tamam - Türkiye Sigorta Birliği

Transkript

tamam - Türkiye Sigorta Birliği
’ten
TEMMUZ-EYLÜL 2014
SAYI: 37
Otoda Sertifikasyon Projesi
Oto Yedek Parça ve
Özel Servis Sertifikasyonu
Projesi kapsamında
sigortalı hasarlarda
sertifikalı tamirhane ve
eşdeğer parça kullanımı
ile maliyet kontrolü
sağlanacak, hizmet
kalitesinde artış olacak.
’ten
Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik
Şirketleri Birliği yayınıdır
3 ayda bir yayınlanır
Para ile satılmaz
ISSN: 13057839
GÖRÜS
1 Başkan’dan
3 Birlik Gözüyle
5 Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü
‹mtiyaz Sahibi
Türkiye Sigorta, Reasürans ve
Emeklilik Şirketleri Birliği Ad›na
Ramazan ÜLGER
İNCELEME-ARASTIRMA
Genel Yay›n Yönetmeni
Mehmet KALKAVAN
Sorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü
Füsun DEDEHAYIR
Yay›n Kurulu
Mehmet KALKAVAN
Zihni METEZADE
Atilla OKSAY
Füsun DEDEHAYIR
Müge SOYSAL
6
6
10
14
21
23
36
38
Kapak Konusu: Oto Yedek Parça ve Özel Servis Sertifikasyonu Projesi
Mevzuat Sorunlar ve Yargı Kararları
Sigorta ‹statistikleri
Uzman Gözüyle
Uzman Gözüyle
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi
Konuk Yazar
HABERLER
25
25 GÜVENCE HESABI
29 S‹GORTA TAHK‹M KOM‹SYONU
32 TARS‹M
Yay›n Dan›şman›
Noyan DO⁄AN
Yardımcı Editör
Serap GÜNSAV
BİRLİK’TEN HABERLER
Görsel Dan›şman
Sertaç BALA
Çizer
Serdar GÜNB‹LEN
40
Yönetim Yeri
Türkiye Sigorta Reasürans ve
Emeklilik Şirketleri Birliği
Adres: Büyükdere Cad. Büyükdere Plaza No:
195/1–2 34394 Levent / ‹STANBUL
Tel: 0212 324 19 50
Faks: 0212 325 61 08
E-posta: [email protected]
DIS BASIN
B‹RL‹K’ten dergisinde yay›mlanan yaz› ve
fotoğraflar›n tüm haklar›
Türkiye Sigorta, Reasürans
ve Emeklilik Şirketleri Birliği’ne aittir.
Kaynak gösterilerek kullan›labilir.
Dergide yeralan köşe yaz›lar›ndan doğabilecek
hukuki sorumluluk, yazarlar›n kendisine aittir.
56
Bask›
Ömür Matbaac›l›k A.Ş.
Haramidere Beysan Sanayi Sitesi
Birlik Cad. No: 20 34524
Büyükçekmece - ‹stanbul
[email protected]
40 İbrahim Çanakçı’ya veda
40 IAIS Temel İlkeleri sektör ile paylaşıldı
41 Gelir İdaresi ile çalışma toplantısı
41 IUMI ve IMIA 2014 toplantılarına katıldık
42 Falia
42 Nippon Life
42 Insurance Europe
43 S‹GORTA B‹LG‹ VE GÖZET‹M MERKEZ‹
46 TSEV
51 SEGEM
54 DASK
56 2014’ün kayıp miktarı 21 milyar dolar
56 Aon Benfield’tan, kayıp miktarına inceleme
57 Hollanda’yı sele karşı sigortalama yarışı
57 Insurance Europe, çevre sigortasına çekinceli
57 ABI, daha fazla açıklık öneriyor
58 Avrupa Komisyonu’ndan anket
58 Çin’den süt tozu sigortası
58 İngiltere’de internetten satışa sınırlama
59 Savaş riski primi artacak
59 Insurance Europe 2003-2012’yi değerlendirdi
60 Alman sigortacılardan altyapı yenilemesine destek
60 Sermaye yeterliliği Avrupa’yı zorlayacak
60 Reasürörleri rekabet baskısı sardı
BAŞKAN’dan
Sev­gi­li Mes­lek­taş­la­r›m ve
De­ğer­li Bir­lik’ten Okur­la­r›,
2014 yılının son çeyreğine girdiğimizde, sigorta sektörünün de reel
sektörü birebir yansıttığı bir gerçek... İlk yarı sonuçlarını değerlendirdiğimizde, ilk 6 ayda hayat dışında da kârlılığın devam ettiğini gözlüyoruz. Ancak enflasyonu dikkate
aldığımızda kâr marjının yetersiz
olduğunu söylemeliyiz. Prim üretimi
enflasyondan arındırıldığında sektör
adına reel anlamda bir küçülme var.
Sektörümüzün son yıllardaki sıkıntılı konularından biri de, hepinizin
çok iyi bildiği gibi bedeni hasarlar...
Geçmişte ortalama 30 bin lira tazminat talebiyle açılan davalar, artık
70-80 bin lira ortalamaya ulaştı.
Zaman zaman 200 bin lirayı aşan
tazminat talepleriyle karşılaşabiliyoruz. Sigorta şirketlerinin taraf olduğu davalar, benzer davalarla kıyaslandığında çok daha yüksek tazminat tutarlarıyla karara bağlanıyor.
Birlik olarak ilgili kamu otoriteleriyle bu konuda yaptığımız görüşmelerde, kriterlerin oluşmasını ve tüm
kararların bu kriterlere göre verilmesini talep ediyoruz. Mevcut
durumda hiç hesapta olmayan,
sigorta tekniğiyle, hukukuyla alakalı
olmayan kararlar veriliyor ve diğer
mahkemeler de bunu takip ediyor.
Bir de 10 yıllık zaman aşımı konusu
var... Bu kapsamda, sektör olarak
10 yıl geriden hiç hesapta olmayan
bir konuda ne kadar hasar geleceğini tahmin edemiyoruz.
Yeni yönetim olarak 6 aydır görevdeyiz. Bu süreçte Birlik ile üyelerimiz arasındaki iletişimi daha da
güçlendirmek adına çeşitli aksiyonlar aldık. Göreve geldiğimizden bu
yana sektör adına gerçekleştirilen
çalışmaları, kamu nezdinde yürütülen temasları, önümüzdeki döneme
ilişkin planları aktarmak üzere öncelikle TSB komitelerinde görev almayan şirketlerin Genel Müdürleriyle
toplantılar düzenledik. Üç grup
BAŞKAN’dan
halinde düzenlenen bu yemeklere
Genel Müdürlerin yanı sıra Yönetim
Kurulu
Üyelerimiz,
Genel
Sekreterimiz ve Genel Sekreter
Yardımcılarımız katıldı.
Sektörümüzün bir başka önemli
konusunda çözüme yönelik bir adım
oluşturabilmek amacıyla Eylül ayında Gelir İdaresi Başkanlığı yetkilileri
ile
“Sigorta
Sektörünün
Vergilendirilmesi ile İlgili Sorunlar
ve Çözüm Önerileri” kapsamında
bir çalışma toplantısı düzenledik.
Oto Sigorta Projeleri kapsamında
sigorta kapsamındaki hasarlarda
yararlanılan eşdeğer yedek parça ile
özel onarım servislerinin sertifikalandırılmasını sağlamak üzere hizmet verecek anonim şirket statüsünde bir tüzel kişilik kurulması yönündeki talebimizi Temmuz ayında
Hazine Müsteşarlığı’na ilettik.
Ankara’da Hazine Müsteşarlığı yetkilileri ile Motorlu Araç Sigortalarında
Eşdeğer Parça Belgeleme Esaslarına
İlişkin Genelge Taslağı hususunda
yapılan toplantıda Birliğimizin
görüşlerini aktardık. Suiistimal bürosu ve sertifikasyon şirketinin kurumsal kimliğini oluşturmak üzere Leo
Burnett reklam ajansına logo, amblem çalışmaları yaptırdık. Yine Oto
Sigortaları Projesi kapsamında
IPSOS araştırma şirketi de, “Hasar
Onarım ve Bakım Servisleri Veri
Toplama” çalışmasını yürüttü.
Üyemiz sigorta şirketlerinin tavsiye
ettiği kuruluşlar nezdinde gerçekleş-
02
tirilen veri toplama çalışmasının
sonuçları sektörümüzü geliştirme
adına yürütülen çalışmalarda kullanılacak.
Eylül ayında Hazine Müsteşarlığı’nda
düzenlenen toplantıda, Bireysel
Emeklilik Sistemi’nde performans
kesintisine ilişkin 2 emeklilik şirketi ile
Takasbank arasında yapılan test
uygulamasının sonuçları görüşüldü.
Yine Hazine Müsteşarlığı tarafından
Birliğimize iletilen ve Bireysel
Emeklilik Sistemi’nde otomatik katılım sürecinde oluşturulacak gruba
bağlı bireysel emeklilik sözleşmeleri
ile mesafeli satış ile düzenlenen sözleşmeler için katılımcıların bilgilendirilmesi ile ilgili ana hususların yer
aldığı metinler üyelerimize duyuruldu.
Harcanan emek ve yapılan çalışmaların sektörün tüm paydaşlarına
katkı yapacağı; ülkemiz sigortacılık
ve bireysel emeklilik uygulamalarını
çok daha ileri seviyelere taşıyacağı
açıktır. Bu ve benzer çalışmaları
Birlik aracılığıyla sektörün ve kamu
otoritesinin gündeminden düşürmemek öncelikli hedeflerimizden olup
bu alandaki gelişmeleri her türlü
vasıta ile sizlerle paylaşıyor olacağız.
Yılın son sayısında yeniden buluşmak üzere, çalışmalarınızda kolaylıklar ve başarılı sonuçlar dilerim...
Say­g›­la­r›m­la,
Ramazan ÜLGER
Başkan
BİRLİK GÖZÜYLE
De­ğer­li Bir­lik’ten Okur­la­r›,
Geçen sayımızda Birliğimiz nezdinde
yürütülmekte olan projelerle ilgili
bazı detayları vermiştim. Aradan
geçen üç ay sonunda bu projelerden
“Sigorta Sahteciliğini Engelleme
Bürosu” ve “Oto Yedek Parça ve
Servis Sertifikasyon Merkezi” projelerinde bir hayli ilerlenerek sona
yaklaşıldı. Bu projelerin hayat bulması ile birlikte bir sonraki adım olan
“Doğrudan Tazmin Sistemi” olgunlaştırılarak devreye alınması planlanmaktadır. Halihazırda önemli bir
mesafenin kat edildiği “Doğrudan
Tazmin Sistemi”ne üyelerimizle birlikte tartışılarak son hali verilecek ve
tamamen gönüllülük esası ile devreye
alınacaktır.
Diğer taraftan düzenli olarak yayınladığımız istatistiklerle ilgili olarak
önemli bir yeniliğe de gittik. Üçer
aylık periyotlarla yayınlanan mali
tablo istatistiklerini; kullanıcının tercihine göre daha hızlı veriye ulaşılmasını sağlamak üzere hazırlanan modüller, görsel açıdan yapılan iyileştirmeler ve kontrol mekanizmasının daha
kuvvetli sisteme dayandırılması ile
daha faydalı hale getirmiş oluyoruz.
Mali tablo istatistiklerindeki iyileştirmelere Eylül 2014 dönemi için yayınlayacağımız “Alt Branş Bazında Satış
Kanalı İstatistikleri” ile devam edeceğiz. Bununla birlikte aylık olarak
yayınlanan prim-adet istatistiklerinin,
t+25 günlük süreç içerisinde yayınlayarak verinin daha hızlı paylaşımına
imkan tanımış oluyoruz. Ayrıca aylık
yayınladığımız prim-adet verilerinde
daha kapsamlı bilgi ve aktif modüllerin yer alacağı çalışmaları da kısa
sürede paylaşmayı planlamaktayız.
Ülke gündemine bakacak olursak,
2014 yılı maalesef iş kazaları ile birlikte güvenlik standartlarının tartışıldığı bir yıl olarak geçecek gibi duruyor.
Mayısta Soma; Ekimde Karaman’da
meydana gelen maden kazalarıyla
maden işçilerinin güvenliği ile ilgili
tartışmalar diğer konulara göre daha
öne çıktı.
Kazaların akabinde tartışmalar maden
çalışanlarının iş güvenliğinin uluslararası standartlarda olup olmadığı üzeri-
3
BİRLİK GÖZÜYLE
ne yoğunlaştı ve çalışma şartlarının bu
standartları sağlamadığı istatistiklerle
ortaya kondu. Tüm tarafların katılımıyla konu, bu kazalarda hayatını
kaybedenlere nasıl tazminat ödenir
noktasına kenetlendi. Böylelikle sigorta doğal olarak gündeme geldi.
Yurt dışı uygulamalara bakıldığında,
zorunlu sigortanın tesis edildiği alanda sigorta teminatı sağlayamayan kişi
ya da kurumlara kamu otoritesi faaliyet izni vermemekte veya faaliyet izni
olanların da bu iznini iptal etmektedir. Hal böyle olunca sigorta sektörünce oluşturulan standartların yerine
getirilmesi öncelikli bir hal almakta ve
bahse konu standartlar da büyük
ölçüde sigorta şirketlerince belirlenmektedir.
Ülkemizde bugüne kadar süregelen
uygulama ve yaklaşımlardan, sigortacılığın bu fonksiyonunun çok da dikkate alınmadığı hepimizce bilinmektedir.
Sigortacıların yangın sigortasında,
kamu otoritesince belirlenen standartların varlığını aramaya başlaması
büyük bir rahatsızlık yaratmıştı. Bu
rahatsızlıklardan kaynaklanan baskılara karşın bu uygulamaya mümkün
mertebe devam eden sigorta sektörü;
sonuçta azımsanmayacak sayıda işletmede belli standartların tesisini sağlayarak risk seviyesinin azaltılmasına
katkıda bulunmuş ve muhtemel can ve
mal kayıplarının önüne geçmiştir.
4
Sigortası”na baktığımızda, bahse konu
sigortanın bu alanda zarar görenlerin
sayısını azaltma yönünde bir fonksiyonu olmadığını görüyoruz. Bugün herhangi bir risk değerlendirme kriterinin
bulunmadığı bu sigortada her birimizin
bildiği üzere primler devlet tarafından
belirleniyor. Çok sayıda hastasına
zarar veren bir hekime azami 75 TL
ile 375 TL arasında sürprim uygulanabiliyor ve bu prim hekim ile işveren
arasında bölüştürülüyor. Oysa aynı
ürünün yurt dışı uygulamalarına baktığımızda, çok sayıda hastasına ciddi
zarar vererek risk seviyesi oldukça
yükselen bir hekim, serbestçe belirlenen ve tamamı işveren tarafından
ödenen primler çerçevesinde ortaya
çıkan maliyet nedeniyle başlangıçta
çalışmakta zorlanıyor; risk seviyesinin
yükselmeye devam etmesi halinde
sigorta primi işverenler tarafından
finanse edilemez hale geliyor ve sistem dışına itiliyor. Özetle, bu ürün yurt
dışında sağlık sistemini riski yüksek
hekimlerden temizleyerek daha güvenilir bir ortam yaratırken, ülkemizde
sadece tazminat ödeme fonksiyonu
dikkate alınarak dizayn edilmiştir.
Bu çerçevede, ülkemizde kamusal alan
olduğu düşünülerek getirilen zorunlu
sigorta uygulamalarında öncelikli
hedef sigorta vasıtasıyla ilgili alanda
zarar görenlerin asgari seviyeye çekilmesi olmalı, tazminat fonksiyonu
bunun ardından gelmelidir.
Sigortalanabilir olmanın önemi her
geçen gün daha fazla anlaşılır olmakla birlikte, maden kazaları özelinden
yola çıkarsak günün sonunda iş
dönüp dolaşıp bu kazalarda hayatını
kaybedenlere tazminat ödemede kilitleniyor. Buradaki asıl amaç zarar
görenlere nasıl tazminat öderizle birlikte, öncelikli olarak bu gibi kazalarda zarar görenlerin sayısını dünya
ortalamalarına nasıl çekeriz olmalıdır.
Sonuç olarak ister zorunlu, ister ihtiyari olsun; sigorta vasıtasıyla kimi zaman
riskli unsurlar sistem dışına itilirken
kimi zaman da ilgili alanda arzu edilen
asgari kriterler tesis edilerek zarar
görenlerin sayısı en aza indirilmeli;
ardından da zarar giderilmelidir. Tüm
taraflar bu paydada buluştuklarında
çözüme çok daha kolay ulaşılacaktır.
Halihazırda uygulanan zorunlu sigortalardan “Tıbbi Kötü Uygulamaya
İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet
Say­g›­la­r›m­la,
Mehmet Kalkavan
Genel Sekreter
Gelecek sayıda buluşmak üzere...
HA­Zİ­NE MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI Sİ­GOR­TA­CI­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜĞÜ
Zorunlu Trafik Sigortası’nda
işlem ücreti uygulaması
İLGILI MEVZUAT:
Konuyla ilgili olarak 10.08.2014 tarih ve
29084 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali
Sorumluluk Sigortası’nda Tarife Uygulama
Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik”te yapılan mevzuat değişikliği aşağıda yer almaktadır:
1.
“POLIÇELERIN SONLANDIRILMASINA
ILIŞKIN ESASLAR
GEÇİCİ MADDE 9 – (1) Sigorta poliçesinin ilgili
mevzuat çerçevesinde sonlandırılması durumunda, sigorta şirketine tahakkuk eden prim 13
TL’den az olamaz. Bu primin 10 TL’si acente
komisyonu olarak tahakkuk ettirilir.”
2. NEDEN BU DÜZENLEME GETIRILDI?
Hazine Müsteşarlığı’na yapılan başvurularda,
özellikle kısa süreli sigortaların yapılmasında oluşan poliçelendirme masraflarının elde edilen
prim ve aracılık gelirlerinden daha fazla olabildiği durumlar dile getirilmiştir. Nitekim araç alım
satımı ile uğraşan kişilerce/kurumlarca tanzim
ettirilen Zorunlu Trafik Sigortası poliçelerinin, alımsatım muamele sürecinden dolayı kısa sürede
iptal edilmesi gerek sigorta şirketleri açısından
gerekse acenteler açısından operasyonel/mali
yük oluşturmaktadır. Ayrıca, sigorta şirketleri de,
yüklendikleri operasyonel masrafların yanı sıra
poliçe tanzim edilmediğinde ilave 15 günlük bir
teminat sağlamak zorunda kalmaktadırlar.
Zorunlu Trafik Sigortası poliçelerinin
mevzuat çerçevesinde
sonlandırılması durumunda, asgari bir
prim alınması öngörülmektedir.
Böylece poliçelendirme
prosedüründe meydana gelen mali
yük paylaştırılmakta ve sorunun
çözümüne katkı sağlanmaktadır.
2014/16 SAYILI SEKTÖR DUYURUSU:
Söz konusu Yönetmelik değişikliği sonucu uygulamada oluşan tereddütleri gidermek üzere,
konuyla ilgili bir sektör duyurusu yayımlanmıştır.
Hazine Müsteşarlığı’nca yayımlanan 28.08.2014
tarihli ve 2014/16 sayılı sektör duyurusunda;
belirlenen asgari tutarın “net prim”i ifade ettiği
ve gerçekleştirilen asgari prim uygulamasının
mer’i poliçelerin sonlandırılması durumunda
geçerli olacağı, sigorta başlama tarihinden
önce düzenlenen poliçeler ile teklifleri kapsamayacağı ve son olarak söz konusu hükmün
maddi hata ve mükerrer poliçe tanzimi gibi
sebeplerle başlangıcından iptal edilen poliçelere uygulanmayacağı ifade edilmiştir. m
Bu itibarla, anılan hususta Hazine’nin bağlı olduğu
Başbakan Yardımcılığı'nca düzenleme yapılmıştır.
Yapılan düzenleme ile, Zorunlu Trafik Sigortası
poliçelerinin mevzuat çerçevesinde sonlandırılması durumunda, asgari bir prim alınması öngörülmektedir. Böylece poliçelendirme prosedüründe meydana gelen mali yük paylaştırılmakta
ve sorunun çözümüne katkı sağlanmaktadır.
05
KAPAK KONUSU
Oto Yedek Parça ve
Özel Servis
Sertifikasyonu Projesi
Atilla OKSAY
TSB Ge­nel Sek­re­ter Yar­d›m­c›­s›
GİRİŞ
Otomotiv sektörü gerçekleştirmiş olduğu yatırımlar, ihracattaki payı, yaratmış olduğu
istihdam gibi unsurlar dikkate alındığında ülke
ekonomilerinde önemli sektörler arasında kendine yer bulmaktadır. Bu çerçevede otomotiv
sektöründeki gelişmeler sadece kendisini değil
ilişki içerisinde olduğu diğer sektörleri de etkilemektedir.
1.
Otomotiv sektörü içerisinde yeni araç satışı
yanında satış sonrası hizmetler sunulmaktadır.
Bu kapsamda tüketiciler açısından bakıldığında
motorlu araçların tamiri tüketiciler için büyük
öneme sahiptir. Bu alanda rekabetin az olduğu
bir ekosistemin oluşması parça ve işçilik maliyetlerinde yüksek artışları beraberinde getirmektedir. Buna bağlı olarak satış sonrası hizmetlerin
otomotiv sektörü için önemi her geçen gün
daha da artmaktadır. Nitekim bu gelişme
Rekabet Kurumu’nun yapmış olduğu “Motorlu
Taşıtlar Sektör Araştırması”nda da tespit edilen
bulgular arasındadır.
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar da bu bulguyu doğrulamaktadır. Almanya’da yapılan bir
araştırma araç üreticileri gelirlerinin % 24’ünü,
kârlarının ise %5 4’ünü satış sonrası hizmetlerden
elde ettiklerini ortaya koymuştur. Benzer bir
araştırma bir araç markası için ülkemizde de
yapılmış, yetkili araç satıcılarının, gelirlerinin
6
Tamirhane ve eşdeğer parça
standartlarının belirlenerek sigorta
kapsamındaki hasarlardaki sertifikalı
tamirhane ve eşdeğer parça
kullanımı ile maliyet kontrolü, hizmet
kalitesinde artış, sektöre duyulan
güvenin artması beklenmektedir.
% 27’sini, kârlarının ise % 70’ini satış sonrası hizmetlerden elde ettikleri sonucu ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle gerek ülkemizde gerekse Avrupa
Birliği’nde rekabet otoriteleri satış sonrası hizmetlerde rekabeti artırmak için birtakım düzenlemeleri uygulamaya almıştır.
2005/4 Sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey
Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup
Muafiyeti Tebliği de Rekabet Kurumu tarafından konuyla ilgili AB düzenlemeleri dikkate alınarak yayımlanmıştır. Gerek sigorta şirketleri
gerekse tüketiciler tarafından yedek parça
tedariki söz konusu tebliğ kapsamında yapılmakta, eşdeğer kalitede yedek parça tanımı
da yine 2005/4 Sayılı Tebliğ’de yer almaktadır.
Tebliğin yayımı sonrasında ülkemizde eşdeğer
parçayla ilgili herhangi bir düzenleme yayımlanmamış, bu kapsamda eşdeğer parçaların
hangi testlerden geçirileceği, bu testler sonrasında hangi sertifikaların düzenleneceği, bu
sertifikaları hangi kurumların vereceği hususu
net olarak tanımlanmamıştır. Sertifikasyon uygulamalarının yetersiz kalması, eşdeğer parçaların
düşük kaliteli parça olarak lanse edilmesine ve
sigorta sektörünün haksız eleştirilerin odağı haline gelmesine neden olmuştur.
üyeleri arasından Birlik Yönetim Kurulu’nca
belirlenen proje sponsorları ile paylaşılmıştır.
·
Bu kapsamda yaşanan sorunların önlenebilmesini teminen Birliğimizce bir projeye başlanmış ve
projenin ilk fazı tamamlanmış, gerek düzenleyici
ve denetleyici otorite gerekse sektör ile paylaşılmıştır. İlk fazda dünyadaki çeşitli uygulama
örnekleri ve modelin gelişim süreci ayrıntılı olarak irdelenmiştir. İlk fazda elde edilen bulgular
çerçevesinde ülkemizde gerek eşdeğer parça
sertifikasyonu gerekse özel servis sertifikasyonu
modelinin hayata geçirilmesi için ikinci faz çalışmalara başlanmıştır. Çalışmada otomotiv yedek
parça sertifikasyonunda uluslararası en iyi uygulama örnekleri ile uyumlu model hayata geçirilerek sigorta kapsamındaki hasarlarda sertifikalı
özel servis ve eşdeğer parça kullanımı ile maliyet kontrolünün yanı sıra hizmet kalitesinde artış
sağlanması yoluyla sigorta sektörüne duyulan
güvenin daha da artırılması hedeflenmektedir.
Sürdürülen ikinci faz çalışmaları iki aşamalı bir
planla yürütülmüştür
·
Birinci aşamada proje beklentileri değerlendirilmiş, bu amaçla Birlik bünyesinde faaliyet
gösteren Hasar Komitesi üyeleri arasından
seçilen temsilciler ve Birlik temsilcilerinin yer
aldığı bir çalışma grubu oluşturulmuştur.
