Dünya`dan Örnekler III. Bölüm

Transkript

Dünya`dan Örnekler III. Bölüm
GEÇİCİ LİSTE (TENTATIVE LIST)
18 GÜLLÜK DAĞI – TERMESSOS MİLLİ PARKI
Tarih: 25/02/2000
Yeri: Akdeniz Bölgesi
Kriter: ii, iii, v, Kültürel; ii, iii, iv, Doğal
Güllük Dağı, nadide ve el değmemiş doğal güzellikleriyle, hemen
üzerindeki Termessos Antik Kenti ise yerleşim biçimi ve savunma sistemleriyle doğal ve kültürel kriterler çerçevesinde Dünya Mirası olmaya aday
gösterilmiştir. Aynı zamanda Milli Park da olan bu bölgede, Güllük
Dağı’nın sarp kayalıkları, duvarları 600 metreyi bulan Mecine Kanyonu
gibi muazzam jeomorfolojik güzelliklere, Akdeniz ikliminin tipik bitki
örtüsü olan orman ve makilere, bu ortamda yaşamını sürdüren dağ
keçisi, alageyik, şah kartal gibi nadir yaban hayvanı türlerine rastlamak
mümkündür. Termessos, koruma altında bulunan bu çok sayıda nadir
bitki ve hayvan türü ile eşine az rastlanır bir uyum ve sentez geliştirmiştir.
Homeros’un Ilyada eserinde bu kenti kuran Solymlerden Termessos
halkı olarak söz edilmektedir. Aşağı şehir, şehir merkezi ve mezarlık
olarak üç bölümde gelişen şehir, Roma döneminde en parlak çağlarını
yaşamıştır. Şehrin surları, kuleler, kral yolu, Hadrian kapısı gymnasium,
tiyatro, odeon, zengin süslemeli mezarlar, şehrin suyunu sağlayan
sarnıçlar ve drenaj sistemi Termessos'un en görkemli yapılarının
kalıntılarıdır.
III. Bölüm
Dünya’dan Örnekler
BAŞARI ÖYKÜLERİ 10: WIELICZKA TUZ MADENİ (POLONYA)
13. yüzyıldan beri aktif olarak çalışan bu muhteşem maden, 1978 yılında Dünya Mirası ilan edilen
ilk on iki bölgeden biri olmuştur. 300 kilometreyi bulan koridorlarında çok sayıda sanat
çalışmasına ve tuzdan yapılmış heykele rastlamak mümkündür. Biz de 2006 yılında seyahat
rotamızı bu bölgeye çevirmiştik. Tamamı tuz olan bu dağın içinde, yerin üç yüz metre altında, 400
metre karelik dev bir kilise alanı görmek büyüleyiciydi. Hala düğünlerin organize edildiği bu
alanda, duvarlar heykeller ve tablolar ile doludur. Tümü de, duvardaki tuz bloklarını işleyerek
yapılmıştır ve yaratıcıları, isimleri bile hatırlanmayan maden işçileridir. 800 sene boyunca bir dantel
gibi işlenerek meydana getirilen bu eserler, ne yazık ki 19. yüzyılın sonunda kullanılmaya başlanan
suni havalandırma sisteminin yarattığı rutubet nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
kalmıştır. 1989 yılında Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınan Wieliczka Tuz Madeni için
hem Polonya hükümeti hem de uluslararası kamuoyu ortak bir çalışma başlatmıştır. Dokuz yıllık
etkili bir çalışma sonucunda kurulan rutubet engelleyici sistem, bölgenin Aralık 1998’de Tehlike
Altındaki Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılmasını ve gelecek kuşaklara armağan edilmesini
sağlamıştır.
54
KAKADU MİLLİ PARKI
AVUSTRALYA
Onay Tarihi
Genişletme
Kriter
: 1981
: 1987, 1992
: i, vi, vii, ix, x
Son derece vahşi ve tehlikeli olan bu timsahlar için milli park
içinde çok sayıda uyarı levhasına rastlamak mümkündür.
Balıklar, su bitkileri, ağaçlar, ayrıca inanılmaz güzellikte ve
çok değişik türlerde su kuşları bu yöreyi dünyanın korunmaya değer yerlerinden biri yapmaktadır. Wet Land’ın
ortasında yer alan Nourlangie kayası, özellikle yağmur döneminde bir adaya dönüşür. Bu görkemli kaya parçası burada
yaşamış insanların resimleri ile dolu bir sanat galerisi görünümündedir.
Kakadu Milli Parkı, 40 bin yılı aşkın süredir insan yerleşiminin
bulunduğu, nadir bitki ve hayvan türleriyle karmaşık bir ekosistemi
barındıran özel bir doğal yaşam bölgesidir. Mağara resimleri ve taş
oymacılığı, tarih öncesinin avcı-toplayıcılarından günümüzün
Aborijinler’ine kadar bölge yerleşimcilerinin hayat tarzı hakkında çok
önemli bilgiler sunar. Bölge, Wet Land denilen ıslak topraklardan
oluşur. Yağmur mevsiminde araziyi kaplayan sular yaban hayatın
yaşam döngüsünü beslemektedir. Bu dönemde tuzlu sularda
yaşayan Avustralya tuzlu su timsahları yöreyi kaplayan sularla birlikte
iç kısımlara kadar ulaşma imkanı bulurlar.
56
57
ULURU & KATA TJUTA
AVUSTRALYA
Onay Tarihi
Genişletme
Kriter
: 1987
: 1994
: v, vi, vii, ix
Uluru ve onun hemen batısında yer alan Kata Tjuta, bölge insanının
inanışlarında çok özel bir yer tutan devasa kaya parçalarıdır. Beyaz adamın
Ayers Rock dediği, fakat bölgenin asıl sahipleri olan Aborijinlerin “Uluru”
diye adlandırdığı bu doğa harikası, dünyanın en büyük monoblok
kayasıdır. Yeryüzünde görünen kısmı 348 metre olsa da, yer altında 65
kilometre derinliğe kadar uzanmaktadır. Bu şekliyle bir aysbergi andıran
Uluru, yöre halkınca kutsal sayılmış ve hem efsanelerin, hem de ritüellerin
konusu olmuştur. İlk başta doğal yapısından dolayı Dünya Mirası olarak
kabul edilen, fakat sonradan Aborijinlerin on binlerce yılık inanışları
çerçevesinde ‘kültürel miras’ kategorisine de alınan Uluru, bugün
dünyanın her yerinden çok sayıda ziyaretçiyi kendisine çekmektedir.
