entelektüel sermaye - Halil Pehlivan.com

Transkript

entelektüel sermaye - Halil Pehlivan.com
ENTELEKTÜEL SERMAYE
Entelektüel Sermaye Kavramı
Yeni çağ, bilgi çağıdır. Bu koşullar altında eski çağın zenginlik kaynakları fiziksel varlıklarken, bilgi
çağının zenginlikleri ise soyut, maddi olmayan varlıklar olup şirketin içindeki potansiyel enerji, kollektif
beyin gücünden meydana gelmektedir. Fiziksel sermaye, geçmiş performans ve bugünü yansıtırken şirketin
entellektüel malzemesi gelecekte sürdürülebilir kazançlar elde etme potansiyelini gösterir. Yeni çağda
bilinen sermaye kavramının kalın çizgilerinin kaldırılıp resmin bütününü ortaya çıkaracak, yeni bir
tanımlama yapılması gereği doğmuştur. Bu anlayışa göre, yeni tanımlamayla şirketin sermayesi “fiziksel”
ve “entellektüel” sermaye olmak üzere iki bölümde ele alınmaktadır.
Fiziksel sermaye; arazi, fabrika, donanım, nakit gibi şirketin maddi ve mali kaynaklarını temsil etmektedir.
Entellektüel sermaye ise soyut bir kavram olup “bir şirketteki insanlar tarafından bilinen ve şirkete rekabet
üstünlüğü kazandıran bütün şeylerin toplamını” ifade etmektedir.
İlk kez 1960’lı yıllarda kullanılmaya başlayan entellektüel sermaye kavramı, uzun yıllar boyunca gündeme
gelmemiş ve popüler olan diğer örgütsel konuların arkasında dikkat çekmemiştir. İşletmeleri geleceğe
taşıyacak en önemli faktörlerin başında yer alan entelektüel sermaye ile ilgili ilk çalışmalar, 1969 yılında
John Kenneth Galbraith tarafından incelenmiştir. Organizasyonlar için yeni değerler yaratma ve bu değerleri
rekabet gücüne yansıtabilme noktasında kaynakların daha etkin nasıl kullanılabileceği ve mevcut
kaynaklarla daha etkin sonuçların nasıl yaratılabileceği sorusuna yanıt arama çerçevesinde 1980 yılında
konu Japonya’da tekrar tartışmaya açılmıştır. Entellektüel sermaye kavramı bu tartışmada ana ekseni
oluşturmuş ve “Mobilizing Invısıble Assets” adlı çalışma, organizasyonlardaki “görünmeyen” varlıkların
görünen sonuçlar üzerindeki etkilerini entellektüel sermaye kavramı çerçevesinde incelemiştir. Bununla
birlikte, entellektüel sermaye kavramının uygulama alanında gündeme gelmesi ve yaygın biçimde
tartışılması ancak 1990’lı yılların sonlarında gerçekleşmeye başlamıştır.
Bilgi ekonomisi ve bilgi toplumu oluşumlarının tüm dünyada ana trend haline gelmeye başlamasına paralel
olarak, 1991 yılında Thomas Stewart’ın “Brainpower” (Beyin Gücü) adlı makalesiyle konu yeniden
gündeme gelmiş ve bu defa dikkatleri yoğun biçimde üzerinde toplamıştır. Entellektüel sermaye olgusunun
bir organizasyonun işleyişi üzerindeki belirleyicilik potansiyelinin büyüklüğünün anlaşılması ile, asıl ilginin
konunun nasıl ölçümlenebileceği, hangi metotların geliştirilebileceği üzerine kaydığı görülmektedir.
Stewart tarafından 1997 yılında yayınlanan “Entellektüel Sermaye : Örgütlerin Yeni Zenginliği” adlı kitap,
temel bir kaynak olarak kabul görmektedir. Avrupa ve ABD’de üniversite ve işletmelerin birlikte yaptıkları
çalışmalar yayınlanarak ses getirmekte, ayrıca sadece bu konuyu inceleyen uluslararası dergiler
yayınlanmaktadır. Kavrama ilişkin çeşitli tanımlamalar yapılmakta fakat bu tanımlamaların esas içerik
anlamında belirgin farklılıklar göstermediği de görülmektedir. Dikkat çekici diğer bir durum da, getirilen
tanımlamaların çoğunda aynı kaynaklara atıflar yapılmasıdır.
