baby phone)
kullanılması önerilmez. Kullanılması zorunlu olduğu hallerde bebek yatağından uzakta tutulmalıdır.
n Bebek odaları, yatak odaları ve çocukların yakınında cep telefonu bulundurmamalı.
n cep telefonlarını sohbet amaçlı kullanmayın, kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı tutun. Kalp üzerinde, göğüste açıkken taşımamaya dikkat edin.
n cep telefonu kullanırken kesinlikle kablolu kulaklık kullanın. Açık durumda iken vücudunuzdan mümkün
olduğunca uzakta taşımaya özen gösterin.
n Çocuklarda ve gençlerde sinir sistemi ve beynin
gelişimi devam ettiğinden, onlar yetişkinlerden daha çok
risk altındadırlar. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukla-
rın cep telefonu kullanmamaları Dünya Sağlık Örgütü
(WHO) tarafından önerilir.
n Hamilelerin cep telefonu kullanması önerilmez.
Çocukların ve yaşlıların zorunlu olmadıkça cep telefonu
kullanmamalarına özen gösterin.
n Evde kablolu ev telefonu, dışarıda kablolu iş telefonu ve ankesörlü telefon kullanmaya özen gösterin.
n İnternet bağlantısı için kablolu modem kullanılmalı. Bilgisayarda çalışırken bir antene çok yakın mesafede saatlerce oturuyorsunuz ve radyo frekans (RF) alanlara maruz kalıyorsunuz demektir. Bunu azaltmak ve önlemek için kablosuz teknolojilerini mümkün olduğunca
kullanmayın.
n Restoran, otel, tatil sitesi gibi yerlerde kablosuz internet erişimi olmayanları tercih edin.
n Elektrikli tıraş makinesini mümkünse şarjlı modellerini kullanmayı tercih edin.
n Tüplü (cRT) TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 metre uzakta bulunun. Mümkünse LED,
LcD ve plazma ekranları tercih edin.
n Mikrodalga fırın çalışırken 1 metre mesafeden
daha yakınında olmamaya özen gösterin. Gerekmedikçe
kullanmayın. Mümkünse çalıştırıldığında mutfakta bulunmayın.
n Radyasyona yoğun şekilde maruz kalıyorsanız vücudunuz bazı reaksiyonlar gösterir. Bu reaksiyonlar şöyle sıralanabilir:
n Boğazda kuruluk hissi,
n Gözde problemler (ağrı ve görme bozukluğu),
n Baş ağrısı,
n Alerji, yüzde kızarıklık,
n Uykusuzluk,
n Seslere karsı hassasiyet, işitme zorluğu,
n Yorgunluk
FAYDALI BİLGİLER |
n Nefret, mutsuzluk, kargaşa gibi
içeriklere sahip olan haberleri izlemek,
uzun vadede kalbin zarar görmesine
neden olur.
n Kar üzerinde yürürken elleri cebe
sokmak, omurgada eksen kaymasına
kadar uzanan ciddi sorunların
yaşanmasına neden olabilir.
n Göz kanlanması her zaman
yorgunluk belirtisi değildir. Bir haftayı
geçen kanlanmaların nedeni kesinlikle
tespit edilmelidir.
n En gergin anlarda tüm negatif
düşüncelerden sıyrılarak bir dakika
nefes egzersizi yapıp kendinizi
rahatlatabilirsiniz.
n Doktor tavsiyesi olmadan vitamin
takviyesi yapmak çok ciddi sorunların
yaşanmasına neden olabilir.
n Aç karnına içilen bir sigara, tok
içilen iki sigara kadar zararlıdır.
n Aç karnına narenciye suyu
tüketmek, yemek borunuzun zarar
görmesine sebep olabilir.
n Düzenli su tüketimi, kan
şekerinin ayarlanmasında etkili oluyor.
n Greyfurtun kıskançlık ve hayal
kırıklığı gibi psikolojik sorunların
tedavisinde de kullanılabildiğini biliyor
musunuz?
n Kanser riskini artıran sebepler
arasında düzensiz yaşam ve
çok eşlilik olduğunu biliyor
musunuz?
n İncir kabızlık, cilt
bozuklukları ve kolestrolün
düşürülmesinde çok
etkilidir.
n Göz kapağı
düşüklüğü hastalık
habercisi olabilir.
Mutlaka kontrol
ettirmelisiniz.
n Uzmanlar, yüksek
tansiyona karşı günde
3-4 porsiyon süt ve
süt ürünü tüketmeyi
öneriyor.
n Kavun, kanı
temizliyor ve antioksidan
özelliği bulunuyor. Endişe ve
uykusuzluğa iyi geliyor, bağırsak
ve cilt kanserine karşı tavsiye ediliyor.
n Karpuz, böbreği temizliyor,
astım, damar tıkanıklığı, diyabet, kolon
kanseri ve kireçlenme gibi hastalıklara
iyi geliyor. Bağışıklık sistemini
güçlendiriyor.
n Çilek, strese iyi geliyor,
sakinleştirici etkisi var. Sigara
dumanının etkilerini azaltıyor.
n Ekmek, patates, kahvaltı gevreği
gibi tahıllar, yüksek karbonhidrat
içerdiklerinden enerji vericidirler.
n 20 adet kirazda 12-25 miligram
arası antosiyanin maddesi bulunuyor
ve bu maddenin ağrı kesici etkisi
aspirinden on kat daha fazla.