Güneşin doğuşu ve batışında saniye saniye açık kızıldan koyu kızıla renk
değiştiren bu kayayı izlemeye gelenler, bir yandan Uluru’yu fotoğraf
makineleriyle ölümsüzleştirirken, bir yandan da şampanyalarını yudumluyorlar. Ülkenin turizm politikası, Uluru’ya tırmanmayı bir keyif olarak
lanse ettiğinden dolayı, eskiden beri çok sayıda turist buraya yalnızca
tırmanma amacıyla gelmiş. Bu kaya geleneksel sahiplerine iade edilince
20-50 bin yıl öncesinden gelen kutsal ayinler tekrar başlamış. Uluru’ya
tırmanılması her ne kadar Aborijinleri üzse de, hükümetle yaptıkları
anlaşma gereğince bunu engelleyemiyorlar. Her tarafa “Tırmanılmaması
rica olunur” diye yazmışlar; bu da tırmananların sayısını %50 oranında
düşürebilmiş ancak.
Onay Tarihi
Genişletme
Kriter
: 1987
: 1994
: v, vi, vii, ix
GRAZ ŞEHRİ
AVUSTURYA
Orta Avrupa’nın tarihi değerler açısından en iyi korunan
şehri olan Graz, başkent Viyana’ya 200 kilometre uzaklıkta
konumlanıyor. Aynı zamanda Steiermark eyaletinin
başkenti olan Graz, 230 bin nüfusa evsahipliği yapıyor.
Güzelliğiyle insanın başını döndüren bu şehirde, özellikle
şehir merkezinde her ev ve işyerinin en az bir asır öncesinden geldiğini öğrenmek insana tarihle iç içe yaşadığı hissini
veriyor. 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen şehir,
1999 yılından bu yana UNESCO tarafından insanlığın ortak
miraslarından biri olarak korunuyor. Şehir sakinlerinin
bundan gurur duyduklarını, hemen her köşe başında
karşımıza çıkan büyüklü küçüklü panolardan anlamak
mümkün. Graz şehri, UNESCO Dünya Mirası amblemini çok
değişik biçimlerde ve yaygın olarak kullanmaya özen
gösteriyor. Kent merkezinde sokak adları ve bina
numaralarını gösteren her tabelada bu amblemini görmek,
kenti ziyaret eden yabancılara sürekli olarak buranın bir
Dünya Mirası olduğunu hatırlatıyor.
58
59
HALLSTATT
Onay Tarihi
Kriter
: 1997
: iii, iv
AVUSTURYA
Avusturyanın kuzeyindeki Hallstatt muhteşem göl manzaraları,
çevredeki yüksek sisli dağları, tepelerde yer alan binlerce yıllık tuz
madenleri, her an oluşumunu sürdürerek değişken manzaralar
sunan buz mağarasıyla güzeller güzeli bir kasaba. Dar dağ yollarında
kasabaya ulaşana kadar her tabelada dünya mirası olduğunu
gururla ilan eden bu kasabaya hayran kalmamak mümkün değil.
Hallstatt Avrupa’nın en eski yerleşim bölgesi kabul edilmektedir.
Keltler bu bölgeye iki çok önemli ihtiyacı karşılayabildikleri için
gelmişlerdir: tuz ve tatlı su. İddiaya göre tarihteki ilk tuz madenlerini
kurup bolca tuz elde ederken, hemen yakındaki göllerden de su
ihtiyaçlarını gidermişlerdir.
Hallstatt’ta yaşayanlar, tarihlerinden ve ‘Dünya Mirası’ sıfatlarından
övünçle bahsetmektedirler. Bu yüzden Hallstatt’ta turistseniz,
ülkenize götürmek için alacağınız hediyelik eşyaların bir çoğunun
üzerinde ‘Dünya Mirası Amblemi’ne rastlayabilirsiniz.
60
61
MİR KALESİ
BELARUS
Kırmızı tuğla, kerpiç ve taştan yapılan beş kuleli bu kale, 15. Yüzyılın
sonunda Gotik tarzda inşa edilmiş, ilk kez Rönesans döneminde
Barok tarzda olmak üzere yeniden restore edilmiş ve genişletilmiştir.
Köşe burçları kale duvarlarından birer balkon gibi çıkıntılı inşa
edilerek çevre görüş açıları genişletilmiştir. Ayrıca burçların içinde
beş katlı ve silahların, top güllelerinin makaralarla yukarı çekildiği bir
savunma sistemi geliştirilmiştir. Kuleler arası geçişler kale
duvarlarının içindeki koridorlarla yapılmaktadır. 1812 yılında
Napolyon ordularına en şiddetli direnç bu kalede gösterilmiş ve kale
en büyük yıkımı o zaman yaşamıştır. Gotik, Barok ve Rönesans
tarzlarını uyum içinde birleştirmiş olması ve bölgenin tarihinde çok
önemli bir rol oynaması nedeniyle 2000 yılında Dünya Mirası
Listesi’ne dahil edilmiştir.
Onay Tarihi
Kriter
: 2000
: ii, iv
Onay Tarihi
Kriter
: 2000
: ii, iv
MOGAO MAĞARALARI
ÇİN
Çin’in kuzeybatısındaki Gansu eyaletinin Dunhuang kenti civarında
yer alan Mingsha Dağı, bugün Çin toplumu kadar, insanlık için de
çok büyük önem arz ediyor. Çünkü dağın doğu çeperinde yer alan
1000 kadar mağarada, yan yana birleştirildiklerinde uzunluğu 30
kilometreyi bulan duvar resimleri ve iki bin kadar heykel var. Dünya
Mirasları Komitesi bu mağaralardan günümüze kadar kalabilenleri
Dünya Mirası ilan ettiğinde, şu açıklamayı not düşmüştü: “Heykelleri
ve duvar resimleriyle dünyaca tanınan Mogao Taş Mağaraları, bin yıl
süren Budizm sanatını yansıtıyor.” Diğer bir deyişle bu eserler,
dünyanın en büyük ve en iyi korunan Budizm sanat hazinesi olarak
kabul ediliyor. Yapımı 366 yılında başlayan, “Bin Buda Mağarası”
olarak
da
adlandırılan
Mogao Mağaraları’nda en
büyüğü 32.5 metre olan çok
sayıda Buda heykelinin yanı
sıra, hem Çin kültür tarihini,
hem de Budizm inanışı,
hikayeleri
ve
dinsel
yaşantısını tasvir eden
resimler yer alıyor. Bu resimler
bugün
Batılı
bilimadamlarınca “duvardaki
kütüphane”
olarak
adlandırılıyor.
