ayrıntılı bilgi için bkz. TOHUM Dergisi 12. Sayı, sf. 12-13

Transkript

ayrıntılı bilgi için bkz. TOHUM Dergisi 12. Sayı, sf. 12-13
TÜRKTED
Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği
[email protected] | www.turkted.org.tr
Sayı 12 | Kasım 2014
SEKTÖRÜN
ÜNİVERSİTELERDEN
BEKLENTİSİ YÜKSEK
HABER
ETKİ ANALİZİ
İLE SEKTÖR YENİ
UFUKLARA
RÖPORTAJ
AHDE VEFA
AMACIMIZ
YENİ PROJE
OLUŞUMLARINA
KATKI SAĞLAMAK
DR. POLAT ŞÖLEN:
“10 YIL ÖNCESİNE
GÖRE ÇOK
İLERDEYİZ”
Sunuş
Değerli Tohum okurları;
Tohumculuk sektörü geçtiğimiz
yıllarda oldukça hızlı büyüme
göstermiştir. Sektör olarak
baktığımızda bu gelişme birçok
grubun bir araya gelmesi ve
zamanında doğru kararları alması
ile olmuştur. Tarlada üretimi yapan
üreticiler, tohumun yetiştirilmesini
ve işlenmesini sağlayan tohum
firmaları, tohumların son tüketiciye
ulaşmasını sağlayan bayi, distribütör
ve resmi kurumlar; kısacası hepimizin
bu gelişime önemli katkıları
olmuştur. Tohumluk ile ilgili tüm
süreçlerin yasal zeminde, kuralların
konulmasından bu tohumların
kullanımının desteklenmesine ve
ürün kalite kontrollerinin yapılmasına
kadar katkısı olan tüm kurum
ve kuruluşlar başarıların gerçek
mimarlarıdır. Sertifikalı tohumluk
kullanımının artması aynı zamanda
verim, kalite ve çeşitlerin artışı
ile birlikte rekabetçi olan dünya
pazarlarında üreticimizin daha
rekabetçi olmasını da sağlamıştır.
Ve bugünlerde dünyanın yedinci
büyük tarım ekonomisi olmaktan
da daha iddialı hedefler koyabiliyor
isek burada tohumculuk sektörünün
rolünü küçümseyemeyiz.
Ancak tüm bu güzel gelişmelerle
birlikte tohumculuk sektörümüz
öngörülemeyen bir büyüme trendi
içine girmiş ve kabına sığmamaya
başlamıştır. Durmanın düşmek
olduğu dünya rekabet ortamında
ivmemizi düşürmeden büyümeye
devam etme zorunluluğumuz vardır.
Burada, tohumculuk sektörünü
sınırlayan faktör olarak karşımıza 3
ana başlık altında toplanabilecek
konular çıkmaktadır;
1. Mevcut yasal düzenlemeler
ve bunların pazar gerçeklerine
ve ihtiyaçlarına uydurulması ki
bu konuda öncelikli olan
5553 Sayılı Tohumculuk
Kanununda yapılması zorunlu
hale gelen düzenlemeler ve
mevcut yönetmeliklerin günün
koşullarına adapte edilebilmesidir. Bakanlığımızın bu bağlamda
çok yoğun bir çalışma içinde
olduğunu Sayın Müsteşarımızdan
ve TBMM Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu
Başkanımızdan büyük
memnuniyetle öğrendik! Ancak
bu çalışmalar sırasında sektör
paydaşlarının görüşlerinin de
olabildiğince geniş katılımcı bir
yaklaşımla, açıklıkla ve şeffaflıkla
alınıp değerlendirileceğine ilişkin
şüphemiz bulunmamaktadır.
2. Diğer önemli bir konu da
tohum firmalarının yeni
çeşitler geliştirilmesinin ve
Ar-Ge faaliyetlerinin
desteklenmesidir. Ancak bu yolla
firmalarımızı rekabetçi koşullara
uygun hale getirebiliriz. Bunun
dışında tohum firmalarımızın
çok sayıda oluşu ve büyüklükleri
de sınırlayıcı bir faktör olarak
göze çarpmaktadır. Bu amaçla
yapılabilecek çalışmalarda güçlerin
birleşmesini sağlayabilmek hayati
önem taşımaktadır.
3. Son olarak, ama belki de en
önemlisi, beklenen büyümenin
en iyi koşullarda gerçekleşebilmesi
ancak işgücünün doğru beceri,
bilgi ve yeteneklere sahip olmasını
sağlamakla mümkün olabilecektir.
Bu amaçla bu ayki dergimizin
temasını da oluşturan eğitim
konusunu ön plana çıkartmaya
çalıştık. Ayrıca, önemli bir gündem
maddesi olarak Kasım 2014’ün
ilk haftasında TÜRKTED Yönetimi
olarak planladığımız Çekirdek
Kadro Çalışma Grubu ile Ankara’da
bir toplantı gerçekleştirdik. Bu
toplantıda ele aldığımız, çözüm
bekleyen konuların sektör faaliyetleri
üzerindeki etkilerini analiz etmeyi
amaçlayan girişimimizi de ilgiyle takip
edeceğinizi ümit ediyorum. Herkese
iyi okumalar dilerim.
Durmanın
düşmek olduğu
dünya rekabet
ortamında,
ivmemizi
düşürmeden
büyümeye
devam etme
zorunluluğumuz
vardır.
Ayhan KULLEP
TÜRKTED Yönetim Kurulu
Sayman Üyesi
Saygılarımla.
Tohum
Kasım 2014
3
İçindekiler
6
GÜNDEM
SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTELERDEN BEKLENTİSİ YÜKSEK
Ziraat mühendisliği tohumculuk sektörünün yaptığı yeni atılımlar ile yeniden
ilgileri üzerine çekiyor. Sektör, farklı durumlara karşın çözümler üretebilen
ve İngilizceye hâkim çalışanlara ihtiyaç duyuyor.
10
HABER
14
MAKALE
20
MAKALE
22
R Ö P O RTA J
26
28
30
4
TÜRKTED ÇEKİRDEK KADROSU TOPLANDI
TÜRKTED Yönetim Kurulu tarafından yapılan toplantıda tohumculuk
sektörünün gündem maddeleri ele alındı. Yönetim Kurulu tarafından
oluşturulan ve sektördeki sorunlara çözüm önerileri getirmesi amaçlanan
Çekirdek Kadro toplantısıyla da gelecek planları belirlendi.
6
MEVZUAT DİLİ
Hukukta kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması gerekir. Mevzuatlar hukuk
diline hakim kişiler tarafından yazılmalı, ardından mevzuatı yayınlayan ve
yürürlüğe koyan kamu kurumu tarafından resmi tercümesi yapılmalıdır.
GENETİK ŞİFREYE DOĞRU
Bugün hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi modern biyoteknoloji
de tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük faydalar sağlıyor.
Bugünlere ise binlerce bilim insanının onlarca yıl süren sabırlı ve fedakâr
çalışmaları sonucu geldi.
AMACIMIZ YENİ PROJE OLUŞUMLARINA KATKI SAĞLAMAK
Son dönemde Türkiye tohumculuk sektörünün Ar-Ge destekli projeler
yürütmesinde TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı’nın
(TEYDEB) katkıları önem bir yer tutuyor. Tohumculuk sektörüne sağlanan
destekler ve geliştirilen vizyonda TEYDEB’in üstlendiği görevleri ve hedeflerini
TÜBİTAK TEYDEB Biyoteknoloji, Tarım, Çevre Ve Gıda Teknolojileri Grubu
Yürütme Komitesi Sekreteri Vekili Dr. Naci Sağlam ile konuştuk.
10
22
26
A H D E V E FA
DR. POLAT ŞÖLEN:
“10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK İLERDEYİZ”
Türkiye tohumculuk sektörünün bugün geldiği konumu değerlendiren Poltar
Tarım’ın kurucusu ve TÜRKTED eski Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Polat Şölen,
sektörün geçmişten günümüze zor koşullar altında kat ettiği mesafeyi ve
tohumculuk sektörünün gelişimi adına yapılması gerekenleri değerlendirdi.
VİZYONER BAKIŞ
FAO TÜRKİYE:
KURAKLIK VE ÇÖLLEŞMENİN ÇARESİ TOHUMCULUK
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye’deki tohum sanayisi
ile bölgedeki ticaret ve kalkınmayı teşvik ederek, ulusal tohum dernekleri ve
tohum şirketleri arasında işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. FAO Türkiye Temsilci
Yardımcısı Ayşegül Akın, tohumculuğu küresel boyutta gıda güvenliğini
tehlikeye sokan çölleşme ve tarım arazilerinin giderek azalması gibi
zorlukların önlenmesine yönelik en büyük çare olarak gördüklerini belirtiyor.
İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği
Sahibi Dr. Mete Kömeağaç / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı
Yazı İşleri Müdürü Dr. A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri
Editör İpek Neşe Arslan
Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hz.Ltd.Şti.
[email protected] - www.tematik.com.tr
Baskı Tarihi Kasım 2014
İletişim
Güvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540
Aşağı Ayrancı / ANKARA
[email protected]
Tel (0 312) 419 00 32 Fax (0 312) 419 00 32
Baskı Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş.
Adres Dudullu Org. San. Bölg. Birinci Cad. No:16
Ümraniye / İSTANBUL
Tel (0 216) 444 44 03 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın
ÜYE HABERLERİ
TÜRKTED ÜYESİ FİRMALARIN
GÜNCEL HABERLERİ
Kasım 2014
Tohum
Tohum dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafından
T.C. yasalarına uygun olarak 3 ayda bir yayınlanmaktadır. Dergide
yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır.
İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz,
çoğaltılamaz.
Ü Y E H A B ERLER İ
Ata Tohumculuk A.Ş.
Premier Tech Chronos
İle Anlaştı
Bayer Türk’ün 60.
Kuruluş Yıldönümü
Kutlandı
ATA Tohumculuk A.Ş. Kanadalı Premier Tech Chronos ile tam otomatik
paketleme, paletleme ve streçleme makinesi ihalesinde anlaştı.
Firmadan yapılan açıklamada, bu
yeni makine ile tohum hazırlama
tesislerinin müşterilerine daha hızlı
ve kaliteli hizmet sunma imkânını
yakaladığı belirtildi
Bayer’in Türkiye’deki faaliyetlerinin 60. kuruluş yıldönümü
etkinlikleri kapsamında Ankara’da 03 Haziran’da Cer
Modern’de “İnovasyon ve İş
Dünyası-Hükümet Etkileşimi ile Rekabetçilik”
konulu bir konferans düzenlendi. Konferansta konuşan Bayer Türk’ün CEO’su Dr. Axel
Hamann, Bayer’in 60 yıldır Türkiye’ye katkı
sağladığını ifade ederek, “İstanbul’da üretime
başladığımız 1954’ten bugüne Türkiye’de yaptığımız yatırımların toplam değeri 300 milyon
lirayı buluyor. Ülkede ekonomik darboğazın olduğu 2002’de biz, yeni genel merkez binamızı
inşa ettik ve taşındık. Marmara bölgesinde iki
modern üretim tesisimiz bulunuyor. Bugün bin
300’den fazla çalışanımızla Türkiye’nin en büyük 150 şirketinden biriyiz. Yıllık ciromuz 1,23
milyar lira ve Türkiye sağlık sektöründeki en
büyük beşinci şirketiz” dedi.
Konya Şeker’den
Üreticiye 29,2
Milyon Liralık Nakit
Avans
2014/15 Kampanya döneminde
ilk avansı pancar
tohumu tarlaya düşmeden Mayıs
ayında dağıtan Beta Ziraat ve
Ticaret A.Ş.’nin en büyük ortağı
olan Konya Şeker, geçen bu kısa
sürede ekim avansıyla birlikte 4
kez ayni ve nakdi avans dağıtımı
gerçekleştirdi. Ramazan ayı öncesi
bugün dağıtımını gerçekleştirdiği
29,2 Milyon Liralık nakdi avans
ile birlikte üreticisine toplamda
145 Milyon Liralık avans verdi.
Bu avansla birlikte Konya Şeker
2014/15 Kampanya döneminde
üreticiye 58.8 milyon lira ayni,
86.1 milyon lira nakdi avans dağıtımı gerçekleştirmiş oldu.
Tohum
Kasım 2014
5
G Ü NDE M
SEKTÖRÜN
ÜNİVERSİTELERDEN
BEKLENTİSİ YÜKSEK
Ziraat mühendisliği tohumculuk sektörünün yaptığı yeni atılımlar ile yeniden ilgileri üzerine
çekiyor. Sektör, farklı durumlara karşın çözümler üretebilen ve İngilizceye hâkim çalışanlara
ihtiyaç duyuyor.
Tohumculuk sektöründe Türkiye’de son
derece başarılı işler yürütülüyor. 107 bin
çeşit tohum barındıran dünyanın en büyük 3. tohum gen fabrikasının Ankara’da
kurulması, 20-30 sene önce kullanımı
yüzde 3 olan hibrit tohumlukların şu an
neredeyse tüm tarımsal üretim süreçlerinde kullanılması, özel şirketlerin tarım
sektöründe giderek güç kazanması ve
6
Kasım 2014
Tohum
özellikle ıslah alanında cesaretli yatırımlar yapılması sektörün geleceğine
inanıldığının bir göstergesi. Ancak tarım
sektöründeki bu teknolojik devrimin nitelikli işgücü ile desteklenmesi gerekliliği
önemini koruyor.
Ar-Ge çalışmaları hız kazandı
2013 yılı için toplam sertifikalı tohum
üretimi 742 bin tona ulaşan Türkiye,
2012 yılına göre yüzde 15’lik bir artış
elde etti. Son 12 yılda ülkedeki tohumluk üretimi yüzde 411 artış gösterdi.
