TOPLU SÖZLEŞME iÇiN YETKi BEKLİYOR
Transkript
TOPLU SÖZLEŞME iÇiN YETKi BEKLİYOR
TÜRK METAL SENDİKASI GENEL MERKEZİ AYLIK YAYIN ORGANI TÜRK AĞUSTOS 2012 | SAYI: 157 METAL ÜRETMEK, KAZANMAK, KAZANDIRMAK İSTİYORUZ TÜRKMETAL 350 BiN EMEKÇi AĞUSTOS 2012 - SAYI: 157 TOPLU SÖZLEŞME iÇiN YETKi BEKLİYOR EDİTÖRDEN BEKLİYORUZ... Bekliyoruz… Kapağımızdaki üyemiz işçi de bu beklentiyi anlatıyor. 350 bin işçi, SGK kaynaklı sendikalı işçi istatistiklerinin yayınlanmasını ve yetki alınmasını bekliyor. Toplu Sözleşme için yetkiler gelecek ve TİS çalışmaları başlayacak. Ancak, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın sosyal medya ve resmi web sitemizden, ayrıca dergimizden duyurduğu gibi, sanki yetki şu anda gelecekmiş gibi de hazırlıklara devam ediliyor. Kıdem Tazminatının kaldırılarak, yerine bir fon düzeni getirilmek istenmesi üzerine, başta Türk-İş olarak, bizler tepkimizi her fırsatta dile getirmiştik. Hatta, geçen ayki kapağımız da bu konu üzerine olmuştu. “Kıdem tazminatına dokundurtmayız” diyordu Türk Metal üyesi işçi... Nitekim dokundurtmadı da… Genel Başkanımız, Türkiye’de yaşayan ve çalışan 17 milyon aktif sigortalı emekçi ve gelecek nesiller için müjdeyi sosyal medya yoluyla duyurdu ilk olarak. Duyurusunu yaptığı gece, 100 bin kişiye ulaşılarak bu müjdeyi verdi. 2 gün sonra büyük gazetelerin sürmanşetlerinden verildi bu haber. Sonra televizyonlardan. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, böyle bir konuşmanın Genel Başkanımız ile aralarında geçmediğine dair en ufak bir söz sarf etmedi bile. Maksadı bağcıyı dövmek olan bir kısım köşe yazarları, içindeki karamsarlık dağlarını bir türlü aşamadıkları için, kıdem tazminatı kaldırılacak türünden köşeler yazdılar. Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da onların sözlerine itibar edilmeyecek. Bu ay Metal Çocuk Kulübü’nün ayıydı. Metal İşçilerinin çocukları, Ankara Büyük Anadolu Oteli’ne gelerek, bir hafta süreyle kamp yaptılar, eğlendiler, bilgilendiler. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak toplantı sırasında çocuklarımıza, “Unutmayalım ki, her hayat, bir romandır. Ve her roman, okunmaya değerdir… Eğer, bizim romanlarımız okunmuyorsa, problem bizde demektir. Kendi romanını okutacak olan, sizlersiniz. Hayatın başındasınız ve hepinizin; çok okunan, çok beğenilen bir roman yazma şansı, halen var. Emin olun, biz o romanları okumaktan, dinlemekten büyük keyif duyacağız” şeklinde son derece etkili bir konuşma yaptı. Bu haberin ayrıntılarını sayfalarımızdan takip edebilirsiniz. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Balkır’dan, “Küreselleşmenin Ekonomik Özgürlüklere Yansıması: Sendikal Özgürlüklerin Daraltılması” konulu bir makaleyi sizlerle paylaşıyoruz. Tam da ne zaman? Grev yasaklarının konuşulduğu böyle bir dönemde. Umarım yazımız bir yerlere mesaj olur. Ramazan ayını geride bıraktık. Şubelerimizden gelen haberler içinde onlarca iftar yemekleri organizasyonlarının haberleri vardı. Fakat bu dergi elinize geçtiğinde Ramazan gündemden düşeceği için, bu haberlere yer veremeyeceğiz. Günde 150 kişinin giriş yaptığı turkmetaldergi.com web sitemiz hayata geçti. Bu site, dergimizin web sitesi. Dergimize sahip çıktığımız gibi, sitemize de sahip çıkacağız ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacağız. Bu sitenin daha zenginleşmesi ve renklendirilmesi için sizlerin önerilerine ve desteğine sonuna kadar açığız. Bu ay birbirinden farklı ama hepsi bizleri ilgilendiren konulardan oluşan bir dergi hazırladık. Umarım herkes için faydalı olur… çtürk Ertan Gtuen .tr rkmetal.org urk@ ertangenct İÇİNDEKİLER 4 10 TÜRK METAL SENDİKASI AYLIK YAYIN ORGANI Ağustos 2012 | Sayı: 157 YAYIN SAHİBİ Türk Metal Sendikası Adına Pevrul KAVLAK SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Bekir EROĞLU HABER MÜDÜRÜ Ertan GENÇTÜRK ARAŞTIRMA M. KEMAL ŞEN YÖNETİM MERKEZİ Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Basın Müşavirliği Beştepe Mahallesi Yaşam Caddesi 1. Sokak No:7/A 06520 Söğütözü/ANKARA Telefon: 0312 292 64 00 Faks: 0312 284 40 18 14 16 28 42 [email protected] www.turkmetal.org.tr wwww.turkmetaldergi.com PRODÜKSİYON CTCP REPROTEK BASKI Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45 YAYIN TARİHİ: 31 / 08 / 2012 YAYININ TÜRÜ: Yaygın süreli YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY YAYIN DİLİ: TÜRKÇE Dergimiz basın ahlak yasasına uyar. Ayda bir yayımlanır ve üyelerimize ücretsiz dağıtılır. Bu ayın öne çıkanları Naci Önsal / Kıdem Tazminatı SAYFA 26 Prof. Dr. Zehra Gönül Balkır / Küreselleşmenin Ekonomik Özgürlüklere Yansıması SAYFA 36 Dr. Barış Doster / İki Kıta, İki Uygarlık ve İki Güç Arasında Türkiye (2) SAYFA 44 6 Ev kadını nüfusu 12 milyonu geçti 8 Dünyadan haberler 12 Kıdem Tazminatı kalkmıyor 15 Sektörden haberler 30 İşçinin umudu Türk-İş’tir 32 Türk Metal’den iki önemli açıklama 34 Gelin engelleri hep beraber kaldıralım 43 Kurumsallaşmada bir adım daha 53 Metal işçimize iki yeni web adresi daha 60 Kitap-Sinema 62 Sağlık 64 Bulmaca 65 Bizden Haberler Merve Özkan / Genç İşsizler SAYFA 50 PERC Yerel Gençlik Konferansı SAYFA 58 EMEĞE SAYGININ ADRESİ TÜRK METAL SAYFA 22 AKIM METAL SAYFA 54 ÖFKENİN GÜCÜ... METAL Adınız ister Amerika, ister Çin veya Rusya olsun, fark etmez... İnsanların hayatını düzene koymak yerine, insanların hayatını talan edenler, farkında olarak ya da olmayarak, öfkeli bir toplumun temelini atmış olurlar TÜRK 4 Pevrul KavlaK Türk-İş Genel Sekreteri Türk Metal Sendikası Genel Başkanı [email protected] twitter.com/KavlakPevrul İKİNcİ Dünya Savaşı’ndan sonra, zaman zaman çıkarları birleşen, ama nihayetinde tek başına dünyaya hâkim olmak isteyen iki ‘düşman kardeş’ vardı. Biri Sovyetler Birliği, diğeri ise Amerika Birleşik Devletleri… İki ülke arasındaki hâkimiyet kavgası, her an bir ‘savaş’ olacağı endişesini uzun yıllar insanlığa yaşattı. İşte sıcak temasın olmadığı bu gergin vaziyet, siyaset bilimciler tarafından ‘soğuk savaş’ olarak isimlendirildi. Dünyanın en önemli 100 entelektüeli arasında yer alan, 1989’daki Kadife Devrim’in öncüsü, Çekoslavakya Devlet Başkanı, Yazar Vaclav Havel, “Herkes dünyayı değiştirebilir. Hiçbir gücü, hiçbir önemi olmasa da, herkes, hepimiz dünyayı değiştirebiliriz” diyerek, insanlık için, birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın gücünü, önemini işaret eden, ‘mükemmel’ zamanlamalı o güzel cümleyi kurduktan birkaç hafta sonra Berlin Duvarı yıkıldı. Sovyetler Birliği’nin de içinde yer aldığı, Doğu Bloğu dağılmaya başladı. Siyaset terminolojisindeki diğer adıyla, İki Kutuplu dünya düzeni, 20 yılı aşkın bir zamandır tarihin çöplüğündeki derin uykusuna devam ediyor. Bugün dünyanın sosyo-ekonomik durumuna ve dünyada hâkim olan düzenin dokularına bakanlar, soğuk savaş döneminin galibi ülkenin Amerika olduğunu net bir şekilde görecektir. Ayrıca Amerika,(kimi çevreler, ne kadar inkar etse de) hemen hemen tüm dünyaya kabul ettirmiş olduğu, yaşama biçimi ve kültürüyle, bugün ‘1 Numara’ olmaya devam etmektedir. Daha da önemlisi, diğer dünya ülkelerinin uluslar arası alandaki lokasyonu, Amerika Birleşik Devletleri’nin ‘onayı’ olmadan belirlenememektedir. Düşüncelerimizi, ‘paranoya’ olarak görenler çıkabilir. Ama genel anlamda dünyadaki algı bu yöndedir. Ayrıca, bu gücü tescilleyen maddi gerekçeler de vardır… Kuzey Amerika’nın yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin olması, kaynakların verimli kullanılması, devletin piyasaları kontrol yeteneğini koruması, dünya pazarlarında Amerikan ürünlerinin önemli bir yer sahibi olması, endüstri ve sanayi bakımından sahip olduğu kudreti bankacılıktaki gücüyle pekiştirmesi gibi etkenler, Amerika’yı dünyanın en güçlü ülkesi yapmaya yetmiştir… yı çekin, vergilendirmede eşitliği hedefleyin; ırk, sosyal statü, cinsiyet, cinsel tercih gözetmeden eşit haklara saygı gösterin. Yemeğimizi, havamızı, suyumuzu sırf şirketlerin hırsı için zehirlemeye son verin. Wall Street’tekiler ve bankacılık endüstrisi ekonomimizi mahvettiği için sorgulanmalı, insanların birikimlerini çaldıkları için yargı önüne getirilmeli.” Büyük ve güçlü olmak için, adaletsizliği, kibiri ve komploları tercih etmek, belki bir süreliğine de olsa, ülkeler, iktidarlar için çare olabilir. Ama halk için asla çare olmaz, olamaz. Halkı besleyen sadece ekmek ve su değildir. Halk, demokrasi ister, adalet ister, şefkat ister, sosyal devlet, sosyal adalet ister. ‘Süper Güç’ olan Amerika, şimdi bir arayış içinde… Adınız ister Amerika, ister Çin veya Rusya olsun, fark etmez... İnsanların hayatını düzene koymak yerine, insanların hayatını talan edenler, farkında olarak ya da olmayarak, öfkeli bir toplumun temelini atmış olurlar. Amerikan halkı, sorunlar içinde. Sorunlar ekonomik. 6 Kasım’daki seçimden sonra işbaşına gelenler, sorunları çözecek mi yoksa çürütecek mi? Bir başka deyişle, Amerika’da başkanlık koltuğuna oturanlar, öfkeyi durduracak mı, yoksa körükleyecek mi? Bunu hep birlikte göreceğiz. Ama şurası muhakkak ki, 6 Kasım 2012 tarihi, Amerika ve Amerikan halkı için bir milat olacak… Kim bilir? Belki de yeni bir çağ başlatacak… Öfkenin temelinde haksızlık vardır. Haksızlığa karşı elele verenler, verecekler, her zaman her yerde toplumsal hareketlerin öncüsüdür, sözcüsüdür. Bu gücü küçümseyenler, geri dönülmesi zor, tarihi bir yanlış yaptıklarında iş işten geçmiş olabilir. Dolayısıyla, sayıları giderek artan öfkeli kalabalıkları durdurmanın tek yolu, onları dinlemekten, anlamaktan ve dertlerine çare olmaktan ve bulmaktan geçmektedir. Şunu unutmayalım ki, öfke, bir toplum için dinamitten farksızdır. Öfkenin karşısında duracak güç yoktur. Öfke sabırlıdır, beklemeyi de, patlayacağı zamanı da bilir… Öfke, Amerika, Rusya, Çin tanımaz; ezer geçer… METAL daha şimdiden belli… Amerikan toplumunun %50’sinin, yani 150 milyon insanın geliri, 400 zenginin gelirine eşit. Elbette ki, ‘adaletsizliğini’ vergi sistemindeki ve cezalardaki katılıkla maskelemeye çalışan Amerika’da, halk arasındaki tabirle, ‘zenginlerin borusu’ ötmeye, zenginler, zenginliklerini kendileri için kullanmaya devam edecek. Amerika’nın gelirlerinin %40’ı işçilerden ve memurlardan sağlanırken, ancak %9’unu zenginler ve holdingler ödüyor. Dolayısıyla, böylesi bir mali alt yapıyı oluşturan ya da oluşmasında rol sahibi olan çevrelerin, vergi oranlarını yükseltmek gibi,‘kendi kuyularını kazacak’ girişimlere izin vermesi beklenemez. Ancak, bir gerçek var. Amerikan halkı, gerçekten de sıkıntıda. Ama, Amerikan halkını rahatlatacak çözümlerin ve çıkış yollarının, ülkenin ekonomik gerçekleriyle örtüşmediği uzun süredir tartışılıyor. Mesela, önümüzde 10 yıl içinde, sosyal güvenlik harcamaları %5,7, sağlık harcamaları %4,6 oranında büyüyecek. Ama, bu durumun ulusal ekonomideki büyümeden fazla olması nedeniyle, Amerika için ileride ‘ekonomik bir felakete’ yol açacağı öne sürülüyor. Yani, yeni bir hükümet, şu ya da bu şekilde iş başına gelecek. Gelecek ama, yeni bir ekonomi nasıl inşa edilecek? Ülkedeki düşünce kuruluşlarının düzenlediği toplantılarda özellikle bu konu tartışılmaya devam ediyor. Görünen o ki, Amerika’da oldukça derin ve geniş bir alanda ‘sosyal adaletsizlik’ hakim. Amerika’da çok zengin %1’lik kesim ile, ortalama yaşam süren %99’luk kesim var. Kılıçla ikiye bölünmüş iki ayrı kesim… Daha da kötüsü, %99’luk kesim, zengin %1’in kararları altında eziliyor. Ve sosyal adaletsizlik, yapılan olağanüstü başarılı makyaj ile dünya kamuoyundan saklanıyor… Sosyal devlet arayışları, sadece Amerika’nın değil, demokrasiyi, sosyal devlet gibi kavramları dillerinden düşürmeyen birçok gelişmiş ülkede de ‘potansiyel’ bir madde olarak gündemdeki yerini koruyor. Nitekim, başta Amerika olmak üzere, Fransa, Almanya, İtalya ve Kanada gibi ülkelerde, toplumsal muhalefeti yönlendirenlerin ‘finans merkezlerini işgal’ çağrıları, bu konuda her an yeni sosyal dalgalanmalar olabileceği yönünde bir işaret olarak algılanmalıdır. Amerika’da, “Wall Street’i işgal et” protestolarına katılan bir aktör, eylemler hakkındaki düşüncelerini şöyle özetliyor: “Mesaj çok net ve basit. Siyasi süreçten para- 5 TÜRK Küreselleşme için zaman zaman, ‘Dünyanın Amerikanlaşması’ ifadesi kullanılmıştır. Amerikanlaşmayı, başta da söylediğimiz gibi, yaşama biçimi ve kültürü bakımından özgünlüklerin, dilin ve geleneklerin kaybolup, zaman zaman millet olarak üstümüzde eğreti duran standartlara kendimizi mecbur ve mahkûm etmek olarak yorumlayabiliriz. Siyasi, ekonomik ve kültürel yönde ‘rol model’ olan bir ülkenin yapısındaki ‘halk yanlısı’ anlayış ve uygulamaların yerine, halkı ezen, sıkan, bunaltan ve nihayetinde haksızlıklar nedeniyle ‘öfke toplumu’ yapan anlayış ve uygulamaların tercih edilmesi bizce doğru değildir. Yani, Amerika’ya benzemek isteyenlerin dikkat etmesi gereken nokta bu olmalıdır. Amerika, güçlü ekonomisiyle ve ekonomik aktörlerinin de desteğiyle, uluslar arası alanda, siyaseten bir ‘güç’ olmaya devam ediyor. Bu arada, ülkede sadece iç politika anlayışı bakımından birbirinden farklı olan, ama dış politikadaki tek farklı yanları, “Amerika’nın emperyalist amaçlarına kim daha fazla hizmet edecek?” sorusuna verilen cevapta gizli olan Demokrat ve cumhuriyetçi partinin asla kavga çizgisine gelmeyen uzlaşmacı yaklaşımlarının, Amerika’nın gücüne olan katkılarını da teslim etmek gerekir. Şu günlerde Amerikan kamuoyu, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine odaklanmış durumda. Özellikle ekonomi çevrelerinde ‘itibar’ sahibi kişilerin isimlerinin başkanlık yarışında ön plana çıkması, bu seçimlerin, Amerikan halkını ekonomik bakımdan rahatlatmayı amaçlayan manevralarıyla çok konuşulacağını gösteriyor. Çünkü, Amerikan halkının %60’ı, vergi siteminin adaletli olmadığını, zenginlerden yana olduğunu düşünüyor. Yani, az kazanandan çok, çok kazanandan az alan bir vergi sistemi… Özellikle dar gelirli ve bizlerin orta direk olarak tabir ettiği halk yığınları bu nedenle, vergide kendi lehlerine bir reform bekliyorlar. Nitekim zenginlere karşı ilk hamleyi Obama yaptı. Yaptı ama sonuç alamadı. Demokratların yıllık geliri 1 milyon dolardan fazla olan zenginlerden alınacak vergilere %30 oranında bir artış daha getirilmesi önerisi, Amerikan Senatosunda reddedildi. Obama’nın bu durum karşısında bir şey yapması mümkün değil. Çünkü, bu seçimlerin kaderi, bir yandan da gönüllülerin ve partililerin yaptıkları bağışlara bağlı. Böyle olunca, kimin parayı vereceği, karşılığında da kimin düdüğü çalacağı A S I K A KIS “İşbaşında Eğitim” ile meslek öğrenecek işsize 750 lira maaş Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işsiz gençleri iş sahibi yapma amacıyla, “İşbaşında Eğitim” adıyla yeni bir projeyi hayata geçireceklerini açıkladı. Bakan Çelik düzenlediği basın toplantısında, bu uygulamayla, vasıfsız elemanın tezgâh başında eğitileceğini ifade etti. Uygulamayla, işsizler arasından seçilecek kişiler, işi yerinde öğrenmek üzere işverene gönderilecek. 6 ay sürmesi planlanılan eğitim boyunca çalışanlara, devlet tarafından günlük 25 lira (aylık 750) ödenecek ve sigortaları yapılacak. METAL Ev kadını nüfusu 12 milyonu geçti TÜRK 6 Son bir yılda 8 bin yeni milyoner çıktı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Haziran ayı verilerine göre, yılın ilk altı ayında toplam mevduat, 718 milyar 791 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Toplam mevduatın % 47,5’ini oluşturan, bankada 1 milyon ve daha üzeri mevduatı olan mudi sayısı da 7931 kişi artarak, 50 bin 844’e çıktı. Yapılan araştırmaya göre Türkiye’deki her 4 kadından biri çalışmıyor Sosyal Güvenlik Kurumu, TÜİK, Türkiye İş Kurumu ve Türkiye Ekonomi Politikaları Çalışma Vakfı verilerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan 8. İstihdam İzleme Raporu yayınladı. Rapor, iş gücü dışında, özellikle ev kadını nüfusunun artmasına dikkat çekiyor. Rapora göre, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalaması %56,7 olan kadın istihdamı, Türkiye’de sadece %27,8. Her dört kadından birinin işsiz olduğu ülkemizde, ev kadını nüfusunun 12 milyonu geçtiği bildiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2011 yılı Hane Halkı Tüketim Harcaması istatistiklerini açıkladı. Verilere göre, Türkiye’de düşük gelirliler kazançlarının büyük çoğunluğunu kiraya ve boğaza ayırıyorlar. En düşük gelire sahip %20 ’lik kesimin gıda ve konuta harcadığı pay, en yüksek gelire sahip %20’lik kesimin iki katı kadar fazla. En düşük gelire sahip %20’lik kesim, gelirlerinin üçte ikisini sadece konut ve gıda harcamalarına ayırıyor. Bu kesimin eğitime ayırdığı pay % 0,7 ile neredeyse yok gibiyken, en yüksek gelire sahip kesim eğitime % 3,4’lük bir pay ayırıyor. Memurlarda sendikalı oranı %68 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu Gereğince Kamu Görevlileri Sendikaları ile Konfederasyonların üye sayılarına ilişkin 2012 Ağustos İstatistikleri Hakkında Tebliğ, Resmi Gazetede yayımlandı. İstatistikle- re göre, kamuda sendikalı memur sayısı son 1 yılda 180 bin kişilik artışla %15,1 yükseliş gösterdi. Türkiye’deki 2 milyon kamu görevlisinin %68.17’si, yani 1 milyon 375 bin memur, istatistiklere göre sendikalı olarak çalışıyor. METAL kıSa adı GRODER olan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneğinin hazırladığı, “2023 Vizyonunda Gayrimenkul Sektörü” raporuna göre, Türkiye nüfusu 2023 yılına 84 milyon 692 bine yükselecek. Nüfus artışıyla birlikte, Türkiye’de kentleşme oranı da %76,8’den %84’e çıkacak. Rapora göre, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Tekirdağ, Muğla, Antalya ve Ankara, önemli derecede göç alacak kentler arasında yer alıyor. Tüketimde yoksul ve zengin trajedisi 7 TÜRK Türkiye 100 yaş 84 milyında o ulaşacana k 3 METAL DÜNYADAN HABERLER TÜRK 8 Japon ekonomisinde büyüme 1,4 iken Yunanistan 6.2 küçüldü 1 yunaniStan İstatistik Kurumu ELSTAT’ın verilerine göre, Yunanistan ekonomisi, 2012’nin ikinci çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre % 6,2 küçüldü. Resesyonda beşinci yılına giren Yunanistan ekonomisi, ilk çeyrekte % 6,5 küçüldü. Yunan hükümeti bu yıl küçülmenin % 7 olacağı tahmi- ninde bulunurken, Yunanistan Merkez Bankası ise % 4,5 küçülme öngörüyor. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya’da ise, ikinci çeyrek sonunda yıllık bazda % 1,4 büyüme gerçekleşti. Büyümenin yavaşlamasında, Avrupa’da yaşanan durgunluğun Japonya’nın ihracatını sekteye uğratmasının önemi büyük. Enflasyon oranı %23’e yükseldi İran’da enflasyon yükseliyor 2 iran Merkez Bankası Başkanı Mahmud Behmeni, ülkedeki enflasyonun % 0,5 artış gösterdiğini açıkladı. Bu artışla birlikte, İran’da yıllık enflasyon % 22,9 seviyesine çıktı. Behmeni, son aylarda temel ürünlerdeki artışın enflasyonun yükselmesindeki sebeplerden biri olduğunu ifade etti. Fiyatlar artıyor Gıda krizi kapıda 3 Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından hazırlanan küresel gıda fiyatları endeksi, son üç aydaki düşüşün ardından, Temmuz’da yeniden yükseldi. Örgüte göre, gıda fiyatları üç ay üst üste düştükten sonra Temmuz’da % 6 oranında arttı. Kötü hava koşulları yüzünden meydana gelen bu artış, 2007-2008 yılında görülen ve yoksul ülkeleri vuran gıda krizinin tekrarlanabileceği kaygılarını arttırdı. 4 6 2 1 5 2012’DE %2.5 BÜYÜME SAĞLANDI Avrupa’nın yükselen ekonomisi: Polonya avrupa Birliği’nin yükselen değeri Polonya, uzmanlar tarafından bölgesinin “ekonomi kaplanı” olarak değerlendiriyor. Önemli derecede yüzölçümü, nüfus ve ekonomik potansiyeli olan Polonya, son 4 yıllarda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’sındaki artışla, dünya ekonomisindeki payını yükseltiyor. Ülkenin, 2011 yılı için % 4.3 olan büyüme rakamının, 2012 yılı için % 2.5 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. İhracatta, AB geriledi, Ortadoğu patladı avrupa’da yaşanan mali kriz ve Suriye geriliminin hat safhaya çıkmasına rağmen, Türkiye, ihracat koşusuna yeni pazarları ekleyerek devam ediyor. Yeni pazarların da katkısıyla, bu yıl 150 milyar dolar ihracata koşan Türkiye’nin, ihracat haritasında önemli bir değişim de gözleniyor. Geleneksel AB pazarı, toplam ihracatta % 10 gerilerken, Yakın ve Ortadoğu pazarı 8’e katlandı. 