Sevgili Tunç Fındık devam eden 14 sekiz binlik

Transkript

Sevgili Tunç Fındık devam eden 14 sekiz binlik
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
Sevgili Tunç Fındık devam eden 14 sekiz binlik projesi ile geçtiğimiz aylarda sonlandırdığı ve
malesef olumsuz hava ve kar koşulları yüzünden zirve ile sonuçlanmayan K2, Gasherbrum I-II
tırmanışları ile ilgili sorularımızı cevapladı. Kendisine çok teşekkür ediyor ve bu röportajı
beğeninize sunuyoruz.
(Fotoğrafta Tunç Fındık Everest 8000 metre kampında) 14 X 8000 Nedir 14 X 8000?
Bugün yer küre üzerinde bulunan 8000 metreden yüksek 14 adet dağın zirvelerinin hepsine
ulaşmayı kendine hedef koyan ülkemizin kıdemli yüksek irtifa tırmanıcısı Tunç Fındık’ın bu
projesine bulduğu isim 14 X 8000.
Tunç’un başlangıç verdiği bu projesi dünya yüksek irtifa dağcılığındaki en zorlu ve en prestijli
işlerden birisi. Tek bir sekiz binlik tırmanış bile insanoğlunun fizyolojik, psikolojik sınırlarının çok
ciddi anlamda zorlarken ve dağcılık adına dev risk porsiyonlarını göğüslemeyi gerektirirken,
dünyadaki tüm 8000’lik dağları tırmanma projesi gerçek anlamda bir dağcılık maratonu. Tam
manası ile ise bir yüksek irtifa dağcılığı maratonu da diyebiliriz.
Dünyadaki 14 adet 8000 metre üzeri dağların hepsi Himalaya sıradağları üzerinde, Pakistan,
Tibet, Çin ve Nepal arasında dağılmış durumda.
1920’lerden başlayarak özellikle de iki büyük dünya savaşı arasında sürekli denemelere sahne
olan bu 8000’lik devlerden, ilk olarak Annapurna dağı, II. Dünya Savaşından sonra 1950
senesinde, elit Fransız dağ rehberleri ve dağcılarından oluşan güçlü bir ekip tarafından
1 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
fethedildi. 8000’liklerin ve haliyle tüm dünyadaki dağların en yükseği olan Everest ise 1953
yılında Yeni Zelanda asıllı İngiliz Sir Edmund Hillary ve Nepalli Tenzing Norgay’ın zirveye
ulaşması ile ilk kez tırmanılabildi. Bu tırmanışların, ilk fetihlerin hikayeleri, döneme yön veren
etik tartışmaları buraya sığdıramayacağımız kadar uzun ayrı ayrı ele alınması gereken konular.
Tek bir kişinin 14 adet 8000’lik dağların hepsine birden tırmanabilme başarısını gösterebilmesi
ise ilk 8000’lik tırmanış gerçekleştikten tam 36 yıl sonra ünlü Güney Tirollü[1] dağcı Reinhold
Messner tarafından başarılabildi. Messner 1960’larda başlayarak özellikle Dolomitlerde ve Batı
Alplerde geliştirdiği dağcılık yeteneklerini 1970’de kardeşi Günther ile başardıkları Nanga Parbat
Rupal Yüzü tırmanışı
[2]
ile 8000 metrelik devlere taşıdı. Bu zorlu ilk 8000’lik tırmanışın ardından inişte kardeşini ve altı
adet ayak parmağını kaybeden Messner, belki de artık tam anlamıyla kaya tırmanamayacak
olmasından sebep dikkatini yüksek irtifadaki 8000’lik tırmanışlara yöneltti. 1986 senesinde seriyi
sonlandırarak 14 adet 8000’lik dağa tırmanmayı başaran dünya üzerindeki ilk dağcı oldu.
Messner’in 16 sene içerisinde bitirdiği 14 8000’lik projesini ikinci olarak bitiren dağcı ise, son
dönemlerde Messner’le bu işte yarışa giren belki de tüm zamanların en efsane yüksek irtifa
tırmanıcısı olan Polonyalı sert adam Jerzy (Jurek) Kukuzcka oldu. Dönemi ve döneminin lojistik
ve finansal imkanları göz önünde bulundurulduğunda inanılmaz bir hızla, sadece 9 sene içinde
14 8000’liği tırmanan Kukuzcka’nın ilk tırmanışı olan Lhotse hariç tüm çıkışlarını ya yeni rota, ya
bir solo yahut bir kış tırmanışı olarak gerçekleştirdi. Ancak bu başarılarının hemen ardından
1989 senesinde o zamanlar Himalayaların çözülmemiş en büyük problemlerinden biri olan
Lhotse Güney Yüzü’nün ilk çıkışını yapmaya çalışırken hayatını yitirdi.
