m - Serhat Kültür Dergisi
Transkript
m - Serhat Kültür Dergisi
‹Ç‹NDEK‹LER tarih - kültür - haber dergisi Yay›n Sahibi, Yaz› ‹flleri Müdürü: M. Caner Aras Kültür Sanat Yönetmeni: Türkan Narin Tarih: Yard. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz Yay›n Kurulu: Prof . Dr. Oktay Belli Prof. Dr. Esin Derinsu Day› Doç. Dr. Ali Murat Aktemur Sait Küçük Dr. Yaflar Kalafat ‹hsan Özköseli Sezai Yaz›c› Nevzat Erda¤ Ziya Zakir Acar ‹lhan Polat Tamer Varl› Hikmet Aksu Hukuk Dan›flman›: Av. Erkan Karagöz Dizgi- Sayfa Tasar›m: Ömer Güzel 0 536 580 36 00 Bask› Ege Bas›m Sanatlar› Ltd. fiti. Esatpafla Mah. Ziyapafla Cad. No: 8 34704 Çaml›ca/Üsküdar/‹ST. Tel: (0216) 472 84 01 ‹dare ve Yaz›flma Adresi: fiirinevler Mh. Maraflal Çakmak Cd. Meriç Sk. Halis Ahmet ‹fl Mrk. No: 6 Kat: 8-34 Bahçelievler- ‹stanbul Gsm. 0535 258 56 33 web. www.serhatkultur.com e-mail. [email protected] [email protected] Yerel Süreli Yay›n ---------------------------------------------✓ Yay›nlanmayan yaz›lar iade edilmez. ✓ Yaz›lar›n hukuki sorumlulu¤u yazar›na aittir. ✓ Dergiden yaz›l› izin al›nmadan iktibas yap›lamaz. ✓ Reklamlar›n sorumlulu¤u firmalara aittir. 2011 • Serhat Kültür Türk Bayra¤›yla Verilen Ders Neflflee DOSTER 2’de 56. Eurovision fiark› Yar›flmas› Birincileri Can Azerbaycan ve Bizim ‹ki Can›m›z Nigar & Eldar Cafer AKYOL 15’de Sar›kam›fl fiehitlerini Anma Yürüyüflü 4’de Elçibey Abbas GÖKÇE 13’de 14’de E¤er Kafan›z Büyükse S›k›nt›l› Bir Yaflam De¤iflmez Kaderiniz Olacakt›r ‹hsan ÖZKÖSEL‹ 15’de 27’de Birleflik Kafkasya’da Ortak Halk Kültür Kotlar› (1) Dr. Yaflflaar KALAFAT 28’de Afl›klar Konser Verdi 6. Uluslararas› Kars Afl›klar Bayram› Turgay KAYA 10’da Kars Lisesi’nden An›lar Av. Halis ÖZDEM‹R Bar›fla Giden Yol - 2 Olcay KARSLIO⁄LU 30’da Abbas GÖKÇE’nin Yeni Kitab› Ç›kt› 31’de “Bir Kahkaha Tufan›” Anan Ölsün, Nenen Ölsün, Yoksa Sinan Ölsün "Sar› Gelin"? (1) Hikmet BABAO⁄LU 32’de Halk Takvimi'nde Y›l›n Bölgüsüne Dair Asef ORUCOV 34’de Âfl›k Kevseri (Dursun Do¤an) 36’da Nas›l Tüccar Oldum Av. Akay BEfifiM MART 38’de Türk Kad›n› Nevzat ERDA⁄ 16’da Araç Kullan›rken Asla! fifieener DANYILDIZ 39’da Duygusal Derinlik mi Vefa m›? Handan ASKERAN TON 17’de Azize - 2 P›nar KEMERC‹ 40’da Bu Günkü Dünya ve Biz Hikmet AKSU 18’de Emiler Dr. Beflfliir DOSTER 19’da Geçmiflte Kars’ta E¤itim Hayat› Aydan GÜRLÜYER 20’de Kalbinizle Ayn› Yaflta m›s›n›z? Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ 22’de Sar›kam›fl Destan› Afl›k Korkmaz ‹kan 24’de Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma Derne¤i 25’de Piknikte Bulufltu De¤iflmeyen Gerçekler ‹lhan POLAT Kapak Tasar›m 26’da Eski Anadolu ve Ortado¤u’dan fiiir’ler (II) Tamer VARLI 42’de K›r›k, Ç›k›k ve Burkulmalarda ‹lk Yard›m - 2 Sevda AKYOL 44’de Diyabet ve Obezite H›zla Art›yor Yeni Tan›m: Diyabezite Uz. Dr. Ka¤an GÜNGÖR 45’da Sorun Söyleyelim Nevzat ERDA⁄ 46’da Okuyucu fifiiiirleri 47’de Gönül Penceresinden Bir Nefes Cafer AKYOL 48’de : Handan ERDA⁄ No: 1 Halkla ‹liflkiler Reklamc›l›k Dan›flmanl›k Ltd. fiti. www.serhatkultur.com 2 Neflfle e DOSTER Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Türk Bayra¤›yla Verilen Ders E¤itimci -Yazar [email protected] UROV‹S‹ON fiark› Yar›flmas›’nda Azerbaycan birinci oldu. Yar›flman›n birincileri Nigar ve Eldar sahneye bir ellerinde Azerbaycan bayra¤› di¤er ellerinde Türk Bayra¤›yla ç›kt›lar. E Bu zarif ve anlaml› mesaj›n alt›nda yatan gerçek neydi acaba hiç düflündük mü? Biraz gerilere gidip, baz› ipuçlar›na ne dersiniz? Bursa’daki Türkiye - Ermenistan milli maç›nda stadyuma Azerbaycan bayra¤› sokulmas›n› yasaklad›¤›m›z günlere dönersek, ne düflünürsünüz? Yar›flma sonunda sahneye ay y›ld›zl› bayra¤›m›z› sallayarak ç›kan genç Azeri sanatç›lar bize vefa dolu bir selam yollamad›lar m›? Ya da bu güzel davran›fl›n alt›nda inceden inceye de olsa bir sitem, bir serzenifl yok muydu? Bu jestle her f›rsatta “Biz bir millet, iki devletiz” diyenlere bir sanatç› duyarl›l›¤›yla esasl› bir ders verilmedi mi? Mesaj al›nm›fl, anlayan anlam›flt›r. Ve Azeri sanatç› Nigar, gazetecilerin “Neden sahneye Türk bayra¤›n› da sallayarak ç›kt›n›z?” sorusunu flöyle yan›tlam›flt›r: “Türkiye’nin elenmesine çok üzüldüm. O nedenle de sahneye içim buruk ç›kt›m. O anda içimden geldi¤i için de Türk Bayra¤›n› kendi bayra¤›m›zla birlikte tafl›d›m”. Gelelim Nigar ve Eldar için yürek sözlerime; Sizler! Ata ve ana topraklar›m›n yüz ak› sanatç›lar›s›n›z. Yürekli, vefal›, dost ve kardefl s›cakl›¤› tafl›yans›n›z. Sizleri ayakta alk›fll›yor, baflar›n›zdan ötürü kutluyor ve ba¤r›ma bas›yorum. Sanat›n evrenselli¤ini, siyasetin önünde tuttu¤unuz için sizleri yüre¤imin tüm s›cakl›¤›yla selaml›yorum. Yolunuz ve flans›n›z aç›k olsun. Üzünüz her daim gülsün. Not: Size sizin demeyiniznen öz minnettarl›¤›m› bildirirem. Gelen görüfldere dek sa¤ gal›n, salamat gal›n. 4 Sar›kam›fl fiehitlerini Anma Yürüyüflü ARIKAMIfi Dayan›flma Grubu baflkan› Prof.Dr.Bingür Sönmez baflkanl›¤›nda Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu üyeleri, Akut 4 gece 5 günlük “Top Yolu Yürüyüflünü” tamamlayarak Sar›kam›fl’taki tüm flehitlikleri ziyaret ettiler. Sar›kam›fl gerçe¤ini tarihin karanl›k sayfalar›ndan gün ›fl›¤›na ç›karan de¤erli bilim adam› Prof.Dr.Bingür Sönmez hocam›z bu zorlu 4 gece 5 günü Duygu dolu yürek sözleriyle flöyle anlatt›. S “Pazartesi günü uçakla Erzurum’a 19 kifli geldik. Bu 19 kifli Sar›kam›fl fiehitleri Gönüllüleri. Oradan Erzurum’da bir gece kald›k. Sal› sabah› Narman’a geldik. Narman Belediye Baflkan› Yücel Ahmet ‹flleyen bize çok güzel bir sabah kahvalt›s› sundu. Bal›yla, tereya¤›yla yerel bir sabah kahvalt›s›yd›. Oradan Narmanl› fiehitli¤ine gittik. Narman fiehitli¤i’ni geçen y›l Sar›kam›fl fiehitleri Dayan›flma Grubu ve Giresunlular Grubu ile ortaklafla yapt›rm›flt›k ama eme¤in büyük bir bölümü Ahmet Güney’e nay’a aittir. O flehitli¤i ziyaret ettik. Çok duyguland›lar sahiden, ilk defa flehitlik görüyorlard›. Oradan Akut ekibi ile beraber Çimenli Köyüne geldik. Çimenli Köyü 9. Kolordunun yola ç›kt›¤› Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 SERHAT KÜLTÜR HABER nokta. 9. Kolordunun Sar›kam›fl’a varmak için top yolunu yürüyerek Bard›rz Köyüne gelme plan›m›zd›. 1914’ün 22 Aral›k’›nda asker Horhor’da toplanm›fl ve bu Çimenli Köyü’ne yola ç›km›fl. Top yolu; ta Roma’dan beri askerin kulland›¤› da¤lar› aflan bir siluet halinde yol. Bunu Yavuz Sultan Selim de kullanm›fl, 4.Murat da kullanm›fl. Geçti¤imiz yollar Londra asfalt› de¤il, yani da¤›n bu taraf›ndan da gidiliyor, öbür taraf›ndan da gidiliyor. Vadiden de gidiliyor tepeden de ç›k›l›yor ama öyle nokta var ki o tepeyi aflmak zorun- 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür das›n›z. 3 tane büyük tepe var. Bir tanesi Naldöken tepesi. Oradan bugünkü bir teknolojiyle bir tank›n ç›kmas› imkans›z. 2. gece kamp›m›z› o da¤›n ete¤inde kurduk. Da¤› seyrettik “Biz bu da¤› nas›l ç›kaca¤›z?” diye. ‹nanmayacaks›n›z ama hala nal var burada. Öküz nal› bulduk. Biz yürürken o kadar zorland›k ki... 45 derece e¤imli bir tepe ve yakla- 5 fl›k 70-80 rak›m fark ediyor. Tepede hala nal var. Aralarda askerin çar›klar› kay›yordu, toplar› ç›karam›yordu, merdiven yap›yorlard› dedikleri yer. Biz yaz flartlar›nda bu kadar donan›mla bile zorland›ysak o askerler o so¤ukta -20 derecede gece gündüz ne yapt› bilemiyoruz. Biz kamp yürüyüflü yapt›k. Yoruldu¤umuz yerde dinlendik, yemek zaman› gelen yerde yeme¤imizi yedik, yatmam›z gereken yerde yatt›k. O asker cebri yürüyüfl yapm›fl. 2,5-3 günde bu yolu alm›fllar. Çimenli Köyü’nden ç›km›fllar Bard›rz’a gelmifller. 2,5-3 günde 29 tümen öncü gelmifl, 28 tümen de bu yolun yan›ndan gelmifl. Zaten bizim yolumuz da zaman zaman 28 tümenle, 29 tümenin yollar› ile çak›flt›. Hepsi 6 2,5 günde mi gelmifl? Hay›r. 1 hafta boyunca asker akm›fl o da¤larda. ‹lk giden tümen 2,5 günde gitmifl. Enver Pafla K›flla Köy’de Narman’dan at›yla devriye gelmifl 18 saatte 2 Alman komutan›yla beraber. Hat›ralarda diyor ki “16 Aral›k’ta askere nutuk verirken üzerinde bir ceketi vard› ama flimdi yan›m›zdan geçerken kürklere bürünmüfltü.” O da¤› o atlarla bile aflmak hakikaten çok imkans›z bir fley. Bugün Sar›kam›fl hakk›nda ben art›k kimseyle konuflmak istemiyorum. Sar›kam›fl hakk›nda insanlar, bilim adamlar›, yazarlar bir fley konuflacaklarsa benimle bir defa Çimenli Köyü’nden Bard›rz’a kadar 4 gece 5 gün bu yolu yürüsünler ondan sonra oturup konuflal›m. Da¤ tafl flehitlik, bazen ucunu buca¤›n› göreme- yece¤iniz flehitlikler var. Tabi flehitler yumuflak topraklara defnedilmifller. Mesela bir h›flt›n düzü var, anl›yorsun ki çok büyük çat›flmalar olmufl. Dağların Da¤lar›n arasınaras›nda bir bir vadivadi bu. Çok da çok çokbüyük büyük bu. büyük bir yaklaşırken çat›flma olmufl, BarBardırz’a karşıdan d›rz’a yaklaflm›flken sisiperleri görüyorsun.karfl›dan Daha çok perleri görüyorsun. Daha yol kenarında şeyler bu. çok yol kenar›nda fleyler bu. Köylü 1915’in bahar›nda da¤lara ç›km›fl, toplam›fl ve flehitleri vadilere getirmifller. Tabi da¤›n tepesine defnedemezsin. Vadiden de tepeye götüremezsin. fiehitlikler hep da¤lar›n ete¤inde, vadilerde. Bunlar›n bir k›sm› giderken, bir k›sm› dönerken flehit olmufl olan kahramanlar. Yani hepsi 22 Aral›k-5 Ocak Sar›kam›fl Meydan Muharebesinde olan flehitler de¤il, onu tespit edemiyoruz. Hepsi bunlar›n Kafkas Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Cephesi s›ras›nda Sar›kam›fl’a giderken, Sar›kam›fl’a dönerken flehit olan kahramanlar. Çok duyguland›k. fiehitliklerin üzerine bayraklar koyduk, foto¤raflar çektik ve çok güzel görüntüler ald›k. Her flehitli¤in bafl›nda dua ettik. Çobanlardan bilgiler ald›k. Kiminin ad› Ziyaret Tepe, kiminin ad› fiehit Tepe, kiminin ad› H›flt›n Düzü, kiminin ad› Reflat Beyin Obas›. Köylü flehitliklere çok sahip ç›kmam›fl, özellikle yörükler, çad›r kurarken tafllar› al›p götürmüfller. Etrafta yayla varsa flehitlerin tafllar›n› tafl›m›fllar. Hiç inanmayaca¤›n›z bir fley söyleyece¤im, çok utanarak söylüyorum birçok insan da o flehitleri eflmifl. Sanki o flehitlerin cep saati vard›, sanki o flehidin üstünde alt›n vard›. fiehitlikleri eflip k›ymetli 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür eflya aram›fllar. Bir baflka söylenti ye göre; Ermeniler çekilirken k›ymetli eflyalar›n›, alt›nlar›n› flehitliklere gömmüfller, “Müslümanlar flehitlere çok sayg›l›d›r, bunlar› kimse ellemez, biz dönüflümüzde ayn› yerden param›z› al›r›z.” diye bir flaibe ç›km›fl. Onun üzerine Papaz› rüyas›nda gören gitmifl flehitli¤i eflmifl, Ermenilerin alt›n›n› bulmaya kalk›flm›fl. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. 7 Yürüyüflümüz Bard›rz’da sonland›. Enver Pafla askerleriyle beraber zaten Hamas üzerinden Bard›rz’a girmiflti. Biz de hemen Hamas’›n kenar›ndan Çak›r Baba üzerinden Bard›rz’a girdik. Bard›rzl›lar Derne¤inin haz›rlam›fl oldu¤u çok büyük bir fiehitleri Anma Etkinliği fiöleni vard›. ma vardı. fiehitlerimizi flehitlikte and›k. Kat›l›mc›lara birer madalya verdik. Jandarma bizi bu süreç boyunca inan›lmaz bir flekilde korudu. 20 tane özel jandarma timi, 4 tane jandarma arama kurtarma timi tam silahl› olarak donan›ml› 20 asker bizi böyle kucaklad›, etraf›m›z› sard›, da¤dan takip etti. Arkadan geldi önden gitti. Bizi korumas›n›n ötesinde onlarla beraber yürümüfl olmak, onlarla beraber flehitleri anmak bize çok büyük bir haz verdi. Askerimiz var olsun. Onlara da bin defa teflekkür ettik. Her durdu¤umuz flehitlik bafl›nda onlar da bizim kadar etkilendiler. Tabi bizimkisi biraz salon ifli oldu. Mesela bir lojistik traktörümüz vard›, a¤›r eflyalar›m›z› o tafl›yordu, 2 tane mutfakç›m›z vard›, çok sefal› bir flekilde günde 3 ö¤ün yemek yapt›lar bize. Yoksa o da¤larda susuz ve yiyeceksiz kalmak ölüm demekti. Bir gece meydan tepesinde traktörümüz bir siperli¤e düfltü, Akut’tan arkadafllar geri dönerek onu kurtarmaya gittiler. 3 saat 2765 rak›mda günlük elbiseleri- 8 8 mizle kald›k. 3 saat içinde anormal üflüdük aç kald›k. Arkamizle kald›k. ve 3 saat içinde anordafl›mla ben bir ya¤murlu¤un mal üflüdük ve aç kald›k. Arkaiçine giripben nefesimizle ›s›nmaya dafl›mla bir ya¤murlu¤un çal›flt›k ama o anda yapt›¤›m›z içine girip nefesimizle ›s›nmaya iflin zorlu¤unu, büyüklü¤ünü bir çal›flt›k ama o anda yapt›¤›m›z kerezorlu¤unu, daha yaflam›fl olduk. Ertesi iflin büyüklü¤ünü bir sabah geç kalaca¤›z diye sabah kere daha yaflam›fl olduk. Ertesi 6’da kalkt›k, kahvalt› diye yapmadan sabah geç kalaca¤›z sabah yola ç›kt›k. Saat 9-10 ve subafl› 6’da kalkt›k, kahvalt› yapmadan bulamad›k yapmak için. yola ç›kt›k. kahvalt› Saat 9-10 ve subafl› Ac›kt›k vekahvalt› inanmayacaks›n›z bulamad›k yapmak için. ama yollarda Akut’un seçti¤i otAc›kt›k ve inanmayacaks›n›z lardan yedik. Ama çok duyguama yollarda Akut’un seçti¤i otland›m çünkü o gün askerde çok lardan yedik. Ama çok duyguaç kalm›fl. Beni bu seyahat land›m çünkü o gün askerde s›raçok s›nda en çok etkileyen fleys›raçay aç kalm›fl. Beni bu seyahat içerken çay fley bulamas›nda enoldu. çok Asker etkileyen çay m›fl. Kar suyunu mataralar›nda içerken oldu. Asker çay bulamaeritip,Kar içine çay at›p, kaynat›p m›fl. suyunu mataralar›nda flekersiz içmifller. Ben de onlar›n eritip, içine çay at›p, kaynat›p an›s›na sayg› duyarak 4 gece flekersiz içmifller. Ben de onlar›n5 gün çay›m› flekersiz içtim. Bu bir an›s›na sayg› duyarak 4 gece 5 flövanist davran›fl de¤ildir. gün çay›m› flekersiz içtim. Bu Biz bir Sar›kam›fll›y›z ama ode¤ildir. flehitler Biz Saflövanist davran›fl Sar›kam›fll›y›z ama o flehitler Sa- r›kam›fll› de¤ildi, o flehitler Anadolu’nun de¤ildi, çocuklar›yd›, Orta AnaAnar›kam›fll› o flehitler dolu’nun çocuklar›yd›, Karadedolu’nun çocuklar›yd›, Orta Ananiz’in çocuklar›yd›. bütün dolu’nun çocuklar›yd›,BizKaradeTürkiye’yi kucaklad›k. Bu yürüniz’in çocuklar›yd›. Biz bütün yüfl bitiminde bir valimiz, vali Türkiye’yi kucaklad›k. Bu yürüyard›mc›m›z, jandarma yüfl bitimindebirbir valimiz,paflavali m›zdan haber gönderdiler; “Seyard›mc›m›z, bir jandarma paflaneye bizhaber de bugönderdiler; yürüyüfle kat›lam›zdan “Seca¤›z.” diye. Biz de onlar› can› neye biz de bu yürüyüfle kat›lagönülden bekliyoruz. Bütün ca¤›z.” diye. Biz de onlar› can› amac›m bu bekliyoruz. yolu, dünyacaBütün ünlü gönülden yürüyüfl yollar›ndan biri yapmak. amac›m bu yolu, dünyaca ünlü Mesela en uzun olan› Yolu. yürüyüfl yollar›ndan biriLikya yapmak. Avrupa’dan geliyor Mesela en uzuninsanlar olan› Likya Yolu. 1000 $ ödüyor. ‹zmir’den bafllaAvrupa’dan insanlar geliyor y›p Antalya’da bir yürüyüfl 1000 $ ödüyor. biten ‹zmir’den bafllayolu bu. Tabi biraz sosyetik bir y›p Antalya’da biten bir yürüyüfl yürüyüfl. Otellerde kal›yorlar, yolu bu. Tabi biraz sosyetik bir arabalarla Otellerde gidiyorlar. Bir de soyürüyüfl. kal›yorlar, nunda ödül al›yorlar. Arzu ediyoarabalarla gidiyorlar. Bir de sorum ki bu yol da, uzun bir tracnunda ödül al›yorlar. Arzu ediyoking kiyolu dünyaca ünlü bir rum bu gibi yol da, uzun bir tracyol olur, insanlar gelirler. Bu yüking yolu gibi dünyaca ünlü bir rüyüflün bir özelli¤i var, bu yol olur, insanlar gelirler. Bubaflyütan girdi¤iniz rüyüflün bir özelli¤i var, bu baflzaman K›flla tan girdi¤iniz Köyü’nde K›flla bir zaman ana konak yaKöyü’nde bir p›yorsunuz, 2. ana konak yagece kona¤› p›yorsunuz, 2. bu. Oraya lojisgece kona¤› tik geliyor, orabu. Oraya lojisdangeliyor, ç›kabilirsitik oraniz. Ama e¤er dan ç›kabilirsiyola Amadevam niz. e¤er yola devam Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 ederseniz bir daha Bard›rz’dan ç›kmak zorunda ederseniz bir dahakal›yorsunuz. Bard›rz’dan Yoksa arada hiçbirkal›yorsunuz. flekilde baflç›kmak zorunda ka bir arada yoldanhiçbir ç›kmak mümkün Yoksa flekilde baflde¤il. ka bir yoldan ç›kmak mümkün Ben çok iyi bir yürüyüflçü de¤ide¤il. lim fakat eski GelBen çok iyi birsportmenim. yürüyüflçü de¤imeden önce düzenli yürüyüfl lim fakat eski sportmenim. Gelyapt›m onun çok faydas›n› meden önce da düzenli yürüyüfl gördüm. Rehberimiz çok iyiydi. yapt›m onun da çok faydas›n› Sevgili Bünyamin, Akut’un Erzugördüm. Rehberimiz çok iyiydi. rum lideri. Her flekilde naz›m›zla Sevgili Bünyamin, Akut’un Erzuoynad›. Akut’çular suyurum lideri.Genç Her flekilde naz›m›zla muzu, yiyece¤imizi tafl›d›. Çad›roynad›. Genç Akut’çular suyular›m›z›yiyece¤imizi kurmam›za tafl›d›. yard›mÇad›retiler. muzu, Size ilginç bir fley söyleyeyim. ‹lk lar›m›z› kurmam›za yard›m etiler. gece büyük çad›r› kuramad›k. Size ilginç bir fley söyleyeyim. ‹lk Benimbüyük 2 kiflilikçad›r› çad›rda 5 kifli yatgece kuramad›k. t›k. O olaylar size her fleyi bölüflBenim 2 kiflilik çad›rda 5 kifli yatmeyi ö¤retiyor. Bu aktivitelerde t›k. O olaylar size her fleyi bölüflas›l amac›m›z flehitlerin meyi ö¤retiyor.gençlere Bu aktivitelerde de¤erini ö¤retmek ve flehit anma as›l amac›m›z gençlere flehitlerin törenlerini bir al›flkanl›k haline de¤erini ö¤retmek ve flehit anma getirmektir. bir al›flkanl›k haline törenlerini Dilerim Sar›kam›fl’tan Kanal’a, getirmektir. Kanal’dan Kutül Amara’ya, Kutül Dilerim Sar›kam›fl’tan Kanal’a, Amara’danKutül Çanakkale’ye, ÇaKanal’dan Amara’ya, Kutül nakkale’den Galiçya’ya, GaliçAmara’dan Çanakkale’ye, Çaya’dan Kurtulufl Savafl›’na,GaliçKurnakkale’den Galiçya’ya, tulufl Savafl›’ndan bu güneKurkaya’dan Kurtulufl Savafl›’na, dar bütün flehitlerimizin ruhlar› tulufl Savafl›’ndan bu güne kaflad olsun.“ dar bütün flehitlerimizin ruhlar› Diyerek sözlerine sonkaleminize verdi. O güzel yüre¤inize flad olsun.“ sa¤l›k Bingür Hocam›z. ‹yi ki varO güzel yüre¤inize kaleminize s›n. sa¤l›k Bingür Hocam›z. ‹yi ki vars›n. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 9 10 6. Uluslararas› Kars Afl›klar Bayram› RS’TA bu y›l 6’nc›s› düzenKAlenen Uluslararas› Kars Âfl›klar Bayram› merhum Devlet Sanatç›s› Murat Çobano¤lu’nun mezar› bafl›nda an›lmas›yla bafllad›. Halk ozanlar› Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl ve Jüri Baflkan› Naz›m ‹rfan Tanr›kulu ile birlikte Karsl› Halk Ozan› Devlet Sanatç›s› merhum Murat Çobano¤lu’nun kabrini ziyaret ettiler. Kur’›n-› Kerim okunmas›, dua edilmesinin ard›ndan Çobano¤lu’nun kabrine k›rm›z› karanfiller b›rak›ld›. Afl›klarla tek tek tokalaflan Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, “Afl›kl›k; gelene¤imizi, görene¤imizi, kültürümüzü bizden sonraki nesillere aktarmakt›r. Rahmetli Çobano¤lu da bu anlam içerisinde üzerine düflen görevi fazlas›yla yerine getirdi¤ine inan›yorum. Gerek saz›yla, sözüyle gerek toplum içindeki tav›r ve davran›fllar›yla gelene¤imizin, görene¤imizin bizden sonraki nesillere aktar›lmas›nda büyük eme¤i olmufltur. Kabri bafl›nda kendisini rahmetle an›yoruz. Çobano¤lu vas›tas›yla Kars ili, Serhat ilimiz gerek Türkiye kamuoyunda gerekse dünya kamuoyunda iyi bir flekilde kendisini tan›tma f›rsat› yakalatm›flt›r. Bu anlam içerisinde de kendisini sayg›yla an›yoruz. Hem afl›kl›k sanat›n›n kalk›nmas›nda bizden sonraki nesillere aktar›lmas›nda üzerine düflen görevi yapm›flt›r. Hem de bir kültür elçisi olarak Kars’›n tan›t›lmas›nda büyük etkisi olmufltur. Ailesine buradan baflsa¤l›¤› dileklerimizi iletiyoruz. Kendi camias›ndaki arkadafllar›na buradan baflsa¤l›¤› dileklerimi iletiyorum.” dedi. Afl›klar daha sonra Kars Belediyesi Toplum Merkezi’ne dönüfltürülen Nam›k Kemal Evi’ni ziyaret ettiler. 10’U YURT DIfi fiIINDAN 120 Afi fiIIK BAYRAMA KATILDI Azerbaycan, Gürcistan, ‹ran, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, K›rg›zistan’dan 10 afl›k, Türkiye’den de 110 afl›k olmak üzere toplam 120 kifli kat›ld›. Afl›klar bayram›nda âfl›kl›k gelene¤inin dallar› olan Hikâyeli Türkü, At›flma, Muamma, Dudakde¤mez ve Divan dallar›nda yar›flmalar yapt›lar Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Haber: Turgay KARA Kars Belediyesi”nin düzenledi¤i etkinlikte ayn› zamanda âfl›k edebiyat›n›n gelece¤e aktar›lmas›na yönelik olarak 2 adet kitap bas›m› da konuklara ve Afl›klara hediye edilecek. “Âfl›kl›k Gelene¤i ve Murat Çobano¤lu” ile “Afl›k Lütfü Hayat› Sanat› ve Eserleri” isimli kitaplar, afl›k edebiyat› kütüphanesinde yer alacak düzeyde. Programda âfl›klar, salon programlar›n›n yan› s›ra Kars Kalesi, Mesire alan› olan Kent Orman› ve ilçelerde de program yapt›lar. Kars Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, afl›kl›k gelene¤ini sahipsiz b›rakmayacaklar›n› söyleyerek, “Afl›kl›k gelene¤inin sahipsiz kalmas› t›pk› masallar›n, destanlar›n, inan›fllar›n sahipsiz kalmas› gibidir” diye konufltu. Serhat flehri Kars’›n afl›kl›k gelene¤inin yo¤unlu¤uyla yafland›¤› önemli mekanlardan birisi oldu¤unu de belirterek, “Kültür co¤rafyam›z›n en önemli mecralar›ndan olan Kars’ta bu gelenek canl› bir flekilde yaflamaktad›r. Gelene¤i yaflatma ad›na düzenledi¤imiz afl›lar bayram›yla saz›n ve sözün ustalar›yla hak etti¤i de¤eri vermeye çal›fl›yoruz. Bu y›lki afl›klar bayram›m›zda flifai edebiyat›n damarlar›ndan akan söz afl›klar›n tellerine dökülecek. Ayr›ca uluslararas› boyutta daha zengin hale getirilen programlar; Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Türkmenistan, K›rg›zistan, Kazakistan’dan gelen afl›klar yapacaklar› programlarla Kars halk›na doyumsuz hazlar yaflat›yorlar.” diye konufltu. Kars Valisi Ahmet Kara da, “Söz ola kese savafl› söz ola kestire bafl›. Söz ola ahuma afl› söz ola yedire ya¤ ile bal›” sözünü hat›rlatarak, “Ben afl›klar›m›z›n bal dudaklar›n- 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 11 dan akan bal gibi sözlerine söz katmamak için sözleri söz sahiplerine b›rak›yorum” dedi. Vali Kara konuflmas›n› flöyle tamamlad›: “Eski Kars Vali Yard›mc›s› Kemal Kat›tafl Kars’ta Vali Yard›mc›l›¤› yapm›fl ve “fiiirlerle Gerçekler” diye bir kitap yazm›fl. Kitab›n›n bafl›na da Say›n rahmetli Murat Çobano¤lu’nun bir de Say›n Tafll›ova’n›n fliirini koymufl. Kemal Kat›tafl bir ozan, bir flair. Afl›kl›k gelene¤inin bilen bir insand›. O aç›dan ona iltifatlar eden 2 fliirdi bunlar. Köro¤lu’nun, Karacao¤lan’› Dadalo¤lu’nu, Gevheri’nin, Erzurumlu Emrah’›n Afl›k Garip’in, Kul Mehmet’in rahmetli Çobano¤lu’nun izlerini süren onlar› takip eden ve yaflayan sanatç›lar›m›zdan fieref Tafll›ova’n›n yi¤it arkadafllar›n› selaml›yorum. Afl›kl›k gelene¤i yüz y›l- larca süren bir gelenek. Bugün nas›l varsa gelecekte de var olmas›, yaflamas› ve yayg›nlaflmas› dileklerimle hepinize sayg›lar sunuyorum.” Afl›klar Bayram› Jüri Baflkan› Naz›m ‹rfan Tanr›kulu da, “Ak›l, gönül, bellek iliflkisinin eseri olan afl›kl›k gelene¤ini en çok miras b›rakan güzelli¤in ad›d›r. Bu gelenekte savafllar, göçler yaflanm›fl afl›klara çekilen sevdalar, gurbetler var bunlar› tereddim eden a¤›tlar, türküler, maniler, destanlar var. Aflklar, sevdal›klar, gönül hikayeleri ses ve saz terennümleriyle güzelliklere güzellik katarak yaflat›lm›flt›r. Yaflat›lmayla da kalmam›fl devaml› nesilden nesile kulaklardan beyinlere ve gönüllere kadar ulaflt›r›lm›flt›r. Bu kültür do¤a ve insan sayg›m›z›, merhametimizi, ac›ma duygular›m›z›, mertli¤imizi, bilgeli¤imizi k›saca yaflant›lar›- m›z› ve geleneklerimizi güzellefltirerek günümüze kadar tafl›m›flt›r. Kars olarak flansl› bir bölgede yafl›yoruz. Ac›lar, kahramanl›klar göçler var bu bölgede. Bunlarda bölgemizin kültürü de geliflmifltir. Kafkasya bir tarafta Anadolu bir tarafta afl›kl›k gelene¤inin afl›kl›k ipek yolunun en güzel köprüsü. Kafkas afl›kl›k kültürüyle Anadolu kültürü bu bölgede özümlenmifltir. Kafkas’tan divan, testis, muhammes, Anadolu’da koflma, semai vb. geçifller olmufltur. Köro¤lu her iki tarafta yaflat›lmaktad›r.” diye konufltu. Kars’ta bu y›l 6’nc›s› düzenlenen Uluslararas› Âfl›klar Bayram›, final gecesiyle son buldu. Gece Âfl›klar›n canl› performanslar›n› sunmalar›yla devam etti. Türkiye ve D›fl ülkelerden gelen Âfl›klar›n söyledi¤i ezgilerden izleyiciler bü- 12 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 yük keyif ald›lar. Gecenin Final at›flmas›n› ise Maksut koca ile Ali R›za Ezgi yapt›. Ödül töreni sonras› Üç günlük programlar kapsam›nda yaflananlar› anlatan Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, “Yapt›¤›m›z bu etkinliklerde eme¤i geçen herkese teflekkür ediyorum. Bizi yaln›z b›rakmayan kat›l›mc›lardan da anlafl›ld›¤› üzere bizim halk›m›z bu tür etkinlikleri istiyor. Ve bu gün gördük ki, yapt›¤›m›z etkinlikler halk›m›z taraf›ndan ilgiyle izlendi. Programlar kapsam›nda ilimize gelen Âfl›klar›m›za ve Yurt d›fl›ndan gelen ozanlar›m›za sonsuz flükranlar›m› sunuyorum. Bu tür etkinliklerimiz devam edecektir.” diye konufltu. TÜRKÜ KONSER‹ Afl›k Murat Çobano¤lu’nun an›t› önünde bafllayan yürüyüfle çok say›da vatandaflta efllik etti. Sazl› davul zurnal› yürüyüflte Afl›klar flehir içinde mini konserler verdiler. fiiirler ve yöresel oyunlar oynanan yürüyüfl vatandafllar taraf›ndan da ilgiyle izlendi. SEÇMELER YAPILDI Her y›l geleneksek olarak yap›lan Afl›klar Bayram›’n›n ilk gününde yap›lan seçmelerde Bir birinden hünerli Afl›klar yar›flt›. Divan, Tafllama, At›flma ve lebde¤mez (Dudakde¤mez) Alanlar›nda yar›flan Âfl›klar- dan dereceye girenler ödül alacaklar. Seçmelerde ilgiyi dudakde¤mez ( lebde¤mez) çekti. Afl›klar›n iki dudak aras›na koyduklar› kürdan ile “p, m, b” harflerini kullanmadan de¤ifller söylemeleri ilgiyle izlendi. Âfi fiIIKLAR KONSER‹ BÜYÜLED‹ Âfl›klar Bayram› kapsam›nda Türkiye yan› s›ra Yurt D›fl›ndan gelen afl›klar ile sanatç›lar›n verdi¤i konser izleyenleri adeta büyüledi. Özellikle Kafkasya Bölgesi’nden gelen Ozanlar söyledikleri ezgilerle büyük alk›fl toplad›. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise Ünlü sanatç› Cavit Tebrizli konseri yap›ld›. Tebrizli hareketli ve slov eserleri ile izleyenlere keyif dolu bir gece yaflatt›. ÖNCE ‘fi fiE ENL‹K’ G‹TT‹, SONRA ‘ÇOBANO⁄LU’ Afl›kflenlik ve Murat Çobano¤lu’nun ismine yap›ld›¤› bilinen Âfl›klar Bayram›’n›n isminden; önce Afl›kflenlik ç›kar›ld›, sonra Çobano¤lu. Son olarak Bayram›n ismi Kars Uluslararas› Afl›klar Bayram› oldu. Bayram’›n bafllamas› ise yine Usta ozan Devlet Sanatç›s› Murat Çobano¤lu’nun kabri bafl›nda an›lmas›yla bafllad›. Program boyunca Üstad Afl›kflenlik’te rahmetle yad edildi. F‹NAL GECE BÜYÜLED‹ Final gecesine kat›l›m oldukça yo¤undu. Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, ‹l Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek, Milletvekilleri Yunus K›l›ç, Ahmet Arslan, Âfl›klar ve vatandafllar›n kat›l›m›yla yap›lan final gecesinde Divan, Lebde¤mez ve At›flma dallar›nda yar›flan Âfl›klardan dereceye girenlere ödülleri verildi. Gece de Programlar› incelikle takip eden ulusal ve yerel bas›n mensuplar›na da onur plaketi verildi. Gece Âfl›klar›n canl› performanslar›n› sunmalar›yla devam etti. Türkiye ve D›fl ülkelerden gelen Âfl›klar›n söyledi¤i ezgilerden izleyiciler büyük keyif ald›lar. Gecenin Final at›flmas›n› ise Maksut koca ile Ali R›za Ezgi yapt›. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 13 Kars Lisesi’nden An›lar Av. Halis ÖZDEM‹R ‹stanbul Barosu ARS ortaokul birinci s›n›f›nda Türkçe Kderslerimize Ahmet SEYRAN‹ ad›n- da yafll›ca, siyah sakall› bir ö¤retmenimiz gelirdi. O zamanlar GRAMER ad›nda bir ders vard›. Türkçe’nin kurallar› ö¤retilirdi. Kelime, bunlardan oluflan cümleler, zamir, s›fat, s›fat terkibi, izafet, izafet terkibi ve daha benzer kurallardan bahsedilir, nerede ve nas›l kulan›lacaklar› ö¤retilirdi. 1938-1939 y›llar›nda ayn› lisenin birinci s›n›f›nda okurken yeni,yeni sözcükler ö¤retilmeye baflland›. Hendese geometri oldu, riyaziye matematik oldu. Bilhassa hendesede flekillerin adlar› de¤ifltirildi. Bunlar çok,çok amma akl›mda kalanlar›n bir k›sm›n› yaz›yorum. Murabbaya KARE, Müsellese ÜÇGEN, Mahruta KON‹, Mudalaya DÖRTGEN ve daha çoklar›. Önceleri yad›rgad›¤›m›z yenilikleri sonradan al›flkanl›k haline getirdik. Biraz da hocam›z rahmetli SEYRAN‹’den bahsedece¤im.O vakitler s›n›flar kalabal›k de¤il, 25-30 kiflilik s›n›flard›. Ö¤leye kadar üç ders, ö¤leden sonra da iki olmak üzere günde befl ders görürdük.Genellikle yabanc› diller hariç, kalan derslerimizin tümüne orta yafll›,yafll›, olgun, dolgun ö¤retmenlerimiz gelirlerdi. ‹l d›fl›ndan okumaya gelen ö¤renciler de dahil olmak üzere Devlet taraf›ndan okutulan ö¤rencilere ait olan Kars suyu kenar›nda pansiyon binas› vard›.Geceleri pansiyonda da ö¤ret- menler taraf›ndan verilen dersleri tekrar ve kurs niteli¤inde konular ö¤retilirdi; isteyen ö¤renciler gider birkaç saat daha da orada e¤itilirlerdi. Bu suretle Kars Lisesini bitiren ö¤renciler de adam gibi adam olurlard›. Liseden sonra yüksek okullarda, Üniversitelerde, Akademilerde okumak isteyenler için de ayr›ca OLGUNLUK s›nav› vard›.Zaman›n liselerinin son s›n›flar›n Fen ve Edebiyat flubelerine ayr›l›rlard›. ‹steyen ö¤renci Fen flubesine, isteyenler Edebiyat s›n›flar›na giderlerdi. Befl dersten oluflan OLGUNLUK s›navlar›na girip baflar› gösterenler istedikleri Üniversitelerin, istedikleri Fakültelerine s›navs›z girer okurlard›. Bizler 1934-1935 ders y›l›nda ortaokulun 1. s›n›f›nda okurken Lisenin de son s›n›f› vard›. Yani Kars’ta lisenin aç›l›fl› 1933-1934 ders y›l›d›r. Çevrede Van’da, A¤r›’da, Artvin’de ve Rize’de liseler yoktu. Ad› geçen illerin ve ilçelerinin ö¤rencileri Kars lisesine gelirlerdi. Disiplinli bir lise idi Kars lisesi. Zaman›m›zda orta okul ve lise dahil bin kadar ö¤rencisi vard›. Ö¤renciler mümkün oldu¤u kadar›yla ceket- pantolon-gömlek ve kravat takmaya mecbur tutulurlard›. Orta okul ö¤rencileri için günefllikli siyah flapka, liseliler için de flapkan›n üst kenarlar› sar› simli olurlard›. SEYRAN‹ hocadan bahsedecektim; o vakitler s›n›flarda yaz›l› s›nav yoklamalar› pek olamazd›. Ö¤retmenler 45 dakikal›k ders süresinin genellikle ilk yar›m saatinde derslerini verirler, kalan 15 dakikas›nda da ö¤rencilerden birisini s›ras›nda aya¤a kald›r›r, vermifl oldu¤u konular›n tekrar›n› isterlerdi. Daha sonraki derslerde ö¤renciyi kara tahtan›n bafl›na kald›r›r önceki ders takririnden ( a¤›zdan anlaflma) veya daha önceki, kitapta konusu olan bölümlerden sözlü dinlerlerdi. Bu suretle ö¤renci hem dersini takip eder, hem de gerek hocas›na karfl›, gerekse arkas› kara tahtaya dönük olarak s›n›f arkadafllar›na do¤ru konuflur ve hitabetini gelifltirirdi. Konudan uzaklafl›yoruz; gelelim SEYRAN‹ hocaya, ders verirken ayaklar›n›n ön taraflar›na basarak sessizce ve yavafl yavafl s›ralar›n›n aras›nda dolafl›r, önceden vermifl oldu¤u konularla ilgili k›s›mlar›n tekrar›n› veya bir k›sm›n› sorard›.Ö¤renci s›k›l›r veya sesini ç›karmasa, yanl›fl söylerse sa¤ elinin iflaret parma¤›yla bafl parma¤›na s›k›flt›rd›¤› saç›n› çeker, arkadan da ODUN,ODUN diye k›zard›. Ö¤renci tepki gösterir can› yanar gibi olursa bu defa da ODUN O⁄LU ODUN diye birkaç kez tekrarlard›. YANLIfi KULLANILAN SÖZCÜKLER Bugün ço¤ul denilen Türkçe kural›na o vakitler cem’i denirdi. ( Osmanl›cas›) Bunlar›n edatlar› da AT ve ET edatlar› idi. Bu edatlar bugün kelimeleri ço¤ul yapmak için LER ve LAR edatlar› olmufltur. TEZAHÜRAT bu kelimenin asl› tezahürdür. Konuflmalarda yap›lan gösteriler için kullan›r›z ve çok kez TEZAHÜRATLAR deriz. Bu yanl›fl bir deyimdir. Çünkü, tezahür kelimenin asl›d›r. Tezahürat bu kelimenin ço¤uludur. Bu ço¤ulu bu kez de önüne at edat›n› ekleyerek tezahür kelimesinin iki kez ço¤ul yap›yoruz. Tezahüratlar diyoruz ki bu kelime ço¤ulun ço¤uludur. Benzer kelimeler. Redreddiyat-reddiyatlar ; tazmin-tazminattazminatlar. Tahrif- tahrifat-tahrifatlar, bu gibi kelimelerde iki kez yanl›fll›k var. Osmanl› kelimelerine Türkçe ço¤ul getiriliyor. Kelimelerin ço¤ullar› bir kez daha ço¤ullaflt›r›l›yor. Daha baflka, kulaklar› t›rmalayan yanl›fllar yap›yoruz. Eski ‹stanbul defterdar› ( do¤rusu ‹stanbul eski defterdar› olacakt›r) eski s›fatlar›n› kelimelerin önüne de¤il, kelimeleri s›fatlar›n önüne getirece¤iz. Ankara’n›n eski Valisi veya Ankara’n›n önceki valilerinden olacakt›r. Bu flekilde benzer yanl›fll›klar devam eder gider. Biraz dikkat edersek yaz›lar›m›zda olsun, konuflmalar›m›zda olsun bilhassa küçüklere emsal olmak için Türkçe kurallar›na önemle dikkat etmemiz gerekir. 14 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Elçibey Abbas GÖKÇE Kars Dan›flma Meclisi ve Dan›fltay E. Üyesi [email protected] ZERBAYCAN’IN ba¤›ms›zl›k mücadelesi Mehmet Emin Resulzade ile bafllar. A Mehmet Emin Resulzade, 1918’de Azerbaycan ad›n›n geçti¤i ilk devletin kurulmas› için mücadele vermifl bir düflünür, siyaset adam› ve yazard›r. 1903-1904 y›llar›nda kendi kurdu¤u Azerbaycanl› Genç ‹nk›lapç›lar Komitesi’nin bafl›nda bulundu. 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti ilân edildi¤inde Azerbaycan Milli fiuras› taraf›ndan cumhurbaflkan› seçildi. 1920’de K›z›l Ordu’nun Azerbaycan’› iflgal etmesinin ard›ndan iflgale karfl› direnifli örgütledi.Ancak bu ilk cumhuriyet yaflayamad›. Resulzade sonras› kaybolmufltu umutlar; Gökyüzünü sarm›flt› kara, kara bulutlar, Özgürlü¤ün leflline dadanm›fll› aç kurtlar; Elçibey Da¤l›k Karaba¤ daki Ermeni ayr›l›kç›l›¤›na yol vermemek ve Azerbaycan’›n ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas› için çal›flm›fl ve 1992 ’de ikinci Cumhurbaflkan›olarak seçilmifltir. Milletini çok sever, özgürlü¤e afl›kt›; Bitsin art›k esaret diyerek yola ç›kt›, O y›lmadan savaflt› ve engelleri y›kt›; Elçibey ba¤›ms›zl›k mücadelesi verirken HaydarAliyef’i yard›ma ça¤›rm›flt›r. Ne hazindir ki; onun daveti ile yard›ma geldikten sonra onu bertaraf eden Haydar Aliyef cumhurbaflkanl›¤› koltu¤una oturmufl ve daha sonra bir krall›k gibi cumhurbaflkanl›¤›n› o¤lu ‹lham Aliyef’e devretmifltir. Çok ac›d›r ki; bu gün Azerbaycanda ifl bafl›nda olanlar ve onlar›n radyo ile televizyonlar›; hiç Mehmet Emin Resulzade ile Elçibey’den bahsetmemekte ve kurtulufl savafllar›n› Haydar Aliyef’le bafllatmaktad›rlar. ● Bakü 1991 Abbas Gökçe ve Elçibey Elçibey Nihayet Rusya’n›n parçalan›p da¤›lmas› aflamas›nda, yeniden ba¤›ms›zl›k mücadelesini Elçibey bafllatm›flt›r. Ancak unutmamal›d›r ki; günefl balç›kla s›vanmaz ve tarihleri tarihçiler yazar, siyasetçiler de¤il. Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey , Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey, Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. Bir Atatürk hayran›, Atatürkçü bir lider; Fedakârl›k denince her zaman önde gider, Bütün Türklük dünyas› benim öz vatan›m der; Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey, Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. Bir sevdayd› dilinde Tebriz’le Azerbaycan, Birleflmeli diyordu ayn› yurt, ayn› insan, Ayn› millet, ayn› ruh , ayn› asil heyecan; Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey, Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. Hukuk, insan haklar›, demokrasi, hürriyet istiyordu; içinde asil, temiz bir niyet... Elbet onun kadrini bilecektir bu millet; Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey, Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. Canl› tarih önünde biliniyor de¤eri, Ülkeye ba¤›ms›zl›k bu gün onun eseri, Gönüllerde yat›yor, art›k cennettir yeri; Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey, Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!.. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 15 E¤er Kafan›z Büyükse S›k›nt›l› Bir Yaflam De¤iflmez Kaderiniz Olacakt›r MA kafan›n büyüklü¤ünün iki farkl› tan›m› A vard›r. Birisi fiziksel büyüklük, yani kafan›n (flekilsel büyüklü¤ü), bir di¤eri ise kafan›n içinin büyüklü¤ü, (alansal büyüklük). Bu farkl›l›¤› hissetmemek veya s›radan bir olay gibi görmek; yanl›fllarla sürekli yaflamak demektir. ‹nsan yaflam›nda bu iki farkl› kafan›n düflünce yap›s›n› efl de¤erde ve ayn› konumda de¤erlendirmek de ciddi bir hata olur. Ama ne gariptir ki fiziksel kafa, ak›lsal kafaya müflterek konularda kendi görüflünü ve egosunu kabullendirmektedir. Hikayemde bu örnek okununca daha iyi anlafl›lacakt›r. Yani haks›zlar›n, hakl›lara bir çok konuda hükmetti¤ini görmemezlikten gelmek mümkün mü? Makul ve meflru olmayan olaylar karfl›s›nda, insan mant›¤› önemli bir rehberdir. Yani uyumsuz kafalar›n yanl›fllar›yla, insanlar aras›ndaki iliflkiler ço¤u zaman telafisi mümkün olmayan hatalar ve yürekler yakan izler b›rakmaktad›r. Her fleye ra¤men çareler tükenmez ümidi ile, her geçen gün ilim ve bilim aç›s›ndan geliflen toplumumuzda; diliyoruz ki bu z›t ve uyumsuz kafalar geliflmelerden olumlu yönde etkilenerek, güzelliklerle bütünleflmek suretiyle uyumu yakalayacaklard›r. Bu oldukça de¤iflken iki kafan›n farkl›l›¤›n› ancak sa¤duyulu, bilgili ve nitelikli insan›m›z›n takdirlerine b›rakmak herhalde en do¤ru olan›d›r. Afla¤›daki hikayede iki de¤iflik kafan›n ak›betini sevgili okurlar›m›z›n bilgilerine sunma lüzumunu buldum. Lokman Hekim yaflad›¤› sürede insanlara sa¤l›kla ilgili büyük hizmetler sunmufltur. Bilhassa nebati otlardan yapt›¤› ilaçlarla dertlilere deva ve flifa kayna¤› olmufltur. Amac› insan ve lay›k topluma hizmet anlay›fl›d›r. Bir gün baflka diyarlara yönelik uzun bir yolculu¤a ç›kmak için bir yard›mc›ya ihtiyac› vard›r. Kendisine yard›mc› olaca¤›na inand›¤› bir uflakla yolculu¤a koyulur. Her gitti¤i köy ve kasabada insanlara adeta flifa afl›lar. Bu uzun ve yorucu yolculukta yollar› bir kum çölüne düfler. Bitip tükenmek bilmeyen bu çöl yolculu¤unda sular› ve az›klar› biter. Bu oldukça yorucu çöl yolculu¤u Lokman Hekim’i tükenme konumuna getirir. Ufla¤a seslenerek, “Ben bittim yoruldum, sen bafl›n›n çaresine bak” der. Uflak: “Üstad›m müjde, biraz ileride bir kasaba görüntüsü var. Biraz daha gayret et; ulaflal›m oraya.” Lokman Hekim; “Benim yürüyecek halim kalmad›. Ben buraya y›¤›laca¤›m. Sen o görünümdeki kasabaya git fakat içinde bulundu¤umuz bu a¤›r flartlara ra¤men orada hizmet verece¤imiz toplumun adaletli olup olmad›¤›n› mutlaka ö¤ren, ondan sonra su ve biraz da az›k alarak gel.” Uflak yürür kasabaya girer. Toplumun adaletli olup olmad›¤› onun umurunda m›; yiyecek maddeleri satan bir iflyerine girer. fiafl›r›r; zira herfley ayn› fiyata. Örne¤in bal da 50 kurufl, pekmez de. Kaymak da 50 kurufl, ayran da. Tabi 50 kurufla ayran› alacak hali yok; bal›, kayma¤› ve ekme¤i alarak kum çölünde sofray› haz›rlar ve Lokman Hekim’i sofraya getirir. Lokman Hekim sofradaki bal›, kayma- ¤› görünce, oldukça hiddetlenir. “O¤lum Allah’tan korkmad›n m›, nedir bu hal, daha biraz önce bu çölün ortas›nda bir lokma ekmek, bir yudum su için adeta can çekiflirken, getirip bu çöl sofras›na, bu nadide nimetleri hangi mant›kla koyars›n önümüze?” Uflak: “Üstad›m, sen ne dedinse ben onu yapt›m. Öncelikle kasabada hizmete lay›k bir toplum buldum. Daha sonra da yiyecek maddeleri satan bir iflyerine girdim. O iflyerinde bakt›m ki herfley ayn› fiyata, yani herfley 50 kurufl, tabi ki ayn› fiyata ayran› alacak halim yoktu.” Lokman Hekim daha çok hiddetlenir. “Evlad›m, kaymakla ayran›, balla pekmezi ayn› konumda gören bir toplum anlay›fl› adaletten yoksundur. Bunlar›n ekme¤i bile yenilmez. Ama ne çare elimiz mahkum, bu suyu içmeye ve bu ekme¤i yemeye mecburuz.” Yemek sonras›, “Hadi yavrum malzemeleri s›rtlan, lay›k oldu¤una inand›¤›m›z insanlar›n aray›fl›na yönelik aray›fl›m›z› sürdürelim.” Ç›rak isyan eder; “Üstad›m, ben kesinlikle o kasabaya gitmek istiyorum.” Lokman Hekim, bütün ›srarlar›na, yalvar›fllar›na ra¤men, bir türlü ikna olmayan ç›ra¤›n diretmesine adeta mahkum olur. Çünkü malzemelerin s›rtta tafl›ma zorunlulu¤u var. ‹nerler kasabaya, bir ifl yeri kiralarlar; Lokman Hekim nebati otlardan yapt›¤› ilaçlarla dertlilere flifa sunmaya bafllar. Günler böyle geçerken bir gün d›flarda tellal ba¤›r›yor. Lokman Hekim’in kulaklar› biraz a¤›r iflitti¤i için, ufla¤a seslenir. O¤lum d›flardan sesler geliyor, dinle bakay›m; ne diyor? Tellal, “Yar›n saat iki sular›nda, kasaba ve köylerinde yaflayan insanlar 7’den 70’e herkes flehirin d›fl›ndaki hükümdar meydan›nda toplanacaklar.” Ayn› saatte Lokman Hekim ve uflak da ifl yerlerini kapayarak herkesin gitti¤i alana do¤ru yürümeye bafllarlar. Alana yaklafl›nca bir bakarlar ki alanda bir insan seli var. Karfl›lar›na gelen insanlara sorarlar. Acaba bu insanlar› buraya niçin toplad›lar. Kimse bir fley bilmiyor. Meraklar›n› yenmek için meydan›n içlerine kadar yürürler. Bir bakarlar ki vahim bir fley görünür. Bir dara¤ac›, elleri arkas›ndan ba¤l› bir suçlu ve arka taraf›nda yafll› insanlardan mütevellit 15-20 kiflilik mahkeme (divan heyeti). Demek ki bu kadar insan› buraya toplamalar›n›n anlam› çok önemli. Suçlunun suçundan ibret almalar› amaçlanm›flt›r. Alanda onbinlerce kifli hâlâ buraya neden ça¤›r›ld›klar›n› merakla bekliyorlar. Biraz sonra tellal kürsüye ç›kar, suçlunun suçunu toplulu¤a ilan eder. Suçlu konumundaki kifli evinde misafiri ile otururken, bir ara tuvalete gider. Tuvalet ç›k›fl› yatak odas›n›n aral›kl› olan kap›s›n› kapar. O ara h›rs›z yatak odas›ndaki k›ymetli eflyalar› toplamakla meflgulken kap›n›n kapanma sesinden etkilenerek pencereden atlayarak kaçmaya çal›fl›r. Ancak pencereden atlarken kafas› üzerine düfler ve ölür. Ev sahibi olan suçlu kifli h›rs›z› evden kovdu¤u iddias›yla idama mahkum edilmifltir. Alanda korkunç bir isyan. Bu insanlar› ‹hsan ÖZKÖSEL‹ Emekli Bankac› bunun için mi buraya toplad›n›z, h›rs›z evime girmifltir, mal›ma kastediyor. Can›ma da kastedebilir. Benim onu camdan kovmam hatta vurmam dahi suç teflkil etmez, kald›k ki adam h›rs›z› kovmam›fl bile. Divan, suçlu konumundaki kiflinin kendisini savunmas› için müdafas›n› ister. Ve niçin h›rs›z› evden kovdun ve pencereden atlama mecburiyetinde kalan h›rs›z›n ölümüne sebep oldun? Bu tutars›z, mant›ks›z ve insanl›ktan yoksun sorgulamaya meydandaki insanlar adeta isyan eder. Suçlu ev sahibi; divan›n h›rs›z› niçin kovdunuz iddias›na karfl›l›k; h›rs›z› evden kovmad›¤›n›, yatak odas›n›n aral›kl› kalan kap›s›n› kapad›¤›n›, suçlu pani¤e kap›larak pencereden atlad›¤›n› ve suçsuz oldu¤unu savunur. Suçlunun savunmas› ile ilgili divan heyeti, bir görüflme oturumu yapar ve mütalaa sonucu ev sahibine, “Peki bu evi yapt›¤›n zaman neden penceresini koydun ki, h›rs›z o yüksek pencereden atlamak mecburiyetinde kalarak yaflam›n› yitirir.” Suçlu, “Say›n divan, suçun delili pencerenin yüksek olmas› ise bu benim suçlulu¤umu kan›tlamaz. Bu evin projesini bir mimar çizdi, birkaç usta yapt›.” Divan, suçlunun bu ifadesini dinledikten sonra tekrar bir oturuma gider ve karar›n› verir. Bu evin sahibini serbest b›rak›n›z ve evin projesini çizen mimar› yakalay›n›z. Mimar yakalanarak huzura getirilir ve ifadeye çekilir. Divan; “Niçin bu adam›n evinin projesini çizdi¤in zaman pencereyi yüksek koydun ki h›rs›z atlad›¤› zaman hayat›n› kaybetti?” Mimar: “Say›n divan bir proje çizilirken proje sahibinin görüflleri, mali imkanlar›, arsan›n projeye uyum durumu ve benzeri konular de¤erlendirilerek proje çizilir. Ben ne bileyim ki adam›n evine h›rs›z girecek, onun için h›rs›z›n pencereden rahat atlayacak flekilde proje çizseydim.” Divan, mimar›n bu savunmas›n› yeterli bulmaz ve verir karar›n›; mimar› at›n ipe. Mimar ipe at›l›r. Çok zarif bir insan olan mimar›n ufak kafas›ndan ip ç›kar, ikinci ve üçüncü defa ip mimar›n bafl›ndan ç›k›nca, divan hiddetlenir. B›rak›n mimar›, bak›n toplulu¤a, kafas› büyük olan kifli yakalay›n. Hemen görevli zaptiyeler büyük kafal› kifliyi bulmak için aray›fla geçerler. O anda Lokman Hekim’in ç›ra¤›n›n da kafas› hayli büyükmüfl. Duyumu alan uflak kafas›n› Lokman Hekim’in ete¤ine saklamaya çal›fl›rken zaptiyeler görür ve bakarlar ki kafay› sakl›yor. Büyük kafal› Lokman’›n ç›ra¤›n›n kolundan tutup çekerler. “Üstad›m b›rakma beni öldürecekler.” Lokman Hekim, “Seni kurtaracak bir gücüm yok, çok üzgünüm art›k herfley irademin d›fl›nda, geçerli ve olumlu irademi sana ›srarla söyledi¤im zaman kabullenmedin. Balla pekmezi, kaymakla ayran› ayn› konumda ve de¤erde gören bir toplum adalettin yoksundur dedim. Hatta bu insanlar›n ekme¤i bile yenmez dedim.” Ve ç›ra¤› götürüp ipe atarak can›n› ç›kard›lar. ‹flte k›ssadan bir hisse. Bu hikaye ile ilgili de¤erlendirme say›n okurlar›m›za kals›n. 16 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Türk Kad›n› Nevzat ERDA⁄ Mali Müflavir - E¤itimci/Yazar [email protected] ’L‹ YILLARDAN beri Türk ka2 0 0 0 d›n› ile ilgili yap›lan tüm sosyal ve psikolojik araflt›rmalar Türk kad›nlar›n›n 21’inci yüzy›la birçok sorunla girdi¤ini ortaya koyuyor. Sorunlar›n kayna¤› ise ataerkil bir aile yap›s›n›n birçok bölgede hala etkinli¤ini korumas›d›r. Günümüzde, kad›nlar›m›z e¤itimde, siyasette ve istihdamda toplumsal cinsiyete dayal› ayr›mc›l›k ile mücadele etmek zorundad›r. Kad›n dendi¤i zaman akl›m›za anne, ev han›m›, efl gibi kavramlar gelmektedir. Öyle ki erkekler kadar kad›nlar›m›z da kendini bu roller ile s›n›rlamakta ve bir bütün olarak görmektedir. Son y›llarda yo¤un çabalarla ortaya ç›kan tüm kampanyalara, desteklere, çal›flmalara ra¤men kad›nlar›n e¤itim düzeylerinin erkeklerden daha düflük olmas›, çal›flma hayat›nda gere¤inden az yer almalar› ve siyasete aktif kat›l›mlar›n›n ve temsiliyetlerinin artmamas›n›n en önemli nedeni tan›mlanan rolün d›fl›na ç›k›lmamas›d›r. Hâlbuki insan toplulu¤u kad›n ve erkek denilen iki cins insandan oluflmufltur. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parças›n› ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlü¤ü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki, bir cismin yar›s› topra¤a zincirlerle ba¤l› kald›kça öteki k›sm› göklere yükselebilsin? Tarihe bakt›¤›m›z da Türk tarihine önemli bir kaynak teflkil edilen VIII. Yüzy›lda dikilen Orhun Kitabelerinde Türk kad›n›ndan övgü ve sayg›yla bahsedilir. Kitabelerde Devleti ‹dare Eden Han” ve “Devleti bilen Hatun” ibareleri geçmektedir. Han ile Hatun Türk toplumunda ayn› yetkiye sahiptir. Osmanl› ‹mparatorlu¤unda da kad›nlar›n söz hakk›n›n, etkisinin ve zekas›n›n pay›n›n ne kadar büyük oldu¤unu görüyoruz.. Kad›n›m›z her ne kadar eve ba¤l› yaflamaya zorlansa da kendi iç dinamikleri içerisinde inan›lmaz güçlere sahip olmufltur. Küçük yaflta padiflah olan ve babas›z kalan pek çok emsali gibi Fatih Sultan Mehmet de ‹stanbul’u fethetmeye gitmeden önce, annesinden savafl stratejisi alm›flt›r. ‹flte Türk kad›n› böyle bir kad›nd›r. ‹stanbul’lar› da fetheder, Osmanl›’lar› da yönetir. Ayn› flekilde kurtulufl savafl› y›llar›na bakt›¤›m›zda görüyoruz ki dünyada hiçbir milletin kad›n›, “Ben Anadolu kad›n›ndan daha fazla çal›flt›m, milletimi kurtulufla ve zafere götürmekte Anadolu kad›n› kadar hizmet gösterdim” diyemez. Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düflmana karfl› süngüleriyle, düflman›n süngülerine gö¤üs germekle düflman kar›fls›nda buldular. Fakat erkeklerimizin teflkil etti¤i ordunun zay›f kaynaklar›n› kad›nlar›m›z iflletmifltir. Memleketin var olmas› imkân›n› haz›rlayan kad›nlar›m›z olmufltur ve kad›nlar›m›z olmaktad›r. Kimse inkâr edemez ki, kurtulufl savafl›nda ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kad›nlar›m›zd›r. Çift süren, tarlay› eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklar›n›n duman›n› tüttüren, bütün bunlarla beraber s›rt›yla, ka¤n›s› ile kuca¤›ndaki yavrusuyla, ya¤mur demeyip cephenin mühimmat›n› tafl›yan hep onlar, hep o ilâhi Anadolu kad›nlar› olmufltur. Anadolu kad›n›n büyüklü¤ünü yak›n tarihimize bakt›¤›m›zda afla¤›da aktaraca¤›m›z Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya savafl›ndan sonra yaflad›¤› diyalog da çok daha güzel anlayabiliyoruz “Il›k bir güz sabah›. Akflehir’in pazaryeri kar›nca yuvas› gibi kayn›yor. Bin a¤›zdan bin ses. Bir aral›k, ortal›ktaki u¤ultu perde perde sönmeye bafll›yor, pazar yerini bir tap›nak sessizli¤i kapl›yor. Yaln›z kulaktan kula¤a bir f›s›lt›: - Gazi gelmifl, gazi. Bütün gözler bak›fllar›yla ayn› yöne dönüyor; Gazi, o ölçülü güzel yürüyüflüyle yavafl yavafl ilerlemekte, ara s›ra sergilerin önünde durup ilgilenmekte. Belli, al›fl-verifle ç›km›fl; ama O, baflka bir fley de¤il yaln›z gönül al›yor. Böylece gönül ala ala sat›c› kad›nlar›n kesimine geliyor. - Nas›ls›n›z bac›lar? - Sa¤ ol Paflam, Kad›nlar Paflalar›na özlem dolu gözlerle kana kana seyrederken kendilerini tutam›yorlar: - Yi¤it Paflam - Yi¤itlerin yi¤idi Paflam. Pafla utangaç; bu sevgi hayk›r›fllar›n› durdurmak için birine soruyor: - Erin var m› bac›m? - Var Paflam, cephede. - Ya senin? — Kan› helal olsun, benimki Çanakkale’de kald›. Gazi daha sonra soracak, soracak ama yüre¤i yan›klardan alaca¤› yan›tlar›n ço¤unu flimdiden biliyor; Çanakkale’sinden sonra Kafkas’›, Kanal’›, Galiçya’s›, ‹nönü’sü, Sakarya’s› hep s›ralanacak, hem de hiç k›rg›nl›k tafl›mayan, hiç bir fley istemeyen, beklemeyen seslerle. Pafla, gözleri bu¤ulanm›fl, bir an düflünüyor ve hemen, bu kez, sakin ad›mlarla, geldi¤i yana yöneliyor, bir kuyumcunun sergisi önünde durduktan sonra elinde bir avuç yüzükle dönüyor. O gün pazardan köye dönen bac›lar›n parmaklar›, Gazi’nin arma¤an etti¤i yüzüklerle süslü, yürekleri yaflant›lar›n›n övüncü ile dolu idi. Daha 1923 y›l›nda Atatürk’ün “flflu una inan mak laz›md›r ki, dünya yüzünde gördü¤ü müz her flfle ey kad›n›n eseridir.” Sözleri kad›n haklar›n›n ne kadar önemli oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Atatürk, Kurtulufl Savafl› sonras›nda Cumhuriyeti getiren, kad›na seçme ve seçilme hakk›n› vererek açm›flt›r. Atatürk, kad›nlar›n sadece ana olmalar›n›, sadece evlerinin kad›n› olmalar›n› yeterli görmüyordu. Onlar›n tüm sosyal hayata kar›flmalar›n›, erkeklerle eflit haklara sahip olarak yar›nlar›n ayd›nl›k Türkiye’sini haz›rlamalar›n› istiyordu. Doktor olmal›yd›lar, avukat olmal›yd›lar, milletvekili olmal›yd›lar, muhtar olmal›yd›lar, gazeteci olmal›yd›lar, polis olmal›yd›lar... Akl›n›za hangi meslek geliyorsa ondan olmal›yd›lar. Havac› olmal›yd›lar. Ya asker? Türk kad›n› esasen asker bir ulusun asker k›z›yd›. Bunu Atatürk’ün de belirtti¤i gibi kaç savaflta ispat etmemifl miydi? Hele hele ulusal kurtulufl savafl›nda... O halde elbette ki, cumhuriyet ordusunda onunda yeri vard›... Bu nedenle de, günün birinde kad›nlar›n mutlaka asker olmalar› için yasa ç›karmay› tasarl›yordu. Tarsus’a bir gezisinde halk Atatürk’ü karfl›lamak için toplanm›flt›. Kara Adile Çavufl isimli milli kahramanlar›m›zdan bir kad›n ona sayg›s›n› göstermek için önünde yere kapand›, Atatürk onu yerden kald›rd› ve gözleri yafllarla dolu olarak flöyle dedi. “Kahraman Türk Kad›n› sen yerlerde sürünmeye de¤il, omuzlar›m›z üstünde göklere kadar yükselmeye lay›ks›n.” Evet, Atatürk’ün de dedi¤i gibi, Türk kad›n›, kad›nlar›m›z omuzlar üzerinde yükselmeye lay›kt›r. Bir milletin güçlü bir millet olmas›n›n en önemli gereklerinden biri o milletin kad›nlar›n›n güçlü olmas›d›r. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya karar vermifltir. Bunu sa¤laman›n gereklerinden biri de kad›nlar›m›z›n her hususta yükselmelerini sa¤lamakt›r. Bu sebeple k›zlar›m›z› okutmal›y›z, okutmal›y›z ki bilim, teknik, edebiyat ve tüm alanlarda bilgi sahibi olsunlar önce kendilerini sonra ailelerini ve ülkelerini daha ileriye götürmek için çal›fls›nlar. Bunun için yapaca¤›m›z en önemli fley k›zlar›m›z› okula göndermek ve kendine güvenli, meslek sahibi, ak›ll› genç kad›nlar olarak yetiflmelerini sa¤lamakt›r. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 17 Duygusal Derinlik mi Vefa m›? Handan ASKERAN TON Azerbaycan Kültür Derne¤i Bursa fiube Baflkan› Sevgili Nigar ve Eldar, Baflar›n›zla ülkenize, ülkemize ve tüm Türk ellerine yaflatt›¤›n›z mutluluk için sizi sevgiyle kucakl›yor ve kutluyorum. Uluslararas› bir yar›flman›n birincisi olarak sahneye Türkiye ve Azerbaycan bayraklar›yla ç›kman›z ise binlerce y›l öncesine dayanan mensubiyet bilincinin yaratt›¤› ortak duygunun bugüne dek sergilenmifl ve hat›ralar›m›zda özel yer tutan örneklerinden biri olarak yer alacakt›r. Türkiye ve Azerbaycan halklar›n›n duygusal derinli¤ini kimi zaman unutan yöneticilerimizin yaklafl›m ve kararlar› ya da uluslararas› diplomasinin plan ve programlar› her zaman bu duygu derinli¤inin, ç›kars›z sevginin önünde baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›r ve u¤rayacakt›r. 1949 y›l›ndan bu yana Azerbaycan ve Türkiye kardeflli¤inin hizmetinde olan Azerbaycan Kültür Derne¤i Genel Merkezi ve fiubeleri, bu iliflkileri gündelik olaylar›n ve geliflmelerin s›¤ anlay›fl› içinde de¤il, yukar›da iflaret etti¤im gibi binlerce y›l›n oluflturdu¤u ortak duygu ve ortak tarihin yaratt›¤› hat›ralarla de¤erlendirmeyi milli bir görev bilmifltir. Eurovision finalini takiben Türkiye’de yaz›l›, görsel medyada ve internet ortam›nda yer alan haber ve yorumlar içinde özellikle Ermenistan -Türkiye maç›nda yaflanan bayrak krizinin gündeme tafl›narak adeta rövanfl mant›¤› ile de¤erlendirilmesinin Anadolu Türklü¤üne özellikle bursa halk›na haks›zl›k oldu¤u inanc› içinde bu aç›klamay› paylaflma gere¤i duydum. Bursa Tekstil Camias› 20 Ocak 1990 (Sovyet ordusunun Bakü’de yaratt›¤› katliam) tarihinden bafllayarak, Karaba¤’›n Ermeniler taraf›ndan iflgali sürecinde atölyelerde sabahlara kadar yap›lan Azerbaycan bayraklar›n›, özel ulafl›m araçlar›yla yurdun dört bir yan›na ulaflt›rmay› ve milyonlarca kiflinin kat›l›m›yla yap›lan protesto gösterilerine bu bayraklarla katk› sa¤lamay› milli bir görev olarak üstlenmifltir. Yine Ermenistan- Türkiye maç›nda Bursa halk› evlerine, ifl yerlerine ast›klar› Azerbaycan bayraklar›yla siyasi iradenin talihsiz karar›na en anlaml› cevab› vermifltir. T›pk› ayn› olay çerçevesinde Azerbaycan Türk flehitli¤inde yine siyasi iradenin uygulamaya kalkt›¤› karara karfl› Bakü’de halk›n direnciyle karfl›laflmas› gibi... 1949 y›l›ndan bu yana Azerbaycan ve Türkiye kardeflli¤inin hizmetinde olan Azerbaycan Kültür Derne¤i Genel Merkezi ve fiubeleri, bu iliflkileri gündelik olaylar›n ve geliflmelerin s›¤ anlay›fl› içinde de¤il, yukar›da iflaret etti¤im gibi binlerce y›l›n oluflturdu¤u ortak duygu ve ortak tarihin yaratt›¤› hat›ralarla de¤erlendirmeyi milli bir görev bilmifltir. ‹flte bu nedenle inan›yorum ki; Eurovision yar›flmas›n›n birincisi Sevgili Nigar’›n elinde gururla tafl›d›¤› bayrakta ninesinin Anadolu Türk’ünün Milli Mücadelesi’nde destek vermek için elinden alyans›n›, kolundan bilezi¤ini ç›kar›p yollad›¤› y›llar›n hat›ras› vard›... Eldar’›n elinde tafl›d›¤› Azerbaycan bayra¤›nda 1918 y›l›nda Bakü’ye yard›m için giden Türk- ‹slam ordusunun kardeflleri için flehit olan kahraman Mehmetçi¤in hat›ras› vard›. 28 May›s 1918’de Azerbaycan Cumhuriyetini kuran ve “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleriyle tarihe kay›t düflen Mehmet Emin Resulzade, 70 y›l süren Sovyet iflgalinde yan›ndan ay›rmad›¤› üç renkli Azerbaycan bayra¤›n› Türkiye’de Anadolu halk› ile birlikte umutla nas›l korudu ise, Azerbaycan ba¤›ms›zl›k hareketinin büyük lideri Ebulfez Elçibey’in nafl›na serilen Türk bayra¤› da y›llard›r kabri üstünde Azerbaycan halk› taraf›ndan ayn› özenle korunmaktad›r. Azerbaycan’›n 56. Eurovision yar›flmas›nda kazand›¤› baflar›y›; Türkiye- Azerbaycan bayraklar›n› birlikte tafl›yarak dünyaya verdi¤i mesaj›n köklerini ve anlam›n› kavrayaca¤›m›z binlerce örnekten biri olarak, gelecek kuflaklara aktarmam›z ve bu tarz duyarl›l›klar› k›yaslama ya da misilleme gibi haks›z, yarars›z yaklafl›mlardan sak›narak gururla paylaflmam›z dile¤iyle bir kez daha kutluyorum. 18 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Bu Günkü Dünya ve Biz Hikmet AKSU E¤itimci - fiair – Yazar [email protected] [email protected] ÜNÜMÜZ dünyas› ürün sahiplenG me yar›fl›n› bence bilgi-teknoloji yar›fl›n›n üzerine tafl›m›flt›r. Medyadan her gün konu içerikli haberlere tan›k oluyoruz. Bu eylemde ‹talya, Çin, Hindistan bize göre zeytinya¤›(!) iken yine en altlarda, en geri kalm›fl ülkelerdeniz maalesef. Bir kere bu ifle yurt genelinde inanmak, omuz vermek gerek. Bizde yine maalesef ki bu bilinç geliflmemifl ya da anlat›lamam›fl. ‹flin asl› yöresel de¤erlerdir. Yöresel üretilenlerdir. Yöresel ürün ve de¤erlerin de¤erini en iyi o de¤eri iflleyen, yaflatan o yöre insan› bilir. Öncelikle ürettiklerimize yöremize mal etmek için gereken formaliteleri gerçeklefltirmeliyiz. Önce ülke içinde sonra ve hatta bir an önce uluslar aras› sahiplenmeyi gerçeklefltirmeliyiz. Bu giriflim yayg›nlaflt›kça yurt genelinde ekonomik, kültürel (soysa ekonomik de diyebiliriz) seferberlik bafllam›fl say›l›r. Ö¤le ise her yörede Kurtulufl Savafl›m›z›n milisleri gibi sivil gönüllü kurumlar oluflturulmal›. ‹flin asl› gere¤i, derinli¤i yöre halk›na anlat›lmal› ve co¤rafi olsun kültürel olsun uluslar aras› iflaret al›nmal›. Neden, al›nmal›? Kültür senin, birikim senin, as›rlar›n süregelen eme¤i senin, sen sahip olma, havas› senin(!), sahibi geliri, flan› flöhreti gözü aç›klar›n, dünyada sahipsizleri araflt›r›p sahiplenen kapkaçç›lar›n olsun. O ürünle ilgili tüm ekonomik kazan›mlar hak eden sen ol- mana karfl›n senden yürütenin olsun. ‹flsizli¤in, ekonomik krizlerin, gelir da¤›l›m›n›n dengesiz k›t kanaat oldu¤u bu zamanda bu kadar kolay kazan›mlar› kaç›ral›m, üzerimize düfleni yapmayal›m sonra oturup a¤layal›m. Efendim bir halk oyunu için bile bir sürü feveran koparmas›n› biliyorsak (elefltiri de¤il, hakl› bir giriflim ve en s›cak örnek) ülkemiz içinde bunun kat kat, hatta ölçülemeyecek fazlal›¤›nda kayba neden olacak di¤er ürünlerimize önce ulusal boyutta sonra uluslar aras› platformda sahip ç›kmal›y›z. fiimdi bu ürünler yeterince, ileri (önce yurt sonra dünya piyasas›) tafl›n›r ölçülerde iflleniyor mu, bir de ona bakmak gerek? Örne¤in yo¤urt bilmem nerelerden gelip marketlerimizi hatta köy bakkallar›m›z›n dolaplar›n› süslüyor ve biz onu “Haz›r yo¤urt” havas›yla servis yap›yoruz konuklar›m›za. Yaylan›n yeflili, otun has›, s›¤›r›n cinsi, sütün kalitelisi bizde, kerpiç gibi yo¤urt bizde ama sofram›zda haz›r yo¤urt. Ayn› fleyi, haz›r yo¤urdu pazarlara sokmak için daha nas›l örnekler gerek... hele hele ünlü bal›m›z› (ki, dünyaya ilk sunulacak en kalitedir bence) vb. ürünlerimiz güzel dolaplarda büyük al›fl-verifl merkezlerinde sergilenmeyi bekliyor. Bunca ürün orta mal› olmaktan s›yr›l›p meflru evlat, ana, baba ad›yla kimlik bekliyor. Biz evlatlar›m›za sahip olmazsak evlatl›k edinenler vurup götürür ve bize bafl›m›z› dizimizi dövmek kal›r. Kolay bir örnek daha; Ka¤›zman lalesi yerel üretimle ço¤alt›l›p mahalli olarak flehirlerimizin caddelerini, parklar›n› (e¤er var ise) süslemedikçe yüzlerce kitap yazsak ancak okuyanlar buluruz lale al›c›s› bulamay›z. Buyurun Kars’›m›za bu gözle bir göz atal›m. ‹lk baflta hayvansal ürünlerimiz batar göze. Kaflar /›m›z, çeçil /imiz, Et/imiz, tereya¤› /m›z, hakiki çiçek bal›/ m›z, yayla kaynakl› nice ürünümüz var Bunlar› tümce gere¤i -miz- ekleyerek bizim gibi gösterdim, oysa asl›nda kay›tlarda, resmi kimlikte hiç birisi bizim de¤il. Ayn› fleyi Ka¤›zman’›n tuzu, abrigoz (arbigoz, ab›rgoz)u, kara-mordut ve di¤er meyve pekmezleri, uzun elmas›, hatta tad› hiçbir yörenin ürününe benzemeyen domatesi, çiçek bal›... Yine ilimiz geneli içinde örgülü çeçili, tel peyniri, beravut peyniri, yalanc› köftesi, hafl›l›, h›ngeli, pitisi, bifli, c›do, çörek, kete-si, pa¤aç-› vb ürünleri için bir baflvurumuz oldu¤unu sanm›yorum. Kars lavafl›, Terekeme tand›r ekme¤i, hatta o ekmekle ev mans›l›ndan sunulan kahvalt›, bir kahvalt› salonu aç›larak yaflama geçirilebilir, yayg›nlaflmas›na ön ayak olunabilir. Yaz›lanlar›n tümü daha modern üretimle ülke ve yöre ekonomisine kat›l›p benzerleri gibi büyük merkezlerin vitrinine girerken yöre iflsizli¤ine de katk› sa¤lam›fl olurlar. Yunanistan ve baz› yak›n komflu ülkeler b›rak›n meyve sebzeyi, kültürümüzü (Karagöz vb.) bile çal›p ikide bir “bizimdir” yaygaras› koparmaktalar. Adamlar bofluna üstlerini bafllar›n› y›rtm›yor herhalde! **Bir öneri; her ilde ve ilçede bu amaçla bir kültür-folklor (yerel halk bilimi içerikli, özellikle ürün kaynak içerikli toprak ve sofra kültürü içerikli) birimi oluflturulmal›! Görev ve sorumluluklar› net olarak biçimlendirilmeli.** De¤erli yetkililer, toplum önderlerimiz, say›n belediye baflkanlar›m›z ve ita amirlerimiz, üniversitemiz, buyurun en görünmez en önemli hizmet için kula¤›m›z ve gözümüz sizde... Anlat›n, örgütleyin, anlayal›m ve hep arkan›zda olal›m. Hadi bu f›rsat› de¤erlendirin ve bir iz b›rak›n. ‹fliniz kolay, yolunuz aç›k olsun. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 19 Emiler Dr. Beflfliir DOSTER Biz alt› kardefl babam›za EM‹ derdik. ler bacanaklar, day›lar de¤il EM‹LERD‹! EM‹ çevresiyle bar›fl›k insand›r. Bu EM‹ olman›n en büyük özelli¤idir. Bibimin çocuklar› da babalar›na EM‹ derlerdi. O y›llarda babalar›na EM‹ diyen daha pek çok ailenin var oldu¤unu biliyorum. Bunlar daha çok Azeri kökenli fi‹‹LERD‹. EM‹ sözcü¤ünü önceleri “Ermeni K›rg›n›” günlerinde, muhacerette, o GAÇAGAÇ sürecinde ki beraberlikte yorumlad›m. Çünkü o kitle halindeki kofluflturmalarda çocuklar büyüklere hep EM‹ diye seslenmifllerdir san›r›m. Daha sonra “peder-flahi” aile yap›s›ndaki birlikteli¤e tafl›d›m. Düflünün! Büyük bir DARVAZADAN (cümle kap›s›ndan) genifl bir HAYATA (avluya) giriyorsunuz. Sa¤da solda erkek kardefllerin k›zl›erkekli çocuklar› sabahtan akflama dek oynafl›p duruyorlar. O genifl DAVRVAZADAN, o HAYATA giren büyüklerin bir k›sm› DEDE, A⁄A, ABA diye ça¤r›l›yorken, o çocuklar›n hemen hepsi hayata giren büyüklere EM‹ diye ba¤r›fl›yordu. Zira erkek egemen toplum oldu¤umuz için bu hayat kalabal›¤›n›n RE‹SLER‹ erkek kardefllerden olufluyordu. K›saca o DARVAZADAN içeri giren- Zamanla bu EM‹ sözcü¤üne daha farkl› ö¤eler bulmaya bafllad›m. Art›k sulh ve sükûn devrindeyiz. Ne GAÇAGAÇ var, ne de “peder -flahi” aile yap›s›, ama EM‹LER gene var. Çünkü bu EM‹LER‹N kan akrabal›¤› aflan bir yönü de vard› art›k. Herkesin 7’den 70’e EM‹YE söyleyece¤i bir sözü, herkesin 7’den 70’e EM‹DEN dinleyece¤i bir nasihat›, bir f›kras›, bir divan beyti, bir flark› m›sra› vard›r. Asl›nda EM‹ sözcü¤ü Anadolu’nun her taraf›nda var ve EMM‹ diye bilinir. EMM‹L‹ maniler yaz›l›r. EMM‹L‹ türküler söylenir. EMM‹L‹ a¤›tlar yak›l›r. Ama bizim EM‹ biraz daha farkl›, biraz daha anlaml›d›r. Bu kez yöremizde hemflerilerimin EM‹ diye hitap ettiklerinin ve onlar›n kiflilik yap›lar›n› düflündüm. Gördüm ki bizim EM‹LER‹M‹Z de bir s›cakl›k, bir sayg›nl›k var. Bilgileri, fliire, musikiye yatk›nl›klar›, mizah›- hoflgörüyü yaflamlar›na sokmalar›, makam›, memuriyeti, flöhreti, serveti katiyen öne ç›karmamalar›, yer yer bohem bir yaflam› sürdürmeleri, özverili gösteriflten uzak yaflamay› ye¤lemeleri onlar›n özelliklerindendir. Ayr›nt›lara inerseniz EM‹LER‹N kader çizgilerinin içerisinde bir roman kahraman›n›n izlerini de bulabilirsiniz. ‹flte EM‹LER‹ kuflaktan kufla¤a tafl›yan bu özellikleridir. Onlar toplumun aranan, yâdedilen, giderek efsaneleflen kahramanlar›d›r. EM‹ deyimi hiçbir zaman bir etnik farkl›l›k, bir inanç ayr›cal›¤› ça¤r›flt›rmaz. Benim tan›d›¤›m veya tan›flflm ma onu runu taflfl››d›¤›m EM‹LER; HAN EM‹ (Hüseyin Tal›nl›); Halkevlerinin ilk baflkanlar›ndan, kültür, folklor ve spor düzenlemelerindeki öncümüz. SETTAR EM‹ (Settar Güldür); Artist Settar ilk sahne sanatç›m›z. HÜSEY‹N EM‹ (Hüseyin Kesen); Kel Hüseyin “men ölüm” ricas› karfl›l›¤› 3-5 y›l hapis yatan say›l› f›rt›na. H‹MMET EM‹ (Himmet Y›lmaz); Dikmeli, arkadafl›m ‹smet’in babas›. ESET EM‹ (Esat Ekinci); Cengiz Ekinci’nin babas›. SÜLEYMAN EM‹ (Süleyman Gödekli); fiiir, mu¤am ustas› day›m. NECEF EM‹ (Necef Bulut); Kadim mahalle komflumuz. Yeni Kuflfla ak EM‹LER! EZ‹Z EM‹ (Aziz Kaygusuz); Eski milletvekilimiz. YUSUF EM‹ (Yusuf Karao¤lu); Gazeteci, kadeh arkadafl›m. ZEKOfi EM‹ (Zekeriya Ifl›kl›); Din ulumuz Ahund Malik Ifl›kl›’n›n o¤lu. Bütün EM‹LER‹ sayg›yla an›yorum. 20 Aydan GÜRLÜYER Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Geçmiflte Kars’ta E¤itim Hayat› Gazi Kars Anadolu Lisesi Tarih Ö¤retmeni [email protected] ARS’IN e¤itim hayat›n›n hangi süKreçten geçti¤ini bilmek, günümüz Kars’›na bak›fl aç›m›z›n oluflmas›nda önemli ipuçlar› oluflturabilir. Bu sebeple, yüksek lisans tezimin “Kars’ta E¤itim” bafll›kl› bölümünü sizlerle paylaflmak istedim. Osmanl› Devleti’nin I. Dünya Savafl› sonras› imzalad›¤› Mondros Mütarekesi ile Türk halk›, zorlu bir sürece girdi. ‹tilaf Devletleri’nin bafllatt›¤› iflgallere karfl› Milli Mücadele bafllat›ld› ve ilk hedef tam ba¤›ms›zl›k olarak belirlendi. Ba¤›ms›zl›k kazan›ld›ktan sonra, ulus olma bilincinin yerlefltirilmesi hedeflendi ve bu do¤rultuda milli bilinç oluflturma çal›flmalar› bafllad›. Çünkü ba¤›ms›zl›¤›n kazan›lmas›n›n yan›nda milli bilinçlenme de çok önemliydi ve ciddi bir çal›flma gerektiriyordu. Milli bilincin yerlefltirilmesi de do¤ru bir e¤itim sürecinden geçiyordu. Zaten merkeze uzak bir s›n›r vilayeti olan Kars, Osmanl› idaresinden Rus idaresine geçti¤i y›llarda bile e¤itim ö¤retim aç›s›ndan son derece geri seviyedeydi. 1871 Erzurum Salnamesine göre, Ardahan’da 100 medrese (köy mektebi), 30 sübyan mektebi (il- kokul), Göle nahiyesinde 5 medrese, 8 sübyan mektebi olmak üzere toplamda Kars’›n Kür boyunda olan bu dört kazas›nda 120 medrese ve 50 sübyan mektebi bulunurken; 1873 salnamesinde Kars sanca¤›nda 20 medrese, 20 sübyan mektebi ve 1 rüfltiye (ortaokul) yer al›yordu. 1877 salnamesinde ise, Kars ve Ka¤›zman’da birer rüfltiye, Kars kazas›nda 38 medrese, 10 sübyan mektebi, fiüregel kazas›nda 10 medrese, 10 sübyan mektebi, Ka¤›zman’da 8 medrese ve 14 sübyan mektebi, Zarflat kazas›nda yaln›z 6 sübyan mektebi; toplamda Kars sanca¤›nda 93 Harbi s›ras›nda 2 rüfltiye, 56 medrese ve 48 sübyan mektebi bulunuyordu.(1) Rus idaresine geçmeden hemen önce 1876-1877 y›l›nda Osmanl› Devleti taraf›ndan yap›lan bir say›ma göre, Kars’ta iki muallimli ve 30 ö¤rencinin e¤itim gördü¤ü bir rüfltiye(2), Ka¤›zman’da iki ö¤retmenli ve 40 ö¤rencili, Ç›ld›r’da ise bir ö¤retmenli ve 22 ö¤rencili iki rüfltiye vard›. Rus yönetimi, Kars’a egemen oldu¤u y›llarda halk›n bilinçlenmesini engellemek ve halk› e¤itim konusunda geri b›rakmak amac›yla son derece ac›- ● Kars Kalesinden Görünüm (Sait Küçük) mas›z bir politika takip etti. Da¤›stan dâhil olmak üzere bütün Kafkasya’da en düflük bütçenin Kars vilayetine ait olmas›, bu fikri destekler niteliktedir.(3) Kars’ta yaflayan Türkler, e¤itim ve ö¤retim faaliyetlerinde Ruslar taraf›ndan özellikle geri b›rak›ld›lar. Kars’taki medreseler d›fl›nda Kars ve Ka¤›zman’daki rüfltiye mektepleri de kapat›ld› ve bu kapanan okullar›n yerine Rus mektepleri aç›ld›. Ruslar bu okullar› cazip k›larak Türkleri kültürel bir yozlaflt›rmaya tabi tuttular. Bu y›llarda, anavatandan Kuran-› Kerim d›fl›nda her türlü kitap ve gazetenin getirilmesini yasaklad›lar.(4) Rus idaresi, bu y›llarda bölgede eflitsizli¤e dayal› bir e¤itim politikas› yürüttü. Tüm Kafkasya bölgesinde say›s› hiç de az›msanmayacak olan Müslüman gençlerden yaln›zca % 4,2’si yani 265 genç, gimnazyumlarda e¤itim görürken, k›zlarda bu oran 26 kifli ile (% 0,4) çok daha düflük bir oranda kald›. Ama ayn› tarihlerde okula giden Rus gençlerinin oran›, erkeklerde % 39,8 (2532), k›zlarda ise % 54 (3779)’tür.(5) 1878-1918 y›llar› aras›nda Kars’ta yaln›zca bir doktor yüksek tahsil görürken, bir hukukçu ve bir de fen memuru orta tahsilini tamamlad›, sadece 5 kifli orta mektebi bitirdi.(6) Cumhuriyet’in ilan› sonras› Kars’ta önem verilen konulardan biri ve belki de en önemlisi iflte bu yüzden e¤itim oldu. Kars halk›n›n okuma yazma seferberli¤ine kat›lmas› amac›yla merkezde ve ilçelerde birer ilkokul aç›ld›. Numune Mektebi’nde sonra ‹dadi Mektebi aç›ld› ve bir de ana mektebi kuruldu. Ardahan’da ve Kars’ta birer “köy yat›l› okulu” aç›ld› ve ö¤rencilere kalacak yer temin edilerek e¤itim aç›s›ndan önemli bir eksiklik giderildi. 1926’da flehirde 2 erkek ve 1 k›z ilk mektebi, 1 idadi ve 1 ana mektebi; 1929’da flehir ve kasabalarda (kaza merkezlerinde) 14 ilkokul ve 74 köy mektebi olmak üzere 88 ilk mektep vard›. Fakat ö¤retmen eksikli¤i sebebiyle, 1934’te say› 64’e düflerken, 1935- 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 1936’da bu say›, 80’e ç›kar›ld›.(7) 16 fiubat 1938 tarihli Kars Gazetesi, “Kars ‹li Kültür Durumu” bafll›kl› yaz›da 1938 y›l›na ait flu bilgilere yer vermektedir: “Bu sene Kars merkezinde 63, Sar›kam›fl’ta 101, Arpaçay’da 63, Ardahan’da 26, Ka¤›zman’da 45, Göle’de 19, Posof’ta 36, Ç›ld›r’da 20, I¤d›r’da 25, Tuzluca’da 50 ulus okulu aç›lm›flt›r. Bunlar›n ö¤retmenlerini ekseriyetle, 5 s›n›fl› ilkokul mezunlar› teflkil etmektedir. Bu okullara devam eden talebe yekûnu 21.797’dir.(8)” 1938 y›l›n›n ilk günü yay›nlanan Kars Gazetesi’nde “Kültür Haberleri” bafll›¤›yla yay›nlanan yaz›da ise kamunun kültüre verdi¤i önem üzerine aç›lan okullar konu edilmifltir:(9) “Bu sene flimdiye kadar Digor’da yaln›z Pazarc›k Köyü’nde okul olup, o da yoksulluk içinde köy odas›nda ödevini yapmakta idi. Bu defa, kamunun kültüre çok önem vermesinden dolay›, 13 köye Ulus Okulu aç›lm›fl, yeteri say›da müdavim temin edilerek e¤itime devam etmifllerdir. 13 Ulus Okulu olan köylerin kitap ihtiyaçlar› kamunbayl›kça maariften temin edilmifltir.” Ayr›ca 1940 y›l› içerisinde E¤itmen mekteplerinin de merkez köylerde faaliyetlerde bulunmas›, e¤itim ve ö¤retime önemli katk› sa¤lad›. Kars Gazetesi’nin 9 Ocak 1940 tarihli nüshas›nda yer alan, gezici baflö¤retmenlerin teftifllere devam etti¤ine yönelik haber, bu mekteplerin denetlendi¤ini göstermektedir.(10) 1943 y›l›nda Maarif Müdürü ‹brahim Özda¤ ve arkadafllar›n›n çabalar›yla Kars’ta ilk kez aç›lan ilkokul sergisi, çal›flmalar›n halkla paylafl›lmas› aç›s›ndan önemli bir geliflmedir.(11) Cumhuriyet döneminde yap›lan e¤itim seferberli¤i sadece il merkezini de¤il, ilçeleri ve köyleri de kapsamaktayd›. 15 Kas›m 1944 tarihli Kars Gazetesi’nde yer alan “‹lkö¤retim seferberli¤i devam ediyor” bafll›kl› haberde o y›l okullardaki art›fl oran›n›n geçen y›la nazaran % 40 oldu¤u, yeniden flubeler aç›ld›¤› ve yeni yard›mc› ö¤retmenler al›naca¤›na dair bilgiler yer almaktad›r.(12) Yine ayn› gazetenin ayn› say›s›nda Cumhuriyet Bayram›’nda Arpaçay’a ba¤l› köylerde 9 köy okulunun aç›ld›¤›, 28 okulun da temelinin at›ld›¤›, ayr›ca Sar›kam›fl’ta köy enstitüsü mezunu için 31 okulun yapt›r›ld›¤›, Ka¤›zman’da da gelecek 21 sene mezun olan ö¤renciler için köy okullar›n›n yap›m›na baflland›¤› yazmaktad›r. Kars Gazetesi’nin 9 A¤ustos 1944 günkü nüshas›nda köy bütçelerine konulan tahsisatla il genelinde 120 köy okulunun temellerinin at›ld›¤› belirtilmektedir.(13) Kars, Cumhuriyet döneminde e¤itimde önemli ataklar yaparak, di¤er illere göre e¤itim konusunda daha ileri bir seviyeye geldi. H›zla geliflen okuma yazma seferberli¤i ilerleyen y›llarda da devam etti. Kars Gazetesi’nin 30 Aral›k 1944 günlü nüshas›nda ö¤retmenli okullardaki ö¤renci art›fl› 6.443 olarak verilmektedir. Bu oran bir y›l önceki verilere göre % 83’lük bir art›fl anlam›na gelmektedir. 