6 9 TÜRK la 6,4 ve 6,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.11 ağustosta meydana gelen depremde 180 kişinin hayatını kaybettiği, 300 kişinin de yaralandığı bildirildi. Filipinler’de muson yağmurları toprak kayması ve sele neden oldu. Başkent Manila’da hayatını kaybedenlerin sayısı 60’ı buldu. Bangladeş’in kuzeydoğusundaki bir camiye yıldırım düşmesi sonucu 10 kişi hayatını kaybetti, 20 kişi yaralandı. METAL Doğal afetler can almaya devam ediyor Tebriz ken5 iran’ın tinde 11 dakika aray- | KONFEDERASYON’DAN Türk-İş’in 60. yılı bütün emekçilere kutlu olsun METAL T TÜRK 10 ürk-İş Yönetim Kurulu, Türkİş’in kuruluşunun 60’ncı yıldönümü nedeniyle bir açıklama yayınladı. Yönetim Kurulu açıklamasında şöyle denildi: “31 Temmuz 1952 tarihinde kurulan Türk-İş, 60’ncı yaşına girmenin onurunu yaşamaktadır. Türk-İş’in 1950’ler Türkiye’sinde büyük zorluklar içinde, inançlı işçi liderleri tarafından başlatılan yolculuğu, işçi ve emek kavramlarının tanımlanmasında ve bunların toplumsal üretim içindeki konumunun belirlenmesinde birincil rolü oynamıştır. Emeğin hak ve çıkarlarının geliştirilmesi ve bu konuda toplumsal bilincin oluşturulması mücadelesinin tek adresi olan Türk-İş, sosyal devlet anlayışının oluşması ve geliştirilmesi sürecinde zor ve meşakkatli yolları inançla katetmiştir. Türk-İş, kurulduğu günden bu yana, emeğin, sermaye karşısındaki konumunun güçlendirilmesi mücadelesi vermiş, bu mücadele, sosyal haklara dayalı bir yönetim anlayışının yerleşmesi ve özgürlükler mücadelesinin bir parçası olmuştur. Türk-İş, bu amaçla yapılan her türlü girişimin öncüsü olmuştur. Türk-İş, emek ve demokrasi arasında sıkı bir bağ olduğunun bilincindedir. Türkiye ekonomik bakımdan büyürken, emeğin bu büyümeden hak ettiği oranda pay alması, ancak demokrasi içerisinde mümkündür. Türkiye’nin yaşadığı sosyal sorunlar, demokratik değerleri içselleştiremeyen hükümet anlayışlarının ve sermaye gruplarının uygulamalarıyla ilgilidir. Sorunların çözüm yolu, sosyal politika uygulamalarının yaygınlık kazanmasından geçmektedir. Sosyal hak ve özgürlüklerin yaygınlaşması, aynı zamanda toplumsal barışın gelişmesi için de önemli Türk-İş’in 60 yıllık tarihi, aynı zamanda Türkiye İşçi Sınıfı tarihidir. Türk-İş, mücadelelerle dolu onurlu geçmişini, temsil ettiği kitlenin ve emeğe gönül verenlerin duyarlılığı ve mücadele azmine borçludur. fırsat yaratır. Türk-İş, ekonomik kalkınmanın dengeli bir toplumsal yapı ile birlikte sürdürülmesinin ülke açısından sadece maddi değil, manevi olarak dayanışma ve birliktelik gücü yaratacağına inanmaktadır. Sendikal hakların özümsenmediği, sosyal hak ve özgürlüklerin sermaye tarafından engellendiği ve hükümetlerin aynı anlayışı ısrarla hayata geçirmeye çalıştığı bir ülkede demokrasinin gelişmesi mümkün değildir. Hükümetlerin, sadece işveren çıkarlarını gözettiği bir ülkede toplumsal barıştan söz edilemez. Çatışma değil, diyalog ve uzlaşma kültürünün hâkim olduğu bir ülkede, sorunların içindeki çözümler daha belirgin hale gelecek, mücadelenin içinde var olan müzakere tohumları böyle bir ortamda yeşerme imkânı bulacaktır. Ülkemiz bugün maalesef, kıdem tazminatı başta olmak üzere, işçi hareketinin zaten kısıtlı olan temel kazanımlarına göz dikildiği bir süreçten geçmektedir. Bu süreç toplumda gerilimleri artıracak yeni sosyal çatışma alanları yaratarak, ülkenin huzurunu daha da bozacak tohumları içinde barındırmaktadır. Türkİş, emeği ve kazanımlarını göz ardı eden, sadece sermaye kesiminin çıkarlarını yansıtan arayışlara karşı her türlü mücadeleyi verecektir. Türk-İş’in 60 yıllık tarihi, aynı zamanda Türkiye İşçi Sınıfı tarihidir. Türk-İş, mücadelelerle dolu onurlu geçmişini, temsil ettiği kitlenin ve emeğe gönül verenlerin duyarlılığı ve mücadele azmine borçludur. Aynı duyarlılık ve mücadele azmi, bugün karşı karşıya bulunduğumuz ağır sorunların emek lehine çözümlenmesinde de aktif hale gelecek ve insan onuruna yakışır bir yaşam kültürü ülkemize egemen olacaktır. Hiç kuşkusuz, emeğin hak ve kazanımları, 19 yüzyılın köhnemiş anlayışlarına terk edilmeyecektir. Türk-İş bundan böyle de, daha çok demokrasi, barış, özgürlük, ekmek için mücadelesine devam edecektir. Kuruluşumuzun 60’ncı yılının, başta Türkİş topluluğu olmak üzere, tüm çalışanlara ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Türk-İş’i kuran ve bugünlere getiren tüm emekçilere teşekkürü bir borç biliyoruz.” KONFEDERASYON’DAN | G enel Başkanımız Pevrul Kavlak yaptığı açıklamada, özel güvenlik görevlilerinin diğer iş kollarına göre daha zor örgütlendiğini ifade ederek, taşeron şirketlerin örgütlenmeye başlayan güvenlik görevlilerini işten çıkardığını belirtti. Kısa bir süre önce bu alanda küçük bir sendika kurulduğuna işaret eden Genel Başkan Kavlak, “Bize katılma kararı aldılar. Ancak büyük zorluklar yaşıyor bu arkadaşlarımız. Bir milyona yakın güvenlik görevlisi arkadaşımız örgütlenmek için çok ciddi çaba sarf ediyor ama maalesef bir mesafe alamadılar” dedi. Genel Başkanımız Kavlak, ülke genelinde bir milyona yakın güvenlik görevlisinin istihdam edildiğini, ama taşeronlaşma nedeniyle sadece 2 bin görevlinin sendikaya üye olabildiğini dile getirdi. Taşeron şirketlerin örgütlenmenin önüne geçtiğini kaydeden Kavlak, “Arkadaşlarımız da işlerini kaybetme korkusuyla örgütlenemiyor. Şu anda ülkemizin en büyük sorunu taşeronlaşmadır. Bu taşeron işçilerin büyük çoğunluğunu da güvenlik görevlileri oluşturuyor. En fazla taşeron işçi güvenlik sektöründe çalışıyor” diye konuştu. “Güvencesi olmayan güvenlik görevlileri” Kavlak şöyle devam etti: “Arkadaşlarımız tehlikeli alanlarda çalışıyor. Adı üstünde güvenlik görevlisi. Bankalar, şirketler, gece kulüpleri ve stadyum gibi güvenlik zafiyetinin bulunduğu yerlerde çalışıyorlar. Bir milyona yakın arkadaşımız, vatandaşların güvenliğini sağlıyor ama kendilerinin herhangi bir güvencesi yok. Çalışma hayatı tamamen güvencesiz bu arkadaşlarımızın.Güvenlik sektörü çalışanları sosyal güvenlik alanında büyük sıkıntı yaşıyor. Bir çoğu haftalık 45 saat çalışma süresini dolduramadığı için sigortadan da yoksun bırakılıyor. Güvenlik görevlilerinin örgütlenmesi gerekir. Örgütlenmeleri halinde Türk-İş olarak yardım edebiliriz.” Taşeron şirketlerin sendikalaşma konusunda engel oluşturduğuna dikkati çeken Genel başkanımız Pevrul Kav- lak, örgütlenmeye çalışan güvenlik görevlilerinin işten çıkarıldığını kaydetti. Kavlak, çok sayıda genç işsiz olduğu için sektörde personel sıkıntısı yaşanmadığını ifade ederek, “Şirketler, sendikalaşmak isteyen güvenlik görevlilerini işten çıkarıyor. Zaten ülkemizde işsizlik oldukça yüksek düzeyde. Tabi işsizlerin çoğunluğunu da gençler oluşturuyor. Bu yüzden güvenlik şirketlerinin personel bulma sıkıntısı yok. Böylece örgütlenmek isteyenleri işten çıkarıyorlar” şeklinde konuştu. Güvenlik sektörünün kayıt dışı olduğunu vurgulayan Kavlak, bu konuda çeşitli iyileştirmeler yapılması gerektiğini söyledi. Türk-İş Genel Sekreteri ve sendikamız Genel Başkanı Kavlak, şöyle dedi: “Güvenlik sektörü, bu haliyle tamamen kayıt dışılığa dayalı. Sigortasız çalıştırılıyor çoğu gencimiz. Birkaç tane büyük şirketin dışında tamamen sıkıntılı bir sektör. Kurumsallaşmış şirketler kendi güvenlik görevlisini almıyor. Dışarıdan taşeron şirket üzerinden hizmet alımı yapıyor. O nedenle kontrol zorlaşıyor. Yani güvencesi olmayan bir güven- 11 TÜRK Türk-İş Genel Sekreteri ve sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türkiye’de insanların güvenliğini sağlayan bir milyona yakın güvenlik görevlisinin güvenceden yoksun olduğunu söyledi METAL Güvenlik görevlileri güvenceden yoksun | HABER Sendikal mücadelemiz sonuç verdi... Kıdem TazmİnaTı METAL KalKmıyor TÜRK 12 Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın 16 Ağustos akşamı Facebook ve Twitter üzerinden yaptığı açıklama gündem oluşturdu. Kıdem tazminatı ile ilgili yapılan tartışmalara, çıkan haberlere, akıllardaki soru işaretlerine son veren açıklama resmi twitter ve facebook hesabında şu şekilde yer aldı: “direncimiz ve kararlı mücadelemiz sonuç verdi. İşçilerimizin başına çorap örmek isteyenlerin, haklarımızı gasp etmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı. Kıdem tazminatı konusu hükümetin gündeminden çıktı. Sayın Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile bugün yaptığım görüşmede Sayın Bakan, son Bakanlar Kurulu toplantısında, Sayın Başbakan’ın, Kıdem Tazminatı konusunun gündemlerinde olmadığını bu konunun artık kapatılması gerektiğini söylediğini iletti. Bu karar, sendikal mücadelemiz açısından bir dönüm noktasıdır. Sendikalar artık çok daha güçlü bir biçimde yollarına devam edeceklerdir. Bu kararın tüm işçilerimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz.” Haber büyük yankı buldu Haberin ardından bu gelişme sosyal medyada hızla yayıldı ve yankı buldu. 2 gün sonra ise gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde, Genel Başkanımız Kavlak’ın açıklaması yer aldı. Bu gelişmeden Türkiye’de ilk olarak, sosyal medya hesaplarını takip eden metal işçilerinin haberi oldu. Konu, Bayram namazı çıkışı Başbakan Tayyip Erdoğan’a da soruldu. Başbakan Erdoğan, olayın doğruluğunu teyid eder bir şekilde, “kıdem tazminatının kaldırılması ile ilgili bir kararımız yok” dedi. METAL İŞTE GENEL BAŞKANIMIZIN RESMİ SOSYAL MEDYA HESAPLARINDAN ATILAN MESAJLAR VE YORUMLAR: TÜRK 13 Haberin ardından bu gelişme sosyal medyada hızla yayıldı ve yankı buldu. 2 gün sonra ise gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde, Genel Başkanımız Kavlak’ın açıklaması yer aldı. METAL | HABER TÜRK 14 350 BİN EMEKÇİ, TOPLU SÖZLEŞME İÇİN YETKİ BEKLİYOR Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, toplu iş sözleşmesi görüşmelerine yetkilerin gelmemesi nedeniyle başlanamadığını belirterek, “Ancak her an yetki gelecekmiş gibi hazırlıklara devam ediyoruz” dedi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak konu ile ilgili aşağıdaki açıklamayı yaptı: “Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanmamasının nedeni, yetkilerin henüz gelmemesidir. Peki, 4 Mayıs 2012 tarihinde başvurmamıza rağmen, yetkiler neden gelmiyor? Bildiğiniz üzere, toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmek için, önceki yıllarda, Çalış- ma Bakanlığı kayıtlarına göre düzenlenen işkolları istatistikleri dikkate alınıyordu. Fakat, 2009’da çıkarılan bir yasa ile, artık yetkili sendikanın belirlenmesinde ve bu istatistiklerin düzenlenmesinde SGK kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlandı. Ancak, maalesef o günden bu yana SGK kayıtlarına geçmek mümkün olamadı. Bu yüzden sadece bizim sendikamızın değil, tüm konfederasyonlara bağlı sendikalara üye yaklaşık 350.000 emekçiyi kapsayacak hiçbir Toplu İş Sözleşmesine başlanamadı. Buna rağmen, her an yetki gelecekmiş gibi hazırlıklarımıza devam etmekteyiz. Dolayısıyla, yetkiler geldiği anda, tekliflerimiz son halini alacak ve görüşmelerin başlaması ile birlikte tüm üyelerimiz her aşamadan bilgi sahibi olacaktır.” SE KT ÖR DE Türkiye’de ilk kez yerli tren ve N raylı sistem tekerleği üretilecek devlet Demir Yolları (TcDD) ile Makina ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu arasında, tren ve raylı sistem tekerleği üretimini öngören protokol imzalandı. Protokole göre, TcDD’nin çeken ve çekilen araçlarında kullanılmak üzere ihtiyaç duyduğu, yıllık ortalama 12 bin 500 mono blok tekerlek ve 4 bin tekerlek takımı MKE tarafından üretilecek. MKE’nin Kırıkkale’de bulunan Ağır Silah ve Çelik Fabrikası Müdürü Faruk Yenal, TcDD ile MKE arasında imzalanan protokol gereği hayata geçirilecek ”Mono Blok Tekerlek ve Tekerlek Takımları Projesi” için ihale çalışmalarının sürdüğünü bildirdi. CMS, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikası aldı Dünyanın önemli otomobil firmalarına jant 2011’i rekor ihraç eden, Avrupa’nın üçüncü büyük firması CMS, kurumsal sürdürülebilirlik politikası kapsagelirle mında gelişim göstermeyekapattı devam ediyor. CMS, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Standardı’nı belgelerine ekledi. CMS tarafından alınan bu belge, iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin, kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak, sistematik bir şekilde ele alınıp, sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlenmesi için kullanılan ve belgelendirme süreci işletilen etkin bir araç olarak tanımlanıyor. İNOKSAN, çalışanlarını 32. Yılını kutlamak için bir araya getirdi. Sektörde ilklere imza atan, patent ve tasarım tescili almış yeni ürünlerin geliştirilmesi ve pazara sunulması konusunda öncülük eden, Türkiye’nin mutfak sanayiindeki öncü kuruluşlarından İnoksan, 32. Yılını çalışanları ile beraber doyasıya eğlenerek kutladı. Kutlamada bir konuşma yapan İnoksan’ın kurucusu Vehbi Varlık, “hep birlikte yine başarılara imza atacağız” dedi. TÜRK METAL İnoksan 32. yaşını kutladı 15 | METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ İ S İ L C E M K 13. ÇOCU I D N A L P O T A ANKARA’D etal Çocuk Arkadaş M en er st ö g et iy al sinde fa teli’nde toplandı O lu o Sendikamızın bünye ad n A k yü ü B ocuk Meclisi, leyman Yıldıuharem Aslıyüce, Sü M Kulübü’nün 13. Ç İş rkTü i. r, Genel Sekreterilmaz gerçekleştird cuk üyesi Toplantıya, Metal Ço sya, MolRu a, sır 350 delegenin yanı dele50 n ’da an dova ve Başkordist ş Kuda ka Ar k cu ge katıldı. Metal Ço rmaz ve Dilalübü üyesi Oğuz Du unu yaptıluğ ra Çiftçi’nin sunucu şkanlığını da, Ba is ğı programın Mecl Şuara So sendikamız Genel Genel Sekreteri ve k’ın açılış konuşBaşkanı Pevrul Kavla ntıya, MHP Gemasını yaptığı topla cısı Ruhsar Deminel Başkan Yardım kreteri İsmet Sirel, MESS Genel Se Yardımcılarımız pahi, Genel Başkan rım ve Mesut Geze uslararası Avrasmiz Yücel Yücel, Ul derasyonu Genel ya Metal İşçileri Fe yupek, MESS Sekreteri Mehmet So isi Mesut Uluilc Ankara Bölge Tems soy da katıldı. Metal Çocuk Arkadaş Kulübü Delegeleri Meclis faaliyetlerini tamamladıktan sonra, 13. Çocuk Meclisi Hatıra Ormanı için fidan dikimi yaptı. Bu etkinlik, toplu fotoğrafla da ölümsüzleştirildi. MECLİS BAŞKANI ŞUARA SOLMAZ “Bİz çocuklar olarak, mutlu, huz urlu ve gelişmiş bir ülkenin çoc ukları olmak istiyoruz… Durmadan değ işen, değiştirilen, anlaşılması zor eğit im sistemleri arasında bir pin pon topu olmak istemiyoruz… Ünivers ite sonuna kadar, öğrencileri 750 sınavla terbiye etmek isteyen bir sistem yerine, öğrencide öğrenme mer akını ve bilme isteğini uyandır an bir eğitim sistemi istiyoruz… Ann eleri, babaları ve çocukları, der shanelere mecbur ve mahkûm eden bir sist em istemiyoruz…” İşverenlere: Sözleşme masasına oturduğunuzda bizleri de hatırlayın “Bİzİm sizden tek isteğimiz var. Yakın bir zaman içinde, sözleşme görüşmelerine başlayacaksınız. Lütfen masaya oturduğunuzda bizi de hatırlayın. Annelerimiz ve babalarımızın yaşam koşulla rını iyileştirmek için sendikamızın yaptığı taleplere lütfen olumlu yaklaşın. Biz annelerimiz babalarımız kad ar, sizleri de seviyoruz. İşyerlerimizi de seviyoruz…” TÜRK METAL Siyasilere: Biz pinpon topu olmak istemiyoruz 17 | METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ , A D A Y N Ü D BUGÜN N İ R E L Ü T Ö K İYİLERLE . . . R A V I S A M Ş ÇATI METAL ını i’nin açılış konuşmas lis ec M uk oc Ç . 13 yaptı. aş Kulübü kanı Pevrul Kavlak aş B Metal Çocuk Arkad el en G ız am ik eteri ve send şması var. İyiler tı ça n ri le tü kö e Türk-İş Genel Sekr rl a iyile vaşın da, “Bugün dünyad ın as şm nu ise, sömürünün, sa ko er k, ül la öt av K K e. nd şi pe ken, nin ve barışın r dünyanın peşindey bi ğu adaletin, demokrasi du ol m ki ha İyiler, sevginin nya istiyor” dedi. dü r bi ğu ve kaosun peşinde. du ol e nd r şeyin üstü kötüler, paranın he TÜRK 18 Kendi romanınızı kendiniz yaz ın... “Unutmayalım ki, her hayat, bir romandır. Ve her roman, okunmaya değerdir… Eğe r, bizim romanlarımız okunmuyorsa, problem bizd e demektir. Kendi romanını okutacak olan sizlersiniz. Hayatın başındasınız ve hepinizin, çok okunan, çok beğenilen bir roman yazma şansı, halen var. Emin olun, biz o romanları okumaktan, dinlemekten büyük keyif duyacağız… Metal Çocuk Arkadaş Kulübü, Türk Metal’in yıldızıdır... Okunacak, güzel bir roman yazm anın yolu, önce bilgi sahibi olmaktan, sonra da bu bilgilerden bir demet yapıp, toplumla paylaşmakta n geçer. Önemli olan hatıra defterimize, hem anlamlı, hem de kalıcı bir şeyleri not düşebilmek, altına da imz amızı koyabilmektir. Biz, bu anlamda üzerine düşe n görevi yerine geti- ren, büyük ve güçlü bir aileyiz. Bun dan 50 yıl, yani tam yarım asır önce bu sendikayı kura nlar, bugünlere taşıyanlar, Türk işçi hareketi tarihine Türk Metal sayfalarını eklemiştir. Bu sayfalardaki her kelime, her cümle altın kadar değerlidir. Türk Metal, 2001 yılında Metal Çocuk Arkadaş Kulübü’nü kurarak, kendi tarihine yeni sayfalar eklemeye devam etmiştir . Metal Çocuk Arkadaş Kulübü, Türk Metal’in yıldızıd ır... METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ | İyiler; adaletin, demokrasinin ve barışın peşindeler... Öğrenmekten ve bilmekten asla vazgeçmeyin. Bilime ve teknolojiye uzak kalmayın. Kendi öz kültürünüzün insanı olun. Dilinize, dininize saldıranlara geçit vermeyin. Kendinizi bilgi ve birikimlerle donatın. Yabancı akımlara kapılmayın, yozlaşmayın. Yaşadığınız toplumu yüceltin. Bilgiyi ve sevgiyi paylaşın. Yalanlardan, yanlışlardan uzak durun. İlişkilerde her zaman sevgi ve saygıyı ön planda tutun. Ailenize sımsıkı sarılın. Anne ve babalarınızla gurur duyun. Vatanınıza, bayrağınıza, bağımsızlığınıza sahip çıkın. Unutmayın, İstiklal Marşımızın Şairi Mehmet Akif Ersoy ne demişti? ‘Sahipsiz vatanın batması, haktır, sen sahip çıkarsan eğer, bu vatan batmayacaktır’…” Pevrul Kavlak, Meclis toplantısına katılan çocukları tebrik ederek, başarılar diledi. 19 TÜRK “Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan eğer bu vatan batmayacaktır” METAL BuGün dünyada iyilerle kötülerin çatışması var. İyiler, adaletin, demokrasinin ve barışın peşinde… Kötüler ise, sömürünün, savaşın ve kaosun peşinde. İyiler, sevginin hâkim olduğu bir dünyanın peşindeyken, kötüler, paranın her şeyin üstünde olduğu bir dünya istiyor. Ne yazık ki, içinde bulunduğumuz süreçte, kötüler önde gidiyor. Dünyayı onlar yönetiyor, onlar kirletiyor. Onlar, insanlığın barış içinde olmasından rahatsız oldukları için, dünyanın her yerinde yeni savaşlar çıkarıyorlar. Masum insanları öldürüyorlar. Çünkü onlar, savaşlar sayesinde ülkeleri ele geçirip, kaynaklarını sömürüyorlar... | METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ MESS GENEL SEKRETERİ İSMET SİPAHİ Aileniz yaşam boyunca sahip olacağınız en değerli varlığınızdır meSS Genel Sekreteri İsmet Sipahi de konuşmasına, bu çatı altında bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek başladı ve “iki elim kanda olsa yine de samimiyetle gelmek istediğim bir toplantıydı bu” dedi. İsmet Sipahi şöyle devam etti: “Aileniz yaşam boyunca sahip olacağınız en değerli varlığınızdır. Ailenizin fertlerini çok sevin. Onların sizin yanınızda, sizin onların yanında olmanız, yaşamınız boyunca karşılaşacağınız zorluklara karşı koymanızda en önemli gücünüz olacaktır. Sevginin, kardeşliğin, paylaşmanın tohumlarının atıldığı bu güzel toplantının sizlere ve tüm katılımcılara yararlı olmasını dilerim.” METAL MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI RUHSAR DEMİREL TÜRK 20 Kurşunların menzili var ama klavyenin yok... mHp Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, Türk Metal’in 14. Olağan Genel Kurulundan sonra Çocuk Meclisi Toplantısına da katılmaktan mutluluk duyduğunu kaydederek, “Ben de Türk-İş’e emek harcamış bir babanın kızıyım…” dedi. Demirel şunları söyledi: “Mutlaka iki tane yabancı dil öğrenin, birisi batıdan diğeri doğudan. Batıdan dil bilin, çünkü bir gelenek olarak yabancı bir literatüre sahip olmanız için, doğudan bir dil bilin; çünkü gelecek, ticaret, kalkınma doğuda… Kurşunların menzili var, ama klavyenin sınırı yok. Klavyenin bir tuşuna dokunduğunuzda dünyanın en uzak köşesine kadar kendinizi ifade etme şansınız bulunuyor. Başka sendikalarda Çocuk Meclisi toplantıları var mı bilmiyorum. Ama, Türk Metal’in böyle bir toplantıyı düzenlemesinden büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.” YABANCI DELEGASYONLARDAN DOSTLUK MESAJI Arkadaşlığımız ömür boyu sürecek ruHSar Demirel’in konuşmasının ardından, yabancı delegasyonlar da söz aldı. Rusya Federasyonu’ndan Anna Kosinets, Moldava’dan Katalina Polişçuk, Başkordistan’dan Leonit Grebenkin birer konuşma yaptılar. Her üç delegasyonun da ortak mesajı, “Türk Metal Sendikası’nın davetlisi olarak Çocuk Meclisi Toplantısı’nda bulunmaktan büyük bir mutluluk duydukları, burada tanıştıkları Türk arkadaşları ile ömür boyu sürecek bir dostluğun temelini attıkları, kendi ülkelerinde de Metal Çocukları ağırlamakla çok sevinecekleri” şeklinde oldu. METAL ÇOCUK ARKADAŞ KULÜBÜ | “Annelerimizin, babalarımızın kıdem tazminatına sahip çıkın” Ziyaret sırasında Meclis delegeleri Kumlu’dan, kıdem tazminatına sahip çıkmasını istediler. 21 TÜRK BİR GÜN TÜRK METAL’Lİ OLACAĞIM METAL metal Çocuk Arkadaş Kulübü 13. Çocuk Meclisi delegeleri adına 12 kişilik bir heyet, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’yu makamında ziyaret etti. “Bizler, metal işçilerinin çocuklarıyız. Bizlerin evinde, mutfak konuşulur, çocukların okulu konuşulur. Bir de, anne babalarımızın işi konuşulur. İş, çalışan insanı bugün ayakta tutar, yarınlarda da ayakta kalmasını sağlar. Bu konuda çalışanların en büyük dayanağı ve güvencesi kıdem tazminatıdır. Zaman zaman kıdem tazminatı hakkında olumsuz haberler duyuyoruz. Bunlar, hem anne ve babalarımızı, hem de bizleri üzüyor. Üzülüyoruz ama güvencemiz var. Üzülüyoruz ama umudumuz var. Bizlerin umudu da, güvencesi de Türk-iş’tir. Hem annelerimiz ve babalarımızın, hem de bizlerin güvendiği tek dağ Türk-iş’tir. Bizler işçi çocukları olarak, Türk-İş’in kıdem tazminatı ile ilgili olarak vereceği her mücadelede yanında olacağız. Türk-iş’e destek vereceğiz.” Metal Çocuk Arkadaş Kulübü 13. Çocuk Meclisi Toplantısı anısına hatıra ormanı oluşturuldu. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak da, etkinlikte metal çocuklarla biraraya geldi ve bir de fidan dikti. Anneciğim, babacığım Sizlerle gurur duyacağım Karar verdim artık ben de Bir gün Türk Metal’ci olacağım Teşekkür ederim sizlere, Döktüğünüz terlere. Erişmek için güzel günlere, Bir gün Türk Metalci olacağım. Sayenizde mutlu oldum, Dostluğu metal çocukta buldum. Türkiye’m için yazdım, Türkiye’m için okudum, Bir gün Türk Metal’ci olacağım. Atatürk’le aydınlık yolum, Fikirleri oldu okulum. Karanlığı yeneceğiz sevgili yurdum, Bir gün Türk Metal’ci olacağım. Meclis delegeleri adına 30 kişilik bir heyet Anıtkabir’i ziyaret etti. Demokrasi, cumhuriyet, devlet ve millet, Bize bunlar Ata’mızdan emanet. Türkiye’ye ettirmeyiz ihanet Bir gün Türk Metal’ci olacağım. Berkin Yılmaz İŞTE HAYATIMIZ RÖPORTAJ: UĞUR POLAT [email protected] METAL “İşte Hayatımız” adlı metal hikâyelerimiz aralıksız devam ediyor. Metal işçisinin dergisi Türk Metal’de hayat bulan metal hikâyelerinin bu ayki kahramanları, Çayırova Şubemizin yetkili olduğu Akım Metal işyeri çalışanı Binali Kahraman ve ailesi… TÜRK 22 Çalışma hayatının büyük bir bölümünü sendikasız olarak geçirdiğini söyleyen Binali Kahraman, her şeyin yaşanarak öğrenildiğini dile getirirken metal işçilerine seslendi: Emeğe saygının adresi TÜRK METAL METAL İŞTE HAYATIMIZ | TÜRK 23 Sendikalı olmanın verdiği huzuru ve güveni burada yaşadım B inali Kahraman, 18 yıldır çalışıyor. Yaklaşık 5 yıldır Akım Metal işyerinde çalıştığını söyleyen Kahraman, 18 yıllık çalışma hayatının en huzurlu ve en güvenli dönemini son 5 yıl içinde yaşadığını ifade ediyor: “18 yıldır çalışma hayatının içindeyim. Bu on sekiz yıllık dönemin on üç yılını, iki yılı sigortasız olmak üzere, metal işkolunda farklı bir işyerinde tamamladım. Son beş yıldır ise Akım Metal işyerimdeyim. Bir önceki işyerimde sigortasız ve güvencesiz bir yapı vardı. Sigorta primleri eksik, maaşlar elden teslim alınıyordu. Kısacası, gelecek güvencesi olmayan bir işyeriydi. 