European Technical Standard Order (ET

Transkript

European Technical Standard Order (ET
272
AYLIK HAVACILIK DERGİSİ
2146-6394
TEMMUZ 2014 YIL: 23 www.uted.com.tr
nıyor
la
a
v
a
H
n
e
d
Müzesi’n
s
g
in
r
p
S
lm
Tarih Pa
ürgün
S
lı
t
a
T
ir
B
ı:
s
Malta Ada
Adım:
v
e
D
k
ü
ç
ü
K
edir?
de
N
)
in
O
im
S
t
T
e
r
E
(
Ü
r
k
e
a
Sivil Uç
dard Ord
n
a
t
S
l
a
ic
n
h
c
European Te
2
haberler
1968
UÇAK
Rİ
YENLE
TEKNİS EĞİ
DERN
Değerlİ okurlar,
saygıdeğer meslektaşlarım,
Dear readers,
colleagues
Geçen sayımızda rahmetli maden işçileri için dergimizi ve
başyazımızı onlara hitap etmiştik. Bu ay da genel olarak işçi
sağlığı ve güvenliği konusunda sizlere çalışma emniyetinin
bizler için önemine dikkat çekmek istiyorum.
In our last edition, we dedicated our magazine and editorial
to the late mine workers. This month, I would like to remind
that how important the worker’s health and safety is for us
in general.
Bakınız, sektörümüz en son teknoloji ile çalışıyor olsa dahi ve
okumuşluk oranı diğer sektörlere göre ileride de olsa, kendi
değerimizi bilememek ve önemsememekten dolayı mevhum
kazalar yaşanmaktadır. Hiçbir şey iş sağlığımızdan daha önemli
değildir diye düşünüyorum.
Please look, despite the fact that our sector is working with
the latest technology plus the literacy rate is higher than any
other sector, painful accidents have been occurring since
we don’t know how important we are and we don’t care
ourselves. I think that nothing is important that our labor
health.
Konuyu fazla dramatize etmek istemesem de, Soma maden
kazasında rahmetli olan bir madencinin söyledikleri beni çok
etkilemişti. Şunları yakınarak söylüyordu; “Benim ocağıma
ateş düştü. Ben ne yapayım bana trilyon verseler. Onu geri
getirebilecekler mi?”
Bakınız, kendimizi önce korumayı öğrenmemiz gerekiyor.
Kendimizi ve çevredeki arkadaşlarımızı koruma adına ilgili
birimleri uyarmalıyız. Bize bir şey olmaz dediğimiz noktada
kazanın başlangıcı olduğu andır. Lütfen çalışırken dikkatli olalım.
Sizlere kısa da olsa bu konuyu tekrardan hatırlatmak istedim.
Bu konuyla ilgili olarak 27 Haziran Günü WOW Hotel’de bir
seminer yapıldı. Sizlerin ne kadar değerli olduğunuz bir kez
daha anlatılmaya çalışıldı.
Sizlere Ramazan Bayramı’nızı kutlu ve sıhhatli geçirmeniz
dileğiyle hayırlı aylar dilerim.
Although I don’t want to dramatize the issue too much,
words of a widow whose husband was killed in Soma mine
accident impressed me deeply. “I couldn’t care less even if
they give me billions. Can they bring him back?” she said.
Please look, we first learn how to protect ourselves. When
“we say nothing can happen to us,” it is the start of an
accident. Please let’s be careful while working.
I would like to remind you again in a nutshell.
A seminar on this issue was organized on January 27 in
WOW Hotel. The fact that how important you are tried to
explain yet again.
I wish you a fortunate month, in which you will have happy
and healthy Sugar Feast.
İçindekiler
Malta adası:
Bİr Tatlı Sürgün
Tarİh Palm
Springs
Müzesİ’nden
havalanıyor
Yeryüzünün son
kabİlelerİ
14
22
32
06
30
40
Ajanda
Havacılık:
Dirty Dozen 10
Teknik:
European Technical Standard
Order (ETSO) nedir?
08
Haberler
38
28
Sıra dışı Uçaklar:
DREAMLIFTER:
GÖKYÜZÜNDE
BİR DEV
Kaza Araştırma
46
Teknik:
Hava trafik kontrol
mekanizması nasıl işler?
UTED
İstanbul Cad. Üstoğlu Apt. No: 24, Kat: 5 Daire: 8 Bakırköy - İstanbul
Tel: 0212 542 13 00/543 29 74 • Faks: 0212 542 13 71
www.uted.com.tr • www.uteddergi.com • www.uted.org • [email protected]
İmtiyaz Sahibi Uçak Teknisyenleri Derneği Adına / Ümit Sayıl
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Sefa İnan / [email protected]
Basın-Yayın Sekreterliği / İsmet Şahin / [email protected], Elif Aydemir /[email protected]
Yazı Kurulu / İsmet Şahin, Elif Aydemir, Arif Şankaya, Volkan Kamar, Dr. Handan Diker, Şebnem Bayezit, Hasan Büber,
Arif Şankaya, Mustafa Bucan Çolak, Gonca Güler, Mehmet Ertek
Katkıda Bulunanlar / Kıvanç Bayezit, Alperen Doğru
Dünyaca ünlü
eserlere
Legoların
gözünden bakın
42
52
Sanat:
‘Kış Uykusu’ndan uyanırken
Nurİ Bİlge Ceylan
48
56
62
Teknik:
Uçak Antenleri
Gurme
64
Sinema
58
54
65
Sağlık
Bilim:
Size özel uzay
taksiniz hazır
FUTBOLUN EN
BÜYÜK ŞOVU:
DÜNYA KUPASI
Müzik
60
66
Çocuklar İçin
Bulmaca
UTED’E ABONE OLABİLİRSİNİZ
Dergimize abone olmak için yıllık abone ücretini banka
hesabımıza yatırdıktan sonra dekontu bize fakslamanız
yeterli. Uted dergisi her ay adresinize gönderilecektir.
Lütfen ayrıntılı bilgi için derneğimizle irtibata geçiniz.
UTED dergİsİnİn
geçmİş sayılarına
web sİtemİzden
ulaşabİlİrsİnİz.
YAPIM
Umar İletişim Hizmetleri Ltd. Şti.
Harman Sok. No: 31/1 34153 Florya - İstanbul Tel: 0212 573 15 65 • [email protected] • www.umariletisim.com
BASKI
Elma Basım Yayın ve İletişim Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti.
Halkalı Cad. No:164 B-4 Blok Sefaköy, Küçükçekmece - İstanbul Tel: 0 212 697 30 30
Yayın Türü: Aylık, süreli, yaygın
JAND
BABA, OĞUL SAYLAR’IN
SAHNE BULUŞMASI
Ahmet Say ve Fazıl Say’ı sahnede buluşturan politik
komedi “7000 Yıllık Uçan Halıya Ters Binen Hırcar” oyunu
15 Temmuz’da ENKA Sahnesi’nde izleyici ile buluşuyor.
Baba-oğul Ahmet ve Fazıl Say’ın sahne üzerinde
kavuşmasına köprülük eden isim büyük usta Yücel Erten.
Yücel Erten’in, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli müzik
yazarlarından ve edebiyatçılarından Ahmet Say’ın “İpek
Halıya Ters Binen Kedi” öyküsünden tiyatroya uyarladığı,
müziklerini dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say’ın
yaptığı oyun masal tadında politik bir güldürü olarak öne
çıkıyor. Zamansız ama her zaman güncel kalan bir hikaye
olarak 7000 Yıllık Uçan Halı’ya Ters Binen Hırcar, ticaretin
7 bin yıllık serüvenine kahkahalarla eşlik edeceğimiz
ibretlik bir masal.
LEAGUE OF LEGENDS TÜRKİYE
BÜYÜK FİNALİ İSTANBUL’DA
21. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ
BAŞLIYOR
Dünyada ve Türkiye’de en çok oynanan, oyun dünyasının en büyük fenomenlerinden League
of Legends Türkiye Büyük Finali, 12 Temmuz’da Ülker Sports Arena’da gerçekleşiyor! League of
Legends 2014 Türkiye Sezonu’nu tepede tamamlayan en iyi takımlar, 2014 Şampiyonu unvanı,
muhteşem bir kupa ve 112.500 TL’lik nakit ödül havuzu için 12 Temmuz’da, Türkiye’nin en büyük spor
komplekslerinden biri olan Ülker Sports Arena’da karşı karşıya gelecek. Şampiyonu bekleyen bir diğer
ödül ise, Kore’de düzenlenecek 2014 Sezonu League of Legends Dünya Şampiyonası’na katılma
hakkı için mücadele şansı olacak. On binlerce seyirci önünde yapılacak final, Türkiye’de şimdiye kadar
yapılmış en büyük e-Spor etkinliği olacak.
1-16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek 21. İstanbul Caz
Festivali, bu yıl da cazın önde gelen isimlerinden güncel müziğin
yıldızlarına birçok ismi İstanbul’un farklı mekanlarında ağırlayacak.
Festival programından sürpriz isimler de belli olmaya başladı.
56 Platin plak ödüllü eşsiz sesiyle Katie Melua, Güney Afrikalı
yaşayan efsane Hugh Masekela ve grubu, perküsyon ustası
Manu Katché’nin Richard Bona ile oluşturduğu yıldızlar topluluğu,
Chick Corea-Stanley Clarke düeti, Danilo Perez, John Patitucci,
Brian Blade, Brad Mehldau, Mark Guiliana ve Cécile McLorin
Salvant festivalin bu ağırlayacağı isimlerden bazıları.
2m8muz
Te
ROCK EFSANESİ YOUNG İLE TEK GÜNLÜK FESTİVAL
Rock müzik efsanesi Neil Young, İstanbul’daki ilk konserini Vodafone Red sponsorluğunda,
15 Temmuz’da KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleştiriyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı, müzikseverlerin
uzun yıllardır merakla beklediği rock müzik efsanesi Neil Young’ı Crazy Horse grubuyla birlikte
İstanbul’da ağırlıyor. Tek günlük bir festival vadeden konserin ön grupları ise Midlake ve Büyük Ev
Ablukada... 15 Temmuz gecesinde, canlı performanslarıyla ses getiren Büyük Ev Ablukada izleyicileri
karşılayacak. Ardından da daha önce Salon İKSV’de art arda iki kapalı-gişe konser gerçekleştiren
Teksaslı ünlü grup Midlake sahneye çıkacak. İlk albümünü yayımladığı 1969’dan bu yana sayısız
müzisyene ilham kaynağı olan Neil Young, yüksek perdeli tenor sesi ve elektro gitardaki kendine
özgü stiliyle güncel müzik tarihinin en büyük isimlerinden biri...
CHAMBERS İLE
DEV LİNOL ATÖLYESİ
Pera Eğitim, 5 Temmuz’da, Stephen Chambers, “Büyük Ülke ve Diğer
Hikayeler” sergisi kapsamında 15 yaş ve üzerindeki katılımcılar için “Dev
Linol” adında bir atölye düzenliyor. Programda katılımcılar sanatçı Gülf idan
Özmen ile çağdaş sanatın önemli isimlerinden Stephen Chambers’ın son
20 yıla uzanan resim ve graf ik işlerini görme fırsatı bulacak. Ardından
katılımcılar, hazırlayacakları linol basklılarla yapacakları kağıt işlerden
birkaç baskı alacaklar. Atölye sonunda her katılımcının 1 baskısı diğer tüm
katılımcıların işleri ile bir araya gelecek ve bir bütün iş oluşturacak.
zanı
a
Raamyram
B
AREFE: 27 Temmuz
RAMAZAN BAYRAMI (1.Gün): 28 Temmuz
RAMAZAN BAYRAMI (2.Gün): 29 Temmuz
RAMAZAN BAYRAMI (3.Gün): 30 Temmuz
8
Haberler
Haberler
TURKISH TIGER FLEET
TAKEPART IN NATO
DRILL IN GERMANY
THAI AIRWAYS UNVEILED ITS FIRST
BOEING 787-8
T
GÖKYÜZÜ KAPLANLARI
NATO TATBİKATINDA BOY GÖSTERECEK
T
ürk Hava Kuvvetleri’nin Balıkesir’deki 9. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda 1948 yılında
av-bombardıman rolünde kurulan, kaplan simgeli 192. Filo (Tiger Filo), 13-27
Haziran’da Almanya’da düzenlenecek “NATO Tiger Meet” tatbikatında 5 uçak
ve 16 pilotla Türkiye’yi temsil edecek. Birleşik Krallık Hava Kuvvetleri’nden 79. ve 74.
filoların 1960 yılında sosyal ortam oluşturmak amacıyla bir araya gelmesiyle başlayan
Tiger Meet, bu etkinliğe Fransız EC 1/12 filosunun katılımıyla uluslararası kimlik kazandı.
Sonrasında NATO’dan üsteğmen Mike Dugan’ın 1962 yılında proje subayı olması ve
NATO Tiger Association’u kurmasıyla NATO Tiger Meet (NTM), düzenli olarak organize
edilmeye başlandı. Genellikle puma, kaplan, jaguar gibi kedigillerden bir hayvanı simge
olarak belirleyen filoların katıldığı bu tatbikat, 2005 yılında da Türkiye’de gerçekleştirildi.
Bu yıl Almanya Hava Kuvvetleri’nin Jaguar Filosu’nun ev sahipliği yapacağı Tiger
Meet, Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere,
İtalya, Macaristan, Polonya, Türkiye ve NATO hava unsurlarının katılımıyla Jagel Hava
Üssü’nde icra edilecek. Türkiye etkinliğe 1980’den bu yana katılıyor.
SOLAR IMPULSE İLK YOLCULUĞUNU YAPTI
D
ünyanın güneş enerjisiyle çalışan ilk uçağı Solar Impulse’ın geliştirilmiş
ikinci versiyonu olan uçak modeli test uçuşları sonrasındaki ilk
yolculuğunu gerçekleştirdi.
İsviçre’nin Payerne Hava Üssü’nden kalkan uçak iki saat gökyüzünde kaldı. 1,800
metre yüksekliğe çıkan uçağın 72 metrelik geniş kanatlarının üstü tamamen
güneş panelleriyle kaplı. Uçağın ağırlığı ise sadece 2 ton. Uçakta bulunan 4
elektrikli motor solar panellerin bataryalarını yeniden doldurmayı sağlıyor. Solar
Impulse 2 önümüzdeki yıl dünyanın etrafında tur atacak.
SOLAR IMPULSE MAKES ITS MAIDEN TRAVEL
T
he world’s f irst solar-powered Solar Impulse’s improved second version
made its maiden f light after test flights. Aircraft took off from at Payerne
aerodrome in Switzerland and flew for two hours, reaching an altitude
of 1,800 meter. With its 72 meter wingspan, the Solar Impulse 2 weighs only
about 2 tons. Its four electric motors are powered by solar cells. Solar Impulse
is expected to take a tour around the world in two years.
urkey’s Tiger Fleet, or 192nd Fleet,
which was established in 1946 with
the role of hunt-bombardment at
Balıkesir Ninth Main Jet Base Command,
will participate “NATO Tiger Meet” drills
in Germany between June 13-27 with 5
planes and 16 pilots.
Tiger Meet, which started as a social
gathering for the United Kingdom Air
Force’s 79th and 74th fleets in 1960,
earned international identity with the
participation of French EC 1/12 fleet.
Later, in 1962 Mike Dugan became the
project off icer and founded NATO Tiger
Association, allowing NATO Tiger Meet
(NTM) becoming more organized with
the participation of more countries.
The exercise, which saw the participation
of fleets with symbols of puma, tiger,
jaguar, was organized in Turkey in 2005.
Hosted by German Air Force’s Jaguar
Fleet, this year’s gathering brought fleets
from Germany, Austria, Belgium, Czech
Republic, France, the Netherlands, the
UK, Italy, Hungary, Poland and Turkey
as well as a NATO fleet together in Jagel
Air Base.
Turkey has been attending the gathering
since 1980.
9
T
THAI HAVAYOLLARI İLK BOEING
787-8’İ GÖRÜCÜYE SUNDU
T
hai Havayolları, ilk Boeing 787-8 tipi uçağını Boeing’in
Everett Fabrikası’nda tamamlanan boya işlemlerinin
ardından görücüye sundu. 24’ü business olmak üzere 264
koltuk kapasitesine sahip olan uçakta, business klas bölümü iki
sıra 198 santimetrelik full-flat yataklar bulunduruyor. Ekonomi
kısmandaki koltuklar ise üç sıra ve 81.3 santimetre genişliğinde.
Star Alliance üyesi havayolu şirketi uçakta Panasonic Avionics
eX3 tipi uçak içi eglence sistemi de bulunduruyor. Eğlence
sistemleri her iki sınıf için mevcut. Business sınıfındaki
ekranlar 16 inch iken ekonomi sınıfındaki ekranlar ise 11 inch
uzunluğunda.
Thai Havayolları’nın HS-TQA (MSN35315) tescili iki Rolls-Royce
Trent 1000-A motoru ile destekleniyor. Uçağın bu ay teslim
edilmesi bekleniyor. Flightglobal’s Ascend Online Filo verilerine
göre Thai Havayolları’nın bundan ayrı olarak yedi Uluslar arası
Leasing Finasmanı (ILFC) tarafından kontratı yapılacak 787-8
ve 9 siparişi bulunuyor.
CHINA EASTERN SET TO BUY 80
BOEING AIRCRAFT
C
hina’s leading airliner China Eastern has inked
a deal with Boeing to buy 80 aircrafts, a report
has said. Most of the planes would be energy
suff icient B737s MAX types, according to the agreement.
