Denizli Ticaret Odası
Transkript
Denizli Ticaret Odası
DENIZLI TICARET ODASI IKI AYLIK HABER » FINANS » ARASTIRMA VE INCELEME DERGISI 55 BASARILI ISADAMI ALI SABANCI Ülkemizin başarılı işadamlarından Ali Sabancı ile Denizli ve ülke ekonomisi üzerine keyifli bir sohbet DENIZLI TICARET ODASI • YIL 06 • SAYI 55 • OCAK 2009 NECDET ÖZER PLATFORM SÖZCÜSÜ DENIZLI’DE MERMER SEKTÖRÜ DÜNYANIN GELISEN EKONOMISI: AFRIKA IS DÜNYASINDAN HABERLER RÖPORTAJ » ILTER PANAYIR OCAK 2009 MERHABA Genel Yayın Yönetmeni Denizli Ticaret Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer Yazı İşleri Müdürü Ali Rıza Tekin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Çağrı Sebzeci Yayın Kurulu Mehmet Gökçe Ayhan Caner Ozan Katrancı Hüseyin Memişoğlu Kasım Karakaş Ali Rıza Tekin Danışman Prof. Dr. A. İhsan Karaalp Editörler Berrin Dereli Ozan Öner Özmen Yayın Koordinatörleri Mehtap Koç Simla Pala Kreatif Direktör Mustafa Odabaşı Görsel Tasarım Moccnoz Design Studio www.moccnoz.com Yapım MÇS Fikir Sanat www.mcsfikirsanat.com Yazarlar Mutlu Bayram Simla Pala Oya Şeftalicioğlu Sema Han Baskı Ege Reklam Basım Sanatları San. Tic. Ltd. Şti. Üsküdar - İstanbul Yazışma Adresi Oğuzhan Caddesi No:1 Denizli T. 0 258 261 19 39 F. 0 258 265 17 05 Dergimiz iki ayda bir yayımlanır. Dergide bulunan yazılar aksi belirtilmedikçe Denizli Ticaret Odası’nın resmi görüşünü yansıtmaz. İmzalı makalelerdeki yazılar yazarına aittir. Dopdolu Bir Içerik D enizli Ticaret Odası (DTO) Dergisi olarak, yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşadığımız bu günlerde siz değerli okuyucularımızla bir kere daha birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Umarım yine beğeneceğiniz ve keyifle okuyacağınız bir çalışmaya imza atmışızdır. Öncelikle, geçtiğimiz sayıya göstermiş olduğunuz yoğun ilgi nedeni ile tüm çalışma arkadaşlarım adına hepinize teşekkür ederim. Dergimize göstermiş olduğunuz bu ilgi, bizleri mutlu ettiği kadar, her yeni sayıya farklı bir heyecanla hazırlanmamıza neden oluyor. Artık günümüz dünyası öyle bir hale geldi ki, teknoloji ve iletişimdeki büyük ilerlemenin de etkisi ile ülkeler arasındaki sınırlar adeta ortadan kalkmış durumda. Bu da toplumlar arasındaki etkileşimin çok daha hızlı ve etkili bir şekilde meydana gelmesini sağlıyor. İşte bu noktada sivil toplum örgütleri son derece önemli bir konuma gelmiş durumda. Bugün sivil toplum örgütlerimize baktığımızda, her birinin çok daha aktif ve etkili bir şekilde hareket edip, yapmış oldukları birbirinden başarılı projelerle ülke gündeminde sıkça yer aldıklarını görüyoruz. Hiç kuşkusuz bu konuda Denizli Ticaret Odası, şehrimizin en aktif sivil toplum örgütlerinin başında geliyor. Başkan Necdet Özer önderliğindeki Denizli Ticaret Odası, kısa bir dönem içerisinde öyle önemli ‘ilk’ lere imza attı ki, Denizli; gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında birbirinden başarılı projelerle anılan bir şehir haline geldi. İşte biz de DTO Dergisi olarak, Denizli Ticaret Odası’nın hayata geçirdiği bu birbirinden başarılı çalışmaları ve projeleri sizlerle buluşturmanın gayreti içerisindeyiz. DTO’nun bu sayısı da yine elinizden düşüremeyeceğiniz bir içeriğe sahip. Diğer sayılarımızdan farklı olarak bu sayımızda bir değişikliğe giderek dosya konularımızın sayısını arttırdık. Farklı konularda hazırlamış olduğumuz araştırma yazıları ile de tüm üyelerimize faydalı olmak istedik. Bu sayımızın söyleşi konukları ise ülkemizin başarılı işadamlarından Ali Sabancı ve Ticaret Borsası Eski Başkanlarımızdan İlter Panayır. Gelecek sayıda buluşmak dileği ile... GENEL YAYIN YÖNETMENI Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 1 basyazı B A Ş YA Z I NECDET ÖZER Baskan’ın Kösesi DTO BASKANI Necdet Özer’in Kaleminden D enizli Ticaret Odası olarak son dönemde yapmış olduğumuz çalışmaları, hayata geçirdiğimiz projeleri ve siz değerli üyelerimize faydalı olabileceğini düşündüğümüz konulardaki araştırmaları sizlerle paylaşmak amacı ile çıkardığımız Denizli Ticaret Odası Dergisi’nin yeni sayısı ile birlikteyiz. 2008 Yılı’na damgasını vuran küresel mali kriz, hiç kuşkusuz şehrimizi de doğrudan etkiledi. Kent sanayimizin ihracata dayalı olması ve dış piyasalarda ortaya çıkan daralma, şehrimizdeki ticareti de olumsuz yönde etkiledi. Ancak şu da bir gerçek ki, bu sıkıntılı süreç krizden önce başlamıştı. Şehir olarak daha çok ihracata dayalı bir ekonomik yapıya sahip olduğumuz için çok uzun bir süredir pahalı enerji, istihdam üzerindeki yükler, düşük kur ve yüksek faiz oranı gibi sorunlarla uğraşıyorduk. 2 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Küresel mali krizin de etkisi ile sıkıntılı günler geçiren firmalarımız için destek politikaları gün geçmeden uygulanmalıdır. Bu noktada reel sektörün finansal ihtiyaçlarına yönelik faaliyetlerin arttırılması gerekiyor. Denizli Ticaret Odası olarak bu talebi her platformda seslendirmeye ve sıkıntılarımızı anlatmaya devam edeceğiz. Bu yüzden de özellikle Denizli Sanayisi; Çin, Hindistan ve Pakistan gibi Uzak Doğu ülkelerinin rekabetine dayanmakta zorlanıyordu. Küresel finansal krizin de bunun üzerine gelmesi sorunların büyümesine neden oldu. Tabi ki bu konuda bugünden yarına kesin bir şey söylemek mümkün değil. Ancak ABD kaynaklı bu finansal krizin ABD dışında, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm reel kesimlere yansıdığı bir gerçek. Karşılaşılan bu sıkıntılar karşısında ayakta durmakta zorlanan firmalarımız için destek politikaları gün geçirilmeden uygulanmalı. KOSGEB Cansuyu Kredileri’ne Denizli’den rekor sayıda başvuruda bulunuldu ve bine yakın işletmemiz bu kredilerden yararlandı. Bu durum, ilimizin yaşadığı sıkıntının ve özellikle finansal çarkı döndürmede zorlanıldığının bir göstergesi. Bu noktada reel sektörün finansal ihtiyaçlarına yönelik faaliyetlerin artırılması www.dto.org.tr OCAK 2009 gerekiyor. Biz de Denizli Ticaret Odası olarak bu talebi her platformda ve yayınlarımızda seslendirmeye, yöneticilerimize giderek sıkıntılarımızı anlatmaya devam edeceğiz. Bugün, Denizli Ticaret Odası olarak birçok önemli projeye imza atmanın haklı mutluluğunu yaşıyoruz. Hayata geçirmiş olduğumuz bu projelerle birçok önemli ‘ilk’ i Denizlimizle tanıştırdık. Bu çalışmalar kapsamında uluslararası alanda birçok önemli proje Denizli’de uygulanmaya başladı ve dünyanın önemli ticaret pazarları Denizli ile tanıştı. Bu vesile ile her zaman bizimle birlikte olan üyelerimize teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Hiç kuşkusuz bu konudaki duruşumuz da çok önemliydi. Denizli Ticaret Odası olarak, her zaman büyük projelerin başarılı olmasının farklı düşünce ve birikimlerin bir araya gelmesi ile mümkün olabileceğine inandık ve Odamızı hiçbir zaman siyasete bulaştırma- Denizli Ticaret Odası önceki yıllarda olduğu gibi yeni yılda da üyelerinin yanında, onlarla birlikte çözüm arayışında olacaktır. Tüm üyelerimizi kapsayan ticari ve ekonomik projeler 2009 Yılı’nda da devam edecektir. Denizli Ticaret Odası, her görüşün ve her meslek grubunun temsil edildiği bir kuruluştur. Bu anlamda Denizli Ticaret Odası siyaset üstü bir kurumdur. B A Ş YA Z I dık. Bu da tüm çalışmalarımızın ‘ben’ değil, ‘biz’ mantığı ile yapılmasını sağladı. Denizli Ticaret Odası gibi kurumlar belirli bir kısır döngü içinde hareket eden kurumlar değildir ve olmamalıdır. Odamız, Denizli gibi yüksek bir potansiyeli olan bir ilde, üyelerinin tamamına ulaşan faaliyetleri ile her görüşten ve her kesimden temsilcilerin olduğu fakat hiçbir zaman siyasete alet olmayan siyaset üstü bir kurumdur. Bu konudaki duruşundan da asla taviz vermeyecektir. Necdet Özer DTO BASKANI Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 3 İ Çİ N D E K İ L E R OCAK 2009 06 16 17 18 06 10 11 12 Almanya’nın Frankfurt Kenti’nde bu yıl 39. kez düzenlenen Heimtex Tekstil Fuarı’na Denizli’den 34 firma 35 stant açarak katıldı. Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, fuarda Denizlili firmaları yalnız bırakmadı. 18 20 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 23 Denizli Ticaret Odası kentte hayata geçirdiği “Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı” kampanyasını başlatarak kriz döneminde yapılması beklenen bilinçli tüketim anlayışı ile krizin etkilerini minimuma indirgemeyi hedefliyor. 24 Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı ile sizler için Ekonomik Krizi değerlendirdik. İhracat şehri Denizli’de, işletmelere uluslararası boyutta iş geliştirme, bilgilendirme, danışmanlık ve eğitim hizmetinin yanı sıra yeni girişimcilere rehberlik hizmeti de sunan Denizli ABİGEM, DTO binasında hizmet veriyor. 4 21 İŞADAMI ALİ SABANCI İLE SÖYLEŞİ 17 DTO HERKESE ÖRNEK OLDU 16 KAMPANYAYA TAM DESTEK 15 KRİZE RAĞMEN ALIŞVERİŞ 14 ŞİMDİ ALIŞVERİŞİN TAM ZAMANI DTO’DAN ENGELLİLERE DESTEK DENİZLİ ABİGEM 12 DTO’DAN İSPANYA PRENSİ’NE DAVET 11 TRAVEL TURKEY'E DENİZLİ DAMGASI 10 KADIN GİRİŞİMCİLERE DESTEK BAŞKAN ÖZER EGE'NİN SESİ OLDU 08 DTO ÜYELERİNE CANSUYU KREDİSİ 06 39. FRANKFURT HEIMTEX FUARI BAŞKAN ÖZER PLATFORM SÖZCÜSÜ Ocak / Subat 2009 www.dto.org.tr İ Çİ N D E K İ L E R 34 OCAK 2009 56 28 46 28 30 32 Denizli Mermer Sektörü’nün kendine has özelliklere sahip pamuksu görünümündeki ‘Beyaz İnci’leri bütün dünyaya yayılmaktadır. 34 38 42 46 48 50 52 56 60 BİR MARKA: ZAFER GAZOZLARI ETKİLİ İLETİŞİM METODLARI KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN STRATEJİLER GELECEĞİN GÖZDESİ BİLİŞİM SEKTÖRÜ İŞ DÜNYASINDAN KISA KISA AFRİKA HEYETİ’NİN DTO ZİYARETİ COĞRFİ VE EKONOMİK YAPI AFRİKA EKONOMİSİ MORTGAGE KRİZİ VE DÜNYAYA YANSIMALARI EFSANE BAŞKAN İLTER PANAYIR DIŞ TİCARETTE GÜMRÜK SORUNLARI KRİZİN MERMER SEKTÖRÜNE ETKİLERİ YÜKSELEN BİR SEKTÖR DENİZLİ’DE MERMERCİLİK 64 64 68 Türkiye Bilişim Derneği’nin düzenlediği 25. Ulusal Bilişim Kurultayı, ilk kez bir Cumhurbaşkanı katılımıyla gerçekleştirildi. Zengin doğal kaynakları ve ekonomideki atılımları ile dünyanın gözünü üzerine çeken Afrika, şimdilerde Türk yatırımcıların da gözdesi. Denizli Ticaret Borsası’nın Eski Yönetim Kurulu Başkanı İlter Panayır ile başarılı çalışmaları ve anıları üzerine keyifli bir sohbet. Özellikle günümüzün ekonomik şartlarında güven ve iletişim arasındaki bağlar iyiden iyiye gelişmiştir. Bu da iletişim unsurunu ön plana çıkarmaktadır. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 5 haberler HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T PLATFORM’DA GÖREV DENIZLI TICARET ODASI’NIN Baskan Özer Platform Sözcüsü Denizli Sanayici Tüccar ve İşadamları Platformu’nda, DETKİB Başkanı Raşit Güntaş, dönem sözcülüğü görevini DENİZLİ TİCARET ODASI Başkanı Necdet Özer’e devretti. 2001 Yılı’nda kurulan ve kurulduğu ilk günden beri şehrin sorunları ile yakından ilgilenen Denizli Sanayici Tüccar ve İşadamları Platformu Dönem Sözcülüğü Başkan Necdet Özer’e geçti. RAŞİT GÜNTAŞ, SÖZCÜLÜK GÖREVİNİ DTO BAŞKANI NECDET ÖZER’E DEVRETTİ. Denizli Sanayici Tüccar ve İşadamları Platformunun 2009 yılı Dönem Sözcülüğünü düzenlenen bir törenle Necdet Özer devraldı. Raşit Güntaş, platformun çalışmalarını tüm illerin özenle izlediğini söyledi. 2 001 yılında BASİAD, DEGİAD, DENSABİD, DETGİS, GETİAD, MÜSİAD ve TABA Denizli derneklerinin girişimiyle 12 dernek, oda ve birliğin katılımıyla kurulan ve bugün 21 sivil toplum kuruluşunun oluşumuyla Denizli’nin sorunlarına ortak bir duruş sergileyerek çözüm arayan Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformu’nda bir yıldır dönem sözcülüğünü yürüten DETKİB Başkanı Raşit Güntaş, 2009 yılı dönem sözcülüğünü düzenlenen bir törenle Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer’e teslim etti. Raşit Güntaş: 'Denizli’yi En İyi Şekilde Temsil Ettik' Ankara Asfaltı yolu üzerinde faaliyet gösteren Saraçoğlu Kasrı Restaurant’da düzenlen devir teslim törenine 21 sivil toplum kuruluşunun oda ve dernek başkanları katıldı. Devir teslim töreni öncesinde bir yıldır dönem sözcülüğünü yürüten DETKİB Başkanı Raşit Güntaş bir konuşma yaptı. 2001 Yılı’ndan bu yana, ülkemizde hatta dünyada Denizli Platformu oluşturan Dönem sözcülüğü görevini devralan Başkan Özer, sorumluluğunun büyük olduğunu söyledi. 6 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr OCAK 2009 Görevimiz çok önemli HABERLER Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformu Sözcülüğü görevini devralan DTO Başkanı Necdet Özer, görevinin öneminin bilincinde olduğunu ifade ederek, ‘Aldığım sorumluluğun bilincindeyim. Bundan sonraki hedeflerimizi, önümüzdeki günlerde belirleyeceğiz’ dedi. sanayici, tüccar ve işadamlarının, her platformda sergilediği birlik ve beraberlik örneğinin bugün haklı gururunu yaşadıklarını söyleyen DETKİB Başkanı Raşit Güntaş, dönemleri içerisinde Denizli’yi en iyi şekilde temsil ettiklerini ifade etti. 2008 Yılı içerinde Denizli Platformu olarak gerçekleştirilen faaliyetleri anlatan DETKİB Başkanı Raşit Güntaş ‘İnanıyorum ki Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformu olarak bu dönemden sonra da büyük işler başaracağız. Bugün tüm dünyada yaşanmakta olan global ekonomik kriz, maalesef 2009 yılını, bizleri korkutan bir yıl haline getirdi. Birlik ve beraberliğe, morale her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu önümüzdeki dönemde, Denizli Platformu olarak çalışmalarımızı aynı şevk ve gayretle sürdürmeliyiz. Bu temennilerle Platform Sözcülüğü görevini, Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer’e devrediyor ve kendisine bu görevinde başarılar diliyorum ‘dedi. Dernek, birlik ve odaların meydana getirdiği Denizli Platformu’nu 21 kuruluş oluşturuyor. Başkan Özer: ‘Güçbirliğine İhtiyacımız Var’ Denizli’nin en önemli sivil toplum sesi olarak 8. yıllarını doldurduklarını belirten Platformun yeni dönem sözcüsü Necdet Özer ise ‘2008 yılının sonlarına doğru kendini iyiden iyiye hissettiren global mali kriz, 2009’da etkilerini artırarak gösteriyor. Ne yazık ki piyasalar ve pazar da bu konuda tedirgin. Bu sebeple bizim daha fazla ortaklık kültürüne ihti- yacımız var Birlik ve beraberliğe, ortak işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Aynı gemide olduğumuzun daha çok bilincinde olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Bu platform kurulduğu günden bu yana sadece Denizli’ye değil, tüm ülkeye örnek oldu. Yaptığı çalışmalar hep parmakla gösterildi, hep konuşuldu. İnanıyorum ki, bugün aldığımız bu bayrağı yine geçmiş sözcülerimizin yaptığı gibi, memleketine güzel şeyler kazandırmış olmanın verdiği haklı gururla taşıyacağız. Biz de elimizden ne geliyorsa yapmak için çalışacağız’ dedi. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 7 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T haberler 39. FRANKFURT HEIMTEX FUARI Dünya’nın en büyük ev tekstili fuarı olarak gösterilen ve 14-17 Ocak tarihleri arasında düzenlenen ‘Frankfurt 2009 Uluslararası Heimtex Fuarı’na Türkiye’den katılan 161 firma, fuarın ilgi merkezi oldu. Dünyadan pek çok üreticinin stant açtığı Heimtex Tekstil Fuarı’na Denizlili firmalar da yoğun ilgi gösterdi. Denizli’den 34 firmanın 35 stant ile katıldığı fuarda katılımcı sayısının daraldığı gözlendi. 8 Denizli Ticaret Odası 60 ÜLKE 2700 KATILIMCI Almanya’nın Frankfurt Kenti’nde bu yıl 39. kez düzenlenen Heimtex Tekstil Fuarı’na Denizli’den 34 firma 35 stant açarak katıldı. Denizli Ticaret Odası Baskanı Necdet Özer, fuarda Denizlili firmaları yalnız bırakmadı. D enizli ve tekstil sektörü açısından büyük önem arz eden Heimtex Tekstil Fuarı, bu yıl Frankfurt Kenti’nde 39. defa düzenlendi. Fuar; ev tekstili, otel ve restoran tekstili ürünleri alanlarında dünyanın en büyük ticaret fuarı olma özelliğini taşıyor. Bu yılki fuara Denizli’den de 34 firma 35 stant ile katıldı. İlimiz ekonomisinde ayrı bir öneme sahip olan fuarda, Denizli Valisi Yavuz Erkmen, Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, Denizli Ticaret Odası Başkanı ve Platform Sözcüsü Necdet Özer ve DETKİB Başkanı Raşit Güntaş katılımcı firmaları ziyaret ederek kendilerine destek verdi. Heimtex’in geçtiğimiz yıllara göre bu yıl daha verimli geçtiğini söyleyen Denizli Ticaret Odası Başkanı ve Platform Ocak 2009 Sözcüsü Necdet Özer, bu yıl fuarda yer almayan firmaların gelecek yıl katılmak istediklerine dikkat çekti. Denizli’den fuara katılan firmaları stantlarında ziyaret eden Belediye Başkanı Nihat Zeybekci de bu yıl katılımcı sayısının az olmasına rağmen firmalarımız için fuarın verimli geçtiğini ifade etti. Ekonomik krizin etkilerini yaşadığımız şu günlerde dünyanın dört bir yanından gelen ülkelerin yer aldığı bu fuarın önemine değinen Başkan Nihat Zeybekci, ‘Tüm dünyada krizin etkisi ile talepte ciddi bir daralma yaşandı. Bu daralmadan da en çok etkilenen şehirler arasında üretici ihracatçı konumundaki Denizli yer almakta. Fuarda büyük bir ilgi gören firmalarımızın stantları bizleri de umutlandırdı. Türkiye’nin bu dönemde sahip olduğu kıvrak üretim yapısı ve pazarlara olan yakınlığı ile diğer üretici ülkelere nazaran daha avantajlı olduğunu bu fuarda bir kez daha gördük’ dedi. Tekstilin kalbi Heimtex Tekstil Fuarı’nda atıyor Her yıl on binlerce insanı ağırlayan, dünyanın en büyük tekstil fuarı olma özelliğine sahip Heimtex Tekstil Fuarı’nda bu yıl firmalar yine 4 gün boyunca perdeden masa örtüsüne, duvar kağıdından yatak örtüsüne yüzlerce yeni trend ürününü sergiledi. www.dto.org.tr HABERLER OCAK 2009 DTO Başkanı Necdet Özer, fuarda Denizli stantlarının uygun yerlerde olduğunu, bunun da ziyaretçi sayısını arttırdığını ve ciddi anlamda kaliteli mal almak isteyen alıcıların stantları ziyaret ettiğini ifade ederek, Denizlili işadamları olarak, yapılan bu görüşmeler sonucunda önümüzdeki dönemlerde önemli iş bağlantılarının kurulmasını beklediklerini ifade etti. Katılımcı Sayısı Az Alıcı Kitlesi Fazla Heimtex Tekstil Fuarı’na geçen yıla göre ilimizden, ülkemizden ve dünyadan katılımcı sayısında bir daralma olduğunu belirten Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, “Bu yıl fuara katılımcı ve ziyaretçi sayısı azdı ama ciddi bir alıcı kitlesi vardı” dedi. Kriz olmasaydı belki rekor siparişle dönüleceğini belirten Başkan Necdet Özer, fuara moralleri bozuk giden tekstilcilerin yüksek moralle döndüklerini ve bunun da kendileri açısından önemli olduğunu söyledi. Bu yıl ilk defa Çin, Pakistan ve Hindistan’ın artık işimize rakip olmadığını, alıcıların fiyatlandırmayı ürün kalitesine göre yaptıklarını ve kalitemizin artık herkes tarafından kabul gördüğünü söyleyen Başkan Özer “Bu yıl gerçekleşen fuarın bir özellliği de küresel krizin etkilerinin bütün dünya ülkelerinde hissedilmeye başladığı günlerde yapılması. Ancak buna rağmen fuar izlenimlerime göre geçtiğimiz yılın ihracat rakamlarını tekstilde yakalarız diyorum. Fuara katılan sanayicilerimizde bu morali ve güveni gördük. Ekonomide moral ve güven unsuru çok önemlidir. Ancak firmalarımız çok zorlu bir süreçten geçiyor. Yaşadıkları sıkıntılı günlerde de hem umutlarını hem de güvenlerini yitiriyorlar. Ticaret hayatlarında devletimizin de arkalarında olmasını, kendilerine destek vermesini bekliyorlar. Sektörel ve bölgesel teşviğin çıktığı söyleniyor ancak önemli olan içeriği. İçeriğe bakmadan ne kadar yeterli olduğunu söyleyebilmemiz mümkün değil” şeklinde değerlendirmede bulundu. Fuara katılan firmalar Denizli’ye umutla döndü Ocak Ayı’nın ikinci haftasında Frankfurt’ta gerçekleşen Heimtex Tekstil Fuarı’nda stant açan firmaları- mızı yanlız bırakmayan Denizli protokolü, fuardaki iş adamlarımıza destek verdi. Yaşanan ekonomik kriz nedeniy- Heimtex Tekstil Fuarı’na katılımcı sayısında bir daralma olduğunu belirten Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, “Bu yıl fuara katılımcı ve ziyaretçi sayısı azdı buna rağmen fuarda ciddi bir alıcı kitlesi vardı” dedi. Denizli Ekonomisi’nde ayrı bir öneme sahip olan Heimtex Tekstil Fuarı’na, Denizli Valisi Yavuz Erkmen, Belediye Başkanı Nihat Zeybekci, Denizli Ticaret Odası Başkanı ve Platform Sözcüsü Necdet Özer ve DETKİB Başkanı Raşit Güntaş gelerek, Denizli’den katılan firmaların stantlarını ziyaret ettiler ve kendilerini burada da yalnız bırakmadılar. stantlarının ilgi ile karşılaştığını gören katılımcılar çeşitli anlaşmalar yaple oldukça zor günma şansı da yakalaler geçiren ihracatdı. Çin ve Hindistan çı firmalar da fuargibi pazar paylarıdaki stantlarını ziya- nı düşüren ülkelerin ret eden protokol ile artık rağbet görmemoral buldu. Fuarda diğini, tüm dünya- Krizin Denizlili firmaları olumsuz yönde etkilediğinin altını çizen Başkan Özer, ‘Sanayicimiz zorlu bir yıl geçirdi ancak fuar izlenimlerime göre geçtiğimiz yılın ihracat rakamlarını tekstilde yakalarız’ dedi. da Türkiye’nin ürününün kalitesi ile tanındığını ve artık ülkeler tarafından kalite arandığını belirten sektör temsilcileri tüm yaşanan olumsuzluklara rağmen 2009 yılına umutla bakıyor. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 9 haberler HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T EGE bölgesi’nin SIKINTILARI masaya yatırıldı Baskan Özer Ege’nin Sesi Oldu 5. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’na katılan DTO Başkanı Necdet Özer, Ege Bölgesi ve Denizli’nin sorunlarını dile getirdi. G eçtiğimiz aylarda Ankara TOBB Üniversitesi’nde yapılan 5. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası’na konuşma yapmak amacıyla katılan Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, yapmış olduğu konuşma ile Ege Bölgesi’nin sesi oldu. Katılımın oldukça yoğun olduğu Şura’da konuşan Başkan Necdet Özer, dünyada yaşanan ekonomik krizin Türkiye’de de etkilerinin görülmeye başladığını ifade ederek, “bu toplantıda neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan küresel kriz 10 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 masaya yatırıldı. Krizden en az hasarla kurtulma yollarını, kriz ile ilgili Ticaret Odaları olarak bu konularda fikirlerimizi bakanlarımıza iletmek için bizim açımızdan son derece önemli’’ dedi. Dünyadaki diğer ülkelerin ekonomik kriz için bir takım önlemler aldığını ifade eden Başkan Özer, “Denizli bir ihracat şehridir. Yıllık 3 milyar dolar ihracatımız mevcut, ihracat ürünlerimizi kriz olmasına rağmen halen gönderiyoruz. Önümüzdeki aylarda da ihracatımızın devam edeceği görünüyor. Fakat yaşanan ekonomik krizin Türkiye’ye yansımasıyla ilerleyen Yaşanan ekonomik krizin etkilerinin, ihracat şehri Denizli’yi de etkilediğini belirten Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, kapanmaya yüz tutan işletmelerin finansal sorunlarına çözüm yolları sunularak bunların desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. aylarda ihracatta da sıkıntılar olacağını tahmin ediyoruz” dedi. İhracatın desteklenmesi ve kapanmaya yüz tutan işletmelerin finansal sıkıntılarına çözüm olunmasını istediklerini ifade eden Özer; “İşletmelerin finansal ulaşımı konusunda desteklenmesi gerektiğini bakanlarımıza anlattık. Toplantının sonuç bildirgesinde de sayın bakanımız bizimle aynı görüşte olduklarını ifade etti” şeklinde konuştu. Ege Bölgesi’nin Sorunlarını Ankara’da Özer Duyurdu Şura’da Ege Bölgesi’nin sorunlarını anlatan Özer, küresel krizin yarattığı sorunları ortaya koyarak özellikle ihracat ve teşvikler konusunda bir takım önerilerde bulundu. Teşvikler kümelenmelere göre yapılmalı diyen Başkan Necdet Özer, “Bölgemizdeki birçok alanda geçmişten bugüne süregelen doğal kümelenme örnekleri mevcuttur. Yeni Teşvik Yasası’nda bu konular asla göz ardı edilmemelidir. Yapmış olduğumuz görüşmelerde yeni hazırlanan Teşvik Yasası’nda yapılan yanlışlıkların yapılmamasını istedik. Verilecek teşviklerin üretimin artması için çok büyük önem taşıdığını sayın bakanlarımıza vurguladık” şeklinde konuştu. www.dto.org.tr OCAK 2009 HABERLER IS KADINLARINA ÖNEMLI BIR DESTEK DAHA Kadın Girisimcilere Destek TOOB Kadın Girişimciler tarafından iş kadınlarına fuar desteği sunan proje Ankara’da yapılan toplantı ile tanıtıldı. T OBB Kadın Girişimciler Kurulu tarafından yürütülen projeyle, kadın girişimciler, 2009’da Türkiye’de düzenlenecek 167 fuarda desteklenecekler. Projeden faydalanmak isteyen kadın girişimcilerin, DTO İl Kadın Girişimciler Kurulu’na başvurması gerekiyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu, 1. Kuruluş Yıldönümü’nde kadın girişimcilere yeni bir destek imkanı sundu. Bu vesile ile Yurtiçi Fuar Katılımında Kadın Girişimcilerin Desteklenmesi Projesi’nin tanıtımı, Ankara’da yapıldı. Geçen yıl 29 Ekim’de oluşturulan TOBB Kadın Kadın Girisimcilere Ankara’dan destek TOBB Kadın Girişimciler Kurulu tarafından yürütülecek projeyle, kadın girişimcilerin ürettikleri mal ve hizmetler tanıtılırken, yeni ticari ilişkiler kurmalarına imkan yaratacak en etkin platform olan fuarlarda ücretsiz olarak yer almaları sağlanacak. Proje kapsamında Türkiye’de yapılacak 167 fuarda, kadın girişimcilere yer ayrılacak. Destek kapsamına alınan fuarlara kadın girişimciler ücretsiz olarak katılabilecek. Bu destekten yararlanmak isteyenlerin DTO İl Kadın Girişimciler Kurulu’na başvurması gerekiyor. Girişimciler Kurulu’nun Birinci Kuruluş Yıldönümü’nde yapılan toplantıya, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, TOBB Kadın Girişimciler Kurucular Kurulu Üyesi Denizli Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Semra Akça Acar ve diğer illerin kadın girişimciler kurullarının başkanları katıldı. Toplantıda konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Kadınlarımızın toplum ve iş hayatı içindeki yeri konusunda ilerleme sağlayamadığımız takdirde, sadece ekonomik hedefleri tutturarak, çağdaş dünyanın bir parçası olamayız” dedi. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, 73 ildeki kadın girişimciler kurullarının kendi bölgesinde projeler yaptıklarını belirterek, “20 fuar şirketinin ülkemizde düzenlediği 167 fuarın her birinde beş girişimci kadına, 15’er metrekare, toplamda 75’er metrekare ücretsiz fuar alanı kullandıracak. Ücretsiz alan desteğinin yanı sıra, aynı zamanda stant kurulacak, standın zemini kaplanacak, tefrişatı yapılacak, aydınlatması sağlanacak. Geliştirdiğimiz proje ile kadın girişimcilerimize büyük bir fırsat sunmuş oluyoruz” şeklinde konuştu. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 11 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T haberler HABERLER DENIZLI ABIGEM DENIZLI KOBILERININ UMUDU OLDU ABIGEM T ürkiye Ekonomisi’nin demirbaşı olan Denizli’de ABİGEM’in kurulması için kolları sıvayan Denizli Ticaret Odası, geçtiğimiz aylarda bu hayalini gerçekleştirdi. İhracat şehri Denizli’de, işletmelere uluslararası boyutta iş geliştirme, bilgilendirme, danışmanlık ve eğitim hizmetinin yanı sıra yeni girişimcilere rehberlik hizmeti de sunan Denizli ABİGEM, DTO binasında hizmet veriyor. Küresel Ticaret Karşısında İşletmelere En Büyük Destek KOBİ’lere; genel yönetim danışmanlığı, iş kurma ve girişimcilere destek, kalite yönetimi, uluslararası iş geliştirme ve finansal hizmetler kapsamında çeşitli 12 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Denizli ABİGEM KOBİ’lerin Umudu Oldu ABİGEM, Türkiye’deki KOBİ’lerin rekabet seviyelerinin ve uluslararası piyasalarda aktivitelerinin arttırılması konusunda Avrupa Birliği Komisyonu ve TOBB ile birlikte Türkiye’de üç İş Geliştirme Merkezi kurulması projesini finanse etmektedir. Kurulduğu günden bu güne binlerce KOBİ’yi ihracatla tanıştıran ve AB hibe fonları almasına aracılık eden ABİGEM (Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi), Denizli’deki KOBİ’lerin de yeni umudu oldu. 1 direktör, 4 iş geliştirme uzmanı, 1 idari müdür ve 1 idari görevli olmak üzere 7 kişilik bir kadro ile çalışmalara başlayan Denizli ABİGEM, KOBİ’lerin rekabet seviyelerini artırmaları ve iş hayatlarında gelişmeleri amacıyla birçok alanda hizmet vermeye başladı. hizmetler sunan Denizli ABİGEM’in danışmanlık ve eğitim konularında yeni bir bakış ve yöntem getireceğinin altını çizen Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer; “Odamızın Hizmet Binası’nda işletmelerimize hizmet veren Denizli ABİGEM, yeni küresel ticaret düzeni içinde, kentteki küçük ve orta ölçekli işletmeleri geliştirmek için çalışıyor. Her geçen gün ticaretin giderek zorlaştığı ve rekabetin artığı günümüz dünyasında işletmelerimizin bu gelişmelerin altında kalmamaları için gerekli olan girişim, planlama ve gelişim destekleri Denizli ABİGEM tarafından verilecek” şeklinde konuştu. “Pazara Erişim Gücü Ortadan Kalkmalı” KOBİ’lerin rekabet gücünün geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası pazarlara erişim gücünün artırılması için faaliyetlerde bulunan ABİGEM Denizli Direktörü Buğra Sofuoğlu; merkezin kentte hizmete girmesinin ardından pek çok işletmenin kendilerine başvurduğunu söyledi. İşletmelerin ihtiyaçlarına yönelik çeşitli hizmetlerin verildiğini belirten Sofuoğlu, özellikle KOBİ’lerin finansal www.dto.org.tr OCAK 2009 HABERLER Denizli ABİGEM yeni kurulmasına rağmen şimdiden pek çok firmaya hizmet vermeye başladı. ABIGEM’li günler ABİGEM’in Denizli’de kurulması için başlatılan çalışmaların olumlu sonuçlanması ile KOBİ’lere genel yönetim danışmanlığı, girişimcilere destek, finansal hizmetler ve uluslararası iş geliştirme kapsamında hizmet veren Denizli ABİGEM, DTO Binası’nda çalışmalarına başladı. kaynaklara erişimlerinin sağlanması ve finansal yönetim danışmanlığı gibi desteklerin, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ortamda kritik öneme sahip olduğunun altını çizdi. Başkan Özer; “Biz Hayata Geçirdik, Siz Canlı Tutun” Denizli’de ticareti canlı tutmak ve ticaretin her alanını etkisi altına alan küresel krizden Denizlili işletmelerin en az şekilde etkilenmesi için çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerinin altını çizen DTO Başkanı Necdet Özer, bütün KOBİ’leri danışmanlık ve proje desteği alabilecekleri ABİGEM’e davet etti. Başkan Özer; KOBİ’lerden gelecek her türlü destek çağrısını yanıtlamaya hazır olduklarını belirterek; “Sanayi şehri Denizli’nin her geçen gün ticarette yeni başarılar elde edebilmesi, tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizden yara almadan çıkabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Önemle üzerinde durduğumuz projelerden biri olan Denizli ABİGEM’i de bu misyonumuzla şehrimize kazandırdık. Kentteki KOBİ’lerimizi merkezimizden yararlanmaya davet ediyoruz” dedi. ABİGEM Programı Denizli’de ticarette büyümeyi ve profesyonel yardımlar eşliğinde gelişmeyi hedefleyen ABİGEM’in önümüzdeki aylar içerisinde KOBİ’lere yönelik yapacağı çalışmalar ise şöyle: Denizli Ev Tekstili Kümelenme Çalıştayı: Çalıştayda, değişen global tedarik zinciri, ev tekstilinde yeni ürünler, teknik gelişmeler ile ev tekstili sektöründe gelişen pazarlar gibi çarpıcı başlıklar altında sektördeki gelişmeler paylaşılacak. Konu ile ilgili ABİGEM’in DTO Başkanı Necdet Özer, Denizli’de ticareti canlı tutmak ve ticaretin her alanını etkisi altına alan küresel krizden Denizlili işletmelerin en az şekilde etkilenmesi yönünde çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini, bu amaçla da oda olarak projeye büyük bir önem verdiklerini söyledi. sağlayabileceği katkılar, Denizli ABIGEM ekibi, konuşmacılar ve katılımcılar ile birlikte 28.01.2009 tarihinde Anemon Oteli’nde görüşüldü. Girişimcilik Farkındalığı Semineri ve Eğitimleri: Kendi işini kurmayı düşünenler için Şubat, Mart ve Nisan aylarında ABİGEM tarafından verilecek olan seminerde; ‘Kimler kendi işini kurmalıdır?’, ‘Hangi işi yapmalı?’, ‘İş kurarken nelere dikkat etmeli?’, ‘Bu iş başarılı olur mu?’, ‘Bu konuda isabetli bir tespit yapabilmek için, pazar araştırması, pazarlama, satış, finans, operasyon, strateji ve iş planı nedir?’ gibi konu başlıkları altında detaylı bilgilendirme yapılacak. Temel Finansman Yönetimi ve Planlaması Eğitim Programı: Doç. Dr. Şevket Sayılgan’ın konuşmacı olarak katılacağı program 29-30 Ocak 2009 tarihinde düzenlendi. Bordro ve Personel Yönetimi Eğitim Programı: Süleyman Işık’ın konuşmacı olarak katılacağı program personel yönetimi eğitimi 31 Ocak - 01 Şubat tarihinde düzenleniyor. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 13 haberler HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T DTO'DAN ÜYELERINE BÜYÜK DESTEK Kredilerle Üyelere Cansuyu Saglanıyor KOBI’lere sıfır faizli kredi imkanı Ekonomik krizden etkilenen KOBİ’lere sağlanan uzun vadeli ve sıfır faizli finansal destek kredisi Denizli Ticaret Odası’nın girişimi ile Oda üyelerine de verilecek. D enizli Ticaret Odası, krizden üyelerinin en az zararla kurtulması için çeşitli çözüm arayışlarına devam ediyor. Üyelerine kredi kullandırmak için çeşitli girişimlerde bulunan Denizli Ticaret Odası Yönetimi, bu konuda TOBB Yönetmeliği’ne takıldıklarını ve bu yüzden finansal kaynaklara ulaşma konusunda bankalarla düşük faizli kredilere hız verdiklerini söylediler. Küresel Ekonomik Kriz nedeniyle en fazla finans yönünden sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Başkan Necdet Özer, bu konuda Oda’nın yaptığı girişimler konusunda bilgi verdi. Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Vakıfbank ile kredi protokolleri imzaladıklarını hatırlatan Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer; Oda üyelerine uzun vadeli nakdi ve gayri nakdi kredi, finansal destek kredisi ile orta ve uzun vadeli proje kredileri üzerine paketler olduğunu söyledi. Bin Isletmeye Cansuyu 14 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Kriz nedeniyle en fazla finans yönünden sıkıntı yaşandığına dikkat çeken DTO Başkanı Necdet Özer, Oda olarak üyelerinin bu sorunlarına çözüm sunabilmek için finansal destek kredisi sağlayan bu projeyi hayata geçirdiklerini ifade etti. ‘Hizmet Sektörümüzde KOBİ Kapsamına Alınacak’ Başkan Necdet Özer ayrıca KOBİ kapsamına hizmet sektörünün de alınması konusunda başkentte çeşitli çalışmalar yapıldığına dikkat çekerek bu konuda başlattıkları girişimlerle ilgili somut sonuçların bu ay içinde alınacağını sözlerine ekledi. Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer; “Özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösterenler KOSGEB desteklerinden ve bazı kredilerden yararlanamıyorlardı. Bu konuda mevzuattan kaynaklanan boşluk sebebiyle, hizmet sektörümüzde faaliyet gösteren üyelerimiz finansal araçlar ve desteklere ulaşmada sıkıntı yaşıyorlardı. Denizli Ticaret Odası olarak bu sıkıntıyı aşmak için uzun zamandır Ankara’da görüşmeler yapıyorduk. Muhtemelen bu konuda bu ay sonuna doğru müjde alacağız. Hizmet sektörünün KOBİ kapsamına alınmasıyla birlikte onların da bu sıkıntılarını çözmüş olacağız” şeklinde konuştu. Denizlili firmaların özellikle finansal çarkı döndürmede sorun yaşadıklarını belirten Başkan Özer, ’KOSGEB Cansuyu Kredileri’ne ilimizden rekor sayıda başvuru oldu. Başvurular sonucunda bin işletme ve üyemiz bu kredilerden yararlanmıştır’ dedi. www.dto.org.tr OCAK 2009 HABERLER TURIZM SEKTÖRÜNÜN BULUSMA NOKTASI Travel Turkey’e Denizli Damgası Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu üyeleri minik Denizlililerle hatıra fotoğrafı çektirdi. S ahip olduğu zenginlikleri ile ülkemizin önemli turizm kentlerinden biri olan Denizli, İzmir’in ev sahipliğini yaptığı Travel Turkey 2008 Turizm Fuarı’na damga vurdu. Birçok ilin stand açtığı fuarda Denizli standı fuara gelenlerin adeta akınına uğradı. Farklı ülke ve bölgelerden gelen binlerce profesyoneli, acentaları ve turizm sektörü çalışanlarını ikinci kez İzmir’de ağırlayan fuar; yeni iş ve ilişkiler geliştirmek isteyenler için Bu yıl ikinci kez düzenlenen Fuar’a Denizli’den turizm sektörü ürünleri ile 20 firma katıldı. benzersiz bir fırsat sundu.Fuar alanında oluşturulan workshop alanı ile yabancı satın almacılar Türk turizmcilerle fuarın belli gün ve saatlerinde bir araya getirilerek yüz yüze görüşmeleri sağlandı. Bu sayede oluşturulan iş platformu ile yerli ve yabancı turizmcilerin profesyonel bir ortamda iş bağlantıları yapmaları hedeflendi. Denizli’den 20 firmanın katıldığı fuara destek veren DTO Başkanı Necdet Özer, fuarla ilgili 2 aydır çalışma yaptıklarını belirterek, “Denizli’nin tanıtımına çok büyük katkısı olacağını düşündüğümüz bu fuar, işletmecilerimiz ve Denizli halkı için çok önemli. Bu nedenle bizim de Ticaret Odası olarak işin içine girmemiz gerekiyordu. İşin asıl sahibi Denizli Valiliği’dir. Denizli Ekonomisi’nde özellikle turizm sektörümüz zayıf kalıyordu. Bu fuarı yatırımlar için bir başlangıç olarak düşünüyoruz. İnanıyorum ki, Denizli’nin tanıtımı ile birlikte yatırımcılarımız da Denizli’yi tercih edeceklerdir. Bu fuar ilk adım olacaktır” şeklinde konuştu. DENIZLI TICARET ODASI’NDAN ÖNEMLI HIZMETLER Interaktif Oda DTO D enizli Ticaret Odası, ticaret sicil işlemleri ve diğer belge işlemleri dışında pek çok hizmetle üyelerine ulaşıyor. Son dönemlerde Oda’nın verdiği hizmetlerin çeşitlendiğini belirten Başkan Necdet Özer bu hizmetler konusunda açıklamada bulundu. Başkan Özer, Sigorta Acenteleri Yönetmeliği çerçevesinde levhaya kayıt zorunluluğunun getirildiğini hatırlatarak bu başvuruların DTO tarafından alındığını söyledi. Bununla ilgili Odanın yetkisi olduğunu ve Ekim 2008’den beri ön başvuru yapan Başkan Necdet Özer, Denizli Ticaret Odası’nın hizmet anlayışının teknolojik gelişmelerle doğrudan ilgili olduğunu ifade ederek, hayata geçirmiş oldukları projelerin her geçen gün çeşitlenerek arttığını ifade etti. Acente sayısının 312 olduğunu ekledi. Tütün Mamulü ve Alkollü İçki satıcıları tarafından yapılacak satış belgesi başvurularının ilgili yönetmenlik gereğince 1 Ocak’tan itibaren kabul edilmeye başlandığını belirten Necdet Özer, bugüne kadar 9 yeni satış belgesi düzenlendiğini ve 4 adet satış belgesi üzerinde değişiklik yapıldığını belirtti. K Belgeleri ile ilgili sürecin de Denizli Ticaret Odası tarafından takip edildiğini hatırlatan Özer, “Biz üyelerimizin İzmir veya diğer şehirlere gidip işlerini takip etmelerini istemiyoruz. Bu yüzden pek çok yasal işlemin Odamızdan takibini yapabilmek ve başka yerlere gitmekten kurtarmak için pek çok alanda yetki almaya çalıştık’ dedi. Amacımız üyelerimizin buna benzer prosedürü fazla işlemler nedeniyle, daha fazla yorulmalarını engellemek, işlerini onların adına takip edebilmektir. Biz bu hizmetleri online olarak gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 15 HABERLER D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA haberler S E K TÖ R E -T İ C A R E T ASCAME’nin 19. Genel Kurul Toplantısı olma özelliğini taşıyan panelde, küreselleşme sürecinde daha fazla işbirliği yapılması ve kenetlenerek hareket edilmesinin önemi vurgulandı. DTO Başkanı Necdet Özer, ASCAME’nin Barcelona’da düzenlenen 25. Yıldönümü Töreni’ne katıldı. DENIZLI TICARET ODASI’NDAN Ispanya Prensi'ne Davet B u yıl, 25. yaşını dolduran Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği, Yıldönümü Töreni’ni İspanya’nın Barcelona Kenti’nde düzenledi. Toplantıya, Türkiye Odalar Birliği ile Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı temsilen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, DTO Başkanı Necdet Özer ve Muğla TSO Başkanı Bülent Karakuş katıldı. Genel Kurul programı çerçevesinde ASCAME bünyesinde bulunan Turizm, Tahkim, Kadın Girişimciler, İşbirliği, Eğitim, Uluslararası İlişkiler komisyonları toplantıları gerçekleştirildi. İspanya Prensi Felipe De Bourbon’un onurlandırdığı ASCAME Genel Kurul Toplantısı’nın açılışında, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda ASCAME Başkanı olan Murat Yalçıntaş, bu yeni düzende ASCAME’ye yeni sorumluluklar düştüğünü ve Akdeniz’in bir barış denizi olması için her türlü gayreti gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini belirtti. Akdeniz ticaretinde Denizli’nin önemini gündemde tutmak isteyen Başkan Necdet Özer, törene katılımı sırasında İspanya Prensi Felipe De Bourbon’la görüştü. Toplantı sonrası basına yaptığı açıklamada, küreselleşme sürecinin daha fazla işbirliği ve ortaklığı mecbur kıldığı ve bu nedenle Akdeniz ülkelerinin birbirlerine daha fazla kenetlenerek işbirliği içinde hareket etmelerinin önemini vurgulayan DTO Başkanı Necdet Özer, İspanya prensini Denizli’ye davet ettiğini de sözlerine ekledi. Başkan Özer görüşmeleri şöyle değerlendirdi: “İspanya ile Türkiye arasında önemli benzerlikler var. Görüşmemiz sırasında İspanya Prensi’ni Türkiye’ye özellikle Denizli’ye gelmesi için davet ettik. Prens de davetimizle yakından ilgilendi. Kendisine Türkiye’nin tarihi ve kültürel güzelliklerle dolu bir ülke olduğunu, Denizli’de Pamukkale’nin bulunduğunu, jeotermal kaynaklar bakımından çok zengin bir bölge olduğunu anlattık.” Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, toplantıya katılan 81 ili temsil eden 4 başkandan biri olarak, Denizli’yi temsilen Barcelona’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. 16 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr Toplantıya katılan İspanya Prensi Felipe De Bourbon’u şehrimize davet eden Denizli Ticaret Odası Başkanı Özer, İspanya ile Türkiye arasında çok büyük benzerlikler olduğunu ifade etti. HABERLER OCAK 2009 Projeye Denizli Belediyesi, Denizli Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, İŞKUR, Pamukkale Üniversitesi, DTO, Milli Eğitim Müdürlüğü ve engelli dernekleri, engellilere yönelik kursların açılmasına destek verdi. Engelliler Çalışıyor Projesi için çalışan ekip, projeye destek veren DTO Başkanı Özer’i ziyaret etti. DTO, ENGELLILER ÇALISIYOR PROJESI’NE DESTEK VERDI DTO'dan Engellilere Destek H ollanda Hükümeti Matra Programı tarafından finanse edilen ve bir Türk-Hollanda işbirliği projesi olan “Engelliler Çalışıyor” projesi için çalışan ekip, DTO Başkanı Necdet Özer’i makamında ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi veren ekip, projenin başarıya ulaşması için Ticaret Odası’ndan katkılarının devamını istedi. Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer proje çalışanlarıyla yaptığı görüşmede, Denizli insanının, ekonomik ataklığı yanında sosyal konularda da oldukça hassas olduğunu söyledi. Oda tarafından yaptırılan Denizli Ticaret Odası Ahi Sinan İlköğretim Okulu’nda da engellilere yönelik özel çalışmalar yaptıklarının altını çizen DTO Başkanı Necdet Özer, engelliler konusunun Ticaret Odası’nın öncelikli önem verdiği konular arasında olduğunu belirtti. Başkan Necdet Özer, Denizli Belediyesi ile birlikte yürütülen bu çalışmanın engelli vatandaşlarımızın topluma kazandırılmasında etkin sonuçlar yaratacağına inandığını söyledi. Yasal mevzuatlara rağmen engelli vatandaşlarımızın iş bulma ve istihdamlarında yaşanan sıkıntıların farkında olduklarını belirten DTO Başkanı Özer, engellilerin iş görebilirliklerinin artırılması ve istihdam garantili mesleki eğitimler konusuna daha fazla eğilmek gerektiğini kaydetti. Denizli Belediyesi Proje Sorumlusu Pınar Gülmez Ağırbaş, projenin hangi aşamada olduğu hakkında Başkan Necdet Özer’e bilgi verdi. Proje kapsamında çalışmalar yürüten ekibin üyelerini tek tek tanıtan Pınar Gülmez Ağırbaş, Oda’nın verdiği destek nedeniyle çok memnun olduklarını, engellilerin istihdamına yönelik ilimizde bu işbirliği ile güzel çalışmalara imza atacaklarını söyledi. Önümüzdeki yıl Mayıs ayı içinde Pamukkale’de bu konuda uluslararası katılımlı bir toplantı yapacaklarını da hatırlatan Ağırbaş, engelliler için yapılan bu çalışmaların tanıtılmasının önemine dikkat çekti. Yeni istihdam paketi ve engelli istihdamının işverene sağladığı faydalar ile ilgili bir kitapçık bastırma ve dağıtma konusunda projeyi yürüten ekip üyelerinden gelen öneriye olumlu yanıt veren Başkan Özer, engellilerin istihdamı konusunda işverenlerin yeterince bilgiye sahip olmadıklarını, bununla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılarak, bu eksikliğin kapatılması için DTO’nun katkı sağlamaktan memnuniyet duyacağını kaydetti. Engelliler Topluma Kazandırılıyor Engellilerin topluma kazandırılması ve iş hayatında aktif şekilde yer alabilmeleri amacıyla, yeteneklerini geliştirebilecekleri kurslar almalarını sağlayan proje ile engelli vatandaşlarımızın meslek sahibi olarak istihdam edilmeleri sağlanacak. 3 yıl süreli projenin genel amacının, engelli vatandaşları hayatın dışına itmek yerine, onların yetenekleri ile örtüşen iş kollarında hem kendilerine hem de ülke ekonomisine katkılarının olmasını sağlamak olduğunu belirten DTO Başkanı Özer, DTO olarak desteklerine devam edeceklerini belirtti. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 17 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T dosya N A D ’ DTO I L M A ANL YA N A P KAM 18 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr D O S YA OCAK 2009 Denizli’de Alısverisin Tam Zamanı Tüm dünyayı etkisi altına alan ve Denizli’yi de olumsuz yönde etkileyen ekonomik krize karşı harekete geçen DTO, anlamlı bir kampanyaya imza attı. A lışveriş… Ticaretin insanoğlu ile ilk tanışmasından beri var olan bir kavram… Taş Devri’nde taş alıp vererek başlayan bu eylem zaman içerisinde öyle bir hale geldi ki, günümüz küreselleşen dünyasında ekonominin olmazsa olmaz parçalarından biri durumunda. Hiç kuşku yok ki, alışveriş ülkemiz açısından da son derece önemli. Öyle ki, ekonominin sıkıntı içerisinde olması ya da olmaması bu basit ama anlamlı eylemle açıklanıyor. Ülkemizde Alışveriş Kültürü Ülkemizdeki alışveriş kültürüne baktığımızda Osmanlı Devleti’nden itibaren bu kavramın bizimle birlikte olduğunu görüyoruz. Özellikle batılı tüketim alışkanlıklarının Türkiye’ye yerleşmeye başladığı Cedde-i Kebir bunun en güzel örneklerinden biri durumunda. İnsanların alışverişe çıkmadan önce en şık giysilerini giyip ayakkabılarını parlattığı, eşi Alışveriş, insanoğlunun var olduğu ilk günden beri sürekli hayatımızda olan bir kavram. Günümüzün küreselleşen dünyasında ise ekonominin olmazsa olmaz şartı. dostu görmek, biraz da görünmek için alışverişi bahane ettiği 19. yüzyıl Cedde-i Kebir’inin (Bugünün İstiklal Caddesi) üzerinden tam 1.5 asır geçti. Ancak insanların alışverişe, bir şey satın almanın ötesinde anlam yüklemesinde değişen hiçbir şey olmadı. Geçmişte alışveriş sosyalleşmenin bahanesiydi, bugün ise büyük şehirlerde neredeyse tek yolu. Günümüzde hafta sonu ailece yapılan alışverişler bütün hane halkını mutlu eden bir eylem. Çocuklar istedikleri oyuncağı almanın mutluluğunu yaşarken, anneler eldeki uzun ihtiyaç listelerine göz atar, babaların durağı ise teknoloji stantları oluverir. İhtiyaçlar yaşa, cinse ve konuma göre değişiklik gösterse de değişmeyen tek gerçek, alışveriş = para. Piyasanın Olmazsa Olmazı Paranın icadıyla birlikte ihtiyaçları karşılayan bir araç olarak hayatımızda yer alması pek çok kavramı da beraberinde getirmiştir. Para bir araç olmakla birlikte kendi içinde de piyasasını oluşturmuştur. Bulunduğu ülkede kendi birimini oluşturan bu materyaller, ülkenin idari durumundan sosyal konumuna kadar her birimden etkilendikleri gibi, diğer dünya ülkelerinin yaşadıkları olumlu ya da olumsuz durumları da yansıtırlar. Para ile Ortaya Çıkan Kriz Kavramı Paranın yaşamımıza girmesiyle birlikte ortaya çıkan kavramlardan biri de ‘kriz’. Milli gelirin kısa bir süre içinde önemli bir oranda düşmesi durumunda yaşanan kriz, günümüzde globalleşen ekonominin IHTIYAÇLARIN ORTAYA ÇIKARDIGI ALISVERIS KAVRAMI B ütün yeniliklerin ilk adımını oluşturur ihtiyaçlar. İnsanoğlunun ilk var oluşundan itibaren hep ihtiyaçları olmuştur. İşte bu ihtiyaçlar da zaman içerisinde alışveriş denilen ve bugün piyasa şartlarını direkt olarak etkileyen kavramı oluşturmuştur. Bugün gelişmiş, gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerden hangisine giderseniz gidin alışverişin o ülkenin yaşam standardını Alışveriş, ihtiyaçların ortaya çıkardığı bir eylem biçimidir. ne oranda etkilediğini görürsünüz. İşte bunun nedeni ihtiyaçların sadece alışveriş denilen eylem biçimi ile karşılanabiliyor olmasından kaynaklanır. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 19 HABERLER S E K TÖ R D O S YA dosya bir dezavantajı olarak domino taşı etkisi yaratıp, küresel bir şekilde yaşanmaktadır. Bu durumun yaşanan en son örneği de ABD’den başlayarak tüm dünya ülkelerine yayılan küresel krizdir. Ekonomik Kriz ve Ortaya Çıkışı Kriz, piyasaların mevcut konumunu ve geleceğini etkileyen hiç beklenmeyen bir anda ortaya çıkan ve genelde önlem alınmakta geç kalınan olumsuz bir durumdur. Kriz olumsuz bir kelime olmasına rağmen bazı sektörler ve şirketler için yarattığı fırsatlar açısından olumlu olarak da değerlendirilebilir. Ancak kelime anlamı itibariyle bütün piyasa ve sektörlerde yaşanan değişmez gerçek, ortamda oluşan paniktir. Ülkemiz henüz tam anlamıyla etkilenmese de ABD Mortgage Krizi ile başlayan küresel kriz süreci ilimizde yoğun olarak hissedilmektedir. İhracatçı ekonomik yapısı nedeniyle döviz girişi yüksek olan ve sanayi alanında gerek çalışan gerekse de işverenin ekmek kapısı olan dış ticaretin yavaşlaması, Denizli’yi olumsuz yönde etkilemektedir. İşçi çıkaran hatta kapanan fabrikaların halk tarafından duyulması kriz söylentilerinin somut örneği MEKAN Denizli’yi de etkileyen küresel mali krizin ortaya çıkardığı panikle birlikte yerli tüketicinin alışverişten elini eteğini çektiği düşünülürse, yalnızca küçük işletmeler değil, tüm ticari kuruluşlar büyük risk altındadır. R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA Krize Ragmen Alısveris Zamanı Kriz dönemlerinde piyasadan çekilen paranın yeniden piyasaya özellikle de iç tüketime çekilmesi son derece önemli. İşte bu noktada alışveriş büyük önem arz ediyor. Bunun bilincinde olan Denizli Ticaret Odası da krize rağmen alışveriş için yoğun bir çaba sarf ediyor. olarak algılanmakta, harcanmaktan korkulan paralar, değil yatırım, alışverişe bile dönüştürülmemekte, yastık altına atılmaktadır. Bu da Denizli’nin, esnaf kesimini zor durumda bırakmaktadır. Krizin Denizli’ye Etkileri Denizli sanayisi, üretiminin yalnızca %65’ini yurtdışına ihraç etmektedir. Bu da krizden etkilenerek ihracat oranını düşüren sanayicilerimize iç pazarda destek verme zorunluluğunu gündeme getirmektedir. Ancak yaşanan panikle beraber yerli tüketicinin de alışverişten elini eteğini çektiği düşünülürse yalnızca küçük işletmeler değil, ilimizdeki tüm ticari kuruluşların ne denli büyük bir risk altına girdiği görülebilir. Krizin, küreselleşen dünyaya entegre olan illerde ve ülkelerde daha çok hissedildiğine dikkat çeken Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer de; “Evet, bugün Afrika’da kriz yok. Daha önce Türkiye’de ülke içi krizler olurdu. Denizli, ihracatçı bir il olduğu için bunlardan çok daha rahat çıkıyordu fakat son ekonomik sıkıntı dünya genelinde yaşanan bir durum. Denizli de dünyayla entegre olduğu için hakikaten acılarını hissetmeye başladık. İhracatta ileriki aylarda yavaşlama olabilir.” ifadesiyle var olan durumun ilimiz özelindeki etkilerine değiniyor. Kriz döneminde yaşanan panik ortamlarında, ülkeler, kurumlar ve vatandaşlar kendilerince tedbirler alırlar. Ancak krizin yaşatacakları, duyulanlar ve etkilenilenlerden daha farklı olduğu için, alınan önlemler her zaman akılcı çözümler değildir. Kriz anında alınan önlemler; genelde üretimi küçültme, işten çıkarma, yatırımları durdurma şeklinde olmaktadır. Panik havasında olan bu işlemler bazen işletmeye daha fazla risk ve durağanlık getirmektedir. Plansız küçülme, nitelikli ve birikimli personelin kaybı, bununla birlikte pazar ve müşteri azalması da söz konusu olmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayan ve tüm dünyayı yakından etkileyen küresel kriz çok büyük boyutlarda olmasa da ülkemizi ve Denizli'yi de etkilemeye başladı. Peki bu kriz sonrasında neler olacak, dünya nereye doğru gidiyor? Denizli Ticaret Odası Denizli’de çok anlamlı bir kampanyaya imza attı. 20 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 E -T İ C A R E T www.dto.org.tr D O S YA OCAK 2009 KAMPANYAYA TAM DESTEK Denizli Ekonomisi’nde yaşanan olumsuz havaya karşı harekete geçen Denizli Ticaret Odası, Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı sloganı ile kampanyaya start verdi. Bu kapsamda binlerce DTO üyesi işletme kampanyaya destek verdi. Her zaman kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış bir şehir olan Denizli, tüm ülkede etkisini gösteren ekonomik kriz karşısında da beklemek yerine harekete geçti. Bu konuda elini taşın altına koyan Denizli Ticaret Odası, Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı sloganı ile hayata geçirdiği kampanyaya tüm üyelerini katılmaya da- Ekonomik Krizin Genel Etkisi Tüm dünyayı sarsan mali kriz sadece bankaları ve finans sektörünü değil, hemen hemen tüm vatandaşları doğrudan etkiliyor. Kriz döneminde insanların para harcamamaya eğilimli tutumları piyasalarda likidite sorununu ortaya çıkararak, krizin ardından yaşanan ‘buhran’ dönemlerinin de habercisi olmaktadır. Kriz döneminin seyri sadece ülke idarecilerinin hayata geçirdiği politikalarla değil, aynı zamanda insanların para harcama tutumları ile de doğru orantıda sürmektedir. Öyle ki; geçmiş dönemlerde sıkıntı yaşayan insanlar bu kriz döneminde temkinli davranacak ve zorunlu ihtiyaçları dışında alışveriş yapmama eğilimi göstereceklerdir. Yani kısacası herkes kendi tamircisi, kendi doktoru, kendi boyacısı olma eğilimine girecek… vet etti. Denizli Ticaret Odası tarafından başlatılan bu kampanyaya binlerce DTO üyesi kuruluş destek verdi ve Denizli’de alışveriş bir anda canlandı. Peki bu tutum ekonomiyi nasıl etkiler? Zorunlu ihtiyaçlar dışında alışverişlerin ertelenmesi, ticari hayatı olumsuz yönde etkiliyor. Bu durumdan en çok etkilenenler de KOBİ ve esnaflar oluyor. Yaşanan bu süreçte ‘zincirleme’ etkisi ile kriz bütün sektörlere yayılma özelliği gösteriyor. Krize Karşı Alışveriş Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ve etkisi tüm dünyayı saran küresel krizin hiç kuşkusuz ülkemizi ve Denizli’yi de yakından etkilemeye başlamıştır. Yaşanan bu sürecin üstesinden gelebilmek, alışverişi canlı tutabilmek amacıyla Denizli Ticaret Odası da kentte hayata geçirdiği “Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı” sloganıyla yola çıktığı kampanya ile kriz döneminde yapılan bilinçsiz alışveriş tutumunun önüne geçmeyi hedefliyor. Yaşanan ekonomik krizin üstesinden gelebilmek ve alışverişi canlı tutabilmek amacı ile Denizli Ticaret Odası tarafından ‘Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı’ sloganı ile önemli bir kampanya hayata geçirildi. Yaklaşık 12 bin üyesi bulunan Denizli Ticaret Odası, hayata geçirdiği bu kampanya ile insanların ihtiyaçlarını ertelemeyip, işletmelerin alışverişin durgun olduğu bu dönemde iş yapıp rahat bir nefes almasını hedefliyor. Ekonomide Alısverisin Önemi Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonominin gelişmesi için alışveriş son derece önemli. İşte bu nok- tada özellikle iç piyasanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi konusunda alışverişe büyük önem verilmesi gerekiyor. Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı isimli kampanya ile ilgili Gazeteciler Cemiyeti’nde yaptığı toplantıda kriz döneminde yapılan bilinçli tüketim anlayışı ile krizin etkilerinin minimuma indirgenebileceğinin üzerinde duruldu. DTO’dan Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı Kampanyası Yaklaşık 12 bin üyesi bulunan DTO, hem vatandaşların ihtiyaçlarını ertelememesi hem de işletmelerin iş yapabilmesi için başlattığı kampanyayı yaptığı basın toplantısı ile tanıttı. Toplantıda, krizin Türkiye’de henüz tam yaşanmadığını, sadece sıcaklığının hissedildiğini vurgulayan DTO Başkanı Necdet Özer, bayram ve yılbaşı öncesi alışveriş kampanyası düzenleyerek üretim, tüketim ve istihdama katkıda bulunmak istediklerini dile getirdi. Özellikle son bir yılda küresel kriz adı altında finansal bir krizin başladığını belirten Necdet Özer, “Henüz bu kriz Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 21 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T dosya HABERLER ülkemize tamamen yansımadı ama bir takım sıkıntılar baş gösteriyor. Yaşadığımız şu dönemde sadece ateşinin korunu hissediyoruz. DTO yönetimi olarak vakit kaybetmeden böyle bir kampanya yapmamız gerektiğini düşündük” dedi. Dünyada baş gösteren krizin bilinçsiz bir tüketim ve borçlanmayla başladığını belirten Necdet Özer, şöyle konuştu: “İnsan vücudunda da hastalık aynı şekilde olur. Bir hastalığın panzehiri de kendi cinsinden olur. Krizi körükleyen nedenlerden biri de ekonomik kriz söylentilerinin alışveriş psikolojisini bozmasıdır. Burada artık hepimizin mücadele etmesi gerekiyor. Halkımız bilinçli bir şekilde tüketim yapmalı. İmkanları doğrultusunda tüketim yaparak üretim kapılarını açmalı. Bu da istihdam kapısını açacaktır.” Başkan Necdet Özer, kampanyanın bir benzerinin şu anda İstanbul’da uygulandığını ve bu uygulamanın şu ana kadar yüzde 30’lar seviyesinde bir başarı gösterdiğini söyledi. Bu kampanyayı, daha önce yapmayı düşündüklerini ancak 22 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Dünyada baş gösteren krizin bilinçsiz bir tüketimle başladığını ifade eden Başkan Necdet Özer, halkımızın bilinçli tüketim yapması gerektiğini ifade ederek, böylece üretim kapılarının açılacağını söyledi. bu dönemde başlatmayı uygun gördüklerini ifade eden Özer, “Bundan 6 ay kadar önce daralan piyasayı canlandırmak için yapmayı planladığımız kampanyamız, bugünün şartlarında biraz daha farklı bir anlam kazandı” dedi. Sanayici, işadamları ve işletmelerin yaklaşık bir yıldır fedakarlık yaptıklarını ve ayakta durmak için her girişimde bulunduğunu belirten Necdet Özer, kampanyayla bu fedakarlığın sürdürülmesini istedi. Burada fedakarlık yapması gerekenin iş adamları, sanayici ve iş yerleri olduğunu anlatan Özer, şunları söyledi: “Topluma en fazla zararı veren krizden çok, kriz dedikodusudur. Toplumun morale ihtiyacı var. Bizim başlattığımız kampanyanın benzeri İstanbul’da başarılı sonuç verdi. İnsanlarımızın temel ihtiyaçlarını ertelemesini engellemek, Denizli halkını kriz psikolojisinden bir parça olsun uzak tutma adına kampanyanın başarılı olacağına inancımız tamdır.10 işletme bile katılırsa büyük kazanç olacak. Katılacak işetmeler hazırladığımız taahhütnameyi imzalayıp, kampanya logosunu mağazalarına, alışveriş merkezlerine asacak.” dedi. Denizli’de yaklaşık 30-40 bin civarında faal işletme olduğunu Oda ve Derneklerden Kampanya’ya Destek Denizli Ticaret Odası’nın başlattığı kampanyaya, ilin ticari kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri de destek verdi. Esnafa bu desteği göstermek amacıyla; Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Müjdat Keçeci, Denizli Tekstil www.dto.org.tr ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (DETKİB) Başkan Vekili Hüseyin Memişoğlu, Denizli Ticaret Borsası (DTB) Başkanı İbrahim Tefenlili ve Denizli Esnaf Odaları Birliği Başkanı Musa Çelikkol da basın toplantısındaydı. HABERLER OCAK 2009 Hayata geçirildiği ilk günden itibaren Denizli Ekonomisi’nde ciddi bir hareket sağlayan Alışveriş Kampanyası’na Denizli’nin önde gelen birçok firması da destek verdi. Binlerce firmanın katıldığı kampanyanın ardından iç piyasa da rahat bir nefes aldı. belirten Necdet Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece satış ve tüketime neden olan mağazalar değil, kahvehaneden pastaneye, otellerden restoranlara kadar herkesin bu kampanyaya katılmasını bekliyoruz. Kendi indirim ve avantajları kullanırlarsa Denizli bu kriz ekonomisinden ve psikolojisinden kurtulur Ne yazık ki bize en fazla zarar veren krizden çok, kriz dedikodusudur. Çünkü kriz kelimesi bile artık insanımızı etkilemektedir. Bu nedenle de insanlarımız en temel ihtiyaçlarını bile durdurmuş ve neyi beklediğini bilmez bir durumda bekleme moduna geçmiştir. Bu ise piyasa canlılığını ilk etapta ölçme imkanı bulduğumuz perakende sektöründe ilk olarak görülmektedir. Perakende sektöründeki daralma, dalga dalga yayılmakta ve reel sektörün diğer alanlarına sirayet etmektedir” dedi. Esnaftan DTO’ya Tam Destek Denizli Ticaret Odası tarafından başlatılan, “Denizli’de Alışverişin Tam Zamanı” Kampanyası’na Denizlili esnaflardan da tam destek geldi. Denizli Denizli Ticaret Odası tarafından başlatılan kampanyaya çok sayıda firmadan destek geldi. Bu kampanyanın son derece önemli olduğunu ifade eden birçok firma yetkilisi, Ticaret Odası’na teşekkür etti. Ticaret Odası tarafından düzenlenen bu kampanyanın kendilerini son derece mutlu ettiğini ifade eden tüccar ve esnaflar, kendilerinin de bu kampanya dahilinde fiyatlarında indirime gideceklerini söylediler. Kampanyaya katılan firma yetkilileri böyle bir etkinliğin halkı bilinçli alışverişe yönelteceğini belirterek “Gündemde olan ekonomik kriz söylentileri her kesimi tedirgin ediyor. Bu çok yanlış bir tutum. Bu davranışla beraber temel ihtiyaçlarda kısıtlanmış durumda. Bizler de halkın tedirginliğini kırmak için, bu kampanya aracılığıyla indirimlerimiz ile destek veriyoruz. Halkımızı alışveriş yapmaya davet ediyoruz” şeklinde görüşlerini bildirdiler. Çeşitli markaların yanı sıra Denizli’de bulunan AVM’lerin ve AVM’lerdeki mağazaların da kampanyaya destek verdiğini belirten Denizli Ticaret Odası Başkanı Özer, Denizli Ticaret Odası olarak her zaman esnaf ve tüccarın yanında olduklarını ve ilerleyen günlerde hayata geçirecekleri projelerle Denizli’nin ekonomik krizden en az şekilde etkilenmesi için çalışacaklarını söyledi. Denizli Ticaret Odası Güzel Bir Örnek Oldu Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci yaşanan krizi önce kendi içimizde çözmek gerektiğini belirterek, “Eğer içerideki hareketi ve para akışını da dondurursak başımıza gelenlerin başında üretimin durması ve istihdamın sıfırlanmasına sebep oluruz. Fabrikalar kapanırsa iş ve emek yok olur. Bu da bizi felakete sürükler” şeklinde konuştu. Müjdat Keçeci böyle anlamlı bir kampanyaya imza atan Denizli Ticaret Odası’nı tebrik ederek, teşekkür etti. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 23 S E K TÖ R röportaj HABERLER D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA ALI SABANCI Denizli, Krizi Kolay Atlatacaktır ‘İhracatçı özelliği ile sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada adını duyuran Denizli, hiç kuşkusuz krizden etkilenecek. Ancak bu konuda çok da negatif olmamak gerekiyor. Denizlili işadamları daha fazla yatırım yaparak bu olumsuz tabloyu olumlu hale getireceklerdir’. B u sayımızda siz DTO okurları için Ali Sabancı’yla sohbet ettik. Amcası Sakıp Sabancı’ya benzerliği ile dikkat çeken başarılı işadamı DTO Dergisi okuyucuları için ekonomik krizi değerlendirirken, yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Pegasus Havayolları’nın da başarı sırlarını vermekten çekinmedi. S iz iş dünyasında elde etmiş olduğunuz başarılarla gençler arasında bir rol model durumundasınız. Bugün dünyadaki iş potansiyeline baktığınız zaman neler görüyorsunuz? B u günler çok heyecanlı günler iş dünyasında. Bu heyecanı yalnızca Türkiye’deki konular yaratmıyor. Dünya çok karmaşık halde. Borsa %5, %10 iniyor çıkıyor ve kimse dönüp bakmıyor bile. Ekim ayında, İstanbul’da yapılan World Economic Fuarına katılma ve dünya çapında başarılı insanları dinleme olanağı buldum. 24 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 İş hayatında başarılı olabilmek kısa vadede ölçülebilen bir süreç değildir. Genel anlamda başarıdan söz edebilmek için uzun bir sürenin geçmesi gerekir. Çünkü başarı, her geçen gün değişen şartlara uyum sağlayabilme yeteneğidir. www.dto.org.tr E -T İ C A R E T R Ö P O R TA J OCAK 2009 Ortak akıl insa etmek Türkiye olarak, sahip olduğumuz avantajları böyle ortamlarda mutlaka artıya dönüştürmemiz gerekiyor. Bu konuda ortak akıl inşa etmek son derece önemli. Eğer bunu siyasetten ekonomiye her alanda başarabilirsek tüm dünya bizi konuşur. Söylenenler farklı da olsa anlatılmak istenen ortaktı. Biz önümüzdeki 12 ile 18 ay arasında değişen bir süre zarfında sabırlı davranmak durumundayız. Çünkü dünya eskisi gibi güllük gülistanlık olmayacak. Moralimizi bozmayıp, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Verimliliğe önem vereceğiz. Dünya eskisi kadar fırsatlarla dolu olmayacak. Başarı adapte olmakta yatıyor. Ü D lkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan Denizli Ekonomisi ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? enizli, özellikle ihracatçı yönü ile sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ismini başarıyla duyurmuş bir şehrimiz. Kriz söylemlerinden etkilenseler de Denizlili girişimcilerin kendi ayakları üzerinde durarak, bu olumsuz tabloyu olumlu hale getireceklerini düşünüyorum. Yani Denizli Ekonomik Krizi kolay atlatacaktr ve şehrin kriz söylemlerinden etkileneceğine inanmıyorum. Zaten ülkemiz açısından da dengeler çok da fazla oynamayacaktır. Ancak burada önemli olan, bu dengeyi bozacak olan etkenlere karşı ortak bir hareket tarzı oluşturmaktır. Bence moral bozmamak, işimize daha bir dört elle sarılmak önemli. Büyüme biraz yavaşlayabilir. Bu dönem tekrar mutfağımıza dönme dönemi. Benim mensubu olduğum şirkette büyüme stratejisi halen devam ediyor. Ama gerçekçi olmak lazım. Eskiden vaktimizin %50’sini büyümeye harcarken şimdi %40’ını harcıyoruz. Mutfağımızı düzelteceğiz. Verimlilik önemli bir konu. İşten çıkarmalar klasik bir çözüm olarak algılanıyor. Ancak bu en son çare olarak görülmeli. Buna gelene kadar yapılması gereken pek çok iş var. Biz kaç senedir periyodik olarak krizler yaşarız. Bu ülke, YILLARDIR ISIMSIZ BIR KRIZ YASIYORUZ Piyasaların yaşadığı bu zorlu dönemi bütün sektörleri ele alarak değerlendirecek olursak, bazı sektörlerin çok daha öncesinden bu süreci yaşadıklarını görüyoruz. Peki siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim sektörümüz için de aynı durum söz konusu. Öncesinden bu döneme hazırlanmak gibi bir şansımız olmadı. Çünkü bu zorlu süreci bizler çok daha önce- sinden yaşamaya başladık. Örneğin sürekli yükselen yakıt zamları havacılık sektörünü önemli bir sıkıntının içine soktu. Çünkü bu durum karşısında ne fiyatları yük- seltebiliyor ne de kaliteden taviz verebiliyorsunuz. Yıllardır bunu yaşayan bir sektörün içinde olunca da yorgun bir savaşçı ruhuyla kriz dönemini yaşıyoruz. bu ülkenin iş adamları, yatırımcıları hala ayakta olduğuna göre, demek ki bu noktada bir şeyler doğru yapılıyor. Realist olalım ve yaşanan bu durum karşısında moralimizi bozmayalım. Ülke olarak kriz dönemini en az şekilde etkilenerek geçirmenin tek yolu, her geçen gün daralan dünya pazarında, yeniliklerin takipçisi olarak bir yer edinmektir. Türkiye son 5 yılda dünyayı yakından takip ederek yeniliklere adapte oldu. Bu süreçte atılan adımlar da ülkemizi dünyanın bir parçası yaptı. Bundan sonraki dönemde de ayağımızı yorganımıza göre uzatıp kendimizi yenilemeliyiz. P egasus olarak 1200 kişilik büyük bir ailesiniz. Çalışanların motivasyonunu ve verimliliği arttırmak adına nasıl uygulamalar yapıyorsunuz? B izimle birlikte çalışanların yalnızca kalbine hitap etmek yetmez. Madden de insanları mutlu etmek gerekir. Biz çalışanlarımıza periyodik olarak şirketin gidişatı hakkında bilgi veriyoruz ki, onların da farkındalıkları artsın. Bu uygulama her birinin her türlü gelişmeden haberdar olmasını sağlıyor. Böylece insanları yaptıkları işten mesul kılıyoruz. Fikirlerini alıyoruz. Biz maneviyat boyutunu bilgilendirme ile çözüyoruz. Pegasus Ailesi’nde 1 yılını dolduran herkese vergi öncesi karımızın %10’unu vermeye karar verdik. Örneğin; 2008 yılındaki uygulamamızda çalışanlarımızın %79’u bu kazanç paylaşım modelinden yararlandı. Bu rakam 2007’de %49’du. O dönem üç sene bizimle çalışmış olmak ön koşuldu. Genişlettiğimiz modelde daha çok çalışanımızı mutlu ediyoruz. Biz bu programı Pegasus Ailesi ile paylaştığımız zaman bundan sonraki aşamanın hisse senedi vermek olduğu düşünüldü. Oysa bu uygulama çalışanlar nezdinde hisse senedinden daha iyi. Bu uygulamada çalışanlarımızı zarara ortak yapmıyoruz. Yalnızca kara ortaklar. Başarılı bir uygulama oldu. P İ eki Pegasus Hava Yolları’nı nasıl bir yönetim modeli ile yönetiyorsunuz? ş hayatında yönetenlerle yönetilenler arasında çok büyük mesafenin gerekliliğine inanmıyorum. Aksine olmasını sakıncalı buluyorum. Çünkü insanı şirketi yönetiyor, o yönetiyorum sanıyorken. Yani aslında çalışanlar Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 25 HABERLER S E K TÖ R D O S YA röportaj bizi yönetiyor biraz da. Dolayısıyla yapılması gereken ast-üst ilişkisinde arayı azaltmak. Benim şirketime 2005 yılında hissedar olduğumda çalışanların hissedarları yalnızca televizyondan görmüş olduğunu öğrendim. İmzaları tanıyorlar ama şahsi olarak bilmiyorlardı. Şirketi biz devraldıktan sonra benden önceki yönetim kurulu başkanıyla şirketi gezdim. Çalışanlar Ali İhsan Karacan Bey’i tanımıyorlardı. Tanıştırdım. Bu ve benzer durumlar kalmadı artık. Mümkün mertebe yakın olmak çok daha verimli. Şirketin aile fertleri her sabah mesaiye başladığında çalıştıkları şirketin onların olduğunu hissediyorlar. Biz bu aidiyet şuurunu oluşturduk. Bu önemli bir yaklaşım. Aidiyet duygusu yalnızca kalple olmuyor. Şu an belki de 8 uçağımız havada. Uçuşu yapan kaptanın nasıl çalıştığını bilmiyorum. Kardan pay alan pilotum zaten şu an kendi iradesiyle doğru olanı yapmak isteyecektir. Aidiyet duygusu ‘doğru olanı yapma’ dürtüsünü de beraberinde getiriyor. A merika’dan başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizi avantaja dönüştürebileceğimizi söylüyorsunuz. Bunu biraz daha açabilir misiniz? K rizin birkaç bacağı var. Önce mali kriz olarak başladı. Avrupa bile Amerika’da başlayan krizi miyopik gözlerle gördü. Dedi ki; bu bir Anglo-sakson krizi. Halbuki para piyasasında olan bir kriz, bu kadar entegre bir dünyada ne Kenya’yı boşta bırakır, ne Türkiye’yi, ne de İtalya’yı. Peki, bu kriz bize nasıl avantaj olarak dönebilir? Eğer biz verimliliğe önem veriyorsak zaten her gün kriz varmış gibi çalışmamız, önlemlerimizi almamız lazım. Şu anda içinde bulunduğumuz kriz eğer işimizi doğru yapıyorsak daha cesur olmamız gerektiğini gösteriyor. Ama önce egomuzu arka cebimize koymamız lazım. Birleşip, büyümemiz lazım. P Ü eki bu süreçte şirketlerimiz nasıl bir yol haritası ile hareket etmeliler? lkemiz son 5 yıl içerisinde uzun dönemli politikalar için uygun bir zemin haline geldi. Bizler daha öncesinde tek haneli enflasyon diye bir şey bilmezdik. Yabancı sermayenin böyle 15-20 milyar 26 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 MEKAN İş dünyasında önemli bir yer alabilmek için vizyon sahibi olabilmek ve risk almak gerekiyor. Öncü olabileceğiniz bir fikriniz olduğu zaman bunu hayata geçirmeniz gerekiyor. Çünkü bunu siz yapmazsanız başka bir gün başka birileri yapıyor. R Ö P O R TA J EKONOMİ MARKA E -T İ C A R E T Her geçen gün gelişen dünya şartları karşısında sağlam durabilmek için, gençlerimize yatırım yapmalıyız. Gençlerimize Çok İş Düşüyor T İş hayatınızda eğer risk alamaz ve tamamı ile izleyici olursanız o zaman sadece başkalarının başarı hikayelerini anlatmaktan öteye gidemezsiniz. Bu noktada önemli olan cesaret edip uygulamaya geçmektir. GEZİ ürkiye genç nüfus bakımından çok ciddi bir potansiyele sahip. Ancak bu genç nüfus, her sene yüz binlercesiyle birlikte iş hayatına katılabilmek için yarış halinde. Eğer bu genç nüfusun önünü kesersek, onların dinamizmini alırsak çark tersine dönmeye başlar ve ekonomik sorunların yanı sıra sosyal sıkıntılar da ortaya çıkar. Bu durumda onların enerjilerini ülke olarak kullanmamız ve bu potansiyeli ciddi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bu sorunun önünü açacak tek şey işsizliği çözmek mi? Elbette hayır. Önemli olan bu gençlerimizi ülkemizde ihtiyaç duyduğumuz beyinler haline dönüştürebilmemizde. Bugün ülkemize baktığımız zaman pek çok şehrimizde üniversitemiz var. Bu üniversitelerimiz bünyesinde kurabileceğimiz araştırma dolarlar üzerinden konuşulmasına alışık değiliz. Ne yazık ki, bunları yeni yeni görmeye başladık. İşte bu ortamın avantajından yararlanmalı, herkes uzun vadeli politikalara bakmalı. Ancak bunu ülkemizde görmek pek de mümkün değil. Ama şunu da düşünmek lazım; mesela benim şirketimin planları 2015 Yılı üzerine kurulu. Ancak 2015 Yılı’na gelene kadar arada birçok adım var. Yani bir sabah pat diye bölümleri ile Türkiye olarak ihiyaç duyduğumuz her alanda insanlar yetiştirme şansına da sahip oluruz. Bundan 10-15 yıl öncesine kadar bir insanın yabancı dil bilmesi önemli bir meziyetti. Ancak bugün gelmiş olduğumuz noktada tek bir lisan yeterli olmuyor. Bir zamanlar İngilizce bilmek bir ayrıcalıkken; şimdilerde olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Dünya bu noktadayken bizler de gençlerimizi temel eğitimlerini verip işsizler kervanına sürüklemek yerine, onlara akademik anlamda donanım sağlayabilecekleri eğitimi sunmalıyız. Bu noktada sorumluluk bizlere düşüyor. Gençlerimiz açısından durumu değerlendirecek olursak, onların da azimli olmaları ve değişen dünya koşullarana uyum sağlayabilmeleri gerekiyor. uyanıp 2015’e gelmiyoruz. Her gelen gün de yeni sürprizler ve beklentilerle karşılanıyor. İşte bu konuda da ne düşündüğünüzden çok, ne yaptığınız önemli. Bu noktada yapabileceğimiz en önemli şey, planlı yaşamak ve bu planlara sadık kalmak. Planlanan başarıya ulaşabilmek için doğru yerde doğru adımlar atmak gerekiyor. Başarıya öngörülerle değil icaraatlerle geliniyor. Eğer bunu başarabilirsek gelecek günlere güvenle bakabiliriz. www.dto.org.tr R Ö P O R TA J OCAK 2009 SIYASI GERGINLIKLER EKONOMIYI DIREKT ETKILIYOR Krizin etkilediği ülke yada meslek grubu diye birşey söz konusu değil. Kriz herkesi dolaylı yada direkt etkiliyor. Krizden etkilenip, ahlanıp vahlanmak yerine ‘bu durumdan nasıl kurtuluruz’u düşünmemiz gerekiyor. D B enizlili tekstilcilerin en büyük sıkıntılarından biri de Çin. Size göre Çin Ekonomisi, küresel krizden ne ölçüde etkilencektir? u ülkenin elinde ciddi boyutta bir para var. Bu nedenle Çin, krizin seyrini önemli bir şekilde etkileyebilir. Fakat bu noktada da önemli olan elinde dövizin olması değil, bu dövizle ne yapacağıdır. Yani dövizini Dolar olarak tutarsa farklı, EURO’ya çevirirse farklı bir tablo çıkacaktır karşımıza. Ancak unutmayalım ki, bir ülkenin elindeki parayı düşünürken, o ülkede yaşayan insanları da hiçe saymamalıyız. Neticede Çin’de bir buçuk milyar insan yaşıyor. Böyle bir ülkede bu para çok hızlı da eriyebilir. Zaten şöyle bir bakacak olursak Bu dönemde ülke olarak birlik ve beraberlik içinde sabırlı olmalıyız. Bahsettiğimiz süreç bir kaç aylık zaman dilimi değil. Krizin adı önümüzdeki kısa bir süre içinde hayatımızdan çıksa da etkileri uzun bir süre yaşanacaktır. T ürkiye'de dönem dönem meydana gelen ve özellikle ülke ekonomisini direk olarak etkileyen siyasi gerginliklerle ilgili olarak neler söylemek istersiniz? Türkiye'deki risk unsurlarının yüksek olarak algılanmasında, Türkiye'nin siyasi ortamından kaynaklı gerginlikler de önemli bir rol oynuyor. Bu konuda çok dikkatli olunması ve siyasi gerginliklerden uzak durulması gerekiyor. ‘Ülkemizdeki yabancı sermaye durumuna bakıyorum da, Türkiye onlar için Türklere oldugundan çok daha fazla fırsatlar ülkesi. O halde biz de dıs dünyaya bakalım.’ Çin’de yavaşlama başladı. Hindistan da aynı durumda. Japonya’da zaten son beş senedir yaşanan bir yavaşlama söz konusu. Amerika da bu yolda. Bunları düşününce önümüzdeki 12-18 ayın zor ve enteresan geçeceğini düşünüyorum. H A ayatınızda Sabancı Ailesi’nin bir ferdi olmanın ayrıcalıkları ve eksileri neler oldu? çık bir şekilde ifade etmek gerekirse, Sabancı Ailesi’nin bir ferdi olmanın hayatıma hiçbir olumsuz etksi olmadı; aksine böyle şerefli bir aileye mensup olmanın her zaman ayrıcalıklarını yaşadım ve yaşıyorum. Bir Sabancı olmakla her zaman gurur duyuyorum. D Ö TO okurlarına son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir? ncelikle moralimizi yüksek tutmamız lazım. Evet, düşüncede mütevazi olmayalım ama kesinlikle sabırlı olalım. Dünyada bir finansal kriz var. Bizi de mutlaka etkileyecek. Artık bunun üzerine konuşmanın anlamı yok. Zaman, icraatlar yapmak ve önlemler almak zamanı. Bu konuda Denizli’nin çok ciddi sıkıntılar yaşayacağına kesinlikle inanmıyorum. Zaten krize karşı alınacak önlemlerde Denizlili işadamları gibi kendi öz sermayeleri ile ayakta kalmayı başarabilmiş şirketlerimize büyük işler düşüyor. Eğer onlar bu kriz ortamını bir fırsat haline dönüştürebilirlerse önümüzde kimse duramaz. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 27 sektör HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Denizli'de Mermercilik Sektörü SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI G üç ve ona sahip olmak, asırlardan bu yana insanoğlunun en büyük ve tek emelidir. Öyle ki, cinsiyet, yaş, coğrafya ve ırk ayrımı olmaksızın gücü elde etme yönünde yapılan bütün yollar mübah sayılmıştır. Kimi zaman savaşlar, kimi zaman da entrikalarla elde edilmiştir bu soyut kavram. Ancak günümüz dünyasında gücü elde etmenin hemen hemen tek yolu, ekonomik güce sahip olmaktan geçmektedir. Günümüz dünyasında ülkelerin güçlü olması, ekonomileri ile doğru orantılıdır. Bu nedenle gücü elinde tutmak isteyen tüm dünya ülkelerinin temel hedefi Türkiye, maden rezervi açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. Denizli de sahip olduğu zengin maden kaynakları ile mermer sektöründe çok önemli bir yer tutmaktadır. sağlam bir ekonomiye sahip olmaktır. İşte bu noktada bir ülkenin gücünü kimi zaman jeolojik özellikleri; kimi zaman teknolojideki kimi zaman da ticaretteki başarısı oluşturur. Dünya ekonomi pazarında güçlü bir ülke olmanın yollarından biri de maden rezervlerinin varlığıdır. Türkiye de bu anlamda zengin bir toprak yapısına sahip olmakla beraber, bu yapı ülkeyi yalnızca güçlü kılmamakta aynı zamanda pek çok kişiye de iş imkanı sağlamaktadır. Türkiye hammadde kaynaklarına genel olarak bakacak olursak, mermer rezervleri bunların en önemlileri arasında yer almaktadır. Efes ve Selçuk kazılarında bulunan tarihi bulgular, bizlere bundan 2000 yıl önce de bu topraklarda mermer işlendiğini göstermektedir. Geçmişin Günümüze Yansıması Zerafeti, dayanımı ve potansiyel zenginliği ile asırlardan beri insanoğlunun vazgeçilmez sanat kollarından birini oluşturan mermeri, Hititler, Persler, Lidyalılar, Eski Yunanlılar, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok medeniyet, çağlarına ışık tutan heykel ve yapılarında kullanmışlardır. 28 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr OCAK 2009 SEKTÖR Denizli’nin Kalbinden Dünyaya Açılan Pencere Türkiye’deki maden rezervlerinin arasında önemli bir yere sahip olan mermer Denizli’nin en önemli ihraç kalemlerinden biridir. Bugün Denizli Mermer Sektörü’nün kendine has özelliklere sahip pamuksu görünümündeki ‘Beyaz İnci’leri bütün dünyaya yayılmaktadır. Etiler Dönemi’ndeki arkeolojik araştırmalarda ortaya çıkartılan kabartma ve heykeller, Eski Yunan ve Roma Devri’ne ait anfiler, arenalar ve diğer çeşitli sanat eserleri, Selçuklular Devri’nin saray, hamam, kervansaray, cami ve medreseleri, Osmanlı Devri’nin cami, minare ve çeşmeleri mermerciliğin o yıllarda işlenmeye başlamasının en somut örneklerindendir. Asırlar Öncesinden Günümüze Uzanan Sanat Mermer, tarih boyunca birçok önemli yapıyı süslemiştir. Genel yapısı ve kolay işlenmesine karşın ağır bir maden oluşu itibariyle efsanelere konu olabilecek niteliktedir. Örneğin; M.Ö. 356 yılında yakılan, aslına uygun ancak çok daha görkemli bir şekilde tam 220 yılda Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri sayılan Artemis Tapınağı, Efes’te M.