Aşağı Seyhan Ovasının Geçmişten Günümüze Arazi Kullanımındaki

Transkript

Aşağı Seyhan Ovasının Geçmişten Günümüze Arazi Kullanımındaki
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Zeki SEYRAN
AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ
KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE
UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2009
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ
KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE
UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ
Zeki SEYRAN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
Bu tez 24/12/2009 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu
İle Kabul Edilmiştir.
İmza............………
İmza...................….
İmza.................……
Prof. Dr. Selim KAPUR
Prof. Dr. Zülküf KAYA
Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA
Danışman
Üye
Üye
Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:……….
Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirilerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı,
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
AŞAĞI SEYHAN OVASININ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ARAZİ
KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİMİNİN, COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ
VE UZAKTAN ALGILAMA İLE BELİRLENMESİ
Zeki SEYRAN
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Selim KAPUR
Yıl: 2009 Sayfa:114
Jüri : Prof. Dr. Selim KAPUR
Prof. Dr. Zülküf KAYA
Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA
Bu çalışmada Aşağı Seyhan Ovasına ait farklı tarihlerde algılanmış uzaktan
algılama görüntüleri eğitimli sınıflama tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve farklı
tarihlerdeki arazi örtüsü ve bitki yoğunluğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın son
aşamasında ise, uzaktan algılanmış veriler ile çalışma alanında geçmişte elde edilen
araştırma verileri birlikte değerlendirilerek, arazi kullanım durumundaki değişim
saptanmaya çalışılmıştır.
Yapılan çalışma ile yerleşim alanları, tarım alanlarında ürün desenindeki ve
kıyı arazi kullanımındaki değişimler Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
teknikleri kullanılarak incelenmiştir.
Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle alansal bir
azalma olduğu, bunun yanında, Aşağı Seyhan Ovasında (ASO) sulama ile sosyoekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından, ürün deseninde değişikliklerin
oluştuğu saptanmıştır. ASO’daki ürün deseni içinde, öngörülen yonca ekimi % 20
olarak önerilmesine karşın, bölgede hayvancılığın gelişememesi nedeniyle yem
bitkileri üretiminde öngörülen orana ulaşılamamıştır. ASO gibi geniş alana sahip
ovalarda arazi kullanımındaki değişimin proje aşamasında öngörüldüğü gibi
gerçekleşmediği, bunun nedeninin ise tarımsal desteklemeler, iç göç, kültürel
gelişme vb. etkenlere dayandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aşağı Seyhan Ovası, Arazi Kullanımı ve Değişimi, CBS, UA
I
ABSTRACT
MSc / PhD THESIS
LOWER SEYHAN PLAIN TODAY PAST LAND USE CHANGES İN
THE GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS AND REMOTE
SENSING WITH DETERMINATION
Zeki SEYRAN
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY
Supervisor
Year
:Prof. Dr. Selim KAPUR
:2009 Pages:114
Jury
:Prof. Dr. Selim KAPUR
Prof. Dr. Zülküf KAYA
Asist. Prof. Dr. Erhan AKÇA
LANDSAT images of different dates were supervised and interpreted for
plant/crop cover and intensity. Earlier studies were compared to the contemporary
for the final evaluation of historical land use changes.
Remote sensing and Geographical Information System Technologies were
used in order to determine the land use changes in the settlement and cultivated areas
as well as the coastal land strip.
A shift to agriculture and reforestation was determined especially on the sand
dunes of the coastal strip seeking income generation as well as mitigating wind
erosion, whereas the increased trend of irrigation, has been bound to socio-economic
trends and cultural changes causing the shifts in the crop patterns in the Lower
Seyhan Plain (LSP). Despite the foreseen target in allocating 20 % of the land of the
LSP to animal fodder, the unexpected decrease in the projected animal husbandry,
has been the main cause in the failure in reaching the foreseen 20 % land allocation
to fodder production together with all the other shifts in the projected development of
land use, which were due to the lack in subsidies, inceased internal migration and
cultural changes
KeyWords: Lower Seyhan Plain, Land Use and Change, GIS, RS
II
TEŞEKKÜR
Öncelikle yüksek lisans tez çalışmam boyunca geniş bilgi birikimleri ve
deneyimleriyle bana yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Selim KAPUR ‘a
teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin araştırma aşamasında emeği geçen Prof. Dr. Zülküf KAYA, Prof.
Dr. Süha BERBEROĞLU, Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA, Dr. Arda ARCASOY,
Başmüfettiş Emin POLAT, Demir DEVECİGİL, Alparslan SAVACI, Anıl AKIN ve
A.Yücel ERBAY'a bana verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, benden maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen aileme
ve çalışma arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim.
III
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZ ............................................................................................................................... I
ABSTRACT ............................................................................................................... II
TEŞEKKÜR .............................................................................................................. III
İÇİNDEKİLER ..........................................................................................................IV
ŞEKİLLER DİZİNİ....................................................................................,..............VII
ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................VIII
1.GİRİŞ .................................................................................................................... 1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ..................................................................................... 4
2.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ....................................................................... 4
2.1.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) nedir? ..................................................... 4
2.1.2. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tarihsel Evrimi ............................................. 7
2.1.3. CBS Bileşenleri ....................................................................................... 8
2.1.3.1. Donanım (Hardware) ........................................................................ 8
2.1.3.2. Yazılım (Software) ........................................................................... 8
2.1.3.3. Veri (Data) ..................................................................................... 10
2.1.3.4. İnsan............................................................................................... 10
2.1.3.5. Metotlar .......................................................................................... 11
2.1.4. CBS'de Temel İşlevler ........................................................................... 11
2.1.4.1. Veri Toplama.................................................................................. 11
2.1.4.2. Veri Yönetimi................................................................................. 12
2.1.4.3. Veri İşleme ..................................................................................... 12
2.1.4.4. Veri Sunumu .................................................................................. 13
2.1.5. CBS Nasıl Çalışır? ................................................................................. 13
IV
2.1.5.1. Coğrafik Referanslar ....................................................................... 14
2.1.5.1.(1). Vektörel Veri Modelleri ....................................................... 14
2.1.5.1.(2). Raster (Hücresel) Veri Modelleri ........................................... 15
2.1.5.2. Coğrafi Veriler (Grafik ve Grafik Olmayan Bilgiler) ...................... 16
2.1.5.2.(1). Grafik Bilgiler ....................................................................... 16
2.1.5.2.(2). Grafik Olmayan (Tanımsal, Sözel) Bilgiler ........................... 17
2.1.5.3. Coğrafi Veri Elemanları (Elementleri) ............................................ 17
2.2. Uzaktan Algılama ......................................................................................... 18
2.2.1. Uzaktan Algılamanın Tanımı ve Tarihçesi ............................................. 18
2.2.2. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları ..................................................... 20
2.2.3. Uzaktan Algılamada Kullanılan Verilerin Özellikleri ............................. 21
2.3. Başlıca Uzaktan Algılama Uyduları ve Özellikleri ........................................ 24
2.3.1. Landsat 7 ETM+ .................................................................................... 24
2.3.2. Spot 5 .................................................................................................... 27
2.3.2.1. Radyometrik ve Geometrik Kalite................................................... 28
2.3.3. İkonos .................................................................................................... 29
2.3.4. Quickbird 2 ............................................................................................ 30
2.3.5. Irs-1C / D............................................................................................... 31
2.3.6. Aster ...................................................................................................... 32
2.4. Yeryüzü Objelerinin (Hedef) Spektral Yansımaları....................................... 33
2.4.1. Bitki....................................................................................................... 33
2.4.1.1. Görülebilir Işın Bölgesi (0,4-0,7µm) ............................................... 34
2.4.1.2. Yakın Kızılötesi Bölge (0,7-l,3µm) ................................................. 34
2.4.1.3. Kızılötesi Bölge (1,3 µm ve daha fazlası)........................................ 34
2.4.2. Toprak ................................................................................................... 36
V
2.4.3. Su .......................................................................................................... 37
2.5. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılamanın Kullanım Alanı Örnekleri. 38
2.6. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulamaları .......... 43
3. MATERYAL ve METOD................................................................................... 45
3.1. Materyal ....................................................................................................... 45
3.1.1. Çalışma Alanının Genel Özellikleri ........................................................ 45
3.1.2. Aşağı Seyhan Ovasının Toprak Yapısı ................................................... 45
3.1.2.1. Çamur Akıntısı/Fluvial Teras/Kaliş Toprakları ............................... 46
3.1.2.2. Ova İçerisindeki Yüksek Araziler ................................................... 50
3.1.2.3. Bajada Toprakları ........................................................................... 51
3.1.2.4. Taşkın Düzlüğü Toprakları ............................................................. 53
3.1.2.4.(1). Genç Nehir Terası Toprakları ................................................ 54
3.1.2.4.(2). Yaşlı Akarsu Terası Toprakları .............................................. 55
3.1.2.5. Delta Tabanı Toprakları .................................................................. 56
3.1.2.6. Kıyı Kumulları ve Bunlar Üzerinde Oluşmuş Topraklar.................. 58
3.1.3. Çalışma Alanındaki İklim Durumu ......................................................... 58
3.1.4. Çalışma Alanındaki Sulama Durumu ..................................................... 59
3.1.4.1. ASO I. Merhale Projesi................................................................... 60
3.1.4.2. ASO II. Merhale Projesi ................................................................. 60
3.1.4.3. ASO III. Merhale Projesi ................................................................ 60
3.1.4.4. ASO IV. Merhale Projesi ................................................................ 60
3.1.4.5. ASO Sulamasında Sulama ve Drenaj Kanallarının Dizaynının
Etkinliği ...................................................................................................... 63
3.1.4.5.(1). Sulama Kanallarının Dizaynının Etkinliği ............................. 63
3.1.4.5.(2). Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği............................... 63
VI
3.1.4.6. Sulamalar ve Sulama Yönetimi (İşletmeciliği) ................................ 64
3.1.5. Çalışma Alanındaki Tarımsal Üretimin Gelişimi .................................... 66
3.1.5.1. Pamuk Üretiminde Gelişmeler ve Nedenleri ................................... 67
3.1.5.2. Yem Bitkileri Üretiminde Gelişmeler ............................................. 69
3.1.5.3. Sebze Üretiminde Gelişmeler ......................................................... 70
3.1.5.4. İkinci Ürün Üretiminde Gelişmeler ................................................. 70
3.1.6. Çalışmada Kullanılan Verilerin Özelikleri .............................................. 71
3.1.6.1. Çalışmada Kullanılan Donanım ve Yazılımlar ................................ 71
3.1.6.2. Topoğrafik Veriler (Haritalar)......................................................... 72
3.1.6.3. Uzaktan Algılama Verisi................................................................. 72
3.2. Metod........................................................................................................... 73
4. BULGULAR VE TARTIŞMA............................................................................ 74
4.1. Bitki Desenindeki Değişimler ....................................................................... 75
4.2. Arazi Kullanımındaki Değişimin İzlenmesi .................................................. 81
4.2.1. Aşağı Seyhan Ovasındaki Arazi Kullanımın Durumu ve Değişimi ......... 81
4.2.1.1. 1967-2007 Yılları Arası Yerleşim Alanları ve Değişimi .................. 83
4.2.1.2. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Kullanımı ve Değişimi............. 90
4.2.1.3. Aşağı Seyhan Ovası Genel Ürün Desenindeki Değişim................... 97
4.2.1.3.(1). Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 ve 2005 Yılları Arazi
Kullanım Durumu ................................................................................... 97
5. SONUÇ VE ÖNERİLER .................................................................................. 103
KAYNAKLAR ..................................................................................................... 106
ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 114
VII
ŞEKİLLER DİZİNİ
SAYFA
Şekil 2.1. Cbs Yazılımlarında Coğrafik Referansların Çakıştırılması.
15
Şekil 2.2. Temiz Su, Toprak, Sağlıklı Bitki Örtüsü Ve Kayaçlara Ait
Yansıma Eğrileri (Anonymous, 2007)……………………..
33
Şekil 3.1. Aşağı Seyhan Ovasının Yeri, Sulamanın Gelişme Evreleri
Ve Topografyası …………………………………………...
46
Şekil 3.2. ASO Topraklarının Seri Düzeyindeki Haritası (Dinç Ve
Ark., 1989) ………………………………………………..
48
Şekil 3.3. Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Ve Sulama Birlikleri
61
Şekil 3.4. Tntmips Yazılımının Ekran Görüntüsü………………..........
71
Şekil 4.1. Adana
Kent
Yerleşimi
Ve
Çevresi
1967
Yılı
Sınıflandırılmış Görüntüsü …………………………………
Şekil 4.2. Adana
Kent
Yerleşimi
Ve
Çevresi
2007
84
Yılı
Sınıflandırılmış Görüntüsü …………………………………
86
Şekil 4.3. 1967-2007 Yılları Kentsel Değişim Görüntüsü …...………
89
Şekil 4.4. ASO Kıyı Kesimi 1977 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü .....
91
Şekil 4.5. ASO Kıyı Kesimi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü .....
93
Şekil 4.6. 1977-2007 Yılları Arası Değişim Görüntüsü ...……………
96
Şekil 4.7. 1985 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ………………
100
Şekil 4.8. 1993 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ………………
101
Şekil 4.9. 2005 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü ………………
102
VIII
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 2.1.
SAYFA
Landsat 7 ETM+ (Enhanced Tematik Maper Plus)
Algılama Bandları Ve Özellikleri ……………………...
Çizelge 2.2.
26
Landsat 1, 2, 3 MSS (Multispektral Scanning System)
Algılama Bandl …………………………………………
26
Çizelge 2.3.
Spot 5 Spektral Band Aralıkları Ve Resulusyonları ..…...
28
Çizelge 2.4.
İkonos Algılayıcılarının Teknik Özellikleri……………...
29
Çizelge 2.5.
Quickbird 2 Teknik Özellikleri…………………………..
30
Çizelge 2.6.
IRS Pankromatik, LISS-3 Multispektral Ve WIFS
Sensörlerine Ait Teknik Özellikler………………………
31
Çizelge 2.7.
Aster Uydu Görüntüsünün Teknik Özellikleri………......
32
Çizelge 3.1.
Aşağı Seyhan Ovası Projeleri Sulama Alanları Ve
Çizelge 3.2.
İşletmeye Açıldığı Yıllar ………………………………..
59
Sulama Birliklerine İlişkin Proje Ve Sulama Alanları
62
(2007)……………………………………………………
Çizelge 3.3.
ASO'da Uygulanan Sulama Yöntemleri Ve Oransal
64
Dağılımı .………………………………………………..
Çizelge 3.4.
ASO Sulama Projesi Ürün Deseni (%) …………………
Çizelge 3.5.
ASO Proje Alanında Pamuk Üretiminden Elde Edilen
66
Net Kar (1988 Yılı Fiyatlarıyla), Ekim Alanı, Ekiliş
Oranı. (YURDAKUL, O. Ve N. ÖREN, 1991.) ………
Çizelge 3.6.
Çalışmada
Kullanılan
1/25000
Ölçekli
68
Standart
Topografik Haritalar ………………………………….....
72
Çizelge 3.7.
Kullanılan Görüntülerinin Karakteristik Özellikleri .……
72
Çizelge 4.1.
ASO'da Öngörülen Ve 1972-1978 Yılları Gerçekleşen
Bitki Deseni (%) ..………………………………………
Çizelge 4.2.
76
ASO'da Öngörülen Ve 1979-1985 Yılları Gerçekleşen
Bitki Deseni (%) ..………………………………………
IX
76
Çizelge 4.3.
ASO'da Öngörülen Ve 1986-1992 Yılları Gerçekleşen
77
Bitki Deseni (%) ...………………………………………
Çizelge 4.4.
ASO'da Öngörülen Ve 1993-1999 Yılları Gerçekleşen
Bitki Deseni (%) .………………………………………..
Çizelge 4.5.
77
ASO'da Öngörülen Ve 2000-2007 Yılları Gerçekleşen
Bitki Deseni (%) ..………………………………………
77
Çizelge 4.6. Yetiştirilen Bitki Seçiminde Etkili Olan Faktörler (Çelik,
Y., B., Paksoy, S., 1998) ..……………………………….
78
Çizelge 4.7.
ASO Da Sulama Öncesi, Öngörülen Bitki Deseni ……...
81
Çizelge 4.8.
Çapraz Sınıflama Matrisi …..……………………………
83
Çizelge 4.9.
1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kentsel Değişimi (Ha)
87
Çizelge 4.10 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kent Yerleşimi Ve
Çevresi Değişime Uğrayan Sınıflar Ve Değişim Değerleri
87
Toplamları.
Çizelge 4.11 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Değişimi(Ha) ……...
Çizelge 4.12 1977-2007
Yılları
Arası
ASO
Kıyı
94
Kesimindeki
Değişime Uğrayan Sınıflar Ve Değişim Değerleri
Toplamları …..…………………………………………...
95
Çizelge 4.13 Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 Ve 2005 Yılları Arazi
Kullanım Durumu ……………………………………….
Çizelge 4.14 ASO’da
Proje
Öncesi,
Proje
Öngörüsü
98
Ve
Sınıflandırılmış Görüntülerden Belirlenen Bazı Ürünlerin
Yıllara Göre Gerçekleşen Ekimleri ……………………...
X
99
1. GİRİŞ
Zeki SEYRAN
1.GİRİŞ
Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımdaki değişimi
etkileyen faktörlerin başında ovada uygulamaya konulan sulama projesi ve
beraberinde su ile gelen sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim vardır.
Ovada sulama projesi geliştirilirken, ekilecek bitki türleri arttırılarak, kuru
koşullarda tarım yaparak geçimini sağlayan yerel çiftçilere yeni gelir kaynağı
oluşturmak hedeflenmiştir (Scheumann, 1997). Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi
kullanım türlerini, yerleşim, endüstri alanları, tarım, orman, kıyı kumulları, su
yüzeyleri ve yollar olarak altı ana başlık altında toplayabiliriz. Aşağı Seyhan sulama
projesi ile birlikte sulu tarıma geçilmesi ve uygun iklim koşulları nedeniyle ürün
deseninin çeşitlenmesi sonucu tarım alanlarının kullanımındaki değişimi arttırmıştır.
Kış yağışları ile kuru koşularda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan Ovası, sulama
projesinin hayata geçirilmesi ile, yılda üç ürünün ve yirmiden fazla ürün çeşidinin
yetiştiriciliğinin yapılabildiği ülkemizin en önemli üretim ortamına dönüşmüştür.
Tarımsal sulama amaçlı projelerin, ülkenin yalnız tarımında değil kırsal
alanda sosyal ve ekonomik yaşama getirdiği büyük yararlar nedeniyle de, Türkiye'nin
ekonomisinde önemli bir yeri vardır. Ancak sulama projelerinin yalnız bu yönleriyle
değil, kırsal alanda sosyal gelişimin ve ekonomik refahın sağlanmasındaki yeri ve
öneminin bilinci içerisinde "entegre (bütünleşik) plan" anlayışına uygun olarak ele
alınmasında sayılamayacak kadar çok yararlar vardır. Zira sulama projelerinde,
fiziksel tesislerin tarımsal üretim süreci ile yeterince entegre edilmemesi sonucunda,
sulama altyapısının ekonomiye yarar yerine yük getireceği bilinen bir gerçektir. Bu
nedenlerle, büyük sulama projelerinde, planlama aşamasından başlayarak proje,
inşaat, işletme ve bakımın yanı sıra tarla içi hizmetleri (arazi toplulaştırması, arazi
tesviyesi, tarla içi sulama, drenaj ve ulaşım sistemleri), yerleşimin yeniden
düzenlenmesi, sulu tarım çiftçisinin eğitimi, donatımı/örgütlenmesi ve ürünlerin
pazarlanmasına kadar uzanan çok yönlü bir çok çalışmayı bir bütün olarak
kapsamalıdır (Balaban, 1989; Çevik, 1992).
1
1.GİRİŞ
Zeki SEYRAN
Oysa ülkemizde, kuru tarımdan sulu tarıma geçerken, sulamanın başladığı ilk
yıllarda büyük ürün artışından kaynaklanan yanlış izlenime dayanılarak, birçok
sulama projesi, tarla içi hizmetleri yapılmadan, diğer bir deyişle “entegre plan”
anlayışından uzak bir şekilde uygulanmakta ve işletmeye açılmaktadır. Bu durum
çeşitli sorunlara neden olduğu gibi, yapılan sulama yatırımlarından etkin bir şekilde
yararlanılmasını da uzun vadede engellemektedir. Ortaya çıkan sakıncalardan
başlıcaları, kamu sulamalarında sulama randımanı, sulama oranı ve ürün deseni
oranlarının beklenen hedeflerin altında kalmalarıdır (Çevik ve ark,1992).
Doğal ve kültürel kaynakları koruma yönteminin temelinde, fiziksel çevrenin
işlevselliğini ve çok yönlü yararlanmayı sağlayacak planlama, tasarım ve yönetimden
söz edilebilir. Bu bağlamda doğal kaynakların koruma-kullanım dengesi gözetilerek
toplumun istekleri doğrultusunda sürdürülebilir biçimde çok yönlü olarak
kullanımının sağlanması son derece önemlidir. Bu amaçla sorun çözme ve karar
verme sürecinde yardımcı olacak bilgilerin üretilmesi ve yönetilmesinde uzaktan
algılama ve CBS gibi iki disiplinin bir arada kullanılması, elde edilen bilgilerin
izlenmesi ve kontrolü için son derece gereklidir (Tunay ve ark, 2008).
Doğal kaynakların varolan alan kullanımları ile olan ilişkisinin analizi ve
sorgulanması, gerçekleştirilecek fiziki planlama yaklaşımları için büyük önem
taşımaktadır. Analiz ve sorgulamanın sayısal temele dayalı olmaları için, Uzaktan
Algılama verilerinin kullanılması ve Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla planlama
çalışmalarının daha hızlı, doğru ve güncel olması gerekmektedir (Murayoma, 2001).
Uzaktan algılama tekniği ile çok kısa süreçlerde ve çok geniş yeryüzü alanları
hakkında çeşitli veriler elde edilebilmektedir (Gopal ve ark, 1999).
Söz konusu veriler, uzaktan algılama teknikleri ile dünyamızın en önemli
doğal kaynağı olan toprakların taksonomik birimlerinin ortaya konulması ve doğal
sınırlarının çizimi, arazi kullanım planlamaları, tarımsal alanların sınırları, yüz
ölçümleri, ürün rekoltesi yanında, jeoloji ve jeomorfoloji, haritacılık ve yeryüzü
coğrafyası, meteoroloji, vejetasyon deseni, havza etütleri, endüstri alanları, kent
yönetimi ve yeni yerleşim alanları tasarımı, pestisit ve insektisitten kaynaklanan
bitkisel zararların saptanması, çevresel kirlilik, okyanus, deniz, göl ve akarsular
üzerinde araştırmalar, doğal ve hızlandırılmış toprak aşınımı, ormancılık, doğal ve
2
1.GİRİŞ
Zeki SEYRAN
arkeolojik sit alanları, topoğrafik, askeri amaçlı etütler doğal ve kültürel kaynakların
ortaya konulması gibi geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.
Uydu görüntüleri yer referanslı olmaları nedeniyle değişimleri meydana
getiren veya etkileyen diğer yersel verilerle birlikte analiz edilebilirler. Coğrafi Bilgi
Sistemlerinin (CBS), küresel konum sistemleri ile uyumlu olması, üretilen haritaların
katmanlar halinde CBS ortamında sorgulanabilmesi ve oluşturulan veri tabanları ile
birlikte planlama amaçlı kullanılabilmesi gibi nedenler arazi kullanım türlerinin
belirlenmesi ve değişimin izlenmesinde uzaktan algılama çalışmalarını vazgeçilmez
kılmaktadır (Franklin ve ark, 2000; Rogan ve Chen, 2004; Başayiğit ve ark, 2005).
Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimin
belirlenebilmesi için çağdaş yöntemlerle güncel ve geçmiş arazi kullanımlarının
belirlenmesi ve bunların karşılaştırılması gerekmektedir.
Yapılan bu çalışma ile kış yağışlarına bağlı olarak 1942 yılına kadar kuru
şartlarda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan Ovasında, DSİ’ce gerçekleştirilen
Aşağı Seyhan Ovası sulama projesinin proje öngörülerini ve gerçekleşmeleri
karşılaştırabilmek için kamu kurum ve kuruluşlarının arşivlerinde kaynak taraması
yapılmıştır. Proje sonrası sulu tarıma geçilmesi ile başlayan süreçten günümüze
kadarki döneme gelinceye kadar yapılan planlama öngörüleri ve bu öngörülerin ne
oranda gerçekleştiği, geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişim ve
değişimde etkili olan faktörler araştırılmıştır.
Farklı tarihlerde algılanmış uzaktan algılama görüntüleri eğitimli sınıflama
tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve elde edilen sınıflandırılmış görüntüler çapraz
sınıflamaya tabi tutularak aynı alana ait farklı tarihlerdeki arazi kullanım sınıfları
arasındaki sınıflar arası değişim belirlenerek Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten
günümüze arazi kullanımındaki değişim coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama
ile belirlenebilme olanakları araştırılmıştır.
3
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
2.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), konuma dayalı işlemlerle elde edilen grafik
ve grafik olmayan verilerin toplanması-saklanması, analizi ve kullanıcıya sunulması
işlevlerini bir bütünlük içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemidir. CBS, coğrafik
bilgileri bir bilgisayar ortamında depolayan ve analiz eden bir araçtır.
CBS’ye veri oluşturan bilgilerin coğrafi bilgi olma özelliğini taşıması
gerekmektedir. Coğrafi Bilgi; genel anlamda, yer yuvarlağıyla ilişkili veriler ve bu
verilerle ilişkili diğer tüm veriler olarak tanımlanabilir. Bu bilgilerin yer yuvarlağıyla
olan ilişkileri dolayısıyla, bulundukları noktaların, sınırladıkları alan veya alanların
konum bilgisi de bu veriler arasında önemli yer tutan bilgilerdir (Yomralıoğlu, 2000).
Coğrafi veriler örneklenirse, ormanlar, akarsular, binalar, yollar, topoğrafik,
hidrografik, kadastral bilgiler, bitkiler, hayvanlar, nüfus dağılımları, sosyo-ekonomik
bilgiler v.b. sayılabilir ve bu veri örnekleri arttırılabilir (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.1. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) nedir?
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS); İngilizce Geographical Information Systems
(GIS) ifadesinin Türkçe'ye çevrilmişi olup, grafik ve grafik olmayan bilgilerin ve bu
bilgilere bağlı diğer verilerin, bir sistem içerisinde ele alınıp sınıflanması,
düzenlenmesi, saklanması ve sistemdeki bu bilgilerin istenilen amaca uygun
sorgulanarak analiz edilmesidir. Kullanıcıya sunulması gerekli detay bilgiye ve
buradan da sonuca en hızlı biçimde ulaşarak uygun çıktı alabilmeyi bütünlük
içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemidir.
CBS kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da
değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS'nin dünyada konumsal bilgi ile
ilgilenen kişi, kurum ve kuruluşlar arasında geniş bir merak uyandırması,
4
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
gelişmelerdeki hızlı değişiklikler, özellikle ticari beklentiler, farklı uygulama ve
fikirler, CBS'nin standart bir tanımının yapılmasına henüz izin vermemiştir.
CBS, kimi araştırmacılara göre konumsal bilgi sistemlerinin tümünü içeren ve
coğrafik bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, kimilerine göre; konumsal bilgileri
dijital yapıya kavuşturan bilgisayar tabanlı bir araç, kimilerine göre de; her hangi bir
düzenlemeye (organizasyona) yardımcı olan bir veri tabanı ve yönetim sistemi olarak
nitelendirilmektedir (Altan ve ark, 1996; Batuk ve Külür, 1996; Yomralıoğlu ve
Çelik, 1994; Yomralıoğlu, 2000).
Bütün bu düşünceler ışığında, coğrafi bilgi sistemlerinin aşağıdaki şekillerde
değişik yönlü tanımlamaları yapılmaktadır.
"CBS, belirli bir amaçla yeryüzüne ait verilerin toplanması, depolanması,
sorgulanması, transferi ve görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların
tümüdür" (Burrough, 1998).
"CBS, genel harita bilgilerini görüntülemeye yarayan bilgi yönetimi
sisteminin bir şeklidir" (Dale ve McLaughlin, 1988).
"CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamına depolayan ve analiz eden bir
araçtır" (ESRI, 1994; Yomralıoğlu, 2000).
"CBS, konumsal veya coğrafik koordinatları referans alan ve bu veriler ile
çalışmayı tasarlayan bir bilgi sistemidir" (Star ve Estes, 1990).
"CBS, yeryüzü referanslı verileri toplayan, depolayan, kontrol eden, işleyen,
analiz eden ve görüntüleyen bir sistemdir" (AGI, 1991; Yomralıoğlu, 2000).
Buna göre; CBS bilgi teknolojisine dayalı bir veri toplama, işleme ve sunma
aracı olarak veya yoğun ve karmaşık konum bilgilerinin etkin bir şekilde
denetlenebildiği bir yönetim tarzı veya coğrafîk verilerin daha verimli kullanılmasına
olanak sağlayan bir sistem ya da bunların bir bütünü olarak algılanmaktadır. Bütün
bu tanımlarda, coğrafyaya konu olan bilgilerin toplanmasından, bu bilgilerin
üretilmesine kadar geçen süreçte bir takım mekansal analitik işlemlerin
gerçekleşmesi için bilgisayarın bir araç olarak kullanılması ve tüm bunların ancak bir
sistem dahilinde sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Özetle Coğrafi Bilgi Sistemleri;
konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan bilgilerin
toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük
5
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemi olarak tanımlanabilmektedir (Maguire,
1992; Yomralıoğlu, 2000; Tekinsoy ve ark, 2003).
C.B.S Uygulama Alanlarına Göre Değişik İsimlerle İfade edilmektedir;
• Arazi Bilgi Sistemi (Land Information System)
• Arazi Veri Sistemi (Land Data System)
• Coğrafik Referanslı Bilgi Sistemi (Geographically Referenced information System)
• Çok Amaçlı Kadastro (Multipurpose Cadastre)
• Doğal Kaynak Yönetimi Bilgi Sistemi (Natural Resource Management Information
System)
• Görüntü İşlem Tabanlı Bilgi Sistemi (Image Based Information System)
• Kadastral Bilgi Sistemi {Cadastral Information System)
• Kent Bilgi Sistemi (Urban Information System)
• Mekansal Karar- Destekli Bilgi Sistemi (Spatial Decision Support Information
System)
• Mülkiyet Bilgi Sistemi (Property Information System)
• Planlama Bilgi Sistemi (Planning Information System)
• Ticari Analiz Bilgi Sistemi (Market Analysis Information System)
• Toprak Bilgi Sistemi (Soil Information System)
• Mekansal Bilgi Sistemi (Spatial Information System)
CBS'nin uygulama biçimine göre yapılan farklı isimlendirmeleri yanında, bir
çok uzman, coğrafi bilgi sistemlerindeki hızlı gelişme ile bazı veri toplama ve işleme
tekniklerinin gelişimi arasında bir bağlantı olduğunu ileri sürüp, buna aşağıdaki bilgi
sistemlerim örnek olarak vermektedirler.
