Kürdistanda devrimci olmak bölücü olmaktir
Transkript
Kürdistanda devrimci olmak bölücü olmaktir
Kürdistan'da Devrimci Olmak Bölücü Olmaktır-1 Hasan H . YILDIRIM Türk toplumunun cok kamburu var.Bunlarin siyasal alana tasidiklari sorunlar var.Sol`a yansiyan boyutu var.Saymakla bitmez.Fakat birisi varki,bir cok sorunun neden ve sonucu olur.Kürt ulusunun tabi kilindigi statükodur,bu.Bu statükoyu dogru belirlemek elbette önemlidir.Fakat siz buna ister sömürge,ister ilhak,ister bir baska bagimlilik iliskisi ile tanimlayin bu pek fark etmez.Fakat bu statükonun ortaya cikardigi bir sonuc var.Buda Türkiyedeki gericiligin kaynaginin bu statükodan yattigidir.Cünkü bu statükoya yönelen KUKM,sömürgeci sistem tarafindan Türk toplumuna „vatan ve millet bölünüyor“ olarak sunulur.Sovenizm asilanir.Sinifsal mücadelesinde alikonulur.Bilincleri kirletilir.Kendisi icin bilinclenmesi,örgütlenmesi ve mücadele etmesi engelenir.Yanlis yöne yönlendirilir.Komsu halklara karsi savastirilir.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ korumayi görev kildirir.“Baska uluslari ezen ulus kendiside özgür olamaz“ gercegi burada bir kez daha dogrulanir. Türk egemenlik sisteminin kendine özgü bir yaklasimi var.Tarihsel kökleri var.Cok boyutludur.En belirgin özeligi istilaci,isgalci ve ilhakci olmasidir.Ganimet,yagma talan ve capulculuk bunu tamamlayan yanidir.Bunu uygulamanin ve gerceklestirmenin felsefesi ve örgütlülügü var.Tepede sultan veya padisah ve bu Türk olur.Gerisi Türkten baskadir.Türk`e güvenilmez bir unsur olarak bakilir.Dahasi „etraki bi idraktir“ yani „esektir“.Kendisine güvenilmez.Kendisine is yaptirilan devsirmedir.Egemenlik altina alinan yabanci toplumlardan devsirme ile devlet erkani olusturulur.Güven duyulan budur.Cünkü kendi kökünden koparilmis,dayanacagi toplumundan soyutlanmis bir birey olarak sultan ve padisah karsisinda gücsüz birakilan ve her söyleneni uygulayan ve yapan kapikulu sistemi böyle olusturulmus. Selcuklu,Osmanli ve Cumhuriyet yönetim bicimi böyle olusturulmus.Ögünden bugüne Türk egemenlik sistemine yön veren devlet erkani bütününe yakini Türk olmayan devsirmeler olmustur.Bu kendi felsefesinide olusturmustur.Eskiden bunun ismi „Osmanlicilik“,bugün ismi „Atatürkcülük“ olmus.Buna „Bir Türk dünyaya bedeldir“,“Ne mutlu Türküm diyene“, “Türkün Türkten baska dostu yoktur“ vs, seklinde bir yaklasim yüklenilmistir.Topluma dayatilmis,toplum kaniksamis ve kabullenmistir.Karsimiza „özel harekatci“ bir toplum cikmistir.Bir yaris var.Kim daha Türkcü,kim daha Atatürkcü yarisi var.Ayrica Türk olmayaninda kendini ispat sorunu var.Bu, bir yerde düzenle birlesme, kiyisinda kösesinde yer alma ve nimetlerinden yararlanma hesabi var.Türk toplum bireyi arasinda bir yaris var.Bu ic hesaplasmada karli cikmanin yolu,Türk egemenlik sistemi tarafindan boyunduruk altina alinan ulus ve ulusal azinliklara karsi gösterdigi düsmanliktan gecer.Ezilen ulus ve ulusal azinliklara karsi kim daha fazla inkar ve imhaya yönelirse en büyük Türkcü ve Atatürkcü olur.Bunun fasistti var,ümetcisi var,sosyal-demokrati var,dahasi kendini cok etiketle adlandiran sosyal-sömürgeci „komunist“i var.Deyim yerindeyse bir avuc devrimci disinda Türk toplum resmidir,bu. Atatürkcülük nedir,kim Atatürkcüdür,degildir tartismasi sistem tarafindan daima sicak tutulmus,toplum bununla ugrastirilir hale getirilmis,sonucta topluma kabul ettirilmistir.Bu öylesine kaniksanmis ve kabullendirilmiski,ortalikta Atatürkcülerden gecilmiyor.Ortaligi bir Atatürkcülük enflasyonu basini almis yürümüstür.Gercek Atatürkcülerden sahte Atatürkcülere,tami tamina Atatürkcülerden yari yariya Atatürkcülere varan bir enflasyon yasanmaktadir.Denilebilirki dünyada toplumun bütününe yakininin üstünde itifak kurdugu bir „düsünce“ varsa bu belkide Atatürkcülüktür.Bu,Türk toplumuna özgü bir olaydir. .Irksal ,ulusal,kültürel,tarihsel vs.boyutu vardir.Toplum bilimcilerinin bu konuyu arastirmalari gerekir.Dahasi bunun arastirilma zorunlulugu vardir.Halklarimizin kurtulusu icin bu hayaletin aciga kavusma zaruriyeti vardir. Düsünün!Önünüzdeki Atatürkcü,arkanizdaki Atatürkcü,saginiz,solunuz Atatürkcü.Yani cepe cevre sarilmissiniz.Bir ülke düsünün.Devlet ve halk olarak Atatürkcü.Fasisti, ümetcisi ,liberali,sosyal-demokrati,“komunist“i Atatürkcü..Isveren ,isci ve memur sendikalari,sivil toplum örgütleri vs Atatürkcü.Yazar-cizer takimi,siyasal partiler,isverenler,isciler, memurlar, esnaf vs toplumun tüm katmanlari Atatürkcü Sabancilar,Koclar,banka hortumculari,karapara aklayicilari,yankesiciler,pezevenk ve oruspular Atatürkcü.Talat Turhan.Ilhan Selcuk,Aziz Nesin,Hikmet Kivilcimli,Mihri Belli,Dogu Perincek,Deniz Gezmis,Mahir Cayan vs. Atatürkcü.Allah askina bu ülkede Atatürkcü olmayan kim? Dahasi Türk toplum bireyi kim daha gercek Atatürkcü konusunda birbirleriyle yaris halinde.Herkes su soruyu kendi kendine sormalidir.Bu toplumun gelecegi var midir? Herkesin dilinde „tek namuslu bir burjuva demokrati cikaramamis Türk toplumu“n gelecegi aydinlik degildir.Bununda sorgulanmasi lazim.Bunu özelikle „Türkiye Devrimler Ülkesidir“,“Türkiye Devrime Gebedir“ diyen ve bugünden yarina Türkiye`de bir devrim bekleyen su cok etiketli sol sorgulamalidir. Bu bir resimdir.Bu resim soyut degil,somuttur.Türk toplum resmidir.Bu görülmelidir. Halk adina,devrim adina.kurtulus adina konusanlarin bu resmi dogru okumalari gerekir.Bu görülmeden tasarimlar,programlar,stratejiler ve taktikler dolanir durur sahiplerini vurur,ki vuruyorda.Türk sol hareketin tarihsel mücadelesi kendini yeniden bir tekrar tarihi oldugu gercegi bura kaynaklidir.Bu gercek bile görülmek istenmemektedir.Istenmedigi icindirki, subjektivizm dokulara,hücrelere kadar sinmistir.Her aksam yatarken sabaha bir devrim rüyasi ile uyanilir.“Türkiye Devrimler Ülkesidir“,“Türkiye Devrime Gebedir“ tekerlemesi bu cevrelerin kendi kendilerini kandirmanin can simidi olagelmistir.“Türkiye Devrimler Ülkesidir“,fakat hangi devrimlerin? Her on senede bir askeri darbeler ülkesi oldugu dogrudur.Bu „askeri devrimler“ alt alta yazilirsa Türkiye,kimseye bu konuda birinci sirayi kaptirmadigi gercegi ortaya cikar.Fakat her birincilikte altin madalya takilmiyor.Hele bu toplumsal olaylarda hic olmuyor.Bunlar biliniyor.Buna karsin Türkiye solunun „Türkiye Devrimler Ülkesidir“ tekerlemesini övünc kaynagi yapmasi bir hilkat garibesidir.Bu bir kirlilige isaret eder.Bu,bir siyasi kirliliktir. Bu kirliligin kaynagi var.“sinifsiz,katmansiz kaynasmis bir toplumuz“(M.Kemal) yaklasimin sonucudur.Öngörülen bellidir.“Devlet babanin bekasi“ her seyin üstünde tuttulur.Toplumun önüne bir görev olarak konulur.Görev acik ve nettir.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nün koruyuculugudur.Türk toplumu bunu kaniksamis ve kabullenmistir.Düsman coktur.Liste uzundur.Ic düsmandir,dis düsmandir.Rustur, Yahudidir, Yunandir, Ermenidir, Kürttür. Komunisttir,sosyalisttir ve devrimcidir.Bu listeye hergün bir yenisi eklenir.Türk egemenlik sistemi düsman yaratmada üstüne yoktur.Bu neyin ürünü? „Türkün Türkten baska dostu yoktur“ yaklasimin ürünüdür.Oysa bunun tersi dogrudur.Türkün Türkten baska düsmani yoktur.Bunun özelimizde,en somut ifadesi Türk emekci siniflarinin kendi sinifsal cikarlarini bir yana birakmasi,sistemin yedek ordusu haline gelmesi zaten kendi kendine en büyük düsmanligi yapmistir ve yapmaktadir.Türk emekci siniflari kendilerine,dostlarina karsi savasmislar ve savasiyorlar.Bundan daha büyük kendi kendine düsmanlik olur mu? Bu yaklasimin iz düsümü sol yaklasimada düsmüstür.Bu nedenle Kürdistan sorununda geleneksel Türk sol hareketin yaklasimi,sistemin yaklasimindan öz olarak pek ayrilmaz.Resmi söylemin „TC devletinin vatandasi olan herkesTürktür“ yaklasimi ile ezilen ulus ve ulusal azinliklarin yok sayildigi savi,sol farkli bir tanimlama ile savunur.Bu söylem kendini „vatanimiz“,“Türkiyemiz“,“halkimiz“,“Türkiye solu“ vs. seklinde üretir.Ilk bakista bu kavramlarda bir yanlislik yok gibi görülür.Fakat bu kavramlarin alti esildiginde sömürgeci sistemin sol varyantinin sosyal-.sömürgeci mantigi ortaya cikar.Bu yaklasimin misak-i millici oldugu ortaya cikar.Kürt ulusu,Kürdistan ülkesi yok sayilarak Türk ve Türkiye icinde ifade edildigi resmi söylem karsimiza cikar.Hele bu cevrelerin KUKM`ni bosa cikarmak icin mutlaklastirdiklari „ortak vatan“,“ortak kültür“,“ortak tarihi degerler“ ve bunlari tamamlayan „ortak örgütlenme“,“ortak mücadele“,“ortak kurtulus“ vs.sistem kaynakli „ortak“ literatör orta yerdeyken „vatanimiz“,“Türkiyemiz“,“Türkiye halki“,“Türkiye solu“ ile ne ifade edilmek istendigi kendiliginden ortaya dökülür.Fakat Kürdistan,misak-i milli sinirlari icinde ifade edilmese,kuskusuz sözkonusu kavramlar yanlis degildir.Cünkü iki ulus,iki vatan ve iki ülke orta yerdedir.Bunlar Türk ve Kürt,Türkiye ve Kürdistandir.Bu gercekler orta yerdeyken Türkiyeyi „ortak vatan“edinmek istenmesi sistem kaynaklidir.Oysa Kürt ulusunun vatani vardir ve bu Kürdistandir.Sistem kaynakli „ortak“ literatörle yok sayilmak istenen budur Dahasi Kürdistan halkinin devrim yapma hakkinin bosa cikarma amaclidir.Hersey Türk ve Türkiye ile baslayan kavramlarla yok sayilir.Bu yaklasimda Kürt ve Kürdistani yok sayma vardir.Bu yaklasimda birak devrimcilik, demokratlik bile olmaz.Devrim,kurtulus,özgürlük, halklarin kardesligi vs.kavramlar sadece görüntüyü kurtaran kavramlardir.Bu anlayis sahiplerinin her örgüt isimlerinin gectigi yerde tespih tanesi gibi arka arkaya dizdikleri „devrimci“,“ML“,“enternasyonalizm“,“iki milliyeten proleteryanin örgütleyicileri“ vs. kavramlar onlari kurtarmadigi gibi,gülünc duruma düsürüyor.Hani bir söz vardir.Kimde ne yoksa en cok onu dillendirir.Bunun tarihsel örnegide vardir. Batili bir savas muhabiri Osmanli-Rus savaslarini izler.Dikkatini bir sey ceker.Her carpismada en önde carpisan bir Rus ve Osmanli gözünde kacmaz.Savas muhabiri bunun sebebini her ikisine sorar.Rus`un cevabi „silah,kilic,mal,para ve ganimet“ olur.Osmanlinin cevabi „din,iman,san,seref,namus ve haysiyet“ olur.Savas muhabiri su notu düser.“Kimde ne yoksa onun icin savasiyor“.Bu sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan Türk sol hareketleri icinde gecerlidir.Örgüt isimlerinin gectigi her yerde boncuk tanesi gibi dizdikleri „devrimci“ argümanlardan cok uzak bir yerde oluslarinin nedenidir Caresizlik icinde cirpinmanin sonucudur. Herkesin bildigi bir gercek var.Kürt ulusu kendisine dayatilan inkar ve imhaya karsi daima ulusal bir durus almistir.Kürdistan halki,yabanci isgale karsi daima KUKM vermistir.Bu mücadele kimin önderliginde olursa olsun sistemin buna karsi yaklasimi „sergeder“, “eskiya“,“bölücü“,“kökü disarda hainler“ yaygarasini yapmistir.Türk halkina bas vurmustur. “Vatan ve millet bölünüyor“ yaygarasini koparmistir.Halki,vatan ve milleti kurtarmaya cagirmistir. Türk halki buna ilgisiz kalmamistir.Kendi sinifsal mücadelesini bir yana birakmis, TC`nin kanli bayragi altinda KUKM`ne karsi savasmistir.Dahasi bu rezalet yasanirken su cok etiketli „Türkiye solu“,“Kimse ülkemizi bölemez,ülkemizi bölmek isteyenler sadece emperyalistlerdir“ deyip sömürgeci sistem zemininde yerini almistir.Bu ne demektir? KUKM`ne karsi Türk halkini „vatan savunmasi“na cagirmak degil midir?.Türk halkida bunun geregini yapmistir.Bunun sonucu sistem Türk halkini kazanmistir.Solda sistemin yedegine düsmüstür.Bu nedenle sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan „Türkiye solu“nun „Türk sovenizmi niye gelisiyor?“ sikayet etme hakkinida kaybetmistir. TC Kürt ulusuna karsi inkar ve imha politikasini sürdürdükce Kürt ulusuda buna direnecektir.Kürdistan halki KUKM`ni sürdürecektir.Sömürgeci sistemde KUKM`ni „yeni sevr“,“bölücülük“,“vatan ve millet bölünüyor“ yaygarasiyla Türk halkina seslenecektir.Türk halkida kendi evlatlarini davulu-zurnali halaylarla „en büyük asker bizim asker“ ile ses vermeye devam edecektir.Bunun yaninda kendine „Türkiye solu“ diyenlerde „emperyalizmin kiskirtmasi sonucu Kürt milliyetciligi,halklarimizin devrimci gücünü bölüyor“ mantigi ile.“ortak“larla baslayan sömürgeci sistem literatörünü seslendirdigi müdetce sistem yedeginde kendini kurtaramayacaktir.Ilkeli,kisilikli,onurlu bir sol olma sansina kavusamayacaktir.Sosyal-sömürgeci rolünü oynamaya devam edecektir.Görünen odurki,“ortakci“ Türk sol hareketleri,dünden bugüne bu rolu oynaya gelmislerdir.Bugüne dek „ortakci“ ezen ulus solunun „sinifsalik“ adi altinda KUKM`ne karsi yaklasimlari sola boyanmis Kemalist sömürgeciliktir.Bu zeminde halklarin ne kurtulusu, ne de kardesligi olmaz.Dahasi mevcut statükonun devamini öngören yaklasimlardir.Kürdistan halkinin kendi devrim zemininde örgütlenmesini ve mücadelesini „emperyalist kiskirtma sonucu Kürt milliyetciligi“.“halklarin devrimci mücadele birligini zayiflatiyor.“vs. seklinde süren yaklasimlardir.Bunlar cocukca yaklasimlar olmanin ötesinde gizli bir emelin disa vurumudur.Sömürgeci sistem adina bir seyler kotarma amaclidir.KUKM`ni engeleme ve bosa cikarma cabasidir.Bu yaklasimin böylesi karsi-devrimci bir islevi vardir. Kürdistan halki kendi devrim zemininde örgütlenirken,mücadele ederken,yani enternasyonal görevini yerine getirirken,kuskusuz birilerinin gücünü zayiflatigi tartisilmaz.Bu zayiflayan güc kimdir? Bunu cok iyi irdelemek gerekir.KUKM iki gücü zayiflattigi dogrudur. Birincisi,TC basta olmak üzere bölge sömürgeci devletleri ve emperyalist güclerdir.Ikincisi, sosyal-sömürgeci soldur.Bu güclerin ikide bir KUKM`ni „halklarin devrimci mücadele gücünü bölüyor“ yaygarasini koparmalarinin nedeni eskisi gibi Kürt devsirememeleridir. Sikintilari buradan geliyor.Bu.Osmanli gelenegidir.Kemalist devlet gelenegidir.Bu gelenek Türt solunada yansimistir.Bunun sorgulanmasi gerekir.Kendilerinin bunu yapmasi lazim.Eger devrim diye bir sorunlari varsa tabii.Fakat bunu yapamazlar.Isin kolayi varken niye zorla ugrassinlar.Türkiye halkini sistem kazanmis.Sistemin yedek ordusu olmus.Fakat yanibasida güncel,diri,dinamik,sistemle bagini koparmis KUKM potansiyeli vardir.Ulusal ve sosyal kurtulus icin her fedakarligi yapacak bir halk vardir.Bugüne kadar bu halk hem Kürdistan, hem Türkiyeli sol hareketleri beslemistir.Fakat Kürdistan halki öyle bir sürecten gectiki,kendi cikarinin nerede oldugunu mücadelesiyle kavramistir.Türk sol hareketlerinden destegini önemli ölcüde cekmistir. Kürdistan devrimi icin örgütlenmis ve mücadele etmistir.Iste bu noktada sosyal-sömürgeci „ortakci“ solun olmaz sesleri yükselmistir „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir“kalayini basmis,KUKM`ni verenleri „emperyalist kiskirtma sonucu Kürt milliyetcileri“ olarak ilan etmistir.Böylelikle Türk tekelci burjuvazinin sadik usaklari olduklarini teslim etmislerdir. Kimse kimsenin gücünü böldügü yoktur.Olan Kürdistan halkinin kendi devrim zemininde örgütlenmesi ve mücadele ediyor olmasidir.Türkiye halkininda yapmasi gereken görev budur.Dahasi Türkiye devrimci hareketin yapmasi gereken budur.Marksist olmanin, enternasyonalist olmanin sartida budur.Her halkin kendi ülkesinde devrimci mücadelesini vermesi ve eger varsa baska ülke devrimci hareketini desteklemesi enternasyonalist olmanin yegane sartidir.Sosyal-sömürgeci sol,buna burun kivirarak „basit bir destek“ olarak algilamaktadir.Bu, „basit“e olsa bunun disinda baska bir enternasyonalist yol ve yöntem yoktur.Hic bir halka zorla mutluluk kabullendirilemez.Bu,devrim ihrac olurki,bu hic bir devrimci teori adina savunulamaz.Bunu savunanlar marksist olamaz.Olsa olsa sosyal-sömürgeci olurlar.Daha hala politikalarini Kürdistan halkini devsirme üzerine kuran „ortakci“ sol gücler,ne devrimci,ne marksist olurlar.Olsa olsa sosyal-sömürgeci olurlar.Cünkü ilahi bir bölen tespit etmek gerekirse bu,Kürdistan devrim dinamiklerini calan,devsiren „ortakci“ soldan baskalari degildir.Bunu yapmakla KUKM`ne sonsuz zararlar verdirdikleri gibi sömürgeci sistemede sonsuz hizmete bulundular.Dememiz o ki,bu ugursuz rolü oynamaktan vazgecsinler.Ellerini Kürdistan halkinin yakasinda ceksinlerVerdikleri zarara son versinler. Kim „bölücü“,kim „birlikci“,kim neyi „bölüyor“,kim „neyin birligini“ savunuyor cok tartisildi.Tartisma sürüyor.Tartisma Kürdistanli devrimcilerle sömürgeci sistem kaynakli „ortak“ literatörü sol´a boyayan „ortakci“ ezen ulus solunun tüm varyantlari arasindadir. Anlasilan bu tartismanin daha da sürecegidir.