Thomas Stewart, entelektüel sermayeyi değer yaratmada kullanılabilecek bilgi, entelektüel mülkiyet ve
deneyim gibi her türlü entelektüel materyal olarak tanımlamaktadır. Steward'a göre; entelektüel sermaye
zenginlik yaratmak üzere kullanıma sokulabilecek entelektüel malzemedir, yani bilgi, entelektüel mülkiyet
ve deneyimdir. Steward, entelektüel sermayenin işletmedeki çalışanlar tarafından bilinen ve işletmeye
rekabet üstünlüğü sağlayan her türlü faktörün toplamından oluştuğunu ve patent, telif hakları, know-how
gibi unsurların ötesinde pek çok şeyi kapsadığını ifade etmiştir.
Klein ve Prusak ise, entelektüel sermayeyi, daha yüksek değerlere sahip varlıkları yaratmada onları
şekillendirecek, ele geçirecek ve harekete geçirecek entelektüel materyaldir şeklinde tanımlamıştır. Klein ve
Prusak'ın tanımında önemli olan bir unsur entelektüel malzeme ile sermaye arasında ayırım yapılmasıdır.
Kayıt altına alınmamış bir fikir ya da unsur evrak dosyaları altında kalmış bir rapor, iş arkadaşları ile
yapılan informal bir beyin fırtınası, ulaşılamayan bir satış temsilcisinin öğrendiği acil haber entelektüel
malzemedir, ancak entelektüel sermaye değildir.
Galbraith, entelektüel sermayenin yalnızca insan zekasından kaynaklanan bir unsur değil aksine, entelektüel
faaliyetler bütünü olduğunu savunmaktadır. Bu çerçevede, entelektüel sermaye yalnızca statik bir maddi
olmayan varlık değil, işletmenin belirlenen hedeflere ulaşılmasını kolaylaştıran hedef bir süreç olmaktadır.
Entelektüel sermaye ile bilgi arasında yakın bir ilişkinin varlığı açıktır. Bu ilişki aşağıdaki sıralanan
faktörlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır:
1- Entelektüel sermayenin kaynağı bilgidir.
2- Bilgiyi kullanmak gerekir.
3- Kullanılan bilginin zenginlik (değer) yaratması gerekir.
4- Entelektüel sermaye maddi olmayan bir varlıktır.
Bilgi, örgüt içinde değer yaratıyorsa, işletme için entelektüel sermayedir. Bilgi çağında değer yaratmak
entelektüel sermayenin etkin kullanımına bağlı olarak artmaktadır. Bu tanımlamaların sonucunda,
entelektüel sermayenin isletmelerde büyük öneme sahip olduğu ve işletmelerin bunu ellerinde tutmak için
azami özeni göstermeleri gerektiği yargısına varılabilir.
Entelektüel Sermayenin Özellikleri
Entelektüel sermayenin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1- Entelektüel sermaye, işletme bilançosundan tam olarak elde edilemeyen maddi olmayan varlıkların
toplamıdır.
2-Entelektüel sermaye, işletmelerin rekabet üstünlüğünün kalıcılığının sağlanmasının temel kaynağıdır.
3- İşletmenin entelektüel sermayesinin yönetimi önemli bir yönetsel sorumluluktur.
4- Entelektüel sermayedeki artış veya azalışların, entelektüel performans olarak adlandırılması
mümkündür; ölçülebilir ve görünür hale getirilebilmektedir.
5- Entelektüel sermayeyi ölçmek ve görünür hale getirmek için sistematik bir yaklaşım, işletmelerin türüne,
büyüklüğüne, yapısına, sahiplerine ve coğrafi yerleşimine bağlı olmaksızın artan bir şekilde değerli hale
gelmektedir.
