1969 - Mülkiyeliler Birliği

Transkript

1969 - Mülkiyeliler Birliği
y-
^ é .4 * é
» + + ♦ * * —»«;
O
M
A
r
o
-¿ Â à i
t
l
u
H
î z
C
D
a
u
O
h
L
L
U
K
I
l
ü
í
C
A ZA Ğ 'A W ,
B4SIN»
V A S A 1- A/?f
A K .IM LA
n/ÇPE
R
/t işte isi
V L î R-İCİ » & '£ R f c İ
U A*
UZAKTAN
t3 ÎR
A H L A K .ve-TöPUlA.
VAKINûAU
o l madî
Í/MUW
/ > U X 1/ £ 1/ £
-
If'i'M J IB Iflİ f
l-ll»'llüll-«J'W .IW im g
Mülkiye Çartıurculuk,
ve
8asma
\%\er) k.O. adına, sahibi: "Tüm TüUap\
•T»'
Hesul Vlisâör •. V^eriu *e\u . . . .
"Yazı ^şlev\ M ücİOy'o ;
0 da kim k i?
PlŞ
.
1 Vır
Ha bevVer Müt/ürü-. İç\ t\Wı de, ¿ışımı
. „.
Va\c/ı.
z
ıvır
üaüiru
;
Son
H s z a ir;
w o+o
Ivır
fcaşım
bulamaç//k
W\r
Valla
\i\eVAâfn/âft /(eVAâvctö
ne
ca m ra
/ ? fen: A/e
^ S â s ım /s \ e r i.-
o
K a z d a n ’m
alacağız.
Abone
bur»
»yi yasar
$\ \>xzden , Ws Sizden
•.
Kârika-f'uAet':
Zıvırcm ın
iBak , \ş+e
Y a z ıla r:
fo -fo -
;
6bonesi
¿2 a sa n
/Ş>-\e •
^ s s fı
*
p a ra d i
oto
DEKAN BABA
DEDİ Kî . . .
SEVGİLİ MÜLKİYELİLER !
Boykotla açıp, boykotla kapattığımız arada fiili durumla» pano
savaşlarıyla, kitabe örnekleriyle süslemeyi de ihmal etmediğimiz bir
ders yılını göz açıp kapayıncaya kadar sona erdirdik, îşte «Kazgan» mevsimi gelip çattı. Öhoö sınavlarda hocalarının el-enselerlne
boyımlarım uzatacak sonra da bayat savaşı denen lamansız fırtınaya
yakalarını kaptıracak olan, son sınıf öğrencilerimiz foazganda İçlerini
boşaltmak, hocalarmı ve arkadaşlarını tatlı tatlı iğnelemek fırsatını
bulacaklar. «K&zgaım kepimiz zevkle okuyacak, payımıza düşen taş­
ları hoş görü ile kabulleneceğiz. <*ergekten7 çevremize hoş görü ile
bakabilmek yeteneğini kazanmamızda her birimize yardım cı olabilir­
se, «Kazgan» toplumsal görevlerinden başta, gelenini de yerin© ge­
tirmiş olacak.
■
«Kazgan» yazarîarma, çizerlerine ve okurlarına isten sevgiler su­
nar, devamlı mutluluk ve başarılar dilerim.
Uhsn TJNAT
S ABA NA
Nuri aynım, gülüm efendim badem gözlü, elma
yüzlü, katır inath, çelebi Şabanım.
Şabancığım sana cevapta hakikaten geciktik. Se­
ne başında boykot sonuna doğru boykot, işgal, inişgal, bayram mayram, Anayasa, babayasa, o kadar
meggulduk kİ sosların sayesinde aha mektebin son
günü daÜa yeni yaptık show’u.
Gülüm ve de Keleş Şabanım.
Mektebi Mülkiyei Şahane bu sene derslere boy­
kot ile girdi. Gayet tatlı bir başlangıç oldu yani...
Sağdan soldan, kuzey güney istikametinden gelen bil­
umum cereyanlardan-korunmak iğin kapadık biitüh
kapılan oturduk içerde.
*
,
B ir hafta .sonra sıhhatli, dinç ve de moralman
tanelenmiş «boykoy yarıyor tüllaba» birinci sınıflarm kapılarında erkeklerin göz ucuyla, kızların biza­
tihi ölçüleri alınarak, yeni ineklerin sağılma, iş ver'me kapasiteleri yoklanarak ders yılına başlandı,
,Abi ayaklar, yunru§ak davrananlar, hızlı koşan­
lar çoğunlukla bozularak, kardeş havasında kantini
yeni-kardeş ineklerine gösterm eğe bağladılar. Zaval­
lı iptidai derslere gayet hisli başladı boylece. Allah
encamlarını hayır, hocalarını yedi veren kullardan
eylesin.
İkinci sınıfın tüllabı bu sene ne olduğunu anla­
madan sene sonunu buldular. Mete Tuncay’ın ve de
Bülent Daver'in ikinci sınıf iptidaileri için iyi niyet
gösterileri, boykot işgal ile karışınca o biçim bir yere
düştüklerini anladılar ama aşağı tükürsen giden bi­
rinci sınıf, yukan tükürsen bakliyen üçüncü sınıf,.
Namus belası girdik bu yere;
Burdan geri dönülmez artık bu sene...
diye ağlıya, sızbya ineklediler.
Fakültenin.yeni yönetmeliğinin ilk kurbanlara üçüneü sınıflar, ilk kazığı Fakültenin dışından yediler,
îdarî Şube’kazığa tepki boykot yaptı. Tüm .^fakülte
kendilerini destekledi ise de saygı değer proflanm ız
her zaman olduğu gibi bu işte de ağırlıklarım! koy­
dular,; İçişleri bakanlığı ile fakülte bir form ül bul­
dular da ProFIarımiz ağırlıklarım harcamaktan boyÎece kurtardılar. Gün olur lasım olur. Değil mi ya?
Yardımcı ders, ek ders, seçimlik ders derken za~
vallr işletme Cumhur baba ile sabah akşam beraber­
ler,'İçtikleri su ayrı gitm iyor. Neyseki Ferman hoca­
mız bulunduğu mevkiin kapladığı saha ile mütenasip
fermanlar çıkartmaktan boş vakit bulamıyor da tük
■lap biraz, nefes, alıyor.
K’iTdantmg da dördüncü sınıftaki ablalarının kaaclmaktan sap olarak okulu terketmelerini bizzat miişahade ve tesbit etmenin, mutluluğu içinde gayet sew nÜ ve de cana, yakın.
i :
M E K .T U P
Ya dördüncü sm ıf Şaban çığım , bir âlem. Alem,
(oturak alemi değü) zaten festival komitesinin seçi­
mindeki festival üe bağladı.
.'-''s.
Doktrine açıkça aykırı dügen inek bayramı ançak kültür bayramı ile paralellik kazanır diyen «Mao’yu yiyemezsin, bana yamyam diyemezsin» adlı ki­
tabın yazan M. Ali Kıiıçbay ve ortaklan «Sosisler ve
Sandoviçler ve Moskoviçler Ticarethanesi» mensup­
lar ıfestivaî komitesini ele geçirmek için elimizden
geleni ardımıza koym ıyacağız; diyerek ortaya çıktı­
lar ama arkalan açıkta kaldı. Çok sıla ç&fîn cereyan­
dan (ba cereyan o cereyan değil) üşüttitklerlnden el»
Isri bilmem nerelerinde ortaMctan kayboldular.
Kulağımıza gelenlere göre çok kıllı olduğu için
Tuğrul çok kasıntı olduğu için Cüneyt bu cereyandan
üşütmeden f estıvat komitesine girdiler ama, doktrin,
doktrin diye hasta olduklarından festival komitesi ra­
poru ile komiteden tüm ihraç olundular.
Fonksiyonlarını, popülaritelerini, sempatilerini,
büumum zamparalıklarım ve de başlarını! koyarak
festival komitesine seçilen tüllabın içinde, kızlardan
pop’s Zahide, San Cevza, sonradan Kamgan komite­
sinin en gaddar! ve yufka yürekli üyesi olan Keşe,
îdare-i Yumuşak huy Oya, alın teri, ayak teri karışık
oradan oraya, geziden albüme, albümden showa koş­
tular...
Ya saplar gurubu,..
Bkstra'ekstra manyak, ağzı bozuk, showman İlber, en fonksiyonum diyenbaşkan Danacı, gezide Lâ­
tifin gözdesi Barba, gitar çalıyorum diye tavukları
yumurtadan kesen Coşkun, A yı Nuri, keh keh Erol,
gftşk’te garson ¿annedaip sipariş verilen Çefo, Sabisübyan kızlar hamisi Yankee, bıyıklarından dolayı
«geliyor> diye anaların hergün çocuklarını korkut­
tukları Safçı, arabası, ile hava basan sonra’da. açık­
ta kalan yakışıklı Başçavuz, Laz Atillâ, allah iğin
çok anaa çook çalıştılar*
Kolumun köfjyetiae, kalemdeki mürekkebime,
Aklımdaki herzelerime, K&zgaıı komitesinin yü­
rü suyu hürmetine»
Sama tekrar yazmak imkânını bize bahşeden
Bize reklâm vermek sesnayıEğmde bulunaı*
bütün klglîere
dîni
Yedilerin hakkı, îsmâH Hakkı ve İspat Hakkı
Yetimlerin başı İçin bize bu yıHa yedi ve yedi-.,
lerin üstünden mahrana
Etmlyeeek proBann hakkı için...
Çok şükür ysmıbbhn. Amin
Şabancığım tabi dedin bu dua da.no? „Neme lâ*
&m'gün olur, lâzım: olur. Devir değişti; Yeşil bayrak,
uluyan kurt murt derken belli olmaz. Kurt d£qün de
aklima geldi. Bu sene1ziyaretçilerimiz bir hayli faz­
la idi. Davetli değillerdi ise de Mülkiyeli kardeşlerin
onlara tahtadan dolmalar şişeden tıkaçlar, .borudan
dayanaklar takdim ettiler de... E v ' sahipliğinde ku­
sur etmediler. Zaten onlarda ne buldularsa onu yedi­
ler!... Olanlar'Fakültenin camlarına oldu. Zaten İda­
re kocatamâii inekciklerinin 15D Krg. hık plastik top­
larla kırdıkları cam lan yenilemece alıgîküda zor
gelmedi onlara bu yenileme.
înek Şabancığım,
Sütunlu salonu merak ettiğini biliyorum. Sütunlu salon bitti bitecek ama o eski havayı yaratabilecekmi bilemem. Fakültenin eski tüllapları sütunlu
salondan geçtikçe ortalığı bir ah vah sesleri kaplıyor.
Valla haklılar Şabancığım. Sütunlu salonu yaptılar
ama gel görld o banklar yok, sonracığıma o kızla?
yok. Nerede o eski frikikler ve de goller...
Şabancığım ■ sütunlu salon öyle de Fakültenin
başka, yerleri çok mu düzgün, Al sana yur.t Suları
akmıyor. Işığı gözleri bozuyor- Üç günlük yemekler
saç tırnak ve de eski çoraplarla bezenmiş bir şekilde
töllabm midelerini, bu düzen değinmelidir diyen sosya­
list bîr müsteçir de milletin ceplerini düzene sokuyor.
Çaylar tabaksız ve kaçıksız geliyor. Bazen bîr çay
kaşığına sıraya giren tüllabm manzarası ansam otur­
tup ağlatacak kadar hazin ve hüzün verici. Ortak
mülkiyetin cari olduğu mülkîye de tek bagma oturup
V^a-val ı StsTOKr rw« mK*wır
M
£.34? «AoRAffi «vOfcVtuA
vg
!
İ
‘ {'
\
ağlıya cak bîr iskemle bile bulmak güç. B ir sandalye
de tüîlap ikişer ikişer oturuyor. Masa da hakgetire.
Komandolara hazırlık yapalım derken kantinde . ne
masa kaldı ne iskemle. L a f aramızda , Şabancığım
radyatörlerin üzerinde mini mini etekli, güzel, maksi
eteHi cadaloz kızların oturması camlardan görünen
manzarayı bir kat daha, güzelleştiriyor.
■
Şabancığım bir kaç kere kılıkdeğiştiren akvar-.
yum bu safer de oda oda oldu. Tüîlap şimdi çalışı­
yor. MüîMyede yapılan yerlerin tekrardan onarılma-5«
sı, sağlam yerlerin bozulup yeniden yapılması olarak*
anlaşılıyor artık..,
Tüîlap yağmurlu günlerde derslere pek itibar e t­
miyor. Nasıl olsa yağmurlu günlerde de binanın için­
de şemsîye ile oturuyoruz niçin dışarda ders yap­
mıyoruz diyorlar. Haklılar kardeşim ... Bina bulutlu
havalarda bile delik...
Şabânc’ğtm Festival Komitesinin en festival ça­
lışması iç gezi idi. Karamboîa getirilip üst üste ya­
pılan oylamalara rağmen, gayet namuslu, helâl' bir
kontenjan, az‘ kız çok sap gibi tutarsız bir doktrin*
ncticesi, neşeli eğlenceli, aşklı, danslı ve de beleşli
ziyafetleri ile sıkı bir gezi oldu. L atif abi gayet latif
bir şekilde idare etti geziyi... Ubungon yaptı .b a stır-,
dı sert çıktı, yumuşak gitti, çömezi Şatıroğlu İle gar
yet güzel, anlaşan abikardeş, hoca-talebe örneği ver­
di.
Her şeye rağmen, denize düşmekten kurtarılan
aile ocaklar!, alevlenen aşkları, eğlenceden, komalara
girilen, yufka yüreklerin, omuzlarını ysstıV yapfck*
lan geceleri, dedikoduları iîe iç gezicilerin gönlünde
hasretle gidemiyenlerin hasetle anacaklarıöğünlerdi...
Göıslfimmı tahtında ö kız!a beraber oturup,
En büyük münasebetsizliği yapan
İnek oğla înek Şaban
în Lan Oradan.
Hocaları anlatacağım Sana:
Sana verebileceğim en güzel , haberim kMümtaz
Abfnin profluğu. Hakkıyla ve de alnının teriyle -geç*
ti koltuğa. Yakıştı da,,, (yakışıklıdır da kendileri)!
Nermîn derslerinde Türkçe’sini geSşürmekl^'( î)J
m eşgul... Ama baktıki olmayacak paneHer tertip-^l
dip talebelere ders anlattırıyor. Tüîlap dersi dalmriyÎ|
anladığı için .memnun, Nermin hoca’da- anlatadafml
diye çırpınmaktan, kazganat doneler v e rm e k te n d ik
tuHuğu İçin m e s t-
t
'Neme lâzım talebelerinin bu çırpınmalarına da
sene sonunda verdiği bol içkili kokteyl p a rtiile kar­
gılık verdi... verdi de sevgisini sempatisini gösterdi.
i Ahmet abi bildiğin gibi yine sempatik. Dersler­
de' anlattığı konuları tahtada, şekillendirerek talebe­
nin derisi daha iyi kavramasına çalışıyor. Bir de arasıra,yoklama yapmasa çok daha sevilecek. Amerika’ya
giden Reşat H oca’nm yerini mükemmelen doldurdu­
ğu herkes tarafından söyleniyor.
'/ ■Şerif Mardin Hacımıza arkadaşlar sene sonu
hediyesi bir yenikompresor vereceklermiş. A ra sıra
kaçırdığı ders saatlerini, gösterir bir de kocaman çi­
zelge. Dersini şaşırıp yanlış sınıflara giriyor, ayrıca
içerdeki hocayı zorla; çıkartıyormuş. Olur tabii za­
manla alışacak ama tüllap bir türlü alışamadı. Hal­
buki kerler kabusnameyi okuyup hamamda cima
etmenin mahzarlarım „bile Siyasî Fikirler Târihi der­
sinde okudular. Hocalarım takdir edemediler hala...
Yeni Merc&dez Benz arabası ile hocalara poz atan sevimli hocam ız Cahit Talaş son sınıfların en
dikkatli dinlenen proflarmdan. Am a sınıfta onu tak­
dir edemeyip arkadaşından kalemtraş silgi gibi şey­
ler isteyip sınıfın huzur ve sükûnunu bozanlar hoca­
nın hışmından kurtulamıyorlar.
FaJıir Ö.D.A-ÎJS. Müdürü olunca derslere arkası­
na bir- çömez daha katarak girmeğe başladı. Birinci
. sınıfa iptidainin ve siyasî şubenin sert hocası Oralı­
dan ¡sonra sübyan asistan hep mütebessim Ömer'i hiç
yanından ayırmaz oldu*
; Bülent ÎDaver P rof, olmanın heyecanım üstünden
atamadı, sınıfta ders verirken talebeye m ikrofon atı­
yor. M ikrofon da atar göbek de, ne de olsa o pro­
fesör. Alenen talebenin altından da girer, üstünden
de çıkar. Asıl mesele Mete'nin talebeye kargı iyi ni­
yetlerinden dolayı kendisine askerlik
mesleğintd© biraz yontulması için müsaade verilmesinden son­
ra bu dersi vermeğe Bülent hoca’nin görevlendirilmiş
olması.
Şabancığım anladığın gibi burada hocaların ka>
* bahati yok. Derste yar bir b:.. luk.
Safa hocamız, yine talebenin sevgilisi, ders anIzttaşı meseleleri izah edişi,-yaptığı espriler, velhasıl
herşeyiyle tüllabm kalbinde. Talebe de hocamın hak­
kını veriyor. îsmaü Türk Maliye dersinin nasıl ilgi
: ile izlenmesinin yegâne sahibi mucidi ve müsebbibi
ise BaHacıoğlu'da dersten adam kaçırmanın yegane
tem silcisi...'
Balta: hocanın İLâzca’sı, Gürsoy hocanın Fars­
ça’sı halâ .anlaşılamıyor.
Turan Güneş dört İdarî tellaklarına derslerinde
C.H.P. sinin yapısından, stratejisinden ve paşasın­
dan bahsederek hava basıyor.
r
1
«Cumhurbaşkanına nasıl mektup götürdüm» isimîi resimli romanda baş rolü oynaması o haftaki
mecmuanın ilgi ile izlenmesine sebep oldu. Aslında
mektup muhtevasını gazetelerden sende öğrenmişsindir. Gazete deyince aklıma geldi. O hafta sonu gaze­
tesindeki Skandal adı altında basılan müstehcen (!)
6
resim ve edepli (î) yazılar bizim mektebe ait değil­
dir* Tekzip eder bir hafta sonraki gazeteyi sağlık
veririm—
Gerek kıyafet balosu Şabancığnn, gerek veda
balosu gayet nezih, asil, kedepli, (edepsiz yerler örtü­
lü idi) geçti, ama her iki baloda da Neşe (!) yoktu.
Nedense tutturdu gelmiyeceğim diye. Sen olsaydın
«İşletme İktisadı» bile çalışıyor olsa gelirdi.
Mıhçıoğlu hocamız çaktırmadan kitap yazıyor,
ve bastırıyor. Bastırıyor kitabı, bastırıyor talebeye,
dayan, dayanabilirden.
Asistanlarımıza gelince... onlar bu sene tüm
tüllabm sevgilisi oldular. Boykot yaptılar. Şabancığım yaa... Devir değişti artık, üzüm üzüme baka ba­
ka kararır demişler. Onlarda sevgili inek kardeşleri­
ne bakarak baştan çıkıyorlar. Tatlım, emin ol bir ay­
dan fazla ne seminer yaptık ne pratik kur. Tabii olan şey, haklı davalarında ahilerimizi desteklememizdi. (Haksızda olsalar desteklerdik y a ). Biz de bul­
duk. bir iki bahane başladık boykota, dedik ahiler
arkanızdayız ( !) Avukatlık kanunu dedik (bizden
iyi avukat mı olur) Kaymakamlığa almıyorlar bizi
dedik, dedik oğlu dedik, vatan millet, Sakarya bağım­
sız mülkiye, sapsız basın yayın, neler istemedik ne,
ler, boykotu döndürdük işgale, kırdık kapılan otur­
duk P rof, doçent koltuklarında. Bayağı rahatsız kar­
deşim. Nasıl olsa dedik, hocalarımız alışıktır bura­
larda oturmaya,, devrettik onlara yerlerini de bizde
rahatladık Şabanciğım, onlarda;...
B oykot falan filan derken girdik M ayıs ayma
Şabanciğım az kalsın İnek bayramı yatıyordu. Deliye
her gün bayram demişler, lialt etmişler. Biz üç gün
yaptık (!), oldu. İdarili tellâklar ne kıyafet giyecek­
lerini bilemediler, hepsi tipsîz ve kıyafetsiz çıktılar.
Neyseki ineği gezdirirken bir İstanbul efendileri ve
hanımefendileri vardı da vaziyeti kurtardılar. Aşknda; onlara peştamal daha çok yakışırdı. Ama nem«
lâzım en kibar ferman teîlakiyenîndL Fermanlarım
manyak îlber yazdı, hem yazdı hem okudu hem de
göbek attıd akurtardı namusunu teliâkiyenin.
Boynuzluların bir çingen olmadıkları kalmıştı.
Onu da oldular. Meğer mayalarında varmış bir çingenlik, öyle benimsediler ki sorma gitsin.. Fal baka­
lım bakla açalım gönlüne konan kuşu söyliyeyim , at
ulan teklik diye yayıldılar otlağa.... Eser denen bir
kipti ( !) yi başlarına geçirdiler, teliâkiyenin Zehir
Kafiyesi, Cevza'nın koruyucusu «Teşkilât» Kiirşat
ile kapıştırdılar. Daha kimin kazandığı anlaşılama­
dan kTrk yılın bası, nasıl olmuşsa Mülkiyeye girmiş
hakiki kraliçeleri ve o kraliçeye yakışm ıyan..; tipsiz
züppeler ,çıktılar. Geçen sene yapılan (gentlemen agreement» rağmen sona kalmanın verdiği fahathkîa
verdi eriştird iler, çamurlarını attılar. Mübarek ça->
murda değil, kendi mayalarıydı. Kınlan ayaklar öyle
yaptırılır sandılar herhalde...
Sonunda yürüyüş günü geldi çattı. Kimi yürü­
meyin, basılırsınız dedi, kimi yürüyeceğim dedi ve
yürüdük. Şükürler ölsün başımız gözümüz yâraîma,dan yürüdük. O semiz (!) İneğimiz ile salma salma
yürüdük. .İnek olmadığı muhakkak sana hjç benze­
miyordu çünkü Şabancağım, yan yolda, yetiden dana
ile bandosuz, korosuz ve de flâmasız boî fruko (I)
ile sulandırılmış ciddi bir yürüyüştü o ...
Kızdayı birbirine kattık. A r aşıra «Mülkiye^,
«Yaşasın Türkiye», «ön ce Mülkiye - sonra TÜrldye»
diye faîan bağırdıkta bizim geçtiğimizi (ayıp olmasın
kabilinden) bildirdik etrafa... Şabanciğım bu cur­
cuna içinde sana daha evvel bahsettiğim o nezih ba­
loyu yaptık.
Aslını sorarsan o ham hum şaralop yaptığımız
balo için bir yorulduk bir yorulduk ki sorma. Ama
en çok hocalarımızın peşinden koştuk? Kopan ipleri
bağl’yalım, arayı ısıtalım dedik, lâkin anla,salamadık,
atlatıldık, eski mülkiyelilik ruhunu canlandıramadık.
Dilerim Şabanciğım, ilerikî yıllarda sen b a ş a r ır s ın
bunu. Nasıl mı atlattı hocalar bizi? Kiminin bebesine
bakacak yokmuş, kimi hayırlı Jg görecek, yuva ku­
racakmış da g^lemiyecekmi?. Kimi de kibrit satıc'sına benzetti bizi. Oysa vallahi balo biletiydi sattığı­
n ız. Ama en çok Daver hocaya kırıldık. Geçen senekiler candı da biz pathcanmıydık. O bile gelmedi
baloya, kulağına fısıldıyayım neye gelmedi biliyor mu­
sun? Oryentnl dansöz yoktu da ondan işte.
Velhasıl vodetsiz, kuru yemekli, gelişi gidişi ka­
zak eğlencesi az nesih bir geee oldu. Dekan bile şaş­
tı bu işe... Ş-ibancığım şurayı söylemeden geç^miyeceğim. Sakin ve de pok efendi kibar dekanımız gece­
nin tek hocası idi. Geceyi şereflendirerek di^er ho­
caların namusunu kurtardı, tüm talebenin sempati­
sinin ne kadar haklı olduğunu gösterdi.
Aman gözüm Şabanciğım,
fCtmi dedi, eteği kısa, kimi dedi boyu kısa.,;. Bu
sefer de dansözü beğenmedüer. Kimler yoktu ki bu
show’da, herkes vardı. Alâattin bile vardı* Ama ha­
la Adam ( !) olamadığını ortaya koydu N ezih-seçik
ve de kopuk olacağı ba§tan büdirüen bu gece - için
Nermin hocamız tutmuş, Adam’rn birinin ortaya şaapar gibi yumurtladığı fıkraya dokuntnamıg da «bu
demiş» -«oryental» demiş «gayet rezü bir şeydi».
Neyse' bası m eselelerde' neyin nezih» neyin rezil
olduğunu talebe daha iyi anlıyor.
Dedim ya onlar p rof biz tüllap.
Tüm tüllabm sevgüisi» fahrî avukat, bilumum
hakların savunucusu, ‘ komandolardan koruyucusu»
A ksoy hoca; bu show ; demiş, «bizim için açık, Bü­
lent için kapalı idi* Elbette der.
Gelirsen S!ıow’a Imnımla,
Atansın çamura bekam
Bülent hoca kaşandığı şarabı kimle İçeceğin!
söylemedi ama «güzel bir kızla» diyip bütiln kızların
yüreğini oynattı. Kalp oynatmakta usta, olduğuna
hiç şüphe yok hocamızın..
Lâtif hoca ilk defa tüllabm not tutm adığı-' bfif
konuşma (kazgancüar done’ler ( !) çıkar mı -diye
not tuttular) yaptı. Fehmi hoca kalabalık bir sınıfa
ders verememenin üzüntüsünü, belirtti. (Halbuki, kü-.lağımıza gelenlere göre. 3*5 kişilik sınıflarda imti­
han kâğıdı okumak kolay oluyorm uş).
Selıa hocamsz bütün tüllabm sevgilisi ve de ho­
caların' efendisi olduğunu ismi •oktmun<ia ispat Cİ>
ti. O ne alkıştı Şabanciğım görecektin. Aynı- aîkıgı
Reisoğlu hocamız da aldı. Allah onlan politikacı!arrn
kem gözünden bizi de ekimden’ korusun.
Deniz Baykal doçentlik tezine benzer anlamsis
bîr konuşma yaptı. Mehmet Selik de ondan geri .ol­
madığını ispat etti. Fakat bu sene dans dersi ver­
mediğini söyîiyen Aziz bey hiç hareket etmeden ko­
nulması İle, şîkı bir klarinet solo’nun.üstiine konuşup*
dikli ati hemen üstüne çekmesini büen sevgili Deka­
nımız gecenin yıldızı idiler.
¿er qfr<üwi*A^
• gLSr-<îT2*±ffli
'PreA.
Aldın. durnr (varsa)
Kalbin dnrm&z
Bîz bir halt ettik:
Hoealan Shotç’a getirmenin yolları dedik seçtik,
SereneHa Oryentall getirdik show?a
(Devamı sayfa 63 da)
DÖRT YİUDA NE YAPTILAR?
Şiir .ER'KÖK
Kemal DANACî
•OyaÇİTÇÎ
t Hocalardan azar işitti
: Hep aşık oldu.
: Sevdiklerine müdafiiik yap
ta.
ÎAlâaddin KAYEHÂN
: Harem amalığı
Nurcan TO K A R '
î Son yıl azıttı.
Necip. Bağlı
: Hüdaverdilik
Eürşat YUNUS
: Polislik
NBıal .-SAVAŞKAN
: Turizm Demeğinden gık*
i "i !''■+•'■ ■ '
. maz oldu.
k ira t y a v u z
: 6 yılda 66 kere nişanlandı,
Mustafa SEYMAN
; Sadece okudu,
Cevza tJKAS
i Kantinde oturdu
Sedat B ttlK
î Kantinde tur attı
Osman:TOESOAN, .
ı Sırayı ( !) dizdi.
Özkan Öney • ■
t Komerlik
Cevza ÇAKIL
: Kahkahalar attı.
. Mete TUNÇOKU .
: Proflara yağ çekti,
; Deniz? ÖNDER '
s Saçını uzattı
Ut çaldı
AlJ& san AYÇÎN •Bartiaros ÖKUMUŞ
Sarktı
Meftaa YUİlİ>AÎ5'Ülı
Beleşçilik
Sırıttı
"E ^ O K Y A Y
Seyü''ARSSN
Sigara içti
Mazürnr İm foU ÂOO U V
Orta okulların çıkış zille­
rini ezberledi,
ChSia^SAGCİl
Plâk listesi yaptı,
M|AH KIHÜTEAY
Ukalalık etti
Mehmet KARAKAŞ
Sübyancıîık
ffiBLBAŞKAÎd
İnekledi
Erçin' ODMAN
Şaklabanlık
Mesut 'M EG AM
Cam çerçeve yedi
Boş derslerde bile profîann gelmesini bekledi
A tiöâ ' TÜMER ‘
i Türkçe öğrendi
Erten KOLOÖLU
: Tatava yaptı
'Sevem.BİGE TÜEKEŞ : Bir türlü derslere yetişe­
medi
Nûrî EREL
: Paçoz kızlara dadılık yap­
tı.
î Teksir yedi
Kemal KABATAŞ
OMıan
î Resim yaptı ve İstanbul’u
Öjdecü
faciSARAÇOĞLU
î Kendine çeki düzen vere­
medi ,
: Latife asistan oldu*
Kadir SATIR ü GLU
Mehmet BAŞÇAVUŞ-'
; Şarapçılık
OĞLU '
Çetin K ASABAN
: Köşkte garsonluk
Coşkun <SÜNHAN
: Konuştu (!)
Atilla KOÇ .
: îbadet ettt
Rasim3SNGMDENİS î Kerestecilik
Fatoş BİLM EN .
s Geç kaldı.
t Voleybol takımını rezü et­
Mete AYSAL
ti
S
KIZLARA ÇAĞRI
Gel, ne olursan ol, yine gel,
îster kolejli, ister liseli, çirkinde olsan, yine
Bizim kantinimiz saplar dergahıdır,
Yüz kere dul olsanda, yine gcL
NİÇİN BAKTIN BANA BÖYLE,.
TREN MİYİM YOKSA SÖYLE-.
LÂTİ F B İ R GEZİ
Evet, gezimiz lâtif bir gezi idi. Ama hareket sa­
atine kadar, yine şahanede çalkalanmıştı, «şike» sö' ziL Aslında bu tür söylentilere alışılmıştı, fakat bu
•senenin fes-kom’culan hiç şike yapılmayacak» gibi
acaip bir karar atmışlardı. Tabii bu lâfa Basm-YayınMar bile güldü. Aslında, doğru söylüyorlardı. Hem
bu suretle gelmiş geşmiş en festim ! feskom-cular ol­
duklarım da göstermek istiyorlardı, (zaten bu iddi­
alarını daha sonraki günlerde bütün tüllâbı festi­
valden çok, festival için yaptıkları çalışmalara gül­
dürerek' ispat ettiler y a )... Aslında, hızlı kazgan mu­
habirlerinin kulağına geziye gitmek isteyen, bütün
fes-komcuları içine alacak kadar bir kontenjanın ge­
zi listesine dahil edilmiş olduğu,iîsîlâsmruştı. Fakat
bu numarayı yutan bir takım uyanık (I) züppe ve
tellâğın kaba kuvvete kadap-varan Mülkiyeperver di­
renişleri nedeniyle, gezi komitesi» onların bildiği tür­
deki şikenin de yapılmasına karar, verdi. Cemiyetin­
de sempati boykotu yapmak suretiyle yaptığı yar­
dımla, so n gün boşalan fakültenin, duvarlarına ye­
dek listeler asılarak, gezi günü 40 kişilik' otobüsle
kura ile 21 kişinin götürülmesi başarı ile sağlandı.
Gezi eski senelere göre daha erken (.3 Şubat)
b&şlafrldı. Tabii orta dereceli okullar henüz tatile
girmedikleri için, ziyaret edilen- şehirlerde gayet ucuz fiyatlarla (!) otellerde.kalmak zorunda kaimdi.
Daha 3- gün cepteki paraların yarısının harcanması
ile orantılı olarak gezicil ere karşı duyulan sempati
de artmağa bağladı. .
Fakat bu akımdan etküenmiyen Lâle, Kadir, Safer vs. gibi bir takımtipler;
Fam pul hepsi y a to ,
tlîmdlr İnsanda kalan ,
Bayası kitaba inekliğini dayıan!
felsefesi uyarınca daha otobüs hareket eder etmez,
çalışmaya banladılar. Bu soylu davranışları arka sı­
ralarda oturan arkadaşlarını o kadar etlrilediki, der­
hal (gezinin en büyüle şikesi olan) mezunlardan Kuş
Yurtkcnm eşliğinde fasıllara banlayarak, ruhlarına,
gıda erg ekte etme, çabasına giriştiler. Hele yarım sa­
at geçipte lâ t if Abiden gizli arkaya yığılm ış olan
kanyak şişeleri de acümca (Önde oturanların kokuyu
farkedip «yahu, bu otobüsün benzini de ne acaip ko­
kuyor» diye birbirlerine sormalarına rağmen.) millet
İyice neşesini buldu. Eski şehirde ilk «acaip kokulu
benzin» takviyesi vjn duraklamadan sonra programa
göre 3 saat rötarla Bursa’ya varıldı.
Kızlar, Bursa Kız îlk öğretmen okulu revirinde
kaldılar. Bu arada- 8 valizi taşımak için otobüsteki
bütün erkeklerin celtilmenlik yarışma girmeleri, bu
arada Barbarosla K e mal’in hemencecik takım elbi­
selerini giyip «durun, biz müdürle görüşeceğiz diye­
rek okula girme teşebbüsleri gözden kaçmadı. An­
cak okul müdürünün sıkı güvenlik tedbirleri yüzün­
den» kızlara ancak uzaktan el sallanabildi.
Program gereğince bir tajagn. f a r ikaların, ğezi- *
leceğini öğrenen arkadaşlar, bp. zevkten bütün; arka­
daşlarımız faydalansın düşünçfesiyle o sırada; etrafa
dağılmış olan diğer ^kadaşlarmı. topî^aya,^çıktîlar.
' Kapı ■arkalarına saklanmış ola^ı arkadaşların.; ¡bir .saat gecikmesine rağmen toplanajmaraası üzerin^ (^ k i­
şi hariç) L âtif ahi ilk ültimatohıu çekti.
bir«höööt». dedi.
; '
•: v; •
Uludağ’da bütün arkadaşlar -TJludağlar,._4 mnanlı olur, diyerek kafaları bir iyice dumanladılar,. .Ve
o hîzla ortaya fırlayan Gevza ile B a rb a ros^ ^ Ö b ek
atma gösterileri ilgi ile izlendi.; Bu aradk gııruptaTda
ilk ayak atma belirtileri başgosterdi. Tek bir -kıza
bütün gücü ile bastıranların yanısıra «hangisirolsa
olur», diyerek birkaçına birden bastıranlarda,; yar^
dı (M. Başçavu^oğlu). Gcceki diskotek safasmda; en
dikkati çeken üç şey; Yahm-Nurcan’in kardeşçepîiî*
arkadaşlığa olan sıkı temayülleri, L âtif ■H ocanm jbia
daha; ölmedik diyen (aşın izdiham sebebiyle ;kİ3 İari
sıraya girme mecburiyetinde bırakan sık; ıdahsl&ri) •
ve de Zekieüm. Ya, Zeki Müren de oradaydı;" TSm
tüllâp, beraber resim çektireceğiz diye adame’nirı ü-‘
zerine çullanınca, Zekiciimin başının. etrafi ortasma.
(kelek) konmuş karpuz: sergisine ' döndü. .DiskoMa
hızlı dansları ile Hülya, Yurtkan, Oya ve A ysel dik“,
katleri çekdiler. Şamata ışıkların sönmesine rağmen
gecenin 3 üne kadar otelin bir odasında da devam et«
ti. Sabahın 5,5 unda ise «haydi geç ka hyoruz» diys
uyandmİmaiarı işgüzarlık tarihine geçecek bir •olay
kabul edilerek takdirle karşılandı. •
!
i -;' f *
Çanakkalede gördüğümüz yakm ilgi karşısında»
(herhalde ilk defa gidildiği için) çaybardakîkrında
domates ve ayva suyu ikram edilirken L âtif'abim iz'
bütün gurubun hislerine tercüman oldu. Ve. domates
suyu dolu gaybardağım «şerefinize, vali bey efendi
hazretleri» diye kaldırarak bizleri son derece muthı
kıldı. Bu arada bir paşa efendinin dehâ kırıntıları ile
dolu siyasî konuşmasında yaptığı ukalâlıklar bile»
hakiki mülkiyeli vali (Celâlettin Tüfekçi) ağabeyimi­
zin tatlı yakınlığı kargısında farkedilm edi bile, öyle*
ki bu yakınlık, yazın bedeva kamp yeri ve tüm tellak­
ların maiyet memurluklarını yanında * yapmalarını
teklife kadar varmıştı.
Çanakkaleden ayrılmadan Önce, birtakım kale­
lerde türlü-çeşitli fotoğraflar çektirilerek,- açığa vunılamıyan birtakım arzuların izharından sonra Truva’ya gidildi. Burada arka tarafın azgınlan, ikilik
oîuyor gerekçesiyle otobüsün ön kısmını işgal ettiler.
Fakat Lâtif abi ve kelekasyonun hiç ümit etmedikler
ri kadar olgun bir şekilde hiçbir şey söylemeden ar­
kaya oturmaları onları mosmor etti. Bu arada Truvayı da, gezemedikleri için «biz taş-toprak gezecek
kadar enayimiyiz» diyerek en büyük enayiliği yaptı­
lar.
Î 2nmr’e gelmeden evvel Bergama’ya da uğrandı.
Bu sebeple ancak hava karardıktan, sonra İzmir!«,
vanlabildi. Hemen de gezi sonuna kA.daj<. unutulma§
’ 'ÂT YE KELEBEK KOMPÜZB3YOOT (Geziden)
yam' aksaklıklar ve ilgisizlikle karşılaşıldı. Bütün ka­
pıları kitlenmiş ve nöbetçi memurun dahi bulunama­
dığı-hükümet binasının etrafında kebapçı kedileri gi­
bi dolaşan yorgun gençlik, çeşitli yerlere edilen te­
lefonlardan sonra kalacağı yeri öğrenebildi* Fakat
taa Bomavanın ilerilerinde karanlıklar içindeki yol­
larda'kalkacak yurtları bulmakta uzun zaman alın­
ca» sinirler iyice gerildi. Milletin bir kısmı boş cep­
lerine ve uzun yollarına bakmadan otelde kalalım fa­
lan: gibi'saçmalamaya başlamışlardı ki, aîlahtan kıs
yurdu bulundu. Yurt ki ne yurt, tüm pencerelerinde
ker tip pijama ve gecelikleriyle kızlan gören oğlanlar­
da ne yorgunluk kaldı ne açlık, kızlann bavulunu ta­
nıyacağız diye neredeyse otobüsü de sırtlayıp yurda
taşıyacaklardı. Bu arada bazı idareci arkadaşların
çırf. arkadaşlarının rahatından emin olabilmek 1için
¿dalan kontrola kalkışmaları ve b unu gören diğerîerînin iyi niyet gösterilerine ve dolayısıyla yurt mü­
diresinin: ertesi gün, valiye; yurdu sarhoşlar bastı*
geklinde hiçte avrupai olmayan şikâyetlerine yol aç;tL Erkeklerin kaldığı yer ire daha, da biruzaktı. Fa;kat neme lâzım yurt idarecilerinin haklarını yeme­
m eli/ birbuçuk soatçık sırada bekliyerek alrnabüen
¡(parayla) yağda kızarmış yumurta, ve biraz ekmekle
.karınlarını patlayıncaya kadar doyuran gençliğimize
büyük ilgi gösterildi, ve kendileri taşımaları şartıyla
gece saat 12 den sonra çarşaf ve bilumum malzeme
yerildi.’
•
| ; Sabahın köründe «vali beye geç kalacağız» avazelen ile apar topar kaldırılan tüllâb îzmır’e inildik­
ten; sonra valiyi ziyaretin (sadece 5 kişi) saat' 11 de
pîacağım Öğleye kadar serbest olduklarını Öğrenince
gezicilere yorgunluklarına rağmen büyük bir hararet­
le; ('!); teşekkür etmeyi ihmal etmediler. Hatta o kadarM -bu teşekkürlere ziyaretçi gurubun gidişinden
sonra da arkalarından devam etmişler.
m
Ğeİejim Vaİi ^en^iye; bir gün evvel Ankara^da
Sükândan yediği haşlamanın acısını -çıkardı. Herne»
dense, valinin yanına girdikten biraz sonra bütün
gurubun aklına aynı anda «deve dikeni yutmuş şey»
misali gelivermiş. Bu pek sevimli ve de eski’ mülki­
yeli valimiz kendisine karşı duyulan aşırı sempatiyi
artırmak. için, insan azmam çömezine; «misafirleri'
5 dakika sonra Osman Kibar bey kabul edecek» de­
dirterek, kibarca kapıyı gösterince ziyaretçi guruba
endişe içinde-Asfalt Osman’ın yolunu tutmaktan baş­
ka çare kalmamıştı. Fakat, Osmancık, hiçte korkul­
duğu gibi çıkmadı. Sağını, solunu boşver (kendisinin
söylediğine göre terzisi bilirmiş) esaslı adam, Aman
efendim, o ne muhabbet, o ne tatlı dil, (yalnız ucu
bazen sivri) Zafer’in saçlarından başlayıp Ayşe'nin'
gözlerine çıktı. Bu arada Ayşe'nin kendisine «Ho­
cam» diye hitapetmeşi üzerine «ben hoca değilim ama imamım nihâh kıyarım, gel şeninde nikâhın ıkıya-yım, hem sende bu güzellik varken, bana çabuk ge­
lirsin» demoyide ihmal etmedi. Lâtif de fırsat bul­
dukça bol esprili ciddi protokol konuşmalarını ara­
lara sıkıştırmadan bırakmadı. Bu sohbetten bizim
kadar hoşlanan Asfalt Osman ertesi gece için bele­
diyenin, fuardaki «Benelux» gazinosuna davet etti.
Gazinonun ismindeki «Lızx»e kanan bizim kerler,
büyük bir şevkle bu daveti kabul ettilerse de, bunu'
guruba kasıla kasıla anlatırken* İzmirlilerin feryadı
ile karşılaşınca ne olduğunu şaşırdılar.' Öğleden son­
ra Kuşadası ve. Efes gezildi. Ha unutmadan söyleyim,
bütün gezi boyunca, herdurulan yerde geciken ve oto­
büs kalkarken şaapması gelen Hülya’ya ve refakat­
çisi Alâattin’e bir ceza verildi, otobüs onlar gelmeden
hareket ettirilerek İzmir’de bırakıldılar. (Dönüşte
Alâattin ağza kulaklarında, ceza verilmesinden dola­
yı çıkıştı...!)
Kuşadası’nda Kemal’in çamura bulanıp daha da
kararması sebebiyle ve Eceste bir tiyatro kalıntısın­
da, Aysel'in en yüksek noktaya çıkarak şarkı söy­
lemesini isteyen arkadaşlarına nedeni meçhul aniden
kızrvermeleri, Meryem Ana5da Zaferin Papaza yap­
tığı tercümanlığın hoş etkisi ile geçiverdi.
Ertesi gece, «biz oraya gitmeyiz» diye bütün gu­
rup kafa tutmalarına rağmen (bilhassa Yalım-Nurcan çifti) gece İzmir'de bulunan bazı mülkiyeli ahûlarmda geleceğinin duyulmasından mıdır, yoksa Bar­
baros'un öğlenkı sert cezasının (!) etkisinden midir
bilinmez, tam tak?m halinde Benelux’e gidildi Latif
abi buna çok sevindi ve gezi harici 3 kişinin daha gu­
ruba iltihak arzularını kabul etti.
Sabah Denizli’ye doğru tam vaktinde hareket edilmesine rağmen, yolda Kuyucak’ta deve güreşleri
olduğu haberi gelince bi takım kerîer «illaki de görecez» diye tutturdular, (sanki hergün aralarındaki
develeri görmüyorlarmış gibi...) Hay tutturamaz ci­
laydılar, Kel Ahmet; lokman hekimin tavsiyesiymiş
azgın tülülerin ağızlarından saçtıklan köpüklerle ka­
fama tedavi yapacağım diye di retir, Şatıroğlu’nun
—■oğlum, senin derdin vitrinde değil, dükkânın için­
de, boşuna uğraşma! şeklindeki İkazlarına rağmen
inadından vazgeçmemesi bir yandan, alışkanlıktan
olacak içimizden bazılarının develerle samimiyet kur­
ma, yanak yanağa resim çektirmek gibi arzularında­
ki aşın İsrarları bir yandan, başta Lâtif Ahimiz ol­
mak üzere tüm idarecilere yürek seîânik dedirtti
Neysek! güreşleri tertip edenlerin, akşama kadar ka­
lırsanız bilet parası alırız, demeleri sayesinde otobüse
tekrar doluştuk.-Denizli’ye 1,5 saat rötarla girdiği­
mizde sevimli vali muavini ve rehberimiz olacak olan
üse.müdürü, pürtelâş bizi bekler bulduk. Hemen Pamukkaleye ç’kıldı, Fakat öğlen yemeğinde yenilen
bal - kaymak - ceviz’den müteşekkil tatlının içlerini
ısıcak etmesi neticesi, bütün çocuklar serinleyebilmek
için kuytu köşelere kaçıştılar (!). Bu arada mahut
tatlıdan 2 porsiyon yiyen Kemal «Kaçma benden gü­
ze! kuşum» şarkısı eşliğinde, bir eşeği en samimi İliş­
lerle kovalamaya başlayınca, çocuklar zavallı eşşekciği kurtarmanın yolunu Kemal'i havuza atmakta bul*
duîar. Bu arada mayolarım yanlarına almış olan 8
sert erkek ve de kızlan temsilen Nurcan havuz göste­
rileri yaptılarsa da, çok geçmeden herhalde havuz ke­
narında palto ile oturan arkadaşlarının, etkisi üe ola­
cak sudan burunlarını dahi çıkaramaz oldular. Çıka­
ranlar ise, ertesi gün eczanelere doldular.
Vali’nin verdiği 5 çayı oldukça; neşeli g eçti Hı­
rını alamayanlar gece ma.jestik meyhanesini kapata­
rak sabahlara kadar içtiler, şarkılar söylediler, göbsk attılar, ağladılar ve herbi naneyi yiyerek Deniz­
lilerin çok renkli .bir gece geçirmelerini sağladılar.