“Otakci“ sol, sömürgeci gücler gibi Kürdistan üstündeki „hak“larindan vazgecmek istemiyor.Sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullandigi müddetce bu tartisma sürecektir.Ki Kürdistan bagimsizligina kavusuncaya kadar. Kendilerine „Türkiye solu“ demeyi cok severler.Baskalarindanda bunu beklerler.Dogal bir istem.Diyenler olur,demeyen olur.Bu da dogal.Dahasi yaklasim sorunu.Bizim acimizda kendilerine „Türkiye solu“ demenin bir sakincasi yoktur.Fakat Türkiyede sol vardir,sol vardir.Sorun hangi sol olduklaridir.Türkiyede marksist sol var.Revizyonist,oportunist,her renkten uzlasmaci sol var.Sosyal-sömürgeci sol var.Dahasi devlet icazetli düzen solu var.Sorun kimin hangi sol olmalaridir.Hani su irkci,soven, sömürgeci CHP de kendini sol sayiyor.Dahasi dünyada esi benzeri kalmamis kelaynak misali Ecevit bile kendini sol sayiyor.Hatta bazen resmi törenlerde TC devlet erkani öyle büyük laflar ederek, kendinden gecerek „antiemperyalist,devrimci M.Kemal`in yoluna bas koyduklari“ni bile söylerler. Bunlar bir yana,bir teki vardirki,kendini „Türkiye solu“nun tek varisi ve sahibi ilan etmis bulunuyor.Bu da yetmemis olacak ki,Kürtlerin hamiliginede soyunmus bulunuyor.“Kürt sorunu“nun sahibi oldugunu söylüyor.Fakat „Kürt sorunu“nda da ne anladigini pek bilemiyor. Olsun bundan ne cikar,Bilmesede sahiplenir.Bu isin vergisi yok.Fakat sahipleri var.“Kürt sorunu“ bir kere dar bir cerceve,Sorun „Kürt sorunu“ degil,Kürdistan sorunudur.Bu sorununda sahipleri vardir.Bunlar Kürdistan halki ve KUKM`ni veren Kürdistanli politik güclerdir.Bu gücleri beyenir veya beyenmesiniz,fakat isin gercegi budur.Bu gercek atlatilarak gelin güvey rolüne soyunmak devrimcilerin isi olmasa gerek. Bunu ciplak olarak yapanlar zaten var.Bunlar sömürgeci güclerdir.Sömürgeci güclerin üstlendigi rolü „devrimcilik“ adina kendine görev bilme devrimcilikten öte,ezen.ezilen ulus kosullarinda sosyalsömürgecilige tekabül eder. Isi sorunun sahiplerine birakmak gerekir.Isin sahibi „Türkiye solu“ degildir. Kuskusuz Türkiye solunun sorun karsisinda yapacaklari vardir.Enternasyonalizmin geregidir. Kürdistan halki,kendi sorununu cözmek icin KUKM veriyor.Burada ezen Türk ulus halki ve devrimcilerinin görevi süren KUKM`ni desteklemektir.Kuskusuz destek izafi bir kavram ve siniri yoktur.Dahasi güc sorunudur.Diyelim elle tutulur bir gücleri olmayabilir. Fakat en asagi KUKM`nin mesru,hakli,ilerici oldugunu yazili ve sözlü olarak propagandasini yapabilirler. “Kendi“ devlet yetkililerine cagrida bulunarak Kürdistandan cekilmesini isteyebilirler. Ki bu devrimcilikten öte,demokrat olmanin geregidir.Türkiye halkina bir cagrida bulunarak genclerini KUKM`ne karsi savasa yollamamalarini isteyebilirler.Onlar bunu yapmaktan öte,isi yalana,demegojiye bogarak KUKM`nin güclerini caldilar,devsirdiler, Türkiye batagina cekip orda birer birer katletiler.Dahasi „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bolmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir“ deyip sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“n savunmasina gectiler.Yapilan devlet icazetli düzen solculugu geregidir.Yakisir kendilerine. Siyasi mücadele tarihleri süresince yalani siyaset edindiler.Demegoji yapmayi siyaset edindiler.Dogruyu yanlis,yanlisi dogru göstermek,bilinc kirilmasini saglamak icin her yol ve yönteme basvurdular.Simdi asagiya alacagimiz alintida sistem solunun sorunu nasil tersyüz ettigini hep birlikte görecegiz. “Amerikan asker aileleri „Benim cocugumun Vietnam da isi ne?” diyerek Amerikan iktidarlarinin karsina cikti.Anadolu da asker aileleri “benim cocugum niye halka kursun sikiyor” diyebilmeliydi.Dedirtmeyen nedir? Oligarsinin sovenist propagandalari mi? Tek basina aciklamaz.Bu sovenist propagandanin bu kadar etkili olabilmesi nasil mümkün oldu? Sorular devam eder.“(Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus Sayi.34.Sf.29.11.Haziran 1999) Herseyden önce sorunun sunulus bicimi bilincli olarak carpitilmistir.Ilk önce sorunun sunulus bicimini dogru koymak gerekir.“Anadolu da asker aileleri „benim cocugum niye halka kursun sikiyor“ diyebilmeliydi“ sorusu tartisilsn Kürdistan sorunu ile bir iliskisi yoktur.Bunun Türkiye icin söylenmesinde bir sakincasi yoktur.Fakat eger tartisilan Kürdistan sorunu ise,ki tartisilan odur,ohalde soruyu söyle sormak gerekir: “Türk asker aileleri „Benim cocugumun Kürdistan da isi ne?“ diyerek Türkiye iktidarlarinin karsisina cikmaliydi“ Önce soruyu böyle dogru.dürüst koymak gerekir.Soru sahiplerinin soruyu dogrudürüst ortaya koymayinca „sorular devam eder“ demeleride demegojiden öte bir sey ifade etmemektedir.Dahasi asker ailelerini bir yana birakin.30 senelik siyasi mücadele tarihleri boyunca „Türk askerlerinin Kürdistanda isi ne?“ diye kendi kendilerine bir soru sormuslar midir? Dahasi „devrimci“,“M-L“ vs.etiketli bu „Türkiye solu“ 30 senelik siyasi mücadele tarihleri boyunca „Türk ordusu Kürdistan da Cekil,Defol“ diyebilmisler mi? Ki, “Yasasin“li, “Kahrolsun“lu sloganlari cok severler.Fakat KUKM`ne iliskin „yasasin“li bir sloganlarina rastlanilmamistir.Ama „kahrolsun“ sloganlari coktur.Bunun en belirgin olani „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir“ yaklasimidir Ve KUKM`ni veren Kürdistan halkini emperyalist ilan etmeleridir. Kürt ulusu devletlesmek istiyor.Kürdistan halki demokratik bir Kürdistan kurmak icin savasiyor.Bu ugurda agir bir bedel ödemis ve dahada ödemeyi kabullenmistir.Ne pahasina olursa olsun „Ya Kürdistan Ya Ölüm“ diyen Kürdistan halkinin verdigi KUKM`ne karsi kendilerine „Türkiye solu“ diyen bir hareket,“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir“ diyorsa bilinsinki bu hareketin siyasal kimligi kirlidir .KUKM`ni veren Kürdistan halkini ve siyasal hareketleri emperyalist ilan etmekte ne oluyor? Bu karsi-devrimcilik degil midir? Misak-i millicilik degil midir? Hergün Filistinlilere bir devlet kurdurtan bu gücler,sorun Kürtler olunca “vatan savunmasi”na gecmeleri özlerine iliskindir.Bu özünde sosyalsömürgeci oldugu gercegi degil midir? “Amerikan asker aileleri “Benim cocugumun Vietnam da isi ne?” diyerek Amerikan iktidarlarinin karsisina cikti”. Dogru yapmislar.Yapilmasi gerekeni yapmislar.Ayni tavri Türk asker aileleride takinmaliydi.Halk bir yana kendilerini her türlü devrimci sifatla niteleyen su cok etiketli Türk sol hareketleri bu konu da görevlerini yapmadi.Sol´un kendi görevini yapmadigi bir yerde halk kendi görevini yapamaz.Hele bir taraftan sömürgeci sistemin “vatan ve millet bölünüyor” yaygarasi, “Türkiye solu”nun “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir” seklindeki yaklasimiyla sistemin sessine ses katmasi,halkin önüne görev olarak “vatan savunmasi”ni koyanlar Türk halkini sömürgeci sisteme kaptiranlardir.Bu yaklasim varolus nedenleri geregidir.Bu nedenle bu gücler, “Türk ordusu Kürdistan da cekil diyemezler”.Kürt ulusuna devlet kurmayi “imkansiz ve gereksiz” görürler. Bu hakki sadece kendi ezen ulusla sinirli tutarlar.Bu sosyal-sömürgecilik degilde nedir? ÖDP Genel Baskani Ufuk Uraz,bir konusmasinda “Bölgedeki tüm özel hareket gücleri geri cekilmeli” gibi bir sey söylemis.Senmisin bunu diyerek kiyamet burada koparilmak istenmistir.Bunu “reformculuk,MGK`culuk” olarak degerlendirmis ve “zaten ordunun bölgeden tümüyle cekilmesini kendileride istemez”.Kuskusuz ÖDP Genel Baskani bunu istemez.Peki bu cok etiketli “Türkiye solu” istiyorlar mi? Siyasal mücadele tarihleri boyunca böyle bir yaklasimlari olmamistir.Hani “Anadolu halklarinin devrimci öncü gücüydünüz”. Bagimsiz Türkiye dediginiz yerde birde Bagimsiz Kürdistan deyin. Diyemesiniz!.Varolus nedeninize terstir. Kürdistan da tüm yabanci isgal gücleri defol demek devrimci olmanin geregidir. Kemalist sol gücler bunu demedikleri gibi Kürdistan´a daha da Ordu davet ederler.Kimi “4.Ordu Doguya” der.Bir digeri “4.Ordu`yu Doguya davet etmeyiz,ama giderse karsida cikmayiz” der.Bir digeri “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler,sadece emperyalistlerdir” diyerek KUKM`ni veren Kürdistan halkini emperyalist ilan eder.Iste bu sosyal-sömürgeci gücler üstüne üstlük KUKM`ni veren gücleri “hain,ihanetci,isbirlikci” vs.ilan ederek saldirir ve hakaret ederler.Hem suclu hem güclü rolündeler.Dahasi kendi sömürgeci egemen siniflarin rollerini üstlenmis bulunurlar.Sistemin asli sahiplerinin dillerinde düsürmedikleri ve KUKM verenlere karsi sarfettiklerine “devrimcilik”,”M-L” yüklüyorlar.KUKM`ne iliskin ne kadar olumlu deger varsa saldirmayi siyaset etmis bulunuyorlar.Varolus nedenleri geregidir.Devlet icazetli düzen solculugudur: Sömürgeci sistemin “ortak” literatörünü sola boyayip “M-L” adina savunan devlet icazetli Kemalist sol gücler,Türk Ordusunun Kürdistan´daki varligini isgalci olarak görmezler. Dahasi sömürgeci Türk Ordusunu Kürtlerinde Ordusu oldugunu ilan ederler.Dogru ya! “Ortak vatan”, “Ortak devlet”,”Ortak kültür”,”Ortak tarihi degerler” gibi kesiflerin yanisira Türk Ordusuda Türklerle Kürtlerin “ortak” Ordusu oluverir.Bu yaklasim kendini söyle aciga vurur. “Kendi halkina karsi savas yürüten bir ordu”(Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus. Sayi.76.Sf.43. 11 Mayis 1998) Sözü edilen Ordu Türk Ordusudur.Bu Ordunun savastigi halkta Kürdistan halkidir.Türk Ordusu isgalci,sömürgeci bir Ordu.Kürdistan halki KUKM veriyor.Bunu engelemek icin Türk Ordusu Kürdistan halkina karsi savasiyor.Bundan daha dogal bir seyde yoktur.Fakat burada dogal olmayan bir sey varsa oda kendine “M-L” diyen su “Türkiye solu”nun Kürdistan halkini Türk Ordusunun “halki” olarak sunmasidir.Anormalik buradadir.Bu,is olsun diye söylenen bir söz degildir.Kendi icinde bir bütünselik arzeden bir yaklasimin sadece bir boyutudur.Gerekceleride sömürgeci sistem kaynaklidir.Hani bilinir.Kürtler,TC devlet kademesinde oldugu gibi Ordununda her kademesinde yer alabilmektedirler.Sormak lazim.Peki neyin karsiligi? Bunun karsiligi Kürdün kendini inkaridir.”Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü namus ve serefleri üzerine yemin etmeleridir.Ki bunlarda namus ve seref zaten yoktur.Cünkü bu zevat onursuzlugu ve hainligi pesinen kabullenmislerdir.Ki su da bilinir.Kürdistan halkinin nezdinde bunlarin bir ismi vardir.CAS! “Kendi halkina karsi savas yürüten ordu” tespiti yukarida arzedilenlere olumluluk yükleme amaclidir.Genel yaklasimlarinin bir yansimasidir.”Ortak vatan”,”Ortak devlet” yaklasimin dogal sonucu “Ortak ordu”dur.Türk Ordusu kim? Kürdistan halki nasil bu Ordunun “halki” olur? Bir kiymeti harbiyesi olursa bu sorular cogaltilabilir.Bir kiymeti harbiyesi oldugunu bilemeyiz,ama bildigimiz bir gercek varki,buda bu yaklasim sahiplerinin sistem adina bir seyler kotarmaya calismalaridir. Su ”Türkiye solu”,TC devletinin tüm resmi yaklasimlarini virgülünden noktasina kadar sol´a boyuyarak ve “M-L” adina savunur.Iste somut bir örnek. “Bugün Avrupa`da 3,5 milyon Türkiyeli insan yasamaktadir.”(Halk Icin Kurtulus. Sayi. 77. Sf.3.19 Nisan 1998) Bu ne demektir? TC devletinin resmi söylemine sol adina mesruiyet kazandirmaktir.TC devletinin söylemlerini kabullenmek,tekrarlamak ve savunmak devrimcilerin yaklasimi olamaz.Eger « devrimci », « M-L » bir örgütseniz kendinize ait bir literatörünüz olmak zorundadir. « 3,5 milyon Türkiyeli insan » .Kimdir bunlar ? Bunlar hangi ulustan ? Hepsi Türk mü ? Kürt olan yok mu? Eger varsa bunlari kendi kimligi ile,kendi ülke isimleriyle zikretmemek kimin anlayisi? Kuskusuz TC devletinin resmi anlayisidir.Peki nasil olurda kendine „devrimci“,“M-L“ diyen örgütler bunu oldugu gibi tekrarlarlar.Bu bir dil sürcmesi midir? Elbette degildir.Peki ya nedir? Bilincli bir tercih sonucudur.Bilinerek savunulan bir yaklasimdir.Nedeni sistem adina bir seyler kotarmadir „Biz de Kürt ve Kürdistan realitesini kabulleniyoruz“ demekle is bitmiyor: Bu,isin ABC`dir. Eger Kürt ve Kürdistan realitesini kabulleniyorsaniz buna uygun bir siyasi literatörde olusturmak zorundasiniz.Bunu yapmamak siyasette kopukluk olur.Siyastte kopukluk oportunizmdir. Oportunizm,olgunlasmis sosyal -sovenizmdir.Eger bu duruma düsülmek istenmiyorsa herkes yazdiklarina,söylediklerine dikkat etmek zorundadir.Buna itina gösterilmedigi zaman istenmeyen durumlara savrulma olur.Düzenicilesmeye dogru yol alinir.Varilan yer sömürgeci sistem zeminidir. Ulusal sorun konusunda marksizm ile sovenizm arasinda ince bir cizgi vardir.Ufak bir itinasizlik,ufak bir yanlislik büyük hattalara yol acar.Bu nedenle devrimciler cok dikkatli olmak zorundadir.Ezen ulus solu sovenizm canavarina teslim olmak istemiyorsa ulusal sorun konusunda söyleyecekleri her cümlesine cok dikkat etmelidirler.Bu,devrimci olanlar icindir.Ama yukariya aldigimiz alinti sahipleri icin degildir.Cünkü onlar,marksizm ile sovenizm arasindaki o hassas ve ince cizgiyi coktan asmistir.Sömürgeci sistem zemininde bogazina kadar irkci-soven Türk milliyetciligine batmislardir. Sömürgeci sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan ezen ulus solu,zaman zaman Kürt-Kürdistan kavramlarinida ifade ederler.Fakat sorunun cözümü konusunda bu kavramlara yer verilmez.Türkiye „bütünlügü“ icinde ifade edilir.Onlar icin asolunan „ülke“ devrimidir. Ülke devriminde de kastedilen „Türkiye“ veya „Anadolu“ devrimidir.Burada KUKM yok sayilma hedeflenir.Onlarin literatöründe Kürdistan devrimi diye bir sey yoktur.Cünkü KUKM onlara göre „bölücülüktür.