m - Serhat Kültür Dergisi

Transkript

m - Serhat Kültür Dergisi
‹Ç‹NDEK‹LER
tarih - kültür - haber dergisi
Yay›n Sahibi,
Yaz› ‹flleri Müdürü:
M. Caner Aras
Kültür Sanat Yönetmeni:
Türkan Narin
Tarih:
Yard. Doç. Dr.
Gürsoy Solmaz
Yay›n Kurulu:
Prof . Dr. Oktay Belli
Prof. Dr. Esin
Derinsu Day›
Doç. Dr. Ali Murat
Aktemur
Sait Küçük
Dr. Yaflar Kalafat
‹hsan Özköseli
Sezai Yaz›c›
Nevzat Erda¤
Ziya Zakir Acar
‹lhan Polat
Tamer Varl›
Hikmet Aksu
Hukuk Dan›flman›:
Av. Erkan Karagöz
Dizgi- Sayfa Tasar›m:
Ömer Güzel
0 536 580 36 00
Bask›
Ege Bas›m Sanatlar› Ltd. fiti.
Esatpafla Mah.
Ziyapafla Cad. No: 8
34704 Çaml›ca/Üsküdar/‹ST.
Tel: (0216) 472 84 01
‹dare ve Yaz›flma Adresi:
fiirinevler Mh. Maraflal
Çakmak Cd. Meriç Sk. Halis
Ahmet ‹fl Mrk. No: 6 Kat: 8-34
Bahçelievler- ‹stanbul
Gsm. 0535 258 56 33
web. www.serhatkultur.com
e-mail. [email protected]
[email protected]
Yerel Süreli Yay›n
---------------------------------------------✓ Yay›nlanmayan yaz›lar iade edilmez.
✓ Yaz›lar›n hukuki sorumlulu¤u yazar›na
aittir.
✓ Dergiden yaz›l› izin al›nmadan iktibas
yap›lamaz.
✓ Reklamlar›n sorumlulu¤u firmalara aittir.
2011 • Serhat Kültür
Türk Bayra¤›yla Verilen Ders
Neflflee DOSTER
2’de
56. Eurovision fiark› Yar›flmas› Birincileri
Can Azerbaycan ve Bizim ‹ki Can›m›z
Nigar & Eldar
Cafer AKYOL
15’de
Sar›kam›fl fiehitlerini Anma
Yürüyüflü
4’de
Elçibey
Abbas GÖKÇE
13’de
14’de
E¤er Kafan›z Büyükse S›k›nt›l› Bir
Yaflam De¤iflmez Kaderiniz Olacakt›r
‹hsan ÖZKÖSEL‹
15’de
27’de
Birleflik Kafkasya’da Ortak Halk Kültür
Kotlar› (1)
Dr. Yaflflaar KALAFAT
28’de
Afl›klar Konser Verdi
6. Uluslararas› Kars Afl›klar Bayram›
Turgay KAYA
10’da
Kars Lisesi’nden An›lar
Av. Halis ÖZDEM‹R
Bar›fla Giden Yol - 2
Olcay KARSLIO⁄LU
30’da
Abbas GÖKÇE’nin Yeni Kitab› Ç›kt›
31’de
“Bir Kahkaha Tufan›”
Anan Ölsün, Nenen Ölsün,
Yoksa Sinan Ölsün "Sar› Gelin"? (1)
Hikmet BABAO⁄LU
32’de
Halk Takvimi'nde Y›l›n Bölgüsüne Dair
Asef ORUCOV
34’de
Âfl›k Kevseri (Dursun Do¤an)
36’da
Nas›l Tüccar Oldum
Av. Akay BEfifiM
MART
38’de
Türk Kad›n›
Nevzat ERDA⁄
16’da
Araç Kullan›rken Asla!
fifieener DANYILDIZ
39’da
Duygusal Derinlik mi Vefa m›?
Handan ASKERAN TON
17’de
Azize - 2
P›nar KEMERC‹
40’da
Bu Günkü Dünya ve Biz
Hikmet AKSU
18’de
Emiler
Dr. Beflfliir DOSTER
19’da
Geçmiflte Kars’ta E¤itim Hayat›
Aydan GÜRLÜYER
20’de
Kalbinizle Ayn› Yaflta m›s›n›z?
Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ
22’de
Sar›kam›fl Destan›
Afl›k Korkmaz ‹kan
24’de
Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan
I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma Derne¤i
25’de
Piknikte Bulufltu
De¤iflmeyen Gerçekler
‹lhan POLAT
Kapak Tasar›m
26’da
Eski Anadolu ve Ortado¤u’dan
fiiir’ler (II)
Tamer VARLI
42’de
K›r›k, Ç›k›k ve Burkulmalarda
‹lk Yard›m - 2
Sevda AKYOL
44’de
Diyabet ve Obezite H›zla Art›yor
Yeni Tan›m: Diyabezite
Uz. Dr. Ka¤an GÜNGÖR
45’da
Sorun Söyleyelim
Nevzat ERDA⁄
46’da
Okuyucu fifiiiirleri
47’de
Gönül Penceresinden Bir Nefes
Cafer AKYOL
48’de
: Handan ERDA⁄
No: 1 Halkla ‹liflkiler Reklamc›l›k Dan›flmanl›k Ltd. fiti.
www.serhatkultur.com
2
Neflfle
e DOSTER
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Türk Bayra¤›yla
Verilen Ders
E¤itimci -Yazar
[email protected]
UROV‹S‹ON fiark› Yar›flmas›’nda Azerbaycan birinci oldu. Yar›flman›n birincileri Nigar ve Eldar sahneye bir ellerinde
Azerbaycan bayra¤› di¤er
ellerinde Türk Bayra¤›yla
ç›kt›lar.
E
Bu zarif ve anlaml› mesaj›n
alt›nda yatan gerçek neydi
acaba hiç düflündük mü?
Biraz gerilere gidip, baz›
ipuçlar›na ne dersiniz?
Bursa’daki Türkiye - Ermenistan milli maç›nda stadyuma Azerbaycan bayra¤›
sokulmas›n› yasaklad›¤›m›z günlere dönersek, ne
düflünürsünüz?
Yar›flma sonunda sahneye
ay y›ld›zl› bayra¤›m›z› sallayarak ç›kan genç Azeri
sanatç›lar bize vefa dolu
bir selam yollamad›lar m›?
Ya da bu güzel davran›fl›n
alt›nda inceden inceye de
olsa bir sitem, bir serzenifl
yok muydu? Bu jestle her
f›rsatta “Biz bir millet, iki
devletiz” diyenlere bir sanatç› duyarl›l›¤›yla esasl›
bir ders verilmedi mi?
Mesaj al›nm›fl, anlayan anlam›flt›r. Ve Azeri sanatç›
Nigar, gazetecilerin “Neden sahneye Türk bayra¤›n› da sallayarak ç›kt›n›z?”
sorusunu flöyle yan›tlam›flt›r:
“Türkiye’nin elenmesine
çok üzüldüm. O nedenle
de sahneye içim buruk ç›kt›m. O anda içimden geldi¤i için de Türk Bayra¤›n›
kendi bayra¤›m›zla birlikte
tafl›d›m”.
Gelelim Nigar ve Eldar için
yürek sözlerime;
Sizler! Ata ve ana topraklar›m›n yüz ak› sanatç›lar›s›n›z. Yürekli, vefal›, dost ve
kardefl s›cakl›¤› tafl›yans›n›z. Sizleri ayakta alk›fll›yor,
baflar›n›zdan ötürü kutluyor ve ba¤r›ma bas›yorum.
Sanat›n evrenselli¤ini, siyasetin önünde tuttu¤unuz
için sizleri yüre¤imin tüm
s›cakl›¤›yla selaml›yorum.
Yolunuz ve flans›n›z aç›k
olsun.
Üzünüz her daim gülsün.
Not: Size sizin demeyiniznen öz minnettarl›¤›m› bildirirem.
Gelen görüfldere dek sa¤
gal›n, salamat gal›n.
4
Sar›kam›fl fiehitlerini
Anma Yürüyüflü
ARIKAMIfi Dayan›flma Grubu baflkan› Prof.Dr.Bingür
Sönmez baflkanl›¤›nda Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu üyeleri,
Akut 4 gece 5 günlük “Top Yolu
Yürüyüflünü” tamamlayarak Sar›kam›fl’taki tüm flehitlikleri ziyaret
ettiler. Sar›kam›fl gerçe¤ini tarihin karanl›k sayfalar›ndan gün
›fl›¤›na ç›karan de¤erli bilim adam› Prof.Dr.Bingür Sönmez hocam›z bu zorlu 4 gece 5 günü Duygu dolu yürek sözleriyle flöyle
anlatt›.
S
“Pazartesi günü uçakla Erzurum’a 19 kifli geldik. Bu 19 kifli
Sar›kam›fl fiehitleri Gönüllüleri.
Oradan Erzurum’da bir gece
kald›k. Sal› sabah› Narman’a
geldik. Narman Belediye Baflkan› Yücel Ahmet ‹flleyen bize çok
güzel bir sabah kahvalt›s› sundu. Bal›yla, tereya¤›yla yerel bir
sabah kahvalt›s›yd›. Oradan
Narmanl› fiehitli¤ine gittik.
Narman fiehitli¤i’ni geçen y›l Sar›kam›fl fiehitleri Dayan›flma Grubu ve Giresunlular Grubu ile ortaklafla yapt›rm›flt›k ama eme¤in
büyük bir bölümü Ahmet Güney’e
nay’a aittir. O flehitli¤i ziyaret ettik. Çok duyguland›lar sahiden,
ilk defa flehitlik görüyorlard›.
Oradan Akut ekibi ile beraber
Çimenli Köyüne geldik. Çimenli
Köyü 9. Kolordunun yola ç›kt›¤›
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
SERHAT KÜLTÜR HABER
nokta. 9. Kolordunun Sar›kam›fl’a varmak için top yolunu yürüyerek Bard›rz Köyüne gelme
plan›m›zd›.
1914’ün 22 Aral›k’›nda asker
Horhor’da toplanm›fl ve bu Çimenli Köyü’ne yola ç›km›fl. Top
yolu; ta Roma’dan beri askerin
kulland›¤› da¤lar› aflan bir siluet
halinde yol. Bunu Yavuz Sultan
Selim de kullanm›fl, 4.Murat da
kullanm›fl.
Geçti¤imiz yollar Londra asfalt›
de¤il, yani da¤›n bu taraf›ndan
da gidiliyor, öbür taraf›ndan da
gidiliyor. Vadiden de gidiliyor tepeden de ç›k›l›yor ama öyle nokta var ki o tepeyi aflmak zorun-
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
das›n›z. 3 tane büyük tepe var.
Bir tanesi Naldöken tepesi. Oradan bugünkü bir teknolojiyle bir
tank›n ç›kmas› imkans›z. 2. gece
kamp›m›z› o da¤›n ete¤inde kurduk. Da¤› seyrettik “Biz bu da¤›
nas›l ç›kaca¤›z?” diye. ‹nanmayacaks›n›z ama hala nal var burada. Öküz nal› bulduk. Biz yürürken o kadar zorland›k ki... 45
derece e¤imli bir tepe ve yakla-
5
fl›k 70-80 rak›m fark ediyor. Tepede hala nal var. Aralarda askerin çar›klar› kay›yordu, toplar›
ç›karam›yordu, merdiven yap›yorlard› dedikleri yer. Biz yaz
flartlar›nda bu kadar donan›mla
bile zorland›ysak o askerler o so¤ukta -20 derecede gece gündüz ne yapt› bilemiyoruz. Biz
kamp yürüyüflü yapt›k. Yoruldu¤umuz yerde dinlendik, yemek
zaman› gelen yerde yeme¤imizi
yedik, yatmam›z gereken yerde
yatt›k. O asker cebri yürüyüfl
yapm›fl. 2,5-3 günde bu yolu alm›fllar. Çimenli Köyü’nden ç›km›fllar Bard›rz’a gelmifller. 2,5-3
günde 29 tümen öncü gelmifl,
28 tümen de bu yolun yan›ndan
gelmifl. Zaten bizim yolumuz da
zaman zaman 28 tümenle, 29 tümenin yollar› ile çak›flt›. Hepsi
6
2,5 günde mi gelmifl? Hay›r. 1
hafta boyunca asker akm›fl o
da¤larda. ‹lk giden tümen 2,5
günde gitmifl. Enver Pafla K›flla
Köy’de Narman’dan at›yla devriye gelmifl 18 saatte 2 Alman komutan›yla beraber. Hat›ralarda
diyor ki “16 Aral›k’ta askere nutuk verirken üzerinde bir ceketi
vard› ama flimdi yan›m›zdan geçerken kürklere bürünmüfltü.” O
da¤› o atlarla bile aflmak hakikaten çok imkans›z bir fley.
Bugün Sar›kam›fl hakk›nda ben
art›k kimseyle konuflmak istemiyorum. Sar›kam›fl hakk›nda insanlar, bilim adamlar›, yazarlar
bir fley konuflacaklarsa benimle
bir defa Çimenli Köyü’nden Bard›rz’a kadar 4 gece 5 gün bu yolu yürüsünler ondan sonra oturup konuflal›m. Da¤ tafl flehitlik,
bazen ucunu buca¤›n› göreme-
yece¤iniz flehitlikler var. Tabi flehitler yumuflak topraklara defnedilmifller. Mesela bir h›flt›n düzü
var, anl›yorsun ki çok büyük çat›flmalar olmufl. Dağların
Da¤lar›n arasınaras›nda
bir bir
vadivadi
bu. Çok
da çok
çokbüyük
büyük
bu.
büyük
bir yaklaşırken
çat›flma olmufl,
BarBardırz’a
karşıdan
d›rz’a
yaklaflm›flken
sisiperleri
görüyorsun.karfl›dan
Daha çok
perleri
görüyorsun.
Daha
yol kenarında
şeyler
bu. çok yol
kenar›nda fleyler bu.
Köylü 1915’in bahar›nda da¤lara
ç›km›fl, toplam›fl ve flehitleri vadilere getirmifller. Tabi da¤›n tepesine defnedemezsin. Vadiden
de tepeye götüremezsin. fiehitlikler hep da¤lar›n ete¤inde, vadilerde. Bunlar›n bir k›sm› giderken, bir k›sm› dönerken flehit olmufl olan kahramanlar. Yani hepsi 22 Aral›k-5 Ocak Sar›kam›fl
Meydan Muharebesinde olan
flehitler de¤il, onu tespit edemiyoruz. Hepsi bunlar›n Kafkas
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Cephesi s›ras›nda Sar›kam›fl’a
giderken, Sar›kam›fl’a dönerken
flehit olan kahramanlar. Çok duyguland›k. fiehitliklerin üzerine
bayraklar koyduk, foto¤raflar
çektik ve çok güzel görüntüler
ald›k.
Her flehitli¤in bafl›nda dua ettik.
Çobanlardan bilgiler ald›k. Kiminin ad› Ziyaret Tepe, kiminin ad›
fiehit Tepe, kiminin ad› H›flt›n Düzü, kiminin ad› Reflat Beyin Obas›. Köylü flehitliklere çok sahip
ç›kmam›fl, özellikle yörükler, çad›r kurarken tafllar› al›p götürmüfller. Etrafta yayla varsa flehitlerin tafllar›n› tafl›m›fllar. Hiç inanmayaca¤›n›z bir fley söyleyece¤im, çok utanarak söylüyorum
birçok insan da o flehitleri eflmifl.
Sanki o flehitlerin cep saati vard›, sanki o flehidin üstünde alt›n
vard›. fiehitlikleri eflip k›ymetli
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
eflya aram›fllar. Bir baflka söylenti ye göre; Ermeniler çekilirken k›ymetli eflyalar›n›, alt›nlar›n›
flehitliklere gömmüfller, “Müslümanlar flehitlere çok sayg›l›d›r,
bunlar› kimse ellemez, biz dönüflümüzde ayn› yerden param›z›
al›r›z.” diye bir flaibe ç›km›fl.
Onun üzerine Papaz› rüyas›nda
gören gitmifl flehitli¤i eflmifl, Ermenilerin alt›n›n› bulmaya kalk›flm›fl. Bu gerçekten çok üzücü bir
durum.
7
Yürüyüflümüz Bard›rz’da sonland›. Enver Pafla askerleriyle beraber zaten Hamas üzerinden Bard›rz’a girmiflti. Biz de hemen Hamas’›n kenar›ndan Çak›r Baba
üzerinden Bard›rz’a girdik. Bard›rzl›lar Derne¤inin haz›rlam›fl oldu¤u çok büyük bir fiehitleri Anma Etkinliği
fiöleni vard›.
ma
vardı. fiehitlerimizi flehitlikte and›k. Kat›l›mc›lara birer
madalya verdik.
Jandarma bizi bu süreç boyunca inan›lmaz bir flekilde korudu.
20 tane özel jandarma timi, 4 tane jandarma arama kurtarma timi tam silahl› olarak donan›ml›
20 asker bizi böyle kucaklad›, etraf›m›z› sard›, da¤dan takip etti.
Arkadan geldi önden gitti. Bizi
korumas›n›n ötesinde onlarla beraber yürümüfl olmak, onlarla
beraber flehitleri anmak bize çok
büyük bir haz verdi. Askerimiz
var olsun. Onlara da bin defa teflekkür ettik. Her durdu¤umuz
flehitlik bafl›nda onlar da bizim
kadar etkilendiler. Tabi bizimkisi
biraz salon ifli oldu. Mesela bir
lojistik traktörümüz vard›, a¤›r
eflyalar›m›z› o tafl›yordu, 2 tane
mutfakç›m›z vard›, çok sefal› bir
flekilde günde 3 ö¤ün yemek
yapt›lar bize. Yoksa o da¤larda
susuz ve yiyeceksiz kalmak
ölüm demekti.
Bir gece meydan tepesinde
traktörümüz bir siperli¤e düfltü,
Akut’tan arkadafllar geri dönerek
onu kurtarmaya gittiler. 3 saat
2765 rak›mda günlük elbiseleri-
8
8
mizle kald›k. 3 saat içinde anormal üflüdük
aç kald›k.
Arkamizle
kald›k. ve
3 saat
içinde anordafl›mla
ben
bir
ya¤murlu¤un
mal üflüdük ve aç kald›k. Arkaiçine giripben
nefesimizle
›s›nmaya
dafl›mla
bir ya¤murlu¤un
çal›flt›k
ama
o
anda
yapt›¤›m›z
içine girip nefesimizle ›s›nmaya
iflin zorlu¤unu,
büyüklü¤ünü
bir
çal›flt›k
ama o anda
yapt›¤›m›z
kerezorlu¤unu,
daha yaflam›fl
olduk. Ertesi
iflin
büyüklü¤ünü
bir
sabah
geç
kalaca¤›z
diye sabah
kere daha yaflam›fl olduk.
Ertesi
6’da kalkt›k,
kahvalt› diye
yapmadan
sabah
geç kalaca¤›z
sabah
yola
ç›kt›k.
Saat
9-10
ve
subafl›
6’da kalkt›k, kahvalt› yapmadan
bulamad›k
yapmak
için.
yola
ç›kt›k. kahvalt›
Saat 9-10
ve subafl›
Ac›kt›k vekahvalt›
inanmayacaks›n›z
bulamad›k
yapmak için.
ama
yollarda
Akut’un
seçti¤i otAc›kt›k ve inanmayacaks›n›z
lardan
yedik.
Ama
çok
duyguama yollarda Akut’un seçti¤i
otland›m
çünkü
o
gün
askerde
çok
lardan yedik. Ama çok duyguaç kalm›fl.
Beni
bu seyahat
land›m
çünkü
o gün
askerde s›raçok
s›nda
en
çok
etkileyen
fleys›raçay
aç kalm›fl. Beni bu seyahat
içerken
çay fley
bulamas›nda
enoldu.
çok Asker
etkileyen
çay
m›fl.
Kar
suyunu
mataralar›nda
içerken oldu. Asker çay bulamaeritip,Kar
içine
çay at›p,
kaynat›p
m›fl.
suyunu
mataralar›nda
flekersiz
içmifller.
Ben
de
onlar›n
eritip, içine çay at›p, kaynat›p
an›s›na
sayg›
duyarak
4
gece
flekersiz içmifller. Ben de onlar›n5
gün çay›m›
flekersiz
içtim.
Bu bir
an›s›na
sayg›
duyarak
4 gece
5
flövanist
davran›fl
de¤ildir.
gün çay›m› flekersiz içtim. Bu Biz
bir
Sar›kam›fll›y›z
ama ode¤ildir.
flehitler Biz
Saflövanist
davran›fl
Sar›kam›fll›y›z ama o flehitler Sa-
r›kam›fll› de¤ildi, o flehitler Anadolu’nun de¤ildi,
çocuklar›yd›,
Orta AnaAnar›kam›fll›
o flehitler
dolu’nun
çocuklar›yd›,
Karadedolu’nun çocuklar›yd›, Orta Ananiz’in çocuklar›yd›.
bütün
dolu’nun
çocuklar›yd›,BizKaradeTürkiye’yi
kucaklad›k.
Bu
yürüniz’in çocuklar›yd›. Biz bütün
yüfl
bitiminde
bir
valimiz,
vali
Türkiye’yi kucaklad›k. Bu yürüyard›mc›m›z,
jandarma
yüfl
bitimindebirbir
valimiz,paflavali
m›zdan
haber
gönderdiler;
“Seyard›mc›m›z, bir jandarma paflaneye bizhaber
de bugönderdiler;
yürüyüfle kat›lam›zdan
“Seca¤›z.”
diye.
Biz
de
onlar›
can›
neye biz de bu yürüyüfle kat›lagönülden
bekliyoruz.
Bütün
ca¤›z.” diye. Biz de onlar› can›
amac›m bu bekliyoruz.
yolu, dünyacaBütün
ünlü
gönülden
yürüyüfl
yollar›ndan
biri
yapmak.
amac›m bu yolu, dünyaca ünlü
Mesela en
uzun olan›
Yolu.
yürüyüfl
yollar›ndan
biriLikya
yapmak.
Avrupa’dan
geliyor
Mesela
en uzuninsanlar
olan› Likya
Yolu.
1000
$
ödüyor.
‹zmir’den
bafllaAvrupa’dan insanlar geliyor
y›p Antalya’da
bir yürüyüfl
1000
$ ödüyor. biten
‹zmir’den
bafllayolu
bu.
Tabi
biraz
sosyetik
bir
y›p Antalya’da biten bir yürüyüfl
yürüyüfl.
Otellerde
kal›yorlar,
yolu bu. Tabi biraz sosyetik bir
arabalarla Otellerde
gidiyorlar. Bir
de soyürüyüfl.
kal›yorlar,
nunda
ödül
al›yorlar.
Arzu
ediyoarabalarla gidiyorlar. Bir de
sorum
ki
bu
yol
da,
uzun
bir
tracnunda ödül al›yorlar. Arzu ediyoking kiyolu
dünyaca
ünlü
bir
rum
bu gibi
yol da,
uzun bir
tracyol
olur,
insanlar
gelirler.
Bu
yüking yolu gibi dünyaca ünlü bir
rüyüflün
bir özelli¤i
var, bu
yol
olur, insanlar
gelirler.
Bubaflyütan
girdi¤iniz
rüyüflün bir özelli¤i var, bu baflzaman
K›flla
tan
girdi¤iniz
Köyü’nde K›flla
bir
zaman
ana
konak
yaKöyü’nde bir
p›yorsunuz,
2.
ana
konak yagece
kona¤›
p›yorsunuz,
2.
bu.
Oraya
lojisgece
kona¤›
tik geliyor,
orabu.
Oraya lojisdangeliyor,
ç›kabilirsitik
oraniz.
Ama
e¤er
dan ç›kabilirsiyola Amadevam
niz.
e¤er
yola
devam
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
ederseniz bir daha Bard›rz’dan
ç›kmak zorunda
ederseniz
bir dahakal›yorsunuz.
Bard›rz’dan
Yoksa
arada
hiçbirkal›yorsunuz.
flekilde baflç›kmak zorunda
ka bir arada
yoldanhiçbir
ç›kmak
mümkün
Yoksa
flekilde
baflde¤il.
ka bir yoldan ç›kmak mümkün
Ben çok iyi bir yürüyüflçü de¤ide¤il.
lim fakat
eski
GelBen
çok iyi
birsportmenim.
yürüyüflçü de¤imeden
önce
düzenli
yürüyüfl
lim fakat eski sportmenim. Gelyapt›m onun
çok faydas›n›
meden
önce da
düzenli
yürüyüfl
gördüm.
Rehberimiz
çok
iyiydi.
yapt›m onun da çok faydas›n›
Sevgili
Bünyamin,
Akut’un
Erzugördüm. Rehberimiz çok iyiydi.
rum
lideri.
Her
flekilde
naz›m›zla
Sevgili Bünyamin, Akut’un Erzuoynad›.
Akut’çular
suyurum
lideri.Genç
Her flekilde
naz›m›zla
muzu,
yiyece¤imizi
tafl›d›.
Çad›roynad›. Genç Akut’çular suyular›m›z›yiyece¤imizi
kurmam›za tafl›d›.
yard›mÇad›retiler.
muzu,
Size ilginç
bir fley söyleyeyim.
‹lk
lar›m›z›
kurmam›za
yard›m etiler.
gece
büyük
çad›r›
kuramad›k.
Size ilginç bir fley söyleyeyim. ‹lk
Benimbüyük
2 kiflilikçad›r›
çad›rda
5 kifli yatgece
kuramad›k.
t›k.
O
olaylar
size
her
fleyi
bölüflBenim 2 kiflilik çad›rda 5 kifli
yatmeyi
ö¤retiyor.
Bu
aktivitelerde
t›k. O olaylar size her fleyi bölüflas›l amac›m›z
flehitlerin
meyi
ö¤retiyor.gençlere
Bu aktivitelerde
de¤erini
ö¤retmek
ve
flehit
anma
as›l amac›m›z gençlere flehitlerin
törenlerini
bir
al›flkanl›k
haline
de¤erini ö¤retmek ve flehit anma
getirmektir. bir al›flkanl›k haline
törenlerini
Dilerim Sar›kam›fl’tan Kanal’a,
getirmektir.
Kanal’dan
Kutül Amara’ya,
Kutül
Dilerim
Sar›kam›fl’tan
Kanal’a,
Amara’danKutül
Çanakkale’ye,
ÇaKanal’dan
Amara’ya, Kutül
nakkale’den
Galiçya’ya,
GaliçAmara’dan Çanakkale’ye, Çaya’dan Kurtulufl
Savafl›’na,GaliçKurnakkale’den
Galiçya’ya,
tulufl Savafl›’ndan
bu güneKurkaya’dan
Kurtulufl Savafl›’na,
dar
bütün
flehitlerimizin
ruhlar›
tulufl Savafl›’ndan bu güne kaflad olsun.“
dar
bütün flehitlerimizin ruhlar›
Diyerek
sözlerine
sonkaleminize
verdi.
O güzel
yüre¤inize
flad
olsun.“
sa¤l›k
Bingür
Hocam›z.
‹yi ki varO
güzel
yüre¤inize
kaleminize
s›n.
sa¤l›k Bingür Hocam›z. ‹yi ki vars›n.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
9
10
6. Uluslararas›
Kars Afl›klar Bayram›
RS’TA bu y›l 6’nc›s› düzenKAlenen
Uluslararas› Kars
Âfl›klar Bayram› merhum Devlet
Sanatç›s› Murat Çobano¤lu’nun
mezar› bafl›nda an›lmas›yla bafllad›.
Halk ozanlar› Belediye Baflkan›
Nevzat Bozkufl ve Jüri Baflkan› Naz›m ‹rfan Tanr›kulu ile birlikte Karsl›
Halk Ozan› Devlet Sanatç›s› merhum Murat Çobano¤lu’nun kabrini
ziyaret ettiler.
Kur’›n-› Kerim okunmas›, dua edilmesinin ard›ndan Çobano¤lu’nun
kabrine k›rm›z› karanfiller b›rak›ld›.
Afl›klarla tek tek tokalaflan Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, “Afl›kl›k; gelene¤imizi, görene¤imizi, kültürümüzü bizden sonraki nesillere
aktarmakt›r. Rahmetli Çobano¤lu
da bu anlam içerisinde üzerine düflen görevi fazlas›yla yerine getirdi¤ine inan›yorum. Gerek saz›yla, sözüyle gerek toplum içindeki tav›r ve
davran›fllar›yla gelene¤imizin, görene¤imizin bizden sonraki nesillere aktar›lmas›nda büyük eme¤i olmufltur. Kabri bafl›nda kendisini
rahmetle an›yoruz. Çobano¤lu vas›tas›yla Kars ili, Serhat ilimiz gerek
Türkiye kamuoyunda gerekse dünya kamuoyunda iyi bir flekilde kendisini tan›tma f›rsat› yakalatm›flt›r.
Bu anlam içerisinde de kendisini
sayg›yla an›yoruz. Hem afl›kl›k sanat›n›n kalk›nmas›nda bizden sonraki nesillere aktar›lmas›nda üzerine düflen görevi yapm›flt›r. Hem de
bir kültür elçisi olarak Kars’›n tan›t›lmas›nda büyük etkisi olmufltur. Ailesine buradan baflsa¤l›¤› dileklerimizi iletiyoruz. Kendi camias›ndaki
arkadafllar›na buradan baflsa¤l›¤›
dileklerimi iletiyorum.” dedi.
Afl›klar daha sonra Kars Belediyesi
Toplum Merkezi’ne dönüfltürülen
Nam›k Kemal Evi’ni ziyaret ettiler.
10’U YURT DIfi
fiIINDAN 120 Afi
fiIIK
BAYRAMA KATILDI
Azerbaycan, Gürcistan, ‹ran, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, K›rg›zistan’dan 10 afl›k, Türkiye’den de 110 afl›k olmak üzere
toplam 120 kifli kat›ld›.
Afl›klar bayram›nda âfl›kl›k gelene¤inin dallar› olan Hikâyeli Türkü,
At›flma, Muamma, Dudakde¤mez
ve Divan dallar›nda yar›flmalar
yapt›lar
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Haber: Turgay KARA
Kars Belediyesi”nin düzenledi¤i etkinlikte ayn› zamanda âfl›k edebiyat›n›n gelece¤e aktar›lmas›na yönelik olarak 2 adet kitap bas›m› da
konuklara ve Afl›klara hediye edilecek.