Ö. 550 yılında tamamen mermer kullanılarak yapılmıştır. Yapıdan bugün geriye sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. tamamlanan Artemis Tapınağı’na depremlerden etkilenmemesi için gerekli olan 24 ton ağırlığında ve 20 metre yüksekliğindeki tek parça mermerin nasıl getirilip yerleştirildiği hala çözülememiş bir sırdır. Bir diğer mermerle ilgili fantastik öykü de Yatağan yakınlarındaki dünyanın en büyük mermer kentidir. Antik kentin tamamen mermerden yapılmış olması ve mitolojiye göre aşık bir kralın karısının güzelliğini sembolize etmek adına bu kenti yaptırmış olması, Stratonileia Kenti’nin büyüleyiciliğini arttıran en önemli nedendir. Beyaz İnci’nin Sırrı Asırlardan bu yana narin ancak hırçın, sağlam ancak bir o kadar da kırılgan bir Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 29 sektör HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Her Bölgede Farklı Özellik Gerek iç gerek dış piyasada mermerin alım cazibesini artıran en önemli faktör rengi ve desenidir. Çıkarıldıkları bölgeye göre farklı tür ve özelliklere sahip mermerlerin beyaz dışında bir renge sahip olması, mermerin bünyesinde yabancı maddelerin olduğunu göstermektedir. SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI yapıya sahip ‘Beyaz İnci’, işlenildikten sonra tesiri altına alacak ziyaretçilerini beklemiştir. Usta ellerde şekil alan, sanatçının her bir dokunuşuyla başka başka hayal dünyalarının kapılarını aralayan mermer, renginden dolayı asilliği, dayanıklılığından dolayı da gücü temsil etmektedir. Bu anlamıyla ‘Asil Gücü’ ortaya çıkarmak her baba yiğidin harcı değildir. Ona dokunup şekil vermek, aldığı şekle bürünürken rötuşlarla bezemek için ayrı bir aşk, ayrı bir emek ve ayrı bir yetenek gerekmektedir. Yüzyıllar öncesinde bunu kazanmanın bir yolu da mermercilik okullarından geçmiştir. Bu da mermer sektörünün bugünlere gelmesinde büyük bir rol oynamıştır. Heykellerden Lavabolara Uzanan Zaman Yolculuğu Hiçbir bağlantıya gerek duyulmaksızın sağlam yapılar inşa etmeye olanak tanıyan mermer, bu özelliği ile yüzyıllar boyunca diğer malzemelerden üstün kabul edilmiştir. Mermer, yapısal özelliği, dayanıklılığı ve görünümü itibariyle sadece heykel ve sütunlarda değil, zamanla pek çok alana da yayılarak kullanıma sunulmuştur. İlk önce yapılarda, iç dekorasyonda, heykelcilikte, çeşitli süs eşyalarının yapımında kullanılan maden; günümüzde küvet, lavabo, mutfak tezgahı gibi birçok alanda şık görüntüsü ve sağlam yapısı ile tercih nedenidir. Türkiye’de mermer, rezervlerin çokluğunun yanı sıra, kullanımdaki çeşitliliği ile de göz kamaştırmıştır. Pek çok antik eserin yanında, Osmanlı’dan Cumhuriyet Tarihi’ne dek çeşitli eserlerde görücüye çıkmıştır. Ülkemizde milattan öncesine dayanan bir tarihi olan Yapılan Yatırımlarla Yükselen Mermer Sektörü Özellikle son dönemde yapılan yatırımlar ve son teknikler sayesinde işlenmiş mermer üretiminde büyük artış kaydedilmiştir. Günümüzde mermerin başlıca kullanım alanları arasında inşaat sektörü yer alırken buna son yıllarda dekorasyon amaçlı kullanımlar da eklenmiştir. 30 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr OCAK 2009 mermerin, 1940’lı yıllara gelindiğinde Anıtkabir inşaatı sırasında bol miktarda kullanıldığı görülmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra önemli yapıların inşası için talep edilen mermerlerin dışında kurna taşı, tuvalet taşı ve mezar taşı gereksinimini karşılamak için sınırlı miktarda mermer üretilmiştir. 1970’li Yıllardan Günümüze Uzanan Mermer Sektörü Türkiye Ekonomisi’nin içinde bulunduğu dar boğaz nedeniyle Türkiye’de mermercilik, 1970’li yıllara kadar sadece ülke içi kullanım gereksinimini karşılayacak düzeyde üretilmiştir. 1970 - 1980 Dönemi’nde inşaat sektörü canlanmış ve iç talepler artmaya başlamıştır. Elmas lamalı katrakların devreye girmesi ile birlikte ülkemizdeki 1980’li yıllardan itibaren mermer sektörünün ülke ekonomisine önemli katkı sağlaması ile gerek üretim potansiyeli gerekse ihracat açısından önemli bir ivme yakalanmıştır. SEKTÖR mermer yurt dışına açılmış ve bu ihracat hamlesi, 1980’li yıllardan sonra hızla tırmanmıştır. Türkiye’de mermer sektörü için 1986 Yılı’nın bir dönüm noktası olduğu görülmektedir. 1985 yılına kadar 605 sayılı Taş Ocakları Nizamnamesi’ne göre işlem gören mermer, bu tarihten sonra Maden Kanunu kapsamına alınmıştır. Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından mermer sahalarına çok önemli miktarda yatırım yapılmıştır. Bu dönemde uygulanan yatırım ve ihracat teşvikleri ile fuar organizasyonları kısa sürede etkisini göstermiş, modern üretim ve kesme teknolojileri ülkeye girmiştir. Etibank’ın mermer ocaklarını kapatmasıyla da üretimin hemen hemen tamamı özel sektöre geçmiştir. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 31 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T sektör HABERLER SEKTÖRÜN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI Her yıl bu şehirlerden çıkan ve işlenen mermer ihracatının milyonlarca dolarla ifade edildiği sektör ayrıca yarattığı istihdam olanağı ile de tüm Türkiye için lokomotif niteliğinde olup, toplumun refah seviyesinin yükselmesinde önemli bir paya sahiptir. 2007 yılı sonunda yaklaşık olarak 1 milyar 250 milyon dolar civarında gerçekleşen mermer ihracatı, 2010’da 2,5 milyar dolar, 2015’de ise 5 milyar dolarlık ihracat hedefi ile Türkiye Ekonomisi için büyük bir öneme sahiptir. Türkiye, yaklaşık 650 farklı doku ve renk kalitesinde mermer çeşidine sahiptir. 128 Milyon Ton Mermerin Ev Sahibi Denizli Denizli’nin mermer sektöründe güçlü duruşunun nedeni, sahip olduğu zengin alt yapısının yanı sıra sınırlarında barındırdığı özel mermeri; travertendir. Traverten, mermer yumuşak dokulu sıcak bir malzeme olup, mat kullanım için tercih edilir. İç ve dış mekan tasarımlarında etkindir. Özellikle Ülkemizde 10 şehre yayılan mermer ocaklarının yaklaşık %8’i Denizli’dedir. Bu nedenle Denizli’nin ekonomik döngüsünde mermer sektörü önemini korumaktadır. Türkiye mermerleri temel cinslerine göre 4’e ayrılır. Bu türlerden biri olan kalsiyum karbonatlı suların bıraktığı, yapıları delikli çökeltilerden oluşan pamuktaşlarının sarı renkte olanı Denizli’de, beyaz renkte olanı ise Pamukkale’de çıkarılmaktadır. Denizli’de Çıkarılan Doğal Taş Mermerin Özelliği Bir yıl öncesine kadar başta Hollywood’un en lüks malikaneleri olmak üzere, California ile Florida eyaletlerinde prestij binaları ve birçok konutta Denizli’den giden mermerler kullanılmıştır. antik görünüm açısından ciddi bir etki meydana getirir. Travertene sutaşı, kalktuf, sinter ve yollu mermer de denmektedir. Traverten oluşumunda akışkanın kimyasal özellikleri ile ortamın termodinamik özelliklerinin yanı sıra suyun hidrodinamik özelliği, yörenin topografik ve jeolojik morfolojisinin de önem kazandığı belirlenmiştir. Denizli Havzası traverten oluşumları yönünden Türkiye’de ve Dünya’da önemli bir bölgedir. Eski ve yeni oluşumların kapladığı toplam alan 100 km²’den fazla olup kalınlıkları 45-50 metre kadardır. Günümüzde de traverten oluşumları başta Pamukkale olmak üzere bazı alanlarda yer yer devam etmektedir. Dünya Mermer Rezervinin Lideri Bugün Türkiye dünya mermer rezervinin %40’ını barındırıyor. Üretim alanında dünyada 7. sırada yer alan ülkemizde pek çok çeşit, renk, desen ve kalitede mermer çıkarılmaktadır. Ülkemizde, rezervin büyük bölümü Afyon, Balıkesir, Muğla, Eskişehir, Denizli, Elazığ, Tokat, Konya ve Bilecik’te bulunur. 32 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr OCAK 2009 SEKTÖR Yasanan Ekonomik Kriz Mermer Sektörü’nü de Vurdu Geçen yıl Denizli’de 200 milyon dolarlık mermer ihracatı yapılırken, bu yıl %30’lara varan düşüş söz konusudur. Bu konuda yaşanan sıkıntıda dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin de çok ciddi bir etkisi vardır. Mermer Sektörü’nde Yaşanan Sorunlar Bugün Denizli’den 65 ülkeye mermer ihracatı yapılmaktadır. Bu ülkelerden %60’lık paya sahip ABD’ye yapılan ihracat, global krizin başlamasıyla %25 oranında düşüş göstermiştir. Birkaç ay öncesine kadar dört blok mermer satılan ABD’ye krizin etkileriyle beraber 3 blok mermer gitmeye başlamıştır. Denizlili mermer ihracatçıları ABD’ye yapılan yılda yaklaşık 120 milyon dolarlık ihracatın düştüğünü, krizin etkisinin 2009’da daha fazla hissedileceğini belirtmektedir. Aynı şekilde diğer Avrupa ülkelerine yapılan satışlarda da azalma söz konusudur. Bu nedenle yeni pazarlar aranmaya başlanmıştır. Denizli Mermer Sektörü’nde yurt dışı talep azlığı Denizli’de sektörün yaşadığı ihraç sorunu ABD’de yaşanan Mortgage Krizi ile başlamıştır. Yeni ev siparişleri azalınca daha ucuz malzemeler kullanılmış, mermer ihracatı azalmıştır. nedeniyle yaşanan sıkıntı, 2007 yılında ABD’de Mortgage kriziyle başlamıştır. Yeni ev siparişleri azalınca evler daha düşük maliyetli malzemelerle yapılmış ve mermer ihracatı azalma göstermiştir. Bu azalma, 2008 Yılı’nda küresel krizin patlamasıyla daha da hızlanmış ve sektörü gerçek bir darboğaza sokmuştur. Kendi yağıyla kavrularak büyüme gösteren ve ülke sanayisi adına son 10 yılda büyük önem kazanan Denizli, global krizi tekstille beraber mermer sektöründe de yoğun olarak hissetmiştir. Ancak alınmakta olan kriz önlemleri ve verilecek teşviklerle şehir sanayisi bu kriz döneminin ardından tekrar toparlanacak ve mermer ihracatında tekrar Türkiye’nin önemli bir ticari kenti olacaktır. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 33 makale HABERLER S E K TÖ R Dıs ticaretin yansıması D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Gelişmiş dünya ülkelerinde, uluslararası ticareti düzenleyen bütün faaliyetler çerçevesinde değerlendirilen ve ticareti engelleyici olmaktan çok, kolaylaştırıcı bir işleve sahip olan gümrük, her ülkelerin kendi dış ticaret politikasını yansıtır. Dıs Ticarette Gümrük Sorunları GIRISIMCILERIN KAFASINDAKI EN ÖNEMLI SORU 34 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr EKONOMİ OCAK 2009 D ış ticaretin öneminin her geçen gün katlanarak arttığı günümüzde ithalat ihracat yapan şirketlerin ve dış ticaret aracılığını meslek edinen firmaların neredeyse en büyük problemi gümrük sorunlarıdır. Gümrükte takılan ürünler, yanlış ya da eksik hazırlanan evraklar, firmaların bu aşamada ödediği aracılık bedelleri, bürokratik sıkıntılar gibi birçok sorunla karşılaşan şirketler konuyla ilgili bazen gümrükçüyü bazen de devlet politikalarını suçlamaktadır. Her zaman sorunun kaynağı söz konusu gümrükçünün meslek ahlakından yoksun Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile yapmış olduğu Gümrük Birliği (GB) Antlaşması çerçevesinde dış ticaret ve özellikle gümrük mevzuatını Avrupa Topluluğu mevzuatı ile birleştirerek yeniden düzenlemiştir. Yapılan düzenlemenin ardından güncel olmayan Gümrük Kanunu yenilenerek 1996 yılı başında uygulamaya konulmuştur. olması ya da kötü gümrük politikaları değildir. Ancak durumun bu şekliyle ortaya çıktığı zamanlar da vardır. Kotaların kalktığı, vergi oranlarının düştüğü, korumacılık modelinin terk edilmeye başlandığı çağımızda, serbest ticaret politikalarının en önemli göstergelerinden biri olarak, ülkelerin gümrük mevzuatlarındaki liberalleşmeyi ve gümrük uygulamalarındaki basitleştirilmiş işlemleri gösterebiliriz. Dünya ticaretinde liberalleşme eksenindeki değişim, gümrük uygulamalarının ülkeler nezdinde artık sadece vergisel boyutta algılanma- Gümrükte Yeni Düzenleme Hükümet tarafından hazırlanan son yasa taslağı ile üretim, istihdam, enflasyon gibi mikro ve makro rakamlara doğrudan ve dolaylı etkisi bulunan ve yıllık 300 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşan gümrüklerdeki sıkıntıların sona ermesi amaçlanıyor. Firmaların muhtemel problemler yaşamaması ve olası hataların önüne geçebilmesi için dikkat etmesi gereken en önemli husus, gümrük işlemleri ile ilgili olarak kontrol mekanizması kurmaktır. Türk gümrükleri ne durumda? Gümrükler, en köklü kamu idarelerinden biri. Bütçe gelirlerin yüzde 16’sı gümrüklerde yapılan faaliyetler sonucu elde edilen gelirlerle karşılanıyor. 2008 yılı rakamlarına göre 270 milyar dolar dış ticaret hac- minin 120 Milyar Doları ihracat, kalanı ithalat. Eylül ayı sonu itibarıyla ticaret hacmimiz 259 milyar dolar düzeyinde. Yıl sonu itibariyle 300 milyar doları, ihracatın da 130 milyar doları aşacağını gösteriyor. ması gerekliliğini gündeme getirmiştir. Gümrükler, gelişmiş dünya ülkelerinde, uluslar arası ticareti düzenleyen bütün ekonomik ve ticari faaliyetler çerçevesinde değerlendirilen ve ticareti engelleyici olmaktan çok, kolaylaştırıcı nitelikte bir işleve sahiptir. Pek çok ülkede, gümrüklerin varlığı hissedilmeden dış ticaret yapılmakta ve ilgili ülkeler de gerekli yasal takipleri mükellefin işini zorlaştırmadan yapabilmektedir. Gümrüklerde Yaşanan Bürokratik Engeller Türkiye’de ise halen gümrüklerdeki bürokratik zorluklarla ve ticareti engelleyici hususlarla karşılaşılmakta. Avrupa Birliği’ne girme yolunda olan Türkiye, 1.1.1996 tarihli Gümrük Birliği Sözleşmesi’nden bugüne kadar gümrüklerle ilgili birçok düzenleme yapmıştır. Bugün gümrük işlemlerinin yüzde 98’i elektronik ortamda gerçekleştirilmekte Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 35 HABERLER S E K TÖ R D O S YA makale ve yüzde 80’e yakını da gümrük müşavirlerinin bürolarından elektronik veri transferiyle yapılmaktadır. Ancak halen yeterli seviyede değildir. Gümrük işlemlerinde yaşanan zorluklara verilebilecek en güzel örnek, gümrüklerin mükelleflerden istediği belgelerin sayısıdır. Değişik sektörler ve ürün gurupları için toplamda 30’a yakın belge istenmektedir bu da bürokrasinin yoğunluğunu gösterir. Her belge farklı bir idareden alınmakta ve alım aşamasında da bir dizi bürokratik süreç izlenmektedir. Gümrük işlemleri, Gümrük Kanunu ve bu Kanun’a dayanılarak hazırlanan Gümrük Yönetmeliği, ilgili kararlar, tebliğler, genelgeler ve tasarruflu yazılar çerçevesinde düzenlenerek ilişkilendirilmektedir. MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 MARKA E -T İ C A R E T Gümrüklerde Yaşanan Bürokrasi Dışı Sorunlar Var olan gümrük sorunları yalnızca bürokratik değildir. Gümrüklerde işlem yavaşlığı, gıda ürünleri taşıyan tırların geçiş önceliği olmaması, deniz nakliyesinde konteynırların liman sahasına girmeden işlemlerin başlatılamaması, gümrük kapılarındaki yığılma, gümrükler arasındaki farklı uygulamalar, parsiyel yüklemelerdeki sorunlar, gümrük idarelerinde eleman yetersizliği, gümrük personelinin yabancı dil yetersizliği, teyit nüshalarının gecikmesi şeklinde sıralanabilecek başka sorunlar da mevcuttur. Ancak bunlar iyileştirme sürecinde, zaman içerisinde çözülebilecek niteliktedir. İthalat ve ihracatçıların ilk aşamada çözmesi gereken kendilerinden kaynaklanabilecek olan sıkıntılardır. Gümrük işlemlerinde sıkça rastlanan sorunların ana sebebi firmaların işlemleri konusunda yeterli kontrolü sağlayamamasıdır. Gerek eleman yetersizliğinden gerekse de gümrük işlemlerinin tamamının gümrük müşaviri firmalara bırakılması gerektiği yönündeki genel kanı sebebiyle, ithalatçı ve ihracatçı firmalar gümrük işlemleri üzerinde yeterli kontrol yapmamaktadır. Yanlış işlemler cezaya tabi tutulduğu zaman ancak firmalar işlemlerin detaylarını inceleme gereksinimi duymaktadırlar. Ülkemizde bugün gümrük işlemlerinin yüzde 98’i elektronik ortamda, yüzde 80’e yakını da gümrük müşavirlerinin bürolarından elektronik veri transferiyle yapılmaktadır. Bu tür gelişmelere sevindirici olmakla birlikte, yine de gelişmeler istenilen ve beklenen seviyede değildir. Türkiye’nin 1.1.1996 tarihinde Gümrük Birliği’ne girmesi süreciyle birlikte gümrük mevzuatında köklü ve yerinde bir değişim olmuştur. Ülkemiz de gelişen dünya ticareti ortamında bu kanundaki revizyonlara devam etmektedir. 36 GEZİ Gümrükte TSE sorunları İthalat işlemlerinde TSE’ye tabi ürünlere ilişkin gümrükleme esnasında zaman ve maliyet yaratıcı nitelikte önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin yıllardır yaşamakta olduğu ancak kalıcı ve rahatlatıcı bir çözüme varamadığı bir problemdir. İthalat esnasında gümrükler tarafından TSE kontrolü için alınan numunelere ilişkin cevabi yazıların oldukça gecikmeli olarak gelmesi, ithalatçı firmalarımızın işlemlerini yavaşlatmakta ve ticari hayatın yavaşlamasına sebep olmaktadır. Gümrük mevzuatında da belirtildiği üzere gümrük işlemlerinde beyan esastır ve bağlayıcıdır. Çok kısıtlı konular dışında gümrük işlemlerinde bir düzeltme mekanizması bulunmamaktadır. Firmaların muhtemel problemler ile karşılaşmamak için dikkat etmesi gereken en önemli husus gümrük işlemleri ile ilgili olarak kontrol mekanizmasını kurmaktır. Bu kapsamda amaç, hataları tespit etmek değil muhtemel hataları önlemek olmalıdır. Gümrükte yapılan beyanların bağlayıcı olduğu dikkate alınarak, gümrük işlemlerinde sonsuz dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Gümrük ve Dış Ticaret İşlemlerinde Muhtemel Temel Problemler - İthalat işlemlerinde Kıymet beyanlarında karşılaşılan problemler (İthalatta alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin beyan edilmemesi, Royalti Lisans ödemeleri), - Gümrük işlemlerinde ithal veya ihraç edilen eşyanın Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonunun belirlenmesinde karşılaşılabilecek problemler, - Gümrük işlemleri sırasında kullanılan faturada yer alan bilgilerin beyannameye aktarılması esnasında ortaya çıkabilmesi muhtemel problemler (Fatura üzerinde belirtilen kap adedinin fazla yada eksik aktarılması), www.dto.org.tr EKONOMİ OCAK 2009 GÜMRÜK ISLEMLERINDE KONTROL MEKANIZMASI İthalat ve ihracatçı firmalar, ticaretlerinin ana kapıları olan gümrüklerde sorunlar yaşayabilirler. Gümrük işlemlerinde sıkça rastlanan temel problemlerin ana sebebi, firmaların işlemleri konusunda yeterli kontrolü sağlayamamasıdır. İthalatçı ve ihracatçı firmalar, gerek eleman yetersizliğinden gerekse de gümrük işlemlerinin tamamının gümrük müşaviri firmalara bırakılması gerektiği yönündeki genel kanı sebebiyle, gümrük işlemleri üzerinde yeterli kontrol yapmamakta, yanlış işlem- ler cezaya tabi tutulduğu zaman ancak firmalar işlemler detaylarını inceleme gereksinimi duymaktadırlar. Gümrük mevzuatında da belirtildiği üzere gümrük işlemlerinde beyan esastır ve bağlayıcıdır. Çok kısıtlı konular dışında gümrük işlemlerinde bir düzeltme me- kanizması bulunmamaktadır. Firmaların muhtemel problemler ile karşılaşmamak için dikkat etmesi gereken en önemli husus gümrük işlemleri ile ilgili olarak kontrol mekanizmasını kurmaktır. Amaç, hataları bulmak değil, olası hataları önlemek olmalıdır. - Kullanılmış eşyanın Türkiye’ye ithalinde yaşanan problemler (Kullanılmış eşyanın izin alınmadan ithal edilmeye çalışılması), - İthalatta KDV matrahı ile ilgili incelemeler ( KDV’siz kesilen ardiye faturası bedelinin ithalde KDV’ye eki konusu) - Gümrük işlemlerinde gerekli lisanslarda yaşanılan problemler (Garanti Belgesi, Sağlık Bakanlığı Kontrol Belgesi), Yapılan Düzenlemeler Yaşanan Sorunları Ortadan Kaldırıyor - Kambiyo uygulamaları konusunda yaşanılan problemler, (İhracat bedellerinin süresi içinde kambiyo mevzuatına uygun olarak Türkiye’ye getirilmemesi), - Ekonomik etkili gümrük rejimlerinin uygulanması aşamasında mevzuattaki gerekliliklerin yapılması konusunda yaşanılan problemler (Dahilde İşleme Belgesinin süresinde kapatılmaması, Antrepodan izinsiz eşya çıkarılması), - Fiyat farkı faturaları ile ilgili incelemeler (İthal edilen eşyalar ile ilgili ithalattan sonra gelen debit note’lar veya satıcıya gönderilen credit note’lar), İthalat ve ihracatçıların yaşayabilecekleri sorunlara dikkat etmeleri ve gerekli evrak düzenlenmesinde hassasiyetlerini korumaları olası sorunları önleyecek, zaman kaybını en aza indirecektir. Devlet düzenlemelerinde yaşanan sorunlar için ise hali hazırda çalışmalar sürmekte ve her geçen gün şartlar kolaylaştırılmaktadır. Gümrükler, gelişen dünya ticaretinde, birer engelleyici unsur olmaktan çıkmıştır. Türkiye için de bürokrasiyi azaltma yolunda umut vaat edici çalışmalar yapılmaktadır. Bu yönde yapılan çalışmaların, her geçen gün gelişen ve yenilenen dünya ticaretinden daha fazla pay almak yolunda çaba harcayan ükemize olumlu yansımaları olacaktır. Global gümrük şartlarının geliştirilmesi, gümrük tüzüklerinin basitleşmesi, ticaret tedarik zincirinin güvenliği ve kolaylaşması için Dünya Gümrük Örgütü kurulmuştur. 1952 yılında resmi olarak faaliyete geçen örgüt, gümrük konularında uzmanlaşmış hükümetler arası bir kurumdur. İlk toplantısını 17 Avrupa ülkesi ile 26 Ocak 1953 yılında yapan Dünya Gümrük Örgütü’ne, Türkiye 29 Ocak 1953 tarihinde katılmıştır. Şu anda 150 üyesi olan bu örgüt, uluslararası ticaretin % 95’inden fazlasının işleyişinden sorumludur. Türkiye’nin en önemli gümrük kapıları Habur (Şırnak Silopi - Irak), İpsala (Edirne - Yunanistan), Kapıkule (Edirne - Bulgaristan), Cilvegözü (Hatay Suriye), Nusaybin (Mardin - Suriye), Gürbulak (Ağrı İran), Sarp (Artvin - Gürcistan) ve Dilucu (Iğdır Nahçivan) sınır kapıları ülkemizin en önemli sınır kapıları arasında yer alır. Doğu kaynaklı üretim ve batı kaynaklı tüketim merkezlerinin tam ortasında yer alan ülkemizin sınır kapılarında kaliteli hizmet sunulması, ülkemize büyük avantajlar sağlayacaktır. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 37 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T röportaj Ilter Panayır DENIZLI IS DÜNYASI'NIN ÇALISKAN BASKANI mehtap koç Deneyimli Baskan 57 yıllık bir ticaret hayatı ve 10 yıllık aralıksız bir oda başkanlığı sürecini, 73 yıllık yaşamının içine sığdırmış bir isim İlter Panayır. Bakmayın yaşının 73 olduğuna, ilkokul anıları bile hala dün gibi aklında. Yıl yıl anlatıyor sorduğumuz soruları, hem de hiç yanılmadan. Sağlık sorunları nedeniyle ticaret hayatına son vermiş olmasına rağmen, gazetelerini okuduğu, dostlarını ağırladığı ofisinde karşıladı bizi İlter Amca. Ardından da sizler için keyifli bir sohbete başladık. İşte sohbetimizde öne çıkan detaylar. mize dönerek bu teşvikten yararlandık. 5 ortakla birlikte Denizli’de Göveçlik İplik Fabrikası’nı kurduk. Bu fabrika bizim için olduğu kadar Denizli için de oldukça önemli fabrikalardan biriydi. O yıllara kadar Denizli, sanayi alanında gelişmemiş, sadece haddecilikle ve muhtelif ebatlarda demiri Diyarbakır’dan Rize’ye kadar göndermekle ticaret hayatı sınırlı kalmış bir ildi. Ancak o dönemde verilen teşviklerle kentte birbiri ardına fabrikalar kuruldu. Şirintaş Cam Fabrikası, Bir Emek Televizyon Fabrikası gibi fabrikalar o yıllarda şehrimiz için olduğu kadar, ülkemiz için de oldukça önemli sanayi kollarıydı. O yıllarda Denizli’deki sanayinin temelleri atıldığını söyleyebilirim. D 1 enizli ticaretindeki yerinizi ve oda başkanlığı yapmış olduğunuz yılları biliyoruz. Peki sizi sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz? İlker Panayır kimdir? 936 Yılı’nda Babadağ’da doğdum. Babadağ, sizin de bildiğiniz gibi dokumasıyla ünlü bir ilçemiz. Bizler de çocukluğumuzdan itibaren el dokuma tezgahları ile iç içe büyüdük. İlkokulu bitirdikten sonra da ticarete atıldım. O yıllarda İzmir’de bulunan dayımın yanına gittim ve orada toptan manifaturacılık yaptım. 15 yaşımda da Nazilli’de bulunan amcamın yanına gittim ve askere gidinceye kadar da orada ticaret hayatıma devam ettim. Ardından vatani görevimi yapmak üzere Ankara’ya gittim. Askeriyede girmiş olduğum sınavların ardından Muhabere telsiz çavuşu olarak vatani görevimi tamamladım. Daha sonra İstanbul’a gittim. Ağabeyim rahmetli Cevdet Panayır ile o yıllardaki ticaretin merkezi İstanbul’da toptan yerli malı ticareti, oto galeri, inşaat ve yerli dokuma ipliği işleri yaptık. A 1 rdından ticaret hayatınıza Denizli’de devam etme kararı aldınız. Bu kararınızda etkili olan faktör neydi acaba? 972’de Devlet Planlama Teşkilatı tarafından Denizli ‘Geri Kalmış İl’ olarak ilan edildi ve kentin kalkınması ve istihdam sağlanması için çeşitli teşvikler verildi. Biz de ağabeyimle birlikte memleketi- 38 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 T 2 icaret hayatınıza aktif olarak devam ederken, aynı yıllarda Oda yönetiminde görev aldınız. Peki bu kararınıza etki eden neydi? 25 yıllık ticaret hayatımızda içinde bulundugumuz sektör nedeni ile zaten odalarla iç içeydik. Zaten böyle de olması gerekiyordu. Sorunlarımızı masaya yatırabildigimiz tek yerdi odalarımız. 5 yıllık ticaret hayatımın içinde, içinde bulunduğumuz sektör nedeniyle zaten odalarla iç içeydik. Zaten böyle de olması gerekiyordu. Sorunlarımızı oturup masaya yatırabildiğimiz, yaşadığımız sıkıntılara çareler üretebildiğimiz yerdi odalarımız. 1972 yılına kadar Denizli Sanayi Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası’na bağlıydı. Daha sonra alınan bir kararla müstakilleşti. Ardından 1973 yılında ilk seçimler gerçekleşti. Ticaret hayatımdaki tecrübelerimi dikkate alarak ben de Sanayi Odası Başkanlığı için adaylığımı koydum. Daha sonra genç olduğum için büyüklerim bana ‘‘Meslek Komitesi Başkanlığı’nı verelim sana, sen seçimlerden çekil’’ dediler. Ben de bu görevi çok önemli bir görev sandım ve kabul ettim. Ancak kısa bir zaman sonra aldığım bu görevin hiç de umduğum gibi olmadığını anladım. Aradan geçen 4 yılın ardından odalar konusunda çıraklıktan ustalığa geçtim diyebilirim. Daha sonra Oda’da yapılan ikinci seçimlerde Meclis Başkan Vekilliği’ni yaptım. Ardından 1981 yılında yapılan seçimlerde Oda içinde kabullenemediğim davranışlarla karşılaştım ve boykot kararı alarak seçimlere katılmadım. O günden sonra da Oda ile ilgili çalışmalarıma bir süreliğine ara verdim. www.dto.org.tr OCAK 2009 R Ö P O R TA J ODA CALISMALARI ODALARIN DAYANISMASI Ticaret Borsası Başkanlığı dönemimde ticaret hayatımdaki deneyimlerimin her zaman büyük faydasını gördüm. Denizli’deki odaların şehrimiz açısından birçok önemli projede birlikte hareket ettiklerini görmek beni fazlası ile memnun ediyor. 25 yıllık ticari hayatım boyunca sivil toplum örgütleri ile yakından ilgilendim. Özellikle başkanlık dönemimde ticaret hayatımdaki deneyimlerimin her zaman büyük faydasını gördüm. Denizli Sanayi Odası’ndaki çalışmalarımın ardından bir süre ara verdiğim oda çalışmalarına Denizli Ticaret Borsası’nda devam ettim. 1992 Yılı’ndan itibaren 3 yıl boyunca oda faaliyetlerinin içinde bulundum ve 1995 yılında yapılan seçimlerde başkanlığa adaylığımı koya- Denizli’deki odalarımızın çalışmalarına baktığımda Denizli’nin çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini görüyorum. Bu da eski bir oda başkanı olarak beni fazlası ile memnun ediyor. Bunun rak Denizli Ticaret Borsası’nın Yönetim Kurulu Başkanı oldum. 10 yıl aralıksız olarak Odanın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptım. 2005 yılında geçirdiğim bir rahatsızlığın ardından by-pass ameliyatı geçirdim. Doktorumun tavsiyesi üzerine ticaret ve oda çalışmalarımız durdurdum. Özellikle genç arkadaşlarımıza oda çalışmalarında bulunmalarını tavsiye ederim. Çünkü odalar, bizim gibi ticaretle uğraşanların yaşadıkları sorunları çözebilecekleri en önemli kuruluşlar. yanında şehrimizde faaliyet gösteren odalar ve başkanları birçok önemli projede birbirlerine destek oluyorlar ki, bu da Denizli açısından son derece olumlu bir tablonun ortaya çıkmasını sağlıyor. 