GEZİYORUM devamı

Transkript

GEZİYORUM devamı
GEZ‹YORUM
Güney Asya’nın küçük ülkesi Bhutan Krallığı’nda gelişmişlik Gayri Safi
Milli Hasıla yerine Gayri Safi Milli Mutluluk endeksi ile ölçülüyor.
Tüm dünyada, kişi başına düşen milli gelir tartışılırken,
bu sıra dışı Himalaya krallığında halkın ne kadar
mutlu olduğu önem taşıyor…
Himalayalar’daki
mutluluk krallığı
BHUTAN
Ayşe Kaynarcalı
[email protected]
[email protected]
150 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 151
GEZ‹YORUM / BHUTAN
Televizyon ve
internetin en geç
girdiği ülke
B
atısında ve güneyinde Hindistan'ın,
kuzeyinde Çin ile komşu olan
Bhutan’ın toplam yüz ölçümü Konya’nın
yüzölçümü (Konya 39 bin kilometrekare) kadar. İklim çeşitlilik gösteriyor.
Kuzey ovalarda tropikal iklim hâkimken,
orta kısımdaki vadilerde kışlar soğuk,
yazlar sıcak geçiyor. Himalayalar'da ise
kışlar sert, yazlar oldukça serin. Nüfusu
733 bin.
Bhutan’ın etnik yapısı ve dili ülkede
farklılık gösteriyor; Dzongka (resmi),
Şarçopça, Bumthangca, Kurtopçe,
Nepalce gibi diller konuşuluyor.
Gelir kaynağı turizm hidroelektrik
enerjinin ihracatı ve tarıma dayalı.
Toplam ülkenin sadece yüzde 8’lik bir alanı tarıma elverişli, halkın yüzde 70’i ise
çiftçi. Bhutan, dünyanın en son televizyon yayını veren ülkesi oldu. İnternet ve
televizyon 1999 yılında ülkeye girdi.
B
EVDE YAŞAYANLAR
ÜÇ KUŞAK AYNI
Bhutan’da yaşamını süren insanlar iki üç katı
geçmeyen evlerinde üç kuşak bir arada yaşıyor.
Ülkenin geleneksel mimarisinin korunması ve
devam ettirilmesi Druklar için çok önemli.
152 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
hutan’da yaşamını süren insanlar yılın çeşitli aylarında
farklı farklı festivaller düzenler, her birinin ayrı hikayesi olan maskelerini takar,
dans eder, atalarından kalan geleneklerini devam ettirirlermiş.
Ülkenin tüm evleri aynı mimarî
özellikte imiş. Kapılar, pencereler el
emeği göz nuru rengârenk desenlere boyanırmış ve boyalarının eskimesine izin verilmeden çok iyi korunurmuş. İki üç katı geçmeyen evlerinde üç kuşak bir arada yaşarmış.
ÜLKE KİMLİĞİ
Ülkenin geleneksel mimarisinin korunması ve devam ettirilmesi Druklar
için çok önemli imiş.
Bu ülkede çok zengin bir bitki örtüsü varmış. Ulu dağlarla çevrili,
içinden nehirler akan, dörtte üçü ormanlarla kaplı ülkenin sınırları içinde çeşit çeşit bitki yetişirmiş. Bu
bitkilerden kendi ilaçlarını yapar,
hastalarının tedavisinde binlerce yıllık bilgiyle üretilmiş bitkisel ilaçlar
kullanırlarmış.
Çeşit çeşit kuşlar, yabani hayvanlar hep bu küçücük toprak parçasının sınırları içinde saklanırmış.
Çünkü Druklar yaban hayatına çok
değer verir, onun zarar görmesine asla izin vermezlermiş. Bu ülkenin bir
de milli hayvanı varmış ki başka bir
yerde görebilmek ne mümkün. At
desen at değil, öküz desen öküz değil, keçi desen hiç değil, ama hepsinin karışımı olan bir hayvanmış.
Druklar bu hayvana “Takin” adını
vermişler. Takinler zaten çok yüksekte olan bu ülkenin daha da yüksek tepelerinde yaşarlarmış.