The airliner has said that the cost of 80 planes to the
company would be 7, 39 billion dollars. According to
the agreement, the delivery of the planes would start in
2016 and in 2020. According to the airliner’s estimation,
the new aircrafts would boost China Eastern’s travel
capacity by 13 percent. Boeing, which sold a thousand
aircrafts to China in the last 40 years, is expected to buy a
thousand more to the country in seven years. Experts say
that China will need 6,000 aircrafts in the upcoming 20
years and the cost for China’s demand will be 780 billion
dollars.
hai Airways’ f irst Boeing 787-8 has been unveiled after
completing paint works at Boeing’s Everett plant.
The aircraft will have 264 seats in a two class
conf iguration with 24 business and 240 economy class
seats. Its business class section will feature 198cm long fullflat beds in a 2-2-2 conf iguration, while the economy class
seats will have 81.3cm of pitch and 45.7cm of width in a 3-3-3
conf iguration, says the carrier.
The Star Alliance member has opted to equip the aircraft with
Panasonic Avionics’ eX3 in flight entertainment system, which
will be available in both classes. Business class will have a 16
inch personal TV screen, while economy class will see an 11 inch
screen.
Thai’s f irst 787-8 bears the registration HS-TQA (MSN35315), is
powered by two Rolls-Royce Trent 1000-A engines, and will be
delivered in July 2014, the airline added. Flightglobal’s Ascend
Online Fleets database shows that Thai has an additional
seven 787-8s and -9s on order, all of which are to be leased
from International Leasing F inance (ILFC).
CHINA EASTERN
80 ADET B737 MAX ALIYOR
Ç
in’in üç büyük havayolu şirketinden biri olan China
Eastern, 80 uçak almak üzere Boeing ile anlaşma
imzaladı. Yapılan anlaşmaya göre alınacak uçakların çoğunun B737 MAX tipi ve enerji verimli uçaklar
olduğu kaydedildi. Şirket yaptığı açıklamada, 80 uçağın
kendilerine maliyetinin 7,39 milyar dolar civarında olacağını
duyurdu. Anlaşmaya göre uçakların 2016-2020 yılları arasında
teslim edileceği bildirildi. Havayolu şirketinin tahminlerine göre
yeni uçakların şirketin taşıma kapasitesini yüzde 13 artırması
bekleniyor. Boeing’in son 40 yılda Çin’e binden fazla uçak
sattığı, gelecek 6-7 yılda bin uçak daha satması bekleniyor.
Uzmanlar Çin’in gelecek 20 yılda 6 binden fazla uçağa ihtiyaç
duyacağını ve bunun maliyetinin 780 milyar dolar civarında
olacağını kaydediyor.
10
Haberler
Haberler
11
ATAK HELİKOPTERİ
ORDUYA TESLİM EDİLDİ
B
A350 İLK YOLCULU
UÇUŞUNU YAPTI
A350 MAKES FIRST FLIGHTS WITH
PASSENGERS
350 XWB MSN2 tipi uçak, Air France ve Lufthansa
kabin ekiplerinin de yer aldığı, art arda iki uçuşu
kapsayan ilk yolculu “Erken Uzun Uçuşu”nu 2 ve 3
Haziran’da başarıyla tamamladı. Her iki A350 XWB Erken Uzun
Uçuşu da Toulouse kalkışlı ve inişli olarak gerçekleşti. İlk uçuş,
2 Haziran Pazartesi günü gündüz uçuşu olarak gerçekleşti
ve yedi saat sürdü. İkincisi ise 3 Haziran Salı günü kalkışlı 4
Haziran günü inişli gece uçuşu olarak gerçekleşti ve on iki saat
sürdü. Bu uçuşlarda, Airbus çalışanları da dahil olmak üzere
500 yolcu ve 30’a yakın kabin uzmanı ve malzeme üreticisi ilk
kez A350 XWB konforuyla uçma deneyimini yaşadı. Yolcular,
havalandırma, aydınlatma, uçak içi eğlence sistemlerini denedi.
A350 XWB MSN2 type plane has completed its f irst f light with
passengers called “Early Long Distant Flight” that included two
f lights in a row with Air France Lufthansa crew on June 2 and
3. Both A350 XWB Early Long Distant Flights completed with
departures and arrivals from Toulouse. The f irst flight on June
2, Monday was a daylight f light and lasted for seven hours. The
second f light on June 3, Tuesday landed a day after and lasted for
12 hours. During these f lights, 500 passengers, including Airbus
workers, and 30 crew member as well as equipment manufacturer
has experienced a flight with A350 XWB comfort. Passengers
were tasked with testing A350 XWB cabin systems, including air
conditioning, lightening and in flight entertainment system.
A
GAZETECİLER AIRBUS
İNOVASYON GÜNÜ’NDE BULUŞTU
A
irbus Fransa’nın Toulouse kentinde gerçekleştirdiği iki günlük
İnovasyon Günü’nde 50 ülkeden gazeteciyi bir araya getirdi.
Organizasyon sırasında bir test uçuşunu da katılan gazeteciler
aynı zamanda, Airbus yöneticileriyle bir araya gelme fırsatı buldu.
Bu seneki organizasyon her ne kadar Emirates’in Airbus’tan alacağı 70
A350 tipi uçağın siparişini kısa süre önce iptal etmesiyle gölgelense
de, Airbus’un ikinci A350 test aracı MSN002 ile yapılan test uçuşu
organizasyona damgasını vurdu.
Blagnac’tan 90 ton yakıtı da kapsayan 192 ton kalkış ağırlığı ile kalkan
uçak, Airbus A350 şef test pilotu Peter Chandler ve A350 proje test
pilotu Frank Chapman tarafından kontrol edildi. Fransız Pirenesi üzerinde
31,000 fitte gerçekleştirilen uçuş sırasında Fransız Hava Güçleri’nden
Dassault Rafale tipi bir uçak A350’ye bir süre eşlik etti.
AIRBUS HOSTS INNOVATION DAYS FOR JOURNALISTS
A
irbus is hosting “Innovation Days,” an annual two-day event that brought journalists from 50 countries in Toulouse for a
series of brief ings by senior Airbus management. This year’s event opened on a downbeat note as Airbus announced
the cancellation of 70 A350 orders. However, a flight on MSN002, Airbus’ second A350 test aircraft, stole the show. The
plane took off from Blagnac with a take-off weight of 192 metric tons, loaded with 90 tons of fuel. Airbus A350 chief test pilot Peter
Chandler and A350 project test pilot Frank Chapman were at the controls. Cruising at 31,000ft over the French Pyrenees, the plane
was greeted in the air by a French Air Force Dassault Rafale.
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kara Havacılık Komutanlığı’nda düzenlenen
ATAK Helikopteri Teslim Töreni’nde, ATAK helikopterlerinin ülke, millet ve Türk
Silahlı Kuvvetleri için hayırlara vesile olmasını diledi. Bugün milli savunma
adına son derece önemli, tarihi günler birine şahitlik ettiklerini belirten Erdoğan,
ATAK Helikopter Projesi kapsamında üretilecek 59 helikopterden 3’ünün bu törenle
TSK envanterine kaydedildiğini söyledi. Erdoğan, bu helikopterleri kullanacak
pilotlara ve TSK’ya başarı dileklerini iletti ve ekledi: “Bizim için bir nevi istiklal ve
istikbal mücadelesi.”
ATAK Helikopter Projesi’nin, ülkeyi gelmiş olduğu noktadan daha da ileri taşıyacağı
yönündeki inancını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaç duyduğu savunma sistemlerinin, yerli imkanlarla
karşılanması, göreve geldiğimiz günden bu yana temel önceliklerimizden
biri oldu, olmaya devam edecektir. Biliyoruz ki yerli sanayimizin geliştirilmesi,
silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının yerli firmalarımız tarafından özgün ürünlerle
karşılanması, bunun altını özellikle çiziyorum, bizim için bir nevi istiklal ve istikbal
mücadelesidir. 12 yıldır hep bu bilinçle hareket ettik. Yerli firmalarımıza, kendi
insanımızın potansiyeline güvendik. Türkiye’nin savunma ihtiyaçlarının, yurt içinden
karşılanması, ordumuzun modernizasyonu, her alanda çok kritik, çok büyük
çaplı projeler başlattık. Kara, hava, deniz platformu, insansız hava araçları, uydu
teknolojileri, muhabere elektronik ve bilgi sistemleri gibi birçok alanda önemli
projelere imza attı. Başlattığımız bu projeler, artık meyvelerini vermeye başladı.”
LOCALLY BUILT ATAK HELICOPTER DELIVERED TO ARMY
T
urkey’s first locally built helicopter ATAK would be beneficence for the country, nation, Turkish military, Prime Minister Recep
Tayyip Erdoğan said during a ceremony for the delivery of the helicopters. The Turkish national defense sector has been
witnessing historical days, Erdoğan said, adding that three of 59 helicopters to be built as part of ATAK Helicopter Project has
been delivered to the Turkish military. Wishing success for pilots, who would use helicopters, and the Turkish military, Erdoğan added:
“This is a somehow freedom and future struggle for us.” ATAK Helicopter Project would carry Turkey forward, Erdoğan said and
continued: “Since coming to power, we have prioritized meeting our military’s demand with the local opportunities. We’ll be continued
the same stance in the future. We know that developing the local industry and meeting the military’s demands with the products
of local companies are somehow freedom and future struggle for us. We have been following the same course for 12 years. We
have trusted the possibility of our firms and our people. We have initiated very big and critical projects in order to meet the defense
demands and modernization of our military locally. Critical projects came to real such as land, air and sea platforms, unmanned drones,
satellite technologies, electronic war and IT systems. These projects are now seeing their fruits.”
RUS BEŞİNCİ JENERASYON
PROTOTİP İNİŞTE ALEV ALDI
R
us 5. jenerasyon savaş uçağı Sukhoi T-50 (PAK FA Perspektivny Aviatsionny Kompleks Frontovoy Aviatsii –
Gelecek Taktik Hava Sistemi) iniş yaptığı sırada alev aldı. Geçen
şubat ayından bu yana Zhukovski’de test programında olan hava
aracı 10 Haziran’da başarılı iniş gerçekleştirdi. Test sırasında T-50
tipi uçağı uçuran test pilotu Sergey Bogdan olaydan yara almadan
kurtulurken, Sukhoi yetkilileri yangının yerel olduğunu ve hemen
söndürüldüğünü iddia etti. Savaş uçağı ise tamire gönderildi. Test
sırasında T-50’ye ait iki örnek iniş ve statik testlerine tabi tutuluyordu.
Sukhoi firmasının resmi tutumuna göre olay test programında
aksaklık yaratmayacak ve prosedür planlandığı gibi devam edecek.
RUSSIA’S FIFTH GENERATION
PROTOTYPE CATCHES FIRE ON
LANDING
R
ussia’s 5th generation stealth fighter plane Sukhoi
T-50 (PAK FA - Future Tactical Air System), which since
February has been a subject of state test program in
Zhukovski, caught f ire on landing on Jan. 10. The landing
was successful and Sergey Bogdan, the Russian test pilot
who flew the T-50 during the test flight, was unharmed.
Sukhoi off icials claim that the f ire was local, and was quickly
extinguished. The f ighter is to be repaired. Two remaining
examples of T-50 are undergoing ground tests and static
tests. Sukhoi said that the incident won’t impact the program.
12
Haberler
Haberler
13
EMIRATES CANCELS A350 ORDER
E
EMİRATES AIRBUS A350
SİPARİŞLERİNİ İPTAL ETTİ
A
irbus, Emirates Havayolları’nın A350 XWB tipi 70
uçağın alımını iptal ettiğini duyurdu. Dubai merkezli
firma 50 adet A350-900 ve 20 adet A350-1000 tipi
uçağın siparişini 2007 yılında yapmıştı. Emirates, uçakların
alımını 2019 yılında tamamlamayı planlıyordu. İptalin ardından
Airbus’ın A350 tipi uçaklar için sipariş rezervi, uçakların
hizmete girmesinden yaklaşık 1,5 yıl önce 742’ye düşmüş oldu.
Airbus konuya ilişkin 11 Haziran’da açıklamasıında, “Airbus ve
Emirates uzun soluklu bir ilişkiden faydalanıyorlar. Havayolu
şirketi kısa bir süre önce Airbus’un A380 tipi uçaklarına ve bu
uçağın hizmetlerine getirdiği faydaya kısa bir süre önce güven
tazelemişti” dedi. Airbus ve Emirates’in A380 tipi uçaklar için
yeni bir motor konusunda da halen görüşme yaptıkları biliniyor.
Emirates, son Dubai Hava Şovu’nda 50 çift katlı nakil aracı
sipariş etti. Airbus, “A350 uçuş testleri gayet iyi ilerliyor ve tip
sertifikasyonu için önümüzdeki aylarda da sürecek. Büyük
değişiklikler getiren A350’ye yönelik müşteri ilgisi her zaman
yüksek olmuştu.” dedi.
mirates Airline has canceled its order of 70 A350 XWBs,
Airbus confirmed on July 11. The Dubai-based carrier
originally placed the order for 50 A350-900s and 20
A350-1000s in 2007. It had planned to take first delivery in
2019.
The cancellation cuts the volume of Airbus’s firm order backlog
for the A350 to 742, roughly a half a year before scheduled
entry into service. “Airbus and Emirates Airline benefit from a
long-standing relationship and the airline recently reiterated its
confidence in Airbus products particularly by praising the A380
and the benefits the aircraft brings to their operations,” said
Airbus in a statement released on July 11. Airbus and Emirates
remain in discussions about the possibility of a new engine
choice for the A380. The airline placed an order for 50 more of
the double-decker transports at the last Dubai Air Show.
“The A350 flight-test campaign is progressing well and is on
track for type certification in the coming months,” added Airbus.
“Interest in the game-changing A350 has always been very high
with customers. Airbus expects the A350 order book to continue
growing in 2014.”
TÜRK HAVA YOLLARI
BOEING SİPARİŞİNİ KESİNLEŞTİRDİ
Türk Hava Yolları (THY), dünyanın en büyük uçak üreticilerinden Amerikalı
Boeing firmasına verdiği 15 adet 737-8 Max uçak opsiyonunu kesin siparişe
çevirme kararı aldı. Buna göre Türk Hava Yolları 15 adet Boeing 737-8 Max
uçaklarını 2020 yılında teslim alacak. THY’den Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şöyle denildi; “Ortaklığımız
Yönetim Kurulu’nca Boeing firmasından satın alınan 15 adet B737-8 MAX uçak opsiyonunun, 2020 yılında teslim alınmak üzere kesin
siparişe çevrilmesine karar verilmiştir.” Türk Hava Yolları, 2013 Nisan ayında Boeing firmasına, 2016 yılında 20 adet, 2018 yılında 20 adet,
2019 yılında 15 adet, 2020 yılında 30 adet ve 2021 yılında 10 adet olmak üzere, 70 adedi kesin ve 25 adedi opsiyon olan ve 20 adedi B737800, 65 adedi B737-8 MAX ve 10 adedi B737-9 MAX olmak üzere toplamda 95 adet sipariş vermişti.
@A330
A330-200’LERDE DİKEY VE
GÖVDE GÜÇLENDİRME
MODİFİKASYONU YAPILDI
SERVICE BUL
LETIN
SUMMARY
**CONF ALL
Z270
Z310
A
REPAIR AREA
STGR8
FARNBOROUGH AIRSHOW SEES
RECORD PARTICIPATION
F
arnborough International Ltd. has confirmed a
record number of requests to exhibit aircraft at the
Farnborough International Airshow in both the
static aircraft park and the flying display, including more
large bodied aircraft than in recent years. To date over 70
aircraft are confirmed as part of the static line-up and a
further 23 for the flying display.
The show will also feature a number of Farnborough
firsts this year across the seven days including the
F-35 Lightning and Textron Airland Scorpion through
to classics such as the ME262 and Spanish Navy’s Sea
Harrier which will be flying there for the first time.
The theme for the public airshow this year is 100 years
of aviation and will feature aircraft from every decade of
the past century. The public will also commemorate the
100th anniversary of the start of the First World War with
a display by the “Great War Display” team.
AD
FR91
STGR8
FR87
FARNBOROUGH HAVA
GÖSTERİSİ’NE REKOR KATILIM
F
arnborough Uluslar arası Ltd. Şirketi Farnborough Uluslar
arası Hava Gösterisi’ne bu yıl rekor sayıda başvuru
yapıldığı duyurdu. Şirketin verilerine göre bugüne değin
70 uçuş aracı sabit park sırası için başvurularını yaparken, 23
uçuş aracı da uçuş gösterilerinde yer almak istediklerini belirtti.
Bu yıl birçok ilke de sahne olan Farnborough Hava Gösterisi,
7 gün boyunca katılımcılara F-35 Lightning ile Textron Airland
Scorpion tipi uçakları görme şansı verecek. Ayrıca ME262
ve İspanyol Donanması’nın Sea Harrier tipi uçuş araçları da
gösterilerde yer alarak görücüye çıkacak.
Klasikler, Farnborough’tan ilk uçuşlarını da yapmış olacak.
Yapılacak organizasyonda ise 1. Dünya Savaşı’nın 100.
yıldönümü “Büyük Savaş Sergisi” ile anılacak.
FR79
A
Figure A-GS
AAA - Shee
t 01
6
G_SB_5331
60_6_SAAA
_01_00
DATE: Jul 09/07
REVISION No.:
03 - Jan 06/12
Printed in FRAN
CE
SERVICE BUL
LETIN No.:
A330-53-3160
 AIRBUS S.A.S
. 2007. All rights
reserved.