• Bilgisayar Destekli Tasarım (Computer Aided Desing)
• Bilgisayar Destekli Kartografya (Computer Aided Cartography)
• Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems)
• Uzaktan Algılama (Remote Sensing)
Yukarıda sözü edilen sistemlerin bazı özellikleri, coğrafi bilgi sistemleri
bünyesinde toplanmış ve sonuçta; disiplinler arası bir teknik ortaya çıkmıştır. Ancak,
bu sistemlerin hiçbirinde olmayıp da sadece CBS'de olan bir özellik vardır ki; o da
6
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
coğrafi analiz olup, diğer bir deyişle, mekansal analitik işlemleri gerçekleştirebilme
yeteneği olarak ortaya konulmuştur.
Genelde bilgisayar destekli sistemler, yapılan işlemlerde tam otomasyonu
tesis etmek üzere geliştirilmişken, CBS bu sistemlerden farklı olarak gereğinde
konum verilerinden yeni bilgiler üretme fonksiyonlarına sahiptir. Özellikle, grafik ve
grafik-olmayan veri tabanlarının birbiriyle olan etkileşimi kullanıcıya çok yönlü
çözümler sunarak CBS' yi diğer klasik sistemlerden farklı kılmaktadır.
Bilgisayarların
konumsal
analizlerde
ve
haritacılık
çalışmalarında
kullanılmasına yönelik tarihsel gelişmeler ile otomatik veri toplama, veri analizi ve
sunumu çalışmalarındaki gelişmelerin paralellik gösterdiği görülmektedir. Bu
alanlar; kadastral ve topoğrafik harita üretimi, tematik kartoğrafya, sivil mühendislik,
coğrafya, konumsal değişimlerin matematiksel uygulamaları, toprak bilimi, yersel
ölçmeler ve fotogrametri, kentsel ve kırsal arazi planlaması, altyapı hizmetleri,
uzaktan algılama ve görüntü analizi çalışmalarıdır. Ulusal güvenliğe yönelik askeri
uygulamalar da burada sözü edilen disiplinlerin bir bölümünü kapsamaktadır.
Değişik disiplinlerdeki bu farklı uygulamalarda zamanla veri tekrarı (data
duplication) sorununun ortaya çıktığı gözlenmiştir. İlk bakışta aynı görünen, aslında
birbiri ile ilişkili olan bu alanlardaki veri tekrarı sorunu, günümüzde, teknik ve
kavramsal problemlerin çözülebilmesi için, değişik konumsal veri işleme
yöntemlerini içeren genel amaçlı coğrafi bilgi sistemleri ile çözülmektedir
(Yomralıoğlu, 2000).
2.1.2. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tarihsel Evrimi
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)'nin kavramsal anlamda ilk ortaya çıkışı, 1963
yılında Roger Tomlinson liderliğinde başlatılan ve Kanada'nın ulusal arazilerinin
özelliklerine göre saptanmasına yönelik olarak geliştirilen Kanada CBS projesiyle
gerçekleşmiştir. Harvard Üniversitesinde, 1966 yılında, gerçekleştirilen bir projede
ilk teorik CBS çalışmaları yapılmıştır. Bu proje ile çizgi tabanlı eğim haritalarının
bilgisayar aracılığı ile üretilebileceği anlaşılmış ve bu amaçla SYMAP (Synagraphic
Mapping System) adı verilen bir yazılım geliştirilmiştir. 1970'li yıllarda yine aynı
7
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
üniversitede, poligon bindirme işlemleriyle veri katmanı oluşumuna olanak sağlayan
ODYSSEY adlı yazılım geliştirilmiştir. Bu ürünler, CBS fonksiyonunu yerine getiren
konumsal veri işlem alanındaki ilk uygulamalar olarak bilinirler (Coppock ve Rhind,
1992; Yomralıoğlu, 2000).
2.1.3. CBS Bileşenleri
CBS’nin beş temel bileşeni vardır. Bunlar; donanım (hardware),
yazılım(software), veri (data), insanlar (mekansal analiz uzmanları) ve metotlardır
(amaç algoritmaları).
2.1.3.1. Donanım (Hardware)
CBS’nin işlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna bağlı yan ürünlerin
bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en önemli araç olarak
gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara da gereksinim vardır. Örneğin, yazıcı
(printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner), sayısallaştırıcı (digitizer), veri kayıt
üniteleri (data collector) gibi aygıtlar bilgi teknolojisi araçları olarak CBS için önemli
sayılabilecek donanımlardır. Bugün bir çok CBS yazılımı farklı donanımlar üzerinde
çalışmaktadır. Merkezileştirilmiş bilgisayar sistemlerinden masaüstü bilgisayarlara,
kişisel bilgisayarlardan ağ (network) donanımlı bilgisayar sistemlerine kadar çok
değişik donanımlar kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.3.2. Yazılım (Software)
CBS’nin kurulum bileşenlerinden biri olan yazılım, diğer bir deyişle
bilgisayarda koşabilen program, coğrafik bilgileri depolamak, analiz etmek ve
görüntülemek gibi gereksinim ve fonksiyonları kullanıcıya sağlamak üzere, yüksek
düzeyli programlama dilleriyle gerçekleştirilen algoritmalardır. Yazılımların pek
çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliştirilip üretilmesi yanında üniversite ve benzeri
araştırma kurumlarınca da eğitim ve araştırmaya yönelik geliştirilmiş yazılımlar da
bulunmaktadır. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım geliştiren
8
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse
özdeşleşmiş durumdadır. En popüler CBS yazılımlarına örnek Arc/Info, Intergraph,
MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass, TNT Mips vb. verilebilir. Coğrafi bilgi
sistemine yönelik bir yazılımda olması gereken temel özelliklerden bazıları şunlardır;
•
Yazılım donanımdan bağımsız olmalı, farklı donanımlarda ve bu donanımlar
üzerindeki farklı işletim sistemlerinde çalışabilmelidir.
•
Yazılım geliştirilmesi sürekli olmalı, geliştirilmesi durdurulmuş yada iptal
edilmiş yazılımlar seçilmemeli böylece yeni gelişmeler sonrası yazılımın yeni
sürümleri çıktıkça güncelleme olanağı açık ve ucuz olmalıdır.
•
CBS merkezinde yazılımın kullanımı konusunda temel ve ileri düzeyde
eğitim desteği sürekli ve ucuz sağlanabiliyor olmalı.
•
Seçilecek yazılımın yurtdışı ve özellikle yurt içi referans kullanıcı sayısının
ve yazılımın kullanılarak gerçekleştirilmiş projeler ve işlevselliklerinin iyi
araştırılması gerekir.
Bir CBS yazılımında olması gereken temel fonksiyonları da şu şekilde
sıralayabiliriz.
• Coğrafik veri/bilgi girişi ve işlemi için gerekli araçları bulundurması,
• Bir veri tabanı yönetim sistemine sahip olmak,
• Konumsal sorgulama, analiz ve görüntülemeyi desteklemeli,
• Veri sunuş fonksiyonlarını gerçekleştirebilmeli,
• Ek donanımlar ile olan bağlantılar için ara-yüz desteği olmalıdır
(Yomralıoğlu, 2000).
9
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.1.3.3. Veri (Data)
CBS’nin en önemli bileşenlerinde biri de “veri”dir. Grafik yapıdaki coğrafik
veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan
toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler de satın alınabilir. CBS
konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir. Böylece birçok kurum ve
kuruluşa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleştirilmektedir.
Veri, uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor
bileşen olarak görülmektedir. Veri kaynaklarının dağınıklığı, çokluğu ve farklı
yapılarda olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet
gerektirmektedir. Nitekim CBS’ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistem için
harcanacak zaman ve maliyetin yaklaşık %50 den fazlası veri toplamak ve üretmek
için gerekmektedir (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.3.4. İnsan
CBS teknolojisi insanlar olmadan sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü insanlar
gerçek dünyadaki problemlere çözümler bulmak üzere gerekli sistemleri yönetir ve
gelişme planları hazırlar. CBS kullanıcıları, sistemleri tasarlayan ve koruyan uzman
kullanıcılardan günlük işlerindeki performanslarını artırmak için bu sistemleri
kullanan kişilerden oluşan geniş bir kitledir. Dolayısıyla coğrafi bilgi sistemlerinde
insanların istekleri ve yine insanların bu istekleri karşılamaları gibi bir süreç yaşanır.
CBS’nin gelişmesi mutlak suretle insanların, yani kullanıcıların ona sahip
çıkmalarına ve konuma bağlı her türlü analiz için CBS’yi kullanabilme yeteneklerini
artırmaya ve değişik disiplinlere yine CBS’nin avantajlarını tanıtmakla mümkün
olabilecektir. Değişik çalışma gruplarından insanlara CBS’nin kendi çalışma
alanlarında
nasıl kullanılabileceği konusunda
toplantılar
ve
sempozyumlar
düzenlenerek değişik disiplinlerdeki kullanımı artırılmalıdır.
Başarılı bir CBS için uzman seviyesinde bilgisayar operatörlüğü olan ve
sistemin kurulum amacına uygun konusunda uzman (harita müh., maden müh., ziraat
10
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
müh. vb.) bireysel ve kolektif çalışma ruhuna uygun niteliklere sahip kişilere ihtiyaç
vardır. Sistemin başarısı ve devamlılığı için bunların yanında kişilerin çalışma
şartlarının iyileştirilmesi, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi ve teşvik edici
tedbirlerin alınması gerekir (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.3.5. Metotlar
Başarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmış plan ve iş kurallarına göre işler. Bu tür
işlevler her kuruma özgü model ve uygulamalar şeklindedir. CBS’nin kurumlar
içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akışının verimli bir
şekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların yani metotların geliştirilerek
uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin elde edilerek kullanıcı talebine
göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde
gerçekleşir. Genellikle standartların tespiti şeklinde olan bu uygulamalar bir bakıma
kurumun yapısal organizasyonu
ile doğrudan
ilgilidir. Bu amaçla yasal
düzenlemelere gidilerek gerekli yönetmelikler hazırlanarak ilkeler tespit edilmeli,
kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği olanakları araştırılarak artırılmalıdır
(Yomralıoğlu, 2000).
2.1.4. CBS'de Temel İşlevler
Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki 4 temel
işlevlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar;
2.1.4.1. Veri Toplama
Coğrafik veriler toplanarak, CBS’de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani
dijital formata dönüştürülmelidir. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayar
ortamına dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak bilinir. Modern
CBS teknolojisinde bu tür işlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği
11
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
kullanılarak otomatik araçlarla gerçekleşir. Küçük boyutlu projelerde daha çok masa
tipi sayısallaştırıcılar kullanılarak elle sayısallaştırma yapılabilir. Bugün birçok
coğrafik veri CBS’ye uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici
firmalardan sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir (Yomralıoğlu,
2000).
2.1.4.2. Veri Yönetimi
Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki basit
dosyalarda saklanması mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı
olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri
Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması,
organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri, bir
bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleştirir. Bir çok yapıda
tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi vardır, ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel
(relational) veri tabanı sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde
edilişindeki düşünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı
bilgiler içeren tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar
kullanılır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS
uygulamalarında kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.4.3. Veri İşleme
Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri çeşitlerinin birbirine dönüşümü
veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir.
Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000,
nüfus dağılım verileri 1/10.000, bina verileri 1/1.000 gibi). Tüm bu bilgiler
birleştirilmeden önce aynı ölçeğe dönüştürülmelidir. Bu dönüşüm görüntü amacıyla
geçici olabileceği gibi, bir analiz işlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir. CBS, gerek
bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin (mouse) tıklanması ile basit sorgulama
kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools) yönetici ve
12
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
araştırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS teknolojisi artık coğrafik verileri
istatistiksel grafikler ve “eğer olur ise..” (if conditions) şeklindeki mantık
sorgulamaları ve senaryolar şeklinde irdeleme aşamasına gelmiştir. CBS teknolojisi
konumsal verilerin sorgulanması ve analizinde, yazılımlar sayesinde, birçok veri her
türlü geometrik ve mantıksal işleme tabi tutulabilir (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.4.4. Veri Sunumu
Görsel işlemler yine CBS için önemli bir işlevdir. Birçok coğrafik işlemin
sonunda yapılanlar harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir. Haritalar
coğrafik bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi iletişimi sağlayan araçlardır.
Kartoğrafların uzun yıllardır harita üretmesine karşın, CBS kartoğrafya biliminin
hızlı gelişmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır.
Haritalar, yazılı raporlarla, üç boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok
ortamlı (multimedia) ve diğer çıktı çeşitleriyle birleştirebilmektedir (Yomralıoğlu,
2000).
2.1.5. CBS Nasıl Çalışır?
CBS yeryüzüne ait bilgileri, coğrafik anlamda birbiriyle ilişkilendirilmiş
tematik harita katmanları gibi kabul ederek saklar. Bu basit ancak konumsal
bilgilerin değerlendirilmesi açısından son derece güçlü bir yaklaşımdır.
Bu yaklaşım, örneğin, dağıtım görevi üstlenmiş taşıma araçlarının optimum
yük
dağıtımından,
planlamaya
dayalı uygulamalara
ait
detay kayıtlarına,
atmosferdeki değişimlerin modellenmesine kadar birçok gerçek dünya probleminin
çözümüne imkan sağlar (Yomralıoğlu, 2000).
13
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.1.5.1. Coğrafik Referanslar
Coğrafik bilgiler, enlem-boylam şeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal
koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan
referans bilgileri içerirler. Bu coğrafik referanslar objelerin konumlandırılmasına
yani koordinatı bilinen bir pozisyona yerleştirilmelerine imkan sağlar. Böylece ticari
bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey şekillerinin
analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafik referans konumu belirlerken,
konum verisi yani koordinat bilgisi seçilecek veri modeline bağlı olarak ifade edilir.
Bu ifade şekli CBS’de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar vektörel
(vector) ve hücresel (raster) veri modelleridir (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.5.1.(1). Vektörel Veri Modelleri
Vektörel veri modelinde, coğrafi veri elementleri (nokta, çizgi ve poligonlar)
(x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir
elektrik direği tek bir (x, y) koordinatı ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir
yol veya akarsu şeklindeki coğrafik varlık birbirini izleyen bir dizi
(x1,y1) (x2,y2)
(x...,y...) (xn,yn) koordinat serişi şeklinde saklanır.
Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin imar adası, bina, orman
alanı, parsel veya göl, kapalı şekiller olarak, başlangıç ve bitişinde aynı koordinat
olan (x1,y1) (x2,y2) (x...,y...) (xn,yn) (x1,y1) dizi koordinatlar ile depolanır. Vektörel
model coğrafik varlıkların kesin konumlarını tanımlamada son derece yararlı bir
modeldir. Ancak, süreklilik özelliği gösteren coğrafik varlıkların, örneğin toprak
yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey özelliklerindeki değişimlerin ifadesinde
daha az kullanışlı bir model olarak bilinir (Yomralıoğlu, 2000).
14
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.1.5.1.(2). Raster (Hücresel) Veri Modelleri
Hücresel ya da diğer bir deyişle raster veri modeli daha çok süreklilik
özelliğine sahip coğrafik varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü,
birbirine komşu grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle oluşur.
Hücrelerin her biri piksel (pixel) olarak da bilinir ve fotoğraf ya da haritaların
taranması (scanning) ile elde edilirler. Vektör ve raster veri modellerinden biri,
genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde
artık her iki model bir arada kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS'de
hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir (Yomralıoğlu, 2000). Şekil 1.1’ de
Vektör
ve Raster
veri modellerinin
CBS
yazılımında
birlikte kullanımı
görülmektedir.
Şekil 2.1. CBS Yazılımlarında Coğrafik Referansların Çakıştırılması
15
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.1.5.2. Coğrafi Veriler (Grafik ve Grafik Olmayan Bilgiler)
Coğrafi veriler özellikleri itibariyle iki değişik şekilde ifade edilirler. Bunlar
grafik ve grafik olmayan bilgiler şeklindedir. Grafik bilgiler; coğrafi varlığın konumu
geometrisi, büyüklüğü ve biçimi hakkında bilgi verirken, grafik olmayan (nongraphic) bilgiler, aynı coğrafi varlığın sahip olduğu diğer yapısal özellikler hakkında
bilgi verir. Grafik olmayan bilgiler kavramı; bazı kaynaklarda tanımsal bilgiler,
metinsel bilgiler veya sözel bilgiler şeklinde de ifade edilmektedir (Yomralıoğlu,
2000).
2.1.5.2.(1). Grafik Bilgiler
Grafik bilgiler, belli bir koordinat sistemini referans kabul ederek, sistem
uzayında koordinatlarla ifade edilirler. Örneğin, uzayda herhangi bir A detayının
konumu; (x, y) kartezyen koordinat değerleriyle veya (y, x) enlem, boylam
şeklindeki coğrafi koordinat değerleriyle veya (a, s) açı ve mesafe şeklindeki
kutupsal koordinat değerleriyle kesin olarak tanımlanır. Söz konusu detay bir nokta
ise, tek bir koordinat değeri yeterli iken; bir çizgi olması halinde bir koordinat
dizisine ihtiyaç vardır. Konumlar koordinatlarla ifade edilirken, mutlaka bir
koordinat sistemin tanımlanması gerekmektedir. Tanımlanarak temel alınan
koordinat sistemi, coğrafik referans olarak adlandırılır.
Grafik bilgiler, koordinatlarla ifade edildiğinden detayın geometrisi ve
büyüklüğü hakkında da bilgi verirler. Böylece grafik bilgiler, değişik ortamlarda,
örneğin kağıt üzerinde, şekil bakımından gerçekte oldukları gibi görünürler. Buna en
açık örnek olarak haritalar verilebilir. Çünkü, haritalar koordinat bilgisine dayalı
olarak, coğrafi detayların belli ölçeklerde gösterim şekilleridir. Bu bakımdan coğrafi
bilgi
sistemlerinde
haritalar
genellikle
(Yomralıoğlu, 2000).
16
grafik
bilgiler
olarak
algılanırlar
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.1.5.2.(2). Grafik Olmayan (Tanımsal, Sözel) Bilgiler
Coğrafi varlıkların koordinat bilgileri yanında, bu varlıklar arasındaki ilişkiler
ve bu varlıkların özellikleri hakkındaki diğer bilgilere de ihtiyaç vardır. Bunlar
genellikle grafik-olmayan tanımlayıcı nitelikteki yazılı bilgiler olup, coğrafi
varlıkların, öznitelik (attribute) bilgilerinden oluşurlar.
Öznitelik bilgisi, coğrafi detayın sahip olduğu karakteristik özelliğin, alfasayısal olarak gösterimidir. Diğer bir deyişle, grafik olarak ifade edilemeyen
özelliklerin, şekilden bağımsız, metinsel olarak ifade edilmeleridir. Örneğin, uzayda
bir nokta koordinatıyla tanımlanmış olsa dahi, bu noktanın tüm özellikleriyle
bilinebilmesi için, noktanın adı, numarası, işlevi gibi öznitelik bilgilerine de ihtiyaç
duyulur. Nokta şeklinde grafik olarak gösterilen bir detay, gerçekte ya da harita
üzerinde bir elektrik direğini gösteriyor ise, bu direğin; cinsi, yüksekliği, tesis tarihi,
son bakım tarihi, boyu, rengi gibi özniteliklerin her biri grafik-olmayan bilgidir. Yine
aynı şekilde grafik olarak bir çizginin gerçekte herhangi bir yolu gösterdiği
düşünülürse; yolun cinsi, yapım tarihi, şerit sayısı, genişliği gibi bilgiler de grafikolmayan bilgilerdir. Grafik-olmayan bilgiler, genellikle yazılı olarak tablo
dokümanları halinde toplanan verilerden oluşurlar. Bu türden veriler, mevcut kayıt
evraklarından elde edilebildiği gibi, anket, istatistik, form doldurma, liste, rapor,
sayaç okuma vb. şekillerde de toplanabilirler (Yomralıoğlu, 2000).
2.1.5.3. Coğrafi Veri Elemanları (Elementleri)
Coğrafi veriler haritalar üzerinde grafik olarak gösterilirken, bunların
yoğunluğu dikkate alındığında, birçok karmaşık şekil ortaya çıkmaktadır. Bu
karmaşık yapı bilhassa grafik verilerin sınıflandırılması gereğini ortaya koymaktadır.
Bunun nedeni, grafik verilerin geometrik olarak tanımlanmasına imkan vererek,
bilgisayar ortamında bu verilerin saklanmasını sağlamaktır. Coğrafi veriler
incelendiğinde, bu verilerin üç temel elemandan meydana geldiği görülmektedir.
Bunlar; Nokta (point), Çizgi (line) ve Poligon (polygon) şeklindeki geometrik
yapılarda olup, coğrafi veri elemanları (elementleri) olarak bilinirler.
17
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Gerçek dünyadaki coğrafi varlıklar irdelendiğinde, bunların sadece bu üç
temel geometrik yapıda olduğu görülmektedir. Örneğin; ağaç, tepe noktası, elektrik
direği, istasyon, kavşak noktası, yerleşim merkezleri vb coğrafi detaylar nokta ile;
akarsu, yol, elektrik, su hattı, gaz şebekesi, kanalizasyon, demir yolu vb. coğrafi
detaylar çizgi ile; parsel, bina, göl, imar adası, park alanı, orman, yerleşim alanları vb
coğrafi detaylar poligon ile ifade edilirler. Bu yaklaşım coğrafi varlıkların veya
haritaların gösterimlerini geometrik olarak çok basite indirgemektedir. Dolayısıyla
bir haritanın sadece nokta, çizgi ve poligonlarından meydana geldiğini söylemek
mümkündür.
Veri elemanlarının konumları bir koordinat veya bir dizi koordinat tarafından
ifade edilirken, konum bilgisi dışındaki grafik-olmayan bilgiler öznitelik verileri
şeklinde ifade edilirler (Yomralıoğlu, 2000).
2.2. Uzaktan Algılama
2.2.1. Uzaktan Algılamanın Tanımı ve Tarihçesi
Uzaktan algılama sözcüğü fiziksel değinimde bulunmaksızın herhangi bir
platformdan ve uzaklıktan yapılan ölçümlerle objeler hakkında bilgi edinme bilim ve
sanatı olarak tanımlanır (Lilesand and Kiefer,1980). Bu ölçümler objelerin
elektromanyetik alandaki spektrumuna, konumsal ve yıl içinde özelliklerinde
meydana gelen değişimlere dayanmaktadır. Uzaktan algılama çalışmaları için
gereken veriler, elektromanyetik alanlar ve kuvvet alanları içerisinde oluşan
yansımaya, mekana ve zamana bağlı farklılıkların ölçülmesi şeklinde de özetlenebilir
(Sesören, 1999). Uzaktan algılama biliminin bu özelliği; hızlı, doğru ve geleneksel
ölçme yöntemlerine göre daha ekonomik ve ayrıntılı bir araştırma olanağı sağlar.
Uzaktan algılama; uzaktan algılama sistemleri ile elde edilen verilerden
yararlı bilgiler elde etmek amacıyla yapılan bütün kayıt, işleme, analiz, tanımlama,
yorumlama ve sonuç olarak bilgi üretme çalışmalarının tamamını kapsamaktadır.
18
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
İnsanların duyu organları, uzaktan algılamanın organik formudur ve insanlar
duyuları aracılığıyla çevresini gözler ve bilgi toplar. İnsan gözü de çevresinden
bilgiler toplayan bir uzaktan algılama aracı olarak gözetilebilir. Objelerden gelen
gözle görülebilir radyasyon göz merceği ve retina ile algılanır beyin vasıtasıyla
kaydedilerek görüntü oluşumu sağlanır. Böylece görüntüler tanımlanmış objeler
şeklinde yorumlanabilir ve bu durum uzaktan algılamanın çok basit bir şekli olarak
tanımlanabilir (Aksoy, 2000).
Uzaktan algılamanın tarihçesini belirten belirli bir zaman veya olay
göstermek zordur. Başlangıç olarak, Amerika’daki iç savaştan önce, balonlardan elde
edilen fotoğrafların kullanımı gösterilirken, geçmişinin daha önce olduğu da
belirtilmektedir (Maktav ve Sunar, 1991).
Yapay uyduların geliştirilmesinden çok daha önce, 1800 yılında Sir William
Herschel tarafından ilk defa kızılötesi tanımının yapılması ve 1839 yılında Louis
Daguerre’nin fotoğrafçılığın kimyası hakkındaki deneyimlerini halka duyurması ile
başlayan ve balondan fotoğraf çekimine uzanan uzaktan algılama çalışmalarının
ikinci kilometre taşı, hava fotoğrafı platformlarının uçaklara monte edilmesidir. I. ve
II. Dünya Savaşları sırasında keşif aracı olarak kullanılan uçaklar sayesinde hava
fotoğrafçılığı ve fotogrametri uygulamaları gelişmiştir. 1960 yılında meteorolojik ve
klimatolojik amaçlı TIROS-I uydusunun yörüngesine oturtulmasıyla yeni bir çağ
başlamış ve ilk kez uzaktan algılama terimi kullanılmaya başlanmıştır. Ardından
1972 yılında yeryüzü ile ilgili sürekli ve sistematik bir şekilde veri elde etmek amacı
ile LANDSAT 1 uydusu fırlatılmıştır (Campell, 1996). Bu gelişmelerin ardından
uzaktan algılama çalışmaları hız kazanarak ABD, Rusya, Hindistan, İsrail, Japonya
ve birçok Avrupa ülkesi doğal kaynaklarını yönetmek ve korumak amacı ile uzaya
kendi uydularını yerleştirmiştir. 1950’li yıllarda bitki örtüsü çalışmalarında
kullanılan kızılötesi fotoğraflar yanında, Side-Looking Airbone Radar ve Synthetic
Aperture Radar sistemleri, aktif mikrodalganın uzaktan algılamada başarılı
uygulamaları olarak ortaya çıkmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren teknolojinin gelişimi
ile birlikte algılayıcı sistemler çeşitlenerek (line- scanner, pushbroom ve yansıma
duyarlılığı fazla olan dedektörler) elde edilen görüntüler sivil-ticari uygulamalarda
kullanılmıştır (Kavak, 1998).
19
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Kullanılan ilk tekniklerin birçoğu, I. ve II. Dünya Savaşları sırasında askeri amaçlar
için geliştirilmiştir. Fakat çok geçmeden bu yöntemlerin askeri amaçlar dışında da
kullanılabilme olanağı ortaya çıkmıştır.
Asıl gelişme, soğuk savaşın bitmesinin ardından, ülkeler arası şeffaflık
ilkesinin benimsenmesi, daha açık politik kurumların oluşması ve küresel bazda bilgi
ve iletişim teknolojisinin yayılması ile yaşanmıştır. Daha önceleri hükümetlerin
kontrolünde olan uydu görüntüleri alınma ve işletilme çalışmaları halkın arzına
sunularak hem ticari hem de bilimsel açıdan yeni bir çağ başlamıştır. 1990’lı yılların
başında Yeni Rusya Federasyonu’nun askeri uydu görüntülerini sivil kişi ve
kurumlara satmaktaki istekliliği, ABD Parlamentosu’nun da firmaların kendi
görüntülerini alıp işletmeleri için yasal dayanakların geliştirilmesi konusunda adım
atmasına neden olmuştur. Ardından Land Remote Sensing Policy Act of 1992 ve
Presidental Decision Directive 23 adlı kanunları çıkararak, uzaktan algılama
uydusuna sahip olmak isteyen Amerikan firmalarının lisans almaları sağlanmıştır
(Baker, 2001).
2.2.2. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları
Yer yüzeyindeki objelerin insanlar tarafından görülmesinin esas nedeni, bu
objelerden insanların gözüne yansıyan ışıktan dolayıdır. Her bir obje yapısına,
şekline ve içeriğine göre ışığı absorbe eder, dağıtır ve bir kısmını da yansıtır. Işığın
çok önemli kısmını absorbe eden objeler insan gözü tarafından siyah olarak algılanır.
Işığın önemli bir kısmını yansıtan objeler de insan gözüne beyaz görünürler. Mavi,
yeşil ve kırmızı dalga boylarındaki ışınların bir kısmı yeryüzü objeleri tarafından
kullanılmak için absorbe edilir, geriye kalanı ise yansıtılır. Her bir obje absorbe
edecek ışığı seçer ve diğerlerini yansıtır. Örneğin sağlıklı bitkiler mavi ve kırmızı
dalga boyundaki ışığı absorbe ederek büyümeleri için kullanılırken, yeşil dalga
boyundaki ışığı yansıtırlar. Bu nedenle bitkiler yeşil görünürler.
İnsan gözü mavi, yeşil ve kırmızı dalga boylarında yansıtılan ışık dalga
boyundan gelen verileri algılayabilmektedir. İnsanların görmesinin tek nedeni ışık
kaynağıdır. Geceleri insanların görememelerinin nedeni, objelerden göze ışığın
20
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
gelmemesidir. Objelerden farklı şekilde yansıyan enerji, göze ulaşıp beyinde
görüntüye dönüşmektedir. Bu nedenle insanlar gelen ışığın dalga boyuna göre
objelerin rengini şeklini, büyüklüğünü algılarlar. İnsan gözü sadece 0.4-0.7 µm dalga
boyunda gelen enerjideki veriyi algılamakta, bunun dışında kalan dalga boylarındaki
verileri algılayamamaktadır (Çullu ve ark, 2003).
2.2.3. Uzaktan Algılamada Kullanılan Verilerin Özellikleri
Yeryüzünden yayılan elektro manyetik yansıma, karasal ekosistemlerdeki
toprağın, suyun ve vejetasyonun, biyolojik, kimyasal ve fiziksel özellikleri hakkında
bilgi sağlar. Hava fotoğrafları ve uydu verileri yeryüzünden yansıyan bu ışınları
optik dalga boylarında kayıt eder ve biyokütle, fotosentez için aktif radyasyon,
vejetasyon biyofiziksel değişkenler, ışığın soğurulması, örtülülük gibi konularda
geniş bir tahmin yürütme olanağı sağlar.
Yoğunluğu ölçülen enerji, cismin kendi yaydığı veya solar kaynaklı yansıttığı
enerji ise “pasif uzaktan algılama”; algılayıcı sistemin kendi üretip gönderdiği ve
cisimden yansıyan enerji ise “aktif uzaktan algılama” söz konusudur (Berberoğlu,
1999).
Bulutluluk, ozon miktarı ve konsantrasyonu, buzul alanlarının, atmosferik
sıcaklık ve nem profillerinin tespiti, yağış miktarının tespiti, kara ve deniz yüzeyi
sıcaklıklarının
belirlenmesi
pasif
algılamaya,
okyanus
dalga
boyu,
dalga
yüksekliklerinin ve deniz yüzeyi rüzgar hızı ve yönünün tespiti aktif algılamaya
örnek teşkil etmektedir. Meteorolojik amaçlı uydular (METEOSAT, GMS, NOAA
vs.) pasif algılama yöntemlerini kullanırken, ERS-1 gibi uydular aktif algılama
yöntemlerini kullanmaktadır (Anonymous, 2007).
Enerjinin dinamik bir versiyonu olan elektromanyetik enerji (EMR), uzaktan
algılama sisteminin bileşenleri arasındaki bağlantıyı oluşturur.