Entellektüel Sermaye Modelleri
İşletmeler için çok değerli olan bu sermayeyi daha iyi tanımlayabilmek ve inceleyebilmek amacıyla
araştırmacılar çeşitli entellektüel sermaye modelleri geliştirmişlerdir ve günümüzde entellektüel sermayenin
pek çok tanımıyla birlikte çeşitli entellektüel sermaye modelleri de mevcuttur. Bu çalışmada bu modellerden
sadece üçü kısaca tanıtılacaktır.
Skandia modeli tanınmış entellektüel sermaye modellerinden biridir. Skandia, yıllık finansal raporuna
entegre ederek dünyada ilk entellektüel sermaye raporunu yayımlayan İsviçre şirketidir. Bu raporda
entellektüel sermayenin insan ve yapısal olmak üzere iki temel bileşenden oluştuğu belirtilmektedir
(Skandia, 1996). Bu rapora göre, yapısal sermaye müşteri ve organizasyonel sermaye olmak üzere iki alt
bölüme ayrışırken, organizasyonel sermaye de kendi altında yenilik ve süreç sermayelerine ayrılmaktadır.
Geliştirilen bu model beş boyut üzerinde odaklanmıştır.
- Finansal boyut,
- Müşteriler boyutu,
- Süreçler boyutu,
- Yenileme ve geliştirme boyutu ve
- İnsan boyutudur.
Bir başka entellektüel sermaye modeli Roos ve Roos’un önerdiği modeldir ve bu modelde entellektüel
sermayenin, insan sermayesi, yapısal sermaye ve ilişkisel sermayenin karşılıklı etkileşiminden oluştuğu
savunulmaktadır (Roos ve Roos, 1997). Diğer bir ifadeyle, entellektüel sermaye bir şirketin pazardaki
liderliğini, satışlarındaki sürekli gelişmeyi, ve hissedarları için değer yaratımını sağlayan ‘duyumsanmaz
varlıkların’ bir bütünü olarak ele alınmıştır.
Burada, insan sermayesi, çalışanların bilgi, beceri ve deneyimlerinin tümüdür. Yapısal sermaye ise iş
süreçleri ve yenilik-geliştirme sermayelerinden oluşmaktadır. Şekil 3 bu tanımın daha geliştirilmiş halini
modelize etmektedir.
Sveiby ise, entellektüel sermaye modeli bileşenleri olarak içsel yapı, dışsal yapı ve çalışanların yeteneklerini
kabul etmektedir (Sveiby, 1997). Bu modelde içsel yapı organizasyon seviyesindeki duyumsanmayan
varlıklardır ve şirket kültürü, bilgi sistemleri, çalışma şekli bunun elemanlarıdır. Yani bir bakıma
organizasyonel sermayedir. Çalışanların yetenekleri, insan sermayesinin bileşenlerini, yetenek, deneyim vb.
özellikleri kapsar. Dışsal yapı ise çevreyle ilişki sonucu oluşan sermayedir.
Entelektüel Sermaye Unsurları
İnsan Sermayesi
Özellikle, 1980 sonrası işletme yönetimine ilişkin çalışmalarda, insan kaynakları ve ona ilişkin yeni
yaklaşımlar ağırlıklı olmaya başlamıştır. Edvinsson, entelektüel sermayeyi bir ağaca benzeterek insan
sermayesini ağacın gelişmesini sağlayan özsu olduğunu ifade etmektedir. Hubert Saint-Onge ise insan
sermayesi müşterilere çözümler üretmek için çalışanların ihtiyaç duyduğu yeteneklerdir, şeklinde
tanımlamaktadır.
İnsan sermayesi; bireysel olarak kişinin kalıtsal özellikleri, eğitimi, tecrübesi ile hayat ve işletme hakkındaki
tutumlarının kombinasyonundan oluşur. Geniş anlamda bir tanım vermek istersek insan sermayesi,
müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler üretebilme kabiliyeti, çalışanların yetenekleri ve fikir
yapılarıdır. İnsan sermayesi yeniliklerin kaynağı olduğu için son derece önemlidir ve işletmelerin limitsiz
yenilenme potansiyelini ifade etmektedir. Akıllı işletmeler küresel perspektifte stratejik öğrenme ve
yenilikçi değer dönüşümü ile ifade edilirler ve bu, yapısal sermayenin desteğiyle artmaktadır. Entelektüel
sermayenin temelini çalışanların yeteneklerinin toplandığı bir havuz olarak görmek mümkündür. Ancak,
birbirinden bağımsız, birbiriyle ilişki kurmayan bilgi ve yeteneklerini paylaşmayan kişilerin bu kapasiteyi
yarattığını söylemek mümkün değildir. Kişilerin her türlü becerisinin insan sermayesi yaratmayacağı açıktır.