Bugün dünyada 14 sekiz binlik projesini gerçekleştirebilmiş, 18 dağcı var, lakin
tamamlayamadan hayatını yitirenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.
8000’lik devlerdeki ilk tırmanışları her birinin bu dağların ilk tırmanışları olması sebebiyle birer
ekspedisyon yani keşif olarak adlandırmak yanlış olmaz. Bu ilk tırmanışlardan bu yana gün
geçtikçe yüksek irtifada alpin stil tırmanış denemelerinde inanılmaz bir artış var. Birçok dağcı
yüksek irtifada, dağı fethetmeye yönelik geleneksel taktiklerle bezeli ekspedisyon stili yüksek
irtifa dağcılığı terk ederek kökünü Alplerden ve oradaki tırmanış tarzından alan bu stile
yöneliyor. Sahip olduğu inanılmaz sportif zorlukların yanında, alpin stil yüksek irtifa denemeleri
günümüzde türünün belki de en prestijli tırmanışları. 1970 yılında Reinhold Messner ve o
dönemki partneri Peter Habeler, Gasherbrum I zirvesinin (Hidden Peak) alpin tarz çıkışını
yaptıktan bu yana, Himalaya dağcılığı bu alanda buraya sığdıramayacağım kadar çok ve dudak
uçuklatacak başarıya sahne oldu.
Türkiye’de 8000 metre üstü yüksek irtifa tırmanışları serisi ise 1995 senesinde Nasuh
Mahruki’nin gerçekleştirdiği Everest tırmanışı ile başladı. Uzun yıllar ise bu alanda sadece iki
öncü isim vardı Türkiye’de, Nasuh Mahruki ve Uğur Uluocak. Bu isimler uzun yıllar Türkiye’de
kayıtlı 8000’lik tırmanış gerçekleştirmiş iki kişi olarak durdu. Sonrasında bu iki isme Tunç Fındık
da eklendi. Son senelerde ise özellikle ORDOS’un ekip olarak kotardığı 8000 metrelik
Gasherbrum I ve Everest Ekspedisyonları sonrasında 8000’lik tırmanış başarısı gösterebilmiş
dağcı sayımız ciddi anlamda artış gösterdi.
Sevgili Tunç Fındık’a devam eden 14 sekiz binlik projesi ile geçtiğimiz aylarda sonlandırdığı ve
malesef olumsuz hava ve kar koşulları yüzünden zirve ile sonuçlanmayan K2, Gasherbrum I-II
tırmanışları ile ilgili merak ettiğimiz bazı soruları yönelttik ve kendisi de bizi kırmayarak
2 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
sorularımızı cevapladı. Kendisine çok teşekkür ediyor ve bu röportajı beğeninize sunuyoruz.
Aykut Türem tirmanis.org @ 2009 Not: Röportajda kullanılan tüm fotoğraflar Tunç Fındık
arşivine aittir.
Röportajın yayınlanmasındaki yardımları
için sevgili Pınar Kavak'a teşekkürler...
***
Sorular
:
1) 1970’lerden itibaren sahneye çıkan yeni kuşak yüksek irtifa tırmanıcılarının ortak
özelliklerinden birisi olarak yüksek irtifaya gitmeden önce çok zorlu Alpin tırmanışları
gerçekleştirmeleri ve teknik ustalıklarının mükemmel olması gösterilebilir. Örneğin
Messner Dolomitler’de, Jerzy Kukuczka Tatra ve Alpler’de önemli tırmanışlar
gerçekleştirmişlerdi.
Senin tırmanış özgeçmişine baktığımızda ise özellikle Aladağlar başta olmak üzere
Türkiye’nin birçok yerinde çok uzun bir döneme yayılmış çok yüklü bir tırmanış geçmişin
ve önemli başarıların mevcut. Sekiz binlik devlerde bu deneyimlerinin faydasını görüyor
musun? Bunlar 14X8000 maratonunda sana ne gibi artılar katabilir sence?
Alpin kaya-buz-miks tırmanış tekniklerine hakim olmak ve kayada, buzda iyi tırmanmak
yükseklikte ciddi bir artı bence. Rakım yükseldikçe, karşılaşılan engeller de görece zorlaşıyor;
düşük derecelerde teknik tırmanış bile çok sorunlu olabiliyor. Tabii ki beni karşılaştırma
Messner’le, Jerzy ile :-) ama onların konumunda, alçak dağlar onlara dar geldiği için
Himalaya’lara yönelmişler bence, ve zor rotalar, ilkler tabii ki onların olmuş.