63
TÜRK
n Yetersiz beslenme sonucu ihtiyacı
olan besinleri alamayan saçlar, hızlı bir
şekilde dökülüyor.
n Her on hastalığın sekizinin sebebi
bakterilerdir.
n Aşırı stresin fıtık yaptığını biliyor
musunuz?
n Geceleri ansızın ortaya çıkan tatlı
krizini bastırmak için, evinizde çok
fazla tüketmediğiniz
bir meyve
bulundurmayı
deneyin.
n Midye
tüketimine
dikkat. Artık
denizlerimiz
eskisi kadar
masum değil.
Kabuklular
yoğun oranda
toksik madde
barındırabiliyor.
n Erken teşhis
meme kanseri için
önemlidir. 20 yaşını
geçen her kadının elle
kontrol konusunda
eğitilmesi gerekir.
n Ülkemizde her
10 kişiden 3’ü obeziteye
yakalanıyor.
n Çayın tansiyonu
düşürücü etkisi vardır.
n Sindirim sağlığı söz
konusu olduğunda, yoğurt
ve keten tohumunu beraber tercih
edebilirsiniz.
n Kalp sağlığı için yulaf ve elmayı
birlikte tüketin.
n Kivi tüketen insanlarda
akciğer rahatsızlıkları daha az
gözlemlenmektedir. Bu da yoğun c
vitamininden kaynaklanır.
n Likopen, cilt yaşlanmasının
etkilerini giderdiği gibi, anti-tümör
etkisine de sahiptir. Greyfurt ve
domateste yoğun olarak bulunur.
METAL
Küçük ama çok
faydalı sağlık tüyoları
E Ğ L E N C E
METAL
SAYI YERLEŞTİRME
TÜRK
64
İZMİR 1 NOLU ŞUBE
Karakoç,
şubemizi
ziyaret etti
Türk-iş 3.Bölge
Temsilciliği görevine atanan
H.Hüseyin Karakoç, 24
Temmuz’da şubemizi ziyaret
etti. Şube Başkanımız Halil
İbrahim Tosun ile Karakoç,
çalışma hayatı ve gündemdeki
konuları ele aldı.
Grev kararı ilan edildi
METAL
şubemizin yeni
örgütlendiği Maurer Söhne
Genleşme Derzleri Sanayi işyerinde,
toplu iş sözleşmesi görüşmeleri
uyuşmazlıkla sonuçlandı. Bu
gelişme üzerine sendikamız Genel
Yönetim Kurulunca 9 Ağustos’ta
grev kararı alındı. Şube Başkanımız
Halil İbrahim Tosun, alınan grev
kararını, 10 Ağustos’ta, çalışanlarla
birlikte işyerine astı.
TÜRK
66
İşyeri ziyaretleri devam ediyor
şube Başkanımız Halil
İbrahim Tosun, Şube Sekreterimiz
Güngör Sunar ve Şube Mali
Sekreterimiz Şafak Aşınmaz, 14–
17 Ağustos tarihleri arasında,
şubemizin yetkili olduğu işyerlerini
ziyaret etti. Başkan Tosun ve
beraberindekiler, ziyaretlerde
çalışan üyelerimizle sohbet etti.
ANKARA 3 NOLU ŞUBE
TOGO direnişçilerini ziyaret
şube başkanımız Nihat Zengin ve Ankara 2 Nolu Şube başkanımız Halil İbrahim
Alpoğlu, 14 Ağustos’ta, TOGO’da sendika
üyesi oldukları için işten atılan işçileri ziyaret
etti. Üç aydır fabrika önünde direnişlerini sürdüren işçilerle sohbet eden şube başkanlarımız, TOGO işçilerinin haklı direnişlerinde her
zaman yanlarında olduklarını belirttiler.
MANİSA 1 NOLU ŞUBE
İndesit İK Müdürü Atilla Saman
şubemizi ziyaret etti
indesiT işyeri
İnsan Kaynakları Müdürü
Atilla Saman, 7 Ağustos’ta
şubemizi ziyaret etti.
Atilla Saman’ın Şube
Başkanımız Hüseyin
Özben’le yaptığı
görüşmede, güncel
gelişmelerle, yaklaşan
toplu iş sözleşmesi
görüşmeleri ele alındı.