Uzaktan Algılama için en önemli radyasyon (enerji) kaynağı güneştir. Güneş
enerjisi, elektromanyetik dalgalar halinde sabit ışık hızıyla (300.000.000 m/s veya
3x108 m/s) yeryüzüne ulaşmaktadır. Elektromanyetik enerji (radyasyon), elektriksel
21
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
ve
manyetik
alanların
Zeki SEYRAN
ileri
derece
etkileşimlerden
oluşan
ortamlardaki
materyallerden veya uzaydan ışık hızında enerji yayınımı olarak tanımlanmaktadır.
Elektromanyetik enerji, zaman içinde eşit aralıklarla ortaya çıkan dalgaların
oluşturduğu harmonik dalga hareketi olarak tanımlanır. Ayrıca foton olarak
adlandırılan bireysel parçacıkların bir akımı olarak ta tanımlanabilir (Aksoy, 2000).
Elektromanyetik enerji ile cisim arasındaki etkileşme anında cisim tarafından
yansıtılan, soğurulan ve geçirilen enerji o cismin yansıtma, soğurma ve geçirgenlik
özelliklerine bağlıdır. Dalga boyuna bağlı bu özellikler cismin değişen uzaysal ve
fiziksel koşullarının etkisi altındadır. Kısaca güneşten gelen enerji ile materyalin
fiziksel özelliklerinin etkileşimi üzerinde elektromanyetik enerjinin yansıma,
soğurulma, geçme ve dağılma işlemleri etkilidir. Bu özellikler cismin spektral
tanımında yardımcı olur (Aksoy, 2000).
Elektromanyetik ışıma, yayılma eksenine ve birbirlerine dik açılarda olan,
aynı fazda yayılan sinüs salınımları şeklindeki elektrik ve manyetik alanların varlığı
ile tanımlanır. Elektromanyetik ışımanın frekans, dalga boyu, hız ve genlik gibi
özellikleri klasik sinüs dalgası modeliyle incelenebilir. Ancak,
elektromanyetik
enerjinin absorpsiyonu ve emisyonu ile ilgili olayların açıklanmasında dalga modeli
başarılı olmamıştır.
Bunun için tanecik modeli geliştirilmiştir. Bu modelde
elektromanyetik ışın, enerjileri frekansıyla orantılı olan ve foton
parçacıklar
adı
verilen
veya enerji paketlerinden oluşmuş olarak görülür. Elektro manyetik
ışıma modeli, dalga boyu, frekans ve genlik faktörlerinden oluşmaktadır.
Elektromanyetik enerji spektrumu, 10‫־‬¹ºµm dalga boylarından, 10¹º µm dalga
boylarına kadar olan sürekli bir enerji ortamıdır. Ancak çalışmalarda kolaylık
sağlanabilmesi için özellikleri göz önüne alınarak belirli bölümlere ayrılmıştır. Bu
bölümler arasında kesin bir sınır yoktur. Uzaktan algılama da, özellikle 0.3-15 µm
arasındaki optik dalga boyları ile 1-1000 mm arasındaki mikrodalga bölgeleri ile
ilgilenmektedir. Optik bölgenin 0.38-3 µm arasındaki bölgesi, yansıtıcı bölgedir. Bu
dalga boylarında algılanan enerji öncelikle güneşten kaynaklanan ve yeryüzündeki
cisimlerden yansıyan ısınımdır (Maktav ve Sunar, 1991). Spektrumun yansıtıcı
bölgesi, görünür dalga boylarına ve yansıtıcı kızıl ötesi dalga boylarına ayrılmıştır.
İnsan gözü, yaklaşık 0.38 ile 0.72 µm dalga boyları arasındaki ışınıma duyarlı
22
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
olduğundan, bu dalga boylarına, görünür dalga boyları, 0.72 ile 3.0 µm arasındaki
bölgeye spektrumun yansıtıcı kızılötesi bölgesi denir. Yansıtıcı kızılötesi bölge de
kendi içinde yakın (0.72-1.3 µm) ve orta (1.3-3.0 µm) kızıl ötesi olarak iki alt
bölüme ayrılmıştır. 3.0 ile 7.0 µm ye arasında kalan bölge için özel bir adlandırma
yapılmamıştır. 7.0-15.0 µm arasındaki dalga boylarındaki elektromanyetik enerji,
spektrumun uzak kızıl ötesi bölgesidir.
Bir uydu görüntüsünü oluşturan dört temel bileşen; yer, zaman, yansıma ve
radyometrik özelliklerdir. Uzaktan algılamada bu temel bileşenlerden maksimum
düzeyde yararlanmak bilim adamlarının ve uzay araştırmalarının temel konusu
olmuştur.
Bu bileşenler bir görüntüde çözünür olarak ifade edilmektedir. Çözünür,
genel olarak, ekranda görünen piksel sayısını veya görüntüdeki bir pikselin
yeryüzündeki karşılığını ifade etmek için kullanılır. Uzaktan algılama, tayfsal,
zamansal, yersel ve radyometrik olarak 4 farklı çözünür tipinde incelenebilir.
Günümüzde yeni fırlatılan ya da planlanan uydularla, yersel (IKONOS, QuickBird
vb) ve radyometrik (MERIS, MODIS vb) çözünürlü yüksek veri temini mümkün
hale gelmiştir. Bunun yanı sıra fazla sayıdaki uydularla zamansal çözünür artırılarak
tekrar ziyaret süreleri birkaç güne kadar düşürülmüştür.
Tayfsal çözünür, bir algılayıcının elektromanyetik spektrumdaki hedeflenen
dalga boyu aralıklarını kaydedebilmesidir. Her bir kanal dalga uzunluğu aralığında
algılanmış görüntülerden oluşur. Çoğu uzaktan algılama sistemleri enerjiyi birçok
dalga boyu aralığında ve çeşitli tayfsal çözünürde kaydeder. Bu tür sistemler, çok
bantlı algılayıcılar olarak adlandırılırlar. Çok bantlı sistemlerin daha gelişmiş
teknolojisi ise, hiperspektral algılayıcılardır ve elektromanyetik spektrumun görünür,
yakın kızıl ötesi ve orta kızıl ötesi kısımları boyunca yüzlerce çok dar tayfsal aralıkta
algılama yapabilirler.
Yersel çözünür, görüntülenen en küçük birim alanın büyüklüğüdür. Pasif bir
algılayıcının yersel çözünürü, IFOV’a (Instantaneous Field of View) bağlıdır. IFOV,
bir detektör tarafından görüntüleme açısıdır. Görüntülenen alanın büyüklüğü IFOV
ile algılayıcının yere olan uzaklığının çarpımıdır. Uzaktan algılama uygulamalarında
en fazla ilgi çeken veriler, kullanımı yaygınlaşmaya başlayan ve ağırlıklı olarak ABD
23
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
tarafından geliştirilen yüksek yer çözünürüne sahip veriler olmuştur. Yüksek yer
çözünürü, görüntüdeki piksel boyutlarının gerçek yer düzleminde 10x10 m ve daha
azı ile ifade edilmektedir. Piksel çözünürünün yüksekliği yanında, stereo görüntü
alabilme özellikleri, noktasal doğruluk yüksekliklerinin, haritalamanın ve görüntü
rektifikasyonlarının yüksek doğrulukla yapılması ve kullanıcılara sunulan verilerdeki
çeşitlilik (DEM, pankromatik çözünürdeki renkli görüntüler, ortho düzeltme vb.) bu
uydu verilerinin önemini arttırmaktadır (Aplin ve ark, 1996).
Radyometrik çözünür, görüntünün EMR şiddetine karşı hassasiyeti anlamına
gelmektedir. Bir görüntüleme sisteminin radyometrik çözünürü, enerjideki çok küçük
değişimleri belirleyebilme kabiliyetidir ve algılayıcının sinyal/bozulma oranına
bağlıdır. Mümkün olan maksimum parlaklık sayısı, kaydedilen enerjiyi temsil eden
bit sayısına bağlıdır. 8 bitlik bir veride 0-255 aralığında 256 sayısal değer vardır. Bit
sayısı azaldıkça radyometrik çözünür de azalır. Gri tonlamalı bir görüntüde siyah 0
ve beyaz maksimum değeri ifade eder (Başpehlivan, 2004).
Zamansal çözünür, belirli bir bölge için bir algılayıcının görüntüyü hangi
sıklıkta elde ettiğini gösterir.
2.3. Başlıca Uzaktan Algılama Uyduları ve Özellikleri
2.3.1. Landsat 7 ETM+
Ilk uzaktan algılama uydusu olan ve önceleri ERTS (Earth Resources
Technology Satellite) olarak bilinen LANDSAT -1, 23 Temmuz 1972’de Amerikan
Uzay Merkezi (NASA) tarafından uzaydaki yörüngesine oturtulmuştur. Bunlardan
LANDSAT -1 2 ve 3 birbirinin benzeri, diğer taraftan 4 ve 5 birbirinin benzeri
olmuştur. En son uzaya gönderilecek olan LANDSAT -7 ise her iki gruptan da farklı
olarak yapılmıştır.
Landsat uydusunun yörünge yüksekliği 696 ile 741 metreler arasında değişir.
Bu durum uydunun düzensiz yörüngesi ve dünyanın şeklinden dolayıdır. En yüksek
değerlere güney ve kuzey kutuplarda, en düşük değerlere ise ekvatorda rastlanır.
Ortalama yükseklik 705 km’dir. Landsat 4 ve 5 ekvatorda 98.22 derece eğimle ve
24
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
yerel saat olarak 9.37’de geçer. Dünya etrafındaki her tur 98.9 dakika sürer ve 16 gün
sonra aynı bölge üzerinden geçer.
Landsat uydusu görüntü alırken bir referans sistem kullanır. Bu sistem kutuptan
kutba 223 parçadan oluşmakta, numaralandırmalar doğudan batıya doğru 001’den
223’e kadar Path (uçuş yolu) olarak sıralanmaktadır
Her uydu yolu (Path), 248 sıraya (Row) bölünmüştür. Landsat uydusunda
bir path ve row (sıra) parçası 170 km (Kuzey–Güney) x 185 km (Doğu-Batı)’dır.
Ekvatorda algılama alanı 172 km olup, %7.6 bindirme varken, kutuplara yaklaştıkça
artmakta ve % 54’e kadar çıkmaktadır. Landsat uydusu her 16 günde bir aynı bölge
üzerinde geçmekte olup, komşu görüntüyü 7 gün sonra algılamaktadır.
Yakın
kızılötesinde (Band 4) enerji, bitki hücreleri tarafından önemli derecede yansıtılır.
Orta kızılötesinde (Band 5 ve 7) bitkideki yansıma, bitki dokusundaki su içeriğine
göre değişir. Bu nedenle bitkinin spektral yansıması, bitkilerin gelişim dönemi
boyunca devamlı değişir. Bitkilerin yansıması bitki örtüsünün çeşidine, yaşına ve
yoğunluğuna bağlıdır. Görünür bölgelerde suların yüzeyindeki partiküllerden veya
temiz suyun dibindeki yansıma algılayıcıya ulaşır. Bir suyun içerisinde yüksek
oranda bulanıklık (siltasyonla) varsa, normal temiz suya göre yansıması daha
yüksektir.
Suların içerisinde klorofil, tanin ve organik olmayan materyaller kirlilik
oluşturup, yansımayı etkileyen materyallerdir. Yansımalardaki bu değişme dikkate
alınarak Landsat TM görüntüleri alglerin kontrolünde kullanılabilir. Böylelikle
yansıyan enerji kullanılarak bataklıklardaki tanin de belirlenebilir. Görünür
bölgedeki dalga boyunda algılanan bandlar su döngüsü, akıntılara ve
sediment
kirlenmesinde kullanılabilmektedir. Çünkü su infrared dalga boyundaki enerjiyi
absorbe eder. Bu nedenle infrared dalga boyundaki bandlar su ile ilgili araştırmaların
yapılmasında kolaylıkla kullanılabilmektedir. Landsat TM 6. bandta yer yüzeyinden
yansıyan enerji değil, yayınan enerji kaydedilmektedir. Bu bandta yapılan algılama
yansıyan güneş enerjisi ile ilgili değildir. Bu nedenle bu dalga boyunda gece de veri
alınabilir.Landsat TM 7 bandta radiometrik veri toplar( Çullu ve ark, 2003). Bu
bandların spektral oranları ve uygulama alanları Çizelge 2.1 ve Çizelge 2.2'deki
gibidir;
25
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Çizelge 2.1.
Bandlar
1. Band
2. Band
3. Band
4. Band
5. Band
6. Band
7. Band
PAN
Çizelge 2.2.
Bandlar
Zeki SEYRAN
Landsat 7 ETM+ (Enhanced Tematik Maper Plus) Algılama Bandları
ve Özellikleri
Yersel
Uygulama Alanları
Dalga boyu
Çözünürlük
Su yüzeyleri, sahil sularının
0.45-0.52 μm
30 m
haritalanması ve toprağın bitkiden
(mavi)
ayırt edilmesinde
0.52-0.60 μm
30 m
Bitkilerdeki canlılığı ölçmede
(yeşil)
0.63-0.69 μm
Klorofil absorbsiyonu yaptığı için
30 m
(kırmızı)
bitki ayrımında
0.76-0.90 μm
Biomas içeriğinin belirlenmesinde ve
(yakın 30 m
su yüzeylerinin tespit edilmesinde
kızılötesi)
Toprak ve bitkinin nem içeriğinin
1.55-1.75 μm
30 m
belirlenmesinde, karın, buluttan
(orta kızılötesi)
ayrılmasında
10.40-12.5 μm
Bitki su stresi, su kirliliği, volkan
(termal 60 m
araştırmaları ve toprak neminin
kızılötesi)
belirlenmesinde
2.08-2.35 μm
Kaya çeşitlerinin belirlenmesinde ve
30 m
(orta kızılötesi)
hidrotermal haritalamada
0.52-0.9 μm
Kayaçların tanımlanması, bitki
Pankromatik 15 m
örtüsü haritalaması, toprak nem
(Siyah-Beyaz)
drumu belirleme
Landsat 1, 2, 3 MSS (Multispektral Scanning system) Algılama
Bandları
Dalga boyu (μm)
Uygulama Alanları
1. Band
0.50-0.60 μm (yeşil)
2. Band
0.60-0.70 μm (kırmızı)
3. Band
0.70-0.80 μm (kırmızıkızılötesi)
4. Band
0.80-1.10 μm (yakın kızılötesi)
26
Sediment yüklü suların ve sığ
sulardaki resiflerin, kumsalların
haritalanması
Şehirleşmiş alanlar, yollar vb.
kültürel objelerin belirlenmesi
Bitki örtüsü çalışmaları ile, arazi su
ve arazi şekilleri arasındaki sınırların
çizilmesi
Bitki örtüsü haritalaması ile su ve
arazi ayrımı
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.2. Spot 5
İlki 1986 yılında fırlatılan SPOT ailesinin 5'inci uydusu olan SPOT-5, 4
Mayıs 2002 tarihinde fırlatılmıştır. Kutupsal doğrultusuna yakın, güneşle eş zamanlı
98,7 derece eğimli bir yörünge takip etmektedir. SPOT 5 daha yüksek resolusyonu
yanında diğer gelişmiş özellikleri ile de kullanıcılarına çok geniş olanaklar
sunmaktadır. Yeni geliştirilmiş özelliklerinden başlıcaları şunlardır;
• Daha yüksek yersel çözünürlük (resolusyonu): 5
metre ve 2.5 metre
pankromatik (siyah-beyaz) modda.
• Daha yüksek multispektral resolusyon: 10 metre 3 görünür ve bir yakın kızıl
ötesi bandta.
• Vegetasyon verisi için gerekli olan kısa dalga kızılötesi bandta resolusyon 20
m ‘dir
• Görüntüleme alan genişliği yani çerçeve büyüklüğü eski Spot uydularında
olduğu gibi 60 km‘dir
• Yatay (açılı) görüntüleme yeteneği sayesinde istenilen alanın çekimi en kısa
sürede yapılabilmektedir.
• Stereo görüntüleme aynı uçuş sırasında görüntüleme koridoru içinde (along
track stereo) yapılabilmektedir.
• 12,000 nokta lineer sensör dizilimi, veri sıkıştırma sistemleri, yüksek
kapasiteli statik hafıza gibi özelliklere sahiptir.
• SPOT-5’in spektral band özellikleri daha öncekilerle aynıdır. Yani Band 1:
500-590 nm, Band 2: 610-680 nm, Band 3: 790-890 nm, Band 4 (SWIR):
1580-1730 nm, pankromatik bandta SPOT 1 ve 3’te kullanılan spektral band
ölçeğine geri dönülerek, 510-730 nm olarak görüntü alınmaktadır.
27
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.2.1. Radyometrik ve Geometrik Kalite
Spot 5’in planimetrik doğruluk 10 m (RMS) ve yükseklik doğruluğu 5 m
(RMS) ‘dir. Bu figürler kullanılan haritalama standartlarına uyumlu olarak 1:50 000
ölçeğine uygundur. Radyometrik kalitesi SPOT-4’ünkinden daha iyidir.
SPOT-5’in HRS (High Resolution Stereo Viewing Instrument) cihazı geniş alanların
hemen hemen kesintisiz stereo görüntüsünü almak için hazırlanmıştır. Yeni “along
track“ stereo özelliği sayesinde 120 x 600 km’lik stereo görüntü alabilmektedir. Spot
5’in Spektral Band Aralıkları ve Resulusyonları Çizelge 2.3'de gösterilmiştir.
Çizelge 2.3. Spot 5 Spektral Band Aralıkları ve Resulusyonları
Spektral
HRG
VEGETASYON
Band
Resolusyon
Resolusyon
PAN – 0.49-0.69 µm
3 veya 5 m
B0 – 0.43-0.47 µm
HRS
Resolusyon
10 m
1 km
B1 - 0.49-0.61 µm
10 m
B2 – 0.61-0.68 µm
10 m
1 km
B3 – 0.78-0.89 µm
10 m
1 km
SWIR – 1.58-1.75 µm
20 m
1 km
Görüntü genişliği
60 km
2.250 km
Spot 5’e ait HRS-PAN, HRG-PAN ve HRG sensörleri
120 km
stereo görüntü
kaydetmektedir. Sensörler 120 km’lik tarama genişliğinde ve 3 km ara örtme ile
algılama yaparlar. SPOT-5’in süpermod özelliği pankromatik kanalda enterpolasyon
ve restorasyon teknikleriyle 5 m’lik resolusyona sahip görüntünün, yarım piksel
kaydırılarak resolusyonun 2.5 m’ye indirilmesi olarak özetlenebilir.
Landsat 7 ETM ile Spot 5 kıyaslandığında, Spot uydusunun geliştirilmiş daha
yüksek geometrik çözünürlüğü olduğu kadar, düşey doğrultusunun her iki yanında
270’ye kadar dik olmayan görüntüleme olanağına da sahip olması, jeomorfolojik,
jeolojik ve toprak vb. amaçlı görüntü yorumlamaları için yer yüzeyinin üç boyutlu
görüntüsünün alınabilirliği bazı gelişmiş özellikleridir (Aksoy, 2000).
28
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.3. İkonos
IKONOS ticari Space Imaging şirketi'nce 24 Eylül 1999 yılında yörüngeye
gönderilmiştir. Bu uydu ±85 derece paralel arasında algılama yapabilir. Multispektral
ve pankromatik algılama yapan 2 algılayıcıya sahiptir. Görüntüleme sıklığı 3.5-5
gündür.
IKONOS uydusunun topladığı 1 metre çözünürlüklü pankromatik (siyahbeya) görüntüler birbirinden en az 1 m uzaklıktaki ve en az 1 m boyutlarındaki
objelerin ayırt edilmesini sağlar. Görüntü doğruluğu ve yorumlanabilirliği
bakımından haritalama ve analiz işlemleri için 1 m siyah-beyaz görüntüler ideal
niteliktedir. IKONOS eş zamanlı olarak 4 metre çözünürlüklü çok bandlı görüntüler
de toplamaktadır. 4 m çokbandlı görüntülerin spektral içeriği çok çeşitli analiz ve
uygulamalar için üstün nitelikli bir veri sağlar. Space Imaging Avrasya aynı zamanda
1 metre siyah/beyaz (pankromatik) verinin detay alansal içeriği ile çok bandlı 4
metre görüntü verilerinin renk içeriğini birleştiren 1 metre renkli görüntüler de
sağlamaktadır.
IKONOS görüntüleri Geo, Orthorektifiye ve Stereo ürünler olmak üzere üç
temel grup altında sağlanmakta ikonos algılayıcılarının teknik özellikleri Çizelge
2.4'de verilmiştir. Ayrıca IKONOS görüntülerinden üretilen türev ürünler (örneğin
stereo çiftlerden türetilen IKONOS yükseklik modelleri) ve harita ürünleri de
mevcuttur.
Çizelge 2.4. İkonos Algılayıcılarının Teknik Özellikleri
Algılayıcılar
PAN
MS
Band
1
1 (mavi)
Spektral
Band
Yersel
Aralıkları Çözünürlülük
(цm)
(m)
0,45 - 0,90
1
0,45 - 0,53
2 (yeşil)
0,52 - 0,61
3(kırmızı)
0,64 - 0,72
4 (VNIR)
0,77 - 0,88
4
29
Radyometik
Çözünürlülük
11 bit
Swat
Genişliği
11 km
11 bit
11 km
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.4. Quickbird 2
Quickbird 2, Digital Globe isimli özel bir A.B.D. şirketi tarafından, 2001
yılında yörüngeye oturtturulmuş olup, aynı şirket tarafından çalıştırılmaktadır.
QuickBird 2 serisinden, pankromatik band için 0.61 m.’lik (nadir)
resolasyonda, multispektral bandlar içinse 2.5 m.’lik (nadir) resolasyonda görüntüler
elde edilmektedir. Standart proses ürünler için, pan 0.70 m (0.73 m. - 30° off-nadir)
resolasyon ve multispektral bandlar ise 3.0 m (2.9 m.- 30° off-nadir) resolasyon
sunmaktadırlar. Proses edilmemiş görüntüleri alan müşteriler, bu görüntülerde 0.61
m. resolasyon gibi yüksek resolasyonlu verilere sahip olmuş olurlar.
QuickBird 2 bir görüntüyü (17 km. x 17 km.) kabaca 4 saniyelik bir sürede
çekmektedir. Ayrıca uydunun bulunduğu alçak yükseklik ve arttırılmış hızı,
görüntünün doğruluğu, berraklığı gibi etkenleri eksi yönde etkilememekle beraber
alçak yükseklik, jeolokasyon doğruluğu (geolocation accuracy) arttırmaktadır.
Quickbird 2, 2003 yılından itibaren stereo görüntü (in-orbit stereo pairs)
çekimine de imkan vermektedir (www.nik.com.tr). Quickbird 2 Teknik Özellikleri
Çizelge 2.5'de verilmiştir.
Çizelge 2.5. Quickbird 2 Teknik Özellikleri
Yörünge
Yükseklik: 450 Km
Görüntüleme Sıklığı
3.5 gün
Nominal Swath
16.5 km (nadir)
Genişliği
23 metrelik sirkular hatadan daha iyi, 17 metrelik lineer
Metrik Doğruluk
hata
0.61 m. Pan (nadir) , 2.5 m. Multi ( nadir)
Resolasyon
0.73 m. Pan - 30° (off-nadir), 2.9 m Multi.- 30° (offnadir)
Sensör
Pankromatik - Multispektral
PAN
: 445-900 nanometre
Mavi
: 450-520 nanometre
Spektral Band
Yeşil
: 520-600 nanometre
Genişliği
Kırmızı : 630-690 nanometre
Near-IR : 760 –890 nanometre
Dinamik Menzil
Her piksel için 11 bit
30
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.5. Irs-1C / D
IRS-1C (İndia Remote Sensing) Hindistan uzaktan algılama uydusu 28 Aralık
1995'te Rus mekiği ile başarılı bir şekilde kutupsal yörüngeye oturtulmuştur. Ocak
1996'da ilk görüntüler alınmaya başlanmıştır. IRS-1D 29 Aralık 1997'de kutupsal
yörüngeye başarılı bir şekilde oturtulmuş olup 1997'nin ekim'inde görüntü almaya
başlamıştır.
IRS-1C dairesel, güneş uyumlu, kutuplara yakın yörüngede 98,69 derecelik
bir eğimle ve 817 km'lik bir yükseklikte yeryüzünü hemen hemen sabit bir ışık
altında görüntüleme yapacak şekilde yörüngeye oturtulmuştur. Günde 14 dönüşüm
yapmaktadır. Dünya etrafındaki bir dönümü 101.35 dakika sürmektedir. Yeryüzü
üzerinde aynı noktadan 24 günde bir geçer. IRS-1C ve 1D'nin birbirinden biraz farklı
yörüngeleri vardır.
WIFS algılayıcısının geniş alanı kapsaması nedeni ile birbirine bitişik iki
WIFS görüntüsü % 85 bindirme yapar(www.nik.com.tr). Pankromatik, LISS-3
multispektral ve WIFS sensörlerine ait teknik özellikler Çizelge 2.6.'da gösterilmiştir.
Çizelge 2.6.
IRS Pankromatik, LISS-3 Multispektral ve WIFS Sensörlerine Ait
Teknik Özellikler
IRS Pankromatik
IRS LISS-3 - Multispektral
IRS WIFS
Resolusyon: 5.8m
Resolusyon:23.5 m
Resolusyon: 188 m
Yeşil: 0,52-0,59 µm
Pankromatik : 0,5-0,75 µm
Kırmızı: 0,62-0,68 µm
Kırmızı: 0,62-0,68 µm
NIR: 0,77-0,86 µm
NIR :0,77-0,86 µm
SWIR: 1,55-1,70 µm
Swath genişliği:23-70.5 km Swath genişliği: 70-41 km
Swath genişliği:774 km
Geçiş sıklığı: 24 gün
Geçiş sıklığı : 5 gün
Geçiş sıklığı: 24 gün
31
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.3.6. Aster
Aster; 1999 yılında NASA 'ya ait TERRA uydusuna monte edilmiştir. Dünya
çevresinde dairesel olarak yer yüzeyinden 705 km uzaklıkta kutuplara yakın bir
yörüngede dönmektedir. Yörüngede güneşle eş zamanlı olarak ve yerel saatle sabah
saat 10.30 'da yeryüzünden veri toplamaya başlamaktadır. Uydu üzerinde beş ayrı
modül bulunur. Yüksek alansal (spatial), tayfsal (spektral) ve radyometrik
çözünürlüğe sahip toplam 14 band spektral aralığa sahiptir. Görüntü büyüklüğü 60 x
60 km olup görüntülerin teknik özellikleri Çizelge 1.7.'de gösterilmiştir.
Aster görüntüleri özellikle kayaç tipi tanımlaması, ayrıntılı volkanik aktivite
haritalaması, çizgisel ve dairesel yapıların belirlenmesi, hidrotermal alterasyon
alanlarının ve mineralojik zon haritalarının hazırlanması, jeotermal alanların
belirlenmesi, stereoskopik üç boyutlu görüntü elde edilmesi vb. gibi jeolojik
amaçlara yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu kullanım alanlarından en önemlisi
Aster görüntülerinin 14 spektral aralığına sahip olmasından dolayı, mineral ve
alterasyon haritalarının daha ayrıntılı bir şekilde oluşturulmasıdır (www.nik.com.tr).
Çizelge 2.7.
Band
1
2
3
3N
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
Aster Uydu Görüntüsünün Teknik Özellikleri
Spektral Aralık (µm)
Alansal çözünürlük (m)
0.52-0.60
15
0.63-0.69
15
0.78 - 0.86
15
0.78 - 0.86
15
1.60-1.70
30
2.145-2.185
30
2.185-2.225
30
2.235-2.285
30
2.295-2.365
30
2.360-2.430
90
8.125-8.475
90
8.475-8.825
90
8.925-9.275
90
10.25-10.95
90
10.95-11.65
90
32
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.4. Yeryüzü Objelerinin (Hedef) Spektral Yansımaları
2.4.1. Bitki
Yeryüzü objeleri içinde algılayıcı ile algılanan objeler (bitkiler) arasında
genelde görüntünün kalitesini olumsuz yönde etkileyecek nesnelerin yer almaması,
ayrıca farklı türlerin belirgin özelliklere sahip olmasıyla kendilerine özgü tipik
yansıma karakteristikleri gösteren bitkiler uzaktan algılama yöntemleri ile kolayca
tanınıp haritalanabilenlerin başında gelir.
Bitkilerde diğer objeler gibi herhangi bir kaynaktan gelen ışınları yansıtır
yayar, soğurur veya saçarlar. Yansıma ve soğurulma olayları çeşitli dalga
boylarındaki ışınlarda da farklı derecelerde olmaktadır. Bitki örtüsünün spektral
yansıma eğrisi farklı dalga boylarında belirgin iniş ve çıkışlar gösterir (Şekil 1.2).
Bunun nedenleri, Şekil 1.2’de görüldüğü gibi bitkiler görünür bölgedeki ışığın
önemli bir kısmını soğururken, kırmızı ötesi bölgedeki ışığı da yansıtmaktadır.
Bitkilerin kırmızı ötesindeki enerjinin önemli bir kısmını yansıtmasının nedeni,
büyümeleri için ihtiyaç duymamalarından dolayıdır (Aksoy, 2000).
Şekil 2.2. Temiz Su, Toprak, Sağlıklı Bitki Örtüsü ve Kayaçlara Ait Yansıma
Eğrileri (Anonymous, 2007).
33
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
2.4.1.1. Görülebilir Işın Bölgesi (0,4-0,7µm)
Bu bölgede bitki yapraklarındaki pigmentlerin normal ışığın fazla
soğurmaları ile düşük yansıma olmakta, bu yüzden söz konusu ışın bölgesi pigment
soğurma dilimi olarak tanımlanmaktadır. Mavi ve kırmızı enerjinin bitki
yapraklarında fotosentezde kullanılırken soğurulması ve yeşil dalga boyundaki
enerjinin çoğunluğunun geri yansıması, gözlerin sağlıklı bir bitki örtüsünü yeşil
renkte algılanmasına yol açar.
Sıcaklık düşüşü ya da diğer çevresel faktörler sonucunda klorofil üretimi
azalmış veya durmuş ise, mavi ve kırmızı bantlarda daha az klorofil absorbe edilip
sağlıklı yeşil rengin bozulduğu gözlenecektir (Meydan, 2008).
2.4.1.2. Yakın Kızılötesi Bölge (0,7-l,3µm)
Bu bölgede soğurulma çok az olduğundan yansıma çok olup bitki tipine bağlı
olarak değişim göstermektedir. Yakın kızılötesi bölgede yaprağın fizyolojik yapısı,
yansımayı etkileyen bir faktördür (Moss, 1951; Pearman, 1966; Woolley, 1971;
Gausman, 1977). Bu dalga boyları arasında bitkiden yansıma daha çok bitki
yapraklarının iç yapısından etkilenmektedir. Bitki türlerinin iç yapı yönünden
farklılıklar göstermesi nedeniyle, bu bölgedeki yansıma ölçümleri görülebilir dalga
boylarında ayrı görülen bitki türlerini daha iyi ayırt etmemize olanak verir.
Görünür ve yakın kızılötesi bantların kombinasyonu, açık toprak yüzeylerini
veya vejetasyondaki su içeriğini verir. Bu aritmetik bant kombinasyonları, yansıma
vejetasyon indisi olarak adlandırılır (Jong, 1994).