62
63
BİRİNCİ QİN İMPARATORU
MOZOLESİ - ÇİN
Onay Tarihi
Kriter
: 1997
: iii, iv
1974 yılının Mart ayında bir grup çiftçi, Çin’in eski başkentlerinden
olan ve İpek Yolu’nun başlangıcı kabul edilen Xian kentinin kırk
kilometre doğusunda su kuyusu açmak için toprağı kazdıklarında,
karşılarına çıkan manzara nedeniyle gözlerine inanamadılar. Önlerinde gerçek boyutlarda yapılmış, her an cenge gidecekmiş gibi hazır,
zırhları içinde dimdik duran bir Terra Cotta savaşçısı ve atının toprak
heykeli duruyordu. Hemen yetkililere haber verdiler. O gün
başlatılan kazılar, insanlık tarihinin en büyük hazinelerinden birini
ortaya çıkardı. Burası Qin hanedanlığının ilk imparatoru olan Qin Shi
Huang’ın (Ying Zheng) anıt mezarıydı. Üstelik bu mezarda, bir değil
yüzlerce Terra Cotta savaşçısı, yani koca bir ordu yer alıyordu. 66
kilometrekarelik alana yayılan mezarda, ayrıca bir saray, salonlar,
kuleler ve kameriyeler bulundu. Şu anki Xian şehrinin iki katı
büyüklükteki bu görkemli mezarı yapmak için 700 bin işçinin 38
sene boyunca çalıştığı düşünülüyor. Şu günlerde kazılara geçici bir
süre ara verilmek zorunda kalındı. Çünkü bu eserler ilk
çıkarıldıklarında orijinal renklerini korusalar da, gün ışığı görür
görmez renklerini kaybetmeye başlıyorlardı. Şimdi uzmanlar,
eserlerin orijinal renklerini korumasını sağlayacak bir malzemenin
arayışı içindeler. Bu tür bir malzeme bulunduğunda, kazılar tekrar
başlayacak.
64
65
VOLUBİLİS
Onay Tarihi
Kriter
: 1997
: ii, iii, iv, vi
FAS
Romalıların, Afrika’daki Mauretania Tingitana eyaletinin idari
başşehri olarak M.S. 40 yılında kurdukları Volubilis, Afrika’daki en
muhteşem Roma kalıntısı olarak kabul ediliyor. İsmini bölgeye özgü
bir çiçekten alan Volubilis’in belki de en muazzam yanı, çok iyi
korunmuş yer mozaikleri. Mozaiğe bir dünya haritası ile karadaki
hayvanlar ve denizdeki balıklar işlenmiş. Bunun bir nedeni de,
Volubilis’i kuran II. Juba’nın coğrafyaya duyduğu ilgi. Bu şehirden
Roma’ya uzun yıllar boyunca zeytinyağı ile arenada dövüşen
gladyatörler için aslan, fil ve diğer yaban hayvanları gönderilirmiş.
Bölge 1997 yılında insanlık mirası olarak kabul edilip koruma altına
alınınca, Kral Hassan da antik kentin hemen girişine büyük bir
mermer koydurup, üzerine UNESCO Dünya Mirası Amblemi’ni
işletmiş.
66
67
ANTIGUA
Onay Tarihi
Kriter
: 1979
: ii, iii, iv
GUATEMALA
Genelde Antigua ya da La Antigua diye anılan Antigua (Eski) Guatemala, 16. Yüzyılın başında Guatemala’nın ikinci başkenti olarak
kuruldu ve iki yüz yıl kadar Guatemala’daki İspanyol Kolonisi’nin
askeri yöneticilerine evsahipliği yaptı. 1773’deki bir dizi deprem şehri
yerle bir ettiği için, başkent Guatemala City’ye taşındı. Önemli
ölçüde terk edilen ve ıssız kalan kentte, her şeye rağmen önde gelen
anıtsal yapılar yıkılmadan kalmayı başardı. Kentte iyi korunmuş
İspanyol Barok tarzı mimarisinden örneklere ve tahrip olsa da görülmeye değer nitelikte çok sayıda kiliseye rastlamak mümkündür.
Yapılarda iki kata bile izin verilmemesi kentsel dokunun iyi
korunmasını sağlamıştır. Rengarenk otobüsleriyle birlikte kent,
ziyaretçilerine 16. veya 17. Yüzyılda yaşadığı hissini yaşatacak kadar
canlıdır.
68
69
CHANGDEOKGUNG
SARAYLARI-GÜNEY KORE
Onay Tarihi
Kriter
: 1997
: ii, iii, iv
Changdeokgung (Changdeok Sarayı), Güney Kore’nin başkenti
Seoul’de yer alan 15. Yüzyıla ait önemli bir eserdir. Joseon
Hanedanı kralları tarafından inşa edilen “Beş Büyük Saray”dan
biridir. Gyeongbok Sarayı’nın doğusunda yer alması nedeniyle
“Doğu Sarayı” olarak da anılır. En önemli özelliklerinden biri,
doğayla gösterdiği uyumdur. Çok geniş bir bahçenin içinde yer
alır. Changdeok Sarayı, Kral Taejong tarafından 1405-1412
tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kral Sejo, sarayın bulunduğu
bölgeyi 500 bin metre kareye genişletmiştir. 1592’deki Japon
istilası sırasında yanan saray, 1609’da Kral Sonjo ve Kral Kwanghaegun tarafından yeniden restore edilmiştir. Bugün 45
hektarlık alanda 13 bina ve 28 kameriye yer alır. UNESCO Dünya
Mirasları Komitesi tarafından, Uzakdoğu saray mimarisi ve
bahçe tasarımının istisnai bir örneği olduğu ve hem kendisi
hem de müştemilatıyla doğal çevreye ve topografik koşullara
mükemmel bir uyum sağladığı için 1997 yılında Dünya Mirası
ilan edilmiştir.
70
71
KHAJURAHO TAPINAKLARI
Onay Tarihi
Kriter
: 1986
: i, iii
HİNDİSTAN
Efsane çok eskiye dayanıyor. Bir gün ay tanrısı Chandra göl
kenarında oturan dünyalar güzeli Prenses Hemavati'ye aşık olur.