Çalışma grubu ile birlikte stratejik gereksinimler belirlenmiş, birinci fazda elde edilen
uluslararası uygulamalar gözden geçirilmiş
ve işleyiş modelini oluşturması planlanan
prensipler Birlik Hayat Dışı Yönetim Komitesi
İkinci aşamada tanımlanan prensipler çerçevesinde iş modelinin oluşturulması için
alternatif işleyiş modelleri değerlendirilmiş,
belirlenen fonksiyonlara uygun kurgu oluşturulmuştur. Bu çalışmaların sonunda uluslararası sertifikasyon kuruluşları ile birlikte çalışma
opsiyonlarını değerlendirmek üzere toplantılar yapılmıştır.
Yapılan çalışmalar sonucunda uluslararası
uygulamalarla örtüşen yapıyı yönetmek üzere
Birlik tarafından bir şirket kurulması kararı alınmış
olup söz konusu şirketin kuruluş çalışmaları sürdürülmektedir.
İşleyiş modeli ile ilgili çalışmalar sürdürülürken
bir taraftan da kurulacak şirket için kurumsal
kimlik çalışmaları yürütülmektedir. Bu kapsamda bir reklam ajansı ile çalışılmış ve hem kurulacak şirket unvanı hem de logo için söz konusu
reklam ajansı tarafından getirilen öneriler Birlik
Yönetim Kurulu onayına sunulmuş ve şirketin
unvanının “Oto Yedek Parça ve Sertifikasyon
Merkezi” olmasına karar verilmiştir.
2. OTO YEDEK PARÇA VE SERTIFIKASYON MERKEZI
(OSEM)
Kurulması hedeflenen Oto Yedek Parça ve
Sertifikasyon Merkezi (OSEM), araç hasar onarımlarında sunulan güvenlik ve kalite standartlarını yukarı çekmeyi; buna karşın maliyetleri
daha etkin bir şekilde kontrol etmeyi ve adil bir
rekabet ortamı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Kuruluş, eşdeğer yedek parça sertifikasyonu,
özel onarım servisi sertifikasyonu, hasar onarım
araştırmaları ve hasar operasyonlarındaki
tedarik ağı işleyişinin yönetimini sağlayacaktır.
2.1. İŞLEYIŞ PRENSIPLERI
2.1.1. YEDEK PARÇA SERTIFIKASYONU
Yedek parça sertifikasyon işleyişinde Türkiye
araç parkında yer alan ve en fazla kazaya
7
KAPAK KONUSU
karışan araç marka modellerine ait parçalara
sertifikasyon sağlanması hedeflenmektedir. Bu
kapsamda Türkiye araç parkı verileri ile sigorta
hasar operasyonlarında kullanılan parçalar
incelenmiş ve hedef parça grupları belirlenmiştir. Hedef parçalar, aracın dış karoserini oluşturan yapısal olmayan metal ve plastik parçalar
ile aydınlatma parçalarıdır.
Hedef Parça Grupları
Ön Tampon
Ön Çamurluk Bagaj Kapağı
Ön Far Kompleleri
Motor Kaputu
Far Çerçevesi Arka Çamurluk Arka Stop Lambası
Ön Panel
Tampon Demiri
Ön Kapı Sis Lambası
Ön Panjur
Arka Tampon
Arka Kapı
Sinyal
Parça sertifikasyonu uygulamalarında eşdeğer
yedek parçanın boyutsal kontrolü, araç ile görsel uyumu, fonksiyonelliği ve malzeme özellikleri değerlendirilmesi sağlanacak ve yedek parçaların güvenliğinin, performansının ve malzeme kalitesinin uygunluğunu belgeleyecek bir
sertifikasyon sistemi hayata geçirilecektir.
Sahada kullanılan eşdeğer yedek parçaların
kalitesinin sürekliliği için sertifikalı eşdeğer yedek
parçalar devamlı olarak denetlenecektir.
bağımsız kanaldaki onarım servislerinin belgelendirilmesi hedeflenmektedir. Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 68.500 adet hasar onarım
servisinden 2.500 kadarı yetkili onarım servisidir
ve bu servislerin büyük çoğunluğunun TS 12047
Hizmet Yeterlilik Belgesi mevcuttur.
Bağımsız kanalda yer alan ve özel servis olarak
nitelendirilen yaklaşık ve sigorta şirketlerinin
anlaşmalı özel servisi olarak çalışan yaklaşık
4.300 adet hasar onarım servisinden hizmet
uygunluk belgesi olanların oranı ise çok düşüktür. İlk aşamada bu sınıftaki hasar onarım servislerinin belgelendirilmesi ve hizmet kalitelerinin artırılması önem teşkil etmektedir.
Onarım servisi belgelendirme uygulamalarında
ise onarım servislerinin çalışan personel yetkinliği, doğru donanım ve onaylı onarım yöntemleri kullanmaları ve servis hizmet kalitesi değerlendirilecektir. Kaliteli, doğru ve güvenli onarım
hizmeti sağlayan onarım servisleri belgelendirilecektir. Hizmet kalitesinin sürdürülebilmesi için
sertifikalandırılan onarım servislerine periyodik
olarak denetimler gerçekleştirilecektir.
2.1.2. ÖZEL SERVIS SERTIFIKASYONU
2.2. HEDEF MODEL
Özel servis sertifikasyon işleyişinde ilk aşamada
sigorta hasar onarım operasyonlarında faaliyet
gösteren sigorta şirketleri ile anlaşması olan
Hedeflenen modelin hayata geçirilmesi için üç
aşamalı bir yol haritası planlanmıştır.
Hedef
Yetkinlik
Strateji Planlama ve Kontrol
Yedek Parça ve Servis Sertifikasyonu
Gelişme
Başlangıç
Strateji Planlama ve Kontrol
Mevcut Parça
Sertifikalarının Kabülü
AR-GE
Strateji Planlama ve Kontrol
3. Parti Kullanımı ile
Parça Sertifikasyon
Mevcut Servis
Sertifikalarının Kabülü
Test Laboratuvarı
3. Parti Kullanımı ile
Servis Sertifikasyonu
Tedarik Zinciri Yönetimi
ve Satın Alma
Sektörel Hizmetler
Sektörel Hizmetler
Sektörel Hizmetler
Eğitim
Merkezi Veritabanı
Veri Yönetimi
Veri Yönetimi
Mevcut Sertifikaların Kabulü
Sertifikasyon gereksinimlerinin tanımlanması
· Mevcut yedek parça sertifikasyon
uygulamalarının kabülü
·
3. Parti Sertifikasyon
·
·
·
8
3. Parti uygunluk belgelendirme kuruluşlarının yetkilindirilmesi
Test ve denetim uygulamalarının yönetimi
Sertifikalı eşdeğer yedek parçaların
kullanımının yaygınlaştırılması
Kurum içi Sertifikasyon
·
·
·
Sertifikasyon yetkinliği kazanımı
Hasar onarım Ar-Ge aktivitelerinin
gerçekleştirilmesi
Parça ve kaza testlerinin yapılması
Zaman
Başlangıçta sektör ihtiyaçlarının ivedi şekilde
karşılanması için sertifikasyon fonksiyonlarının
dış kaynak kullanılarak gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Bu kapsamda yedek parça sertifikasyonu için yurtdışında benzer sertifikasyon operasyonlarını gerçekleştiren kuruluşların vereceği
sertifikaların, bu kuruluşların OSEM tarafından
belirlenen belli kıstaslara uymaları şartıyla,
Türkiye pazarında kabul edilmesi planlanmıştır.
Bu modelde servis sertifikasyonu için de belge
sağlayan kurum ve kuruluşların sertifikaları kabul
edilecek, sertifikalı servislerin yaygınlaştırılması
için çalışılacaktır. Ancak proje sırasında mevzuat çalışmaları alanında yaşanan gelişmeler
çerçevesinde başlangıç aşamasının atlanarak
yakın-orta vadede hayata geçirilmesi planlanan modelle başlanması durumu ortaya çıkmış
ve planlar buna göre revize edilmiştir.
Üzerinde çalışan modelde yurtdışından standart belirleme ve sertifikasyon yetkinliği olan bir
kuruluşunun yetkilendirilmesi ve TSB bünyesinde
özel bir sertifikasyon programı oluşturulması
hedeflenmekte ve bu yönde çalışmalar sürdürülmektedir. Bu özel programın hayata geçirilmesi ile sektör genelinde kullanılacak tekil bir
sertifikasyon yapısının oluşturulması ve yönetilmesi sağlanacaktır.
Hedef işleyiş modelinin son aşamasında ise
OSEM Türkiye’deki otomotiv yedek parça yan
sanayi gelişimine paralel olarak gerekli Ar-Ge
ve test laboratuvarları yatırımlarını gerçekleştirebilecektir. Ayrıca bu son aşamada OSEM
tüm hasar sürecinin iş akışı, yedek parça tedariki ile OEM ve eşdeğer yedek parça kodu
eşleştirilmesi süreçlerini yürütecektir.
2.3. ORGANIZASYON YAPISI
Kuruluşun Yönetim Kurulu Üyeleri, Birlik Yönetim
Kurulu tarafından seçilen 5 üyeden oluşacaktır.
Başlangıçta kuruluşun operasyonları genel
müdür, uzman ve uzman yardımcısı olmak
üzere 3 kişilik bir ekip tarafından yönetilecektir.
Kurumsal iletişim, mali işler gibi destek operasyonlar için TSB kaynakların kullanılması öngörülmektedir.
Kurulacak ekip, sektör paydaşlarının ihtiyaçlarının değerlendirerek sertifikasyon işleyişinin idaresini sağlamak için stratejileri belirleyecek,
sertifikasyon kurallarını ve gereksinimlerini
tanımlayacak ve uygulayacaktır. Ayrıca yedek
parça ve servis sertifikasyonlarını sağlayacak
üçüncü partilerin yönetimi için gerekli iletişim
aktivitelerini yönetecektir. Aynı zamanda bu
ekip güncel yedek parça verileri ve onaylı
onarım servis bilgileri toplayacak ve oluşturduğu ilgili raporları sektör paydaşları ile web sayfası üzerinden paylaşacaktır.
3. SONUÇ
Yukarıda da özetlendiği üzere sertifikasyon
uygulamalarının yetersiz kalması eşdeğer parçaların düşük kaliteli parça olarak algılanmasına ve sektör paydaşlarının olumsuz yönde
etkilenmesine sebebiyet vermektedir. Diğer
taraftan kurumsal olmayan küçük ve dağınık
onarım servislerinin varlığı ve sertifikasyon sisteminin bulunmaması eleştirilere ve müşteri memnuniyetsizliğine yol açmaktadır.
Yapılan çalışmada dünyadaki çeşitli uygulama
örnekleri ve modelin gelişim süreci ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Tamirhane ve eşdeğer parça
standartlarının belirlenerek sigorta kapsamındaki hasarlardaki sertifikalı tamirhane ve eşdeğer parça kullanımı ile maliyet kontrolü, hizmet
kalitesinde artış sağlanması ile sigorta sektörüne duyulan güvenin artması beklenmektedir. m
9
MEV­ZU­AT - SO­RUN­LAR - YAR­GI KA­RAR­LA­RI
Bina Tamamlama
Sigortası
Zih­ni ME­TE­ZA­DE
TSB Yö­ne­tim Ku­ru­lu Mü­şa­vi­ri
sayılı Tüketicinin Korunması hakkında
kanun 28.11.2013 tarihinde yayımlanmış; yayım tarihinden 6 ay sonra bu yılın mayıs
ayında da yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla 4677
sayılı Tüketicinin Korunması hakkında kanun
yürürlükten kaldırılmış; diğer mevzuatta,
Tüketicinin Korunması hakkında kanuna yapılan
atıflar bu kanuna yapılmış sayılmıştır.
6502
Yeni kanun ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, bu nedenle, tüketici sayılan
gerçek ve tüzel kişiler lehine yeni hükümler
getirmiştir. Bunlardan bir tanesi de, bu yazı
konusu Bina Tamamlama Sigortası’dır. Bu teminatla, kamu yararına uygun olarak tüketicinin
sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemler alınmasının sağlanması suretiyle tüketicinin korunmasındaki
amaç vurgulanmıştır.
Kanun, konut finansmanını düzenlerken bir
başka bölümde konut satışlarına ilişkin hükümler
de sevk etmiştir. Ön ödemeli konut satışına ilişkin
sözleşme başlığı altında düzenlenen hükümlerde tüketicinin bir taşınmazın satış bedelini önceden veya taksitle ödemesi halinde, satıcının da
bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden
sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim
etmesini üstlendiği sözleşmeler söz konusu edilmiş, tarafları koruyucu hususlar yer almıştır.
10
6502 sayılı yeni tüketicinin korunması
hakkında kanunun 42 ve 50’nci
maddeleri ile getirilen Bina
Tamamlama Sigortası’yla tüketici
özel koruma altına alınmıştır. Gerek
pazarlama tekniklerinin özelliği,
gerek ön ödemeli konut ve devre
tatile konu taşınmazlara ilişkin
satışlarda işlemin cazibesi çok kere
tüketicinin fazla düşünmeden
sözleşmeyi imzalamasına neden
olmaktadır.
Bilindiği üzere taşınmaz mal piyasasında muhtelif
yollarla, maketten satış suretiyle veya yap-sat
olarak adlandırılan sözleşmelerle, ortada henüz
konut olmadan satışlar yapılmakta, mesken
edinmek isteyenlerden para alınmakta, ödemede bulunan tüketiciler için yeterli teminat sağlanamaması, onların özel bir korumaya olan bu
ihtiyaçlarının karşılanmasını gerekli kılmaktadır.
Ön ödemeli konut satış sözleşmesi:
Kanunun 40’ıncı maddesinde, ön ödemeli
konut satış sözleşmesini, yukarıda da değindiğimiz gibi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın
satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamını veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye
devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşme
olarak tanımlanmıştır.
Ön ödemeli konut satışında,
tüketicilerin korunmasını teminen ilk
önce aranılacak husus konutun inşa
edileceği arsa üzerinde inşaat
ruhsatının bulunmasıdır. Bu ruhsat
alınmadan, satıcı, tüketicilerle ön
ödemeli konut satış sözleşmesi
kuramayacaktır.
Bu sözleşmelerde tüketicinin, konut bedelini
ödeme şekli önemli değildir. Ödeme, taksitler
halinde olabileceği gibi, bir seferde toplu halde
de olabilir. Her iki suretteki ödemede aynı hükümler uygulanacaktır.
Tüketicilerin sözleşmeyi yapmadan önce, yapacakları sözleşmenin mahiyetini, kapsamını ve
detaylarını önceden bilmeleri lazımdır. Tüketicinin
korunmasının gereği de budur. Bu nedenle sözleşme imzalanmadan önce, Bakanlıkça belirlenen ön
bilgilendirme formunun verilmesi zorunlu kılınmıştır.
Bu form, en az on iki punto büyüklüğünde anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde
düzenlenecektir. Formda, satıcıyı tanıtıcı ve iletişim
bilgilerine yer verilecek; ayrıca sözleşme konusu
konuta ilişkin bağımsız bölüme ait ada, parsel,
blok, kat ve benzeri temel bilgilerle, bağımsız bölümün net ve brüt alanları gibi bilgilere, satış fiyatına,
varsa faize, cayma ve sözleşmeden dönme hakkına, konutun teslim tarihine ve Bakanlıkça saptanan diğer hususlara yer verilecektir.
Ön ödemeli konut satışında, tüketicilerin korunmasını teminen ilk önce aranılacak husus konutun
inşa edileceği arsa üzerinde inşaat ruhsatının
bulunmasıdır. Bu ruhsat alınmadan, satıcı, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi kuramaya-
caktır. Nitekim Kanunun 40’ıncı maddesinin 3’üncü
fıkrasında, yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön
ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamayacağı
belirtilmiştir. Satış ve satış vaadi sözleşmesinin,
kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak düzenlenmiş olması lazımdır. 41’inci madde hükmüne
göre, ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil
edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise, noterde
düzenlenmesi zorunludur.
Satıcı geçerli bir sözleşme yapılmadıkça, tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını
veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir
belge vermesini isteyemez.
Kanunun 41’inci maddesi ile getirilen bu yasağa
rağmen tüketiciden ödeme alınacak olursa, tüketici yapmış olduğu ödemeleri, her zaman getirileri
ile birlikte geri isteme hakkına sahiptir.
Alıcının cayma hakkı ve redi kuruluşlarına
karşı haklarını kullanması:
Ön ödemeli konut satışlarında, taksitli satışlarda
olduğu gibi tüketiciye herhangi bir gerekçe
göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma
hakkı tanınmıştır. Taksitli satışlarda yedi gün olan
bu süre ön ödemeli sözleşmelerde on dört gündür. Zira bu tür sözleşmelerde, özellikle yazılı
sözleşme metninin okunmasından ve uzun bir
süre ödeme yaptıktan ve ancak meskene hak
kazanılacağının algılanmasından sonra tüketici
bu sözleşmeden kurtulma isteği duyabilecektir.
Diğer yandan, yoğun reklamlarla cazip hale
getirilen ve proje veya maket üzerinden yapılan
bu satışlarda, alıcının ödeme olanaklarını iyi
hesaplamadan, acele bir davranış içinde sözleşmeyi yapmış olması ihtimali yüksektir. Bu
nedenle, alıcıya on dört gün içinde herhangi bir
gerekçe göstermeden ve cezai şart ödemeden
sözleşmeden cayma imkanı tanınmıştır.
Alıcının on dört gün içinde satıcıya sözleşmeden
caydığını bildirmesi gerekir. Bildirimin satıcıya
yöneltilmiş olması yeterlidir. Satıcıya varması veya
onun tarafından öğrenilmiş olması aranmaz.
Alıcının ödediği bedelin tamamı veya bir kısmı
satıcı ile konut finansman kuruluşu arasındaki
anlaşma gereği konut finansman kuruluşu tarafın-
11
MEV­ZU­AT - SO­RUN­LAR - YAR­GI KA­RAR­LA­RI
12
dan karşılanırsa bu takdirde bağlı kredi sözleşmesi
söz konusudur. Bu halde, iki sözleşme bir bütün
olarak dikkate alınır. Bu durum, konutun gereği
gibi ifa edilmemesi durumunda alıcının, satıcıya
karşı kullanacağı haklarına bağlı olarak konut
finansmana karşı olarak da ödemelerini durdurma veya azaltmaya hakkı vardır. Alıcı, aşağıda
da değinileceği üzere eğer sözleşmeden dönme
hakkını kullanırsa, o güne kadar yapmış olduğu
ödemeleri geri alma hususunda satıcı ve konut
finansman kuruluşu müteselsil olarak sorumludur.
Bu nedenlerle, kanunun 43’üncü maddesinde
bağlı kredi sözleşmesinin, sözleşmenin kurulduğu
tarihte hüküm doğurmak üzere, öngörülen cayma
hakkı süresi sonunda yürürlüğe gireceği hüküm
altına alınmış, konut finansman kuruluşunun
cayma hakkı süresi içinde alıcıdan faiz, komisyon,
yasal yükümlülük ve benzeri isimler altında hiçbir
masraf talep edilemeyeceği belirtilmiştir.
45’inci maddenin ikinci fıkrasında ise, bazı hallerde alıcıdan herhangi bir bedelin istenemeyeceği
hükme bağlanmıştır. Bu haller;
Alıcı cayma hakkını kullandığı takdirde, ödemelerini geri alabilecektir. Satıcının aldığı bedeli ve
alıcıyı borç altına sokan her türlü belgeyi, iade
ettiği tarihten itibaren alıcı on gün içinde edinimlerini iade ile yükümlüdür.
Sözleşmeden dönülmesi durumunda alıcıya iade
edilmesi gereken tutar, alıcıyı borç altına sokan
her türlü belge, dönme bildiriminin satıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç doksan gün içerisinde
alıcıya geri verilir.
Sözleşmeden dönme:
Konutun teslimi:
Ön ödemeli konut satışlarında, alıcıyı korumaya
yönelik olarak tanınan haklardan biri de, konutun
devir teslim edilmesine kadar geçen süre içinde
alıcının herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkını kullanırken, konutun
devir ve teslimine kadar geçecek süreç içinde
satıcı yapılacak konut için vergi, harç ve benzeri
yasal yükümlülüklerden doğan bir takım masraflar yapmış olacaktır. Ayrıca sözleşmeye riayet
etmeyerek, sözleşmeden dönen alıcının edinimine riayet etmemesini her zaman hüsnüniyetle
karşılamak mümkün değildir. Bu nedenle, sözleşmeye cezai şart konulabilir. Nitekim kanunun
45’inci maddesinin 1’inci fıkrası ile bu husus
düzenlenmiş, madde hükmünde satıcının, sözleşmeden dönme durumunda konut satışı veya satış
vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve
benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar
ile sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar tazminatın ödenmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Ön ödemeli konut satış sözleşmesinde en önemli
hususlardan biri de, konutun teslim süresi ile ilgilidir. Kanun 44’üncü maddesi bu süreye sınır getirmiştir. Bu süre sözleşme tarihinden itibaren otuz
altı ayı geçemeyecektir. Kat irtifakının alıcı adına
tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte zilyetliğin
devri halinde de devir ve teslim yapılmış sayılır.
·
Satıcının yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi
yerine getirmemesi,
·
Alıcının ölmesi,
·
Alıcının kazanç elde etmekten sürekli yoksun
kalması sebebiyle ön ödemeleri yapamayacak duruma düşmesi,
·
Ön ödemeli konut satışının taksitle yapılması
durumunda mevcut sözleşmenin yerine olağan koşullarla yeni bir taksitli satış sözleşmesinin
kurulmasına ilişkin önerinin satıcı tarafından
kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden
dönülmesi,
Teminatlar – Bina Tamamlama Sigortası:
Satıcıların, devamlı kampanyalar düzenleyerek
konut alımına tüketiciyi teşvik etmeleri, cazip fiyat
ve ödeme önerileri ile konut yapımı için tüketicilerle sözleşme yapmaları ve bu suretle, yüksek
miktarlarda para toplayıp konut teslim vaadinde
bulunmaları, tüketicilerin ödemeleri karşısında
konut edinmelerini veya ödedikleri paraların
güvence altında olmasını sağlayacak koruma
sağlanması zaruretini doğurmaktadır. Tüketicinin
ödemelerine rağmen kendisine teslimi vaad edi-
len konutu alamaması veya ödemelerinin iade
edilmemesi riski her zaman vardır. Örneğin, satıcının iflası halinde alıcı kendisine taahhüt edilen
konutu alamadığı gibi o ana kadar satıcıya ödemelerini de geri alamama riski karşısında kalacaktır. Bu nedenle, riski karşılayacak teminatların
satıcıdan istenmesi normaldir.
Bakanlık bu hususta, hakkediş sistemi, bağlı
kredi,banka teminat mektubu yollarıyla teminat
tesisi isteyebilir.
Bu teminatlardan biri de Bina Tamamlama
Sigortası’dır. Kanunun 42’nci maddesine göre
“Bakanlıkça projedeki konut adedi ya da projenin
toplam bedeli kriterine göre belirlenecek büyüklüğün üzerindeki projeler için satıcının ön ödemeli
konut satışı başlamadan önce kapsamı koşulları
ve uygulama esasları Hazine Müsteşarlığı’nca
belirlenen Bina Tamamlama Sigortası yaptırması
veya Bakanlıkça belirlenen diğer teminat ve şartları sağlaması zorunludur.”
Bu sayede, konut edinmek amacıyla büyük paralar ödeyen alıcıların satıcıdan konutlarını edinememeleri riski karşılanmış olacaktır.
Bina Tamamlama Sigortası kapsamında sağlanan
tazminat, teminat ve benzeri güvencelerin iflas ve
tasfiye masasına dahil edilemeyeceği, hacze
konu olmayacağı ve üzerlerine ihtiyati tedbir ve
ihtiyati haciz konulamayacağı yolunda aynı maddenin ikinci fıkrasında getirilen düzenleme ile alıcının bu tür hakları teminat altına alınmıştır.
Bina Tamamlama Sigortası, tüketicinin korunması
hakkında kanunda yer alan devre tatil sözleşmelerinde de tüketici için aranan zorunlu teminatlardan biri olarak görülmüştür. Bir yıldan uzun süre
için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden
fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda
gecelik konaklama imkanı veren sözleşmelerde
de tüketiciye teminat sağlanmıştır. Kanunun bu
konudaki 50/8’inci maddesi hükmüne göre ön
ödemeli devre tatile konu konutun satışına başlamadan önce kapsamı, koşulları ve uygulama
esasları Hazine Müsteşarlığı’nca belirlenen Bina
Tamamlama Sigortası yaptırılması veya Bakanlıkça
belirlenen hakediş sistemi, bağlı kredi, banka
teminat mektubu gibi değer teminat ve şartları
sağlanması zorunludur. Burada da bu sigorta kapsamında sağlanan tazminat, teminat ve benzeri
güvenceler iflas ve tasfiye masasına dahil edilemeyecek, haciz olunamayacak üzerlerine ihtiyati
tedbir ve ihtiyati haciz konulamayacaktır.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, henüz ortada bir konut olmadan tüketicilerin para ödemeye
başlaması nedeniyle tüketicilerin özel bir korumaya ihtiyacı bulunduğu açıktır. Bu nedenle satıcının
ön ödemeli konut satışı yapmadan önce belirlenen büyüklüğün üzerindeki projeler için Bina
Tamamlama Sigortası yaptırması zorunlu tutulmuştur. Bu suretle satıcı iflas etmiş olsa bile tüketicinin
Bina Tamamlama Sigortası sayesinde nihai amaç
olan konutları edinmiş olması sağlanacaktır.
Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesi halinde alıcı
tüketiciye konut satışları ile ilgili ödemeleri poliçe
şartları çerçevesinde iade edebileceği gibi, poliçede kararlaştırılmış olması şartıyla, ödeme yerine
alıcılar ile yapacağı anlaşma dahilinde binanın
tamamlattırılmasını ve teslimini sağlayacak teminatlar da verebilir. Bu hususta eski Türk Ticaret
Kanunu’nun, yeni Türk Ticaret Kanunu’nda yangın
sigortalarına ayrı bir kısım olarak yer verilmemesi
nedeniyle yer almayan, 1307’nci maddesi göz
önünde tutulabilir. Buna göre giderler sigortacı
tarafından verilmek şartıyla, binanın inşaatı
tamamlattırılabilir. Sigortacı bu takdirde paranın
mahalline sarfını denetim hakkını da haiz olacaktır.
Sonuç olarak; 6502 sayılı yeni tüketicinin korunması hakkında kanunun 42 ve 50’nci maddeleri
ile getirilen Bina Tamamlama Sigortası’yla tüketici özel koruma altına alınmıştır. Gerek pazarlama tekniklerinin özelliği, gerek ön ödemeli konut
ve devre tatile konu taşınmazlara ilişkin satışlarda işlemin cazibesi çok kere tüketicinin fazla
düşünmeden sözleşmeyi imzalamasına neden
olmaktadır. Bunu göz önüne olan kanun koyucu, tüketiciye bir süre sonra sözleşmeyi kurduğuna pişman olması karşısında cayma hakkı tanırken, diğer taraftan yapmış olduğu ödemelerine
de satıcının sözleşmeye aykırı durum ve tutumları karşısında sigorta ile korunma sağlamıştır.
Sigorta uygulamasının güvenli inşaat sektörünün
oluşumunu ve gelişimini sağlayacağı açıktır. m
13
Sİ­GOR­TA İS­TA­TİS­TİK­LE­Rİ
İlk 6 ayın değerlendirmesi
Kerem ÖZDAĞ
TSB Ge­nel Sek­re­ter Yardımcısı
u sayımızda 2014 yılı ilk altı aylık sonuçlarını bir önceki yılın aynı dönemi ile
mukayeseli olarak ele alacağız. Sektörün
sonuçları üzerinde genel bir değerlendirme
yapacak olursak, hayat dışı sigorta şirketleri
prim üretimini % 9 oranında artırırken, hayat
sigorta şirketleri ile emeklilik şirketlerinin prim üretimi ise % 9 oranında azalmıştır. Bireysel emeklilik
alanında ise ödenen katkı payları ise % 15 oranında küçülmüştür.
B
Hayat dışı şirketlerce yazılan
primlerde bir önceki yılın aynı
dönemine göre % 9 oranında bir
artış sağlanmış ve prim tutarı
11,3 milyar TL’ye yükselmiştir.
Hayat dışı sigorta şirketleri 2013
yılının ilk altı ayını 206 milyon TL
teknik kârla kapatırken, bu yılın
aynı döneminde gerçekleştirilen
faaliyetlerden 529 milyon TL teknik
kâr elde edilmiştir.
I- HA­YAT DI­ŞI Ş‹R­KET­LER
A- B‹­LAN­ÇO
1- Ak­tif
Ak­tif­teki
Ak­tif­teki
2014-6
Pa­y› (%)
2013-6
Pa­y› (%)
Fark (%)
Cari Varlıklar
24.452.242.089 91,25 20.207.317.846 90,54 21,01
Nakit Ve Nakit Benzeri Varlıklar
10.348.720.734 38,62 8.866.556.503 39,73 16,72
Fin. Varl. İle Riski Sigort. Ait Fin. Yat.
6.563.073.993 24,49 4.292.844.885 19,23 52,88
Esas Faaliyetlerden Alacaklar
5.305.173.973 19,80 5.018.476.354 22,49 5,71
İlişkili Taraflardan Alacaklar
19.615.759 0,07 9.727.667 0,04 101,65
Diğer Alacaklar
259.747.953 0,97 118.894.535 0,53 118,47
Gelecek Aylara Ait Giderler 1.852.439.245 6,91 1.694.578.123 7,59 9,32
Diğer Cari Varlıklar
103.470.433 0,39 206.239.779 0,92 -49,83
Cari Olmayan Varlıklar
2.344.953.894 8,75 2.111.564.133 9,46 11,05
Esas Faaliyetlerden Alacaklar
33.929.052 0,13 44.529.039 0,20 -23,80
İlişkili Taraflardan Alacaklar
1.384.245 0,01 0
0,00 0,00
Diğer Alacaklar
2.440.336 0,01 35.488.744 0,16 -93,12
Finansal Varlıklar
833.696.150 3,11 828.374.416 3,71 0,64
Maddi Varlıklar
592.321.490 2,21 495.887.987 2,22 19,45
Maddi Olmayan Varlıklar 616.357.659 2,30 516.814.092 2,32 19,26
Gelecek Yıllara Ait Giderler 32.110.824 0,12 26.104.645 0,12 23,01
Diğer Cari Olmayan Varlıklar
232.714.137 0,87 164.365.210 0,74 41,58
AKTİF TOPLAMI
26.797.195.983 100,00 22.318.881.979 100,00 20,07
14
Hayat dışı şirketler 2014 yılının ilk altı ayını 529
milyon TL teknik kârla kapatırken, hayat ve
emeklilik şirketleri sigortacılık iş ve işlemlerinden
244 milyon TL teknik kâr elde etmişlerdir. Diğer
yandan bireysel emeklilik faaliyetlerinden
doğan toplam zarar tutarı 67 milyon TL’dir.
Hayat dışı branşlarda faaliyet gösteren sigorta
şirketlerinin Aktif Toplamı geçen yılın aynı dönemine göre % 20 oranında bir artış göstererek
26,8 milyar TL’ye yükselmiştir. “Cari Varlıklar”da
% 21 oranında, “Cari Olmayan Varlıklar”da ise
% 11 oranında artış gerçekleşmiştir. 2014 yılı ilk
altı ayı sonunda aktif toplamındaki en büyük
pay % 39 ile “Nakit ve Nakit Benzeri Varlıklar”
kalemine aittir.
“Finansal Varlıklar ile Riski Sigortalılara Ait Finansal
Yatırımlar”da ortaya çıkan 2,3 milyar TL tutarındaki artış ile “Nakit ve Nakit Benzeri Varlıklar” da
ortaya çıkan 1,5 milyar TL tutarındaki artış, aktif
toplamındaki değişimin temel belirleyicisi olmuştur. 10,3 milyar TL tutarındaki “Nakit ve Nakit
Benzeri Varlıklar” kaleminin 8 milyar TL’si
“Bankalar” hesabı altındaki “Vadeli Mevduat”ta
yer alırken, vadeli hesaplardaki bu tutarın da 7,4
milyar TL’si Türk Lirası, bakiye 600 milyon TL ise
yabancı para mevduatında toplanmıştır.
2- Pa­sif
Kısa Vadeli Yükümlülükler
Finansal Borçlar
Esas Faaliyetlerden Borçlar
İlişkili Taraflardan Borçlar
2014-6
18.685.940.375 226.565.246 2.018.503.580 Pa­sif
Pa­y› (%)
2013-6
Pa­sif­
Pa­y› (%) De­ği­şim (%)
69,73 15.626.078.432 70,01 19,58
0,85 0,46 122,81
7,53 101.684.524 1.607.051.449 7,20 25,60
41.406.395 0,15 23.712.281 0,11 74,62
534.990.822 2,00 575.924.754 2,58 -7,11
14.882.828.778 55,54 12.518.167.285 56,09 18,89
Ödenecek Vergi Vb. Yüküm.
219.681.438 0,82 188.051.215 0,84 16,82
Diğer Risklere İlişkin Karşılıklar
158.233.023 0,59 116.744.566 0,52 35,54
Gelecek Aylara Ait Gelirler 591.709.671 2,21 483.645.039 2,17 22,34
12.021.423 0,04 11.097.319 0,05 8,33
Diğer Borçlar
Sigortacılık Teknik Karşılıkları
Diğer Kısa Vadeli Yükümlülükler
Uzun Vadeli Yükümlülükler
Finansal Borçlar
Esas Faaliyetlerden Borçlar
İlişkili Taraflara Borçlar
Diğer Borçlar
Sigortacılık Teknik Karşılıkları
Diğer Yükümlülükler ve Karşılıklar
649.707.053 2,42 642.726.656 2,88 1,09
5.822 0,00 14.700 0,00 -60,40
24.251.226 0,09 26.981.262 0,12 -10,12
8.043.406 0,03 8.280.364 0,04 -2,86
14.848.667 0,06 121.205.078 0,54 -87,75
504.723.349 1,88 398.749.900 1,79 26,58
3.785.698 0,01 2.172.124 0,01 74,29
77.417.055 0,29 74.206.400 0,33 4,33
Gelecek Yıllara Ait Gelir ve Gider Tahakk.
8.455.336 0,03 7.665.739 0,03 10,30
Diğer Uzun Vadeli Yükümlülükler
8.176.493 0,03 3.451.089 0,02 136,93
27,11 23,33
Diğer Risklere İlişkin Karşılıklar
Özsermaye
Ödenmiş Sermaye
Sermaye Yedekleri
Kâr Yedekleri
Geçmiş Yıllar Kârları Geçmiş Yıllar Zararları(-)
Dönem Net Kârı
PASİF TOPLAMI
7.461.548.555 27,84 6.050.076.892 5.695.820.041 21,26 5.359.081.894 24,01 6,28
797.223.708 2,98 567.966.564 2,54 40,36
2.260.541.624 8,44 1.850.957.642 8,29 22,13
-98.129.130 -0,37 -305.961.801 -1,37 -67,93
-1.532.128.308 -5,72 -1.709.864.760 -7,66 -10,39
1,26 287.897.354 338.220.620 26.797.195.983 100,00 22.318.881.979 1,29 17,48
100,00 20,07
15
Sİ­GOR­TA İS­TA­TİS­TİK­LE­Rİ
Hayat dışı sigorta şirketlerinin pasif toplamı son
bir yıl içerisinde % 20 oranında artarak 26,8 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu artışın en önemli nedeni, kısa vadeli yükümlülükler altında yer alan
“Sigortacılık Teknik Karşılıkları” hesabının 2,4
milyar TL artmış olmasıdır.
Kısa Vadeli Yükümlülüklerin pasif toplamı içerisindeki payı % 70, toplam teknik karşılıkların
pasif toplamı içindeki payı ise % 57 olarak gerçekleşmiştir. Hayat dışı dallarda faaliyet gösteren sigorta şirketleri, 2013 yılı ilk altı ayında bilanço dip toplamında 288 milyon TL kâr elde
ederken, 2014 yılının aynı döneminde elde
edilen kâr ise 338 Milyon TL’dir.
“Kısa Vadeli Yükümlülükler” içerisinde 14,9 milyar
TL ile en yüksek paya sahip olan “Sigortacılık
Teknik Karşılıkları”nın 8 milyar TL’si “Kazanılmamış
Primler Karşılığı”ndan, 6,6 milyar TL’si ise “Muallak
Hasar ve Tazminat Karşılığı”ndan oluşmaktadır.
Bu bölümde yer alan 2 milyar TL tutarındaki “Esas
Faaliyetlerden Borçlar” kalemi içerisindeki en
büyük pay, 1,5 milyar TL tutarındaki “Sigortacılık
Faaliyetinden Borçlar” hesabına aittir. Bu kalemin 1 milyar TL’si reasürörlere ilişkin iken, aracılara
ilişkin borç tutarı 268 milyon TL, sigorta şirketlerine
borçlar ise 233 milyon TL’dir. Kısa Vadeli
Yükümlülükler içerisinde yer alan 592 milyon TL
tutarındaki “Gelecek Aylara Ait Gelir ve Gider
Tahakkukları”nın 513 milyon TL’si “Ertelenmiş
Komisyon Gelirleri”nden oluşmaktadır.
B- KÂR/ZA­RAR HE­SA­BI
1- Tek­nik So­nuç­lar
KAZA
HASTALIK/SAĞLIK
KARA ARAÇLARI
RAYLI ARAÇLAR
HAVA ARAÇLARI
SU ARAÇLARI
NAKLİYAT
YANGIN VE DOĞAL AFETLER
GENEL ZARARLAR
KARA ARAÇLARI SORUMLULUK
HAVA ARAÇLARI SORUMLULUK
SU ARAÇLARI SORUMLULUK
GENEL SORUMLULUK
KREDİ
EMNİYETİ SUİİSTİMAL
FİNANSAL KAYIPLAR
HUKUKSAL KORUMA
DESTEK
HAYAT DIŞI TOPLAM
HAYAT BRANŞINDAN GELEN
TOPLAM
TRAFİK
İHTİYARİ MALİ SORUML. SİG.
YA­ZI­LAN PR‹M­LER
2014-6
2013-6
389.177.533 328.360.895 1.314.846.450 1.162.437.154 2.456.973.016 2.535.773.069 5.285 5.286 18.272.049 5.553.504 71.329.548 71.972.940 270.076.766 217.255.782 1.955.396.779 1.662.142.602 1.507.065.823 1.327.603.806 2.755.162.973 2.631.731.224 34.935.042 20.800.927 5.736.771 590.961 322.476.046 247.807.234 82.796.983 62.067.118 14.551.235 12.344.827 85.373.608 90.953.175 36.187.303 33.369.558 1.837.350 5.873.584 11.322.200.561 10.416.643.647 9.776 18.646 11.322.210.337 10.416.662.293 2.528.375.074 2.426.727.124 180.471.883 165.311.303 Hayat dışı şirketlerce yazılan primlerde bir
önceki yılın aynı dönemine göre % 9 oranında
bir artış sağlanmış ve prim tutarı 11,3 milyar
TL’ye yükselmiştir. Hayat dışı sigorta şirketlerinin
16
TEK­N‹K KÂR
De­ği­şim (%)
18,52 13,11 -3,11 -0,01 229,02 -0,89 24,31 17,64 13,52 4,69 67,95 870,75 30,13 33,40 17,87 -6,13 8,44 -68,72 8,69 -47,57 8,69 4,19 9,17 2014-6
147.848.646 -18.364.153 480.624.526 -8.995 4.246.944 7.046.802 93.775.486 170.038.901 56.519.705 -325.633.272 1.161.025 -1.271.554 -120.600.321 -7.335.468 -1.023.107 15.320.416 24.864.589 2.511.880 529.722.049 -364.725 529.357.324 -405.528.246 67.639.482 2013-6
81.113.146 -9.519.764 359.897.716 -83.441 -6.912.253 4.727.457 37.806.878 77.838.739 48.258.523 -385.264.924 -11.105.390 126.671 1.536.842 -14.757.015 -1.770.647 10.302.829 13.295.541 159.633 205.650.539 2.549 205.653.089 -461.226.820 79.313.542 De­ği­şim (%)
82,27
92,91
33,54
-89,22
-161,44
49,06
148,04
118,45
17,12
-15,48
-110,45
-1.103,82
-7.947,28
-50,29
-42,22
48,70
87,01
1.473,54
157,58
-14.407,09
157,40
-12,08
-14,72
teknik sonuçları 2013 yılının ilk altı ayını 206 milyon TL kârla sonlanırken, bu yılın aynı döneminde gerçekleştirilen faaliyetlerden 529 milyon TL
kâr elde edilmiştir.
2014 yılının ilk altı ayında dikkat çeken husus,
kasko ve yangın branşlarında olumlu gelişimin
devam ediyor oluşudur. 2013 yılının ilk altı
ayında kasko branşını 360 milyon TL kârla
kapatan sektör, 2014 yılının aynı dönemini 481
milyon TL kârla kapatırken; 2013 yılında 78 milyon TL kâr ile kapatılan yangın branşında da
aynı yönde gelişim devam etmiş ve 2014 yılı-
nın aynı döneminde 170 milyon TL kâr elde
edilmiştir.
Son olarak trafik sigortasında 2013 yılının ilk altı
ayında ortaya çıkan 461 milyon TL tutarındaki
zararın % 12 oranında azalarak 405 milyon
TL’ye gerilemesi de bir diğer olumlu gelişme
olarak karşımıza çıkmıştır.
2- Ma­li So­nuç­lar
Yatırım Gelirleri
2014-6
2013-6
Değişim (%)
1.032.206.099 733.525.540 40,72
464.937.104 281.175.599 65,35
19.013.345 34.608.599 -45,06
Finansal Yatırımların Değerlemesi
186.446.260 84.317.020 121,13
Kambiyo Kârları
Fin. Yatırımlardan Elde Edilen Gelirler
Fin. Yat. Nakte Çevrilmesinden Elde Edilen Kârlar
233.397.990 175.631.708 32,89
İştiraklerden Gelirler
30.747.577 54.155.643 -43,22
Bağlı Ort.ve Müşt.Yön.Tabi Teşeb.Gel.
66.112.655 36.572.618 80,77
7.477.964 66.704.350 -88,79
Arazi, Arsa İle Bin.'dan Eld.Ed.Gel.
Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirler
23.907.868 285.500 8.274,04
Diğer Yatırımlar
67.326 74.503 -9,63
Hayat Teknik Bölümünden Aktarılan Yatırım Gel.
98.011 0
0,00
-997.580.932 -601.725.436 65,79
Yatırım Yönetim Giderleri (-)
Yatırım Giderleri
-16.594.703 -13.206.266 25,66
Yatırımlar Değer Azalışları (-)
-1.750.661 -6.402.571 -72,66
Yatırımların Nakte Çevrilmesinden Oluşan Zararlar (-)
-8.830.780 -25.741.160 -65,69
-632.748.587 -382.053.637 65,62
-4.291.820 -935.984 358,54
-254.960.129 -114.730.044 122,23
-64.771.151 -52.213.576 24,05
Hayat Dışı Teknik Böl. Aktarılan Yatırım Gelirleri (-)
Türev Ürünler Son.Oluşan Zararlar (-)
Kambiyo Zararları (-) Amortisman Giderleri (-)
Diğer Yatırım Giderleri (-) -13.633.101 -6.442.198 111,62
Diğer Faal.Gelir &Giderler(+/-)
-129.451.721 7.772.314 -1.765,55
Karşılıklar Hesabı (+/-)
-128.786.598 -105.243.870 22,37
Reeskont Hesabı (+/-)
672.487 -5.792.833 -111,61
Zorunlu Deprem Sigortası Hesabı (+/-)
646.749 813.164 -20,47
Enflasyon Düzeltmesi Hesabı (+/-)
Ertelenmiş Vergi Varlığı Hesabı (+/-)
Ert. Vergi Yükümlülüğü Gideri (-)
Diğer Gelir Ve Kârlar Diğer Gider Ve Zararlar (-) Önceki Yıl Gelir Ve Kârları
Önceki Yıl Gider Ve Zararları(-)
Net Dönem Kârı veya Zararı
-3.913.444 -
0,00
1.684.123 -332,37
1.172.313 3.896.549 -69,91
20.309.374 133.215.469 -84,75
-20.683.847 -20.188.645 2,45
1.140.613 9.770 11.575,08
-9.370 -621.412 -98,49
-94.826.554 139.572.419 -167,94
17
Sİ­GOR­TA İS­TA­TİS­TİK­LE­Rİ
2013 yılının ilk altı ayında “Yatırım Gelirleri”
% 41 oranında artarak 1 milyar TL’ye ulaşırken,
“Yatırım Giderleri”nde % 66 oranında bir artış
meydana gelmiş ve yatırım gelirleri yatırım
giderlerinin
35
milyon
TL
üzerinde
gerçekleşmiştir. “Diğer Faaliyet Gelir ve
Giderleri” hesabı 2013 yılı ilk altı ayında
8 milyon TL gelirle kapanmışken, 2014 yılının
aynı döneminde 129 milyon TL giderle
kapanmıştır. Bu gelişmeler sonucunda, 2014
yılı ilk altı ayında hayat dışı sigorta şirketleri 95
milyon TL mali zararla karşılaşmışlardır.
II- HA­YAT - EMEK­L‹­L‹K Ş‹R­KET­LE­R‹
A- B‹­LAN­ÇO
1- Ak­tif
Cari Varlıklar
2014-6
Pa­y› (%)
2013-6
Ak­ti­fe­ki Pa­y› (%)
De­ği­şim (%)
27.849.546.041 63,25 23.682.717.667 67,30 17,59
Nakit Ve Nakit Benzeri Varlıklar
4.172.923.619 9,48 3.600.014.788 10,23 15,91
Fin.Varl. İle Riski Sigort.Ait Fin.Yat.
5.970.406.512 13,56 6.133.608.944 17,43 -2,66
17.382.949.082 39,48 13.692.099.314 38,91 26,96
8.716.827 0,02 2.092.761 0,01 316,52
23.423.953 0,05 6.312.008 0,02 271,10
274.268.397 0,62 227.968.504 0,65 20,31
16.857.652 0,04 20.621.348 0,06 -18,25
Cari Olmayan Varlıklar
16.182.682.623 36,75 11.505.473.971 32,70 40,65
Esas Faaliyetlerden Alacaklar
15.035.615.520 34,15 10.453.092.324 29,71 43,84
0,00 -100,00
Esas Faaliyetlerden Alacaklar
İlişkili Taraflardan Alacaklar
Diğer Alacaklar
Gelecek Aylara Ait Giderler Diğer Cari Varlıklar
İlişkili Taraflardan Alacaklar
Diğer Alacaklar
- 0,00 20.178 362.262 0,00 219.410 0,00 65,11
66.446.990 0,15 65.227.769 0,19 1,87
Maddi Varlıklar
166.265.525 0,38 139.056.288 0,40 19,57
Maddi Olmayan Varlıklar 857.348.169 1,95 799.935.232 2,27 7,18
Gelecek Yıllara Ait Giderler 14.255.144 0,03 16.602.848 0,05 -14,14
Diğer Cari Olmayan Varlıklar
42.389.012 0,10 31.319.923 0,09 35,34
44.032.228.663 100,00 35.188.191.639 100,00 25,13
Finansal Varlıklar
AKTİF TOPLAMI
Hayat sigortaları ve bireysel emeklilik sektöründe
faaliyet gösteren şirketlerin aktif toplamı geçen yıla
oranla yaklaşık % 25 oranında bir artış göstererek 44
milyar TL’ye ulaşmıştır. Cari Varlıklarda % 18, Cari
Olmayan Varlıklarda ise % 41 oranında artış meydana gelmiştir. Cari Varlıklar ile Cari Olmayan
Varlıkların aktif içindeki payları sırasıyla % 63 ve % 37
oranında gerçekleşmiştir.
18
Ak­ti­fe­ki Cari Varlıklar altındaki 17,4 milyar TL tutarındaki
“Esas Faaliyetlerden Alacaklar” tutarının 16,9
milyar TL’sini “Emeklilik Faaliyetlerinden
Alacaklar”; “Cari Olmayan Varlıklar” altında yer
alan 15 milyar TL tutarındaki “Esas Faaliyetlerden
Alacaklar” kaleminin 14,9 milyar TL’si de
“Emeklilik Faaliyetinden Alacaklar” kaleminden
oluşmaktadır.
2- Pa­sif
2014-6
Kısa Vadeli Yükümlülükler
21.558.927.990 Finansal Borçlar
113.604.291 Esas Faaliyetlerden Borçlar
17.603.546.498 İlişkili Taraflardan Borçlar
94.646.051 Diğer Borçlar
55.048.844 Sigortacılık Teknik Karşılıkları
3.438.199.908 Ödenecek Vergi Vb. Yüküm.
92.966.984 Diğer Risklere İlişkin Karşılıklar
94.105.188 Gelecek Aylara Ait Gelirler 55.158.647 Diğer Kısa Vadeli Yükümlülükler
11.651.580 Uzun Vadeli Yükümlülükler
18.588.906.613 Finansal Borçlar
29.257 Esas Faaliyetlerden Borçlar
14.903.026.433 İlişkili Taraflara Borçlar
105.292 Diğer Borçlar
606.160 Sigortacılık Teknik Karşılıkları
3.555.675.530 Diğer Yükümlülükler ve Karşılıklar
8.961.181 Diğer Risklere İlişkin Karşılıklar
27.151.191 Gelecek Yıllara Ait Gelir ve Gider Tah.
470.785 Diğer Uzun Vadeli Yükümlülükler
92.880.784 Özsermaye
3.884.394.060 Ödenmiş Sermaye
2.442.746.571 Sermaye Yedekleri
137.863.031 Kâr Yedekleri
1.187.155.342 Geçmiş Yıllar Kârları 80.310.589 Geçmiş Yıllar Zararları(-)
-273.933.066 Dönem Net Kârı
310.251.594 PASİF TOPLAMI
44.032.228.663 Hayat ve emeklilik şirketlerinin özsermayeleri
2013 yılına kıyasla % 9 oranında artış göstererek
3,9 milyar TL’ye yükselmiştir. Özsermayenin Pasif
Toplamı içindeki payı bu dönem 1 puan azalarak % 9’a gerilemiştir.
Sektörün kısa vadeli yükümlülükleri bir önceki
yılın aynı dönemine göre % 22 oranında artış
göstererek 21,6 milyar TL’ye yükselirken, uzun
vadeli yükümlülükleri % 33 oranında artarak
18,6 milyar TL’ye yükselmiştir. Bir önceki yıl “Kısa
ve Uzun Vadeli Sigortacılık Teknik Karşılıkları”nın
toplam pasif içerisindeki payı % 20 iken, bu
dönem 4 puan gerileyerek % 16 olarak gerçekleşmiştir.
