Denizli Ticaret Odası

Transkript

Denizli Ticaret Odası
DENIZLI TICARET ODASI IKI AYLIK HABER » FINANS » ARASTIRMA VE INCELEME DERGISI
55
BASARILI ISADAMI
ALI SABANCI
Ülkemizin başarılı işadamlarından
Ali Sabancı ile Denizli ve ülke
ekonomisi üzerine keyifli bir sohbet
DENIZLI TICARET ODASI • YIL 06 • SAYI 55 • OCAK 2009
NECDET ÖZER PLATFORM SÖZCÜSÜ
DENIZLI’DE MERMER SEKTÖRÜ
DÜNYANIN GELISEN EKONOMISI: AFRIKA
IS DÜNYASINDAN HABERLER
RÖPORTAJ » ILTER PANAYIR
OCAK 2009
MERHABA
Genel
Yayın
Yönetmeni
Denizli Ticaret Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Necdet Özer
Yazı İşleri Müdürü
Ali Rıza Tekin
Genel Yayın Yönetmeni
Mehmet Çağrı Sebzeci
Yayın Kurulu
Mehmet Gökçe
Ayhan Caner
Ozan Katrancı
Hüseyin Memişoğlu
Kasım Karakaş
Ali Rıza Tekin
Danışman
Prof. Dr. A. İhsan Karaalp
Editörler
Berrin Dereli
Ozan Öner Özmen
Yayın Koordinatörleri
Mehtap Koç
Simla Pala
Kreatif Direktör
Mustafa Odabaşı
Görsel Tasarım
Moccnoz Design Studio
www.moccnoz.com
Yapım
MÇS Fikir Sanat
www.mcsfikirsanat.com
Yazarlar
Mutlu Bayram
Simla Pala
Oya Şeftalicioğlu
Sema Han
Baskı
Ege Reklam Basım
Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.
Üsküdar - İstanbul
Yazışma Adresi
Oğuzhan Caddesi No:1 Denizli
T. 0 258 261 19 39
F. 0 258 265 17 05
Dergimiz iki ayda bir yayımlanır.
Dergide bulunan yazılar aksi
belirtilmedikçe Denizli Ticaret
Odası’nın resmi görüşünü
yansıtmaz. İmzalı makalelerdeki
yazılar yazarına aittir.
Dopdolu Bir Içerik
D
enizli Ticaret Odası
(DTO) Dergisi olarak,
yeni bir yıla girmenin
heyecanını yaşadığımız
bu günlerde siz değerli
okuyucularımızla bir
kere daha birlikte olmanın mutluluğunu
yaşıyoruz. Umarım yine beğeneceğiniz
ve keyifle okuyacağınız bir çalışmaya
imza atmışızdır.
Öncelikle, geçtiğimiz sayıya göstermiş
olduğunuz yoğun ilgi nedeni ile tüm
çalışma arkadaşlarım adına hepinize
teşekkür ederim. Dergimize göstermiş
olduğunuz bu ilgi, bizleri mutlu ettiği kadar, her yeni sayıya farklı bir heyecanla
hazırlanmamıza neden oluyor.
Artık günümüz dünyası öyle bir hale
geldi ki, teknoloji ve iletişimdeki
büyük ilerlemenin de etkisi ile ülkeler
arasındaki sınırlar adeta ortadan kalkmış
durumda. Bu da toplumlar arasındaki
etkileşimin çok daha hızlı ve etkili bir
şekilde meydana gelmesini sağlıyor.
İşte bu noktada sivil toplum örgütleri
son derece önemli bir konuma gelmiş
durumda. Bugün sivil toplum örgütlerimize baktığımızda, her birinin çok daha
aktif ve etkili bir şekilde hareket edip,
yapmış oldukları birbirinden başarılı
projelerle ülke gündeminde sıkça yer
aldıklarını görüyoruz.
Hiç kuşkusuz bu konuda Denizli Ticaret
Odası, şehrimizin en aktif sivil toplum
örgütlerinin başında geliyor. Başkan
Necdet Özer önderliğindeki Denizli
Ticaret Odası, kısa bir dönem içerisinde
öyle önemli ‘ilk’ lere imza attı ki, Denizli;
gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında
birbirinden başarılı projelerle anılan bir
şehir haline geldi.
İşte biz de DTO Dergisi olarak, Denizli
Ticaret Odası’nın hayata geçirdiği bu
birbirinden başarılı çalışmaları ve projeleri sizlerle buluşturmanın gayreti
içerisindeyiz.
DTO’nun bu sayısı da yine elinizden
düşüremeyeceğiniz bir içeriğe sahip.
Diğer sayılarımızdan farklı olarak bu
sayımızda bir değişikliğe giderek dosya
konularımızın sayısını arttırdık. Farklı
konularda hazırlamış olduğumuz
araştırma yazıları ile de tüm üyelerimize faydalı olmak istedik. Bu sayımızın
söyleşi konukları ise ülkemizin başarılı
işadamlarından Ali Sabancı ve Ticaret
Borsası Eski Başkanlarımızdan İlter
Panayır. Gelecek sayıda buluşmak
dileği ile...
GENEL YAYIN YÖNETMENI
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
1
basyazı
B A Ş YA Z I
NECDET ÖZER
Baskan’ın
Kösesi
DTO BASKANI
Necdet Özer’in
Kaleminden
D
enizli Ticaret Odası olarak
son dönemde yapmış olduğumuz çalışmaları, hayata
geçirdiğimiz projeleri ve siz
değerli üyelerimize faydalı
olabileceğini düşündüğümüz
konulardaki araştırmaları sizlerle paylaşmak
amacı ile çıkardığımız Denizli Ticaret Odası
Dergisi’nin yeni sayısı ile birlikteyiz.
2008 Yılı’na damgasını vuran küresel mali
kriz, hiç kuşkusuz şehrimizi de doğrudan
etkiledi. Kent sanayimizin ihracata dayalı
olması ve dış piyasalarda ortaya çıkan daralma, şehrimizdeki ticareti de olumsuz yönde
etkiledi. Ancak şu da bir gerçek ki, bu sıkıntılı
süreç krizden önce başlamıştı. Şehir olarak
daha çok ihracata dayalı bir ekonomik yapıya
sahip olduğumuz için çok uzun bir süredir
pahalı enerji, istihdam üzerindeki yükler,
düşük kur ve yüksek faiz oranı gibi sorunlarla
uğraşıyorduk.
2
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Küresel mali
krizin de etkisi
ile sıkıntılı
günler
geçiren
firmalarımız
için destek
politikaları
gün geçmeden
uygulanmalıdır.
Bu noktada
reel sektörün
finansal
ihtiyaçlarına
yönelik
faaliyetlerin
arttırılması
gerekiyor.
Denizli Ticaret
Odası olarak
bu talebi her
platformda seslendirmeye ve
sıkıntılarımızı
anlatmaya
devam edeceğiz.
Bu yüzden de özellikle Denizli Sanayisi; Çin,
Hindistan ve Pakistan gibi Uzak Doğu ülkelerinin rekabetine dayanmakta zorlanıyordu.
Küresel finansal krizin de bunun üzerine gelmesi sorunların büyümesine neden oldu.
Tabi ki bu konuda bugünden yarına kesin bir
şey söylemek mümkün değil. Ancak ABD
kaynaklı bu finansal krizin ABD dışında, başta
AB ülkeleri olmak üzere tüm reel kesimlere
yansıdığı bir gerçek.
Karşılaşılan bu sıkıntılar karşısında ayakta
durmakta zorlanan firmalarımız için destek
politikaları gün geçirilmeden uygulanmalı.
KOSGEB Cansuyu Kredileri’ne Denizli’den
rekor sayıda başvuruda bulunuldu ve bine
yakın işletmemiz bu kredilerden yararlandı. Bu
durum, ilimizin yaşadığı sıkıntının ve özellikle
finansal çarkı döndürmede zorlanıldığının bir
göstergesi. Bu noktada reel sektörün finansal
ihtiyaçlarına yönelik faaliyetlerin artırılması
www.dto.org.tr
OCAK 2009
gerekiyor. Biz de Denizli Ticaret Odası olarak
bu talebi her platformda ve yayınlarımızda
seslendirmeye, yöneticilerimize giderek
sıkıntılarımızı anlatmaya devam edeceğiz.
Bugün, Denizli Ticaret Odası olarak birçok
önemli projeye imza atmanın haklı mutluluğunu yaşıyoruz. Hayata geçirmiş olduğumuz
bu projelerle birçok önemli ‘ilk’ i Denizlimizle
tanıştırdık. Bu çalışmalar kapsamında uluslararası alanda birçok önemli proje Denizli’de
uygulanmaya başladı ve dünyanın önemli
ticaret pazarları Denizli ile tanıştı. Bu vesile
ile her zaman bizimle birlikte olan üyelerimize teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
Hiç kuşkusuz bu konudaki duruşumuz da çok
önemliydi. Denizli Ticaret Odası olarak, her
zaman büyük projelerin başarılı olmasının
farklı düşünce ve birikimlerin bir araya gelmesi ile mümkün olabileceğine inandık ve
Odamızı hiçbir zaman siyasete bulaştırma-
Denizli Ticaret
Odası önceki
yıllarda olduğu
gibi yeni yılda
da üyelerinin
yanında, onlarla
birlikte çözüm
arayışında
olacaktır. Tüm
üyelerimizi
kapsayan ticari
ve ekonomik
projeler 2009
Yılı’nda da
devam edecektir.
Denizli Ticaret
Odası, her görüşün ve her meslek
grubunun temsil
edildiği bir
kuruluştur. Bu
anlamda Denizli
Ticaret Odası
siyaset üstü bir
kurumdur.
B A Ş YA Z I
dık. Bu da tüm çalışmalarımızın ‘ben’ değil,
‘biz’ mantığı ile yapılmasını sağladı. Denizli
Ticaret Odası gibi kurumlar belirli bir kısır
döngü içinde hareket eden kurumlar değildir
ve olmamalıdır. Odamız, Denizli gibi yüksek
bir potansiyeli olan bir ilde, üyelerinin tamamına ulaşan faaliyetleri ile her görüşten
ve her kesimden temsilcilerin olduğu fakat
hiçbir zaman siyasete alet olmayan siyaset
üstü bir kurumdur. Bu konudaki duruşundan
da asla taviz vermeyecektir.
Necdet Özer
DTO BASKANI
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
3
İ Çİ N D E K İ L E R
OCAK 2009
06
16
17
18
06
10
11
12
Almanya’nın Frankfurt Kenti’nde
bu yıl 39. kez düzenlenen
Heimtex Tekstil Fuarı’na
Denizli’den 34 firma 35 stant
açarak katıldı. Denizli Ticaret
Odası Başkanı Necdet Özer,
fuarda Denizlili firmaları yalnız
bırakmadı.
18
20
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
23
Denizli Ticaret Odası kentte hayata
geçirdiği “Denizli’de Alışverişin Tam
Zamanı” kampanyasını başlatarak
kriz döneminde yapılması beklenen
bilinçli tüketim anlayışı ile krizin
etkilerini minimuma indirgemeyi
hedefliyor.
24
Pegasus Hava Yolları
Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Sabancı ile sizler
için Ekonomik Krizi
değerlendirdik.
İhracat şehri Denizli’de, işletmelere
uluslararası boyutta iş geliştirme, bilgilendirme, danışmanlık ve eğitim hizmetinin yanı sıra yeni girişimcilere rehberlik
hizmeti de sunan Denizli ABİGEM, DTO
binasında hizmet veriyor.
4
21
İŞADAMI ALİ SABANCI
İLE SÖYLEŞİ
17
DTO HERKESE
ÖRNEK OLDU
16
KAMPANYAYA
TAM DESTEK
15
KRİZE RAĞMEN
ALIŞVERİŞ
14
ŞİMDİ ALIŞVERİŞİN
TAM ZAMANI
DTO’DAN
ENGELLİLERE DESTEK
DENİZLİ
ABİGEM
12
DTO’DAN İSPANYA
PRENSİ’NE DAVET
11
TRAVEL TURKEY'E
DENİZLİ DAMGASI
10
KADIN GİRİŞİMCİLERE
DESTEK
BAŞKAN ÖZER
EGE'NİN SESİ OLDU
08
DTO ÜYELERİNE
CANSUYU KREDİSİ
06
39. FRANKFURT
HEIMTEX FUARI
BAŞKAN ÖZER
PLATFORM SÖZCÜSÜ
Ocak / Subat 2009
www.dto.org.tr
İ Çİ N D E K İ L E R
34
OCAK 2009
56
28
46
28
30
32
Denizli Mermer
Sektörü’nün kendine
has özelliklere sahip
pamuksu görünümündeki ‘Beyaz
İnci’leri bütün dünyaya
yayılmaktadır.
34
38
42
46
48
50
52
56
60
BİR MARKA:
ZAFER GAZOZLARI
ETKİLİ İLETİŞİM
METODLARI
KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN
STRATEJİLER
GELECEĞİN GÖZDESİ
BİLİŞİM SEKTÖRÜ
İŞ DÜNYASINDAN
KISA KISA
AFRİKA HEYETİ’NİN
DTO ZİYARETİ
COĞRFİ VE
EKONOMİK YAPI
AFRİKA
EKONOMİSİ
MORTGAGE KRİZİ VE
DÜNYAYA YANSIMALARI
EFSANE BAŞKAN
İLTER PANAYIR
DIŞ TİCARETTE
GÜMRÜK SORUNLARI
KRİZİN MERMER
SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
YÜKSELEN
BİR SEKTÖR
DENİZLİ’DE
MERMERCİLİK
64
64
68
Türkiye Bilişim Derneği’nin
düzenlediği 25.
Ulusal Bilişim Kurultayı,
ilk kez bir Cumhurbaşkanı
katılımıyla gerçekleştirildi.
Zengin doğal kaynakları ve ekonomideki atılımları ile dünyanın
gözünü üzerine çeken Afrika,
şimdilerde Türk yatırımcıların da
gözdesi.
Denizli Ticaret Borsası’nın Eski
Yönetim Kurulu Başkanı İlter
Panayır ile başarılı çalışmaları ve
anıları üzerine keyifli bir sohbet.
Özellikle günümüzün ekonomik şartlarında
güven ve iletişim arasındaki bağlar iyiden
iyiye gelişmiştir. Bu da iletişim
unsurunu ön plana çıkarmaktadır.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
5
haberler
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
PLATFORM’DA GÖREV DENIZLI TICARET ODASI’NIN
Baskan Özer Platform Sözcüsü
Denizli Sanayici Tüccar ve İşadamları Platformu’nda, DETKİB Başkanı Raşit Güntaş, dönem sözcülüğü
görevini DENİZLİ TİCARET ODASI Başkanı Necdet Özer’e devretti.
2001 Yılı’nda
kurulan ve
kurulduğu
ilk günden
beri şehrin
sorunları
ile yakından
ilgilenen
Denizli
Sanayici
Tüccar ve
İşadamları
Platformu
Dönem
Sözcülüğü
Başkan
Necdet
Özer’e geçti.
RAŞİT GÜNTAŞ, SÖZCÜLÜK GÖREVİNİ DTO BAŞKANI NECDET ÖZER’E DEVRETTİ.
Denizli
Sanayici
Tüccar ve
İşadamları
Platformunun
2009 yılı
Dönem
Sözcülüğünü
düzenlenen
bir törenle
Necdet Özer
devraldı.
Raşit Güntaş,
platformun
çalışmalarını
tüm illerin
özenle
izlediğini
söyledi.
2
001 yılında BASİAD,
DEGİAD, DENSABİD,
DETGİS, GETİAD, MÜSİAD
ve TABA Denizli derneklerinin girişimiyle 12 dernek,
oda ve birliğin katılımıyla kurulan ve
bugün 21 sivil toplum kuruluşunun oluşumuyla Denizli’nin sorunlarına ortak
bir duruş sergileyerek çözüm arayan
Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları
Platformu’nda bir yıldır dönem sözcülüğünü yürüten DETKİB Başkanı Raşit
Güntaş, 2009 yılı dönem sözcülüğünü
düzenlenen bir törenle Denizli Ticaret
Odası Başkanı Necdet Özer’e teslim etti.
Raşit Güntaş: 'Denizli’yi En İyi
Şekilde Temsil Ettik'
Ankara Asfaltı yolu üzerinde faaliyet
gösteren Saraçoğlu Kasrı Restaurant’da
düzenlen devir teslim törenine 21 sivil
toplum kuruluşunun oda ve dernek başkanları katıldı.
Devir teslim töreni öncesinde bir yıldır
dönem sözcülüğünü yürüten DETKİB
Başkanı Raşit Güntaş bir konuşma yaptı.
2001 Yılı’ndan bu yana, ülkemizde hatta
dünyada Denizli Platformu oluşturan
Dönem sözcülüğü görevini devralan Başkan Özer, sorumluluğunun büyük olduğunu söyledi.
6
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
OCAK 2009
Görevimiz
çok önemli
HABERLER
Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformu Sözcülüğü görevini devralan DTO Başkanı
Necdet Özer, görevinin öneminin bilincinde olduğunu ifade ederek, ‘Aldığım sorumluluğun
bilincindeyim. Bundan sonraki hedeflerimizi, önümüzdeki günlerde belirleyeceğiz’ dedi.
sanayici, tüccar ve işadamlarının, her
platformda sergilediği birlik ve beraberlik
örneğinin bugün haklı gururunu yaşadıklarını söyleyen DETKİB Başkanı Raşit
Güntaş, dönemleri içerisinde Denizli’yi
en iyi şekilde temsil ettiklerini ifade etti.
2008 Yılı içerinde Denizli Platformu
olarak gerçekleştirilen faaliyetleri anlatan DETKİB Başkanı Raşit Güntaş
‘İnanıyorum ki Denizli Sanayici, Tüccar ve
İşadamları Platformu olarak bu dönemden sonra da büyük işler başaracağız. Bugün tüm dünyada yaşanmakta
olan global ekonomik kriz, maalesef
2009 yılını, bizleri korkutan bir yıl
haline getirdi. Birlik ve beraberliğe,
morale her zamankinden daha çok
ihtiyacımızın olduğu önümüzdeki
dönemde, Denizli Platformu olarak
çalışmalarımızı aynı şevk ve gayretle sürdürmeliyiz. Bu temennilerle Platform Sözcülüğü görevini,
Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer’e devrediyor ve
kendisine bu görevinde başarılar
diliyorum ‘dedi.
Dernek, birlik
ve odaların
meydana
getirdiği
Denizli
Platformu’nu
21 kuruluş
oluşturuyor.
Başkan Özer: ‘Güçbirliğine
İhtiyacımız Var’
Denizli’nin en önemli sivil toplum sesi olarak 8. yıllarını doldurduklarını belirten Platformun
yeni dönem sözcüsü Necdet
Özer ise ‘2008 yılının sonlarına
doğru kendini iyiden iyiye hissettiren global mali kriz, 2009’da
etkilerini artırarak gösteriyor. Ne
yazık ki piyasalar ve pazar da bu
konuda tedirgin. Bu sebeple bizim
daha fazla ortaklık kültürüne ihti-
yacımız var Birlik ve beraberliğe, ortak
işbirliğine her zamankinden daha fazla
ihtiyacımız var. Aynı gemide olduğumuzun daha çok bilincinde olduğumuzu
unutmamamız gerekiyor. Bu platform
kurulduğu günden bu yana sadece
Denizli’ye değil, tüm ülkeye örnek oldu.
Yaptığı çalışmalar hep parmakla gösterildi, hep konuşuldu. İnanıyorum ki, bugün
aldığımız bu bayrağı yine geçmiş sözcülerimizin yaptığı gibi, memleketine güzel
şeyler kazandırmış olmanın verdiği haklı
gururla taşıyacağız. Biz de elimizden ne
geliyorsa yapmak için çalışacağız’ dedi.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
7
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
haberler
39. FRANKFURT
HEIMTEX FUARI
Dünya’nın
en büyük ev
tekstili fuarı
olarak
gösterilen ve
14-17 Ocak
tarihleri
arasında
düzenlenen
‘Frankfurt
2009
Uluslararası
Heimtex
Fuarı’na
Türkiye’den
katılan 161
firma, fuarın
ilgi merkezi
oldu.
Dünyadan
pek çok
üreticinin
stant açtığı
Heimtex
Tekstil
Fuarı’na
Denizlili
firmalar da
yoğun ilgi
gösterdi.
Denizli’den
34 firmanın
35 stant ile
katıldığı
fuarda
katılımcı
sayısının
daraldığı
gözlendi.
8
Denizli Ticaret Odası
60 ÜLKE
2700 KATILIMCI
Almanya’nın Frankfurt Kenti’nde bu yıl 39. kez düzenlenen Heimtex
Tekstil Fuarı’na Denizli’den 34 firma 35 stant açarak katıldı. Denizli Ticaret
Odası Baskanı Necdet Özer, fuarda Denizlili firmaları yalnız bırakmadı.
D
enizli ve tekstil sektörü
açısından büyük önem arz
eden Heimtex Tekstil Fuarı,
bu yıl Frankfurt Kenti’nde
39. defa düzenlendi. Fuar;
ev tekstili, otel ve restoran tekstili ürünleri alanlarında dünyanın en büyük ticaret
fuarı olma özelliğini taşıyor.
Bu yılki fuara Denizli’den de 34 firma
35 stant ile katıldı. İlimiz ekonomisinde
ayrı bir öneme sahip olan fuarda, Denizli
Valisi Yavuz Erkmen, Belediye Başkanı
Nihat Zeybekci, Denizli Ticaret Odası
Başkanı ve Platform Sözcüsü Necdet
Özer ve DETKİB Başkanı Raşit Güntaş
katılımcı firmaları ziyaret ederek kendilerine destek verdi.
Heimtex’in geçtiğimiz yıllara göre bu yıl
daha verimli geçtiğini söyleyen Denizli
Ticaret Odası Başkanı ve Platform
Ocak 2009
Sözcüsü Necdet Özer, bu yıl fuarda yer
almayan firmaların gelecek yıl katılmak
istediklerine dikkat çekti.
Denizli’den fuara katılan firmaları stantlarında ziyaret eden Belediye Başkanı
Nihat Zeybekci de bu yıl katılımcı sayısının az olmasına rağmen firmalarımız
için fuarın verimli geçtiğini ifade etti.
Ekonomik krizin etkilerini yaşadığımız şu
günlerde dünyanın dört bir yanından gelen ülkelerin yer aldığı bu fuarın önemine
değinen Başkan Nihat Zeybekci, ‘Tüm
dünyada krizin etkisi ile talepte ciddi bir
daralma yaşandı. Bu daralmadan da en
çok etkilenen şehirler arasında üretici
ihracatçı konumundaki Denizli yer almakta. Fuarda büyük bir ilgi gören firmalarımızın stantları bizleri de umutlandırdı.
Türkiye’nin bu dönemde sahip olduğu
kıvrak üretim yapısı ve pazarlara olan
yakınlığı ile diğer üretici ülkelere nazaran
daha avantajlı olduğunu bu fuarda bir kez
daha gördük’ dedi.
Tekstilin kalbi Heimtex
Tekstil Fuarı’nda atıyor
Her yıl on binlerce insanı ağırlayan, dünyanın en büyük tekstil fuarı
olma özelliğine sahip Heimtex Tekstil Fuarı’nda bu yıl firmalar yine 4
gün boyunca perdeden masa örtüsüne, duvar kağıdından yatak örtüsüne
yüzlerce yeni trend ürününü sergiledi.
www.dto.org.tr
HABERLER
OCAK 2009
DTO Başkanı Necdet Özer, fuarda Denizli
stantlarının uygun yerlerde olduğunu,
bunun da ziyaretçi sayısını arttırdığını ve
ciddi anlamda kaliteli mal almak isteyen
alıcıların stantları ziyaret ettiğini ifade
ederek, Denizlili işadamları olarak, yapılan bu görüşmeler sonucunda önümüzdeki dönemlerde önemli iş bağlantılarının
kurulmasını beklediklerini ifade etti.
Katılımcı Sayısı Az
Alıcı Kitlesi Fazla
Heimtex Tekstil Fuarı’na geçen yıla göre
ilimizden, ülkemizden ve dünyadan katılımcı sayısında bir daralma olduğunu
belirten Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer, “Bu yıl fuara katılımcı ve
ziyaretçi sayısı azdı ama ciddi bir alıcı
kitlesi vardı” dedi. Kriz olmasaydı belki
rekor siparişle dönüleceğini belirten
Başkan Necdet Özer, fuara moralleri
bozuk giden tekstilcilerin yüksek moralle
döndüklerini ve bunun da kendileri açısından önemli olduğunu söyledi.
Bu yıl ilk defa Çin, Pakistan ve
Hindistan’ın artık işimize rakip olmadığını, alıcıların fiyatlandırmayı ürün
kalitesine göre yaptıklarını ve kalitemizin
artık herkes tarafından kabul gördüğünü
söyleyen Başkan Özer “Bu yıl gerçekleşen fuarın bir özellliği de küresel krizin
etkilerinin bütün dünya ülkelerinde hissedilmeye başladığı günlerde yapılması.
Ancak buna rağmen fuar izlenimlerime
göre geçtiğimiz yılın ihracat rakamlarını
tekstilde yakalarız diyorum. Fuara katılan
sanayicilerimizde bu morali ve güveni
gördük. Ekonomide moral ve güven unsuru çok önemlidir. Ancak firmalarımız çok
zorlu bir süreçten geçiyor. Yaşadıkları
sıkıntılı günlerde de hem umutlarını
hem de güvenlerini yitiriyorlar. Ticaret
hayatlarında devletimizin de arkalarında
olmasını, kendilerine destek vermesini
bekliyorlar. Sektörel ve bölgesel teşviğin çıktığı söyleniyor ancak önemli olan
içeriği. İçeriğe bakmadan ne kadar yeterli
olduğunu söyleyebilmemiz mümkün değil” şeklinde değerlendirmede bulundu.
Fuara katılan firmalar
Denizli’ye umutla döndü
Ocak Ayı’nın
ikinci haftasında
Frankfurt’ta gerçekleşen Heimtex
Tekstil Fuarı’nda
stant açan firmaları-
mızı yanlız bırakmayan Denizli protokolü, fuardaki iş adamlarımıza destek verdi. Yaşanan ekonomik kriz nedeniy-
Heimtex
Tekstil
Fuarı’na
katılımcı
sayısında
bir daralma
olduğunu
belirten
Ticaret Odası
Başkanı
Necdet Özer,
“Bu yıl fuara
katılımcı ve
ziyaretçi
sayısı azdı
buna rağmen
fuarda ciddi
bir alıcı
kitlesi vardı”
dedi.
Denizli Ekonomisi’nde ayrı bir öneme
sahip olan Heimtex Tekstil Fuarı’na,
Denizli Valisi Yavuz Erkmen,
Belediye Başkanı Nihat Zeybekci,
Denizli Ticaret Odası Başkanı ve
Platform Sözcüsü Necdet Özer ve
DETKİB Başkanı Raşit Güntaş gelerek,
Denizli’den katılan firmaların
stantlarını ziyaret ettiler ve kendilerini
burada da yalnız bırakmadılar.
stantlarının ilgi ile
karşılaştığını gören katılımcılar çeşitli anlaşmalar yaple oldukça zor günma şansı da yakalaler geçiren ihracatdı. Çin ve Hindistan
çı firmalar da fuargibi pazar paylarıdaki stantlarını ziya- nı düşüren ülkelerin
ret eden protokol ile artık rağbet görmemoral buldu. Fuarda diğini, tüm dünya-
Krizin
Denizlili
firmaları
olumsuz
yönde
etkilediğinin
altını çizen
Başkan Özer,
‘Sanayicimiz
zorlu bir yıl
geçirdi ancak
fuar
izlenimlerime
göre
geçtiğimiz
yılın ihracat
rakamlarını
tekstilde
yakalarız’
dedi.
da Türkiye’nin ürününün kalitesi ile tanındığını ve artık ülkeler tarafından kalite arandığını belirten sektör temsilcileri tüm yaşanan olumsuzluklara
rağmen 2009 yılına
umutla bakıyor.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
9
haberler
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
EGE bölgesi’nin SIKINTILARI masaya yatırıldı
Baskan Özer Ege’nin Sesi Oldu
5. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’na katılan DTO Başkanı Necdet Özer, Ege Bölgesi ve Denizli’nin sorunlarını dile getirdi.
G
eçtiğimiz aylarda Ankara
TOBB Üniversitesi’nde yapılan 5. Türkiye Ticaret ve
Sanayi Şurası’na konuşma
yapmak amacıyla katılan
Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet
Özer, yapmış olduğu konuşma ile Ege
Bölgesi’nin sesi oldu.
Katılımın oldukça yoğun olduğu Şura’da
konuşan Başkan Necdet Özer, dünyada
yaşanan ekonomik krizin Türkiye’de de
etkilerinin görülmeye başladığını ifade
ederek, “bu toplantıda neredeyse tüm
dünyayı etkisi altına alan küresel kriz
10
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
masaya yatırıldı. Krizden en az hasarla
kurtulma yollarını, kriz ile ilgili Ticaret
Odaları olarak bu konularda fikirlerimizi
bakanlarımıza iletmek için bizim açımızdan son derece önemli’’ dedi.
Dünyadaki diğer ülkelerin ekonomik kriz
için bir takım önlemler aldığını ifade eden
Başkan Özer, “Denizli bir ihracat şehridir.
Yıllık 3 milyar dolar ihracatımız mevcut,
ihracat ürünlerimizi kriz olmasına rağmen halen gönderiyoruz. Önümüzdeki
aylarda da ihracatımızın devam edeceği
görünüyor. Fakat yaşanan ekonomik
krizin Türkiye’ye yansımasıyla ilerleyen
Yaşanan
ekonomik
krizin
etkilerinin,
ihracat şehri
Denizli’yi de
etkilediğini
belirten
Denizli
Ticaret
Odası
Başkanı
Necdet Özer,
kapanmaya
yüz tutan
işletmelerin
finansal
sorunlarına
çözüm
yolları
sunularak
bunların
desteklenmesi
gerektiğinin
altını çizdi.
aylarda ihracatta da sıkıntılar olacağını
tahmin ediyoruz” dedi. İhracatın desteklenmesi ve kapanmaya yüz tutan
işletmelerin finansal sıkıntılarına çözüm
olunmasını istediklerini ifade eden Özer;
“İşletmelerin finansal ulaşımı konusunda
desteklenmesi gerektiğini bakanlarımıza
anlattık. Toplantının sonuç bildirgesinde
de sayın bakanımız bizimle aynı görüşte
olduklarını ifade etti” şeklinde konuştu.
Ege Bölgesi’nin Sorunlarını
Ankara’da Özer Duyurdu
Şura’da Ege Bölgesi’nin sorunlarını anlatan Özer, küresel krizin yarattığı sorunları ortaya koyarak özellikle ihracat ve
teşvikler konusunda bir takım önerilerde
bulundu. Teşvikler kümelenmelere göre
yapılmalı diyen Başkan Necdet Özer,
“Bölgemizdeki birçok alanda geçmişten
bugüne süregelen doğal kümelenme örnekleri mevcuttur. Yeni Teşvik Yasası’nda
bu konular asla göz ardı edilmemelidir.
Yapmış olduğumuz görüşmelerde yeni
hazırlanan Teşvik Yasası’nda yapılan yanlışlıkların yapılmamasını istedik. Verilecek
teşviklerin üretimin artması için çok
büyük önem taşıdığını sayın bakanlarımıza vurguladık” şeklinde konuştu.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
HABERLER
IS KADINLARINA ÖNEMLI BIR DESTEK DAHA
Kadın Girisimcilere Destek
TOOB Kadın Girişimciler tarafından iş kadınlarına fuar desteği sunan proje Ankara’da yapılan toplantı ile tanıtıldı.
T
OBB Kadın Girişimciler Kurulu
tarafından yürütülen projeyle,
kadın girişimciler, 2009’da
Türkiye’de düzenlenecek 167
fuarda desteklenecekler.
Projeden faydalanmak isteyen kadın
girişimcilerin, DTO İl Kadın Girişimciler
Kurulu’na başvurması gerekiyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Kadın Girişimciler Kurulu, 1. Kuruluş
Yıldönümü’nde kadın girişimcilere
yeni bir destek imkanı sundu. Bu vesile ile Yurtiçi Fuar Katılımında Kadın
Girişimcilerin Desteklenmesi Projesi’nin
tanıtımı, Ankara’da yapıldı. Geçen yıl
29 Ekim’de oluşturulan TOBB Kadın
Kadın Girisimcilere
Ankara’dan destek
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu tarafından yürütülecek projeyle, kadın
girişimcilerin ürettikleri mal ve hizmetler tanıtılırken, yeni ticari ilişkiler
kurmalarına imkan yaratacak en etkin platform olan fuarlarda ücretsiz
olarak yer almaları sağlanacak.
Proje
kapsamında
Türkiye’de
yapılacak
167 fuarda,
kadın
girişimcilere
yer ayrılacak.
Destek
kapsamına
alınan
fuarlara
kadın
girişimciler
ücretsiz
olarak
katılabilecek.
Bu destekten
yararlanmak
isteyenlerin
DTO İl Kadın
Girişimciler
Kurulu’na
başvurması
gerekiyor.
Girişimciler Kurulu’nun Birinci Kuruluş
Yıldönümü’nde yapılan toplantıya,
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı
Aynur Bektaş, TOBB Kadın Girişimciler
Kurucular Kurulu Üyesi Denizli Kadın
Girişimciler Kurulu Başkanı Semra
Akça Acar ve diğer illerin kadın girişimciler kurullarının başkanları katıldı.
Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu, “Kadınlarımızın toplum ve
iş hayatı içindeki yeri konusunda ilerleme sağlayamadığımız takdirde, sadece
ekonomik hedefleri tutturarak, çağdaş
dünyanın bir parçası olamayız” dedi.
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı
Aynur Bektaş, 73 ildeki kadın girişimciler
kurullarının kendi bölgesinde projeler
yaptıklarını belirterek, “20 fuar şirketinin ülkemizde düzenlediği 167 fuarın
her birinde beş girişimci kadına, 15’er
metrekare, toplamda 75’er metrekare
ücretsiz fuar alanı kullandıracak. Ücretsiz
alan desteğinin yanı sıra, aynı zamanda
stant kurulacak, standın zemini kaplanacak, tefrişatı yapılacak, aydınlatması
sağlanacak. Geliştirdiğimiz proje ile kadın
girişimcilerimize büyük bir fırsat sunmuş
oluyoruz” şeklinde konuştu.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
11
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
haberler
HABERLER
DENIZLI ABIGEM DENIZLI KOBILERININ UMUDU OLDU
ABIGEM
T
ürkiye Ekonomisi’nin demirbaşı olan Denizli’de ABİGEM’in
kurulması için kolları sıvayan
Denizli Ticaret Odası, geçtiğimiz aylarda bu hayalini
gerçekleştirdi. İhracat şehri Denizli’de,
işletmelere uluslararası boyutta iş geliştirme, bilgilendirme, danışmanlık ve
eğitim hizmetinin yanı sıra yeni girişimcilere rehberlik hizmeti de sunan Denizli
ABİGEM, DTO binasında hizmet veriyor.
