Milletimizin başı sağolsun

Transkript

Milletimizin başı sağolsun
YIL: 2 SAYI: 11 Mayıs-Haziran 2014
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi
tarafından 2 ayda bir yayımlanır
Soma’da katliam
gibi iş kazası!
Milletimizin başı sağolsun
Otomotiv sektöründe
iş sağlığı ve güvenliği
Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü
Selçuk Boynueğri:
“Mutluluk kaynağı;
başarma azmini ve ekip
ruhunu hissetmektir”
Yedinci Uluslararası İş Sağlığı
ve İş Güvenliği Konferansı
Sonuç Bildirgesi
Yazılarıyla Türker Kayıran, Suat Filiz, Dr. Kenan Ergus
“Başkasına yararı dokunan
insan, en kusursuz insandır”
SOPHOKLES
İmtiyaz Sahibi
Dr. Bülent ÇALIK
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi
Genel Müdürü
[email protected]
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği
Merkezi adına
Bülent Çalık
Genel Yayın Yönetmeni
(Sorumlu Yazı İşleri Md.)
Suzan Pamuk Tekin
Yayın Kurulu
Dr. Murat Sağnak
Türker Kayıran
Sibel Taner Hacıoğlu
Burcu Elif İnce
Dilhun Gökçe
Yayına Hazırlayan
Fark İletişim Yönetimi
Kükürtlü Mah.
Emir Abdülkadir Cad.
Emel Hn. Apt.
No: 25 / 1 Osmangazi / Bursa
Tel: 0 224 235 13 17
Grafik Tasarım ve Baskı
İMAK OFSET BASIM YAYIN
TİC. ve SAN. LTD. ŞTİ.
Atatürk Cd. Göl Sk. No: 1
Yenibosna / İSTANBUL
Tel : 0 212 656 49 97
Faks: 0 212 656 29 26
www.imakofset.com.tr
Yönetim Yeri
Üçevler Mah. Aysel Sk. Dursun
Aslan İş Mrk. Kat: 1 Nilüfer/Bursa
Tel: 0 224 250 0 111
Ulusal, Türkçe, iki aylık sektörel bir
yayındır. Ücretsiz olarak dağıtılır.
BAŞLARKEN
Bültenimizin son yayınlandığı tarihten şu an
elinizde bulunan yeni sayımızın yayınlanmasına
kadar geçen sürede, ülkemizde iş sağlığı ve
güvenliği açısından önemli gelişmeler yaşandı.
İş sağlığı ve güvenliğinin toplum olarak hepimizi
ne kadar yakından ilgilendirdiğini ne yazık ki
yeni bir faciayla birlikte hatırlamak durumunda
kaldık. Ülkemizi derin bir yasa boğan Soma
maden kazası, iş sağlığı ve güvenliğine yeterli
ve sistematik bir yaklaşım olmadığında sonucun
ne kadar korkunç olabileceğini bir kez daha
gösterdi. Aslında, her gün en az dört kişinin iş
kazası nedeniyle yaşamını yitirdiği ülkemizde,
duyarlılığın oluşması için tek bir kazada 301
kişinin yaşamını yitirmesini beklememek gerekirdi. İş sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli
duyarlılık çok önceden oluşmuş olsaydı, belki
bugün Soma faciası yaşanmayacaktı. Biz de
diğer herkes gibi Soma madencilerinin acılarını
paylaşıyoruz, onların yaşandığı acıyı en derin
şekilde hissediyoruz. Ancak sadece acıyı paylaşmak yetmemeli ve bundan sonra ülkemizde
iş kazalarından ölümlerin kader gibi algılanması yanlışından vazgeçilmeli. Bilimsel ve
sistematik yaklaşımlarla iş kazalarının hemen
tamamen engellenebileceği bilinci, toplumsal
bilincimize yön vermeli. İşveren, çalışan ve devlet üçgeninde eş zamanlı bir bilinç değişimi ve
tarafların iş sağlığı ve güvenliği konusunda tam
bir işbirliğine yönelmemeleri durumda ne yazık
ki daha çok Soma’lar yaşanacaktır.
Bu arada işyerlerinde ölümlerin sadece iş kazaları nedeniyle olmadığını, meslek hastalıkları
nedeniyle gerçekleşen ölümlerin çok daha
fazla sayıda olduğunu hatırlatalım. Meslek
hastalıkları nedeniyle ölümler ülkemizde tespit
bile edilememekte ve çalışma hayatımızı içten
içe kemirmeye devam etmektedir. Örneğin
Soma’daki madencilerin pek çoğunda kömür
tozuna bağlı akciğer hastalığı olduğu kesindir.
Bugün kazadan kurtulan maden işçisi on yıllar
sonra meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirecektir. Birbirine karşıt taraflar yaratarak bu
toplumsal meselenin çözümü mümkün değildir,
tam aksine toplum olarak iş sağlığı ve güvenliği
konusunda her bir tarafın tam işbirliğine ihtiyaç
vardır. Temennimiz bu işbirliğinin bir an önce
ortaya çıkmasıdır.
Bilgemed iş sağlığı ve güvenliği merkezi, ülkemizin makus talihinin değişmesi için üzerine
düşen görevin, sunduğu iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinin niteliğini en yukarılara taşımak
ve bu hizmetleri olabildiğince yaygınlaştırmak
olduğuna inanmakta, çalışmalarını bu inançla
sürdürmektedir.
Ortam ve maruziyet ölçümlerini gerçekleştirdiğimiz laboratuvarımız nihayet çabasının karşılığını alarak Türkak tarafından akredite edildi.
7 Mayıs 2014 tarih ve AB-0773-T numarasıyla
on parametrede akredite olan laboratuvarımız,
ölçüm kapsamını daha da geliştirmek için çalışmaya devam edecek.
İş ekipmanları ve makinelerin teknik kontrolleri
ile ilgili çalışmalarımızda da sona yaklaşmış
bulunuyoruz. Çok kısa bir süre içinde Türkak 17020 akreditasyonunu da tamamlamış
olacağız.
Bu arada tamamen Bilgemed’in çalışma tarzına
uygun olarak tasarladığımız yeni mobil sağlık
taraması aracımız da işyerlerinin hizmetinde.
Çok daha nitelikli ve hızlı bir tarama işlemi gerçekleştirmeyi mümkün kılan aracımız şimdiden
övgü topluyor. Bilgemed, iş sağlığı ve güvenliği
alanında kalite standartlarını yukarı taşımak
için çalışmaya devam ediyor.
Bilgemed İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği
Uzmanlığı Eğitim Kurumu, eğitim faaliyetlerine
hijyen eğitimleri, mesleki eğitimler ve ilkyardım eğitimleri ile devam etme kararı almış
bulunuyor. Üç seneye yakın bir süreç içerisinde
yüzlerce kursiyeri eğitim sürecinden geçirerek
işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olarak belgelendirilmelerini ve sahada kendilerine güven
içerisinde çalışabilmelerini sağlamak üzere,
kaliteden ödün vermeden çalıştık. Bu süre içerisinde hemen herkes tarafından takdir edilen
bir eğitim kurumu olmayı ve kaliteli eğitimin
en önemli adresi olmayı başardık. Geldiğimiz
noktada belgelendirilmiş İş Sağlığı ve Güvenliği
Profesyoneli sayısı Türkiye’de 120 bini geçmiş
bulunmaktadır, 24 Mayıs tarihindeki sınavdan
sonra bu sayı muhtemelen 130 bini geçmiş olacak. Biz bir dönemin sona erdiğini ve iş sağlığı
ve güvenliği alanında istihdamı gereken profesyonel sayısının yeterli düzeye geldiğini tespit etmiş bulunmaktayız. Bu nedenle işyeri hekimliği
ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimleri faaliyetimize
son veriyoruz ve yolumuza çalışan eğitimleri ile
devam ediyoruz. Bilgemed kalitesini her türlü
eğitim alanına yansıtmaya devam edeceğiz.
Bu süre içerisinde Bilgemed Eğitim Kurumuna
tercih eden kursiyerlerimize ve bilgi ve tecrübeleri ile yeni profesyonellerin yaratılmasına
emek veren eğitmenlerimize teşekkür ediyoruz.
Bilgemed tarafından size iki konuda bilgilendirme yapma ihtiyacı duyuyoruz. İlk olarak,
Sağlık Bakanlığının genelgesi ile Ortak Sağlık
ve Güvenlik Birimlerinin mobil sağlık aracı
bulundurması yasaklandı! İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün OSGB’ler ile yaptığı
toplantıda bu konuda bilgilendirme yapılmış
durumda. Mobil sağlık araçlarını bulundurma
yetkisinin sadece tıbbi laboratuvar ve radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatı bulunan
kurumlara ait olduğu ilgili mevzuat ile açıkça
belirtiliyor. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği
Merkezinin tıbbi mikrobiyoloji laboratuvarı ve
radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatlarına
sahip olduğunu belirtir, ilgili herkesi hukuksuz
uygulamalar konusunda uyarırız!
İkinci olarak, şu an başbakanlığa gönderilmiş
olan yeni yönetmelik ile diğer sağlık personeli
için eğitim şartı kaldırılıyor! Diğer sağlık personeli sertifikası için acil tıp teknisyeni, çevre
sağlık teknisyeni, hemşire ve sağlık memurları
sadece sınava girecekler! İşyeri hekimleri ve iş
güvenliği uzmanları için de yeni yönetmelik ile
beş yılda bir yenileme eğitimi alma şartı kaldırılıyor! Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş
eğitim kurumlarının ön kayıt alma ısrarlarına
karşı temkinli olunmalı ve yeni yönetmeliğin
yayınlanması beklenmeli!
Bir sonraki sayıya kadar sağlıklı ve güvenli
çalışmalar diliyorum.
İÇİNDEKİLER
4
7
10
16
18
22
MAYIS-HAZİRAN 2014 Sayı: 11
Bilgemed’den
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi’nden haberler
Şirket Haberleri
Şirketlerden taze haberler
İnceleme
Türker Kayıran yazdı: Soma’da katliam gibi iş kazası!
Makale
Suat Filiz yazdı: İş sağlığı ve güvenliğinde işveren bakış açısı
Röportaj
Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk Boynueğri “Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak, yönetim
anlayışımızın temelinde insan odaklı olmak yer alır” diyor.
Gündem
Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, PEGA Otomotiv, Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk.
Röportaj
18.
Mükemmeliyetçi, yaratıcı ve çözüm odaklı anlayışı
ile birçok ulusal ve uluslararası kuruluşa konsept
projeler tasarlayıp uygulayan Scala M.I.C.E’ın
Genel Müdürü Selçuk Boynueğri ile sektörü,
sektördeki insan kaynaklarını ve iş sağlığı güvenliği
çalışmalarını konuştuk.
Gündem
22.
Otomobil üretimi metal sanayine dayanan, emek yoğun bir
sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği açısından da birçok risk
faktörünü (toz, kimyasal maddeler, toksik gazlar gibi) bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla çalışanlar da üretim
esnasında hem fiziksel hem de kimyasal tehlikelere maruz
kalmaktadırlar.
Biz de otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik
Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, PEGA Otomotiv, Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri
İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk.
28
30
32
33
34
36
38
40
Mercek
Mesleki eğitimler
Mercek
İş yeri hekimi Dr. Kenan Ergus: “Meslek hastalıklarının yasal boyutu yeniden düzenlenmeli”
Mercek
Dr. Kenan Ergus yazdı: Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı Sonuç Bildirgesi
Bilgilendirme
İş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri denince
Sağlıklı Yaşam
Tatil güzel ama güneşe dikkat!
Otomobil
BMW X6, 2015’e yenilenerek giriyor
Gezi
İki günde baştan sona keşfedeceğiniz 6 şehir önerisi
Ajanda
Ne okuyalım, ne izleyelim, neleri kaçırmayalım?
Mercek
28.
Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de, yeterli
sayıda ve nitelikte mesleki eğitim almış personel
temininde yaşanan güçlüklerdir. Mesleki eğitimi
olmayan kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine dikkat
etmesi, kurallara uygun olarak çalışması da söz
konusu değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli ve Çok
Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların
Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13 Temmuz
2013 tarihinde yürürlüğe girdi.
Mercek
32.
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ailesinden
Dr. Kenan Ergus 5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da
yapılan Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Konferansı’na iki sözel bildiriyle katıldı. Dr. Ergus ile
konferans ve konferansta sunduğu bildirileriyle ilgili
olarak bir söyleşi yaptık.
BİLGEMED’DEN
Bilgemed asansör
muayenelerine başlıyor
Kalite ve Başarı
Sempozyumu’nda
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi ile Bursa
Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından bu
yıl 12’ncisi düzenlenen “Kalite ve Başarı Sempozyumu”,
“Yolculuk Nereye?” temasıyla 18-19 Nisan’da yapıldı.
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi’nin de standı ile
hazır bulunduğu sempozyuma, katılım oldukça yoğundu. 12. Kalite ve Başarı Sempozyumu’nda “Yolculuk Nereye?”
sorusuyla gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ortam
bırakmak için özel ve kamu sektörü, sivil toplum kuruluşları
ve temsilcileri, akademisyenler bir araya geldi. Teknoloji,
yenileşim, çevre eğitim, insan kaynakları, gönüllülük
sistemi gibi konular uzman konuklar eşliğinde tartışılmaya
açıldığı sempozyumda, Bilgemed standı da bir hayli ilgi
gördü. İş sağlığı ve güvenliği konularında standı ziyaret
eden konuklara bilgiler veren Bilgemed yetkilileri, iş sağlığı
ve güvenliğinin yaşanabilir bir gelecek ve sağlıklı nesiller
için öneminin altını çizdiler.
BİLGEMED kalite anlayışının belgelenmesi yolunda attığı titiz
adımlara bir yenisini daha ekledi. TS 17025 akreditasyonu belgelerinin ardından, TS 17020 standardı eğitimlerini tamamladı ve
akredite olma yolunda başvurularını yaptı . TS 17020 belgesi “A Tipi Muayene ve Gözetim Kuruluşu” olmak
için gerekiyor. Bu kapsamda, Bilgemed İş Ekipmanları Muayene
ve Gözetim Sorumlusu, Adli bilirkişi ve Makine Mühendisi Bülent
Barış Pülten Türk Standartları Enstitüsü’nün OSTİM Ankara’da
bulunan eğitim kampüsünde “Asansör Gözetim ve Muayene
Uzmanlığı” eğitime katıldı ve yapılan sınav sonucunda başarılı
olarak TSE onaylı “Asansör Gözetim ve Muayene Uzmanı” belgesine sahip oldu.
Yürürlükte bulunan Asansör Yönetmeliği (95/16/AT) bilgilendirmesi ve TS EN ISO 17020 standardı bilgilendirmesi, TS EN 81-1/2
standardları bilgilendirmesi gibi asansör montajı ve asansör
güvenlik standardı içeriği bu eğitimin kapsamını oluşturuyordu.
Türkiye’de çok az sayıda bulunan A tipi muayene kuruluşları
arasına girmeyi hedefleyen Bilgemed, iş güvenliğinde çok önemi
olan insan ve yük asansörlerinin güvenlik kullanımı ve denetlenmesi ile ilgili hizmet verebilmek için gerekli diğer süreçleri de
tamamlıyor.
Bilgemed ailesinin yenileri
Onlar erdi muradına
İş güvenliği uzmanlarımızdan Meltem Subulur, geçtiğimiz ay
Semih Ergin ile dünya evine girdi. Bilgemed kadrosunun da
hazır bulunduğu düğünde güzel anlar yaşandı. Yeni evlilere
bir ömür boyu sağlık ve mutluluklar diliyoruz.
Bilgemed ailesi yeni katılanlarla her geçen gün genişliyor.
Geçtiğimiz ay Bursa satış pazarlama departmanının
kadrosuna, satış uzmanları İpek Duralioğlu ve Elif Çelik,
biyolog Gülçin Sevinç dahil oldu. İstanbul şubesinin açılışı ile
daha da büyüyen Bilgemed, buradaki kadrosuna da alanında
uzman kişileri ekliyor. Satış uzmanları Esra Şahin ve Okan
Aydın İstanbul şubesinde göreve başladı.
Her geçen gün kadrosunu güçlendirerek yoluna devam
eden Bilgemed’de yeni göreve başlayanlar, amatör bir
ruhla profesyonelce çalışan, iş sağlığı ve güvenliği alanında
bütünsel
sorumluluk ve
eksiksiz hizmet
anlayışı ile
çalışan bir aileye
katılmış olmaktan
duydukları
mutluluğu dile
Elif Çelik
Esra Şahin
getirdiler.
İpek Duralioğlu
4
www.bilgemed.com.tr
Okan Aydın
Gülçin Sevinç
BİLGEMED’DEN
Bilgemed
12. İnsan Kaynakları Zirvesi’nde
15-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında
bölgemizin en önemli ve gelenekselleşmiş İnsan Kaynakları Zirvesi BTSO
hizmet binasında gerçekleşti. Bilgemed
İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi de her
yıl olduğu gibi bu yılda İnsan Kaynakları
Zirvesi’nin sponsorları arasında yerini
aldı. Hızla değişen dünyamızda rekabet,
insan yönetiminin önemini her geçen gün
daha da arttırdığı, İK profesyonellerinin
de bu değişime ayak uydurmaları ve gelişim sağlamaları kaçınılmaz bir gerçek
olduğu düşüncesi ile yola çıkan PERYÖN
Güney Marmara Şubesi, 12. İnsan Kaynakları Zirvesi’nin ana temasını “Değişen
Dünya, Gelişen İK” olarak belirlemişti. Değerli konuşmacıların katıldığı zirveye
ilgi büyüktü. İK alanında faaliyet gösteren
tüm profesyonellerin mesleki gelişimine
katkı sağlayan, paydaşların, şirket sahiplerinin, üst düzey yöneticilerin ve diğer
alanlarda çalışan profesyonellerin de
ilgi gösterdiği zirve, keyifli olduğu kadar
verimli geçti.
Bilgemed yeni standıyla konuklarını ağırlarken, Bursa’nın iş sağlığı ve güvenliği
alanında katılımcılara bilgi verdi.
İstanbul Bilgemed
yetki belgesini astı
Bilgemed’in yeni
İstanbul Bilgemed OSGB yetki belgesini de duvarına astı. İstanbul Bilgemed, Bilim Geliştirme Medikal İSG Hiz. A.Ş ticari unvanıyla faaliyet sürdürüyor. Bursa ve İnegöl’den sonra İstanbul’a
da şube açan Bilgemed, ulusal bir marka olma yolunda ilerliyor.
Tam hizmet anlayışıyla çalışan Bilgemed, İstanbul’a da hızlı bir giriş yaptı. Kısa sürede Bursa ve İnegöl’de olduğu gibi
İstanbul’da da adından çokça söz ettiren bir kurum olacağını
gösterdi.
mobil sağlık aracı
Bütünsel sorumluluk, eksiksiz hizmet anlayışı ile çalışan Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi, sektöründe gelişen teknolojiyi yakından takip ederek, hızla bünyesine alıyor. Bilgemed,
var olan iki mobil aracına, daha gelişmiş bir mobil sağlık aracı
ekledi. Yeni mobil sağlık aracında, işitme testi, akciğer grafisi,
solunum fonksiyon testi, aşı uygulamaları, laboratuvar tetkikleri, göz muayenesi ve portör tetkikleri yapılabiliyor. CE belgeli
yeni mobil aracı ile işletmelere gidilerek yapılan bu tetkikler,
raporlanarak sunuluyor.
Müşterilerine daha kaliteli hizmet vermek için çalışan Bilgemed,
sektöründe yol gösterici olmaya devam ediyor.
www.bilgemed.com.tr
5
BİLGEMED’DEN
Bilgemed İnegöl
şubesinin çalışmaları
Mobil sağlık araçları
bulundurma yetkisi
Sağlık Bakanlığı’nın genelgesi ile ortak sağlık ve güvenlik
birimlerinin mobil sağlık aracı bulundurması yasaklandı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün OSGB’ler
ile yaptığı toplantıda bu konuda bilgilendirme yapılmış
durumda. Mobil sağlık araçlarını bulundurma yetkisinin
sadece tıbbi laboratuvar ve radyolojik görüntüleme merkezi
ruhsatı bulunan kurumlara ait olduğu ilgili mevzuat ile
açıkça belirtiliyor. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi tıbbi mikrobiyoloji
laboratuvarı ve radyolojik görüntüleme merkezi
ruhsatlarına sahip bir kuruluş. Tam hizmet prensibi ile
çalışan Bilgemed iş sağlığı ve güvenliği alanında hukuki
düzenlemelere uygun olarak hizmet veriyor. Mobil araçları
ile geniş bir portföye hizmet veren devam eden Bilgemed,
hukuksuz uygulamaların doğuracağı sonuçlar konusunda
ilgili herkesi uyarıyor.
Bilgemed İnegöl şubesi, İnegöl’de iş sağlığı ve güvenliği
kültürünü yerleştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye’nin 16. büyük sanayi merkezi olan İnegöl Organize
Sanayi Bölgesi, Türkiye’nin birçok ünlü markasını Türk
ekonomisine kazandırdı. İnegöl mobilyası artık dünya
çapında bilinen bir marka haline geldi. İş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarının hem çalışan mutluluğu hem de kalite ve
verimlilik getireceği bilincini yerleştirmeye çalışan Bilgemed
İnegöl şubesi, bu düşünceyi her kesime yaymayı amaçlıyor.
Bilgemed İnegöl şubesinde çalışanların işe giriş ve periyodik
muayeneleri, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile bunların
raporlamaları işyeri
hekimleri, yardımcı sağlık
personeli ve iş güvenliği
uzmanları tarafından
titizlikle yapılıyor. Bursa
Merkez’de olduğu gibi
Bilgemed’in İnegöl
şubesinde de tüm iş sağlığı
ve güvenliği hizmetlerini
tek elden, hızlı ve özenli bir
şekilde veriliyor.