Teknik tırmanış zaten kendi başına harika bir şey. Buzda, kayada yeterli olmak bir dağcı için
önemli bir his... Ve de, yüksek tırmanışlarda her an her yerde bunun yararı görülebiliyor.
Boşluğa ve dikliğe alışkanlık, malzemeyi etkin kullanmak, tırmanıcı alışkanlıklarının olması,
becerilerin otomatik olması, dağları ve tırmanışı tanımak.. bunlar yüksek dağlardaki
tırmanışlarda çok lüzumlu unsurlar ve bunlara sahip olmamak, yaşamını büyük riske atmak
demektir. Örnek: 2006 yılında Lhotse’de, beraber tırmandığım 3 Sherpa dostum 8200
metrelerden dönme kararı aldılar, çok yorulmuşlardı. Ben devam etmeye karar verdim; derin
karlı bir baca ve ardından mavi buzlu bir kulvarı solo tırmanıp zirveye tek vardım! Teknik
tırmanış becerim olmasa bunu yapamazdım çünkü güvenebileceğim bir ip yoktu rotada, tek
güvencem krampon ve buz aletiydi. Serbest çıkıp, serbest, geri geri indim.
Ayrıca, birçok 7000 ve 8000’lik dağda teknik tırmanış var. Kar, buz ve miks tırmanış ayrılmaz bir
parçası bu ortamın. Kısaca, teknik tırmanış bilmek – ve deneyimli, pratiğe sahip olmak- şart.
{highs
Lhotse kulvarda 8350 metre
{highslide type="img" width=300 height=250 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
3 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
Lhotse 8000 metre kampı
2) Sanıyorum ülkemizde kayıtlı alpin stil 8000’lik tırmanış gerçekleştirebilmiş tek kişi,
sevgili Uğur Uluocak. Ben şahsen 14x8000 maratonunda senden de alpin stil bir çıkış
bekliyorum, hatta eminim bile diyebilirim. Böyle bir deneme için şimdiden bir dağ
belirledin mi? Şayet belirlediysen, seçimini yönlendiren temel faktörler nelerdir?
Olabilir neden olmasın? 8000’liklerin bazıları zor ve devamlı teknik etaplar içeriyor (en kolay
rotada bile) ve bu da, alpin tarzı zorlaştırıp, hızlı gidiş gelişi, etkin hareketi bazen engelliyor.
Öncesinde bir 7000’lik yaparsam alpin stil 8000 olur tabii, olabileceğini biliyorum ama öncelikle
uygun koşullar gerekiyor. Pakistan’daki G1 ve G2 için planım bu zaten -birine çıkınca diğerine
zaten alpin stilde gideceğim belli bir şey... veya, bir sefer daha Everest’e gidersem bir ara
(olabilir, kafada var, üçleyebilirim!!) öncesinde Shishapangma’ya çıkar, alpin tarzda giderim
diyorum artık. 7000’lik dağlarda alpin stil yaptım, kısa surede ve tek vuruşta zirve! Mesela
Baruntse’de 2008’de bunu gerçekleştirdim, o açıdan benim için çok değerlidir. 8000 için de
bunun oluru var, mesela belki Shishapangma? Ama tabii dedim ya, günün sunduğu imkanlar ve
ortama çok bağlı.
Alpin stil olmasa da, 8205 metrelik Cho Oyu’da, 2005 yılında, ana kamptan 13. günde zirveye,
2. kamptan direkt, oksijensiz ve sadece iki kişi, Sherpa desteksiz tırmandım.. Broad Peak’da,
hiçbir destek olmadan sadece iki kişi zirveye gitmeyi denedik.. bunun gibi şeyler yaptım, o an
zor gelse de, değeri sonradan anlaşılıyor.
8000’de alpin stil bir tırmanış için senin iyi hissetmen önkoşul. Gerisi çok dert değil. Bir de iyi,
güvenilir bir partner çok gerekli.
3) Senin gibi tam zamanlı bir dağcının sorunlarından birisi sanıyorum her daim
istediğin seviyede partner bulamamak olabilir. Yanlışım yoksa yüksek irtifada da
sabitlenmiş bir partner ile tırmanmıyorsun. Peki bu senin için bir sorun yaratmıyor mu?
