Sayfa 47 - Ayrıntı Dergisi

Transkript

Sayfa 47 - Ayrıntı Dergisi
ÖZET: Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kamil Özcan:
“2013, 29 Kasım’da İzmir’de başlatılan damızlık ihracatı açısından
önemli geçti. Türkmenistan’a başlayan ihracat, son aşamaya gelen diğer
devletlerle de devam edecek. Cumhuriyet tarihinde ilk olan bu ihracatın
başlaması Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri vasıtasıyla oldu. Biz
Burdur Birliği olarak yalnız diğer illerimize değil, yurt dışına da damızlık
göndermeyi düşünüyoruz.
2013 yılı süt fiyatı açısından da olumlu geçti. Kaba yem ve saman
açısından da olumlu geçtiğini söyleyebiliriz. Ancak yem fiyatları belirlenirken üreticiye de danışılmalıdır.
Ülkemizin ihtiyaçları masaya yatırılmalı, ihtiyaç varsa ithalat
yapılmalıdır. Türkiye’yi ithalat cenneti yaparsanız bu “Üretmeyin.”
anlamına gelir.
Süt fiyatının yüksek olması her zaman kazanç değildir. Sütün litresi
şu anda 1,5 TL ama belki ben bu fiyat 50 Kuruşken daha fazla
kazanıyordum.
Bizler 2013 yılında verdiğimiz köylerdeki eğitimlerimize 2014
yılında da devam edeceğiz. Nüfusu ve yüzölçümü büyük olan köylere
mesafe fark etmeksizin önem veriyoruz. Şimdiye kadar eğitim verilen
köy sayımız 50’yi geçmiş durumdadır.
Bizler üreticimize bir telefon kadar yakınız ve hayvancılıkla ilgili
sorunları çözmeye adayız. Bu sorunları çözmekte ve üst makamlara
aktarmakta köprü olamaya da adayız.” dedi.
ANAHTAR KELİMELER: DSYB, Kamil Özcan, süt, ihracat,
ithalat, İzmir, angus, damızlık, Türkmenistan, TKDK.
ABSTRACT: Kamil Özcan, the chairman of board of directors of
Burdur Province Stud Cattle Raisers Union, reports ‘2013 was a
remarkable year for the export of stud animals in November 29th in
İzmir. The export which has started to Turkmenistan will also continue
with the other countries which reached to the final phase. The export
which is the first in the history of the Republic has started thanks to the
Stud Cattle Raisers Unions. The union plans to send stud animals not
only to the other cities but also abroad.
2013 was a positive year for milk prices. We can say that it was also
positive for roughage and straw. When the price of animal feed is
decided, the producers should be referred.
The requirements of our country should be examined and if it is
needed, import should be considered then. If you turn Turkey into an
import paradise it means 'Do not produce'.
High milk price is not always profit. The price of a liter of milk is
now 1,50 TL but maybe I was earning more when it is 0, 50 TL.
In 2014 we will continue our trainings in villages that we had
during 2013. We pay attention to the big villages in terms of populations
and surface no matter how far they are. The number of the villages that
we educated is over 50 up to now.
We are as far as a phone call to the producers and ready to solve the
problems about livestock. We are volunteered to be the bridge that solves
or transmits the problems to the higher authorities.’
CUMHURİYET
TARİHİNDE
BİR İLK; DAMIZLIK
İHRACATI BAŞLADI
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı (DSYB) Kamil Özcan,
dergimize yaptığı bu ayki değerlendirmesinde Cumhuriyet
tarihinde bir ilk yaşandığını ve 29 Kasım 2013 tarihinde İzmir’de
düzenlenen törenle, Türkmenistan’la ihracatın başladığını
vurguladı. 250 baş damızlık canlı hayvanla başladığını kaydeden
Başkan Kamil Özcan, yürümeye başlarken ilk adımın küçük
olacağını ve önemli olan yürümeye başlamak olduğunu söyledi.
Özcan, ihracatın son aşamaya gelen diğer devletlere de
yapılacağını ve temel amaçlarının Burdur’dan ihraç damızlık
göndermek olduğunu ifade etti. Damızlık Sığır Yetiştiriciler Birliği
Başkanı Kamil Özcan, 2013 değerlendirmesi ve 2014’ten beklentilerini özetledi.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 47
Kamil Özcan: “2012 yılı sıkıntılı geçmişti,
2013 yılındaki saman ve kaba yem sıkıntısı
bittikten sonra süt fiyatları değerlendirmesinde
de değerini bulan bir fiyatta geçti. Süt fiyatı
biliyorsunuz yukarıdan belirleniyor; Süt Konseyi
tarafından belirleniyor. Şu andaki süt fiyatından
2013 yılı içerisinde memnunuz. Sadece yem
fiyatlarına müdahil olamıyoruz, yem fiyatları
neye göre zamlanıyor, tam olarak bize
açıklamıyorlar. Orada sıkıntımız var. Süte belli
miktar zam geldiğinde yeme de zam geliyor.