“Âfl›kl›k Gelene¤i ve Murat Çobano¤lu” ile “Afl›k Lütfü Hayat› Sanat›
ve Eserleri” isimli kitaplar, afl›k edebiyat› kütüphanesinde yer alacak
düzeyde.
Programda âfl›klar, salon programlar›n›n yan› s›ra Kars Kalesi, Mesire
alan› olan Kent Orman› ve ilçelerde
de program yapt›lar.
Kars Belediye Baflkan› Nevzat
Bozkufl, afl›kl›k gelene¤ini sahipsiz
b›rakmayacaklar›n› söyleyerek,
“Afl›kl›k gelene¤inin sahipsiz kalmas› t›pk› masallar›n, destanlar›n,
inan›fllar›n sahipsiz kalmas› gibidir”
diye konufltu.
Serhat flehri Kars’›n afl›kl›k gelene¤inin yo¤unlu¤uyla yafland›¤›
önemli mekanlardan birisi oldu¤unu de belirterek, “Kültür co¤rafyam›z›n en önemli mecralar›ndan
olan Kars’ta bu gelenek canl› bir
flekilde yaflamaktad›r. Gelene¤i yaflatma ad›na düzenledi¤imiz afl›lar
bayram›yla saz›n ve sözün ustalar›yla hak etti¤i de¤eri vermeye çal›fl›yoruz. Bu y›lki afl›klar bayram›m›zda flifai edebiyat›n damarlar›ndan akan söz afl›klar›n tellerine dökülecek. Ayr›ca uluslararas› boyutta daha zengin hale getirilen programlar; Azerbaycan, Gürcistan,
Özbekistan, Türkmenistan, K›rg›zistan, Kazakistan’dan gelen afl›klar yapacaklar› programlarla Kars
halk›na doyumsuz hazlar yaflat›yorlar.” diye konufltu.
Kars Valisi Ahmet Kara da, “Söz
ola kese savafl› söz ola kestire bafl›. Söz ola ahuma afl› söz ola yedire ya¤ ile bal›” sözünü hat›rlatarak,
“Ben afl›klar›m›z›n bal dudaklar›n-
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
11
dan akan bal gibi sözlerine söz katmamak için sözleri söz sahiplerine
b›rak›yorum” dedi.
Vali Kara konuflmas›n› flöyle tamamlad›:
“Eski Kars Vali Yard›mc›s› Kemal Kat›tafl Kars’ta Vali Yard›mc›l›¤› yapm›fl
ve “fiiirlerle Gerçekler” diye bir kitap
yazm›fl. Kitab›n›n bafl›na da Say›n
rahmetli Murat Çobano¤lu’nun bir
de Say›n Tafll›ova’n›n fliirini koymufl.
Kemal Kat›tafl bir ozan, bir flair.
Afl›kl›k gelene¤inin bilen bir insand›.
O aç›dan ona iltifatlar eden 2 fliirdi
bunlar. Köro¤lu’nun, Karacao¤lan’›
Dadalo¤lu’nu, Gevheri’nin, Erzurumlu Emrah’›n Afl›k Garip’in, Kul
Mehmet’in rahmetli Çobano¤lu’nun
izlerini süren onlar› takip eden ve
yaflayan sanatç›lar›m›zdan fieref
Tafll›ova’n›n yi¤it arkadafllar›n› selaml›yorum. Afl›kl›k gelene¤i yüz y›l-
larca süren bir gelenek. Bugün nas›l
varsa gelecekte de var olmas›, yaflamas› ve yayg›nlaflmas› dileklerimle hepinize sayg›lar sunuyorum.”
Afl›klar Bayram› Jüri Baflkan› Naz›m
‹rfan Tanr›kulu da, “Ak›l, gönül, bellek iliflkisinin eseri olan afl›kl›k gelene¤ini en çok miras b›rakan güzelli¤in ad›d›r. Bu gelenekte savafllar,
göçler yaflanm›fl afl›klara çekilen
sevdalar, gurbetler var bunlar› tereddim eden a¤›tlar, türküler, maniler, destanlar var. Aflklar, sevdal›klar, gönül hikayeleri ses ve saz terennümleriyle güzelliklere güzellik
katarak yaflat›lm›flt›r. Yaflat›lmayla
da kalmam›fl devaml› nesilden nesile kulaklardan beyinlere ve gönüllere kadar ulaflt›r›lm›flt›r. Bu kültür do¤a ve insan sayg›m›z›, merhametimizi, ac›ma duygular›m›z›, mertli¤imizi, bilgeli¤imizi k›saca yaflant›lar›-
m›z› ve geleneklerimizi güzellefltirerek günümüze kadar tafl›m›flt›r. Kars
olarak flansl› bir bölgede yafl›yoruz.
Ac›lar, kahramanl›klar göçler var bu
bölgede. Bunlarda bölgemizin kültürü de geliflmifltir. Kafkasya bir tarafta Anadolu bir tarafta afl›kl›k gelene¤inin afl›kl›k ipek yolunun en
güzel köprüsü. Kafkas afl›kl›k kültürüyle Anadolu kültürü bu bölgede
özümlenmifltir. Kafkas’tan divan,
testis, muhammes, Anadolu’da koflma, semai vb. geçifller olmufltur.
Köro¤lu her iki tarafta yaflat›lmaktad›r.” diye konufltu.
Kars’ta bu y›l 6’nc›s› düzenlenen
Uluslararas› Âfl›klar Bayram›, final
gecesiyle son buldu.
Gece Âfl›klar›n canl› performanslar›n› sunmalar›yla devam etti. Türkiye
ve D›fl ülkelerden gelen Âfl›klar›n
söyledi¤i ezgilerden izleyiciler bü-
12
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
yük keyif ald›lar. Gecenin Final at›flmas›n› ise Maksut koca ile Ali R›za
Ezgi yapt›.
Ödül töreni sonras› Üç günlük
programlar kapsam›nda yaflananlar› anlatan Belediye Baflkan› Nevzat Bozkufl, “Yapt›¤›m›z bu etkinliklerde eme¤i geçen herkese teflekkür ediyorum. Bizi yaln›z b›rakmayan kat›l›mc›lardan da anlafl›ld›¤›
üzere bizim halk›m›z bu tür etkinlikleri istiyor. Ve bu gün gördük ki,
yapt›¤›m›z etkinlikler halk›m›z taraf›ndan ilgiyle izlendi. Programlar
kapsam›nda ilimize gelen Âfl›klar›m›za ve Yurt d›fl›ndan gelen ozanlar›m›za sonsuz flükranlar›m› sunuyorum. Bu tür etkinliklerimiz devam
edecektir.” diye konufltu.
TÜRKÜ KONSER‹
Afl›k Murat Çobano¤lu’nun an›t›
önünde bafllayan yürüyüfle çok say›da vatandaflta efllik etti. Sazl› davul zurnal› yürüyüflte Afl›klar flehir
içinde mini konserler verdiler. fiiirler ve yöresel oyunlar oynanan yürüyüfl vatandafllar taraf›ndan da ilgiyle izlendi.
SEÇMELER YAPILDI
Her y›l geleneksek olarak yap›lan
Afl›klar Bayram›’n›n ilk gününde yap›lan seçmelerde Bir birinden hünerli Afl›klar yar›flt›. Divan, Tafllama,
At›flma ve lebde¤mez (Dudakde¤mez) Alanlar›nda yar›flan Âfl›klar-
dan dereceye girenler ödül alacaklar. Seçmelerde ilgiyi dudakde¤mez ( lebde¤mez) çekti. Afl›klar›n
iki dudak aras›na koyduklar› kürdan ile “p, m, b” harflerini kullanmadan de¤ifller söylemeleri ilgiyle
izlendi.
Âfi
fiIIKLAR KONSER‹ BÜYÜLED‹
Âfl›klar Bayram› kapsam›nda Türkiye yan› s›ra Yurt D›fl›ndan gelen
afl›klar ile sanatç›lar›n verdi¤i konser izleyenleri adeta büyüledi.
Özellikle Kafkasya Bölgesi’nden
gelen Ozanlar söyledikleri ezgilerle
büyük alk›fl toplad›. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise Ünlü sanatç›
Cavit Tebrizli konseri yap›ld›. Tebrizli hareketli ve slov eserleri ile izleyenlere keyif dolu bir gece yaflatt›.
ÖNCE ‘fi
fiE
ENL‹K’ G‹TT‹, SONRA
‘ÇOBANO⁄LU’
Afl›kflenlik ve Murat Çobano¤lu’nun ismine yap›ld›¤› bilinen Âfl›klar Bayram›’n›n isminden; önce
Afl›kflenlik ç›kar›ld›, sonra Çobano¤lu. Son olarak Bayram›n ismi
Kars Uluslararas› Afl›klar Bayram›
oldu. Bayram’›n bafllamas› ise yine
Usta ozan Devlet Sanatç›s› Murat
Çobano¤lu’nun kabri bafl›nda an›lmas›yla bafllad›. Program boyunca
Üstad Afl›kflenlik’te rahmetle yad
edildi.
F‹NAL GECE BÜYÜLED‹
Final gecesine kat›l›m oldukça yo¤undu. Belediye Baflkan› Nevzat
Bozkufl, ‹l Emniyet Müdürü Cengiz
Zeybek, Milletvekilleri Yunus K›l›ç,
Ahmet Arslan, Âfl›klar ve vatandafllar›n kat›l›m›yla yap›lan final
gecesinde Divan, Lebde¤mez ve
At›flma dallar›nda yar›flan Âfl›klardan dereceye girenlere ödülleri
verildi. Gece de Programlar› incelikle takip eden ulusal ve yerel bas›n mensuplar›na da onur plaketi
verildi.
Gece Âfl›klar›n canl› performanslar›n› sunmalar›yla devam etti. Türkiye ve D›fl ülkelerden gelen Âfl›klar›n söyledi¤i ezgilerden izleyiciler
büyük keyif ald›lar. Gecenin Final
at›flmas›n› ise Maksut koca ile Ali
R›za Ezgi yapt›.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
13
Kars Lisesi’nden An›lar
Av. Halis ÖZDEM‹R
‹stanbul Barosu
ARS ortaokul birinci s›n›f›nda Türkçe
Kderslerimize
Ahmet SEYRAN‹ ad›n-
da yafll›ca, siyah sakall› bir ö¤retmenimiz gelirdi. O zamanlar GRAMER ad›nda bir ders vard›. Türkçe’nin kurallar›
ö¤retilirdi. Kelime, bunlardan oluflan
cümleler, zamir, s›fat, s›fat terkibi, izafet,
izafet terkibi ve daha benzer kurallardan bahsedilir, nerede ve nas›l kulan›lacaklar› ö¤retilirdi. 1938-1939 y›llar›nda
ayn› lisenin birinci s›n›f›nda okurken yeni,yeni sözcükler ö¤retilmeye baflland›.
Hendese geometri oldu, riyaziye matematik oldu. Bilhassa hendesede flekillerin adlar› de¤ifltirildi.
Bunlar çok,çok amma akl›mda kalanlar›n bir k›sm›n› yaz›yorum. Murabbaya
KARE, Müsellese ÜÇGEN, Mahruta KON‹, Mudalaya DÖRTGEN ve daha çoklar›. Önceleri yad›rgad›¤›m›z yenilikleri
sonradan al›flkanl›k haline getirdik.
Biraz da hocam›z rahmetli SEYRAN‹’den bahsedece¤im.O vakitler s›n›flar
kalabal›k de¤il, 25-30 kiflilik s›n›flard›.
Ö¤leye kadar üç ders, ö¤leden sonra
da iki olmak üzere günde befl ders görürdük.Genellikle yabanc› diller hariç,
kalan derslerimizin tümüne orta yafll›,yafll›, olgun, dolgun ö¤retmenlerimiz
gelirlerdi. ‹l d›fl›ndan okumaya gelen
ö¤renciler de dahil olmak üzere Devlet
taraf›ndan okutulan ö¤rencilere ait olan
Kars suyu kenar›nda pansiyon binas›
vard›.Geceleri pansiyonda da ö¤ret-
menler taraf›ndan verilen dersleri tekrar
ve kurs niteli¤inde konular ö¤retilirdi; isteyen ö¤renciler gider birkaç saat daha
da orada e¤itilirlerdi. Bu suretle Kars Lisesini bitiren ö¤renciler de adam gibi
adam olurlard›.
Liseden sonra yüksek okullarda, Üniversitelerde, Akademilerde okumak isteyenler için de ayr›ca OLGUNLUK s›nav› vard›.Zaman›n liselerinin son s›n›flar›n Fen ve Edebiyat flubelerine ayr›l›rlard›. ‹steyen ö¤renci Fen flubesine, isteyenler Edebiyat s›n›flar›na giderlerdi.
Befl dersten oluflan OLGUNLUK s›navlar›na girip baflar› gösterenler istedikleri
Üniversitelerin, istedikleri Fakültelerine
s›navs›z girer okurlard›.
Bizler 1934-1935 ders y›l›nda ortaokulun 1. s›n›f›nda okurken Lisenin de son
s›n›f› vard›. Yani Kars’ta lisenin aç›l›fl›
1933-1934 ders y›l›d›r. Çevrede Van’da,
A¤r›’da, Artvin’de ve Rize’de liseler yoktu. Ad› geçen illerin ve ilçelerinin ö¤rencileri Kars lisesine gelirlerdi. Disiplinli
bir lise idi Kars lisesi. Zaman›m›zda orta
okul ve lise dahil bin kadar ö¤rencisi
vard›. Ö¤renciler mümkün oldu¤u kadar›yla ceket- pantolon-gömlek ve kravat
takmaya mecbur tutulurlard›. Orta okul
ö¤rencileri için günefllikli siyah flapka,
liseliler için de flapkan›n üst kenarlar›
sar› simli olurlard›.
SEYRAN‹ hocadan bahsedecektim; o
vakitler s›n›flarda yaz›l› s›nav yoklamalar› pek olamazd›. Ö¤retmenler 45 dakikal›k
ders süresinin genellikle ilk yar›m saatinde
derslerini verirler, kalan 15 dakikas›nda da
ö¤rencilerden birisini
s›ras›nda aya¤a kald›r›r, vermifl oldu¤u konular›n tekrar›n› isterlerdi. Daha sonraki
derslerde ö¤renciyi
kara tahtan›n bafl›na
kald›r›r önceki ders
takririnden ( a¤›zdan
anlaflma) veya daha
önceki, kitapta konusu olan bölümlerden
sözlü dinlerlerdi. Bu
suretle ö¤renci hem
dersini takip eder,
hem de gerek hocas›na karfl›, gerekse
arkas› kara tahtaya dönük olarak s›n›f
arkadafllar›na do¤ru konuflur ve hitabetini gelifltirirdi.
Konudan uzaklafl›yoruz; gelelim SEYRAN‹ hocaya, ders verirken ayaklar›n›n
ön taraflar›na basarak sessizce ve yavafl yavafl s›ralar›n›n aras›nda dolafl›r,
önceden vermifl oldu¤u konularla ilgili
k›s›mlar›n tekrar›n› veya bir k›sm›n› sorard›.Ö¤renci s›k›l›r veya sesini ç›karmasa, yanl›fl söylerse sa¤ elinin iflaret parma¤›yla bafl parma¤›na s›k›flt›rd›¤› saç›n› çeker, arkadan da ODUN,ODUN diye
k›zard›. Ö¤renci tepki gösterir can› yanar gibi olursa bu defa da ODUN O⁄LU
ODUN diye birkaç kez tekrarlard›.
YANLIfi KULLANILAN SÖZCÜKLER
Bugün ço¤ul denilen Türkçe kural›na o
vakitler cem’i denirdi. ( Osmanl›cas›)
Bunlar›n edatlar› da AT ve ET edatlar›
idi. Bu edatlar bugün kelimeleri ço¤ul
yapmak için LER ve LAR edatlar› olmufltur.
TEZAHÜRAT bu kelimenin asl› tezahürdür. Konuflmalarda yap›lan gösteriler
için kullan›r›z ve çok kez TEZAHÜRATLAR deriz. Bu yanl›fl bir deyimdir. Çünkü, tezahür kelimenin asl›d›r. Tezahürat
bu kelimenin ço¤uludur. Bu ço¤ulu bu
kez de önüne at edat›n› ekleyerek tezahür kelimesinin iki kez ço¤ul yap›yoruz.
Tezahüratlar diyoruz ki bu kelime ço¤ulun ço¤uludur. Benzer kelimeler. Redreddiyat-reddiyatlar ; tazmin-tazminattazminatlar. Tahrif- tahrifat-tahrifatlar, bu
gibi kelimelerde iki kez yanl›fll›k var. Osmanl› kelimelerine Türkçe ço¤ul getiriliyor. Kelimelerin ço¤ullar› bir kez daha
ço¤ullaflt›r›l›yor.
Daha baflka, kulaklar› t›rmalayan yanl›fllar yap›yoruz. Eski ‹stanbul defterdar› (
do¤rusu ‹stanbul eski defterdar› olacakt›r) eski s›fatlar›n› kelimelerin önüne de¤il, kelimeleri s›fatlar›n önüne getirece¤iz. Ankara’n›n eski Valisi veya Ankara’n›n önceki valilerinden olacakt›r. Bu
flekilde benzer yanl›fll›klar devam eder
gider.
Biraz dikkat edersek yaz›lar›m›zda olsun, konuflmalar›m›zda olsun bilhassa
küçüklere emsal olmak için Türkçe kurallar›na önemle dikkat etmemiz gerekir.
14
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Elçibey
Abbas GÖKÇE
Kars Dan›flma Meclisi ve Dan›fltay E. Üyesi
[email protected]
ZERBAYCAN’IN ba¤›ms›zl›k mücadelesi
Mehmet Emin Resulzade
ile bafllar.
A
Mehmet Emin Resulzade,
1918’de Azerbaycan ad›n›n geçti¤i ilk devletin kurulmas› için mücadele vermifl bir düflünür, siyaset
adam› ve yazard›r.
1903-1904 y›llar›nda kendi
kurdu¤u
Azerbaycanl›
Genç ‹nk›lapç›lar Komitesi’nin bafl›nda bulundu.
1918’de
Azerbaycan
Cumhuriyeti ilân edildi¤inde Azerbaycan Milli fiuras›
taraf›ndan cumhurbaflkan›
seçildi.
1920’de K›z›l Ordu’nun
Azerbaycan’› iflgal etmesinin ard›ndan iflgale karfl›
direnifli örgütledi.Ancak
bu ilk cumhuriyet yaflayamad›.
Resulzade sonras› kaybolmufltu umutlar;
Gökyüzünü sarm›flt› kara, kara bulutlar,
Özgürlü¤ün leflline dadanm›fll› aç kurtlar;
Elçibey Da¤l›k Karaba¤ daki Ermeni ayr›l›kç›l›¤›na
yol vermemek ve Azerbaycan’›n ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas› için çal›flm›fl ve
1992 ’de ikinci Cumhurbaflkan›olarak seçilmifltir.
Milletini çok sever, özgürlü¤e afl›kt›;
Bitsin art›k esaret diyerek yola ç›kt›,
O y›lmadan savaflt› ve engelleri y›kt›;
Elçibey ba¤›ms›zl›k mücadelesi verirken HaydarAliyef’i yard›ma ça¤›rm›flt›r.
Ne hazindir ki; onun daveti ile yard›ma geldikten
sonra onu bertaraf eden
Haydar Aliyef cumhurbaflkanl›¤› koltu¤una oturmufl
ve daha sonra bir krall›k
gibi cumhurbaflkanl›¤›n›
o¤lu ‹lham Aliyef’e devretmifltir.
Çok ac›d›r ki; bu gün Azerbaycanda ifl bafl›nda olanlar ve onlar›n radyo ile televizyonlar›; hiç Mehmet
Emin Resulzade ile Elçibey’den bahsetmemekte
ve kurtulufl savafllar›n›
Haydar Aliyef’le bafllatmaktad›rlar.
● Bakü 1991
Abbas Gökçe ve Elçibey
Elçibey
Nihayet Rusya’n›n parçalan›p da¤›lmas› aflamas›nda, yeniden ba¤›ms›zl›k
mücadelesini Elçibey bafllatm›flt›r.
Ancak unutmamal›d›r ki;
günefl balç›kla s›vanmaz
ve tarihleri tarihçiler yazar,
siyasetçiler de¤il.
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey ,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
Bir Atatürk hayran›, Atatürkçü bir lider;
Fedakârl›k denince her zaman önde gider,
Bütün Türklük dünyas› benim öz vatan›m der;
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
Bir sevdayd› dilinde Tebriz’le Azerbaycan,
Birleflmeli diyordu ayn› yurt, ayn› insan,
Ayn› millet, ayn› ruh , ayn› asil heyecan;
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
Hukuk, insan haklar›, demokrasi, hürriyet istiyordu;
içinde asil, temiz bir niyet...
Elbet onun kadrini bilecektir bu millet;
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
Canl› tarih önünde biliniyor de¤eri,
Ülkeye ba¤›ms›zl›k bu gün onun eseri,
Gönüllerde yat›yor, art›k cennettir yeri;
Azerbaycan ufkunda yeni flafak Elçibey,
Tüm Türklü¤ün kalbinde yaflayacak Elçibey!..
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
15
E¤er Kafan›z Büyükse
S›k›nt›l› Bir Yaflam De¤iflmez
Kaderiniz Olacakt›r
MA kafan›n büyüklü¤ünün iki farkl› tan›m›
A
vard›r. Birisi fiziksel büyüklük, yani kafan›n (flekilsel büyüklü¤ü), bir di¤eri ise kafan›n
içinin büyüklü¤ü, (alansal büyüklük). Bu farkl›l›¤› hissetmemek veya s›radan bir olay gibi
görmek; yanl›fllarla sürekli yaflamak demektir. ‹nsan yaflam›nda bu iki farkl› kafan›n düflünce yap›s›n› efl de¤erde ve ayn› konumda
de¤erlendirmek de ciddi bir hata olur. Ama
ne gariptir ki fiziksel kafa, ak›lsal kafaya müflterek konularda kendi görüflünü ve egosunu
kabullendirmektedir. Hikayemde bu örnek
okununca daha iyi anlafl›lacakt›r. Yani haks›zlar›n, hakl›lara bir çok konuda hükmetti¤ini
görmemezlikten gelmek mümkün mü? Makul
ve meflru olmayan olaylar karfl›s›nda, insan
mant›¤› önemli bir rehberdir.
Yani uyumsuz kafalar›n yanl›fllar›yla, insanlar
aras›ndaki iliflkiler ço¤u zaman telafisi mümkün olmayan hatalar ve yürekler yakan izler
b›rakmaktad›r. Her fleye ra¤men çareler tükenmez ümidi ile, her geçen gün ilim ve bilim
aç›s›ndan geliflen toplumumuzda; diliyoruz
ki bu z›t ve uyumsuz kafalar geliflmelerden
olumlu yönde etkilenerek, güzelliklerle bütünleflmek suretiyle uyumu yakalayacaklard›r. Bu oldukça de¤iflken iki kafan›n farkl›l›¤›n› ancak sa¤duyulu, bilgili ve nitelikli insan›m›z›n takdirlerine b›rakmak herhalde en do¤ru olan›d›r. Afla¤›daki hikayede iki de¤iflik kafan›n ak›betini sevgili okurlar›m›z›n bilgilerine
sunma lüzumunu buldum.
Lokman Hekim yaflad›¤› sürede insanlara
sa¤l›kla ilgili büyük hizmetler sunmufltur. Bilhassa nebati otlardan yapt›¤› ilaçlarla dertlilere deva ve flifa kayna¤› olmufltur. Amac› insan ve lay›k topluma hizmet anlay›fl›d›r. Bir
gün baflka diyarlara yönelik uzun bir yolculu¤a ç›kmak için bir yard›mc›ya ihtiyac› vard›r.
Kendisine yard›mc› olaca¤›na inand›¤› bir
uflakla yolculu¤a koyulur. Her gitti¤i köy ve
kasabada insanlara adeta flifa afl›lar. Bu
uzun ve yorucu yolculukta yollar› bir kum çölüne düfler. Bitip tükenmek bilmeyen bu çöl
yolculu¤unda sular› ve az›klar› biter. Bu oldukça yorucu çöl yolculu¤u Lokman Hekim’i
tükenme konumuna getirir. Ufla¤a seslenerek, “Ben bittim yoruldum, sen bafl›n›n çaresine bak” der. Uflak: “Üstad›m müjde, biraz
ileride bir kasaba görüntüsü var. Biraz daha
gayret et; ulaflal›m oraya.” Lokman Hekim;
“Benim yürüyecek halim kalmad›. Ben buraya y›¤›laca¤›m. Sen o görünümdeki kasabaya git fakat içinde bulundu¤umuz bu a¤›r
flartlara ra¤men orada hizmet verece¤imiz
toplumun adaletli olup olmad›¤›n› mutlaka
ö¤ren, ondan sonra su ve biraz da az›k alarak gel.”
Uflak yürür kasabaya girer. Toplumun adaletli olup olmad›¤› onun umurunda m›; yiyecek
maddeleri satan bir iflyerine girer. fiafl›r›r; zira herfley ayn› fiyata. Örne¤in bal da 50 kurufl, pekmez de. Kaymak da 50 kurufl, ayran
da. Tabi 50 kurufla ayran› alacak hali yok; bal›, kayma¤› ve ekme¤i alarak kum çölünde
sofray› haz›rlar ve Lokman Hekim’i sofraya
getirir. Lokman Hekim sofradaki bal›, kayma-
¤› görünce, oldukça hiddetlenir. “O¤lum Allah’tan korkmad›n m›, nedir bu hal, daha biraz önce bu çölün ortas›nda bir lokma ekmek, bir yudum su için adeta can çekiflirken,
getirip bu çöl sofras›na, bu nadide nimetleri
hangi mant›kla koyars›n önümüze?”
Uflak: “Üstad›m, sen ne dedinse ben onu
yapt›m. Öncelikle kasabada hizmete lay›k bir
toplum buldum. Daha sonra da yiyecek
maddeleri satan bir iflyerine girdim. O iflyerinde bakt›m ki herfley ayn› fiyata, yani herfley 50 kurufl, tabi ki ayn› fiyata ayran› alacak
halim yoktu.”
Lokman Hekim daha çok hiddetlenir. “Evlad›m, kaymakla ayran›, balla pekmezi ayn› konumda gören bir toplum anlay›fl› adaletten
yoksundur. Bunlar›n ekme¤i bile yenilmez.
Ama ne çare elimiz mahkum, bu suyu içmeye ve bu ekme¤i yemeye mecburuz.” Yemek
sonras›, “Hadi yavrum malzemeleri s›rtlan,
lay›k oldu¤una inand›¤›m›z insanlar›n aray›fl›na yönelik aray›fl›m›z› sürdürelim.”
Ç›rak isyan eder; “Üstad›m, ben kesinlikle o
kasabaya gitmek istiyorum.”
Lokman Hekim, bütün ›srarlar›na, yalvar›fllar›na ra¤men, bir türlü ikna olmayan ç›ra¤›n
diretmesine adeta mahkum olur. Çünkü malzemelerin s›rtta tafl›ma zorunlulu¤u var. ‹nerler kasabaya, bir ifl yeri kiralarlar; Lokman
Hekim nebati otlardan yapt›¤› ilaçlarla dertlilere flifa sunmaya bafllar.
Günler böyle geçerken bir gün d›flarda tellal
ba¤›r›yor. Lokman Hekim’in kulaklar› biraz
a¤›r iflitti¤i için, ufla¤a seslenir. O¤lum d›flardan sesler geliyor, dinle bakay›m; ne diyor?
Tellal, “Yar›n saat iki sular›nda, kasaba ve
köylerinde yaflayan insanlar 7’den 70’e herkes flehirin d›fl›ndaki hükümdar meydan›nda
toplanacaklar.”
Ayn› saatte Lokman Hekim ve uflak da ifl yerlerini kapayarak herkesin gitti¤i alana do¤ru
yürümeye bafllarlar. Alana yaklafl›nca bir bakarlar ki alanda bir insan seli var. Karfl›lar›na
gelen insanlara sorarlar. Acaba bu insanlar›
buraya niçin toplad›lar. Kimse bir fley bilmiyor. Meraklar›n› yenmek için meydan›n içlerine kadar yürürler. Bir bakarlar ki vahim bir
fley görünür. Bir dara¤ac›, elleri arkas›ndan
ba¤l› bir suçlu ve arka taraf›nda yafll› insanlardan mütevellit 15-20 kiflilik mahkeme (divan heyeti). Demek ki bu kadar insan› buraya toplamalar›n›n anlam› çok önemli. Suçlunun suçundan ibret almalar› amaçlanm›flt›r.
Alanda onbinlerce kifli hâlâ buraya neden
ça¤›r›ld›klar›n› merakla bekliyorlar. Biraz sonra tellal kürsüye ç›kar, suçlunun suçunu toplulu¤a ilan eder. Suçlu konumundaki kifli
evinde misafiri ile otururken, bir ara tuvalete
gider. Tuvalet ç›k›fl› yatak odas›n›n aral›kl›
olan kap›s›n› kapar. O ara h›rs›z yatak odas›ndaki k›ymetli eflyalar› toplamakla meflgulken kap›n›n kapanma sesinden etkilenerek
pencereden atlayarak kaçmaya çal›fl›r. Ancak pencereden atlarken kafas› üzerine düfler ve ölür. Ev sahibi olan suçlu kifli h›rs›z› evden kovdu¤u iddias›yla idama mahkum edilmifltir. Alanda korkunç bir isyan. Bu insanlar›
‹hsan ÖZKÖSEL‹
Emekli Bankac›
bunun için mi buraya toplad›n›z, h›rs›z evime
girmifltir, mal›ma kastediyor. Can›ma da kastedebilir. Benim onu camdan kovmam hatta
vurmam dahi suç teflkil etmez, kald›k ki
adam h›rs›z› kovmam›fl bile. Divan, suçlu konumundaki kiflinin kendisini savunmas› için
müdafas›n› ister. Ve niçin h›rs›z› evden kovdun ve pencereden atlama mecburiyetinde
kalan h›rs›z›n ölümüne sebep oldun?