Bu ülkenin halkı misafiri çok severmiş. Ülkelerine gelen konuklarını Tanrı misafiri kabul eden sakin ve
güler yüzlü Druklar, konuklarının
mutluluğu için ellerinden ne gelirse
yaparlarmış. Hatta ülkelerinden ayrılan misafirlerine anketler doldurtur, sizi mutlu etmek için başka neler yapabiliriz diye sorarlarmış.
Bu ülkenin başkentinde tek bir
trafik ışığı bile yokmuş. Çünkü arabalar yayalara, yayalar da arabalara
BHUTAN KRALLIĞI
(Druk Yul: Barışçıl Ejderhanın Ülkesi)
Resmi İsmi
İngilizce İsmi
Başkent
Yönetim
Kral
Kuruluş
Wangchuck Hanedanlığı
Hindistan'ın Tanıması
Anayasal monarşi
Nüfus
Etnik Grup
Konumu
Yüzölçümü
Resmi Dil
Yaygın Dinler
Para birimi
: Brug rGyal-Khab (Wylie) Dru Gäkhap
: Kingdom of Bhutan
: Thimphu
: Üniter Parlamenter Monarşi
: Jigme Khesar Namgyal Wangchuck
: 17. YY Başlarında
: 17 Aralık 1907
: 8 Ağustos 1947
: (14 Aralık 2007)
: 733 bin (2012)
: Bhutanlı
: Güney Asya
: 38.394 km²
: Dzongkha
: Budist
: Ngultrum (BTM)
trafik ışığına gerek kalmaksızın yol
verirmiş. Sokaklarında hiç araç gürültüsü de olmayan bir yermiş burası. Hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet gibi batı dünyasına özgü yaygın suçlar
burada ne bilinir ne de duyulur imiş.
Eğitim ve sağlık hizmetleri de ücretsizmiş.
Bu barışsever ve hoşgörülü ülkenin insanları birbirlerine her zaman
sevgi ve saygıyla yaklaşırmış.
Sözlüklerinde hakaret sayılacak tek
bir kelime bile yokmuş.
Oysa bu ülkede hayat hiç de ko-
lay değilmiş.
İklimi o kadar zormuş ki; tüm yıl
boyunca sert fırtınalar; yağış sezonu
boyunca da yaygın toprak kaymaları görülürmüş. Ormanları çokmuş,
çok da güzelmiş ama tarıma elverişli alan da o derece azmış.
Bu küçük ülkenin üretim kaynakları sınırlı, teknolojileri geri, karayolları yok denecek kadar az, kişi
başına düşen milli gelirleri çok azmış.
Ama sahip oldukları ile mutlu olmayı bilen, yüzü hep gülen bir halk
yaşarmış o Mutluluk Krallığında...
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 153
GEZ‹YORUM / BHUTAN
Hiç masal ülkesine yolculuk ettiniz mi?
O zaman ben
anlatayım,
siz de okuyun…
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman
içinde kalbur saman içinde, dünyanın
zirvelerinde Himalayalar’ın ardında küçücük bir ülke varmış. Gitmesi de, dönmesi de zormuş. Bu ülkenin adı "Druk
Yul; Şimşek Ejderhanın Ülkesi’ymiş.
Halkı kendine “Druk” dermiş.
Konuştukları dil de “Dzongkha” imiş.
Bu ülkenin başka bir adı daha varmış. O da “Mutluluk Krallığı”…
Çünkü bu küçücük ülkede halkın
mutluluğu her şeyin üzerindeymiş.
Ülkenin zenginlik göstergesi olarak tek
geçer akçe mutlulukmuş.
Bu ülkenin halkı kralını ve kraliçesini
çok severmiş. Öyle çok severlermiş ki;
kral ve kraliçenin birbirlerine aşk dolu
gözlerle bakan fotoğrafını rozet yapıp göğüslerinde gururla taşırlarmış. Kral çok
yakışıklı, kraliçe ise çok güzelmiş.
Birbirine çok yakışan bu genç çiftin
gülümseyen fotoğrafları daha havalimanının kapısında karşılarmış ülkeye konuk
olarak gelen insanları…
Bu ülkenin kralı dünyadaki diğer krallardan çok farklıymış. O küçücük ülkede,
köy köy, kasaba kasaba gezer, halkının
evlerinde kalır, sorunlarını dinler, ihtiyaçlarını tespit eder, halkının sorunlarını çözebilmek için gece gündüz çalışırmış.