Aslında partner eksikliği sorun yaratıyor tabii ki... Bu zamanlarda çok kuvvetli bir Sherpa olan
Dawa ile tırmanıyorum. O bana partner oldu, tabii ki farklı dil konuşmak iyi değil ama kardeş gibi
oldu adam bana... Güveniyorum ona, o da bana güveniyor, teknik olarak yeterli ve becerikli,
güçlü. Daha ne olsun? Tek kişi olmaya da çok alışkınım ben, nerede çokluk orada hastalık
çünkü. Mesela bu yıl K2’de ekip berbattı, tek başıma gitsem daha bile iyi olurmuş! Ekibin iyiliği
veya kötülüğü çok etkiliyor herşeyi.
Ben tek başıma iyiyim, hoşuma gitmiyor da değil, çok hoş bir hissiyatı var... Kararlar bana ait,
canımın istediğince! Sorumluluk yok. Yanımda biri oldu mu, onun için endişe duyuyorum. Ayrıca
partnerler birbirine bağlıdır, biri ne yaparsa diğeri de ona uyar, bu zorunluluk değildir ama
4 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
doğrusu budur. 2004’de kimbilir kaçıncı defa Tien Shan’a, Khan Tengri’ye gittik, yanımda
adamım Efecan (Aytemiz) vardı, adam bazı sebeplerden dolayı dağı sevmedi bizimki,
tırmanmamaya karar verdi, haklıydı da. Benim tek gitme şansım vardı, ama onunla dönmeye
karar verdim! Partner senin canındır!
Tam istediğim, 6000 ve 7000’lik teknik dağlarda kendi partnerimle tırmanmak, 8000’de görece
daha kolay rotalar çıkıyorum ve orada tek veya Sherpa dostumla idare ederim. Ama teknik 6000
ve 7000- o başka bir hikaye. Zor bir etabı lider giderken ipi tutanın bildik bir el olması, moral
vermesi önemli...
{highslide type="img" width=600 height=500 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
K2 6500 metre
4) 14 tane 8000’lik dağların hepsine tırmanabilmiş 18 dağcı varken, bunu denerken
ölenlerin sayısıda azımsanmayacak kadar fazla. Yahut 8000’lik dağların bazılarında ölüm
oranı çok yüksek, misal Annapurna yaklaşık % 43’lük bir ölüm oranına sahip. Bu risk
yüzdesi seni korkutmuyor mu?
Evet oranlar hoş değil ama olaya mantıklı yaklaşıyorum, riskleri adım adım değerlendiriyorum.
Mesela Dhaulagiri de Annapurna’ya yakın bir ölüm sayısına sahip, ama dikkat ve öngörü ile
gerçekleşebildi. Bir de şu var: ben bu projeyi yapacağım diye devamlı ölüm riski almak zorunda
değilim ve almam da, ‘14x8000 yapacam’ diye kimseye verilmiş bir sözüm yok, sıktığı yerden
bırakır, teknik 6000-7000’lere doğru devam ederim, hiç kasmam! Mesela bu sene yazın K2’den
böyle döndüm. Risk vardı, dedim ki bu ekip ve bu hava, bu kar ile bu sene zirve imkanlı değil,
bırakıverdim. Şimdi olmaz, bakarsın başka zaman olur!
5 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
{highslide type="img" width=600 height=500 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Pamir Korzenevskaya 6800 metre
5) Projeni sonlandırmak için belirli bir süre kısıtı koydun mu kendine?
Biterse ekime, bitmezse netekime kadar :) Aslına bakarsan ömür boyu sürecek bir olay oldu bu,
her sene en az 1 adet 8000’i her şartta yaparım nasılsa. Bazılarına birden çok sefer gitmek
gerekecek, bazı seneler birden çoka çıkacağım... Ama fazla da sıkmaması gerek insanın
kendini, aylarca buzun soğuğun içinde sıkılmak olası- tadı kaçmasın! Tabii tam bir bilinmez
yani. Ama tahminim 10 yılda biter, zaten 10 tane kaldı :).
6) Himalaya’nın zor ve teknik dağlarından birisi olarak gösterilen 7925 metrelik
Gasherbrum IV (G IV) dağı 8000 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahip olsaydı, sence 14
8000’lik projeni ne oranda zorlaştırırdı?
Keşke o da 8000 metrelik olsaydı da çıksaydım, tabanından kaç kere gördüm onu, güzel bir
doruk! Karda bata çıka Gasherbrum 2 gibi çığ tehlikesiyle dolu, kıytırık bir 8000’e çıkacağıma,
aslan gibi teknik tırmanışı tercih ederim! Tabii ki proje güçleşirdi, ama çok çok enteresan olurdu
bence. K2’den daha zevkli ve çekici olacağı kesin… Diyeceksin ki, 8000 m. olmasa da git G
IV’e, ama hemen hemen aynı paraya maloluyor, daha ucuz değil maalesef. Bir de, Everest’in
oralarda Nuptse var mesela- 7879 metre, o da güzel ve G IV benzeri bir dağ. Neden olmasın,
aklımda var böyle dağlar.