2.4.1.3. Kızılötesi Bölge (1,3 µm ve daha fazlası)
Bu bölgede bitki örtüsü üzerine gelen enerji esas olarak ya yansıtılmakta ya
da soğrulmaktadır. Bitki dokuları içinde iletimi ya çok az olmakta ya da hiç
olmamaktadır. Yine burada da yansıma yaprakların toplam su yüzdesiyle yakından
ilişkilidir. Bu toplam su yüzdesi, yaprağın hem kalınlığı hem de nem içeriğinin bir
fonksiyonudur.
34
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Ayrıca bitkilerden yansımada yaprağın morfolojik yapısı yaprak, yüzeyinin
parlaklık, mat-benzeri, tüylü olması gibi nedenler de etkilidir. Tüylü yaprakları olan
bitkilerden olan yansıma, tüyleri temizlendikten sonraki haline oranla daha azdır.
Yaprağın morfolojik yapısı yakın kızılötesi bölgede bitki örtüsünden yansımayı
etkileyen en önemli faktördür. Bu bölgede çok az soğrulma olur ki bu dalga boyunda
soğrulacak enerji sıcaklığının proteinlerin zarar görebileceği düzeye kadar
yükselmesine neden olur. Nitekim bitki enerjiye ihtiyacı olduğu yerde soğurma
yapmakta
buna
karşılık
aşırı
ısınmayı önlemek
için
kızılötesi
ışınlarını
yansıtmaktadır. Aynı bitki üzerinde farklı yansıma gösteren yaprakların morfolojik
yapıları da farklıdır. Bitkinin yaşlı alt yaprakları, genç yapraklara oranla daha az
yansıma yapmaktadır.
Bunların yanında çeşitli vejetasyon türlerinin farklı morfoloji, su içeriği,
yaprak yüzeyi ve pigmentleri olduğundan birbirinden bağımsız olarak farklı tipte
yansıma karakteristikleri vardır.
Bu iç faktörlerin yanında bir de bitki1erden yansımayı etkileyen bazı dış
faktörler bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri; yapraklardan aşırı su kaybı
olması, bitki besin elementlerinin noksanlığı, toprak tuzluluğu, bitki hastalıkları,
atmosferik don etkisi, bitki sıklığı ve boyu, yabancı otlarla mücadele durumu, sensör
çekim açısı ve güneş ışınlarının geliş açısıdır.
Bitki sıklığı diğer bir deyişle yüzeyin örtü yoğunluğu ile yansıma arasında
yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bitki boyu arttıkça Landsat uydu görüntülerinin yakın
kızılötesi bandlarında (6 ve 7)
yansıma görünür bölgedekinden farklı olarak
değişmektedir (Dinç ve ark, 2001).
Yüksek tuzluluk, bitkilerde normalden daha az ve daha küçük hücre
gelişimine neden olur. Yine böyle bitkilerin görülebilir dalga boylarında, ışığın
soğurumu daha fazla olduğundan yansıma daha azdır ( Fitzgerald, 1972 ).
Bitki hastalıkları ve besin maddesi noksanlıkları bitkilerde kloroz, sararma,
çiçeklerde renk değişimi,
ve anormalliklere neden olmaktadır. Bu hastalıkların
uzaktan algılama yöntemiyle belirlenmesi mümkündür. Görülebilir dalga boylarında
bu hastalıklı bitkilerle, normal bitkiler arasında pek fark görülmez, ancak kızılötcsi
dalga
boyu
yansımada önemli
farklılıklar
35
görülmektedir.
Bu
farklılıkdan
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
faydalanılarak, yüksek mekansal çözünürlüğe sahip (İkonos ve Quıckbird), renkli
uydu görüntüleri ile yapılmış başarılı çalışmalar mevcuttur. Bu tip çalışmalarda,
böcekler tarafından yaprakları zarar görmüş bitkilerin yapraklarının normallerinden
daha koyu olduğu tespit edilmiştir (Gausman ve Hart 1974). Güneş ışınlarının geliş
açısı da, bitkilerden yansımayı belirgin şekilde etkilemektedir. Bu durum uydu ve
uçaklarla elde edilen uzaktan algılama verilerinin yorumlanmasında dikkate alınacak
önemli faktörlerdendir (Dinç ve ark, 2001).
2.4.2. Toprak
Toprak katı parçacıkların su ve hava ile belirli oranlardaki bileşimlerinden
oluşmaktadır. Toprak sistemindeki katı parçacıklar kum, kil ve siltin farklı
oranlardaki bileşimidir ve "Toprak Tekstürü" olarak adlandırılır. Bireysel katı
parçacıkların doğal olarak birleşmeleri ile çıplak gözle gözlenen/morfolojik
birimlerde "Toprak
Strüktürü’’ oluşmaktadır (mikroskopik boyuttaki toprak
yapısı/mikromorfolojik birimlerde ‘’toprak mikrostrüktürü oluşmaktadır’’. Bu mikro
toprak özelliği de polarizan bir mikroskopa bağlı sayısallaştırıcılarla (Image
Analyser-Quantimet) ince kesit boyunca CBS çalışmasıyla saptanmaktadır).
Toprakların bu özelliklerinin farklı olması ile fotoğraf ve görüntülerinde de
farklılıklar oluşmaktadır. Aynı zamanda bireysel toprak özelliklerinin yanı sıra, arazi
formlarının üniteleri olan yöresel rölyef, eğim, drenaj, renk ve ton karakteristikleri
de topraklardan olan yansıma ve görüntü yorumlarını etkilemektedir.
Toprakta yansımayı etkileyen faktörler;
a) Toprak rengi
e) Toprağın nem doygunluğu
b) Karbonat içeriği
f) Yüzey şekli ve eğim
c) Tekstür ve kil mineral dağılımları
h) Toprağın tuzluluk durumu
d) Organik madde miktarı
g) Demir oksit içeriği
36
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Toprakta renk oluşumuna; kimyasal bileşimi yanında, içerdiği organik madde
miktarı da önemli ölçüde etkili olmaktadır. Doğadaki çalışmalarda, toprak
parçacıklarının çapı büyüdükçe yansıma azalmaktadır. Kil boyutunun yaygın olduğu
topraklarda ise, kumlu topraklara göre daha da düşük düzeyde yansıma değerleri elde
edilir. Bunun nedeni kil boyutundaki parçacıkların boyutlarının küçük olmaları
nedeniyle, sahip oldukları geniş yüzey alanlarının olmasıdır. Ancak, nem ve organik
madde içeriğinin daha fazla olması doğal koşullarda gelen ışığın daha yüksek
düzeyde soğrulmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı görüntü üzerinde killi toprak
daha koyu renk, kumlu toprak ise daha açık tonda görülür. Ayrıca kil mineral
tiplerinin farklı yüzdelerde toprakta bulunmaları ve boyutlarının 2 mikron ve aşağısı
aralığında büyük farklılıklar göstermeleri de yansıma değerlerini etkilemektedir.
Örneğin smektit kil mineral içeriği fazla olan topraklarda, mineral tabakaları arasında
tutulan su düzeyi ve organik madde düzeyleri daha yüksek olacağından, doğadaki
çalışmalarda, diğer kil mineral tiplerine göre yansıma değeri daha düşük olacaktır.
Organik madde toprağın spektral özelliklerini etkileyen baskın bir özelliktir.
Az ayrışmış organik maddeye sahip toprakların yansıması yüksek, aşırı ayrışmış
organik maddeye sahip toprakların yansıması ise daha düşüktür. Organik madde
miktarının % 2'den yüksek olduğu koşullarda yansıyan enerji miktarı, maddenin
artmasına bağlı olarak, yansımada bir azalmaya neden olmaktadır.
Toprakların içerdiği su miktarı, topraktan olan yansımanın azalmasına neden
olur. Bunun nedeni ise, toprakta bağlı suyun gelen ışığı dağıtarak yansıyan ışık
miktarını azaltmasıdır. Yaş ve drenajı bozuk topraklar hava fotoğrafları ve uydu
görüntülerinde daima koyu gri-siyah renkli görünmektedir (Aksoy, 2000).
2.4.3. Su
Su yer yüzeyinin büyük bir kısmını kaplamaktadır. Yansımayı da yalnızca su
yüzeyi değil, bunun yanında suyun klorofil içeriği, askıdaki organik ve inorganik
parçacıkların miktarı, suyun derinliği vb. özellikler etkilemektedir. Su yüzeyinden
güneş enerjisinin bir kısmı yansır. Ancak radyasyonun önemli bir kısmı sudaki
parçacıklarla soğrulup dağıtılır. Bu parçacıklar aktif algler, organik parçacıklar ve su
molekülleridir.
37
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Yeşil algler aynen yüksek bitkiler gibi yansıma karakteristiği göstermekte ve
mavi ile kırmızı dalga boyundaki enerjinin önemli bir kısmını soğurmakta, yeşil
dalga boyunda ise yansıtmaktadır. Yansıma saydam, bulanık, kirli ve karlı suda,
ayrıca da suyun derinliğine bağlı olarak farklılıklar göstermektedir.
Su içerisinde askıda bulunan kil boyutundaki kil mineralleri ve ince kuvars
gibi parçacıklar yeşil ve kırmızı dalga boyunda gelen enerjiyi önemli miktarda geri
yansıtır. Sonuç olarak da spektrumun görülebilir kısmında bulanık su saydam sudan
daha parlak görülür.
Uzaktan algılama verilerinde su yüzeyindeki yağ artıklarına ait yansımalar;
deniz ve okyanusları kirleten tankerlerin, balık sürülerinin hareketinin deniz
yüzeyinde oluşturdukları yağ filmleri ile balık avcılığının izlenmesi açısından
önemlidir.
Suyun derinliğinin de yansımaya etkisi önemlidir ve elektromanyetik
algılamada yapılan ölçmeler sadece sığ sular için söz konusudur. Uzaktan algılama
ile derinlik ölçümleri su tabanının yansımasına ve su moleküllerinin inceliğine
bağlıdır. Su tabanındaki kum, silt, kaya, bitki örtüsü ve tabanın pürüzlülüğü
yansımaya etki etmektedir. Genelde 0.510-0.565 µm dalga boyları arasında ve 10
metreye kadar olan derinliklerde algılayıcılar tarafından belirli bir enerji
kaydedilmektedir (Aksoy, 2000).
2.5. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılamanın Kullanım Alanı Örnekleri
Gemalmaz ve ark. (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada; Coğrafi Bilgi
Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama Teknikleri’nin erozyon riski taşıyan alanların
belirlenmesinde uygulanabilirliğinin ortaya konulmasını amaçlamışlardır. Konya
Karapınar bölgesini örnek alan olarak seçmişler ve hesaplamalar için gerekli verileri
toplamışlardır. Bu verileri ARC/INFO yazılımını kullanılarak sayısal ortama
aktarmışlardır. İnceleme alanının Nisan 1993 Landsat – TM görüntüsünü Erdas
görüntü
işleme
yazılımı
ile
işlemişlerdir.
Görüntü
ve
coğrafi
verilerin
entegrasyonuyla gerekli analizleri yaparak inceleme alanında erozyon riski taşıyan
38
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
alanları tespit etmişlerdir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerin kullanım potansiyelini
ve karar verici için önemi vurgulamışlardır.
Metin (1995) gerçekleştirdiği çalışmada; Tarım alanlarının kontrollü
sınıflandırılmasında kullanılan üç farklı yöntemin karşılaştırmasını yapmıştır. Çok
bandlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü
sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşımı, aynı ön bilgileri (signature) ve çalışma
alanını kullanmak koşuluyla denemiş ve doğruluk analizlerini yapmıştır.
Metin (1997) gerçekleştirdiği çalışmada; Uydu görüntülerinin tarımsal amaçlı
kullanılmasında farklı toprak yapısının etkisini araştırmıştır. Bu çalışmasında,
Eskişehir-Sivrihisar Bölgesine ait toprak haritasındaki bilgilerin, işlenmemiş ham
uydu görüntüsü ve uzaktan algılama teknikleriyle elde edilecek sınıflandırma
sonucuyla farklılıklarının ve toprak bilgilerinin sınıflandırılmış görüntüye dahil
edilmesinin getirisinin incelenmesini amaçlamıştır.
Metin (1995) çalışmasında, çok bantlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini
kullanarak, tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşım, aynı
ön bilgileri ve çalışma alanını kullanmak koşuluyla denenmiş ve doğruluk analizleri
yapılmıştır. Birinci yaklaşımda, 23 Haziran 1993 tarihli Landsat 5 – TM uydu
görüntüsüne kontrollü sınıflandırma işlemi yapılmıştır. İkinci yaklaşımda, 27 Nisan
1993 tarihli üç bandlı Spot – XS ve Landsat5 – TM görüntülerinin bandları
birleştirilerek on bandlı yeni bir veri seti elde edilmiştir. Bu veri setinde, ilk yedi
sıraya Landsat5 – TM’in bandları, 8-9-10. sıraya ise Spot – XS’in 1-2-3. Bandları
yerleştirilmiştir. Daha sonra, 4. Aya ait üç bandlık Spot – XS görüntüsünün 2 ve 3.
bandları ve 7. aya ait yedi bandlık Landsat5 – TM görüntüsünün ise 2,3,4,5 ve 7.
Bandları alınarak toplam yedi bandla sınıflandırma işlemi yapılmıştır. Son
yaklaşımda ise, oluşturulan bu on bandlık veri setine Ana Bileşenler Analizi
uygulanarak, ilk beş ana bileşenle kontrollü sınıflandırma işlemi yapılmıştır. Elde
edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, 7. Aya ait Landsat5 – TM görüntüsüne
uygulanan sınıflandırma sonucunun Ana Bileşenler Analizi yöntemi ile elde edilen
sonuca göre daha iyi olduğu, buna karşın ikinci yaklaşım ile elde edilen sonuca göre
ise daha kötü olduğunu gözlemiştir. Bununla beraber, sonuçlar arasında büyük
farklılıklar olmadığını tespit etmiştir.
39
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Bolca ve ark (2003), çalışmalarında, Batı Anadolu Bölgesinde yer alan 2002
yılı pamuk ekili alanları ile pamuk ürün rekoltesini uzaktan algılama tekniği
kullanarak saptamıştır. Bu amaçla 2002 yılı Mayıs ve Ağustos aylarında alınmış
Landsat 7 TM uydu görüntülerinin 453 bant kombinasyonları kullanılmıştır. Pamuk
bitkisi, yeşil doku gelişim özelliğine bağlı yansıma değerleri verim özelliği ile
ilişkilendirilerek 3 farklı düzeyde verim grubu oluşturulmuştur. Uydu görüntüleri,
verim gruplarının
sayısal görülme aralıklarına göre eğitimli
yöntem ile
sınıflandırılmış ve ilçe bazında pamuk ekili alanların yüz ölçümleri ile dağılım
alanları saptanmıştır. Arazi çalışmaları ile her grup için dekara verimleri yöre
bazında belirlenmiş ve ekili alan değerleri ile çarpılarak ürün rekoltesi saptanmıştır.
Şenol ve ark (2004), Çukurova Bölgesinde yer alan narenciye bahçeleri
Landsat / ETM uydu görüntüsü ile belirlenmeye çalışılmıştır. Yaklaşık üç yıl arayla
algılanmış Landsat 7 ETM sayısal uydu verileri kullanılmıştır. Arazi çalışmaları
öncesinde çalışma
alanının
pafta
haritaları sayısallaştırılmıştır.
Arazi
yer
kontrollerinde çalışma alanındaki narenciye parselleri yaş, çeşit ve gelişme
düzeylerine
göre
belirlenmiştir.
Böylece
çalışma
alanının
veri
bankası
oluşturulmuştur. Narenciye üretim alanlarını belirlemek amacıyla yer gerçeği
bilgileri ışığında, uydu görüntüleri eğitimli (supervised) ve eğitimsiz (unsupervised)
sınıflama teknikleri kullanılarak sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma sonucunda sınıf
sayısı altı tutularak uygulanan unsupervised sınıflama sonuçlarının gerçeğe en yakın
sınıflama olduğu belirlenmiştir. Bu sınıflama yöntemiyle çalışma alanında narenciye
üretim alanlarının üç yıllık dönemde 712 da. artmış olduğu da saptanmıştır.
Çalışmada, Landsat 7 ETM uydu verilerinin narenciye üretim alanlarının
belirlenmesi ve izlenmesinde başarıyla kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Uydu
verileriyle 1-3 yaş grubuna giren bahçelerin, farklı narenciye tür ve çeşitlerinin
belirlenmesinin mümkün olmadığı görülmüştür.
Yeğingil ve ark (1990), yapmış oldukları bir önceki araştırmanın devamı olan
çalışmada görüntü işleme için hazırlanan programlar test edilmiş, düzeltilmiştir.
Sınıflandırma işlemlerinde çeşitli metotlar kullanılmış ve bitki için, Landsat-3 uydu
verilerinde 5. ve 7. kanalları kullanan bitki indeksi metodunun en hızlı ve en iyi
40
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
sonucu verdiği görülmüştür. Pamuk bitkisinin parlaklık dağılımı incelenerek verimle
ilişki kurulmuş ve arazi çalışmaları bulunan sonuçları doğrulamıştır.
Tunay ve ark (2008), yaptıkları çalışmada, ormanların doğal özelliklerinin
geçmişten bugüne gösterdiği değişimi saptayarak, bölgede ve il bazında yapılacak
rekreasyon ve turizm potansiyelinin saptanmasına yönelik yapılacak çalışma ve
planlamalar için altlık verilerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu amaçla, doğal
özelliklerine ilişkin bitki yoğunluğu, Normalize Edilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi
(NDVI) ve değişim saptama teknikleri kullanılarak incelenmiş ve 1975 yılından 2005
yılına kadar, özellikle orman alanlarını kapsayan yüksek oranda yeşil bitki
örtüsündeki değişimler çok zamanlı ve çoklu algılayıcı uydu verileri aracılığıyla
analiz edilmiştir.
Özdemir ve ark (2008), Yaptıkları çalışmada, coğrafya çalışmalarında her
geçen gün daha fazla kullanılan CBS ve UA yöntemleri kullanılarak, Armutlu
Yarımadası’nda 1992–2001 yılları arasında arazi kullanımındaki değişimler ortaya
konulmuştur.
Armutlu
Yarımadası’nın
alanı
126.751
ha
olup,
Anadolu
Yarımadası’nın kuzeybatı kesiminde Marmara Denizine doğru çıkıntı yaparak,
Gemlik Körfezi ile İzmit Körfezi arasında kalan kesimi oluşturmaktadır. Genel arazi
kullanımını ortaya koymak için ise, yersel çözünürlüğü 30 metre olan 1992, 1999,
2001 yıllarına ait 7 bantlı Landsat TM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Her döneme
ait uydu görüntüleri üzerinde kontrollü sınıflandırma yapılmış ve değişimin nedenleri
irdelenmiştir. Armutlu Yarımadası’nda 1992’den 2001 yılına kadar olan dönemde
arazi dokusundaki değişimler genel hatları ile ortaya konulmuş ve nedenleri
yorumlanmıştır.
Berberoğlu ve ark (2008), Bu çalışma kapsamında, IKONOS ve LANDSAT
ETM+ görüntüleri kullanarak, Yukarı Seyhan Havzası arazi örtüsü sınıflandırmış ve
havzayı temsil eden farklı meşcereler üzerinde gerçekleştirilen arazi, laboratuvar
çalışmaları ve uydu görüntüleri yardımıyla, Coğrafi Bilgi Sistemleri ortamında
verimlilik modellemesi yapmışlardır.
Berberoğlu ve ark (2007), çalışmalarında iklim değişikliğinin etkisi altındaki
Seyhan Havzası’nın orman verimliliğini Envisat MERIS (300 m) verileri kullanarak
modellemeyi amaçlamışlardır. Verimliliğin belirlenebilmesi için, NASACASA
41
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
Modeli yaklaşımı kullanılmıştır. Karasal net birincil üretimdeki yıllık döngüler ve
değişimler havza bazında ortaya konulmuştur. Yıllık karasal NBÜ hesaplanması, ışık
kullanım etkinliği, sıcaklık, yağış ve solar radyasyon değerlerine dayandırılmıştır.
Bununla birlikte, ağaç kapalılık yüzdesi, bölgenin arazi örtüsü ve toprak tekstür
haritaları ve NDVI girdileri modelin oluşturulması için kullanılmıştır. Sonuç verileri
olarak varolan durum ve 2070 yılı için tahmin edilen aylık NBÜ haritaları elde
edilmiştir. Bu haritalarda, bölgesel orman verimliliğinin yakın gelecekte özellikle yaz
aylarında azalacağı görülmektedir.
Özdemir ve ark (2008), bu çalışmada, CBS ve UA yöntemlerini kullanarak,
Yalova İli'nde 1992-2007 yıllar arasında arazi kullanımındaki değişimleri
saptamışlardır. Yalova İli'nin yönetim alanı 84.700 ha'dır, ancak, çalışma alanı
126.751 ha. olup bunun nedeni, uydu görüntülerinin Armutlu Yarımadasını
kapsamasıdır. Genel arazi kullanımını ortaya koymak için ise, yersel çözünürlüğü 30
metre olan 1992, 1999, 2001 yıllarına ait 7 bantlı Landsat TM uydu görüntüleri
kullanılmıştır. Her döneme ait uydu görüntüleri üzerinde kontrollü sınıflandırma
yapılmış ve değişimin nedenleri değerlendirilmiştir. Ayrıca, 2007 yılma ait arazi
kullanımı haritası CBS kullanılarak oluşturulmuştur.
Demir (2002), Ceyhan Ovası’nda bulunan bir grup höyük üzerinde Uzaktan
Algılama Teknikleri kullanılarak yaptığı çalışmada; gelişen endüstri ve tarımsal
faaliyetler gibi insan aktivitelerinden olumsuz etkilenen höyüklerin tespit edilmesini
amaçlamıştır. Bu amaç için Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmıştır. Böylelikle
sorgulamalar yapılabilecek, hızlı ve erişilebilir bir bilgi oluşturulmuştur. Çalışmada
altlık olarak 1956, 1957 ve 1973 yıllarına ait pankromatik hava fotoğrafları ve
Landsat 7-ETM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Oluşturulan haritalar üzerinde 3
kontrol alanı seçilmiştir. Seçilen bu alanlarda 5 tanesi yeni olmak üzere toplam 22
höyük tespit edilmiştir.
Öcal ve Ark (1999) Korykos (Kızkalesi)’ta yapılan çalışmada; bölgenin
jeolojik ve jeomorfolojik durumu ile yerleşme ve tarımsal aktivitelerin yıllar
içerisindeki değişiminin saptanmasında uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır.
Kıyı şeridi ve içerisindeki kültürel değerlere zarar verebilecek olan yanlış alan
kullanımı ve düzensiz yerleşme problemlerine karşın çalışmada çözüm önerileri
42
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
üretilmiştir. 1:15,000 ölçekli hava fotoğrafları ile 1:25,000 ölçekli topoğrafik,
jeolojik ve arkeolojik haritalar altlık olarak kullanılmış ve bilgisayar destekli
çalışmalarla antik dönemden bugüne arazi kullanımı, jeolojik ve jeomorfolojik
aşınım yüzeyleri ortaya konulmuştur.
Massagrande (1995), tarafından Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden faydalanılarak
İspanya’da gerçekleştirilen bir çalışmada, Roma dönemi yerleşimleri incelenmiştir ve
bu dönemde yerleşim yerlerinin belirlenmesinde ekonomik ve toplumsal yapıya
uygunluk gibi kriterlerin etkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Bu amaçtan yola çıkılarak CBS teknikleri kullanılmış ve çeşitli veri
girişleri ile istatistiksel bir sonuç elde edilmeye çalışılmıştır.
2.6. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulamaları
Günümüzde değişik disiplinlere hizmet eden Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin en
önemli işlevlerinden biri çevresel problemlerin belirlenmesi ve çözümü ile ilgili
olanıdır. Kaynakların doğal çevreye zarar vermeden kullanılması ve yönetimi CBS
kullanımı ile günümüzde daha da kolaylaşmıştır. Önemli bitki ve hayvan türlerinin
her türlü özellikleri, coğrafyadaki dağılımları ve bu dağılışın iklim, toprak, eğim,
bakı (yöney) ve coğrafik konum gibi bağımsız değişkenlerle ilişkileri CBS ile daha
iyi analiz edilip modellenebilmektedir. Söz konusu tür ve çeşitlerin coğrafyadaki
dağılımlarının zaman içindeki değişimleri de CBS ve Uzaktan Algılama teknikleri ile
kolaylıkla izlenebilmekte ve tehdit altındaki türlerin dağılma alanlarındaki artış veya
azalışları somut bir biçimde ortaya konulabilmektedir. CBS`nin bu özelliği problem
alanların tespitinde araştırıcı ve karar vericilere önemli ipuçları sunmakta, koruma
alanları ve milli park sınırlarının daha objektif değerlendirmeler ışığında
belirlenmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle günümüzdeki önemi tartışmasız olan
gen kaynaklarının kendi doğal çevrelerinde korunması (In-Situ) çalışmalarında CBS
vazgeçilmez bir araç konumundadır. Tarımla ilgili doğal kaynakların (bitki, su,
toprak, balıkçılık vs.) belirlenmesinde, tarımsal açıdan önemli olan doğal
kaynaklarımızla ilgili veri toplanması, saklanması, değerlendirilmesi ve analiz
edilmesinde, her türdeki tarımsal amaçlı arazi kullanımının belirlenerek bu alanların
43
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Zeki SEYRAN
ülkeler içindeki dağılımlarının izlenmesinde, ürün tahmini çalışmalarında, tek ve çok
yıllık bitki türleri için işlenen alanları kapsayan detaylı bilgilerin toplaması ve
analizinde, tarımda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve agro-klimatolojik data
toplanmasının
sağlanmasında,
su
ürünleri
ve
stoklarının
belirlenmesi,
su
kaynaklarındaki değişimin ve kirliliğin izlenmesi ve yeni balıkçılık politikalarının
oluşturulmasının gerçekleştirilmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
Yöntemleri daha hızlı, doğru ve etkin çalışmalar için kullanılmaktadır (Doğan,
2000).
Dinç ve ark (2000), yaptıkları çalışma ile 1998-2000 yılları arasında Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının detaylı toprak etütlerini hava fotoğrafları ve
uydu görüntüleri kullanılarak Kuzey Kıbrıs Türk Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama
Projesi kapsamında tamamlamıştır.
Dinç ve ark, (1991) Şanlıurfa ovaları Birecik pompaj sulama sahası proje
sahasında yaptığı çalışma ile LANDSAT 5-TM ve SPOT pankromatik sayısal uydu
verileri kullanılarak hazırlanan detaylı toprak haritası ve arazi kontrolleri sonucunda
20 farklı toprak serisi saptanmıştır.
Dinç ve ark (2000), yaptıkları çalışma ile Anadolu Tarım İşletmesi
topraklarının oluşu, önemli fiziksel, kimyasal ve morfolojik özelliklerini araştırılarak
Toprak Taksonomisi ve FAO/UNESCO sistemlerine göre sınıflandırmıştır. Çalışma
Alanında 7 ayrı fizyoğrafik ünite üzerinde oluşmuş 19 farklı toprak serisi
saptanmıştır. Toprakların büyük çoğunluğu derin, tın, killi tın, kumlu tın ve kil
tekstürlü, organik madde ve kireç içeriklerinin orta ve yüksek olduğu saptanmıştır.
Sınıflandırma toprak taksonomisi(1998)’e göre Entisol, Inceptisol ve Mollisol
ordolarına, FAO/UNESCO (1990)’a göre ise sınıflandırmışlardır. Çalışma alanı
toprakları AYS, SAT, İLSEN metodu kullanılarak arazi değerlendirilmesi
yapılmıştır.
44
3.MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3. MATERYAL ve METOD
3.1. Materyal
3.1.1. Çalışma Alanının Genel Özellikleri
Aşağı Seyhan Ovası (ASO), Türkiye'nin güneyinde, Doğu Akdeniz
bölgesinde yer almaktadır. Kuzeyde Toros dağlarının etekleri, güneyde Akdeniz,
doğuda Ceyhan Irmağı, batıda Berdan Irmağı ile sınırlanmıştır. Devlet Su İşleri
tarafından 1980 yılında yapılan planlama çalışmaları sonucunda ovanın yaklaşık
213.200 hektar genişliğinde bir alanı kapsadığı ve toplam sulanabilir alanın ise
172.950 hektar olduğu belirlenmiştir.
Aşağı Seyhan Ovası Seyhan Havzasının delta kısmında yer alır. Seyhan
Irmağı ovayı ikiye böler. Seyhan ile Berdan akarsuları arasında kalan kısma Tarsus
Ovası, Seyhan akarsuyu ile Ceyhan akarsuyu arasında kalan kısma Yüreğir Ovası adı
verilmektedir (Donma, 2008). Ovanın kuzey kesimlerinde deniz seviyesinden
maksimum yükseklik 40 m ile başlamakta güneye doğru inildikçe yükseklik 0
metrelere kadar inmektedir. Özetle ovanın topografyası düz ve düze yakındır. Eğim
% 0,1 ile % 1 arasında değişmektedir. Ovadaki topraklar, çoğunlukla, Seyhan
akarsuyunun taşıyarak oluşturduğu alüvyon materyallerden oluşmaktadır. Baskın
toprak tekstürü (bünyesi) killi tın, tınlı kil ve kumludur. Aşağı Seyhan Ovasının
konumu, sulamanın gelişme evreleri ve topografyası Şekil 3.1'de gösterilmiştir.
3.1.2. Aşağı Seyhan Ovasının Toprak Yapısı
Çukurova Üniversitesi toprak Bölümü ve Hohenheim Üniversitesi işbirliği ile
Çukurova Bölgesi toprakları tüm özellikleri ile incelenerek detaylı toprak haritaları
ve raporları hazırlanmıştır (Kapur ve ark 1990). Çalışma sonucunda ASO’da
belirlenen Fizyoğrafik birimler, Toprak Birliklerini oluşturan toprak serilerinin
özellikleri aşağıdaki gibidir.
45
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Şekil 3.1. Aşağı Seyhan Ovasının Yeri, Sulamanın Gelişme Evreleri
Ve
Topografyası.
ASO Toprak Birliklerini oluşturan toprak serilerinin haritası Şekil 3.2'de
gösterilmiştir.
3.1.2.1. Çamur Akıntısı/Fluvial Teras/Kaliş Toprakları
Çalışma alanının kuzeyinde dar bir şerit olarak uzanan bu fizyoğrafik birim
denizden yaklaşık 30-150 m kadar yükseklikte bulunmaktadır. Bu arazi birimi
üzerinde yer alan topraklar çoğunlukla kireççe zengin kil depozitleri kalişler ve
kireçle çimentolaşmış konglomera ana materyalleri üzerinde gelişmiştir. Hafif ve
orta eğimlerde gözüken bu toprakların eğim yönleri kuzeyden güneye doğrudur ve
eğimleri sık aralıklarla değişmektedir. Eski sığ göl-çamur akıntısı/karasal, fluviyal
oluşumlu bu araziler, jeolojik olarak Pliosen ve Pleyistosen yaşlıdır. Arazi, Yer yer
46
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
doğal drenaj hendekleri tarafından yarılmış olup, kısmen doğal maki örtüleri
tarafından korunmaktadır. Bu fizyoğrafik birim üzerinde İnnap1ı, Adana, Seyhan
serisi toprak birlikleri bulunmaktadır (Kapur ve ark 1990).