Tohumculuk alanında dünyada ilk 10
ülke arasında yer alan Türkiye’nin hedefi
ise ilk üçe girmek. Öyle ki 2014 yılı başı
itibariyle 497’ye ulaşan tohumculuk
kuruluşu sayısı Mayıs ayında 600’ü aştı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
sunduğu teşvikler ile birlikte önümüzdeki
10-15 yılda tohumculuk sektörünün ArGe çalışmaları daha da hız kazanacağa
benziyor. Yürütülen çalışmalar sektörün
ihracat pazarında yerini daha da sağlamlaştırarak, gelişim ivmesini sürdüreceği
sinyalini veriyor. Ancak sektördeki ilerlemenin devamlılığı için nitelikli işgücüne
ihtiyaç var. Bu konuda en büyük görev
ise ziraat fakültelerine sahip üniversitelere düşüyor.
İnternet siteleri işçi ve işvereni
buluşturuyor
Türkiye’nin tarımda inovasyondan maksimum düzeyde yararlanması ve gelişmiş
bir tarım ülkesi konumuna ulaşabilmesi
için nitelikli işgücüne sahip olması şart.
Türkiye’deki 27 ziraat fakültesinden yılda yaklaşık 4 bin genç ziraat mühendisi
mezun oluyor. Bu yönüyle tohumculuk
sektörü, ziraat fakültesi mezunu gençlerin iş hayatlarına adım atabilecekleri
önemli bir potansiyel içeriyor.
Gençler de dahil olmak üzere iş arayan
herkesi farklı alanlardaki firmalarla buluşturan, eleman arayan kurumları da
çeşitli meslek gruplarından insanlarla bir
araya getiren internet siteleri, son yıllarda popülerliği ve işlevi giderek artan bir
grafiğe sahip. Adeta Türkiye’nin işveren
ve iş arayan kitlesinin istatistiğini ortaya
Özbuğday, iyi
eğitim almış
ve donanımlı
iş gücüne oldukça
yoğun bir ihtiyaç
olduğunun, iş
ilanlarında net olarak
gözlendiğini ifade
ediyor.
koyabilecek düzeyde bir veri tabanına
sahip olan bu sitelerden bir tanesi de
Kariyer.net. Sitenin veri tabanında 20
milyonu aşkın özgeçmiş bulunurken, iş
ilanı sayısı 53 binlerde kalıyor. Bu da
yalnızca 45 bin kişi için yeni iş fırsatı
demek.
Ziraat mühendisliği 8. sırada
2014 yılı Ekim ayında Kariyer.net’te en
çok istihdam sağlayan sektörler tekstil,
yapı ve üretim sektörleri. Ziraat mühendislerini konu alan sektörlerse henüz ilk
3’e girebilmiş değil. Kariyer.net Genel
Müdürü Yusuf Azoz, ziraat mühendisi
istihdam etmek üzere yayınlanan ilan-
Ali Özbuğday
Progen Tohum Yönetim Kurulu Başkanı
ların sayısının her yıl yüzde 300’lere
varan artışlar sergilediğini belirtiyor. Her
yıl en fazla talep edilen pozisyonların
içinde mühendislik dallarının yer aldığına
değinen Azoz: “En çok iş ilanı verilen mühendislik dalları sıralamasında elektrikelektronik, gıda, tekstil, endüstri, ziraat,
kimya ve harita mühendisliği geliyor.
Ziraat mühendisi pozisyonu, ilk 10 içinde
8. sırada yer alıyor.” diyor.
İşverenlerin ziraat mühendislerinde
aradığı kriterler de Kariyet.net’te açıkça
gözler önüne seriliyor. Azoz bu kriterler
hakkında şu bilgileri paylaşıyor: “Ziraat
mühendisleri için verilen ilanlarda; İngilizce bilmek, erkek adaylar için askerliğini yapmış olmak, deneyimli olmak ve MS
Office bilgisine hakim olmak gibi genel
kriterler öne çıkıyor. Ayrıca yaşanılan şe-
TÜRKİYE’NİN
TOHUMLUK ÜRETİMİ (ton)
2013
743.000
2012
647.000
2011
637.000
2010
498.000
Tohum
Kasım 2014
7
G Ü NDE M
eleman yetiştirmesine yönelik yapılması
gereken çalışmalar var. Ziraat mühendisliği eğitiminde kullanılan ders kitapları,
kaynaklar ve müfredatı yeterince güncel
olmadığı için eleştiren Özbuğday, “Derslerde kullanılan materyaller günümüz
koşullarından oldukça uzak. Bazı fakültelerde teknolojiden bağımsız yetiştirilen
öğrencilerin günümüz tarım teknolojilerinden yeterince haberdar olmamaları,
mesleki gelişimlerini baltalıyor” diyor.
hir yani ikamet de işverenlerin önem verdikleri bir konu.” Ziraat mühendisliğinde
cinsiyet de işe alınma kriterleri arasında
yer alıyor. Azoz tarım sektöründe erkek
adayların daha fazla tercih edildiğini
söylerken, “Her iş ilanında cinsiyet belirtilmiyor ancak belirtilenler içinde erkek
personel arayanların sayısı daha yüksek“
diyor.
Nitelikli işgücü gerek
Sektörde her geçen yıl ziraat mühendisi
talebi artıyor. Ancak bu artışla orantılı
şekilde üniversitelerin ziraat fakültelerinden mezun olan gençlerin sayısı da
yükseliyor. Ziraat fakültelerinde son dönemde fakülteler kapasite artırımlarına
giderken, eğitim kalitesinin de buna paralel olarak muhafaza edilmesi gerekliliği
gündeme geldi. Geçmişte tıp fakülteleri
ile eşdeğer puanlarla öğrenci kabul edilen ziraat fakülteleri şu anda en düşük
puanlı mühendislik bölümleri arasında
yer alıyor. Buna rağmen ziraat fakültelerinde kapasite artırımlarının yapılmasının, eğitimin kalitesini düşürdüğü iddia
ediliyor. Ziraat fakültelerinde ilk 2 yılın
ardından branşlaşma yoluna gidilirken,
bu uygulama öğrencilerin temel ziraat
bilgisini tam olarak edinmeden branşlaşmaya yönlendirildiği eleştirisini ortaya
çıkarıyor. Ziraat mühendisliği eğitiminde
kullanılan ders kitapları, kaynaklar ve
müfredatın da yeterince güncel olmaması ve günümüz koşullarından uzak olması
eleştirilen başlıca konulardan.
8
Kasım 2014
Tohum
Yusuf Azoz
Kariyer.net Genel Müdürü
Donanımlı gençlere ihtiyaç var
Hızla büyüyen tohumculuk sektörünün
yeni bitki ıslahçılarına ihtiyaç duyduğu
çok açık. Progen Tohum Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Özbuğday, ziraat ve tohumculuk sektöründe iş bulma konusunda
yaşanan sıkıntıların diğer mesleklerde
olduğundan fazla olmadığını söylüyor.
İyi eğitim almış ve donanımlı iş gücüne
oldukça yoğun bir ihtiyaç olduğunun, iş
ilanlarında net olarak gözlendiğini ifade
ediyor. Özbuğday’a göre, tüm iyileştirmelere rağmen sektörün daha nitelikli
Üniversiteler sektörün gerisinde
Özbuğday, alınan eğitim kalitesi konusunda üniversitelerin günümüz sektör
ve iş hayatının ihtiyaçlarına yönelik düzenlemelerde geri kaldığını ifade ediyor
ve ekliyor: “Eğitim sistemleri, sektörün
uluslararası rekabete dayalı çalışmalarına kaynak yaratacak, kaliteli ve pratik
bilgilerle donanımlı insan kaynakları
oluşturmada yetersiz. Sektör, artık klişe
ve ezbere dayalı, geçerliliğini uzun süre
öncesinde yitirmiş bilgilerle doldurulan
yeni mezunları, kendi ihtiyaçları doğrultusunda yeniden eğitmek zorunda kalıyor.”
Ezberci değil yorumlayıcı eğitim
Ezberlediği şekilde sorunlara çözüm
arayan değil, farklı ve yeni durumlarla
karşılaştığında çözüm üretebilecek kabiliyette insan kaynakları yetiştirmeyi esas
alan bir vizyona sahip olduğunu belirten
Özbuğday, günümüz iş dünyasının hızla
yenilikler ve farklı sorunlar ürettiğini
belirtiyor: “Klasik ezbere dayalı eğitimle
%411
%90
sorunlara çözüm üreten bir neslin artık
iş hayatımızda yerini bulması mümkün
değil. Açık fikirli ve yeni şartlara karşı
yorum yapma kabiliyeti gelişmiş bir nesil
ancak bizleri geleceğe taşıyabilir. Maalesef İngilizce diline hâkim olmayan ve
böylece dünyayı geniş perspektiften inceleyip yorumlayamayan iş gücünü artık
kalifiye olarak değerlendirmek mümkün
olamaz. Tüm ziraat fakültelerinin mutlaka İngilizce hazırlık sınıflarını eğitim
programlarına dahil etmeleri ve mezun
ettikleri her gencin İngilizceye mükemmel hakimiyetlerinin olması elzemdir.”
Sahada pratik eğitim yapılmalı
Özbuğday’a göre, öğrencilerin pratik bilgilerinin gelişimini sağlamak üzere en az
iki staj dönemlerini özel şirketlerde yapmaları, hem iş bulmalarını hem de kariyer basamaklarını daha hızlı çıkmalarını
sağlayacak unsurların başında. Erasmus
gibi öğrenci değişim programları ile yurt
dışı staj ve eğitim imkânlarının artırılması gerekliliğinden bahseden Özbuğday,
bunun hem kişisel yaşamlarında ihtiyaç
duyacakları dünya görüşlerinin gelişmesi
hem de sektörün daha donanımlı insan
kaynaklarının karşılanması anlamında
Türkiye’de
27 adet
ziraat
fakültesi
bulunuyor.
Türkiye’de
yetkilendirilmiş
506 adet
tohumculuk
27
4
bin
Her sene ziraat
fakültelerinden
4 bin ziraat
mühendisi
mezun oluyor.
506
126
bin ton
kuruluşu var.
Türkiye 2013
yılında
126 bin ton
tohumluk ihraç
etti.
Türkiye
tohumluk
üretimi
son 12 yılda
yüzde 411
arttı.
Türkiye
tohumculuk
sektörü
ürünlerinde
özel sektör
payı yüzde 90.
son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Ziraat mühendisliği eğitiminin hakkıyla
verilebilmesi bazı akademik revizyonların
da yapılmasını gerektiriyor. Özbuğday’a
göre bu revizyonları yapmak için öncelikli olarak Türkiye’deki akademisyenler
sahadaki üreticilerin sorunlarına daha
çok eğilmeli. Bunun devamı olarak da
fakültelerin öğrencilere zirai eğitimin
daha büyük bir kısmını sahada vermesi,
öğrencilerin iş sahalarına alışması için
önem arz eden durumlardan biri. Özbuğday, öğrenim sürecinde sahaya uzak
kalan öğrencilerin önemli bir çoğunluğunun, mezun olduktan sonra sıfırdan saha
deneyimi edinmek için çabaladığını ifade
ediyor.
Sektördeki ilerleme gençlerle
sağlanacak
Türkiye tohumculuk sektörü açısından
dünyanın önde gelen ülkelerinden biri.
Sektör, sürekli artış gösteren bir grafiğe
sahip. Bu artışın sürdürülebilir olması
için gereken nitelikli işgücü, akademik
anlamdaki eğitimin iyileştirilmesinden
geçiyor. Üniversitelerin kendilerine gelen
eleştirileri dikkate alarak eğitim süreçlerinde inovasyona gitmesi, kalitenin
artmasını da beraberinde getirecek. Bununla birlikte, gençlerin de kişisel olarak
çaba göstermeleri ve kendi gelişimleri
için staj ve yurt dışı imkanlarını değerlendirmeleri gerekiyor. Yeni mezun ziraat
mühendislerinin vizyonlarının genişlemesi, tohumculuk sektöründeki ilerlemeyi
de beraberinde getirecek.
Tohum
Kasım 2014
9
H A B ER
TÜRKTED ÇEKİRDEK
KADROSU TOPLANDI
TÜRKTED Yönetim Kurulu tarafından yapılan toplantıda tohumculuk sektörünün
gündem maddeleri ele alındı. Yönetim Kurulu tarafından oluşturulan ve sektördeki
sorunlara çözüm önerileri getirmesi amaçlanan Çekirdek Kadro toplantısıyla da
gelecek planları belirlendi.
Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği
(TÜRKTED) Yönetim Kurulu (YK) toplantısı
3 Kasım tarihinde Ankara’da gerçekleşti.
Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeağaç
başkanlığında yapılan toplantıya, başkan
yardımcıları Burak Gönen, İ. Hamit Esin ile
üyeler Ayhan Kullep, Dr. Ahmet Engin, Ersin
Arısoy ve Mete Murat Şölen katıldı. Toplantıda, 4 Kasım’da gerçekleştirilecek olan
Çekirdek Kadro toplantısının son hazırlıkları
birinci gündem maddesiydi. Bunun yanı sıra,
geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirilen ve
Kömeağaç ile TÜRKTED Genel Sekreteri Dr.
Müfit Engiz’in katıldığı Avrupa Tohumculuk
Derneği (ESA) 2014 yılı toplantısı ve Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF) güz
dönemi toplantılarında ortaya konan konular
diğer gündem maddesi olarak ele alındı.
10
Kasım 2014
Tohum
Toplantıda, 2015 yılının ilk aylarında toplanacak olan TÜRKTED 21. Olağan Genel Kurulu
ile ilgili yapılması gereken hazırlıklar gözden
geçirildi. 19-23 Ekim tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlenen ve dernek temsilcilerinin
de katıldığı Türkiye 5. Tohumculuk Kongresi
ve 10 Eylül’de Edirne’de yapılan Balkan
Tohum Çalıştayı da Yönetim Kurulu gündeminde yer aldı.