Küresel Ticaret Karşısında
İşletmelere En Büyük Destek
KOBİ’lere; genel yönetim danışmanlığı,
iş kurma ve girişimcilere destek, kalite
yönetimi, uluslararası iş geliştirme ve
finansal hizmetler kapsamında çeşitli
12
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Denizli ABİGEM
KOBİ’lerin Umudu Oldu
ABİGEM, Türkiye’deki KOBİ’lerin
rekabet seviyelerinin ve uluslararası
piyasalarda aktivitelerinin
arttırılması konusunda Avrupa
Birliği Komisyonu ve TOBB ile
birlikte Türkiye’de üç İş Geliştirme
Merkezi kurulması projesini finanse
etmektedir. Kurulduğu günden bu
güne binlerce KOBİ’yi ihracatla
tanıştıran ve AB hibe fonları
almasına aracılık eden ABİGEM
(Avrupa Birliği İş Geliştirme
Merkezi), Denizli’deki KOBİ’lerin de
yeni umudu oldu.
1 direktör,
4 iş geliştirme
uzmanı,
1 idari müdür
ve 1 idari
görevli olmak
üzere 7
kişilik bir
kadro ile
çalışmalara
başlayan
Denizli
ABİGEM,
KOBİ’lerin
rekabet
seviyelerini
artırmaları
ve iş
hayatlarında
gelişmeleri
amacıyla
birçok
alanda
hizmet
vermeye
başladı.
hizmetler sunan Denizli ABİGEM’in
danışmanlık ve eğitim konularında yeni
bir bakış ve yöntem getireceğinin altını
çizen Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer; “Odamızın Hizmet
Binası’nda işletmelerimize hizmet
veren Denizli ABİGEM, yeni küresel
ticaret düzeni içinde, kentteki küçük
ve orta ölçekli işletmeleri geliştirmek
için çalışıyor. Her geçen gün ticaretin
giderek zorlaştığı ve rekabetin artığı
günümüz dünyasında işletmelerimizin
bu gelişmelerin altında kalmamaları için
gerekli olan girişim, planlama ve gelişim
destekleri Denizli ABİGEM tarafından
verilecek” şeklinde konuştu.
“Pazara Erişim Gücü
Ortadan Kalkmalı”
KOBİ’lerin rekabet gücünün
geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası
pazarlara erişim gücünün artırılması için
faaliyetlerde bulunan ABİGEM Denizli
Direktörü Buğra Sofuoğlu; merkezin
kentte hizmete girmesinin ardından pek
çok işletmenin kendilerine başvurduğunu
söyledi. İşletmelerin ihtiyaçlarına yönelik
çeşitli hizmetlerin verildiğini belirten
Sofuoğlu, özellikle KOBİ’lerin finansal
www.dto.org.tr
OCAK 2009
HABERLER
Denizli ABİGEM yeni kurulmasına rağmen şimdiden pek çok firmaya hizmet vermeye başladı.
ABIGEM’li
günler
ABİGEM’in Denizli’de kurulması için başlatılan çalışmaların olumlu sonuçlanması ile KOBİ’lere
genel yönetim danışmanlığı, girişimcilere destek, finansal hizmetler ve uluslararası iş geliştirme
kapsamında hizmet veren Denizli ABİGEM, DTO Binası’nda çalışmalarına başladı.
kaynaklara erişimlerinin sağlanması
ve finansal yönetim danışmanlığı gibi
desteklerin, ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik ortamda kritik öneme sahip
olduğunun altını çizdi.
Başkan Özer; “Biz Hayata Geçirdik,
Siz Canlı Tutun”
Denizli’de ticareti canlı tutmak ve
ticaretin her alanını etkisi altına alan
küresel krizden Denizlili işletmelerin en
az şekilde etkilenmesi için çalışmalarına
hız kesmeden devam ettiklerinin altını
çizen DTO Başkanı Necdet Özer, bütün
KOBİ’leri danışmanlık ve proje desteği
alabilecekleri ABİGEM’e davet etti.
Başkan Özer; KOBİ’lerden gelecek her
türlü destek çağrısını yanıtlamaya hazır
olduklarını belirterek; “Sanayi şehri
Denizli’nin her geçen gün ticarette yeni
başarılar elde edebilmesi, tüm dünyayı
etkisi altına alan küresel krizden yara
almadan çıkabilmesi için elimizden geleni
yapıyoruz. Önemle üzerinde durduğumuz
projelerden biri olan Denizli ABİGEM’i de
bu misyonumuzla şehrimize kazandırdık.
Kentteki KOBİ’lerimizi merkezimizden
yararlanmaya davet ediyoruz” dedi.
ABİGEM Programı
Denizli’de ticarette büyümeyi ve
profesyonel yardımlar eşliğinde
gelişmeyi hedefleyen ABİGEM’in
önümüzdeki aylar içerisinde KOBİ’lere
yönelik yapacağı çalışmalar ise şöyle:
Denizli Ev Tekstili Kümelenme
Çalıştayı: Çalıştayda, değişen global
tedarik zinciri, ev tekstilinde yeni
ürünler, teknik gelişmeler ile ev tekstili
sektöründe gelişen pazarlar gibi çarpıcı
başlıklar altında sektördeki gelişmeler
paylaşılacak. Konu ile ilgili ABİGEM’in
DTO Başkanı
Necdet Özer,
Denizli’de
ticareti
canlı tutmak
ve ticaretin
her alanını
etkisi altına
alan küresel
krizden
Denizlili
işletmelerin
en az
şekilde
etkilenmesi
yönünde
çalışmalarına
hız kesmeden
devam
ettiklerini, bu
amaçla da
oda olarak
projeye büyük
bir önem
verdiklerini
söyledi.
sağlayabileceği katkılar, Denizli ABIGEM
ekibi, konuşmacılar ve katılımcılar ile
birlikte 28.01.2009 tarihinde Anemon
Oteli’nde görüşüldü.
Girişimcilik Farkındalığı Semineri
ve Eğitimleri: Kendi işini kurmayı
düşünenler için Şubat, Mart ve Nisan
aylarında ABİGEM tarafından verilecek
olan seminerde; ‘Kimler kendi işini
kurmalıdır?’, ‘Hangi işi yapmalı?’, ‘İş
kurarken nelere dikkat etmeli?’, ‘Bu iş
başarılı olur mu?’, ‘Bu konuda isabetli bir
tespit yapabilmek için, pazar araştırması,
pazarlama, satış, finans, operasyon,
strateji ve iş planı nedir?’ gibi konu
başlıkları altında detaylı bilgilendirme
yapılacak.
Temel Finansman Yönetimi ve
Planlaması Eğitim Programı: Doç. Dr.
Şevket Sayılgan’ın konuşmacı olarak
katılacağı program 29-30 Ocak 2009
tarihinde düzenlendi.
Bordro ve Personel Yönetimi Eğitim
Programı: Süleyman Işık’ın konuşmacı
olarak katılacağı program personel
yönetimi eğitimi 31 Ocak - 01 Şubat
tarihinde düzenleniyor.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
13
haberler
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
DTO'DAN ÜYELERINE BÜYÜK DESTEK
Kredilerle
Üyelere
Cansuyu
Saglanıyor
KOBI’lere sıfır
faizli kredi imkanı
Ekonomik krizden etkilenen KOBİ’lere sağlanan
uzun vadeli ve sıfır faizli finansal destek kredisi
Denizli Ticaret Odası’nın girişimi ile Oda
üyelerine de verilecek.
D
enizli Ticaret Odası, krizden
üyelerinin en az zararla
kurtulması için çeşitli çözüm
arayışlarına devam ediyor.
Üyelerine kredi kullandırmak
için çeşitli girişimlerde bulunan Denizli
Ticaret Odası Yönetimi, bu konuda TOBB
Yönetmeliği’ne takıldıklarını ve bu yüzden
finansal kaynaklara ulaşma konusunda
bankalarla düşük faizli kredilere hız verdiklerini söylediler.
Küresel Ekonomik Kriz nedeniyle en
fazla finans yönünden sıkıntı yaşandığına
dikkat çeken Başkan Necdet Özer,
bu konuda Oda’nın yaptığı girişimler
konusunda bilgi verdi. Halk Bankası,
Ziraat Bankası ve Vakıfbank ile kredi
protokolleri imzaladıklarını hatırlatan
Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet
Özer; Oda üyelerine uzun vadeli nakdi ve
gayri nakdi kredi, finansal destek kredisi
ile orta ve uzun vadeli proje kredileri
üzerine paketler olduğunu söyledi.
Bin Isletmeye
Cansuyu
14
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Kriz
nedeniyle en
fazla finans
yönünden
sıkıntı
yaşandığına
dikkat çeken
DTO Başkanı
Necdet Özer,
Oda olarak
üyelerinin bu
sorunlarına
çözüm
sunabilmek
için finansal
destek kredisi
sağlayan bu
projeyi hayata
geçirdiklerini
ifade etti.
‘Hizmet Sektörümüzde
KOBİ Kapsamına Alınacak’
Başkan Necdet Özer ayrıca KOBİ
kapsamına hizmet sektörünün de
alınması konusunda başkentte çeşitli
çalışmalar yapıldığına dikkat çekerek
bu konuda başlattıkları girişimlerle
ilgili somut sonuçların bu ay içinde
alınacağını sözlerine ekledi. Denizli
Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer;
“Özellikle hizmet sektöründe faaliyet
gösterenler KOSGEB desteklerinden ve
bazı kredilerden yararlanamıyorlardı. Bu
konuda mevzuattan kaynaklanan boşluk
sebebiyle, hizmet sektörümüzde faaliyet
gösteren üyelerimiz finansal araçlar ve
desteklere ulaşmada sıkıntı yaşıyorlardı.
Denizli Ticaret Odası olarak bu sıkıntıyı
aşmak için uzun zamandır Ankara’da
görüşmeler yapıyorduk. Muhtemelen
bu konuda bu ay sonuna doğru müjde
alacağız. Hizmet sektörünün KOBİ
kapsamına alınmasıyla birlikte onların
da bu sıkıntılarını çözmüş olacağız”
şeklinde konuştu.
Denizlili firmaların özellikle finansal çarkı döndürmede sorun yaşadıklarını belirten Başkan
Özer, ’KOSGEB Cansuyu Kredileri’ne ilimizden rekor sayıda başvuru oldu. Başvurular
sonucunda bin işletme ve üyemiz bu kredilerden yararlanmıştır’ dedi.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
HABERLER
TURIZM SEKTÖRÜNÜN BULUSMA NOKTASI
Travel Turkey’e Denizli Damgası
Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeleri minik Denizlililerle hatıra fotoğrafı çektirdi.
S
ahip olduğu zenginlikleri
ile ülkemizin önemli turizm
kentlerinden biri olan Denizli,
İzmir’in ev sahipliğini yaptığı
Travel Turkey 2008 Turizm
Fuarı’na damga vurdu. Birçok ilin stand
açtığı fuarda Denizli standı fuara gelenlerin adeta akınına uğradı. Farklı ülke ve
bölgelerden gelen binlerce profesyoneli,
acentaları ve turizm sektörü çalışanlarını
ikinci kez İzmir’de ağırlayan fuar; yeni
iş ve ilişkiler geliştirmek isteyenler için
Bu yıl
ikinci kez
düzenlenen
Fuar’a
Denizli’den
turizm
sektörü
ürünleri ile 20
firma katıldı.
benzersiz bir fırsat sundu.Fuar alanında
oluşturulan workshop alanı ile yabancı
satın almacılar Türk turizmcilerle fuarın
belli gün ve saatlerinde bir araya getirilerek yüz yüze görüşmeleri sağlandı. Bu
sayede oluşturulan iş platformu ile yerli
ve yabancı turizmcilerin profesyonel bir
ortamda iş bağlantıları yapmaları hedeflendi. Denizli’den 20 firmanın katıldığı
fuara destek veren DTO Başkanı Necdet
Özer, fuarla ilgili 2 aydır çalışma yaptıklarını belirterek, “Denizli’nin tanıtımına
çok büyük katkısı olacağını düşündüğümüz bu fuar, işletmecilerimiz ve Denizli
halkı için çok önemli. Bu nedenle bizim
de Ticaret Odası olarak işin içine girmemiz gerekiyordu. İşin asıl sahibi Denizli
Valiliği’dir. Denizli Ekonomisi’nde özellikle turizm sektörümüz zayıf kalıyordu. Bu
fuarı yatırımlar için bir başlangıç olarak
düşünüyoruz. İnanıyorum ki, Denizli’nin
tanıtımı ile birlikte yatırımcılarımız da
Denizli’yi tercih edeceklerdir. Bu fuar ilk
adım olacaktır” şeklinde konuştu.
DENIZLI TICARET ODASI’NDAN ÖNEMLI HIZMETLER
Interaktif Oda DTO
D
enizli Ticaret Odası, ticaret
sicil işlemleri ve diğer belge
işlemleri dışında pek çok
hizmetle üyelerine ulaşıyor.
Son dönemlerde Oda’nın
verdiği hizmetlerin çeşitlendiğini belirten Başkan Necdet Özer bu hizmetler
konusunda açıklamada bulundu. Başkan
Özer, Sigorta Acenteleri Yönetmeliği
çerçevesinde levhaya kayıt zorunluluğunun getirildiğini hatırlatarak bu başvuruların DTO tarafından alındığını söyledi.
Bununla ilgili Odanın yetkisi olduğunu ve
Ekim 2008’den beri ön başvuru yapan
Başkan
Necdet Özer,
Denizli Ticaret
Odası’nın
hizmet
anlayışının
teknolojik
gelişmelerle
doğrudan
ilgili olduğunu
ifade ederek,
hayata
geçirmiş
oldukları
projelerin her
geçen gün
çeşitlenerek
arttığını
ifade etti.
Acente sayısının 312 olduğunu ekledi.
Tütün Mamulü ve Alkollü İçki satıcıları
tarafından yapılacak satış belgesi başvurularının ilgili yönetmenlik gereğince
1 Ocak’tan itibaren kabul edilmeye başlandığını belirten Necdet Özer, bugüne
kadar 9 yeni satış belgesi düzenlendiğini
ve 4 adet satış belgesi üzerinde değişiklik yapıldığını belirtti. K Belgeleri ile
ilgili sürecin de Denizli Ticaret Odası
tarafından takip edildiğini hatırlatan
Özer, “Biz üyelerimizin İzmir veya diğer
şehirlere gidip işlerini takip etmelerini
istemiyoruz. Bu yüzden pek çok yasal
işlemin Odamızdan takibini yapabilmek
ve başka yerlere gitmekten kurtarmak
için pek çok alanda yetki almaya çalıştık’
dedi. Amacımız üyelerimizin buna benzer
prosedürü fazla işlemler nedeniyle, daha
fazla yorulmalarını engellemek, işlerini
onların adına takip edebilmektir. Biz bu
hizmetleri online olarak gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
15
HABERLER
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
haberler
S E K TÖ R
E -T İ C A R E T
ASCAME’nin
19. Genel
Kurul
Toplantısı
olma
özelliğini
taşıyan
panelde,
küreselleşme
sürecinde
daha fazla
işbirliği
yapılması ve
kenetlenerek
hareket
edilmesinin
önemi
vurgulandı.
DTO Başkanı Necdet Özer, ASCAME’nin Barcelona’da düzenlenen 25. Yıldönümü Töreni’ne katıldı.
DENIZLI TICARET ODASI’NDAN
Ispanya Prensi'ne Davet
B
u yıl, 25. yaşını dolduran
Akdeniz Ticaret ve Sanayi
Odaları Birliği, Yıldönümü
Töreni’ni İspanya’nın
Barcelona Kenti’nde düzenledi. Toplantıya, Türkiye Odalar Birliği
ile Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı temsilen
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, DTO Başkanı Necdet Özer ve
Muğla TSO Başkanı Bülent Karakuş katıldı. Genel Kurul programı çerçevesinde
ASCAME bünyesinde bulunan Turizm,
Tahkim, Kadın Girişimciler, İşbirliği,
Eğitim, Uluslararası İlişkiler komisyonları
toplantıları gerçekleştirildi.
İspanya Prensi Felipe De Bourbon’un
onurlandırdığı ASCAME Genel Kurul
Toplantısı’nın açılışında, İstanbul Ticaret
Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı
zamanda ASCAME Başkanı olan Murat
Yalçıntaş, bu yeni düzende ASCAME’ye
yeni sorumluluklar düştüğünü ve
Akdeniz’in bir barış denizi olması için her
türlü gayreti gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini belirtti.
Akdeniz ticaretinde Denizli’nin önemini gündemde tutmak isteyen Başkan
Necdet Özer, törene katılımı sırasında
İspanya Prensi Felipe De Bourbon’la
görüştü. Toplantı sonrası basına yaptığı
açıklamada, küreselleşme sürecinin daha
fazla işbirliği ve ortaklığı mecbur kıldığı
ve bu nedenle Akdeniz ülkelerinin birbirlerine daha fazla kenetlenerek işbirliği
içinde hareket etmelerinin önemini
vurgulayan DTO Başkanı Necdet Özer,
İspanya prensini Denizli’ye davet ettiğini
de sözlerine ekledi. Başkan Özer görüşmeleri şöyle değerlendirdi: “İspanya ile
Türkiye arasında önemli benzerlikler var.
Görüşmemiz sırasında İspanya Prensi’ni
Türkiye’ye özellikle Denizli’ye gelmesi
için davet ettik. Prens de davetimizle
yakından ilgilendi. Kendisine Türkiye’nin
tarihi ve kültürel güzelliklerle
dolu bir ülke olduğunu, Denizli’de
Pamukkale’nin bulunduğunu, jeotermal kaynaklar bakımından çok
zengin bir bölge olduğunu anlattık.”
Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer, toplantıya katılan
81 ili temsil eden 4 başkandan
biri olarak, Denizli’yi temsilen
Barcelona’da bulunmaktan mutluluk
duyduğunu ifade etti.
16
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
Toplantıya
katılan
İspanya
Prensi Felipe
De Bourbon’u
şehrimize
davet eden
Denizli
Ticaret
Odası
Başkanı Özer,
İspanya ile
Türkiye
arasında çok
büyük
benzerlikler
olduğunu
ifade etti.
HABERLER
OCAK 2009
Projeye
Denizli
Belediyesi,
Denizli
Sosyal
Hizmetler
Müdürlüğü,
İŞKUR,
Pamukkale
Üniversitesi,
DTO, Milli
Eğitim
Müdürlüğü
ve engelli
dernekleri,
engellilere
yönelik
kursların
açılmasına
destek verdi.
Engelliler Çalışıyor Projesi için çalışan ekip, projeye destek veren DTO Başkanı Özer’i ziyaret etti.
DTO, ENGELLILER ÇALISIYOR PROJESI’NE DESTEK VERDI
DTO'dan Engellilere Destek
H
ollanda Hükümeti Matra
Programı tarafından finanse
edilen ve bir Türk-Hollanda
işbirliği projesi olan
“Engelliler Çalışıyor” projesi
için çalışan ekip, DTO Başkanı Necdet
Özer’i makamında ziyaret etti. Çalışmalar
hakkında bilgi veren ekip, projenin başarıya ulaşması için Ticaret Odası’ndan
katkılarının devamını istedi.
Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet
Özer proje çalışanlarıyla yaptığı görüşmede, Denizli insanının, ekonomik ataklığı yanında sosyal konularda da oldukça
hassas olduğunu söyledi. Oda tarafından
yaptırılan Denizli Ticaret Odası Ahi Sinan
İlköğretim Okulu’nda da engellilere yönelik özel çalışmalar yaptıklarının altını
çizen DTO Başkanı Necdet Özer, engelliler konusunun Ticaret Odası’nın öncelikli
önem verdiği konular arasında olduğunu
belirtti. Başkan Necdet Özer, Denizli
Belediyesi ile birlikte yürütülen bu çalışmanın engelli vatandaşlarımızın topluma
kazandırılmasında etkin sonuçlar yaratacağına inandığını söyledi.
Yasal mevzuatlara rağmen engelli vatandaşlarımızın iş bulma ve istihdamlarında
yaşanan sıkıntıların farkında olduklarını
belirten DTO Başkanı Özer, engellilerin iş
görebilirliklerinin artırılması ve istihdam
garantili mesleki eğitimler konusuna
daha fazla eğilmek gerektiğini kaydetti.
Denizli Belediyesi Proje Sorumlusu Pınar
Gülmez Ağırbaş, projenin hangi aşamada
olduğu hakkında Başkan Necdet Özer’e
bilgi verdi. Proje kapsamında çalışmalar
yürüten ekibin üyelerini tek tek tanıtan
Pınar Gülmez Ağırbaş, Oda’nın verdiği
destek nedeniyle çok memnun olduklarını, engellilerin istihdamına yönelik ilimizde bu işbirliği ile güzel çalışmalara imza
atacaklarını söyledi.
Önümüzdeki yıl Mayıs ayı içinde
Pamukkale’de bu konuda uluslararası
katılımlı bir toplantı yapacaklarını da
hatırlatan Ağırbaş, engelliler için yapılan
bu çalışmaların tanıtılmasının önemine
dikkat çekti.
Yeni istihdam paketi ve engelli istihdamının işverene sağladığı faydalar ile ilgili bir
kitapçık bastırma ve dağıtma konusunda
projeyi yürüten ekip üyelerinden gelen
öneriye olumlu yanıt veren Başkan Özer,
engellilerin istihdamı konusunda işverenlerin yeterince bilgiye sahip olmadıklarını, bununla ilgili kapsamlı bir çalışma
yapılarak, bu eksikliğin kapatılması için
DTO’nun katkı sağlamaktan memnuniyet
duyacağını kaydetti.
Engelliler Topluma
Kazandırılıyor
Engellilerin topluma kazandırılması ve iş hayatında aktif şekilde yer
alabilmeleri amacıyla, yeteneklerini geliştirebilecekleri kurslar
almalarını sağlayan proje ile engelli vatandaşlarımızın meslek sahibi
olarak istihdam edilmeleri sağlanacak.
3 yıl süreli
projenin
genel
amacının,
engelli
vatandaşları
hayatın
dışına itmek
yerine,
onların
yetenekleri
ile örtüşen
iş kollarında
hem
kendilerine
hem de
ülke
ekonomisine
katkılarının
olmasını
sağlamak
olduğunu
belirten DTO
Başkanı Özer,
DTO olarak
desteklerine
devam
edeceklerini
belirtti.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
17
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
dosya
N
A
D
’
DTO
I
L
M
A
ANL
YA
N
A
P
KAM
18
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
D O S YA
OCAK 2009
Denizli’de
Alısverisin Tam Zamanı
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve
Denizli’yi de olumsuz yönde etkileyen
ekonomik krize karşı harekete geçen
DTO, anlamlı bir kampanyaya imza attı.
A
lışveriş… Ticaretin
insanoğlu ile ilk
tanışmasından beri var
olan bir kavram… Taş
Devri’nde taş alıp vererek
başlayan bu eylem zaman
içerisinde öyle bir hale geldi ki, günümüz
küreselleşen dünyasında ekonominin
olmazsa olmaz parçalarından biri
durumunda. Hiç kuşku yok ki, alışveriş
ülkemiz açısından da son derece önemli.
Öyle ki, ekonominin sıkıntı içerisinde
olması ya da olmaması bu basit ama
anlamlı eylemle açıklanıyor.
Ülkemizde Alışveriş Kültürü
Ülkemizdeki alışveriş kültürüne
baktığımızda Osmanlı Devleti’nden
itibaren bu kavramın bizimle birlikte
olduğunu görüyoruz. Özellikle
batılı tüketim alışkanlıklarının
Türkiye’ye yerleşmeye başladığı
Cedde-i Kebir bunun en güzel
örneklerinden biri durumunda.
İnsanların alışverişe çıkmadan
önce en şık giysilerini giyip
ayakkabılarını parlattığı, eşi
Alışveriş,
insanoğlunun
var olduğu
ilk günden
beri sürekli
hayatımızda
olan bir
kavram.
Günümüzün
küreselleşen
dünyasında
ise ekonominin
olmazsa
olmaz şartı.
dostu görmek, biraz da görünmek
için alışverişi bahane ettiği 19. yüzyıl
Cedde-i Kebir’inin (Bugünün İstiklal
Caddesi) üzerinden tam 1.5 asır geçti.
Ancak insanların alışverişe, bir şey satın
almanın ötesinde anlam yüklemesinde
değişen hiçbir şey olmadı. Geçmişte
alışveriş sosyalleşmenin bahanesiydi,
bugün ise büyük şehirlerde neredeyse
tek yolu.
Günümüzde hafta sonu ailece yapılan
alışverişler bütün hane halkını mutlu
eden bir eylem. Çocuklar istedikleri
oyuncağı almanın mutluluğunu
yaşarken, anneler eldeki uzun
ihtiyaç listelerine göz atar,
babaların durağı ise teknoloji
stantları oluverir. İhtiyaçlar yaşa,
cinse ve konuma göre değişiklik
gösterse de değişmeyen tek gerçek,
alışveriş = para.
Piyasanın Olmazsa Olmazı
Paranın icadıyla birlikte ihtiyaçları
karşılayan bir araç olarak hayatımızda
yer alması pek çok kavramı da
beraberinde getirmiştir. Para bir
araç olmakla birlikte kendi içinde de
piyasasını oluşturmuştur. Bulunduğu
ülkede kendi birimini oluşturan bu
materyaller, ülkenin idari durumundan
sosyal konumuna kadar her birimden
etkilendikleri gibi, diğer dünya ülkelerinin
yaşadıkları olumlu ya da olumsuz
durumları da yansıtırlar.
Para ile Ortaya Çıkan Kriz Kavramı
Paranın yaşamımıza girmesiyle birlikte
ortaya çıkan kavramlardan biri de ‘kriz’.
Milli gelirin kısa bir süre içinde önemli
bir oranda düşmesi durumunda yaşanan
kriz, günümüzde globalleşen ekonominin
IHTIYAÇLARIN ORTAYA ÇIKARDIGI ALISVERIS KAVRAMI
B
ütün yeniliklerin ilk adımını oluşturur ihtiyaçlar. İnsanoğlunun ilk
var oluşundan itibaren hep ihtiyaçları
olmuştur. İşte bu ihtiyaçlar da zaman
içerisinde alışveriş denilen ve bugün
piyasa şartlarını direkt olarak etkileyen
kavramı oluşturmuştur. Bugün gelişmiş, gelişmekte olan ya da az gelişmiş
ülkelerden hangisine giderseniz gidin
alışverişin o ülkenin yaşam standardını
Alışveriş,
ihtiyaçların
ortaya çıkardığı
bir eylem
biçimidir.
ne oranda etkilediğini görürsünüz.
İşte bunun nedeni ihtiyaçların sadece alışveriş denilen eylem biçimi
ile karşılanabiliyor olmasından
kaynaklanır.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
19
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
dosya
bir dezavantajı olarak domino taşı
etkisi yaratıp, küresel bir şekilde
yaşanmaktadır. Bu durumun yaşanan en
son örneği de ABD’den başlayarak tüm
dünya ülkelerine yayılan küresel krizdir.
Ekonomik Kriz ve Ortaya Çıkışı
Kriz, piyasaların mevcut konumunu ve
geleceğini etkileyen hiç beklenmeyen
bir anda ortaya çıkan ve genelde önlem
alınmakta geç kalınan olumsuz bir
durumdur.
Kriz olumsuz bir kelime olmasına rağmen
bazı sektörler ve şirketler için yarattığı
fırsatlar açısından olumlu olarak da
değerlendirilebilir. Ancak kelime anlamı
itibariyle bütün piyasa ve sektörlerde
yaşanan değişmez gerçek, ortamda
oluşan paniktir.
Ülkemiz henüz tam anlamıyla
etkilenmese de ABD Mortgage Krizi ile
başlayan küresel kriz süreci ilimizde
yoğun olarak hissedilmektedir. İhracatçı
ekonomik yapısı nedeniyle döviz girişi
yüksek olan ve sanayi alanında
gerek çalışan gerekse de
işverenin ekmek kapısı olan
dış ticaretin yavaşlaması,
Denizli’yi olumsuz yönde
etkilemektedir. İşçi çıkaran
hatta kapanan fabrikaların
halk tarafından duyulması kriz
söylentilerinin somut örneği
MEKAN
Denizli’yi de
etkileyen
küresel mali
krizin ortaya
çıkardığı
panikle
birlikte yerli
tüketicinin
alışverişten
elini eteğini
çektiği
düşünülürse,
yalnızca
küçük
işletmeler
değil,
tüm ticari
kuruluşlar
büyük risk
altındadır.
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
Krize Ragmen
Alısveris Zamanı
Kriz dönemlerinde piyasadan çekilen paranın yeniden piyasaya özellikle
de iç tüketime çekilmesi son derece önemli. İşte bu noktada alışveriş
büyük önem arz ediyor. Bunun bilincinde olan Denizli Ticaret Odası
da krize rağmen alışveriş için yoğun bir çaba sarf ediyor.
olarak algılanmakta, harcanmaktan
korkulan paralar, değil yatırım, alışverişe
bile dönüştürülmemekte, yastık altına
atılmaktadır. Bu da Denizli’nin, esnaf
kesimini zor durumda bırakmaktadır.
Krizin Denizli’ye Etkileri
Denizli sanayisi, üretiminin yalnızca
%65’ini yurtdışına ihraç etmektedir. Bu
da krizden etkilenerek ihracat oranını
düşüren sanayicilerimize iç pazarda
destek verme zorunluluğunu gündeme
getirmektedir. Ancak yaşanan panikle
beraber yerli tüketicinin de alışverişten
elini eteğini çektiği düşünülürse yalnızca
küçük işletmeler değil, ilimizdeki tüm
ticari kuruluşların ne denli büyük bir risk
altına girdiği görülebilir.
Krizin, küreselleşen dünyaya
entegre olan illerde ve ülkelerde
daha çok hissedildiğine dikkat
çeken Denizli Ticaret Odası
Başkanı Necdet Özer de; “Evet,
bugün Afrika’da kriz yok. Daha
önce Türkiye’de ülke içi krizler
olurdu. Denizli, ihracatçı bir il olduğu için
bunlardan çok daha rahat çıkıyordu fakat
son ekonomik sıkıntı dünya genelinde
yaşanan bir durum. Denizli de dünyayla
entegre olduğu için hakikaten acılarını
hissetmeye başladık. İhracatta ileriki
aylarda yavaşlama olabilir.” ifadesiyle var
olan durumun ilimiz özelindeki etkilerine
değiniyor.
Kriz döneminde yaşanan panik
ortamlarında, ülkeler, kurumlar ve
vatandaşlar kendilerince tedbirler alırlar.
Ancak krizin yaşatacakları, duyulanlar
ve etkilenilenlerden daha farklı olduğu
için, alınan önlemler her zaman akılcı
çözümler değildir.
Kriz anında alınan önlemler; genelde
üretimi küçültme, işten çıkarma,
yatırımları durdurma şeklinde olmaktadır.
Panik havasında olan bu işlemler bazen
işletmeye daha fazla risk ve durağanlık
getirmektedir. Plansız küçülme, nitelikli
ve birikimli personelin kaybı, bununla
birlikte pazar ve müşteri azalması da söz
konusu olmaktadır.
Amerika
Birleşik
Devletleri'nde
başlayan ve
tüm dünyayı
yakından
etkileyen
küresel kriz
çok büyük
boyutlarda
olmasa da
ülkemizi ve
Denizli'yi de
etkilemeye
başladı. Peki
bu kriz
sonrasında
neler olacak,
dünya nereye
doğru gidiyor?
Denizli Ticaret Odası Denizli’de çok anlamlı bir kampanyaya imza attı.
20
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
E -T İ C A R E T
www.dto.org.tr
D O S YA
OCAK 2009
KAMPANYAYA TAM DESTEK
Denizli Ekonomisi’nde yaşanan olumsuz havaya karşı harekete
geçen Denizli Ticaret Odası, Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı
sloganı ile kampanyaya start verdi. Bu kapsamda binlerce DTO
üyesi işletme kampanyaya destek verdi.
Her zaman kendi ayakları üzerinde durmayı
başarmış bir şehir olan
Denizli, tüm ülkede etkisini gösteren ekonomik
kriz karşısında da beklemek yerine harekete
geçti. Bu konuda elini taşın altına koyan Denizli
Ticaret Odası, Denizli’de
Alışverişin Tam Zamanı
sloganı ile hayata geçirdiği kampanyaya tüm
üyelerini katılmaya da-
Ekonomik Krizin Genel Etkisi
Tüm dünyayı sarsan mali kriz sadece
bankaları ve finans sektörünü değil,
hemen hemen tüm vatandaşları
doğrudan etkiliyor. Kriz döneminde
insanların para harcamamaya eğilimli
tutumları piyasalarda likidite sorununu
ortaya çıkararak, krizin ardından yaşanan
‘buhran’ dönemlerinin de habercisi
olmaktadır.
Kriz döneminin seyri sadece ülke
idarecilerinin hayata geçirdiği
politikalarla değil, aynı zamanda
insanların para harcama tutumları ile
de doğru orantıda sürmektedir. Öyle
ki; geçmiş dönemlerde sıkıntı yaşayan
insanlar bu kriz döneminde temkinli
davranacak ve zorunlu ihtiyaçları
dışında alışveriş yapmama eğilimi
göstereceklerdir. Yani kısacası herkes
kendi tamircisi, kendi doktoru, kendi
boyacısı olma eğilimine girecek…
vet etti. Denizli Ticaret
Odası tarafından başlatılan bu kampanyaya
binlerce DTO üyesi kuruluş destek verdi ve
Denizli’de alışveriş bir
anda canlandı.
Peki bu tutum ekonomiyi nasıl
etkiler? Zorunlu ihtiyaçlar dışında
alışverişlerin ertelenmesi, ticari hayatı
olumsuz yönde etkiliyor.
Bu durumdan en çok etkilenenler de
KOBİ ve esnaflar oluyor. Yaşanan bu
süreçte ‘zincirleme’ etkisi ile kriz bütün
sektörlere yayılma özelliği gösteriyor.