47
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Şekil 3.2. ASO topraklarının Seri Düzeyindeki Haritası (Dinç ve ark 1989).)
48
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
İnnaplı Serisi (Inceptisol-Vertic xerochrept); Bu seri toprakları, çalışma
alanının kuzeyindeki çamur akıntısı/fluviyal teraslar oluşturan kireçli ana materyaller
(kalişli materyaller) üzerinde oluşmuş topraklardır (Kapur ve ark 1990). A,B ve C
horizonları gelişebilmiştir. Tüm profilleri ince tekstürlü olan bu topraklar kil
miktarları ve kil tiplerine bağlı olarak kurak mevsimlerde çatlarlar, nemli
mevsimlerde göreceli olarak hacimleri artar. Ancak oluşan çatlaklar, bu topraklarda
Vertisol özelliklerini karşılayabilecek düzeyde değildir. C2 horizonlarında calcic
horizon (kalsik horizon-kireç birikim horizonu) oluşturabilecek kadar kireç birikimi
olmasına karşın, profillerinden kireç tamamen yıkanamamıştır. Solumları kırmızımsı
kahverengi, ana materyalleri ise sarımsı kırımızı renklidir. Profilleri boyunca orta
derecede gelişmiş köşeli blok strüktür oluşumu saptanmıştır. Benzer fizyoğrafik
birimde yer alan Seyhan serisinden B horizonlarının gelişebilmiş olmasıyla, Adana
serisinden ise argillic horizonlarinin (kil birikme horizonları) bulunmasıyla ayrılırlar
(Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989).
Adana Serisi (Alfisol-Calcic Rhodoxeraly); Bu seri toprakları, İnnaplı
serisine benzer biçimde, çalışma alanının kuzeyindeki karasal çamur akıntısı/fluviyal
teraslar oluşturan kireçli (kalişli materyaller) ve kireçle çimentolaşmış konglomera
(kalişleşmiş konglomera) (İnnaplı Serisi topraklarında konglomera ana materyali
saptanamamıştır) ana materyalleri üzerinde oluşmuş topraklardır. İleri düzeyde profil
gelişimine sahip bu topraklar ABC horizonludur. Profillerinde kil ve kireç hareketi
ileri düzeylere ulaşmıştır. Kireç yüzey horizonlarından tamamen yıkanıp alt
katmanlarda birikerek calcic horizonu, kil ise argillic horizonu oluşturmuştur. Bütün
horizonlarda smektit grubu kil minerallerinin baskın olmasına bağlı olarak özellikle
kurak yaz aylarında çatlaklar oluşmaktadır. Ancak bu çatlama, Vertisol özelliklerini
karşılayacak düzeyde değildir. iyi bir strüktür oluşumu gösteren bu topraklarda renk,
hemen tüm profilde koyu kırmızımsı kahvedir. Adana serisi, aynı fizyoğrafik birimde
yer alan İnnaplı ve Seyhan serilerinden argillic horizon icerme1eriy1e ayrılırlar
(Kapur ve ark 1990).
Seyhan Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Çalışma alanının kuzeyindeki
yüksek arazilerde konglomera ana materyali (kaliş ve kalişleşmiş konglomera
materyali) üzerinde oluşmuş bu seri toprakları AC horizon1udur. Hafif ve orta eğimli
49
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
topografyalarda yer alan topraklarının erozyon nedeniyle profilleri yeterince
gelişememiştir. Tüm Profilleri çok kireçli olup tekstürleri killi tınlıdır, kırmızımsı
kahve ve sarımsı kırmızı renkli olan bu toprakların üst katmanları granüler strüktüre
sahiptir, Seyhan serisi toprakları aynı fizyoğrafik birimde yer alan Adana ve İnnaplı
serilerinden B horizonunun olmamasıyla ayrılır ve toprak sınıfı da farklı ordonun
içinde yer alır (Kapur ve ark 1990).
3.1.2.2. Ova İçerisindeki Yüksek Araziler
Bu fizyoğrafik birim, çalışma alanının büyük bir bölümünü oluşturan aluviyal
arazi içerisindeki birkaç yerel yükseltiden ibarettir, Söz konusu yükseltilerden ilki
alanın orta-kuzey doğusunda bugünkü Adana çimento fabrikasının hafriyat alanı olan
Çal Dağı, ikincisi Çotlu köyü kuzeyindeki yükseltiler ve üçüncüsü ise Akdeniz'e
komşu Karataş ilçesi civarında yer alan Karataş tepeleridir. Deniz seviyesinden
yaklaşık 15-30 m yükseklikte bulunan bu araziler kireçtaşı, kireççe zengin kil taşları
marn jeolojik materyallerinden oluşmaktadır. Bu materyaller üzerinde gelişmiş
Gölkaya, Karataş ve İsmailiye serisi toprakları fizyoğrafik bir birlik oluşturmaktadır.
Gölyaka Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Bu seri toprakları çalışma
alanının güneyinde Akdeniz'e komşu lokal kireç taşı (lagüner kireç taşları ve
kalişleşmiş materyaller) yüksek arazileri üzerinde oluşmuştur, Genellikle yüzeyden
yaklaşık 50 cm içerisinde sert kireç taşı ile kesilen bu topraklar AC horizonlu sığ
topraklardır. Ana materyallerinin özelliklerine bağlı olarak tüm profilleri boyunca
orta-ince tekstüre sahip bu topraklarda granüler strüktür oldukça iyi gelişmiştir. Koyu
kırmızımsı kahve renkli Gölyaka serisi toprakları benzer fizyoğrafik birimde bulunan
İsmailiye serisinden anamateryal ve renklerdeki farklılıkla, Karataş serisinden ise
renkle birlikte solum1arındaki tekstürün farklı oluşu ile ayrılırlar(Kapur ve ark
1990).
Karataş Serisi (Mollisol-Lithic Haploxerol); Çalışma alanının ova
kesimindeki lokal yükseltilerin zayıf kristalize olmuş kireç taşları (sert kaliş
materyalleri) ana materyali üzerinde oluşan bu seri toprakları da Gölyaka serisi gibi
yüzeyden yaklaşık 50 cm içerisinde sert dip kayası ile kesilmektedir. Yüksek oranda
50
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
kireç içeren bu topraklar AC horizonlu sığ topraklardır. Profillerinde pek az kireç
hareketi görülmektedir. Kahve renkli ve orta tekstürlü Karataş serisi topraklarında
granüler strüktür oldukça iyi gelişmiştir. Benzer fizyoğrafik birimde yer alan
İsmailiye serisinden ana materyal ve renklerindeki farklılıklardan, Gölyaka
serisinden ise renk ve tekstürlerindeki farklılıklardan ayrılmaktadır(Kapur ve ark
1990).
İsmailiye Serisi (Entisol-Typic Xerorthen); Çalışma alanındaki yerel
yükseltilerin kireçli kil tasları ana materyali (sert ve ayrışmış kaliş materyalleri)
üzerinde oluşan bu seri toprakları AC horizon1udur. Fazla bir profil gelişimi
göstermeyen bu topraklar kil tekstür1üdür. Tüm profilleri kireçli olup profilde aşırı
kireç hareketi bulunmamaktadır. Zayıfta olsa köseli blok strüktürleri ge1işebi1miştir.
Renkleri solumda zeytuni, ana materyallerinde ise soluk sarıdır. Benzer fizyoğrafik
birimde yer alan Gölyaka ve Karataş serilerinden ana materyal ve renklerinin farklı
olusuyla ayrılırlar.
3.1.2.3. Bajada Toprakları
Bu fizyoğrafik birim, karasal çamur akıntıları/fluviyal materyaller üzerinde
oluşmuş topraklar ile taşkın düzlüğü toprakları arasında yer almakta ve kuzeyindeki
kaliş terası yükseltileri ile büyük benzerlikler göstermektedir (Kapur ve ark 1990).
Bajadalar, bu yükseltilerden küçük akarsu ve yan derelerle taşınıp depolanan
materyallerden oluşmakta ve dolayısıyla çevresindeki topraklarla sıkı bir ilişki
içersinde bulunmaktadır. Bu fizyoğrafik birim toprakları düz-düze yakın ve hafif
eğimli topografyalarda yer alırlar. Denizden yükseklikleri yaklaşık 20-30 metredir.
Bu ünitenin oluşmasına neden olan küçük akarsu ve yan derelerin sedimantasyon
yeteneğine bağlı olarak bajada topraklarının büyük çoğunluğu ince tekstürlü
materyallerden oluşmaktadır. Sedimantasyon yeteneğinin arttığı yörelerde ise yer yer
çakıl içeren topraklara da rastlanmaktadır. Bu taşınma-çökelme benzerliğinden,
Misis, incirlik, Arkaca ve Yenice serileri topraklarından oluşan bir birlik
oluşturulmuştur.
51
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Misis Serisi (Inceptisol-Vertic Xerochrept); Seri toprakları, çalışma
alanının kuzeyinde yer alan alt kaliş sekileri yüksek arazilerinin eteklerindeki düz ve
düze yakın bajadalar üzerinde gelişmişlerdir. Tüm profilleri ince tekstürlü olan bu
seri toprakları ABC horizonludur. Profillerinde, iklim koşullarına ve taşınmaçökelme yaşlarına bağlı olarak az da olsa bir kireç hareketi görülmektedir. Renkleri,
yüzeyde kımızımsı kahve yüzey altında ise koyu kırmızımsı kahvedir. Tüm
horizonları, tekdüze köşeli blok strüktürlüdür(Kapur ve ark 1990).
İncirlik Serisi (Vertisol-Entic Chromoxerert); Bajadalar üzerinde oluşan
bu topraklar AC horizonludur ve profilleri boyunca yüksek oranda ince kil
içermektedir. Bu nedenle kurak mevsimlerde 1 cm den daha geniş ve oldukça
derinlere ulaşan çatlaklar oluşmaktadır. Tüm profilleri kireçli olup renkleri yüzeyde
sarımsı kahve, yüzey altında ise kahvedir. Bu toprakların yüzey horizonlarında yarı
köseli blok strüktürün gelişmiş olmasına kaşın alt toprakları masiftir. Aynı
fizyoğrafik birim üzerinde yer alan Misis serisi topraklarından Cambic B
horizonunun bulunmamasıyla, Arkaca serisi topraklarında renk ve Profillerinde kalsit
ve kuvarsit çakıllarını içermemekle ve Yenice serisi topraklarından ise derin ve geniş
çatlakları oluşturmalarıyla ayrılırlar.
Arkaca Serisi (Vertisol-Palexerollic Chromoxerert); Bajadalar üzerinde
gelişen bu topraklar yüksek düzeyde profil gelişimi göstermeyen AC horizonlu genç
topraklardır. Tüm profilleri ince tekstürlü olup profilleri boyunca çeşitli irilikte kalsit
ve kuvarsit çakıllarını içermektedir. Renkleri yüzeyde kahverengi, yüzey altında ise
koyu kahvedir. Bu toprakların yüzey horizonlarında köseli blok strüktürün
gelişebilmiş olmasına karsın alt toprakları masiftir. Yüksek oranda kireç içerirler.
Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Misis serisi topraklarından Cambic B
horizonlarının bulunmayışıy1a, İncirlik serisi topraklarından, profillerinde çeşitli
irilikte kalsit ve kuvarsit çakıllarını içermekle ve Yenice serisi topraklarından
çatlamalarıyla ayrılırlar.
Yenice Serisi (Entisol-Vertic Xerofluvent) (18): Bajadalar üzerinde gelişen
bu seri toprakları, ince tekstürlü ve AC horizonludur. Yüksek oranda kireç içeren
toprakların profillerinde kireç hareketleri görülmemektedir. Yüzeyde koyu kahve
olan renkleri, yüzey altında sarımsı kahve olup zayıf gelişmiş köşeli blok ve
52
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
garanüler strüktürlüdür. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Misis serisinden Cambic
B horizonunun bulunmasıyla, İncirlik ve Arkaca serilerinden ise çatlakları
içermemekle ayrılır (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989).
3.1.2.4. Taşkın Düzlüğü Toprakları
Alt kaliş teraslarının eteklerinden başlayarak güneye doğru yayılan toprakları
ile komşu taşkın düzlüğü toprakları, çalışma alanının büyük bir bölümünü
oluşturmaktadır (Kapur ve ark 1990). Bu fizyoğrafik birim toprakları, çalışma
alanında günümüzde de aktif olan Berdan, Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile çeşitli yan
derelerin taşıyıp depoladığı bağlantısız materyallerden oluşmaktadır. Depolanan bu
materyallerin depolanma şekilleri ve nehir yataklarına göre konumları, onların farklı
özellikler kazanmasına neden olmuştur. Örneğin ırmakların eski ve yeni yataklarına
yakın kesimlerde kaba-orta kaba tekstürlü ve kısmen yüksek topografyaya sahip
materyaller depolanırken, nehir yataklarından uzaklaştıkça orta ve ince tekstürlü
materyaller depolanmıştır. Nehir yataklarından uzaklaştıkça topografyada göreceli
bir alçalma olmakta ve drenaj koşulları nehir yataklarına yakın yörelere göre
bozulmaktadır.
Topografyadaki göreceli farklılıklar ile depolanan materyallerin tekstür ve
drenajlarına bağlı olarak taşkın ovası, iki önemli fizyoğrafik birime ayrılmaktadır.
Bunlardan ilki, nehir yataklarının sağ ve sol yanlarında orta-orta kaba tekstürlü ve iyi
drenajlı toprakların yer aldığı Genç Nehir Terasları ikinci ise nehir yataklarında daha
uzak yörelerde bulunan, genellikle ince tekstürlü ve yer yer drenaj sorunu bulunan
Yaşlı Nehir Teraslarıdır. Bu fizyoğrafik ünitelerden Genç Nehir Terasları üzerinde
yer alan Oymaklı ve Çanakçı serisi toprakları bir birlik olarak harita1anmıştır. Yaşlı
nehir terasları üzerinde yer alan Arık1ı, Arpacı ve Mürsel serisi toprakları da ayrı bir
birlik oluşturmaktadır (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989).
53
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.2.4.(1). Genç Nehir Terası Toprakları
Bu fizyografik ünite toprakları, çalışma alanında hala aktif Berdan, Seyhan ve
Ceyhan nehri eski ve yeni yataklarının hemen sağ ve sol yanlarında yer alan ve
yataklara paralel olarak uzanan orta kaba tekstürlü materyallerin depolanması sonucu
oluşmuşlardır. Bu depozitler yukarıda sözü edilen üç nehrin farklı zamanlardaki
taşkınlarıyla kuzeydeki su toplama havzasından taşınarak getirilmişlerdir ve Holosen
yaşlıdırlar (Kapur ve ark 1990; Dinç ve ark 1989).
Bu birlik toprakları genellikle orta yer yer orta kaba tekstürlü ve iyi drenajlı
topraklardır. Ancak yüksekliğin giderek azaldığı nehirlerin uç kısımlarına doğru
tekstür kısmen incelmekte, drenaj koşulları bozulmakta ve buna bağlı olarak bu
topraklarda tuzluluk sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu birlik içerisinde Oymak1ı ve
Çanakçı serisi toprakları yer almaktadır.
Oymaklı Serisi (Entisol-Typic Xerofluvent); Bu seri toprakları, çalışma
alanındaki genç nehir teraslarında orta kaba tekstürlü depositler üzerinde
gelişmişlerdir. Çok genç olan bu topraklar AC horizonludur. Tüm profilleri çok
kireçli olup, tınlı ve tınlı kumlu tekstürlüdür. Genç olmaları nedeniyle sadece
yüzeyde zayıf gelişmiş köseli blok strüktüre sahiptir. Renkleri, yüzeyde grimsi kahve
yüzey altında ise sarımsı kahvedir. Aynı fizyoğrafik ünitede bulunan Çanakçı
serisinden, özellikle daha kaba tekstürlü ve renginin girimsi kahve, yüzey altında ise
sarımsı kahve olmasıyla ayrılır.
Çanakçı Serisi (Entisol-Typic Xerofluvent); Genç nehir teraslarının orta
tekstürlü depozitleri üzerinde gelişmişlerdir. AC horizonlu genç topraklardır. Siltli
tın ve killi tın tekstürlü olan profilleri çok kireçlidir. Yüzeyde granüler ve yarı köseli
blok strüktürü olmalarına karşın, alt toprakta strüktür gelişmemiştir. Renkleri zeytuni
ve kahvedir. Aynı fizyoğrafik ünitede yer alan Oymaklı serisinden orta tekstürlü ve
zeytuni renge sahip olması ile ayrılır.
54
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.2.4.(2). Yaşlı Akarsu Terası Toprakları
Bu ünite toprakları, çalışma alanında günümüzde de aktif olan Berdan,
Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin taşkınlarıyla getirilip depolanan ince tekstürlü
materyaller üzerinde gelişmişlerdir. Çalışma alanının büyük bir bölümünü yaşlı nehir
terası toprakları oluşturmaktadır. Eski ve şimdiki nehir yataklarından uzak
konumlarda yer alan bu toprakların tamamı düz ve düze yakın topoğrafik konumları
nedeniyle
genç nehir teraslarına oranla daha çukur/alçak bir konumdadır. Bu
nedenle yaşlı nehir terası topraklarının nem içerikleri her zaman genç nehir
teraslarından daha yüksek düzeydedir. Bu fazlalık, söz konusu topraklarda yer yer
yetersiz ve fena drenaj koşullarını ortaya çıkarmaktadır. Yoğun pamuk ve tahıl tarımı
yapılan bu toprakların tarımsal potansiyelleri son derece yüksektir. Yaşlı nehir
terasları fizyoğrafik ünitesi üzerinde saptanarak tanımlanan Arıklı, Arpacı ve Mürsel
serisi toprakları birlik olarak haritalanmıştır.
Arıklı Serisi (Vertisol-Entic Chromoxerert); Eski nehir teraslarının
aluviyal depositleri üzerinde gelişen bu seri toprakları, oldukça yüksek kil içeriğine
sahiptir. Kil içeriğine bağlı olarak kurak mevsimlerde en az 1 cm genişliğinde,
derinliği 1 m ye asan çatlaklar oluşmaktadır. AC horizonlu olan bu topraklar yüksek
oranda kireç içermektedir. Profillerinde az da olsa kireç hareketi görülmektedir.
Yüzey horizon1arında köseli blok strüktür gelişmesine karşın, yüzeyaltı horizonları
masiftir. Renkleri yüzeyde grimsi kahve, yüzey altında ise Zeytuni kahvedir. Aynı
fizyoğrafik birimde yer alan Arpacı ve Mürsel serilerinden renk ve kil içeriğinin
farklı olması ve derin çatlaklar o1uşturmasıy1a ayrılırlar.
Arpacı Serisi (Entisol-Aquic Xerofluvent); Yaşlı nehir teraslarının aluviyal
depozitleri üzerinde gelişen bu seri toprakları ince tekstür1üdür. Yüksek oranda kireç
içermekte ve kireç içeriği profilde derinlikle birlikte artmaktadır. AC horizonlu
Arpacı serisi topraklarının yüzey horizonlarında köseli blok strüktür gelişmesine
karşın, alt horizonlar masiftir. Renkleri yüzeyde grimsi kahve, yüzey altında ise
sarımsı kahvedir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Arıklı ve Mürsel serilerinden ve
tekstürün farklı olmasıyla ayrılır.
55
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Mürsel Serisi (Inceptisol-Fluventic Xerochept): Yaşlı nehir teraslarının
aluviyal depozitleri üzerinde gelişmiş AC horizonlu topraklardır. Yüzey horizonları
ince, alt horizonları ise orta tekstürlüdür. Profilleri boyunca yüksek olan kireç, üst
horizonlardan önemli ölçüde yıkanarak C horizonunda birikmiştir. C horizonundaki
bu birikim Calcic horizon oluşturacak düzeye ulaşmıştır. Özellikle üst horizonlarda
kil içeriğinin yüksek olması nedeniyle kurak periyotlarda çatlaklar görülmektedir.
Ancak bu çatlama Vertisol özelliklerini karşılayacak düzeyde değildir. Yüzey
horizonlarında koyu kahve olan renk, yüzey altı horizonlarında zeytuni kahvedir. Üst
toprakta köseli blok strüktürün gelişebilmiş olmasına karşın alt toprak masiftir. Aynı
fizyoğrafik birimde yer alan Arıklı ve Arpacı serilerinden renk ve kil içeriklerinin
farklı olması ve özellikle bir Calcic horizon içermesi ile ayrılır (Dinç ve ark 1989).
3.1.2.5. Delta Tabanı Toprakları
Çalışma
alanının
denize
yakın
güney
kesimlerinde
topoğrafyanın
çukur1aşmasıy1a birlikte pek çok özelliği, taşkın düzlüğü topraklarından önemli
ölçüde farklılaşmış Delta Tabanı Toprakları yer almaktadır. Bu topraklar, alanda
aktif üç büyük nehrin taşkın sularının, eğimlerin sıfıra Çok yaklaştığı denize komşu
çukurluklarda uzun süre kalmaları ve taşıdıkları en ince askı yükleri buralarda
depolamaları sonucu oluşmuşlardır. Bununla birlikte çalışma alanının sadece denize
yakın kısımlarında değil, denizden oldukça uzak iç kesimlerde de delta tabanları
fizyoğrafik
birimlerinin
bulunduğu
saptanmıştır.
Bunlardan,
Yemişli köyü
güneyindeki delta tabanının denize olan uzaklığı 12 km, Tarsus ilçesi Karabucak
ormanları deltası 10 km, Seyhan (Nal kulak) deltası ile 5.1 km dir. Adana ilinin
hemen güney batısında dahi delta tabanı toprakları yer almaktadır. Denizden oldukça
uzak, iç kesimlerde böyle toprakların var oluşu, Akdeniz kıyı şeridinin
geçmiş/önceki Holosen dönemlerindeki konumu ile yakından ilişkilidir (Evans,
1971). Bu fizyoğrafik birimde yer alan topraklar çukur topografyalarına bağlı olan
çok ince tesktürlü materyallerden oluşmaktadır. Söz konusu toprakların pek çok
özelliği, topoğrafik konumlarından kaynaklanan yüksek taban sularından önemli
ölçüde etkilenmiştir. Büyük çoğunluğu çok bozuk drenaj koşullarına sahip delta
56
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
tabanı topraklarının yine pek çoğu ileri derecede tuzlulaşmış ve yer yerde
alkalileşmiştir.
Helvacı Serisi (Inceptisol-Vertic Haloquept); Delta tabanı çukurluklarında
depolanan aluviyal materyaller ürerinde gelişen bu
seri toprakları ABC
horizon1udur. İnce tekstürlü olup oldukça yüksek kil içeriklerine sahiptir. Çukur
kesimlerde yer almaları nedeniyle taban suları, tüm yıl boyunca yüzeye yakın olup
bu toprakların morfolojilerini önemli ölçüde etkilemiş ve profildeki gleyik cambic B
horizonunun oluşmasına neden olmuştur. Kurak mevsimlerde yer yer yüzeyden
gövdeye doğru çatlayan bu topraklarda çatlaklar, Vertisol özelliklerini karşılayacak
düzeyde değildir. Yüzey horizonları grimsi kahve, alt horizonları ise zeytuni gri
renkli olan bu toprakların tüm profilleri kireçlidir. Tuzlu taban suları ve iklim
özellikleri toprak profili içerisinde salic horizonların oluşmasına neden olmuştur.
Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Gemisüre ve Pekmez serilerinden özellikle gleyik
cambic B horizonu içermesiyle ayrılır.
Gemisüre
Serisi
(Vertisol-Typic
Chromoxerert);
Delta
tabanı
çukurluklarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişen bu seri toprakları AC horizonlu
ve ince tekstürlüdür. Kurak periyotlarda kil içeriğine bağlı olarak yüzeyden itibaren 1
m derinliğe kadar ulaşan çatlaklar oluştururlar. 1 cm den daha geniş olan bu çatlaklar
uzun süre açık kalır. Yüzeyde grimsi kahve olan renkleri, yüzey altında koyu
kahvedir, üst toprak köseli blok strüktürlü, alt toprak ise masiftir. Aynı fizyoğrafik
birimde yer alan Helvacı serisinden gley cambic B horizonu içermemekle, Pekmez
serisinden ise kil içeriğinin yüksek olmasıyla ayrılır.
Pekmez
Serisi
(Vertisol-Typic
Chromoxerert);
Delta
tabanı
çukurluklarının aluviyal depozitleri üzerinde gelişmiş, AC horizonlu topraklardır.
Yüksek kil içeriğine sahip olan bu topraklar, kurak periyotlarda derin çatlaklar
oluştururlar. Tüm profilleri kireçli olup, renkleri yüzeyde koyu grimsi kahve, yüzey
altında ise koyu sarımsı kahvedir. üst toprak köseli blok strüktürlü, alt toprak ise
masiftir. Aynı fizyoğrafik birimde yer alan Helvacı serisinden gleyik cambic B
horizonu içermemekle Gemisüre serisinden ise daha düşük kil içeriği ile ayrılırlar
(Dinç ve ark 1989).
57
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.2.6. Kıyı Kumulları ve Bunlar Üzerinde Oluşmuş Topraklar
Çalışma alanının Akdeniz'e komşu yörelerinde kıyıya paralel bir şerit halinde
uzanan kıyı kumulları, farklı erozyon ve sedimantasyon işlevleri sonucunda
oluşmuşlardır. Genellikle gevsek ve teksel materyallerden ibaret olan kıyı
kumullarının denize yakın olanları oldukça hareketlidir ve gerek denizin dalga
hareketlerinden
ve
gerekse
denizden
esen
rüzgarlardan
önemli
ölçüde
etkilenmektedirler. Buna karşılık iç kesimlerde yer alanlar, kısmen vejetasyonla
örtülü, daha yaşlı ve stabil kumullardır. Bu stabil kıyı kumulları üzerinde zayıfta olsa
bir toprak oluşumu gözlenmiş ve bu zayıf gelişimli topraklar Baharlı serisi toprakları
olarak tanımlanmıştır. Söz konusu seri toprakları çevrelerindeki kıyı kumulları ile bir
birlik içerisinde harita1anmıştır.
Baharlı Serisi (Entisol-Typic Xeropsamment); Kıyı kumulları üzerinde
gelişen bu toprakları, kaba tekstürlü ve AC horizon1udur. Zayıf gelişmiş yüzey
horizonlarına sahiptir. A ve C horizonları teksel olan Baharlı serisi topraklarının
yüzey horizon1arında çok zayıf yarı köşeli blok strüktür gelişebilmiştir. Tüm
profilleri kireçli olan bu toprakların renkleri, yüzeyde koyu grimsi kahve, yüzey
altında ise sarımsı kahvedir (Dinç ve ark 1989).
3.1.3. Çalışma Alanındaki İklim Durumu
Aşağı Seyhan Ovası yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan
Akdeniz iklimi hakimdir. Ovada uzun yıllık ortalama yağış 630 mm, ortalama en
yüksek atmosferik sıcaklık ortalama 25.2 ºC, ortalama en düşük atmosferik sıcaklık
ortalama 13.1 ºC, Yıllık ortalama atmosferik sıcaklık 18.7 ºC’dir. Ortalama en
yüksek sıcaklık değerine Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, ortalama en
düşük sıcaklık değerlerine ise Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında ulaşılmaktadır.
Yağışlar genellikle yağmur şeklinde ve buharlaşmanın en az olduğu kış aylarındadır.
Ovada hakim rüzgar genellikle kuzey ve güney yönünde oluşmaktadır.
58
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.4. Çalışma Alanındaki Sulama Durumu
Aşağı Seyhan Ovasında modern sulama 1942 yılında inşa edilen Seyhan
regülatörü ile başlamış olup, sulama, elektrik üretimi ve taşkın önleme amaçları için
1953-1956 yılları arasında inşa edilen ve 8 Nisan 1956'da işletmeye açılan Seyhan
Barajı ile bölümler halinde ve şu ana kadar toplam133 000 hektarı sulamaya
açılmıştır.
Seyhan barajının maksimum işletme seviyesindeki göl hacmi 831 hm3 dür.
Enerji, Sulama ve Taşkın amaçlı Seyhan Barajından enerji üretilerek alınan su
Seyhan Regülatörüne, regülatörden alınan sulama suyu ise, 54 m3/s kapasiteli
40+191 km uzunluğundaki TSO (Sağ) ve 90 m3/s kapasiteli 18+550 km
uzunluğundaki YS0 (Sol) İsale kanalları vasıtasıyla ovaya iletilir. Ayrıca Seyhan
Barajından TS1 ve YS1 ana kanalları vasıtasıyla alınan sular TS0 ve YS0'ın üst
kotundaki alanların sulama suyu ihtiyacını cazibe yöntemiyle karşılar.
Aşağı Seyhan Ovası'nda, sulama, taşkın önleme, kurutma çalışmalarına 1939
yılında başlanmış dört merhale olarak ele alınmıştır (Çizelge 3.1.)
Çizelge 3.1. Aşağı Seyhan Ovası Projeleri Sulama Alanları ve İşletmeye Açıldığı
Yıllar
ASO PROJESİ
(Merhalesi)
Sulama Alanı (ha)
İşletmeye
Açıldığı Yıl
I
Tarsus
Ovası
27.800
II
21.400
27.200
48.600
1975
III
19.831
-
19.831
1976
IV
1.769
37.750
39.519
İnşaatı devam
ediyor.
Genel Toplam
70.800
102.150
172.950
Yüreği Ovası
Toplam
37.200
65.000
1968
59
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.4.1. ASO I. Merhale Projesi
Bu merhalede 1939-1942 yılları arasında Seyhan Regülatörü, 1953-1956
yılları arasında Seyhan Barajı, 1941 yılından başlayarak taşkın önleme çalışmaları
yapılmıştır. Böylece l968 yılı sonunda, Seyhan Barajı ve Regülatörü, Berdan,
Seyhan, Ceyhan seddeleri, sağ ve sol isale kanalları Yüreğir HES, sulama ve drenaj
şebekeleri tamamlanarak 27.800 ha Tarsus, 37.200 ha da Yüreğir Ovası'nda olmak
üzere toplam 65.000 ha sahanın sulama ve drenajı, 22.000 ha sahanın taşkından
korunması yılda 370 GWh enerji üretimi gerçekleşmiştir.
3.1.4.2. ASO II. Merhale Projesi
Bu merhalede 21.400 ha Tarsus, 27.800 ha da Yüreğir Ovası'nda olmak üzere
toplam 48.600 ha sahanın sulama ve drenaj tesislerine 1969 yılında başlanarak 1975
yılında tamamlanıp işletmeye açılmıştır.
3.1.4.3. ASO III. Merhale Projesi
Tarsus Ovası'nda 17.780 ha arazinin sulama ve drenaj tesislerine 1976 yılında
başlanmış ve işletmeye açılmıştır.
3.1.4.4. ASO IV. Merhale Projesi
1.769 ha'ı Tarsus, 37.750 ha'ı da Yüreğir Ovası'nda olmak üzere toplam
39.519 ha arazinin sulanması amaçlanmaktadır. Planlama Raporu 1984 yılında
tamamlanmış ve inşaat çalışmaları halen sürdürülmekte olup işin % 44'lük kısmı
tamamlanmıştır.