Emas’dan yüzbininci kombi
METAL
şubemizin yetkili olduğu Emas
Makine Sanayi fabrikasında yüzbininci
kombinin üretimi, 25 Temmuz’da
şirket bahçesinde düzenlenen iftar
yemeği ile kutlandı. Yemeğe Şube
Başkanımız Hüseyin Özben ve Fabrika
Genel Müdürü Cahit Köse ile çalışan
üyelerimiz katıldı. Yemek, Şube
Başkanımız Özben ve Fabrika Müdürü
Ali Rıza İlik’in, günün anısına kestiği
pasta ile tamamlandı
Şubemize ziyaretler devam ediyor
şubemizin yetkisindeki İndesit
Company çalışanı üyelerimiz, 26 Temmuz’da
şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız
Hüseyin Özben, üyelerimizle sohbet etti
ve yaklaşan sözleşme dönemine ilişkin bilgi
verdi, soruları yanıtladı. Olgun Çelik Sanayi
çalışanı üyelerimiz de 10 Ağustos’ta şubemizi
ziyaret etti. Başkan Özben üyelerimize,
yaklaşan sözleşme konusunda bilgi verdi.
Başkan Hüseyin Özben’den ziyaretler
şube Başkanımız Hüseyin Özben, bayram öncesi
işyeri ziyaretlerine devam etti. Başkan Özben bu çerçevede,
VALF Sanayi, VALF İşyeri, Componenta, Frake Mutfak,
Bosch, İndesit ve Emas işyerlerini ziyaret etti. Başkan
Özben ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle
tezgahları
başında bir araya
gelerek sohbet
etti ve sorunlarını
dinledi.
TÜRK
67
İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ
İşyeri ziyaretleri devam ediyor
şube Başkanımız Halil Faki Erdal, şubemiz
yetkisinde bulunan Böhler, Delphi, Elmek,
Emas, Evas, Ford Yedek Parça, Gedore, Kerim
Çelik, Nexans, Stoeger ve Thyssen işyerlerini tek
tek ziyaret etti. Başkan Erdal ziyaretlerde, çalışan
üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek
sohbet etti, karşılaşılan sorunları dinledi. Başkan
Erdal, 2 Ağustos’ta Alarko, Nexsans, Birinci
Oto, Gedore, Stoger, Emas, Ümran ve Kerim
Çelik ile başlatmış olduğu işyeri ziyaretlerini, 6
Ağustos’ta Birinci Oto ve Elmek, 7 Ağustos’ta
Böhler ve Ford Yedek Parça, 8 Ağustos’ta
Aypaz, Tysen ve KDS, 13 Ağustos’ta Baymak,
Delphi, 14 Ağustos’ta Siemens, 15 Ağustos’ta da
Arçelik ziyaretiyle tamamladı.
Başkan Erdal işyerlerini
vardiya vardiya gezdi ve
üyelerimizle tezgâhları
başında sohbet etti.
Şubemize yapılan ziyaretler
METAL
baymak işyeri kurul üyeleri ve
Arçelik çalışanları şubemizi ziyaret ettiler.
Sendikamız bünyesine yeni katılan Baymak
işyerinde oluşturulan kurul üyelerimizle
sohbet eden Şube Başkanımız Halil
Faki Erdal, 18 Temmuz’da da, Arçelik
çalışanlarından bir grup üyemizle şubemizde
bir araya geldi.
TÜRK
68
İSKENDERUN 1 NOLU ŞUBE
Şube Başkanımız Varan’dan ziyaretler
şube Başkanımız Çakır Varan,
şubemiz yetkisindeki Yazıcı işyerini 10
Temmuz’da, Adana’da bulunan Reno
Mais ve Arçelik işyerlerini 19 Temmuz’da,
Çumitaş ve Reno Mais işyerlerini de 9
Ağustos’ta ziyaret etti. Başkan
Varan ziyaretlerde
çalışan üyelerimizle
bir araya gelerek
sohbet etti ve
sorunları dinledi.
Orhan Karasayar’dan şubemize ziyare
t
ak Parti Hatay Milletvekili Orhan
Karasayar, İskenderun İlçe Başkanı ve
beraberindeki heyetle 15 Ağustos’ta
şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız
Çakır Varan tarafından ağırlanan Karasayar
ile yapılan görüşmede, ülke gündemi ve
çalışma hayatına ilişkin gelişmeler ele alındı.
GÖLCÜK ŞUBESİ
Genel Sekreterimiz Yücel de katıldı
Ford otomotiv
Sanayi işyerinde her
yıl Ramazan ayında
düzenlenen iftar yemeği
bu yıl 25 Temmuz’da
gerçekleştirildi. Yemeğe
Genel Sekreterimiz
Yücel Yücel, Şube
Başkanımız Mehmet
Şener, ilçe protokolü,
işyeri yöneticileri ve
aileleriyle birlikte Ford
Otosan çalışanları
katıldı.
“Açık Kapı” toplantısında durum değerlendirilmesi
METAL
şubemiz yetkisindeki Ford Otomotiv Sanayi’nin her
altı ayda bir yapılan “Açık Kapı” toplantısı 25 Temmuz’da
gerçekleştirildi. Fabrikanın durum değerlendirilmesinin
yapıldığı toplantıya katılan Genel Sekreterimiz Yücel Yücel,
bir de konuşma yaptı. Toplantıya katılan isimler arasında
Fabrika Genel Müdürü Haydar Yenigün, Nursel Ölmez
Ateş, Murat Günel ile Şube Başkanımız Mehmet Şener ve
işyeri temsilcilerimiz yeraldı.