2007 yılında bir gazete ilanı vasıtasıyla Akım Metal’le tanıştım. Burada sadece Akım Metal’le değil, Türk Metal’le de tanıştım. O güne kadar sendikal bir hareket ya da bir yapının içinde bulunmamıştım ve yanlış bilgilere sahiptim. Ama sendikalı olmanın verdiği huzur ve güveni burada yaşadım. İşçiye ve emeğe verilen değeri Akım Metal’de yaşadım. Türk Metal’de bunu gördüm.” Akım Metal’de işçiye verilen değeri hissettim. Plastik kalıp ustası olan Binali Kahraman, ürettikleri kalıpları Ford ve Tofaş gibi ana sanayilere verdiklerini anlatıyor: “18 yıldır sektörün içindeyim. Akım Metal işyerinde plastik kalıp ustasıyım. Akım Metal bünyesinde faaliyet gösteren AKSEM Plastik Met. Kalıp San. bölümündeyim. Ürettiğimiz plastik kalıpları Ford ve Tofaş gibi ana sanayilere veriyoruz.” İşyerindeki çalışma ortamından son derece memnun olduğunu da belirten Kahraman, “İşyerinde işçiler arasında tam bir dayanışma ve birliktelik var. Bu da çalışma ortamımızdaki huzur ve refahı artırıyor. Akım Metal’de işçiye verilen değeri hissettim” dedi. | İŞTE HAYATIMIZ Eşim, anlayışlı ve alçak gönüllü biri... kavga noktasına getirmediklerini, televizyon başında dahi birlikte olmaya çalıştıklarını sözlerine ekliyor. Tuğba Hanım eşini bize, “Eşim, anlayışlı ve alçak gönüllü biri. Her şeyini benimle paylaşır ve ortak bir karar almaya çalışır. Hiçbir zaman iş durumunu eve yansıtmaz. Hem benden hem de çocuklarından sevgisini ve ilgisini eksik etmemeye çalışır. Fakat ev işlerinde misafirimiz dahi olsa bana yardım etmez.” sözleriyle anlatıyor. METAL Binali Kahraman ile Tuğba Hanım, sekiz yıldır evliler Tuğba Kahraman ev hanımı ve çiftin, Eren ve Ceren isimli iki çocukları var. “Sekiz yıldır evliyim ama bir yıl da öncesi var. Yani dokuz yıldır eşim Tuğba Hanım ile birlikteyiz. İkimiz de Erzurumluyuz ve akrabayız. Görücü usulü bir araya geldik, ama mutlu ve huzurlu bir birlikteliğimiz var.” Eşi ile çok mutlu olduğunu belirten Binali Kahraman, birbirlerinin özel günlerini hiç unutmadıklarını, hiçbir olayı büyütüp TÜRK 24 2007 yılında bir gazete ilanı vasıtasıyla Akım Metal’le tanıştım. Burada sadece Akım Metal’le değil, Türk Metal’le de tanıştım. O güne kadar sendikal bir hareket ya da bir yapının içinde bulunmamıştım ve yanlış bilgilere sahiptim. Ama sendikalı olmanın verdiği huzur ve güveni burada yaşadım... İŞTE HAYATIMIZ | Çalışma hayatının büyük bir bölümünü sendikasız ve güvencesiz olarak geçirdiğini ifade eden Binali Kahraman, sendika ile tanıştıktan sonra hayatında birçok şeyin değiştiğini söylüyor. “13 yıl boyunca iş güvencesi olmadan çalıştım. Sadece iş güvencesi değil, iş güvenliği olmayan bir işyerinde çalıştım. Akım Metal’le tanıştığım son beş yıl içinde aynı zamanda Türk Metal’le de tanıştım. Sendikanın ne olduğunu, ne iş yaptığını burada öğrendim. Sendika ile ilgili yanlış düşüncelerimden burada kurtuldum. Ben sendikalı olmanın tadını son beş yılda tattım. Herkesin bu tadı alması için her platforma uğraş vermeye hazırım. Metal işçileri, söylediklerimi hem sendikalı hem de sendikasız işyerine çalışmış biri olarak ister bir öğüt, isterse de tavsiye olarak görsün ama mutlaka sendikalı olsunlar.” Binali Kahraman sendikalı olduktan sonra şubemizin düzenlediği birçok faaliyete katıldığını anlatıyor. “Eğitimlere gittim, seminerlere katıldım, yürüyüşlerde yerimi aldım ve en önemlisi, sendikasız işyerlerinde teşkilatlanma çalışmalarına katıldım. Bu beş yıllık süreç içinde, sendikayı tanıdıktan sonra elimden geleni yaptım ama benim için en önemlisi ise, geçen yıl yaşadığım bir olaydı. Akım Metal işyeri olarak biz Çayırova Şubesine bağlıyız. Geçtiğimiz yıl yeni bir işyerinde teşkilatlanma çalışmalarını şube olarak tamamladık. Teşkilatlanma süreci uzun zaman isteyen ve yorucu bir iş. Herkesi tek tek ikna edip, sendikalı olmanın avantajlarını ve faydalarını anlatmak zorundasınız. Bazı grupların içinde sözü geçen ve mutlaka ikna edilmesi gereken işçiler çıkıyor. Onu ikna etmek, o grubu ikna etmek gibi bir şey oluyor. Geçtiğimiz yıl teşkilatlanırken böyle bir durumla karşı karşıya kalındı. Arkadaş Erzurumluydu. Yani hemşerimdi. İkna olmuyor gibi gözüküyordu. Şube yöneticilerimiz bir kez de benim görüşmemi istediler. Gittim ve sadece bugüne kadar yaşadıklarımı anlattım. Arkadaş anlattıklarını duyduktan kısa bir süre sonra ikna oldu.” Aile kavramının atalardan kalma en önemli değer olduğuna inandığını vurgulayan Binali Kahraman, Türk Metal’i de emeğe saygının adresi olarak gördüğünü söylüyor. Kahraman ailesi ile röportajımızı tamamlarken, bizleri kabul ettikleri için teşekkürlerimizi bir kez dergimiz vasıtası ile iletmek istiyoruz. Kahraman ailesi ile birlikteliğimiz sırasında bizleri yalnız bırakmayan Akım Metal işyeri temsilcimiz Emre Başköy’e de tekrar teşekkür ederiz. 25 TÜRK ‘Türk Metal en büyük güvencemiz’ METAL Ben sendikalı olmanın tadını son beş yılda tattım. Herkesin bu tadı alması için her platformda uğraş vermeye hazırım. Metal işçileri, söylediklerimi hem sendikalı hem de sendikasız işyerine çalışmış biri olarak ister bir öğüt, isterse de tavsiye olarak görsün ama mutlaka sendikalı olsunlar. MAKALE DR. NACİ ÖNSAL Türk-İş Genel Sekreter Yardımcısı SORUN OLARAK GÖSTERİLMEK İSTENEN KURUM KIDEM TAZMİNATI METAL Adına “fon” denilen, işçilerin kıdem tazminatlarını bireysel emeklilik şirketlerine peşkeş çekmeye çalışan bir lobi faaliyetinin devam ettiği görülmektedir TÜRK 26 K ıdem tazminatı, Türk çalışma yaşamında 1936 yılından başlayarak devam eden ve süreç içinde de işçiler lehine gelişen bir kurumdur. İşçilerin en önemli kazanımlarından birisidir. İşverenler (tamamı olmasa da) bu kurumun işlevsiz hale gelmesini ve mümkün olursa da kaldırılmasını, işe başlatma ve işten çıkarmanın kolaylaştırılmasını istemektedirler. Alışılmış savları da: n İşsizlik sigortası uygulamasının olmadığı dönemde, bu sigorta dalını ikame etmek amacıyla kıdem tazminatı miktarının büyütüldüğü, şimdi işsizlik sigortası uygulaması olduğuna göre kıdem tazminatı miktarının düşürülmesi gerektiği, n Kıdem tazminatının getirdiği yükten kaçmak isteyen işverenlerin kayıt dışı istihdama yöneldikleri, n Kayıt dışı istihdam yapan bu işletmelerin, kayıtlı istihdam yapan işletmelere karşı haksız rekabete neden oldukları, n 4857 sayılı İş Kanunu ile “ iş güvencesi” kurumunun getirilmiş olması nedeniyle kıdem tazminatına gerek kalmadığı ya da küçültülmesi gerektiği, n Kıdem tazminatının maliyetinin işverenler tarafından karşılandığı, bunun için de işletmeler üzerinde işgücü yükünü artırdığı, n Yükselen maliyetlerin, sürdürülebilir rekabet bakımından olumsuzluklar yarattığı, n Kıdem tazminatının “emeklilik ikramiyesi” fonksiyonunu görebilmesi için, işçinin, aynı işverenin işletmesinde emeklilik hakkını kazanacak sürede çalışıyor olması gerektiği, bunun da çok az sayıda işçiye nasip olduğu, n Kıdem tazminatı büyüklüğü bakımından, Türkiye’nin, mukayese edilecek bir kısım ülkelere göre çok ilerde olduğu, şeklinde özetlenebilir. METAL 27 TÜRK Bir doğrulama yapmak, unuttuklarımıza ilaveler yapabilmek için, başta Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu olmak üzere, işveren kesiminin periyodiklerine ve diğer yayınlarına bakmak yeterli olacaktır. Bu tekrar 40 yıldır yapılmaktadır. Kıdem tazminatını bir sorun olduğuna inanan ya da inandırılan bazı akademisyenler ve medya uzmanları da zaman zaman bu görüşlere katılmaktadırlar. Ayrıca: n Kıdem tazminatının vasıflı işçilerin işgücü piyasasında hareketliliğini engellendiği, n Kıdem tazminatından çok az sayıda işçinin yararlandığını, bunun için de kıdem tazminatının yaygınlaştırılması gerektiği, bu sağlanırsa kayıt dışılığın azaltılabileceği, n İşten çıkarma maliyetini yükselterek istihdamı ve işsizliği olumsuz etkilediği, n Sürekli işsizler ve genç işsizler gibi dezavantajlı grupların istihdamını olumsuz etkilediği, bunun da ayrımcılığa neden olduğu, n Kıdem tazminatının yüksekliği nedeniyle, kıdem tazminatı ödememek için işletmelerin etik olmayan davranışlara girdikleri, gibi ilaveler yapmaktadırlar. Sonra, karşılıklı olarak birbirlerinin görüşlerini tekrarlamaktadırlar. Bu sarmal, bilinçli bir şekilde devam ettirilmektedir. Hedef, işçilere çaresiz olduklarını öğretmek, pazarlığa mecbur etmek ve bu süreci nihai hedeflerine kadar sürdürmektir. Savlarının hiç biri ispatlanmış doğrular değildir. Örneklemeler ise, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısına, endüstri ilişkileri kültürüne uygun değildir. Bir süredir de ortada Hükümet yetkililerinin üstlenmedikleri çeşitli kıdem tazminatı tasarı taslakları dolaşmakta ve bu taslaklar üzerinde derin yorumlar yapılmaktadır. Bir kesim, yeni düzenlemeler ile kıdem tazminatının nasıl kuşa döneceğini anlatmaya çalışırken, bir kesim de yapılmak istenenlerin niçin gerekli bir reform olduğunu anlatma görevini üstlenmiş bulunmaktadır. Adına “fon” denilen, işçilerin kıdem tazminatlarını bireysel emeklilik şirketlerine peşkeş çekmeye çalışan bir lobi faaliyetinin devam ettiği görülmektedir. Kıdem tazminatı, işçilerin gelirlerinden işverenin emanetine bıraktıkları miktardır. İşçi çalıştıkça işvereninde bıraktığı bu miktar, ( işvereni tarafından ) bir bedel ödenmeden kullanılan kredi niteliği kazanmaktadır. Bu nedenle de, kıdem tazminatı işveren tarafından ayrıca yapılan bir ödeme değildir. İşverenin maliyet hesaplarında daima kıdem tazminatı dikkate alınarak ürün fiyatlarına yansıtılır. Yani işveren, kredi olarak kullandığı bu miktarı fiyat üzerinden ayrıca tüketicilerden almaktadır. Bu konuda Türk – İş’in görüşleri de bilinmektedir. Türk – İş ve üyesi sendikaların yöneticileri her fırsatta kıdem tazminatını görüşme konusu yapmayacaklarını en açık dille ifade etmektedirler. Türk – İş 18’inci genel kurulunda aldığı kararı tekrarlayarak gelmektedir. 2011 yılında yapılan 21’inci genel kurulda da kararını yineleyerek, kıdem tazminatına el uzatılmasını genel grev nedeni saymıştır. İşçi kesimi bu düşüncede birleşmiş haldedir. METAL PEVRUL KAVLAK: | HABER TÜRK 28 Sendikalı işçi istatistikleri artık açıklansın Türk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanları, Türk-İş İstanbul Bölge Temsilciliği’nce düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. T ürk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanları, Türkİş İstanbul Bölge Temsilciliği’nce 9 Ağustos’ta düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak yemekte yaptığı konuşmada, sendikalı işçi istatistiklerinin bir an önce açıklanması gerektiğini belirtti. Konuşmasında, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmeler yapan Genel Başkanımız Kavlak, çalışma hayatının sorunlarına da değindi ve çözüm önerilerini dile getirdi. Sendikalı işçi sayılarının halen açıklanmadığına dikkat çeken Kavlak, şunları söyledi: Sendikacı zor günlerin insanıdır. Sendika da zor günlerin ocağıdır “Zor günlerden geçiyoruz. Ve gün bizim günümüzdür, gün sorumluluğumuzu üstlenme günüdür. Çünkü, sendikacı zor günlerin insanıdır. Sendika da zor günlerin ocağıdır. Bu günler, işçinin, emekçinin, işsizin, yoksulun umudunu bize bağladığı günlerdir. Bu umudu boşa çıkarmaya hakkımız yok. Varımızı yoğumuzu ortaya koyacağız, bu zor günleri aşacağız.” Bu nasıl bir hukuk, nasıl bir anlayış, nasıl bir adalet? “Önümüzde çok engel var. Bakın, yetki sorununa... Bakanlık hala istatistikleri açıklamadı. Binden fazla işyerinde işçiler bu istatistiklerin açıklanmasını bekliyor. Ocak’ta açıklayacaklardı, açıklamadılar. Temmuz’da açıklayacaklardı, açıklamadılar. Bu ne demek? Emeğinden başka sermayesi olmayan, alın teri döken, işini, namusu bilen on binlerce işçinin hakkının çalınması demek. Alın terinin gasp edilmesi demek. İşçinin lokmasına el koymak, çoluğunun çocuğunun rızkını çalmak demek. Yazıktır, ayıptır, günahtır. Neyi bekliyorlar İstatistikleri açıklamak için? Bilmiyoruz. Ama bir şeyi iyi biliyoruz; istatistikleri açıklamamak suçtur. Soruyorum size. Bu nasıl bir hukuk, nasıl bir anlayış, nasıl bir adalet? Eğer adalet buysa, biz bu adaletten bir şey beklemiyoruz.” “İş sadece yetki meselesi değil, asıl sorunun büyüğü arkada. Ulusal İstihdam Stratejisi. Isıtıp ısıtıp duruyorlar, ama bir türlü sofraya getiremediler. Yok dosya tamam, yok kurulda, yok çekmecede dediler. Bir türlü ortaya çıkaramadılar. Basından ele geçirdiğimiz kadarıyla, Ulusal İstihdam çalışan için idam fermanıdır. Ama bilsinler, bedeli ne olursa olsun, o fermanı boynumuza asmayacağız. O ilmeği boynumuza geçirmeyeceğiz. Ne var bu stratejide? Kıdem tazminatlarımız var. Biz diyoruz ki, kıdem tazminatı işçinin güvencesidir. Ödemesi sonraya bırakılmış ücretin bir parçasıdır. Oğlumuzun damatlığı, kızımızın gelinliğidir. Emeklilikte yaşayacağımız huzurlu günlerin bir nebze de olsa teminatıdır. İşverenler kıdem tazminatını yük olarak görüyorlar. İşçilerimizi işten atmanın önündeki engel olarak görüyorlar. Fona devretmek, süresini 13 güne indirmek istiyorlar. Buradan bir kez daha söylüyorum; Kıdem tazminatı bizim kırmızıçizgimizdir. Kabul edilen bu önerge ile kıdem tazminatına yapılacak bir müdahale genel grev sebebi olacak! Önemle bir kez daha tekrarlıyorum: Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için ya hep ya hiç davasıdır. Kıdem tazminatına uzanan elleri kırarız.” Toplum, sendika fikrinden uzaklaştırılıyor. Sendikacılar toplumdan, daha da kötüsü, temsil ettikleri kitleden soyutlanmak isteniyor “Ülkemiz sendikal tarihine şöyle bir bakalım. Sendikal hareket, 30 yıldır saldırı altında. 30 yıldır yeni alınmış bir hak yok. Tam 30 yıldır, işçiler ve onların örgütleri bastırılmaya, etkisizleştirmeye, sindirilmeye çalışılıyor. 30 yıldır, sendikalar, sendikacılar karalanmaya, küçük düşürülmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Özgüvenimiz yok ediliyor. Toplum, sendi- Biz mücadelemizi 60 yıldır tek başımıza verdik, yine tek başımıza vereceğiz “Türk-İş bu yıl 60. Kuruluş yıldönümünü kutluyor. Türkİş 60 yıldır bu ülkede emeğin ve ekmeğin mücadelesini veriyor. Hak mücadelesi veriyor. Haysiyet mücadelesi veriyor. Ancak, Türk-İş bu mücadelesinde hep yalnız kalmaktadır. Olsun, önemli değil. Biz bu mücadeleyi 60 yıldır tek başımıza verdik, yine tek başımıza vereceğiz. Bizimle birlikte olmak isteyenler, mutlaka bizimle birlikte yürüyecektir. Çünkü onların umudu biziz. Biz temsil ettiğimiz kesimlerin umudu olmaya devam edeceğiz. Sadece onların da değil, memurun, işsizin, emeklinin, dul ve yetimin, küçük esnafın da umudu olacağız. Tüm halkımıza güven vereceğiz. Ama önce kendimize güveneceğiz. Biz bu işin üstesinden geleceğiz. Şunu da unutmayın; bu gidişe dur diyecek sizlersiniz. Bu işin öncüsü siz olacaksınız. Bayrağı göndere siz çekeceksiniz. Unutmayalım ki, bu sizin, bizim, hepimizin kaderidir, alın yazısıdır. Bu mübarek yolda, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Yolumuz açık olsun.” İftar yemeğine Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat, Dok Gemi-İş Sendikası Genel Başkanı H. Necip Nalbantoğlu, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ile İstanbul Anadolu Yakası Şube Başkanımız Halil Faki Erdal ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Murat Salar da katıldı. METAL ka fikrinden uzaklaştırılıyor. Sendikacılar toplumdan, daha da kötüsü, temsil ettikleri kitleden soyutlanmak isteniyor. Bu saldırının temelleri, bildiğiniz gibi 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleriyle atıldı. O da yetmedi, ardından 12 Eylül geldi. O ekonomik tedbirlerin uygulanması için. O acı ilacın topluma içirilmesi için. Bastırılmış, suskun bir toplum. Bastırılmış, etkisiz bir sendikal hareket gerekiyordu. Bu başarıldı. Sadece işçiler değil, toplumun tüm kesimleri sindirildi, susturuldu. İstenilen neo-liberal ekonomik politikalar uygulandı.” 29 TÜRK Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için ya hep ya hiç davasıdır... | HABER İşçinin umudu Türk-İş’tir METAL Türk-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Bursa’da Türk-İş’e bağlı sendikaların şube başkanları ile iftar yemeğinde bir araya geldi TÜRK 30 G enel Başkanımız Pevrul Kavlak, Türk-İş Bursa Bölge Temsilciliğinin düzenlediği iftar yemeğinde bir konuşma yaptı ve katılan şube başkanlarının, çalışma hayatına ilişkin sorularını da yanıtladı. Türk-İş’in, ülkedeki milyonlarca işçinin umudu, güvencesi olduğunu vurgulayan Kavlak, “Ülkemizde 30 yıldır sendikalar karalanmaya, küçük düşürülmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Türk-İş sürekli olarak eleştiriliyor. Ama unut- mamanız gereken bir şey var. Gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek var. Bir yerde ‘umut’ yoksa, orada eleştiri olmaz, umursanmaz. Kafasını çevirip bakmaz. Bugün birileri ‘Türk-İş nerede?’ diye bağırıyorsa, bizi önemsediğindendir; bizi umut olarak gördüğündendir” dedi. Yemeğe, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer, Türk-İş Bölge Temsilcisi Sabri Özdemir de katıldı. Kazanan, Bursalı emekçiler olacak Sendikamızın Bursa Şubeleri Temsilciler Meclisi Toplantısı, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın da katılımıyla gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Kavlak, toplantıda yaptığı konuşmada, Bursa’nın hak ettiği yere gelmesi için, dün olduğu gibi, bugün ve yarın da mücadelenin süreceğini söyledi. Konuşmasında ülkenin güncel sorunlarına değinen ve bu konularda sendikamızın görüşlerini anlatan Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Bursa’nın ülke açısından önemini dile getirdi. Kavlak şöyle dedi: “Bursa’ya daha fazla yerli ve yabancı yatırımcı gelmesi, gelen yatırımların kalıcı olması ve Bursalı emekçilerin daha yüksek bir yaşam standardına kavuşması için, Türk Metal olarak dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi, yarın da elimizden geleni yapacağız, kazanan Bursalı emekçiler olacak.” ‘Herşeyin en güzeline layıksınız’ GENEL Başkanımız Kavlak, söz verdikleri gibi, Türk Metal Sendikası’nın Bursa’daki şube sayısını 5’e çıkarttıklarını, yaklaşan toplu sözleşme döneminde birlik, beraberlik ve dayanışmadan asla kopulmaması gerektiğini ifade ederek, “Bu sözleşmeyi metal işçilerine yakışır bir şekilde sonlandıracağız. Bursalı metal işçileri her şeyin en güzelini hak etmektedir” diye konuştu. Temsilciler Meclisi toplantısının ardından, düzenlenen iftar yemeğine geçildi. Yemeğe, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer ve şube başkanlarımız da katıldı. HABER | Türk Metal’den Gazi Babacan’a hukuk desteği M KE Ağır Silah ve Çelik Fabrikası’nda çalışan ve yaklaşık 8,5 yıllık emeği hiçe sayılan işçi Gazi Aydın Babacan’ın Türk Metal Sendikası avukatları aracılığı ile açtığı dava sonuçlandı. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın talimatıyla, sendika Hukuk Müşaviri Taliphan Kıymaz tarafından Kırıkkale’de açılan dava mutlu sonla noktalandı. 15 Ocak 1997 tarihinde MKE Ağır Silah ve Çelik Fabrikasında işe başlayan Güneydoğu Gazisi Aydın Babacan’ın sigortası, SGK tarafından, 15.01.1997 ve 15.05.2005 tarihleri arasındaki dönemde uzun vadeli sigorta primleri, görev malûllüğü aylığı alması ve işe giriş tarihinde yazılı talebinin bulunmadığı gerekçesi ile iptal edilmişti. Söz konusu dönemin SGK hizmetlerinden sayılmasının mümkün olmadığı kendisine bildirilmiş, yaklaşık 8,5 yıllık emeği hiçe sayılmıştı. Çok sayı- METAL Güneydoğu gazilerinden Aydın Babacan, MKE Ağır Silah ve Çelik Fabrikası ve SGK ile başladığı hukuk mücadelesinden galip çıktı. Türk Metal Sendikası avukatlarının üstlendiği davada mahkeme, Gazi işçi Babacan’ın durumundaki yaklaşık 20 işçi için emsal teşkil edecek bir karar aldı TÜRK 31 da dilekçe ve başvuruya rağmen derdine derman bulamayan Babacan, Türk Metal’den yardım talebinde bulundu. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın talimatıyla, sendika Hukuk Müşaviri Taliphan Kıymaz tarafından, 27.03.2008 tarihinde Kırıkkale İş Mahkemesine, haksız işlemin iptali ve sigortalılık haklarının tespiti için dava açıldı. Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan davayla ilgili olarak, Türk Metal Sendikası Kırıkkale Şube Sekreteri cihan Yaka, şu bilgileri verdi: “Bu davada Kırıkkale iş mahkemesi 01.06.2010 tarihinde davacı Babacan’ın aleyhine karar vermişti. Haklılıklarını yerel mahkemede anlatamayan Babacan ve sendikamız avukatları, karan temyiz ederek konuyu Yargıtay’a taşıdı. Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Babacan’ı haklı bularak, Kırıkkale İş Mahkemesinin kararını 16.01.212 tari- hinde oy birliği ile bozdu. Bu bozma üzerine, 20 Şubat 2012 tarihinde Kırıkkale îş Mahkemesinde başlayan yeni yargılama 3.4.2012 tarihinde Babacan lehine sonuçlandı. Ancak karan bu kez de SGK Yargıtay’a taşıdıysa da, Yargıtay daha önceki kararından dönemeyerek, 19.06.2012 tarihinde Kırıkkale İş Mahkemesinin kararını bu kez onadı.” Türk Metal Sendikasının desteğiyle Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan davayı kazanan Gazi işçi Aydın Babacan da, yaptığı açıklamada, “Bu mücadelede bizi yalnız bırakmayan ve haklı mücadelemizde yanımızda bulunan, başta Türk Metal Sendikası Genel Başkanı hemşerimiz Pevrul Kavlak olmak üzere, hukukçularımıza ve Kırıkkale Şube Yönetimine desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Yine desteklerini bizden esirgemeyen Kırıkkale Milletvekilleri Oğuz Kağan Köksal ve Ramazan Çan’a teşekkür ederim” dedi. (Bu haber Kırıkkale İl Gazetesi’nden alınmıştır.) | İŞÇİNİN PENCERESİNDEN TÜRK METAL’DEN İKİ ÖNEMLİ AÇIKLAMA METAL Bu ay Türk Metal’den gelen iki açıklama, çalışanların akıllarındaki iki soru işaretini giderdi TÜRK 32 G eçtiğimiz ay çalışanları ilgilendiren iki önemli konu hakkında, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak’tan iki önemli açıklama geldi. Önce ilk açıklamayı ele alalım. Sosyal medya hesaplarına bakınca, herkesin birbirine müjde olarak ilettiği bir duyuru ile karşılaştık önce. Duyurunun sahibi Pevrul Kavlak idi. Kavlak, özetle kıdem tazminatının kaldırılarak bir fona devredileceği şeklindeki iddiaların, Hükumetin gündeminden çıktığını, bu haberin kaynağının ise, Başbakan Tayyip Erdoğan’a dayanarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıı Faruk Çelik olduğunu söylüyordu. Sosyal medya resmen yıkılıyordu. Birbiriyle bu haberi paylaşan yüzlerce kişiden, Pevrul Kavlak’a bu konuda yaptığı çalışmalar için teşekkür mesajları yağıyordu. Çünkü, bu konuda Genel Başkan Pevrul Kavlak’ın verdiği mesajlar biliniyordu. Her toplantıda, her fırsatta, basın organlarında, bu konuda işçiler adına hassasiyetlerini dile getiriyordu. “Kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir, kıdem tazminatına dokundurtmayız, oğlumuzun damatlığı kızımızın gelinliğidir, emeklilikte yaşayacağımız huzurlu günlerin bir nebze de olsa teminatıdır” diyordu… Başta metal işçileri olmak üzere, bütün emekçilerin ele ele verdiği mücadele, yapılan uyarılar, bire bir görüşmelerde yerine ulaşan mesajlar netice verdi ve Pevrul Kavlak bu müjdeli haberi bütün Türkiye ile paylaştı. Bundan sonra yapmamız gereken, bu birlik ve beraberliğimizi bozmadan sendikamıza sımsıkı sarılmaktır. Çünkü, sendika demek, yalnızca toplu sözleşme yapmak demek değildir, toplu sözleşme ile birlikte, sahip olunan haklara da sahip çıkmaktır. Yasa tasarıları Meclise inmeden geri çektirmektir. Biz metal işçileri olarak bu iradeyi gösterdik. Başka sendikalara da örnek olduk. METAL mesine başlanamadı. Buna rağmen, her an yetki gelecekmiş gibi hazırlıklarımıza devam etmekteyiz. Dolayısıyla, yetkiler geldiği anda tekliflerimiz son halini alacak ve görüşmelerin başlaması ile birlikte tüm üyelerimiz her aşamadan bilgi sahibi olacaktır.” Durum bundan ibaret işçi arkadaşlar. Bir çözüm yolu aranıyor, fakat kimi karşı çıkıyor, kimisi uçuk fikirlerini öne sürüyor. Bazı konularda jet hızıyla kararlar alınırken, bir gecede yasalar geçirtilirken, bu konu aylardır gündemde ve sürüncemede bırakılıyor. Türk-İş bastırıyor, diğerleri işi yokuşa sürüyor her zamanki gibi. Bu ülkede eğer çalışanları rahatlatacak ve onların hayrına bir iş yapılacaksa, bu hiç zaman kaybetmeden yapılmalı. Çünkü, yeterince çalışanların aleyhine işler yapıldı bu memlekette. Türk-İş’in sesine kulak verelim. 