ASO'nda sol sahilde 10, sağ sahilde de 8 olmak üzere toplam 18 sulama
birliği bulunmaktadır (Şekil 3.3).
60
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Şekil 3.3. Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Ve Sulama Birlikleri
61
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Aşağı Seyhan Ovasında bugüne kadar inşaatı tamamlanarak işletmeye açılan
sulama alanının tamamının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu 19941996 yıllarında 17 sulama birliği ile bir üniversiteye devredilmiş olup ASO Projesi
IV. Merhale kapsamındaki sol sahilde halen inşaatı devam eden ve bugüne kadar
tarla içi arklar, sulama ve drenaj kanalları vasıtasıyla sulama suyu ihtiyacı karşılanan
32.187 ha sulama alanının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu da üçü
eski biri yeni olmak üzere dört sulama birliğine devredilmiştir.
Bu durumda Aşağı Seyhan Ovası sulamasında toplam 153.877 ha sulama
alanının işletme, bakım-onarım ve yönetim sorumluluğu 18 sulama birliği ile
Çukurova Üniversitesine devredilmiştir (Kütük ve ark, 2008). Aşağı Seyhan
Ovasının 2007 yılı itibarıyla Sulama Birliklerinin proje ve sulama alanları Çizelge
3.2.'de gösterilmiştir.
Çizelge 3.2. Sulama Birliklerine İlişkin Proje Ve Sulama Alanları (2007)
Birlik Adı
Cumhuriyet
Akarsu
G.Yüreğir
Çotlu
Gökova
Gazi
Kadıköy
Yenigök
Ata
K.Yüreğir
Sol Sahil
Yeşilova
Çukurova
Y.Seyhan
Seyhan
Altınova
Pamukova
T.Onköy
Toroslar
Sağ Sahil
ASO Toplamı:
Proje Sulama
Alanı (ha)
.655
8.943
16.890
2.425
4.289
6.394
9.808
1.864
6.000
4.860
64.128
3.740
6.847
4.895
3.610
6.150
12.037
11.983
13.700
62.962
Şebeke İçi
Alan (ha)
Pompaj
Alanı (ha)
1.727,7
7.166,8
18.720,4
2.037,7
4.462,0
6.174,0
9.399,0
1.838,2
2.746,3
54.519,7
3.733,0
6.272,1
4.749,9
3.965,5
5.573,3
10.984,5
10.555,2
9.191,6
55.025,1
62
274,1
Şebeke Dışı
Alan (ha)
7,3
13.119,7
587,8
274,1
93,7
93,7
136.492,5
1.691,8
1.290,3
3.006,6
4.712,1
92,6
24.508,2
2.071,7
2.071,7
Toplam Sulama
Alanı (ha)
2.009,1
7.166,8
31.840,1
2.625,5
4.462,0
7.865,8
10.689,3
4.844,8
4.712,1
2.838,,9
79.302,0
3.826,7
6.272,1
4.749,9
3.965,5,
5.573,3
1.0984,5
1.0555,2
1.1263,3
57.190,5
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.4.5. ASO Sulamasında Sulama ve Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği
3.1.4.5.(1). Sulama Kanallarının Dizaynının Etkinliği
Sağ ve Sol sahil isale kanallar projede öngörülen bitki desenini de dikkate
alarak 174.000 ha'lık alana sulama suyu sağlayacak şekilde dizayn edilmiştir.
Su dağıtım sistemi, su tüketiminin en yüksek olduğu ayda sulama suyu
gereksinimini karşılayacak kapasitede projelendirilmiştir. Kanalların kapasiteleri 24
saat işletme esasına göre belirlenmiştir. Tersiyer kanallar arasındaki uzaklık
başlangıçta 600-700 m arasında değişmiştir. Daha sonraları tersiyer kanallar 300-350
m arayla geçirilmiştir. Sekonder kanalların kapasiteleri 50 lt/sn den 1.200 lt/sn'ye;
tersiyer kanalların kapasiteleri de 50 ile 600 lt/sn arasında değişmektedir.
Su dağıtım şebekelerinin dizaynı dikkate alındığında sistemin etkin bir
şekilde dizayn edildiği söylenebilir. Ancak belirli bazı noktalarda tersiyer kanallar
sulanacak tarla seviyesinden daha aşağı kotta inşa edilmiştir. Bu dağıtım şebekesinin,
isale kanalından ana kanallara ve ana kanallardan da sekonder kanallara ayrılma
yerlerinde ölçüm yapıları tesis edilmiştir. Tersiyer kanallar üzerinde herhangi bir
ölçüm tesisi bulunmamaktadır (Benli, 1988).
3.1.4.5.(2). Drenaj Kanallarının Dizaynının Etkinliği
Açık drenaj kanalları DSİ tarafından açılmıştır. Mevcut drenaj kanallarının
kapasiteleri yeterlidir ve tahliye sorunu bulunmamaktadır. Dolayısıyla, açık kanal
drenaj sisteminin genelde iyi seklide dizayn edildiği söylenebilir.
Tarla içi drenajı ile yüzey drenaj çalışmaları mülga TOPRAKSU tarafından
yürütülmüştür. Kapalı drenler 100 m aralıklarla ve 1.80 m derinliğe yerleştirilmiştir.
Dren hatlarının 100 m aralıklarla döşenmesinin nedeni, çiftçilerin kendi olanakları ile
diğer bir dren hattını mevcut iki dren hattının ortasından geçecek seklide
yerleştirilmesinin öngörülmüş olmasıdır. Bu uygulama, Aşağı Seyhan Projesine kredi
veren Dünya Bankasının bir isteği olarak yapılmıştır. Ancak, çiftçiler bu isteği
genellikle yerine getirmemişlerdir.
63
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Tarla içi drenaj sistemlerinin etkinliği konusunda yapılan araştırmaların
sonuçları, mevcut sistemlerin taban suyu düzeyini istenilen düzeye zamanında
düşüremediklerini göstermiştir. Sistemin etkin olmamasına karşın, tuz içeriği yüksek
olan taban suyunun kapladığı alanları azaltmada olumlu etkileri olduğu saptanmıştır
(Benli, 1988).
ASO da özellikle 1980li yıllardan bu yana taban suyunun 0-1 m arasında
olduğu alan ve toplam alan içerisindeki yüzdesi çok fazla değişmemiştir. Kapalı
drenaj sistemi 62.000 ha'lık alana tesis edildiği halde anılan alan yüzdesi, hemen
hemen sabit kalmıştır. Söz konusu değerin, % 50-65 civarında yüksek bir değer
halinde oluşu mevcut drenaj sisteminin etkin olarak çalışmadığının bir göstergesidir.
Sulamanın en yoğun olarak yapıldığı aylarda taban suyunun tuzluluk düzeyinde 1966
dan bu yana giderek bir azalma olduğu görülmektedir. Elektriksel iletkenliği 2000
mikromhos/cm den yüksek olan tabansuyu alanlarının yüzdesi, 1966 da % 52 den
1975 yılında % 32 ye düşmüştür. Bunu İzleyen son 10 yılda ise bu değer fazla
değişmemiştir. Taban suyu kalitesinde görülen bu olumlu gelişmeye son yıllarda
ovada daha fazla alanda drenaj sisteminin kurulması bir neden olarak gösterilebilir.
3.1.4.6. Sulamalar ve Sulama Yönetimi (İşletmeciliği)
Çiftçilerin aşırı ve ölçüsüz su kullanma alışkanlıklarının yanı sıra, büyük
oranda karık ve tava gibi sulama randımanı düşük yüzey sulama yöntemlerini
uygulamaları, son yıllarda ASO'da su eksikliği sorunu beraberinde getirmiştir.
ASO'da 2007 yılı itibariyle sulama yapılan 103 186 ha alanın (şebeke içi ve dışı
I.Ürün) % 82'si yüzeysel, % yağmurlama, % 8'i damla sulama yöntemleriyle
sulanmıştır (Çizelge 3.3).
Çizelge 3.3.
ASO'da Uygulanan Sulama Yöntemleri ve Oransal Dağılımı
Yüzeysel Sulama
Yağmurlama Sulama
Damla Sulama
Toplam Alan
ha
%
ha
%
ha
%
ha
84.123
82
11.011
11
8.052
8
103.186
64
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Bu şekilde sulamaların devam etmesi durumunda, önümüzdeki yıllarda su
eksikliği sorunu daha da tetikleyecektir. Son yıllarda uygulamaya konulan devlet
destek politikaları ile su tasarrufu sağlayan damla ve yağmurlama gibi modern
sulama yöntemlerinin kullanımı teşvik edilmektedir. Özellikle 2007 yılında yaşanan
kuraklık nedeniyle bu tür teşvikler artırılmış ve çeşitlendirilmiştir. Bu kapsamda
ASO'da
%8
civarında
olan
damla
sulama
alanlarının
hızla
yayıldığı
gözlemlenmektedir.
Çukurova genelinde olduğu gibi ASO'da da sulama sezonu genellikle yıllık
yağış dağılımı ve bitki desenine göre değişmektedir. ASO'da sulama sezonu nisanekim periyodu kapsar. Genellikle ovada 1. ürün mısır bitkisi 5-6 kez, 2. ürün mısır
bitkisi ise ortalama 4 kez sulanmaktadır. Sulamalara, 1. ürün mısır bitkisinde nisan
ayının 2. veya 3. haftasından itibaren başlanmakta ve en geç ağustos başında son
verilmektedir. Haziran ayından itibaren ise 2. ürün mısır ekimi ve sulamaları
başlamaktadır. Haziran-ağustos ayları arasında her iki mısır ürününde olduğu gibi
pamuk, narenciye, bostan ve sebzeler sulanmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere
temmuz ve ağustos ayları ASO'da sulamanın en yoğun uygulandığı aylardır (EFE ve
ark, 2008).
Sulama iletimi ve dağıtımında, tesislerin eski olması nedeniyle sızma
kayıpları artmıştır. Özellikle, Sağ Sahil TS0 ana isale kanalının bakım-onarımı
yeterince yapılamadığından, iletim kayıpları oldukça fazla olmaktadır. Buna ek
olarak, sulama sezonunun başında ve sonunda iletim kayıpları diğer dönemlere
kıyasla daha fazla olmaktadır. Bunun nedeni, şebeke sonlarına suyu iletebilmek
amacıyla ana iletim kanalına ihtiyaç duyulan sudan daha fazla su verilmesidir.
Örneğin Yüreğir ovası (Sol Sahil) Cumhuriyet Sulama Birliği'nin iletim kanalından
su alabilmesi için iletim kanalına en az 30 m3/s su verilmesi zorunluluğu vardır.
Sulama sezonu sonlarında ise ovada 2. ürün ve kışlık sebzeler kaldığı için, ekili alan
azalmakta sulama suyunun istenilen noktalara ulaştırılabilmesi için ekili olan
bitkilerin su ihtiyacından daha fazla su verilmektedir. Bu durum, sulama randımanını
olumsuz etkilemektedir.
Sulamanın
yoğun olduğu temmuz ve ağustos aylarında
ise hava
sıcaklıklarındaki artış, bitki gelişme dönemleri, I. ve II. ürünlerin aynı dönemde
65
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
sulanıyor olması gibi nedenlerle sulama suyuna olan talep artmaktadır. Özellikle son
yıllarda iklim değişikliğinin ovada hissedilir olmasının yanı sıra, bitki deseninde
ASO sulama projesinin başlangıcında öngörülen desenden olan büyük sapmalar
ovada su eksikliği yaşanmasında önemli rol oynamaktadır (EFE ve ark, 2008).
3.1.5. Çalışma Alanındaki Tarımsal Üretimin Gelişimi
Aşağı Seyhan Ovası (ASO) proje alanında tarımsal üretim yapısında görülen
gelişmeler, proje hedefinden çok farklı olmuştur. Sulama projesi öncesindeki ürün
deseni ile projede öngörülen ürün deseni ve gerçekleşme durumu Çizelge l'de
verilmiştir.
Çizelge 3.4. ASO sulama projesi ürün deseni (%)
Bitki
Hububat
Pamuk
Mısır
Bostan
Narenciye
Sebze
Çeltik
Bakliyat
Bahçe
Patates
Soğan
Sarımsak
Yonca
II.Ürün
Diğer
Proje
öncesi
Öngörülen
1964
1970
1980
1990
2000
2007
10.0
75.0
-0.8
3.0
4.0
7.0
----
13
35
--8
15
5
----
-94
--1
-1
-2
--
2
88,7
1
0,6
1
0,4
4,9
-1,2
--
-82
2
8
2
-2
----
19
25
28
8
7
--5
---
-10
60
5
12
3
--4
--
8
13
47
5
13
3
--5
--
-0.2
---
-20
-4
---2
---2
---4
--11
8
--8
6
2
-8
5
Büyük sulama projelerinde beklenen gelişmelerin elde edilebilmesi için
belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Sulamanın ilk yıllarında üreticilerin bölgeye yeni
girecek ürünlerin üretim tekniğine ilişkin bilgilerinin yetersizliği, özellikle
hayvancılık ve meyvecilik gibi alanlar için yatırım yapma olanaklarının sınırlı olması
gibi nedenlerle öngörülen hedeflere ulaşılması mümkün değildir ve belirli bir
66
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
zamanın geçmesi gerekmektedir. Yeni koşullara uyum süresi,
sulamadan sonra
tarımsal yapıdaki değişimlerin önemine göre değişiklik gösterebilmektedir.
Sulamadan önce de kuru koşullarda ya da halk sulamaları şeklinde küçük alanlarda
üretilebilen ürünler için (örneğin pamuk) uyum süresi 3-5 yıl iken, sulama sonrası
eskiden üretilmeyen ürünlere yönelinmesi halinde bu süre 7 yıl hatta daha fazla
olabilmektedir (Bergmann ve Boussard, 1976). Meyvecilik ve hayvancılıkta yeni
yatırımların yapılması ve normal üretime geçilebilmesi çok daha uzun sürelere
ihtiyaç gösterebilmektedir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
Sulama proje alanlarında üreticilerin en fazla yöneldikleri ürünler kendilerine
fiyat ve pazar garantisi sağlanan ürünlerdir. Meyvecilik ve sebzecilik çoğunlukla
yüksek gelir getiren ürünler olmakla birlikte, bu ürünlerde fiyat riski de yüksek
olmaktadır. Hayvancılıkta ise belirsizlik oldukça yüksektir. Bu nedenle büyük
sulama proje alanlarında üreticiler, özellikle sulamanın ilk yıllarında, en az riskli
ürünlere yönelmeyi tercih ederler.
ASO proje alanında, sulama öncesi çoğunlukla pamuk yetiştirilmekte ve bu
ürünü buğday ve çeltik izlemekteydi. Sulama sonrası proje hedefinde ise pamuk
oransal olarak önemli ölçüde gerilemekle birlikte yine birinci sıradadır. Bu ürünü
yem bitkileri ve sebze izlemektedir. Ancak ASO sulama alanında, sulama sonrası
gelişmeler öngörülenden çok farklı olmuştur. Bu gelişmeler ve nedenleri, başlıca
ürünler itibariyle aşağıda incelenecektir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
3.1.5.1. Pamuk Üretiminde Gelişmeler ve Nedenleri
Ova'da çok eski yıllara dayanan pamuk üretim geleneği vardır. Sulama
projesi öncesinde bölgede % 75 olan pamuk üretim alanı, sulamanın ilk yıllarında
daha da artmış ve 1960'lı yıllarda % 90'lar düzeyinde olmuştur. Ancak 1974 ve 1975
yıllarında görülen Beyaz Sinek (Bemicia tabaci Genn.) salgını nedeniyle
maliyetlerdeki yükselme ve verimdeki azalma, pamuk üretiminde karlılığı azaltmış
(Şengonca ve Yurdakul, 1977) ve bunun sonucu olarak bölgedeki ekiliş oram hızla
gerilemiştir. İzleyen yıllarda pamuk ekiliş oram tekrar yükselme göstermişse de
1980'li yıllarda bu oranda kararlı bir gerileme görülmeye başlanmıştır. Sulamanın
67
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
başlangıcında pamuk ekiliş oranının yükseldiğinin nedeni, bu ürünün yüksek gelir
getirmesi, pazar garantisinin bulunması ve bölge halkı için geleneksel bir ürün
niteliğinde olmasıdır. Ancak sulama ve su yüzeylerinin artmasıyla pamuk hastalık ve
zararlılarının çoğalması ve mücadele masraflarının yükselmesi üreticileri zor duruma
sokmuş ve pamuk üretiminden elde edilen gelir de yıldan yıla önemli dalgalanmalar
göstermeye başlamıştır. Önceleri bu duruma fazlaca reaksiyon gösteremeyen
üreticiler, 1980'li yıllarda mısır ve soya için kredi olanakları, fiyat ve pazar desteği
sağlanması üzerine, pamuk ekiliş alanlarını giderek azaltma eğilimine girmişlerdir.
1971-1988 yılları arasını kapsayan 18 yıllık dönem için yapılan bir çalışmada
üreticilerin pamuk-üretiminden elde ettikleri net karın (1988 yılı fiyatlarıyla) yıldan
yıla gösterdiği dalgalanma ile pamuk ekim alanlarındaki oransal gerileme açık
şekilde görülebilmektedir (Çizelge 3.5).
Çizelge 3.5. ASO Proje Alanında Pamuk Üretiminden Elde Edilen Net Kar (1988
yılı fiyatlarıyla), Ekim Alanı, Ekiliş Oranı. (YURDAKUL, O. ve N.
ÖREN, 1991.)
Yıllar
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
Net Kar
(1.000TL/ha)
1.126
702
2.664
51
-94
1.150
253
116
1.085
867
253
555
1.400
1.336
332
282
1.911
646
Pamuk Ekim
Alanı(ha)
51.518
52.437
60.324
79.598
56.110
36.337
79.900
59.764
52.160
69.294
66.000
44.037
44.710
65.124
58.455
43.987
35.744
51.352
Sulama Alanı
(ha)
58.400
58.400
62.400
83.550
95.527
95.527
104.102
110.480
110.480
103.000
103.000
103.000
115.000
119.900
125.300
132.300
132.300
131.700
Oran
(%)
88.2
89.8
96.7
95.3
58.7
38.0
76.8
54.1
47.2
67.3
64.1
42.8
38.9
54.3
46.7
33.2
27.0
39.0
Verim
(kg/ha)
3.380
3.200
3.400
3.200
2.200
2.100
3.100
2.470
3.150
2.800
2.560
3.450
2.990
3.260
2.990
3.080
2.910
2.810
Çizelge 2, ASO proje alanında pamuk ekiliş alanları ile bir önceki yılda birim
alandan elde edilen net kar arasında yüksek korelasyon olduğunu göstermektedir.
Örneğin, birim alandan elde edilen net karın en yüksek olduğu 1973 yılını izleyen
68
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
1974 yılında pamuk ekiliş alanı çok yükselmiş buna karşılık Beyaz Sinek salgını
nedeniyle net karın negatif olduğu 1975 yılım izleyen yılda büyük düşüş
göstermiştir.
Ayrıca 1970'li yıllarda dalgalanma gösteren pamuk ekiliş alanlarında 1980'li
yıllarda azalma eğilimi net şekilde görülmektedir. Bunun nedenleri olarak pamuğun
giderek daha yüksek finans gücünü gerektiren bir ürün olması, gelirdeki dalgalanma
ve 1980'li yıllarda ikinci ürün üretimini geliştirme projesi çerçevesinde mısır ve soya
için kredi olanaklarının sağlanması ve fiyat-pazar garantisinin verilmesidir. Bu
nedenle üreticiler riskli bir üretim kolu haline gelen pamuğu terk etme eğilimine
girmişlerdir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
3.1.5.2. Yem Bitkileri Üretiminde Gelişmeler
ASO projesinde, sulama soması gelişmesi en fazla beklenen ürün yem
bitkileridir. Bölgede sulama öncesi üretimi hemen hemen hiç yapılmayan yem
bitkilerinin sulama sonrası ürün deseninde % 20 oranında yer alması, ayrıca ikinci
ürün olarak da % 4 oranında yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Ancak yem bitkisi üretimi
bölgede hiçbir dönemde önemli olmamıştır. Yem bitkisi üretimi hayvancılık ile
doğrudan ilişkilidir. Entansif hayvancılığın gelişmesi ile yem bitkisi üretiminde
gelişme sağlanır. Ancak entansif hayvancılığın riskli bir faaliyet kolu olması,
hayvansal ürünlerde desteklemenin yetersiz ve etkisiz bulunması üreticileri
geleneksel bir ürün olan pamuğa ve kısmen tahıllara yöneltmiş, bunun sonucu olarak
yem bitkileri üretimi gelişme gösterememiştir. Bölgede süt sığırcılığını geliştirmek
amacıyla 1973 yılında "Entansif Süt Üretimini Geliştirme Projesi" uygulamaya
konmuş olmakla birlikte çok önemli gelişmeler sağlanamamıştır (Yurdakul ve ark,
1989). Bölgede hayvancılığı geliştirmeye yönelik yapılan çalışmaların yeterince
başarılı olamaması, bölge ekolojik koşullarının bitkisel üretim için çok elverişli
olması ve üreticilerin daha karlı gördükleri pamuk üretimini (son yıllarda
buğday+ikinci ürün, mısır) tercih etmeleridir. Nitekim bölgede yürütülen bir
araştırmada sulama alanlarında ürün deseninin oluşmasında karlılık (% 36.0) ve
alışkanlık (% 31.4) en önemli faktörler olarak belirlenmiştir (Coşkun ve Yurdakul,
69
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
1989). Pamuk üretimini daha karlı bulan ve bu konuda deneyimli olan üreticiler
hayvancılığa yatırım yapmayı riskli bulmuşlar ve uygulanan projeye ve yayım
çalışmalarına rağmen hayvancılıkta ve buna paralel olarak yem bitkileri üretiminde
önemli gelişmeler sağlanamamıştır (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
3.1.5.3. Sebze Üretiminde Gelişmeler
Sebze ekim alanlarının % 15 oranında öngörülmesine karşılık yaklaşık % l-3
dolayında
gerçekleşmesi
ASO
proje
alanındaki
işletmelerin
yapısından
kaynaklanmaktadır. Çukurova'da sebze üretimi Mersin'in batısında yer alan küçük
tarım işletmelerinde yapılmaktadır. Mersin'in doğusunda yer alan, genellikle
makineleşmiş ve göreceli olarak büyük olan ASO tarım işletmeleri, emek yoğun
sebze üretimine yönelmemişlerdir. Ancak son yıllarda, özellikle bölge dışından gelen
üreticiler tarafından kiralanan arazilerde örtü altı sebze üretiminin gelişmeye
başladığı gözlenmektedir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
3.1.5.4. İkinci Ürün Üretiminde Gelişmeler
ASO sulama proje alanında ikinci ürün üretimi uygulamaya konulan "ikinci
Ürün Araştırma ve Yayım" projesi ile gelişme göstermiştir. Daha önceki yıllarda
yapılan bilimsel araştırmalar bölgede buğday hasadından sonra soya, mısır, yerfıstığı
gibi ürünlerin yazlık olarak yetiştirilebileceğini ortaya koymuştur, ikinci ürün
üretimini geliştirmeye yönelik proje ile hem üreticilere ekonomik katkı sağlamak
hem de işletmelerde mevcut üretim faktörlerini (emek, makine, toprak) en iyi şekilde
değerlendirmek amaçlanmıştır. Projenin uygulanması ile soya ve mısır üretiminde
önemli gelişmeler sağlanmıştır. Nitekim 1980 yılı Adana ili soya üretimi 65 tondan
1988 yılında 123.964 tona, mısır üretimi ise 9.420 tondan 235.530 tona ulaşmıştır.
Türkiye toplam soya üretiminde Adana ilinin payı 1980'de % 2.83 iken 1988'de
% 82.64 olmuştur. Mısır için bu oranlar % 0.76 ve % 11.78'dir.
Bölgede ikinci ürün üretiminin gelişmesini sağlayan en önemli etkenler bu
ürünleri yetiştiren üreticiye verilen ayni ve nakdi krediler ile satın alma garantisidir.
70
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
Böylece pazar sorunu ortadan kalkan üreticiler buğday artı ikinci üretimini, pamuk
üretimine alternatif olarak görmüşlerdir (Yurdakul ve Emeksiz, 1994).
3.1.6. Çalışmada Kullanılan Verilerin Özelikleri
3.1.6.1. Çalışmada Kullanılan Donanım ve Yazılımlar
Çalışmada Windows XP Professional işletim sisteminde çalışan bir
bilgisayar, bir HP Deskjet yazıcı, A3 boyutlu (renkli) scanner kullanılmıştır. Bunların
yanında çalışmanın yürütülmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan
Algılama (UA) yazılımı olarak TNTMips v6.8 kullanılmıştır. TNTMips, görüntü
işleme ve görüntü haritalama, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri
fonksiyonlarını içeren entegre yapılı bir yazılımdır. Haritaların sayısallaştırması,
Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemi işlemleri için yine TNTMips
kullanılmıştır (Şekil 3.4).
Şekil 3.4. TNTMips Yazılımının Ekran Görüntüsü
71
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.1.6.2. Topoğrafik Veriler (Haritalar)
Çalışmalarda kullanılan her türlü altlık verinin jeoreferanslama işlemlerinde
Çalışma bölgesine ait Harita Genel Komutanlığı tarafından üretilmiş 1/25000 ölçekli
standart topoğrafik harita kullanılmıştır (Çizelge 3.6).
Çizelge 3.6. Çalışmada Kullanılan 1/25.000 Ölçekli Standart Topografik Haritaların
İndeksi
Ölçek
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
1/25.000
ADANAN-34-c3
ADANAN-34-c4
ADANAN-34-d3
ADANAN-34-d4
MERSİN-O33-b2
MERSİN-O33-b3
MERSİN-O33-c2
MERSİN-O34-a1
Pafta İsimlendirmesi
MERSİN-O34-a2
MERSİN-O34-a3
MERSİN-O34-a4
MERSİN-O34-b1
MERSİN-O34-b2
MERSİN-O34-b4
MERSİN-O34-c1
MERSİN-O34-c2
MERSİN-O34-c3
MERSİN-O34-c4
MERSİN-O34-d1
MERSİN-O34-d2
MERSİN-O34-d3
MERSİN-O35-a1
MERSİN-O35-a4
MERSİN-O35-d1
MERSİN-O35-d4
3.1.6.3. Uzaktan Algılama Verisi
Bu çalışmada Landsat uydu sistemi serisinden 1985 1993, 2005 yıllarına ait
Landsat uydu görüntüleri, 2007 yılı ALOS uydu görüntüsü ve 1967 ve 1977 yılları
CORONA görüntüsü kullanılmıştır. Landsat görüntüsü 30x30m uzaysal çözünürlüğe,
Corona 4x4m uzaysal çözünürlüğe, Alos 10x10m uzaysal çözünürlüğe sahiptir. Uydu
görüntüsü Çukurova Üniversitesi arşivinden temin edilmiştir. Aşağı Seyhan Ovası
arazi
kullanım
değişiminin
tespiti
çalışmasında
kullanılan
görüntülerinin
karakteristik özellikleri Çizelge 3.7'de verilmiştir.
Çizelge 3.7. Kullanılan Görüntülerinin Karakteristik Özellikleri
Uydu
Tarih
Uzaysal Çözünürlük (m)
Landsat
1985, 1993, 2005
30
ALOS
2007
10
CORONA
1967, 1977
4, 7
72
3. MATERYAL VE METOD
Zeki SEYRAN
3.2. Metod
Çalışma alanındaki arazi kullanım değişiminin zamana bağlı olarak değişimi,
farklı tarihli görüntüler ve bu görüntülerden elde edilen sonuçların uzaktan algılama
ve coğrafi bilgi sistemine entegrasyonu ile gerçekleştirilmiştir. Görüntülere
zenginleştirme ve sınıflandırma işlemleri uygulanarak her bir görüntü için arazi
kullanım bilgileri üretilmiştir. Arazi kullanımındaki zamansal değişim alansal
karşılaştırmalar ve görüntülerin çapraz sınıflandırılması sonucu elde edilen değişim
görüntüleri ile belirlenmiştir. Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış görüntü
temin edilememiştir. Bu nedenle sulama sonrası zamanlara ait görüntülerin
sınıflandırılma sonuçları ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin alansal
bazda kıyaslaması yapılmıştır. Çalışmada kullanılan görüntüler eğitimli sınıflandırma
yöntemi ile sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada referans eğitim verisi olarak
Çukurova Üniversitesi arşivinde bulunan arazi çalışmalarına ait veriler kullanılmıştır.
73
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
DSİ VI. Bölge Müdürlüğünde yapılan arşiv tarama çalışmasında muhtelif
yıllara ait Sulama Sonuçları Değerlendirme Raporları incelenmiş ve yapılan inceleme
sonucunda ASO projesinin planlanması sırasında öngörülen bitki deseni ile son 30
yılda gerçekleşen bitki deseni arasında büyük farklılıklar olduğu görülmüştür.
Aşağı Seyhan Ovasında yerleşim alanlarındaki değişim, tarım alanlarındaki
ürün desenindeki değişim ve kıyı arazi kullanımındaki değişim Coğrafi Bilgi
Sistemleri ve Uzaktan Algılama yardımı ile incelenmiştir.
Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında
gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini
belirlemek için incelenmiştir. 1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve
çevresindeki alanların sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelenmiş
ve kentsel yerleşim alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve orman alanları
değişimiyle gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından tarım alanlarına değişimin
gerçekleştiği saptanmıştır.
Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen
değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki
etkisini belirlemek için incelenmiştir. Kumul, kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve
geçici sulak alanlarındaki azalmanın 1977
yılından sonra gerçekleştirilen
ağaçlandırma çalışmaları ve bu alanların tarımsal üretimde kullanılması sonucu
oluştuğu belirlenmiştir.
Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün
desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri
belirlemek için incelenmiştir.
Aşağı Seyhan Ovasında ürün desenindeki değişimin saptanması 1985, 1993
ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma
sonuçlarının ve arşiv bilgilerinin alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir.
Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli
sınıflandırmaya tabi tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır. Sınıflandırılan uydu
74
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
görüntüleri incelendiğinde Akyatan lagününün güneyindeki ağaçlandırma yapılan
alanlarda önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından narenciye alanlarına
değişim olduğu, kumul alanlardan tarım alanlarına doğru değişim gerçekleştiği tespit
edilmiştir. Ayrıca Aşağı Seyhan Ovasında yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve
sulama suyu ihtiyaçları göz önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı
Seyhan Ovasının büyük çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna
varılmıştır.
Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle, azalma
olduğu, ASO'da sulama ile sosyo-ekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından
değişim tarım alanlarının kendi içindeki kullanımına, başka bir deyişle, ürün
deseninde değişikliğe yol açtığı saptanmıştır.
Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin
edilemediğinden, sulama öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim
uzaktan algılama verileri kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına
ait sınıflandırılmış uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel
bilgilerin, alansal bazda kıyaslaması yapılmıştır.
4.1. Bitki Desenindeki Değişimler
Gerçekleşen ürün deseni belirlemelerinde bazı sorunlar yaşanmaktadır.
