GEZGİN BAT.indd - Battalgazi Belediyesi

Transkript

GEZGİN BAT.indd - Battalgazi Belediyesi
25
Bu kitabın tüm telif hakları yazarı ve çizeri Bahattin ATAK’a aittir. Türk Patent Enstitüsü Marka Tescil Belgesi,
Marka No: 2008 55483-Hizmet numarası ile patenti alınmıştır. Hiç bir şekilde alıntı ve kopya yapılamaz.
2012
25
Sevgili Çocuklar;
Yüreğinizde rüzgârlar esmiyorsa etrafınızda da bir rüzgâr estiremezsiniz. Kalbinizde derin bir memleket sevgisi,
hizmet sevdası yer edinmemişse, milletinizin istiklâlini şereflendirecek hizmetler ortaya koyamazsınız.
Doğup büyüdüğünüz kutsal vatan toprağına yeni eserler
kazandırmak; çilesine, acısına ve sevincine ortak olduğunuz
hemşerilerinize daha rahat ve huzurlu bir ortam hazırlamak
gibi bir hissiyat içinde değilseniz zaman tünelinde kaybolursunuz.
Bizler de yerel yönetim olarak büyük bir aşkla
Battalgazi’mizi bulunduğu yerden, çoktan hak ettiği daha
yüksek seviyelere hayallerimizin Battalgazi’sine taşımak
gayretindeyiz.
Sevdamızın adı da Battalgazi’dir
Battalgazi Kenti’nin o tarihteki yerini, kültür zenginliklerini, modern şehir oluşumundaki gelişmeleri anlatmak ve
tanıtmak zorundayız.
İşte bu düşünceyle “Küçük Gezgin Ömer” gözüyle, sizlere Kültür Bakanlığı Ressamlarından sanatçı Bahattin ATAK
ile bir kültür hizmeti hazırladık.
“Küçük Gezgin Battalgazi’de” eseriyle kentimizi daha iyi
tanıyacaksınız.
Hepinizin gözlerinizden öperim.
25
25
25
25
K
üçük Gezginimiz Ömer, babasıyla pek çok kent gezdi. Gezdiği, gördüğü yerleri
de kendisi gibi ülkemizin güzelliklerini görmek isteyen arkadaşları için yazdı. Babası
ve diğer büyüklerinin yardımlarıyla çok sayıda “Küçük Gezgin” kitabı oldu.
Beşinci sınıfa gidiyordu. Birkaç yıl önce öğretmeni “Çevremizi Tanıyalım” ünitesi
içinde bazı yerleri gezdirmişti ama farklı bir gözlemle yeniden gezmek ve öğrenmek
istiyordu.
Gezdiği gördüğü yerleri arkadaşlarına anlatmak için can atardı. Onu
ilk dinleyenlerden biri sınıf arkadaşı,
aynı zamanda evlerinin bitişiğinde
oturan Burcu idi.
Çok sevdiği ve saygı duyduğu öğretmeni ona bu gezip görme merakından dolayı “Küçük Gezgin” adını
vermişti.
Artık çevresinde herkes ona Ömer
yerine Küçük Gezgin diye hitap eder
olmuştu. Öğrenimi öğleye kadardı.
O gün yine okuldan arkadaşı Burcu
ile çıktı.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
3
Okul ile ev arası yakın mesafedeydi.
Her zamanki çocuk şirinliği ile eve kadar dereden tepeden derslerden söz ettiler. Yeri geldi gülüştüler.
— Ömer, öğleden sonra oyuna çıkacak mısın?
— Neden olmasın Burcu? Önce evdeki duruma bir bakayım. Yemekten sonra sana seslenirim.
— Oldu o zaman, haydi sağlıcakla kal!
— Teşekkür ederim Burcu!
— Nasıl olsun anneciğim, her zamanki
gibi. Bir yaramazlık yok!
Üzerini değiştirdi. Salondan geçerken
masanın üzerinde daha önce hiç fark
etmediği bazı kitaplar gördü. Alıp şöyle
bir baktı. Kitapların her biri Malatya’nın
ilçesi Battalgazi’yi konu ediyordu.
— Allah! Allah!... Bizimle ne ilgisi var,
nereden çıktı bunlar?
Hemen mutfağa koştu.
— Anneciğim, bu Malatya-Battalgazi
kitapları da neyin nesi böyle, biliyor
musun?
— Bugün postacı getirdi. Ben de bilmiyorum. Babana gönderilmiş.
— Hımmm! Demek öyle?
Ömer, yemeğe kadar bir kenara çekilip
kitapları dikkatle incelemeye ve okumaya başladı.
Bir anda kendini kitapların içinde buldu.
Annesinin “Yemeğin hazır Ömer!” diye
seslenmesiyle sonra okumak üzere bir
kenara bıraktı ve yemeğini yedi.
— Anne, babamın Malatya ile ilgisi nedir sence?
— Ne yalan söyleyeyim evlâdım, bilmiyorum. Akşam baban geldiğinde kendinden daha iyi öğrenirsin.
25
4 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
Ömer, acele acele yemeğini
yedi. Aklına bu kitapları arkadaşı Burcu’ya göstermek geldi. Onun da seveceğini tahmin
ediyordu.
Yemekten sonra annesinden
sokağa çıkmak için izin istedi.
“Olur” cevabını aldıktan sonra
koltuğunun altına kitapları sıkıştırarak Burcu’nun evine gitti.
Beraber sokağın gölgelik bir
yerine oturdular ve MalatyaBattalgazi kitaplarını bu kez de
beraber incelemeye ve okumaya başladılar.
Hem resimlerine bakıyorlar,
hem de oralarda olmaya can
atıyorlardı.
— Ne güzel yerler değil mi Ömer?
— Elbette, ülkemizin her bir köşesi cennet gibidir. Battalgazi kenti de bu cennet
köşelerden biri. Baksana fotoğraflara, insanın kuş olup oralara uçası geliyor.
— Kuş olamaya ne gerek var. Senin adın Küçük Gezgin değil mi? Nasılsa bir yolunu
bulur oraya gidersin. Yanılıyor muyum acaba?
— Valla ne yalan söyleyeyim sonuna kadar haklısın. Eğer babamı ikna edersem bakarsın Malatya yollarına düşeriz.
Akşam oldu. Mesleği mali müşavirlik olan babası Tahsin Bey eve geldi.
Ömer, çantasını aldı, ayağına terliklerini verirken sabırsızlıkla, “Babacığım, Battalgazi ile senin ilgin var? ”diye sordu.
— Ne Battalgazi’si Ömer?
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 5
— Ne bileyim baba, bugün posta ile senin
adına Malatya’nın Battalgazi Kenti’nden
bazı kitap ve broşürler geldi.
— Battalgazi ha?
— Evet Battalgazi! Haydi baba söylesene,
meraktan çatlayacağım.
— Seni çatlatmak istemem. Battalgazi Belediye Başkanı Selâhattin Gürkan Bey benim Anadolu Üniversitesi’nden arkadaşım.
Kitapları o göndermiştir.
— Vay canına? Demek öyle?
— Aklından neler geçirdiğini biliyorum.
— Aslansın babacığım. Dedem senin adını
“Arif” koysaymış isabetli olacakmış. Baksana “Arif olan anlar!” derler ya. Sen de
leb demeden leblebiyi anlıyorsun. Öyle değil
mi?