Ford Transit’in yeni ürünü olan
Tourneo Custom ve Transit Custom
23 Temmuz’da düzenlenen bir törenle
hattan indirildi. Törene Ford Otosan
Genel Müdürü Haydar Yenigün,
Genel Sekreterimiz Yücel Yücel ile
bölüm müdürleri, Şube Başkanımız
Mehmet Şener ve çalışanlar katıldı.
Yücel şubemizi ziyaret etti
Türk Metal Sendikası 14.olağan Genel
Kurulunda Genel Sekreterlik görevine seçilen eski
Şube Bakanımız Yücel Yücel, 23 Temmuz’da Şubemizi
ziyaret etti. Yücel, Şubemiz İcra Kurulu, Yönetim
Kurulu, Denetleme Kurulu, Disiplin Kurulu ve işyeri
temsilcilerimizin katıldığı toplantıda bir konuşma yaptı.
Miniklerden tam not aldı
VkV Gölcük Kültür Merkezi’nde 5 Ağustos’ta 5 Taş
Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Bir Düş Gördüm”
isimli oyun, minik izleyicilerden tam not aldı. Oyuncular,
oyun sonrası minik izleyicilerle fotoğraf da çektirdi.
TÜRK
Transit’in yeni ürünü hattan indirildi
69
BURSA NİLÜfER ŞUBESİ
Baştemsilciler toplantısı yapıldı
Türk Metal Sendikası Bursa
Şubeleri Baştemsilciler Meclisi Toplantısı
27 Temmuz’da yapıldı. Toplantıda
Medikal Park Kurumsal Pazarlama
Müdür Yardımcısı Yusuf Ziya Yüce,
baştemsilcilerimize iş kazaları ve medikal
park sağlık hizmetleri hakkında bilgi verdi.
Geçmiş olsun ziyareti
oyak Renault işyeri temsilcileri, işyerinde
geçirdiği iş kazasının ardından ameliyat olan
üyemiz Regaip Arı’yı, 1 Ağustos’ta evinde
ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.
METAL
İşyeri ziyaretleri devam ediyor
TÜRK
70
şube başkanımız Ruhi Biçer ve Şube Sekreterimiz Yılmaz Özlütürk, 20 Temmuz’da Yazaki Wrıng, 24
Temmuz’da Tredin Oto Donanım, 25 Temmuz’da da Oyak Renault işyerlerini ziyaret etti. Başkan Biçer ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle sohbet ederek, sıkıntı ve isteklerini dinledi.
Şubemizi ziyaret ettiler
magneTi Marelli Mako A.Ş. İşyerinde çalışan
üyelerimiz 19 Temmuz’da Şubemizi ziyaret etti. Genel
Başkan Yardımcımız Mesut Gezer ve Nilüfer Şube
Başkanımız Ruhi Biçer’in de katıldığı toplantıda,
üyelerimize güncel konular hakkında bilgi verildi.
Mako çalışanlarının aileleri fabrikamızı gezdi
şubemiz yetkisindeki
Mako çalışanlarının aileleri,
üç parti halinde organize
edilen etkinlik çerçevesinde
fabrikamızı gezdiler. Çalışan
üyelerimizin aileleri, 9-16
ve 23 Haziran tarihlerinde
gerçekleştirilen gezilerden
büyük memnuniyet duydu.
BURSA NİLÜfER ŞUBESİ
Bowling ve masa tenisi turnuvası
mako’da çalışan mavi yaka ve
beyaz yaka personelin katılımıyla gerçekleştirilen Bowling Turnuvasının açılışını,
Şube Başkanımız Ruhi Biçer ile, Fabrika
İnsan Kaynakları Yöneticisi Zafer Cengiz birlikte yaptı. Turnuvaya katılan 42
takım keyifli bir rekabet içerisinde yarıştı. Turnuvada birinciliği, Kalite Ofisi elde etti. Mako Spor Salonunda gerçekleştirilen masa tenisi turnuvası da birbirinden çekişmeli karşılaşmalara sahne
oldu. Turnuvada birinciliği, Bakım bölümünden Mehmet Sönmezalp kazandı.
Genç Renaultcular sendika ile tanıştı
METAL
şube Başkanımız Ruhi Biçer, İşkur kanalıyla Oyak Renault Otomobil
Fabrikası’nda yeni işbaşı yapan çalışanlarla,
fabrikadaki eğitim salonunda düzenlenen
tanışma toplantısında bir araya geldi. Başkan Biçer toplantıda sendikamız ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
şube Başkanımız
Ruhi Biçer, 2 Ağustos’ta
Oyak Renault işyerinde
teslim atölyesini ziyaret
etti. Başkan Biçer,
Baştemsilcimiz Mustafa
Budak’ın da katıldığı
ziyarette, çalışan
üyelerimizle sohbet etti.
BURSA 3 NOLU ŞUBE
TOfAŞ çalışanları
şubemizi ziyaret etti
ToFaş çalışanlarından bir grup üyemiz 5
Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Zafer Öztürk’ü ziyaret eden üyelerimiz, yeni görevinde başarı dileklerini ilettiler.