A340-600 uçaklarında yapılan yapısal ömür testleri
esnasında Frame 84 ve Frame 86 arasındaki üst gövde
yapısında (upper shell structure) dikey satbilize sökülerek
kontrolleri yapılmıştır. A340-600 uçaklarında DSG’nin
(Design Servise Goal) 16.000 F/C’ın altında olması
dolayısı ile bu uçaklarda dikey ve gövde güçlendirme
modifikasyonuna gerek duyulmamıştır. Fakat A330200 uçaklarında DSG’nin 33.000/40.000 F/C olması
nedeni ile bu uçakların ilgili bölgelerinde modifikasyonun
uygulanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla THY Teknik
ilk kez TC-JNF uçağına müdahalede bulunmuş ve başarılı
dikey ve gövde güçlendirme modifikasyonun ardından uçağı
tekrar servise vermiştir.
Page: 5
A330-200S SEE VERTICAL AND SHELL EMPOWERMENT MODIFICATION
As part of the structural life tests on A340-600 jets, the vertical stabilizers on the upper shell structure between Frame 84 and 86
were dismantled and checked. There has been no need to conduct vertical and shell empowerment modification operation on A340600s since the Design Service Goal (DSG) was below 16.000 F/C. However, for A330-200s the DSG was between 33.000/40.000
FC, therefore the planes underwent modification operations. For the first time, THY Technical intervened to the TC-JNF plane and after
a successful vertical and shell empowerment modification operation, the plan was sent back to the service.
14
Gezi
Gezi
15
.
Handan DİKER
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yeditepe Üniversity Instructor
[email protected]
Malta Island:
Malta adası:
Malta bir şövalye adası ama burada artık sürgün yok; hele şövalyeler hiç savaşmıyorlar.
Burası bir cennet adası ve şövalyeler de sizleri mükemmel bir şekilde ağırlamak için
ellerinden geleni yapıyorlar.
Malta is a knight island but there is no exile in here, at last no wars between knights. It is a
heaven island and knights are doing their best to host you wonderfully.
A sweet exile
16
Gezi
Gezi
17
1
Malta adası Güney Avrupa’da Orta Akdeniz’de yer alan 3
büyük ve 2 küçük adadan oluşan bir adalar devleti. Malta,
Gozo ve Comino bu 3 adanın ismi.
Malta Island is a state island that consists from 3 big and
2 small islands in Central Mediterranean in South Europe.
The three islands are Malta, Gozo and Comino.
2
3
0 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi
imzalanmış ve mütareke gereği
ülke yabancı devletler tarafından
işgal edilmeye başlanmış. İşte tam
da bu günlerde İstanbul Darülfünunu’nda
(Üniversitesi’nde) hocalık yapan Ziya Gökalp 28
Ocak 1919’da İngilizler tarafından tutuklanmış.
Önce Limni, ardından da Malta adasına sürgüne
gitmek zorunda kalmıştır. Onun yazıları, hatıraları
duygu yüklüdür. Ama tüm acılara özlemlerine
ve sürgünde olmasına karşın Malta adasını bize
güzellikleri ile tasvir eder durur hatıratlarında.
Yıllar önce okuduğum bu hatıratlardan da
esinlenerek Malta adasına doğru giderken
nelerle karşılaşacağımı inanın çok merak
ediyordum. Türk Hava Yolları’nın 2 saat 20
dakikalık güzel ve konforlu uçuşundan sonra
adanın başkenti olan Valetta kentindeki La Luga
Havaalanı’na inmiştim bile.
Malta adası Güney Avrupa’da Orta Akdeniz’de
yer alan 3 büyük ve 2 küçük adadan oluşan
bir adalar devleti. Malta, Gozo ve Comino
bu 3 adanın ismi. Malta için Avrupa’nın en
küçük ülkesi de deniyor. Havaalanından
adanın merkezine otobüslerle gidiyorsunuz.
Daha uçaktan iner inmez hiç yabancılık
çekmeyeceğiniz sımsıcak günlük güneşlik bir
yere geldiğinizi anlıyorsunuz. İnanın bende de
aynen böyle oldu. Sanki yıllardan beri bildiğim
tanıdık bir yerdeydim. İşte Akdenizlilik böyle bir
şey eminim. Ben Malta’nın önemli bir yeri olan St.
Julien’de kalmayı tercih ettim. Hem hareketli hem
de güzel bir koy olması nedeni ile. Bunun dışında
adanın başkenti Valetta, ayrıca Slimena Bugibba
30 October 1918. Montrose Cease-Fire Treaty
was just inked and according to the deal, the
country was being invaded by foreign countries.
During those days, Ziya Gökalp, who was
lecturing at Istanbul University, was arrested by
the British forces on 28 January 1919. He was
forced to go first Limni then Malta as an exile.
His writings and memories are full of emotion.
But despite all the pain and missing as well as
being an exile, he kept presenting with its all
beauties in his memories. I was wondering what
would greet me in Malta after being inspired
by his memories that I read years ago. After 2
hours 20 minutes nice and comfortable flight by
Turkish Airlines (THY), I landed La Luga Airport
in the capital Valetta.
Malta Island is a state island that consists
from 3 big and 2 small islands in Central
Mediterranean in South Europe. The three
islands are Malta, Gozo and Comino. Malta is
1: Malta Gozo’daki Xlendi köyünde bir kilise.
Church in village Xlendi, Gozo, Malta.
2: Valletta önündeki Gzira’s Marsamxett Limanı’ndaki
Manoel Adası.
Manoel Island in Gzira’s Marsamxett Harbour in front of
Valletta.
3: Gozo kıyıları üzerinde kayadan bir masa gibi duran
Azure Penceresi Doğal Kemeri.
Azure Window natural arch featuring a table-like rock
over the sea in the Maltese island of Gozo.
3
18
Gezi
4
Gezi
19
5
Malta hem turistik hem de bir öğrenci adası. O kadar
keyifli ve eğlenceli bir gece hayatı var ki inanılamaz.
Bar ve diskolar daha çok St. Julians’ta bulunuyor.
Malta is both touristic and education island.
Its unbelievable night life is full of fun. Bars and
clubs are mainly in St. Julians.
Malta taşı döşelİ Evler
ve Marsaxlokk önemli kentleri. Malta denince akla iki şey geliyor:
1- Sürgünler 2- Şövalyeler. Bu da sizin şöyle bir önyargı ile hareket
etmenize neden oluyor. Sanki burası hiç turistik bir yer değil de
bir tür açık hapishane ya da tecrit yeri filan gibi düşünülüyor.
Oysa burası dünyanın sayılı cennet köşelerinden birisi ve kendine
özgü bir tazı ve duruşu olan gizemli bir ada. Uçaktan iner inmez
neden bu kadar etkilenmiştim size onu anlatmak isterim. Genelde
gezdiğim kentleri hep başka şehirlerle karşılaştırırım. Malta adası
için de şunu diyebilirim. Sanki Güneydoğu Anadolu bölgesine
gelmişim (ama deniz var) ve Mardin’deyim.
Dünyanın en Katolik ülkelerinden biri olarak adlandırılan Malta
adasında 400 tane kilise bulunuyor. 1960 yılına kadar İngiliz
himayesinde olan Malta’da bu izler hala devam ediyor. Burası
bence bir küçük İngiltere. Adada o kadar çok dil okulu var ki.
Özellikle yazın kalabalık olmasının nedeni bu okullara gelen
öğrenci nüfusu. Bir de lüks gemilerin yanaştığı önemli bir ada
olması.
also called Europe’s tiniest state. You can reach the island’s center
by bus from the airport. Just after the landing you understand that
you just arrived hot and sunny place, where you wouldn’t feel like
a stranger. Believe me, those were my feelings. I feel like I was
somewhere that I knew for decades. I bet it is what being from
Mediterranean is. I preferred to stay Malta’s one of important
places: St. Julien. It was a lively and beautiful bay. The island’s
capital is Valetta and Slimena, Bugibba and Marsaxlokk are other
important cities.
When you think about Malta, two things come in mind: 1- Exile
2-Knights. Therefore, you act with a bias that it was not a touristic
place but an open exile or something like an isolation camp. That
being said, this is a rare heavenly, mysterious place, which has
its own style and stance. I would like to tell you that why am I so
impressed by the island just after landing. I generally compare
cities that I travelled to with other cities that I visited. I can say
for Malta that it feels like I’m in Turkey’s Southeast Anatolia (but
there is sea in here) and I’m in Mardin.
One of world’s most Catholic states, Malta hosts 400 churches.
Malta still has the traces of Britain, which was its patronage until
1960s. If you ask me, it is like little England. Hosting plenty of
language schools, Malta sees high number of students during
summer. It is also a destination, which luxurious yachts stop by.
Houses with Maltese stones
Along with Maltese, English is also very common in Malta.
Furthermore, you can see the effects of Arabs, Italians, British
and Spaniards. The left line traffic, just like in England, is a good
example for that. Ziya Gökalp portrays this mess as following:
“Locals speak a murky Arabic. Buildings has bay window and
blinds like Arab houses.”
I took a tour in Malta by bus. Houses are really impressive. Made
with stones called Maltese Stone, these houses usually have
4: Malta Gozo’daki eski
rüzgar gülü.
Old windmill on gozo
island in malta.
5: Malta adasındaki
balıkçı kulubesi.
Fisher house it the island
of Malta.
6: Yazarımız Handan
Diker Malta’yı turluyor.
Our writer Handan Diker
is touring Malta.
Maltaca denilen bir dilin de konuşulduğu Malta’da,
İngilizce de çok yaygın. Ayrıca, Arap, İtalyan,
İngiliz ve İspanyol etkilerini görebiliyorsunuz.
Örneğin trafiğin İngiltere’de olduğu gibi ters
yönde olması buna güzel bir örnek bence. Bu
karmaşayı Ziya Gökalp şu satırları ile anlatıyor:
“Ahalisi kırık bir Arapça konuşuyor. Binaları Arap
evleri gibi şehnişinli, cumbalı, panjurludur.”
Ben Malta’yı otobüsle dolaştım. Evler gerçekten de
çok etkileyici. Malta taşı da denilen taşlarla döşeli
bu evler cumba dediğimiz öne çıkıntılı bir mimari
sergiliyorlar. Genellikle sarı renkte olan evler
cumbaları, demir ferforje süsleri ile sanki Arap,
sanki İtalyan ya da sanki Osmanlı mimarisinin
karışımını çağrıştırıyordu.
Gelelim adanın kentlerine... Önce başkent
Valetta’dan başlamak isterim. Burası gerçekten
çok önemli ve en bilinen kenti ve limanı.
Parlamento Binası olarak da adlandırılan
“Grandmasters Palace” burada bulunuyor. Ayrıca
St. John Katedrali adanın en büyük yapısı. Ünlü
alışveriş caddesi Republic Caddesi. Burası o kadar
renkli bir yer ki anlatamam. İki sıralı dükkanlar
bulunuyor. Burada ayrıca 300.000 kitabın olduğu
söylenen ünlü Malta Kütüphanesi de bulunuyor.
Valetta adını kahraman ve kurtarıcıları olan üstat
şövalye Saint Jean Parisot de la Valette’den almış.
Kentin etrafı surlarla çevrili. Bunların yapımı ise 10
yıl sürmüş. Kale Maltalıların gurur kaynağı. Kale ve
onun yemyeşil bahçesi beni çok etkiledi. Hele o
manzara yok mu anlatamam. Cennet böyle olmalı
dedirten cinsten. Valetta’da bir de Ulusal Savaş
Müzesi bulunuyor. Bu müzede sergilenen “George
Haçı” oldukça ünlü. 8 köşeli olan bu Malta Haçı,
Maltalılara savaşlarda gösterdikleri başarı nedeni
ile İngilizler tarafından verilmiş 8 uç, 8 ahreti ve 8
dili oluşturuyor. Provence dili, Fransızca, Auverge
Lehçesi, İtalyanca, Aragon Lehçesi, Almanca,
İngilizce ve Portekizce. Haçın 4 kolu da 4 meziyeti
oluşturur. Güç, adalet, itidal ve sebat.
Ziya Gökalp Valetta’da bulunan meydan kahvesini
Ayasofya’ya benzetir. (Gerçekten de çok benziyor.)
Sonra da bu şehri şöyle tasvir eder: “Valetta’nın
en güzel caddesi Street-Reale... Bu sokağın bir
Avrupa caddesini andırdığını söylerler. Hükümet
Konağı, İngiliz Kulübü bu caddededir.”
bay windows. Generally in yellow with bay windows
and wrought iron garnishes, these houses reminds
a somewhat mixture of Arab, Italian and Ottoman
architecture.
Let’s take a look at island’s cities. I would like to
start first with Valetta. This is really an important
and well-known city and port of Malta. Parliament
Building called “Grandmasters Palace” is in here.
St. John Cathedral is the island’s biggest building.
Republic Street is a well-known shopping street.
It is such a colorful place that I would hardly tell.
The street has two lines of shopping stores. It also
hosts the Malta Library, which is said to have a
collection of 300.000 books. The city was named
after national hero and liberator Master Knight Saint
Jean Parisot de la Valette. The city is surrounded by
walls. It took ten years to build them. The castle is a
source of proud for Maltese. The castle and its green
garden deeply impressed me. I can’t tell the view
from the castle. It is something that makes you say,
“This must be heaven.” There is also a National War
Museum in Valetta. “George Cross” that is on display
at the museum is the most well-known piece. The
octagonal Maltese cross was given to Malta by
British after their success in wars. The eight edges
symbolize 8 eternities and 8 languages. These
are Provenese, French, Auvergnat dialect, Italian,
Aragorn dialect, German, English and Portuguese.
The four arms of cross symbolizes four skills: Power,
justice, calm and patience.
Ziya Gökalp likens central coffee shop in Valetta
to Hagia Sophia. (It is indeed like Hagia Sophia.)
And he portrays the city, “Street Reale is the most
beautiful street of Valetta. They say the street is
like a European street. The Government Office and
6
20
Gezi
Gezi
7
Midina, bir diğer ünlü ve mistik denilen kenti. Burada
cam yapım atölyeleri bulunuyor. Genellikle Maltalı
zenginlerin yaşadığı bir kent. Midina için söylenen
bir söz de “sessiz kent.” Burası tam bir ortaçağ kenti.
Etrafı surlarla çevrili ve içeri arabaların bile girmesine
izin verilmiyor.
Şövalyeler kentİ
Şimdi de gelelim adayla özdeşleşmiş şövalyelere.
Şövalyelerin köken olarak Maltalı olmadıkları
biliniyor.
St. Jean Şövalyeleri, sonra isimleri Rodos Şövalyeleri
daha sonra da Malta Şövalyeleri olarak anılmakta.
1522’de Osmanlılar Rodos’u fethetmişti. Ancak 1530
yılında Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl,
Malta adasını tarikata bağışlayınca şövalyeler en
parlak dönemlerini burada yaşadılar. 1798 yılında da
Napolyon Bonapart Malta’yı ele geçirdi.
Malta hem turistik hem de bir öğrenci adası. O kadar
keyifli ve eğlenceli bir gece hayatı var ki inanılamaz.
Bar ve diskolar daha çok St. Julians’ta bulunuyor.
Denizi kayalık ama çok temiz. Adada hiç tatlı su
yok. Musluktan bile arıtılmış deniz suyu akıyor.
Mutfağına gelince tam bir Akdeniz mutfağı. Başta
balık olmak üzere pizzalar makarnalar salatalar ve
yine de bol bol fast food. Osmanlı tarihinde Malta’nın
önemli bir yeri var. Osmanlı İmparatorluğu’nun
donanması 1565 yılında burayı kuşatmış. Maltalılar
bu kuşatmaya “Great Siege” diyorlar. Aylarca süren
kuşatma sonucunda Osmanlı Donanması yenilmiş.
Marsa kentinde yer alan Türk şehitliğini 1874 yılında
Sultan Abdülaziz yaptırmış. 1867 yılında Abdülaziz
Malta’ya yaptığı ziyarette bu kuşatma sırasında şehit
English Club is on this street.”
Midina is another famous and mystical city.
There are glasshouses in here. Maltese riches
live in this city. It is also called a “silent city.” It
is definitely a Middle Age city. It is surrounded
by walls and no cars are allowed in.
The city of knights
So, let’s talk about the knights who are
identified with the island. It is known that the
knights were not of Maltese origin. St. Jean
Knights became Rhodes Knights, than Malta
Knights. In 1522, Ottomans conquered Rhodes.
But when the Holy Rome German Emperor
Karl, V. donated the island to the knights, the
golden age for them started. In 1798, Napoleon
Bonaparte invaded the island.
Malta is both touristic and education island.
Its unbelievable night life is full of fun. Bars
and clubs are mainly in St. Julians. The sea is
rocky but very clean. There is no fresh water
on the island. Even tap water is refined sea
water. The cuisines are Mediterranean: Fish,
pizzas, pastas and salads as well as a lot of
fast food. Malta has an important place in
the Ottoman history. Ottoman Navy put a
siege on the island in 1565. Maltese called
it “Great Siege.” After months of siege, the
Ottomans were defeated. Turkish Martyrdom
in Marsa was built after Sultan Abdülaziz’s
order in 1874. During his visit to Malta in 1867,
Abdülaziz ordered to build a martyrdom for
the memory of Turgut Reis and his sailors,
8
21
9
olan Turgut Reis ve askerleri anısına bir şehitlik
yapılmasını istemiş. 1919-1920 yılında bir onarım
geçiren şehitlikte bir de abide yaptırılmıştır.