Krize Karşı Alışveriş
Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan
ve etkisi tüm dünyayı saran küresel
krizin hiç kuşkusuz ülkemizi ve Denizli’yi
de yakından etkilemeye başlamıştır.
Yaşanan bu sürecin üstesinden
gelebilmek, alışverişi canlı tutabilmek
amacıyla Denizli Ticaret Odası da kentte
hayata geçirdiği “Denizli’de Alışverişin
Tam Zamanı” sloganıyla yola çıktığı
kampanya ile kriz döneminde yapılan
bilinçsiz alışveriş tutumunun önüne
geçmeyi hedefliyor.
Yaşanan
ekonomik
krizin
üstesinden
gelebilmek ve
alışverişi
canlı
tutabilmek
amacı ile
Denizli Ticaret
Odası
tarafından
‘Denizli’de
Alışverişin
Tam Zamanı’
sloganı ile
önemli bir
kampanya
hayata
geçirildi.
Yaklaşık
12 bin üyesi
bulunan
Denizli
Ticaret Odası,
hayata
geçirdiği bu
kampanya ile
insanların
ihtiyaçlarını
ertelemeyip,
işletmelerin
alışverişin
durgun olduğu
bu dönemde
iş yapıp
rahat
bir nefes
almasını
hedefliyor.
Ekonomide
Alısverisin Önemi
Tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de ekonominin gelişmesi
için alışveriş son
derece önemli.
İşte bu nok-
tada özellikle iç
piyasanın kendi
ayakları üzerinde
durabilmesi konusunda alışverişe
büyük önem verilmesi gerekiyor.
Denizli Ticaret Odası Başkanı
Necdet Özer, Denizli’de Alışverişin
Tam Zamanı isimli kampanya ile
ilgili Gazeteciler Cemiyeti’nde
yaptığı toplantıda kriz döneminde
yapılan bilinçli tüketim anlayışı
ile krizin etkilerinin minimuma
indirgenebileceğinin üzerinde duruldu.
DTO’dan Denizli’de Alışverişin Tam
Zamanı Kampanyası
Yaklaşık 12 bin üyesi bulunan DTO, hem
vatandaşların ihtiyaçlarını ertelememesi
hem de işletmelerin iş yapabilmesi için
başlattığı kampanyayı yaptığı basın
toplantısı ile tanıttı.
Toplantıda, krizin Türkiye’de henüz tam
yaşanmadığını, sadece sıcaklığının
hissedildiğini vurgulayan DTO Başkanı
Necdet Özer, bayram ve yılbaşı öncesi
alışveriş kampanyası düzenleyerek
üretim, tüketim ve istihdama katkıda
bulunmak istediklerini dile getirdi.
Özellikle son bir yılda küresel kriz adı
altında finansal bir krizin başladığını
belirten Necdet Özer, “Henüz bu kriz
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
21
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
dosya
HABERLER
ülkemize tamamen yansımadı ama
bir takım sıkıntılar baş gösteriyor.
Yaşadığımız şu dönemde sadece ateşinin
korunu hissediyoruz. DTO yönetimi
olarak vakit kaybetmeden böyle bir
kampanya yapmamız gerektiğini
düşündük” dedi.
Dünyada baş gösteren krizin bilinçsiz
bir tüketim ve borçlanmayla başladığını
belirten Necdet Özer, şöyle konuştu:
“İnsan vücudunda da hastalık aynı
şekilde olur. Bir hastalığın panzehiri de
kendi cinsinden olur. Krizi körükleyen
nedenlerden biri de ekonomik kriz
söylentilerinin alışveriş psikolojisini
bozmasıdır. Burada artık hepimizin
mücadele etmesi gerekiyor. Halkımız
bilinçli bir şekilde tüketim yapmalı.
İmkanları doğrultusunda tüketim yaparak
üretim kapılarını açmalı. Bu da istihdam
kapısını açacaktır.”
Başkan Necdet Özer, kampanyanın
bir benzerinin şu anda İstanbul’da
uygulandığını ve bu uygulamanın şu ana
kadar yüzde 30’lar seviyesinde
bir başarı gösterdiğini söyledi.
Bu kampanyayı, daha önce
yapmayı düşündüklerini ancak
22
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Dünyada baş
gösteren
krizin
bilinçsiz bir
tüketimle
başladığını
ifade eden
Başkan
Necdet Özer,
halkımızın
bilinçli
tüketim
yapması
gerektiğini
ifade ederek,
böylece
üretim
kapılarının
açılacağını
söyledi.
bu dönemde başlatmayı uygun gördüklerini
ifade eden Özer, “Bundan 6 ay kadar
önce daralan piyasayı canlandırmak için
yapmayı planladığımız kampanyamız,
bugünün şartlarında biraz daha farklı bir
anlam kazandı” dedi.
Sanayici, işadamları ve işletmelerin
yaklaşık bir yıldır fedakarlık yaptıklarını
ve ayakta durmak için her girişimde
bulunduğunu belirten Necdet
Özer, kampanyayla bu fedakarlığın
sürdürülmesini istedi. Burada fedakarlık
yapması gerekenin iş adamları, sanayici
ve iş yerleri olduğunu anlatan Özer, şunları
söyledi: “Topluma en fazla zararı veren
krizden çok, kriz dedikodusudur. Toplumun
morale ihtiyacı var. Bizim başlattığımız
kampanyanın benzeri İstanbul’da
başarılı sonuç verdi. İnsanlarımızın temel
ihtiyaçlarını ertelemesini engellemek,
Denizli halkını kriz psikolojisinden bir parça
olsun uzak tutma adına kampanyanın
başarılı olacağına inancımız tamdır.10
işletme bile katılırsa büyük kazanç olacak.
Katılacak işetmeler hazırladığımız
taahhütnameyi imzalayıp, kampanya
logosunu mağazalarına, alışveriş
merkezlerine asacak.” dedi.
Denizli’de yaklaşık 30-40 bin
civarında faal işletme olduğunu
Oda ve Derneklerden
Kampanya’ya Destek
Denizli Ticaret
Odası’nın
başlattığı
kampanyaya, ilin
ticari kurum ve
kuruluşları, sivil
toplum örgütleri
de destek verdi.
Esnafa bu desteği
göstermek
amacıyla; Denizli
Sanayi Odası
(DSO) Başkanı
Müjdat Keçeci,
Denizli Tekstil
www.dto.org.tr
ve Konfeksiyon
İhracatçıları
Birliği (DETKİB)
Başkan Vekili
Hüseyin
Memişoğlu,
Denizli Ticaret
Borsası (DTB)
Başkanı İbrahim
Tefenlili ve
Denizli Esnaf
Odaları Birliği
Başkanı Musa
Çelikkol da basın
toplantısındaydı.
HABERLER
OCAK 2009
Hayata geçirildiği ilk günden itibaren Denizli Ekonomisi’nde ciddi bir hareket sağlayan
Alışveriş Kampanyası’na Denizli’nin önde gelen birçok firması da destek verdi. Binlerce
firmanın katıldığı kampanyanın ardından iç piyasa da rahat bir nefes aldı.
belirten Necdet Özer, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Sadece satış ve
tüketime neden olan mağazalar değil,
kahvehaneden pastaneye, otellerden
restoranlara kadar herkesin bu
kampanyaya katılmasını bekliyoruz.
Kendi indirim ve avantajları kullanırlarsa
Denizli bu kriz ekonomisinden ve
psikolojisinden kurtulur Ne yazık ki bize
en fazla zarar veren krizden çok, kriz
dedikodusudur. Çünkü kriz kelimesi
bile artık insanımızı etkilemektedir.
Bu nedenle de insanlarımız en temel
ihtiyaçlarını bile durdurmuş ve neyi
beklediğini bilmez bir durumda bekleme
moduna geçmiştir. Bu ise piyasa
canlılığını ilk etapta ölçme imkanı
bulduğumuz perakende sektöründe
ilk olarak görülmektedir. Perakende
sektöründeki daralma, dalga dalga
yayılmakta ve reel sektörün diğer
alanlarına sirayet etmektedir” dedi.
Esnaftan DTO’ya Tam Destek
Denizli Ticaret Odası tarafından
başlatılan, “Denizli’de Alışverişin
Tam Zamanı” Kampanyası’na
Denizlili esnaflardan da
tam destek geldi. Denizli
Denizli
Ticaret Odası
tarafından
başlatılan
kampanyaya
çok sayıda
firmadan
destek
geldi. Bu
kampanyanın
son derece
önemli
olduğunu
ifade eden
birçok firma
yetkilisi,
Ticaret
Odası’na
teşekkür
etti.
Ticaret Odası tarafından düzenlenen bu
kampanyanın kendilerini son derece mutlu
ettiğini ifade eden tüccar ve esnaflar,
kendilerinin de bu kampanya dahilinde
fiyatlarında indirime gideceklerini
söylediler.
Kampanyaya katılan firma yetkilileri
böyle bir etkinliğin halkı bilinçli alışverişe
yönelteceğini belirterek “Gündemde olan
ekonomik kriz söylentileri her kesimi
tedirgin ediyor. Bu çok yanlış bir tutum.
Bu davranışla beraber temel ihtiyaçlarda
kısıtlanmış durumda. Bizler de halkın
tedirginliğini kırmak için, bu kampanya
aracılığıyla indirimlerimiz ile destek
veriyoruz. Halkımızı alışveriş yapmaya
davet ediyoruz” şeklinde görüşlerini
bildirdiler.
Çeşitli markaların yanı sıra Denizli’de
bulunan AVM’lerin ve AVM’lerdeki
mağazaların da kampanyaya destek
verdiğini belirten Denizli Ticaret Odası
Başkanı Özer, Denizli Ticaret Odası olarak
her zaman esnaf ve tüccarın yanında
olduklarını ve ilerleyen günlerde
hayata geçirecekleri projelerle
Denizli’nin ekonomik krizden
en az şekilde etkilenmesi için
çalışacaklarını söyledi.
Denizli Ticaret Odası
Güzel Bir Örnek Oldu
Denizli Sanayi
Odası Başkanı
Müjdat Keçeci
yaşanan krizi
önce kendi
içimizde çözmek
gerektiğini
belirterek, “Eğer
içerideki hareketi
ve para akışını
da dondurursak
başımıza
gelenlerin başında
üretimin durması
ve istihdamın
sıfırlanmasına
sebep oluruz.
Fabrikalar
kapanırsa iş
ve emek yok
olur. Bu da bizi
felakete sürükler”
şeklinde konuştu.
Müjdat Keçeci
böyle anlamlı
bir kampanyaya
imza atan Denizli
Ticaret Odası’nı
tebrik ederek,
teşekkür etti.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
23
S E K TÖ R
röportaj
HABERLER
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
ALI
SABANCI
Denizli,
Krizi Kolay
Atlatacaktır
‘İhracatçı özelliği ile
sadece Türkiye’de
değil, tüm dünyada
adını duyuran Denizli,
hiç kuşkusuz krizden
etkilenecek. Ancak bu
konuda çok da negatif
olmamak gerekiyor.
Denizlili işadamları daha
fazla yatırım yaparak bu
olumsuz tabloyu olumlu
hale getireceklerdir’.
B
u sayımızda siz DTO okurları
için Ali Sabancı’yla sohbet
ettik. Amcası Sakıp Sabancı’ya
benzerliği ile dikkat çeken başarılı
işadamı DTO Dergisi okuyucuları için
ekonomik krizi değerlendirirken, yönetim
kurulu başkanlığını yaptığı Pegasus
Havayolları’nın da başarı sırlarını
vermekten çekinmedi.
S
iz iş dünyasında elde etmiş
olduğunuz başarılarla gençler
arasında bir rol model
durumundasınız. Bugün dünyadaki iş
potansiyeline baktığınız zaman neler
görüyorsunuz?
B
u günler çok heyecanlı günler
iş dünyasında. Bu heyecanı
yalnızca Türkiye’deki konular
yaratmıyor. Dünya çok karmaşık halde.
Borsa %5, %10 iniyor çıkıyor ve kimse
dönüp bakmıyor bile. Ekim ayında,
İstanbul’da yapılan World Economic
Fuarına katılma ve dünya çapında
başarılı insanları dinleme olanağı buldum.
24
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
İş hayatında
başarılı
olabilmek
kısa vadede
ölçülebilen
bir süreç
değildir.
Genel
anlamda
başarıdan
söz edebilmek
için uzun bir
sürenin
geçmesi
gerekir.
Çünkü başarı,
her geçen
gün değişen
şartlara uyum
sağlayabilme
yeteneğidir.
www.dto.org.tr
E -T İ C A R E T
R Ö P O R TA J
OCAK 2009
Ortak akıl
insa etmek
Türkiye olarak, sahip olduğumuz avantajları böyle ortamlarda mutlaka artıya dönüştürmemiz
gerekiyor. Bu konuda ortak akıl inşa etmek son derece önemli. Eğer bunu siyasetten
ekonomiye her alanda başarabilirsek tüm dünya bizi konuşur.
Söylenenler farklı da olsa anlatılmak
istenen ortaktı. Biz önümüzdeki 12 ile
18 ay arasında değişen bir süre zarfında
sabırlı davranmak durumundayız. Çünkü
dünya eskisi gibi güllük gülistanlık
olmayacak. Moralimizi bozmayıp,
ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız.
Verimliliğe önem vereceğiz. Dünya eskisi
kadar fırsatlarla dolu olmayacak. Başarı
adapte olmakta yatıyor.
Ü
D
lkemiz ekonomisinde önemli
bir yere sahip olan Denizli
Ekonomisi ile ilgili olarak neler
söylemek istersiniz?
enizli, özellikle ihracatçı
yönü ile sadece Türkiye’de
değil, tüm dünyada ismini
başarıyla duyurmuş bir şehrimiz. Kriz
söylemlerinden etkilenseler de Denizlili
girişimcilerin kendi ayakları üzerinde
durarak, bu olumsuz tabloyu olumlu
hale getireceklerini düşünüyorum.
Yani Denizli Ekonomik Krizi
kolay atlatacaktr ve şehrin kriz
söylemlerinden etkileneceğine
inanmıyorum. Zaten ülkemiz
açısından da dengeler çok da
fazla oynamayacaktır. Ancak
burada önemli olan, bu dengeyi
bozacak olan etkenlere karşı ortak
bir hareket tarzı oluşturmaktır.
Bence moral bozmamak, işimize daha
bir dört elle sarılmak önemli. Büyüme
biraz yavaşlayabilir. Bu dönem tekrar
mutfağımıza dönme dönemi. Benim
mensubu olduğum şirkette büyüme
stratejisi halen devam ediyor. Ama
gerçekçi olmak lazım. Eskiden vaktimizin
%50’sini büyümeye harcarken şimdi
%40’ını harcıyoruz. Mutfağımızı
düzelteceğiz. Verimlilik önemli bir konu.
İşten çıkarmalar klasik bir çözüm olarak
algılanıyor. Ancak bu en son çare olarak
görülmeli. Buna gelene kadar yapılması
gereken pek çok iş var. Biz kaç senedir
periyodik olarak krizler yaşarız. Bu ülke,
YILLARDIR ISIMSIZ BIR KRIZ YASIYORUZ
Piyasaların yaşadığı bu zorlu dönemi bütün sektörleri ele
alarak değerlendirecek olursak, bazı sektörlerin çok daha
öncesinden bu süreci yaşadıklarını görüyoruz. Peki siz bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim sektörümüz için
de aynı durum söz konusu. Öncesinden bu döneme hazırlanmak gibi bir şansımız olmadı. Çünkü bu zorlu süreci bizler çok daha önce-
sinden yaşamaya başladık. Örneğin sürekli yükselen yakıt zamları havacılık sektörünü önemli bir sıkıntının içine soktu. Çünkü bu durum karşısında ne fiyatları yük-
seltebiliyor ne de kaliteden taviz verebiliyorsunuz. Yıllardır bunu yaşayan bir sektörün içinde
olunca da yorgun bir savaşçı ruhuyla kriz dönemini yaşıyoruz.
bu ülkenin iş adamları, yatırımcıları
hala ayakta olduğuna göre, demek
ki bu noktada bir şeyler doğru
yapılıyor. Realist olalım ve
yaşanan bu durum karşısında
moralimizi bozmayalım.
Ülke olarak
kriz
dönemini en
az şekilde
etkilenerek
geçirmenin
tek yolu, her
geçen gün
daralan
dünya
pazarında,
yeniliklerin
takipçisi
olarak
bir yer
edinmektir.
Türkiye son 5
yılda
dünyayı
yakından
takip ederek
yeniliklere
adapte oldu.
Bu süreçte
atılan
adımlar da
ülkemizi
dünyanın bir
parçası yaptı.
Bundan
sonraki
dönemde de
ayağımızı
yorganımıza
göre uzatıp
kendimizi
yenilemeliyiz.
P
egasus olarak 1200
kişilik büyük bir
ailesiniz. Çalışanların
motivasyonunu ve verimliliği
arttırmak adına nasıl uygulamalar
yapıyorsunuz?
B
izimle birlikte çalışanların
yalnızca kalbine hitap etmek
yetmez. Madden de insanları
mutlu etmek gerekir. Biz çalışanlarımıza
periyodik olarak şirketin gidişatı
hakkında bilgi veriyoruz ki, onların da
farkındalıkları artsın. Bu uygulama her
birinin her türlü gelişmeden haberdar
olmasını sağlıyor. Böylece insanları
yaptıkları işten mesul kılıyoruz. Fikirlerini
alıyoruz. Biz maneviyat boyutunu
bilgilendirme ile çözüyoruz. Pegasus
Ailesi’nde 1 yılını dolduran herkese vergi
öncesi karımızın %10’unu vermeye
karar verdik. Örneğin; 2008 yılındaki
uygulamamızda çalışanlarımızın %79’u
bu kazanç paylaşım modelinden
yararlandı. Bu rakam 2007’de %49’du.
O dönem üç sene bizimle çalışmış olmak
ön koşuldu. Genişlettiğimiz modelde
daha çok çalışanımızı mutlu ediyoruz.
Biz bu programı Pegasus Ailesi ile
paylaştığımız zaman bundan sonraki
aşamanın hisse senedi vermek olduğu
düşünüldü. Oysa bu uygulama çalışanlar
nezdinde hisse senedinden daha iyi.
Bu uygulamada çalışanlarımızı zarara
ortak yapmıyoruz. Yalnızca kara ortaklar.
Başarılı bir uygulama oldu.
P
İ
eki Pegasus Hava Yolları’nı
nasıl bir yönetim modeli ile
yönetiyorsunuz?
ş hayatında yönetenlerle yönetilenler
arasında çok büyük mesafenin
gerekliliğine inanmıyorum. Aksine
olmasını sakıncalı buluyorum. Çünkü
insanı şirketi yönetiyor, o yönetiyorum
sanıyorken. Yani aslında çalışanlar
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
25
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
röportaj
bizi yönetiyor biraz da. Dolayısıyla
yapılması gereken ast-üst ilişkisinde
arayı azaltmak. Benim şirketime 2005
yılında hissedar olduğumda çalışanların
hissedarları yalnızca televizyondan
görmüş olduğunu öğrendim. İmzaları
tanıyorlar ama şahsi olarak bilmiyorlardı.
Şirketi biz devraldıktan sonra benden
önceki yönetim kurulu başkanıyla şirketi
gezdim. Çalışanlar Ali İhsan Karacan
Bey’i tanımıyorlardı. Tanıştırdım. Bu ve
benzer durumlar kalmadı artık. Mümkün
mertebe yakın olmak çok daha verimli.
Şirketin aile fertleri her sabah mesaiye
başladığında çalıştıkları şirketin onların
olduğunu hissediyorlar. Biz bu aidiyet
şuurunu oluşturduk. Bu önemli bir
yaklaşım. Aidiyet duygusu yalnızca kalple
olmuyor. Şu an belki de 8 uçağımız
havada. Uçuşu yapan kaptanın nasıl
çalıştığını bilmiyorum. Kardan pay alan
pilotum zaten şu an kendi iradesiyle
doğru olanı yapmak isteyecektir. Aidiyet
duygusu ‘doğru olanı yapma’ dürtüsünü
de beraberinde getiriyor.
A
merika’dan başlayarak
tüm dünyayı etkisi altına
alan küresel krizi avantaja
dönüştürebileceğimizi söylüyorsunuz.
Bunu biraz daha açabilir misiniz?
K
rizin birkaç bacağı var. Önce
mali kriz olarak başladı. Avrupa
bile Amerika’da başlayan krizi
miyopik gözlerle gördü. Dedi ki; bu
bir Anglo-sakson krizi. Halbuki para
piyasasında olan bir kriz, bu kadar
entegre bir dünyada ne Kenya’yı boşta
bırakır, ne Türkiye’yi, ne de İtalya’yı.
Peki, bu kriz bize nasıl avantaj olarak
dönebilir? Eğer biz verimliliğe önem
veriyorsak zaten her gün kriz varmış
gibi çalışmamız, önlemlerimizi almamız
lazım. Şu anda içinde bulunduğumuz kriz
eğer işimizi doğru yapıyorsak daha cesur
olmamız gerektiğini gösteriyor. Ama
önce egomuzu arka cebimize koymamız
lazım. Birleşip, büyümemiz lazım.
P
Ü
eki bu süreçte şirketlerimiz
nasıl bir yol haritası ile hareket
etmeliler?
lkemiz son 5 yıl
içerisinde uzun dönemli
politikalar için uygun bir
zemin haline geldi. Bizler daha
öncesinde tek haneli enflasyon
diye bir şey bilmezdik. Yabancı
sermayenin böyle 15-20 milyar
26
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
MEKAN
İş dünyasında
önemli bir
yer alabilmek
için vizyon
sahibi
olabilmek ve
risk almak
gerekiyor.
Öncü
olabileceğiniz
bir fikriniz
olduğu zaman
bunu hayata
geçirmeniz
gerekiyor.
Çünkü
bunu siz
yapmazsanız
başka bir gün
başka birileri
yapıyor.
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Her geçen gün gelişen dünya şartları karşısında sağlam
durabilmek için, gençlerimize yatırım yapmalıyız.
Gençlerimize Çok İş Düşüyor
T
İş hayatınızda
eğer risk
alamaz ve
tamamı ile
izleyici
olursanız
o zaman
sadece
başkalarının
başarı
hikayelerini
anlatmaktan
öteye
gidemezsiniz.
Bu noktada
önemli olan
cesaret edip
uygulamaya
geçmektir.
GEZİ
ürkiye genç nüfus bakımından
çok ciddi bir potansiyele sahip.
Ancak bu genç nüfus, her sene yüz
binlercesiyle birlikte iş hayatına
katılabilmek için yarış halinde. Eğer
bu genç nüfusun önünü kesersek,
onların dinamizmini alırsak çark
tersine dönmeye başlar ve ekonomik
sorunların yanı sıra sosyal sıkıntılar
da ortaya çıkar. Bu durumda onların
enerjilerini ülke olarak kullanmamız
ve bu potansiyeli ciddi şekilde
değerlendirmemiz gerekiyor. Bu
sorunun önünü açacak tek şey işsizliği
çözmek mi? Elbette hayır. Önemli
olan bu gençlerimizi ülkemizde
ihtiyaç duyduğumuz beyinler haline
dönüştürebilmemizde. Bugün ülkemize
baktığımız zaman pek çok şehrimizde
üniversitemiz var. Bu üniversitelerimiz
bünyesinde kurabileceğimiz araştırma
dolarlar üzerinden konuşulmasına
alışık değiliz. Ne yazık ki, bunları yeni
yeni görmeye başladık. İşte bu ortamın
avantajından yararlanmalı, herkes
uzun vadeli politikalara bakmalı.
Ancak bunu ülkemizde görmek
pek de mümkün değil. Ama şunu
da düşünmek lazım; mesela
benim şirketimin planları 2015
Yılı üzerine kurulu. Ancak 2015
Yılı’na gelene kadar arada birçok
adım var. Yani bir sabah pat diye
bölümleri ile Türkiye olarak ihiyaç
duyduğumuz her alanda insanlar
yetiştirme şansına da sahip oluruz.
Bundan 10-15 yıl öncesine kadar bir
insanın yabancı dil bilmesi önemli
bir meziyetti. Ancak bugün gelmiş
olduğumuz noktada tek bir lisan
yeterli olmuyor. Bir zamanlar İngilizce
bilmek bir ayrıcalıkken; şimdilerde
olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.
Dünya bu noktadayken bizler de
gençlerimizi temel eğitimlerini verip
işsizler kervanına sürüklemek yerine,
onlara akademik anlamda donanım
sağlayabilecekleri eğitimi sunmalıyız.
Bu noktada sorumluluk bizlere
düşüyor. Gençlerimiz açısından
durumu değerlendirecek olursak,
onların da azimli olmaları ve
değişen dünya koşullarana uyum
sağlayabilmeleri gerekiyor.
uyanıp 2015’e gelmiyoruz. Her gelen
gün de yeni sürprizler ve beklentilerle
karşılanıyor. İşte bu konuda da ne
düşündüğünüzden çok, ne yaptığınız
önemli. Bu noktada yapabileceğimiz
en önemli şey, planlı yaşamak ve bu
planlara sadık kalmak. Planlanan başarıya
ulaşabilmek için doğru yerde doğru
adımlar atmak gerekiyor. Başarıya
öngörülerle değil icaraatlerle geliniyor.
Eğer bunu başarabilirsek gelecek günlere
güvenle bakabiliriz.
www.dto.org.tr
R Ö P O R TA J
OCAK 2009
SIYASI GERGINLIKLER EKONOMIYI DIREKT ETKILIYOR
Krizin
etkilediği
ülke yada
meslek
grubu diye
birşey söz
konusu değil.
Kriz herkesi
dolaylı
yada direkt
etkiliyor.
Krizden
etkilenip,
ahlanıp
vahlanmak
yerine
‘bu durumdan
nasıl
kurtuluruz’u
düşünmemiz
gerekiyor.
D
B
enizlili tekstilcilerin en büyük
sıkıntılarından biri de Çin. Size
göre Çin Ekonomisi, küresel
krizden ne ölçüde etkilencektir?
u ülkenin elinde ciddi boyutta
bir para var. Bu nedenle Çin,
krizin seyrini önemli bir şekilde
etkileyebilir. Fakat bu noktada da önemli
olan elinde dövizin olması değil, bu
dövizle ne yapacağıdır. Yani dövizini
Dolar olarak tutarsa farklı, EURO’ya
çevirirse farklı bir tablo çıkacaktır
karşımıza. Ancak unutmayalım
ki, bir ülkenin elindeki parayı
düşünürken, o ülkede yaşayan
insanları da hiçe saymamalıyız.
Neticede Çin’de bir buçuk milyar
insan yaşıyor. Böyle bir ülkede
bu para çok hızlı da eriyebilir.
Zaten şöyle bir bakacak olursak
Bu dönemde
ülke olarak
birlik ve
beraberlik
içinde
sabırlı
olmalıyız.
Bahsettiğimiz
süreç bir kaç
aylık zaman
dilimi değil.
Krizin adı
önümüzdeki
kısa bir
süre içinde
hayatımızdan
çıksa da
etkileri uzun
bir süre
yaşanacaktır.
T
ürkiye'de dönem dönem meydana gelen ve özellikle ülke
ekonomisini direk olarak etkileyen siyasi gerginliklerle ilgili
olarak neler söylemek istersiniz?
Türkiye'deki risk unsurlarının yüksek olarak algılanmasında, Türkiye'nin siyasi
ortamından kaynaklı gerginlikler de önemli bir rol oynuyor. Bu konuda çok dikkatli
olunması ve siyasi gerginliklerden uzak durulması gerekiyor.
‘Ülkemizdeki yabancı sermaye durumuna bakıyorum da,
Türkiye onlar için Türklere oldugundan çok daha fazla
fırsatlar ülkesi. O halde biz de dıs dünyaya bakalım.’
Çin’de yavaşlama başladı. Hindistan da
aynı durumda. Japonya’da zaten son
beş senedir yaşanan bir yavaşlama söz
konusu. Amerika da bu yolda. Bunları
düşününce önümüzdeki 12-18 ayın zor
ve enteresan geçeceğini düşünüyorum.
H
A
ayatınızda Sabancı Ailesi’nin
bir ferdi olmanın ayrıcalıkları
ve eksileri neler oldu?
çık bir şekilde ifade
etmek gerekirse, Sabancı
Ailesi’nin bir ferdi olmanın
hayatıma hiçbir olumsuz etksi
olmadı; aksine böyle şerefli bir
aileye mensup olmanın her
zaman ayrıcalıklarını yaşadım
ve yaşıyorum. Bir Sabancı
olmakla her zaman gurur
duyuyorum.
D
Ö
TO okurlarına son olarak
söylemek istedikleriniz
nelerdir?
ncelikle moralimizi yüksek
tutmamız lazım. Evet,
düşüncede mütevazi olmayalım
ama kesinlikle sabırlı olalım. Dünyada
bir finansal kriz var. Bizi de mutlaka
etkileyecek. Artık bunun üzerine
konuşmanın anlamı yok. Zaman,
icraatlar yapmak ve önlemler almak
zamanı. Bu konuda Denizli’nin çok
ciddi sıkıntılar yaşayacağına kesinlikle
inanmıyorum. Zaten krize karşı alınacak
önlemlerde Denizlili işadamları gibi
kendi öz sermayeleri ile ayakta kalmayı
başarabilmiş şirketlerimize büyük işler
düşüyor. Eğer onlar bu kriz ortamını
bir fırsat haline dönüştürebilirlerse
önümüzde kimse duramaz.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
27
sektör
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Denizli'de
Mermercilik Sektörü
SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI
G
üç ve ona sahip olmak,
asırlardan bu yana
insanoğlunun en büyük
ve tek emelidir. Öyle ki,
cinsiyet, yaş, coğrafya
ve ırk ayrımı olmaksızın
gücü elde etme yönünde yapılan bütün
yollar mübah sayılmıştır. Kimi zaman
savaşlar, kimi zaman da entrikalarla
elde edilmiştir bu soyut kavram. Ancak
günümüz dünyasında gücü elde etmenin
hemen hemen tek yolu, ekonomik güce
sahip olmaktan geçmektedir.
Günümüz dünyasında ülkelerin güçlü
olması, ekonomileri ile doğru orantılıdır.
Bu nedenle gücü elinde tutmak isteyen
tüm dünya ülkelerinin temel hedefi
Türkiye,
maden rezervi
açısından
dünyanın
en zengin
ülkeleri
arasında yer
almaktadır.
Denizli de
sahip olduğu
zengin
maden
kaynakları ile
mermer
sektöründe
çok önemli
bir yer
tutmaktadır.
sağlam bir ekonomiye sahip olmaktır.
İşte bu noktada bir ülkenin gücünü kimi
zaman jeolojik özellikleri; kimi zaman
teknolojideki kimi zaman da ticaretteki
başarısı oluşturur.
Dünya ekonomi pazarında güçlü bir
ülke olmanın yollarından biri de maden
rezervlerinin varlığıdır. Türkiye de bu
anlamda zengin bir toprak yapısına sahip
olmakla beraber, bu yapı ülkeyi yalnızca
güçlü kılmamakta aynı zamanda pek çok
kişiye de iş imkanı sağlamaktadır.
Türkiye hammadde kaynaklarına
genel olarak bakacak olursak, mermer
rezervleri bunların en önemlileri arasında
yer almaktadır. Efes ve Selçuk kazılarında
bulunan tarihi bulgular, bizlere bundan
2000 yıl önce de bu topraklarda mermer
işlendiğini göstermektedir.
Geçmişin Günümüze Yansıması
Zerafeti, dayanımı ve potansiyel zenginliği ile asırlardan beri
insanoğlunun vazgeçilmez sanat kollarından birini oluşturan
mermeri, Hititler, Persler, Lidyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar,
Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok medeniyet, çağlarına ışık
tutan heykel ve yapılarında kullanmışlardır.
28
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
OCAK 2009
SEKTÖR
Denizli’nin Kalbinden
Dünyaya Açılan Pencere
Türkiye’deki maden rezervlerinin arasında önemli bir yere sahip olan
mermer Denizli’nin en önemli ihraç kalemlerinden biridir. Bugün
Denizli Mermer Sektörü’nün kendine has özelliklere sahip pamuksu
görünümündeki ‘Beyaz İnci’leri bütün dünyaya yayılmaktadır.
Etiler Dönemi’ndeki arkeolojik
araştırmalarda ortaya çıkartılan
kabartma ve heykeller, Eski Yunan ve
Roma Devri’ne ait anfiler, arenalar ve
diğer çeşitli sanat eserleri, Selçuklular
Devri’nin saray, hamam, kervansaray,
cami ve medreseleri, Osmanlı Devri’nin
cami, minare ve çeşmeleri mermerciliğin
o yıllarda işlenmeye başlamasının en
somut örneklerindendir.
Asırlar Öncesinden Günümüze
Uzanan Sanat
Mermer, tarih boyunca birçok önemli
yapıyı süslemiştir. Genel yapısı ve kolay
işlenmesine karşın ağır bir maden oluşu
itibariyle efsanelere konu olabilecek
niteliktedir. Örneğin; M.Ö. 356 yılında
yakılan, aslına uygun ancak çok daha
görkemli bir şekilde tam 220 yılda
Dünyanın
Yedi
Harikası’ndan
biri sayılan
Artemis
Tapınağı,
Efes’te M.Ö.
550 yılında
tamamen
mermer
kullanılarak
yapılmıştır.
Yapıdan
bugün geriye
sadece bir iki
mermer
parçası
kalmıştır.
tamamlanan Artemis Tapınağı’na
depremlerden etkilenmemesi için gerekli
olan 24 ton ağırlığında ve 20 metre
yüksekliğindeki tek parça mermerin nasıl
getirilip yerleştirildiği hala çözülememiş
bir sırdır.
Bir diğer mermerle ilgili fantastik öykü
de Yatağan yakınlarındaki dünyanın en
büyük mermer kentidir.
Antik kentin tamamen mermerden
yapılmış olması ve mitolojiye göre aşık
bir kralın karısının güzelliğini sembolize
etmek adına bu kenti yaptırmış olması,
Stratonileia Kenti’nin büyüleyiciliğini
arttıran en önemli nedendir.
Beyaz İnci’nin Sırrı
Asırlardan bu yana narin ancak hırçın,
sağlam ancak bir o kadar da kırılgan bir
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
29
sektör
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Her Bölgede Farklı Özellik
Gerek iç gerek dış piyasada mermerin alım cazibesini artıran
en önemli faktör rengi ve desenidir. Çıkarıldıkları bölgeye göre
farklı tür ve özelliklere sahip mermerlerin beyaz dışında bir
renge sahip olması, mermerin bünyesinde yabancı maddelerin
olduğunu göstermektedir.
SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI
yapıya sahip ‘Beyaz İnci’, işlenildikten
sonra tesiri altına alacak ziyaretçilerini
beklemiştir. Usta ellerde şekil alan,
sanatçının her bir dokunuşuyla başka
başka hayal dünyalarının kapılarını
aralayan mermer, renginden dolayı
asilliği, dayanıklılığından dolayı da
gücü temsil etmektedir. Bu anlamıyla
‘Asil Gücü’ ortaya çıkarmak her
baba yiğidin harcı değildir. Ona
dokunup şekil vermek, aldığı şekle
bürünürken rötuşlarla bezemek için
ayrı bir aşk, ayrı bir emek ve ayrı bir
yetenek gerekmektedir. Yüzyıllar
öncesinde bunu kazanmanın bir yolu
da mermercilik okullarından geçmiştir.
Bu da mermer sektörünün bugünlere
gelmesinde büyük bir rol oynamıştır.
Heykellerden Lavabolara
Uzanan Zaman Yolculuğu
Hiçbir
bağlantıya
gerek
duyulmaksızın
sağlam
yapılar
inşa etmeye
olanak
tanıyan
mermer, bu
özelliği ile
yüzyıllar
boyunca
diğer
malzemelerden
üstün kabul
edilmiştir.
Mermer, yapısal özelliği, dayanıklılığı ve
görünümü itibariyle sadece heykel ve
sütunlarda değil, zamanla pek çok alana
da yayılarak kullanıma sunulmuştur.
İlk önce yapılarda, iç dekorasyonda,
heykelcilikte, çeşitli süs eşyalarının
yapımında kullanılan maden; günümüzde
küvet, lavabo, mutfak tezgahı gibi birçok
alanda şık görüntüsü ve sağlam yapısı ile
tercih nedenidir.
Türkiye’de mermer, rezervlerin
çokluğunun yanı sıra, kullanımdaki
çeşitliliği ile de göz kamaştırmıştır. Pek
çok antik eserin yanında, Osmanlı’dan
Cumhuriyet Tarihi’ne dek çeşitli
eserlerde görücüye çıkmıştır. Ülkemizde
milattan öncesine dayanan bir tarihi olan
Yapılan Yatırımlarla
Yükselen Mermer Sektörü
Özellikle son dönemde yapılan yatırımlar ve son teknikler sayesinde
işlenmiş mermer üretiminde büyük artış kaydedilmiştir. Günümüzde
mermerin başlıca kullanım alanları arasında inşaat sektörü yer alırken
buna son yıllarda dekorasyon amaçlı kullanımlar da eklenmiştir.
30
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
OCAK 2009
mermerin, 1940’lı yıllara gelindiğinde
Anıtkabir inşaatı sırasında bol miktarda
kullanıldığı görülmektedir. Cumhuriyetin
ilanından sonra önemli yapıların inşası
için talep edilen mermerlerin dışında
kurna taşı, tuvalet taşı ve mezar taşı
gereksinimini karşılamak için sınırlı
miktarda mermer üretilmiştir.
1970’li Yıllardan Günümüze
Uzanan Mermer Sektörü
Türkiye Ekonomisi’nin içinde bulunduğu
dar boğaz nedeniyle Türkiye’de
mermercilik, 1970’li yıllara kadar
sadece ülke içi kullanım gereksinimini
karşılayacak düzeyde üretilmiştir.
1970 - 1980 Dönemi’nde inşaat
sektörü canlanmış ve iç talepler artmaya
başlamıştır. Elmas lamalı katrakların
devreye girmesi ile birlikte ülkemizdeki
1980’li
yıllardan
itibaren
mermer
sektörünün
ülke
ekonomisine
önemli katkı
sağlaması
ile gerek
üretim
potansiyeli
gerekse
ihracat
açısından
önemli
bir ivme
yakalanmıştır.
SEKTÖR
mermer yurt dışına açılmış ve bu ihracat
hamlesi, 1980’li yıllardan sonra hızla
tırmanmıştır.
Türkiye’de mermer sektörü için 1986
Yılı’nın bir dönüm noktası olduğu
görülmektedir. 1985 yılına kadar 605
sayılı Taş Ocakları Nizamnamesi’ne göre
işlem gören mermer, bu tarihten sonra
Maden Kanunu kapsamına alınmıştır.
Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından
mermer sahalarına çok önemli miktarda
yatırım yapılmıştır.
Bu dönemde uygulanan yatırım ve
ihracat teşvikleri ile fuar organizasyonları
kısa sürede etkisini göstermiş, modern
üretim ve kesme teknolojileri ülkeye
girmiştir. Etibank’ın mermer ocaklarını
kapatmasıyla da üretimin hemen hemen
tamamı özel sektöre geçmiştir.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
31
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
sektör
HABERLER
SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI
Her yıl bu şehirlerden çıkan ve işlenen
mermer ihracatının milyonlarca dolarla
ifade edildiği sektör ayrıca yarattığı
istihdam olanağı ile de tüm Türkiye için
lokomotif niteliğinde olup, toplumun
refah seviyesinin yükselmesinde önemli
bir paya sahiptir. 2007 yılı sonunda
yaklaşık olarak 1 milyar 250 milyon
dolar civarında gerçekleşen mermer
ihracatı, 2010’da 2,5 milyar dolar,
2015’de ise 5 milyar dolarlık ihracat
hedefi ile Türkiye Ekonomisi için büyük
bir öneme sahiptir.
Türkiye, yaklaşık 650 farklı doku ve renk
kalitesinde mermer çeşidine sahiptir.
128 Milyon Ton Mermerin
Ev Sahibi Denizli
Denizli’nin mermer sektöründe güçlü
duruşunun nedeni, sahip olduğu zengin
alt yapısının yanı sıra sınırlarında
barındırdığı özel mermeri; travertendir.
Traverten, mermer yumuşak dokulu
sıcak bir malzeme olup, mat kullanım
için tercih edilir. İç ve dış mekan
tasarımlarında etkindir. Özellikle
Ülkemizde 10 şehre yayılan mermer
ocaklarının yaklaşık %8’i Denizli’dedir.
Bu nedenle Denizli’nin ekonomik
döngüsünde mermer sektörü önemini
korumaktadır.
Türkiye mermerleri temel cinslerine
göre 4’e ayrılır. Bu türlerden biri olan
kalsiyum karbonatlı suların bıraktığı,
yapıları delikli çökeltilerden oluşan
pamuktaşlarının sarı renkte olanı
Denizli’de, beyaz renkte olanı ise
Pamukkale’de çıkarılmaktadır.
Denizli’de Çıkarılan Doğal Taş
Mermerin Özelliği
Bir yıl
öncesine
kadar başta
Hollywood’un
en lüks
malikaneleri
olmak üzere,
California ile
Florida
eyaletlerinde
prestij
binaları ve
birçok
konutta
Denizli’den
giden
mermerler
kullanılmıştır.
antik görünüm açısından ciddi bir etki
meydana getirir. Travertene sutaşı,
kalktuf, sinter ve yollu mermer de
denmektedir.
Traverten oluşumunda akışkanın
kimyasal özellikleri ile ortamın
termodinamik özelliklerinin yanı sıra
suyun hidrodinamik özelliği, yörenin
topografik ve jeolojik morfolojisinin de
önem kazandığı belirlenmiştir.
Denizli Havzası traverten oluşumları
yönünden Türkiye’de ve Dünya’da önemli
bir bölgedir. Eski ve yeni oluşumların
kapladığı toplam alan 100 km²’den fazla
olup kalınlıkları 45-50 metre kadardır.
Günümüzde de traverten oluşumları
başta Pamukkale olmak üzere bazı
alanlarda yer yer devam etmektedir.
Dünya Mermer Rezervinin Lideri
Bugün Türkiye dünya mermer rezervinin %40’ını barındırıyor.
Üretim alanında dünyada 7. sırada yer alan ülkemizde pek çok
çeşit, renk, desen ve kalitede mermer çıkarılmaktadır.
Ülkemizde, rezervin büyük bölümü Afyon, Balıkesir, Muğla,
Eskişehir, Denizli, Elazığ, Tokat, Konya ve Bilecik’te bulunur.
32
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
OCAK 2009
SEKTÖR
Yasanan Ekonomik Kriz
Mermer Sektörü’nü de Vurdu
Geçen yıl Denizli’de 200 milyon dolarlık mermer ihracatı yapılırken, bu
yıl %30’lara varan düşüş söz konusudur. Bu konuda yaşanan sıkıntıda
dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin de çok ciddi bir etkisi vardır.
Mermer Sektörü’nde
Yaşanan Sorunlar
Bugün Denizli’den 65 ülkeye mermer
ihracatı yapılmaktadır. Bu ülkelerden
%60’lık paya sahip ABD’ye yapılan
ihracat, global krizin başlamasıyla %25
oranında düşüş göstermiştir. Birkaç ay
öncesine kadar dört blok mermer satılan
ABD’ye krizin etkileriyle beraber 3 blok
mermer gitmeye başlamıştır.
Denizlili mermer ihracatçıları ABD’ye
yapılan yılda yaklaşık 120 milyon dolarlık
ihracatın düştüğünü, krizin etkisinin
2009’da daha fazla hissedileceğini
belirtmektedir. Aynı şekilde diğer
Avrupa ülkelerine yapılan satışlarda da
azalma söz konusudur. Bu nedenle yeni
pazarlar aranmaya başlanmıştır. Denizli
Mermer Sektörü’nde yurt dışı talep azlığı
Denizli’de
sektörün
yaşadığı
ihraç sorunu
ABD’de
yaşanan
Mortgage
Krizi ile
başlamıştır.
Yeni ev
siparişleri
azalınca
daha ucuz
malzemeler
kullanılmış,
mermer
ihracatı
azalmıştır.
nedeniyle yaşanan sıkıntı, 2007 yılında
ABD’de Mortgage kriziyle başlamıştır.
Yeni ev siparişleri azalınca evler daha
düşük maliyetli malzemelerle yapılmış ve
mermer ihracatı azalma göstermiştir.
Bu azalma, 2008 Yılı’nda küresel krizin
patlamasıyla daha da hızlanmış ve
sektörü gerçek bir darboğaza sokmuştur.
Kendi yağıyla kavrularak büyüme
gösteren ve ülke sanayisi adına son
10 yılda büyük önem kazanan Denizli,
global krizi tekstille beraber mermer
sektöründe de yoğun olarak hissetmiştir.
Ancak alınmakta olan kriz önlemleri
ve verilecek teşviklerle şehir sanayisi
bu kriz döneminin ardından tekrar
toparlanacak ve mermer ihracatında
tekrar Türkiye’nin önemli bir ticari kenti
olacaktır.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
33
makale
HABERLER
S E K TÖ R
Dıs ticaretin
yansıması
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Gelişmiş dünya ülkelerinde, uluslararası ticareti düzenleyen bütün faaliyetler
çerçevesinde değerlendirilen ve ticareti engelleyici olmaktan çok, kolaylaştırıcı bir
işleve sahip olan gümrük, her ülkelerin kendi dış ticaret politikasını yansıtır.
Dıs Ticarette
Gümrük Sorunları
GIRISIMCILERIN KAFASINDAKI EN ÖNEMLI SORU
34
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
EKONOMİ
OCAK 2009
D
ış ticaretin öneminin her
geçen gün katlanarak arttığı
günümüzde ithalat ihracat
yapan şirketlerin ve dış ticaret aracılığını meslek edinen
firmaların neredeyse en büyük problemi
gümrük sorunlarıdır. Gümrükte takılan
ürünler, yanlış ya da eksik hazırlanan
evraklar, firmaların bu aşamada ödediği
aracılık bedelleri, bürokratik sıkıntılar
gibi birçok sorunla karşılaşan şirketler
konuyla ilgili bazen gümrükçüyü bazen
de devlet politikalarını suçlamaktadır.
Her zaman sorunun kaynağı söz konusu
gümrükçünün meslek ahlakından yoksun
Türkiye,
Avrupa
Birliği (AB)
ile yapmış
olduğu
Gümrük
Birliği (GB)
Antlaşması
çerçevesinde
dış ticaret
ve özellikle
gümrük
mevzuatını
Avrupa
Topluluğu
mevzuatı ile
birleştirerek
yeniden
düzenlemiştir.
Yapılan
düzenlemenin
ardından
güncel
olmayan
Gümrük
Kanunu
yenilenerek
1996 yılı
başında
uygulamaya
konulmuştur.
olması ya da kötü gümrük politikaları değildir. Ancak durumun bu şekliyle ortaya
çıktığı zamanlar da vardır.
Kotaların kalktığı, vergi oranlarının
düştüğü, korumacılık modelinin terk
edilmeye başlandığı çağımızda, serbest
ticaret politikalarının en önemli göstergelerinden biri olarak, ülkelerin gümrük
mevzuatlarındaki liberalleşmeyi ve gümrük uygulamalarındaki basitleştirilmiş
işlemleri gösterebiliriz. Dünya ticaretinde
liberalleşme eksenindeki değişim, gümrük uygulamalarının ülkeler nezdinde
artık sadece vergisel boyutta algılanma-
Gümrükte
Yeni Düzenleme
Hükümet tarafından hazırlanan son yasa taslağı ile üretim, istihdam,
enflasyon gibi mikro ve makro rakamlara doğrudan ve dolaylı etkisi
bulunan ve yıllık 300 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşan gümrüklerdeki
sıkıntıların sona ermesi amaçlanıyor.
Firmaların
muhtemel
problemler
yaşamaması
ve olası
hataların
önüne
geçebilmesi
için dikkat
etmesi
gereken en
önemli
husus,
gümrük
işlemleri ile
ilgili olarak
kontrol
mekanizması
kurmaktır.
Türk gümrükleri
ne durumda?
Gümrükler, en
köklü kamu idarelerinden biri. Bütçe
gelirlerin yüzde
16’sı gümrüklerde
yapılan faaliyetler
sonucu elde edilen
gelirlerle karşılanıyor. 2008 yılı
rakamlarına göre
270 milyar dolar
dış ticaret hac-
minin 120 Milyar
Doları ihracat,
kalanı ithalat. Eylül
ayı sonu itibarıyla
ticaret hacmimiz
259 milyar dolar
düzeyinde. Yıl sonu
itibariyle 300 milyar doları, ihracatın
da 130 milyar
doları aşacağını
gösteriyor.
ması gerekliliğini gündeme getirmiştir.
Gümrükler, gelişmiş dünya ülkelerinde,
uluslar arası ticareti düzenleyen bütün
ekonomik ve ticari faaliyetler çerçevesinde değerlendirilen ve ticareti engelleyici
olmaktan çok, kolaylaştırıcı nitelikte bir
işleve sahiptir. Pek çok ülkede, gümrüklerin varlığı hissedilmeden dış ticaret yapılmakta ve ilgili ülkeler de gerekli yasal
takipleri mükellefin işini zorlaştırmadan
yapabilmektedir.
Gümrüklerde Yaşanan
Bürokratik Engeller
Türkiye’de ise halen gümrüklerdeki
bürokratik zorluklarla ve ticareti engelleyici hususlarla karşılaşılmakta.
Avrupa Birliği’ne girme yolunda olan
Türkiye, 1.1.1996 tarihli Gümrük Birliği
Sözleşmesi’nden bugüne kadar gümrüklerle ilgili birçok düzenleme yapmıştır.
Bugün gümrük işlemlerinin yüzde 98’i
elektronik ortamda gerçekleştirilmekte
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
35
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
makale
ve yüzde 80’e yakını da gümrük müşavirlerinin bürolarından elektronik veri
transferiyle yapılmaktadır. Ancak halen
yeterli seviyede değildir. Gümrük işlemlerinde yaşanan zorluklara verilebilecek
en güzel örnek, gümrüklerin mükelleflerden istediği belgelerin sayısıdır. Değişik
sektörler ve ürün gurupları için toplamda
30’a yakın belge istenmektedir bu da
bürokrasinin yoğunluğunu gösterir. Her
belge farklı bir idareden alınmakta ve
alım aşamasında da bir dizi bürokratik
süreç izlenmektedir.
Gümrük işlemleri,
Gümrük Kanunu ve bu
Kanun’a dayanılarak
hazırlanan Gümrük
Yönetmeliği,
ilgili kararlar, tebliğler,
genelgeler ve tasarruflu
yazılar çerçevesinde
düzenlenerek
ilişkilendirilmektedir.
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
MARKA
E -T İ C A R E T
Gümrüklerde Yaşanan
Bürokrasi Dışı Sorunlar
Var olan gümrük sorunları yalnızca bürokratik değildir. Gümrüklerde işlem yavaşlığı, gıda ürünleri taşıyan tırların geçiş
önceliği olmaması, deniz nakliyesinde
konteynırların liman sahasına girmeden
işlemlerin başlatılamaması, gümrük kapılarındaki yığılma, gümrükler arasındaki
farklı uygulamalar, parsiyel yüklemelerdeki sorunlar, gümrük idarelerinde
eleman yetersizliği, gümrük personelinin
yabancı dil yetersizliği, teyit nüshalarının
gecikmesi şeklinde sıralanabilecek başka
sorunlar da mevcuttur. Ancak bunlar
iyileştirme sürecinde, zaman içerisinde
çözülebilecek niteliktedir. İthalat ve ihracatçıların ilk aşamada çözmesi gereken
kendilerinden kaynaklanabilecek olan
sıkıntılardır.
Gümrük işlemlerinde sıkça rastlanan
sorunların ana sebebi firmaların işlemleri
konusunda yeterli kontrolü sağlayamamasıdır. Gerek eleman yetersizliğinden
gerekse de gümrük işlemlerinin tamamının gümrük müşaviri firmalara bırakılması
gerektiği yönündeki genel kanı sebebiyle,
ithalatçı ve ihracatçı firmalar gümrük
işlemleri üzerinde yeterli kontrol yapmamaktadır. Yanlış işlemler cezaya tabi
tutulduğu zaman ancak firmalar işlemlerin detaylarını inceleme gereksinimi
duymaktadırlar.
Ülkemizde
bugün
gümrük
işlemlerinin
yüzde 98’i
elektronik
ortamda,
yüzde 80’e
yakını da
gümrük
müşavirlerinin
bürolarından
elektronik
veri
transferiyle
yapılmaktadır.
Bu tür
gelişmelere
sevindirici
olmakla
birlikte,
yine de
gelişmeler
istenilen ve
beklenen
seviyede
değildir.
Türkiye’nin
1.1.1996
tarihinde
Gümrük
Birliği’ne
girmesi
süreciyle
birlikte
gümrük
mevzuatında
köklü ve
yerinde bir
değişim
olmuştur.
Ülkemiz de
gelişen
dünya
ticareti
ortamında bu
kanundaki
revizyonlara
devam
etmektedir.
36
GEZİ
Gümrükte
TSE sorunları
İthalat işlemlerinde
TSE’ye tabi ürünlere ilişkin gümrükleme esnasında
zaman ve maliyet
yaratıcı nitelikte
önemli sorunlarla
karşılaşılmaktadır. Bu durum,
Türkiye’nin yıllardır
yaşamakta olduğu
ancak kalıcı ve
rahatlatıcı bir çözüme varamadığı bir
problemdir. İthalat
esnasında gümrükler tarafından TSE
kontrolü için alınan
numunelere ilişkin
cevabi yazıların
oldukça gecikmeli
olarak gelmesi,
ithalatçı firmalarımızın işlemlerini
yavaşlatmakta ve
ticari hayatın yavaşlamasına sebep
olmaktadır.
Gümrük mevzuatında da belirtildiği üzere
gümrük işlemlerinde beyan esastır ve
bağlayıcıdır. Çok kısıtlı konular dışında
gümrük işlemlerinde bir düzeltme mekanizması bulunmamaktadır. Firmaların
muhtemel problemler ile karşılaşmamak
için dikkat etmesi gereken en önemli
husus gümrük işlemleri ile ilgili olarak
kontrol mekanizmasını kurmaktır. Bu
kapsamda amaç, hataları tespit etmek
değil muhtemel hataları önlemek olmalıdır. Gümrükte yapılan beyanların
bağlayıcı olduğu dikkate alınarak, gümrük
işlemlerinde sonsuz dikkat gösterilmesi
gerekmektedir.
Gümrük ve Dış Ticaret İşlemlerinde
Muhtemel Temel Problemler
- İthalat işlemlerinde Kıymet beyanlarında karşılaşılan problemler (İthalatta alıcı
ile satıcı arasındaki ilişkinin beyan edilmemesi, Royalti Lisans ödemeleri),
- Gümrük işlemlerinde ithal veya ihraç
edilen eşyanın Gümrük Tarife İstatistik
Pozisyonunun belirlenmesinde karşılaşılabilecek problemler,
- Gümrük işlemleri sırasında kullanılan
faturada yer alan bilgilerin beyannameye
aktarılması esnasında ortaya çıkabilmesi
muhtemel problemler (Fatura üzerinde
belirtilen kap adedinin fazla yada eksik
aktarılması),
www.dto.org.tr
EKONOMİ
OCAK 2009
GÜMRÜK ISLEMLERINDE KONTROL MEKANIZMASI
İthalat ve ihracatçı firmalar, ticaretlerinin ana kapıları olan
gümrüklerde sorunlar yaşayabilirler. Gümrük işlemlerinde sıkça
rastlanan temel problemlerin ana sebebi, firmaların işlemleri
konusunda yeterli kontrolü sağlayamamasıdır.
İthalatçı ve ihracatçı firmalar, gerek eleman yetersizliğinden gerekse de gümrük işlemlerinin tamamının gümrük
müşaviri firmalara bırakılması gerektiği yönündeki genel kanı sebebiyle, gümrük işlemleri üzerinde yeterli kontrol yapmamakta, yanlış işlem-
ler cezaya tabi tutulduğu
zaman ancak firmalar işlemler detaylarını inceleme gereksinimi duymaktadırlar. Gümrük mevzuatında da belirtildiği üzere gümrük işlemlerinde
beyan esastır ve bağlayıcıdır. Çok kısıtlı konular
dışında gümrük işlemlerinde bir düzeltme me-
kanizması bulunmamaktadır. Firmaların muhtemel problemler ile karşılaşmamak için dikkat etmesi gereken en önemli husus gümrük işlemleri ile ilgili olarak kontrol
mekanizmasını kurmaktır. Amaç, hataları bulmak değil, olası hataları
önlemek olmalıdır.
- Kullanılmış eşyanın Türkiye’ye ithalinde
yaşanan problemler (Kullanılmış eşyanın
izin alınmadan ithal edilmeye çalışılması),
- İthalatta KDV matrahı ile ilgili incelemeler ( KDV’siz kesilen ardiye faturası
bedelinin ithalde KDV’ye eki konusu)
- Gümrük işlemlerinde gerekli lisanslarda
yaşanılan problemler (Garanti Belgesi,
Sağlık Bakanlığı Kontrol Belgesi),
Yapılan Düzenlemeler Yaşanan
Sorunları Ortadan Kaldırıyor
- Kambiyo uygulamaları konusunda yaşanılan problemler, (İhracat bedellerinin
süresi içinde kambiyo mevzuatına uygun
olarak Türkiye’ye getirilmemesi),
- Ekonomik etkili gümrük rejimlerinin
uygulanması aşamasında mevzuattaki
gerekliliklerin yapılması konusunda
yaşanılan problemler (Dahilde İşleme
Belgesinin süresinde kapatılmaması,
Antrepodan izinsiz eşya çıkarılması),
- Fiyat farkı faturaları ile ilgili incelemeler
(İthal edilen eşyalar ile ilgili ithalattan
sonra gelen debit note’lar veya satıcıya
gönderilen credit note’lar),
İthalat ve ihracatçıların yaşayabilecekleri
sorunlara dikkat etmeleri ve gerekli evrak
düzenlenmesinde hassasiyetlerini korumaları olası sorunları önleyecek, zaman
kaybını en aza indirecektir. Devlet düzenlemelerinde yaşanan sorunlar için ise hali
hazırda çalışmalar sürmekte ve her
geçen gün şartlar kolaylaştırılmaktadır.
Gümrükler, gelişen dünya ticaretinde,
birer engelleyici unsur olmaktan çıkmıştır. Türkiye için de bürokrasiyi azaltma
yolunda umut vaat edici çalışmalar yapılmaktadır. Bu yönde yapılan çalışmaların,
her geçen gün gelişen ve yenilenen
dünya ticaretinden daha fazla pay almak
yolunda çaba harcayan ükemize olumlu
yansımaları olacaktır.
Global
gümrük
şartlarının
geliştirilmesi,
gümrük
tüzüklerinin
basitleşmesi,
ticaret
tedarik
zincirinin
güvenliği ve
kolaylaşması
için Dünya
Gümrük
Örgütü
kurulmuştur.
1952 yılında resmi olarak faaliyete
geçen
örgüt,
gümrük
konularında
uzmanlaşmış
hükümetler
arası bir
kurumdur.
İlk
toplantısını
17 Avrupa
ülkesi ile 26
Ocak 1953
yılında yapan
Dünya
Gümrük
Örgütü’ne,
Türkiye
29 Ocak
1953
tarihinde
katılmıştır.
Şu anda 150
üyesi olan bu
örgüt,
uluslararası
ticaretin
% 95’inden
fazlasının işleyişinden
sorumludur.
Türkiye’nin en önemli
gümrük kapıları
Habur (Şırnak
Silopi - Irak),
İpsala (Edirne
- Yunanistan),
Kapıkule (Edirne
- Bulgaristan),
Cilvegözü (Hatay Suriye), Nusaybin
(Mardin - Suriye),
Gürbulak (Ağrı İran), Sarp (Artvin
- Gürcistan) ve
Dilucu (Iğdır Nahçivan) sınır
kapıları ülkemizin
en önemli sınır
kapıları arasında
yer alır. Doğu kaynaklı üretim ve batı
kaynaklı tüketim
merkezlerinin tam
ortasında yer alan
ülkemizin sınır
kapılarında kaliteli
hizmet sunulması,
ülkemize büyük
avantajlar sağlayacaktır.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
37
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
röportaj
Ilter Panayır
DENIZLI IS DÜNYASI'NIN ÇALISKAN BASKANI
mehtap koç
Deneyimli Baskan
57 yıllık bir ticaret hayatı ve 10 yıllık aralıksız bir oda başkanlığı sürecini, 73 yıllık yaşamının içine sığdırmış bir isim
İlter Panayır. Bakmayın yaşının 73 olduğuna, ilkokul anıları
bile hala dün gibi aklında. Yıl yıl anlatıyor sorduğumuz
soruları, hem de hiç yanılmadan. Sağlık sorunları nedeniyle
ticaret hayatına son vermiş olmasına rağmen, gazetelerini
okuduğu, dostlarını ağırladığı ofisinde karşıladı bizi İlter
Amca. Ardından da sizler için keyifli bir sohbete başladık.
İşte sohbetimizde öne çıkan detaylar.
mize dönerek bu teşvikten yararlandık. 5 ortakla birlikte
Denizli’de Göveçlik İplik Fabrikası’nı kurduk. Bu fabrika bizim için olduğu kadar Denizli için de oldukça önemli fabrikalardan biriydi. O yıllara kadar Denizli, sanayi alanında
gelişmemiş, sadece haddecilikle ve muhtelif ebatlarda
demiri Diyarbakır’dan Rize’ye kadar göndermekle ticaret
hayatı sınırlı kalmış bir ildi. Ancak o dönemde verilen teşviklerle kentte birbiri ardına fabrikalar kuruldu. Şirintaş
Cam Fabrikası, Bir Emek Televizyon Fabrikası gibi fabrikalar o yıllarda şehrimiz için olduğu kadar, ülkemiz için
de oldukça önemli sanayi kollarıydı. O yıllarda Denizli’deki
sanayinin temelleri atıldığını söyleyebilirim.
D
1
enizli ticaretindeki yerinizi ve oda başkanlığı yapmış olduğunuz yılları biliyoruz. Peki sizi sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz? İlker Panayır kimdir?
936 Yılı’nda Babadağ’da doğdum. Babadağ, sizin
de bildiğiniz gibi dokumasıyla ünlü bir ilçemiz.
Bizler de çocukluğumuzdan itibaren el dokuma
tezgahları ile iç içe büyüdük. İlkokulu bitirdikten sonra
da ticarete atıldım. O yıllarda İzmir’de bulunan dayımın
yanına gittim ve orada toptan manifaturacılık yaptım. 15
yaşımda da Nazilli’de bulunan amcamın yanına gittim
ve askere gidinceye kadar da orada ticaret hayatıma
devam ettim. Ardından vatani görevimi yapmak üzere
Ankara’ya gittim. Askeriyede girmiş olduğum sınavların
ardından Muhabere telsiz çavuşu olarak vatani görevimi
tamamladım. Daha sonra İstanbul’a gittim. Ağabeyim
rahmetli Cevdet Panayır ile o yıllardaki ticaretin merkezi
İstanbul’da toptan yerli malı ticareti, oto galeri, inşaat ve
yerli dokuma ipliği işleri yaptık.
A
1
rdından ticaret hayatınıza Denizli’de devam
etme kararı aldınız. Bu kararınızda etkili olan
faktör neydi acaba?
972’de Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
Denizli ‘Geri Kalmış İl’ olarak ilan edildi ve kentin
kalkınması ve istihdam sağlanması için çeşitli
teşvikler verildi. Biz de ağabeyimle birlikte memleketi-
38
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
T
2
icaret hayatınıza aktif olarak devam ederken,
aynı yıllarda Oda yönetiminde görev aldınız.
Peki bu kararınıza etki eden neydi?
25 yıllık ticaret
hayatımızda içinde
bulundugumuz
sektör nedeni ile
zaten odalarla
iç içeydik. Zaten
böyle de olması
gerekiyordu.
Sorunlarımızı
masaya
yatırabildigimiz
tek yerdi
odalarımız.
5 yıllık ticaret hayatımın içinde, içinde bulunduğumuz sektör nedeniyle zaten odalarla iç içeydik.
Zaten böyle de olması gerekiyordu. Sorunlarımızı
oturup masaya yatırabildiğimiz, yaşadığımız sıkıntılara
çareler üretebildiğimiz yerdi odalarımız. 1972 yılına
kadar Denizli Sanayi Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası’na
bağlıydı. Daha sonra alınan bir kararla müstakilleşti.
Ardından 1973 yılında ilk seçimler gerçekleşti. Ticaret
hayatımdaki tecrübelerimi dikkate alarak ben de Sanayi
Odası Başkanlığı için adaylığımı koydum. Daha sonra
genç olduğum için büyüklerim bana ‘‘Meslek Komitesi
Başkanlığı’nı verelim sana, sen seçimlerden çekil’’ dediler.
Ben de bu görevi çok önemli bir görev sandım ve kabul
ettim. Ancak kısa bir zaman sonra aldığım bu görevin hiç
de umduğum gibi olmadığını anladım. Aradan geçen 4 yılın ardından odalar konusunda çıraklıktan ustalığa geçtim
diyebilirim. Daha sonra Oda’da yapılan ikinci seçimlerde
Meclis Başkan Vekilliği’ni yaptım. Ardından 1981 yılında
yapılan seçimlerde Oda içinde kabullenemediğim davranışlarla karşılaştım ve boykot kararı alarak seçimlere
katılmadım. O günden sonra da Oda ile ilgili çalışmalarıma
bir süreliğine ara verdim.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
R Ö P O R TA J
ODA CALISMALARI
ODALARIN DAYANISMASI
Ticaret Borsası Başkanlığı dönemimde ticaret
hayatımdaki deneyimlerimin her zaman büyük faydasını gördüm.
Denizli’deki odaların şehrimiz açısından
birçok önemli projede birlikte hareket ettiklerini görmek beni fazlası ile memnun ediyor.
25 yıllık ticari hayatım boyunca sivil
toplum örgütleri ile
yakından ilgilendim.
Özellikle başkanlık
dönemimde ticaret
hayatımdaki deneyimlerimin her
zaman büyük faydasını gördüm. Denizli
Sanayi Odası’ndaki
çalışmalarımın ardından bir süre ara
verdiğim oda çalışmalarına Denizli
Ticaret Borsası’nda
devam ettim. 1992
Yılı’ndan itibaren
3 yıl boyunca oda
faaliyetlerinin içinde
bulundum ve 1995
yılında yapılan seçimlerde başkanlığa
adaylığımı koya-
Denizli’deki odalarımızın çalışmalarına baktığımda
Denizli’nin çıkarları
doğrultusunda hareket ettiklerini görüyorum. Bu da eski bir
oda başkanı olarak
beni fazlası ile memnun ediyor. Bunun
rak Denizli Ticaret
Borsası’nın Yönetim
Kurulu Başkanı
oldum. 10 yıl aralıksız olarak Odanın
Yönetim Kurulu
Başkanlığı’nı yaptım.
2005 yılında geçirdiğim bir rahatsızlığın
ardından by-pass
ameliyatı geçirdim.
Doktorumun tavsiyesi üzerine ticaret ve
oda çalışmalarımız
durdurdum. Özellikle
genç arkadaşlarımıza
oda çalışmalarında
bulunmalarını tavsiye ederim. Çünkü
odalar, bizim gibi ticaretle uğraşanların
yaşadıkları sorunları
çözebilecekleri en
önemli kuruluşlar.
yanında şehrimizde faaliyet gösteren
odalar ve başkanları birçok önemli projede birbirlerine destek oluyorlar ki, bu
da Denizli açısından
son derece olumlu bir
tablonun ortaya çıkmasını sağlıyor.
5
7 yıl boyunca aralıksız geçen bir ticaret hayatından bahsediyoruz. Bu kadar
uzun süre ticaretin içinde kalmış biri olarak,
ticaret hayatınıza başladığınız ilk yıllar ile şimdiki yılları karşılaştırabilir misiniz?
Ticaretle aktif
olarak ugrastıgım
yıllarda insanların
sözü senetti. Bir
insanın borcu
varsa ve su gün
ödeyecegim diyorsa
o gün öderdi. Ancak
gelin görün ki,
bugün kimse bunu
yapmıyor. Çünkü
kimse kimseye
güvenmiyor.
E
vet sizin de söylediğiniz gibi ticaretle iç içe bir 57
yıl geçirdim. Ancak 1950’li yıllar ve 2000’li yıllar
arasında o kadar çok fark var ki… O yıllarda öncelikle insanların sözleri senetti. Bir insanın borcu varsa ve
şu gün ödeyeceğim diyorsa, o gün öderdi. Birisinin borcu
var ve ödeme günü geldiğinde bütün esnaf komşuları
toplanır 3-5 bir araya getirip, onun borcunu ödemesini
sağlardık. O da bize olan borcunu dediği tarihte öderdi.