Bu tutars›z, mant›ks›z ve insanl›ktan yoksun
sorgulamaya meydandaki insanlar adeta isyan eder. Suçlu ev sahibi; divan›n h›rs›z› niçin kovdunuz iddias›na karfl›l›k; h›rs›z› evden
kovmad›¤›n›, yatak odas›n›n aral›kl› kalan kap›s›n› kapad›¤›n›, suçlu pani¤e kap›larak
pencereden atlad›¤›n› ve suçsuz oldu¤unu
savunur. Suçlunun savunmas› ile ilgili divan
heyeti, bir görüflme oturumu yapar ve mütalaa sonucu ev sahibine, “Peki bu evi yapt›¤›n
zaman neden penceresini koydun ki, h›rs›z o
yüksek pencereden atlamak mecburiyetinde
kalarak yaflam›n› yitirir.”
Suçlu, “Say›n divan, suçun delili pencerenin
yüksek olmas› ise bu benim suçlulu¤umu kan›tlamaz. Bu evin projesini bir mimar çizdi,
birkaç usta yapt›.”
Divan, suçlunun bu ifadesini dinledikten sonra tekrar bir oturuma gider ve karar›n› verir.
Bu evin sahibini serbest b›rak›n›z ve evin
projesini çizen mimar› yakalay›n›z. Mimar yakalanarak huzura getirilir ve ifadeye çekilir.
Divan; “Niçin bu adam›n evinin projesini çizdi¤in zaman pencereyi yüksek koydun ki h›rs›z atlad›¤› zaman hayat›n› kaybetti?”
Mimar: “Say›n divan bir proje çizilirken proje
sahibinin görüflleri, mali imkanlar›, arsan›n
projeye uyum durumu ve benzeri konular de¤erlendirilerek proje çizilir. Ben ne bileyim ki
adam›n evine h›rs›z girecek, onun için h›rs›z›n pencereden rahat atlayacak flekilde proje çizseydim.”
Divan, mimar›n bu savunmas›n› yeterli bulmaz ve verir karar›n›; mimar› at›n ipe. Mimar
ipe at›l›r. Çok zarif bir insan olan mimar›n ufak
kafas›ndan ip ç›kar, ikinci ve üçüncü defa ip
mimar›n bafl›ndan ç›k›nca, divan hiddetlenir.
B›rak›n mimar›, bak›n toplulu¤a, kafas› büyük
olan kifli yakalay›n. Hemen görevli zaptiyeler
büyük kafal› kifliyi bulmak için aray›fla geçerler. O anda Lokman Hekim’in ç›ra¤›n›n da kafas› hayli büyükmüfl. Duyumu alan uflak kafas›n› Lokman Hekim’in ete¤ine saklamaya çal›fl›rken zaptiyeler görür ve bakarlar ki kafay›
sakl›yor. Büyük kafal› Lokman’›n ç›ra¤›n›n kolundan tutup çekerler. “Üstad›m b›rakma beni öldürecekler.”
Lokman Hekim, “Seni kurtaracak bir gücüm
yok, çok üzgünüm art›k herfley irademin d›fl›nda, geçerli ve olumlu irademi sana ›srarla
söyledi¤im zaman kabullenmedin. Balla pekmezi, kaymakla ayran› ayn› konumda ve de¤erde gören bir toplum adalettin yoksundur
dedim. Hatta bu insanlar›n ekme¤i bile yenmez dedim.”
Ve ç›ra¤› götürüp ipe atarak can›n› ç›kard›lar.
‹flte k›ssadan bir hisse. Bu hikaye ile ilgili de¤erlendirme say›n okurlar›m›za kals›n.
16
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Türk Kad›n›
Nevzat ERDA⁄
Mali Müflavir - E¤itimci/Yazar
[email protected]
’L‹ YILLARDAN beri Türk ka2
0
0
0
d›n› ile ilgili yap›lan tüm sosyal ve psikolojik araflt›rmalar Türk kad›nlar›n›n 21’inci yüzy›la birçok sorunla girdi¤ini ortaya koyuyor. Sorunlar›n kayna¤› ise
ataerkil bir aile yap›s›n›n birçok bölgede
hala etkinli¤ini korumas›d›r.
Günümüzde, kad›nlar›m›z e¤itimde, siyasette ve istihdamda toplumsal cinsiyete
dayal› ayr›mc›l›k ile mücadele etmek zorundad›r. Kad›n dendi¤i zaman akl›m›za
anne, ev han›m›, efl gibi kavramlar gelmektedir. Öyle ki erkekler kadar kad›nlar›m›z da kendini bu roller ile s›n›rlamakta ve
bir bütün olarak görmektedir. Son y›llarda
yo¤un çabalarla ortaya ç›kan tüm kampanyalara, desteklere, çal›flmalara ra¤men kad›nlar›n e¤itim düzeylerinin erkeklerden daha düflük olmas›, çal›flma hayat›nda gere¤inden az yer almalar› ve siyasete aktif kat›l›mlar›n›n ve temsiliyetlerinin
artmamas›n›n en önemli nedeni tan›mlanan rolün d›fl›na ç›k›lmamas›d›r.
Hâlbuki insan toplulu¤u kad›n ve erkek
denilen iki cins insandan oluflmufltur. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parças›n› ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlü¤ü ilerleyebilsin. Mümkün müdür ki,
bir cismin yar›s› topra¤a zincirlerle ba¤l›
kald›kça öteki k›sm› göklere yükselebilsin?
Tarihe bakt›¤›m›z da Türk tarihine önemli
bir kaynak teflkil edilen VIII. Yüzy›lda dikilen Orhun Kitabelerinde Türk kad›n›ndan
övgü ve sayg›yla bahsedilir. Kitabelerde
Devleti ‹dare Eden Han” ve “Devleti bilen
Hatun” ibareleri geçmektedir. Han ile Hatun Türk toplumunda ayn› yetkiye sahiptir.
Osmanl› ‹mparatorlu¤unda da kad›nlar›n
söz hakk›n›n, etkisinin ve zekas›n›n pay›n›n ne kadar büyük oldu¤unu görüyoruz..
Kad›n›m›z her ne kadar eve ba¤l› yaflamaya zorlansa da kendi iç dinamikleri
içerisinde inan›lmaz güçlere sahip olmufltur. Küçük yaflta padiflah olan ve babas›z
kalan pek çok emsali gibi Fatih Sultan
Mehmet de ‹stanbul’u fethetmeye gitmeden önce, annesinden savafl stratejisi alm›flt›r. ‹flte Türk kad›n› böyle bir kad›nd›r.
‹stanbul’lar› da fetheder, Osmanl›’lar› da
yönetir.
Ayn› flekilde kurtulufl savafl› y›llar›na bakt›¤›m›zda görüyoruz ki dünyada hiçbir
milletin kad›n›, “Ben Anadolu kad›n›ndan
daha fazla çal›flt›m, milletimi kurtulufla ve
zafere götürmekte Anadolu kad›n› kadar
hizmet gösterdim” diyemez.
Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden
düflmana karfl› süngüleriyle, düflman›n
süngülerine gö¤üs germekle düflman kar›fls›nda buldular. Fakat erkeklerimizin
teflkil etti¤i ordunun zay›f kaynaklar›n› kad›nlar›m›z iflletmifltir. Memleketin var olmas› imkân›n› haz›rlayan kad›nlar›m›z olmufltur ve kad›nlar›m›z olmaktad›r. Kimse
inkâr edemez ki, kurtulufl savafl›nda ve
ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kad›nlar›m›zd›r.
Çift süren, tarlay› eken, ormandan odun
ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara
götürerek paraya çeviren, aile ocaklar›n›n
duman›n› tüttüren, bütün bunlarla beraber
s›rt›yla, ka¤n›s› ile kuca¤›ndaki yavrusuyla, ya¤mur demeyip cephenin mühimmat›n› tafl›yan hep onlar, hep o ilâhi Anadolu
kad›nlar› olmufltur.
Anadolu kad›n›n büyüklü¤ünü yak›n tarihimize bakt›¤›m›zda afla¤›da aktaraca¤›m›z Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya savafl›ndan sonra yaflad›¤› diyalog
da çok daha güzel anlayabiliyoruz
“Il›k bir güz sabah›. Akflehir’in pazaryeri
kar›nca yuvas› gibi kayn›yor. Bin a¤›zdan
bin ses. Bir aral›k, ortal›ktaki u¤ultu perde
perde sönmeye bafll›yor, pazar yerini bir
tap›nak sessizli¤i kapl›yor. Yaln›z kulaktan
kula¤a bir f›s›lt›:
- Gazi gelmifl, gazi.
Bütün gözler bak›fllar›yla ayn› yöne dönüyor; Gazi, o ölçülü güzel yürüyüflüyle yavafl yavafl ilerlemekte, ara s›ra sergilerin
önünde durup ilgilenmekte. Belli, al›fl-verifle ç›km›fl; ama O, baflka bir fley de¤il
yaln›z gönül al›yor. Böylece gönül ala ala
sat›c› kad›nlar›n kesimine geliyor.
- Nas›ls›n›z bac›lar?
- Sa¤ ol Paflam,
Kad›nlar Paflalar›na özlem dolu gözlerle
kana kana seyrederken kendilerini tutam›yorlar:
- Yi¤it Paflam
- Yi¤itlerin yi¤idi Paflam.
Pafla utangaç; bu sevgi hayk›r›fllar›n› durdurmak için birine soruyor:
- Erin var m› bac›m?
- Var Paflam, cephede.
- Ya senin?
— Kan› helal olsun, benimki Çanakkale’de kald›.
Gazi daha sonra soracak, soracak ama
yüre¤i yan›klardan alaca¤› yan›tlar›n ço¤unu flimdiden biliyor; Çanakkale’sinden
sonra Kafkas’›, Kanal’›, Galiçya’s›, ‹nönü’sü, Sakarya’s› hep s›ralanacak, hem
de hiç k›rg›nl›k tafl›mayan, hiç bir fley istemeyen, beklemeyen seslerle.
Pafla, gözleri bu¤ulanm›fl, bir an düflünüyor ve hemen, bu kez, sakin ad›mlarla,
geldi¤i yana yöneliyor, bir kuyumcunun
sergisi önünde durduktan sonra elinde
bir avuç yüzükle dönüyor.
O gün pazardan köye dönen bac›lar›n
parmaklar›, Gazi’nin arma¤an etti¤i yüzüklerle süslü, yürekleri yaflant›lar›n›n
övüncü ile dolu idi.
Daha 1923 y›l›nda Atatürk’ün “flflu
una inan mak laz›md›r ki, dünya yüzünde gördü¤ü müz her flfle
ey kad›n›n eseridir.” Sözleri kad›n haklar›n›n ne kadar önemli oldu¤unu
ortaya koymaktad›r.
Atatürk, Kurtulufl Savafl› sonras›nda Cumhuriyeti getiren, kad›na seçme ve seçilme
hakk›n› vererek açm›flt›r. Atatürk, kad›nlar›n sadece ana olmalar›n›, sadece evlerinin kad›n› olmalar›n› yeterli görmüyordu.
Onlar›n tüm sosyal hayata kar›flmalar›n›,
erkeklerle eflit haklara sahip olarak yar›nlar›n ayd›nl›k Türkiye’sini haz›rlamalar›n›
istiyordu. Doktor olmal›yd›lar, avukat olmal›yd›lar, milletvekili olmal›yd›lar, muhtar
olmal›yd›lar, gazeteci olmal›yd›lar, polis
olmal›yd›lar... Akl›n›za hangi meslek geliyorsa ondan olmal›yd›lar. Havac› olmal›yd›lar. Ya asker? Türk kad›n› esasen asker
bir ulusun asker k›z›yd›. Bunu Atatürk’ün
de belirtti¤i gibi kaç savaflta ispat etmemifl miydi? Hele hele ulusal kurtulufl savafl›nda... O halde elbette ki, cumhuriyet ordusunda onunda yeri vard›... Bu nedenle
de, günün birinde kad›nlar›n mutlaka asker olmalar› için yasa ç›karmay› tasarl›yordu.
Tarsus’a bir gezisinde halk Atatürk’ü karfl›lamak için toplanm›flt›. Kara Adile Çavufl isimli milli kahramanlar›m›zdan bir kad›n ona sayg›s›n› göstermek için önünde
yere kapand›, Atatürk onu yerden kald›rd›
ve gözleri yafllarla dolu olarak flöyle dedi.
“Kahraman Türk Kad›n› sen yerlerde sürünmeye de¤il, omuzlar›m›z üstünde göklere kadar yükselmeye lay›ks›n.” Evet,
Atatürk’ün de dedi¤i gibi, Türk kad›n›, kad›nlar›m›z omuzlar üzerinde yükselmeye
lay›kt›r.
Bir milletin güçlü bir millet olmas›n›n en
önemli gereklerinden biri o milletin kad›nlar›n›n güçlü olmas›d›r. Milletimiz kuvvetli
bir millet olmaya karar vermifltir. Bunu
sa¤laman›n gereklerinden biri de kad›nlar›m›z›n her hususta yükselmelerini sa¤lamakt›r. Bu sebeple k›zlar›m›z› okutmal›y›z,
okutmal›y›z ki bilim, teknik, edebiyat ve
tüm alanlarda bilgi sahibi olsunlar önce
kendilerini sonra ailelerini ve ülkelerini daha ileriye götürmek için çal›fls›nlar. Bunun
için yapaca¤›m›z en önemli fley k›zlar›m›z› okula göndermek ve kendine güvenli,
meslek sahibi, ak›ll› genç kad›nlar olarak
yetiflmelerini sa¤lamakt›r.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
17
Duygusal Derinlik mi
Vefa m›?
Handan ASKERAN TON
Azerbaycan Kültür Derne¤i
Bursa fiube Baflkan›
Sevgili Nigar ve Eldar,
Baflar›n›zla ülkenize, ülkemize ve
tüm Türk ellerine yaflatt›¤›n›z mutluluk için sizi sevgiyle kucakl›yor
ve kutluyorum. Uluslararas› bir
yar›flman›n birincisi olarak sahneye Türkiye ve Azerbaycan bayraklar›yla ç›kman›z ise binlerce y›l
öncesine dayanan mensubiyet
bilincinin yaratt›¤› ortak duygunun bugüne dek sergilenmifl ve
hat›ralar›m›zda özel yer tutan örneklerinden biri olarak yer alacakt›r.
Türkiye ve Azerbaycan halklar›n›n
duygusal derinli¤ini kimi zaman
unutan yöneticilerimizin yaklafl›m
ve kararlar› ya da uluslararas›
diplomasinin plan ve programlar›
her zaman bu duygu derinli¤inin,
ç›kars›z sevginin önünde baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›r ve u¤rayacakt›r.
1949 y›l›ndan bu yana
Azerbaycan ve Türkiye
kardeflli¤inin hizmetinde
olan Azerbaycan Kültür
Derne¤i Genel Merkezi
ve fiubeleri, bu iliflkileri
gündelik olaylar›n ve
geliflmelerin s›¤ anlay›fl›
içinde de¤il, yukar›da
iflaret etti¤im gibi
binlerce y›l›n
oluflturdu¤u ortak duygu
ve ortak tarihin yaratt›¤›
hat›ralarla
de¤erlendirmeyi milli bir
görev bilmifltir.
Eurovision finalini takiben Türkiye’de yaz›l›, görsel medyada ve
internet ortam›nda yer alan haber
ve yorumlar içinde özellikle Ermenistan -Türkiye maç›nda yaflanan
bayrak krizinin gündeme tafl›narak adeta rövanfl mant›¤› ile de¤erlendirilmesinin Anadolu Türklü¤üne özellikle bursa halk›na
haks›zl›k oldu¤u inanc› içinde bu
aç›klamay› paylaflma gere¤i duydum.
Bursa Tekstil Camias› 20 Ocak
1990 (Sovyet ordusunun Bakü’de
yaratt›¤› katliam) tarihinden bafllayarak, Karaba¤’›n Ermeniler taraf›ndan iflgali sürecinde atölyelerde sabahlara kadar yap›lan
Azerbaycan bayraklar›n›, özel
ulafl›m araçlar›yla yurdun dört bir
yan›na ulaflt›rmay› ve milyonlarca
kiflinin kat›l›m›yla yap›lan protesto
gösterilerine bu bayraklarla katk›
sa¤lamay› milli bir görev olarak
üstlenmifltir.
Yine Ermenistan- Türkiye maç›nda Bursa halk› evlerine, ifl yerlerine ast›klar› Azerbaycan bayraklar›yla siyasi iradenin talihsiz karar›na en anlaml› cevab› vermifltir.
T›pk› ayn› olay çerçevesinde
Azerbaycan Türk flehitli¤inde yine siyasi iradenin uygulamaya
kalkt›¤› karara karfl› Bakü’de halk›n direnciyle karfl›laflmas› gibi...
1949 y›l›ndan bu yana Azerbaycan ve Türkiye kardeflli¤inin hizmetinde olan Azerbaycan Kültür
Derne¤i Genel Merkezi ve fiubeleri, bu iliflkileri gündelik olaylar›n
ve geliflmelerin s›¤ anlay›fl› içinde
de¤il, yukar›da iflaret etti¤im gibi
binlerce y›l›n oluflturdu¤u ortak
duygu ve ortak tarihin yaratt›¤›
hat›ralarla de¤erlendirmeyi milli
bir görev bilmifltir.
‹flte bu nedenle inan›yorum ki;
Eurovision yar›flmas›n›n birincisi
Sevgili Nigar’›n elinde gururla tafl›d›¤› bayrakta ninesinin Anadolu
Türk’ünün Milli Mücadelesi’nde
destek vermek için elinden alyans›n›, kolundan bilezi¤ini ç›kar›p
yollad›¤› y›llar›n hat›ras› vard›...
Eldar’›n elinde tafl›d›¤› Azerbaycan bayra¤›nda 1918 y›l›nda Bakü’ye yard›m için giden Türk- ‹slam ordusunun kardeflleri için flehit olan kahraman Mehmetçi¤in
hat›ras› vard›.
28 May›s 1918’de Azerbaycan
Cumhuriyetini kuran ve “Bir kere
yükselen bayrak bir daha inmez”
sözleriyle tarihe kay›t düflen Mehmet Emin Resulzade, 70 y›l süren
Sovyet iflgalinde yan›ndan ay›rmad›¤› üç renkli Azerbaycan bayra¤›n› Türkiye’de Anadolu halk› ile
birlikte umutla nas›l korudu ise,
Azerbaycan ba¤›ms›zl›k hareketinin büyük lideri Ebulfez Elçibey’in
nafl›na serilen Türk bayra¤› da y›llard›r kabri üstünde Azerbaycan
halk› taraf›ndan ayn› özenle korunmaktad›r.
Azerbaycan’›n 56. Eurovision yar›flmas›nda kazand›¤› baflar›y›;
Türkiye- Azerbaycan bayraklar›n›
birlikte tafl›yarak dünyaya verdi¤i
mesaj›n köklerini ve anlam›n› kavrayaca¤›m›z binlerce örnekten biri olarak, gelecek kuflaklara aktarmam›z ve bu tarz duyarl›l›klar› k›yaslama ya da misilleme gibi haks›z, yarars›z yaklafl›mlardan sak›narak gururla paylaflmam›z dile¤iyle bir kez daha kutluyorum.
18
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Bu Günkü Dünya ve Biz
Hikmet AKSU
E¤itimci - fiair – Yazar
[email protected]
[email protected]
ÜNÜMÜZ dünyas› ürün sahiplenG
me yar›fl›n› bence bilgi-teknoloji
yar›fl›n›n üzerine tafl›m›flt›r. Medyadan
her gün konu içerikli haberlere tan›k
oluyoruz. Bu eylemde ‹talya, Çin, Hindistan bize göre zeytinya¤›(!) iken yine
en altlarda, en geri kalm›fl ülkelerdeniz
maalesef.
Bir kere bu ifle yurt genelinde inanmak, omuz vermek gerek. Bizde yine
maalesef ki bu bilinç geliflmemifl ya da
anlat›lamam›fl. ‹flin asl› yöresel de¤erlerdir. Yöresel üretilenlerdir. Yöresel
ürün ve de¤erlerin de¤erini en iyi o de¤eri iflleyen, yaflatan o yöre insan› bilir.
Öncelikle ürettiklerimize yöremize mal
etmek için gereken formaliteleri gerçeklefltirmeliyiz. Önce ülke içinde sonra ve hatta bir an önce uluslar aras› sahiplenmeyi gerçeklefltirmeliyiz. Bu giriflim yayg›nlaflt›kça yurt genelinde ekonomik, kültürel (soysa ekonomik de diyebiliriz) seferberlik bafllam›fl say›l›r.
Ö¤le ise her yörede Kurtulufl Savafl›m›z›n milisleri gibi sivil gönüllü kurumlar oluflturulmal›. ‹flin asl› gere¤i, derinli¤i yöre halk›na anlat›lmal› ve co¤rafi
olsun kültürel olsun uluslar aras› iflaret
al›nmal›.
Neden, al›nmal›? Kültür senin, birikim
senin, as›rlar›n süregelen eme¤i senin,
sen sahip olma, havas› senin(!), sahibi
geliri, flan› flöhreti gözü aç›klar›n, dünyada sahipsizleri araflt›r›p sahiplenen
kapkaçç›lar›n olsun. O ürünle ilgili tüm
ekonomik kazan›mlar hak eden sen ol-
mana karfl›n senden yürütenin olsun.
‹flsizli¤in, ekonomik krizlerin, gelir da¤›l›m›n›n dengesiz k›t kanaat oldu¤u
bu zamanda bu kadar kolay kazan›mlar› kaç›ral›m, üzerimize düfleni yapmayal›m sonra oturup a¤layal›m. Efendim bir halk oyunu için bile bir sürü feveran koparmas›n› biliyorsak (elefltiri
de¤il, hakl› bir giriflim ve en s›cak örnek) ülkemiz içinde bunun kat kat, hatta ölçülemeyecek fazlal›¤›nda kayba
neden olacak di¤er ürünlerimize önce
ulusal boyutta sonra uluslar aras› platformda sahip ç›kmal›y›z.
fiimdi bu ürünler yeterince, ileri (önce
yurt sonra dünya piyasas›) tafl›n›r ölçülerde iflleniyor mu, bir de ona bakmak
gerek? Örne¤in yo¤urt bilmem nerelerden gelip marketlerimizi hatta köy
bakkallar›m›z›n dolaplar›n› süslüyor ve
biz onu “Haz›r yo¤urt” havas›yla servis
yap›yoruz konuklar›m›za. Yaylan›n yeflili, otun has›, s›¤›r›n cinsi, sütün kalitelisi bizde, kerpiç gibi yo¤urt bizde
ama sofram›zda haz›r yo¤urt. Ayn› fleyi, haz›r yo¤urdu pazarlara sokmak
için daha nas›l örnekler gerek... hele
hele ünlü bal›m›z› (ki, dünyaya ilk sunulacak en kalitedir bence) vb. ürünlerimiz güzel dolaplarda büyük al›fl-verifl
merkezlerinde sergilenmeyi bekliyor.
Bunca ürün orta mal› olmaktan s›yr›l›p
meflru evlat, ana, baba ad›yla kimlik
bekliyor. Biz evlatlar›m›za sahip olmazsak evlatl›k edinenler vurup götürür ve
bize bafl›m›z› dizimizi dövmek kal›r.
Kolay bir örnek daha; Ka¤›zman lalesi
yerel üretimle ço¤alt›l›p mahalli olarak
flehirlerimizin caddelerini, parklar›n›
(e¤er var ise) süslemedikçe yüzlerce
kitap yazsak ancak okuyanlar buluruz
lale al›c›s› bulamay›z.
Buyurun Kars’›m›za bu gözle bir göz
atal›m. ‹lk baflta hayvansal ürünlerimiz
batar göze. Kaflar /›m›z, çeçil /imiz,
Et/imiz, tereya¤› /m›z, hakiki çiçek bal›/
m›z, yayla kaynakl› nice ürünümüz var
Bunlar› tümce gere¤i -miz- ekleyerek
bizim gibi gösterdim, oysa asl›nda kay›tlarda, resmi kimlikte hiç birisi bizim
de¤il. Ayn› fleyi Ka¤›zman’›n tuzu, abrigoz (arbigoz, ab›rgoz)u, kara-mordut
ve di¤er meyve pekmezleri, uzun elmas›, hatta tad› hiçbir yörenin ürününe
benzemeyen domatesi, çiçek bal›... Yine ilimiz geneli içinde örgülü çeçili, tel
peyniri, beravut peyniri, yalanc› köftesi, hafl›l›, h›ngeli, pitisi, bifli, c›do, çörek, kete-si, pa¤aç-› vb ürünleri için bir
baflvurumuz oldu¤unu sanm›yorum.
Kars lavafl›, Terekeme tand›r ekme¤i,
hatta o ekmekle ev mans›l›ndan sunulan kahvalt›, bir kahvalt› salonu aç›larak yaflama geçirilebilir, yayg›nlaflmas›na ön ayak olunabilir. Yaz›lanlar›n tümü daha modern üretimle ülke ve yöre
ekonomisine kat›l›p benzerleri gibi büyük merkezlerin vitrinine girerken yöre
iflsizli¤ine de katk› sa¤lam›fl olurlar.
Yunanistan ve baz› yak›n komflu ülkeler b›rak›n meyve sebzeyi, kültürümüzü (Karagöz vb.) bile çal›p ikide bir
“bizimdir” yaygaras› koparmaktalar.
Adamlar bofluna üstlerini bafllar›n› y›rtm›yor herhalde!
**Bir öneri; her ilde ve ilçede bu amaçla bir kültür-folklor (yerel halk bilimi içerikli, özellikle ürün kaynak içerikli toprak ve sofra kültürü içerikli) birimi oluflturulmal›! Görev ve sorumluluklar› net
olarak biçimlendirilmeli.**
De¤erli yetkililer, toplum önderlerimiz,
say›n belediye baflkanlar›m›z ve ita
amirlerimiz, üniversitemiz, buyurun en
görünmez en önemli hizmet için kula¤›m›z ve gözümüz sizde... Anlat›n, örgütleyin, anlayal›m ve hep arkan›zda
olal›m. Hadi bu f›rsat› de¤erlendirin ve
bir iz b›rak›n. ‹fliniz kolay, yolunuz aç›k
olsun.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
19
Emiler
Dr. Beflfliir DOSTER
Biz alt› kardefl babam›za EM‹ derdik.
ler bacanaklar, day›lar de¤il EM‹LERD‹!
EM‹ çevresiyle bar›fl›k insand›r. Bu
EM‹ olman›n en büyük özelli¤idir.
Bibimin çocuklar› da babalar›na
EM‹ derlerdi.
O y›llarda babalar›na EM‹ diyen daha pek çok ailenin var oldu¤unu biliyorum. Bunlar daha çok Azeri kökenli fi‹‹LERD‹.
EM‹ sözcü¤ünü önceleri “Ermeni
K›rg›n›” günlerinde, muhacerette, o
GAÇAGAÇ sürecinde ki beraberlikte yorumlad›m. Çünkü o kitle halindeki kofluflturmalarda çocuklar büyüklere hep EM‹ diye seslenmifllerdir san›r›m. Daha sonra “peder-flahi” aile yap›s›ndaki birlikteli¤e tafl›d›m. Düflünün! Büyük bir DARVAZADAN (cümle kap›s›ndan) genifl
bir HAYATA (avluya) giriyorsunuz.
Sa¤da solda erkek kardefllerin k›zl›erkekli çocuklar› sabahtan akflama
dek oynafl›p duruyorlar. O genifl
DAVRVAZADAN, o HAYATA giren
büyüklerin bir k›sm› DEDE, A⁄A,
ABA diye ça¤r›l›yorken, o çocuklar›n hemen hepsi hayata giren büyüklere EM‹ diye ba¤r›fl›yordu. Zira
erkek egemen toplum oldu¤umuz
için bu hayat kalabal›¤›n›n RE‹SLER‹ erkek kardefllerden olufluyordu.
K›saca o DARVAZADAN içeri giren-
Zamanla bu EM‹ sözcü¤üne daha
farkl› ö¤eler bulmaya bafllad›m. Art›k sulh ve sükûn devrindeyiz. Ne
GAÇAGAÇ var, ne de “peder -flahi”
aile yap›s›, ama EM‹LER gene var.
Çünkü bu EM‹LER‹N kan akrabal›¤›
aflan bir yönü de vard› art›k.
Herkesin 7’den 70’e EM‹YE söyleyece¤i bir sözü, herkesin 7’den
70’e EM‹DEN dinleyece¤i bir nasihat›, bir f›kras›, bir divan beyti, bir
flark› m›sra› vard›r.
Asl›nda EM‹ sözcü¤ü Anadolu’nun
her taraf›nda var ve EMM‹ diye bilinir.
EMM‹L‹ maniler yaz›l›r.
EMM‹L‹ türküler söylenir.
EMM‹L‹ a¤›tlar yak›l›r.
Ama bizim EM‹ biraz daha farkl›, biraz daha anlaml›d›r.
Bu kez yöremizde hemflerilerimin
EM‹ diye hitap ettiklerinin ve onlar›n
kiflilik yap›lar›n› düflündüm. Gördüm
ki bizim EM‹LER‹M‹Z de bir s›cakl›k,
bir sayg›nl›k var. Bilgileri, fliire, musikiye yatk›nl›klar›, mizah›- hoflgörüyü yaflamlar›na sokmalar›, makam›,
memuriyeti, flöhreti, serveti katiyen
öne ç›karmamalar›, yer yer bohem
bir yaflam› sürdürmeleri, özverili
gösteriflten uzak yaflamay› ye¤lemeleri onlar›n özelliklerindendir.
Ayr›nt›lara inerseniz EM‹LER‹N kader çizgilerinin içerisinde bir roman
kahraman›n›n izlerini de bulabilirsiniz. ‹flte EM‹LER‹ kuflaktan kufla¤a
tafl›yan bu özellikleridir. Onlar toplumun aranan, yâdedilen, giderek efsaneleflen kahramanlar›d›r.