Maltalılar bir de Temel Reis filmi ile ya da onların
deyimi ile Popeye ile öğünüyorlar. Çünkü film
burada bir köyde çekilmiş. Bu nedenle Popeye
köyü çok ünlü. 15 Euro karşılığı film setine
giriyorsunuz ve gezebiliyorsunuz.
Ziya Gökalp adeta bir ressam gibi Malta’yı tasvir
etmiş ve şöyle övmüş: “Önümüzde elektrik
kandilleri ile aydınlatılan Valetta şehri, aşağıya
aksetmiş yıldızlı bir semayı andırır. Bir aşağıdaki
semanın yıldızlarına bir de yukarıdaki göğün
kandillerine bakarız. Cemiyetin güzellikleri
doğanın güzellikleri ile yarışacakmış sanırız. Ben
kendi hesabıma bu göçten memnunum, çünkü
güzel yerler görüyorum. Bir gün bakarsın gök
açık mavi, deniz koyu kurşuni. Başka bir gün
göğün açık kurşuni denizin camgöbeği renginde
olduğunu görürsün. Her gün her saat bu renkler
değişir. Burada kocaman bir şehir, kiliseleri
konaklarıyla penceremin altında! Küçük bir körfez
de gemileriyle, sandallarıyla gözümün önünde.”
Ve son söz ben Malta’da yapacak çok şey buldum.
Gezdim, dolaştım. Tarihle kucaklaştım. Düşündüm
Malta’ya sürgüne gönderilen aydınları, askerleri
1919 Mart’ından 1920 Ekimi’ne kadar kaldıkları bu
adada neler yaptıklarını ve onların hatıratlarından
okuyarak ve yaşayarak onların yaşadıklarını
duyumsamaya çalıştım. Malta güzel ada, bir
şövalye adası ama burada artık sürgün yok; hele
şövalyeler hiç savaşmıyorlar. Burası bir cennet
adası ve şövalyeler de sizleri mükemmel bir
şekilde ağırlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
who were martyred during the siege. The
martyrdom, which was renovated between 19191920, also has a memorial.
Maltese are also proud of the Popeye movie
that was shot in the island. The village, where
the movie took place, is very famous. The ticket
to visit the film set is 15 Euro.
Portraying Malta like a painter, Ziya Gökalp
said: “Valetta, which is enlightened with
electricity candles, reminds a sky with stars
that lands on earth. We first take a look at stars
on landed sky, later the candles above us. We
think that the society’s beauties would race
with nature’s beauties. For my part, I am OK
with this immigration, because I am seeing nice
places. One day the sky is all blue, on other
sea-like dull grey. The other day you see the
sky is light dull grey and the sea is duck egg
blue. Every day, every hour, these colors are
changing. A big city with all its churches and
mansions lies behind my window! A little bay
is also in front of my eyes with its ships and
boats.”
And the final world, I found plenty of things
to do in Malta. I travelled, hanged around. I
embraced the history. I thought about the
intellectuals, soldiers who were sent to exile
to Malta, what they have done between March
1919 till October 1920 and I tried to feel them
by reading and living their memories. Malta is a
knight island but there is no exile in here, at last
no wars between knights. It is a heaven island
and knights are doing their best to host you
wonderfully.
7: Mgarr Limanı, Gozo
Adası, Malta.
Mgarr Harbor, Gozo
island, Malta.
8: Başkent Valletta’da bir
sokak.
A Street in the city of
Valletta.
9: Yazarımız Handan
Diker, Valletta sokaklarını
geziyor.
Our writer Handan Diker
on the streets of
22
Kültür
Kültür
23
Yeryüzünün son kabileleri
Yaşayışları, dilleri,
görünüşleri ve kültürleri
hakkında çok
az şey bildiğimiz,
yeryüzünün son
kabileleri bize insanlık
tarihi ve çok renklilik
hakkında harika
öyküler anlatıyor.
24
Kültür
Kültür
25
Sentinel kabilesi
Dünyanın önde gelen iki turistik merkezinin, Hindistan ve Tayland’ın arasındaki
Kuzey Sentinel adasında yaşayan ve ada ile aynı adı taşıyan 250 kişilik kabilenin
üyelerinin çok da turistperver olduğunu söyleyemeyiz. Nitekim, adalarına gelenleri
ok yağmuruna tutmak gibi bir gelenekleri var. Yine de kendileriyle 1960’larda
birkaç barışçıl temas kurulmuş. “Medeni” ziyaretçilerin kendilerine armağan ettiği
hindistan cevizlerini ekmek yerine yemeyi tercih etmişler, hediye domuzları okla
öldürüp toprağa gömmüşler ancak ne amaçla kullandıklarını pek de bilmediğimiz
kırmızı kovaları kabul etmişler. İlginçtir, yeşil kovalara hiç itibar etmemişler!
Uzak komşuları Endonezya ve Sri Lanka’nın aksine adayı vuran dev 2004
tsunamisinden nasıl etkilenmedikleri ise tam bir muamma.
Maori (Yeni Zelanda Yerlileri)
Maoriler Yeni Zelanda yerlileri. Fiji ve Polinezya kökenliler. Özgürlük
düşkünlükleri ve savaşçılıklarıyla ünlüler. Savaşa giderken tenlerini beyaza
boyamaları ve “aç kaldıklarında insan eti yediklerine” dair efsaneler onları
barbar bir kavim olarak gösterse de şartlar onları zorlamadıkça oldukça
barışçılar. Yarı çıplak yaşıyorlar. Tehdit altındaki nüfus gruplarındanlar.
Geçmişte iki çeşit Maori olduğu biliniyor. Bunlardan biri daha savaşçı bir
toplulukken diğeri uygar bir topluluk olarak tanımlanıyor,
Şu an kültürlerini yaşatmakta olan Maoriler, savaşçı topluluktan geliyor.
Kendi adlarıyla anılan bir kabile dinine inanıyorlar. Bu dinin kutsal bir
kitabı, yazılı bir kaynağı ya da bir kurucusu yok.
Yüce tanrılarına Lo diyorlar. Lo’nun, her şeyden önce var ve her şeyin
kaynağı olduğuna, yerde ve gökte yaşayan her şeyin içinde bulunduğuna
inanıyorlar. Lo, bütün tanrıların en büyüğü ve sadece rahipler onun adını
anmayı hak ediyor. Günümüzde Avustralya ve Yeni Zelanda’da yaşıyorlar.
Yeni Zelanda nüfusunun %10-11’ini oluşturan kabile üyelerinin dünyadaki
toplam nüfusu 370.000 kadar.
26
Kültür
Çukçiler
Çukçiler, Sibirya’nın kuzeydoğu ucunda, Rusya Federasyonu’na bağlı Çukotka Özerk
Birimi’nde yaşayan halk. 1979 sayımında nüfusları 14.000 olarak tespit edilmiştir.Çukçi
Yarımadası, Kuzey Buz Denizi ile Bering Boğazı kıyılarında yaşarlar.
Woodable kabilesi
Nijer’in kuzeyinde yaşayan bir kabile.
Wodaabe kabilesinin erkekleri, her yıl düzenlenen Gerewol festivalinde kadınlar gibi
giyinip süslenip eş arıyor. Çünkü evlenmenin en önemli koşulu bu.
Burada hava sıcaklığı 40-50 derece arasında seyrediyor. Sayıları 40-50 bin arasında
değişen Wodaabeler için evlilik en önemli tabu. Beşik kertmesi âdeti onlarda da var ancak
kadın ve erkek sosyal yaşamlarını çok eşli olarak sürdürüyor.
Her yıl yağmurlar sonrasında düzenledikleri “Gerewol,” yeni eşlerini bulmak için
geliştirdikleri ilginç bir tören.
Geleneklere göre erkekler, evlenmek için kadın güzelliğini anlamak zorunda. Kadın
elbiseleri giymelerinin, makyaj yapmalarının nedeni de bu zaten.
Röportaj
27
28
Kaza araştırma
Kaza araştırma
29
Kokpitteki Çocuk
2
.
Arif Şankaya ve Hasan Büber
Sheremetyevo Havalimanı Moskova, Rusya Aerof lot firmasında
kaptan pilot olan Yaroslav Kudrinsky Moskova-Hong Kong uçuşu
için filoya yeni katılan Airbus A310 modeli uçağına doğru ilerliyor.
Bu uçuşta iki tane misafiri var, bunlar 12 yaşındaki kızı Yana ve 15
yaşındaki oğlu Eldar Yaroslav. Aynı zamanda Hong Kong’a tatile
giden pilot arkadaşı da bu uçuşta kaptana eşlik edecek.
3 Mart 1994 Sovyetler Birliği henüz dağılmış,
demir perdenin arkasındaki yeni Rusya tüm
dünyaya güçlü bir oyuncu olduğunu kanıtlama
peşinde ve Rusya’nın dünyaya açılan yüzü,
bayrak taşıyıcı firması Aeroflot eski model uçaklarını
sicilini temizlemek ve filo yaşını düşürmek için yeni
model Avrupa yapımı uçaklarla değiştiriyor. Filoya dahil
edilen 5 adet Airbus A310 tam otomatik bilgisayar
sistemi ile uçabilen son model bir uçak. Aeroflot
firmasındaki pilotlar için oldukça yeni ve yabancı bir
uçak, işte bu yüzden özenle seçilen bir grup pilot Airbus
tesislerinde eğitilerek bu uçağı uçurabilecek seviyeye
getiriliyor. Kaptan Yaroslav Kudrinsky’de bu şanslı
kişilerden bir tanesi.
doğru çeviriyor. Uzun süre bu hareketin yapıldığını
algılayan uçağın otopilot sistemi kendini devreden
çıkararak önceden belirlenmiş rotayı takip etmeyi
bırakıyor. Uçak, şu anda ne olduğunun farkında
olmayan ve onu kontrol etme becerisinden yoksun
15 yaşındaki bir çocuğun ellerinde. Fakat kısa bir süre
sonra uçağın sağa doğru yana yattığını fark eden Eldar
babasına sesleniyor. Kaptan pilot ayakta duruyor ve
göstergelere bakarak durumu anlamaya çalışıyor. Uçak
neredeyse 45 derecelik bir açıyla sağa doğru yatmış
durumda. Takip ettikleri rota ise artık görünmüyor.
Kaptan pilot, yardımcısı ile neler olduğunu anlamaya
çalışırken uçak aniden şiddetle sarsılmaya ve daha fazla
sağ tarafa doğru yatmaya devam ediyor.
Bu uçuşta çoğunluğu Hong Kong’da yaşayan Çinli iş
adamları bulunuyor ve tam sayı 63 yolcu, 12 mürettebat.
Hava durumu oldukça iyi ve uçuş programında herhangi
bir aksama yok, genellikle sakin geçen bir uçuş.
Koltuklarında oturan iki çocuk oldukça heyecanlılar,
bu onların ilk uçuşu ve yanlarına gelen kabin görevlisi
kaptan pilotun onları kokpite davet ettiğini duyunca
daha da heyecanlanıyorlar. Kokpitte uçağa kumanda
eden iki pilot bulunuyor, bunlar kaptan pilot Yaroslav
Kudrinsky ve yardımcı pilot Igor Peskaryov.
Uçak Sibirya üzerinde otopilot ile yaklaşık olarak
10.000 m. yükseklikte düz uçuşta ilerliyor. Ve birazdan
bu uçuşun kaderini değiştirecek olan iki misafir
kaptanın isteğiyle kokpite giriyor.
Yardımcı pilot Igor Peskaryov zor da olsa kumanda
kolunu yakalıyor ve uçağı sola doğru döndürmeye
çalışıyor. Fakat uçak saniyeler içerisinde 90 dereceden
fazla bir açıyla yana yatarak kontrolden çıkıyor. Hızla
irtifa ve sürat kaybederek düşmeye başlıyor. Kaptan
pilot ise uçaktaki diğer herkes gibi keskin dönüş
yüzünden meydana gelen aşırı yerçekimi ivmesiyle
yerine çivilenmiş durumda ve koltuğunda oturan
oğlunu kaldıramıyor. Birkaç saniye sonra uçak hızla
tırmanışa geçiyor ve az önceki yerçekimi ivmesi bu defa
neredeyse sıfıra düşüyor. Bu durumu fırsat bilen kaptan
pilot, derhal yerine oturuyor ve uçağı bu durumdan
çıkarmak için çabalıyor. Fakat artık çok geç! İki pilotun
da çabaları yetersiz kalıyor ve uçak dikey bir şekilde
hızla yere çarpıyor ve 75 kişi feci bir şekilde Sibirya’nın
ücra ve soğuk topraklarında can veriyor.
Kaptan Kudrinsky sırasıyla çocuklarına tamamen
elektronik cihazlarla donatılmış kokpiti tanıtıyor ve
daha sonra önce Yana’yı, yani kızını kendi koltuğuna
oturtuyor. Ve kumanda kolunu nazikçe tutmasını ve
hiçbir butona basmamasını söylüyor. Yana önce biraz
çekinse de daha sonra babasının isteğini yapıyor.
Kaptan Kudrinsky otopilotun modları arasında geçiş
yaparak uçağı kısa bir süreliğine de olsa kızının
uçurduğunu düşünmesine izin veriyor. Daha sonra,
kaptanın koltuğuna oğlu Eldar geçiyor. Aynı özellikleri
oğluna da gösteren kaptan Kudrinsky, daha sonra kızı
ve diğer pilot meslektaşı ile sohbet etmeye başlıyor.
Yardımcı pilot da onlar ile konuşabilmek için koltuğunu
en geri pozisyona alıyor.
Bu esnada Eldar hala kumanda kolunu tutmaya devam
ediyor ve farkında olmadan kuvvet uygulayarak sağa
Kurallarda açıkça belirtilmesine rağmen kaptan
pilot Yaroslav Kudrinsky uçuş esnasında koltuğuna
başka birisini oturtarak 74 kişinin hayatına mal olan
bir hataya sebebiyet veriyor. Uçağın kara kutuları
olaydan iki gün sonra enkazın yakınlarında bulunuyor.
Yapılan incelemeler sonucunda, kokpit ekibinin bu
krizi çözmekte yanlış bir yol izlediğini ortaya çıkarıyor.
Dramatik bir şekilde tek yapmaları gereken, kumanda
kolunu serbest bırakmak ve otopilotun tekrar devreye
girerek uçağı bu zor durumdan çıkarmasına müsaade
etmek. Aeroflot firması resmi olarak kokpitte bir çocuk
olduğunu ve kazanın bu sebepten dolayı gerçekleştiğini
reddediyor. Sonuç olarak bilgi, tecrübe eksikliği ve
verilen yanlış kararlar 75 kişinin canına mal oluyor.…
30
Havacılık
Havacılık
Stress
G
Birinci Bölüm
ünümüzde stres hakkında
herkesin aşağı yukarı bir fikri,
tarifi var. Hatta strese sebep
olan yaşanmış olaylar ve
stres kaynaklı rahatsızlıklar yaşamış
pek çok kişiye rastlamamız mümkün.
Pekİ Stres nedİr?
Bireyin bilinçaltı tarafından yaşadığı
olayı tehdit olarak kabul etmesi
durumunda savaş ya da kaç
komutunu vermesine stres denir.
Yani bilinçaltı bireyin tehlike olarak
gördüğü olay karşısında kalp atışını
arttırır, tansiyonunu yükseltir ve
hayatta kalabilmesi için vücudunun
ürettiği pek çok hormonu bir
süreliğine bloke ederek adrenalin
dediğimiz hormonu salgılar.
Bu sayede bizi harekete geçiren
adrenalin hormonuna sahip olabiliriz.
İnsanlığın ilk var olduğu zamanlarda,
yırtıcı bir hayvan ile karşılaşan
atalarımız ya kaçıp hayatlarını
kurtarmalı ya da karşılaştıkları hayvanı
öldürmeliydiler yoksa hayatta kalamaz
ve bizler bugün var olamazdık.
Ya avlanırsınız ya da
avcı olursunuz.
dozen-10
.
Şebnem Bayezit
Ticari ve Yer Hizmetleri Eğitmeni
Bilinçaltımız hala aynı programlama
ile çalışıyor. Tıpkı bir saat gibi. Dijital
saat de güneş saati de zamanı
gösterir. Yani ilkel beynimiz eski
zamanlarda nasıl ki bir olayı algılayıp
tepki veriyorsa şimdi de aynı tepkiyi
veriyor. Zamanın ilerlemiş olması
hiçbir şeyi değiştirmiyor. Günümüzde
yaşadığımız olaylar karşısında
tek bir fark var o da karşımızda
avlayabileceğimiz vahşi bir hayvan
yok. Bunun yerine ya istemediğimiz
bir olay ya da hoşlanmadığımız, bizim
için tehlikeli olacağını düşündüğümüz
bir ya da birkaç kişi var. Stresli bu
olaylar karşısında ne yaparız?
31
Ya direnç gösteririz ya da yenilgiyi
kabul ederiz. Yani yüzyıllar önce
atalarımızın verdiği tepkinin aynısını
veririz.
Stresİ İkİ ana başlık
altında İnceleyebİlİrİz.
Kişisel ya da Örgüt Dışı Stres:
Kişilerin duygu, davranış, düşünce
gibi kendinden kaynaklı kişisel
özelliklerine bağlı olan, olaylara,
kişilere bakış açısına göre kişiden
kişiye değişen strese denir.