Ancak gelin görün ki, bugün bunu kimse yapamıyor. Komşunun borcu olduğunu öğrendiğinizde ‘Acaba ben versem, bana geri öder mi?’ diye bir düşünceye giriyorsunuz
ve gönül rahatlığıyla ‘Al kardeşim öde şu borcunu’ diyemiyorsunuz. Hayatımıza şimdilerde çekler senetler girdi.
Bırakın insanların sözüne sadık kalmalarını beklemeyi,
çek ve senetlerine bile sadık kalmıyorlar. Geçenlerde yolda dalgın dalgın yürüyen bir arkadaşımı gördüm. Yolunu
çevirerek, ‘hayırdır neyin var?’ diye sordum. O da anlattı.
Bir çeki varmış, kesin öder dediği bir kişiden borcuna
karşılık almış. Çekin vadesi gelmiş ve bankaya gitmiş,
bankadaki görevliler, çek sahibinin ‘Çek arzum dışında
imzalandı’ bildirisi verdiğini ve bu çek ile ilgili işlem yapamayacaklarını söylemiş. Çekin sahibi, alacaklı durumun-
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
39
mehtap koç
röportaj
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Ticaret Borsası Başkanlığım döneminde eğitimden sağlığa kadar
birçok alanda önemli projeleri hayata geçirdik.
Türkiye’de Bir ‘İlk’: Hayvan Pazarı
B
aşkanlığım
döneminde çok
önemli bir ilk’e imza
atarak, şu anki hayvan pazarını kurduk.
Bu pazarın Türkiye’de
bir ‘ilk’ olmasının
nedeni, ilk kez Tarım
Bakanlığı’ndan alınan
bir ruhsatla açılmış
olmasıydı. Daha önce
bütün şehirlerdeki
hayvan pazarları Tarım İl
Müdürlükleri’nden
alınan ruhsatlarla
açılmıştı. Bu anlamda
ülkemizde bir önce
olduk. Şimdi TOBB’dan
bizim hayata geçirdiğimiz hayvan pazarı gibi
bir pazarı şehirlerinde
yapmak için destek
istemeye gittiklerinde,
TOBB onlara ‘‘bu proje Denizli’de hayata
geçirildi, gidin oraya,
pazarı inceleyin ve
projelerini alın, ona
göre size destek verelim’ diyorlar.
daki arkadaşıma, ‘beni silahla tehdit edip çeki imzalattı’
diye iftira etmiş. Eskiden söz namustu, şimdi sorarım size
namus bunun neresinde? Dolayısı ile eski günlerle bugün
arasında gerçekten de çok önemli farklar var ve ömrünün
neredeyse üçte ikisini ticaretle uğraşarak geçirmiş bir kişi
olarak bu hale gelmemizden dolayı son derece üzgünüm.
Umarım bu acınacak halimizden hemen kurtuluruz. Aksi
halde gelecek yıllarda insanların birbirilerine karşı azalan
güvenleri tamamı ile yok olacak.
B
D
iraz da Denizli Ticaret Borsası’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığınız yıllardan söz eder
misiniz? Başkanlık döneminizde ne gibi çalışmalara imza attınız?
enizli Ticaret Borsası’na başkan olur olmaz
yaptığım ilk iş, Ticaret Borsamızı şimdiki binasına kavuşturmak oldu. Biz göreve gelmeden
önce Kaleiçi’nde küçük bir yerde hizmet veren Ticaret
Borsası’nı Ulu Çarşı’nın içindeki şimdiki yerine kavuşturduk. Daha sonra arkadaşlarımızla birlikte ‘Her şeyin başı eğitim’ dedik ve Bağbaşı’nda bulunan Zeytin
Mahallesi’nde Denizli Ticaret Borsası İlköğretim Okulu’nu
hayata geçirdik. O dönemlerde yapmış olduğumuz bu iş
her yerde ciddi yankılar bulmuştu. Ancak daha sonra bu
kararımdan şahsi olarak biraz pişman oldum ve kendi
kendime ‘Her şeyin başı eğitim ancak eğitimin temeli de
sağlıklı bireyler’ dedim ve önceliği okul yapımına vermiş
olsak da sonrasında Ticaret Borsası olarak Mehmetçik
Mahallesi’nde 20 No’lu Ticaret Borsası Sağlık Ocağı’nı
tamamlayarak hizmete geçirdik. Yapmış olduğumuz bu
ocak, öyle tahmin edilebilecek ölçekte küçük bir sağlık
ocağı değildi. Tam tersine pek çok tıbbı donanıma sahip,
küçük bir hastane statüsünde bir sağlık ocağı oldu.
Ardından Türkiye’de bir ilke imza atarak, şu anki hayvan
pazarını kurduk. Bu iş için ciddi projeler ortaya koyduk.
Yapmış olduğumuz çalışmaların ardından Ankara ile
temas halinde hayvan pazarı projemizi hayata geçir-
40
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Bir isadamı
olarak Denizli
Ticaret Odası’nın
faaliyetlerini
takdirle izliyorum.
Özellikle sehrin
ve üyelerinin
sorunlarına
karsı sunmus
oldukları realist
çözüm yollarını
begeniyorum.
dik. Bu pazarın Türkiye’de bir ‘ilk’ olmasının nedeni, ilk kez
Tarım Bakanlığı’ndan alınan bir ruhsatla açılmış olmasıydı.
Daha önce bütün şehirlerdeki hayvan pazarları Tarım İl
Müdürlükleri’nden alınan ruhsatlarla açılmıştı. Bu anlamda
Denizli Ticaret Borsası olarak ülkemizde bir öncü olduk.
Şimdi ülkemizin birçok şehrinden ticaret borsaları, Türkiye Odalar ve Borslar Birliği’ne bizim hayata geçirdiğimiz
hayvan pazarı gibi bir pazarı şehirlerinde yapmak için
destek istemeye gittiklerinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği onlara ‘‘Bu proje Denizli Ticaret Borsası
tarafından Denizli’de hayata geçirildi, gidin oraya,
pazarı inceleyin ve yapmış oldukları projelerini alın,
ona göre size destek verelim’’ cevabını veriyor. Bunları duymak hem şahsım, hem odam hem de Denizli için
bir gurur kaynağı. Görev yaptığımız dönem içerisinde
yönetim kurulu arkadaşlarımla birlikte görevimizi layıkı
ile yerine getirmeye ve şehrimize katkıda bulunmaya
çalıştık. Umarım başarılı olmuşuzdur.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
R Ö P O R TA J
NECDET ÖZER COK BASARILI
Başkan Necdet Özer, çok kısa bir süre içerisinde çok önemli projelere imza attı. Bu başarısından dolayı kendisini tebrik ediyorum.
Başkan Necdet Özer,
Denizli Ticaret Odası
Başkanlığı görevini
1.5 yıl gibi bir kısa
bir zamandır yürütmesine rağmen, birçok zor işi başarı ile
çözüme kavuşturdu.
Özellikle Ankara ile
kurduğu temasları ve
hayata geçirdikleri
projeler Denizli ticaretinde ihtiyaç duyulan projeler. Başkan
Özer, bu kadar kısa
bir zamanda bunu
başarabiliyorsa, daha uzun vadede çok
daha ses getirir.
P
B
eki Denizli’de faaliyet gösteren odalarımızla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Yapmış oldukları
çalışmalarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
aşka odalar konusunda konuşmak yanlış olur ama
gördüğüm bir gerçek var ki; bir işadamı olarak
Denizli Ticaret Odası’nın faaliyetlerini takdirle
izliyorum. Üyelerine ve kentteki ticari yaşama duymuş
olduğu saygı, üyelerinin sorunlarına karşı gösterdiği hassasiyet ve sunmuş oldukları realist çözüm yollarını takdir
ediyorum. Başkan Necdet Özer, henüz Odanın Yönetim
Kurulu Başkanlığı’nı 1,5 yıl gibi bir kısa bir zamandır
yürütmesine rağmen, birçok zor işi başarı ile çözüme
kavuşturdu. Özellikle Ankara ile kurduğu temasları ve
hayata geçirdikleri projeler Denizli ticaretinde ihtiyaç
duyulan projeler. Başkan Özer, bu kadar kısa bir zamanda
bunu başarabiliyorsa, daha uzun vadede çok daha ses
getirir ve çözüm sunan projelere imza atar. Kendisini bu
başarılı çalışmalarından dolayı bu vesile ile tebrik ediyorum. Umarım bu başarılı çalışmalarına daha uzun yıllar
devam eder. Ancak şurası da bir gerçek ki, bu süreç Başkan Necdet Özer için oldukça zorlu bir süreç.
B
B
aşkan Necdet Özer için zorlu bir süreç dediniz.
Kendisi için nedir bu süreci zorlu kılan? Biraz
daha açabilir misiniz?
ildiğiniz üzere Denizli’de yerel yönetim ve oda
başkanlarının biraraya gelerek kurmuş oldukları bir platform var. Her yıl dönüşümlü olarak
bu platforma biri başkanlık ediyor. Platformun bu yılki
başkanı da Necdet Özer. Özer’in bu yılki işi bir hayli zor.
Denizli Ticaret Odası’nın sorunlarından ziyade kentteki
bütün odaların sorunlarının sözcüsü olacak. Denizli’yi
kalkındırmak ve çok daha ilerilere taşımak için sorunlara
karşı sunulan çözüm yollarını Ankara’da dile getiren bir
Başkan olacak. Ancak Necdet Özer’in bu görevi layıkıyla
yapacağı inancındayım. Çünkü görev yaptığı süre içeri-
Baskan Necdet
Özer, 1.5 yıl gibi
çok kısa bir süre
içerisinde birçok
zor isi basarı
ile çözüme
kavusturdu. Bu
projeler, Denizli
ticareti açısından
son derece önemli
çalısmalar.
Kendisini tebrik
ediyorum.
sinde Denizli Ticaret Odası Başkanlığı görevini en güzel
şekilde yerine getirdi. Zaten bu konuda deneyimli bir insan ve diğer oda başkanları ile aralarında güzel bir uyum
var. Kendisine bu görevinde başarılar diliyorum.
E
S
lbette 73 yıla sığdırdığınız pek çok anınız vardır. Ancak ilk aklınıza gelen bir anınızı bizimle
paylaşır mısınız?
izin de söylediğiniz gibi pek çok anı biriktirdim
bu yaşıma kadar. Ancak ilk aklıma gelen Denizli
Ticaret Borsası Başkanlığı yıllarımda hayata geçirdiğimiz sağlık ocağının açılışındaki yaptığım konuşmaydı.
Açılışa dönemin TOBB Başkanı Fuat Miras da katılmıştı.
O yıllarda TOBB, doğu bölgelerimizdeki illerimize tam
donanımlı ambulanslar veriyordu. Bunu bilerek sağlık
ocağının açılışında yaptığım konuşmada ‘Biz bu donanımlı sağlık ocağını açıyoruz. Biliyorum ki, Sayın
TOBB Başkanımız da bize büyük bir hediye verecektir’
dedim. O da bu konuşmamdan ne kastettiğimi hemen
anlayıp bize de bir ambulans hediye etmişti. Daha
sonra sağlık ocağımızda fazla kullanılmayan ambulansı, o yıllarda ambulansa çok ihtiyacı olan beldemiz
Pamukkale’ye hibe ettik. Hatta bu hediyemiz için de
dönemin Valisi beni yanına çağırarak alnımdan öpmüş ve teşekkür etmişti. Onu hiç unutamam.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
41
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
makale
HABERLER
Mortgage Krizi
Mortgage Krizi ve Dünyaya Yansımaları
S
on yirmi yılda finansal
piyasaların geçirdiği
değişim oldukça büyüktür.
Teknolojinin ilerlemesiyle
birlikte bilgiye daha kolay
ve ucuz ulaşılabilmesi,
bilginin daha etkin kullanılabilmesini
sağlamış, sayısal tekniklerle birlikte
risk ve getiri beklentilerine göre birçok
finansal ürün geliştirilmiştir. Finansal
ürünlerdeki çeşitlilik de risk tercihlerinin
genişlemesine, katılımcı sayısının
artmasına ve piyasaların büyümesine
neden olmuştur.
Özellikle banka odaklı finansal
piyasalardan piyasa odaklı finansal
piyasalara geçiş, yapısal anlamda finans
sektörünü de değişime uğratmıştır.
Bunun sonucunda da her bilginin dikkatle
ele alındığı, 24 saat sürekli işleyen ve
coğrafi sınırları olmayan, odağında ise
ABD piyasalarının olduğu bir piyasalar
sistemi ortaya çıkmıştır. ABD’de yaşanan
bir sıkıntı, küresel sistem içerisindeki
tüm piyasalara yansımakta, belli bir
ülkeye has olayın etkisi aynen yaşanılan
krizde olduğu gibi, düşünüldüğünden çok
daha büyük olabilmektedir.
Mortgage Sistemi’nin
temelleri
Temel hatlarıyla Mortgage Sistemi tüm dünyada sanılanın aksine ilk
olarak Amerika’da değil, Avrupa’da başlamış, ilk ipotek bankası da 1797
Yılı’nda Danimarka’da meydana gelen büyük Kopenhag yangını sırasında
kurulmuştur.
42
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
ABD’nin soğuk
savaşa yönelik
harcamalarının
sona ermesiyle
sosyal
yaşamda
iyileşme
başlamış ve
konut kredileri
düşük
gelirlilere
göre yeniden
düzenlenmiştir.
Gelir Seviyesi Düşük Kesime
Göre Yeniden Düzenlenen
Konut Kredileri
ABD’de 2007 yılında yaşanan finansal
dalgalanma, büyük ve gelişmiş bir
ekonominin bankacılık sistemini
geçmişte emsali olmayan bir şekilde
sıkıntıya sürüklemiş, başta denetleyici
ve düzenleyici kurumlar olmak üzere
herkesi nerede hata yapıldığı konusunda
düşünmeye sevk etmiştir. ABD’nin
90’lı yıllarda soğuk savaşa yönelik
harcamalarının sona ermesiyle yaşadığı
sosyal yaşamda iyileşme süreci
sağlık, eğitim ve teknoloji başta olmak
üzere ülkeyi birçok alanda reforma
götürmüştür. Ülkenin en büyük eksikliği
olan konut sorununa da var olan
devlet destekli konut kredilerinin
toplumun düşük gelir seviyesindeki
kesimine göre düzenlenmesi
çözüm olarak getirilmiştir.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
Düşük gelir gurubu için oluşturulan bu
Mortgage Sistemi “subprime mortgage”
olarak adlandırılmış ve sistemdeki
çöküntü tam olarak bu noktada
başlamıştır.
Emlak Fiyatlarındaki Düşüşün
Öyküsü
Mortgage Sistemi’nin Türkiye’de de
uygulanması üzerine artık herkesin
bildiği gibi sistem; kredi veren bankanın
evi ipotek etmesi ve ödemelerde
sorun yaşandığı taktirde konutu satışa
çıkarma hakkına sahip olması durumu
ile işlemektedir. Amerikan Mortgage
Sistemi’nin %15’i düşük fiyatlı konutlara
yöneliktir. Beklentiler, emlak fiyatlarının
yükseleceği yönünde olduğundan dar
gelirli ipotek altında borç ödemeden
çekinmemiştir ancak beklenenin aksine
beyan etmesiyle, piyasa koşullarında
güvensizlik ve birbiriyle ilişkili ABD
piyasalarında risk faktörü devreye
girmiştir. Mortgage kredilerine dayalı
menkul kıymetler ile kredi türev
ürünlerinin risklerinin yanlış ölçülmesi,
kimi zamanda finansal mühendislik
teknikleri kullanılarak ölçülemez hale
getirilmesi akabinde denetleyici yapının
eksiklikleri finansal kurumları etkilemiş ve
küresel bir likidite krizine dönüşmüştür.
Sistemin İşleyişinde Ortaya
Çıkan Sorunlar
Mortgage Sistemi’nin işleyiş sürecinde
birçok zayıf nokta olmakla beraber
bunları bir bütün olarak değil, ilgili
taraflar açısından 5 aşamalı irdelemek
sorunları göz önüne sermek açısından
daha elverişli olacaktır.
Mortgage
Sistemi’nin
doğuşu ile
birlikte
ekonomide
önceden
planlanmayan
sorunlar
yaşanmıştır.
Sistemin
işleme
sürecinde
ortaya çıkan
zayıf noktalar
piyasalardaki
pek çok
dinamik
tarafı olumsuz
etkilemiştir.
EKONOMİ
sundukları seçeneklerin tüketici
açısından değil kullandıran açısından
menfaatler içerdiğini göz önünde
bulunduracak olursak, kredi kullanıcıları,
kredi çeşitleri ve kendilerine uygunluğu
konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
Sorunsuz işleyen bir kredi sistemi için,
kredi verenin sadece kredi vermek
amacıyla değil, finansal sistemin
istikrarını koruyacak sınırlar dahilinde
kredi kullandırması ve kredi kullananın da
ödemelerini zamanında ve aksatmadan
yapması ön koşuldur.
ABD mortgage piyasasında özellikle
subprime ve değişken faiz oranlı
mortgage kredilerinin nakit akışlarının
bozulması, bu piyasayla ilişkili menkul
kıymet piyasalarını da etkilemiştir.
Subprime kredilerin özü gereği riskli
krediler grubunda yer almasına
rağmen bu riskler yokmuş gibi bu tür
kredilerin kullandırılmasıyla sistem
sorun çıkarmaya başlamıştır. Riski
yüksek kişilere daha yüksek faiz oranları
ile mortgage kredisi kullandırılmış,
faiz oranlarının yükselmesi ile faiz
yükü artmış, neticede faiz ve anapara
ödemelerinde aksaklıklar baş
göstermiştir.
2. Kredi Verenler
konut fiyatları düşmeye başlamış ve
peşinatsız verilen krediler hassas olan
sistemde dalgalanmalar yaratmıştır.
ABD’de yükselen faiz dalgası, kredisini
değişken faizle kullanan (ya da sabit
faizle başlayıp değişkene dönmesini
baştan kabul eden) subprime borçlularını
ödeme açısından kilitlemiştir. Bugün
ABD’de bu kişilerin kredi alırlarken
bu tür risklere karşı yeterince uyarılıp
uyarılmadıkları tartışılmaktadır.
Ayrıca yükselen petrol fiyatları ABD’de
istihdamı ve maaşları olumsuz etkilemiş,
bu durumdan en çok etkilenen de düşük
gelir düzeyindeki kesim olmuştur.
Ödenmeyen krediler nedeniyle birçok
ipotekli ev satışa çıkarılmış, ancak
satılamamış ve emlak fiyatları düşmeye
başlamıştır. Piyasada satışa sunulan
ev sayısı artarken alıcı sayısı azalma
göstermiştir. Elindeki ipotekleri evleri
satamayan kredi kuruluşlarının iflasını
1. Borçlular
Mortgage piyasasında süreç, yatırımcının
gayrimenkul almak amacıyla mortgage
kredisi veren finansal kuruma başvuru
yapması ve bunun üzerine kredi
veren tarafından ekspertiz bedelinin
tespiti ile kredi başvuru sahibinin
ödeme kabiliyetinin doğru bir şekilde
belirlemesiyle başlamaktadır. Mortgage
Sistemi’nin temelini, bu işlem sonunda
düzenlenen ipoteğe dayalı kredi
sözleşmeleri oluşturmaktadır. Bu
sözleşmelerin hazırlanması aşamasında
yaşanacak sorunlar sistemin isleyişinde
aksaklıklara neden olmaktadır.
Mortgage kredi piyasası, kredi
kullanıcıları için değişken faiz oranlı,
sadece faiz ödemeli, her şey dahil,
geleneksel mortgage kredileri gibi birçok
kredi kullanım alternatifi sunmaktadır.
Mortgage kredisi kullandıranların
ABD
mortgage
piyasasında
özellikle
subprime ve
değişken
faiz oranlı
mortgage
kredilerinin
nakit
akışlarının
bozulması,
bu piyasayla
ilişkili menkul
kıymet
piyasalarını
da büyük
oranda
etkilemiş,
sistem
sorun
çıkarmaya
başlamıştır.
Mortgage piyasasının temelini
oluşturan mortgage kredilerini ihraç
eden kuruluşlar açısından ortaya çıkan
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
43
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
makale
HABERLER
EKONOMİ
Mortgage
kredilerindeki
2005 yılı
ortalarından
2007 yılı
ortalarına
kadar devam
eden sürekli
büyüme, kredi
verenlerin
piyasada
değişik
seviyelerde
kredi riski
yaratmalarına
neden
olmuştur.
Kredi skorlarının gerçeği yansıtmayan derecelendirme işlemi sonrasında
verilmesi kredi kalitesinin bozulmasına ve kar marjlarının azalmasına
neden olmuştur.
Kredi geri ödemelerinin kesilmesi nedeniyle
menkul kıymet piyasasına fon akışı yavaşlamış ve mortgage
kredisi kullandıranlar
tarafından konutlar
geri alınmaya başlanmıştır. Ancak, sorunlu
kredi sayısındaki artış
nedeniyle konut piyasasında oluşan arz
temel sorun, bu kurumlarca düşük kredi
standartlarının belirlenmesidir. Kredi
verme standartlarının bankadan bankaya
farklılık göstermesi kredi kullananların
profil takibini zorlaştırmıştır. Mortgage
kredi türlerini birbirinden ayıran temel
özelliklerden biri kredi skorudur.
Skorlama işlemleri bankalar dışında
hizmet bedeli karşılığında finans
şirketleri tarafından da yapılabilmektedir.
Kredi veren kuruluşların kredi kullanımına
ilişkin değerleme sürecinde hassas
davranmaması sistemi temelden
sarsmıştır.
2005-2006 yıllarında kredi döngüsünün
doyum noktasına ulaşmasıyla birlikte,
piyasada yatırım amaçlı kullanılabilecek
büyük miktarlarda likiditenin varlığı dar
kar marjlarının oluşmasına yol açmış,
kredi vermede artışa neden olmuştur. Bu
44
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
fazlalığı konut fiyatlarının düşmesine neden
olmuş ve konut satışları da yapılamaz hale
gelince likidite sorunu
ortaya çıkmıştır.
durum piyasaları daha içinden çıkılmaz
bir bunalıma sürüklemiştir. Yine krediler
ödenememiş, satılmayı bekleyen emlak
sayısı artmış, emlak fiyatlarındaki düşüş
sürmüş ve kriz büyümüştür.
3. Menkul Kıymet İhraç Edenler
Birincil piyasa ürünü olan mortgage
kredilerinin ikincil piyasada işlem
görmesine aracılık eden menkul
kıymetleştirme sureci, gayrimenkul
üzerine ipotek konulduktan sonra
banka tarafından gayrimenkul bedeli
karşılığında menkul kıymet ihraç edilmesi
üzerine kuruludur.
Banka tarafından kullandırılan krediler,
aracı kurumlara ya da doğrudan olmak
üzere yatırım amaçlı yerli ve yabancı
yatırımcılara uzun vadeli olarak
satılmaktadır.
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
2006 Yılı’nda ABD Merkez Bankası
tarafından yapılan açıklamalarda,
subprime mortgage piyasasında verilen
kredilerin kalitesinin bozulduğu ancak
bunun bir kriz olmadığı belirtilmiştir.
Bu dönemde piyasalarda yaşanan
gelişmeler paralelinde ek düzenlemeler
getirilmesi ve gözetim yöntemlerinin
tekrar gözden geçirilmesi konularında
çalışmalar yapılması gerektiği gündeme
getirilmiştir. Ancak, diğer yandan
Başkan Bush’un politikalarıyla uyumlu
olabilmesi için, subprime mortgage
kredilerine sınırlandırma getirilmesi
ya da refinansman olanaklarının kredi
kullananların aleyhine çevrilmesi ABD
Merkez Bankası tarafından istenmeyen
bir durumdur. Düzenlemelerin
piyasa koşullarına zarar vermeden
gözden geçirilmesine karar verilmiş
ve piyasanın kendiliğinden denge
sağlaması beklenmiştir. Bu dönemde
ABD Merkez Bankası, zorunlu
olmadıkça düzenleyici otoritelerin
müdahalelerinin en son aşama
olması gerektiğini savunmuştur.
Kredi piyasasında bir daralma
yaşanmaması amacıyla gerekli
denetim ve düzenlemeler
yapılmamış, piyasanın
kendiliğinden dengeye
gelmesi yönündeki beklenti
mortgage kriziyle sonuçlanmıştır.
Bu riskler
arasında en
başta
sayılabilen
faktörler,
kredi
kullananın
gelir
belgelerindeki
eksiklikler,
çok yüksek
borç değer
rasyoları ve
anapara ile
faiz
ödemelerinin
gecikmesine
sebep
olabilecek
geleneksel
olmayan geri
ödeme
planları yer
almaktadır.
4. Kredi Derecelendirme
Kuruluşları
Derecelendirme kurumları Mortgage
Sistemi’nde yer almaktadır. Mortgage
piyasalarında ürünlerin fiyatlandırılması
konusunda en büyük sorumluluk kredi
derecelendirme kuruluşlarına aittir.
Kredi piyasalarından menkul kıymet
piyasalarına kadar fiyatlama konusunun
temelinde bu kuruluşların verdikleri
piyasa notları yer alır. Kredi notları risk
ve getiri düzeyinin belirlenmesinde tüm
finansal aktörler için referans noktasıdır.
ABD’de derecelendirme kuruluşlarının
ürün yerine kurumsal bazda
derecelendirme yaptıklar görülmektedir.
Bu durum, ihraç edilen menkul kıymetin
gerçek risklilik düzeyinin ortaya
konulamamasına neden olmuştur.
Kredi derecelendirme kuruluşları,
yapılandırılmış finansmanda kilit
noktası oluşturabilecek bir öneme
sahiptir. Bu kuruluşların şeffaflığı ve
www.dto.org.tr
OCAK 2009
Yapılandırılmış
finansal
araçların
karmaşık
yapıda
olmaları ve
yatırımcıların
yeterli
analiz
yapamayışı
mortgage
piyasasını,
riskleri
belirleyen
kuruluşlara
bağlamıştır.
Subprime mortgage kredilerinde geri
ödemelerde yasanan sorunlarla ortaya
çıkan finansal dalgalanma, çok hassas
dengelere sahip ve birbiriyle iliskili ABD
piyasalarında büyük etki yaratmıstır.
piyasanın algılaması, bağımsızlık ve çıkar
çatışmalarından kaçınılması, rekabet ve
bu rekabetin, kuruluşların bağımsızlığına
olan etkilerine ilişkin düzenleme
çalışmaları devam etmektedir.
yatırımcıların farklı risk tercihleri
ve yatırım zamanı tercihlerinden
faydalanmak üzere tasarlanmıştır.
Bu araçlar bir anlamda belirli bir
derece için tasarlanır, bu araçların
derecelendirilmesi sonuç değil, hedeftir.
5. Yatırımcılar
Bankalar, devlet destekli kuruluşlar ve
serbest fonların da aralarında bulunduğu
kurum ve kuruluşların yüksek riskleri
üstlenmeleri sonucunda yatırımcılar,
piyasayı sorgulamadan ve kredi
dereceleri hakkında yeterli bilgi sahibi
olmadan yatırımlarını gerçekleştirmiştir.
Yapılandırılmış finansal araçlar,
Düsük Faiz
Uygulaması
İhraçcılar, yapılandırılmış finansal aracın
ihraç edilmesinden önce, her bir diliminin
hangi dereceye sahip olacağına karar
verir ve dilimler bu kredi derecesine
göre yapılandırılır. Burada nihai amaç,
en yüksek dereceli dilimi maksimize
etmek ya da yüksek bir dereceye
ulaşacak şekilde varlıkların fayda-maliyet
oranlarını minimize etmektir.
EKONOMİ
Yatırımcıların derecelendirme sistemine
aşırı güven duyması nedeniyle,
yapılandırılmış finansal ürünler için
derecelendirmede kullanılan varsayımlar
ve risk parametrelerinin ağırlığına ilişkin
daha yüksek derecede şeffaflığa ihtiyaç
duyulmaktadır. Ancak kriz döneminde
yatırımcıların derecelendirme notlarına
olan güveni sarsılmıştır.
Subprime mortgage kredileriyle başlayan
kredi krizinin büyüyerek diğer kredi
türlerini de etkisi altına alması, mortgage
piyasasının tamamının etkilenmesine
neden olmuştur. Konut fiyatlarındaki
balon artışlar piyasada asimetrik bilgiye
neden olmuş, kredi kullanıcılarının yanlış
yönlendirilmesine yol açmış ve konut
satın almanın bir yatırım aracı olarak
algılanmasına neden olmuştur. Oysa ki,
ABD Hükümetinin amacı, düşük gelirli
aileler ile azınlıklara konut edinme
kolaylıkları sunmaktır.
Hükümetin yoğun desteği nedeniyle
düşük gelirli gruplar konut alım satımı
yoluyla kar elde etme beklentisine
girmiştir. Ancak, piyasada dengelerin
bozulmasıyla kullandırılan krediler
karşılığında teminat olarak gösterilen
konutların değeri düşmüş ve teminat
sağlamada güçlükler yaşanmıştır.
Yatırımcılar
açısından risk
belirleyici
kurumların
varlığı hem
kolay hem de
standart bir
yöntemdir.
Ancak
buna göre
yapılan
analizler tüm
riskleri
içermez. Bu
nedenle
yatırımcıların
bu kurumlara
güveni
sarsılmıştır.
Her geçen gün batan mortgage sistemi
2007 yılının sonlarına doğru otoriteler
tarafından finansal dalgalanma yerine
kriz kelimesinin kullanımını zorunlu hale
getirmiştir. ABD Hükümeti tüm para ve
maliye politikalarını gözden geçirme,
denetimleri arttırma ve finansal sistemin
tamamını değerlendirme sürecine alma
uygulamalarıyla kriz yönetimine ilişkin
çalışmalar başlatmıştır.
AB’nin sahip olduğu bütünleşik finansal
sisteme dair politika ve stratejilere,
ne yazık ki ABD sahip değildir. Ancak,
AB’de hummalı bir şekilde gözden
geçirilen ve 2010 yılında tamamlanması
beklenen çalışmalardan ABD’nin de
esinlenmesinde yarar vardır. Aksi halde,
küresel finansal risklerin yönetilmesinde
ileriki dönemlerde başka problemlerin de
çıkması muhtemeldir.
Değişken faizli konut kredilerinde 2001–2005 Dönemi’nde çok düşük faiz uygulaması
geçerliliğini sürdürmüştür. Düşük faizler, finans dünyasında “subprime” olarak tabir edilen,
yüksek kredilendirme riski taşıyan kişilerin de mortgage yükü altına girmesi olanağını doğurdu
ve bu kesim hızla konut edinmeye başladı.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
45
gezi
HABERLER
S E K TÖ R
AFRİKA
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
GEZİ
EKONOMİ
MARKA
E -T İ C A R E T
AFRIKA
AFRIKA ÜLKELERI
Angola
Batı Sahra
Benin
Botsvana
Burkina Faso
Burundi
Cezayir
Cibuti
Afrika, Asya’dan sonra dünyanın
ikinci büyük kıtasıdır. Dünya
nüfusunun yaklaşık onda biri (500
milyon insan) bu kıta üzerindeki
topraklarda yaşar. Doğal
kaynaklarının zenginliğiyle önemli
bir tarım ve maden üreticisi
olan Afrika’nın sahip olduğu
bu kaynaklar nedeniyle dünya
siyasetindeki rolü de her geçen
gün giderek önem kazanmaktadır.
Avrupa’nın güneyinde, Atlas
Okyanusu’nun doğusunda, Hint
Okyanusu’nun batısında ve
Antarktika’nın kuzeyinde bulunan
Afrika kıtası, 30.218.000 km²
yüz ölçümü ile kıtalar arasında
Asya ve Amerika’nın ardından
üçüncü sırada gelir. En yüksek
noktası Kilimanjaro Dağı (5.895
m) olmakla birlikte en alçak
noktası Assal Gölü’dür (-156 m).
Afrika kıyılarının açığındaki birkaç
ada, geleneksel olarak kıtanın
birer parçası sayılır. Bunların
en önemlisi olan Madagaskar
dünyanın dördüncü büyük adasıdır
ve birkaç küçük adayla birlikte
Madagaskar Cumhuriyeti’ni
oluşturur. Afrika kıyılarının
açığındaki adalardan Mauritius
bağımsız bir devlettir. Zengibar
Adası Tanzanya’nın, Bioko ise
Ekvator Ginesi’nin yönetimindedir.
İklim koşulları Afrika’yı değişik
bölgelere ayırır. Ekvatorun
kuzeyinde ve güneyinde yağmur
ormanları kuşağı uzanır. Yağmur
ormanlarının sınırından başlayan
savanlar Sahra ve Kala-hari
çöllerine açılır. Çöl iklimi daha
kuzeye çıkıldığında yerini Akdeniz
kıyılarının, daha güneye inildiğinde
de Güney Afrika’nın ılıman iklim
koşullarına bırakır.
46
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Çad
Ekvator Ginesi
Eritre
Etiyopya
Fas
Fildişi Sahili
Gabon
Gambia
Gana
Gine
Gine Bissau
Güney Afrika C.
KapVerde
Kamerun
Kenya
Komor Adaları
www.dto.org.tr
Kongo
Lesotho
Liberya
Libya
Madagaskar
Malavi
Mali
Mauritus
OCAK 2009
GEZİ
Yatrımcıların Yeni Gözdesi
DOĞAL KAYNAKLAR: Elmas, altın, petrol, bakır, manganez, boksit, uranyum, demir,
kauçuk, kakao, kahve, çay, pamuk, yün, sisal keneviri, yerfıstığı, palmiye yağı.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Sahra Çölü; Nil, Nijer, Zaire ve Zambezi Irmakları; Victoria ve
Tanganika Gölleri; Victoria Çağlayanı; Kilimanjaro Dağı; Mısır Piramitleri;
Teb, Luksor ve Kartaca Kalıntıları; Assuan, Kari-ba, Er Roseires ve
Akosombo Barajları.