Yakışıklı bir prens olarak prensesin karşısına çıkarak ona aşkını ilan
eder. Prenses de Chandra'ya aşık olur. Bu mutlu çiftin oğlu
yüzyıllarca bölgede egemen olan Chandella hanedanının kurucusu
olacaktır artık. O yüzden Khajuraho birbirine aşık olan ve bunu
serbestçe sergilemekten çekinmeyen insanların şehridir. Dolayısıyla
dinsel tapınaklar bile, bugünün insanına dahi şaşırtıcı gelecek
açıklıkta aşk ve cinsel ilişki tasvirleriyle bezenmiştir. Efsane çok
etkileyici; ama gerçekler biraz daha farklı. Aslında Khajuraho, 10.
Yüzyılda Hindistan’da yaşanan dinsel değişimin etkilerini yansıtıyor.
Bilindiği gibi Nepal’de doğup Hindistan’a doğru yayılan Budizm’in
temel kuralı, ihtirasların törpülenmesi, nefsin köreltilmesidir. Bu sert
ve sıkı kurallar, toplum nezdinde ancak belirli bir süre tutunabilmiş,
10. Yüzyılda Budizm’den Hinduizme dönüş eğilimi başlamıştır. İşte
Khajuraho Tapınakları da, bu toplumsal özgürleşmenin işaretlerini
sunar. Tapınaklar terk edildikten sonra bu bölgeyi ormanların
kaplaması, tapınakların beş yüzyıl boyunca zarar görmeden günü-
72
müze dek gelmesini sağlamıştır.
73
Onay Tarihi
Kriter
FATEHPUR SİKRİ
: 1986
: ii, iii, iv
HİNDİSTAN
Agra yakınlarında bulunan ve “Zafer Kenti” anlamını taşıyan
Fatehpur Sirki, dört yüzyıl önce yapılıp terk edilen muazzam bir
hayalet şehirdir. Şehri kuran kişi, üç yüz karısı bulunmasına karşın
bir türlü çocuğu olmayan Akbar Şah’tır. Akbar Şah bu sorununa
çözüm aramak için Şeyh Salim Çişti adında bir evliyayı ziyaret
edecektir. Evliya bir kehanette bulunur ve yakında üç çocuğunun
olacağını söyler. Gerçekten de çok geçmeden ilk çocuk doğar.
Bunun üzerine Akbar Şah oğluna Şeyh Salim Çişti’nin adını (Salim)
verir ve evliyanın yaşadığı bölgeye bir şehir kurulmasını emreder.
Fatehpur
Sikri
adını
verdiği
ve
on
yıl
kadar
Moğol
İmparatorluğu’nun başkenti olacak bu şehre saraylar, kuleler,
haremler, ahırlar, imalathaneler, hamamlar, camiler ve mescidlerin
yanı sıra, muazzam güzellikte bahçeler, havuzlar, kameriyeler
yaptırır. Fakat bilinmeyen bir nedenden dolayı (rivayet odur ki,
kenti besleyen su kaynakları kurumuştur) kent kısa zaman içinde
terk edilir ve geriye bir hayalet kent kalır. Şu ilginç bilgiyi de
vermeden geçmeyelim: Akbar’ın doğan ilk çocuğu Salim,
hükümdar olunca Cihangir adını alır. Cihangir, ünlü Taç Mahal’i
yaptıran Şah Cihan’ın babasıdır.
74
75
PLITVICE GÖLLERİ
Onay Tarihi
Kriter
: 1986
: ii, iii, iv
HIRVATİSTAN
Hırvatistan’ın Bosna sınırında yer alan bir doğa harikası. Burada
kaynağından doğan su, farklı seviyelerde birçok göl oluşturarak
aşağıya doğru akıyor. Geçtiği her yerde muazzam güzellikte
manzaralar oluşturarak yoluna devam eden su, sekiz kilometrelik bir
alanda irili ufaklı altmış göl meydana getirdikten sonra Korana
Nehri’ne boşalıyor. Park görevlileri turizm sezonunda bu yöreyi
günde 10 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtiyorlar. Özenle korunan
bitki örtüsü, nadir bulunan kuş türleri ve göl hayvanlarının çeşitliliği
hayranlık uyandırıcı. Ayrıca bölge çalı horozlar, kahverengi ayılar,
yabani kediler ve kurtlar için sığınak rolü üstleniyor. Büyük göl akü ile
çalışan teknelerle geçiliyor ve 78 metreden dökülen şelale her gün
ziyaretçi akınına uğruyor. Milli park sahası içinde kalan istisnasız her
ev pansiyon olarak düzenlenmiş. Bölge içinde ziyaretçilerin
arzusuna göre 3, 6 ve 8 saatlik yürüyüş parkurları bulmak mümkün.
76
77
COPAN HARABELERİ
Onay Tarihi
Kriter
: 1980
: iv, vi
HONDURAS
Copan Harabeleri, Honduras’ın Dünya Mirası Listesi’ndeki tek yeridir.
1570 yılında Diego García de Palacio tarafından keşfedilen ve ancak
19. Yüzyıl’da kazılmaya başlanan harabeler, Maya Uygarlığı’nın en
önemli birkaç bölgesinden biridir. Mayaların bu en güneydeki
yerleşimi, aynı zamanda günümüze kadar ulaşan en iyi korunmuş
kalıntılar arasında yer almaktadır. Yıkıntılar, 10. Yüzyılın başında terk
edilmeden önce şehrin üç ana gelişme aşamasından geçtiğini
göstermektedir. Maya Medeniyeti’nin Atina’sı olarak nitelendirilen
bu şehirde hiyeroglif yazı ile 63 farklı taşın üzerine yazılmış dünyanın
en uzun Maya metni; Copan şehrinin kurulduğu günden itibaren
kanun yapıcıların yüz portrelerinin oyulduğu dikdörtgen şeklindeki
sunak ve M.Ö. 571 yılında yapılıp, ancak 1989 yılında ortaya çıkarılmış
olan Rosalila Tapınağı bilhassa ilginçtir.
78
79
ALBEROBELLO
İTALYA
Onay Tarihi
Kriter
: 1996
: iii, iv, v
Ayrıca evlerin sahip olduğu kalın duvarlar, içeride yazın serin kışın ise
ılık bir havanın hakim olmasını sağlıyor. Evlerin neden böyle dizayn
edildiğiyle ilgili pek çok rivayet var. Bunlardan en ilginci, kasaba
halkının çok yüksek “vergilerden” kaçmak için bu yönteme
başvurduğunu söylüyor. Zira bu yapım tekniği, vergi müfettişleri
teftişe geldiklerinde evin kolayca sökülüp ortadan kaldırılabilmesini
sağlıyormuş. Locorotondo, Fasano, Cisternino, Martina Franca ve
Ceglie Messapica bölgelerinde de benzer özellikler gösteren evlere
rastlansa da, Alberobello trulli tipi evlerin başkenti olarak kabul
ediliyor. Bu yüzden 1996 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası
Listesi’ne kabul edildi.