33 TÜRK Pevrul Kavlak tarafından yapılan açıklamalardan ikincisi, Toplu İş sözleşmesi ile ilgili oldu. Ama daha önce bu konu ile ilgili televizyonlarda, basında, toplantılarda Türk Metal’in düşüncesini açıkça ifade etmişti. Şu anda kamu emekçileri ile birlikte, yıl sonuna kadar 550 bin işçi toplu iş sözleşmesi imzalayamaz durumda. Çünkü, SGK kayıtlarına göre açıklanması gereken sendikalı işçi istatistikleri henüz açıklanmadı. Bu istatistiklere göre yetki gelecek ve toplu iş sözleşmeleri imzalanacak. İstatistiklerin açıklanmasının önünde bir engel yok. Ancak, açıklandıktan sonra birçok sendika yasaya göre %1 iş kolu barajı altında kalacak. Böyle bir sonuç alınmaması için, yetkiler ya son açıklanan 2009 istatistiklerinin baz alınacağını duyuracak ya da yeni bir yasa çıkartılarak baraj düşürülecek. Yeni yasanın çıkması için TBMM’nin açılması, hazırlıkların tamamlanması gerekiyor. Eski istatistikler üzerinden yetki verilmesinin önünde de Hak-İş duruyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçi ve işveren konfederasyonlarına 2009 rakamlarının geçerli olması için protokol önerdi, ancak buna da Hak-İş karşı çıktı. Disk’e bağlı Birleşik Metal’in çözüm önerisi ise akıllarda soru işareti bıraktı. “Bu hafta” dediler, “tüm örgütlü olduğumuz işyerlerinde yetki beklemeden toplu sözleşme prosedürlerini başlatacağız. İşverene, işte üye sayımız, işte taleplerimiz diyeceğiz. Kabul etmezlerse üretimden gelen gücümüz var.” Bu nasıl bir karardır diye işveren kesimine sormayı denedim. Yüzlerindeki ifade anlatılamaz, görülmesi gerekir. Bu öneriyi getirene sormak gerek; madem böyle bir şey mümkündü de, bugüne kadar niye beklediniz, eğer istediklerinizi böyle alabiliyorsanız, yasaya ne gerek var, burası muz cumhuriyeti midir? Bu konuda en mantıklı yaklaşım tarzını yine her zaman olduğu gibi Türk Metal sergiliyor. Türk Metal diyor ki, en kısa zamanda bir çözüm bulun ve açıklayın. Kamu işçileri ile birlikte 550 bin işçiyi, aileleriyle birlikte 4-5 milyon kişiyi ilgilendiren bir konuda acilen bir karar verilmeli ve uygulanmalı. Aksi takdirde işçiler mağdur olacaktır. Ve ardından kendi üye tabanına sosyal medyadan ve resmi internet sitesinden şu açıklamayı yaptı Genel Başkan Pevrul Kavlak: “Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanmamasının nedeni yetkilerin henüz gelmemesidir. Peki, 4 Mayıs 2012 tarihinde başvurmamıza rağmen yetkiler neden gelmiyor? Bildiğiniz üzere Toplu İş Sözleşmesi Yetkisi alabilmek için önceki yıllarda Çalışma Bakanlığı kayıtlarına göre düzenlenen işkolları istatistikleri dikkate alınıyordu. Fakat 2009’da çıkarılan bir yasa ile artık yetkili sendikanın belirlenmesinde ve bu istatistiklerin düzenlenmesinde SGK kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlandı. Ancak maalesef o günden bu yana SGK kayıtlarına geçmek mümkün olamadı. Bu yüzden sadece bizim sendikamızın değil, tüm konfederasyonlara bağlı sendikalara üye yaklaşık 350.000 emekçiyi kapsayacak hiçbir Toplu İş Sözleş- SİZDEN MEKTUPLAR BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUĞUNU KAYBEDEN BİR ÜYEMİZİN, BİR AİLEMİZİN HAYKIRIŞI... METAL Gelin engelleri hep beraber kaldıralım TÜRK 34 dikmen ailesi, 18 yıldır gözleri gibi baktıkları bedensel engelli çocuklarını yakın bir zaman önce kaybetti. 18 yıl boyunca hiçbir şeylerini esirgemeden hayatta tutmaya çalıştıkları çocuklarını kaybetmenin acısını ömür boyu taşıyacak bu aile… Şimdi, belki diğer engelli ailelerin çocuklarına bir nebze umut olabiliriz diye, seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyor Dikmen ailesi. Sendikamız üyesi olan Dikmen ailesi, bir mektup göndererek, engelli vatandaşlarımız için yapılabilecek birkaç öneriyi bizlerle paylaşmak istediklerini iletti. Memnuniyetle kabul ettiğimiz bu isteklerinin nedenini, kaybettikleri çocuklarının sendikamıza olan inancı ve güveni olarak gösterdiler: “Oğlum yaşadığı sürede hep sendikamıza gitmek isterdi ve kendi gibi engellilerin haklarını savunmak, onların eğitim-öğretim haklarının elinden alınmasını önlemek isterdi. Onun yapamadıklarını ben sendikamızla beraber elimden geldiğince yapmak istiyorum.” Bizler de, tüm engelli vatandaşlarımızın zayıf, ama derinlerden gelen sesini küçük de olsa, bu ayki dergimizde duyurmak için, Dikmen ailesinin gönderdiği mektubun tam metnini sizlerle paylaşıyoruz. Oğlum yaşadığı sürede hep sendikamıza gitmek isterdi ve kendi gibi engellilerin haklarını savunmak, onların eğitim öğre tim haklarının elinden alınmasını eng ellemek isterdi. Onun yapamadıklarını ben send ikamızla beraber, elimden geldiğince yapm ak istiyorum. Ve sizlerden destek bekliyorum… SAYGILARIMLA.... en ekir Dikm Fadime ve B METAL 35 TÜRK “Ben bir bedensel engelli çocuk annesiyd im, onunla geçirdiğimiz 18 yılın sonu nda, ailece yaşadığımız zor günleri sizinle payl aşmak istiyorum, belki diğer engelli aile lerin çocukları içinde bir ses olurum. Büyütürken yaşadığımız fiziksel ve topl umsal sorunları dile getirmek istiyorum . Ben oğlumu büyütürken birçok sorunla karş ılaştım. İlk başta çevresel problemler, alty apı sorunları. Oğlumu evden çıkaramama k ya da sadece kısıtlı alanlarda gezdirm ek, (bina önü, bahçesi gibi) istediği hiç bir yere gide memesi, kısaca sosyal hayatının olmama sı, küçük bir alana sıkıştırılmış bir hayatı yaşamak zorunda bırakılması; sırf engeli yüzünde n… Zaten, kısa ömründe, küçük penceresinde n baktığı büyük dünyasında, aslında yapa cak çok şeyleri ve çok beklentileri vardı haya ttan. Kendisiyle barışık, hayata pozitif bakan mutlu bir engelliydi… Engellilerin sorunlar ını hep dile getirir ve mücadele etmek ister di. Buna ömrü yetmedi maalesef, ama onun yapm ak istediklerini ben annesi olarak yarı m bırakmak istemiyorum ve onun söyleyemediklerin i ben içimden geldiği gibi sizlerle ve send ikam ızla paylaşmak istiyorum. Aklımın yettiği ve dilimin döndüğünc e bazı çözüm önerileri sunmak istiyorum . Özel eğitim alamayan, maddi gücü el vermeyen engelli aileler için, her mahalle muhtarının, bölgesindeki engelli sayısını bilmesi ve belediye ile haberleşerek onla ra ve ailelerine eğitimler verilmesi gerekiyor. Çünkü, onları büyütürken ailenin için de yaşanan sorunlar, ancak verilen eğitimlerle düz eltilebilir. Bu konuda uzman olan eğit imcilerimizin, haftada en az bir kez ve en az 1 saatlik eğitimlerinin bile çok faydası olacağın a inanıyorum. Belediyelerin yol yaparken ve parklard a engellileri de düşünerek, onların sosya l hayata katılması için onlara uygun olan düzenlemeler yapması; tekerlekli sand alyeler için rampalar koyması gerekir. Eğitim görülen okullarda asansör olm aması, tuvaletlerin her katta bulunma ması ve hiç bir şekilde müdüriyet tarafından yardımcı olunmaması, başlı başına eng ellilerin yaşadığı bir eğitim sorunu. Yaşadığım bir anıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Oğlumun okula başladığının ertesi günü okulun müdürü, “bu çocuğun sorumluluğunu ben alamam, bana sormadan nasıl getirirsiniz?” diye çıkışınca, okuldan çıkmaya mecbur kald ık ve okul hayatımız da başlamadan bitmiş oldu . Tekerlekli sandalyelerine mahkûm olan engellilerin, ne belediye araçlarının, ne de özel servis araçlarının onlara uygun olmama sı, daha doğrusu onlara evlerinden çıkm ayacakmış gibi muamele yapılması da, toplumdan soyutlanmalarında bir başka büyük soru numuz. Bu sorun da yine belediyelerin ve sendikam ızın ortak çalışması ile aşılabilir. MAKALE prof. dr. zEhrA gönüL bALKır METAL Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi TÜRK 36 KÜRESELLEŞMENİN EKONOMİK özgürLüKLErE YAnSıMASı Fonu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği bunlar içinde seçilmektedir. Koşullara rağmen, dünya ekonomisi ulus devlet içinde biçimlenmektedir. Bu nedenle de, dünya ekonomisi daha çok ulusal kapitalizmlerin eklemlenmesi ile oluşan bir dünya ekonomik sistemi görünümündedir. Dünya kapitalizmi ulusal kapitalizmlerin bir toplamı olmanın ötesin- de, tüm dünyayı kendi üretim alanı olarak gören, tüm kaynakların kullanımını ekonomik çıkarlarına en uygun şekilde örgütlemek isteyen, kendi hareketliliğine engel tanımayan şirketlerden oluşan bir sisteme dönüşürken, artık ulusal işleyişe değil, küresel işleyişe sahip bir dünya ekonomisine yükselmektedir(Işıktaç, 2004,311). Küreselleşme ile bütün dünyayı içine alacak bir serbest ticaret rejimi yaratılma sürecinde, öncelikle uluslararası ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi yönünde önemli gelişmelerin ortaya çıkmasına rağmen, dünyada tek yanlı bağımlılık ilişkileri halen değişmeden devam etmektedir. Küreselleşme programının en önemli uygulama hedefleri sosyal devletin tasfiyesi, yani özelleştirmedir. Küreselleşme bugün tüm dünyada gerçek bir belirleyici unsur olarak varlığını her alanda hissettirmektedir. Sermayenin dünya ölçeğinde yayılmasına kimse engel olamamakta, bu süreçte uluslararası kuruluşlar da çok etkin olmaktadırlar. Dünya Ticaret Örgütü, ABD’nin Seattle kentinden dünya ticaretini yönetmekte, Birleşmiş Milletler tüm dünyada barışın teminatı olmaya çalışmakta, Avrupa Birliği ise çevre politikalarından ilaç üretimine kadar, Avrupa’da birçok alanda öncü rol oynamaktadır (Özer,2008,26). Uluslararası boyuttaki şirketler, yeni teknolojinin sunduğu olanaklara ve dünyanın dört bir yanında kurdukları ortaklıklara bağlı olarak çok hızlı karar alabilmektedirler. METAL 1 Küreselleşme programının en önemli uygulama hedefleri sosyal devletin tasfiyesi, yani özelleştirmedir. Küreselleşme bugün tüm dünyada gerçek bir belirleyici unsur olarak varlığını her alanda hissettirmektedir. Sermayenin dünya ölçeğinde yayılmasına kimse engel olamamakta, bu süreçte uluslararası kuruluşlar da çok etkin olmaktadırlar 37 TÜRK Y eni Dünya Düzeni ve onun ekonomik altyapısını oluşturan küreselleşme rüzgârlarıyla birlikte, kapitalizmin yapısal sorunları, hukuksal mekanizmalar, kurumsal araçlar, ekonomik özgürlükler ve sosyal hakların daraltılmasıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Küreselleşmenin ekonomik özgürlüklere yansımasıyla, sosyal haklar ve sosyal haklar içinde sendikal özgürlükler süreç içinde gittikçe daha fazla sınırlandırılmaktadır. Küresel Dünya Rekabete Bağlı Ekonomi Politikaları 21. yüzyılın başlangıç yılları, dünyada önceden kestirilemeyen kapsamlı, ayrıntılı ve hızlı bir değişim yaşandığını göstermektedir. Yeni ekonomik gelişmeler siyasi otoriteden, sadece piyasanın yapmak istediği veya yapamadığı faaliyetlerde yoğunlaşmasını ve üretimle ilgili kararların piyasaya bırakılmasını talep etmektedir. Uluslararası boyuttaki şirketler, yeni teknolojinin sunduğu olanaklara ve dünyanın dört bir yanında kurdukları ortaklıklara bağlı olarak çok hızlı karar alabilmektedirler. Küreselleşmenin bu denli yaygınlaşmasında, siyasal alanın sınırlarının açıkça belirlendiği topraklarda egemen birimlerin yönettiği ve uluslar üstü düzeyde hareket yeteneğine sahip olduğu ölçüde, büyük devletlerin küresel özelliğinin olması, kapitalizmin ekonomik düzene ilişkin kökten küreselleştirici rolünün bulunması çok etkili olmuştur. Küreselleşmeyle birlikte uluslararası piyasalarda yaşanan şok değişiklikler, üretim aktörlerinin de değişmesine yol açmaktadır. Genelde uluslararası güçler ve özelde küreselleşmiş piyasa ekonomisi, devletin hem iç hem de dış politikadaki serbestliğini sınırlandırmaya çalışmaktadır. 1970’li yıllara kadar, dünya kapitalist sistemi, yaygın ve sınır tanımayan bir dünya ekonomisi ve birbirinden bağımsız ulus devletlerden oluşan bir politik düzeyin birbirine eklenmesi biçiminde gelişmiştir. Uluslararası örgütlerin, özellikle de siyasal ya da siyasal ve ekonomik örgütlerin hem sayısının hem de etkinliğinin artması özel bir önem taşımaktadır. Dünya Bankası, Uluslararası Para Yeni ekonomik gelişmeler, siyasi otoriteden, sadece piyasanın yapmak istediği veya yapamadığı faaliyetlerde yoğunlaşmasını ve üretimle ilgili kararların piyasaya bırakılmasını talep etmektedir (Işıktaç,2004,311). Küreselleşmeyle birlikte Ekonomik Hakların Daraltılması Küresel kapitalist sistemi besleyen neo-liberal anlayışı ortaya koyan bu politika ile, sosyal bütünleşmenin ve sosyal hakların en az ekonomik alan kadar önemle ve ona uyumlu bir biçimde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan sosyal refah devleti anlayışı hep çatışagelmiştir. Sosyal politika uygulamaları olarak işsizlik ödeneği, aile yardımları, yaşlı ve özürlü bakımı gibi uygulamaların başını çektiği köklü sosyal devlet anlayışı, 1980’li yıllarda daha da güçlenen ve küresel boyut kazanan çok uluslu şirketlerin başını çektiği neo-liberal politikaların ağırlığı karşısında gerilemeye başlamıştır. Sosyal koruma sistemlerine yapılan transferlerin ve örgütlü çıkar grupları olarak sendikalarının kazandığı ağırlığın azaldığı, işgücü maliyetini arttırması nedeniyle küresel boyutta gerçekleşen mal ve hizmet üretiminde rekabet edebilme ve istihdam yaratabilme olanaklarını daralttığı görülmektedir. Enformel istihdam yaygınlaştıkça, formel ekonomide istihdam olanakları daralmakta, çalışma koşulları bozulmakta ve sosyal koruma zayıflamaktadır. Bu süreçte, özellikle gelişmekte olan ülkelerde sosyal devletin gerilediği, işçi sendikalarının üye ve güç kaybına uğradığı ve çalışanların haklarını yaşama geçirmenin güçleştiği bilinmektedir. Buna göre, toplumsal düzen, denge ve barışı sağlamanın güç olacağında kuşku yoktur (Erdut,2007,64). Rekabet gücünü arttırmak adına koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan nüfusun sosyal güvenlik hakkını azaltma, iş güvenliğini ortadan kaldırma tehlikesi taşımaktadır. Avrupa Birliği Topluluk İş Hukukunda amaçlanan uyumlulaştırma, bir yandan hukuk düzenlerini ve dolayısıyla iş hukuklarının farklılıkları- METAL 2 TÜRK 38 nı azaltarak, AB içinde, çalışanlar arasındaki farklılıkların serbest dolaşıma engel olmasının önüne geçmek gibi bir amaç taşımaktadır. Öte yandan, farklılıkların yarattığı maliyetler nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabete engel olunmaya çalışılmaktadır. Bu noktada, sosyal maliyet de dahil olmak üzere, maliyetleri eşitlemek suretiyle ekonomi politikası açısından, kıyaslanabilir küresel rekabet şartlarını hazırlamayı hedef alan bir iş hukukunun kullanabileceği tek kurumsal araç esnekleştirmedir (Arıcı,1997,67). Uygulamada istihdam esnekliğini gerçekleştirmeye yönelik bir dizi yöntem bulunmakta ve bunlar içinde en yaygın kullanılanı ise, iş sözleşmelerinin belirli sürelerle sınırlandırılması yoluyla oluşturulan geçici nitelikteki iş ilişkileri olmaktadır. Küresel rekabetin arttırılmasındaki en temel politikalardan biri olan ürün maliyetlerin birbirine denklenmesi ve eşitlenmesi sürecinde, maliyet arttırıcı en önemli kalemlerden biri de çalışanların ücretleridir. Bu noktada, sosyal maliyet de dahil olmak üzere, maliyetleri eşitlemek suretiyle, kıyaslanabilir küresel rekabet şartlarını hazırlamayı hedef alan hukuk düzeninin kullanabileceği tek kurumsal araç, ekonomik özgürlüklerin daraltılması ve sınırlandırılmasını sağlayacak hukuksal düzenlemelerdir. Rekabet gücünü arttırmak adına, koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan nüfusun sosyal güvenlik hakkını azaltma, çalışma haklarını ve iş güvencesini ortadan kaldırma tehlikesi taşırken, küreselleşmenin dayattığı hukuk düzeninin araçsal kullanımı, bir yandan ekonomik özgürlüklerde gerilemeye neden olurken, Temelinden sarsıyor Bilgi toplumunun temellerinin atıldığı yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren, teknolojik değişim, yalın üretim sistemi, esnek çalışma, beyaz, pembe ve çelik yakalı işçi sayısında meydana gelen artış gibi gelişmeler, çalışma hayatındaki örgütlenmeyi temelinden sarsmaktadır. öte yandan daraltılan ekonomik özgürlükler hak erozyonlarına yol açmaktadır. Küreselleşmenin, yükselen piyasalara ilişkin, bilgi eksikliği çeken ve oralara erişimde pek çok yetersizliği bulunan küçüklerden çok, büyük işletmelerle, daha hızlı ve kolay, yeni piyasaları ele geçirmekte destekleyici etkileri bulunmaktadır. Ücreti düşük çalışanların her zaman bol bulunduğu ve işgücünün ücret dışı maliyetlerini azaltan uygulamaların geçerli olduğu alanlarda çekicilik taşımaktadır. Bu anlamda, küreselleşme pazarlık gücünü azaltarak ve artan rekabete maruz bırakarak, niteliği yetersiz çalışanları ve küçük üreticileri olumsuz etkileyebilmektedir. Küreselleşme de mali sektör işlemleri, iş organizasyonu, istihdam, ücretler, örgütlenme ve sendikal faaliyetler üzerinde iki biçimde etkili olmaktadır. Bunlardan ilki, mali sektör işlemlerinin reel sektörde üretken yatırım aleyhine bir arbitraja yol açmasıdır. Bu anlamda, yatırım yetersizlikleri işgücü esnekliğini destekleyen ve işte baskın hale gelen atipik çalışma biçimlerine öncelik tanımaya yöneltmektedir. Ayrıca, rekabet baskısı da artacağından, işgücü piyasasında esneklik ve kuralsızlaştırma kaçınılmaz hale gelmektedir. İkinci etki ise, ekonomik krizin başlamasından ileri gelmekte olup, kriz, işsizliğin daha da artmasına, ücretlilerin gelir payının azalmasına ve iş organizasyonun yenilenmesine neden olmaktadır. Bu da işgücü piyasasını esnekleştirmeyi gerekli kıldığından, her iki durumda da iş süresi ve ücret esnekliğinin, uygulamaya konulması gibi uygulama ve düzenlemeler söz konusu olmaktadır. doğru yerelleşmekte ve enformel istihdam biçimlerine başvurmaktadır. Pek çok anahtar sektör, üretim ve dağıtımın kökten yeniden yapılandırılmasıyla işlemekte, işlemlerin dışsallaştırılması ya da küresel şubelerde taşeronluğa başvuruyla belirginleşmektedir. Esnek İstihdam ve İstihdamda Daralma Küreselleşme sürecinde uluslararası ilişkilerin gelişmesi, rekabet bağımlılığının artması, ulus devlet yapısının zayıflaması, uluslar üstü yapıları ön plana çıkarırken, bu süreçten sermayenin güç kazandığı ve sendikaların ise o ölçüde güç kaybına uğradığı görülmektedir. Serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin dünya üzerinde tek standart haline getirilmesi, emeği koruyan düzenlemeler yerine sermayeyi koruyan eğilimlerin, emeğe dayalı rekabet ve rekabet bağımlılığının ön plana çıkması, son yıllarda çalışma hayatında pek çok tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. Bir yandan ILO sözleşmeleri ve diğer uluslar arası standartların kabul edilmesiyle, çalışma hayatında ortak ilkeler uygulanmakta, diğer yandan, bu ilkelerden uzak ülkeler arasında büyük uçurumlar oluşturmaktadır. Bilgi toplumunun temellerinin atıldığı yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren, teknolojik değişim, yalın üretim sistemi, esnek çalışma, beyaz, pembe ve çelik yakalı işçi sayısında meydana gelen artış gibi gelişmeler, çalışma hayatındaki örgütlenmeyi temelinden sarsmaktadır. İş yaratma ile ekonomik gelişme arasındaki nedensel ilişkiler ve istihdam, rekabet edilebilirlik ve büyüme arasında karşılıklı bir bağlantı olduğunu gösterir. Küresel rekabetin tırmandırdığı taleplerin getirdiği meydan okumaları göğüslemek, işyerinde işbirliği ve daha verimli işleyiş için, daha iyi örgütlenmiş ve bilinçlendirilmiş bir iş hukukuna ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çerçevede, iş hukukundan yeni bir işlevi yerine getirerek, istih- 2.2 damı desteklemesi istenmektedir. İş hukukunun, özde çalışanları korumak olarak özetleyeceğimiz özgün misyonundan uzaklaşmaya zorlanmaktadır (Marleau,2003,75). İşgücü piyasasındaki bölünme, ekonomik ve sosyal haklara ilişkin sendikal harekette örgütlenmeye ve temsile ilişkin sorunlar yaratmaktadır. Ancak çalışanların sosyal dayanışma temelinde örgütlenerek ve taleplerini yükselterek işgücü piyasasındaki güç dengesini değiştirmeleri ve piyasayı düzenlemeleri gerekmektedir. Sadece yoksullar, yoksunlar veya zayıflar için değil, yüksek ücretli çalışanların dahi sosyal haklarının korunmasına yönelik kurumlara ve mekanizmalara ihtiyaç vardır (Kapar,2007,111). Esnek istihdama ilişkin politikalar çoğunlukla iş sözleşmelerinin süresi belirli hale dönüştürülmesi biçiminde somutlaşmakta ve yapılan birçok çalışma bu sözleşmeler için belirlenen sürelerin kimi durumda çok kısa vadeli olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim, 1980 yılı itibarıyla Avrupa’da emek piyasaları reformları kapsamında belirli süreli hizmet akitlerinin yaygınlaşmakta olduğu belirtilmekte ve özellikle 1990’ların başındaki durgunluk sürecinin ardından bu eğilimin daha da güçlendiğine dikkat çekilmektedir (Ongan,2004,125). Sosyal hak olarak Sendikal Özgürlükler Sosyal haklar, ekonomik ve sosyal dengesizlikleri azaltmaya yönelik haklardır (Turan,1995-1996, 104). Bu hakların amacı, ekonomik ve sosyal yönden zayıf olan kişi, toplumsal katmanları, özel olarak korunması gerekli kişi ve grupları korumak, bunların maddi ve manevi varlıklarını geliştirmektir (Tanör,1978, 54). Sosyal haklar, klasik hak ve özgürlüklerin yerine geçmek için değil, onları tamamlamak, birlikte olumlu bir senteze ulaşmak için öngörülmektedir. Klasik haklar alanında daha çok hak ve özgürlükleri zedelememe ile yükümlü olan devlet, sosyal haklar alanında somutlaştırma işlevini yüklenecektir (Balkır,2009,90). Sosyal haklar, sosyal hukuk devleti bağlamında toplumsal eşitlik amacına yönelmiş haklardır. Sosyal haklar devletin katkısı olmadan, kişilerin kendi başlarına yararlanamayacağı haklardandır. Sosyal hakların belirleyici niteliği, toplumdan bireye doğru yararlandırıcı yönde olmalarıdır (Akıllıoğlu, 1995, 147). Sosyal devletin kendini en geniş ve etkili biçimde duyurduğu alanların başında çalışma ilişkileri gelir. Çalışma hakkı ve sosyal güvenlik hakkı herkesin sahip olması 3 METAL Küreselleşme Emek İlişkisi Refah Devletine denk düşen fordist üretim ve birikim biçiminde devlet, toplumsal refahı da gözetmek durumunda olduğundan, emek piyasaları ve çalışma ilişkilerine müdahale etmekte, sistemin gerektirdiği uzlaşmayı sağlamak için emek ve sermayeyi de örgütleri aracılığı ile karar alma ve alınan kararları uygulama süreçlerine katmaktadır. Böylece, devlet gerek planlama, gerekse kamu politikası oluşturma sürecinde karşılaştığı önemli sorunları bu işbirliği aracılığı ile aşmaktadır. Çalışanlar üzerinde toplumsal kontrolü de sağlayan bu mekanizma, işçi sınıfını kapitalist devlet ile de bütünleştirirken, genel ücret hareketleri, tamamıyla, yoksul ve işsiz yedek sanayi ordusunun genişleme ve daralmasıyla düzenlenir (Akkaya, 2004;77). Küreselleşme ve yeni dünya düzeniyle ilgili liberal söylemde, özgürce mal ve hizmet değiş-tokuşu edilen ve hiçbir müdahaleye maruz kalınmayan bir alan olarak serbest piyasada, özgür insanın, devletin hiçbir müdahalesine maruz kalmadan kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışırken, genelin de çıkarlarını da maksimize edeceği düşünülür. Burada, üretim için gerekli eşgüdümün gerçekleşmesinde esas unsur serbest piyasalar olduğundan, sosyal haklarla ilgili emek piyasalarının devlet müdahalesinden arındırılması ve devletin sorumluluğunda olan sağlık, emeklilik, eğitim gibi kamusal hizmetlerin piyasaya devredilmesi gerekmektedir. Emeği, tam bir meta konumuna indirgeyen bu formülasyona karşı denilebilir ki, insanların pazarda emek gücü potansiyellerini satmak için, çocuk yapmamaları gerçeğinin açığa vurduğu şey, her şeyin, kapalı bir sistem teorisi olan liberal ve neoliberal