Superlatives Konu Anlatımı

Transkript

Superlatives Konu Anlatımı
48. Superlatives Konu Anlatımı (www.konuanlatımı.com)
Merhaba. Bu dersimizde Superlative Adjectives yani “en üstünlük” sıfatlarını anlatacağım. En üstünlükle kastettiğim şey, “en
güzel, en çirkin” örneklerinde olduğu gibi, sıfatların başına “en” kelimesinin eklenmesi. Türkçede biz bu anlamı sadece “en”
kelimesiyle verebiliyoruz ancak İngilizcede işler biraz daha karışık. Bu dersi izlemeden önce, en üstünlük değil de, üstünlük
durumunu bildiren sıfatları anlattığım bir önceki dersimi izlemenizi tavsiye ederim; yoksa bu ders biraz havada kalır.
İngilizcede, sıfatın başına eklenerek “en” anlamını verebilen bir kelimemiz var aslında. Ama bir de sıfatın sonuna eklenerek
“en” anlamını verebilen bir ekimiz var. Bazı sıfatlarda birini, bazılarında ise diğerini kullanıyoruz… Merak etmeyin, bu da o
kadar karmaşık bir konu değil. Sıfatın başına eklenerek “en” anlamını veren sözcüğümüz “most”. Most kelimesini daha önce
34. videomda görmüştük ve “çoğu” anlamına geldiğini söylemiştim. Bugünkü dersimizde ise “en” anlamında nasıl
kullanıldığını göreceğiz. Most kelimesi biraz seçici ve öyle her sıfatın başına eklenmiyor. Başına ekleneceği sıfatın en az iki
heceli olması lazım; aksi taktirde görevi -est ekine bırakıyor. Bir de her şeyin eninden bir tane olduğu için olsa gerek, başına
genellikle the alıyor. Örneklere bakalım:
weak - güçsüz / the weakest- en güçsüz
small - küçük / the smallest- en küçük
smart - zeki / the smartest - en zeki
Small ile smart tek heceli mi diye sorabilirsiniz. İngilizcedeki hece kavramıyla Türkçedeki hece kavramı biraz farklı. İngilizcede
kelimenin kendisi veya bir kısmı ağızdan tek seferde çıkıyorsa tek bir hece olarak kabul ediliyor. Small ve smart sözcüklerinde
de durum böyle.
-Er takısı gelirken yaşanan aynı özel durumlar -est takısı gelirken de yaşanıyor. Hemen hatırlayalım: sıfatımızın sonu
halihazırda -e harfiyle bitiyorsa ikinci bir -e eklemiyoruz:
large (büyük) - the largest (en büyük)
nice (hoş) - the nicest (en hoş)
safe (emniyetli) - the safest (en emniyetli)
Burada hemen the kelimesiyle ilgili de bir parantez açayım: en üstünlük sıfatıyla yaptığımız sıfat tamlamasının başına, benim,
senin, onun gibi aitlik bildiren sözcüklerden biri geliyorsa the getirmek zorunda kalmıyoruz. Örneklere bakalım:
He is my best friend. - O benim en iyi arkadaşım.
It was his smartest move. - O, onun en akıllıca hamlesiydi.
Today is our biggest day ever. - Bu bizim gelmiş geçmiş en büyük günümüz.
Sıfatımızın son üç harfi sessiz + sesli + sessiz harf üçlüsüyle bitiyorsa, en sondaki sessiz harfi iki kere yazıyorduk:
hot (sıcak) - the hottest (en sıcak)
big (büyük) - the biggest (en büyük)
thin (zayıf) - the thinnest (en zayıf)
Sıfatımız -y harfiyle bitiyorsa -est takısını eklerken -y harfi düşüyor ve yerini -i harfine terk ediyor. Dolayısıyla, ekleyeceğimiz
takı da bir anda -iest’ye dönüşüyor:
ugly (çirkin ) - the ugliest (en çirkin)
pretty (hoş) - the prettiest (en hoş)
happy (mutlu) - the happiest (en mutlu)
Yine şöyle bir kural var: sıfatımızın sonu -y ile bitiyorsa kaç heceli olduğuna bakmaksızın sonuna -iest getiriyoruz; most
kullanmıyoruz.
Şimdi iki ve daha fazla heceli sıfatlara bakalım. Bu sıfatlar yeterince uzun olduğu için sonlarına bir de -est takısı eklemiyoruz.
Bunun yerine, başlarına most kelimesini yazıyoruz:
intresting (ilginç) - the most intresting (en ilginç)
beautiful (güzel) - the most beautiful (en güzel)
expensive (pahalı) - the most expensive (en pahalı)
Sıfatımızın sonu -ed veya -ing ile bitiyorsa, tek heceli olsa bile most kullanıyoruz:
tired (yorgun) - the most tired (en yorgun)
boring (sıkıcı) - the most boring (en sıkıcı)
cunning (kurnaz) - the most cunning (en kurnaz)
Üstünlük sıfatları için öyle de olur, böyle de olur diyen sıfatlar, aynısını en üstünlük sıfatları için de diyor. Yani bu sıfatlarla
hem most hem de -est kullanabiliyoruz. Sayıları sınırlı ve başlıcaları şunlar:
xxx common (yaygın): the most common / the commonest (en yaygın)
handsome (yakışıklı): the most handsome / the handsomest (en yakışıklı)
polite (kibar): the most polite / the politest (en kibar)
narrow (dar): the most narrow / the narrowest (en dar)
clever (zeki): the most clever / the cleverest (en zeki)
gentle (nazik): the most gentle / the gentlest (en nazik)
simple (basit): the most simple / the simplest (en basit)
quiet (sessiz): the most quiet / the quietest (en sessiz)
Başlarına more veya sonlarına -er almayan şahsına münhasır sıfatlarımız, superlatives konusunda da yine ayrıcalıklarını
koruyor:
good (iyi) - better (daha iyi) - the best (en iyi)
bad (kötü) - worse (daha kötü) - the worst (en kötü)
far (uzak) - farther/further (daha uzak) - the farthest/the furthest (en uzak)
much & many (çok/fazla) - more (daha çok/fazla) - the most (en çok/fazla)
little (az) - less (daha az) - the least (en az)
Most ve least kelimeleri, en az - en çok anlamlarında kullanıldığında eylemleri niteleyebiliyor. Bu durumda, nitelediği
eylemden sonra yazılıyor. Örneklere bakalım:
Who do you love most? - En çok kimi seviyorsun?
En üstünlük belirten bu sıfatlarla şöyle cümleler kurabiliriz:
This house is the oldest. - En eski olan bu ev.
He is the youngest. - En genç olan o.
Bazen de neyin içinde en eski, kimlerin içinde en genç olduğunu belirtmek isteyebiliriz. Bu tür durumlarda in ve of sözcükleri
yardımımıza koşuyor:
This is the oldest house in the town. - Şehirdeki en eski ev bu.
He is the youngest of the team. - O, takımın en genci.
(www.konuanlatımı.com)

Benzer belgeler