Aynı şartları yaşayan farklı iki
kişiden biri ortamdaki bazı şeyleri
hiç fark etmeyerek bu durumu stres
yapmıyorken, bir başkası ise bu
durumdan rahatsızlık duyarak
stres olabilir. Mesela spor yapmayı
seven bir kişi düzenli olarak spor
yapamadığı bir durum yaşadığında
bunu stres yapabilirken bir
başkası ise spor yapmamayı hiç
umursamayabilir. Akut strese bağlı
olan bedensel değişiklikler; Avuç
içlerinde terleme, kalp çarpıntısı, kan
basıncının ve nabzın artması, ani
üşüme ve titreme olarak sıralanabilir.
Örgütsel Stres ya da Kronik Stres:
Kişilerin bağlı oldukları örgütlerden
kaynaklı stres kaynağıdır. Politik,
dini, toplumsal gelenek ve görenek
gibi kurallar ya da işyerinde işverenin
kuralları, baskı altında çalışılması,
gürültülü bir ortamda çalışılması, iş
arkadaşları ile ilişkilerinden kaynaklı
stres olabilir.
Kronik strese bağlı fizyolojik
değişiklikler; Depresyon hali, iş
yapmama isteği, bağışıklık sisteminde
hasar ve buna bağlı hastalıklar, uyku
düzensizlikleri diyebiliriz.
Devam edecek…
32
Müze
Tarih Palm Springs
Müzesi’nden havalanıyor
Havacılık tarihi müze konusunda oldukça zengin.
Ülkemizdeki pek çok havacılık müzesinin benzerleri
dünyada da amatör, profesyonel tüm havacıların
ilgisini çekiyor. Bu sayımızdan itibaren dünyanın en
güzel havacılık müzelerini ziyaret ediyoruz. Bu haftaki
müzemiz Amerika, Kaliforniya’daki Palm Springs
Havacılık Müzesi.
Müze
33
34
Müze
Müze
35
1: Palm Springs Müzesi toplam üç hangardan oluşuyor.
Hangar önündeki uçaklar günlük olarak değişiyorlar.
2: Müzedeki bilgilendirme panoları ziyaretinizi
kolaylaştırmanıza yardımcı oluyor.
2
Palm Springs küçük ama sevimli
bir müze. Bir sergiye gidip pilotla
konuşabileceğiniz ya da onunla kısa bir
tura çıkabileceğiniz sayılı mekanlardan.
1
G
eçtiğimiz aylar, havacılık tarihi konusunda önemli yıldönümlerine
şahitlik etti. Geçen Aralık ayında, Orville
Wright’ın dünyanın ilk motorlu uçuşunu
yapmasının 111. yıldönümüydü. İlk ticari uçuş St.
Petersburg Florida’dan Tapma, Florida’ya 1914’ün
Ocak ayında gerçekleştirilmişti. 23 dakikalık
yolculuk için yolcular adam başı 5 dolar gibi
bir ücret vermişti ve uçuş odundan bir bot ile
gerçekleştirilmişti. Bir başta deyişle modern
dönemin ucuz havayollarından pek de bir farkı
yoktu.
Bu geniş tarihe tanıklık eden ve bize ulaştıran
Sivil Havacılık Müzeleri’ne, daha pek çok detay
için göz atmak istedik. Bu ayki sayımızın konuğu
Amerika’dan. Kaliforniya’daki küçük ama bir o
kadar önemli Palm Springs Hava Müzesi’ni ziyaret
etmediniz belki ama bu yazı size müze ile ilgili
pek çok detayı sunacak.
Dediğimiz gibi Palm Springs Müzesi küçük
ama sevimli bir müze. Bir sergiye gidip pilotla
konuşabileceğiniz ya da onunla kısa bir tura
çıkabileceğiniz sayılı mekanlar var. Palms Springs
de bunlardan biri. “Çağdaş sergilere bayılıyoruz.
Filomuz sabit değil ve ziyaretçileri uçaklardan
uzak tutan halatlar bizde mevcut değil. Böylece
daha yakından bakabilirsiniz,” diyor müzenin
direktörü Fred Bell. Bünyesinde geniş bir
kütüphane de bulunduran Palms Spring’te, 8,700
parçalık tanıklıklardan oluşan bir koleksiyon
mevcut. Ayrıca, 800 kitaplık bir koleksiyon da 2.
Dünya Savaşı sırasındaki Çin-Myanmar-Hindistan
Operasyonları’na ayrılmış. Bell’e göre Palms
Spring “yaşayan bir müze.” Ziyaretçilerin, Kore ya
36
Müze
Müze
37
3: Bir savaş uçağı üzerinde yer alan sticker çalışması.
4
4: Müzenin en çok ilgi gören parçası: Uçan Kale.
5: Palms Springs Müzesi oldukça geniş bir 2. Dünya
Savaşı uçakları kolleksiyonuna sahip.
6: Eski bir uçağın kokpitinden görüntü.
6
3
da Vietnam’da uçmuş biri ile karşılaşması hiç de
sıra dışı değil.
Uçan Kale
1996 yılında Gaziler Günü’nde açılan müze
dünyanın en geniş uçabilen 2. Dünya Savaşı
filosuna ev sahipliği yapıyor. Aile dostu müze
70,000 metrekareye yayılmış üç hangarda
filosunu sergiliyor. Sitede günlük 29 hava aracı
sergileniyor ve bu araçlar her gün değişiyorlar.
Araçların bir kısmı ABD Donanması’ndan ödünç
alınmış ya da özel koleksiyoncuların bağışları.
Müzenin en çok ilgi çeken parçalarından biri
ziyaretçilerin içine tırmanabileceği ve daha fazla
keşfedebileceği Boeing B-17 Uçan Kalesi parçası.
Bu hava aracına 1939 model bir Packard ile
daha pek çok hava aracı eşlik ediyor. Müzenin
ikinci katında bir uçuş simülatörü mevcut. Bu
müzenin çocuklar tarafından en çok ilgi çeken
bölümlerinden.
Müzedeki Pasifik Hangarı genelde kanatları
eğilmiş donanma uçaklarına ev sahipliği yapıyor.
Bu hangarda en çok karşılaşacağınız kelime:
Kedi. Vahşi Kedi’den Cehennem Kedisi’ne veya
daha gelişmiş modeller olan Kaplan Kedisi veya
Ayı Kedisi, müzeyi ziyarete gelenlere görsel bir
hikaye anlatıyor. Avrupa hangarında ise genelde
Kara Kuvvetleri uçaklarına yer verilmiş. Hava
Kuvvetleri, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulduğu
için savaş uçakları bu hangarda yer alıyor.
Eğer bu hangardaki birkaç uçak tanıdık gelirse
şaşırmayın. Zira Pearl Harbor filminde görmüş
olabilirsiniz. B-17 hangarında ise isim babası
hangarın tamamını kaplıyor. Bu uçaklar, 2. Dünya
Savaşı sırasında 10 kişilik bir ekip ve 13 makineli
tüfek ve 500 kilo bomba ile İngiltere üzerinde
uçurulmuştu. Küçük bir bağış karşılığında
ziyaretçiler uçağın içine girip, o 10 adamın ne
hissettiğini anlayabiliyorlar.
Eğİtİm proGramı
Serginin yanı sıra müzede her Cumartesi
günü bir eğitim programı da gerçekleştiriliyor.
Bu programa üyelerin yanı sıra ziyaretçiler de
katılabiliyor. Bu programlar genelde uçakların
hava gösterisini de kapsıyor. Böylece izleyenler, 2.
5
Dünya Savaşı’ndan kalma bir hava aracının nasıl
uçtuğunu izleyebiliyor.
Müzede sanat çalışmalarına da yer verilmiş.
Bunlardan en ünlüsü havacılık sanatçısı
Stan Stokes’un “The Tuskegee Airmen” adlı
kalıcı çalışması. Eser, Tuskegee havacılarının
portrelerinden oluşuyor. Stokes, müzedeki diğer
eserlerinin yanı sıra sergideki bazı uçakların burun
kısımlarına yaptığı çalışmalarla da tanınıyor.
Buddy Rodger Salonu ise ağırlıklı olarak 2.
Dünya Savaşı ile ilgili askeri havacılık belgeselleri
gösterimlerine ev sahipliği yapıyor. Müzedeki
Özgürlük Savaşları Kafesi de hızlı bir atıştırmalık
için fena bir alternatif değil. Özellikle kahvaltı ve
öğle yemeği menüsü ilginizi çekebilir.
Müze ayrıca rehberli tur imkanı da tanıyor.
Önceden ayarlanması gereken bu turlar genelde,
eski pilotlar tarafından veriliyor. Önceden rezervasyon gerektiren bu turlar haftanın herhangi bir
günü saat 10:00 ile 15:00 arasında yapılıyor.
38
Sıra dışı uçaklar
DREAMLIFTER:
GÖKYÜZÜNDE BİR DEV
B
oeing 787 Dreamlifter taşıdığı teknolojik yenilikler sayesinde ticari
yolcu uçağı sınıfında çığır açan bir uçak. Fakat bu rüya uçağı tasarlayıp
üretmek Boeing firması için epey zorlu ve pahalı bir süreç oldu.
Esas sorun böylesine farklı tasarıma sahip bir uçağı üretmek için
dünyanın farklı yerlerinde bulunan üreticilerden gelen binlerce parçaya ihtiyaç
duyulması idi. İşte tüm bu parçaların bir araya gelerek Boeing’in Seattle’daki
devasa fabrikasında Dreamlifter’i oluşturması için firma yetkilileri uçağın kendisi
gibi sıra dışı bir yönteme başvurdular: Dünya kargo uçağı piyasasının lideri olan
ve 787’nin ağabeyi B747 Jumbo jet yani diğer adıyla Dreamlifter. Uçak kelimenin
tam anlamıyla bir dev olan B747-400 modelinden geliştirilen Dreamlifter baştan
aşağı yeniden tasarlanarak üretildi. İlk uçuşunu 2006 yılında gerçekleştirdiğinde
ise dünyanın en uzun gövdeli kargo uçağı ünvanını elde eden bu dev uçaktan
Boeing’in filosunda tam 4 adet bulunuyor.
haberler
39
40
Teknik
Teknik
41
Havacılık endüstrisi içerisinde yer almak ve faaliyet yürüten
ya da yürütmek isteyen üreticiler ve işletmeciler hukuki olarak
uçuşa elverişlilik gerekliliklerine ödün vermeden uymak
mecburiyetindedir.
Yazı dizisi - 1
U
1
2
Sivil uçak üretiminde
küçük dev adım:
European Technical
Standard Order
(ETSO) nedir?
.
Mustafa Bucan ÇOLAK
[email protected]
Teknik Eğitmen - THY Teknik A.Ş.
çmanın en heyecanlı yönü, bence sınırsızlığın
insanın hücrelerine kadar hissedilmesidir.
İnsan ırkı doğduğu andan sonra sürekli yere
bağımlı yaşamış bir canlı türüdür. Yerden
beslenmiş, yerden su içmiş yerde yürümüş, hatta
öldüğünde yere gömülmüştür ve tüm insanlık varlığını
yerden referans alarak sürdürmüştür.
Fiziki olarak yer üzerinde yapılan hareketler
iki boyutlu bir serbestiye sahiptir. Fakat havaya
çıkıldığında üçüncü boyut devreye giriyor. Bu da bize
yepyeni bir his yüklüyor. İşte havacılığın adrenalin
salgılattıran tutku üretmesinin altında yatan, insanın
sonradan keşfettiği bu yeni özgürlüktür.
Havacılığın bahsettiğim duygusal kısmının
yanında kuşkusuz önemli bir bilimsel gerekliliği
var: Yerçekimi. Keyifle havada süzülmenin ilk
şartı, gezegenimizin “dayanılmaz” çekiciliğinden
kurtulmaktır. Bu kurtuluşun zevkli olduğu kadar, tehlike
de içerdiği birçok elim kazayla bize öğretilmiştir. Tam
da bu nedenle, UTED Dergi’nin şiarı olan “Önce uçuş
güvenliği” tüm dünyadaki sivil havacılık yetkililerinin
temel prensibi olarak kabul edilir.
Dünya sivil havacılığının büyük kısmı yolcu ve
kargo taşımacılığından oluşur ve bu faaliyetler, “ticari
hava taşımacılığı” olarak adlandırılır. Tasarlanan uçaklar
ve diğer hava araçları da bu amaca göre oluşturulur.
Daha basit bir ifadeyle havacılık için üretilecek
ürünlerin özelliklerine o ürünü kullanan havayolları
karar verir. Üreticiler potansiyel alıcıların taleplerini göz
önüne alarak faaliyete girişir.
Güvenlİ uçuş
Saydığımız bu şartlardan dolayı üreticilerin iki
büyük sorumlulukları vardır; ilki güvenli bir uçuş
operasyonu için standartlara uygun, sağlam uçaklar
üretmek, bunun yanı sıra müşterilerin taleplerine de
tam uygunluk sağlamak. Biz yazımızda işin güvenlik
boyutu içinde yer alan bir konuya değineceğiz.
Bir uçak veya helikopter gibi çoğunluğu ticari
taşımacılık için kullanılan hava araçlarının uçuş
güvenliği açısından sorun teşkil etmeyecek biçimde
üretilmesi ve uçurulması gerekmektedir. Ayrıca
gerekli bakımların da uygulanması, bu aşamalar için
de önemli yer tutmaktadır. Havacılık literatüründe,
elzem tutulan bu şartlar “uçuşa elverişlilik” olarak
adlandırılır. Havacılık endüstrisi içerisinde yer almak
ve faaliyet yürütmek isteyen üreticiler ve işletmeciler
hukuki olarak bu gerekliliklere ödün vermeden uymak
mecburiyetindedir.
Uçuşa elverişlilik gereklilikleri iki ana faaliyet için
tasarlanmıştır;
- Tasarım ve Üretim
- Operasyon ve Bakım
İlk olarak üreticilerin tabi olduğu gereklilikler ki,
bunlar AB ve ülkemiz için benzerdir, EASA Part-21
“Initial Airworthiness - İlk Uçuşa Elverişlilik” olarak
adlandırılır.
Diğer kurallar ise EASA Part-M,-145, -66,-147 gibi
dört alt madde içeren “Continuing Airworthiness Sürekli Uçuşa Elverişlilik” olarak betimlenir.
EASA Part-21 kapsamında üretim ve tasarım
yapan firmalar için ürettikleri ürüne göre bir özel
ruhsatlandırma ve müsaadelendirme sistematiği
mevcuttur. Part-21 maddesinin “J” alt bölümü hava
aracını ve o hava aracına takılacak parçaları tasarlamak
isteyen kuruluşlara yönelik bir yetkilendirmedir.
“Part-21 alt bölüm J” yetkisine sahip bir firma tasarım
yapabilmektedir ama herhangi bir üretim faaliyeti
yapamaz. Üretim yapabilmek için ise “EASA Part-21
alt bölüm G” yetkisine sahip olmak gerekmektedir.
“G” yetkisine, “Production Organisation Approval POA” yani yetkili üretici kuruluş onayı denir. Uçak,
uçak motoru veya pervane üreten şirketler (Airbus,
Boeing, General Electric, vs...) bu yetki dahilinde
üretim gerçekleştirirler. Aynı şekilde bu uçaklardaki
emniyet kemeri tokasını üreten şirket de Part-21 / G
yetkisine sahiptir. Sadece yetkisi kemer tokaları ile
sınırlı olsa da yetkinin alınması için gerekli olan asgari
standartları tıpkı Airbus ve Boeing gibi karşılamak
mecburiyetindedir.
Üretici firmaların yetkilendirilmesi ve bu işlemin
özel bir biçimi olan ETSO’nun ne olduğu ile ilgili
girizgahımızı bir sonraki UTED Dergi’deki yazımızda
izah edeceğim.
1: Havayolları ve operatör şirketler uçuşa elverişlilik
sorumlulukları kapsamında uçaklara düzenli ve kontrollü
bakım yaptırmak zorundadır
2: Üretim onayını geçmiş ve sertifikalandırılmış motor
türbin parçaları
42
Orijinal
Orijinal
43
Dünyaca ünlü eserlere
Legoların gözünden bakın
Legolarla sanat!.. Aslında bir süredir gişe filmlerinin Legolarla yeniden yapılmasına
alışmıştık. Fakat İtalyan sanatçılar işi daha ciddiye alıyorlar ki, bu kez klasik sanatın
unutulmaz eserlerini Legolarla yeniden ‘çizmişler.’
R
esimlerdeki ünlü yüzleri tanıyabildiniz mi? Zorlandınız mı? Bir ipucu verelim. Leonardo Da Vinci’nin en ünlü
eserlerindeki bu yüze aslında hiç de yabancı değilsiniz. Evet! Yanıt: Mona Lisa. Fakat Da Vinci’nin fırçasından değil;
İtalyan artist Marco Sodano Legolarından.
Marco Sodano’nın geçen sene yaptığı ve Legolarla dünyaca ünlü eserleri piksellere ayırıp, üç boyutlu derinliği
kaldırdığı eserleri büyük ilgi uyandırmıştı. Sanat çalışmalarına, Lego da ilgi göstermiş olacak ki, Sodano’nun
çalışmaları şirketin resmi reklam kampanyasında yer almaya başladı.