— Tamam, tamam! Daha fazla çırpınma.
Kitapları okuyunca Battalgazi Kenti’ni bir
an önce görmek daha yakından tanımak istiyorsun değil mi? Anlaşılan yine gezginlik
damarın tuttu.
— Harikasın baba! Ne zaman yola çıkıyoruz?
— Ne zaman mı? Hımmm... Bu hafta sonuna
ne dersin. Hem Selahattin Bey ile de hasretlik
gidermiş olurum.
Ömer, o gece heyecandan zor uyudu. Cumartesi sabahını iple çekti.
Sabah kahvaltısından sonra annesi ile vedalaştı.
Yeni bir seyahate çıkmanın heyecanı içindeydi.
Yolculukları uzun olduğu için biraz daha erken
yola çıktılar.
— Babacığım, Battalgazi’ye Eskişehir’den en
kısa şekilde nasıl gideceğiz?
6 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
— Ankara ve Kırıkkale, Kayseri üzerinden ulaşacağız. Nevigasyonu (yol bilgisayarı) aç, Malatya diye kodla bakalım. Kaç kilometrelik yolumuz var? Saat
kaçta orada olabileceğiz görelim.
Ömer, cihaza önce Malatya sonra da Battalgazi Belediyesi diye yazdı. 880
km tesbit edilen yolun tahminen 9 saat süreceğini gösteren yazılar ekranda
göründü.
— Demek ki öğleden sonra oradayız inşallah!
— İnşallah baba!
Malatya Yolculuğu Başladı
Ömer, yol boyunca TRT’nin türkü kanalını açmıştı. Anadolumuzun buram buram kokusunu yansıtan türkülerimiz otomobilin içine yansıdı. Hele birisi vardı ki;
Selâhattin Alpay’ın yanık sesinden “Malatya Malatya Bulunmaz Eşin!” sözleriyle
yankılanıyordu.
Tahsin Bey, oğlunun dikkatini bu türkünün üzerine çekti.
— Tesadüf müdür bilmem ama nasıl da rastgeldi bak. Dinlediğimiz bu türkü
gittiğimiz Malatya’ya aittir. Bu yörenin folkloru hazine gibidir. Orada daha ne
güzel türküler dinleyeceğiz Ömer.
Yolculuk boyunca
bir iki defa ihtiyaç
molası verdiler.
Saat
öğleden
sonra 2’yi gösterdiğinde onlarda Malatya ve dolayısıyla
Battalgazi Kenti’ne
ulaşmışlardı.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 7
Bingazi Türbesi
Kentin girişinde üçlü bir tak vardı. Orta
tak’ta Battalgazi Belediyesi yazısı ve logosu yer alıyordu. Tahsin Bey oğluna dönerek,
“Ömer, şu sağda gördüğün Alibaba Mezarlığı’ndan gezimize başlayabiliriz. Zira orada
Seyyit Battal Gazi’nin oğlu Bingazi’nin de
türbesi var.
Mezarlık girişinin iki yanında üzerinde yazılar olan iki levhayı gördüler. Küçük Gezgin
hemen yanlarına giderek yazıları babasına
okudu;
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize
döndürüleceksiniz!”
8 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Diğerinde ise, “Nerede olursanız olun ölüm
size ulaşır; Sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!..”
Kur’an-ı Kerîm de yer alan bu ayetleri okuduktan sonra mezarlıktan içeri girdiler.
Ağaçların gölgelediği Bingazi Türbesi’nin
içine girdiklerinde ise Bingazi’nin mezarını
gördüler. Huşu içinde onun ruhuna Fatiha
okudular.
— Babacığım Bingazi’yi tanımak için önce
Seyyit Battal Gazi’yi tanımak ve anlamak
gerekir öğle değil mi?
— Haklısın oğlum! Bugün bol bol Seyyit Battal Gazi’den söz edeceğiz onu daha yakından tanıyacağız. Doğduğu ve ayak bastığı
bu topraklarda onun dağları taşları inleten
zalimlerin yüreğine korku, mazlumlara güven veren o müthiş narasını işiteceğiz.
Mezarlıktan çıktıktan sonra Malatya Caddesi’nden kent merkezine doğru ilerlerken
bir anıta rastladılar.
Ömer, merakla hemen anıtın yanına koşturdu. Baktı baktı bir anlam veremedi.
Tam babasına soracaktı ki; Tahsin Bey,
“Ömer, anıt hakkında bana bilgi soracaksın
biliyorum. Cevabı hemen kaidenin altındaki
plâket de yazılı, okur musun?” dedi.
Kültür Anıtı
— Hemen okuyorum babacığım!
“ KÜLTÜR ANITI; “Battalgazi ‘de
kültürel değer birikimleri ortaya
koymuş, geçmişteki tüm insanlık
tarihine şükranlarımızla.”
Bu anıt; Battalgazi Kenti’nde
günümüze kadar gelen yapı tarzı ve yüzey plâstik çözümleriyle
de önemli bir yer tutan Anadolu
Selçukluları ve Osmanlı Dönemi
tarihi mimari kültür birikimini
sembolize etmesi adına Battalgazi Belediyesi tarafından yaptırılmıştır.
Anıt Üst Motif: Selçuklu devlet
sembolü olan bu motifin kökeni
Uygur Türklerine kadar dayanır.
Çift başlı kartal güç ve kudretin
sembolüdür.
Doğunun ve batının hâkimiyetini
sembolize eder. Aynı zamanda
yorumlamış biçimiyle de Selçuklu mimarisinde önemli bir dekorasyon elamanıdır.
Anıt Kaide Motifleri: Battalgazi Kenti’nde
bulunan tarihi yapılardaki süsleme motiflerinden tasarlamalar, Silâhtar Mustafa
Paşa Kervansarayı ve Anadolu Selçukluları’nın mimari yapı olarak Anadolu’daki tek
örneği olan Ulu Cami yer almaktadır.”
25
Ömer, okumayı bitirdikten sonra anıtın etrafını dikkatle inceledi.
— Çok güzel bir anıt olmuş değil mi baba?
— Ooo... Daha neler göreceksin neler?
Küçük Gezginin merakı bir kat daha artmıştı. Onu ne sürprizler bekliyordu, kim bilir?
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 9
Gezginlerimiz, Malatya Caddesi’nde ilerlerken sağda
tarihi bir yapı gördüler.
Burası kent sakinlerinin Musalla (Namazgâh) diye adlandırdıkları bir yer idi.
Üstü açık avlu şeklinde olan
yapıda camilerde olduğu gibi
mihrap da bulunuyordu.
Ömer, meraklı gözlerle babasına bakınca Tahsin Bey
burası hakkında bildiklerini
anlatmaya başladı;
— Malatya yolu üzerinde
yer alan bu yapı dikdörtgen
plânlı olarak düzgün kesme
taşla inşa edilmiş bir Selçuklu eseridir. Selçuklu komutanı Kemalettin Kamyar
tarafından 1243’de inşa
edilmiş olduğu kitabesinde yazılıdır. Memluklu Sultanı Seyfettin Kayıtbay tarafından
1473’de tamir ettirilmiş. Kıble duvarı ortasında yer alan kitabeli mihrabı Selçuklu motifleriyle süslenip renkli taşlar kullanılmış. Mihrabın yanında sekiz basamaklı bir minber
yer alır. Namaz kılınan alanını üç tarafı taş duvarlarla çevrilidir. Güney cephesinde
duvarına bitişik olarak tadilât görmüş bir çeşme bulunmaktadır. Daha düne kadar bu
yöredekiler cenazelerini buradan kaldırırlar, bayram ve cuma namazlarını yine bu namazgâhta kılarlarmış.