Yüzyıllar öncesine dayanan geleneklerin ve kültürel mirasın korunması ise
ülke yönetiminin temel ilkesi imiş.
Sadece bu ülkede görebileceğiniz
özel kıyafetler giyermiş Druklar. Erkekler,
“gho” adı verilen belden bağlanan bir elbise ve uzun çorap, kadınlar bileklere
kadar inen dar uzun etek ve uzun, geniş
kol ağızları olan “kira” giyerlermiş.
Zengin geleneklerinden motifler taşıyan
ve el yapımı kumaşlardan dikilen bu giysiler çok renkliymiş. Çocuklar bir örnek
beslenme sepetlerini alır, tertemiz giysilerle okullarına gülerek giderlermiş.
154 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
GİZEMLİ ÜLKE
BHUTAN’A SEYEHAT
A
nlatmaya çalıştığım bu ülke
masallarda anlatılan bir ülke
gibi geldi size değil mi? Oysa
bu anlattıklarım o kadar gerçek ki...
Bu Mutluluk Krallığının sizin bildiğiniz adı Bhutan.
Ve itiraf etmeliyim buraya gitmek pek de kolay bir iş değil…
Her şeyden önce Bhutan’a öyle canınız istediği anda uçağa atlayıp gidemezsiniz. Öncesinde mutlaka yerel bir acente ile bağlantı kurmanız ve
Bhutan yönetimince belirlenen “turistler için günlük harcama limiti”ni
gerçekleştireceğinizi taahhüt etmeniz
gerekir. Vizenizi yerel bir acente
aracılığı ile almanız mümkün.
Haydi, gittiniz. Yine de Bhutan’da
turist olarak serbestçe dolaşabilece-
ğinizi sanmayın. Gezerken yanınızda
mutlaka yerel rehberler eşlik etmeli
size. Geçmiş yıllarda kısıtlanan yıllık
ziyaretçi sayısı şimdilerde kaldırılmış
olmakla beraber, Bhutan’a havayoluyla da karayoluyla da ulaşım imkanları oldukça sınırlı.
Havayolu ulaşımı, ancak az sayıda
ülkeye uçuşu olan ve ülkenin tek havayolu “Druk Air” ile sağlanabiliyor.
Bhutan’ın tek bir havalimanı var, o
da, ülkede havalimanı olabilecek
belki de yegâne düzlükte yer alan,
“Paro Uluslararası Havalimanı”.
Druk Air’ın Katmandu’dan, sadece salı ve perşembe günleri uçuşları var. İşte biz de Druk Air ile ılık
bir bahar sabahında, Katmandu’dan
Bhutan’a uçtuk.
Bir buçuk saat süren bu yolculuk
YEREL KIYAFETLER
Erkekler, “gho” adı verilen belden bağlanan
bir elbise ve uzun çorap, kadınlar bileklere
kadar inen dar uzun etek ve uzun, geniş kol
ağızları olan “kira” giyiyorlar.
şüphesiz hayatımın en güzel anıları arasında yer alacak.
Son derece berrak bir gökyüzünde, Himalayalar’ı, dünyanın zirvelerini ve Everest’i hayranlıkla izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Büyüleyici bir güzellik, bambaşka bir duygu...
VE İNİŞ…
İşte o anlatılamaz, yaşanır…
Bhutan’ın Paro Havalimanı’na inebilmeniz için uçak-
Bhutan’ın tek
ulaşım noktası
Paro Havalimanı
tan korkmamanız yetmez. Uçağınız dimdik sıradağların
arasından kısacık bir süre içinde Paro vadisine inerken canınızı önce Yaradan’a sonra pilotun tecrübesine teslim ettiğinizin farkında olmanız gerekir. Çünkü dünyanın en zor
pistine iniyorsunuz.
Pilotumuz uçağı bir kuşun hafifliği ve zarafeti ile ulu
dağların arasındaki havalimanına indirdiğinde tüm yolcular yeniden doğduk diyebiliriz.
Çok sempatik ve farklı bir mimariye sahip havalimanı binasının aslında tüm ülkedeki mimari yapı ile bire bir
aynı olduğunu bilmediğimiz için hemen binanın fotoğraflarını çekmeye başladık. Ülkeyi gezdikçe bu estetiğe
gözümüz alışsa da, ilk gördüğümüz bina havalimanı olduğu için, bizi hem şaşırttı, hem de büyük bir hayranlık
uyandırdı.