1943 y›l› sonunda ö¤retmenli okullara 7.861 ö¤renci devam etmekte iken 1944’te bu say› 6.443 ö¤rencinin eklenmesiyle 14.304’e yükselmifltir.(14) Kars’ta, e¤itim faaliyetlerinin h›z kazanmas› ile e¤itim ö¤retimde önemli bir ilerleme kaydedildi. 1945 ders y›l› sonunda Kars ilindeki ilkokullar›n durumu flöyledir: Kars’ta 31, Ardahan’da 38, Arpaçay’da 12, Ç›ld›r’da 5, Göle’de 4, I¤d›r’da 8, Ka¤›zman’da 10, Poskov’da 30, Sar›kam›fl’ta 42, Tuzluca’da 5 olmak üzere toplam 185 ilkokul, ayr›ca bütün kazalarda 259 e¤itmenli ( 3 s›n›fl›) okul.(15) Kars’ta bir taraftan e¤itim kurumlar›n›n say›s› ve niteli¤i ile ilgili çal›flmalar yap›l›rken, bir taraftan da ö¤retmenlerin bir araya gelip vakit geçirebilecekleri bir mekâna ihtiyaç duyuldu. 1958’de Kars’ta Ö¤retmenler Lokali aç›larak, bu eksiklik giderildi.(16) 28 Aral›k 1960’ta Kars Hapishanesi’nde bir okuma yazma kursu aç›ld›.(17) Ayr›ca 1960 y›l›n›n hemen bafl›nda 2 numaral› çocuk kütüphanesi de aç›larak hizmete bafllad›. 1 numaral› çocuk kütüphanesinden; Kaleiçi mahallesi ve civar›nda oturan ö¤rencilerin uzak oluflu nedeniyle faydalanamamalar›, Kaz›m Karabekir ‹lkokulu içerisinde yeni bir kütüphane aç›lmas›n› gerektirdi.(17) Yine 1960 y›l›nda Türk Kültür Derne¤i’nin kaza ve nahiyelere kütüphane açaca¤› fleklinde bir haber yer almaktad›r. Haberde, derne¤in Maarif Müdürlü¤ü ile iflbirli¤i yapaca¤› ve kütüphanesi bulunmayan kaza, nahiye ve köylerde Maarif Vekâleti’nin kütüphane kurulmas›n› istedi¤i ve bütçenin de Özel ‹dare, Belediye ve köy bütçelerinden temin edilece¤i belirtilmektedir.(19) 1964 y›l› içerisinde Kars Halk E¤itim Merkezi Müdürlü¤ü’nce Kars’›n köylerindeki halk okuma odalar›n›n her birine, 50 Lira tutar›ndaki çeflitli kitaplarla, halk e¤itimi yay›nlar› gönderildi.(20) Kars’ta e¤itim ö¤retim faaliyetlerine verilen önem, okur-yazar say›s›n›n artmas›nda büyük bir etki oluflturdu. 1967 Kars il y›ll›¤›nda, ilkö¤retim ça¤›ndaki çocuklar›n okula gitme oran› Türkiye genelinde % 59 olmas›na ra¤men, Kars’ta bu oran % 65 olarak gösterilmektedir.(21) 1- Kars, (CHP Halkevleri Bürosu Yay›nlar›) ‹stanbul, 1943, s.77. 2- “Bu okul kentte en yüksek e¤itim veren kurum olmas› itibariyle önemlidir.” ‹lber ORTAYLI, “Çarl›k Rusyas› Yönetiminde Kars”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Say›: IX, ‹stanbul, 1978, s.356. 3- “Rus maarifi, Kars Vilayetine 1898 y›l› için sadece 5.808 alt›n ruble ay›rd›.” Ortayl›, “Çarl›k Rusyas› Yönetiminde Kars”, s.357. 4- DAYI, Esin Derinsu, Elviye-i Selase’de (Kars, Ardahan ve Batum) Milli Teflkilatlanma, Erzurum, 1997,s.14. 5- Ortayl›, “Çarl›k Rusyas› Yönetiminde Kars”, s.356. 6- Kars Yaylas›, (Kars Lisesinden Yetiflenler Cemiyeti Yay›n›), ‹stanbul, 1946, s.39. 7- Kars, (CHP Halkevleri Bürosu Yay›nlar›), s.7778. 8- Kars, 16 fiubat 1938, Say›: 622. Kars Gazetesi: Kars bas›n tarihinde çok önemli bir yeri olan Kars Vilayet Gazetesi, 29 Ekim 1929’de Cumhuriyet Bayram›’ndan itibaren 4 sayfa ve haftal›k olarak ç›kar›lmaya bafllad›. 1932’den itibaren haftada iki defa ve 500 bask›dan fazla ç›kt›. 1940 y›l› itibariyle 11 yafl›nda olan Kars Gazetesi’nde bir zamanlar Kars’a ait, tarih, co¤rafya, halkiyat, halk flairleri... vs gibi yerel araflt›rma notlar› ile köycülük, hayvan ve insan sa¤l›¤› ve daha bir çok konuda yaz›lar neflredildi. Do¤ufl Kars Halkevi Ayl›k Dergisi, Say› 13-(54), 14-(55), Y›l: 6, 1940, Haziran-Temmuz, s.31. 9- Kars, 1 Ocak 1938, Say›: 610. 10- Kars, 9 Ocak 1940, Say›: 808. 11- Kars, 19 Haziran 1943, Say›: 1148. 12- Kars, 15 Kas›m 1944, Say›: 1283. 13- Kars, 9 A¤ustos 1944, Say›: 1256. 14- Kars, 30 Aral›k 1944, Say›: 1294. 15- Kars Yaylas›, (Kars Lisesinden Yetiflenler Cemiyeti Yay›n›), s.39. 16- Demokrat Kars, 27 Ocak 1958, Say›: 731. Demokrat Kars Gazetesi, 1955 y›l›nda yay›n hayat›na bafllayan bu gazetenin sahipleri Temel Burhano¤lu ve Nesip Vark›r’d›r. 17- Bugün, 30 Aral›k 1960, Say›: 834. Bugün Gazetesi: 1957’de ç›kar›lan Kars’›n yerel gazetelerinden biridir. Hem sahibi, hem de mesul müdürü Mehmet Metin Ören’dir. 18- Bugün, 18 Ocak 1960, Say›: 556. 19- Bugün, 7 Aral›k 1960, Say›: 819. 20- Kars Eli Dergisi, Aral›k, 1964, Y›l: 1, Say›: 5, s.13. Kars Eli Dergisi: ‹lk bask›s› 1964’te ç›kan ve Halkevi Derne¤i ve Halk E¤itimi Merkezi’nin müflterek yay›n organ› olan bu derginin sahibi, Halkevi ad›na Baflkan Dr. Budak Demiral’d›r. Derginin mesul müdürlü¤ünü, Halk E¤itimi Merkezi Müdürü Hasan Kartar› yapt›. Kars’a özgü kültürün ön planda oldu¤u bu dergide, yerel haberler, yerel hikâye ve masallar, destanlar, maniler, koflmalar ve fliirlerin yan› s›ra yerel yemeklerin tan›t›m›na da yer verilmifltir. 21- Kars ‹l Y›ll›¤›, 1967, s.145. 22 Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ Memorial fiiflli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzman› EM‹K yafl›, yumurtal›k yafl›, cilt yafl› derken yaflam kalitesinin yükselmesine çok önemli etkileri olan kalp ve damar yafl› da, insan hayat›n›n en önemli parçalar›ndan biri oldu. Sa¤l›kl› yaflam›n alt›n kurallar›ndan biri olan kalp ve damar sa¤l›¤›n›, “damar yafl›” ile ölçmek mümkün. K Yeni do¤mufl bir bebe¤in kalp ve damar yafl›, fiziksel yaflla ayn›. Yani 0. Ancak 1 yafl›ndan itibaren beslenmeye ve yaflam tarz›na ba¤l› olarak fiziksel yaflla kalp damar yafl› farkl›laflmaya bafll›yor. Sigara kalp damar yafl›n› 15, s›nav stresi 5, obezite ise 30 y›l ilerletiyor. 7-8 yafllar›nda obez bir çocu¤un damar yafl› ise 38. Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Kalbinizle Ayn› Yaflta m›s›n›z? ‹nsanlar›n iki türlü yafl› vard›r; biri takvim, di¤eri de damar yafl›d›r. Yeni do¤mufl bebe¤in hem takvim hem de damar yafl› 0’d›r. Ancak bunlar birlikte ilerlemez. Çünkü insan yaflam›n› yak›ndan ilgilendiren ancak uzak durulmas› gereken çok önemli faktörler, kifliden önce kalbini ve damarlar›n› yaflland›r›r. ‹nsanlar›n 1 yafl›ndan itibaren kalp ve damar yafl› h›zla büyümeye, fiziksel yafl›n onlarca y›l önüne geçmeye bafllar. Sigara içiyorsan›z 15 y›l daha yaflflll›s›n›z! Sigara içen kifliler, takvim yafl›ndan 15 yafl daha yafll› olduklar›n› bilmelidir. Çünkü sigara, kalp damar yafl›n› 15 y›l ilerlet- mektedir. Yani sigara tiryakilerinde damar yafl›, 15 y›l önden gider. 20 y›l günde 1 paket sigara içen bir insan›n ömrünün, 5-10 y›l daha k›sa oldu¤u kesinlikle bilinmelidir. Yanl›fl beslenme kalbi 30 y›l ileri götürür Yanl›fl beslenme de kalbi yaflland›ran en önemli risk faktörlerinden biridir. Sa¤l›ks›z beslenme, kalp ve damar yafl›n› 30 y›l ileri götürmektedir. Amerikan Kalp Derne¤i’nin yapt›¤› bir araflt›rmaya göre; 10-15 yafl›ndaki obez çocuklar›n damar yafl›n›n 45 oldu¤unu saptanm›flt›r. 8 yafl fl››ndaki çocuklar›n kalbi 38 yafl fl››nda! 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür Çocuklukta al›nan kilolar ileri yafllarda çok zor verilmektedir. Çocuklukta bafllayan damar sertli¤i, orta yaflta bafllayan damar sertli¤inin h›z›ndan çok daha farkl› seyretmektedir. 7-8 yafllar›ndaki bir obez çocu¤un kalp ve damar yafl›, takvim yafl›n›n üzerine 30 y›l eklenerek hesaplanmaktad›r. Bu durumda, 8 yafl›ndaki bir çocu¤un kalp yafl› 38’dir. Çünkü obezite nedeniyle damar cidar›nda, damar sertli¤inin bafllang›c› olan ya¤lanma plaklar› bafllayabilir. ‹lk bir yaflfltta özel mamalar kullan›lmamal› ‹lk bir yafl içerisinde çocuklar›n anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. Bu dönemde çocuklar›n ileride obezite sorunu yaflamas›na neden olan özel mamalar, kesinlikle kullan›lmamal›d›r. 2 ile 6-7 yafl aras›nda çocuklara iyi bir beslenme ve spor al›flkanl›¤› kazand›r›lmal›d›r. Bu dönemde; oyun oynama, bahçeye ç›kma, parka git- 23 me gibi basit e¤lencelerin yan›nda, spor da olmal›d›r. 7-15 yafl aras› çocuklar›n fast food tarz› beslenme tarz›ndan kesinlikle uzak tutulmas› gerekir. Çocuklara 10 yafl›ndan itibaren sa¤l›kl› beslenme al›flkanl›¤› kazand›r›lmal›, fast food’un zararlar› ö¤retilmelidir. Çocukluk ça¤›ndan itibaren sa¤l›kl› ve dengeli beslenen çocuklar, yine genç yafllardan itibaren spor yaparak hayat›n› devam ettirdi¤inde, 80 yafl›nda bile golf oynayabilir. Ancak ayn› yaflta baflka bir kifli, yaflam kalitesini düflüren her türlü olumsuz etmen nedeniyle tekerlekli sandalyeye ba¤l› kalabilir. S›nav stresi kalpten 5 y›l götürüyor! Gençlerin üzerine yüklenen a¤›r s›nav stresi, kalp yafl›n› olumsuz etkiliyor. 12-13 yafl›ndaki bir çocuk 3 y›l yar›fl at› gibi koflturuluyor, sürekli s›navlara haz›rlan›yor. Her s›nav dönemi çocuklar›n damar yafl›na 5 y›l ekliyor. 18 yafl›na gelmifl ve en az iki s›nav geçirmifl olan bir gencin kalp yafl›, üzerine eklenen ortalama 7 y›l ile birlikte en az 25 oluyor. KALB‹N‹Z‹N YAfi fiII TAKV‹M YA fiIINIZDAN BÜYÜK OLAB‹L‹R ! fi 24 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Sar›kam›fl Destan› Bin Dokuz Yüz On Dört Sar› Kam›flta Bir Dram Yafland› Zaman A¤lad› O Kara Günlerde O Kara K›flta Esti Tipi Boran Duman A¤lad› Hangi Can Dayan›r Bu Kara K›fla Taaruz Emri Verdi Ol Enver Pafla Yüz Yirmi Bin Asker Girdi Savafla Emir Böyle ‹di Ferman A¤lad› Düflmana Bak›nca Bir Hayli Çoklar Hepsi Donan›ml› Zalim Alçaklar Askere Al›nd› T›f›l Çocuklar Yüzü Tüysüz Sebi Sübyan A¤lad› Enver Pafla ‹nat Etmez Ald›r›fl Taaruzda Yenilgi Verdi Bu Durufl Allahuekberde Dondurucu K›fl Difl Difle Vurdukça Dihan A¤lad› Ne Kurflun S›k›ld› Nede Bir Füze Donarak Can Verdi Bütün Müfreze Üç Gemi Gark Oldu Kara Denize Yetiflmedi Yard›m Güman A¤lad› Aya¤›nda Çar›k Bunca Mücahit Yamal› Elbise Allah›m fiahit Onbefl Gün ‹çinde Doksanbin fiehit ‹nsan Olan Feryat Figan A¤lad› Karlar›n Alt›nda Bulmufl Yerini ‹ki Tümen Vurmufl Biribirini Ruslar Toplu Gömdü Türk Askerini Dile Geldi Haki Yeksan A¤lad› Yaral›lar Erzuruma Tafl›nd› Lokman Hekim Kara Kara Düflündü Kalan Asker Kafl›nd›kça Kafl›nd› Tifüze Çare Yok Derman A¤lad› Can Verdiler Önce Vatan Diyerek Hepsini Rahmetle Anmam›z Gerek Yaflanan Ac›ya Dayanmaz Yürek Korkmazikan Yazd› Destan A¤lad›. Allah Birdaha Böyle Ac›lar Yaflatmas›n fiehitlerimize Gani Gani Rahmet Diliyorum Aflfl››k Korkmaz ‹kan 25 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür SERHAT KÜLTÜR HABER Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma Derne¤i Piknikte Bulufltu MRAN‹YE Serhat ‹lleri Kars Ardahan I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flflm ma Derne¤i 29/05/2011 Pazar Günü Ömerli Hüseyinli Köyü’nde geleneksel piknik flöleni yapt›. Piknikte çeflitli etkinlikler düzenlendi. Bunlardan baz›lar›;Afl›klar›n sazlar›yla memleket havalar›n› seslendirmelerinin yan› s›ra yöresel türküler eflli¤inde bar›fl kardefllik ve dayan›flman›n simgesi olan halaylar çekildi. Çocuklara yönelik yumurta, , çuval ve ip çekme gibi heyecan› yüksek yar›fllar düzenlendi. Derne¤in futbol tak›m› Ümraniye Belediyesi’nin düzenlemifl oldu¤u futbol turnuvas›nda aç›k ara ile 1. olarak Belediye Baflkan› Say›n Hasan CAN taraf›ndan ödüllendirerek onurland›r›ld›. Ü Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma Derne¤i 26 Haziran pazar günü ola¤an kongre yaparak kongreye tek liste halinde baflkan Tuncay UZUNKAYA n›n baflkanl›¤›nda baflkan vekilli¤ine Ömer MURATO⁄LU baflkan yard›c›l›¤›na Fikret ÖZDEM‹R, Ethem ASLAN ve di¤er yönetim kurulu arkadafllar›m›z Süleyman ONUR, Türker TOPTAfi, Nail KOTAN, Halis GÖRKEN, Hüseyin ÇEL‹K, Ekrem ESMERAY, Metin YILMAZER, Erdo¤an AKTAfi, ‹smail KEMER, Remzi Y‹⁄‹TPAfiA, Halil ‹brahim DEM‹R, Muhammer TAfiCI, Naim SURAL, Cezmi TEMUR, Alpay AYDIN, Ekrem PERK, Engin AYB‹RD‹, Erbay ONAYLI DENET‹M KURULU: Vedat YA⁄IfiAN, Ali Yaflar DÜZCÜ, Adil ÇERKEZ, Gökhan TAfiDEM‹R, Ekrem YUSUFO⁄LU, ‹dris BOZKURT, D‹S‹PL‹N KURULU: Orhan DEM‹R, Galip KILIÇ, Zeki KILIÇ, Seçilmifltir. 1- Münekkim Uzunkaya, 2- Hakan Cihangir, 3- Yasin Akkoflfl,, 4- Mikayil Karaçelik, 5- Soner Zincir, 6- Mehmet Karada¤, 7- Serhat Yolcu, 8- Ufuk Aktafl fl,, 9- Ferhat Kuzey, 10- Mutlu Kemer (tak›m kaptan›), 11- Hakan Akkofl 26 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 De¤iflmeyen Gerçekler ‹lhan POLAT Genel Müdür [email protected] - [email protected] EFR‹KA ile ihtilaf› birbirine kar›flt›rmamak gerekir. Vahdete ters düflmeyen farkl›l›klar meflrudur. Ancak bunlar inanç plan›nda tevhide sosyal alanda da vahdete ayk›r› hale geldi¤i zaman ihtilaf de¤il tefrika olur. Tefrika ne meflrudur nede gereklidir. Tam tersine haram ve günaht›r. Her insan›n düflünce ve fikirlerine sayg›l› olmam›z gerekir. ‹htilaf adab›n› unutup ihtiyat alan›n› ortadan kald›r›rsak fikirlerin farkl›l›¤›ndan düflmanl›klar do¤ar. Din insanlar› kardefl yap›p bir arada yaflamalar› için gönderilmifltir. Dolays› ile tefrika dinde de¤il, bat›l inanç ve yanl›fl görüflleri benimseyip kendilerini afl›r› tutkulara kapt›rmalar›ndan T Din insanlar› kardefl yap›p bir arada yaflamalar› için gönderilmifltir. Dolays› ile tefrika dinde de¤il, bat›l inanç ve yanl›fl görüflleri benimseyip kendilerini afl›r› tutkulara kapt›rmalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Tefrikan›n bir nedeni de do¤rular›n insan›n ifline gelmeyifli ve onu hayata tafl›madaki zaaf› ve içine sindiremeyiflidir. kaynaklanmaktad›r. Tefrikan›n bir nedeni de do¤rular›n insan›n ifline gelmeyifli ve onu hayata tafl›madaki zaaf› ve içine sindiremeyiflidir. ‹nsanlar aras›nda ki bölünüp parçalanma sayg›, sevgi ve bilgi eksikli¤inden ziyade haks›zl›k, k›skançl›k, düflmanl›k, öfke ve kin gibi ahlak d›fl› etkenlerden kaynaklanmaktad›r. Allah isteseydi insanlar› tek millet yarat›rd›.Allah›n istemedi¤ini bizim istememiz do¤ru olmayaca¤›na göre, heva ve hevesimize sübjektif yarg›m›za göre insanlar› mahkum etme huyundan vazgeçmemiz laz›m. Çünkü herkesin bizim gibi düflünmesini isteme hakk›m›z yoktur. Her fikrin kendi içinde do¤ru olabilece¤ini, do¤ru olmazsa bile onu yarg›lama ve mahkûm etme hakk›m›z›n olmad›¤›n› bilmemiz gerekir. Ülkemizin içinde bulundu¤u bu geçici s›k›nt›l› dönemde anlay›fll› sa¤duyulu herkesin hakk›na hürmet etmeyi kendimize fliar edinmemiz laz›md›r. Bin y›ld›r bir arada yaflayan etle t›rnak olmufl, hayat felsefesi inanc› kültürü ayn› insanlar› ayr›flt›rmak için suni bir tak›m geçici engeller koyarak bölmeye çal›flmak hem o insanlara hem de ülkenin birlik ve beraberli¤ini, huzurunu bozmaktan öte bir anlam tafl›maz. Bireysel olarak maalesef bu öl- çülerin hiç birine uymad›k. Devletin bir politikas› vard› yanl›fl veya do¤ru. Ama biz hangi ölçü ve de¤er yarg›s› ile arkadafllar›m›z›, komflular›m›z›, ifl yapt›¤›m›z esnaf› merkeze kendimizi koyarak yarg›lama hakk›n› bize kim verdi. Y›llarca bir arada problemsiz olarak yaflad›k. Komflu hakk›n›n kutsall›¤›na, Paylaflman›n dert orta¤› olman›n erdemine inand›k. Yarat›lan› yaradan dan dolay› sevdik. Yunusun dedi¤i gibi o k›ld›¤›n namaz de¤il e¤er bir kalp k›rd›n ise anlay›fl› bu millete hâkim iken ne oldu bize. Bencillefltik bireysellefltik kendi menfaatimizin toplumun menfaatinin içinde oldu¤u gerçe¤ini unuttuk. Beni komflu var falan yerli ama iyi insan. Bizim arkadafl Kürt ama efendi birisi. Bizim alevi komflu var çok iyi insanlar. Tamamda senin iyi insan oldu¤unu kim söyledi elinde ölçü tart› aletimi var. Düflünmeden tartmadan rastgele insanlar hakk›nda ileri geri konuflmak ne insani nede ‹slami bir davran›flt›r. Bu gün yaflanan s›k›nt›lar›n temel kayna¤› da devlet politikalar›n›n yan›nda bu yanl›fl davran›fllar›m›zd›r. Y›llar önce merhum Akif’in dedi¤i gibi Gir meden tefrika bir millet düflflm man giremez, toplu vurdukça yürek ler onu top sindiremez. Kendi hatalar›m›z› ve davran›fllar›m›z› çek edelim o bize yeter. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 27 Bar›fla Giden Yol - 2 Olcay KARSLIO⁄LU [email protected] KIL; bilgiyi soysa-kültürel Atüm süreçleri ile sergilenen davran›fl kal›plar›n› da içine alan ve bütün yönleri ile karar alma sürecinde muhakeme, mant›k ve sentez gibi zihni fonksiyonlar› da kullanarak hayat›m›z›n hemen hemen her an›nda baflvurdu¤umuz beynin önemli bir mekanizmas›d›r. Bir toplumun hayat› anlay›fl ve kavray›fl niteli¤i, onun ayn› zamanda kendi iç alemindeki yans›malar› dolay›s›yla ald›¤› referans ölçüleri ve edindi¤i bilgi ile yak›ndan ilgilidir.Ak›l ve bilgi referans›n› dini, ilmi, ahlaki ve kültürel kazan›mlar› ölçüsünde sevgi, merhamet, muhabbet ve hoflgörü melekeleri filizlenir ve çevrelerine faydal› birey olurlar. Aksi halde Nefisden ald›¤› ölçüde bencil, kibir, gurur, öfke, nefret, kin, sevgi ve merhamet eksikli¤i ön plana ç›kararak ilk önce flahs›n› vede etkileflimde olduklar› bütün topluma zararl› olurlar. On y›lda yüzlerce kiflinin binbir zahmet, emek ve maddi külfetle meydana getirmifl oldu¤u takdire flayan bir flaheser olan bir e¤itim ve ö¤retim kompleksini, akl› nefsine inmifl birkaç flah›sla çok az zahmet ve maddi miktarla, ustaca planlanm›fl güçlü patlay›c›larla on dakikada ortadan kald›rmak mümkündür. Ak›ll›, zeki ve kabiliyetli olan bilgisayar mühendisleri bu maharetlerini baflkalar›na ait olan banka hesaplar›ndaki paralar› kendine transfer edebilir veya bir antivirüs program›, yaz›l›m› gelifltirerek bunun önüne geçebilirler. Ak›ll›, zeki ve kabiliyetli olan siyaset ve politikac›lar; vekili olduklar› milletine e¤itimde, adalette, sa¤l›kta, din ve vicdan hürriyetinde vede di¤er temel hak ve hürriyetlere aidiyetindeki çeflitli ›rk, dil, din, etnik köken ve mezhep fark› gözetmeksizin toplumun refah›n› art›r›c› her türlü çal›flma yapabilir, faaliyetlerini uygarca icra edebilirler.Ve yine ak›ll›, zeki ve kabiliyetli olan siyaset ve politikac›lar vekili olduklar› milletine bu kazan›mlar›, temel hak ve hürriyetleri kendi görüflünde çizgisindeki küçük bir az›nl›k grubuna fayda sa¤layabilirken ve hatta kendilerine göre çeflitli sebeplere, kavramlara veya ideolejilere dayanarak bütün bu hizmetlerin toplumun di¤er kesimlerinin faydalanmamas› için kanun bile ç›karabilirler. Bunun için ortak de¤erler etraf›nda ›rk, dil, din, etnik köken, kültür ayr›m› gözetmeksizin dünyan›n dört bir yan›nda dini, ilmi, edebi kanaat önderleri, sosyo kültürel alanda faaliyet icra eden oryantalistler, resmi ve sivil toplum örgütleri, kurulufllar› nefes ald›¤›m›z hayat› daha güzel ve müreffeh bir yer k›lmak için; hiçbir maddi- manevi menfaat ayr›m› gözetmeden bizleri sevgi, ak›l, vicdan, hoflgörü ve merhamet iklimi etraf›nda bir oluflum tesis etmek ve zeminini haz›rlamak için; o gönüllü yüce kametlere, ar›nm›fl ruhlara, kültür ve muhabbet elçilerine her zamankinden daha çok ihtiyaç vard›r. Bedeni ve ruhi bir bütünlük cemine haiz yarat›l›flta olan insano¤lu, önce kendini tan›mal›, bil- meliki onu maddi-manevi hay›rlardan al›koyan nefsine karfl› mücadelesini yapabilsin ve böylelikle vicdani melekelerini inkiflaf ettirerek yarat›l›fl›n as›l maksad› olan insan-› kamil olma yolunda bir günefl gibi hem kendini hem de yarat›lm›fllara bir mürflit, rehber olabilme yolunda ilerleyebilsin. Aflk, sevgiyi anlatman›n, yaflatman›n en iyi yoludur.Yarat›c› olan ALLAH(c.c) e¤er sevgisini yaratt›¤› varl›k aleminde yeflertmese idi bizler onun eksikli¤i ile dünyada adil ve mutlu bir yaflam olamayacak, her yeni birgün ayr› bir kaosa, ak›l almaz katliamlara varl›k sahnesi tan›k olacak ve hayatiyetini sürdürebilmesi mümkün olmayacakt›. Onu idrak eden o yüce ruhlar; muhabbeti, sevgiyi, huzuru, sayg›y›, temiz vicdani aflk› ayd›nl›¤›, varl›¤› temsil ederler. Onu bilmekten aciz kirlenmifl ruhlar, sevgisizli¤i, merhametsizli¤i, çirkinli¤i, nefisi, karanl›¤›, yoklu¤u temsil ederler. Bar›fla giden yol; mutlulu¤a ulaflan yollar› aramal›... Aramal›; ama ne arad›¤›n› bilmek en mühimi... R›zk› ararken; Rezzak› vereni unutmamal›... Ifl›¤a koflan pervaneler gibi yanmal›; ar›nmal› ruhlar› fiah damar›ndan yak›n olana yelfi ken açmal›... Bar›fla, mutlulu¤a, ayd›nl›¤a, huzura, kap› aralayan, o kap›n›n efli¤inde basamak olan... O yolda mihmandarl›k yapanlara ne mutlu... 28 Dr. Yaflflaar KALAFAT Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Birleflik Kafkasya’da Ortak Halk Kültür Kotlar› (1) Halk Bilimci-Araflt›rmac›s› Yazar [email protected] [email protected] ‹Z sunumumuzu; Kuzey ve GüBney Kafkasya halklar›n›n halk inançlar›n› Anadolu’da ve Kafkasya’da büyük ölçüde yerinde ve k›smen de edebiyattan incelemifl bir kimse olarak yapmaya çal›flaca¤›z. S›n›rl› çal›flmalar›m›zda sadece Türkiye’nin kuzeydo¤usunda yer alan Kafkasya halklar›n›n halk inançlar›n› incelemekle kalmad›k, kuzey bat›s›nda Balkanlar ve güneydo¤usunda Orta Do¤u halklar›n›n da halk inançlar›n› incelemeye çal›flt›k. Kafkasya halk inançlar›na bir az daha fazla hulul imkân› bulduk. Bu imkan bize bir taraftan Kafkasya’daki Türk soylu halklar›n Altaylar ve Ulu¤ Türkistan’daki soydafllar›n› yerinde incelemifl olmam, di¤er taraftan Kafkas halklar›n›n Anadolu’daki akrabalar›n› da incelemifl olmam sa¤lam›flt›r. Bununla sadece flunu söylemifl olmuyoruz. Halklar› itibariyle Anadolu’da bir Kafkasya veya Kafkasya’da bir Anadolu oldu¤u için halk kültürlerinde de do¤al olarak aynilikler, müfltereklikler olacakt›r. Biz binlerce y›l ötesine giden derinlikleri töre birli¤ine, mitoloji birli¤ine varan ortak payda kotlar›ndan söz ediyoruz. Saniyen arz edelim halk kültürü ortakl›¤› deyince; halk tababeti, halk takvimi, halk el sanatlar›, halk mutfa¤›, halk musikisinden söz etmiyoruz. Bizim yo¤unlaflmaya çal›flt›¤›m›z alan; mitoloji ve töreden de bahsediflimizden anlafl›laca¤› gibi halk inançlar›d›r. Kafkas halklar›n›n siyasi birli¤i konusu ve birlikteli¤in Türkiye boyutu arkadafl›m Hasan Kanbolat taraf›ndan makale baz›nda ele al›n›p incelenmifltir. Biz konunun bu boyutuna do¤rudan deyinmeyece¤iz. Siyasi birliktelikle, bizim araflt›rmam›z›n ortak yönü, bizim göstergemizin de kültürel birli¤e iflaret etmifl olmas›d›r. Bu fikir bizde ilk defa 1980’li y›llarda Elaz›¤’da yap›lan uluslararas› bir dil bilgi sezonunda do¤du. Orada ünlü bir dilci “ Kafkasya’da ciddi bir destan kültürü vard›r. Bu kültürü Kafkas halklar› birlikte yaratm›fllard›r” diyordu. Evvelce de konuya dair baz› k›v›lc›mlar Yahya Kanbolat’›n1[2][1] eserinde kafamda çakm›flt›. Böylece karfl›m›za siyasi birlikteli¤i bir zaruret haline gelen özellikle Kuzey Kafkasya ç›km›fl iken, onun kültürel birli¤i üzerinde durulabilirdi. Halk inançlar› bu konuda ne diyordu? Konu çok hassast›. Bizde al›flkanl›kt›r bir halk› ya yok sayar›z veya onun kimli¤ini muhakkak kendi kimli¤imize ba¤lar›z. Bu duruma da düflmek istemezdim. Anadolu’daki Türk soylu olmayan Kafkas kökenli akraba toplumlar aile ba¤lar› itibariyle de yabanc›m de¤ildi. Oset, Çeçen ve Çerkezlerle ba¤lant›l› idim. Ancak bunlar›n kaynakl›¤›ndan al›nacak sonuçlar s›n›rl› idi. Zira asgari yüz y›l birlikte yaflam›fl halklar›n, halk inançlar›nda özgün tespitlerin bulunmas› kolay olmuyor. Taraflar do¤al olarak etkileyip, etkilenmifl oluyorlard›. Bu itibarla çal›flmalar›m›zda izledi¤imiz metotla hayat›n dü¤ün, evlilik, ölüm gibi safhalar›ndan derledi¤imiz inançlar do¤al olarak büyük ölçüde aynilik arz ediyordu. Ancak yapt›¤›m›z tespitler bizi çok eskilere gidebilece¤imiz bir inanç sistemine götürüyordu. Bu sistem büyük ölçüde Kafkas ve Anadolu halklar›nda aynilik gösteriyor ve bu müfltereklerin kaynaklar›n› Türkistan ve Altayeski inanç kültüründe de bulabiliyorduk. Bununla; bir k›sm› Turanî, bir k›sm› ‹ranî ve bir k›sm› da ‹bero Kafkas kökenli olan Kafkas halklar›n›n muhakkak Türk kültür dairesine girdiklerini söylemek istemiyorum. fiunu rahatl›kla söyleyebilirim. Atl› göçebe medeniyetin kurucular› aras›nda Asya Türk kavimleri ile Kafkas halklar› bir arada vard›lar. Veya Töre ile ilahi tebligat aras›nda bir müfltereklik var ise bu tebligat›n kapsam›na giren co¤rafya Altaylar, ‹ç Asya Anadolu ve Kafkasya’y› kaps›yordu. ‹zah›ma kavimler göçünü almak istemiyorum. Kimmer geldi, ‹skitler gitti, Avarlar flöyle oldu, Hunlar böyle oldu bahislerine girmek istemiyorum. Atl› Bozk›r medeniyetinin flüphesiz sadece inanç ve hukuk boyutu yoktu. Devlet fleklinden, ekonomik hayat›ndan, sanat dünyas›na kadar bu medeniyet bir bütündür. Biz alan›m›zla ilgili bulgular› arz ediyoruz. Ufuk Tavkul, Kafkasya’n›n etnisitesini anlat›rken Kafkas Ötesi olarak bilinen ve Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’dan meydana gelen kesimin d›fl›nda kalan k›sm›n as›l Kafkasya oldu¤unu belirtip bu bölgenin halklar›n› Abhaz, Ad›gey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Güneyi ve Kuzeyi ile Osetya, Çeçen, ‹ngufl ve Da¤›stan’da yaflayan halklar olarak zikretmektedir. Gürcistan’da yaflayan halklardan Svan ve Hevsur kabilelerini de bu kapsamda mütalaa etmektedir. Bu bölgenin sosyolojik, etnolojik, antropolojik ve kültürel ortakl›klar›n› vurgulamaktad›r.1[3][2] Biz Ufuk Tavkul hocaya yaklafl›m normlar› itibariyle büyük ölçüde kat›l›yoruz. Ancak biz daha genifl kapsaml› bir kültür birli¤i içeren co¤rafya üzerinde duruyoruz. Hocan›n Da¤›stan halklar› dedi¤i halklar›n aras›nda Türkmenler, Karapapahlarla birlikte di¤er Azerbaycanl› Türkler de vard›r. Bu bölgenin di¤er halkla- 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür r›ndan Nogaylar ve Kumuklar da, Karaçay-Malkarlar da oldu¤u gibi Türk soylu halklard›r. Daha ileri giderek Anadolu’daki Kafkasya kökenli halklar da düflünülerek. Daha da ileri giderek yukar›daki ifadem tekrarlan›larak denilebilir ki, Tavkul’un çizdi¤i co¤rafya Anadolu’yu da kapsamaktad›r. Bu anlamda Kafkasya ayn› zamanda bir Ortado¤u veya Anadolu ayn› zamanda bir Kafkasya ülkesidir. 