Örneğin: rutin işler çok rahatlıkla otomasyon yoluyla halledilebilir, işletmeler için insan sermayesi yaratma
ve kullanma yolu, çalışanlarının zamanlarının ve yeteneklerinin büyük bir bölümünü yenilik getirici
faaliyetlere yöneltmesidir. İnsan sermayesini geliştirebilmek için öncelikli olarak işletmeler, insanların
bildiği şeyleri daha fazla kullanmalı ve daha çok insan işletme için yararlı daha fazla şey öğrenmelidir.
Bünyesinde bulunan insanların sahip oldukları bilgilerden en iyi biçimde yararlanmada işletmenin kolektif
yeteneği olarak da belirtilen insan sermayesinin bileşenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
- Teknik bilgi (know –how),
- Eğitim,
- Mesleki yeterlilik,
- Bilgi üretimine yönelik çalışmalar,
- Yetenek/beceri oluşturmaya yönelik çalışmalar,
- Girişimcilik coşkusu, mucitlik, kabullenici ve reddedici yetenekler, değişimcilik.
Yapısal Sermaye
Yöneticilerin görevlerinden biri bilgiyi işletmenin içine alıp bilginin şirketin malı haline gelmesini
sağlamaktır. Ancak bu şekilde bilginin devamlılığı ve sürekli olarak geliştirilmesi sağlanabilir. İşletmelerde
bilginin işletmeye ait olması sağlanabilirse yapısal sermaye de yaratılmış olabilir. Steward, yapısal
sermayeyi kısaca geceleri eve gitmeyen bilgi olarak tarif etmektedir. Saint-Onge'ye göre yapısal sermaye
işletmenin piyasa beklentilerini karşılama yeteneğidir. Bontis ise, yapısal sermaye, çalışanları optimum
entelektüel performans göstermeleri için destekleyen ve buna bağlı olarak işletmenin optimum performansı
göstermesini sağlayan yapıdır, şeklinde tanımlamaktadır. Çalışanların yüksek potansiyele sahip olması
yeterli değildir. Eğer çalışanlar güçlü bir yapı ile desteklenmezlerse asla potansiyellerinin tamamını ortaya
çıkaramazlar. Bu açıdan ele alındığında yapısal sermayenin insan sermayesinden daha önemli olduğu ifade
edilebilir.
Bilgi yönetimi alanındaki çalışmalar da göstermektedir ki işletmelerde organizasyonel yapı ve iklim,
gelişmeyi etkileyen yapısal sermayeyi yaratan en önemli faktörlerdir.
Yapısal sermaye işletmeye aittir ve bu paylaşılabilir, yeniden üretilebilir. Yapısal sermayeyi yaratan
unsurlara bakıldığında bunların bir kısmı patentler ve telif haklarıyla güvence altına alınabilecek olan
teknolojiler, buluşlar, veriler vb.'dir. Yapısal sermayenin bir diğer bölümü ise, strateji, kültür, yapı ve
sistemler, örgütsel rutin ve prosedürlerden oluşur.
Yapısal sermayenin yaratılamadığı bir işletmede entelektüel sermaye sadece insan sermayesinden ibaret
hale gelir. Yapısal sermaye; etkinlik unsurları, işin yapılma süresi, süreç olarak yenilikçilik ve bilgiyi
kodlayabilme gibi yapıları kapsamaktadır. Bu yapı aynı zamanda, çalışan başına düşen maliyetleri minimize
eder ve kâr maksimizasyonunu sağlar.