imgelemin ima ettiğinin aksine, değer biçim altında gerçekleşmediği ve gerçekleşemeyebileceği gerçeğidir. Sistemin ekonomi kurgusu, emeği tam anlamı ile bir meta gibi görüp, diğer metalar gibi stoklanabilecek, vazgeçilebilecek, fazla olması halinde de denize dökülebilecek bir şey olarak ele almaktır (Özdemir, 2006; 55-56). Ekonominin küreselleşmesi sonucunda, mübadelelerin ve yatırımların küreselleşmesi, yer değiştiremeyen, özellikle niteliği yetersiz çalışanlar aleyhine, sermayeye, yani bir ülkeden diğerine kısa sürede ve kolayca yer değiştirebilen işletmelere ayrıcalık tanıma eğilimi taşımaktadır. Küresel piyasalarda rekabetlerini artırmak için, yatırımcılar, giderek işgücü maliyetlerinin düşük olduğu ülkelere 39 TÜRK 2.1 METAL Ekonominin küreselleşmesi sonucunda, mübadelelerin ve yatırımların küreselleşmesi, yer değiştiremeyen, özellikle niteliği yetersiz çalışanlar aleyhine, sermayeye, yani bir ülkeden diğerine kısa sürede ve kolayca yer değiştirebilen işletmelere ayrıcalık tanıma eğilimi taşımaktadır. Küresel piyasalarda rekabetlerini artırmak için, yatırımcılar, giderek işgücü maliyetlerinin düşük olduğu ülkelere doğru yerelleşmekte ve enformel istihdam biçimlerine başvurmaktadır TÜRK 40 gereken en temel sosyal haklardandır. Sosyal hakların ilki çalışma hakkı ve özgürlüğüyse, ikincisi sosyal güvenlik hakkıdır. Bu haklar kişinin doğrudan doğruya yaşama hakkına sahip olabilmesi, yaşamını sürdürebilmesi için vazgeçilmez haklardır. Sendika özgürlüğü, grev hakkı gibi toplu sosyal haklar ise, çalışma ve sosyal güvenlik haklarının aracı hakları ya da güvenceleridir (Balkır, 2009, 237). Toplu sosyal haklar, sendikal özgürlükler, grev hakkı, toplu pazarlık ve toplu sözleşme hakkıdır. Bu haklar, çalışma koşullarının düzeltilmesi, adil ücret, toplumsal güvenlik vb. somut kazanımların elde edilmesinde vazgeçilmez bir yere sahip olduklarından, araç olarak kabul edilen hak ve özgürlüklerdir (Kaboğlu, 1998, 262). Sosyal ve ekonomik haklar ve bu bağlamda yer alan sosyal güvenlik hakkı, insanlığın değişmeyen ve süregelen bir özleminin adıdır(Talas, 1998;648). Sosyal güvenlik hakkı, yoksulluk sorununa çare olarak ortaya çıkmış olup, toplumsal yaşamdan kaynaklanan riskler karşısında bireyleri korumayı hedef alır. Sosyal ve ekonomik hakların temel amacı, bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması ve ülke içinde muhtaçlığın ve yoksulluğun yok edilmesidir. Sosyal güvenlik hakkı, ekonomik yönden güçsüzleri, insanca yaşamak için yeterli geliri olmayanları korumayı amaçlar. İhtiyaçlarını kendi sağlayamayan kişilere, ekonomik yönden güçlü olanların katkısı zorunlu olur, ki, bu yansıtmayla birlikte, ulusal gelirin yeniden dağıtılması mümkün hale gelerek, sosyal adalet sağlanır. Sosyal güvenlik hakkı, getirdiği esaslarla toplumdaki muhtaç ve yoksul kesime yönelmektedir. Bu haliyle ikili bir görünüm arz etmektedir. Bir yandan kişinin insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyine hakkı olduğunu vurgularken, öte yandan da, bu hakkın gerçekleştirilmesi için gerçek eşitliğin ve toplumsal dengenin korunmasının devletin görevi olduğunu açıklamakta, bu yönde gerekli tedbirlerin alınması ve teşkilatın kurulması yönünde direktifler vermektedir. Zaten bu olgu, sosyal hukuk devletinin temel amaçlarından biridir ve amaç edinilen kişilerin korunması, ancak toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleşir (Akad, 1992; 7). Küreselleşme sürecinde Sendikal Özgürlüklerin Daraltılması Ekonomik liberalizm, devlete, sadece kapitalist piyasanın düzgün işlemesini sağlayacak bir hukuk düzeni kurmak ve güvenliği sağlamak görevi biçmekte ve rasyonel bireyin tercihleri üzerine devletin müdahalesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Devlete gece bekçiliği görevi yükleyen, işçi-işveren ilişkilerini borçlar hukuku çerçevesinde eşitlerin ilişkisi olarak düzenleyen, bireyler ve toplumsal sınıflar arasındaki ilişkileri doğal seyrine bırakan liberal itikat, sadece klasik iktisada özgü değildir. 20. yüzyılın ikinci yarısında yükselen ve son çeyrek yüzyılda etkisini iyice artıran yeni-liberalizm de, devletin sosyal işlevlerine ve sosyal 4 politikaya şiddetle karşı çıkmaktadır (Çelik, 2004) Çağdaş dünyadaki küreselleşme dalgası, devlet ve devletin tüm kurumlarını sosyal devlet penceresinden bakmak yerine kuralsızlaşma penceresinden bakmaya zorlamaktadır (Balkır,2009,236). Oysa ki, sosyal devlet anlayışının günümüz yorumları, yeni liberal düzenle optimum noktada uzlaşmış insan hakları sentezini gerekli kılmaktadır. Küreselleşme amaç ve araçlarınca zorunlu olarak sağlanacak bu uyum ve mücadele, ister istemez hem ulusal, hem uluslararası ve uluslar üstü ve hem de yargısal mekânlarda verilecektir. (Uygun,2002,281). Son zamanlarda, gerek sosyal devlet anlayışında ve gerekse sosyal haklarda süreç içinde gittikçe artan bir duyarsızlaştırma yaşanmaktadır. Sosyal haklar, küreselleşmenin olumsuz sonuçlarından en çok etkilenen hak kategorisidir. Ekonominin küreselleşmesi ekonomik büyüme konusunda yeni olanaklar sunmakla birlikte, işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik ve insan hakları ihlallerine de yol açmaktadır. Bir süredir, çalışma hakkı ve çalışma koşulları ile ilgili hakların, sendikal faaliyetlerin, toplu sözleşme ve grev hakkının, küresel ekonominin gerekleri doğrultusunda sınırlandırıldığına tanık oluyoruz. Küreselleşen dünyada uluslar arası iş hukuku, özellikle tam rekabet koşullarının oluşturulması sürecinde birçok değişim ve dönüşüm geçirmeye başlamıştır. İş hukukunun temel kurumlarını oluşturan çalışma ve sosyal güvenlik haklarıy- Ekonominin küreselleşmesi sonucunda, mübadelelerin ve yatırımların küreselleşmesi, yer değiştiremeyen özellikle niteliği yetersiz çalışanlar aleyhine, sermayeye, yani bir ülkeden diğerine kısa sürede ve kolayca yer değiştirebilen işletmelere ayrıcalık tanıma eğilimi taşımaktadır. Eski ve yeni ekonomilerde rekabet gücünü arttırmaya yönelik olarak uygulamaya konan tüm radikal çözümler ve haksız rekabeti önlemeyi amaçlayan maliyetlerin birbirine eşlenmesi çalışmaları, doğrudan ekonomik hak yoksunlukları yaratmaya başlamıştır. Rekabet gücünü arttırmak adına, koruma standartlarında büyük ölçüde azaltmaya gidilmesi, çalışan nüfusun sosyal güvenlik haklarını, çalışma haklarını ve iş güvencesi haklarını daraltırken, küreselleşmenin dayattığı hukuk düzeninin araçsal kullanımı, ekonomik özgürlüklerde gerilemeye neden olmakta, daraltılan sendikal özgürlükler hak kayıpları yaratmaktadır. SONUÇ KULLANILAN KAYNAKLAR Yoksullaştırma”,Çalışma ve Toplum 3, 2004/3. n Arıcı, K., Avrupa Birliği Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara, 1997. n Balkır, Z.G, Türk Anayasa Yargısında Sosyal Hakların Korunması, Ankara 2009. n Çelik, A., AB Sürecinin En Uyumsuz Alanı: Sosyal Haklar, 2004, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_ no=1033 Erişim Tarihi: 15.08.2008. n Işıktaç Y., “Küreselleşme-Hukuk İlişkisi”, Hukuk Yazıları, Ankara, 2004, s.311. n Kaboğlu, İ. Ö., Özgürlükler Hukuku, İstanbul, 1998, s. 262. n Kapar, R., ”Enformel Ekonomide Çalışanların Örgütlenmesi ve Sendikalar”, Çalışma ve Toplum 12, 2007 /1. n Kutal, M., “Küreselleşme Sürecinin Türk Sendikacılığı Üzerindeki Olası Etkileri”, Prof. Dr. Kemal Oğuzman’a Armağan, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Ankara, 1997. n Marleau, “İş Yaratma Stratejisi, İstihdam Politikası ve İş Hukukunun Rolü: ABD ve AB İstihdam Stratejilerinin Karşılaştırmalı Analizinden Çıkan Dersler”, İş Yaratma ve İş Hukuku, İstanbul, 2003. n Ongan, Tunçcan, N. “Esneklik Yaklaşımının İstihdam Hacmi Açısından Değerlendirilmesi” Çalışma ve Toplum 3, 2004/3. n Özdemir, A.M., “Üretimin Söylemlerindeki Dönüşüm, Kolektif Hak Kavramı Ve Emeğin Hukuku”, Çalışma ve Toplum 9, 2006/2 . n Özer M.A., “Küreselleşme Kıskacında Yönetim”, Çimento İşveren, Cilt 22 S. 4 ,Ankara, 2008. n Savaş, V., “Anayasalarda Ekonomik Hak ve özgürlükler: T. C. Anayasaları Örneği”, Anayasa Yargısı 6, Ankara 1989. n Sezer, A. N., “Anayasa Mahkemesi’nin 36. Yıldönümü Nedeniyle Düzenlenen Sempozyum Açılış Konuşması”, Anayasa Yargısı 15, Ankara 1998.. n Talas, C., “Sosyal Haklar ve Türk Anayasalarında Sosyal Hakların Evrimi”, İnsan Hakları Yıllığı Cilt 3-4, Ankara 1981-1982. n Talas, C., ”Türkiye’de Sosyal Güvenlik Düzeninin Bunalımı” Prof Dr. Metin Kutal’a Armağan, Ankara 1998. n Tanör, B., Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar, İstanbul 1978. n Turan, G., “Türk Anayasalarında Sosyal Hakların Gelişimi ve Yorumu”, İnsan Hakları Yıllığı Dr. Muzaffer Sencer’e Armağan, Ankara 1995-1996. n Ulucan, D., “Çalışma Hayatında Esneklik”, Prof. Dr. Metin KUTAL’ a Armağan, Ankara 1998. n Uygun, O., “Küreselleşme ve Değişen Egemenlik Anlayışının Sosyal Haklara Etkisi”, Anayasa Yargısı 20, Ankara 2002. METAL n Akıllıoğlu, T., İnsan Hakları, Ankara 1995. n Akkaya, Y., “Küreselleşme, Sendikasızlaştırma ve 41 TÜRK la, sendika kurma hakkı, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı olarak sosyal haklar, küreselleşen yenidünya düzeninde, özellikle Avrupa Birliği, uluslar arası iş hukukunun etkinleştirilmeye çalışılmasıyla yeni bir dönüşüm geçirmeye başlamış ve bu dönüşüm içinde tam rekabet politikalarına uyum sağlamak adına ekonomik haklarda daraltılmalar meydana gelmeye başlamıştır. Türkiye gibi ülkelerde ekonomik ve sosyal haklar ve bu haklarla bağlantılı olarak sendikaları ve örgütlenme hakkını düzenleyen yasal hükümler, günümüzün değişen ekonomik ilişki ve koşullarını, işletme yapılarını, işgücü piyasasının işleyişini, enformel ve esnek çalışmanın yaygınlaşan niteliğini göz ardı etmektedir. Yasalar ile kamu yönetiminin karar ve işlemleri, sendikaları, yapısal, yönetsel ve örgütsel birçok zorunlulukla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu tür kesin kurallarla bağlanmış, emredici nitelikleri ağır basan bir yasal sistem içinde, sendikal yapıyı ve işleyişi tek tipleştiren bir ortamda sendikaların yeni koşullara uyum göstererek, yeni açılımlar üretmeleri, toplumun geniş kesimlerinin güvenini kazanmaları, enformel çalışanları örgütlemeleri ve hali hazırdaki üyelerini korumaları fazlaca olanaklı görünmemektedir (Kapar 2007;112). 1990’lı yılların ortasından itibaren, önce, uygulamada, sonra da mevzuatta teknik işbölümü alanındaki emek sermaye ilişkilerinin normatif düzenlenmesinin değişmesi sonucunda, bireysel iş hukukunun dönüşümü başlamıştır. 1999 yılında çıkarılan 4447 sayılı kanun ile emeklilik yaşının yükseltilmesi, prime esas kazançların yerinde belirlenmesi, işsizlik sigortasının hayata geçirilmesi gibi değişikliklerin bir kısmı hemen, bir kısmı da zaman içinde yürürlüğe girmiştir. Bireysel iş hukuku mevzuatının değişiminin asıl belirleyici etkisi, iş hukukunda, tıpkı borçlar hukukunda olduğu gibi sözleşme serbestisi ilkesinin belirleyici olmasıdır. Türk İş hukuku açısından AB yöneliminde rekabet politikalarına uyum sağlamak üzere, 4857 Sayılı yasa ile esnekleştirme hedefi çerçevesinde, hukuki düzenlemeye büyük ihtiyaç gösteren atipik çalışma türleri olarak, çalışma koşullarının küresel rekabet ortamına uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir (Ulucan, 1998;525). 2003 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında ise peş peşe yürürlüğe giren kanunlarla SSK, Bağ-Kur ve Türkiye İş Kurumu yeniden yapılandırılmış ve sosyal sigorta kurumları arasında koordinasyonu sağlayacak Sosyal Güvenlik Kurumu oluşturulmuştur (Özdemir, 2006;55). YILDIRIMAZSINIZ... METAL Ağustos ayında gelen şehit haberleri herkesi derinden üzdü. Ancak, bu zamana kadar Türk Milletini yıldıramayan terör örgütü, bu son saldırılarıyla da asla bizi yıldıramayacak! TÜRK 42 İzmir’de yaşanan hain saldırı sonucunda, İzmirliler sokaklara dökülerek terörü hep bir ağızdan lanetlediler. A ğustos ayında 29 askerin şehit düşmesi ve 10 sivil vatandaşımızın terörist saldırılarda hayatını kaybetmesi üzerine, terör örgütünün hain saldırıları üzerine yeniden bir açıklama yapan Genel Başkanımız Pevrul Kavlak,“bölücü terör örgütünün hain saldırıları bizleri hiçbir zaman yıldıramayacaktır” dedi. Genel Başkanımız Kavlak’ın açıklaması ‘’türlü oyun ve hilelerle bu vatanı bölmek, parçalamak ve milletimizi yıldırmak isteyen eli kanlı teröristler bu eylemlerle amaçlarına, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da ulaşamayacaklar. Yüce Türk milletimiz, bu kukla taşeronlara da, bu taşeronları üzerimize salanlara da, duruşu ile en güzel cevabı vermektedir. Bu hain saldırıyı gerçekleştirenleri lanetliyor, şehitlerimize ve hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet; şehitlerin yakınları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve tüm Ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Yaralı askerlerimiz ve sivil vatandaşlarımıza da acil şifalar dileyerek, bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyoruz.” HABER | a h a d ım d a ir b a d a m ş a ll a Kurums im programına katıldı ım eğitmeninin 40 saatlik eğit yard ilk süşma salla um rkezi, kur hem de uygulamalı ürk Metal Sendikası Genel Me lık Müdürlüğü’nde hem yazılı, Sağ İl ve 8 en gör su kur Yardım “İlk Yardım Sertifirecinde bir adım daha attı. İlk ı geçerek, Sağlık Bakanlığı’ndan vlar sına kahak aya alm sertifikası ” almaya hak kazandı. personelimiz, “İlk Yardımcı” İlkyardımcı Kimlik Belgelerini ve kası de, elge gen n ana fından yayıml esine kadarki süreçte zandı. Sağlık Bakanlığı tara onel tıbbi müdahalenin beklenm fesy Pro el son per 20 her şlarda çalışan nçli bir şekilde yapılmabütün kamu ve özel kurulu önem taşıyan ilk yardımın bili ük büy k Tür de, eve çerç . zorunda. Bu büyük öneme sahip bulunuyor için 1 personel sertifika almak elimiz, sı, sağlık açısından Metal Sendikası’ndan 8 person K adın Sendikacılar İçin Yaz Enstitüsü (SIUW), Ka- Duman katıldı. Stra tejik örgütlenme kampanyaları, lider lifornia Berkeley Üniversitesi Eme lik k Çalışmala- gelişimi ve eğitimi, günümüz ekonomisinde pazarlık, rı Merkezi’nin ev sahipliğinde ve teİşgücü Eğitim mel işçi hakları, örgü tlenme kampanyalarında sosyal med Derneği’nin sponsorluğunda, 23 - 27 Temmuz tarihlerin- yanın rolü, stratejik şirket araştırması gibi teme de, Sonoma Eyalet Üniversitesi’nde l derslerin gerçekleştirildi. Bu yıl verildiği prog ram, çalıştaylar ile desteklendi. Uzm 31’incisi düzenlenen programın tema anımız sı, “Yeni Nesil İçin Duman, Türk iye’de endüstriyel ilişkiler sistemi ve Kampanya Okulu” oldu. Amerika, örgütKanada ve Çin’den lenme prosedür ü, anayasa hazırlıkları, toplu iş ilişk akademisyen ve sendikacıların katıl ileri kadığı bir haftalık eğitim nun tasar ısı, ulusal istihdam stratejisi konuların programına, sendikamızdan Dış İlişk da katılımiler Uzmanı Devrim cılara bilgi verdi. 43 TÜRK Kadın Sendikacılar İçin Yaz Enstitüsü METAL T MAKALE dr. barış doster Siyaset Bilimci-Yazar METAL İKİ Kıta İKİ UYGarLıK Ve İKİ GÜÇ arasıNda tÜrKİYe (2) TÜRK 44 türkiye türk dünyasına yönelirken, hayalci, maceracı, romantik değil, gerçekçi, akılcı olmalıdır. türk cumhuriyetleriyle her alanda dayanışma içinde olmalı, kimseye “ağabeylik” taslamamalıdır. türk devletleri hakkında bilgi, proje, hazırlık sahibi olmalıdır. başta ekonomi olmak üzere, enerjide, kültürde, eğitimde, sporda, bilimde kısa, orta, uzun vadeli stratejiler belirlemelidir. türk dünyasına ilgisi, üçüncü ülkeler aleyhine olmamalıdır. tutamayacağı sözler vermemelidir. büyük vaatlerden kaçınmalıdır. METAL TÜRK 45 Batı ile sağlıklı, karşılıklılık ilkesine dayalı bir politika izleyemeyen Türkiye’nin, tutarlı bir Avrasya politikası da yoktur. Bu konuda kamuoyunda öne çıkan fikirler de, şu an için, entelektüel düzlemde kalmakta, ulusal bir politikaya dönüşememektedir. Türkiye’de Avrasyacılık için zemin elverişlidir, ancak bunun sürekli olarak beslenmesi gerekir. ABD, Türkiye’nin Washington adına Avrasya’da siyaset gütmesini, ABD çıkarlarına uygun hareket etmesini, hatta gerektiğinde Truva Atı rolünü benimsemesini talep etmektedir. Avrupa Birliği de, enerji zengini olmayan Türkiye’nin, enerji koridoru olarak öne çıkmasını, ama asla stratejik bir güç olmamasını istemektedir. Oysa Türkiye’nin Milli Mücadele’nin başından Atatürk’ün ölümüne dek izlediği, başarısı kanıtlanmış olan bölge merkezli dış politika, günümüzde Avrasyacı siyasetle örtüşmektedir. Çünkü Avrasya, Avrupa ile Asya kıtasını bir araya getiren, yani Türkiye’nin jeopolitik gerçekleriyle örtüşen bir bölgedir. Türkiye Avrasya’nın merkezindedir. Dünyaya, elindeki olanaklar ölçüsünde bakarken, geleceğe ilişkin hesaplar yaparken, Avrasya’da etkili olmak, ittifaklar kurmak, öne çıkmak zorundadır. Bunun için gerekli tarihsel zemin de siyasal potansiyel de vardır. Örneğin Türkiye – Rusya ilişkileri tarihsel ve güncel bağlamda çok güçlüdür. Moskova, 2008 yılındaki Gürcistan – Rusya savaşı sırasında Ankara’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamadaki kararlılığını takdirle karşılamıştır. Montrö konusunda Türkiye ile ABD’nin yaklaşımları çelişirken, Türkiye ile Rusya’nınkiler örtüşmektedir. İki ülkenin genel hatlarıyla Karadeniz politikaları da birbirine yakındır. Örneğin NATO üyesi olan Türkiye, gelişen ilişkilere sahip olduğu Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşıdır. Rusya da bu konuda Türkiye’yle paralel düşünmektedir. NATO üyesi olan, AB üyesi olmayan Türkiye, en büyük sorunlarını ise Batılı ülkelerle yaşamaktadır. Örneğin Ermeni iddiaları en çok Batıda destek bulmaktadır. Yunanistan ile olan sorunlarda, Kıbrıs meselesinde, patrikhanenin ekümenik olma çabalarında, teröre verilen destek hususunda, Türkiye’nin içişlerine müdahale etme çabalarında, temel çelişki Batının büyük güçleriyle yaşanmaktadır. ABD ve AB’nin ısrarlı tutumunun da etkisiyle başlatılan Ermeni açılımı, kısa zaman içinde görüldüğü üzere, en büyük zararı Türkiye’nin Azerbaycan’la ilişkilerine vermiştir. İsviçre’de Ermenistan’la yapılan gizli temaslar ve sonrasındaki politik açılımlar yüzünden Bakü ile ilişkiler gerilmiştir. İki ülke ilişkilerinin sadece tarihsel, kültürel, duygusal, coğrafi olmadığı, aynı zamanda yoğun ekonomik ilişkilerin de bulunduğu düşünülürse, Türkiye’nin ne kadar büyük yanlış yaptığı daha kolay anlaşılır. Örneğin, Azerbaycan’ın Türkiye’ye indirimli fiyattan verdiği METAL TÜRK 46 petrolü normal fiyattan vermeye başlamasının Türkiye’ye yıllık ilave faturası 1.5 milyar dolar olmuştur. Ermeni açılımı, Türkiye’yi, tek stratejik ortağı olarak nitelenebilecek ülke olan Azerbaycan’dan uzaklaştırmıştır. Bu da, Ankara’nın bölgede “yalnızlaşmasını” ve Batı’ya daha bağımlı hale gelmesini isteyen ABD’nin yararına olmuştur. Bu açılımdan fayda sağlayan diğer ülke ise Ermenistan’dır. Çünkü Ermenistan’ın dünyaya açılabileceği 3 çıkış kapısı vardır: Türkiye, Gürcistan, İran. Bu ülkelerden en zayıfı Gürcistan’dır. Gürcistan üzerinde hem ABD’nin hem de 2008 Ağustos ayında yaşanan savaştan sonra Rusya’nın artan bir baskısı söz konusudur. Ermenistan’ın eli Rusya’ya karşı zayıftır. Bu nedenle Gürcistan’la ilişkileri sıkıntılıdır. Bölgede Türkiye ile rekabet halinde olan ve gelişmeleri yakından izleyen İran, Rusya ve Ermenistan’la yakın ilişki içindedir. Ancak ABD ile yaşadığı gerginlik nedeniyle Ermenistan’la olan sınırı Ermeniler açısından verimli, kullanışlı olmaktan uzaktır. Bu durumda geriye bir tek Türkiye sınırı kalmaktadır. O da Dağlık Karabağ’ın işgali sonrasında kapanmıştır. Bu koşullar altında Ermenistan’ın dünyaya açılabilmesi için tek çözüm, ABD’nin Türkiye’ye baskı kurması ve Ermenistan sınırını açmaya zorlamasıdır. Türkiye’nin Batı ile olan güçlü bağları, naTo üyeliği, aB adaylığı, avrasya konusunda bağımsız adımlar atmasını engellemektedir. Batı, Türkiye’nin ulusalcı ve ankara merkezli bir bakış açısıyla Türk dünyasıyla ilgilenmesine karşı çıkarken, Türkiye’nin Batı çıkarları için bölgede adım atmasını istemektedir. Türkiye’nin böyle bir adım atması ise hem iç kamuoyunda tepki çekecek hem de Azerbaycan’la zaten gerilmiş olan ilişkileri daha da gerecektir. Bağımsızlık bildirgesinde ve anayasasında, Türkiye’nin Doğu Anadolu’daki topraklarının bir bölümünü Ermenistan toprağı olarak tanımlayan, Ağrı Dağı’nı milli simge olarak kullanan, soykırım iddialarını her zaman gündemde tutan, şehit ettiği Türk diplomatları nedeniyle bir kez dahi özür dilemeyen, Dağlık Karabağ’daki işgalini sürdüren Ermenistan’a verilecek en küçük bir ödün, büyük tepkilere neden olacaktır. Ermenistan, anayasa mahkemesini ve ülkedeki milliyetçi muhalefeti kullanarak, protokolle- rin imzalanmasıyla başlayan süreci başarıyla yönetmiştir. Ermeni anayasasına göre, anlaşmaların parlamentoya gelmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından anayasaya uygunluğu denetlendiğinden, hükümetin imzaladığı protokollere karşı ırkçı Taşnak Partisi harekete geçmiş, hükümeti ve protokollerin anayasaya uygun olduğunu açıklayan anayasa mahkemesini sert biçimde eleştirmiştir. Buna karşılık Ermenistan yönetimi de, protokolleri kendi meclisine getirene kadar, Türk hükümeti protokolleri TBMM’ye getirmezse, Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğini açıklamıştır. Bir anlamda Türkiye’yi tehdit etmiştir. ABD ve AB nezdinde Türkiye’ye şantaj Avrupa ve Asya kıtalarının coğrafi bütünlüğüne dikkat çeken, iki sözcüğün birlikte telaffuzunun kısaltılmasıyla kullanılan bir terim olsun, isterse de dar anlamda doğuda Hindistan ve Çin’e, batıda Avrupa Birliği’ne komşu olarak tanımlansın, her iki durumda da Türkiye ve Rusya Avrasya’nın merkezindedir. Rusya, SScB tarihe karıştıktan sonra 10 ülke AB, 12 ülke NATO üyesi olsa da, tarihsel olarak en büyük Avrasya gücüdür. Ve yine tarihe bakıldığında, Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşmasının, bu iki ülkeye yaradığı, aralarındaki çekişmenin ise Batılı büyük güçlerin çıkarına olduğu görülür. Türkiye’yi ve Avrasya’yı konuşunca, enerjiyi konuşmak kaçınılmazdır. Türkiye merkezli bin millik bir daire çizildiğinde, dünya enerjisinin dörtte üçünün bu bölgede çıktığı görülür. Kafkasya, Hazar Havzası ve Orta Asya açısından özel bir konumu olan Türkiye, gıdadan tekstile, beyaz eşyadan otomotive dek geniş bir ihracat potansiyeline sahiptir. Bölgenin doğalgaz ve petrol başta olmak üzere, yeraltı zenginliklerinden yararlanmakta, dahası bunları Batı pazarlarına taşıyacak önemli bir güzergâh olarak öne çıkmaktadır. Çin’in bölge ülkeleriyle METAL kim olur” sözünü boşuna söylememiştir. Günümüzde büyük oyun, bu bölgede oynanmaktadır. Bölgenin yüzyıllardır emperyalizmin mücadele alanı olduğu bilinmektedir. Çünkü dünya nüfusunun % 70’i, dünya GSMH’sinin % 60’ı, dünya enerji kaynaklarının dörtte üçü bu bölgededir. ABD’den sonra savunmaya en çok kaynak ayıran 6 devlet Avrasya’dadır. Bölge, dünyanın güvenlik açısından en istikrarsız bölgesidir. 2. Dünya Savaşı sonrasındaki yerel çatışmalarda ölen yaklaşık 20 milyon insanın büyük bölümü Avrasyalıdır. Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail nükleer silahları olan, İran ise nükleer çalışmalarını sürdüren bir ülkedir. Avrasya denince akla Asya ile Avrupa gelir, ama Avrupa’nın da aslında Asya’nın büyük bir yarımadası olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Bu iki büyük ve iki eski kıtanın her zaman etkileşim içinde oldukları tarihsel bir gerçektir. 149 milyon kilometrekare olan dünya karalar toplamı içinde Avrasya 52 milyon kilometrekareye, yani dünya karalar toplamının üçte birine karşılık gelir. Bölgenin iki büyük ülkesi olan Çin ile Rusya arasında 4 bin 300 kilometrelik sınır vardır. Avrasya, ister 47 TÜRK yapmıştır. Türkiye ise TBMM Dış İlişkiler Komisyonu’na gönderilen protokollerin TBMM Genel Kurulu’na gelmesi için, Dağlık Karabağ’daki işgalin kalkması gerektiğini açıklamıştır. Ermenistan bu açıklamaya karşılık, protokollerde böyle bir koşul olmadığını savununca, sorun kilitlenmiştir. Türkiye’nin Batı ile olan güçlü bağları, NATO üyeliği, AB adaylığı, Avrasya konusunda bağımsız adımlar atmasını engellemektedir. Batı, Türkiye’nin ulusalcı ve Ankara merkezli bir bakış açısıyla Türk dünyasıyla ilgilenmesine karşı çıkarken, Türkiye’nin Batı çıkarları için bölgede adım atmasını istemektedir. Bu nedenle ABD Hava Kuvvetleri’nce finanse edilen Rand corporation’a ait bir raporda, “Türkiye kesinlikle bölge için model olmamalıdır” denilmektedir. ABD ve AB’nin tavrı özetle budur. Türkiye, ABD ve AB’nin etki sahasından kopamayan batıcı/ taşeron bir Avrasyacılık yaparsa, Batının hiç itirazı olmayacaktır. Ancak Avrasya’nın kadim güçleriyle, Türk dünyasıyla, mazlum milletlerle Türkiye adına ilişki kurulmasına itirazları vardır. ABD dış politikasının önemli isimlerinden Z. Brzezinski, “Avrasya’ya hakim olan dünyaya da ha- METAL TÜRK 48 yeni bir İpek Yolu’nu gündeme getirdiği dikkate alınırsa, Türkiye’nin de olanakları ölçüsünde bir şeyler yapabileceği muhakkaktır. Çin’in olağanüstü bir hızla büyümesi, Avrasya’nın yakın tarihinde, SScB’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan en önemli iki gelişmedir. Avrasya tarihin her döneminde önemini korumuş, büyük güçlerin mücadele alanı olmuştur. Ancak 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başlayan, 1990’ların başında Soğuk Savaşın bitmesi, Varşova Paktı’nın çökmesi, 1991’de SScB’nin resmen dağılmasıyla birlikte daha çok öne çıkmıştır. Daha fazla konuşulur olmuştur. Daha keskin kavgaların merkezinde yer almıştır. 90’lı yılların başındaki bu hızlı değişim, 80’li yıllarla başlayan küreselleşme sürecini daha da hızlandırmıştır. Tek süper güç olarak kalan ABD’nin Avrasya’ya yönelik ilgisi, SScB’nin de dağılmasına koşut olarak artırmıştır. Bu bağlamda, Avrasya siyasi, iktisadi, askeri, toplumsal yönleriyle 21. yüzyılın anahtarı, belirleyicisi, yönlendiricisidir. Sahip olduğu zengin enerji kaynaklarının da etkisiyle en önemli rekabet, en sert mücadele alanıdır. Ancak Avrasya aynı anda hem zenginliğin hem yoksulluğun, hem istikrarsızlığın hem büyük potansiyelin, hem yükselen güçlerin hem de duraklayan, yavaşlayan, yaşlanan klasik Avrupa güçlerinin coğrafyasıdır. Bölünmek, parçalanmak, istikrarsızlaştırılmak istenen ülkeler de buradadır, bölmek isteyenler de. Enerjiye gereksinim duyanlar da buradadır, enerji zengini ülkeler de. ABD’nin en önemli müttefikleri de buradadır, ABD’nin en güçlü rakipleri de. ABD’nin öncelikleri, yönlendirme çabaları, bayrak gösterme adımları, yığınak yapma çalışmaları da buraya yöneliktir, ABD’ye direnen güçlerin hesapları da. Bölgedeki gelişmeler, bölgesel ve küresel tüm ilişkilerden, çelişkilerden, ayrışmalardan, ittifaklardan doğrudan etkilenmekte ve onları doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda jeopolitik önemi, enerji zenginliği, iktisadi potansiyeli, stratejik özelliği, bir yandan Çin, Rusya, Hindistan, İran gibi yükselen güçlerin, bir yandan da Afganistan, Irak gibi ABD işgalindeki ülkelerin yurdu olması ve hassas güç dengeleriyle Avrasya, en büyük rekabet alanıdır. Büyük güç olmanın da, bölgesel güç olmanın da, iktisadi gelişmenin de yolu Avrasya’dan geçmektedir. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı, Avrasya güçleri de kendi seçeneklerini ortaya koymuşlardır. Bu amaç- aBd dış politikasının önemli isimlerinden z. Brzezinski, “avrasya’ya hakim olan dünyaya da hakim olur” sözünü boşuna söylememiştir. Günümüzde büyük oyun, bu bölgede oynanmaktadır. Bölgenin yüzyıllardır emperyalizmin mücadele alanı olduğu bilinmektedir. Çünkü dünya nüfusunun % 70’i, dünya GSmH’sinin % 60’ı, dünya enerji kaynaklarının dörtte üçü bu bölgededir. la Rusya ve Çin öncülüğünde, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla 1996 yılında kurulan, 2001 yılında Özbekistan’ın katılımıyla gelişmesini sürdüren Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Avrasya güçlerinin en güçlü ittifakıdır. Sınır anlaşmazlıklarının çözümü, savunma ve güvenlik konularından hareketle kurulan, kısa zamanda ekonomiden kültüre dek çok geniş bir yelpazede işbirliği olanakları yaratan ŞİÖ, bölgesel ve küresel çapta başarılı olmuştur. Etnik, dinsel çatışmaları önlemek, kitle imha silahlarının yayılmasının önüne geçmek, çevre sorunları, terör gibi hemen tüm uluslararası antlaşmalarda sıralanan sorunlara karşı bölgesel güçlerin birlikte davranabileceğini göstermiştir. ŞİÖ üyesi ülkelerin toplam yüzölçümleri Asya ve Avrupa’nın % 60’ını kapsamaktadır. Türkiye’nin Tarihsel ve Siyasal Gerçeği: Avrasya Türkiye’deki siyasiler, diplomaside köprü olmaya çok meraklıdır. Ancak, köprünün üzerinden basılıp geçildiğini, köprüyü başkalarının kullandığını unutmamak gerekir. Köprü belirlemez, belirlenir. Köprü tanımlamaz, tanımlanır. Köprü şekil vermez, şekillendirilir. Bu nedenle Türkiye’nin, kendisinin bir merkez ülke olduğunun farkına varması, ancak bunu yaparken de gerçekçiliği elden bırakmaması şarttır. Türkiye Türk dünyasına yönelirken, hayalci, maceracı, romantik değil, gerçekçi, akılcı olmalıdır. Türk cumhuriyetleriyle her alanda dayanışma içinde olmalı, kimseye “ağabey- lik” taslamamalıdır. Türk devletleri hakkında bilgi, proje, hazırlık sahibi olmalıdır. Başta ekonomi olmak üzere, enerjide, kültürde, eğitimde, sporda, bilimde kısa, orta, uzun vadeli stratejiler belirlemelidir. Türk dünyasına ilgisi, üçüncü ülkeler aleyhine olmamalıdır. Tutamayacağı sözler vermemelidir. Büyük vaatlerden kaçınmalıdır. Türk cumhuriyetlerinin hepsinin Türk kültüründen gelmekle birlikte, benzerlikleri/ ortaklıkları kadar aralarında ciddi algı, yorum, yaklaşım farkları olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Türk devletleri arasında alfabe sorununu çözmek, hukuk sistemlerini birbirine yakınlaştırmaya çalışmak, gümrük birliği yönünde çabalamak bu alanda atılacak çok önemli adımlar olabilir. Türkiye, tarihsel olarak rekabet içinde olduğu önemli bir bölge gücü olan İran’la, Batı adına rekabete girmekten veya Batı adına arabuluculuk yapmaktan vazgeçmelidir. Karşılıklı çıkar, güvenilir komşuluk ve içişlerine saygıya dayalı bir işbirliğinin yollarını aramalıdır. ŞİÖ seçeneğini ciddi olarak düşünmeli, gözlemci üye olmak için adım atmalıdır. Tüm bunları yaparken, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi, Türkiye’nin öncülüğünde hayata geçen proje benzeri ittifaklar önermelidir. Bunu yaparken de ittifakın kalıcı, uzun erimli olmasına özenmeli, saman alevi gibi kısa sürede sönen girişimlerin, dış politikada ciddi bir güven kaybına neden olduğunu unutmamalıdır. Kısacası Türkiye, Avrasya’ya yönelik bir siyaset kurgularken Atatürk’ün bölge merkezli, karşılıklı güven, saygı ve çıkara dayalı, mazlum milletler dayanışmasını esas alan, antiemperyalist dış politikasını yeniden gündemine almalıdır. KAYNAKÇA n Davutoğlu, Ahmet: “Stratejik Derinlik”, Küre Yayınları, İstanbul, 2009. n Dugin, Aleksandr: “Moskova – Ankara Ekseni”, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2007. n Dugin, Aleksandr: “Rus Jeopolitiği Avrasyacı Yaklaşım”, Küre Yayınları, İstanbul, 2005. n Fuller, Graham: “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”, Timaş Yayınları, İstanbul, 2008. n İlhan, Suat: “Türklerin Jeopolitiği ve Avrasyacılık”, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2005. n Perinçek, Mehmet: “Avrasyacılık”, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2006. n Ülsever, Cüneyt: “Yeni Osmanlıcılık ve Kürt Açılımı”, Kırmızı Kedi Yayınları, İstanbul, 2011. METAL EMEKÇİNİN NOT DEFTERİ | TÜRK 49 n kıdem: İşçinin bir görev yerinde geçirdiği süredir. n kıdem tazminatı: İşçinin belli sebeplerle işyerinden ay- rılırken, işveren tarafından iş kanunu gereğince işçiye vermiş olduğu bir tazminat şeklidir. Kıdem Tazminatı Hakkının Oluşabilmesi İçin; n Kıdem tazminatının söz konusu olabilmesi için tam bir yılın dolması gereklidir. Artan süreler ise orantı yapılarak kıdem tazminatı hesabına yatırılacaktır. n Zorunlu askerlik hizmeti dolayısıyla işten ayrılmış olunması gerekir. n Çalışanlar bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, maluliyet aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla işten ayrılması gerekir. n Çalışanın vefat etmesi durumunda kanuni mirasçısına kıdem tazminatı ödenir. n Kadınların evlilik nedeniyle, o tarihten itibaren bir yıl içerisinde işten ayrılması durumunda kıdem tazminatı ödenir. n Bekleyen işçiler: Ücretlerin yüksekliğinden etkilenerek, sendikasız kesimdeki işini bırakarak sendikalı kesimde iş bulmayı bekleyen işsizler. n kiralık işçi: Özel istihdam bürosunun, istihdam ettiği bir işçiyi geçici olarak başka bir işverenin hizmetine vermesidir n Genç işsizlik oranı: On beş – yirmi dört yaş grubundaki işsiz sayısının, aynı yaş gurubundaki işgücü içindeki oranıdır. n Sözleşme: Hukuki netice doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin veya kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, akit, mukavele, kontrat. n Beyaz yakalılar: İdari pozisyonlarda, ofislerde çalışan işçiler için kullanılır. n zorla Çalıştırma yasağı: Anayasaya göre, hiç kimsenin zorla çalıştırılmaması, angaryanın yasak olmasıdır. n mükellef: Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişidir. n istimlak: Özel mülkiyette bulunan gayrimenkullerin, kamu yararı amacıyla, devlet veya kamu tüzel kişisinin mülkiyetine geçmesini sağlayan kanuni bir yoldur. Terimlerin tanımları, www.alomaliye.com sitesi ve Naci Önsal’ın Türk-İş yayınlarından çıkan “Endüstriyel İlişkiler Sözlüğü” adlı kitabından alınmıştır. EKONOMİ MERVE ÖZKAN [email protected] Bu ülkenin kanayan yarası METAL GENÇ İŞSİZLER TÜRK 50 İlköğretim mezunu gençlerimizin iş bulamama riski daha düşük mesleklere yönlendirilmesi, onlara rehberlik hizmetinin bu alanda yoğun olarak verilmesi, gençlerimizin geleceği açısından önemlidir. Maalesef, güçlü olanın ayakta kaldığı, zayıfların ise yoksulluk çizgisinde bir hayata mecbur kaldığı bir sistemde lise ve üniversite mezunu gençlerimiz mücadele dolu bir hayata atılıyorlar. B yetişkinlerde bu oran %60,8’dir. n Gençlerin mutluluk kaynağı olan kişiler, %75,3 ile bütün ailesi, %10,1 ile anne ve babası iken, yetişkinlerde bu oran %73,5 ile bütün ailesi, %14 ile çocuklarıdır. n Gençlerin mutluluk kaynağı olan değerlerin başında %59 ile sağlık, %17 ile aşk gelmektedir, yetişkinlerde ise %75,3 ile sağlık, %12,4 ile aşk gelmektedir. n Gençlerin %82,3’ü gelecekten umutlu olduğunu belirtirken, yetişkinlerin %73,9’u gelecekten umutlu olduğunu ifade etmiştir. n Gençler eşlerini aile ya da komşu çevresinden seçmektedir. n Genç kadınların %66,7’si ve genç erkeklerin %35,1’i ilk evliliklerini gerçekleştirmişlerdir. n Gençlerin %76,5’i eşlerini aile ya da komşu çevresinden, %10,2’si okul ya da iş çevresinden, %10,8’i ise sosyal çevresinden seçmektedir. n Gençlerde, evlenirken başlık parası verenlerin oranı %12,3, akraba evliliği oranı %21,2 ve akraba evliliği yapanların, birinci derece akraba evliliği oranı %51,9’dur. n Gençlerin %65,8’i internet kullanmaktadır. n Gençlerin %67,7’si bilgisayar kullanırken, yetişkinlerde bu oran %35,6’dır. n Gençlerde internet kullananların oranı %65,8 iken, yetişkinlerde ise %34’dür. n Gençler, yetişkinlere göre kitap okumaya daha uzun süre ayırmaktadır. Dünyada kabul edilen genç nüfus aralığı 15-24’tür. 2011 yılında en son yayınlanan adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 1524 yaş grubu arasında ülkemizde 12 milyon 542 kişi bulunmaktadır. Nüfusumuzun yaklaşık %16’sını oluşturan genç nüfus, ekonomimiz için verimli bir iş gücü oluşturabilecekken, büyük oranda işsizliğe sahip. METAL n Gençler daha mutlu ve gelecekten umutludur. n Mutlu olduğunu belirten gençlerin oranı %69,6 iken, 51 TÜRK ir ülkede nüfusun, sosyal, ekonomik, istatistikî ve demografik değerlendirmesini sağlayan araştırmalar, çalışmalar, toplumun ihtiyaçlarını görmesini sağlamaktadır. Toplumların eksikliklerini görerek daha planlı hareket etmesi, hangi durumda olduklarının bilincinde olmasını sağlamaktadır. Dünya nüfusu günümüz itibariyle yaklaşık 7 milyar civarındadır. Çin Halk cumhuriyeti (1 milyar 348 milyon kişi) dünya nüfus sıralamasında ilk sırada yer almaktadır. Sırayı Hindistan (1 milyar 242 milyon kişi) ve Amerika Birleşik Devletleri (313 milyon kişi ) takip etmektedir. Türkiye ise 74 milyon kişi ile 187 ülke arasında 18. sırada yer almakta ve dünya nüfusunun %1,1 ‘ini oluşturmaktadır. Türkiye, Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça genç bir nüfusa sahip. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, gençlik politikalarının ülkemiz için öneminin büyük olduğunu gözlemleyebiliriz. Etkin gençlik politikaları, gençlerin sorunlarını çözerek yarın için atılan temelin sağlanmasına yol açar. Ülkemizde gençlerin durumlarına ilişkin istatistikler bu çalışmalar için büyük önem taşımaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu, (TÜİK) gençlik politikalarına katkı sağlamak amacıyla, Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNEScO) ve Dünya Bankası tanımları ile 15-24 yaş arasındaki gençlerin durumunu ortaya koyan bir haber bülteni yayınladı. “İstatistiklerle Gençlik” isimli haber bülteninde, gençlerin sosyal, kültürel, ruhsal yaşamına ait istatistikler ve açıklamalar yeralıyor. Bu haber bültenine göre, n Gençlerde işgücüne katılım oranı daha düşüktür. n 2011 yılında gençlerde işgücüne katılım oranı %39,3, işsizlik oranı %18,4 ve tarım-dışı işsizlik oranı ise %22,1’dir. n Yetişkinlerin (25 ve daha yukarıdaki yaşlar) işgücüne katılım oranı %52,8, işsizlik oranı %8 ve tarım dışı işsizlik oranı %10,2’dir. Lise ve dengi meslek lisesi mezunu gençlerde işsizlik oranı %21,8’dir. Lise ve dengi meslek lisesi mezunu genç erkeklerde işsizlik oranı %18,6 iken, genç kadınlarda işsizlik oranı %27,3’tür. n Yükseköğretim görmüş gençlerde işsizlik oranı %30’dur. Yükseköğretim görmüş genç erkeklerde işsizlik oranı %24 iken, genç kadınlarda işsizlik oranı %35,6’dır. n Gençler kendilerini daha sağlıklı hissetmektedirler. n Gençlerin %84,9’u genel sağlık durumlarını çok iyi veya iyi olarak tanımlarken, yetişkinlerin ise %59,3’ü kendilerini sağlıklı hissetmektedirler. n Gençlerin %62’si her zaman veya genellikle kendini hayat dolu hissederken, yetişkinlerde bu oran %46,9’dur. n Gençlerin %57,9’u kendini enerjik hissederken, bu oran yetişkinlerde %39,1’dir. n Gençlerin %7,2’si her zaman veya genellikle kendini kalbi kırık ve depresyonda hissederken, yetişkinlerde bu oran %10,6‘dır. METAL | EKONOMİ TÜRK 52 Yapılan araştırmalara da bakıldığında, günümüzde genç nüfusun en önemli sorunlarından birisinin işsizlik olduğu görülmektedir. Ülkemizde ortalama işsizlik oranı (Mayıs 2012) %8,2 iken, genç nüfus işsizlik oranı %15,9 seviyesindedir. Ancak askerdekileri, iş aramayanları, öğrencileri ev hanımlarını da dikkate alırsak genç işsizlik %25’lerin altına inmeyecektir. Dünyada kabul edilen genç nüfus aralığı 15-24’tür. 2011 yılında en son yayınlanan adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre 15-24 yaş grubu arasında ülkemizde 12 milyon 542 kişi bulunmaktadır. Nüfusumuzun yaklaşık %16’sını oluşturan genç nüfus, ekonomimiz için verimli bir iş gücü oluşturabilecekken, büyük oranda işsizliğe sahip. Ülkemizde her geçen gün gençlerin bu sorununu çözmek, işsizliği önlemek için yeni bir üniversite açılmaktadır. Toplam üniversite sayımız 168, üniversitelerimizin öğrenci kapasitesi toplam 938 bin. Üniversitelere başvuran 1 milyon 860 bin gencimiz bulunuyor. Bu gençlerden sadece 871 bin aday tercihte bulunabiliyor. 66 bin açık kontenjan bulunurken, adaylar baraj puana takıldıkları için tercihte bile bulunamıyor. Yeni üniversite açıldıkça aynı bölümlerden mezun sayısı artıyor. Bu da aynı iş alanında fazlalığa yol açıp, işsizliğin artmasına bir sebep daha oluşturuyor. Oysa, meslek liselerinin ağırlığını arttırıp, önemini gençlerimize hissettirip yönlendirirsek, gençlerimizi meslek sahibi yapabiliriz. Ara meslek gruplarında eksiklerin olduğu ülkemizde, gençlerimiz mezun olunduktan sonra iş bulma şansı düşük olmasına rağmen, üniversitelerin aynı bölümlerine yönlendiriliyor. İlköğretim mezunu gençlerimizin, iş bulamama riski daha düşük mesleklere yönlendirilmesi, onlara rehberlik hizmetinin bu alanda yoğun olarak verilmesi, gençlerimizin geleceği açısından önemlidir. Maalesef güçlü olanın ayakta kaldığı, zayıfların ise yoksulluk çizgisinde bir hayata mecbur kaldığı bir sistemde lise ve üniversite mezunu gençlerimiz mücadele dolu bir hayata atılıyorlar. Özellikle kırsal bölgelerde ve gelişmemiş şehirlerde yaşayan gençlerimiz bu durumla karşı karşı kaldıkları için büyük şehirlere göç etmek, oralarda iş aramak durumunda kalıyorlar. Bir ülkenin nüfusu, ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinden iş gücünü oluşturmaktadır. İş gücünün üretimdeki önemli etkisini düşünürsek, nüfusun yaşa göre dağılımı da bu duruma etki etmektedir. Nüfusun yaş grupları, ülkede ne kadar iş gücünün olabileceğini göstermektedir. Yaşlı nüfusun büyük çoğunluğunu ekonomide mal ve hizmet üretimi içinde bulunmadıkları için, ülkeye önemli bir katkısı olamamaktadır. Birçok Avrupa ülkesine göre genç nüfus açısından avantaja sahibiz. Fakat bu avantajı değerlendirme konusunda etkili politikalar kullandığımız söylenemez. Bugünün genç nüfusu ülkemizin gerek ekonomi gerek sosyal açıdan her türlü ilerlemesini sağlayacağı için, gençlerin sorunlarına kulak verip, etkili politikalar üretmemiz gerekmektedir. Kaynak: TUİK METAL İŞÇİSİNE İKİ YENİ WEB ADRESİ DAHA www.turkmetaldergi.com Türk Metal Ailesinin birlik ve beraberliğine büyük katkı yapması beklenen turkmetaldergi. com, son düzenlemelerin ardından yayına girdi. İçinde haberler, basın açıklamaları, fotoğraf galerileri, linkler, videolar, Türk Metal dergisi ar- şivi gibi çok sayıda doküman mevcut. Bilişim ve teknolojinin hızla geliştiği ve insan yaşamına yön verdiği bir dönemde Türk Metal de, teknolojiyle paralel şekilde yol alarak yenilikleri üyelerimizin hizmetine sunmaya devam ediyor. Türk Metal Sendikasının öncülüğünde 2004 yılında kurulan ve bugün 19 ülkede üye sayısı 20 milyona ulaşan Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu’nun resmi web sitesi, yeni bir içerik ve ara yüzle birlikte yayına girdi. UAMİF Hakkında bilgiler, üye ülkeler, toplantılar, faaliyetler ve diğer bilgileri de içeren iemf.org site- si, Türkçe ve Rusça olarak 2 dilde faaliyet gösteriyor.Dünyanın en büyük üye sayısına sahip kuruluşlarından biri olan ve bütün Avrasya’nın metal işçilerini tek çatı altına toplayan federasyon olma özelliğini taşıyan UAMİF’in Genel Başkanlığını Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak yürütüyor. www.iemf.org 53 TÜRK Türk Metal Sendikası aylık yayın organı Türk Metal dergisi bütün içeriği ile birlikte turkmetaldergi.com web sitesine yüklenirken, Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu (UAMİF) sitesi de hazırlanarak yayına verildi. METAL www.turkmetaldergi.com www.iemf.org METAL | BİZİM FABRİKALARIMIZ TÜRK 54 2000’li yılların başından itibaren müşteriye üretimin dışında tasarım ve mühendislik desteği de sağlayan Akım Metal ve Akplas’ın bünyesinde, geliştirmekte olduğu çeşitli otomasyon ve özel makine tasarım ve imalatı faaliyetlerini bir çatı altında birleştirmek ve daha etkin kılmak adına Akım Metal Ar-Ge Merkezi faaliyete geçiyor BİZİM FABRİKALARIMIZ| A kım Metal 1970’li yılların başında Konyalı Yusuf ve Mustafa Böyet kardeşler tarafından yokluklar içerisinde, o zamanki adıyla Akım Torna olarak İstanbul’da kuruluyor. Akım Metal, o günden bugüne, bünyesinde 1200 çalışanı bulunan bir grup şirketleri haline geliyor. Akım Metal’in kurucuları Böyet kardeşler, küçük yaşlarda başladıkları çıraklık eğitimlerinde kendilerini geliştirip, irili, ufaklı firmalarda becerileri ve lider kişilikleri ile hızlı bir şekilde yükseliyorlar. Yine bu süreçte Böyet kardeşler, çalışmalarını beğenen Türk sanayinin önde gelen isimlerinin desteği ve teşviği ile kendi işyerlerini kuruyorlar. Akım Torna adında kurulan ilk işyerleri, farklı firmaların fason torna işlerini yaparken, 1983 yılından itibaren Böyet kardeşler doğrudan ana sanayiyede çalışmaya başlıyor. Dürüst ve kaliteli işlerin etkisi, bu hızlı büyümedeki en önemli etken oluyor. METAL Atölyeden fabrikaya geçiliyor 2008’deki global kriz döneminde işçi çıkarmak yerine müşterileri ile yapılan anlaşmayla ve gerçekleştirilen yatırımlarla Klima eşanjörü imalatına başlanıyor. 150 kişilik ek istihdam kapısını açan Akplas, böylelikle krizden büyüyerek çıkmayı başarıyor Böyet kardeşler, günümüzdeki en büyük müşterilerinden birisi olan Arçelik’le yapılan başarılı çalışmalar sonucunda, 1989 yılında Akplas firmasını kurarak, enjektör sektörüne giriyor. Kurulduğu günden beri Türkiye’ye daha çok katma değer oluşturmak hedefini kendine yol olarak çizen Yusuf ve Mustafa Böyet kardeşler, müşterilerinin çözüm ortağı olarak her yıl istihdam sayısını arttırırken, 1995 yılında yabancı sermayeli şirketlerin de çözüm ortağı olmaya başlıyor. Bu talepler, Akım Metal ve Akplas’ın atölyeden çıkıp fabrika ortamına geçmesini zorunlu kılarken, 1997 yılında Gebze’deki fabrikanın devreye girmesi, hızlı bir şekilde iş hacmini arttırarak, bir yıl sonra ihraç eder seviyeye gelinmesi ve bundan sonraki büyümenin başlangıcını oluşturuyor. Akım Metal ve Akplas, sunduğu teknolojik yeniliklerle verimliliği ve rekabet gücünü devamlı artırırken, müşteri portföyünü de genişleterek faaliyet gösterdiği sektörlerdeki öncü firmalar arasına girmeye başlıyor. Krizden büyüyerek çıktı Akım Metal 2004 yılında Tuzla işletmesini faaliyete geçirirken, bir yıl sonra özellikle yurtdışından gelen talepler dikkate alınarak, Alüminyum enjeksiyon yatırımını devreye alıyor. Akım Metal’in buradaki amacı, rekabetçiliği korumak ve daha da önemlisi işlerinin, rakip firmaların bulunduğu Uzakdoğu, Hindistan, Doğu ve Orta Avrupa’ya kaymasını engellemekti. 