İtalya’nın Puglia bölgesinde yer alan Alberobello, 100 bin kişilik
nüfusa sahip olan şirin bir kasaba. Bu kasabayı dünya mirası haline
getiren özelliği ise, ‘trulli” adıyla anılan 2 binden fazla evin yarattığı
kültürel zenginlik. Konik çatılarıyla bizim Harran evlerini andıran bu
yapılar, tamamen geleneksel yöntemlerle kireçtaşı kullanılarak ve
harçsız olarak inşa ediliyor. Yöre sakinleri, yakın çevreden temin
ettikleri malzemelerle, günümüzde de aynı şekilde ev yapmayı
sürdürüyorlar. Tarihöncesi yapı tekniğiyle inşa edilmiş bu evler
kasabaya masalsı bir hava veriyor.
80
81
PIAZZA DEL DUOMO
Onay Tarihi
Kriter
: 1987
: i, ii, iv, vi
İTALYA
Milano’nun kalbi durumundaki Piazza Del Duomo (Duomo
Meydanı), dünyaca tanınan bir grup anıtsal yapıdan oluşmaktadır.
Meydana ismini veren ise, alanın sonunda yer alan Duomo
Katedrali’dir. 1386’da beyaz mermerden Gotik tarzda inşa edilmeye
başlanan katedral, Roma’daki aziz Peter Katedrali ve Sevil’deki
katedralden sonra dünyanın üçüncü en büyük katedralidir. Yapımı
beş yüz yıl sürmüş ve ancak 1805 yılında tamamlanabilmiştir. Bunun
nedeni, katedralin nasıl bitirileceğine ilişkin sonu gelmeyen
tartışmalardır. İnşaatın bu kadar uzun sürmesi, yöresel dilde bir
deyim oluşmasına yol açmıştır. Milanolular uzun süren bir işi
tanımlamak istediklerinde, “Lungo come la fabrica del Duomo Duomo inşaatı gibi uzun” demektedirler.
Fakat tüm bu çabaların sonunda, ortaya İtalya’nın en büyük ve kompleks gotik yapısı çıkmıştır. Ortasında Kral Victor Emanuel II’yi Martino
Savaşı’nda tasvir eden büyük bir heykelin bulunduğu Piazza Del Duomo’da, katedralin yanı sıra Ortaçağ mimarisinin başyapıtları niteliğinde
olan bir çan kulesi (Pisa Kulesi), mezarlık ve Vaftizci Yahya’ya ithaf edilen Vaftizhane bulunur. Pisa Kulesi belki de bu yapılardan en fazla
82
tanınanıdır. Her yüz senede yedi santim sağa doğru eğilen yapı, her yıl çok sayıda turisti kendine çekmektedir.
83
KYOTO
Onay Tarihi
Kriter
: 1994
: ii, iv
JAPONYA
M.S. 794 yılında Eski Çin’in başşehirlerini model alarak inşa edilen
Kyoto, 19. Yüzyılın ortasına kadar Japonya’nın başkenti olmuştur.
1000 yıllık sürece boyunca Japon kültürünün merkezi olan Kyoto,
ahşap bina yapımı, dinsel mimari ve Japon bahçe sanatı alanındaki
tüm gelişimi gözler önüne serer. Japonlar tarafından "Hana no
miyako" yani "Çiçeklerin Şehri" olarak adlandırılan eski başkent
Kyoto, tarihi bin yıldan eskiye dayanan 17 tapınak, mabet ve kale
içermektedir. Bu 17 yapı, Kyoto’yu UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne
sokmuştur. Japonya’nın en çok turist çeken (yılda 40 milyon) bu
kenti, ayrıca 1600 budist tapınak, iki imparatorluk sarayı ve 400 Şinto
mabedine evsahipliği yapmaktadır. Kyoto tarihi açıdan o kadar
zengindir ki, her gün bir tapınak ziyaret edileceği düşünülürse, tüm
Kyoto’yu layıkıyla gezmenin beş buçuk yıl süreceği söylenmektedir.
84
85
MEXICO CITY MERKEZİ
ve XOCHIMILCO-MEKSİKA
Onay Tarihi
Kriter
: 1987
: ii, iii, iv, v
Azteklerin eski başkenti Tenochtitlan’ın yıkıntıları üzerine İspanyol’lar
tarafından kurulan Mexico City, bugün dünyanın en geniş ve nüfus
bakımından en yoğun şehirlerinden biridir. Rusya’daki Kızıl
Meydan’dan sonra dünyanın en büyük ikinci meydanı olan Zocalo
Meydanı, Mexico City’nin tarihi merkezidir ve çevresinde yer alan
tarihi yapılarıyla birlikte 1987 yılında Dünya Mirası Listesi’ne
alınmıştır. Bu tarihi yapılar Aztek’lerin ana tapınağı olan Templo
Mayor, kıtadaki en büyük katedral ve iç duvarları Diego Rivera’nın
bağımsızlık savaşını anlatan resimleriyle süslü olan Ulusal Saray’dır.
Templo Mayor’un kalıntıları, İspanyol istilacılar tarafından yıkıldıktan
dört yüz yıl sonra keşfedilmiş ve üzerindeki koloniyal tip evler
yıkılarak ziyarete açılmıştır. Yine Dünya Mirası Listesi’nde olan ve
Mexico City’nin 28 kilometre güneyinde yer alan Xochimilco ise,
tamamen Venedik’i andırır. 1600 kilometre uzunluğa ulaşan su
kanallarında ulaşım gondollarla sağlanmaktadır.
Eskiden göl olan bu bölgede, adacıklar üzerinde hala tarım
yapılmaktadır. Burada gezerken karşılaştığınız rengarenk gondollar,
çalgıcılar, yiyecek içecek satıcıları, Xochimilco’yu tam bir karnaval
86
yerine çevirir.