Üyeler akşam yemeğinde buluştu
TÜRKTED Yönetim Kurulu’nun 3 Kasım’daki
toplantısının ardından, Göksu Lokantası
Nene Hatun şubesinde, Yönetim Kurulu
Başkanı ve üyeleri ile TÜRKTED Çekirdek
Kadro Çalışma Grubu üyelerinin de katıldığı
bir akşam yemeği düzenlendi. Kömeağaç’ın
daveti üzerine TBMM Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit,
Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı Ümit
B. Kutlu ile Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon
Merkez Müdürü Mehmet Şahin’in de katıldığı yemek oldukça samimi bir havada gerçekleşti. Agromar Genel Müdürü Dr. Sabahattin
Bodur, Genta Ar-Ge Müdür Yardımcısı Altay
Batur, May Tohum Yönetim Kurulu Yardımcısı Hamdi Çiftçiler ve Yüksel Tohum’dan
ziraat mühendisi Ziya Yıldız’ın da katıldığı
yemekte, davetliler tohum sektörünü yakından ilgilendiren pek çok konuda görüşlerini
Tarım Komisyonu Başkanı Yiğit ve Bakanlık
Bürokratları ile paylaştı.
Yaklaşık dört saat süren yemek boyunca,
tohumculukla ilgili muhtelif mevzuatın yanı
sıra, uygulamalarda karşılaşılan sorunlar
kapsamlı bir şekilde konuşuldu. Tüm katı-
lımcıların en önemli temennisi ise, bu tarz
görüşmelere devam edilmesi oldu. Ancak
sorunları sadece tartışarak değil, onlara
somut çözümler üreterek sonuca ulaşılması
da diğer bir temenni olarak belirtildi.
Çekirdek Kadro Ankara’da toplandı
Önümüzdeki dönemde tohum sektörünü yakından ilgilendiren muhtelif konularda daha
etkin ve sürdürülebilir çalışmalar yapmak
amacıyla bir “Çekirdek Kadro” kurulması,
neredeyse son bir yıldan beri TÜRKTED Yönetimi tarafından adeta bir zorunluluk olarak
görülüyordu. Yönetim Kurulu’nun geçtiğimiz
aylarda planladığı üzere, “Çekirdek Kadro
Çalışma Grubu”, 4 Kasım tarihinde Kömeağaç başkanlığında Ankara’da gerçekleştirdiği
ilk toplantısı ile çalışmalarına başladı.
Söz konusu grubun en önemli hedeflerinin
başında ülkemiz tohumculuk sanayisini yakından ilgilendiren konularda sonuç almaya
yönelik süreçleri hızlandırabilmek ve bu
Çekirdek Kadro adı altında
oluşturulan
yapı, ‘Hububat ve
Baklagiller’, ‘Endüstri
Bitkileri’, ‘Yem
Bitkileri ve Çim’ ile
‘Sebze’ türleri bazında
tohumculuk ile ilgili
sorunlara yönelik dört
ayrı çalışma grubu ile,
tohum sanayicilerini
ilgilendiren mevzuatın
tüm başlıklarına
odaklanacak ‘Mevzuat
Çalışma Grubu’ olmak
üzere 5 ayrı gruptan
oluşacak.
Tohum
Kasım 2014
11
H A B ER
tarafından yapılacağını söyleyen Kömeağaç,
Çekirdek Kadro’nun sekretaryasının da Dernek sekretaryası tarafından gerçekleştirileceğini belirtti. Çekirdek Kadro çalışmalarının
her safhasında tecrübelerinden yararlanmak
üzere sadece TÜRKTED üyelerinin değil, sektördeki diğer paydaşların da grup çalışmasına davet edileceğini vurgulayan Kömeağaç,
bu kadrodan beklentilerinin oldukça yüksek
olduğunu belirterek grup üyelerine teşekkür
etti ve başarılar diledi.
bağlamda sektörün performansına katkıda
bulunmak geliyor. Gerek üyeler arasında ve
gerekse sektör paydaşları ile arzu edilen
sinerjiyi oluşturmak, uzunca bir süreden beri
bir türlü çözüme kavuşturulamayan sorunların sektördeki firmaların icra ettiği iş ve
işlemler üzerindeki olumsuz etkilerini ve yine
bu sorunların birbirleriyle etkileşimlerini analiz etmek gibi bir takım işler de bu kadronun
görevleri arasında olacak.
Kömeağaç’ın sektördeki gelişmeleri ele aldığı açılış konuşması ile başlayan toplantıya
TÜRKTED Yönetim Kurulu üyelerinin yanı
sıra, Agromar Marmara Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Genta Genel Tarım Ürünleri
Pazarlama A.Ş., May Agro Tohumculuk Sanayi ve Ticaret A.Ş., Progen Tohum A.Ş., Tareks
Tarım Ürünleri Araç Gereç İth. İhr. ve Tic. A.Ş.
ve Yüksel Tohumculuk Tarım Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’den temsilciler katıldı.
Çekirdek Kadro 5 gruptan oluşacak
Kömeağaç konuşmasının başında, geçtiğimiz yıllarda TÜRKTED öncülüğünde kurulan
ve daha sonraları Tohum Sanayicileri ve
Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) ile de ortaklaşa
yürütülen çalışma gruplarının önemine değindi. Bu çalışma sisteminin sektörümüze
önemli katkılar yaptığını hatırlatarak, “Belli
bir disiplin içerisinde, günümüzde de sektörün ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını rasyonel bir
biçimde masaya yatırmak ve kalıcı çözümler
üretmek en önde gelen görevlerimizden
biri olmalıdır” dedi. Bu nedenle, çalışma
gruplarının sürdürülebilirlik ilkesinden ödün
vermeden istikrarlı bir şekilde çalışmalarına
devam etmesi gerektiğinin altını çizdi. Kömeağaç, ‘Çekirdek Kadro’ adı altında oluşturulan bu yapının, ‘Hububat ve Baklagiller’,
‘Endüstri Bitkileri’, ‘Yem Bitkileri ve Çim’ ile
‘Sebze’ türleri bazında tohumculuk ile ilgili
sorunlara yönelik dört ayrı çalışma grubu ile
tohum sanayicilerini ilgilendiren mevzuatın
tüm başlıklarına odaklanacak ‘Mevzuat
Çalışma Grubu’ olmak üzere 5 ayrı gruptan
oluşacağını belirtti. Çalışmalarına hemen
başlayacağını ifade ettiği bu grupların koordinasyonunun ise her bir grup içerisinde
görev alan TÜRKTED Yönetim Kurulu üyesi
veya grubun kendi belirleyeceği bir temsilci
TÜRKTED Çekirdek Kadro Çalışma
Grubu tarafından gerçekleştirilmesi
planlanan çalışma Türkiye tohumculuk
sektöründeki sorunlar, darboğazlar ve
kısıtların iş ve işlemler üzerindeki olumsuz
etkilerini analiz etmeyi amaçlıyor.
12
Kasım 2014
Tohum
Ele alınacak konular belirlendi
Daha sonra sırayla söz alan Yönetim Kurulu
üyeleri ve sektör temsilcileri, gerek mensubu
oldukları firma, gerekse sektörün geneli
hakkında güncel bir değerlendirme yaptı.
Ardından öngörülen çalışma gruplarına ilişkin yorum ve önerilerini paylaştılar. Oldukça
önemli tespit ve değerlendirmelerin yapıldığı
bu konuşma turu boyunca ortaya konan
görüşler, aynı zamanda Çekirdek Kadro’nun
ivedilikle ele alacağı konuların belirlenmesine de yardımcı oldu.
Çekirdek Kadro toplantısının ilerleyen bölümünde, sektörel önceliklerin tespiti amacıyla
TÜRKTED sekretaryası tarafından hazırlanan
küçük bir anket çalışmasına katılmaları
istendi. Çalışma grubu üyelerine Türkiye tohumculuk endüstrisinin bir anlamda önceliklerini tespit edebilmek amacıyla, yetkili otorite olan bir kuruluşta ‘karar verici’ düzeyde bir
yönetici olmaları halinde, 17 başlık altında
toplanan sektör faaliyetlerini oluşturan iş ve
işlemlerin(1) her biri için ivedilikle ele alacakları üç konu başlığı soruldu. Firma bazlı olmaktan ziyade sektörün genelini ilgilendiren
bir anlayışla yapılması istenen ve önümüzdeki günlerde tamamlanacağı öngörülen bu
çalışmanın sonuçlarının, çekirdek kadronun
gündemine alacağı başlıkların belirlenmesine yardımcı olacağı tahmin ediliyor.
TÜRKTED bir ilke imza atacak
Çekirdek Kadro toplantısında yapılan konuşmaların ardından, Dernek Sekretaryasınca
ön hazırlıkları yapılan ve çalışma gruplarının
gündemine alması öngörülen bir tür ‘etki
analizi’ çalışması Çekirdek Kadro üyelerine sunuldu. Ancak, yapılması planlanan
bu çalışmanın, ‘düzenleyici etki analizi’ ile
karıştırılmaması gerektiği vurgulandı. Zira
ülkemizin gündemine 2004 yılında giren
‘düzenleyici etki analizi’ kavramı, yürürlüğe
konması planlanan herhangi bir yasal mevzuat (özellikle kanun, KHK vb.) taslağının
bütçeye, mevzuata, sosyal, ekonomik ve ticari hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerinin ne olacağını göstermek üzere ilgili kamu
kuruluşunca hazırlanan ön değerlendirmeyi
tanımlıyor(2). Ancak, tohumculuğu ilgilendiren
mevzuatla ilgili olarak şimdiye kadar yapılmış ve TÜRKTED’e ulaşan bir ‘düzenleyici
etki analizi’ çalışması bulunmuyor.
Öte yandan, TÜRKTED Çekirdek Kadro Çalışma Grubu tarafından gerçekleştirilmesi planlanan çalışma ise Türkiye tohumculuk sektöründeki sorunlar, darboğazlar ve kısıtların
sektörün ana bileşeni konumunda olan firmalarca icra edilen faaliyetlere ilişkin olarak
dipnotta belirtilen 17 başlık altında toplanan
iş ve işlemler üzerindeki olumsuz etkilerini
ve etkileşimlerini analiz etmeyi amaçlıyor. Bu
bağlamda, TÜRKTED tarafından sunulması
planlanan çalışmanın ‘düzenleyici etki analizi’ olarak değerlendirilmemesi gerekiyor.
Etki Analizi ile sektör yeni ufuklara
Bu çalışma vasıtasıyla olumsuz etkileri ve
etkileşimleri analiz edilecek olan sorunlar ve
darboğazlar, başta TÜRKTED olmak üzere
sektörün diğer paydaşlarınca son beş yıldır
gerçekleştirilen çalıştaylar ve diğer muhtelif
toplantılarda ortaya konan konulardan oluşuyor. Özellikle, TÜRKTED ve TSÜAB’ın Ocak
2010’da ortaklaşa düzenlediği Çalıştay’ın
Çalışma Grubu Raporu ile TSÜAB’ın Aralık
2012’de gerçekleştirdiği Çalıştay’ın Çalışma
Grubu Raporu’nun ilgili bölümleri sorunların
derlendiği en önemli kaynağı oluşturuyor.
Öte yandan TÜRKTED’in Ekim 2013’de
düzenlediği Genişletilmiş Yönetim Kurulu
Toplantısı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve TSÜAB’ın Kasım 2013’de düzenlediği
Ortak İstişare Toplantısı sonuçları ile sektör
mensuplarının katılımıyla gerçekleştirilen
daha küçük ölçekli toplantılarda ortaya
konan ve ivedi çözüm bekleyen sorunlar da
etki analizi çalışmasına esas teşkil edecek
‘sorun havuzunu’ oluşturacak.
Sektör paydaşları tarafından bugüne kadar
yapılan birçok çalışmanın sonuç raporunda
sadece sorunlar sıralanmış ve bunların bazılarına ilişkin çözüm önerileri de ilave edilerek
çalışmalar sonlandırılmıştı. TÜRKTED bu noktadan hareketle, çözüm bekleyen sorunlara
çözüm üretilemeyişinin sektördeki etkilerinin
ortaya konmasının amaçlandığı bir tür etki
analizi çalışması için yola çıkıyor. Yukarıda
değinilen muhtelif etkinliklerde yıllardır tartışılan sorunların derinlemesine ve analitik
bir yaklaşımla çözümüne yardımcı olmayı
planlıyor. Kısaca TÜRKTED, tohumculuk
sektörü için acilen çözüme kavuşturulması gereken konuların, çözümlenmemesi
halinde sürmekte olan olumsuz etkileri ve
etkileşimleri derecelendirmeye tabi tutarak,
ortaya koymayı amaçlıyor. Bu analiz çalışması sonunda oluşturulacak olan “Çözüm
Bekleyen Sorunların Tohumculuk
Sektörü Faaliyetleri Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin Analizi” başlıklı raporun
ise, hem yetkili otoriteye hem de sektörün
diğer paydaşlarına karar verme ve uygulama
süreçlerinin hızlandırılmasında yardımcı olması öngörülüyor.
Sektörün faaliyetlerini oluşturan iş ve işlemler: 1- Ar-Ge (ıslah ve çeşit geliştirme); 2-Tescil; 3- Sertifikasyon; 4- Çeşit koruma, ıslahçı hakları ve fikri-sınai mülkiyet hakları; 5- Üretim-tedarik ve sözleşmeli üretim; 6- Tohum işleme ve ilaçlama; 7- Bitki sağlığı ve zirai karantina; 8- İthalat; 9- İhracat; 10- Paketleme-etiketleme; 11- Dağıtım ve pazarlama; 12- Piyasa denetimi; 13- Firma ölçeğinde insan kaynakları, kapasite ve yatırımın geliştirilmesi; 14- Mesleki örgütlenme ve yönetişim (kamu+özel sektör+STK işbirliği); 15- Destekleme politikaları; 16- Uluslararası tohumculuk kuruluşlarıyla ilişkiler; 17- Veri tabanı ve istatistik oluşturulması
(2)
Daha fazla bilgi için bkz. “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2005/9986)”, Resmi Gazete 17 Şubat 2006, No: 26083.