“ Onlarda „bölücü degildir“ler.KUKM`den bahsetmek,örgütlemek ve bu ugurda mücadele etmek onlara göre „Kürt milliyetciligi“dir . Kendilerine „acil görev olarakta bu ulusalci cizgiyi bosa cikarma“yi siyaset edinirler.Cünkü bu „ulusal cizgi“ onlara göre Bagimsiz Kürdistani hedefler.Onlar ise „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler, sadece emperyalistlerdir“ deyip KUKM`ne karsi altemperyalist Türkiyenin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nün savunmasina gecerler.Peki buna ne demek lazim? Kürdistanli devrimciler,bunu Kemalist, misak-i millici,sosyal-sömürgeci, devlet icazetli düzen solculugu olarak degerlendirdiginde haksizlar mi? Kuskusuz degiller!. „Ortakci“ „Türkiye solu“nun varolus nedenlerine uygun genel yaklasimlarinin bir yansimasina daha dikkat cekmek istiyoruz. „Karadenize aileleriyle findik toplamaya gelen Kürt isciler gecen yil oldugu gibi yine Ordu valisi Kemal Yazicioglu engeline takildilar.Güvenlik gerekcesiyle Ordu`ya sokulmayan iscilerin daha sonra kimlik kontrolleri yapilarak bir kisminin sehre girisine izin verildi.Ancak dert bitmedi.“ „Onlar bu ülkenin insanlari degil mi?“(.Vatan.Sayi.11.Sf.35) Günaydin! Gercekten Kürtler „bu ülkenin insanlari“ midir? Elbette degildirler.Bunun tersini düsünenler niyetleri ne olursa olsun bilinc kirilmasina yol acarlar.Ki yukaridaki alinti sahipleri bu isin bilincli aktörleridir.Sömürgeci sistemin asli sahiplerinin uygulamalari ciplak olarak ortadadir.Ordu valisinin uygulamalarida genel uygulamanin bir parcasidir.Kuralla aykiri degildir.Isin gercegi orta yerde iken su „Türkiye solu“ neyi kotarma pesindedir? Kuskusuz sebebsiz degildir.Sömürgeci sistemin sagcisiylasolcusuyla kendi arasindaki isbölümüdür.Sopa ve havuc politikasinin esgödümlü sürdürülmesidir.Asolunan „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nün korunmasidir. Karsi karsiya bulundugumuz mantigin bir kac varyantina dikkat cektik.Sahiplerinin nerelerde gezindiklerini gördük.Üslendikleri misyonlarina dikkat cektik.Görünen odurki,bu güclerin yaklasimlari sola boyanmis sömürgeci sistemin yaklasimlarinin kendisidir.Bu yaklasimlarda Kürt-Kürdistan ve Devrimi yoktur. “Vatanimiz“,“Ülkemiz“,“Türkiyemiz“,“Anadolumuz“,“Halkimiz“,“Türkiye Devrimi“, “Anadolu Devrimi“ vs.kavramlarla hokus-fokusla ortadan kaldirilir.Kürt-Kürdistan ve Devrimi bu yaklasimla bosa cikarilmaya calisilir.Asolunan „ülke“ devrimidir.Bu da „Türkiye“ veya „Anadolu“ „Devrimi“veya „Ihtilali“dir.Kuskusuz Türkiye devrimine veya Anadolu ihtilaline bir diyecegimiz olamaz.Türkiye veya Anadolu dedikleri yerlerde halklar vardir.Kuskusuz bu halklar kendi devrimlerini yapacaklardir.Bu kacinilmazdir.Fakat Kürdistan devrimi bu devrimlerin icinde bir „alt devrim“ olarak ele alinamaz. Devami var ! Kürdistan'da Devrimci Olmak Bölücü Olmaktır-2 Hasan H . YILDIRIM Herkesin bildigi ve kabullendigi bir dogru vardir.Bu da ulusal sorunun cözüm anahtarinin UKTH`nin oldugudur.Dikkat edilsin kaderi tayin edilen ULUS`un kendisidir.“Ortakci Türkiye solu“,UKTH`ni bazen „halklarin kaderlerini tayin hakki“,bazen de „devrimcilerin kaderini tayin hakki“na indirger.Burada sistem adina kotarilmak istenen bir sey var.Bakin derler.“Biz vatan ve milletin bölünmez bütünlügünü savunuyoruz.“ Peki „vatan ve milletin bölünmez bütünlügü“nü bölmek isteyenler kimdir? Kendi degisleriyle „emperyalist kiskirtma sonucu halklarin devrimci gücünü bölen Kürt milliyetcileridir“.Eh minare calinmis ve kilifida bulunmustur.Peki ne yapmalari gerekir? Bu konudaki görevlerini acik ve net olarak belirlemislerdir.“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler, sadece emperyalistlerdir“ diyerek altemperyalist bir ülke olan Türkiyenin vatan savunmasina gecerler.Bu görevi Türkiye halkinin önünede koyarlar.Dahasi Kürtleride bu ugursuz görevin altina koymaya calisirlar.KUKM potansiyelini calmaya,devsirmeye ve Türkiye batagina cekerek su veya bu sekilde tasviye ederler.Bu yaklasim,yönelim ve yaptirimlarla sömürgeci sisteme sonsuz hizmete bullunurlar.Bugünde bu rolü oynamaya devam etmektedirler. “Haydi bre kazaniz mübarek ola!“(!) „Ortakci“ ezen ulus solu,herseyi tersyüz eder. KUKM`ni bosa cikarmak icin „misak-i milli meselesine gelince;sorun su sinir bu sinir meselesi degildir.“ diyerek Kürdistan´a dayatilan mevcut statükoyu yok sayarlar.Fakat gelgörki,efendileri sömürgeci gücler, bu sinirlari hicte öyle önemsememezlik etmiyorlar.Varini yogunu bu sinirlari korumaya adamislar.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ bu „misak-i milli sinirlari“ni korumaktan görüyor. Dahasi bu sinirlar Kürt ulusunun hapsedildigi sinirlardir.Kürt ulus bagimsizligi bu sinirlarin ortadan kalkmasina baglidir.Kürdistan halki bu sinirlari ortadan kaldirmak icin agir bir bedel de ödemis, daha da verilmesi gereken bedeli ödemeyi besinen kabullenmistir. Kürt ulusu,kendisine dayatilan egemenlik gaspi yüklü bu statükoyu hic bir zaman kabullenmedi. Dün oldugu gibi bugünde ezen Türk ulusundan ayrilma tavrini ortaya koymustur. Bunu verdigi mücadelesiyle net olarak ifade etmistir.Kürt ulusunun bu mesru ve hakli istem ve girisimine karsi sömürgeci sistem ve „ortakci“ Türkiye solu elele vermistir. Sistem bunu ciplak inkar ve imha politikasi ile yaparken,sol gelecekten pembe hayaleri bugüne tasiyarak söyle-böyle olacak vs.ile sorunu gelecege havale ederek KUKM`ni barajlamaya calismis ve calismaktadir.Ki gelecekte söyle-böyle olacak gibi mavi boncuk dagitanlarin bugün sorun karsisinda caresiz olduklarininda ifadesidir.Bugün Kürt ulusunun ayrilma istemi ve girisimi karsisinda yer alanlarin yarin ne rol oynayacaklarininda göstergesidir.Ki bu rol,Kemalistlerin oynadigi rolun bir tekrari olacaktir. Tartisilan ,Kürt ulusunun kendi kaderini nasil tayin edecegi sorunudur.“Ortakci“ Türkiye solu,bunu „Kürt halkinin kendi kaderini tayini“ne,bazende „Biz Türk ve Kürt halki olarak devrimimizle birlikte,ayrilmanin degil,birlikte olmayi savunacagiz.“ (Kurtulus.Sayi.23.Sf.8.26 Mart 1999) demekle Kürt ulusunun kendi kader tayin hakkini ipotek altina almaktadirlar. Peki bunu nasil kilifina uyduruyorlar? „Birlikte olursak emperyalizme karsi daha güclü cikariz.Devrimi daha kolay yapariz.Devrinden sonra ayrilma özgürlügü dogar.Bu Anadolu ihtilalidir.Biz Türk ve Kürt devrimcileri bunu istiyoruz“ vs.gibi zirvalar boncuk tanesi gibi arka arkaya dizilir.Ve gelecekten bugüne mavi buncuk dagitilir. . Oysa tartisilan gelecek degil,bugündür.Simdi lami-cimi bir tarafa birakmak lazim. Bugün Kürt ulusu tüm ulusal dinamikleriyle KUKM veriyor.Kürt ulusu bagimsiz devletini kurmak istiyor.Yani ezen Türk ulusundan ayrilmak istyor.Bu,bir haktir ve Kürt ulusu bu hakkini kullaniyor.Burada soru sudur.Bu kosullarda ezen ulus solunun tavri ne olmalidir? Alinmasi gereken dogru tavir acik ve nettir.Bu da Kürt ulusunun ayrilma istem ve girisimini desteklemektir.Bu tavir devrimci olmaktan öte demokrat olmanin geregidir.“Ortakci“ Türkiye solu demokrat olmanin ötesinde KUKM`ne karsi sömürgeci sistemle eleledir.KUKM`ne karsi „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir.“ deyip sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü kendine görev kilmistir. Sormak lazim.Bugünden sonra bu yaklasim sahiplerinin Türkiye tekelci burjuvazisinden farki nedir? Eger bu fark, kendilerinin bile izah edemedigi su „Anadolu ihtilali“ ise biz Kürtler, bu filmi daha evel de seyretmistik.Fakat hicte sevmedik. 1.Anadolu ihtilalini gördük.Payimiza ülkemizin parcalanmasi,bölüsülmesi ve sömürgelestirilmesi düstü. Dahasi sömürge ötesi bir muameleye tabi kilindik.Inkar edildik. Inkar edilen bizler imhaya tabi tutulduk.Simdi de „2.Anadolu ihtilali“ ile karsi karsiyayiz. Basimiza ne gelecegini tahmin etmek „ortakci“ Türkiye solunun kimligine bakmak yeterlidir.“2.Anadolu ihtilalcilari“nin kimligi en asagi „1.Anadolu ihtilalcilari“n kimligi kadar kirlidir. „Biz,Türk ve Kürt devrimcileri olarak“ denilenler kimdir? Arkasinda gittikleri „cephe bayragi“ nasil bir bayraktir? Ki sorgulandiginda bu zevatin „Türk ulusal onuru ile övünc duyan“ cevre oldugu görülür.Kuskusuz bir Türkün Türk ulsal onuru ile övünc duymasi kadar dogal bir sey yoktur.Fakat „cephe bayragi“ altinda yer alan bir Kürdün „Türk ulusal onuru ile övünc duymasi“ ihanettir.“Cephe bayragi“ altinda „Türk ulusal onuru ile övünc duyma“ zemini „Türk ve Kürt halkinin birligi“nin zemini olarak sunanlar devrimci olma bir yana demokrat bile olamazlar.Bunlar olsa olsa sosyalsömürgeci olurlar.Ki zaten bu yaklasim sahipleri böyledirler.Dahasi Kürdistana,Kürt ulusuna,Kürdistan halkina yabancilasmis, devsirilmis „cephe bayragi“ altinda siraya girmis olanlar „Kürt devrimcisi“ sifatina layik olamazlar. Bunlar kendilerini „Türk devrimcisi“ olarak sifatlandirirlarsa asimilasyona ugramis, baskalasmis der geceriz.Yok bu degilde,bu devsirilmis,baskalasmis zevat kalkar kendini Kürtleri „temsil eden devrimci“ olarak sifatlandirir,Kürdistan halkina dayatir,KUKM potansiyelini bölmeye ,calmaya ve devsirmeye kalkarsa bu unsurlari sömürgeci sistem beslemeleri olarak ilan etmek, Kürdistan halki acisinda kacinilmaz bir görevdir. Bir oyun oynaniyor.Bu oyun Kürt ulusunu inkar ve imha etmeyi öngörüyor.Bu politikanin aktör ve figüranlari biliniyor.Figüranlari sömürgeci sistemin „solcu“ ve „Kürtcü“leridir. Bunlar,biz Kürtlere Türkiyeyi „ortak vatan“ olarak sunanlardir.“Türk ulusal onuruyla övünc duymayi“ biz Kürtlerede dayatanlardir.Bunlarin Türk,Kürt veya baska bir sey olmasi fark etmiyor.“Hikmet Kivilcimlinin direnis ve savas miraslarina sahipleniyoruz.“ diyen zevattir.Bu zevatin yasami boyunca sosyal-sömürgeci bir rol oynayan H.Kivilcimlinin „mirascilari olduklari“ni söylemeleri bosuna degildir.Kürt ulus düsmanligi oluslarindan kaynaklaniyor. KUKM`ne karsi „devrimcilik“,“M-L“ adi altinda gözü kara bir Türk milliyetciligi sergiliyorlarki, Kürt halkini katletmek icin Türk halkina davetiye cikaracak kadar ileri gidiyorlar. „Cok yönlü kiskirtmalara ragmen Türk halki olgun davranmistir.Kiskirtmalara gelmemistirLEzen ulus sovenizmden etkilenmeler hic olmamis degildir elbette.Ama belirtigimiz tarihi, sosyal kosullar altinda bunlar büyüme imkani bulmamistir.“(Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus.Sayi.24.Sh.11.2 Nisan 1999) Gercekler ancak bu kadar carpitilabilir.Gecmis bir yana,30 yildan bu yana sömürgeci sistemin Kürt ulusuna karsi sürdürdügü imha savasinda Türk halkinin yeri neresiydi? Bunun sorgulanmasi lazim.Dahasi halk dalkavukculugu yapmak kimseyi kurtarmaz.Halk dalgavukculugunu yapmak devrimcilerin politikasida olamaz.Buradan hareketle Türk halk resmini devrimci bir gözle okumak gerekir.Bu temelde soruna yaklasanlar su gercegi net olarak görürler.Sömürgeci sistemin Kürdistan halkina karsi sürdürdügü imha savasinda Türk halki savasin maddi ve manevi destekleyeniydi.Binbir zahmetle yetistirdigi evlatlarini davulu-zurnali halaylarla „en büyük asker bizim asker“ sarlantanligi esliginde Kürt ulusuna karsi süren savasa yollayandi.Demirelleri,Cilerleri;Ecevitleri,Yilmazlari,Bahcelileri iktidar eden,savas hükümetleri cikaran halk, Türk halkiydi.Bunlar ve dahada sayilabilecek suclarin sahibi bu Türk halki degil miydi? Peki daha ne yapsin? Denilen su mudur? Her Türk eline gecirdigi balta,satir,kilic,kalkanla sokaga firlamali,önüne gelen Kürdü kesmeli, dogramali miydi? Beklenen bu muydu? Ezen-ezilen ulus kosullarinda kafalarda yeseren bu tehlikeli katliam provalari dünyanin neresinde görülmüs? Bunun bir örnegi mi var? Peki bu felaket telaliginin nedeni nedir? Kime davetiye cikariliyor? Kim tehdit ediliyor? Bundan ne umuluyor? Bu anlayis sorgulanmalidir. Yanlisliktan mi diyelim,aliskanliktan mi diyelim,yok „tarihi haklar“dan mi diyelim, her ne zikimsa su sizin efendiniz bahcemize girmis.Pislik herifin teki.Zoraki misafir. Hic sevmedik kendisini.Sevilecek gibi de degil.Kapidan kovariz bacadan girer.Bacadan kovariz pencereden girer.Basimiz kendisiyli belada.Dahasi yapmadigi pislik kalmadi.Tüm bunlari „Türklügün san ve serefi adina“ yapiyor.Kendilerinden olmayan bir sey olsa gerek. Bunu ülkemizde ariyor.Bizim ülkemizde satilik böyle bir sey yok.Zorla alinacak bir sey de degildir.Onu cildirtanda budur.Kudurdukca kuduruyor.Basvurmadik adilik kalmadi. Gözümüzün icine baka baka yalan söyler.Kürt diye bir sey olmadigini söyler. Ortaasyadan gelen su sürünün su kolundasiniz der.Öyle bir sey yok deriz,dinlemez.Bildigi bildik.Kursuna dizdirir,kaybetirir,iskencelerden gecirir,cezaevlerine doldurur.Insan pisligi yedirir, kadinlarimizin rahminde gerilla avi sürdürür,gerillanin cökünü keser sevgilisine hediye gönderir.Yapmayin etmeyin bu yaptiginiz ayiptir,deriz,daha da kudurur.Bu sefer evimizi basimiza yikar,hayvanlarimizi telef eder,ormanlarimizi ve ekinlerimizi yakar.Bu da yetmez. Bu sefer bizi karga tolumba kamyonlara doldurur,bilmedigimiz yabanci el ülkesine sürgüne gönderir,mecburi iskana tabi tutar.Serüvenimiz ve cilemiz bitmez. Yol yordam bilmeyiz.Dilini bilmeyiz.Örf ve adetlerini hic bilmeyiz.Hos karsilanmayiz. Gözünde „ülkelerini bölmeye calisan“,“asker oglunu öldüren“,“sergeder,eskiya. ve kökü disarda vatan haini“yiz.Her türlü olumsuzlugun nedeniyiz.Dahasi yanibasina gelmekle ucuz isgücüyüz.Isini,ekmegini elinde alaniz. Istenmeyenleriz.Fakat ülkemizden koparilip sürüldügümüz ülkede yerimizi ve haddimizi biliriz.Kocak dolusu kirmizi,sari.yesil gülerle ve kirmizi halilarla karsilanacak degiliz. “Ortakci“ sol´un iddia ettigi gibi „Anadolu halklarinin hosgörü, sevgi,saygi,kardeslik duygulari“ ile karsilanan degildik.“Istemezuk“cularin istenmeyenleriyiz.Asmali,kesmeli diyenlerin hedef tahtasina konulaniz.Sokaga bakip kan gölünü görmeyen „ortakci“ solun bunu „Türk halkinin olgunlugu“na saymasi Kürtlere gizli bir tehdit mesaji yüklüdür.Denilen sudur.“Oturun oturdugunuz yerde.Kaderinize razi olun.Beterin beteri var.Halinize sükür edin.Eger buna riza göstermeseniz hak ettiginiz cezaya carptirilmaktan kurtulamasiniz.“ Hani meslekleridir.Atadan kalmadir.Kardes öldüren,gözlerine mim cektirenlerin torunlaridirlar. Cumhurbaskani, basbakan,vekil,general,isadami,aydin ve sanatcisini devlet eliyle öldüren ve arkasinda „milli mutabakat“ cercevesinde sag ve solculariyla cümle cemaat cenaze namazini kilanlar halkimiza ne yapmazlar varin siz karar verin.Buna bir engel mi var? Nihayetinde „ülkelerini bölmeye calisanlar“iz.Asker cocuklarini öldürenleriz.Türk sag ve sol pasasi icin „katlimiz vaciptir.“ Hakkimizdaki hükümdür, bu. Halkimiz bunu olagan karsilar.Düsman der gecer.Ne baski ve zulümlerine,ne yalan ve tehditlerine boyun eger.Kürdistan ve ulusal onuruna bagliligini daima sicak tutmaya calisir.Düsmana inat kin ve nefretini daha da biler.Siari : „Ya Kürdistan Ya Ölüm“dür. Sehitlerimizin anisina,tüyü bitmemis yetimimizin hakki icin bu yolda döneni cas ilan eder. Ülkemizdeki cirkin misafiri defedinceye kadar mücadelesini her yerde ve kosulda sürdürecegini daima ifade eder. Bundan rahatsiz olacaklarki,“ortakci“ Türkiye solu ,felaket telaligi yapacaktir. Sanki magdur olan taraf Türk halki imis gibi bir yaklasim sergiliyecektir Oysa kim magdur, kim saldirgan ve haksiz bilinen bir gercektir.Kürdistan halki magdur olan taraftir. Sömürgeci sistem yillardir Kürdistan halkina bir imha savasi dayatmistir.Kürt ulusu varolma savasi vermistir. Bu savasta Türk halkini kendi yaninda görmek istemistir.Ki cikarlarida buradadir. Fakat Türkiye halki kendi sinif cikarlarini bir yana koymus,“devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü korumayi kendine görev kilmistir.Bu görev geregi KUKM`ne karsi süren savasin ciplak askeri olmustur.Ki bu bir savastir.