İnsan sermayesinden daha önemli olan yapısal sermaye işletmeden işletmeye farklılık arz etmekle birlikte
örgüt içerisinde yapısal sermayeyi oluşturan unsurları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Entelektüel Mülkiyete İlişkin Altyapı Varlıkları;
- Patentler, - Yönetim felsefesi,
- Telif hakları, - Örgüt kültürü,
- Dizayn hakları, - Yönetim süreçleri,
- Ticari sırlar, - Bilgi sistemleri,
- Ticari amblemler, - Ağ sistemleri,
- Hizmetle ilgili amblemler. - Finansal ilişkiler.
Müşteri Sermayesi
Bugün işletmelerin faaliyetlerine yön veren önemli unsurlardan birinin müşteriler olduğu açıktır. Doğal
olarak işletmelerin faaliyetlerini yönlendiren bu unsurun işletmenin öz değerleri içine katılması faydalı
olacaktır. Pazarlama alanında yapılan araştırmalarda görülen önemli bir gerçek; “yeni müşteri bulmanın
mevcut müşteriyi elde tutmak” tan daha pahalı olduğudur.Yeni müşteri bulmanın yüksek maliyeti yanında
yeni müşterilerin belirli bir süre için işletmenin eski müşterilerinden daha az alım yaptıkları ve dolayısıyla
daha düşük kâr yarattıkları görülmektedir. Müşteri bağlılığı yaratmanın avantajları sadece yeni müşteri
kazanmanın yüksek maliyetinden kaynaklanmaz. Eski müşterilerin mal veya hizmeti tanımasının yanı sıra
işletmenin müşteri hakkındaki bilgilere sahip olması problemlerin azalmasına neden olurken diğer taraftan
mal veya hizmetten memnun olan müşteriler aynı hizmetlerden yararlanabilmek için daha yüksek bedeller
ödemeye razı olurlar ve uzun vadede bedava reklam yapılmış olur. Bu reklam bizzat müşterilerin kendi
çevrelerine verdikleri bilgiyi içerdiğinden diğerlerinden daha inandırıcıdır. Bu gerçekten hareketle, birçok
işletme müşteri bağlılığı yaratmak için faaliyetlerini yeniden gözden geçirip düzenlemektedir.
Entelektüel sermaye uygulamalarında öncü işletme olan Skandia tarafından müşteri sermayesi, müşteri
ilişkilerinin bugünkü değeri olarak ifade edilmektedir. Bu değer, bireysel araçlarla değil ancak dinamik bir
ilişki ile yükselebilir. Pazarlama kanalları bilgisi ve müşteri ilişkileri müşteri sermayesinin ana temasını
oluşturmaktadır. Müşteri sermayesi, işletmenin geçmişteki maddi olmayan (intangible) varlıklarından
kaynaklanan potansiyeli ifade etmektedir. Bu varlıklar; müşteriler, tedarikçiler, devlet veya ilgili endüstri
kuruluşlarının içine yerleşmiş olan bilgiyi içermektedir. Bu sermayede, pazarlama kanalları bilgisi, müşteri
bilgisi, tedarikçilerle ilişkiler kadar, endüstri birlikleri ve devletin etkisinin de anlaşılması gerekmektedir.
Steward'a göre müşterisi olan her işletmenin müşteri sermayesi vardır ve entelektüel sermaye içinde değeri
en belirgin olan müşterilerdir. Müşteri sermayesini yansıtan piyasa payı, müşteri tutma ve kaçırma oranları,
müşteri başına kârlılık oranları gibi oranları takip etmek daha kolaydır.
Hubert Saint-Onge ise müşteri sermayesini, işletmenin faaliyetlerini, derinliği , genişliği ve karlılığıyla
birlikte işletmenin unvan değerini ifade etmektedir. Ekonomik işlemlerin değerindeki en önemli bileşen
bilgidir. Alınıp satılan her şey bilgiye dönüşmüştür.
Bu nedenle, müşteri sermayesinin başlıca unsuru bilgidir. Bilginin güç haline geldiği günümüz koşullarında
bu gücün mal akışları yönünde müşteriye doğru kayması entelektüel sermayeyi yönetmenin de bir ilkesi
haline gelmiştir.