(1) Tohum
Kasım 2014
13
M A K A LE
MEVZUAT DİLİ
Hukukta kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması gerekir.
Mevzuatlar hukuk diline hakim kişiler tarafından yazılmalı,
ardından mevzuatı yayınlayan ve yürürlüğe koyan kamu kurumu
tarafından resmi tercümesi yapılmalıdır.
Dr. Müfit Engiz
TÜRKTED Genel Sekreteri
Dil insanlığın belki de en önemli buluşudur ve iki önemli unsura dayanır.
Aynı zamanda, dayandığı bu iki unsur
da biraz sonra ifade edeceğimiz hali ile
daima dış dünyaya yansıtır. Bu unsurlardan ilki; kavram (concept), ikincisi ise bu
kavramın ifade ediliş şekilleri olan sözlerdir. Bu sözler karşımıza a) kelimeler,
b) terimler şeklinde çıkarlar. Bu nedenle
dili, kavramların sözlere dönüşmüş halleri olarak tanımlamak yanlış olmaz. Bu
tanım göstermektedir ki dil, çıkış noktası
olan kavramların çeşitliliği/zenginliği
nedeniyle hem kültürler arasındaki
farklılığı ve zenginliği, hem de dayandığı
kavramların ait olduğu disiplinin kendine
özgü terminolojisini (terim ve kelimele-
14
Kasım 2014
Tohum
rini) yansıtır. Bu nedenledir ki tarım terminolojisinden, hukuk terminolojisinden vs.
bahsederiz.
Disiplinler açısından bu şekilde gruplandırılan dil aynı zamanda, konuşma dili ve
yazma dili olarak da sınıflandırılabilir. Temel olan konuşma dilidir. İnsanlık tarihinde yazı dili daha sonra gelişmiştir. Ancak
yazı dilinin daha sonra gelişmesine karşın,
malzemesi daha boldur.
Dil bir anlam, düşünce, muhakeme ve
-mecazi anlamda- yaratıcılık ortamıdır. Dil
kültürün temel unsuru, nesiller arası köprüdür. İnsanı diğer varlıklardan farklılaştırır. Çünkü dil olmadan bilinç ve akıldan söz
edilemez. Hukuk varlığını dil içinde bulur.
Müphem ve kesin olmama dilin en şikâyet
edilen konusudur. Kelimeler şeffaf, kristal
ve değişmez içerikte değildirler. Yaşayan
bir düşüncenin kabuğudurlar. Kullanıldıkları zaman ve koşula göre renkleri değişir.
Aynı kelime birçok farklı durumda kullanılabilmektedir.
Bilgileri depolayan, nakleden ve değiş
tokuşa tabi tutan bir müessese olarak dil
hukukun yol göstericisi, efendisidir. Çünkü
dil olmasaydı bugünkü anlamda bir düzen,
yani hukuk olmayacaktı. Hukukun oluşumu lisana bağlı olduğu gibi, devamı ve
uygulaması da onunla mümkündür. Önce
söz metne aktarılacak, böylece metinde
saklanan anlam adalet dağıtımına hizmet
edecektir.
Hukuk bir dil kurumudur. Gerek yasal ve
gerekse idari mevzuata ancak dil vasıtasıyla ulaşabildikleri için hukukçuların şifresi dildir. Hukuk dile kodlanmıştır. Çünkü
tüm kanunlar, tüzükler, yönetmelikler vs.
dile ilişkin belgelerdir. Genelge, talimat ve
yönerge gibi idari mevzuatı da dilin önemi
bağlamında yasal mevzuattan ayrı tutmamak gerekir.
Toplumsal ilişkileri düzenleyen, devletin
yaptırım gücü ile donatılmış kurallar bütünü olan hukuk, yazılı ve yazısız kurallardan oluşur. Bu kurallar bütününün yazılı
kısmını ifade eden mevzuat ise kanun, tüzük ve yönetmelik gibi kurallardan oluşur.
Toplumsal ilişkileri düzenlemeyi amaçlayan bu kuralların iyi olması, toplumsal
düzenin de iyi olması anlamına gelecektir.
Ünlü filozof Aristo’nun da ifade ettiği gibi;
“Kanun düzendir, iyi kanun iyi düzendir”.
İyi hazırlanmamış mevzuat hem toplum
hayatında düzeni sağlama amacından
uzaklaşacak, hem de toplum üyelerinin
hukuka olan inancını zayıflatacaktır.
Bir hukuk kuralının dilinin açık olduğu ve
üzerinde durulmadan hemen anlaşılabildiği durum nadirdir. Metin açık dahi olsa,
çözümü gereken olay açısından değerlendirilmesi zaman alacaktır. Kaldı ki mevzuat metinlerindeki dil karmaşası normal
durum olarak kabul görmektedir. Bunun
nedeni, günümüze değin uzanan yanlış
gelenek ve bir olayı tek bir cümle içinde
açıklama gayretidir. Cümlelerde en fazla
20 kelime kullanılması tavsiye edilmesine
karşın, Almancada bazıları 70 kelimeye
kadar ulaşabilmektedir.
Konu Türkçe açısından ele alındığında;
örneğin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bazı maddelerinde tek cümlenin
yüzlerce kelimeden oluştuğu görülür. Ayrıca belirtmek gerekir ki, fuzuli ve çok sayıda yan cümle içinde ana cümlenin ifadesi
sona kalmakta, bu yüzden de anlamı bulabilmek güçleşebilmektedir. Pasif cümleler
aktiflere nazaran anlaşılması zor ve öznesi
boşlukta kalabilen cümlelerdir. Ancak yine
de hukuk metinleri içinde kullanılmaktadırlar. Bu olumsuz durumun muhtelif
örneklerine tohumculukla ilgili mevzuatta
da rastlamak mümkündür.
Ülkemizde, mevzuat genellikle kamu
kurum ve kuruluşlarının ilgili teknik birimlerince hazırlanmaktadır. Bu çalışmalar
genelde hukukçu olmayan teknik personel
veya hukukçu olsa dahi mevzuat tekniğine
hâkim olmayan kişiler tarafından yapıldığından, hazırlanan metinler şekli ve hukukî yönden eksiklikler barındırabilmekte,
bu durumda mevzuatın yürürlüğe girmesi
süreci yavaşlatabilmektedir. Yine yürürlüğe giren kanun, tüzük ve yönetmeliklerde
zaman zaman yazım hatalarına, gerek
aynı düzenleme içerisinde gerekse farklı
metinlerde mükerrer veya çelişkili hükümlere aynı düzeydeki düzenlemelerde farklı
üslup ve şekillere rastlanabilmektedir. Bu
durum yalnızca mevzuatın sıklıkla değiştirilmesine neden olmakla kalmamakta,
aynı zamanda mevzuatı hazırlayan kamu
kurum ve kuruluşlarının saygınlığını ve
güvenilirliğini de zedelemektedir.
Mevzuatı yazan bir “yazar” olduğuna ve
belli biçime uyarak yazacağına göre, şimdi
gelelim ‘nasıl yazılacağı’na:
Bir formül olarak, İngilizler «A, B, C» formülünü, Fransızlar «3 C» formülünü genellikle
benimsemektedirler. Şöyle ki;
İngilizlerin «A, B, C» formülüne göre: mevzuatta, A (accuracy), doğruluk/tamlık; B
(brevity), kısalık/vecizlik; C (clarity), açıklık/anlaşılırlık/berraklık gerekir.
Fransızların «3 C» formülüne göre ise:
yazılar, complet (yani, tam); clair (yani,
açık/anlaşılır/berrak); concis (yani, veciz)
olmalıdır.
Görüldüğü gibi, her iki dilde kullanılan
formül, birbirine tamamen eşittir ve paraleldir.
Bu durumda, bir mevzuat metni en azın-
dan (minimum) şu ögeleri içerir biçimde
kaleme alınarak düzenlenmelidir:
Mevzuat metninde yazılanlar, tam olmalı,
kısa/açık/doğru olmalı ve uygun bir dille/
ifadeyle kaleme alınmalıdır.
Mevzuatın bu ögeleri içerecek biçimde
düzenlenmesi için, yazılanların şu beş
aşamadan geçmesi gerektiğini vurgulamak gerekir;
1. Yazılacak olan konunun (ilgili hü kümlerin) tam ve doğru anlaşılma sı;
2. Konularla ilgili araştırma yapılma sı;
3. Araştırma sonucunda elde edilen
bilgilerin düzenlenerek mevzuata
derç edilmesi;
4. Yazılanların düzeltilmesi (deyiş ye rinde ise mevzuatın cilalanması)
5. Mevzuat hükmü olarak yazılanla rın doğruluğunun kontrol edilmesi
(yani varsa çelişkilerin giderilmesi,
diğer ilgili mevzuata tezat teşkil
edip etmeyeceğinin ciddi biçimde
incelenmesi, uygulamada telafisi
güç zorluklar çıkartıp çıkartmaya
cağının test edilmesi vb.).
Bir başka deyişle, mevzuata neler yazılacağına karar verilmeli, daha sonra
da olabildiğince etkin bir mevzuat
hazırlanmalıdır.
Öte yandan mevzuat dili denince önümüze çıkan bir diğer önemli konu da
ilgili mevzuatın ‘resmi tercümesi’ meselesidir. Mevzuatı yayımlayıp yürürlüğe
koyan kamu kurumu tarafından bu
mevzuatın resmi tercümesinin (en azından İngilizce olarak) mutlaka yapılması
ve elektronik ortamda rahatça erişime
açılması günümüz rekabet ortamında
adeta bir zorunluluktur.
Sonuç olarak, mevzuatın kalitesi dilinin kalitesine bağlıdır. Mevzuattaki dil
kalitesinin yüksekliği de sadece hukukçuların ona hâkimiyetini sağlamakla
kalmaz, aynı zamanda o mevzuattan
yararlanan, onu uygulayan, uygulatan
gerçek ve tüzel kişileri de rahatlatarak,
onu yürürlüğe koyan otoriteye güven
duymalarını sağlar. Mevzuat yapımı
incelik ve dikkat isteyen bir husustur
ve mevzuatın kalitesi ülke yönetimini
derinden etkilemektedir. Bu nedenle, mevzuat hazırlama aşamasından
uygulama aşamalarına kadar sürecin
irdelenmesi ve görülen aksaklıkların
düzeltilerek iyi ve kaliteli mevzuat üretilmesi sağlanmalıdır.
KAYNAKÇA
1. Hukukta Yöntembilim (4. Baskı), Prof. Dr. Ali Nazım Sözer, 2013.
2. Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları, Doğan Durna, 2009.
3. Yasaların ve İdari Düzenleyici Tasarrufların Yapım Tekniği (4. Baskı), Ali Em, 2003.
4. Adlî Yazı Dili, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Ankara Barosu Dergisi, 1991/5
Tohum
Kasım 2014
15
16
Kasım 2014
Tohum
Tohum
Kasım 2014
17
vefat
Haşim Öğüt’ün
ardından…
Geçtiğimiz Ağustos ayında aramızdan ayrılan eski Tarım
Bakanlığı Müsteşarı Haşim Öğüt sektöre katkıları ile
hatırlanacak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
bir önceki Müsteşarı Haşim Öğüt’ün 28
Ağustos günü aramızdan ayrılışını TÜRKTED olarak üzüntüyle karşıladık. Ziraat
Mühendisi olan ve başarılı bir çalışma hayatı geçiren Öğüt, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın hemen her kademesinde
görev yaptı. 2004 yılında başladığı Bakanlık Müsteşarlığı görevini, sağlık problemleri
nedeniyle 2006 yılında bırakan Öğüt,
daha önceki yıllarda Müsteşar Yardımcılığı
ile Washington ve Roma Bakanlık Müsteşarlığı görevinde bulundu. Türkiye’nin
ABD Büyükelçiliği’nde tarım ataşesi olarak
çalıştı. Aynı zamanda Dünya Gıda Örgütü
(FAO) ve Dünya Bankası’na da danışmanlık yaptı. Vefatından dolayı TÜRKTED olarak derin üzüntü içinde olduğumuz Haşim
Öğüt’e Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm
tarım camiasına baş sağlığı diliyoruz.
Tohumculuk
Sektörüne
Adanmış Bir Ömür:
Dr. Necati Çelik
Tüm hayatını tarım sektörüne adayan Ziraat Yüksek
Mühendisi Dr. Necati Çelik geçtiğimiz Ağustos ayında
hayatını kaybetti. Tohumculuk sektörünün yakından
tanıdığı Dr. Necati Çelik 1993-1995 yılları arasında
Derneğimiz yönetim kurulu üyeliği de yapmış idi.
Sektörümüze verdiği emekler ve yarattığı değerler ile hiç
unutulmayacak.