5 7 yıl boyunca aralıksız geçen bir ticaret hayatından bahsediyoruz. Bu kadar uzun süre ticaretin içinde kalmış biri olarak, ticaret hayatınıza başladığınız ilk yıllar ile şimdiki yılları karşılaştırabilir misiniz? Ticaretle aktif olarak ugrastıgım yıllarda insanların sözü senetti. Bir insanın borcu varsa ve su gün ödeyecegim diyorsa o gün öderdi. Ancak gelin görün ki, bugün kimse bunu yapmıyor. Çünkü kimse kimseye güvenmiyor. E vet sizin de söylediğiniz gibi ticaretle iç içe bir 57 yıl geçirdim. Ancak 1950’li yıllar ve 2000’li yıllar arasında o kadar çok fark var ki… O yıllarda öncelikle insanların sözleri senetti. Bir insanın borcu varsa ve şu gün ödeyeceğim diyorsa, o gün öderdi. Birisinin borcu var ve ödeme günü geldiğinde bütün esnaf komşuları toplanır 3-5 bir araya getirip, onun borcunu ödemesini sağlardık. O da bize olan borcunu dediği tarihte öderdi. Ancak gelin görün ki, bugün bunu kimse yapamıyor. Komşunun borcu olduğunu öğrendiğinizde ‘Acaba ben versem, bana geri öder mi?’ diye bir düşünceye giriyorsunuz ve gönül rahatlığıyla ‘Al kardeşim öde şu borcunu’ diyemiyorsunuz. Hayatımıza şimdilerde çekler senetler girdi. Bırakın insanların sözüne sadık kalmalarını beklemeyi, çek ve senetlerine bile sadık kalmıyorlar. Geçenlerde yolda dalgın dalgın yürüyen bir arkadaşımı gördüm. Yolunu çevirerek, ‘hayırdır neyin var?’ diye sordum. O da anlattı. Bir çeki varmış, kesin öder dediği bir kişiden borcuna karşılık almış. Çekin vadesi gelmiş ve bankaya gitmiş, bankadaki görevliler, çek sahibinin ‘Çek arzum dışında imzalandı’ bildirisi verdiğini ve bu çek ile ilgili işlem yapamayacaklarını söylemiş. Çekin sahibi, alacaklı durumun- Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 39 mehtap koç röportaj HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Ticaret Borsası Başkanlığım döneminde eğitimden sağlığa kadar birçok alanda önemli projeleri hayata geçirdik. Türkiye’de Bir ‘İlk’: Hayvan Pazarı B aşkanlığım döneminde çok önemli bir ilk’e imza atarak, şu anki hayvan pazarını kurduk. Bu pazarın Türkiye’de bir ‘ilk’ olmasının nedeni, ilk kez Tarım Bakanlığı’ndan alınan bir ruhsatla açılmış olmasıydı. Daha önce bütün şehirlerdeki hayvan pazarları Tarım İl Müdürlükleri’nden alınan ruhsatlarla açılmıştı. Bu anlamda ülkemizde bir önce olduk. Şimdi TOBB’dan bizim hayata geçirdiğimiz hayvan pazarı gibi bir pazarı şehirlerinde yapmak için destek istemeye gittiklerinde, TOBB onlara ‘‘bu proje Denizli’de hayata geçirildi, gidin oraya, pazarı inceleyin ve projelerini alın, ona göre size destek verelim’ diyorlar. daki arkadaşıma, ‘beni silahla tehdit edip çeki imzalattı’ diye iftira etmiş. Eskiden söz namustu, şimdi sorarım size namus bunun neresinde? Dolayısı ile eski günlerle bugün arasında gerçekten de çok önemli farklar var ve ömrünün neredeyse üçte ikisini ticaretle uğraşarak geçirmiş bir kişi olarak bu hale gelmemizden dolayı son derece üzgünüm. Umarım bu acınacak halimizden hemen kurtuluruz. Aksi halde gelecek yıllarda insanların birbirilerine karşı azalan güvenleri tamamı ile yok olacak. B D iraz da Denizli Ticaret Borsası’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığınız yıllardan söz eder misiniz? Başkanlık döneminizde ne gibi çalışmalara imza attınız? enizli Ticaret Borsası’na başkan olur olmaz yaptığım ilk iş, Ticaret Borsamızı şimdiki binasına kavuşturmak oldu. Biz göreve gelmeden önce Kaleiçi’nde küçük bir yerde hizmet veren Ticaret Borsası’nı Ulu Çarşı’nın içindeki şimdiki yerine kavuşturduk. Daha sonra arkadaşlarımızla birlikte ‘Her şeyin başı eğitim’ dedik ve Bağbaşı’nda bulunan Zeytin Mahallesi’nde Denizli Ticaret Borsası İlköğretim Okulu’nu hayata geçirdik. O dönemlerde yapmış olduğumuz bu iş her yerde ciddi yankılar bulmuştu. Ancak daha sonra bu kararımdan şahsi olarak biraz pişman oldum ve kendi kendime ‘Her şeyin başı eğitim ancak eğitimin temeli de sağlıklı bireyler’ dedim ve önceliği okul yapımına vermiş olsak da sonrasında Ticaret Borsası olarak Mehmetçik Mahallesi’nde 20 No’lu Ticaret Borsası Sağlık Ocağı’nı tamamlayarak hizmete geçirdik. Yapmış olduğumuz bu ocak, öyle tahmin edilebilecek ölçekte küçük bir sağlık ocağı değildi. Tam tersine pek çok tıbbı donanıma sahip, küçük bir hastane statüsünde bir sağlık ocağı oldu. Ardından Türkiye’de bir ilke imza atarak, şu anki hayvan pazarını kurduk. Bu iş için ciddi projeler ortaya koyduk. Yapmış olduğumuz çalışmaların ardından Ankara ile temas halinde hayvan pazarı projemizi hayata geçir- 40 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Bir isadamı olarak Denizli Ticaret Odası’nın faaliyetlerini takdirle izliyorum. Özellikle sehrin ve üyelerinin sorunlarına karsı sunmus oldukları realist çözüm yollarını begeniyorum. dik. Bu pazarın Türkiye’de bir ‘ilk’ olmasının nedeni, ilk kez Tarım Bakanlığı’ndan alınan bir ruhsatla açılmış olmasıydı. Daha önce bütün şehirlerdeki hayvan pazarları Tarım İl Müdürlükleri’nden alınan ruhsatlarla açılmıştı. Bu anlamda Denizli Ticaret Borsası olarak ülkemizde bir öncü olduk. Şimdi ülkemizin birçok şehrinden ticaret borsaları, Türkiye Odalar ve Borslar Birliği’ne bizim hayata geçirdiğimiz hayvan pazarı gibi bir pazarı şehirlerinde yapmak için destek istemeye gittiklerinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği onlara ‘‘Bu proje Denizli Ticaret Borsası tarafından Denizli’de hayata geçirildi, gidin oraya, pazarı inceleyin ve yapmış oldukları projelerini alın, ona göre size destek verelim’’ cevabını veriyor. Bunları duymak hem şahsım, hem odam hem de Denizli için bir gurur kaynağı. Görev yaptığımız dönem içerisinde yönetim kurulu arkadaşlarımla birlikte görevimizi layıkı ile yerine getirmeye ve şehrimize katkıda bulunmaya çalıştık. Umarım başarılı olmuşuzdur. www.dto.org.tr OCAK 2009 R Ö P O R TA J NECDET ÖZER COK BASARILI Başkan Necdet Özer, çok kısa bir süre içerisinde çok önemli projelere imza attı. Bu başarısından dolayı kendisini tebrik ediyorum. Başkan Necdet Özer, Denizli Ticaret Odası Başkanlığı görevini 1.5 yıl gibi bir kısa bir zamandır yürütmesine rağmen, birçok zor işi başarı ile çözüme kavuşturdu. Özellikle Ankara ile kurduğu temasları ve hayata geçirdikleri projeler Denizli ticaretinde ihtiyaç duyulan projeler. Başkan Özer, bu kadar kısa bir zamanda bunu başarabiliyorsa, daha uzun vadede çok daha ses getirir. P B eki Denizli’de faaliyet gösteren odalarımızla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Yapmış oldukları çalışmalarla ilgili neler söyleyeceksiniz? aşka odalar konusunda konuşmak yanlış olur ama gördüğüm bir gerçek var ki; bir işadamı olarak Denizli Ticaret Odası’nın faaliyetlerini takdirle izliyorum. Üyelerine ve kentteki ticari yaşama duymuş olduğu saygı, üyelerinin sorunlarına karşı gösterdiği hassasiyet ve sunmuş oldukları realist çözüm yollarını takdir ediyorum. Başkan Necdet Özer, henüz Odanın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı 1,5 yıl gibi bir kısa bir zamandır yürütmesine rağmen, birçok zor işi başarı ile çözüme kavuşturdu. Özellikle Ankara ile kurduğu temasları ve hayata geçirdikleri projeler Denizli ticaretinde ihtiyaç duyulan projeler. Başkan Özer, bu kadar kısa bir zamanda bunu başarabiliyorsa, daha uzun vadede çok daha ses getirir ve çözüm sunan projelere imza atar. Kendisini bu başarılı çalışmalarından dolayı bu vesile ile tebrik ediyorum. Umarım bu başarılı çalışmalarına daha uzun yıllar devam eder. Ancak şurası da bir gerçek ki, bu süreç Başkan Necdet Özer için oldukça zorlu bir süreç. B B aşkan Necdet Özer için zorlu bir süreç dediniz. Kendisi için nedir bu süreci zorlu kılan? Biraz daha açabilir misiniz? ildiğiniz üzere Denizli’de yerel yönetim ve oda başkanlarının biraraya gelerek kurmuş oldukları bir platform var. Her yıl dönüşümlü olarak bu platforma biri başkanlık ediyor. Platformun bu yılki başkanı da Necdet Özer. Özer’in bu yılki işi bir hayli zor. Denizli Ticaret Odası’nın sorunlarından ziyade kentteki bütün odaların sorunlarının sözcüsü olacak. Denizli’yi kalkındırmak ve çok daha ilerilere taşımak için sorunlara karşı sunulan çözüm yollarını Ankara’da dile getiren bir Başkan olacak. Ancak Necdet Özer’in bu görevi layıkıyla yapacağı inancındayım. Çünkü görev yaptığı süre içeri- Baskan Necdet Özer, 1.5 yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde birçok zor isi basarı ile çözüme kavusturdu. Bu projeler, Denizli ticareti açısından son derece önemli çalısmalar. Kendisini tebrik ediyorum. sinde Denizli Ticaret Odası Başkanlığı görevini en güzel şekilde yerine getirdi. Zaten bu konuda deneyimli bir insan ve diğer oda başkanları ile aralarında güzel bir uyum var. Kendisine bu görevinde başarılar diliyorum. E S lbette 73 yıla sığdırdığınız pek çok anınız vardır. Ancak ilk aklınıza gelen bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? izin de söylediğiniz gibi pek çok anı biriktirdim bu yaşıma kadar. Ancak ilk aklıma gelen Denizli Ticaret Borsası Başkanlığı yıllarımda hayata geçirdiğimiz sağlık ocağının açılışındaki yaptığım konuşmaydı. Açılışa dönemin TOBB Başkanı Fuat Miras da katılmıştı. O yıllarda TOBB, doğu bölgelerimizdeki illerimize tam donanımlı ambulanslar veriyordu. Bunu bilerek sağlık ocağının açılışında yaptığım konuşmada ‘Biz bu donanımlı sağlık ocağını açıyoruz. Biliyorum ki, Sayın TOBB Başkanımız da bize büyük bir hediye verecektir’ dedim. O da bu konuşmamdan ne kastettiğimi hemen anlayıp bize de bir ambulans hediye etmişti. Daha sonra sağlık ocağımızda fazla kullanılmayan ambulansı, o yıllarda ambulansa çok ihtiyacı olan beldemiz Pamukkale’ye hibe ettik. Hatta bu hediyemiz için de dönemin Valisi beni yanına çağırarak alnımdan öpmüş ve teşekkür etmişti. Onu hiç unutamam. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 41 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T makale HABERLER Mortgage Krizi Mortgage Krizi ve Dünyaya Yansımaları S on yirmi yılda finansal piyasaların geçirdiği değişim oldukça büyüktür. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bilgiye daha kolay ve ucuz ulaşılabilmesi, bilginin daha etkin kullanılabilmesini sağlamış, sayısal tekniklerle birlikte risk ve getiri beklentilerine göre birçok finansal ürün geliştirilmiştir. Finansal ürünlerdeki çeşitlilik de risk tercihlerinin genişlemesine, katılımcı sayısının artmasına ve piyasaların büyümesine neden olmuştur. Özellikle banka odaklı finansal piyasalardan piyasa odaklı finansal piyasalara geçiş, yapısal anlamda finans sektörünü de değişime uğratmıştır. Bunun sonucunda da her bilginin dikkatle ele alındığı, 24 saat sürekli işleyen ve coğrafi sınırları olmayan, odağında ise ABD piyasalarının olduğu bir piyasalar sistemi ortaya çıkmıştır. ABD’de yaşanan bir sıkıntı, küresel sistem içerisindeki tüm piyasalara yansımakta, belli bir ülkeye has olayın etkisi aynen yaşanılan krizde olduğu gibi, düşünüldüğünden çok daha büyük olabilmektedir. Mortgage Sistemi’nin temelleri Temel hatlarıyla Mortgage Sistemi tüm dünyada sanılanın aksine ilk olarak Amerika’da değil, Avrupa’da başlamış, ilk ipotek bankası da 1797 Yılı’nda Danimarka’da meydana gelen büyük Kopenhag yangını sırasında kurulmuştur. 42 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 ABD’nin soğuk savaşa yönelik harcamalarının sona ermesiyle sosyal yaşamda iyileşme başlamış ve konut kredileri düşük gelirlilere göre yeniden düzenlenmiştir. Gelir Seviyesi Düşük Kesime Göre Yeniden Düzenlenen Konut Kredileri ABD’de 2007 yılında yaşanan finansal dalgalanma, büyük ve gelişmiş bir ekonominin bankacılık sistemini geçmişte emsali olmayan bir şekilde sıkıntıya sürüklemiş, başta denetleyici ve düzenleyici kurumlar olmak üzere herkesi nerede hata yapıldığı konusunda düşünmeye sevk etmiştir. ABD’nin 90’lı yıllarda soğuk savaşa yönelik harcamalarının sona ermesiyle yaşadığı sosyal yaşamda iyileşme süreci sağlık, eğitim ve teknoloji başta olmak üzere ülkeyi birçok alanda reforma götürmüştür. Ülkenin en büyük eksikliği olan konut sorununa da var olan devlet destekli konut kredilerinin toplumun düşük gelir seviyesindeki kesimine göre düzenlenmesi çözüm olarak getirilmiştir. www.dto.org.tr OCAK 2009 Düşük gelir gurubu için oluşturulan bu Mortgage Sistemi “subprime mortgage” olarak adlandırılmış ve sistemdeki çöküntü tam olarak bu noktada başlamıştır. Emlak Fiyatlarındaki Düşüşün Öyküsü Mortgage Sistemi’nin Türkiye’de de uygulanması üzerine artık herkesin bildiği gibi sistem; kredi veren bankanın evi ipotek etmesi ve ödemelerde sorun yaşandığı taktirde konutu satışa çıkarma hakkına sahip olması durumu ile işlemektedir. Amerikan Mortgage Sistemi’nin %15’i düşük fiyatlı konutlara yöneliktir. Beklentiler, emlak fiyatlarının yükseleceği yönünde olduğundan dar gelirli ipotek altında borç ödemeden çekinmemiştir ancak beklenenin aksine beyan etmesiyle, piyasa koşullarında güvensizlik ve birbiriyle ilişkili ABD piyasalarında risk faktörü devreye girmiştir. Mortgage kredilerine dayalı menkul kıymetler ile kredi türev ürünlerinin risklerinin yanlış ölçülmesi, kimi zamanda finansal mühendislik teknikleri kullanılarak ölçülemez hale getirilmesi akabinde denetleyici yapının eksiklikleri finansal kurumları etkilemiş ve küresel bir likidite krizine dönüşmüştür. Sistemin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunlar Mortgage Sistemi’nin işleyiş sürecinde birçok zayıf nokta olmakla beraber bunları bir bütün olarak değil, ilgili taraflar açısından 5 aşamalı irdelemek sorunları göz önüne sermek açısından daha elverişli olacaktır. Mortgage Sistemi’nin doğuşu ile birlikte ekonomide önceden planlanmayan sorunlar yaşanmıştır. Sistemin işleme sürecinde ortaya çıkan zayıf noktalar piyasalardaki pek çok dinamik tarafı olumsuz etkilemiştir. EKONOMİ sundukları seçeneklerin tüketici açısından değil kullandıran açısından menfaatler içerdiğini göz önünde bulunduracak olursak, kredi kullanıcıları, kredi çeşitleri ve kendilerine uygunluğu konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Sorunsuz işleyen bir kredi sistemi için, kredi verenin sadece kredi vermek amacıyla değil, finansal sistemin istikrarını koruyacak sınırlar dahilinde kredi kullandırması ve kredi kullananın da ödemelerini zamanında ve aksatmadan yapması ön koşuldur. ABD mortgage piyasasında özellikle subprime ve değişken faiz oranlı mortgage kredilerinin nakit akışlarının bozulması, bu piyasayla ilişkili menkul kıymet piyasalarını da etkilemiştir. Subprime kredilerin özü gereği riskli krediler grubunda yer almasına rağmen bu riskler yokmuş gibi bu tür kredilerin kullandırılmasıyla sistem sorun çıkarmaya başlamıştır. Riski yüksek kişilere daha yüksek faiz oranları ile mortgage kredisi kullandırılmış, faiz oranlarının yükselmesi ile faiz yükü artmış, neticede faiz ve anapara ödemelerinde aksaklıklar baş göstermiştir. 2. Kredi Verenler konut fiyatları düşmeye başlamış ve peşinatsız verilen krediler hassas olan sistemde dalgalanmalar yaratmıştır. ABD’de yükselen faiz dalgası, kredisini değişken faizle kullanan (ya da sabit faizle başlayıp değişkene dönmesini baştan kabul eden) subprime borçlularını ödeme açısından kilitlemiştir. Bugün ABD’de bu kişilerin kredi alırlarken bu tür risklere karşı yeterince uyarılıp uyarılmadıkları tartışılmaktadır. Ayrıca yükselen petrol fiyatları ABD’de istihdamı ve maaşları olumsuz etkilemiş, bu durumdan en çok etkilenen de düşük gelir düzeyindeki kesim olmuştur. Ödenmeyen krediler nedeniyle birçok ipotekli ev satışa çıkarılmış, ancak satılamamış ve emlak fiyatları düşmeye başlamıştır. Piyasada satışa sunulan ev sayısı artarken alıcı sayısı azalma göstermiştir. Elindeki ipotekleri evleri satamayan kredi kuruluşlarının iflasını 1. Borçlular Mortgage piyasasında süreç, yatırımcının gayrimenkul almak amacıyla mortgage kredisi veren finansal kuruma başvuru yapması ve bunun üzerine kredi veren tarafından ekspertiz bedelinin tespiti ile kredi başvuru sahibinin ödeme kabiliyetinin doğru bir şekilde belirlemesiyle başlamaktadır. Mortgage Sistemi’nin temelini, bu işlem sonunda düzenlenen ipoteğe dayalı kredi sözleşmeleri oluşturmaktadır. Bu sözleşmelerin hazırlanması aşamasında yaşanacak sorunlar sistemin isleyişinde aksaklıklara neden olmaktadır. Mortgage kredi piyasası, kredi kullanıcıları için değişken faiz oranlı, sadece faiz ödemeli, her şey dahil, geleneksel mortgage kredileri gibi birçok kredi kullanım alternatifi sunmaktadır. Mortgage kredisi kullandıranların ABD mortgage piyasasında özellikle subprime ve değişken faiz oranlı mortgage kredilerinin nakit akışlarının bozulması, bu piyasayla ilişkili menkul kıymet piyasalarını da büyük oranda etkilemiş, sistem sorun çıkarmaya başlamıştır. Mortgage piyasasının temelini oluşturan mortgage kredilerini ihraç eden kuruluşlar açısından ortaya çıkan Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 43 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J makale HABERLER EKONOMİ Mortgage kredilerindeki 2005 yılı ortalarından 2007 yılı ortalarına kadar devam eden sürekli büyüme, kredi verenlerin piyasada değişik seviyelerde kredi riski yaratmalarına neden olmuştur. Kredi skorlarının gerçeği yansıtmayan derecelendirme işlemi sonrasında verilmesi kredi kalitesinin bozulmasına ve kar marjlarının azalmasına neden olmuştur. Kredi geri ödemelerinin kesilmesi nedeniyle menkul kıymet piyasasına fon akışı yavaşlamış ve mortgage kredisi kullandıranlar tarafından konutlar geri alınmaya başlanmıştır. Ancak, sorunlu kredi sayısındaki artış nedeniyle konut piyasasında oluşan arz temel sorun, bu kurumlarca düşük kredi standartlarının belirlenmesidir. Kredi verme standartlarının bankadan bankaya farklılık göstermesi kredi kullananların profil takibini zorlaştırmıştır. Mortgage kredi türlerini birbirinden ayıran temel özelliklerden biri kredi skorudur. Skorlama işlemleri bankalar dışında hizmet bedeli karşılığında finans şirketleri tarafından da yapılabilmektedir. Kredi veren kuruluşların kredi kullanımına ilişkin değerleme sürecinde hassas davranmaması sistemi temelden sarsmıştır. 2005-2006 yıllarında kredi döngüsünün doyum noktasına ulaşmasıyla birlikte, piyasada yatırım amaçlı kullanılabilecek büyük miktarlarda likiditenin varlığı dar kar marjlarının oluşmasına yol açmış, kredi vermede artışa neden olmuştur. Bu 44 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 fazlalığı konut fiyatlarının düşmesine neden olmuş ve konut satışları da yapılamaz hale gelince likidite sorunu ortaya çıkmıştır. durum piyasaları daha içinden çıkılmaz bir bunalıma sürüklemiştir. Yine krediler ödenememiş, satılmayı bekleyen emlak sayısı artmış, emlak fiyatlarındaki düşüş sürmüş ve kriz büyümüştür. 3. Menkul Kıymet İhraç Edenler Birincil piyasa ürünü olan mortgage kredilerinin ikincil piyasada işlem görmesine aracılık eden menkul kıymetleştirme sureci, gayrimenkul üzerine ipotek konulduktan sonra banka tarafından gayrimenkul bedeli karşılığında menkul kıymet ihraç edilmesi üzerine kuruludur. Banka tarafından kullandırılan krediler, aracı kurumlara ya da doğrudan olmak üzere yatırım amaçlı yerli ve yabancı yatırımcılara uzun vadeli olarak satılmaktadır. GEZİ MARKA E -T İ C A R E T 2006 Yılı’nda ABD Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamalarda, subprime mortgage piyasasında verilen kredilerin kalitesinin bozulduğu ancak bunun bir kriz olmadığı belirtilmiştir. Bu dönemde piyasalarda yaşanan gelişmeler paralelinde ek düzenlemeler getirilmesi ve gözetim yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesi konularında çalışmalar yapılması gerektiği gündeme getirilmiştir. Ancak, diğer yandan Başkan Bush’un politikalarıyla uyumlu olabilmesi için, subprime mortgage kredilerine sınırlandırma getirilmesi ya da refinansman olanaklarının kredi kullananların aleyhine çevrilmesi ABD Merkez Bankası tarafından istenmeyen bir durumdur. Düzenlemelerin piyasa koşullarına zarar vermeden gözden geçirilmesine karar verilmiş ve piyasanın kendiliğinden denge sağlaması beklenmiştir. Bu dönemde ABD Merkez Bankası, zorunlu olmadıkça düzenleyici otoritelerin müdahalelerinin en son aşama olması gerektiğini savunmuştur. Kredi piyasasında bir daralma yaşanmaması amacıyla gerekli denetim ve düzenlemeler yapılmamış, piyasanın kendiliğinden dengeye gelmesi yönündeki beklenti mortgage kriziyle sonuçlanmıştır. Bu riskler arasında en başta sayılabilen faktörler, kredi kullananın gelir belgelerindeki eksiklikler, çok yüksek borç değer rasyoları ve anapara ile faiz ödemelerinin gecikmesine sebep olabilecek geleneksel olmayan geri ödeme planları yer almaktadır. 4. Kredi Derecelendirme Kuruluşları Derecelendirme kurumları Mortgage Sistemi’nde yer almaktadır. Mortgage piyasalarında ürünlerin fiyatlandırılması konusunda en büyük sorumluluk kredi derecelendirme kuruluşlarına aittir. Kredi piyasalarından menkul kıymet piyasalarına kadar fiyatlama konusunun temelinde bu kuruluşların verdikleri piyasa notları yer alır. Kredi notları risk ve getiri düzeyinin belirlenmesinde tüm finansal aktörler için referans noktasıdır. ABD’de derecelendirme kuruluşlarının ürün yerine kurumsal bazda derecelendirme yaptıklar görülmektedir. Bu durum, ihraç edilen menkul kıymetin gerçek risklilik düzeyinin ortaya konulamamasına neden olmuştur. Kredi derecelendirme kuruluşları, yapılandırılmış finansmanda kilit noktası oluşturabilecek bir öneme sahiptir. Bu kuruluşların şeffaflığı ve www.dto.org.tr OCAK 2009 Yapılandırılmış finansal araçların karmaşık yapıda olmaları ve yatırımcıların yeterli analiz yapamayışı mortgage piyasasını, riskleri belirleyen kuruluşlara bağlamıştır. Subprime mortgage kredilerinde geri ödemelerde yasanan sorunlarla ortaya çıkan finansal dalgalanma, çok hassas dengelere sahip ve birbiriyle iliskili ABD piyasalarında büyük etki yaratmıstır. piyasanın algılaması, bağımsızlık ve çıkar çatışmalarından kaçınılması, rekabet ve bu rekabetin, kuruluşların bağımsızlığına olan etkilerine ilişkin düzenleme çalışmaları devam etmektedir. yatırımcıların farklı risk tercihleri ve yatırım zamanı tercihlerinden faydalanmak üzere tasarlanmıştır. Bu araçlar bir anlamda belirli bir derece için tasarlanır, bu araçların derecelendirilmesi sonuç değil, hedeftir. 5. Yatırımcılar Bankalar, devlet destekli kuruluşlar ve serbest fonların da aralarında bulunduğu kurum ve kuruluşların yüksek riskleri üstlenmeleri sonucunda yatırımcılar, piyasayı sorgulamadan ve kredi dereceleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadan yatırımlarını gerçekleştirmiştir. Yapılandırılmış finansal araçlar, Düsük Faiz Uygulaması İhraçcılar, yapılandırılmış finansal aracın ihraç edilmesinden önce, her bir diliminin hangi dereceye sahip olacağına karar verir ve dilimler bu kredi derecesine göre yapılandırılır. Burada nihai amaç, en yüksek dereceli dilimi maksimize etmek ya da yüksek bir dereceye ulaşacak şekilde varlıkların fayda-maliyet oranlarını minimize etmektir. EKONOMİ Yatırımcıların derecelendirme sistemine aşırı güven duyması nedeniyle, yapılandırılmış finansal ürünler için derecelendirmede kullanılan varsayımlar ve risk parametrelerinin ağırlığına ilişkin daha yüksek derecede şeffaflığa ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak kriz döneminde yatırımcıların derecelendirme notlarına olan güveni sarsılmıştır. Subprime mortgage kredileriyle başlayan kredi krizinin büyüyerek diğer kredi türlerini de etkisi altına alması, mortgage piyasasının tamamının etkilenmesine neden olmuştur. Konut fiyatlarındaki balon artışlar piyasada asimetrik bilgiye neden olmuş, kredi kullanıcılarının yanlış yönlendirilmesine yol açmış ve konut satın almanın bir yatırım aracı olarak algılanmasına neden olmuştur. Oysa ki, ABD Hükümetinin amacı, düşük gelirli aileler ile azınlıklara konut edinme kolaylıkları sunmaktır. Hükümetin yoğun desteği nedeniyle düşük gelirli gruplar konut alım satımı yoluyla kar elde etme beklentisine girmiştir. Ancak, piyasada dengelerin bozulmasıyla kullandırılan krediler karşılığında teminat olarak gösterilen konutların değeri düşmüş ve teminat sağlamada güçlükler yaşanmıştır. Yatırımcılar açısından risk belirleyici kurumların varlığı hem kolay hem de standart bir yöntemdir. Ancak buna göre yapılan analizler tüm riskleri içermez. Bu nedenle yatırımcıların bu kurumlara güveni sarsılmıştır. Her geçen gün batan mortgage sistemi 2007 yılının sonlarına doğru otoriteler tarafından finansal dalgalanma yerine kriz kelimesinin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. ABD Hükümeti tüm para ve maliye politikalarını gözden geçirme, denetimleri arttırma ve finansal sistemin tamamını değerlendirme sürecine alma uygulamalarıyla kriz yönetimine ilişkin çalışmalar başlatmıştır. AB’nin sahip olduğu bütünleşik finansal sisteme dair politika ve stratejilere, ne yazık ki ABD sahip değildir. Ancak, AB’de hummalı bir şekilde gözden geçirilen ve 2010 yılında tamamlanması beklenen çalışmalardan ABD’nin de esinlenmesinde yarar vardır. Aksi halde, küresel finansal risklerin yönetilmesinde ileriki dönemlerde başka problemlerin de çıkması muhtemeldir. Değişken faizli konut kredilerinde 2001–2005 Dönemi’nde çok düşük faiz uygulaması geçerliliğini sürdürmüştür. Düşük faizler, finans dünyasında “subprime” olarak tabir edilen, yüksek kredilendirme riski taşıyan kişilerin de mortgage yükü altına girmesi olanağını doğurdu ve bu kesim hızla konut edinmeye başladı. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 45 gezi HABERLER S E K TÖ R AFRİKA D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J GEZİ EKONOMİ MARKA E -T İ C A R E T AFRIKA AFRIKA ÜLKELERI Angola Batı Sahra Benin Botsvana Burkina Faso Burundi Cezayir Cibuti Afrika, Asya’dan sonra dünyanın ikinci büyük kıtasıdır. Dünya nüfusunun yaklaşık onda biri (500 milyon insan) bu kıta üzerindeki topraklarda yaşar. Doğal kaynaklarının zenginliğiyle önemli bir tarım ve maden üreticisi olan Afrika’nın sahip olduğu bu kaynaklar nedeniyle dünya siyasetindeki rolü de her geçen gün giderek önem kazanmaktadır. Avrupa’nın güneyinde, Atlas Okyanusu’nun doğusunda, Hint Okyanusu’nun batısında ve Antarktika’nın kuzeyinde bulunan Afrika kıtası, 30.218.000 km² yüz ölçümü ile kıtalar arasında Asya ve Amerika’nın ardından üçüncü sırada gelir. En yüksek noktası Kilimanjaro Dağı (5.895 m) olmakla birlikte en alçak noktası Assal Gölü’dür (-156 m). Afrika kıyılarının açığındaki birkaç ada, geleneksel olarak kıtanın birer parçası sayılır. Bunların en önemlisi olan Madagaskar dünyanın dördüncü büyük adasıdır ve birkaç küçük adayla birlikte Madagaskar Cumhuriyeti’ni oluşturur. Afrika kıyılarının açığındaki adalardan Mauritius bağımsız bir devlettir. Zengibar Adası Tanzanya’nın, Bioko ise Ekvator Ginesi’nin yönetimindedir. İklim koşulları Afrika’yı değişik bölgelere ayırır. Ekvatorun kuzeyinde ve güneyinde yağmur ormanları kuşağı uzanır. Yağmur ormanlarının sınırından başlayan savanlar Sahra ve Kala-hari çöllerine açılır. Çöl iklimi daha kuzeye çıkıldığında yerini Akdeniz kıyılarının, daha güneye inildiğinde de Güney Afrika’nın ılıman iklim koşullarına bırakır. 