sayfalar NISAN_`2013.....20-24
Transkript
sayfalar NISAN_`2013.....20-24
heyetin başkanlığına Şehzade Abdürrahim Efendi( Abdülhamit’in oğlu) 2. heyetin başkanlığına Şehzade Abdülhalim Efendi( Abdülhamit’in torunu) getirilir. 16 Nisan 1919 günü 1. heyet Bursa’dan başlayarak Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya ve Konya’ya kadar giderken 2. heyet ise Trakya ve Karadeniz’e gider. Heyet-i Nasiha Esad Hoca’nın muharip kıyafetiyle buralarda protesto gösterileriyle karşılaşır. Halka basın aracılığıyla Heyet-i Nasiha çalışmalarının amacının <Osmanlı milletleri arasındaki barışı sağlamak> olduğu, bu durum sağlanırsa, işgalin önleneceği söylenir. Bir süre sonra İzmir ve diğer bölgelerin işgaliyle, bu anlatılanların halkı avutmaktan başka bir işe yaramadığı anlaşılır. Biz yine Esat Hoca’nın çalışmalarını Ateşten Adam Ya da Bozkurt’tan sürdürelim: “ Esad Hoca’yı Yunanlıların Aydın’ı işgal etmelerinden sonra yine ön planda görürüz. Celal Bayar’a göre, Aydın, Yunanlılar tarafından yeniden işgal edilince, halk kitleler halinde, İtalyan işgal bölgesine sığınır. Bu göçmenler adına, ihtiyar heyeti üyelerinden 170 kişinin imzalarıyla Aydın Kızılay Başkanı Hoca Esad Efendi ile Aydın Belediye Başkanı Reşat Bey ve çevirmen olarak da Şemsettin Bey’in İstanbul’a gönderilmeleri kararlaştırılır. Bu kurul önce Rodos’a uğrar. İtalyan Genel Valisi Betsenoni ile Hoca Esad Efendi arasında şu konuşma geçer: —Genel Vali: Yunanlılardan korkmuyor musunuz? —Esad Hoca: Yunanlılardan korkmuyoruz, sizden korkuyoruz. —Genel Vali: Niçin? —Esad Hoca: Yunan zulüm yapıyor, zulüm yapmakta devam ediyor. Ondan korkmuyoruz. Sizden korkuyoruz. Çünkü halkımıza, battaniye, un, şeker, pirinç; çocuklara bisküviler ve ilaç dağıtıyorsunuz. Vatandaşlarımızı avlamaya çalışıyorsunuz. Korkulacak düşman sizsiniz. — Genel Vali: Şu halde bizden memnun değilsiniz? —Esad Hoca: Bizim ordu, İtalya’nın bir kısmını işgal etse, aynı insanlığı ve adaleti gösterse, o zaman bu sorduğunuz soruyu, ben size sorsam, vereceğiniz cevap ne ise benimki de odur,” der. (3) Esad Hoca ve yanında bulunanlar, Yunanlıların yaptığı eziyete ve kötü muameleye ilişkin belgeleri, o sırada ulusal mücadeleye katılmak için yurda dönen Mahmut Esat Bozkurt ve Şükrü Saraçoğlu’nun katkılarıyla Fransızcaya çevrilen belgeleri, İtalyan genel valisi Betsenoni’ye sunarlar.(4) Esad Hoca Aydın Kuvayı Milliye çalışmalarına hem din bilgini olarak destek verir hem de eylemli olarak savaşa katılır. Kendisine Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ve Binbaşı Hacı Şükrü bey tarafından “Fahri Ordu Müftüsü” unvanı verilir. Başarılı çalışmaları, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından takdir edilerek TBMM’ye 1. Dönem Aydın ve 2. Dönemde Muğla Milletvekili olarak seçilir. Bilgi ve deneyimini TBMM’de de ülkesinin hizmeti için kullanır. TBMM tarafından 21 Kasım 1923 tarihli Meclis kararıyla Kırmızı- yeşil şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Madalyası TBMM’nin 23 Mart 1925 tarihinde yaptığı törenle göğsüne takılır. Bu renkteki İstiklal Madalyalarının sadece hem milletvekili hem de savaşa katılmış olanlara verilmesi bakımından da ilgi çekicidir. Esad Hoca, 1927’den sonra İzmir Torbalı’ya yerleşir. Soyadı devrimi sırasında, ilerici ve devrimci kişiliğini soyadına taşır. O artık Esat İleri Hoca’dır. 15 Nisan 1957 tarihinde geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat eder. Kuvayı Milliye’nin Fahri Ordu Müftüsü, ilerici din adamı, Heyet-i Nasiha Reisi Şehzade Abdürrahim Efendi ve yanındakileri Aydın’dan kovan korkusuz bilge insan, İstiklal Madalyalı TBMM üyesi Hoca Esat İleri’yi saygı ve rahmetle anıyorum. Işıklar içinde yatsın! Dipnotlar: 1- Nail Topal, Ateşten Adam Ya da Bozkurt, s.32 KUYETA Yayınları, Kuşadası 2012 2-Ercan Dolapçı, Aydınlık Gazetesi, 9 Nisan 2013 3- Nail Topal, a.g.y s.33 4- Yrd. Doç. Dr. Ayten Can Tunalı, ADÜ, Kurtuluş Savaşı’nda Esat İleri Şehzade Abdürrahim Efendi (Sultan II.Abdülhamit’in oğlu, 1.Heyet-i Nasiha başkanı) KUYETA NİSAN 2013 20 (1894-1952) Adadan Bir Portre BABAM HALİL İBRAHİM KUBİLÂY İsmail Eser Kubilay Adaçev-Yerel Tarih Gurubu Üyesi Babam Halil İbrahim Kubilay 1927 yılı Gaziantep’in Kilis kazası doğumlu. Kilis Şehit Sakıp İlkokulu’nu bitirdikten sonra ortaokul ve liseyi Gaziantep Lisesi’nden birincilikle ve de iftiharla mezun olmuş. Yedek subaylık görevini İstanbul’da yapmış, Gaziantep’e döndükten sonra açılan T.C Ziraat Bankası imtihanlarına girmiş, kazanmış ve Antalya’nın Akseki kazasındaki Ziraat Bankası şubesine vezneci olarak atanmış. 1951 yılında annem Nevzat Rahimağa ile evlenmiş.1953 senesinde Akseki’de ben dünyaya gelmişim. Akseki’den yine Antalya’nın kazası Gazipaşa’ya tayini çıkmış ve burada da kız kardeşim Nilgün Bilgi dünyaya gelmiş. Gazipaşa’dan sonra babam banka müdürü olarak Ağrı’nın Patnos ilçesine tayin oldu.1957 senesine kadar burada görev yaptı. Buradan Ordu’nun Perşembe ilçesine tayin oldu ve 1959 yılında Kuşadası’na gelinceye kadar burada banka müdürü olarak görev yaptı. Biz Kuşadası’na geldikten kısa bir düre sonra 27 Mayıs 1960 İhtilali oldu. Ben o sene ilkokul birinci sınıfında idim. Kuşadası’nda partileşmenin en yoğun olduğu dönemlerdi. İhtilaldan sonra eşraftan bazı Kuşadalılar babamı Ziraat Bankası Genel Müdürlüğüne şikâyet etmişler. Genel merkezden dört müfettiş teftişe geldi. Kırk gün teftişten sonra raporlarını hazırlayıp gittiler. Babamın siyasetle bir ilgisi yoktu. Her siyasi görüşten dostları arkadaşları vardı. İşini doğru ve titizlikle yapmaya gayret sarf ediyordu. Ziraat Bankası kredilerinin usulüne uygun verilmesine azami gayret sarf ediyordu. Kuşadası’nda lise olmadığı için 1971 yılında tayinini istemek zorunda kaldı. Babamın müdür olduğu yıllarda Kuşadası Ziraat Bankası Barbaros Bulvarı’nın karşısında Balıkhane Meydanı’nın Atatürk Bulvarı’na olan