TÜRK
Teslim Atölyesi
ziyaret edildi
71
GEBZE 1 NOLU ŞUBE
Çeyrek altınla ödüllendirildiler
şubemiz yetkisindeki
Halla Otomotiv İklim
Sistemleri Üretim Sanayi
işyerinde, beş yılını dolduran
çalışanlar, işyeri tarafından birer
çeyrek altınla ödüllendirildi. 23
Temmuz’da düzenlenen törene,
Şube Başkanımız Şeref Özcan
da katıldı.
Arçelik-LG çalışanları Çanakkale’de
METAL
şubemizin
yetkili olduğu ArçelikLG Klima işyerinde
çalışan üyelerimiz,
8 Temmuz’da,
işyerinin de katkısıyla
düzenlenen Çanakkale
gezisi gerçekleştirdi.
Çalışanlar ve
aileleri, gezi
sırasında Çanakkale
Şehitliklerini de
ziyaret etti.
TÜRK
72
GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ
İşyeri ziyaretleri sürüyor
şube Başkanımız Uysal Altundağ, 27 Temmuz’da Hisar Çelik ve Hamaş Ağır Makine, 2 Ağustos’ta Diler Demir,
Diler Filmaşin,Resa Demir Çelik, 3 Ağustos’ta da, ZF Sachs, Ersem, Halla Otomotiv ve Autolive Deri Direksiyon
işyerlerini ziyaret etti. Başkan Altundağ ziyaretlerde, çalışan üyelerimizin kıdem tazminatının geleceği ve verilmeyen
yetkilerle alakalı sorularını da cevapladı. Ayrıca yaklaşan toplu sözleşmeye ilişkin üyelerimizin önerilerini dinledi.
Şubemiz Temsilciler Meclisi toplandı
şubemiz genişletilmiş Temsilciler Meclisi
toplantısı, Şube Başkanımız Uysal Altundağ
başkanlığında yapıldı. Yaklaşık 4 saat süren
toplantıda, çalışma hayatına ilişkin gündem,
işyerlerindeki genel durum ele alındı ve temsilci
ve zorunlu kurullarımızdaki arkadaşlarımızın
yaklaşan sözleşmelerle önerileri görüşüldü.
İZMİR 2 NOLU ŞUBE
İzmir Demir
Çelik’te
deniz gezileri
şubemiz yetkisindeki
işyerlerinden İDÇ’de geleneksel hale
gelen deniz gezileri devam ediyor.
İDÇ işyeri temsilciliğince organize
edilen gezilere aileleriyle birlikte
katılan üyelerimiz, her hafta Ege
sahillerindeki çeşitli kamp yerlerini
ziyaret etme fırsatı buluyor.
Şube temsilcilerimiz Hidromek’i ziyaret etti
şube Başkanımız
Hayrettin Çakmak, Şube
Sekreterimiz Ali Akyüz ve
Şube Mali Sekreterimiz
Hacı Kılıç, 10 Ağustos’ta
Hidromek Fabrikası’nı
ziyaret etti. Başkan Çakmak
ziyarette, çalışan üyelerimizle
bir araya gelerek sohbet etti
ve sorunları dinledi.
KIRIKKALE ŞUBESİ
İşyeri ziyaretleri
şube Başkanımız Mürsel Öcal,
Şube Sekreterimiz Cihan Yaka ve Şube
Mali Sekreterimiz Ercan Uğur, işyerleri
ziyaretlerini sürdürdü. Başkan Öcal ve
şube yöneticileri ziyaretlerde, çalışan
üyelerimizle bir araya geldi, bu arada,
atölyelerde çalışanlar için yapılan
soyunma odalarını inceledi.
73
TÜRK
genel Başkan Yardımcımız
Süleyman Yıldırım ve Şube
Başkanımız Hayrettin Çakmak,
Micha işyeri önünde devam
eden direniş çadırını ziyaret etti.
İşten atılan ve direnişi sürdüren
üyelerimize sendikamız tarafından
sağlanan yardımları ileten Yıldırım,
“Direnişimizden sonuç alana
kadar desteğimiz sürecektir”
açıklamasında bulundu.
METAL
Micha direnişimiz devam ediyor
İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE
Arçelik çalışanları
şubemizi ziyaret etti
arçelik çalışanları 4 Ağustos’ta şubemizi
ziyaret etti. Şube Başkanımız Murat Salar,
üyelerimize, yaklaşan sözleşme ve gündemdeki
kıdem tazminatı konusu ile ilgili bilgi verdi.
i
zd
ge
i
rin
rle
ye
iş
r,
la
Sa
at
ur
M
an
şk
Ba
METAL
şube Başkanımız Murat Salar, 27 Temmuz’da Kor
Metal, 30 Temmuz’da Arçelik, 31 Temmuz’da Supsan
ve Surtel, 6 Ağustos’ta Net Cıvata ve Çorlu’da bulunan
Sarten, 7 Ağustos’ta Kale Kilit, 10 Ağustos’ta Borusan
Mannesman ve 15 Ağustos’ta da Konbaş işyerlerini
ziyaret etti. Başkan Salar ziyaretlerde çalışan üyelerimizle
bir araya gelerek sohbet etti ve karşılaşılan sorunlar
hakkında bilgi aldı.