—Teşekkür ederim baba!
Sanki bir tarihçi gibi anlatıyorsun maşallah...
Eee... Seyyid Battal Gazi’ye daha sıra gelmedi
mi?
10 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
— Bakıyorum gezginlik damarın seni yine aceleci yaptı. O zaman dinle bakalım;
“ Seyyit Battal Gazi, Anadolu halkının yüz yıllardır dinlediği, bellediği, okuyup göğüs kabarttığı,
hakkında destanlar düzdüğü bir halk kahramanı
dır. O, hâlâ bugün de Seyyid Gazi, Seyyid Battal, Seyyid Battal Gazi adı ile anılmakta, hâlâ
dedeler onun destan olmuş hayatını torunlarına anlatmaktadırlar.
Battal Gazi, Hz. Muhammed ( s.a.v.) soyundan olup Horasan’dan gelen annesi tarafından Battalgazi Kenti’nde doğan Seyyit Battal
Gazi, hem mükemmel bir cengâver, hem güçlü
bir ediptir. Anadolu’yu Anayurt yapan bir Türkİslâm kahramanıdır. Abdülvahhap Gazi gibi bir
dervişin talebesidir. Rumcayı anadili konuşur
ve Hıristiyanlığı çok iyi bilir.
Adına destanlar yazılan yiğit Battal Gazi, tarih ve destan alanında olmak üzere iki hüviyet
içindedir;
Birincisi; Tarihi kişiliği ki, buna göre kendisi Emevî’lerin Bizans İmparatorluğu’na Milâdî
717 yılında açtıkları ve daha sonra İmparator
Leon’a karşı devam ettirdikleri savaşlarda ün
salmış bir savaşçıdır.
İkincisi; Efsanevi ve destanî hüviyetidir.
Hayatı dev maceralarla
doludur.
Battal Gazi Destanı, değişik dillerde
yayımlanmış ve yıllarca kahramanlıkları dilden dile anlatılır olmuş.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 11
Gezginlerimiz,
sohbet
ederek giderken Eski Malatya’nın Kale Surları’na
geldiler.
Yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyan kale duvarları, çoğu yeri zamana
yenik düşmüşse de geriye kalan kısımlar tarihin
içinden bize sesler haykırıyordu.
İşte bu haykırışı diri tutmak için Battalgazi Belediyesi sembolik de olsa
ilçenin girişine aslına uygun bir kale kapısı inşa
etmiş.
Ömer, tarihten bu yana
gelen surlara bakarken
kale kapısından bir elinde
kalkanı diğer elinde uzun
enli kılıcı, atı Dev Eşkârzade’nin üzerinde Seyyit
Battal Gazi’nin kendisine
doğru gelip “Hoş geldin
ya Ömer!”dediğini işitir
gibi oldu.
Bir an tüyleri diken diken
olmuştu.
Aynı anda babası da onu
bilgilendirmeye
devam
ediyordu.
“Bu kale duvarları ilk olarak Roma imparatoru
Trajanus tarafından M.S.
98–117 yılında yaptırılmış.
Sonraki yıllarda Costance ve Jüstinianus tarafından ilâveler yapılarak
tamamlanmış.
12 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Gezginlerimiz, Battalgazi Kale
Duvarları’ndan ayrılıp şehir merkezine geldiler.
Cumhuriyet Meydanı, Atatürk
büstü ve Nevzat Er Parkı ile dizayn edilmiş olduğunu gördüler.
Ömer, önce Ata’mızın anıtının
yanına gitti. Kaidedeki “Ne Mutlu Türküm Diyene!” yazısını gür
bir sesle babasına okudu.
Tahsin Bey de İstiklâl Şairimizi
Mehmet Akif’in dizelerini hatırladı;
“Bastığın yerleri “toprak”
diyerek geçme tanı. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun incitme
yazıktır atanı; Verme, dünyaları
alsan da, bu cennet vatanı!”
“ ÖNCE VATAN!”
Binlerce defa haklıydı... Vatanı olmayan, hiç bir şeye sahip
değildir. Ya köle, ya da emir almaya mecbur edilen bir uşaktır.
ATATÜRK, bunu çok iyi bildiği
için, bu aziz toprakları vatan
yapıp Cumhuriyeti bizlere armağan etmiştir.”
— Teşekkür ederim babacığım. Ne kadar güzel anlattın.
Ömer parktaki, süs havuzunun yanına gittiğinde havuzun
üst kısmında iki kartal gördü.
— Babacığım güç ve kudretin
sembolü olan çift başlı kartal
buraya da konmuş.
— Aferin oğlum, anlattıklarımı
bir bir yazmışsın aklına.
Haydi, şöyle geç de bir resmini çekeyim.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 13
— Babacığım, karşıya bakarmısın? Battalgazi Belediyesi’ne
gelmişiz.
— Evet Ömer!
— O zaman arkadaşın Selâhattin
GÜRKAN Bey’i ziyaret edeceğiz
demektir. Ama bir şeyi unuttuk.
— Nedir o?
— Keşke bir buket çiçek alsaydık.
— Geç sayılmaz ki! Şu karşıdaki
çiçekçiden istediğimiz gibi buket
hazırlatabiliriz.
Az sonra Ömer’in elinde rengârenk güllerin olduğu kocaman bir
çiçek buketi vardı.
Belediye hizmet binasından içeri
girdiklerinde görevlilere kendilerini tanıttılar. Hiç bekletilmeden
başkanlık makamına çıkarıldılar.
Battalgazi Belediye Başkanı Selâhattin Gürkan Bey, daire müdürleri ile günlük çalışmalarla ilgili
toplantı halinde idi.
Bir anda karşısında meslektaşı
Tahsin Bey’i görünce pek şaşırdı.
Mesai arkadaşlarına Tahsin Bey’i
ve Ömer’i tanıştırdı. Az sonra
toplantı bitmiş, çaylar kahveler
söylenmişti.
— Ne yeller esti Tahsin’ciğim!
Sizi Battalgazi’de görmek ne güzel!
— Ne yeli olduğunu bilmem ama
her şey sizin bana gönderdiğiniz
Battalgazi kitapçıkları ile başladı. Bizim için bir nevi Battalgazi’ye davet gibiydi.
Biz de oğlum ile bu davete “Hayır” diyemezdik tabi.
14 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
— İyi ki göndermişim o kitapçıkları, başka türlü yüzüne hasret
kalmıştık.
Tahsin Bey, oğlu Ömer’in gezginliğinden ve niçin Küçük Gezgin
denildiğinden bahsetti. Bu ziyaret de payının ne denli büyük
olduğundan dem vurdu.
Başkan Bey’in ikramı olan çay,
kahve ve meyve suyunu yudumlarken anılar da havalarda uçuşuyordu.
Ömer, bir fırsatını bulup müsaade isteyerek araya girdi.
— Başkan Amca! Battalgazi
kentini kitapçık ve broşürlerden
gördüm, çok beğendim. Bir de
sizinden dinlemek isterim. Battalgazi denilince neler anlatabilirsiniz?