EM‹ deyimi hiçbir zaman bir etnik
farkl›l›k, bir inanç ayr›cal›¤› ça¤r›flt›rmaz.
Benim tan›d›¤›m veya tan›flflm
ma onu runu taflfl››d›¤›m EM‹LER;
HAN EM‹ (Hüseyin Tal›nl›); Halkevlerinin ilk baflkanlar›ndan, kültür,
folklor ve spor düzenlemelerindeki
öncümüz.
SETTAR EM‹ (Settar Güldür); Artist
Settar ilk sahne sanatç›m›z.
HÜSEY‹N EM‹ (Hüseyin Kesen); Kel
Hüseyin “men ölüm” ricas› karfl›l›¤›
3-5 y›l hapis yatan say›l› f›rt›na.
H‹MMET EM‹ (Himmet Y›lmaz); Dikmeli, arkadafl›m ‹smet’in babas›.
ESET EM‹ (Esat Ekinci); Cengiz
Ekinci’nin babas›.
SÜLEYMAN EM‹ (Süleyman Gödekli); fiiir, mu¤am ustas› day›m.
NECEF EM‹ (Necef Bulut); Kadim
mahalle komflumuz.
Yeni Kuflfla
ak EM‹LER!
EZ‹Z EM‹ (Aziz Kaygusuz); Eski milletvekilimiz.
YUSUF EM‹ (Yusuf Karao¤lu); Gazeteci, kadeh arkadafl›m.
ZEKOfi EM‹ (Zekeriya Ifl›kl›); Din
ulumuz Ahund Malik Ifl›kl›’n›n o¤lu.
Bütün EM‹LER‹ sayg›yla an›yorum.
20
Aydan GÜRLÜYER
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Geçmiflte Kars’ta
E¤itim Hayat›
Gazi Kars Anadolu Lisesi Tarih Ö¤retmeni
[email protected]
ARS’IN e¤itim hayat›n›n hangi süKreçten
geçti¤ini bilmek, günümüz
Kars’›na bak›fl aç›m›z›n oluflmas›nda
önemli ipuçlar› oluflturabilir. Bu sebeple, yüksek lisans tezimin “Kars’ta
E¤itim” bafll›kl› bölümünü sizlerle
paylaflmak istedim.
Osmanl› Devleti’nin I. Dünya Savafl›
sonras› imzalad›¤› Mondros Mütarekesi ile Türk halk›, zorlu bir sürece
girdi. ‹tilaf Devletleri’nin bafllatt›¤› iflgallere karfl› Milli Mücadele bafllat›ld›
ve ilk hedef tam ba¤›ms›zl›k olarak
belirlendi. Ba¤›ms›zl›k kazan›ld›ktan
sonra, ulus olma bilincinin yerlefltirilmesi hedeflendi ve bu do¤rultuda
milli bilinç oluflturma çal›flmalar› bafllad›. Çünkü ba¤›ms›zl›¤›n kazan›lmas›n›n yan›nda milli bilinçlenme de çok
önemliydi ve ciddi bir çal›flma gerektiriyordu. Milli bilincin yerlefltirilmesi
de do¤ru bir e¤itim sürecinden geçiyordu.
Zaten merkeze uzak bir s›n›r vilayeti
olan Kars, Osmanl› idaresinden Rus
idaresine geçti¤i y›llarda bile e¤itim
ö¤retim aç›s›ndan son derece geri
seviyedeydi. 1871 Erzurum Salnamesine göre, Ardahan’da 100 medrese
(köy mektebi), 30 sübyan mektebi (il-
kokul), Göle nahiyesinde 5 medrese,
8 sübyan mektebi olmak üzere toplamda Kars’›n Kür boyunda olan bu
dört kazas›nda 120 medrese ve 50
sübyan mektebi bulunurken; 1873
salnamesinde Kars sanca¤›nda 20
medrese, 20 sübyan mektebi ve 1
rüfltiye (ortaokul) yer al›yordu. 1877
salnamesinde ise, Kars ve Ka¤›zman’da birer rüfltiye, Kars kazas›nda
38 medrese, 10 sübyan mektebi, fiüregel kazas›nda 10 medrese, 10 sübyan mektebi, Ka¤›zman’da 8 medrese ve 14 sübyan mektebi, Zarflat kazas›nda yaln›z 6 sübyan mektebi;
toplamda Kars sanca¤›nda 93 Harbi
s›ras›nda 2 rüfltiye, 56 medrese ve 48
sübyan mektebi bulunuyordu.(1) Rus
idaresine geçmeden hemen önce
1876-1877 y›l›nda Osmanl› Devleti taraf›ndan yap›lan bir say›ma göre,
Kars’ta iki muallimli ve 30 ö¤rencinin
e¤itim gördü¤ü bir rüfltiye(2), Ka¤›zman’da iki ö¤retmenli ve 40 ö¤rencili, Ç›ld›r’da ise bir ö¤retmenli ve 22
ö¤rencili iki rüfltiye vard›.
Rus yönetimi, Kars’a egemen oldu¤u
y›llarda halk›n bilinçlenmesini engellemek ve halk› e¤itim konusunda geri b›rakmak amac›yla son derece ac›-
● Kars Kalesinden Görünüm (Sait Küçük)
mas›z bir politika takip etti. Da¤›stan
dâhil olmak üzere bütün Kafkasya’da
en düflük bütçenin Kars vilayetine ait
olmas›, bu fikri destekler niteliktedir.(3)
Kars’ta yaflayan Türkler, e¤itim ve ö¤retim faaliyetlerinde Ruslar taraf›ndan
özellikle geri b›rak›ld›lar. Kars’taki
medreseler d›fl›nda Kars ve Ka¤›zman’daki rüfltiye mektepleri de kapat›ld› ve bu kapanan okullar›n yerine
Rus mektepleri aç›ld›. Ruslar bu okullar› cazip k›larak Türkleri kültürel bir
yozlaflt›rmaya tabi tuttular. Bu y›llarda, anavatandan Kuran-› Kerim d›fl›nda her türlü kitap ve gazetenin getirilmesini yasaklad›lar.(4)
Rus idaresi, bu y›llarda bölgede eflitsizli¤e dayal› bir e¤itim politikas› yürüttü. Tüm Kafkasya bölgesinde say›s› hiç de az›msanmayacak olan Müslüman gençlerden yaln›zca % 4,2’si
yani 265 genç, gimnazyumlarda e¤itim görürken, k›zlarda bu oran 26 kifli
ile (% 0,4) çok daha düflük bir oranda kald›. Ama ayn› tarihlerde okula
giden Rus gençlerinin oran›, erkeklerde % 39,8 (2532), k›zlarda ise %
54 (3779)’tür.(5) 1878-1918 y›llar› aras›nda Kars’ta yaln›zca bir doktor yüksek tahsil görürken, bir hukukçu ve
bir de fen memuru orta tahsilini tamamlad›, sadece 5 kifli orta mektebi
bitirdi.(6) Cumhuriyet’in ilan› sonras›
Kars’ta önem verilen konulardan biri
ve belki de en önemlisi iflte bu yüzden e¤itim oldu.
Kars halk›n›n okuma yazma seferberli¤ine kat›lmas› amac›yla merkezde
ve ilçelerde birer ilkokul aç›ld›. Numune Mektebi’nde sonra ‹dadi Mektebi
aç›ld› ve bir de ana mektebi kuruldu.
Ardahan’da ve Kars’ta birer “köy yat›l› okulu” aç›ld› ve ö¤rencilere kalacak
yer temin edilerek e¤itim aç›s›ndan
önemli bir eksiklik giderildi. 1926’da
flehirde 2 erkek ve 1 k›z ilk mektebi, 1
idadi ve 1 ana mektebi; 1929’da flehir ve kasabalarda (kaza merkezlerinde) 14 ilkokul ve 74 köy mektebi
olmak üzere 88 ilk mektep vard›. Fakat ö¤retmen eksikli¤i sebebiyle,
1934’te say› 64’e düflerken, 1935-
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
1936’da bu say›, 80’e ç›kar›ld›.(7) 16
fiubat 1938 tarihli Kars Gazetesi,
“Kars ‹li Kültür Durumu” bafll›kl› yaz›da 1938 y›l›na ait flu bilgilere yer vermektedir:
“Bu sene Kars merkezinde 63, Sar›kam›fl’ta 101, Arpaçay’da 63, Ardahan’da 26, Ka¤›zman’da 45, Göle’de
19, Posof’ta 36, Ç›ld›r’da 20, I¤d›r’da
25, Tuzluca’da 50 ulus okulu aç›lm›flt›r. Bunlar›n ö¤retmenlerini ekseriyetle, 5 s›n›fl› ilkokul mezunlar› teflkil etmektedir. Bu okullara devam eden talebe yekûnu 21.797’dir.(8)”
1938 y›l›n›n ilk günü yay›nlanan Kars
Gazetesi’nde “Kültür Haberleri” bafll›¤›yla yay›nlanan yaz›da ise kamunun kültüre verdi¤i önem üzerine aç›lan okullar konu edilmifltir:(9)
“Bu sene flimdiye kadar Digor’da yaln›z Pazarc›k Köyü’nde okul olup, o da
yoksulluk içinde köy odas›nda ödevini yapmakta idi. Bu defa, kamunun
kültüre çok önem vermesinden dolay›, 13 köye Ulus Okulu aç›lm›fl, yeteri
say›da müdavim temin edilerek e¤itime devam etmifllerdir. 13 Ulus Okulu
olan köylerin kitap ihtiyaçlar› kamunbayl›kça maariften temin edilmifltir.”
Ayr›ca 1940 y›l› içerisinde E¤itmen
mekteplerinin de merkez köylerde faaliyetlerde bulunmas›, e¤itim ve ö¤retime önemli katk› sa¤lad›. Kars Gazetesi’nin 9 Ocak 1940 tarihli nüshas›nda yer alan, gezici baflö¤retmenlerin teftifllere devam etti¤ine yönelik
haber, bu mekteplerin denetlendi¤ini
göstermektedir.(10) 1943 y›l›nda Maarif
Müdürü ‹brahim Özda¤ ve arkadafllar›n›n çabalar›yla Kars’ta ilk kez aç›lan ilkokul sergisi, çal›flmalar›n halkla
paylafl›lmas› aç›s›ndan önemli bir geliflmedir.(11)
Cumhuriyet döneminde yap›lan e¤itim seferberli¤i sadece il merkezini
de¤il, ilçeleri ve köyleri de kapsamaktayd›. 15 Kas›m 1944 tarihli Kars
Gazetesi’nde yer alan “‹lkö¤retim seferberli¤i devam ediyor” bafll›kl› haberde o y›l okullardaki art›fl oran›n›n
geçen y›la nazaran % 40 oldu¤u, yeniden flubeler aç›ld›¤› ve yeni yard›mc› ö¤retmenler al›naca¤›na dair bilgiler yer almaktad›r.(12) Yine ayn› gazetenin ayn› say›s›nda Cumhuriyet Bayram›’nda Arpaçay’a ba¤l› köylerde 9
köy okulunun aç›ld›¤›, 28 okulun da
temelinin at›ld›¤›, ayr›ca Sar›kam›fl’ta
köy enstitüsü mezunu için 31 okulun
yapt›r›ld›¤›, Ka¤›zman’da da gelecek
21
sene mezun olan ö¤renciler için köy
okullar›n›n yap›m›na baflland›¤› yazmaktad›r. Kars Gazetesi’nin 9 A¤ustos 1944 günkü nüshas›nda köy bütçelerine konulan tahsisatla il genelinde 120 köy okulunun temellerinin at›ld›¤› belirtilmektedir.(13)
Kars, Cumhuriyet döneminde e¤itimde önemli ataklar yaparak, di¤er illere göre e¤itim konusunda daha ileri
bir seviyeye geldi. H›zla geliflen okuma yazma seferberli¤i ilerleyen y›llarda da devam etti. Kars Gazetesi’nin
30 Aral›k 1944 günlü nüshas›nda ö¤retmenli okullardaki ö¤renci art›fl›
6.443 olarak verilmektedir. Bu oran
bir y›l önceki verilere göre % 83’lük
bir art›fl anlam›na gelmektedir. 1943
y›l› sonunda ö¤retmenli okullara
7.861 ö¤renci devam etmekte iken
1944’te bu say› 6.443 ö¤rencinin eklenmesiyle 14.304’e yükselmifltir.(14)
Kars’ta, e¤itim faaliyetlerinin h›z kazanmas› ile e¤itim ö¤retimde önemli
bir ilerleme kaydedildi. 1945 ders y›l›
sonunda Kars ilindeki ilkokullar›n durumu flöyledir: Kars’ta 31, Ardahan’da 38, Arpaçay’da 12, Ç›ld›r’da
5, Göle’de 4, I¤d›r’da 8, Ka¤›zman’da
10, Poskov’da 30, Sar›kam›fl’ta 42,
Tuzluca’da 5 olmak üzere toplam 185
ilkokul, ayr›ca bütün kazalarda 259
e¤itmenli ( 3 s›n›fl›) okul.(15)
Kars’ta bir taraftan e¤itim kurumlar›n›n say›s› ve niteli¤i ile ilgili çal›flmalar
yap›l›rken, bir taraftan da ö¤retmenlerin bir araya gelip vakit geçirebilecekleri bir mekâna ihtiyaç duyuldu.
1958’de Kars’ta Ö¤retmenler Lokali
aç›larak, bu eksiklik giderildi.(16)
28 Aral›k 1960’ta Kars Hapishanesi’nde bir okuma yazma kursu aç›ld›.(17) Ayr›ca 1960 y›l›n›n hemen bafl›nda 2 numaral› çocuk kütüphanesi
de aç›larak hizmete bafllad›. 1 numaral› çocuk kütüphanesinden; Kaleiçi
mahallesi ve civar›nda oturan ö¤rencilerin uzak oluflu nedeniyle faydalanamamalar›, Kaz›m Karabekir ‹lkokulu içerisinde yeni bir kütüphane aç›lmas›n› gerektirdi.(17) Yine 1960 y›l›nda
Türk Kültür Derne¤i’nin kaza ve nahiyelere kütüphane açaca¤› fleklinde
bir haber yer almaktad›r. Haberde,
derne¤in Maarif Müdürlü¤ü ile iflbirli¤i yapaca¤› ve kütüphanesi bulunmayan kaza, nahiye ve köylerde Maarif Vekâleti’nin kütüphane kurulmas›n› istedi¤i ve bütçenin de Özel ‹dare,
Belediye ve köy bütçelerinden temin
edilece¤i belirtilmektedir.(19) 1964 y›l›
içerisinde Kars Halk E¤itim Merkezi
Müdürlü¤ü’nce Kars’›n köylerindeki
halk okuma odalar›n›n her birine, 50
Lira tutar›ndaki çeflitli kitaplarla, halk
e¤itimi yay›nlar› gönderildi.(20)
Kars’ta e¤itim ö¤retim faaliyetlerine
verilen önem, okur-yazar say›s›n›n
artmas›nda büyük bir etki oluflturdu.
1967 Kars il y›ll›¤›nda, ilkö¤retim ça¤›ndaki çocuklar›n okula gitme oran›
Türkiye genelinde % 59 olmas›na
ra¤men, Kars’ta bu oran % 65 olarak
gösterilmektedir.(21)
1- Kars, (CHP Halkevleri Bürosu Yay›nlar›) ‹stanbul, 1943, s.77.
2- “Bu okul kentte en yüksek e¤itim veren kurum
olmas› itibariyle önemlidir.” ‹lber ORTAYLI, “Çarl›k
Rusyas› Yönetiminde Kars”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Say›: IX, ‹stanbul, 1978, s.356.
3- “Rus maarifi, Kars Vilayetine 1898 y›l› için sadece 5.808 alt›n ruble ay›rd›.” Ortayl›, “Çarl›k Rusyas› Yönetiminde Kars”, s.357.
4- DAYI, Esin Derinsu, Elviye-i Selase’de (Kars,
Ardahan ve Batum) Milli Teflkilatlanma, Erzurum,
1997,s.14.
5- Ortayl›, “Çarl›k Rusyas› Yönetiminde Kars”,
s.356.
6- Kars Yaylas›, (Kars Lisesinden Yetiflenler Cemiyeti Yay›n›), ‹stanbul, 1946, s.39.
7- Kars, (CHP Halkevleri Bürosu Yay›nlar›), s.7778.
8- Kars, 16 fiubat 1938, Say›: 622.
Kars Gazetesi: Kars bas›n tarihinde çok önemli bir
yeri olan Kars Vilayet Gazetesi, 29 Ekim 1929’de
Cumhuriyet Bayram›’ndan itibaren 4 sayfa ve haftal›k olarak ç›kar›lmaya bafllad›. 1932’den itibaren
haftada iki defa ve 500 bask›dan fazla ç›kt›. 1940
y›l› itibariyle 11 yafl›nda olan Kars Gazetesi’nde
bir zamanlar Kars’a ait, tarih, co¤rafya, halkiyat,
halk flairleri... vs gibi yerel araflt›rma notlar› ile
köycülük, hayvan ve insan sa¤l›¤› ve daha bir çok
konuda yaz›lar neflredildi. Do¤ufl Kars Halkevi Ayl›k Dergisi, Say› 13-(54), 14-(55), Y›l: 6, 1940, Haziran-Temmuz, s.31.
9- Kars, 1 Ocak 1938, Say›: 610.
10- Kars, 9 Ocak 1940, Say›: 808.
11- Kars, 19 Haziran 1943, Say›: 1148.
12- Kars, 15 Kas›m 1944, Say›: 1283.
13- Kars, 9 A¤ustos 1944, Say›: 1256.
14- Kars, 30 Aral›k 1944, Say›: 1294.
15- Kars Yaylas›, (Kars Lisesinden Yetiflenler Cemiyeti Yay›n›), s.39.
16- Demokrat Kars, 27 Ocak 1958, Say›: 731.
Demokrat Kars Gazetesi, 1955 y›l›nda yay›n hayat›na bafllayan bu gazetenin sahipleri Temel Burhano¤lu ve Nesip Vark›r’d›r.
17- Bugün, 30 Aral›k 1960, Say›: 834.
Bugün Gazetesi: 1957’de ç›kar›lan Kars’›n yerel
gazetelerinden biridir. Hem sahibi, hem de mesul
müdürü Mehmet Metin Ören’dir.
18- Bugün, 18 Ocak 1960, Say›: 556.
19- Bugün, 7 Aral›k 1960, Say›: 819.
20- Kars Eli Dergisi, Aral›k, 1964, Y›l: 1, Say›: 5,
s.13.
Kars Eli Dergisi: ‹lk bask›s› 1964’te ç›kan ve Halkevi Derne¤i ve Halk E¤itimi Merkezi’nin müflterek
yay›n organ› olan bu derginin sahibi, Halkevi ad›na Baflkan Dr. Budak Demiral’d›r. Derginin mesul
müdürlü¤ünü, Halk E¤itimi Merkezi Müdürü Hasan Kartar› yapt›. Kars’a özgü kültürün ön planda
oldu¤u bu dergide, yerel haberler, yerel hikâye ve
masallar, destanlar, maniler, koflmalar ve fliirlerin
yan› s›ra yerel yemeklerin tan›t›m›na da yer verilmifltir.
21- Kars ‹l Y›ll›¤›, 1967, s.145.
22
Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ
Memorial fiiflli Hastanesi Kalp ve
Damar Cerrahisi Uzman›
EM‹K yafl›, yumurtal›k yafl›,
cilt yafl› derken yaflam kalitesinin yükselmesine çok
önemli etkileri olan kalp ve damar yafl› da, insan hayat›n›n en
önemli parçalar›ndan biri oldu.
Sa¤l›kl› yaflam›n alt›n kurallar›ndan biri olan kalp ve damar
sa¤l›¤›n›, “damar yafl›” ile ölçmek mümkün.
K
Yeni do¤mufl bir bebe¤in kalp
ve damar yafl›, fiziksel yaflla ayn›. Yani 0. Ancak 1 yafl›ndan itibaren beslenmeye ve yaflam
tarz›na ba¤l› olarak fiziksel yaflla kalp damar yafl› farkl›laflmaya bafll›yor.
Sigara kalp damar yafl›n› 15, s›nav stresi 5, obezite ise 30 y›l
ilerletiyor. 7-8 yafllar›nda obez
bir çocu¤un damar yafl› ise 38.
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Kalbinizle
Ayn› Yaflta m›s›n›z?
‹nsanlar›n iki türlü yafl› vard›r;
biri takvim, di¤eri de damar yafl›d›r. Yeni do¤mufl bebe¤in
hem takvim hem de damar yafl›
0’d›r. Ancak bunlar birlikte ilerlemez. Çünkü insan yaflam›n›
yak›ndan ilgilendiren ancak
uzak durulmas› gereken çok
önemli faktörler, kifliden önce
kalbini ve damarlar›n› yaflland›r›r. ‹nsanlar›n 1 yafl›ndan itibaren kalp ve damar yafl› h›zla
büyümeye, fiziksel yafl›n onlarca y›l önüne geçmeye bafllar.
Sigara içiyorsan›z 15 y›l daha
yaflflll›s›n›z!
Sigara içen kifliler, takvim yafl›ndan 15 yafl daha yafll› olduklar›n› bilmelidir. Çünkü sigara,
kalp damar yafl›n› 15 y›l ilerlet-
mektedir. Yani sigara tiryakilerinde damar yafl›, 15 y›l önden
gider. 20 y›l günde 1 paket sigara içen bir insan›n ömrünün,
5-10 y›l daha k›sa oldu¤u kesinlikle bilinmelidir.
Yanl›fl beslenme kalbi 30 y›l ileri götürür
Yanl›fl beslenme de kalbi yaflland›ran en önemli risk faktörlerinden biridir. Sa¤l›ks›z beslenme, kalp ve damar yafl›n› 30 y›l
ileri götürmektedir. Amerikan
Kalp Derne¤i’nin yapt›¤› bir
araflt›rmaya göre; 10-15 yafl›ndaki obez çocuklar›n damar yafl›n›n 45 oldu¤unu saptanm›flt›r.
8 yafl
fl››ndaki çocuklar›n kalbi 38
yafl
fl››nda!
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
Çocuklukta al›nan kilolar ileri
yafllarda çok zor verilmektedir.
Çocuklukta bafllayan damar
sertli¤i, orta yaflta bafllayan damar sertli¤inin h›z›ndan çok daha farkl› seyretmektedir. 7-8
yafllar›ndaki bir obez çocu¤un
kalp ve damar yafl›, takvim yafl›n›n üzerine 30 y›l eklenerek
hesaplanmaktad›r. Bu durumda, 8 yafl›ndaki bir çocu¤un
kalp yafl› 38’dir. Çünkü obezite
nedeniyle damar cidar›nda, damar sertli¤inin bafllang›c› olan
ya¤lanma plaklar› bafllayabilir.
‹lk bir yaflfltta özel mamalar kullan›lmamal›
‹lk bir yafl içerisinde çocuklar›n
anne sütü ile beslenmesi çok
önemlidir. Bu dönemde çocuklar›n ileride obezite sorunu yaflamas›na neden olan özel mamalar, kesinlikle kullan›lmamal›d›r. 2 ile 6-7 yafl aras›nda çocuklara iyi bir beslenme ve
spor al›flkanl›¤› kazand›r›lmal›d›r. Bu dönemde; oyun oynama, bahçeye ç›kma, parka git-
23
me gibi basit e¤lencelerin yan›nda, spor da olmal›d›r. 7-15
yafl aras› çocuklar›n fast food
tarz› beslenme tarz›ndan kesinlikle uzak tutulmas› gerekir. Çocuklara 10 yafl›ndan itibaren
sa¤l›kl› beslenme al›flkanl›¤› kazand›r›lmal›, fast food’un zararlar› ö¤retilmelidir. Çocukluk ça¤›ndan itibaren sa¤l›kl› ve dengeli beslenen çocuklar, yine
genç yafllardan itibaren spor
yaparak hayat›n› devam ettirdi¤inde, 80 yafl›nda bile golf oynayabilir. Ancak ayn› yaflta
baflka bir kifli, yaflam kalitesini
düflüren her türlü olumsuz etmen nedeniyle tekerlekli sandalyeye ba¤l› kalabilir.
S›nav stresi kalpten 5 y›l götürüyor!
Gençlerin üzerine yüklenen
a¤›r s›nav stresi, kalp yafl›n›
olumsuz etkiliyor. 12-13 yafl›ndaki bir çocuk 3 y›l yar›fl at› gibi koflturuluyor, sürekli s›navlara haz›rlan›yor. Her s›nav dönemi çocuklar›n damar yafl›na 5
y›l ekliyor. 18 yafl›na gelmifl ve
en az iki s›nav geçirmifl olan bir
gencin kalp yafl›, üzerine eklenen ortalama 7 y›l ile birlikte en
az 25 oluyor.
KALB‹N‹Z‹N YAfi
fiII TAKV‹M YA fiIINIZDAN BÜYÜK OLAB‹L‹R !
fi
24
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Sar›kam›fl Destan›
Bin Dokuz Yüz On Dört Sar› Kam›flta
Bir Dram Yafland› Zaman A¤lad›
O Kara Günlerde O Kara K›flta
Esti Tipi Boran Duman A¤lad›
Hangi Can Dayan›r Bu Kara K›fla
Taaruz Emri Verdi Ol Enver Pafla
Yüz Yirmi Bin Asker Girdi Savafla
Emir Böyle ‹di Ferman A¤lad›
Düflmana Bak›nca Bir Hayli Çoklar
Hepsi Donan›ml› Zalim Alçaklar
Askere Al›nd› T›f›l Çocuklar
Yüzü Tüysüz Sebi Sübyan A¤lad›
Enver Pafla ‹nat Etmez Ald›r›fl
Taaruzda Yenilgi Verdi Bu Durufl
Allahuekberde Dondurucu K›fl
Difl Difle Vurdukça Dihan A¤lad›
Ne Kurflun S›k›ld› Nede Bir Füze
Donarak Can Verdi Bütün Müfreze
Üç Gemi Gark Oldu Kara Denize
Yetiflmedi Yard›m Güman A¤lad›
Aya¤›nda Çar›k Bunca Mücahit
Yamal› Elbise Allah›m fiahit
Onbefl Gün ‹çinde Doksanbin fiehit
‹nsan Olan Feryat Figan A¤lad›
Karlar›n Alt›nda Bulmufl Yerini
‹ki Tümen Vurmufl Biribirini
Ruslar Toplu Gömdü Türk Askerini
Dile Geldi Haki Yeksan A¤lad›
Yaral›lar Erzuruma Tafl›nd›
Lokman Hekim Kara Kara Düflündü
Kalan Asker Kafl›nd›kça Kafl›nd›
Tifüze Çare Yok Derman A¤lad›
Can Verdiler Önce Vatan Diyerek
Hepsini Rahmetle Anmam›z Gerek
Yaflanan Ac›ya Dayanmaz Yürek
Korkmazikan Yazd› Destan A¤lad›.
Allah Birdaha Böyle Ac›lar Yaflatmas›n
fiehitlerimize Gani Gani Rahmet Diliyorum
Aflfl››k Korkmaz ‹kan
25
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
SERHAT KÜLTÜR HABER
Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan
I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma
Derne¤i Piknikte Bulufltu
MRAN‹YE Serhat ‹lleri Kars Ardahan I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flflm
ma Derne¤i 29/05/2011 Pazar
Günü Ömerli Hüseyinli Köyü’nde
geleneksel piknik flöleni yapt›. Piknikte çeflitli etkinlikler düzenlendi.
Bunlardan baz›lar›;Afl›klar›n sazlar›yla memleket havalar›n› seslendirmelerinin yan› s›ra yöresel türküler eflli¤inde bar›fl kardefllik ve dayan›flman›n simgesi olan halaylar çekildi.
Çocuklara yönelik yumurta, , çuval
ve ip çekme gibi heyecan› yüksek
yar›fllar düzenlendi. Derne¤in futbol
tak›m› Ümraniye Belediyesi’nin düzenlemifl oldu¤u futbol turnuvas›nda
aç›k ara ile 1. olarak Belediye Baflkan› Say›n Hasan CAN taraf›ndan
ödüllendirerek onurland›r›ld›.
Ü
Ümraniye Serhat ‹lleri Kars Ardahan
I¤d›r E¤iti Kültür ve Dayan›flma Derne¤i 26 Haziran pazar günü ola¤an
kongre yaparak kongreye tek liste
halinde baflkan Tuncay UZUNKAYA
n›n baflkanl›¤›nda baflkan vekilli¤ine
Ömer MURATO⁄LU baflkan yard›c›l›¤›na Fikret ÖZDEM‹R, Ethem ASLAN ve di¤er yönetim kurulu arkadafllar›m›z Süleyman ONUR, Türker
TOPTAfi, Nail KOTAN, Halis GÖRKEN, Hüseyin ÇEL‹K, Ekrem ESMERAY, Metin YILMAZER, Erdo¤an AKTAfi, ‹smail KEMER, Remzi Y‹⁄‹TPAfiA, Halil ‹brahim DEM‹R, Muhammer TAfiCI, Naim SURAL, Cezmi TEMUR, Alpay AYDIN, Ekrem PERK,
Engin AYB‹RD‹, Erbay ONAYLI
DENET‹M KURULU: Vedat YA⁄IfiAN, Ali Yaflar DÜZCÜ, Adil ÇERKEZ, Gökhan TAfiDEM‹R, Ekrem
YUSUFO⁄LU, ‹dris BOZKURT,
D‹S‹PL‹N KURULU: Orhan DEM‹R,
Galip KILIÇ, Zeki KILIÇ, Seçilmifltir.
1- Münekkim Uzunkaya, 2- Hakan Cihangir, 3- Yasin Akkoflfl,, 4- Mikayil
Karaçelik, 5- Soner Zincir, 6- Mehmet Karada¤, 7- Serhat Yolcu, 8- Ufuk
Aktafl
fl,, 9- Ferhat Kuzey, 10- Mutlu Kemer (tak›m kaptan›), 11- Hakan Akkofl
26
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
De¤iflmeyen Gerçekler
‹lhan POLAT
Genel Müdür
[email protected] - [email protected]
EFR‹KA ile ihtilaf› birbirine
kar›flt›rmamak gerekir. Vahdete ters düflmeyen farkl›l›klar
meflrudur. Ancak bunlar inanç
plan›nda tevhide sosyal alanda
da vahdete ayk›r› hale geldi¤i
zaman ihtilaf de¤il tefrika olur.