Mısır
Moritanya
Mozambik
Namibya
Nijer
Nijerya
Orta Afrika
Cumhuriyeti
Ruanda
Sao Tome ve
Principe
Senegal
Seyşel Adaları
Sierra Leone
Somali
Sudan
Swaziland
Tanzanya
Togo
Tunus
Uganda
Zambia
Zaire
Zimbabve
Afrika
Zengin doğal
kaynakları ve son
yıllarda ekonomideki atılımları
ile dünyanın
gözünü üzerine
çeken Afrika,
şimdilerde Türk
yatırımcıların da
gözdesi
54 ÜLKE
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
47
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
gezi
Karsılıklı iyi niyet çerçevesinde
Afrika ile köklü iliskiler
AFRİKA
Türkiye, uluslararası kuruluşlar bünyesinde Afrika ülkelerine
yardımcı olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle Türkiye ile Afrika
arasında gelecek dönemlerde etkisini daha da gösterecek
köklü ilişkiler kurulmaktadır.
Toprakları
üzerinde
dünyanın en
büyük çölü
bulunan
Afrika’nın
güneydeki ve
kuzeydeki
ılıman kıyıları
yüzyıllar
boyunca
Asyalı ve
Avrupalı
göçmenleri
kendine
çekmiştir.
Kendine has
özellikleri
bulunan
Afrika’da
giyim kültürü
de dikkat
çekmektedir.
Genel olarak
Afrikalı
kadınların
giydiği, renkli
desenleri ile
göze çarpan
pamuklu
dikdörtgen
kumaşlar
olan kangalar
Doğu Afrika
ülkelerinde
19. yy’da
ortaya
çıkmıştır.
48
Denizli Ticaret Odası
A
frika, kavruk tenli
insanların ve vahşi
coğrafyanın en güzel
manzaralarının yaşandığı
bir kıtadır. Bu kıta ile
ilişkilerimiz ise zengin ve
kapsamlı bir tarihsel arka plana dayanır.
Öyle ki, ülkemiz çok uzun yıllardan beri
tarihi, manevi, dini ve kültürel bağlara
sahip olduğu bu kıtayı dış politikamızın
öncelikleri çerçevesinde yakından takip
etmiş ve Kıta ile ilişkilerinin geliştirilmesi
yönünde çaba harcamıştır.
Çerçeve Program Dahilinde
Gelişen İlişkiler
Doksanlı yılların sonundan itibaren
ülkemizin Afrika’ya yönelik açılım
politikasında ciddi bir dönüşüm yaşanmış,
Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizin bir
“çerçeve program” dahilinde yürütülmesi
için somut çalışmalar yapılmıştır.
Türkiye’nin Afrika’yla olan bağlarının
tarihsel arka planı incelendiğinde,
Osmanlı İmparatorluğu’nun Afrika’nın
Ocak 2009
çeşitli bölgeleriyle yoğun ilişkilere sahip
olduğu, Afrika Kıtası’nın dönemin büyük
güçleri tarafından sömürgeleştirilmesinin
karşısında durduğu ve Türkiye’nin
Afrikalılar tarafından her zaman yakın ve
dost bir ülke olarak kabul edildiği dikkat
çekmektedir.
Hiç kuşkusuz, Türkiye’nin, güçlenen
demokrasisi ve ekonomisi, artan ticari
imkanları ile jeostratejik konumu, yalnızca
bölge komşuları ve ülkeleriyle değil, çok
daha geniş ve kapsamlı bir coğrafyayla
yakın ortaklık ve işbirliği ilişkileri içine
girmesini de sağlamaktadır. Afrika’ya
yönelik açılım politikaları ise bu konuda
önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Türkiye-Afrika Zirvesi Sonrası
Gelişen İlişkiler
Türk yatırımcıların yakından ilgisini
çekmeyi başaran Kıta’ya yönelen
yatırımlar, geride bıraktığımız yıl
gerçekleştirilen zirve ile Afrika’ya açılım
politikalarına bir basamak oluşturmuştur.
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün ev
sahipliğinde yapılan Birinci Türkiye-Afrika
İşbirliği Zirvesi’nde yatırımcılar açısından
önemli kararlara imza atılmıştır.
Bu kararlar çerçevesinde Sahra’nın
güneyindeki Afrika ülkelerinde
altı yeni ticaret müşavirliğimiz
açılmış, 2000 yılından bu yana fahri
konsolosluklarımızın sayısı ikiye
katlanmış, bazı Afrika ülkeleriyle
doğrudan karşılıklı uçuşlara başlanmıştır.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
GEZİ
Türkiye-Afrika Isbirligi
Zirvesi’nde yatırımcılara müjde
Kıta’ya yönelen yatırımlar geride bıraktığımız yıl yapılan zirve ile
Afrika’ya açılım politikalarına bir basamak oluşturdu. 2008’de
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ev sahipliğinde yapılan Birinci
Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nde önemli kararlara imza atıldı.
Yatırımcıların
yeni gözdesi
Güney
Afrika’da
bazı Türk
firmaları
elektrikli
ev aletleri,
tekstil,
turizm,
ticaret ve
gıda
pazarında
kendilerine
bir yer
bulmuştur.
İstanbul’da düzenlenen Türkiye-Afrika
İşbirliği Zirvesi ile de Türkiye, Afrika
Kıtası’nın “stratejik ortakları” grubuna
dahil olmuştur. 2008 Ocak ayı sonunda
Addis Ababa’da düzenlenen Afrika Birliği
Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde
“Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi”ne ilişkin
kararlar alınmış ve böylece Türkiye, Afrika
Kıtası’nın “stratejik ortakları” grubuna
dahil olmuştur.
Türkiye, Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerinin
ve işbirliğinin uluslararası boyutuna da
büyük önem ve öncelik vermektedir.
Şimdi de dilerseniz, zengin yeraltı
kaynakları ve yapılan görüşmelerle
Türkler için önemli bir dışa açılım
politikası imkanını sunan Afrika Kıtası’nda
başarılarıyla öne çıkan bazı ülkelerin
ekonomilerine göz atalım.
Dünyanın En Açık Ekonomisi:
Güney Afrika Cumhuriyeti
Güney Afrika, Afrika Kıtası’nın ekonomik
açıdan en güçlü ülkesi durumundadır.
Bu kapsamda Türkiye de1990’ların
ikinci yarısından itibaren ortaya koyduğu
Afrika’ya Açılım Eylem Planı ile Afrika
ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini teşvik
edecek kapsamlı bir siyasi diyalog
geliştirmeyi arzulamış ve bu konuda
öncelikli ülkeler arasına Güney Afrika’yı
koymuştur.
Uzmanlarca, Türk firmalarının Güney
Afrika piyasasında kısa dönemli değil, en
az 10 yıllık bir strateji izlemeleri ve uzun
vadeli planlamalarla pazarda sağlam bir
yer edinmeleri önerilmektedir. Bu konuda
özellikle İstanbul’un bu pazarın içine
çekilmesi son derece önemli bir konudur.
Güney Yarımküre’nin kalkınmışlığın çeşitli
evrelerindeki Avustralya, Okyanusya,
Afrika, Mercosur gibi ithalat hacminin
yüksek olduğu ülke pazarlarına hitap
etmek için elverişli bir konumda olan
Güney Afrika, hem büyük ölçekli firmalar
hem de KOBİ’ler tarafından incelenmesi
gereken fırsatlar sunmaktadır.
Başlıca İhraç Ürünleri
Güney Afrika’nın başlıca ihraç ürünleri
arasında; doğal değerli taşlar, demir ve
çelik, mineraller, elektrikli-elektriksiz
makine ve ekipmanları, kimyasallar,
plastik mamulleri, mobilya, uçak ve uzay
araçları için ürünler, gıda ürünleri ve bakır
bulunmaktadır.
Güney Afrika Cumhuriyeti Ekonomisi, dünyadaki en ‘açık’ ekonomilerden
biridir. Ülkenin ekonomisi gelişmiş bir yapı sergilemektedir. Fakat aynı
zamanda nüfusun büyük bir kısmı da yoksulluk içerisinde bulunmaktadır.
Ocak 2009
Ülkenin
gelişmekte
olan
dinamikleri
yatırımcılara
çeşitli
fırsatlar
sunmaktadır.
Güney
Afrika
Cumhuriyeti
ile Türkiye
arasındaki
ikili ilişkileri
geliştirmeye
yönelik
yapılan
çalışmalarla
Afrika
Türk
yatırımcıları
bekliyor.
Denizli Ticaret Odası
49
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
gezi
Komor Adaları ve Madagaskarlı
Heyet’ten DTO’ya ziyaret
AFRİKA
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON)
tarafından düzenlenen Türkiye-Afrika Dış Ticaret Köprüsü programı
kapsamında Türkiye’de bulunan Komor Adaları ve Madagaskarlı
15 kişilik heyet, Denizli Ticaret Odası’nı ziyaret etti.
Uzmanlar,
Türk
firmalarının
Güney
Afrika
piyasasında
kısa dönemli
değil, en az
10 yıllık bir
strateji
izlemeleri ve
uzun vadeli
planlama ile
pazarda yer
edinmelerini
öneriyor.
Afrika Kıtası’nın En Zengin
Ülkelerinden Biri: Cezayir
Avustralya,
Okyanusya,
Afrika,
Mercosur gibi
güney
yarımküredeki
ülkelerin
pazarlarına
hitap etmek
için elverişli
bir konumda
olan Güney
Afrika, hem
büyük ölçekli
firmalar hem
de KOBİ’ler
tarafından
incelenmesi
gereken
birçok fırsatı
bir arada
sunuyor.
50
Denizli Ticaret Odası
Cezayir, Afrika Kıtası’nın en zengin
ülkelerinden biridir. Ülke aynı zamanda
yıllık 113,6 milyar Dolarlık gayri safi milli
hasıla ile Güney Afrika Cumhuriyeti’nden
sonra kıtanın en büyük ikinci iktisadına
sahip ülkesidir.
Para birimi ‘Cezayir Dinarı’ olan
Cezayir’de 85 Türk firması yerleşik olarak
faaliyet göstermektedir. Ülkede yaklaşık
olarak 150 milyon $’lık doğrudan Türk
yatırımı bulunmaktadır. Bu yatırımlar,
yaklaşık 1500 kişiyi istihdam etmektedir.
Bu da ülke ekonomisi açısından son
derece önemlidir.
Afrika’daki en önemli partnerimiz
olan Cezayir, gıda ihtiyacının yaklaşık
yarısını ithalat yoluyla karşılamaktadır.
Bu çerçevede, firmalarımız için cazip iş
olanakları mevcuttur. İşte bunlardan en
öne çıkanlar:
Ocak 2009
* Telekomünikasyon
* İnşaat malzemeleri
* Balıkçılık
* Otomotiv yedek parça
* Turizm
durumda. Bu rakamla Tunus’un toplam
ihracatımızdaki payı ise binde 5 oldu.
Aynı dönemde Tunus’tan ithalatımız,
243 milyon dolar oldu. Bu rakam, toplam
ithalatımızda binde 2’ye denk geliyor.
Kuzey Afrika Ekonomisi’nin Gözde
Ülkesi: Tunus
Piramitleri ile Dünyayı Şaşırtan
Gizemler Ülkesi: Mısır
İki ülke arasındaki köklü geçmişe rağmen
Türkiye-Tunus ekonomik ve ticari ilişkileri
uzun bir süre beklenenin çok altında
gerçekleşti.
Devletin yabancı yatırımlara verdiği
destek, işgücünün ucuzluğu, enerji
maliyetlerinin düşüklüğü, ABD’ye kotasız
ve gümrük vergisiz ihracat avantajları,
Kuzey Afrika’daki konumu ve son yıllarda
geçirdiği dönüşüm, Mısır’ı önemi gittikçe
artan bir yatırım bölgesi haline getirdi.
2000’de 227 milyon dolar olan ticaret
hacmimiz, 2006’da 475 milyon dolara
çıktı. 2006’da imzalanan Serbest Ticaret
Anlaşması’nın ardından ise iki ülke
arasındaki ticarette hızlı bir büyüme
yaşandı. Örneğin geçen sene Türkiye’nin
Tunus’a ihracatı yüzde 63 artarak 530
milyon dolara çıktı.
Bu sene ilk yedi ayda 2007’nin aynı
dönemine oranla ihracat yüzde 87 artmış
Mısır’da faaliyet gösteren Türk firmalarının
sayısı hızla artmış durumda. Gittikçe daha
fazla sayıda Türk profesyonel Mısır’la iş
yapmaya, Mısır’da yaşamaya başlıyor. Bu
ülke, sürprizler ve zorluklarla dolu.
Coğrafyasından ekonomisine, sosyal
yaşantısından çalışma hayatına kadar
www.dto.org.tr
OCAK 2009
GEZİ
Türk isadamlarına
yatırım çagrısı
DTO’ya gelen Komor Adaları ve
Madagaskarlı işadamları, Türk
işadamlarını ülkelerine yatırım
yapmaya davet etti.
Türkiye-Cezayir İkili Ticaret Verileri (1.000 ABD Doları)
hemen hemen her konuda bizleri şaşırtan
Afrika pazarı Türk yatırımcıların iştahını
kabartıyor.
Denizli Ticaret Odası’ndan Afrika
Kıtası’na Açılım
Özellikle son yıllarda hızla gelişen Afrika
Ekonomisi’ne büyük önem veren Denizli
Ticaret Odası, Afrika Kıtası ile ilgili önemli
çalışmalara imza atıyor.
Bu çalışmalar kapsamında Denizli’ye
gelen Komor Adaları ve Madagaskarlı
işadamları, Türk işadamlarını ülkelerine
yatırım yapmaya davet etti.Türkiye
İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu
(TUSKON) tarafından düzenlenen TürkiyeAfrika Dış Ticaret Köprüsü programı
kapsamında Türkiye’de bulunan Komor
Adaları ve Madagaskarlı 15 kişilik heyet,
Denizli Ticaret Odası’nı (DTO) ziyaret etti.
Bu ziyarette DTO Yönetim Kurulu Başkanı
Necdet Özer ve oda üyeleriyle bir süre
görüşen heyet, bilgi alışverişinde bulundu.
YILLAR
İHRACATIMIZ
İTHALATIMIZ
DENGE
HACİM
1997
317.127
768.021
-450.894
1.085.148
1998
482.293
647.285
-164.992
1.129.578
1999
407.645
681.885
-274.240
1.089.530
2000
383.461
1.192.413
-808.952
1.575.874
2001
421.964
1.063.983
-642.019
1.485.947
2002
514.282
1.125.750
-611.468
1.640.032
2003
573.002
1.081.586
-508.584
1.654.588
2004
806.115
1.255.679
-449.564
2.061.794
2005
807.138
1.694.989
-887.851
2.502.127
2006
1.020.696
1.864.526
-843.830
2.885.222
2007
1.231.724
2.108.491
-876.767
3.340.215
2007/03
151.575
365.040
-213.465
516.615
2008/03
193.762
751.798
-558.036
945.560
Komor Adaları Ekonomi Bakanı Hassani
Hamadi, ülkesinde ihracatın gelişmediğini
belirterek, “Türk işadamlarından ülkemize
yatırım yapmalarını bekliyoruz. Çimento,
demir ve mermer gibi ürünleri ihraç
etmek, bunun yanı sıra profesyonel kişileri
ülkemize çekmek istiyoruz. Amacımız
iki ülke arasında işbirliğini geliştirmek.
Türkiye hem Avrupa hem de Afrika
ülkeleriyle işbirliği içinde. Afrikalı ve Türk
girişimcilerin birbirlerini tanımaları bizim
için çok önemli” dedi.
DTO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer
de Denizli ile Afrika ülkeleri arasındaki
ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla
çeşitli çalışmalar yaptıklarını ifade
ederek, “Komor Adaları ve Madagaskar
gibi ülkeler Avrupa üzerinden ticaret
yapıyor. Geliştirilecek ikili ilişkiler
sayesinde Türkiye’de üretilen ürünleri
Afrika ülkelerine birinci elden sunmak
istiyoruz. Özellikle tekstil ve tarımsal ürün
ithal eden bu ülkelerle ticari bağlarımızı
güçlendirebileceğimize inanıyoruz” diye
konuştu.
Başkan Necdet Özer, sözlerine şöyle
devam etti: ‘Son dönemde yeni pazar
arayan Türk firmalarının gözü bu kıtaya
çevrilmiş durumda. Kayseri, Denizli ve
Gaziantep gibi Anadolu ekonomisinin
lokomotifi olan illerdeki KOBİ’ler Afrika
çalışmalarına hız verdiler. Her geçen
gün ticaretin giderek globalleştiği ve
bu gelişme ile birlikte yeni açılımların
önemli olduğu günümüz ticaretinde,
Afrika bütün dikkatleri üzerine çekmeyi
başarıyor. Ticarete aç olan bu koca kıta,
verilen teşviklerle Türk yatırımcıların
albenisine sunuluyor. Biz de bu konudaki
çalışmalarımıza devam ediyoruz.’
Ziyaretin son bölümünde DTO Başkanı
Necdet Özer, Komor Adaları Ekonomi
Bakanı Hassani Hamadi, Komor Adaları
Ticaret Odası Başkanı Ahmet Ali Bazi ve
Madagaskar Ticaret Odası Başkanı Razafy
Andriamaniraka’ya teşekkür plaketi verdi.
Her geçen gün önemini artıran Afrika
Pazarı’na büyük önem veren Denizli
Ticaret Odası, üyelerini Afrikalı işadamları
ile buluşturmaya devam ediyor.
Ocak 2009
Cezayir’de
toplam
85 Türk
firması
yerleşik
olarak
faaliyet
gösteriyor.
Ülkede
yaklaşık
olarak 150
milyon
Dolar’lık
doğrudan
Türk yatırımı
bulunuyor.
Mısır, Arap
ülkeleri
içinde 72
milyon ile en
geniş nüfusa
sahip ilk
ve Suudi
Arabistan’ın
ardından
ikinci büyük
GSMH sahibi
ülkedir.
Turizm ve
Süveyş
Kanalı geliri
Mısır için çok
önemlidir.
Ülke, Pek çok
gelişmiş
sanayi
dalına
sahiptir.
Denizli Ticaret Odası
51
haberler
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
KISA KISA
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
IS DÜNYASINDAN
Ihracat sampiyonu firmalar arasında otomotiv sektörünün agırlıgının
hissedildigi 2008'de, Tofas ve Toyota 4. ve 5. sıraları paylastı
2008 Ihracat Sampiyonları
T
ürkiye
İhracatçılar
Meclisi (TİM)
verilerine göre
2008’in en
başarılı ihracatçı firması
Tüpraş olurken, onu
sırasıyla Ford Otomotiv
ile Oyak ve Renault’nun
ortak kuruluşu Oyak
Renault izledi.
Gisad, Vestel Dış Ticaret
ve Habas da, bir önceki
İhracat şampiyonu firyıl olduğu gibi 2008’de
malar arasında otomotiv de ilk 10 ihracatçı firma
sektörünün ağırlığının
arasında yer aldı. TİM
hissedildiği 2008’de,
verilerine göre, 2008
Tofaş ve Toyota da 4. ve yılında en fazla ihracat
5. sıraları paylaştı. TİM’in yapan sektör 24.7 mil2008 verilerine göre,
yar dolarla otomotiv ve
geçen yıl Türkiye’nin
yan sanayi olurken, bunu
en büyük 10 ihracatçı
19.3 milyar dolarla firması arasında yer
demir çelik, 15.7 milyar
alan Arçelik ve Diler Dış dolarla da hazır giyim
Ticaret ise bu yıl listeye ve konfeksiyon sektörü
giremedi. Onların yerine izledi. En fazla ihracat
İçdaş ile Yücel Boru ilk
artışı yakalayan sektör
10 ihracatçı firma araise yüzde 70.6’lık artışla
sında yer aldı.
demir çelik oldu. Toplam
ihracatta yüzde 86.8’lik
paya ulaşan sanayi
sektörleri ise 2008
yılında bir önceki yıla
göre yüzde 20.4 artış
yakalayarak 110.6
milyar dolarlık ihracat
gerçekleştirdi.
Tarım sektörlerinin ihracatı ise geçen yıla göre
yüzde 19.4 artışla 13.5
milyar dolar seviyesinde
gerçekleşti. Madencilik
sektörü ise 2008’i
yüzde 19.9 artışla 3.2
milyar dolar ihracatla
tamamladı.
Kriz Pepsi'yi de vurdu
A
BD’nin
ikinci en
büyük alkolsüz içecek
şirketi
PepsiCo, küresel bazda
3 bin 300 çalışanıyla
yollarını ayırmayı planladığını açıkladı. Şirketten
yapılan açıklamada,
52
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Rusya ile
Ukrayna
arasında
yaşanan
doğal gaz
krizi henüz
tam olarak
aşılamadığı
için Türkiye
doğal gaz
tüketimini
günlük
130 milyon
metreküp
yerine
110-115
milyon
metreküp
düzeyinde
tutuyor.
şirketin, 3. çeyrekte net
karının bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 9,5 oranında azaldığı
bildirildi. Söz konusu
çeyrekte şirketin net gelirinin 1,58 milyar dolar,
bir başka değişle hisse
yılın aynı döneminde
başına 99 sent olduğu
şirketin net geliri 1,74
ifade edildi. Bir önceki
milyar dolardı.
Finans sektöründe
'En Iyi Iletisimciler'
belli oldu
F
inans sektöründe en iyi
iletişimciler belli oldu.
Finansal hizmetler iletişiminde en iyi işleri
değerlendiren Midas
Ödülleri’nde 2008 yılının kazananları açıklandı. Bir Grand Midas Trophy Ödülü'nün
verildiği yarışmada sekiz çalışma
Gold Ingots ve 22 çalışma da Silver
Ingots ile ödüllendirildi. Ayrıca 79 iş
de finalist sertifikası almaya hak kazandı. Türkiye’den MagiClick’in HSBC
için hazırladığı Facebook uygulaması
da finalist sertifikasının sahibi oldu.
Marketing Türkiye’nin temsilcisi
olduğu New York Festivalleri’nin
yarışması olan Midas Awards’da bu
yıl 24 ülke yarıştı.
Reuters’a
bilgi veren
bir İranlı
yetkili,
“Geçen
yıllarda bu
dönemde
Türkiye’ye
ancak 1-5
milyon
metreküp
arasında
doğal gaz
ihracatı
yaparken,
şimdi bu
miktar 12
milyon
metreküpten
18 milyon
metreküp
çıkarıldı."
dedi.
Büyük ödül Grand Midas Trophy,
The Jupiter Drawing Room tarafından ABSA Capital için hazırlanan
“Cubism Manifesto - The Power of 3”
adlı çalışmaya verildi.
The Cubism Manifesto, ABSA’nın
sunduğu üç akıllı yatırım aracını yani
“Power of 3” felsefini göstermek
için yaratıldı. The Cubism Manifesto
Güney Afrika’da ABSA’nın yatırım
bilgilerinden yararlanabilecek 100
iş adamına gönderildi. 99 sayfadan
oluşan “Power of 3” çalışması sonucunda ABSA Capital’in kârı yüzde 51
artış gösterdi.
22 gümüş ödülün 7’si Amerika’ya giderken Almanya ve Güney Afrika da
beşer gümüş ödül aldılar. Hollanda,
Malezya, İngiltere, Hong Kong ve
Yeni Zelanda ise birer gümüş sahibi
oldular.
www.dto.org.tr
HABERLER
OCAK 2009
Krizi fırsata çevirenler
Adidas Çin'den çekiliyor mu?
D
ünyanın en
büyük üretim merkezi
durumundaki Çin,
özellikle son yıllarda
ucuz üretim merkezi
olma özelliğini yitirmeye
başladı. Spor malzeme
üreticisi Adidas’tan
yapılan açıklamada
şirketin ülkeyi terk
etmeye hazırlandığı
bildirildi. Adidas CEO’su
Herbert Hainer, Çin’de
çalışan işçi maaşlarının
giderek yükseldiğini
belirterek, “Ayakkabının
yüzde 50’si Çin’de
üretiliyor. Ancak maliyetlerdeki artış Çin’deki
üretim rakamımızı uzun
süre bu seviyelerde
tutamayacağımızı gösteriyor. Buradaki üretim
rakamlarımız zamanla
düşmeye başlayacak”
dedi. Gelen bilgilere
göre Adidas, bölgede
yeni ucuz üretim merkezi olarak adından söz
ettiren Laos ve Vietnam
gibi ülkelere taşınmaya
hazırlanıyor.
Petrol İhraç
Eden Ülkeler
Örgütü’nün
günlük
üretim
miktarını 2,2
milyon varil
azaltmasına
karşın petrol
fiyatlarındaki
düşüş devam
ediyor.
Üretim
kesintisi
kararına
karşın
fiyatlar, son
4.5 yılın en
düşük
seviyesinde.
Sanal magazacılıkta 'tek gün, tek ürün' modası
T
ek gün, tek
ürün’ sloganıyla ABD’de
beş yıl önce
faaliyete
geçen internet siteleri,
dünyanın birçok yerinde
girişimcilere örnek oldu.
Bu trend, Türkiye’yi de
es geçmedi ve yaklaşık
20 internet sitesinin
kurulmasına öncülük
etti. Söz konusu siteler,
elektronikten tekstile
kadar geniş bir alanda
her gün bir ürünü düşük
fiyatla satışa sunuyor.
bendeistiyorum.com,
theindirim.com, bitenekadar.com, hepsibitsin.com, efiyat.com,
maliyetineal.com... Bu
ve buna benzer onlarca
site, internette online
ticarette yeni bir akımın
önceleri olmayı başardı.
Türkiye’de yaklaşık iki
yıllık bir geçmişe sahip
olan tek ürün alışveriş
siteleri, klasik alışveriş
sitelerinden farklı olarak,
her gün müşterilerine
uygun fiyatla bir ürünü
sunuyor.
Cep telefonu pazarında yolda kalanlar
D
ünya çapında geçen
yıl 1 milyar
adedin
üzerinde
satış yapılan cep telefonu pazarı, büyümesini
hızla sürdürüyor. Fakat
bu büyüme, bazı şirketlere kazanç yerine kayıp
getiriyor. Dünyada oldu-
ğu gibi Türkiye’de de üst
sıralarda yer alan Nokia
ve Samsung’un çekişmesi sürerken, Motorola ve
Sony Ericsson’un payları
her geçen gün artıyor.
Uzmanlar tarafından
geçen yıl dünyada 1
milyar adedin üzerinde
cep telefonu satıldığı
ifade edilirken, 2008
yılının ilk çeyreğinde ise
toplam 292 milyon adet
cep telefonu satıldığı ve
satışların hızla arttığı
belirtiliyor. Bu rakamlar,
2007 yılının aynı çeyreğindeki 255 milyon
satış ile karşılaştırıldığında yüzde 14,3 artışa
karşılık geliyor.
Cep telefonu
pazarı
büyüdükçe,
prestijli
markalar da
pastadan pay
almakta
gecikmiyor.
HP, Crea ve
Asus gibi
bilgisayar
üreticileri
yeni mobil
ürünleriyle
piyasaya
oldukça hızlı
girdi.
K
riz nedeniyle birçok
şirket reklam yatırımlarını kısarken bu dönemi
fırsat olarak gören
Abdi İbrahim İlaç ve
Anı Bisküvi reklam yatırımlarına hız
verme kararı aldı.
Kriz döneminde şirketlerin aldığı önlemlerin başında, reklam yatırımlarını
kesmek geliyor. Ancak bazı şirketler
de reklamı kesen markaların mecralarda yarattığı boşluktan yararlanarak
markalarının ön plana çıkmasını ve
bilinirliliklerinin artmasını sağlamak
için reklam yatırımına ağırlık verme
yönünde strateji belirliyor. Son dönemde bu tarz bir strateji geliştiren
şirketlerden biri de 8.9 milyar dolar
olan Türkiye ilaç pazarından altı yıldır en çok pay alan Abdi İbrahim İlaç.
1912 yılında kurulan ve 2007 yılında 1 milyar 20 milyon dolar ciro elde
eden Abdi İbrahim İlaç’ın sektörde
sinir sisteminden solunum sistemine
kadar pek çok alanda marka olmuş
ürünleri mevcut.
Davos'ta tek Türk isim
D
ünya Ekonomik Forumu
(WEF) tarafından oluşturulan
ve Enerji Bilgi Teknolojileri,
Telekomünikasyon, Havacılık ve
Finans gibi sektörlerde dünyanın
önde gelen şirketlerinin CEO ya da
Yönetim Kurulu Başkanı düzeyinde
temsil edildiği Dünya Ekonomik
Forumu Guvernörleri yılda bir kez
Davos'ta toplanıyor. Bu toplantılarda iş dünyasının liderleri kendi
sektörleriyle ilgili küresel stratejiler konusunda fikir alışverişinde
bulunarak çeşitli sorunlara çözüm
önerileri oluşturmayı hedefliyorlar.
Süreyya Ciliv, Bilgi Teknolojileri ve
Telekomünikasyon Guvernörleri
Toplantısı'na Türkiye'den katılan tek
isim olacak.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
53
haberler
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
KISA KISA
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
IS DÜNYASINDAN
Turkcell Global Mobile Awards'da finalde
Turkcell finalde
G
SMA'nın bu
yıl 14.'sünü
düzenlediği Mobile
Global
Award'da finalistler
açıklandı. 4Play tarafından Turkcell için
hazırlanan 'Tonla Kazan'
hizmeti de finalistler
arasında yer alıyor.
Kazananlar 17 Şubat'ta
Barcelona'da düzenlenecek olan GSMA Mobil
Dünya Kongresi'nin gala
yemeğinde açıklanacak.
Gala yemeği 16-19
Şubat'ta Barcelona'da
gerçekleştirilecek olan
GSMA Mobil Dünya
Kongresi'nin en önemli
ve renkli etkinlikleri
arasında yer alıyor.
Yarışmaya tüm dünya-
dan 450 şirket katıldı
ve GSMA'nın jürisi 16
kategoride 80 işin finale
kalmasına karar verdi.
Turkcell'in 'Tonla
Kazan' uygulaması da
En İyi Mobil Reklam
Hizmeti kategorisinde finale kalan 5
işten biri. Kategorinin
diğer finalistleri ise,
Vodafone İspanya'nın
Mobil Pazarlama Keşif
Programı, Telstra'nın
Telstra Mobil Codes,
cellcity'nin DC2Go,
Microsoft'un Windows
Live Messenger Mobile
Client hizmetleri.
Tüm finale kalan işler
www.globalmobileawards.com/nominees.
shtml adresinden
görülebilir
'Tonla Kazan', Turkcell
abonelerine arandıkça kontör/dakika
kazandıran bir sistem.
TonlaKazan üyeleri
kendilerini arayanlara
reklam dinlettikçe, kampanya limitleri çerçevesinde çeşitli şekillerde
ödüllendiriliyorlar. Tonla
Kazan hizmeti şu anda
200 bin aboneye ulaştı.
Markaların reklamları
bugüne kadar 6 milyon
farklı kişi tarafından
dinlendi. Aylık 30 milyon
dinletim sayısına ulaşıldı.
Son bir ay boyunca markaların cıngılları 450
milyon saniyelik dinleme
elde etti.
Türk
Telekom’un
kontörlü
sabit hat
tarifesi
JeTTvell,
şehir içi
aramalarda
Paket100 ile
19 TL
karşılığında
100,
Paket 200 ile
23 TL
karşılığında
abonelerinin
konuşmasını
sağlayacak.
Binaların alt
katlarına
kurulacak ve
doğalgazdan
hidrojen,
hidrojenden
eletrik
üretmeyi
amaçlayan
sistem
yaygınlaşıyor.
Otomotive
ikinci destek
geliyor
S
anayi ve Ticaret Bakanı
Zafer Çağlayan, Ekonomi
Koordinasyon Kurulu'nda
otomotiv sektörüne
sağlanacak destek konusunda çalışmaların sürdüğünü ve
bunun Bakanlar Kurulu'nda alınan
hurda araçlar kararı ile ilgisinin olmadığını söyledi. Bakanlar Kurulu, 30
yaşın üzerinde olup vergi borcu gibi
nedenlerle trafikten düşürülemeyen
araçların hurdaya ayrılmasının kolaylaştırılmasına yönelik bir düzenleme
yapılması kararı almştı. Bu karar otomotiv sektörüne destek olarak nitelendirilmişti. Ancak Bakan Çağlayan,
otomotiv sektörü için hazırlanan
esas destek paketinin halen Ekonomi
Koordinasyon Kurulu'nda görüşüldüğü bilgisini verdi. Bunun Bakanlar
Kurulu kararı ile ilgisinin olmadığının
altını çizen Çağlayan, otomotiv hassas bir sektör. Bir düzenleme yapılacaksa söylenmez yapılır. EKK'da
çalışma sürüyor. Bakanlar Kurulu
kararı, 30 yaş üstü araçların temizlenmesine ilişkin bir karardır' dedi.
Total ve Renault küresel ortaklıklarını yeniledi
T
otal ve Renault, Elf markası ile kırk
yılı aşkın süredir devam ettirdikleri
işbirliğini yaptıkları yeni anlaşma ile
araştırma-geliştirme, pazarlama ve
motor sporları (Renault Motor Sporları
Teknolojileri ile) alanlarında yeniledi. Bu
anlaşma ile Renault, dünya çapındaki
tüm bayi ağında Elf Madeni Yağları'nı
tavsiye etmeye devam ediyor. Bununla
birlikte Total'in ING-Renault F1 Takımı
ile olan ortaklığı tüm hızıyla sürüyor.
54
E -T İ C A R E T
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
Takımın motor sporlarında kullandığı
araçların üzerinde artık Total'in de
renkleri yer alacak. Bu işbirliği,
Total'in otomotiv üreticilerinin teknik
ortağı ve dünya çapındaki akaryakıt ve
madeni yağ tedarikçisi olarak marka
bilinirliğini daha da güçlendirecek,
Böylece Total'in önümüzdeki yıllarda
araçlara yönelik çevre dostu ve
yenilikçi hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak.
İki şirket
arasındaki
ortaklık uzun
yıllar süreceğe
benziyor
www.dto.org.tr
HABERLER
OCAK 2009
ABD’li otomotiv sirketi GM geçen yıl 8.3 milyon araç satarken,
Japon Toyota 8.9 milyonluk satıs rakamına ulastı.
Toyota GM’yi tahtından etti
J
apon otomobil devi
Toyota’nın
satışları ilk
kez ABD’li
General Motors’u geçti.
Böylece Toyota, dünyanın en çok araç satan
otomobil şirketi olurken,
General Motors’un bu
konudaki 77 yıllık saltanatına da son verdi.
Detroit merkezli General
Motors, 2008 yılında
8,356 milyon otomobil
ve kamyon, Toyota ise
616 bin daha fazla
8,972 milyon adet araç
sattı. Her iki şirketin satışları da özellikle Kuzey
Amerika’daki zayıf talep
nedeniyle düşerken,
General Motors, daha
çok etkilendi. 2008’de
GM’nin küresel satışları
yüzde 11, Toyota’nın ise
yüzde 4 düştü.
