Haftalık Değerlendirme Notu - Toplumcu Düşünce Enstitüsü

Transkript

Haftalık Değerlendirme Notu - Toplumcu Düşünce Enstitüsü
Toplumcu Düşünce Enstitüsü
Haftalık Değerlendirme Notu
Haftalık Değerlendirme Notu/ 17111417 Kasım 2014
Hazırlayan: Mahir BÜYÜKYILMAZ
A)
Dünya
A1) Çin'in başkenti Pekin'de 21 ülkeden liderlerin katılımıyla düzenlenen Asya
Pasifik Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (APEC) Ekonomi Liderleri Zirvesi, ABD ve
Çin arasındaki ticari ilişkiler açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Zirve
kapsamında bir araya gelen Çinli ve ABD'li yetkililer, iki ülke arasında ticareti yapılan
teknoloji ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerinin iptali konusunda mutabakata
vardı. ABD ve Çin arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 1 trilyon dolara ulaşan teknoloji
ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerini ortadan kaldıracak anlaşmanın her iki ülkede
de binlerce kişilik istihdam yaratması beklenmektedir.
Bununla birlikte, anlaşmanın faydalarının sadece ekonomiyle sınırlı kalmayarak, insan
hakları ihlallerinden siber güvenliğe, rekabet yasalarından döviz kuru uygulamalarına
kadar birçok alanda karşı karşıya gelen Pekin ve Washington arasındaki politik gerilimi
de azaltabileceği öngörülmektedir.
ABD ve Çin'in zirve kapsamında mutabakata vardıkları başka bir başlık ise iki ülkenin
karbon emisyonu seviyelerini önümüzdeki 20 yıl içinde kayda değer oranda düşürecek
çalışmalara hız verilmesi oldu. İki ülke arasında imzalanan iklim değişikliği anlaşması
kapsamında ABD, net sera gazı salınımının 2025 itibariyle 2005 yılındaki seviyenin
yüzde 26 ile 28 altına indirileceği taahhüdünde bulunurken, Çin, sera gazı salınımındaki
artışın 2030 yılında sona ereceğinin sözünü verdi. Çin ve ABD, sera gazı salınımda
dünyada sırasıyla birinci ve ikinci sırada yer alıyor.
A2) G20 ülkeleri liderleri Avustralya’nın Brisbane kentinde toplandı. Zirvenin ana
başlığı küresel ekonomik büyüme oldu. G20 Zirvesi'ne Türkiye adına Başbakan Ahmet
Davutoğlu katıldı. G-20 zirvesi dünya liderlerinin ekonomik büyüme vaatleriyle son
buldu.
Avustralya Başbakanı Tony Abbott'ın kapanış konuşmasında liderlerin 2018'e kadar
ülke ekonomilerini en az yüzde 2,1 büyütmek yönündeki taahhütlerini dünya
kamuoyuyla paylaştı. Bu küresel ekonomide için toplamda 2 trilyon dolarlık bir
büyüme anlamına geliyor.
Diğer taraftan zirve Rusya'nın Ukrayna konusu temelinde sert eleştirilere hedef olduğu
bir platforma dönüştü.Suriye’nin, Irak’ın geleceği ve İŞİD’le mücadele zirvede
liderlerin mesai yaptıkları diğer önemli konu başlıkları olarak öne çıktı.
A3) ABD Savunma Bakanlığı, nükleer işletmelerdeki bazı sistematik sorunların
çözülmesi ve nükleer güçlerin güvenliğinin gelecekte de sorunsuz devam etmesi
için reform paketi açıkladı. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, uzun süre Irak ve
Afganistan savaşlarına odaklanılmasının nükleer caydırıcılıklarının düzeyini
düşürdüğünü kaydetti. Hagel, bundan sonra ise nükleer güçlerinin için bakanlığın
gelecek 5 yılda her yıl 10 milyar dolar bütçe ayıracağını da bildirdi.