7) Yüksek irtifa kadar teknik anlamda da Türkiye’deki en güçlü tırmanıcılardan birisisin.
Son K2 tırmanış denemesi için yürüyerek geçtiğin Baltoro buzulunda, hemen solunda
kalan Trango Kuleleri, Muztagh Kuleleri gibi Himalayaların beklide en teknik dikey
maceralarına nasıl kayıtsız kalabildiğini merak ediyorum?
Bu bir ironi zaten... İnsan yüksek dağa gidince kaya tırmanmayı özlüyor (yani ben öyleyim en
azından) o nedenle de döner dönmez, zayıflamış bedenle kayaya hücum ediyorum, her sefer!
6 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
Efendim ben all-round (herşeyde tuzu olan) bir tırmanıcıyım ama hiçbirinde mükemmel değilim,
fakat kaya tırmanmayı- en basitinden- seviyorum! Trango kuleleri ayrı bir dünya zaten- orada
tırmanmayı hayal etmeyen dağcı olamaz! Mesela Great Trango’daki klasik rota hep aklımda- 55
derece buz ve 6+ kaya- 6000 metrede, 1200 metrelik bir tırmanış! İnanılmaz bir kombinasyon
bence, ve bir gün Efecan ile gideceğiz diyorum! Ah o granitteki çatlaklara takoz friend takmak! Muztagh Tower vb. biraz daha Ama Dablam’ı andıran buzullu dağlar, bu tür dağlara Nepal’de
tırmanmak daha iyi çünkü daha iyi organize olunabiliyor- mesela 6670 metrelik Kusum
Kangguru, mesela 6856 metrelik Ama Dablam’ın klasik rota harici yüzleri, mesela 6900 metrelik
Numbur... Hep teknik kaya ve buz! Gönlüm daha alçak, daha teknik dağlarda. Düşün işte,
Türkiye’deki, Aladağlar’ın, Dedegöl’ün 3000’lik dağlarına bile deli oluyorum işte.
8)Senin için çok daha özel ve eskiden beri hedefin olan bir 8000’lik dağ mevcut mu?
Yahut çok tırmanmak istediğin spesifik bir rota var mı?
Doğrusunu söylemem gerekirse, Everest’e, daha doğrusu, Tibet’lilerin adıyla Chomolungma’ya hayranım, çok güzel bir dağ.. Biraz tecavüze uğramış bir tanrıça (giden çok sayıda insan
nedeniyle), ama çok güzel ve beni de seviyor:). Doğrusu 8463 metrelik Makalu’yu uzun süredir
düşünüyorum, hep gördüğüm için olsa gerek... Çok ulu ve güzel bir dağ! Nanga Parbat’ın
Kinshofer rotası aklımda, kısmet ne zaman bilmiyorum ama bu rota 65-70 derece buz ve 5+
derece kayadan oluşuyor- merak ediyorum çok, çok okudum bu dağ hakkında. Bir de hayran
olduğum 7000’likler var- Menlungtse, Ama Dablam ve de Khan Tengri gibi...
{highslide type="img" width=300 height=250 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Everest 2nci adım (2nd step)
{highslide type="img" width=300 height=250 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Everest zirvede
9) Yüksek irtifadaki tırmanışlarında asla esnetmem dediğin, senin emniyet sübabın olarak
7 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
gördüğün ve eve sağlam dönmeni sağlayan katı bir kurallar listen var mı? Yoksa herşeyi
duruma ve koşullara göre dağda mı belirliyorsun?
Herşeyi ve herşeyi duruma göre hesaplıyor ve belirliyorum, her dağ farklı, her ülke farklı. Ama
fırtınada tırmanmamak, kötü havada zirveye devam etmemek, bariz çığ riski varsa veya rota
çok miktarda serak bandı- buz çığı riski içeriyorsa rotaya girmemek, hasta isem, halsiz isem
tırmanmamak gibi emniyet sübaplarım var. Ama her dağ, her rota farklı, kimisi uzun kimisi kısa,
sen de her yerde farklı oluyorsun. Çok acayip değişken bir şey yüksek dağcılık. Mesela
Dhaulagiri’de 7600 metreden sonra döşediğimiz ipler bitti, buz yamacında ipsiz devam veya
dönüş! Kararım zirveye devamdı, çünkü o an kendime güveniyordum ve biliyordum... Ama hep
böyle karar vermem ki. Ne olursa olsun, eve sağlam ve sağlıklı dönmek, ölümün kıyısından
sürünmeden dönmek önemli bir kural, sana da çok bağlı bir şey...