Entelektüel sermaye çalışmalarının yapıldığı işletmelerde müşteriye olan yaklaşım geleneksel işletmelerden
daha farklı bir görünüm kazanmıştır. Örneğin, Skandia'da müşteri geçici olarak ilişki kurulan kişi ya da
kuruluşlar değil karşılıklı ilişkilerle değer yaratılabilecek bir yatırım olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenle, müşteri ilişkileri işletmenin potansiyel kazançları, başarısı ve değerlendirilmesinde değer
yaratıcı bir bölüm olarak görülmektedir. Müşteri sermayesinin unsurlarını aşağıdaki gibi sıralamak
mümkündür:
- Markalar - İşle ilgili işbirliği
- Müşteriler - Lisans anlaşmaları
- Müşteri sadakati - İstenen nitelikteki sözleşmeler
- İşletme adı - Franchising anlaşmalar
- Dağıtım kanalları
KAYNAKÇA
1- İşevi A.S., Çelme B.: “Bilgi Çağında Yeni Hazine: Entellektüel Sermayeyle Rekabeti Yakalamak”, ÜNAK 2002 19 Mayıs Üniversitesi, Samsun, 10-12 Ekim
2002’
2- Toffler A. Ve H.: Yeni Bir Uygarlık Yaratmak”, İnkılap Kitapevi, 1996
3- Öztemel E., Arslankaya S., “ Etkin Bilgi Yönetimi Kriterleri”, Yöneylem Araştırması/Endüstri Mühendisliği - XXIV Ulusal Kongresi, 15-18 Haziran 2004,
Gaziantep – Adana
4- Stewart, T.A., Entelektüel Sermaye: Örgütlerin Yeni Zenginliği, Çev.Nurettin El hüseyni, Mess Yayıncılık, Yayın No.258, 1997, İstanbul,
5- KEVÜK S., “Bilgi Ekonomisi”, www.bilgiekonomisi.com/bilgiekonomisi.pdf
6- KANIBİR H., “Yeni Bir Rekabet Gücü Kaynağı Olarak Entellektüel Sermaye Ve Organizasyonel Performansa Yansımaları”, Havacılık Ve Uzay Teknolojileri
Dergisi Ocak 2004 Cilt 1 Sayı 3 (77-85)
7- Karacan S., “Entelektüel Sermaye Ve Yönetimi”
8- Şanal M., “Entelektüel Sermaye Yönetimi Ve Türkiye’deki Sanayi İşletmelerinde Uygulanması Üzerine Bir Araştırma”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Hayat, Temmuz 2006
9- DEMİR A.S., TAŞKIN H., İşletme Performansı Ölçme Modellerinin Karşılaştırılması: Kuantum Performansı, Maddi Olmayan Varlıkların İzlenmesi,
Performans Prizması Ve Skandia Kılavuzu Modelleri, Journal of Yasar University,3(11), 1695 – 1709
10- www.kalder.org
11- Karacan S., “Entelektüel Sermaye Ve Yönetimi”, Mali Çözüm Dergisi, İSMMMO Yayın Organı, Sayı:69, 2004, s. 178
12- Uzun M., “Entelektüel Sermayenin Mali Tablolarda Gösterilme Sorunları, Çözüm Önerileri ve Balanced Scorecard Uygulaması.”, Sakarya Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Ens., Yüksek Lisans tezi, Eylül, 2004.
13- Yağlı M., “Entelektüel Sermayenin Ölçümlenmesi Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım”, Active Bankacılık ve Finans Dergisi, Yıl:8, Sayı:47, Mart-Nisan 2006.
14- Öztürk O., “Entelektüel Sermaye”, Vergi Sorunları Dergisi, Sayı:193, 2004/10
15- www.paribus.tr.googlepages.com/d_acar.rtf?ref=Sawos.Org
16- http://www.hakanguclu.com/calismalar/Entelektuel_sermaye.pdf

Benzer belgeler

- E

- E ülkeler, dünya genelindeki eğilimler ile kendi olanak ve kısıtları arasında dengeler kuran akılcı politikalar üretebilirlerse kuşkusuz kalkınma yarışında mesafe alabilir, çalışma yaşamını da düzenl...

Detaylı