Hele kız yurdunun müdiresi herhalde ö geceyi hiç unutmaz.
Gelelim Antalya'ya o nş biçim şehirmiş öyle, ye
- İÇ bedava, gez - dolaş b-sdeva, ya.t - kalk bedeva,
her sene bedevadan sınıf geçmeye alışmış mülkiyelile­
re bile bu kadar bedevactfık fazla geldi de, M. Kara*
kaş, «Yahu,, ayıp oluyor, birazda kendi paramızla ye­
mek yesek* deyiverdi. îşin aslında bu candan misa­
firperverliğin nedenini oğlu Fakültemizde okuyan es­
ki mülkiyeli vali Nusret Erman’a mahdum beyle
(Demir), yeni mezun kürt Erşan ve Kaplumbağa
Yakup’ım etkilerinde aramak hiçte haksızhk olmaz.
Eh! az değildi yani 3 günde 6 öğün ziyafet.
Tabi bu arada, Antalya Belediye başkanmm «öğ­
len size bir ziyafet vermek İsterdim, ama vali bey
üzülmeyin, sizde akşama verirsiniz sözleri Üe adam­
cağızın gönlünü hoş edip, pek de sevindirdiler (I).
ÖğlenM ziyafetten önce yapılan motor gezisinde;
tüm tüllâp ğrantuvaîet bol ütülü, cicileri Üe motora
binmek zorunda kaldıklarından hiçbiri oturmayıp,
yeni gelinler gibi motorun ortasında, dikilerek çevre­
den çok, birbirlerinin suratlarının manzarasını sey­
rettiler. Tabii bundan ziyadesi ile memnun olan bazı
çiftlerin ve en mahmur bakışları ile klârk çeken ve
de çektiren teklerin varlığı saklanamaz. !Bu arada,
gezinin başından beri «eskikulağı kesiklerden» ayak­
ların da kız - erkek- ilişkilerinde tevziier yapmağa ça­
lışan Nihat’ın «ülen burası benim memleket», diye
, başlayan ve en tatlı gülücükleri ile dolu sohbetlerle
kızlara yaklaştığı görüldü. O saatlerin Nihat için ve
kızlarımız üçin (!) gezinin en tatlı anlan olduğu mu­
hakkaktı. Lâtif abi de zümrüt yeşili manzaranın can­
landırdığı tabiat aşkı ile desteklenen hocalık aşkının
alevlenmesi Üe arkadaşlara aJmanca pratik yaptırmak­
la? çalıştı.
Takat bu aşın çalışma. Lâiif* ahimizi pek -yordiı,ve zaman zaman vücudunun ¿e r bir yeri kızarmayave kaşınmaya başladı. Önceleri korkup iğne*- filan,
yaptırdıysa da,'sonradan bazı ¿atımların kırmızı kır­
mızı yanakları ile pek lâtif olduğunu söylemeleri üze*:
rine, tedaviden vaz geçti.
\ ■ ■ . > •'
Alanya'ya fu l kadro giden takım, en son ziya­
ret yeri olan kaleye- sıra geldiğinde bir minibüsü bile
dolduramıya cak kadar az kakhıştı. Cevza^ gibi* De­
mir ve Kürt Erşanla öğleden akşama kadar bazı dost­
ların ziyaretine giden mazeretlilerin ( !) yanı'. sırahızlı pişticilerden müteşekkil kaçaklar gurubu, gece­
ki kaymakamın ziyafetinde, tekrar tam kadro arz-J
endam ederek, AlanyalIlara ndzaket örneği ^verdiler.
AlanyalIlara verilen şeyler bu kadarla da kalmadı.
Kel Ömer, geçirdiği bir shake krizi sonucu kaymaka­
ma alnından bir öpücük, Cevza, değme dansöze taş
çıkartacak çalkalamaları ile tüıiı kalplere çarpıntı, ve.
Baş solist Aysel idaresinde bütün gurubun söylediği
şarkılar ise‘ camcılara büyük ümitler veriyordu. K a y -.
makam ise bunlara Lâtif'in kaldırdığı boş kadehlere,
doluları ile ve her hoşuna giden şey için bir tabak do-/
hısu muz vererek karşılık veriyordu.
Gecenin yorgunluğu ile Mersin yolunda fteVkez'-’
' uyukluyordu. Biraz olsun neşelenebilmek için "fıkra
anlatılmaya başlanmıştı ki, Coşkun, Manavgat.' kay- ‘
makamıma anlattığı bir fıkrayı nakletti. Fıkra şöy­
le idi;
Doğuda bir kasabaya bir adam gelir. Bir tarikat -,
ortaya atar. Buna göre kadın erkeğin omuzlarından,,
erkekte kadının göğüslerinden tutarak oldukları'yer«
de dönerler. Ve böylece nefslerini terbiye etmeğe ça­
lışırlarmış. Tabii işin sonu bir çalılığın dibinde biter»,
miş.
MAKil.. MıNl UZi,RîjmA£(
Coşkun, bu olayı anlatır anlatmaz, Cevza’nın bji-;
yük bir heyecanla; «aman çocuklar bu kasaba, nere?r
deymiş?» diye yerinden fırlamadı tabiiki kimsede uy-r
ku falan bırakmadı.
Antalya beleşçüeri, Mersin’i hiç sevmediler. Mül*
kiyeli Vali Muavini ancak yatılacak'yer işini ayarlı-'
yabilmigti. Hele, lokantalarda faturaların: hep çift
porsiyon gelmesi «aklimızda enayi mî yazıyor» cinsinden sorulara sebep oldu. Buna birde, mülkiye se-:
ver Mersinlüerîn »Dinsizin hakkından, imansız gelir,;
söyleyin «çekinmeyin» -şeklindeki teşvikleri’Üe h e r g i-'
İt
^ I ^ ^ ^ ö iy s p ıîa a gara'.
.«?X>urumu:,lcu#axmakıiçin -- gezi
kaymakamı-: ziyafet verecekortalığı yumuşattı işe de.Silifke’de «sar^erekç^i ile alkarna dolaştırılan çayırİar^e tayırjiar «Adana, Adana, güzel Adana» marşım
"gönün parçası haline getirdi, . r
^Jjlpataradfeı gidilen cennet - cehennemde, geziciesn etin merdivenleri yüzünden (bir ke­
tini ' saydığına, göre 785 basamakmış-) Cehennemlik
olmayalrazı. oluyorlardı.
. <3ece yapacak birşey bulamayan erkekler yatş&?
hanede gayga-i mindşri& provasını yaptılar. Sonuçta
dört azgından Barbaros’un kafası, delindi. Yurtkanın
omzu ezildi, Şadi’nin parmağı incindi* Kemâîise teş­
bih böceğine döndü. Fakat yine de en zararlı foto -ı
koksal çıktı. Gürültüye rağmen, derin bir uykuya
daldığı sırada, Yurtkan kazara kanuna basınca, uy-,
kusu başına sıçradı. Bu sebeple küçüklükteki hasta­
lığı nükseden Koksal 3 gün altına bez tutmak zorun­
da kaldı.
Son gece ise Adanalı büyük aşkının kendisine yüzvermemesine içerleyen Rasim geziyi terketti.
Adana’ya;büyük bir sevinç içerisinde kapağı atan gurup, kendilerinin, bando refakatinde milyon er|l^|tarafmdan karşılanacaklarmış gayetten mütevazı
fbirf geküde bekliyorlardı.r Fakat, kendilerini sadece
IhÎejrecanlı: bir vaîi muavini (heyecanının eve geç kal|m#x"3cofkusundan -olduğu sonradan anlatıldı) karşıliîayıp^liemen yurtlara posta edince ilkşoğuk duşu al§dı|aiY;; Geçen «seneki guruba ziyafetler veren zengin«
perden hiçbirinin Adana’da bulunmaması ise 2. ci sodu^lpldu. Fakat hiçbir «agelin yıldıramadığı mül^kiyeU^gençler burada da kendilerini gösterdiler. Beifediye .reisine program dışı bir ziyaret (en utangaçlarbir gurupla' (İ) yaptırıldı. «Beceriksizler,
;uyuşuMarbari buradan bir ziyaret koparın» teranelerLj|e, uğurlanan gurup, ..reise bunu hafifçe ima ettiîeıv. Meselâ,. Nurcan-; «aman efendim Antalya’daki
'İdarecilere hayran kaldık. Neydi o misafirperverlik,
!yatacak yerimiz gayet iyiydi, her günde ziyafet ver*
:dilery;;Doğrusu Şuradan da memnunuz yatacak yeriimiz-gayet-iyi...}
diyerek, sözlerini tam yerinde kefiyordu. Fakat bunlar bile fayda etmedi. Gezi prog­
ramım-öğrenen belediye, reisi sonrada gönderdiği ha­
berle Âdana’dan ayrıldığımız günün ertesi gün için
ziyafete davet ediyordu. (Tabii bizde, İskenderun'dan
Ankara’ya dönerken Ad ana’dan geçeceğimizi bu ara­
da »yafetlerine icabet edeceğimizi bildirerek bu ya*
nşmada yine üstünlüğün bizde kalmasına sağladık.)
İskenderun'a iner inmez erkekler Ankara'dan"
beri hayali ile yaşadıkları Belen ve Soğuk oluğ’a he­
men çıkarak geceyi orada geçirmek' istedikler. Fakat
kaymakamdan, yeni gelen enmiye tamirinin oradaki
otelleri sıkı bir kontrola tabi tuttuğunu, Soğuk olu­
ğun o pek meşhur şöhretine halel getirdiğini duyunca
kuyruğu yolunmuş spenç horozlarına döndüler.' Kız•gıdıkları iîe ağaç sevgileri bir araya gelince, ertesi *
gün gidilen ziraatin-bahçesinde, hırslarından ağaçla­
ra saldıran gençler, onların bu kadar yük taşımaları-,
na gönülleri razı olmaymca çaktırmadan ağaçlan ha­
fifletiverdiler. Gece Hüîya'nm yaş günü oldukça ne­
şeli bir şekilde kutlandı.
Günler oldukça boş geçti. Bir gurup baraja gitt i Bazıları" kahvede pişti oynayarak mali durumunu
düzeltmeye çalışırken, bazıları da «Mavi Köşemde
pasta ve çay ile moralini düzeltmeye Çalışıyordu. Bir
ara Mavi Köşede Lâtif abi dahil, gurubun büyük bir
fa«mı-otururken Mehmet, Ayşe, ve Lale’nin de ora­
ya gelmekte oldukları görüldü, fakat pastahaneye
içeriyi görecek kadar yaklaştıktan sonra, aniden geri
dönüp kogarak kaçmalarının ve uzun süre ortalıkta
görünmemelerinin sebebi anlaşılamadı (... Mı dersi­
niz?)
Ertesi 'sabah' Ankara’ya doğru yola çıkan gurup­
ta kâh hoş, kâh nahoş günlere rağmen içler yakan
bir burukluk hissediliyordu. Lâtif abinin Ankara ya­
kınlarında verdiği çay partisi... ortalığı biraz şenlen­
dirdi ise de buna ters orantılı olarak çaycı bituhaf
oldu. Çünkü herkez üçer - beşer bardak çay içmesi­
ne rağmen Lâtif abi birer bardakhk hesap ödedi. Yol­
culuk gezideki türlü çeşitli en sivrilerin seçimi ile hoş
bir şekilde biterken herkesin yüzünde, tatmin. olmuş
bir ifade vardı.
Gider ayak eski mezunlardan îsm et’in verdiği zi­
yafet ise bir alem oldu. Adana sosyetesinin karşısına
mülkiye çizmeler postallar ve kazaklarla çıktı. E t­
raftaki sigara bolluğu karşısında, arkadaşlarının ze­
hirlenmesine göz yumamayacak kadar yufka yürekli
birçok arkadaş paketleri olduğu gibi ortadan kaldınverdiler, (en hayır sever Müfitti) Evin iki güzel 'ahu- su büyük heyecan yarattı. Kızların ■nişanlı olduğuna ;
dair uçurulan balon, gurup halinde intihar tehlikesi
yarattı, ise de, yemek ve içkilerin bolluğu tehlikeyi
Önledi.
F I K R A L AR
3L. Mâliyenin ticaret hukuku dersiydi. Sait Kemal Mimaroğlu Ön sıradaki bir ineğin sözünü
değig^-bir. şekilde-intikal ettirince'arkadaşlardan biiri atıldı:
— Hocam tecavüz ediyorsunuz arkadaşa,
Hoca; gülerek,
'
,-tt Yaparım ara sıra... ,
Metin Kıratlfnm dersinde demokrasiden bahsediliyordu*
Metin Kıratlı,
'
'
Demokrasi Hokkabazlıktır dedi
Arkadan bir ker."atıldı hemen;
.Besenize^lıocam, en iyi demokrat -Zati- Sungur öyleyse
sınıfa
ÛS TEKE& IEKSÎR YER İNEK JÎCAEETHAICESÎ
1968Η- 69 BİLâKÇOSO
,,M atîap
Zimmet
/
... Fâkiiîte açıldı ... . . . ........ .. ........................
Hemencecik boykot yapıldı ............................
'Fakültetiin ktirulugu kutlandı „-¿*................. .
Komandolar,Fakülteye girdi .........................
Şerif Mardin gireceği sınıflan sasırdı ... ...
Tüllâp; İnek bayramı nerede'cfediler........ ..
Festival Komitesi s e çild i................. . ... ...
Fes — Kom çayı yapıldı ... ... ... ...............
Asistanlar boykot yaptı ........................... ...
Lâtif bir iggezi ya pıld ı................................... .
2. sömestri b a şla d ı......................... .. ... ...
Komando kardeşlerin iyiniyet ziyaretleri
sıklaştı ............................... .. ................ *.......
Tekrar boykot bağladı
.........................
Üstüne de işgali yaptık ............................
Fakülte açılınca, kıyafet balosu yapıldı ... ...
Geldi İnek B ayram ı.............................. ^.........
Yürüdük Kızılay'da bir danayla ... ...
...
Veda Balosunu Marmara da yaptık ...
...
Mümtaz Prof, oldu . . . . . . . . . I,..................... .
Geldi senenin sonu ... .............. ... ... ...
Toplam ajj
....................... .
..............
;
:
•
>
•
r
Tüllâp kantine damladık
Kendilerine verilen' iKİünlu*: çöplıi.hecüyele?-;
boll
... ... «..■ .«*.
, -i «> ■... ■®w. . * * . ■ »
Hoc&lar bizi Üaşladi ■*.^.-..V:'£îv.
Hocaların' koltuklarmi
Gazetelere cici ( !) puntoiâf^tridı-j'l
Kabardı korlerin'ayranı
Yanimızâar arkamızda fn& öîarla'
O gece Hesabı iyice gaşdık .,,
■Odası kızlarla 'doldu ....
di
üfz
Tdtugtu tüllâbın donu
K avoaajj
i'-,
i'- ■
t■'*>
Ben de yazardım,Heıi teksir ^ a ; da bilim sel; la ta p ; yamtaMydlm,
fcilîrfciniz çok rbmâütiğimdj^/ ö t iif e . rom ^^aM aT§iİr yazardım.
Nerede öixe*nmişik;
İktisat derslerindi oğr enmigsîn ızdirv:
<İctsterinde öğrenmediyseniz «Bonnie-yö Cİyde^ |da ögrçn*
migsln izdir. 1929 da AJB.D. da'ekönom^^bııteaâ,vai^
dı.
.K A A B & d C İ H ...
B U im SEFEMEN ÇSETSKl
Gözüne Gozluk;
Ben İktisaden.az geligmlş;,üîkeler^ileripül&ele^
!
Bu Coşkun Başka Coşkun;
Siyasal Partiler'dersinde sayın Nermin ABA­
DAN siyasal partilerin devlet .eliyle finansmanından
bahsediyordu. «Bizde de bu usul, bizim COŞKÜN’un
(Coşkun Kirea) him m etiyle...» sözlerini bitiremedi»
Bimfta bir gîilügme oldu. Sayın Nermin ABADAN,hemen tavzih etti, «Canım, hem buradan, mülkiyeden*
hem de paitiden £&Ians arkadag işte !...»
r
D erslei kantinde başladı
... ...
.........
B ui§e pekaz ker katıldı .i.
... ¿..{
Fakültenin zücce ciye eşyasi otlandı
... ... .’i
Camlar, çerçevelei aşağı indi .¡i:-U*
v.<s... t.. '
Ermeni Ahmet bakkaldan bir kaİip
1*^ 5 j
sabun ağırdı ------ - . . . . . .
... j
Sos. 1ar; kültür.bayram ı yâpacaiz'dedâör. ...»
Kültür Şenliği rüyasından' •vazgöğildi^1« j —■;!• {
200. TL. kâr cebe a t ı l d ı " . . i •il1. .t.-.
¿Ur|
"■
r ........ ;-i
ydti^&bölrlermi, bilenıemirisini görebiliyorum.
‘İj^^aİÖÎ^iâ^^ÎÎ^:
Îa ttce rlO T E o ^ İF
Tekliye tekliye;
. ifeızde .Ankara Radyostinui spikerleri i
bir tekliyorua.
m
SUBE
MA T » A X
9
ÍY.OD RAd I L 3 Rl
H î cü sınıfta hocaya; F.B.—G.S.
l .m u m (GAYAT)
•;2293, C m HÖYÜK
y'L'' ;
■
■*
i -t
maçını, idare Hukuku semineri diye
Freut, erkek çocuklarının, an­
.' Sön zamanlarda olağanüstü gananlattığı derste yahu ben ne anlat­
Hsma :da;;güvenmeyip artak bütün i§- nelerine karşı grnır altlarında; sakla­
tım, ben de anlamadım, diyecek ka­
^İeri: sağlama bağlamak isteyen Can’- dıkları arzularının olduğunu söyler.
dar güzel konuşan arkadaşımızı an­
^ ;&ı:t£ıtumunu herhalde çok zarif Freudu bir kademe geride bırakarak»
cak çok yakınları anlar.
r^nlgaî^ıııa bağlamak yerinde olur* Bu her vesileyle anneannesine açıkça
Eski oda arkadaşları (şimdiki
:arkadaşımız sabah.dersleri- duyduğu hisleri açıklamaktan çekin­
bağlama saatlerini bir türlü öğ- meyen, derse girdiği görülmeyen, doçentler) sesinin gençliğinde çok yar
denememesi sayesinde «Protokol» lâ- kantinin demirbaş listesinde î. ISTolu mk olduğunu söylerler. .
vkabm^ .hak kazanmıştır. Fakat'şura- kayda sahip olan Gavat, tatavacılıBir takım hissi sebeplerden ötü­
îm jm ubai^k^ki Çan'ın son senelerde ğıyla tüm tüllabın sevgilisidir,
rü kendisini içkiye vermiş ve mide ta­
Işosyfeiaalijretler konusundaki orga»
Kantine dışarıdan gelen yabancıkım taklavatlan hasta olunca aklı ba­
^Îi^torlük: ruhunda bir eksilme mü- kızlara her türlü kolaylığı ve .yardımı şına gelen arkadaşımız «biz bu yaş?
‘i§^Îiade,:' edilmektedir ki, bunun nede- kendine şair edinmiştir. T.N.S. de tan sonra evlensin eyiz» deyip karde- •
mahsus. yanlızlık sü- büyük bir üne sahip olan G&vat, Ş.a- şinin çocuğuna el koymuş. Bebek ba­
fkûnet ye' mutluluk, içinde yaşama, e- han^ds yıllardır sap erkeklerin baş­ kıcılığına bağlamıştır.
ğilirninde aramak doğrudur. Yine bu kanlığım yapmaktadır. Ancak bu sı­
Gizli olarak yürüttüğü söylenen ;
şükünet havasından olacak, yakrn fattan kurtulmak için ayak attığı kız­
faaliyetlerinin içinde Demjrlibahçe
■zamanların tığ gibi delikanlısı Can ların sayısını kendi bile bilmez.
hamamı baş tellaklığı yaptığı söyle­
Jaig3lc|arkada§ları arasında «Göbek
Son yıl «Tam Yak, Yağcılık Şir­ nir.
.
;:p£n*'diy.ş çağrılmaktadır. .
keti Ankara Temsilcisi» olması ve
«Demirlibahçe hamamında üç
J^iljCan, resimli dergilerden hoşlan- bunu başarıyla yapması, arkadaşımı­
guuLs- ve «kuma başi sohbetleri» isim/maktaysja 4a hoş zamanlarında siya- zın ilerde iyi bir meslek hayatı olaca­
işîltepıiler konusunda kitap okumak ğım göstermektedir.'
\da^en iibiiyük zevklerindendir.« Bazen •
Ölmek kaderde var, sap kalmak
.sosyalist olduğunu söylerse de «Bahazin,
Ö ls^abalarn^ oğullar .tarafından
Bir çar© yok mudur buna ya
k ^ u îaşü rıîm a sı:, tipinde bir sosyaEabbeklemml
rlİ2^|onu ■? tatmin etmektedir. «Aşırı
■Ayhan Engin ATAtH & L
y^cıhk»/_konusundaki fikirlerini din­
lediğinizde onda bir ■«progresif prag­
Doğum tarihini, okula giriş yılı­
matizm»' felsefesinin yerleşmiş oldu* nı, ve sınıflan kaç senede bir geçti­
ğT ^vgör^ilirsiniz.
ğini hatırîamıyan Ayhan’ın askerliği­
fg;fr:Bu özü.,1sözü doğru, enerjik, te­ ni yaptıktan sonra Mülkiye mektebi­
miz ıkalpli arkadaşımıza hayatta ba­ ne duhul eylediği uzun araştırmalar­
dan sonra bulunmuştur.
şarılar -dileriz,
ŞB şsfgrİ ftassMıfı gtsnbitmlg, h#te»
iHgüer tarafından adeta kapılmıştır.
Tabından dolayı burs alamayan
¡arkadaşımız büyük bir tevazu üs
doğrudan vali olacağı günü bekle­
mektedir.
...
Ö teeyin
Rumi 1360' ^sen^Sndö^aî^^jfli
intikal buyurdular.- 1379?! ^hesinde'
ise Mektebi Mülkiye-i Şahane’ye girmek lütfuna. mazhar olan i axkada|x-'
mızm en büyüle hususiyeti her^konuda bilim sel görüşler, serdetmesidiy.
Bu hususiyetinden 'xnüteyeM@|ar^i*
' daşîan tarafmdan^-,: kendilerineJ^İ^
limsel Beğ» ünvianı lay3k"vgöMlİnü§^
tur. Ancak bu kadar bilinMel|^Ü^I&
meşine m ğm en Arap» -.îsrö il^ H ^ to i
Irak — Suriye harbi’,olarak'yiiünuş“
tur. Bundan ba^ka arkadaşîmizt!-Bü­
tün gücünü. yanmdaj, taşıdiği";m us^*
■lanndan almaktadirjA t id e ^ ^
, yapacağı bilimsel hizmetlerinde bağa- rılar temenni ederiz, i..;- :
< - 4" ^ fi
-'
. -‘V ' ! t * ’ i
«Sorm a efendi, bugün yine ;Iıxis. tayım .» • . • , i :
/îŞj1.
mm ve ne zaman canı sıkılsa, ve me­
selâ aşk illeti çekse, ya göbeğin; ya
kalçasını tutup «u f» çekmektedir...!
Yarattığı kişiliği ile Fakültede baba-'
lar arasına girmiş ve her höt diyişte,
' Mehmet BAŞÇAVÜŞOGLD
milletin ödünü koparmıştır. Cinsi lâ­
(YAK IŞIK LI)
. ... .
:
|.
~ ¡ t . ı-r>-j -=\,ı-;
tifle açası daima mükemmel olan Ha­
2289 Dündar G Ü LİİİÛ tN ; ;V tV /
Hiçbirseyden çekmedi Mehmet cı Kazanavo diğer emsalleri g ib i ucan
' •- - :
»T i-;
kuş ve dişisİneklere uzanmış ama, her
efendi Vos-Vosundan geküği kadar I
Adamımız 1944 yılının herhangi
dertten bir deva bularak sıyrılması­
Mülkiyettin yedi senelik, kıymet­ nı becermiştir.. Büyük vurucu güç­ bir aralık ayında A ğ n Daî^oiH '^tel^
li ve eski şarapçılarından olan, be­ lere sahip H acı Baba «Allah elime dü­ ;■ierinde bir Kürt ebe-m aH f^0e|dîSi«
bek yüzlü, sevimli görünüşlü bu gen­ şenlere acısın» diyerekten, kudretini ; yaya geldi. Ve kiirt ge'fâeM erM Çgo^
ci— aslında oldukça kart— ne çek- cihana yaymayı başarmıştır. Son de­ re doğar doğmaz \dereden;-::r^'e©İlien
tiyse Vos-Vosundan çekti. Vos-Vosla rece temiz ve efendi birkardegimiz o- buz gibi suyla yıkandı. Sunlaıfölüi^
keh telâşlı pederi doktor’ için:'yolIaiEamparalık yaptı dediler. Vos-V os i- lan Lemiye hayatı boyunca' başarir
derdindediler. Daha sonra, V os-V os idare, ,1ar, sadetler ve vurucu güçler temen­ da, çilekeş validesi ise kendi m
•
de
idi.
Duruma
müdahale
edemediler»
etmiyormuş zamparalık isin, onu sa­ ni ederiz.
Çok sonraları onu muayene etmek^-dtıp kat aldı dediler. Dedilerde dediler.
lacağını elde eden doktorlar-¿ feütüâ
Yakışıklı son senesinde iyice az­
2271, Cevza ÇAKIL . . .
organlarının buz tutmuş 'r olduğunu
mış, iç gezide çift yanlı bastırırken
dehşetle gördüler. Ayrıca kafasını da
Timur Selçuğa benzediğini sandığı se­
İdarî şubenin en cici kızlarından * korkunç bir şekilde üşütmüştü^ Önüiı
siyle bol bol aşk şarkıları döktürmüş- olan esmer Cevza öbür Cevza ile* ka­ konuşmalarında «İsparta’dan ^iki ■se*
tür. Dönüşte bir. ara pek Neşelenerek rıştırılmaktan şikâyetçidir* 14 M art­ ne sonra, Karsla K ırşehir. arââincLa
maliyeli bir hatuna sarkmağa kalkış­ ta doğduğu için doktorların bayram .idi galiba» tarzmda zaman tasvirlerimışsa da, daha sonra büyük bir ar- • yaptıklarına inanmasına rağmen ha- ne sık sık rastlayabilirsiniz. H e r'nâikadaşhk' Örneği göstererek hakkından kikatta'doktorlar bundan sonra böy­ sılsa Üniversite giriş sınavlarınca da
samimi bir arkadaşı lehine feregat le bir günah işlemeyeceklerine ' and
iyice bir puvan alarak geldi Mülkiye’- '
etmiştir.
içtikleri için bu günü bayram ilân
y e girdi; inanmayacaksınız hem : d©
etmişlerdir. Ana prensibi geç kalmak
Kazgan komitesinde kazganeıük
arzuyla. Bu nedenledir ki baştan-sona
olduğu için derslerin bazan sontina
kadar hiç bir derse devam etmeyişi­
ruhuna ihanet ederek, bütün çamur­
yetişebilmesi ve derste dahi eksik et­
ları gaddar bir şekilde makaslayarak,
ne kimse- akıl erdiremer^iştir.;; Bu amediği bol lâfı üe hocalar tarafından
rada ne yaptığım pek bilen db yok­
Nasrettin Hocanın kuşuna dönmesi
gayet iyi tanınır. En sevdiği şarkı
için elinden geleni ardına koymamış­
tur. Sadece stanbuTa gitm ediği1 za­
«saçlarıma ak düştü, sana ad bula­
manlarda Bahçelıevler'e Fen Fakülte­
tır. .
madım» şarkısıdır (O - Aslında ba­
sine yaptığı seferlerden haberdarız.Babası «oğlum büyüyünce kay­ şındaki beyaz tellerin sonradan boya­
Mülkiyedeki son iki senesine ait bil» ,
makam olacak» diyorsa da biz onun ma olduğu söylenir. Ağabeyim iz-Fe­
gilerimiz daha aydınlık ve düzgün- .
(Savata rakip olacağına inanıyoruz.
rit'le nişanlandıktan sonra etrafında­
Buna göre HL sınıfta turistik-, işlere»
ki arkadaşlarını da nişanlama çaba­
‘IV. sınıfta da folklora merak sardı-\
sına girmiş, bazılarım kendisine ben­
2052 Lemî GALİP
ğmdah bahsedebiliriz. Şu sıralardaki
zetmiştir de. -îlk senelerde -kendisine
üzüntülerinden birisi de folklbra ;da»
1944 yılında; yavru ve yeşil vatan olan düşkünlüğü kaybolduğu izlen­
ha önceleri — kendi deyimiyle mese­
Kıbrıs’ın Defke kasabasında anasın­ miştir.
lâ 60 sene kadar evvel— başlâyam a-,
dan Romatizmalı bir kelek çelebi oH
Tatlı kalpü, iyi huylu Cevzaya mış olmasıdır.
iarak dünyaya geldi Bu romatizma
' Adamımızı ■gören. ve bilenler..
:
illeti bedenini o derece sarsmıştır ki, bir ömür boyu sürecek başarılar mut­
samanla bu hastalık ruhuna da iğle- luluklar.'
. , . • _
.... . ... .
.. herkesden • daha, .fazlar— • kendime ^
.. r
y
■
\ V W r : '3 •
Imahstt#.bŞ ; Öp röld^giaiiÖn''îienı filikir^ir^er.: Anlaşılması ;gergekten zorbu durumdan j--birçoklarînm
^aksine-~. asla şikâyetçi değildir. Hiç
im ncı yoktur, kimseye baglan¿Jn^^y^âyacagm iz ipe sapa gelmez
--bir -kerdir, Ama Mz oîra da yola gel^eeeip.birini biliyoruz. Ender rastykjnân^bfr Cins-i Lâtif, bu... Bekleyin
^OTecetoiııiz (pek yakında businema»
|da)*k: / .
; •
¿î \‘A.
/- \ \,
;
r^ö^.b^m aıi YILMAZ •
^ 0 ’; ••' : '
1941 ‘ yümââ Malatya'da doğmuş
;;ancak 1Q"-yaşıma gelince şehre : inip
kütüğe; kaydolabilmigtir, 5 yaşında
, kuran okumaya, 7 yağında çobanlığa
bağlayan Çsman 12 yaşında değneği­
ni ve abasını bırakarak «Ben oku­
yup Kaymakam olacağım» diye, aya­
ğında cank, bacağında kıl şarvarîa
ilk okula gitmiştir, stanbul Tıp Fakültesinde iki yıllık başarılı kurbağa, .
1'soİü'd^'ve'Hamamböceği ânieliyatları
öM 'tâtm in etmemiş, «illerde kaymakâimi 1‘ülkcdğiın» arzusuyla 1983 te
•.Mülkiy^ye '"girmiştir.'
' ■^ Alü yıldan beri aynı odada aynı
■yatakta yatmakta ve aym dolabı kul­
lanmaktadır. Tutulduğu «Büyük aşkm» dan karşılık alamayınca lıer ak’şam içmeyi, biriken şişeleri üç aydır
satarak arkadaşlarına «gece» verme­
yi alışkanlık haline getirmiştir. Özel' ükle"siyasî ” şube ile olan müşterek
. derslere yakın bir ilgi; duyar.
İz bulunan arkadaşlarımıza. İstikbal­
de yine oturaklı bir senatör olmas­
ın temenni ederiz.
2377, Haşam Affl
Kırım hanlarından yiğit Şahin
Giray Han’ın pek meşhur bir söylevi
vardır «Ahvadımdan herkimin gözleri
çekük değil ise bilinkü onda karışık­
lık vardır».
Erol Sartre Çarkını oynarken en
dramatik sahnede kendini tutamarolğ
ve katıla katıla gülerek tabiat ka*'
nunlannı olduğu kadar tiyatro ka*
nunlannı da alt üst etmiştir.
Mülkiyeye geldiğinde bir deste
kâğıtta kaç karo olduğunu bile bil­
meyen Erol Şabanın kahvesinde meş­
Türk boylarından tatarların be­ hur ortağı ile iskambil sanatını icra­
lirgin özellikleri olan orta boy, çekik, ya bağlamıştır. Bugünlerde Kahveyi
göz, açık alm ve kumral saçlarıyla bırakan Erol başka bir sanat yönünü
çizgileri belirlenen Polatlı Tatar Ha­ daha geliştirmeye çalışmaktadır.
şan 194$ yılında dünyaya geldiğinde
Sanatı ask-ı icraya çok geç başbabasının ilk işi oğlunun gözlerine
hyan arkadaşımıza diğerlerinden çok
bakmak oldu. Ve Allah Haşanı yarat­
daha ciddi olan bu konuyu ve bunun
tı.
Ukelermi ihlal etmemesini tavsiye eBirinci sene ibtidaide iken Mül- deriz.
kiyeyi yadırgayan Haşan daha son­
raları okulunu pek sevmiş olacak ki
bu yıl 6 ncı yılını ikmal etti Haşan
şubelerden idariyi, ' hanelerden ya­
takhaneyi, takımlardan onaltı yıldır
Es-JEsİeri tutar.
Şaka bir yana, arkadaşları ara
sında samimiyeti, dürüstlüğü ve cana
yakınlığı ile tanınan Hasan'm sımf-ı
tellakiyeden bir an evvel diplomasını
alıp kaymakamlar kervanına katıl­
masını canı gönülden dileriz. Hayatta
yollan daima açık olsun.
23,45 Telefon, İzmir
2604
;: Vi';' Nerede' ve- ne zaman' geleceği bel­
li^olmayan itilâm perilerinin fısıltıla­
rım; hemen not etmek için tuvalete bi- ■
rls^çaötayla 'giden «karşılıksız, büyük
.aşîaıîa^ilıanet»' •etmemek için şair
;ruh]u> ve'cöm ertgönüllü .arkadaşımıza^çok* arzuladığı -kaymakamlıkta ba­
şarılar-tüleriz.
J
..
*' l\d2308, Zeynel •Abidin Müfit
YÂTOK İ?-’:
;
: *
.
‘H
'“L r;;
;|£ 19Ö yılındaSiirt’te dünyaya teg- ■
Erol OK.YAY
rif buyuran Müfit birtakım mektepîbitirdikten, sonra İ963 te :Mulkı1946 yılında bir çocuk doğdu.
e^-girmek nezaketini gostenniştir.
Fakat bu çocuk töre tabiat kanununa
¿samimi
arkadaşi •i.ı
■ ve
.1 değişmez
* ^
'
aykırı hareket ederek doğar doğmaz
keh keh gülmeye başladı. Ebe bu işe
o kadar şaşırmış ki hâdiseden son­
n: yüzü görmeyen; sevimli arra 20 yıllık mesleğini terk etmek zo­
zin'en büyük numarası, gorunda kalmıştır.
i’bek büyütmektir. Önceleri sabun is. Yıllarını gülerek ve yemek yiye­
^ la k iiıe ipek Önem vermezken bazı
içirişi ¡lâtiflerin tesiri ile iki senedir rek geçiren Erol’un müMyede çok
sabı^-kullâhrn’ağa başlamıştır.:' Otu- fazla oburlaştığım, okulda, yediği ye­
^¿¿bjbir' idareci- ^|m^:yaşıf}arimlıa- meklere ilâveten yakın olan evine gi­
.
dip pgüjjîeri çiftlediğini neri^ez İâİjr.
(Bilmiyen de böylece öğrensin).
2813, Cevza Uras
Şahanenin bu manken endamlı
manken kızını ük bakışta kasıntı sa­
nanlar biraz tanıyınca çok yanıldık­
larını anlarlar. Çünkü Cevzamiz çok
sıcak kanlı, samimi ve müikiyenin en
popüler kızlarından biridir. Ufak te­
fek* sarışın ve bebek yüzlü tiplere çok
sempati duyduğunu söyler ve incele­
nirse de bunun doğruluğu anlaşılabi­
lir.
Mülkiyetteki 5 yılım hergün mu­
hakkak bir posta kantinde müdavim­
lerle şamata etmekle geçirdi.
Cevza son sene Festival komi­
tesine girdi îç gezide boyuna göbek
.atarak dansözlere taş çıkarttı, ve Alanya Kaymakammca da 1 tabak muz
yollanarak taltif edildi. Gezinin son
gününü büyük bir meydan savaşıyla
kapayan Cevza’nın boykot ve Özellik­
le İstanbul seyahati yaşantısının, dö­
nüm noktası olmuş ve son büyük ar­
kına: «bütün sevgileri atıp içimden*
diyerek Ankara’ya «skisine şöre çok
$ıteİ5İP öevzâ olarak dönmüştür.
^ÎÜIMyedeki son aylarını mektup yazpakla'geçireceği umulan arkadaşımızin; bayatta layık olduğu mutluluğu
§ök yakında bulm am ı içtenlikle dile­
riz.
2643 ümer AKIN
«Hayyam» nam-ı müsteanıyla
maruf olan bu arkadaşımız; mizacı
İcabı, îlk ve orta tahsilini burada it­
inan eyleyip İzmir denilen o girin
beldeyi de icraatıyla kepaze etme
gafletinde bulunmuştur.
Yarı îzm ir’li (!) olarak lise tah­
silini de son sürat bitiren Hayyam
hazretleri; hasb-el Kadir Mekteb-i se­
malarında da zuhur eylemiş bu ara­
da iç turizme büyük ölçüde katkıda
bulunmuştur. H ayat'felsefesini adaşı,
büyük üstat Ömer Hayyam’& göre
tanzim eylemiş ve bunun yüzünden
mülkiyedeki 3 yılında 63 model Chev­
rolet - impala ile havada takla at­
mışsa da yanında Teşkilât Kürgat’m
«Târihte üç kâğıtçıılğm Eîvrimi» adlı
kitabını bulundurduğundan azraü ile
olan kontratını temdit eyleyebilmiştir.
Mülkiyedeki hayatı, yurtta Teşki­
lât Kürşat ve sihirbaz Dr. A bra Kadabra-t-ül el Cabirî> Komiser Kınm
Bey) ile aynı odada kalmaya başlıyalıberi daha da esrarengiz bir hal
almış ve her gece yurtta Asayiş şu­
besi müdürlüğü vazifesini deruhte et­
meye bağlamıştır. (Fakat Abra Kadabramn «Adres değişikliği» zunmmdaki spritik seanslarından sonra has­
retin hal-i gürmelâli görülmeğe de­
ğer.)
öm rünün şu- son günlerindeki en
büyük arzusu, İzmir'de Çipan (!) ye­
mektir. -
) Nihavent makamında) «Bir ihtimal
daha var o da teşkilâta girmek mi
dersin?» olan bu arkadaşımız, saye­
sinde Tekel idaresinin ilk enfrastrüktürü yatırım projesi hazırlanabilmiş-'
tir.. 1985 yılında Mektab-i Mülkiyeye
duhul eylemiştir. Mülkiyedeki öğren­
cilik hayatı, .bütün sene boyunca az­
minin mezathanesinde Mülkiye ve
Türkiyede cereyan eden türlü çeşitli
olaylar hakkında tüllabı tenvir eyle­
mek ve kantinde sene sonu imtihanla­
rı için istihbarata yatmaktır..
İdarî şubeye geçince maksattan
inhiraf eden bu arkadaşımız aniden
polisliğe heves sarmış ve Mülkiye’de
«sempatik polis im aj»ım yaratmaya
m uvaffak olmuştur.
Mezun olunca bir. renkli,.- gazoz
fabrikasına torpille girecek aLaiı iAh­
met bundan vazgeçmiş..; Yani./ solcu V
yanı ağır basıp ta. asistan olduğunu
görürseniz hiç şaşmayın:;
«Oeniş cephe stratejisi»ni tarih­
te* ilk defa ortaya atan kişinin Hz.
Mevlâna olduğunu söyleyen K ü rşat,.
bu arada hasetten büumum salcah
yemeklerden de çekinir. Bu arkadaşı­
mıza Türk polisinin, çelik saflarında
2
650, Salih BOR
basanlar dileriz. Bütün Mekteb-i
Bİr rivayete göre, Salih; Bitlis’­
Mülkiyemn tümünü çekecek merkeze
te doğduğu gün orduda ilk ihtilâl iki-’
Bilâhare* rezil edecek lıerkeze.
pırtıları başlamış.. Gerçekten'der yıl-1
İar sonra bu arkadaşımız, birkâç'kez ;
elinde tonison, başkent'sokaklarında -;
hodri meydan' dolaşıp, örtaliği #aru t/;
dumanlarına boğmuştur. «Aldım £om- :sonu elime, atladım bir cemseye.:;yar- ::
dım TR,Tfye. Baktım kâpıda'bîf ;âibw
ây.
duruyor, dayadım tomsonü p-bögnî-:
ne..» diye bağlayan ihtilâl J amlarmı
yakın arkadaşları çok "defa heyecanla'
dinlemişlerdir;.
Doğduğu günden beri mülkiyeye
girmek isteyen Ahmet (kendisini sev­
meyenler şişko derler ama, yalandır,
anoak 80,5 kg. çekmektedir) .emeline
kavuşmıış ve o. hızla İlk sene çakmıştır.
1948 yılının sisli bîr hazan saba­
hı, Samsun’da bıldırcın sürülerinin
ortasında kendini bulan ve ilk sözü
A rtık son sınıfa ğ el^ ğ m ej g öre;
açıklamada hiç' bir sakınca :yoktiir. ki i
Ahmet o-ğüzel siyah; sa^araöaîÇelfsit'
saç boyasına borçludur. -Bımdan § ¿o layı Ahmet’i kimse suçlayamaz. Suçlanacak olan Mülkiye toplumudtır. 5
sena bu saçları naturel diye Uyutmuş­
tur.
‘ :
Kendisine bu sebepten Mekteb-i
Mülkiye efkâr-ı umumiyesince «Teş­
kilât» sıfatı izafe olunan Kürşat bin
Ymrnsî bu sene şube-i idariyyun kral­
lığına da intihâb olununca cakasın­
dan geçilm ez olmuştur,
Ahmet GÜBEIR
Kürşat TUNUS
le her türlü yorum TO;.\tarÎagı^$i|
çıktır.)
Büyük bir aşk için yaratılmış oİsen. Ahmet, kimselere yüz vermemiş.
Ancak ne olduğunu anlamadan : son
sınıfa gelmiş hala o «grand amour»
unu bulamamıştır, (not: Bu son. cüm­
Birgiin ■Mülkiyeye giriyor ~ve.;gi"
riş o giriş. Artık SalihTihtüaleLkisvesinî üzerinden atmış, .ağırbaşlı*- '-çaliş-'
kan, dürüst ve "yardım sever-bir^öğ­
renci oluvermiştir. Bizler. SâîiM^ibu\
yönü Üe tanıdık hİfep.
Birimci sınıfta, iken Boralar’.¿Hu- ■
kuku dersinde .elinde BK. sik -'silc^ z
alarak «efendim i biza tih iIk ^ ^ tim u zun. şu maddesinde :ifade^1^idu^u[ği-;
bi... »şeklinde /uzun^ niıtu^îari^fenlesî kendisinin fcüllâb'ar^mda|^«Bbrçîar. Kanunu SalihV <Öye-^^iyaŞmiisı^
na yol açmıştır. JDiğer bir özfepiğfr'de
kitaplarını en az üç dört defa-ve fark­
lı renklerle çi 2^rek;’ökuyüp
maraaz halâ gettotisS dir..Ö'ikaİ&M»
İ^sinıfta zız Kokİü İıocamiz Salih'in beri asın mİİliyetçi kesilmiş, ye sosönünde açık:duran «Para ve Kredi» yahşilerin kalesi olan Mülkiye’de .da­
|fetabinınhalm i görünce; «evlâdım, hi bu görüşlerini yaymağa çalınmıştır.
;jc^qş>S5my.tfli
böyle, ban onu
i I, Hülkiyeye ve özellikle şube-i idal^^aan»âek;İıeferJ ;ça$6im »-3sm ektea •
riyyun’a girmesinin sebebi, milliyetçileriıı en ba§ta seçmeleri gereken mes­
S fŞ ^ M ^ adagımiz lödevlyapma konu^' leğin kaymakamlık olduğuna dair i^ü5Vrekor]ar::lor- nancıdır.
;Büİ®at: Daver'
Kendisini ani ve kesin kararlar
^ p S a îillo iiS a sa V a =:-verdiği herbiri
vermesi
sebebi ile, De Gaulle'e ben­
|MpLİbırer|lata»;, gibi olan, ödevler,.
zetmek
gafletine
dügen bu müstak­
I^ ^ iim lebelerî moral mah allak bulbel
kaymakamımızın,
burnunun o ka­
'lakjetmiştlı6. ••;
dar büyük olması dolayısiyle fiziki
'V p E u çaîışmâlann dıgrnda kalan za- yönden her ne kadar müstafi Fransız
irfanım r; çapkınlığıyla değerlendiren Cumhurbaşkanına benzemediği kesin­
Salih için çok peyler yazabiliriz, Ama de, de İllede akiheti yönünden de bir
btiskadan yeter sanılır.
«
benzerliğin ortaya çıkmaması dileği­
mizdir*.
2652, MUblîm' D feİG A K
Arkadaşları arasında da çok se­
-îr- laarî şubenin babası, en sempa­ vilen Esat. Güçhan'ı hayatta başarılı
tik'insanıdır. Suufta kendini peder- olacağına dair inancımız sonsuzdur.
rgahr kazak bir aile reisi gösterme sa­
fhasındadır.
1922 Cüneyt H. TUNCA
A
V
£ 3';j Gayet kuvvetli soru sorma tek» ,
.nîği ile hocaları müşkül durumda bı;-rakan Müslim arkadaşlarıma yegân©
kıirtancısadır.
:V ^M alatya’nın Üstü açık kâyünde
. .doğduğunu söyler. Haritalarda ve
•fbizzat Teşkilât Kürgat’ın Malatya’da
j ;jraptığı çabgmalarda böyle bir köye
; Rastlanılmamıştır.
J ; •• İhtilâl yapmadaydım şimdi yüzbagıydım diyerek her önüne gelene
sızlanan Müslim’e aile hayatında çok
çocuk. Kaymakamlık hayatında başa­
rılar dileriz.
; t t m %Esat GÛÇHAN
Paha annesinin karmıkla iken,
gaga karşı meyli belli olan bu arka­
daşımız 1948 yılının karlı bîr Ocak
gününde «eh bu takım, artık doğar!»
çığlığı ,ile Bozkurtlann uluması ara­
sında' dünyayı şereflendirdi. .
y .