1404 y›l›nda Baflpiskopos ‹oan Galanifontibus Karaçayl›lara “Kara Çerkezler” diyordu. XIV yy’›n yaz›l› kaynaklar› Karaçay ve Balkarlar’a As, Bolgarlar, Karaçerkezler ve Tavlu Aslar demekteydiler. Kupfer 1828’de yazd›¤› eserinde Karaçayl›lar› Çerkez olarak nitelendirmiflti. 1639 ve 1692 y›llar›nda yaz›lm›fl Gürcü ve Avrupal› baz› yazarlar›n eserlerinde Karaçay ve Balkarlar’a Da¤l› Çerkezler diyorlard›. Farkl› iki halk› ayn› isimle adland›rmak o iki halk›n kültürel hayatlar›ndaki ayn›l›ktan da do¤mufl olabilir. Karaçay kelimesinin etimolojisi yap›l›rken Kara’n›n anlamlar›ndan birisi olan “büyük”ten yola ç›k›larak, büyük çay ve büyük çayl›lar anlam› verilmektedir. Ancak Kara’n›n di¤er anlamlar›ndan birisi de “kuzey”dir. Karadeniz örne¤inde oldu¤u gibi “Kuzeydeki deniz” gibi “Kuzeydeki çay” anlam›na gelebilir. Çerkez bölgesinin kuzeyindeki halk anlam›na da gelebilir. Kafkas halklar›n›n hepsine genel Çerkez ad›n› yak›flt›rm›fl olmay› bir dönem Frans›z seyahat yazarlar›nda da görüyoruz. Türkiye’de bilhassa Kars yöresinde Çerkez etnik ismi Sovyetler da¤›lmadan evvel bütün Kuzey Kafkas halklar› için kullan›l›rd›. Konuya girerken töre birli¤inden söz etmifltim. Töreyi ustalar› tarif ederlerken “örf, adet, yol, kural, gelenek, görenek, yasa ve kültür anlamlar›n› karfl›lamaktad›r”1[4][3] demektedirler. Töre Karaçay Balkar Türklerinde Yasa idi. Bu teflhis di¤er Kafkas toplumlar› için de geçerli idi. Töre uygulay›c›lar toplumun bütün s›n›flar›ndan seçilmifl temsilcilerden olufluyordu. Bunlar›n yöneticilerini asilzadelerin seçkinleri oluflturuyordu. 29 Da¤ topluluklar›n›n da töresi vard›. Bafl Töre Balkarya’y› yönetiyordu. Töre kelimesinin kökü eski Türkçedeki “türe” sözünden geliyordu. Kafkasya’daki anlam› “fleref” demekti. Biz, törenin farkl› isimlerle de an›lm›fl olsa Bozk›r medeniyetinin tarihten süzülüp gelen dini akaide olabilece¤i kanaatindeyiz. Türklük ismini muhtemelen Türk Ata’dan al›rken bize göre Nuh’un neslinden Yasef’in torunu, Azer’in o¤lu Hz. Türk ilahi bir tebligatla görevlendirilmiflti. Kafkas halklar› aras›ndaki töre müflterekli¤i Genel Türk töresi ile ciddi ortakl›klar içermektedir. Aileler ataerkildi. Baba soyu esas al›n›rd›. ‹ç evlilik büyük ölçüde yoktu. Pederflahi aile düzeni hâkimdi. Namus-fieref-Onur önem arz ediyordu. Bir ailenin namusu köyün namusu idi. Kan kutsald›. Kan davas› vard›. Dava bütün oban›n davas› idi. Toplum s›n›fl› idi. ...Kan akrabal›¤› olmayanlar aras›nda süt akrabal›¤› yayg›nd›. Ayr›ca “atal›k”, “babal›k” müessesi yayg›nd›. Ciddi bir konakl›k müessesi vard›. Kafkasyal› evine konak olarak gelmifl kimseyi namusu olarak alg›lar, evine s›¤›nm›fl bir kimseyi hayat› pahas›na korurdu. Eski Türk inanç sisteminde bu uygulama “eflik” ile simgelenmifltir. Eflikten içeri girilince evin iyesi, koruyucu ruhunun himayesine girilir. Ayn› flekilde aulun, köyün, kutsal Ötügen’in de koruyucu iyeleri vard›. “Saban toyu”, “Tegri Toy”, “Gollu”, “Gutan”, “Hardar”, “Erireg”, “Nevruz” gibi mevsim merasimle ciddi ortakl›klar vard›. Kafkas halk destanlar› ile Genel Türk destanlar› aras›nda ciddi müfltereklikler vard›r. Türk mitolojisinde kiflio¤lu Tanr›n›n eseri olan kutsal yer ve kutsal gök aras›nda yarat›lm›flt›. Kafkas destan kahraman› Nartlar, Debet’den türemiflti. O gök ve yer kutsal ruhlar›n›n o¤lu idi. Elburus da¤lar›n›n ete¤inde yarat›lm›fl ve demir ile di¤er madenlerin piri idi. Bu motif bütün Kafkas halklar›nda varyasyonlar› ile yaflamaktad›r. Demir ve demirci kültü Türk mitolojisinde de önemli yer tutar. Debet Ad›gelerin, Abhazlar›n, Abazinlerin Osetlerin destanlar›nda da yer al›r. Keza Nart destanlar›ndaki Emegenler ile Türk mitolojisindeki kara iyeler aras›nda ciddi benzerlikler vard›r. Kafkas halklar› halk sufizminde; tafl, su, a¤aç, od, günefl, ay, demir, sar›msak vard›r ki, bunlar Genel Türk halk inançlar›nda ayr› ayr› kült oluflturmufllard›r. Çok ciddi bir da¤ kültü vard›r ki, bu Tanr›y› gökyüzünde, yukar›da düflünme inanc›n›n bir sonucu olup, Gök Tengri inanç sisteminin bir ürünüdür. Karaçaylar da¤ iyesine Eliya diyorlard›. Soruvbek, Alkar›s›, Karakura, Karabasan, Obur, Cad›, Emegen, sahipli yer inanc›, yerlerin ba¤lanm›fl olmas›, oca¤›n kutsall›¤› inanc› vard›. Celmovuz da bir kara iye olup ay›n tutulmas›na yol açan bir iyedir. Bu iye farkl› telaffuzlarla bütün Türk dünyas›nda bilinmektedir. Ondan gürültü yap›larak korunular. Kafkas halklar›nda da Rüzgâr›n piri (Gori) ve ya¤murun piri (Godi-Godi)’ye inan›l›r. Gücüne inan›lan hayvanlar›n ismi ile an›lmas›n›n sak›ncas›na Kafkasya’da da inan›l›r. Keza kurt kültü Kafkas halklar›nda da vard›r. Aile büyüklerine özel ihtiram vard›r. Erke¤in toplum içerisinde farkl› sayg›nl›¤› oluyordu. Bazen bir ömür boyu gelinlik sürüyor “ses sak›nma”, “isimle anmama” uygulamalar› yap›l›yordu. 3-5 yafllar›nda dahi olsa kay›nbiraderlere yetiflkin erkek muamelesi yap›l›yor, genç evliler çocuklar›n› ebeveynlerinin yan›nda sahiplenmiyorlard›. Buna riayet etmeyenler “töresiz” kabul ediliyor “töreli ol” diye uyar›l›yorlard›. Bu türden insanlara “yol töre ö¤renmemifl” deniliyordu. Bu tür misalleri art›rmak mümkündür. Özetle söylenebilir ki, Kafkas halklar› aras›nda dil ve din birli¤i yeteri kadar yok ise de, Töre ve mitoloji birli¤i vard›r. Bu birlik atl› bozk›r medeniyetinin karakterini tafl›maktad›r. 1[1] Arflivden 1[2][1]1864 y›l›na Kadar Kuzey Kafkasya Kabilelerinde Din ve Toplumsal Düzen, Ankara, 198 1[3][2] U. Tavkul, “Sosyolojik Aç›dan Kafkasya Halklar›n›n Etnik ve Kültürel, Birleflik Kafkasya, Haziran-A¤ustos, 1997, Say› 11, ss.11-15 1[4][3] Sedat Veyis Örnek, Türk Halk Bilimi, Ankara, 1995, s.128 30 Afl›klar Konser Verdi Enver Gürkan (Afl›k Gürkan›) ve Dursun Do¤an (Afl›k Kevseri) Ümraniye Ahmet Cevdet Pafla ‹lkö¤retim Okulu’nda ö¤rencileri saz eflli¤inde türküler ve fliirler okuyarak coflturdular. Afl›kl›k gelene¤ini yaflatan afl›klar›m›z› kutlar üstün baflar›lar dileriz. Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 SERHAT KÜLTÜR HABER 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 31 Abbas GÖKÇE’nin Yeni Kitab› Ç›kt› SERHAT KÜLTÜR HABER Önsöz S›rt›mda tafl›d›¤›m y›llar; “uzun mu uzun...” olmas›na ra¤men, ancak “bir su içimi “kadar yaflayabildi¤im flu hayatta; tatl› ve ac› nice, nice an›lar›m olmufltur. Ço¤u kez insan› güldüren ve düflündüren an›lar... Her fani gibi: benim de ömrümün sonuna konulacak nokta ile birlikte, bunlar› al›p da öteye götürmek istemedim bu âlemden... Ço¤u kez güldüren, düflündüren ve f›kra tad›nda olan bu an›lar›m› kaleme al›rken; benim daha önce yay›mlam›fl bulundu¤um f›kra kitab›m geldi akl›ma... Bu kitaptan sonra da derlemifl oldu¤um ne çok f›kralar vard›, bende... Bunlar›n tümünü bir kitapta toplamak geldi içimden...‹flte bu duygularla haz›rlad›m bu eseri... Hüzünlenmek ve gülmek insan›n do¤as›nda vard›r, insan oldu¤u için... ‹nsan; kimileri taraf›ndan “Gülen yarat›k” olarak da tarif edilmifl bulunmaktad›r. Baz› hayvanlar›n yüzlerinde de gülme çizgisine rastlanabilir; fakat bunlar, insanlar›n anlad›¤› biçimde bir gülmek kabul edilebilir mi?.. Gülmek bir çeflit, duyumun d›fla vurulufludur. Gülerken insan›n kalp at›fl› h›zlan›r, nefes al›fl› artar, bir rahatl›k, bir gevfleme hissedilir. Bunlar; insan›n beyninden salg›lanan ve “endorfin “ ad› verilen bir madde ile olur. Endorfin insan vücudunda gerginli¤i ve a¤r›y› geçici de olsa azalt›r. Buna “mutluluk hormonu” da denilebilmektedir.‹nsanlar için gülme¤i; bir gevfleme ve boflalma hali olarak da kabul etmek mümkündür. ‹nsanlar genellikle, normal yaflam gidifline uymayan garip, tuhaf, acayip, ya da komik fleylere gülmektedirler. Bunun kayna¤› daha çok yaflam içindeki ayk›r›l›k ve gariplikler, tiyatrolarda oyna- “Bir Kahkaha Tufan›” nan komediler, hikâyeler, karikatürler, f›kralar ve anekdotlar olabilir. “Bir insan›n, gülebildi¤i kadar insan” oldu¤u da düflünülebilir. Ça¤›m›z›n yaflam koflullar›, üzüntüler, tatmin edilemeyen arzu ve istekler ile di¤er s›k›nt›lar insan yüzünden gülme¤i silmifl ve al›p götürmüfltür adeta... Bir asra yaklaflmakta olan flu ömrüm içinde; beni çok güldüren ve düflündüren nice, nice olaylar geçmifltir bafl›mdan... Bunlar›, ben her dile getirdikçe arkadafllar›m bu güzel an› ve anekdotlar› niçin bir araya getirip de yay›mlamad›¤›m› sorarlar zaman zaman... Bu görüfllerden yola ç›karak, takriben on dokuz y›l kadar önce yay›mlam›fl bulundu¤um; “Gül Gülebilirsen “ ad›ndaki f›kra kitab›ma; nice, nice ilginç an› ve anekdotlar›m› kat›p ve ayr›ca yüzlerce yeni ve çok enterasan f›kralar› da seçip, eklemek suretiyle; daha çok geniflleterek bu kitab› yay›mlam›fl bulunuyorum. “Bir Kahkaha Tufan›“ Bu kitap içindeki an› ve anekdotlar›n tamam› bana aittir...F›kralara gelince; onlar›n da bir k›sm› bizzat bana ait olmakla beraber, çok büyük bir kesimi de benim derleyip, revize etti¤im f›kra ve anekdotlardan oluflmufltur . An› ve anekdotlardan hemen sonra, bu kitab›n ilk kesiminde yer alm›fl olup da taraf›mdan yaz›lm›fl ya da revize edilmifl bulunan,f›kralar; herhangi bir bölgeye has olmay›p, “genel” ve tabiri caizse, orijin aç›s›ndan “anonim” f›kralard›r. Bunlar›n d›fl›nda kalan f›kralar belli bir bölge ya da topluma ait olup, yaz›m ve anlat›m›nda o toplum veya yöre flivesine uygun bulunmas› için taraf›mdan gayret sarfedilmifl bulunmaktad›r. Bu s›ralamay› ve sahifelerini fihristte görmek mümkündür. Kitab›n bafltaraf›na eklenmifl olan k›sa genel fihrist d›fl›nda; okuyucunun istedi¤i; an›, f›kra ve anekdotu hemen bulabilmesi için, kitab›n sonuna ayr›ca ayr›nt›l› bir fihrist eklenmesi uygun görülmüfltür. Bu kitaptaki bölümler aras›nda; memleketim olan Kars’›n apayr› bir yeri ve özelli¤i vard›r. Ben bir Karsl› olarak bu özellikler üzerinde durdum ve oras› ile ilgili olup da pek ço¤unu bizzat yaflam›fl bulundu- ¤um anekdotlar› da asl›na sad›k kalarak dile getirmek benim için bambaflka bir haz oldu. Kars’›n demografik yap›s›; süslü ve güzel bir mozaik mermere and›r›r. Orada konuflulan çeflitli fliveler bu mermerin orijinal renklerini oluflturmufltur... “Azeri”, “Terekeme”, “Yerli”, “Laz”, “Kürt” ve “Malakan” fliveleri ile pekçok f›kra ve anekdotlara rastlamak mümkündür Kars’ta... Bu anlat›lan f›kralar; oldu¤u gibi, “flivelerine sad›k kal›narak aksettirildi¤i” taktirde, daha samimi ve s›cak bir hava kazanaca¤›na inanarak yazd›m.. Bu kitab›; evde, yolda, yatakta, yolculukta ve izinli günlerinizde elinizden b›rakamayaca¤›n›za inan›r, tüm okurlar›ma sayg› ve sevgiler sunar›m. Abbas GÖKÇE Ahmet fifiaahin’in Telâflfl›› Ve… Ahmet fiahin de Kars’›n tan›nm›fl simalar›ndand›. Terekeme as›ll› olup da Kâz›mpafla Caddesinde peynir, kaflar, ya¤ vs. ticareti yapan rahmetli’nin dükkân›, manifaturac› olan rahmetli babam›n dükkân›n karfl›s›nda idi. Bir sabah, Ahmet fiahin elindeki "Ekinci" Gazetesi ile babam›n dükkân›na girer: - Ay Hetem Efendi, Allah gav›l elliyer mi heç?.. Senin o¤lun; menim enifltem Zekeriya’y› fiavflat’a yolluyer!.. Rahmetli babam kendisini gülerek karfl›lay›p çay ›smarlad›k-tan sonra sohbete devam etmifller. Asl›nda konu flu: Onun damad›, fiavflatl› ve avukat. Artvin ve fiavflat yerine Kars’ta avukat… O tarihlerde ben de avukat›m,Kars’ta… O "Kars" Gazetesinde ve ben de "Ekinci" Gazetesinde yaz›lar yaz›yoruz, zaman, zaman... Benim son olarak Ekinci de ç›kan Kars ile ilgili bir yaz›mdan ötürü -tabiri caizse- çizmeden yukar› ç›karak yanl›fl fleyler yazm›fl. Ben bunu okuyunca, hata ve yanl›fllarla dolu elefltirisine k›za-rak bir cevap yazd›m ve o yaz›y› flu beyitle bitirdim: "Bilgi ister Karsl›lar; bize sökmez safsata; / Yanl›fl geldin dön geri, yürü yavrum fiavflata!.." Ahmet fiahin’in telâfl› iflte bundanm›fl!.. 32 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Anan Ölsün, Nenen Ölsün, Yoksa Sinan Ölsün "Sar› Gelin"? (1) Hikmet BABAO⁄LU "Yeni Azerbaycan" gazetesinin genel yay›n yönetmeni “Sar› Gelin” türküsünü dinleyen her Türk için bu türkü oldukca do¤mad›r. Evvela , türkünün sözleri O¤uz Türkleri’nin Boyat Boyu’nun yaratt›¤› edebi üslupta, bayati tarz›nda yaz›lm›flt›r. Toplam yedi heceden ibaret, oldukça sade vezinde yaz›lm›fl bu sözler bayati tarz›n›n bütün olumlu tarz›, ak›c›l›¤›, sadeli¤i, ayd›n ifade tarz› ve yal›n halk dili ile yaz›ld›¤› için çok sevilmifltir. Bayati yaln›z Türklere ait bir yarat›c›l›k numunesidir. Bu üslup Irak Türkmenleri ve Azerbaycan’l›lar›n en çok istifade etti¤i halk edebiyat› numunesi olmakla beraber, baflka hiçbir halk›n flifahi yarat›c›l›¤›nda görülmeyen bir edebi örnektir. Türkünün çok popüler olmas›nda ve sevilmesinde ikinci sebep ise onun konusu ile do¤rudan alakal›d›r. Türküde bir aflk hikayesinden bahsedilir ve bu hikaye oldukça tesirli sözlerle anlat›l›r. Türküyü çok sevdiren üçüncü taraf ise melodisinin yine halk edebiyat›n›n önemli alanlar›ndan olan afl›kl›k sanat›ndan kaynaklanmas›d›r. ‹lk bak›flta her ne kadar türkü Azerbaycan afl›k havalar› ile uygunluk göstermiyor gibi görünse de türküyü dikkatle dinledi¤imizde melodisinin asl›nda en eski afl›k havalar›ndan olan ‘’‹revan çukuru’’ havas›n›n melodilerinin “Sar› Gelin” türküsünde yeniden hayat buldu¤u ve daha hazin ve gaml› bir flekilde bu aflk hikayesinin bitmesini istemeyen ve bu çaresiz aflka yas tutarcas›na hazin hazin inledi¤ini duymaktay›z. Peki tepeden t›rna¤a ister sözleri ister musikisi ve isterse gaml› konusu ile Türk ruhunun tafl›y›c›s› olan bu türküye neden baflkalar› sahip ç›kmaya çal›fl›yor? Bu türkünün gerçek tarihçesi var m›? Varsa nas›ld›r? Araflt›rmam›zda bu sorulara cevap bulmaya çal›flaca¤›z. Halk hikâyesi Sar› Gelin, Hüseyin Cavid’in eserinde (Bir türkünün izinde yahut K›pçak k›z› Sar› Gelin) Evvela belirtmek gerekir ki ‘’Sar› Gelin’’ türküsünün konusu folklor numunelerimizden biri olarak uzun müddet sözlü halk edebiyat›m›zda mevcut olmufltur. Sonras›nda bestelenen türkü, daha sonra ise bu türkünün hikâyesi büyük drama yazar› Hüseyin Cavit’in “fieyh Senan” isimli eserinde k›smen kendi yerini bulmufltur. fieyh Senan eserinde de ‘’Sar› Gelin’’ eserinde de afl›k Müslüman, mafluk ise Hristiyand›r. Fakat benzerlik sadece bununla bitmiyor. Onun için daha etrafl›ca izah etmeye çal›flal›m. Büyük dahi yazar Hüseyin Cavid “fieyh Senan” eserini yazarken eserin esas subjesinin yan›nda o zamanlar halk aras›nda sözlü folklor numunesi gibi mevcud olan hadiseyi de dâhil etmifltir. Elbette subje, Cavid’in zekâs›, ilmi felsefesi, dünya görüflü, parlak yetene¤i ve mükemmel edebi düflüncesi ile oldukça zenginlefltirmifltir. Okuyucuyu dini felsefe ile dünyevi felsefenin birbirine olan z›tl›klar› belki de kar›fl›m› ile yüz yüze getirmifltir. Fakat ayn› zamanda, bu zenginli¤in içerisinde sade ve samimi ana hat, ezeli ve ebedi aflk hikayesi bir inci gibi par›ldamaktad›r. Maksad›m›z eserin edebi hususiyetlerini tahlil etmek olmad›¤› için aras›ndaki alakan›n ne ile ba¤l› oldu¤unu ayd›nlafld›rma¤a çal›flal›m. ‹lk olarak yaz›lan kaynak gerçekten de ilk midir? Bu alt bafll›¤› tesadüfen seçmedik. Ancak meselemizle do¤rudan alakal› oldu¤u için flimdi istinad edece¤imiz kayna¤› flartl› olarak ilk yaz›l› kaynak gibi adland›raca¤›z (sonras›nda daha da eski tarihi kaynaklara bakaca¤›z). Bu kaynakta “Sar› Gelin” türküsünün tarihi ile alakal› oldukça ilginç gerçekler var. Kaynak olarak takdim etdi¤imiz eser Osmanl› yazar› Ahmet Refik Altunay’›n “Kafkas Yollar›nda” adl› hat›ra kitab›d›r. Yazar, 1. DünyaSavafl› s›ras›nda yüzbafl› rütbesi ile Osmanl› ordusuna hizmet etmifl bir askerdir. Muharebeden sonra ‹stanbul Üniversitesi’nde Osmanl› Tarihi hocas› olmufl ve çeflitli görevlerde çal›flm›flt›r. 1. Dünya Savafl›’ndan sonra Ermenilerin Türklere karfl› gerçeklefltirdi¤i soyk›r›m› ve cinayetleri yerinde tesbit etmek ve dünyaya duyurmak amac› ile ‹stanbul’da yabanc› gazetecilerden oluflan bir heyet ile 17 Nisan- 20 May›s 1918 tarihinde Anadolu’ya sefer düzenlemifltir. Bu sefer çerçevesinde Kars’a, Sar›kam›fl’a, Ardahan’a, Artvin’e, Batum’a beraberindeki heyetle birlikte seyahat etmifltir. Yazar, Anadolu’yu dolafl›p yan›ndaki heyete Ermeni vahfliliklerini göstermifl, bu facia ile ortaya ç›kan a¤r›lar›, folklor numunelerini, baz› hallerde ise ayr› ayr› insanlar›n yaflam›fl oldu¤u flahsi facialar› kaleme alm›flt›r. Ahmet Refik Altunay an›lar›nda, Anadolu’nun en ücra noktalar›nda yaflayan insanlar›n merkezden uzakta yaflamalar›na ra¤men çok temiz ve düzgün Türkçe konufltu¤unu belirtmektedir. Bu metinden sonra yazar›n yazm›fl oldu¤u fliir ve yaz› numunelerine bak›ld›¤›nda görülüyor ki onun temiz Türkçe diyerek karakterize etti¤i dil Azerbaycan Türkçesi’dir. Ardahan’›n Merdinik köyünde Ali adl› bir sah›sla karfl›laflan Altunay’›n dikaktini onun yaflad›¤› facialar ve söyledi¤i Türkü çekiyor. Ali aslen Ermenilerin viran etti¤i Okçu köyündendir. Tahminimize göre, bu köy hal haz›rda Ermenistan’›n Amasya Rayonu’nun (fiöreyel mahal›) Okçuo¤lu köyüdür. Köy ahalisinin bir k›sm› Ermeni- Rus iflgalcileri taraf›ndan öldürülmüfl, bir k›sm› da topraklar›ndan kaçmak zorunda b›rak›lm›flt›r. Talih Ali’yi de Ardahan’›n Merdinik köyüne gelmek zorunda b›rakm›flt›r (Ardahanla Amasya bitiflik co¤rafya oldu¤undan ahalinin evvelceden s›k› dostluk ve 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür akrabal›k ba¤lar› oluflmufltur). Ali çam a¤açl› da¤lara, Köro¤lu tepelerine, oradan do¤an sabah günefline bakarak öyle hazin türküler okumufl ki, sanki ruhu aflk atefliyle yanan bu türküleri yaradan, kalbinin kederini hazin bir feryatla ruhumuza ulaflt›rmak isteyen afl›¤›n özüdür. Bu fikri Ali’yi dinleyen Altunay’dan ö¤reniyoruz. Onun en güzel türküsü ise “Sar› Gelin”dir. Bir türkünün üç s›rr›... Ahmet Refik Altunay, türkünün konusu hakk›nda flöyle bir hikaye naklediyor. Bir Türk genci, köyünde yaflayan bir Hristiyan k›z› seviyor. Sabahlar› tarlaya giderken arkas›ndan onu seyrediyor, akflamlar sürüler köye dönerken sevgilisinin güzelli¤ini seyrederek ruhundaki atefli teselli etmeye çal›fl›yor. Fikren ve hissen k›za o kadar çok afl›k oluyor ki, bir pazar günü eline bir haç alarak Hristiyanlarla beraber kiliseye gidiyor. Bir köflede oturup sevgilisinin ve onun dininden olanlar›n ibadetlerini seyrediyor. Sonra ise yan›k ve hazin bir sesle afla¤›daki türküyü okumaya bafll›yor: Vard›m kilisesine bakt›m haç›na, Mail oldum bölük bölük saç›na. K›z, seni götürem ‹slam içine, Vay, Sinan ölsün Sar› Gelin. Ah, seni vermem dünya mal›na. Maalesef, Refik Altunay türkünün yaln›z bir bendini vermifltir. Fakat bu bir bentte bile oldukça ilginç konular var. Birincisi türkünün tarihçesinden belli oluyor ki, bir Türk genci kendi köyünde yaflayan Hristiyan sevgilisi için bu türküyü yazm›flt›r. ‹kincisi ve en önemlisi odur ki türkünün yazar›n›n ad› Sinan’d›r. Üçüncüsü de odur ki, Hristiyanlar ve Müslüman Türkler ayn› köyde beraber yaflam›fllard›r. Bu ne demektir? Bu soruya biraz sonra cevap verece¤iz. Biz art›k türkünün yazar›n›n Sinan adl› Müslüman bir Türk oldu¤unu biliyoruz (‘’müslüman Türk’’ sözünü tesadüfen kullanm›yoruz). Ayn› zamanda biliyoruz ki, Anadolu’da Sinan olarak telaffuz edilen ad› biz Azerbaycan Türkçesi’nde Senan olarak ifade ediyoruz. Demek ki türküdeki Sinan ile Hüseyin Caivid’in Senan’› ayn› sah›slard›r. fie fi eyh Senan felsefesi ve aflflkk Büyük Cavid ise bu hikayeyi felsefi 33 bir drama çevirmek için Senan’› Medine’ye, Mekke’ye götürerek onu ‹slam dininde fleyh rütbesine kadar ç›kar›yor. Sade bir Hristiyan k›z›n› ise rahibeye çeviriyor. Böylelikle meseleyi dramatiklefltiriyor. Cavid konuya dini- felsefi ve dini- sosyal olarak yanaflmaktad›r. Dinde ayr›- gayr›l›¤›n insanl›¤a getirdi¤i büyük belalar› abart›l› bir flekilde takdim ederek insanlara ibret dersi vermeye çal›fl›yor. Ayn› zamanda, Hristiyan ve ‹slam dininin tek tanr›l› felsefesinden yola ç›karak iki din aras›nda keskin olan tenkitleri yumuflatmaya çal›fl›yor. fieyh Senan k›z›n kendisine verilmesi halinde önce flarap içmeyi kabul eder, onun bu hareketine tepki gösteren dostlar›na bunun Allah’›n yaratt›¤› bir nimet oldu¤unu hat›rlat›r, daha sonra boynuna haç takar ve bunun dinimizde Hz ‹sa’n›n peygamber olarak kabul edildi¤i ile ba¤l› olarak izah eder. Sonras›nda Kuran-› Kerim’i yakar ve buna itiraz eden ulemalara yanan›n sadece ka¤›t ve mürekkep oldu¤unu, Kuran-› Kerim’in ise ilahi hikmet olarak ebedi olaca¤›n› söyler. Daha sonra domuz otlatmay› da kabul eder, bunu da sevgilisi için s›radan bir hizmet olarak kabul eder. Böylelikle sevginin, aflk›n en ulvi, en yüksek his oldu¤unu ispat ederek bu hisleri ona bahfleden Allah’›n onu ba¤›fllayaca¤›ndan emin oldu¤unu bildirir. Bu bir müminin ilahiyat aliminin, fleyhin kamil iman›ndan, mükemmel dünya görüflünden, yüksek ve hümanist inanc›ndan kaynaklanan bir durumdur. Bu durumda küçük tereddütleri olan fieyh, Allah’a yüz tutarak flikayetleniyor: Yand›m Allah nedir bu iflflkkence? Hem de dehflfle etli, tatl› e¤lence. Ateflfl--i aflflkk bir saadet imiflfl,, Bu da bir baflflkka türlü cennet imiflfl,, Bende yok iflflttika takat ,yarab! Yok mudur sende merhamet, ya rab! Geliyor hep bu hileler senden, Beni bilmem niçin yaratt›n sen?! fieyhin bu tereddüt ve flikâyetlerine ise ilahi taraf›ndan gönderilmifl bir melek cevap verir; Hiç merak etme muhterem Senan Seni asla unutmam›fl yaradan. Sana halik olmufl yegane penah, Hem flfle efaatç›d›r Resulüllah. Seni takdis eder melekler inan, Hiç telafl etme, gel büyük Senan. Bu ilahi sözlerle büyük fleyhin telafl ve intizar›na son verilir. Allah’›n onun yan›nda oldu¤u bildirilir. Dolay›s› ile onun aflk u¤runda att›¤› ad›mlara beraat verilir.Buna göre de, fieyh Senan› da, Sinan’› ve Sar› Gelin’i de ebedi yaflar yapan konu aflkt›r. Bu hikayenin dilden dile düflerek nesilden nesile aktar›lmas› da bu türkünün insanlar›n kalbini ac›ma