GM, geçen yıl satışların Avrupa’da yüzde
7 düştüğünü, buna
karşılık Asya-Pasifik,
Latin Amerika, Afrika
ve Ortadoğu’da yüzde 3
arttığını bildirdi.
Toyota geçen yıl bir
önceki yıla göre yüzde
5 düşüşle Japonya’da
2,15 milyon adet,
Japonya dışında ise
6,82 milyon adet araç
sattı. 2007 yılında
9,366 milyon araç
satan Toyota, General
Motors’un 3 bin araç
rakamının altında kaldı.
Tüm dünyada yaşanan
global ekonomik krizden
her şirket gibi etkilenen
Toyota, 70 yıldır ilk kez
31 Mart ile biten mali
yılda 1,69 milyar dolar
operasyonel zarar
açıklayacağını öngörüyor.
50 kisi 48 saatte bir sirket kurdu
G
irişim Günleri
İstanbul
2008’de, 50
kişi ticari fikirlerini
sunma ve grup halinde
gerçekleştirme fırsatı
buldu. Etkinlik sonunda
tüm katılımcıların kararı
ile şirket kuruldu.
Sadece 48 saatte bir
girişim başlatılabilir mi?
‘Girişim Günleri İstanbul
2008’in organizatörleri
Şaban Daşgın ve Ferit
Demir, bir deney olarak;
yazılım-tasarım, iletişimpazarlama, iş geliştirme
ve proje yönetimi alanlarında uzman kişileri, bir
hafta sonu boyunca bir
araya getirerek işte tam
da bunu gerçekleştirdi.
Alarko
Holding,
Milli Piyango
Özelleştirilmesi
İhalesi'ne
birlikte
katılmak
üzere Doğuş
Holding,
Fina Holding
ve Avrupa’nın
en büyük
şans oyunları
şirketi OPAP
ile anlaşma
imzaladığını
bildirdi.
THY’den
İMKB’ye
yapılan
açıklamaya
göre,
2008
yılında dış
hatlarda
business
class ve
dıştan dışa
transit yolcu
sayılarında
2007’ye
kıyasla
sırasıyla
% 23.2 ve
% 41.3 artış
sağlandı.
Ayrıca, yolcu
doluluk
oranını da 1.1
puan artışla
% 73.8’e
yükseldi
Küresel finansal krizde iflas
sınırına gelen Fortis’in,
parçalanarak Hollanda ve
Fransızlara satısının
mahkemece dondurulması,
Belçika Hükümeti'ni zor
durumda bıraktı.
Fortis’in satısı
donduruldu
B
rüksel
temyiz
mahkemesi, Fortis’in
hükümet müdahalesi ve yönetim
kurulu kararıyla
satışını dondurarak, her türlü satışın
65 gün içinde yatırımcıların onayına
sunulmasına karar verdi. Bu durumda, Fortis’in ABN Amro bankası dahil
Hollanda’daki faaliyetlerinin, 16.8
milyar Euro’ya Hollanda hükümetine
satışıyla Belçika, Türkiye, Polonya
ve Fransa’daki faaliyetlerinin 14.,7
milyar Euro’ya BNP Paribas’ya devrinde, 12 Şubat’a kadar Fortis hissedarlarına söz hakkı tanıyacak.
Hissedarlardan onay alınmadan satış
işlemlerinin sürdürülmesi halinde,
Belçika ve Hollanda Hükümetlerinin
5’er milyar Euro’ya kadar tazminat ödemesi öngörülen kararda,
Belçika, Hollanda ve Lüksemburg
Hükümetlerinin Fortis’i kurtarmak
için yaptıkları ilk müdahalede, 11,2
milyar Euro sermaye aktarma karşılığında, banka hisselerinin yüzde
49’unu devralmalarının da bilirkişi
heyetince incelenmesi istendi.
Forbes Dergisi'nin sıralamasında
dünyanın 20’nci büyük şirketi olan
Fortis’in hisseleri, son 1 buçuk yılda
30 Euro’dan 1 Euro’nun altına gerileyerek yatırımcılarını kızdırmıştı.
Fortis Türkiye, Brüksel Temyiz
Mahkemesi’nin Fortis’in satışına
ilişkin kararının, Fortis Türkiye’nin
günlük operasyonları, müşterileri ve
çalışanları açısından herhangi bir
değişiklik getirmediğini bildirdi.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
55
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
Gelecegin
En Güvenilir
Sektörü
DTO YÖNETIM KURULU ÜYESI
Bilisim
21. Yüzyıl’a Damgasını Vuracak Sektör
G
eçtiğimiz günlerde
Türkiye İş Kurumu
tarafından ilgili uzmanlık
alanlarında sunulan ve
uluslararası geçerliliği
olan sertifika programları
yoluyla eğitime tabi tutulacak gençlere
bilişim teknolojileri sektöründe iş imkanı
sağlanacağı açıklandı.
Yüksek Planlama Kurulu kararıyla 2006
yılında yürürlüğe giren Bilgi Toplumu
Stratejisi Eylem Planı’nda yer alan
89 No’lu eylemle, bilişim teknolojileri
sektöründe ihtiyaç duyulan nitelikli
çalışanlar yetiştirilmesi amaçlanmıştı.
Sorumluluğu YÖK’e verilen bu eylemde
56
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Denizli'nin
ihracat
kalemleri
arasında ilk
sıralarda
yer alan
mermercilik,
özellikle
son yıllarda
başta Denizli
olmak üzere
birçok
şehirde
büyük
şirketlerin
yatırım
yaptığı bir
alan haline
gelmiş
durumda.
Ramazan Çelikkol
sektör
HABERLER
bugüne kadar gelişme sağlanamaması
üzerine DPT Müsteşarlığı tarafından
geliştirilen “Nitelikli Bilişim Çalışanları
Yetiştirilmesi” projesine İş ve İşçi
Bulma Kurumu sahip çıktı. Kurum
Genel Müdürü Namık Ata, Türkiye’deki
üniversite mezunu, yabancı dil bilen ve
teknik altyapı eğitimi almış olan işsizleri,
kendi bütçelerinden yetiştirebilecekleri
önerisini getirdi.
İş-Kur tarafından yürütülecek olan proje
2009 yılı programına da alındı. Proje
kapsamında ilk olarak sektörün hangi
özelliklerde ve hangi sayıda personele
ihtiyaç duyduğu belirlenecek. Ardından
kurum üniversiteler ve eğitim hizmeti
2009 Yılı
Kalkınma
Programı’na
alınan
Nitelikli
Bilişim
Çalışanları
Projesi,
gençlere
bilişim
teknolojileri
sektöründe
iş imkanı
sağlayacak.
veren kuruluşlarla irtibata geçecek.
Doğrudan hizmet alımı yoluyla yapılacak
ve zamandan kazanılacak olan proje
kapsamında yılın ikinci çeyreğinde
eğitimler başlayacak. Eğitim alınacak
uzmanlık alanlarının niteliğine göre bir
kaç ay sürmesi planlanan eğitimlerin
sonunda gençlere yurt içi ve yurt dışında
istihdam imkanı sunan uluslararası
sertifikaları verilecek.
Bilişim Sektörü’ne
Cumhurbaşkanı Desteği
Türkiye Bilişim Derneği’nin düzenlediği
25. Ulusal Bilişim Kurultayı, ilk
kez bir Cumhurbaşkanı katılımıyla
www.dto.org.tr
OCAK 2009
gerçekleştirildi. Ankara Sheraton Otel’de
2008’de yapılan açılış töreninde
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bilim ve
teknoloji konularına önem ve destek
verdiğini göstermek için bu alandaki
faaliyetleri himayesine aldığını söyledi.
Türkiye‘nin, yalnızca teknoloji transfer
eden, kullanan bir ülke olamayacağını,
teknoloji ve bilim üreten, bunları
geliştiren bir ülke olması zorunluluğunu
vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun
yalnızca ekonomi ve hayatı kolaylaştırma
açısından değil, siyasi açıdan ve güvenlik
açısından da elzem olduğunu, bu fırsatın
kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, bilişim sektörünün
sunduğu avantajları ülke olarak en iyi
şekilde değerlendirip bilinçli bir şekilde
uygularsak, gelişmiş ülkelerle aramızdaki
mesafeyi kapatmak için büyük bir avantaj
elde edeceğimizi kaydetti.
Türkiye’de bilişim alanında 5-6 yıl
öncesine göre çok önemli gelişmeler
yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı
Gül, genç bir nüfusa sahip Türkiye’de
gerekli altyapının bulunduğunu kaydetti.
Gül, bu altyapıyı en iyi şekilde besleyecek
yasal tedbirlerin alındığını ve gerekli
kaynakların ayrıldığını anlattı.
Türkiye’de 5-6 yıl önce 3 olan
teknopark sayısının bugün 30’u aştığını
belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
bütçeden ayrılan kaynağın da en iyi
şekilde değerlendirildiğini kaydetti.
Gül, Kurultay‘da yapılacak çalışmalarla
Türkiye‘nin bilgi toplumuna dönüşmesine
yönelik strateji belgesinin neresinde
olduğunun, neler yapıldığının, nerelerde
gecikildiğinin ortaya çıkacağına işaret
etti. Gül, bilişimle ilgili çalışmalara her
zaman destek vereceğini, Kurultayı da
sektöre verdiği önemi göstermek için
himayesine aldığını ifade etti.
Bilgi teknolojileriyle iletişim
teknolojilerinin bir araya gelmesi ve birbirine yakınlaşması anlamına gelen
“Yakınsama” ana temasıyla yapılan
SEKTÖR
Bilişim’08 hizmet ödüllerini kazananların
kategorileri ve isimleri şöyle:
Türkiye
Bilişim
Derneği’nin
bu yıl 25. kez
düzenlediği
ve ülkemiz
açısından son
derece
önemli olan
Bilişim
Kurultayı,
çok sayıda
protokol ve
davetlinin
katılımıyla,
‘Yakınsama’
ana teması
ile Ankara’da
gerçekleşti.
Bilişim’08
çatısı altında
yapılan
toplantıda
bilişimi en iyi
kullanan
kuruluşlara
çeşitli
kategorilerde
ödüller verildi.
» Sektörel haber sitesi
turkinternet.com
» İnternet haber sitesi
NTV MSNBC
» Alışveriş sitesi
hepsiburada.com
» Kitap sitesi
Kitap Yurdu
» Spor sitesi
Sporda Bugün
» Sanal müzeler
Cumhurbaşkanlığı Müze Köşk
» Sektörel dergi
Chip
» Yerel yönetim
Ankara Büyükşehir Belediyesi
» Banka
Garanti Bankası
Bilişim’08 Konferansı kapsamında
medya, spor, sağlık, teknoloji
siteleri, sanal müzeler ve banka gibi
çeşitli kategorilerde bilişimi en iyi
kullanan ve yaygınlaşmasını sağlayan
kuruluşlara bilişim hizmet ödülleri 3.
kez verildi.1996’dan beri Türk bilişim
sektörüne uzun yıllar hizmet etmiş
önemli katkılar sağlamış kişilere verilen
yaşam boyu hizmet ödülünü bu yıl, 1976
yılından beri Türkiye Bilişim Derneği
üyesi olan Bilim ve Teknolojiden Sorumlu
Eski Devlet Bakanı Tınaz Titiz aldı.
Zirvede bilişim okur yazarlarının
sayısının arttırılması, bilişimin
ucuzlatılması ve vergi yükünün
hafifletilmesi gerektiğini ifade eden
Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Turhan Menteş, ülkemizin bilişim
alanında temel politikalar oluşturması
gerektiğini belirtti.
Zirvede ayrıca e-devlet kapısı sürecine
hız verilerek, devlet ile vatandaşın
yakınlaştırılması ve devletin kısa yolunu
oluşturmanın önemine dikkat çekildi.
» Sağlık kurumu
Hacettepe Üniversitesi
» e-devlet sitesi
digitaldevlet.net
» Tv programı
Bilişim Dünyası
» Video sitesi
pikniktube
» Bireysel haber sitesi
bilişimveteknoloji.com
» Bilişim hizmet özel ödülü
tipterimleri.com
» Bilişim hizmet özel ödülü
CTG
» Bilişim Hizmet özel ödülü
Intel
Vatandaş ve Devlet İlişkilerinde
Yeni Bir Boyut: e-Devlet
e-Devlet uygulaması ülkemizde de
hayata geçti. Peki, nedir e-devlet? Biz bu
uygulamadan nasıl yararlanacağız?
Kısaca e-devlet olarak ifade edilen
elektronik devlet kavramı, vatandaşların
ya da iş dünyasının devlet kurumlarıyla
olan ilişki ve işlemlerinin elektronik
ortamda gerçekleştirilmesidir. Kamu
hizmetlerinin, tarafların doğrudan
bağlantı kurmaya ya da fiziksel değiş
KRIZ SONRASI YASANAN BILISIM DÖNEMI
T
ürkiye Bilişim Derneği Başkanı
Turhan Menteş, 25. Ulusal Bilişim
Kurultayı’nda yaptığı konuşmada
derneğin Türkiye‘nin bilişim toplumu
yolunda ilerlemesini yönlendiren ve
destekleyen, gönüllülük esası ile çalışan
bir sivil toplum örgütü olduğunu söyledi. Menteş; “Her kriz dönemi sonrası
özellikle bilişim sektöründe sıçrama
gösteren, teknolojiler üreten ülkeler ve
Türkiye Bilişim
Derneği bugün
18 ilde temsilci
ve 10 bin
üyeye sahip.
firmalar çıkmıştır. Fırsatların değerlendirilmesinde belirleyici rol bilişim
teknolojilerinin üretimine ve etkin
kullanımına verilecek özel ağırlık
olacaktır” dedi.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
57
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
sektör
hakkında bildirim zorunluluğu ve süresi,
bildirim şekli, doğum izni vb. detaylı
bilgileri bulabilmek mümkün.
DTO YÖNETIM KURULU ÜYESI
Ramazan Çelikkol
e-Devlet
hizmetleri
vatandaş için
büyük
kolaylık ve
fayda sağlar.
Sistem ile
vatandaşlar,
kurumlar
ile olan
işlemlerini
zaman
kaybetmeden
üstelik de
eskisinden
çok daha
hızlı ve
güvenilir
bir şekilde
yapabilecek.
e-Devlet uygulaması ile, devlet ve vatandaş el ele
tokuş yapmaya gerek kalmadan açık
veya sınırlı kullanıcıların ulaşabildiği
kapalı ağlar üzerinden elektronik olarak
yapılabilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler
üretim ve hizmet biçimlerini değiştirmiş,
önce internet ve e-ticaretle günlük
yaşantımıza büyük kolaylıklar
kazandırmış, sonra da e-devlet
uygulamaları ile vatandaş devlet
ilişkisine yeni bir boyut getirmiştir.
Ülkemizde Başbakanlık’a bağlı e-devlet
kapısı, 18 Aralık 2008’de yapılan
törenle Başbakan Erdoğan tarafından
e-Devlet, vatandaşlara devlet tarafından verilen hizmetlerin elektronik ortamda sunulması
demektir. Bu sayede
devlet hizmetlerinin
vatandaşa en kolay
ve en etkin bir biçimde, kaliteli, hız-
58
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
açıldı. Bundan sonra 22 devlet
hizmeti www.turkiye.gov.tr adresi
üzerinden yapılabilecek. Sayfaya
girdiğinizde, Vatandaş, Devlet ve İş ana
başlıkları altında bulunan alt başlıklar
sorularınıza yanıt arayacağınız linkler
olacak. Sitede bilgilendirme sistemleri
‘vatandaş’, ‘devlet’ ve ‘iş’ olmak üzere üç
ana başlık altında toplanmış.
e-Devlet’te vatandaşlar için doğum,
eğitim, askerlik ve seferberlik, iş ve
kariyer, sosyal güvenlik, aile, birey ve
toplum, sağlık, özürlü vatandaşlar vb. gibi
alt başlıkları bulabilirsiniz. Örnek olarak,
doğum bildirimi ve aile tesciline kayıt
lı, kesintisiz ve güvenli ulaştırılmasını
sağlar. Klasik devlet
kavramının yerini
alan e-devlet anlayışı, her bireyin bilgi
teknolojilerini kullanan sistemler ile
devlete ulaşmasını
hedeflemektedir.
Sistem pek
çok kişi
kurum ve
kuruluşa
olduğu gibi
devlet için de
pek çok
kolaylığı
getiriyor.
e-Devlet
uygulaması
ile her bir
elektronik
hizmet için
önceden
harcanan
emek ve
zamanın
yerini hızlı ve
standart bir
işleyiş alıyor.
Ayrıca “Devlet” ana başlığı altında;
tarihimiz, Cumhurbaşkanlığı, TBMM,
devlet sözleşme ve ihaleleri vb. alt
başlıklar bulabilirsiniz. “İş” ana başlığı
altında ise; dış ticaret, elektronik ticaret,
sektörler, vergi vb. alt başlıklarda tüm
sorularınıza cevapları bulabilirsiniz.
E-devlet’in en büyük avantajı, artık eskisi
gibi ufak tefek sorularınız için bile devlet
dairelerinin kapılarını aşındırmanız ya
da telefonla defalarca arama yapmanıza
gerek kalmayacak olmasıdır.
Bazı duyurulardan bu site aracılığıyla
anında haberdar olabileceğiniz gibi, size
verilmiş şifreler ile iş başvuru sonucu
sorugulaması, ptt kayıtlı gönderi takibi,
vb. gibi konuları takip edebileceksiniz.
Siteye kullanıcı girişi için şifre ile giriş,
e-imza ile giriş ve m-imza ile giriş
yapabilirsiniz.
Örneğin, bir çocuğunuz oldu ve nüfusa
nasıl ve ne zaman kayıt yaptırmanız
gerektiğini bilmiyorsunuz. İşte bu
sorunun cevabını artık en kısa yoldan
bulabileceğiniz yer www.turkiye.gov.
tr. Bu adresten yapmanız gereken
tüm işlemleri okuyabilir, böylece
en doğru bilgiye ulaşabilirsiniz.
Bunun dışında işsizlik ödeneğine
başvurabilir ya da motorlu taşıtlar
verginizi hesaplayabilirsiniz. T.C. Kimlik
Numaranızı bilmiyorsanız öğrenebilir
veya PTT’den yolladığınız bir mektup ya
da paketi takip edebilirsiniz.
e-Devlet Uygulaması ile
Devletin Hedefleri
Internet teknolojilerinin kamu
hizmetlerinin takibi için kullanılmaya
başlamasıyla birlikte, devlet için bugüne
kadar uzak bir kavram olan verim
kavramı da işler hale gelecektir. Verinin
bilgisayar ortamında değerlendirilmesi
verim artışını, verimin artışı ise tasarrufu
getirecektir. Bu yapı sayesinde yıllardır
gerçekleşemeyen ‘devlet ağına hızlı
ulaşım’ da sağlanabilecektir. Kısacası
devlet vatandaşa “bir tık’ kadar yakın
olacaktır. Daha sonraki basamaklarda
bu yapı, devlet bilgisine ulaşımın da
ötesinde, elektronik oy verme sistemi
gibi uygulamaları da mümkün kılan bir
hale gelecektir.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
Ocak 2009
www.sabanoglu.com
SEKTÖR
Denizli Ticaret Odası
59
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
makale
HABERLER
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
Yük. End. İşl. Müh. Kalite Yönetim Sistemleri Danışmanı
Mustafa Koç
Denizli'nin
ihracat
kalemleri
arasında ilk
sıralarda
yer alan
mermercilik,
özellikle
son yıllarda
başta Denizli
olmak üzere
birçok
şehirde
büyük
şirketlerin
yatırım
yaptığı bir
alan haline
gelmiş
durumda.
Global Ekonomik Kriz ve Türk Sirketleri için Stratejiler
Krizden Cıkıs
Stratejiler, tavsiyeler, önlemler
2
009 yılına geldiğimizde
dünyada bir telaş başladı.
Amerika’da başlayan
küresel mali kriz gelecek,
geliyor derken 2008
yılı sonunda Türkiye
de global ekonomik krize yakalandı.
Hiç kuşku yok ki, yüz yılda bir gelen
krizlerden olan bu kriz de öyle hafife
alınacak ve kendiliğinden gidecek bir
dalgalanma değildir.
Dünyanın en önemli ekonomistlerinden
biri olan Prof. Dr. Etwan Sanders’e
göre, 21.Yüzyıl’a damgasını vuracak ve
önümüzdeki on yıl boyunca dünyada
büyük tarihi olaylara neden olabilecek
60
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
boyutta olan bu küresel krizin ilk
etkilerini 2009 yılının ikinci çeyreğinden
sonra ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi
boyutları ile görmeye başlayacağız ve bu
sarsıntılar 2010 başlarına kadar devam
edecek. Sanders, bu krizin boyutlarının
20. Yüzyıl’ın başlarındaki ilk ekonomik
krizden daha büyük olacağını iddia
ediyor.
Prof. Dr. Sanders’in bu
görüşüne destek olan diğer
akademisyenlere göre de
Avrupa ve Amerika’daki önemli
yatırım bankaları çöktüğü için
bu durum kapitalist sistemin
iflası olarak değerlendirilmeli ve
Ekonomik
kriz;
önceden
sezilmeyen,
işletme ve
bireylerin
değerlerini,
amaçlarını ve
ihtimallerini
tehdit eden
bir belirsizlik
ve gerilim
durumudur.
bu nedenle gerekli önlemler mutlaka
alınmalıdır. Yine bu görüştekilere göre,
finans piyasasındaki krizin reel sektöre
sirayet etmesi kaçınılmaz görünmektedir.
Yine ABD’yi derinden sarsan bu finansal
krizin, siyasi yansımalarının da ağır
olacağı düşünülmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda elde
edilen verilere göre de, bu kriz
sonucunda dünyadaki çevre,
sosyal, siyasi, dini ve ekonomik
alandaki gelişmeler girişimcilerin
pazarlama stratejilerinde,
yapısında ve yönetiminde çok
köklü değişiklikler yapmalarını
zorlayacak. Bu değişikliklerin
www.dto.org.tr
OCAK 2009
neler olabileceği, girişimcilerin
uygulamaları gereken stratejilerini ve
çalışmalarını aşağıda açıklayacağımız
gelişmeler doğrultusunda yeniden
değerlendirmeleri son derece önemli bir
konudur.
Global Ekonomik Kriz’in Dünya
Ekonomilerine Etkileri
Global ekonomik krizin tüm ülke
ekonomilerini ciddi oranda etkikeyeceği
açıktır. Öyle ki, bu krizle birlikte dünya
ekonomisinde köklü değişiklikler olacak
ve bu değişiklikler sonrasında uluslararası
ekonomik entegrasyonlar ortaya çıkacak
veya mevcut entegrasyonlar daha da
güçlenmenin yollarını arayacaklardır.
İşte bu noktada krizden kurtularak
küresel üstünlüğü yeniden sağlayabilmek
için büyük şirketler ve önemli sektörlerin
desteklenmesi bekleniyor. Bu şirketler,
krizden büyük darbe yiyecek Avrasya’nın
başta enerji kaynakları olmak üzere
doğal kaynaklarına, enerji ulaştırma
ve deniz ticaret yollarına, dünya
nüfusunun yaklaşık yüzde
yetmiş beşine sahip olan bu
coğrafyanın pazarlarına egemen
olmak, stratejik işbirliklerini
gerçekleştirmek veya rakip
koalisyonları engellemek
isteyeceklerdir.
Avrasya enerji kaynaklarının Müslüman
ülkelerin topraklarında olduğunu
bilen Türkiye, bu coğrafyadaki yerini
tanımlayarak bu ülkelere önderlik ederek
ekonomik bağlamda bir entegrasyonu
düşünmezse Rusya’ nın yeniden
ekonomik atağa kalkarak eski tecrübeleri
ışığında güçlü bir blok oluşturması
Türkiye’ nin önündeki fırsatı kaçırmasına
sebep olabilir.
Yine Batı da Japon, Kore ve Çin istilasına
daha fazla tahammül göstermeyecek
böylelikle ucuz Çin ve Kore malları
Türkiye’ye ve Türkiye’ nin hedef
pazarlarına dolacaktır.
Mevcut durum karşısında işletmeler
de birbirleriyle birleşerek ve ittifaklar
kurarak güçlenmek isteyeceklerdir. Bu
sebeple küçük ve orta ölçekli işletmeler
artık tüm dünya piyasalarında aktif hale
gelmek, yani çok uluslu olmak, yurtiçi
siyasi istikrardan çok uluslararası siyaset
ve dünyadaki hızlı gelişmeleri takip
etmek zorunda kalacaklardır.
EKONOMİ
Cumhuriyet
Dönemi’nin Ilk Krizi
Dünya
en ağır
ekonomik
bunalımını
1929 yılında
yaşamıştır.
Bu kriz
döneminde
tam 50
milyon
insan evsiz
ve işsiz
kalmış,
bu krizin
ardından çok
derin sosyal
sorunlar
ortaya
çıkmıştır.
Türkiye,
ekonomiyi
derinden
sarsan ve
ekonomi
politikasında
değişiklik
yapmasına
neden olan
6 ekonomik
kriz dönemi
yaşamıştır.
Bu krizlerin
ardından da
birbiri ardına
ekonomik
paketler
devreye
girmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, ekonomik krizle ilk kez 1929 yılında tanıştı. 1929’da
bütün dünyada büyük bir ekonomik bunalım patladı. Türkiye Ekonomisi’nin
kendi sıkıntıları ve ilk taksitinin ödenmesi gereken Osmanlı’nın borçları
ortaya çıkınca ciddi bir kriz yaşandı. Türk parasının değeri düştü.
Türk Yatırımcılarına Krizden
Kurtulma Yolları
Peki Türkiye’de yaşayan Türk insanı
ve girişimciler ne yapmalıdır? Bu
çalışmamızda ekonomik krizden
sağlıklı bir şekilde kurtulma yollarını
ve muhtemel sonuçlarını ele alacağız.
Bunu yaparken de hedeflerimizi bilimsel,
gerçekçi ve doğru olarak belirlemeliyiz.
Çünkü girişimci olarak geleceğe
odaklanmamız gerekir.
Önceki benzer krizlerde firmaların
yaptıkları farklı uygulamaları
incelediğimizde, birbirlerine zıt
uygulamalara rağmen krizlerden
başarıyla çıkan firmaların kendilerini
çok iyi analiz edebildiklerini
ve öncelikle kendilerini çok
iyi tanıdıklarını görüyoruz. Bu
nedenle firmalar, projelerde
uzman danışman desteği almalı,
sürekli araştırmacı olmalıdır. Çivi
çiviyi söker atasözünden hareketle
en iyi inovasyon fikirlerinin kriz
dönemlerinde ortaya çıktığını bir kez
daha hatırlatmak isteriz.
Krizden güçlü bir şekilde çıkmak için
önerdiğimiz çözümler dünya işletmecilik
tarihinde alınmış önlemler ve iş
dünyasının yaşadığı çeşitli krizlerde
yaptıkları uygulamalardan derlenmiştir.
Öncelikle geçmişte yaşadığımız ve
bağışıklık kazandığımızı zannettiğimiz
krizlerde yaptığımız hatalar ve kaçırılan
fırsatlarla ilgili olarak geçmişimizi
sorgulayarak şu andaki konumumuzu
açık ve gerçekçi olarak belirlemeliyiz.
Devletin gözden çıkardığı sektörlerde
ısrar etmememiz gerekmektedir. Bilgiyi
beklememeli, araştırmaları sektörel
dayanışma içinde analiz etmeliyiz. Bazı
fırsatları doğru değerlendirmek amacıyla
girişimciler güçlerini birleştirmek
üzere bir an önce bir araya gelmeyi
denemelidir. Çünkü kaynaklar günden
güne azalmaktadır.
Ekonomik sıkıntının en az hasarla
atlatılması için toplam kalite yönetim
sistemi kurulmalı ve etkin bir şekilde
uygulanarak bu sistem çerçevesinde
uzun vadeli pazarlama için satışlara ve
karlılığa doğrudan etki eden dağıtım
kanalları, fiyatlandırma, reklam ve
promosyon stratejileri, satış gücü
etkinliği, sipariş alma ve müşteriyi
geliştirme fonksiyonlarını inceleyen,
sürekli gelişen ve öğrenen bir
organizasyon kurulmalıdır.
Şirketler, mükemmellik modelini
uygulaması ile daha rekabetçi hale
gelebilir, karlılık ile birlikte tüm
iş sonuçlarını iyileştirerek, krizi
aşabilirler ve kriz sonrasına sağlıklı
bir şekilde hazırlanabilirler. Bunun
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
61
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
makale
Yatırımcı Fırsatları
Her krizde artan konut kredisi
faiz oranları konuta olan talebi
azaltacak, bu da hem yeni
hem ikinci el konut fiyatlarını
düşürecektir. Hali hazırda konut
piyasasında var olan durgunluk
küresel krizden ziyade yanlış hedef
kitleye hitap eden planlamalar
ve buna bağlı olarak yanlış
fiyatlandırma politikalarından
kaynaklanmaktadır. Krizle birlikte
uluslararası piyasalarda ortaya
çıkan likidite sorunu nedeniyle
Türkiye’deki bankaların yurt dışı
kaynaklı kredi bulmaları zorlaşmış
ve bu bankalar iç piyasaya
yönelmek zorunda kalmıştır. Bu
ise doğal olarak mevduat faiz
oranlarını yükseltmiştir. İşte
bu nedenle yaşanan ekonomik
kriz özellikle elinde parası olan
yatırımcılara karlı bir yatırım aracı
sunacaktır.
BANKALARIN YAPISAL ÖZELLİĞİ TÜRKİYE’Yİ KURTARACAK
yanında günümüzde bilgi çağında
internet kullanımı krizden çıkış için
uygulanabilecek en önemli araçlardan
biridir. İnternet vasıtası ile binlerce kişiye
kısa zamanda ve ücretsiz ulaşma imkanı
vardır. Küresel mali krizi ve gelecekteki
diğer kriz dalgalarını büyük hasar
almadan atlatmamız hatta bunu fırsata
çevirebilmemiz için günümüzde Avrupa
ve Dünya’da geçerli en son teknoloji ve
metotları uygulamak zorundayız.
Tanıtım ve markalaşma faaliyetlerine
büyük önem vermesi gereken Türk
firmalarına, yeni müşteriler ve pazarlar
bulmaya yönelik etkin bir pazarlama
stratejisi olarak dış ticaret sitelerine
üye olmaları tavsiye edilebilir. Kriz
döneminde yurt dışı pazarlara açılmanın
yolunu mutlaka bulmalıyız. (1980 krizi
ihracat hamlesi ile aşılmış ve Türkiye
bu ivme ile 2000 yılına kadar yükseliş
trendi yakalamıştır)
Bunların yanında CRM ve PRM
sistemleri, erken uyarı sistemlerine
dönüştürülmelidir. Acil durumlarda hızlı
karar alma ve koordinasyon için “karar
destek ve bilgi yönetimi” sistemleri
62
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
kurulmalıdır. IT sistemlerinden daha çok
alanda ve daha fazla faydalanılmalıdır.
Detaylı süreç ve iş analizleri yaparak
çeşitli verimlilik stratejileri geliştirmelidir.
Kriz döneminde fazla vaktimiz
olduğundan Arge - İnovasyon – Sistem
ve kişisel gelişim eğitimlerine önem
verilmelidir.
Bu dönemde süreç iyileştirmeleri
gerçekleştirilmelidir. Satış
stratejilerinden pazarlama stratejilerine
geçilmelidir.
Pazarı korumak adına gerekirse
rakiplerle işbirliği stratejilerine
geçilmelidir. Kriz dönemlerinde yükselişe
geçecek olan yeni rakiplere dikkat
edilmelidir. Yine yaşadığımız bu finansal
kökenli krizi, olabilecek diğer tüm
krizler için bir araç olarak kullanıp,
işletmelerde genel kriz yönetimi
konsepti geliştirilmelidir.
Ekonomik kriz dönemlerinde,
yöneticiler hızla harcamaları
kısma kararı alır ve bunun ilk
adımı da reklam harcamalarıdır.
Zaten üst yönetimde görev alan
Türkiye’deki
bankacılık
sisteminin
yapısal
özelliği ve
piyasadaki
aktörlerin
kriz
sırasındaki
davranış
biçimleri
Türkiye’nin
bu krizi
az hasarla
atlatmasına
neden
olacaktır.
ve çoğunluğu finans kökenli olan kişiler,
reklamın gücüne pek inanmaz. Onlar
pazarlamayı ve reklamı, kar yaratan
bir faaliyet olarak değil, rakiplere karşı
bir savunma önlemi olarak görür. Uzun
vadeli markalaşma reklamlarına önem
verilmelidir.
Her şirketin, zarar ettiği veya zayıf
olduğu bir promosyonu, bir dağıtım
kanalı, müşteri kitlesi ve coğrafi bölgesi
vardır. Kriz döneminde ev temizliğine
ve tasfiyeye bu zaaf noktalarından
başlamak gerekir. İşlerin durgunlaştığı
dönemler, şirketin gelişme döneminde
aldığı fazla kiloları eritmek için iyi bir
fırsattır. Lüks harcamaların ve gereksiz
savurganlıkların azaltılması şirketi daha
sağlıklı bir duruma getirir.
Maliyetleri düşüren yalın yönetim
tekniklerini normal zamanda
uygulayan tutumlu şirketler, işler
durgunlaştığında fazla sıkıntı
çekmez. Müşterilere normal
zamanlarda sunulan kalite ve
hizmet düzeyini, kriz döneminde
düşürmek rakipleri güçlendirir.
Maliyetleri şirket içinde azaltmak
www.dto.org.tr
EKONOMİ
OCAK 2009
Küresel
Kriz’de Türkiye ne yapmalı?
Bu noktada pek çok
kişinin söylediği ortak
söz “Bu kriz gelip geçici
ve bizi etkilemiyor”
yorumlarından uzak
durarak olaya daha
gerçekçi yaklaşmak
gerekmektedir.
Ekonomistler tarafından
atılması gereken daha
somut adımlarsa şöyle
sıralanıyor:
- Bankalardaki mevduat
güvencesi arttırılmalı,
- Bankalara özellikle
Merkez Bankası
yerine, yükü yan sanayi kuruluşlarına ve
bayilere aktarmak da yanlıştır. Yeterli
sermayesi olan şirketler, resesyonda
geriye yaslanmak yerine rakiplerinin
pazar paylarına göz dikebilir. Bu şirketler
için zor günler yeni bir büyüme fırsatı
yaratır.