Tefrika ne meflrudur nede gereklidir. Tam tersine haram ve
günaht›r. Her insan›n düflünce
ve fikirlerine sayg›l› olmam›z gerekir. ‹htilaf adab›n› unutup ihtiyat alan›n› ortadan kald›r›rsak fikirlerin farkl›l›¤›ndan düflmanl›klar do¤ar.
Din insanlar› kardefl yap›p bir
arada yaflamalar› için gönderilmifltir. Dolays› ile tefrika dinde
de¤il, bat›l inanç ve yanl›fl görüflleri benimseyip kendilerini
afl›r› tutkulara kapt›rmalar›ndan
T
Din insanlar› kardefl
yap›p bir arada
yaflamalar› için
gönderilmifltir. Dolays›
ile tefrika dinde de¤il,
bat›l inanç ve yanl›fl
görüflleri benimseyip
kendilerini afl›r› tutkulara
kapt›rmalar›ndan
kaynaklanmaktad›r.
Tefrikan›n bir nedeni de
do¤rular›n insan›n ifline
gelmeyifli ve onu hayata
tafl›madaki zaaf› ve içine
sindiremeyiflidir.
kaynaklanmaktad›r. Tefrikan›n
bir nedeni de do¤rular›n insan›n
ifline gelmeyifli ve onu hayata
tafl›madaki zaaf› ve içine sindiremeyiflidir.
‹nsanlar aras›nda ki bölünüp
parçalanma sayg›, sevgi ve bilgi eksikli¤inden ziyade haks›zl›k, k›skançl›k, düflmanl›k, öfke
ve kin gibi ahlak d›fl› etkenlerden kaynaklanmaktad›r. Allah
isteseydi insanlar› tek millet yarat›rd›.Allah›n istemedi¤ini bizim istememiz do¤ru olmayaca¤›na göre, heva ve hevesimize sübjektif yarg›m›za göre insanlar› mahkum etme huyundan vazgeçmemiz laz›m. Çünkü herkesin bizim gibi düflünmesini isteme hakk›m›z yoktur.
Her fikrin kendi içinde do¤ru
olabilece¤ini, do¤ru olmazsa
bile onu yarg›lama ve mahkûm
etme hakk›m›z›n olmad›¤›n› bilmemiz gerekir.
Ülkemizin içinde bulundu¤u bu
geçici s›k›nt›l› dönemde anlay›fll› sa¤duyulu herkesin hakk›na hürmet etmeyi kendimize fliar edinmemiz laz›md›r. Bin y›ld›r
bir arada yaflayan etle t›rnak olmufl, hayat felsefesi inanc› kültürü ayn› insanlar› ayr›flt›rmak
için suni bir tak›m geçici engeller koyarak bölmeye çal›flmak
hem o insanlara hem de ülkenin
birlik ve beraberli¤ini, huzurunu
bozmaktan öte bir anlam tafl›maz.
Bireysel olarak maalesef bu öl-
çülerin hiç birine uymad›k. Devletin bir politikas› vard› yanl›fl
veya do¤ru. Ama biz hangi ölçü
ve de¤er yarg›s› ile arkadafllar›m›z›, komflular›m›z›, ifl yapt›¤›m›z esnaf› merkeze kendimizi
koyarak yarg›lama hakk›n› bize
kim verdi. Y›llarca bir arada
problemsiz olarak yaflad›k.
Komflu hakk›n›n kutsall›¤›na,
Paylaflman›n dert orta¤› olman›n erdemine inand›k. Yarat›lan›
yaradan dan dolay› sevdik. Yunusun dedi¤i gibi o k›ld›¤›n namaz de¤il e¤er bir kalp k›rd›n
ise anlay›fl› bu millete hâkim
iken ne oldu bize.
Bencillefltik bireysellefltik kendi
menfaatimizin toplumun menfaatinin içinde oldu¤u gerçe¤ini
unuttuk. Beni komflu var falan
yerli ama iyi insan. Bizim arkadafl Kürt ama efendi birisi. Bizim alevi komflu var çok iyi insanlar. Tamamda senin iyi insan
oldu¤unu kim söyledi elinde ölçü tart› aletimi var. Düflünmeden tartmadan rastgele insanlar hakk›nda ileri geri konuflmak
ne insani nede ‹slami bir davran›flt›r. Bu gün yaflanan s›k›nt›lar›n temel kayna¤› da devlet politikalar›n›n yan›nda bu yanl›fl
davran›fllar›m›zd›r. Y›llar önce
merhum Akif’in dedi¤i gibi Gir meden tefrika bir millet düflflm
man
giremez, toplu vurdukça yürek ler onu top sindiremez. Kendi
hatalar›m›z› ve davran›fllar›m›z›
çek edelim o bize yeter.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
27
Bar›fla Giden Yol - 2
Olcay KARSLIO⁄LU
[email protected]
KIL; bilgiyi soysa-kültürel
Atüm
süreçleri ile sergilenen
davran›fl kal›plar›n› da içine alan
ve bütün yönleri ile karar alma
sürecinde muhakeme, mant›k ve
sentez gibi zihni fonksiyonlar› da
kullanarak hayat›m›z›n hemen
hemen her an›nda baflvurdu¤umuz beynin önemli bir mekanizmas›d›r.
Bir toplumun hayat› anlay›fl ve
kavray›fl niteli¤i, onun ayn› zamanda kendi iç alemindeki yans›malar› dolay›s›yla ald›¤› referans ölçüleri ve edindi¤i bilgi ile
yak›ndan ilgilidir.Ak›l ve bilgi referans›n› dini, ilmi, ahlaki ve kültürel kazan›mlar› ölçüsünde sevgi, merhamet, muhabbet ve hoflgörü melekeleri filizlenir ve çevrelerine faydal› birey olurlar. Aksi
halde Nefisden ald›¤› ölçüde
bencil, kibir, gurur, öfke, nefret,
kin, sevgi ve merhamet eksikli¤i
ön plana ç›kararak ilk önce flahs›n› vede etkileflimde olduklar›
bütün topluma zararl› olurlar.
On y›lda yüzlerce kiflinin binbir
zahmet, emek ve maddi külfetle
meydana getirmifl oldu¤u takdire flayan bir flaheser olan bir e¤itim ve ö¤retim kompleksini, akl›
nefsine inmifl birkaç flah›sla çok
az zahmet ve maddi miktarla,
ustaca planlanm›fl güçlü patlay›c›larla on dakikada ortadan kald›rmak mümkündür. Ak›ll›, zeki
ve kabiliyetli olan bilgisayar mühendisleri bu maharetlerini baflkalar›na ait olan banka hesaplar›ndaki paralar› kendine transfer
edebilir veya bir antivirüs program›, yaz›l›m› gelifltirerek bunun
önüne geçebilirler.
Ak›ll›, zeki ve kabiliyetli olan siyaset ve politikac›lar; vekili olduklar› milletine e¤itimde, adalette,
sa¤l›kta, din ve vicdan hürriyetinde vede di¤er temel hak ve
hürriyetlere aidiyetindeki çeflitli
›rk, dil, din, etnik köken ve mezhep fark› gözetmeksizin toplumun refah›n› art›r›c› her türlü çal›flma yapabilir, faaliyetlerini uygarca icra edebilirler.Ve yine
ak›ll›, zeki ve kabiliyetli olan siyaset ve politikac›lar vekili olduklar› milletine bu kazan›mlar›, temel
hak ve hürriyetleri kendi görüflünde çizgisindeki küçük bir
az›nl›k grubuna fayda sa¤layabilirken ve hatta kendilerine göre
çeflitli sebeplere, kavramlara veya ideolejilere dayanarak bütün
bu hizmetlerin toplumun di¤er
kesimlerinin faydalanmamas›
için kanun bile ç›karabilirler.
Bunun için ortak de¤erler etraf›nda ›rk, dil, din, etnik köken,
kültür ayr›m› gözetmeksizin dünyan›n dört bir yan›nda dini, ilmi,
edebi kanaat önderleri, sosyo
kültürel alanda faaliyet icra eden
oryantalistler, resmi ve sivil toplum örgütleri, kurulufllar› nefes
ald›¤›m›z hayat› daha güzel ve
müreffeh bir yer k›lmak için; hiçbir maddi- manevi menfaat ayr›m› gözetmeden bizleri sevgi,
ak›l, vicdan, hoflgörü ve merhamet iklimi etraf›nda bir oluflum
tesis etmek ve zeminini haz›rlamak için; o gönüllü yüce kametlere, ar›nm›fl ruhlara, kültür ve
muhabbet elçilerine her zamankinden daha çok ihtiyaç vard›r.
Bedeni ve ruhi bir bütünlük cemine haiz yarat›l›flta olan insano¤lu, önce kendini tan›mal›, bil-
meliki onu maddi-manevi hay›rlardan al›koyan nefsine karfl›
mücadelesini yapabilsin ve böylelikle vicdani melekelerini inkiflaf ettirerek yarat›l›fl›n as›l maksad› olan insan-› kamil olma yolunda bir günefl gibi hem kendini hem de yarat›lm›fllara bir mürflit, rehber olabilme yolunda ilerleyebilsin.
Aflk, sevgiyi anlatman›n, yaflatman›n en iyi yoludur.Yarat›c› olan
ALLAH(c.c) e¤er sevgisini yaratt›¤› varl›k aleminde yeflertmese
idi bizler onun eksikli¤i ile dünyada adil ve mutlu bir yaflam
olamayacak, her yeni birgün ayr› bir kaosa, ak›l almaz katliamlara varl›k sahnesi tan›k olacak ve
hayatiyetini
sürdürebilmesi
mümkün olmayacakt›.
Onu idrak eden o yüce ruhlar;
muhabbeti, sevgiyi, huzuru, sayg›y›, temiz vicdani aflk› ayd›nl›¤›,
varl›¤› temsil ederler.
Onu bilmekten aciz kirlenmifl
ruhlar, sevgisizli¤i, merhametsizli¤i, çirkinli¤i, nefisi, karanl›¤›,
yoklu¤u temsil ederler.
Bar›fla giden yol; mutlulu¤a ulaflan yollar› aramal›...
Aramal›; ama ne arad›¤›n› bilmek en mühimi...
R›zk› ararken; Rezzak› vereni
unutmamal›...
Ifl›¤a koflan pervaneler gibi yanmal›; ar›nmal› ruhlar›
fiah damar›ndan yak›n olana yelfi
ken açmal›...
Bar›fla, mutlulu¤a, ayd›nl›¤a, huzura, kap› aralayan, o kap›n›n
efli¤inde basamak olan... O yolda mihmandarl›k yapanlara ne
mutlu...
28
Dr. Yaflflaar KALAFAT
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Birleflik Kafkasya’da Ortak
Halk Kültür Kotlar› (1)
Halk Bilimci-Araflt›rmac›s› Yazar
[email protected]
[email protected]
‹Z sunumumuzu; Kuzey ve GüBney
Kafkasya halklar›n›n halk
inançlar›n› Anadolu’da ve Kafkasya’da büyük ölçüde yerinde ve k›smen de edebiyattan incelemifl bir
kimse olarak yapmaya çal›flaca¤›z.
S›n›rl› çal›flmalar›m›zda sadece Türkiye’nin kuzeydo¤usunda yer alan
Kafkasya halklar›n›n halk inançlar›n›
incelemekle kalmad›k, kuzey bat›s›nda Balkanlar ve güneydo¤usunda Orta Do¤u halklar›n›n da halk
inançlar›n› incelemeye çal›flt›k. Kafkasya halk inançlar›na bir az daha
fazla hulul imkân› bulduk. Bu imkan
bize bir taraftan Kafkasya’daki Türk
soylu halklar›n Altaylar ve Ulu¤ Türkistan’daki soydafllar›n› yerinde incelemifl olmam, di¤er taraftan Kafkas halklar›n›n Anadolu’daki akrabalar›n› da incelemifl olmam sa¤lam›flt›r.
Bununla sadece flunu söylemifl olmuyoruz. Halklar› itibariyle Anadolu’da bir Kafkasya veya Kafkasya’da
bir Anadolu oldu¤u için halk kültürlerinde de do¤al olarak aynilikler,
müfltereklikler olacakt›r. Biz binlerce
y›l ötesine giden derinlikleri töre birli¤ine, mitoloji birli¤ine varan ortak
payda kotlar›ndan söz ediyoruz.
Saniyen arz edelim halk kültürü ortakl›¤› deyince; halk tababeti, halk
takvimi, halk el sanatlar›, halk mutfa¤›, halk musikisinden söz etmiyoruz.
Bizim yo¤unlaflmaya çal›flt›¤›m›z
alan; mitoloji ve töreden de bahsediflimizden anlafl›laca¤› gibi halk
inançlar›d›r.
Kafkas halklar›n›n siyasi birli¤i konusu ve birlikteli¤in Türkiye boyutu arkadafl›m Hasan Kanbolat taraf›ndan
makale baz›nda ele al›n›p incelenmifltir. Biz konunun bu boyutuna
do¤rudan deyinmeyece¤iz. Siyasi
birliktelikle, bizim araflt›rmam›z›n ortak yönü, bizim göstergemizin de
kültürel birli¤e iflaret etmifl olmas›d›r.
Bu fikir bizde ilk defa 1980’li y›llarda
Elaz›¤’da yap›lan uluslararas› bir dil
bilgi sezonunda do¤du. Orada ünlü
bir dilci “ Kafkasya’da ciddi bir destan kültürü vard›r. Bu kültürü Kafkas
halklar› birlikte yaratm›fllard›r” diyordu.
Evvelce de konuya dair baz› k›v›lc›mlar Yahya Kanbolat’›n1[2][1] eserinde kafamda çakm›flt›.
Böylece karfl›m›za siyasi birlikteli¤i
bir zaruret haline gelen özellikle Kuzey Kafkasya ç›km›fl iken, onun kültürel birli¤i üzerinde durulabilirdi.
Halk inançlar› bu konuda ne diyordu? Konu çok hassast›. Bizde al›flkanl›kt›r bir halk› ya yok sayar›z veya
onun kimli¤ini muhakkak kendi kimli¤imize ba¤lar›z. Bu duruma da
düflmek istemezdim.
Anadolu’daki Türk soylu olmayan
Kafkas kökenli akraba toplumlar aile
ba¤lar› itibariyle de yabanc›m de¤ildi. Oset, Çeçen ve Çerkezlerle ba¤lant›l› idim. Ancak bunlar›n kaynakl›¤›ndan al›nacak sonuçlar s›n›rl› idi.
Zira asgari yüz y›l birlikte yaflam›fl
halklar›n, halk inançlar›nda özgün
tespitlerin bulunmas› kolay olmuyor.
Taraflar do¤al olarak etkileyip, etkilenmifl oluyorlard›.
Bu itibarla çal›flmalar›m›zda izledi¤imiz metotla hayat›n dü¤ün, evlilik,
ölüm gibi safhalar›ndan derledi¤imiz inançlar do¤al olarak büyük ölçüde aynilik arz ediyordu. Ancak
yapt›¤›m›z tespitler bizi çok eskilere
gidebilece¤imiz bir inanç sistemine
götürüyordu. Bu sistem büyük ölçüde Kafkas ve Anadolu halklar›nda
aynilik gösteriyor ve bu müfltereklerin kaynaklar›n› Türkistan ve Altayeski inanç kültüründe de bulabiliyorduk.
Bununla; bir k›sm› Turanî, bir k›sm›
‹ranî ve bir k›sm› da ‹bero Kafkas
kökenli olan Kafkas halklar›n›n muhakkak Türk kültür dairesine girdiklerini söylemek istemiyorum.
fiunu rahatl›kla söyleyebilirim. Atl›
göçebe medeniyetin kurucular› aras›nda Asya Türk kavimleri ile Kafkas
halklar› bir arada vard›lar. Veya Töre
ile ilahi tebligat aras›nda bir müfltereklik var ise bu tebligat›n kapsam›na giren co¤rafya Altaylar, ‹ç Asya
Anadolu ve Kafkasya’y› kaps›yordu.
‹zah›ma kavimler göçünü almak istemiyorum. Kimmer geldi, ‹skitler
gitti, Avarlar flöyle oldu, Hunlar böyle oldu bahislerine girmek istemiyorum. Atl› Bozk›r medeniyetinin flüphesiz sadece inanç ve hukuk boyutu yoktu. Devlet fleklinden, ekonomik hayat›ndan, sanat dünyas›na
kadar bu medeniyet bir bütündür.
Biz alan›m›zla ilgili bulgular› arz ediyoruz.
Ufuk Tavkul, Kafkasya’n›n etnisitesini anlat›rken Kafkas Ötesi olarak bilinen ve Ermenistan, Gürcistan ve
Azerbaycan’dan meydana gelen
kesimin d›fl›nda kalan k›sm›n as›l
Kafkasya oldu¤unu belirtip bu bölgenin halklar›n› Abhaz, Ad›gey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Güneyi ve
Kuzeyi ile Osetya, Çeçen, ‹ngufl ve
Da¤›stan’da yaflayan halklar olarak
zikretmektedir. Gürcistan’da yaflayan halklardan Svan ve Hevsur kabilelerini de bu kapsamda mütalaa
etmektedir. Bu bölgenin sosyolojik,
etnolojik, antropolojik ve kültürel ortakl›klar›n› vurgulamaktad›r.1[3][2] Biz
Ufuk Tavkul hocaya yaklafl›m normlar› itibariyle büyük ölçüde kat›l›yoruz. Ancak biz daha genifl kapsaml› bir kültür birli¤i içeren co¤rafya
üzerinde duruyoruz. Hocan›n Da¤›stan halklar› dedi¤i halklar›n aras›nda Türkmenler, Karapapahlarla
birlikte di¤er Azerbaycanl› Türkler
de vard›r. Bu bölgenin di¤er halkla-
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
r›ndan Nogaylar ve Kumuklar da,
Karaçay-Malkarlar da oldu¤u gibi
Türk soylu halklard›r. Daha ileri giderek Anadolu’daki Kafkasya kökenli
halklar da düflünülerek. Daha da ileri giderek yukar›daki ifadem tekrarlan›larak denilebilir ki, Tavkul’un çizdi¤i co¤rafya Anadolu’yu da kapsamaktad›r. Bu anlamda Kafkasya ayn› zamanda bir Ortado¤u veya Anadolu ayn› zamanda bir Kafkasya ülkesidir.
1404 y›l›nda Baflpiskopos ‹oan Galanifontibus Karaçayl›lara “Kara
Çerkezler” diyordu. XIV yy’›n yaz›l›
kaynaklar› Karaçay ve Balkarlar’a
As, Bolgarlar, Karaçerkezler ve Tavlu Aslar demekteydiler. Kupfer
1828’de yazd›¤› eserinde Karaçayl›lar› Çerkez olarak nitelendirmiflti.
1639 ve 1692 y›llar›nda yaz›lm›fl
Gürcü ve Avrupal› baz› yazarlar›n
eserlerinde Karaçay ve Balkarlar’a
Da¤l› Çerkezler diyorlard›. Farkl› iki
halk› ayn› isimle adland›rmak o iki
halk›n kültürel hayatlar›ndaki ayn›l›ktan da do¤mufl olabilir.
Karaçay kelimesinin etimolojisi yap›l›rken Kara’n›n anlamlar›ndan birisi
olan “büyük”ten yola ç›k›larak, büyük çay ve büyük çayl›lar anlam› verilmektedir. Ancak Kara’n›n di¤er
anlamlar›ndan birisi de “kuzey”dir.
Karadeniz örne¤inde oldu¤u gibi
“Kuzeydeki deniz” gibi “Kuzeydeki
çay” anlam›na gelebilir. Çerkez bölgesinin kuzeyindeki halk anlam›na
da gelebilir. Kafkas halklar›n›n hepsine genel Çerkez ad›n› yak›flt›rm›fl
olmay› bir dönem Frans›z seyahat
yazarlar›nda da görüyoruz. Türkiye’de bilhassa Kars yöresinde Çerkez etnik ismi Sovyetler da¤›lmadan
evvel bütün Kuzey Kafkas halklar›
için kullan›l›rd›.
Konuya girerken töre birli¤inden söz
etmifltim. Töreyi ustalar› tarif ederlerken “örf, adet, yol, kural, gelenek,
görenek, yasa ve kültür anlamlar›n›
karfl›lamaktad›r”1[4][3] demektedirler.
Töre Karaçay Balkar Türklerinde Yasa idi. Bu teflhis di¤er Kafkas toplumlar› için de geçerli idi. Töre uygulay›c›lar toplumun bütün s›n›flar›ndan seçilmifl temsilcilerden olufluyordu. Bunlar›n yöneticilerini asilzadelerin seçkinleri oluflturuyordu.
29
Da¤ topluluklar›n›n da töresi vard›.
Bafl Töre Balkarya’y› yönetiyordu.
Töre kelimesinin kökü eski Türkçedeki “türe” sözünden geliyordu. Kafkasya’daki anlam› “fleref” demekti.
Biz, törenin farkl› isimlerle de an›lm›fl
olsa Bozk›r medeniyetinin tarihten
süzülüp gelen dini akaide olabilece¤i kanaatindeyiz. Türklük ismini
muhtemelen Türk Ata’dan al›rken bize göre Nuh’un neslinden Yasef’in
torunu, Azer’in o¤lu Hz. Türk ilahi bir
tebligatla görevlendirilmiflti. Kafkas
halklar› aras›ndaki töre müflterekli¤i
Genel Türk töresi ile ciddi ortakl›klar
içermektedir.
Aileler ataerkildi. Baba soyu esas
al›n›rd›. ‹ç evlilik büyük ölçüde yoktu. Pederflahi aile düzeni hâkimdi.
Namus-fieref-Onur önem arz ediyordu. Bir ailenin namusu köyün namusu idi. Kan kutsald›. Kan davas›
vard›. Dava bütün oban›n davas› idi.
Toplum s›n›fl› idi. ...Kan akrabal›¤›
olmayanlar aras›nda süt akrabal›¤›
yayg›nd›. Ayr›ca “atal›k”, “babal›k”
müessesi yayg›nd›. Ciddi bir konakl›k müessesi vard›. Kafkasyal› evine
konak olarak gelmifl kimseyi namusu olarak alg›lar, evine s›¤›nm›fl bir
kimseyi hayat› pahas›na korurdu.
Eski Türk inanç sisteminde bu uygulama “eflik” ile simgelenmifltir. Eflikten içeri girilince evin iyesi, koruyucu ruhunun himayesine girilir. Ayn›
flekilde aulun, köyün, kutsal Ötügen’in de koruyucu iyeleri vard›.
“Saban toyu”, “Tegri Toy”, “Gollu”,
“Gutan”, “Hardar”, “Erireg”, “Nevruz” gibi mevsim merasimle ciddi
ortakl›klar vard›.
Kafkas halk destanlar› ile Genel
Türk destanlar› aras›nda ciddi müfltereklikler vard›r. Türk mitolojisinde
kiflio¤lu Tanr›n›n eseri olan kutsal
yer ve kutsal gök aras›nda yarat›lm›flt›. Kafkas destan kahraman›
Nartlar, Debet’den türemiflti. O gök
ve yer kutsal ruhlar›n›n o¤lu idi. Elburus da¤lar›n›n ete¤inde yarat›lm›fl
ve demir ile di¤er madenlerin piri
idi. Bu motif bütün Kafkas halklar›nda varyasyonlar› ile yaflamaktad›r.
Demir ve demirci kültü Türk mitolojisinde de önemli yer tutar. Debet
Ad›gelerin, Abhazlar›n, Abazinlerin
Osetlerin destanlar›nda da yer al›r.
Keza Nart destanlar›ndaki Emegenler ile Türk mitolojisindeki kara iyeler
aras›nda ciddi benzerlikler vard›r.
Kafkas halklar› halk sufizminde; tafl,
su, a¤aç, od, günefl, ay, demir, sar›msak vard›r ki, bunlar Genel Türk
halk inançlar›nda ayr› ayr› kült oluflturmufllard›r. Çok ciddi bir da¤ kültü
vard›r ki, bu Tanr›y› gökyüzünde, yukar›da düflünme inanc›n›n bir sonucu olup, Gök Tengri inanç sisteminin
bir ürünüdür. Karaçaylar da¤ iyesine Eliya diyorlard›.
Soruvbek, Alkar›s›, Karakura, Karabasan, Obur, Cad›, Emegen, sahipli
yer inanc›, yerlerin ba¤lanm›fl olmas›, oca¤›n kutsall›¤› inanc› vard›.
Celmovuz da bir kara iye olup ay›n
tutulmas›na yol açan bir iyedir. Bu
iye farkl› telaffuzlarla bütün Türk
dünyas›nda bilinmektedir. Ondan
gürültü yap›larak korunular.
Kafkas halklar›nda da Rüzgâr›n piri
(Gori) ve ya¤murun piri (Godi-Godi)’ye inan›l›r. Gücüne inan›lan hayvanlar›n ismi ile an›lmas›n›n sak›ncas›na Kafkasya’da da inan›l›r. Keza
kurt kültü Kafkas halklar›nda da vard›r.
Aile büyüklerine özel ihtiram vard›r.
Erke¤in toplum içerisinde farkl› sayg›nl›¤› oluyordu. Bazen bir ömür boyu gelinlik sürüyor “ses sak›nma”,
“isimle anmama” uygulamalar› yap›l›yordu. 3-5 yafllar›nda dahi olsa kay›nbiraderlere yetiflkin erkek muamelesi yap›l›yor, genç evliler çocuklar›n› ebeveynlerinin yan›nda sahiplenmiyorlard›. Buna riayet etmeyenler “töresiz” kabul ediliyor “töreli
ol” diye uyar›l›yorlard›. Bu türden insanlara “yol töre ö¤renmemifl” deniliyordu.
Bu tür misalleri art›rmak mümkündür. Özetle söylenebilir ki, Kafkas
halklar› aras›nda dil ve din birli¤i yeteri kadar yok ise de, Töre ve mitoloji birli¤i vard›r. Bu birlik atl› bozk›r
medeniyetinin karakterini tafl›maktad›r.
1[1] Arflivden
1[2][1]1864 y›l›na Kadar Kuzey Kafkasya Kabilelerinde Din ve Toplumsal Düzen, Ankara, 198
1[3][2] U. Tavkul, “Sosyolojik Aç›dan Kafkasya
Halklar›n›n Etnik ve Kültürel, Birleflik Kafkasya,
Haziran-A¤ustos, 1997, Say› 11, ss.11-15
1[4][3] Sedat Veyis Örnek, Türk Halk Bilimi, Ankara, 1995, s.128
30
Afl›klar Konser Verdi
Enver Gürkan (Afl›k Gürkan›) ve Dursun Do¤an (Afl›k Kevseri) Ümraniye
Ahmet Cevdet Pafla ‹lkö¤retim Okulu’nda ö¤rencileri saz eflli¤inde türküler ve fliirler okuyarak coflturdular.
Afl›kl›k gelene¤ini yaflatan afl›klar›m›z›
kutlar üstün baflar›lar dileriz.
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
SERHAT KÜLTÜR HABER
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
31
Abbas GÖKÇE’nin Yeni Kitab› Ç›kt›
SERHAT KÜLTÜR HABER
Önsöz
S›rt›mda tafl›d›¤›m y›llar; “uzun mu
uzun...” olmas›na ra¤men, ancak “bir su
içimi “kadar yaflayabildi¤im flu hayatta;
tatl› ve ac› nice, nice an›lar›m olmufltur.
Ço¤u kez insan› güldüren ve düflündüren
an›lar...
Her fani gibi: benim de ömrümün sonuna
konulacak nokta ile birlikte, bunlar› al›p da
öteye götürmek istemedim bu âlemden...
Ço¤u kez güldüren, düflündüren ve f›kra
tad›nda olan bu an›lar›m› kaleme al›rken;
benim daha önce yay›mlam›fl bulundu¤um f›kra kitab›m geldi akl›ma...
Bu kitaptan sonra da derlemifl oldu¤um
ne çok f›kralar vard›, bende... Bunlar›n tümünü bir kitapta toplamak geldi içimden...‹flte bu duygularla haz›rlad›m bu
eseri...
Hüzünlenmek ve gülmek insan›n do¤as›nda vard›r, insan oldu¤u için...
‹nsan; kimileri taraf›ndan “Gülen yarat›k”
olarak da tarif edilmifl bulunmaktad›r.
Baz› hayvanlar›n yüzlerinde de gülme çizgisine rastlanabilir; fakat bunlar, insanlar›n
anlad›¤› biçimde bir gülmek kabul edilebilir mi?..
Gülmek bir çeflit, duyumun d›fla vurulufludur. Gülerken insan›n kalp at›fl› h›zlan›r,
nefes al›fl› artar, bir rahatl›k, bir gevfleme
hissedilir. Bunlar; insan›n beyninden salg›lanan ve “endorfin “ ad› verilen bir madde ile olur. Endorfin insan vücudunda gerginli¤i ve a¤r›y› geçici de olsa azalt›r. Buna “mutluluk hormonu” da denilebilmektedir.‹nsanlar için gülme¤i; bir gevfleme ve
boflalma hali olarak da kabul etmek mümkündür.
‹nsanlar genellikle, normal yaflam gidifline
uymayan garip, tuhaf, acayip, ya da komik fleylere gülmektedirler.
Bunun kayna¤› daha çok yaflam içindeki
ayk›r›l›k ve gariplikler, tiyatrolarda oyna-
“Bir Kahkaha Tufan›”
nan komediler, hikâyeler, karikatürler, f›kralar ve anekdotlar olabilir.
“Bir insan›n, gülebildi¤i kadar insan” oldu¤u da düflünülebilir.
Ça¤›m›z›n yaflam koflullar›, üzüntüler, tatmin edilemeyen arzu ve istekler ile di¤er
s›k›nt›lar insan yüzünden gülme¤i silmifl
ve al›p götürmüfltür adeta...
Bir asra yaklaflmakta olan flu ömrüm içinde; beni çok güldüren ve düflündüren nice, nice olaylar geçmifltir bafl›mdan...