10) Finansman sanıyorum bu kadar büyük çaplı bir projenin en zorlu kısımlarından birisi.
Türkiye gibi dağcılığın bir kitle sporu olmadığı bir ülkede sponsorluk bağlantılarını nasıl
şekillendiriyorsun? Yahut alınan herhangi bir sponsorluk seni başarılı olma hususunda
daha fazla stres altına almıyor mu?
Hayır, net söylemem gerek ki ‘sponsorluk var, illa zirveye çıkmalıyım’ diye canımı asla riske
atmam. Bu hastalıklı bir zihniyettir. Bir spor aktivitesi canımdan değerli değil... Ayrıca sponsor
firmanın da imajı, ölümle ve kazayla daha çok zedelenir zaten Yok, baskı hissetmem. Ben bir
sporcuyum, onlar da yanımda ve destekliyor... Önemli olan, bu aktivitenin mantığının
yatırımcıyla bağdaşması ve olayın onların hedef kitlesine varması. Tabii ki tırmanışın başarılı
sonuçlanması için elimden geleni yaparım, ama sınırı var bunun.
Sponsor bulmak hala zor ve uğraştırıcı ama ben tek kişiyim, avantajım bu. Eskiden rehberlik vb.
yaptığım organizatörlerin tırmanış ekspedisyonlarına ucuza veya yardımcı rehber olarak
gidebiliyorum, masrafım görece az oluyor bu durumda, maliyetine sadece! Artık kendim de bu
tür tırmanışları Sherpa dostlarımla veya batılı rehber arkadaşlarla yapabiliyorum, gayet ucuza
malederek. Ama 8000’lik dağ için sponsor gerekli, cepten bunu yapamazsın- zenginsen ve
umursamıyorsan ayrı tabii. Kişisel ilişkiler, eş dost, yönlendirmeler, şans ve süregelen ilişkiler
derken sponsorluk oluyor bir şekilde. Mali, hizmet, basın ve ürün sponsorluklarım var...
11) Bu seneki K2 denemende klasik rota yerine Cesen rotasına yöneldin. Bu iki rota
belirli bir noktadan sonra kesişerek aynı yerden devam etse de, büyük bir kısmı ayrı
seyrediyor. Neden böyle bir tercihte bulundun?
8 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
Bu biraz da şans oldu aslında. Cesen rotası veya ‘Bask Spur’ olarak tanınan K2 güneygüneybatı sırtı, klasik Abruzzi sırtı (1954 rotası)’na göre daha dik ve devamlı bir sırt. Dediğin
gibi, 7720 metrede ‘the Shoulder’ / Omuz’a bağlanıyor ve yukarı ‘Bottleneck’e devam ediyor...
Tamamen ayrı bir rota, muhteşem de, gerçek tırmanış! Ama riski var; tabanda ilk 500 metrede
büyük buz çığı tehlikesi mevcut. Rota teknik: 55-65 derece kar kaplı kara buzda ve III+ derece
karlı, buzlu kayada iki kişi, üç günde 1300 metre kadar hat döşedik... Miks traversler, boşluklu
kulvarlar ve buzlu bacalar, 6000 metrelerde... İyi ki gitmişim, iyi ki orada tırmandım, K2’nin
teknik bir rotasında tırmanmak bana çok şey kattı. Ama işte, ekip ve hava / zemin dertleri
nedeniyle zirve kimseye kısmet olmadı bu yıl. K2’ye bu yıl gitme nedenim, benim Fransız bir
arkadaşım (Ben Lhotse’ye tırmanırken o Everest’e çıkıyordu, 2006’da, oradan tanışıyoruz) beni
bu ticari tırmanışa davet etti. Biraz inceledim, Cesen rotası güzel gözüktü, yapılabilirliği de vardı.
Keza benden sonra iki farklı ekip Cesen rotasından ‘Omuz’a çıkabildi. Tek hatam, ticari bir
ekspedisyona katılmış olmaktı!
12)14 8000’lik tırmanabilmiş dağcılara dünyada “koleksiyoner” de deniyor. Bu isim
hakkında ne düşünüyorsun?