• bozuk olması sebebiyle
Türk olduğunu ispat etmek isteyen bu
yalanıldı jön. ta küçük yağlardan
18
Baz an sosyal demokrat bazan da
koyu* sosyalist olan, umumiyetle ebe­
dî muhalif kalan, konferans uzmanı
ve kadınlar vaizi tarihçi olmak ister
de başka gey istemez. Son iki yıldır
bir mucize göstermiş 20 kilo vererek
ayılıktan züraf alığa geçmiştir. Siga­
raya burada başladığı gibi ilk aşkını
da bu okulda yaşamıştır. Mülkiyenm
mi Hber’in ahlâkım bozduğu, yok
sa llber’in .mi Müllriye’nin ahlâkına
şaaptığı bir sorundur.
Entelektüellik kompleksinde ol­
duğu için ihtiyarlarla arkadaşlık et­
meğe bayılır. Yeni nesli pek uyuz ve
çiğ bulur (kendisinin de içinde olma­
sından dolayı)
1jr. {vi^Dersleri günü gününe:çakşîr. GaJ ’yesii İdare Hukuku Mühendisi olmakj jjajf. .-i :
;•
r^V tY urt içi tüm askeri liselerde sı*
■;fayla okuyan baba Müslim Harp O: kulunda beceremediği ihtilâl denemeiirhıden-sonra Orta Doğu Üniversitesi*
kapağı atmış. Ektiği ihtilâl &>
»iıuınlarmm filizlerini biçmeden Mül^rkiye’ye girmiştir.
Germin Abadandın en büyük be­
lalısıdır^ Yaptığı.' soğuk espirilerle
tüm tülîabm huzurunu kaçırdığı ‘ gi­
bi en son olarak da yazdığı Show’un
içm e etmiştir.
2750, Oya ÇtTÇt
Ufoer ORTATM
' 1947 yılında Valsler dıyan Viyana’da yer yerinden oynadı, bu olaym
nedenini araştıran meraklılar, şim­
diye kadar dünyaya gelen en gürültü­
cü davudi sesli bir bebekle karşılaştı­
lar.
Mülkiye’ye girdiği zaman bir
hafta içinde pasaklılığı ve gigfkohığu
ile meşhur oldu.
Ailenin ilk çocuğu olmasından,
dolayı kasılan entellektüel (manyak)
îlber çok gımarık ve küfürbazdır.
Bir koltuğa birkaç karpuzu sığ­
dırmaya çalışan arkadaşımız girdiği
her işi. başarmağa çalıştığını ve bu
arada tiyatro eleştiriciliği rehberlik
komiteciiik, mastar kızlara kavalyelik
yapmıgür.
1948 yılının bir yaz gününde ebe­
siyle olan randevusuna tam zama­
nında yetişmek için acele tarafından
bir bebek dünyayı onurlandırdı. Bahçelievler Deneme Lisesini bitirdikten
sonra aüedeki Siyasal ve Hukuklu
grafiğini biraz daha yükseltmek için
Şahanenin soylu inekleri arasına du­
hul eden Öya’yı sınıf-ı iptidaî men­
supları ancak arka sıralarda tenef­
füslerde görmek' mutluluğuna erişi­
yorlar. Bu nedenle o bahar not çek­
me derdinden müptela bir akvaryum
çocuğu oldu ve sınavlarda beş daki­
kada sorulan cevaplayıp çıkması bÜe
(! ) ’ onu kavun yemekten kurtarama­
dı. Daha sonra idari şubenin beş
tellâk kızından biri olmak şerefine erişen Oya IH. sınıf Haziran sınavla-,
nnda «Telekomünikasyon ve 15 gün
de ders çalışıp sTnıf geçme üzerine»
bir seminer hazırlamıştır.
kendisinin hitabet’! safsata veya lâklakiye kolunda mütehassıs olduğu
cümlenin malûmudur'.
Tahir Tamer Akalın boyunun kı­
salığı hariç Mülkiyeyi şahanenin en
yakışıklıları arasındadır, içten içe ya­
kınırsa da zevahiri kurtarmak için
İbrahim Yasa’nm teksirindeki 92 sa~hifeyi delil ve mesnet olarak göster-,
mekten kendini alamaz.
2 1 **
Şahanedeki 4. senesi ni, A yşe?
den ayrı görm ek olanaksız bir olasıl
liktır. Iç gezide hangisinin diğerinin
.mütemmim eüz’ü olduğu bir gurup
içgezicinin araştırma ve inceleme ko­
nusu olmuştur. Hanımefendi arkada-,
şunıza yaşamı boyunca en yüce mut
Iuluk ve başarılara kavuşması dile­
ğiyle...
2840 Nihâi SAVAŞKAN
1948 senesinde Haziran ayanda
Ordu’nun fındık yeşillikleri arasında
yeşil döpyesiyle bir bebek doğdu. Bu
bebek daha sonra her türlü tahsilini,
yine aynı yeşillikler içinde bitirerek
mülkiyeye girdi. Ve îdarî şubenin çı­
tır hanımı oldu. U fak - tefekliliğini in­
kâr ederek kızdığı zaman arkadaşla­
rının üzerine sırayı kaptığı gibi yürü­
mesinin yıllarca unutulmayacağı da
bir gerçektir.
Çıtır hanım IV. maliden Bilge ile
nişanlandıktan sonra Çıtırlığını bıra­
karak hanım hammcık oldu oldu, ama derste, sokakta, kantinde, sine­
mada .ve bilumum umumî ve hususî
yerlerde ağzından sakızı bırakmadı.
Sadece Cemal Mıhçıoğlu’nun der­
sinde ders anlatırken sakızı çıkartma­
ğa muvaffak oldu ve o gün bu gün­
dür hocanın gözdesi oldu.
2849j TaMr Döamer AH ALÎN
Ellerinde hiç bir şey olmayanlar
sonunda ~ellerindeki ile kalanlardır.
Evlenince elindeki de gidecek diye ödü kopan Tahir Tamer Akalın bu me­
seleyi de halledeceğinden eminiz.
kendisinin fevkalâde “bir maharetle
radyo vegram afon çaldığını . söyler­
ler. Yalnız akşamlan Kızılay’d a ‘ - bir;
takım m aliyet hesaplan yaparak vol­
ta atmaktan büyük zevk duyar.; Not
isteklilerin «iş adamı» rumuzuna mü­
racaatları rica olunur)
' 2862, Aysel B&YAMAÇ*
1948 yılının Şubat ayının ilk ¡gü­
nü güneşle birlikte Karadeniz kıyıla­
rında bîr kentte dünyaya gelen 'sarı
saçlı, mavi gözlü yavruya- güneş^jye
denizi gücendirmemek için. «İdenizde­
ki ışık seli» Aysel adı verildL
2854* Nevzat DALKIRAN
Konya’da 1946 yılında gözlüklü
gözlerini mütebessim çehresiyle d&nyaya,açmıştır. İlk, orta tahsilini Kon­
ya’da bitirip antreman mahiyetinde
Ankara İktisadî ve Ticarî tlim ler Akademisinde 1 yıl okuduktan sonra
Mekteb-i Mülkiye saflarına katılmış­
tır.
îy i huylu, yardım sever temiz
irişi olan Nevzat hergün Haca Şakır
sabunuyla yıkandığını ve ayrıca bir
paket persü ile aklanıp paklandığım
Ueri sürmektedir.
İdare hukuku seminerinde Salih
Boru’un rekorunu egale etmeye cesa­
ret etmişse de. Pişman olarak bir da­
ha böyle hata, işlemiyeceğini belirt­
miştir.
Küçük Aysel’in dah.a;kundaktay­
ken notaya uygun viy ^ a m a la n n ı
duyanlar onun ilerde ya bir bpera;sanatçısı veya ünlü bir şantöz olacağını
iddia'ediyorlardı. .
Aysel’e ilkokulda tainlan-menek­
şe
isminin
usluluğu kadar rgömerinin
Kaymakamlık idealiyle yanıp tu­
renginden
ileri
geldiği rivayetfM m r.^
tuşurken Bakanlıklardan gelen soğuk
hava dalgas ıkarşısında ateşi sönmüş
Emek mahallesinden Çankaya’ya çı­
karak az’ da olsa teselli olmuştur.
Nevzat Mülkiyede Almaneadan çek­
tiği kadar hiçbir şeyden çekmemiş­
tir. (Kristinuslar devamlı olarak ar­
kadaşımızın rüyalarına- konu olmuş­
tur) . Arkadaşımıza hayatta başarılar
dileriz.
2858, Yılnmz ÇİMEN
Tahir Tamer Akalın, 1946 sene­
sinin 18 Mayısında Eyüpte bir vira­
nede ilk münasebetsizliğini yaptı.
Mülkiyede de Vukela’ya intisabım ta­
sarlayacak, kadar ukelâ olduğunu id­
dia edenler varsa da biz kendisinin
böyle bir niyeti olmadığım pek emin
kaynaklardan öğrendik.
' ** Küçük yaşlarda ticaret ■ mevzu­
unda muhterem pederinden tevarüs
ettiği fıtrî zoka ve kabiliyetini her­
kese kabul ettirdi Bir rivayete göre
alış - veriş işlerinde babasını bile
mat eden Yılmaz memleketimizde ti­
caret ve tahsil işlerini beraber yürü­
ten nadir kimselerdendir.
Tahir Tamer Akalın edebiyatın
her kolunda söz sahibi olduğunu bü­
tün e f’ali ve efkârı ile teyit etmiştir.
Şimdi genç ve yakışıklı bir kay­
makam namzedi olan Çimen, musi­
kiyle de meşgul olur. Arkadaşları
Lise tahsilini Ankara Kizİan "ma*.
nastınnda tamamhyan btı şirin^|arkadaşnmz BYYO. . dan ; :M ülMyeye
transfer etti. Birinci sınıfta,:} eski |yö^
netmeliğln .azizliği kavun yemekten
kurtulamamışsa da sonraki senelerde
Hazirabdan şaşBmmışür.’; Mülkiyeye
girdiğinden bu yana saçlannin- üzamasma orantılı ölarak gönül;: jyakma
rekonm u yükselten A ysel’in ;«!^ etty
Bleu Eyes» şarkısının ilham perisi ol­
duğu söylenmektedir. - Dö rt;; senede;
kırdığı ayaklar yüzünden inekj.bayra-mmda bütün yıldırımları üstüne çek^.
m iştir).
Son" sınıfta eh büyük süksesini;
Şerif Mardin'den aldığı sekiz y e i ç ^
gezide söylediği şarkılarla yalpan  y-;seFin ideal! şehircilik. asistanlığıdır..
Bu cici ve renkli arkadaşımıza; dile->
ğınce bir yaşantı, ve mutluluklar di- r.
leriz*. _
Hasaa f*A5ÉLÀK)EtÎEK.
Boğduğu zaman ebeveyni «bu
âdâm olmaz» diye pek yüz vermek is­
tememişlerse de ninesinin yarın bu
bir kaymakam, vali olsun da görün
siz» demesiyle büyütmeye karar vere­
rek adini da Haşan koymuşlar.
. Kendini Mekteb-i Şahanenin ku­
cağında bulduktan sonra ajanlarımız-.
eki Yenimahalleye sık sık uğradığı
1tesbit edilerek, soruşturma neticesin­
de bunun bir gönül işi olduğu, hattâ
Şâhâneye de bunun yüzünden girdiği
anlaşılmış. Türlü maceralardan sonra
büyük bir uğraş vererek nişanlanma­
ya muvaffak olmuş. Güvenilir kay­
naklar, nişanlısının Jise 1 de kalması
için »yurtja gece-glindüz, her nama­
zın arkasında dua ve niyazda bulun­
duğunu ve bu arzusunun da Yiiee
Mevlâ’ca makbul olduğunu rivayet
ederler.
İlk tahsilini babasının îh^Muriyeti dolayısiyle müteaddit mahallerde
muvaffakiyetle ve Pekiyi dereceyle
ikmal etti. Gerek Orta, mektepte ve
gerek lise sıralarında pek çeşitli mev­
zularda (!) derin tetebbuiarda bulu­
nan mezkûr şahıs, müteakiben kade­
rin elim ve hazin bir cilvesiyle Mek­
teb-i Mülkiyeye intisab eyledi.
J&zh "bir okula gidip babası gî
3 - 4 kız tavlamak istiyordu. Ne y
zik ki birsap lisesi olan Gazi lisesi:
düştü eh önünnde üniversite yılla
vardı. Fakültenin havası, kızerkek
hşkileri başkaydı. Şimdilik magaz
mecmualarıyla ve Luis Chole Royer’
kitaplarıyla -ki hepsini beşer kere
kumuştur- idare ediyor. Briç oyn
mak da diğer bir zevkidir.
Herhangi bir devrimci eylemde,
bir kazaya uğramayıp, Ölmez sağ ka­
Okumaya kazara başlaması gi
lırsa mülkiye şehadetnamesini de a- S. B. F. ye girmesi de kazara old
lacak olan mumaileyh gayet ateşin Halbuki o hep kadın doktoru olıru
bir delikanlıdır. Mezun olduktan sonisterdi. Fazla çekingen olması y
ra şoror olmağı düşünmektedir. Bu­
zünden, kız arkadaş edinemedi, s
nun sebebini soranlara «Türkiyeyi
neleri
senelere attı ve son sene de g
ancak di plomah şoförler kurtarır...»
seeiresiyle ceyap veren Erol, devrim- lip çattı. B ir ışık belirdi İptidaiden £
elliğinin ie&b ıgereği evlenmek iste­ İcat Fehmi şa p eld i sap gittL
mediğini vc bunu düşünmediğini söy­
lemektedir. Arkadaşlarının «evlemneS9S4, Koray S>t)2GÖBEN
yip ne yapacaksın» sorusuna «ne bu­
lursam» kargılığını vermekte ve te­
1946
yılında İzmir’de «ben sc
».Mevlevi Tarikatının Mülkîye tem­ vekkülle boyun bükmektedir. Kendisi
silciliğini ba§anyla yürüten ve daha, halen memleketimizin nıedar-ı iftiharı yalist olacağım» diye doğan Koray
hig Konya Kebabı- yemediğim için oian güzide sağlarımızdan biridir.
tüm yaşantısı sosyalizm üzerine 1i
mutluyum diyen Hasan-ı Basri Hsüerulmuştur.
riMuUdyede en tatlı hatırasının Bak­
2d4â, Fehmi KAHTA
lava Turnuası maçları olduğunu ve
Sakin ve ağırbaşlı olmasına rs
«M üstaceli» lâkabını da bu sebeple
men sosyalizmle ilgili konularda 1946
da annesi onu bostan papa­
aldığını söyler. En büyük lâfı «Bo* sında doğurdu. Susuz köyü İlkoku­ dukça heyecanlanır. Bütün istek
yum biraz büyük olsa, idi Konyasporu lunda Stajyer bayan öğretmenlerini iyi niyetine rağmen her sene kavt
.kurtarırdım» cümlesidir. Müstehçen arkadaşları İle paylaşmışlardı. Aşık spor takımına katılmaktan kurtu
Osnçlik - Üssü Mizan maçında atıkla- oynamıya da bayılırdı. Ta o zaman­ maz. Şahaneye millî bakiyeden ; d
; r lié golden 7 sini atarak üssü mizahı dan kadın ve oyun dünkünü idi. Tar­ hul eylemiş ilk iki yılını bilumum r
tutturduğunu ve o yıl turnuamn gol lada çalışmaya gelince hasta olur, ting ve yürüyüşlere katılmakla |
çirmiş olan Koray Mülkiyede ara<
kra'lıolduğunu unlamadığını söyler.
.kaydanrch.
ğı mutluluğu Milli Kütüphanede İr
•i;.;;. 19S7 Ekiminde kimseye haber
îlk okulu bitirince kuzu çoban­ muş bundan sonra da milli Kütüpl
vermeden dünya evine giriveren ve
lığı yapıyordu. Nasıl oldu bilinmez nenin mütemmim cüz’ü haline gelm
.;19S8Ekiminde Hayreddin adında bir
babası gördüğü bir düş üzerine oğlu­ tîr. Kızılay’da bir yılbaşı günü 1
’ :V©ğhı olsm bu dini bütün'‘arkadaşımıza
nu okutmaya Ayaş’a yolladı. Çocuk cins-i lâtifin paketlerini taşıyar
İihayat boyunca mutluluk ,ve başarılabuna en çok sinirli olan babasının a- mülkiyeli nezaketini dış piyasada
vrm kendisiyle birlikte olmasını dileriz,
zar ve dövmelerinden kurtulacağı i- ispat eden arkadaşımız özellikle id:
./¡v v
r
■
çjn. sevinmişti. Bu sefer deaile özle­ şubede okutulan birçok derslerin j
ï i i1 -£920, Aras EKOL ■
mini gidermek için yatağında uzun reksiz olduğunu söyleyenlerin ne i
i
.1947 senesinde Erzurum Öİtu ka- uzun ağlaması gerekiyordu her ak- ne de sonuncusudur. Kendisine 1
yatta başarılar dileriz.
şam.
i;zasında tevellüt eyledi.
1 3. Mâliyenin 3. gurup seminerinde Rıdvan, hocaya (C- Aruoba'ya) bir soru sordu. Soru üzerinde ho­
ca konuştu Sınıfta da tartışma yapıldı.
'il'
"
v ; • Ve hoca, Rıdvan'a; sordu,
— Nasıl anladın m ı?
; Rıdvan;
.— Tatmin olmadım hocam,
■■ Hoca;,
—• Öyleyse dersten sonra beni gör,
m :
5 -1 0 dakikada hallederiz.
i:
dağıtıyor
dairesi
21
T C Z İR Â A T BAN KASI
HER YERDEHERZAMAN
hizmetinizdebulunmaktankıvançduyar
Bedri GÜRSOY, İÖ59 30Qİmlcrind3 TÎP’c oy vereceğini söyledi.
Mets TUNCAY, M.H.P. nln Çankaya İlçe Teşkilâtında yaptığı konuşmada
«Milliyetçi Toplumcular bu milleti kurtaracaklardır. Kalbim onlarlachr» dedi.
Besim ÜSTÜNEL, A.P. ye transfor oldu,
Muammer AKSOY, «Türkiye'nin petrol davası diye bir meselesi yoktur» de­
di
Süleyman Demirel Mülkiye öğrenci Demeğinin Yeni yılını kutladı ve bu şe­
kil hareketlerinin iktidarın i§ine geldiğini belirtti, ve tefekkür etti.
Tııncer BULUTAY, «Makro Ekonom i» dersinin Mülkiye öğrencisine lâzım ol­
madığını ve yerine «Resim—îş » dersinin konulmasının daha uygun olacağını
söyledi.
Lâtif ÇAKICI, artık îdare Hukuku derslerine geleceğini söyledi.
Birçok Fakülte boykota giderken S.B.F* Öğrenci cierneği «boykotla gitme­
nin ve hele işgalin şiddetle karşısında bulunduğunu açıkladı.
SJ3.F. Fikir Kulübü.yayınladığı bildiride «Kahrolsun Emperyalist
cümlesine yer verdi.
'
Rusya»
Mehmet TURGUT, SJ3.F. ye kaydolacağım, giriş imtihanları için çalıştığım
söyledi.
;
.
•
Mülkiye öğrenci dem eği Avukatlık kanununun, bir haksızlığı ortadan kaldır­
dığını bildirdi.
Kütüphane memuru Hüseyin Efendi yayınladığı bildiride «Kütüphane idare­
sini ihtilâlle ele geçirdiğini».belirtti.
Ahmet DEMÎR, Ziraî İktisat dersinde »E.G.O. ya Müdür olacağını söyledi
va bunun nedenini §öyle açıkladı. «Otobüslere arkadan binmeyi pek uygun
bulmuyorum.
Nermin Abadan, showda. en çok oryantal dansöz Serenellayı beğendiğini söy­
led i
Nixon, T.ÎJ?. in ileri gelenlerini A.B.D. ye davet etti ve Türkiye’de T.Î.P. in ~
19G9 seçimlerinde mutlaka iktidara getirilmesini salık verdi.
Ortanın solu demeği, fikir kulübünün panosunu kaldırdı. Fikir kulübü yöne­
ticileri, bundan sonra,yazılannı Ortanın Solu Derneğinin Panosunda çıkara­
caklarım belirttiler,
.
V
E
D
A
B
A
L
O
S
U
' 4 ' H;Bu seneki Veda, Balosu, 20 Mayısda, Mülkiye’nin şanına uy­
gun bir şekilde Marmara Oteli salonlarında yapıldı. Kazgau mu­
habirleri, çamur toplama için var güçlerini kullandılarsa da ne­
zaket buna engel oldu.
-/!.
î* I' '
"
„'
Gecemize hocalardan yalnız dekanımız İlhan Un&t’ın gelme*
s ı . bızleri g e r ç e k ti mahzun etti. Kibar dekanımız baloya katılImakla kendisine duyulan sevgi ve saygıyı daha; da artırdı. Bü4ent ;I)aver'in geleceği ümidiyle tüîlâbın gözleri geç saatlere ka;d.ar.j kapılardan aynîmadı ama, sempatik hocamız her nedense
(Rivayete göre bu. neden' satışın ye de uzun boyluy■S'ı^7’ i,-' ■’
fj 'Î^I^Cfece bir^ şıklık ve zerafet yarışması halinde geçti. Kızlan|m ız:zarifve güzel, erkeklerimiz şık ve kibardılar. O kadar k i bir­
b irlerin i tamyasnıyanlar oldu.' .Son şrnıf. .kızlarının hemen hemen
^tümii uzun tuvalet giymişlerdi. Ayın sonuna doğru yapılmasına
lye^davetiye .bedellerinin ahlarla oflarla karşılanmasına rağmen
îbalp',;büyük rağbet gördü, o kadar ki bu tür eğlenceleri «BurjuJvfî’jEglenceşi» saydıklarını sene başından, beri, davul zum a Üe
|her fırsat da ilân eden sos, kardeşlerimizin bite koşa koşa geldi­
kler de p istd ed e kimselere yer bırakmadılar? Zeki ve Tuğrul
‘ pistten hiç eksik olmadılar.
■ALLAH SİZDEN KASI OLSUN! '
(Fes »Kom cnlar)
:
Balonun en çok koşturan kişileri Fes-kom. dan Kemal, Bar.baros ve Çîoşkun idi. Mülkiyenin mesut çiftleri tam kadro mev*
|euttular. Nesrin - Mümtaz, Handan - Raşit, Fatoş - Raşit, MüJlayj-1Atakan, =Ferda * Cengiz, Jale - Doğan* Belma - Oğuz, îlik- _
:^ :ç j^ :öm er-ys.: '
Ş. '~;?1AynYmasada oturan Nihal Anliatemer ve Oktan Girit Mül[M ye^ Hukuk dostluğunun gelişmesi yolunda gayret sarfediyor*
şiardı* Nihal’ın hukuklu e§i bir ara çoşup, kazaska oynayarak ge­
bemize renk kattı. M or bir tuvalet giyen Nurcan Yalımla birlik^te^İLş Bpnheur»- kompozisyon çiziyordu,;Hülya Turkes, yaldız­
cı saçlan ve çift, kavalyeleri üe dikkati çekti. Gözler nişanlısın^aaij tölefpn beklediği için gelmiyen Cevza'yı aradı. Siyas' şube­
liler^ hep birlikte gelmişlerdi. K raliçe, Aygen's Nihat kavalyelik
;ediyprdu* ,öm er ve Ertuğrul hep oradaydılar. Ömer hızlı dansîa r^ fy in e büyük sükse yaptı ve orkestranın kendisine ayak
u yd u ra m a d ığ ın d a n yakındı. Hızlı danslar da birinciliği kızlardan
,'Â.yöeL aldı. İdarî şubenin efendi çocuğu Mehmet Başçavuşoğlu
.tıbbiyeli zarif arkadaşıyla birlikteydi ^Coşkuıt, Basın Yayından
|^ İm a/ya kavalyelik ediyordu. Bjarbaros ve Kemal ancak gece
iyansından sonra piste çıkabildiler?. Gecenin en çok danseden
jkızı,; Alâaddin’îe gelen Deniz’d i îlber pistte bile? malûm: nutuk-.
jlarmdan tüllâbı mahrum etmedi. Handan, ve İlknur, pantalon tuiyaletleriyle gözleri üzerlerine çektiler. Siyasî şubeden muammer
•genellikle; masada oturup Şadi’nin gelmesini bekledi.
— ‘ ŞAKLABAN LIĞI BIKAÍL...
11 ¡^Hareketli danslarla helak olan tüllâbı karmen KastiBo'nun
isesi, -mezunlarımızdan - kuş Yurtkan'm müziği, Kemal ve Kürt
jl^şan’ın oyunları dinlendirdi.
i l'; G eç saatlere doğru otel içinde dolaşmalar bağladı. Bu ara­
da R oof’u soran birgurup Mülkiyeliye garson’un R oof aşağıda
diye cevap vermesi, ve gece kulübünden çıkan bir hanımın ben
de Rauf’u arıyorum» demesi gecenin unutulmayacak anılarıydı.
Sabaha kargı kasap havasıyla, çekilen halaylarla veda Ba­
losu 69 sona ererken, herkes de güzel bir gecenin ta/tlı yorgunlu­
ğu ve MÜÜriye'ye veda, etmenin hüznü vardı,
r - BİRAZ P A BU PARAFA
KİMLER, flZGM İÇİN U DEDİLER ?
«Kazgan şu sakin taşra köyünde geçireceğim son
günlerde en büyük iıeş’e kaynağım olacaktır.»
"
Charles B e OaiiUe
«K ih; kiil. -kül,, kah, kah, *kah,' lâk, |âk, İâfc keh^
keh ,kah, keh.......
‘
«îçine düştüğüm, kuyudan, Paşa beni çıkarana,
kadar kazgan ile vakit geçireceğim.»
Celâl RA3TAB
«H ey Sprio, Kazgan 1989 dan 100 t-ane/aİfı!ba­
delini CIA ödeneğinden ödeyiîi.»
«Hayatım, nerelerden de buldunuz btL kadar çok
espiriyi ayol!, Vallahi çok hoş!...
«Kazgan m ı? Hangi dersi için okumamız gereki-.
yor?
*
']
: ::f
:• Şiir. ERKÖK
j’ .
'.Htxoa.'
Zeki MÜBEN
Kazgan 1Ö89 Diplomatik dilin en ince kuralları­
na uyularak kaleme'alınmış...
Çağlayangfl
«Memlekette huzur ve güvenliği bozmak istiyen
birtakım kişiler için Kazgart-1989 en güçlü cevaptır..*
Vâ mı ötesi?»
Süleyman BEMİEEL
îsmet Paşa' şah dedi: «Kazdan 69 çıkacaktır!.
«Kazgan’da Orta Asya, bozkırlarının dura, iç açı­
cı' ve gönül yakıcı havasını kokladım»
A . TÜKKEŞ
Genel olarak fena değil kazdan 10S9. -Ancak ik­
tibasları ve faydalanılan kaynaklan dipnotlarda ver­
memişsiniz. Noktalama hataları da çok.. Kasgan komitesindeldler bir dahaya, bizim ufak bir «Araştırma
eî Kitabı »mız var onu okusunlar. Yeni baskısı 5 TL.
Benden 3 TL* sına alabilirler*
.
' •- •
Türlrkaya ATAÖV
«Kazgan.. yes, «kaz» comes from Latin,..- it me­
ans, to dig or a kind o f bird.*. «Gan» means*.. I co­
uld not remember it now, but tomarrow I could not
remember it now, but tomarrow I will tell it to you..
'
Vedat ÖRS
«Kazgan mı T Bunalımlar geçiren bir azgelişmiş
ülkenin gençlerinin bulduğu yeni bir deşarj yolu olsa
gerek. Güzel bir sosyolojik etüd konusu olabilir. -Bi­
zim İsmail Beşikçi’ye söyliyeyim ?...»
İbrahim YASA ' '
. ?Kazgan 1969, İsrail'e karşı
güçlü silâhtır.»j
.___en
«Kazgan, püsküllü ve d e ;tatlı birbelâkırj
; B arbar;
«Kazgan I960 güzel» yalnız benim, güçllik: $ekt%.
ğim nokta §u. Acaba düşüncenin, tarihsel- ö!uşm&i':
İçinde ka^gaıı’m .yerj neresidir?..»
J
.. 1
Şerif MÂ10>lN,,
özellikle Apoîlo 11 denenmesinin başanlmasmdâsi
sonradır ki Kazgan gibi Üniyersal. yapıttonfjâ^ğM
artmıştır.' Y a da, Ğrb tius’un ^azdığı 10 ş^es^S'iyar
........ ~
pıttan birisidir» Kazgan.» ÇokgüzeL
«Okhan/ın karikatürleri, de olmasak
lâf furyasıdır.» '
1
* ■''
f
.
; Okhan?
Arkadaşlar Kazgan çok güzel ve benimrkin^atini ■
odur ki Kazgan Washington L_ Londra '*Jf P a ris.
Roma —- Ankara — Tahran-«— Dakka ——Tolryp,şek­
lindeki, geniş İttifaklar zincirinin merkezi.halkacıdır!.
Ben Kazgan .1969 ,n .bu -açıdan ele. alıyorum»;,,l(.„
:
Kazgan Kazganlığma pi§man oldu» M lliiy e «K a ^ '
gan»ı çikanncai, “
! '
D îfer Kaslar. :
«Kazganı beğendim.* çünkü kızlardan ve benden
bolhaberîer var... îyi bîr çalışma. Komitedeki.kız ar­
kadaşlar, odamda beni görsünler...» '
Bülent PA VTO .
«Kazg&n I960, fraternal Türk - Amerikan ilişki­
lerinin bayrakiaştıgı bir belgedir.»
Fahir H. ABMAO&LU
«Kırmızı kitabımdan sonra gelen Best .Seller oiarak Kazgan 1969 var»
Mao - Çe - Tlrang
«Sosyalist öğretide, güçlü, bir aşamadır» Kazgan
1969....»
Mr
am
—■Bir dald&a bekleyin.. Kasganın
kabildlğini |>e&an Beye hab^r Vereyim/
■ÇL-.
A -m m
m
BUNZAEI B ÎL S ^G n m J S üm Z t ■
Doç. Dr, Ahmet Demir’in günlük yaşantısında,
.kendisine yapılan iltifat (!) lardan derste bahsetmek; ten pek hoşlandığını,
■■: Bog. Dr. Mehmet S e lik a Dışişleri Bakanlığı im­
tihanına girip iktisattan çuvalladığını,
■ ;i Dr. Lâtif Çakıeı'mn ders anlatırken, Zeki Müren’in şarkısöylerken terlediğinden, daha fazla terle­
diğini,
^ Î Prof. Dr. Cumhur Ferman’ın karton, föy, fiş vs.
nin reniderine duyduğu derin ilgiyi,
| i -i. İbrahim Yasa’mn 8.1.1939 günü, derse, bir aya*
. ğındâ koyu, diğer ayağında açık kahverengi ayakka­
bı giyerek geldiğini,
\ .Tuncer Bulutay’ın «derslerde, ben guvallamaya
alıştım» dediğini. : i Cemal Mıhçıoğlu’nun; «beni bugün general yap­
malar birçok generalden daha iyi yaparım bu işi» de­
diğini, ’
V - / Orhan Türkay*m ,Showdan sonra heznen Damat­
lıklarım giyip show’culara uzun süren bir defile yap­
tığım, -. '
M .Bedri Giirsoy'un bazı imtiyazlı talebelere ( î!) tor. pil yaptırmak için kapıları aşındırdığını,
y ; : i Bir doçentimizin kaymakamlık ehliyetini alama­
yıp, Siyasala geldiğini-ve tesadüfen iktisat doçenti,
"oîımcada,. kendisini dev aynasında görüp, duvar dip­
lerinden yürüdüğünü,.
J K: ^Bîr robotla, ders anlatan Necdet Serin arasında*
ki,farkları (1)..-,.
,0ztın Akgün’im en centilmen Öğretim görevlisi•olduğunu,' .
i 3 Cemal Mıheıoğlu’nun, «TODAÎE»nin genel müîdürö t«en olsaydım diye banlayan nutuklar çektiğini,.
Î-f:| Besim ÜstünpTin, ders anlatırken, sokaktan ge­
leni «billur, tuz» reklâmlarına fena hald ebozulduğu;nuÎ bütün öğrencilerinin onun ısıtıcı (!) espirilerini
;pü^ sessizlik içinde dinleyebilsin diye O.D.T.Ü.’n eg eçİroe^ düşündüğünü,
f\^ T alebeliğin de, '.«Pat pat» namıyla maruf Ahmet
JÖe&rin. Mamak'ta projektörlerin ışığında, geceleri
¿çe k toplamâyı (J) pek sevdiğini,
" |Sadık Baklacıoğlu’mın, Mülkiyenine& İyi teksir
okuyan] öğretim görevlisi olduğunu,
v" 29 Mayıs" günıi, güzel-bir bayanın, Mümtaz Soy*
salV bir:bu k et çiçek gönderip, kartta, gönderen ye­
rine «sizinle övünen biri»... yazdîğım,
llfj.tp a k ’le kısa bir röpjortaj; ’
;Şonı:—- Mezun olunca harieiyeyemi gireceksiniz?
i C e v a p ' V a î î a , gim ıyeeeğim galiba...
Soru — Neden?
...f JCevap — .Ne bileyim .yani, insan oraya' girince
biraz kendini;sınırlıyor.
'
a
Soru:“ 'Ne demek yani?,
-Cevap —- Yani, şu .demek ki, ben'kızım, harici­
yeci ’olursam. mıihakkak bir hariciyeci ile evlenmem
gerekecek. Yoksa mesleği bırakmam ,lâzım. Peki ama^ ben. neden koca bulma çevremi yalnız hariciye ile
mnırlıyayım?... Değilim yani, haksız mıynn söyleyin.!
r;- - ş o m — ' î t ' n r '
26
Tüîlabın. Kitapları
s a Gc i o k h a n
Diskotek ve klüplerde Matine İşletmeciliği
Ankara 1988
y a z îc io Gjlu, e n g în
Dökülen saçlardan yararlanma Usulleri ve Na­
sıl S anason gibi olabilirsiniz.
SJB.F. 1963
EHJÇBAY BL ALÎ
Maoyu yiyemezsin
Bana yamyam diyemezsin
Peiplng S.B.F. 1967
G te E R AHMET
Borç verme aptallığında bulunduktan sonra ge­
ri alma yöntemleri
S.BJF. 1957
ECEMİŞ ZAÎIÎBS
Makyaj tekniği ve estetik
S.B.F. 1333
KABAHAN, ÇETİN Kız tavlama metot ve yöntemleri
Köşk 1967 - 1989
E R S A V d İffüRAT
Amerikalı kızlar psikolojisi ve seksoloiisi
CAKADA - TÜRKİYE
1904 - 1989
DİBİÇAN MÜSUtM
Hocalara soru sorma ve onları komaya sokma
metodlan
TV. Un re
1969
YAVUZ KRDAIi
Ânjeîikl nasıl tavlayaraadıra.
S.B.F. 1967
CAKMEN’tN AEKADAŞI
Karmen’in Aşkları
Ankara» 1988
CÎRİT OKTAR
Erkekliği İspat Etme Yollan
Adana 1367
■ GÖNEN ÖMER
Amerikan ve Rus Araba piyasası ve otomobilli
Diplomasî
'
- '
S.BJF. 1987
BOK-, SALİH
Nasıl ihtilâl yaptım,
Harbiye 196S
O&TOTJŞ BARBAROS
İki bucuk derste
Ayak kırma - Kayak kayma metodu,
Elmadağ 1969
BAŞCÂVUŞCÖLTT, MEHME1!
. Güneydoğu Anadolu Şehirlerinde Kızlar.
Batman 1984
DANACI, KEMAI,
Fonksiyonîzm,
Mülkîye 1968 -1969
ATAÎjNAİU Ayhan Engin
Dcmirlibahçe Hamamında üç gün
Kuma başı sohbetleri
Cebeci - İ9G2
Diplomatın Lisan Dersi
, Saat Sabahın £*i,
Ders zilinin çakmasına daha yarını saat var. H oca sınıfa
g!m !ş bile. Elinde kara kaph bir kitap, cam kenarında ve ayak­
ta okur vaziyette, Sm ıf bomboş,.Öğrencilerden dalıa; kimseler
yok görünürlerde* Durun bakalım, vaîlalıi bir gelen var. Mete’dir
mukakkak. Hastamıdzr bu çocuk, nedir, hiçbir kuru kaçırmaz*
(Mete sınıfa girer, hocayı selâmlar hoca da ona şapkasını
çıkanp, reverans yaparak selâm verir).
Saat 8,30 da zil çalar. Hoca dalıp gitm iştir, kitaba zili bile
duymamıştır. Sınıfta tek Mete oturuyor. Dışarı da,koridorda bir
- iki talebe daha var, ama derse girmeye hiçte niyetleri yor. (el
kol işaretleri ile ve bağırarak dışarıdan Mete’yi yuhalarlar* Zira
o girmese bellidir ki o ders yapılam ayacaktır). —
(Dışardakilerden Şiir, Hilâl ve Ömer’de der^e girmek is­
tiyorlar, ama diğerleri buna mani oluyorlar. Sonunda Ömer ile .
Şiirde girince tamam oluyor). Dışarıdan şu gibi sesler duyulu­
yor.
•
I. Ses — yuh be, ineklere bak,...
rr. ses — Möo, ulan yağcı Mete çık dışarı.
- m . ses —- Ömer, yoklamada benim yerimede «present» diye
bağır emi?
(Nihayet hoca başını kitaptan kaldırır Ve sm ıfa sorar - çok
sakin.bir gekilde) V.Ö. - Has the bell rang?
(Talebeler bu da ne.der acaba gibilerden birbirine bakarlar,
önde oturan Mete cevap verir*
Mete - Yes, efendim*..
V* ö . — Allright, will you please shut the door?
^
(Ömer kalkıp kapıyı kapar, sonra da tahtaya silmeye koyu­
lur)*
H oca sınıfın ortasın agel ir. Ellerini arkada kavuşturmuş
olarak durur. Yerinde yaylanarak sınıfa sorar.
V.Ö___ _ Who is going to suply me a text to translate?
(Çocuklar gene birbirlerine bakışırlar, anlamamışcasma so­
ruyu) Bu arada Mete çantasını açar ve Ulus Gazetesinden kes- „
tiği A.Ş. Esmer’in bir makalesini hocaya uzatır.
(arkadan yağcı, otur yerine, yeter artık gibi lâflar duyu­
lur.)
V.Ö* (durakhyarak ve güçlükle) metni okumaya başlar).
O sırada arkadan Ömer bir soru sorar.
Ömer — Sir, what is the etym ology o f «Capture>
(H oca yanma gidip, ömere eğilir ve)
V.Ö. — ı «W ill you please repeat it again m y dear boy» der»
Ömer — I said «capture«
(Hoca üç * dört defa tekrar ettirdikten ve hecelettikten son­
ra nihayet anlar)
V.Ö. (Yah, you mean «capture»
Ömer — Mahçup,.yerinde ufalmış halde) yes...
(Hoca: tahtaya gidip şunları yazar)
Capere — Kapmak (lâtince)
Catch — Yakalamak,
Capture — Yakalamak, ele geçirmek
Capable — Kapabilir, kabiliyetli,
V.Ö. •
—•W e have olsa «cap»in Turkish language,
Forexample: Kapu, kapak, kafa, kapmak, kapamak, .
Mete — Thank you efendim,
(O sırada zü çalar, tercüme kalmıştır. H oca dışarıya baka­
rak dalıp gitmiştir. Çocuklar sabırsız bir şekilde kıpırdanmaya
başlarlar.)
(Devamı arkada)
j
V
t
ü
l
k
i
y
e
^
-
B
a
l
î
a
ı
Garip anara gözyaşlarını sil artık,«i;
Sınavlar biter bitmez or&ayım, ,
Haberinde diyorsun M «gel arük^
Kurul karar verir vermez ordayım,!
Gönül verdim hoş bjr emsi lâtife,'
Hiç tınmadı,, beni aîdı hafife,
Üç sene uğraştım îıçpsi nafile, : ;;
Yorgunluğu gider gitmez ordaym^
Teneffüs bitimi gireriz derse, j
Hep yazmak isteriz ilıoca ne derise^
Bekteki ders biteln tkkatm varsa» ,
'*223 sesini duyar duymaz ordayım,
Beş on sayfa her derste not* tutulur, '
Köhne sözler «bilgi»; diye satılır, !
İmtihanın korkusu ile yutalur.
Daktiloya çeker çekmesç ordayım ..
Aksoy yine ortaJığıydayor»
Tüm djemagoklara meydan okuyor, i
Daver ara sıra ringe çıkıyor,
Küfürleşme biter bitmez ordayım.
Fehmi bey durmadan uyku saçıyor,
Mıhçıoğlu ikinci basla yapıyor,
Şerif Mardin başa dertler açıyor,
ödevleri yapar yapmaz ordayım.
Bir kaç kere boykot yaptık bu sene
Sosyalistler aldı seçimi gen©
. .
«D ur» diyoruz artık bozuk düzene,
Yeni düzen gelir gelmez Ordayım.
Akmadı bir türlü, yurttaki sular,
Kantinde ne masa, ne sandalye var,
Tüllap oturacak birgeyler arar,
Bir sandalye bulur bulmaz ordayım»
Sabah öğle imtihana girilir,
Her kigiye iki kâğıt verilir.
Okunmamış kısımlardan sorulur,
Cevapları verir vermez ordayım .;
Gâvurcayı attım çoktan bir yana,
Artık talebelik tak etti cana,
Yıllardır sîzleri özledim anâ,
Diplomayı alır almaz ordayım,
m
yöoca hM a tahtaya dönüp «etym oisgy» yazar ve sımfa do|n^^rarar)'Tj':: .
~ jiW h o knows the ethym ology o f the word ethymology
[(Snuf gene bir §ey anlamaz.' Mete arkaya dönüp açıklar çoicuklara) . : ■ ..
'
’ -UMete — BÜıymology’nm ethymolo gysLni kim biliyor diye
(sorp^yor h oca.'
;(Talebeler; söyle açıklamasın,.221 çaldı, hadi çıkacağız biz).
' (Hoca döner ve tahtaya şöyle yazar)
Etymon — ö z g e şey, asıl şey,
'Logoş — Bilim.^Etymology ~ "pie study o f evolution o f the words. (Tenefaiszili'çalalı 10 dakika olmuştur. Neredeyse derse giriş zili çala^ k tır) Hoca sınıfa gayet sakin döner ve sorar).
" 3 j y A ; _ Has the ball rang? /
i?Sınıf hep birden — Yes evet, çoktan şükürbe, oh be, ver
; lân b ir;sigara bana.
t ; Hoca gayet nazikâne şapkasını çıkarır smıfı selâmlar ve goodjbye der. Sadece Mete h6camn selâinmı alıp, Byebye efendim
ÎN E K N A M E
Bir İnek var Sı zalf-ü nizar,
Profiar elinden el aman bizar
Gâh sınıfta- ve gâh İsımla idi»
Her gün ders ile geçmekte idL
Ol kadar dolu idi beyninin içi,
Ki başında kalmamıştı tek tel saçı
Zavallı kalmıştı bir deri, bir kemik,
D srsler altında Icamburla^mıştı belli,
Kiisden alınca kitabın,
Sanki it artığıydı kalanı,
Bir gün, bıraktx dersi, kitabı yerinde»
Dünya varmış diye gsldî kantine
Gördü kantinde oturur kızlar,
Ahu gözler ve gerili göğüsler,
Vardı erkekler filinta gibi,
Baktılar ona hepsi, sanki aeûbeynd# gibi
TDers bitm igtir.;
Kimi tar atar kantinde,
Sim i kızlarla ¡aşna - fişne,
; ^H grafm in Güzelliği
Bizim inek eder iken seyran
Kaldı, görüp kastindekiler! hayran
., ; Fehmi Yavuz Toprak ve İskân Hukuku ara sınavlarında so­
ruları ^hemen ceva.plandıranlarm kâğıtlarını’ gözden getiriyordu.
Ne kur derdi, 3te Cmnlror Ferman,
|Bir kâğıdı okurken birden yüzü burugtu, gözlüklerini dü­
Ne ders altında hasta vü nalân
zeltti v e; î
Hayrette kaldı, düşündü durdu,
— 'Ayhan Engin Ataünal evet siz bir dakika bakar&ısınız.
Şendi ahvalini düşünür oldu,
. Ayhan yerinden kalktı ve ciddiyetle hocanın yanma yakBîzila bunlarla biriz aslında
!&§tu
Elde, ayakta, bacakta, kafada
■ ? A.E.A. — Buyurun efendim.
■
F.Y. —- Oğlum kaligrafin bozuk biraz, Şu cümleyi olnıya- Ama bunlara Ira safa nsden,
Bize bu dersler, sıkıntılar neden,
) madun.
Gerçi Besim etti perişan bizi,
A.BJL — (Ciddi) Yok efendim öyle bir cümle,
Ama,
bunları kim adam etti dizi d izi
jp.Y,
__ ? ? ? ? ? ! .
F .Y .'
Peki bu cümle ne diyor oğlum»
A ,E .A .—- Affedersiniz hocam bu cümle de yok.
İF.Y. — I ? - ’
LÜ G A T -tfcH Ü IM t m
v: ' İmtihan bitmişti. Herkes Ayhan'ın etrafmı aldı. Ayhan izah
ediyordu.
İNEK : Mülkiyenin soyadı.
! AJ2.A. — Ne yapayım çocuklar. Bende okuyamadim yazı­
y ı-.
İNEKLEMEK : Ders' çalışmak.
ÎNEKHANE : Çalışma odası.
ÜSSÜ MİZAN : Bas belâsı.
SENE SONU : İnek katliamı.
BİRİNCİ SINIF KIZLARI : Kabak çiçeği.
KAVUN YEMEK : Yasında ineklemek.
REÎS -ÜL KÜTTAP : Diktatör Hüseyin efendi.
ÎNEK BAYRAMI : İneklerin coşması.
BOYKOT, İŞGAL : Cankurtaran simidi.
KIYAFET BALOSU : Mezbaha sahiplerinin* si­
lâhı.
SON SINIF KIZLARI : -Camadan bezmiş bir gü,rah.
H O CALARDAN NANELER
Burası ÎLKOKXJL mektebi değildir.
Germin ABADAN
Sîzi, bir yaslı sonbaharda teslim; aldık, aydnüık
güneşli bîr ilkbaharda teslim edelim.
İsmail TÜRK
Kâğıtoynamak» ekip çalışmalarım gerektiren bir
yönetim biçimidir. . .
Cemal MSHÇSO&OJ
Bu sım fta hergey var, kafa da var, yalnız tebe­
şir yok,
Nemıin ABADAN
Bizde malî .yıl sonu 28 Şubattır. Dört yılda birde
29 Şubat olur.
İsmail TÜBK
- Mm? demokrasi, kagarlanınıg demokrasidir.
Metin. k t r a t u
Kitaplar, silâhlar gibidir, savunmayada» taarru­
za ¿a yarar.