Bunlar›, ben her dile getirdikçe arkadafllar›m bu güzel an› ve anekdotlar› niçin bir
araya getirip de yay›mlamad›¤›m› sorarlar
zaman zaman...
Bu görüfllerden yola ç›karak, takriben on
dokuz y›l kadar önce yay›mlam›fl bulundu¤um; “Gül Gülebilirsen “ ad›ndaki f›kra kitab›ma; nice, nice ilginç an› ve anekdotlar›m›
kat›p ve ayr›ca yüzlerce yeni ve çok enterasan f›kralar› da seçip, eklemek suretiyle;
daha çok geniflleterek bu kitab› yay›mlam›fl
bulunuyorum. “Bir Kahkaha Tufan›“
Bu kitap içindeki an› ve anekdotlar›n tamam› bana aittir...F›kralara gelince; onlar›n da bir k›sm› bizzat bana ait olmakla
beraber, çok büyük bir kesimi de benim
derleyip, revize etti¤im f›kra ve anekdotlardan oluflmufltur .
An› ve anekdotlardan hemen sonra, bu kitab›n ilk kesiminde yer alm›fl olup da taraf›mdan yaz›lm›fl ya da revize edilmifl bulunan,f›kralar; herhangi bir bölgeye has olmay›p, “genel” ve tabiri caizse, orijin aç›s›ndan “anonim” f›kralard›r.
Bunlar›n d›fl›nda kalan f›kralar belli bir bölge ya da topluma ait olup, yaz›m ve anlat›m›nda o toplum veya yöre flivesine uygun bulunmas› için taraf›mdan gayret sarfedilmifl bulunmaktad›r.
Bu s›ralamay› ve sahifelerini fihristte görmek mümkündür.
Kitab›n bafltaraf›na eklenmifl olan k›sa genel fihrist d›fl›nda; okuyucunun istedi¤i; an›,
f›kra ve anekdotu hemen
bulabilmesi için, kitab›n
sonuna ayr›ca ayr›nt›l›
bir fihrist eklenmesi uygun görülmüfltür.
Bu kitaptaki bölümler
aras›nda; memleketim
olan Kars’›n apayr› bir
yeri ve özelli¤i vard›r.
Ben bir Karsl› olarak bu
özellikler üzerinde durdum ve oras› ile ilgili
olup da pek ço¤unu bizzat yaflam›fl bulundu-
¤um anekdotlar› da asl›na sad›k kalarak
dile getirmek benim için bambaflka bir
haz oldu.
Kars’›n demografik yap›s›; süslü ve güzel
bir mozaik mermere and›r›r. Orada konuflulan çeflitli fliveler bu mermerin orijinal
renklerini oluflturmufltur...
“Azeri”, “Terekeme”, “Yerli”, “Laz”, “Kürt”
ve “Malakan” fliveleri ile pekçok f›kra ve
anekdotlara
rastlamak
mümkündür
Kars’ta...
Bu anlat›lan f›kralar; oldu¤u gibi, “flivelerine sad›k kal›narak aksettirildi¤i” taktirde,
daha samimi ve s›cak bir hava kazanaca¤›na inanarak yazd›m..
Bu kitab›; evde, yolda, yatakta, yolculukta
ve izinli günlerinizde elinizden b›rakamayaca¤›n›za inan›r, tüm okurlar›ma sayg› ve
sevgiler sunar›m.
Abbas GÖKÇE
Ahmet fifiaahin’in Telâflfl›› Ve…
Ahmet fiahin de Kars’›n tan›nm›fl simalar›ndand›. Terekeme as›ll› olup da Kâz›mpafla Caddesinde peynir, kaflar,
ya¤ vs. ticareti yapan rahmetli’nin dükkân›, manifaturac› olan rahmetli babam›n dükkân›n karfl›s›nda idi.
Bir sabah, Ahmet fiahin elindeki "Ekinci" Gazetesi ile babam›n dükkân›na girer:
- Ay Hetem Efendi, Allah gav›l elliyer mi
heç?.. Senin o¤lun; menim enifltem Zekeriya’y› fiavflat’a yolluyer!..
Rahmetli babam kendisini gülerek karfl›lay›p çay ›smarlad›k-tan sonra sohbete devam etmifller.
Asl›nda konu flu:
Onun damad›, fiavflatl› ve avukat. Artvin ve fiavflat yerine Kars’ta avukat…
O tarihlerde ben de avukat›m,Kars’ta…
O "Kars" Gazetesinde ve ben de "Ekinci" Gazetesinde yaz›lar yaz›yoruz, zaman, zaman...
Benim son olarak Ekinci de ç›kan Kars
ile ilgili bir yaz›mdan ötürü -tabiri caizse- çizmeden yukar› ç›karak yanl›fl
fleyler yazm›fl.
Ben bunu okuyunca, hata ve yanl›fllarla dolu elefltirisine k›za-rak bir cevap
yazd›m ve o yaz›y› flu beyitle bitirdim:
"Bilgi ister Karsl›lar; bize sökmez safsata; / Yanl›fl geldin dön geri, yürü yavrum fiavflata!.."
Ahmet fiahin’in telâfl› iflte bundanm›fl!..
32
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Anan Ölsün, Nenen Ölsün,
Yoksa Sinan Ölsün "Sar› Gelin"? (1)
Hikmet BABAO⁄LU
"Yeni Azerbaycan" gazetesinin
genel yay›n yönetmeni
“Sar› Gelin” türküsünü dinleyen her
Türk için bu türkü oldukca do¤mad›r.
Evvela , türkünün sözleri O¤uz Türkleri’nin Boyat Boyu’nun yaratt›¤› edebi üslupta, bayati tarz›nda yaz›lm›flt›r.
Toplam yedi heceden ibaret, oldukça
sade vezinde yaz›lm›fl bu sözler bayati tarz›n›n bütün olumlu tarz›, ak›c›l›¤›, sadeli¤i, ayd›n ifade tarz› ve yal›n halk dili ile yaz›ld›¤› için çok sevilmifltir. Bayati yaln›z Türklere ait bir
yarat›c›l›k numunesidir. Bu üslup Irak
Türkmenleri ve Azerbaycan’l›lar›n en
çok istifade etti¤i halk edebiyat› numunesi olmakla beraber, baflka hiçbir halk›n flifahi yarat›c›l›¤›nda görülmeyen bir edebi örnektir.
Türkünün çok popüler olmas›nda ve
sevilmesinde ikinci sebep ise onun
konusu ile do¤rudan alakal›d›r. Türküde bir aflk hikayesinden bahsedilir ve
bu hikaye oldukça tesirli sözlerle anlat›l›r. Türküyü çok sevdiren üçüncü
taraf ise melodisinin yine halk edebiyat›n›n önemli alanlar›ndan olan afl›kl›k sanat›ndan kaynaklanmas›d›r.
‹lk bak›flta her ne kadar türkü Azerbaycan afl›k havalar› ile uygunluk
göstermiyor gibi görünse de türküyü
dikkatle dinledi¤imizde melodisinin
asl›nda en eski afl›k havalar›ndan
olan ‘’‹revan çukuru’’ havas›n›n melodilerinin “Sar› Gelin” türküsünde yeniden hayat buldu¤u ve daha hazin
ve gaml› bir flekilde bu aflk hikayesinin bitmesini istemeyen ve bu çaresiz aflka yas tutarcas›na hazin hazin
inledi¤ini duymaktay›z.
Peki tepeden t›rna¤a ister sözleri ister musikisi ve isterse gaml› konusu
ile Türk ruhunun tafl›y›c›s› olan bu türküye neden baflkalar› sahip ç›kmaya
çal›fl›yor? Bu türkünün gerçek tarihçesi var m›? Varsa nas›ld›r? Araflt›rmam›zda bu sorulara cevap bulmaya çal›flaca¤›z.
Halk hikâyesi Sar› Gelin, Hüseyin Cavid’in eserinde
(Bir türkünün izinde yahut K›pçak k›z› Sar› Gelin)
Evvela belirtmek gerekir ki ‘’Sar› Gelin’’ türküsünün konusu folklor numunelerimizden biri olarak uzun müddet
sözlü halk edebiyat›m›zda mevcut olmufltur. Sonras›nda bestelenen türkü, daha sonra ise bu türkünün hikâyesi büyük drama yazar› Hüseyin
Cavit’in “fieyh Senan” isimli eserinde
k›smen kendi yerini bulmufltur. fieyh
Senan eserinde de ‘’Sar› Gelin’’ eserinde de afl›k Müslüman, mafluk ise
Hristiyand›r. Fakat benzerlik sadece
bununla bitmiyor. Onun için daha etrafl›ca izah etmeye çal›flal›m.
Büyük dahi yazar Hüseyin Cavid
“fieyh Senan” eserini yazarken eserin esas subjesinin yan›nda o zamanlar halk aras›nda sözlü folklor numunesi gibi mevcud olan hadiseyi de
dâhil etmifltir. Elbette subje, Cavid’in
zekâs›, ilmi felsefesi, dünya görüflü,
parlak yetene¤i ve mükemmel edebi
düflüncesi ile oldukça zenginlefltirmifltir. Okuyucuyu dini felsefe ile
dünyevi felsefenin birbirine olan z›tl›klar› belki de kar›fl›m› ile yüz yüze
getirmifltir. Fakat ayn› zamanda, bu
zenginli¤in içerisinde sade ve samimi ana hat, ezeli ve ebedi aflk hikayesi bir inci gibi par›ldamaktad›r.
Maksad›m›z eserin edebi hususiyetlerini tahlil etmek olmad›¤› için aras›ndaki alakan›n ne ile ba¤l› oldu¤unu ayd›nlafld›rma¤a çal›flal›m.
‹lk olarak yaz›lan kaynak gerçekten
de ilk midir?
Bu alt bafll›¤› tesadüfen seçmedik.
Ancak meselemizle do¤rudan alakal› oldu¤u için flimdi istinad edece¤imiz kayna¤› flartl› olarak ilk yaz›l› kaynak gibi adland›raca¤›z (sonras›nda
daha da eski tarihi kaynaklara bakaca¤›z). Bu kaynakta “Sar› Gelin” türküsünün tarihi ile alakal› oldukça ilginç gerçekler var. Kaynak olarak
takdim etdi¤imiz eser Osmanl› yazar› Ahmet Refik Altunay’›n “Kafkas Yollar›nda” adl› hat›ra kitab›d›r.
Yazar, 1. DünyaSavafl› s›ras›nda yüzbafl› rütbesi ile Osmanl› ordusuna
hizmet etmifl bir askerdir. Muharebeden sonra ‹stanbul Üniversitesi’nde
Osmanl› Tarihi hocas› olmufl ve çeflitli görevlerde çal›flm›flt›r. 1. Dünya Savafl›’ndan sonra Ermenilerin Türklere
karfl› gerçeklefltirdi¤i soyk›r›m› ve cinayetleri yerinde tesbit etmek ve
dünyaya duyurmak amac› ile ‹stanbul’da yabanc› gazetecilerden oluflan bir heyet ile 17 Nisan- 20 May›s
1918 tarihinde Anadolu’ya sefer düzenlemifltir. Bu sefer çerçevesinde
Kars’a, Sar›kam›fl’a, Ardahan’a, Artvin’e, Batum’a beraberindeki heyetle
birlikte seyahat etmifltir. Yazar, Anadolu’yu dolafl›p yan›ndaki heyete Ermeni vahfliliklerini göstermifl, bu facia ile ortaya ç›kan a¤r›lar›, folklor numunelerini, baz› hallerde ise ayr› ayr›
insanlar›n yaflam›fl oldu¤u flahsi facialar› kaleme alm›flt›r.
Ahmet Refik Altunay an›lar›nda, Anadolu’nun en ücra noktalar›nda yaflayan insanlar›n merkezden uzakta yaflamalar›na ra¤men çok temiz ve
düzgün Türkçe konufltu¤unu belirtmektedir. Bu metinden sonra yazar›n
yazm›fl oldu¤u fliir ve yaz› numunelerine bak›ld›¤›nda görülüyor ki onun
temiz Türkçe diyerek karakterize etti¤i dil Azerbaycan Türkçesi’dir. Ardahan’›n Merdinik köyünde Ali adl› bir
sah›sla karfl›laflan Altunay’›n dikaktini
onun yaflad›¤› facialar ve söyledi¤i
Türkü çekiyor. Ali aslen Ermenilerin
viran etti¤i Okçu köyündendir. Tahminimize göre, bu köy hal haz›rda Ermenistan’›n Amasya Rayonu’nun
(fiöreyel mahal›) Okçuo¤lu köyüdür.
Köy ahalisinin bir k›sm› Ermeni- Rus
iflgalcileri taraf›ndan öldürülmüfl, bir
k›sm› da topraklar›ndan kaçmak zorunda b›rak›lm›flt›r. Talih Ali’yi de Ardahan’›n Merdinik köyüne gelmek
zorunda b›rakm›flt›r (Ardahanla
Amasya bitiflik co¤rafya oldu¤undan
ahalinin evvelceden s›k› dostluk ve
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
akrabal›k ba¤lar› oluflmufltur). Ali
çam a¤açl› da¤lara, Köro¤lu tepelerine, oradan do¤an sabah günefline
bakarak öyle hazin türküler okumufl
ki, sanki ruhu aflk atefliyle yanan bu
türküleri yaradan, kalbinin kederini
hazin bir feryatla ruhumuza ulaflt›rmak isteyen afl›¤›n özüdür. Bu fikri
Ali’yi dinleyen Altunay’dan ö¤reniyoruz. Onun en güzel türküsü ise “Sar›
Gelin”dir.
Bir türkünün üç s›rr›...
Ahmet Refik Altunay, türkünün konusu hakk›nda flöyle bir hikaye naklediyor. Bir Türk genci, köyünde yaflayan
bir Hristiyan k›z› seviyor. Sabahlar›
tarlaya giderken arkas›ndan onu seyrediyor, akflamlar sürüler köye dönerken sevgilisinin güzelli¤ini seyrederek ruhundaki atefli teselli etmeye çal›fl›yor. Fikren ve hissen k›za o kadar
çok afl›k oluyor ki, bir pazar günü eline bir haç alarak Hristiyanlarla beraber kiliseye gidiyor. Bir köflede oturup sevgilisinin ve onun dininden
olanlar›n ibadetlerini seyrediyor. Sonra ise yan›k ve hazin bir sesle afla¤›daki türküyü okumaya bafll›yor:
Vard›m kilisesine bakt›m haç›na,
Mail oldum bölük bölük saç›na.
K›z, seni götürem ‹slam içine,
Vay, Sinan ölsün Sar› Gelin.
Ah, seni vermem dünya mal›na.
Maalesef, Refik Altunay türkünün yaln›z bir bendini vermifltir. Fakat bu bir
bentte bile oldukça ilginç konular
var. Birincisi türkünün tarihçesinden
belli oluyor ki, bir Türk genci kendi
köyünde yaflayan Hristiyan sevgilisi
için bu türküyü yazm›flt›r. ‹kincisi ve
en önemlisi odur ki türkünün yazar›n›n ad› Sinan’d›r. Üçüncüsü de odur
ki, Hristiyanlar ve Müslüman Türkler
ayn› köyde beraber yaflam›fllard›r. Bu
ne demektir? Bu soruya biraz sonra
cevap verece¤iz. Biz art›k türkünün
yazar›n›n Sinan adl› Müslüman bir
Türk oldu¤unu biliyoruz (‘’müslüman
Türk’’ sözünü tesadüfen kullanm›yoruz). Ayn› zamanda biliyoruz ki, Anadolu’da Sinan olarak telaffuz edilen
ad› biz Azerbaycan Türkçesi’nde Senan olarak ifade ediyoruz. Demek ki
türküdeki Sinan ile Hüseyin Caivid’in
Senan’› ayn› sah›slard›r.
fie
fi
eyh Senan felsefesi ve aflflkk
Büyük Cavid ise bu hikayeyi felsefi
33
bir drama çevirmek için Senan’› Medine’ye, Mekke’ye götürerek onu ‹slam dininde fleyh rütbesine kadar ç›kar›yor. Sade bir Hristiyan k›z›n› ise
rahibeye çeviriyor. Böylelikle meseleyi dramatiklefltiriyor. Cavid konuya
dini- felsefi ve dini- sosyal olarak yanaflmaktad›r. Dinde ayr›- gayr›l›¤›n
insanl›¤a getirdi¤i büyük belalar›
abart›l› bir flekilde takdim ederek insanlara ibret dersi vermeye çal›fl›yor.
Ayn› zamanda, Hristiyan ve ‹slam dininin tek tanr›l› felsefesinden yola ç›karak iki din aras›nda keskin olan
tenkitleri yumuflatmaya çal›fl›yor.
fieyh Senan k›z›n kendisine verilmesi
halinde önce flarap içmeyi kabul
eder, onun bu hareketine tepki gösteren dostlar›na bunun Allah’›n yaratt›¤› bir nimet oldu¤unu hat›rlat›r, daha
sonra boynuna haç takar ve bunun
dinimizde Hz ‹sa’n›n peygamber olarak kabul edildi¤i ile ba¤l› olarak izah
eder. Sonras›nda Kuran-› Kerim’i yakar ve buna itiraz eden ulemalara yanan›n sadece ka¤›t ve mürekkep oldu¤unu, Kuran-› Kerim’in ise ilahi
hikmet olarak ebedi olaca¤›n› söyler.
Daha sonra domuz otlatmay› da kabul eder, bunu da sevgilisi için s›radan bir hizmet olarak kabul eder.
Böylelikle sevginin, aflk›n en ulvi, en
yüksek his oldu¤unu ispat ederek bu
hisleri ona bahfleden Allah’›n onu ba¤›fllayaca¤›ndan emin oldu¤unu bildirir. Bu bir müminin ilahiyat aliminin,
fleyhin kamil iman›ndan, mükemmel
dünya görüflünden, yüksek ve hümanist inanc›ndan kaynaklanan bir durumdur. Bu durumda küçük tereddütleri olan fieyh, Allah’a yüz tutarak flikayetleniyor:
Yand›m Allah nedir bu iflflkkence?
Hem de dehflfle
etli, tatl› e¤lence.
Ateflfl--i aflflkk bir saadet imiflfl,,
Bu da bir baflflkka türlü cennet imiflfl,,
Bende yok iflflttika takat ,yarab!
Yok mudur sende merhamet, ya rab!
Geliyor hep bu hileler senden,
Beni bilmem niçin yaratt›n sen?!
fieyhin bu tereddüt ve flikâyetlerine
ise ilahi taraf›ndan gönderilmifl bir
melek cevap verir;
Hiç merak etme muhterem Senan
Seni asla unutmam›fl yaradan.
Sana halik olmufl yegane penah,
Hem flfle
efaatç›d›r Resulüllah.
Seni takdis eder melekler inan,
Hiç telafl etme, gel büyük Senan.
Bu ilahi sözlerle büyük fleyhin telafl
ve intizar›na son verilir. Allah’›n onun
yan›nda oldu¤u bildirilir. Dolay›s› ile
onun aflk u¤runda att›¤› ad›mlara beraat verilir.Buna göre de, fieyh Senan› da, Sinan’› ve Sar› Gelin’i de ebedi
yaflar yapan konu aflkt›r. Bu hikayenin dilden dile düflerek nesilden nesile aktar›lmas› da bu türkünün insanlar›n kalbini ac›ma duygusu ile
doldurmas› da Allah’›n taktiridir.
‹simler ne diyor?
fiimdi yeniden mevzumuza dönelim.
Çok enteresand›r ki Hüseyin Cavid
dram eserindeki Gürcü imgelerin ismini Gürcü isimleriyle (Sergo- SimonNino) Arap imgelerinin isimlerini
Arap isimleriyle (Zehra- Ezra- SedraEblüle- Mervan...) Azerbaycanl› imgelerinin isimlerini ise Azerbaycanl›
isimleri ile ( O¤uz- Özdemir...) fleklinde yazm›flt›r. Bununla, yazar›n imgelerin milli karakterlerine ve hatta isimlerinin seçimine bile ne kadar dikkatle yanaflt›¤›n› ve bu mesele üzerinde
hususi hassasiyet gösterdi¤ini eserlerinde görmekteyiz. Bu durumda ilk
bak›flta Hristiyan Gürcü gibi görünen
k›z›n ad›n›n Humar, babas›n›n ad›n›n
ise Platon olmas› biraz tuhaf ve düflündürücü olmakla beraber ak›llara
bir soru gelmektedir.
Acaba, dahi Hüseyin Cavid Gürcüce
3- 4 isimden baflka isim bilmiyor
muydu? Yoksa bilerek ve düflünerek
Hristiyan k›z›n ad›n› Humar, babas›n›n ad›n› Platon koymufltu. Elbette,
‹stanbul’da tahsil alm›fl, defalarca
Bakü’den Batum’a oradan ise gemiyle ‹stanbul’a gidip gelen Hüseyin Cavid onlarca, yüzlerce Gürcü ad› biliyordu. Belki de Gürcüce’yi de az çok
biliyordu. Peki neden eserin kahramanlar› seviyesine yükseltti¤i baba
ve k›z›n›n adlar›n› Gürcü isimleri ile
vermiyordu?
‹flte kilit nokta da buradad›r. Hüseyin
Cavid karamanlar›n›n kimli¤ini ya kesin olarak biliyor, ya da hiç olmasa
onlar›n Gürcü olmad›¤›n› kesinlikle
biliyordu. Onun için de , bu imgelere
Gürcü ad› vermekten imtina etmifl,
onlar›n kimliklerinin araflt›r›lmas›n›
gelecek nesillere vazife olarak b›rakm›flt›.
DEVAM EDECEK
34
Asef ORUCOV
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Halk Takvimi'nde Y›l›n
Bölgüsüne Dair
Azerbeycan›n Milli Bilimler Akademisi
(AMEA) Nahc›van Bölümü
LU ecdadlar›m›z daim tabiatla
Utemasda
olmufl, havalar›n sa-
¤umas›n›, ›s›nlaflmas›n›, sema cisimlerinin uzaydaki vaziyetini, flimflek çakmas›n›, ya¤›fl›n, kar›n ya¤mas›n›, otlar›n yeflermersini, rüzgar
esmesini, yapraklar›n dökülmesini
ve di¤er tabiat olaylar›n› devaml›
müflahide etmifllerdir. Bu izlemler
mevsim özelli¤i tafl›m›flt›r. Eski insanlar bu tür müflahidelerin inanc›yla y›l›n zaman hisab›n› yapm›fl,
takvim oluflturmufllar. G. Ahmedovun yazd›¤› gibi, en eski zamanlarda insanlar daha gün, ay, y›l anlay›fl›n› bilmiyorlard›. Fakat biliyorlard›
ki, belirli müddetce havalar so¤uk
geçiyor, sonralar s›caklar bafll›yor,
karanl›k geceler belli zamandan
sonra yerini ayd›n sabaha veriyor
ve yahut Günefl do¤uyor ve bunlar›n zaman-zaman tekrar olundu¤unun flahidi oluyorlard› (3, s. 107).
Tüm bunlar insanlar›n hayat tarz›nda vakit ölçülerinin yaranmas›na
sebeb olmufltur.
Takvim ve zaman anlay›fl›, halklar›n
ayn› biçimde de¤erlendirerek ortaya koyduklar› ve insanlar›n fert olarak uyum sa¤lad›klar› zaman bilgisi
sistemidir. M. Seyidov yaz›yor ki,
takvim anlay›fl›n› hayat›n, yaflam›n
talebi do¤urmufl, zaman geçdikçe
o, olgunlaflt›r›lm›fl ve biçimlendirilmifltir (8, s. 95). Belirtelim ki, takvimin özel etnik hususiyetleri de vard›r. Bu yüzden de her hangi bir etnos zaman› farkl› flekilde kavram›fl
ve tarihin çeflitli dönemlerinde farkl› takvimler oluflturmufllar. Takvimin
en küçük vahidi gündür. Geneleksel
takvim sisteminde günün belli vakitleri de hususi anlam tafl›m›flt›r.
Kaynaklarda halk takvimi’nin ne
zaman yaranmas›yla ilgili mutlak
bilgi olmasa da, zannetmek mümkündür ki, eski insanlar, toplumun ilk
basama¤›nda, tabiat› idrak etme¤e
bafllad›¤› dövirden bu ifle ilgi göste-
rilmifltir. Zannediyoruz ki, ilk takvim
rüflaymi gece gündüz yerdeyiflmesi
ile yap›lan müflahide ve kay›tlardan
ibaret olmufltur.
Eski insanlar tabiat› tümüyle kendi
hayatlar›na ve çal›flmalar›na benzetiyorlard›. Tabiat›n mevsimlerle ba¤l› u¤rad›¤› büyük de¤ifliklik - ilk bahar, yaz, son bahar, k›fl insan›n yaflad›¤› hayat, ömür yolunun ayn› gibi alg›lan›yordu. ‹nsan›n do¤uluflu,
yaflam›, ölümü tabiatdaki ilk bahara,
yaza, k›fla benzetiliyordu (9, s. 313).
Halk takvimi ile ba¤l› müflahidelerin
büyük ço¤unlulu¤u bilim taraf›ndan
kabul edildikten sonra isbat olunmufltur ki, ilk önce halk takvimi,
onun do¤rultusunda ise resmi takvim yaranm›flt›r.
Halk takvimi’nin yaranmas›nda ve
olgunlaflmas›nda tabii-co¤rafi flerait, meflguliyet sahalar›, sema cisimleri, ayn› zamanda inam ve itigatlar
da ciddi rol oynam›flt›r.
Halk›m›z eski devirlerden yerli hususiyetlerine göre, yani teserrüfat faliyeti ile ba¤l› olarak y›l› s›cak ve so¤uk adland›rmakla iki k›sma bölmüfltür. Bu bölgünün esas›n› Yerin
Günefl etraf›nda hareketi, onun yaz
ve k›fl fezas›na dahil olmas› teflkil
ediyor. Di¤er tarafdan bu bölgü insanlar›n köy tar›m› çal›flmalar›n›n
bafllay›b son bulmas› ile ba¤l› olmufltur. Takvimle alakadar örf ve
inamlar› araflt›ran araflt›rmac›lar yerli hususiyetlerine göre onlar› esasen
iki gruba ay›r›yorlar: ilk bahar-yaz,
son bahar-k›fl mevsimleri. Fakat etnograf alim H.K.Kadirzade arafld›rmalar›nda belirtiyor ki, takvim geleneklerinin benzerli¤i ve zenginli¤i
bak›m›ndan k›fl - ilk bahar, yaz - son
bahar, bölgüsü daha maksada uygundur. Bu mevsimlerden birinden
di¤erine geçit s›ralama özelli¤i tafl›yor (5, s. 303).
Y›l›n ilk yar›s›nda, el aras›nda söy-
lendi¤i gibi, ilk bahar›n bitip, yaz›n
getirdi¤i, yetirdi¤i devirde ahali
esasen tar›m iflleri, havalar›n so¤umas› ile alakal› olarak daha çok son
bahar eflleflmesinden bafllayarak
y›l›n ikinci yar›s›nda ise ev iflleri ile
meflgul olmufltur. M.Dadaflzade yaz›yor ki, Avesta’da da takvimden
söz ederken burada da söz konusu
iki mevsimdir. Bunlardan biri yedi
aydan ibaret olan büyük yaz, di¤eri
ise befl aydan ibaret olan k›fl mevsimi düflünülüyor (2, s. 94). Nahç›van’da halk son bahar›n bir ay›n›
k›fldan sayd›¤›ndan tüm ifllerini birinci döneme kadar bitirme¤e çal›fl›yordu. K›fl korkusu yaz yar›land›¤›nda bafll›yordu. El aras›nda söylerler
ki, “Günefl keserden düflmüfltür”.
Eski kimmerler de y›l› iki mevsime yaz ve k›fl mevsimlerine ay›rm›fllar.
‹lk bahardaki gece gündüz eflleflmesi yaz›n, son bahardak› eflleflme
ise k›fl›n gelmesini bildiriyor. Eski
M›s›rl›lar ise biraz farkl› takvim yaratm›fllar. Onlar›n haz›rlad›klar› takvimde y›l› ikiye de¤il, her birinde dört ay
olmak üzere üç devre bölmüfller.
I.Ahet - mahsuldarl›k devri adlanm›flt›r. Bu mevsimde esasen tarla iflleri ile meflgul olunuyordu. II.Semit
devri - kurakl›k devri ad› verilmifltir.
Bu devirde Nil nehrinin sular› azal›yor, mahsuldarl›k için flerait olmuyordu. III.Peret devri ise dinlenme
devri san›lm›flt›r. (7,s. 157).
Zaman geçdikçe insanlar y›l› dört
mevsime - ilk bahar, yaz, son bahar
(erken ça¤larda son bahar› güz adland›rm›fllar), k›fl mevsimlerine, her
mevsimi ise üç aya ay›rm›fllar. Tar›m
çal›flmalar›na uygun olarak mevsimleri daha küçük dönemlere, devirlere bölmüfl, onlara çeflitli adlar vermifller. “‹lk bahar bitirir, yaz yetirir,
son bahar ötürür, k›fl götürür” söylemifl dedelerimiz. Alametlerine, görülecek ifllere uygun olarak aylara
çeflitli adlar verilmifltir: Döl ay›, ekin
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
ay›, kara yaz, biçin ay›, gara pifliren
ay, o¤lakk›ran ay, sepin ay› ves. adland›r›lm›flt›r. Bu tür adverme tesadüfen de¤il, devaml› müflahidelerin
neticesidir. ‹nsanlar›n tar›m ve ev iflleri hayat›nda mevsimler mühüm rol
oynam›flt›r:
Üçü bize ya¤›d›r,
Üçü cennet ba¤›d›r,
Üçü y›¤›b getirir,
Üçü vurup da¤›d›r.
Bu folklar numunesinde mevsimlerin insanlar›n tar›m ve ev iflleri hayat›nda önemli yer ald›¤› gösterilmektedir. Burada k›fl ya¤› düflman, ilk
bahar cennet, yaz toplay›p getiren,
son bahar ise vurup da¤›dan gibi
tasvir edilmifltir. fiunu da söyleyelim
ki, bu deyimde daha çok tabiat tasviri kendi yans›mas› bulmaktad›r.