Bence bunun açıklaması yapılmalı ve üretici
bilgilendirilmelidir. Biz yemciler zarar etsin, süt
sanayisi zarar etsin, sadece üretici kazansın
demiyoruz. Böyle bir şey olmaz, ticaret
ahlakında da böyle bir şey yok. Biz hem yem
sanayisi hem süt sanayisi ve hem de bu camiada
hangi paydaşlar varsa herkesin kazanması
gerektiğine inanıyoruz. Ama burada ana unsur
üreticidir, üretici mutlaka kazanmalıdır, üretici
kazanmadığı zaman diğer unsurlar zaten kazanamaz. 2013 yılı bu manada iyi geçti.
Hatta 2013’ü taçlandıran tarih 29 Kasım
tarihidir, bu tarih bana göre önemli bir tarihtir.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Türkiye’den canlı
hayvan ihracatı yapıldı. İzmir’den yapıldı. Bu da
Damızlık Birlikleri’nin girişimleriyle oldu. Bu
ihracat konusunda Damızlık Birlikleri’nin
emekleri var. Bu bence üreticiye verilecek
müthiş bir haberdir. Bu müthiş bir iştir. Bu iş bu
hükümetin dönemine denk geldi, benim dönemime ve bu Bakanlığın dönemine denk
gelmiştir. Bence 2013’teki en fazla sevindiğimiz
haberlerden birisi canlı hayvan ihraç ediyor
olmamızdır.
İzmir’den
yüklenen
tırlar
Türkmenistan’a gönderildi. 250 baş gönderildi,
bu 6.000’e tamamlanacak bir projedir. Canlı
hayvan ihracatı başlatıldı. İzmir’de Sayın
Bakanımız sırada başka devletler olduğunu
söyledi. Katar, Suudi Arabistan ve Türk
Cumhuriyetleri’nin son aşamaya geldiğini
söyledi. Bu mutlu bir haberdir. Bunun siyasi
rantları devşirilip, diğer rantları da üreticiye
yansıtılmalıdır.
Bunu siyasi olarak kullanılacaktır, bunun,
hükümetimize pozitif katkısı olacaktır,
Bakanlığa da pozitif katkısı olacaktır ama diğer
bir pozitif katkısı da üreticiye olmalı, bunu
üreticiye yansıtmalıdır. Çünkü hayvan ihraç
ediyoruz, hayvan yetiştiren üretici de bunun
faydasını görmelidir diye düşünüyorum. Onun
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 48
Kamil Özcan
da yansımaları 2014 yılı içerisinde olacaktır. Sayı
şu anda 250, bu rakam az olabilir ama her
zaman söylüyorum çocuk ilk yürümeye
başladığında küçük adımlar atar. Bu aslında çok
önemli bir adımdır ve ‘Ben yürümeye
başlıyorum’ demektir, çok anlamlıdır, bundan
sonra biz ihracata başlıyoruz, Türkiye’den de
hayvan ihracatı yapılıyor demektir. Sayının 50 ya
da 250 olması önemli değil, bu adımın atılmış
olması önemlidir, başlangıcının olması önemlidir.
Onun için de bu adımı önemsiyoruz. Bu
manada 2013’ün 29 Kasım tarihinde
taçlandığını düşünüyorum.
KAZANAMAYAN ÜRETİCİ ÜRETMEZ
Yem zamlarını ise anlamsız ve tek taraflı
buluyoruz. Bunun paylaşılması, maliyet
hesaplarının yapılması ve üreticilerle ortak
kararlar alınması lazım diye düşünüyoruz.
Herkes kazanmalıdır tamam ama özellikle
üretici kazanmalıdır. Çünkü kazanamayan
üretici üretmez.
2013 yılı için şimdiden değerlendirme
yapmak ve bu röportajda 2013 nasıl geçti diye
yorum yapmak için biraz erken olduğunu da
düşünüyorum çünkü 2 büyük projemiz var. Ben
prensip olarak, tamamlamadığım veya
tamamlayamadığım, son aşamaya gelmediğim
bir
konuyu
basın
ve
kamuoyuyla
paylaşmıyorum. 2013’te başlatılan fakat henüz
sonuçlanmayan ve son aşamaya gelmemiş olan
projelerimiz mevcut. Bu büyük projelerimi
ilerleyen günlerde bir basın toplantısı düzenleyip açıklamayı düşünüyorum. Bunların Burdur
için çok önemli projeler olduğunu
düşünüyorum.