İsmail TÜRK
Arnzsever hocamız Bekri G ÜRSOTâ
înfajs kanuuu 80. md. üs çeşit infaz şekli öngörür;
1„ Oturulan yerde infaz!«
2. Hafta' sonu infaz!..
3. Geceleri infaz!..
Burhan KÖNÎ
Sene sonu sınavı, işin, sadece resmiî yanı, alyans
yüzüğüdür.
Şerif Mardin
Üniversite gençliği Türk toplumunun kaymak ta­
bakasıdır«
İsmail TÜRK
Bir gün yirm i dört saattir.
Cemal MIHÇIO0LU
Çigeneler göbek atar, bu kültürel özelliktir; biyo­
lojik değil...
İbrahim YASA
Toplu müzakere sendika hakkına yakın biçimde
bağlıdır.
Cahit TAT/AS
B ir maliyeci ile ihtilâfa düğmek mümkün değil­
dir. Çünkü maliye kumsallardaki su kadar şeffaf, gün
ışığı gibi aydınlıktır.
' İsmail TÜRK
L âf aramızda Sülü’yü çok beğeniyorum. î
N ermin AB AD AK
Bununla beraber, mamafih, şunu da belirtmek
İsterim ki, yuvarlak bir rakam vermek ieabederse,
Ubangi - gazi’de fert bağına düşen milli gelir' 77 lira
£3 kuruştur.
Fahir AKM AOĞkü
K İ S Î B B Müptelâ’y ı intizâr olduk senin yaiükdk
Gelmedin bir kerre derse ey hocam msmdst%îiîl,
Sir-i âsâbîyet ila baş başa koydun bizi !
îzdırâb-ı intizârın kuytu ormanında â lı!/;iî
tim iîe me§gul olurken birden eylersin nlM i ;
Var mıdır böyle bağırmak tedris
^ î.i
Hâcesin yoksa mübaşir bende bHuaemiseninesîii&.1
•Bîr yeni meslek mi sestin ömrün aşkâmindB" 'âh.f
Mail-i vezn-i aruzsun, beyt okursun ¡M-lüsram^i
yolanuÖur .lıîe şîr-i nev-tarz balır-i Irfanmfla âli!
•Çizmeden pek taşra çı&tin, ta t Iteuuâ'Ntıslıjo!^^;
Baş-müderrÎ3 vasi ırardır, G üisoy’un
Bışkapı —i dışkapı
, Popüler arkadaşımız Zahide, :ûf'
Önce kaydmı yaptırmak üzere Fakölteye 'geliır;
da gereken muamele yapılır. Kendisine -;50'^¿liralık 3
harç makbuza kesilir: Zahide sorar « fe g a S ^ 'n lr e y e ■
•külteye dışarıdan girilecek bütün dışkapilaıı7 '-;g'ezer- i
ler. Nihayet giriş'kapısmda. para y a tl^ â c ^ 'b if"y e r j
aramaya, başlarlar. Şakir Efendiyi göruBcfftt^mayn'1
bulduk, şükür...» falan derler.' Am a^ Şa^i?y & enâi
«lütfen Dıskapı'ya-kızım-.:>» - deyince şa l^ a d ^ İb â ^ r :
îırlar. Ogün bugün halâ Dışkapı’y ı a r â r İ â r ] / ‘r'1'
DERSLERDEN...
Siyasî Tarih. Bizatihi kelimesinin anlamını,
Anayasa Hukuku : Kırıtmayı
Medeni Hukuk : Aşksiz evliliğin m eşru'zina olduğunu,
■Siyaset Bilimine Giriş : Her derste bir m ikrofon parçala­
m ayı
.: ,
-’İstatistik : Sınav i'oto’da tutturma olasıllığını
'^Sosyoloji : Derse hig uğramadan sm ıf geçme tekniğini
-Muhasebe : Sm ıfda sorulanların, derste anlatüanlardan
farklı olabileceğim»
İ!2ı olabileceğini,
j İktisat
Eskimolara buzdolabı satmanın yollarım,
;İdare Hukuku : Lazcayı
iAmme Hukuku : Sokratın aile hayatını
;Ceza Hukuku : Yoklamalarda sınıfta üç kere mevcut olmah fl: r \
*
'
; Borçlar IJukuku : Meselenin hallini cebimizden çıkarmayı
¡Teşkilât tarihi : Aysprilerle gülmeyi /
¿Ticaret Hukuku : Bir diktatörün metodunu
¡Kamu Oyu : Şifre çözmeyi
|İktisadî Doktrinler TarOıi : H iç bir şey bilmeden üç kâğıt
|doldurmayı,
>
iSiyasî Fikirler Tarihi : Bol miktarda kitap ismi,
fVergi Hukuku : Senede bir gün (derse) girmeyi
İAmme Hürriyetleri : Seminerleri Ödev diye okutmanın yol­
ularını,
İdarî Ameliyeler Tahlili : Agk mektuplarını dosyalaması*
■
Fuel Oil Brülörleri
Sizin En Sadık Dostumızdur
öm ür Boyunca Hizmet - 24 Saat Ba­
kım Servisi - B ol Yedek Parça - Ra­
kipsiz Fiat
Ankara ve Havalisi Mümessili ;
MUHÎBDÎN BÎZDAKER
Şehit Teğ, Kalmaz Cd. Mermerci Han
19/58
T e l : 10 53 88
-
■MaJiye Politikası : Dakikada 250 kelime hızla not tutma"S3IU.
pStş Ticaret : Bisiklet ve battaniyenin ülkeler arası mübadelesini
ıJPevlet Muhasebesi r Kadın haklarını
.Mahallî İdareler Mâliyesi : Kuru gürültüye pabuç bırakma>nayı,
H ijyen : Cevza'nın babasına fazla' yüz vermediğini,
¿işletme İktisadi : Cumhur hocayı özlem eyi
.. . Ö Ğ R E N D İ K .
SÜZME
TERMONAFTA
f^Ö&0<BHfr0,G6aS®-<MSS58^Û<8BB8K}<&gBBK>46BBBN}4BnE&0,<B888*04HB8
S
SAYIN
İŞ A D A M L A R !
SÖZLER
Kazğan’a yazıpta agkıma kirletmeyin
]
■'**
Sara Mevz&
*
Lâzlann en güzeli benim, bu memleketin en hayırlı evlâdı
benim ......
. kâz Atilla
Üniversiteye giripte bir daha oradan çıkamayanlara Prof.
i<teni£v;
Barba
I q ve dış hatlarda yüklerinizi De-’
nizcilik Bankasr Nakliyatı gemilerile
■
Ben Mulkiye’nin en seksapel ve frikik veren kızıyım
Hüsniye Hadalah
v;Mülkiye’de herkes uzun süre kalmak isterde kimse sınıfta
çakmak istemez.
İhtiyar bir tellak
i Burs, kadın gibidir; ikisine de güven olmaz.
Burslu bir sap
Saati işletmek için kurmak lâzımdır. Fakat Mazhar’i işletimekiçin lıiçbirşey lazım değildir.
Herkes
ara
taşıtınız.
Böylece hem-memlekete, hem de
kendinize fayda sağlamış olursunuz.
DENİZCİLİK BAKKASI
N A & IİY A T I
' GENEL MOBCİKLÜCÜ
İSTANBUL -
İ S t fi R
i N ,A N
İS T E E
.
î N A N M- A
Dört sene fakültede talebelik, oribeş sene iktisat asistanlığı
yaptım, daha ürtâs&dm ne ile u la ş tığ ın ı bilmiyorum.
J>oq. Dr. Melun et SELÎK
Türkiye'nin gartlan seminer hazırlamaya elverişli- değildir.
Yüksel KOÇ
Ben sizinle sabaha kadar diskotekte dansederim...
N. ABADAN
<4Ö^;£j!TMS.Y£N’ r-^£MFO«MÎ
Sandalyadan başka şeylerin de üstüne oturulur!,
İbrahim YASA
Ç E Ş toJ : B tL îâî BALLARIN A GÖBB>;AŞKg
KAYIP
İktisat, Sevgi arz ve. talebin İtesim .nolc&stijffîı
İdare hukuku 5 Yabancı tâbiiyetteki hir._kaxİıali' ^yle• nen memuru, isinden .kovduran lagbeİŞsı,'^
iA
Muhasebe; Sevgi büânçosnnojo. aktif ve pasiiînin «sit>
ligidir.
' * /'
Geçen günkü çok rüzgarlı havadaÖmer Hayri
Gönen’in bir miktar daha saçı ,dökülmüştür. İnsani­
yet namma bir tekini olsun getiren çok memnun edi­
lecektir.
,
Sosyoloji; Bir gafcı altında ‘yalamaya! v ^ sıÖ 'b î^ ö u y . •-..ı;
i- ■.....
■
:
■
:: ;
. (
Sosyal Politika; Sosyal adaleün gerçekleştiği tek sar
lıa.
"
; • ¡m*
j
(HEL FACK AEi: rumuzuna
müraacat edilmesi )
Medenî Hukuk; SO L 108. Md. nln Icrastnajye; H X
132 Md. nin tatbildne sebep olan davranıştır, i- i
H ijyen; Klgi sağlığı bakımından çılgınlığın f maksi­
mum seviyeye ulaşmasıdır.
•: .;
■
Siyasî Partiler; İki rakip partinin aynı İsim altında
birleşmesidir.
i ri
• ; r. ; *' t
Eamu Özgürlükleri; K l§! Özgürlüğünü losıtlayau ! en
müessir etken*
.• m
Uyuşukluğu ile tanınmış Metin Köksaî, kantin
de, yine herzamanki gibi radyötörlerin üzerine kıvrıl­
mış pinekliyordu. Kapıcı Sslâmi gelerek;
— «Babanız sizi arıyor »dedi:
Metin kalktı. Kantinin öbür ,köşesinde
bir bahriye binbaşısına yaklaştı:
— «Beni .mi aradınız?»
Binbaşı şaşırdı. Birden:
'
oturan
'
F. .Armaoglîi - siz arkadaki, evet siz.’ Ne dersiniz
Newyork Times’in Vietnam- için, söyledikleri doğru­
mudur?
— «H ayır» dedi «Niçin sordunuz?»
Bizim «uyuşuk» saf saf cevap verdi:
— «Babam gelmiş de, onun iğini»
1
9
6
8
-
Vak Vak îiaşit- herhalde doğrudur.,.-
6
9
M
E
Z
U
N
L
A
R
I
N
A
Ç fi G İM
HEU Y IL M AYIS AYININ lÖHEJNıDA ANKARA’D A
ÎSENÎ3 MÜLKt-
Y E I İ Ö B B£&XİĞ2NM , ÎSTAN3SUI/BA İSENİZ MÎLTON’B A
SAAT:
19.00
•
B ULUŞALIM :
ARSLAN IA31, PADİŞAHI
' ATLAYIŞTA! ?...
' ■' 1 : ş e k e k u : ‘ m îs în v a y v a y
KAYMAKLI MISIH- V A Y VAY
. tN M Y E N NAÖJHEUÖB
'
y o k s a »s e n b e b iz im g î b î
SEV BA XIJSUSJH VAH VAAAHHI
B İY O G R A F İ L E R İ
tLHAN YARGAN 2714
Namı diğer mercimek bey„ kılı­
bıkların şahıdır.
Sessiz sakin bir çocuktur. Ama
bu niteliği yalnızca yengemizin ya­
randa iken mevzubalıistir.
Lisede başı dönmüşken, Şahane­
de inekliği tutmuştur. Bunda ders ça­
lıştırırken ders çalışmasını öğrenme­
si, sonradan vâz geçmesi rol oyna­
mıştır, denebilir.
Genellikle haftada iki gün grantür. Hatta o günlerde sigarayı da azal­
tır. .
En büyük korkusu bîrinin dalga
geçtiği anların yengeye ispiyonlarım aBidır; En hoşlandığı filiz çayıdır. En
En unutamadığı olay, ise otladığı bir
sipahiyi yakacak kibriti bir türlü sa­
tın alamamasıdır, günkü bayie sipahi­
yi yakacak kibriti ver dediği, zaman
zavallı, bayiden, «bizde öyle kibrit
yok» cevabını alınıştır*
DFÜK TÜBKEKİ
1940
Efendim, Ufak’u kıdemli Mülki-,
yelilerin hemen hepsi tanır. Orta boy­
ha sonraları bütün konulara' ve tabii
dersler konusuna da sirayet 'etmiştir.;
eıra imtihanlara gelince’ h ecini'tak ır
Hiç ders - çalışmadığından yakriiıpta,
tıkır geçen Handan’ın b u b a şa rın ın
sırrı bîr türlü anlaşılamamiş ve ¿n
sonunda arkadaşımızın «gizU inekV.
olduğu konusunda oybirliği ileVkar'ara varılmıştır. Şahaneye duhul-ettiği’
ilk ve ikinci senelerinde kantine oiaiı
. aşın sadakatiyle tanman v arkajdaşimız, son .iki senesinde; dfirs^eleria .
olduğu binayı, ieirdh:- .«¿¿iş
İnek bayramında' Siyasi Şubenin öğrenci, .titlzlîğiyle.îîk:. deıkleimvbiii-:;
Kraliçesini bile züppeyi,inun elinden mine .10 dakika kaîa^ sınıfa girm eyi:
alıp arabasının önüne oturtunca Ma­ başarmıştır.'
li Şubenin en donjuam ünvanım al­
mıştır. Ufuk’u ararsanız yanında bir
2488 KEMAİJ D AH AÇI:,
mastorla Gölbaşı, Çiftlik veya, Baraj­
da bulabilirdiniz. Ama şinldi... '
lu, sessiz, kumral bir arkadaşımızdır.
Elinden uçan - kaçan-kurtulmaz. Otcn
mobilden TV tamirine kadar akla ne
gelirse yapamıya.cağı ir, yoktur. Oku­
la Önceleri külüstür jeeple gelip gi­
den Ufuk, jcepinin kerler tarafından
kaçırılmasından bırakarak, bu defa
kuyruklu bir Flymoutli almış ve bu
dertten kurtulmuştur. Yeni arabası“
ile kız peşinde koşmaktan olculu unu­
tan Ufuk,- bir keresinde Dil -' Tarihin
önünde babası t? rafından suç üstü
yakalanmıştır.
. . •.
2970 - HÂHDAN KAYAO&LTT
1948 Yılının bir Aralık günü gü­
zel İzmir’de dünyaya gözlerini-açtı­
ğında, telaşla etrafına bakınıp, ebe­
sinden bir ayna ve tarak istemiş,
uzun nzun uğraştıktan sonra' da «şu
saçlarım bir türlü uzamadı» diye ya­
kınmış tır. Hândan’m saç* konusunda
gösterdiği bu ilk titizlik ve tel⧠Da­
, ,,, ^
4a; ba| bozumıi mevsimin;dö;?Kpnya‘da doğdu. îlk ve orta tah­
silini ;d e ;burada tamamladı. Küçükherkesin ne uslu çocuk demeleri
arsızlığa itmiştir. Hk okulda iki,
"o3^ y&lisede bir kıza aşık oiau arka­
daşımız tesadüf eseri Mülkiyeye ka­
pağı 'atmıştır, İlk geldiği sene son dejeoe| utangaç olan 'Kemal, kantinden
geçerken) yüzünün .kızardığım itiraf
etm ^ ^ .l i ’akat büyük bir .ilgi ile ta-;
kip;'(etüği»TJtaıımaz adamın macera*
son ra: utangaçlığım atmıg
-te ;çerçeveliğin zirvesine erişmiştir.’' -
.. . NOT : Sabahları iîk derslere geç
gelmesi akşamdan kalma oluşuna
bağlanabilir.
NESK-ÎN-:Ö 2K ASBÎ
î ç gezide Fes - Som cuların-tat­
lı belâsı Olmuş, mutlu çiftler yarat­
mak için sonsuz gayretler göstermişsode pek m uvaffak olamamıştır. ¡Bu
arada ağabey dediği Lâtif Çakıcıdan
daha büyük olduğunu ispat edince ho­
camız bayağı mahçup olmuştur.
Gezi dönüşü son sınıfların süb­
yanlarına devamlı olarak «Evlilik-Sa­
natı» «Nasıl Kız Tavlanır» 10 Derste
Cinsiyet «gibi konularda ders verme­
ye başlamıştır. (Kendisini ’ tanıyan­
lar Nihat için «iyi bir teorist, kötü
bir pratikçi» demektedirler. Bu yüz­
den öğreneüerinin hayatta pek mu­
vaffak olacaklarım sanmıyoruz.
2.
sınıfta politikaya attinuş, sa&¿iktan’çıkip yemekhaneyi rezü ederek
baganlı bir politika hayatı yaşamış-'
in v B u aradan yılda 3 kıza aşık ob
MEFTÜN YURDAGÜL
tauş/daha sonra bir kız uğruna folk1944
yılında güzel Antalya'da
1947
de gözlerini Karabük’te dünlor&İbaşîamıştır. K ürt Eraan’m kadim
yayaaçtı.
Tanrı
Taalâmn
eli
boş
zadünyaya
gelen
ker Meftun gözlerini
d ^ tu Kemal, üçüncü sınıfta yemek-'
açar
açmaz
JM
fe-M
© istemiş ve Mek.
mananda
yarattığı
bu
çıtıpıtı
kızın
l ^ e yüzimden sınıfta kalınca polititeb-i
Mülkiye
aşkı
da kendisinde bu
19S4
de
Mülkiyeye
girişiyle
ayaklar
vazgeçip ■kendini kantine afe»
suretle başlamıştır. Kantin'in aktif­
da
atılmağa
başlandı.
Ama
Nesrin
nıı§tırr:3 u arada bir daha aşık olmuş,
ve .EminçIi garkıLan sever oJmugtur.' ■canavar ¿ibi. Yutarmı hiç bunları. leştirilmiş •kalemlerinden olan ker
kşktan dabıkıp fea - kom. başkanı o l-' Üstelik acelesi de yok! Nesrin, diren­ Meftunumuz, bu lâkabı kendisine ki:n y^ ;an cak ,fes-ik om ’u da zarar et- dikçe direndi, dedik ya acelesi yok
liöekten kurtaramamiğtıri Bu sıralar-' diye. H iç acele etmeden! daha birinci
¡¿¿İ en' büyük aşkını ; yalamakta olan sınıftayken tam kendinin aksi esmer^kadaşrm m n en büyük arzusu, tek- bir ağabeyimize kapılıverdi. Kapılış o
ir ^ aştk olmadan mutlu bir aile baba- kapılış. Geçen yılda Nesrinciğin ni­
W' olmak, kantinoloji üzerine doktora şanlandığını duyduk. Eeeh ne yapa­
imkânı , bulamadığa takdirde, uzman lım, kendisine mutluluklar dilemek­
ten başka.
blmaktîr babanlar,
.te a iâ N ALFAM
K tH M T A T U
-i
•.1 .
Güney, sahillerinin kara yağız ve
■j- ; •l$$7 yalmda Samsun’da dünyaya, herkülüm şi vücutlu çocuğunun şaha­
gözlerini açan, san§m Osmanımız ken- neye giriş tarihini hatırlayana rastlıc&in© verilen ana sütünü red ederek yamadık. K ıyafet balolarından .birine
kız kıyafetinde gelen Nihat, öylesine
aslan sütünü içm eyi-tercih etmiştir
ilgi çekmiş ve etrafında o kadar çok
v ; ^.Çok sakin ve sessiz bir görünüşe erkek toplanmıştır ki bir ara «erkek­
sahip olan bu arkadaşımız fakülte ha­ likte iş yok, ben kız olarak daha ba*
yatı tamamen değişik bir mizaca sa­ şanlı olabilirim, bir çare yokmudur
hiptir. Gündüzleri fakülte derslerinin, acaba?» diye uzun müddet düşün­
geceleri pavyonların müdavimidir.'' müştür.
Herderde deva olarak herkeze içkiyi tavsiye eder.) Hatta Her sene Ha­
ziranda sm ıf geçmesinin sebebinin
içki olduğunu iddia eder. Hem ders­
lerde, hem de eğlencede başarı sağla. yan, arkadaşımızın favori içkisi rakı,
tuttuğu takım Samsunspor, sevdiği
yemek hamsidir. Smasunspor’un gam-.,
piyonluğunun,- kendisinin fakülteyi
bitirmesi ile aynı yıla rastlaması ar­
kadaşımız iğin büyük mutluluktur.
Fakülte kızlan ile kardeş gibi geçinip
pek vakası yoktur. Bununla beraber
Hukuk fakültesi etrafında cici kızlar­
la.görüldüğü gözden kaçmamaktadır.
M
min taktığını bulduğunda kendi tabiri,
üe «o şahsı oyacaktır» Türk oymacı­
lık sanatından örnekler verecek bu
hadiseyi senelerdir beklemekten usa»
nan bizleri, meftun kardeşimizin bir
an önce ışığa çıkarmasını beklemek»,
teyiz.
Son zamanlarda aşk mahmurlu­
ğu ile gözleri bıyıklarına paralel ola-*
rak çapılan ker Meftun yaptığı ba-,
sın toplantılarında bu konuda gayet;
alim bir tavır takınarak «hazırladığa
listeyi halletmeden (!) katiyyen ev»
lenmiyeceğini» söylemektedir.
Son derecede temiz iyi kalpli bir
insan olan Meftun kardeşimize hayat
boyunca işlerinde başarılar, özel ba­
yatında saadetler dileriz.
'M üM nİâN ÇÂVÜŞÖĞLÜ'
(Çarifcaf)
.
teşebbüsü ik'İ ayağının da kırılması
ve ayak attığı kızın şansının açılarak
başkasıyla nişanlanmasıyla neticelen­
miştir.
. New York eyaletinin Avanos ka-.
sasında 1944 yılının, soğuk, bir kış
gününde dünyaya gelmek zahmetineKazgan ¡komitesinin çapkın ve
katlanmıştır. İlk İgi şarap arayıp» ağ- gaddar başkanı Barba, gönül mesele­
lanaak olmuştur. ..
. . .
lerini Fes - Kom isleriyle kakıştırınca:,
gördüğünüz gibi Kazgan, dört ayiık
• 1963 yılında- bir tesadüf "eseri kenufak bir gecikme üe elinize geçebil­
dîni’Mülkİyöde' bıılan arkadaşımız hiç
miştir.
Haziran yüzü görmeksizin altıncı yı­
lında son sm ıfa varâbümiştır. Yine
NOT : Bu biyografi son- anda
bîr tesadüf eseri Mülkiye’den diplo­ Fes - Kom Başkanlığınca Barbaya
ma alacağa benzemektedir. *
bir ithaf olarak yazılmışta^ Zira da­
ha önceki sırf methiyeydi.
BARBAROS OKUMUŞ'
UÇMAN TEKİN
ve tiyatro dışında gece hayatı olüuğu?
görülmemiştir. (!)
Derslerdeki .başarısının sırrının
az çalışıp, çok uyumak ve çok yemek-olduğunu söyler. Mevsimlerden, yazı,
meyvelerden k ira zı,. yemeklerden p i ­
yazı sever,
'
' ••
* Herkes tarafından gayet;iyi: ta~
nınan arkadaşımız iç gezide sempâ^
tik memleketlisinin attığı ayağa-, ha-f
yır dememiştir. G ezidönüşühde .ise..
sorulan «Omuzlan raiıatça ;Tuyun^
eak kadar geniş, kollan bavulumu.taşıyacak kadar kuvvetliydvriyi ¿.¡â/eLdans ediyordu» diye cevaplandınmştır. '''* ‘',r; '
Gezinin bu çok iyi anla^an;ve yaKÇiçeklerin kederden boyunlarını kışan çiftinin aralarındaki bulutların'
büktüğü Mayîs 1344 ünde ka.yalartis- dağılıp^ daima gezideki. giBifel^eleJ
tünde bir‘ evde ve de İzmir’de gözle-' mutlu olmasını düeriz.
rini açtı dünyaya. Çocukluğunu E§-*
refpaşa ile Konak arasmda.kamyon.
EÎÎLTÜ E yjî;
arkalârında zulaeılıkla’ geçirip, liseyi - OSMAN
de bitirdikten sonra büyük ^bir mera­
Solculuğu topa sol ayag^^jV U ^;
simle bu kentte ‘M ülkiyeye kapak at­ . maktanÜerî gitmeyen,1; İfl^ ık lâ iş^
tı. Müîkîyede kahveciliği iyice öğren­ emelleri için' kokular" saç^ i^ tâk ^ -^
di, Aktörlükte İlk kez düşünenler ad ı-*’ yasıis hamama girmeyen,, mahkem^na  n Sanat 'Kumpanyasında ierai Ierde sürünen, 24 yaşmdan:;Sora^aı^r
sanat eyledi. Bu arada Mülkiye’ dergi­ kadaşlanna şaka yapan, yöre
sinde Şairliğini'yürüttü A ra sıra sa­ yürek yakan, bakışlanyla,^
kallı olarak sahneye'gıktı. Alkıglahdı",' çatlatan kızlan balkondan . atlatant
. BARBAÎ Erdek tatil kampları­ yuMandı: Ama taslanmadı Tıilâya ya­
FÜZECÎ OSMAN’ımız. Hayatili; Im Ş i
nın ele avuca sığmaz, haşarı çocuğu î kın olmak için reji bile yaptı. Söniraluluk içinde geçsin.
. ^ T; - - ^ ^
• Kendisinin Şahanenin en güzel dan, d a ‘gecekondular üzerine eğildi.
ve en atletik vücutlu erkeği olduğu Kopekköyde tammıyân. yoktur onu. ‘ MAHİR Ç A Y A N ...
kızlarca söylenen Barbaros, Lise sı­ Sön sm ıfa gelince evde kaldığına" iyi­
ralarında iken aşık olduğu bir kızın ce inandı. Bu inançtan kurtulduğu an
nikâhlanacağı gün nikâh, dairesini m üfettiş olacağını sanmaktadır' :
, '
basmak istemişsede, zorbelâ zapte- Haydi hayırlısı.
dilmiş, ve 3 gün süre ile bir iskemle­
de -bağlı tutularak sakinleştirilebil- NUBCAN TOKAH- ■
miştir.
. 'iMülkıyenin bu kara gözlü, .mev­
Bu hadiseden sonra yırtıcılığım zun bacaklı tatlı - sert kızının hayati
bırakan- 'Barbaramn kızlara k ayak1 İstanbul’da 1948 de karlı bir krş gü~ öğretiyorum diye, bütün bîr kış taşın­ nü 12 den sonra başladıysa da, opera
dığı Elmadağında,. kayak evinden hiç
çıkmadığı - kayak bilmediği sonradan
öğrenilmiştir. îçgezide döktürdüğü
göbek havalarına» idman yaptığı öğ­
renilmiştir»
Siyasi polisin ve frukolanh^sevr
ÎÇ gezinin başan ile sonuçlanma­
gilisi koldaşımız MülkiyStıM
sında- büyük yararı olan Barbaros,
resan ve de esrarengiz tiplerinden bî~;
bütün arkadaşlarının iyi niyetlerine!
.risidir. «N e-araşan' onda btüımıtr^eîik;
hedef olmuş ve gezi boyunca her sa­
desen vs. Mülkiye’de»' ; sözünün: m üi '
bah ecdadının, mezarına nur yağdığı
gahhas ömeklerindeiı.- birisidir’- ;müî~
görülmüştür.
kiyede.Son günlerde küçük kardeşinin
nişanlanması üzerine» evde kalma
fobisine kapılarak, o eski: yırttcıhğı. üa, başlamışsada» son yaptığı işgal
. Geldiğinin 2. yıîmda .FikîrjKulü-bü .Başkanı olan keskin,«anarşist -teo~
' n ş t - sosyalistlim iz 2 yıllık fikii^ku^;
iübü başkanlığı sırasında, sonraki -yıK
İErda İnzıi perdeler arasından kafası«
m uzattığı hareketlerde savcmm golisin sevgilisi haline gelmiştir.
.
B ir ara yurt dı§ına gitmiş, söy­
lentilere göre-P aris,. Londra «elup»
^lkrıncLa sosyalist - yeyesi eğitimi gör­
müştür» • ' r
.-. Anargi nasıl çıkartılır, hangi
:gartlarda kaos yaratılırları çok iyi
Ibiıen hırsın, sairin, sevimli, nadan,
¡terörist - yumuşak. - kardeşimizin en .
gök hoşlandığı renk kızıl, en sevdiği
;meyva -¿üzügik, en sevdiği kelime teişgal, en sevdiği hareket, panolaHülyanın hayatımdan memnu­
'ri .du^itmektir. Hoşlandığı oyuncak-, num demesine rağmen dostları onun
iar, itop,--tüfek, bomba, gibi zararsız iğin endişelerim ektedirler.
Onların
p^^cakl^rdır.
evde kaUcaıssın demelerine kızarak
: •; ]■4
' '•
■
’
Zaxp.an zaman ortadan kaybolur, nisbet olsun oiye, Umran'ın 6 aylık
iıe : yapacağını,.nerde olduğunu -dün- bebeği he nişauuammgur. Sonra da
;yâ-ahiret. koldaşı. kırmızı yusuf ha-, gatiasmıar patlasınlar demigtir. Ni­
rig- biien yoktur. Pek çok cinsi lâtifin, ce mesut' yulara.
sempatilerini üzerine çeken bu sevimKASÎM TUZCU
İl’ kıaılçık yavrusu, terörizm i kadar
8an,bıyık)arı, yakı§ıkWıği ve de bur: Talaş Tarsus yetiştirmelerin*
j^ ^ p lim le rl diyerek dersleri1 hiß
den olan Rasim, elindeki yazı fanta­
üe ünlüdür.sıyla birlikte sessiz seoasıs centil­
Okulumuzda büyiik. taraftar bulan menlik ayaklarında,, koşar dururdu*
«s©syo!~anarşi- terörizm diğer deyig- -Müüdyeye girdikten sonra Türk tu*
^İKÇayanizın»m teorısyeni, ideologu ritmini kalkındırmak iğin yurt iğinde
ve yurt dışında" gösterdiği çabalar,
w^daJiaiyxMKmsu^
her nedense kendisinden gayri hiç
bir ki§iye faydalı olamadı. Talebelik
mesleğinin hayranı olan arkadaşı
Mâliyenin bu soyadı gibi uysaî her sabah 7,30 da uyandırmak i^in
Ş ^ ı c i s i ; jßgaif m gipşirin/bir köyün- : bütün ev halkı seferber olurlarsa d a ;
^ jE ogduğu için gurur duyuyor. Spo- ancak ertesi günkü ilk derse yetişti*
M ğçâct:Bevâîği jhaJde. yapacak zäma- rebilirlerdL
"lal^çlmachğmdajı■şikâyetçidir. Mrolkiİdeal bir baba olacağı söylenirse
:yede.en .¡fazlalisan dersinden çekmışde,
aslında
kız olarak dünyaya gel­
İ^$y|îisaııda^. '.gefetağini Cumhur’dan
seydi
çok
daha
•
Bayatta ü& sesden ideal bir anne olaca­
^oflanır; Kadın;, sesi, su sesi ve para ğım söylemek doğru olurdu. Bakalım
Ä i.Q n im . için mâli gubeye geldiğini istikbal senin iğin ne gösterecek...
^ y ler^ Eîn fazla düşkün olduğu, geyleıden biri -de' kendinden boyalı sim- A JıÂDJH ŞATIROĞLTJ
Siyasetle ilgilen."
Yakm dostlan onun sık sık «ne*
mez. Sinema ve tiyatroyu sever. Okul dir şu malî §ube kızlarından sektiğim
.içmde' Mçbir ayak atmadığı halde asılıp duruyorlar insana» geklinde
:akul tfjgı' hayatînin oldukça renkli ol­ dert yandığım bilirler? Son sınıfa
duğu .söylenmektedir.
gelince tepeden inme niganlamveren
Kadir, bu şikâyetlerine devam et*
^miş, «ihsanlandık, halâ kızlar ası­
lıyorlar, hatta bir kaçı Veda Balosu­
, MüBâyenin. bu çıtı pıtı Ina, gelna birlikte gidelim bile dediler» diye
;di^.: günden‘beri efe torunu olduğunu
devam etmiştir bu yakınmalarına..,
gostenniştirl-Bütün ayaklan hatır
İnek olduğunu söylemek gerek­
!eleoeğizt ile; kmvermi§tir. Sonra da.
d h ! iyi ettim deyip yapacak iş de bu­ siz. Aslında «inek» onu tanımlamak
lamadığından derslere dört elle sarıl- için yetersiz kalıyor. Miting, konfe­
jmıg;-:-hiş takılmadan son sınıfa gel- rans, açık oturum, inek bayramı ve
hatt acemıyet seçimlerine bile «vakit
ıoi§tir,j-
kaybiüâ ^ol âgar* âagmaiıki*: •4 iy i
katamadığı olağandır.. Hep düşünür,
okur, yazar veya çizer. Çizmek ister­
se kâğıt kaleme lüzum y o ¿tur. Bir
buğulanmış cam yüzeyi veya plâj
kumsalı onun için ideal düzeylerdir
«İktisat eğrüerı». çizmek için. İmti­
hanlardan sonra sonuçlar belli olana
kadar geçen günler boyunca geceleri
uykuoa sayıklayıp «acaba Cumhur
İU verir mi, yoıcsa 9,5 a düşürurmü
veya istatistikten bir virgüi, unutmuşum kaç puan iner» diye söylendi­
ğ i ' bizzat tespit olunmuştur. «Böylece bele§ kurıar* nerdea bulurum# de­
yip, bir yaz Ankara’yı -bekleyerek
i ’ransız Kültüründe, açılan kurlara
gittiği ve İngilizce ile birÜKte Franüizcayı da itene tirim dediği, ama so­
nunda iki dili de birbirine karıştırıp
berbat ettiği kendisine Vedat Örs ta­
rafından belirtilmiştir. Bu çocuğun,
enteresan bir yönü de sık sık siyasal
görüş değiştirmesidir. Örneğin birin­
ci sınıfta ücen daima Bugün Bab-ı
Âlide Sabah okuyup Hür Düşünce
Kulübüne yazılı iken, iki ve üçüncü
sınıfta sosyalist olmuş hatta o yal
seçimlerde' Fikir Kulübünden bile
aday olmuştur. Kazanamayınca da
Nasyonal Sosyalist olmuştur. Son
sınıfta hangi yöne saptığını sorarsa­
nız galiba O §imdi «Çok yöne sap­
mış» olsa gerek.
Kızlara, «Ne münasebet, onlar
bana selâm versin, ben onlara değil»,
diyerek selâm vermemek gibi «deği­
şik!» huya da sahiptir. En ilginç
bir yönü de vakit kaybetmek endişesi
ile tuvalette büe boş durmayıp İngi­
lizce ve Fransızca kelime ezberlemesi
ve bağırıp sağı solu rahatsız etmesi
imig.
HÜSEYİN BARUTÇU
îîç r Akdeniz sahil çocuğu gib!
şen, hareketli ateşli arkadaş canlısı
ve her şeyiyle hayat dolu bir arkadagımızdır.
Siyasal Bilgiler Fakültesine gir­
diğinden bsri Fakültede esaslı bir
halk oyunları ekiplerinin varlığım
isteyen Hüseyin, bu arzusına son
yılda kavuşmuş ve bir folklor has­
tası olmuştur* Kendisi Fakültemizin
Elazığ ekibinin çalıştırıcıca ve oyııncusudur.
Hüseyin iştahı yerinde olan (Al-,
lah artırsın) bir arkadaşımızdır. Bi­
ber yem eyi çok sever. Güneyin ad ­
lı ekşili, baharatlı yemekleri kilosu­
nu daima normalin az üstünde tut­
masını sağlamıştır.. 1 M ıyis günü
Necip Babada bir arkadaryîa giriş­
tiği bir iddia üzerine 10 Lahmacun,
bol acılı Adana kebab’ndan bir halep işi yemiş, beraberinde 2 şişe su,
1 şişe ayran S tane limon ve 2 tane
maden suyunu yuvarlamışttr, Gerçi
iddiayı kazandı ama. sonra ne oldu­
ğunu sorm ayın...
AYŞE ZUMKÜT
Süzgün bakışları, mahmur gözle­
riyle iç gezinin gözdesi Zümrütü An­
ka kuşumuz Ayşe, Uludağ'da baktır­
dığı falda hüsrana uğramış ve aynı
gece efkârı dağıtmıştır.
Alanya’da, Venüsün halkolduğu Akdeniz’in dalgalarının hışmına
uğrayan Ayşe - muhakkak ki kıs­
kançlıktan, olacak - ancak gezideki
mütemmim cüz’ü lâ le sayesinde o
gceeki ziyafete gidebilmiştir.
Bir kaç sene evvel gittiği Al­
manya hatıralarını bir kaç yakın arkadaşTndan başkasına anlatmamış
yanhz Almanca bilenlerle «UbuDg»
yaparak: bir takım, kişilerin kıskançhğım üzerine çekmiştir.
îç gezinin yansım hasta olarak
geçirmesi şanssızlığı olarak nitelen­
dirilmişse de kendisini tanımak fırsa­
tını verdiği için bîr çok arkadaşları
mutluluklarını devamlı olarak hisse­
deceklerdir.
Tüm mutluluklar
Ayşe.
senin
olsun
EEOL ÖZENÇ
Soğuk bir Ocak günü, dünyaya
misafir olan bu arkadaşımız, hemen
ısınma faaliyetlerine başlamıştır. On­
dan sonra hızım alamamış yazlan
oto - stop faaliyetlerine girişm iş ve
bu sayede bütün Türkiye kıyılarım
dolaşmıştır. Zaten Mülkiyeyi bitir­
dikten sonra da bütün dünya kıyıla­
rını oto - stopîa dolaşacağı söylen­
mektedir. Bu yüzden de Turist Erol
olarak ün yapmıştır. Kendisi yakında
gezdiği yerler hakkında tafsilatlı
bilgi ihtiva eden bir kitabım da ya­
yınlayacaktır,,
v.
îe bile yozlaştıran arkadaşımız bu.
şene için hazırladığı Show’a «bu
Show oynanırsa beni mezun etmez*
ler» gerekçesiyle son anda
fes.
kom.’a vermekten vazgeçmiş Mülki­
ye camiasını bir san’at şaheserinden
(!) mahrum bırakmıştır. Poker, Briç
Bezik oynamaktan hoşlanan, hayvanvanlardan koyunu, yemeklerden çerkeş tavuğunu hiç sevmeyen Aytacı­
mıza iyi filim ler (!) dileriz.
2MS - İLKNUR ÜKGÜT
1947
Yılının sıcak bir Temmuz
gününde ‘ Ankara'da etrafa gülücük­
ler dağıtarak dünyaya geldi. Lise ha­
yatı boyunca İngilizce Fiolojisi; ha­
yalleri ile yaşadı, fakat kendini Şa­
hanede buluverdi. İlk günlerde çok
masum ve eokîngen görünen İlknur,
kıyafet balolarına dadandıktan sonra
açıldl Mülki’yedeki başarısını tenef­
füslerde
sınıfa uğramasına! borçlu
Ufak yollu da inek ( !) olan bu
olduğunu
soyliyen.arkadaşımız,;/ f mi­
arkadaşımız, aynı samanda yemyeşil
çayırlarda otlamaktan ve oto stop- ni eteğin şahanedeki ' öncülüğünü
tan dolayı tabiata güzel manzaralara yapmıştır, Handanla yaptığı ' İzmir*
seyahatinde’ Ege Bölgesindeki ./bilu­
ve denize aşıktır.
mum sulan
Porsuk ' zannederek"
Erola oto - stopla iyi şanslar di­ coğrafya kültürünü orta ya . koyan
leyelim.
ark^aşim ızm ikinci ' sınıfta- J®&çij|
oğlundan 8 almasının nedenini soya» i
AYTAÇ KAKAN1
dm m «örgü t» ' olmasına, bağlarlar. i
Hocalarla
samimi ilişkiler . kurulma-?j
1048 Haziranında İstanbul'da.
doğan 1D85 ekiminde: «görüp ah­ sıha taraftar olan İlknur bu ^amimi-? i
kâm-! asr -ı münharif sıdk-ı selâmet­ yeti Yılmaz Beyin yaptıği bir" im ü -:
ten ayrıldık
ile Orta Doğu Teknik handa fazlaca ileriye götü m ü ş ve
Üniversitesinden diyerek ( !) mülkiye- son sorunun cevabını teksirden,okuye transfer olan sonra da «Ben ne halt maş mı hocaya tavsiye ederek sonun-:
ettim » diyerek 34 tane optalidon da Cezadan ancak Jüri kararı’ ile ge^1
yutmaya kalkışan bu sempatik ar- çebilmiştir.
kadaşımiz bir rivayete göre Şahane’Bu sevimli, güler yüzlü, m odern1
ye Metin Erksanın tavsiyesi ile on
arkadaşımıza mutluluk ve başarılar i
r.t?,imı tamamlamak için girmiştir. dileriz.
Gelecekte kuracağı filîm şirketinin
hisse senetlerini şimdiden satışa çı­ EŞEK ARKUN (K IPTİ)
karan, Roger Vadimden gelen mek­
Bizim Eser herşeyden evvel Mültuplarla kendine hava yaratan, ders­ kiyeye şimdiye kadar girmiş tüllabini
lerine çaktırmadan çalışan, flö]
i- eiı renkli siması ohnasş. bile, simalar j
rrndandır. îtk havasını «kardeşim»!
sizi Modadan galiba tanıyorum,! Hiçi
oradan geçtin İz jx&» cümlesiyle yapan ]
ve Miilkiyeye kendisi üe beraber lâ-i
kabını da getiren kipti 1942 ‘Eylül
ayında anasından doğdu. Ve baba*;
sının eseri oldu,
j
N Mülkiyenin ilk yıllarını .«Ab!,;
biz İstanbul’un en havalı kızlan ile j
Siktik» havası içinde zamparalık ve •
«kardeşim biz.devam etseydik . Şen-'
gün gibi basketbol, Can gibi futbol,!
•Ayala gibi tenis . oynardık»., Havasa;
” içinde sporla geçirmiştir»
S7İ
a a . sorun;.... Çavuşîun;. en .. büyük
şanssızlığı iki sene yavru vatanda
mücahit olarak ön saflarda çarpışıp
sonra tekrar mülkiyeye dömnesiydi.
Böylece kaybettiği iki seneyi hayatta
telâfi edebileceğine inanan bir akın­
cı ruhlu, son sınıf derslerine, inek­
lere lâyık bir şekilde haztrlanmaktadıx% Seneler senesi koridorlarda kan­
tinde frikik ve açık kapı kovalayan
çavuşumuz, en nihayet Kıbrıs'ın en
hanım, en zarif ve en güzel hatunu
ile nişanlanmış ve kantin ve koridor
sefalarından kendi tabiri ile «avları­
nı vurmaktan» (!) vazgeçmiştir!
Hqle. bir okul bitsin, yavruvatanda
, Bu;aradaîçm e'-Ç*.' yapılan balıkyağı^îçmesinden, aynada kendim
! görünce bayılmasından tutam otornobü-altında kalmasına, kadar başından
g^ ^ ;'b ü tü n ’olaylar ¿alâ arkadaşları
tarafından z^vkle anlatılır. Kıpti bü; yük ¿İsrarlar karşısında, malî şube *kralı-- şeşiIm İştir» B ıı arada" nişanla­
nan Eser’in -bu sene-' kâr eden mües:seselerden PTT^nin yari * kârini’ îstanb iıl konuşmaları ile kendisi tara- >
. finden ;meydana' geldiği d e'söy lenti^ler’ arasındadır. ‘
v Herkesin ağabeyi baba îsm et
(Aslında evli falan değil) Mülkiyede
fındıkçılar diyarından geldiğini ha­
tırladı. Ve başladı' fındık kırmâğa.
Ders çalışmak için gittiği BYYO buu
.'bodrumunda "bir odada' epeyce
fındık kırdığı rivayet edilir. Talebe­
likten ve bekârlıktan* bıktığını herv
vesileyle belirten İsmetin bir merakıdaher. türlü renk, boy ve çeşitten ,
fındık koleksiyonu yapmaktır.
GOKMEK JMNÎŞ (IV. Maliye)
\
•&■ . 1943 yılında Trodos dağlarının
: eteğindeki küçük bir köyde dünyaya:
, gelen veled Gökmen, ,nam-ı diğer ça­
vuş uzun hayat mücadelelerinden
sonra mekteb-i MülMye’ye nüfuz etti.
Etti ama, nasıl etti, nasıl devam- ei>
tîıd İ Siz onu tüllabm yıBaramşları-
Bu ufacık, tefecik, tatlı ve de
sevimli çocuğa ilerdeki hayatında
kocaman mutluluklar dileriz.
NEŞE BAYA®
Bütün uğraşmalar boşa gidiyor­
du . Beklenen .çocukbir türlü doğ­
muyordu. O sırada Neşe’nin annesi­
nin karnında Dünyaya; çıksam mı,
çıkmasam mi diye . parmak falına
baktığına şüphe yoktur. Neticede,
daha kararan veremeden saati vakti
geldiği için dünya; yüzüne çıktı da
herke syüzünü görebüdi.
.
İSMET HABPtîTLTJOGLÜ
; EÎpey seneler, önce, şöyle ; böyle
1938. lerde falan fındıkçılar dlyan
Giresunda iri yarı bir çocuk doğdu.
ÎTkve orta tahsilini burada tamamla-:
diktan sonra İktisat Fakültesinde bir
yıl sürttü. Baktı olacak gibi . değil
bu sefer de askercilik oynamaya baş­
ladı. Yedek. Subayİiğmı bitirince îsmet ağabeyimiz bir müddet gezdi toz­
du. Nihayet birgun aklına Mülkiyeye
•girmek geldi. Vede girdi.
.... ¿.rf^ıdaşı İlknur -gibi ■ hocalarla
samimi ilişkiler kurulması fikrini ber
nimseyen arkadaşımız, H. sınıf ceza
ara imtihanında sorulan kanun mad­
delerini «bunları sizin bildiğinizi farzediyorum, aynca belirtmem gerek­
siz, inşallah, beni mahçup çıkarmaz­
sınız» - diyerek yazmayı reddetmiş
ve sonunda Yılmaz Beyle gerçekten
samimi bir dostluk kurup Cezadan
eküne gelmeyi tercih etmiştir.