87
KATHMANDU VADİSİ
Onay Tarihi
Kriter
: 1987
: ii, iii, iv, v
NEPAL
Yirmi kilometrelik bir alan içerisinde yer alan Durbar Meydanı,
Patan, Bhaktapur Swayambhu ve Bauddhanath Budist stupaları ile
Pashupati ve Changu Narayan Hindu Tapınakları Kathmandu
Vadisi’nde bilhassa önem taşıyan yedi eserdir. Kathmandu Vadisi,
Nepal’in kültürel ve sanatsal geçmişini içeren bu yedi anıt
grubuyla 1979 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Durbar
Meydanı’nın gelir getirmesi için yöresel düzeyde ilginç çözümlere
rastlıyorsunuz. Meydana giden bütün yolların girişine birer gişe
konulmuş. Nepallılar buraya girerken ücret ödemeseler de, gelen
her turist bu yola girebilmek için bilet almak zorunda. Kahtmandu
Vadisi’nin ayrıca belirtilmesi gereken bir özelliği, eroin ve diğer
uyuşturucuların serbest olmasından dolayı buranın 1960’lı yıllarda
hippilerin uğrak yeri haline gelmesiydi. Sonradan her tür
uyuşturucu madde kullanımı yasaklandı. Bugün UNESCO bölge
için en büyük tehlikenin, kontrolsüz kentsel gelişme olduğuna
dikkat çekiyor.
88
89
ITCHAN KALA
Onay Tarihi
Kriter
: 1990
: iii, iv, v
ÖZBEKİSTAN
Itchan Kala, İpek Yolu üzerindeki muhteşem kent Hiva’da yer alan bir
iç şehir. 10 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevrili bu bölge, ticaret
kervanlarının İran’a gitmek için çölü geçmeden önce uğradıkları son
durakmış eskiden. İçinde 50 tarihsel abide, 250 kadar eski ev yer
alıyor. Tarihi yapılar arasında özellikle Djuma Camii’yi, anıtmezarları,
medreseleri ve 19. Yüzyılın başında Alla-Kulli-Khan tarafından inşa
edilen iki sarayı sayabiliriz. Itchan Kala, Orta Asya’da İslam Mimarisinin en iyi korunmuş örneklerini içerdiği için, 1990 yılında UNESCO
tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne alındı. İlginç bir özelliği belirtmeden geçmeyelim. Hiva halkının Türkçesi bizim kullandığımız dile
Azerilerden sonra en yakın olanı. Dolayısıyla Hiva’ya gittiğinizde yöre
halkıyla anlaşmakta hiç zorluk çekmiyorsunuz. Bölge sakinlerinin bir
Dünya Mirası’na sahip olmaktan dolayı gurur duyduğunu her hallerinden anlamak mümkün. Zaten girişe konulmuş dev sertifika da
bunu çok iyi anlatıyor.
90
91
WIELICZKA TUZ MADENİ
Onay Tarihi
Kriter
: 1978
: iv
POLONYA
Wieliczka Tuz Madeni, bölgede binlerce yıl öncesinden itibaren
başlanan tuz çıkarma girişimlerinin, 13. Yüzyıldan itibaren daha sistemli
hale gelmesiyle oluşmuş. Krakow’a 20 kilometre uzaklıkta bulunan
Wieliczka Tuz Madeni, % 90 tuz yoğunluğuna sahip monoblok bir tuz
kayasından oluşan yapısıyla, çok uzun zamandır insanlığa hizmet
etmeyi sürdürüyor. Dokuz katmandan oluşan, yüz elli metre derinliğe
ulaşan tuz madeninin en önemli özelliği, 300 kilometreyi aşan galerilerinin bugün ismi bile bilinmeyen madencilerin meydana getirdiği
sanat eserleriyle dolu olması. Maden içinde ilerlerken çok sayıda
heykel ve sunağa rastlıyorsunuz. Üstelik hem bunlar, hem de merdiven
basamakları ile parke taşları tamamen tuzdan meydana getirilmiş.
Bilhassa büyük bir tuz kayası oyularak yapılan katedral ile içindeki heykel, gravür, rölyef ve nişler madene benzersiz bir görünüm
kazandırıyor. Havalandırma sistemlerinin bu tuzdan sanat eserlerinde yaratmaya başladığı tahribat, 1978 yılında UNESCO’nun devreye
girmesini sağlamış. Wieliczka Tuz Madeni hemen Dünya Mirası ilan edildikten sonra, havalandırma sistemi yenilenmiş ve gelecek
92
kuşaklara ulaşması garanti altına alınmış.
93
BATALHA MANASTIRI
Onay Tarihi
Kriter
: 1983
: i, ii
PORTEKİZ
Portekizlilerin 1385 yılında Kastilyalılar’ı mağlup ettikleri Aljubarrota
savaşı anısına yaptıkları dini yapı, yüzyıllar boyunca Batalhalı
Dominikenlere hizmet vermiştir. Portekiz İmparatorluğu sonraki iki
yüz yıl boyunca bu büyüklükte bir başka projeye girişmemiştir.
Özellikle Manueline sanattan etkilenen ve Gotik tarzda yapılan
manastır, görülmeye değer bir şaheser olarak ziyaretçilerini
beklemektedir. Kral John I ve eşi ile birlikte dört oğlu ve eşlerinin de
mezarları bu manastırda bulunmaktadır. Ama bunların en ünlüsü
Prens Henri de Navigator’dır (Denizci Henri). Portekizde ilk denizcilik
okulunu açan, Portekiz denizciliğinin gelişmesini sağlayan Prens
Henry, bu girişimi ile Portekizli denizcilerin Ümit Burnu’nu dolaşarak
Hindistan ve Uzak Doğu’ya ulaşan deniz yolunu açmalarını
sağlamıştır.
Böylece dünya tarihini tümüyle değiştiren yeni gelişmelerin önü
açılmıştır. Yapının “Tamamlanmamış Kilise” denilen bölümü ise,
bitmemiş haliyle bile görenleri hayrete düşüren bir güzelliğe sahiptir. Duvar süsleri, nişler ve heykeller benzersiz sanat eserleridir.
94
95
PORTO
Onay Tarihi
Kriter
: 1996
: iv
PORTEKİZ
Dünyaca ünlü Porto şaraplarının anavatanı olan Duoro Vadisinin dik
yamaçlarında zümrüt yeşili üzüm bağları Duoro Nehri boyunca Atlantik
Okyanusu sahillerine kadar uzanır. Nedir bu güzel vadiyi dünyada tek
yapan ve neden Porto Şarapları benzersiz bir rayihaya sahiptir? Bunun
nedenlerinden biri, vadinin toprak yapısında bulunan beyaz renkli
taşlardır. Üzümlerin olgunlaştığı yaz mevsiminde gündüz ortalama 30
santigrat derece ısıyı emen bu taşlar, gece de vadinin ısısını 30 santigrat
derecede sabit tutar. Gece ve gündüz sabit ısıda olgunlaşan bu üzümler
farklı ve harika bir çeşniye sahiptir. 2000 yıllık Duoro Vadisi’yle birlikte
Porto şehri UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. Şehrin her
yanında, diyelim ki bir meydanı süsleyen ışıklı çok büyük bir panoda veya
Katedral meydanında yere döşeli parke taşlarının arasında Dünya Mirası
Amblemi’ni görmek mümkündür.