Finansal gücü yeterli olmayan işletmeler
ise, pazarlama harcamalarında total bir
kısıtlamaya gitmek yerine, doğru bir
analiz ile eksik ve verimsiz faaliyetlerinde
kesinti yaparak rahatlayabilirler. Sakin ve
gerçekçi analiz yapmalısınız.
Paniğe Kapılan Girişimcinin
Hata Riski Artar
Kriz dönemlerini basmakalıp
düşüncelerle ve üstünkörü önlemlerle
geçiştirmek zordur. Sıkıntılı dönemler,
geçmişten daha farklı ve analitik
Kriz
fırsatı
aracılığıyla (örneğin faiz
oranlarını düşürerek)
likidite sağlanmalı,
- Ödeme güçlüğü
çeken birey
ve şirketlerin
borçları yeniden
yapılandırılmalı.
Krizi
beklemek
krize karşı
hazırlıklı
olmak demek
değildir.
Herkes
krize
hazırlıksız
yakalanır.
Fırsatları
yakalamak
için sunulan
imkanlar
herkese
eşittir. Kriz
döneminde
erken yol
alan kazanır.
Kriz yönetimi işletmenin kayıp ve
kazançlarının büyüklüğüyle yakından
ilgilidir ve ağırlıkla risk yönetimi ve
senaryo planlamalarına dayanan,
maliyet-esneklik-hız-verimlilik-iletişim
gibi diğer alt stratejileri de sıklıkla
kullanan bir yönetim stratejisidir.
Her geçen gün yeni krizlerle karşı
karşıya kalan rekabet dünyasında, kriz
yönetimini günlük işletme stratejilerinin
içine sokmak zorundasınız. Bankalara
güvenmeyiniz, ödeme planınızı ve
bütçenizi iyi ayarlayınız. Siz ne kadar
iyi olursanız olun, para azaldığı
için bankalar çok seçici ve dikkatli
olacaklardır.
Yerinizde Saymayın
Hizmet Kalitenizi Artırın
İşsizliği önlemek ve krizlerden
kurtulmak amacıyla devlet
desteklerinden % 100
yararlanmanın yollarını
aramalıyız. Fırsat için “gerek
şart” lardan biri, genelde
kriz” dir. Fakat “yeter şart”, bu
krizlere “hazır” olmaktır. Ancak hiç
kimsenin bu krize hazır olmadığını
unutmayınız. Yani yeni fırsatları
yakalamak için herkes eşit şartlardadır.
düşünmeyi, ayrıntıları dikkate alan
bir yaklaşımı gerektirir. Gelir kaymaları değerlendirilmelidir.
Yeni dönemde gelir gruplarının
tercihlerinde aşağıya doğru kaymalar
görülür. Durgunluk dönemlerinde üst
gelir grupları, orta sınıfa doğru yaklaşır.
Orta sınıftakiler de ortanın altı gelir
grubunun satın aldığı ürün ve hizmetlere
ilgi duyabilir. Girişimciler bu kaymaları
dikkate alarak ürün farklılaştırmasına
gidebilir ve satışlarını artırabilir.
Sürekli fiyatları ayarlayınız ve geçici
indirimler yapınız. Müşteri kaybetmemek
için, bazı ürünlerin fiyatında, kaliteyi
düşürmeksizin geçici olarak indirim
yapılabilir. Bu uygulama, bir süre için kar
marjlarını düşürse de müşterinin orta
vadedeki sadakatini güçlendirir.
Yeni ürün konsepleri sununuz. Özellikle
yeni teknolojiler kullanılarak üretilecek
göz alıcı ürünler, durgunluk döneminde
bile tüketicilerin satın alma kararlarını
olumlu etkileyebilir.
Türkiye için
yaşanan
küresel kriz
süreci
oldukça
sıkıntılı bir
süreçtir.
Ülkemiz bu
dönem ve
sonrasını çok
ağır
yaşayacaktır.
Bu kriz
Türkiye’yi
sarsacaktır.
Büyük krizler tarihte büyük savaşları
ve değişimleri doğurmuştur. Bu artçı
şoklar neticesinde Türkiye 2009 yılı
ve sonrası küresel krizin etkilerini çok
ağır yaşayacaktır. Bu ekonomik kriz
Türkiye’yi çok zayıflatacaktır.Yüzyılın
krizini Türk iş dünyası olarak başarılı bir
şekilde atlatabilmemiz için, ekonomi
yöneticileri, sivil toplum kuruluşları,
Odalarımız ve kanaat önderlerimiz sık sık
görüş bildirmeli, birlik ve dayanışmayı
güçlendirici çalışmalar yapmalı, yeni
projeler ve açılımlar gerçekleştirilmeli
ve toplumun moralini yüksek tutmak
amacıyla farklı faaliyetler ve programlar
düzenlemelidir.
Kriz döneminin ardından, 21. yüzyılın lokomotif ülkesi olabilecek potansiyele sahip bulunan,
krizlerden ders çıkarmasını öğrenen Türkiye, bölgesindeki konumunu iyi değerlendirip krizi
fırsat bilerek, yeni kurulacak çok kutuplu dünya düzeninde saygın bir konuma ulaşabilir.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
63
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
Is Dünyasında Etkin Olabilmenin En Temel Kuralı
dosya
Etkili Iletisim
Ne söylediginizden çok
nasıl söylediginiz önemli
İnsanlar gerek günlük yaşamlarında gerekse iş hayatlarında sürekli
birbirleri ile iletişim kurarlar. Ancak ne söylediğinizden ziyade nasıl
söylediğiniz çok daha önemlidir. Çünkü; iletişimde beden dili %60,
ses tonu %30 ve kelimeler %10 önem taşır.
64
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
E -T İ C A R E T
D O S YA
OCAK 2009
G
ünümüzde ‘bilgili insan’
yerine ‘bilgilenen, sürekli
öğrenen insan’dan
söz ediliyor. Aynı
durum kurumlar ve
organizasyonlar için
de geçerli. Bilgi ve enformasyonun bir
sağanak biçiminde aktığı şu zamanda,
ona ulaşmadan çok kritik olanı yaratma,
ayrıştırma, inceleme ve hedefler
doğrultusunda kullanabilme sorunuyla
karşı karşıyayız. Bu da bireyin, kuşatıldığı
çok bilinmeyeni olan çevre açısından
yaşadığı bir sorun haline geldi.
Öğrenme ve davranış geliştirmede
bireysel becerilere eşlik eden grup
dinamikleri ve örgütsel faaliyetler
büyük önem taşıyor. O nedenledir
ki, günümüz kuruluşlarının birer
öğrenen organizasyona dönüşerek
günün şartlarına uyan ve daha ötesine
hazırlanan anlayışlara tepeden tırnağa
kavuşması bir zorunluluk olarak
önlerinde duruyor.
İletişim
sürecinin
sağlıklı
işlememesi
nedeniyle
yöneticilerin
çalışanlarıyla
ve
çalışanların
kendi
aralarında
kurduğu
ilişkilerde
hayal
kırıklığı ve
gerginliğin
yaşanması
oldukça sık
rastlanan bir
durumdur.
İleri Teknoloji ile Yeniden
Şekillenen İletişim Biçimleri
hayatımızı derinden etkiliyor. Yüz yüze
iletişim giderek azalıyor. Karşılıklı
görüşmelerin hızı olabildiğince düşmeye
devam ediyor. Yüksek temas sağlayan
yüz yüze sohbet ortamları terkediliyor.
Ekonomik, politik birçok faktörün
insanları birbirinden uzaklaştırarak
bireyciliği bir yaşam tarzına dönüştürme
çabası da çağın en önemli hastalığı.
Televizyon ve yeni kuşağın gözdesi
bilgisayarlar insanları esir alıp
kendileriyle baş başa bırakıyor. Küçük
grupları olup da arada sırada bir araya
gelen insanlar çok şanslı.
İleri teknoloji, yüz yüze iletişimle
karşı karşıya gelmiş gibi bir manzara
var ortada. Bunun dengelenmeye
ihtiyacı var. İlaç ise etkili iletişim
tekniklerini geliştirmek. Bunu sıradan
bir bilgi alışverişinden çıkararak yüksek
dokunuşlu bir stratejik sürece çevirmek
gerekiyor. Neden stratejik? Çünkü
birbirimizi gerçekten anlamaya dönük
olmadıkça etkili bir iletişimin kurulması
da mümkün olmayacak.
Bakmak Yerine Görmek
Duymak Yerine Dinlemek
15 yıl kadar önce ilk kez faaliyete geçen
GSM operatörüyle kullandığımız cep
telefonlarına sıkı sıkıya bağlanıverdik.
Onu onlarca senedir kullandığımız bir
alışkanlığa dönüştürdük. İnternet kaos
ortamı ve devasa bir kütüphane olarak
Bakmak yerine görebilmek, söylenmek
yerine söyleyebilmek, duymak
yerine dinleyebilmek becerisi etkili
iletişimin temel becerileridir. Bütün
bunlar sonradan öğrenilir. “Ağzı olan
Stratejik
bakıs açısı
Futbolda, teknik
direktörlerin sımsıkıya bağlı oldukları
bir strateji yoktur.
Oyun sırasında
birçok alt strateji
ve taktikler uygulanabilir. Teknik
direktörün bunu
yapabilmesi için
de maçı ‘okuması’
gerekir. Kendi
gücünün farkında
olması, karşı ta-
rafı iyi izlemesi ve
anlaması gerekir.
Kısacası stratejik
bir bakış açısına
ihtiyacı vardır. Bu
nedenle teknik
direktörler oyunu
saha kenarındaki
kulübeden yönetmek yerine
neredeyse sahanın
içine girecek biçim
de oyuncularına
yakın duruyorlar.
konuşuyor” sözünün de gerçeğe
parmak basan önemli bir mesajı var.
Etkin dinleme, sözel olmayan beden
dili mesajlarına dikkat edebilme,
sorunlara yaklaşım tarzımız, kavga
yerine müzakereye davet tutumları,
göz temasının etkinliğini kullanarak
önce karşı tarafı anlamayı öğrenmek
sonra da anlaşılmayı beklemek
öğrenilmesi gereken konulardır. Bunlar
için çok sayıda basılı yayımlar var.
Etkili iletişimin önemini fark eden çok
sayıda kuruluş, üyelerine konusunda
uzman kişilerce hazırlanmış seminer
programları düzenliyorlar. İş dünyasında
ürününüzü her ne ise onu satabilmenin
ILETISIM DENILINCE
Mermer
sektörünün
özellikle
son 10 yıllık
dönem
içerisinde
Türkiye
ihracatında
edinmiş
olduğu pay,
İletişim ne söylemek istediğinizden
çok ne kadarını
anlatabildiğinizle
ilintili bir kavramdır. İnsan, hayatının her alanında
karşısına çıkan
bu önemli sürecin
kendi içinde de
çok sayıda özelliği
vardır:
1. Tekrar edilemez
çünkü; sürekli olarak değiştirilir.
2. Dinamiktir
çünkü; aktif bir
kaynağın kasıtlı
hareketlerinin
bütünüdür. Bu
da hızlı olmasına
neden olur.
3. Daireseldir
çünkü; başladığı
noktaya döner.
4. Devamlıdır çünkü; devam eden bir
zincir oluşturur.
5. Geri alınamaz
çünkü bir kere
alıcıya ulaşan bir
iletinin hiç ulaşmamış sayılması
mümkün değildir.
6. Karmaşıktır
çünkü; değişik
seviyelerde sosyal
ve kültürel anlamlar içerir.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
65
HABERLER
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
dosya
sırrı da gerek şirket içi gerek dışı etkili
iletişim kurmaktan geçiyor.
Konuşmacı ile dinleyici arasındaki ilişkiyi
sağlayan temel unsur ‘mesaj’dır.
İletişimde ‘mesaj’ olgusu
M
66
esaj; harf,
rakam, renk,
ses, ses
tonu, yüz
ifadesi (jest ve mimik)
gibi her türlü görsel ve
işitsel işaretlerin ya da
sözlü ve yazılı ifadelerin
kaynağın alıcıya ulaştırmak istediği duygu,
düşünce ve davranış
şeklinde oluşturulmuş
halidir. Özellikle günümüz dünyasında mesaj
kavramı büyük bir önem
kazanmıştır.
şılabilmesi için birçok
özelliğe sahip olması
gereklidir. Bu özellikler
mesajın etkili olması
açısından son derece
önemlidir.
Bir mesajın istenilen
amaca ulaşabilmesi ya
da hedef kitle tarafından
istenilen şekilde anla-
Mesaj, hedef kitlenin
dikkatini çekecek şekilde
olmalı ve bu özelliği ile
sunulup dağıtılmalıdır.
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
İnsan,
toplumsal
ilişkilerini
iletişim
yoluyla
sürdürebilen
bir varlıktır.
İletişim tarihi
de insanlık
tarihi ile
başlar.
İlk
insanların
kullandıkları
en ilkel
yöntemler
iletişim
ihtiyacı
için de
kullanılmıştır.
İhtiyaçların giderilmesinde ileti ile önerilen yol,
bireyin içinde bulunduğu
grubun sosyokültürel
yapısına uygun düşünülmelidir.
Ne Söylediğinizden Çok
Nasıl Söylediğiniz Önemli
İletişim, sistemler arasında gidip gelen
mesajların karşılıklı anlamlandırılma
sürecidir. Elektronik her türlü araçla
yapılanları bir kenara koyarsak işin en
önemli adımlarının atıldığı yüz yüze
iletişim konusu üzerinde yoğunlaşmak
gerekiyor.
Karşılıklı görüşmeler bu önemde
ele alındığında, anlama ve anlaşılma
çabası içinde görüşmeyi “okuma”
ve sonuca dönük başarılı bir iletişim
sanatı geliştirmeyi gerektiriyor.
Doğal yeteneklerimizin geliştirilerek
beceriye dönüştürülmesine ihtiyaç var.
Karşımızdaki kişiden gelen sözlü ve
sözsüz mesajların anlamını çözecek bir
zihinsel alt yapı oluşturmak gerekiyor.
Mesaj, anlamı bozmadan
aktarabilecek şekilde
hem kaynağı, hem hedef kitlenin ortaklaşa
sahip oldukları yaşam
deneyimlerini ifade eden
şekilde verilmelidir.
Mesaj, hedefte ihtiyaç
uyandırmalı ve bu ihtiyaçların karşılanıp giderilmesi için bir şeyler
önermeli ve yol gösterici
olmalıdır.
Böylesine hızlı değişimi yakalamak, onun
içinde yer alabilmek, kurum olsun şirket
olsun kişi olsun hiç fark etmez gelişmeyi
temel alan bir değişimi seçmekle
mümkündür. Geçmişte aldığımız kararlar,
mesleki ya da kültürel eğitimler, bizleri
bugün bulunduğumuz noktaya taşıdı.
Bugün kendimiz için yapacaklarımız yarın
bizi başka bir yere taşıyacak veya aynı
yerde bırakacaktır.
İletişimde
tarafların
sosyokültürel
yapısı
genel
geçerlilikteki kuramların bazılarını
devre dışı
bırakır
nitelikte olsa
da tümünü
etkisiz kılması söz konusu
değildir.
İletişim
öğrenilebilinen, hassas
bir süreçtir.
Ses tonundaki değişmeler, duruşla
ilgili konumlanmalar, görüşme ortamı,
kullanılan kelimeler, jest ve mimikler
ve dış görünüm her birisi “okumasını”
bilen için önemli mesaj kaynaklarıdır.
Tecrübenin getirdikleri yadsınamaz.
Ancak eğrisiyle doğrusuyla sahip
olunan insan ilişkileri konusundaki
deneyimlerimize bağlanmayıp, biraz
eleştirel yaklaştığımızda yeni yaklaşım
yollarını öğrenmek de daha kolay
olacaktır.
İletişim öğrenilen ve geliştirilen dinamik
bir süreçtir. Farkındalık gerektiren bir
anlayışla aktif öğrenme yolu seçildiğinde
sürece zamanında müdahale ederek
yanlış giden şeyleri değiştirmek
mümkün olacaktır. Bu nedenle günlük iş
yaşamımızda stratejik bir süreç olarak
ele alınması gereken avukat-müvekkil,
satıcı-müşteri, doktor-hasta, öğretmenöğrenci, memur-vatandaş, danışmanyönetici arasındaki ilişkileri mikro
www.dto.org.tr
OCAK 2009
D O S YA
çerçevede incelemeden önce konuya
geniş açıdan bakılması gereken noktalar
vardır.
Dünya’da İletişim Ağı
Ekonomik- politik koşullar tüm dünya için
iç içe giren, birbiriyle her geçen gün daha
sıkı bağlanan bir anlayışla gelişmekte.
Dünyaya şu an için hakim olan ekonomik
sistem, kendi iç sorunlarını da farklı
boyutlarda ve biçimlerde yaşamaya
devam ediyor. Her ülke bu bağ içindeki
kaçınamadığı yerini alırken sistemin
sıkıntılarından da nimetlerinden
etkileniyor.
Bu süreçte pazar ekonomisinin
parametreleri çok farklılaştı. Rekabet
koşulları keskinleşti. Ürün, kullanılan
teknoloji ve hizmet düzeyleri giderek
birbirine yaklaşıyor. Müşteri için
seçebilme yelpazesi genişliyor. Firmalar
hayatta kalabilmek için sürekli yeni
stratejiler peşinde. Şirketlerin önünde
ürün çeşitliliği ve akan bilgiden dolayı
şaşkın ancak daha seçici bir müşteri
portföyü oluşuyor.
Müşteri ilişkilerindeki başarı, pazarda
var olabilmenin neredeyse tek koşulu
oldu. Tüketici haklarının yasalarla
desteklenmesinde önemli adımlar
atılıyor. Kalitenin algılanışında da
farklılaşma büyük. Müşteri odaklılık
günümüzün paradigması artık. Müşteriyi
odağına almayan hiçbir kuruluş
bu dönemde var olamayacak gibi.
Müşteri bağlılığı yaratma çabası bütün
kuruluşların temel hedefi oldu.
Buna karşın olan bitenden habersiz
hatırı sayılır irili ufaklı binlerce kuruluş
var. Şaşkınlık içinde yakınıp duruyorlar.
Eskinin alıştıkları pazar ilişkilerinde
takılıp kalmışlar. Bekliyorlar ki eskinin
tatlı karlı güzel günleri tekrar gelsin.
Müşteriler onları arayıp da bulsun.
Kalkıp harekete geçmenin ürün ve
hizmetlerini sunabilecekleri müşteri
grubuna nasıl ulaşabileceklerinin yolunu
aramak akıllarına gelmiyor. Piyasadan
çekilen firmalar işsizlik ordusunun
büyümesinin de habercisi oluyor. Ancak
nafile… Dünya mevcut sistemi içinde
geriye dönülemeyecek bir kulvara geçti.
Sahne değişmediği sürece de her türlü
organizasyon var olabilmenin en uygun
yolunu mevcut koşullar altında bulmak
durumunda.
Gerek iş
hayatında
olsun gerekse
de özel
hayatta
etkili iletişime
önem veren
her birey
konusurken
işitsel
algılara
hitap ettiği
gibi aynı
zamanda
beden dilini
de kullanarak
görsel yönden
iletişim
sürecini
destekler.
Iletisimde Egitimin Rolü
Beden dilini
doğru
kullanmak
etkili
iletişimin
temel
noktasıdır.
yüz, göz
mimikleri,
jestler, baş
hareketleri,
duruş,
temas ve
konuşma
üslubu
iletişim
sürecinin
verimliliğine
katkı sağlar.
Eğitim, sadece okullarda
verilen eğitim değildir.
İnsan doğumundan
itibaren önce çevresi
onunla, sonra da o çevresiyle iletişim kurar.
Bu iletişim süreci içinde
yaşamla ilgili birçok
konuda eğitilir. İçinde
bulunduğu toplumun
kurallarını, toplumsal
değer yargılarını çevre
ile kurduğu iletişim süreci içinde öğrenir. Bireyin
ait olduğu ortam ve
toplumun geçerli dili, konuşma üslubu, şakaları,
takdim tarzı, beden dili
İletişim ve Güven
Güven yaratmak, hizmet veren-hizmet
alan, tüccar-müşteri, satış temsilcisimüşteri ve karşılıklı birçok ilişkide
stratejik önem taşır.
Bunun başarısı görüşmenin konusuna
ilişkin alt yapının hazırlanmasında
izlenecek stratejiye ilişkin doğru bilginin
de akmasını sağlayacaktır. Örneğin
bir hizmet satıcısıyla bu hizmeti alan
tamamen içinde yaşanan
toplum tarafından öğretilmiş veya bireyin
yaşarken öğrendiği
nitelikler olup, iletişim
yoluyla öğrenilen her
şey, iletişim kurmada
son derece büyük bir
önem kazanır.
kişi arasındaki iş sürecine göz atalım:
Öncelikle müşterinin, satıcıyla ilk kez
telefonla görüşerek randevulaşmasından
başlayarak yüz yüze karşılaşmaya
kadar geçen sürede sizden aldığı her
mesajla hakkınızdaki güven inşaasını da
oluşturur.
Özellikle günümüzün ekonomik
şartlarında güven ve iletişim arasındaki
bağlar iyiden iyiye gelişmiştir. Bu da
güven unsurunu ön plana çıkarmaktadır.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
67
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
dosya
HABERLER
Önce Anlamak
İletişimin temel kuralı anlaşılmayı
beklemeden önce anlamaya çalışmaktır.
Güven yaratma ve ilişki geliştirme
sürecine ilişkin basamakları şu
şekilde sıralayabiliriz: (görüşülen
kişinin sosyokültürel yapısı aşağıdaki
maddelerden bazılarını devre dışı
bıraksa da, çağdaş bir model anlayışıyla
tutarlı bir bütünlük sağlamak işin sahibi
açısından olumlu bir görüntü verecektir)
• Telefonun açılışının kim tarafından
yapıldığı (sekreter, odacı, çaycı, iş
sahibinin kendisi, oradaki herhangi biri)
• Açılış cümlesi (günün saatine göre) ve
nezaket
• Randevu gününün ve saatinin
belirlenmesi.
Birey odaklı
pazarlama
68
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
• Arayan kişi hakkında bilgi alınması ve
alınış şekli.
• Ofisin bulunduğu bölge (uzmanlık
alanınıza göre hedef kitleniz ve onlara
yakınlık )
• Park sorunu olması yada park yeri
durumu.
• Yönlendirme ve tanıtım yazıları
• Ofisin dışarıdan görünüşü (özenli,
temiz, aydınlatılmış)
• İlk karşılayan (karşılama şekli, kıyafeti,
içeriye yönlendirme şekli)
• Ofisin genel düzeni ( masa, sehpa,
perdeler, tablolar, duvar renkleri, ofise
hâkim koku, temizlik ve düzen)
• Ziyaretçilerin bekledikleri yer (bekleme
sırasında kurulan diyaloglar)
• İkram seçenekleri (kullanılan ikram
malzemeleri, bardak, fincan, kaşık)
• Odadaki masa veya sehpa üzerinde
İletişim,
günümüz
dünyasında
özellikle
büyük
şirketler
açısından
son derece
önemli.
Özellikle
yabancı
sermayeli
şirketlerin
bu konuya
büyük önem
verdiği
görülüyor.
bulunan dergi, gazete ya da mecmualar.
• Dosyalama sistemi (kütüphane ve
raflardaki kitaplar, bilgisayar, klasörler)
• Randevu saatinde ziyaretçinin üst
yöneticinin odasına alınma şekli
• İlk karşılaşma (ofis masasının kullanım
şekli, ayakta veya oturarak el sıkışma,
göz temasının etkinliği)
• İş adamının kıyafeti (kişisel bakıma
ilişkin görünümü)
• İşiyle ilgili (varsa) kullandığı kıyafetlerin
bulunduğu yer ve özeni
• Görüşme yapılan yerin düzeni
(bilgisayarlar, duvar renkleri, aydınlatma,
temizlik, masanın dağınıklığı, randevu
defteri, asılı notlar, evrak kayıt düzeni,
aksesuarlar, duvardaki tablolar)
• Karşılıklı görüşme sırasında oturma
düzeni ve biçimi
• Odadaki ısı ve ses yalıtımı
Kişiler duymak istedikleri şeyleri, duymak istedikleri şekilde duyarlar. Geçmişteki tecrübeleri
nedeniyle, benzer durumlarda aynı mesajları duymayı veya mesajı veren kişi olarak verdikleri
aynı mesajın daha önceki gibi algılanmasını beklerler.
www.dto.org.tr
OCAK 2009
D O S YA
Pasif
Davranışlar
Pasif davranışın verdiği mesaj
aşağılık duygusudur. Güvenli
olmayanlar başkalarının
istek, ihtiyaç ve doğrularının
kendininkinden daha önemli
olduğu görüşünü benimser.
İletişimde bu tarz davranışı çıkar
ilişkisi açısından ”kaybet-kazan”
olarak açıklayabiliriz.
Başkalarının istek ve duygularını
ön plana alır.
» Vücudu yığılmış gibi durur.
» Yüz hatları uzamış gibi ve çene
sarkıktır.
» Bacaklar rastgele bırakılmıştır.
» Eller devamlı hareketlidir.
» Omuzlar çekmiş gibidir.
» Ses tonunda huzursuzluk vardır.
» Sinirli bir gülüş sergiler.
» Genelde vurguyu cümlenin
sonuna koyar.
» Soru sorar gibi konuşur.
» Alt dudağını ısırır.
• Görüşme sırasında çalan telefonların
yönetimi
• İkramın zamanlaması
• Görüşme sırasında içeriye girip çıkanın
olup olmadığı
• Etkin dinleme sanatı
• Açık ve konuşmayı teşvik eden duruşlar
• Soru sorarak konuyu derinleştirme
yöntemleri ( soru teknikleri)
• İş adamının yaptığı iş hakkındaki
derin bilgisi ve konuya hâkim olduğunu
hissettirebilmesi
• Kullanılan konuşma dilinin sıradan bir
insanın anlayacağı şekilde olması
• Görüşme hakkında tutulan notlar
• Görüşmeyi sonlandırma ve uğurlama
Bütün bu sayılanlara ilişkin teknikleri içe
sindirmeden bir veya birkaçını kullanmak
kısa süreli kazançlar sağlayabilir.
İletişimi birçok açıdan ele alıp mesleki
uzmanlaşma konusunda gösterilen özen
gibi yaklaşmak gerekecektir. Üzerinde
bizzat inanarak çalışmaya ihtiyaç vardır.
Kişi önce yaptığı işe inanıyorsa bu
dışarıya da aynen yansıyacaktır.
Sözlü
iletişimin iki
önemli
unsuru
konuşma ve
dinlemedir.
Konuşmada
sesin
yüksek veya
alçak oluşu,
tonlama,
vurgulama,
akıcılık,
işitilebilirlik,
tınlama
gibi
farklılıklar
mesajın
anlaşılmasında olumlu
veya olumsuz
rol oynar.
etkilemenin mümkün olduğunu söylemek
istiyorum. İşinin gerçek uzmanları bir
de iletişim becerileri konusunda da
gereken donanımlara sahip olarak bu
teknikleri özümsemiş olarak kullandıkça
piyasada işlerde tam anlamıyla doğru
kişilerce doğru biçimde profesyonelce
yürütülecektir.
Bazıları vardır işinde çok iyidir. Bilgisi
muhteşemdir. Ancak bir türlü bunu
karşıdakine ifade edemez. Hissettiremez.
Bazıları da vardır olmayan bilgisini
de satarak iş yaparlar. Sahip oldukları
bu teknik becerilerini iyi kullanırlar.
Gerçekte bu tiplerin istikrarlı
olarak sürdürülebilir ilişki yaratıp
yaratamayacakları tartışılır. Ancak kısa
vadede beden diline ve konuşmaya
ilişkin çeşitli teknikler kullanarak insanları
Görüldüğü üzere artık günümüz
ekonomik rekabet ortamında sermaye
ya da elde edilmiş birikimler değil, aynı
zamanda iletişim konusu da büyük bir
önem kazanmıştır. Bunu dünyanın en
büyük şirketlerinin iletişim konusuna
yapmış oldukları büyük yatırımlardan
anlamak son derece kolaydır. İşte bu
nedenle Türk şirketleri ve yatırımcıları da
iş dünyasında başarılı olmak ve dinamik
bir şekilde hareket etmek istiyorlarsa
iletişime ve bu konudaki altyapıya son
derece büyük önem vermeleri gerekir.
Şurası unutulmamalıdır ki, günümüz
artık iletişim ve bilişim çağıdır ve iletişim
olmada gelecek günlere güvenle bakmak
hiç de kolay değildir.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
69
S E K TÖ R
D O S YA
MEKAN
R Ö P O R TA J
EKONOMİ
GEZİ
MARKA
E -T İ C A R E T
marka
HABERLER
Zafer Gazoz
BILENLER BILIRLER
70
Denizli Ticaret Odası
Ocak 2009
www.dto.org.tr
MARKA
OCAK 2009
M
üdavimleri bilirler; Denizli’de
gazoz içilmez, ‘Zafer’ içilir.
Evlerden, kahvelerden,
esnaftan “bene ordan bi
Zafer gapıve amcem” sözleriyle çağırılır
malum keyif anı. “Gazoz istemeyiz,
Zafer isteriz. Ama ille de Eski Zafer
isteriz”. Kalın cam şişesi, üzerinde
yazılı 5 haneli telefon numarasıyla mavi
etiketi her birimizin çocukluğuna ait
anıları da şişeye saklar ve alıştığımız
tadıyla “geliverir serin serin”... Belki
bu nostaljik tutkudan belki de formülü
gizli tutulan tadından dolayıdır ki, başka
gazozu sevmez, sevemez Zafer Gazoz’u
tadanlar.
Denizli halkının bir numaralı serinleme
seçeneği Zafer Gazoz, 1934’de
Denizli Merkez’de basit bir atölyede
imalata başladı. Kurucu sahibi
Mustafa Lütfi Özdemir, zamanla
imalathaneyi büyüterek üretimini
arttırdı. Tüm Denizli ve Ege
Bölgesi’ne yayılmaya başlayan
Zafer Gazoz sonraki yıllarda
Lütfi Bey’in oğulları tarafından
eski ve yeni olarak ikiye ayrıldı. İki
ayrı markanın, farklı tatlarla, farklı
fabrikalarda üretimine devam edildi.
1992 yılında yaşanan ayrılışın ardından
Eski Zafer Gazoz üretimi Muammer
Özdemir’in yönettiği şirkette devam etti
ki, Denizlililerin alıştığı geleneksel tadı
koruyan da bu gazozdur. Kuruluşundan
bu yana geçen onca yılla beraber üretim
sistemi de değişmiş, yurt dışından gelen
modern makinelerle, el değmeden,
hijyenik koşullarda ama yine formülünde
tek bir şeyi bile değiştirmeden, gazoz
tüketicisiyle buluşturulmaya devam
edilmiştir. Geleneksel gazoz, sade
ve mandalinalı olmak üzere iki farklı
ürünle piyasaya sunulmaktadır. Sade
Denizli’nin
Bağbaşı
Beldesi’nde
bulunan
Zafer
Gazoz’un
üretim tesisi,
5.000 m²
kapalı,
10.000 m²
açık alandan
oluşuyor.
Her türlü
piyasa
koşullarına
rağmen
üretim
şartları ve
gazoz
formülünden
hiçbir ödün
vermediklerini
belirten
şirket
yöneticileri,
Denizlililer
için
vazgeçilmez
tatlardan
biri olan
Zafer
Gazoz’un
tadını uzun
yıllar
boyunca
damaktan
damağa
sunmakta
kararlı.
gazozda dağ çileği esansı, mandalinalıda
ise gerçek mandalina konsantresi
kullanıldığını belirten şirket yöneticileri,
gazozun hiçbir renk verici katkı maddesi
içermediğini ve maliyetine rağmen
alışılmış tadı koruyabilmek adına,
yapay tatlandırıcı kullanan rakiplerinin
aksine, şekerle tatlandırıldığını
aktarıyorlar. Bu da tadındaki doğallığın
nedenini anlamamızı kolaylaştırırken,
çocukluğumuzdan bu yana içtiğimiz
gazozun ne kadar titiz ellerde
üretildiğini gösterip içimizi
rahatlatıyor. Başta Denizli Merkez
ve ilçeleri olmak üzere Ege
Bölgesi’nin tamamına dağıtımı
yapılan Zafer Gazoz’u müdavimleri
için yaklaşık 40 kişinin bulunduğu
bir ekip hazırlıyor. İhracat konusuna
oldukça sıcak bakan yöneticiler daha
önce Avustralya’ya ihraç edilen efsane
tadımızın bugün yalnızca yurt içinde
tüketildiğini ancak uygun koşullarda
dağıtım ağını genişletebilecek alt
yapılarının bulunduğunu belirtiyorlar.
Bilindiği üzere, tüm dünyada yaşanan
krizden ülkemizde de her sektör biraz
payını aldı. Ama Zafer Gazoz 2008
mali yılında da 2007’yi tutturmayı
başaran ender firmalardan biri oldu.
Şirket yönetimi 2009’da da bu durumun
değişeceğini düşünmüyor. Görünen o
ki, şehir efsanemiz geçen onca yılda,
her birinin farklı zevkleri, farklı damak
tadı olan yediden yetmişe farklı nesillere
hitap edebildiği gibi krizlerden de
etkilenmiyor.
HER YUDUMDA BILINDIK LEZZET
80 yıldır Denizlililerin en önemli damak tadlarından biri olan Zafer
Gazozları1992 yılın’ndan bu yana ‘Yeni’ ve ‘Eski’ olmak üzere iki
farklı şirket adı altında üretime devam ediyor. Zafer Gazozları,
bugün Denizli’nin en önemli markalarından biri durumunda.
Mustafa Lütfi Özdemir
tarafından 1934 Yılı’nda
başlayan gazoz üretimi, kısa bir zaman içinde Denizlililer tarafından beğenilmiş ve şirket
1940 ile 1950’li yıllar
arasında “ümit.yeşil denizli.lütfi özdemir” markalarıyla şehrimizin değişik bölgelerinde meşrubat üretmeye devam
etmiştir. Bugün üretimlerine Denizli Merkez’e
bağlı Bağbaşı’nda bulunan fabrikalarında devam eden Zafer
Gazozları, Denizlililere
alıştıkları tatları aynı şekilde sunmaya devam
ediyor.
Ocak 2009
Denizli Ticaret Odası
71
Aralık-2007 45

Benzer belgeler