— Tekrar kentimize “Hoşgeldin”
Küçük Gezgin! Dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım;
“BattalGazi;
Tarih ve kültürün birbiriyle yoğrulduğu abideleşmiş bir şehir...
Dokuz bin yıllık geçmişi ile medeniyetlere yön vermiş kahraman
yiğitlerin flizlenip boy attığı kadim bir kent Battalgazi...
Selçuklunun nefesini her an duyar, Osmanlı’nın ruhunu her an
yaşar, şehitlerin şefaatine her
an nail olabilirsiniz bu destanlaşan topraklarda…
Bu topraklarda seyyit olan Battal Gazi, Velî olan Hasan-i Basrî,
gönülleri fetheden Sıddı Zeynep’in hakka yakarışları eşlik
eder size…
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 15
Öyle bir şehir ki burası; burada Ahmet Turanların,
Ömer Beylerin, Danışmend Gazilerin şâd olan ruhları
aydınlatır hepimizi.
Tarih hâlâ dimdik ayaktadır Battalgazi’de…
Kervansaray’ı, Kanlı Kümbet’i, Ulu Cami’i bizleri alıp
asırlar öncesine götürür ve sessiz sedasız arşa yükselen hoş sedalar eşlik eder hepimize.
25000’i aşkın nüfusu ile atalarına hayırlı olan bir
neslin hüküm sürdüğü canlı bir ilçedir Battalgazi.
Barışın ve hoşgörünün abideleştiği, tebessümün hüküm sürdüğü, hakka kulluğun, insanına hizmet etmekten geçtiğini iyi bilen bir şehirdir burası.
Bugün değişimin öncüsü durumunda olan Battalgazi,
Malatya’nın en hızlı gelişen kentlerin başında geliyor.
Girişimci ve vizyon sahibi yönetimiyle dünyada kültür
mirasını en iyi koruyan şehirler arasında olmanın gururunu yaşıyor.
Türkiye’de ilk kez kültür değerlerini ulusal ve uluslararası alanda isim yapmış sanatçıların bakış açısıyla
yeniden yorumlayan Battalgazi, Kervansaray Buluşmaları ile bir kez daha dünyaya açılmanın mutluluğunu
yaşıyor.
Yurt içi ve yurt dışından olmak üzere 200 üniversiteden 200 sanatçının katılımıyla gerçekleşen Melitadan- Battal Gazi’ye kültür, Sanat, Tarih ve Arkeoloji
Günleri sayesinde 9000 yıllık tarih yeniden hayat buluyor bu şehirde.
Keban Barajı’ndan dökülen Fırat ve kent sınırlarında
birleştiği Tohma Nehri’nin oluşturduğu, Karakaya Barajı ile Malatya Beydağı eteklerinin devamıyla arada
kalan geniş ovada kuruludur.
16 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Arkeolojik araştırmalara göre kentin kuruluşu
İ.Ö.(İsa’dan önce) 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Aslantepe ve Baraj altında kalan höyüklerden
anlaşıldığı kadarıyla çok eski bir yerleşim yeridir.
Önceki Adını Hititlerden süre gelen değişimlerle “Melita” adını (bal anlamında) alan Battalgazi
(Eskimalatya), ilk yerleşim yeri, M.Ö. 4500 yıllarında eski adıyla Caferhöyük, şimdiki adıyla Aslantepe’de kurulmuş.
Yapılan kazılarda insanlık tarihinde ilk devlet anlayışı ve ilk bürokrası kayıtlarına ratlanmış.
Daha sonraki süreçte 656-700’lü yıllarda Horasan Erenleri’nden bazıları bugünkü Malatya’ya
gelmiş olması gösteriyor ki; Sultan Alparslan’ın
1071 Malazgirt Zaferi’nden 300 yıl daha önce
Battalgazi’de fetih işlemi olmuş ve Anayurt’un
temelleri burada atılmış.
1837 yıllarında, Hafız Mehmet Paşa komutasındaki ordunun konaklaması ve uzun süre burada kalması sonucu Malatya halkı, bu günkü Malatya’nın
olduğu Beydağı eteklerindeki Aspuzu Yaylası’na
göç etmek zorunda kalmıştır.
Battalgazi, İpek Yolu ile Arap yarımadası yolu kesişim noktasında olduğundan, uzun süre önemli
bir ticaret merkezi olmuştur. Anadolu’nun Türk
- İslam medeniyetine geçmesinde üs olmuştur.
“Şehitler Diyarı” olarak anılan Battalgazi, kesintisiz 5 bin yıllık kültür birikiminin izlerini taşımaktadır. Urartu, Doğu Roma-Bizans-Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarını kesintisiz yaşamıştır.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 17
Tahsin Bey, istemeyerek de olsa
sohbetin arasına girdi.
— Ömer’ciğim, Başkan Amca’nı
daha fazla yorma. Kendisinden
müsaade isteyelim. Battalgazi’nin doğal güzellikleri bizi bekliyor.
— Yorulmak ne kelime Tahsinciğim, Tek bir şartla gitmenize müsaade ederim. Akşam
yemeğinde beraber olalım. Kentimizin o leziz yöresel yemeklerinden ikram edeyim.
Selahattin Bey’in bu teklifine baba oğul “Neden olmasın, bizim için şereftir.” diyerek makamdan ayrıldılar.
Belediyeden çıktıklarında ilk uğrak yerleri Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı oldu.
Muhteşem ötesi bir yapıydı. Kentin sembolü durumunda olan tarihi yapı, 68x76 metrelik
bir alan üzerine kurulmuş olup, tamamen kesme taştan yapılmış.
1637 yılında IV. Murat’ın silahtarı; Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış ve padişaha hediye edilmiş. Giriş kapısı doğuya bakmakta ve yazlık – kışlık olarak iki kısımdan
meydana gelmektedir.
Yusuf Alkan-Ressam
18 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Şeyhülislam Yahya Efendi tarafından yazılan kapalı
kısmı kapı kitabesi yerinde durmaktadır. Cevrî mahlaslı şair ve hattat İbrahim Çelebi tarafından yazılan
ana giriş kapı kitabesi ise düşmüş olup halen Malatya
Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.
Kervansaray’ın restorasyonu 2007 yılında vakıflarca
başlamış ve bitirilerek şuan ki halini almış.
Gezginlerimiz, büyük ve yüksek taş kapısından içeri
girdiklerinde genişçe bir avlu ile karşılaştılar. Revakların her birinde küçük odacıklar bulunuyordu. Odaları tek tek gezdiklerinde buranın bir Sanat ve Kültür
Merkezi haline geldiğine şahit oldular.
Battal Gazi Belediye’sinin gayretleri oluşturulan
kurslarda, Ebru ve Hat Atölyesi, Keman, Ney, Piyano, Bağlama gibi sazların yer aldığı müzik kursları,
Ahşap Oymacılığı, Tezhip ve Minyatür Sanatı derslerinin ücretsiz olarak ilçe halkına usta öğreticiler
tarafından verildiğini gördüler.
Yapılan çalışmalar tek kelimeyle harikaydı.
Ömer, annesine ve arkadaşı Burcu’ya buradaki ürünlerden hediyelik almayı ihmal etmedi.
Kervansarayın ikinci kapalı kısmına girdiklerinde şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Yıllar öncesi yolcuların
konakladığı bu yapı, şimdilerde Konferans ve Kültür
Turizmine hizmet etmekteymiş. Yurdun dört bucağından gelen otorite bilim insanları ve sanatçılarını
Tarihi Kentler Toplantıları gibi kültürel seminerlerde
onlara ev sahipliği yapmış, yapmaya da devam ediyormuş.