Pa­sif­te­ki Pa­y› (%)
2013-6
48,96 17.664.016.058 0,26 59.086.365 39,98 13.774.456.469 0,21 20.810.303 0,13 46.441.246 7,81 3.560.512.696 0,21 65.015.248 0,21 75.437.207 0,13 44.026.399 0,03 18.230.125 42,22 13.965.314.489 0,00 - 33,85 10.314.949.008 0,00 155.009 0,00 467.135 8,08 3.527.614.511 0,02 5.604.771 0,06 20.783.032 0,00 10.782 0,21 95.730.241 8,82 3.558.861.092 5,55 2.422.148.890 0,31 138.716.308 2,70 936.427.638 0,18 134.033.475 -0,62 -286.650.932 0,70 214.185.712 100,00 35.188.191.639 Pa­sif­te­ki Pa­y› (%)
50,20 0,17 39,15 0,06 0,13 10,12 0,18 0,21 0,13 0,05 39,69 0,00 29,31 0,00 0,00 10,02 0,02 0,06 0,00 0,27 10,11 6,88 0,39 2,66 0,38 -0,81 0,61 100,00 De­ği­şim (%)
22,05
92,27
27,80
354,80
18,53
-3,44
42,99
24,75
25,29
-36,09
33,11
0,00
44,48
-32,07
29,76
0,80
59,88
30,64
4.266,40
-2,98
9,15
0,85
-0,62
26,77
-40,08
-4,44
44,85
25,13
Hayat sigorta şirketleri ve emeklilik şirketleri,
2014 yılının ilk altı ayında bir önceki döneme
kıyasla elde ettikleri kârı % 45 oranında artırarak
214 milyon TL’den 310 milyon TL’ye yükseltmişlerdir. Pasifte yer alan kalemlere dikkat ettiğimizde, kısa ve uzun vadeli yükümlükler arasında yer alan ve pasif tarafın büyüklük anlamında ilk iki kalemini oluşturan “Esas Faaliyetlerden
Borçlar” kalemlerinin tamamına yakını
“Emeklilik Faaliyetlerinden Borçlar” kalemi altındaki “Katılımcılara Borçlar”dan meydana gelmektedir. 3.4 milyar TL tutarındaki kısa vadeli
sigortacılık teknik karşılıklarının 2,1 milyar TL’si,
3.6 milyar TL tutarındaki uzun vadeli sigortacılık
teknik karşılıklarının ise 3.4 milyar TL’si hayat
matematik karşılıklarından oluşmaktadır.
19
Sİ­GOR­TA İS­TA­TİS­TİK­LE­Rİ
B- KÂR/ZA­RAR HE­SA­BI
1- Tek­nik So­nuç­lar
YA­ZI­LAN PR‹M­LER/KAT­KI PA­YI
HAYAT
FERDİ KAZA
HASTALIK-SAĞLIK
TOPLAM BİREYSEL EMEKLİLİK
TEK­N‹K KÂR
2014-6
2013-6
Değişim (%)
2014-6
2013-6
De­ği­şim (%)
1.555.464.118 101.288.971 289.240.084 1.945.993.172 2.615.716.877 1.826.605.716 80.684.901 223.865.432 2.131.156.049 3.071.969.505 -14,84 25,54 29,20 -8,69 -14,85 225.777.097 22.738.999 -4.196.113 244.319.984 -66.970.849 212.142.159 14.187.951 2.124.479 228.454.589 -98.472.351 6,43
60,27
-297,51
6,94
-31,99
2- Ma­li So­nuç­lar
2014-6
De­ği­şim (%)
Yatırım Gelirleri
326.979.305 260.842.928 25,35
Finansal Yatırımlardan Elde Edilen Gelirler
220.717.463 159.441.400 38,43
Finansal Yatırımların Nakde Çevr. Elde Edilen Kârlar
10.416.614 18.609.223 -44,02
Finansal Yatırımların Değerlemesi
53.573.085 58.560.768 -8,52
Kambiyo Kârları
24.640.518 12.690.540 94,16
3.368.686 581.055 479,75
İştiraklerden Gelirler
Bağlı Ortak. Ve Müşterek Yönetime Tabi Teşeb. Gel.
- - 0,00
Arazi, Arsa İle Binalardan Elde Edilen Gelirler
2.494.297 2.434.846 2,44
Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirler
5.501.441 99.471 5.430,72
Diğer Yatırımlar
953.665 2.515.332 -62,09
5.313.535 5.910.294 -10,10
-96.796.038 -96.800.366 -0,00
Yatırım Yönetim Giderleri (-)
-3.593.825 -3.795.291 -5,31
Yatırımlar Değer Azalışları (-)
-11.821.973 -20.512.127 -42,37
Yatırımların Nakte Çevr.Oluşan Zararlar (-)
-2.959.216 -7.196.190 -58,88
Hayat Dışı Teknik Böl. Aktarılan Yatırım Gelirleri (-)
-4.634.551 -23.006.254 -79,86
Hayat Teknik Bölümünden Aktarılan Yatırım Gel.
Yatırım Giderleri
Türev Ürünler Sonucunda Oluşan Zararlar (-)
-516.737 -41.441 1.146,92
Kambiyo Zararları (-) -27.800.603 -6.088.132 356,64
Amortisman Giderleri (-)
-43.238.716 -33.975.958 27,26
Diğer Yatırım Giderleri (-) -2.230.416 -2.184.973 2,08
Diğer Faaliyetlerden Gelir &Giderler(+/-)
7.931.721 -5.028.736 -257,73
Karşılıklar Hesabı (+/-)
-7.733.818 -5.459.689 41,65
Reeskont Hesabı (+/-)
791.566 -609.253 -229,92
Zorunlu Deprem Sigortası Hesabı (+/-)
- - 0,00
Enflasyon Düzeltmesi Hesabı (+/-)
- - 0,00
Ertelenmiş Vergi Varlığı Hesabı (+/-)
15.746.236 1.431.630 999,88
Ertelenmiş Vergi Yükümlülüğü Gideri (-)
-1.019.635 -470.516 116,71
Diğer Gelir Ve Kârlar 13.732.677 8.621.187 59,29
Diğer Gider Ve Zararlar (-) -14.954.885 -9.095.081 64,43
1.679.249 1.380.215 21,67
-309.670 -827.230 -62,57
238.114.988 159.013.826 49,74
Önceki Yıl Gelir Ve Kârları
Önceki Yıl Gider Ve Zararları(-)
Net Dönem Kârı veya Zararı
20
2013-6
Hayat ve emeklilik şirketlerinin
hayat branşı prim üretiminde bir
önceki yıla göre % 15 oranında
bir daralma gerçekleşmiş ve
prim üretimi 1,6 milyar TL olarak
gerçekleşmiştir. Buna karşılık
hayat branşı teknik kârı % 6 oranında artarak 226 milyon TL’ye
yükselmiştir. Emeklilik branşında
ise bir önceki yıl ortaya çıkan 98
milyon TL tutarındaki zarar bu
dönem % 32 oranında gerileyerek 67 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.
Hayat ve emeklilik şirketlerinin
hayat dışı branşlarda gerçekleştirdiği prim üretimi kaza branşında % 26 oranında artarak 101
milyon
TL’ye
yükselmiştir.
Hastalık/sağlık branşında ise
hayat şirketlerinin üretimi % 29
oranında artarak 289 milyon TL
olarak gerçekleşmiştir. Hayat ve
emeklilik şirketleri, ferdi kaza
sigortasında 23 milyon TL kâr
elde ederken, hastalık-sağlık
branşında ise 4 milyon TL zarar ile
karşı karşıya kalmışlardır.
Hayat ve emeklilik şirketleri 327
milyon TL yatırım gelirine karşılık
97 milyon TL yatırım gideri gerçekleştirmiş ve 8 milyon TL tutarında diğer faaliyetlerden kaynaklanan gelirlerin de eklenmesiyle,
2014 yılının ilk altı ayını 238 milyon
TL mali kâr ile kapatmışlardır. m
UZMAN GÖZÜYLE
Madencilikte sigorta güvencesi
Alper TAN
Türkiye Sigorta Birliği / Koordinatör
aha önceki sayılarda içinde bulunduğumuz çağın “Bilişim ve İletişim Çağı”
olduğunu belirtmiş ve çağımızın sigortasının
“Bilgi Güvenliği” sigortası olacağını vurgulamıştım. Sigortacılığın doğuşu hiç kuşkusuz ki nakliyat branşı ile başlamış, gelişimini sanayi devrimi
ile gerçekleştirmiştir.
D
Sanayi devrimine damgasını vuran buhar gücü
ile çalışan makinaların enerji kaynağı kömürdü.
Kömür madenlerinde yaşanan iş kazaları 18 ve
19. yüzyılda Batı Avrupa’da pek çok işçinin
hayatını kaybetmesine, sağlıksız çalışma koşulları
kanser ve benzeri hastalıklarla bu madenlerde
çalışan işçilerin ortalama yaşam süresinden önce
hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
İŞ GÜVENLİĞİ
İş kazaları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi
ancak siyasal alanda işçilerin söz sahibi olabilmesi ile gerçekleşmiş ve 1880 yılında İngiltere’de
çıkan, işverenin iş kazalarından sorumlu tutulmasını sağlayan yasal düzenleme tüm dünyada
domino etkisi yaratarak benzer düzenlemelerin
gerçekleştirilmesine neden olmuştur. İş güvenliği
ve işçi hakları ile ilgili gerçekleştirilen yasal düzenlemeler ülkeden ülkeye farklılık arz etmekte olup
dört başlık altında değerlendirilmesi mümkündür:
·
Sosyal güvenlik sisteminin olmadığı, sadece
işverenin ihmali nedeniyle sorumlu tutulduğu,
·
İşverenin sorumluluğu olmaksızın sadece sosyal güvenlik sisteminin bulunduğu,
·
İşçinin farklı sosyal güvenlik sistemleri arasında
seçim yapabildiği ve seçilen sisteme bağlı
olarak işverenin ihmalinden dolayı sorumlu
tutulabildiği karma yapının bulunduğu,
·
Hem sosyal güvenlik sisteminin bulunduğu
hem de işverenin ihmalinden dolayı sorumlu
tutulduğu ülkeler.
Ülkemizdeki yer altı madenlerine
sigorta teminatı sağlanırken göz
önünde bulundurulması gereken en
önemli kriterlerin başında uluslararası
standartlara uygunluk gelmektedir. Bu
nedenle sigorta şirketlerinin
madenlere ilişkin sigorta güvencesi
sunmadan önce riziko teftişinde
bulunması gerekmektedir.
BEDENİ ZARARLAR
1880 yılında İngiltere’de gerçekleştirilen yasal
düzenlemenin ardından sigorta sektörünün
madenler için sağladığı ilk güvence, işveren
sorumluluk sigortası ve “worker’s compensation”
sigortası olmuştur.
Sosyal güvenlik sisteminin bulunmadığı ülkelerde
hastalık ve benzeri nedenlerle işe gidemeyen
işçiler yevmiyelerini alamamakta, iş kazası sonucu uğranılan bedeni zararlara ilişkin tedavi masrafları, uzuv kaybı ve ölüm neticesinde yakınlarının destekten yoksun kalmasına ilişkin tazminat
talepleri için kamusal bir güvence bulunmamaktadır. Bu ülkelerde işçiler söz konusu riskleri “worker’s compensation” sigortası ile güvence altına
alabilmektedir.
Ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin bulunması
nedeniyle “worker’s compensation” sigortası
düzenlenmemekte olup hastalık nedeniyle işe
gidilememesi durumunda sosyal güvenlik sistemi
maaş garantisini sağlamakta, hastalık ve iş kazası nedeniyle gerçekleştirilecek tedavi masraflarını
karşılamakta, sürekli sakatlık ve iş kazası sonucu
vefat halinde tazminat ödemektedir. Sosyal
Güvenlik Kurumu’na işveren aracılığı ile çalışmanın maaşından kesinti yapılarak gerçekleştirilen
ödemelere karşılık Sosyal Güvelik Kurumu tarafından sağlanan bu güvence bir anlamda “worker’s compensation” sigortasının yerine geçmekte ve sosyal güvenlik kurumu iş kazası sonucu
yapmış olduğu ödemeleri kusuru oranında işve-
21
külle söndürülmekte, yerin altında gömülü kalan
iş makineleri inşaat all risk sigortasına bağlı klozlar
ile teminat kapsamı dışında bırakılabilmektedir.
rene rücu etmektedir. İşveren sorumluluk sigortası
ile işverene Sosyal Güvelik Kurumu tarafından
yapılabilecek rücu talepleri ve/veya çalışanın
yakınları tarafından yöneltilebilecek manevi tazminat talepleri teminat altına alınmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu istatistikleri incelendiğinde ödenen tazminatın önemli bir bölümünün iş
kazalarına ilişkin olduğu görülmektedir. Oysa
madenlerde çalışanlar iki büyük riskle karşı karşıyadır: iş kazaları ve meslek hastalıkları. Meslek
hastalıklarına ilişkin ödenen tazminat sayısının
azlığı, şu ana kadar ödenmiş olan tazminatlar
için buzdağının su üstünde kalan kısmı şeklindeki
değerlendirmeyi haksız çıkarmayacaktır.
İŞVEREN SORUMLULUK SİGORTASI
İşveren sorumluluk sigortası elbette madenlere
ilişkin sigorta sektörünün sunabileceği yegane
güvence değildir. Yurtdışında, madenler sigortalanırken enerji branşı altında değerlendirilmekte
ve özel “wordingler” kullanılmaktadır. Ülkemizde
ise yer üstü madencilik faaliyetleri yangın sigortası, yer altı madencilik faaliyetleri ise inşaat sigortası genel şartları ile düzenlenmektedir. Deprem
teminatına ilişkin zorunlu tarife koşullarının enerji
dağıtım hatları ve madenler için de uygulanması
tartışmalı bir uygulamadır çünkü zorunlu tarife
yapısı taşıyıcı sistem üzerine kurgulanmış olup her
ikisi için de tarifede belirtilen anlamda taşıyıcı
sistem bulunmamaktadır.
Üzerinde düşünülmesi gereken bir diğer husus ise
mühendislik braşına ilişkin sigorta poliçelerinin
Türkçeye çevirisi yapılmamış Munich Re klozları ile
düzenlenmekte olmasıdır. Özellikle yer altı
madencilik faaliyetleri için inşaat bütün riskler
sigortası ve bu poliçeye bağlı Munich Re klozlarının kullanılması yerine söz konusu riske özel genel
şart ve klozların hazırlanması sektörel bir gereksinimdir. Yer altı madenlerinde çıkan yangınlar
22
Bu durum, sunulan teminat koşullarının sigortalının
ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı eleştirilerine
neden olmaktadır. Madenlere ilişkin kâr kaybı riski
yangın ve doğal afetlerden ziyade ise iş kazası ve
makine kırılmasına bağlı olaylardan kaynaklanmaktadır. Gerek inşaat gerekse de makine kırılmasına bağlı kâr kaybı için yayınlanmış genel
şartların bulunmaması giderilmesi gereken bir
başka eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
RİSK MÜHENDİSLERİ
Ülkemizdeki yer altı madenlerine sigorta teminatı sağlanırken göz önünde bulundurulması gereken en önemli kriterlerin başında uluslararası
standartlara uygunluk gelmektedir. Bu nedenle
sigorta şirketlerinin madenlere ilişkin sigorta
güvencesi sunmadan önce riziko teftişinde
bulunması gerekmektedir.
Risk mühendislerinin bu amaçla iş güvenliği sertifikası almaya teşvik edilmesinin yanı sıra poliçe
fiyat ve koşullarının düzenlenecek riziko teftiş
raporundaki değerlendirme esas alınarak belirlenmesi, işletmelerin güvenlik önlemleri ve iş
güvenliği standartlarını iyileştirmesine yol açacaktır. Bu çerçevede sigorta poliçeleri teminat
sağlamanın ötesinde bu alandaki kayıpların
azaltılmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.
Enerji nakil hatlarından barajlara, madenlerden
petrol arama faaliyetlerine, enerji sektöründeki
her iş kolu için benzer değerlendirmelerde bulunulması mümkündür ve kalıcı bir çözüm için enerji sektörüne özel ayrı bir sigorta branşı yaratılmasına ihtiyaç duyulmakta; yangın sigortası, inşaat
bütün riskler sigortası gibi klasik risklere yönelik
sigorta poliçeleri ile enerji sektörüne ilişkin risklerin
güvence altına alınması uygulamada çeşitli
sorunlara neden olmaktadır. Sigorta şirketlerinin
çok daha esnek koşullarla teminat sunabilmesine
olanak sağlayacak, enerji sektörüne özel genel
şartlarının hazırlanması sigorta sektörünün üzerinde çalışması gereken bir konudur. m
UZMAN GÖZÜYLE
Doğal afetlerin sigortaya etkileri
Simge BAĞCI
Türkiye Sigorta Birliği / Uzman
on yıllarda sayı, şiddet ve etki olarak artış
eğilimde olan doğal afetler; devlet bütçelerini, sigorta sektörünü ve sigorta piyasalarını
birebir etkileyecek niteliktedir. Can ve mal kaybı
gibi önemli sonuçlara neden olan doğal afetlerde hasar tutarlarının artışı sebebiyle; bu tür riskleri yönetebilmenin, sigorta ve reasürans şirketleri
için taşıdığı önem artarak devam ederken, bu
zararlara maruz kalabilecek kişiler için de sigorta
her geçen gün biraz daha öne çıkmaktadır. Bu
haliyle afetler, sigorta sektörü için birçok açıdan
fırsatla birlikte tehdit de oluşturabilmektedir.
S
Katastrofik riskler, gerek büyük hasarlara yol açabilen özel yapıları gereği ve gerek öngörülebilirliklerinin zorluğu açısından diğer risklerden ayrılmaktadır. Doğal afetlerin birçoğu için zaman ve
büyüklüğün önceden tespiti mümkün olamamaktadır. Sigorta şirketleri için büyük bir afet
sonrasında yükümlülüklerini yerine getirebiliyor
olmak, portföy yapılarını ve stratejilerini kurgularken dikkate almak durumunda oldukları en
önemli unsurdur.
İklimsel olaylara bağlı doğal afetlerin sıklığı da
her geçen gün artmaktadır. Küresel ısınmayla
birlikte kuraklık, sel ve benzer doğal afetler artış
göstermeye başlamış olup bu artış hasar olasılığını ve dolayısıyla sigorta şirketlerinin hasar frekansının yanı sıra hasar yükünü de yükseltmektedir.
ETKİN RİSK YÖNETİMİ
Sigorta sektörü için, her konuda olduğu gibi,
doğal afetler konusunda da etkin risk değerlendirmenin önemi büyüktür. Sigorta primleri belirlenirken doğal afet riskleri de hesaba katılmakla
beraber, doğal afetlerin neden olacağı kayıpların tahmin edilen azami kayıpları aşmaması
İklimsel olaylara bağlı doğal afetler
içinde bulunduğumuz yüzyıl
içerisinde fazlalaşmakta olup,
küresel ısınmaya bağlı meydana
gelen iklim değişikliklerinin de bu
artış trendinde rolü büyüktür. Küresel
ısınmayla birlikte kuraklık, sel ve
benzer doğal afetler artış
göstermeye başlamıştır. Bu artış
hasar olasılığını ve dolayısıyla sigorta
şirketlerinin hasar frekanslarını da
yükseltmektedir.
amacı ile bu risklerin önemli bir kısmını reasürörler
aracılığıyla uluslararası piyasalara dağıttıkları
görülmektedir. Bu sayede sigorta sektörü; katastrofik risklerden korunmak için önemli gördüğü
her türlü riski modern sigortacılık tekniklerini kullanarak transfer etmektedir.
Ülkemizde yıkıcılığı en yüksek doğal afet türü depremlerdir. Dünya genelinde de, doğal afetlerin
geçtiğimiz 60 yıl içerisinde sebep olduğu hasarlara bakıldığında, tüm doğal afet hasarlarının üçte
ikisinin depremler kaynaklı olduğu görülebilir.
Türkiye’de görülen depremler ülke ekonomisini
ve sigorta sektörünü önemli ölçüde etkilemiştir.
1999 yılında yaşanan Kocaeli merkezli depremde 20 milyar dolar ekonomik hasar meydana
gelmiştir. Bununla birlikte, dünyanın herhangi bir
yerindeki bir doğal afet, tüm dünya ülkelerini
etkileyecek sonuçlar doğurabilmektedir.
ZORUNLU DEPREM SİGORTASI
Doğal afet sigortalarına ilişkin Türkiye’deki en
önemli gelişme olarak 2000 yılında oluşturulan
zorunlu deprem sigortası sistemi görülebilir.
23
UZMAN GÖZÜYLE
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), tüzel kimlikli bir kamu kuruluşu olup, Zorunlu Deprem
Sigortası ile deprem ve depremden kaynaklanan yangın, infilak, yer kayması ve tsunami risklerine karşı, sigortalı konut sahiplerine maddi
güvence sağlamaktadır. Ülkemizde ilk deprem
sigortası tarifesinin 1963 yılında hazırlandığı dikkate alınırsa; bugün geldiğimiz noktanın oldukça
önemli olduğu söylenebilir. Diğer taraftan konutlara getirilen zorunlulukla birlikte, kısa süre zarfında çok daha ileri noktalara ulaşılması şaşırtıcı
olmayacaktır.
Swiss Re tarafından hazırlanan Sigma Raporu’na
göre, 2013 yılında afetlerden kaynaklı 37 milyar
dolar hasar meydana gelmiş olup, 2013 yılında
meydana gelen afetlerin ortaya çıkardığı hasarın yaklaşık üçte biri sigorta ve reasürans şirketlerince tazmin edilmiş, geri kalan ise devletlerin
veya bireylerin üzerinde kalmıştır. Geçtiğimiz yıl
içerisinde yaşanan en büyük doğal afet
Filipinler’de meydana gelen kasırgadır. 12,5 milyar dolarlık zarara sebep olan kasırgada, sigortalı hasar tutarı yalnızca 1,5 milyar dolardır. 2013
yılında Almanya ve Çek Cumhuriyeti gibi Orta
Avrupa ülkelerinde meydana gelen sel felaketleri toplamda 16,5 milyar dolar tutarında büyük bir
ekonomik kayba neden olurken, bu felaketlerdeki sigortalı hasar toplamı 4,1 milyar dolar olarak kaydedilmiştir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Yine 2013’te, ABD’de meydana gelen fırtına, hortum ve doluların sebep olduğu 2,2 milyar dolarlık
zararın ise 1,6 milyar doları sigorta şirketlerince
karşılanmıştır. 2014 yılının ilk dönemi için Swiss Re,
44 milyar dolarlık bir toplam miktara varan hasar
öngörmektedir. Bu rakam, son on yılın ilk yarısında
görülen hasar miktarlarının altında kalmaktadır.
Sigma Raporu’na göre, bu yılın ilk yarısında
Avrupa’da meydana gelen sel ve fırtınalar 5 milyar dolarlık sigorta hasarına yol açmıştır.
Sera gazlarının salınımı sonucu yeryüzünün ortalama sıcaklığı artmakta, değişen hava koşulları
nedeniyle de kuraklık, volkanik patlamalar, sel,
don, kasırga ve hortum gibi ağır hasarlı bazı
doğal afetler meydana gelmektedir. CEA tarafından 2007 yılında yayınlanan “İklim Değişikliği ve
Doğal Afetlerin Sosyal ve Ekonomik Etkilerinin
Azaltılması” başlıklı raporda 1980–2005 yılları arasında dünyada meydana gelen doğal afetlerin
% 85’ini fırtına, sel, dolu, yüksek sıcaklık gibi iklimsel
değişiklik kaynaklı afetlerin oluşturduğu ve bu oranın Avrupa’da % 91’e ulaştığı ifade edilmektedir.
SİGORTANIN ŞARTLARI
Ortalamalar alındığında, Avrupa’nın yıllık ekonomik kaybı 12 milyar Euro olarak hesaplanmakta
olup bunun % 28’i sigorta sektörü tarafından karşılanmıştır. Aynı rapora göre 1980’lerde doğal
afet kayıplarının % 17’si sigorta teminatı altındayken bu oran 2006’da % 28’e yükselmiştir. CEA,
bahse konu doğal afetlerin sigortalanabilir olması için bazı koşullar gerektiğini belirtip, bu koşulları
şöyle sıralamaktadır:
- Risklerin ölçülebilir olması
- Azami hasarın karşılanabilecek ölçüde olması
- Sigortacı aleyhine seçim ve moral tehlike
(sigorta yaptırmış kişilerin yaptırmamış olanlardan daha riskli şekilde davranmaları)
- Yaygın ve büyük havuzlar oluşturulması
Doğal afetler sonucu meydana gelecek maddi
hasarların karşılanmasında sigorta, gerek kamu
kurumlarının gerekse de bireylerin en büyük yardımcısı ve güvencesi konumundadır. Sigortacılığın
gelişimi ve sigorta bilincinin istenen seviyelere
ulaşması, afetler sonucu ortaya çıkan hasarların
tazmini için büyük fayda sağlayacaktır. m
24
GÜ­VEN­CE HE­SA­BI
SGK’nın tedavi
hizmetlerindeki sorunlar
A. Ka­dir KÜ­ÇÜK
Gü­ven­ce He­sa­b› Mü­dü­rü
Şubat 2011 tarihinde yayımlanarak
yürürlüğe giren Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 6111 sayılı
Kanun’un 59’uncu maddesi ile, sağlık hizmet
bedellerinin ödenmesine ilişkin Karayolu Trafik
Kanunu’nun 98’inci maddesi yeniden düzenlenmiştir. Yapılan düzenlemeye göre; trafik
kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve
kuruluşların sundukları sağlık hizmet bedelleri,
kazazedenin sosyal güvence olup olmadığına
bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiş ve bu uygulamaya ilişkin olarak; trafik kazalarına sağlık teminatı
sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabı’nca
tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak
üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak
Hazine Müsteşarlığı’nca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen
tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007
tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun
14’üncü maddesinde düzenlenen durumlar
için Güvence Hesabı tarafından Sosyal
Güvenlik Kurumuna aktarılacağı ve bu aktarımlarla birlikte sigorta şirketlerinin ve Güvence
Hesabının tedavi teminatı kapsamındaki
yükümlülüklerinin sona ereceği yönünde
hüküm kurulmuştur.