Sodano çalışmalarını aslen çocuklara hitap ediyor. Sanatçıya göre çalışmaları, çocuklara ilham vermeli ve hayallerinin
peşinden gitmeleri için onları cesaretlendirmeli. Konseptinin ardındaki ilhamı “LEGO ile bütün çocuklar gerçek birer sanatçıdır”
diye açıklıyor. Çalışmaları ayrıca, mükemmel sanatın günlük objeler de dahil her şey ile yapılabileceğinin bir kanıtı. Sodano’ya
göre Lego çalışmalarındaki amaç aslında, meselenin sadece renklerle alakalı olduğu. Çalışmasında, onlarca rengi bir araya getiren
sanatçı, renklerin üç boyutlu kapasitelerini ise alaşağı ediyor. Sanatçı, Legoların sadece üst kısmını kullanarak tamamen yatay
bir görüntü oluşturuyor. Böylece ortaya adeta parçalara ayrılmış ve abartıdan uzak Lego eserler çıkıyor. Yeni çalışmalarına Hong
44
Orijinal
Orijinal
45
Kong’taki reklam ajansı Geometry Global’da devam eden sanatçı, kısa bir süre önce yeni çalışmalarını beğeniye sundu. Fakat bu kez
Legolar ilham kaynağı değil!..
Bir başka İtalyan sanatçı Marco Pece de, Sodano gibi Legolardan ilham almış. Fakat
onun yöntemi daha farklı ve belki de daha klasik. Yine dünyaca ünlü eserlerden yola
çıkan sanatçı, piksellerle eserleri parçalara ayırmıyor. Onun yerine dünyaca ünlü
eserleri, Lego mini figürlerini de kullanarak yeniden yaratıyor.
Bir başka İtalyan sanatçı Marco Pece de, Sodano gibi Legolardan ilham almış. Fakat onun yöntemi daha farklı ve belki de daha
klasik. Yine dünyaca ünlü eserlerden yola çıkan sanatçı, piksellerle eserleri parçalara ayırmıyor. Onun yerine dünyaca ünlü eserleri,
Lego mini figürlerini de kullanarak yeniden yaratıyor. Legolarla klasik sanat üzerine yaptığı bu çalışmaları “nevi şahsına münhasır
bir hobi” diye nitelendiren Pece’nin çalışmaları tartışmalara yol açmış olsa da, artık ilk bakışta onun elinden çıktığı anlaşılan Lego
çalışmaları özellikle sanal ortamda büyük ilgi görüyor. Dünyanın dört bir yanından on binlerce kişi, eski bir bankacı olan Pece’nin
çalışmalarını görmek için sıraya girmiş durumda.
Üstelik Pece’nin çalışmaları Mona Lisa ile de sınırlı değil. Yine Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği isimli eserini, Hz. İsa ve
Mesihlerini Legolarla tasvir ederek yeniden yaratmış. Bunun yanı sıra sanatçı, Edward Hopper, Jack Vettriano ve Rafael gibi diğer
ustaların eserlerini de Legolarla yeniden inşa “çizmiş.”
Pece için Legolar öyle bir tutku olmuş ki, işini bile bu yüzden bırakmış. Üç yıl önce bir bankta otururken daha fazla bankacı olmak
istemediğini karar veren Pece, Lego çalışmalarına yoğunlaşmak için işten ayrılmış. Sanatçı eserleri için, “Sanat aşkımı, modern ve
geleneksel olmayan tekniklerle birleştirdim. Bu eserler büyük dikkatle yeniden yapıldı. Birçok parça ayrı ayrı Legolara döküldü ve
ardından bilgisayarda birleştirildi” diyor. Sanatçı ayrıca, bir Lego çalışmasının toplam olarak 9 günde bittiğini de ifade ediyor. Bugüne
kadar 5 sergi tarafından eserleri sergilenen sanatçı, Lego fotoğraflarının oldukça ilgi gördüğünü söylüyor ve sanal aleme bu yüzden
geçtiğini ifade ediyor.
46
Teknik
Teknik
Hava trafik kontrol mekanizması
nasıl işler?
.
Gonca Güler
Hava Trafik Kontrolörü
TATCA Yönetim Kurulu Üyesi
47
Rakamlar sektörün hızla geliştiğine işaret ederken, her geçen gün daha da kalabalıklaşan
hava sahamızda hava trafik hizmetinin nasıl verildiğini aşama aşama gelin daha
yakından inceleyelim.
(engellerle) çarpışmalarını önlemek, düzenli bir trafik akışını
sürdürmek ve hızlandırmak, uçuşların emniyetli ve etkin bir
biçimde yürütülmesi için gerekli bilgileri sağlamak, arama ve
kurtarmaya ihtiyaç duyan uçakla ilgili olarak ilgili kuruluşlara
yardımcı olmak, Hava Trafik Hizmetinin amaçlarıdır.
1
Hava Trafik Kontrol hizmeti veren 3 ünite vardır:
1) Meydan Kontrol Ünitesi (Kule)
2) Yaklaşma Kontrol Ünitesi
3) Saha Kontrol (Yol) Ünitesi
G
ökyüzündeki yüzlerce uçağın herhangi bir
problem yaşamadan bir noktadan diğerine
nasıl gittiğini hiç düşündünüz mü? Türk hava
sahasından her 21 saniyede bir uçak geçtiğini
biliyor muydunuz? Başka bir deyişle 2013 yılında hava
sahamızı kullanan toplam uçak sayısı tam 1 milyon
504 bin 973... Bu rakam 2014’ün sadece ilk beş ayında
607.690.
Tüm bu uçaklar ülkeler arası ve ülke içindeki
koordinasyonların işleyişiyle güvenli bir şekilde hizmet
alıyor. Bu hizmet ise Türkiye’deki havalimanlarının
işletilmesi ile Türkiye hava sahası trafiğinin
düzenlenmesi görevini üstlenen Devlet Hava
Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü personeli Hava
Trafik Kontrolörleri tarafından veriliyor.
2003 yılında sivil havacılığın serbestleştirilmesi
ile Türkiye, dünyada havacılık sektörünün en çok
geliştiği ülkelerden biri oldu. Öyle ki son 11 yılda
havayoluyla taşınan yolcu sayısı 33 milyondan 150
milyona çıkarken, sektörün cirosu da 2.2 milyar liradan
21.4 milyar liraya yükseldi. Rakamlar sektörün hızla
geliştiğine işaret ederken, her geçen gün daha da
kalabalıklaşan hava sahamızda hava trafik hizmetinin
nasıl verildiğini, uçağa bindiğiniz andan itibaren siz
farkında olmadan nasıl bir kontrol mekanizmasından
geçtiğinizi aşama aşama gelin daha yakından
inceleyelim.
Temel ünİteler
Öncelikle bilinmesi gereken husus ülkemiz
hava sahasının iki ana FIR’dan (Flight Information
Region) oluştuğu: İstanbul FIR Hava Sahası ve Ankara
FIR Hava Sahası. Her iki sahanın kendi içinde alt
sektörleri vardır. Böylece iş yükü bölünerek hava trafik
kontrolörlerinin sorumluluk sınırları daraltılır ve risk
faktörü azaltılır.
Hem uçaklar arasındaki hem de manevra
sahasındaki uçakların o sahadaki manialarla
Bir uçağın kontrolü denince akla ilk olarak “kule”
geliyor. Ancak durum bundan biraz daha karmaşık. Kule
olarak bilenen Meydan Kontrol Ünitesi, hizmet ünitelerinden
sadece bir tanesidir. Bir uçak, öncelikle Meydan Kontrol
Ünitesi yani kule ile iletişime geçer. Hizmet, uçağın gideceği
meydan için yol müsaadesini alıp motor çalıştırma izninin
verilmesiyle başlar.
Ünite, uçakların yerdeki hareketlerinden ve pist başına
güvenli bir şekilde gelişini sağlayıp kalkış izni vermekten,
yaklaşma ünitesi tarafından pist başına güvenli bir şekilde
getirilen uçaklara ise iniş izni vermekten sorumludur. Bu
ünite yerdeki uçakları gözle takip etmenin yanında yer
radarından (ASMGCS - Advanced Surface Movement
Guidance & Control System) yararlanır.
Yaklaşma Kontrol Ünitesi bir veya birden fazla meydana
iniş yapan ve bu meydanlardan kalkış yapan trafiklere
verilen hizmeti kapsar. Uçağınız alçalma ve tırmanma
aşamalarında bu ünitenin kontrolü altındadır. Saha (Yol)
Kontrol Ünitesi kendi kontrol bölgelerindeki trafiklere düz
uçuş yapılan seviyeye tırmanış ya da o seviyeden alçalış
aşamasını kontrol eden birimdir. Bu ünitede, kalkan uçaklar
yaklaşma kontrolden sonra yol boyunca uçacakları uçuş
seviyesine tırmandırılır ya da gelen uçaklar, yaklaşma
kontrolün sorumluluk sahasına kadar belirli bir seviyeye
alçaltılır. Saha Kontrol aynı zamanda hava sahamızı kat
etmek için kullanan transit trafiklerin kontrolünden de
sorumludur.
Bir uçağın nasıl bir kontrol mekanizmasından
geçtiğini hava trafik üniteleriyle anlatmaya çalıştık. Konu
ile ilgili işleyişe, hava trafik kontrolörlük mesleğine,
geçmişten günümüze kullanılan cihazlara ve sektörel
değerlendirmelere sonraki yazılarımızda yer vermeye devam
edeceğiz.
1: Meydan kontrol ünitesi
2: Yaklaşma unitesi radar görüntüsü
3: Türkiye hava sahası haritası
2
3
48
Spor
Spor
49
2014 Dünya Kupası’nın şu ana kadarki keyifli anlarına geçmeden önce isterseniz,
kupaların kupasının tarihindeki şampiyonlara, gol krallarına, ödüllere ve bu yıl ilk
defa uygulanan kurallara bir göz atalım.
2014 DÜNYA KUPASINDAKİ
YENİLİKLER :
FIFA, gol çizgisi teknolojisi ile geçmişte yaşanan
haksızlıklarla mücadeleye yeni bir boyut getirdi.
Bu teknolojinin şu ana kadar problemsiz çalıştığını da
söylemeliyiz.
KUPAYA KATILIMLAR :
Brezilya 19 kez, Almanya ve İtalya ise 17’şer kez kupaya
katılırken, Türkiye ise iki kez dünya kupasına katılma
başarısı gösterebildi.
ŞAMPİYONLAR :
BREZİLYA 5 kez şampiyon
(tüm turnuvalara katılmayı başarmış tek takım)
(1958, 1962, 1970, 1994, 2002)
İTALYA; 4 kez şampiyon (1934, 1938, 1982, 2006)
ALMANYA; 3 kez şampiyon (1954, 1974, 1990)
ARJANTİN; 2 kez şampiyon (1978, 1986)
URUGUAY; 2 kez şampiyon (1930, 1950)
İNGİLTERE; 1 kez şampiyon (1966)
FRANSA; 1 kez şampiyon (1998)
İSPANYA; 1 kez şampiyon (2010)
Takımlar; formalarına şampiyonluk sayısı kadar yıldız
koyma hakkı kazanırlar.
ÖDÜLLER :
İşin ekonomik boyutuna bakılınca, Dünya Kupası’nda
dağıtılacak toplam ödül tutarı 576 milyon usd ise ülkelerin
iştahını kabartan bir ödül olarak karşımıza çıkıyor.
Para ödülü dışında verilen ödüller şunlar :
Altın Top Ödülü, turnuvanın en iyi oyuncusuna,
Gümüş Top Ödülü, turnuvanın en iyi ikinci oyuncusuna,
Bronz Top Ödülü, turnuvanın en iyi üçüncü oyuncusuna,
Altın Ayakkabı Ödülü, turnuvanın gol kralına,
Altın Eldiven Ödülü, turnuvanın en iyi kalecisine,
En İyi Genç Oyuncu Ödülü, turnuvanın 21 yaş altı en iyi
oyuncusuna,
FIFA Fair Play Ödülü, en centilmen takım olarak belirlenen
takıma verilen ödüldür.
Turnuva Takımı, turnuvanın en iyi oyuncularıyla oluşturulan
karma bir takımdır.
GOLCÜLER :
Şu ana kadar yapılan turnuvalarda maç başına gol
ortalaması hesabıyla en golcü 3 futbolcu ise şöyle:
GERD MÜLLER (Almanya)
13 maçta 14 gol - 1,08 gol ortalaması,
RONALDO (Brezilya)
19 maçta 15 gol - 0,79 gol ortalaması,
MIROVLAV KLOSE (Almanya)
20 maçta 15 gol - 0,75 gol ortalaması.
.
FUTBOLUN EN BÜYÜK ŞOVU:
DÜNYA KUPASI
50
GÖLGEDE VE GÜNEŞTE SAMBA:
2014 BREZİLYA
Vuvuzela seslerinin çıldırtıcı gürültüsü altında geçen
ve sürpriz sonuçlar üretmek açısından pek de bereketli
olmayan 2010’un ardından Brezilya 2014 gerçek bir
karnaval tadında ilerliyor. Umutlarını İngiltere, İspanya,
İtalya gibi Avrupa devlerine bağlayanlardansanız kalbiniz
biraz kırılmış olabilir. Ama kabul etmek gerek ki Dünya
Kupası biraz da küçük çöpün büyük çöpten rövanşı
alması demek. Skorlar bir yana, Ganalılar danslarıyla,
Kosta Rikalılar enerjileriyle, Yunanlar ise kendilerinden
çok da beklenmeyen disiplinleriyle 32’den 16’ya kalma
mücadelesini renkten renge boyadılar. Daha grup
maçlarında yaşanan birkaç hadise var ki şimdiden yıllar
sonra bile hatırlanmaya aday.
MARADONA HER KUPANIN YILDIZI
’86 Dünya Kupası’nı Meksika’dan Arjantin’e taşıdığından
beri “aziz” mertebesinde yaşayan Diego Armando
Maradona son kupada hoca olarak arz-ı endam etmişti;
bu kupada da müritlerini yalnız bırakmadı. Önce bir maça
giremediği için isyan etti. Ardından, arasının açık olduğu
Arjantin Futbol Federasyonu Başkanı Julio Grondono’yla
dalaştı. Hem de ne dalaşma! Zora giren İran maçının
beklenen golünün Maradona’nın stadı terk etmesinin
hemen ardından gelmesini ülke tarihinin, hatta dünya
futbolunun gelmiş geçmiş en büyük oyuncusunun
“uğursuzluğuna” bağlayan kravatlı adam, sert bir yanıtı
hak etmişti. “Aptal! Golü uğur değil, Messi’nin yeteneği
getirdi” diyen Maradona, federasyon başkanına takvimi
işaret etti: Maradona’nın İngiltere’ye attığı “tanrının eli”
golünün yıldönümüydü. Maalesef, ardından gelen küfrü
sansürlemek zorundayız.
Spor
FUTBOL MEMLEKETİNE DÖNÜYOR
Futbolun beşiği olmakla böbürlenen ancak 1930’dan
beri düzenlenen turnuvada sadece bir kez, o da 1966’da
parıldayan İngiltere, yine şaşırtmadı. Kendi evindeki
turnuva için İngilizlerin bulduğu slogan “futbol evine
dönüyor”, yıllarca başarısızlıklarla beslenen bir alay
konusuna dönüştü. Futbol yine evine döndü, ilk uçakla.
Taraftarlar “umarız gümrük kapısından geçmeyi
başarırsınız” yazılı pankartlarla karşıladı kağıttan
kahramanları. Ortalığa acımasız şakalar saçıldı yine.
• İngiltere milli takımı ile poşet çay arasında ne fark vardır?
• Poşet çay kupada daha uzun süre kalır!
SUAREZ’İN ZİDANE HAYRANLIĞI
Zinedine Zidane dünya kupalarına unutulmaz bir kafayla
veda etmişti; futbol topuna değil İtalya’nın güneyli stoperi
Materazzi’ye attığı kafayla. Ancak Mağrip asıllı Fransızın
öyle dev bir kariyeri var ki o sportmenlik dışı kafa bile
CV’sinde küçük bir nokta olarak duruyor.
Uruguay’ın yolun henüz başındaki hırçın çocuğu Suarez
ise pek çoğu için şimdiden bardağı taşırdı. Hedefte yine bir
İtalyan, Chiellini vardı.
Uruguay gruplardan çıktı fakat takımı başarıya taşıyan
10 numara çıkamadı. Uruguay’ın Maradona’sı olabilirdi.
Çenesini tutabilseydi. Ne küfretti, ne hakaret. Rakibini
ısırdı. Bunu üçüncü kez yaptı.
Pozisyon sonrası mızmız bir çocuk gibi yerde oturarak
acıyan ağzını tuttuğunu gösteren kare çok şey anlatıyor.
En çok da dünya kupalarının çocuk oyunu olmadığını.
haberler
51
52
Sanat
‘Kış Uykusu’ndan uyanırken
Nuri Bilge Ceylan
Sanat
53
Altın Palmiye 67’nci kez sahiplerini buldu.
Ünlü yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan,
‘Kış Uykusu’ filmiyle ödülü bir kez daha
kucakladı ama Türkiye’deki tartışmalar
bitmek bilmedi. Gelin Ceylan sinemasına
daha yakın bir göz atalım.
T
ürk sinemasının usta yönetmeni Nuri Bilge Ceylan, bu
yılda dünyanın en prestijli sinema ödüllerinden Cannes’ı
kimseye kaptırmadı. Yönetmen, bu yıl 67.si düzenlenen
film festivalinden önce favoriler arasındaydı. Fakat ödül
ya da Ceylan’ın “Kış Uykusu” filminden çok Türk basının festivale
düşük ilgisi ve yönetmenin bilerek olmadığını söylese de, yine
Cannes’da büyük başarı göstermiş Yılmaz Güney’i andıran
“yumruk” selamı konuşuldu. Törende yaptığı kısa konuşmada
ödülünü Türkiye’nin gençlerine ve özellikle hayatını kaybetmiş
olanlara adayan Ceylan, Türkiye’nin ağır politik atmosferine de
göndermede bulunmuş oldu. Ceylan’ın kabul konuşması da en az
ödül kadar konuşuldu.