duygusu ile doldurmas› da Allah’›n taktiridir. ‹simler ne diyor? fiimdi yeniden mevzumuza dönelim. Çok enteresand›r ki Hüseyin Cavid dram eserindeki Gürcü imgelerin ismini Gürcü isimleriyle (Sergo- SimonNino) Arap imgelerinin isimlerini Arap isimleriyle (Zehra- Ezra- SedraEblüle- Mervan...) Azerbaycanl› imgelerinin isimlerini ise Azerbaycanl› isimleri ile ( O¤uz- Özdemir...) fleklinde yazm›flt›r. Bununla, yazar›n imgelerin milli karakterlerine ve hatta isimlerinin seçimine bile ne kadar dikkatle yanaflt›¤›n› ve bu mesele üzerinde hususi hassasiyet gösterdi¤ini eserlerinde görmekteyiz. Bu durumda ilk bak›flta Hristiyan Gürcü gibi görünen k›z›n ad›n›n Humar, babas›n›n ad›n›n ise Platon olmas› biraz tuhaf ve düflündürücü olmakla beraber ak›llara bir soru gelmektedir. Acaba, dahi Hüseyin Cavid Gürcüce 3- 4 isimden baflka isim bilmiyor muydu? Yoksa bilerek ve düflünerek Hristiyan k›z›n ad›n› Humar, babas›n›n ad›n› Platon koymufltu. Elbette, ‹stanbul’da tahsil alm›fl, defalarca Bakü’den Batum’a oradan ise gemiyle ‹stanbul’a gidip gelen Hüseyin Cavid onlarca, yüzlerce Gürcü ad› biliyordu. Belki de Gürcüce’yi de az çok biliyordu. Peki neden eserin kahramanlar› seviyesine yükseltti¤i baba ve k›z›n›n adlar›n› Gürcü isimleri ile vermiyordu? ‹flte kilit nokta da buradad›r. Hüseyin Cavid karamanlar›n›n kimli¤ini ya kesin olarak biliyor, ya da hiç olmasa onlar›n Gürcü olmad›¤›n› kesinlikle biliyordu. Onun için de , bu imgelere Gürcü ad› vermekten imtina etmifl, onlar›n kimliklerinin araflt›r›lmas›n› gelecek nesillere vazife olarak b›rakm›flt›. DEVAM EDECEK 34 Asef ORUCOV Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Halk Takvimi'nde Y›l›n Bölgüsüne Dair Azerbeycan›n Milli Bilimler Akademisi (AMEA) Nahc›van Bölümü LU ecdadlar›m›z daim tabiatla Utemasda olmufl, havalar›n sa- ¤umas›n›, ›s›nlaflmas›n›, sema cisimlerinin uzaydaki vaziyetini, flimflek çakmas›n›, ya¤›fl›n, kar›n ya¤mas›n›, otlar›n yeflermersini, rüzgar esmesini, yapraklar›n dökülmesini ve di¤er tabiat olaylar›n› devaml› müflahide etmifllerdir. Bu izlemler mevsim özelli¤i tafl›m›flt›r. Eski insanlar bu tür müflahidelerin inanc›yla y›l›n zaman hisab›n› yapm›fl, takvim oluflturmufllar. G. Ahmedovun yazd›¤› gibi, en eski zamanlarda insanlar daha gün, ay, y›l anlay›fl›n› bilmiyorlard›. Fakat biliyorlard› ki, belirli müddetce havalar so¤uk geçiyor, sonralar s›caklar bafll›yor, karanl›k geceler belli zamandan sonra yerini ayd›n sabaha veriyor ve yahut Günefl do¤uyor ve bunlar›n zaman-zaman tekrar olundu¤unun flahidi oluyorlard› (3, s. 107). Tüm bunlar insanlar›n hayat tarz›nda vakit ölçülerinin yaranmas›na sebeb olmufltur. Takvim ve zaman anlay›fl›, halklar›n ayn› biçimde de¤erlendirerek ortaya koyduklar› ve insanlar›n fert olarak uyum sa¤lad›klar› zaman bilgisi sistemidir. M. Seyidov yaz›yor ki, takvim anlay›fl›n› hayat›n, yaflam›n talebi do¤urmufl, zaman geçdikçe o, olgunlaflt›r›lm›fl ve biçimlendirilmifltir (8, s. 95). Belirtelim ki, takvimin özel etnik hususiyetleri de vard›r. Bu yüzden de her hangi bir etnos zaman› farkl› flekilde kavram›fl ve tarihin çeflitli dönemlerinde farkl› takvimler oluflturmufllar. Takvimin en küçük vahidi gündür. Geneleksel takvim sisteminde günün belli vakitleri de hususi anlam tafl›m›flt›r. Kaynaklarda halk takvimi’nin ne zaman yaranmas›yla ilgili mutlak bilgi olmasa da, zannetmek mümkündür ki, eski insanlar, toplumun ilk basama¤›nda, tabiat› idrak etme¤e bafllad›¤› dövirden bu ifle ilgi göste- rilmifltir. Zannediyoruz ki, ilk takvim rüflaymi gece gündüz yerdeyiflmesi ile yap›lan müflahide ve kay›tlardan ibaret olmufltur. Eski insanlar tabiat› tümüyle kendi hayatlar›na ve çal›flmalar›na benzetiyorlard›. Tabiat›n mevsimlerle ba¤l› u¤rad›¤› büyük de¤ifliklik - ilk bahar, yaz, son bahar, k›fl insan›n yaflad›¤› hayat, ömür yolunun ayn› gibi alg›lan›yordu. ‹nsan›n do¤uluflu, yaflam›, ölümü tabiatdaki ilk bahara, yaza, k›fla benzetiliyordu (9, s. 313). Halk takvimi ile ba¤l› müflahidelerin büyük ço¤unlulu¤u bilim taraf›ndan kabul edildikten sonra isbat olunmufltur ki, ilk önce halk takvimi, onun do¤rultusunda ise resmi takvim yaranm›flt›r. Halk takvimi’nin yaranmas›nda ve olgunlaflmas›nda tabii-co¤rafi flerait, meflguliyet sahalar›, sema cisimleri, ayn› zamanda inam ve itigatlar da ciddi rol oynam›flt›r. Halk›m›z eski devirlerden yerli hususiyetlerine göre, yani teserrüfat faliyeti ile ba¤l› olarak y›l› s›cak ve so¤uk adland›rmakla iki k›sma bölmüfltür. Bu bölgünün esas›n› Yerin Günefl etraf›nda hareketi, onun yaz ve k›fl fezas›na dahil olmas› teflkil ediyor. Di¤er tarafdan bu bölgü insanlar›n köy tar›m› çal›flmalar›n›n bafllay›b son bulmas› ile ba¤l› olmufltur. Takvimle alakadar örf ve inamlar› araflt›ran araflt›rmac›lar yerli hususiyetlerine göre onlar› esasen iki gruba ay›r›yorlar: ilk bahar-yaz, son bahar-k›fl mevsimleri. Fakat etnograf alim H.K.Kadirzade arafld›rmalar›nda belirtiyor ki, takvim geleneklerinin benzerli¤i ve zenginli¤i bak›m›ndan k›fl - ilk bahar, yaz - son bahar, bölgüsü daha maksada uygundur. Bu mevsimlerden birinden di¤erine geçit s›ralama özelli¤i tafl›yor (5, s. 303). Y›l›n ilk yar›s›nda, el aras›nda söy- lendi¤i gibi, ilk bahar›n bitip, yaz›n getirdi¤i, yetirdi¤i devirde ahali esasen tar›m iflleri, havalar›n so¤umas› ile alakal› olarak daha çok son bahar eflleflmesinden bafllayarak y›l›n ikinci yar›s›nda ise ev iflleri ile meflgul olmufltur. M.Dadaflzade yaz›yor ki, Avesta’da da takvimden söz ederken burada da söz konusu iki mevsimdir. Bunlardan biri yedi aydan ibaret olan büyük yaz, di¤eri ise befl aydan ibaret olan k›fl mevsimi düflünülüyor (2, s. 94). Nahç›van’da halk son bahar›n bir ay›n› k›fldan sayd›¤›ndan tüm ifllerini birinci döneme kadar bitirme¤e çal›fl›yordu. K›fl korkusu yaz yar›land›¤›nda bafll›yordu. El aras›nda söylerler ki, “Günefl keserden düflmüfltür”. Eski kimmerler de y›l› iki mevsime yaz ve k›fl mevsimlerine ay›rm›fllar. ‹lk bahardaki gece gündüz eflleflmesi yaz›n, son bahardak› eflleflme ise k›fl›n gelmesini bildiriyor. Eski M›s›rl›lar ise biraz farkl› takvim yaratm›fllar. Onlar›n haz›rlad›klar› takvimde y›l› ikiye de¤il, her birinde dört ay olmak üzere üç devre bölmüfller. I.Ahet - mahsuldarl›k devri adlanm›flt›r. Bu mevsimde esasen tarla iflleri ile meflgul olunuyordu. II.Semit devri - kurakl›k devri ad› verilmifltir. Bu devirde Nil nehrinin sular› azal›yor, mahsuldarl›k için flerait olmuyordu. III.Peret devri ise dinlenme devri san›lm›flt›r. (7,s. 157). Zaman geçdikçe insanlar y›l› dört mevsime - ilk bahar, yaz, son bahar (erken ça¤larda son bahar› güz adland›rm›fllar), k›fl mevsimlerine, her mevsimi ise üç aya ay›rm›fllar. Tar›m çal›flmalar›na uygun olarak mevsimleri daha küçük dönemlere, devirlere bölmüfl, onlara çeflitli adlar vermifller. “‹lk bahar bitirir, yaz yetirir, son bahar ötürür, k›fl götürür” söylemifl dedelerimiz. Alametlerine, görülecek ifllere uygun olarak aylara çeflitli adlar verilmifltir: Döl ay›, ekin 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür ay›, kara yaz, biçin ay›, gara pifliren ay, o¤lakk›ran ay, sepin ay› ves. adland›r›lm›flt›r. Bu tür adverme tesadüfen de¤il, devaml› müflahidelerin neticesidir. ‹nsanlar›n tar›m ve ev iflleri hayat›nda mevsimler mühüm rol oynam›flt›r: Üçü bize ya¤›d›r, Üçü cennet ba¤›d›r, Üçü y›¤›b getirir, Üçü vurup da¤›d›r. Bu folklar numunesinde mevsimlerin insanlar›n tar›m ve ev iflleri hayat›nda önemli yer ald›¤› gösterilmektedir. Burada k›fl ya¤› düflman, ilk bahar cennet, yaz toplay›p getiren, son bahar ise vurup da¤›dan gibi tasvir edilmifltir. fiunu da söyleyelim ki, bu deyimde daha çok tabiat tasviri kendi yans›mas› bulmaktad›r. Mesela, burada son bahar mevsiminin vurup da¤›dan gibi yans›mas›n›n sebebi son bahar›n son aylar›nda her taraf›n bozarmas›, ba¤-ba¤çalardan meyvelerin tükenmesidir. ancak onu da belirtelim ki, son bahar mevsimi ev ifllerinde hususi yer almaktad›r. Kavurmalar haz›rlan›yor, baz› yiyecekler tuza koyuluyor, k›flda ›s›nmak için odun tedarükü görülüyor. Bunun için burada son bahar› vurup-da¤›dan gibi göstermeyi mant›ksal olarak uygun bulmuyoruz. Baflka bir el deyiminde ulular›m›z takvimi flöyle tasvir etmifller: “Bir a¤ac›m var on iki dal›, her dal›nda 30 yaprak, her yapra¤›n da bir yüzü beyaz, bir yüzü siyah”. Burada on iki dal y›l›n 12 ay›n›, her dalda 30 yapraq ayda 30 günün olmas›n›, her yapra¤›n bir yüzünün beyaz ve bir yüzünün siyah olmas› ise gece ve gündüzü ifade ediyor. Sayan - Altay Türkleri’nde de takvim-a¤ac karakteri bulunmaktad›r. Siyah çam a¤ac›nda 12 dal Her dal›nda 30 goza Her gozada 7 lepe vard›r (11, s. 65). A.Kandratov yaz›yor ki, M›s›r kahini 35 Gorapollon baz› heroglif iflaretlerini palma a¤ac›na benzetmekle y›l ifade etdi¤ini kayd ediyor. Sonra bunu takvimle ba¤layarak yaz›yor: «Palma y›lda 12 dal veriyor. Bu da bir y›lda 12 ay›n olmas›na iflaredir” (4, s. 21). Kadim Yunanistan’daysa kahinler pal›t a¤ac›n›n yapraklar›n›n h›fl›lt›s›na dayanarak y›l›n gelecekte nas›l olaca¤› konusunda malumat verirlerdi (6, s. 66). Baz› kaynaklar ise “Gilgam›fl” destan›’ndaki 12 hisseden ibaret olan na¤melerin y›l›n 12 bürcünün iflaretlerine uygun geldi¤ini bildiriyorlar. Çünkü, na¤›llar›n düzümü 12 ay müddetinde Günefl’in hareketi istikametinde devam ediyor. D.Frezer yaz›yor ki, bu nezeriye kendini o zaman do¤rultuyor ki, Nuh eyyam›ndan kalma bu efsanede 11. ay ya¤murlu mevsime denk geliyordu ki, bu da günefl allah› Rammana’ya hesrolunmufltur ve “lanetlenmifl ya¤mur ay›” ad›n› alm›flt›r (12, s. 67). Prof.Dr. M.Seyidov yaz›yor ki, eski Azerbaycanl›lar takvimle ilgili vakit anlay›fl›n› zaman-zaman animistlefltirmifl, canland›rm›fl, bazen insan gibi göze çarpt›rm›fl, bazense zoomorfik dünya ile alakaland›rm›fllar. Eski O¤uz ata sözünün birinde söyleniliyor ki, “O¤uz’dan üç yüz atm›fl alt› alp koptu, yirmi dört has bey, otuz iki sepcek”. Muallif kayd ediyor ki, eski O¤uz’lar takvimle ilgili bu astrolojik olay› insanlaflt›rm›fl, ata sözüne dönüfltürmüfltür. Burada 366 alp söylemekle y›l›n 366 gün, 24 has söylemekle ise günün 24 saatten ibaret oldu¤unu bildirmifller (10, s. 64). Bir gerçe¤i de ifade edelim ki, Kengerli ilçesinin (Nahç›van Özerk Cumhuriyyeti) Çalhangala köy sakini informator Aliyeva Zeyneb Cemil k›z› halk takvimi ile ilgili isimler hakk›nda çok ilginç malumat vermifltir. Güzel-nisan ay› (yüz-göz boz alur), Güzel-may›s ay› (tabiat güzellefliyor), Hazel- son bahar›n orta ay› (son baharda dökülen yapraklara denir). Söyleyici onu da bildirdi ki, hazel ay›nda hazel suyu içmezler, çünkü bu su insana xastal›k getirir. Ecdadlar›m›z halk takvimi’i oluflturarken sema cisimleri ay, Günefl, y›ld›zlarla da müflahideler aparm›fllar. Sonra insanlar›n umumi dünya görüflü ve müflahidelerin tesiri neticesinde ay (Kameri) ve Günefl (fiems) takvimi yarat›lm›flt›r. Ay’›n hareketi esas›nda hisablanarak Kameri adlanan takvimin s›cak ülkelerin ekinci sakinleri taraf›ndan yarat›ld›¤› san›l›yor. Ekincilar s›ca¤›n tesirinden çal›flmalar›n› gece vaktine geçirmeli olduklar›ndan Ay’› izlemifl, onun dolafl›m günlerini saym›fl bununla Kameri takvimi yaratm›fllar. Tarihi kaynaklarda gösteriliyor ki, Albanya’n›n eski ahalisi Kameri takvimi’ne uymufltur (1, s. 408). Kameri tarihi hakk›nda malumat tahminen III. binilli¤in II. yar›s›ndan, fiemsi tarihi’nden malumat veren yaz›lar ve belgeler daha eski bir devirle ba¤l›d›r. Bu malumat miladdan befl bin y›l önceki zemanesine göre yüksek medeniyeti ve yaz›s› olmufl m›s›rl›lardan malumdur (4, s. 91). 1582 y›l›nda Papa XII. Grigori Günefl sistemli takvim’ini daha da netlefltirdi. Grigoryan takvimi ad› ile tarihe geçen bu vakit hesablamas›na her yerde “yeni stil”, yuli takvimi’ne ise “eski stil” söylendi (4, s. 113). fiu anda dünyada bu iki takvim genifl çapta kullan›lmaktad›r. KAYNAKÇA 1. Azerbaycan tarihi. yedi ciltte I. c., Bakü. ‹lm, 1998, 474 s. 2. Dadaflzade M. Azerbaycan halk›n›n Orta esr manevi medeniyeti (tarihi- etnografik tedqiqat). Bakü: ‹lm, 1985, 216 s. 3. Ahmedov G. Bu güne nece gelib ç›km›fl›k. Bakü: azerneflr, 1989,118 s. 4. Kondratov A. Sirden biliye do¤ru (Azerbaycan diline aktaran› Firuz Haflimov). Bakü: Gençlik, 1975, 157 s. 5. Kadirzade H. G. aile ve meifletle ba¤l› adetler, inamlar, etnogenetik iliflkiler. Bakü: ‹lm, 2003, 368 s. 6. Memmedov A. O¤uz saltanat›. Bakü: Azerneflr, 1992, 300 s. 7. Rzayev Z. Tarihe kadarki tarih. Bakü: aP‹, 2008, 206 s. 8. Seyidov M. Yaz bayram›. Bakü: Gençlik, 1990, 96 s. 9. Seyidov M. Azerbaycan halk›n›n soykökünü düflünerken. Bakü: Yaz›ç›, 1989, 496 s. 10. Seyidov M. Azerbaycan mifik tefekkürünün kaynaklar›. Bakü: Yaz›ç›, 1983, 326 s. 11. fiükürov A. Mifologiya (kadim türk mifologiyas›) VI. kitap. Bakü: ‹lm, 1997, 232 s. 12. Frazer D. D. Folklor v Vetxom zavete. Moskva: Politizdat, 1985, 511 s. 36 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Âfl›k Kevseri (Dursun Do¤an) 8 Mart 1963’te Ardahan ili Göle ilçesi Yavuzlar köyünde do¤du. As›l ad› Muhemmet’dir. Dedesi Yakup Do¤an’dan etkilenerek küçük yafllarda fliir ve âfl›kl›k gelene¤iyle ilgilenmeye bafllad›. ‹lkö¤renimini köyünde, ortaö¤renimini Göle’de tamamlad›. Ba¤lama çalmay›, ortaokul döneminden itibaren kendi kendine ö¤rendi. Daha sonra Rüstem Alyanso¤lu’ndan âfl›kl›k gelene¤ini ö¤rendi. Ayr›ca Âfl›k Deruni’den de geleneklere iliflkin destek ve yard›m gördü. Âfl›k Dursun Do¤an daha sonra KEVSER‹ mahlas›nda karar k›ld›. Türkiye ve yurt d›fl›nda çeflitli flenlik ve konserlere kat›ld›. Ayr›ca de¤iflik fliir yar›flmalar›nda ödüller ald›. Hollanda Belçika Fransa Avusturya ‹sviçre Danimarka Norveç ‹sveç gibi ülkeleri de falarca gezdi vatandafl flllar›m› - za konserler verdi sohbetlere kat›ld› âfl fl››kl›k gelene¤ini tan›t›. Yurdun hemen hemen her ye rini gezdi çefl fliitli yar›fl flm malara festivallere panellere ve televizyon programlar›na kat›ld› Yar›fl flm malarda madalya sertifi kalar ve plaketler ald› baz› TV Kanallarda Âfl fl››klar program› yap›mc›l›¤›n› yapt› onlarca tür kü kaseti ve fl fliiir kitab› yapt› Ayr›ca de¤ifl fliik fl fliiirler yazan Âfl fl››k Kevseri evli ve üç çocuk ba bas›d›r. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 37 SARIKAMIfi fiEH‹TLER‹ DESTANI Bin dokuz yüz on dörtte, afakta esti keder Tipiye yenik düfltü, flanl› doksan bin nefer fiahadete erdiler, böyle bitti son sefer. Allahuekber da¤›n, eksilmiyor duman› fiuur mant›k susuyor, durduruyor zaman› Nidalarda tekbirler, semaya erdi niyaz Ölüm sakl› uykuda, yast›k buz örtü beyaz Kara k›fl bast›rd›kça, vurdu fliddetli ayaz Tükenmiflti çareler, kesilmiflti âmân› O amans›z f›rt›na, dondurdu her imkân› So¤anl› yaylas›nda, nice y›ld›zlar söndü Aman Yüce Allah_›m, bu ne kara bir gündü Allahuekber da¤›, ak mateme büründü Kaybolmufltu hedefler, dehflet sard› her yan› Karlar›n kuca¤›nda, süzülüyordu can› Mevsim hüküm kesmiflti, zemheri ac›mas›z Çamlar›n u¤ultusu, dal a¤açta rahats›z Ordu yemenden dönmüfl, üstelik teçhizats›z Yi¤it Mehmetçiklerin, kalmam›flt› derman› Yine de ald›rmay›p, dinlediler ferman› Egemenlik bizimdir, etmifltiler ifade Baflka düflünce yoktu, tek vatandan ziyade Üçüncü ordu düfltü, kald› birkaç piyade Hepsi ana kuzusu, bu ülkenin civan› Alabora olmufltu, çünkü yoktu kaptan› ÇANAKKALE DESTANI Çanakkale harbinde, tek parola vatand› Çanakkale harbinde, tek parola vatand› Masmavi olan deniz, al kanlara boyand› Etten kale ördüler hepsi taze civand› Muharebe meydan›, sanki döndü mahflere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere Topraklar dile gelse, ah konuflsa flu tafllar Nidalarda tekbirler, gökte a¤lad› kufllar Kol bacaklar kopmufltu, yerde vücutsuz bafllar fiahadete ermiflti, kan dolmufltu mi¤fere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere ‹man gücü gö¤sünde, koca Seyit onbafl› Sürdü a¤›r gülleyi, düflman›n bitti ifli Muzaffer ordumuzun, onurla dikti bafl› ‹nanm›fl cengâverler, indi yatt› sipere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere Nusrat may›n gemisi, may›n döfledi vurdu Yedi düvel sald›rd›, lakin pes etti durdu ‹ngilizler flaflk›nd›, flahland› bizim ordu Çünkü büyük bir görev, verilmiflti nefere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere Anafartalar yand›, art›k kalmad› mecal Akan flehit kan›na, göklerde indi hilal Atam emir vermiflti, ya ölüm ya istiklal ‹ki yüz eli üç bin, flehit girdi makbere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere Sen bahad›r askersin, yüre¤inde metanet Azimli cengâversin, makam›n oldu cennet Sayg›yla an›yoruz, Rabbim eylesin rahmet Ruhlar›n›z flad olsun, tarihte belli flan› Ne hazin harekâtt›r, Sar›kam›fl destan› Art›k flanl› ordumuz, baflar›y› tatm›flt› Düflman›n gemileri, birer birer batm›flt› Anzaklar çaresizdi, Frans›zlar bitmiflti Allah›m; zeval verme, muzaffer ordumuza Allah›m; zeval verme, flu cennet yurdumuza Allah›m; zeval verme, hiç bir tek ferdimize Kevserî der: bu vatan hepimizin vatan› Sak›n unutma yâd et, ecdad›n› atan› Kevseri der: kurtard›, yard›m eyledi Allah fiefaat kan› lütuf, eylesin Resulullah Art›k zafer bizimdi, flükür elhamdullilah Mehmetçi¤imin ünü, ulaflt› bin bir yere Çanakkale geçilmez kofltuk büyük zafere ...Bir tarih yaz›lm›flt›, tek tek geçti deftere Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere 38 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Nas›l Tüccar Oldum Av. Akay BEfi fiM MART FAK‹R bir ailenin çocu¤uydum. Bafl›bofl b›rak›lm›flt›m. Babam hamald›. Kazanc›n›n yar›s›n› flaraba, az oldu¤u zaman renkli ispirtoya ay›r›rd›. Biraz su, biraz da fleker katt›m› güzel bir içki olurdu. Bir kez tatm›fl, içimi yakt›¤›ndan ikinci kez a¤z›m› vurmam›flt›m. Gelir az oldu¤undan, annem çamafl›rc›l›k yapard›. Ayl›¤›n›n yar›s›n› harcarken yar›s›n› saklard›. Annemle babam›n devaml› kavgalar›, kardefllerime bana ilgisizlikleri günün her saatini d›flarda geçirmek. Yaflant›m›z bu idi... ‹çmesinin sebebini, yoksullu¤unu insanl›¤›nu unutmak gerekçesine s›¤d›r›rd› babam. Annem, hergün gözü yafll›, a¤lamakl› çabalar, çatlak çatlak olmufl elleriyle bizi sar›p anal›k sevgisinden yoksun b›rakmazd›. Küçük yafllar›m›za ra¤men bafl›m›za buyruk, sorumsuz, etrafta sürtüp dururduk. Akla gelen her iflle, her fleyle u¤rafl›rd›k. Okuyamam›flt›k. Okumak iste¤i de yoktu içimizde. En fazla okuyan bendim ki, ortaokuldan belgeliydim. Kardefllerim elime geçti¤i zaman zorla ceplerini arar, nereden, nas›l bulduklar›n› bilmedi¤im onar, yirmibefler kurufllar› a¤lata s›zlata ellerinden al›rd›m. Birgün annemin biriktirdi¤i, yine bizim için harcayaca¤› paralar geldi akl›ma. Onlar› bulmal›yd›m. ‹zleme¤e bafllad›m annemi. Kimsenin olmad›¤› bir zaman hepsini ald›m paran›n. Art›k benimdi onlar. ‹stedi¤im gi- bi harcayabilirdim. Yüz liram vard›. Zengindim. Cebimden elimi ç›karam›yordum. ‹yice s›km›flt›m elimde. B›rak›rsam yok olacakm›fl gibi geliyordu. Kendini be¤enmifllik duygusuyla evden ç›kt›m. ‹stanbul benim için ayr› bir dünya idi. Günlerce gezdim. Param azald›kça güvensizli¤im art›yordu. Açl›¤a, iflsizli¤e al›fl›kt›m. Evden çok uzaklarda olmamdan korkmaya bafllam›flt›m biraz biraz. Bank›n üzerinde uyuya kalm›fl›m, bir el omzumu okflad›. Korktum. S›çrad›m. Gelece¤im kap›m› çalm›flt›. Bana inen eller ço¤u sert inerdi. Bunun yumuflakl›¤›ndan ürkmüfl olaca¤›m ki, üzerime e¤ilen iki göz güldü. Temiz giyimli adam beni bir zaman sorguya çekti. Hiçbir fley saklamam›fl, hepsini oldu¤u gibi anlatm›flt›m. Art›k benim de bir iflim, kazanc›m vard›. Porselen tabaklar›n tozunu al›yor, etraf› süpürüyordum. Ara s›ra gönderilen yerlere gidiyordum. Patronumun gözü üzerimdeydi. Kontrol ediyor, deniyordu beni. Aya¤›ma gelen nimeti tepmek istemiyordum. Yanl›fl bir hareket yapmamak için dikkat ediyordum. Ticaret adam›yd›m art›k. Patronumun verdi¤i porselen kap-kaça¤› mahalle aralar›nda sat›yordum. Kara ortakt›k. Güvenli iyice artm›flt›. ‹lk gün yirmi lira kazanm›flt›m. Sevinçliydim. On liras›n› bana verdi¤i zaman patronun eline sar›lm›flt›m. Yükümü hafifletmifl, geriye dönüyordum. Çocuk babas› için ald›¤› bira fliflesini k›rm›flt›. A¤l›yordu. Fakir oldu¤u anlafl›l›yordu halinden. Babas›n›n dövece¤ini söylüyordu. Dayanamad›m. Toplanan merakl› kalabal›¤› gibi ben de birkaç kurufl uzatt›m çocu¤a. Birden kafamda flimflekler çakmaya bafllad›. ‹lk önce vermek istemedi. Yalvard›m. Raz› ettim sonunda patronu. Dükkandaki bütün k›r›k-dökük porselenleri toplad›m. Zengin bir mahallenin yolunu tuttum. Yolun orta yerinde aya¤›m tak›lm›fl gibi kendimi yere att›m. Sepetteki tabaklar yere saç›lm›flt›. Var gücümle ba¤›r›p a¤lamaya bafllad›m. Etraftan koflufltular. Patronun iflten kovaca¤›n› söylüyor, a¤l›yordum. Bofl sepetle köfleyi döndü¤ümde elimde s›k› s›k› tuttu¤um altm›fl lira vard›. Sermayesiz kar› her gün patrona teslim edip ertesi gün baflka semte gidiyordum. Patronum k›r›k porselenin nerede ne ifle yarad›¤›n› merak ediyordu. Bir gün yar› tehdit, yar› iyilikle gerçe¤i ö¤rendi. Sarard›. “ Hayret! “ dedi sadece. Ticarete böyle bafllad›m. Patronumu geçtim. fiimdi say›l› zenginlerdenim. Eski patronumda ifl yok. Çok do¤ru. Böyle yürümez bu ifller. Oturup kalkt›kça do¤ruluk, dürüstlükten bahsediyor. Ticaretini gelifltiremiyor. O her zaman yerinde sayacak. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 39 Araç Kullan›rken Asla! fifieener DANYILDIZ TRT Genel Müdürlü¤ü Yap›m Koordinatörlü¤ü Programc›-fiair-Yazar [email protected] ER y›l binlerce kiflinin ölümüyle, bir o kadar›n›n da yaralanmas›yla sonuçlanan trafik kazalar›n›n belli bafll› nedenlerinden biri de alkollü iken araç kullan›lmas›d›r. Trafik kurallar› ve yasaklar›; sürücü, yolcu ve yayalar›n güvenli¤i için konulmufltur. Alkol al›nd›ysa veya al›nacaksa direksiyon bafl›ndan uzak durulmal›d›r çünkü bu hem kiflinin kendi can›n› hem de baflkalar›n›n hayat›n› riske atmakt›r. Unutulmamal›d›r ki; trafik risk almay› sevmez, risk alan› da affetmez. H Trafik kazalar›na etki eden üç etmen vard›r; bunlar sürücü, araç ve yol, yayalar, yolcular ve hava durumu gibi çevresel faktörlerdir. Bu etmenlerden sürücünün tek bafl›na %90’›n üzerinde bir etkisi vard›r. Sürücü kaynakl› kazalar›n en önemli nedenlerinden biri de alkollü iken araç kullanmaktad›r. 1. ALKOLÜN SÜRÜCÜLER ÜZER‹NDEK‹ ETK‹LER‹ Az miktarda dahi olsa alkol al›m›; alkolün uyuflturucu etkisinden dolay› araç kullanmak için gerekli beceri, dikkat ve özende azalmaya neden olur. Alkol al›nd›kça kandaki oksijen miktar›nda azalma olur ve yeterince oksijen alamayan beyin, ifllevlerini kaybetmeye bafllad›kça sürücüde çeflitli fiziksel ve psikolojik bozukluklar ortaya ç›kar. Alkolün mesuliyet duygusunun azalmas›, kendine güvenin artmas›, afl›r› cesaretlenme, kolayca risk alabilme gibi uyar›c› etkileri vard›r. Kiflinin kendini kontrol edememesine, cesaretin gereksiz yere artmas›na ve davran›fllarda dengesizliklere sebep olan alkol; trafik kazalar›na yol açar. Alkolün uyuflturucu etkileri içerisinde en belirgin olanlar› yorgunluk ve dikkat azalmas›d›r. Bahsedilen etkiler az miktarda alkolle dahi kendilerini gösterirler ve alkol miktar› artt›kça kiflinin denge, görme ve iflitme gibi ifllevlerin- de azalmalar ortaya ç›kar. Kas kontrolü ve dikkat gibi çok önemli kabiliyetlerde düflme olur. Alkollü sürücü etraf›nda olan ve h›zla ak›p giden olaylar zincirini kavramakta güçlük çeker ve olaylara tepki verme süresi uzar. Trafik güvenli¤inin sa¤lanmas›, kaza oranlar›n›n azalt›lmas›, can ve mal kay›plar›n›n mümkün oldu¤unca azalt›lmas› için sürücülerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için e¤itim faktörü çok büyük önem arz etmektedir. Trafik Hizmetleri Daire Baflkanl›¤›’ndan al›nan bilgilere göre; a¤›r vas›ta sürücüleri ile yap›lan görüflmeler sonucunda en önemli kaza nedenleri olarak, %23,5 oran›nda alkollü iken araç kullanmak, %22 oran›nda hatal› sollama yapmak, % 17,1 oran›nda yorgun ve uykusuz araç kullanmak ve %16,2 oran›nda yeterli sürücülük deneyimi olmamak gibi sürücü hatalar› tespit edilmifltir. Bunun yan›nda sürücüleri alkollü iken araç kullanmaktan uzak tutmak için trafik bilincinin ve kültürünün oluflturulmas› gerekmektedir. Sürücü kurslar›ndaki k›sa süreli e¤itim maalesef bunu sa¤lamakta yeterli olamamaktad›r. Yasal düzenlemeler ile ilkö¤retim kurumlar›nda verilen trafik dersleri bu konuda önemli bir ad›m olmakla birlikte bu dersin sadece 4. ve 5. S›n›flarda zorunlu, di¤er s›n›flarda ise seçmeli ders olarak dahi okutulamamas› beklenen neticenin al›nmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu yüzden kitle iletiflim araçlar› kullan›larak kampanyalar düzenlenmeli ve alkollü iken araç kullan›m›n›n olumsuz sonuçlar› gözler önüne serilmelidir. Alkol al›rken birkaç kadehten bir fley olmaz düflüncesi tamamen yanl›flt›r. Bir kadeh rak›, viski vb. içkiler veya iki kadeh flarap içildi¤inde yasal s›n›r olan 0,5 promile ulafl›lmaktad›r. Bu miktarda alkol ile sürücü sarhofl olmayabilir ancak pek çok olumsuz etki kendini göstermeye bafllar. Sürücüler için yasal s›n›r olan 0,5 promil de¤erindeki alkol al›m› dahi, alkol almayan bir sürücüye oranla iki kat kaza riskini beraberinde getirir. Alkol alarak direksiyon bafl›na geçen bir sürücünün pek çok olumsuzlu¤a bile bile davetiye ç›kartt›¤› ortadad›r. Trafik Hizmetleri Daire Baflkanl›¤›’n›n gerçeklefltirdi¤i faaliyetler neticesinde alkollü iken araç kullan›m›nda bir düflüfl yafland›¤› gözlenmifl, ancak bu fark 2009 y›l›nda bir önceki y›la göre %9 seviyesinde kalm›flt›r. Bahsedildi¤i üzere yayg›n iletiflim araçlar›n›n kullan›m› ile daha genifl kitlelere ulafl›larak bu olumsuz davran›fl›n asgari düzeye indirilebilmesi mümkündür. 