Örneğin; kış aylarında sulama yapılmaması nedeniyle buğday ekim alanlarına ilişkin
sağlıklı bilgi elde edilememektedir. Benzer şekilde su ücretlendirilmesinde genellikle
I. ve II. ürün olma durumu dikkate alındığından bazen pamuk ve 1. ürün mısır
bitkilerine ilişkin verilerin birbirinden ayırt edilmesi güçleşmektedir. Benzer şekilde,
Sulama Birliklerince meyve bahçeleri ve narenciye alanları bazen tek ürün bazen de
ayrı ayrı yazılarak kayıtlara geçirilmektedir. Bu tür uygulamalar, bir sonraki yılın
sulama suyu hesaplamalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Zira, bitkilerin su
tüketimleri ve dolayısıyla sulama suyu gereksinimleri birbirlerinden farklıdır. Bu
nedenle sulama proje alanında, bitki deseninin doğru tahmini suyun etkin kullanımı
için çok önemlidir. Bu kapsamda, DSİ ile sulama birliklerinin yakın işbirliği, sulama
birliklerinin sadece su ücretlendirmesi amaçlı değil aynı zamanda bir sonraki yılın
75
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
planlamasının daha doğru yapılması amacıyla yetki ve sorumluluk alanlarındaki bitki
desenini duyarlılıkla belirlemeleri gerekmektedir.
DSİ VI. Bölge Müdürlüğü kayıtlarından çıkarılan ASO'da öngörülen ve 19722007 yılları arasında gerçekleşen bitki deseni değerleri Çizelge 4.1, Çizelge 4.2,
Çizelge 4.3, Çizelge 4.4, ve Çizelge 4.5’de verilmiştir.
Çizelge 4.1. ASO'da Öngörülen ve 1972-1978 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%)
Bitki
Öngörülen 1972 1973 1974 1975 1976 1977
1978
Hububat
13
7
6
0.6
2
2
0.1
-Pamuk
35
90.1
90
96.5
84
81
91
92
Mısır
--1
0.1
3
3
0.3
1.5
Bostan
-0.3
2
0.6
2
4
4.5
9.5
Narenciye
8
0.9
1
1
1
3
1
1.5
Sebze
15
0.2
------Çeltik
5
0.8
0.4
0.4
5
4
0.5
3.5
Bakliyat
--------Bahçe
-0.9
------Yonca
20
-------II.Ürün
--------Diğer
4
0.2
0.5
0.8
3
3
2.6
2
Çizelge 4.2. ASO'da Öngörülen ve 1979-1985 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%)
Bitki
Öngörülen 1979 1980 1981 1982 1983 1984
1985
Hububat
13
1
-1
16
1
1
3
Pamuk
35
66
82
77
48
62
68
53
Mısır
-15
2
1
5
2
2
8
Bostan
-6
8
10
12
10
7
9
Narenciye
8
2
2
2
2
4
3
2
Sebze
15
--1
1
1
1
1
Çeltik
5
7
2
3
4
3
3
2
Bakliyat
---1
6
8
10
15
Bahçe
---4
6
7
5
5
Patates
-----1
-1
Yonca
20
-------II.Ürün
-------Diğer
4
3
4
--1
-1
76
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.3. ASO'da Öngörülen ve 1986-1992 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%)
Bitki
Öngörülen 1986 1987 1988 1989 1990 1991
1992
Hububat
Pamuk
Mısır
Bostan
Narenciye
Sebze
Çeltik
Bakliyat
Yonca
II.Ürün
Diğer
13
35
--8
15
5
-20
-4
12
41
17
-4
1
-13
--12
1
37
19
-6
2
-19
--17
1
51
18
-6
1
-8
--16
18
38
22
-5
1
----17
19
25
28
8
7
--5
-11
8
5
29
34
11
8
--5
-5
8
13
23
40
8
7
--1
-12
8
Çizelge 4.4. ASO'da Öngörülen ve 1993-1999 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%)
Bitki
Hububat
Pamuk
Mısır
Bostan
Narenciye
Sebze
Çeltik
Bakliyat
Bahçe
Yonca
II.Ürün
Diğer
Öngörülen
13
35
--8
15
5
--20
-4
1993
6
14
59
3
8
--2
--5
8
1994
-25
42
5
12
2
-5
7
--2
1995
-37
37
5
10
2
--4
-3
5
1996
-28
46
5
11
2
--5
-6
3
1997
-18
57
5
10
2
--5
-3
3
1998
-13
62
4
11
2
--4
-6
4
1999
-10
62
7
12
1
--5
-9
3
Çizelge 4.5. ASO'da Öngörülen ve 2000-2007 Yılları Gerçekleşen Bitki Deseni (%)
Bitki
Hububat
Pamuk
Mısır
Bostan
Narenciye
Sebze
Çeltik
Bakliyat
Bahçe
Soğan
Sarımsak
Yonca
II.Ürün
Diğer
Öngörülen
13
35
--8
15
5
---
2000
-10
60
5
12
3
--4
2001
-16
54
5
14
3
--4
2002
-11
53
6
13
5
--4
2003
-9
53
7
14
5
--4
2004
15
9
45
6
13
4
--4
2005
-7
60
6
14
4
--3
2006
1
19
45
5
14
4
--5
2007
8
13
47
5
13
3
--5
-20
-4
--8
6
--11
4
--9
8
--14
8
--18
4
1
-13
5
2
-11
5
2
-8
5
77
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Sulamaya açılan alanlardaki bitki desenini etkileyen çok sayıda faktör vardır.
Bu faktörler doğal, sosyal ve ekonomik faktörler olmak üzere üç grupta incelenebilir.
Doğal faktörler, toprak yapısı, iklim durumu ve sulama alanına verilen su miktarıdır.
Sosyal faktörler ise çiftçilerin örgütlenmeleri şeklinde ifade edilebilir, ekonomik
faktörler olarak tada tarım ürünlerinin satış fiyatları, ürünlerin pazar durumu,
teknoloji düzeyi, işgücü gereksinimi, kredi kullanımı ve bölgedeki tarımsal sanayinin
durumu sayılabilir.
Ülkemizde sulamaya açılan alanlarda bitki deseninin oluşumunu etkileyen
faktörleri saptamak amacıyla detaylı çalışmalar yapılmamıştır. Ancak, yapılan bazı
çalışmalar ve incelemelerde konunun önemi üzerinde durulmuş, öngörülen bitki
deseninin oluşumunu sağlamak için önerilerde bulunulmuştur.
Sulama alanında öngörülen bitki deseninin, gerçekleşen bitki desenine göre
önemli oranda farlılık göstererek gelişmesinde doğal, sosyal ve ekonomik faktörlerin
etkili olduğu görülmektedir. Bu faktörlerden etkisi en fazla hissedileni ise ekonomik
faktörlerdir.
Çizelge 4.6. Yetiştirilen Bitki Seçiminde Etkili Olan Faktörler (Çelik, Y., B.,
Paksoy, S., 1998)
Faktörler
Dağılım (%)
Karlılık Durumu
41.20
Satış Kolaylığı
14.65
Münavebe Durumu
12.30
İşgücü
8.80
Toprak Yapısı
6.85
Alışkanlıklar
5.85
Komşuların Etkilemesi
5.85
Piyasadaki Fiyat
3.00
Pazarın Talebi
1.50
TOPLAM
100.00
Ülkemizde sulamaya açılan alanlarda uzun yıllar ortalaması olarak yetiştirilen
iki bitki çeşiti vardır,bunlarda sırasıyla buğday ve pamuktur. Bunun nedeni de,
üreticilerin her iki bitki çeşitinde de fiyat ve Pazar garantisi görmeleri ve uzun yıllar
yetiştiriciliğini yapmalarındandır. Sulanan alanlarda hastalık ve zararlı (pamuk
solgunluk hastalığı, fide kök çürüklüğü, beyaz sinek, pembe kurt) sorunları
78
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
başlayınca, pamuk yetiştiriciliğinin yerini, diğer getirisi yüksek olan alternatif
ürünler almıştır. Nitekim, Çukurova ve Antalya Aksu sulama şebekesi alanlarında
uzun yıllar buğday ve pamuk yetiştiriciliği yapılmıştır. Özellikle pamuk üretiminin
yapılmasında etkili olan iki faktör yapılan araştırmalar sonucunda saptanmıştır.. Bu
faktörler ekonomik faktörler olup, başlıcaları pamuğun oransal karlılık durumu ve
satış kolaylığıdır (pazar garantisi).
Yetiştirilen bitki seçiminde ise önemli oranda etkili olan iki faktör vardır.
Bunlar oransal karlılık durumu (% 41.20) ve satış kolaylığıdır (% 14.65). Oransal
karlılık durumu tarımsal girdi ve ürün fiyatlarına bağlı olarak değişmektedir. Bölgede
pamuk yetiştiriciliğinde tarımsal mücadele masraflarının yüksek olmasına karşın,
1998 yılına gelinceye kadar pamuk fiyatlarında çiftçinin eline geçen miktarın
beklenen düzeyde bulunması ve ovadaki toprakların suya kavuşmasıyla yüksek
verim vermesi nedeniyle çiftçiler büyük çoğunlukla pamuk üretimine yönelmişlerdir.
Ayrıca, bölgede çırçır-prese fabrikalarının kurulması, pamuğa ihtiyaç duyularak,
1990’lı yıllardan başlayıp 1998 yılına gelinceye kadar ülkemizin net pamuk ithalatçı
ülke konumunda olması ve pamuk satışlarında problem olmaması ayrı bir etken
olarak karşımıza çıkmıştır. Nitekim, araştırma sonucuna göre satış kolaylığı (%
14.65) ve Pazar talebi (% 1.50) bunu doğrulamaktadır.
Ülkemizde yapılan sulama projelerinde gerçekleşen bitki deseni öngörüldüğü
gibi gerçekleşmemekte, bunun sonucunda da sulama yatırımlarından beklenen yarar
sağlanamamaktadır.
Aşağı Seyhan Ovasının geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimini
etkileyen faktörlerin başında ovada uygulamaya konulan sulama projesi ve
beraberinde su ile gelen sosyal, ekonomik ve kültürel gelişim vardır.
Ovaya uygun sulama projesi geliştirilirken, ekilecek bitki çeşitleri arttırılarak,
kuru koşullarda tarım yaparak geçimini sağlayan yerel çiftçilere yeni gelir kaynağı
oluşturmak hedeflenmiştir (Scheumann, 1997). Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi
kullanım türlerini yerleşim alanları, sanayi alanları, tarım alanları, yollar, orman
alanları ve kıyı kumulları olarak altı ana başlık altında toplayabiliriz.
Sulama projesi ile birlikte sulu tarıma geçilmesi ve uygun iklim koşulları
nedeniyle ürün desenin çeşitlenmesi sonucu tarım alanlarının kullanımındaki değişim
79
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
artırmıştır. Kış yağışları ile kuru şartlarda tarımsal üretim yapılan Aşağı Seyhan
Ovası sulama projesinin hayata geçirilmesi ile yılda üç ürünün ve yirmiden fazla
ürün çeşidinin yetiştiriciliğinin yapılabildiği ülkemizin en önemli üretim ortamına
dönüşmüştür.
Aşağı Seyhan Ovası’nda, sulamanın başlamasıyla bitki deseni değişmeye
başlamış ve sulanan alanlarda özellikle pamuk yetiştiriciliği yaygın hale gelmiştir.
Önceden de açıklandığı gibi, çiftçilerin pamuk ekimi yapmalarının iki nedeni vardır.
Bunlar, pamuğun getirisinin fazla olması ve satış kolaylığının bulunmasıdır.
Sonuçta, ASO projesinde, pamuk bitkisi ekilecek ana bitki olarak
öngörülmüştür. Pamuk, yonca ve tahıl ekim alanları sırasıyla % 35, % 20 ve % 13
düzeylerinde planlanmıştır (Çizelge 4.7). Anılan bitkilerin maksimum su
gereksinimleri dikkate alınarak ovanın tarımsal su gereksinimi ve dolayısıyla sulama
şebekesinin planlaması yapılmıştır. Projenin ilk 30 yılında pamuk öngörüldüğünden
de fazla alanda ekilmiş, yonca ise ova çiftçisi tarafından tercih edilmemiştir.
Pamuk; girdi maliyetinin artması, destekleme fiyatlarının etkisi, pazarlama
olanakları, işçi maliyetleri ve zamanında işçi bulunmasındaki zorluklar başta olmak
üzere birçok nedenle bitki deseninde önemini yitirmiştir. 1990'lı yıllardan itibaren
projede öngörülmeyen mısır bitkisi pamuğun yerini almıştır. Son 10 yılda ise
turunçgiller ve sebze gibi birim alandan daha yüksek gelir elde edilen bitkilerin ekim
alanlarında artışlar kaydedilmiştir.
Pamuk 1990’lı yıllara kadar ana bitki olarak bitki deseni içerisinde yer
almasına karşın ürün desenine farklı bitkilerin girmesi 1980’li yılların ortasına
rastlamakta ve 1990’lı yılların ortasında mısır ana ürün olarak bitki deseni içerisinde
yer almaktadır. Ürün deseninde narenciye ekim alanlarının artması ile 2000’li
yıllarda bitki deseni sabit bir duruma gelmiştir.
Sulamaya açılan alanda sulama öncesi desenine baktığımızda; kış yağışlarına
bağlı kuru koşullarda Hububat ve Pamuk tarımının yer aldığı görülmektedir.
Aşağı Seyhan Ovasının sulamaya açılmasıyla gerçekleşmesi öngörülen bitki
deseninde yer alan ürünler; Tahıl % 13, Pamuk % 35, Turunçgiller % 8, Yem
Bitkileri (Yonca) % 20, Çeltik % 5, Sebze % 15 ve Diğer Ürünler % 4 oranındadır
(Çizelge 4.7).
80
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.7. ASO’da Sulama Öncesi, Öngörülen Bitki Deseni
Bitki Cinsi
Projede Öngörülen %
Pamuk
35
Yem Bitkileri(Yonca)
20
Sebze
15
Hububat
13
Narenciye
8
Çeltik
5
Diğerleri
4
Toplam
100
4.2. Arazi Kullanımındaki Değişimin İzlenmesi
Çalışma alanındaki arazi kullanım değişiminin zamana bağlı olarak değişimi,
farklı tarihli uydu görüntüleri ve bu görüntülerden elde edilen sonuçların uzaktan
algılama ve coğrafi bilgi sistemine entegrasyonu ile gerçekleştirilmiştir. Uydu
görüntülerine görüntü zenginleştirme ve sınıflandırma işlemleri uygulanarak her bir
uydu görüntüsü için arazi kullanım bilgileri üretilmiştir. Arazi kullanımındaki
zamansal değişim alansal karşılaştırmalar ve görüntülerin çapraz sınıflandırılması
sonucu elde edilen değişim görüntüleri ile belirlenmiştir.
4.2.1. Aşağı Seyhan Ovasındaki Arazi Kullanımın Durumu ve Değişimi
Önceden de belirtildiği gibi, Aşağı Seyhan Ovasındaki arazi kullanım türleri
yerleşim alanları, sanayi Alanları, tarım alanları, yollar, orman alanları, kıyı
kumulları olarak altı ana başlık altında toplanmıştır. Yapılan çalışma ile yerleşim
alanlarındaki, tarım alanları kapsamında olan ürün desenindeki ve kıyı arazi
kullanımındaki değişimler Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama yardımı ile
incelenmiştir.
Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında
gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini
belirlemek için incelenmiştir. ASO çalışma alan sınırı kentsel yerleşim alanını
kapsamadığı için yerleşim alanları incelenirken sınır genişletmesi yapılmıştır.
81
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen
değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki
etkisini belirlemek için incelenmiştir.
Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün
desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişimi etkileyen faktörleri
belirlemek için incelenmiştir.
Ürün desenindeki değişimler 1985, 1993 ve 2005 yıllarında, üç ayrı süreçte
olmak üzere, belirlenmiştir. Tarım arazileri üzerindeki ürün desenindeki değişimin
saptanması 1985,1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve
sınıflandırma sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Uzaktan
algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli sınıflandırmaya tabi
tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır.
Niteliksel veriler için, iki görüntüyü karşılaştırmanın en geçerli yolu çapraz
sınıflamadır. Çapraz sınıflama iki haritadaki bütün olası kombinasyonlar için
mantıksal ‘VE’ değerlerini hesaplar. İki haritanın iki tarih üzerinde aynı kategorik
bilgiyi temsil ettiği durumlarda yöntem, alanların her iki tarihte aynı sınıfa mı
düştüğünü, yoksa alanların yeni bir sınıfa mı değiştiği üzerine bilgi verir. Bu olgu,
çapraz sınıflama matrisi ile ifade edilir. Bu matriste her iki tarih üzerinde her bir olası
sınıfa düşen raster (hücre verisi) hücrelerinin sayısı görülür (Eastman ve ark, 2005).
Çapraz sınıflama tablosu yada diğer bir adıyla hata matrisi, köşegende bulunan
hücreleri köşegen dışına düşen hücrelerle karşılaştırır. Burada köşegenlerde bulunan
hücreler değişim olmayan alanları, köşegen dışındaki hücreler ise değişim olan
alanları temsil eder (Çizelge 4.8).
82
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.8. Çapraz Sınıflama Matrisi
Zaman 2
Zaman 1
A
B
C
D
TOPLAM
A
nAA
nAB
nAC
nAD
nA+
B
nBA
nBB
nBC
nBC
nB+
C
nCB
nCB
nCC
NCD
nC+
D
nDA
nDB
nDC
nDD
nD+
TOPLAM
n+A
n+B
n+C
n+D
n
4.2.1.1. 1967-2007 Yılları Arası Yerleşim Alanları ve Değişimi
1967 yılı kentsel yerleşim alanları sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde
2.811,08 ha alanın yerleşim alanı olduğu, 35.865,6 ha alanın tarım arazisi, 1.436,69
ha alanın turunçgil dikili alan, 4.897,11ha alanın vejetasyon (orman) alanı, 3.080,74
ha alanın açık alan, 2.246,73 ha alanın kent içi açık yeşil alan oldukları ve 1.138,7 ha
alanın da diğer sınıflardan oluştuğu görülmektedir (Şekil 4.1).
83
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.1. Adana Kent Yerleşimi ve Çevresi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü
84
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
2007 yılı kentsel yerleşim alanlarının sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde
15.897,56 ha alanın yerleşim alanı, 21.523,95 ha alanın tarım arazisi, 2.823,29 ha
alanın turunçgil dikili alan, 4.022,76 ha alanın vejetasyon (orman) alanı, 2.311,08 ha
alanın açık alan ve 2.780,69 ha alanın kent içi açık yeşil alan olduğu, 2.104,7 ha
alanın ise diğer sınıflardan oluştuğu görülmektedir (Şekil 4.2).
85
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.2. Adana Kent Yerleşimi ve Çevresi 1967 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü
86
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve çevresindeki alanların
sınıflandırılmış görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, yerleşim alanlarının
13.086,48 ha artış gösterdiği, tarım alanlarının 14.341,65 ha alan azalma gösterdiği,
turunçgil alanlarının ise 1.386,6 ha alan artış gösterdiği saptanmıştır (Çizelge 4.9).
Çizelge 4.9. 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kentsel Değişimi (ha)
1967
2007
Fark
Oran
Yerleşim
2.811,08 15.897,56 13.086,48
5,66
Turunçgil
1.436,69 2.823,29
1.386,60
1,97
Açık Yeşil Alan
2.246,73 2.780,69
533,96
1,24
Diğer (Su, Yol)
1.138,70 2.104,70
935,37
1,85
Tarım
35.865,60 21.523,95 -14.341,65
0,60
Vejetasyon
4.897,11 4.022,76
-874,35
0,82
Açık Alan
3.080,74 2.311,08
-769,66
0,75
Durum
Artış
Artış
Artış
Artış
Azalış
Azalış
Azalış
Tarım alanlarındaki azalmanın, 1967 yılından sonra kent yerleşim alanının
dört ana yöne doğru, özellikle kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı yönünde gerçekleşen
tarım arazileri üzerindeki amaç dışı kullanımlar sonucu oluştuğu belirlenmiştir.
1967-2007 yıllarına ait sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması sonucu
incelemesi yapılan alanların her iki tarihte aynı sınıfa düştüğü, yoksa alanların yeni
bir sınıfa mı değiştiği belirlenmiştir. Çizelge 4.10’da 1967-2007 yılları arası Adana
ili kent yerleşimi ve çevresi değişime uğrayan arazi kullanım sınıfları ve değişim
değerleri görülmektedir.
Çizelge 4.10’da çapraz sınıflama haritasında belirtilen değişim sınıflarına
1967 yılında farklı sınıflarda olan kullanımlardan 2007 yılında yeni bir sınıfa
gerçekleşen alansal değişimlerin her bir sınıf için toplamları verilmiştir.
Çizelge 4.10. 1967-2007 Yılları Arası Adana İli Kent Yerleşimi ve Çevresi
Değişime Uğrayan Sınıflar ve Değişim Değerleri Toplamları
Değişim Sınıfları
Alan (ha)
Yerleşim
13.487,73
Turunçgil
2.177,26
Vejetasyon
1.919,96
Tarım
1.777,44
Açık Alan
1.767,05
Diğer
1.595,51
Açık Yeşil Alan
1.264,33
87
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması ile elde edilen sınıflama
tablosu yada diğer bir adıyla hata matrisi tablosu incelendiğinde kentsel yerleşim
alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve orman alanları üzerine değişimle
gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından da tarım alanlarına değişimin gerçekleştiği
saptanmıştır.
1967-2007
yıllarına
ait
sınıflandırılmış
görüntüler
çapraz
sınıflandırmaya tabi tutularak değişim görüntüsü elde edilmiştir. Değişim görüntüsü
sınıflandırılmış uydu görüntülerindeki sınıflardan diğer sınıflara gerçekleşen alan
değişimleri birleştirilerek elde edilmiştir (Şekil 4.3).
88
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.3. 1967-2007 Yılları Kentsel Değişim Görüntüsü
89
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
4.2.1.2. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Kullanımı ve Değişimi
1977 yılı kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde
10.027,87 ha alanda kıyı kumullarının bulunduğu, 41.973,41 ha alanda tarımsal
üretimin, 42.48 ha alanda ağaçlandırma, 3.371,09 ha alanda kumul vejetasyonunun,
551.15 ha alanda yerleşim yerinin, 4.077,88 ha sulak alan vejetasyonunun, 2.601,26
ha alanda deniz börülcesinin bulunduğu, 4.926,18 ha alanın geçici sulak alan olduğu,
1.395,14 ha alanda tuzcul vejetasyonun bulunduğu ve 5.257 ha alanın tuzlu düzlük
olduğu görülmektedir. Şekil 4.4’te 1977 sınıflandırılmış CORONA görüntüsü
görülmektedir.
90
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Şekil 4.4.
Zeki SEYRAN
ASO Kıyı Kesimi 1977 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü
91
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
2007 yılı kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış görüntüsü incelendiğinde
3.294.59 ha alanda kıyı kumullarının bulunduğu, 50.491,42 ha alanda ise tarımsal
üretim, 2.647,41 ha alanda ağaçlandırma yapıldığı ve 406,82 ha alanda kumul
vejetasyonunun, 1.287,03 ha alanda yerleşim yerinin, 4.619,94 ha sulak alan
vejetasyonunun ve 2.510,59 ha alanda deniz börülcesinin bulunduğu, 3.446,97 ha
alanın geçici sulak alan olduğu, 820.17 ha alanda tuzcul vejetasyonun bulunduğu,
673,75 ha alanın tuzlu düzlük olduğu görülmektedir. Şekil 4.5’de 2007 yılı
sınıflandırılmış ALOS görüntüsü görülmektedir.
92
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.5. ASO Kıyı Kesimi 2007 Yılı Sınıflandırılmış Görüntüsü
93
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
1977-2007 yılları arasındaki ASO kıyı arazi kullanımı sınıflandırılmış
görüntüleri karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, kumul alanların 6.733,28 ha
azalma, tarım alanlarının 8.518,01 ha artış, ağaçlandırılan alanların 2.604,93 ha artış
gösterdikleri ve tuzlu düzlüklerde 4.583,25 ha azalma görüldüğü saptanmıştır
(Çizelge 4.11).
Çizelge 4.11. 1977-2007 Yılları Arası Kıyı Arazi Değişimi (ha)
1977
2007
Fark Oran Durum
Yerleşim
551,15 1.287,03
735,88 2,34 Artış
Tarım
41.973,41 50.491,42
8.518,01 1,20 Artış
Su
14.789,75 18.732,75
3943 1,27 Artış
Sulak Alan Vejetasyonu
4.077,88 4.619,94
542,06 1,13 Artış
Ağaçlandırma
42,48 2.647,41
2.604,93 62,32 Artış
Kumul
10.027,87 3.294,59 -6.733,28 0,33 Azalış
Kumul Vejetasyonu
3.371,09
406,82 -2.964,27 0,12 Azalış
Deniz börülcesi
2.601,26 2.510,59
-90,67 0,97 Azalış
Tuzlu Düzlük
5257
673,75 -4.583,25 0,13 Azalış
Tuzcul Vejetasyon
1.395,14
820,17
-574,97 0,59 Azalış
Geçici Sulak Alan
4.926,18 3.446,97 -1.479,21 0,70 Azalış
Kumul alanlarındaki azalmanın 1977 yılından sonra gerçekleştirilen
ağaçlandırma çalışmaları ve kumulların tarımsal üretimde kullanılması sonucu
oluştuğu belirlenmiştir.
1977-2007 yıllarına ait sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması
sonucu incelemesi yapılan alanların her iki tarihte aynı sınıfa mı düştüğü, yoksa
alanların yeni bir sınıfa mı değiştiği belirlenmiştir (Şekil 4.6).
Çizelgede 4.12’de 1977-2007 yılları arası ASO kıyı kesimindeki değişime
uğrayan arazi kullanım sınıfları ve değişim değerleri görülmektedir.
Çizelge 4.12’de çapraz sınıflama haritasında belirtilen değişim sınıflarına
1977 yılında farklı sınıflarda olan kullanımlardan, 2007 yılında yeni bir sınıfa
gerçekleşen alansal değişimlerin her bir sınıf için toplamları verilmiştir.
Sınıflandırılmış görüntülerin çapraz sınıflandırması ile elde edilen sınıflama
tablosu ya da diğer bir adıyla hata matrisi tablosu incelendiğinde kumul alanlarda
azalmanın, tarım ve ağaçlandırılan alanlarındaki artıştan kaynaklandığı, bunun
sonucu kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve geçici sulak alanların ağaçlandırma
çalışmaları ve tarıma açmalar sonucu daraldığı tespit edilmiştir.
94
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.12. 1977-2007 Yılları Arası ASO Kıyı Kesimindeki Değişime Uğrayan
Sınıflar ve Değişim Değerleri Toplamları
Değişim Sınıfları
Alan (ha)
Tarım
11.219,14
Sulak Alan Vejetasyonu
3.395,81
Ağaçlandırma
2.616,56
Geçici Sulak Alan
2.110,73
Deniz Börülcesi
1.982,6
Yerleşim
811,63
Tuzcul Vejetasyon
728,08
Kumul
682,57
Diğer
502,00
Kumul Vejetasyonu
344,55
Tuzlu Düzlük
310,34
Ağaçlandırmaya dönüştürülen alanlar, özellikle Akyatan Lagünü’nün hemen
güneyinde 1955 yılında kumul stabilizasyonu amacıyla başlatılan ve 1985 yılında
tamamlanan ve günümüze kadar yaklaşık 3687 ha’lık bir alan kaplayan bölgedeki
değişimi göstermektedir. Ağaçlandırma çalışmalarından sonra bu bölgede zaman
zaman yapılan ağaç kesimleri yada vejetasyon örtüsünün zayıflaması nedeniyle
ağaçtan kumula yada kumuldan ağaca dönüşümler olmaktadır.
Yerleşime dönen alanlar, hem varolan yerleşim birimlerindeki genişlemeyi
hem de farklı yerlerde oluşan yeni yerleşim birimlerindeki artışı temsil etmektedir.
Diğer alanlar, büyük ölçüde kıyı erozyonu sonucu kaybedilen alanlar ile mevsimsel
etkilerden dolayı zaman zaman suyun alçalıp yükselmesinden doğan değişimi temsil
etmektedir.
1977-2007
sınıflandırılmasıyla
yıllarına
değişim
ait
görüntüsü
sınıflandırılmış
elde
edilmiştir.
görüntülerin
Değişim
çapraz
görüntüsü
sınıflandırılmış uydu görüntülerindeki sınıflardan diğer sınıflara gerçekleşen alan
değişimleri birleştirilerek elde edilmiştir (Şekil 4.6).
95
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.6. 1977-2007 Yılları Arası Değişim Görüntüsü
96
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
4.2.1.3. Aşağı Seyhan Ovası Genel Ürün Desenindeki Değişim
Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün
desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri
belirlemek için incelenmiştir. Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama yardımıyla
arazi kullanımı ve ürün desenindeki değişimin tespit edilebilmesi için uzaktan
algılama görüntülerinin sağlanması ve bu görüntülerin oluşturulan eğitim setleri ile
sınıflandırılması gerekmektedir.
1970’li yıllardan sonra uzaya yerleştirilen algılayıcılardan sistemli bir şekilde
görüntü sağlanması ve arşivlenmesi başladığından, Aşağı Seyhan Ovasının sulamaya
açıldığı yıllara ait uzaktan algılama verisi ve eğitim seti verileri sağlanamamıştır. Bu
nedenle, Çukurova Üniversitesi arşivinde bulunan ve eğitimli sınıflandırma için
eğitim seti oluşturulabilecek verilerin bulunduğu 1985, 1993 ve 2005 yıllarına ait
uydu görüntüleri sınıflandırılarak ürün desenindeki değişim belirlenmiştir.
4.2.1.3.(1). Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 ve 2005 Yılları Arazi Kullanım
Durumu
Tarım arazileri üzerindeki ürün desenindeki değişimin saptanması, 1985,
1993 ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma
sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Uzaktan algılama
yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntülerinin eğitimli sınıflandırılmalarıyla ürün
deseni saptanmıştır. Görüntü sınıflandırmada eğitim seti verisi olarak sulama
birliklerinin ve Çukurova Üniversitesinin kayıtlarından yararlanılmıştır.
2005 yılı uydu görüntüsünün sınıflandırılmasında kumul alanlar ve doğal
bitki örtüsü ayrı ayrı arazi kullanım sınıfına ayrılmıştır. 1985 yılı sınıflandırılmış
uydu görüntüsünde aynı araziler sulak arazi ve çıplak alan olarak iki sınıfa ayrılırken,
1993 yılı sınıflandırılmış uydu görüntüsünde bu alanlar tek sınıf olarak çıplak alanlar
olarak sınıflandırılmış ve sınıflara ait alansal değerler belirlenmiştir (Çizelge 4.13).