Ziraat Yüksek Mühendisi Necati Çelik
1938 yılında Burdur’un Tefenni ilçesi
Sazak köyünde doğdu.1959 yılında
girdiği Ankara üniversitesi Ziraat
Fakültesi Tarla Bitkileri bölümünü
1963 yılında bitiren Çelik, askerlik
görevinden sonra 1965 yılı Ekim
ayında Diyarbakır Zirai Araştırma
Enstitüsü’nde göreve başladı. Daha
sonra 1967 yılında Ankara Gölge
Zirai Araştırma Enstitüsü’nde çalışma
hayatına devam eden Çelik, Meksika
18
Kasım 2014
Tohum
Buğday Projesi kapsamında ABD’ye
gönderildi ve 1972-75 yılları arasında
Oklahoma State Üniversitesi’nde
yüksek lisans eğitimini tamamlayarak
Türkiye’ye döndü. ABD’de başladığı
doktora çalışmalarını yurda dönünce
tamamlayan Çelik 1981 yılında Tarım
Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdür
Yardımcılığı görevine getirildi. Çelik’in
başarılı çalışma hayatında bir sonraki
durak Adana oldu. Adana Bölge Zirai
Araştırma Enstitüsü’ne Müdür olarak
atanan Dr. Çelik bu görevden 1986 yılında istifa ederek kamudaki çalışma hayatına son verdi. Sabancı
Holding’e bağlı SapekSa’da Genel Müdür olarak
çalışmaya başlayan Çelik bu görevi yaş haddinden
emekli olduğu 2002 yılına kadar sürdürdü. Daha
sonra Antalya’ya yerleşen Ziraat Yüksek Mühendisi
Necati Çelik 28 Ağustos 2014 tarihinde vefat etti.
Teşekkür: Merhum Necati Bey’in yaşamıyla ilgili
yukarıdaki bilgileri bize aktaran, Merhum’un kadim
dostu, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü
emekli müdürlerinden Ziraat Yüksek Mühendisi Sayın Hikmet Oruçoğlu’na çok teşekkür ederiz.
Tohum
Kasım 2014
19
M A K A LE
Genetik
Şifreye Doğru
Bugün hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler gibi modern
biyoteknoloji de tarımsal üretimde ve insan sağlığında büyük
faydalar sağlıyor. Bugünlere ise binlerce bilim insanının onlarca
yıl süren sabırlı ve fedakâr çalışmaları sonucu geldi.
Prof. Dr. Selim ÇETİNER
Sabancı Üniversitesi
Hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler
gibi tarımsal üretimde ve insan sağlığında
büyük faydalar sağlamakta olan modern
biyoteknoloji, binlerce bilim insanının
onlarca yıl süren sabırlı ve fedakar çalışmaları sonucu bugünlere geldi. “İşi gücü
olmayan” bilimcilerin büyük bir sabır,
disiplin ve ısrarla yürüttükleri çalışmalar
olmasa bugünkü moleküler biyoloji diye
bir bilim alanı da olmazdı.
Canlılardaki kalıtımı kontrol eden kurallar
keşiş Mendel tarafından ortaya konulduktan 30-40 yıl sonra tekrar keşfedildi. Ancak o zamanlar gen ve genetik deyimleri
pek bilinmiyordu. 1953’te DNA‘nın ikili
sarmal yapısı belirlenene kadar da bilimciler genetik çalışmalarının önemli bir
kısmını kromozom düzeyinde yürütmek
zorunda kaldı. Genetik deyimi kalıtımı
açıklamak için ilk kez 1906’da Bateson
tarafından kullanıldı.
1953’te çift sarmallı DNA yapısı James
Watson ve Francis Crick tarafından ortaya konulduğunda genetik alanındaki
devrimsel buluşlardan birisi gerçekleşti.
Bu buluşun öncesinde işi gücü olmayan
bilimcilerin büyük bir sabır, disiplin ve
ısrarla yürüttükleri çalışmalar olmazsa
bugünkü moleküler biyoloji diye bir bilim
alanı da olmazdı. Tabii burada fizik, kimya
ve biyoloji gibi doğa olaylarını anlamamızda çığır açan bilimcileri de unutmamamız
gerek. Bu temel bilim dallarında çalışanların gözlemleri ve bilimsel yönteme
dayalı araştırmaları daha yirminci yüzyıla
girilmeden hücre yapısını, hücreyi oluşturan protein, karbohidrat, yağ ve nükleik
asitler gibi moleküllerin yapılarını ortaya
koymuştu.
Örneğin, 1869’da İsviçreli doktor Fri-
20
Kasım 2014
Tohum
edrich Miescher hasta bandajlarından
topladığı cerahatleri mikroskop altında
incelerken hücre çekirdeğinde yerleşik
bir madde tespit edip adını “nüklein”
koyuyor. Bundan on yıl kadar sonra Albrecht Kossel bunların asidik yapısını ve 5
farklı baz yapısını ortaya koyarak “nükleik
asit” ismine temel oluşturuyor. DNA’nın 5
karbonlu riboz şekeri, fosfat ve azot bazlardan oluştuğu ve bunların fosfat gruplarının birbirlerine bağlanarak bir zincir
oluşturduğu ise ancak 1919’da Phoebus
Levene tarafından açıklığa kavuşturuluyor. Henüz kalıtımın DNA tarafından
kontrol edildiği bilinmiyor. Ama bir dizi
meraklı kişi örneğin yaralardaki cerahatin
ne olduğunu, nelerden oluştuğunu vs.
çözmeye çalışıyor!
Bu buluşlar devam ederken, kalıtımın
proteinler tarafından yeni nesillere aktarıldığını öne süren bir grup bilimcinin olduğunu ve bunun yaygın bir kabul görse de
kanıtlanamadığını belirtelim. Bu safhada
önemli buluşlardan biri de hücre çekirdeğindeki kromozomları spesifik olarak
boyama tekniğinin geliştirilmesi oldu. Böylece, farklı türlerin hücre çekirdeklerinin
kırmızıya boyanarak mikroskop altında
gözlemlenmesi mümkün olmuştu. Öyle ki
diploid vücut hücrelerindeki çekirdeklerin
haploid eşey hücrelerinin iki misli kadar
boyandığı yani eşey hücrelerinin (yumurta
ve sperm) vücut hücrelerinin yarısı kadar
kromozoma sahip olduğu dahi saptanabiliyordu. Bu bulguların devamında,
zatürre hastalığına neden olan bakteriler
üzerinde araştırmalar yapan İngiliz doktor
Frederick Griffith, Streptococcus pneumoniae bakterisinin pürüzlü (r) ve düzgün
(s) olmak üzere iki tipinin olduğunu ve
bunlardan düzgün (s) olanın zatürreye
yol açtığını ve farelere injekte ettiğinde
kobayları hastalandırarak öldürdüğünü
gözlemliyor. Kendinden önceki işi gücü
olmayan diğer bilimciler gibi o da bunun
nedenini merak ediyor ve çalışmalarına
şöyle devam ediyor:
Önce, birinci grup farelere canlı düzgün
(s) bakteri hücreleri injekte ediyor; beklendiği üzere fareler hastalanarak ölüyor
ve farelerin kalbinden canlı bakteriler izole edilebiliyor. İkinci grup farelere ise canlı
pürüzlü (r) bakteri hücreleri injekte ediyor;
fareler ölmüyor ve kalplerinde bakteri
bulunamıyor. Griffith daha sonra, düzgün
(s) yani zatürreye yol açtığını bildiği bakteri hücrelerini ısıtarak öldürüyor ve ondan
sonra bunları üçüncü grup farelere injekte ettiğinde bu farelerin hastalanmadığını
görüyor; bu farelerin kalbinde de bakteri
hücreleri bulunamıyor. Yani ısıl işleme
tabii tutularak öldürülmüş bakteriler hastalık yapma yeteneklerini de yitiriyorlar.
Ancak, hani dedim ya adamların işi gücü
yok; bu defa Griffith, ısıl işlemle öldürülüp
etkisiz hale getirilmiş düzgün (s) bakte-
Bilim insanlarının büyük bir sabır,
disiplin ve ısrarla yürüttükleri çalışmalar
moleküler biyolojinin gelişmesini sağladı.
rileri ile zaten hastalığa neden olmayan
canlı pürüzlü (r) bakteri hücrelerini karıştırdıktan sonra dördüncü grup farelere injekte ettiğinde bu farelerin de hastalanarak
öldüğünü ve bunların kalbinden de canlı
düzgün (s) bakterilerin izole edilebildiğini
buluyor (Şekil 1). Yani ısıl işlemle öldürülmüş de olsa zatürreye neden olan düzgün
(s) hücrelerde bulunan bir madde, zararsız
pürüzlü (r) hücreleri genetik olarak değiştirerek zararlı hale dönüşmesine neden
oluyor. Buna o zamanlar dönüştürme unsuru diye bir isim veriliyor ama bu unsurun
ne olduğu bilinemiyor.
DNA’nın işlevi tanımlanıyor
Şimdi sıra bu dönüştürme unsuru üzerinde Atlantiğin öbür kıyısında Oswald Avery
ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmaları kısaca özetleyelim. Avery, ısıl işleme
tutarak öldürdüğü düzgün (s) Streptococcus pneumoniae hücrelerini süzerek elde
ettiği sıvıyı üç ayrı test tüpüne koyuyor
ve bunların birincisinin içine proteinleri
parçalayan proteaz enziminden ekliyor.
İkinci tüpe DNA moleküllerini parçalayan
Dnaz enziminden ve üçüncü tüpe de RNA
moleküllerini parçalayan Rnaz enziminden
koyuyor. Daha sonra, bu enzimleri eklediği
üç ayrı tüpe de daha önce Griffith’in hastalığa neden olmadığını saptadığı canlı pürüzlü (r) bakteri hücrelerinden koyuyor. Ve
bunlar arasından sadece Dnaz eklenmiş
tüpteki bakterilerin dönüştürülmediği, yani
proteini ya da RNA molekülleri enzimlerle
parçalanmış ama DNA molekülleri bozulmamış tüplerin zararsız bakterileri zararlı
düzgün (s) hale dönüştürdüğünü saptayarak, dönüştürme unsurunun DNA olması
gerektiğini ortaya koyuyor.
İşin en ilginç tarafı bu çalışma 1944 yılında yayımlandığında bilim insanlarının pek
ilgisini çekmedi. Zira, bilimciler DNA’nın
kalıtımı kontrol edebilecek kadar kompleks olduğunu düşünmüyorlardı. Tabii bir
de bunlar ne de olsa bakteriler üzerinde
yapılmış çalışmalardı ve bakterilerin yüksek canlılar yani bitki ve hayvanlar gibi bir
genetik yapıya sahip olabileceği hayal bile
edilemiyordu!
Yine de bakteriler ve bakterileri enfekte
ederek ölümlerine neden olan bakteri
virüsleri yani bakteryofajlar üzerindeki
çalışmalar büyük bir titizlikle devam ediyordu. Bu arada, fizik ve kimya araştırmalarındaki hızlı gelişmeler, artık biyolojik
araştırmacıların kimyasal elementlerin
farklı izotoplarını yani radioizotoplarını
kullanarak bunları daha kolay izleyebilme-
ŞEKİL 1
HİPOTEZ
Ölü bakteri hücrelerindeki madde genetik olarak canlı bakteri hücrelerine dönüşür.
YÖNTEM
Canlı S
hücreleri
(zehirli)
Canlı R
hücreleri
(zehirsiz)
Enjeksiyon
SONUÇLAR
SONUÇ
1 Fare ölür
Kalpte canlı S
hücreleri bulunur
1 Fare sağlıklıdır
Kalpte bakteriyel
hücre bulunmaz
1 Fare sağlıklıdır
Kalpte bakteriyel
hücre bulunmaz
1 Fare ölür
Kalpte canlı S
hücreleri bulunur
Bir hücredeki kimyasal madde genetik olarak başka bir hücreye dönüşme yetisine sahiptir.
lerine imkan sağlamıştı. Nitekim, 1952
yılında Alfred Hershey ve Martha Chase
tarafından yayımlanan bir araştırma
bakteri ve bunları enfekte eden T2
virüsü ile yapılan çalışmalarda kalıtsal
materyalin DNA olduğunu biraz daha
pekiştiriyordu. Bir uzay gemisine benzeyen T2 virüsü E. coli bakterisi üzerinde etkili olur ve onu parçalar. Özetle,
protein bir kılıf ile paketlenmiş olan
DN içeren virüs, önce bakteri yüzeyine
bağlanarak açtığı delikten bakteri içerisine genetik materyali yani DNA injekte
eder. Bundan sonra, virüse ait DNA ev
sahibi bakterinin hücre mekanizmasını
kullanarak bakteri içerisinde 200 kadar yeni virüs oluşmasını sağlar ve bakteriyi patlatır; sonra her bir virüs yeni
bakterilere bağlanarak yaşamlarını
devam ettirir. Gerek T2 gerekse diğer
virüsler yaşamlarını devam ettirebilmek
için mutlaka konuk hücreye gereksinim
duyarlar. Hershey ve Chase ikilisi işte
virüslerin bu özelliğinden yararlanarak,
önce 32P izotopu kullanılarak işaretlenmiş DNA içeren ancak protein kılıfı
doğal olan bir virüs ile enfekte ettikleri
bakteri hücrelerini, bunun yanında da
kılıf proteini kükürtün 35S izotopu ile
işaretledikleri ama DNA’sı doğal olan
virüsü oluşturdular. Ardından bu iki
farklı işaret taşıyan virüs ile aşıladıkları
bakterileri kültür ortamında çoğaltıp
homojenize ettikten sonra santrifüj ile
ayrıştırdıklarında, her iki tüpte gelişen
bakterilerin protein ve DNA yapılarını incelediler. Sonuçta, birinci tüpün dibinde
biriken DNA radyoaktif (32P) iken, ikinci
tüpün üst kısmında toplanan yani virüsü
içeren sıvı radyoaktif (35S) ancak dipteki
kısım radyoaktif değildi. Bu son kısım biraz anlaşılması zor ise de sonuçta, virüsten bakteriye geçen kısmın yani DNA’nın
kalıtsal materyal olduğu, protein kılıfın ise
bakteri dışında kaldığı ortaya konmuştu.