Laboratuvarımızı kullanmaya devam
ediyoruz. Başka yerlere gönderdiğimiz
numuneleri Veteriner Fakültemizin donanımlı
laboratuvarına, süt numunelerimizi o laboratuvara göndereceğiz. Bunun protokolünütörenini yapıyoruz.
2014 yılında tahlili yapılan sütlerde
Bakanlıkça hayvan başına 50 TL veriliyordu,
2014 yılı içerisinde bu devam ederse biz saha
verilerini toplamaya destek vereceğiz, hiçbir
beklentimiz yok, para beklentimiz olmadan da
bunları yapmaya hazırız; üniversitemizin o
donanımlı
laboratuvarının
kullanılması
sağlamak gerektiğini de düşünüyoruz.
HER İLE HER ÜLKEYE DAMIZLIK
GÖNDERMELİYİZ
Bildiğiniz üzere Birliklerimiz vasıtasıyla
damızlık hayvanların ihraç edilmesi bir gelişme;
yurt içinden yurt dışına gönderilmesi bir
gelişme Burdur’dan diğer illerimize de gönderilmesi de başka bir gelişme. Biz Burdur Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliği olarak diğer illere
gönderme işini daha önceleri de yaptık. Zaman
zaman hayvanlarımızı çoğu illere gönderdik.
Perakende usulü, 3’er 5’er kamyon
gönderdiklerimizi söylemiyoruz bile. Türkiye’nin
çoğu iline biz hayvan gönderdik, onun için
Burdur damızlık merkezidir. Ve gittikleri her
yerden de övgü dolu haberler geliyor ve hiçbir
ilden olumsuz bir şey duymadık. Onun için de
üreticilerimize ve bu uğurda emek veren teknik
kişilere sizin vasıtanızla bir kere daha teşekkür
ediyorum. Çünkü damızlık merkezi dünden
bugüne oluşmaz. Geçmişe dönük veri
girişlerinin, emeklerin olması gerekir. Bundan
dolayı biz böyle bir gelişmenin üzerine gelmiş
olduk. Bunu da en iyi şekilde değerlendireceğiz.
Biz Samsun’a gönderdiğimiz gibi sadece il
dışına değil, yurt dışına da düşünüyor,
Burdur’dan ihraç etmeyi de düşünüyoruz. O
çorbada bizim de tuzumuz olacaktır. Çünkü
Burdur’umuz bunu hak ediyor. Böyle bir potan-
siyelimiz var; sadece il dışına değil yurt dışına da
göndereceğiz.
PROJELERİMİZ DEVAM EDECEK
2013’de başlattığımız projelerimiz 2014
yılında hayata geçecek ve elbette 2014 yılında
da Birlik olarak projelerimizi olacak ancak bunlar
aynı yılda değil de 2015 yılında hayata geçer
diye
öngörüyorum.
Bunlarla
beraber
birliğimizin rutin hale getirdiği eğitim
çalışmalarımız da devam ediyor. Ve çok etkili
eğitimler yapıyoruz. O eğitim çalışmalarında
görüyoruz ki eğitimin başladığı andaki
vatandaşımızın ve üreticimizin düşüncesi ile
eğitimin sonundaki düşünceler çok farklı oluyor.
Zaman zaman sizler de katılıp görüyorsunuz
ben de her eğitimde şahit oluyorum.
Vatandaşımız açısından bu tür eğitimlerin şart
olduğuna inanıyorum. Genel kanı yemden ve
süt fiyatının düşüklüğünden kazanç olmaması
iken eğitimlerin sonunda yem ve süt fiyatından
da kaynaklanmayan, kişinin kendisinden de
kaynaklanan yanlışlar olduğu ortaya çıkıyor ve
eğitimlerimize katılanlar bunu kabul ediyor,
bunun
doğru
olduğunu
söylüyorlar.
Eğitimlerimizin sonunda da farkına varıyor.
Nitekim biz Birlik olarak 2013 yılında olduğu gibi
2014 yılında da eğitim çalışmalarımızı devam
ettireceğiz.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 49
Eğitimin eksik olduğunu gördük. Bu
eğitimlerimizi köyleri seçerek yapmıyoruz.
Burada önemli olan nüfusu fazla olan ve büyük
köylerde
verebilmektir.