Bilgemed İş Hijyeni Ölçüm ve Analiz
Laboratuvarı akreditasyon belgesini aldı
Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı
tarafından yayınlanan İş Hijyeni Ölçüm,
Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar
Hakkında Yönetmelik’e göre, iş sağlığı
güvenliği konusunda ölçüm yapmak,
yeterlilik almak isteyen laboratuarlar, ön
yeterlilik aldıktan sonra 1 yıl içerisinde
akretide olmak zorunda. Aksi takdirde
bu ölçümleri yapmaya yetkili olamazlar.
Bu kapsamda Bilgemed laboratuarları
TÜRKAK Laboratuvar Akreditasyon
Başkanlığı tarafından denetlendi.
Baş denetçi Prof. Dr. Mehmet Faik
Sevimli ve denetçi Dinçer Karadavut’un
gerçekleştirdiği ‘TÜRKAK TS EN ISO/
IEC 17025:2012 Deney ve Kalibrasyon
Laboratuvarlarının Yeterliliği için Genel
6
www.bilgemed.com.tr
Şartlar’ akreditasyon denetimi sonrasında
Bilgemed Laboratuvarları, İş Hijyeni Ölçüm ve
Analiz Laboratuvarı Akreditasyon Belgesini
aldı.
“İnsana yatırım
yapan kurum”
kimliğini
benimsemiş ilk
lojistik firması
olan CEVA Lojistik, yenibiris.com’un
sekiz yıldır istihdama katkıda bulunan
kurumsal üyelerini ödüllendirdiği
gecede “Örnek İşveren” dalında ödülünü
aldı.
İş ve insan kaynakları sitesi
yenibiris.com’un İstanbul’daki
kurumsal üyeleri arasında yaptığı
değerlendirme sonucunda, şirketler
farklı kategorilerde ödül almaya hak
kazandı. Bu doğrultuda Sektörünün
İstihdam Lideri, Yılın Yükselen İşveren
Markası, Yılın En Hızlı Büyüyen Şirketi
ve Örnek İşveren kategorilerinde ödül
almaya hak kazanan firmalar açıklandı.
CEVA Lojistik İnsan Kaynakları ekibi 2013 yılında aday başvurularını yüzde
yüz yanıtlayarak Yılın Örnek İşveren
Ödülü’nü almaya hak kazandı. CEVA
Lojistik adına ödülü CEVA İnsan
Kaynakları Uzmanı Merve Sipkati aldı.
CEVA Türkiye İnsan Kaynakları
Yöneticisi Barış Yiğit yapmış olduğu
değerlendirmede “Bu ödül şirketimizin
İnsan Kaynakları süreçlerine verdiği
değerin bir göstergesidir.İlkini geçen yıl
almaya hak kazandığımız Yenibiris.com
ve Hürriyet İK iş birliği ile düzenlenen,
Yılın İşverenleri ödülünü bu senede
almayı başararak ödüllerimize bir
yenisini daha eklemiş olduk. 2013 yılı
içerisinde Yenibiris.com’da yayına
aldığımız ilanlarımıza başvuran tüm
adaylara yanıt vererek Yılın İşvereni”
ödülünü almaya hak kazandık” dedi.
En değerli varlığının İnsan Kaynağı
olduğuna dikkat çeken CEVA, “Yenibiris.
com’un yaptığı değerlendirmenin 2013 yılına dair sonuçları, IK
başvuru değerlendirme sürecini
başarıyla uyguladığımızı gösteriyor.
Çalışanlarımız bizim için ne kadar
değerliyse, iş başvurusunda bulunarak
ileride potansiyel birer CEVA çalışanı
olmaya aday herkes o kadar değerlidir.
Adayların yapmış oldukları iş
başvurularını işe alım kriterlerimiz
çerçevesinde değerlendiriyor, olumlu
olumsuz yanıtlayarak süreçle ilgili
kendilerini bilgilendiriyoruz” dedi.
Çevreye duyarlı, insan odaklı ürünler
Willowy, ofis ve ev mobilyaları üretim
ve satışında uzman kadrosu, modern
hizmet anlayışı, yenilikçi atılımları ve
uluslararası vizyonu ile sektörünün
iddialı ve önde gelen firması olan
İshanlar Grup’un tanınmış markası.
Willowy markası İshanlar Grup
şirketlerinin, yıllara dayanan
yurtiçi, yurtdışı satış ve pazarlama
deneyimlerinin, Bursa ve İnegöl ‘de
kurulan modern tesislerinde üretime
dönüşmesi ile doğdu.
Kaliteli ürün ve güvenilir hizmet anlayışı
ile yükselen markanın arkasında,
bireysel yaratıcılığı ön plana çıkaran,
ekip çalışmasının gücüne inanan,
yenilikçi çözümler sunan, sahip olduğu
uluslararası vizyon ile geleceğin
çalışma ve yaşama alanlarını bugünden
tasarlamayı amaçlayan dinamik ve
girişimci bir takım ruhu bulunuyor.
Üretimde çevreye duyarlı, ergonomik
ve fonksiyonel tasarımlarla, insan
odaklı ürünler sunmayı en önemli amaç
edinmiş olan İshanlar, uluslararası
arenada tanınmış markası Willowy’nin
gördüğü ilgi ve tercihin gururunu ve
mutluluğunu yaşıyor.
Yurtiçinde ve uluslararası pazarlarda,
yenilikçi ve özgün tasarımları ile
tanınan Willowy, mobilya dünyasının
merkezi İnegöl’deki modern fabrikası,
Bursa ve İnegöl’deki mağazaları,
yurtdışında üç ayrı ülkenin başkent
ve büyükşehirlerindeki showroom
ve satış mağazalarında faaliyetlerini
sürdürüyor. Dünya çapında aranan ve
tercih edilen bir marka olan Willowy,
genç ve dinamik yapısı, kaliteli ürün
ve güvenilir hizmet anlayışı çalışıyor.
Willowy, bugünlere gelmesinde
gösterdiği dinamizmi ve hedeflerine
ulaşmak için gösterdiği kararlılıkla,
sektöründe öncü olma başarısının
sorumluluğu içinde hizmete ve yoluna
devam ediyor.
www.bilgemed.com.tr
7
ŞİRKET HABERLERİ
Ceva Lojistik, insana yaptığı
yatırımın ödülünü aldı
ŞİRKET HABERLERİ
“İnsan, rekabet üstünlüğümüzü
sürdürülebilir kılan asli unsur”
Orman ürünleri sektöründe 50 yıllık tecrübeye sahip olan Mobipan son teknoloji ahşap işleme
makineleri ile, 15.000’i kapalı, toplam 20.000 metrekare üzerinde, yıllık 30.000 metreküp
kurutma, 15.000 metreküp üretim kapasitesi sektörün lideri konumunda.
Çözüm ortağı olarak yine sektörünün lideri Bilgemed’i seçen Mobipan iş sağlığı ve
güvenliği çalışmalarında da sektöründe yol gösterici. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda
gerçekleştirdikleri organizasyonlar ile iş sağlığı ve güvenliğinin tamamlanması gereken
bir prosedür değil, yaşamın her alanında olması gereken uygulamalar bütünü olduğunu
çalışanlarına yaşattılar.
Yönetim, üretim birimleri ve Bilgemed iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının katılımları
ile gerçekleştirilen ortak çalışma sonucunda planlanan faaliyetler tüm personelin katılımı ile
üretime ara verilerek İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda yapıldı. Biz de bu organizasyonun
fikir babası ….. Nezir Kuyumcu ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Ülkemizde ve sektörünüzde iş sağlığı
ve güvenliğini değerlendirir misiniz?
Ayrıca 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu’nu sektörünüzde ne
gibi değişikliklere sebep oldu?
Öncelikle 13 Mayıs 2014 günü
yaşadığımız ülkemizi yasa boğan Soma
Maden kazası sebebi ile yaşamını
yitiren 301 çalışana Allah’tan rahmet,
ailelerine ve milletimize baş sağlığı
diliyorum. Türkiye 1995 yılından beri 8
hükümet değişmesine rağmen masada
duran ILO’nun (Uluslararası Çalışma
Örgütü) 176 numaralı “Madenlerde
Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini’’
imzalamamaktadır. Ümit ve temenni
ediyorum ki; bu yaşadığımız acı olaydan
sonra gerekli hassasiyet gösterilir,
yapılan gayretli çalışmalardan sonra
tersanecilik dalında bir dönem bizi üzen
olumsuz haberlerin bu günlerde son
bulduğu gibi madencilik dalındaki kara
haberler de son bulur.
Yoğun makineleşmenin getirdiği tehlike
çeşitleri, kaza riskini ve risklerin
derecesini de arttırmıştır. İş kazaları,
dünyada ve ülkemizde çalışma
hayatının en önemli sorunlarından
birisidir. Ülkemizde çalışanların maruz
kaldığı iş kazaları ve bu kazalar sonucu
meydana gelen ölüm, yaralanma
olayları ile ekonomik kayıplar, gelişmiş
ülkelere oranla oldukça fazladır. İş
kazalarıyla ilgili yapılan araştırmalar;
kazaların meydana gelmesinde
çoğunlukla çalışanların birtakım kişisel
özelliklerinin etkili olduğunu, bunun
yanı sıra makine, teçhizat ve çalışma
ortamındaki hata ve eksikliklerin de
kaza nedenleri arasında olduğunu
ortaya koymuştur.
8
www.bilgemed.com.tr
Bir başka deyişle, iş kazalarının
birinci dereceden temel nedenleri;
çalışanların güvensiz tutum ve
davranışları ile iş yerindeki güvensiz
durumlardan oluşmaktadır. İşletmenin
büyüklüğüne, teknolojik yapıya,
ülkelerin gelişmişlik düzeyi başta
olmak üzere birçok etkene bağlı olarak
değişken bir nitelik taşıyan üretim
süreçleri boyunca yönetim ve denetim
eksiklikleri ile işçi ve işverenlerde
iş güvenliği kültür ve bilincinin
yeterince oluşmaması iş kazalarının
nedenlerindendir.
Dikkatler iş kazaları üzerine
yoğunlaşmakta, bununla beraber
2010 yılında karşılaşılan 533 meslek
hastalığı, 109 meslek hastalığı sonucu
sürekli iş göremezlik ve 10 meslek
hastalığı sonucu ölümün gerçekleşmiş
olması, meslek hastalıklarının da
üzerinde durulması gereken önemli bir
konu olduğunu vurgulamaktadır.
Ülkemizde günde 217 iş kazası olmakta,
günlük 4 çalışan iş kazalarında
hayatını kaybetmektedir. 5 çalışan
ise iş göremez hale gelmektedir. Bu
verilere dayanarak ülkemiz iş kazası
sıralamasında Avrupa’da 1. dünyada 3.
sırada yer almaktadır.
Ahşap ve mobilya endüstrisi
sektöründe küçük atölyeler, büyük
ölçekli otomasyon ve modern üretim
tekniklerinin kullanıldığı işletmeler
bulunmaktadır. Sektörel iş kazaları
incelendiğinde yaş ve tecrübe ile
iş kazaları arasında ters orantı
görülmektedir. Ağaç işleme makineleri
iş kazası riski yüksek makineler
olup çalışma prensibi, devir ve bıçak
sayısı, çalışılan ağacın cinsi, çalışanın
dikkatsizliği ve konsantrasyon
bozukluğu, verilen eğitim ve KKD’lar,
kaza tekrarlama sıklığı ve oluşabilecek
kesi, doku ve organ kayıplarına direkt
etki etmektedir.
Uzun süreli, birlikte ve
eşit çalışma ortamı
Kaç çalışanınız var? İnsan kaynakları
politikanız nedir?
İş yerimizde 88 çalışan bulunmakta
olup insan kaynakları politikamızı
şöyle gibi özetleyebilirim: Sektöründe
lider konumda olan şirketimizde
müşteri odaklı ürün gerçekleştirme
çalışmalarımızda verimliliğin ve
kalitenin primer katalizörü olan insan
kaynakları rekabet üstünlüğümüzü
sürdürülebilir kılan asli unsurdur.
Çalışanlarımızın yetenek, enerji ve
yaratıcılıkları ile tüm süreçlerde
sisteme maksimum düzeyde katkı
sağlayabilmeleri için politikamız
doğrultusunda eğitim ve kendilerini
geliştirmede eşit fırsatlar sağlamak,
potansiyelleri ile öne çıkan ve işini
geliştirmeye özen gösteren bireylerin
kariyer planlarına destek vermek,
bireysel verimlilik artışlarından oluşan
toplam verimlilik gücünü rekabetçi
piyasada pozitif bir avantaj olarak
değerlendirmek önceliklerimizdendir.
İnsan kaynaklarının endüstriyel
fonksiyonların yürütülebilmesi için
özel bir konumda olması çalışanların
firma stratejilerine uygun, sürekli
gelişmeye ve eğitime açık, hedeflere
yönelik, bilgi paylaşımı ve aktarımını
başarılı olarak yapabilen, yüksek
Ahşap ve mobilya sektöründe
başlıca iş kazası nedenleri ve
dağılımları
Makinelerin sebep olduğu
kazalar
Kesici delici aletlerden
kaynaklanan kazalar
İki cisim arasına vücut ve
organ sıkışması
Taşıma esnasında taşınan
cismin düşmesi
Hemzemin ortama düşme
problemleri
28
% 21
% 19
% 17
% 15
%
motivasyonlu, kurumsal bakışa sahip
bireylerin oluşturduğu bir ekip olması
politikamızın gerekliliklerindendir.
Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarını anlatır mısınız?
İş sağlığı ve güvenliğinin temel
hedefi çalışanların yaşam ve çalışma
ortamı kalitelerini artırarak onların
sağlık ve güvencelerini garanti
altına almaktır. Bu ilkeden hareketle
başlangıç noktamız, risk ve kaza
faktörlerinin çalışanlara, iş yerine
ve çevreye verebileceği zararları ve
bunların önlenmesi için yapılacakları
tespit edilmesi olmuştur. Sonrasında
bunların ortadan kaldırılması için
kısa ve uzun vadeli çalışma takvimi ve
eğitim planları oluşturulmuştur.
İşverene işçilerin sağlığını ve
güvenliğini korumak için mesleki
riskleri önlemek, eğitim ve bilgi
verilmesi dahil gerekli her türlü önlemi
almak, organizasyonu yapmak, araç ve
gereçleri sağlamak sorumluluğunun
verilmesinden şirketimizde anlaşılan
şey, bir formalite tamamlamak olmayıp
hedeflenen toplam faydayı elde etmeye
yönelik tüm bileşenlerin katıldığı bir
çalışma ortamı tesis etmektir.
İş Sağlığı ve Güvenliği
Haftası
İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda
gerçekleştirdiğiniz faaliyetleri anlatır
mısınız?
Aslında iş sağlığı ve güvenliği haftası
çalışmaları geçen yıl tarafımdan
optimum zamanda maksimum faaliyet
amacı ile gündeme getirilen bir
fikirdi. Mevcut iş programı sebebi ile
önceki yıl hazırlıklı olmadığımızdan
gerçekleştirme imkanı bulamadık.
İşi sıkı tutarak 2014 yılı çalışma
planında takvime aldık. Buradaki
hedefimiz, çalışanlara iş sağlığı ve
güvenliği konusunda kişisel farkındalık
yaratmak, ayrıca yaşam ve çalışma
ortamı kalitelerini artırarak onların
sağlık ve güvencelerini garanti altında
olduğunu yaşatarak hissettirmekti.
Yapılan bu çalışmalar ile uygulamaları
araya sıkıştırılmış zorunlu bir faaliyet
olmaktan çıkararak, faaliyetlerin etkili
ve kalıcı birer çalışma olması sağlandı.
Şirketimiz yönetim, üretim birimleri ve
iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanının
katılımları ile gerçekleştirilen ortak
çalışma sonucunda planlanan
aşağıdaki faaliyetler tüm personelin
katılımı ile üretime ara verilerek
İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda
gerçekleştirilmiştir.
•İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri
(Genel, Teknik, Sağlık) konuları
•Acil durum eğitimi ve tatbikatı
•Tüm çalışanlara tetanoz aşısı
uygulanması
•Tahliye tatbikatı
•Proses bazlı tezgah başı eğitimler
Faaliyetlerden önce ve sonra yaptığımız
ölçme sınavları çalışanların konuya
olan ilgileri ve motivasyonlarının
arttığını gösterdi. Ayrıca önümüzdeki
yıl da bazı ilavelerle (animasyon ,
uyarıcı poster ve levhalar vb.) aynı
etkinliği zenginleştirerek yapma fikrini
verdi.
Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve
güvenliğinin ne kadar yeri olduğunu
düşünüyorsunuz?
Şirket kültürümüzde iş sağlığı ve
güvenliğinin etkin konuma gelebilmesi,
olgunlaşabilmesi ve sürdürülebilmesi
için yönetim tarafından yeterli kaynak
ayrılması ve tutarlı yaklaşım, konunun
maliyet kalemlerinde bir unsur değil
işletme verimliliğinin dinamiği olarak
görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Uzman şirket ve kişilerden destek
alarak, sürekli iyileştirme gayretleri,
ergonomiyi ön planda tutan iyileştirme
çalışmaları, ekipman bakım, test
ve kontrollerinde duyarlı davranış,
uygulanabilir ve sonuç odaklı güvenlik
politikaları, görev sorumluluk ve yetki
sınırlarının iyi tanımlanmış olması
ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği
konusundaki katkı ve katılımları şirket
kültürümüzde iş sağlığı ve güvenliğinin
yerleştiğini göstermektedir. Tüm bu
çalışmalar sonucunda iş kazası olma
sıklığında ve tekrarında memnun
edici seviyede azalma olması da çok
sevindiricidir.
www.bilgemed.com.tr
9
ŞİRKET HABERLERİ
Yapılan yasal düzenlemeler,
işverenlerin konuya pozitif yaklaşımı,
iş güvenlik uzmanlarının katkıları,
çalışanların aldıkları eğitimler
sonucunda önceliğin kendi sağlık
ve yaşam konforları olduğunun
farkına varmaları, başta makinelerin
sebep olduğu kazalar olmak üzere,
kesicilere bağlı kazalar, sıkışma ve
taşıma kazaları ile düşmeye bağlı kaza
problemlerinde son yıllarda yüzde 4 –
yüzde 20 arasında azalmalara sebep
olmuştur.
Tüm bu değerlendirme ve verilerden
sonra yüzde 98 oranında önlenebilir
durumda olan iş kazalarının kontrol
edilebilmesi için işletmeye özgü
spesifik kuralların belirlenerek
disiplinli bir şekilde uygulanması
gerekmektedir.
MAKALE
Türker KAYIRAN
A Sınıfı İş Güvenlik Uzmanı / Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi
İş Güvenliği Uzmanlığı Koordinatörü
[email protected]
Soma’da katliam gibi iş kazası!
13 Mayıs 2014 günü, Soma’da yer altı kömür madeninde yaşanan korkunç iş kazası,
301 çalışanın ölümüyle, ‘bir defada en fazla ölümlü iş kazası’ olarak istatistiklerin tepe
noktasına oturdu. Toplum olarak, bu büyük kaza sonucunda her zaman yaptığımız gibi
çok üzüldük, ağladık ve toplumsal algımız zirve yaptı. İş sağlığı ve güvenliğini manşet
yaptık. Ölenlerin yakınlarının yanında olundu, teselli edilmeye çalışıldı, onlar için maaş
sözleri verildi ve yardım kampanyaları başlatıldı. Gazetelere sayfalar dolusu başsağlığı
ilanları verildi. Peki sonra?
Bizler 13 Mayıs 2014 günü Soma’da
yaşanan katliam gibi büyük iş
kazalarından sonra büyük tepkiler
veriyoruz. Ama sonra yavaş yavaş
unutuyoruz. Ta ki tekrar bir büyük
kaza yaşanana kadar…
Teselliler, yardımlar, tazminatların
ölenleri geri getiremeyeceği,
acıları dindiremeyeceği, kazaları
önleyemeyeceği gerçeğini tam olarak
görmediğimiz sürece, yüzeysel ve
göstermelik tedbirlerle kendimizi
kandırır, ancak bir sonraki büyük
kazaya kadar kendimizi avuturuz. Yani
günü kurtarma politikası güderek,
olayların kök nedenine açıkça inilip,
kalıcı, gerçekçi ve uygulanabilir
çözümler, kurallar, yaptırımlar
getirmediğimiz sürece olaya kader
gözüyle bakıp, oyalanır dururuz.
Büyük bir ihmaller zinciri sonucunda
oluştuğu belli olan bu kazanın
teknik boyutları ilgili makamlarca
incelenmekte olup konu yargı
aşamasına taşınmış durumdadır.
Ölçümlerin ve sensörlerin yetersizliği,
tehlike uyarısının göz ardı edilmesi,
çok kolay fark edilebilecek yangının
ve gaz yayılımının fark edilememesi,
çalışanların uyarılmaması, gaz
maskelerinin eski ve yetersiz
olması, yaşam odalarının olmaması,
kaçış yolları ve çıkış noktalarının
yetersizliği, kar odaklı fazla üretim
zorlaması, üretim zorlamasına
paralel iş güvenliği tedbirlerinin
önemsenmemesi, dayıbaşı-ekipbaşı
gibi ilkel gizli taşeronluk sisteminin
varlığı gibi iddialar (ki birçoğunun
gerçek olduğunu bir maden mühendisi
olarak biliyorum) soruşturma
ve yargılama sonucu açıklığa
kavuşacaktır.
10
www.bilgemed.com.tr
Buna göre yaşanan bu acı kazanın
oluşumuna yol açan kök nedenleri,
İSG yapısal sorunları saptayıp, analiz
ederek çözüm yollarını belirlemek,
uygulamak ve sonuçları kontrol
ederek bu çözüm yollarını tüm
sektörlere kendi sektörel özelliklerine
göre taşımak, yasal mevzuat
eksikliklerini belirleyip yanlışları
düzeltmek, sorunun çözümü için
temel faktör olmalıdır. Bu nedenle
ben yazımda, İSG ilgili yapısal temel
sorunlar üzerinde durmak istiyorum.