Bu çalışma, Avery’nin çalışmasından çok
daha fazla ses getirmiş, artık DNA’nın
kalıtsal materyal olduğu neredeyse tam
olarak kabul edilmeye başlamıştı. Ardından, bu genetik materyalin ökaryot
hücrelere aktarılması ve bunun ne şekilde olduğu ya da olabileceği konusunda
çalışmalar başladı. Tabii burada, DNA’nın
uzun ve büyük bir molekül olduğu bilindiği
için bunun ne şekilde çoğaldığı ve kalıtımı
nasıl yönlendirdiği sorusu hala büyük bir
bilinmez olarak cevaplanmayı bekliyordu.
Tekrar tekrar vurguladığım üzere, bugün
hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojiler
gibi tarımsal üretimde ve insan sağlığında
büyük faydalar sağlamakta olan modern
biyoteknoloji binlerce bilim insanının
onlarca yıl süren sabırlı ve fedakâr çalışmaları sonucu, hem de nesiller sonunda
bugünlere geldi. Umuyorum ki sizler de
bu kişilerden en azından bazılarını burada
anmamı sabırla okursunuz.
Tohum
Kasım 2014
21
R Ö P O RT A J
AMACIMIZ YENİ PROJE
OLUŞUMLARINA KATKI SAĞLAMAK
Son dönemde Türkiye
tohumculuk sektörünün
Ar-Ge destekli projeler
yürütmesinde TÜBİTAK
Teknoloji ve Yenilik
Destek Programları
Başkanlığı’nın (TEYDEB)
katkıları önem bir yer
tutuyor. Tohumculuk
sektörüne sağlanan
destekler ve geliştirilen
vizyonda TEYDEB’in
üstlendiği görevleri ve
hedeflerini TÜBİTAK
TEYDEB Biyoteknoloji,
Tarım, Çevre Ve Gıda
Teknolojileri Grubu
Yürütme Komitesi
Sekreteri Vekili Dr. Naci
Sağlam ile konuştuk.
Son yıllarda TÜBİTAK’ın Ar-Ge çalışmalarına sağladığı destekler sıkça
konu oluyor. Tarım sektörü bu desteklerden ne şekliyle faydalanabiliyor?
TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek
Programları Başkanlığı’nın hibe ettiği
finansal destekler Ar-Ge ve yenilik
projeleri için veriliyor. Ulusal Bilim,
Teknoloji ve Yenilik Stratejileri ve Politikaları doğrultusunda oluşturulmuş
22
Kasım 2014
Tohum
destek programları aracılığıyla, başta
özel sektör olmak üzere, üniversiteler
ve girişimcilere de sağlanıyor.
TÜBİTAK TEYDEB; ülkemiz Ar-Ge yeteneğinin, yenilikçilik kültürünün,
rekabet gücünün artırılmasına ve ulusal yenilik-girişimcilik ekosisteminin
gelişmesine ve sürdürülebilirliğine,
yürüttüğü destek programları ile katkı
sağılyor. Bu ana hedef doğrultusunda;
• Özel sektör kuruluşlarının proje •
•
esaslı araştırma-teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerini desteklemek,
İşbirlikleri tasarlamak; özel sektör kuruluşlarının kendi aralarında, üniversitelerle ve araştırma kurumlarıyla ulusal/uluslararası işbirliği geliştirmesine ve teknoloji transfer mekanizmaları oluşturmalarına katkıda bulunmak,
Fikirden ürüne, üründen pazara kadar olan girişimcilik süreçleriy le girişimciye destek olurken sadece maddi olarak değil; eğitim, iş rehberliği, iş planı hazırlama desteği ve finans kaynaklarına erişim gibi maddi olmayan desteklerle de girişimcinin yanında olmak,
• Başlangıç aşamasındaki teknoloji tabanlı KOBİ’lere girişim sermayesi sağlamaya yönelik fonların oluşma sına katkı sağlamak,
• Başta KOBİ’ler olmak üzere özel sektörün girişimcilik ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesine katkı sağlamak
amaçları ile destek programları yürütülüyor.
Tarım sektörünün TEYDEB desteklerinden yararlanmak üzere sunduğu tohum ve tohum ıslahı projelerine ilişkin,
Tablo 1`de 2000 yılı başından 2013
yılı sonuna kadar sunulan birikimli
verilerden de görüldüğü gibi, sektörün
bu desteklerden faydanlanması henüz
yeterli seviyeye erişmedi. Aynı yıllar
arasında, tarım sektöründen 64 firma
toplam 92 proje başvurusunda bulundu ve cari fiyatlarla, firmalara toplam
12 milyon TL hibe desteği verildi.
Bunun yanında proje başvurularında
özellikle 2004 yılından itibaren önemli
bir artış oldu ve bu artış sürekli büyüTohum ve
Tohum Islahı
Toplam
İçindeki Payı
(%)
Proje Başvuru Sayısı
92
%0.5
Başvuran Firma Sayısı
64
%0.8
Destek Kararı Verilen Proje Sayısı
71
%0.7
Desteklenen Firma Sayısı
47
%0.98
Destekleme Oranı (%)
(Destek Kararı Verilen Proje Sayısı/
Proje Başvuru Sayısı)
%77
Sunulan Harcama Tutarı*
23,6
%0.38
Destek Kapsamına Alınan Harcama Tutarı
(Gerçekleşen Ar-Ge Hacmi) *
18.99
%0.42
Toplam Hibe Destek Tutarı*
12,08
Destek Oranı (%)
(Hibe Destek Tutarı/Destek
Kapsamına Alınan Harcama Tutarı)
*cari fiyatlardır (Milyon TL).
(64
%0.47
dü (Grafik 1). 2004 yılı ve önceki yıllarda yılda 1 proje başvurusu olurken,
sadece 2012 yılında 22 proje başvurusu yapıldı.
Benzer şekilde, yine aynı yıllarda
destek kararı verilen proje sayısı da
giderek artış gösterdi (Grafik 2). 2008
yılından itibaren de hibe desteğinde
önemli artış yaşandı. 2007 yılında 300
bin TL hibe desteği verilirken, 2013
yılında bu destek 2.3 milyon TL’ye ulaştı (Grafik 3).
Destek programları içinde, Ulusal Bilim
Teknoloji Yenilik Stratejisi 2011-2016
(UBTYS 2011-2016) dokümanında
belirlenmiş öncelikli alanlara yönelik
TÜBİTAK 1511 Öncelikli Alanlar Ar-Ge
Destek Programı önemli bir yer tutuyor.
Bu Program kapsamında Gıda Öncelikli Alanı çerçevesinde tarımda Ar-Ge
çalışmaları da destekleniyor. Çağrılı
bir program olan 1511 kapsamında
bugüne kadar tarıma yönelik çıkılmış
çağrılar bulunuyor. Bunlar:
2012 Tarım Çağrıları:
1511-GIDA-2012-THI-01 Endüstriyel
bitkilerden buğday, mısır, pamuk ve
soya çeşitlerinin ıslahı
2014 Tarım Çağrıları:
1511-GIDA-2014-TBI-01 Nişasta ve
şeker bitkileri ıslahı
Tohum
Kasım 2014
23
R Ö P O RT A J
2000 yılı başından 2013 yılı sonuna kadar sunulan birikimli
verilerden de görüldüğü gibi sektörün bu desteklerden
faydanlanması henüz yeterli seviyeye erişmedi.
Yağ ve lif
20
Tahıl islahı
15
TÜBİTAK, ıslah çalışmalarında özel
sektörle işbirliği içerisinde. Bu çalışmalardan tatmin edici sonuçlar
alınabiliyor mu?
Öncelikle özel sektör-TÜBİTAK işbirliğinden ne anladığımızı açmakta yarar
var. Birincisi; firmaların hibe olarak
harcamalarının önemli bir kısmının
TÜBİTAK tarafından destek programları
yoluyla hibe şeklinde karşılanması,
Kasım 2014
Tohum
22
Yem bitkileri
2012 yılındaki çağrıya gelen toplam
14 başvurunun 9’u desteklendi. 2014
yılında açılan 5 çağrıya ise toplam 11
başvuru alınmış olup, bu projelerin
değerlendirmeleri devam ediyor.
24
25
Yemeklik
13
12
Sayı
1511-GIDA-2014-TBI-02
bitkileri islahı
1511-GIDA-2014-TBI-03
tane baklagiller islahı
1511-GIDA-2014-TBI-04
islahı
1511-GIDA-2014-TBI-05
9
10
7
0
5
10
6
3
1
1
1
1
1
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
Tohum ve Tohum Islahı Proje Başvurusu
başarısı kesin olmayan Ar-Ge’ye kaynak ayırmada firmaların üstlendiği
riski paylaşmak anlamına geliyor.
Dolayısıyla TÜBİTAK bir kamu destek
fonunu yöneten bir kurum olarak,
projeyi fonlarken, projenin başarıyla
sonuçlanarak çıktılarının ekonomik
ve toplumsal kazanıma dönüşmesi
açısından firma ile aynı amaçları paylaşıyor. Bu amaçların gerçekleştirilmesinde de TÜBİTAK’ın katkısı, genellikle
akademisyenler arasından belirlediği
izleyicileri ve projenin değerlendirilip
izlendiği teknoloji grubu komitesi ile
uzmanları aracılığıyla yön gösterme,
ortaya çıkan problemleri aşmaya yönelik öneriler oluşturma şeklinde oluyor.
Böylece finansal destek, bu izleme süreci sayesinde kılavuzluk desteğini de
beraberinde getiriyor. İşbirliğinin ikinci
boyutunu ise, yukarıda değinilen 1511
Programında belirlenen çağrı konuları
öncesinde teknoloji yol haritaları oluşturulurken yapılan çalıştaylara sektörden temsilcilerin katılımının sağlanması oluşturuyor. Yol haritaları önemli
ölçüde sektörün deneyimli yönetici ve
uzmanlarının bilgi ve öngörülerine dayalı olarak belirleniyor.
Sonuç olarak, riski yüksek olan Ar-Ge
projelerinin çok büyük kısmının TÜBİTAK TEYDEB destekleriyle başarıyla
tamamlanıyor olması; daha önemlisi,
ıslah alanında faaliyet gösteren firmalarımızın yurtdışı pazarlara satış yapabilecek düzeyde rekabetçi yetenekler
kazanmaları, bu işbirliklerinin etkin
olduğunun birer göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Tohumculuk sektörüyle ilgili TÜBİTAK
tarafından öncelikli desteklenen projeler neler?
Birinci soruda da belirtildiği gibi, UBTYS
2011-2016’da gıda, öncelikli alan olarak belirlendi. Yapılan ortak çalıştaylarda bu alan kapsamında tarla ve bahçe
bitkileri ıslahı da öncelikle desteklenmesi gereken konular arasında yer aldı.
Bu başlığın alt alanlarını belirlemek için
oluşturulan danışma kurulları pamuk,
buğday, mısır, ayçiçeği ve soya ıslahı
için çağrı açılmasına karar verdi. 2012
yılındaki buğday, mısır, pamuk ve soya
çeşitlerinin ıslahı ile ilgili çağrı konularından 9 proje hali hazırda destekleniyor. Bu projelerin tahmini bütçe büyüklüğü 11 Milyon TL mertebesinde.
3
Milyon TL
2,5
0,03
0,1
0,05
0,1
0,1
ıslah geliştirme çalışmaları projelerin
ana konusunu oluşturuyor. Öncelik
verdiğimiz ürünleri kamu-özel sektörüniversite işbirliğinde oluşturulan
çalıştaylar sonucunda belirlenerek,
1511 kapsamında çağrı yapılan ürünler
oluşturuyor.
Tohumculuk firmalarına proje ve
ıslah konusundaki çalışmaları için
tavsiyeleriniz var mı? En çok üstünde
durulması ve geliştirilmesi gereken
konular hangileri?
Islah çalışmalarında klasik ıslah yöntemleri yerine moleküler marker gibi
biyoteknolojik yöntemleri kullanarak
ıslah süresini kısaltan, kaliteyi ve
verimi artıran çalışmalara yönelmek
bugünün rekabetçi ortamında bir zorunluluk haline geldi. Firmalarımız da
artık bu vizyon doğrultusunda yatırımlarını yönlendirmeli. Böyle bir hedefin
başarıya ulaşması için, söz konusu
ileri teknolojik yöntemlerde öğrenim
görmüş nitelikli personelin istihdamı ve
istihdam edilen personelin lisans üstü
7
5
2
2
0
0,3
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
19
0
0,1
Hibe Destek
En çok hangi tarım ürünleri için proje
başvurusu geliyor? Sizin öncelik verdiğiniz ürünler var mı/varsa neler?
En çok proje başvurusu aldığımız tarım ürünleri arasında domates, biber,
patates, mısır, buğday, pamuk, ayçiçeği başta olmak üzere diğer tarla ve
bahçe bitkileri var. Bu ürünlere yönelik
Sayı
1,1
0
1511 Programında, bu kriteler yanında
“proje konusunun çağrıya uygunluğu”
da ayrı bir değerlendirme boyutu olarak
ilave edildi.
1
1,6
1
0
Desteklenecek projeleri seçerken
hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz?
TEYDEB destek programlarında projeler
şu üç boyuta göre değerlendiriliyor:
1. Endüstriyel Ar-Ge içeriği, teknoloji düzeyi, yenilikçi yönü
2. Proje planının ve kuruluş altyapısı nın proje için uygunluğu
3. Proje çıktılarının ekonomik yarara ve ulusal kazanıma dönüşebilirliği
20
18
16
14
12
10
8
6
4
2
0
1,9
1,9
2
2,3
4
8
9
8
5
1
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013
Tohum ve Tohum Islahı Destek Kararı Verilen Proje Başvurusu
eğitim imkanları dahil sürekli eğitiminin
sağlanması birincil önemde.