Girişteki bankamatik benzeri cihazın ekranından ise
Battalgazi Kenti’ndeki tüm tarihi ve turistik yerleri
görme imkânı buldular. Avlusunda ahşap taburelerde
oturarak çay-kahve içtiler.
25
Tablo: Yusuf Alkan
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 19
Sanat Sokağı
Kervansaraydan ayrıldıktan sonra
Sanat Sokağı’na geçtiler. Safranbolu Evleri’ne benzeyen yapıların önünden geçtiler. Cıvıl cıvıl çocuk sesleri
buraları yaşayan sokak haline dönüştürmüş. Küçük Gezgin Ömer de
onların oyunlarına dahil oldu. Bir an
olsun çocukluğunu yaşadı.
Sanat Sokağı tabelâsını Hoca Nasrettin’in figürü tamamlamıştı. Sokağın bir ucunda koca levhada İstiklâl
Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ve bir
dörtlüğüne yer verilmiş. Ömer durur mu hemen okudu babasına;
20 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
“Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?
Emin ol onu çolpa herifler de becerir.
Sade sen gösteriver “İşte budur
kubbe” diye,
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye...
Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat,
o zaman,
Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir
de Sinan...”
Baba oğul Battalgazi Seramik Atölyesi’ne de uğradılar. Ustanın hünerli ellerinden seramik eşyaların nasıl
yapıldığını gördüler.
Emir Ömer Türbesi
Sanat Sokağı’ndan devamla Emir Ömer Türbesi’ne ( Ömer Bey) vardılar.
— Emir Ömer kimdir baba?
— Battal Gazi’nin doğduğu ve yaşadığı dönemde Malatya Beyliği görevinde bulunmuş.
— O zaman Emir demek de zaten “Bey”
manasına geliyor öyle değil mi?
— Aferin benim akıllı oğluma! Bu yapı içerisinde Emir Ömer Bey’in mezarı olan küçük bir mescittir. Kesme taş ile yapılan bu
25
mescit, giriş kapısı mimarisi dikkat çekicidir. Silme taş ile yapılmıştır. Kare planlı
olup, Kâbe ölçüsünde tasarlanmıştır. 1360’da Malatya’yı Eretnalılardan alan Melik Sunullah ailesinden Emirü’l-Azam Celaleddin Ömer tarafından yaptırıldığı tahmin
edilmektedir. En son onarım ise Vakıflar
tarafından 2007 yılında gerçekleştirilerek
çevre düzeni ile birlikte tamamlanmış.
Gezginlerimiz Ömer Bey’in ruhuna Fatiha
okuyup oradan ayrıldılar.
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 21
Ulu Cami
Onları Ulu Cami Sokak’ta muhteşem bir tarihi cami bekliyordu. Adı da sokağa ismi verilen Ulu Cami. Hakikaten gördüklerinde ismine yakışır bir yapı olduğunu anladılar. Enli taş
duvarlarına bakıldığında yüzyıllardır nasıl hâlâ nasıl ayakta
durabildiğine şaşırmadılar.
Cami içine girdiklerinde insana huzur veren bir atmosferi
vardı. Ömer kırmızı halının üzerinde yürürken caminin mihrabından minberine kadar her bir yana dikkatli gözlerle bakıyordu. Gezginlerimizi gören cami imamı yanlarına gelip “Hoş
geldiniz!”dedi. Tabi peşi sıra Küçük Gezginin soru yağmurunda da kurtulamadı.
— Hocam, bu muhteşem yapı hakkında bildiklerinizi anlatabilir misiniz?
— Neden olmasın? Bir yandan caminin diğer bölümlerini gezelim, bir yandan da sohbetimize devam edelim inşallah.
“Ulu Cami, Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi’nde, 1. Alâeddin Keykubat tarafından 1224 yılında yaptırılmış. Tuğladan
olan kısımlar ilk cami şeklinde kalmış, taş olan kısımlar ise
daha sonra yapılan değişiklikleri ve ilavelerin yapıldığını göstermektedir. İran camilerinden örneklenmiş. Kitabeye göre
mimarı; Malatyalı Yakup bin Ebubekir imiş. Mihrap önü kubbesine bitişik, ve ortasında havuzu ile iç avlu, plânın esasını
meydana getirmektedir. Anadolu’da Büyük Selçuklu üslubunu hiç değiştirmeden bu kadar kuvvetle devam ettiren
tek eser bu camidir.”
22 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Ulu Cami’de biraz daha kalan gezginleHalfetih Minaresi
rimiz, buradan ayrıldıktan sonra Turgut Özal Okulu’nun yanındaki Şahabe-i
Kübra Medresesi’nden bugüne kalan
kalıntıları gördüler.
Ömer’in içi sızlamıştı.
— Babacığım medrese hakkında bilgi
var mı?
— Bu medrese de Mevlâna hazretleri,
Muhiddin-i Arabî ve Saadeddin-i Konyevî yetişmiş ve ilim tahsil etmişler.
Biz gezimize devam edelim. Bak hemen
arka tarafta tek başına kalmış minare
var. Nasıl da mahzun...
— İsmi nedir baba?
— Halfetih Minaresi...
Ulu Cami’nin yapım yılı ile aynı zamana
dayanır. Çevresinde bulunan bütün yapılar yıkılmış. Zamanında Ulu Cami ve
Şahabiye-i Kübra Medresesi ile bir bütünlük sağladığı tespit edilmiş. Hemen
bu minarenin yanında üç kardeşler mezarları vardır.
Yine bu tarihi yapılardan biri de şu
karşımızdaki Hötüm Dede Türbesi’dir.
Bu yöredekilerden yürüyemeyen veya
romatizmalı rahatsızlıkları olanlar, Hö- Şahabe-i Kübra Medresesi
tüm Dede’ye gelir dualar eder hastalıkları için şefaat dilerlermiş. Biri piramit diğeri kubbemsi iki bölümden oluşan
türbenin yanına vardıklarında kapıda Nezir Gazi yazdığını görürler. Ömer şaşırmıştır.
— Babacığım buraya Hötüm Dede Türbesi demiştin ama Nezir Gazi çıktı.
Baksana demir kapısında öyle yazıyor.
Hötüm Dede Türbesi
— Haklısın evlât. Nezir Gazi Seyyit Battal
Gazi’nin oğullarından diye rivayet edilir. Fakat halk yıllardır Hötüm Dede
olarak anarlar.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 23
Ak Minare Cami
Ak Minare Cami
Ömer ve Tahsin Bey, türbede Hötüm
Baba’nın ruhuna Fatiha okuduktan
sonra Ulu Cami Sokağı sonundaki Ak
Minare Caddesi’ne geldiler. Eski tabirle Pazar Kapısı’ndaki Ak Minare
Cami’ni görmeye gittiler.
Miladi 1575 tarihinde Zaim Yusuf oğlu Himmet Bey
tarafından yaptırılmış. Cami kare plânlı, tek kubbeli, kubbe kısmı
sekizgen kasnak üzerinde oturtulmuş. Camiye adını veren minare ise 13. yüzyılda yapılmış. Mevcut olan minare, yeni baştan sökülerek yapılmış ve onarım görmüş. 1974
yıllarında ise restore edilmiş. Ancak en kapsamlı restore 2007 yılında caminin genelinde
yapılmış.