40 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Azize - 2 P›nar KEMERC‹ GEÇEN SAYIDAN DEVAM EN yetiflemiyordum k›fl›n ilçede yaz›n köye oradan yaylaya oradan oraya göçebe hayat› yafl›yorduk, baflka çarem yoktu o kalabal›k evde tutunabilmek için gönüllü hizmetçi olmufltum E¤er vazgeçersem çocuklar›m hak alamazlard›. Nihayet kardefller olarak herkesin hakk› verildi çok adilane olmasa da oldu Alper ünv.s›nav›na girdi t›p istiyordu olmad› Ö¤retmenli¤i tutturdu okudu flükür kendini kurtard›. ‹stanbul’da bir okulda görev yapmaya bafllad›. Sonra bende yard›m ettim bir arsa ald› yavafl yavaflta olsa evi yapt›rd›k .Ama ben daha sonra yanlar›na gidecektim borç bitmeden buradan ilifli¤imizi kesemezdik onlara destek olmam gerekirdi. Ben anneydim annelik ö¤le bir fley ki; Hazneden mezara kadar bitmez, çocu¤un açken sen tok olamazs›n yada, di¤er ifllerde oldu¤u gibi annelikten vazgeçip kafan› dinlemek için tatil yapamazs›n çünkü annelik bafllar ama asla bitmez iflte s›rf bu yüzden ben her zaman çocuklar›m› düflünmek zorundayd›m kim ne söylerse söylesin umrumda de¤ildi. B Son zamanlarda sa¤l›¤›m iyice bozulmufltu 50 yafl›ma gelmifltim. Asya’m bile gitti. Liseyi ‹stanbul’da okuyacakt› ama a¤laya a¤laya gitti a¤laman› istemiyorum sadece okulunu düflün o zaman beni çok mutlu edersin bak ben burada çok mutluyum iyiyim çok de¤il seneye bende gelece¤im. Anne onlar seni üzecekler sende üzüntüden bay›lacaks›n senden ayr›lmak istemiyorum. Dedi¤inde k›zd›m çünkü baflka çarem yoktu. Bak k›z›m benim gibi olmak istiyorsan kal ama ben gidip okuman› istiyorum beni seviyorsan oku senden baflka hiçbir fley istemiyorum. Bu sefer tamam anne söz seni utand›rmayaca¤›m dedi. Yalç›n ve ben o k›fl› da zorluklarla geçirdik. Y›llar geçmiflti ama geçmeyen iki fley vard› Murat’›m›n ac›s› birde beni ezen yaralayan can›m› ac›tan eltilerimin hal ve hareketleri ezmeleri bu seferde çocuklar› terk etti diyorlard› umursam›yordum cevap vermedim onlar ilk günden varl›¤›m› kabullenemediler, o¤lumu doldurup üzerime gönderiyorlard› çocu¤umda ister istemez etkileniyordu... Bu benim köyde geçirdi¤im son k›fl›md›. Bu k›fl çok zorlu ve s›k›nt›l› geçmesine ra¤men bir yandan da yaz olmas›n› istemiyordum çünkü yaz sonunda köyümden tamamen göç edecek Murattan uzaklara gidecektim en az›ndan flimdi gidip bafl›nda a¤l›yor dertleflebiliyo- rum araya mesafeler girecekti onu burada b›rak›p gitmek can›m› ac›t›yordu. Beklenen o ayr›l›k zaman› geldi çatt› Kalbim buruk zihnim karmakar›fl›k bir flekilde ‹stanbul’a do¤ru yola ç›kt›k ‹stanbul oldukça kalabal›k bir flehir her türden insan var bu insan› biraz tedirgin ediyor, gerçi daha önceden bir kez muratla gelmifltik daha sonrada birkaç kez gelmifltim.Ama bu sefer baflkayd› acaba burada bizleri neler bekliyordu.... Çocuklar›mla nihayet kavufltuk birbirimizi çok özlemifliz hepsi etraf›ma topland›lar sabaha kadar konufltuk dertlefltik. Asyam beni nas›l özlemifl durup durup sar›l›yor annem sonunda geldin ya art›k derslerim daha iyi olacak bu benim en mutlu günüm seni çok seviyorum anneci¤im sen benim herfleyimsin diyordu. Herfley çok güzeldi k›sa zamanda düzenimizi oturttuk çocuklar›m›n iflleri iyi gidiyordu Yalç›na da bir iflyeri açt›k çocuklar›m› bir bir evlendirdim mürüvvetlerini gördüm hatta torun sahibi bile oldum torunlar›m bana bambaflka bir dünyan›n kap›lar›n› açm›flt› evlatlar›ma duydu¤um sevgi torunlar›m›n sevgisinin yan›nda sönük kalm›flt› onlar› çok seviyordum... Sadece Asya evlenmemiflti. Okulunu bitirmifl oda ö¤retmen olmufltu. Hayattayken onunda mutlu bir yuva kurdu¤unu görsem baflka bir fley istemem.... Son günlerde bir öksürük musallat oldu Doktora gittim Bronflit dediler önemli bir fley de¤ilmifl ama öksürdükçe bafl›m a¤›r›yor, Türkan tutturdu çal›flt›¤›m Hastanede iyi bir Doktor var ona gidelim bana kal›rsa gitmeye gerek yok geçer dememe ra¤men elinden kurtulamad›m neyse yar›n gidece¤iz bence bofluna telafl yap›yor. Bugün üzerimde bir a¤›rl›k vard› bafl›mda çok a¤›r›yor çocuklara söylemedim üzülemesinler diye nas›l olsa yar›n doktordan randevu al›nd› yar›n gidece¤im bir daha onlar› üzmenin telaflland›rman›n anlam› yok. Bu akflam misafirlerimiz var onlar gittikten sonra uyursam iyi olurum .Misafirler gitti bari namaz›m› k›lay›m sonra uyur dinlenirim. taneye götürülmüflüm teflhis koyam›yorlarm›fl en sonunda Haseki E¤t. Araflt. Hastanesinde Nöroloji Bölümüne götürülmüflüm onlarda bizimle ilgisi yok Kalp di¤erek ‹stanbul Ünv. Kardiyoloji Hastanesi oras›da bizimle ilgisi yok diyince tekrar Haseki Nöroloji bölümünde ben daha sonra ay›ld›m kendime geldim ama sürekli midem bulan›yor ve bafl›mda korkunç bir a¤r› vard› bana ilaç verip eve gönderdiler yar›n sabah gelin kan tahlillerine bak›lacak dendi evime gönderildim o gece çocuklar›m›n hepsinin gözünde korku tedirginlik vard› ama bayg›n olmad›¤›m ya da ölmedi¤im için mutluydular. Sabah erken hastaneye gittik kan tahlillerime bak›ld› sonuçlar› al›p Dr. gelmesini bekledik ama çok uykum vard› sürekli uyukluyordum kimseyle konuflmak istemiyordum hemflirenin biri belki tansiyonu yüksektir dedi ve tansiyonuma bakt› tansiyonum çok yüksekmifl acele k›zalara annenizi beyin cerrahisine götürün bu iflte bir terslik var dedi beyin cerrahi dr gittik orada Dr. muayene etti beyin tomografisi istedi acil film çekildi meyer beyin kanamas› geçiriyormuflum acil bir yata¤a ald›lar uyudum ama bunun nas›l bir uyku oldu¤unu sonradan ö¤rendi¤ime göre normal bir uyku de¤il koma haliymifl art›k gerisini bilmiyorum..... Daha sonra hastane günleri bafllad› kendimi bilmeden 2 gün uyumuflum sonra kendime geldim görünürde hiç bir sorunum yoktu ,ama bafl›mda korkunç bir a¤r›m vard› beynim zonkluyordu çocuklar›m bafl›mdan ayr›lm›yorlard› hepsi çok üzgün olmalar›na ra¤men mutluymufl gibi rol yap›yorlard› gülüyorlar bana flaka yap›yorlard› ama gözlerinin içine sinen bir keder vard› . Biliyordum bu sefer yolun sonundayd›m...... Namaz›m› k›ld›m aniden bafl›ma korkunç bir a¤r› sapland› sanki yer gök birbirine kar›flt› bafl›mda sanki bomba patlad› gerisini hat›rlam›yorum.... Herkes ç›kt› sadece yan›mda Alper kald› bana anneci¤im senin ameliyat olman gerekiyor dedi. Beyin ameliyat› olman gerekiyor korkulacak bir fley yok anneci¤im hepsi geçecek, ona o¤lum beni evime götür ameliyat olmak istemiyorum dedim, annem olman gerek olmazsan flimdi de¤il ama ileride sorun olur diyordu. O zaman ilk kez kendim için endiflelenmeye bafllad›m demek ki ben bu güne kadar kendim için hiç endifle etmemiflim sadece çocuklar›m için yaflam›fl onlar için yafllanm›fl›m...... Beni hastaneye kald›rm›fllar özel bir hastanede ilk müdahale yap›lm›fl sonra baflka bir hastane sonra baflka bir birkaç has- Olmaz o¤lum ben ameliyat olmak istemiyorum dedim o anda doktorum içeri girdi uzun boylu tatl› dilli güler yüzlü babacan 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür birisiydi. Bana Azize han›m nas›ls›n›z bizi korkuttunuz ama tehlikeyi atlatt›n›z, ama sizi ameliyat etmemiz gerekecek isterseniz baflka bir hastaneye de gidebilirsiniz ama her halükarda bu ameliyat› olman›z gerekiyor. E¤er olmazsam diye sordum. Ölürsünüz !!! Bu cevab› beklemiyordum flok etkisi oldu o¤luma bakt›m gözleri dolu doluydu a¤l›yordu .... Babas› öldü¤ünden beri yavrum ilk kez a¤l›yordu içim parçaland› ben ölürsem öleyim ama o a¤lamas›n onun bir damla gözyafl›na dayanamam elimi tutuyor öpüyor bir damla gözyafl› aksa bile bin damlas› yüre¤ine ak›yordu yavrum çok ac› çekiyordu. Çocuklar›m› yaln›z b›rakamazd›m doktorun demesine göre sorun ç›kmayacakm›fl eski sa¤l›¤›ma kavuflacakm›fl›m çaresiz kabul ettim. Bir hafta sonra ameliyathanenin kap›s›ndayd›m, çok erken alm›fllard› ötekiler yetiflememifllerdi, ameliyathanenin kap›s›nda Türkan ve Asya vard› ikisini de öptüm çok zordu sanki onlar› son kez görecektim bir daha öptüm bir daha son kez dönüp arkama bakt›m onlarda kederle içleri yanarak bak›yorlard› her fley çok zordu .Ameliyat 12 saat sürmüfl o dönemi hat›rlam›yorum sonras›nda neler oldu birkaç gün uyutmufllar herkes korkmufl umudunu kaybetmifl uzaktan akraba efl dost herkes ziyaretime gelmifl bir hafta sonra kendime geldim biraz yorgundum iyi olmufltum ama kendimi çok yorgun hissediyordum 2 hafta sonra beni eve ç›kard›lar bu badireyi de atlatm›flt›m mutluydum hem kendim için hem de yavrular›m› yaln›z b›rakmad›¤›m için evimdeydim bu bana verilmifl en büyük nimetti ... Bir gün Gül ve büyük gelinim Zeliha yan›mdayd› yürüyordum onlarda her biri düflmemem için koluma girmifllerdi bir anda sol aya¤›m bez gibi oldu hissetmiyordum bast›m ama tutmuyordu uyuflmaya sa¤ kolum dirsek hizas›na kadar morard›. Akl›m bafl›mdayd› bana bir fleyler oluyor bafl›ma geleni gördünüz mü dedim hemen doktoru arad›lar gerisi tamamen karanl›k me¤er as›l ac› hikayem bundan sonra bafllam›fl Hastanede yata¤›mda uyuyorum derin ›ss›z bir yerdeyim yapayaln›z›m kimsecikler yok ne söylenileni duyuyorum nede görüyorum. Öldüm sand›m daha sonra ölmedi¤imi derinden gelen seslerden anlad›m peki neden cevap veremiyor gözlerimi açam›yordum,böyle ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir gün sesler biraz daha net gelmeye bafllad› yan›mda konuflulanlar› duymama ra¤men gözlerimi açam›yordum oysa açmay› çok istiyordum hala gözlerimi açam›yordum .Birisi sanki a¤z›ma kafl›kla bir fley vermek istiyordu ne oldu¤unu anlayamad›m tad›n› bile anlam›yordum içmek istemesem de karfl›mdakinin vazgeçece¤i yoktu, duda¤›mdan dö- 41 küldü¤ünü hissettim bu sefer duda¤›m› ›s›rd›m suyu içiren kifli bana Annem vazgeçmeyece¤ini biliyordum hissediyorsun dedi. Ellerimi yüzümü öpüyordu.... Her fleyi hissediyor duyuyor görüyordum ama etraf›mdaki insanlar› tan›m›yordum. Beyaz giyimli insanlar dolafl›yor bana azize han›m iyimisiniz diye sorular soruyorlard› ,ad›m Azizeymifl bunu bile hat›rlam›yorum kafam›n içinde karanl›k bir boflluk hakimdi kendimi kötü hissediyordum burada ne iflim vard› bu insanlar kimlerdi her gün yan›ma gelen beni öpen okflayan o yabanc›lar kimdi bana anne diyorlar onlar›n anneleri miyim? Asl›nda konuflmak istiyorum siz kimsiniz diyecek oluyorum ama söyleyemiyorum sanki dilim tutulmufl konuflam›yor sadece bak›yorum. Birgün aniden Asya dedim yan›mdaki beyaz giyimli bir bayan Doktor han›m diyorlar kendisine hemen yan›mdaki telefondan birini arad› asya gel annen senin ismini söyledi dedi. Asya hemen geldi gülerek can›m annem iyileflece¤ini biliyordum dedi. Bende bofl gözlerle ona bak›yordum ilerleyen günlerde biraz daha toparlanm›flt›m en az›ndan art›k bu asya y› ve di¤er bütün çocuklar›m› hat›rlad›m onlar benim yavrular›md›. Hepsi etraf›mda pervaneydi seviyor öpüyorlard› ama yavrular›m›n hepsinin gözleri hüzünle bak›yordu içlerine derin bir ac› oturmufltu o ac› galiba benim ac›md›. Asya sürekli ellerimi öpüyor s›vazl›yor ilac›m› veriyor hatta ayaklar›mdan bile öpüyordu .Günden güne toparlan›yor çocuklar›ma sevgiyle bak›yordum onlar için bir ömür de¤il bin ömrüm dahi olsa yine feda ederdim. Çocuklar›m olmasayd› Murat›n vefat›ndan sonra hayata tutunamazd›m..... Bir sabah bütün doktorlar içeri girdi yanlar›nda uzun boylu zay›f olan doktoru tan›d›m hepsi ona hocam diyorlard› , sürekli yan›ma gelen benim nas›l oldu¤umu soran bu kifli me¤er beni ameliyat eden doktormufl yine babacan bir tav›rla elimi tuttu sen art›k iyilefltin istersen evine gönderelim dedi . ‹ster misin? diye sordu cevap veremedim sadece gözlerim evet gönderin art›k gitmek istiyorum diyor, ama dilim konuflmuyordu kendimi ne kadar zorlad›ysam cevap veremedim. Bana evinde daha güzel toparlanacaks›n ben seni hiç b›rakmayaca¤›m diyerek s›rt›m› s›vazlad› . Ertesi gün hastaneden ç›kmadan önce giyinmek istedim ellerim tutmuyordu k›zlar›m giydirdi yürümek için yeltendim bacaklar›m› hissetmiyordum kalkamad›m o zaman as›l gerçekle yüz yüze gelmifltim. Ben art›k yata¤a ba¤›ml› kendi iflini göremeyen yeme¤ini dahi yiyeme¤en geçmiflini yar›m yamalak hat›rlayan isimleri birbirine kar›flt›ran bildi¤i fleyleri dahi dile getiremeyen biriydim, ‹flte as›l gerçek buydu. ‹çimden keflke ölseydim diye düflünürken gözlerimin doldu¤unu Asya’m anlad› sar›ld› öptü anne seni çok seviyorum sen benim her fleyimsin. Bugüne kadar sen bize bakt›n flimdi s›ra bizde iyile- fleceksin en iyi doktorlara götürece¤iz bak gör en k›sa zamanda eski haline kavuflacaks›n diyordu. K›z›m bilmiyordu ki anneler yavrular›n›n yalan söyledi¤ini hemen anlar son durak buydu demek ki flimdi de bedenimle imtihan oluyordum. Baflka doktorlara götürdüler eve doktorlar geldi nerede bir fley duysalar hemen harekete geçiyor ç›rp›n›yorlard›. Ama bende hiçbir de¤ifliklik yoktu, geceleri gelinlerim ve k›zlar›m asker gibi bafl›mda nöbetlefle duruyorlar yönümü de¤ifltiriyor tansiyonuma bak›yor nab›z at›fllar›m› kontrol ediyorlard› hepsi asker gibi olmufltu bir defter vard› o deftere yaz›l›yordu bir önceki ne yapm›fl düzenli bak›lm›fl m›y›m? Herfley saatinde veriliyor ilaç saati meyve saati ,yemek saati vs. K›sacas› herkes üzerine düfleni yap›yordu keflke bende bir fleyler yapabilseydim en az›ndan temel ihtiyaçlar›m› karfl›layabilseydim.Bir gün Asya bir doktor buldum dedi Alman Hastanesinde iki gün sonra doktorun yan›ndayd›k beni muayene etti. Bir ameliyat daha yapmam laz›m dedi bu ameliyat öteki gibi riskli de¤il daha basit, bu da beyin ameliyat› Alper sordu bu ameliyattan sonra annemde neler de¤iflir eski halini al›r m›? Biz annemin eski sa¤l›¤›na kavuflmas›n› istiyoruz tek derdimiz bu. Doktor eski haline asla kavuflamaz bunu unutun. Ama flimdiki halinden daha iyi olur en az›ndan kendi ihtiyac›n› kendi görür. Bu ameliyat› olmazsa ne olur diye sorarsan›z daha kötüye gider karar sizin bana yapt›rmak zorunda de¤ilsiniz. Bu güne kadar neden buna shant tak›lmad› ameliyat eden doktoru nas›l olurda bu hastaya shant takmaz diye meslektafl›na esti gürledi. Me¤erse benim ameliyat yerimde iltihaplanma olmufl ad›na t›p dilinde (Hidrosefali)deniliyormufl e¤er ameliyattan sonra hemen bu shant taksaym›fl doktorum ben bu halde olmayacakm›fl›m Çocuklar›m kahroldular nas›l olurda böyle bir ihmal olabilir..... K›sa bir zaman sonra ameliyat›m yap›ld› yavafl yavaflta olsa iyilefliyordum geçmifli eksiksiz yak›n zaman› ise yar›m yamalak hat›rl›yordum. Arada bir çocuklar›m›n isimlerini unutsam da bu k›sa süreli bir haf›za kayb›yd› yürüyemiyordum bacaklar›m bedenimi tafl›m›yordu bu durum çok ac› olmas›na ra¤men yapacak bir fley yoktu. Keflke böyle olmasayd› ama olmufltu günlerce koma halinde yatm›flt›m ama sonuçta buralara kadar gelebilmifl yar›mda olsa yeni hayat›ma merhaba demifltim. Hayat her fleye ra¤men güzeldi en önemlisi bütün çocuklar›m yan›mda ve beni çok seviyorlard› beni o zor zamanlardan bu günlere çocuklar›m›n sevgisi ve flefkati getirdi sevgi her kap›y› açan sihirli bir anahtard›r. Sevginin gücü asla küçümsenemez her fleye ra¤men hayat güzeldi ve yaflamaya de¤erdi. Ben yine onlar›n çok sevdikleri k›ymetli anneleriydim bu benim için en büyük nimetti. 42 Tamer VARLI Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 Eski Anadolu ve Ortado¤u’dan fiiir’ler (II) Sendikac› [email protected] GEÇEN SAYIDAN DEVAM ÖZÜ Anadolu’muzdan açm›fl ve Ortado¤u’ya do¤ru yol alm›flt›k, fiiir’sel olarak. Kültürlerimizin ›fl›¤›nda, o dönemlerde yaflayanlar›n hayat hikâyeleri de yer yer fliir olarak insanl›k tarihinde o denli önemsenen Bir yaflam biçimi haline getirilivermifl fark›na varmadan. Sümer fiiir serüvenimizi flu k›sa fliir ile noktalayal›m; RAK‹PS‹Z Bir zamanlar, Y›lan da yoktu, akrepte... Ne s›rtlan vard›, ne aslan, Ne vahfli köpek, ne de kurt... Korku da yoktu, dehflet de, ‹NSANO⁄LU RAK‹PS‹ZD‹. Bu fliir ile de ‹nsanl›¤›n bugün ne hallere geldi¤ini görüyoruz !!! Fazla moralimizi bozmadan, biz konumuza H‹T‹T fi‹‹R‹’nin; uygarl›ktaki geliflimine hep beraber bir göz gezdirelim, günümüze ›fl›k tutmas› aç›s›ndan. Anadolu’nun yüre¤inde ‹sa’dan 2000 y›l önce uygarl›¤›n› ve yaz›m›n› gelifltirmeye bafllayan Hititler, baflkent Hattufl’da ( bugünkü Bo¤azköy ), çivi yaz›s›yla fiiirler de b›rakt›lar insanl›k için. Ancak, bu metinlerin hepsinin fliir olup olmad›¤› kesin olarak saptanamamaktad›r. Hitit gelene¤i, masallar ve efsaneler bak›m›ndan zengindi. Bunlar›n birço¤u nazma geçirilmifl olsa gerektir. Fakat Sümer, Asur, Kenani mitolojisinin ve sözlü yaz›l› fliirlerinin Hititleri etkilemifl oldu¤u akla daha yak›nd›r. Kumarbi destan›n›n Hititçe’ye Hurri dilinden geldi¤i söylenmektedir. Babil gelenekleri de Hitit kültürü ve yaz›n› üzerinde izler b›rakm›flt›r. Efsanelerin ve dinsel metinlerin yan› s›ra, Hitit fliirinin (say›lar› az da olsa) ilginç örnekleri aras›nda, flark› güfteleri de vard›r. Hitit fliirinden birçok, doküman’lar gözümüze çarpmaktad›r. Bu konuda da yine resimli örnekler günümüze kadar gelmekte ve bizleri ayd›nlatmaktad›r. Hitit fliirinden birkaç örnek ile yaz›m›za devam edelim; KIZILIRMAK Hey gidi, K›z›l›rmak, F›rt›na Tanr›s›, Nerik’in can evi, Bir zamanlar, baflka bir yata¤a yönel- S miflti de F›rt›na Tanr›s› onu çevirip günefle yöneltmiflti Öylece Nerik’e do¤ru akma¤a bafllam›flt› Ve F›rt›na Tanr›s› demiflti ki K›z›l ›rma¤a: “Birisi, Nerik’in F›rt›na Tanr›s›’n› çileden ç›kart›rda “Tanr› Nerik’ten ve kutsal yata¤›ndan baflka bir yere giderse “Sen, K›z›l›rmak, tut onu, b›rakma, baflka bir ›rma¤a baflka bir kayna¤a gitmesin!” Göklerin F›rt›na Tanr›s› dedi ki K›z›l›rma¤a; “And içmeni istiyorum: Yata¤›n› de¤ifltirmeyeceksin, o gün, bu gün, yata¤›n› de¤ifltirmedi K›z›l›rmak. Bunu sizler baflard›n›z, tanr›lar! fiimdi Nakkiliata Irma¤› ça¤›rs›n Nerik’in F›rt›na Tanr›s›’n›. Denizlerin, dalgalar›n alt›ndan ç›kar›p Dokuz ›rmak yata¤›n›n alt›ndan ç›kar›p geri getirsin! Hitit fliir’inde de daha çok Tanr›lara seslenifl onlara hitap fleklinde, birçok fliirler bu dönem yaz›lm›flt›r. Yine ayn› dö- nemden birkaç fliir ismini sizlerle paylflal›m. Tüm tanr›lar›n babas› say›lan, KUMARB‹’ye çok uzun fliirler yaz›lm›flt›r. Bunu; Teflub’un Taflmiflu’ya Savafl Komutu, Bilgiç Ea’n›n aç›klamas› (Ubelluri’ye), Ubelluri’nin yan›t›, K›z›l›rmak, fiölen günü, Tanr›lara yakar›, F›rt›na Tanr›s›, Korku fiark›s› gibi baz›lar› çok uzun olan fiiirlerle karfl›m›za ç›k›yor. fiölen Günü ve Korku fiark›s› fliirine beraberce bir göz gezdirelim: fiÖ fi ÖLEN GÜNÜ Nerik’teki F›rt›na Tanr›s›’n›n rahibi Kella der ki: “Göklerdeki F›rt›na Tanr›s›’n›n flöleninden sözleridir bunlar; “Dinleyin bu sözleri: Toprak serpilip geliflsin, berekete kavuflsun, ‹yice korunsun toprak! Böylece bol bol ürün verirse toprak ana, o zaman flölen yap›ls›n.” KORKU fi fiA ARKISI ‹ki genç askerin yaklaflan düflmandan korkarak söyledi¤i flark›: Nerde Nesa kentinin giysileri! Bürün s›rt›ma, bürün. Beni Anam›n yan›na götürün: Sar›ls›n bana, sar›ls›n. Yan›na götürün beni Dad›m›n: Korusun beni, korusun... Hitit fiiirini de bu iki örnekle inceledikten sonra, bu uygarl›¤›n fliir hakk›ndaki birikim ve düflüncelerini, bunlarla ilgili kültürlerine b›rakt›¤› izleri de sizlerle paylaflm›fl oluyoruz. Hele ki; fiölen fliirinde iflledi¤i Toprak temas› (‹Y‹CE KORUNSUN TOPRAK) derken, bugün bile bize dersler ç›kartacak bir cümle oldu¤unu düflünüyorum !!! BAB‹L fi fi‹‹‹R‹: Babil ile Asur’un fliir türündeki ürünlerini birbirinden ay›rmak zor. Bu iki gelenek, uzun bir dönem içinde, bir arada geliflmifl. Ancak, Babil yaz›s›n›n ‹sa’dan önceki 2000’li y›llarda, Asur yaz›s›n›n ise 1500’lü y›llarda ortaya ç›kt›¤› san›lmaktad›r. Yarad›l›fl destan› ile G›lgam›fl, Babil’in baflyap›tlar› olarak karfl›m›za ç›k›yor, bu incelemelerimizde. Din törenlerinde, fliirsel ilahiler ve dualar da önemli yer tutarm›fl. Sümer gelene¤inin etkilerini tafl›yan ö¤ütler ve a¤›tlarda Babil’in ilginç yarat›lar› aras›nda, iflçilerin türküleri ile aflk fliirleri, Babil gelene¤inde yüzy›llarca yaflam›fl. ‹sa’dan önceki 700’lü y›llarda, bu gelenek c›l›zlaflm›fl ya da ça¤›n ürünleri bizim ça¤›m›za eriflmemifl. Babil vezinleri, Sümer’de de oldu¤u gibi, m›sralar›n ço¤unda dörder vurguya dayan›yordu. Bugün çeken, yar›n sefa sürer bafll›¤› alt›nda çevirdi¤imiz uzun fliirin bir kesiminde Akrostifl (her sat›r›n›n ilk harfinin yukar›dan afla¤›ya do¤ru okununca bir söz meydana ç›karmas›) var oldu¤unu belgelerden anl›yoruz. Akrostifl, flu cümleyi yazmaktad›r: “a-n-a-ku sa-ag-gil-il-ki (i-na-am-u) bbi-ib ma-afl-ma-flu ka-ra-bu fla i-li u flar-ri.” Anlam› : ‘ Ben, büyücü Sayggilkinam-ubbib, tanr›ya tapar›m, hakana sad›k›m’. Akrostifl. Babil fiiirinde oldukça s›k kullan›lan bir ustal›kt›. Eski Orta Do¤u’nun birçok dillerinde dile getirilmifl olan G›lgam›fl, o dönemlerde tarihin ilk genifl kapsaml› efsanesi ve en uzun ilk fliiri say›labilir, bu konuda... Babil fiiir’ine bir kesit ile daha devam edelim. Marduk, Ea’ya ‹nsan› bir sanat eseri gibi yaratmak istedi¤ini anlat›yor. Ve diyor ki; Kan› kanla birlefltirece¤im, Kan› kemikle; 43 Bir fley yarataca¤›m benzeri görülmemifl, Ad› ‹NSAN olacak, ‹lk insan› yarat›yorum... Bu cümleler bize; ‹nsan›n nas›l yarat›ld›¤›n› anlatan bir belge niteli¤inde, o dönemden kalan bir fi‹‹R’le bizim bu günlerimize kadar geliyor. Babil fliirinde bu uygarl›¤›n en önemli destans› fliiri olarak G›lgam›fl Destan›n› gösterebiliriz. G›lgam›fl Destan›; insanl›¤›n en eski ve en görkemli destanlar›ndan biri. Evrenin düzeniyle kargaflal›k aras›ndaki çekiflmeyi anlatan 3 bin sat›rl›k bir fliir.En az dört bin y›ll›k bir tarihi var. Günümüze eriflen levhalar üzerindeki metinlerin M.Ö. 1000 y›l›ndan erken bir tarihte yaz›lm›fl olmad›¤› san›lmaktad›r.Ancak baz› at›flara,dil, ve söyleyifl özelliklerine dayanarak birçok bilgin G›lgam›fl Destan›’n›n bafllang›c›n› M.