İkinci olarak, bu ileri teknoloji alanlarında üniversitelerimizde mevcut bilgi
birikiminden daha çok yararlanılmasına yönelik işbirliğinin sürekli ve etkin
biçimde oluşturulması, yatay teknoloji
transferini sağlayarak şirketlerimizin
ürün geliştirme ve üretim bilgi ve becerisini (know-how) artıracaktır.
Bunun yanı sıra, ivmeli bir gelişme için,
özellikle orta ve büyük ölçekteki şirketler dikey teknoloji transferine de önem
vermelidir. Bu alanda yetkin uluslararası firmalarla, varolan ileri yöntemlerin
özümsenebileceği, araştırma-teknolojik
geliştirme kabiliyeti kazandıracak şekilde sürekli bir işbirliği kurulması, biyoteknolojik ıslah uygulamaları alanında
ileri ülkelerle aramızda varolan bilgi
açığının kapatılmasında en uygun yöntemlerden biri.
Gelecekte TÜBİTAK’ın tohum ve ıslah
çalışmalarıyla ilgili farklı projeleri ve
desteklemeleri olacak mı?
TÜBİTAK’ın hedefi, Türkiye’nin öncelikli
alanlarından biri olan tarımda ıslah çalışmalarıyla ilgili çok daha fazla çağrıya
çıkmak ve yeni proje oluşumlarına katkı
sağlamak.
Tarımda ıslah alanında desteklenecek
ürünlerin belirlenmesinde sadece
bilim insanlarından değil, hem diğer
ilgili kurumlardan hem de tohumculuk
sektöründen alınan görüşlerden yararlanılıyor. Bundan dolayı TÜBİTAK bu
çalışmalarda tohumculuk sektöründen
gelecek görüş ve tavsiyelere her zaman
açık. Önemli olan sektörün bu katkıyı
sağlayacak şekilde organize olup çalışmalar yapması ve Türkiye’nin tarımsal
geleceğine yön verecek fikirler geliştirmesi.
Tohum
Kasım 2014
25
A H DE VEF A
“10 YIL ÖNCESİNE GÖRE ÇOK İLERDEYİZ”
Dr. Polat Şölen
Türkiye tohumculuk sektörünün bugün geldiği konumu değerlendiren Poltar
Tarım’ın kurucusu ve TÜRKTED eski Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Polat Şölen, sektörün
geçmişten günümüze zor koşullar altında kat ettiği mesafeyi ve tohumculuk
sektörünün gelişimi adına yapılması gerekenleri değerlendirdi.
International Maize and Wheat Imprevement Center’da (CIMMYT) yazlık buğday
ıslahıyla ilgili eğitime katıldım. Aynı yılın
sonunda Oregon State Üniversitesi’nde
Yüksek Lisans programına başladım.
1973 yılında programımı tamamlayıp yurda döndüm. Son olarak 1976 yılında doktoramı tamamladım. Evliyim ve 2 çocuk
babasıyım.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Eğitiminiz, aile ve iş hayatınızla ilgili
kısaca bilgi verebilir misiniz?
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden
1964 yılında mezun oldum. 1967 yılında
Ege Bölgesi Zirai Araştırma Enstitüsü’nde
meslek hayatıma başladım. 1970 yılında
Tohumculuk sektörüne nasıl giriş
yaptınız? Eskiden beri aklınızda olan ve
uğraştığınız bir sektör müydü?
Yabancı şirketlerin yurdumuza ilgi göstermeleri sonucu 1985 yılında kurulan şirketlerden Cargill–Pınar Tohumculuk’ta 1987
yılında Araştırma Müdürü olarak göreve
başladım. 1989 yılında Ar Tarım’a ortak
oldum ve araştırma faaliyetlerinden sorumlu olarak 1997 yılına kadar görevime
devam ettim. Aynı yıl Poltar Tarım Ürünleri
San. ve Tic. Ltd. Şti’yi kurdum. Hala aynı
şirkette danışman olarak görev yapıyorum.
Meslek hayatınızın başından günümüze
kadarki süreci düşündüğünüzde,
ülkedeki tarım sektörünün dönüm
noktası olarak hangi olayı işaret
edersiniz?
Türk tohumculuğunun özel sektöre açılmasıyla ülkemize gelen yabancı şirketler
ve onlara katılan yerel tohumcu kuruluşlar
ile tarım sektörü ivme kazandı.
Meslek hayatınıza ilk başladığınız
yıllarla bugünü kıyasladığınızda, tohum/
tarım sektörüyle ilgili ne gibi farklılıklar
görüyorsunuz? Olumlu ve olumsuz
yanlarını karşılaştırabilir misiniz?
Geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan
yurt dışı özel sektör tohumculuğu ile henüz çok yeni olan ülkemizin tohumculuğu
aynı kefeye kondu. Bu durum bence yanlış. Özel sektör olarak; özellikle iyi yetişmiş
personel alt yapısı olmayan, sermaye birikimi yetersiz fakat bir şeyler yapma hevesi
ve aynı zamanda para kazanma isteği de
olan ve risk alan bir grup oluştu. Bu grup,
Tarım Bakanlığı’nın bütün yasaklayıcı tutumuna rağmen ilerleme kaydetti ve üzerine
düşen görevi yapmaya gayret gösterdi.
Böylece Türkiye’nin geleceğe ümitle bakmasına vesile oldu.
Tohumculuk sektörünün güncel
durumunu değerlendirdiğinizde; kamu
politikaları, özel sektör girişimleri
ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı
Hemen hemen hiçbir sebze türünde yerli hibridimiz
yokken, bugün özel sektörde birçok firmanın
tohumlukları piyasada yer alıyor.
26
Kasım 2014
Tohum
çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
Sizce sektörün gelişimi için en acil
yapılması gereken çalışmalar neler?
Hâlâ ithalatı yasaklamaya dönük çalışmaları anlamak benim için mümkün değil.
Çünkü bizlerin doğrudan tüketim malı
ithalatçısı değil, ebeveyn veya anaç ithal
edip üretime katkı sağlayan ve aracı olan
kuruluşlar olduğumuz unutulmamalı. İthalat, talep varsa yapılır. Firmalar, 25 gr.
bir paket tohum için savcılığa veriliyor ve
15.000 TL ödemek zorunda kalıyor. Şirketler, kapatma gibi cezalarla karşılaşıyor.
Halbuki yasakçı ve cezacı olmak yerine,
özel sektör ve kamu kuruluşları olarak
beraberce bunları tartışmak gerek. “Ben
yaptım oldu” alışkanlığından vazgeçilmeli.
Bütün günahı ve sevabıyla ülkemiz tohumculuğu elindeki olanaklar dahilinde bir
ilerleme kaydetti. Daha fazlası için araştırma yapmak ve teknolojik gelişmeleri takip
edebilmek gerek. Bunun için de sermaye
birikimi yeterli olmayan özel sektöre Bakanlık tarafından hazırlanan müşterek
projelere destek olunması gerekiyor.
Sizin için tarımdan önemli konulardan
biri de sebze üretimi olmalı. Sebze
tohumu konusunda yapılan ıslah
çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?
Yerli sebze tohumu konusunda bugün
Türkiye hangi konumda yer alıyor?
On yıl geriye baktığımızda, bugünü daha
iyi anlarız. Hemen hemen hiçbir sebze
türünde yerli hibridimiz yokken, bugün
birçok özel sektör tohumlukları piyasada
yer alıyor. Hatta sektör içinde milyonlarca
dolar ihracat yapan firmalar bile var.
Bir dönem yönetim kurulu üyeliğinde
bulunduğunuz TÜRKTED’in tohumculuk
sektöründeki yerini ve yaptığı
çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
TÜRKTED, başlangıçtan bugüne dek
önemli görevler yaptı ve çok ciddi öneriler
getirdi. Öneriler bizzat zorlukları yaşayanlar tarafından dile getirildi. Tohumculukla
ilgili sonradan kurulan Tohum Sanayicileri
ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) gibi kurumların derneğimizin etkinliğine yararı
olmadı. Devlet gelirlerini toplayan Maliye
bile vergiyi sadece kazanandan ve net
kazançtan alırken, bizler ciro üzerinden
yüzde 0,3 kesinti ödüyoruz.
Akılda Kalanlar
Bakanlık ceza ve şirket kapatma
yönetmeliğini acilen ele almalı,
TÜRKTED ile birlikte yeni yönetmelik
hazırlamalı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nın tüketime dayalı ürünlere
verdiği ithalat izninin, üretime dönük
yapılan tohumluk ithalatı söz konusu
olduğunda pek önemli olmadığı görülüyor.
TSÜAB ciro üzerinden yüzde 0,3
kesinti ödemeleriyle ilgili bölümü en
kısa sürede ele almalı ve adil olan bir
formülle yeniden düzenlenmeli.
Tohum
Kasım 2014
27
V İ Z Y O NER B A K I Ş
FAO TÜRKİYE:
KURAKLIK VE ÇÖLLEŞMENİN
ÇARESİ TOHUMCULUK
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye’deki tohum sanayisi ile bölgedeki
ticaret ve kalkınmayı teşvik ederek, ulusal tohum dernekleri ve tohum şirketleri
arasında işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül
Akın, tohumculuğu küresel boyutta gıda güvenliğini tehlikeye sokan çölleşme ve tarım
arazilerinin giderek azalması gibi zorlukların önlenmesine yönelik en büyük çare olarak
gördüklerini belirtiyor.
Ayşegül Akın
FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı
FAO’nun çabalarının merkezinde; insanların aktif ve sağlıklı hayatlar sürebilmeleri için düzenli olarak yüksek kalitede
gıdaya erişim şartlarının oluşturulması,
herkes için gıda güvenliğinin sağlanması
yatıyor.
FAO. açlıkla mücadele etmek ve gıda
güvenliğini sağlamak için;
28
Kasım 2014
Tohum
• Bilgilerin erişilebilir kılınması ve sürdürülebilir tarıma geçişin desteklenmesi,
• Siyasi iradenin güçlendirilmesi ve politikalar konusundaki uzmanlığın paylaşılması,
• Küçük çiftçilerin tarımını geliştirmek için kamu–özel sektör işbirliğinin desteklenmesi,
• Bilginin sahaya taşınması,
• Ülkelerin riskleri önlemesi ve azaltmasına destek olması
gibi faaliyetleri görevi kapsamına alıyor.
FAO’nun belirlediği üç temel hedef;
açlığın, gıda güvencesizliğinin ve yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılması,
yoksulluğun sona erdirilmesi ve herkes
için ekonomik ve sosyal ilerlemenin öne
çıkarılması. Bu hedeflerin içinde sürdürülebilir yönetimle birlikte toprak, su,
hava, iklim ve genetik kaynaklar da dahil
olmak üzere doğal kaynakların şimdiki ve
gelecek nesillerin yararına kullanılması
da mevcut. 1982’de faaliyete geçen FAO
Türkiye Temsilciliği kurulduğu günden
beri Türkiye’nin öncelikleri ve talepleri
doğrultusunda tarım ve gıda alanında
çok sayıda proje yürüttü. Projeler temel
olarak gıda ve tarım konularında hükümetlere ve ilgili kurumlara politika belirleme sürecinde yardımcı olma ve onların
kapasitelerini geliştirme üzerine kuruldu.
Projelerin ana başlıkları arasında; doğal
kaynakların korunması, kırsal kalkınma,
tohum üretiminin geliştirilmesi, hayvancılığın geliştirilmesi, bitkisel üretim ve
bitki sağlığı, hayvan sağlığı, balıkçılık,
ormancılığın geliştirilmesi ve kurumsal
yapılanmayı sayabiliriz.
Bakanlıklarla ortak çalışmalar yürütüyor
FAO ve Türkiye ilişkileri söz konusu olduğunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’yla (OSİB) birlikte yürüttüğümüz iki ayrı
programdan söz etmek yerinde olur. Aynı
derecede önemli bu iki program tarımsal
faaliyetlerde teknik destek sağlamak ve
Türkiye’nin ilgili konulardaki deneyimini
bölge ülkeleriyle paylaşmak amacıyla
FAO sektörün
gelişmesi için
önerilerde
bulunuyor ve sürece
katılan paydaşların
tümüne dair genel bir
bakış sunuyor.
bir tohum ticaretini sağlamak ve gıda
krizinin etkilerini hafifletmek için gıda
üretimini teşvik etmeye katkıda bulunmak da derneğin amaçları arasında. Bu
kapsamda, FAO-Türkiye Ortaklık Programı
çerçevesinde ECO ülkelerinde tohumculuk sektörünün geliştirilmesi için iki yıllık
bir proje başlatıldı. Bu proje kapsamında
ECO üye ülkelerinde tohumculuk alanında teknik kapasitenin arttırılmasının
yanı sıra tohumculuk master planları da
hazırlanacak.
Haziran 2014’te imzalandı. Bu anlaşmalar aynı zamanda uluslararası işbirliği
çerçevesinde iki bakanlığın kapasitelerini
güçlendirmeye de hizmet edecek.
Programlardan kısaca bahsetmek gerekirse; FAO’nun Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile birlikte başarıyla yürüttüğü
FAO-Türkiye Ortaklık Programı, 29 projesi
ve 10 milyon dolar bütçesi ile Türkiye’nin
yanında Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı da
içine alan bir coğrafyayı kapsıyor. Haziran
ayında imzalanan anlaşmanın ikinci etabı ise yine beş yıllık bir zamana yayılacak
ve çok daha geniş bir kapsam ve bölgede
projelerini yürütecek. Programın başlıca
amacı; yararlanıcı ülkelerde gıda güvencesinin sağlanması ve kırsal yoksulluğun
azaltılması alanlarında aktif işbirliğine
yönelik maddi, finansal ve operasyonel
çerçeveyi sağlamak olarak belirlendi.