46 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Çad Ekvator Ginesi Eritre Etiyopya Fas Fildişi Sahili Gabon Gambia Gana Gine Gine Bissau Güney Afrika C. KapVerde Kamerun Kenya Komor Adaları www.dto.org.tr Kongo Lesotho Liberya Libya Madagaskar Malavi Mali Mauritus OCAK 2009 GEZİ Yatrımcıların Yeni Gözdesi DOĞAL KAYNAKLAR: Elmas, altın, petrol, bakır, manganez, boksit, uranyum, demir, kauçuk, kakao, kahve, çay, pamuk, yün, sisal keneviri, yerfıstığı, palmiye yağı. İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Sahra Çölü; Nil, Nijer, Zaire ve Zambezi Irmakları; Victoria ve Tanganika Gölleri; Victoria Çağlayanı; Kilimanjaro Dağı; Mısır Piramitleri; Teb, Luksor ve Kartaca Kalıntıları; Assuan, Kari-ba, Er Roseires ve Akosombo Barajları. Mısır Moritanya Mozambik Namibya Nijer Nijerya Orta Afrika Cumhuriyeti Ruanda Sao Tome ve Principe Senegal Seyşel Adaları Sierra Leone Somali Sudan Swaziland Tanzanya Togo Tunus Uganda Zambia Zaire Zimbabve Afrika Zengin doğal kaynakları ve son yıllarda ekonomideki atılımları ile dünyanın gözünü üzerine çeken Afrika, şimdilerde Türk yatırımcıların da gözdesi 54 ÜLKE Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 47 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T gezi Karsılıklı iyi niyet çerçevesinde Afrika ile köklü iliskiler AFRİKA Türkiye, uluslararası kuruluşlar bünyesinde Afrika ülkelerine yardımcı olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle Türkiye ile Afrika arasında gelecek dönemlerde etkisini daha da gösterecek köklü ilişkiler kurulmaktadır. Toprakları üzerinde dünyanın en büyük çölü bulunan Afrika’nın güneydeki ve kuzeydeki ılıman kıyıları yüzyıllar boyunca Asyalı ve Avrupalı göçmenleri kendine çekmiştir. Kendine has özellikleri bulunan Afrika’da giyim kültürü de dikkat çekmektedir. Genel olarak Afrikalı kadınların giydiği, renkli desenleri ile göze çarpan pamuklu dikdörtgen kumaşlar olan kangalar Doğu Afrika ülkelerinde 19. yy’da ortaya çıkmıştır. 48 Denizli Ticaret Odası A frika, kavruk tenli insanların ve vahşi coğrafyanın en güzel manzaralarının yaşandığı bir kıtadır. Bu kıta ile ilişkilerimiz ise zengin ve kapsamlı bir tarihsel arka plana dayanır. Öyle ki, ülkemiz çok uzun yıllardan beri tarihi, manevi, dini ve kültürel bağlara sahip olduğu bu kıtayı dış politikamızın öncelikleri çerçevesinde yakından takip etmiş ve Kıta ile ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde çaba harcamıştır. Çerçeve Program Dahilinde Gelişen İlişkiler Doksanlı yılların sonundan itibaren ülkemizin Afrika’ya yönelik açılım politikasında ciddi bir dönüşüm yaşanmış, Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizin bir “çerçeve program” dahilinde yürütülmesi için somut çalışmalar yapılmıştır. Türkiye’nin Afrika’yla olan bağlarının tarihsel arka planı incelendiğinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun Afrika’nın Ocak 2009 çeşitli bölgeleriyle yoğun ilişkilere sahip olduğu, Afrika Kıtası’nın dönemin büyük güçleri tarafından sömürgeleştirilmesinin karşısında durduğu ve Türkiye’nin Afrikalılar tarafından her zaman yakın ve dost bir ülke olarak kabul edildiği dikkat çekmektedir. Hiç kuşkusuz, Türkiye’nin, güçlenen demokrasisi ve ekonomisi, artan ticari imkanları ile jeostratejik konumu, yalnızca bölge komşuları ve ülkeleriyle değil, çok daha geniş ve kapsamlı bir coğrafyayla yakın ortaklık ve işbirliği ilişkileri içine girmesini de sağlamaktadır. Afrika’ya yönelik açılım politikaları ise bu konuda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Türkiye-Afrika Zirvesi Sonrası Gelişen İlişkiler Türk yatırımcıların yakından ilgisini çekmeyi başaran Kıta’ya yönelen yatırımlar, geride bıraktığımız yıl gerçekleştirilen zirve ile Afrika’ya açılım politikalarına bir basamak oluşturmuştur. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün ev sahipliğinde yapılan Birinci Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nde yatırımcılar açısından önemli kararlara imza atılmıştır. Bu kararlar çerçevesinde Sahra’nın güneyindeki Afrika ülkelerinde altı yeni ticaret müşavirliğimiz açılmış, 2000 yılından bu yana fahri konsolosluklarımızın sayısı ikiye katlanmış, bazı Afrika ülkeleriyle doğrudan karşılıklı uçuşlara başlanmıştır. www.dto.org.tr OCAK 2009 GEZİ Türkiye-Afrika Isbirligi Zirvesi’nde yatırımcılara müjde Kıta’ya yönelen yatırımlar geride bıraktığımız yıl yapılan zirve ile Afrika’ya açılım politikalarına bir basamak oluşturdu. 2008’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ev sahipliğinde yapılan Birinci Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nde önemli kararlara imza atıldı. Yatırımcıların yeni gözdesi Güney Afrika’da bazı Türk firmaları elektrikli ev aletleri, tekstil, turizm, ticaret ve gıda pazarında kendilerine bir yer bulmuştur. İstanbul’da düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi ile de Türkiye, Afrika Kıtası’nın “stratejik ortakları” grubuna dahil olmuştur. 2008 Ocak ayı sonunda Addis Ababa’da düzenlenen Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde “Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi”ne ilişkin kararlar alınmış ve böylece Türkiye, Afrika Kıtası’nın “stratejik ortakları” grubuna dahil olmuştur. Türkiye, Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerinin ve işbirliğinin uluslararası boyutuna da büyük önem ve öncelik vermektedir. Şimdi de dilerseniz, zengin yeraltı kaynakları ve yapılan görüşmelerle Türkler için önemli bir dışa açılım politikası imkanını sunan Afrika Kıtası’nda başarılarıyla öne çıkan bazı ülkelerin ekonomilerine göz atalım. Dünyanın En Açık Ekonomisi: Güney Afrika Cumhuriyeti Güney Afrika, Afrika Kıtası’nın ekonomik açıdan en güçlü ülkesi durumundadır. Bu kapsamda Türkiye de1990’ların ikinci yarısından itibaren ortaya koyduğu Afrika’ya Açılım Eylem Planı ile Afrika ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini teşvik edecek kapsamlı bir siyasi diyalog geliştirmeyi arzulamış ve bu konuda öncelikli ülkeler arasına Güney Afrika’yı koymuştur. Uzmanlarca, Türk firmalarının Güney Afrika piyasasında kısa dönemli değil, en az 10 yıllık bir strateji izlemeleri ve uzun vadeli planlamalarla pazarda sağlam bir yer edinmeleri önerilmektedir. Bu konuda özellikle İstanbul’un bu pazarın içine çekilmesi son derece önemli bir konudur. Güney Yarımküre’nin kalkınmışlığın çeşitli evrelerindeki Avustralya, Okyanusya, Afrika, Mercosur gibi ithalat hacminin yüksek olduğu ülke pazarlarına hitap etmek için elverişli bir konumda olan Güney Afrika, hem büyük ölçekli firmalar hem de KOBİ’ler tarafından incelenmesi gereken fırsatlar sunmaktadır. Başlıca İhraç Ürünleri Güney Afrika’nın başlıca ihraç ürünleri arasında; doğal değerli taşlar, demir ve çelik, mineraller, elektrikli-elektriksiz makine ve ekipmanları, kimyasallar, plastik mamulleri, mobilya, uçak ve uzay araçları için ürünler, gıda ürünleri ve bakır bulunmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti Ekonomisi, dünyadaki en ‘açık’ ekonomilerden biridir. Ülkenin ekonomisi gelişmiş bir yapı sergilemektedir. Fakat aynı zamanda nüfusun büyük bir kısmı da yoksulluk içerisinde bulunmaktadır. Ocak 2009 Ülkenin gelişmekte olan dinamikleri yatırımcılara çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri geliştirmeye yönelik yapılan çalışmalarla Afrika Türk yatırımcıları bekliyor. Denizli Ticaret Odası 49 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T gezi Komor Adaları ve Madagaskarlı Heyet’ten DTO’ya ziyaret AFRİKA Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından düzenlenen Türkiye-Afrika Dış Ticaret Köprüsü programı kapsamında Türkiye’de bulunan Komor Adaları ve Madagaskarlı 15 kişilik heyet, Denizli Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Uzmanlar, Türk firmalarının Güney Afrika piyasasında kısa dönemli değil, en az 10 yıllık bir strateji izlemeleri ve uzun vadeli planlama ile pazarda yer edinmelerini öneriyor. Afrika Kıtası’nın En Zengin Ülkelerinden Biri: Cezayir Avustralya, Okyanusya, Afrika, Mercosur gibi güney yarımküredeki ülkelerin pazarlarına hitap etmek için elverişli bir konumda olan Güney Afrika, hem büyük ölçekli firmalar hem de KOBİ’ler tarafından incelenmesi gereken birçok fırsatı bir arada sunuyor. 50 Denizli Ticaret Odası Cezayir, Afrika Kıtası’nın en zengin ülkelerinden biridir. Ülke aynı zamanda yıllık 113,6 milyar Dolarlık gayri safi milli hasıla ile Güney Afrika Cumhuriyeti’nden sonra kıtanın en büyük ikinci iktisadına sahip ülkesidir. Para birimi ‘Cezayir Dinarı’ olan Cezayir’de 85 Türk firması yerleşik olarak faaliyet göstermektedir. Ülkede yaklaşık olarak 150 milyon $’lık doğrudan Türk yatırımı bulunmaktadır. Bu yatırımlar, yaklaşık 1500 kişiyi istihdam etmektedir. Bu da ülke ekonomisi açısından son derece önemlidir. Afrika’daki en önemli partnerimiz olan Cezayir, gıda ihtiyacının yaklaşık yarısını ithalat yoluyla karşılamaktadır. Bu çerçevede, firmalarımız için cazip iş olanakları mevcuttur. İşte bunlardan en öne çıkanlar: Ocak 2009 * Telekomünikasyon * İnşaat malzemeleri * Balıkçılık * Otomotiv yedek parça * Turizm durumda. Bu rakamla Tunus’un toplam ihracatımızdaki payı ise binde 5 oldu. Aynı dönemde Tunus’tan ithalatımız, 243 milyon dolar oldu. Bu rakam, toplam ithalatımızda binde 2’ye denk geliyor. Kuzey Afrika Ekonomisi’nin Gözde Ülkesi: Tunus Piramitleri ile Dünyayı Şaşırtan Gizemler Ülkesi: Mısır İki ülke arasındaki köklü geçmişe rağmen Türkiye-Tunus ekonomik ve ticari ilişkileri uzun bir süre beklenenin çok altında gerçekleşti. Devletin yabancı yatırımlara verdiği destek, işgücünün ucuzluğu, enerji maliyetlerinin düşüklüğü, ABD’ye kotasız ve gümrük vergisiz ihracat avantajları, Kuzey Afrika’daki konumu ve son yıllarda geçirdiği dönüşüm, Mısır’ı önemi gittikçe artan bir yatırım bölgesi haline getirdi. 2000’de 227 milyon dolar olan ticaret hacmimiz, 2006’da 475 milyon dolara çıktı. 2006’da imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması’nın ardından ise iki ülke arasındaki ticarette hızlı bir büyüme yaşandı. Örneğin geçen sene Türkiye’nin Tunus’a ihracatı yüzde 63 artarak 530 milyon dolara çıktı. Bu sene ilk yedi ayda 2007’nin aynı dönemine oranla ihracat yüzde 87 artmış Mısır’da faaliyet gösteren Türk firmalarının sayısı hızla artmış durumda. Gittikçe daha fazla sayıda Türk profesyonel Mısır’la iş yapmaya, Mısır’da yaşamaya başlıyor. Bu ülke, sürprizler ve zorluklarla dolu. Coğrafyasından ekonomisine, sosyal yaşantısından çalışma hayatına kadar www.dto.org.tr OCAK 2009 GEZİ Türk isadamlarına yatırım çagrısı DTO’ya gelen Komor Adaları ve Madagaskarlı işadamları, Türk işadamlarını ülkelerine yatırım yapmaya davet etti. Türkiye-Cezayir İkili Ticaret Verileri (1.000 ABD Doları) hemen hemen her konuda bizleri şaşırtan Afrika pazarı Türk yatırımcıların iştahını kabartıyor. Denizli Ticaret Odası’ndan Afrika Kıtası’na Açılım Özellikle son yıllarda hızla gelişen Afrika Ekonomisi’ne büyük önem veren Denizli Ticaret Odası, Afrika Kıtası ile ilgili önemli çalışmalara imza atıyor. Bu çalışmalar kapsamında Denizli’ye gelen Komor Adaları ve Madagaskarlı işadamları, Türk işadamlarını ülkelerine yatırım yapmaya davet etti.Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından düzenlenen TürkiyeAfrika Dış Ticaret Köprüsü programı kapsamında Türkiye’de bulunan Komor Adaları ve Madagaskarlı 15 kişilik heyet, Denizli Ticaret Odası’nı (DTO) ziyaret etti. Bu ziyarette DTO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer ve oda üyeleriyle bir süre görüşen heyet, bilgi alışverişinde bulundu. YILLAR İHRACATIMIZ İTHALATIMIZ DENGE HACİM 1997 317.127 768.021 -450.894 1.085.148 1998 482.293 647.285 -164.992 1.129.578 1999 407.645 681.885 -274.240 1.089.530 2000 383.461 1.192.413 -808.952 1.575.874 2001 421.964 1.063.983 -642.019 1.485.947 2002 514.282 1.125.750 -611.468 1.640.032 2003 573.002 1.081.586 -508.584 1.654.588 2004 806.115 1.255.679 -449.564 2.061.794 2005 807.138 1.694.989 -887.851 2.502.127 2006 1.020.696 1.864.526 -843.830 2.885.222 2007 1.231.724 2.108.491 -876.767 3.340.215 2007/03 151.575 365.040 -213.465 516.615 2008/03 193.762 751.798 -558.036 945.560 Komor Adaları Ekonomi Bakanı Hassani Hamadi, ülkesinde ihracatın gelişmediğini belirterek, “Türk işadamlarından ülkemize yatırım yapmalarını bekliyoruz. Çimento, demir ve mermer gibi ürünleri ihraç etmek, bunun yanı sıra profesyonel kişileri ülkemize çekmek istiyoruz. Amacımız iki ülke arasında işbirliğini geliştirmek. Türkiye hem Avrupa hem de Afrika ülkeleriyle işbirliği içinde. Afrikalı ve Türk girişimcilerin birbirlerini tanımaları bizim için çok önemli” dedi. DTO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer de Denizli ile Afrika ülkeleri arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yaptıklarını ifade ederek, “Komor Adaları ve Madagaskar gibi ülkeler Avrupa üzerinden ticaret yapıyor. Geliştirilecek ikili ilişkiler sayesinde Türkiye’de üretilen ürünleri Afrika ülkelerine birinci elden sunmak istiyoruz. Özellikle tekstil ve tarımsal ürün ithal eden bu ülkelerle ticari bağlarımızı güçlendirebileceğimize inanıyoruz” diye konuştu. Başkan Necdet Özer, sözlerine şöyle devam etti: ‘Son dönemde yeni pazar arayan Türk firmalarının gözü bu kıtaya çevrilmiş durumda. Kayseri, Denizli ve Gaziantep gibi Anadolu ekonomisinin lokomotifi olan illerdeki KOBİ’ler Afrika çalışmalarına hız verdiler. Her geçen gün ticaretin giderek globalleştiği ve bu gelişme ile birlikte yeni açılımların önemli olduğu günümüz ticaretinde, Afrika bütün dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Ticarete aç olan bu koca kıta, verilen teşviklerle Türk yatırımcıların albenisine sunuluyor. Biz de bu konudaki çalışmalarımıza devam ediyoruz.’ Ziyaretin son bölümünde DTO Başkanı Necdet Özer, Komor Adaları Ekonomi Bakanı Hassani Hamadi, Komor Adaları Ticaret Odası Başkanı Ahmet Ali Bazi ve Madagaskar Ticaret Odası Başkanı Razafy Andriamaniraka’ya teşekkür plaketi verdi. Her geçen gün önemini artıran Afrika Pazarı’na büyük önem veren Denizli Ticaret Odası, üyelerini Afrikalı işadamları ile buluşturmaya devam ediyor. Ocak 2009 Cezayir’de toplam 85 Türk firması yerleşik olarak faaliyet gösteriyor. Ülkede yaklaşık olarak 150 milyon Dolar’lık doğrudan Türk yatırımı bulunuyor. Mısır, Arap ülkeleri içinde 72 milyon ile en geniş nüfusa sahip ilk ve Suudi Arabistan’ın ardından ikinci büyük GSMH sahibi ülkedir. Turizm ve Süveyş Kanalı geliri Mısır için çok önemlidir. Ülke, Pek çok gelişmiş sanayi dalına sahiptir. Denizli Ticaret Odası 51 haberler HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J KISA KISA EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T IS DÜNYASINDAN Ihracat sampiyonu firmalar arasında otomotiv sektörünün agırlıgının hissedildigi 2008'de, Tofas ve Toyota 4. ve 5. sıraları paylastı 2008 Ihracat Sampiyonları T ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre 2008’in en başarılı ihracatçı firması Tüpraş olurken, onu sırasıyla Ford Otomotiv ile Oyak ve Renault’nun ortak kuruluşu Oyak Renault izledi. Gisad, Vestel Dış Ticaret ve Habas da, bir önceki İhracat şampiyonu firyıl olduğu gibi 2008’de malar arasında otomotiv de ilk 10 ihracatçı firma sektörünün ağırlığının arasında yer aldı. TİM hissedildiği 2008’de, verilerine göre, 2008 Tofaş ve Toyota da 4. ve yılında en fazla ihracat 5. sıraları paylaştı. TİM’in yapan sektör 24.7 mil2008 verilerine göre, yar dolarla otomotiv ve geçen yıl Türkiye’nin yan sanayi olurken, bunu en büyük 10 ihracatçı 19.3 milyar dolarla firması arasında yer demir çelik, 15.7 milyar alan Arçelik ve Diler Dış dolarla da hazır giyim Ticaret ise bu yıl listeye ve konfeksiyon sektörü giremedi. Onların yerine izledi. En fazla ihracat İçdaş ile Yücel Boru ilk artışı yakalayan sektör 10 ihracatçı firma araise yüzde 70.6’lık artışla sında yer aldı. demir çelik oldu. Toplam ihracatta yüzde 86.8’lik paya ulaşan sanayi sektörleri ise 2008 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20.4 artış yakalayarak 110.6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Tarım sektörlerinin ihracatı ise geçen yıla göre yüzde 19.4 artışla 13.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Madencilik sektörü ise 2008’i yüzde 19.9 artışla 3.2 milyar dolar ihracatla tamamladı. Kriz Pepsi'yi de vurdu A BD’nin ikinci en büyük alkolsüz içecek şirketi PepsiCo, küresel bazda 3 bin 300 çalışanıyla yollarını ayırmayı planladığını açıkladı. Şirketten yapılan açıklamada, 52 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğal gaz krizi henüz tam olarak aşılamadığı için Türkiye doğal gaz tüketimini günlük 130 milyon metreküp yerine 110-115 milyon metreküp düzeyinde tutuyor. şirketin, 3. çeyrekte net karının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,5 oranında azaldığı bildirildi. Söz konusu çeyrekte şirketin net gelirinin 1,58 milyar dolar, bir başka değişle hisse yılın aynı döneminde başına 99 sent olduğu şirketin net geliri 1,74 ifade edildi. Bir önceki milyar dolardı. Finans sektöründe 'En Iyi Iletisimciler' belli oldu F inans sektöründe en iyi iletişimciler belli oldu. Finansal hizmetler iletişiminde en iyi işleri değerlendiren Midas Ödülleri’nde 2008 yılının kazananları açıklandı. Bir Grand Midas Trophy Ödülü'nün verildiği yarışmada sekiz çalışma Gold Ingots ve 22 çalışma da Silver Ingots ile ödüllendirildi. Ayrıca 79 iş de finalist sertifikası almaya hak kazandı. Türkiye’den MagiClick’in HSBC için hazırladığı Facebook uygulaması da finalist sertifikasının sahibi oldu. Marketing Türkiye’nin temsilcisi olduğu New York Festivalleri’nin yarışması olan Midas Awards’da bu yıl 24 ülke yarıştı. Reuters’a bilgi veren bir İranlı yetkili, “Geçen yıllarda bu dönemde Türkiye’ye ancak 1-5 milyon metreküp arasında doğal gaz ihracatı yaparken, şimdi bu miktar 12 milyon metreküpten 18 milyon metreküp çıkarıldı." dedi. Büyük ödül Grand Midas Trophy, The Jupiter Drawing Room tarafından ABSA Capital için hazırlanan “Cubism Manifesto - The Power of 3” adlı çalışmaya verildi. The Cubism Manifesto, ABSA’nın sunduğu üç akıllı yatırım aracını yani “Power of 3” felsefini göstermek için yaratıldı. The Cubism Manifesto Güney Afrika’da ABSA’nın yatırım bilgilerinden yararlanabilecek 100 iş adamına gönderildi. 99 sayfadan oluşan “Power of 3” çalışması sonucunda ABSA Capital’in kârı yüzde 51 artış gösterdi. 22 gümüş ödülün 7’si Amerika’ya giderken Almanya ve Güney Afrika da beşer gümüş ödül aldılar. Hollanda, Malezya, İngiltere, Hong Kong ve Yeni Zelanda ise birer gümüş sahibi oldular. www.dto.org.tr HABERLER OCAK 2009 Krizi fırsata çevirenler Adidas Çin'den çekiliyor mu? D ünyanın en büyük üretim merkezi durumundaki Çin, özellikle son yıllarda ucuz üretim merkezi olma özelliğini yitirmeye başladı. Spor malzeme üreticisi Adidas’tan yapılan açıklamada şirketin ülkeyi terk etmeye hazırlandığı bildirildi. Adidas CEO’su Herbert Hainer, Çin’de çalışan işçi maaşlarının giderek yükseldiğini belirterek, “Ayakkabının yüzde 50’si Çin’de üretiliyor. Ancak maliyetlerdeki artış Çin’deki üretim rakamımızı uzun süre bu seviyelerde tutamayacağımızı gösteriyor. Buradaki üretim rakamlarımız zamanla düşmeye başlayacak” dedi. Gelen bilgilere göre Adidas, bölgede yeni ucuz üretim merkezi olarak adından söz ettiren Laos ve Vietnam gibi ülkelere taşınmaya hazırlanıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün günlük üretim miktarını 2,2 milyon varil azaltmasına karşın petrol fiyatlarındaki düşüş devam ediyor. Üretim kesintisi kararına karşın fiyatlar, son 4.5 yılın en düşük seviyesinde. Sanal magazacılıkta 'tek gün, tek ürün' modası T ek gün, tek ürün’ sloganıyla ABD’de beş yıl önce faaliyete geçen internet siteleri, dünyanın birçok yerinde girişimcilere örnek oldu. Bu trend, Türkiye’yi de es geçmedi ve yaklaşık 20 internet sitesinin kurulmasına öncülük etti. Söz konusu siteler, elektronikten tekstile kadar geniş bir alanda her gün bir ürünü düşük fiyatla satışa sunuyor. bendeistiyorum.com, theindirim.com, bitenekadar.com, hepsibitsin.com, efiyat.com, maliyetineal.com... Bu ve buna benzer onlarca site, internette online ticarette yeni bir akımın önceleri olmayı başardı. Türkiye’de yaklaşık iki yıllık bir geçmişe sahip olan tek ürün alışveriş siteleri, klasik alışveriş sitelerinden farklı olarak, her gün müşterilerine uygun fiyatla bir ürünü sunuyor. Cep telefonu pazarında yolda kalanlar D ünya çapında geçen yıl 1 milyar adedin üzerinde satış yapılan cep telefonu pazarı, büyümesini hızla sürdürüyor. Fakat bu büyüme, bazı şirketlere kazanç yerine kayıp getiriyor. Dünyada oldu- ğu gibi Türkiye’de de üst sıralarda yer alan Nokia ve Samsung’un çekişmesi sürerken, Motorola ve Sony Ericsson’un payları her geçen gün artıyor. Uzmanlar tarafından geçen yıl dünyada 1 milyar adedin üzerinde cep telefonu satıldığı ifade edilirken, 2008 yılının ilk çeyreğinde ise toplam 292 milyon adet cep telefonu satıldığı ve satışların hızla arttığı belirtiliyor. Bu rakamlar, 2007 yılının aynı çeyreğindeki 255 milyon satış ile karşılaştırıldığında yüzde 14,3 artışa karşılık geliyor. Cep telefonu pazarı büyüdükçe, prestijli markalar da pastadan pay almakta gecikmiyor. HP, Crea ve Asus gibi bilgisayar üreticileri yeni mobil ürünleriyle piyasaya oldukça hızlı girdi. K riz nedeniyle birçok şirket reklam yatırımlarını kısarken bu dönemi fırsat olarak gören Abdi İbrahim İlaç ve Anı Bisküvi reklam yatırımlarına hız verme kararı aldı. Kriz döneminde şirketlerin aldığı önlemlerin başında, reklam yatırımlarını kesmek geliyor. Ancak bazı şirketler de reklamı kesen markaların mecralarda yarattığı boşluktan yararlanarak markalarının ön plana çıkmasını ve bilinirliliklerinin artmasını sağlamak için reklam yatırımına ağırlık verme yönünde strateji belirliyor. Son dönemde bu tarz bir strateji geliştiren şirketlerden biri de 8.9 milyar dolar olan Türkiye ilaç pazarından altı yıldır en çok pay alan Abdi İbrahim İlaç. 1912 yılında kurulan ve 2007 yılında 1 milyar 20 milyon dolar ciro elde eden Abdi İbrahim İlaç’ın sektörde sinir sisteminden solunum sistemine kadar pek çok alanda marka olmuş ürünleri mevcut. Davos'ta tek Türk isim D ünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından oluşturulan ve Enerji Bilgi Teknolojileri, Telekomünikasyon, Havacılık ve Finans gibi sektörlerde dünyanın önde gelen şirketlerinin CEO ya da Yönetim Kurulu Başkanı düzeyinde temsil edildiği Dünya Ekonomik Forumu Guvernörleri yılda bir kez Davos'ta toplanıyor. Bu toplantılarda iş dünyasının liderleri kendi sektörleriyle ilgili küresel stratejiler konusunda fikir alışverişinde bulunarak çeşitli sorunlara çözüm önerileri oluşturmayı hedefliyorlar. Süreyya Ciliv, Bilgi Teknolojileri ve Telekomünikasyon Guvernörleri Toplantısı'na Türkiye'den katılan tek isim olacak. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 53 haberler HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J KISA KISA EKONOMİ GEZİ MARKA IS DÜNYASINDAN Turkcell Global Mobile Awards'da finalde Turkcell finalde G SMA'nın bu yıl 14.'sünü düzenlediği Mobile Global Award'da finalistler açıklandı. 4Play tarafından Turkcell için hazırlanan 'Tonla Kazan' hizmeti de finalistler arasında yer alıyor. Kazananlar 17 Şubat'ta Barcelona'da düzenlenecek olan GSMA Mobil Dünya Kongresi'nin gala yemeğinde açıklanacak. Gala yemeği 16-19 Şubat'ta Barcelona'da gerçekleştirilecek olan GSMA Mobil Dünya Kongresi'nin en önemli ve renkli etkinlikleri arasında yer alıyor. Yarışmaya tüm dünya- dan 450 şirket katıldı ve GSMA'nın jürisi 16 kategoride 80 işin finale kalmasına karar verdi. Turkcell'in 'Tonla Kazan' uygulaması da En İyi Mobil Reklam Hizmeti kategorisinde finale kalan 5 işten biri. Kategorinin diğer finalistleri ise, Vodafone İspanya'nın Mobil Pazarlama Keşif Programı, Telstra'nın Telstra Mobil Codes, cellcity'nin DC2Go, Microsoft'un Windows Live Messenger Mobile Client hizmetleri. Tüm finale kalan işler www.globalmobileawards.com/nominees. shtml adresinden görülebilir 'Tonla Kazan', Turkcell abonelerine arandıkça kontör/dakika kazandıran bir sistem. TonlaKazan üyeleri kendilerini arayanlara reklam dinlettikçe, kampanya limitleri çerçevesinde çeşitli şekillerde ödüllendiriliyorlar. Tonla Kazan hizmeti şu anda 200 bin aboneye ulaştı. Markaların reklamları bugüne kadar 6 milyon farklı kişi tarafından dinlendi. Aylık 30 milyon dinletim sayısına ulaşıldı. Son bir ay boyunca markaların cıngılları 450 milyon saniyelik dinleme elde etti. Türk Telekom’un kontörlü sabit hat tarifesi JeTTvell, şehir içi aramalarda Paket100 ile 19 TL karşılığında 100, Paket 200 ile 23 TL karşılığında abonelerinin konuşmasını sağlayacak. Binaların alt katlarına kurulacak ve doğalgazdan hidrojen, hidrojenden eletrik üretmeyi amaçlayan sistem yaygınlaşıyor. Otomotive ikinci destek geliyor S anayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda otomotiv sektörüne sağlanacak destek konusunda çalışmaların sürdüğünü ve bunun Bakanlar Kurulu'nda alınan hurda araçlar kararı ile ilgisinin olmadığını söyledi. Bakanlar Kurulu, 30 yaşın üzerinde olup vergi borcu gibi nedenlerle trafikten düşürülemeyen araçların hurdaya ayrılmasının kolaylaştırılmasına yönelik bir düzenleme yapılması kararı almştı. Bu karar otomotiv sektörüne destek olarak nitelendirilmişti. Ancak Bakan Çağlayan, otomotiv sektörü için hazırlanan esas destek paketinin halen Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda görüşüldüğü bilgisini verdi. Bunun Bakanlar Kurulu kararı ile ilgisinin olmadığının altını çizen Çağlayan, otomotiv hassas bir sektör. Bir düzenleme yapılacaksa söylenmez yapılır. EKK'da çalışma sürüyor. Bakanlar Kurulu kararı, 30 yaş üstü araçların temizlenmesine ilişkin bir karardır' dedi. Total ve Renault küresel ortaklıklarını yeniledi T otal ve Renault, Elf markası ile kırk yılı aşkın süredir devam ettirdikleri işbirliğini yaptıkları yeni anlaşma ile araştırma-geliştirme, pazarlama ve motor sporları (Renault Motor Sporları Teknolojileri ile) alanlarında yeniledi. Bu anlaşma ile Renault, dünya çapındaki tüm bayi ağında Elf Madeni Yağları'nı tavsiye etmeye devam ediyor. Bununla birlikte Total'in ING-Renault F1 Takımı ile olan ortaklığı tüm hızıyla sürüyor. 54 E -T İ C A R E T Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 Takımın motor sporlarında kullandığı araçların üzerinde artık Total'in de renkleri yer alacak. Bu işbirliği, Total'in otomotiv üreticilerinin teknik ortağı ve dünya çapındaki akaryakıt ve madeni yağ tedarikçisi olarak marka bilinirliğini daha da güçlendirecek, Böylece Total'in önümüzdeki yıllarda araçlara yönelik çevre dostu ve yenilikçi hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak. İki şirket arasındaki ortaklık uzun yıllar süreceğe benziyor www.dto.org.tr HABERLER OCAK 2009 ABD’li otomotiv sirketi GM geçen yıl 8.3 milyon araç satarken, Japon Toyota 8.9 milyonluk satıs rakamına ulastı. Toyota GM’yi tahtından etti J apon otomobil devi Toyota’nın satışları ilk kez ABD’li General Motors’u geçti. Böylece Toyota, dünyanın en çok araç satan otomobil şirketi olurken, General Motors’un bu konudaki 77 yıllık saltanatına da son verdi. Detroit merkezli General Motors, 2008 yılında 8,356 milyon otomobil ve kamyon, Toyota ise 616 bin daha fazla 8,972 milyon adet araç sattı. Her iki şirketin satışları da özellikle Kuzey Amerika’daki zayıf talep nedeniyle düşerken, General Motors, daha çok etkilendi. 