Fazıl Küçüğün yerine geçeceğine
% 100 kani olan Gökmenimize ha­
zırlayacağı ihtilâllerde başarılar, Ma*
karics’un sünnet düğününde iyi eğ­
lenceler, hayatta başarılar dileriz, ,
Koleji bitiripte Mülkiyeye geldi­
ği gün sap grubu büyük.bir sevini
içinde idi. Ama sevinçleri kursak
îannda kaldı. Neşe o yıl oynanaı
Ayak - Bacak Fabrikası oyunumu
Öylesine etkisi altında kaîdıki, baş
F M E İS E MANGI&CI
194S
yilr Mayıs ayı' zammını ala­
bilmek için annesi büyük güçlüklerle
doğumunu 31 Mayıs gününe getirme­
yi başarabildi Doğumdan sonra hastaJhaneye ziyarete gelen babası an­
cak, ebeden bir büyüteç istedikten
sonra yavrusunu: görmeye muvaffak
.oldu.Opemtör olmak isteyen arka­
daşımızı boyu ameliyat masasına yetişemiyeceği için Tıbbiyeye almadı­
lar. Yaşı .18 den küçük sanıldığı için
bazı filmlere alınmayan Fahriye, Şa.hane’ye ancak uzun mücadeleden
sonra girebildi. Mülkiyeye girdikten
sonra «Üerde nasıl olsa sana borç
vercceğim. Bunun bir miktarını şim­
diden tahsil edeyim» diyerek ay son­
larında abisinin babına dert oldu.
Böylelikle muhasebe kalemleri ara­
sına «ilerde verilecek borçlar karşı­
lığı alacak» kalemini sokarak ihti­
lâl yaratü.
ladı. kıyıma. Kaçan kurtuldu kaç:
mayan ayaklar kırıldı. V© böylesiı
dört yıl geçti.
Hakkında..- sayısız dedikodu!;
çıktı. Dört yılda dört kere kanti]
geldiği üe övündü durdu. Son sim
ta. girdiği Fes - Koma: neşe katı. ı
nun bulunduğu toplantılar tam ü;
sayısı iîe yapıldı. Lâkin milleti işi
den gücünden' ettiği için Fes - Kc
çalışmalarıda geniş ölçüde yattı.
Esrarengizliği pek seven, B
marck misali,beş topla birden oyı
t Mİkbâîden. ne yapacağına
|||Ştfîrîü. karar veremeyen Neşenin
lönunda neye karar vereceği merak­
ta^beklenmektedir.
HİLMİ sm VN C Ü
.1948 şubatının son derece soğuk
;bİr gecesindeki o geceyi hiç unutajmazmgtır dünyaya gelmiştir. Mini
İmini bebeklik gönlerinde ağlarken,
bir rivayete göre, ağzından hazan «si­
yasetle benzer kelimeler dökülür­
müş. İşte doğar doğmaz başlayan bu
politika sevdası, daha sonra saflığını
kaybederek, 3 kâğıtçı politikacılığa
dönüşmüştür.
Bütün münakaşalarda kendi fi»
kirlerinin en doğru olduğunu belirte­
cek kadar mütavazi!, boş zamanla­
rındaki gezintilerini bile kütüphane­
de yapacak kadar inektir.
mazi, samimi çanayakm. ve de ateşli
hali iletipik bir İzmirlidir. înek bay­
ramında anlattığı fıkra ile Hber'in
ve de idarî şubenin tüm sempatisi­
ni toplayan mazi, iç gezide İzmir’e
gelenleri evinde ağırlıyarak kendine
düdeni yaptı. Herde serbest çalışmayı
arzulayan yarının iş adamına ve me­
şakkatli yolculuğu boyunca aşık ol­
mak enayiliğinde bulunmuş,. fakat
büyük. gururu sayesinde ilâm aşk
edememiş, aşkını kalbinin derinlik­
lerine saklamıştır. Hayatta en çok
sevdiği şey şarap ve arkadaşları­
dır. Mezun olduktan, sonra :yapabüeceği tek iş herhalde üç kâğıtçılık
olacaktır. Kendisine başarılar dile-,
riz.
.fethedilmez (.} kaleyi £eth«taeyi d«:';
becerirse bravo deriz.İLGEN KAKLUK ;
1948
yılının. Temmuzunda İzmir’-;
de tam öğle vakti dünyaya; gelmiş:
olan İlgan, Öğlen yemeğine yetişebil-;
mek için bu saati seçtiğini sÖyler.|
Bir hayli zor (tabii hocalarbaktmm- ]
dan) bir öğrenim; de^eslndenftsön-|
ra mülkiyeye gelmiştir,’
Tipik bir'inek olan Bgeniri-birinci
ci sımfta Haziranda kaldım: . dîye si4
yas! tarihi devredip soıirâ - geçtiğini ■
öğrenmesi bir kalp krizi geçirmesine f
sebep olmuştur.
Samanla kendisinde olumlu;; b ir
gelişme olmuş,'derslerle ilgisini rkes-|
YAI3M BOKA
miş ve Para - Banka notu yerine t
1D45 .yılı sonlarında, şipşirin î>i. ' sayfalarca dış ticaret notu ; çekmiş;
sarışın'bebek dünyaya geldi;' İsmini olan bu arkadaşımız sonra moral .bof t
■Büyük bîr kesinlikle inanmıştır Y A IM koydular. Önceleri normal zukluğımdan halâ- kurtulam amigtır, I
ki; Zeki Müren şarkı söylerken ken­ bir çocuktu, fakat zamanla değişti. Sacayağı - arkadaşları; Fahriye -vye
-Mülkiyeye geldiğinde efendi, ağır­ Çiçeğe artık ayrı gezelim.■:;şa^iyefcİ: j
disini taklit etmektedir.
başlı idi. Seneler ilerledikçe sulunun mizkayboîacakvdediği söylenir. ;
«Büyük partilerde sırandan a- teki olup çıktı. Tam manası ile koca
Kendisi sesinin güzel’ oîduğû:
dam olmaktansa, küçük partilerde' bir inek ve de diskomanyaktır. Mül­
hakkında
bîr komplekse! sahipt ¡olup!
«Baş!» olmak daha iyidir» görüşün­ kiyede üç yıl uslu uslu oturduktan
devamlı
şarkı
söylemek ve konuşmak
den hareket ederek, küçük bir parti­ sonra dördüncü yılda sapıttı. Ve de
eğilimindedir.
; fi
ye kapağı atmış ve bir müddet son* iç gezide okulda erkeklere yüz ver-,
(arkadaşlarına sabır)
ra «yeteri kadar dalavere öğrendim» memesi ile tanınmış kendini beben­
diyerek istifa etmiştir.
miş, bir esmere aşık oluverdi Bütün
Kökenim belli olacak diye i 113^5
gezi
peşinden
ayrılmadı.
^
Bayramında
Çingene kıyafeti. giyme*
Güzel giyinen ve güzel konuşan,
yen
bu
arkadaşımıza
hayatta vii^îei
kızlara karşı ilgisini her fırsatta gös­
Büyük inek olduğunu söyledik
neler
dileriz.
teren arkadaşımızın, en büyük mezi­ yaV ketıdisi boykotların ve de imti­
yetlerinden biriside, hocalara yağ hanların ertelenmesinin en - şiddetli
çekmesini iyi bilmesidir,
aleyhtarıdır. Bunun bir sebebi de ta- , VEYSEL Ç A K m IV. Mail Şnb&;
tilde îngiîtereV© gitmek istemesidir.
MAZHAB JZMtKtâO&LÜ
Ne acelesi varmış demeyin, hemen
gelip
askerliğini yapıp evlenecekmiş«.
. Genconun dayısı, îzmirin ayısı.
Bir tesadüf eseri mülkiyeye düştü. Sevgilisi «askerliğini yapıp bîr işe
Arkadaşları ona kısaca mazi derler. girmeden, beni sana vermezler» - 'de­
mi?. Şunu da söyliyelim,
^ h bet
Günde 5 posta yemek yiyip 5
şakacı, güler yüzlü, espritüet arkada­
postada vitamin hapı alan mazi «Abi,
diye yakınır. Mülkiyede ev değiştir- şımızı okulda sevmiyen .yoldur. O
da sevdiklerine «vuslat» diye hitap
şu •. ankarada gıdamı alamıyorum»,
me rekorunu kıran Mazi en. sonunda eder. Sevgilisine ise sık sık muhab­
K EH ıÂY’da KIZ YURDU YAKIN­ bet» diye hitap ettiği herkesçe bili- .
DA karar kılmış ve ev sahipleri de nir.
rahat bir nefes almışlardır.
Kendisini orta okuî önünde gö­
renleri akrabamı bekliyorum diye­
rek çok gül dürmüştür. Ankara iş­
portacıları demeği tarafından, vur
emri ile aranmakta olan mazi orta­
ğı Atillâ ile beraber h örgün yeni ço­
rap giyer. S.93.F. ve de «İzmir'in en
hızlı şoförüyüm, beni Fiat ile Özkan
bile geçemez» der. «Fiat’a bindiğinde
bütün kızlar peşime düşüyor, diyen.
Hele îskendenmda çocuklar ta».
rafından kızdırılınca küsüp guruptan
aynlan sevgilisinin yanma kollarım .
açıp, «muhabbetçiğim sen onlara
bakma gel, bak ben -sana ne güzel
parçalar çalacağım» diye koştuğunu
geziye .katılanlar hatırlarlar. - Aşkı
İnkâr ettikten sonra böyle aşık ol­
masına ne demeli bizim Yalım'ın. Oh
olsun diyelim. Hem eşik da o kadar
fena bir şey sayılmaz yani,. Hele bu
. ftöpekköyün. Club 422 de gitarasiyla
oyun havalarıyla nam ;yapmiş,t-yapıp::
yapıp satmıştır.
İdeali hesap uzmanı' ;olinaîs;|olan;
arkadaşımız
kuru
sevmektedir.
' Mezuniyetini müteaki^Pbiripik^
yû iğinde bekâretini::.i kajrbede^ii
İSİ
Zühal'e kalbi kadar temiz, .. mut­ .tüıx
teıımediîmektedirv Aynca^son günler­
taraAndan ayaklan-kir.
de bâ^aİY avuzM anhergün bîr ga­ lu, ne§eli günler dileriz. Herşey gön­ nlan Rasim’Ie Denizli'de :yaptığı,
leta bir lop- yumurta alması endişe- lünce olsun.
ateş dansı günlerce Denizli Majestik"B^yle izlenmektedir. ..K ü çü k; Orfeote anılmıştır.
b*^.,bunları, yazarken Şükrü’Ierde ' MEHMET KA&ABTMÂN
Daz için «hayatta ne kazanırsa
gizlenmektedir. Bulanların annesine
İzmir'in Selçuk kazasında. 194.7 patavatsızlıktan kazanacaktır» di­
bildirilm esi.
senesinin 28 Ocak’ında büyük bir gü­ yen otoriteler vardır. Lâtif hoca, üe
rültü koptu ve etrafı dumanlar kap­ geliştirdiği iyi ilişkiler de bu görüşü
İRASÎM 3EE-ÛÎNİ5ENÎZ
ladı. O sırada Mehmet Karadumari doğrulamaktadır.
. . .. MülMyeye 1964 , de bir çocuk dünyaya geldi. 4 senelik Mülkiye
Mektebi bitirdikten sonra koyun■geldi. Gelir gelmez Mustâfa İle cebs- «hayatında her sene bir kavga yap­
ticaretine başlayacak olan lâz 25 ü0 0 ; Ortaokul kızlarına' ayak atmaya makla, övünen büyük bola en son vu­ raya alcbğı kuzulan koyun olunca
•kalkü. filim, cebeci bu iki. genci tamr- kuatı frikikajlâr kraliçesi Nimet’in
4-Ö3 liraya satacağını söylemektedir;
^-■iama . bu zki ahpap hiç kız tanıya- sapını Nimetin yanında dövmesi, ol­
.madı. Cebeçi turlarına paydos diyen muştur.
Türkiye’de ve de dünyada bü­
tün
kızların
kendisine hayran oldu­
•Rasim o günlerin, zampık lakabını
Konya’ya yaptığı gezide MsvJdah^ sonra mülkiyeye unutturdu.
ğunu
söyleyecek
kadar iyimser olan
lâna’ya da giden, bu arkadaşımız
lâs’a
hangi
hayranının
kısmet olaca­
Konya valisine sema, yapanların üç ke­
İkinci sınıfta kâdim dostıi Muğı- Mülkiye kamu oyunda; ■merakla
aıömeri1 •Petrol Sporda oynuyorum reden az dönmelerini teklif etmiştir.
beklenmektedir.
Mülkiyeye
girdiğinin
üçüncü
senesin­
diye^ tam 1 bir yıl işleterek mülkiyede
ailamigletme rekorunu izale.; etmiş­ de kaymakamların hangi okuldan
çıktıklarım soran arkadasın ne ka­ 23X3- m m & h A N U A T Â M m
tir. .i
dar zeki olduğunu B. Üstünel «bu (Çağlayan)
'jîgkı gigesınin mantarı akılır açü- da başka bir cevher» demek suretiy­
1&47 Yılında dünyaya geldiği bi­
||maz; sarhoş^ olan Rasim'j içince: düüya- le ortaya koymuştur.. Seminer hoca­
linmekle
beraber, doğumunun hangi.
^ iıiıu tu r. Pilotlukta lâz-Atillâyara.T sını, seminerini beğenmedi, diye değ­
•kip ^olduğu - söylenmektedir. îç ' ge- meye kalkan Karadumam karşı Tan­ ay ve güne rastladığı konusu halen
tartışmalıdır. Babası onun karlı bir
¡jzidefiçkiyi.fazla kaçırıp lâz ile yaptı-. rı Mülkiyeyi korusun..
kış günü doğduğunu söylemekte ise
Iğrfateş dansı ilgi çekici idi. Kendini
Efes ve Selçuk'taki genç kızların de, kafa kâğıdı sıcak bir Ağustos
¡^hştsızl eden [kızlan Meftun-; abisine
gözdesi olduğunu iftiharla, iddia eden
^şikâyet eden Rasim» Yesilyurtta en •ark adağımızın en büyük başarısı bu­ günü doğduğunu belirtip babasınıniddiaîarmı yalanlamaktadır.
•jhızhrkerestecidir. • Belki de : futbola
ralardaki müzedeki kızların da gönijoi^ ılgisi bura-daıı geKyor.. Vefalı bir
Kimya mühendisi olmak ister­
.lünü (bilhassa SelçuktaMlerin) çal»
fVefaT taraftarıdır. En büyük isteği..
ken,
imtihanların azizliği sonucunda
mayı başarmasıdır.
p^âjda-.öajğaçık;oynamak ve -Vefayı
kendisini Mülkiye,de bulmuştur. Şa­
¿dünya, kupası- finalinde görmek. H ay-. - ATtLLA TÜMEB
hanedeki ilk günlerinde pek masum
^ hayırlısı. • ;
olan bu kızımız, ikinci seneden sonra
LâzLann en güzeli, en erkeği, en
açılmış, atılan pekçok ayakları kır­
cini" benîm diyen Atillâ Çarşambada dıktan sonra, apartıman komşusu bir
«KÜHAIî TÜNpÂY
bir Çarşamba,, gecesi ebesi, ile tanış­
Mâliyenin' neşeli, sevimli ve de mıştır. Aslında pilot olmak istediği hukukluya dayanamayıp kendisini •
nikâh dairesinde bulmuş, böylelikle
;azıçıkşişm an gizli ineklerinden ZüMüJkiye’yo ihanet etmiştir.
^ h ^ in ayn ayrı günlerde SBF. si duIrağmdan geçen her otobüse bindiği
Miükiye’ye girdiğinden beri ders
cVe> her,defasında da «eve gidiyorum»
çalıştığı pek görül meyen -arkadaşı­
^dediği Kazgancılar tarafından tesbit
mız, İıer sene Ekim aylarında; büyük
¿edilmiştir.-* ''i— .
sürprıizler yaratarak bir üst sınıfa
geçmesini becermiştir. Bu becerik­
;Dalta’ sene, hacında ders çalışa­
liliğinin,
şu son yılda da devam et­
mamanın : moral
çöküntüsünden
mesini
diler,
bu kibar kızımıza, mut-,
bahsederek arkadaşlarım sene başınlu'bir
hayat
temenni
ederiz.
da moralman çökerttiği malî şubenin
sm ıf geçme bilançosunda bu yüzden
biiyük etküeri olduğu kendisi ve .se­
venleri; tarafından şiddetle •yalanlanmaştır.-. ,j
^Kilolarının sebebini hergün yap­ ' halde bir tesadüf eseri Mülkiyeyetığı ;Dikmen - Kızılay yürüyüşlerine gelmiştir. Fakat göklerle ilgisini kesborçlu ^olduğunu. söyleyerek, •tüllapta memiştir. Önce paraşütçü olmuştur.
yürüyüş hastalığına tutulanların- _■ve } Şimdi de uçaksız 20.000 metre yük­
de!, zayıflıktan bir deri bir kemik ka­ seğe çıkma denemeleri yapmaktadır.
îç gezide herkes gibi o da kaza­
lanların tek sebebi mucidi ve mü­
ya
uğramış
ayakları alçıda dönmüşsebbibi Zühaİdir,
OSMAN- İBRAHİM 2983 IV.
Şube
MaU.
B atı -Trakyamn en sert erkek­
lerinden birisi olan bu Za.tı mııhte*
terem 1947 yılında dünyaya gelmiş­
tir. Okula girdiğinin ikinci senesinde
ta nınmamak için gazeteyle yüzünü
kapatarak Dil - Tarih’in önünde kal­
dırımları arşılıyan Osman'ın en son
aşkı kütüphanedeki adsız güzeldir.
EOEMt§" *
Şahanenin en renMi ve popü­
ler ( 1 ) sîmajanndandır. Okulda, hor
fırsatta güzelliğini belli ettiği sesi
. sosyal faaliyetleri (I) Avrupa usulü
makyajı've de rengi sabah - öğle akşam günde 3 öğün değişen saçları
ile tanınır.
1953 yılında Ankara Kızlar Ma­
nastırım baharıyla bitiren . arkadaşı­
mız, şahanede de iki yıl aynı başarıyı
: devam ettirmiş fakat üçüncü yılda
ideali olan tıp doktorluğu yerine Ma­
liye ve iktisat şubesinde doktora yap­
mak zorunda bırakılmış ve bunu da
başararak yüzbaşı mertebesine eriş­
miştir. 4 cil sınıfta - arkadaşlarının
ısrar ve sevgi gösterileriyle Fes.
Kom. seçilerek popülaritesine gölge
düşürmemiştir. Fes - kom. toplantı­
larında sansür faaliyetlerini gayet
ustaca, nazla nazlı ve de azılı bir şe­
kilde yürütmüştür. Çok sevdikleri
Zahide’ye arkadaşları türlü espriler
yapmaktan da kalmazlar. Bazen d©
çatlıyası kıskançların yıldırımlarına
maruz kalır. Fakat Zahide’nin hış­
mından Tanrı tüm tüllabı korusun
1944
yıİmda bu şehr-i İstanbul*»
da gözlerini hayata açan Ersin, ilk € 0 0 0 Erâlıfc IJOTa3â‘r«ey|Iıkt^e^
orta ve lise hayatı boyunca oğlum,
gönül fatihîiğiiıe kalkışıp,yh^^l|kar
büyüyünce ne olacaksın bak iiim »so- ;
dar râstladığT;kızı' ncu^:ğelşinpdiye>
rulanna, ««H ariciyeci olicam» • diya
:2 kere öpen ve feabif mâîiy^tİOTİ^ 'Sü^^
kesin cevap vermesine rağmen, iruhu-;
gürdüm diye s^vinen^KER^Öiıae^f" '
na işleyen muhasebe ve iktisat aşki
askı yüzünden kararım hesap uzma­
; .'Cahit
nı olma yolunda değiştirmiş ye hat­ asılıp, «B en.şeni -tumanmd^1|-SaIla--::
ta son günlerde «ben üç mali şube­ nm » cevabını ^ an jseh ^ ğilm isiı^
ye bile muhasebe dersi verebilirim
Kızma ‘
yeterki yetki versinler» diyecek ka­
için
bıyık bırakma ;;sevd ^ m ajf| k l^ ;
dar işi azıtmışür.
1
lan 3* ay sonra;'kızı.:v«Bu:'^ ^ n % ç y
Mülkiyeye girdiği ilk ; senelerde, dikkatsiz .traş ioldun» deyince,-^ bun-derhal «tereyağ» lâkabını alan. Te-, dan vazgeçen, şen . d eğilin isin .,/ ' ;
reyağ Ersin, bilhassa basketbolü çok '
-îçkıci geçinir/"suyla sarKoş>o.Lur-;.
İyi oynadığını zannederek,kolej ida­
şun. Zampara ^geçimr* ;üç'?î;yMa|^ii':
recilerinin kendisini transfer etme­
kız bulursun.t ;Bu i'.gidişle1;:^ !!^ !^ ^ ;
melerine çok kızmış ve branş değiş­
.adam -otosun.;Jtirerek kantin ve fakülteler arası,
zamparalık manevralarına girişmiş­
tir. Fakat geçen sene bu iş de fos çı­ HAŞÎT AÎLPAY
kıp nişanlanınca bu sefer' de şansını
. X Oealc lİ47^.iİÜÇ|î£SSffi|S|
«oheFde denemeye karar vermiş am a:
git ebeye atbıriığk 'yB ij^
oynadığı oyunların * 3 /4 ünden bu
edebiyatı sayesinde. ;üd •
,
oyunların üstadı Kıpti E serin •altın­
doğmayı başardı. -Bu: ekoldeîa}gelişi- ^
da kalmaya mahkûm olmuştur.
mi mekteb-i .mülkiyeyevkaxiâ^Ww^^
edegelmîştir. Şahadede i^ i^ i^ e n iiî^
ÜMEAH SA 2 S&Y
gaikasına erişip, -r.; ¡sıfır ^"M îom stı^a
olan,
ender ineklerîmizdendir. i
Uzun boylu, tatlı yüzlü, bu güzel,
arkadaşımız daha sınıfı iptidaide
iken 4 mali ile diplomatik ilişkilerini
artırmış o senenin haziranında . da
Para’ değerindeki ■sürekh j düşîlş? •;
leri göz Önüne alıp;n mubadefeninf
mumlu kâğıtlarla yapünias^-;l’s & jr^
nur.
•:
Çankaya k arakolu m iida-^ m lî
sarfıoşluktan tecilli, benzin^arakjCİsî,
D.M.O- nin tüketicisi; 'akraba ^bebele­
rinin fahiş ücreti eğiticisi, ;, ekâpres
arkadaşımıza vatan, m iH etuvejj plan
üzerine bîr tez ha2 arlamasıh;iytavsîy^
ederiz.
;
•i
Çok sevdiğimiz, arkadaşlarınaçok bağlı Zahidemize hayat yolunda
mutluluk ve başarılar dileriz..
FATOŞ BİLMEN
EESİNB&ENM &N
halkalanmiş ve bundan sonraki 2
senesi asker yolu beklemek, hasret
dolu türküler söylemekle geçmiştir.
Sonunda İzmir Fuar Evlendir­
me dairesinde soluğu aİmış ve' sene­
sinde' Eyüp ağabeyimize «Erkek ada­
mın -erkek çocuğu olur» diye öğünmesine fırsat vermiş, bu arada. 3 mâ­
liyeyi de haziranda geçerek biz kar­
deşlerine azim ve irade sembolü ol­
muştur. Hülya gibi cici bir galisi
bularak oğlunun da geleceğini daha
şimdiden garantilemiştir. Tatlı an­
neye mutluluklar dileriz.
(f
'v •'
Senelersenesi Bahçelievlerde f©r.«
turduğu halde i «Nerelimin»;."diye^so*j
ranlara gözünü kırpmadan İstanbul­
lu olduğunu söyleyen^ adı Fâtma- olmasrna rağmeiı Fatoş* demeyenlere
cevap bile vermeyen geçen sene ; kar^
vun yerken Bi^yiık Rağit’in ,iFatoşu;
oluveren birtaı^eîerimizdendiri
. Çok iyi kürek çektiğini ¿zanne* i
den Fatoş sıcak bir yaz günü .Dalyan*
da îpek'Ie birlikte denize a^üıpta^bir:
türlü, geriye donemeymce kurtarma-;
ya gelenlere hiç utanmadari sandaim^;
bozuk olduğuntı iddia ^etmiştir; " ‘
. Briç ve satrand; ;.mmieİ3ğL§fve.v
girin,; tebessümüyle dejeıl^.^'etm i^fej
§îtûiŞîî£k Hîç ülar f c i ^
Sınavlarda : -Tuğrulla. birlikte
i^tikteri kopyeler yüzünden '. etrafj^p£uxan' herkesi rahatsız etmiş ve
sınıftan^atamasına ramak kalmasına,
rağnifen bu huyunu bu sene de' de­
vam:.ettireceğe benzer.;.‘i
Son sene her ay yarım kilo kay­
betmeyi prensip edinen Fatoşumuz
tnı-hesaba göre 2 seneye kadar, ilk
doğduğu giinkü'haline dönme tehli­
kesin^ akima getirmemekte «evlâdım
Raşit'in ve İpeğin. «3 kilo daha kay­
bedersen benim , arkadaşlığımı da
kaybedersin», şeklindeki büyün teh­
ditlerine rağmen perhize devam et­
mektedir. *
iBütün çabalara rağmen aîasmarlachk yerine güle güle demekten
i vazgeçiremediğimiz Fatoşumuz; bir
dii)İ033iat hanımı, olmakta güçlük . çe­
keceğe benzediğinden arkadaşları
kendisine mezuniyet hediyesi olarak
bir küns. açmayı düşünmektedirler.
< M -ö a îE M L
Ne &nası» ne babası, ne de danaoı
bıkamadı bu yaynmmı derine çare...
Hiç günde iki okka pekmez yi­
yip de~§işmanlamayan adam .gördü­
nüz mü?
:Hjg4 senede iki kızı gömlek değiş­
,gibi,çıkartıp atmakla öğünen;
buna rağmen cinsi lâtif görünce gözü djonen, Havyasız bir Adem’e rasÎadi^;3îu?
t ir ir
'Biltün bunlar' MÜLAYİM Cem’iınîziûf vasıflandır^
t t ¡¿aletiyim dersin, her maşta. 24
iğoîtfeTsîh.-
i5Sa^paray3m; dersin hep bizden ge■;:çltiîrsm^^îr-’ :’ ;• : ' ' :
|Şpjai bilirsin^, kuz yurtlan önünîgem zfein.C.;V..‘„
Şâhaneüe .vuruculuğunla seçilir.t r_- V1-^
■>j•
*' "
. >
Y^usen-ne; garip adem ki§isin>..
CENGİs; p tV A N ^ L V -
'
öysâ verdimi ses partileri diÜör©4 estandır..Son -günlerde sık sık Anadol-'
Iu bir cinsi latif ile Gölbaşında g örü l-.
mektedir. «Korkunç kolieksiyoncu
«fHmini gördükten sonra eve kız ka•patmaya teşebbüs etmig, fakat bütün
Ankaraya rezil olmuştur.
En büyük özelliği imtihan sırar
cmda kızıl sakalını uzatıp, Bedroh a
«Barbaros’un oğlu» dedirtmesi ve
hiçbir dersi kaçırmamasıdır. İngiliz­
ce öğrenmek için gittiği İngiltere de
Alman kızları ile o to -s to p yapmış­
tır. En sevdikleri Annesi, înönü ve
zeytinyağlı kerevizdir.
EMEL ÖZATU
îylik ve şefkat dolu bir kalp has­
sasiyet ve heyecan; kendisindeki din­
mez telâşa rağmen başkalarım tesel­
li etme, yatıştırma çabası. Ve" sevdik­
lerine vaktinde yaptığı uyarmalarla
Emel.
Sene başından itibaren ders te-,
lâşma düşen Emel, elleri kitaplarla
dolu olarak kütüphane ile İşletme
Enstitüsü^ arasında mekik dokur. En
büyük ve sık sık açığa: vurduğu sı­
kıntısı da derslerde çoğunluğun izle­
yemediği şeyler! anlamasına rağmen
çoğunluğun anladığı şeyleri anlat­
makta güçlük çekmesidir: 1 Emel, cö­
mert bir not dağıtıcısıdır. Bu arada
seminer hazırlamaktaki basan sı ve
kabiliyetine değinmek isteriz. O kadarki geçen sene hasırladığı Marke­
ting konulu seminer, bu sene bile aşı­
rı taleple karşılaşmıştır.
Dikkatli Öğrenci, candan arkadaş
Emerin hayatta tüm emellerine ulaş­
masını dileriz. îdealı olan plânlama
uzmanlığım başaracağına eminiz.
GÜRHAN ÖZ0 0 &AN
Hiç bir şeyden çekmedi Müîkiyede
Mıhçıdan çektiği kadar
J^atta Cumhurdan bile
AHMET GÖKTÜNA
Fakülte hayâtında hep kasılmış,
Kolej de başhyan bu huyu MülMyede
geçen her sene artmış, «Bizim Fa■kültede hiç güzel kız yok» diy-efttek,
cici kızlarımızın' kendisine yüzvermeyişlerini örtbas etmiye, «Benim
Erdekte çok gönül maceralarım ol­
du» diyerekte hava basmıya çalış­
mış, anaak Erdeğe hiç gitmediği an­
laşılmıştır.
. Birinci sınıfta biriktirmiye baş­
ladığı bıyıklarının Ömer şerif tara­
fından taklit edilmesinin, hüsnüniyet­
li bir davranış olmadığını ve bu du­
rumun Arap ülkeleri ile aram ızdaki
iyi münasebetlere gölge düşürebİİeleceğini, üstelik kendisine katiyyen
de yakışmadığım, Dekanlık kanalıy­
la Başkan Nasıra bildirmesi ve D ok«.
tor Jivago filminde, antrakda, 17 ki­
şiye imza dağıttığını iddia etmesiy­
le Mülkiye Camiasında sansasyon ya­
rattığım zannetmiştir. .
Babasının kendisine hangi cesa­
retle araba aldığı tarafımızdan anla­
şılamamakla birlikte, tüm trafik po­
lislerinin yalvarmalara vede çok gez­
mesinin aile içinde yarattığı menfi
hava nedeniyle, Özel şoförlük mesle­
ğinin jübilesi ile m eşgul olduğu öğ­
renilmiştir.
Üç senedir olduğu gibi, bu sene­
de Falrfiltede göremediğimizden, Kaz»
gan aracılığı ile, kendisine, mutlu­
luk olasılığı çok yüksek bir hayat
temenni ederl&
O kadar müteessir değildi
Bursunu aldığı zaman
|a^^r^;4Jiîcâra. gibi kurak bir
Anmazdı ama Ziraat Bankasının
.r^ r ^ | g p ^ û | ı^ ^ -rfa 2 la . gelişsm e-;
di^Hele‘ sacları.. *: Kıs lisesine müfet- nrhrn
tig olmak isteyen bu müstakbel dazTembel de sayılmazdı
^ j^ ta jıiıa ' önlüklü lise: kızlarmı ver‘ Mülkiyeden de geldi geçti Gür­
^ :.^ ı^ 4 i;S®Ör®re^ bağladı. Fakülte
ig!ıiâe'3g^yet sessiz ve efendi tanınır. han efendi.
İSMAİL BULMUŞ
öncelikle işin felsefi yönünü hal­
ledip sosyalist olan îso 2 Kasım
1946’da Konyada dünyaya geldi.
L ’Oc ¿an du proletariat’nın ta­
banında nçıkararak bütün toplumsal
katlan yaşadı.
dam d a
'J5%ü& buıjuaziye Eg«mn §irin; CEEpÂlı SS3PSKÇÎ mıştır. Mayıs ¡4yındah*so^^
jîfasabös îSaİihlide, 1952’de ıntisab et­
■
1947 de İzmir’in Kemalpaşa ka­
•istihdamda uyduyuti 1 1 yıllık İHî ve orta öğretimi çapı
zasında m iyop gözlerini dünyaya açtı.':
1 0 0 jnetre olan bir dairenin içinde Çok sessiz bir yaratılışa, sahip oldu­ başvurmaktadır. ! ** '■
geçtL
ğundan «hayalet» diye anılan arka­
Bir elinden-, saz, •>d ilü ıd ^ 'l^ z ^
daşımızın en büyük özelliğ i. derslere elinden tespih jve şarap, şiş^in i jrdü-:
defter yerine tek yaprak kâğıtla gel­ Sürmeyen Cudi ağır iyük; vasıtasıdır^
mesi ve not tutamamasıdır..Bu ne­ Kadim dostu Molla’ya molla jkehdini,
denle not temin edebilmek için bütün kolla diyereki babanın t l^v B şm d e;
daktüo .hamallığını üzerine severek
bol bol kahve ’içmekte Moîla’yı aile-;
alır.
üzme hazırlamkktadır,
Son sene fakülteye ancak arasır auğrayabildi. Ulubey seyahatleriyle
bir yandan özel sektörü desteklerken
diğer yandan Kocamandan Ekonomi
Politik dersleri aldı.
Arkadaşımızın tacir yönünü bi­
len pek azdır. Gerçekten her Şubat
tatili dönüşünde birkaç teneke bal
getirip yolunu bulduğu •yakınları ta­
rafından izlenmiştir. ■
■Son gunleıjde Haşan 'Fidanla^gü«"
reğmek istemekte ise de ;Hâskrİ
dan’zn yanında! bu, fikrini beyandan^
daim kaçınmaktadır. -
îki yıllık burs sağlama çabası
ancak geçen yıl gerçekleşen arkada­
şımız gimdi «bal ticaretini bırakmış*
fakat burs hatırı için E t ve Balık KHı-
ERTUGRTJI, .TÖKBEMİE,
j
' ..
’
" :vrtArtvin dağlarının bu ‘ ayyaş ço- •
,
cuğunu bazan sakallı bazan. sakalsız;
görürsünüz. Haftada en fazla'-î d efa '
traş olur.
;
Mekteb-i -Miilkıyeye ‘ gi^ rk en l
sosyalisttir.. Herkesin yaptığmin^ $eiv.
sini yaparak-sonra anti > : ¿asy^Îis^
oldu.
•‘
En büyük arzusu Fransaya dok­
tora yapmaya gitmek, aynca çocuk­
larına yaşlanınca Fransadaki dokto­
ra günlerini anlatırken, şözo şu cüm­
leyle bağlamak: «Cumartesi geceleri
İspanyaya geçer, Franco’ya kargı
sabotage’lar yapardık».
Karadenizlilerin eniştesi sevgili
îsomuza yengemiz özel'le birlikte
mutlu yaşantılar ve başarılı yıllar di­
leriz'.
BELMA ÇAĞATAY 2315
rtrmu’na yakasını kaptırm ıştın'A r­
kadaşımız bir an önce M ülkiyeyi. ’bi­
tirerek «bilimsel kasaplık» (!) anla­
yışım kuruma yerleştirmeyi amaç
edinmiştir.
1948 yılı Nisan ayının 2 S inci gü­
nü dünyaya gelen Belma, ebesinin o
zamana kadar gordüğii bebeklerin
aksine hiç sesini çıkartmamıştı. Do­
ğuşundaki sakinlik, ölçülülük Herde­
Ders dıgı zamanının büyük bir
ki senelerde de devam etti. Ankara kısmım «tavla» maçları ile değerlen­
Kız lisesinde tamamladığı lise öğ­ diren (!) arkadagımiz iyi zar gelme­
reniminden sonra bizim yönümüzden yince «zar» ve «pul» sözcüklerini kaçok mutlu bir rastlantı sonucu Mül­ . rıgtınr. En büyült rakibi XV. İdare­
kiye Mektebine duhul eyledi. Bu ara­ den R.D. ile yaptığı tavla maçını kay­
da -Orta Doğu asıllı bir OCUZ Tür­ betmek onun en büyük üzüntü kayküyle kurduğu olumlu arkadaşlık, •nağı olmaktadır.
kardeş bir Üniversite ile dostane iliş­
Mülkiyeye girdiğinden beri her
kilerin maksimum seviyeye çıkmasını
yıl
başarıyla
Ekim’de sın ıf geçen ar­
sağlayarak, Mülkiye camiasında sem­
kadaşımıza
Mülkiyeden
sonra da ba­
pati ile karşılanmıştır» Bu ilişki son
ğanlar
dileriz.
sene halkalı ilişkilere dönüşmüştür.
Arkadaglari arasında hanımlığı
. CODİ OKUR
kadar prensiplerine bağlılığı ve ha­
maratlığı ile tanınan Belmanm ilerde
Yansı hacı olan b ir . sülâlenin
hesap uzmanı olması kadar çiğ köf­ çocuğu olarak Konya’da dünyaya
te uzmanlığını da devam ettirmesi gelmiş, üç gün bayram yapılarak ye**'
beklenmektedir. Bu tatlı arkadaşımı- inek verilmiştir.
......
em bütün hayallerine erişmesi dile­
Mekteb-i Mülkiyeye geldikten
ğiyle.
sonra mayıs ayma kadar tam .istih­
. N e'gelm işse başına
dan. gelmiştir- Yurttan atılma";. tehli­
kesiyle bile burun buruna
yüzden. Dolabında rakı ve
Jîşşt; :
lerinden boşyer kalmadığı için'. tfelbı-;
eelerini dışarıya koymak^- zbnihda ;
kalmıştır. H er gün 8,20 de^; kalkıp";
(daha erkeîı uyansa b ile );■;-8.30?.i da
derşe gelmeyi huy. edinmiş ölsuct'*‘[¿e*':
kadarımız doğuştan', kabiliyetsizdir.-/
Yalni2 yazdığı bir kaç şiir ( D .ilş Övil^
nür. garkı ve türkülerin tümünü -ayni^
sesten söyliyecek kadar sesi güzçîdiı^^;
TÜBA
kayahan
.
San çiçek-, oynayarak- dünyay^j
gelen
«Tûboş» umuz : çocukluğunu";
yeşillikler ve çiçeklerle doIn^kasiabaS^
larda geçirmiştir. Bu.yoHara büyüki
t
m.
arkadaşımız bu : özlemi- • daglarou kendine benzetmiştir. Fa­
i^ Á iikarada anca¿ bulduğu-¡ zamán kat gezinin son günü bir Mösyö’ye is­
ıçiçe^ctpplayarak giderebilmektedir.’
minin basma «Len» kelimesini koya­
rak hitap etmesi bu seneki iç gezinin
İdea^j yeşillikler aras:nda evini
en büyük, başarısı olmuştur.
Kendi' elleriyle:çizmek olan arkadaşı-;
\xmzi her» :nasılsa kendisini • Mülkiyede
:bûlm uştur.;
3VBJ1İ. o y u n la r la açtığı tatÜ .ha­
yatını; yine milli oyunlarla kapatmak
üzere"olan paaixi etek Öncülerinden^
|TûbâTıan hayatta tek arzusu, mesut
¿plíigakte;.!:'
JjpÉCA^3>EK
!
Mülkiyede-, E^kişehirsporun kunıcus UjSüb^n kızların falcısı, Şiir,
Feryal ve Sevinçlin sandalye taşıyıçişi, "«yaşımı • göstermiyorum» diye
dördüncü sınıfın derslerini boykot
edipv birinci smıfa devam eden, «Abi,
ben bu suratla* nasıl askere giderim»
diyen kendisine şeker lâkabı takılalı
beri ".Türkiye’nin şeker ıhracmin dur­
masına -şebeb ölan, her» tatilden sözlü
dönüp" nişanlanacağım diye. Saplar
Dem eğim .müşkül durumlara sokan,
iyi. arkadaş?, onurlu, gururlu, prensip
.sahibi, ciddi, bazan-gayri ciddi, her
iaxakta bezi her. demekte sözü,.kenıdinebhas tezi-: olan: şeker Ertan,
JLÁM. ÇANKAYA '
Mülkiye mektebinin gelmiş geç­
nmiş en ’ kibarken terbiyeli kızıdır.
‘ Mösyosüz v© ; matmazelsiz Bayan,
bayansız. bir cümlesine rastlanma■.mıştır*
V y îç gezi boyunca prensiplerinden
kendisini saptırmağa üğragan arkam ,
3. sınıfta olanlar oldu. Kış uy­
kusuna yatan Bilgeyi savaşkan bir
İdarî şubeli kalbinden vurarak uyan­
dırdı. Bu arada Şubat ayında Turizm
Demeği PTTden bir teşekkür mek­
tubu, aldı. Telefon idaresi Ordu ile
günde 3 defa yapılan konuşmalardan
çok memnun olduklarım konuşma sa­
yısını 5 e çıkardıkları takdirde ken­
dilerine azami kolaylığın gösterile­
ceğini özel hat bağlanacağını bildiri­
yordu, .
Devamlı, «Bekârlık Sultanlıktır»
diyen Bilge sonunda kendisi de far­
kına varmadan parmağına bir halka
gedmiş buldu? .
YAVUZ KAİSTBEK.
r
Lâle’nin Mülkiye’den evvel bir
kag mektep bitirdiği sonra da bir
kaç mektep bitirmeğe azimli olduğu
bizzat kendi tarafından ifade edil­
mektedir, Boş geçen veya toptan ası­
lan derslere girmekte gösterdiği inat
birçok arkadaçem komaya sokmuş­
tur.
U fak tutukluklarla, hep iyiyi ve
hep doğruyu çok tatlılıkla konuşan
... Haziranda «Adam olana' çok bi­
arkadaşımıza bundan sonra mektep
le» diyerek sınav salonunu vaktinden, hayatlarında da kalbi gibi iyi ve gü­
önce terkettiğinden Ekim'de bir daha zel* günler dileriz*
şereflendirmek ’ fırsatına.erişmiş, frıL
yönden bir. yaz Şiir’in notlarına abone
e tü m sön m ez
^olmuştur.; 3,* sınıfta kaç dersten çak?..
tığını; unuttuğu .iğin Ekim postasını ;
Hikâyemiz bir - inek
var idi
k^^p,J.kendisi iğin, özel kasım sına­ zayîf-ı nizar» diye 101-5 yılında, baş­
vı aştıran ve Mülkiye’mmn soylu ge­ lar. Doğduğu gün ebe ve yamn&akileneklerim çiğneyen Ertan’m Gürcü > lere bu delikanlı acı kuvvetini göîsBaci'-mn dediğine bakılırsa \ uzun terdi, fakat akıl edemediği için ağvâdede Türkiye’ye başbakan o-lma- layamadı.' sı,.., mukadderdir. Başbakan * olma­
İkinci kez t Kasım 19S1 yıtnda
yı:, önemsememekte, ancak Gürcü
doğdu.
Çünkü Hergele ' Meydanında
. B şeı^ 'yalan cı çıkarmamak için şîmgeçirdiği
4 yıldan sonra bambaşka
- diden seçim propagandasına girişmiş
bulunmaktadır. Başbakan
olduğu bir ortam a gelişti.
takdirde bir-tek lüzumsuz İşler Ba­
kanlığı. kutup, bütün diğer Bakanlık•îan feshedeceği söyle&tüeri arasın^dadır^.; .
cılk çıttı. İ£eşanlı ikinci kez % sını­
fı okudu.
.
"
1948 sonesinde İsparta’da dün- yaya geİen bu kabak sever inek 1964
yılında girdiği Mülkiyede eski ka­
bakçıların ve şimdi de çoban sülülerin karteli olan kooperatifte- süpürğecilikten adam kazıklamaya kadar
çeşitli görevlerde çalışmıştır.
M ektebi İîülkiyedeki günlerinin,
çoğunu, iyi bildiğini iddia ettiği biriç oynamakla ve gecelerini de ka­
ranlık sinema köşelerinde hayal
kurmakla geçirmiştir.
Sap gelip sap gittiği MüBtiyeds
bir kas kere denemek istediği ayak
numaralarını kabakçılar, birliğinin
muhalefeti yüzünden gerçekleştiremeyince bu istemiyo, istemiye girdiği,
birliğin dağılmasını dört ,gözle bekle­
miştir. Bu zamana dek bu tür hava­
nın içine girememe kompleksleriyle:
başarısızlığın en büyüğüne uğrayan,
ve sinsice göz koyup taptığı, çapraz
tarafındaki altın yaldızla boynuzlanmistir.
Ananevi bayramda yeteri kadar
cesareti kendinde bulamadığı için her
gün sabahın köründe, bir 35 lik vokta
üe ine ba^layıp aslîna dönerek krptilikte karâr kılarak gazete sütunlarına
geçmeyi başarabilmiştir.
Mülkiyede anlı şanlı Keşanlı Bilge’yi görenler daha ilk bakışta bu
çocuğun Keşanlı değil de Ordulu ol­
duğunu söylüyorlardı. Bunun böyle
olduğunu Samsunlu Pehlivandan bah­
OĞUZ KEYZSO&LU'
sederken «H a» Samsunlu Pehlivan
Ordu’lu Mustafa diyerek de doğrula.-,
Kendisi birinci sınıf tekel mad­
dı.
. . .
deleri müstehliki olup ,zaman zaman
mey tercihlerinde özel sektöre başvu­
2.
sınıfta Bilge’nin varlığı ile
rur.
yokluğu beli olmadı. Çünkü kuluçka­
Ailevî bir itiyaddan dolayı mek­
ya yattığı 6 . kattaki odadan yumur­
tebi
Mülkiyeye CJELP/Ii olarak intitaları soğumasın diye hiç çıkmadı.
sab
eden
Oğuz, siyasi rüştünü, terk!
Bütün titizliğine rağmen yumurtalar
..m e k te b e d e rk e n , s o s y a lis t o la r a k İs i p a tla d i.
gılterede doktora yapmayı düşünür.
Her kıza altı kişiyle ayak atmaktan
imanı gevrediği için îngilterede bu
irû tek ba§ına yapmak niyetindedir.
İnşallah becerir
Ö O & Â N A I/ T U îîE îl
Mekteb-i Hukukun en güzel lazım
tavlayıp Mülkiyenin şanına gan ka­
tarak, bu şandan Hukuk tüllabına
«kayınbiraderine sıfatını vererek on»
ların da müstefid olmasını sağladı.
En çok merali ettiği konu eko­
nominin cybemetiqııe aşamasıdır.
Aşkla materyalizmi bağdaştıran
tek sosyalisttir. Sebebi hayatım aşkta görmesidir.
ZtT A a ÖZTAN
Doğduğu gün bütün rûy-ı zemin
ışığa boğulduğu için adım Ziya koy­
dular. Sülâlesinde cihan pehlivanları:
Kel Aliçolan, Kara Ahmetleri yere
seren herifler vardı. Böyle zayıf bir
çocuk gören aile efradı güldü. Ve ye­
di gün sonra ikinci adı GÜLER oldu.
Mülkiyeye girer girmez bücümîe K olej takımının yakın. arkadaşı
kantin
güllerinin propagandacısı,
berkezi yeren, meselesini erkekçe ,tak
diye . koyan! 2 üya edebiyatçıdır.!
(Pek saygı değer Türk Edebiyatının
ruhu için el fatiha...)