96
97
Onay Tarihi
Kriter
SINTRA
: 1995
: ii, iv, v
PORTEKİZ
Ortaçağdan beri Portekiz kraliyet ailesi ve asillerinin yazlık
saraylarının bulunduğu Sintra, asırlık ağaçların oluşturduğu
ormanlar içinde tepelere yaslanmış güzeller güzeli bir şehir.
Sintr’da villalar ve saraylar yemyeşil ağaçların arasında inci
taneleri gibi görünür. Ama bu şehrin en ünlü unsuru kraliyet
yazlık sarayının mutfak bacalarıdır. Şehrin her yerinden
görülen bu iki yüksek baca, zamana göre ileri bir teknikle
inşa edilmiştir. Mutfakta oluşan baca gazlarının atılması
konusunda son derece başarılı bir mimari özelliğe sahiptir.
Sintra ayrıca 19. Yüzyılda Avrupa’da Romantik Mimari’nin ilk
merkezi
olmuştur.
II.
Ferdinand’ın
bir
manastırdan
dönüştürdüğü kale, yerel ve egzotik ağaçların içinde Gotik,
Mısır, Fas ve Rönesans unsurlarının romantik bir duyarlılıkla
bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Park ve bahçelerin kendine özgü dizaynı, sonradan Avrupa’da peyzaj mimarisinin
gelişiminde çok önemli etkilerde bulunmuştur.
98
99
MOSTAR KÖPRÜSÜ
SARAY BOSNA
İlginç bir şekilde Mostar Köprüsü, Dünya Mirası Listesi’nde istisnai
bir yer teşkil eder. Zira UNESCO, 6 numaralı kriterin tek başına
kullanılmamasını tavsiye etmiş, fakat sonradan kendi tavsiyesine
rağmen, Mostar Köprüsü’nü sadece bu kritere dayanarak listeye
dahil etmiştir. Böylece Avrupa kıtasındaki en önemli Osmanlı
yapıtlarından biri olan Mostar köprüsü, sembolik değeri nedeniyle insanlık mirası sayılmıştır. Yüzyıllardır gerek aynı şehrin iki
yakası, gerekse burayı paylaşan farklı kültürler arasında köprü
vazifesi gören bu görkemli anıt, bir Türk firması tarafından restore
edilmiştir. Savaş sırasında yıkılan ve nehre düşen taşlar özenle
çıkarılmış, yapım tekniği ve mimarisine birebir sadık kalınarak
yeniden inşa edilmiştir. Köprünün hem yeniden inşa edilmesi,
hem de Dünya Mirası ilan edilmesi, 2000’li yıllarda o coğrafyada
yaşanan korkunç savaşa verilebilecek en güzel yanıt olmuştur.
Onay Tarihi
Kriter
: 2005
: vi
Onay Tarihi
Kriter
: 1995
: ii, iv, v
SKOCJAN MAĞARALARI
SLOVENYA
Debisi yüksek bir nehir, yeryüzünü değil de akmak için
yeraltını seçerse ne olur? Keşfedilebilmiş en güzel
yanıtlardan biridir Skocjan Mağaraları. Bir tepenin
üzerine kurulmuş Sloven köyünün altından geçen sular,
derinliği 100 metreyi bulan bir yer altı kanyonunun içine
bir çağlayanla dökülür. Birkaç metrelik dar kanyonda
yoluna devam ettikten sonra, 40 km uzaklıkta denize
döküldüğü noktaya kadar bir daha gün ışığına çıkmaz.
Yeryüzünde heyecanla izlediğimiz bazı güzel nehir ve
çağlayanların, yeraltında bütün haşmetiyle ve benzer
güzellikleri sergileyerek aktığını görmek için her yıl on
binlerce doğa aşığı turist bu bölgeye gelmektedir.
Gün boyu ve her saat başı rehberler eşliğinde mağaraya
inen gruplar, çağlayanları 12 metreye ulaşan yer altı
kanyonunda köprüyü tek sıra halinde geçerken, 50
metre aşağılarında çılgınca bir hızla akan yer altı nehrini,
50 metre yukarılarında da bu yer altı dünyasının gökkubbesini seyretmenin inanılmaz keyfini yaşamaktadırlar.
Ayrıca on binlerce yıldır insanlar tarafından kullanıldığı
için, buluntularıyla geçmişimize ilişkin ipuçlarını da bize
ulaştırmaktadır.
100
101
SIGIRYA
Onay Tarihi
Kriter
: 1982
: ii, iii, iv
SRİ LANKA
Adını dünyaya çay ve güçlü filleri ile duyuran eski adıyla Seylan
Adası, Hindistan’ın güneyinde yer alan, harika iklim ve doğasıyla
dikkat çeken muhteşem bir adadır. Çağlar boyunca Hindistan
yarımadasından buraya gelen gruplar, bu güzel adada Hint kökenli
uygarlıklar kurmuşlardır. İşte bunlarda birinin kaçak prensi, adanın iç
kısımlarında Sigirya denilen yerde, geniş düzlüklerin ortasındaki
volkanik bir kayayı bugün hayranlıkla seyrettiğimiz muhteşem bir
saray kale haline getirmiş. Düşmanlardan korunmak için bazı bölümleri yontulan kaya, çok zor tırmanılabilir hale getirilmiştir. Çevresine
kale duvarları örülüp, hendekler kazılmış, bazı bölümlerinde büyük
kaya parçaları desteklerle yuvarlanmaya hazır hale getirilmiş ve son
olarak da tam tepeye harika bahçeleri, havuz olarak da kullanılan
sarnıçları ile bir saray inşa edilmiştir. 370 metre yükseklikten, üç yüz
altmış derece açı ile kilometrelerce uzak mesafeleri görmeye imkan
veren bu kale saray, 1982’den bu yana koruma altındaki bir dünya
mirasıdır.