Mesela, burada son bahar mevsiminin vurup da¤›dan gibi yans›mas›n›n sebebi son bahar›n son aylar›nda her taraf›n bozarmas›, ba¤-ba¤çalardan meyvelerin tükenmesidir.
ancak onu da belirtelim ki, son bahar mevsimi ev ifllerinde hususi yer
almaktad›r. Kavurmalar haz›rlan›yor,
baz› yiyecekler tuza koyuluyor, k›flda ›s›nmak için odun tedarükü görülüyor. Bunun için burada son bahar›
vurup-da¤›dan gibi göstermeyi
mant›ksal olarak uygun bulmuyoruz.
Baflka bir el deyiminde ulular›m›z
takvimi flöyle tasvir etmifller: “Bir
a¤ac›m var on iki dal›, her dal›nda
30 yaprak, her yapra¤›n da bir yüzü
beyaz, bir yüzü siyah”. Burada on
iki dal y›l›n 12 ay›n›, her dalda 30
yapraq ayda 30 günün olmas›n›, her
yapra¤›n bir yüzünün beyaz ve bir
yüzünün siyah olmas› ise gece ve
gündüzü ifade ediyor.
Sayan - Altay Türkleri’nde de takvim-a¤ac karakteri bulunmaktad›r.
Siyah çam a¤ac›nda 12 dal
Her dal›nda 30 goza
Her gozada 7 lepe vard›r (11, s. 65).
A.Kandratov yaz›yor ki, M›s›r kahini
35
Gorapollon baz› heroglif iflaretlerini
palma a¤ac›na benzetmekle y›l ifade etdi¤ini kayd ediyor. Sonra bunu
takvimle ba¤layarak yaz›yor: «Palma y›lda 12 dal veriyor. Bu da bir y›lda 12 ay›n olmas›na iflaredir” (4, s.
21). Kadim Yunanistan’daysa kahinler pal›t a¤ac›n›n yapraklar›n›n h›fl›lt›s›na dayanarak y›l›n gelecekte nas›l olaca¤› konusunda malumat verirlerdi (6, s. 66).
Baz› kaynaklar ise “Gilgam›fl” destan›’ndaki 12 hisseden ibaret olan
na¤melerin y›l›n 12 bürcünün iflaretlerine uygun geldi¤ini bildiriyorlar.
Çünkü, na¤›llar›n düzümü 12 ay
müddetinde Günefl’in hareketi istikametinde devam ediyor. D.Frezer
yaz›yor ki, bu nezeriye kendini o zaman do¤rultuyor ki, Nuh eyyam›ndan kalma bu efsanede 11. ay ya¤murlu mevsime denk geliyordu ki,
bu da günefl allah› Rammana’ya
hesrolunmufltur ve “lanetlenmifl
ya¤mur ay›” ad›n› alm›flt›r (12, s.
67).
Prof.Dr. M.Seyidov yaz›yor ki, eski
Azerbaycanl›lar takvimle ilgili vakit
anlay›fl›n› zaman-zaman animistlefltirmifl, canland›rm›fl, bazen insan
gibi göze çarpt›rm›fl, bazense zoomorfik dünya ile alakaland›rm›fllar.
Eski O¤uz ata sözünün birinde söyleniliyor ki, “O¤uz’dan üç yüz atm›fl
alt› alp koptu, yirmi dört has bey,
otuz iki sepcek”. Muallif kayd ediyor
ki, eski O¤uz’lar takvimle ilgili bu
astrolojik olay› insanlaflt›rm›fl, ata
sözüne dönüfltürmüfltür. Burada
366 alp söylemekle y›l›n 366 gün,
24 has söylemekle ise günün 24 saatten ibaret oldu¤unu bildirmifller
(10, s. 64).
Bir gerçe¤i de ifade edelim ki, Kengerli ilçesinin (Nahç›van Özerk
Cumhuriyyeti) Çalhangala köy sakini informator Aliyeva Zeyneb Cemil
k›z› halk takvimi ile ilgili isimler hakk›nda çok ilginç malumat vermifltir.
Güzel-nisan ay› (yüz-göz boz alur),
Güzel-may›s ay› (tabiat güzellefliyor), Hazel- son bahar›n orta ay›
(son baharda dökülen yapraklara
denir).
Söyleyici onu da bildirdi ki, hazel
ay›nda hazel suyu içmezler, çünkü
bu su insana xastal›k getirir.
Ecdadlar›m›z halk takvimi’i oluflturarken sema cisimleri ay, Günefl, y›ld›zlarla da müflahideler aparm›fllar.
Sonra insanlar›n umumi dünya görüflü ve müflahidelerin tesiri neticesinde ay (Kameri) ve Günefl (fiems)
takvimi yarat›lm›flt›r. Ay’›n hareketi
esas›nda hisablanarak Kameri adlanan takvimin s›cak ülkelerin ekinci
sakinleri taraf›ndan yarat›ld›¤› san›l›yor. Ekincilar s›ca¤›n tesirinden çal›flmalar›n› gece vaktine geçirmeli
olduklar›ndan Ay’› izlemifl, onun dolafl›m günlerini saym›fl bununla Kameri takvimi yaratm›fllar. Tarihi kaynaklarda gösteriliyor ki, Albanya’n›n
eski ahalisi Kameri takvimi’ne uymufltur (1, s. 408). Kameri tarihi
hakk›nda malumat tahminen III. binilli¤in II. yar›s›ndan, fiemsi tarihi’nden malumat veren yaz›lar ve
belgeler daha eski bir devirle ba¤l›d›r. Bu malumat miladdan befl bin
y›l önceki zemanesine göre yüksek
medeniyeti ve yaz›s› olmufl m›s›rl›lardan malumdur (4, s. 91). 1582 y›l›nda Papa XII. Grigori Günefl sistemli takvim’ini daha da netlefltirdi.
Grigoryan takvimi ad› ile tarihe geçen bu vakit hesablamas›na her
yerde “yeni stil”, yuli takvimi’ne ise
“eski stil” söylendi (4, s. 113). fiu
anda dünyada bu iki takvim genifl
çapta kullan›lmaktad›r.
KAYNAKÇA
1. Azerbaycan tarihi. yedi ciltte I. c., Bakü. ‹lm,
1998, 474 s.
2. Dadaflzade M. Azerbaycan halk›n›n Orta esr
manevi medeniyeti (tarihi- etnografik tedqiqat).
Bakü: ‹lm, 1985, 216 s.
3. Ahmedov G. Bu güne nece gelib ç›km›fl›k. Bakü: azerneflr, 1989,118 s.
4. Kondratov A. Sirden biliye do¤ru (Azerbaycan
diline aktaran› Firuz Haflimov). Bakü: Gençlik,
1975, 157 s.
5. Kadirzade H. G. aile ve meifletle ba¤l› adetler,
inamlar, etnogenetik iliflkiler. Bakü: ‹lm, 2003, 368
s.
6. Memmedov A. O¤uz saltanat›. Bakü: Azerneflr,
1992, 300 s.
7. Rzayev Z. Tarihe kadarki tarih. Bakü: aP‹,
2008, 206 s.
8. Seyidov M. Yaz bayram›. Bakü: Gençlik, 1990,
96 s.
9. Seyidov M. Azerbaycan halk›n›n soykökünü
düflünerken. Bakü: Yaz›ç›, 1989, 496 s.
10. Seyidov M. Azerbaycan mifik tefekkürünün
kaynaklar›. Bakü: Yaz›ç›, 1983, 326 s.
11. fiükürov A. Mifologiya (kadim türk mifologiyas›) VI. kitap. Bakü: ‹lm, 1997, 232 s.
12. Frazer D. D. Folklor v Vetxom zavete. Moskva: Politizdat, 1985, 511 s.
36
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Âfl›k Kevseri
(Dursun Do¤an)
8 Mart 1963’te Ardahan ili Göle ilçesi Yavuzlar köyünde do¤du. As›l ad› Muhemmet’dir.
Dedesi Yakup Do¤an’dan etkilenerek küçük yafllarda fliir ve
âfl›kl›k gelene¤iyle ilgilenmeye
bafllad›. ‹lkö¤renimini köyünde, ortaö¤renimini Göle’de tamamlad›.
Ba¤lama çalmay›, ortaokul döneminden itibaren kendi kendine ö¤rendi. Daha sonra Rüstem Alyanso¤lu’ndan âfl›kl›k
gelene¤ini ö¤rendi. Ayr›ca
Âfl›k Deruni’den de geleneklere iliflkin destek ve yard›m gördü.
Âfl›k Dursun Do¤an daha sonra KEVSER‹ mahlas›nda karar
k›ld›. Türkiye ve yurt d›fl›nda
çeflitli flenlik ve konserlere kat›ld›. Ayr›ca de¤iflik fliir yar›flmalar›nda ödüller ald›.
Hollanda Belçika Fransa
Avusturya ‹sviçre Danimarka
Norveç ‹sveç gibi ülkeleri de falarca gezdi vatandafl
flllar›m› -
za konserler verdi sohbetlere
kat›ld› âfl
fl››kl›k gelene¤ini tan›t›.
Yurdun hemen hemen her ye rini gezdi çefl
fliitli yar›fl
flm
malara
festivallere panellere ve televizyon programlar›na kat›ld›
Yar›fl
flm
malarda madalya sertifi kalar ve plaketler ald› baz› TV
Kanallarda Âfl
fl››klar program›
yap›mc›l›¤›n› yapt› onlarca tür kü kaseti ve fl
fliiir kitab› yapt› Ayr›ca de¤ifl
fliik fl
fliiirler yazan Âfl
fl››k
Kevseri evli ve üç çocuk ba bas›d›r.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
37
SARIKAMIfi fiEH‹TLER‹
DESTANI
Bin dokuz yüz on dörtte, afakta esti keder
Tipiye yenik düfltü, flanl› doksan bin nefer
fiahadete erdiler, böyle bitti son sefer.
Allahuekber da¤›n, eksilmiyor duman›
fiuur mant›k susuyor, durduruyor zaman›
Nidalarda tekbirler, semaya erdi niyaz
Ölüm sakl› uykuda, yast›k buz örtü beyaz
Kara k›fl bast›rd›kça, vurdu fliddetli ayaz
Tükenmiflti çareler, kesilmiflti âmân›
O amans›z f›rt›na, dondurdu her imkân›
So¤anl› yaylas›nda, nice y›ld›zlar söndü
Aman Yüce Allah_›m, bu ne kara bir gündü
Allahuekber da¤›, ak mateme büründü
Kaybolmufltu hedefler, dehflet sard› her yan›
Karlar›n kuca¤›nda, süzülüyordu can›
Mevsim hüküm kesmiflti, zemheri ac›mas›z
Çamlar›n u¤ultusu, dal a¤açta rahats›z
Ordu yemenden dönmüfl, üstelik teçhizats›z
Yi¤it Mehmetçiklerin, kalmam›flt› derman›
Yine de ald›rmay›p, dinlediler ferman›
Egemenlik bizimdir, etmifltiler ifade
Baflka düflünce yoktu, tek vatandan ziyade
Üçüncü ordu düfltü, kald› birkaç piyade
Hepsi ana kuzusu, bu ülkenin civan›
Alabora olmufltu, çünkü yoktu kaptan›
ÇANAKKALE DESTANI
Çanakkale harbinde, tek parola vatand›
Çanakkale harbinde, tek parola vatand›
Masmavi olan deniz, al kanlara boyand›
Etten kale ördüler hepsi taze civand›
Muharebe meydan›, sanki döndü mahflere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
Topraklar dile gelse, ah konuflsa flu tafllar
Nidalarda tekbirler, gökte a¤lad› kufllar
Kol bacaklar kopmufltu, yerde vücutsuz bafllar
fiahadete ermiflti, kan dolmufltu mi¤fere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
‹man gücü gö¤sünde, koca Seyit onbafl›
Sürdü a¤›r gülleyi, düflman›n bitti ifli
Muzaffer ordumuzun, onurla dikti bafl›
‹nanm›fl cengâverler, indi yatt› sipere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
Nusrat may›n gemisi, may›n döfledi vurdu
Yedi düvel sald›rd›, lakin pes etti durdu
‹ngilizler flaflk›nd›, flahland› bizim ordu
Çünkü büyük bir görev, verilmiflti nefere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
Anafartalar yand›, art›k kalmad› mecal
Akan flehit kan›na, göklerde indi hilal
Atam emir vermiflti, ya ölüm ya istiklal
‹ki yüz eli üç bin, flehit girdi makbere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
Sen bahad›r askersin, yüre¤inde metanet
Azimli cengâversin, makam›n oldu cennet
Sayg›yla an›yoruz, Rabbim eylesin rahmet
Ruhlar›n›z flad olsun, tarihte belli flan›
Ne hazin harekâtt›r, Sar›kam›fl destan›
Art›k flanl› ordumuz, baflar›y› tatm›flt›
Düflman›n gemileri, birer birer batm›flt›
Anzaklar çaresizdi, Frans›zlar bitmiflti
Allah›m; zeval verme, muzaffer ordumuza
Allah›m; zeval verme, flu cennet yurdumuza
Allah›m; zeval verme, hiç bir tek ferdimize
Kevserî der: bu vatan hepimizin vatan›
Sak›n unutma yâd et, ecdad›n› atan›
Kevseri der: kurtard›, yard›m eyledi Allah
fiefaat kan› lütuf, eylesin Resulullah
Art›k zafer bizimdi, flükür elhamdullilah
Mehmetçi¤imin ünü, ulaflt› bin bir yere
Çanakkale geçilmez kofltuk büyük zafere
...Bir tarih yaz›lm›flt›, tek tek geçti deftere
Çanakkale geçilmez, kofltuk büyük zafere
38
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Nas›l Tüccar Oldum
Av. Akay BEfi
fiM
MART
FAK‹R bir ailenin çocu¤uydum.
Bafl›bofl b›rak›lm›flt›m. Babam
hamald›. Kazanc›n›n yar›s›n› flaraba, az oldu¤u zaman renkli ispirtoya ay›r›rd›. Biraz su, biraz
da fleker katt›m› güzel bir içki
olurdu. Bir kez tatm›fl, içimi yakt›¤›ndan ikinci kez a¤z›m› vurmam›flt›m. Gelir az oldu¤undan, annem çamafl›rc›l›k yapard›. Ayl›¤›n›n yar›s›n› harcarken yar›s›n›
saklard›. Annemle babam›n devaml› kavgalar›, kardefllerime
bana ilgisizlikleri günün her saatini d›flarda geçirmek. Yaflant›m›z bu idi...
‹çmesinin sebebini, yoksullu¤unu insanl›¤›nu unutmak gerekçesine s›¤d›r›rd› babam. Annem,
hergün gözü yafll›, a¤lamakl› çabalar, çatlak çatlak olmufl elleriyle bizi sar›p anal›k sevgisinden
yoksun b›rakmazd›. Küçük yafllar›m›za ra¤men bafl›m›za buyruk, sorumsuz, etrafta sürtüp dururduk. Akla gelen her iflle, her
fleyle u¤rafl›rd›k.
Okuyamam›flt›k. Okumak iste¤i
de yoktu içimizde. En fazla okuyan bendim ki, ortaokuldan belgeliydim. Kardefllerim elime
geçti¤i zaman zorla ceplerini
arar, nereden, nas›l bulduklar›n›
bilmedi¤im onar, yirmibefler kurufllar› a¤lata s›zlata ellerinden
al›rd›m. Birgün annemin biriktirdi¤i, yine bizim için harcayaca¤›
paralar geldi akl›ma. Onlar› bulmal›yd›m. ‹zleme¤e bafllad›m
annemi. Kimsenin olmad›¤› bir
zaman hepsini ald›m paran›n.
Art›k benimdi onlar. ‹stedi¤im gi-
bi harcayabilirdim. Yüz liram vard›. Zengindim. Cebimden elimi
ç›karam›yordum. ‹yice s›km›flt›m
elimde. B›rak›rsam yok olacakm›fl gibi geliyordu. Kendini be¤enmifllik duygusuyla evden ç›kt›m.
‹stanbul benim için ayr› bir dünya idi. Günlerce gezdim. Param
azald›kça güvensizli¤im art›yordu. Açl›¤a, iflsizli¤e al›fl›kt›m. Evden çok uzaklarda olmamdan
korkmaya bafllam›flt›m biraz biraz. Bank›n üzerinde uyuya kalm›fl›m, bir el omzumu okflad›.
Korktum. S›çrad›m. Gelece¤im
kap›m› çalm›flt›. Bana inen eller
ço¤u sert inerdi. Bunun yumuflakl›¤›ndan ürkmüfl olaca¤›m ki,
üzerime e¤ilen iki göz güldü.
Temiz giyimli adam beni bir zaman sorguya çekti. Hiçbir fley
saklamam›fl, hepsini oldu¤u gibi
anlatm›flt›m.
Art›k benim de bir iflim, kazanc›m vard›. Porselen tabaklar›n tozunu al›yor, etraf› süpürüyordum.
Ara s›ra gönderilen yerlere gidiyordum. Patronumun gözü üzerimdeydi. Kontrol ediyor, deniyordu beni. Aya¤›ma gelen nimeti tepmek istemiyordum. Yanl›fl bir hareket yapmamak için
dikkat ediyordum.
Ticaret adam›yd›m art›k. Patronumun verdi¤i porselen kap-kaça¤› mahalle aralar›nda sat›yordum. Kara ortakt›k. Güvenli iyice
artm›flt›. ‹lk gün yirmi lira kazanm›flt›m. Sevinçliydim. On liras›n›
bana verdi¤i zaman patronun
eline sar›lm›flt›m.
Yükümü hafifletmifl, geriye dönüyordum. Çocuk babas› için ald›¤› bira fliflesini k›rm›flt›. A¤l›yordu. Fakir oldu¤u anlafl›l›yordu
halinden. Babas›n›n dövece¤ini
söylüyordu. Dayanamad›m. Toplanan merakl› kalabal›¤› gibi ben
de birkaç kurufl uzatt›m çocu¤a.
Birden kafamda flimflekler çakmaya bafllad›.
‹lk önce vermek istemedi. Yalvard›m. Raz› ettim sonunda patronu. Dükkandaki bütün k›r›k-dökük porselenleri toplad›m. Zengin bir mahallenin yolunu tuttum.
Yolun orta yerinde aya¤›m tak›lm›fl gibi kendimi yere att›m. Sepetteki tabaklar yere saç›lm›flt›.
Var gücümle ba¤›r›p a¤lamaya
bafllad›m. Etraftan koflufltular.
Patronun iflten kovaca¤›n› söylüyor, a¤l›yordum.
Bofl sepetle köfleyi döndü¤ümde elimde s›k› s›k› tuttu¤um altm›fl lira vard›.
Sermayesiz kar› her gün patrona
teslim edip ertesi gün baflka
semte gidiyordum. Patronum k›r›k porselenin nerede ne ifle yarad›¤›n› merak ediyordu. Bir gün
yar› tehdit, yar› iyilikle gerçe¤i
ö¤rendi. Sarard›. “ Hayret! “ dedi sadece.
Ticarete böyle bafllad›m. Patronumu geçtim. fiimdi say›l› zenginlerdenim. Eski patronumda ifl
yok. Çok do¤ru. Böyle yürümez
bu ifller. Oturup kalkt›kça do¤ruluk, dürüstlükten bahsediyor. Ticaretini gelifltiremiyor. O her zaman yerinde sayacak.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
39
Araç Kullan›rken Asla!
fifieener DANYILDIZ
TRT Genel Müdürlü¤ü Yap›m Koordinatörlü¤ü
Programc›-fiair-Yazar
[email protected]
ER y›l binlerce kiflinin ölümüyle,
bir o kadar›n›n da yaralanmas›yla
sonuçlanan trafik kazalar›n›n belli bafll› nedenlerinden biri de alkollü iken
araç kullan›lmas›d›r. Trafik kurallar› ve
yasaklar›; sürücü, yolcu ve yayalar›n
güvenli¤i için konulmufltur. Alkol al›nd›ysa veya al›nacaksa direksiyon bafl›ndan uzak durulmal›d›r çünkü bu
hem kiflinin kendi can›n› hem de baflkalar›n›n hayat›n› riske atmakt›r. Unutulmamal›d›r ki; trafik risk almay› sevmez, risk alan› da affetmez.
H
Trafik kazalar›na etki eden üç etmen
vard›r; bunlar sürücü, araç ve yol, yayalar, yolcular ve hava durumu gibi
çevresel faktörlerdir. Bu etmenlerden
sürücünün tek bafl›na %90’›n üzerinde
bir etkisi vard›r. Sürücü kaynakl› kazalar›n en önemli nedenlerinden biri de
alkollü iken araç kullanmaktad›r.
1. ALKOLÜN SÜRÜCÜLER
ÜZER‹NDEK‹ ETK‹LER‹
Az miktarda dahi olsa alkol al›m›; alkolün uyuflturucu etkisinden dolay› araç
kullanmak için gerekli beceri, dikkat
ve özende azalmaya neden olur. Alkol
al›nd›kça kandaki oksijen miktar›nda
azalma olur ve yeterince oksijen alamayan beyin, ifllevlerini kaybetmeye
bafllad›kça sürücüde çeflitli fiziksel ve
psikolojik bozukluklar ortaya ç›kar.
Alkolün mesuliyet duygusunun azalmas›, kendine güvenin artmas›, afl›r›
cesaretlenme, kolayca risk alabilme
gibi uyar›c› etkileri vard›r. Kiflinin kendini kontrol edememesine, cesaretin
gereksiz yere artmas›na ve davran›fllarda dengesizliklere sebep olan alkol; trafik kazalar›na yol açar.
Alkolün uyuflturucu etkileri içerisinde
en belirgin olanlar› yorgunluk ve dikkat azalmas›d›r. Bahsedilen etkiler az
miktarda alkolle dahi kendilerini gösterirler ve alkol miktar› artt›kça kiflinin
denge, görme ve iflitme gibi ifllevlerin-
de azalmalar ortaya ç›kar. Kas kontrolü ve dikkat gibi çok önemli kabiliyetlerde düflme olur. Alkollü sürücü etraf›nda olan ve h›zla ak›p giden olaylar
zincirini kavramakta güçlük çeker ve
olaylara tepki verme süresi uzar.
Trafik güvenli¤inin sa¤lanmas›, kaza
oranlar›n›n azalt›lmas›, can ve mal kay›plar›n›n mümkün oldu¤unca azalt›lmas› için sürücülerin bilinçlendirilmesi
gerekmektedir. Bunun için e¤itim faktörü çok büyük önem arz etmektedir.
Trafik Hizmetleri Daire Baflkanl›¤›’ndan al›nan bilgilere göre; a¤›r vas›ta sürücüleri ile yap›lan görüflmeler
sonucunda en önemli kaza nedenleri
olarak, %23,5 oran›nda alkollü iken
araç kullanmak, %22 oran›nda hatal›
sollama yapmak, % 17,1 oran›nda
yorgun ve uykusuz araç kullanmak ve
%16,2 oran›nda yeterli sürücülük deneyimi olmamak gibi sürücü hatalar›
tespit edilmifltir.
Bunun yan›nda sürücüleri alkollü iken
araç kullanmaktan uzak tutmak için
trafik bilincinin ve kültürünün oluflturulmas› gerekmektedir. Sürücü kurslar›ndaki k›sa süreli e¤itim maalesef bunu
sa¤lamakta yeterli olamamaktad›r. Yasal düzenlemeler ile ilkö¤retim kurumlar›nda verilen trafik dersleri bu konuda önemli bir ad›m olmakla birlikte bu
dersin sadece 4. ve 5. S›n›flarda zorunlu, di¤er s›n›flarda ise seçmeli ders
olarak dahi okutulamamas› beklenen
neticenin al›nmas›n› zorlaflt›rmaktad›r.
Bu yüzden kitle iletiflim araçlar› kullan›larak kampanyalar düzenlenmeli ve
alkollü iken araç kullan›m›n›n olumsuz
sonuçlar› gözler önüne serilmelidir.
Alkol al›rken birkaç kadehten bir fley
olmaz düflüncesi tamamen yanl›flt›r.
Bir kadeh rak›, viski vb. içkiler veya iki
kadeh flarap içildi¤inde yasal s›n›r
olan 0,5 promile ulafl›lmaktad›r. Bu
miktarda alkol ile sürücü sarhofl olmayabilir ancak pek çok olumsuz etki
kendini göstermeye bafllar.
Sürücüler için yasal s›n›r olan 0,5 promil de¤erindeki alkol al›m› dahi, alkol
almayan bir sürücüye oranla iki kat
kaza riskini beraberinde getirir. Alkol
alarak direksiyon bafl›na geçen bir sürücünün pek çok olumsuzlu¤a bile bile davetiye ç›kartt›¤› ortadad›r.
Trafik Hizmetleri Daire Baflkanl›¤›’n›n
gerçeklefltirdi¤i faaliyetler neticesinde
alkollü iken araç kullan›m›nda bir düflüfl yafland›¤› gözlenmifl, ancak bu
fark 2009 y›l›nda bir önceki y›la göre
%9 seviyesinde kalm›flt›r. Bahsedildi¤i
üzere yayg›n iletiflim araçlar›n›n kullan›m› ile daha genifl kitlelere ulafl›larak
bu olumsuz davran›fl›n asgari düzeye
indirilebilmesi mümkündür.
40
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Azize - 2
P›nar KEMERC‹
GEÇEN SAYIDAN DEVAM
EN yetiflemiyordum k›fl›n ilçede yaz›n
köye oradan yaylaya oradan oraya
göçebe hayat› yafl›yorduk, baflka çarem
yoktu o kalabal›k evde tutunabilmek için
gönüllü hizmetçi olmufltum E¤er vazgeçersem çocuklar›m hak alamazlard›. Nihayet kardefller olarak herkesin hakk› verildi çok adilane olmasa da oldu Alper
ünv.s›nav›na girdi t›p istiyordu olmad› Ö¤retmenli¤i tutturdu okudu flükür kendini
kurtard›. ‹stanbul’da bir okulda görev yapmaya bafllad›. Sonra bende yard›m ettim
bir arsa ald› yavafl yavaflta olsa evi yapt›rd›k .Ama ben daha sonra yanlar›na gidecektim borç bitmeden buradan ilifli¤imizi
kesemezdik onlara destek olmam gerekirdi. Ben anneydim annelik ö¤le bir fley ki;
Hazneden mezara kadar bitmez, çocu¤un açken sen tok olamazs›n yada, di¤er
ifllerde oldu¤u gibi annelikten vazgeçip
kafan› dinlemek için tatil yapamazs›n çünkü annelik bafllar ama asla bitmez iflte s›rf
bu yüzden ben her zaman çocuklar›m›
düflünmek zorundayd›m kim ne söylerse
söylesin umrumda de¤ildi.
B
Son zamanlarda sa¤l›¤›m iyice bozulmufltu 50 yafl›ma gelmifltim. Asya’m bile gitti.
Liseyi ‹stanbul’da okuyacakt› ama a¤laya
a¤laya gitti a¤laman› istemiyorum sadece
okulunu düflün o zaman beni çok mutlu
edersin bak ben burada çok mutluyum
iyiyim çok de¤il seneye bende gelece¤im. Anne onlar seni üzecekler sende
üzüntüden bay›lacaks›n senden ayr›lmak
istemiyorum. Dedi¤inde k›zd›m çünkü
baflka çarem yoktu. Bak k›z›m benim gibi
olmak istiyorsan kal ama ben gidip okuman› istiyorum beni seviyorsan oku senden baflka hiçbir fley istemiyorum. Bu sefer tamam anne söz seni utand›rmayaca¤›m dedi.
Yalç›n ve ben o k›fl› da zorluklarla geçirdik. Y›llar geçmiflti ama geçmeyen iki fley
vard› Murat’›m›n ac›s› birde beni ezen yaralayan can›m› ac›tan eltilerimin hal ve hareketleri ezmeleri bu seferde çocuklar›
terk etti diyorlard› umursam›yordum cevap vermedim onlar ilk günden varl›¤›m›
kabullenemediler, o¤lumu doldurup üzerime gönderiyorlard› çocu¤umda ister istemez etkileniyordu... Bu benim köyde geçirdi¤im son k›fl›md›. Bu k›fl çok zorlu ve
s›k›nt›l› geçmesine ra¤men bir yandan da
yaz olmas›n› istemiyordum çünkü yaz sonunda köyümden tamamen göç edecek
Murattan uzaklara gidecektim en az›ndan
flimdi gidip bafl›nda a¤l›yor dertleflebiliyo-
rum araya mesafeler girecekti onu burada
b›rak›p gitmek can›m› ac›t›yordu.
Beklenen o ayr›l›k zaman› geldi çatt› Kalbim buruk zihnim karmakar›fl›k bir flekilde
‹stanbul’a do¤ru yola ç›kt›k ‹stanbul oldukça kalabal›k bir flehir her türden insan
var bu insan› biraz tedirgin ediyor, gerçi
daha önceden bir kez muratla gelmifltik
daha sonrada birkaç kez gelmifltim.Ama
bu sefer baflkayd› acaba burada bizleri
neler bekliyordu....
Çocuklar›mla nihayet kavufltuk birbirimizi
çok özlemifliz hepsi etraf›ma topland›lar
sabaha kadar konufltuk dertlefltik. Asyam
beni nas›l özlemifl durup durup sar›l›yor
annem sonunda geldin ya art›k derslerim
daha iyi olacak bu benim en mutlu günüm
seni çok seviyorum anneci¤im sen benim
herfleyimsin diyordu.
Herfley çok güzeldi k›sa zamanda düzenimizi oturttuk çocuklar›m›n iflleri iyi gidiyordu Yalç›na da bir iflyeri açt›k çocuklar›m›
bir bir evlendirdim mürüvvetlerini gördüm
hatta torun sahibi bile oldum torunlar›m
bana bambaflka bir dünyan›n kap›lar›n›
açm›flt› evlatlar›ma duydu¤um sevgi torunlar›m›n sevgisinin yan›nda sönük kalm›flt› onlar› çok seviyordum...
Sadece Asya evlenmemiflti. Okulunu bitirmifl oda ö¤retmen olmufltu. Hayattayken
onunda mutlu bir yuva kurdu¤unu görsem
baflka bir fley istemem....