TÜRK
74
Silivri Belediye Başkanı’na ziyaret
şube Başkanımız Murat Salar, 26 Temmuz’da Silivri Belediye
Başkanı Özcan Işıklar’ı makamında ziyaret etti. Görüşmede, yerel
sorunlarla ülke gündemine ilişkin gelişmeler ele alındı.
BİGA 1 NOLU ŞUBE
Kızılay’dan Türk Metal’e
teşekkür belgesi
şubemiz ile İçdaş’ın, Kızılay ile ortaklaşa düzenlediği
kan bağışı kampanyasına gösterilen yoğun ilgi dolayısıyla, Kızılay yetkililerince Şube Başkanımız Osman Akkurt’a ve İcdaş Tesisler Direktörü Fuat Erkan Tekin’e Teşekkür Belgesi verildi.
İşyeri ziyaretleri sürüyor
şube Başkanımız Osman Akkurt 19 Temmuz’da
İçdaş Yatırım Çelikhane 3, Mekanik Bakım ve Hadde
3 – 4, Mekanik Bakım bölümlerini ziyaret etti. Başkan
Akkurt ziyarette, çalışan üyelerimizle tezgahları
başında bir araya gelerek sohbet etti.
BURSA OSMANGAZİ ŞUBESİ
CHP’den Türk-İş’i ziyaret
CHP Bursa Milletvekili Turhan
Tayan ve CHP Bursa İl Başkanı
Metin Çelik, 31 Temmuz’da
Türk-İş 8. Bölge Temsilciliği’ni
ziyaret etti. Sendikamızın Bursa
Şube Başkanlarının tamamının
katıldığı toplantıda çalışma
hayatı ve endüstriyel ilişkiler,
kıdem tazminatı hakkında
değerlendirmeler yapıldı.
Cansan’ın gezisi muhteşemdi
METAL
şubemiz yetkisindeki
Cansan Alüminyum çalışanları,
her yaz yapılan şirket
etkinlikleri çerçevesinde,
Ayvalık Cunda’ya bir gezi
gerçekleştirdi. Ayvalık Şeytan
Sofrası ve Cennet Tepesi’nde
verilen mola sonrası limana
gidildi ve 5 saat süren tekne
turunda, bölgedeki enfes
koylarda deniz keyfi çıkartıldı.
canel Otomotiv Sanayi çalışanı
üyelerimiz ve aileleri, 7–8 Temmuz tarihlerinde,
Karadeniz Ereğli’ye bir gezi gerçekleştirdi.
Sendikamızın Ereğli’deki Büyük Anadolu
Oteli’nde kalan Canel çalışanları, düzenlenen
gecede gönüllerince eğlendi.
AKSARAY 1 NOLU ŞUBE
Mercedes-Benz Türk A.Ş.’den kan bağışı
mercedes-Benz Türk
Aksaray Kamyon Fabrikası’nda
Kızılay tarafından gerçekleştirilen
kan bağışı kampanyası,
çalışanlardan büyük ilgi gördü.
12 Temmuz’da tamamlanan
kampanyaya katılan üyelerimize
gümüş ve bronz madalyalarla
sertifikaları, bölüm müdürleri,
işyeri hekimleri ve sendikamız işyeri
baştemsilcisi Bayram Kılıç’ın da
katıldığı bir törenle verildi.
75
TÜRK
Canel çalışanları Ereğli’yi gezdi
BOLU ŞUBESİ
Toplantıya Yücel de katıldı
şubemiz Temsilciler Meclisi toplantısı, Genel
Sekreterimiz Yücel Yücel’in de katılımıyla yapıldı. Yücel
toplantıda yaptığı konuşmada, güncel gelişmelerin
yanı sıra, kıdem tazminatı konusuna da değindi. Genel
Başkanımız Pevrul Kavlak’ın, bu konuda sendikamızın
tutumunu net bir şekilde ortaya koyduğunu kaydeden
Yücel, “Biz Türk Metal Sendikası olarak bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da her zaman üyelerimizin
menfaatleri doğrultusunda mücadelemize devam
edeceğiz” dedi. Temsilcilerin iş yaşamına ilişkin
sorularına içtenlikle cevap veren Yücel, “Bolu ve
Düzce’de etkin bir mücadele var. Bizler şubemizden ve
temsilcilerimizden son derece memnunuz. Üyelerimiz
için birçok sosyal proje içersindeyiz. Yakın zamanda
bunları da sizlerle paylaşacağız” dedi.
METAL
Genel Sekreterimiz IR Emniyet’te
TÜRK
76
GENEL Sekreterimiz Yücel Yücel, Şube
Başkanımız Özgür Elçi, Şube Sekreteri Hakan Gülen
ve Şube Mali Sekreteri Vedat Ateş ile birlikte, 6
Ağustos’ta IR Emniyet ve Güvenlik Sistemleri Sanayi
işyerini ziyaret etti. Yücel, çalışan üyelerimizin başta
izin hakları olmak üzere, karşılaştıkları sorunlar
hakkında bilgi aldı. Üyelerimiz, Genel Sekreterimiz
Yücel’in ziyaretinden son derece mutlu olduklarını
belirterek, yeni görevinde başarı diledi.