İş sağlığı ve
güvenliğinde yapısal
sorunlar
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu 2012 yılı Temmuz ayından
itibaren yürürlüğe girmesine
rağmen, toplumda yeterli seviyede
bir iş sağlığı ve güvenliği kültürü
oluşturulamadı. Bu kültürün
yeterli seviyede oluşturulamadığı
toplumlarda, alınması gereken
önlemleri, işverene çalışanlara
uygulatmak, devlet tarafından
kontrolünü sağlamak genelde
başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum
olup, sonuç çoğunlukla olumsuz
olmaktadır. Bizde de mevcut durumda
bu sonuç karşımıza çıkmaktadır.
Kazalar ve ölümler azalmamıştır. Tüm
bilgilendirme çalışmalarına karşın
işveren İSG olayına genelde yasal
zorunluluk, yerine getirilmesi gereken
bir formalite olarak bakmakta, bu
zorunluluğu en kolay, en ucuz nasıl
yerine getirebilirim, nasıl maliyet
boyutunu azaltabilirim anlayış
yanlışlığına düşmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği hizmet
sunumunun, devlet tarafından,
yeterlilik incelenmeksizin mekan ve
maddi şartları yerine getiren özel
kişi ve kurumlara verilmesi, konudan
anlayan anlamayan bir çok kesimin
MAKALE
genelde çok kaliteli olmayan şekilde
bu hizmeti sunması, hizmet kalitesini
ve istenen sonuca ulaşma oranını
düşürmüş, olaya genelde yasal
zorunluluk boşluğunu doldurmak
amacıyla bakılması sonucunu
getirmiştir. Kazalardan sonra sadece
işvereni suçlamak toplumumuza özgü
bir davranış şekli olmakla beraber,
bu her zaman doğru değildir. İş yeri
sahiplerinin büyük çoğunluğu yasal
mevzuatın içeriği ve uygulanması
hakkında yeterli bilgi ve eğitime sahip
olmadığından hizmet alımı (OSGB veya
bireysel) yoluna gitmiş, ama bu hizmeti
veren kurum veya kişilerin yetersizliği,
yanlış yönlendirmeleri, ucuz maliyet
anlayışı sonuca fazla olumlu katkı
sağlamamış, çoğu yerde hizmet şekli
maddi cezadan kaçınmak amaçlı
göstermelik duruma dönüşmüştür.
İSG hizmet sunucularının, iş
yerlerinde İSG ile ilgili yeterli başarıyı
sağlayamamalarının alt nedenlerini
inceleyecek olursak;
tanınması, eğitim veren eğiticilerin
(Bakanlık tarafından belirleniyor ve
yetkilendiriliyor) genelde saha ve iş
yeri deneyimi olmaması nedeniyle
yetersiz kalmaları, iş güvenliği
uzmanlığı yapmak isteyenlerin büyük
çoğunluğunun genelde mesleksel
alanda iş bulamayan gençlerden
oluşması, diğer sağlık personeli
de göz önüne alındığında, konunun
içerikten çok istihdam boyutunun
öne çıkması, yetersiz eğitim sonucu
yapılan sınavların ise yeterli bir ölçme
ve değerlendirme yapmaya yönelik
olmaması olarak açıklanabilir. Açılan
OSGB’lerin büyük çoğunluğunun, yine
doğru hizmet yerine fazla kazanmayı
ön plana almaları da herkesin bildiği
bir gerçektir.
İş yeri hekimlerinin büyük
çoğunluğunun, görevini iş yerlerinde,
çalışanı muayene etmek, sağlık
sorununu çözmek olarak görmesi
de diğer bir sorundur. Oysa iş yeri
hekiminin asli görevi, ortam sağlığını
gözeterek, iş ortamındaki sağlık
sorunlarına yönelmesi ve çözümüne
yönelik çalışmalar yapmasıdır. Ne
yazık ki mevcut çalışma süreleri,
iş yerlerinin hekimlerden sadece
poliklinik talepleri bu yanlış anlayışa
çanak tutmaktadır. Konu denetimsiz
kalmaktadır.
İş güvenliği uzmanları ve iş yeri
hekimlerinin çalışma süreleri
2009 yılında çıkarılan ilk yönetmeliğe
göre, 50 çalışanın olduğu çok tehlikeli
sınıfta olan bir maden veya inşaat iş
yerinde, bir iş güvenliği uzmanı en az
41 saat (bunun 36 saati temel saat olup
işçi sayısından bağımsızdır) iken, şu
an geçerli yönetmeliğe göre sadece
çalışan sayısı dikkate alınıp bu süre
10 saat seviyesine düşürülmüştür.
Yeterli sayıda ve kalitede iş
güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve
OSGB’nin olmaması, konuya genelde
rant yönüyle bakılması
Bakanlığın yetkilendirdiği iş güvenliği
uzmanlığı ve iş yeri hekimliği eğitimi
veren özel eğitim kurumlarının
yetersizliği, eğitime devamsızlık,
(uzman olmak isteyenlerin, işi
öğrenmekten çok, ezberci bir
anlayışla sınavı geçip uzman
belgesine sahip olma istekleri)
deneyimine bakılmaksızın (yeni
mezunlar başta olmak üzere)
her mühendis ve teknik elemana
iş güvenliği uzmanı olma hakkı
www.bilgemed.com.tr
11
MAKALE
Tehlikeli sınıf olsa bu süre sadece
7 saat olacaktı. Peki ne yaptık da
bu süreler düşürüldü? Kazalar mı
azaldı? Yoksa ölümler mi azaldı?
İstatiksel rakamlara baktığımızda
böyle bir azalma görülmüyor. Hatta
3 ayda olması gereken ölüm sayısını
bir günde görür hale geldik. O halde
tek bir amaç olabilir: İşverenin İSG
maliyetini azaltmak.
Daha önce uzman ve hekim sayısı
yetersizdi. Şimdi o sorun da çözüldü
ve uzman, hekim sayısı arttırıldı.
Ama burada da yanlış yapıldı. Mesleki
deneyimine bakılmaksızın, sınavı
geçen ve 1500 prim günü olanlar B
sınıfı, 3000 prim günü olanlar ise A
sınıfı iş güvenliği uzmanı belgesine
sahip olarak çok iş yerlerinde
görevlendirilmeye başlandılar. Bu
iş güvenliği uzmanları arasında
hiç mesleki ve uzmanlık deneyimi
olmayanlar olduğu gibi, iş yeri
görevlendirilmelerinde de mesleksel
sınır getirilmedi. Sadece belge
sınıfı yeterliliğine bakıldı. Bugün
3000 prim günü olan ve A sınıfı iş
güvenliği belgesi olan, mesleği ise
ziraat mühendisi, gıda mühendisi,
çevre mühendisi, kimyager, fizikçi,
biyolog, teknik öğretmen gibi
maden, inşaat görmemiş iş güvenliği
uzmanlarının, inşaat maden sektörleri
dahil çok tehlikeli sektörlerde
görevlendirilmelerinde yasal olarak
Fakat 10 işçinin çalıştığı bir mermer
ocağında, iş güvenliği uzmanının
aylık çalışma süresi 2 saattir. Bu 2
saatlik çalışma ile hangi gereklilikler
yeterince yerine getirilebilir? Buna
göre bazı olmayan ve yapılmayan
gereklilikler olmuş gibi gösterilmek
zorunda kalınmaktadır. Bu 2 saatlik ve
genelde göstermelik hizmet karşılığı
belirlenen ücret doğal olarak düşük
olmakta ve işveren ise bu durumdan
memnun kalmaktadır. Uzun vadede
ise bu eksik ve yetersiz hizmet zarar
olarak karşısına çıkacaktır.
Ayda bir saat İSG hizmeti verilen bir iş yerinde,
yıllık zorunlu İSG eğitim süresinin 16 saat olması
bir çelişkidir. Toplu eğitim verseniz dahi, yeni işe
girişler bunu yine imkansız kılmaktadır. Buna
ilave olarak risk değerlendirmesi, acil durum
plan ve eğitimleri, saha kontrolleri ve benzeri
diğer işlerin bu hizmet süresinde yapılması
imkansızdır. Doğal olarak bazı çalışmalar ve
hazırlanan dokümanlar gerçek durumdan
uzak formalite olarak hazırlanmaktadır.
Devlet, “tavşana kaç, tazıya tut!” yaklaşımını
bırakmalıdır.
hiçbir engel bulunmamaktadır.
Tesellimiz şudur ki; bu durumdaki iş
güvenliği uzmanı arkadaşlar, genelde
bu sektörlerde yasa izin vermesine
rağmen çalışmamakta ve görev kabul
etmemektedirler.
Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri,
iş yeri denetimlerinde haklı olarak,
küçük büyük demeden, işçi sayısına
bakmaksızın iş güvenliği uzmanından
ve işverenden tüm İSG çalışmalarını
ve dokümanları talep etmektedirler.
12
www.bilgemed.com.tr
İş güvenliği uzmanının ve iş yeri
hekiminin ücretinin işverence
ödenmesi
Sorunların bir nedeni de bu durumdur.
Ücretini işverenden alan iş güvenliği
uzmanı ve iş yeri hekiminin, görevini
tam ve objektif olarak yerine getirmesi
beklenmemelidir. İş güvencesi
kaygısıyla, işsiz kalırım korkusuyla
uzman ve hekimin, iş yerinin yerine
getirmek istemediği veya maliyet
artışı, üretimde aksama olur diye
kaçındığı hususları belirlemesi ve
yazılı raporlaması hatta mevzuat
gereği bakanlığa bildirmesi pratikte
mümkün olmamaktadır. Bu sorunla
iş yerlerinde sık sık karşılaştığımız
bir gerçektir. İşveren genelde bu
durumların raporlanmasından, kayda
alınmasından rahatsız olmaktadır.
Uzman ve hekim de genelde bu isteğe
zorunlu olarak razı olmaktadır.
Bunun çözümü ise hizmet anlaşma
bedeli Bakanlığa bildirilmeli, ücret
Bakanlık tarafından işverenden tahsil
edilip, uzman ve hekime ödenmelidir.
Hatta Bakanlık ücret skalasını bile
kendi belirleyip, uygulamadaki
haksız rekabeti ve işi bilmeyenlerin
çalışmasını engelleyip, kalite
düşüşüne engel olmalıdır.
Denetimler
Soma’da meydana gelen kazada, iş
yerinin son iki yılda 6 defa denetlendiği
ve bir sorun olmadığına dair sonuç
yetkili kişilerce açıklanmıştır.
Yine açıklamaya göre 4 gün süreli
ve 2 müfettiş tarafından denetim
gerçekleştirilmiştir. Bu büyüklükteki
bir yer altı kömür madeni işletmesinin
her yerinin denetlenmesi 2-3 aydan
önce bitirilemez. Buna ise zaman
ve müfettiş sayısındaki yetersizlik
izin vermez. 4 günlük denetim
süresi bile benim beklentilerimin
üzerindedir. O halde denetim sistemi
yeniden düzenlenmelidir. Yapısal
sorunları çözülmüş, çalışma süreleri
arttırılmış iş güvenliği uzmanları, iş
yeri mühendisleri ve başta işveren
sorumlu tutularak, yapılması
gerekenler Bakanlık tarafından
iş yerlerine açık ve net olarak
tanımlanmalı ve talimatlanmalıdır.
Denetim ancak şikayet durumunda
gerçekleşmeli, yaptırım uygulanmalı
ve eğitici aynı zamanda yol gösterici
olmalıdır. İş yeri sahibinin denetim
görevlendirmeler ile birlikte kapsam
genişletilerek daha sağlıklı sonuç
alınabilirdi.
Mevzuat
6331 sayılı yasa ve buna bağlı olarak
çıkarılan yönetmeliklerin, açıklayıcı
ve uygulanabilir olma özelliklerinden
uzak olması, uygulamalarda ve
denetimlerde karşımıza çıkmaktadır.
Bakanlık, mevzuatı açık ve kolay
anlaşılır,
uygulanabilir oluşturmalı, iş yerlerine
tanımlamalı ve talimatlanmalı,
mevzuatın kendi içinde çelişkiler
oluşmasına izin vermemelidir. Örneğin
ayda bir saat İSG hizmeti verilen
bir iş yerinde, yıllık zorunlu İSG
eğitim süresinin 16 saat olması bir
çelişkidir. Toplu eğitim verseniz dahi,
yeni işe girişler bunu yine imkansız
kılmaktadır. Buna ilave olarak risk
değerlendirmesi, acil durum plan ve
eğitimleri, saha kontrolleri ve benzeri
diğer işlerin bu hizmet süresinde
yapılması imkansızdır. Mesleki eğitim
zorunluluğu, tehlikeli ve çok tehlikeli
iş kolları için 2009 yılında getirilmiş
olmasına rağmen, 5 yıl geçmiş, bu
sorunun nasıl çözüleceği açıklığa
kavuşmamıştır. O halde tüm mevzuat
yeniden gözden geçirilmelidir. Birer
saatten 2 ayda 2 saat hizmet verilen iş
yerinde denetime gelen müfettiş, tüm
çalışmaları görmek istemekte, uzman
ve hekim ise bu durum karşısında
çaresiz kalmaktadır. Doğal olarak bazı
çalışmalar ve hazırlanan dokümanlar
gerçek durumdan uzak formalite
olarak hazırlanmaktadır. Devlet,
“tavşana kaç, tazıya tut!” yaklaşımını
bırakmalıdır.
Mevcut durum Soma’da olduğu
gibi iş güvenliği uzmanı, iş yeri
mühendisi, işletme müdürünü
sorumlu tutmakta, tutuklama, hapis
cezası gibi korkutma ve cezalandırma
politikası bu kişilerin başında kılıç gibi
beklemektedir. Kazaların sonunda
iş güvenliği uzmanları günah keçisi
gibi görülmektedir. Bu durum ise
zorunlu olarak bu işi yapan iş güvenliği
uzmanlarını stres altına almakta,
sağlıklı görev yapamaz duruma
getirmektedir. Bu anlayış devam
ederse (ben emir veririm, denetlerim,
olmazsa işvereni, iş güvenliği
uzmanını yargılar ve cezalandırırım
anlayışı) yakında zar zor belge sahibi
yapılan bu kadar iş güvenliği uzmanın
büyük çoğunluğunu, bu işi yapamaz
duruma getirecektir.
Taşeron çalışmaları
Kazaların özellikle ölümlü
iş kazalarının artmasının en
büyük nedenlerinden birisi de
taşeronlaşmadır.Taşeron firmaların
büyük kısmı, kurumsallıktan ve
maliyet nedeniyle iş güvenliği
gerekliliğine uzak, üretim ve kar
odaklı çalışan firmalardır. Taşeron
çalışanlarına İSG hizmetinin
verilmesinde büyük zorluklar
yaşanmaktadır. Soma’daki olayda,
daha önce bu madeni işleten devletin
üretim maliyeti ile şu anda işleten özel
sektörün üretim maliyeti arasında
büyük fark olduğu kamuoyuna
www.bilgemed.com.tr 13
MAKALE
raporu sonucu ve belirlenmiş
birkaç eksikliğin giderilmesiyle
sorumluluktan kurtulma
kolaylılığına düşülmemelidir.
Bakkal, kasap, manav, kuaför,
berber, apartman gibi yerlerin
mevzuatı ile vakit kaybedilmemeli,
bu gibi yerlerde sadece temel
İSG hususları aranmalıdır. Büyük
,tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerine
odaklanılmalıdır. Yetersiz iş müfettişi
sayısı göz önüne alınarak, yeni bir
denetim planlamasına gidilmesi
gerekmektedir.
Kapsam
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu ile neredeyse bütün iş
yerleri kapsama alınmıştır. Alt yapı
(işveren, iş yerleri, iş güvenliği
uzmanlığı, işyeri hekimliği, uygulama
mevzuatı ve denetim ayağı) tam hazır
olmamasına rağmen, yasa çok geniş
kapsamlı olarak çıkarılmıştır. Bana
göre başarısızlığın en büyük nedeni
budur. Daha önce pek kullanmadığımız
merdivenin basamaklarını birer birer
çıkmak yerine, üçer beşer çıkma
yolu tercih edilmiştir. Oysa iş yeri
tehlike özelliği, sorunlu sektörler ve
çalışan sayıları gözetilerek, kademeli
uygulama seçilse, sindirerek ilerleme
düşünülse, daha sağlıklı bir İSG
sistemi kurulabilirdi. Kısacası güç
bölünmüş oldu. Çok küçük iş yerleri
aynı mevzuat kapsamında sorunlu
yerlerle birlikte düşünüldüğünden,
majör sorunlarla uğraşılması,
denetlenmesi ve hizmet verilmesini
zorlaştırmıştır.
Kademeli geçiş sağlansa, çok
tehlikeli yerler başta olmak üzere
iş yerlerine öncelik verilse, bu
aşamalar geçilirken, yeterli sayıda ve
kalitede iş güvenliği uzmanı ve iş yeri
hekimi yetiştirilecek, mesleki alanda
MAKALE
açıklanmıştır. Bırakın taşeron
firmaları, Soma madeninde olduğu
gibi bireysel taşeronluk firmaları
sistemi bile kurulmuştur. Amaç, az
maliyet çok üretim olup bu artışın
içinde İSG yoktur. Aslında bu sorunla
sadece madende değil, bugün her
inşaat şantiyesinde karşılaşmaktayız.
İnşaat ve madenlerde ölümlü iş
kazalarının çokluğu ise bilinen bir
gerçektir. Çalışan güvensiz, eğitimsiz
ve fazla eğitim talebiyle korkutularak
çalıştırılmaktadır. Fazla ve hızlı
çalışmaya uymaz ise iş güvencesi
yoktur.
İşte özel sektörde, dayı başı, ekip
başı gibi yasal kılıfına uydurulan
ama yasal olmayan oluşumlar, fazla
ve hızlı üretim, yüksek kar amacıyla
oluşturulmuş olup, çalışanla iş
güvenliği olmaksızın çalıştırılmakta,
primi ise ekip başları ve dayı başları
almaktadır. Bu sistemde denetimler
sonuç vermeyecek, kanunun
gereklilikleri yerine getirilmeyecektir.
Mutlaka bu sisteme devlet tarafından
son verilmeli, yeni yasal düzenlemeler
getirilmelidir.
Yukarıda konuya genel anlamda
değinmeye çalıştım. Son olarak
saptamaları ve bundan sonra
yapılması gerekenleri özetleyecek
olursak:
-Soma maden kazası, iş sağlığı ve
güvenliğinde milat olmalıdır.
-Mevzuat acilen yeniden gözden
geçirilmeli, özellikle sahadaki
paydaşların (işveren, çalışan, uzman,
hekim, OSGB, sendika, denetçi, iş
müfettişleri) görüşleri alınarak,
aksayan yönler acilen düzeltilmelidir.
Uygulama tebliğleri yayımlanarak,
Bakanlığın net olarak istekleri iş
yerleri ve görevliler tarafından
bilinmelidir. Denetimler bu esaslara
göre yapılmalıdır.
-Maden, inşaat gibi çok tehlikeli
sektörler, genel mevzuat içinde
değil, özel olarak değerlendirilmeli,
buna göre mevzuat oluşturulmalıdır.
Buralarda çalışacak iş güvenliği
uzmanlarına sınıfsal ayırımın yanında,
mesleksel sınırlama getirilmeli,
işçi sayısına göre görev süresi
hesaplamasının sona erdirilip, iş
güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin
çalışma süreleri arttırılmalıdır.
Mesleksel deneyimlerine bakılmalıdır.
-İş yerlerinin tehlike sınıfları,
çalışan sayıları, sektörel sorunları
gözetilerek, kademeli İSG
uygulamasına geçiş ile birlikte
uygulama ve denetim sistemine
geçilip, temel hizmet süresi + çalışan
sayısına bağlı olarak uzman ve hekim
çalışma süresi uygulaması yeniden
getirilmelidir.
-İşverenin, yeterli belgeye sahip olsa
dahi, kendi iş yerinde iş güvenliği
uzmanlığı yapması engellenmelidir.
Soma’da meydana gelen kazada, iş yerinin son iki
yılda 6 defa denetlendiği ve bir sorun olmadığına
dair sonuç yetkili kişilerce açıklanmıştır. Yine
açıklamaya göre 4 gün süreli ve 2 müfettiş
tarafından denetim gerçekleştirilmiştir. Bu
büyüklükteki bir yer altı kömür madeni
işletmesinin her yerinin denetlenmesi 2-3 aydan
önce bitirilemez. Buna ise zaman ve müfettiş
sayısındaki yetersizlik izin vermez. 4 günlük
denetim süresi bile benim beklentilerimin
üzerindedir. O halde denetim sistemi yeniden
düzenlenmelidir.
14
www.bilgemed.com.tr
-İş güvenliği uzmanının, belirlenecek
baraj sürenin üzerinde görev
yapması durumunda, uzmanlık görevi
dışında başka görevler yapması
önlenmelidir. Mevcut yasa bu duruma
izin vermektedir. Madenler ve
özellikle yapı işlerinde iş güvenliği
uzmanının ilave görevler yapması
engellenmelidir.
-İş güvenliği uzmanları, iş
yeri hekimleri ve madenlerde
görevlendirilen teknik nezaretçilerin,
ücretleri doğrudan işverence
ödenmemelidir. Bu konu Bakanlık
tarafından çözülmeli, ücret işverenden
tahsil edilip, uzman ve hekime
ödenmeli, iş güvenceleri teminat altına
alınmalı, ancak bundan sonra uzman
ve hekimden raporlama onaylı defterin
yazılması gibi hususlar beklenmelidir.
-Özellikle maden ve yapı işlerinde,
taşeronlaşma ve gizli taşeron
sistemi engellenmelidir. Hızlı
üretim, fazla üretim gibi sadece
üretim odaklı çalışma engellenmeli,
kapasite artışlarında, İSG şartlarının
da düşünülmesi zorunluluğu
getirilmelidir. İSG şartları
sağlanmadan üretim primi söz konusu
olmamalıdır.