2008’de GM’nin küresel satışları yüzde 11, Toyota’nın ise yüzde 4 düştü. GM, geçen yıl satışların Avrupa’da yüzde 7 düştüğünü, buna karşılık Asya-Pasifik, Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu’da yüzde 3 arttığını bildirdi. Toyota geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 5 düşüşle Japonya’da 2,15 milyon adet, Japonya dışında ise 6,82 milyon adet araç sattı. 2007 yılında 9,366 milyon araç satan Toyota, General Motors’un 3 bin araç rakamının altında kaldı. Tüm dünyada yaşanan global ekonomik krizden her şirket gibi etkilenen Toyota, 70 yıldır ilk kez 31 Mart ile biten mali yılda 1,69 milyar dolar operasyonel zarar açıklayacağını öngörüyor. 50 kisi 48 saatte bir sirket kurdu G irişim Günleri İstanbul 2008’de, 50 kişi ticari fikirlerini sunma ve grup halinde gerçekleştirme fırsatı buldu. Etkinlik sonunda tüm katılımcıların kararı ile şirket kuruldu. Sadece 48 saatte bir girişim başlatılabilir mi? ‘Girişim Günleri İstanbul 2008’in organizatörleri Şaban Daşgın ve Ferit Demir, bir deney olarak; yazılım-tasarım, iletişimpazarlama, iş geliştirme ve proje yönetimi alanlarında uzman kişileri, bir hafta sonu boyunca bir araya getirerek işte tam da bunu gerçekleştirdi. Alarko Holding, Milli Piyango Özelleştirilmesi İhalesi'ne birlikte katılmak üzere Doğuş Holding, Fina Holding ve Avrupa’nın en büyük şans oyunları şirketi OPAP ile anlaşma imzaladığını bildirdi. THY’den İMKB’ye yapılan açıklamaya göre, 2008 yılında dış hatlarda business class ve dıştan dışa transit yolcu sayılarında 2007’ye kıyasla sırasıyla % 23.2 ve % 41.3 artış sağlandı. Ayrıca, yolcu doluluk oranını da 1.1 puan artışla % 73.8’e yükseldi Küresel finansal krizde iflas sınırına gelen Fortis’in, parçalanarak Hollanda ve Fransızlara satısının mahkemece dondurulması, Belçika Hükümeti'ni zor durumda bıraktı. Fortis’in satısı donduruldu B rüksel temyiz mahkemesi, Fortis’in hükümet müdahalesi ve yönetim kurulu kararıyla satışını dondurarak, her türlü satışın 65 gün içinde yatırımcıların onayına sunulmasına karar verdi. Bu durumda, Fortis’in ABN Amro bankası dahil Hollanda’daki faaliyetlerinin, 16.8 milyar Euro’ya Hollanda hükümetine satışıyla Belçika, Türkiye, Polonya ve Fransa’daki faaliyetlerinin 14.,7 milyar Euro’ya BNP Paribas’ya devrinde, 12 Şubat’a kadar Fortis hissedarlarına söz hakkı tanıyacak. Hissedarlardan onay alınmadan satış işlemlerinin sürdürülmesi halinde, Belçika ve Hollanda Hükümetlerinin 5’er milyar Euro’ya kadar tazminat ödemesi öngörülen kararda, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg Hükümetlerinin Fortis’i kurtarmak için yaptıkları ilk müdahalede, 11,2 milyar Euro sermaye aktarma karşılığında, banka hisselerinin yüzde 49’unu devralmalarının da bilirkişi heyetince incelenmesi istendi. Forbes Dergisi'nin sıralamasında dünyanın 20’nci büyük şirketi olan Fortis’in hisseleri, son 1 buçuk yılda 30 Euro’dan 1 Euro’nun altına gerileyerek yatırımcılarını kızdırmıştı. Fortis Türkiye, Brüksel Temyiz Mahkemesi’nin Fortis’in satışına ilişkin kararının, Fortis Türkiye’nin günlük operasyonları, müşterileri ve çalışanları açısından herhangi bir değişiklik getirmediğini bildirdi. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 55 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J Gelecegin En Güvenilir Sektörü DTO YÖNETIM KURULU ÜYESI Bilisim 21. Yüzyıl’a Damgasını Vuracak Sektör G eçtiğimiz günlerde Türkiye İş Kurumu tarafından ilgili uzmanlık alanlarında sunulan ve uluslararası geçerliliği olan sertifika programları yoluyla eğitime tabi tutulacak gençlere bilişim teknolojileri sektöründe iş imkanı sağlanacağı açıklandı. Yüksek Planlama Kurulu kararıyla 2006 yılında yürürlüğe giren Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı’nda yer alan 89 No’lu eylemle, bilişim teknolojileri sektöründe ihtiyaç duyulan nitelikli çalışanlar yetiştirilmesi amaçlanmıştı. Sorumluluğu YÖK’e verilen bu eylemde 56 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Denizli'nin ihracat kalemleri arasında ilk sıralarda yer alan mermercilik, özellikle son yıllarda başta Denizli olmak üzere birçok şehirde büyük şirketlerin yatırım yaptığı bir alan haline gelmiş durumda. Ramazan Çelikkol sektör HABERLER bugüne kadar gelişme sağlanamaması üzerine DPT Müsteşarlığı tarafından geliştirilen “Nitelikli Bilişim Çalışanları Yetiştirilmesi” projesine İş ve İşçi Bulma Kurumu sahip çıktı. Kurum Genel Müdürü Namık Ata, Türkiye’deki üniversite mezunu, yabancı dil bilen ve teknik altyapı eğitimi almış olan işsizleri, kendi bütçelerinden yetiştirebilecekleri önerisini getirdi. İş-Kur tarafından yürütülecek olan proje 2009 yılı programına da alındı. Proje kapsamında ilk olarak sektörün hangi özelliklerde ve hangi sayıda personele ihtiyaç duyduğu belirlenecek. Ardından kurum üniversiteler ve eğitim hizmeti 2009 Yılı Kalkınma Programı’na alınan Nitelikli Bilişim Çalışanları Projesi, gençlere bilişim teknolojileri sektöründe iş imkanı sağlayacak. veren kuruluşlarla irtibata geçecek. Doğrudan hizmet alımı yoluyla yapılacak ve zamandan kazanılacak olan proje kapsamında yılın ikinci çeyreğinde eğitimler başlayacak. Eğitim alınacak uzmanlık alanlarının niteliğine göre bir kaç ay sürmesi planlanan eğitimlerin sonunda gençlere yurt içi ve yurt dışında istihdam imkanı sunan uluslararası sertifikaları verilecek. Bilişim Sektörü’ne Cumhurbaşkanı Desteği Türkiye Bilişim Derneği’nin düzenlediği 25. Ulusal Bilişim Kurultayı, ilk kez bir Cumhurbaşkanı katılımıyla www.dto.org.tr OCAK 2009 gerçekleştirildi. Ankara Sheraton Otel’de 2008’de yapılan açılış töreninde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bilim ve teknoloji konularına önem ve destek verdiğini göstermek için bu alandaki faaliyetleri himayesine aldığını söyledi. Türkiye‘nin, yalnızca teknoloji transfer eden, kullanan bir ülke olamayacağını, teknoloji ve bilim üreten, bunları geliştiren bir ülke olması zorunluluğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun yalnızca ekonomi ve hayatı kolaylaştırma açısından değil, siyasi açıdan ve güvenlik açısından da elzem olduğunu, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, bilişim sektörünün sunduğu avantajları ülke olarak en iyi şekilde değerlendirip bilinçli bir şekilde uygularsak, gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatmak için büyük bir avantaj elde edeceğimizi kaydetti. Türkiye’de bilişim alanında 5-6 yıl öncesine göre çok önemli gelişmeler yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, genç bir nüfusa sahip Türkiye’de gerekli altyapının bulunduğunu kaydetti. Gül, bu altyapıyı en iyi şekilde besleyecek yasal tedbirlerin alındığını ve gerekli kaynakların ayrıldığını anlattı. Türkiye’de 5-6 yıl önce 3 olan teknopark sayısının bugün 30’u aştığını belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bütçeden ayrılan kaynağın da en iyi şekilde değerlendirildiğini kaydetti. Gül, Kurultay‘da yapılacak çalışmalarla Türkiye‘nin bilgi toplumuna dönüşmesine yönelik strateji belgesinin neresinde olduğunun, neler yapıldığının, nerelerde gecikildiğinin ortaya çıkacağına işaret etti. Gül, bilişimle ilgili çalışmalara her zaman destek vereceğini, Kurultayı da sektöre verdiği önemi göstermek için himayesine aldığını ifade etti. Bilgi teknolojileriyle iletişim teknolojilerinin bir araya gelmesi ve birbirine yakınlaşması anlamına gelen “Yakınsama” ana temasıyla yapılan SEKTÖR Bilişim’08 hizmet ödüllerini kazananların kategorileri ve isimleri şöyle: Türkiye Bilişim Derneği’nin bu yıl 25. kez düzenlediği ve ülkemiz açısından son derece önemli olan Bilişim Kurultayı, çok sayıda protokol ve davetlinin katılımıyla, ‘Yakınsama’ ana teması ile Ankara’da gerçekleşti. Bilişim’08 çatısı altında yapılan toplantıda bilişimi en iyi kullanan kuruluşlara çeşitli kategorilerde ödüller verildi. » Sektörel haber sitesi turkinternet.com » İnternet haber sitesi NTV MSNBC » Alışveriş sitesi hepsiburada.com » Kitap sitesi Kitap Yurdu » Spor sitesi Sporda Bugün » Sanal müzeler Cumhurbaşkanlığı Müze Köşk » Sektörel dergi Chip » Yerel yönetim Ankara Büyükşehir Belediyesi » Banka Garanti Bankası Bilişim’08 Konferansı kapsamında medya, spor, sağlık, teknoloji siteleri, sanal müzeler ve banka gibi çeşitli kategorilerde bilişimi en iyi kullanan ve yaygınlaşmasını sağlayan kuruluşlara bilişim hizmet ödülleri 3. kez verildi.1996’dan beri Türk bilişim sektörüne uzun yıllar hizmet etmiş önemli katkılar sağlamış kişilere verilen yaşam boyu hizmet ödülünü bu yıl, 1976 yılından beri Türkiye Bilişim Derneği üyesi olan Bilim ve Teknolojiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı Tınaz Titiz aldı. Zirvede bilişim okur yazarlarının sayısının arttırılması, bilişimin ucuzlatılması ve vergi yükünün hafifletilmesi gerektiğini ifade eden Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Menteş, ülkemizin bilişim alanında temel politikalar oluşturması gerektiğini belirtti. Zirvede ayrıca e-devlet kapısı sürecine hız verilerek, devlet ile vatandaşın yakınlaştırılması ve devletin kısa yolunu oluşturmanın önemine dikkat çekildi. » Sağlık kurumu Hacettepe Üniversitesi » e-devlet sitesi digitaldevlet.net » Tv programı Bilişim Dünyası » Video sitesi pikniktube » Bireysel haber sitesi bilişimveteknoloji.com » Bilişim hizmet özel ödülü tipterimleri.com » Bilişim hizmet özel ödülü CTG » Bilişim Hizmet özel ödülü Intel Vatandaş ve Devlet İlişkilerinde Yeni Bir Boyut: e-Devlet e-Devlet uygulaması ülkemizde de hayata geçti. Peki, nedir e-devlet? Biz bu uygulamadan nasıl yararlanacağız? Kısaca e-devlet olarak ifade edilen elektronik devlet kavramı, vatandaşların ya da iş dünyasının devlet kurumlarıyla olan ilişki ve işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirilmesidir. Kamu hizmetlerinin, tarafların doğrudan bağlantı kurmaya ya da fiziksel değiş KRIZ SONRASI YASANAN BILISIM DÖNEMI T ürkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, 25. Ulusal Bilişim Kurultayı’nda yaptığı konuşmada derneğin Türkiye‘nin bilişim toplumu yolunda ilerlemesini yönlendiren ve destekleyen, gönüllülük esası ile çalışan bir sivil toplum örgütü olduğunu söyledi. Menteş; “Her kriz dönemi sonrası özellikle bilişim sektöründe sıçrama gösteren, teknolojiler üreten ülkeler ve Türkiye Bilişim Derneği bugün 18 ilde temsilci ve 10 bin üyeye sahip. firmalar çıkmıştır. Fırsatların değerlendirilmesinde belirleyici rol bilişim teknolojilerinin üretimine ve etkin kullanımına verilecek özel ağırlık olacaktır” dedi. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 57 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T sektör hakkında bildirim zorunluluğu ve süresi, bildirim şekli, doğum izni vb. detaylı bilgileri bulabilmek mümkün. DTO YÖNETIM KURULU ÜYESI Ramazan Çelikkol e-Devlet hizmetleri vatandaş için büyük kolaylık ve fayda sağlar. Sistem ile vatandaşlar, kurumlar ile olan işlemlerini zaman kaybetmeden üstelik de eskisinden çok daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yapabilecek. e-Devlet uygulaması ile, devlet ve vatandaş el ele tokuş yapmaya gerek kalmadan açık veya sınırlı kullanıcıların ulaşabildiği kapalı ağlar üzerinden elektronik olarak yapılabilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler üretim ve hizmet biçimlerini değiştirmiş, önce internet ve e-ticaretle günlük yaşantımıza büyük kolaylıklar kazandırmış, sonra da e-devlet uygulamaları ile vatandaş devlet ilişkisine yeni bir boyut getirmiştir. Ülkemizde Başbakanlık’a bağlı e-devlet kapısı, 18 Aralık 2008’de yapılan törenle Başbakan Erdoğan tarafından e-Devlet, vatandaşlara devlet tarafından verilen hizmetlerin elektronik ortamda sunulması demektir. Bu sayede devlet hizmetlerinin vatandaşa en kolay ve en etkin bir biçimde, kaliteli, hız- 58 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 açıldı. Bundan sonra 22 devlet hizmeti www.turkiye.gov.tr adresi üzerinden yapılabilecek. Sayfaya girdiğinizde, Vatandaş, Devlet ve İş ana başlıkları altında bulunan alt başlıklar sorularınıza yanıt arayacağınız linkler olacak. Sitede bilgilendirme sistemleri ‘vatandaş’, ‘devlet’ ve ‘iş’ olmak üzere üç ana başlık altında toplanmış. e-Devlet’te vatandaşlar için doğum, eğitim, askerlik ve seferberlik, iş ve kariyer, sosyal güvenlik, aile, birey ve toplum, sağlık, özürlü vatandaşlar vb. gibi alt başlıkları bulabilirsiniz. Örnek olarak, doğum bildirimi ve aile tesciline kayıt lı, kesintisiz ve güvenli ulaştırılmasını sağlar. Klasik devlet kavramının yerini alan e-devlet anlayışı, her bireyin bilgi teknolojilerini kullanan sistemler ile devlete ulaşmasını hedeflemektedir. Sistem pek çok kişi kurum ve kuruluşa olduğu gibi devlet için de pek çok kolaylığı getiriyor. e-Devlet uygulaması ile her bir elektronik hizmet için önceden harcanan emek ve zamanın yerini hızlı ve standart bir işleyiş alıyor. Ayrıca “Devlet” ana başlığı altında; tarihimiz, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, devlet sözleşme ve ihaleleri vb. alt başlıklar bulabilirsiniz. “İş” ana başlığı altında ise; dış ticaret, elektronik ticaret, sektörler, vergi vb. alt başlıklarda tüm sorularınıza cevapları bulabilirsiniz. E-devlet’in en büyük avantajı, artık eskisi gibi ufak tefek sorularınız için bile devlet dairelerinin kapılarını aşındırmanız ya da telefonla defalarca arama yapmanıza gerek kalmayacak olmasıdır. Bazı duyurulardan bu site aracılığıyla anında haberdar olabileceğiniz gibi, size verilmiş şifreler ile iş başvuru sonucu sorugulaması, ptt kayıtlı gönderi takibi, vb. gibi konuları takip edebileceksiniz. Siteye kullanıcı girişi için şifre ile giriş, e-imza ile giriş ve m-imza ile giriş yapabilirsiniz. Örneğin, bir çocuğunuz oldu ve nüfusa nasıl ve ne zaman kayıt yaptırmanız gerektiğini bilmiyorsunuz. İşte bu sorunun cevabını artık en kısa yoldan bulabileceğiniz yer www.turkiye.gov. tr. Bu adresten yapmanız gereken tüm işlemleri okuyabilir, böylece en doğru bilgiye ulaşabilirsiniz. Bunun dışında işsizlik ödeneğine başvurabilir ya da motorlu taşıtlar verginizi hesaplayabilirsiniz. T.C. Kimlik Numaranızı bilmiyorsanız öğrenebilir veya PTT’den yolladığınız bir mektup ya da paketi takip edebilirsiniz. e-Devlet Uygulaması ile Devletin Hedefleri Internet teknolojilerinin kamu hizmetlerinin takibi için kullanılmaya başlamasıyla birlikte, devlet için bugüne kadar uzak bir kavram olan verim kavramı da işler hale gelecektir. Verinin bilgisayar ortamında değerlendirilmesi verim artışını, verimin artışı ise tasarrufu getirecektir. Bu yapı sayesinde yıllardır gerçekleşemeyen ‘devlet ağına hızlı ulaşım’ da sağlanabilecektir. Kısacası devlet vatandaşa “bir tık’ kadar yakın olacaktır. Daha sonraki basamaklarda bu yapı, devlet bilgisine ulaşımın da ötesinde, elektronik oy verme sistemi gibi uygulamaları da mümkün kılan bir hale gelecektir. www.dto.org.tr OCAK 2009 Ocak 2009 www.sabanoglu.com SEKTÖR Denizli Ticaret Odası 59 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J makale HABERLER EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T Yük. End. İşl. Müh. Kalite Yönetim Sistemleri Danışmanı Mustafa Koç Denizli'nin ihracat kalemleri arasında ilk sıralarda yer alan mermercilik, özellikle son yıllarda başta Denizli olmak üzere birçok şehirde büyük şirketlerin yatırım yaptığı bir alan haline gelmiş durumda. Global Ekonomik Kriz ve Türk Sirketleri için Stratejiler Krizden Cıkıs Stratejiler, tavsiyeler, önlemler 2 009 yılına geldiğimizde dünyada bir telaş başladı. Amerika’da başlayan küresel mali kriz gelecek, geliyor derken 2008 yılı sonunda Türkiye de global ekonomik krize yakalandı. Hiç kuşku yok ki, yüz yılda bir gelen krizlerden olan bu kriz de öyle hafife alınacak ve kendiliğinden gidecek bir dalgalanma değildir. Dünyanın en önemli ekonomistlerinden biri olan Prof. Dr. Etwan Sanders’e göre, 21.Yüzyıl’a damgasını vuracak ve önümüzdeki on yıl boyunca dünyada büyük tarihi olaylara neden olabilecek 60 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 boyutta olan bu küresel krizin ilk etkilerini 2009 yılının ikinci çeyreğinden sonra ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi boyutları ile görmeye başlayacağız ve bu sarsıntılar 2010 başlarına kadar devam edecek. Sanders, bu krizin boyutlarının 20. Yüzyıl’ın başlarındaki ilk ekonomik krizden daha büyük olacağını iddia ediyor. Prof. Dr. Sanders’in bu görüşüne destek olan diğer akademisyenlere göre de Avrupa ve Amerika’daki önemli yatırım bankaları çöktüğü için bu durum kapitalist sistemin iflası olarak değerlendirilmeli ve Ekonomik kriz; önceden sezilmeyen, işletme ve bireylerin değerlerini, amaçlarını ve ihtimallerini tehdit eden bir belirsizlik ve gerilim durumudur. bu nedenle gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır. Yine bu görüştekilere göre, finans piyasasındaki krizin reel sektöre sirayet etmesi kaçınılmaz görünmektedir. Yine ABD’yi derinden sarsan bu finansal krizin, siyasi yansımalarının da ağır olacağı düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre de, bu kriz sonucunda dünyadaki çevre, sosyal, siyasi, dini ve ekonomik alandaki gelişmeler girişimcilerin pazarlama stratejilerinde, yapısında ve yönetiminde çok köklü değişiklikler yapmalarını zorlayacak. Bu değişikliklerin www.dto.org.tr OCAK 2009 neler olabileceği, girişimcilerin uygulamaları gereken stratejilerini ve çalışmalarını aşağıda açıklayacağımız gelişmeler doğrultusunda yeniden değerlendirmeleri son derece önemli bir konudur. Global Ekonomik Kriz’in Dünya Ekonomilerine Etkileri Global ekonomik krizin tüm ülke ekonomilerini ciddi oranda etkikeyeceği açıktır. Öyle ki, bu krizle birlikte dünya ekonomisinde köklü değişiklikler olacak ve bu değişiklikler sonrasında uluslararası ekonomik entegrasyonlar ortaya çıkacak veya mevcut entegrasyonlar daha da güçlenmenin yollarını arayacaklardır. İşte bu noktada krizden kurtularak küresel üstünlüğü yeniden sağlayabilmek için büyük şirketler ve önemli sektörlerin desteklenmesi bekleniyor. Bu şirketler, krizden büyük darbe yiyecek Avrasya’nın başta enerji kaynakları olmak üzere doğal kaynaklarına, enerji ulaştırma ve deniz ticaret yollarına, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde yetmiş beşine sahip olan bu coğrafyanın pazarlarına egemen olmak, stratejik işbirliklerini gerçekleştirmek veya rakip koalisyonları engellemek isteyeceklerdir. Avrasya enerji kaynaklarının Müslüman ülkelerin topraklarında olduğunu bilen Türkiye, bu coğrafyadaki yerini tanımlayarak bu ülkelere önderlik ederek ekonomik bağlamda bir entegrasyonu düşünmezse Rusya’ nın yeniden ekonomik atağa kalkarak eski tecrübeleri ışığında güçlü bir blok oluşturması Türkiye’ nin önündeki fırsatı kaçırmasına sebep olabilir. Yine Batı da Japon, Kore ve Çin istilasına daha fazla tahammül göstermeyecek böylelikle ucuz Çin ve Kore malları Türkiye’ye ve Türkiye’ nin hedef pazarlarına dolacaktır. Mevcut durum karşısında işletmeler de birbirleriyle birleşerek ve ittifaklar kurarak güçlenmek isteyeceklerdir. Bu sebeple küçük ve orta ölçekli işletmeler artık tüm dünya piyasalarında aktif hale gelmek, yani çok uluslu olmak, yurtiçi siyasi istikrardan çok uluslararası siyaset ve dünyadaki hızlı gelişmeleri takip etmek zorunda kalacaklardır. EKONOMİ Cumhuriyet Dönemi’nin Ilk Krizi Dünya en ağır ekonomik bunalımını 1929 yılında yaşamıştır. Bu kriz döneminde tam 50 milyon insan evsiz ve işsiz kalmış, bu krizin ardından çok derin sosyal sorunlar ortaya çıkmıştır. Türkiye, ekonomiyi derinden sarsan ve ekonomi politikasında değişiklik yapmasına neden olan 6 ekonomik kriz dönemi yaşamıştır. Bu krizlerin ardından da birbiri ardına ekonomik paketler devreye girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, ekonomik krizle ilk kez 1929 yılında tanıştı. 1929’da bütün dünyada büyük bir ekonomik bunalım patladı. Türkiye Ekonomisi’nin kendi sıkıntıları ve ilk taksitinin ödenmesi gereken Osmanlı’nın borçları ortaya çıkınca ciddi bir kriz yaşandı. Türk parasının değeri düştü. Türk Yatırımcılarına Krizden Kurtulma Yolları Peki Türkiye’de yaşayan Türk insanı ve girişimciler ne yapmalıdır? Bu çalışmamızda ekonomik krizden sağlıklı bir şekilde kurtulma yollarını ve muhtemel sonuçlarını ele alacağız. Bunu yaparken de hedeflerimizi bilimsel, gerçekçi ve doğru olarak belirlemeliyiz. Çünkü girişimci olarak geleceğe odaklanmamız gerekir. Önceki benzer krizlerde firmaların yaptıkları farklı uygulamaları incelediğimizde, birbirlerine zıt uygulamalara rağmen krizlerden başarıyla çıkan firmaların kendilerini çok iyi analiz edebildiklerini ve öncelikle kendilerini çok iyi tanıdıklarını görüyoruz. Bu nedenle firmalar, projelerde uzman danışman desteği almalı, sürekli araştırmacı olmalıdır. Çivi çiviyi söker atasözünden hareketle en iyi inovasyon fikirlerinin kriz dönemlerinde ortaya çıktığını bir kez daha hatırlatmak isteriz. Krizden güçlü bir şekilde çıkmak için önerdiğimiz çözümler dünya işletmecilik tarihinde alınmış önlemler ve iş dünyasının yaşadığı çeşitli krizlerde yaptıkları uygulamalardan derlenmiştir. Öncelikle geçmişte yaşadığımız ve bağışıklık kazandığımızı zannettiğimiz krizlerde yaptığımız hatalar ve kaçırılan fırsatlarla ilgili olarak geçmişimizi sorgulayarak şu andaki konumumuzu açık ve gerçekçi olarak belirlemeliyiz. Devletin gözden çıkardığı sektörlerde ısrar etmememiz gerekmektedir. Bilgiyi beklememeli, araştırmaları sektörel dayanışma içinde analiz etmeliyiz. Bazı fırsatları doğru değerlendirmek amacıyla girişimciler güçlerini birleştirmek üzere bir an önce bir araya gelmeyi denemelidir. Çünkü kaynaklar günden güne azalmaktadır. Ekonomik sıkıntının en az hasarla atlatılması için toplam kalite yönetim sistemi kurulmalı ve etkin bir şekilde uygulanarak bu sistem çerçevesinde uzun vadeli pazarlama için satışlara ve karlılığa doğrudan etki eden dağıtım kanalları, fiyatlandırma, reklam ve promosyon stratejileri, satış gücü etkinliği, sipariş alma ve müşteriyi geliştirme fonksiyonlarını inceleyen, sürekli gelişen ve öğrenen bir organizasyon kurulmalıdır. Şirketler, mükemmellik modelini uygulaması ile daha rekabetçi hale gelebilir, karlılık ile birlikte tüm iş sonuçlarını iyileştirerek, krizi aşabilirler ve kriz sonrasına sağlıklı bir şekilde hazırlanabilirler. Bunun Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 61 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T makale Yatırımcı Fırsatları Her krizde artan konut kredisi faiz oranları konuta olan talebi azaltacak, bu da hem yeni hem ikinci el konut fiyatlarını düşürecektir. Hali hazırda konut piyasasında var olan durgunluk küresel krizden ziyade yanlış hedef kitleye hitap eden planlamalar ve buna bağlı olarak yanlış fiyatlandırma politikalarından kaynaklanmaktadır. Krizle birlikte uluslararası piyasalarda ortaya çıkan likidite sorunu nedeniyle Türkiye’deki bankaların yurt dışı kaynaklı kredi bulmaları zorlaşmış ve bu bankalar iç piyasaya yönelmek zorunda kalmıştır. Bu ise doğal olarak mevduat faiz oranlarını yükseltmiştir. İşte bu nedenle yaşanan ekonomik kriz özellikle elinde parası olan yatırımcılara karlı bir yatırım aracı sunacaktır. BANKALARIN YAPISAL ÖZELLİĞİ TÜRKİYE’Yİ KURTARACAK yanında günümüzde bilgi çağında internet kullanımı krizden çıkış için uygulanabilecek en önemli araçlardan biridir. İnternet vasıtası ile binlerce kişiye kısa zamanda ve ücretsiz ulaşma imkanı vardır. Küresel mali krizi ve gelecekteki diğer kriz dalgalarını büyük hasar almadan atlatmamız hatta bunu fırsata çevirebilmemiz için günümüzde Avrupa ve Dünya’da geçerli en son teknoloji ve metotları uygulamak zorundayız. Tanıtım ve markalaşma faaliyetlerine büyük önem vermesi gereken Türk firmalarına, yeni müşteriler ve pazarlar bulmaya yönelik etkin bir pazarlama stratejisi olarak dış ticaret sitelerine üye olmaları tavsiye edilebilir. Kriz döneminde yurt dışı pazarlara açılmanın yolunu mutlaka bulmalıyız. (1980 krizi ihracat hamlesi ile aşılmış ve Türkiye bu ivme ile 2000 yılına kadar yükseliş trendi yakalamıştır) Bunların yanında CRM ve PRM sistemleri, erken uyarı sistemlerine dönüştürülmelidir. Acil durumlarda hızlı karar alma ve koordinasyon için “karar destek ve bilgi yönetimi” sistemleri 62 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 kurulmalıdır. IT sistemlerinden daha çok alanda ve daha fazla faydalanılmalıdır. Detaylı süreç ve iş analizleri yaparak çeşitli verimlilik stratejileri geliştirmelidir. Kriz döneminde fazla vaktimiz olduğundan Arge - İnovasyon – Sistem ve kişisel gelişim eğitimlerine önem verilmelidir. Bu dönemde süreç iyileştirmeleri gerçekleştirilmelidir. Satış stratejilerinden pazarlama stratejilerine geçilmelidir. Pazarı korumak adına gerekirse rakiplerle işbirliği stratejilerine geçilmelidir. Kriz dönemlerinde yükselişe geçecek olan yeni rakiplere dikkat edilmelidir. Yine yaşadığımız bu finansal kökenli krizi, olabilecek diğer tüm krizler için bir araç olarak kullanıp, işletmelerde genel kriz yönetimi konsepti geliştirilmelidir. Ekonomik kriz dönemlerinde, yöneticiler hızla harcamaları kısma kararı alır ve bunun ilk adımı da reklam harcamalarıdır. Zaten üst yönetimde görev alan Türkiye’deki bankacılık sisteminin yapısal özelliği ve piyasadaki aktörlerin kriz sırasındaki davranış biçimleri Türkiye’nin bu krizi az hasarla atlatmasına neden olacaktır. ve çoğunluğu finans kökenli olan kişiler, reklamın gücüne pek inanmaz. Onlar pazarlamayı ve reklamı, kar yaratan bir faaliyet olarak değil, rakiplere karşı bir savunma önlemi olarak görür. Uzun vadeli markalaşma reklamlarına önem verilmelidir. Her şirketin, zarar ettiği veya zayıf olduğu bir promosyonu, bir dağıtım kanalı, müşteri kitlesi ve coğrafi bölgesi vardır. Kriz döneminde ev temizliğine ve tasfiyeye bu zaaf noktalarından başlamak gerekir. İşlerin durgunlaştığı dönemler, şirketin gelişme döneminde aldığı fazla kiloları eritmek için iyi bir fırsattır. Lüks harcamaların ve gereksiz savurganlıkların azaltılması şirketi daha sağlıklı bir duruma getirir. Maliyetleri düşüren yalın yönetim tekniklerini normal zamanda uygulayan tutumlu şirketler, işler durgunlaştığında fazla sıkıntı çekmez. Müşterilere normal zamanlarda sunulan kalite ve hizmet düzeyini, kriz döneminde düşürmek rakipleri güçlendirir. Maliyetleri şirket içinde azaltmak www.dto.org.tr EKONOMİ OCAK 2009 Küresel Kriz’de Türkiye ne yapmalı? Bu noktada pek çok kişinin söylediği ortak söz “Bu