Şubemiz iftar yemeği düzenledi
şubemiz tarafından 10 Ağustos’ta düzenlenen iftar
yemeğine, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, Kdz. Ereğli
Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, şube yönetimi ve üye
işyeri temsilcileri katıldı. Yemek sonrası bir konuşma yapan
Genel Sekreterimiz Yücel, bu tür etkinliklerle kaynaşmanın
pekiştirileceğini belirterek, “Sizlerle birlikte, yaşanabilecek
sorunların üzerinden geleceğimize inanıyorum ve her zaman
sizlerin yanında olacağımım sözünü veriyorum” dedi. Kdz.
Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş da, davet nedeniyle
Şube Başkanımız Özgür Elçi ve yönetim kuruluna teşekkür etti.
SAMSUN BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ
Erzak dağıtımı yapıldı
kırıkkale Şube Başkanımız Mürsel Öcal
ve Samsun Bölge Temsilcimiz Orhan Demir,
Samsun Eti Bakır İşletmeleri’nde çalışırken,
sendikalı oldukları için işten atılan ve 35 gündür
fabrika önüne kurdukları çadırda direniş yapan
işçilere, Ramazan ayının ilk günü sendikamız
tarafından alınan erzakları dağıttı.
KOCAELİ ŞUBESİ
Kocaeli’de İSG semineri
Türk-iş ve kısa adı
ÇASGEM olan, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Eğitim ve
Araştırma Merkezi işbirliğiyle,
iş sağlığı ve güvenliği semineri
gerçekleştirildi. Seminere
katılan işyeri İSG kurulları,
daha sonra Kalibre Boru
Sanayi işyerini ziyaret etti.
Genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplandı
şubemiz Genişletilmiş
Temsilciler Meclisi toplantısı, 24
Haziran’da yapıldı. Şube Başkanımız
Yakup Yıldız, açılış konuşmasının
ardından, toplantıya katılan Genel
Sekreterimiz Yücel Yücel’i kürsüye
davet etti. Yücel yaptığı konuşmada,
14.Olağan Genel Kurul sonrası görev
dağılımları ve gündemdeki diğer
konular üzerinde bilgi verdi.
Kalibre Boru’da 34. yıl etkinlikleri
şubemiz yetkisindeki Kalibre Boru Sanayi’nin
kuruluşunun 34.Yıldönümü, 7 Ağustos’ta düzenlenen
gece ile kutlandı. Ev sahipliğini Yönetim Kurulu
Başkanı Şerif Ünan’ın yaptığı geceye, İcra Kurulu
Başkanı Süleyman Annak, Fabrika Genel Müdürü
Anıl Ünan, Yönetim Kurulu Üyesi Aslı Ünan, İnsan
Kaynakları Müdürü Duygu Keskin, Şube Başkanımız
Yakup Yıldız ve fabrika çalışanları katıldı. Gecede,
işyerinde 5,10,15,20 ve 25. yıllarını dolduran
çalışanlara plaket ve çeşitli hediyeler verildi.
77
TÜRK
şubemiz ile
Magna Otomotiv
işbirliğiyle organize
edilen 7. Aile Pikniği, 24
Haziran’da Meşeli Park
Piknik alanında yaklaşık
400 kişinin katılımı ile
gerçekleştirildi. Pikniğe
katılan üyelerimiz ve
aileleri, düzenlenen
yarışmalar ve eğlenceli
oyunlarla keyifli bir gün
geçirdi.
METAL
Magna çalışanları gönüllerince eğlendi
ÇERKEZKÖY ŞUBESİ
Başkan Koçak’tan işyeri ziyaretleri
şube Başkanımız Murat Koçak, 17
Temmuz’da Hattat Tarım Makineleri Sanayi,
Hema Otomotiv Sistemleri, Arçelik, Hüppe
İnşaat Malzemeleri Sanayi, Ototek Metal
İşleme, Teka Teknik Mutfak, Kent Dış
Ticaret, 18 Temmuz’da Trakya Döküm, EGO
Elektrikli Aletler, Ölçüsan Ölçü Aletleri, 23
Temmuz’da da Hema Endüstri, Hema TRW
Otomotiv Direksiyon Sistemleri işyerlerini
ziyaret etti. Başkan Koçak ziyaretlerde, çalışan
üyelerimizle tezgâhları başında bir araya
gelerek sohbet etti.
METAL
CHP heyeti
şubemizi ziyaret etti
Öğle yemeği bahçede verildi
şubemiz yetkisindeki
Ototek Metal İşleme
Sanayi işyerinde çalışanı
üyelerimiz, 19 Temmuz
günü öğle yemeğini fabrika
bahçesinde yedi. Fabrika
yönetiminin mangal
partisine dönüştürdüğü
yemeğe Şube Başkanımız
Murat Koçak, işyeri patronu
Klaus Rumpp, Genel
Müdür Reinhold Menacher,
Üretim Müdürü Emir
Sandıkçı da katıldı.