-Tüm iş kollarına özel, net açık
kolay anlaşılır İSG standartları
oluşturularak, işverenin, çalışanın,
uzman ve hekimin bunlara uyması
istenerek sorumlu tutulmalıdır.
Periyodik denetim yerine, şikayet
üzerine denetim mekanizmasına
geçilmeli, Bakanlık görevlileri alt
yapı sorunları ve çözüm şekillerinin
bulunmasına odaklanmalıdır. Çok
tehlikeli ve büyük sektörel sorunları
olan iş yerleri belirlenerek, buralara
özel denetimler yapılmalıdır.
Tehlikeli ve çok tehlikeli işler tebliği
yeniden belirlenmeli,yanlışlıklar
düzeltilmelidir.
-Sendikalar genelde iş sağlığı ve
güvenliği konusunu geri plana
atmaktadırlar. Bunun böyle olduğu
kendilerini korumalı, İSG konusunda
işverene ve iş güvenliği uzmanına
yardımcı olmalı, gerektiğinde işten
kaçınma haklarını kullanmayı
bilmelidirler.
-İş yeri sahibi ve üst düzey yöneticileri,
İSG hakkında yasal yükümlülüklerinin
bilincinde olmalıdır. İSG politikası
oluşturmalı, sadece üretim ve kar
odaklı değil, aynı anda İSG şartlarının
da sağlandığı bir iş yeri oluşturmalıdır.
İSG ye formalite ve yasal zorunluluk
gözüyle bakmayıp, bunun maliyetinden
kaçınmamalı, bir faydalı gereklilik
olduğunun bilincinde olmalıdır. Soma’da
olduğu gibi tutuklama, yargılama,
hapis ve tazminat cezası, vicdani
sorumluluk, firmanın itibar kaybı,
üretim kaybına bağlı maliyet artışı gibi
sonuçları gözeterek, İSG ve iş ile kumar
oynamamalı, işi şansa bırakmamalıdır.
Acil durum eylem planları işe özel ve
gerçekçi olarak hazırlanmalıdır.
Bakınız SOMA FACİASI!
-Bütün denetim yükü, sayıca yetersiz
olan iş müfettişlerinin üzerine
yıkılmamalı, iş yerinin iç denetimi
sağlanmalıdır. Bakanlık ise yol
gösterici, kolay anlaşılabilir ve
açıklayıcı uygulama örneklerini içeren
mevzuat oluşturma ve tarafları bu
konuda bilgilendirme görevini yerine
getirmelidir.
-Çalışanlar, İSG’nin kendi yararlarına
olduğunu unutmayıp, kurallara
uymalı, eğitimden kaçmamalı, kişisel
koruyucu donanımları kullanmalı,
makine koruyucularını devre dışı
bırakmamalı, tehlikeli hareketlerden
kaçınmalı, tehlikelerin farkına vararak
-İş yerlerinde risk değerlendirmesi
çalışması ciddiyetle yapılmalı, şekilsel
boyutu değil, içeriği önemsenmeli,
belirlenen sonuçlara göre gerekli
önlemlerin alınması işveren ve
çalışanlarca sağlanmalıdır.
uzmanlık ve iş yeri hekimlik eğitimleri
yeniden gözden geçirilerek, alt yapı
yenilenmeli, eğiticilerin ve müfredatın
durumu yeniden yapılandırılmalıdır.
Mevcut eğitim yapısını yakından
bilen birisi olarak, eğitimlerin
sadece bakanlık veya üniversite
tarafından verilmesinin doğru olacağı
kanısındayım.
-Üniversitelerde iş güvenliği
mühendisliği bölümler açılmalı,
uzun vadede bu kişilerin iş güvenliği
uzmanlığı yapmaları sağlanmalıdır.
Böylece 4 yıl bu işin özel eğitimini
almış kişi (gerekli ve yeterli staj
dönemini de içerir şekilde) mevcut
220 saatlik göstermelik eğitim alan
kişiden daha fazla katkıyı İSG alanında
sağlayacaktır.
-Devlet iş güvenliği uzmanı ve iş yeri
hekimi görevlendirme zorunluluğunu
deyim yerinde ise topu taca atmak
olarak sorumluluk üzerimden
gitsin olarak benimsememelidir. İiş
güvenliği uzmanları hapis cezaları ile
daha başlangıçta korkutulmamalı,
ülkemizde yetersiz olan kaza sonrası
yargı için değerlendirme yapan
bilirkişilik müessesesi yeniden
yapılandırılmalıdır.
-Ölen 301 maden işçimizi haklı olarak
manşet yaptık, günlerce olayı tartıştık.
Ama her sene, kayda girmeyen,
sayıları yüzlerce binlerce olan meslek
hastalığı sonucu ölen çalışanlarımız
olduğunu bilelim. Medya ve kamuoyu
sadece büyük kazalarda konuyu
gündeme getiriyor ve tartışıyor.
İşin doğrusu ise İSG’yi her zaman
gündemde tutmak olmalıdır. Yine
medya, toplumsal iş güvenliği
kültürünün gelişimine büyük katkı
sağlamalıdır.
-İş güvenliği uzmanlığı, gerçek
amacına doğru yönlendirilmeli, işsiz
mühendis ve teknik elemanlara
iş kapısı, istihdam aracı olarak
sunulmamalıdır. İş güvenliği
UNUTMAYALIM, SOMA ÖLÜMLERİ
SADECE İŞ KAZASI DEĞİL, YANLIŞ
VE İHMALLER SONUCU YAŞANAN
BİR FACİADIR, KATLİAMDIR!
www.bilgemed.com.tr 15
MAKALE
Soma olayı ile net olarak ortaya
çıkmıştır. Sendika, çalışanının
can güvenliğini, ücret-prim ve
sosyal haklar gibi konuların önüne
çekmelidir. Gizli taşeronlaşmaya göz
yummamalı, işçilerin çalışmaktan
kaçınma haklarını kullanmalarını
hayata geçirmelidirler. Çalışanlarının
İSG haklarını sağlamak için
bünyelerinde deneyimli iş
güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi
bulundurmalıdırlar.
MAKALE
Suat FİLİZ
Bursa Beton İnsan Kaynakları Müdürü
[email protected]
İş sağlığı ve güvenliğinde
işveren bakış açısı
İş sağlığı ve güvenliği hakkı, çalışanlara başta anayasa olmak üzere diğer yasal düzenlemeler
ile tanınan, devlet, çalışan ve işverenin birlikte hareket etmesi ile korunması öngörülmüş,
çalışma yaşamına ait bir güvencedir. Peki işverenin bu konuya yaklaşımı nasıl olmalıdır?
İşveren açısından, iş sağlığı ve
güvenliğini sağlamak ile bu durumu
sürdürülebilir kılmak, temel bir
yükümlülüktür. İşveren, iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili gerekli organizasyonu
yapar, gözetim ve denetim
işlevlerini kullanır ve bu sayede bu
sorumluluklarını yerine getirir.
Esas olarak işveren, çalışanların işle
ilgili sağlık ve güvenliğini tesis etmek
ile yükümlü olup, öncelikle iş yeri, iş
ve çalışanlarla ilgili olarak sağlık ve
güvenlik çalışmalarında bulunmak,
bu çalışmaların sonucunda alınan
önlemlerini izlemek, denetlemek ve
uyulmasını sağlamak zorundadır.
Bununla beraber işveren, iş yerinde
sağlık ve güvenlik yönünden risk
değerlendirmelerini yapmak, iş yerini
risklere göre düzenlemek, risk tehdidi
altındaki çalışanlarının durumunu
değerlendirerek koruma altına
almakla yükümlüdür. Ayrıca, yapılacak
iş için gerekli olan eşya, iş ekipmanı
ve gerekli kimyasal maddeleri yasal
düzenlemelere uygun olarak seçmek,
gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve
araştırma işlemlerini yapmak ve işe
uygun çalışanları tercih etmekle de
işverenin sorumluluğundadır. Bu
faaliyetlerin sonucunda da, alınacak
iş sağlığı ve güvenliği önlemleri
ile kullanılması gereken koruyucu
donanım ve ekipmanı belirlemekle,
çalışanların sağlık ve güvenlik
yönünden korunma düzeylerini
yükseltmekle, iş yerini iş sağlığı
ve güvenliğine uygun hale getirip,
uygun bir şekilde kullanılmasını
16
www.bilgemed.com.tr
sağlamakla ve riskleri yasal ve
işletme ihtiyaçları doğrultusunda
yeniden değerlendirmekle de işveren
yükümlüdür.
Tüm bunlar işverene yasalar
ile yüklenmiş sorumluluklardır.
İş sağlığı ve güvenliği hakkının
çalışanlara sağlanması ve bu hakkın
korunması yaklaşımına, fayda ve
yararlar açısından işletme yönetimi
çerçevesinde de bakılmalıdır.
ve stratejileri ile bütünleştirilmiş
iş sağlığı ve güvenliği sistemi ile
sürdürülebilir başarının sağlanması
mümkün olabilecektir. Burada önemli
olan, yasal yükümlülükleri insan
odaklı bir yaklaşım ile sistemli bir
şekilde yerine getirerek, iş sağlığı
ve güvenliği faaliyetlerinin işletme
hedef ve stratejilerine hizmet
edebilir ve katkı sağlayabilir bir şekle
dönüştürülmesidir.
En önemli unsur insan
Bir işletmenin en önemli unsuru insan
kaynağıdır. Çalışanların bedenen ve
ruhen sağlıklı olmaları, işlerini güven
ve huzur ortamında yürütmeleri
ile kendilerini mutlu hissetmeleri,
işletmenin sürdürülebilir başarısı için
temel gerekliliklerdendir.
Her şeyden önce, sağlıksız ve güvensiz
işletme ortamlarında, iş kazaları
ve meslek hastalıkları ile maddi
ve manevi kayıplar kaçınılmazdır.
Kaza ve hastalıklar sonucu tedavi
masrafları ve tazminat ödemeleri,
makine ve ekipman zararları, üretimin
kayıpları, kalitesizlik maliyetleri
ve işletme itibarının zedelenmesi
ile düşük verimlilik ve karlılık,
karşılaşılabilecek olumsuzluklardan
sadece birkaç tanesidir.
İş sağlığı ve güvenliği faaliyetleri,
insan odaklı bir yaklaşım ile
yürütülmeli, işletmeler için bir sistem
haline getirilmelidir. İşletme politika
İş sağlığı ve güvenliğini
bir yönetim sistemi
haline getirmek
Çalışanlar ve işverence benimsenmiş,
iyi kurgulanmış ve kültür oluşumuna
hizmet edebilen bir iş sağlığı
ve güvenliği yönetim sistemi ile
işletmede çalışma yaşamının kalitesi
yükselecektir. Sağlıklı ve güvenli
bir çalışma ortamı ile çalışanların
MAKALE
fiziki ve psikolojik ihtiyaçları tatmin
edilecek, bu sayede verimlilik ve
performans artışı sağlanacaktır.
Çalışan motivasyonu yükselecek,
mutlu, yenilikçi, katılımcı ve işletmeye
bağlı çalışanlar oluşturulabilecektir.
Çalışma ortamı ve iş koşullarının
iyileşmesi ile kaza ve hastalık riskleri
azalacak, işgücü, makine, ekipman,
malzeme, ürün ve zaman kayıpları
ile kalitesizlik maliyetlerinde ciddi
düşüşler sağlanacaktır. İşletme
performansı, karlılığı ile her düzeyde
verimlilik artışı mümkün olabilecek,
işletmenin itibarı ve marka değeri
yükselecek, bu sayede sürdürülebilir
başarı yakalanacaktır.
İş sağlığı ve güvenliğine, hem yasal
yükümlülükler hem de işletme
yönetimi çerçevesinde, insan odaklı
ve işletmenin başarısına hizmet
edecek şekilde sistematik bir yaklaşım
ile bakmak gereklidir. İş sağlığı ve
güvenliğini bir yönetim sistemi haline
getirmek, bu konuda yatırım yapmak
ve çaba harcamak, geleceğe dönük ve
statejik bir bakış açısıdır.
Asıl amaç, yasak savmak ya da günü
kurtarmak değil de, işletmeleri
karlı ve verimli bir şekilde geleceğe
taşıyabilmek ise; işverenlerin iş
sağlığı ve güvenliğini özümsemeleri,
yükümlülüklerini tam olarak yerine
getirmeleri, devlet ve çalışanların
desteğini alarak, iş sağlığı ve
güvenliğini çalışma yaşamında kültür
haline getirmeleri gereklidir.
www.bilgemed.com.tr 17
RÖPORTAJ
Selçuk Boynueğri
Scala M.I.C.E Genel Müdürü
“İz bırakan fikirler,
yaratıcı projeler”
Meeting, Incentive, Congress ve Event olmak üzere 4 farklı alandan oluşan bir hizmet sektörü
olan M.I.C.E, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de gelişiyor. Bu alanda adından çokça söz
ettiren Scala M.I.C.E, yurtiçi ve yurtdışında hemen her yıl farklı büyüklüklerde 300’e yakın
etkinlik ve organizasyonu hayata geçiriyor. Profesyonel kadrosu, yaratıcılığa verdiği değer ile
Scala M.I.C.E, çalıştığı müşterilere ve markalara, artı değer katmayı kendine misyon olarak
belirlemiş.
Biz de mükemmeliyetçi, yaratıcı ve çözüm odaklı anlayışı ile birçok ulusal ve uluslararası
kuruluşa konsept projeler tasarlayıp uygulayan Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk
Boynueğri ile sektörü, sektördeki insan kaynaklarını ve iş sağlığı güvenliği çalışmalarını
konuştuk.
18
www.bilgemed.com.tr
M.I.C.E sektörü Türkiye’de,
faaliyetleri eskilere dayansa da bir
sektör olarak yeni yeni algılanıyor.
Bilmeyenler için M.I.C.E nedir,
anlatabilir misiniz ?
Türkiye’de M.I.C.E sektörünün
önemi 90’lı yıllar ile birlikte artmaya
başladı. Ülkemizde yaşanan ekonomik
gelişmeler ve globalleşme süreci ile
birlikte artan uluslararası işbirliği,
bir yandan iş trafiğini artırırken diğer
yandan etkinlik ve organizasyon
sektörünün gelişimini sağladı. Son
15 yıl da toplantı ve kongre turizmi de
büyük önem kazandı. Bu doğrultuda
İstanbul’un artan popülaritesi de,
kongre ve konferans organizasyonlarına
bir ivme kazandırdı. Geçmişte İstanbul,
tarihi ve kültürel dokusuyla sadece
turistik seyahatlerin odak noktası iken,
günümüzde Batı ile Doğu arasında
köprü görevi ile iş insanları için
vazgeçilmez bir şehir konumuna geldi.
Bugün uluslararası pek çok şirketin
bölge ofisinin bulunduğu İstanbul,
pek çok uluslararası organizasyona
da ev sahipliği yapıyor. İşte bütün
bu gelişmeler M.I.C.E sektörünün
günden güne büyümesine neden
olurken, giderek artan bir önemini
de ortaya koyuyor. Ülkemizde 90’lı
yıllara kadar sadece birkaç etkinlik
ve organizasyon şirketi varken,
günümüzde bu sayının 2000’nin üstüne
ulaşması da bunu gösteriyor. Meeting,
Incentive, Congress ve Event olmak
üzere 4 farklı alandan oluşan bir hizmet
sektörü olan M.I.C.E, tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye’ de gelişiyor. Çünkü
bizim yaptığımız iş; kurumlara hedef
kitleleri ile sağlıklı bir şekilde iletişim
RÖPORTAJ
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
4 Mayıs 1969 tarihinde, Ankara’da
dünyaya geldim. Ortaokul ve lise
eğitimimi İstanbul Çavuşoğlu
Koleji’nde tamamladım. Ardından
1990 yılında Uludağ Üniversitesi
İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde
Ekonometri eğitimimi tamamlayarak,
matematiksel iktisatçı olarak mezun
oldum. Üniversite ikinci sınıftayken,
turizm sektörüyle tanıştım ve 1992
yılına kadar, ulusal ve uluslararası
birçok tıp kongresi, kurumsal toplantı
ve yurt dışı teşvik organizasyonlarında
görev aldım. 1992 yılında, merkezi
Bursa’da olan Plaza Turizmin İstanbul
Bölge Müdürü oldum. 1996 yılında ise
sektörde gelişen ve değişen ihtiyaçları
karşılamak, M.I.C.E sektöründe
hizmet vermek üzere Scala Turizm’i
kurdum. Bu tarihten itibaren Scala
Turizm’in Genel Müdürü olarak, bir
yandan şirketimizin kurumsallaşarak
büyümesi, diğer yandan da M.I.C.E
sektörünün Türkiye’de gelişimi
için çalışmaktayım. Aynı zamanda
2014 yılı itibari ile, Türkiye Seyahat
Acenteleri Birliği olan TÜRSAB’da,
M.I.C.E Komitesi Başkanlığı görevini
de yürütmekteyim.
kurmalarına, olanak veriyor. Bizlerin
düzenlediği her bir etkinlik aslında,
mesaj ve bilgi paylaşımı sağlayan
bir platform oluşturuyor. Basın
toplantılarından ürün lansmanlarına,
kongrelerden motivasyon gezilerine
kadar bu sektörde hizmet verdiğimiz
her alan, kurumlar açısından büyük
önem taşıyor. M.I.C.E sektörü de
hayata geçirdiği projelerle bir yandan
kurumların ihtiyaç ve beklentilerini
karşılarken, diğer yandan otellerden
catering firmalarına, çevirmenlerden
taşıma firmalarına kadar bir dizi
tedarikçisi ile turizm sektörüne ve
ülke ekonomisine önemli katkılarda
bulunuyor.
Başarı ile sonuçlanmış
her etkinlik bizlere
mutluluğu yaşatır
Scala M.I.C.E’ ı tanıyabilir miyiz?
Scala M.I.C.E, tam 18 yıldır ulusal ve
uluslararası kuruluşlara toplantı,
etkinlik yönetimi ve seyahat gibi
konularda çözüm ortaklığı yapan,
IATA, TURSAB, ICCA ve ICVB
üyeliklerinin tüm gerekliliklerini
yerine getiren köklü bir kuruluştur.
Etkin ve çözüm odaklı yönetim
anlayışı ile her yıl yüzlerce etkinlik
gerçekleştiren Scala, planlama ve
tasarım konusundaki becerisini
teknolojik ve yenilikçi yaklaşımıyla
hızlı ve başarılı çalışmalara
dönüştürüyor. Fikirlere değer katan
yaratıcı ekibiyle, son trendleri ve
teknolojik gelişmeleri yakından takip
eden, bunları hizmetlerine yansıtan
uygulayıcı kadrosuyla hizmet veren
Scala, her zaman müşterilerine ve
katılımcılarına büyüleyici etkinlikler
yaşatmayı amaçlıyor. Bu amaç
doğrultusunda pek çok konuda
sektörümüze öncülük ederken,
onlarca ilke de imza atmayı başardık.
Aldığımız takdir ve ödülleri de bu
konudaki çabalarımızın bir karşılığı
olarak görüyoruz. Konusunda
uzmanlaşmış ekimizi, gençlerin
dinamizmi ile güçlendirerek hem
büyümemizi sürdürmeyi hem
de sektörümüzde başarı çıtasını
yukarılara taşımayı hedefliyoruz.
İnanıyorum ki; bugüne kadar olduğu
gibi bugünden sonra da güçlü iş
ortaklarımız ve tedarikçilerimiz
ile birlikte fark yaratan projeleri
hayata geçireceğiz ve sektörümüzün
gelişimine önemli katkılarda
bulunacağız.
www.bilgemed.com.tr 19
RÖPORTAJ
Türkiye’de M.I.C.E sektörünün 90’lardan bu yana
kat ettiği ivme ortada.
Sektör her anlamıyla büyüyor ve gelişiyor. Bugün
İstanbul dünyanın en
önemli markalarından biri
haline geldi, çok önemli
etkinlik ve organizasyonlara ev sahipliği yapıyor.
Ve İstanbul, bu konuda
çok büyük bir potansiyel
de taşıyor. İstanbul’un gelecek dönemde çok daha
fazla ön plana çıkacağınızı
göreceğiz.
Yaptığınız işlerden örnekler verir
misiniz? Son zamanlarda yaptığınız
işler nelerdir?
Scala olarak, hemen her yıl
farklı büyüklüklerde 300’e yakın
etkinlik ve organizasyonu hayata
geçiriyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında
gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikler
şirket toplantılarından motivasyon
gezilerine, kongrelerden lansmanlara
kadar bir dizi çalışmayı içeriyor.
Colgate ve Palmolive’ in yeni
ürünlerinin Avrupa lansman toplantısı,
Coca-Cola İş Ortakları Los Angeles
Incentive organizasyonu, Huawei İş
Ortakları Çin Fabrika organizasyonu,
Goodyear İş Ortakları Barcelona ve
Londra organizasyonları, Vodafone
Şirket Toplantısı, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Birleşmiş
Milletler New York organizasyonları,
son zamanlarda üstlendiğimiz
çalışmalardan bazılarıdır.
En sevdiğiniz etkinlik türü hangisi?
Scala olarak her türlü etkinliğe aynı
heyecan duygusu ile başladığımızı ve
başarıyla tamamladığımız her işten
aynı keyfi aldığımızı söyleyebilirim.
Scala ekibi olarak biz hiçbir işi
büyük ya da küçük diye ayırmayız.
Sorumluluğunu üstlendiğimiz her
iş, bizim için büyük ve önemlidir.
Bunun yanı sıra sahip olduğumuz
yetenek ve tecrübeyi en üst düzeyde
gösterebileceğimiz, teknolojik
gelişmeleri uygulayabildiğimiz ve
yenilik katacağımız her türlü etkinlik
ve organizasyon bizi heyecanlandırır
ve mutlu eder. Yaptığımız işlerde
bizler için asıl mutluluk kaynağı;
başarma azmini ve ekip ruhunu
hissetmektir. M.I.C.E, ekip ruhunun en
gerekli olduğu ve en güzel örneklerinin
yaşandığı sektörlerden biridir. Her bir
birim, her bir kişi, birbirini tamamlar
ve başarılı bir iş ancak o zaman ortaya
çıkar. Başarı ile sonuçlanmış, amacına
ulaşmış her türlü etkinlik bizlere aynı
mutluluğu yaşatır.