2008’deki global kriz döneminde işçi çıkarmak yerine müşterileri ile yapılan anlaşmayla ve gerçekleştirilen yatırımlarla klima eşanjörü imalatına başlanıyor. 150 kişilik ek istihdam kapısını açan Akplas, böylelikle krizden büyüyerek çıkmayı başarıyor. Bu faaliyet vesilesiyle Akplas da, Tuzla’da yeni fabrika binasını devreye alıyor. Bu süreç içerisinde firmalar, birçok kez müşterileri tarafından ulusal ve uluslararası çeşitli ödüllere layık görülüyor. TÜRK 55 METAL | BİZİM FABRİKALARIMIZ TÜRK 56 Akım Metal AR-GE Merkezi 2000’li yılların başından itibaren müşteriye üretimin dışında tasarım ve mühendislik desteği de sağlayan Akım Metal ve Akplas’ın bünyesinde geliştirmekte olduğu çeşitli otomasyon ve özel makine tasarım ve imalatı faaliyetlerini bir çatı altında birleştirmek ve daha etkin kılmak adına, 2011 yılı Ekim ayında, Akım Metal Ar-Ge Merkezi faaliyete geçiriyor. Akım Metal Ar-Ge Merkezi ile, müşterilerle ilişkilerini ürün geliştirme ihtiyaçlarına sağladığı kapsamlı çözümlerle zenginleştirmenin yanı sıra, onların pazara daha hızlı tepki verebilmeleri için rekabetçi çözümler sağlamayı hedefliyor. Bu doğrultuda mevcut işlerin ve istihdamın korunması ve daha da arttırılması amaçlanıyor. Tüm bunların yanısıra, Türkiye’nin cari açığının azalmasına ve özellikle 2023 ticari hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak amacıyla çeşitli sektörlerde ithal edilen ürünlerin Ar-Ge Merkezi bünyesinde geliştirilerek, yeni yatırım, yeni ekipler ile mevcut fabrikaların mevcut durumunu geliştirmek için çalışmalarını devam ettiriyorlar. Akım Metal bünyesinde faaliyet gösteren şirketler üretimlerini, başta Avrupa’nın çeşitli ülkeleri olmak üzere, ABD, Brezilya, Rusya, İran ve Hindistan’a ihraç ediyor. Akım Metal, talaşlı imalat ve alüminyum enjeksiyon konularında, Akplas ise plastik enjeksiyon, plastik üzerine baskı ve boya, montaj ve şişirme işlerinde özellikle Türkiye ve Avrupa’da olmak üzere, tüm dünyada aranan firmaların başında geliyor. Aksem ise, plastik ve alüminyum enjeksiyon kalıplarını cAD-cAM ve cAE (kalıp akış analizleri) desteği ile müşteri beklentilerini aşan bir düzeyde üretim gerçekleştiriyor. Başarının temeli çalışanlar Akım Metal, bünyesinde çalışan personelin, topluma değer katan sosyal sorumluluğunun oluşması ve daha bilinçli hale getirilmesi için yapılan çalışmaları devam ettiriyor. Firma, başasının temelinde çalışanlarının olduğuna inanmaktadır. Firma, çalışanlarının yaşadıkları çevreye daha duyarlı davranmaları gerektiği konusunda, sık sık çevre danışman firmaları aracılığıyla eğitimler vermeye devam ediyor. Gönüllü çalışanların oluşturduğu “Aktivite Grubu” ile tüm çalışanların eğlenceli turnuvalardan kutlamalara, takım aktivitelerinden, iletişim toplantılarına kadar birçok etkinlikte bir arada olmaktan keyif alması sağlanıyor. Personelin daha iyi kaynaşmaları için firma genelinde futbol ve masa tenisi turnuvaları düzenleniyor. Ata sporu olan ve her yıl geleneksel olarak düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde sponsor olan firma, aynı zamanda çalışanlarından biri olan Mehmet Güney’in 5’incilik başarısı ile gururlanıyor. BİZİM FABRİKALARIMIZ| ALİ FAZIL BÖYET / İDARİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ÇALIŞANLARIMIZA HER ZAMAN ÇOK GÜVENDİK METAL Akım Metal’in kurucuları Böyet kardeşler, küçük yaşlarda başladıkları çıraklık eğitimlerinde kendilerini geliştirip, irili, ufaklı firmalarda lider becerileri ve lider kişilikleri ile hızlı bir şekilde yükseliyorlar. 57 TÜRK “Grup firmalarımız kurulduğu günden bugüne iş sonuçlarına hep bir ekip olarak ulaşmayı amaç edinmiş, bu yüzden mavi ve beyaz yaka tüm çalışanlarına hep güvenmiş ve destek vermiştir. Aile şirketi olmamızın getirdiği kültürle, içeride 1200 kişinin bir aile gibi kaynaşmasını sağlamaktadır. Türkiye’nin Avrupa ve dünya için olan ekonomik ve politik öneminin ne yazık ki iş sonuçlarına yansımadığını düşünüyorum. Bunun en büyük kanıtı cari açığımızdır. Elimizdeki gücü daha iyi kullanmak için daha çok üretmeli, çalışanımızı yetkinlik açısından eğitip, daha güçlü hale getirmeliyiz. Özellikle Ar-ge’ye, yeni ürün geliştirmeye, maliyetleri düşürmeye daha çok çabalamalıyız. Bunun için, grup şirketleri olarak biz üzerimize düşeni yapmak amacıyla, çalışanımızın işsiz kalmaması, daha çok istihdam sağlamak ve cari açığımızın azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla Ar-Ge Merkezi çalışmalarımızı başlattık. Burada hem müşterilerimizin gücünü arttırması amacıyla onlara teknoloji ve tasarım desteği, hem de cari açığımızı azaltmak amacıyla yeni ürünler geliştirmeyi hedefledik. Bunun yanında, sendikalı olmanın verdiği güvenceyle bu hedeflere büyük bir güç ve hızla varacağımıza inanıyorum. Devletimizden de bu konularda teşviklerini arttırarak devam ettirmesini bekliyorum. Ben aynı zamanda ikinci neslin temsilcilerindenim. Bizler babalarımızın tırnaklarıyla kazıyarak oluşturdukları firmalarımızı daha başarılı konumlara getirmek için buradayız ve bunu genç, enerji dolu çalışanlarımızla beraber başaracağız.” Firmanın en önemli parçası “İş Sağlığı ve Güvenliği” Firma hedeflerine ulaşabilmek için, işçi sağlığı ve iş güvenliğini işyerinin en önemli parçası olarak görüyor ve bu parçanın firmaya en verimli çalışma ortamını sağlayacağının bilincini taşıyor. Bu hedef doğrultusunda, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı ve İnsan Kaynakları ekibi ile ilgili yasal mevzu- at zemininde sürekli denetim faaliyetleri içinde olup, çalışma şartlarından kaynaklanabilecek riskleri en aza indirmeyi, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmayı amaçlıyor. Hızlı çözüm üreten, istek ve heyecanından güç alan, daha iyiye ulaşmak için kendini sorgulayan, yaratıcılığı ve inovatif düşünceyi destekleyen ve bunu tabana yayabilme değerleri taşıyan grup firmaları, sürekli istihdamı arttıcı projelere odaklanıyor. Firma yakın zamanda bu çalışmaların meyvesi olarak, Kocaeli Valiliği’nden, “Sosyal Sorumluluk ve İstihadama Katkı Ödülüne” layık görüldü. HABER METAL PERC YEREL GENÇLİK KONFERANSI TÜRK 58 “İşçi Sendikaları ve Genç İşçiler: Küresel Zorluklar ve Yeni Yaklaşımlar” PERC (Pan Avrupa Bölgesel Konseyi) Ağustos ayı içerisinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de önemli bir konferans düzenledi. “İşçi Sendikaları ve Genç İşçiler: Küresel Zorluklar ve Yeni Yaklaşımlar” başlıklı konferansa, sendikamızı temsilen, uzmanlarımızdan Adnan Parçalı ve Cem Snaet katıldı. Ç alışma hayatında var olan problemlerden biri de, şüphesiz ki, genç işçilerin yaşadığı muhtelif sorunlar. Nüfus oranlarındaki dengesizlik sorunu başta olmak üzere, çalışma koşullarının yetersizliği, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eksiklikler, çalışma saatleri konusundaki uygunsuz şartlar gibi sorunlar, genç işçilerin en başta gelen sorunlarıdır. Nitekim, Ankara Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, Türkiye’de iş yaşamında genç işçilerin yaşadığı en önemli sorunlar şöyle sıralanıyor: % 55 Düşük ücretler % 47 İş güvencesinin olmaması % 32 Sosyal güvencenin olmaması % 25 Çalışma saatlerinin fazla olması Genç işçiler, dünyanın hemen her yerinde aynı sorunlar ile karşı karşıyayken, lokal özelliklere dayanan farklı sorunlarla da karşılaşabilmektedirler. Örneğin, AB üyesi ülkelerde ve ABD’de, yaşlanan nüfus nedeniyle en büyük sorun emeklilik iken, Türkiye ve Avrasya’da mevcut çalışan işçilerin %60’ı genç işçilerden oluşmakta ve henüz çalışırken ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bizler örgütlü yapılar, sendikalar olarak, geleceğimizi şekillendirecek olan genç işçilerimizin daha iyi koşullarda, daha insani çerçevelerde, haklarını alarak çalışmalarını sağlamak durumundayız. Özellikle çalışma saatleri, özlük hakları, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda genç işçilerin sorunlarını yakından takip etmek ve bu konularda işverenle iletişime geçip, sorunların çözülmesini sağlamak, geleceğimiz için son derece önemlidir. Bu noktada, biz sendikacılara düşen bir diğer görev de, genç işçilerimizi bilinçlendirmektir. Bunun en bilinen ve en sağlam yolu da eğitimden geçmektedir. Sahip oldukları hak- Gençlik konferansı n En az 2 yılda bir organize edilir. n Katılımcılar mutlaka 35 yaş altı olmalı. Gençlik komitesi: n 9 seçilmiş üyeden oluşur (33 yaş altı olması zorunludur ve seçilen kişiler komitede 2 yıl görev yapabilir). n Yönetim: Başkan ve 3 delegeden oluşur. n PERc Gençlik Komitesi Başkanı aynı zamanda, ITUc-Yc (Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu Gençlik Komitesi) delegesidir. n Yılda bir defa toplanır. n Çalışma dili İngilizce ve Rusçadır. PERC Gençlik Komitesi Ana Görevleri n Tavsiye ve deneyim paylaşımı, n Genç işçi piyasası ve genç işçilerin çalışma alanlarının incelenmesi, n Genç işçiler ile kampanyalar düzenlenmesi, n Genç sendikacıların terfi örgütlenmesini oluşturmak, n Genç işçi üyelik yapılanmasının desteklenmesi, n ILO AcTRAV aktiviteleri (İşçi Faaliyetleri Bürosu) başkanı Sergeyus Glovackas AcTRAV ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. n AcTRAV uzman ekonomisti Mohammed Mwamadzingo, “Genç İşçilerin Karşılaştıkları Küresel Zorluklar ve Sendikaların Rolü” hakkında konuşma yaptı. Konuşmasında; İşsizlik ile ilgili küresel oranlar n Gençler için işin kalitesi: Milyonlarca gencin yarı zamanlı işlerde geçici olarak çalışmasının tecrübe anlamında bir şey katmaması sonucu işsizlik artışı, niteliksiz işgücü artışı oluşması, n Sosyal güvence olmadan çalıştırılan işçiler, gibi konulara değindi. n ITUc ( Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu ) Gençlik Komitesi Başkanı Pierre Ledeq de konuşmasında, özellikle ITUc Küresel Kongresinde daha etkin olmayı amaçladıklarına değindi. n ITUc PERc Gençlik Komitesi Başkan Yardımcısı Daniela Aleksieva, küresel ekonomi ve finansal krizin genç işçiler üzerindeki etkileri üzerine sunum yaptı. n ITUc Saraybosna ofisi yetkilisi Samra Kovacevic, batı Balkanlardaki genç işsizler üzerine konuşma yaptı. Konuşmasında, Bosna&Hersek, Sırbistan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Karadağ gibi bölge ülkelerindeki işsizlik istatistikleri üzerinde durarak, genç işsizliği değerlendirdi. METAL yapılanmasının yanı sıra, strateji, plan ve öncelikleri üzerine bir sunum yaptı. Sunumunda gençlik komitesi yapılanmasının iki bölümden oluştuğu belirtildi. Bunlar; 59 TÜRK lar, dünyada kabul görmüş çalışma koşulları, etik çalışma standartları, iş sağlığı ve güvenliği ve sosyal haklar konularında sıkı eğitimlerden geçen genç işçiler, daha iyi koşullarda çalışma şartları için bilinçli birer birey, işçi olacaklardır. Bu çerçevede bizlere düşen görev, genç işçilerimizi rutin aralıklarla bilinçlendirmektir. Bu bağlamda çalışmalar yürütmekte olan PERc (Pan Avrupa Bölgesel Konseyi) Ağustos ayı içerisinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de önemli bir konferans düzenledi. “İşçi Sendikaları ve Genç İşçiler: Küresel Zorluklar ve Yeni Yaklaşımlar” başlıklı konferansa, sendikamızı temsilen, uzmanlarımızdan Adnan Parçalı ve cem Snaet katıldı. Uzmanlarımız, yapılan konferansta özellikle genç işsizlik ile ilgili problemin, sistemin temelindeki yetersizlikten, eğitim sistemindeki çarpıklıktan, işverenin işçilerden talep ettiği donanımların tam anlamıyla karşılanamamasından kaynaklandığını belirterek, üniversitelerdeki bazı bölümlerin ihtiyacın üzerinde mezun vermesinin, yığılma ve dolayısıyla işsizliği tetikleyici önemli bir unsuru oluşturduğuna değindi. Kısaca, işsizliğin büyük bölümünün yanlış planlama sonucu oluştuğu üzerinde duran uzmanlarımız, toplantıya yeni bir bakış açısı getirdi. Konferansın diğer önemli detayları ise şöyle sıralanabilir: n ITUc – PERc Gençlik Komitesi Başkanı Tuğba Balcı, komitenin genel KİTAP edİTÖr: ASLI BAŞARAN AKLINDAN BİR SAYI TUT METAL Yazar: John Verdon Yayınevi: Koridor Türü: Polisiye Sayfa Sayısı: 480 Baskı Yılı: 2011 TÜRK 60 Heyecanlı ve sürükleyici bir roman okumak istiyorsanız, bu kitabı çok çabuk bitireceksiniz. Çünkü elinizden bırakamayacaksınız. Konusuna gelirsek; bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Adam öylesine, 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç.” “Aldıklarını geri vereceksin Vermiş olduklarını aldığın zaman. Biliyorum ne düşündüğünü, Ne zaman uyuduğunu, Nereye gittiğini, Nereye gideceğini. Seninle bir randevumuz var, Bay 658.” Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap “Aklından Bir Sayı Tut” kolay kolay unutmayacağınız bir roman. SALI KADINLARI Yazar: Monika Peetz Yayınevi: Kırmızı Kedi Türü: Roman Sayfa Sayısı: 254 Baskı Yılı: 2012 Hepimizin yakın arkadaşları vardır. Ancak, kadınlar için arkadaşlık çok daha başkadır. Vazgeçilmezdir… Beş arkadaş. Her ayın ilk salı günü hep aynı restoranda buluşan, her yıl bir kez birlikte bir yolculuğa çıkan ya da özel bir şey yapan, birbiriyle taban tabana zıt beş kadın. On beş yıl önce katıldıkları Fransızca kursunda tanışan, o günden beri de hiç şaşmadan ayda bir toplanan kadınlardan kimi evli, kimi bekar, kimi iş kadını, kimi ev kadını. Bugün tanışsalar aslında arkadaş olmayı hiç düşünmeyecek bu beş kadın, bu yıl Judith’in ölen kocasının yarım bıraktığı bir işi tamamlamaya, güney batı Fransa’daki kutsal Yakup’un Yolu’ndan giderek bir hac yolculuğu yapmaya karar verirler. Evli ve iki yetişkin çocuğu olan başarılı avukat caroline, bir firmada ev eşyası tasarımı yapan, neşeli, maceradan maceraya koşan Kiki, kocası doktor olan, dört çocuklu bıkkın ev kadını Eva, başkalarını kullanmayı seven, bir eczacıyla evli, lüks meraklısı Estelle ve taze dul Judith. Ve kocasının ölümünden sonra Judith’in bulduğu tuhaf bir günlük. Judith’i oyalamak, avutmak için birlikte bu yolculuğa çıkarlarken, hiç beklemedikleri bir sırla karşılaşacakları ve yolun sonunda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı hangisinin aklına gelirdi? ARAF SAF ve masumca, uzaktan uzağa duyulan karşılıksız bir aşk. Bu platonik aşktan habersiz genç bir kız. 18 yaşındaki Zehra, köyünde ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Vardiya arkadaşı Olgun ile birlikte bir benzin istasyonunda çalışmaktadırlar. Bu ikiliyi, Olgun’un Zehra’ya olan aşkı dışında, Tv izleyerek geçirdikleri hayatlarında, orada gördükleri dünyalara olan özentileri ve bu yaşantıların içine girmek için kurdukları hayaller ve çaba birbirine bağlamaktadır. Bir gün benzin istasyonuna gelen 38 yaşındaki Mahur ile Zehra arasında başlayan aşk, tüm dengeleri alt üst eder... Filmin künyeSi Vizyon Tarihi: 21 Eylül 2012 Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu Oyuncular: Özcan Deniz, Nihal Yalçın, Yasemin Conka, Neslihan Atagül, Barış Hacıhan, Ilgaz Kocatürk, Feride Kahraman Tür: Dram Vizyon Tarihi: 28 Eylül 2012 Yönetmen: Sinan Çetin Oyuncular: Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Wilma Elles, Yavuz Bingöl Tür: Savaş, Dram METAL HEPİMİZ, Çanakkale hikaye ve destanlarıyla büyüdük. Orada yaşanan mücadeleyi, özveriyi, fedakarlığı, birlikteliği dinledik büyüklerimizden. Her birimizin gözleri doldu, o anları tekrar tekrar yaşadık görmemiş olsak da. Çanakkale destanıyla ilgili bir çok film çekildi, bir çok kitap yazıldı. Ancak, Sinan Çetin’in baktığı pencereden bakan olmamıştı daha önce. Çanakkale Savaşı’nda yaşanan trajediye değişik bir açıdan bakan Sinan Çetin, bu filmde karşılıklı iki tarafın bakış açısını gözler önüne seriyor. Sinan Çetin imzalı yapımda Haluk Bilginer, Oktay Kaynarca, Wilma Elles, Cemo Çetin, Yavuz Bingöl gibi tanınmış isimler rol alıyor. 61 TÜRK Filmin künyeSi ÇANAKKALE ÇOCUKLARI | SAĞLIK Radyasyondan korunmanın pratik yolları METAL Teknoloji hayatımızı inanılmaz derecede kolaylaştırsa da, tahmin bile edemeyeceğimiz büyük sağlık sorunlarına da yol açabiliyor TÜRK 62 T eknoloji hayatımızı inanılmaz derecede kolaylaştırsa da, tahmin bile edemeyeceğimiz büyük sorunlara da yol açabiliyor. Evlerimizde kullandığımız elektronik eşyalar, vazgeçemediğimiz cep telefonları da, ne yazık ki, birer radyasyon kaynağı… İşte radyasyondan korunmak ve etkisini asgari tutabilmek adına alınabilecek bazı önlemleri sizin için derledik n Kullanmadığınız elektrikli aletleri kapalı tutun ya da fişten çıkarın. n LED, LcD veya plazma bilgisayar ekranlarını kullanmaya özen gösterin. Bilgisayar ekranı ile klavye arasına 1 metre mesafe koymaya çalışın, ekran filtresi kullanın. n Dinlendirici bir uykuya geçmek için en ideal koşulun, yatak odasında televizyon ve bilgisayar bulundurmamak veya bu cihazların tamamen kapalı olması gerektiğini unutmayın. n Saç kurutma makinesinin manyetik alanı yüksektir, bu nedenle sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanın. n Bebek odası dinleme cihazlarının (baby phone) kullanılması önerilmez. Kullanılması zorunlu olduğu hallerde bebek yatağından uzakta tutulmalıdır. n Bebek odaları, yatak odaları ve çocukların yakınında cep telefonu bulundurmamalı. n cep telefonlarını sohbet amaçlı kullanmayın, kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı tutun. Kalp üzerinde, göğüste açıkken taşımamaya dikkat edin. n cep telefonu kullanırken kesinlikle kablolu kulaklık kullanın. Açık durumda iken vücudunuzdan mümkün olduğunca uzakta taşımaya özen gösterin. n Çocuklarda ve gençlerde sinir sistemi ve beynin gelişimi devam ettiğinden, onlar yetişkinlerden daha çok risk altındadırlar. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukla- rın cep telefonu kullanmamaları Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilir. n Hamilelerin cep telefonu kullanması önerilmez. Çocukların ve yaşlıların zorunlu olmadıkça cep telefonu kullanmamalarına özen gösterin. n Evde kablolu ev telefonu, dışarıda kablolu iş telefonu ve ankesörlü telefon kullanmaya özen gösterin. n İnternet bağlantısı için kablolu modem kullanılmalı. Bilgisayarda çalışırken bir antene çok yakın mesafede saatlerce oturuyorsunuz ve radyo frekans (RF) alanlara maruz kalıyorsunuz demektir. Bunu azaltmak ve önlemek için kablosuz teknolojilerini mümkün olduğunca kullanmayın. n Restoran, otel, tatil sitesi gibi yerlerde kablosuz internet erişimi olmayanları tercih edin. n Elektrikli tıraş makinesini mümkünse şarjlı modellerini kullanmayı tercih edin. n Tüplü (cRT) TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 metre uzakta bulunun. Mümkünse LED, LcD ve plazma ekranları tercih edin. n Mikrodalga fırın çalışırken 1 metre mesafeden daha yakınında olmamaya özen gösterin. Gerekmedikçe kullanmayın. Mümkünse çalıştırıldığında mutfakta bulunmayın. n Radyasyona yoğun şekilde maruz kalıyorsanız vücudunuz bazı reaksiyonlar gösterir. Bu reaksiyonlar şöyle sıralanabilir: n Boğazda kuruluk hissi, n Gözde problemler (ağrı ve görme bozukluğu), n Baş ağrısı, n Alerji, yüzde kızarıklık, n Uykusuzluk, n Seslere karsı hassasiyet, işitme zorluğu, n Yorgunluk FAYDALI BİLGİLER | n Nefret, mutsuzluk, kargaşa gibi içeriklere sahip olan haberleri izlemek, uzun vadede kalbin zarar görmesine neden olur. n Kar üzerinde yürürken elleri cebe sokmak, omurgada eksen kaymasına kadar uzanan ciddi sorunların yaşanmasına neden olabilir. n Göz kanlanması her zaman yorgunluk belirtisi değildir. Bir haftayı geçen kanlanmaların nedeni kesinlikle tespit edilmelidir. n En gergin anlarda tüm negatif düşüncelerden sıyrılarak bir dakika nefes egzersizi yapıp kendinizi rahatlatabilirsiniz. n Doktor tavsiyesi olmadan vitamin takviyesi yapmak çok ciddi sorunların yaşanmasına neden olabilir. n Aç karnına içilen bir sigara, tok içilen iki sigara kadar zararlıdır. n Aç karnına narenciye suyu tüketmek, yemek borunuzun zarar görmesine sebep olabilir. n Düzenli su tüketimi, kan şekerinin ayarlanmasında etkili oluyor. n Greyfurtun kıskançlık ve hayal kırıklığı gibi psikolojik sorunların tedavisinde de kullanılabildiğini biliyor musunuz? n Kanser riskini artıran sebepler arasında düzensiz yaşam ve çok eşlilik olduğunu biliyor musunuz? n İncir kabızlık, cilt bozuklukları ve kolestrolün düşürülmesinde çok etkilidir. n Göz kapağı düşüklüğü hastalık habercisi olabilir. Mutlaka kontrol ettirmelisiniz. n Uzmanlar, yüksek tansiyona karşı günde 3-4 porsiyon süt ve süt ürünü tüketmeyi öneriyor. n Kavun, kanı temizliyor ve antioksidan özelliği bulunuyor. Endişe ve uykusuzluğa iyi geliyor, bağırsak ve cilt kanserine karşı tavsiye ediliyor. n Karpuz, böbreği temizliyor, astım, damar tıkanıklığı, diyabet, kolon kanseri ve kireçlenme gibi hastalıklara iyi geliyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. n Çilek, strese iyi geliyor, sakinleştirici etkisi var. Sigara dumanının etkilerini azaltıyor. n Ekmek, patates, kahvaltı gevreği gibi tahıllar, yüksek karbonhidrat içerdiklerinden enerji vericidirler. n 20 adet kirazda 12-25 miligram arası antosiyanin maddesi bulunuyor ve bu maddenin ağrı kesici etkisi aspirinden on kat daha fazla. 63 TÜRK n Yetersiz beslenme sonucu ihtiyacı olan besinleri alamayan saçlar, hızlı bir şekilde dökülüyor. n Her on hastalığın sekizinin sebebi bakterilerdir. n Aşırı stresin fıtık yaptığını biliyor musunuz? n Geceleri ansızın ortaya çıkan tatlı krizini bastırmak için, evinizde çok fazla tüketmediğiniz bir meyve bulundurmayı deneyin. n Midye tüketimine dikkat. Artık denizlerimiz eskisi kadar masum değil. Kabuklular yoğun oranda toksik madde barındırabiliyor. n Erken teşhis meme kanseri için önemlidir. 