TÜRK
78
cHP İlçe Başkanı Metin Dönmez, Yönetim
Kurulu ile birlikte 26 Temmuz’da şubemizi ziyaret
ederek, Türk – İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve Şube
Başkanımız Murat Koçak’la görüştü.
İşyeri ziyaretlerine devam edildi
şube Başkanımız Murat Koçak, 9-15
Ağustos tarihleri arasında, Trakya Döküm,
EGO Elektrikli Aletler ve Ölçüsan Ölçü
Aletleri Hema Endüstri, Hema Trw Otomotiv
Direksiyon Sistemleri, Hema Otomotiv
Sistemleri, Hattat Tarım Makinaları,Teka
Teknik Mutfak Aletleri, Hüppe, Ototek, Kent
Dış Ticaret, Arçelik ve BSH Ev Aletleri
işyerlerini ziyaret etti. Başkan Koçak
ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle
sohbet ederek sorunlarını dinledi.
KAYSERİ ŞUBESİ
Eğitime destek devam edecek
şubemiz
yetkisindeki
işyerlerinde çalışan
üyelerimizin
çocuklarına yönelik
olarak düzenlenen
ve 2 Temmuz’da
başlayan yabancı dil
kursu, 3 Ağustos’ta
sona erdi. Okulların
açılmasıyla birlikte
şubemiz tarafından
yeni kurs programları
da organize edilecek.
Hes Kablo çalışanları stres attı
METAL
Hes Kablo
Geleneksel Pikniği
8 Temmuz’da
gerçekleştirildi.
Hes Kablo
çalışanları, eşleri
ve çocuklarının
doyasıya eğlenip
stres attığı pikniğe,
Şube Başkanımız Ali
Gökkaya da katıldı.
TÜRK
79
GEMLİK ŞUBESİ
Temsilciler Meclisimiz toplandı
şubemiz
Temsilciler Meclisi,
7 Ağustos günü,
Şube Başkanımız
Kemal Durmaz
başkanlığında
toplandı.
Toplantıda, yaklaşan
toplu sözleşme
görüşmeleri
konusunda
temsilcilerin
görüşleri alındı.
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
MEHMET HAS
Bozüyük Şubemizin yetkili olduğu Elba Basınçlı Döküm
Sanayi (Odöksan) Osmaneli işyerinde çalışan Mehmet Has,
yakalandığı hastalık sonucu 13 Temmuz’da hayatını kaybetti.
Mehmet Has’a Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere,
yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
MEHMET KORUK
İzmir 1 Nolu Şubemizin yetkisindeki Cevher Döküm Sanayi
işyerinde 12 Ekim 2011’den beri İşleme Operatörü olarak
çalışan üyemiz Mehmet Koruk, 12 Temmuz’da geçirdiği trafik
kazasında hayatını kaybetti. Evli ve 1 çocuk sahibi Koruk’a
Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına başsağlığı dileriz.
METAL
SAMİ YORULMAZ
TÜRK
80
Kardemir bünyesinde faaliyetini sürdüren Destek Hizmetleri
A.Ş.’de 1988 yılından beri çalışan üyemiz Sami Yorulmaz,
15 Haziran’da işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu hayatını
kaybetti. Evli ve iki çocuk babası olan merhum Sami
Yorulmaz’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere
yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.
ARİF BAŞYİĞİT
İzmir 2 Nolu Şubemizin yetkisindeki Ege Çelik işyeri
çalışanlarından üyemiz Arif Başyiğit, 3 Ağustos’ta geçirdiği
iş kazası sonucu hayatını kaybetti. Merhum Başyiğit’e
Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına ve iş
arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
MÜSLÜM İNAN
İzmir 1 Nolu Şubemizin yetkisindeki işyerlerinden Efe Endüstri
işyerinde çalışan üyemiz Müslüm İnan, 28 Temmuz’da geçirdiği
trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Evli ve 1 çocuk babası
olan Müslim İnan’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak
üzere sevenlerine ve mesai arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
SERDAR KESEN
Bursa Nilüfer Şubemizin yetkisindeki Tredin işyerinde 2008
yılından beri çalışan üyemiz Serdar Kesen, 24 Temmuz’da
hayatını kaybetti. Merhum Serdar Kesen’e Allah’tan rahmet,
kederli ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz..
MUSTAFA İNAN
Bursa Nilüfer Şubemizin yetkisindeki Oyak Renault A.Ş.
işyerinde 2007 yılından beri çalışan üyemiz Mustafa İnan, 15
Ağustos’ta hayatını kaybetti. Merhum İnan’a Allah’tan rahmet,
kederli ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
Türk Metal olarak, hayatını kaybeden üyelerimize
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Bu dergi, sendikalı işçiler tarafından basılmıştır.
TÜRKMETAL
AĞUSTOS 2012 - SAYI: 157

Benzer belgeler