25
Aynı kanunun Geçici 1’inci maddesinde de
söz konusu kanunun yayımlandığı tarihten
SGK’nın karşılayacağı tedavi
giderinin çerçevesi belirlenmiş, bu
çerçeve dışında kalan giderlerin
Kurumca karşılanmayacağı
belirtilmiştir. Bu durum, örneğin,
bakıcı giderlerinin veya tedaviye
bağlı diğer harcamaların kimin
tarafından ve ne şekilde
karşılanacağı sorusunu ortaya
çıkarmaktadır.
önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle
sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı
hükme bağlanmıştır. Söz konusu sağlık hizmet
bedelleri için bu kanunun 59’uncu maddesine
göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle
ayrıca aktarılmasıyla yine anılan dönem için
de ilgili sigorta şirketlerini ve Güvence
Hesabı’nın yükümlülüklerinin sona ereceği
açıklanmıştır.
SGK’YA AKTARILAN TUTAR
Sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı’ndan
Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarılacak meblağın belirlenmesi ve ödenmesi ile sağlık hizmetleri için teminat sağlanan sigortaların tespiti ve
bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul
ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun
görüşü
alınarak
Hazine
Müsteşarlığı’nca belirleneceği kararlaştırılmıştır.
Trafik kazası sebebiyle Sağlık Bakanlığı’na bağlı
25
GÜ­VEN­CE HE­SA­BI
Yaşanan belirsizlikler nedeniyle
açılan davalarda mahkemeler
SGK tarafından yayımlanan Trafik
Kazalarına Bağlı Tedavi Giderleri
ile ilgili Genelge doğrultusunda
hareket etmiş ve sigorta
şirketleri ve Güvence Hesabı
aleyhine karar vermiştir.
sağlık kurumlarınca gerçekleştirilen tedavi
giderleri bakımından Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından Sağlık Bakanlığı’na yapılacak ödemeye ilişkin usul ve esaslar ise Sosyal Güvenlik
Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıca
belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Hazine Müsteşarlığı’nca çıkarılan ve 27.08.2011
tarihli ve 28038 Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğü giren “Trafik Kazaları Nedeniyle
İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin
Tahsiline İlişkin Usul Esaslar Hakkında Yönetmelik”
il trafik sigortası için sigorta şirketleri yüzde 10,
Güvence Hesabı yüzde 15, Zorunlu Taşımacılık
Sigortası ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası
için ise, hem sigorta şirketleri ve hem de
Güvence Hesabı’nın yüzde 15 oranında
ödeme yapması kararlaştırılmıştır.
Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana
gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık
hizmet bedelleri için ise, sigorta şirketleri için
yapılan hesaplama sonucu bulunan tutarlar
üzerinden, Güvence Hesabı için ise aktarılan
katılım paylarının yüzde 20’si nispetindeki ek
katılım payının üç yıl süre ile ödenmesi suretiyle
geçmişe dönük sorumluluklar da Sosyal
Güvenlik Kurumu’na devredilmiş olacaktır.
Sonuçta, yapılan bütün bu düzenlemelerle
6111 sayılı Kanun’un yayımlandığı tarihten
önce veya sonra meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin
tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanması amaçlanmıştır.
SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ
Yapılan düzenleme ile trafik kazaları nedeniyle
üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün
resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, sigorta şirketleri
ve Güvence Hesabı aktarılan katılım paylarıyla
tedavi giderleri kapsamında yapılan tüm harcamaların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanacağı, bu harcamaların Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından yayımlanan Trafik Kazalarına
Bağlı Tedavi Giderleri ile ilgili 2012/5 no'lu
Genelgesi gereği, trafik kazalarına bağlı tıbbi
malzeme, ilaç, yol, gündelik, refakatçi giderleri,
kendilerince karşılanan kişilerin bu giderleri,
şahıs ödemeleri ve optik provizyonu ve MEDULA
eczane provizyonu sistemi üzerinden Kurum
mevzuatı doğrultusunda Sağlık Uygulama
Tebliği (SUT) hüküm ve ekleri esas alınarak
Kurumca yapılacağı açıklamıştır.
Diğer bir ifadeyle, açıklanan genelge ile Sosyal
Güvenlik Kurumu karşılayacağı tedavi giderinin
çerçevesini belirlemiş ve bu çerçeve dışında
kalan giderlerin Kurumca karşılanmayacağını
belirtmiştir. Bu durum, açıklanan çerçeve dışında kalan, örneğin bakıcı giderlerinin veya
tedaviye bağlı diğer harcamaların kimin tarafından ve ne şekilde karşılanacağı sorusunu
ortaya çıkarmaktadır.
Konu ile ilgili Güvence Hesabı tarafından Sosyal
Güvenlik Kurumu’na yazılan yazıya, Kurum
tarafından verilen cevabi yazıda; Hazine
Müsteşarlığı’nca 27.08.2011 tarihli ve 28038
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik
26
Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık
Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmeliğin 4. (1) maddesinde ;
"Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı
hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık
kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin
gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın kurum tarafından sağlık uygulama
tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağını, bu çerçevede, Kurumca
sadece trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık
hizmet bedelleri (tedavi, tıbbi malzeme, ilaç,
refakatçi ve yol giderleri) Sağlık Uygulama
Tebliği kapsamında karşılanacağı, Kurum mevzuatı ve Sağlık Uygulama Tebliği usul ve esasları arasında bakıcı giderleriyle ilgili herhangi bir
düzenleme yer almadığından, bakıcı giderleriyle ilgili Kurumun bir sorumluluğu bulunmadığı"
yönünde cevap verilmiştir.
Diğer taraftan ise sigorta şirketleri ve Güvence
Hesabı, 6111 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeler sonucu tedavi giderleri kapsamdaki
sorumlulukları sona ermiş olduğu gerekçesiyle,
bu kapsamında bulunan bakıcı gideri veya
tedaviye bağlı diğer harcamalara ilişkin başvuruları ret etmektedirler.
Yaşanan belirsizlikler nedeniyle açılan davalarda mahkemeler Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan Trafik Kazalarına Bağlı
Tedavi Giderleri ile ilgili 2012/5 no’lu Genelgesi
doğrultusunda hareket etmiş ve sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı aleyhine karar vermiştir.
Verilen bu karara yapılan temyiz itirazı ise,
Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi tarafından kabul
görmemiş ve karar onanmıştır. Yapılan karar
düzeltme talebi de yine aynı daire tarafından
reddedilmiştir.
YARGITAY KARARI
Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi verdiği kararın
gerekçesinde; yasa koyucu tarafından, trafik
kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca
verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanma-
sı esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren 13.02.2011 tarih, 6111 sayılı Yasanın
59’uncumaddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik
Kanunu’nun 98’inci maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile ‘Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi
ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları
sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal
güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, anılan 25.01.2011 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih,
6111 Sayılı Yasanın 59’uncu maddesi ile değişik
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98’inci
maddesinin açık lafzından da anlaşıldığı üzere,
yapılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle
üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün
resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından karşılanacak, maddenin
devamında ve geçici 1’inci maddede düzenlenen aktarımların gerçekleşmesi koşuluyla da,
hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri
yönünden sigorta şirketlerinin ve Güvence
Hesabı’nın yükümlülükleri sona ereceği, ancak
kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı
veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta
şirketlerinin ve Güvence Hesabı’nın tedavi
teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri
ve Güvence Hesabı tarafından karşılanmaya
devam edeceği yönünde görüş bildirmiştir.
Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi’nin verdiği bu
karar, sigorta şirketlerinin ve Güvence
Hesabı’nın yapılan aktarımlara rağmen, tedavi
giderleri kapsamındaki yükümlülüklerinin sona
ermediği, aksine devam ettiği yönündedir.
Bakıcı giderleri, özel hastanelerde yapılan
tedavi hizmetleri bedelleri veya ileri teknikte
kullanılan protez cihazlar gibi konularında yapılan harcamaların kimin tarafından ve ne şekilde karşılanacağı hususundaki belirsizlikler halen
devam etmektedir. Yoksa Yargıtay’ın kararı
doğrultusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan tedavi giderleri için sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının sorumlulukları devam mı etmektedir?
27
GÜ­VEN­CE HE­SA­BI
MAĞDURLARIN ZARARI
Bu soruyu bir örnekle cevaplayacak olursak,
Güvence Hesabı, trafik sigortası bulunmayan
bir aracın neden olduğu kazada yüksek derecede (yüzde 96) malul kalan bir kişi için kazanın
olduğu tarihteki teminat limitinden kişiye sakatlık tazminatı ödemiştir. Aynı kişi daha sonradan
bakıcı gideri talebiyle Güvence Hesabı’na
başvuruda bulunmuştur. Bu başvuru yine yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında, tedavi
teminatı kapsamındaki yükümlülüklerinin sona
ereceği varsayımı ile talep reddedilmiştir.
Açılan dava sonucunda mahkeme, Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan Trafik
Kazalarına Bağlı Tedavi Giderleri ile ilgili 2012/5
-no’lu Genelgesi kapsamında bakıcı giderine
ilişkin bir harcama bulunmaması nedeniyle
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tazminattan
sorumlu olmadığına ve bakıcı giderinin tedavi
28
kapsamında Güvence Hesabı’nın sorumlu
olduğuna ve tazminatın mahkeme masrafları
ve işlemiş faiziyle birlikte Güvence Hesabı tarafından ödenmesi yönünde karar vermiştir.
Sonuç olarak her yapılan değişiklik, baştan bir
takım belirsizliklere yol açmaktadır. Yaşanan bu
belirsizlikler nedeniyle hem mağdurlar ve hem
de tazminat yükümlüleri zarar görmektedir.
Mağdurlar hakları olan tazminatı nereden ve
nasıl alacakları yönünde yaşadıkları belirsizler ve
gecikmeler nedeniyle ciddi zarar görmektedirler. Hatta takip etmedikleri takdirde, haklarını
tamamen kaybetmektedirler. Diğer taraftan
tazminat yükümlüsü de tam olarak belirlenmemiş olduğundan, sonuçta eklenen masraf ve
faizlerle tazminat yükü ciddi şekilde artmaktadır.
Temennimiz, yapılacak düzenlemelerle bu belirsizliklerin bir an önce açıklığa kavuşmasıdır. m
SİGOR­TA TAH­KİM KO­MİS­YO­NU
Hakem
kararlarının temyizi
İbrahim TAŞBAŞI
Sigorta Tahkim Komisyonu Müdürü
sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu
maddesinin 12’inci fıkrası ile kırk bin Türk
Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz
üzerine verilen kararlar ile uyuşmazlık tutarı ne
olursa olsun hakemlerce, tahkim süresinin sona
ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep
edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması,
hakemlerin yetkisi dahilinde olmayan konularda karar verilmiş olması ve tarafların iddiaları
hakkında karar verilmemiş olması durumlarında,
hakem kararlarına karşı temyiz yolu getirilmiştir.
5684
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun yasalaştığı
2007 yılında yürürlükte bulunan 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
(HUMK) 427’inci maddesinde, kural olarak
hakem kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Ancak Usul Hukuku
alanında yapılan 01.10.2011 tarihli düzenleme
ile HUMK yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), hakem
kararlarına karşı temyiz yolu yerine iptal yolu
usulünü getirmiş bulunmaktadır.
HUMK’un 427’inci maddesinde; “Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi
kabil nihai kararlar ile hakem kararlarına karşı
tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde
temyiz yoluna başvurulabilir…” denilmekte iken,
söz konusu maddenin yerini alan HMK’nın
361’inci maddesi ile; “Bölge adliye mahkemesi
Sigorta ve itiraz hakemlerince
verilen kararlara karşı doğrudan
temyiz yoluna gidildiği, söz konusu
davaların Yargıtay tarafından
incelenerek karara bağlandığı,
Yargıtay’ın ikinci doktriner görüşü
benimsediği ve uyguladığı
görülmektedir.
hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai
kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü getirilmiştir. HMK’nın 439’uncu maddesinde ayrıca “Hakem kararına karşı yalnızca
iptal davası açılabilir. İptal davası, tahkim
yerindeki mahkemede açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür.” hükmü de yer almaktadır.
TAHKİM DAVALARI
HMK’nın 361 ve 439’uncu maddelerindeki
düzenleme ile sigorta tahkimi dışındaki tahkim
davalarında hakem kararına karşı doğrudan
temyiz yoluna başvurulması yerine tahkim
yerindeki mahkemede iptal davası açılması,
ancak iptal davası sonucunda verilen mahkeme kararının temyiz edilebilmesi usulü benimsenmiştir. Genel olarak tahkim müessesesi hakkında yapılan bu düzenlemenin sigorta tahkimine etkisi hakkında farklı görüşler ileri sürülmekte olup, söz konusu görüşleri iki ana grupta
toplamak mümkündür. Birinci görüşte; 5684
29
SİGOR­TA TAH­KİM KO­MİS­YO­NU
bir kanun yolu öngördüğü, HMK’nın yürürlüğe
girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 5684 sayılı
Sigortacılık Kanunu’nda 2012 ve 2013 yıllarında
çeşitli değişiklikler yapılmasına rağmen kanun
koyucunun, Sigortacılık Kanunu’nda yer alan
temyiz hükmünü muhafaza ettiği, bu durumun
bilinçli bir tercih olduğu ve sigorta tahkiminde
hakem kararlarının temyizinde, özel kanun olan
Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesinin
12’inci fıkrası hükmünün uygulanması gerektiği
ileri sürülmektedir.
sayılı Sigortacılık Kanunu’nun yürürlüğe girdiği
sırada mer’i olan Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu’nda da temyizin bir kanun yolu olarak
öngörüldüğü ve Sigortacılık Kanunu ile HUMK’a
atfen temyiz yolunun getirildiği, oysa 2011 yılında HUMK’nın yürürlükten kalkıp yerine HMK’nın
yürürlüğe girmesiyle birlikte hakem kararlarına
karşı doğrudan temyiz yoluna gidilmesi yerine
iptal davası açılmasının öngörüldüğü, bu
durumda sigorta tahkiminde uygulanan usulün de buna bağlı olarak değişmesi ve hakem
kararlarına karşı HUMK’nın öngördüğü gibi
doğrudan temyize gidilmesi yerine HMK’nın
öngördüğü üzere iptal davası açılması gerekeceği ileri sürülmektedir.
5684 sayılı Kanun’un madde gerekçesinde,
belirli bir miktarın üzerindeki hakem kararları
için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde temyiz yoluna başvurulabilmesi ilkesinin benimsendiği ifade edilmekte olup, söz
konusu ifade de bu görüşü desteklemektedir.
Diğer bir görüşte ise 5684 sayılı Sigortacılık
Kanunu’nun, hakem kararlarının temyizine ilişkin olarak HMK’dan ayrı özel bir düzenleme ile
30
SİGORTACILIK KANUNU
Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesinin
23’üncü maddesinde yer alan “Bu Kanunda
hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır.” hükmü de bu görüşü desteklemekte ve
Sigortacılık Kanunu ile sigorta tahkimine özel
hükümler getirilebileceğine işaret etmektedir.
Ancak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda özel
hüküm yok ise HMK hükümlerinin kıyasen uygulanacağını ifade etmektedir.
Doktrindeki tartışmaları bir yana bırakıp uygulamaya baktığımızda, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra da sigorta ve itiraz
hakemlerince verilen kararlara karşı doğrudan
temyiz yoluna gidildiği ve söz konusu davaların
Yargıtay tarafından incelenerek karara bağlandığı, dolayısı ile Yargıtay’ın ikinci doktriner
görüşü benimsediği ve uyguladığı görülmektedir. Bu hali ile de Yargıtay uygulamasından,
Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesinin
12’nci fıkrasında öngörülen temyiz uygulanmasına devam edileceği anlaşılmaktadır.
SİGORTA TAHKİMİNE İLİŞKİN İSTATİSTİKLER
Başvuruların il bazında dağılımı
2014 Ocak – Eylül döneminde
yapılan başvurular
Başvuruların illere göre dağılımına ilişkin grafik
aşağıda verilmiştir. Komisyon’a şu ana kadar
81 ilden de başvuru yapılmış olup, 3 büyük ilin
(İstanbul, Ankara, İzmir) başvurular içindeki
payı % 79,32’dir.
2014 yılının ilk 9 aylık diliminde Komisyon’a
6.954 başvuru yapılmış olup, başvuruların
6.560’ı (% 96,77) hayat dışı branşlardan,
% 3.23’ü ise hayat branşından gerçekleşmiştir.
31,96
Komisyon’a yapılan başvurulara ilişkin ayrıntılı
istatistiki bilgiler aşağıda sunulmuştur.
2012-2013-2014 yıllarının Ocak-Eylül
dönemine ilişkin başvuru sayıları
2012, 2013 ve 2014 yıllarının ilk dokuz aylık diliminde Komisyon’a yapılan başvuru adetleri aşağıdaki grafikte verilmiştir. Bu çerçevede, Komisyon’a
2014 yılının ilk dokuz aylık döneminde yapılan
başvurular 2012 yılına göre % 329, 2013 yılına göre
ise % 313 oranında artış göstermiştir.
2,44
2,66
2,67
2,90
3,99
33,79
6,02
13,57
İSTANBUL
ANKARA
İZMİR
İÇEL
ANTALYA
6,954
BURSA
KOCAELİ
DENİZLİ
DİĞER
Başvuruların bölge bazında dağılımı
1,682
1,621
2012
2013
2014
Başvuruların poliçe bazında dağılımı
Başvuruların poliçe türlerine göre dağılımına ilişkin grafik aşağıda verilmiştir. Söz konusu grafik
incelendiğinde, trafik ve kasko poliçelerine ilişkin
uyuşmazlıkların Komisyon’a yapılan başvurular
içinde % 87 paya sahip olduğu görülmektedir.
1,22 5,33
3,04
3,07
Başvuruların coğrafi bölgelere göre dağılımını
gösteren grafik aşağıda verilmiştir. Grafiğin
incelenmesinden başvuruların % 44,71’inin
Marmara Bölgesi’nden yapıldığı, Marmara
Bölgesi’ni % 16,21’lik pay ile Ege Bölgesi’nin ve
% 14,81 ile İç Anadolu Bölgesi’nin takip ettiği
görülmektedir. m
3,90
5,53
2,42
12,40
44,71
14,82
TRAF‹K
KASKO
KREDİ
YANGIN
İSTİHDAM
DİĞER
15,77
71,21
16,21
MARMARA BÖLGESİ
KARADENİZ BÖLGESİ
EGE BÖLGESİ
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
GÜNEY DOĞU ANADOLU
AKDENİZ BÖLGESİ
BÖLGESİ
31
TARSİM
Devlet Destekli Küçükbaş
Hayvan Hayat Sigortası
oyunculuk, ülkemiz çiftçisinin tarih
boyunca uğraştığı en önemli hayvan
yetiştiriciliği dallarından biridir. Koyun yetiştiriciliği et, süt, yün ve deri üretimi açısından ülkemiz
ekonomisinde önemli yer tutmaktadır.
Koyunculuk özellikle Doğu ve Güney Doğu
Anadolu Bölgeleri'nde yaşayan halkımızın
önemli bir geçim kaynağını oluşturmuştur. 1980
yılından sonra koyun sayısında önemli bir azalma görülmüş ve koyunculuk üretimi düşmüş
olmasına karşın, özellikle son yıllarda Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın aldığı önlemler ve uygulamaya konulan desteklemeler ile
bu gerileme durmuştur. Keçi yetiştiriciliğinde
2013 yılı değerlerine göre % 7 büyüme görülmüş
olup, koyun yetiştiriciliği için de önümüzdeki yıllarda benzer beklentiler söz konusudur. Ülkemiz
ihtiyacı kırmızı et üretiminin % 25'i, süt üretiminin
% 12,35'i ve deri üretiminin % 63,18’i koyun ve
keçiden karşılanmaktadır. Toplum olarak koyun
eti tüketim alışkanlığımız, kuzu eti talebindeki
K
32
Devlet Destekli Küçükbaş Hayvan
Hayat Sigortası, Mayıs 2011 itibarı ile
teminat kapsamına alınmıştır. Ancak
kısa sürede yoğun bir talep ile
karşılaşmış ve gerek sigortalı hayvan
ve gerekse poliçe adedi itibarı ile
hızla artan bir grafik çizmiştir.
sürekli artış ve Kurban Bayramı nedeniyle, her yıl
yaklaşık 2 milyon baş koyunun kesilmesi koyunculuğun önemini ortaya koymaktadır.
Dünyada 2,2 milyar adet dolayında küçükbaş
hayvan bulunmaktadır. TÜİK 2013 yılı verilerine
göre, ülkemizdeki küçükbaş hayvanların adedi,
29.284.247’si koyun ve 9.225.548’i keçi olmak
üzere toplam 38.509.795’dir. Küçükbaş Hayvan
Kayıt Sistemi verilerine göre en yoğun yetiştiricilik yapılan illerimiz sırası ile Van, Konya, Şanlıurfa,
Balıkesir ve Ağrı’dır.
Devlet Destekli Küçükbaş Hayvan Hayat Sigortası, Mayıs 2011 itibarı ile teminat kapsamına alınmıştır. Ancak kısa sürede yoğun bir talep ile karşılaşmış ve gerek sigortalı hayvan ve gerekse
poliçe adedi, itibarı ile hızla artan bir grafik çizmiştir.
KÜÇÜKBAŞ HAYVAN POLİÇE SAYISI
8.054
9.000
POLİÇE SAYISI
7.500
6.488
6.325
6.000
4.500
3.000
1.701
1.500
0
2011
2012
2013
2014
YIL
*2014 yılı, 30 Eylül 2014 tarihi itibarı ile alınmıştır.
33
TARSİM
Ülkemizde özellikle son yıllardaki küçükbaş
hayvan yetiştiriciliğine olan talebin artması ile
sigortaya olan ihtiyaç da artmaktadır. Özellikle
bilinçli olarak kurulmakta olan entansif küçükbaş hayvancılık işletmeleri, bu alanda sigortaya olan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu alanda,
Akkaraman, Dağlıç, İvesi, Kıvırcık, Merinos,
Morkaraman, Tahirova, İle De France,
Romanov gibi yerli ve yabancı menşeili koyun
kültür ırkları yetiştirilmekte veya ithal edilerek
saf sürüler oluşturulmaktadır. Ayrıca yerli ırklarımız da yerel işletmelerde yetiştirilmeye devam
etmekte olup, başta Saanen, Halep, Ankara,
Kıl keçi ve Kilis keçi ırkları için son derece
modern şartlara sahip entansif işletmeler kurulmaktadır. Ülkemizde doğal iklim özelliklerinde
yetiştirilen koyun ve keçi yetiştiricilerimize yönelik verilen kredi uygulamalarında da yine
küçükbaş hayvan hayat sigortalarına ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu alanda Tarım Sigortaları
Havuzu (TARSİM), ülkemizin değişik il ve ilçelerinde aktif olarak çalışan 780 veteriner hekim
eksper ile ister köy ve kasabalarda olsun, isterse yayla gibi ulaşımı zor olan doğal koşullarda
olsun, tüm saha şartlarında, 7 gün, 24 saat risk
inceleme ve hasar tespit işlemlerini organize
etmekte ve sigortalıların tazminatlarını almalarını sağlamaktadır.
HAYVAN SAYISI
SİGORTALANAN HAYVAN SAYISI
4.500
4.000
3.500
3.000
2.500
2.000
1.500
1.000
500
0
423.537
399.005
336.636
68.565
2011
2012
2013
2014
YIL
*2014 yılı, 30 Eylül 2014 itibarı ile alınmıştır.
Devlet Destekli Küçükbaş Hayvan Hayat
Sigortası teminatları kapsamında, koyun ve
keçiler ile koç ve tekeler; 6’ncı aydan itibaren, 5 yaşına kadar (5 yaş dahil), sigorta
edilmektedir. Örneğin 600 TL sigorta bedelindeki 100 adet koyunun sigortalanabilmesi
için, toplam primin % 50’si oranındaki sigortalının ödeyeceği koyun başına prim tutarı
yaklaşık 30 TL’dir. Diğer % 50’lik tutar devlet
tarafından Tarım Sigortaları Havuzu’na aktarılmaktadır.
34
Tarım Sigortaları Havuzu’na üye sigorta şirketleri tarım servisi yetkililerinin katıldığı Eylül 2014
tarihli toplantıda, sigortalıların talepleri değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, poliçelerde tarife
ve talimatlar çerçevesinde hasar tazminatlarında uygulanmakta olan poliçe sigorta bedelinin % 3 tutarındaki muafiyet uygulamasının ve
primin düşürülmesine yönelik çalışmalara başlanmıştır. Ayrıca arilik belgesine sahip işletmelerin de süt sığırı işletmelerinde uygulanmakta
olan arilik indiriminden faydalanabilmeleri
konularında düzenleme yapılmasına ilişkin
çalışmalar yapılacaktır. Sistemin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve sigortalıların ihtiyaçları göz
önünde bulundurularak, ülkemiz hayvancılığının gelişimine katkı sağlayacak her türlü adım
atılmaya devam edecektir.