kriz gelip geçici ve bizi etkilemiyor” yorumlarından uzak durarak olaya daha gerçekçi yaklaşmak gerekmektedir. Ekonomistler tarafından atılması gereken daha somut adımlarsa şöyle sıralanıyor: - Bankalardaki mevduat güvencesi arttırılmalı, - Bankalara özellikle Merkez Bankası yerine, yükü yan sanayi kuruluşlarına ve bayilere aktarmak da yanlıştır. Yeterli sermayesi olan şirketler, resesyonda geriye yaslanmak yerine rakiplerinin pazar paylarına göz dikebilir. Bu şirketler için zor günler yeni bir büyüme fırsatı yaratır. Finansal gücü yeterli olmayan işletmeler ise, pazarlama harcamalarında total bir kısıtlamaya gitmek yerine, doğru bir analiz ile eksik ve verimsiz faaliyetlerinde kesinti yaparak rahatlayabilirler. Sakin ve gerçekçi analiz yapmalısınız. Paniğe Kapılan Girişimcinin Hata Riski Artar Kriz dönemlerini basmakalıp düşüncelerle ve üstünkörü önlemlerle geçiştirmek zordur. Sıkıntılı dönemler, geçmişten daha farklı ve analitik Kriz fırsatı aracılığıyla (örneğin faiz oranlarını düşürerek) likidite sağlanmalı, - Ödeme güçlüğü çeken birey ve şirketlerin borçları yeniden yapılandırılmalı. Krizi beklemek krize karşı hazırlıklı olmak demek değildir. Herkes krize hazırlıksız yakalanır. Fırsatları yakalamak için sunulan imkanlar herkese eşittir. Kriz döneminde erken yol alan kazanır. Kriz yönetimi işletmenin kayıp ve kazançlarının büyüklüğüyle yakından ilgilidir ve ağırlıkla risk yönetimi ve senaryo planlamalarına dayanan, maliyet-esneklik-hız-verimlilik-iletişim gibi diğer alt stratejileri de sıklıkla kullanan bir yönetim stratejisidir. Her geçen gün yeni krizlerle karşı karşıya kalan rekabet dünyasında, kriz yönetimini günlük işletme stratejilerinin içine sokmak zorundasınız. Bankalara güvenmeyiniz, ödeme planınızı ve bütçenizi iyi ayarlayınız. Siz ne kadar iyi olursanız olun, para azaldığı için bankalar çok seçici ve dikkatli olacaklardır. Yerinizde Saymayın Hizmet Kalitenizi Artırın İşsizliği önlemek ve krizlerden kurtulmak amacıyla devlet desteklerinden % 100 yararlanmanın yollarını aramalıyız. Fırsat için “gerek şart” lardan biri, genelde kriz” dir. Fakat “yeter şart”, bu krizlere “hazır” olmaktır. Ancak hiç kimsenin bu krize hazır olmadığını unutmayınız. Yani yeni fırsatları yakalamak için herkes eşit şartlardadır. düşünmeyi, ayrıntıları dikkate alan bir yaklaşımı gerektirir. Gelir kaymaları değerlendirilmelidir. Yeni dönemde gelir gruplarının tercihlerinde aşağıya doğru kaymalar görülür. Durgunluk dönemlerinde üst gelir grupları, orta sınıfa doğru yaklaşır. Orta sınıftakiler de ortanın altı gelir grubunun satın aldığı ürün ve hizmetlere ilgi duyabilir. Girişimciler bu kaymaları dikkate alarak ürün farklılaştırmasına gidebilir ve satışlarını artırabilir. Sürekli fiyatları ayarlayınız ve geçici indirimler yapınız. Müşteri kaybetmemek için, bazı ürünlerin fiyatında, kaliteyi düşürmeksizin geçici olarak indirim yapılabilir. Bu uygulama, bir süre için kar marjlarını düşürse de müşterinin orta vadedeki sadakatini güçlendirir. Yeni ürün konsepleri sununuz. Özellikle yeni teknolojiler kullanılarak üretilecek göz alıcı ürünler, durgunluk döneminde bile tüketicilerin satın alma kararlarını olumlu etkileyebilir. Türkiye için yaşanan küresel kriz süreci oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Ülkemiz bu dönem ve sonrasını çok ağır yaşayacaktır. Bu kriz Türkiye’yi sarsacaktır. Büyük krizler tarihte büyük savaşları ve değişimleri doğurmuştur. Bu artçı şoklar neticesinde Türkiye 2009 yılı ve sonrası küresel krizin etkilerini çok ağır yaşayacaktır. Bu ekonomik kriz Türkiye’yi çok zayıflatacaktır.Yüzyılın krizini Türk iş dünyası olarak başarılı bir şekilde atlatabilmemiz için, ekonomi yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, Odalarımız ve kanaat önderlerimiz sık sık görüş bildirmeli, birlik ve dayanışmayı güçlendirici çalışmalar yapmalı, yeni projeler ve açılımlar gerçekleştirilmeli ve toplumun moralini yüksek tutmak amacıyla farklı faaliyetler ve programlar düzenlemelidir. Kriz döneminin ardından, 21. yüzyılın lokomotif ülkesi olabilecek potansiyele sahip bulunan, krizlerden ders çıkarmasını öğrenen Türkiye, bölgesindeki konumunu iyi değerlendirip krizi fırsat bilerek, yeni kurulacak çok kutuplu dünya düzeninde saygın bir konuma ulaşabilir. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 63 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA Is Dünyasında Etkin Olabilmenin En Temel Kuralı dosya Etkili Iletisim Ne söylediginizden çok nasıl söylediginiz önemli İnsanlar gerek günlük yaşamlarında gerekse iş hayatlarında sürekli birbirleri ile iletişim kurarlar. Ancak ne söylediğinizden ziyade nasıl söylediğiniz çok daha önemlidir. Çünkü; iletişimde beden dili %60, ses tonu %30 ve kelimeler %10 önem taşır. 64 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr E -T İ C A R E T D O S YA OCAK 2009 G ünümüzde ‘bilgili insan’ yerine ‘bilgilenen, sürekli öğrenen insan’dan söz ediliyor. Aynı durum kurumlar ve organizasyonlar için de geçerli. Bilgi ve enformasyonun bir sağanak biçiminde aktığı şu zamanda, ona ulaşmadan çok kritik olanı yaratma, ayrıştırma, inceleme ve hedefler doğrultusunda kullanabilme sorunuyla karşı karşıyayız. Bu da bireyin, kuşatıldığı çok bilinmeyeni olan çevre açısından yaşadığı bir sorun haline geldi. Öğrenme ve davranış geliştirmede bireysel becerilere eşlik eden grup dinamikleri ve örgütsel faaliyetler büyük önem taşıyor. O nedenledir ki, günümüz kuruluşlarının birer öğrenen organizasyona dönüşerek günün şartlarına uyan ve daha ötesine hazırlanan anlayışlara tepeden tırnağa kavuşması bir zorunluluk olarak önlerinde duruyor. İletişim sürecinin sağlıklı işlememesi nedeniyle yöneticilerin çalışanlarıyla ve çalışanların kendi aralarında kurduğu ilişkilerde hayal kırıklığı ve gerginliğin yaşanması oldukça sık rastlanan bir durumdur. İleri Teknoloji ile Yeniden Şekillenen İletişim Biçimleri hayatımızı derinden etkiliyor. Yüz yüze iletişim giderek azalıyor. Karşılıklı görüşmelerin hızı olabildiğince düşmeye devam ediyor. Yüksek temas sağlayan yüz yüze sohbet ortamları terkediliyor. Ekonomik, politik birçok faktörün insanları birbirinden uzaklaştırarak bireyciliği bir yaşam tarzına dönüştürme çabası da çağın en önemli hastalığı. Televizyon ve yeni kuşağın gözdesi bilgisayarlar insanları esir alıp kendileriyle baş başa bırakıyor. Küçük grupları olup da arada sırada bir araya gelen insanlar çok şanslı. İleri teknoloji, yüz yüze iletişimle karşı karşıya gelmiş gibi bir manzara var ortada. Bunun dengelenmeye ihtiyacı var. İlaç ise etkili iletişim tekniklerini geliştirmek. Bunu sıradan bir bilgi alışverişinden çıkararak yüksek dokunuşlu bir stratejik sürece çevirmek gerekiyor. Neden stratejik? Çünkü birbirimizi gerçekten anlamaya dönük olmadıkça etkili bir iletişimin kurulması da mümkün olmayacak. Bakmak Yerine Görmek Duymak Yerine Dinlemek 15 yıl kadar önce ilk kez faaliyete geçen GSM operatörüyle kullandığımız cep telefonlarına sıkı sıkıya bağlanıverdik. Onu onlarca senedir kullandığımız bir alışkanlığa dönüştürdük. İnternet kaos ortamı ve devasa bir kütüphane olarak Bakmak yerine görebilmek, söylenmek yerine söyleyebilmek, duymak yerine dinleyebilmek becerisi etkili iletişimin temel becerileridir. Bütün bunlar sonradan öğrenilir. “Ağzı olan Stratejik bakıs açısı Futbolda, teknik direktörlerin sımsıkıya bağlı oldukları bir strateji yoktur. Oyun sırasında birçok alt strateji ve taktikler uygulanabilir. Teknik direktörün bunu yapabilmesi için de maçı ‘okuması’ gerekir. Kendi gücünün farkında olması, karşı ta- rafı iyi izlemesi ve anlaması gerekir. Kısacası stratejik bir bakış açısına ihtiyacı vardır. Bu nedenle teknik direktörler oyunu saha kenarındaki kulübeden yönetmek yerine neredeyse sahanın içine girecek biçim de oyuncularına yakın duruyorlar. konuşuyor” sözünün de gerçeğe parmak basan önemli bir mesajı var. Etkin dinleme, sözel olmayan beden dili mesajlarına dikkat edebilme, sorunlara yaklaşım tarzımız, kavga yerine müzakereye davet tutumları, göz temasının etkinliğini kullanarak önce karşı tarafı anlamayı öğrenmek sonra da anlaşılmayı beklemek öğrenilmesi gereken konulardır. Bunlar için çok sayıda basılı yayımlar var. Etkili iletişimin önemini fark eden çok sayıda kuruluş, üyelerine konusunda uzman kişilerce hazırlanmış seminer programları düzenliyorlar. İş dünyasında ürününüzü her ne ise onu satabilmenin ILETISIM DENILINCE Mermer sektörünün özellikle son 10 yıllık dönem içerisinde Türkiye ihracatında edinmiş olduğu pay, İletişim ne söylemek istediğinizden çok ne kadarını anlatabildiğinizle ilintili bir kavramdır. İnsan, hayatının her alanında karşısına çıkan bu önemli sürecin kendi içinde de çok sayıda özelliği vardır: 1. Tekrar edilemez çünkü; sürekli olarak değiştirilir. 2. Dinamiktir çünkü; aktif bir kaynağın kasıtlı hareketlerinin bütünüdür. Bu da hızlı olmasına neden olur. 3. Daireseldir çünkü; başladığı noktaya döner. 4. Devamlıdır çünkü; devam eden bir zincir oluşturur. 5. Geri alınamaz çünkü bir kere alıcıya ulaşan bir iletinin hiç ulaşmamış sayılması mümkün değildir. 6. Karmaşıktır çünkü; değişik seviyelerde sosyal ve kültürel anlamlar içerir. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 65 HABERLER S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T dosya sırrı da gerek şirket içi gerek dışı etkili iletişim kurmaktan geçiyor. Konuşmacı ile dinleyici arasındaki ilişkiyi sağlayan temel unsur ‘mesaj’dır. İletişimde ‘mesaj’ olgusu M 66 esaj; harf, rakam, renk, ses, ses tonu, yüz ifadesi (jest ve mimik) gibi her türlü görsel ve işitsel işaretlerin ya da sözlü ve yazılı ifadelerin kaynağın alıcıya ulaştırmak istediği duygu, düşünce ve davranış şeklinde oluşturulmuş halidir. Özellikle günümüz dünyasında mesaj kavramı büyük bir önem kazanmıştır. şılabilmesi için birçok özelliğe sahip olması gereklidir. Bu özellikler mesajın etkili olması açısından son derece önemlidir. Bir mesajın istenilen amaca ulaşabilmesi ya da hedef kitle tarafından istenilen şekilde anla- Mesaj, hedef kitlenin dikkatini çekecek şekilde olmalı ve bu özelliği ile sunulup dağıtılmalıdır. Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 İnsan, toplumsal ilişkilerini iletişim yoluyla sürdürebilen bir varlıktır. İletişim tarihi de insanlık tarihi ile başlar. İlk insanların kullandıkları en ilkel yöntemler iletişim ihtiyacı için de kullanılmıştır. İhtiyaçların giderilmesinde ileti ile önerilen yol, bireyin içinde bulunduğu grubun sosyokültürel yapısına uygun düşünülmelidir. Ne Söylediğinizden Çok Nasıl Söylediğiniz Önemli İletişim, sistemler arasında gidip gelen mesajların karşılıklı anlamlandırılma sürecidir. Elektronik her türlü araçla yapılanları bir kenara koyarsak işin en önemli adımlarının atıldığı yüz yüze iletişim konusu üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. Karşılıklı görüşmeler bu önemde ele alındığında, anlama ve anlaşılma çabası içinde görüşmeyi “okuma” ve sonuca dönük başarılı bir iletişim sanatı geliştirmeyi gerektiriyor. Doğal yeteneklerimizin geliştirilerek beceriye dönüştürülmesine ihtiyaç var. Karşımızdaki kişiden gelen sözlü ve sözsüz mesajların anlamını çözecek bir zihinsel alt yapı oluşturmak gerekiyor. Mesaj, anlamı bozmadan aktarabilecek şekilde hem kaynağı, hem hedef kitlenin ortaklaşa sahip oldukları yaşam deneyimlerini ifade eden şekilde verilmelidir. Mesaj, hedefte ihtiyaç uyandırmalı ve bu ihtiyaçların karşılanıp giderilmesi için bir şeyler önermeli ve yol gösterici olmalıdır. Böylesine hızlı değişimi yakalamak, onun içinde yer alabilmek, kurum olsun şirket olsun kişi olsun hiç fark etmez gelişmeyi temel alan bir değişimi seçmekle mümkündür. Geçmişte aldığımız kararlar, mesleki ya da kültürel eğitimler, bizleri bugün bulunduğumuz noktaya taşıdı. Bugün kendimiz için yapacaklarımız yarın bizi başka bir yere taşıyacak veya aynı yerde bırakacaktır. İletişimde tarafların sosyokültürel yapısı genel geçerlilikteki kuramların bazılarını devre dışı bırakır nitelikte olsa da tümünü etkisiz kılması söz konusu değildir. İletişim öğrenilebilinen, hassas bir süreçtir. Ses tonundaki değişmeler, duruşla ilgili konumlanmalar, görüşme ortamı, kullanılan kelimeler, jest ve mimikler ve dış görünüm her birisi “okumasını” bilen için önemli mesaj kaynaklarıdır. Tecrübenin getirdikleri yadsınamaz. Ancak eğrisiyle doğrusuyla sahip olunan insan ilişkileri konusundaki deneyimlerimize bağlanmayıp, biraz eleştirel yaklaştığımızda yeni yaklaşım yollarını öğrenmek de daha kolay olacaktır. İletişim öğrenilen ve geliştirilen dinamik bir süreçtir. Farkındalık gerektiren bir anlayışla aktif öğrenme yolu seçildiğinde sürece zamanında müdahale ederek yanlış giden şeyleri değiştirmek mümkün olacaktır. Bu nedenle günlük iş yaşamımızda stratejik bir süreç olarak ele alınması gereken avukat-müvekkil, satıcı-müşteri, doktor-hasta, öğretmenöğrenci, memur-vatandaş, danışmanyönetici arasındaki ilişkileri mikro www.dto.org.tr OCAK 2009 D O S YA çerçevede incelemeden önce konuya geniş açıdan bakılması gereken noktalar vardır. Dünya’da İletişim Ağı Ekonomik- politik koşullar tüm dünya için iç içe giren, birbiriyle her geçen gün daha sıkı bağlanan bir anlayışla gelişmekte. Dünyaya şu an için hakim olan ekonomik sistem, kendi iç sorunlarını da farklı boyutlarda ve biçimlerde yaşamaya devam ediyor. Her ülke bu bağ içindeki kaçınamadığı yerini alırken sistemin sıkıntılarından da nimetlerinden etkileniyor. Bu süreçte pazar ekonomisinin parametreleri çok farklılaştı. Rekabet koşulları keskinleşti. Ürün, kullanılan teknoloji ve hizmet düzeyleri giderek birbirine yaklaşıyor. Müşteri için seçebilme yelpazesi genişliyor. Firmalar hayatta kalabilmek için sürekli yeni stratejiler peşinde. Şirketlerin önünde ürün çeşitliliği ve akan bilgiden dolayı şaşkın ancak daha seçici bir müşteri portföyü oluşuyor. Müşteri ilişkilerindeki başarı, pazarda var olabilmenin neredeyse tek koşulu oldu. Tüketici haklarının yasalarla desteklenmesinde önemli adımlar atılıyor. Kalitenin algılanışında da farklılaşma büyük. Müşteri odaklılık günümüzün paradigması artık. Müşteriyi odağına almayan hiçbir kuruluş bu dönemde var olamayacak gibi. Müşteri bağlılığı yaratma çabası bütün kuruluşların temel hedefi oldu. Buna karşın olan bitenden habersiz hatırı sayılır irili ufaklı binlerce kuruluş var. Şaşkınlık içinde yakınıp duruyorlar. Eskinin alıştıkları pazar ilişkilerinde takılıp kalmışlar. Bekliyorlar ki eskinin tatlı karlı güzel günleri tekrar gelsin. Müşteriler onları arayıp da bulsun. Kalkıp harekete geçmenin ürün ve hizmetlerini sunabilecekleri müşteri grubuna nasıl ulaşabileceklerinin yolunu aramak akıllarına gelmiyor. Piyasadan çekilen firmalar işsizlik ordusunun büyümesinin de habercisi oluyor. Ancak nafile… Dünya mevcut sistemi içinde geriye dönülemeyecek bir kulvara geçti. Sahne değişmediği sürece de her türlü organizasyon var olabilmenin en uygun yolunu mevcut koşullar altında bulmak durumunda. Gerek iş hayatında olsun gerekse de özel hayatta etkili iletişime önem veren her birey konusurken işitsel algılara hitap ettiği gibi aynı zamanda beden dilini de kullanarak görsel yönden iletişim sürecini destekler. Iletisimde Egitimin Rolü Beden dilini doğru kullanmak etkili iletişimin temel noktasıdır. yüz, göz mimikleri, jestler, baş hareketleri, duruş, temas ve konuşma üslubu iletişim sürecinin verimliliğine katkı sağlar. Eğitim, sadece okullarda verilen eğitim değildir. İnsan doğumundan itibaren önce çevresi onunla, sonra da o çevresiyle iletişim kurar. Bu iletişim süreci içinde yaşamla ilgili birçok konuda eğitilir. İçinde bulunduğu toplumun kurallarını, toplumsal değer yargılarını çevre ile kurduğu iletişim süreci içinde öğrenir. Bireyin ait olduğu ortam ve toplumun geçerli dili, konuşma üslubu, şakaları, takdim tarzı, beden dili İletişim ve Güven Güven yaratmak, hizmet veren-hizmet alan, tüccar-müşteri, satış temsilcisimüşteri ve karşılıklı birçok ilişkide stratejik önem taşır. Bunun başarısı görüşmenin konusuna ilişkin alt yapının hazırlanmasında izlenecek stratejiye ilişkin doğru bilginin de akmasını sağlayacaktır. Örneğin bir hizmet satıcısıyla bu hizmeti alan tamamen içinde yaşanan toplum tarafından öğretilmiş veya bireyin yaşarken öğrendiği nitelikler olup, iletişim yoluyla öğrenilen her şey, iletişim kurmada son derece büyük bir önem kazanır. kişi arasındaki iş sürecine göz atalım: Öncelikle müşterinin, satıcıyla ilk kez telefonla görüşerek randevulaşmasından başlayarak yüz yüze karşılaşmaya kadar geçen sürede sizden aldığı her mesajla hakkınızdaki güven inşaasını da oluşturur. Özellikle günümüzün ekonomik şartlarında güven ve iletişim arasındaki bağlar iyiden iyiye gelişmiştir. Bu da güven unsurunu ön plana çıkarmaktadır. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 67 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T dosya HABERLER Önce Anlamak İletişimin temel kuralı anlaşılmayı beklemeden önce anlamaya çalışmaktır. Güven yaratma ve ilişki geliştirme sürecine ilişkin basamakları şu şekilde sıralayabiliriz: (görüşülen kişinin sosyokültürel yapısı aşağıdaki maddelerden bazılarını devre dışı bıraksa da, çağdaş bir model anlayışıyla tutarlı bir bütünlük sağlamak işin sahibi açısından olumlu bir görüntü verecektir) • Telefonun açılışının kim tarafından yapıldığı (sekreter, odacı, çaycı, iş sahibinin kendisi, oradaki herhangi biri) • Açılış cümlesi (günün saatine göre) ve nezaket • Randevu gününün ve saatinin belirlenmesi. Birey odaklı pazarlama 68 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 • Arayan kişi hakkında bilgi alınması ve alınış şekli. • Ofisin bulunduğu bölge (uzmanlık alanınıza göre hedef kitleniz ve onlara yakınlık ) • Park sorunu olması yada park yeri durumu. • Yönlendirme ve tanıtım yazıları • Ofisin dışarıdan görünüşü (özenli, temiz, aydınlatılmış) • İlk karşılayan (karşılama şekli, kıyafeti, içeriye yönlendirme şekli) • Ofisin genel düzeni ( masa, sehpa, perdeler, tablolar, duvar renkleri, ofise hâkim koku, temizlik ve düzen) • Ziyaretçilerin bekledikleri yer (bekleme sırasında kurulan diyaloglar) • İkram seçenekleri (kullanılan ikram malzemeleri, bardak, fincan, kaşık) • Odadaki masa veya sehpa üzerinde İletişim, günümüz dünyasında özellikle büyük şirketler açısından son derece önemli. Özellikle yabancı sermayeli şirketlerin bu konuya büyük önem verdiği görülüyor. bulunan dergi, gazete ya da mecmualar. • Dosyalama sistemi (kütüphane ve raflardaki kitaplar, bilgisayar, klasörler) • Randevu saatinde ziyaretçinin üst yöneticinin odasına alınma şekli • İlk karşılaşma (ofis masasının kullanım şekli, ayakta veya oturarak el sıkışma, göz temasının etkinliği) • İş adamının kıyafeti (kişisel bakıma ilişkin görünümü) • İşiyle ilgili (varsa) kullandığı kıyafetlerin bulunduğu yer ve özeni • Görüşme yapılan yerin düzeni (bilgisayarlar, duvar renkleri, aydınlatma, temizlik, masanın dağınıklığı, randevu defteri, asılı notlar, evrak kayıt düzeni, aksesuarlar, duvardaki tablolar) • Karşılıklı görüşme sırasında oturma düzeni ve biçimi • Odadaki ısı ve ses yalıtımı Kişiler duymak istedikleri şeyleri, duymak istedikleri şekilde duyarlar. Geçmişteki tecrübeleri nedeniyle, benzer durumlarda aynı mesajları duymayı veya mesajı veren kişi olarak verdikleri aynı mesajın daha önceki gibi algılanmasını beklerler. www.dto.org.tr OCAK 2009 D O S YA Pasif Davranışlar Pasif davranışın verdiği mesaj aşağılık duygusudur. Güvenli olmayanlar başkalarının istek, ihtiyaç ve doğrularının kendininkinden daha önemli olduğu görüşünü benimser. İletişimde bu tarz davranışı çıkar ilişkisi açısından ”kaybet-kazan” olarak açıklayabiliriz. Başkalarının istek ve duygularını ön plana alır. » Vücudu yığılmış gibi durur. » Yüz hatları uzamış gibi ve çene sarkıktır. » Bacaklar rastgele bırakılmıştır. » Eller devamlı hareketlidir. » Omuzlar çekmiş gibidir. » Ses tonunda huzursuzluk vardır. » Sinirli bir gülüş sergiler. » Genelde vurguyu cümlenin sonuna koyar. » Soru sorar gibi konuşur. » Alt dudağını ısırır. • Görüşme sırasında çalan telefonların yönetimi • İkramın zamanlaması • Görüşme sırasında içeriye girip çıkanın olup olmadığı • Etkin dinleme sanatı • Açık ve konuşmayı teşvik eden duruşlar • Soru sorarak konuyu derinleştirme yöntemleri ( soru teknikleri) • İş adamının yaptığı iş hakkındaki derin bilgisi ve konuya hâkim olduğunu hissettirebilmesi • Kullanılan konuşma dilinin sıradan bir insanın anlayacağı şekilde olması • Görüşme hakkında tutulan notlar • Görüşmeyi sonlandırma ve uğurlama Bütün bu sayılanlara ilişkin teknikleri içe sindirmeden bir veya birkaçını kullanmak kısa süreli kazançlar sağlayabilir. İletişimi birçok açıdan ele alıp mesleki uzmanlaşma konusunda gösterilen özen gibi yaklaşmak gerekecektir. Üzerinde bizzat inanarak çalışmaya ihtiyaç vardır. Kişi önce yaptığı işe inanıyorsa bu dışarıya da aynen yansıyacaktır. Sözlü iletişimin iki önemli unsuru konuşma ve dinlemedir. Konuşmada sesin yüksek veya alçak oluşu, tonlama, vurgulama, akıcılık, işitilebilirlik, tınlama gibi farklılıklar mesajın anlaşılmasında olumlu veya olumsuz rol oynar. etkilemenin mümkün olduğunu söylemek istiyorum. İşinin gerçek uzmanları bir de iletişim becerileri konusunda da gereken donanımlara sahip olarak bu teknikleri özümsemiş olarak kullandıkça piyasada işlerde tam anlamıyla doğru kişilerce doğru biçimde profesyonelce yürütülecektir. Bazıları vardır işinde çok iyidir. Bilgisi muhteşemdir. Ancak bir türlü bunu karşıdakine ifade edemez. Hissettiremez. Bazıları da vardır olmayan bilgisini de satarak iş yaparlar. Sahip oldukları bu teknik becerilerini iyi kullanırlar. Gerçekte bu tiplerin istikrarlı olarak sürdürülebilir ilişki yaratıp yaratamayacakları tartışılır. Ancak kısa vadede beden diline ve konuşmaya ilişkin çeşitli teknikler kullanarak insanları Görüldüğü üzere artık günümüz ekonomik rekabet ortamında sermaye ya da elde edilmiş birikimler değil, aynı zamanda iletişim konusu da büyük bir önem kazanmıştır. Bunu dünyanın en büyük şirketlerinin iletişim konusuna yapmış oldukları büyük yatırımlardan anlamak son derece kolaydır. İşte bu nedenle Türk şirketleri ve yatırımcıları da iş dünyasında başarılı olmak ve dinamik bir şekilde hareket etmek istiyorlarsa iletişime ve bu konudaki altyapıya son derece büyük önem vermeleri gerekir. Şurası unutulmamalıdır ki, günümüz artık iletişim ve bilişim çağıdır ve iletişim olmada gelecek günlere güvenle bakmak hiç de kolay değildir. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 69 S E K TÖ R D O S YA MEKAN R Ö P O R TA J EKONOMİ GEZİ MARKA E -T İ C A R E T marka HABERLER Zafer Gazoz BILENLER BILIRLER 70 Denizli Ticaret Odası Ocak 2009 www.dto.org.tr MARKA OCAK 2009 M üdavimleri bilirler; Denizli’de gazoz içilmez, ‘Zafer’ içilir. Evlerden, kahvelerden, esnaftan “bene ordan bi Zafer gapıve amcem” sözleriyle çağırılır malum keyif anı. “Gazoz istemeyiz, Zafer isteriz. Ama ille de Eski Zafer isteriz”. Kalın cam şişesi, üzerinde yazılı 5 haneli telefon numarasıyla mavi etiketi her birimizin çocukluğuna ait anıları da şişeye saklar ve alıştığımız tadıyla “geliverir serin serin”... Belki bu nostaljik tutkudan belki de formülü gizli tutulan tadından dolayıdır ki, başka gazozu sevmez, sevemez Zafer Gazoz’u tadanlar. Denizli halkının bir numaralı serinleme seçeneği Zafer Gazoz, 1934’de Denizli Merkez’de basit bir atölyede imalata başladı. Kurucu sahibi Mustafa Lütfi Özdemir, zamanla imalathaneyi büyüterek üretimini arttırdı. Tüm Denizli ve Ege Bölgesi’ne yayılmaya başlayan Zafer Gazoz sonraki yıllarda Lütfi Bey’in oğulları tarafından eski ve yeni olarak ikiye ayrıldı. İki ayrı markanın, farklı tatlarla, farklı fabrikalarda üretimine devam edildi. 1992 yılında yaşanan ayrılışın ardından Eski Zafer Gazoz üretimi Muammer Özdemir’in yönettiği şirkette devam etti ki, Denizlililerin alıştığı geleneksel tadı koruyan da bu gazozdur. Kuruluşundan bu yana geçen onca yılla beraber üretim sistemi de değişmiş, yurt dışından gelen modern makinelerle, el değmeden, hijyenik koşullarda ama yine formülünde tek bir şeyi bile değiştirmeden, gazoz tüketicisiyle buluşturulmaya devam edilmiştir. Geleneksel gazoz, sade ve mandalinalı olmak üzere iki farklı ürünle piyasaya sunulmaktadır. Sade Denizli’nin Bağbaşı Beldesi’nde bulunan Zafer Gazoz’un üretim tesisi, 5.000 m² kapalı, 10.000 m² açık alandan oluşuyor. Her türlü piyasa koşullarına rağmen üretim şartları ve gazoz formülünden hiçbir ödün vermediklerini belirten şirket yöneticileri, Denizlililer için vazgeçilmez tatlardan biri olan Zafer Gazoz’un tadını uzun yıllar boyunca damaktan damağa sunmakta kararlı. gazozda dağ çileği esansı, mandalinalıda ise gerçek mandalina konsantresi kullanıldığını belirten şirket yöneticileri, gazozun hiçbir renk verici katkı maddesi içermediğini ve maliyetine rağmen alışılmış tadı koruyabilmek adına, yapay tatlandırıcı kullanan rakiplerinin aksine, şekerle tatlandırıldığını aktarıyorlar. Bu da tadındaki doğallığın nedenini anlamamızı kolaylaştırırken, çocukluğumuzdan bu yana içtiğimiz gazozun ne kadar titiz ellerde üretildiğini gösterip içimizi rahatlatıyor. Başta Denizli Merkez ve ilçeleri olmak üzere Ege Bölgesi’nin tamamına dağıtımı yapılan Zafer Gazoz’u müdavimleri için yaklaşık 40 kişinin bulunduğu bir ekip hazırlıyor. İhracat konusuna oldukça sıcak bakan yöneticiler daha önce Avustralya’ya ihraç edilen efsane tadımızın bugün yalnızca yurt içinde tüketildiğini ancak uygun koşullarda dağıtım ağını genişletebilecek alt yapılarının bulunduğunu belirtiyorlar. Bilindiği üzere, tüm dünyada yaşanan krizden ülkemizde de her sektör biraz payını aldı. Ama Zafer Gazoz 2008 mali yılında da 2007’yi tutturmayı başaran ender firmalardan biri oldu. Şirket yönetimi 2009’da da bu durumun değişeceğini düşünmüyor. Görünen o ki, şehir efsanemiz geçen onca yılda, her birinin farklı zevkleri, farklı damak tadı olan yediden yetmişe farklı nesillere hitap edebildiği gibi krizlerden de etkilenmiyor. HER YUDUMDA BILINDIK LEZZET 80 yıldır Denizlililerin en önemli damak tadlarından biri olan Zafer Gazozları1992 yılın’ndan bu yana ‘Yeni’ ve ‘Eski’ olmak üzere iki farklı şirket adı altında üretime devam ediyor. Zafer Gazozları, bugün Denizli’nin en önemli markalarından biri durumunda. Mustafa Lütfi Özdemir tarafından 1934 Yılı’nda başlayan gazoz üretimi, kısa bir zaman içinde Denizlililer tarafından beğenilmiş ve şirket 1940 ile 1950’li yıllar arasında “ümit.yeşil denizli.lütfi özdemir” markalarıyla şehrimizin değişik bölgelerinde meşrubat üretmeye devam etmiştir. Bugün üretimlerine Denizli Merkez’e bağlı Bağbaşı’nda bulunan fabrikalarında devam eden Zafer Gazozları, Denizlililere alıştıkları tatları aynı şekilde sunmaya devam ediyor. Ocak 2009 Denizli Ticaret Odası 71 Aralık-2007 45