Baba oğulun, Ak Minare Cami’ndeki gözHırslı Baba
lemlerini bitirdikten sonra aynı cadde üzerindeki Gazi İlköğretim Okulu’nun bahçesindeki kabir dikkatlerini çekti. Bahçeye
girip yanına vardıklarında kabrin başucunda “Hırslı Baba” yazdığını gördüler.
— Allah! Allah! Ne garip bir isim?
— Haklısın, hakkında herhangi bir bilgi
veya kayıt bulunmamasına rağmen âlim
bir kişi olduğuna inanılır. Halk inanışlarında, asabi sinirli kişiler için dua edilen ziyaret edilen bir kabirmiş.
24 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Sütlü Minare
Hırslı Baba’nın da ruhuna Fatiha okuduktan sonra kent içindeki gezilerine devam
eden baba oğul bu kez de Meydanbaşı
Caddesi’ne yöneldiler.
Şehir surlarının güney cephesine düşen
bu mevkide tarihi Sütlü Minare bulunmaktaydı.
Kısa zamanda söz konusu yere vardılar.
Tarihi yapının restore gördüğü her halinden belliydi. Tek kubbeli, minareli küçük bir Osmanlı eseriydi. Duvarlarda ve
minarede kaplama olarak düzgün kesme
taş kullanılmış.
— Babacığım minareye hiç “süt” ismi verilir mi?
—Haklı olabilirsin Ömer! Ama anlatacaklarımdan sonra sanırım düşüncen değişecektir.
Cami yapımında kullanılan malzeme bakımından, beyazlığını koruyan temiz görünümlü taşlarla inşa edilmiş olması sebebiyle beyazlık özelliği tanımına etki eden
“sütlü” ismiyle anılmaktaymış.
Minarenin bir diğer özelliği, uzun yıllar
dış etkenlere karşı dayanabilmesi için,
mafsal tekniği uygulanarak, taş birleşim
noktalarına kurşun dökülerek, değişik bir
tarz meydana getirilmiş.
17. yüzyıl tek kubbeli Osmanlı mimari
özelliğini taşıyor.
Meydanbaşı Saray Cami
Buradan sonrası durakları ise Meydanbaşı Saray Cami idi.
Pembe renkli olan yapının yapılış tarihi ve
hakkında bilgi edinemediler.
Cami görevlisinden bilgi almak istedilerse de netice alamadılar.
Burada fazla oyalanmadan hemen karşısındaki başka tarih kokan başka bir yapının yanında aldılar soluğu.
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 25
Kanlı Kümbet
Dört duvar üzerinde bir kubbeden ibaret
olan yapıya Ömer şöyle uzaktan baktı bir
anlayamadı ve babasına yöneldi.
— Şimdi nereye geldik?
— Bu yapının adı Kanlı Kümbet! Temel kısmında zindan denilen odada bulunması gereken
mezar boştur. Dört ayak köşe duvarlarının,
tuğla revakla birbirine bağlantılı, kare plânlı
yapılmış ve yine üzerine Selçuklu Mimarisi
tarzında kubbe ile örtülmüştür. Kümbette
kullanılan “kanlı” kelimesi ise, yapılış gayesinden ayrı olarak Osmanlı Dönemi’nde suçluları idam etmekte kullanılmasındanmış.
Kanlı Kümbet’ten sonra Ahmet Turan Mescidi ve Türbesi’ne gittiler. 1792 yılında Muhammed Said Bey tarafından ahşap olarak
inşa edilmiş. Yöre halkı tarafından kutsal
sayılarak ziyaret edilirmiş. Seyyit Battal
Gazi’nin arkadaşı ve cengâverlerinden biri
imiş.
Ahmet Turan Mescidi
26 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Nefise Hatun Türbesi
Ahmet Turan ruhuna da Fatiha okuduktan sonra hemen yakındaki Nefise
Hatun Türbesi’ne geçtiler.
Yapı şekli Kanlı Kümbet şeklinde ise
de, yapı malzemesi değişiktir. Kubbe
kısmı pandantifli, türbenin diğer kısımlarında düzgün kesme taş kullanılmıştır.
Bu türbe’de; Emir Sührap Bey kızı
Hacı Nefise Hatun’un kabri bulunmaktadır. Peygamber Efendimizin sülalesinden olduğu rivayet edilmektedir.
— Babacığım, Battalgazi Kenti’nin her
bir yanı tarih kokuyor, nereye bakarsan bir türbe bir medrese görülüyor.
— Haklısın oğlum! Battalgazi Kenti
Anadolu’yu Anayurt yapan medeniyetlerin beşiği durumundadır.
Şimdide seni başka bir tarihi esere
götüreceğim. Karahan Mahallesi’nde
Sıddı Zeynep Kümbeti...
Kümbete vardıklarında kapının yanındaki tanıtıcı levhadaki yazılanları Ömer
okumaya başladı;
“Sıddı Zeynep Kümbeti’nin Selçuklu
Dönemleri’nde yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü yapım tekniği olarak Selçuklu Devri’ni yansıtır. İçerisinde bir
mezar bulunmaktadır, fakat bu mezarın kime ait olduğu kesinlik kazanmamış. 1184 tarihini taşıyan aynı tarzdaki kümbetten yola çıkarak yapılan
Sıddı Zeynep Türbesi’nin Danışment
Sultanları’ndan birine ait olma olasılığı
oldukça kuvvetliymiş.
Sıddı Zeynep Kümbeti
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 27
Hasan-i Basri Hazretleri Türbesi
Hani televizyonda dini bir film izlemiştik.
Hasan-i Basri hazretleri... Hatırladın mı
Ömer?
— Evet baba. Yoksa onun da mı kabri burada?
— Aferin benim Küçük Gezginim. Leb demeden leblebiyi anlıyorsun. Evet, dediğin gibi o
muhterem âlim kişi de burada metfun. Şimdi onun kabrine gidelim.
Toptaş Caddesi’nin sonunda park içindeki
türbesine vardılar. Türbe girişindeki anlatım
tabelâsını gezginimiz okudu;
“Hasan Basri hazretleri, Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahabelerindendir. Bulunduğu
Basra’dan Anadolu’ya gelerek İslamiyet’i
irşada gelmiştir. Battalgazi Fırat boyu,
Korucuk Köyü’nde bulunduğu esnada vefat
etmiş ve oraya defnedilmişti. Bulunduğu
türbe Karakaya Baraj Gölü altında kalması
28 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
nedeniyle 1986 yılında Kırkkardeşler Mezarlığı’na getirilerek yeni yapılan türbeye nakledilmiştir. Âlim ve sahabe bir kişidir. “Su
ile geldim su ile gideceğim” sözünü söylediği
rivayeti vardır. Ziyarete gelen halk, Hasan
Basri hazretlerinin ruh ve sinir rahatsızlığına çare olduğuna inanmaktadırlar.
M.S. 7.yüzyılda Basra’dan geldiği, Malatya çevresinde yaşadığı rivayet olunur. Ermiş bir kişi olarak bilinmektedir. Kabrinin
ilk bulunduğu Fırat Barajı kıyısında, Baraj
gölü suyu altında kalan Korucuk Köyü’nden
nakledilerek Battalgazi Belediyesi’nce 1986
yıllarında şimdiki bulunduğu yere, taşınarak
türbesi inşa edilmiş.