Ülkeye ve sektöre katkı
sağlamak
Scala M.I.C.E nasıl değerler üzerinde
yükseliyor?
Bizim için en önemlisi, üstlendiğimiz
işe ve sektörümüze değer
katmaktır. Bu nedenle yaratıcı,
yenilikçi ve büyüleyici etkinlik
ve organizasyonların adresi
olabilmek adına var gücümüzle
çalışıyoruz. Hizmet sektöründe
faaliyet gösteren bir şirket olarak,
yönetim anlayışımızın temelinde
insan odaklı olmak yer alır. Bunun
için tüm faaliyetlerimizde çözüm
ortaklarımızın ve katılımcıların
memnuniyetini en üst sıraya koyar
ve tüm planlarımızı bu doğrultuda
yaparız. Scala bu doğrultuda kendi
insan kaynaklarının gelişimine de
büyük önem veriyor ve eğitimden
iş güvenliğine kadar çalışanını
gözetiyor. Sahip olduğumuz ekip
ruhunu canlı tutmak için bu konuya
büyük önem veriyoruz. Yaptığımız için
doğası ise aktif, etkin, hızlı, güvenilir,
yaratıcı ve akılcı uygulamalar ile
iş ve sorumluluk bilinci gerektirir.
Bizim için bütün bunlar vazgeçilmez
değerlerdir. Bunun yanı sıra finansal
gücümüzle sahip olduğumuz maliyet
avantajını projelerimize yüksek
hizmet kalitesi olarak yansıtmaya
özen gösteriyoruz. Scala Ailesi olarak,
bu değerler ile birlikte gelişimimizi
sürdürürken, hem sektörümüze hem
de ülkemize katkı sağlamayı görev
olarak kabul ediyoruz.
Scala M.I.C.E’ın yakın ve uzak dönem
hedeflerinden bahseder misiniz?
Scala olarak kurumsal olarak
büyürken, hep vurguladığım
gibi sektörümüzün gelişimini de
öncelikli hedef olarak belirlemiş
durumdayız. Bu nedenle Scala’nın
en büyük hedefi; Türkiye’yi dünya
standartlarında 1 numaralı etkinlik
ve organizasyon merkezi haline
getirmektir. Bu hedefe ulaşmak için
de, mevcut müşterilerimizle yenilikçi
ve fark yaratan etkinliklerle memnun
eden çalışmalara imza atarken,
portföyümüze yeni müşteriler katarak
sektörün iş hacmini büyütmeye de
öncelik veriyoruz.
Geçmiş yılları baz alacak olursak
global anlamda etkinlik sektöründe
ne gibi değişimler oluyor?
M.I.C.E sektörü tüm dünyada
hızla gelişen bir sektör. Markalar
ve kurumlar açısından M.I.C.E
uygulamalarının hedef kitle ile iletişim
kurmak için önemli bir faktör olması,
hızlı bir gelişime neden oluyor. Bu
doğrultuda kongre, toplantı, festival,
konser, spor organizasyonları
gibi etkinliklerin sayıca arttığını
gözlemlerken, içerik olarak da daha
yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımların
benimsendiğini görüyoruz. Diğer
tüm alanlarda olduğu gibi gelişen
teknolojisinin avantajlarından M.I.C.E
sektörünün de yararlandığını, kalite
standartlarının ve daha mükemmele
ulaşma arzusunun sürekli yükseldiğini
gözlemliyoruz.
İstanbul uluslararası bir
çekim merkezi olmalı
Türkiye’nin bu endüstrideki konumu
nedir sizce?
Türkiye’de M.I.C.E sektörünün
90’lardan bu yana kat ettiği ivme
ortada. Sektör her anlamıyla
büyüyor ve gelişiyor. Bugün İstanbul
dünyanın en önemli markalarından
biri haline geldi, çok önemli etkinlik
ve organizasyonlara ev sahipliği
yapıyor. Ve İstanbul, bu konuda çok
20
www.bilgemed.com.tr
büyük bir potansiyel de taşıyor.
İstanbul’un gelecek dönemde çok
daha fazla ön plana çıkacağınızı
göreceğiz. Tabi bu noktada herkese
büyük bir görev de düşüyor. Öncelikle
yakaladığımız bu ivmeyi çok iyi
değerlendirmeli ve tanıtıma daha
fazla ağırlık vermeliyiz. Dünyanın
hangi büyük şehrine baksak, 50
milyonun üzerinde turist aldığını
görüyoruz. Oysa biz hala 10-12
milyonları telaffuz ediyoruz. Şehre
daha büyük kongreler getirmemiz
lazım çünkü İstanbul çok daha
fazlasını hak ediyor. İstanbul’u
uluslararası bir çekim merkezi
yapmayı başarabilirsek M.I.C.E
sektörü de, dünya sıralamasında
daha üst sıralarda yer bulacaktır.
Sonuçta kazanan ise Türkiye olacak.
Dijital dünyanın gelişimi ve sosyal
medya ve internetin çok aktif
kullanılmasının M.I.C.E sektörüne ne
gibi etkileri ya da katkıları var?
Elbette, tüm sektörlerde olduğu gibi
M.I.C.E sektöründe de teknolojiyi ve
interneti doğru kullananlar bunun
yararlarını görecek. İnternet ve
sosyal medya günlük yaşantımızın
ayrılmaz bir parçası olduğuna göre
M.I.C.E sektörünün de bu gelişmelerin
uzağında durması düşünülemez.
Önümüzdeki süreçte, bunun
yansımalarını göreceğiz. Sonuçta
bizim yaptığımız iş, marka iletişimine
destek olmak ve onların hedef
kitleleri ile buluşmasını sağlamak. Bu
kapsamda üstlendiğimiz işin içeriğine
ve amacına uygun olarak sosyal medya
ve internet uygulamalarına daha çok
yer verilmesi de mümkün olacak.
Önümüzdeki süreçte, dar kapsamlı
ve niş etkinlikler dışında diğer tüm
uygulamalarımızda sosyal medyaya
daha çok yer verildiğini göreceğiz.
Turizm ve PR sektörleri ile kesişen
halkalarınız kavram kargaşasına yol
açıyor gibi. M.I.C.E sektörü genelinde
karşılaştığınız sorunlar nelerdir?
Aslında M.I.C.E sektörünün hem
turizm hem de PR sektörünün
ayrılmaz bir parçası olduğunu ve
tüm bu sektörlerin birbirlerini
tamamladığını düşünüyorum. Bizler
M.I.C.E şirketleri olarak bir yandan
turizm sektörünün gelişimine diğer
yandan PR aktivitelerinin etkinliğinin
artırılmasına katkıda bulunuyoruz.
İşin uzmanları olarak, her türlü
etkinlik ve organizasyonun başarısını
yükselten bir öneme sahibiz. Bu
açıdan bir kavram kargaşasına yol
vermeden, işbirliği içerisinde mevcut
ve potansiyel müşterilerimize en iyi
hizmeti verebileceğimize inanıyorum.
Kalite yönetiminden
taviz vermeyiz
Scala M.I.C.E kaç kişiyle çalışıyor?
Şirket olarak operasyonlarınızı hangi
disiplinle yönetiyorsunuz?
Scala’nın organizasyon şeması
3 departman müdürlüğü olarak
yapılanmıştır. Bu birimlerimize bağlı
olarak çalışan 40 kişilik bir çekirdek
kadromuz bulunuyor. Üstlendiğimiz
proje ve etkinliklere göre, bu sayı
paydaş ve tedarikçilerimizle birlikte
yüzleri buluyor. Scala olarak,
gerek kendi bünyemizde gerekse
tedarikçilerimizde insan kaynakları
kalitesine büyük önem vermekteyiz.
Sahip olduğumuz prensipler ve
değerler doğrultusunda, departman
müdürlerimiz kendi ekiplerini
oluşturur. Bu ekipler de stratejinin
belirlenmesinden, uygulama
aşamalarına ve işin kontrolüne kadar
etkin görev alır. Eğer bu üç unsuru
Sıklıkla alt firmalarla çalışmak
zorunda, yoğun personel
sirkülasyonu olan bir sektördesiniz.
İşlerinizde iş sağlığı ve güvenliği
çalışmaları nasıl yürütülüyor?
Biz bu açıdan kendimizi şanslı
görüyoruz. Çünkü Scala uzun yıllardır,
kurumsal sadakati, iş ve görev bilinci
yüksek bir ekiple birlikte gelişimini
sürdürüyor. Çekirdek kadromuzun
sahip olduğu uzmanlık ve tecrübeyi,
gençlerin dinamizm ve heyecanı
ile güçlendirmeye çalışıyoruz.
İnsan kaynakları konusunda Scala’
nın çok net prensipleri vardır.
Kendi bünyemizde ISO 9001:2008
Kalite Standartları ve İş Sağlığı
ve Güvenliği Sertifikası’ na uygun
faaliyet gösterdiğimiz gibi, birlikte
iş yaptığımız tedarikçilerimizde
de bu kriterlere uyum arıyoruz.
Çalışanlarımızın eğitimine büyük
önem veriyoruz. İş sağlığı ve
çalışan güvenliği açısından hiçbir
operasyonumuzda 18 yaşın altında ya
da sigortasız kimse yer alamaz. Bunlar
bizim için kaliteli hizmet ve çağdaş bir
işletmeciliğin ön koşuludur. Bizim için
kalite yönetimi de bir bütündür ve bu
konuda asla taviz vermemek gerekir.
Sektörünüzde, 2012 yılında
yürürlüğe giren İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasası’nın etkilerini nasıl
gözlüyorsunuz?
Scala olarak biz mevcut bütün yasa ve
mevzuatlara uygun hareket ettiğimiz,
kendi çalışma prensiplerimizi de
dünyadaki standartlar doğrultusunda
oluşturduğumuz için herhangi bir
olumsuz etki ile karşılaşmadık. Bu tür
yasaların, sektörümüzün gelişimine ve
insan kaynakları kalitesine iyileştirici
katkıları bulunacağını düşünüyoruz. 1
Temmuz 2012’de yasalaşan İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu’nun amacı
işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik
şartlarının iyileştirilmesi olduğuna
göre, bu doğrultuda hareket eden tüm
kuruluşlar hem sektörlerinin hem de
Türkiye’nin gelişimine önemli katkıda
bulunacaktır.
www.bilgemed.com.tr 21
RÖPORTAJ
ustalıkla birleştirebiliyorsanız,
başarılı olmamanız için hiçbir neden
yoktur. Scala olarak, “İz bırakan
fikirler, yaratıcı projeler” prensibiyle
yönettiğimiz operasyonlarımızda
her koşulda mutlaka bir B planımız
vardır. Stratejik davranmayı benimser,
planlarımız doğrultusunda hızlı
hareket ederiz. Bunun ön koşulu
da iyi bir ekibin varlığıdır. Çünkü
organizasyon bir takım işidir. Bizim
sektörde kişilerin ne kadar iyi olduğu
değil, ekibin hep birlikte ne kadar iyi
bir iş çıkardığı önemlidir.
GÜNDEM
Otomotiv sektöründe iş
sağlığı ve güvenliği
Otomotiv sektörü tüm dünyada sanayi toplumu haline gelme ve sanayinin gelişmesinde önemli
katkılar sağlamış ve itici bir güç olmuştur. Bu sektör gerek istihdam, gerekse katma değer
bakımından ülkemiz ekonomisinin de temel direklerinden birini oluşturmaktadır. Otomotiv
sektörü sadece ülke ekonomisine katkı sağlamakla kalmayıp, KOBİ’ler sayesinde çok sayıda
insana iş imkanı sağlamaktadır.
Otomobil sektörü giderek otomasyona gitmekte ve eskiden insan eliyle yapılan işleri artık
akıllı makineler ve robotlar yapmaktadır. Bu gelişmeler, sektörün niteliksiz işgücüne olan
bağımlılığını azaltmıştır. Ancak yine de otomobil fabrikaları önemli miktarda insanın istihdam
edildiği büyük sektörlerden biri olmayı devam ettirmektedir. Sektörün doğası gereği çalışanların
yüzde 80’inden fazlası erkektir.
Otomobil üretimi metal sanayine dayanan, emek yoğun bir sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği
açısından da birçok risk faktörünü (toz, kimyasal maddeler, toksik gazlar gibi) bünyesinde
barındırmaktadır. Dolayısıyla çalışanlar da üretim esnasında hem fiziksel hem de kimyasal
tehlikelere maruz kalmaktadırlar.
Biz de otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan,
PEGA Otomotiv, Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri İnsan
Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk.
22
www.bilgemed.com.tr
1999’un Kasım ayına kadar Borusan Oto Bursa olarak ve o tarihten itibaren Teknik Oto
olarak faaliyet gösteren Teknik Oto BMW, LAND ROVER ve MINI ile BMW MOTORRAD
markalarının yetkili satış ve servis hizmetini sunuyor.
Servisde BMW, LAND ROVER ve MINI ile BMW MOTORRAD markalarının tüm mekanik,
kaporta, boya ve parça hizmetleri son teknoloji alet ve ekipmanlar ile verildiği Teknik Oto’da,
mekanik, kaporta ve boya atölyelerinde garantili BMW standartlarında işlem yapılıyor. Teknik
Oto’da lastik servisi, klima servisi, far ayarı, oto kuaför işlemleri gibi hizmetler sunuluyor.
Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, Teknik Oto’da iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının
yasadan çok daha önce başladığını anlatıyor. Biz de İlker Aslan’a Teknik Oto’nun iş sağlığı ve
güvenliği çalışmalarını sorduk.
Ülkemizde otomotiv sektöründe iş
sağlığı ve güvenliğini değerlendirir
misiniz?
Otomotiv sektörünü iş sağlığı ve
güvenliği konusunda ülkemizdeki en
iyi sektörlerden biri olduğunu düşünüyorum. Otomotiv sektörü genelde bu
konuda gelişmiş ülkelerin markalarının tedarikçisi ya da bayisi. Bu nedenle daha dikkatli olmak zorundalar.
Önlerinde uygulama örnekleri olması
nedeniyle daha avantajlı ve eksiklerini
daha net görmek durumundadırlar.
Bilinçlenme diğer sektörlerden daha
fazladır. Ayrıca bu konuda ana markalar tarafından denetlendikleri için
zorunluluk da vardır.
Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve
güvenliğini tehdit eden unsurlar
nelerdir?
İş sağlığı ve iş güvenliği bilincinin daha
tam oluşmaması, öneminin tam kavranamamış olması, mevzuatta uygulama
zorluklarının ve tam açıklığı olmayan
konuların zaman kaybı yaratması, iş
güvenliği hassasiyetine çalışanların
varamaması, çalışma sistemimizin
uygun olmaması, iş güvenliği ile ilgili
yatırımların maliyetleri, iş yerlerindeki
çalışma ortamları iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden en önemli unsurlar.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu sektörünüzde ne gibi
değişikliklere sebep oldu?
En iyi olan, bu yasa sayesinde iş sağlığı ve iş güvenliği konusundan herkesin
haberdar olmasıdır. İş yerlerindeki
akla gelmeyen ya da önemsenmeyen
risklerin, işi ve çalışanı ne kadar etkilediğinin görülmesi, önlem alınabileceğinin anlaşılması, bu konuların
da ücret kadar önemli olduğunun
anlaşılmasını sağladı.
Konu gündemden
düşmemeli
Kanunda işverene ağır yaptırımlar
idari para cezaları getirildi. Bu
konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Para cezalarının caydırıcılığı vardır.
Ancak zihinsel dönüşümün ve bilinçlenmenin sağlanması ve gereklilikten
değil de gerçek anlamı ile uygulanması gerekir.
Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı
ve güvenliği alanında aşılması en güç
konu nedir?
Aşılamayacak konu olduğunu düşünmüyorum. Konuyu gündemde ön
sıralara alarak ve sistemli bir çalışma
ile iş sağlığı ve güvenliği ülkemizde yakın gelecekte yerleşecek bir kavram.
Sadece bu konuda çalışmayı hiç elden
bırakmamak gerek.
Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir
kültür haline gelmesi için ne kadar
zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç
var?
İş sağlığı ve güvenliğinin işin yaşamsal
bir parçası olduğunu sık sık hem iş
yerlerinde, hem medyada, toplantılar-
İlker Aslan
Teknik Oto Mali İşler Müdürü
da, konferanslarda anlatılması gündemden düşürülmemesi gereklidir.
İş sağlığı ve güvenliği
tam zamanlı bir iş
Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarınız anlatır mısınız?
Kuruluşumuzdan beri gerek firmamızda gerekse bağlı olduğumuz grubumuzda ciddi anlamda iş sağlığı ve iş
güvenliği ile ilgili çalışmalar vardı.
Yasa çıkmadan önce de iş kazaları ile
ilgili önleyici tedbirler alınır bu konuda
eğitimler yapılırdı. Kısaca bizim
geçmişten gelen bilinç ve kültürümüz
vardı. Risk analizlerimizi yaptırıyoruz,
gerekli kurullarımız oluşturduk, iş güvenliği uzmanımız İş güvenliği ile ilgili
eğitimleri veriyor, toplantılar yapılıyor,
alınan aksiyonlar vakit kaybetmeden
yerine getiriliyor. Konuya hassasiyet
göstermeyen personelimiz uyarılıyor.
Sürekli bir takip etmek ve müdahale
etmek konusunda çalışmalarımız
devam ediyor.
Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve
güvenliğini ne kadar yeri olduğunu
düşünüyorsunuz?
Biz iş sağlığı ve güvenliğini hiçbir
zaman bir zorunluluk olarak görmedik. Dolayısıyla geçmişten günümüze
kadar yapılan çalışmalar, şirketimizde
iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşmasını sağladı. Ama bunun asla bitmeyen
bir süreç olduğunu da biliyoruz. İş
sağlığı ve güvenliğinin tam zamanlı bir
iş olduğunun bilinci ile çalışıyoruz.
www.bilgemed.com.tr 23
GÜNDEM
“Bilinçlenme diğer sektörlerden daha fazla”
GÜNDEM
“İnsan sağlığı her şeyin
üstündedir”
2009 yılında faaliyetlerine Bursa’da başlayan FKT Koltuk Sistemleri, Franz Kiel GmbH &
Co.KG Almanya’nın Türkiye ve Ortadoğu pazarının üretim ve satış haklarına sahip. Franz
Kiel Almayanın orijinal ürünleri Türkiye ve Ortadoğu pazarı için yalnızca FKT Bursa
fabrikasında yapılıyor.
Ticari araçlar ve trenler için bitmiş oturum sistemlerinin üretime uygun ürün geliştirmesi ve
satışı FKT tarafından gerçekleştiriliyor. Deneyimli yolcu koltuğu geliştirme ve mühendislik
kadrosuna sahip ekibin hedefi, müşteri hedefinin özelleştirilmiş bir ürün ve makul fiyatlarla
bir değer oranı oluşturmak.
Çalışanlarına, kişisel gelişimlerinin arttırma yönünde güçlü bir bağlılık duygusu ile
yaklaşmakta olan FKT Koltuk Sistemleri, performansa dayalı kariyer planı oluşturuyor.
FKT’de çalışan ilişkileri, karşılıklı saygı, anlayış ve güvene dayanıyor.
FKT’nin politikası, mümkün olabilecek en üst düzeyde personel ve ürün güvenliğini
kapsıyor. Ayrıca FKT’de kaynakların etkin kullanımı, firma gelişimi ile ürün üretimi aşaması
için önem arz ediyor.
Biz de FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile sektördeki iş sağlığı ve
güvenliğini konuştuk.
Ülkemizde otomotiv sektöründe iş
sağlığı ve güvenliğini değerlendirir
misiniz?
Ülkemizdeki iş sağlığı ve güvenliğinin
uygulanmasında, kaza istatistiklerine
bakıldığında ve Avrupa ülkeleri ile
kıyasa gidildiğinde, geri kaldığımızı
göstermektedir. Otomotiv sektörü de
kaza riskinin yüksek olduğu, yoğun bir
sektördür. Avrupa’da doğmuştur ve
sonrasında dünyaya yayılmıştır. Buna
ek olarak, otomotivde ihracatın ve
rekabetin yüksek olması, çeşitli kalite
belgelendirmelerinin varlığı, iş sağlığı
ve güvenliği uygulamalarının daha
hızlı ilerleme kaydedebildiği bir yapıyı
beraberinde getirmektedir.
Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve
güvenliğini tehdit eden unsurlar
nelerdir?
İş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden
unsurların başında bireysel iş
güvenliği farkındalığının yetersizliği
ve buna bağlı güvensiz davranışlar
gelmektedir. Bu sadece otomotiv
sektörü için değil, tüm sektörler
ve işler için geçerlidir. Koruyucu
malzemelerin ve kullanılan iş
gereçlerinin yanlış kullanımı da etki
eden önemli faktörlerdir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
24
www.bilgemed.com.tr
Kanunu sektörünüzde ne gibi
değişikliklere sebep oldu?
Kanunun getirdiği zorunluluklar
firmamız tarafından yıllardır
uygulanan ve takip edilen konulardı.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu’nun, yükümlülükleri yerine
getiren ve getirmeyen firmaların
arasındaki haksız rekabeti
önleyebilmesi, sektörel açıdan önemli
bir değişiklik sağlayacaktır. Devlet, işveren ve
işçilerin ortak çalışması
Kanunda işverene ağır yaptırımlar
idari para cezaları getirildi. Bu
konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan sağlığı her şeyin üstündedir.
Getirilen idari para cezalarının
caydırıcı etkisi olduğunu, işin önemini
ortaya koyduğunu ve uygulamaların
ciddiye alınması hususunda dikkat
çekici olduğunu düşünmekteyim. Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı
ve güvenliği alanında aşılması en güç
konu nedir?