Bunu
mesafe
tanımadan gerçekleştiriyoruz. Bu eğitimler
olarak 50 köyden fazlasına gittik. Amacımız çok
kişiye eğitim verebilmektir. Hatta bazen 2-3
köyü birleştirmek istiyoruz ama böyle olunca o
eğitimlerimiz çok başarılı olmuyor. Herkes kendi
köyünde istiyor ancak takdir edersiniz ki 10
kişiye eğitim için Veteriner Fakültemizin öğretim
üyeleri, dekanı ve hatta rektörümüz götürülmez. Bu noktada eğitimlerimizi veren öğretim
üyelerimize de teşekkür ediyorum çünkü
bizimle bir ekip olarak katılıyorlar.
TKDK’YI EN İYİ
ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMELİYİZ
2013’e ilişkin bir diğer değerlendirme
konusu da şu: Biz geçen yıl üreticilerimiz için bir
kitapçık yaptık. Üreticilerimizin teşviklerden en
üst düzeyde yararlanmasını için tüm
teşviklerden nasıl yaralanacaklarını kitapçık
haline getirdik. Bu kitapçığın ön kapağının
üstüne bir hesap makinesi resmi koyduk. Çünkü
artık hayvancılık bir hesap işidir. Üreticilerimiz
eline kalemi ve kâğıdı alacak; maliyet
hesaplamasını
yapacak.
Burdur’da
gördüğümüz eksiklik net olarak 2 tanedir,
bunlar hayvan konforu ve bakım- beslemedir.
Bakım beslemeyi eğitimlerle yapacağız, bir
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 50
şekilde bir şeyler yapacağız, üreteceğiz ve
çalışacağız. Hayvan konforu konusunda da
Burdur’da TKDK’yı fırsat bilelim diye
düşünüyorum. Genç üreticilerimizin ve genç
girişimcilerimizin bunu kullanması gerekir
çünkü en düşük %50 hibe veriliyor. Bu oran
%65’e kadar yükseliyor. Projesi var, bunun
mutlaka kullanılması gerekir, bunu fırsata
çevirmek lazım, bunun bir fırsat olduğunu
düşünüyorum.
Bu iki unsurda bakım- besleme ile hayvan
konforunu çözdüğümüzde Burdur’da çağ
atlayacak. O hayvanın genetik olarak çalışmasını
yapmış ve genetiğini düzeltmişiz ama hayvan
çamura yatamıyor. Çamurun içinde yatamayan
hayvan ne kadar verim verecek. İşte biz
eğitimlerimizde bunları anlatıyoruz. Bununla
ilgili de TKDK fırsatı var, bundan yararlanırlarsa
çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kaba
terimle belki deveği iğne deliğinden geçirecek
şartlar söylüyorlar ama sonuçta hibe var. Bizler
de herkese TKDK’dan destek almaları için
yardımcı olabiliriz. Tüm üyelerimiz rahatlıkla
buraya gelebilir ve nasıl hibe alacakları
konusunda onlara yol gösterebiliriz. Biz bu
konuda da yardımcı oluruz, belki resmi bir
destek olmaz ama en azından yol ve yöntem
konusunda destek verir, düşüncelerimizi
aktarırız.
Eğer yem fiyatları zamlanırsa, zamlanmaya
devam ederse üreticilerimiz ‘kendimiz yem
yaparız, mısır silajına yöneliriz ve yemcilerin de
yemlerini almayız’ diyemeyiz belki ama belli bir
tepki gösterebiliriz. Bu yıl Karaçal Barajından
dolayı silaj fiyatları 100 TL dolayındaydı ki bu da
bizim açımızdan çok iyiydi. 2013’ün en fazla
sevindiren konularından birisi de bu oldu, bir
önceki yıl 300 TL dolayında alınan silajların 100
TL’ye kadar düşmesiydi.
FİYATLAR ÜRETİCİYİ DE TÜKETİCİYİ DE
MEMNUN ETMELİ
Bizim ne yemciye ne sanayiciye sert bir
mesaj vermek gibi niyetimiz yok. Biz kimiz, onlar
kim; ben üreticiyim ve aynı zamanda
tüketiciyim. Ben sütü üreteceğim ve birileri
tarafından bunun değerlendirilmesi lazım,
sanayileşmesi, sanayici tarafından bunun
alınması lazım. Alınmadığı zaman benim
ürettiğim sütün bir önemi olmuyor. Şunu
söyleyeyim ki ben sanayiciyi dışlamış değilim.