Havalimanında geleneksel kıyafetlerini giymiş çalışanlar
da farklı bir sürprizdi bize. Hepimiz, elbiseli ve uzun çoraplı erkek görevlileri görür görmez yanlarına gidip pozlar verdik. Oysa şehre inince gördük ki, zaten tüm halk
öyle giyiniyormuş.
Çıkış kapısında yerel rehberlerimizin “Tashi Delek” dilekleri ve beyaz eşarplar ile karşılandık.”Tashi Delek” bütün olumlu dilekler bu iki kelime ile ifade ediliyor
Bhutan’da.
Yolların dar ve virajlı olması nedeniyle bu ülkede büyük araç yok. Yirmi bir gezgin, iki ayrı minibüse ayrıldık
ve iki yerel rehberle gezdik ülkeyi.
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 155
GEZ‹YORUM
BHUTAN
THIMPU
YOLCULUĞU
Thimpu’ya gidiş yolculuğumuz
esnasında yerel rehberimizden
aldığımız Bhutan tarihi
hakkındaki bilgileri
özetleyeyim size:
B
hutan tarihi, yedinci yüzyılda Guru
Rinpoche (Padmasambhava) nın ülkeye gelip, Budist öğretileri yayması ile
başlıyor. Öncesinde dağınık beyliklerden oluşan Bhutan, ilk kez, 1907 yılında İngilizler tarafından tahta çıkarılan
“Ugyen Wangchuck” ile bütünleşmiş ve krallık haline gelmiş. Tibet’e girmeleri konusunda
İngiliz birliklerinin komutanı Sir Francis
Edward Younghusband’a yol göstermesi ve yardımcı olması sebebiyle, ilk Wangchuck, kral olarak İngilizler tarafından tahta oturtulmuş.
Wangchuck soyundan gelen beşinci kralın
yönetimindeki küçük bir Krallık olan
Bhutan’nın yakışıklı, Oxford mezunu kralı
“Jigme Khesar Namgyal Wangchuck” Kasım
2008’de taç giyerek görevi babasından devralmış. Kralı hakkında konuşurken rehberimizin
gözleri parlıyor. Gerçekten de krallarını çok sevdikleri ve gurur duydukları temas ettiğiniz
her Druk’un tavrından ve konuşmasından anlaşılıyor.
Tahtını, kendi isteğiyle şimdiki Kral olan oğluna devreden bir önceki Kral Wangchuck, ile-
156 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
ri görüşlü bir lidermiş ve ülkenin geleneklerini ve
kültürünü korumak adına pek çok demokratik reform yapıp,1998’de parlamenter rejimin başlamasını sağlamış. Muhalefetin olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilmesi için henüz çok erken olsa da, Haziran ayında yapılacak seçimler sanırım demokrasiye geçiş adına önemli bir gösterge
olacak.
Paro’dan, ülkenin başkenti Thimpu’ya giden yol
boyunca ülke hakkında bilgi almaya devam ediyor, bir yandan da baharla gelen doğal güzelliklerden gözlerimizi alamıyoruz. Yemyeşil ormanlarla kaplı tepeleri ve ağaçların arasındaki büyük
ahşap konakları izlerken gözlerimiz ve ruhumuz
bayram ediyor. Kendimizi Doğu Karadeniz’deki
Fırtına Deresi’nde hissediyor, Çamlıhemşin yollarında ilerlediğimizi hayal ediyoruz.
Fotoğraf molası için iki nehrin birleştiği bir noktada duruyoruz. Durduğumuz yerin özelliği “çörten” adı verilen küçük dini yapıların burada yan
yana olması. Tibet, Nepal ve Bhutan çörtenleri.
İnanışlarına göre, iki suyun birleştiği yerde kötü
enerji oluşurmuş ve çörtenler bu kötü enerjiyi nötralize edermiş. Fotoğraflarını çekip yolumuza
devam ediyoruz.
Başkent Thimpu’ya vardığımızda şehir merkezinde yemek yiyoruz. Sebze ağırlıklı yemekler
lezzetli, tuvaletleri temiz. Restoranın tuvaletinde
asılı duran beyaz havlu, konuk olarak gittiğimiz
bir evdeymişiz hissi yaratıyor üzerimizde.