Ö. 2000 y›l›na kadar götürmektedir. Buna göre, G›lgam›fl eski Babil ça¤›nda yaz›lm›flt›r. Sümer, Asur, Babil, Asuri ve Akad dilinde metinler bulunmufltur. Hitit ve Hurri versiyonlar›n›n ancak küçük bölümleri ça¤›m›za ulaflm›flt›r.Sonraki pek çok epik yap›t (bu arada Homeros) ve Eski Ahit üzerindeki etkileri belirgindir. En uzun metni, eskiden Osmanl› ‹mparatorlu¤u s›n›rlar› içindeki, bugün Güneydo¤u s›n›rlar›m›z›n güneyindeki Nineve (Irak) kaz›lar›nda bulup 1872’de aç›klad›lar. Bo¤azköy, Urfa, Zincirli, Sultantepe ve Karkam›fl’ta da G›lgam›fl yaz›tlar› ya da an›tlar› bulundu. Destan›n belli bafll› temalar›, insanla do¤an›n çat›flmas›, aflk ve macera, dostluk ve cenktir. ”G›lgam›fl” kahramanl›¤›, ölümsüzlü¤ü, aray›fl›,cinsel arzuyu,iyimserlik ve umutsuzlu¤u, yaflam tutkusu ile ölüm korkusunu çok güzel anlat›r. Kahraman›n al›nyaz›s›n› de¤ifltirmek için (eski bir sel felaketinden kurtulan) Utnapifltim’den ölümsüzlü¤ün s›rr›n› ö¤renme çabas› baflar›s›zl›¤a u¤rar. Ama sonsuz yaflama eriflme u¤rundaki ç›rp›n›fllar› kiflili¤ine yar› tanr›sal bir güç sa¤lar. G›lgam›fl destan› sayfalarca çok uzun oldu- ¤undan bafllang›c›n› ve sonunu sizlerle paylaflmak isterim; Destan›n bafllang›c›: Ülkenin dört buca¤›ndan her fleyi görmüfl, Her fleyi yaflay›p ö¤renmifl olan, Akl›n her yönünü bilen, Her s›rra eren, her gizliyi aç›klayan, Büyük selden önceki olaylar› izledi de. Çok uzun bir yolculuktan yorgun arg›n Dönünce tafl levhalara yazd› bütün bunlar›. Destan›n sonu: Topra¤›n amans›z gücü yuttu seni, Ey karanl›k, karanl›k! Ey karanl›k Ana. Kefenine sard›n benim dostumu, Derin bir kuyu gibi içine düflürdün! diye biter ünlü “G›lgam›fl Destan›”. Babil fliirimize kadar geldi¤imiz bu bölümü de,yine Babil kenti fliiri ile noktalayal›m bu say›m›z› da.Bir sonraki say›m›za kadar sa¤l›k ve s›hhatte kal›n siz de¤erli Serhat Kültür okuyucular›.. BAB‹L KENT‹ Buras› Babil “Tanr›lar›n sevgili Kenti” Can›n gibi sevdi¤in yurdun. Bu kent senindir. Boylu boyunca senindir. Tad›n› ç›kar, benimse onu. (Konumuz bir daha ki say›da devam edecek...) Kaynakça: Akbank Kültür Yayınları Talat S. HALMAN’ın eseri. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 44 Sevda AKYOL Hemflire - ‹lk Yard›m E¤itici E¤itmeni [email protected] Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 K›r›k, Ç›k›k ve Burkulmalarda ‹lk Yard›m - 2 GEÇEN SAYIDAN DEVAM Dirsek K›r›¤› Tespiti * Kol gergin vaziyette bulunduysa, hastan›n vücudu boyunca gergin ve deri ile aras› yumuflak malzemeyle doldurulmufl tespit malzemeleri yard›m›yla tespit edilir, * E¤er bükülmüfl vaziyette bulunduysa, bir kol ask›s› deste¤i yard›m›yla tespit edilir. rinden dirse¤e kadar içe, di¤eri elin d›fl yüzünden dirse¤e gelecek flekilde d›fla konarak tespit edilir, * Daha önceden yerlefltirilen fleritlerle ba¤lan›r, fazla s›k›lmamal›d›r, * Dirsek eklemini tespit için kol ask›s› tak›l›r, * Bilek kemiklerinde veya el tarak kemi¤inde, bölgeyi bir kol ask›s› ile tespit yeterlidir, * Parmak kemi¤i k›r›klar› ile ç›k›¤› ay›rt etmek zordur. Tespit için, bir tespit malzemesi ile yaral› parmak, yan›ndaki sa¤l›kl› parmakla bandaj yap›labilir. Kalça Kemi¤i K›r›¤› Tespiti * Her iki bacak aras›na bir dolgu malzemesi konur, * Sekiz fleklindeki bir bandajla bilekler tespit edilir, * Do¤al boflluklar›n alt›ndan (dizler ve bilekler) bandajlar› kayd›rmak ve iki tanesi kalça ve dizler aras›nda di¤er ikisi dizler ve bilekler aras›nda olacak flekilde dü¤ümlenerek tespit edilir. Bütün dü¤ümler ayn› tarafta olmal›d›r. * Yumuflak maddeyle desteklenmifl sert tespit malzemesi, kotluk alt›ndan aya¤a kadar yerlefltirilir ve ayaklardan yukar› do¤ru ba¤lan›r, * Dü¤ümler tespit malzemesi üzerine at›larak bandajlar ba¤lan›r, * Bilek hizas›ndaki bandaj öncekinin üzerine sekiz flekilde ba¤lan›r, * Sert tespit malzemesi bulunmamas› halinde, sa¤lam baca¤› tek destek olarak kullanarak, genifl bandajlarla tespit edilir. Kaval Kemi¤inin Tespiti Uyluk kemi¤i k›r›¤› tespitindeki gibidir; * Bacaklar tutulur ve yavaflça çekilir, * Do¤al boflluklar kullan›larak (dizlerin alt›, bileklerin alt›) yaral› baca¤›n alt›ndan kumafl fleritler geçirilir, * Uygun bir flekilde yumuflak dolgu malzemesiyle desteklenmifl tespit malzemelerinden biri iç tarafta kas›ktan aya¤a kadar, di¤er tarafta kalçadan aya¤a kadar yerlefltirilir, * Ayaklardan bafllanarak fleritler d›fl tespit malzemesi üzerinde dü¤ümlenerek ba¤lan›r. Bilek hizas›ndaki bandaj ayak taban› üzerine sekiz fleklinde dü¤ümlenir. Kol Ask›s›yla Ön Kol, Bilek ve El Tespiti * K›r›k dirsek ve bilek ekleminin hareketini önlemek için yaral› ön kolun alt›na üçgen kol ask›s› yerlefltirilir. Hasta/yaral›n›n boynunun arkas›na üçgenin iki ucu dü¤ümlenir, * Afl›r› hareket etmesini engellemek için, genifl bir bandaj yard›m›yla gövdeye ba¤lan›r. Dirsek Kemi¤i ve/veya Ön Kol Kemi¤i K›r›- ¤›nda Sert Malzemelerle Tespit * Ön kolun alt›na iki flerit yerlefltirilir, * Yumuflak maddeyle desteklenmifl sert tespit malzemelerinden biri parmak diple- Sert Tespit Malzemesi ve Sa¤lam Baca¤› (ikinci bir tespit malzemesi gibi) Kullanarak Tespit * Bir el aya¤›n üst k›sm›na, di¤eri bile¤e konularak yarl› bacak tutulur ve sa¤lam bacakla bir hizaya getirmek için yavaflça çekilir. Ayn› zamanda hafif bir döndürmede uygulan›r, * Her iki bacak aras›na (dizler ve bilekler) bir dolgu malzemesi konur, * Sekiz fleklinde bir bandajla bilekler sabitlenir, * Yaral›n›n vücudunun alt›ndan, k›m›ldat›lmaks›z›n do¤al boflluklar› kullanarak bel, diz ve bileklerin arkas›na 7 kumafl flerit (veya benzeri) geçirilir, Bile¤in/aya¤›n Tespiti * Yaral›n›n ayakkab›lar› ç›kar›lmadan ba¤lar› çözülür, * Bilek seviyesinde sar›lm›fl sekiz fleklinde bir bandajla her iki ayak birlikte tespit edilir ve yumuflak malzemelerle iyice kaplanm›fl (rulo yap›lm›fl bir battaniye) bir yüzeye dayamak suretiyle bacaklar› yukar›da tutmak gerekir. Kaynakça: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı Uyluk Kemi¤i K›r›¤›n›n Tespiti 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 45 Diyabet ve Obezite H›zla Art›yor Yeni Tan›m: Diyabezite Uz. Dr. Ka¤an GÜNGÖR Memorial fiiflli Hastanesi Kilo Kontrolü ve Obezite Tedavi Merkezi EL‹fi fiM M‹fi ve geliflmekte olan tüm Gdünya ülkelerinde diyabet s›kl›¤›, beklentileri ve öngörüleri aflan oranda h›zla yükselmektedir. 1995’de dünyada toplam diyabetli say›s› 135 milyon iken, 2000’de bu say› 171 milyona, 2010’ da 284 milyona ulaflm›flt›r. 2030’da bu say›n›n 439 milyonu bulmas› beklenmektedir. Türkiye’de de durum, dünyadan farkl› de¤ildir. 2000’li y›llar›n bafl›nda diyabet hastal›¤› s›kl›¤› %7,2’dir. Bu s›kl›k, 2010 y›l› verilerinde %90 art›fl göstererek %13,7 ye yükselmifltir. Türkiye’de özellikle baz› yörelerde 40’l› yafl grubundaki her 5 eriflkinden birinin diyabetli oldu¤u bilinmektedir. 2000 ile 2010 y›llar› aras›nda Türkiye’de obezite s›kl›¤› %44 oran›nda artm›flt›r. 2010 y›l› verilerine göre Türkiye’de her üç eriflkinden sadece biri normal kiloludur, geriye kalan 2’si ise ya kilolu ya da obezdir. Diyabetteki bu ürkütücü art›fl›n en önemli nedeni, obezite olarak gösterilmektedir. Diyabet ve obezite yeni tan›mlamayla “diyabezite” salg›n biçiminde yayg›nlaflmakta ve Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilemektedir. T‹P 2 D‹YABET HER YAfi fiT TA GÖRÜLÜYOR Tip 2 diyabet yak›n zaman kadar “dede ve ninelerin” hastal›¤› olarak bilinirdi. T›p fakültelerinde ö¤rencilere genellikle 40 yafl›ndan önce “tip 2 diyabet görülmez” bilgisi verilir ve Tip 2 diyabet 20’li, 30’lu yafllarda neredeyse hiç görülmezdi. Günümüzdeyse 20’li 30’lu yafllarda hatta çocukluk yafl grubunda bile Tip 2 diyabete rastlanabilmektedir. Ülkemizde ve dünyada diyabet s›kl›¤› her y›l katlanarak art›fl göstermekte ve h›zla artmaya devam etmektedir. Toplumda diyabete rastlanma oranlar› ileriye yönelik yap›lan projeksiyonlardaki beklentilerin çok üzerinde bir art›fl göstermektedir. ‹leri yafllar›n hastal›¤› olan Tip 2 diyabet art›k neredeyse her yaflta ortaya ç›kabilmektedir. T‹P 2 D‹YABET HASTALARI OBEZ Tip 2 diyabet hastalar›n›n tamam›na yak›n› kilolu ya da afl›r› fliflmand›r (obez). Tip 2 diyabet obezite ile kol kola girmifl iki hastal›kt›r. Kilolu ya da afl›r› fliflman olmak yani obezite pek çok hastal›¤a yol açmakla birlikte en çok diyabet s›kl›¤›n› art›rmaktad›r. Kilo art›fl›na paralel flekilde obezite, tip 2 diyabet s›kl›¤›n› kad›nlarda 23 erkeklerde 40 kata kadar art›rabilmektedir. Bu kol kola girmifl ikili (diyabet ve obezite) hem do¤rudan hem de dolayl› olarak neden olduklar› pek çok hastal›k arac›l›¤›yla ölüm nedenleri aras›nda tüm dünya ülkelerinde ön s›ralarda yer almaktad›rlar. Diyabet ve obezite yayg›n birlikteliklerinden dolay› “diyabezite” fleklinde birlefltirilerek yeni bir kelime türetilmifltir. ÇA⁄IN VEBASI D‹YABEZ‹TE Diyabezite; s›kl›¤›, s›kl›¤›n›n h›zla artmas› ve yol açt›¤› ölümcül hastal›klar nedeniyle “ça¤›n vebas›” olarak kabul edilmektedir. Dünya Sa¤l›k Örgütü diyabeziteyi yayg›nl›¤› ve önemi nedeniyle çok önemli bir halk sorunu olarak tan›mlanmaktad›r. Tüm bilimsel veriler, diyabet s›kl›¤›n›n korkutucu art›fl›nda obezitenin yayg›nlaflmas›n›n bafll›ca sorumlu oldu¤u gerçe¤ini do¤rulamaktad›r. Bu ayr›lmaz ikili, diyabet ve obezite; diyabezite ad› ile birlefltirilmelerini hakl› ç›kar›r biçimde birbirine paralel flekilde yayg›nlaflmaktad›r. Diyabezite insan sa¤l›¤›n› tehdit etmekte, baflka hastal›k ve sakatl›klara yol açarak yaflam kalitesini bozmakta ve ölümlere neden olarak insan ömrünü k›saltmaktad›r. D‹YABEZ‹TE SA⁄LIK HARCAMALARINI ARTIRIYOR Dünyan›n en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan biri olan diyabezite yüzünden, hükümetlerin sa¤l›k harcamalar› ciddi flekilde artmaktad›r. Avrupa ülkelerinde; a¤›z yolu ile al›nan ilaç kullanmakta olan sorunsuz bir diyabet hastas›n›n y›ll›k tedavi maliyeti 400 Euro iken, böbrek, göz ve kalp hastal›klar› ile komplike olmufl bir diyabet hastas›nda tedavi maliyeti y›ll›k 6000-8000 Euro’ya ulaflmaktad›r. Sa¤l›k bütçelerinin bu art›fllarla diyabezite ve yol açt›¤› sa¤l›k sorunlar›n› finanse etmesi, önümüzdeki y›llarda mümkün görülmemektedir. Bu durum gelecekte obezite ve diyabetin yani diyabezitenin giderek daha da önemli bir sorun olaca¤› anlam›na gelmektedir. Bu nedenle tüm dünyada obezite ve diyabet ile savafl yollar› tart›fl›lmakta ve obezitenin önlenmesine yönelik kampanyalar yürütülmektedir. Obezite ve diyabetle mücadele edilmesi ve diyabezitenin önlenmesi, daha sa¤l›kl› bir toplum için kaç›n›lmazd›r. 46 Nevzat ERDA⁄ Mali Müflavir - E¤itimci/Yazar [email protected] raki ay›n sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenmedikçe gider yaz›lamayaca¤›na iliflkin yasal aç›klamalar da as›l olarak 506 say›l› Sosyal Sigortalar Kanunu’nda6 (SSK) yer almaktad›r.(SSK Md.80) G‹DER‹N ‹ND‹R‹ME KONU OLAB‹LME fi fiA ARTI VERG‹ DÜNYAMIZDAN SORULAR VE CEVAPLAR ✓ Soru: Merhabalar, Bir firmadan ayl›k al›nan mal ve hizmet bedeli 4 fatura karflfl››l›¤› brüt 20.000 Tl c›var›nda. Hiç bir fatura tutar› da 8.000 TL’yi geçmemekte. Aç›k kesilen her bir faturan›n ödemesi 2-3 gün sonra nakit yap›l›r ise bu iflflllemin yapt›r›ma girmesi olas›l›¤› nedir? (Di¤er faturalar›n her birinin ödemesi de; fatura tarihinden 3-4 gün sonra nakit yap›labilir mi?) Cevap: Tevsik kapsam› tek tek fatura baz›nda olmay›p cari hesapta ödenmemifl 8.000 TL ve üzeri bakiye olmas› durumundaki borç veya alacaklar› kapsar. Dolay›s›yla sizin sorunuzdaki ödemelerin bankadan yap›lmas› zorunludur. (VUK 320-323-324 Nolu Genel Tebli¤) fiiiketin aktifine kay›tl› arsan›n ✓ Soru: Anonim fi 2006-2007-2008-2009 emlak vergilerini 2010 y›l› içinde gecikmeli olarak ödedik. Gecikme zamlar›n› gider yazam›yoruz da, vergi as›llar›n› 2010 y›l›nda gider yazabilitmiyiz. fi fiiimdiden çok teflfle ekkür ederim. Cevap: Türk vergi sisteminde yap›lan giderlerin muhasebelefltirilmesinde dönemsellik ilkesi benimsenmifltir. Bu nedenle 2010 y›l›ndan önceki dönemlere iliflkin emlak vergilerini ve gecikme zamlar›n› KKEG olarak muhasebelefltirmeniz gerekir. Vergi yasalar›nda düzenlendi¤i üzere genel kural, iflletmede oluflan giderin “iflle ilgili” ya da “iflin sürdürülebilmesi” ile ilgili olmas›d›r. Ayr›ca, bir hukuk kural›na ba¤l› ya da sözleflme gere¤i ya da ilama (yarg› karar›na) dayal› olarak oluflan giderlerde kanunen kabul edilen gider kavram›na dâhildir. Bir giderin vergi yasalar› aç›s›ndan gider niteli¤i tafl›yabilmesi için iflletme için “gerekli” olmas› gerekmektedir. ‹flletme için gereklili¤i kan›tlanamayan giderleri, gider sayarak gelirden düflme olana¤› yoktur. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda bir k›s›m giderler iflletme için gerçekten “gerekli” olsa bile vergi yasalar› bu giderlerin gelirden düflülmesine izin vermemektedir. Bu nedenle giderleri “gelirden düflülebilen”, “gelirden düflülemeyen” giderler diye ikiye ay›rmak adet olmufltur. Gelirden düflülemeyen giderler için yasa diliyle “kanunen kabul edilmeyen gider” deyimi kullan›lmaktad›r Kanun koyucu hangi giderlerin indirim konusu yap›laca¤›n›, hangilerinin ise indirim konusu yap›lamayaca¤›n› ilgili kanunlarda belirtme gere¤i duymufltur. Bu sebeple 193 say›l› GVK’ n›n 41. ve 90. maddeleri ile 5520 say›l› Kurumlar Vergisi Kanunu’nun5 (KVK) 11. maddesinde “kanunen kabul edilmeyen giderler” say›lm›flt›r.Bunun yan›nda bir giderin kanunen kabul edilen veya edilmeyen bir gider olarak indirim konusu yap›l›p yap›lmayaca¤› konusundaki hükümlerin sadece Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlar›nda yer almalar› da gerekmemektedir. Nitekim Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenmesi gereken ancak, bir son- Vergi mevzuat›n›n giderlere bak›fl aç›s› asl›nda di¤er mevzuatlar›m›zdan farkl› de¤ildir. Aralar›ndaki tek fark vergi mevzuat›n›n birtak›m giderleri dönem matrah›yla iliflkilendirmeyip, mali kar›n tespitinde indirim olarak kabul etmemesidir. Bu nedenle Vergi mevzuat› yönünden bir giderin, kazanc›n tespitinde indirim unsuru olarak dikkate al›nabilmesi için bu giderlerin, 213 say›l› Vergi Usul Kanunu’nda4 (VUK) belirtildi¤i flekilde, vergi kanunlar›nda belirtilen haller müstesna olmak üzere, belgelendirilmesinin yan›nda; _ Kazanc›n elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yap›lm›fl olmas›, _ Karfl›l›¤›nda gayri maddi bir k›ymet elde edilmemifl olmas›, _ Etki etti¤i gelirin vergiye tabi bulunmas›, _ Bir iktisadi k›ymetin maliyetine girecek giderlerden olmamas›, _ Dönemsellik ilkesine ayk›r› bulunmamas›, _ Miktar ve mahiyet olarak kesinleflmifl olmas› baflka bir ifadeyle tahakkuk etmifl olmas›, gerekmektedir. Bu aç›klamalardan anlafl›laca¤› üzere e¤er bir gider, kazanc›n elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile do¤rudan ilgili de¤ilse kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecek ve vergi matrah›n›n tespitinde indirim konusu yap›lamayacakt›r. Yani ‹flle veya iflletme ile ilgisi bulunmayan dolay›s›yla özel ve nihai tüketim için yap›lan giderlerin ticari kazançtan indirilmesi mümkün de¤ildir. SOSYAL GÜVENL‹K S‹STEM‹M‹ZDEN SORULAR VE CEVAPLAR an›m›z 17/09/2010✓ Soru: Günayd›n. Bir çal›flfla 25/10/2010 aras› do¤um öncesi izin, 26/10/2010-11/01/2011 aras› do¤um sonras› izin ald›. Çal›flfla amazl›k belgesi giriflflii do¤um sonras› iznin bitti¤i tarihten itibaren mi internetten bildirilecek. Bilgi verilmesini rica ederim.. Cevap: Çal›flmad›¤›na dair bildirim girifli Sigortal›lar ifl kazas›, meslek hastal›¤›, hastal›k ve anal›k (do¤um) hallerinde Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan istirahat-rapor paras› denilen geçici ifl göremezlik ödene¤i almaktad›r. Sosyal Güvenlik Kurumu 12 May›s 2010 tarihli Resmi gazetede yay›nlanan bir tebli¤le sigortal›lar›n raporlu olduklar› sürelerde iflyerinde çal›flmad›klar›na yönelik bir “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden yap›lmas›na yönelik bir zorunluluk getirdi. Bu zorunlulu¤un uygulamas›na iliflkin olarak da SGK yönetimi 2010/66 say›l› SGK genelgesi yay›nland›. Konuyla ilgili 2010/37 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 ve 2010/42 say›l› sirküler yay›nlanm›flt›r. Ancak halen baz› hususlarda tereddütler yaflanmaktad›r. ‹stirahat raporlar›na ‹liflkin SGK Genelgesinde yer alan önemli hususlar afla¤›da yer verilmifltir; 1- ‹stirahat raporlar›n›n bitim tarihinden itibaren befl ifl gününde yap›lmas› gereken çal›flmad›¤›na dair bildirim girifllerinde genelge ile uygulama de¤iflikli¤i yap›lm›flt›r. Buna göre sigorta müdürlü¤üne intikal etti¤i halde bildirim yap›lmam›fl olan iflyerlerine SGK müdürlükleri taraf›ndan bir yaz› gönderilerek sigortal›n›n raporlu oldu¤u sürelere iliflkin “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden yap›lmas› istenecek. Yani, rapor iflçi taraf›ndan iflverene verilmifl ise “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden yap›lacak, ancak iflçi taraf›ndan rapor verilmemiflse bu durumda sigorta müdürlü¤ü iflverene bir yaz› göndererek “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin sisteme girilmesini isteyecek. ‹flte sigorta müdürlü¤ünün yaz›s›na ra¤men çal›fl›lmad›¤›na dair bildirimi e-sigorta yoluyla 5 ifl günü içinde göndermeyen iflverenler hakk›nda 2 ayl›k brüt asgari ücret (2 * 729 TL) idari para cezas› (2 asgari ücret) uygulanacak. Öte yandan SGK Müfettiflleri veya SGK Kontrol Memurlar› taraf›ndan iflyerlerinde yap›lacak denetimlerde bu bildirimin geç yap›ld›¤›n›n tespiti halinde idari para cezas› tebligata gerek kalmadan uygulanacak. 2- 10 gün ve daha k›sa süreli raporlar›n bitimi tarihinden itibaren 5 ifl günü içerisinde, 10 günden fazla istirahat alan sigortal›lar›n 10’ar günlük dilimler halinde almak istediklerine iliflkin iflverenlerine talepte bulunmamalar› durumunda bildirim girifllerinin, raporun bitifl tarihinden itibaren 5 ifl günü içinde yap›lmas› gerekecek. Yani, e¤er iflçi 10 günden fazla süren rapor alm›fl ise ve iflverenden 10’ar günlük dilimler halinde almak istedi¤ini iflverene bildirmesi halinde 10’ar günlük dilimler halinde sisteme girilmesi gereklidir. Örne¤in, 45 gün rapor alan sigortal› iflverenden bu yönde bir talepte bulunur ise 10 gün + 10 gün+ 10 gün + 10 gün+ 5 gün olmak üzere 5 parça halinde “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim Girifli” yap›lmas› gerekiyor. “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim Girifli” 10’ar günlük dilimler halinde sisteme girilirken, rapor bafllama tarihi k›sm›na raporun veya 10’ar günlük dilimlerin bafllad›¤› tarihler yaz›lacak, iflbafl› tarihine ise 10’ar günlük raporlar›n bitim tarihini takip eden gün yaz›lacakt›r. Örne¤in, 1-20 haziran aras› 20 gün rapor al›nmas› halinde rapor bafllama tarihi k›sm›na 1 Haziran, iflbafl› tarihi k›sm›na 11 Haziran yaz›lacak, ikinci dilim sisteme girilirken de rapor bafllama tarihi 11 haziran ve ifl bafl› tarihi 21 haziran yaz›lacakt›r. 3- Yine, sigortal›lar›n iflkazas› ve meslek hastal›¤› nedeniyle bir veya iki gün istirahat almas› durumunda dahi ifl göremezlik belgesi düzenlenecek ve iflverenler taraf›ndan sisteme girilecektir. Ancak, hastal›k sebebiyle 3 günden az süreli düzenlenen istirahat raporlar›na istinaden çal›fl›lmad›¤›na dair bildirimlerin yap›lmas›na gerek bulunmamaktad›r. Sigortal›lar›n hastalanmalar› halinde 1 veya 2 günlük rapor al›nmas› durumunda SGK taraf›ndan istirahat-rapor paras› denilen geçici ifl göremezlik ödene¤i verilmemektedir. ‹yi çal›flmalar. 2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür 47 19 MAYIS Bütün ülke iflgaldeydi Düflman vatan›n her yerindeydi Osmanl›da vatanseverler tetikteydi Atatürk’ü samsuna ç›karan iflte bu cesaretti BEN‹M GÖNLÜM HÜZÜNLEND‹ BU GÜNLER Yine yeflillendi ovalar da¤lar Düz ovay› çiçek ald› bu günler Çiçeklendi yine bahçeler ba¤lar Hüzünlendi benim gönlüm bu günler Atatürk o gün ç›kt› bir yola Onu bu yoldan kim al›koya Band›rma vapuru ile ilerlerken Kim cesaret edebilirdi Ata’y› durdurmaya Yurdun her yan›n› sard› ilkbahar Eridi da¤larda kalmad› hiç kar Millet e¤leniyor sanki bayram var Bende gurbet elde kald›m bu günler Vard› iflte Samsun’a Bafll›yordu büyük bir savunma Ata’ya sordular ben do¤dum 19 May›s’ta Sözünü keflke herkes hat›rlasa K›r bay›ra koyun kuzu serilmifl Ça¤lay›p coflan seller durulmufl Göç eden turnalar geriye dönmüfl Efkarland›m bafl›m döndü bu günler Bu vatan kolay kurtulmad› 19 May›s her zaman hat›rlanmal› Gençler Ata’ya verdi¤i sözleri Hiçbir zaman unutmamal› 17-05-2011 Beyza ÖZÜDURUK Ahmet Cevdet Pafla ‹ÖO Seyfi der ki ne yaz›k ki gülemem Canan uzaktad›r halin bilemem Bana karanl›kt›r günah alamam Konuflamaz olduk yarlan bu günler Seyfettin AKSU Bir ilkbahar mevsiminde efkarland›¤›m bir an›mda yazm›fl bulunuyorum. 2.5.1976 SEVG‹ VE BARIfiA ÖZLEM Dünyaya hükmeden bir lider olsam S›n›r tellerini söker giderdim Hepimiz kardefliz bir ana, baba Herkese bir gözle bakar giderdim Okullar açard›m tüm insanlara Cehaleti kökten söker giderdim Bütün yüreklere fliir ekerek Silahlar yerine gül üreterek Defne zeytin dal› eker giderdim Bütün insanlara tüm canl›lara Sevgi ile bar›fl satar giderdim Bir dünya kurard›m mayas› bar›fl Eskisin çöplü¤e atar giderdim Fabrikalar kurar ilim irfanla Savafl› ve zulmü at›p bir yana Günefller tafl›rd›m ben kutuplara Dört mevsimi bahar yapar giderdim Y›ld›zlarda piknik ayda maç yapar Çöllere çiçekler eker giderdim Ebemkufla¤›ndan herkese bir taç Ya¤mur ya¤mur sevgi döker giderdim Tanr›n›n elçisi olsayd›m e¤er Kâbe’yi kalplere yapar giderdim Ayr› ayr› devlet kurmazd›m inan Dünyaya bir bayrak diker giderdim. Muharrem DEM‹RBAfi fiair-Yazar 8 May›s Cofluyor çocuklar 8 May›s denince Seviniyor anneler gülleri görünce Kim ö¤retti sana bu ö¤ütleri denince Akla gelirsin sen ilk önce Sevgin, flefkatin, s›¤maz gönüllere Elim elime de¤meyince korkuyorum o gece Her gece dua ediyorum biran önce sabah olsun diye Seni görmesem bir gece kalbimde korku büyüyor her gece Kerem Köse 48 Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011 “ fi i i r y a z m a k , n e f e s a l m a k t › r ” Cafer AKYOL “Gönül Penceresinden Bir Nefes” ÇAL ÇOBAN O⁄LU Halk afl›¤› ozan› Gönüllerin sultan› Yurdumuzun her yan› Sen Çobano¤lu Çal Çobano¤lu Kültürümüzün özüsün Bal damlayan sözüsün Gözümüzün nurusun Sen Çobano¤lu Çal Çobano¤lu Kerem’i Asl›’y› Köro¤lu’nu Nigar’› Gönüllerin s›rr›n› Sen Çobano¤lu Çal Çobano¤lu Sazl› sözlü yolunda Miski amber ba¤›nda Name namae dal›nda Çobano¤lu yan›nda Rahmet eyle Allah’›m Sen A¤r› Da¤›m SON DURA⁄IM MEMLEKET‹M Doyumsuz güzelli¤in o asil duruflun Zirvende özel konu¤un Hz. Nuh’un Hasret yuma¤›n› ilmek ilmek I¤d›r Ovas›’nda günefl gibi duruflun ördü¤üm Kurulmuflsun asaletinle sen A¤r› Da¤›m Her metrekaresinde özümü gördü¤üm Efsanelerin hikâyen gizemli dünyan Topra¤›n› burcu burcu soludu¤um Âlemlere rehber oldun her zaman Do¤du¤um yer, ana kuca¤›m Güneflin yurduma do¤du¤un yerden memleketim E¤ilmez bafl›nla sen A¤r› Da¤›m Göz bebeklerimde yanan hasret ›fl›¤›m Da¤lar› ovalar› ›rmaklar› Beynime kaz›d›¤›m duygusal haz›m Caddeleri sokaklar› meydanlar› Bitecek diye bakmaya k›yamad›¤›m Her mevsim muhteflemsin sen A¤r› Buram buram kokan i¤de a¤açlar› Da¤›m Cennetim sevdal›m memleketim Bütün canl›lar dar gününde sana Yumruk gibi yüre¤imde özlemin kofltular Nice âfl›klar ete¤inde kervan kurdular Seninle flekillendi öz güvenim Kerem Asl›’y› Ahmet Gülbahar’› sana benli¤im sordular Çocuklu¤um gençli¤im gelece¤im Yol ver sevenlere sevdal›m A¤r› Son dura¤›m hasretim memleketim