102
103
NGORONGORO
Onay Tarihi
Kriter
: 1979
: vii, viii, ix, x
TANZANYA
Afrika’da Kenya’dan başlayıp Tanzanya’ya kadar devam eden Serengeti düzlüğü ve Tanzanya’da derinliği 600 metre ve çapı 19 kilometre
olan Ngorongoro krateri Milli Park olarak UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır. Bir dönem yörede yaşayan Mashai kabilelerinin yarattığı tehdit nedeniyle Tehlike Altındaki Dünya Mirasları listesine de giren Ngorongoro, uluslararası yardımlarla kurtarılmıştır. Her
yıl yağmurlu ve kurak mevsim dönemlerine göre iki kez binlerce yabani hayvanın göçüne tanık olmaktadır. Ngorongoro çanak biçimindeki yapısı, uygun iklimi ve yoğun yabani hayvan nüfusu ile muazzam güzellikteki doğal yaşam alanlarındandır. Burada ziyaretçiler aslan,
sırtlan, hipopotam, zürafa, zebra, leopar gibi pek çok canlıyı doğal ortamlarında izleme şansını elde etmektedirler.
104
105
ST. SOPHIA KATEDRALİ ve
PECHERSK LAVRA UKRAYNA
Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Doğu Avrupa’nın en güzel katedral ve
manastır komplekslerinden biri olan St. Sophia yer alır. Ayasofya’ya
rakip olarak inşa edilen kompleksin girişinde 7 katlı bir kapı
bulunmaktadır. Yapı, altın mozaikleri ve Hıristiyan dinini konu alan
mavi fon üzerine yapılmış benzersiz duvar ve tavan resimleriyle
ünlüdür. Altın yaldızlı kubbeleri bu dünya mirası kompleksin görkemini daha da arttırmaktadır. Pechersk Larva ise, Ortodoksluğun
Rusya’da 17. Yüzyıl’dan 19. Yüzyıl’a kadar yayılım göstermesinde
büyük paya sahip olan bir dini yapılar topluluğudur. Hemen altında
uzunluğu beş kilometreyi bulan tüneller mevcuttur. Mum ışıklarıyla
aydınlatılan bu tünelde, dini liderlerin mezarları yer almaktadır
Onay Tarihi
Genişletme
Kriter
: 1990
: 2005
: i, ii, iii, iv
Onay Tarihi
Genişletme
Kriter
: 1994
: 2000
: vii, viii
HA LONG BAY
VİETNAM
Kuzey Vietnam’da insan gözünün görebileceği en muhteşem
manzaralardan biri sizi Halong Bay’de beklemektedir. Denizin
içinden fışkırmiş gibi görünen 1600’den fazla büyüklü küçüklü ada,
hafif sisler içinde yemyeşil birer rüya adası gibi görünür. Birbirine
yakın adalar aralarında harika boğazlar, koylar ve geçitler
oluşturmuştur. Bazı adaların üzerindeki tapınaklar, Uzak Doğuya
has mimari tarzları ile birer biblo gibi durur. Denizden çok dik
yükselenlerin yanı sıra, seyrek de olsa minik kumsallar oluşturmuş
koylara da rastlanır. Yüzyıllar öncesinden bugüne gelen Uzak
Doğu’ya özgü tekneler yelkenlerini açıp adalar arasında dolaşırken
baş döndüren bir manzara oluştururlar. Adaların arasında kalan
sular inci tarlaları ve deniz ürünleri için çok verimli bir ortam
oluşturmaktadır. Geçimini bu ürünlerle sağlayan yöre insanlarının
yüzen 3-5 evden oluşan yerleşim birimleri ve bunlar arasında
ulaşımı sağlayan tek kürekli tekneleri turistlerin fotoğraf karelerine
harika görüntüler olarak yansımaktadır.
Efsaneye göre çok eski zamanlarda Vietnam halkını denizden gelen
tehlikeli yabancılara karşı korumak için tanrılar gökyüzünden ejderler atmışlar. Denize inen bu ejderlerin kıvrımları adaları oluşturmuş
ve yüzlerce adanın kıvrımları arasında kaybolan düşman gemileri
karaya ulaşamamış, böylece bu güzel ülkenin güzel insanları
kurtulmuştur.
106
107
MY SON TAPINAĞI
VİETNAM
4. ve 13. yüzyıllar arasında Vietnam’da Hinduizmden etkilenen
Champa Krallığı hüküm sürdü. Danang şehrinin 69 kilometre
güneybatısında yer alan My Son tapınağı, bu kültürün arkasında
bıraktığı en etkileyici izlerden biridir. 70’den fazla mimari öğeyi
kapsayan bu dinsel yapılar kompleksi, Vietnam’da yabancı bir Hindu
kültürünün oluştuğu ve yok olduğu yer olarak UNESCO tarafından
koruma altına alınmıştır. Bir başka gerekçe de, Güney Doğu Asya’nın
tarihinde çok önemli bir rol oynayan Champa Krallığı’nın izlerini
günümüze taşımasıdır. Restorasyon çalışmaları süren tapınakların
kalıntıları bu kültürün görkemini hissettirecek kadar muhteşemdir.
Özellikle Asparas dansçılarının kabartmaları çok dikkat çekicidir. Kazı
alanından çıkan irili ufaklı pek çok buluntu, Danang şehrindeki
Champa Mimarlık Müzesi’nde sergilenmektedir.
Onay Tarihi
Kriter
: 1999
: ii, iii
Onay Tarihi
Kriter
: 1990
: vii, viii, ix, x
TE WAHİPOUNAMU
YENİ ZELLANDA
Te Wahipounamu, insanın nefesini kesecek kadar güzel bir su
girintisidir. Tasman Denizine açılan Fiordland, Norveç fiyortlarını
kıskandıracak kadar muhteşem fiyortlardan oluşur. Bu milli parkın
Milford Sound bölümüne giden tek kara yolu 1963 yılında 700
metre yükseklikte açılan 1200 metre uzunluğunda bir tüneldir.
Bölgenin çevresi, karlı yüksek dağlarla çevrilidir Fiyort’ta 500 ila
1000 metre civarında yüksek yamaçlardan akan harika görünümlü
şelalelere rastlıyorsunuz. Ayrıca bu yöreye özgü deniz aslanları
çevredeki kayalık bölgelerde barınıyorlar. Fiyort içinde su altı
yaşamını inceleyen bir observatuar bulunmakta. 2014 metre
yüksekliğindeki Pembroke Dağı ve Buzulu fiyort gezisi yapan
turistleri büyülüyor. Fiyort turları, ancak erken rezervasyonla yer
bulunabilen 200-300 kişilik teknelerle yapılıyor. Burada ayrıca sekiz
yüz yaşını bulan ağaçlara, dünyanın tek yüksek dağ papağını
“kea”ya ve soyu tükenmek üzere olan Takahe kuşlarına rastlayabilirsiniz.
108
109

Benzer belgeler