Aslında Nuri Bilge Ceylan, Cannes ödüllerine pek yabancı
bir isim değil. Bugüne kadar 3’ü büyük ödül olmak üzere beş
filmi Cannes’da onurlandırıldı. 2003’teki “Uzak” filmi festivalin
en büyük ikinci ödülü olan “Büyük Jüri Ödülü”nü alırken, filmin
iki yıldızına da “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü getirdi. 2006’daki
“İklimler” filmi, FIPRESCI Ödülü’ne layık görülürken, 2008’deki
“Üç Maymun” da “En İyi Yönetmen” ödülü ile onurlandırıldı.
2011 yapımı “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi de yine “Büyük Jüri
Ödülü”nü kazanmıştı.
196 dakikalık “Kış Uykusu” filmi ise Ceylan sinemasının
vazgeçilmezlerinden Anton Çehov’a yine bir övgü niteliğinde.
Film yine Türk sinemasının büyük isimlerinden Haluk Bilginer’in
canlandırdığı otelci karakterinin etrafında geçiyor. Eski bir
oyuncu olan Aydın karakteri oyunculuğu bıraktıktan sonra, Orta
Anadolu’da küçük bir otel açmıştır. Kendisine sürekli mesafeli
duran genç karısı ve boşanmış olan kardeşinin etrafında bir dünya
kurmuş olan Aydın karakterinin, kışın bastırmasıyla iyice sinirleri
bozulmaya başlar ve uzaklara gitme ihtiyacı duyar.
‘Olmayan ödeşme’
Cannes’a gelmeden büyük umutlar vadeden “Kış Uykusu,”
jüri üyelerini de oldukça etkilemişti. Jüri üyelerinden Barbara
Scharres filmi, “hiçbir zaman gerçekleşemeyen bir ödeşme”
olarak nitelerken diğer pek çok eleştirmen, Aydın karakterinin
film boyunca yavaş ama emin bir şekilde örülmesinden oldukça
etkilenmiş görünüyordu.
Filmine mekan olarak Kapadokya’nın eşsiz güzelliklerini
ve mağara evleri seçmiş olsa da, Ceylan bu görüntüleri aslında
isteksizce kullandığını ifade ediyor ve ekliyor: “Aslında kullanmak
istemedim, ama kullanmak zorundaydım. Ben sadece basit ve
sade bir yer istiyordum fakat filmin turistik bir bölgede geçmesi
gerekiyordu. Kasabanın dışında kalmış ve izole olmuş bir otele
ihtiyacım vardı. Kapakdokya ise kış zamanı turist olan tek bölge
idi. Kapadokya’da film çekmek konusunda oldukça endişeli
idim zira çok güzel ve enteresan gelebilirdi. Umarım çok fazla
Kapadokya göstermemişimdir.”
Öte yandan Kapadokya’nın sakin havası, Nuri Bilge Ceylan’ın
ana karakterinin ruhuna pek yansımış gibi gözükmüyor. Bugüne
kadar ki filmlerinden daha çok sessiz pasif-agresif karakterlere
Filmografi
1995
1998
2000
2002
2006
2008
2011
2014
Koza
Kasaba
Mayıs Sıkıntısı
Uzak
İklimler
Üç Maymun
Bir Zamanlar Anadolu’da
Kış Uykusu
yer veren Ceylan’ın Aydın karakteri oldukça “konuşkan” bir
karakter. Bu da kariyeri boyunca adeta bir evrim geçiren Nuri Bilge
Ceylan sinemasında “Yeni bir dönem mi?” sorusunu akla getiriyor.
Zira Ceylan’ın ilk iki filmi yine Anadolu’da geçerken, bu yapımlar
doğayı merkezine alan çekingen bir ifadeye sahipti. “Uzak” ve baş
rolünde eşiyle birlikte yer aldığı “İklimler” ise modern ilişkilerin ne
denli acımasız olabileceğini gösteriyor ve bu nedenle sert bir dille
anlatılıyordu. “Üç Maymun” ise bir ailenin bir operayı andıran ve
aldatma, ihanet, şiddet ve cinayet içeren bir drama idi. Belki yine
şaşırtıcı bir anlatımı olan “Bir Zamanlar Anadolu’da” ise kısa bir
rüyayı andıran ve bir cesedin arandığı yapımdı.
Ama sinema severler ve özellikle Ceylan hayranları bu sürekli
değişimden memnuniyetsiz değil. Öyle gözüküyor ki, Ceylan
sineması ve anlatımı önümüzdeki yıllarda da birçok evrimden
geçecek ve daha pek çok ödülü Türk sinemasına getirecek.
54
Bilim
Bilim
55
S
Size özel uzay
taksiniz hazır
NASA için Uluslar arası Uzay İstasyonu’na (UUİ) kargo taşıma görevi gerçekleştiren
SpaceX firması, yeni nesil insanlı uzay aracını tanıttı. Dragon V2, sadece kargo
taşıyan ilk versiyonuna kıyasla 7 astronot barındırabiliyor.
ize özel uzay taksisine hazır mısınız? Kulağa biraz uçuk
gibi gelse de, uzay seyahatlerinin sıradanlaşması aslında
o kadar da uzak olmayabilir. Bu durumdaki en önemli
gelişme geçen ay tanıtımı yapılan Dragon V2 adlı yeni
nesil insanlı uzay aracı. Uluslar arası Uzay İstasyonu’na (UUİ)
insansız kapsüller yollayan SpaceX firması tarafından geliştirilen
Dragon V2, düşük dünya yörüngesine en fazla yedi astronot
göndermeye hazırlanıyor.
SpaceX kurucusu Elon Musk’a göre yeni nesil uzay aracı,
insanlığın uzaya ulaşımı konusunda bir devrim niteliğinde. Koni
şeklindeki uzay aracı, iniş takımlarıyla her hangi bir kara parçasına
inme olanağı tanıyor. Musk, inişin “bir helikopter inişinden farksız
olduğunu” ifade ediyor.
Yeni teknoloji sayesinde, uçuş aracının yeniden kullanılması
ve araca yeniden yükleme yapılabilmesine imkan tanındığını ifade
eden Musk, geçmişteki uzay araçlarının dünyaya bir ateş topu
şeklinde iniş yaptığını da hatırlatıyor. “Bu, uzaya ulaşım devrimi
konusunda oldukça önemli zira, uzaya ateş topları atmaya devam
ettiğimiz sürece, ulaşım oldukça maliyetli olacak.” Musk, yeni nesil
aracın maliyetleri oldukça düşüreceği iddiasında.
Kapsülde ayrıca, iki katlı bir kontrol odası, 7 kişiye yetecek
kadar oturma alanı ve dünyayı uzaydan izleyebilmek için geniş
pencereler de bulunuyor. NASA, 2011 yılında uzay programını
askıya aldığından bu yana astronotlarını, getirip götürmek için Rus
roketlerini kullanıyor. Bu NASA’ya koltuk başına 71 milyon dolara
mal oluyor. Rus hakimiyetinden kurtulmak isteyen NASA, uzay
yolculuğu konusundaki boşluğun 2017 yılına kadar ABD’li firmalar
tarafından doldurulmasını istiyor. Bu nedenle yeni girişimlere
de destek veriyor. SpaceX şirketi de bugüne değin NASA için
dünyanın tam 320 kilometre dışında bulunan devasa uzay üssüne
dört uçuş yaptı. Nisan ayında dönen Dragon kapsülü 2 ton deney
malzemesi ve eski ekipmanla Pasifik Okyanusu’na çakıldı.
Uzay istasyonuna astronot götürmek isteyen şirketlerden
istenen standart prosedürün fazlası SpaceX firmasında mevcut.
NASA, şirketlerden en az dört kişilik bir oturma alanı, yaşam
desteği sistemi ve acil çıkış kapısı istiyor. SpaceX’in kapsülünde
bütün bunlar mevcut ve üstelik 7 kişilik koltuk da cabası. Musk’a
göre Dragon V2’nin en büyük özelliği iniş takımları. Ayaklarıyla
istediği alana inme kabiliyetine sahip olan Dragon V2, böylelikle
dünyaya inişi sırasında okyanusa paraşütle indirilme sorunu ile
karşılaşmıyor. Kapsülün dış yüzeyi ayrıca, iyileştirilmiş bir sıcaklık
kalkanı taşıyor. İniş takımları ayrıca, kapsülün uzay istasyonuna
direkt iniş yapma imkanı da veriyor. Şimdiki roketlerin uzay üssü
ile bağ kurabilmesi için, robotik kolların roketleri yakalaması
gerekiyor.
SpaceX firması ile uzun zamandır NASA ile birlikte çalışan
Boeing Co. şirketi bu yarışta neredeyse aynı hızdalar. Fakat
George Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar arası
İlişkiler Ordinaryüs Profesörü John Logsdon’a göre özel bir hava
aracı şirketinin, astronotları uzaya götürmesine bir hayli mesafe
var. Bu durumda, NASA’nın bütçe taleplerini karşılamayan
Kongre’nin de etkisi mevcut diye Logsdon, sürecin bu nedenle
beklenenden daha yavaş sürdüğünü ifade ediyor. Logsdon’a göre
ABD’nin uzay yolculuğu konusunda Rusya’ya bağımlı olması
büyük risk. “İnsanlarımızı uzaya götürebilme kapasitesine sahip
olmamız gerekiyor. Bu o yönde mühim bir adım.”
Dragon V2 Programı bilim insanlarından Dr. Garrett Reisman
da benzer bir noktaya dikkat çekiyor. Dragon V2’nin uzay
yolculuğu teknolojisi ve güvenliği bakımından “ileriye büyük bir
adım” olduğunu ifade eden Reisman, Dragon V2’nin hali hazırdaki
Shuttle araçlarından çok daha fazla güvenli olduğunu ifade ediyor.
Reisman, “İstediğiniz zaman binebilirsiniz. Bu Shuttle’da olmayan
bir özellik. Shuttle mükemmel bir araç olmasına rağmen çok
kırılgan” diyor.
56
.
Mehmet Ertek
Teknik
Teknik
Uçak Antenleri
Anten Çeşİtlerİ
Antenler genel olarak Hertz anten (yarım dalga
anten), markoni anten, rombik anten, çerçeve anten
ve VHF - UHF antenler olarak sınıflandırılır.
Antenler pasif elemanlardır, bir sinyali yükseltmezler fakat kazançları
vardır. Temel bir anten bir iletim hattının uçları açılarak yapılır. Alıcı
ve verici antenler birbirinin tamamen tersi çalışmasına rağmen temel
yapıları ve çalışma prensipleri aynıdır.
Antenİn Tanımı
Elektromanyetik dalgaları bir sistemden alıp
çevreye veren ya da çevresindeki elektromanyetik
dalgalardan aldığı işaretle bir sistemi besleyen
cihazlara anten adı verilir. Hertz’in kullandığı ilk
antenin yapısı böceklerin etraflarını izlemek için
kullandıkları duyargaya benzediği için böcek
duyargası anlamına gelen “anten” kelimesi fizik
diline girmiştir. Bir radyo haberleşme sistemi
verici, alıcı ve haberleşme ortamı olmak üzere
üç ana öğeden oluşur. Anten çift yönlü bir
dönüştürücüdür. (1)
Verici olarak kullanıldığında besleme
noktalarına uygulanan volt büyüklüğündeki
gerilimi volt/metre büyüklüğündeki elektrik
alana dönüştürür. Alıcı antenler ise ortamda
bulunan elektromanyetik dalgalardan kaptığı
volt/metre büyüklüğündeki elektrik alan
enerjisini uçlarına volt büyüklüğünde bir gerilim
farkı olarak dönüştürür. Yapı bakımından verici
57
ve alıcı antenler birbirlerine benzer. Hatta bazı
uygulamalarda bir anten hem alıcı hem de verici
olarak çalışabilir. Örneğin, radarlarda ve cep
telefonlarında kullanılan antenler hem alıcı hem
de verici olarak işlev görmektedir. (2)
Ucunda anten bulunan iki telli bir iletim
hattına gerilim kaynağının bağlı olduğunu
düşünülürse... Gerilim kaynağı hat iletkenleri
arasında bir elektriksel alan oluşturur. Kaynak
gerilimi sinüzoidal ise iletkenler arasındaki alan
da sinüs biçimli olur. İletkenler arasında oluşan
zamanla değişen elektriksel ve manyetik alanlar
bir elektromanyetik dalga oluşturur. Bu dalga
hat boyunca ilerleyerek antene ulaşır ve anten
üzerindeki yük dağılımı da bu dalga alanına bağlı
olur. Anten ucundan ışınlanan dalga alanı da
periyodik bir dalgadır. Işınlanan dalgada periyodik
olarak değişen ve kendi üzerlerine kapanan alan
çizgileri oluşur. (3)
Hertz Anten (Yarım Dalga Anten)
Dalga boyunun yarısı ebatlarındaki dipol
antene hertz anten denir. Genellikle 2 MHz üzeri
frekanslarda yaygın kullanılır. Hertz anten bir
seri rezonans devresine eş değerdir. Yüksek
frekanslı elektrik enerjisi antenin orta uçlarından
beslendiğinde açık olan anten uçlarında gerilim
maksimum, akım ise sıfır olur. Antenin orta kısmına
yaklaştıkça akım artar, gerilim azalır. Antenin orta
ucundaki empedans yaklaşık 73 Ohm’dur. (4)
4
Markonİ Anten
Düşey olarak monte edilmiş, alt ucu
doğrudan toprağa bağlanmış ya da antenin bir
ucu topraklanmış 1/4 dalga boyundaki tek kutuplu
antenlere markoni anten denir. Markoni tipi antenin,
hayali olarak toprak altında ve toprak üstündeki
kısmı ile aynı boyda olduğu kabul edilir. Markoni
antenin avantajı, boyunun Hertz antenin boyunun
yarısı kadar olmasıdır. (5)
RombİK Anten
5
Eşkenar dörtgen teşkil edecek şekilde
birleştirilmiş dört iletkenden oluşur. Antenin bütün
kenarları ve karşılıklı açıları eşittir. Bu antenler
rezonanssız antenlerdir. Bu yüzden ucunda
sonlandırma direnci vardır. 3 MHz - 30 MHz arası
frekanslarda kullanılır. (6)
Çerçeve Anten
Temel çerçeve anten, bir dalga boyundan yeteri
kadar kısa olan ve RF akım taşıyan tek sarımlı tel
bobindir. Daha çok yön bulma antenleri olarak ve
mobil iletişimde kullanılır. (7)
1
VHF – UHF Antenler
6
VHF - UHF televizyon antenleri temel üç
elemandan meydana gelir.
Ø Reflektör: Dipolden 1/4 dalga boyu geriye
yerleştirilmiş boru şeklinde bir iletkendir. Vericiden
gönderilen elektro manyetik dalgaları dipole doğru
yönlendirmektir.
6
2
Ø Dipol: Havadaki elektromanyetik dalgaları
algılayan ana elemandır. Antenin aslını oluşturur.
Dipol empedansı ile koaksiyel kablo empedansı
birbirine eşit olmalıdır.
7
3
Ø Direktör: Dipolün ön kısmında 1/8 dalga
boyu uzaklığına yerleştirilen metal borulardır. Anten
kazancını arttırır. Antenin yön bağımlılığını arttırır.
Çok elemanlı anten dizilerine yagi anten denir.
58
Sağlık
Sağlıklı bir
yaşam için
atın kendinizi
denize!
Sezon açılmışken yüzmenin faydalarını
sıralayalım dedik, önümüze uzun bir liste
çıktı. Kaslardan kemiklere kalpten astıma
bedenimizin rahatlığı ve sağlıklı bir yaşam için
yüzme birebir.
Sağlık
Y
üzme, sadece rahatlatıcı bir etkinlik değil, aynı
zamanda sağlık yararları olan bir aktivite. Düzenli
yüzme başta yaşlılar olmak üzere her hangi birine
daha genç hissetmek ve daha genç görünmek
de dahil pek çok sağlık faydası sağlayabilir. Aynı
zamanda yüzme, diğer tüm spor faaliyetlerinin sunmadığı bir
imkan da sağlıyor: İskeletinizi fazla yormadan egzersiz yapabilme
şansı. Su içindeki insan vücudu haliyle daha hafif bir hale gelir.
Su bel altınızda iken beden yüzde 50 hafif hale gelirsiniz, su
göğsünüze ulaştığında ise beden ağırlınız ortalama yüzde 25-30
arasıdır, boynunuza kadar suya battığınızda ise beden ağırlınızın
yüzde 10’unu hissedersiniz. Geri kalan kısım ise suyun kaldırma
kuvveti tarafından halledilir.
Bu da bedeninizi gevşetmek ve kaslarınızı çalıştırmak
için mükemmel bir fırsat sunar. Diğer bütün spor faaliyetleri ile
karşılaştırıldığında yüzme, kaslarımızı çalıştırmak için birebir.
Örneğin koşma ile karşılaştıralım. Her hangi bir koşucu bir iki tur
attığında, bedenini sadece havanın içerisinde hareket ettirir. Fakat
bir yüzücü ise tüm kaslarını çalıştırarak suya karşı mücadele eder.
Kaldı ki, su havadan 12 kat daha yoğundur. Bu da her kulaç ve
ayak çırpmanın bir dirence dönüştüğü anlamına gelir. Çalışmalar
direnç egzersizlerinin kas yapısı ve gücü için en iyi yol olduğunu
gösteriyor.