B)
Bölge
B1) G20 zirvesinin kapanışının ardından basın toplantısı düzenleyen ABD Başkanı
Obama Suriye, İŞİD’le mücadele ve Rusya-Ukrayna kriziyle ilgili önemli
açıklamalar yaptı. Obama, ABD’nin Suriye politikasında iddiaların aksine bir
değişiklik olmadığını, Esad yönetiminin kabul edilemez olduğunun altını çizerken
ABD’nin rejimi ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimde olmadığını belirtti ve İŞİD’le
mücadelenin ABD’nin esas odak noktasını teşkil ettiğini ifade etti. Bu açıklama,
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun G20 zirvesi sonrası yapmış olduğu Esad ve IŞİD'in
ortadan kaldırılması konusunda ABD ile Türkiye arasında görüş ayrılığı yok şeklindeki
ifadesiyle tezat teşkil etmektedir.
Başkan Obama, açıklamasının Rusya'yla ilgili bölümünde ülkenin uluslararası kanunları
ihlal etmeye ve Ukrayna'daki ayrılıkçılara ağır silahlar vermeye devam etmesi
durumunda, yalnızlığının süreceğini vurguladı.
B2) Pentagon Sözcüsü Amiral John Kirby yapmış basın toplantısında Suriyeli
muhalif güçlere yönelik Eğit-Donat programının henüz başlamadığını, ABD,
Türkiye ve Suudi Arabistan arasında programın lojistik temelleri üzerinde
çalışıldığını açıkladı. Açıklamadaprogramın 3 ile 5 ay arasında bir sürede
başlayabileceği, eğitimin sürecinin ise 8 ile 9 ay arasında süreceği ifade edildi.
B3) Irak Ordusu, başkent Bağdat’ın yaklaşık 200 kilometre kuzeyindeki Beyci
kasabası ve ülkenin en büyük petrol üretim merkezi olan Beyci rafinerisinde de
tekrar hakimiyeti sağladı. Haziran ayından bu yana İŞİD’in elinde bulunan rafineri
örgütün eline geçmeden önce günde yaklaşık 300 bin varil petrol üreterek ülkenin petrol
ihtiyacının yüzde 50’sine yakın bölümünü karşılamaktaydı.
ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, İŞİD’e karşı askeri operasyonların
genişletilmesi için yürütülen görüşmelere katılmak için Irak’a bir ziyaret
gerçekleştirdi.ABD geçtiğimiz hafta Irak’taki asker danışman sayısını 3 bine çıkarmıştı.
B4) Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IBKY) ile Bağdat yönetimi arasındaki enerji
kaynaklarının paylaşımına yönelik anlaşmaya varıldı. Bağdat ile Erbil arasında
varılan 3 maddelik anlaşmaya göre; Irak merkezi hükümeti, Kuzey Irak Kürt bölgesinde
bulunan devlet memurlarının maaşları ödemek için 500 milyon Amerikan doları
verecek bunun karşılığında Kürt yönetimi, günlük 150 bin varil petrolü, Irak hükümeti
üzerinden ihraç edecek.
Kürt yönetiminin, 1 Ocak'ta boru hattıyla Türkiye üzerinden dünya piyasalarına petrol
gönderimine başlaması ve ardından 22 Mayıs'tan itibaren satışın gerçekleşmesi, Erbil
yönetimi ile Bağdat arasındaki ilişkileri germişti.
B5) İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı (İAEK) Ali Ekber Salihi ve Rosatom
Başkanı Sergey Kiriyenko, iki ülke arasında nükleer işbirliğini öngören
bir dizi anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Rusya, İran için Buşehr'deki nükleer
santralin yakınlarında 2 nükleer santral daha inşa edecek. İmzalanan anlaşma iki ülke
arasında nükleer işbirliğinin artırılmasını da öngörüyor. Anlaşma kapsamında ayrıca 4'ü
Buşehr'de olmak üzere, 8 birim basınçlı su reaktörü de inşa edilecek ve santrallerdeki
yakıt Rusya tarafından sağlanacak. İmzalanan anlaşma tamamen Uluslararası Atom
Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) güvencesi altında olacak.
B6) Mısır'ın en kanlı örgütlerinden Ensar Beyt el Makdis IŞİD’e bağlılık yemini
etti. Ensar Beyt el Makdis tarafından atılan bu adım, IŞİD'e şimdiye kadar Irak ve Şam
dışında verilen en göze çarpan bağlılık yemini olarak değerlendirilmektedir. Aynı
zaman bölgede El Kaide'ye yönelik desteğin gittikçe IŞİD'e kaydığının da bir göstergesi
olarak kabul edilebilir.