cephesi üzerinde Naci Akdoğan’ın acentesinin bitişiğinde idi. Babam Kuşadası’nda yeni banka binasının yaptırılması için Ankara ile sürekli yazışmalar yapmış ve bankanın şimdiki yerinde yapılması hususunda yetkilileri ikna etmiştir. Açılışı büyük bir kalabalık ile 30 Haziran 1969 günü Aydın valisi Turgut Eğilmez ve Kuşadası Kaymakamı Nazmi Ziraat bankası açılış töreni - Vali Sedat Kirtetepe - Kaymakam Nazmi Çengelci NİSAN 2013 KUYETA 21 Çengelci tarafından yapılan bina, hayatta iken babama Kuşadası’na bir eser kazandırmış olmanın gururunu yaşatmıştır. Kuşadası’ndan sonra İzmir’in Bayraklı şubesine tayin olmuş ve 37 yıl hizmetten sonra 1988 yılında kendi isteği ile emekli olmuştur. Kalekapısı’nın altından geçtiği ve köşedeki yuvarlak taşa ayağını bastığı için emekli olduktan sonra da Kuşadası ve Kuşadalı dostları ile bağlantısını kesmemiştir. Babamın 1927 yılında Gaziantep’in Kilis ilçesinde başlayan ve ülkemizin dört bir yanında devam eden yaşam öyküsü 71 yıl sonra 1998 yılında Kuşadası’nda son buldu. Adalızade Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurladık.. Kuşadası Ziraat Bankası Müdürü Halil İbrahim Kubilay’ın oğlu olarak Kuşadası’nda onu tanıyan dostları arasında bulunmaktan son derece mutluyum. Ruhu Şad Mekânı cennet olsun. Ziraat Bankası Md. Halil İbrahim Kubilay Kuşadalı bürokratlarla Halil İbrahim Kubilay (Ziraat Bankası Önünde) 19 Mayıs 1961 Ziraat Bankası Müdür ve Çalışanları BİR ZAMANLAR KUŞADASI Yaşı 50’nin üzerinde olanlar hatırlayacaklardır. - Telefon sırası 8- 10 yılda gelirdi - Yemek pişirmek için gazocağımız, buzdolabı yerine tel dolabımız vardı. - Tuvalet girişlerinde takunya olur, tuvalet kağıdı yerine tarat bezi kullanılırdı. - Okul kapılarında; Şam tatlısı, macun, pamuk helvası, kestane satılırdı. - Okulda ABD yardımı, süt tozu, balık yağı, kırmızı eritme peyniri dağıtılırdı. - İlkokulda okuma bayramı yoktu. Herkes okurdu, bayram yapılmaz, sırasıyla okuyanlara kırmızı kurdele takılırdı. - Kitaplar, defterler mavi veya kırmızı kap kâğıtları ile mutlaka kaplanırdı. - Kaynatmalı enjektörlerle tüm sınıf aşılanırdı. - Yeni kıyafetlerimiz, ayakkabılarımız başucumuzda bayram sabahlarına uyanırdık. - Hediye paketlerinin misafir yanında açılması ayıp karşılanırdı. - Haftada bir ve de genellikle pazar günleri banyo yapar, çamaşır da o gün yıkanırdı. Beyaz okul yakaları kolalanırdı. Yargıtay Birinci Bşk Ferruh Adalıoğlu - Ortaokul ve lisede üniforma yanında şapka giyerdik. - O hafta sinemalarda oynayacak filimler megafonlarla duyurulurdu. - Sokaklardan yoğurtçu, kalaycı, dondurmacı, bileyici, sülükçü, bozacı geçerdi. - Televizyon henüz yoktu. Radyo en önemli eğlencemizdi. Orhan Boran ve Yuki, salı geceleri Radyo Tiyatrosu, Haluk Kurdoğlu, Semih Sergen, Işık Yenersu ailemizden biri gibi idi. - Kışın dondurma satılmaz, temmuzdan önce de yenilmezdi. - Fotoğraf çektirirken vakur ve ciddi olmak önemliydi - Eski gazete