Bütün beden çalışır
Suda egzersiz ya da yüzmenin bir başka faydası ise
kemikleredir. Yüzme kemikleri güçlendirme fırsatı sunar ve
özellikle doğum sonrası kadınlara tavsiye edilir. Spor salonundaki
aletli jimnastiğin aksine, yüzme tek bir bölgemizi değil; tüm
bedenimizi çalıştırma fırsatı sunar. Böylece vücut daha esnek hale
gelir ve daha rahat kalır.
Yüzme ayrıca, vücuttaki en önemli kasın da çalışması için
59
önemli bir fırsat sunar. Yüzme bir çeşit aerobik egzersizi olduğu
için kalbi güçlendirir; daha büyük hale gelmesinin yanı sıra daha
çok kan pompalamasını sağlar. Böylece vücuttaki kan akışı daha
etkin bir hale gelir.
Yüzme ile ilgili bir başka yanılgı ise kilo verme konusunda
etkili olmadığı yönündedir. Zira genelde su soğuk olduğu için
vücut ısımızdan düşüktür. Fakat tüm eski spor egzersizi fikrinde
olduğu gibi bu fikir de miadını doldurmuş durumda. Zira yüzme
kalori yakmanız için en iyi yol olarak görülüyor. Kalori yakma oranı
kişiden kişiye farklılık gösterse de, 10 dakika yüzme ortalama bir
bireyin yaklaşık 400 kalori yakması anlamına geliyor.
Öte yandan nemli ortamda egzersiz yapma imkanı sunan
yüzme, kuru spor salonlarının ya da soğuk ya da alerjik açık
havanın aksine egzersize bağlı astım semptomlarının da ortadan
kalkması anlamına geliyor. Yüzme sadece astımını krizlerine
yakalanmanızı engellemiyor aynı zamanda durum üzerinde
genel olarak olumlu bir etki yapıyor. Astıma iyi gelmesinin yanı
sıra yüzme, ciğerlerin hacmini büyültüyor ve daha iyi nefes alma
teknikleri konusunda da yardımcı oluyor.
Sağlıklı olmak aynı zamanda kolesterolünüzü de kontrol
altına almak anlamına geliyor. Buna göre “iyi kolesterolün”
yüksek “kötü kolesterolün” ise düşük olması gerekiyor. Bu ikisi
arasındaki dengeyi en iyi sağlayan sporların başında ise yüzme
geliyor. İyi kolesteroldeki yüzde bir oranındaki düşüş de kalp
rahatsızlıklarında yüzde 3 oranında düşüş anlamına geliyor.
Eğer yüzmenin şu ana kadar ki yararları sizi ikna etmediyse
en önemlisini sona sakladık. Yüzme ile insanlar daha uzun yaşıyor!
Belki ölümsüzlük bahşetmiyor ama erken ölümlerden de sakınıyor.
Sevdiklerinizle birlikte daha uzun bir ömür istiyorsanız, İstanbul ve
genel olarak Türkiye yüzme konusunda yüzlerce alternatife sahip.
Ne duruyorsunuz atın kendinizi denize..!
60
Çocuklar için
Çocuklar için
61
Tatiliniz zehir olmasın:
Çocuklarla tatil rehberi
Biz sizin işinizi az kolaylayalım dedik ve siz düşünmeden
çocuklarınızla mutlu mesut tatil yapmanın püf noktalarını araştırdık.
Eğer tatiliniz zehir olsun istemiyorsanız bir göz atın deriz.
O
kullar kapandı, tatil dönemi çoktan açıldı.
Ailecek yapacağınız tatil her sene gittiğiniz
yazlık eviniz ise sizin için pek sorun yok gibi.
Fakat bu sene bir değişiklik yapıp, çocuklarınız
ile farklı yerler görme niyetinde iseniz dikkat
etmeniz gereken pek çok husus var. Zira sizin ya da bir
başkasının olsun, çocuklarla seyahat etmek ve tatil yapmak
bazen ebeveynlik yeteneklerinizi zorlayabilir.
Fakat biz sizin işinizi az kolaylayalım dedik ve siz
düşünmeden çocuklarınızla mutlu mesut tatil yapmanın püf
noktalarını araştırdık. Eğer tatiliniz zehir olsun istemiyorsanız
bir göz atın deriz.
Önceden rezervasyon yapın
Gerek yolculuk için olsun gerekse de konaklayacağınız
yer için önceden planlarınızı hazır edin. Çocuksuz tatil
dönemindeki spontane tatil deneyimleri, bu sene size
pahalıya mal olabilir. Eğer aç ve yorgun çocuklarınızla
ortada kalmak istemiyorsanız, rezervasyonlarınızı mümkün
olduğunca önceden yapın.
Anın tadını çıkarın
Kentin hızlı yaşamından uzaklaştınız ve artık tatildesiniz,
unutmayın! Bu yüzden kendinize de çocuğunuza da zaman
verin. Siz yorgunluğunuzu atarken, bırakın o etrafı keşfetsin.
Tabi sizin gözetiminizde. Kendinize ve ailenize baştan
fazladan zaman vermek daha rahat bir planlama ve daha
rahat bir tatil anlamına gelebilir.
Kamerayı ona verin
Tabi ki de dünya paraya mal olan profesyonel
kameranızdan ya da pahalı telefonlarınızdan bahsetmiyoruz.
Çocuklar için daha ucuz ve daha basit makineler bulmak
mümkün. Kamerayı ona verin ki etrafını gözleme şansı bulup
kendini geliştirsin hem de bir süre etrafa yoğunlaşarak sizin
üzerinizden yükü alsın.
Mevsİme uygun kıyafetler alın
Çok basit bir tavsiye gibi gelebilir ama yeni bir ortamda
çocuklarınızın daha rahat edeceği kıyafetler, onların ve
dolayısıyla sizin daha mutlu olmasını sağlayabilir. Bütün
hazırlıklarınız tamam olursa, çocuğunuz sahilde çıplak ayakla
ya da kolluksuz kalmaz.
App İndİrmeyİ unutmayın
Evet biliyoruz çocuğunuzun akıllı telefonlarla ya
da tabletlerle gereğinden fazla zaman geçirmesini
istemiyorsunuz. Ama bu aletler bazı durumlarda hayat
kurtarıcı olabilir. Özellikle yolculuk sırasında, çocuğunuz
oyunlarıyla daha mutlu olacaktır. Siz de daha rahat... Hem
de eskisi gibi bir çanta dolusu oyuncaktan kurtulmuş
olacaksınız, fena mı..?
Böceklere dİkkat
Tatil tercihiniz neresi olursa olsun yanınızda böceksavar
ve ıslak mendil bulundurmayı ihmal etmeyin. Zira, özellikle
sivri sinekler sinir bozucu olabiliyor. Ayrıca, çocuğunuz her an
acıkabilir ve onun kişisel temizliği için ıslak mendil ya da el
temizleyicileri kolay bir yöntem olabilir.
İlaçlarını unutmayın
Belki de en önemli madde. Zira çocuklar yolculuğun
etkisinden mi yoksa daha sağlıksız yediklerinden mi tatil
sırasında hasta olmaya meyilli oluyorlar. Uykusuz geceleri,
yüksek ateşi ya da hafif soğuk algınlığını bir köşeye atın ve
ilaçlarınız bavulunuzun baş köşesine yerleştirin. Belli mi olur
her an ihtiyacınız olabilir.
Yolculuk günlüğü tutmaya teşvİk edİn
Çocuğunuzun yaşı biraz büyükse onu yolculuk
günlüğü tutmaya teşvik edin. Çocuklar gezdikleri, gördükleri
ya da yedikleri şeyleri listelemeye bayılırlar. Kim bilir bu
onları belki farklı tatlara ve bir seyahat yazarlığı kariyerine
teşvik edebilir. Gittiğiniz yerlerde kartpostal alıp, onları
eve geri gönderirseniz, onun ileriki yıllarda geniş bir anı
koleksiyonuna sahip olmasını da sağlayabilirsiniz.
Ergenlerİ plana dahİl edİn
Küçük çocuklar sıkıntılı olabilir ama ergenlik çağındaki
çocuklar daha büyük sorunlar anlamına gelebilir. Onun
ilgisini çekmek için seyahate onu da ortak edin, gitmek
isteyebileceği yerler önerin, onun öneri yapmasını sağlayın.
Böylece tatil programınızı yapmak için bütün gün internet
önünde ömür törpülemeniz de gerekmez.
62
Gurme
Gurrme
63
Ev yapımı dondurmanın
püf noktaları
Büyük markaların rekabeti ile el yapımı dondurma
artık az rastlanan bir hale gelmiş olsa da, kendi
dondurmanızı kendiniz evde yaparak daha az kalorili
tatlar elde edebilirsiniz.
Y
az aylarının gelmesiyle birlikte sıklıkla tüketilmeye
başlanan dondurma göründüğünden daha az masum
olabilir. Şeker, krema ve yumurta beyazı içeren bu
vazgeçilmez yaz yiyeceği, yüksek kalorisi ile başınıza
dert olabilir. Büyük markaların rekabeti ile el yapımı dondurma artık
az rastlanan bir hale gelmiş olsa da, kendi dondurmanızı kendiniz
evde yaparak daha az kalorili tatlar elde edebilirsiniz.
Jelatİn kullanın:
Eğer hafif ev yapımı dondurmanızın hazır dondurma gibi
olmasını istiyorsanız, ihtiyacınız olan şey ağır kremadan gelmeyen
yoğun ama yumuşak bir ağız hissi olmalı. İşte tam da bu noktada
jelatin devreye giriyor. Tatsız ve aromasız bir madde olan jelatin,
yağ ve kalori olmadan dondurmanıza yumuşak bir tat verecektir.
Ayrıca, ev yapımı hafif dondurma yaparken sıklıkla karşılaşılan bir
sorun olan büyük buz kütlelerinin de oluşmasını engelleyecektir.
Dondurma yapma makİnesİ alın:
Keşke ev yapımı dondurma yapmak bütün malzemeleri bir
araya getirip, dondurucuya atmak kadar kolay olsaydı! Ne yazık
öyle değil. Hafif ve düşük kalorili olsun ya da olmasın, dondurma
yapmak için bir dondurma yapma makinesine ihtiyacınız var.
Mekanik aksiyon dondurmanızın donmasına yardımcı olacak
ve buzlu olmasındansa daha pürüzsüz olmasını sağlayacaktır.
Piyasada değişen fiyatlarda bulabileceğiniz dondurma yapma
makinesini kullanmadan önce kılavuzunu mutlaka okuyun.
Tatlandırılmış ve sıkılaştırılmış süt
kullanın:
Daha hafif ev yapımı dondurmanın zevkine varmanın
yolu kıvamından geçiyor. Çünkü yağ oranı düşük ve daha az
ince ve buzlu. Bu konuda yardımcınız ise yağsız ya da az yağlı
tatlandırılmış ve sıkılaştırılmış süt. Dondurmanız bu malzeme
sayesinde daha tatlı olacak ve kıvamı da şeker ya da başka
tatlandırıcı koyduğunuzda olmadığı kadar iyi olacaktır.
Aromayı yayık ayranı İle artırın:
Hafif ev yapımı dondurmanızın aromasını arttırmak mı
istiyorsunuz? O zaman ülkemizde özellikle Anadolu’da sıklıkla
tüketilen yayık ayranı imdatçınız olacak. Bilinen ayranın aksine az
yağlı ve tuzsuz olan yayık ayranı, süt gibidir fakat tadı daha çok
yoğurda benzer.
Yayık ayran, yayıkta dövülerek yağı çöktürülen yoğurttan
arta kalan açık mavimsi renkli, yapışkanımsı kıvamlı, özel kokulu,
protein ve yağ oranı yüksek bir sıvıdır. Kısacası yayık ayran, içinde
süt olan her tarif için süte iyi bir alternatif olabilir.
64
Sinema
Müzik
65
Aksiyonseverler
beyaz perde başına
Bu ay üç yeni film vizyonda ve izleyenlere bol aksiyon vaat ediyorlar.
Herkül: Özgürlük
Savaşçısı (Hercules)
Maymunlar
Cehennemi:
Şafak Vakti
Son yıllarda beyazperdede çekilen mitolojik
kahraman filmlerimize bir yenisini daha eklemiş
bulunmaktayız. Herkül; Zeus’un oğlu çok da
yabancı olmadığımız mitolojik kahramanımızın
hikayesini daha önce de film ve dizilerde
izlemiştik. Başrolünde aksiyon filmlerinin
aranan simalarından Dwayne Johnson ve yönetmen koltuğunda çizgi roman uyarlamalarından
tanıdığımız Brett Ratner bulunan filmimiz,
“Hercules: The Thracian War” adlı grafik romandan uyarlanmış ve izleyiciye bol bol aksiyon
vadeden bir film olarak bu ay vizyona girecek
filmler arasında yerini almıştır.
(Dawn Of The Planet Of The Apes)
İlk filmi 2011 yılında çekilen yeni serinin
ikinci halkası olarak “Maymunlar
Cehennemi: Şafak Vakti” bu ay bizlerle
birlikte olacak. Genleri değiştirilmiş
isyancı maymunumuz Caesar’ın
kaçmasının ardından on sene geçmiş ve
bu süre zarfında Caesar kendine genleri
ile oynanmış akıllı maymunlardan oluşan
güçlü bir ordu kurmuştur. Kıyametin
ardından San Francisco’da geride
kalan bir avuç bilim insanı, insanlar
ve maymunlar arasındaki bu savaşı
sonlandırmak ve bu büyük sorunu
ortadan kaldırmak için ellerinden geleni
yapmaya çalışmaktadırlar.
Vizyon Tarihi: 11 Temmuz 2014
Vizyon Tarihi: 25 Temmuz 2014
The Signal
‘La Vie En Rose’
albümünde,
Fransız
Müziği’nin
unutulmayan
ve hala
popülerliğini
koruyan
20 şarkısı
dinleyicilere
sunuluyor.
Yönetmenlik kariyerinde emin adımlarla
ilerleyen William Eubank’ın ikinci
filmi “The Signal”, Laurence Fishburn’lü
kadrosu ile bilim kurgu sevenleri Temmuz ayında sinemaya çekmeyi planlıyor.
Konusuna gelecek olursak okulda
çok başarılı olan üç genç adam bilişim
teknolojilerinin derinliklerine dalarak
uzmanlaşmayı kendilerine kariyer olarak
seçmişlerdir. Bu konuda yaptıkları deneylerden biri sırasında hayatları altüst olur
ve kaybolurlar. Güvenlik güçleri kendilerinde hiçbir şekilde haber alınamayan bu
üç genci bulmak için en ufak bir ipucunun bile peşinden gitmektedirler.
Vizyon Tarihi: 18 Temmuz 2014
.
Volkan Kamar
.
Eyüp Numan Sunar
‘La vie en rose:
Unutulmayan Fransızca şarkılar
“L
a Vie En Rose” albümünde, tüm
zamanların en sevilen Fransızca
şarkıları ve efsane olmuş yorumcuları
bir araya geliyor. Bu şarkıların hepsi
birer klasik…
Fakat albümün kapağına takılmış durumdayım.
Fransa deyince ilk akla gelen şey o biliyorum
ama; bu tarz albümlerin kapaklarında Eyfel Kulesi
görmekten gerçekten çok sıkıldım. Neyse bu
sefer kapak görseliyle uğraşmadan, içerikte neler
var ona bakalım. Albümün açılışı, Fransa’nın en
popüler yorumcusu Edith Piaf’ın klasikleşmiş
şarkılarından“La Vie En Rose” ile yapılıyor.
Jacques Brel en ünlü şarkısı “Ne Me Quitte Pas”,
Yves Montand “Les Feuilles Mortes”, Dalida “Histoire D’un Amour” ve Juliette Greco da “Sous Le
Ciel De Paris” ile albüme konuk oluyor. Artık birer
klasik olmuş şarkılardan diğerleri; “Douce France”
/ Charles Trenet, “J’attandrai” / Tino Rossi, “Mon
Amant De Saint Jean” / Lucienne Delyle, “Maladie
D’amour “/ Sacha Distel, “La Mer” / Bing Crosby,
“La Ballade Des Balladins” / Gilbert Becaud, “Plus
Bleu Que Tes Yeux”, “Padam Padam” / Edith Piaf.
“La Vie En Rose” albümünde, Fransız Müziği’nin
unutulmayan ve hala popülerliğini koruyan
20 şarkısı dinleyicilere sunuluyor. Fazla şarkı
olmasına rağmen tek CD ‘de sunulmuş. Herkese
müzik dolu keyifli günler.
66
Bulmaca
BEŞ DAKİKALIK YUMURTA
SORU: Bir yumurtayı tam olarak beş dakika kaynatmalısınız, ama
elinizde bir adet dört dakikalık, bir de üç dakikalık zaman saati var.
Beş dakika ölçmek için bu iki saati nasıl kullanabilirsiniz?
KİBRİT KARELERİ
SORU: Üstte gördüğünüz şekli yaratmak
için yirmi dört kibrit kullanıldı. Bu düzenden
geriye birbirine değmeyen iki kare kalacak
şekilde sekiz kibrit çıkarabilecek misiniz?
Yukaridaki iki bulmacayı doğru cevaplandırarak [email protected] adresine ya da posta ile derneğimize gönderen
5 okurumuz, her iki bulmaca için de birer adet 1000 parçalık puzzle kazanacak.
Talihliler, 20 Temmuz'a kadar doğru cevabı gönderen okurlarımız arasında yapılacak çekilişle belirlenecektir.
Geçen ayın sudoku talihlileri:
Harun Yılmaz, Kadir Altın, Yüksel Uçar, Doğan Tüfek, Özgür Yeten
haberler
67
68
haberler

Benzer belgeler