Öldürmeye giden öldürülmüstür.Bu nedenden ötürü hangi akli evel Türkiye halkini „magdur“ taraf sayabilir? Dahasi Allah Allah diyerek sokaga dökülüp Kürt avciligi yapmamissa,ki bunu deneyenler oldu,ki bunlar iddia edildigi gibi toplumun bir kac kisiside degildir,büyük bir kesimin düsüncesiydi.Bu kudurganlasan zevati, devlet dizginledi.TC, Türkler ile Kürtler arasinda bir sokak bogazlasmasinin sonuclarini gögüsleyemezdi.Bu,TC`nin Kürtleri cok sevdiginden dolayi degildi. Sokak bogazlasmasinin yaratacagi sonucu devlet göze alamazdi.Bu durum „ortakci“ solun iddia ettigi Türk halkinin „olgunlugu“ ile izah edilemez.Ki bu halk dalkavukculugundan baska bir sey degildir.Sistem tarafindan kazanilmis,kirli savas cephelerine kosusturulmus bir halkin isledigi suclari gizleme cabasidir.Dahasi bu halkin „devrimci öncüsü“ iddiasinda olanlarin islenen suclarin suc ortagi oluslarinin gizleme cabasidir. Bu ve benzeri sosyal-sömürgeci mihraklar,“devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü siyasetlerinin merkezine oturtmuslarki,sömürgeci sistemin bekasi icin her rolü üstlenmis bulunmaktadirlar.MGK üyesi,Hava Kuvetler Komutani Cumhur Asparuk, katildigi bir resepsiyonda dostlariyla yaptigi bir sohbette birseyler söylüyor.Hürriyet gazetesi bunu haber yapiyor.Bunun üzerine „devlet sirri elden gidiyor“ yaygarasiyla bu cok etiketli „Türkiye solu“ herkesi „devlet babanin bekasi“ icin sorumluluga davet ediyor. „Birakin Afganistan`i,Türkiyeye bakinLTürkiye zenginlikleri icinde fakir bir ülke.Dünyanin en zengin petrol yataklarinin 6 bin metre derinlikte bile olsa Türkiye`de oldugunu biliyormusunuz? Dünyanin en zengin altin rezervlerinin de Türkiye`de oldugundan haberiniz var mi? Ama bu altinin cikartilmasi mümkün olmuyor.Cünkü Türkiye`ye altin ihrac eden Almanlar lobicilik yapiyorlarda ondan“.(Cumhur Asparuk.Hürriyet 3 Ekim 2001) „Türkiye solu“,bunun üzerine kiyamet koparir.Cumhur Asparuk „bir salaklik örnegi“ vermis.Pat diye TC devletinin sirlarini ifsa etmis.Ama zatialileri general ve Hava Kuvvetleri Komutani.Dahasi Türk toplumunu rehin alan MGK üyesi.Bu general „bir salaklik örnegi“ versede Türkiye´de hicbir „akli basinda biri (cesaret edecek biri)“ cikipta ya general sen ne halt isledin diyemez.Fakat burasi Türkiye.Sagiyla,soluyla,ümetcisiyle „milli mutabakat“ saglandigi bir ülke.Sagin yapamadigini,söyleyemedigini sol söyler ve yapar.Ne de olsa „milli mutabakat“ üyesi.Durum vahim.“Devlet sirri“ ifsa edilmis.“Ulusal onur“ ayaklar altina alinmis.Birilerinin acil müdahale etmesi gerekir.Bu „akli basinda olanlar“,“bu cesareti gösterenler“ devletin bilinen bilimum kurumlarindan cikmayinca,“sol“ hangi güne durur? .Devreye girerler.Haddini bilmez generale agzinin payini verirler. „Alin size bir salaklik örnegi.Ne akla ziyan aciklamalar bunlarLDemegoji ve yalanla millilik havasi atiyor güya.Ama ne konustugunun farkinda degil.Akli basinda biri( ya da cesaret edecek biri) cikip,“yaptirma o zaman“ dese ne diyecek simdi bu generalLBirisi bu generalle MGK üyesi oldugunu hatirlatsin.“(Vatan.Sayi.109.Sf.25.8 Ekim 2001) Hatirlatan olmus.Su haddini bilmez generalle „akli basinda” ve “cesaret edecek biri”leri “devlet babanin bekasi” icin agzinin payini vermis.Haddini bilmez generalle MGK üyesi oldugunu hatirlativermis.Bunu yapanlar „akli basinda“ ve „cesaret sahibi“ kendilerine „M-L“ olarak ifade eden „Türkiye solu“dur.Sormak lazim.Generalin bu aciklamalari kendini „devrimci“,“M-L“ görenleri niye bu kadar rahatsiz eder? Özel bir sebebi mi var? Kuskusuz vardir.Ne zamanki sömürgeci TC devleti zora girer,o zaman kendilerine „sol“ diyenler devreye girer.Devletin yapmasi gerektigini „sol „ bunu „millilik“ adina yapar.Türk milli „mutabakat“ üyeligin geregidir. Türk egemenlik sistemine uygundur.Türk toplum resmine uygundur.“Devlet babanin bekasi“ yüklü bir „ulusal görev“ askidir.Bu miili ask öylesine sicak tutulurki,Türk toplumu sag ve soluyla „birlik ve bereberlik icinde milli seferlerdedirler“.Bunun gerekceside daima bulunmustur.Ismi „ic ve dis düsman“ olmustur.Bazen Rus,bazen Rum.bazen Ermeni,bazen Kürt,bazen komunizm olmustur.Olmadigi zamanda kendileri yaratmistir.Kendi „Kürtcü“ ve „solcu“sunu yarattigi gibi.Bununla daima Türk toplumu sicak savas ortaminda tutulmasi hedeflenmistir.Elden giden daima „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ olmustur.Bu görev daima halkin önüne konulmustur.Sloganida belirlenmistir.“Birimiz hepimiz,hepimiz birimiz icin“ olarak tanimlanmistir.Kastedilen „birimiz“ ve „hepimiz“ ise daima TC devleti ve devletin hizmet ettigi egemen gücler olmustur.Türk toplumu buna hizmete kosusturulmustur.Toplum bunu kaniksamis ve kabullenmistir.Türk emekci siniflari bile kendi sinifsal cikarlarini bir yana birakmis „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü korumayi kendine görev kilmistir.Sistemin istedigi zaten budur.Türk toplumunun buraya gelmesinde devletin resmi politikasinin yanisira ,soldan verilen destegin önemli payi vardir.Bu nedenle sömürgeci sistem,kendi halki ve soluyla ne kadar övünürse yeridir.Sistemin asli sahiplerinin iki de bir „Türk halki baska halklara benzemez“ derken aslinda bir yönüyle „sol“uyla ne kadar övündüklerininde ifadesidir. Ezen-ezilen ulus kosullarinda ezilen ulusun kurtulus mücadelesini „emperyalist kiskirtma sonucu bölücülük“ olarak ilan edilirse,buna karsi „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“ deyip sömürgecialtemperyalist Türkiyenin vatan savunmasina gecerse ve bunu yapan kendini „Türkiye solu“ diyense sistemin asli sahipleri bu „sol“a ne kadar övünürlerse yerindedir.Eger bu „Türkiye solu“ asli görevi olan ezen ulus sovenizmine karsi mücadeleyi gereksiz görüyor ve önüne birinci derecede „ulusal cizgiyi bosa cikarma görevini“ koyuyorsa sistemin asli sahiplerinin bu „Türkiye solu“ ile ne kadar övünürlerse yerindedir.Ki sistemin asli sahipleri bu konuda cok cömerttirler.“Halkimiz baska halklara benzemez“ diyerek övgülerini eksik etmezler.Etmeleri icinde bir sebeb yoktur.Türk toplum bireyi bir avuc devrimciyi cikarin bir bütün olarak „milli mutabakat“ üyesidirler.Birbirlerini övmeyipte kimi övsünler? TC devleti „kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi böldürtmeyiz“ der.Gereginide yapar. Kendilerine „Türkiye solu“ diyen „ortakci“ ezen ulus solu,“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece.emperyalistlerdir“ diyerek halkin önüne sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „devlettin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ koruma görevi koyar.Türk halkida bunu kendine görev bilir.Bunlar biliniyor.Bunlar bilinmesine ragmen „ortakci“ „Türkiye solu“ hem suclu hem güclü misali birde sunu söylemez mi? „Anadolu halkinin sovenist olmasinin nedeni yanlis stratejik cizgi ve milliyetci literatör“! Oh be ne ala! Isin kolayini bulmuslar.Devlet siyasi,ekonomik krizlerin nedenini „bölücülük“ ilan eder.“Türkiye solu“ iddiasindaki sistemin solu,Türk toplumunun sovenist olmasinin sebebini KUKM`ni gösterir.Yine bildik o hikaye.Alevere dalevere Kürt Memet nöbete. Herseyin günah kecisi yine Kürtler.Türk sömürgeci burjuvazisi devleti soyup sogana cevirir.Parayi yurtdisina kacirir.Ülkenin kapilarini yabanciya sonuna kadar acar.Birlikte halki soyup-kirip gecerlerAgir yüklü borclanmaya gidilir.Cocuklarin gelecegi ipotek altina alinir.Bütcenin yarisina yakini silaha ve savasa yatirilir.Her köse basinda bir mafya cetesini kurdurtur. Basina MGK denilen ceteyi koydurtur.Türk toplumu rehin alinir.Ülke orman yasalari geregi yönetilir.Kaos hakim olur.Siyasi ve ekonomik krizler bir türlü asilamaz.Buna birde günah kecisi gerekir.Bulmakta zorlanmazlar.Bulunanlar Kürtlerden baskasi degildir. Sömürgeci sistem gemisimi böyle yürütmüstür.Her gelen iktidar gideni aratmistir.Kendi aralarindaki it dalasi bilinen mecrada yürür.Halkin önünede daima „vatan ve millet bölünüyor“,“devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü korumaktir“ gürevini koyar Halk korkunc bir Türk milliyetciligi etkisine alinir.Bilinci kirletilir.Her zaman ugrasacagi bir düsman bulunur.Bunlarin hepside „ülkeyi bölmek isteyen ic ve dis güclerdir.“ “Türkün Türkten baska dostu yoktur“ soven anlayisi egemen kilinarak halk,kendi dostlarina, müttefiklerine karsi savastirilir.Halk,“vatan,millet,sakarya“ soven yaklasim geregi sistemin asli sahipleri ile birlikte „milli mutabakat icinde „ic ve dis düsman“a karsi milli cephe durusunda,vatan ve milleti kurtarma operasyonundadir. Türk toplumunun bu duruma düsmesine sömürgeci sistemin yaklasim ve yaptirimlarinin yanisira „ortakci“ Türkiye solunun yaklasimlari önemli rol oynamistir.Bunlar ve benzer yaklasimlar sonucu Türk toplumu sovenist bir toplum,dahasi özel harekatci bir topluma dönüsmüstür.Kendilerine „Türkiye solu“ diyenler bu gercegi görmek istemezler.Görmek islerine gelmez.Dahasi bunun günah kecisini efendileri sömürgeci gücler gibi bulmakta zorlanmazlar. „Oligarsinin sovenist propagandalari mi? Tek basina aciklamaz.Bu sovenist propagandanin bu kadar etkili olabilmesi nasil mümkün oldu? Sorular devam eder.“ „Yanlis stratejik cizgi nasil bir birikim yaratti? Asker aileleri bu birikimin sonucu nasil karsi-devrim etki alanina girdiler?“ „Her ulusal hareket,diger halklarin saygisini kazanir.Yanlis cizgi,milliyetci literatör,bu sayginin önünde engeldir.“(Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus Sayi.34.Sf.29 11 Haziran 1999) „Ortakci“ Türkiye solu böyle söyler.Tamda efendisinin usagi.Efendi siyasi ve ekonomik krizin nedenine „bölücülük“ der.“Ortakci“ düzen solu efendiden geri kalir mi? Kalmaz! Türk toplumunu saran sovenist dalganin sebebini KUKM`ni ilan eder.Hedef sasmaz.Sistem ve solunun gösterdigi hedef ayni.Adres Kürtler.Sistem „ic ve dis gücler ülkemizi bölmek istiyorlar.Ülkemizi böldürtmeyiz“ der.Sistemin solu „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir.“ diyerek KUKM`ni veren Kürdistan halki ve öncü politik güclerini emperyalist ilan eder.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü korumayi Türk halkinin önüne „ulusal görev“ olarak koyar.Türk halki da „sag ve solumuz böyle dedigine göre bu iste bir keramet var;onlardan daha dogru mu bilecegiz“ diyerek sömürgeci sistemin actigi yayilmaci cephelere evlatlarini davullu-zurnali halaylarla „en büyük asker bizim asker“ diyerek yollar.Artik Türk halki kendi sinifsal cikarlarini bir tarafa koymus,“devlet babanin bekasi“ icin „milli nöbet“lerdedir. Bunlar herkesin gözü önünde olan gerceklerdir.“Ortakci“ ezen ulus solu bunlari yok sayarak,Türk toplumunda sovenist dalganin sebebini „yanlis stratejik cizgi,milliyetci literatör“ diyerek KUKM`ni hedef göstermektedir.Arkasinda da utanmadan,sikilmadan „her ulusal hareket,diger halklarin saygisini kazanir.Yanlis cizgi,milliyetci literatör,bu sayginin olusmasinin önünde engeldir“ diyerek Türk halkinin ve bu halkin „devrimci öncüleriz“ diyenlerin yürütügü karsi-devrimci rollerini örtbas etmeye calismaktadirlar.Kuskusuz her ulusal hareket,baska halklarin saygisini kazanmaya calisir.Buna kimsenin bir ittirazi olamaz.Ki Kürdistan halki,bunun cok mücadelesini vermistir.Agir bir bedel ödeyerek,her seyini ortaya koyarak ölümüne Türk devletine karsi savasmistir.Türk halkinida yaninda görmek istemistir.Bu nedenle daima cagrida bulunmustur.“Bu seninde kurtulus mücadelendir“ demistir.“Bu mücadelenin bir kösesinde de sen tut“ demistir.“Senin yanin bemin yanimdir“ demistir.Destek istemistir.Hitap edilen Türk halkidir.Sistem ve solu tarafindan Kemalist milliyetcilikle esir alinan Türk halkidir.Bu halk birak Kürdistan halkinin hakli,mesru,devrimci mücadelesini desteklesin,bu mücadelenin bir kösesinde tutsun,o her zaman yaptigi „kimse ülkemizi bölemez,ülkemizi böldürtmayiz“ geregi sömürgeci sistemin Kürdistan halkina karsi yürütügü kirli savasin ciplak askeri olmustur..Sistemin Kürt ulusunu dayatigi imha savasinin her türlü maddi ve manevi destekleyeni olmustur.Sovenizm gözünü o kadar kör etmiski,kendi sinif mücadelesini bile bir kenara koymustur.Türk halkinin bu duruma düsmesine sistem kadar en asagi kendilerini „Türkiye solu“ olarak ifade eden sistemin „ortak“ literatörünü kullananlardir. Tüm bunlardan sonra „Asker aileleri bu birikimin sonucu nasil karsi-devrimin etki alanina girdiler?“ demekle bundaki suclarindan siyirmaya calisan „ortakci“ezezn ulus solu Kürdistan halkinin oldugu kadar Türk halkininda düsmanlaridir.Asker aileleri dahil Türk halki nasil karsi-devrimin etki alanina girdi meselesi sorgulanmalidir.Amerikan asker aileleri „bemin cocugumun Vietnamda isi ne?“ diyerek Amerikan iktidarlarina karsi cikarken,Türk asker aileleride „bemin cocugumun Kürdistanda isi ne?“ diyebilmeliydi ve „kendi“ sömürgeci iktidarlarina karsi durmaliydi.Diyelim Türk halki bunu ifade edemedi ve yapmasi gerekeni yapmadi veya yapamadi Peki kendilerini „Türkiye solu“ olarak lanse edenler su soruyu kendi kendilerine sormuslar midir? „Bizim genclerin Kürdistanda isi ne?“ diye sormuslar midir? Onlarin sormadigini biz soralim.Sizin bu genclerinizin Kürdistanda isi ne? Haydi bakalim bunu bir de hep birlikte haykiralim.Ne o? Siz de ses yok.“Bizim genclerimizin Kürdistanda isi ne?“ diyemiyorsunuz.Diyemesiniz.Bu biraz sikar.Eger bunu derseniz misak-i milli üzeri kurulu sosyal-sömürgeci teoriniz yikilir.Sistem kaynakli „ortak“ literatür yaklasimlarinizin karsi-devrimci özü aciga cikar.Eger degilse haydi söyleyin.“Bizim cocuklarimizin Kürdistanda isi ne?“ diye kendinize sorun.Sorabiliyor musunuz? Soramasiniz.Varolus nedeninize aykiri.Soven Türk milliyetciligi bilincinizi kirletmis.Üstüne üstlük bu karsi-devrimci mihraklar bir de sunu demezler mi? „Asker aileleri bu birikimin sonucu nasil karsi-devrimin etki alanina girdiler?“ Dahasi bunun nedeninide efendileri gibi KUKM`ni gösteriyorlar.Hem suclu hem güclü buna derler.Bu mihraklarin kimligi kirlidir.Özelimizde Kemalist,misak-i millici ve sosyal-sömürgecidir. Kuskusuz her ulusal hareket gibi KUKM`ni veren Kürdistan halki ve öncü politik gücleri ezen Türk ulus halkinin destegini almaya calismislardir.Fakat Türk emekci halki destegini KUKM`ne degil,sömürgeci sisteme vermistir.Bunun nedeni KUKM`ni veren Kürdistan halki ve öncü gücleri degildir.Sömürgeci sistemin yanisira sistemin „ortak“ literatörünü sola boyayarak buna „devrimcilik“,“M-L“ yükleyen „Türkiye solu“nun kendisidir.Sormak lazim.Türkiye solu niye vardir? Kimdir,ne yapar bu sol? Bilincinin her hücresine kadar sovenizmle kirlenmis bu Türk halkini sovenizmde kurtaracak olanlar bu sol degil midir? Bu görevinizi niye yapmadiniz diye sormazlar mi? Bunu yapmalari gerekirken Türk halkinin önüne görev olarak „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir.“ diyen bu sol degil midir? Bu yaklasim bu halki bu duruma getirmemis midir? Kuskusuz getirmistir.Bu yaklasim Türk halkini sisteme kaptirmistir. Türkiye solu, bu yaklasimiyla Türkiye devriminin öncüsünü.temel gücünü ve müttefiklerini sömürgeci sisteme kaptirmistir.Realite budur.Buna karsin kendi suclarini KUKM`ne yikma cabasi iflah olmaz Türk milliyetci kimligini temize cikarma operasyonudur.Bu da hic kimseyi kurtarmaz.Cünkü beyhude bir cabadir. Devlet icazetli düzen solu „devlet babanin bekasi“ icin varolus nedenine uygun kirli bir teori ve pratik sergilemeye calismis ve bugünde bu ugursuz cabasini sürdürmektedir. Türk toplumunu saran sovenizmin sebebini KUKM ilan etmektedir.Türk emekci halkinin kendi görevlerine,dahasi sinifsal cikarlarina sahip cikmasi icin Kürdistan halkinin KUKM`ni vermekten vazgecmesini savunacak kadar gözü kara bir Türk milliyetci siyaset izlemektedir. Kürdistan halkina öngörülen mevcut kölelik statukoyu kabullenmelerini öngörmektedir. Bizimki meraktan.Kürdistan halki eger bunu yaparsa,Türkiye emekci halki titreyip kendi sinifsal mücadelesini mi verecek? Söylenen tami tamina budur.Bunu söyleyenler,Kürdistan halkinin oldugu kadar emekci Türk halkininda düsmanlaridirlar.Sömürgeci sistem beslemeleridirler. Eger „yanlis stratejik cizgi,milliyetci literatör“le kastedilen PKK`nin teori ve pratigi ise bunu bagli oldugu kontra merkeze sorsunlar.Aradiklari sorularin cevabi oradadir . Dahasi kendileride bu politikanin „solcu“ aktörleridir.Ama olsun.Onlar yinede kendi karsi-devrimci yüzünü örtbas etmek icin KUKM`ni hedef gösterecek.Savasla uyuyan.savasla kalkan Türk özel harekatci toplumunu temize cikarmaya calisacak.Dahasi izlenen politikalar sonucu düstügü konumu tartisma disi birakmaktadirlar.Cünkü bu eserin yaraticilaridirlar. Korkulari var.Maske düsebilir.Oysa hersey ayan beyandir.Kimse devekusu kabarasi oynamasin.Bilinsinki ne alicisi,ne de seyircisi vardir.Kendileri calan kendileri oynayandir. Bir an söylenenleri dogru kabul edelim.Türk toplumunun sovenizm batagina selte sermesini „yanlis stratejik cizgi,milliyetci literatör“ diyelim.Yani sebeb PKK`nin teori ve pratigi diyelim. Peki bu PKK ne zaman ortaya cikti? Bu biliniyor.Peki PKK öncesi ne olmustuki,Türk toplumu her zaman oldugu gibi yine„vatan,millet,sakarya“ nöbetlerindeydi? O zaman ne PKK,ne de Kürdistan toplumunu saran KUKM vardi.Peki „yanlis stratejik cizgi,milliyetci literatör“ün olmadigi bu kosullarda Türk halkini sovenizm batagina sürükleyen neden neydi? Buna bir cevaplari var midir? Sakin sömürgeci efendilerinin iki de bir tekrarladigi su meshur „ic ve dis düsman“ olmasin? Bu meshur „düsman“ disinda gösterebilecekleri her hangi baska bir gerekceleri var midir? Varsa aciklarlar.Ki aciklayamazlar.Fakat dinleyeni,alicisi olmasada cocuk masallarini anlatmaya devam ederler. „Cocuklarimiz Mahirlerin,Denizlerin,15-16 Haziran anilarini dinleyerek büyüdü.“ diyorlar.Neydi bu anilar,bunlara bir bakalim.THKO önderi Deniz Gezmis,Sarkislada sarildiginda bir komiserin „teslim ol“ cagrisina,“ben köpeklere teslim olmam.Sen git komutanim gelsin beni teslim alsin.“ dememismiydi? Komutanim dedigi Türk ordusunun uzatmali bir cavusu degil miydi? Dahasi THKP-C ve THKO`nun mahkemelerde Türk ordusuna yaptiklari övgüler bilinmiyor mu? Dahasi var.15-16 Haziran da Türk iscisi yürümüstür.Demirel „caddeler yürünmekle asinmaz“ demisti.Cünkü Demirel,Türk iscisinide önderlik edenleride cok iyi taniyordu.O önderlerki,yürüyen iscilerin elline „Ordu-Isci Elele Milli Cephede“ pankartini tutusturmuslardi.Ordu“ kurtarici“ydi.Türkiye devriminin „temel gücü“ydü.Evet Türk iscisi yürüyordu.Bir elinde M.Kemalin potresi,bir elinde Türk bayragi,bir elinde „OrduIsci Elele Milli Cephede“ pankartiyla yürüyordu.Övülen bu mudur? Cocuklariniz bu „anilarla mi büyüdü“? Övünerek evet diyorlar.Simdi anlasildi.Bu anilarla büyüyenler simdi „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece, emperyalistlerdir.“ deyip KUKM`ni veren Kürdistan halkini ve öncü güclerini emperyalist ilan ediyorlar.Sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü korumayi kendine görev kilmis sistemin sol mehmetcikleri oluyorYakisir kendilerine. Fakat bizim cocuklarimiz sizin cocuklarinizin övünc duydugu anilarla büyümedi.Bu anilarda övünülecek bir sey de bulmadi.Söylenenleri hic sevmedi.Türk ordusunu kurtarici degil, düsman bildi.Ve ilk firsattada eline gecirdigi silahla kendisine kursun sikti. Cok etiketli „ortakci“ Türk solcularini cileden cikaranda budur. Peki 15-16 Haziran olaylarinda Türk iscisinin eline M.Kemal posterini,Türk bayragini ve “Ordu-isci elele milli cephede” pankartini kim tutusturmustu? Türk ordusunu Türkiye devriminin „öncü ve temel gücü“ ilan edenler kimlerdi? Dahasi THKO ve THKP-C`lilerin mahkemelerde Türk Ordusunu öve öve bittiremeyen siyastleri hangi akla hizmet ediyordu? Bu hareketlerin ardillari hic bir zaman bu konuya egilmediler.Olmamis saydilar. Dün dündü bugün bugündür deyip isin kolayini sectiler.Söskonusu yaklasimin Türk iscisi basta olmak üzere emekci halk üstündeki yaratigi karsi-devrimci etkiyi görmek istemediler.Buna karsi mücadele etmediler.Dahasi mevcut durumdan memnundular.Peki bunun sonucu ne oldu? Türkiye devriminin öncüsü,temel gücü ve müttefikleri sisteme kaptirildi.Bundan birinci derecede sorumlu olan Türkiye devrimci hareketidir.Isin gercegi budur.Bu günden sonra „ortakci „ Türk solu, yaratigi eserine bakip övünc duyabilir.Fakat bu eserde KUKM`ni veren Kürdistan halki ve öncü güclerinin hic bir katkisi yoktur.Bunun tersini iddia edenler karsi-devrimcidirler.Kürt ulus düsmanlaridirlar.KUKM`ne karsi „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir.“ diyen misak-i millici Kemalist güclerdir.Devlet icazetli düzen solcularidirlar.Kirli kimlik sahipleridirler „Sinan ve arkadaslari,gercekten halktan kacmislardir.Kitleler icinde en ufak bir faaliyet,onlari mücadeleye katmak icin en ufak cabalari olmamistir.Sadece bir kac eve ekmek saglamak ve yatmak icin ugramislardir.Köylülerden saglanan yardim,tamamen köylülerin kendi cabalariyla gerceklestirmistirBunun nedeni nedir? Bunun nedeni Sinan ve arkadaslarinin ideolojik ve siyasi cizgilerindeki sakatliktir;onlarin burjuva subaylarinin darbesine ve burjuva reformculuguna bel baglamalaridir.Bunlar,köylülerin ve iscilerin silahli mücadelesiyle degil,subaylarin darbesiyle devrimin(!) basariya ulasacagini düsünüyorlardi.Kendileride sadece bir darbeye ortam hazirlayacaklardi.Bu yüzden de köylüleri örgütlemeye ne gerek görüyorlardi,ne de gereksinim duyuyorlardi.Yine bunlarin örgütsel bakimdan bagliliklari olmasa bile,ideolojik bakimdan en cok begendikleri ve beminsedikleri cizgi M.Belli`nin revizyonist,reformcu cizgisiydi.Bir cok olayi,bunlarin pratik faaliyetlerinden tutun da 12 Mart muhturasi üzerine silah birakma tartismalarina ve mahkemelerdeki ifadelerine kadar her sey bu söylediklerimizi dogrulamaktadir.“(Ibrahim Kaypakkaya.Secme Yazilar.Sf.22-23). 1970`lerin Türkiye devrimci hareketin devrimci önderi Ibrahim Kaypakkaya bunlari söylemektedir.Söyledikleri dogru ve yerindedir.Ki Ibrahim Kaypakkaya Türkiye devrim hareketinde bir rönesanstir.Fakat ne yazik ki,bu devrimci insan kendi düsüncelerini derinlestirme firsatini bulmadan TC devleti tarafindan katledildi.Ibrahimin milli mesele, Kemalizm,devlet ve ordu karsisindaki durusu devrimci bir durustur.Basta THKO, THKP-C olmak üzere diger Türkiyeli örgütlerde olmayan seylerde bunlardi. 15-16 Haziran olaylarinda Türk isci sinifinin eline Türk bayragi,M.Kemal posterini ve „Ordu.isci elele milli cephede“ pankartini verenler,yürütenler,bugünde „Ordu ile elele milli cephede“dirler.Su cok iyi bilinmektedir.“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ nün en büyük koruyucusu Türk ordusudur.Fakat bu mücadelede Türk ordusu yalniz degildir. Devletin tüm imkanlari emrindedir.Türk toplumu bir avuc devrimci disinda arkasindadir. Dahasi „ortakci“ Türkiye solu yanibasindadir.TKP, IP, TDKP, DHKP-C ve onun gibi düzen solculari „kimse ülkemizi bölemez“ diyerek sömürgici-altemperyalist Türkiyenin vatan savunmasindadir. Ortalikta „ülkelerini bölmek isteyen“ler var(!) Ki bunlar KUKM`ni veren Kürdistan halki ve öncü gücleridir.Türk ordusu da bu mücadeleyi tasviye etmeye calisan en büyük güc.Devlet ve halk olarak bu mücadelenin maddi ve manevi destekleyenleridir..Sömürgeci sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan Türk solcularida „kimse ülkemizi bölemez“ diyerek bu mücadeleyi soldan destekleyicileridir.Türk milli mutabakat geregidir.KUKM`ne karsi TKP; IP; DHKP-C, TDKP - Ordu elele milli cephededir. Bu söylediklerimize yalan deyin.“Kürt milliyetcileri“nin iftirasi deyin.O zaman söylediklerimizin tersini ispatlayin.Türk ordusuyla ayni cephede KUKM`ne karsi savasmadiginizi gösterin.Misak-i milli ile siniri cizilen su „ülkeniz“ dediginiz zora dayali statükoyu bölmeye calisan Kürdistan halki ve öncü gücleridir.Bu ugurda agir bir bedel de ödenmistir.Dahasi verilmesi gereken bedelde pesinen kabulleridir.Taki bagimsiz Kürdistani kurana dek.Bu mücadeleye karsi duran en büyük vurucu güc Türk ordusudur.“Türkiye`yi böldürtmeyiz“ yaklasimlariyla Kürdistan halkina karsi kirli bir savas yürütüyor.“Ortakci“ „Türkiye solu“nun „ülkemiz“ dedigi zora dayali Kürt ulus egemenligi gaspi yüklü „Türkiye bütünlügü“nü savunuyor.Kürdistan halki ve Kürdistanli politik güclerde Kürdistan bagimsizligi icin mücadele ediyor.Yani sizin deyiminizle „ülkenizi bölmeye calisiyorlar.“ Ve herkes bu mücadelede yerini belirliyor.TKP; IP; TDKP ve DHKP-C dahil „ortakci sol“, „kimse ülkemizi bölemez“ diyerek „Türkiye bütünlügü“nü korumayi kendilerine görev görüyorlar.Bunun mücadelesini veren Türk ordusuyla ayni temel amac ve hedefte birlesiyorlar.Türk egemenlik sistemiyle ayni cephede yer aliyorlar.Haydi buna yalan deyin.“Kürt milliyetcileri“nin bir iftirasi oldugunu söyleyin.Fakat Türk egemenlik sistemiyle farkinizi da belirleyin. Kürdistan halki ve öncü gücleri KUKM vererek Kürdistani Türkiyeden koparmak istiyor.Yani sizin tabirinizle „ülkenizi“ bölmek istiyor.Ya zora dayali mevcut statükoyu bir imha savasi ile korumaya calisan Türk egemenlik sisteminden yanasiniz,ya da bu zora dayali statükoyu yok etmeye yönelen,Kürt ulusunun ulusal devletini kurmayi öngören KUKM`sinden yanasiniz.Bunun ortasi yoktur.Haydi yerinizi belirleyin.Bu yer kimliginizi de belirler. Ya Türk egemenlik sistemini destekleyip sosyal-sömürgeci olacaksiniz, ya da KUKM`ni destekleyip namuslu bir enternasyonalist olacaksiniz.Saflar devrim ve karsi-devrim olarak böyle belirgenlesmistir. “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece, emperyalistlerdir“ diyenler Türk egemenlik sistemi zemininde yerlerini belirlemislerdir.Bu vesileyle kimlikleri de aciga cikmistir.Bu kimlik misak-i millici,sosyal-sömürgeci bir kimliktir.Bu kimlik bu güclerin varolus nedenidirde.Devlet icazetli düzen solculugudur. Bu mücadelede Kürdistan halki ve öncü politik güclerin yeri acik ve nettir.Bu yer ezilenlerin safidir.Bu safta isciler var.Köylüler var.Ezilen diger sinif ve tabakalar var.Ezilen ulus ve halklar var.Ezilen cins olarak kadinlar var.Bu cephede bunlar var.Bu cephede yer alanlar egemenlik hakki elinde alinmis Kürt ulusunun bagimsizlik,Kürdistan halkinin demokratik iktidari icin ya mücadele ediyorlar,ya da destekliyorlar.Bu mücadele mesru ve haklidir.Ulusal,ilerici ve devrimcidir.Kürdistan halki ve öncü politik gücleri bu mücadeleyi verenlerdir.Peki siz neyin mücadelesini veriyorsunuz? Bu da biliniyor.“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“, KUKM`ni „emperyalist kiskirtma sonucu bölücü Kürt milliyetciligi“ deyip karsisinda yer alip savasiyorsunuz. Bir düsünün.KUKM`ne karsi kimler savasir? Bu safta kimler var? Bu safta emperyalistler,yerel sömürgeciler ve Kürt ulus egemenligi gaspi yüklü mevcut statükoda cikari olan tüm cikar cevreleridir.Siz „Kimse ülkemizi bölemez.“ diyerek sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü korumak yaklasiminizla bu karsi-devrim cephesinde yerinizi almissiniz.Haydi bu söylediklerimize yalan deyin.“Kürt milliyetcileri“`nin bir iftirasi deyin.Bunu da söylersiniz.Cünkü yalan ve demegojiyi siyaset edinmissiniz.Osmanli ve Kemalist torunlarisiniz.Ne cirkeflik yaparsaniz yakisir size. Devlet icazetli „ortakci“ Türkiye solu bu politikasiyla Kürdistan halkinin oldugu kadar Türkiye halkinin da en büyük düsmanlaridirlar.Türkiye halkinin sistem tarafindan kazanilmasindan en büyük pay sahibidirler.Yaratilan özel harekatci Türk toplumuyla bir sorunlari yoktur.Dahasi „anti-sovenizm“ de ne oluyor diyenlerdir.“Acil görev ulusal cizgiyi mahkum etmektir“ deyip KUKM`ne karsi mücadele edenlerdir.Türkiye halkina bas vuruyorlar.Destegini istiyorlar.“Vatan bölünüyor“ yaygarasini yapiyorlar.Ve kalayi basiyorlar:“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadeceemperyalistlerdir“ diyerek KUKM`ni veren Kürdistan halkini ve öncü politik güclerini emperyalist ilan ederek hedef gösteriyorlar.TC devletinin görevini „devrimcilik“,“M-L“ adi altinda üstlenmis bulunuyorlar. Türkiye emekci halki bu politikanin esiri olmustur.Bunun mimari sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan Türkiye sol hareketleridir.Türkiye emekci halkini Türk tekelci burjuvazisinin actigi yayilmaci savas cephelerine sürenlerde bunlardir.Dahasi Kürdistan halkinida bu bataga cekmek isteyenlerdir.“Ortak vatan“,“ortak kurtulus“ vs.ile kotarmak istedikleri budur.Sistem kaynakli bu politikanin amaci acik ve nettir.Kürdistan halkindan istenen destek su meshur „bölgesel güc“,“bölgesel lider“ olma heveslerine hayatiyet kazandirmaktir.Bunu sömürgeci sistemin kendisi ile sistemin „solcu“su ve „Kürtcü“sü politika edinmisler.Bu hedefe ulasmanin en temel tasi istikrarli bir Türkiyedir.Bu konuda sistemin Türkiye halki ve soluyla bir problemleri yoktur.Fakat sistemin Kürdistan halki ve öncü gücleriyle problemleri vardir.Kürdistan halki ve öncü gücleri KUKM vermekle sistemin planlarini bozmustur.Hazmedilemeyen,önü alinmak istenen budur.Ve kalayi basiyorlar. Sistem,“solcu“su ve „Kürtcü“sü yekvücut bir agizdan „kimse ülkemizi bölemez“ yaklasimlari geregi „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“n savunmasina geciyorlar.Dünden bugüne izlenen politika budur.Bu politika sonucudurki,Türk toplumu koyu sovenist Türk milliyetciliginin etkisi altina alinmistir.Bugündan sonra Türk toplumunu saran sovenizmin günah kecisini „yanlis stratejik cizgi,milliyetci literatör“ deyip bunu „devrimcilik“ adina savunmak,dahasi Kürtlerin idam fermani olan bu yaklasimi Kürtlerede savundurmak ve bunu zorunlu kilmak karsi-devrimcilik degil de nedir? Devami var ! Kürdistan'da Devrimci Olmak Bölücü Olmaktır-3 Hasan H . YILDIRIM Sorunu bir de tersinden ele almak gerekir.Peki Kürt milliyetciliginin gelismesinin nedeni nedir? Kendilerine „Türkiye solu“ diyen sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullananlarin bundan hic paylari yok mudur? Kuskusuz sömürgeci sistem kadar bundan pay sahibidirler. Fakat onlara bakilirsa tertemizler.Daima „halklarin birliginden yana olmuslar“. “Hic bir zaman bölücü bir rol oynamamislar“.