Mülkiyenin çok konuşan, az- iş
yapan bu santimental sosyalisti .İn»
Mülkiyenin bu hırçın çocuğu
mülkiyeye ayak atar atmaz ilk işi
aldığı «Kürt Doğan» lâkabından kur­
tulabilmek için seri halde (Lazlığına
dair) izahlı içtihatlı konferanslar
vermeğe bağladı. Bunda muaffak olduysada Avrupaya yaptığı seyahat­
te bir Fransız kızının kendisini Bulgarlara benzettiğini duyunca epey,
hayal kırıklığına uğradı* Bu hayal kı­
rıklığını unutmak iğin Avrûpadan
döner dönmez Kız Teknikte Dar yal
ve Osman ile Birlikte bir angajman
bürosu açtı. Ahcak fiyasko ile neti­
celenen bu işten sonra bir arkadaş
partisi (Siyasi Partilerle ilişkisi yok­
tur) 'hayatının akışını değiştirdi.
"Kendini henüz bu akıntı içindedir.
Can kurtaran simidi atılmaması (bühass ikendisi tarafından) bütün' ar­
kadaşlara duyurulur.
DENİZ ÖNDBB
Bazı ünlü falcılar Mülkiyenin bü­
yük buhranlar geğireceğini çök ( yıl­
lar önce söylemişlerdi. Beklene nolay
1965 Kasımında patlak verdi. 1948 de ^
îzmitte doğduğu zaman H arisol’u '
kıskandırâ'ğı söylenen Deniz, K oleji
bitirip Mülkiyeye kaydolmuştu. O yıl
bütün tüllâbin birinci sınıfa devam
etmesine sebep olduğu için Proflar.
Kurulu Fakülteye büyük bir an fi
yaptırmak lüzumunu duydu. Atılan,
bütün ayakları «pabucun hoşuma git­
medi» diye kıran Deniz en büyük ar­
zusuna kıyafet balosunda ulaştı. Ku­
zeni A yı Savaşı tef çalarak oynattı,
înek Bayramındaki kıyafetiyle klâ­
sik «çingene güzeli esmerdir» hipote­
zini çürüttü.
MEHMET M AHAKâŞ"
Sülâlesinin taa km rçik /;koyüai .
lanna kadar uzandığı- söylenenHy^şiİ
gözlü Karakaşı. iÜeopatra üe Antûâ^;
nm buluştukları yer .olan ;Sidenin
mahsulü olarak bu olaydan:9 asır: İ0
yıl sonra 1947 de gözlerini- atmosfe*-'
reaçtı. H ay açm az. olsaydi rda’ -ibUumum eksik . etekliler rahat ¡-¿eleyidi^;
Kendini büdi büeli kız peşindeikoşan '.
yakaladıktan sonrada neyaK^ovialŞ^.
dığını unutan Karakaş j, unutkanlığı':
geçene kadar çok yorulacağa benzer^
Geçen ay Tıp- Fakültesi A ^ ^iâL v
Kürsüsünce kendisme .teklif;edilen;.is-h
kelet modelliği teklifini\ {/«vucüdunisi;
nazar değer» gerekçesiyle
, miştir. Halen vücudunun, ve ^'sa^arir;
mn verdiği haşmetten r.'isii£adei||6 âĞ^«
rek.-tüllab-i cinsi J&tifg.
ayakları Jle karışık.sulanmaklagüldür. -Başarılar dileriz.
ATTÎLÂ-. AîtMÂH, (Sersem)
1943 yıhnda:Îstâribtea;;dÖggti^
tur. Attilâya göre saglaS:f^öğ<iuğu
gün çok gürmüş. 'Ahcak ?bııiüğ£$:^|
dikten,sonra saçları <dökülrrieğejbâşj*
lamıg. Bu sebeple arkadaşımız ;kendİ“:
sini kudretli, kuvvetli ve çok gapkıi
kabul eder.
; Ankara Kolejinde iken ^ Tabiat i;
Bilgisi hocasının . çök J
r it&aV^ettiği, \\
büyük bir saksılığı \^ k^aiıylaİbir^ ^
likte devirip altında kaldığa ,gün£KoÎ
cası «sen Attİlâ ,ben ;Âttüâf.:büj.boyİQ'‘{'
olmaz, bundan; böyle. ."senihTkd^^
SERSEM» dediği’ günden beri^seŞeâ|^
lâkabını çok benim sem i^irŞ;Ken^^j^
nin çok iyi basketbol bjTİadUğim^^v|
iyi yüzdüğünü sûylemesme ?!i
pek inanmazlar. ‘
M ü lk iy e d e o ld u k ç a ■« fe n d i v e g ır - "
gır olarak bilinen ve butun ' arkadaş£:
larınca sevilen,;Öğleye5 İcaÖaî»; tçraîÎk-|
sı •yede. sakalım kesmeğe1 üşenmgin^f
den beş senedir derslere gelemediğini;Söyleyen arkadaşımızın. g e i^ v;ye|jrâ-|
hat bir karyolaya v e ;h M ^ âİi^ fieS -|
dişini yatağında.iken txaş edecekcici'.
bir cinsi, lâtife .kavuşmasını dilerimi ¿¿:
İO ÎÂ ^ S E R İM
■
Nüfus kaydında doğum ‘yeri A f-?
yon yazık :isede,"MüîIayeye girdikten^
sonra, arkadaşımız kendisinin; ;Ispar*
tah öldüğünü itİdia etmeğe başlamış­
tır. Bu iddiasını Mülkiye kooperatifi-
oİ eİ© - geçirmek içmmi, ydcsa gele­
cekteki Başbakanlık koltuğuna şimd id en y a tın m y a p m a k için mi ileri
ş&rdüğü bilinememiştir.
■- rjJ Yandığı şiirler arkadaşlarınca
tıfli» olarak- anılmasına yol
-açmıştır. Büyüdüğü zaman şiirlerini
«Aİşka^Tövbe» adlı bil- kitapta topla­
yacağı sanılmaktadır. ' A ğır bir aşk
hastalığının tedavisi için. Fransaya
gideceğini söyleyen arkadaşımıza acil
şifalar d ilem .,
sına rabpne oİaıi Alâaddinin tek, şi­
kâyeti ayak atmada Kemal Danacı,
kadar usta olamayışıdır. İç gezide
yanlış ayalı attığı için Yurtkan’dan,
kötü espri yaptığı için Unverle Çogkundan dayak, yediği için haftada
beş defa Gülağacına derse, giden,
ezeli refakatçi, kızların dert babası
a rkadaşımıza en üst dereceden ra­
hiplik, kızlarla olan maceralarım din­
leyecek bilumum kerlere sabır dile­
riz.
.4pMET.-; MEHMKT
roculuk oynayıp rejisörlük! yapmağa
"Bu ilginç isinx. sıralanışı 4 sene
adadı. Aynı zamanda sakat Macitönce oj Mülkiyeye gelince tatlı espriten boşalan NKKD
başşkanlığma
îer©^ şebep oSmugtur. Am a A.M., ismi
aday gösterildiysede bu yeri Ayı
ile Birlikte-1 iki şey daha getirm işti:
Nuriye kaptırdı.
.Düşüncelerinde saflık,' çalışkanlık.
MüMyedeki ilk senesinde bir sınav 1
Y e böylece gelip geçti Mülkiye'döneminde^ çamaşırhanede sivil sa­ den işte...
yımına';tatbikatı '*-yapıldığına öylesine inandırıldı ki Ahmetcik bu yüzden, . ESAT GÜDÜK
az’daha 50 liradan ve şebekeden ola, Hoca Nasrettin kadar ilginç bir
' cak$ı| -Bu. L arada Selâmi .. Ahmedin
tip
için Akşehirliler 1948 yılının
'^tatb^ata.gitmemek için verdiği. rüşEkim
ayım beklediler Esat Güdük­
vetlerle'epey avantalandı.
tü bu gelen.
;Şen .bu, kafayla "daha çok kanık­
•Fakültede dört sene boyunca sı­
lanırsın, •gözünü a ç:; oğlum Ahmet.
nıfta kalacağını iddia ederek Hazi­
randa geçti Biara saplığı da akima
N M E T ;A B A M M .,.
geldi. (Nasıl becerdi bilinmez) alela­
JZsmamn. birinde Salihlide ipek cele nişanlanıp evliliğin kutsallığı
^ b ı fbir ,yum aköoğdu. (yumak mı, üzerine nutuklar irad etti. Aklı ba­
çomak Jİmi?).; Herkes -bir' çocuk bek- şına gelince de nişanı bozarak Franj^ r i^ ^ y W b i^ y in doğmasına şaş- sada doktora yapmağa niyetlendi.
Nimet önlan- fasla ımneyip Müllriyenin kapısından bildiği' yede
bilmediği bilumum'duaîarı okuyarak
saçlani1;aralayıp ortaya gıktı.
girmişti şimdi hepsini unutmuştur.
^Mülkiyeye .ilk girdiği , sene herBiryandan en genç .mezunlardan ol­
¿^¿ağabeylerini aramağa gelen bir
makla öğimür, diğer yandan hayata
^ eîik an d ık i bu Nimetçiği epeyce ü s-.
tecrübesiz ve erken atıldığı için kor­
5aü|KendiŞİ s u f :bu yüzden 48 li olduğu
kar. Böyle dengesiz bir heriftir. Lâ­
Jıaî4e!44:1 ü. olduğunu beş sene bokin aldırmayın zararsızdır, birde aşı
yunca^iddiaedip durdu.
oklunuzsa îıiç korkmayın ondan.
.. ^ 1 Mâliyede; iken hayatı aniden
iptidai-bir şekilde renklenen Nimetin ALAADBÎN S A Y pIA N
buirenkli hayatının ..daha ne kadar
’ Önce Tıp Fakültesine kaydolma­
¿iü^ceği .¿.estetik r uzmanlarınca me»;
sına
rağmen bir arkadaşından Mülki­
rak;:konusu
. . olmaktadır.
.............
yede güzel kızlar olduğunu duyunca
kabak Şahanenin başında . patladı.
Birinci sınıfta, iki sen OYAlandıkt&n.
^Mulkîyeye . gelir gelmez ayağs.7 sonra ikinci sınıfta uzun süre HÜL.nur tozuyla.' paraşütçülük yapmağa İfAıara daldı. Çabuk -uyandı. Bu yılki
*girişti. Şu arada- Ankara sinamaları Tıp Balosundan beri DİLEK pınarım
Üzerinde' incelemelerde bulunurken hiç kaçamayan Aîâaddin A rı Sanat
B abaöm erin yanında «Soğuk . espri Topluluğundaki 42 saniyelik oyunuyi^ifıkra»- doktorasını vermeği de ihla aktörlüğü, Hüseyin Bölükbaşı ile
mal.etmedi. Daha sonra diktatör. Re- - gazeteciliği denedi. Baba Doğan, Bögen tJle.beraber bulaştığı atçılıkta lükbaşı, Polatlılı Haşan ile birlikte
;4 ikiş; tutturamayıncâ kendini tiyat­ Hasankale lokalinin üç nolu masa­
■ ÎRFAN BKKKAJN'
Eski Yunan müzik tanrisinm
bütün itirazlarına rağmen 1946 mo­
del bir Cadillac içinde doğduğu riva­
yet edilir. Kurtlar diyarı Siirtten Ânkaraya göç eetmesîyle
başlayan
renkli hayatı, takdığı gözlüklerle ka­
raran îrfan’ın Çanakkale Boğazını
geçtim iddiası üç yıl sonra motorla
geçmiştir şeklinde onaylanmış ve
Kolejde kendisine verilen spor kolu
başkanlığı sebep gösterilmeden geri
alınmıştır.
1065 de Mülkiyeye girmiş ve
Bulaşıkçılar
Derneğinden
aldığı
bursla îngiltereye gitmiş, daha sonra
bu i şigın- fazla maharetli bulunarak
îngüterede bulaşıkçılıkla geçirdiği
süre uzatılmıştır.
Omuzlarımn
geniş olduğunu
zannederek troleybüse binemediğinden şikâyet eden, îrfan her yıl Ha­
ziranda geçerek kantinin havasını
bozmaktadır. İlerde çirkin kral Yıl­
maz Güneye nazire olarak bet sesli
şarkıcı olmayı düşünen arkadaşımıza
şan dersleri almasını tavsiye eder
bol
ekolu ^mikrofonlara
kavuş­
masını dileriz.
METÎN KÖKSAIâ
1947 yılının 12 Mayısında Anka­
ra kalesi burçlarında yeni bir güneş
gibi doğan et topu Metin, işe- yara*
liiafc'gerekçesiyle çö|> sepetine atıİır£ken yetken Belediye Zabıtalarınca
^dezenfekte edilip toplum içine so;ikulmuştur. K olej sıralarında iken
^bayrak merasiminde ceketini bayrak
¿.direğine çeken. M etinin kendisine
'olan sevgisi o sıralarda başlamıştır.
î lk Fransa seyahatinde Sartr’m
Egzistansiyalizmine öncü olduğu soyîenmişsede bu husus Be Gaulle .tara­
flından tekzip edilmiştir.
Masum, girin, ve tatlı görünme­
sine rağmen iç gezide, kızlar, kendi­
sini hiçte masum bulmamışlardır.
İnek bakışlarıyle kızlan mestettiği*
ûi zanneden Metin -Fakülte hayatı
boyunca Hacettepe sıradağlarım bir­
çok defa gözyaşlarıyle ıslatmıgtır.
Ankara trafik şubesinden ancak
9. seferde bröve alan Mstîn, arbasımn tamponu ile duvar arasında sağ­
lamlık testi yaptığı gü nT iirk Adaletininhimmetiyle bu badireyi atlata­
bilmiştir. Pegout fabrikasınca dene­
me şoförlüğü teklif edilen arkadaşı­
mız sağ kalabilirse bu isteği yerine
getirecektir.
Hayatta 21e yapacağını bilmeyen
arkada§îmıza Milliyetin bilmecelerini
çözmesini tavsiye eder iyi şanslar
dileriz.’
ONOL AKALIN
Saçlarını soldan sa fa tarayarak
o muhteşem kelini ustalıkla kapatan
ön ol aslında Karadenizli olmasına
rağmen ke ligibi bırnuda çok iyi sak­
lamasını bilmiştir. Doğum - yılını da
kimse bilmez. Daha Kolej sıralama­
dayken gitar çalmağa başlayan ar­
kadaşımız için otoriteler «Tanrının
biz gitaristlere gazabıdır» demekte­
dirler.
Mekteb-İ
■:=5
malarından
oian' Cem, lstanbSM{<ol^v
1946
yılında İzmir semalarında
bir vaveyla koptu. İzmir Kolejini bi-. sun da çamurdan olsun .Vjdonesine|
tirip Ankaraya geldiği gün İzmirin rağmen, Sivas nüfus kütüğünde |ka-J;
ikinci kurtuluş günü . olarak ilân yıtüdır. Kendi deyimi; ile pekf' fazla':;
edildi. Mülkiyeye ayak atmasından ders kullanmaz. Okula, kuyruklu yü-f
sonra bu ayak atmasını başarılı bir diz ' misali/ arada,.bir uğrar. .. İkincil
şekilde devam ettiren Çoşkun özel­ smıfta İdare :HnknTrnmı
likle iç gezide hasta olan arkadaşla­ özetten okuyup geçmesi^
ra (bildiği birkaç ilaç ,ismi ile tek en belirgin örneğidir.
başma konsültasyon yaparak) gös­
terdiği ilgi vede îskenderunda bu
arkadaşlara telefonda gitar " çalması
ile meşhur oldu.
t
İ ç gezide .asistan,; L a ^
§ıüğî Bahriye'de yedekrs^ayiık|telı>|
lik etmesi Mülkiye camiasmd£-büyük|
sansasyon yaratm ıştır,'
cı olduğunu iddia, eder fakaiylM AM j'
rütbesini de, keçi inadı .Jyüzündeis^
gene tavlada kazanmıştır.r jjBaşİıek^ ’
meşgalesi mektup ‘ !yazroaK:}ye;J' mek^:’
tup okumaktır- Kalbinin)sahibiniîcla«Ş:
ha önceden bulduğundan ciiisi:lâ tifi
tarafından atılan bütün ayaklâri inat«|
la kırmış ve büyük aşkı 'fj uğruriaJ^a- J
zanfer Bilge otobiisleri’n e■';abönâ[oI-|;
muştur.
Üçüncü sınıfta Sait Kemalin
gadrine uğrayarak îcra İflastan sı-'
nıfta gaktı. Bu yılı klüplerde gitar
çalarak ve Rüya görerek geçirdi. Son
sınıfta felç olunca, doktorun «yüzü­
ne masaj yaptır» tavsiyesini «çeneni
fazla işlet» şeklinde anlayınca iyice
çekilmez oldu.
En büyült ideali, güzel _ kızlan
çok olduğu için, tş Bankasma mü­
fettiş olarak girebilmektir.
Gelecek yaz ithâl malı bir cinsî
lâtifle dest-i izdivacı beklenen Çoşkumın iyi bir aüe ve oniki çocuk ba­
bası (Yatmayı pek sever) olacağı
tahmin edilmektedir, Dansı başını­
za. Vaaâayî
CEM AKTTtRt ş
BİLGE TAP&AH
•
Genç yaşında evlenen, bulaşık
yiKamayı, yemek yapmayı, ev temiz­
liğini çok iyi bilen önolun ne zaman
bez yıkama derslerine bavlıyacağı
üjerakla beklenmektedir.
Bütün bu üstün vasıflanyle iyi
bir aile babası olan arkadaşımızın, en
iyi huyu tanıştığı her kıza yüzüğünü
göstererek evli olduğunu hatırlat­
m a sıd ır. (Bunun sebebi dolmuşta bir
kîzm kendisine elle sarkıntılık etme/ .■
sidir.) Kendisine aile boyu mutlulîüçîar
A l i GÜRSAN
Yeni Ajans 1335
Oto parçacıları ve
tamircilerin
nazarı dikkatlerine
HER MARKA
BİNEK OTOMOBÎLt İçi»
“ UNIVERSAL” tip
OTO KALORİFERİ
Her marka kamyon için
oto kaloriferi ;
Minibüsler içm
oto kaloriferi
Otobüs kaloriferleri
Şirketimizden katalog ve
izahat İsteğiniz
NOT; Anâdot, Ford kamyon, Ford
Minibüs, Leyland kamyonlarında
kaloriferlerimiz birkaç yddanberi
memnunlukla kullanılmakladır.
h iz m e t in iz d e d ir
Töptan ye ferakend^ Satrç Yeri: ŞİMTEİ. TİCARET ve SANAYİ A. Ş. İstiklâl Cad. 347, Teh: 44 0619
'(BATÂh İÇ İN D E, OEÇER ÖL ÖM&Ü
■_;7 '
' gÜPPELERtN)
Ayşe ög e — Çocuklar mümkün olsa da bu seneJsf bmm srnıf tam kadro ile Hâriciyeye girebilsek...
kadar iyi. oiur' değil mi ?...
. K ıîîçbay— Zaten hepiniz gireceksiniz, telâşa- lüpm yok
/; Ayşe Öge :— Aaa, olur ayol hiç. Şükrü Elekdağ
Jjize dedik!, bu yıldan itibaren Bakanlığa 20 kişiden
ifamla memur *alınmayacaktır.
Kı&çbay — îy i ya gene benim dediğim olacak
yani...
Çağın — A y y ... Mehmet Ali, nasıl olacak anlat- .
sana'Hadi?
y
►
#
; - Kıîicte-y — Bak» 4inle... sınıfın tümü kaç kigi
45. Bundan dört Kıbrıslı ile 'd ö rt' de solcuyu (ben
Cüneyt, Cenab ve yarı sosyalistlerden Zafer = 1 )
da çıkar. Kaldımı geriye 38. kaç kılsınız siz sınıfta
13 mii, 13 ü de düş, ne kaldı geriye 25 mi. Geri ka­
lan 5 kişi de doktora için yurtdışına gitse, kaldımı
20 kişi bakanlığa rahat alır. Şimdi dıgarda kızlar
kaldı dimi?
Ömer — Evet sona ne oldu?
' Kılıçbay — Evet değil işte, dışanda hiç kız kal­
madı ki,
Ayşe, Hilâl, Çağrı Şiir vs. (hep birden) Aaa,
nasıl oldu peki bu iş?
Ayşen, — Hakikaten Mehmet Ali, kusura bakma
ama benim pek aklım almadı bunu. Nasıl oluyor hem
açıktayız ve hem de içeride
Kılıçbay — Basit. Hani 20 kişi hâriciyeyi al­
mıştıya, işte o 20 delikanlının 13 tanesi* dışarıda
kalan 13 kız ile evlenecekler. Mesele hallolacak.
Kızlar (koro halinde, yan memnun, yarı. kız-,
mış, yan gülerek, yarı kaş çatarak ve de genellik­
le bihoş bir şeküde) A aaa!... Aşkolsun Mehmet Ali»
ne ayıp şey!... (birbirlerine yan gözle bakarlar)
Ayşen — Necla nasıl oldu da girdik, ben anla­
madım gene, açıklam ışın bana, şu işi bir daha lüt­
fet...
(Bu arada Hilâl, kadim dostu Ayşe’nin yanına
yaklaşarak, alçak sesle şöyle der).
Hilâl — Lâf, nâpıeaz biz çoluk çocukla evlenipde 680 lira ile mi geçineceğiz yani. Hiç olmazsa şöyle
en ajandan bir şube müdürü falan bulmak lâzım ki
birşeye benzesin değilmi yani?
Ayşe — Aaa, ta.bi ayol, hem.'arada en az 10 yaş
fark olmalı ki, erkek hanımım hoşnut, tutabüsin,
evi barkı, otomobili olsun ki evlenmeyi düşünelim.
(Ve kazgancılar bu iki hanımın konuşmalarım
tesadüfen ve biraz da allah vergisi- hassas olan ku­
lakları ile duydular o anda, neler düşündüğümüzü
nasıl bir cevap vermemiz gerektiğini, siyasî İdarî
yede malî şubenin tüm delikanlıları pekiyi tahmin
etm işlerdir)!-..
Biîöm stö^pji& arar
'T e ^ ^ Ö İ;/''""''''
• : S.B.FÎ den bu gün, muayeneye gelen Çobanoğlu .
Kansız Süleyman'da yapılan muayenesi sonucu ,j şu;
ârlzt durum tesbit olunmuştur.
1. Uzun süre güneş ışığı. gönnemekteh; : müte-'
velli küflenme hastalığı,
2. Uzun süre sandalyede oturup - .-okumaktan;
mütevelli, omurga ve oturak kemiğinde yassılma: j
3. Müzmin derecede kansızlık. (alyuvar Jıokşan-:
lığı) ve bunun,sonucu olan cansızlık., Bu duruma binâen şu tedbirlerin en kısau izamanda alınması, memleketi ikmci.Sülü’d^n’fmaİH^um
etmek istenmiyorsa elzemdir.
' .
1 . 300.000 ünite ve kârından. Ceünkü kalça adaleleri oturmaktan ezilmiştir) v e .günde; iki k&zf «Gal­
enim - Ce - Cal» enjekte olunacak ■ • "
? fi •i ?
2. Her sabah güneş banyosu ve /ceviz’ Jyaprjâğı'
suyu banyosu yaptırılacak.
' " -•'">
3: İyileşinceye kadar hep güneş görmesi -.için'
limonlukta ihtimamla bakılacak. .
4... Sonucunu başarılı olarak, öbür Sülü’de gör­
düğümüz asma yaprağından, mamul yalancı dolma
. kürüne İki yıl devam edilecek.
5. Ömrü boyunca Red Kit ve Polyannâ^dîşmda
başka kitap okutulmayacak.
'
;*
İ- ■ '■
Dr* Prof. Opt. Psikolog vş.
: D oç Dr;
Faşım Adasal
Nihat Tath, lâzım pâstahanesindeki ’ 'telefonda-,
Gülçin adlı bir kıza yana yakıla- seminer hazırladığı;
■için çok meşgul olduğunu anlatırken yakanlardı.'
Kendisine; söylenince de gayet tatlılıkla «Valla ■.
'büdiğihiz gib ideğil, o benim kardeşim,' seminerime!
yardım!-ediyordu.! ? dedL
ZEMÎn
M eftunu köpek ısırmıştı. Kantinde hararetli ha­
raretli olayı anlatıyordu. Or?.daküerin biri dinledi
dinledi. Sonra heyecanla; — Köpek ölmedi miyahu? dedi
Mahri Dümenj
; j^Ç fijüV A . SÜM N€$ŞSİ1 >
■Mî %ÜMÜR-fA BAŞKA
..
J^T^M aliyenüı ve Konya’nın kısa boyla sempatik
îjoeujju Necip Fikret Dağlı, ay sonlarına doğru bakkşiîa: gider.
iki yumurta' alıp ¡akşam yemeğini
.ü ^ a^ Ş .aP etmek! Ülkemizin her yerinde, olduğu gi-;
¿İfbâkkaldİ da :yumUrta tane ile satitmaktadıiv N ^
.¿İp*te; en doğru harekette bulunarak'-kendi eliyle, yiimi^İaiİa. en irisini seçer. Bakkala parasını verdikten
•
•Ippitfa 'dögru beşinci kattaki odasına jgıkai*.. Yumurta
¿^iıJeccîgiV^tabağın temizliğini yeterli btümöyarak
^ a in a ğa '^ d et*.'
’
•
c^ aV ârîfe^ ^ âflöid an Mehiûet ^Öttdi vs 'Turan
: ^ ^ r^ k lu ğ tm d a tı istifade ederek ymnurtanın birini
; iğne .ile _Üd yanlı delerler ve içerler.
’ ■Ş
•'
' £
,'y i\
' :
^
i^0$N eci£ ğelir.^Öcağî yakar, yağ kör. 'Yunmrtamn
jfiii^ "> k ı^ ^ ^ ğ ıiı içine kırar. Diğer yumurtayı eli^c^Haİmea;'bog olduğunu görür. " Oda-" arkadaşlarına
i^iııumu bildirir, Cudi ve Turan
— Kır ulan Necip. Parasının yansım biz vere­
lim, derlersede kabul ettiremezler. ~
'iN edp bakkala; ver yansın etmektedir.
— SSaten ben hdfckajtâa. anlamıştım*-. İpinin böş
olduğunu... Tezgâhın üzerine yumurtaları koydu­
ğumda yumurtanın teki yuvarlanıyordu... . ..
Acele elbiselerini gıyeh»Necip soluğu bakkalda?
aîlr, bakkâlin hayret dolu bakışları arasında içi hO§;
yumurtayı ona vererek*
— Ulan sende bizimi .buldiıh S ;., eki der Ve ye­
rine verilen yumurtayı almayarak parasım, alır yfe:
yurda döner»
ACIKLI BİR Ö IA Y
Olay Fransa Dış İşleri Bakanı Michel DebreV
nin Ankara’yı ziyaretinde, geçer-. Fransız; de­
legasyon Ankara Otelinde kalıyor. Dışardan biri. te-.,
lefonla M. Debre’yi arar, ve Lobby’nin hoparlöründen
bir ses «Monsieur Debre au téléphone, S’il vous
Plaît!» Herkes donakalır... İtk kendilerine gelen Türk
hâriciyesinin protokol memurları olur... Santraîda
oturmakta olan sesin sahibi Regent Zencirci, epey haş­
lanır; fakat iş işten geçmişj kaymakam olmaktan,
başka çıkar yol kalmamıştır.
MİLLİ TASARRUFUN
S E MBOL Ü
$
TÜRKİYE
BANKASI
p a ra n ızın ... istikbalin izin ¡emniyeti
EN YAKIŞIKLILAR Y B GÜZELLER
L Mete AYSAL,
2. Osman TOKCAN
3. Ersin ERENMAN
1. Neşe BAYAR
2. Nesrin ÖZKÂŞIM
3. Ayşen ÖNCÜ
EN FONKSİYONLAR
!.. .Kemal DANACI
2. Barbaros OKUMUŞ
3. Aytaç KANAN
1 . Neşe BAYAR
2. O yaÇtFTÇÎ
3. Aysel ERYAMAÇ
EN YATAYALAR
L
2.
3.
Ertan KOLOĞLU
Eser ARKUN.
'
Osman TOKCAN
1 . Şiir ERKÖK
2. Cevza URAS
3. Cevza ÇAKIL
EN SEMPATİKLE®
METE
1. Rasim ENGİNDENİZ
2. Hàsan FİDAN
3. Coşkun GÜNHAN
;^
1 . Şiir ERKÖK
2. Bilge TAPKAN
3. Deniz ÖNDER.
M m G îît N E N M
1. Ersin ERENMAN
„
2. Barbaros OKUMUŞ
3. Raşit ALPAY
✓
1 . Mülây SÜ E R ..
2. Neşe BAYAR
3. Cévza TJRÀS
EN ANAJSŞÎSîLEK
1. M. AH K IU ÇBAY
2. Zeki KILIÇ . . .
3- ~ Hikmet ÇİÇEK ;
L
2.
3.
Nurcan TOKAR .
İpek ERKE3LLER
Necmiye ALPAY
EN İNEKLER
1. Kadir ŞATIROĞLU
2. Salih BOR
3. Kemal KABATAŞ
1 . Lâle ÇANKAYA
‘ 2, Hilâl BAŞKAL
3. Sevin ARSIN
HN KILIBIKLAR Y E EN OKLAVALILAR
1.
2.
3.
Eser ARKUN
Ahmet GÜREL >
Müslim DÎRİCAN
1. Nurcan ■TQKER
2. Handan KOLOG-LU
3. İnci SARAÇOĞLU
EN KASINTILAR
L Cüneyt .AKALIN
2. Mete AYSAL3. Cenap NUHRAT
1. Mülay SÜER
2. Hilâl BAŞKAL
3. İpek ERKEKLER
EN POPÜLERLER
1 . Zahide ECEMÎŞ
1 . Über ORTAYLI
2. Mehmet BAŞÇAVUŞ- 2 . Cevza URAH
OCLU
Eser ARKUN
3. ŞiirlŞRKÖK;
HASAN
EN. EFENDİ Y E M M m F ^TO tT ^R •.
L Salih BOR
2. Ömer Hayri GÖNEN
S.. JJbm. YAİtOAN
1 . Gölsen:GEZER
2. Ümran. SARAY
3, Nesrin OZKASIM
B
U
N
L
A
R
I
B
İ
- BahçeHevIerdeki bilnm-nm. evlerin (!)
nin Lemi’de oldııguau,
L
İ
Y
0
R
M
adresleri­
Yılmat
dârslerin boşalma saatinde tam takım e lb is e g ra v a t ile resmi kımımlann Önün­
de nöbet tüttüğünü ve üç saatlik ’ sıkı takiplere
giriştiğini,
!G.'G. Akalm'in 4 idarfli Yılmaz’d a n 200 TLu kar;§ıîığî, ŞOO soru 200 cevap metoduyla takip ve kıs
;tavlama dersleri aldığım»
.;?Aras. Erorun son günlerde hukuk fakültesi sŞcuf-i
/iptidaide, sık sık görüldüğünü»
•
• '
' ' -•
■
;;^pare*lİ;.'Tamer’in gürlerini Gençlik Parkı duvarbaranda yayınladığım,
u" ''
.' .
" ■'
ıSİiow gecesi Mete Tuacoku'nun Kraliçe' Ayşen’in
,!srk2isından «Dur Ayşen» ne olur bekle bertik di7
:MeBmet .Karakag’ın ezeli ve ebedi; son numarası-
2
T
'
— Fahriye Mangıres Fakülte’ye kaydını yaptırırken
bürodaki memur’un «ablanm mı . kaydettirecek­
siniz» dediğini...
. '
,
U
— Muammer Uslunun büyük görünmek için bıyık bı­
raktığı m ... ¡Bıyıklan gür görünsün diye berberde
boyattığını (kadınların kaş kalemi üe)
Shorçr’a gelen Serenella’ya refakat edenin Erol
Okyay olduğunu o akşam içip içip bütîin gece ar.kadarlarına dönsüzü kulisten nasıl dikizlediğini
;
N
— IV. İdariden Mehmet’in son zamanîardk sık- sık
Tıp kantininde çayiçme nin gönlüne ferahlık
verdiğini iddia, ettiğini...
.. Ayhan’ın 7 yılda bir km (!) tavlaya?nadığmı,
/
U
~ llber’in çorapsız ve gravâtslz, il^erindö mendil
yerine kullandığı . gömleği Üe okula geldiğinde
ayak attığı bir kızın ben bu kılıkta bir erkekle
konuşamam demesi üzerine seminere iki dirhem
bir çekirdek geldiğini...
A ras.E rofun (hayatım, gayet ınazbut bana ça­
mur atamazlar» dediğini Fakat aslında gelen ça­
murların müstehcenliğinden ötürü kazgan komi­
tesince yayınlanmadığını.
■
S
— Ahmet Babahoğlu’nun Basın - Yayînlı Ferhan iî®
geldiği kıyafet- balosunda rahatsızlığını bahan®
ederek km erkenden evine- bıraktığım... Son sü­
rat taksi ile baloya dönüp bir bayanla en roman­
tik danslarını yaptıktan sonra sabaha kargı yur*
da ğötniüp bıraktığını...
;Zeytin Ahmet’in II. sınıftan Oya'ya ezelden be­
ri refakatçi son günlerde ise .dara çalıştırıcı ol:<Îıiğünu
..
şnl^ttığ^U»
U
-
i^aış^Htat&epe'de olduğunu,
f ’• ;
. ■.
¿Ayhan'la kendi yaşında bir haram ile Hacettepe .. ’ ■
— A yı Nurinin bunca sene hatunlardan geçinmesine
rağmen son sene fakültenin dışında bir hatuna
külliyetli bir miktar tutan hediyeler verdiğini...
v —ı SağcTnm, diyarı United Kmgdom’da abazalıktan
kıvranırken kazlıyabüdiği, yegâne çürük bir domestîc’ten A.B. adlı amansix bir siekness'e duçar
olduğunu..*
— Nurcan'ın «ben hızlı danslan hiç sevmem, hig da
yapamam, Yalfnun hatan iğin yapıyorum» dedi­
ğini...
Ömer Gönen’in bütün iç geziyi lâstiği kopuk uzun
■donla geçirdiğini ve bu yüzden «shake» attırırken
devamlı bir eli ile donunu tuttuğunu...
görüldüğünü,
— Yine bir shake isterisi sırasında Alanya Kayma­
kamının «maşallah anasından dansör doğmug
diyerek alnından öptüğünü...
™ Cevza ÇakıTın kedileri hastalanınca kendisinin de
hasta olup yataklara düştüğünü...
— Cikcik Aysel’in Malî Şubenin fermanının okunul­
masından son^a formanlı yasanlara «teşekkür ede­
rim .beni iyi harcamışsınız» dediğini...
M üfit Yavımın Kurtuluş İlkokulu önünde nöbet
^tuttuğunu, - :
■ '
■Yanİkee. Murat'ın Amerikan Haberler merkezinde
-çalışüğınV'
Çiçek Şen’in kantin’e (i)
olan büyük aşkmı...
,îçV gezide Nurean’m
bavulunu ’/ taşımaktan ■
:Yalmı/ür kollarmın uzadığını..,
— Sevenbige’nin îlhan Onat’ın Muk. Sipl. Teş. ~der*
sinde çıkış zilinin çalmasına sadece 15 saniye kala
gayet mütebessim ve rahat sınıfa girip oturduğu*
' nuThocayı çileden çıkarttığım nf arkına büe vamüuyarak arkadaşlarına niçin gülüyorsunuz diye çıkış*
tığını..
.
'
— San Cevza’nın son nişanlısını elimden kaçırırım
korkusu üe atılan çamurlar için kazgancılara bas­
kı yaptığını,. A
— Geçen yıl sosyal politika imtihanında bazı sosların
ÎCârJ Marx üe ilgili 4 notluk soruyu yapamiyar&k
zaytf aldığını,..
İS&jÇetİû Ksr&haa’m L».SX>. müptelâsı ©İdtiğunun ya*
^yıldığiın ve bunu duyan kızların ona 15 metreden
Jv baktığını...
*'l*.t*^ ’ Baloda Kraliçe’ye e§Iik.eden Nihat'ın «shake» ça­
m larken Kral vals! yaptığını*..
1
ı-O rhan Sağcının İngiltere’de ancak boğaz tokluğu; , na disk Cokey’’İlk yapabildiğim,
İü- .Yaiikee’nin kolej kaldjrmılarından emekliye sev' , kedilmesinden sonra hırsını Matbuat ve istihbap .Mrat Sectiomın inoe denetsiz duvarlarına. abanmakr . îa almağa çalıgüğm ı...
*
\
,»r* Paşazade Nihat'ın hayatında ilk dansözü sh'owda gorup heyecandan sıraların üstüne tırmandı­
ğını...
^ ;Ahıiıe£ Babalıoğlu’min geçen şene H aziran,imti­
hanlarından birinde verdiği randevuya yetişebiljnek için sorulan tamamlamadan çıktığım ... ve
”bu dersten aldığı 3,5 yüzünden Ekime 4 dersten
V . ’geldiğini,.-^
. . ‘ *'
*
1
ICevza TJras’m bebek yuslü. erkeklerden hoşlandı*
..fim , bu sebeple gezide önce Metin’e ayak atıp»
‘ önün göründüğü kadar bebek olmadığım ,anlayın­
ca 2 . samftan bir iptidaiye sarktığım ...
— Nihat Tatlının alnındaki iz iğin .trafik kasası de»
diğî halde, bu yaranm ineyhanedb şişe yediğinden
meydana geldiğini... ’
'
— Tuğrul'un yurtta, yapılan,müsabakalardav^airni*en. güzel baciakü .seçildiğini.'.. .
— San, ipak saçlarından dolayı kendisine Sujp^erisi
denüeiı Deniz’in kıyafet Balosım da' mütad, sakin
:görünüşüne' Nağmen,,'çiplak ayakla göbek â toad a
çengilere taş çıkarttığım ...
Diıslomasiden-Y'usüfım U t ‘siy^iyi^.kâi&aSanlann listesi asıldıktan- iki ha£taTsönra-^İ05M§ilİk
.bir jkiöci;p^te’ asıldığında büroya’gidip^ij^^jigf^
benin JÇL'.yedek listesi ne zaman .¿üoyoi ';.:diye
..sorehı^mm.::
— Nihal, Savaşkan’m 1. sınıfta iken» burnuna, basıp
, «Î3 Üp diye^ses çıkardığını.*.
~ Öğuz~FeyzioğIu ile İsmet Haıputluoğlu'nun bir
barda, konsumatrisleri pifctesto için birbirleri ile
dansettiM erini,.;
— XV.. Siyasiden Muammer Uslu’nun kuvvetlenmek
için her sabah yedi Vitaminli A R I maması yedi­
ğin i,..
.
-¡- İlhan Yarga/ron IH. sınıfta iken doğam gününde
. verilen bir hediyeden sonra ya ş günü hediyeleri­
ni kabul etmeğe tövbe ettiğini...
—- Cik cik Aysel'in hep. «Paris» parfümü kullandı­
ğını ve kolonya ikram edilince, kokum var şeke­
rim » diye alm adığını.,.’
•=~..Kon tSalih’in Şubat tatilinde gittiği İskende­
run’da atılan bir çok ayaklan kırıp büyük bir sü­
ratle Ankara'ya döndüğünü ve uzun süre «İs­
kenderun’da abi bi kızlar var, az kalsın üstüme
kalıyorlardı diye hikâyeler anlattığını.,.
— Başbuğiçse Sevenbige’nin atçılığa merak sardıçhğmı ye her fırsatta Regent’ eforse ederek atlı
spor kliıbüne giderek antreman aldığım,
— Lâle Çankaya'nın Paris’teki «Sen» nehrine
bile «Siz», nehri dediğini..,
bile
İpek’in güzel endamını ( !) iki korse .üst .üste, giy­
meğe borçlu olduğunu...
-— 4. Mâliyeden Kenan YüksePin iki şişe pepsi için­
ce «Â h 1'abi, bugün gene çok içtik diye yerlere
Serildiğini...
.IV İdarenin sempatik çocuğu ‘Nevzat’ın ^ Turan.'
Güneş tarafından bîr önceki derste *.■tavsiye,edi­
len bir kitabı okuması nedeni ile Mülkiye’ye. gel­
miş geçmiş en nadir çiçek ilah edüdiğini.., " •Fi. ~
— Nihat Tath^nm günlerden bir gün kantine dışarı­
dan gelen bir hatuna bakıp bakın da «aü ulan
ah ne kaybediyorsak boydan kaybediyoruz .^de­
diğini*..
’ '
— Mehmet .Kârakaş’ın sene bagmda' İ3,5 " . yağında
bir kız çocuğu ile flört ettiğini ve biir müddet
sonra ekildiğini...
"
. J,
'fi'
— Çetin Kurt’un Banyo yaparken «çocuk. ;saatiiıi>
ilgi ile izlediğini, program ı kaçırmamak için-ko-,
- nuganları susturduğom ı...
:
^
— Mehmet A li’nin (Odun) benjm karıımdah^b||ka
bagka bıyıklarım da kırmızı dediğini..1. ‘
m
.IV. Siyasîden Ertüğrul’un fealoda â değişik tip­
te kızla dansettiği halde T resim; çeMlmiş^ diye
foto K öfeal’m makinasıbı kırdığım.,... Siyasili încfnin havamı bozuyor diye numaralı
gözlüklerini takmadığını... .
Ahmet GÖktuna’nm Çakıcı’ya yağ çekebilmek
için Adana’da birlikte gittikleri Nuri Sesigüzerin
konserini ağîıyarak dinlediğini...
Cem Akkiriş’in, muslukların kuru, havanm sulu
olduğu, bir gün yurdun terasında bir kalıp sa*
•bunlu dolaştığını' ve 3 kere terleyip köpürdüğü­
nü...
-rr;! ŞonV gönlerde Cüneyt Akalın ve Ziya öztanin
¡ Alp prcuıı ile birlikte B.Y.Y.O. iu bir cinsi lâtife
imüşterek asıldıklarım.. . ' •
—-;.Osman İbrahim'in sımfta^ her söz alışta renginin
(¿pkttTgpLizf,; .olmasının arkadaşlarmm: dikkatini
SEktiğini ve 'jkeüdisiîıe «Pancar Osman.» lâkabı*
Jnm;takıM3ğxâı...
^
.-^ ‘«Yak vaklEÂşİt’e bu ismin, Walt Dteney tarafın­
dan, teküdığını..,
.
.
-:v*vr. i■s;; •• .T"
/■
•— ,/Yengeç .Çetin’in 4,. senedir' Öğlenleri Kolej >kapı­
sında heton.,direk-olduğunu... ; . .
• -• .if
' •
' •
..r-#-0dm ;Mehmefr Ali'nin (K ılıçbay). Fakülteye ilk
;girdiği sene.kantinde «Mâo» lâfı geçtiği • zaman
«bomba» ‘diye.-karakola^-haber vermeğe-gittiğim,
•s—5-Osinan Yılmaz’m 4 siyasi Üe ortak derslerin
davimi olm aşıha. rağmefo diğer dersleri
kiıîlanmadağını ve bu saatlerde 4 siyasinin
*pisi önünde! dolaşıp gazete' okumayı tercih
‘
l
'
f
i
n
i
/
Oya Çitçi’nin balodaki yakışıklı kavalyesinin
Mülkiye 'kızları arasında heyecan uyandırdığım...
Türkkaya'nın «Baba Raşit’e» Mikelanj devrinde
yaşasaydı (çıplak model) lik yaparak işsiz kalmıyacağım -söylediğini...
îç gezide, ilk çağdan kalma eserlerin teşhir edil*
diği bir müzede Zafer Toprağın, İnce bîr maden
parçası için/ mihmandara «bu bir kravat iğnesimi» diye sorduğunu...
Yılmaz Yaman’m ağır hareket etmesi _fakat bu
huyundan ■vaz geçmek için çabalaması sebebi •ile
kendisine «Cevval Kaplumbağa» denildiğini...
mü­
pek
kaetti-
—f 'Lâle Çankaya’nın frikik kelimesinin, manâsmı
gezide öğrendiğini ve erkeklerden daha fazla fri­
kik aradığım... •
. •
:’£er Necip'e, King’de eline «dam»- gelince «ulan
bu -kızlar beni. amma, da seviyor be dediğim... .
.—t. Kont Salih'in Mekteb-i Mülkiye' iğinde kapının
hızlı- kapanmasından ötürü özür diliyen tek kişi
olduğunu..* ,
— Ömer Gönen denen adamın halâ .«anasının kuzusu» olduğunu :
r - Sağcılar sağcı, solcuları^-solcu bildiği Ülfet Cin: biş’in siyasî v.eğilimim çaktırmayan tek; mülkiye­
li olduğunu..;.
.
VAY BAŞIMA OELENIJEB
BEN MSYMÎŞÎM YAHÜU.
— Rafet’in Kızılay’da piyasa yaparken nişan yüzü’günü çıkarttığım kızlara bakarken
,sebep gösterdiğini....
— iZahide’nin k&zg&a toplantılarına sabah başka
•;bir renk ye%içim de Öğleden sonra başka renk
¿ve-;biçimde saç. t a r e t i ile geldiğini...
Kıbnslı Esat’ın ayak kokusu yüzünden Pe - Re Jamn rekabet edemeyip yakmbir gelecekte iflâs
edeceğini, ayrıca yeni alınan haberlere göre Paristeki ünlü parfüm imalâtçılarının bu ‘ yüzden'
bir ekonomik kriz.geçirmekte olduğunu»..
-HMa^mmer Öşlu’nım Birinci sınıfta iken IH Siyaf:sî‘:;şubenin tahtasının Önüne sık sık gidip dua eti-^gini.;.: ''
Ayhan'ın (ihtiyar) ameliyat olmak .için Zürih'e
gideceğim dediğini, aslında bu seyahat •nedeni­
nin eski büyük aşkı olduğunu...
— Çoşkun GünhanTin otomöbü çıkar ümidi üe bi­
lumum ikramiyeîi deterjanları aldığım... ve
bunlan sokaklarda boşaltarak dolaştığını..;
Ünal Salgnr’un son sınıfa kadar yalnız gezmesi-'
nin sebebini Eskişehirli. *mezun bir ağabeyimiz,
olduğunu...
"
m:
‘
r li- TeglciIât Kürş&t’ın,. T*aş bebek" Sevtap^m '.Yakut
i . Gazinosunda çalışmaya başlamasından sonra bu
gazinoyu sık sık teftiş ( !) ettiğini...
.. — Barba’nm iç gezide program uygulayacağım di­
ye herkesi (Lâtif dahil) sabah saat altıda uyan­
dırdığı için gelmiş geçm iş 7 sülâsinin pırıl pırıl
olduğunu..,
— Zahide’ye makyaj masrafları
ninrsert bir nota verdiğini...
yüzünden
ailesi-
— A y ş .ejltı.ci* îpek, Hilâl ve Çağrı’nın veda balosu­
na; gitmek için Ömer Hayri’ye teklif yaptıklarını
öm erin’de bu teklifi mest olmuş bir şekilde kabul
• ettiğini ve «madem istiyorsunuz, İsrar ediyorsu­
nuz geleyim» dediğini..«
— Hüdaverdi’nin sınıfta ara sıra, «çok gıluidım»
diyerek pencereleri açtığını ve ders arasında sor­
duğu sorularla zihinlere neşe saçtığını,..