Kırk Kardeşler Mezarlığı da hemen yanı başındaydı. Şu anda kazı çalışmaları devam
ettiği için fazlaca bilgi sahibi olamadılar.
Kara Baba ve
Hasan Baba Türbesi
Gezginlerimiz Hasan-ı Basri hazretlerinin de ruhuna
dualarda bulundular. Buradan
Kara Baba, Hasan Baba’nın
mezarlarının olduğu türbeye
gittiler. Bu şahıslarla ilgili bilgiye ulaşamadılar. Yine burada da dualar okuduktan sonra
ilçe dışına Fırat kenarına doğru yöneldiler.
Karşılarına İmam Zeynel Abidin Türbesi
çıktı. Vakıf görevlisi bey baba oğula türbeyi gezdirirken İmam Zeynel Abidin hakkında
kısa bilgiler verdi;
“İmam Zeynel Abidin, Kerbelâ faciasından
kurtulan Ehl-i Beyt neslinden tek erkek kişidir.( çocuklar hariç) O zaman 21 yaşında ve
hasta imiş. Öyle olmasına rağmen zalim Yezit’in askerleriyle savaşmak istemiş. Çünkü
bütün akraba ve yakınları gözleri önünde birer birer şehit ediliyormuş.
Fakat İmam Hüseyin savaşa girmesine müsaade etmemiş, “Kerbelâ şehitlerini kefenlemek defnetmek senin vazifen. Bizden
sonra İmam sen olacaksın!”demiş.
Müseyip Gazi Kerbelâ’nın İntikamı adlı eserinde şöyle ifade ediyor. İmam Zeynel Abidin’in Kayser Rum padişahına misafir olduğu ve burada bir zaman kaldığı buradan
eski Malatya’ya geldiği burada bir süre kaldığı süre içinde burada imamlık yaptığı ifade
edilmektedir. Tarihi kayıtlara göre Atabey
Köyü, Kayser Rum’a bağlı Müslüman bir belde olduğu ve Battal Gazi’nin de İmam Zeynel Abidin’in soyundan gelen bir nesil olduğu bilinen bir gerçektir. İmam Zeynel Abidin
Hicri 38, Milâdi 659 yılında doğmuş ve hicri
95, milâdi 717 yılında zalim Emevi padişahı
Abdülmelik tarafından Medine’de zehirletilerek şehit edilmiş. Zalimler tarafından mübareğin vücudunun paramparça edildiği ve
bu esnada orada görevli bir Türk kumandan
olan Atabey veya Ethem Bey isimli ehlibeyt
dostu muhterem imamın parçalanmış vücudundan sağ kolunu getirip Atabey (Etebek)
diye kendi simiyle anılan köye defnediyor. Ve
o tarihten bu yana burası sevenleri tarafından ziyaret edilir ve dualar okunur.
Zeynel Abidin Türbesi
25
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 29
Zeynel Abidin Vakfı görevlisine
anlatımlarından misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederek
oradan ayrıldılar.
Hemen aşağı kısımdaki Fırat
Nehri kenarına indiler.
İster istemez yıllardır severek
dinledikleri “Fırat kenarında yüzen kayıklar” türküsünü hatırlayıp mırıldandılar.
Baraj sularının biriktiği buradan
karşıya kara taşımacılığı feribotlarla sağlanıyormuş. Aşağı
kısımda ince uzun bir köprü var
ama sadece trenler geçebiliyormuş.
Aynı köprü iyileştirilse kara trafiği sağlansa
daha iyi olmaz mı diye sorulduğunda neden olmadığı konusunda hiç kimse cevabını bulamadı.
Gezginlerimizin en çok merak ettikleri mekân
Seyyit Battal Gazi’nin doğup büyüdüğü evi görmekti. Sordular soruşturdular ve söz konusu
mevkiye gittiler. Ev yerine kala kala bir kaç taş
yığını vardı. Ömer biraz hayal kırıklığı yaşadıysa da Tahsin Bey, “Oğlum aradan geçen bunca yüzyıldan sonra evin olmaması gayet doğal.
Belki buradaki bu kazı çalışmalarından sonra
aslına uygun sembolik bir ev yapılabilinir.” diyerek onu teselli etti.
Ağaçların rüzgârın etkisiyle çıkardıkları uğultunun arasında Seyyit Battal Gazi’nin yeri göğü
inleten “YA ALLAH! SAVULUN NAMERTLER!”
narasını duyar gibi oldular.
30 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Bir ağacın gölgeliğine oturdular. Bir müddet bu sesleri dinlediler. Ömer’in gözünün
önünden okuduğu Battal Gazi’nin çizgi romanları, ünlü oyuncu Cüneyt Arkın’ın oynadığı sinema filmleri bir bir geçiyordu. Sanki o anı yaşıyordu. İşte tüm o olaylar bu
topraklarda yaşanmıştı. Burada olmak ve
onların ruhları ile beraber olmak ne kadar
gurur vericiydi.
Tahsin Bey’in oğluna seslenmesi ile bir an
kendine gelen Küçük Gezginimiz “Buyur babacığım, bana mı seslendin?”dedi.
— Tabi ki sana seslendim. Burada bizden
başkaları mı var?
— Olmaz olur mu babacığım? Malatya
Serdarı Hüseyin Gazi, Malatya Bey’i Ömer
Bey, Cafer ( Battal Gazi’nin çocukluk ismi),
Eşkâr Devzade ( Battal Gazi’nin gözü gibi
baktığı atı), Ahmet Turan, İmam Zeynel
Abidin... Daha ismini sayamadığım âlim,
ulema ve cengâverler şu an bizimle...
25
— Haklısın Ömer! Doğru söze ne denir.
Bak vakit akşam dönüyor. Artık kent merkezine dönmenin zamanıdır. Zira Selahattin
Bey’i yemekte bekletmeyelim. Seni bilmem
ama ben kurt gibi acıktım.
— Ya ben? Tarih, kültür derken açlığımı
unutmuşum.
Gezginlerimiz, kent merkezine geldiklerinde Başkan Bey’in Silâhtar Mustafa Paşa
Kervansarayı’nda kendileri için hazırlanmış
olan masaya konuk oldular.
Battalgazi Kenti’nin yöresel yemeklerinin
yer aldığı sofrada neler yoktu neler?
Tandır, katmer, kömbe, dürüm, içli köfte,
sıkma köfte, eşkili köfte, kavurmalı erişte
- bulgur çorbası, tarhana, dut yaprağı ve
dut yaprağı dolması, et tiridi, kabuk aşı,
buğulama, sac kavurması, kaburga kebabı
kâğıt kebabı, pıtpıtı pilavı ve çeşitli sebze
yemekleri, dut helvası, üzüm pestili, köpük
pestili v.s...
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 31
Gezginlerimiz öyle acıkmışlardı ki, bir müddet
hiç konuşmadan yemekleri
her çeşidinin tadına vardılar. Ömer, bir ara kendine
gelmiş olmalı ki Selâhattin
Bey’e yine soru sormaya
başladı.
— Başkan Amca, bugünkü Battalgazi gezimizde kentin inanç ve kültür
turizminde ne denli önem
arz ettiğini gördük. Sizden rica etsem bize biraz
da belediyecilik açısından
Battalgazi’yi
anlatabilir
misiniz?