B7) Katar'ın Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle, bu ülkedeki
büyükelçilerini geri çeken Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn,
Doha'ya 8 ay sonra yeniden elçi gönderme kararı aldı. 3 ülke, 5 Mart'ta Katar'ın
Körfez İşbirliği Konseyi içinde imzaladığı güvenlik anlaşmasını fiili olarak yerine
getirmediği gerekçesiyle Doha büyükelçilerini çekme kararı almıştı.
C)
Türkiye
C1) Suriyeli ılımlı muhaliflerin eğitilip donatılmasıyla ilgili toplantılarını sürdüren
Türk ve Amerikalı askeri uzmanlar, eğitim yerinin Kırşehir Hirfanlı olması
konusunda anlaştı. Anlaşma kapsamında, yaklaşık 2 bin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)
mensubuna eğitim verilmesi planlanıyor.
Türkiye ve ABD, Suriyeli ılımlı muhaliflerin eğitilip donatılmasına ilişkin üçüncü
toplantıyı Ankara’da gerçekleştirdi. Toplantıda hangi gruplara eğitim verileceği konusu
ele alındı. Eğit-donat programının hayata geçirilmesi için birçok noktada prensipte
mutabakata varıldı fakat PYD’li Kürt muhaliflerin eğitimi konusu Ankara
ile Washington arasında temel anlaşmazlık olmaya devam ediyor.Türk tarafı eğitimin
ÖSO mensuplarına verilmesinde ısrarını sürdürdü. ABD tarafı ise eğitimde sadece Esad
rejiminin hedef alınmasına sıcak bakmadı, IŞİD gibi radikal unsurlarla mücadeleyi de
içermesinden yana olduğunu bildirdi.
C2)Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreci ve Suriye kriziyle alakalı önemli
açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, HDP’nin TBMM'de grubu olan meşru bir siyasi
parti olduğunu ve bu meşruluk içinde hareket edildiği sürece görüşmelerin devem
ettirileceğini fakat. 6-7 Ekim tarihlerinde meşruiyet anlayışının dışına çıkılmış
olduğunu ifade etti. Bu nedenle sürecin duraksama içerisinde olduğunu ve PKK-KCKHDP tarafından gelecek bir niyet tazelenmesine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.
Suriye konusunda, Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Staffan De Mistura'nın sınırlı
ateşkes çağrısının gerçekçi bir sonuç yaratabilecek bir adım olmadığını belirtti ve
uluslararası sistemin ivedilikle rejimin kuşatması altında bulunan Halep’e odaklanması
gerektiğini belirtti.
C3) TBMM Adalet Komisyonu'nda, içeriği itibariyle kamuoyunun bir süredir
gündeminde bulunan ve sert eleştiriler alan yargı paketi kabul edildi. Kabul edilen
yargı paketi, eylül ayında hâkim ve savcıların maaşlarını artırmak için 17 madde olarak
komisyona gelmiş ancak yeni teklif ve önergelerle 50 maddeyi bulacak şekilde
genişletilmişti.
Paket, Danıştay ve Yargıtay'ın yapısını değiştirecek olması, makul şüphe ile arama ve
mal varlığına el koymayı kolaylaştırması ve ihtisaslaşma temelinde HSYK'ya özel
yetkili mahkemeler gibi mahkemelerin bakacağı işlere karar verme yetkisi tanıması
itibariyle sadece Türkiye kamuoyunda değil uluslararası kamuoyunda da ülke
demokrasisi için endişeyle karşılanmaktadır.
C4) Kürt sorununun çözümüne yönelik çabalar sürerken, Kürt grupları da
faaliyetlerini siyasi parti çatısı altında sürdürmek için girişimlerini
arttırmışbulunuyor. Kürdistan adıyla kurulan ikinci parti, kuruluş dilekçesini İçişleri
Bakanlığı'na verdi. Partiya Azadiya Kürdistan (Kürdistan Özgürlük Partisi-PAK) adıyla
kurulan parti, programının temel öğesi devletleşme hakkı savunusu itibariyle ilk
ayrılıkçı parti olma özelliğini taşıyor..
Güneydoğu'da Kürt kimlikli HDP, DBP ve HÜDAPAR'ın yansıra doğrudan Kürtlere
hitap eden siyasi parti kurma çalışmaları son dönemde ivme kazanmış, Türkiye
Kürdistan Demokrat Partisi de bir süre önce kuruluşunu ilan etmişti.