— Müslim’in bulaşık yıkamakta hanımından
olduğunu...
üstün
— Şatıroğlu’nun bir meyhanede «ızgara yağida pismezmi» diye sorduğunu...
—¡* Tombul Ahmet’in b irpartîde aşka gelip bir hatu. nu öpmek isterken kızın küpelerinin ağz=na girme-,
siyle bozum olduğunu..,
1
. «B ir anhk gaflet
çıktı rezılet
sen beni affet.
■ imza
: Ahmet»
.
:
O gün bu ea sevdiği sarkman SDROT
;
olarak Amerika’ya gitm iş, oİduğunu,.. Ö günTbu .v
gün en sevdiği garkının -N ever on Haziran-; ol- ’
duğunu...
*— Ergin Yazıcıoğİu’nun Gündüz Ökçün’ün bir sorusu
üzerine «eski Türkçe klâvyeÜ daktilo varmı ho­
cam» diye retorik bir soruyla cevap verdiğini...
— Yengeç Çetindin «yüzyıllar evvel dedelerinin -çok
zengin olup som altından köprü ay ak lan ; yaptır' dıklarmı söyliyerek övündüğünü...^/ ;
— Fahriye Mangırcı’nm iç gezide mezunlardan' İ.Ö6 ;
hk lâternacı İniş Yurtkan’ın yanından aynlma*-;
dığını ( !) .
—
— Ayağı île elini tutabilen anormal yapılı ; -Kaşit’i
kolejdeyken dolattığı kîian, dişlerini ve dilini g ö r».:
ınekteh bıktım diyeirek bırak tığin i../...........
-— YankeeTnin genç kızların masum aşkları 'İle.oy­
nayıp kendini her gece. Kent Meyhanesini;'.' davet’ ■
ettirdiğini... ^
■— Engin Yazıcıoğlu’nun bir. ara İstanbul’da m otoşi' ze, .'çapkınlığa .başladığını, ve bir gece. yanındaki
¿ânımın harbîye meydanının ortasında ihtiyacini
görmesine nezaret etmek zorunda ...kalınca ¿"bu*,
işten vaz geçtiğini....
;
• ‘ •
— M ufit’in memleketine • her ••gidişinde' 'ni^anlaıs-..
dığtoi iddia ettiğini..^ V-.
\
.
*:
yüzül bir pusaîa gönderdiğini...
~ Kıpti Eser'e Nişanlısının. babası «Haziranda geç
seni nişanlınla Amerika’ya yollayayım diye ■söz
verdiğini bu hızla kıptinin surmenaj olacak kadar
çok çalışıp haziranda sınıfı geçtiğini fakat İs‘ tanbul’a gidince nişanlısının 15 gün Önce yalnız
— Aytaç-K anan’m maksimum 15 yıl^içİndeŞ^regiJ
Çamın en iyi filim yönetmeni olacağı; iddiacında
olduğunu/.. ■■■ ' ■
s •- Vr■
. i.j
— Osman Alpak’m kızlardan ziyade • hanraian,tercih i.ettiğini ve .onlarla beraber görün du ğitoi|t;^
— Kereste Rasim ln. herkese kendisird futboîctt 3İ&7
hiteğım ’....
,
. .
S■ • .
’
*
— Barba'nm Âdanada verilen ziyafette, ev saHibinln :
kızlarını görünce» ben geziyi terkediyormrTdedlği-;'
ni, ; ,; :
■;
— Kemal Danacının son günlerde yaşâdıği j'i:aşld&m
liseli bir hatuna, olduğunu» ■■
v-' -»
'.
.......
~
Zvîk M tSO&LU ;
..
:
—: Espirilerim bütün sınıfı hararetle 1 sskar^ r
Bedri 0Ü E 30Y ; ■
—■ Ohoo, bu da şey mi hocam? Benim - espırilönm
tüllâbı gocukla sarar,
■'BUNE AGEÛ&
Zafer Toprak, Fakülteye-.kayıt i$&-^eİâiğfc
çok heyceanhydil K ayıt
(hangi Hüseyin olduğunu bizde biîıh iy oı^ îfzira
rodaM bütün memurların adı .JEp^eyin’^ fe-^ iia n i^ ^
san bölümüne kaydolacağım sorması.üzerine
dedi, Siyasi Şube’ye kaydedin,- lütfen.»
m
H
O
w
:;öpeHiMe Veda, balomuzun görmediği, ilgiyi show
gordü>Zira .Show’un sahneye konduğu yer hem Mar­
mara;‘-QteliÎ-gibi-sm ir dışında değildi (bazı bocalanm:z\baloya gelememelerininnedeni olarak bunu gös­
terdi de) hem
:
:,\l§ ^Her ne^'ebiz yine h^r sene olduğu gibi show’un
hazırlanmasından -söz edelim» dedikodusunu yapalım,
’so^a;^itö'Şh'o^;gec^sİ2ie geçeriz.
.
; lî
fen d im ; show’u n . îpkâyesi; Fes - Kom'un
şjşçilmesiyle bağladı ve Show’un yazılması işini keres­
te}J^im vüj^rine {aldı:. Rasim sfopw. yazdıra-cağim dif^T^tanbura; kagü, birdaha da‘Vgörünmedi töz .oldu.
’Ama gezide vardı1 galiba. Ney&ebu birinci gönüllü ve
d^Jbi?^^
kurbandı. İkinci gönüklü -naşaştık .ya- îlbâr oldu.
iQ tod ^ l^ ^ i^ K on u ¿k^kez, tümüyle* Şahide v e C e v *
:.j2a ^ ^ ^ j^ e ^ d e y d i ^du^uğumu^a .göke» tik'" kez ¿.diyo-
ife^ ^ | p fediıû ;'fda^ ^ ben in feroiânına verdiririne de
ve davudi sesiyle varlı'gönüllü. flsatf -şabede&Aytag .Koçabaladı, suluları
; zap^^ e^|gaİıgü i istifasını. yermeye kalktı, Lâkin
W şuna4ı.'' Arpadı ki tek çıkar yol
l^ ^ ^ lp â h n eye;-k oy m a k . İşte boyjece, Aytaç hem
^azdı^bem; oymdı^hem de Spikerlik yapta. M. Selik
-Joîclu. ‘ ZaMde’yi camlandırdı. Ama Zahideyle de ah^cak o M r a ; kapanacağı gün barıştı, yalmzşunu tes.?■İffl^jB Ö ^iV ger^dr'^' A ytşç Shov^un bütün yükü¿Ü’:^^^%%rında £ş£i$ı .ye :.eu az İnek bayramındaki
“ alık;Rakye rolünde olduğu kadar başarı kazandı.,
“/ ! ; Şbc^çLa /Fünun’u Mekteb-, iMülkiyede oynayanp l^ u ^ ^ §?p .4;jî^ ^ iliyd i Hele Kısmet Paşa -rolündte
:|-)V•* -..r.;. • •. .
•
:j: \§;. Kendilerine .gelecek,; çamurdan korkan 2 hatun
¡sşİfeşŞe^,.- arz-ı endam eylediler ama ne
biz anlayamadık.
i.?' İ-J.,İÇön^;jdışmda Şhov^’a; .katılan arkadaşlardan
¿v:H a^ ^ Ş abB n c^ '(o% ^ îik ^ d ı;3ilm iy4i- yine ama so-işafckjjaria? sahneyi - doli,durduj! -î^ ğem ldı-alkışlandı. Eti son şarkısında sa:;lqn d^
çoğunluğunun ' suş^hilmi sus-!
f a ıj^ l^ te r.-D iy e kendisine refaket etmeleri*tabii ki
¿birjsem pati gösterisiydi. . r’ Gelelim Show*u izliyenlere, gecenin sürprizlerine.
.1 1 JHocalarîn çoğunluğu oradaydı oakşam. Basta ■
; tlhan Unat olmak üzere hepsi sahneye davet edildi­
ler, onlar da açık vermemeye çalıştılar. Safa; Reişoğlü-.Nermln.: Abadan, Bülent Dâver, Lâtif Çakıcı,
; Yökşel: ;Koç, Aziz Köklü, Adam Şenel, S.K. Mimar.oğlu, : Seha Meray, Muammer Aksoy mikrofondan
1 tülîâba seslendiler. İlk defa orada ders anlatmadılar.
^ îlk /d efa '.orada siyaset yapmadılar. Ama bağlan
•(acaba ibazüan mı yoksa; biri m idüşunün bulursu­
nuz) densizliklerini bilmem kaçmcz defa oradan bile
ortaya koydular.
■
Şhow’a bir saz takımıyla başlandı, Ama ne ha. valardı onlar. Bir kadehler eksikti
O TŞŞEE!..
■
Show ' esasen önceki yıllardan farklı hazırlan
rmgtı. Farklı şekilde sahneye konmuştu ama diğer
senelere göre bir farklılığı vardı ki o gecenin bom­
bası diye nitelendi. Görenler anlamıştır tabii, Sereneüa'dan vede oryantalden söz ediyoruz. Kimi onu
bura,ya sokmakla salondaki bütün hatun kişileri dü­
şürdünüz dedi (Oysa sonuncu kim, biraz da - mes­
lektaşı asistanın anlattığı fıkrayıdikkate alarak ten­
kitte . bulunsaydı belki biraz daha iyi görebilirdi ge­
cenin havasını). .Muammer Aksoy da «Dansöz . bize
ğörefazla açık Dâvere göre kapalıydı» dedi. Söy­
lenen herşeye rağmen dansöz oynadı ve gitti.
Bir başka sürpriz Adana’dan.Sâdır, oldu. Toplu­
mu kurallarım takmazmış adam, öyle söyledi ve bunu
ispatlayan bir kılıkla çıktı sahneye. Yine toplumun
kurallarını inkâr ettiğinianlattığı fıkrayla da ispat­
ladı.
Oyun, kabare oyunu havasındaydı. Hocalara ih­
tarda atiîan t ağlar tatlı ve yerindeydi. BaşgÖz yar­
m ıyordu'am a çoğunlukla gerçekleri dile getiriyor­
du.
• .^
Bütün bunlardan sonra şu söylenebilir ki,Sena
Meray hocamızın söylediği gibi herkes show”un ken­
disine taş atılmayan kısımlannıçok beğenerek ay­
rıldı.
”
& Â N S ife.içiN titm a sR s ®
'''d i e d î ; n b y a p ^
Hilâl ^BAŞKAL ': «Önünde oturan Mete’ye eği­
lip, bağım kenaya çekmesini, iyi göremediğini söy­
ledi* .
' '
V
ŞiirlDKHÖK': «...A y ol bu da. bizden.m i?» dedi.
Barbaros OKUMUŞ î «îçğezide ben bundan da­
ha güzel oynamıştım» dedi.
. Mehmet Ali KÜMÇBAY : «Ayy.. felaket," valla­
hi soyunuyor!...» dedi.*.
İmat ÎPAJR* : Kızma daha siltt sarıldı.
Kagit ALPAY : Ktîzıı kuzü oturdu, alakasızca
seyretti. (Yalnız değildi çünkü;..)
'Nihat AK YÖLBuğulanim gözllik camlarını sildi.
Neğe'BAYAE: Kazgancı arkadaşlarını dürtüp
«Çocuklar, ben ilk defa canlı dansöz seyrediyorum,
bu daha soyunacakmi-» dedi.
Ayşen ÖNCÜ': «A yy ne ayıp» dedi, elleri ile
yifzünü kapadı. Parmak aralarından çaktırmadan
Seyretti.
Salih KOK- : îsketıderundaki günlerini hatırla­
yıp, Kızadı, terledi.
Mete TÜNÇOKÜ : Beyaz mendü salladı.
• Mehıpet BAŞÇAVTJŞOöLU Seyretti, ■seyretti,
en sonunda da «beğenmedim, kendisinde ve dansında
estetik yoktu»- dedi.
OSA Ğ d'N IN babası oğluna eğilip» Oğlum bu
hanım kaçıncı sınıftaokuyor.» diye sordu.
Kemal DANACI ; A hh... Cevza neredesin?
^1 rrpKN w T ^ m i?
ÜF, ANAM -NEYPI. Ö B B !:
KÜZGÜN RADYOSU
Zahide EOEMÎŞ : Doktor, doktor civanım (Ah,
neler istiyor canım ...)
Cevza ÇAKIL : Çile Bülbülüm çüe, Bende var­
ken bu çene,
Kfigent ZENCİECİ 2 Kır atıma bineyim.
Kongo yoluna gideyim.
Çoşktm GÜNHAN t Ayaklarım boga gitti
ağlarım,
Bu seferki de tutmazsa ben
süpürge bağlarım ,.
hep.
Nihal SATAŞKAN : Tanrım bizi etsin
bir arada bahtiyar
İCiIay Süer ; Asker bayrağmı da burca diktiler
■Küçücükte yarimi asker ettiler
'■Gökmen DANİŞ : Ne güzel talihim var
Kıbrısh yarim var
-Neşe B A TA R : MüMye«de bin d k sevilen.
Mm, düzelik inceyim,tatlıyım şenim.
: Kemal ,KABAtTAŞ >-s-Not
’aki-ı şuurtm,-;
lE lâ l^ jtfaaatlaıgezer,-- !g ^ ^ C T n ig^ i»ltâ £ ^ ^ i
;Kemal -DAN iİtİ ıl.Darıldımm
‘bakmıyorsun buyana,
Darılman.mühim; değil, .kız :arkadş§mı7MgopÎiSFİÇ
..bana,Aysel m ¥ A M A Ç ;î’,]
. Müslim -DİRİCAN -s Okulumun içine Prof. Dol­
durdunuz»
Som lanm a da artık cevap vermez oldunuz.
.
; ' Kadir ;$Â I1SÖ 6L17■;.'Şarigı
Asisianhk Lâtif yağ
çekmekle sağlanır. -
be-
yoktur.
Arkamda koşanlar, pek çoktur»
A tillâ TÜMBR ; Bir Neş’e ;umdu gönül
Serapa Keder oldu. Yalım DOKA : Artık gelecek sanma Sakm
Geçti o günler
Hülya TÜKKEŞ î Nasüinin KavaMan
Dökülen yaprakları
Zaman geldi geçiyor
Harcadım esaslı ayaHanj
X^U -<ŞEaaaSR)i
r
] lozlarîn yanında, çîçegim.am&s.'
‘^hSs?
gÎ^^JBÖNMİEaS s Üfacık tefeciktin
vardı. '
;.;>i~v7'İy.'.' V’' 1 : 'v--7i ' %
■
.:Şegfcile dalga geçtim,>
•>«^w
•'Sedat B ltİtB s"Bo^erm l§im dünyaya
Oya, ÇİDCÎ : t^çsiii, günler haftalar Nurcan TÖKER : Hayal isinde akıp geçti
Şu bizim mülkiyedeki günler
bEşkSı benim .. •
; B i ı m ^ M D £ \ JürjüN : Kanada/dan bir yar gelir
;V ; .
•:
•••' •'
■ •
: Karakolda ayna var.
Belma ÇAĞATAY : Bir yar sevdim
Boyu bosu edalı
V tİÖ ;Ç (İ?ÎB S K ;s Dükkânımmönü kızlar,
K ı^ ^ lg ö rü n ce burnumun. ucu sızlar. 1
Sagit A LPA Y : Pınarın başında su verdin, içtim
Sevdimseni Handan yar diye seçtim
Îînam mer USLU : Çarşambayı sel aldı.
Kimi sevdiysem nişanlandı.
;,A yİ 8 ^ :0 ^ g Ç î Sevemez kimse beni diplomatların
; sevdi|% ;^ia^ ^ :• .
.\
'V ;. . E y d ip lo ı^ t senotoajşa^ Mülkiye neye yarar
..Osmam .YM M A^ : Çihanda bilir benim sana yaDs V os -! vosum çıktı
•:Ankjıtaîîm k ızlan .,
^.'Çübuçdf'beni baltam
! Alâ 4 ddinKAYIHANT : Â ‘ kızlar kumral sanşm
■• ••-•'••. • V.; - "
Neden acaba, hepside ben“ konulurken esner ?
Necla..OÜESELr : Zeytinyağlı dolma
¡■T'amanV-.■■■•
' ■Hergün sinenâaya giderim aman
yapanm
^BlIge^TAFKÂN : Alişimin kasları kare
•rBuİduk 'artik derdimize çare
Ş’-BiteUa:KÜ KSAL.: Aşıkım ben. Selmaya
iÎ;Yüzil benzerdi aya
Tûbâ HAYAHAN ı Mozart
in ci SARAÇOĞLU ; Dedi kaşın nedir,
y a y ,'
Dedi yüzün nedir dedim ay,
Dedi bana, varırmısm
,
.
Hemen dedim ki hay haaaayi
dedim
Ayhan ATAÜ N AL ; Ne Füsun ettin
böyle
söyle Semra’m Semra’m söyle
Ne yaptın kulun Ayhan’a böyle
ruhuma'
Deniz' ÖNDER s Olamaz ne çare o nişanlıdır
Kayta nbıyıkh delikanlıdır.
Ertan (Gavat) KÖLOÖLU s Kalbimdeki yerini'5
hayalinle süsledim
Odanda giyinirken seni damdan gözledim
Barbaros OKÜSfUŞ ; Vuruldum, kız ben senin
saçma,
Fes-Kom-un işleri yürümez böyle aç açına.
vm sucur
g ü ç le rin
KE3İMANÎ
KALMADI ZÜPPELERİN
•öSRM ANII
kuşadalı»
în e k - f t o y a s i
Sm ç SEÇ ALI
MüBdyeye gelmemelerdi ne olurlardı
Geldiler ne oldular
Mraamm-r TJsIa : Kaduı kuaförü olurdu, ba­
kansız çöpçatan oldu*
CevzaUras ; Dadı olurdu, İstanbul’a yenge oldu.
Kurcan Tokar : Arap Güzeli olurdu. Eli ma­
şalı oldu.
Kürşat Yunus : Adliye.de
mübagir
olurdu.
Mülkiye’de teşkilât oldu.
Zafer Toprak : Krupiye olurdu
Kuaförlere
müşteri oldu.
Nihat Tatlı : Tatlı olurdu. Ekşi oldu.
Orhan S^ğcı î Belki Solcu olurdu, Disk birin­
cisi oldu.
Müslim DMean : Yüzbaşı olurdu, idare Hu­
kuku Meendisi oldu.
în ci Saraçoğlu : Anjelik olurdu. Rüküş oldu.
• Sedat Bilir t Düşünür olurdu, Beatnikoldu.
Ayhan Ataünai : Genç olurdu - İhtiyar oldu.
Bîlifi tYavuz t A t hırsızı olurdu. Kalp hırsızı
oldu. .
E rol Ökyay : Komedyen santrofor olurdu, keli
keh oldu.
. Oya ÇIfcçi : Sn az şimdiki kadar hanımefendi
olurdu geldi uysal mütevazi oldu.
Barbaros Okumuş : Çalarsaat olurdu, başkanlann en' azgını oldu.
•‘ ‘
*
Aysel |5 ryamaç ; Şarkıcı olurdu, .cik. cik oldu.
-AÇtîlâ K oç ■: İmam olurdu,. Şeriatçı öMuJ
Z/smî Gaüp ; Tüccar olurdü, Besili inek 'oiau.
.. Muharrem -Umutlu ■; Yazık; olurdu,' În e ^ v p id îij
İS*din SsKcil s- Sirk trapezcisi oîurduJrf'.Rj|fâ$:at-.
çi oldu.
■
îsm et Öarputlu : Güreşçi oiurdu tafeildarİ^dtîl :
A r?s B rol ■î Şoför olurdu. Parmafev ¡ş^rlâ^|uz^:
manı oldu.
,
. „ 5.,_.
Bilge Sönmez : Uyku tulumu bluMuf:;4.îd^İe^İ9
enişte oldu.
Hâle Çankaya t Ala inek oîurdu. M at^azel'}bir
inek oldu.
K ere Bayar : Manken olurdu, Saplann,b aşbjslâ^.;
sı oldu.
Zahide Ec^mijş. : Makyaj Üzmanı ;oİürdu
"tiyatrosunda şarkıcı oldu.
*
Sevenbige Törkeş : İlk di§i komanda olurduk
Konser salonlarına müdavim olda.
Can. Höyük : İnce, zarif olurdu, Şiş göfoek;oldui;;
Mehmet Başçayuşoglu : Efendi olurdu/ 'r.ptomö^;
billi, hızlı zampara geçinir oldu.
-Çoşkun Gtinhan î Sazende ölürdü, 'A ^ k ;OİdtL
Ertan K oîoğla : T.N.S. . ye rnariaci ..ojiı&iut;
Gavat oldu.
^v
•
Ahmet Babalıoğlu î Kapitalist : uşağı olurdujkantin sosyalisti, oldu.
Veysel Çakır. ': Lokantacı: olurdu, //kopekk^r
zamparası oldu.
. :
Nesrin özkasım ; Karabük -güzeli.; oK S du §.raS ç
. lamaya yenge oldu. .
W
SIE M E N S
1 1 GUZEL
Elektrik Süpürgelerinin meziyetlerini
2 5 'S E N E D E N B E Rİ KU LLA N A N LA R A S O R U N U Z
■
'
Dünyaca maruf Alman
Siemens Elektrik Süpürgeleri
f-r.
@ Büyük bir emme gücüne
sahiptir
@ Çok kullanışlıdır
• Zengin aksesuvan vardır
© Mükemmel Teknik Servis
ve bol yedek parça
.¿ S İM T E L TİC A R E T v e SA N A Yİ A. Ş .
istiklâl Caddesi 847» Tel.: 44 06 19
Teni Âjjms « .1SM'
Imadetiân (îniat) İP AR.
Yine son zamanlarda, temayüz^ tâcüi;;ediIinceV M â h m u tW W y ^ îS W
hastalığı yüzünden okul içinde 1 ;.en ga mecbur1
' kahmgtî&;
Kumkapıda: tohumu ekilmiş halâ
olmayacak hareketleri yapmağa bap- '
gelişememiştir. 5 -1 0 sene evvel miil- layan Lonso imat siyasî şubenin" ánii- 'V..;'. Bazı .komşıüsrmntkiyeye girmiş, halâ çıkamamıştır. Ar­ goluğunu yapmış ve fermam : zor­ evinde ■b it n ik , partiterki; düs^iilemj|'|
önbeş yagmdakı,
navut Bahçevan Rüstem’in torunu balıkla okumuştur,
A y n ca -' iñék ..
Türk - Amerikan dostluğu ^erinde^(
olmakla daima övünür. Doğduğu gün­ Bayramı yürüyüşünde sağa sola 'se­
tartıgmıştn*.; •
lâm vermekte Kasım Güleği’de geç­
den beri, kerlikten kurtulamamıştır.
•dostlarmış. keadisniî'"
tiğinden Bakanlığa girme şansım
, Mülkiyedeki uzatmalı aşkını kay- - % 90 kaybetmiştir, . Allah sonunu lan noâeriiyie. cerem ^.|.|^kengi^^^
Uğur olmuştur* Mt6 abiîd^
^
^
bettikten sonra îstanbulda müzeleri
hayırh etsin! A m ini...
ve Özellikle Taşlık, parkını gezdirdiği
Velhasıl K in gu s^eİi
Alman kokonalanyla da tatmin "ol­ Uğur EBÇRDBr
gıkatıa kadar çektigiM^ii^öFdia^l^fe'^
mayınca soluğu evvelâ demirperde
..... "
Futbolu meslek olarak kabul et­ . çekMdmgttr. "
gerisi ülkelerde -yanında mebzul mik­
memesinin nedenini Metin Oktay’ın
'D ua! p i k a t o d a r i- ç â ^ ı^ ^
tarda kadın nylon çorabı ile- sonra*
kırallığına engel olmayı istememekle
re kiTİa-ir verirken. «ŞÎr^Me.SÖnî-k?^^^
da. Zürich’te almıştır.
telif ediyorsa, da asıl neden baba kor­
yonlari mce&mek;' en; büyük;
Bu arada, belki kendisine de pay kusudur. Mülkiyeye adımını ilk attı­
Kongus ’aâcâku f ^ 3 ®
düşer ümidiyle arabayla zamparalığa ğı gün, son model bir Mercedes’ten tahtında
^glarma|oEhj
çıkan arkadaşlarına meccani ve de inmig .bavulları şöfor tarafından . düşkünlüğü^ ij^iâo& er^esinfi^
de gönüllü şoförlük yapmaya - başlar. yurd’un en üst katına kadar - taşın­ ca, ders âraJarihSa, ^
Fakat oradanda hava alınca köşe­ m ış; tarah saçları gıcır gicir giysile-; ihmal e tie m e te e ,:^ ^
bentlerle samimiyeti
ilerletmiştir. riyle kendisini görenlerin kral - gibi . yonlann $w£i&â&k i;İa£| a rj^ â ^ lâ ^ 'I
Daha sonra da belki arkadaşının Ci­ çocuk yahu! d-emelerine yol açmıŞ- .mn gelmcın^si; gjşfo^oinjr ||sajgllinmm^
tır. Bu sıfat daha sonra, dahá bifiıti.hangir’deki garsoniyerine atabilirim
azalması k ^ û sü /;i^ iÎa r'.?•üzniemÖttiri
düşüncesiyle haftalarca İstanbul'un sel olduğu iddiasıyla,«Kingus»â do- dir*
:
” v ;
mahut pansiyonlarının önünde içeri­ nüştüriîlmüstür..
deki çinsîlâtifleri beklemiştir. Tam
tik sene uğradıgışanssızliğm* su­
bir . tanesini garsonyere atmışken . çunu, Ankara’ya intibakâısdığa yük-'
soğuktan- (Şubatta) başarı dde-ede* lemiş, bazı dostlarmış üzme j^ á s ü iá
; Daha' çogukken) u y gı^ n a n fg ik ^
meyinçe Ankaraya dönüpr okula- 'de- da olsa, BérliiT©te?Pé ta^inmıştiEVİBü .testi. sonucü
vamdar.'^arar .kılm ıştır.“
> sefer; d&h'âzı otél'ááM M eia-iar^m daii' 'çatlatmak: j^ a r;3?ıi^ e^ 2 İk ^ | î§i| ?J
piçini Mülkiye - otMer türlü, burjuva eğlencelerinin
iağma salınan, bu tatlı kızımız ile si- karşısında olduğunu defalarca hatim
ryasî|fiî^leriıii j babasının Makedon­ indiren M .Ali Mülkiyede son sene
ya’yı .‘kurtarma projelerinden aldı.. Konser, ' Bulvar Pastahaneieri ve
Om^Mulkiyeye ilk girdiği sene dıı- beş çaylarının amansız müdavimi ol­
;V5UdarÖİ^v|; «Mülkiye] Mülkiyelilerin- muştur,.
dir»J'yazişîna rastlandı." Fakat Şiir
K arşı cinsi© münasebetlerinde
asü .büyük şöhretini Milka/da sessiz
felsefi konulara öncelik tamyan Meh­
sinşma'oynarken Ostar’a aday gös­
terilişine borçludur. J&ört sene boyun-. met A li’nin ; müzmin, bekâr olacağını
■c&Ertan’ia dert anası, FeryaTm akıl anons etmesine rağmen, son. günlerde
evlendireyim,
:hocası,.Şeving’la yoldaşı, tüm kerle- arkadaşlarına «sizi
şeklindek içöpçatanhk teklifleri, bize
•rin'ıbkeısı^©ldus■ yine . de bir. türlü
bu konularda' kendisi için antreman
sigara içmesini öğreyaptığı intibamı vermiştir.
J a e ı^ ^ «îy i; piyanotçaJarııxt>- deyip
jOdd^irresitaîler vererek masum var ■
Evlendiği taktirde eli bulaşık­
'^toda§laxımızın kulaklarım ürma- tan çıkmıyân tam bir kılıbık olacağı^
Beethoven kaatili, ■ na dair inancımız sonsuzdur. Okula
ıkonse^^
dı§ar- girdiği günden itibaren asistan olma,
(Ham:Itı|nak‘'ithaledecek kadar tırnak. ayaklarına yatan ve son senesinde
;:*|üketöği-:içiıı. Türkiyenin dış -ticaret : bütünyatıomlarmı halis U rfa yağı
;dengoairii.fcozaa,'§ür
yazdığım
gelen vitaminleri yutmak ve astst&a»
lık için çalışmakla meşguldür. Sakın
rahatsız etmeyin.
AYŞEN ÖNCÜ 2736
«Kraliçe»
Siyasî şubenin gelmiş geçmiş
en güzel kraliçesi; hanım ’ hanımcık,
.doğru sözlü, iyi kalpli ve güler yüzlü
Ay şen okulun en sempatik kızadır.
Fakülteyeilk girdiği senelerde
hocalara arasira Bame de Sİon’dan
Fransız mektebinden kalma alışkan­
lıkla mama dediği işitilmiş ve günleri
ev ile Fakülte arasında gayet sakin
geçmiştir.
sa-'; çekerek tamamlayan sevimli arkada­
imp^Jıeçj yaz: şiir- kitabı bastırmaya şımıza seçtiği meslekte başarılar di­
|ka||a§aa; sonra da -Tedbirler Kanunu- leriz. '
;iia-ayla^:;bularak. şnrlerini bastırmak- NOT : Son günlerde cebinde eski bir
j|^|va?gesen,rgülünmeyecek şeylere
- imgars halkası ile dolaşmakta­
; güJİnesİ.|İle"-b^
modem giir akı-,
dır. Karambola getirip takab^c^djgilglaci^ Bakanlığında . başarı
lir. Mülkiye camlaşma teh»
,;|l^|tö^il.:-ed^cş^'e muhakkak : g ö -.
■ İlkesine binaen Önemle du­
İyi yürekli, hür
yurulur.
;:® ıaı^t^idealişt. ye d e : piyanist bu
m dj^^kfflrm ^n -. dışişlerinde diplo- 3SRDAJL YAVUZ
.
^nat&.öçy^^yerinde .dalgınlıkla! müTuvalete! düşkünlüğü ve bilim
fsâlcliotS ı ^zm asm dan: korkulmak-'
adamı
pozları ile bilinir. Son derece
Mülki- ■
tembel
ve uyuşuktur. Mülkiyede ba­
j j^ e t n ^ ^ v e r ^ :;t^ ih sel gülüşü.'Üe
rış derneğin ikap attırmak ve loş uy­
^
K M Ç B A Y 2446
M Ç YAKÎŞMI-
Aygeiı, Necla ve Sevenbilge ile
kurduğu üçlüden sonra önce kantine
sonra balo, sinema ve konserlere ve
konser dönüşünde pastahanelere da­
danarak Fransız mamaları okulun­
daki çekingenliğiniatmış, son numa­
rasın îda kraliçe olmayı kabul etmek­
le göstermiştir»
.
E âpri^ye ^kahkaha tufanı bu
1 '-derslerde ve
^gâida^yâpüğı muhalefetle •ün sal^ İ i f e ^ o n zamanlarda kendi ken­
disine dej muhalefet .; ederek -Osm an.
B öl& başı’yı ¡ geride bırakmış ye kaolduğunu ispat etmiitfei
62
AH H AYŞENBU ZİBİDİLERE
YOBSUN AM A...
Türkiyenin bütün vilâyetlerini
gezmiş olmakla öğünen Ayşen’in
«ben oraları büiyorum» havası için­
de iegeziye katılmadığı öğrenilmiştir,
renilmiştir.
1
İdealleri arasında diplomasi şu­
besinden iç güveysi almak bulunan
Ayşen’e Ömür boyu sürecek mutlu­
luklar.
kusuna yatmakla tanındı. Günahı an­
latanların
boynuna, komandolar
yurdu basarken «dögüşmeden önce
kavga etmemizin hukuki açıdan meş­
ru, müdafâa sayılıp sayılmayacağım
tartışalım» diyormuş.
2462 MUAMMER USMJ
D ört yıl platonik aşk yasadı.
Şimdi Düzceye kalkan otobüslerin
«H afta Sonu» abonesidir. Ayak baş­
parmağı düşerse hiçbir sıkıntısı kal­
mayacak. Alp Orçun'a babasından
1964 Kasımında Mülkiye’ye K ırıkkaleden bir güneş doğdu. B oğar
doğmaz da ben züppe olacam diye'
tutturdu. Züppe, olmak için- lisan bil*
mek gerek bizim parlak güneşte în -
gilterede İ yû lisan okudu. Ama tabii
Öğrenemedi. Gelince her kıza ben İngilteredeyken diye ayak atmaya
kalktı. Kızman bıyık sevmesi yüzün­
den bıyık bıraktı ve her gün o onbir
onbir maç yapan bıyıklarını berbeı
de boyatmaya başladı. îç gezide ç*
kardığı halam hikâyesi ile idari şu­
benin güzel sesli (i) bülbülü cık cık
Aysel’e ayak attığı gezi gurubu ta­
rafından saptanmıştır.
. Öğleden sânraiârim
pastahanede vç akşamlarım'da^
bankanın Çankaya/daki'v meşhur
manmda geçiren Çetûsyu;:o sene bek>f
lenen akıbet karşılamış'.ve o da diğert
♦cinlerle» biHlkte balkoh. sosyetesine;'
katılmıştır. Şahanedeki' yağarı-hgmyn;
en acı olayı,.‘ikinci sınıf sunav. sönu^- :
. lannm. açıklanması ile meydana gel-;
- miştir. Bunun üstüne|' kapıldığı^Tgiid^
zekalılık : kompleksini» i/j şahâne-İ-I
nin V.LP. bölümüne girerek ;, üstüi^l
den atabilmiştir. '
: .
Ayrıca sesi güzel olan arkadaşı­
mız hâriciyeye giremezs ehayatmı
cık cık Ayselle alaturka bir gazino­
Çeto*xmn„en çek îlm ^ ^ ön ü / sık|
da düet yaparak kazanmayı plânla-.
sık ince fidân igibi bir delikanlı
Her senesonunda hocalara;
maktadır.
.
. adına çiçek verme,, hareketinin Öncü­ :ğn ileri sürm&sidüv; Aslinda:iS(m ^iQ
reme gezisi onun bu tezini bir .l;hayli|
sü olmuştur.
. öm k e h a m
g ö n e n 2478 . .
■sarşmşıtır; Bu-' ince :
ki$ä|
Tarhan kitabeyinde Parade Car- : yeraltı geçidine sıkışmış o
Şahaneye girdiği giinden beri ye- naval ve benzeri erotic yayınlan ka­
gil mavi gözleri yumuşak davranış­ rıştırırken görülmüştür. Safiye Ayla, yarak durumu, o zamanki inâaSlana|
ları ve gerçek arkadaş Canlılığı ile ’ Yes&ri Asım ve Hamiyet Yüceses’in ufaklıliğma bağlayarak' bujola^
tümgönülleri (no matter Whichsex) plâklarım dini erek kırmızı §arap iç­ nasip bir dille yermiştir..^
fethetmigtir.
tiği tespit olunmuştur.
Yankee - Diskotek Çetin - Ömer
İleride ne olacağı konusunda
üçlüsünün en güçlü ayağı olan Ömer
«Asistanlık» dışişleri ve doktora araiç gezide tüm numara ve en son hü­
. sında aynm yapamıyorum» demek­
nerlerini ortaya dökmüştür. İzmir'de
te ise de, Hariciyeci- olacağı açıkça:
Disco - A - Go « Go da IV. mâliyeden
bellidir..
Hülya hatun ile dans ederken kendinden o derece geçmişti ki Hülya N E C IA GÜHSEL 2779
'
:
yorulup pisti terkettiği halde ÖmerK olej semtinin hanımefendi kızı
cik Milüp kapanana kada rve tek
‘ başına gözleri kapalı şekilde dans Necla haftamn ilk günleri gittiği ‘
Türk fİlimlerini diğer günler arkadaş­
etmeye devam etmiştir.
larına eleştirerek filim münekkitleri­
Uç kızı bir arada: görünce aklı nin kıskançlıklarım üstüne çekmek­
kansan, onları Hülya Pastahanesih- tedir.
de avutacağım diye Fransızca kurla Aygen ile Çağrı gurubunun saatmu.' kaçıran, geceleri de uyuyama.Familyama ona«bîran önce:. ■';ha-»:
yıp rüyalar görerek sabaha kadar raforu olan Neclâ arkadaşlarının
.
yata
atıl» telkinini yapmalarım- iıpr-j
dönen Ömercik Dışişleri için biçilmiş kendisini konser ve pastahanelere
kaftandır. Tüm iyilikler tüm güzel gitmek iğin kandırdıklarını" söylerse mal karşılanacak bir olay; olarak::,
günler ve tüm güzel hatunlar senin de kazgancûar kimin kimi kandırdı­ kabul etmemek elde değildir. Bizimki;
hayatta hiçbir şey olmazsa iyi cacık
ğını açık ve seçik tesbit etmişlerdir.
olsun Ömer. Geceleri rahat uyu.
olacağını ileri, sürmekte, ve sık. . ;sik.'
*
Sınıfının en hanımefendi
ve «Üsküdarda reji .yandı, yazık , oldu"
' METE TONÇOKU 253-S
sessiz kızı Neclânm güldüğü zaman tütüne, Vekâlete giremezsen^ od ip lotl
Bir rivayete göre doğduğu gün yüzünde güller açtığı, bir kaşının mayı at dereye» m otto’sıinü ' tek­
eve ziyarete gelenlere cana kamın­ kalktığı tarafımızdan tesbit edilmiş­ rarlamaktadır. K enesine- bulduğu
daki günlerim» 'adlı anılanın teksir tir.
perfeet Playmate» ile mutlu bir C.D.
ettirip sattırmıştır. Bu konuda o ka­
îy i bir ev hanımı olacağına inan­ yiigahtisi dileriz.
dar usta olmuştur ki İngilizce Diplo­
dığımız Neclânm - bilhassa Zeytin­
matik muhaberat teksirini ^ Fransız­
yağlı dolm, yemekler ve çocuk bakı­ BSUKAT EKSAVCI 285S
ca bilen FeryaTe bile satmıştır.
mı üzerine büyük tecrübeleri olduğu
1964 senesinde şahane koridorla­
lisa n derslerini devamlı izlemiş, arkadaşları tarafından söylenmekte­
rında o zamana kadar hiç alışılm a-'
Vedat Örs'ün kurslarını hiç aksatma­ dir.
mış biri dolaşmaya başladı. Bu* nes­
yarak bu konuda erişilmesi güç bir
ne-mevsimin k ış’ olmasına rağmen,
ÇETİN KAHAHAN 2341 .
rekor kırmıştır.
bacağında «W hite'; Jean» sırtında
Ankara kolejinin
yetiştirdiği rengarenk «Manhattan* bir gömlek-i
Siyasiyeayrıîmea I. sınıftan bir
sangınla, görülmeye başlamıştır. O nadide . çiçeklerden olan bu sevimli ile dolaşan. Murat idi. Kantinde otu-' ;
ranlardan birisi «kim lan bu Yankee»
kadarla- da kalmayıp gene X, sınıftan .mahlukun şahanedeki evrimi olduk­
ça
olağandır.-İptidaideki
ilk
-.yahnin;
deyince,
zavallı Murai’m 5 yıldır iize- :
başka ,birisine de sap olmuştur. -
abkee»^dî.;tapu
İncimiz derslerdeki sıkıntısını yahmdaküerle konuşarak giderir, tki yıldır ön sırada oturmasına rağmen de­
vam lı' konuşup,gülmesi bu işte • ne
derece usta olduğunu gösterir.
Son yıl çok fazla berbere gitme­
si, saçlarını kendisine çok yakışan
srenge boyaması arkadaşlarının şüp­
hesini çekmiş ise de, sonunda şüphe­
lerinin’ yeisiz olduğu anlaşılmıştır.
Bütün kış Cumartesi günleri
. konser salonuna taşınan incimizin
ileride çok asil bir hanımefendi ola,cağma inanıyoruz. Başardı bir ha­
yat dileriz.
¡¿ilesi, Î3u sene Bağdat'a •gidince
e y ■Yank’a ; kalmış ve herkeste onun
blîL.BIayboy yaşantısı sürdüğü fıkn
;uy?^mnı§tır. Oda buna, kargılık ■ «Let
t£eik tlıink w hat.they w ish» felsefe­
sini uygulamıştır. Kendisi sesinin cok
güzel, olduğunu zanneder, Bağdat'ta
.bir., p u p te ŞhowV yıktığını ve sesiy­
le büyülediği. Arap dilberleri ile aşk
dçjlu.geceler getirdiğini iddia eder-,
se’? de. aslında4
; s e si:Irak hükümetince
kapitalist paraziti olarak nitelendiTÜ m ig^^y. ■}!,:" .;
. Hayatta hiç bîr şey olamazsa,
genç kızlara H«perfect;» bir kısmet
olacağınisöyleyen M urat'a aradık­
larım bulmasını ve hayatın dikenli
yollarında;; üstünü;.yırtmaması dile'ği.’ile.-.''
" ',(2841)
(Kazgan Notu : Bu biyografi
îhci’nin kendisi tarafından yazılmış­
tır). ■
ZAFER TOPRAK 2703
le üstadım dediğini hatırlatırız. Sağ­
cı bu yaz Avrupaya ve debilhassa*
İsveç’e hayatında hiç görmediği şey­
leri görüp bügi görgüsünü arttırmak
için gitm eyi tasarlamaktadır. Orhan
take m y advice and please dont need
any DDT + ’ Akohol on your retıırru
. Kadınımsı, saçları, m odem ile.
klâsik modelleri, birbirine karıştırıp ' AYŞE ÖQEi 2823
gayet büyük zevksizlik örneği sunan,
19Î8 yılının Martında dünyaya
giyim i gok biliyorum diyerek, ilk çağ gelen Ayşemiz sınıfımızın., en gençle­
süs eşyalara arasında kravat iğnesi rindendir. Öyle olmasına rağmen ko­
arıyacak kadar bilgisi; Çukurova
nuşmalarında hey gidi günler hey, ne
radyosuna M oskova radyosu diyecek çabuk ta geçti, artık yaşlandık gibi
kadar kültürü olan Zafer'ın ne biçim lâflan eder.
bir insanolduğu yakın arkadaşları
Derslerine genellikle muntazam
tarafından dahi anlaşılamamıştır.
devam eder. Özellikle diplomatik muGittiği Avrupa ülkelerimden ta­
haberat derslerini hiç kaçırmaz. A y­
mamen fâpsizliğinden dolayı sınır şe çok açık sözlüdür aklına gelene
dışı edilen ve persona-non grata ilân- çat pat küt güm diye söyler.
edilen arkadaşımıza bu sebepten ken­
Kışın dersler Âyşeye bir- etki
disini- Dışişleri ‘Bakanlığı yerine aile
eder
ki görm eyin; yazın bol kilo alıp,
mesleği olan ilk çağ sanat tarihi ho­
sıhhatîenir,
okul döneminde ise ki­
calığını sağlık veriri#. Kendisi buna
lolarım
ya
n
yarıya kaybedip sararıp
yakışır da.
solar.
19^5, yılanda •,Hülkiyeye . giren
smrf. arkadaşla­
rıma ’çİduğji ^ ¿ d i Mülkiyeli «cahile-' ORHAN SAĞCI 2783
'r jıp ^ d e dikkatini .üzerinde' topiaya•’ Robert Kolejden sertifikalı, sar­
fr|B^j|Ş^çiîsmı£in. en. popüler taı'öl-r
kık
bıyık meraklısı, Adanalı ^Çeltik
gösteriştüccarı
olan babasını daima inkâr et­
■MÎfi^gınîn' ide' büyük* payı vardır. >
m eğe çabalayan TRT. Orhan* tele­
.ağırbaşlı-: vizyondaki müzik showîarmda mik­
lı^ş^Lölsü^^davram şjtoyla tanınan rofonu eline aldıktan sonra hımhım
sesi, üe yarım saat konularak milleti
bezdirmekte, sıkı m u afiyet. kesbetmiştir. Televizyon seyircüerine acaip
tikleri, karanlık suratı ile illalah de­
dirten bu sempatik creature freak of
natura olduğuna bir türlü inanmaz.
Spn' günlere kadar saplıktan imam
gevremesine rağmen, Diyar-ı İstan­
bul'dan gelecek bir dilberin uğruna
bu husustan hiç şikâyetçi görünmek­
tedir.
Basketbol konusunda üstad ol­
duğunu kitap yazacağım iddia etmeslne>rağmen Elekdaş’m şoförlere bi­
Siyasiyim koridorlarında .. WC
Önünde mutad grup (Ayşe, İnci, Hi­
lâl triosu) ile birlikte teneffüslere. .
gezinip durur kuliste bulunur. Sezon,
içinde hiçbir tiyatroyu konseri kaçır­
maz, gezmeyi çok sever, evde otur­
maktan sıkılır. Burada babasının . k ı ­
yafet balosunda fes-komculara attığı"'
kazık unutulmamıştır» ‘
:ÍSNGÍN rASICÍQ Ú W - / '.
.•
l^osfaİi gece'
¡anmasının yamsıra. kıra/vatsiz||^yim
diğerbir mevkidir: Meslek 'hayatmda
bu konuda karşılanacağı güçlükleri
küçümseyerek, uluslararası politikal!
sînda devrim yapacağım düşünür.-
Cihangir'de' yeşermiş Ayazpaşa
da boy almış, Cebecide dallanıp budaklanmıştır. Nerede meyva vereceği
İse henüz m eçhul
.
. .H iç tekrarsız son sınıfa kadar
nasıl geldiğini soranlara çıplağa' yakin başım göstererek, «az mı çile
çektik», der. Saç durumunun nedeni. nin ise mülkiye mi yoksa St’benoit
rahipleri mi olduğu doktrinde 'müna­
kaşalıdır.
Mamafih - yalhızcâ pırıl' pinl
, parlayan başıyla: (içi de öyledir) de­
ğil, hemen herşeye itiraz etmesiyle
de temayüz etmiştir» Öyle ki yapılan
. -bir teklife. O teklifi beş dakika on¿e
Şcendis lortaya atmış dahLolsa itiraz
etmeden yapamaz. Bazı konularda
evin sağladığı avantajları yurdun
veremediğini ileri sürerek ev tutmuş,
' fakat alışkanlığından bir türlü vas•geçemediğinden olacak bazı eylemleri
İçin yine sinema köşelerini tercih et­
miştir. '
. Karides ve balık yumurtası i; ye. meği sever. Sevmediği tek yemekf be^'
leş olmayan yemektir. J
AHMET BMüK 3>Âğ <2&18
Hilâleiğimizin arkadaşlığı çok
''mesafelidir, bunun için yanında, konunuşurken çok dikkatli olunması şa­
yanı tavsiyedir. Çirkin espirilesden
hiç hoşlanmaz. Siyasî şubenin ferma­
nı okunurken kendisine takılan «asil»
lâkabını lier bakımdan hak ettiği
iddia edilmektedir.