Şehirde trafik lambası yok. Zaten pek trafik de
yok. Olan trafik içinde ise herkes birbirine saygılı. Şehir merkezinde yaptığımız küçük bir gezinin
ardından bir Budist tapınağını dolaştık. Namaza
benzer ibadetlerini ve dua ritüellerini izledik.
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 157
GEZ‹YORUM / BHUTAN
SİGARA YASAK
ALKOL SERBEST
Kütüphane binasının hemen
önünde büyük puntolarla uyarı tabelaları bizi karşılıyor: “Sigara
İçilmeyen Bölge!” Ama sigara içilen
bir bölge zaten yok ki! Ülkeye sigara sokmak kesinlikle yasak. Kamusal
alanlarda sigara içmenin cezası da
çok yüksek ve her yerde uyarılarla
karşılaşılıyor. İyisi mi Bhutan’da sigara içmeyi unutun. Sigara yasak
olsa da alkollü içkiler serbest.
Her iş günü sonunda tekrarlanan bayrak töreni
başlıyor. Turuncu- sarı bayraklarının ortasında
ülkenin simgesi şimşek ejderhası var.
OKÇULUK MİLLİ SPOR
Geleneksel kıyafetleri içinde atış yapan okçuları görünce,
hemen yanlarına gidip onları izlemeye başladık. Meğer
Bhutan’ın milli sporu okçulukmuş.
BUDA’NIN GÖRKEMİ
Tapınak gezimizin ardından kentin yüksek bir tepesine
çıktık. Binlerce Budist’in aynı anda dua edebileceği,
inşaatı hala devam eden geniş bir alanın üzerinde,
inananlara bereket mudrası gönderen dünyanın en
görkemli Budha heykelini gördük.
Tapınak gezimizin ardından kentin yüksek bir tepesine çıktık.
Binlerce Budist’in aynı anda dua
edebileceği, inşaatı hala devam eden
geniş bir alanın üzerinde, inananlara bereket mudrası gönderen dünyanın en görkemli Budha heykelini
gördük.
158 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
Tepeden görünen manzara tam
anlamıyla nefes kesiciydi. Son derece yüksek tepeler boyunca, göz alabildiğine yeşilin tonları. Ormanlarla
kaplı dağların arasından görünen
karlı zirveler ve sanki bulutların arasında oturuyormuş ve sizi izliyormuş hissi yaratan dev Budha heyke-
li… İçimden neler neler geçiyor…
Tepeden indiğimizde, yolumuzun
üzerinde geleneksel kıyafetleri içinde
atış yapan okçuları görünce, hemen
yanlarına gidip onları izlemeye başladık. Meğer Bhutan’ın milli sporu okçulukmuş. Ama bildiğiniz olimpik
standarttaki
okçuluk
değil
Bhutanlılarınki. Fiber kullanılan ve hedef tahtalarının son derece uzağa konularak atış yapıldığı bir okçuluk bu.
Okçuları izledikten sonra gezimize devam ediyor ve ormanlık bir
alanda ulusal hayvanları “Takin” i
uzaktan da olsa görüp Thimpu
Dzong’a gidiyoruz. Burası Bhutan’ın
hükümet binası olarak kullanıyor.
Yakınındaki büyük bir bahçenin içinde ise kralın yaşadığı sarayı yine
uzaktan görüyoruz. Kapanış saatinde ulaştığımız için sarayın içini gezemiyoruz ama bahçeden de olsa
binanın fotoğraflarını çekiyoruz.
ÜLKENİN SİMGESİ
ŞİMŞEK EJDERHASI
Her iş günü sonunda tekrarlanan
bayrak töreni başlıyor. Turuncu- sarı bayraklarının ortasında ülkenin
simgesi şimşek ejderhası var.
Başbakanın, birkaç Bakan ve
Rahiplerin hazır bulunduğu bayrak
töreninin bitiminde tüm yetkililer
güler yüzle binadan ayrılıyor.
Başbakan önümüzde arabasına binip
uzaklaşırken güvenlik, koruma gibi
herhangi bir tedbir görmüyoruz.
Bulunduğumuz yüksekliğin etkisiyle hepimiz çok yorulmuşuz.
Akşam yemek saatine kadar odamda uyuyup kalmışım.