Sigorta kapsamı ve sigortalanan tehlikeler
Veteriner Bilgi Sistemi’ne (TÜRKVET) kayıtlı
olan koyun ve keçi ile koç ve tekeler, yapılacak risk değerlendirmesi sonucunda, sigortaya kabul edilir.
Bu sigorta, sigortalı küçükbaş hayvanlarda;
· Genel Şartların A.3 maddesinin (a) fıkrasında
belirtilen hastalıklar hariç olmak üzere (5996
Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda
ve Yem Kanunu’na göre ihbarı mecburi olan
hastalıklar), her türlü hayvan hastalıkları ve
gebelik, doğum veya cerrahi müdahale,
· Her türlü kaza, vahşi hayvan saldırısı, yılan ve
böcek sokması,
· Zehirli çayır otları ve yem'e bağlı zehirlenmeler,
· Her türlü doğal afetler ve güneş çarpması,
· Yangın veya infilâk,
sebebiyle meydana gelen ölümler ve mecburi
kesim riskleri Genel Şartlar ile tarife ve talimatlar
çerçevesinde sigorta kapsamındadır.
Primlerin ödenmesi
Küçükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nda, poliçede yazılı primin % 50'si devlet tarafından karşılanmaktadır. Sigortalı tarafından ödenecek
olan primin % 25'i peşin alınır, kalan prim tutarı
da en fazla 5 taksitle tahsil edilir.
Hasar ihbarları
En geç 24 saat içinde doğrudan ya da acente
aracılığı ile TARSİM Çağrı Merkezi’ne (444 82 77)
yapılır.
İşleyiş ve hasar organizasyonu
Üretici, Veteriner Bilgi Sistemi’ne kayıtlı olan koyun ve keçi ile koç ve tekelerini, sigortalatmak için
Tarım Sigortaları Havuzu’na üye sigorta şirketine veya acentesine başvurur. Acente, Tarım Sigortaları
Havuzu tarafından yaptırılan risk inceleme işleminden sonra poliçeyi düzenler.
POLİÇELEŞME AŞAMASI İŞ AKIŞI
SİGORTA
BAŞVURU
ONAY
TÜRKVET
BİLGİ
GÜNCELLEME
YETİŞTİRİCİ
KAYIT
KONTROL
ACENTE
POLİÇE
ONAY
Küçükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nda; Tarım Sigortaları Havuzu tarafından görevlendirilen veteriner hekim eksper, hasar ihbarı yapılan hayvanı en kısa süre içerisinde görüp, gerekli incelemesini yaparak "Çiftlik Hayvanları Sigortaları Küçükbaş Hayvan Hasar Raporu'nu” düzenler. Hasar
dosyasının tamamlanmasını takiben, kesinleşmiş tazminat miktarı en geç 30 gün içinde Tarım
Sigortaları Havuzu tarafından sigortalıya banka kanalıyla ödenir. m
KÜÇÜKBAŞ HAYVAN HAYAT SİGORTALARI
SİGORTA ETTİREN / SİGORTALI
(Yetiştirici)
HASAR İHBARI
ÇAĞRI MERKEZİ
444 82 77
HASAR ÖDEMESİ
HASAR RAPORU
VETERİNER HEKİM - EKSPER
(Hasar Tespiti)
35
SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ
Fraud Projesi
Ay­d›n SA­TI­CI
Si­gor­ta Bil­gi ve Gö­ze­tim Merk­ ez­ i Müd
­ ür­ü
BM’nin
kuruluşunu
düzenleyen
Sigortacılık
Kanunu
Madde31/B,
SBM’nin sigorta sözleşmelerinden doğrudan ya
da dolaylı da olsa menfaat sağlayanların olası
sigorta suiistimallerinin (fraud) tespiti ve risk
değerlendirmesini yapmak üzere veri toplamasını öngörmektedir. Suiistimal ya da fraud;
para, mal veya hizmet elde etmek, ödemeden kaçınmak, hizmet zararını karşılamamak
veya şahsen ya da işle ilgili avantaj sağlayarak
haksız kazanç sağlamak suretiyle gerçekleştirilebilir. Suiistimali gerçekleştiren aktör gerçek kişi
veya kurum olabilir.
S
36
Düşük hacimli, yüksek tutarlı planlı
organize fraud vakalarının tespit
edilebilmesi için ileri veriye dayalı
çözümler bir çok ülkede başarılı bir
şekilde kullanılmaktadır.
İngiltere’de %10’u, Fransa’da %15’i ve
İsviçre’de ise %10’u suiistimalden kaynaklanmaktadır. Türkiye’de sektör uzmanlarının bu
orana ilişkin tahmini ise %10-%30 aralığında
olduğudur. Trafik ve Kasko ürünlerinde 2013
yılında gerçekleşen hasar ödemelerinin yaklaşık 3.8 Milyar TL olduğu göz önüne alındığında
Türkiye’deki suiistimal kaynaklı ödeme tutarının
380 Milyon TL/yıl ile 570 Milyon TL/yıl arasında
gerçekleştiği düşünülebilir.
Sigortacılığın temel amacı hasarın meydana
gelmesini engellemek değil, ortaya çıkacak
hasarın diğer sigortalılar arasında dağıtılarak,
doğacak zararın tüm sigortalılar tarafından
kabul edilebilir seviyede kalmasını sağlamaktır.
Olası zararların sistem içindeki birimlere dağıtımı ise prim ile gerçekleştirilir. Gerçekleşen zararın ve geleceğe dönük riskin yüksek olması
durumunda primin de artması doğaldır.
Bu noktada suiistimaller, hiç gerçekleşmemiş
hasarlar ya da hacmi düşük hasarların şişirilmesi ile şirketlerin hasar ödemelerini artırmaktadır.
Suiistimalin sistem içinde bulunan diğer kişilerin
zararına neden olmak üzere hileli bir şekilde
avantaj sağlamak olduğu dikkate alındığında
yukarıda bahsi geçen ve minimum 380 Milyon
TL/yıl olan rakamın hem sigorta şirketlerine
hem de sistem içinde bulunan tüm sigortalılara
yük getirdiği açıktır. Basit bir mantıkla düşünülecek olursa hiç suiistimal olmasaydı sigorta
şirketleri %10 daha az hasar ödemesi gerçekleştirecek, böylelikle sigortalılar araçlarını daha
düşük maliyetlerle sigorta ettirebilecekti.
SUİİSTİMALİN BOYUTU
MERKEZİ VERİ TABANI
Sigortacılık sektöründe suiistimalin finansal
boyutu ile ilgili olarak yapılan bir araştırmaya
göre hasar ödemelerinin ABD’de %15’i,
Özellikle düşük hacimli ve yüksek tutarlı planlı
organize fraud vakalarının tespit edilebilmesi
için ileri analitik uygulamalarla desteklenmiş
veriye dayalı çözümler bir çok ülkede başarılı
bir şekilde kullanılmaktadır. Global örnekler
incelendiğinde SBM benzeri sektörel üst yapılara sahip ülkelerde (İspanya, İngiltere, Güney
Kore, Almanya, Amerika) analitik çözümlerle
suiistimallerin önceden tespit edilerek önemli
ölçüde önlenebildiği görülmektedir. Buradan
yola çıkılarak gerek sigorta şirketlerinin gerekse
sigortalılar için maddi kayıplara yol açan TrafikKasko suiistimallerini önleyebilmek amacı ile
Türkiye’de benzer bir projeyi SBM’de yapmak
üzere gerekli yazılım ve danışmanlık alımına
gidilmiştir.
kullanıldığı görülmektedir. SBM veritabanlarında da hasar dosyaları ile ilgili eksperler tarafından free text alanlara girilmiş yorumlar yer
almaktadır. Söz konusu metinlerin, text mining
algoritmaları ile analiz edilmesinden elde edilecek kural ve yeni girdilerle “fraud tespit ve
erken uyarı modellerinin” etkinliğinin artırılması
söz konusu olabilecektir. Veri kalitesi çalışmaları, müşteri/ürün verilerinin de SBM’ye alınarak
veri zenginliğinin artırılması ve KKB/EGM gibi
dışsal veri kaynakları ile yapılacak entegrasyonlar tahmin gücü daha yüksek modellerin
kurulabilmesine imkan tanıyacaktır.
Geliştirme ve modellerin operasyonal hale
getirilmesinin halen devam ettiği çalışma ile
Türkiye’de ilk kez tüm sigorta şirketlerinin verisi
kullanılarak kapsamlı bir fraud önleme projesi
gerçekleştirilmektedir. Benzer projelerin sigorta
şirketleri tarafından kendi veri tabanları üzerinde yapıldığı bilinmektedir. Ancak SBM gibi tüm
sigorta şirketlerinin verisinin toplandığı merkezi
bir veri tabanında sigortalıya ait tüm tarihçenin görülebilmesi nedeni ile mevcut projeden
elde edilecek analitik modellerin, dolayısı ile
erken uyarıların performansının çok daha yüksek olacağı aşikardır.
Trafik ve kasko ürünleri için yapılan projenin
Fraud Büro’nun kurulması ile model çıktılarının
etkin bir şekilde kullanılması söz konusu olacaktır.
Bu süreç kendi içinde modele ilişkin geri bildirimlerin de üretilmesini sağlayacak model sürekli
olarak iyileştirilecek, fraud kuşkulu hasar dosyalarının hızlı bir şekilde değerlendirilmesini sağlamak üzere SNA ekranları ve destekleyici BI
raporlarının olgunlaşması da sağlanacaktır.
Buna paralel olarak projenin finansal faydaları
görüldükçe benzer projenin yurtdışı örneklerde
olduğu gibi başta sağlık olmak üzere diğer
branşlarda da yapılması gündeme gelecektir.
FRAUD BÜRO
Son zamanlarda
farklı sektörlerde
de olsa analitik çalışmalarda yapısal olmayan
veri
kaynaklarının da artan
bir
şekilde
37
KONUK YAZAR
İşsizlik sigortaları ve suiistimalleri…
Atilla ÇİLİNGİR
CGM Hasar Araştırma Bölüm Müdürü
"Adaletsizliği önlemeye gücümüz yetmediği
zamanlar olabilir ama adaletsizliğe itiraz etmekten aciz olduğumuz bir zaman asla olmamalıdır."
Elie WİESEL
ürkiye Sigorta Sektöründe 2007 yılının
Ekim ayından beri ‘’Özel İşsizlik Sigortası’’
ürünü tüketicilerimizin kullanımındadır.
T
Bundan 7 yıl önce ilk kez sektörün en büyüklerinden olan bir sigorta şirketimizin kullanıma sunmuş
olduğu bu ürün; daha çıkar çıkmaz özellikle
internet - telefon üzerinden yapılan satışlar sonrasında inanılmaz bir satış adedine ulaşmıştır.
Bu ürünün en çarpıcı yönü; çok az bir prim ödenmesiyle, çalışanlar işsiz kaldıklarında oluşan
önemli risklerini teminat altına almasıdır.
Ülkemizde çalışan kesimin büyük bir bölümünün
işsiz kaldıklarında ve mevcut geliri kaybolduğunda; hayatlarını 6 ay – 1 yıl kadar yaşam standartlarına uygun bir şekilde devam ettirecek, borçlarını, kredi kartları taksitlerini ödeyecek kadar
birikimleri yoktur.
2- Kredi ödeme teminatı güvencesi:
Sigortalılar işsiz kaldıklarında, 12 ay’a kadar
kredi taksitleri ödenebilmektedir.
3- Kredi kartı güvencesi teminatı:
Çalışanın işsiz kalması durumunda, işsiz kaldığı
tarihten önce kredi kartı son hesap özetindeki
toplam harcama tutarına; 10.000 TL’ye kadar,
ileriye dönük taksitlere ödeme güvencesi sağlamaktadır.
Belirli bir birikimi olanlarda işsiz kalmaları durumunda; başka amaçlar için zar zor biriktirdiği
tasarruflarını, tamamen sıfırlamak zorunda kalmayı istememektedir.
Son dönemde dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz, doğal olarak ülkemizi de etkilemiştir.
Ülkemizde yaşanan türlü ekonomik olumsuzluklar nedeniyle artan işsizlerin sayısına paralel olarak, işsizlik sigortalı sayısında da önemli bir artış
olmuştur.
Tam bu noktada, işsizlikle karşı karşıya kalındığında; aylık kira, fatura gibi sabit gider kalemleri olan,
kredi kartıyla her ay belirli harcamalar yapan, ya
da aylık kredi taksit ödemeleri olan çalışanlar için
‘İşsizlik Sigortası’ devreye girmektedir.
Ancak bu ürünün satış rakamlarındaki artış; ne
yazık ki, pek çok suiistimali de beraberinde getirmiştir.
İşsizlik Sigortasının üç asıl teminatı
bulunmaktadır:
1- Gelir güvencesi teminatı:
Bu teminat kapsamında, sigortalılar işsiz kaldıklarında aylık maaş alabilmektedirler.
38
Son dönemde dünya genelinde
yaşanan ekonomik kriz,
doğal olarak ülkemizi de
etkilemiştir. Ülkemizde yaşanan
türlü ekonomik olumsuzluklar
nedeniyle artan işsizlerin
sayısına paralel olarak, işsizlik
sigortalı sayısında da önemli bir
artış olmuştur. Ancak özel
işsizlik sigortası ürününün
satış rakamlarındaki artış pek
çok suiistimali de beraberinde
getirmiştir.
Aslında dünya geneline baktığımızda, ekonomik
krizlerin yaşandığı dönemlerde, o ülkenin çalışma hayatının olumsuz etkilenmesiyle büyüyen
işsizlik oranı; bu tür sigorta ürünlerinin vermiş
olduğu teminatlarda, akla hayale gelmeyecek
olumsuzlukların ve suiistimallerin yaşanmasına
da neden olmaktadır.
İşsizlik Sigortasında ortaya çıkan
suiistimallerden örnekler
"Şirketin günlük tahsilatlarını kontrol için gelmiştim."
· Kredi kartı teminatı çerçevesinde işsizlik sigortası
Diğer bir işsizlik sigortası araştırması ise; aylık maaşı
3500 TL olan bir sigortalının, yine kredi kartı teminatı çerçevesinde işsiz kaldığını beyan ederek,
tazminat talebinde bulunmasıydı.
tazminatı talebinde bulunan bir sigortalımızın kredi
kartı hesap ekstrelerini incelerken, bir balık marketinden 2000 adet alabalık aldığını ve ödemesini
de kredi kartından yaptığını tespit ettik.
Bu ilginç alımın araştırmasını yaptığımızda; sigortalının iş akdini fesih eden işletmenin sahibi ile
görüştük. O şirketin finansman müdürü olarak
çalışan sigortalının iş yerinin toplam 150 personelden oluştuğunu tespit etmiş, işyeri sahibine sigortalının almış olduğu ücret, son dönemde yapmış
olduğu harcamalar, vb. hususları sorarak yapmış
olduğumuz durum tespiti sırasında; alımını yaptığı
2000 adetlik alabalık alışverişini sorduğumuzda,
oldukça ilginç bir yanıt aldık:
"Bu kişi işten ayrılırken, bu kadar sayıda balık ile
tüm çalışanlarımıza bir veda yemeği vermiş olsa
dahi, bu kadar balık yenmez"
Ama daha ilginç yanıt, bu alışverişin yapıldığı ve
kredi kartının kullanıldığı balık marketinin sahibi ile
yapmış olduğumuz görüşmeden geldi:
"Bizden ilk kez bu kadar balık almıyor ki; daha
önce de almıştı."
· Yine Güney Marmara Bölgesi'nin bir ilinde yap-
tığımız araştırmada: işten çıkarıldığı gerekçesi ile
işsizlik tazminatı talebinde bulunan bir sigortalı,
işten ayrıldım dediği yerde; ‘kasiyer’ olarak karşımıza çıktı.
· İlginç bir tespit de Adana’da yaptık.
İşsizlik araştırmasını yapacağımız sigortalının iş
akdini fesih eden şirketten içeriye girip de muhasebe müdürü ile görüşmek istediğimizde; görevlinin götürdüğü odanın kapısında, işten çıkarıldığını beyan ederek, bir hayli yüklü tazminat talebinde bulunan sigortalının adı ve soyadı yazıyordu.
Kapıyı vurup içeriye girdiğimizde ise; işten çıkarıldığını beyan eden sigortalıyı masasında çalışır
vaziyette bulduk. Masasının üzerinde de adı ve
soyadı yazılı isim plaketi de vardı.
Sigortalı bir hayli şaşırdı. Bu şaşkınlık içinde bize
vermiş olduğu yanıt, daha da şaşırtıcı oldu.
Bu sigortalının da kredi kartı hesap ekstresini kontrol ettiğimizde, her birisi 6000 TL olan iki çift ayakkabı alımını tespit ettik. 3500 TL maaşı olan bir
çalışan, nasıl oluyordu da her biri 6000 TL olan iki
çift ayakkabı alabiliyordu?
Bu soruyu sigortalıyı işten ayıran şirketin yönetim
kurulu başkanına (ülkemizin önde gelen, çikolata
ve şekerleme grubu) ilettiğimizdede, aldığımız
cevap çok çarpıcıydı.
"Ben bile hayatımda bu kadar pahalı ayakkabı
giymedim. Utanmadan bir de sigorta şirketini
dolandıracak öyle mi?" diyerek, istemiş olduğumuz belgeyi tereddütsüz imzalayarak vermişti.
Yukarıda birkaç örneğini vermiş olduğum suiistimaller, sadece işsizlik sigortalarında değil, diğer
sigorta branşlarında da giderek artmaktadır.
Sahte - hileli hasar, eksik beyan, kötü satış vb.
nedenlerle ‘sigorta suiistimallerinin’ giderek arttığı
sigorta sektöründe; bu konuda inisiyatif alarak,
sektöre hizmet sunacak, yasal yetkilerle donanmış ‘sigorta müfettişi – hasar araştırma uzmanı sigorta dedektifi’ kavramını temsil eden uzmanların kullanılması, her sigorta şirketinde görev alması zamanı gelmemiş midir?
AB’ye giriş sürecinde bir hayli mesafe alan ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketlerimizin
neredeyse tamamında dünyanın önde gelen
sigorta şirketlerinin sermaye ortaklığı yaptığı
günümüzde; Avrupa ve ABD’deki uygulamalara
benzer, yasal yetkilerle donanmış ‘hasar araştırma uzmanlarının’ sektörde faaliyet gösterebilmeleri için bu önemli konuyu TSB vasıtasıyla Hazine
Müsteşarlığı’na aktarmaları, sektör açısından
önemli bir boşluğu giderecektir.
Unutulmamalıdır ki; etkin bir hasar araştırması
doğru hasarın eksiksiz ödenmesini sağladığı gibi
sigorta primlerini zamanında ödeyen dürüst sigortalıları da koruyacaktır. m
39
BİR­LİK’TEN HA­BER­LER
İbrahim Çanakçı’ya veda
Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı için düzenlenen veda resepsiyonunda Birliği,
Başkan Ramazan Ülger temsil etti
aşbakan Yardımcısı Ali Babacan,
Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra
Direktörlüğü görevine atanan Hazine Müsteşarı
İbrahim Çanakcı için bir veda resepsiyonu
düzenledi. Resepsiyona Babacan'ın yanı sıra
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek, BDDK Başkanı Mukim Öztekin, SPK
Başkanı Vahdettin Ertaş katıldı. Türkiye Sigorta
B
Birliği'ni Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Ülger'in
temsil ettiği resepsiyona ayrıca, Türkiye Bankalar
Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin
Aydın, Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin
Kaldırımcı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel
Müdürü Kemal Öztürk ile bakanlık müsteşarları,
yabancı misyon şefleri, bankaların yöneticileri,
bürokratlar ve Müsteşarlık çalışanları katıldı.
IAIS Temel İlkeleri
sektör ile paylaşıldı
luslararası Sigorta Denetçileri Birliği
(IAIS) tarafından hazırlanan Sigortacılık
Temel İlkeleri, Standartları, Rehberleri ve
U
40
Değerlendirme Metodolojisi başlıklı çalışma
Birlik tarafından Türkçe’ye çevirilerek sektör ile
paylaşıldı.
Gelir İdaresi ile çalışma toplantısı
irlik, 12-14 Eylül 2014 tarihleri arasında
T.C. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi
Başkanlığı yetkililerinin katılımı ile Afyon Güral
Otel’de düzenlenen çalışma toplantısına ev
B
sahipliği yaptı. Toplantıda sigorta sektörünün
vergilendirilmesi ile ilgili sorunlar ve bu konulardaki çözüm önerileri Gelir İdaresi Başkanlığı
yetkilileri ile paylaşıldı.
IUMI ve IMIA 2014
toplantılarına katıldık
irlik, 21-24 Eylül 2014 tarihleri arasında
Uluslararası
Nakliyat
Sigortacıları
Birliği’nin (IUMI) Hong Kong’da düzenlenen 2014
yılı toplantısına katıldı. Toplantıda Birlik, Genel
Sekreter Yardımcısı Atilla Oksay ile Nakliyat
Komitesi Başkanı Bülent Akyüz tarafından temsil
edildi. Üç gün süren toplantıda nakliyat sigortalarındaki gelişmeler ve sorunlar ele alındı.
B
Birlik, 20–24 Eylül 2014 tarihleri arasında
Uluslararası Mühendislik Sigortacıları Birliği’nin
(IMIA) Cannes’da gerçekleştirilen 2014
yılı toplantısına katıldı. Birçok ülkeden üst
düzey uzmanın katıldığı toplantıda Birlik,
Genel Sekreter Mehmet Kalkavan ile
Mühendislik Sigortaları Komitesi Başkanı
Volkan Babür tarafından temsil edildi.
Toplantı kapsamında çalışma grupları tarafından mühendislik sigortalarına ilişkin gündemdeki konular değerlendirilerek mevcut
sorunların çözümüne yönelik görüş alışverişinde bulunuldu.
41
BİR­LİK’TEN HA­BER­LER
BİRLİĞİMİZE ZİYARETLER
Falia
Ağustos 2014 tarihinde Japonya
merkezli sigorta eğitim kuruluşu
FALIA, Türkiye temaslarıdoğrultusunda
Birliğe bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi.
Birliğin, Genel Sekreter Mehmet Kalkavan,
Genel Sekreter Yardımcısı Kerem Özdağ
ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Müge Soysal
15
Toplantı kapsamında FALIA heyeti, 2015
yılında Türkiye’de eğitim gerçekleştirmeye yönelik taleplerini Birlik ile paylaştı.
Nippon Life
Insurance Europe
Ağustos 2014 tarihinde
Japonya merkezli Nippon
Life Şirketi’nden bir heyet Birliğe
çalışma ziyareti gerçekleştirdi.
Nippon Life Londra ofisinden temsilcilerin katıldığı toplantıda Birlik,
Genel Sekreter Yardımcısı Kerem
Özdağ ile Uluslararası İlişkiler
Uzmanı Müge Soysal tarafından
temsil edildi.
Ağustos 2014 tarihinde
Birliğimizin üyesi olduğu
Avrupa Sigorta ve Reasürans
Federasyonu Insurance Europe
Genel Sekreteri Michaela Koller ile
Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Hannah
Grant Birliği ziyaret etti. Birliğin Genel
Sekreter Mehmet Kalkavan, Genel
Sekreter Yardımcısı Kerem Özdağ
ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Müge
Soysal tarafından temsil edildiği toplantıda gelecek yıl Türkiye’nin başkanlığında gerçekleştirilecek G20
Zirvesi temasları, Global Sigorta
Birlikleri Federasyonu (GFIA) üyeliği
ile Birlik ve Insurance Europe ilişkileri
değerlendirildi.
21
Toplantıda; Birlik tarafından Birliğin
yapısı, gerçekleştirdiği çalışmalar,
Türk sigorta sektörü ve hayat branşına ilişkin gerçekleştirilen sunumun
ardından Nippon Life heyeti tarafından yöneltilen sorular yanıtlandırıldı.
42
tarafından temsil edildiği toplantıda,
konuk heyet tarafından FALIA’nın eğitim
faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapıldı.
28
SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ
‘Mobil Kaza Tutanağı’ dönemi
1 Nisan 2008 tarihinden bu yana kağıt form ile düzenlenen Kaza Tespit Tutanakları
artık akıllı telefonlardan da doldurulabiliniyor.
obil Kaza Tutanağı uygulaması dünyada ilk defa
Türkiye'de, akıllı telefonlarda kullanıma açıldı. 1 Nisan 2008 tarihinden bu yana kağıt form ile düzenlenen Kaza Tespit Tutanakları artık
akıllı telefonlardan da doldurulabiliniyor. Sigorta Bilgi ve Gözetim
Merkezi tarafından geliştirilen
“Mobil Kaza Tutanağı” uygulaması
ile artık sürücüler, tutanak doldurma işlemini çok daha hızlı ve kolayca yapabilecek.
Dolayısıyla Mobil Kaza Tutanağı kullanıldıktan sonra sigorta şirketini
aramaya ve tutanağı şirkete iletmeye gerek kalmıyor.
Mobil uygulamayı kullanan sürücülerin artık araçlarında güncel
kaza formu ve kalem taşımasına
gerek bulunmuyor. Kaza tespit
tutanağını düzenlemek için kaza
yerinde sadece bir akıllı telefon
bulunması yeterli.
Sürücülere her yönden büyük
kolaylık getiren “Mobil Kaza
Tutanağı” uygulaması ile birçok
kazanım elde edilecek;
M
Ayrıca poliçe bilgilerine de tek tık
ile ulaşabiliyor. Poliçelere;
· Plaka ve ruhsat sahibinin kimlik
numarası ile sorgulama yaparak,
· Bu bilgiler profile kaydedilmiş
ise profilden getirme özelliği ile,
· Ya da Kare kodlu poliçelerdeki
kare kod okutulatarak,
otomatik olarak ulaşabiliyor.