kâğıtlarını unla yapıştırarak kesekağıdı yapar ve satardık. - Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Benim anımsadıklarım bu kadar.Siz bu listeyi uzatabilirsiniz KUYETA NİSAN 2013 22 K SI HATIRA A D A SI Ş U Yer: Eski Belediye Parkı Tarih: 1957 Arka sıra soldan sağa : Mustafa Şakar, Cengiz Özazman, (şapkalı)Arif Bereket, Turgut Özazman Alt sıra soldan sağa: ?, Ahmet ?, Rıza Topuk, (şapkalı)Alkan Bozdoğan Yer: Emin Aile Çay Bahçesi Tarih: 1966 Soldan sağa: Ali Mataracı, Yılmaz Tutucu, Melih Gürses, Muzaffer Tanrıkulu, İbrahim ?,Ahmet Sabuncu Değerli Okurlar, fotoğraflar bir toplumun görsel hafızasını oluşturur. Yerel Tarih Dergisi bu köşede sizlerden gelen anıları olan ve toplumun ilgisini çekecek fotoğraflara yer verecektir. Tarih, mekan ve sıralı olarak kişi adlarını eksiksiz yazarak göndereceğiniz fotoğraflar ‘’Kuşadası Hatırası’’ köşesinde yayınlanacaktır. Adresimize elden, posta veya elektronik posta ile gönderilecek fotoğraflar yayınlandıktan sonra sahiplerine iade edilecektir. Kuşadası Yerel Tarih Dergisi Adres: Ege Mah. 442. Sokak Club Oliva Ergül Apt. B Blok Kat:1 Kuşadası Tel: 256 618 44 44 [email protected] NİSAN 2013 KUYETA 23 ÖZLEYİŞ YABANA ATMA Bir enginar gülü gördüm Katmer katmer kat yapmış Ne yazık ki kör talih Beni yabana atmış Ben küskünüm feleğe Niye benle oynadı Dört dörtlüktür her halim Beni aldı bir zalim Gideceğin yere beni de götür Soranda derdimin dermanı dersin. Götür de istersen sokakta yatır. Sorana gönlümün fermanı dersin. Adını iğneyle işle derime, Kölem de desen gitmez gücüme. Soranlar olursa mektuplarımı, Mahvolmuş ömrümün romanı dersin. Bilmezler sana bel bağladığımı, Senin için coşup çağladığımı. Görenler olursa ağladığımı, Menderes Nehri’nin en coşkun zamanı dersin. Gürol Açıkel / 10.04.1973 Parça parça yapıcam Artık seni atıcam. Fahriye Şeniz ŞENGÜ DÜŞME GÖNÜL!.. SENSİZLİĞİM Unuttum sensizliğimi Sensiz geçen günlerimi İşte yine yaz geldi bak Kavuşturdu bizi. Güvercinada’sı, İmbat Oteli Kadınlardenizi, Martı oteli Bir başkadır Kısmet oteli. Hele Gazibeğendi’den seyretmek Bir başkadır Kuşadası. Sağında Seferihisar, Urla, Ahmetbeyli, Özdere, Gümüldür ve Çeşme. Önünde şahane bir deniz ve Sisam. Solunda Davutlar, Milli Park Kalamaki. Denizin içinde bir inci tanesi Güvercinada, Kısmet Otel. Türkiye’nin Dünyanın gözdesi AZİZ KUŞADASI… Hüseyin ALTINAY / 06.07 2003 KUYETA NİSAN 2013 24 Düşme gönül düşme! Bir vefasız eline. Ağlatıp, ağlatıp seni, Sonra güler haline… Gündüzleri yok olur, Kara bulutlar sarar, Unutmak istesen de, Gözlerin onu arar. Sözün geçmez kendine Baktın mecnun olmuşsun Dinle gönlüm sen beni Sonra pişman olursun! ŞENOL ŞENGÜ / 30.04.2013
Benzer belgeler
sayfalar NISAN_`2013.....1-19_opt
Yrd. Doç. Dr. Eralp Osman Çolakoğlu, Arif Çıkıcı, Özer Kayalı, Ata Şakrak, Ali Can Editör Nail Topal Grafik-Tasarım Nilüfer Saçar Nisa Hukuk Danışmanı Av.Nail Özazman Tercüme (İng-Frs) Duygu Sayra ...
Detaylı