Her yerde olduğu gibi, basit ve temiz otelimizin lobisinde de bizi karşılayan kral ve kraliçenin fotoğrafının
önünde fotoğraf çektirip, öğle yemeğimizdekine benzer, damak tadımıza uygun akşam yemeğimizi yedik;
sotelenmiş karışık sebze, tavuk ve içi-
ne kişniş katılmış makarna ve üzeri
marmelatlı elmalı kekin tadına baktık. Meyvemsi tada sahip kırmızı şaraplarını ise beklediğimin çok ötesinde başarılı buldum.
Ama her şeye rağmen yine de
“Ema Datshi”nin tadını unutmam
mümkün değil! Ülkenin ulusal yemeği Ema Datshi. Acı kırmızıbiber,
soğan, sarımsak, domates ve peynir
ile yapılan Bhutan’ın geleneksel yemeğini tatmadan dönerseniz geziniz
eksik kalır rivayetine inandım. Fırsat
bulur bulmaz Ema Datshi yedim.
Gerçekten de çok lezzetli ama benim
için inanılmaz acıydı. Yerken gözlerimden yaş geldi.
Ertesi sabah köy yumurtası ve diğer organik ürünlerin sunulduğu
kahvaltının ardından yine yollara
düştük. İlk durağımız Bhutan Milli
Kütüphanesi.
Dünyanın en
büyük basılı kitabı
Milli Kütüphane binasının mimarisi Bhutan’ın diğer binaları gibi yine göz alıcı. Ülkenin Wangchuck soyadını taşıyan tüm kralları ile fotoğrafları önünde tanıştık. İçinde Bhutan
hakkında 150 fotoğraf bulunan, 152
cm x 213 cm büyüklüğünde ve 59 kg
ağırlığındaki dünyanın en büyük basılı kitabı karşılıyor bizi kütüphane girişinde. Kitabın boyutlarını görünce
şaşırıyoruz.
Raflarında karşılaştığımız diğer
kitaplar da Bhutan’a özgü. Turuncu,
kırmızı kumaşlara rulolar halinde
sarılıp, yatay olarak raflara yerleştirilmiş kitaplarla dolu kütüphane.
Budist edebiyatının en seçkin eserlerinin saklandığını ve pek çoğunun
bin yılı aşkın bir süredir Himalaya ve
Orta Asya Budist dünyasının ortak dili olan klasik Dharma lisanı ile ya-
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 159
GEZ‹YORUM
BHUTAN
zıldığını öğreniyoruz. Kütüphanede
ayrıca başta İngilizce olmak üzere diğer batı dillerinde yazılmış
Himalayalar, Bhutan ve Budizm
hakkında eserler mevcut.
Kütüphane gezimizin ardından
köy evleri ve köy yaşamının yansıtıldığı Etnografya Müzesi’ni geziyor ve
bahçesinde dinleniyoruz. Hava nefis,
her yerde pembe bahar dalları, başkent sessiz...
Yöresel motifleri olan el dokuması geleneksel kumaşlarının üretildiği bir atölyede dokumacı kadınları izleme fırsatı da buluyoruz.
Üretim bölümünün üst tarafında
yer alan satış bölümünden bu zarif
çörten motiflerinin işlendiği örtülerden satın alıyoruz.
Gezimiz Paro’ya doğru devam
ediyor.
Paro’yu kuşbakışı gören Rinpung
Dzong’un koruma binasının önünde
fotoğraf molasının ardından, Müze
binasını geziyoruz. Burada rehberimizden, her birinin ayrı bir anlamı
olan maskeler, Tangka denilen kutsal resimleri hakkında bilgi alıyoruz.
Kraliyet ailesine ait fotoğraflar, silahlar ve Bhutan’a özgü hayvan ve
bitki örtüsü fotoğraflarını gördükten
sonra Rinpung Dzong’a gitmek üzere müzeden ayrılıyoruz.
Gayri safi mutluluk
GEZİNİN ARDINDAN DİNLENDİK
Etnografya Müzesi’ni gezdikten sonra bir süreliğine bahçede oturup dinlendik.