Evet bir kısmı öyle, özellikle de Koreliler ve İspanyollar... Manyaklık ve takıntı derecesinde, işi
yarışa dökecek düzeyde, kompetitif ve sakat zihinli insanlar var bu arenada da! Ama hepsi öyle
değil tabii, 8000’liklerde bol tırmanış yapan kişiler biraz da ‘ermiş’ durumuna geliyorlar, yani artık
hiçbir şeyin önemi kalmıyor gibi... Kendimi sorarsan, tırmanmayı seven ve dağlara gönül vermiş
biri olarak, dağ ve tırmanış bana tamamen birdir: alçak, yüksek, kaya, buz, ipli, boulder, duvar,
kısa rota, tırmanış yapıyorsam mutluyum! Bir gün bu proje bitse koleksiyon olmuş gibi bakar
mıyım? Bilmem, zaten ben de o zamana koleksiyonluk, hatta müzelik olmuş olurum belki ha?
13)Bu zamana kadar gerçekleştirdiğin yüksek irtifa çıkışlarından seni hem fiziksel hem de
mental olarak en çok zorlayanı hangisiydi?
Hem hepsi, hem hiçbiri. Her biri de çok zorve irade gerektiren çıkışlardı. Hepsinde çok azimli,
çok dikkatli davrandım- hep aklımda tırmanış vardı, hep çok motiveydim, hep olumlu olmaya
gayret ettim. Böyle olunca zorlansan bile an geçince düzeliyor herşey... Ama tabii canın çıkıyor,
ağzın yüzün donuyor, geberesiye yoruluyorsun, korktuğun da oluyor... Zihin ileri bakınca,
hiçbirinin önemi yok ama bence.
9 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
Her tırmanış dönüşü o kadar ağır ve derin uyuyorsun ki, sanki ölmüş kadar ağır, boşluğa düşer
bir uyku bu. O kadar yorucu ve tüketici bir şey bu. Burada klavyede yazarken herşey o kadar
kolay ki... O soğuk, o yorgunluk, o ağırlık, o zahmet- inanılmaz!!
En büyük zorlanma ve mental sıkıntı, insanlardan dolayı olanı bence. Bu yaz K2’deki batılı ekip
ve lideri berbattı-kampta devamlı kavga, dedikodu, saçmalık diz boyuydu! Sırf onlarla olmamak
için K2’yi terkettim desem yeridir! Tam zıttı, Gasherbrum II ana kampında da bir İran Türkmen
ekibi vardı ki, inanılmaz, can ciğer dost olduk onlarla... Ne güzel insanlarmış! İnsan unsuru çok
farkediyor kısaca- tırmanışı zehir ediyor veya vezir ediyor!
Mesela Lhotse çok soğuk ve uzundu, 2001’deki Everest çok uzun sürdü ve hava değişken,
ortam bilinmezliydi, Dhaulagiri’de hava zorladı, 2002’de Broad Peak’de hava berbattı...
{highslide type="img" width=300 height=250 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Dhaulagiri 6700 metre
{highslide type="img" width=300
}
height=250 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Dhaulagiri 7700 metre
14) Yüksek irtifada bu zamana kadar açılmış rotalardan Tunç Fındık olarak ayrı bir yere
koyduğun bir tanesi var mıdır?
Bence Ruslar inanılması zor işler yapıyorlar. 7700 metrelik Jannu’nun duvarı, K2 batı yüzü,
Nuptse güney yüzü... Pobeda’daki çılgın, inanılmaz riskli rotalar. Bunlara hayranım ama yanlış
anlamayın, benim kalemim değil hiç. Savaşa gider gibiler adamlar, muharebeye... Biraz da, çok
savaşla ilgili okuduğum araştırdığım için böyle geliyor bana ama, adamlar yılmıyor, ölseler bile.
Neyse, dedim ya, uzaktan güzel gözüküyorlar... Ne derler ‘helal olsun size, helal olsun!’
10 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
15) Son tırmanışında kötü kar koşulları G I ve G II’de de yüzünüzü güldürmedi. Bu
durumda tekrar bu dağlara gideceksin. Bildiğim kadarıyla bu ikisini birlikte yapmak
istiyordun. Bu plan hala geçerli mi?
Kesinlikle geçerli. Ne zaman olur bilmem ama G I- G II kesinlikle birarada yapılacak dağlar. Bir
de, GII de çok kar varsa, G I’in rotası uygun oluyor, G I’de çok rüzgar varsa G II daha korunaklı
oluyor mesela. Ayrıca biri ile ikisinin izni neredeyse aynı paraya maloluyor. Yani izinleri ikisi
beraber alınacak dağlar bunlar. Göreceğiz!