. Çok güzel resim le yapar özellik­
le evinin duvarlarını süsleyen peyzaj­
lar görülmeye değerdir. Fakat ' bu
kabiliyetini mülkiyeye ■girdikten son­
2SŞ0 3IEHMET A L Î ÇÎÇEKDAĞ
ra icra edemeyişinden yakınıp duŞahanenin. - sosyetesini -kelliğim --rmv-'
•
■
körlüğü, şişmanlığı, ile bozan, 1.64 bo­
Arkadaşımızı Mutat guriıbuyle
yu İle kendisini Mülkiye’nin basket­
tenefüslerde
siyasiyim* koridorların­
bol takımına lâyık gören SEKS Ali­
da
veya
yukarıda
-çayhanede görmek
m iz...
mümkündür. Derslerde Özellikle BirSen ki, cinsi lâtiflere şirin gö­ senJin sağma oturmaya dikkat eder,
rünmek için son sınıfta yaptığın kı­ i (sağcı olduğunu -zannetmeyin sırf
yafet reformunun finansmanını tek­ çok güzel not tutan Birsen’den boşsir yolsuzluğundan sağlamıştın,.. Sen - hıklarını' doldurmaya çalışır).- ^
ki,bu kaynağı pek yeterli bulmayın:
îBu. höşsangin hanımefendi arka­
ca, T.R.T. ye teyzenin torpili ile el
daşımızın giyim i 'çok sadedir» 'özellik­
atıp, hükümet-i Süleyman’ın bu aile
le Neyır» .ve «Mısırlı» nın" "trikotaj
çiftliğinizi lâvetmesine sebep oldun...
elbise
ve tayyörlerine pek fa k a ilti­
Sen ki, ortaokul kızlarım ve Londra
fat eder.
' ' '“ ” J
- ‘v
eeerkeeeklerini cebindeki krem tüp­
leri ile korkuttum... Sen ki, 24 sene­
Sinıfiimz içinde'- herkes" „tarafinlik cinsi .açlığın kel başmal vurunca ■.dan sevilen. Hilâlciğimiz; mutlu gele­
ideal -tipin Göksel Arsoy’un 7X12 lik cekler dileriz...
‘
. resmi ile kus tavlamaya çalıştın...
’
Sen ki, Tuzlayoilarında . müslüman KAHRAMAN EB€İYES..S844V;
Türk şoförlerinin niyetini- bozdun...
Çoğunluk. «E co» diye ..tamr onu,
Şahane seni adam 1 edemedi, dile­ Roberfc Kolejden gelmiş, SBF. sırariz hayat adam etsin. Sâna şimşir îanna yayılıp, hocaların ancak saç­
tarağım kullanacak saç, züppéyun larını. görebilecekleri bir düzeyden .
mesleğinde bol seyehât ve bol kı^em yukarı çıkmamıştır. Tutkuları ara­
sında; büyük postal ve h er:türlü ratüketme olanağı temenni ediyoruz.
; hat giyim vardır*. Daha önce- kestiği
bıyıklarını umumi istek üzerine' bir
HfiL&L BAŞ&AL .
süre daha uzatmıştır. Postal giyme­
Mulkiyeye ilk- girdiği sene bir nin özellikle kızlarla ilişkilerde •ya­
..bomba patlatmış, vé Sami. Öngör, kın arkadaşlarının rekabetlerine enhocamızdan üçüncü ve sonuncu o ’nu . gel olına - yönünden yararlılığını .sa­
alarak mülkiye tarihine geçmiştir.
vunun
...
1945
de İstanbul'da doğmüş/An-kara’da büyümektedir. ' Senede-.üç- si-’
garaîçen, ağzına sütten'ba#;a^ iişçî
koymayan, koyduğu nadir ^ a r i l #
da da önünegeleni: .doğruyan'az ;İ>ü-r
lunur maabu,Î arkadaşlarrmızdandir!
îlk bakışta mâhçup delikanlı ^Metni­
ni bırakır, fakat ■sululuğu:bir ;- .türiü
bırakm&z. Aüesine';; ve; akrab^arina:
olan ba#lıiığı •ile' tanmırr Ahk&radâjd
.‘ akraba ziyaretlerini televizyon! •'gçcŞ:
lerinde yapması dikkati ~çekûiekt^m
Dört sene' içinde A nkara^ oüinna^
dığı çok- az ■semt kalmıştır. i
‘
ne Ankara’nın -a ltm 'an ^ t^
mek istenmişti kaybederim., ^en^iş^i
ile aİmamiştır. . Sarışınlara >İ:kaM>
ö^t-bir^ılgi g&termekle herater^şon
zamanlarda, esmerlerlö- de ü^ennıektedir.- Arabası ve istikbali'. ’vardırl
Eli yüzü düzcin.;-; koHara ;biraz‘ uzunçadır. Siyasî •şubeye' girdikten.sonra
' aklı idârî şubede,; taîbm' elbiseieri'^se
İstanbul'da kalmıştır.-' Genç -dipidinkt
adayı âjkadaşımiz^- başarılar'£ diledi
iîz.
"KEEYAB OZBİtEN 'XÇ(MÜnj:p lh ,'
:
■ -h ■- :•
Doğdı^CL’ y ıj . .Eraujrumii^
"üzedn© yaJdlaâ’
; re' arttığı"söylenir'.' ;''S^kner,'';'^&tyaÎ'
.^arîst^ykşn P â ^ ’in ;’bî^^^a^İ^vt^u
, olduğTmu.''^ylef!’;fdÜ2^ 1 ^ '.:.M
jüüikıyeye"^girdîgi sene F ^ s / ^ k a fi^
lanna çevirmiş, (F IÇ lf lı çantasî-'iİe
•epey .¿¿^¿23? blnmgfıir;
hbcalâr .dörstenfâiar»vdiye}i:?3erisl^i
kantinden .iziem ış,; fbu .arada Vibütün:
okulun yü^^ımıesi-'«şonucu şımarıp,
e&üser 'jra iişA 'u zb a i ^yîırrfe^JÖ rtaDogu’lu mühendis lüe'^Bvîemp;^
teVi müildye k e rîe ıte ’’naidk‘-''Q^^i^-'
■tir.' • •;
:
c'
* . Yeşü gözlü,: kaışş gödü^itilgU ^İ’.;
yüzlü, .GönlüboFun ^eKpose^sindel.dahİ
bacak .sallamayı ihmal' eüney^iişje“
rif Mardin’den Fatagonya^ E^aliç^y
ünvanını .alan, Feryal’imiz, güz^ğm i\
Mintips'e lsorçludur. 'gem jn er^ lşi^ lv
ma^asak kadax lâtanga^'- oJdugündsii -^
i%pden: BOİ&s. konugainâz diye dok«?
-Mektebi Möl••¿haydutuna- nur
¿ugunu sıkı bir istihbarat sonucu Öğ^
:Çok doğru v e prensiplerine çok
bağlı olan Sevenbige kim seyi kırma­
mağa, çok dikkat.- eder.. Arkadaşımız
o kadar doğrudur ki, geçen .Haziran­
da bir dersin imtihanımda arka, sıra­
dan dikteyi ilk önce yazmış, fakat
sonradan duyduğu vicdan azabı , ile
yazdığım silip boş kâğıt verm iş.ye o
dersten ekime kalmıştır. İy i..Jtalpİi
arkadaşımıza bütün dileğimiz «Ta^nn
Sevenbige’yi korusun».
;
'v'îl ‘ DÜviğİbi b^î^ r^ âüeriz. •
¿0N A N E B 2335 ‘
'i l Ş ^ y ı ^ d â ga yete sangın bir
• ^ k ü d ^ ^ tan bu l'd a; dünyaya gelea
#«^eit-îiis!^ya§ında 2i itibaren- 'geçe
J^ ple^ ei^ devara etm eye başladı,
Qriiziin.ün bundan sonrasını da kığın
^4^arâ: ^aiin 1 da’ Bağdat ' caddesinde
^ AnkaralI ola-
—*----•:Ç^L^İ^fr'.5X;rT■ r:v;*
■; i1' -'«Sir
" ' » ve
' •«Lord»
■": ;• -Jtıijc
, oldu.. ..İçki
değişmez, ,,elediaııSıından "¡plan,bu,diplomat ^âda;jagm,r;bu:,t^lü; meşgalelerine «sinema'
.ı^^l^üuğu^'jL a.!eM enince.ders .. ¿aJü^m ^old^i-ye^çareyi, esk i.bir Mül- •
| | g jp
j^ i^ ım ^ p ^ L Î^ ıy lâ v r. ta -,
EIOTJĞKUI, APAKAN 2357
N İH AT'A& TOL S8T7
Mülkiycnin en kasmtı. ineklerin­
İM T Eylülünün 25 nci günü- sa­
den
olan Nihat, İstanbul'da JSürefa
bahın, erken saatlerinde» B orn ova.
sokağına
nazır bir Fransız.mektebip,haîki ortalığı birbirine katan bir
den
mezunolduktan, sonra Hukuk
böğürtü ile yataklarından fırladı, Or­
Fakültesine
marjinal talebe olarak
talığı gürültüye boğup, milleti uyku­
kayıt
oldu.
Burada
gösterdiği üştün
cundan eden, girin bir „buzağı, E rineklik
ve
Pa§a
baba
Fahir, şmca.İki­
tuğruFdu ,Bu genç dana,_Î!şmir. Maa­
lisinin
torp
ili.
ile
.Mülkiye;,yeı
ıgeçerek
rif Kolejinde inekl^ştifeten sonra,
Kekteb-i
.
Şahanede
,
.
«kontenjan»
s^^^M ehm etten^önce» otu samanı bo. lyabancı ülkelerde, müessesesinin kıırulmasma s^bep^ol”
;a3m|nıjna. geldiğini iddia etmesi-,,dı§m» gimlenmek arzusunu gerçekleştirmek duu İneklerin en ineği unvanını kazan­
için iltica ettiği Mülkiye-de; büsbütün
’ inekletti. Fakat bu yolda-: gösterdiği masına rağmen Siyasî Şubeye de
S i i ^ ’^bÜdigiıniz kadanyia 'hep başan üe prodüktif bir- inek olduğu­ kontenjandan, girdi. ..Hocalara ,.y;ağ
nişa^!;olaiı'rM eîım et' yakın." bir gele- nu ispatladı. înek Bayramı hazırlık­ çekmekte üstüne .yoktur. Bu uğurda
'cj^ölCfön^seneye^ kadar) evlenecek. larının çok yavaş gittiğini görünce blum um asistanlara ^sayiıuhşpam» •mStiıduMar^dileriz,'''‘
(«Bu bayram benim, .bayramım», di­
yerek kollan sıyadı. ve . Siyasî Şube^
28QS ■
' ,; nin namusımu kıııtarmak^ İçin büyük
^ ¡J ^ ^ y ı^ a ^ i^ y ş y ş b geld i Ro- çabalar harcadı. ■ (
:;b ^ .y ^ le je ig fö lir. gelmez futbol : ta' ; Bütün ki2 İann_ gözlerine kesik
•küŞnım .^ a p toı „oldu, (O . zamanlar olduğunu söyler, ve hızlı geçinir, ama
^•futbol topunun sahibi otom atik ola- gimdiye kadar birkaç ufak tefek
vrkjç, kaptan olurdu) Futbol hayatı macerasının dışında esaslı bir numa­
>fut1^ 1 ^ Î ^ ^ Ü a ^ ( ^ y a kadar sür- rasını _gören olmamıştır. . Sosyete
yapm ak'uğruna' Devlet Konser Salo^"Gö!zlü|^’ .talgnaya- -başlaması bîr nu’nün müdavimleri araşma girdiği
, âteabâsına.fJ’:yânli^Mcİa' lâ f attığının fakat çoğu zaman salonda uyuya: kal­
1
er^Şİ ^gününe rastlar î Son günlerde dığı' söylenmektedir.
. ¿ö^l^Iörim n Jd eği^ esm in yine zo~
v i& u y ^ u ğ ic n u gösteren belirtiler -SETONBtOE ÇAĞRI TÜRKEŞ
' varJ’
.............. ”
Siyasi §übenin en uzun boylu kızı '' der ve askerliklerini Ankara’da-,yap­
1
,.;Ben. v e ,S c o .ile, yediği içtiği ayrı T ü rk ^’ia babasının politika konuş­ maları için her türlü kolaylığı- sağ­
lar. Hızlılığı kimselere bırakmaz; ama
•;^iûnez.:' Çünkii biz çoğu zaman, .ye­ malarım .hazırladığı.. söylenir, . H iç
mekleri Bilgelerden yeriz, (Sen kim- -çalışmadan sınıf geçmesi- bir çok kim­ bekaretini- halâ muhafaza ettiği res­
’ ‘
...... " ‘ " '
senin . dikkatini çekmiş, hocalarm mî doktor raporuyla sabittir. --Gide­
rayak-; en. son numarası tüllâba ,şiyapstîın.. politikacı mteîiklerme. sa­ ihtilâl psikozu, içinde Sevenbige-ye
'
sİ şubenin eiı muhterem, cinsi, .lâ^ifi’hiptir.; İŞ.'dakıkakonuşup. hiçbir şey yardımcı oldukları son işgal olayı
nin
kendisine ayak, attığını . yan şak
şöyleye^ yebilir. ' 3 u ’ niteüği. sınav, ara,ştırmalarmda ele geçen çok gM i
olmuş
ye.btma. kargalar bile;gi^müg“
'kâğıtlarına da aksettiği iğin İktisadî belgelerde ortaya çıkmıştır,
tü r .,’
.
Poktrinîer dersini bir türlii ^ becereSevenbige son samanlardaki bü­
'ıneııpştir. E h çok Tekel Bakanı olma- tün Ckımhurb agkanlığı ve oda müziyiı:'ister. (Sigaralar 4,5 TL', olduktan siği konserlerini ön sıralardan ga­ OKDCAR CİK-İT 2999.sonra.'istemeyen .kaldı. mı zaten) Te- yetle mahzun takip etmesini klâsik
Osmaniyşde çemişliği, ^şha^nede
keİBakani olmasını ben de yürekten müziğe olan tutkusu» na bağlamakta inekliği, dünya evine girmede sarili­
arzu edeıinı: Belki ozam an 10 XU
ise" de Kazgancılar bunun yegü gözlü ği ile ün yaprnig .ol^ 'Î^ Y M U K yO k ^ rö im u -v e fe C
eşmer kemancıya olan tutkudan ol- tar’ımız.
•
.
■
sözcülüğünü jruklenmemıştir. Geçen lent Dâver’in sevgi gosterileıhıe' ıiı^--]
yaz, İngiltere’ye giderken trende ya­ har olan arkadaşımız içinde ;;:uhdöt
A y karanlık gün görm ez,
nında kocası bulunan bir Bulgar ka­ olarak kalan Nermin'e keıidi tabiriyle’*
Kıl. bürümüş göz görmezi
dının kompartımanına şapkasını* as­ «bir Ödenek olsun yapmak» emeliriil
Kabakulak olmuş, üretmez.
Babanın tarlası Gulen'e yetmez.,.. maya teşebbüs, edince, bilinçli sosya- .. maalesef bu s.enede /ge^els^tirem eM
Babanın sihiri, ananın iksiri, Ilst görevliler tarafından yakalandı­ miştir. Bu, yıl î^lkiyeden:^elçaüt ola-j
ğında «kardeşim siz sosyalizmin ge­ çak olan îtagit’ihirzıisu- Dış; işleri Ba~|
Diş Ticaret sevgisi ve de yengenin reklerinden bihabersiniz» ! tarzında ■‘ kanlığına, girip« şöyle Parrâ^ay;.Uriı^‘
üğisiseni muhalefetten iktidara geti- kendini müdafaa etmiştir.
guay gibi yerlerde
remiyecektir.'
.
dinlemektir^.
Arktâ&ğfâ$zk'¿t'
Heı^eye rağmen, istikbalde: -,tİ-> .enseler idilem .-,
Dinle sözü, anla özü.
carethayatında dışa bağlı bir politika;^'
Hayatta mutluluk, yapma sulu­ gütmeye, mili îTürk Burjuvazisinin^"
luk...
yaratılması yolunda başarılı adımlar"'
İsmini ilk duy
yâhiıdi ■
Hani ya /çeyreğe m uz...
ataeağma dair inancımız sonsuzdur.
sandıklan Regent'in a^;!'dbğduğ^^yü!
Ix>u-^^a&'çalınan « R ilg ^ tr elmau^
BİLGE ÖNEY'2982
EAŞİT’K iy A
na,nazlre: olarak k on m u ş® ; ;
Üble de bira», kıssadan hisse al:
H er ne kadar " kendini mücahit
diye yutturmaya, çalışıyorsa' da, Kıb­
rıs'tan kaçarken- silâhını ve iç çama­
şırları maceleden orada ' unuttuğu
riyayetoltmur: Esâs gayesi, ticaret
hayatına atılmak olmas'na rağmen,
Fakültemize hele de Züppeyûn. şubesiüe ne sebeplö girdiği meçhulümüsdiir. .
Sınıfı iptidâide eca çok takdir et­
tiği hocalardan biri olan Mümtaz
SoysaFm kendisine 3 ncü sınıfta, se­
minerden kınk vermesi üzerine Mülkijrede antisosyaîist akimın
Küçük . Raşit, Alias Gwmnıyr ; j. Saint 'Joşeph'de p a p ^ a r â i^ ez*-]
Duck, Alias Bülbülyan, Alias' Müte— berîediklöfihi Fakülted^âffâevşm . et^Î
tirdi.;'Acaip^g^üâr!n!^1^re>?|kul^
kaii.
: •^
panfölon,; çizme)1 nedeh^'^â^sıta gü - 1
K aşifin bu kadar' talana âda .nİ-;
çin s?hip olduğunu merak edenler
kendisi ile'yapacaklan 5 dakikalık bir sidir. -AMa? oV on d lîi»
-13^. J
mülakat sonucu fazlaca aydınlanırlar, ;m^ySi^ker' oğlu1 k^ dîr:"
tterslere' girmeyi çok gereksiz gören* N
4v ■ Tİ?
',kV
^
, .-1V( ç-.
Regezıt-şimdi «Siy^işubed^Ç L 'f;
arkadaşımız Fakülte"hayatım ilân
:diye;.
okumak, briç oynamak ive sırf turist ? kıp nasü"K^^makaSı.
'kızları tavlamak-iğin Rehber olmadı­ tez h a ö rİ^ â ld a !:'m^ğuÎâür;.'Kendisiğı halde MTTB. Turizm bürosunda tek kaynâktaif s;eminerjra|ft^^
oturmakla geçirm iştir. Arasıra girdi­ lü olduğu içîii iyi bir Kfâ^iSakam ötaği derslerde Fahir ArmsLoğhı ve Bü­ cağma kalıbımızı basaiî&*
ŞA B A N A SÎESTÜF
(Baştarafı sayfa T de)
Show*da dua faslında, ah Şabancığım, ~efendim
o dua; okunurken molla Aytaç'm ya habibim dedikçe
çekilen aminler gözleri yaşarttı. H oca takımı taifesi
büe yanlışlıkla amin diyerek kendilerine* okudular.
Sevgili Şaban;-hana doyum ölmaaramav ben ar--'
tık' kaçayım. Büirsüı. belki de bilmezsin, tüm . basltr
•gıupuplan üstümüzde, peşimizde, onlar kovalıyor, biz
kaçıyoruz. Niye m i? Â canım' sorulur’ m ır bu da çamtirlarî korumak için tabii Çamursus kazgan olur
mü hiç? Ama- sen'yine de namuslu bulursan kazgam?: bize değil, baskıcılara, ağhyanlara ve de tehdit
edenlere hele hele"; Zahide’ye kız e m i? Çünkü biz
masumuz.
.
„
Biliyorum, yine cevap vermeyeceksin . bizlere,
diiileyip kulak arkası' ede çeksin. Ama biz başmı ağ­
rıttık, sitemi gelecek -yılların- Kazgancılan yapsın.
B ir gün, ’profesörler odasında, sıkjs4^s^âha£|
lere çıkması ile ■tanınmış Nermin / A b ^ M ^ B ü Ie ^ İ
B a v erile karşılaşır,' Nermin Hbca ; d a ^ ^ ^ ^ ;;:|seysr
hatten dönmüştür., B. Daver; ‘«A yol,^ ^ ^ ^ ere| erd ^
sin, çoktandır, görünürlerde-yoktun»
N.Afoadan; . .
—
Sorma 'Bülentdğîm, Ne y a p a y ın ig ^ l^ a g m ^ :
üstanbul’da bir ayağım Ankara’da. „
BJ>aveır tatlı, tatlı ..içini.çekerek i
—*AhI -der;; keşke., bende,, E sk iş^ r'd ^ ^ eŞ eşn ıS i
olsam.;
sg Sesap âçtırmaîc İçin;
Büüm §ubekrimiz';:
Emrinizdediri ;î 4
B en.de artık yakmıyorum sana*
A l sana al sana.
m "
fcjEÑÍ ÊJAN& 1333
ß8
T
E
R
C
Things that come to the head, o f the decorated
(Müzeyyenin başına gelenler)
— I will a hand slap make love:to you ; (s¿oa :b i£
tokat aşk .edeceğim).
— Should your hand touch me I will plaÿ doubÿj
wired (elin bana’ değsin çifte telli oynıya^ğıın|; jBut-my lam by(fakat kuzum) don’t get h ot,:''ypu[ thiniÈÎî
have no rope (tozma, beni ipsiz . sahi5rdrsra)||don^
fall into the wave (dalgaya düzine). When X saW:.ybu|
my inside went (seni görünce içim <g itti).- Y ou'-are:
fishmeat (balık etisin ). Wh en -I,saw -you .water, o f-,my¿
mouth pours (seni görünce.ağzımın sujmfakıyor)
father is a head of. thousand like a pen kn^eí(baT3^ f
çakı gibi bir- binbaşıdır.) He cab make.us -head aa&lf
eye, (bizi baş göz edebilir). .
He was a black ignorant (bir kâra cahil idi) and
walk like standing sleep fo o t (ve ayakta uyku serserin
gibi dolaşırdı)*. He M d a cloth in every comb (her
tarakta bezi vardı), •but' he never does say and ,put
(hiç dedi kodu yapmazdı).
Sometimes he sits at Water o f silver (bazen
Gümüş suyunda otururdu) sometimes at vinegar sel­
ler (bazen sirkecide), sometimes at stable door (ba­
zen ahırkapıda), sometimes at nose o f olive (bazen'
zeytinbumunda) „ sometimes at general haydar (ba­
zen haydarpaşada) and in summers at m isterof mis­
ters (v eyazlan beylerbeyinde) ■or at with candles
(yahut kandillide) and at poplar o f greek hand (ve rumelikavagmda ). „ .
! He smelled like a dry o f wood (bir tahta kurusu ■
gibi kokardı) and at every step he would twist a lie_
(ve her .adımda biryalan kıvınrdı), he drunk many
cigaretts (çok sigara içerdi)...
Two ounces one pepbone (iki dirhem bir çekir­
dek) God’s day he would wounder in son o f .the mis­
ter (allahm günü bey oğlunda dolaşırdı) down up
.(aşağı yukarı).,.
■ — . Madam Sir (hanım efendi)1. I saw you yesterday
the Sunday o f Thursday (dün sizi Perşembe Pazarında
gördüm), I turned to hit from his brain (beyninden
vurulmuşa döndüm). Come let’s steal chin together
(gelin beraber çene çalalım )-. I fell into your stove
(ocağınıza, düştüm) inside o f m y life (canımın içi)
bride eat money With me (gelin benimle para yiyin ),
î have enough degrees o f money that Ihave increased
from my teeth and fihger nails (dişimden tırnağımdan arttrrdigim yeter derecede param var)'.
E
—
W ith' the state (devletle) .smiling, £ sihilinği
(güle, güle) let it be lové (â§k olsun) :
There was one, there wasn't one.. (Bir varmış,
bir yokmuş) In the before time, hay in the filtre,
(ew el zaman iğinde, kalburlaman içinde), there was
a son o f mother hail (bir anadolu çocuğu varm ış),
a pencil mister (bir kalem efendisi) and the director
o f special pencil o f the minister o f single hand (ve
tekel bakanı kalemi mahsusmüdiirü). His name was
faithful (ismi sadık id i), milk brother o f misters iHu
minatioii and stopped (Ziya ve Durmuş beylerin süt
kardeşi).
From one, he came across a girl named Decora­
ted (birden Müzeyyen ismindeki bir kıza rastladı).
M
—
Pun from here dry o f bastard'tçek bııradan piç;
kurusu), m y eye does not cu t, you (gozüm séni kesm!|
y or), I don't have planting (beûde.ekmek yok)(!therÿ
is no reason to rub with you; (ve seninle sürtmeme îli«
bir sebep yok),, son o f .dönkey'donkey,'.‘^'(egek.ijfoğm;
eşek); press (bas) drum o f imbecile .(enayi dümbelé4
ği), we asked god to buy (allaiıa ısmarladık)^
«Ba kompozisyon ; fakültemiz İngilizce kurlarından ( 1 0 ) olarak mezun olmuş (Î.Ş.) isimli büyüğümü­
zün, bakanlik meslek giriş imtihanlarında, türkçeden
İngilizceye tercümesidir. Sîzlerin İngilizcesi zayıf oldu. ğımdan türkçe karşılıklarında ilâve ettik K .K .»
Suddenly he let g o kerosene (birden gaz bıraktı) i W hat waste to go till the foot path (ayak yolu­
na. kadar gitmeye ne hacet), but the leather belt
mountain has trembled from the noise (faka.t Kayışdağı gürültüden titrem işti).
Ü
*
—•î will give you jto the black arai .(senijkará^
kola vereceğim) and the mirrbrless will, read -ta your'
life (ve aynasızlar canına okuyacak).
— ' My mother, My father (anam, babam) ¿don’t;
hang yoxiT ear (kulak àsma) •your w ords: : w e n ^ to to noise. (Iâflarm gürültüye gitti) .:y eu --à remaüy' sa£
mister girl (sen çok efendi bir kızsın) .- • :
¡: '
— Don’t be absent (eksik olma).
—
Blind o f your hand (elinin körü) you- ; été:]
the-eye o f merchandise (malîn gözünsün).
— Pick up •your mouth (ağzını topla) :-emty
throat (boş boğaz) yon are his mothers eye tod?
(şende anasının gözüsün), but if I were to water thej.
money to y tía, you would expect it fainting fainting:
(fakat sana para sulasa İdim, =bayda bayıla kabul
ederdin).
A t this intermission Decorated did a beautiful h it
to the fa.ee o f half Faithful (bil arada Müzeyyen-iri-"
yan Sadık’m suratına bîr güzel vurdu) F*rom fear .îiis
opium blasted (korkudan afyonu patladı). L ife sa-ver
came and took the poor to the General Surgeon ;(canŞ
kurtaran geldi ve zavallıyı Cerrah Paşaya kaldırdı)
And from there to' sample hospital (ve oradan. liü*
muñe hastahanesine).
Decorated started to wa3k tıpısh tipish to baby
(Müzeyyen tıpış tıpış bebeğe doğru yürümeye başla­
dı)'. Site was murmuring from inside, (içinden mırıl­
danıyordu) : «Tlıere ıs one more possibility (bir ihti­
mal daha varl do you sav that is to die (o da ölmek»mi dersin) tell me m ÿ life w hat_do you say (söyle
canim ne dersin) ». It was a day with chickens (civ­
civli bir gün idî).
Come time, go tíme (gel, zaman, ‘ git ' zama&X
Decorated was. walking five mustaches street
■Bişt^^^^C ye kara kara düşünüyordu). S^e-Juıa.^ K S iS sn H 't'C bl^ ^ oM u sa;"^ a tlad ı) j ıThis;v‘w as:a ■
rgs^st^^aad^esçâpe^ (bu ; bir rküçükT- kaptı 1 kaçtr f
p | ^ ^ | ‘^ ^ ;.jbim gr^ , :n öt. to^rea t; polerfoda-;' (karnı
şşfeİ^aikiyem e^ yememek, için) >in the middîe;;villa- ^ | ^ y d e ) ‘^rıtOTed ■a^çenter-restaurântK (ort»<bn*'
îpiJjataj^!; ;girdi) ji an&>'lookSd> arouhd ■■res£dmg~ <;plaz®**
((V e fe tr^ j^
baktı)*-'
||^ı:^ Ş^'W âiter m y'e^erturned' from hıtiâg¥r (hey
;.;garşpiL gözüm açhktân döndü)
■i>«-^'-Vİ"
“■ 1
‘
;
■■" •
^ rF Ia ce-p ıe' orde'r. m y•religiön^ (emret imanım) -
Şhe:lpoked a tth e list o f n ıeâf (yemek listesine '
} ^ U ^ 'A"
■ '
(kus kus' pilavı)'^'
i^ f^ ^ (d Ş n e r )^ .
;:Bird"öân’t ^land- (kü^kotim az) ‘
jtierfştttffin g' (^alartcı dolma;)5
İFaİntfed ■p re ist; (imam bayıldı^ :
jRijjped' TteIIy-~(3$£tfnı' yarık)
riıü}\ Let it be m y m other m y w ife t amnot rldictbr ling you t anam avradım 'olsun sizi aldatmıyorum)
Right in fron t o f Decorated '^ o W e rw o m a a
was eating the same .meal (M ü^yyenm tâm 1 kar* '
gısmda'Başka bir kadın' aynı yemeği yıyiyörciu) Deco^
rated smiled " from inside {Müzeyyen içfodeir giü-:"
dü). Now' she will swallow the pil (şimdi hapı yata­
cak). I will show her what it is to imitate mes as a
monkey (beni b ir‘maymun gibi taklit -etmenin ne ol-"
duğunu ona göstereceğim ) and from one she blasted
(ve bîrden patladı)
— Pionted fly (sivri sinek-suratlı kadın) come to .
yourself (kendine gel)
— But iny sister-it is n ot iıi-my h^nd': (fakat'kar- -•
deşim elimde d e ğ i l my heart hâs fainted1--(yüreğini;•
bayıldı), she was taking bolew- (aşağıdan ahyördu1)^' '
— Boh’t? get out in front o f me at two
(ikide birdekanşım a' çıkm a).
at One
i—
Plead on top (ba ş üstüne)
toj3'((baş‘iistüiie) ’
Decorated took her head and walked toward ^
Albanian village . (Müzeyyen başım aldı ve Arnavut
köyüne' doğru' yürüdü).
,
. . . .
Ürkmek3kadayıfı)
•jBâniâ^ciss' fatîier'T(şairi babaT
;Hen| breast (tavuk- gBğsıi>
•
. [W aiter first tim e I want to eat furning;"; (gar=^.
somftF-def^^^
istiyorum)’ âind' "froift; back: >
I
ekti* fıtiğ zr-öf rfriril&ter" '(Vs':arkadair• vezir
tfie&:oiir' eh.buld^'^of
be frpst ;oil" (fakat?y a ğ don." y â g f olnfasin) .
'v; ' ! know y o u :tröni'föürtıes hand (seni kırklarelin- d e n t .t ^ y p r im l'Wö£0 £ ¿WâlîcW*'.thik' fM eM(bu sefer
doîi't 'ha&e" it 1 T Will 'complain
cppk's^^îıead^ (yoksa, aşçı -başına .şikayet' ede*
Sunk fish goes sideways (battı balık yan gider)
I a m in anyways (zaten içerdeydim) m y inside’ is
being* squized (içim' sıkilıyör)". T o nigllt^î willgfo iio" '
Muammer b la ck y (bu ' akşam muafemierT karâcâya5
giderini) at'w idth'at*end (eninde'" sonunda)''T arrr:*
destined' to go to' Antilope Alıinet (karaca' ■'ahmete^ ‘
gitınek nasıp) When the'night5 steps (gece' boasında)' r
I will piill a holeless sleep' (deliksiz bir uyku çekei"
rini) ■cörffe niy~plea^iırö7'come ‘ (gel ¿e5^îm! gel) T*f(P’ :
m orrow î will go to my friend Piece 0 Î" M oon (vann arkadanım Mehpareye giderim) she at her fifty
ago- (kendisi elli yaşında) but she is- still-girl boygirl (fakat kendisi hâlâ kız ofla n k ız).
Slr banka ’sadece İkramiye dağıtan, tssarrûî köbul’ eden t l r '
kuruluş değlidir. Bunlartî> yanrnda.' kredi-vererek iş yerleri­
ni desteklediği gibi, her türlü bankacılık işlerinde de mQş> r
teriierine yardimfcı o ! u r .;
BANKASI
30 VILUKTECBOBESİİLFHALKIMİdZMETÎNDEDlftT1’
'T
HAYVANLAR $ E .İN |Aîg{AB
N O T i'm m
Ayı
.
t
Orhan SAÖCI
Goril
:
Nihat T A M
Baykuş
:
•Neşe BA Y A R
Keklik
' :
Çiçek ŞEN
Tavuk
:
Ço&ktm GÜNHAN
Horoz
:
Arais EKOL
Kurt KÖpegi
:
Seven Bige .TÜRKEŞ
Kısrak '
î
T. Talıir A E A IM
Ankara Keçisi
:
Lâs A T İL L Â .
Hamsi ’
:
Taran
Köpek Balığı
‘ ;
Mehmet KARABAŞ
'Hlki
:
Metin KÖKSAIi
;Kış: Uyln3sımdaM,Ayı •:
Meftun YTJRBAGÜL
■Maymun
■:
Handan KAYIÖĞLU
Kedi
;
Beniz ÖNDER ■
-İ la r y a
'
Lâle ÇANKAYA
. Leylek
:
Faforiyo MANCSIRCI
Serçe
:
Cevza ÇAKIL
Balık
:
K. Demir ŞATBRÖĞLÜ . Kaz
* î
îrfan BERKAN
Ayşen ÖNCÜ
Güvercin
Murâfc ERSAVCf
Zargana
Baglt. K AYA
Sıçan
KURTTLTJŞ ■
Sümerbank, yort s a ^ ^ e p m ^ ^ r t.^ a j^ ı
sı ve bunun Devlet Sanayi Proğ^arçları İle
istenm esiyle; Cumiıuriyet’in 10. y iıh ıd a i'B ii^ c Î;B ^ ;
lık Sanayileşme Plâm sonucum 3 ' H aziranın
2262 sayılı «SÜ M EB B A N K 15y6p m ö>>5le
tur. Kanun, 11 Temmuz 1933
AM AÇ
■"
.
...
^K tTO LU Ş
i .im
-
'
■ -SERM AYESİ ; 40.{HH).0Ü0,—
• YÜRT IÇÎNDEi 1X2 ŞUBE
ÜÜasamıf mevduatmöa her çekilişte Hartıjye’de
Tam konforla Apartman daireleri
ye Zengin Para ikramiyeleri
■ • r.vU'
Bütün, varlığı İle Devlete ait olan Şümer^aıık,. b a n ^ .
lcacılık, sanayi tesislerinin kurulması veîgletilm esi fa a ^ '
liyetlerini, karm a ekonomi düzeni içince, e?*
rim liliği ve kârlılığı sağlıy&cak ^eküde^yûriitmçl^
tlle, M iüetm toplu çıkarlarına yararlı olmkK agm e^
çalışır. •
>■
. .
îs îb ş ..
'
‘
■
-
• .V .
:
Tevekküle «SÜ M E R B A N K » adımiSiSüj
vermiştir.
,
«SÜ M ER » arkeolojik galışmalar-ısoruHiç .
dil ve ırk birliği bulunmağabagl anmıg •yefM ezopotam ya'^^
pın güneyinde yaşamış önasy^*4^ ^ ö 3 İ y § S i î i ^ ^ Ş $ İŞ 0 -l
vimlerinden birinin adıdır.
■; iî'.^ -
SEEMAÎE
T ü R K I YiE
t A R t N T İ BANKASI A Ş,
>r ^
v-
...
-.'-i
Kurulukta 20 M ilyon TL. olarak tesbjt
bank.nom inal sermayesi, son d e i^ ^ jîŞ ^ tş 5ÇÎ>i;ijîı^iîjf^ş|)^
TL. na yükseltilmiş ve 1961 den bu ^ yana
ödenmig durumdadır, ödemenin % 6
9
,
0
4
ai -Hazine'den, % 5,3 ü de diğer kaynâklarSimv*yapilniı^v!^
tır.
'
STATÜ
Sümerbank, genel durumu 12 -M art 196İ tarllı^veT
440 sayılı «İktisadî. D evlet T£gekk\perjyle«Müesşeseleri v
vo iştirakler hakkında. K anuat ile düzenlenenbir Dtü* ;:
s&dî Deviet Teşekkülüdür,- ..
... r.'/.
_ .Sümerbank,..tamamı.Devlete.ait.şerjrçıa-yfîgkile*ikti-■f
sadî alanda., tiearî: esaslara, göre faaliyetı gösterir,; :!3?üEel%;
kişiliğe şaiıip ve’ faaliyetlerinde, özerktir. ^¿Sorunüuİü^l-,
sermayesi ile sım rlı, olarak, 440 sayılı K ,a n ^ ^ ile. KurU^ b'
lu§ Kanununun ş a j^ ^ t^ a ^ ftu jş u ş iâ r ^ ^ ig ı^ ^ . gael.^İıu-'
kuk hükümlerine tabidir. K anyn,ve tto ü k h tik ü ^
Yönotim Kurulu kararları .dahilinde', bir. Gen«?!.., Müdür
tarafından yönetilir.; .İlgisi J j^ ^ m n d â n Şakiyi;
'gına bağlıdır.
T E ŞK İL A T I
Sümerbank,; Tekstil- ve- S im y a Sanayiinde;^
gösteren 25 Fabriltası İle Türkiye'nin* eri •-•foüyük: -sınaî .
teşekkülü olup;
■u
— Yünlü Sanayii gıırubundaki -6 'fâbrikası- ile yün
. ipliği, yünlü kumaş, halı,- battaniye, : , . - ■
— ' Pamuklu S anayii gım ibundaki 12
Pamuk ipliği, Pamuklu kumaş,
fabrikası j
•
— Kendir Sanayii gurubundaki 1 fabrikaai İle‘ Sİ-'.ı
cim, Kanavice, güval,
•
'
— Kim ya Sanayii gurubundaki 6' f abrikası ile .derir^1
ayaklcabı, saraciy^V reyem, viskön, selûri, karbon aüifür,f
çimento/. tugla»= kirem it-ve pcrselen‘'e§ya' ;-im âl etmeî:-%,;
.tedir.
GARANTİ
BANKASI
.
.
v,,,-
. -■■■■.¿::T.yV - . c
. — ^-Aysacaj 'Bürkiyenin -dogfe^biy;-yamna; 'da gıtoııg' bu-%
luii.an ve imâl ettiği m a^uperin.. satıgıjrîe jigtigalf,1
^eden-/
l£S satış m arazasına ve Banlcaeılıîc mevzuunda faali; ^ '
gösteren.;19vJ^sj]Lkai.Şubeslne>.-sahiptir.:
«Aısaatta rlndan rin&m gnakami»
¿esiz mavi mataranda*
„ ^
Jky bûyzz'deniz mavi
.
Eylenin kızlar.
Uzmandan aynlamn .
Y üreği sızlar •
Mâliyemiz sanki ;
~ ■
;Üfi^1lİ3|Ş;to§tur1
:
;
Bizd^J hayat tatlı sizde nahoştur
^arşÇ^dekatobizde" . .
D^rtlerisizde ¿ulum sizde ,K^h?t:bizde boynuz sizde
¿ynal sen;tellak hâh! hah«
Domates salça A y şen8deki kalça
Patlıcan biber Cevza’daki gözler
Teşkilât Kür şat Mâliyeye iyi bak
Bize la f atma hasetinden çatla
Başında şepke kasıntı zübbe
Kongoyu düşün Paris neyine
Domates salça îlbsrdeki kalça
Patlıcan biber KürşattaM gözler,
;«Ca3a':]kGsirıaaİ£2sıiîî'to
Cam kesti cam kesti
Ş^|nlhu^stin vazgeçti ■
Gam" kesmez tam. kesmez
.Bankalar bizden vazgeçmez
‘a^rteH aktelîak
«Çarşambayı sel aldı makamı»
Hapiöima^aman iyi bak..
T ^ ^ ’-koydiün hamama
Yıkamıadı kaldı yanna
'jfijçaaıim zübbe zübb©
Hayaüniz; §ike şike;
ZübbörParisi dugünür
'Afrikada
sürünür
' r
t - '\ '
* '
ijtoanin zûbbe,zübbe
Mülkiyeyi sel aldı
Kaymakamı el aldı r
Kegte gitmez olaydın
Karan uzman aldı
Nahiye yollarında
'Uzmanın kollarında
Allah canımı alsın
Kam un kollarında
jfe yatm iz^ ik e §&©' :
S
O
N
.
«For ycmr informatian makamında»
'$¿1
^
>r
Amanda itadan rîndan
Dert züğürtlük zindan
Kaymakamı tanırım
Yamalı pantolondan
Amanda: rindan rlndan
Fas Cezayir yamyam
Zübbeleri tanırım
Hayal kurmalarından
S
Ö
Z
B u jrü size, .en güzellerinden biri, olmasına çalıştığım ız (K A ZG A N lÖC&’u) sunarken, hatırım ıza gelenleri yazm ak İs^tedik. .Bir yıllık aradan sonra Kazgau’m çıkaeağı lıab«ri tüîlâp arasm öa «türlü - çeşitli» dedi - kotlulara yol açtı. I£azgan’ı
;çUvartaînayacağTrıiJZi söyleyenler bir yarsa, K azgan’da kendi r-iııdcn. nasıl bahsedileceğini merak edenler, haklarında çıka¿jcakolanJ^dan-endişeye düşenlerin tehditleri, ricaları gündelik &âdiselerdendi.
rifVf?,'Kâğıt,'baskı,- klişe, çamur ve en önemlisi para meselesi ayrı bir konu îdi. Öğrenci derneğince her yıl komitemize ys>pılgja; yardımın yapılmaması, Kazgan’m Ve diğer illiyetlerim izin bir burjuva geleneği olduğu iddiası bizleıi gerçekten
.; t>tiytifc güçlükler karşısında bırakmış ve üzmüştür.
^
^
Şurası kesinlikle anlaşılmalıdır M KAZGAJi'm gayesi, S.BJ?, topluluğu içindeki müşterek ha-tıralalmruzı mizah çer: gevesi içinde ebedileştirmek, geleneklerimizi devam,, birlik ve baraberîiğimizi îravvelieziiiirmeden baslca birgey değildir.
':,BlülMyeîilik . ruhunu, HülkîyeHlüc heyecanını koruyan, her haîde bu İ14 unsurdur.
.j | B ir .yandan faaliyetlerim izi baltalama® isteyip diğer yandan Kazgan’da kendilerinden bahsedilmesini, karikatürlerinin
■Çikmasım.isteyen arkadaşlarımla büyük bir tutarsızlık içindedirler. Ancak, ne olarsa olsun M ülkiye topluluğu içindeM gele.:;Beklorimiz devam edecek ve bunlara m âni olm ağa kimsenin g,iicü yetm eyecektir. Dileğim iz, ilerild yjJUarda bu tür £aali■\ y etlerin yürütülmesinde tüm arkadaşlarımızın el birliği ilo çalışmalarıdır.
ı*'*î
♦
'51/; ) ; bugünlerde Kazgan’a sîzlere sunmakla sevincimiz sonsuzdur. A ncak bugünlerde bizi fakültede bulamaksanız, hayret
yi ^etmeyiniz. Belki de yazılanlar boşlarına gitmeyenlerin, hışmından, k'orkmuşuzdur. (H attâ şimdiden ucun, sürecek bir seyar; feat için, bilet alm ış, bulunuyoruz, — Tabii K azgan parasından, durumu ayarlayabilirsek — )
£ •1Kazganda kendileıinden, bahsettiğim iz, hocalarım ızın bize kızacaklarını hiç sanmıyoruz.' Geçmiş K azgan’lardan, olgua^ lukhm ndaıı ve espri zevklerinden cesaret aldık. Hocalarım ız ve arkadaşlarımız hatalarım ız varsa, hoş görsünler.
Mecmuânuzın çıkmasında kıym etli yardım laruu esirgem eyen Pekanımız Sayın. Î U IA N TJNAT’a, Mülkiyelüer B irli-’
.'¿i. GeUeZ Başkam Sayın. A Y H A N A Ç U İA L lN ’a, Sekreterimİa Saym Zeköi Sezgin’e, Sayın Ziya Gümrülsçü'ye dekanlığum ■suı GDVjiîîli sekreteri İnci Alctan’a,
Ksklâm vererek ISazgan’m çikmassuı mümkün inlan bütün müesseselere ve bütün EîüîkiyelL Ağabeylerim ize,
;. i *, B aşta çizgileriyle Itazgan’ı renldencliren. Okhan A.fchrm v© geçen y ıl mezun olan ağabeyim iz Engiu Türker olmak, tize»
„re bize çeşitli yardımlarda bulunan arkadaşlarımıza»
Güraoy Matbaası.sahipleri ve personelin© TEŞEKKÜUtX BOî»Ç BtLÎKÎZ
•Festival Komitesi Başkanı
Kemal Danacı
Kazgan Komitesi Başkam.
Barbaros Okumuş
■
e
ADIM
ADIM
milli banka
mvx-x-xfr-i
mİ
m
M İL ,,,,™ * ,
^
n
d
a
s %
%
İ
N
İ
Yükselterek
daha güçlü
ve gelişm iş
olarak
hizm etinizdedir
ÖZ TÜRK H A L! SATAN MÜESSESEMİZ GÜNÜN
SAATİNDE HİZMETİNİZDEDİR
HER
t
$
75
Y
ra c u /*
^»zi
f c A N
KAK>!
a
r
*c
a
m
i
>
& »«*•
a
S I C A K L I K
G » A lİ*A
]
V A J L
IC A L O R .İP S (^
I SIK M A V A
B A Ş L A D I..
U LAN
O
Y E D İL İN
E>AR.DAK1.L A R A
--------
,L/W
O
tom i
\
OE&İL M O LO rO F/.
----------^ VCOIC.TEYL(
G-BL
1
H A D «
i— L---- >>
R E .
6 » tN Z .E fA E 2
/-------------------------^
O O H I EMFE5
" l& i
İÇ K İ!
/vNf=i>HLEMiM
N E D > 'lR .?N 6
>
s
t
E S A S I *— v
y/\PILANA»C
e
n
!
y
ö
r
. ?
/ i
AYOL
J
İÇERDE
S İY A S Î
\
DAHA
TA P .» W
r AÇ>| VARSa
y
t
g
R
î>ers
\ \ \ U Vf l/f
» \N 'V
T
.
y
a
m
u
j ____________
cali sıyor!
Ç
l «
A
H
A

Benzer belgeler