FAO ve Türkiye Hükümeti ile imzalanan
diğer anlaşma ise orman ve ağaçların
sürdürülebilir yönetimi konularında
Orman ve Su İşleri Bakanlğı ile yeni bir
işbirliğine işaret ediyor. Orman yönetimi
ve korunması, ormancılık politikaları ve
kurumsal gelişme gibi konuları içeren anlaşma yine 10 milyon dolarlık bir bütçeyi
ve beş yıllık bir zamanı kapsıyor.
Bu iki ortaklık programı da hem bölgedeki hem de diğer ülkelerde gıda güvenliğini sağlama ve yetersiz beslenmeyi
ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
ECOSA bölgede koordinasyonu sağılıyor
FAO, tohumculuk sektörünün ön plana
çıkarılmasını ve bu konuda politika
geliştirilmesini, küresel boyutta gıda
güvenliğini tehlikeye sokan çölleşme ve
tarımsal arazilerin giderek azalması gibi
baş gösteren zorlukları göz önüne alarak
destekliyor. Bu alanda, tohum kalitesini
korumak amacıyla FAO’nun desteği ile
Orta Asya ve Kafkasya Bölgesel Tohum
Derneği (ECOSA) kuruldu. 10 ülkenin
kamu ve özel sektörden tohum üreticileri
Orta Asya ve Kafkasya Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı (EİT) şemsiyesi altında yer alıyor.
Afganistan, Azerbaycan, İran İslam Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan ve
Özbekistan’dan oluşan ECO ülkelerinin
yıllık yerli tohum pazarının en az 1 milyar dolar seviyesine ulaşacağı tahmin
ediliyor. FAO bölgedeki ülkelere tohum
mevzuatlarını oluşturmalarında teknik
destek verirken, sektörün gelişmesi için
önerilerde bulunuyor ve sürece katılan
paydaşların tümüne dair genel bir bakış
sunuyor. Derneğin misyonunu; hem tohum sanayisini hem de bölgedeki ticaret
ve kalkınmayı teşvik etmek ve ulusal
tohum dernekleri ile tohum şirketleri
arasında işbirliği ve bilgi alışverişi için bir
buluşma platformu yaratmak oluşturuyor.
Bunun yanında çiftçilerin agro-ekolojik
koşullara uygun çeşitlere ve kaliteli tohuma erişimini kolaylaştırmak, dinamik
Kamu, üniversite ve tohumculuk
birlikleri ortak hareket etmeli
Türkiye tohumculuk sektörü dikkat çekici
bir gelişme gösterdi. Var olan tohumculuk mevzuatı ve uygulamalarıyla tescil ve
sertifikasyon sistemleri de dahil olmak
üzere bölge ülkeleriyle rekabet edebilen
bir özelliğe sahip oldu. Tohumluk üretimi
2013 yılında 743 bin ton civarına ulaşırken, tohumluk ihracatı 33 bin tonu aştı.
Tohum üretimi, tohum ihracatının önemli
derecede artması ve özel tohumculuk
kuruluşlarının öne çıkmasının yanında
mevzuat, altyapı ve uluslararası kuruluşlarla olan işbirliği Türkiye’nin bu alandaki
potansiyelini daha da güçlendiriyor.
Yakalanan bu başarı grafiğinin daha da
geliştirilmesi için gerek kamu gerekse
özel sektördeki personel altyapısının
yetiştirilmesi ve kurumların bilgiyle donatılmasının önemini vurgulamak gerekiyor.
Bunun yanında, personel eğitiminin tam
anlamıyla gerçekleşebilmesi için kamu
kurumları, üniversiteler ve tohumculuk
birlikleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor.
743
bin ton
33
2013 yılı
tohumluk
üretimi
743 bin ton
2013 yılı
tohum ihracatı
33 bin ton
bin ton
Tohum
Kasım 2014
29
Ü Y E H A B ERLER İ
“Bitkisel Kopyalama”yla Yerli
Patates Tohumu Üretimi
Kayseri Şeker’e Kws Türk
Tohum Firmasından Ziyaret
Türkiye’nin patates tohumunda
dışa bağımlılığını sona erdirmek
amacıyla TİGEM’le ortak çalışma
yürüten DOĞA Tohumculuk firmasının Nevşehir’deki laboratuvarında kopyalanan bir tohumdan 4
yılda sera ve tarladaki faaliyetler
sonucunda 25 ton tohum elde
edildi. Doğa Tohumculuk Genel Müdürü Kamil Aşkın; “Tüpteki
bir bitkiden bir nevi bitkisel kopyalama işlemi yaparak işe başlıyoruz. Yaptığımız yöntemle bir tüpteki patates bitkisi, dört yıl
sonra bir tır patates tohumu haline geliyor” dedi.
Şeker pancarı tohumunda verim ve kalitesi yüksek aynı zamanda ekim bölgesine uygun yeni
çeşitlerin geliştirilmesinde klasik ıslah hedefleri
gözetilerek çalışmalar yapan KWS SAAT AG Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Lars Wrede ve
teknik ekip Kayseri Şeker’i ziyaret ettiler. Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin
Akay ziyarette yaptığı konuşmada, KWS Türk’ün dünya çapında
bilimsel araştırma ve geliştirme ile verimi yakaladığını, KWS
Türk’ün ürettiği tohumların bölge toprakları için en uygun özellikler ile kaliteyi taşıdığını ve birlikte çalışmaktan duydukları
memnuniyeti dile getirdi.
May Tohum İlk 500 Arasında ve En
Başarılı İhracatçı Ödülünün Sahibi
“Eurostars-2” Proje
Değerlendirmesinde Progen Başarısı
MAY Tohum, 2013 yılı ihracat kayıt
rakamlarına göre İstanbul Hububat
Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği tarafından En Başarılı
İhracatçılar ödülüne layık görüldü. Öte
yandan, MAY Tohum, Anadolu’nun İlk
500 şirketi arasında yer aldı. Ekonomist
dergisinin Türkiye Ekonomi Bankası
işbirliği ile yürüttüğü “Anadolu’nun En Büyük İlk 500 Şirketi”
arasında 5 yıl art arda yer alan ilk ve tek tohumculuk firması
MAY Tohum oldu. 2013 yılı verilerine göre Anadolu Kaplanları
sıralamasına bu yıl da yer alan MAY Tohum, önceki yıl sıralamasına göre 9 basamak yükseldi.
Daha önce yürütmüş olduğu EUROSTARS projelerinde gösterdiği
başarı nedeniyle “Başarı Hikâyesi”
olarak gösterilen Progen, Ar&Ge alanında yeni bir başarıya
imza attı. Azot kullanım etkinliği yüksek, üstün kalite ve
verim özelliklerine sahip kışlık ekmeklik buğday çeşitlerini geliştirmeyi ve genomik seleksiyon modeli oluşturmayı
amaçlayan “Genomic selection for improved nitrogen use
efficiency in winter wheat varieties” isimli projesi Eurostars-2 kapsamında desteklenmeye değer bulundu. Eurostars-2 kapsamında Türkiye’den desteklenen tek proje olan
çalışma, Almanya, Fransa, Avusturya ve Romanya ile işbirliği
halinde yürütülecek.
Syngenta Türkiye İhracatta
İlk 1000 Firma Arasında
“SEÇ Ayın Çalışanı” Uygulaması
Güvenli Üretimi Teşvik Ediyor
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)
tarafından her yıl yayınlanan
“Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı” listesine, 2013 yılında Syngenta Tarım San. ve Tic. A.Ş. de
dahil oldu. Genel sıralamada 613ncü olan Syngenta, “Hububat,
Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri” başlıklı sektör sıralamasında da 34 Milyon Dolarlık ihracat değeriyle 82 şirket arasında
54ncü olmayı başardı. Syngenta’nın ihracatının önemli bir bölümü ayçiçeği tohumluğu ihracatından oluşurken az miktarda
çiçek, mısır ve sebze tohumu ihracı da söz konusu.
Toros Tarım SEÇ Koordinatörlüğü’nün
Eylül 2014 tarihi itibariyle hayata geçirdiği “SEÇ Ayın Çalışanı” uygulaması,
mavi yaka personelin SEÇ kurallarına
uygun çalışma disiplini kazanmasını
ve bu güvenli çalışmanın sürdürülebilirliğini sağlamayı teşvik etmeyi amaçlıyor. Sanayi kuruluşlarında iş kazalarının
daha çok üretim süreçlerinde görülmesi, uygulamanın mavi
yakalı çalışanlara yönelik olmasının temel sebebini oluşturuyor.
30
Kasım 2014
Tohum
T Ü RKTED Ü Y E F İ R M A L A R
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
AGROMAR MARMARA TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. A.Ş.
www.agromar.com.tr
İLCİ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET A.Ş.
www.ilci.com.tr
AGROVA TARIMSAL ÜRETİM VE PAZ. SANAYİ LTD. ŞTİ.
www.agrovatohum.com
İSTANBUL TARIM SAN. VE TİCARET A.Ş.
www.istanbultarim.com.tr
ALANYA TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.
www.alanyatohum.com
İSTANBUL TOHUM TARIM SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.istanbultohumculuk.com.tr
ALTIN TOHUMCULUK TİC. VE SAN. A.Ş.
www.altintohumculuk.com.tr
KWS TÜRK TARIM TİCARET A.Ş.
www.kwsturk.com.tr
AKDENİZ TOHUM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
www.akdeniztohum.com
MAY AGRO TOHUMCULUK A.Ş.
www.may.com.tr
AG TOHUM SANAYİ TİCARET A.Ş.
www.agtohum.com
MONSANTO GIDA VE TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
www.monsanto.com
ANADOLU EFES BİRACILIK VE MALT SAN. A.Ş.
www.anadolugroup.com
MULTİ TARIM TİC. LTD. ŞTİ.
www.multitarim.com.tr
ANADOLU ETAP TARIM VE GIDA ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş
www.anadoluetap.com
NUNHEMS TOHUMCULUK A.Ş.
www.nunhems.com
ANADOLU TOHUM ÜRETİM VE PAZ. A.Ş.
www.anadolutohum.com
PROGEN TOHUM A.Ş.
www.progenseed.com
ANKA TOHUMCULUK TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.ankatohumculuk.com
PIONEER TOHUMCULUK DAĞITIM VE PAZARLAMA LTD. ŞTİ.
www.pioneer.com/turkey
AR TARIM TOHUMCULUK SAN. VE TİC. A.Ş.
www.artarim.com
POLEN TOHUMCULUK VE TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.polenseed.com
ATA TOHUMCULUK İŞLET. SAN. VE TİC. A.Ş.
www.atatohum.com.tr
POLTAR TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.
www.poltar.com.tr
AYER TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
www.ayer.com.tr
RIJKZWAAN TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
www.rijkzwaan.nl
BAYER TÜRK KİMYA SANAYİ LTD. ŞTİ.
www.bayer.com.tr
RİTO TOHUMCULUK A.Ş.
www.rito.com.tr
BETA ZİRAAT VE TİCARET A.Ş.
www.betaziraat.com.tr
SETO SEBZE GÜBRE ÜRT. İNŞ.TUR. ve SAN. TİC. A.Ş.
www.seto.com.tr
BİAR TOHUMCULUK BİTKİSEL ARŞ.ÜRET.VE PAZ.LTD.ŞTİ.
-
S.S.TARİŞ PAMUK SATIŞ KOOP. BİRLİĞİ AR-GE
www.taris.com.tr
BİRCAN TARIM TUR.TİC.İTH.İHR VE SAN. LTD. ŞTİ
www.bircantarim.com.tr
SMYRNA TOH.FİDE FİDAN ZİRAİ DAN.İT.İH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.
www.smyrnatohumculuk.com
BURSA TOHUMCULUK ZİRAAT VE TİC. A.Ş.
www.bursaseed.com
SYNGENTA TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
www.syngenta.com
BOLPAT BOLU PATATES SAN.VE TİC. A.Ş.
-
TAREKS TRM. ÜRN. ARÇ. GRÇ. İT.İ. VE TİC. A.Ş.
www.tareks.com.tr
ÇAĞDAŞ TOHUMCULUK TAR.SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.cagdastohum.com.tr
TARIM İŞLETMELERİ GEN. MÜD. (TİGEM)
www.tigem.gov.tr
DAKO TOHUMCULUK TİC.VE SAN. A.Ş.
www.dakotohumculuk.com
TASACO TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.
www.tasaco.com
DOĞA TOHUMCULUK GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.
www.dogaseed.com
UNITED GENETICS TURKEY TOHUM FİDE A.Ş.
www.unitedgenetics.com
FİTO TOHUMCULUK TİC. LTD. ŞTİ.
www.fito.com.tr
TOROS TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
www.toros.com.tr
FRİTOLAY GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.
www.fritolay.com.tr
ULUSOY TOHUMCULUK ZİR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.ulusoyseed.com.tr
GENTA GENEL TARIM ÜRÜNLERİ PAZ. A.Ş.
www.gentatarim.com
VERİM ZİRAAT LTD. ŞTİ.
www.verimziraat.com
GOLDEN WEST TOH. VE TİC. LTD. ŞTİ
www.goldenwest.com.tr
YALTIR TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.
www.yaltir.com.tr
HAZERA TOHUMCULUK VE TİCARET A.Ş.
www.hazera.com
YÜKSEL TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
www.yukseltohum.com
HM CLAUSE TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.
www.hmclause.com.tr
Tohum
Kasım 2014
31

Benzer belgeler

türkted mayıs-haziran 2014 bülteni

türkted mayıs-haziran 2014 bülteni Bayer'in Türkiye'deki faaliyetlerinin 60. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında Ankara'da 03 Haziran’da Cer Modern'de "İnovasyon ve İş Dünyası-Hükümet Etkileşimi ile Rekabetçilik" konulu bir ko...

Detaylı

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın).

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın). Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hz.Ltd.Şti. [email protected] - www.tematik.com.tr Baskı Tarihi Kasım 2014 İletişim Güvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı / AN...

Detaylı