20 yaşını geçen her kadının elle kontrol konusunda eğitilmesi gerekir. n Ülkemizde her 10 kişiden 3’ü obeziteye yakalanıyor. n Çayın tansiyonu düşürücü etkisi vardır. n Sindirim sağlığı söz konusu olduğunda, yoğurt ve keten tohumunu beraber tercih edebilirsiniz. n Kalp sağlığı için yulaf ve elmayı birlikte tüketin. n Kivi tüketen insanlarda akciğer rahatsızlıkları daha az gözlemlenmektedir. Bu da yoğun c vitamininden kaynaklanır. n Likopen, cilt yaşlanmasının etkilerini giderdiği gibi, anti-tümör etkisine de sahiptir. Greyfurt ve domateste yoğun olarak bulunur. METAL Küçük ama çok faydalı sağlık tüyoları E Ğ L E N C E METAL SAYI YERLEŞTİRME TÜRK 64 İZMİR 1 NOLU ŞUBE Karakoç, şubemizi ziyaret etti Türk-iş 3.Bölge Temsilciliği görevine atanan H.Hüseyin Karakoç, 24 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Halil İbrahim Tosun ile Karakoç, çalışma hayatı ve gündemdeki konuları ele aldı. Grev kararı ilan edildi METAL şubemizin yeni örgütlendiği Maurer Söhne Genleşme Derzleri Sanayi işyerinde, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlandı. Bu gelişme üzerine sendikamız Genel Yönetim Kurulunca 9 Ağustos’ta grev kararı alındı. Şube Başkanımız Halil İbrahim Tosun, alınan grev kararını, 10 Ağustos’ta, çalışanlarla birlikte işyerine astı. TÜRK 66 İşyeri ziyaretleri devam ediyor şube Başkanımız Halil İbrahim Tosun, Şube Sekreterimiz Güngör Sunar ve Şube Mali Sekreterimiz Şafak Aşınmaz, 14– 17 Ağustos tarihleri arasında, şubemizin yetkili olduğu işyerlerini ziyaret etti. Başkan Tosun ve beraberindekiler, ziyaretlerde çalışan üyelerimizle sohbet etti. ANKARA 3 NOLU ŞUBE TOGO direnişçilerini ziyaret şube başkanımız Nihat Zengin ve Ankara 2 Nolu Şube başkanımız Halil İbrahim Alpoğlu, 14 Ağustos’ta, TOGO’da sendika üyesi oldukları için işten atılan işçileri ziyaret etti. Üç aydır fabrika önünde direnişlerini sürdüren işçilerle sohbet eden şube başkanlarımız, TOGO işçilerinin haklı direnişlerinde her zaman yanlarında olduklarını belirttiler. MANİSA 1 NOLU ŞUBE İndesit İK Müdürü Atilla Saman şubemizi ziyaret etti indesiT işyeri İnsan Kaynakları Müdürü Atilla Saman, 7 Ağustos’ta şubemizi ziyaret etti. Atilla Saman’ın Şube Başkanımız Hüseyin Özben’le yaptığı görüşmede, güncel gelişmelerle, yaklaşan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ele alındı. Emas’dan yüzbininci kombi METAL şubemizin yetkili olduğu Emas Makine Sanayi fabrikasında yüzbininci kombinin üretimi, 25 Temmuz’da şirket bahçesinde düzenlenen iftar yemeği ile kutlandı. Yemeğe Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve Fabrika Genel Müdürü Cahit Köse ile çalışan üyelerimiz katıldı. Yemek, Şube Başkanımız Özben ve Fabrika Müdürü Ali Rıza İlik’in, günün anısına kestiği pasta ile tamamlandı Şubemize ziyaretler devam ediyor şubemizin yetkisindeki İndesit Company çalışanı üyelerimiz, 26 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Hüseyin Özben, üyelerimizle sohbet etti ve yaklaşan sözleşme dönemine ilişkin bilgi verdi, soruları yanıtladı. Olgun Çelik Sanayi çalışanı üyelerimiz de 10 Ağustos’ta şubemizi ziyaret etti. Başkan Özben üyelerimize, yaklaşan sözleşme konusunda bilgi verdi. Başkan Hüseyin Özben’den ziyaretler şube Başkanımız Hüseyin Özben, bayram öncesi işyeri ziyaretlerine devam etti. Başkan Özben bu çerçevede, VALF Sanayi, VALF İşyeri, Componenta, Frake Mutfak, Bosch, İndesit ve Emas işyerlerini ziyaret etti. Başkan Özben ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle tezgahları başında bir araya gelerek sohbet etti ve sorunlarını dinledi. TÜRK 67 İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ İşyeri ziyaretleri devam ediyor şube Başkanımız Halil Faki Erdal, şubemiz yetkisinde bulunan Böhler, Delphi, Elmek, Emas, Evas, Ford Yedek Parça, Gedore, Kerim Çelik, Nexans, Stoeger ve Thyssen işyerlerini tek tek ziyaret etti. Başkan Erdal ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti, karşılaşılan sorunları dinledi. Başkan Erdal, 2 Ağustos’ta Alarko, Nexsans, Birinci Oto, Gedore, Stoger, Emas, Ümran ve Kerim Çelik ile başlatmış olduğu işyeri ziyaretlerini, 6 Ağustos’ta Birinci Oto ve Elmek, 7 Ağustos’ta Böhler ve Ford Yedek Parça, 8 Ağustos’ta Aypaz, Tysen ve KDS, 13 Ağustos’ta Baymak, Delphi, 14 Ağustos’ta Siemens, 15 Ağustos’ta da Arçelik ziyaretiyle tamamladı. Başkan Erdal işyerlerini vardiya vardiya gezdi ve üyelerimizle tezgâhları başında sohbet etti. Şubemize yapılan ziyaretler METAL baymak işyeri kurul üyeleri ve Arçelik çalışanları şubemizi ziyaret ettiler. Sendikamız bünyesine yeni katılan Baymak işyerinde oluşturulan kurul üyelerimizle sohbet eden Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, 18 Temmuz’da da, Arçelik çalışanlarından bir grup üyemizle şubemizde bir araya geldi. TÜRK 68 İSKENDERUN 1 NOLU ŞUBE Şube Başkanımız Varan’dan ziyaretler şube Başkanımız Çakır Varan, şubemiz yetkisindeki Yazıcı işyerini 10 Temmuz’da, Adana’da bulunan Reno Mais ve Arçelik işyerlerini 19 Temmuz’da, Çumitaş ve Reno Mais işyerlerini de 9 Ağustos’ta ziyaret etti. Başkan Varan ziyaretlerde çalışan üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti ve sorunları dinledi. Orhan Karasayar’dan şubemize ziyare t ak Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar, İskenderun İlçe Başkanı ve beraberindeki heyetle 15 Ağustos’ta şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Çakır Varan tarafından ağırlanan Karasayar ile yapılan görüşmede, ülke gündemi ve çalışma hayatına ilişkin gelişmeler ele alındı. GÖLCÜK ŞUBESİ Genel Sekreterimiz Yücel de katıldı Ford otomotiv Sanayi işyerinde her yıl Ramazan ayında düzenlenen iftar yemeği bu yıl 25 Temmuz’da gerçekleştirildi. Yemeğe Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, Şube Başkanımız Mehmet Şener, ilçe protokolü, işyeri yöneticileri ve aileleriyle birlikte Ford Otosan çalışanları katıldı. “Açık Kapı” toplantısında durum değerlendirilmesi METAL şubemiz yetkisindeki Ford Otomotiv Sanayi’nin her altı ayda bir yapılan “Açık Kapı” toplantısı 25 Temmuz’da gerçekleştirildi. Fabrikanın durum değerlendirilmesinin yapıldığı toplantıya katılan Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, bir de konuşma yaptı. Toplantıya katılan isimler arasında Fabrika Genel Müdürü Haydar Yenigün, Nursel Ölmez Ateş, Murat Günel ile Şube Başkanımız Mehmet Şener ve işyeri temsilcilerimiz yeraldı. Ford Transit’in yeni ürünü olan Tourneo Custom ve Transit Custom 23 Temmuz’da düzenlenen bir törenle hattan indirildi. Törene Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel ile bölüm müdürleri, Şube Başkanımız Mehmet Şener ve çalışanlar katıldı. Yücel şubemizi ziyaret etti Türk Metal Sendikası 14.olağan Genel Kurulunda Genel Sekreterlik görevine seçilen eski Şube Bakanımız Yücel Yücel, 23 Temmuz’da Şubemizi ziyaret etti. Yücel, Şubemiz İcra Kurulu, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu, Disiplin Kurulu ve işyeri temsilcilerimizin katıldığı toplantıda bir konuşma yaptı. Miniklerden tam not aldı VkV Gölcük Kültür Merkezi’nde 5 Ağustos’ta 5 Taş Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Bir Düş Gördüm” isimli oyun, minik izleyicilerden tam not aldı. Oyuncular, oyun sonrası minik izleyicilerle fotoğraf da çektirdi. TÜRK Transit’in yeni ürünü hattan indirildi 69 BURSA NİLÜfER ŞUBESİ Baştemsilciler toplantısı yapıldı Türk Metal Sendikası Bursa Şubeleri Baştemsilciler Meclisi Toplantısı 27 Temmuz’da yapıldı. Toplantıda Medikal Park Kurumsal Pazarlama Müdür Yardımcısı Yusuf Ziya Yüce, baştemsilcilerimize iş kazaları ve medikal park sağlık hizmetleri hakkında bilgi verdi. Geçmiş olsun ziyareti oyak Renault işyeri temsilcileri, işyerinde geçirdiği iş kazasının ardından ameliyat olan üyemiz Regaip Arı’yı, 1 Ağustos’ta evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. METAL İşyeri ziyaretleri devam ediyor TÜRK 70 şube başkanımız Ruhi Biçer ve Şube Sekreterimiz Yılmaz Özlütürk, 20 Temmuz’da Yazaki Wrıng, 24 Temmuz’da Tredin Oto Donanım, 25 Temmuz’da da Oyak Renault işyerlerini ziyaret etti. Başkan Biçer ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle sohbet ederek, sıkıntı ve isteklerini dinledi. Şubemizi ziyaret ettiler magneTi Marelli Mako A.Ş. İşyerinde çalışan üyelerimiz 19 Temmuz’da Şubemizi ziyaret etti. Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer ve Nilüfer Şube Başkanımız Ruhi Biçer’in de katıldığı toplantıda, üyelerimize güncel konular hakkında bilgi verildi. Mako çalışanlarının aileleri fabrikamızı gezdi şubemiz yetkisindeki Mako çalışanlarının aileleri, üç parti halinde organize edilen etkinlik çerçevesinde fabrikamızı gezdiler. Çalışan üyelerimizin aileleri, 9-16 ve 23 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen gezilerden büyük memnuniyet duydu. BURSA NİLÜfER ŞUBESİ Bowling ve masa tenisi turnuvası mako’da çalışan mavi yaka ve beyaz yaka personelin katılımıyla gerçekleştirilen Bowling Turnuvasının açılışını, Şube Başkanımız Ruhi Biçer ile, Fabrika İnsan Kaynakları Yöneticisi Zafer Cengiz birlikte yaptı. Turnuvaya katılan 42 takım keyifli bir rekabet içerisinde yarıştı. Turnuvada birinciliği, Kalite Ofisi elde etti. Mako Spor Salonunda gerçekleştirilen masa tenisi turnuvası da birbirinden çekişmeli karşılaşmalara sahne oldu. Turnuvada birinciliği, Bakım bölümünden Mehmet Sönmezalp kazandı. Genç Renaultcular sendika ile tanıştı METAL şube Başkanımız Ruhi Biçer, İşkur kanalıyla Oyak Renault Otomobil Fabrikası’nda yeni işbaşı yapan çalışanlarla, fabrikadaki eğitim salonunda düzenlenen tanışma toplantısında bir araya geldi. Başkan Biçer toplantıda sendikamız ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi. şube Başkanımız Ruhi Biçer, 2 Ağustos’ta Oyak Renault işyerinde teslim atölyesini ziyaret etti. Başkan Biçer, Baştemsilcimiz Mustafa Budak’ın da katıldığı ziyarette, çalışan üyelerimizle sohbet etti. BURSA 3 NOLU ŞUBE TOfAŞ çalışanları şubemizi ziyaret etti ToFaş çalışanlarından bir grup üyemiz 5 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Zafer Öztürk’ü ziyaret eden üyelerimiz, yeni görevinde başarı dileklerini ilettiler. TÜRK Teslim Atölyesi ziyaret edildi 71 GEBZE 1 NOLU ŞUBE Çeyrek altınla ödüllendirildiler şubemiz yetkisindeki Halla Otomotiv İklim Sistemleri Üretim Sanayi işyerinde, beş yılını dolduran çalışanlar, işyeri tarafından birer çeyrek altınla ödüllendirildi. 23 Temmuz’da düzenlenen törene, Şube Başkanımız Şeref Özcan da katıldı. Arçelik-LG çalışanları Çanakkale’de METAL şubemizin yetkili olduğu ArçelikLG Klima işyerinde çalışan üyelerimiz, 8 Temmuz’da, işyerinin de katkısıyla düzenlenen Çanakkale gezisi gerçekleştirdi. Çalışanlar ve aileleri, gezi sırasında Çanakkale Şehitliklerini de ziyaret etti. TÜRK 72 GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ İşyeri ziyaretleri sürüyor şube Başkanımız Uysal Altundağ, 27 Temmuz’da Hisar Çelik ve Hamaş Ağır Makine, 2 Ağustos’ta Diler Demir, Diler Filmaşin,Resa Demir Çelik, 3 Ağustos’ta da, ZF Sachs, Ersem, Halla Otomotiv ve Autolive Deri Direksiyon işyerlerini ziyaret etti. Başkan Altundağ ziyaretlerde, çalışan üyelerimizin kıdem tazminatının geleceği ve verilmeyen yetkilerle alakalı sorularını da cevapladı. Ayrıca yaklaşan toplu sözleşmeye ilişkin üyelerimizin önerilerini dinledi. Şubemiz Temsilciler Meclisi toplandı şubemiz genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplantısı, Şube Başkanımız Uysal Altundağ başkanlığında yapıldı. Yaklaşık 4 saat süren toplantıda, çalışma hayatına ilişkin gündem, işyerlerindeki genel durum ele alındı ve temsilci ve zorunlu kurullarımızdaki arkadaşlarımızın yaklaşan sözleşmelerle önerileri görüşüldü. İZMİR 2 NOLU ŞUBE İzmir Demir Çelik’te deniz gezileri şubemiz yetkisindeki işyerlerinden İDÇ’de geleneksel hale gelen deniz gezileri devam ediyor. İDÇ işyeri temsilciliğince organize edilen gezilere aileleriyle birlikte katılan üyelerimiz, her hafta Ege sahillerindeki çeşitli kamp yerlerini ziyaret etme fırsatı buluyor. Şube temsilcilerimiz Hidromek’i ziyaret etti şube Başkanımız Hayrettin Çakmak, Şube Sekreterimiz Ali Akyüz ve Şube Mali Sekreterimiz Hacı Kılıç, 10 Ağustos’ta Hidromek Fabrikası’nı ziyaret etti. Başkan Çakmak ziyarette, çalışan üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti ve sorunları dinledi. KIRIKKALE ŞUBESİ İşyeri ziyaretleri şube Başkanımız Mürsel Öcal, Şube Sekreterimiz Cihan Yaka ve Şube Mali Sekreterimiz Ercan Uğur, işyerleri ziyaretlerini sürdürdü. Başkan Öcal ve şube yöneticileri ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle bir araya geldi, bu arada, atölyelerde çalışanlar için yapılan soyunma odalarını inceledi. 73 TÜRK genel Başkan Yardımcımız Süleyman Yıldırım ve Şube Başkanımız Hayrettin Çakmak, Micha işyeri önünde devam eden direniş çadırını ziyaret etti. İşten atılan ve direnişi sürdüren üyelerimize sendikamız tarafından sağlanan yardımları ileten Yıldırım, “Direnişimizden sonuç alana kadar desteğimiz sürecektir” açıklamasında bulundu. METAL Micha direnişimiz devam ediyor İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE Arçelik çalışanları şubemizi ziyaret etti arçelik çalışanları 4 Ağustos’ta şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Murat Salar, üyelerimize, yaklaşan sözleşme ve gündemdeki kıdem tazminatı konusu ile ilgili bilgi verdi. i zd ge i rin rle ye iş r, la Sa at ur M an şk Ba METAL şube Başkanımız Murat Salar, 27 Temmuz’da Kor Metal, 30 Temmuz’da Arçelik, 31 Temmuz’da Supsan ve Surtel, 6 Ağustos’ta Net Cıvata ve Çorlu’da bulunan Sarten, 7 Ağustos’ta Kale Kilit, 10 Ağustos’ta Borusan Mannesman ve 15 Ağustos’ta da Konbaş işyerlerini ziyaret etti. Başkan Salar ziyaretlerde çalışan üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti ve karşılaşılan sorunlar hakkında bilgi aldı. TÜRK 74 Silivri Belediye Başkanı’na ziyaret şube Başkanımız Murat Salar, 26 Temmuz’da Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ı makamında ziyaret etti. Görüşmede, yerel sorunlarla ülke gündemine ilişkin gelişmeler ele alındı. BİGA 1 NOLU ŞUBE Kızılay’dan Türk Metal’e teşekkür belgesi şubemiz ile İçdaş’ın, Kızılay ile ortaklaşa düzenlediği kan bağışı kampanyasına gösterilen yoğun ilgi dolayısıyla, Kızılay yetkililerince Şube Başkanımız Osman Akkurt’a ve İcdaş Tesisler Direktörü Fuat Erkan Tekin’e Teşekkür Belgesi verildi. İşyeri ziyaretleri sürüyor şube Başkanımız Osman Akkurt 19 Temmuz’da İçdaş Yatırım Çelikhane 3, Mekanik Bakım ve Hadde 3 – 4, Mekanik Bakım bölümlerini ziyaret etti. Başkan Akkurt ziyarette, çalışan üyelerimizle tezgahları başında bir araya gelerek sohbet etti. BURSA OSMANGAZİ ŞUBESİ CHP’den Türk-İş’i ziyaret CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve CHP Bursa İl Başkanı Metin Çelik, 31 Temmuz’da Türk-İş 8. Bölge Temsilciliği’ni ziyaret etti. Sendikamızın Bursa Şube Başkanlarının tamamının katıldığı toplantıda çalışma hayatı ve endüstriyel ilişkiler, kıdem tazminatı hakkında değerlendirmeler yapıldı. Cansan’ın gezisi muhteşemdi METAL şubemiz yetkisindeki Cansan Alüminyum çalışanları, her yaz yapılan şirket etkinlikleri çerçevesinde, Ayvalık Cunda’ya bir gezi gerçekleştirdi. Ayvalık Şeytan Sofrası ve Cennet Tepesi’nde verilen mola sonrası limana gidildi ve 5 saat süren tekne turunda, bölgedeki enfes koylarda deniz keyfi çıkartıldı. canel Otomotiv Sanayi çalışanı üyelerimiz ve aileleri, 7–8 Temmuz tarihlerinde, Karadeniz Ereğli’ye bir gezi gerçekleştirdi. Sendikamızın Ereğli’deki Büyük Anadolu Oteli’nde kalan Canel çalışanları, düzenlenen gecede gönüllerince eğlendi. AKSARAY 1 NOLU ŞUBE Mercedes-Benz Türk A.Ş.’den kan bağışı mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası’nda Kızılay tarafından gerçekleştirilen kan bağışı kampanyası, çalışanlardan büyük ilgi gördü. 12 Temmuz’da tamamlanan kampanyaya katılan üyelerimize gümüş ve bronz madalyalarla sertifikaları, bölüm müdürleri, işyeri hekimleri ve sendikamız işyeri baştemsilcisi Bayram Kılıç’ın da katıldığı bir törenle verildi. 75 TÜRK Canel çalışanları Ereğli’yi gezdi BOLU ŞUBESİ Toplantıya Yücel de katıldı şubemiz Temsilciler Meclisi toplantısı, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel’in de katılımıyla yapıldı. Yücel toplantıda yaptığı konuşmada, güncel gelişmelerin yanı sıra, kıdem tazminatı konusuna da değindi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın, bu konuda sendikamızın tutumunu net bir şekilde ortaya koyduğunu kaydeden Yücel, “Biz Türk Metal Sendikası olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her zaman üyelerimizin menfaatleri doğrultusunda mücadelemize devam edeceğiz” dedi. Temsilcilerin iş yaşamına ilişkin sorularına içtenlikle cevap veren Yücel, “Bolu ve Düzce’de etkin bir mücadele var. Bizler şubemizden ve temsilcilerimizden son derece memnunuz. Üyelerimiz için birçok sosyal proje içersindeyiz. Yakın zamanda bunları da sizlerle paylaşacağız” dedi. METAL Genel Sekreterimiz IR Emniyet’te TÜRK 76 GENEL Sekreterimiz Yücel Yücel, Şube Başkanımız Özgür Elçi, Şube Sekreteri Hakan Gülen ve Şube Mali Sekreteri Vedat Ateş ile birlikte, 6 Ağustos’ta IR Emniyet ve Güvenlik Sistemleri Sanayi işyerini ziyaret etti. Yücel, çalışan üyelerimizin başta izin hakları olmak üzere, karşılaştıkları sorunlar hakkında bilgi aldı. Üyelerimiz, Genel Sekreterimiz Yücel’in ziyaretinden son derece mutlu olduklarını belirterek, yeni görevinde başarı diledi. Şubemiz iftar yemeği düzenledi şubemiz tarafından 10 Ağustos’ta düzenlenen iftar yemeğine, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, Kdz. Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, şube yönetimi ve üye işyeri temsilcileri katıldı. Yemek sonrası bir konuşma yapan Genel Sekreterimiz Yücel, bu tür etkinliklerle kaynaşmanın pekiştirileceğini belirterek, “Sizlerle birlikte, yaşanabilecek sorunların üzerinden geleceğimize inanıyorum ve her zaman sizlerin yanında olacağımım sözünü veriyorum” dedi. Kdz. Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş da, davet nedeniyle Şube Başkanımız Özgür Elçi ve yönetim kuruluna teşekkür etti. SAMSUN BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ Erzak dağıtımı yapıldı kırıkkale Şube Başkanımız Mürsel Öcal ve Samsun Bölge Temsilcimiz Orhan Demir, Samsun Eti Bakır İşletmeleri’nde çalışırken, sendikalı oldukları için işten atılan ve 35 gündür fabrika önüne kurdukları çadırda direniş yapan işçilere, Ramazan ayının ilk günü sendikamız tarafından alınan erzakları dağıttı. KOCAELİ ŞUBESİ Kocaeli’de İSG semineri Türk-iş ve kısa adı ÇASGEM olan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle, iş sağlığı ve güvenliği semineri gerçekleştirildi. Seminere katılan işyeri İSG kurulları, daha sonra Kalibre Boru Sanayi işyerini ziyaret etti. Genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplandı şubemiz Genişletilmiş Temsilciler Meclisi toplantısı, 24 Haziran’da yapıldı. Şube Başkanımız Yakup Yıldız, açılış konuşmasının ardından, toplantıya katılan Genel Sekreterimiz Yücel Yücel’i kürsüye davet etti. Yücel yaptığı konuşmada, 14.Olağan Genel Kurul sonrası görev dağılımları ve gündemdeki diğer konular üzerinde bilgi verdi. Kalibre Boru’da 34. yıl etkinlikleri şubemiz yetkisindeki Kalibre Boru Sanayi’nin kuruluşunun 34.Yıldönümü, 7 Ağustos’ta düzenlenen gece ile kutlandı. Ev sahipliğini Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Ünan’ın yaptığı geceye, İcra Kurulu Başkanı Süleyman Annak, Fabrika Genel Müdürü Anıl Ünan, Yönetim Kurulu Üyesi Aslı Ünan, İnsan Kaynakları Müdürü Duygu Keskin, Şube Başkanımız Yakup Yıldız ve fabrika çalışanları katıldı. Gecede, işyerinde 5,10,15,20 ve 25. yıllarını dolduran çalışanlara plaket ve çeşitli hediyeler verildi. 77 TÜRK şubemiz ile Magna Otomotiv işbirliğiyle organize edilen 7. Aile Pikniği, 24 Haziran’da Meşeli Park Piknik alanında yaklaşık 400 kişinin katılımı ile gerçekleştirildi. Pikniğe katılan üyelerimiz ve aileleri, düzenlenen yarışmalar ve eğlenceli oyunlarla keyifli bir gün geçirdi. METAL Magna çalışanları gönüllerince eğlendi ÇERKEZKÖY ŞUBESİ Başkan Koçak’tan işyeri ziyaretleri şube Başkanımız Murat Koçak, 17 Temmuz’da Hattat Tarım Makineleri Sanayi, Hema Otomotiv Sistemleri, Arçelik, Hüppe İnşaat Malzemeleri Sanayi, Ototek Metal İşleme, Teka Teknik Mutfak, Kent Dış Ticaret, 18 Temmuz’da Trakya Döküm, EGO Elektrikli Aletler, Ölçüsan Ölçü Aletleri, 23 Temmuz’da da Hema Endüstri, Hema TRW Otomotiv Direksiyon Sistemleri işyerlerini ziyaret etti. Başkan Koçak ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti. METAL CHP heyeti şubemizi ziyaret etti Öğle yemeği bahçede verildi şubemiz yetkisindeki Ototek Metal İşleme Sanayi işyerinde çalışanı üyelerimiz, 19 Temmuz günü öğle yemeğini fabrika bahçesinde yedi. Fabrika yönetiminin mangal partisine dönüştürdüğü yemeğe Şube Başkanımız Murat Koçak, işyeri patronu Klaus Rumpp, Genel Müdür Reinhold Menacher, Üretim Müdürü Emir Sandıkçı da katıldı. TÜRK 78 cHP İlçe Başkanı Metin Dönmez, Yönetim Kurulu ile birlikte 26 Temmuz’da şubemizi ziyaret ederek, Türk – İş Tekirdağ İl Temsilcisi ve Şube Başkanımız Murat Koçak’la görüştü. İşyeri ziyaretlerine devam edildi şube Başkanımız Murat Koçak, 9-15 Ağustos tarihleri arasında, Trakya Döküm, EGO Elektrikli Aletler ve Ölçüsan Ölçü Aletleri Hema Endüstri, Hema Trw Otomotiv Direksiyon Sistemleri, Hema Otomotiv Sistemleri, Hattat Tarım Makinaları,Teka Teknik Mutfak Aletleri, Hüppe, Ototek, Kent Dış Ticaret, Arçelik ve BSH Ev Aletleri işyerlerini ziyaret etti. Başkan Koçak ziyaretlerde, çalışan üyelerimizle sohbet ederek sorunlarını dinledi. KAYSERİ ŞUBESİ Eğitime destek devam edecek şubemiz yetkisindeki işyerlerinde çalışan üyelerimizin çocuklarına yönelik olarak düzenlenen ve 2 Temmuz’da başlayan yabancı dil kursu, 3 Ağustos’ta sona erdi. Okulların açılmasıyla birlikte şubemiz tarafından yeni kurs programları da organize edilecek. Hes Kablo çalışanları stres attı METAL Hes Kablo Geleneksel Pikniği 8 Temmuz’da gerçekleştirildi. Hes Kablo çalışanları, eşleri ve çocuklarının doyasıya eğlenip stres attığı pikniğe, Şube Başkanımız Ali Gökkaya da katıldı. TÜRK 79 GEMLİK ŞUBESİ Temsilciler Meclisimiz toplandı şubemiz Temsilciler Meclisi, 7 Ağustos günü, Şube Başkanımız Kemal Durmaz başkanlığında toplandı. Toplantıda, yaklaşan toplu sözleşme görüşmeleri konusunda temsilcilerin görüşleri alındı. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI MEHMET HAS Bozüyük Şubemizin yetkili olduğu Elba Basınçlı Döküm Sanayi (Odöksan) Osmaneli işyerinde çalışan Mehmet Has, yakalandığı hastalık sonucu 13 Temmuz’da hayatını kaybetti. Mehmet Has’a Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz. MEHMET KORUK İzmir 1 Nolu Şubemizin yetkisindeki Cevher Döküm Sanayi işyerinde 12 Ekim 2011’den beri İşleme Operatörü olarak çalışan üyemiz Mehmet Koruk, 12 Temmuz’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Evli ve 1 çocuk sahibi Koruk’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına başsağlığı dileriz. METAL SAMİ YORULMAZ TÜRK 80 Kardemir bünyesinde faaliyetini sürdüren Destek Hizmetleri A.Ş.’de 1988 yılından beri çalışan üyemiz Sami Yorulmaz, 15 Haziran’da işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu hayatını kaybetti. Evli ve iki çocuk babası olan merhum Sami Yorulmaz’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. ARİF BAŞYİĞİT İzmir 2 Nolu Şubemizin yetkisindeki Ege Çelik işyeri çalışanlarından üyemiz Arif Başyiğit, 3 Ağustos’ta geçirdiği iş kazası sonucu hayatını kaybetti. Merhum Başyiğit’e Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına ve iş arkadaşlarına başsağlığı dileriz. MÜSLÜM İNAN İzmir 1 Nolu Şubemizin yetkisindeki işyerlerinden Efe Endüstri işyerinde çalışan üyemiz Müslüm İnan, 28 Temmuz’da geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Evli ve 1 çocuk babası olan Müslim İnan’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere sevenlerine ve mesai arkadaşlarına başsağlığı dileriz. SERDAR KESEN Bursa Nilüfer Şubemizin yetkisindeki Tredin işyerinde 2008 yılından beri çalışan üyemiz Serdar Kesen, 24 Temmuz’da hayatını kaybetti. Merhum Serdar Kesen’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz.. MUSTAFA İNAN Bursa Nilüfer Şubemizin yetkisindeki Oyak Renault A.Ş. işyerinde 2007 yılından beri çalışan üyemiz Mustafa İnan, 15 Ağustos’ta hayatını kaybetti. Merhum İnan’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz. Türk Metal olarak, hayatını kaybeden üyelerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bu dergi, sendikalı işçiler tarafından basılmıştır. TÜRKMETAL AĞUSTOS 2012 - SAYI: 157