— Yaptığımız hizmetleri hak ve halkımız için yerine getirdiğimiz için pek dillendirilmesini sevmem. Madem Küçük Gezginimiz sormuş o zaman biraz olsun başlıklar halinde değineyim.
Battalgazi kentimizde gerçekleştirdiğimiz hizmetlerle, ülke genelinde kendi çapımızdaki iş-
32 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
leri başararak
ilçemizi yaşanılır bir kent haline getirdik. Her köşesi harabe denilecek nitelikteydi.
Belediye organizasyon yapısı belirsizdi. Tarihi
eserlerimizi yıkılmaya yüz tutmuştu. Cenaze
yıkayacak yeri bile olmayan bir ilçeydi. Her tarafta yığınla dolu sorunlar birikmişti.
Teşbihte hata olmaz, altı kirli, oldukça zayıf gelişmeyen ve sorunlar yumağı içinde kalan bir
bebek örneği gibi benzetimim olmuştu.
Göreve başladığımızda halkımıza kentimiz için;
bu bebek sağlığına kavuşacak, yürüyecek ve
koşacak, demiştim.
* Büyük bir özveriyle çalışmalara başladık, ilk
olarak Belediye Hizmet Binasını onardık, mobilya ve donanımlarına kadar yeniledik. Bilgisayarlarla donattık. Belediye organizasyonunu
oluşturduk.
* Türkiye’de örnek bir cenaze hizmeti sergilemekteyiz. Cenazenin evinden alınışından, istirahatgâhına konuluncaya kadar ki tüm işlemlerini belediye olarak biz üstleniyoruz.
25
*
* Park ve sosyal tesisler yapıldı. Tarihi eserler onarıldı. En ücra yerlere kadar yollar
yapıldı veya onarıldı. Yol çalışması ve genişletilmesi çalışmaları yapıldı. Kentimiz de içme suyu
ve 300 km yeni kanalizasyon hattı yapıldı; kanalizasyona kavuşmayan bölgelerimiz kalmadı.
* Kentimiz, tarihi geçmişiyle önemli ve medeniyetlerin ilk kurulduğu bir bölge olması, Anadolu’
nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında basamak
taşı olması nedeniyle tarihimize, kültürümüze
sahip çıkma ve yaşatma adına ilk etkinliğimiz
olan Melita’dan Battal Gazi Kültürel Kervansaray Buluşmaları’nı gerçekleştirdik. Ulusal
boyutta kutlanmasını sağladık. Ülke çapında,
Üniversite, Vakıf, Kamu kuruluşları desteğinde
çeşitli sanat dallarında sunumlar ve gösteriler
yapıldı.
* 2. Doğalgaz çalışmalarının tamamlanmasının
ardından sokaklara doğalgaz dağıtım çalışmalarının aralıksız sürdürülüyor.
25
Battalgazi
N.Tacan Kışlası’nın taşınmasıyla 550.000
m² lik bir yeleşkeye İnönü
Üniversitesi
kampüs alanı
kuruldu.
Beş adet Meslek Yüksek Okulu eğitime başladı.
Üç desrlik olan
Atatürk İlköğretim Okulu yetersiz olduğundan girişimlerimiz
neticesinde işadamı Sayın İlhan İmik’in katkılarıyla on iki derslik yeni okul yapılıp eğitim ve öğretime başlandı.
* Türkiye’de ilk tarihi envanteri yaparak bizden
sonraki envanterlere örnek oluşturduk.
* En uzun “Sağlıklı Sokak” çalışmasında kentimiz adına ödül aldık.
Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde 33
* Kentimiz, Malatya’nın ilk yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi
misyona sahiptir. Bu tarihi özelliği sebebiyle Tarihi Kentler Birliği’ne üye oldu.
* Battalgazi kurtarma ekibi “BAKUT” kuruldu. Gerekli eğitimler alarak, doğal afetlerde göreve hazır hale getirildi.
* Kentimizin hali hazır haritaları İller Bankası’nca yapılarak Yeni
İmar Plânı ve Koruma amaçlı İmar planı gerçekleştirildi.
* Kentimizde dar yolların genişletilmesi ve düzenlenmesi işlemlerine hızla devam ediliyor.
*Kentimizdeki trafo binaları, otobüs durakları ve yol kenarında
çirkin görünümlü duvarlarda “Güzel Çevre ve doğanın korunması” gayesiyle karikatürize resimlerle güzelleştirilmesi çalışmaları yapıldı.
* Belediyemiz ve Aktif İş Adamları Derneği ile ortak yürütülen
projeyle, Polonya’nın Kepno Belediyesi ile belediyemiz Kardeşlik Protokolü imzaladı.
* Malumunuz Seyyit Battal Gazi, sizin oturduğunuz Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde vefat etmiş ve oraya defnedilmiş. Bu
bakımdan Battalgazi Belediyesi ile Seyitgazi Belediyesi zaten
tarih önünde kardeş olmuşlar. Bizde bunu resmiyete döküp
kardeş şehir ilân ettik.
* Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan alan, yeni proje ile yeni baştan dizayn edildi.
* Kentimizin değişik yerinde park ve yeşillendirme çalışmaları
yaptık.
* Fitness aletleriyle halkımızın spor yapması sağlamdı.
* Eğitime ve spora gereken önemi vererek desteğimizi eksik
etmedik etmeyeceğiz de..
Tahsin Bey, araya girerek başkan arkadaşına çalışmalarında
başarılarının devamını dileyerek daha fazla yormak istemediğini
belirtti. Ömer de babasından aşağı kalamadı.
— Her şey için çok teşekkür ederiz Başkan Amca.
— Estağfurullah Ömerciğim, her zaman ilçemizin ve gönlümüzün kapısı açık, tekrar bekleriz.
Gezginlerimiz o gece Battalgazi Kenti’nde konaklayıp ertesi gün
Eskişehir’in yolunu tuttular.
bitti
34 Küçük Gezgin Battalgazi Kenti’nde
25
Kültür Başkenti Battalgazi’ye
geldiğinizde;
1- Ak Minare Camisi’ni
2- Emir Ömer Türbesi’ni
3- Hırslı Baba Kabri’ni
4- Hötüm Dede Türbesi’ni
5- Battalgazi Kale Surları’nı
6- Kanlı Kümbet’i
7- Silâhtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nı
8- Kırkkardeşler Mezarlığı’nı
9- Namazgâh’ı
10- Poyraz Konağı’nı
11- Nefise Hatun Kümbeti’ni
12- Sıddı Zeynep Türbesi’ni
13- Sütlü Minare’yi
14- Şahabe-i Kübra Medresesi’ni
15- Halfetih Minaresi’ni
16- Ulu Cami’ni
17- Karakaya Barajı’nı
18- Seyyit Battal Gazi’nin doğduğu yeri görmeden,
19- Yöresel Yemeklerinden tatmadan,
20- Çarşısında, pazarında gezmeden,
SAKIN HA SAKIN AYRILMAYINIZ!
25

Benzer belgeler

İndir - Battalgazi Belediyesi

İndir - Battalgazi Belediyesi O, hâlâ bugün de Seyyid Gazi, Seyyid Battal, Seyyid Battal Gazi adı ile anılmakta, hâlâ dedeler onun destan olmuş hayatını torunlarına anlatmaktadırlar. Battal Gazi, Hazreti Ali soyundan olup Malat...

Detaylı