C5) Merkez Bankası Eylül ayı cari açık rakamlarını açıkladı. Eylül ayında cari
açık 2,22 milyar dolar gerçekleşti. Beklentiler 2.6 milyar dolar seviyesindeydi. 9
aylık cari açık 30,86 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın da 32.1 milyar dolara ulaşması
bekleniyordu. Cari işlemler açığı, Ocak-Eylül döneminde geçen yılın dönemine göre 18
milyar 303 milyon dolar azalarak 30 milyar 860 milyon dolara geriledi.
Eylül ayı sanayi üretimi verisi 3. çeyrek büyümesinde bir toparlanmaya işaret ederken,
Eylül cari açık, rakamı süregelen jeopolitik riskler ve kırılgan Avrupa büyümesine
rağmen dengelenmenin yavaşlayarak da olsa devam ettiğini gösterdi. Fakat enflasyonda
iyileşmenin oluşması için gerekli yapısal şartların eksikliği devam ediyor.
SONUÇ-
Değerlendirme ve Öneriler
-
Türkiye’nin küresel ekonomideki olası sarsıntılar karşısındaki kırılganlığı
sürmektedir. Enerji fiyatlarındaki düşüş ekonomiye olumlu yansıyor olsa da
yapısal sorunları giderecek adımların tasarlanmıyor oluşu Türkiye’yi orta ve
uzun vadede önemli risklerle karşı karşıya bırakmaktadır.
-
Çözüm sürecinin girmiş olduğu duraklamanın sürmekte olduğu görülmektedir.
Taraflar arasında bir güven bunalımı olduğu, karşılıklı atılacak güven tazeleyici
adımların gerçekleştirilememesi durumunda bölgesel gerginlikten de üst
düzeyde etkilenebilir kırılganlıkta bulunan sürecin sürdürülemez bir duruma
gelme riski bulunmaktadır.
-
ABD’nin Suriye konusuna İŞİD’le mücadele merceklerinden bakıyor olduğu ve
Esad rejiminin ikincil konumunu korumakta olduğu görülmektedir. İŞİD’in
öncelikle Irak’ta mağlup edilmesi sonrasında ise Suriye coğrafyasındaki
varlığına odaklanılması Başkan Obama’nın öncül planının temel hedefinin
oluşturmaktaydı. Her ne kadar son dönemde bu yaklaşım bizzat bu tasarımın
arkasında olan unsurlar tarafından dahi sorgulanıyor olsa da Suriye rejimini
ortadan kaldıracak bir uygulama çerçevesinin hayata geçirilmesinin önündeki
engellerin güncelliğini korumakta olduğu yönünde bir değerlendirme yapmak
mümkündür.
-
BM Güvenlik Konseyi seviyesinde Rusya ile Çin’in bölgesel seviyede ise
İran’ın rejime desteği sürmektedir. Suriye’nin saha gerçekliği de Esad’ın elinin
muhalif gruplara göre oldukça kuvvetli olduğunu orta koyar niteliktedir.
ÖSO’nun parçalılığı, cihatçı gruplar arasındaki iç mücadele ve İŞİD’in odağında
rejimin yer almayışı bu durumun arakasındaki temel nedenler olarak
gösterilebilir.
-
Türkiye’nin Suriye’de acil şekilde uygulanmasını istediği 36. Paralelin
kuzeyinde oluşturulacak uçuşa yasaklı bölge seçeneğinin Trans-Atlantik
ittifakının ve İŞİD karşıtı koalisyonun gündemine gelmesi ihtimal dahilindedir.
Fakat kısa vadede - ki bundan kasıt Halep’in yeniden rejim güçlerinin eline
geçmesinden önce - yüksek olasılığa sahip bir senaryo olarak
değerlendirilmemektedir.

Benzer belgeler

Haftalık Değerlendirme Notu A) DÜNYA

Haftalık Değerlendirme Notu A) DÜNYA tekrar hakimiyeti sağladı. Haziran ayından bu yana İŞİD’in elinde bulunan rafineri örgütün eline geçmeden önce günde yaklaşık 300 bin varil petrol üreterek ülkenin petrol ihtiyacının yüzde 50’sine ...

Detaylı