Aşılması en güç konunun, bireysel
iş güvenliği bilinci ile ilgili olduğunu
düşünüyorum. Hangi sektör olursa
Erol Sapçı
İnsan Kaynakları Müdürü
olsun, iş güvenliği bilinci kişisel olarak
geliştirildiğinde, kaza ve hastalık
oranlarında önemli bir azalma
görülecektir.
Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir
kültür haline gelmesi için ne kadar
zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç
var?
İş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür
haline gelmesi, devlet, işveren ve
işçilerin ortak çalışması ile sonuç
verecektir. Farkındalık arttırıcı
eğitimlerin her alanda sürekliliğinin
sağlanması, yapılan risk analizlerinin
çalışanlar ile paylaşılması,
GÜNDEM
denetlemelerin gerçekleştirilmesi ve
gerektiğinde yeniden yapılanabilme,
güvenlik kültürünün oluşumunda çok
önemlidir.
FKT OHSAS belgesi
sahibi
Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarınız anlatır mısınız?
Firmamız İSG çalışmalarını, bir iş
yeri hekimi ve bir iş güvenliği uzmanı
rehberliğinde yürütmektedir. 2012
yılında firmamıza OHSAS belgesi
almış bulunmaktayız ve bu belgenin
sürekliliğini yaptığımız çalışmalar ile
sağlamaktayız.
Düzenli olarak her ay İSG kurul
toplantıları yapıyoruz. Tüm
personelimize periyodik olarak ve
işe yeni başlayan personelimize İSG
eğitimi verilmektedir. Buna ek olarak,
periyodik sağlık kontrollerimiz ve
ortam ölçümlerimiz de düzenli olarak
yapılmaktadır.
Her sabah yapılan saha ziyaretimizde
İSG uygulamaları denetlenmekte,
göze çarpan aksaklıklar anında
ilgili birimlere ileterek önlemler
alınmaktadır. Risk değerlendirmesi
yapıyor ve aksiyonlarımızı planlıyoruz.
Sahada erişime açık bulunan çeşitli
formlar ile çalışanlarımızın önerileri
ve geri bildirimleri ile bu sürecin bir
parçası olmasını sağlamaktayız.
Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve
güvenliğini ne kadar yeri olduğunu
düşünüyorsunuz?
Çalışanlarımızın sağlığı ve mutluluğu
bizim için önceliklidir. Bu doğrultuda
yaptığımız çalışmalar ile iş sağlığı ve
güvenliği, önemli konu başlıklarımız
arasında yer almaktadır. Sahip
olduğumuz belgelendirmelerin
sürekliliğinde kararlı ve başarılı
olmamız bunun en güzel göstergesidir.
www.bilgemed.com.tr 25
GÜNDEM
“İşin temelinde eğitim var”
PEGA Otomotiv Süspansiyon 2008 yılında kurulmuş bir firma olmasına rağmen PEGA ailesini
oluşturan ekip, hava süspansiyon sistemleri üretimi, geliştirmesi ve pazarlaması konusunda, uzun
yıllar beraber çalışmış sektörde yirmi yılı aşkın bir tecrübeye sahip. Bilgi birikimi ve uzmanlığı
yeni bir çatı altında birleştirip kaliteli ürünleri Türk ve Dünya Pazarlarına sunan PEGA, 10.000
metrekare kapalı alanda üretim yapıyor.
Çalışanlarıyla geleceğe emin adımlarla yürüyen, onlara değer veren, güvenli ve sağlıklı çalışma
ortamı sağlayan PEGA Otomotiv, ürün ve hizmet kalitesindeki artışın tedarikçilerle birlikte
olduğunun bilinciyle hareket ederek tedarikçilerine gereken önemi verip, gelişmelerine katkıda
bulunuyor. PEGA Otomotiv yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren, kamuoyunda takdir
kazanmış, saygın ve toplumsal sorumluluk sahibi bir firma olarak içinde yaşadığımız dünyanın
tüm canlılar için ortak olduğu bilinciyle hareket ederek, atıkları ile doğayı kirletmeyen ve çevreye
karşı duyarlı davranıyor. PEGA Otomotiv’de tüm çalışanları, kalite yönetim sistemini uygulamak ve
etkinliğini sürekli iyileştirmekle sorumlu bulunuyor.
Biz de “Gerçek bir kültür oluşması için daha ilkokuldan itibaren iş güvenliği dersleri koymalıyız.
Böylece geriden gelen neslin daha bilinçli ve daha az kazalı bir hayat yaşayacaklarına inanıyorum”
diyen Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer’le iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını konuştuk.
Ülkemizde otomotiv sektöründe iş
sağlığı ve güvenliğini değerlendirir
misiniz?
Otomotiv metal sanayine dayanan bir
sektör. Metal sanayi de emek yoğun
bir sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği
açısından da birçok risk faktörüne
sahiptir. Dolayısıyla çalışanlar üretim
esnasında birçok tehlikeye maruz
kalmaktadır.
Ülkemizde istatistiklere göre her
gün yaklaşık olarak 200 iş kazası
olmaktadır. Bu kazalarda her gün
4 işçi hayatını kaybetmekte, 7 işçi
bir daha çalışamayacak şekilde
sakatlanmaktadır. Dolayısıyla
Avrupa’da iş kazalarında ilk sırada yer
almaktayız.
Sırf bu rakamlar bile yapılacak
iyileştirmelerin ne kadar önemli
olduğunu ortaya koyuyor. İş sağlığı
ve güvenliğine azami önem gösteren
ana sanayi, tedarikçilerden de aynı
hassasiyeti beklemektedir. İş güvenliği
meselesini uyulması gereken
mecburiyetten ziyade çalışanı koruyan
dolayısıyla ürünü ve makinesini
koruyan, verimini ve kalitesini artıran
bir araç gibi görmek gerekir.
Otomotiv sektöründe iş sağlığını
ve güvenliğini tehdit eden unsurlar
nelerdir?
İş sağlığı ve güvenliğine tehdit
26
www.bilgemed.com.tr
Hüseyin Tuncer
Yönetim Kurulu Başkanı
oluşturacak en önemli baskı,
piyasalardaki ürün maliyetleri üzerine
yapılan maliyet indirim baskısıdır.
Kazalar sonrası maddi kayıplar bir
şekilde telafi edilse de kaybedilen
yaşamların telafisi olmamaktadır.
Bundan dolayı iş güvenliğinde
yapılacak unsurları bir maliyet olarak
görmemek gerekir. İş yerlerindeki
çalışanların mutluluğu ve iş yeri
huzuru iş yerlerindeki verimliliği
artırır.
Eğitimler ilkokuldan
başlamalı
6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği
kanunu sektörünüzde ne gibi
değişikliklere sebep oldu?
Sektör kendi içinde karmaşık yapılara
sahip olduğundan, standartlara
uyum ve kalite, iş sağlığı ve
güvenliği ve yasalara kesin uyumu
gerekmektedir. Bu yüzden sektör hızlı
Kanunda işverene ağır yaptırımlar
idari para cezaları getirildi. Bu
konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ağır para cezaları ve yaptırımlar
ilk etapta caydırıcı gibi görünse
de ilerleyen zaman içinde eskisi
kadar korkutucu gelmeyecektir.
Gelişmiş ülkelerde en ufak en kısa
bir şekilde eğitimler, risk analizleri
gibi çalışmalara öncelik vermeye
başladı. Ayrıca işverenler saha
denetimlerine ağırlık vermeye başladı.
Böylece işverenler üzerlerindeki
sorumlulukları azaltmaya
çalışmaktadırlar.
GÜNDEM
sürede bitecek işlerde bile işçi hiç
üşenmeden gerekli iş güvenliği
donanımını kullanıyor. Patrondan
korktuğu için mi, yoksa devlet çok
ağır para cezaları kestiği için mi?
Bence işin temelinde eğitim var. Kaza
raporları ve istatistiklere baktığımızda
eğitimsizliğin ilk sırada olduğunu
görmekteyiz. Bu yüzden iş sağlığı ve
güvenliği eğitimlerine ilkokullardan
başlayarak bir kültür olarak
oluşmasını sağlamalıyız.
Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı
ve güvenliği alanında aşılması en güç
konu nedir?
Sektörde iş sağlığına ve
güvenliği alanında, devlete karşı
sorumluluklarını yerine getirmeyen
merdiven altı diye tabir ettiğimiz
firmaların haksız rekabetle öne
çıkması, tüm sorumluluklarını
yerine getiren firmaların mağdur
olması aşılması en güç konu diye
düşünüyorum. Devletin bu konuda
denetimleri artırarak haksız rekabeti
önlemesi gerekmektedir.
Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir
kültür haline gelmesi için ne kadar
zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç
var?
Çalışanlarımıza eğitimler vererek
bu bilinci aşılamaya çalışmalıyız.
Ama gerçek bir kültür oluşması için
daha ilkokuldan itibaren iş güvenliği
dersleri koymalıyız. Böylece geriden
gelen neslin daha bilinçli ve daha
az kazalı bir hayat yaşayacaklarına
inanıyorum.
Herkes elini taşın altına
koymalı
Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği
çalışmalarınızı anlatır mısınız?
Öncelikle çalışanlarımızın korunması
için çalışanlarımızın da katkılarıyla
risklerimizi azaltacak çalışmalar
yapmaktayız. Periyodik ölçümlerimizi,
tüm kontrollerimizi düzenli olarak
yapıyoruz. Ayrıca tüm eğitimlerin
(temel ve iş) anlaşılır olarak verilmesi
ve tüm yaptığımız çalışmaları
tedarikçilerimizle paylaşarak onların
da gelişimine katkıda bulunuyoruz.
Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve
güvenliğinin ne kadar yeri olduğunu
düşünüyorsunuz?
İş sağlığı ve güvenliğini şirketimizde
önleme kültürü olarak yerleştirmeye
çalışıyoruz ve bu süreçte tüm
çalışanlarımızın gönüllü bir uyumda
çalışmasını bekliyoruz. Tüm
çalışanlarımız ve yönetim kadrosunun
ellerini taşın altına koymasını ve
doğrultuda iş kazaları ve meslek
hastalıklarının olmadığı bir şirket
olmayı hedefliyoruz.
www.bilgemed.com.tr 27
MERCEK
Mesleki eğitimler
Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de, yeterli sayıda ve nitelikte mesleki eğitim almış personel
temininde yaşanan güçlüklerdir. Mesleki eğitimi olmayan kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine dikkat
etmesi, kurallara uygun olarak çalışması da söz konusu değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların
Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yönetmeliğe
göre mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını
belgeleyemeyenler çalıştırılamaz.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli
ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan
İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki
Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13
Temmuz 2013 tarih ve 28706 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak 13
Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. Yönetmelik ile 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre
belirlenen tehlikeli ve çok tehlikeli
sınıfta yer alan işlerde çalışanların
mesleki eğitimlerinin usul ve esasları
düzenlenmiştir. Yönetmeliğin ekinde
(Ek-1)’deki çizelgede yer alan işlerde
çalışacakların, işe alınmadan önce,
mesleki eğitime tabi tutulmaları
zorunludur.
İşyerinde yapılan işler, asıl iş
itibariyle tehlikeli ve çok tehlikeli işler
28
www.bilgemed.com.tr
kapsamında yer almakla birlikte,
çalışanın yaptığı iş Ek-1 çizelgede
belirtilen işler dışında ise, 5/6/1986
tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanunu hükümleri saklı kalmak
kaydıyla 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu’nun 17’nci maddesi
kapsamında mesleki eğitim alma
zorunluluğu aranmaz.
Ek-1 çizelgede yer alan işlerde fiilen
çalıştırılacakların, yaptığı işe uygun
aşağıda belirtilen belgelerden birisine
sahip olmaları zorunludur:
a) 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanunu’na göre verilen diploma,
bitirme belgesi, yetki belgesi, sertifika,
bağımsız işyeri açma belgesi,
kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik
belgelerinden birisi,
b) 12/3/2013 tarihli ve 28585 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Aktif
İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre
mesleki eğitim kursları veya mesleki
eğitim modülü/kursları ile eşit
süreli olmak koşuluyla işbaşı eğitim
programları sonucu alınan belgeler,
c) Millî Eğitim Bakanlığı veya
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
yetkilendirilen kurumlarca verilen
operatör belgesi ve sürücü belgesi,
ç) 11/7/2002 tarihli ve 24812 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Patlayıcı
Madde Ateşleyici Yeterlilik Belgesinin
Verilmesi Esas ve Usullerinin
Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik
kapsamında alınan ateşleyici yeterlilik
belgesi,
d) Kuruluş kanunlarında veya ilgili
kanunlarca yetkilendirilmiş kamu
kurum ve kuruluşları tarafından
MERCEK
düzenlenen eğitim faaliyetleri
sonucunda verilen belgeler,
e) Millî Eğitim Bakanlığı’nın ilgili
biriminin onayının alınması şartıyla;
kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, eğitim amaçlı faaliyet
gösteren vakıf ve dernekler, işçi ve
işveren kuruluşları ile bünyelerinde
kurulu iktisadi işletmeler, işçi ve
işveren kuruluşları tarafından Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine göre
kurulmuş eğitim amaçlı şirketler
ve işveren tarafından düzenlenen
eğitim faaliyetleri sonucunda verilen
belgeler,
f) Uluslararası kurum ve
kuruluşlardan alınan ve Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından denkliği sağlanan
belgeler,
g) 30/12/2008 tarihli ve 27096 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Meslekî
Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme
Yönetmeliği kapsamında verilen
meslekî yeterlilik belgeleri,
Yönetmelik kapsamına giren
işlerde 1/1/2013 tarihinden önce
işe alındığına dair Sosyal Güvenlik
Kurumuna ait kayıtlar esas alınarak
1/1/2013 tarihinden önce çalışmaya
başlayanlara Millî Eğitim Bakanlığı
ile birinci fıkranın (d) bendinde
sayılan kurum ve kuruluşlar arasında
yapılacak protokoller çerçevesinde
verilecek en az 32 saatlik eğitim
modüllerinden geçirilerek alınan
eğitimler sonucu düzenlenecek
belgelere sahip olanlar bu Yönetmelik
kapsamında mesleki eğitim almış
olarak kabul edilir.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre istihdam
edilecekler hariç olmak üzere, kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışacaklar
için gerekli olan mesleki eğitim
belgeleri kurum ve kuruluşlarca
önceden belirlenir ve işe alımlar bu
esaslar da göz önünde bulundurularak
yapılır.
Ek-1 çizelgede yer alan işlerde
çalıştırılacakların yapılan işe uygun
mesleki eğitim belgesi olarak diploma,
sertifika veya belgelerinin bulunup
bulunmadığı hususu, bakanlık iş
müfettişleri tarafından denetlenir.
İşverenler, bu yönetmelik kapsamında
yer alan işlerde çalıştırılacakların
mesleki eğitim belgelerinin bir
örneğini özlük dosyalarında
saklamaları ve istendiğinde yetkili
memurlara göstermeleri gerekiyor.
4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga
85’inci maddesi kapsamında 31/5/2009
tarihli ve 27244 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Ağır ve Tehlikeli İşlerde
Çalıştırılacak İşçilerin Mesleki
Eğitimlerine Dair Tebliğe göre alınan
mesleki eğitim belgeleri bu yönetmelik
kapsamında da geçerli sayılmaktadır.
www.bilgemed.com.tr 29
MERCEK
“Meslek hastalıklarının yasal
boyutu yeniden düzenlenmeli”
Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ailesinden
Dr. Kenan Ergus 5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da
yapılan Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Konferansı’na iki sözel bildiriyle katıldı. Dr. Ergus ile
konferans ve konferansta sunduğu bildirileriyle ilgili
olarak bir söyleşi yaptık.
5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da
Yedinci İş Sağlığı ve Güvenliği
Konferansı yapıldı. Siz de konferansa
konuşmacı olarak katıldınız. Genel
hatlarıyla konferans nasıl geçti?
Öncelikle konferansın hemen bir
hafta sonrasında Manisa Soma Kömür
İşletmesi’nde meydana gelen ve
ulusça hepimizi derin acılara boğan,
301 emekçimizin hayatına mal olan
kazada ölenlere rahmet, geride
bıraktıklarına sabırlar dileyerek
sözlerime başlamak isterim.
Ulusal ve uluslararası yoğun
katılımın olduğu, onlarca salonda eş
zamanlı oturumların yapıldığı çok
yüklü programı olan bir konferanstı.
Konferansın hemen yanı başında
İSG fuarının da açılmış olması hem
İSG profesyonelleri için hem de İSG
malzeme üretici ve tedarikçilerinin
buluşması için doğru bir planlamaydı.
Konferansta hangi konular ele alındı?
Katılımcılar kimlerdi?
Kongreye yoğun ulusal ve uluslararası
katılım vardı. Üç gün boyunca
4152 kişi konferansı takip etti.
Konferans kapsamında, Konferans
Bilim Kurulu tarafından 347 bildiri
değerlendirilmiş ve bunlardan
147’si sözel ve 86’sı poster bildiri
sunumu olarak gerçekleştirilmiştir.
Eş zamanlı olarak düzenlenen 38
oturumdaki 165 sunumda iş sağlığı
ve güvenliği alanında öne çıkan
başlıklarda çarpıcı değerlendirmeler
yapılmıştır. 38 ana oturum yapıldı. En
önemli oturum başlıkları şunlardı:
Taşeronlaşma ve Çalışan Güvenliği,
KOBİ’lerde İSG, Ulusal Düzeyde İSG
Politikasının Uygulamaya Dönüşümü
, Meslek Hastalıkları Önlenebilir
ve Tespit Edilebilir mi? Nasıl?,
Madenlerde Patlatma ve İSG, Maden
Sektöründe İSG, İnşaat Sektöründe
İSG, Günümüz Çalışma Hayatında
Göçer ve Mevsimlik Çalışanlar, İSG
ve Rehabilitasyon, Metal Sektöründe
İSG , Toz ve Çalışan Sağlığı, Çalışma
Yaşamında Psikososyal Risk Etmenleri
,Çalışma Hayatında Özel Politika
Gerektiren Gruplar, İSG’de İnovasyon
ve Nanoteknoloji.
Uluslararası konuşmacıların yanında,
üniversitelerimizden, ÇSG Bakanlığı
Meslek hastalığı tanısını koyabilirsek o zaman
nedenlerini araştırıp meslek hastalığının
oluşmaması için gerekli önlemleri alabiliriz.
Aslına bakarsanız günlük pratikte tedavi
ettiğimiz hastalıkların çoğu mesleki kaynaklıdır.
Fakat ne biz, ne de hastalarımız bunun farkında
değil. Asıl düzeltmemiz gereken çalışma ortamını
düzeltemediğimiz için bulanık suda balık
avlamaya çalışıyoruz.
30
www.bilgemed.com.tr
ve en önemlisi sahadan gelen
konuşmacıların olması, deneyimlerini
paylaşmasıydı.
Çalışanların binde 4-12
meslek hastalığı
Organizasyon nasıldı?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nı böylesine geniş katılımlı
bir organizasyonu gerçekleştirdiği
için kutlamak lazım. Konferans
kayıt ücreti katılımı sağlamak için
çok düşük tutulmuştu. Günümüzde
benzer kongre ve konferansların
neredeyse ticari ve turistik amaçlı
olduğu düşünülürse, bakanlığı
gerçekten kutlamak gerekir. Fakat
açılış konuşmasında ÇSG Bakanımız’ın
iş kazlarında Avrupa ülkelerinin
en kötüsü olduğumuz tezine karşı
çıkmasının hemen sonrasında
Soma’da yaşadıklarımız bu tezin
doğruluğunu ne yazık ki bir daha
ispatlamış oldu.
Kongrede sunulan bildiri ve
sunumları nasıl buldunuz?
Çok iyi bildiriler vardı. Ama vasatın
altında, pek de bilimsel katkısı
olmayan onlarca bildirinin de
olduğunu belirtmek gerekir.
Sizin bildirileriniz hangi
konulardaydı?
Ben konferansın birinci günü ‘Neden
Meslek Hastalığı Tanısı Koyamıyoruz?’
kongrenin son günü ise ‘İSG
Meslek hastalığı tanısı koyamıyor
muyuz?
Geleneksel anlamda meslek
hastalıklarının çalışanların binde
4-12’sinde beklenir. Bu basit bilgiden
hareket eder ve ülkemizdeki aktif
tüm çalışanların sayısını kabaca 15
milyon kabul edersek her yıl 60 ila 180
bin meslek hastalığı tanısı koymamız
gerekirken bu sayı ne yazık ki 400ila 1500 arasında seyretmektedir.
Yani tanı koymamız gereken her
bin çalışanın ancak birine tanı
koyabiliyoruz. Kaldı ki EUROSTAT’ın
27 Avrupa Birliği ülkesinde 2007’de
yaptırdığı ve 2010’da yayımladığı
istatistik çalışmasına göre: beyana
dayalı işe bağlı hastalıkları ile meslek
hastalıklarının 15-64 yaş arası çalışan
nüfusta yüzde 8.6’a kadar çıktığı tesbit
edilmiştir. Bu tesbiti kabul ettiğimizde
ise tanı koymamız gereken meslek
hastalığı sayısının milyonları geçmesi
gerekiyor.
Bulanık suda balık
avlamak
Neden meslek hastalığı tanısı
koyamıyoruz?
Her şeyden önce, ülkemiz için bir
sorun olduğu ilgili bütün taraflarca
kabul edilen, meslek hastalıklarının
gerçek sayılarına ulaşmak için
sıkıntılı olan mevcut tanı sürecinin
iyileştirilmesi gerekir. Sağlık hizmeti
sunum sistemimiz meslek hastalığı
tanısı konmasının önündeki en
büyük engeldir. Çünkü sağlık sunum
sistemimizde ücretlendirme bakılan
hasta sayısına göre belirlenmektedir.