KAZADAN SONRA
Kazadan sonra tutanaklar otomatik olarak anında şirketlere iletiliyor.
Kazadan sonra hangi taraf kusurlu
bulundu? Artık bu sorunun cevabı
için uğraşmaya gerek yok. Kazanın
kusur durumu belirlendiği anda
tutanağın girildiği cep telefonlarına SMS ile bilgilendirme yapılıyor
ve kusur oranları uygulama üzerinden görülebiliyor.
·
·
·
·
·
·
·
·
KTT formunun taşınmasına
gerek kalmaması,
Tutanağın anında sigorta
şirketlerine iletilerek zaman
kaybının önlenmesi,
Daha az bilgi ile tutanak
girişinin sağlanması,
Daha hızlı tutanak girişinin
sağlanması,
Kare kod ile poliçe bilgilerine
hızlı erişim,
Uygulamadaki yönlendirmeler
ile tutanak girişindeki hata
oranının azaltılması,
Kaza kusur
değerlendirmelerinin
daha hızlı yapılması,
Sonuç kusur oranlarını
online takip edebilme imkanı
43
SİGORTA BİLGİ VE GÖZETİM MERKEZİ
Mobil Sigorta Sorgu
igorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM)’nin
2014 yıldız projelerinden biri olan “Mobil
Sigorta Sorgu” uygulaması kullanıma açıldı. SBM
bu uygulama ile web sitesi üzerinden sunduğu
online işlem hizmetini bir adım daha ileriye götürerek akıllı telefonlara taşıdı. Poliçe sorgulamada
kullanıcıya büyük kolaylıklar sağlayacak uygulama App Store’dan indirilebilir.
S
“Mobil Sigorta Sorgu” uygulaması, akıllı telefonlardan kolay ve hızlı bir şekilde poliçe, acente,
eksper, kaza tutanağı sorgulama ve eksper
atama gibi işlemleri yapmaya olanak sağlıyor.
Mobil Sigorta Sorgu ile profil ve poliçe bilgileri
girilerek birçok sigorta sorgu işlemi akıllı telefonlardan yapılabiliyor. Trafik ve Kasko Poliçeleri,
Hayat Poliçeleri, Seyahat ve Sağlık Poliçeleri,
Yeşil Kart, Zorunlu Karayolu Taşımacılık ve Zorunlu
Ferdi Koltuk Poliçeleri sorgulanarak poliçe bilgileri kontrol edilebiliyor.
EKSPER DE ATANABİLİR
Artık eksperin araç onarımı ile ilgili belirlediği tüm
detaylara ulaşmak çok kolay. Plaka, T.C. kimlik
numarası ve hasar tarihi girilerek eksper raporu
bilgilerine kolayca ulaşılabilir. Artık akıllı telefonlardan eksper atamak
da mümkün. Uygulama
sayesinde poliçe ve
hasar bilgileri girilerek
eksper havuzundan eksper seçilebilir ya da sistem tarafından rastgele
seçme yöntemiyle eksper atama işlemi gerçekleştirilebilir.
EN YAKIN ACENTE
Acente sorgulama adımı ile yakındaki acenteler öğrenilebildiği gibi, iletişim bilgileri ve acenteye nasıl ulaşılacağı da harita yardımı ile
görüntülenebilir. Aynı işlemleri takip ederek
eksper bilgilerine ulaşmak da mümkün. Mobil
Sigorta Sorgu ile kaza tespit tutanaklarının son
durumu anlık olarak görüntülenebilirken; sonuçlanan dosyaların kusur oranları da öğrenilebiliyor. Ayrıca uygulama aracılığı ile KTT sonuç
kusur oranınına itiraz edilebilmesi Mobil Sigorta
Sorgu’nun dikkat çeken bir başka özelliği.
Tamamlayıcı sağlık sigortası
GK ve Özel Sağlık Sigortası yapılanması ile Sosyal Güvenlik Kurumu mensuplarının ekonomik koşullarla sağlık sigortasına
sahip olmaları sağlanmıştır. Düzenlemeyle,
kurum tarafından kapsama alınmayan, kapsam dahiline alınmış olsa bile kısmen karşılanan sağlık harcamalarının oluşması durumunda veya kişilerin daha yüksek standartlarda
sağlık hizmeti almayı talep etmeleri halinde
tamamlayıcı sağlık sigortası ile sağlık hizmetleri
rahat ve sürdürülebilir yapılmıştır.
S
Tamamlayıcı sağlık sigortası öncesinde hastalardan alınan ilave ücret, otelcilik ücreti gibi
cepten ödenen kısımların sigorta şirketleri tara-
44
fından ödenmesi sağlanmıştır. Diğer bir ifadeyle, kurum tarafından ödenmesi gereken sağlık
hizmetleri kuruma, ilave ücret ise özel sigorta
şirketine fatura edilebilecektir. Bu model yıllardır birçok gelişmiş dünya ülkesi (Almanya,
Hollanda, Fransa vs.) tarafından uygulanmakta ve sağlık harcamalarının sürdürülebilirliğine
katkı sağlamaktadır.
Sağlık sigortası bilincinin artması, özel hastanelerin SGK ile yapacakları anlaşmalar ve fark
ücretleri, tamamlayıcı veya destekleyici sağlık
sigortasının çerçevesinin belirlenmesi ve ekonomik istikrar, özel sağlık sigortalarının gelecekte daha da yaygınlaşmasını sağlayacaktır.
Ferdi kaza poliçeleri SBM’de...
eklenmedik veya ani bir olay neticesinde vefat, sürekli sakatlık gibi durumlar
için teminat veren sigorta türü olan Ferdi Kaza
Sigortaları Haziran ayı sonu itibari ile SBM’de
toplanmaya başlandı. Ferdi Kaza, Uçak Yolcu
Kaza ve Uzun Süreli Ferdi Kaza ana branşlarından oluşan Ferdi Kaza Sigortaları’nda poliçe
üretimi en çok Ferdi Kaza branşında hayat dışı
şirketleri tarafından yapılmaktadır.
B
Sigorta priminin uygun olması, hem elementer
hem de hayat şirketleri tarafından üretime
konu olması gibi nedenlerle, ferdi kaza sigortaları adet olarak birçok sigorta branşından daha
büyük bir paya sahiptir.
Birlik tarafından yayımlanan istatistikler doğrultusunda Ferdi Kaza branşında 2014 Ağustos
sonu itibariyle toplam poliçe adedi 5.032.978
ve toplam sigortalı adedi 8.807.848 şeklindedir.
2014 Haziran ayı sonu itibariyle başlayan veri
transferleri sonucu, yaklaşık 4 ay gibi kısa bir
sürede sistemimizde 4 milyon adet poliçe toplanmıştır.
İlgili proje kapsamında sigorta şirketlerinin üretim ve tazminat bilgileri SBM sistemlerinde toplanmakta ve bu bilgilere bağlı olarak anlık sorgulamalar yapılabilmektedir. Konsolide edilmiş
iş zekası raporları ise çok yakın zamanda yayımlanmaya başlayacaktır. Sigorta şirketleri web
servisler aracılığıyla, en fazla 1 iş günü gecikme
ile kayıtlarını SBM’ye transfer etmektedir.
Son zamanlarda ülkemizde giderek artan iş
kazaları ile birlikte ferdi kaza sigortası sektör
içindeki payını arttırmaya devam etmektedir.
Ferdi kaza sigortalı olma oranının her geçen
sene arttığı ve önem kazandığı ülkemizde, sağlıklı fiyatlandırmanın yapılması ve suiistimallerin
önlenmesi adına bu bilgilerin SBM’de toplanması sektörün gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır. Bu proje ile birlikte şu kazanımların
elde edilmesi beklenmektedir:
· Sigortalılığın izlenebilmesi,
· Suiistimallerin önüne geçilmesi,
· Şirketlere daha doğru risk analizi ve fiyatlandırma yapma imkanı,
· Konuya ilişkin poliçe ve tazminat bilgilerinin
sektör tarafından takibinin yapılabilmesi,
· Sektöre fayda getirecek sağlıklı istatistik ve
raporların sunulabilmesi,
· Sektöre olan güveni arttırılması
45
TSEV
Temel Sigortacılık Eğitim Programı
igorta sektörünün üst düzey yöneticilerinin, uzmanların ve akademisyenlerin
görev aldığı Temel Sigortacılık Eğitim Programı,
sektör çalışanlarının genel sigortacılık ve sigorta branşları konularında uzmanlaşmalarını sağlıyor. Türk sigorta sektörünün işgücü niteliğinin
ve verimliliğinin arttırılmasında önemli bir rol
oynayan 32. dönem Temel Sigortacılık Eğitim
Programı 14 Ekim tarihinde başladı.
S
Temel sigorta bilgilerinin yer aldığı programın
birinci dönemi 28 Ocak 2015 tarihinde sona erecek. Birinci dönem derslerinin tamamlanması
ardından öğrencilerin çalışma ve ilgi alanına
göre Yangın ve Mühendislik Sigortaları, Kaza
46
Sigortaları, Nakliyat Sigortaları, Hayat Sigortaları,
Sağlık Sigortaları, Muhasebe branşlarından birini
seçerek devam edeceği programın ikinci
dönemi 29 Mayıs tarihinde sona erecek.
Gece ve gündüz olmak üzere iki grup olarak
açılan Temel Sigortacılık Eğitim Programı dersleri gündüz grubu için 13:30-16:30 ve gece
grubu için 17:00-20:00 saatleri arasında gerçekleştirilecek.
Temel Sigortacılık Eğitim Programı'nı birincilikle
bitiren öğrenci, Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı tarafından belirlenen bütçe çerçevesinde yurt dışı
eğitim bursu ile ödüllendirilecek.
ORYANTASYON VE TANIŞMA
Program öncesinde eğitim programı ile ilgili
bilgi vermek ve Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı’nı
tanıtmak üzere “Oryantasyon ve Tanışma
Toplantısı” 10 Ekim tarihinde Milli Reasürans
Konferans Salonu’nda düzenlendi. Temel
Sigortacılık Eğitim Programı eğitmenlerinin
de katıldığı toplantı, TSEV Müdür Vekili ve
İdari ve Mali İşler Birim Yöneticisi Ayşe
Akçay'ın açılış konuşmasıyla başlayıp, Eğitim
Birim Yöneticisi Berna Kaçar'ın Vakfın
çalışmalarını ve eğitim programlarını tanıtan
sunumuyla devam etti. Oryantasyon ve tanışma toplantısı kapsamında öğrencilere, programla
ilgili
ihtiyaç
duyabilecekleri
her türlü bilgiyi içeren oryantasyon dosyası
dağıtıldı.
47
TSEV
Sektörün nabzını tutmaya
devam ediyoruz
SEV, 2014 yılı içerisinde bugüne kadar
toplamda 476 katılımcının katıldığı Kısa
Süreli Eğitim Programlarının, Ekim-Kasım-Aralık
döneminde yer alan eğitim programlarını sektör çalışanlarına duyurdu.
T
Sektörün gündemindeki konuların ele alındığı
program kapsamında yer alan eğitim başlıklarının bazıları şu şekilde: Sigorta branşı eğitimleri
kapsamında Makine Kırılması ve Elektronik
Cihaz Uygulamaları ve Takip Eden Kâr Kaybı
Sigortaları, Deprem Mühendisliği ve Hasar
Hesaplama Yöntemleri, Ürün Sorumluluk
Sigortaları ve Ürün Geri Çağrılması, Tekne ve
Emtia Sigortaları ve Destekten Yoksun Kalma ve
Maluliyet Tazminatı Hesaplamaları gibi eğitim
konu başlıkları yer alıyor.
Bu üç ayda hayat ve emeklilik şirketlerine yönelik olarak; Sosyal Güvenlik Sistemi, Bireysel
Emeklilik Sistemi ve Hayat Sigortalarının Etkileşimi,
Hayat ve Kaza Sigortalarında ve Bireysel
Emeklilik Sisteminde Tazminat Yönetimi, Teknik
Karşılıkların Hayat Sigortacılığı Açısından
Değerlendirilmesi,
Hayat ve BES Vergi
Uygulamaları, Bireysel Emeklilik Sistem’inin Temel
Esasları konularına özel olarak yer veriliyor.
Sigorta sektöründe çıkan yeni yönetmelikler
kapsamında Dağıtım Kanalları ve Pazarlama
Stratejisine ve Bankasürans Kanalı ve banka
kanalından ürün yönetiminin önemi anlatıla-
cak. Programda ayrıca Sigortacılıkta Direkt
Satış eğitimine de yer veriliyor.
Muhasebe ve Finans alanındaki eğitimlere yönelik olarak; Bireysel Emeklilik Sistemi Muhasebesi,
Sayısal Yöntemler ile Fon Performansının
Ölçümlenmesi, Sigorta ve Emeklilik Şirketlerinde
Finansçı Olmayan Yöneticiler için Finansal Analiz
eğitimleri gerçekleşecek.
Program içerisinde ayrıca Süreç, Risk ve Kontrol
Uygulamaları, Proje Yönetimi ve Dağıtım Kanalları
ve Pazarlama Stratejisi eğitimleri yer alıyor.
Bu dönemde yine Sigorta Vergi Mevzuatı,
Sigorta Mevzuatı ve Sigorta Hukuku konularının
da yer aldığı Kısa Süreli Eğitim Programları ile
ilgili detaylı bilgi için [email protected] adresinden TSEV ile iletişime geçebilirsiniz.
Aktüer adaylarına eğitimler devam ediyor
zmanlık Eğitim Programları kapsamında düzenlenen aktüer adaylarına
yönelik eğitim programları TSEV'de gerçekleşmeye devam ediyor. 2014 yılı içerisinde toplam 60 kişinin katıldığı eğitim programlarında
birinci seviye konu başlıkları kapsamında "
U
48
Matematik, Finansal Matematik, Olasılıkİstatistik" eğitimleri gerçekleşmiş olup, ikinci
seviye konu başlıklarında ise "Sigorta
Muhasebesi, Teknik Karşılıklar ve Finansal
Tablolar"
ve "Sigorta Matematiği","Finans
Teorisi ve Uygulamaları" eğitimleri veriliyor.
İklim değişikliği
yayını
İleri Düzey
Eğitim Programı
SEV, Küresel Isınma ve
iklim değişikliğinin sadece doğa olaylarını olumsuz etkileyen bir olgu olmaktan çıkarak,
ekonomik ve finansal krizleri tetikleyen, şirketlerin kârlılıklarını azaltan, insan sağlığını ve güvenliğini
tehdit eden önemli bir sorun haline gelmesi nedeniyle, “İklim
Değişikliği, Sürdürülebilir Kalkınma
ve Sürdürülebilir Sigortacılık” isimli yayını hazırladı.
emel Sigortacılık Eğitim Programı mezunları ile sigorta sektöründe çalışan personelin uygulama ağırlıklı ileri düzey teknik bilgi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 2009 yılından beri düzenlenen “İleri Düzey Sigortacılık Eğitimi Branş
Programları – İSEP” Muhasebe-Finans branşı eğitimleri, Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme
Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Sarıaslan ve
Pricewaterhousecoopers’dan
Ramazan
Yüksekkaya ve Elçin Toygar’ın anlatımı ile 21 Ekim
tarihinde başladı.
T
Prof. Dr. Suna Özyüksel ve Çevre
Yüksek Mühendisi R. Güneş
Oksay tarafından kaleme alınan
çalışma,
d ö r t
bölümden
oluşuyor.
Çalışmanın
b i r i n c i
bölümünde
iklim
değişikliği
ve etkileri,
i k i n c i
bölümde
sürdürülebilir kalkınma,
ilgili
toplantılar
ve iklim değişikliğinin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki etkileri,
üçüncü bölümünde iklim değişikliği konusunda AB’de ve uluslararası kuruluşlar nezdinde yapılan çalışmalar, toplantılar anlatılmakta ve son bölümünde ise
sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir sigortacılık ilişkisi, örneklerle incelenmektedir.
T
Hedef kitlesi ilgili branşta deneyimli ve karar alma
süreçlerinde yer alan çalışanlar ve Temel
Sigortacılık Eğitim Programı Muhasebe branşı
mezunları olan eğitimin içeriğini "Sigorta
Muhasebesi ve Sermaye Yeterliliği, Mali Analiz ,
TMS / TFRS" gibi ana başlıklar ve Proje Çalışması
oluşturuyor.
Hafta içi akşam 2 gün olarak planlanan, mezun
olabilmek için proje hazırlanan ve sunulan İleri
Düzey Sigortacılık Muhasebe-Finans Eğitim
Programı hakkında detaylı bilgi için egitim@tsev.
org.tr adresinden TSEV ile iletişime geçilebilir.
SİGORTA BRANŞ EĞİTİMLERİ
Her yıl sadece bir kez olmak üzere, toplam dört
branşta açılan, sigorta sektörünün halen tek
proje ve uygulama odaklı eğitimi olan “İleri
Düzey Sigortacılık Eğitimi Branş Programları –
İSEP” 5.dönem Kaza ve Sorumluluk Branşı 23 Eylül
tarihinde ve 6.dönem Yangın ve Mühendislik
Branşı 16 Eylül tarihinde başladı.
Programlardaki konuların, sektörün üst düzey
yönetici ve uzmanları ile kamu bürokratları tarafından sektörel uygulamalar, vaka ve saha çalışmaları, yaşanmış örnekler ve en iyi uygulama
örnekleri ile incelendiği İleri Düzey Eğitim
Programlarında katılımcılar mezun olabilmek için
proje hazırlayıp sunuyorlar.
49
TSEV
Makale başvuruları devam ediyor
yılından itibaren yayımlanan Sigorta
Araştırmaları Dergisi, sektörün gündemindeki teknik ve/veya teorik konuların incelendiği ilk ve tek hakemli, periyodik yayın olma
özelliğini sürdürüyor.
2005
“Bilim Kurulu Onaylı Eserler” ve “Bilim Kurulu
Onayına Sunulmayan Eserler” olmak üzere iki
bölümden oluşan Derginin; "Bilim Kurulu Onaylı
Eserler" isimli ilk bölümünde, bilimsel yazım kurallarına uygun olarak hazırlanmış ve Kurulun
incelemesi sonucu yayımlanmaya hak kazanmış, sigorta konusundaki araştırmalar yer alıyor.
"Bilim Kurulu Onayına Sunulmayan Eserler" isimli
50
ikinci bölümünde ise; akademisyenler, bürokratlar, sektör uzmanları, sigortacılık ve aktüerya
öğrencilerinin, editör tarafından onaylanmış
araştırma, inceleme, analiz ve çevirileri yer alıyor. Son sayısı Başkent Üniversitesi 1. Ulusal
Sigorta ve Aktüerya Kongre’sini desteklemek
amacıyla kongrede sunulan tebliğlere ayrılan
ve eserlerin Bilim Kurulu onayına sunularak yer
verildiği Sigorta Araştırmaları Dergisi’nin yeni
sayısı için makale alımı devam ediyor.
Sigorta Araştırmaları Dergisi makale başvuru
koşulları hakkında detaylı bilgi’ye TSEV web
sitesinden ulaşılabilir.
SEGEM
Armağan Koç Esen, Merkez Müdürü
rmağan Koç Esen, 1
Ekim 2014 itibariyle
SEGEM Merkez Müdürü olarak
göreve başladı. Kariyerine 1996
yılında Hazine Müsteşarlığında
başlayan Esen, Kamu Sermayeli
Kuruluş ve İşletmeler, Devlet
Destekleri ve Sigortacılık Genel
Müdürlüklerinde uzman, şube
müdürü ve daire başkanı olarak
görev yaptı. Orta Doğu Teknik
Üniversitesi işletme bölümünden mezun olan Esen, iş idaresi
yüksek lisans (MBA) ve bilgi
yönetimleri yüksek lisans (MSIM)
derecelerini ABD’de Arizona
State Üniversitesi'nde tamamladı.
2007-2008
yıllarında
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütünde (OECD) görev
yapan Esen, evli ve bir çocuk
annesidir.
A
III. Ulusal Sigorta
Sempozyumu
kitaplaşıyor
yılı Sigorta Haftası etkinlikleri kapsamında 26 Mayıs 2014 tarihinde
T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve
Türkiye Sigorta Birliği'nin katkılarıyla
SEGEM tarafından "Sigorta ve Bireysel
Emeklilik Sektöründe Dağıtım Kanalları"
konulu III. Ulusal Sigorta Sempozyumu
düzenlenmişti. Hatırlanacağı gibi, sempozyuma sigortacılık düzenleme ve
denetleme kurumu temsilcileri, sigorta
sektörü yöneticileri, akademisyenler ve
basın temsilcileri katılım göstermişti.
2014
"Dünyada ve Türkiye’de Dağıtım
Kanalları" ve “Sigorta ve Bireysel Emeklilik
Dağıtım Kanallarında Yeni Dönem”
konulu iki oturumda gerçekleştirilen sempozyumda yapılan sunum ve konuşmalar SEGEM tarafından kitap haline getiriliyor. III. Ulusal Sigorta Sempozyumu kitabı,
basımın tamamlanmasını takiben sektördeki ilgili tüm kurum, kuruluş ve üniversiteler ile paylaşılacak.
Resim Yarışması
Kataloğu basıldı
EGEM tarafından Sigorta Haftası
etkinlikleri çerçevesinde yurt
genelinde
düzenlenen
“Sigorta,
Güvencemizin Anahtarı!” konulu resim
yarışması ödül töreninin 30 Mayıs 2014
tarihinde düzenlenmesini takiben, yarışmada ödül alan ve sergilenmeye değer
bulunan eserleri içerecek kataloğun
basımı tamamlandı.
S
“Sigorta, Güvencemizin Anahtarı!”
konulu Resim Yarışması Kataloğu, başta
ödül alan ve sergilenmeye değer görülen eser sahipleri ve okul müdürlükleri
olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’na, İl
Milli Eğitim Müdürlükleri’ne, sigorta sektörü kurumlarına, sigorta
şirketlerine,
ilgili sivil toplum kuruluşlarına, ulusal
medyaya ve
sigorta basınına iletilecek.
51
SEGEM
Teknik personel yeterlilik
sınavı devam ediyor
EGEM, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na
dayanılarak hazırlanan 22.04.2014 tarih
ve 28980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Sigorta Acenteleri Yönetmeliği
hükümleri kapsamında sigorta acenteleri ve
bankalar nezdinde sigorta ürünlerine yönelik
pazarlama, bilgilendirme ve satış işlemlerini
gerçekleştirecek teknik personel için Teknik
Personel Yeterlilik Sınavı düzenleyecek. Bilindiği
üzere, ilgili yönetmelik hükümleri gereği kişilerin
teknik personel olabilmesi için söz konusu sınavda başarılı olmaları gerekmektedir.
S
Bu amaçla SEGEM 2014 yılının belirli dönemlerinde “Teknik Personel Yeterlilik Sınavı’’ düzenleyecek. Sınav dönemlerine ilişkin ayrıntılı bilgiler, sınav dönemlerinden önce SEGEM web
sitesinde www.segem.org.tr yayımlanacak.
Yalnız sigorta acenteleri için 19 Temmuz 2014
tarihinde Ankara, İstanbul, İzmir il merkezlerinde
gerçekleştirilen Birinci Dönem Teknik Personel
Yeterlilik Sınavını takiben sigorta acenteleri ve
bankalar için İkinci Dönem Teknik Personel
Yeterlilik Sınavı düzenlendi. İkinci Dönem Teknik
Personel Yeterlilik Sınavı 16 Ağustos 2014 tarihinde Ankara, Antalya, İstanbul, İzmir, Diyarbakır,
Trabzon illerinde gerçekleştirildi.
52
Üçüncü Dönem Teknik Personel Yeterlilik Sınavı
ise bankalar, sigorta acenteleri ve çağrı merkezleri için 13 Eylül 2014 tarihinde Adana, Ankara,
Antalya, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir,
Malatya, Samsun, Trabzon illerinde gerçekleştirildi. Adaylar, Üçüncü Dönem Teknik Personel
Yeterlilik Sınavına 4 Ağustos-29 Ağustos 2014
tarihleri arasında başvurularını tamamladılar.
Birinci, İkinci ve Üçüncü Dönem Teknik Personel
Yeterlilik Sınavı sonuçları SEGEM internet sitesi
www.segem.org.tr üzerinden duyuruldu.
Sınavda başarılı olan adaylar Sigorta Acenteleri
Teknik Personel Sertifikası almaya hak kazandılar. Sigorta Acenteleri Teknik Personel
Sertifikalarının basımı tamamlandı ve başarılı
adayların başvurularında belirtmiş oldukları
adreslere gönderildi.
Dördüncü Dönem Teknik Personel Yeterlilik
Sınavı ise bankalar ve sigorta acenteleri için 18
Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilecek.
Dördüncü Dönem Teknik Personel Yeterlilik
Sınavına başvurular 29 Ağustos– 26 Eylül 2014
tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Beşinci Dönem Teknik Personel Yeterlilik Sınavı
da bankalar ve sigorta acenteleri için 15 Kasım
2014 tarihinde gerçekleştirilecek. Adaylar,
Beşinci Dönem Teknik Personel Yeterlilik
Sınavına 29 Eylül – 31 Ekim 2014 tarihleri arasında başvurabilecekler.