97
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.13. Aşağı Seyhan Ovası 1985, 1993 Ve 2005 Yılları Arazi Kullanım
Durumu
1985
1993
2005
Arazi Kullanım Sınıfları
Alan (ha)
Alan (ha)
Alan (ha)
Ağaçlandırma
2.019,6
2.028,42
2.022,03
Buğday Anızı
36.156,51
Karpuz
1.209,78
Çıplak Alan
71.563,32
125.976,42
4.760,28
Mısır
32.649,21
31.773,69
33.160,23
II.Ürün Mısır
32.390,64
Narenciye
14.583,51
15.013,53
25.534,62
Pamuk
43.022,07
2.645,82
21.386,07
Soya
4.938,03
258,3
924,39
Sulak Arazi
2.742,03
Su Yüzeyi
11.576,79
11.124,09
11.538,45
Yerleşim
11.963,97
9.360,63
13.164,75
Çıplak Toprak
96.643,17
Doğal Bitki Örtüsü
19.191,24
Kumul
3.514,23
Sınıflandırılan uydu görüntüleri incelendiğinde ağaçlandırma yapılan alanda
önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından turunçgil alanlarına değişim
olduğu,
kumul
alanlardan
tarım
alanlarına
doğru
değişim
gerçekleştiği
görülmektedir.
Ancak yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve sulama suyu ihtiyaçları göz
önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı Seyhan Ovasının büyük
çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna varılabilmektedir (Şekil
4.7, Şekil 4.8, Şekil 4.9).
Ovaya ait sulama öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin
edilemediğinden, sulama öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim
uzaktan algılama verileri kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına
ait sınıflandırılmış uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel
bilgilerin, alansal bazda kıyaslaması bazı ürünler için Çizelge 4.14’de yapılmıştır.
98
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Çizelge 4.14. ASO’da Proje Öncesi, Proje Öngörüsü ve Sınıflandırılmış
Görüntülerden Belirlenen Bazı Ürünlerin Yıllara Göre Gerçekleşen
Ekim Alanları
Bitki
Hububat
Pamuk
Mısır
Bostan
Narenciye
Sebze
Çeltik
Yonca
II.Ürün
Proje
Öncesi
Alan
Alan
%
(ha)
10 21.320
75 159.900
--0.8 1.705,6
3
6.396
4
8.528
7 14.924
0.2
426,4
---
Projede
Öngörülen
Alan
Alan
%
(ha)
13
35
--8
15
5
20
--
27.716
74.620
--17.056
31.980
10.660
42.640
--
99
Sınıflandırma
Sonuçları
1985
1993
2005
Alan (ha) Alan (ha) Alan (ha)
-43.022
32.649
14.584
---4.938
-2.646
31.774
1.210
15.014
---258
-21.386
33.160
25.535
---924
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.7. 1985 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü
100
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.8. 1993 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü
101
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Zeki SEYRAN
Şekil 4.9. 2005 Yılı Landsat Sınıflandırılmış Görüntü
102
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Zeki SEYRAN
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada Aşağı Seyhan Ovasına ait farklı tarihlerde algılanmış uzaktan
algılama görüntüleri eğitimli sınıflama tekniği uygulanarak sınıflandırılmış ve farklı
tarihlerdeki arazi örtüsü ve bitki yoğunluğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın son
aşamasında ise, uzaktan algılanmış veriler ile çalışma alanında geçmişte yapılan
araştırmalara ait veriler birlikte değerlendirilerek, arazi kullanım durumundaki
değişimin saptanmasına çalışılmıştır.
Arşiv tarama çalışmasında ASO projesinin planlanması sırasında öngörülen
bitki deseni ile son 30 yılda gerçekleşen bitki deseni arasında büyük farklılıklar
olduğu görülmüştür.
Yapılan çalışma ile yerleşim alanlarındaki değişim, tarım alanlarında ürün
desenindeki değişim ve kıyı arazi kullanımındaki değişim Coğrafi Bilgi Sistemleri ve
Uzaktan Algılama yardımı ile incelenmiştir.
Yerleşim alanları, 1967-2007 yılları arasında kentsel kullanım alanlarında
gerçekleşen değişimi ortaya koymak ve değişimin tarım arazileri üzerindeki etkisini
belirlemek için incelenmiştir. 1967-2007 yılları arasındaki Adana kent yerleşimi ve
çevresindeki
alanların
sınıflandırılmış
görüntüleri
karşılaştırmalı
olarak
incelendiğinde, kentsel yerleşim alanlarındaki artışın özellikle tarım alanları ve
orman alanları değişimiyle gerçekleştiği, ayrıca orman alanlarından tarım alanlarına
değişimin gerçekleştiği saptanmıştır.
Kıyı alanları, 1977-2007 yılları arasında kıyı arazi kullanımında gerçekleşen
değişimi ortaya koymak ve değişimin kıyı kumulları ve tarım arazileri üzerindeki
etkisini belirlemek için incelenmiştir. Kumul, kumul vejetasyonu, tuzlu düzlükler ve
geçici sulak alanlarındaki azalmanın 1977
yılından sonra gerçekleştirilen
ağaçlandırma çalışmaları ve bu alanların tarımsal üretimde kullanılması sonucu
oluştuğu belirlenmiştir.
Tarım alanları, Aşağı Seyhan Ovasında sulama öncesi ve sonrasındaki ürün
desenindeki değişimi otaya koymak ve ürün desenindeki değişim etkileyen faktörleri
belirlemek için incelenmiştir.
103
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Zeki SEYRAN
Aşağı Seyhan Ovasında ürün desenindeki değişimin saptanması 1985, 1993
ve 2005 yıllarına ait uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve sınıflandırma
sonuçlarının alansal olarak karşılaştırılması ile elde edilmiştir. Ovaya ait sulama
öncesi tarihlerde algılanmış uzaktan algılama verisi temin edilemediğinden, sulama
öncesi ve sonrasındaki arazi kullanımındaki değişim uzaktan algılama verileri
kullanılarak karşılaştırılamamıştır. Ancak sulama sonrasına ait sınıflandırılmış
uzaktan algılama verileri ile arşiv taramasından elde elden sözel bilgilerin, alansal
bazda kıyaslaması yapılmıştır.
Uzaktan algılama yardımıyla değişik yıllara ait uydu görüntüleri eğitimli
sınıflandırmaya tabi tutularak ürün deseni tespiti yapılmıştır. Sınıflandırılan uydu
görüntüleri incelendiğinde Akyatan lagününün güneyindeki ağaçlandırma yapılan
alanlarda önemli bir değişikliğin olmadığı, tarım alanlarından narenciye alanlarına
değişim olduğu, kumul alanlardan tarım alanlarına doğru değişim gerçekleştiği tespit
edilmiştir. Ayrıca Aşağı Seyhan Ovasında yetiştirilen ürünlerin yetişme dönemleri ve
sulama suyu ihtiyaçları göz önüne alınarak her üç görüntü incelendiğinde Aşağı
Seyhan Ovasının büyük çoğunluğunda yoğun şekilde sulu tarım yapıldığı sonucuna
varılmıştır.
Kıyı kumullarında, tarıma açma ve orman oluşturulması nedeniyle, azalma
olduğu, ASO'da sulama ile sosyo-ekonomik ve kültürel gelişme hızlandığından
değişim tarım alanlarının kendi içindeki kullanımına, başka bir deyişle, ürün
deseninde değişikliğe yol açtığı saptanmıştır. ASO’da öngörülen ürün deseninde
yonca ekimi % 20 olarak önerilmesine karşın bölgede hayvancılığın gelişmemesi
sebebiyle yem bitkileri üretiminde öngörülen orana ulaşılamamıştır. ASO gibi geniş
alana sahip ovalardaki geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimin proje
aşamasında öngörüldüğü gibi gerçekleşmediği, bunun nedeninin ise tarımsal
desteklemeler, iç göç, kültürel gelişmeler vb. sebeplere dayandığı sonucuna
varılmıştır.
Aşağı Seyhan Ovasında öngörülen bitki desenindeki hedeflerin geliştirilmesi
için politikalar geliştirilmeli, ulusal ve uluslar arası ekonomik koşullar göz önünde
bulundurularak, küresel ısınma, kuraklık, gıda güvenliği, çölleşmeyle mücadele,
arazi/toprak kalite sınıflaması vb. güncel önemli konu ve kavramlar için yapılan
104
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Zeki SEYRAN
öngörüler dikkate alınarak disiplinler arası yaklaşımlarla havza ve/veya ekosistem
yaklaşımlı bütünleşik sürdürülebilir arazi ve su yönetimi planları yapılmalıdır. Bu
yaklaşımın önderliğinde de yeni bitki desenleri ile birlikte, sürdürülebilir gübreleme,
sulama, arazi işleme (sıfır ve/veya minimal) ve entegre zararlı ilaçlama programları
oluşturulmalıdır.
Aşağı Seyhan Ovası ve benzer ovaların, doğal kaynaklarının (toprak, su,
ürün/bitki) korunması ve geliştirilmesi için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu kapsamında havza düzeyinde, Büyük Ova Koruma Alanı olarak,
ve buna ek olarak Ulusal Çölleşme Mücadele Eylem Planının (UÇMEP) öngörüsü
olarak ta insan-ekosistemi anlayışına uygun olarak tanımlanmalı ve resmi olarak ilan
edilerek, gerekli çalışmaların, hızlı bir biçimde, doğal kaynak kullanımının bilinçsiz
israfının
engellenmesi
amacıyla,
başlatılması
gerekmektedir.
Ayrıca
arazi
toplulaştırma çalışmalarına hız verilmeli ve koruma kullanma dengesi gözetilerek,
tüm bunların gerçekleştirilebilmeleri için, yukarıda sözü edilen sürdürülebilir arazi
ve su kullanım planlarının havza ve/veya ekosistem tabanlı olarak hazırlanmaları
öngörülmelidir.
Belirlenen stratejik hedeflere ve sürdürülebilir arazi yönetimi planlamalarına
ulaşabilmek için kurumlar arası işbirliği arttırılmalı, etkin yayım çalışmaları
gerçekleştirilmeli, güncel uydu görüntüleri kullanılarak arazi kullanımındaki değişim
izlenmeli, amaç dışı kullanımların tarım arazileri üzerindeki baskısı önlenmelidir.
Sonuç olarak, bu çalışmayla, Aşağı Seyhan Ovası ve benzer ovaların
geçmişten günümüze arazi kullanımındaki değişimi ve gelecekteki kullanım
durumları (senaryoları) ve ürün desenindeki değişimlerin yüksek doğrulukta
saptanabilmesi için coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılamanın, taban bilgiler
(önceden üretilmiş toprak, jeoloji, hidro-jeoloji ve vejetasyon haritaları) (base-line
information) ışığında arazi doğrulama çalışmalarıyla tamamlandıktan sonra
kullanılabileceği vurgulanmaktadır. Bunu sağlamak için de ilgili kurum ve
kuruluşların bilgi sistemleri mantığı çerçevesinde araziden belirli standartlarda veri
toplaması gerektiği, toplanan verilerin yapılacak kurumsal ve akademik çalışmalarda
rahatlıkla kullanılabilmesi için ortam hazırlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
105
KAYNAKLAR
AGI, 1991. GIS Dictionary, Association for Geographical Information Standarts
Committee Publication, London, England.
AĞCA, N.; DİNÇ, U., 1989. Seyhan-Berdan Ovası Topraklarının Oluşu, Önemli
Fiziksel, Kimyasal Özellikleri ve Sınıflandırılması. Toprak İlmi Derneği 10.
Bilimsel Toplantı Tebliğleri,Yayın No. 5, Kırklareli,
AKSOY, A., 2000. “Uzaktan Algılama Ders Notları” Basılmamış ders notları,UÜ.
ALTAN, M.O., TOZ, F.G. KÜLÜR, S., 1996. Bilgi Sistemlerindeki Gelişmeler ve
Fotogrametri, Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, İstanbul.
ALTAN, T., AKTOKLU, E., ATMACA, M., KAPLAN, K., ATİK, M., ARTAR, M.,
GÜZELMANSUR, A., ÇİNÇİNOĞLU, A., BÜYÜKAŞIK, Y., 2007. Seyhan
Havzası Bitki Örtüsünün Floristik ve Vejetasyon Açısından Araştırılması.
ANONYMOUS, 2007. Uzaktan Algılama http://www.hasanbalik.com.
ANSON, R.W.; GUTSEL, B.V., 1992. “International Cartographic Association
Newsletter: Report on the Working Group on Cartographic Definitions”,The
Cartographic Journal, Vol.29, No.1, Sayfa 65-69."
APLIN, P., ATKINSON, P., CURRAN, P., 1996. Fine Spatial Resolution
Satellite Sensors for the Next Decade. Remote Sensing Society Conferance
RSS’96. Durham University, England.
BAKER, J. C., 2001. Commercial Satellites: A Catalyst for Global Transparency.
Imaging Notes. Vol.16, No.4. Thornton, U.S.A.
BALABAN, A. 1989. “GAP Sulamaları” Ziraat Mühendisliği 3. Teknik Kongresi, s.
749-760, Ankara
BAŞPEHLİVAN, C., 2004. Uydu Teknolojileri ve Haritacılık. Piri Reis Harita ve
CBS Çalışanları Yardımlaşma Derneği.
BATUK, G., KÜLÜR, S., SARBANOĞLU, H., TOZ, G., 1996. Veriden Bilgiye
Coğrafi Bilgi Sistemleri, Coğrafi Bilgi Sistemi Sempozyumu, İstanbul, s.3547.
BENLİ, E. (koordinatör), 1988. .Aşağı Seyhan Ovası Sulama Projesinin Proje
Sonrası Değerlendirmesi. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, FAO ve
106
Çukurova Üniversitesi Ortak Projesi, Proje No. TCP/TUR/6652, Cilt 1-2,
Ankara,
BERBEROGLU, 1999. Optimising the Remote Sensing of Mediterranean Land
Cover. University of Southampton, Science Faculty, PhD Thesis. 205 p.
BERGMANN. H., M.BOUSSARD, 1976. Guide de l’Evaluation Economique des
Projets d’Irrigation. OCDE, Paris.
BİLDİRİCİ, Ö., [email protected]
BOARD, C., 1989, “Report to ICA Executive Committee for the Period 1987-1989”,
Working Group on Cartographic Definitions, Budapest.
BOLCA ve ARK., 2002.Türkiye’nin Kıyı ve Deniz Alanları IV.Ulusal Konferansı,
Türkiye Kıyıları 02 Konferansı Bildirgeler Kitabı.5-8 Kasım 2002, İzmir
BOLCA, M., KURUCU, Y., ALTINBAŞ, Ü., 2003. Batı Anadolu Bölgesi 2002 Yılı
Pamuk Ekili Alanların ve Ürün Rekoltesinin Uzaktan Algılama Tekniği
Kullanılarak Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Ege Ünv. Zir. Fak. Dergisi
cilt: 40 Sayı : 2.
BURROUGH P.A., 1998. Princples of Geographical Information System for Land
Resources Assessment, Oxford University press, 2.ed.
CAMPELL, J.B., 1996. Introduction
to
Remote
Sensing.
Second
Edition.
Virginia Polytechnic Institute and State University. Taylor & Francis
Ltd. London, England.
COPPOCK, J.T., RHIND, D., 1992. The History of GIS, in Maguire D.J., Goodchild
M, Rhind D (eds), Geographical Information Systems Princples and
Aplications, Vol. 1, Longman, London.
ÇELİK, Y., B., PAKSOY, S., 1998. Harran Ovasında Sulamaya Açılan Alanda Ürün
Desenindeki
Değişmeler
ve
GAP’ta
Öngörülen
Ürün
Deseni
ile
Karşılaştırılması. Türkiye 3. Tarım Ekonomisi Kongresi, s 301, Ankara
ÇEVİK, B. 1992. “GAP’ta Sulama Yönetimi ve Tarımın Modernizasyonu”, Milliyet
Gazetesi, (18.08.1992), İstanbul.
ÇULLU, M.A., DİNÇ, U., KARAKAŞ, S., ŞAHİN, Y., 2003. "Uzaktan Algılama ve
Coğrafi Bilgi Sistemi Tekniklerini Kullanarak Pamuk Alanı tahmin Kursu
107
Ders Notları", H.Ü.Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Uzaktan Algılama ve
Coğrafi Bilgi Sistemi Laboratuarı, Şanlıurfa.
DALE, P.F., Mc LAUGHLIN, J.D., 1988. Land Information Menagement. An
Intruduction With Special Reference to Cadastral Problems in Third World
Countries. Clarendon Press. Oxford. UK.
DEMİR, F., 2002. Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemlerini Kullanarak
Ceyhan Ovasında Test Alanlarında Höyüklerin İncelenmesi, Çukurova
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, Adana.
DİNÇ, U., SARI, M., ŞENOL, S., KAPUR, S., SAYIN, M., DERİCİ, R.,
ÇAVUŞGİL, V., GÖK, M., AYDIN, EKİNCİ, H., VE AĞCA, N., 1989.
Çukurova Bölgesi Toprakları. Ç. Ü. Zir. Fak. Yard. Ders Kitabı, No:26. Ç.Ü.
Zir. Fak. Toprak Bölümü, Adana, s:30-117.
______, S. ŞENOL,S. KAPUR, İ. YEĞİNGİL, M.Ş. YEŞİLSOY, N.GÜZEL,
R.DERİCİ, M.GÖK, Z.KAYA, M.AYDIN, A.K.ÇOLAK, H.ÖZBEK,
N.ÖZTÜRK.M.A.ÇULLU, E. AKSOY, K.Y.GÜLÜT, C.KARAMAN,
A.TULİ,
G.
BİLGEHAN,
V.PEŞTEMALCI,
H.M.KANDIRMAZ,
M.ŞENEOL, A.O.DİNÇ, Şanlıurfa Ovaları Birecik Pompaj Sulama Proje
Sahası II. Kısım Detaylı Temel Toprak Etüdleri. T.C.Tarım Orman ve Köy
İşleri Bakanlığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Etüd ve Proje Dairesi
Başkanlığı, Ankara (1991).
______, S. KAPUR, C. CANGİR, S. ŞENOL, E. AKSOY, C. KARAMAN, E.
AKÇA, Ş. KILIÇ, E. ÖZTEKİN, L. BAŞAYİĞİT, D. DEMİRTAŞ, M.
GÜLEZ, “Anadolu Tarım İşletmesi Topraklarının Detaylı Toprak Etüd ve
Haritalanması”, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), yayın sayı no:
28, Ankara, 2000.
______, YEĞİNGİL, İ., PEŞTAMALCI, V., DİNÇ, A.O., KANDIRMAZ, H.M.,
2001. ”Uzaktan Algılamanın Temel Esasları Ve Bazı Uygulamaları” Ç.Ü. ve
TÜBİTAK bilim adamı yetiştirme grubu bilimsel işbirliği lisansüstü yaz
okulu ders notları, Adana.
108
______, DERİCİ R., ŞENOL S., KAPUR S., DİNGİL M., DİNÇ A.O. ,ÖZTEKİN
E., SARIYEV A., TORUN B., BAŞYİĞİT L., KAYA Z., GÖK M., AKÇA
E., ÇELIK İ., ORTAŞ İ., ÇULLU M.A., GÜZEL N., İBRİKÇI H.,
ÇAKMAK İ., PEŞTEMALCI V., ÇAKMAK Ö. ,KARAMAN C., ÖZBEK
H., KILIÇ Ş., SAKARYA N., ÇOLAK A.K., ONAÇ İ., YEĞİNGIL İ.,
GÜLÜT K.Y., ATATANIR L., ÖZTÜRK L., BÜYÜK G., COŞKAN A.,
MÜJDECİ M., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve
Haritalama Projesi ,Rıfat DERİCİ, Selim KAPUR, Zülküf KAYA, Mustafa
GÖK, İbrahim ORTAŞ ,LEFKOŞA ,2000 .
DOĞAN, H.M., 2000. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama.
Cinetarım, Yıl:3, Sayı:23, s.20-22.
DONMA, S., 2008. İklim Değişikliği Sürecinde Aşağı Seyhan Ovasında sürdürülebilir
arazi ve su yönetimi Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj
Mimarlığı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Adana.
DSİ, 1964-1996. Sulama Sonuçları Değerlendirme Raporları. DSi 6. Bölge
Müdürlüğü, Adana.
______, 1979, Aşağı Seyhan Ovası Proje Alanı Planlama Arazi Sınıflandırma
Raporu. Ankara.
______, 1980. Aşağı Seyhan Havzası Master Planı. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Barajlar ve H.E.S. Dairesi Başk.
Ankara.
EASTMAN, J.R., MC KENDRY, J., FULK, M.A, 2005. Change and Time Series
Analysis. Explorations in Geopraphic Informations Systems Technology.
Geneva, United Nations Institude for Training and Research (UNITAR).
EFE, H., TOPÇU, S., ÇETİN, M., KIRDA, C., KARACA, Ö.F., SESVEREN, S.,
2008. Aşağı Seyhan Ovasında Mevcut Su Yönetimive Sürdürülebilirliği,
Dünya Su Forumu Bölgesel Hazırlık Süreci DSİ Yurtiçi Bölgesel Su
Toplantıları, Sulama – Drenaj Konferansı, Bildiri Kitabı, Sayfa 242-244,
Adana
ESRI Inc., 1994. Getting Started with ARC/INFO; Redlands California, ABD.
109
EVANS, G., 1971. Recent sedimentation of Turkey and adjacent Mediterranean and
Black seas: areview. In A. S. Campbell (Editor), Geology and History of
Turkey. Petr. Expl. Soc., Tripoli, Libya, 385-406
FITZGERALD, E. 1972. Multispektral Scanning Systems and Their Potential
Application to Earth Recource Surveys. Vol: 2, European Space Research
Organisation. ESRD No:1673
FRANKLIN, J., WOODCOCK, C.E., WARBINGTON, R., 2000. Digital
Vegetation Maps of Forest Lands in California: Integrating Satellite
Imagery, GIS Modelling and Field Datain Support of Resource Manegement.
Photogrammetric Engineering and Remote Sensing, Vol.66, pp.1209-1217.
FREITAS, S.R., MELLO, M.C.S., CRUZ, C.B.M., 2005. Relationships Between
Forest Structure and Vegetation Indices in Atlantic Rainforest. Forest Ecology
and Management, Vol.218, pp.353-362.
GAUSMAN , H. W., 1974 . Leaf Reflactance of Near-Infrared Presented at The Fort
Biennial Workshop of Color Photography, Louis, s.183–192.
______, 1977. Reflectance of Leaf Components. Remote Sensing of Environment.
Vol.6, pp.1-9.
GEMALMAZ, H.A., DEMİRBÜKEN, H., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., 1993.
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Teknikleri Uygulanarak
Erozyon Riski Taşıyan Alanların Balirlenmesi: Türkiye İçin Bir Çalışma.
Araştırma Sempozyumu’93, Ankara.
GOPAL, S., WOODCOCK, C.E., STRAHLER, A.H., 1999. Fuzzy Neural
Network Classification of Global Land Cover From A 1º AVHRR Data
Set. Remote Sensing of Environment, Vol.67, pp.230-243.
GREEN, D.R.,1993. “Map Output from Geographic Information and Digital Image
Processing Systems: a Cartographic Problem”, The Cartographic Journal,
December 1993, Vol.30, No.2, Sayfa 91-96.
GRELOT, J.-P., 1994. “Cartography in the GIS Age”, The Cartographic Journal,
June 1994, Vol.31, No.1, Sayfa 56-60.
HAT A.Ş. “Coğrafi bilgi Sistemleri ve Uygulamaları kitabı” www.hatgis.com.tr
110
JONG, S. M., 1994. Aplications of Reflective Remote Sensing for Land Degradation
Studies in a Mediterranean Environment. Nederlandse Geografische Studies
177. Nederland, Utrecht.
KAVAK, K.Ş., 1998. Uzaktan Algılamanın Temel Kavramları ve Jeolojideki
Uygulama Alanları. Jeoloji Mühendisliği Dergisi, Sayı:52, Mayıs.
KÜTÜK B.İ., SAATÇI. F., 2008. “Aşağı Seyhan ve Aşağı Ceyhan Ovalarındaki
Sürdürülebilir Sulama Yönetiminin İncelenmesi”, Dünya Su Forumu
Bölgesel Hazırlık Süreci DSİ Yurtiçi Bölgesel Su Toplantıları, Sulama –
Drenaj Konferansı, Bildiri Kitabı, Sayfa 202-213, Adana
LILESAND, T.M., KIEFER, R.W., 1980. “Remote Sensing and Image
Interpretation”,
MAGUIRE, D.J., 1992. An Overview and Definition of GIS, in Maguire D.J.,
Goodchild M., Rhind D. (eds.), Geographical Information Systems Princples
and Applications, Vol.1, Longman, London.
MAKTAV, D., SUNAR, F., 1991. " Uzaktan Algılama - Kantitatif Yaklaşım",
(Remote Sensing - A Quantitative Approach; Swain / Davis), Çeviri Kitap
MASSAGRANDE, F.A., 1995. “The Romans in South West Spain: Free Choice or
Blind Acceptance? Can GIS Answer?”,
MATARACI,O., İLKER,M., 2002. Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri
Mühendisliği Öğretiminde 30. Yıl Sempozyumu, 6- 8 Ekim 2002, Konya
Sunulmuş Bildiri,
METİN, S., 1995. A Comparison of Three Different Approaches Used in The
Supervised Classification of Agricultural Areas. 50th ISI95 Sempozyumu,
Pekin, Çin.
______, 1997. Uydu Görüntülerinin Tarımsal Amaçlı Sınıflandırılmasında Farklı
Toprak
Yapısının
Etkisi.
III.
Uzaktan
Algılama
ve
Türkiye’deki
Uygulamaları Semineri,Uludağ, Bursa.
MOSS, R. A., 1951. Absorbtion Spectra of Leaves. Ph.D. Thesis, Iowa State
University, Iowa, USA.
MURAYOMA, Y. 2001. Geography with GIS. Geojournal, 52, p. 165-171
111
ÖCAL, A.D., GÜLTEKİN, E., KAPUR, S., AKÇA, E., YETİŞ, C., EVEREST, A.,
1999. “Korykos ve Çevresinin Bio-Kültürel Sürdürülebilirlik Özellikleri”,
Olba II, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi
Yayınları, Ed., Durugönül, S., Yağcı, E.E., Durukan, M., s.7-15.
PEARMAN, G. I., 1966. The Reflection of Visible Radiation from Leaves of Some
Western Australian Species. Australian Journal Biological Science, Vol.19,
KAPUR, S., ÇAVUŞGİL, V. S., ŞENOL, M., GÜREL, N. and FITZPATRICK, E.
A. 1990. Geomorphology and Pedogenic Evolution of Quaternary Calcretes
in the northern Adana Basin of southern Turkey. Zeitschrift für
Geomorphologie, No.34, S. 49-59.
SCHEUMANN, W. (1997) Managing Salinization: Institutional Analysis of Public
Irrigation Systems. Berlin: Springer-Verlag.
SESÖREN, A., 1999. Uzaktan Algılamada Temel Kavramlar. Mart Matbaacılık
Sanatları Ltd. Şti. İstanbul.
STAR, J.L., ESTES, J.E., 1990. Geographic Information Systems: An Introduction.
Prentice-Hall Inc., New Jersey.
ŞENGONCA, A. ve YURDAKUL, O., 1977. Çukurova Bölgesinde Beyaz Sinek
(Bemisia tabaci Genn.) salgınının Ekonomik Etkileri, Çukurova Üniv. Ziraat
Fak. Yıllığı 6 (2).
ŞENOL ve ark., 2004. Landsat 7 ETM Uydu Verileriyle Çukurova Bölgesinde
Narenciye Ekim Alanlarının Örnek Bir Alanda Belirlenmesi ve İzlenmesi.
Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri. Proje NO: ZF2002BAP74.
TAŞKINSU MEYDAN, H.S., 2008. Yukarı Seyhan Havzası'nda Uzaktan Algılama
Yöntemleri İle Arazi Örtüsünün Sınıflandırılması Ve Bazı Orman
Meşcerelerinde Verimliliğin Modellenmesi, Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Adana.
TAYLOR, D.R.F., 1990. “Geographic Information Systems-The Microcomputer and
Modern Cartography”, Geographic Information Systems-The Microcomputer
and Modern Cartography", 1990, Sayfa 1-20, Pergamon Press
______, 1993. “Geography, GIS and the Modern Mapping Sciences: Convergens or
Divergence”, Cartographica, Autumn 1993, Vol.30, No.2-3, Sayfa 47-53.
112
______,
1994.
“Cartography
for
Knowledge,
Action
and
Development:
Retrospective and Prospective”, The Cartographic Journal, June 1994,
Vol.31, No.1, Sayfa 52-60.
TEKİNSOY,
P.,
AKSAKER,
N.,
YILDIZ,
B.Y.,
KANDIRMAZ,
H.M.,
PEŞTEMALCI, V., 2003. Coğrafi bilgi sisteminin Çukurova Üniversitesi
Kampüs alanına uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik
Kurultayı, Ankara, sayfa 483-490.
TUNAY, M., ATEŞOĞLU, A., 2008. Çok Zamanlı Uydu Görüntüleri İle Amasra
ve Yakın Çevresine Ait Bitki Örtüsü Değişim Analizi, Bartın Orman
Fakültesi Dergisi, Cilt:10, Sayfa13
TÜBİTAK, 2007. TOVAG-JPN-07. ICCAP Projesi Sonuç Raporu-Mart 2007.
UÇAR, D., “Kartografyaya Giriş”, Basılmamış ders notları, İTÜ.
ULUĞTEKİN,
N,
BİLDİRİCİ
İ.Ö.
“Sayısal
Haritalar”
www.hun.harita.8m.com/yazilar.htm
______, 1993. “Türkiye’de Bilgisayar Destekli Kartografya Çalışmaları”, 4.Harita
Kurultayı, Şubat 1993, Ankara, Sayfa 55-66.
______,
İPBÜKER
C.
“Kartografya
ve
Coğrafi
Bilgi
Sistemi”
www.hun.harita.8m.com/yazilar.htm
YOMRALIOĞLU, T., 2000.
“Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve
Uygulamalar” , KTÜ.Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü,
İstanbul.
______, ÇELİK, K., 1994. 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, Trabzon,
s.21-32.
YURDAKUL ve EMEKSİZ, 1994.
“Çukurova’da Tarımsal Üretim Yapısındaki
Gelişmeler ve GAP alanı için Öngörüler” Tarım Ekonomisi Dergisi 2, Sayfa
32-45
İNTERNET KAYNAKLARI
www.nik.com.tr/new/yazilimlar/uydular/uydular.htm
113
ÖZGEÇMİŞ
1970 yılında Karabük ili Eskipazar ilçesi Bayındır köyünde doğdu. İlk
öğrenimini Bayındır köyü İlköğretim Okulu'nda, orta öğrenimini Hamamlı köyü
İsmetpaşa Ortaokulu'nda tamamladı. Lise öğrenimini Çankırı Ziraat Meslek
Lisesinde tamamlayarak 1990 yılında mezun oldu. Aynı yıl Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı Şanlıurfa İl Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. 1992
yılında evlendi. 1995 yılında Harran Üniversitesi MYO Tarım Makineleri
Bölümünden mezun oldu. 2004 yılında Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak
Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürlüğünün teklifi ile Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama çalışmaları
için Adana Tarım İl Müdürlüğüne naklen atandı. Halen İl Müdürlüğünde Ziraat
Mühendisi olarak çalışmaktadır.
114

Benzer belgeler