Böyle olunca hiçbir kurum veya hekim
daha fazla zaman ve enerji gerektiren
meslek hastalığının tanısıyla
uğraşmak istememektedir. Aslına
bakarsanız meslek hastalığının tıbbi
Konferans kayıt ücreti katılımı sağlamak için çok
düşük tutulmuştu. Günümüzde benzer kongre
ve konferansların neredeyse ticari ve turistik
amaçlı olduğu düşünülürse, bakanlığı gerçekten
kutlamak gerekir. Fakat açılış konuşmasında ÇSG
Bakanımız’ın iş kazalarında Avrupa ülkelerinin
en kötüsü olduğumuz tezine karşı çıkmasının
hemen sonrasında Soma’da yaşadıklarımız
bu tezin doğruluğunu ne yazık ki bir daha
ispatlamış oldu.
tanısı kolaydır ve hekimler kolaylıkla
bunu yapabilirler. Fakat meslek
hastalığının hukuksal boyutu oldukça
uzun ve çetrefilli olduğu için burada
yaya kalıyoruz.
Meslek hastalığı tanısı neden
önemlidir?
Meslek hastalığı tanısını koyabilirsek
o zaman nedenlerini araştırıp
meslek hastalığının oluşmaması için
gerekli önlemleri alabiliriz. Aslına
bakarsanız günlük pratikte tedavi
ettiğimiz hastalıkların çoğu mesleki
kaynaklıdır. Fakat ne biz, ne de
hastalarımız bunun farkında değil.
Asıl düzeltmemiz gereken çalışma
ortamını düzeltemediğimiz için bulanık
suda balık avlamaya çalışıyoruz. Oysa
meslek hastalıklarına gereğince tanı
koyabilseydik, hastalık yapan etkenleri
bilecek ve bu etkenlerin ortadan
kaldırılması için çaba sarf edecektik.
Meslek hastalığı tanısı konması için
neler yapılmalı?
Her şeyden önce meslek
hastalıklarının yasal boyutu yeniden
düzenlenmelidir. Meslek hastalığı
tanısı koyma yetkisi olan meslek
hastalıkları hastaneleri, kamu tıp
fakülteleri ile Sağlık Bakanlığı Eğitim
ve Araştırma Hastaneleri’nin koyduğu
tanılar başkaca bir araştırmaya
gerek olmadan kabul görmeli,
buralarda mutlaka meslek hastalıkları
poliklinikleri kurulmalı, hekimlerin,
işverenlerin ve çalışanların konuya
duyarlılıkları artırılmalıdır.
Mesleki etik göz ardı
edilmemeli
Diğer bildiriniz etik ile ilgiliydi. Neden
Etik konusunu seçtiniz?
İş hayatındaki davranışları
yönlendiren, onlara rehberlik eden
etik prensipler ve standartların
toplamına “mesleki etik”
denilmektedir. İSG profesyonellerinin
üzerine titremesi gereken etik ilkelere
uyulmadığından çoğumuz şikayetçiyiz.
İSG profesyonellerinin eğitimi, eğitim
sonrası sınavları, belgelendirme,
belge yükseltmeleri, yenileme
eğitimleri, sahadaki çalışmalar,
etik olmayan rekabet koşulları
hepimizin şikayetçi olduğu konulardır.
Etiğin göz ardı edilmesi halinde
yapacağımız işlerden hiçbir yere
varamamacığımıza inandığım için
konferansta bunun da dile getirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
İlerideki kongreler için beklentiniz?
Konferansın en büyük eksiklerinden
biri sahadan gelen bildiri ve çalışma
sonuçlarının azlığı idi. Sahadakilerin
ellerinde çok bol, yol gösterici veriler
var, bu verilerin işlenip yayınlanması
ve çeşitli bilimsel platformlarda
sunulması gerekir. Ya güven
eksikliğinden veya tembellikten
ne yazık ki bu veriler toparlanıp bu
platformlarda sunulamıyor.
Bilgemed ailesinin elinde sahadakilere
ışık tutacak çok önemli verilerin
olduğuna inanıyorum. Bu verilerin
değerlendirilip önümüzdeki
kongrelerde sunulması en önemli
dileğim olacaktır.
www.bilgemed.com.tr 31
MERCEK
Profesyonelleri Alanında Etik Boyut’
başlıklı serbest bildirilerimi sundum.
MERCEK
Yedinci Uluslararası
İş Sağlığı ve İş Güvenliği
Konferansı Sonuç Bildirgesi
Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı;
5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı adına İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
tarafından İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde 45
farklı ülkeden gelen alanlarında öncü bilim insanları,
akademisyenler, uzmanlar, bürokratlar, sektörde faaliyet
gösteren iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin
katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
2001 yılından beri düzenlenen konferansın bu yılki teması
“İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi”
olarak belirlenmiş ve bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği
teknik, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla incelenmiştir.
Konferans yerli ve yabancı olmak üzere 104 basın
mensubu ile 85 basın kuruluşu tarafından izlenmiş
olup 3 gün boyunca 4152’e kişi takip etmiştir. Konferans
kapsamında, Konferans Bilim Kurulu tarafından 347
bildiri değerlendirilmiş ve bunlardan 147’si sözel ve 86’sı
poster bildiri sunumu olarak gerçekleştirilmiştir. Eş
zamanlı olarak düzenlenen 38 oturumdaki 165 sunumda iş
sağlığı ve güvenliği alanında öne çıkan başlıklarda çarpıcı
değerlendirmeler yapılmıştır.
4 Mayıs’ta 6 farklı konu başlığında gerçekleştirilen eğitim
kurslarına 190 kişi katılım sağlamıştır. İlk olarak 19. Dünya
İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre’sinde düzenlenmiş ve başarı
sağlamış eğitim kurslarına bu tür organizasyonlarda yer
verilmeye devam edilmesinin Konferans katılımcıları
tarafından da desteklendiği görülmüştür. Konferans ayrıca
ICOH, WHO CC/SEENWH, ENETOSH ve OIC-OSHNET gibi
uluslararası kurum ve kuruluşların toplantılarına ev
sahipliği yapmıştır.
Ayrıca 6 Mayıs’ta G-20 ülkelerini temsilen 16 katılımcı ile
gerçekleşen “Güvenli İşyerleri Oluşturulması” alt grubu
toplantısında G-20 Çalışma ve İstihdam bakanları ile G-20
Liderler Zirvesi bildirgelerine esas olmak üzere hazırlanacak
taslak beyanda yer alacak hususlar ile daha güvenli ve
sağlıklı işyerleri oluşturmak için hazırlanacak olan yol
haritası konusunda görüş alışverişinde bulunulmuştur.
Konferans kapsamında açılan fuar alanında 19 ülkeden 89
firmanın iştirakiyle sektördeki teknolojik gelişmelere bağlı
olarak sürekli yenilenen mühendislik çözümleri, kişisel
koruyucu donanımlar ve iş sağlığı ve güvenliği alanında
verilen hizmetler tanıtılmıştır. Fuar organizasyonuna
3000’in üzerinde katılım gerçekleşmiştir. Konferansın son
gününde ise iş sağlığı ve güvenliği alanında iyi uygulama
örneklerini görmek amacıyla 10 farklı işletmeye teknik
turlar planlanmıştır. Kapanış oturumunun ardından
düzenlenecek bu ziyaretlere 280 kişi kayıt yaptırmıştır.
Konferans kapsamında yapılan değerlendirme ve
32
www.bilgemed.com.tr
tartışmalar sonucunda oluşturulan görüş ve önerileri
kamuoyunun dikkatine sunuyoruz;
Konferans İSG alanındaki uluslararası kuruluşların
temsilcileri ile gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden
konunun uzmanı yetkili ve sorumlu kişileri bir araya
getirmek suretiyle güçlü bilgi ve deneyim alış verişi olanağı
sağlamış, gelecek için işbirliği imkânlarının oluşturulmasını
kolaylaştırıcı rol oynamıştır.
İstanbul Deklarasyonu Dünya’da iş sağlığı ve güvenliğinin
gelişiminde tarihi bir öneme sahiptir; benimsenmeli ve
yaygınlaştırılmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliğinin ulusal ve uluslararası düzeyde
öncelikli olarak yer alması ve bu alana yeterli insan
gücü ile ekonomik kaynağın ayrılması çalışma ortamının
iyileştirilmesi ve çalışanların sağlık ve güvenliklerinin
geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.
İş sağlığı ve güvenliği konularının yönetim sistemi yaklaşımı
ile ele alınması sorunlara çözüm getirilmesinde etkili bir
yöntemdir. 89/391/EEC sayılı Çerçeve Direktif ve ILO 155 ve
ILO 161 sayılı Sözleşmelere uyumlu olarak hazırlanmış olan
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da İSG Yönetim
Sistemi yaklaşımını desteklemektedir.
Kuruluş misyonları iş kazası ve meslek hastalıklarının
önlenmesi olan uluslararası kuruluşlar çalışma
hayatının iyileştirilmesine yönelik strateji ve hedeflerin
belirlenmesinde ulusal düzeyde kanun koyucuları
yönlendirici olmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği politikalarının uygulanmasında;
kanun koyucu ve tüm sosyal paydaşların politika oluşturma
haricinde, sahada aktif olarak yer alması, iyi uygulamalara
rehberlik yapması ve rol model oluşturmasının önemi
büyüktür.
İş sağlığı ve güvenliğinin, ulusal sağlık politikalarının
vazgeçilmez bir parçası olduğu gerçeğiyle; Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının
işbirliği ve ortak akılla yürüteceği saha uygulamalarının
gerçekleştirilmesi beklenmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan çalışmaların, iyi
uygulamaların ve yeniliklerin ülkeler arasında paylaşılması
için etkili bir araç olarak düşünülen global bir bilgi ağının
kurulmasının gerekliliği öne çıkmıştır. Bu bilgi ağı ile
mevcut işbirliklerinin genişletilerek dünyada iş sağlığı ve
güvenliği çıtasının yükseltilmesi hedeflenmektedir.
İş sağlığı ve güvenliği eğiticileri ve eğitimlerinin niteliğinin
iyileştirilmesi amacıyla bu alanda uluslararası standartlar
oluşturulmalıdır.
Tarım sektörüne özgü özel tehlikelerin varlığına rağmen, bu
tehlikelere çözüm getiren iyi uygulamaların azlığı nedeniyle
bu alandaki çalışmaların yaygınlaştırılması ve asgari
kriterlerin belirlenmesi gerekmektedir.
Günümüzde çalışma yaşamında yeri ve önemi artan ve bu
nedenle diğer sektörlere göre daha çok çalışanı ilgilendiren
kamu ve hizmet sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusu
göz ardı edilmemelidir.
İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi için
toplumsal bir güvenlik kültürü oluşturulmalıdır.
BİLGİLENDİRME
İş sağlığı ve güvenliği
yükümlülükleri denince...
Bilindiği gibi işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve
yardımcı sağlık personeli görevlendirmeleri ile sınırlı değil. Daha önce bültenimizde yer verdiğimiz
yazılarımızda söz konusu görevlendirmeler ile ilgili kritik noktaları siz okuyucularımızla etraflı bir
şekilde paylaşmıştık. Bu yazıda ise iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve yardımcı sağlık personeli
görevlendirilmesi ile ilgili yükümlülükler dışında kalan diğer iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları
ile ilgili bilgilendirmeyi yapmak istiyoruz. Yazının devamında bu işlemleri maddeler halinde
açıklamaları ile bulabileceksiniz.
İşe giriş muayene ve laboratuvar işlemleri
Bir çalışanın işe alımı sürecinde en
önemli işlemlerden biri çalışanın
yapacağı işe sağlık yönünden uygun
olup olmadığının tespitidir. İş yeri
hekimi tarafından yapılacak işe özel
olarak düzenlenmiş muayene formu
ile birlikte çalışanın yapacağı iş ilgili
risk faktörleri gözetilerek seçilmiş tıbbi
tahlil ve tetkiklerin yapılmış olması
gerekir. Eğer iş yeri tehlikeli ya da çok
tehlikeli sınıfta bir iş yeri ise uygunluk/
uygunsuzluk belirten sağlık muayene
formunun iş yerinin kendi iş yeri hekimi
tarafından düzenlenmesi gereklidir.
Az tehlikeli sınıfta bir iş yeri ise iş yeri
hekimi bulundurma yükümlülüğü 2016
Temmuz ayında başlayacağından,
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri ya da
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Toplum Sağlığı
Merkezleri’nde görevli bir iş yeri hekimi
tarafından düzenlenen muayene formları
ile bu ihtiyacı karşılamadır. Burada
önemli bir ayrıntı hekim muayenesi için
gerekli tetkik ve tahlillerin nereden
temin edileceğidir. Bu konuda hemen
tüm sağlık kuruluşları ve laboratuvar
işlemleri için gerekli izinleri almış
olan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri
yetkilidir. Ancak yapılan işlemlerin
ehil ve donanımlı kişiler tarafından
raporlanması gerektiğinden en doğru
adres Sağlık Bakanlığı tarafından
ruhsatlandırılmış, özel ya da kamusal,
tıbbi laboratuvarlar ve tıbbi radyoloji
merkezleridir. Yapılan tahlil ve tetkik
raporlarında, her bir tahlil ve tetkik için
raporlamam yapmaya yetkili kişinin
imzası aranmalıdır. Örneğin röntgen
filmlerinde radyoloiji uzmanı, solunum
fonksiyon testlerinde göğüs hastalıkları
uzmanı, işitme testlerinde kulak burum
boğaz uzmanı ya da odyometrist, kan ve
mikrobiyoloji tetkiklerinde mikrobiyolog
ya da biyokimya uzmanı gibi.
İlgili mevzuat:
Ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık
kuruluşları hakkında yönetmelikte değişiklik
yapılmasına dair yönetmelik,
11.07.2013/ 28704 sayılı resmi gazete.
Bir ayrıntı; Periyodik Sağlık Taramaları
(Mobil araçlar İle)
İş yerlerinin çalışanların sağlık gözetimi
kapsamında belirli aralıklarla, her
bir çalışanının yaptığı iş gözetilerek
seçtiği tıbbi tahlil ve tetkik işlemlerini
yaptırması ve iş yeri hekimine sunması
gerekmektedir. Bu noktada çalışanların
toplu şekilde sağlık taramalarının
kime yaptırılacağı konusu gündeme
gelmektedir. Bu konuyla ilgili mevcut
mevzuatımızda net bir tanımlama
bulunmamaktadır. Ancak çok sayıda
ortak sağlık ve güvenlik biriminin, toplu
tarama işlemlerinin yapılması gerekli
gezici laboratuvar araçları ile piyasaya
çıkması ile birlikte konu, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanliği ile Sağlık
Bakanlığının gündeminde idi. 30.04.2014
tarihinde ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği
Genel Müdürlüğü’nün, yetkilendirilmiş
tüm ortak sağlık ve güvenlik
birimlerinin katıldığı bilgilendirme
toplantısında, gezici araçlar ile toplu
sağlık taramalarının yapılması ile ilgili
ortak sağlık ve güvenlik girimlerinin
yetkili olmadığı net bir biçimde ifade
edildi. Bugün itibariyle tüm OSGB’ler
konu hakkında bilgi sahibi durumdadır.
Gezici sağlık araçları ile toplu tarama
işlemlerine ait yetki sadece özel ve
kamusal tıbbi tahlil laboratuvarları ile
tıbbi radyoloji merkezlerine aittir. Konu
ile ilgili bilgilendirme Sağlık Bakanlığı
tarafından da sözlü olarak yapılmıştır.
Konu ile ilgili teyit almak için iş yerinin
bulunduğu ildeki Sağlık Müdürlükleri
ve ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü aranabilir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Ölçüm ve Analizleri
İş yerlerinde yapılan işten kaynaklanan
ve insan sağlığına olumsuz etkisi
olan pek çok faktör bulunur. İş sağlığı
çalışmaları kapsamında bu türden
faktörlerin belirlenmesi, etki düzeyinin
tespit edilmesi gerekir. Gürültü, toz,
titreşim, aydınlatma düzeyi, termal
konfor ( ortam sıcaklık, nem, hava
akımı düzeyleri) gibi fiziksel faktörler
ile birlikte kimyasal etki düzeyleri, ağır
metaller ya da mikrobiyolojik bulaş
yapan ajanlar gibi değişik faktörlerin
bir çoğu iş yeri ortamında bulunur. Bu
gibi olumsuz faktörlerin ölçümlenmesi,
çalışan sağlığının koruması açısından
büyük önem taşır. Bu ölçümleri yapan
kuruluşların mutlaka Türkak 17025
akreditasyon belgesine sahip olması
ve ÇSGB- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılmış
olması gerekir. Eline ölçüm cihazı
alan herkesin, bu türden ölçümleri
yapamayacağı ve işyerinin bu gibi
durumlarda büyük mağduriyetler
yaşayabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
İlgili mevzuat:
İş Hijyeni ölçüm, test ve analizi yapan
laboratuvarlar hakkında yönetmelik,
20.08.2013/ 28741 sayılı resmi gazete.
İş Ekipmanları ve Makinelerin Periyodik
Kontrolleri
Bilindiği gibi hemen bütün iş yerlerinde
çok sayıda makine ve ekipman
bulunmaktadır. Bu tür ekipmanların
düzgün ve kuralına uygun olması ile
düzenli bakımlarının yapılması, olası
iş kazalarını önlemek açısından büyük
önem taşır. Bu kontrolleri yapacak kişi
ve kurumlar ile ilgili ÇSGB- İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından
yayınlanan yönetmelik ile usul ve esaslar
belirlenmiş olsa da daha sonra genel
müdürlüğün yaptığı bir bilgilendirme
ile yönetmeliğin uygulamasının üç
yıl ertelendiği duyurulmuştur. Şu
anda bu tür kontroller mühendis
ve teknik elemanlarca yapılabilir
durumdadır ve bu kişilerin bakanlığa
herhangi bir bildirim yapmalarına
gerek yoktur. Ancak bu kontrollerin
amaca hizmete etmesi ve sağlıklı
sonuçlar alınması açısından, Türkak
17020 akreditasyonuna sahip A Tipi
Muayene kuruluşları ile akreditasyon
başvurusunu gerçekleştirmiş kuruluşlar
tarafından yapılması daha uygun
olacaktır.
İlgili Mevzuat:
İş ekipmanlarının kullanımında sağlık ve
güvenlik şartları yönetmeliği,
25.04.2013/ 28628 sayılı resmi gazete ile
İş ekipmanlarının kullanımında sağlık ve
güvenlik şartları yönetmeliğinde değişiklik
yaplımasına dair yönetmelik,
02.05.2014/ 28988 sayılı resmi gazete.
www.bilgemed.com.tr 33
SAĞLIKLI YAŞAM
Tatil güzel ama
güneşe dikkat!
Cilt kanserlerinin yüzde doksanının güneş ışınlarıyla ilişkili olduğunu artık herkes
biliyor. Yaz tatili planlarının yapıldığı bu dönemde, zararlı güneş ışınlarından
korunma yöntemlerini ihmal etmemek gerek.
Sık görülen cilt kanserlerinin güneş
ışınlarıyla ilişkisi yıllardır biliniyor.
Güneşin morötesi ışınlarına fazla
maruz kalınması, cilde uzun süreli
zarar veriyor. Çocuklukta ve gençlik
çağlarında bir kez kabarcıklar
oluşturacak kadar yanmak,
erişkinlerde ise aynı şekilde 5-6 kez
yanmak, cilt kanseri gelişme riskini
arttırıyor.
34
www.bilgemed.com.tr
Zararlı güneş ışınlarından korunma
yöntemleri:
• Özellikle sabah 10 ile öğleden sonra
4 arasında güneş ışınlarından kaçının,
gölgelik alanlar tercih edin.
• Gölgelik alanlarda da yansımalar
nedeni ile güneş ışınlarına maruz
kalacağınızı unutmayın ve bu
alanlarda da korunmaya devam edin.
• Bronzlaşmak amacıyla güneş
ışınlarına maruz kalmayın.
• En az 15 faktörlü güneş koruyucusu
kullanın.
• Güneşe çıkmadan 30 dakika önce
güneş koruyucu krem veya losyon
sürün.
• Güneşe çıkılacağı zaman güneş
gözlüğü, geniş kenarlıklı şapka, kol ve
SAĞLIKLI YAŞAM
bacakları örten giysiler tercih edin.
• Altı aylıktan küçük bebekleri güneş
ışınlarına maruz bırakmayın.
• Solaryumda maruz kalınan ışınlar
da cilt kanserine neden olabildiği
için, solaryumda bronzlaşmaktan da
kaçının.
Deniz kenarında tatil yaparken...
• Güneş koruma ürününüz en az 30
faktörlü ve suya dirençli olmalı.
• Ürünü sahile inmeden 30 dakika
önce vücudun her yerine sürün.
Suya dayanıklı ürünler 40 ila 80
dakika süreyle etkilidir, bu sebeple
güneş koruma faktörlü ürünü belli
aralıklarla tekrar sürmeniz gerekir.
Yüzmediğiniz zamanlarda iki saatte
bir ve yüzdükten hemen sonra tekrar
uygulayın.
• Mümkün olduğunca gölgede vakit
geçirin. Güneş gözlüğü, şapka ve
vücudu örten giysileri yanınızdan
eksik etmeyin. Gölgede veya şemsiye
altında oturmak güneşten korunmak
için tek başına yeterli değildir. Çünkü
denizden ve kumdan yansıyan güneş
ışınları, tüm cilde zarar verecek kadar
tehlikelidir.
• Denize girmek için sahilin en
kalabalık olduğu saatler yerine sabah
10’dan önce ve öğlen 4’ten sonrayı
tercih edin.
Güneş yanığı oluştuysa ne yapmalı?
• Siz veya çocuğunuz güneşte
kaldıktan sonra cilt kızarması ve
yanma hissi ortaya çıkarsa hiç zaman
kaybetmeden güneşli bölgeden
uzaklaşın ve tedaviye başlayın.
• Cildi nemlendirin. Serin bir duştan
sonra cilde nemlendirici bir krem
veya losyon sürün. Soyulma ve
kabarcıklanmayı önlemek için bu
işlemi sıkça tekrarlayın. Cildi kaşımak,
soymak ve kabarcıkları patlamak
hasarı artırır ve açık yaralara neden
olarak cildin mikrop kapmasına neden
olabilir, bu sebeple cildi kaşımayın.