Aynı masanın etrafındayız. Bunu belirlerken,
sanayiciye cebinden ödesin demiyorum. Süt
sanayicisi için de maliyet hesabı yapalım. Yem
sanayicisi için de maliyet hesaplaması yapalım
ama üreticiyi de ezmeyelim çünkü her iki
sanayicinin de amacı üreticiye para
kazandırmaktır. Diğer manada üreticiyi yok
etmek üçümüzün de yok olması anlamına
gelmektedir. Aynı masanın etrafında oturacağız,
üreticiyi düşüneceğiz ve herkes kazanacak.
Herkesin kazanacağı bir formülü yapacağız.
Birbirimize göbekten bağlıyız çünkü ben
üretmezsem fabrika ne işleyecek veya ben
üretirim de o almazsa ben ne yapacağım? Yem
sanayisi üretir ben tüketmezsem o sanayi ne
yapacak, bunlar oturulup aklıselim bir şekilde
çözülmeli herkes için maliyet hesabı
yapılmalıdır.
Şu anda sütün 1,5 TL/litre olması benim
için çok iyi görünüyor. Fakat bakınız süt 50
Kuruş/litre iken ben daha çok para
kazanıyordum. Burada kime ne etki ediyor,
tüketiciye etki ediyor. Tüketiciye de bağlısın.
Sanayicinin ürettiği marketlerden, büfelerden,
şarküterilerden alınmazsa, tüketici almazsa o
zaman bu bana yansıyor. Tüketicinin alacağı
şekle getirmek, o cazibeyi sağlamak, fiyat,
hijyen ve kalite olarak bunu temin etmek
lazımdır. Tüketicinin almadığı, insanların
tüketmediği ürün neye yarar ki! Türkiye’de 10
milyon kişi üretici ise 65 milyonu da tüketicidir.
Bizim tüketici için de hassas olmamız gerekir.
Fiyat konusunda regüle edecek devlet- bakanlık
politikaları olması lazım. Herkesin kazanacağı
bir formül bulmalıyız. Bana diyorlar ki ‘Süt 1,5 TL
olsun, bağır başkan!’. Tamam da ne olacak, böyle
olunca sanayici sütü kaç liradan alacak, öbür
taraftan yemcinin kazanması için yem çuvalını
100 TL yapalım, olur; o zaman kim kanacak?
Rakamların büyümesi demek kazanıyor
anlamına gelmiyor.
İHTİYAÇ VARSA İTHALAT OLSUN
Daha düne kadar canlı hayvan getiriyorduk, şimdi ihraç ediyoruz. Büyüklerimiz bunu,
ülkemizin etini, sütünü, canlı hayvanını,
kurbanlığını hesaplamalıdır. Bilgi çağındayız ve
her şeyin bilgisi var. Bu oranları masaya yatırın
ve ülkemizin neye ihtiyacı var; ürettiğimiz nedir,
tükettiğimiz nedir, insan ve hayvan sayımızı, et
potansiyelimizi, Angus’a ihtiyaç var mıdır
bunların hep masaya yatırılması gerekir. Belki
bu ülkenin Anguslara ihtiyacı var. Varsa getirelim, ben de itiraz etmeyeyim. Yetmiyorsa
dışarıdan getirelim. Uluslararası anlaşmalarda
da bu böyledir. Sen kuru üzüm sat, onun da
ürettiğini sen alacaksın bu karşılıklı alışverişler
elbette uluslararası anlaşmalarda emrediliyor.
Bunu yaparken ülkemizi ithal cenneti
yapmayalım, her şeyin ithalatı da sıkıntılı olur.
Bu ‘üretmeyin’ anlamına gelir.
ÜRETİCİYE KÖPRÜ OLMAYA ADAYIZ
Son olarak şunu aktarmak isterim.
Burdur üreticisi örgütçülüğü seviyor,
örgütçülüğün temelini atmış bir toplum ancak
son zamanlardaki örgütlerin artması, örgüt
kirliliğinin olması nedeniyle son dönemde sanki
örgütlerden umudu kesmiş gibi bir görüntü var.
Fakat Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği hiçbir
yere hiçbir şeye alet olmadan işini yapmaya
devam ediyor.
Demokratik yapısıyla da her zaman üyelerine bir telefon kadar yakındır. Üyelerimizin
sorunlarını çözmeye adayız. Bu konuda
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğimize güvenmeye
devam
etsinler.
Sektörümüzün
hayvancılıkla ilgili sorunlarını çözmeye veya
yukarılara iletmeye, bu konuda köprü olmaya
adayız.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 51

Benzer belgeler