“Ortak vatan,ortak devlet,ortak kurtulus“ demisler. “Ortak düsmana karsi ortak mücadelenin,ortak örgütlenmenin savunani olmuslar““Fakat emperyalizm bos durmamis ve kiskirticilik yapmis.Kürt milliyetcileride bu kiskirtma sonucu bölücülük yapmis.“ „Bu oligarsinin eline saldiri kozu vermis,uluslar arasinda ulusal düsmsnliklara yol acmis,halklari birbirine düsman ettirmistir“ Burada hemem devlet icazetli sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan „Türkiye solu“ devreye girmis „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler, sadece emperyalisrlerdir“ diyerek kilic-kalkanla sahaya inmis ve „Kürt milliyetciliginin tutugu yolun cikmaz oldugunu göstermis“ böylelikle „emperyalizmin oyununuda bozmustur.“ „Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“ teminat altina alinmistir(!) Varolus nedenlerine uygun bir yaklasim ve yönelim.Tamda sahibinin usagi.Devlet icazetli düzen solculugu. „Ortakci“ Türkiye solunun KUKM hakindaki yaklasimi tipki sömürgeci egemenleri gibi „dis kaynakli bölücülük“,“emperyalist kiskirtma sonucu Kürt milliyetciligi“, “yeni sevr“ vs.süren bir yaklasimin kendisidir.Sömürgeci sistem kaynaklidir.Bu yaklasim sola boyanilarak savunulur.Kitlelerin bilinci kirletilir.Halklari birbirine düsman ettirir,kirdirtir.Bu yaklasim Türkiye halkini sovenizmin batagina batmasina yol actigi gibi Kürdistan halkinda da miliyetciligin gelismesine yol acar.Ki zaten bu güclerin varolus nedenleri budur.Asolunan sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin „bütünlügü“nü korumaktir.Sergiledikleri „anti-emperyalist,anti-oligarsik devrimci halk iktidari“,“Bagimsizlik,demokrasi ve sosyalizm“ gibi argümanlar sadece Türk milliyetci özlerini gizlemenin maskeleridir.Cünkü bu cevrelerin ne emperyalizmle,ne de Türk devletiyle bir sorunlari yoktur.Dahasi ayni yolun yolcularidirlar. Birlestikleri temel amac „Türkiye bütünlügü“nü korumaktir.Bunun mücadelesini hem emperyalistler,hem Türkiye basta olmak üzere bölge sömürgeci devletleri ve hem de „ortakci“ ezen ulus hsreketleri, Kürt ulusu egemenlik gaspi temelinde öngörülen Ortadogu`daki mevcut statükoyu savunan tüm gücler vermektedir.Sol maskeli mihraklar bu karsi-devrimci cephenin sol aciklaridirlar.Sistemin ciplak politikasinin yetersiz kaldigi kosullarda dogan boslugu sistemin solu devreye girerek doldurur.Bu isler maskesiz olmaz.“Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“ derken „emperyalist“ olarak ilan ettikleri KUKM`ni veren Kürdistan halki ve Kürdistanli politik güclerdir.Yoksa bildigimiz emperyalist gücler degildir.Cünkü zora dayali „Türkiye bütünlügü“nü bölme mücadelesini verenler Kürdistan halki ve devrimcileridir.Bunlar herkesin bildigi isin ABC`sidir.Ki „ortakci“ sol´da eski söylediklerini söylememis gibi davranacak ve sunlari demekten kendini alikoymayacaktir „Istikrar,emperyalizmin ve oligarsinin istegidirLEmperyalizm ve oligarsi acisindan bu noktada istikrar,Kürt halkinin silahli temelde ulusal savasinin tasviyesidir“(Halk Icin Kurtulus.Sayi.43.Sf.22.23.Agustos 1997) Evet! Emperyalizm ve oligarsi istikrar istiyor.Bunu saglamak icinde KUKM`nin tasviyesini öngörüyorlar ve gereginide yapiyorlar.Bununla „Türkiye bütünlügü“ korunma altina alinmis olunuyor.Bunu yapanlar „emperyalizm ve oligarsi.“ Demekki emperyalizmin zora dayali „Türkiye bütünlügü“nü bölme diye bir cabasi yok.Dahasi mevcut durumun sürmesini kendi cikarina gördügünde bunu koruma mücadelesi veren TC devletine tüm destegini sunuyor.Dünden bugüne öngörülen politika bu olmustur.Bunlar orta yerde iken „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“ demek bir gizli emelin maslenmesidir.Burada zikredilen emperyalizmle kastedilen KUKM`ni veren Kürdistan halki ve devrimcileridir.Bu da DHKP-C´nin niteligini aciklar yeterliktedir. „TC tecrit oldu,oluyor gibi sonuclara varmak hayal ürünüdür,kendini kandirmaktir.Emperyalizm Kürt sorununu „cözmek“ icin TC gibi sadik bir müttefigini karsisina alip,Kürtleri tercih etmez.Neden etsin? Kürtler emperyalizme TC`den cok daha fazla cikar mi saglayacak? Saglayacaksa böyle bir „cözümü“ Kürtler ister mi;TC ezecegine emperyalizm ezsin daha iyi mi diyecek?“(Devrimci Sol Sayi.11.Sf.86.Agustos 1998) Türk sol pasasi böyle buyurur.Buyurur buyurmasina ama o yinede „Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“ demektende kendini alamaz.Niye bunlari söyler? Amacsiz degildir.Amac zora dayali „Türkiye bütünlügü“nü korumaktir.Kürt ulusu kendi egemenligini kazanmak icin „Türkiye bütünlügü“nü bölmek istiyor.DHKP-C ve onun gbi „ortakci“ Türkiye solu direk olarak ben buna karsiyim diyemiyor.Cünkü böylesi bir tutum irkci,soven Türk milliyetci yüzünün aciga cikmasina yol acar.O zaman ne yapmasi gerekir? „Türkiye bütünlügünü bölmek isteyenler emperyalistlerdir“ deyip milliyetci yüzünü gizlemeyi kurtulus bilmektedir.Nafile bir caba. Cünkü günes balcikla sivanmiyor.Deve kusu kabarasi oynamakta bir ise yaramiyor.Kizim sana söylüyorum,gelin sen anla hesabiyla „Ülkemizi bölmek isteyenler sadece, emperyalistlerdir“ derken emperyalist olarak ilan ettikleri KUKM`ni veren Kürdistan halki ve devrimcileridir Sormak lazim.Devrimciler böyle bir iddia da bulunabilirler mi? Kuskusuz hayir.Peki böylesi karsi-devrimci bir iddiayi kimler ileri sürebilir? Hic kimsenin süphesi olmasinki bu iddia sahipleri iflah olmaz Türk milliyetci gücleridir.Kemalist,misak-i millici sosyal-sömürgecidirler. Türkiye sol hareketi siyasi mücadele tarihi boyunca KUKM`nin arkasinda daima bir „emperyalist kiskirtma“ kesfetti.Oysa bu tezin asli sahibi TC devletinin kendisiydi.Ki bu da propaganda amacliydi.Bu tezin sahipleri-TC`ye cumhurbaskanligi yapmis Ismet Inönü ve Celal Bayar- yayinladiklari hatiratlarinda böyle bir seyin olmadigini,sadece KUKM`ni töhmet altinda birakmak icin „Kürt sorununun arkasinda emperyalizm var“ tezine basvurduklarini aciklamislardir.Evet bu tezin asli sahipleri böyle söylerken ,Türkiye sol hareketi sömürgeci sistem kaynakli bu tezi sola boyayarak dünden bugüne „devrimcilik“,“M-L“ adi altinda savuna gelmislerdir.Bugünde bundan vaz gecmis degildirler.Türk egemenlik sistemine uygundur.Asolunan „devlet babanin bekasi“dir.Bunun icin sag ve solun kendi arasinda görev bölümü vardir.Sistemin yöneticileri direk olarak emperyalizmi hedefleyemiyecegine göre bu görevi sol üstlenmis bulunmaktadir. „Ne yazik ki emperyalizm dünyanin her tarafinda milletleri dinleri mezhepleri körüklüyor ve yine ne yazik ki,ne aci ki kimileri bu oyuna geliyor.Türkiye halklari bu oyuna karsi bilinclesecek ve emperyalizmin kiskirtma politikalarini bozacaktir.Devrimcilik üzerindeki kir ve pas kalkacak,halklarin birliktenligi esas alan,iktidarini esas alan,ortak mücadele yeniden yükselecektir.“(Milliyetcilik Cikmazi.Sh.794) Bu yaklasim devrimci mercek altina alindiginda altinda TC`nin resmi görüsünün ciktigi görülür.TC`nin kurulusundan bugüne savuna geldikleri resmi yaklasimin sola boyanarak savunuldugu görülür.Düsünmek gerekir.Söylenenler is olsun diye söylenmiyor.Bir yaklasim sorunu..Bir amaca hizmet etmek icin söyleniyor.Asolunan „devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü“nü savunmaktir.Bu nedenle her halükarda KUKM`nin arkasinda „emperyalist kiskirtma“ kesfi yapilir.KUKM tühmet altinda birakma amaclanir.Bu savasin psikolojik boyutudur.Kontra merkezinde üretilir.Koordinatlari belirlenir.Sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan solada buna görev kildirir.KUKM`ni „emperyalist kiskirtma sonucu Kürt millyetciligi halklarin devrimci mücadelesini bölüyor“,“Kimse ülkemizi bölemez. Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir“ dedirtir.Sosyal-sömürgeci bir literatör yaratir.Sag gösterip sol vurur.Bu yaklasim sahipleri her ne kadar teoride UKTH`ni savunuyor görünsede daima KUKM`nin arkasinda „emperyalist kiskirtma“ kesfiyle Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etmesini töhmet altinda birakmak ve bosa cikarmak hedeflenir. Sömürgeci sistem kaynakli „ortak“ literatörü kullanan Türkiye sol hareketi siyasi mücadele tarihi boyunca KUKM`nin arkasinda daima „emperyalist kiskirtma“ kesfetti.Sosyal-sömürgeci bir yaklasimla karsi karsiyayiz.Bir bilinc kirilmasiyla karsi karsiyayiz.Türkiye de ezilen kesimler bilinir.Ezenler de bilinir.Ezdikleri ulus,ulusal azinliklar,dinler ve mezhepler de bilinir.Kazara bu ezilenler sömürgeci sisteme karsi bir bas kaldirmasin bunlarin yiyecegi damga „emperyalist kiskirtma“ olacaktir.TC`ye karsi basta Kürt ulusu olmak üzere diger ezilen ulusal azinliklar,Aleviler,Yezidiler,Tahtacilar vs.mücadele ederlerse bü mücadele, Türk sol pasasi tarafindan „emperyalist kiskirtma“ ile damgalanacaktir.Ki bu yakistirma TC`nin kurulusundan bu yana devletin resmi görüsü oldugu gercegi bilinir.Fakat „ne yazik ki“ bu yaklasim Türkiye de „devrimcilik“,“M-L“ adina savunulmaktadir. Sormak lazim.Emperyalizm,ezilen uluslari,ulusal azinliklari,dinleri ve mezhepleri niye kiskirtsin? Dahasi kime karsi kiskirtsin? Özelimiz de Türkiye de böyle bir sey mi var? Ezenler kim,ezilenler kim? Emperyalizm ve Türk egemenlik sistemi ezenler olduguna göre,ezilenler kime karsi kiskirtilacak? Ezilenler,emperyalizm ve Türk egemen siniflari tarafindan eziliyor ve sömürülüyorsa bu ezilen „milliyet,din ve mezhepler“ kime karsi ve niye kiskirtilacaklar? Kendilerine karsi mi kiskirtilacaklar? Emperyalizm bunu yapmayacagina göre su meshur „Türkiye solu“ öküzün altinda buzagi ararcasina KUKM`nin arkasinda „emperyalist kiskirtma“ kesfi ile neyin pesinde oldugunu sormak gerekmiyor. Cünkü varolus nedeni ortadadir.TC`nin kendilerine yükledigi misyon bilinmektedir.Bu misyonunda „devletin ülkesi ve milliyetiyle bölünmez bütünlügü“nü korumayi soldan desteklenilmesidir. Bu yaklasim sadece Türkiye soluna özgü degildir.Ezen-ezilen ulus kosullarinda ezilen ulusun ulusal kurtulus mücadelesi devletin ciplak zoruyla karsi karsiya kaldigi gibi ezen ulus sosyal-sovenlerinde hismina ugramistir.Bu durum Türkiye de her zaman kendini cok acik olarak ortaya koymustur.Kürt ulusu egemenligi gaspi temelinde kurulan TC`nin kurulusundan bugüne Türkiye sol hareketi bu ugursuz rolü hastalik derecesinde savunmustur. Her Kürt isyan ve ayaklanmasinin arkasinda „emperyalist kiskirtma“ kesfinin icatcilari olmuslardir.Gecmis bir yana yukariya aldigimiz alintida sergilenen yaklasimla gelecekte bile TC devletine karsi olasili ezilenlerin,yani „ezilen milliyet,din ve mezhepler“in mücadelesi „emperyalizmin kiskirtmasi“ ile töhmet altinda birakilmak isteniyor.Bu töhmet altinda kalmamak icin „ezilen milliyet,din ve mezhepler“ aklinizi basiniza toplayin,oturun oturdugunuz yerde.Yoksa basiniza gelmadik bela kalmaz.Halinize sükredin. Beterin bederi var.TC ezmeye devam etsin deyin.TC ezecegine emperyalizm ezsin düsüncesine sakin kapilmayin.Bu,beterin beteri olur.Eh ne diyelim.Türk sol pasasi böyle buyurur.Fakat bu buyurmada TC devletinin bekasi öngörülür.Ve bu öngörünün siyasal literatördeki ismide bilinir.Devlet icazetciligi düzen solculugudur. Ortadogunun en eski yerlesik uluslarindan biri Kürt ulusudur.Bu ulus daima yabanci güclerin saldirisina,katliamina ugramistir.Ülkeleri Kürdistan istila,isgal ve sömürgelestirilmistir. Ülke ve ulus parcalanmis ve paylasilmistir.Daha ötesi bu ulus yok sayilmis ve inkar edilen bu ulus imhaya tabi tutulmustur.Burada Kürt ulusunun önünde bir görev belirlenmistir.Bu görev,gasbedilmis egemenlik hakkini almak,parcali ülke ve ulusunu birlestirmek,demokratik iktidarini kurmaktir.Kürt ulusuda bunun mücadelesini vermektedir. Bu ugurda agir bir bedel de ödemistir.Daha da ödeme kabulleridir.“Ya Ölüm Ya Kürdistan“ diyerek ölümüne savasmaktadir.Burada sorun „bizimdir de“ diyenlerin görevi acik ve nettir.Bu görev,KUKM`nin bir itici gücü olmaktir.Yok eger „biz“ degil „siz“ iseniz yine yapacaklariniz vardir.O zaman ezen ulus devrimcisi olarak enternasyonal görevlerinizi yerine getirirsiniz.Yok eger sorun „bizimdir de“ diyorsaniz süren KUKM`nin bir itici gücü de siz olacaksiniz.Bunun bir baska yolu yoktur. „Kendi dilimizi konusamama sorunumuzda var.Kendi dilimizle egitim yapamiyoruz.Ülkesi ilhak edilmis bir halkiz biz.Ama ulusal sorunumuzun boyutu da bir televizyonla,bir okulla sinirli degil.Bagimsiz bir ülkemiz yok,halkimiz özgür degil.Demek ki köklü „ulusal“ bir sorunumuz da var“ „Simdi sorunun tam adini koyabiliriz.“ “Sömürü ve zulüm altinda bir halk olarak,sorunumuz “ulusal” ve “sinifsal”dir.Ne ulusal kimligimizden,ulusal haklarimizdan olmak,nede sömürülmek istemiyoruz.Dolayisiyla sorunumuzun cözümü de hem ulusal,hem sinifsaldir.Ve iki cözümdeLiktidar halkin iktidari olmali ki,bunlarin hepsi birden cözülebilir”(Halk Icin Kurtulus.Sayi.39.Sf.22.19 Temmuz 1997) . Bir sürü laf salatasi.Ulusal sorun var diyor.Sinifsal sorun var diyor.Sorunun ismini koyalim diyor.Fakat eviriyor,ceviriyor demegoji yapmaktan öte bir sey yapmiyor.Kurtulusu “halk iktidari” siginmakta buluyor.Simdi bu oldu mu yani? Ulusal dil dahil tüm ulusal haklar yasak.Ülke ilhak edilmis.Bunlar tamam da ya ötesi? Ötesi yok.