• Bol su için. Yanıklar ciltten su
kaybedilmesine neden olur. Özellikle
çocuklar çok hızlı su kaybedebilirler,
ağız kuruması, susama hissi, az idrara
çıkma, baş ağrısı, sersemlik ve uyku
hali su kaybının belirtileridir. Belirtiler
şiddetliyse mutlaka bir sağlık
kurumuna başvurulması gerekir.
• Yanık alanı genişse, örneğin sırtın
tümü kabarcıklanacak kadar yandıysa,
ateş ve üşüme varsa mutlaka
doktorunuza danışın.
www.bilgemed.com.tr 35
OTOMOBİL
BMW X6,
2015’e yenilenerek giriyor
SUV özellikleri ile Coupe duruşunu birleştiren BMW X6, 2015 yılına yenilenerek
giriyor. 2008’den beri üretilen X6, ikinci nesil olarak piyasaya sürülecek.
Yeni BMW X6’ya baktığımızda tasarım
olarak çok büyük değişiklikler
görmüyoruz, X5’e benzeyen ön
görünümü sportif tamponlarla
desteklenmiş. Markanın diğer
sportif modellerinde olduğu gibi
çamurlukların arkasına solungaçlar
eklenmiş.
İç mekanı da X5 ile oldukça benzer
olan araba çift renkli deri döşeme
seçenekleri ile farklı malzeme
ve renklerden oluşan döşeme
alternatiflerine sahip. Direksiyon
simidinin arkasında yer alan tuşlar
ile kumanda edilebilen 8 ileri vitesli
otomatik şanzıman, bi-xenon farlar,
elektrikli bagaj kapağı yeni X6’nın
dikkat çeken özellikleri.
36
www.bilgemed.com.tr
Arabanın 580 litre hacimli bagaj
hacmi, katlanabilen arka koltuklar
sayesinde 1.525 litreye kadar
genişliyor.
Kaputun altında 3 farklı motor
seçeneği bulunmakta, biri benzinli ikisi
dizel olan motor seçeneklerinin zaman
içinde artması muhtemel. Benzinli
motor seçeneği 4.4 litre hacimli,
sekiz silindirli, 450 beygir gücünde
ve 650 Nm tork üretim değerine
sahip. 0-100km/s hıza 4.8 saniyede
ulaşabilirken maksimum hız limiti 250
km/s ‘de sınırlandırılmış. Dizel motor
seçeneklerinden biri 3 litre hacimli
258 beygir gücünde ve 560 Nm tork
üretim değerine sahip. 0-100 km/s hıza
6.7 saniyede çıkabilirken maksimum
hızı 230 km/s’de sabitlenmiş. Diğer
dizel motor seçeneği 3 litre hacimli ve
3 turbo beslemeye sahip, 381 beygir
gücünde, 740 Nm tork üretebiliyor.
0-100km/s hıza 5.2 saniyede
erişebilirken maksimum hızı 250
km/s’de sabitlenmiş. (67)
BMW’ nin ilginç görünümlü SUV’si X6,
satışlarda gösterdiği beklenmedik
başarı ile günümüz müşterisinin hala
SUV’lere aç olduğunu gösterdi. İkinci
nesli ile önümüzdeki yıl içinde yola
koyulacak olan X6’nın tasarımında
formül değişmemiş. Modern SUV’ler
ile coupe’ler arasında kalan görüntüsü
ile X6, güçlenen donanım ve teknik
özellikleri ile kendi yarattığı sınıfta
öne geçmeye çabalıyor. Yeni X6 4909
mm uzunluğu, 1989 mm genişliği
ve 1702 mm genişliği ile eskisinden
her eksende daha büyük. 2933 mm’
lik dingil aralığında değişim yok.
X5‘ in bir türevi olmasına rağmen iç
mekanda sportif yönü vurgulayan
detayları ile kendine ayrı bir dünya
kuran X6, M Sport paketiyle sporcu
kişiliğinin altını çiziyor. Design Pure
Extravagance paketi ise aracın
değerli görüntüsünü pekiştiriyor.
BMW Individual’ ın kişiselleştirme
olanakları da elbette alınabiliyor.
Standart donanım listesinde ilgi
çekici maddeler bulunuyor. Bi-xenon
farlar, 19 inç jantlar, otomatik bagaj
kapağı, 8 vitesli Steptronic şanzıman,
vites kulakçıkları, çift bölgeli klima
ile X6 iddialı. 40:20:40 oranında
parçalardan oluşan arka koltuk sırası,
gerisinde 580 litrelik bagaj bulunuyor.
Koltukların yatırılması ile bu hacim
1525 litreye ulaşıyor. Aralık 2014’den
itibaren sunulacak olan motorlarmodeller şu şekilde: X6 xDrive 50i (450
beygirlik V8 motor), X6 xDrive30d (258
beygirlik 6 silindirli motor), X6 M50d
(381 beygirlik 6 silindirli dizel motor).
İlerleyen zamanlarda seçenekler
arasında xDrive35i ve xDrive40d
eklenecek. Ancak X6’nın Türkiye’de tek
motor seçeneğiyle sunulması yüksek
bir olasılık, ki bu motor da şu andaki
tek seçenek olan xDrive40d olabilir.
xDrive40d’ nin aracın tanıtımından
daha sonra eklenecek olması da
aracın ülkemize gelişini geciktirebilir.
tarzı ayarlanabiliyor. Ön tasarımda
daha kalın çerçevelere sahip
böbrek ızgaralar, ve onlara bitişik
farlar akılda kalıyor. Farlar arkaya
İç mekanda klasik BMW
tasarımı
uzadıkça dolgunlaşıyor. Tamponda
ise X4‘te görülene benzer bir hava
girişi kullanılmış. Farlar hizasındaki
dekoratif siyah boşluklar, gövde
rengi parçaların yaptığı hareketler
ve krom parçalar ile daha belirgin,
ayrıca aracın daha geniş görünmesini
sağlıyor. Yan kısımda ilk modelin
silueti korunuyor. Ön camın ardından
sabit eğimle hızla bagaj kapağına inen
tavan, iç mekanı kısıtlasa da hoş bir
görüntü oluşturuyor. Arkada daha
büyük stop lambaları öne uzarken
kalınlaşıyor ve eğimleniyor. Sade
tampon tasarımı X6’nın araziden çok
lüks odaklı bir otomobil olduğunu
hissettiriyor. İç mekan klasik BMW
tasarımını sürdürüyor. Göstergelerin
siperliği yumuşakça yanlara kıvrılarak
tüm ön panelin üstünü örtüyor. Cilalı
siyah görünümdeki materyaller ile
malzeme kalitesi vurgulanıyor. Orta
konsolun üstündeki multimedya ekranı
ise oldukça geniş. Bu ekranın kontrolü
de vitesin yanındaki tekerlekten
sağlanıyor. Teknolojik donanımların
yer aldığı ConnectedDrive başlığı
altında Head-Up Display, sürüş
desteği, park asistanı, çevre görüş
sistemi, gece görüş sistemi, hız sınırı
bilgisi bulunuyor. İnternet hizmetleri
de araç içi eğlence olanaklarını
arttırıyor. X6 ilk olarak Moskova
Otomobil Fuarı’nda müşterisiyle
buluştu, ancak Avrupa pazarındaki
sınavı 2014 sonunda başlıyor. Türkiye’
ye gelişi ise motor meselesi sebebiyle
2015 kış sonunu bulabilir. Fiyat ise
500.000 TL seviyesinde.
Motorların yakıt tüketiminde ortalama
yüzde 22’lik azalma meydana gelmiş.
Bunun sağlanmasında TwinPower
Turbo teknolojisi, standart Steptronic
şanzıman, ve EfficientDynamics
büyük role sahip. Standart ve sürekli
aktif olan xDrive dört tekerlekten
çekiş sistemi opsiyonel süspansiyon
sistemleri ile daha da faydalı
hale getirilebiliyor. Süspansiyon
sistemleri ile sürüş konforu ve
www.bilgemed.com.tr 37
OTOMOBİL
SUV ile coupe arasında
GEZİ
İki günde baştan sona keşfedeceğiniz
6 şehir önerisi
Habibe Tokgöz
Yaz geldi ve sımsıcak güneş en güzel haliyle gülümsedi günlerimize.
Şimdi gezme vakti!
Kış mevsiminde tatili tercih
etmeyenlerin sayısı oldukça fazla…
Tatil için yaz mevsimini beklemeden
bahar aylarının tadını çıkarmak
istiyorsanız eğer ve hafta sonu tatilinizi
en güzel şekilde değerlendirmek
istiyorsanız, İstanbul’dan ortalama
2 saatlik bir uçak yolculuğuyla
farklı şehirlerin ve farklı kültürlerin
arasında keşif dolu bir hafta sonu
geçirebilirsiniz.
Gaziantep
Hemen bir Gaziantep bileti alıp, bir
sonraki hafta sonunun planlayarak
seyahatlere başlayabilirsiniz.
İstanbul’dan uçakla yaklaşık 1 saat
40 dakika süren bir yolculuğun
ardında Gaziantep Havalimanı’na
inmiş olacaksınız. Havalimanından
Gaziantep Merkez’e ise 20 dakikalık
bir araç yolculuğuyla ulaşabilirsiniz.
Güneydoğu’nun en eski kültürünü
gözler önüne seren şehrin birçok
noktasını iki güne sığdırabilirsiniz.
38
www.bilgemed.com.tr
Hem tarih hem doğa hem de
köklü bir kültürün izlerini
göreceğiniz Gaziantep’in Şahinbey
ilçesindeki Bakırcılar Çarşısı’ndan
başlayabilirsiniz gezinize. Şehrin
en önemli noktalarından biri
de Zeugma Antik Kenti… Antik
kentin zengin kalıntılarını ziyaret
edebilirsiniz. Zeugma, Nizip
ilçesinde yer alıyor. Şahinbey’deki
Gaziantep Kalesi, Zincirli Bedesten,
Şehitkamil’deki Zeugma Mozaik
Müzesi, Karkamış’taki harabeler
ve daha birçok tarihi noktaya gezi
listenizde yer verebilirsiniz. Akşam
saatlerinde ise şehrin ünlü eğlence
mekanlarına giderek değerlendirebilir,
bu kısa tatiliniz sırasında şehrin
yöresel lezzetlerini damağınızla
buluşturabilirsiniz. Tüm bunları
gerçekleştirmek için en yakın
zamanda uçak biletinizi almayı
unutmayın.
Adıyaman
Güneşin batışının görsel bir şölene
döndüğü ve Nemrut Dağı ile sadece
Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini
çeken bir şehir Adıyaman. Son yıllarda
turizmin daha çok canlandığı bu
şehre İstanbul’dan uçakla gitmek
yaklaşık 1 saat 45 dakika sürüyor.
Adıyaman Havalimanı’ndan şehir
merkezine 50 dakikada geçebilirsiniz.
Burada geçireceğiniz hafta sonunda
rotanızı ilk olarak Nemrut Dağı’na
çevirmelisiniz. Şehir merkezinden
Nemrut Dağı’na 1 buçuk saatte
Muğla-Bodrum
Yoğun iş temposundan uzaklaşmak
ve kendinizi biraz olsun serin sulara
atmak istiyorsanız Bodrum en
iyi seçeneklerden biri. İstanbulBodrum arası ise uçakla 1 saat 15
Şanlıurfa’da görmenizi önerdiğimiz
yerler: Kızlar Sarayı, Bazda
Mağaraları, Urfa Kalesi, Halfeti
Antik Kenti, Balıklı Göl, Göbekli Tepe,
Şanlıurfa Müzesi, Harran Ovası,
Tektek Dağları Milli Parkı.
Mardin
dakika kadar sürüyor. Milas Bodrum
Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra
Bodrum Merkez’e servislerle, taksiyle
veya minibüslerle geçebilirsiniz.
Havalimanından Bodrum’a geçmek
yaklaşık 40 dakikanızı alacak. İki
gün içinde Bodrum’un tüm noktasını
gezebilirsiniz. Akşam vakitlerinde
Bodrum Barlar Sokağı’na geçip,
sabaha kadar eğlenebilir, gündüzleri
plajların tadını çıkarabilirsiniz.
Bodrum’da görmenizi önerdiğimiz
yerler: Mindos Kapısı, Pedasa antik
Kenti, Bodrum Antik Tiyatro, İasos
Antik Kenti, Bodrum sualtı Arkeoloji
Müzesi, Halikarnas Mozolesi, Bodrum
Kalesi.
Tarihteki birçok medeniyetin izlerini
taşıyan Mardin ise İstanbul’dan
uçakla 1 saat 15 dakika sürüyor.
Mardin Havaalanı’ndan çıkarken ilk
durağınız şehrin merkezi olabilir.
Havaalanından Mardin Merkez’e 30
dakikalık bir yolculukla geçebilirsiniz.
Sadece Midyat’ı görmek için kısa bir
Mardin gezisi düzenleyenlerin sayısı
bir hayli fazla. Mardin ile Midyat
arası ise yaklaşık 1 buçuk saat. Fakat
her noktasıyla ayrı bir keyif, ayrı bir
keşif oluyor bu güzel şehir. Şehrin
keşmekeşinden biraz uzaklaşıp, farklı
hayatlara ve kültürlere tanık olmak
için hemen bir Mardin bileti almanızı
öneririz.
Mardin’de görmenizi önerdiğimiz
yerler: Mardin Müzesi, Dara
Harabeleri, Revaklı Çarşı, Mor Yusuf
Kilisesi, Reyhaniye Camii, Şehidiye
Medresesi, Hatuniye Medresesi, Mor
Gabriel Manastırı, Zinciriye Medresesi,
Kırklar Kilisesi, Kasımiye Medresesi,
Mardin Kalesi, Deyrülzeferan
Manastırı.
Rize
Karadeniz’in en merak edilen
şehirlerinden biri Rize… Eğer
hafta sonunda yeşile, temiz havaya
doymak istiyor ve bol bol dinlenip
doğanın tadını çıkarmak istiyorsanız
Rize’ye gitmenizi öneririz. İstanbul’a
uçakla 1 saat 40 dakika uzaklığa
sahip olan Trabzon Havalimanı’na
indikten sonra 3 saatlik bir araba
yolculuğuyla Rize’ye geçebilirsiniz.
İki güne Rize’nin Tüm yaylalarını ve
tarihi eserlerini sığdıramazsanız
bile, epey bir noktayı keşfetme
imkanı yakalayacaksınız. Rize’de
ilk durağınız Ayder Yaylası olabilir.
Rize Merkez’den Ayder Yaylası’na
araçla 30 dakikada ulaşabilirsiniz.
Bir gününüzü Çamlıhemşin’de veya
İkizdere’de değerlendirebilirsiniz.
Bahsettiğimiz ilçelerde birçok
gezi noktası bulunuyor. Hemen bir
uçak bileti alarak Rize’nin tarihi ve
doğası arasında güzel bir iki gün
geçirebilirsiniz.
Rize’de görmenizi önerdiğimiz yerler:
Ayder Yaylası, Gito Yaylası, Anzer
Yaylası, Şenyuva Köprüsü, Rize Kalesi,
Palovit Şelalesi, Fırtına Deresi, Kavrun
Yaylası, Elevit Yaylası.
Şanlıurfa
Müslüman, Hristiyan ve Musevi
toplum için önemli bir yeri olan
Şanlıurfa, İstanbul’dan uçakla
www.bilgemed.com.tr 39
GEZİ
ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız
varsa ulaşmanız daha kolay olacak,
yoksa Adıyaman Havalimanı’ndan
indiğinizde uygun fiyatlara araç
kiralamanızı öneririz. Nemrut
Dağı’ndaki heykellerin ve doğal
manzaranın fotoğraflarını bol bol
çekmeyi ve gün batımını izlemeyi
sakın unutmayın. Parmak kebap, ekşili
köfte, bazlama, kabak cacığı, ciğerli
pilav başta olmak üzere şehrin yöresel
lezzetlerini de denemelisiniz.
Adıyaman’da görmenizi önerdiğimiz
yerler: Karkamış Harabeleri, Arsemia
Antik Kenti, Adıyaman Müzesi,
Oturakçı Pazarı, Turuş Kaya Mezarları,
Perre Antik Kenti.
gidildiğince sadece 1 saat 45 dakika
uzaklıkta… Bizce bir hafta sonunda
değerlendirilmesi gereken ve sadece 2
günde baştan sona gezebileceğiniz bir
şehir. Balık Göl’ün büyülü efsanesini
hissedeceğiniz ve eski evler arasından
geçerken tarihi bir yolculuğa
çıkacağınız gezinizde ilk durağınız
Şanlıurfa GAP Havaalanı olacak.
Havaalanından şehir merkezine
geçişiniz ise 15 dakika kadar kısa bir
süre. Urfa’ya sadece Balıklı Göl için
giden bile var. Kaldı ki sayısız bir tarihi
kalıntıya ve zengin bir kültüre sahip.
Hiç gitmemişseniz eğer, bir hafta
sonuna uçak bileti alıp ve iki günlük bir
valiz hazırlayıp Şanlıurfa’nın tarihini,
doğasını ve yöresel yemeklerini
keşfedebilir ve ünlü sıra gecelerine
katılabilirsiniz.
AJANDA
OKUYUN
Zizek’ten Nükteler
(Şu Hegel Fıkrasını Duydun mu?)
Yazar: Slavoj Zizek
Yayınevi: Encore / Yayınevi Genel Dizisi
Sayfa sayısı: 140 sayfa
Etiket fiyatı: 20,00 TL
Konu:
“Ciddi ve iyi bir felsefi çalışma tamamen nüktelerle yazılabilir”
-Ludwig WittgensteinSlavoj Zizek’in diğer kitaplarının
aksine yazılarından derlenen nükteler, fıkralar ve şakalar onun felsefi,
politik, psikanalitik düşünceleri için
bir dizin sağlıyor. Zizek’e gore nükte
felsefi bir içgörünün kısa yolu olan
eğlenceli hikayelerdir.
“Emniyet teşkilatındaki rüşvetçiliği
dalgaya alan eski bir Yugoslav fıkrası vardır: Bir polis habersizce evine gider ve karısını besbelli şehvete ve heyecana
kapılmış halde yataklarında çırılçıplak yatarken bulur. Acaba
onu başka bir adamla bastım mı diye şüpheye kapılıp odanın
etrafını yoklamaya başlar. Kocası yatağın altına bakmak için
eğildiğinde karısının beti benzi atar; ama iki saniye süren
fısıldaşmadan sonra, polis yüzünde tatmin olmuş, halinden
memnun bir sırıtışla doğrulup ‘Kusura bakma canım, yanlış
alarmmış. Yatağın altında kimse yok!’ der. Elinde ise sıkı sıkı
kavradığı, yüksek meblağda bir deste para vardır.”
“Öteki’nin bilgisinin anahtar rolünü örneklemek üzere Lacancılar arasında yıllardır klasik bir fıkra anlatılır: Kendisini
darı tanesi sanan bir adam akıl hastanesine kaldırılır, orada
doktorlar onu bir darı tanesi olmadığına, insan olduğuna
inandırmak için ellerinden geleni yapar; fakat iyileşip (darı
tanesi değil de insan olduğuna inanıp) hastaneden ayrılmasına izin verildikten sonra, çok geçmeden tir tir titreyerek
ve ödü kopmuş bir halde geri gelir kapıda duran bir tavuğun
kendisini yiyeceğinden korktuğunu söyler. ‘Dostum,’ der doktoru, ‘sen darı tanesi değil de insan olduğunu çok iyi biliyorsun.’ ‘Ben biliyorum tabii ki,’ diye cevap verir hasta, ‘Peki ya
tavuk biliyor mu?’”
İZLEYİN
GİDİN
Vizyon Tarihi: 8 Ağustos 2014
Yönetmen: Luc Besson
Oyuncular: Scarlett Johansson,
Morgan Freeman, Min-sik Choi
Tarih: 16 Eylül 2014
Yer: İTÜ Stadyumu, İstanbul
Lucy
Tür: Bilimkurgu , Aksiyon
Konu: Genç bir kadın olan Lucy
(Scarlett Johansson) uyuşturucu
kaçakçılığı yapmaktadır. Bir teslimat
öncesinde, taşımakta olduğu bütün
uyuşturucu, beklenmedik bir şekilde
Lucy’nin vücuduna nüfuz eder ve
kanına karışır. Mucize eseri Lucy
aşırı doz nedeniyle herhangi bir sorun
yaşamaz. Aksine, damarlarında
dolaşan kimyasallarla insanüstü
yetenekler kazanmıştır. Akıl okuma,
telekinezi ve acıyı hissetmeme gibi
güçlere sahip olan genç kadının hayatı
artık eskisi gibi olmayacaktır.
40
www.bilgemed.com.tr
Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball
En çok satanlar listesinde 1. sırada yer alan ARTPOP albümü ile Lady Gaga, dünya
turnesi kapsamında İstanbul’da!
Bugüne kadar gerçekleştirdiği turnelerle 4 milyon üzerinde konser bileti satan,
zamanımızın en popüler global ismi Lady Gaga, Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP
Ball turnesi ile ilk kez Türkiye’ye geliyor. 16 Eylül 2014’te İTÜ Stadyumu’nda
gerçekleşecek İstanbul konseri Pozitif Live ve Live Nation tarafından
gerçekleşmektedir.
Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball turnesi, sanatçının multi-platinyum ve
Billboard 200 listesinde birinci sırayı oturan son albümü ARTPOP’u albümünün ilk
turnesi.
Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball, turnesi 4 Mayıs’da Ft. Lauderdale’de
start alacak ve Kuzey Amerika’dan sonra Avusturalya ve Asya konserleriyle
hayranlarıyla buluşacak. Avrupa turnesinin ilk durağında İstanbul’a uğrayacak
olan Lady Gaga, hayranlarına gerçek Monster deneyimini yaşatmaya hazırlanıyor.
Hiçbir iş,
insan sağlığı ve güvenliğinden
önemli ve acil değildir.

Benzer belgeler