Hindistan ve İngiltere’de eğitim alan kral
Jigme Singye Wangchuck, ekonomik başarının aynı ölçüde mutlu bir toplum yaratmadığı
görüşünü benimsiyor. 1974 yılında kral olduğu zaman öncelikli olarak ülke yönetimi için yeni prensipler (o float the idea of developing a new set of guidelines) ortaya koydu. Zaman içinde bu prensipler
şekillenerek, 1998 yılında Gayri Safi Mutluluk endeksi hesaplanmaya başlandı. Mutluluk endeksi
dört temel prensibe dayalı; ekonomik büyüme, milli değerlerin ve kültürel mirasın korunması, doğanın
ve doğal kaynakların korunması ve adil bir yönetim.
RINPUNG DZONG
D
zong kale manastır demek,
Dzongkha ise Dzonglarda konuşulan dil anlamına geliyor.
Budist öğretilerin sürdürüldüğü binalar, mutfak birimleri, mahkeme,
yönetim binaları hep bu kale manastırların içerisinde yer alıyor.
Turuncu kıyafetlerin içinde güler
yüzlü “lama”lar (Öğretmenler) ve kırmızı bordo giysileri içinde oradan
oraya sessiz ve hızlı adımlarla yürüyen çekingen öğrencilerle göz göze
gelince nezaketle selam veriyorlar.
Kütüphane
Rinpung Dzong
160 EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013
Bhutan dünyada “Vajrayana
Budizmi”ni sürdüren tek ülke ve
çok iyi korunan öğretiler hayatlarının
tüm alanında etkisini gösteriyor.
Öldürmenin kesinlikle yasak olduğu
Budist öğreti sebebi ile ülkede cinayet yok denecek ölçüde. Bağıran,
yüksek sesle konuşan, kavga eden insan görmek neredeyse imkânsız.
Rinpung Dzong’dan ayrılıp Parochu nehri üzerindeki Küçük Buda
(Little Buddha) filminden sahnelerin çekildiği “Nyamai Zam” ahşap
köprüsünden karşıya geçtik. Neşe
içinde okula giden çocukları izledikten sonra aracımıza binip Tiger
Nest’i uzaktan da olsa görebilmek
için yola çıktık.
Yolumuz üzerinde geleneksel kıyafetleri içinde atış yapan okçuları görünce, hemen yanlarına gidip onları
izlemeye başladık. Meğer Bhutan’ın
milli sporu okçulukmuş. Bildiğiniz
olimpik standarttaki okçuluk olmasa da hedef tahtalarının son derece
uzağa konularak atış yapıldığı bu
spor hayatlarının bir parçası.
TIGER NEST MANASTIRI
Bahar dallarının ardından vadiyi
ve sıradağları izleyerek Tiger Nest’in
olduğu bölgeye ulaştık. Çok yüksek
bir yarın üzerine kondurulmuş Tiger
Nest Manastırı Bhutan’ın sembolleri arasında yer alıyor. Guru Rinpche
burada bulunan bir mağaraya bir
kaplanın sırtında çıktığına inanıldığı
için bu adı almış. Bu mağarada üç ay
boyunca inzivaya çekilip meditasyon yapan rahibin anısına manastır
yapılmış.
Günün yorgunluğuna, gün batımında Paro’daki otele vardığımızda sunulan sıcak çay ikramı çok iyi
geldi. Ormanın içinde, kuş cıvıltıları
arasında, tatil köyü gibi bir otelde konakladık.
Gecenin bir vaktinde kahvaltımızı
yaptık ve gün ağarmadan yola çıktık.
Yine pırıl pırıl bir havada nefes kesen haşmeti ile Himalayalar’ı izleyerek Katmandu’ya döndük.
Geride, sonsuz bir sükûnet içinde kırmızı-bordo elbiseleriyle, manastırların taş yollarında yürüyen
öğrenciler, güler yüzleriyle objektiflere poz veren güzel genç kızlar, ellerinde beslenme sepetleriyle güle oynaya okula giden sağlıklı ve mutlu çocuklar kaldı...
Geride “Mutluluk” kaldı… E
EKOV‹TR‹N HAZİRAN 2013 161

Benzer belgeler

Kathmandu - SEDVENTURE

Kathmandu - SEDVENTURE İstanbul uçuşunuz için havalimanına transferiniz gerçekleşecek. Check-in ve pasaport işlemlerinin ardından Türk Hava Yolları’na ait TK 727 nolu sefer ile saat 08:45’de Istanbul’a hareket. Yerel saa...

Detaylı