Ötesi gelecekten haber getirmek.Hangi fi tarihinde olacagi su meshur “halk iktidari”na siginmak.Bununla “sorunun ismini koydugunu” saniyor.Ve herkeside buna inanmasini istiyor.Diyelim kendileri aptal .Fakat herkes onlar gibi aptal degil ki.Tartisilan halk iktidari kosullari degildir,bugündür. Bugün icin bir cözümün var mi? Yok! Dahasi sen sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü korumayi kendine “acil görev” olarak görürken,sorunun sahibi Kürdistan halki serhildanlara varan bir mücadele sürdürmektedir. ”Ilhak edilmis”,egemenlik hakki gasbedilmis bir halk ne yaparsa Kürdistan halkida onu yapmaktadir.Ve bu mücadele mesru,hakli,ilerici ve devrimcidir.Kim ki bu mücadeleyi engelemeye,bölmeye calisirsa gerekcesi ne olursa olsun karsi-devrimcidirler.”Ortak vatan”, ”ortak kurtulus”,”ortak örgütlenme”,”ortak mücadele” vs.sömürgeci sistem kaynakli “ortak” literatörü kullanip KUKM potansiyelini calar,devsirir ve Türkiye batagina cekip orada su veya bu sekil de sömürgeci egemen siniflarla birlikte yok etmeye calisirsa bilinsinki bu gücler Kürt ulus düsmanlaridirlar.Ki “ortakci” Türkiye solu mücadele tarihi boyunca bu karsi-devrimci rolü oynamistir.TC devletinin “bekasi icin” bugün de bu ugursuz yaklasimi sürdürüyorlar. Sorunun kendisini tartismaktan korkuyorlar Efendileride korkuyor.Korkunun ecele faydasi yoktur.Korksunlar.”Simdi sorunun tam adini koyabiliriz” diyorlar,ama bundan kaciniyorlar. Sorunu gelecege havale ediyorlar.Isi demegojiye boguyorlar.”Sömürü ve zulüm altinda bir halk olarak” demekle simdi sorunun adi konulmus mu oldu? Güldürtmeyin insani.Kürdistan sorunu sadece “sömürü ve zulüm altinda bir halk olarak” tanimlanabilir mi? Sömürü ve zulüm Türkiyede de var.Peki Türkiyedeki sorunlarla Kürdistandaki sorunlar ayni midir? Bunu mu demek istiyorlar? Yok eger bunu demek istemiyorlarsa ya sorunun adini dogru koyarlar,ya da demegoji yapmaktan kendilerini alikoyarlar. Kürdistan sorunu ne sadece bir dil sorunudur,ne de salt basina “sömürü ve zulüm altinda” olma sorunudur.Bunlarida kapsayan genis boyutlu bir sorundur.Siyasi, ekonomik, kültürel, askeri vs.sorunlari kapsayan bagimsizlik sorunudur.Parcali ülke ve ulusu birlestirme sorunudur. Dahasi Kürdistan halkinin Kürdistanda egemenligini ele alacagi,kendi kendini yönetecegi demokratik halk iktidari sorunudur.Kürdistanli devrimcilerinin sorunu ortaya koyus bicimi budur.Ve bu ugur da can bedeli bir mücadele vermektedir.Kürdistan halkinin bu kurtulus mücadelesini bosa cikarmak icin sömürgeci sistemin ciplak zorunun yanisira “ortakci” Türkiye solu “sinifsal mücadele esas,ulusal sorun basat bir sorun degildir ve sorunun cözümü devrimci halk iktidarindadir” deyip sorunu gelecege havale etmeyi politika edinmis bulunuyor.Bunun icin olmadik teoriler üretiyor.Sorunu bosa cikarmak icin basvurmadigi hic bir yol ve yöntem birakmiyor. “Kürt köylüsü artik birseylerinde degil,cok seylerin degismesini istemektedir. Ama Kürt halki isgal edilmemis ilhak edilmemis bir toprak ve oyalayan,aldatan degisimler degil,gercek degisimler istemektedir.Bunu ona Ecevit`in,MGK-TUSIAD hükümetinin veremeyecegi ise aciktir”( Halk Icin Kurtulus.Sayi.44.Sf.31.30 Agustos 1997) Opala! Bu da nereden cikti? Bunu iddia eden mi var? Eger kastedilen PKK ise,onlar TC devletinin Kürdistan`daki resmi “Kürtcü” partisidir.Onlari gecin.Peki ya dahasi? Daha ötesi yok.Peki kendilerinin bir cözüm önerileri var midir? Bu da yok.Eger varsa bir cözümleri gelecekten bugüne dagitiklari mavi boncuk.Yani “Türkiyede kurulacak halk iktidari tüm bu sorunlari cözer” Buna kusku yok.Eger Türkiyede devrim olursa ki,bu Kürdistan halkinin da mücadelesiyle olacaktir;kuskusuz o kosularda Kürdistan halkinin hem ulusal hemde sinifsal sorunlari cözülür.Buna hic bir zaman kusku duymadik:Fakat tartisilan bu degildir. Tartisilan Türkiye ve Kürdistan devrim iliskisidir.Hangi devrimin objektif ve subjektif kosullarinin varligidir.Hangi devrimin önceligidir.Türkiye ve Kürdistan halklarinin devrim karsisindaki durusudur.Devrim isteyip istemedikleridir.Bu ugurda savasip savasmadiklaridir. Tartisilan budur.Burada ortaya cikan ciplak gercek sudur.Türkiye devrim kuragini yasarken,Kürdistan da bir devrim icin varolmasi gerekenden daha fazlasi vardir.Türkiye devriminin itici gücleri sömürgeci sistem tarafindan kazanilmistir.Kürdistanda ise bir avuc milli hain disinda Kürt ulusu tüm dinamikleriyle tavrini KUKM`den yana koymus ve bu ugurda can bedeli bir savas vermektedirler.Gercekligin resmi budur.Burada soru sudur:Kürdistan sorununu “kendi” sorunu olarak gören ve “bizimdir” diyenler KUKM`nin bir itici gücü olmak zorundadirlar.Bu tarihsel bir görevdir.Bu görevden ne adina olursa olsun kacanlar devrimci olamazlar. Yurtsever olamazlar.Hele hele marksist hic olamazlar. Hele “Kürt sorunu bizim sorunumuzdur” deyipte arkasindan KUKM`ne karsi “Kimse ülkemizi bölemez:Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” diyenlerse ve de “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü korumaya soyunmuslarsa bilinsinki bunlar iflah olmaz sömürgeci sistemin beslemeleridirler.Kemalist,misak-i millici ,karsi-devrimcidirler.Gerisi demegojidir.”halk”,”kurtulus”,”iktidar”,”demokrasi”, ”sosyalizm”, ”özgürlük” vs.kavramlar sadece Türk milliyetci özlerini örten maskelerdir.Bu görüntüdür. Oysa sorun özdür.Özleride irkci,soven Türk milliyetciligidir.Dahasi devlet icazetli düzen solculugudur. Yukarida zikretigimiz alintiya yeniden dönebiliriz.Bu “cok seylerin degismesi”nden ne anlasilmasi lazim? Dahasi kim bu “cok seylerin degismesini” saglayacak ve bunu nasil yapacak? Bu sorularin cevabi verilirse dogruya ulasilir.Ki bu da Kürdistan devrimini dogru kavranmasina baglidir.Eger sorun dogru konulmasa bu “cok seylerin degismesi”`nide öngörecek cözüm bicimlerinde azalma ve cogalmaya yol acar.Simdi ne sorunlari yok saymak,ne de yoktan sorun yaratip isi cözümsüzlüge sokmamak gerekir.Bunun yoluda sorunun ismini dogru koymaktan gecer.Bu da Kürdistan devriminden ne anlasilmasi gerektigi konusunda bir netlige ulasmakla mümkündür. Kürdistan devriminin sorunlari cok boyutludur.Kuskusuz temel sorunlarindan biride toprak sorunudur.Kürdistan devrimine karekterini veren ulusal-demokratik niteligi bir yerde ulusal yanin yanisira toprak devriminin gerceklestirilmesidir.Toprak devrimide ancak isgalden arinmis ülke kosullarinda mümkündür.Kürdistan köylüsü bunu yasayarak kavramistir. Kürdistan isgalden kurtulmadan birak topraga kavusmayi elindeki topragida kaybetmistir. Evi basina yikilmistir.Köyünden kovulmustur.Zoraki sürgün ve iskana tabi kilinmistir. Kürdistan halki.bunu sadece son 30 senelik savas ile degil,yüzyillarin tecrübelerinden biliyor.Bu nedenledirki,Kürdistan köylüsü dahil bir bütün olarak halki mücadele tarihleri boyunca tek bir slogandan diretmeleri nedensiz degildir.Bu da “Ya Ölüm Ya Kürdistan ” olmustur. Kürdistan devrimi,sömürgelestirilmis-isterseniz siz buna ilhaklastirilmis ülke deyin,bu pek fark etmez-Kürdistani bagimsizlastirmaktir.Parcali ülke ve ulusun birlestirilmesi demektir. Kapitalizm öncesi üretim iliskilerinin tasviyesi demektir. Halkin demokratik iktidarini kurmaktir.Diger tüm sorunlar ayrintidir ve bu temel sorunlarin cözümüne baglidir.Bu temel sorunlar cözülmeden tali sorunlari cözemesiniz.Temel sorun tüm yabanci gücleri Kürdistanda kovmak ve yerli ihaneti tepelemektir.Bunlar gerceklesmeden hic bir soruna cevap veremesiniz.Bu,su anlama gelmiyor.Kürdistan halkinin baska sorunlari yok mudur? Ekomonik problemleri yok mudur? Sehir varoslarinda cöplüklerde yiyecek toplayan duruma düsen bir halkin ekonomik sorunlarini varin siz tahmin edin.Buna ragmen son 30 senelik sürecte Kürdistan halki ayaga kalkti ve her zaman bir talep ileri sürdü.Bu da “Ya Ölüm Ya Kürdistan”di.Aclik sinirinda olmalarina karsin Kürdistan halki biliyorduki,acligin nedenide Kürdistan`in isgal altinda olusu ve sömürgelestirildigidirYine o biliyorduki,isgal kirilmadan,sömürgecilik tasviye edilmeden acliginada care bulamayacakti.Acligin caresinin bagimsiz Kürdistandan gectigini biliyordu.Bu nedenle tüm varligini savasa yatirdi.Aslinda kazanmamasi icin hic bir nadende yoktu.Varolan nedenin herkesin bildigi Kürdistan halkinin kurtulusu icin savastigini iddia eden TC devletinin Kürdistandaki resmi “Kürtcü” partisi kontra A.Öcalan`in partisinin ihanetiydi.Kürdistan halki,ancak agir bir bedel ödemesine karsin “kendi öncüleri”nin ihanetine ugradigini kavriyacakti.Yukariya aldigimiz sistem soluna ait alintidaki “oyalayan,aldatan degisimler” sadece TC devletinin resmi yaklasimlarinida asan sistemin “Kürtcüsü”nünde politika edindigini Kürdistan halki bunu yasayarak kavramistir. Bunu yasamak zorunda miydi? Kuskusuz hayir! Kürdistan yurtseverleri,devrimcileri, marksistleri varolus nedenlerine uygun rollerini oynasaydi Kürdistan halki,bu agir bedeli ödemek zorunda kalmazdi. “Sonuc alinamamistir.Bu sonucsuzluk,milliyetci cizgiden kaynaklanmaktadir.Kürt milliyetciligi, Anadolu halklariyla birlesmeyi basaramamis,bunu istememis, devrimcilesememis ve savasin böyle bir hüsranla sonuclanmasina yolacmistir.” “Ayri örgütlenmenin,ayri mücadelenin alternatifi,ortak örgütlenme,ortak mücadeledir.Bu bilimsel,tarihi gercek ülkemiz somutunda bir kez daha kanitlanmistir.” (Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus.Sayi.42.Sf.31.6.Agustos 1999) Burada anlatilan sistemin Kürdistandaki resmi “Kürtcü” partisi PKK`dir.Burada KUKM`ni veren Kürdistan halki ve politik güclere yer yoktur.Dahasi diger gücler yok sayilmistir. Burada kendilerini “dogrulamak” icin PKK`nin ihanetci teori ve pratigi baz alinmistir.PKK`yi KUKM ile esitleyerek bombardimana tabi kilmistir.Bu kolayina gelmistir.Belki baskalari bilmez,ama sistemin “solcusu”.sistemin “Kürtcüsü”nü cok iyi tanir.Ayni okul mezunlaridirlar. Ayni ekol temsilcileridirler.Biri sistemin “solcusu”,digeri “Kürtcüsü”dürler.Zaten bu bilindigi icindirki PKK`yi KUKM ile esitlemek ve burada PKK sahsinda KUKM`ne saldirma temel politika edinilmistir. Fakat bu cografyada sadece sistemin “solcusu” ve “Kürtcüsü” yasamamaktadir.Halklarimiz var.Dahasi sayisiz yurtsever,devrimci ve marksist hareket vardir.Ve herkeste tüm gelismelerden haberdardir.Gesmis bir yana,fakat bugün ortaya cikan verilere bakildiginda basindan beri “Apocu” hareketin TC tarafindan KUKM`ne karsi olusturdugu bir komplo hareketi oldugu gercegi kabul görmektedir.”Apocu” hareketin kirli teori ve pratigiyle sistemin kendilerine üstlendirdigi KUKM potansiyelini önemli ölcüde tasviye ettigide herkesin kabulludur.Ve herkesin bildigi sürec yasanmistir. Bu sürece yaklasim bir yerde herkesin kimliginide ortaya koymaktadir.Kürdistan halki ve devrimcileri bu noktada herkesi mercek altina almayi politika edeceklerdir.Kimin dost,kimin düsman oldugu bu eksende yeniden belirleyeceklerdir.Mücadele bitmemistir. Kürdistan devrimin zaferine dek sürecektir.Bitten bir sey varsa TC devletinin “Kürtcüsü” “Apocu”luk serüvenidir.Burada KUKM`nin yanlisligina ve bittigine hükmedenler,eger artniyet tasimasa bir sigliga isaret eder. “Apocu” hareketin ihanetini hic kimse kendisini dogruladigina yorumlamasin. ”KUKM bitmistir” gibi karsidevrimci teoriler üretmesin.”Ayri örgütlenme, ayri mücadelenin alternatifi ortak örgütlenme,ortak mücadele”dir gibi bir zorlamaya gitmesin. Kürdistan halkinin mücadelesi kendi zemininde sürüyor.Bu realiteye karsin kendilerini ihanet teorilerine göre üretenler,burada “bilimsel”,”tarihi gercekler”, ”ülkemiz somutu kanitlamistir” gibi ipe sapa gelmez düsünce kirintilari ile kimse kendini kandirmasin. KUKM`ne karsi kendilerine akbaba rolunu bicenler bosuna heveslenmesin. Sömürgeci efendilerinin basaramadigi isi onlar hic basaramazlar.Herkes bunu kulagina küpe yapsin. Kürtler,40 milyonluk nufüsuyla Ortadogunun gübeginde vatan tutmustur.Kürdistan demisiz.Kürdistan yurtseverligini bayraklastirmisiz.”Ya Ölüm Ya Kürdistan” demeyi siar edinmisiz.Haydi gelin bunu engeleyin.”Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” deyip KUKM`ni Kürdistan halkini ve devrimcilerini emperyalist ilan edin.”Vatan bölünüyor” yaygarasini koparin.Türk halkini milli göreve cagirin.KUKM`ne karsi genclerinizi davulu-zurnali halaylarla “en büyük asker bizim asker” deyip yollayin. Kürtleri katletmeye devam edin.Bunun gerekcesini “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nün korunmasi ilan edin.Kürdistan halki ve devrimcilerinin bagimsiz Kütdistan mücadelesini engeleyin.Peki dünden bugüne bu yaptiginizin disinda ne yapabilirsiniz? Katletmekle Kürt ulusunu bittiremesiniz.Asimilasyon mu yüzyillardir denediniz basaramadiniz. Peki daha ne yapacaksiniz? Ne yapacaginizi gecmis teori ve pratiginize bakarak söyleyebiliriz.Ki bunun Kürt ulus düsmanligi yüklü sömürgeci TC devletinin “bekasi” icin bir yaklasim ve uygulama oldugu gercegi orta yerdedir.Fakat herkes sunu bilmelidirki,Ortadogunun göbeginde vatan tutmus 40 milyonluk Kürt ulusunu katletmekle bittiremez.Bu ulusun bagimsizlik,demokrasi ve özgürlük mücadelesini engeleyemez.Ne sömürgeci efendileri ne de “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü kendilerine görev kilmis sistem kaynakli “ortak” literatörü kullanan “ortakci” Türkiye solunun gücü buna yetmez. Ezen-ezilen ulus kosullarinda UKTH konusunda ilgili tüm cevrelerin kimliginide ele verir.UKTH teorik söylem bazinda herkesin kabuludur.Sorun ezilen ulusun bu hakkini ayrilmadan koydugu kosullarda herkesin gercek kimligi daha da bir netlige kavusur. Özelimizde sömürgeci sistemin “ortak”literatörünü kullanan “ortakci” Türkiye solu teorik olarak UKTH`ni savunur.Fakat Kürt ulusu tavrini bagimsiz devletini kurmasindan yana koymaya basladigi andan itibaren olmaz itiraziyla karsilanir.Bu da “ortakci” Türkiye solunun kimliginin sosyal-sömürgrci niteligine isaret eder. Sistemin “solu”ki,kendilerini “Türkiye solu” olarak tanimlarlar.DGM heyet ve savcilarina “bölücülük yapmadiklari”ve “bölücü olmadiklari”ni söylerler.Kuskusuz onlar “bölücü” degildirler,misak-i millicidirler,”Türkiye bütünlügü”nün savunucularidirlar.”Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” diyen ve “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nün sol bekcileridirler.Bunu inkarda etmiyorlar. DGM savcisi,dergilerinde cikan bir yazilarini sansürlüyor.Bunun üzerine sunlari söylüyorlar. “Savci,sansür gerekcesi olarak,yazimizin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügünü hedefledigini” yani “bölücülük yaptigimiz” iddia ediyor.” “Savci dogru söylemiyorLO yazinin neresinde bölücülük yapmisiz? Orada bölücülük degil,halklarin birligi,emperyalizme,fasizme ve sömürüye karsi mücadele var.”(Bagimsizlik ve Demokrasi Yolunda Kurtulus.Sayi.30.Sf.36.14.Mayis 1999) Bu bir ikrardir.Bu bir itiraftir.Misak-i millicilik bundan baska bir sey degildir.TC devletinin temel tasi “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü hedeflemediklerini,yani “bölücülük” yapmadiklarini DGM savci ve heyetine deklere ediyorlar.”Savci dogru söylemiyor.” Dahasi “savci yolunu sasirmistir” diyorlar.Dogrudur! “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nü savunan su Türkiye solunu hangi hadini bilmez savci “bölücülük”le suclayabilir? Bunu olsa olsa “yolunu sasirmis bir savci” yapabilir.Kuskusuz öyledir.Bu haddini bilmez,”yolunu sasirmis savci”ya kesin agzinin payi verilmistir.Devlet onun kulagini kesin cekmistir.Bundan kimsenin kuskusu olmasin.Ne demek? “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nün savunucusu “ortakci” Türkiye solunu “bölücülük”le,yani “vatan haini” ile suclamak ne demek oluyor? Hangi haddini bilmez savci bu gafi yapabilir? Anlasilan savci ne devletini,ne de “solcusu”nu tanimiyor.Nerede bilecek zavali.Her seyin kapali kapilar ardinda pisirildigi Türkiyede herseyin ayaga düsecek hali yok ya! “Devlet siri” diye bir sey vardir.Iste bu “sir”i bilmeyen bir savci “yolunu sasirir.”DGM savcilari siz siz olun su “ortakci” Türkiye solu hakkinda bir iddia da bulunmadan önce TC devletinin etkili ve yetkili kurumlarina sorun.Yoksa basiniza gelmedik kaza ve bela kalmaz. DGM savci ve heyetlerine,yani TC devleti karsisinda duruslarini böyle belirleyen sistemin solu,baskalarina karsi demegoji yapmaktanda kendilerini alikoyamazlar. “Kürt halkinin kendi kaderini savunmak bölücülükse,evet biz bölücüyüz.” “Bunlari savunmayanlar,reformistler,icazetciler,isbirlikcidirler.”