16) Peki, 2010 yılı için hedeflerin?
2010 baharında 8463 metrelik Makalu zirvesine gitmek üzere hazırım, ciddi bir dert olmazsa
olacak gibi duruyor, herşey olumlu. Yaza, konu ile ilgisiz ama, Efecan ile KafkasyaGürcistan’daki 4790 metrelik Ushba’ya veya Bezengi tarafına tırmanışa gitmek planımız var.
Sonbaharda ise, bir ihtimal Tibet’teki 8045 metrelik Shishapangma’ya umuyorum.
17) Yüksek irtifada oksijen kullanımı hakkında düşüncelerin?
Bu aynı bolt ve geleneksel savaşı gibi... Canı isteyen kullanıyor, istemeyen kullanmıyor, ne
olacaktı ki zaten? Benim kendi kuralım, gerektiği yerde kullanmak, ki 8000 m. ve üzerinde
yatılması gereken yerlerde bence en az iki tüp yararlıdır: donukları engeller, zihni uyanık tutar
ve doğru karar almanı sağlar, beyin hasarını azaltır ve ısınmayı sağlar. Zaten çok lüks, çok
destekli bir tırmanışta değilsen çok taşıyamazsın, üç tüp artı regülatör artı maske 15 kilo, çok
hacimli ve ağır! Bir de, çok pahalı bir meret!
Ben Cho Oyu ve Dhaulagiri’ye oksijen tüpü olmadan çıktım, Makalu’da iki tüp kullanmayı
düşünüyorum...
11 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
{highslide type="img" width=600 height=500 captionText="xxxx"}roportaj_resimleri/rop_TuncFindik14x80
Dhaulagiri'den iniş
18) Örnek aldığın, hayran olduğun yüksek irtifa tırmanıcıları var mı? Varsa kimdir?
Var tabii. Daha eskilerden Avusturyalı Herman Buhl (Nanga Parbat ve Road Peak, Chogolisa
ilk çıkışları), Fransız Lionel Terray (Makalu, Annapurna ilk çıkışları), Amerikalı Fritz Wiessner
(1939’da K2’nin zirvesine yakın VI derece kaya etabı lider giden baba). Daha yenilerden Fransız
Lafaille (Süper tırmanıcı, maalesef Makalu’da hayatını kaybetti), Polonyalı Kristof Wielicki
(inanılmaz bir adam!) ve tabii, dünyada her dağda bir rotası olan İtalyan Messner... İngiliz Doug
Scott var mesela. Bunlar yükseklerde tarihi yazmış adamlar. Hepsinin yaşamında örnek
alınacak noktalar var.
Dipnotlar:
[1] Güney Tirol, İtalyanın, Kuzeyinde bulunan ve Avusturya’ya kapı komşusu olan özerk bir
bölgedir. Halkı İtalyanca yerine Almanca’nın çok farklı bir lehçesini konuşurlar.
[2] Nanga Parbat (Çıplak Dağ) Rupal Yüzü, dünya üzerinde bulunan en büyük dağ
yüzeylerinden (duvar) birisidir. Rupal yüzünün yaklaşık toplam yüksekliği 4600 metre kadardır.
Messner Kardeşler tarafından 1970 senesinde başarılabilen ilk çıkıştan Reinhold Messner
kardeşi Günther’i iniş esnasında kaybetmiştir. Bu kaza ile ilgili tartışmalar çok uzun yıllar devam
etmiştir.
12 / 13
14 x 8000
Tunç Fındık tarafından yazıldı
Pazar, 11 Ekim 2009 18:28 - Son Güncelleme Cumartesi, 30 Temmuz 2016 23:16
13 / 13

Benzer belgeler

TIRMANIŞ VE DAĞCILIK DERECELENDİRME SİSTEMLERİ

TIRMANIŞ VE DAĞCILIK DERECELENDİRME SİSTEMLERİ işlerden birisi. Tek bir sekiz binlik tırmanış bile insanoğlunun fizyolojik, psikolojik sınırlarının çok ciddi anlamda zorlarken ve dağcılık adına dev risk porsiyonlarını göğüslemeyi gerektirirken,...

Detaylı

Anarihisi stin Kalimno-Kalymnos`ta Tırmanış!

Anarihisi stin Kalimno-Kalymnos`ta Tırmanış! yükseklikte ciddi bir artı bence. Rakım yükseldikçe, karşılaşılan engeller de  görece zorlaşıyor; düşük derecelerde teknik tırmanış bile çok sorunlu olabiliyor. Tabii ki beni karşılaştırma Messner’...

Detaylı