2014 yılının son dönemi olan Altıncı Dönem
Teknik Personel Yeterlilik Sınavı ise bankalar ve
sigorta acenteleri için 27 Aralık 2014 tarihinde
gerçekleştirilecek. Altıncı Dönem Teknik
Personel Yeterlilik Sınavına başvurular 3 Kasım –
28 Kasım 2014 tarihleri arasında yapılabilecek.
Sınav Takvimi:
Sınavın Adı
Başvuru Tarihi
Sınav Tarihi
Teknik Personel Yeterlilik Sınavı 29 Ağustos-26 Eylül 2014 18 Ekim 2014
Teknik Personel Yeterlilik Sınavı 29 Eylül-31 Ekim 2014
15 Kasım 2014
Teknik Personel Yeterlilik Sınavı 3 Kasım-28 Kasım 2014 27 Aralık 2014
SEGEM ayrıca, Teknik Personel Yeterlilik
Sınavlarına hazırlanmak isteyen kişiler için her
sınav döneminde “Teknik Personel Yeterlilik
Sınavına Hazırlık Eğitimi’’ düzenliyor. Adaylar,
SEGEM’in e-öğrenme platformu olan SEGEM
Akademi www.segemakademi.org üzerinden
elektronik ortamda gerçekleştirilen eğitimlere
sınav dönemi başvuruları sırasında başvurabiliyorlar ve sınav tarihine kadar SEGEM Akademi
www.segemakademi.org üzerinden elektronik
ortamda Teknik Personel Yeterlilik Sınavına
Hazırlık Eğitimi alabiliyorlar.
Teknik Personel Yeterlilik Sınavına Hazırlık Eğitimi
ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.segem.org.tr ve
www.segemakademi.org adreslerinden ulaşmak mümkün.
Sınavlarda başarılı olan adaylar Teknik Personel Sertifikası almaya hak kazanacaklar.
TARSİM
eksperliği sınavı
Aktüerlik sınavları
gerçekleştirildi
EGEM, Tarım Sigortaları Havuzu
Eksperliği Eğitimine katılmak isteyen
adaylar için ön eleme sınavı düzenleyecek.
Bitkisel Ürün Sigortası branşında gerçekleştirilecek eğitim için düzenlenecek olan ön
eleme sınavına başvurular 15 Eylül 2014 - 15
Ekim 2014 tarihleri arasında sadece SEGEM
internet sitesi www.segem.org.tr üzerinden
yapılabilecek.
yılı “Aktüerlik Birinci Seviye
Sınavları” gerçekleştirildi. 2014
yılı “Aktüerlik Birinci Seviye Sınavlarına”
ilişkin başvurular 1 Ağustos 2014 tarihinde başlayıp 29 Ağustos 2014 tarihinde
sona erdi.
S
Tarım Sigortaları Havuzu Eksperliği Ön Eleme
Sınavı, 25 Ekim 2014 Cumartesi günü Adana,
Ankara, Antalya, Bursa, Giresun, İstanbul,
İzmir, Malatya il merkezlerinde, SEGEM tarafından gerçekleştirilecek.
Tarım Sigortaları Havuzu Eksperliği Ön Eleme
Sınavı ile ilgili detaylı bilgiye SEGEM internet
sitesinde www.segem.org.tr yayınlanan
“Tarım Sigortaları Havuzu Eksperliği Ön
Eleme Sınavı Başvuru Kılavuzu”ndan ulaşmak mümkün.
2014
Aktüerlik Birinci Seviye Finansal
Matematik Sınavı 13 Eylül 2014 ve
İstatistik ve Olasılık Sınavı 14 Eylül 2014
tarihlerinde gerçekleştirildi. Matematik
Sınavı 20 Eylül 2014 ve Temel Sigortacılık
ve Ekonomi Sınavı da 21 Eylül 2014
tarihlerinde gerçekleştirildi.
2014 Yılı Aktüerlik Sınavlarının konu başlıklarına göre ayrıntılı kapsamına ve
başvurulara ilişkin ayrıntılı bilgilere
SEGEM internet sitesinde www.segem.
org.tr yayınlanan Aktüerlik Sınavları
Başvuru ve Uygulama Kılavuzundan
ulaşmak mümkün.
53
DASK
AFAD ilk ve
ortaöğretim
öğrencilerine
deprem tatbikatı
düzenledi.
DASK, Erzurum’da sigortayı anlattı
Anadolu Buluşmaları’nın ikinci durağı Erzurum’da gerçekleşti. Erzurumlulara
deprem ve zorunlu deprem sigortasını anlatıldı.
oğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), yeni
toplumsal bilinçlendirme programı kapsamında, Türkiye’yi şehir şehir gezerek deprem
riski, zorunlu deprem sigortası ve kentsel deprem
bilinci gibi pek çok konuda bilgi verdiği DASK
Anadolu Buluşmaları’nın ikincisini Erzurum’da
gerçekleştirdi.
D
Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak, Erzurum
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve
DASK yöneticilerinin katılımıyla düzenlenen etkinliğe Erzurum halkı yoğun ilgi gösterdi. Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde depreme hazırlıklı
olmanın önemi konuşulurken, panelden sonra
öğrencilere deprem ve zorunlu deprem sigortası
eğitimi verildi.
SİGORTALILIK ORANI YÜZDE 25
Erzurum’un sigortalılık oranlarını değerlendiren
DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı şunları söyledi:
“Erzurum’un Pazaryolu ve İspir ilçeleri dışında
topraklarının tamamı birinci ve ikinci derece
deprem risk bölgesinde yer alıyor. Deprem riskinin bu kadar yüksek olduğu bir ilde zorunlu deprem sigortasını yaptıranların oranı yüzde 25. Bu
oran olması gerekenin çok altında, hem % 37
54
olan ülke ortalamasının altında hem de bölge
ortalamasının altında. Bu nedenle ev sahiplerini
deprem riskine, alınması gereken önlemlere ve
deprem sigortasının önemine ilişkin olarak daha
çok bilinçlendirmemiz gerekiyor. Ülke geneline
yönelik diğer faaliyetlere ek olarak DASK Anadolu
Buluşmaları adı altında yaptığımız bu yerel faaliyetler bunu sağlamayı amaçlamaktadır.”
Deprem riskini ve sigortanın önemini anlatmak
için yüz yüze iletişime önem verdiklerini belirten
Yazıcı, “Bu kapsamda yerel yönetimleri önemli
bir paydaş olarak görüyoruz.” dedi.
DEPREME HAZIRLIK
DASK Anadolu Buluşmaları kapsamında düzenlenen panelde DASK Koordinatörü İsmet Güngör,
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu,
Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Fahri Ermişler, Atatürk Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Hikmet Koçak depreme karşı hazırlıklı
olmanın önemine dikkat çekti.
Panelin ardından İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mikdat Kadıoğlu ilk ve ortaöğretim öğrencilerine
deprem ve zorunlu deprem sigortası eğitimi
verdi. Etkinlik, Erzurum AFAD tarafından düzenlenen deprem tatbikatıyla sona erdi.
Şehirler Yarışıyor Sigortalılar Kazanıyor yarışmasında sona geliniyor
81 il yarışacak
oğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK)
bu sene dördüncüsünü düzenlediği
“Şehirler Yarışıyor Sigortalılar Kazanıyor” yarışmasında son dönemece girildi. DASK’ın yerel
yönetimlerin deprem güvenceli ve sigortalı
hayatı yaygınlaştıran projeler hayata geçirmesini teşvik etmek amacıyla düzenlediği yarışma
Türkiye’nin 81 ilini kapsıyor.
D
İllerin Afet ve Acil Durum Müdürlükleri 2014
Aralık sonuna kadar zorunlu deprem sigortasını
yaygınlaştırmak için düzenledikleri yerel bilinçlendirme kampanyaları ile yarışmaya başvurabilecek. Yarışma kapsamında iller 2014 boyunca düzenledikleri bilinçlendirme kampanyalarının yanı sıra poliçe adetlerindeki artış ve ulaştıkları sigortalılık oranı olmak üzere üç farklı kritere
göre değerlendirilecek.
Yarışma kapsamında bugüne kadar çok sayıda
ilin İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri DASK’a bile
ilham veren yaratıcı projeler hayata geçirdi.
Burdur DASK Hatıra Ormanı’nı dikti. Bursa,
AVM’lerde zorunlu deprem sigortasını tanıtacak
etkinlikler düzenledi, 23 Nisan şenliklerinde çocuklara depreme karşı hazırlıklı olmanın önemini
anlattı. Tunceli, Dersimspor maçlarında futbolculara DASK pankartı çıkartıp, DASK kürsüsü ile
sokaklarda vatandaşlarla röportajlar düzenledi.
Dereceye giren illerin İl Afet ve Acil Durum
Müdürlükleri depremle ilgili çalışmalarında kullanmak üzere malzeme yardımı almaya hak kazanacak. Birinci 100 Bin TL, ikinci 60 Bin TL ve üçüncü
30 Bin TL tutarında malzeme yardımı alacak.
2013 ŞAMPİYONLARI
“Şehirler Yarışıyor Sigortalılar Kazanıyor” yarışmasının 2013 yılında Burdur birinciliğe layık görülür-
ken, Sakarya ikinci,
Çanakkale ise üçüncü
oldu. İlk üçe giren illerin Afet ve Acil Durum
Müdürlüklerine depremle ilgili çalışmalarda kullanılmak üzere
malzeme
yardımı
yapıldı.
Birincilik ödülünün
sahibi Burdur yarışma
kapsamında zorunlu deprem sigortası bilincini artırmak için pek çok etkinlik hayata geçirdi. Bu etkinliklerin arasında
Ramazan ayında Ramazan davulcularına DASK
manileri okutmak, kapı zillerine ve posta kutularına zorunlu deprem sigortası etiketleri yapıştırmak, semt pazarlarında DASK standı açmak ve
kahvehanelerde vatandaşları bilgilendirmek
yer alıyor. 2013 ikincisi Sakarya da okulları ziyaret
ederek öğrencilere depreme karşı nasıl hazırlıklı
olunacağı konusunda bilgi verdi. Çanakkale ise
kamu kurumlarına ve halkevlerine zorunlu deprem sigortasını tanıttı.
Bu çalışmaları sonucunda zorunlu deprem
sigortalılık oranları yarışma döneminde
Burdur’da yüzde 50,3; Sakarya’da yüzde 24,3
ve Çanakkale’de yüzde 32,5 oranlarında artış
gösterdi.
HEDEF 10 MİLYON
Türkiye’de zorunlu deprem sigortası kapsamına
giren yaklaşık 17,7 milyon konuttan 6 milyon 600
bininin, yani yüzde 37’sinin zorunlu deprem
sigortası bulunuyor. Deprem ve sigorta bilincini
artırmak için hayata geçirilen projeler ve Afet
Sigortaları Kanunu’yla getirilen kontrol uygulamalarının etkinleştirilmesiyle zorunlu deprem
sigortalı konut sayısının 2017 sonuna kadar 10
milyona yükselmesi hedefleniyor.
55
DIŞ BASIN
2014’ün kayıp miktarı 21 milyar dolar
2014 yılının ilk yarısında en fazla
kayba neden olan ilk beş doğal afet
arasında Japonya’daki sert kış,
Avrupa’daki seller, Brezilya’daki
kuraklık geliyor.
wiss Re’nin Sigma raporunda yayınlanan
tahminlere göre, 2014 yılının ilk döneminde doğal ve insan kaynaklı felaketlerden dolayı
oluşan toplam hasar miktarı 44 milyar dolara
ulaştı. Söz konusu maliyet, son 10 yılın ilk 6 aylık
döneminde kaydedilen ortalama miktarın altında kaldı. Dünya sigorta piyasası ise 21 milyar
dolar değerinde sigortalı kaybı tazmin etti Sigma
raporuna göre, bu yılın ilk 6 aylık döneminde
meydana gelen felaketlerde 4.700’den fazla kişi
yaşamını yitirdi.
S
Geçtiğimiz Mayıs ayında Amerika’da meydana
gelen fırtınalar 2,6 milyar dolar değerinde sigortalı kayba neden olurken yine Amerika ve
Japonya’daki sert kış koşulları toplam 3,2 milyar
dolar değerinde hasara neden oldu. 2014 yılının
ilk 6 ayında Avrupa’da meydana gelen fırtınalar
ile Sırbistan ve Bosna Hersek’te meydana gelen
ağır seller ise toplamda 5 milyar dolar sigortalı
kayba neden oldu.
(Kaynak: Insurance Journal, 27 Ağustos 2014)
Aon Benfield’tan, kayıp
miktarına inceleme
on Benfield, 2014 yılının ilk 6 ayında
doğal afetlerden kaynaklanan sigortalı kayıp miktarının 22 milyar dolara ulaştığını
açıkladı. Söz konusu miktar, geçen yılın aynı
dönemine göre % 19 düşüş gösterdi. Aon
Benfield’e göre sigortalı kayıpların % 55’i
Amerika’da; % 23’ü Avrupa’da; geriye kalan
bölümü ise Asya’da meydana geldi.
A
2013 yılının ilk 6 ayındaki 95 milyar dolar değerindeki toplam kayıp miktarı ise 2014 yılının
aynı döneminde 54 milyar dolara geriledi. Son
veriler, toplam kayıp miktarının 2004-2013
dönemine göre (106 milyar dolar) % 50 azaldı-
56
ğını gösteriyor. Aon Benfield’e göre 2014 yılının ilk 6 ayında oluşan kayıp miktarının % 39’u
özel veya devlet destekli sigortalar tarafından
tazmin edildi.
2014 yılının ilk yarısında en fazla kayba neden
olan ilk beş doğal afet arasında Japonya’daki
sert kış (6.25 milyar dolar), Güney ve Doğu
Avrupa’daki seller (4.5 milyar dolar),
Brezilya’daki kuraklık (4.3 milyar dolar) ve
geçtiğimiz Haziran ayında Avrupa’da yaşanan kötü hava koşulları (3.5 milyar dolar) yer
alıyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 23 Temmuz 2014)
Hollanda’yı sele karşı
sigortalama yarışı
easürans piyasasında artan rekabet
nedeniyle dünyanın en büyük reasürans şirketleri Hollanda’yı sel riskine karşı sigortalamak üzere yarışa girdi. Dünyanın ikinci büyük
reasürans şirketi Swiss Re’den bir yetkili şirketin
Hollanda’nın karşı karşıya olduğu sel riskine karşı
teminat sağlamaya hazır olduğunu açıkladı. En
büyük rakip Munich Re de Hollanda piyasasında sel teminatı sağlamaya yönelik girişimler
içinde olduğunu belirtti. Söz konusu reasürörler
halihazırda Aegon NV and Delta Lloyd NV gibi
sigorta şirketlerine doğal afet kaynaklı büyük
çaplı kayıplar için poliçe düzenliyor.
R
(Kaynak: Insurance Journal, 16 Eylül 2014)
Insurance Europe,
çevre sigortasına
çekinceli
ABI, daha fazla
açıklık öneriyor
vrupa Sigorta ve Reasürans
Federasyonu
Insurance
Europe, Çevre Sorumluluk Direktifine
(ELD) ilişkin bir anket çalışması hazırladı. Anket sonucu, AB genelinde
zorunlu bir çevre sorumluluk sigortasının tüketiciler açısından faydalı olmayacağını ortaya koydu. Insurance
Europe anketi piyasanın taleplerini
karşılamak üzere AB ülkelerinde birçok sigorta çözümünün mevcut
olduğuna dikkat çekiyor. Anketin işaret ettiği bir diğer önemli sonuç ise,
bu alanda zorunlu bir sigortanın tesis
edilmesi halinde üye ülkelerde yeni
sigorta ürünlerinin geliştirilmesine
yönelik teşviklere darbe vurulacağı
oldu.
ngiliz Sigorta Birliği (ABI) motorlu taşıt
ve konut sigortası poliçelerinin yenilenmesinde müşteriler açısından şeffaflığı arttıracak bir dizi girişim teklifini İngiltere Finansal
İnceleme Komitesi’ne (FCA) sundu. ABI’nin
teklifi, FCA’nın sigortalıların özellikle motorlu
taşıt ve konut sigortalarında daha bilinçli
seçimler yapmasını sağlayacak tedbirlerin
alınmasına yönelik başlattığı kampanyaya
cevaben önerildi.
ABI’nin teklifi sigortalıların motorlu taşıt ve konut
sigortalarını yenilerken sigortalılara piyasa
genelinde sunulması gereken asgari bilgi standardını kapsıyor. ABI’nin teklifinde ayrıca yenilenen poliçelerde yeni müşterilere uygulanan
indirim miktarlarının uygulanmayacağına ilişkin
açıklayıcı bilginin yer alması öneriliyor. ABI, teklifin FCA tarafından onaylanması halinde piyasanın müşteriler gözünde daha şeffaf bir hale
gelmesini hedefliyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 1 Temmuz 2014)
(Kaynak: Insurance Journal, 15 Temmuz, 2014)
A
İ
57
DIŞ BASIN
Avrupa Komisyonu’ndan anket
vrupa Komisyonu, Sigorta Blok
Muafiyeti Düzenlemesi’nin işleyişi hakkında sektör paydaşlarına yönelik bir anket
çalışması hazırladı. AB Komisyonu, sigorta sektöründeki şirketler arasında bazı anlaşmaları
rekabet kurallarından muaf tutan ve 2017
yılında yürürlükten kalkacak düzenleme için
görüş toplamayı hedefliyor. AB Komisyonu,
sektör paydaşlarının düzenleme hakkındaki
A
Çin’den süt tozu
sigortası
in’de bebekler için üretilen süt
tozunun güvenliğine ilişkin endişelerin artması ile birlikte Çinli bir perakendeci süt tozu satın alan müşterilerine sigorta
hizmeti sunmaya başladı.
Ç
Sunulan poliçede dükkandan ve internet
sitesinden satın alınan herhangi marka bir
süt tozunun geri çağrılması durumunda müşterilere kutu başına 325 Dolar ödenecek.
2008 yılında protein değerini artırmak
üzere süt tozu ürünlerine bazı kimyasal
maddelerin eklenmesi sonucu binlerce
çocuğun hastalanmasının ardından Çinli
ebeveynlerin gıda güvenliğine yönelik
endişeleri artış gösterdi.
(Kaynak: Insurance Journal, 22 Ağustos 2014)
58
görüşlerini alarak düzenlemenin yenilenmesi
konusunda Avrupa Parlamentosu ve Avrupa
Konseyi’ne bir rapor sunacak. Blok Muafiyeti
Düzenlemesi’nin istisnai bir yasal araç olması
ile Komisyon diğer sektörlerden farklı olarak
sigorta sektörünün bu düzenlemeye ihtiyacı
olup olmadığı konusunda görüş oluşturmayı
planlıyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 13 Ağustos 2014)
İngiltere’de internetten
satışa sınırlama
ngiliz Finansal Piyasaları Düzenleme
Kurumu taşıt sigortası sunan sigorta
şirketlerinin rekabeti sınırladığı gerekçesiyle
fiyat karşılaştırması yapan sitelerle anlaşma
yapmalarına yasak getirdi. Zira anlaşmalar
sigorta şirketlerinin ürünlerini başka internet
sitelerinde daha ucuz fiyattan sunmalarını
desteklemiyor. Düzenleme kurumu tarafından konuya ilişkin hazırlanan raporda söz
konusu sitelerde sigortacıların taşıt sigortalarının satışı konusunda tüketiciye detaylı bilgi
sağlamadığına da yer veriliyor. Raporda
ayrıca bu durumun tüketicilerin ürünün fiyat
ve özelliklerini anlamada zorluk çekmesine
neden olduğu ifade ediliyor.
İ
İngiliz Rekabet Kurulu da fiyat kıyaslaması
yapan internet sitelerinin faaliyet şeklinin
geliştirilmesi yönünde adımlar atılması
yönünde uyarılarda bulunuyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 24 Eylül 2014)
Savaş riski primi artacak
igorta derecelendirme kuruluşu A.M.
Best Company’den yapılan açıklamaya göre; Malezya Havayolları’na ait bir uçağın Ukrayna üzerinde düşürülmesinin ardından
sigorta şirketleri küresel anlaşmazlıklar nedeniyle havayolu şirketleri için savaş riski primlerinin yükselişe geçeceğini tahmin ediyor. A.M.
Best Company, Malezya uçağının sigorta
işlemlerinin karmaşık ve uzun bir süreç alacağına dikkat çekiyor. Zira hem uçağın uğradığı
maddi hasar hem de yolcu sorumluluk sigortası nedeniyle yüklü bir tazminat talebi gündeme geldi.
S
Savaş riski sigortası deniz ve havayolu taşımacılığında kullanılmakla birlikte söz konusu risk
bedeli taşıma aracının değerine göre hesaplanıyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 24 Temmuz, 2014)
Insurance Europe
2003-2012’yi değerlendirdi
vrupa
Sigorta
ve
Reasürans
Federasyonu Insurance Europe, 32
ülke birliğinden topladığı veriler doğrultusunda
Avrupa sigorta piyasasını değerlendirdi.
Insurance Europe verilerine göre, Avrupa sigorta piyasası 2003-2012 döneminde ekonomik
A
dalgalanmalar ve kriz dönemlerine rağmen
istikrar ve büyüme trendini sürdürmeyi başardı.
Buna göre 2003-2012 döneminde hayat ve
hayat-dışı primlerinde dengeli bir ayrım dikkat
çekiyor. 2003 yılında hayat primleri % 60 (531
milyar Euro); hayat dışı primler ise % 40 (346 milyar Euro) paya sahip iken 2012 yılında hayat
primlerinin payı % 59,1 (651 milyar dolar); hayatdışı primlerin payı ise % 40,9 (451 milyar dolar)
olarak kaydedildi. Söz konusu dönemde
Avrupa’daki sigortalılık oranı ise % 7,9 ile % 8,7
arasında dalgalanma gösterdi. 2003-2012
döneminde kişi başına düşen prim miktarı da
düzenli bir artış göstererek 1.541 Euro’dan 1.867
Euro’ya yükseldi. Insurance
Europe verilerine göre, 9 yıllık
dönemde Avrupalı sigortacıların yatırım portföyü % 57 oranında büyüme göstererek 8,3
trilyon Euro’ya ulaştı.
(Kaynak: Insurance Journal, 8
Ağustos 2014)
59
DIŞ BASIN
Alman sigortacılardan altyapı
yenilemesine destek
lman sigorta şirketleri Merkel hükümetinin altyapı yenileme çalışmaları için
yatırım yapılmasına olumlu yanıt verecekleri
sinyalini verdi. Alman Sigorta Birliği (GDV) ise
Alman hükümetinin yatırımlar için
yeterli yasal güvenliği sağlaması halinde Alman şirketlerinin
ülkenin altyapı yenilemesine sermaye sağlayacağını açıkladı. Geçtiğimiz yıl
Alman hükümeti, 2017
seçimlerinden önce altyapı yenileme çalışmalarına yönelik harcamanın 5 milyar Euro
arttırılacağını duyurmuştu. Alman sigorta
sektörü ise yardıma
A
karşılık Solvency II’ye bazı değişiklikler getirilmesi konusunda Merkel hükümetinin desteğini talep ediyor.
Zira düşük faizler nedeniyle küçülen yatırım
gelirleri, Alman sigorta sektörünün en
dertli olduğu konular arasında yer alıyor. Bu bağlamda, hükümetin nakit ihtiyacı ve sektördeki yatırım gelirlerindeki sıkıntının,
hükümet
ve
Alman sigorta sektörünü
altyapı yenileme çalışmaları kapsamında yeni
bir ortaklığa çekmesi bekleniyor.
(Kaynak: Insurance Journal, 27 Ağustos 2014)
Sermaye yeterliliği Avrupa’yı zorlayacak
vrupa Sigorta ve Reasürans Federasyonu
Insurance Europe, Solvency II ile yürürlüğe girecek risk bazlı kurallarla birlikte Avrupalı
sigortacıların uzun-dönemli yatırımcı rolünün
zarar göreceği mesajını verdi. Zira öngörülen
kurallar çerçevesinde sigortacıların uzun
dönemli yatırımlara yüksek miktarda sermaye
ayırmaları öngörülüyor. Avrupa’daki düzenleme otoriteleri ise tüketiciyi riskli yatırımlardan
korumak üzere tasarlanan kuralların esnekleştiril-
A
meyeceğini belirtiyor. Büyük sigorta şirketleri ise
yeni kurallarla birlikte şirketlerin bazı yatırımlara
yönelemeyeceğine dikkat çekiyor. Zira önerilen
sermaye gereklilikleri altyapı ve yenilenebilir
enerji yatırımlarını riskli kategoriye sokuyor.
Insurance Europe ise sigortacıların bu tür yatırımlar
yapmasının teşvik edilmemesi sonucunda ekonominin olumsuz etkileneceğine dikkat çekiyor.
(Kaynak: Insurance Journal: 2 Eylül 2014)
Reasürörleri rekabet baskısı sardı
on haftalarda başlıca derecelendirme
kuruluşlarının reasürans piyasasının
geleceği konusunda olumsuz bir görünüm çizmesi ile önümüzdeki reasürans yenileme döneminin ümit verici olmayacağı ifade ediliyor.
2013 yılında Almanya’da meydana gelen fırtına kayıpları nedeniyle 2014 yenileme döneminde fiyatların yükselmesinin ardından gele-
S
60
cek yenileme döneminde aynı artışın beklenmediği belirtiliyor. Düşen fiyatlar, reasürans
piyasasına yönelik talebin azalması ve artan
rekabet reasürans piyasasında olumsuz bir
havanın hakim olduğuna işaret ediyor. Bu
durumun reasürörlerin üzerindeki rekabet baskısını oldukça arttırdığı görülüyor.
(Kaynak: Commercialriskeurope.com, 12 Eylül 2014)

Benzer belgeler