(Halk Icin Kurtulus. Sayi. 75. Sf.43.4 Nisan 1998) Kürt halki yerine Kürt ulusu kullanilirsa söylenenler yanlis degil,dogrudur. UKTH`ni irili-ufakli tüm Türkiye sol hareketleri savunur.Hangi örgüt ve partinin programina bakarsaniz bakin bir maddenin UKTH ile ilgili oldugu görülür.UKTH`ni savunmuyoruz diyene rastlanmaz.Fakat sorun bununla bitmiyor.Sorun,Kürt ulusunun kendi tavrini ayrilmadan yana koydugu andan itibaren baslar.”Olmaz” sesleri yükselir.Niye “olmaz”in gerekceleri siralanir.Gerekceleri sömürgeci sistemin resmi yaklasimin ötesine gecmez.Dahasi siraladiklari gerekceler ne olursa olsun karsi cikilan Kürt ulusunun kendi bagimsiz devletini kurma istem ve mücadelesidir.Peki bugünden sonra “Kürt halkinin kendi kaderini savunmak bölücülükse,evet biz bölücüyüz” demenin bir anlami var midir? Olmadigini herkes bilir. Demegojiden öte bir anlami olmaz.Cünkü söylenenler pratige aktarildimi en cok karsi cikanlar kendileri olur.KUKM veren Kürdistan halki ve devrimcilerini “emperyalist kiskirtma sonucu Kürt milliyetciligi” ilan eden ve “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” deyip “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”n savunmasina gecenler kendileri olur. Bu,cami hocasi ile cemaat arasindaki su tartismaya benzer.Hoca cemaata vaiz verir.Sunu yapmak kütüdür,bunu yapmak günahtir sayar döker.”Hadini bilmez”in biri,”hoca efendi,bu kütüdür,bu günahtir dediklerinizin hepsini kendin yapiyorsun” deyince hoca da piskince “siz benim yaptiklarimi degil,söylediklerimi yapin” der.Sistem kaynakli “ortak” literatörü kullanan Türkiye sol hareketleride piskin hoca rolündedir. Sistem kaynakli literatörü kullanan Türkiye sol hareketleri bir bütün olarak UKTH`ni savunuyoruz derler.Programlarinin bir maddeside bu olur.Fakat Kürdistan halki Kürdistan devrim zemininde bagimsiz örgütlenip mücadele etmeye basladi mi ayni gücler “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” diyerek KUKM`ni veren Kürdistan halki ve devrimcilerini emperyalist ilan ederler.Sömürgeci TC devletinin mahkemelerinde “bölücülük yapmadiklarini”,”Biz bölücü degiliz”,”Kimse bizi bölücülükle suclayamaz” derler.Ve bunlari sanki kendileri söylememis gibi bir de “Kürt halkinin kendi kaderini savunmak bölücülükse,evet biz bölücüyüz”, ”Bunlari savunmayanlar,reformistler,icazetciler,isbirlikcidirler” diyerek kendi reformist, icazetci ve isbirlikci kimliklerini aciga vururlar.Baska söze ne gerek.Kendi kendilerini anlatiyorlar.Dogru anlatiyorlar.Söyledikleride kendilerine cok iyi yakisiyor. Haydi diyelim bugün icin bir cözümünüz yok.Sorunu “halk iktidari”na havale ediyorsunuz.O zaman “oligarsi” diye bir iktidar olmadigina göre kim kimden “icazet” alacak? “Halk iktidari” kosullarinda “oligarsi” mi varki birileri ondan “icazet” alsin? Böyle sacmalik mi olur? Ama onlar sacmaligi zaten politika edinmisler.Dahasi var.Tartisilan halk iktidari kosullari degildir, bügündür.Bugün icin cözümün nedir? UKTH`savunuyoruz demekle sorun bitmiyor. Kürdistan halki ve devrimcileri ayrilmadan yana tavrini ortaya koyduklarinda “oligarsiye manevra alani acar”,”emperyalizmin ve fasizmin isine yarar”,”uluslar arasinda ulusal düsmanliklara yol acar”,”halklarin devrimci güclerini böler””Kimse ülkemizi bölemez. Ülkemizi bölmek isteyenler sadece,emperyalistlerdir” deyip KUKM`ni veren Kürdistan halki ve devrimcilerini emperyalist ilan edersen devrimciligin nerde kalir.Bu “reformistlik,icazetcilik,isbirlikcilik ve ihanetcilik” olmaz mi? Peki sormazlar mi bunca inciler düktükten sonra bunlardan farkin nedir? Bunca inciler döktükten sonra su söylediklerinizin bir anlami olur mu? “Oligarsinin bölücülük dedigi nedir? Kürt ulusal gerilla savasimi? Hayir,bu sonuctur. Oligarsinin bölücülük dedigi Kürt halkinin kendi kaderini tayin hakkidir.” “Siz bölücü sayilmamak icin yemin billah “ayrilmayi düsünmediklerini” söyler,yemin billah bir halkin en kutsal hakki olan silahli direnme hakkini mahkum edersiniz,bölücülük demegojisini etkilestirmis degil,onun karsisinda gerileyip bir halkin kendi kaderini tayin hakkini redetmis olursunuz”(Ayni yerde) Kürdistan halkinin ve devrimcilerinin bu bezde taragi yoktur.Cünkü onlar bölücüdür. Bagimsiz bir Kürdistan icin mücadele ettikleri icin sistem karsisinda bölücüdürler. Kürt ulusunun kader tayin hakkini ayrilmadan yana koyduklari icin bölücüdürler.Bu konudaki yaklasim ve pratikleri acik ve nettir.Bu yaklasim ve pratikleri nedeniyle sömürgeci sistem “vatan haini kökü disarida bölücü”,sistemin solu “emperyalist kiskirtma sonucu bölücü Kürt milliyetciligi” ile tanimlanmalarina maruz kalmislardir.Bu konudaki sicilleri tescilidir ve kabulleridir.Programlari,pratikleri,yayinlari ve mahkemeler karsisindaki tavirlari ortadadir. Sistem kaynakli “ortak” literatörü kullanan “ortakci” Türkiye solunun yaklasim,yönelim ve pratikleri,dahasi mahkemeler karsisindaki tutumlarida ortadadir.Peki ne demislerdi? DGM savci ve heyetlerine “vallahi billahi biz bölücü degiliz.””Kimse bizi bölücülükle suclayamaz.” ”Anadolu halklarinin birligini savunuyoruz.”Dahasi bunu yayin organlarinda kamuoyuna deklere ediyorlar.Tüm bunlardan sonra yukaridaki incileri dökmelerinin bir anlami var midir? Olmadigini kendileride bilir.Sebebsiz degildir.Devlet adina bir seyler kotarma amacli bilinc kirma cabasidir.Tüm bunlardan sonra UKTH`ni savunuyoruz demenin bir anlami yoktur.Yanisira “Anadolu halklarinin birligini savunmak”, oligarsi”nin karsi ciktigi bir sey de degildir. ”Oligarsi”nin karsi ciktigi Kürt ulusunun kendi bagimsiz devletini kurma istem ve mücadelesidir. Burada ezen ulus devrimcisinin ortaya koyacagi yaklasim kimligini belirler. Bunun cevabi “Anadolu halklarinin birligini savunuyoruz”olamaz.Bu devrimci bir yaklasim olmaz.Ogünden sonrada “bizde UKTH`i savunuyoruz” demenin demegojiden öte bir kiymeti harbiyesi olmaz.Cünkü bunlar birbirleriyle celisen seylerdir.Kürdistan halki ve devrimcileri verdigi KUKM ile “Türkiye bütünlügü”nü parcalamak istemektedirler.Sistem ve solu ise “Kimse ülkemizi bölemez.” anlayisi ile TC “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nün savunucusudurlar.Görüldügü gibi KUKM`ne karsi sistem ile “ortakci” Türkiye solu ayni zemindedirler.Sistemin solunun yaklasimlari sistemin resmi yaklasimlarindan farkli degildir.DGM savci ve heyetlerine söyledikleri var.Ve bunlari kendi yayin organlarinda kamuoyuna deklere edisleri var. Kürdistanli devrimcilerin DGM savci ve heyetlerine “biz bölücü degiliz,kimse bizi bölücülükle suclayamaz” aciklamalari yoktur.Olanlarinda Kürdistan devrimciligiyle uzaktan yakindan bir ilskileri yoktur.Dahasi “1.kurtulus savasini destekledikleri” ve “2.kurtulus savascilar olduklari” yaklasimlari da yoktur.Bunlara dayanarak TC devlet yöneticilerini “Türkiye bütünlügü”nü bölmekten kurtarmak icin verdikleri mücadeleyi az görme lüksleri hic olamaz.Ki kendileri misak-i milli sinirini ortadan kaldirmaya calisanlardir.KUKM`ni verenlerdir.Bu yeni bir devlet kurma anlamina gelir.Yeni sinirlarin öngörüldügü anlamina gelir.TC devleti dahil “solcusu”nunda Kürdistanda tasviye edilecegi anlamina gelir.TC devleti ve devlet icazetli düzen solunun “bölücülük” dedigi budur Kürdistan halki ve devrimcileri parcalanmis,bölüsülmüs,sömürgelestirilmis Kürdistani tek, bölünmez,bagimsiz ve demokratik bir Kürdistana cevirmek icin mücadele ediyorlar.Bunu hic bir zaman gizlemediler.Hic bir zaman TC devletinden icazet almak gibi bir onursuzluga düsmediler.Cünkü KUKM mesru,hakli, ilerici ve devrimcidir.Dahasi Kürdistanin mevcut statükosu Kürdistan halki ve devrimcilerine KUKM`ni verme görevi koymustur. Onlarda bu görevlerinin geregini yapiyorlar.Eger buna karsin ezen Türk ulus devrimcileri olduklarini iddia edenler,”Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece, emperyalistlerdir.” Ve TC devletinin mahkemelerinde “biz bölücü degiliz,kimse bizi bölücülükle suclayamaz” diyorlarsa bunu diyenlerin kimligi kirlidir.Misak-i millicilik dedigimiz budur.Sosyal-sömürgecilik dedigimiz budur.Kemalizm dedigimiz budur.Devlet icazetli düzen solculugu dedigimiz budur.Kürdistanli devrimciler bunu dedikleri icin haksizlar mi? Elbette degiller.Bu konuda Kürdistanli devrimciler ne derlerse haklidirlar. “Ortakci” Türkiye solunun sergiledigi tüm bu rezilikten sonra su yüzsüzlügü yapmaktan da kendini alikoyamiyor. “Eyleme gecmese bile,bölücülügü sadece düsünmek bile yasak diyor oligarsi.” “Sinirlar dar tutuluyor.Oligarsi,baskalarinada manevra alani birakmiyor ve icazetciler, uzlasmacilar, isbirlikciler daha net belli olsun diyor.” “Oligarsinin icazeti disina cikmamak icin söze “valla billa bölücü degiliz” diye baslamak uzlasmaciliktir,teslimiyettir.” “Devrimcilik,herseyi yerli yerinde ve tami tamina söylemektir.” “Bundan korkanlar,bunun bedelini ödemeyi göze almayanlar,ne devrimci,ne de Kürt yurtseveri olamazlar.”(Ayni yerde) Güzel söylüyorlar.Dogru söylüyorlar.Kendi iclerindeki Kürdü güzel tanimliyorlar. Kürdistana, Kürt ulusuna,Kürdistan halkina yabancilasan,Türk ulusal onuru ile övünmeyi siyaset etmis devsirilmis Kürdü iyi anlatiyorlar.Ezen ulus ismini cagristiran bir örgütlenmede calismayi “enternasyonalizm” ile tanimlayan Kürdü güzel tanimliyorlar. KUKM`ni veren Kürdistanli devrimcileri “Kürt milliyetcisi” ilan eden,disarda gazel okuyan düsürülmüs Kürdü cok güzel anlatiyorlar.Ayni seyleri biz söyledigimizde ne “Kürt milliyetciligi”miz,ne “hain”ligimiz,ne “isbirlikci”ligimiz kalir.Hemen bir emperyalist gücle iliskilendiriliriz.Onyillardir kendileri icin söylediklerimizi simdi kendileride kabul ediyorlar .Bu iyiye alamettir.Bize düsende kendilerini kendi kimlikleri ile tanimlamaktir.Bu herseyden önce ahlaki bir sorundur.Bir kimseyi, cevreyi veya her hangi bir seyi kendi kimligi ile tanimlamak ahlakidir.Kimse merak etmesin.Onlari kendi kendilerini tanimladiklari ile tanimlayacagiz.Peki kendilerini nasil tanimliyorlar? “Kimse ülkemizi bölemez.Ülkemizi bölmek isteyenler sadece emperyalistlerdir.””Biz Anadolu halklarinin birligini savunuyoruz.””Bölücü degiliz.” “Kimse bizi bölücülükle suclayamaz.” Bunlari DGM savci ve heyetlerine söylüyorlar.Yayin organlarinda kamuoyuna sunuyorlar.Sömürgeci sisteme bagliliklarini deklere ediyorlar. Sömürgecialtemperyalist Türkiyenin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü”nün sol mehmetcikleri olduklarini ilan ediyorlar.Oynadiklari rollün ne kadar cirkef oldugunu kendileride bilmis olacaklarki sucluluk ruh haliyle herkesi, icinde oldugu kendi konumuyla tanimlamayi kurtulus saymistir.Hem suclu hem güclü buna derler. “Oligarsinin icazeti disina cikmamak icin söze “valla billa” diye baslamak uzlasmaciliktir, teslimiyettir:” “Devrimcilik,herseyi yerli yerinde ve tami tamina söylemektir.” “Bundan korkanlar,bunun bedelini ödemeyi göze alamayanlar,ne devrimci,ne de Kürt yurtseveri olamazlar.” Bunlari söylerler.Bazen Allah söyletir.Dogru söylerler.Onyillardir kendi iclerindeki Kürt icin bunlari söyledik yazdik.Dillimizde tüy bitti.Anlasilan o ki,caba ve emegimiz bosuna gitmemis. Yankisini bulmus,etkisini göstermis.Oturulmus muhasebe yapilmis.Kendi iclerindeki Kürdü iyi tanimlamislar.”Ne devrimci,ne de Kürt yurtseveri olamazlar.” olarak tanimlamislar.Yerinde bir tanimlama.Cünkü onlar “bölücü degil”,”kimse onlari bölücülükle suclayamaz”, dahasi onlar,Türk ulusal onuru ile “övünc duyma”yi siyaset edinmisler. Kürdistana,Kürt ulusuna,Kürdistan halkina yabancilasmislar.KUKM`ni veren devrimcileri “emperyalist kiskirtma sonucu Kürt milliyetcisi” ilan ederek sömürgeci-altemperyalist Türkiyenin “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlügü” korumayi kendine görev kilmislar.Bu nedenle onlar “ne devrimci,ne de Kürt yurtseveri olamazlar.” Kendi “yoldaslari” hakkindaki ikrarlari.Yerindedir!Cünkü onlar ne bölücüdür,ne devrimci ne de Kürdistan yurtseverleridirler. Kistas belirlenmistir.Kürdistan yurtseveri ve devrimcisi olmak icin bölücüyüm demek bir zorunluluktur.UKTH`nin geregi olarak bagimsiz devlet olma yönünde tercihimi koyuyorum demektir.Bunun icin mücadele etmektir.Sömürgeci sistem ve sistem kaynakli “ortak” literatörü kullanan Türkiye solunun karsi savastigi da bunlardir.Cünkü bölücülük yapanlar, KUKM`ni verenler Kürdistan halki ve devrimcileridir.TC devletinin ve devlet icazetli düzen solunun karsi savastiklari ve yok etmek istedikleride bunlardir.Bu kosullarda “ben bölücüyüm” demek bedel ister.Bunu ancak Kürdistan ve halkina bagli olanlar gögüsler.Bu cesareti ancak Kürdistan devrimcileri gösterebilir.Bunu ezen ulus ismini cagristiran bir örgütlenmede calismayi “enternasyonalizm” yükleyen,Türk ulusal onuru ile övünc duyan Kürdistan,Kürt ulusu ve halkina yabancilasan,devsirilen Kürt söyleyemez. Söyleyemedikleri icinde onlar,kendi deyimleriyle “ne devrimci,ne de Kürt yurtseveri olamaz”lar.Kürdistan bagimsizligi icin mücadele etmeyenler,Kürdistan yurtseveri olamazlar. Yurtsever olmayanlar da enternasyonalist olamazlar.Bu nedenle enternasyonalizmi ezen ulus ismi ile cagristiran bir örgütlenmede yer almaya indirgeyenler,ülkesine,ulusuna ve halkina yabancilasanlardir.Bunlar da ne devrimci,ne de yurtsever olabilirler.Bugüne kadar yaptiklari gibi KUKM`ne karsi mücadele eden sömürgeci sistemin sol aciklari olurlar. Kürdistan yurtseveri ve devrimcisi olmanin kistasi belirlenmistir.Bu,”Ya Ölüm Ya Kürdistan”dir.Vietnam devriminin önderi Ho Si Minh`in dedigi gibi “Hic Bir Sey Bagimsizlik ve Özgürlükten Daha Degerli Degildir.”Kürdistanin bagimsizligi ve özgürlügü icin Kürdistan halki ve devrincilerinin yapamayacaklari hic bir fedakarlik yoktur.Bu ugurda verilecek agir bedel pesinen kabullenilmistir.Bu,gelecek kusaklarin insanca,onurluca yasami icin tarihin bugün Kürdistan halki ve devrimcilerine yükledigi bir görevdir.Bugün degisik kulvarlarda da olsa Kürdistanli yurtseverlerin,devrimcilerin,sosyalistlerin yerine getirmeye calistigi görev budur.Bu görevden ne adina olursa olsun kacanlar,disarda ahkam kesenler,”bu hain”,”su hain” diyenler,KUKM`nin ciplak bir askeri olmayi “Kürt milliyetciligi” deyip burun kiviranlar, Kürt olupta Kürtlügünden utananlar,haindirler ve castirlar. Kürt ulusu “devletlesemez” diyenler,bunu “imkansiz ve gereksiz” görenler, Kürdistan halkinin mücadelesine inancsizligini dile getirenler birakin yurtsever,devrimci olmayi burjuva liberali bile olamazlar.Kürdistan halki ve öncü politik gücleri KUKM`ni veriyor.Bu mücadelede agir bir bedel ödenecegi,ama kazanacagini bilerek veriyor.Sömürgeci güclerin Kürdistandaki varligina son vereceklerine,onlari Kürdistanda söküp atacaklarina,yerli ihaneti tepeleyeceklerine inaniyorlar.Onlar,hic bir zaman zaferlerine olan inancina gölge düsürmediler. Mücadele tarihleri bunun ispatidir.Kuskusuz Kürdistan devrimi bugünden yarina gerceklesecek bir olay degildir.Ulusal ve uluslararasi kosullarin buna zemin hazirlamasina baglidir.Devrimin temel amac ve hedeflerini programlastirilmasina,bu temelde bagimsiz Kürdistanda kendi cikarini gören tüm ulusalci sinif ve tabakalarin altinda yer alacagi ulusal bir cephenin kurulmasina,yabanci güclere ve yerli ihanete karsi uzun sürecek bir halk savasinin verilmesine,uluslararasi müttefik güclerini dogru tespit etmesine baglidir.Kürdistan devrimcileri bu politikayla zafere ulasacagi inancindadirlar. Kürdistan yurtseverliginin,devrimciliginin görevleri acik ve nettir.Kürdistan da herkesin sinif cikarina cevap veren örgütlülükler vardir.Görev,kendini örgütleyip süren KUKM`nin bir neferi olmaktir.Varolani begenmeyebilirsiniz,desteklemeyebilirsiniz.O zaman sahaya iner iyisini,dogrusunu yaparsiniz.Bundan kacis yoktur.Kürdistan yurtseverligi ve devrimciligi budur. Ekim /2003