Son günlerde bir öksürük musallat oldu
Doktora gittim Bronflit dediler önemli bir
fley de¤ilmifl ama öksürdükçe bafl›m a¤›r›yor, Türkan tutturdu çal›flt›¤›m Hastanede iyi bir Doktor var ona gidelim bana kal›rsa gitmeye gerek yok geçer dememe
ra¤men elinden kurtulamad›m neyse yar›n gidece¤iz bence bofluna telafl yap›yor.
Bugün üzerimde bir a¤›rl›k vard› bafl›mda
çok a¤›r›yor çocuklara söylemedim üzülemesinler diye nas›l olsa yar›n doktordan
randevu al›nd› yar›n gidece¤im bir daha
onlar› üzmenin telaflland›rman›n anlam›
yok. Bu akflam misafirlerimiz var onlar gittikten sonra uyursam iyi olurum .Misafirler
gitti bari namaz›m› k›lay›m sonra uyur dinlenirim.
taneye götürülmüflüm teflhis koyam›yorlarm›fl en sonunda Haseki E¤t. Araflt.
Hastanesinde Nöroloji Bölümüne götürülmüflüm onlarda bizimle ilgisi yok Kalp di¤erek ‹stanbul Ünv. Kardiyoloji Hastanesi
oras›da bizimle ilgisi yok diyince tekrar
Haseki Nöroloji bölümünde ben daha
sonra ay›ld›m kendime geldim ama sürekli midem bulan›yor ve bafl›mda korkunç
bir a¤r› vard› bana ilaç verip eve gönderdiler yar›n sabah gelin kan tahlillerine bak›lacak dendi evime gönderildim o gece
çocuklar›m›n hepsinin gözünde korku tedirginlik vard› ama bayg›n olmad›¤›m ya
da ölmedi¤im için mutluydular. Sabah erken hastaneye gittik kan tahlillerime bak›ld› sonuçlar› al›p Dr. gelmesini bekledik
ama çok uykum vard› sürekli uyukluyordum kimseyle konuflmak istemiyordum
hemflirenin biri belki tansiyonu yüksektir
dedi ve tansiyonuma bakt› tansiyonum
çok yüksekmifl acele k›zalara annenizi
beyin cerrahisine götürün bu iflte bir terslik var dedi beyin cerrahi dr gittik orada
Dr. muayene etti beyin tomografisi istedi
acil film çekildi meyer beyin kanamas› geçiriyormuflum acil bir yata¤a ald›lar uyudum ama bunun nas›l bir uyku oldu¤unu
sonradan ö¤rendi¤ime göre normal bir
uyku de¤il koma haliymifl art›k gerisini bilmiyorum.....
Daha sonra hastane günleri bafllad› kendimi bilmeden 2 gün uyumuflum sonra
kendime geldim görünürde hiç bir sorunum yoktu ,ama bafl›mda korkunç bir a¤r›m vard› beynim zonkluyordu çocuklar›m
bafl›mdan ayr›lm›yorlard› hepsi çok üzgün
olmalar›na ra¤men mutluymufl gibi rol yap›yorlard› gülüyorlar bana flaka yap›yorlard› ama gözlerinin içine sinen bir keder
vard› . Biliyordum bu sefer yolun sonundayd›m......
Namaz›m› k›ld›m aniden bafl›ma korkunç
bir a¤r› sapland› sanki yer gök birbirine
kar›flt› bafl›mda sanki bomba patlad› gerisini hat›rlam›yorum....
Herkes ç›kt› sadece yan›mda Alper kald›
bana anneci¤im senin ameliyat olman gerekiyor dedi. Beyin ameliyat› olman gerekiyor korkulacak bir fley yok anneci¤im
hepsi geçecek, ona o¤lum beni evime
götür ameliyat olmak istemiyorum dedim,
annem olman gerek olmazsan flimdi de¤il
ama ileride sorun olur diyordu. O zaman
ilk kez kendim için endiflelenmeye bafllad›m demek ki ben bu güne kadar kendim
için hiç endifle etmemiflim sadece çocuklar›m için yaflam›fl onlar için yafllanm›fl›m......
Beni hastaneye kald›rm›fllar özel bir hastanede ilk müdahale yap›lm›fl sonra baflka bir hastane sonra baflka bir birkaç has-
Olmaz o¤lum ben ameliyat olmak istemiyorum dedim o anda doktorum içeri girdi
uzun boylu tatl› dilli güler yüzlü babacan
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
birisiydi. Bana Azize han›m nas›ls›n›z bizi
korkuttunuz ama tehlikeyi atlatt›n›z, ama
sizi ameliyat etmemiz gerekecek isterseniz baflka bir hastaneye de gidebilirsiniz
ama her halükarda bu ameliyat› olman›z
gerekiyor. E¤er olmazsam diye sordum.
Ölürsünüz !!!
Bu cevab› beklemiyordum flok etkisi oldu
o¤luma bakt›m gözleri dolu doluydu a¤l›yordu ....
Babas› öldü¤ünden beri yavrum ilk kez
a¤l›yordu içim parçaland› ben ölürsem
öleyim ama o a¤lamas›n onun bir damla
gözyafl›na dayanamam elimi tutuyor öpüyor bir damla gözyafl› aksa bile bin damlas› yüre¤ine ak›yordu yavrum çok ac› çekiyordu. Çocuklar›m› yaln›z b›rakamazd›m
doktorun demesine göre sorun ç›kmayacakm›fl eski sa¤l›¤›ma kavuflacakm›fl›m
çaresiz kabul ettim.
Bir hafta sonra ameliyathanenin kap›s›ndayd›m, çok erken alm›fllard› ötekiler yetiflememifllerdi, ameliyathanenin kap›s›nda
Türkan ve Asya vard› ikisini de öptüm çok
zordu sanki onlar› son kez görecektim bir
daha öptüm bir daha son kez dönüp arkama bakt›m onlarda kederle içleri yanarak
bak›yorlard› her fley çok zordu .Ameliyat
12 saat sürmüfl o dönemi hat›rlam›yorum
sonras›nda neler oldu birkaç gün uyutmufllar herkes korkmufl umudunu kaybetmifl uzaktan akraba efl dost herkes ziyaretime gelmifl bir hafta sonra kendime
geldim biraz yorgundum iyi olmufltum
ama kendimi çok yorgun hissediyordum 2
hafta sonra beni eve ç›kard›lar bu badireyi de atlatm›flt›m mutluydum hem kendim
için hem de yavrular›m› yaln›z b›rakmad›¤›m için evimdeydim bu bana verilmifl en
büyük nimetti ...
Bir gün Gül ve büyük gelinim Zeliha yan›mdayd› yürüyordum onlarda her biri
düflmemem için koluma girmifllerdi bir anda sol aya¤›m bez gibi oldu hissetmiyordum bast›m ama tutmuyordu uyuflmaya
sa¤ kolum dirsek hizas›na kadar morard›.
Akl›m bafl›mdayd› bana bir fleyler oluyor
bafl›ma geleni gördünüz mü dedim hemen doktoru arad›lar gerisi tamamen karanl›k me¤er as›l ac› hikayem bundan
sonra bafllam›fl
Hastanede yata¤›mda uyuyorum derin ›ss›z bir yerdeyim yapayaln›z›m kimsecikler
yok ne söylenileni duyuyorum nede görüyorum. Öldüm sand›m daha sonra ölmedi¤imi derinden gelen seslerden anlad›m
peki neden cevap veremiyor gözlerimi
açam›yordum,böyle ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir gün sesler biraz daha
net gelmeye bafllad› yan›mda konuflulanlar› duymama ra¤men gözlerimi açam›yordum oysa açmay› çok istiyordum hala
gözlerimi açam›yordum .Birisi sanki a¤z›ma kafl›kla bir fley vermek istiyordu ne oldu¤unu anlayamad›m tad›n› bile anlam›yordum içmek istemesem de karfl›mdakinin vazgeçece¤i yoktu, duda¤›mdan dö-
41
küldü¤ünü hissettim bu sefer duda¤›m›
›s›rd›m suyu içiren kifli bana Annem vazgeçmeyece¤ini biliyordum hissediyorsun
dedi. Ellerimi yüzümü öpüyordu....
Her fleyi hissediyor duyuyor görüyordum
ama etraf›mdaki insanlar› tan›m›yordum.
Beyaz giyimli insanlar dolafl›yor bana azize han›m iyimisiniz diye sorular soruyorlard› ,ad›m Azizeymifl bunu bile hat›rlam›yorum kafam›n içinde karanl›k bir boflluk
hakimdi kendimi kötü hissediyordum burada ne iflim vard› bu insanlar kimlerdi her
gün yan›ma gelen beni öpen okflayan o
yabanc›lar kimdi bana anne diyorlar onlar›n anneleri miyim? Asl›nda konuflmak istiyorum siz kimsiniz diyecek oluyorum ama
söyleyemiyorum sanki dilim tutulmufl konuflam›yor sadece bak›yorum. Birgün aniden Asya dedim yan›mdaki beyaz giyimli
bir bayan Doktor han›m diyorlar kendisine
hemen yan›mdaki telefondan birini arad›
asya gel annen senin ismini söyledi dedi.
Asya hemen geldi gülerek can›m annem
iyileflece¤ini biliyordum dedi. Bende bofl
gözlerle ona bak›yordum ilerleyen günlerde biraz daha toparlanm›flt›m en az›ndan
art›k bu asya y› ve di¤er bütün çocuklar›m› hat›rlad›m onlar benim yavrular›md›.
Hepsi etraf›mda pervaneydi seviyor öpüyorlard› ama yavrular›m›n hepsinin gözleri
hüzünle bak›yordu içlerine derin bir ac›
oturmufltu o ac› galiba benim ac›md›. Asya sürekli ellerimi öpüyor s›vazl›yor ilac›m›
veriyor hatta ayaklar›mdan bile öpüyordu
.Günden güne toparlan›yor çocuklar›ma
sevgiyle bak›yordum onlar için bir ömür
de¤il bin ömrüm dahi olsa yine feda ederdim. Çocuklar›m olmasayd› Murat›n vefat›ndan sonra hayata tutunamazd›m.....
Bir sabah bütün doktorlar içeri girdi yanlar›nda uzun boylu zay›f olan doktoru tan›d›m hepsi ona hocam diyorlard› , sürekli
yan›ma gelen benim nas›l oldu¤umu soran bu kifli me¤er beni ameliyat eden doktormufl yine babacan bir tav›rla elimi tuttu
sen art›k iyilefltin istersen evine gönderelim dedi . ‹ster misin? diye sordu cevap
veremedim sadece gözlerim evet gönderin art›k gitmek istiyorum diyor, ama dilim
konuflmuyordu kendimi ne kadar zorlad›ysam cevap veremedim. Bana evinde daha güzel toparlanacaks›n ben seni hiç b›rakmayaca¤›m diyerek s›rt›m› s›vazlad› .
Ertesi gün hastaneden ç›kmadan önce giyinmek istedim ellerim tutmuyordu k›zlar›m giydirdi yürümek için yeltendim bacaklar›m› hissetmiyordum kalkamad›m o
zaman as›l gerçekle yüz yüze gelmifltim.
Ben art›k yata¤a ba¤›ml› kendi iflini göremeyen yeme¤ini dahi yiyeme¤en geçmiflini yar›m yamalak hat›rlayan isimleri birbirine kar›flt›ran bildi¤i fleyleri dahi dile
getiremeyen biriydim, ‹flte as›l gerçek
buydu. ‹çimden keflke ölseydim diye düflünürken gözlerimin doldu¤unu Asya’m
anlad› sar›ld› öptü anne seni çok seviyorum sen benim her fleyimsin. Bugüne kadar sen bize bakt›n flimdi s›ra bizde iyile-
fleceksin en iyi doktorlara götürece¤iz
bak gör en k›sa zamanda eski haline kavuflacaks›n diyordu. K›z›m bilmiyordu ki
anneler yavrular›n›n yalan söyledi¤ini hemen anlar son durak buydu demek ki flimdi de bedenimle imtihan oluyordum.
Baflka doktorlara götürdüler eve doktorlar
geldi nerede bir fley duysalar hemen harekete geçiyor ç›rp›n›yorlard›. Ama bende
hiçbir de¤ifliklik yoktu, geceleri gelinlerim
ve k›zlar›m asker gibi bafl›mda nöbetlefle
duruyorlar yönümü de¤ifltiriyor tansiyonuma bak›yor nab›z at›fllar›m› kontrol ediyorlard› hepsi asker gibi olmufltu bir defter
vard› o deftere yaz›l›yordu bir önceki ne
yapm›fl düzenli bak›lm›fl m›y›m? Herfley
saatinde veriliyor ilaç saati meyve saati
,yemek saati vs. K›sacas› herkes üzerine
düfleni yap›yordu keflke bende bir fleyler
yapabilseydim en az›ndan temel ihtiyaçlar›m› karfl›layabilseydim.Bir gün Asya bir
doktor buldum dedi Alman Hastanesinde
iki gün sonra doktorun yan›ndayd›k beni
muayene etti. Bir ameliyat daha yapmam
laz›m dedi bu ameliyat öteki gibi riskli de¤il daha basit, bu da beyin ameliyat› Alper
sordu bu ameliyattan sonra annemde neler de¤iflir eski halini al›r m›?
Biz annemin eski sa¤l›¤›na kavuflmas›n›
istiyoruz tek derdimiz bu. Doktor eski haline asla kavuflamaz bunu unutun. Ama
flimdiki halinden daha iyi olur en az›ndan
kendi ihtiyac›n› kendi görür. Bu ameliyat›
olmazsa ne olur diye sorarsan›z daha kötüye gider karar sizin bana yapt›rmak zorunda de¤ilsiniz. Bu güne kadar neden
buna shant tak›lmad› ameliyat eden doktoru nas›l olurda bu hastaya shant takmaz
diye meslektafl›na esti gürledi. Me¤erse
benim ameliyat yerimde iltihaplanma olmufl ad›na t›p dilinde (Hidrosefali)deniliyormufl e¤er ameliyattan sonra hemen bu
shant taksaym›fl doktorum ben bu halde
olmayacakm›fl›m
Çocuklar›m kahroldular nas›l olurda böyle
bir ihmal olabilir.....
K›sa bir zaman sonra ameliyat›m yap›ld›
yavafl yavaflta olsa iyilefliyordum geçmifli
eksiksiz yak›n zaman› ise yar›m yamalak
hat›rl›yordum. Arada bir çocuklar›m›n
isimlerini unutsam da bu k›sa süreli bir haf›za kayb›yd› yürüyemiyordum bacaklar›m
bedenimi tafl›m›yordu bu durum çok ac›
olmas›na ra¤men yapacak bir fley yoktu.
Keflke böyle olmasayd› ama olmufltu günlerce koma halinde yatm›flt›m ama sonuçta buralara kadar gelebilmifl yar›mda olsa
yeni hayat›ma merhaba demifltim. Hayat
her fleye ra¤men güzeldi en önemlisi bütün çocuklar›m yan›mda ve beni çok seviyorlard› beni o zor zamanlardan bu günlere çocuklar›m›n sevgisi ve flefkati getirdi
sevgi her kap›y› açan sihirli bir anahtard›r.
Sevginin gücü asla küçümsenemez her
fleye ra¤men hayat güzeldi ve yaflamaya
de¤erdi. Ben yine onlar›n çok sevdikleri
k›ymetli anneleriydim bu benim için en
büyük nimetti.
42
Tamer VARLI
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
Eski Anadolu ve
Ortado¤u’dan fiiir’ler
(II)
Sendikac›
[email protected]
GEÇEN SAYIDAN DEVAM
ÖZÜ Anadolu’muzdan açm›fl ve
Ortado¤u’ya do¤ru yol alm›flt›k, fiiir’sel olarak. Kültürlerimizin ›fl›¤›nda, o
dönemlerde yaflayanlar›n hayat hikâyeleri de yer yer fliir olarak insanl›k tarihinde o denli önemsenen Bir yaflam biçimi haline getirilivermifl fark›na varmadan.
Sümer fiiir serüvenimizi flu k›sa fliir ile
noktalayal›m;
RAK‹PS‹Z
Bir zamanlar,
Y›lan da yoktu, akrepte...
Ne s›rtlan vard›, ne aslan,
Ne vahfli köpek, ne de kurt...
Korku da yoktu, dehflet de,
‹NSANO⁄LU RAK‹PS‹ZD‹.
Bu fliir ile de ‹nsanl›¤›n bugün ne hallere geldi¤ini görüyoruz !!!
Fazla moralimizi bozmadan, biz konumuza H‹T‹T fi‹‹R‹’nin; uygarl›ktaki geliflimine hep beraber bir göz gezdirelim,
günümüze ›fl›k tutmas› aç›s›ndan.
Anadolu’nun yüre¤inde ‹sa’dan 2000
y›l önce uygarl›¤›n› ve yaz›m›n› gelifltirmeye bafllayan Hititler, baflkent Hattufl’da ( bugünkü Bo¤azköy ), çivi yaz›s›yla fiiirler de b›rakt›lar insanl›k için.
Ancak, bu metinlerin hepsinin fliir olup
olmad›¤› kesin olarak saptanamamaktad›r. Hitit gelene¤i, masallar ve efsaneler bak›m›ndan zengindi. Bunlar›n
birço¤u nazma geçirilmifl olsa gerektir.
Fakat Sümer, Asur, Kenani mitolojisinin
ve sözlü yaz›l› fliirlerinin Hititleri etkilemifl oldu¤u akla daha yak›nd›r. Kumarbi destan›n›n Hititçe’ye Hurri dilinden
geldi¤i söylenmektedir. Babil gelenekleri de Hitit kültürü ve yaz›n› üzerinde
izler b›rakm›flt›r. Efsanelerin ve dinsel
metinlerin yan› s›ra, Hitit fliirinin (say›lar› az da olsa) ilginç örnekleri aras›nda,
flark› güfteleri de vard›r. Hitit fliirinden
birçok, doküman’lar gözümüze çarpmaktad›r. Bu konuda da yine resimli örnekler günümüze kadar gelmekte ve
bizleri ayd›nlatmaktad›r.
Hitit fliirinden birkaç örnek ile yaz›m›za
devam edelim;
KIZILIRMAK
Hey gidi, K›z›l›rmak, F›rt›na Tanr›s›, Nerik’in can evi,
Bir zamanlar, baflka bir yata¤a yönel-
S
miflti de
F›rt›na Tanr›s› onu çevirip günefle yöneltmiflti
Öylece Nerik’e do¤ru akma¤a bafllam›flt›
Ve F›rt›na Tanr›s› demiflti ki K›z›l ›rma¤a:
“Birisi, Nerik’in F›rt›na Tanr›s›’n› çileden
ç›kart›rda
“Tanr› Nerik’ten ve kutsal yata¤›ndan
baflka bir yere giderse
“Sen, K›z›l›rmak, tut onu, b›rakma, baflka bir ›rma¤a baflka bir kayna¤a gitmesin!”
Göklerin F›rt›na Tanr›s› dedi ki K›z›l›rma¤a;
“And içmeni istiyorum: Yata¤›n› de¤ifltirmeyeceksin, o gün, bu gün, yata¤›n›
de¤ifltirmedi K›z›l›rmak.
Bunu sizler baflard›n›z, tanr›lar!
fiimdi Nakkiliata Irma¤› ça¤›rs›n Nerik’in F›rt›na Tanr›s›’n›.
Denizlerin, dalgalar›n alt›ndan ç›kar›p
Dokuz ›rmak yata¤›n›n alt›ndan ç›kar›p
geri getirsin!
Hitit fliir’inde de daha çok Tanr›lara seslenifl onlara hitap fleklinde, birçok fliirler bu dönem yaz›lm›flt›r. Yine ayn› dö-
nemden birkaç fliir ismini sizlerle paylflal›m.
Tüm tanr›lar›n babas› say›lan, KUMARB‹’ye çok uzun fliirler yaz›lm›flt›r. Bunu;
Teflub’un Taflmiflu’ya Savafl Komutu,
Bilgiç Ea’n›n aç›klamas› (Ubelluri’ye),
Ubelluri’nin yan›t›, K›z›l›rmak, fiölen günü, Tanr›lara yakar›, F›rt›na Tanr›s›, Korku fiark›s› gibi baz›lar› çok uzun olan
fiiirlerle karfl›m›za ç›k›yor.
fiölen Günü ve Korku fiark›s› fliirine beraberce bir göz gezdirelim:
fiÖ
fi
ÖLEN GÜNÜ
Nerik’teki F›rt›na Tanr›s›’n›n rahibi Kella
der ki:
“Göklerdeki F›rt›na Tanr›s›’n›n flöleninden sözleridir bunlar;
“Dinleyin bu sözleri:
Toprak serpilip geliflsin, berekete kavuflsun,
‹yice korunsun toprak!
Böylece bol bol ürün verirse toprak
ana, o zaman flölen yap›ls›n.”
KORKU fi
fiA
ARKISI
‹ki genç askerin yaklaflan düflmandan
korkarak söyledi¤i flark›:
Nerde Nesa kentinin giysileri!
Bürün s›rt›ma, bürün.
Beni Anam›n yan›na götürün:
Sar›ls›n bana, sar›ls›n.
Yan›na götürün beni Dad›m›n:
Korusun beni, korusun...
Hitit fiiirini de bu iki örnekle inceledikten sonra, bu uygarl›¤›n fliir hakk›ndaki
birikim ve düflüncelerini, bunlarla ilgili
kültürlerine b›rakt›¤› izleri de sizlerle
paylaflm›fl oluyoruz. Hele ki; fiölen fliirinde iflledi¤i Toprak temas› (‹Y‹CE
KORUNSUN TOPRAK) derken, bugün
bile bize dersler ç›kartacak bir cümle
oldu¤unu düflünüyorum !!!
BAB‹L fi
fi‹‹‹R‹:
Babil ile Asur’un fliir türündeki ürünlerini birbirinden ay›rmak zor. Bu iki gelenek, uzun bir dönem içinde, bir arada
geliflmifl. Ancak, Babil yaz›s›n›n
‹sa’dan önceki 2000’li y›llarda, Asur yaz›s›n›n ise 1500’lü y›llarda ortaya ç›kt›¤›
san›lmaktad›r.
Yarad›l›fl destan› ile G›lgam›fl, Babil’in
baflyap›tlar› olarak karfl›m›za ç›k›yor, bu
incelemelerimizde. Din törenlerinde, fliirsel ilahiler ve dualar da önemli yer tutarm›fl. Sümer gelene¤inin etkilerini tafl›yan ö¤ütler ve a¤›tlarda Babil’in ilginç
yarat›lar› aras›nda, iflçilerin türküleri ile
aflk fliirleri, Babil gelene¤inde yüzy›llarca yaflam›fl. ‹sa’dan önceki 700’lü y›llarda, bu gelenek c›l›zlaflm›fl ya da ça¤›n ürünleri bizim ça¤›m›za eriflmemifl.
Babil vezinleri, Sümer’de de oldu¤u gibi, m›sralar›n ço¤unda dörder vurguya
dayan›yordu. Bugün çeken, yar›n sefa
sürer bafll›¤› alt›nda çevirdi¤imiz uzun
fliirin bir kesiminde Akrostifl (her sat›r›n›n ilk harfinin yukar›dan afla¤›ya do¤ru okununca bir söz meydana ç›karmas›) var oldu¤unu belgelerden anl›yoruz.
Akrostifl, flu cümleyi yazmaktad›r:
“a-n-a-ku sa-ag-gil-il-ki (i-na-am-u) bbi-ib ma-afl-ma-flu ka-ra-bu fla i-li u
flar-ri.” Anlam› : ‘ Ben, büyücü Sayggilkinam-ubbib, tanr›ya tapar›m, hakana
sad›k›m’. Akrostifl. Babil fiiirinde oldukça s›k kullan›lan bir ustal›kt›. Eski Orta
Do¤u’nun birçok dillerinde dile getirilmifl olan G›lgam›fl, o dönemlerde tarihin ilk genifl kapsaml› efsanesi ve en
uzun ilk fliiri say›labilir, bu konuda...
Babil fiiir’ine bir kesit ile daha devam
edelim.
Marduk, Ea’ya ‹nsan› bir sanat eseri gibi yaratmak istedi¤ini anlat›yor.
Ve diyor ki;
Kan› kanla birlefltirece¤im,
Kan› kemikle;
43
Bir fley yarataca¤›m benzeri görülmemifl,
Ad› ‹NSAN olacak,
‹lk insan› yarat›yorum...
Bu cümleler bize; ‹nsan›n nas›l yarat›ld›¤›n› anlatan bir belge niteli¤inde, o
dönemden kalan bir fi‹‹R’le bizim bu
günlerimize kadar geliyor.
Babil fliirinde bu uygarl›¤›n en önemli
destans› fliiri olarak G›lgam›fl Destan›n›
gösterebiliriz. G›lgam›fl Destan›; insanl›¤›n en eski ve en görkemli destanlar›ndan biri. Evrenin düzeniyle kargaflal›k aras›ndaki çekiflmeyi anlatan 3 bin
sat›rl›k bir fliir.En az dört bin y›ll›k bir tarihi var. Günümüze eriflen levhalar üzerindeki metinlerin M.Ö. 1000 y›l›ndan
erken bir tarihte yaz›lm›fl olmad›¤› san›lmaktad›r.Ancak baz› at›flara,dil, ve
söyleyifl özelliklerine dayanarak birçok
bilgin G›lgam›fl Destan›’n›n bafllang›c›n› M.Ö. 2000 y›l›na kadar götürmektedir. Buna göre, G›lgam›fl eski Babil ça¤›nda yaz›lm›flt›r. Sümer, Asur, Babil,
Asuri ve Akad dilinde metinler bulunmufltur. Hitit ve Hurri versiyonlar›n›n ancak küçük bölümleri ça¤›m›za ulaflm›flt›r.Sonraki pek çok epik yap›t (bu arada
Homeros) ve Eski Ahit üzerindeki etkileri belirgindir.
En uzun metni, eskiden Osmanl› ‹mparatorlu¤u s›n›rlar› içindeki, bugün Güneydo¤u s›n›rlar›m›z›n güneyindeki Nineve (Irak) kaz›lar›nda bulup 1872’de
aç›klad›lar. Bo¤azköy, Urfa, Zincirli,
Sultantepe ve Karkam›fl’ta da G›lgam›fl yaz›tlar› ya da an›tlar› bulundu. Destan›n belli
bafll› temalar›, insanla
do¤an›n çat›flmas›,
aflk ve macera, dostluk ve cenktir. ”G›lgam›fl”
kahramanl›¤›,
ölümsüzlü¤ü, aray›fl›,cinsel arzuyu,iyimserlik ve umutsuzlu¤u,
yaflam tutkusu ile
ölüm korkusunu çok
güzel anlat›r.
Kahraman›n al›nyaz›s›n› de¤ifltirmek için
(eski bir sel felaketinden kurtulan) Utnapifltim’den ölümsüzlü¤ün
s›rr›n› ö¤renme çabas›
baflar›s›zl›¤a u¤rar.
Ama sonsuz yaflama
eriflme u¤rundaki ç›rp›n›fllar› kiflili¤ine yar›
tanr›sal bir güç sa¤lar.
G›lgam›fl destan› sayfalarca çok uzun oldu-
¤undan bafllang›c›n› ve sonunu sizlerle
paylaflmak isterim; Destan›n bafllang›c›:
Ülkenin dört buca¤›ndan her fleyi görmüfl,
Her fleyi yaflay›p ö¤renmifl olan,
Akl›n her yönünü bilen,
Her s›rra eren, her gizliyi aç›klayan,
Büyük selden önceki olaylar› izledi de.
Çok uzun bir yolculuktan yorgun arg›n
Dönünce tafl levhalara yazd› bütün
bunlar›.
Destan›n sonu:
Topra¤›n amans›z gücü yuttu seni,
Ey karanl›k, karanl›k! Ey karanl›k Ana.
Kefenine sard›n benim dostumu,
Derin bir kuyu gibi içine düflürdün!
diye biter ünlü “G›lgam›fl Destan›”.
Babil fliirimize kadar geldi¤imiz bu bölümü de,yine Babil kenti fliiri ile noktalayal›m bu say›m›z› da.Bir sonraki say›m›za kadar sa¤l›k ve s›hhatte kal›n siz
de¤erli Serhat Kültür okuyucular›..
BAB‹L KENT‹
Buras› Babil
“Tanr›lar›n sevgili Kenti”
Can›n gibi sevdi¤in yurdun.
Bu kent senindir.
Boylu boyunca senindir.
Tad›n› ç›kar, benimse onu.
(Konumuz bir daha ki say›da devam
edecek...)
Kaynakça: Akbank Kültür Yayınları Talat S. HALMAN’ın eseri.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
44
Sevda AKYOL
Hemflire - ‹lk Yard›m E¤itici E¤itmeni
[email protected]
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
K›r›k, Ç›k›k ve Burkulmalarda
‹lk Yard›m - 2
GEÇEN SAYIDAN DEVAM
Dirsek K›r›¤› Tespiti
* Kol gergin vaziyette bulunduysa, hastan›n vücudu boyunca gergin ve deri ile aras› yumuflak malzemeyle doldurulmufl tespit malzemeleri yard›m›yla tespit edilir,
* E¤er bükülmüfl vaziyette bulunduysa, bir
kol ask›s› deste¤i yard›m›yla tespit edilir.
rinden dirse¤e kadar içe, di¤eri elin d›fl
yüzünden dirse¤e gelecek flekilde d›fla
konarak tespit edilir,
* Daha önceden yerlefltirilen fleritlerle
ba¤lan›r, fazla s›k›lmamal›d›r,
* Dirsek eklemini tespit için kol ask›s› tak›l›r,
* Bilek kemiklerinde veya el tarak kemi¤inde, bölgeyi bir kol ask›s› ile tespit yeterlidir,
* Parmak kemi¤i k›r›klar› ile ç›k›¤› ay›rt etmek zordur. Tespit için, bir tespit malzemesi ile yaral› parmak, yan›ndaki sa¤l›kl›
parmakla bandaj yap›labilir.
Kalça Kemi¤i K›r›¤› Tespiti
* Her iki bacak aras›na bir dolgu malzemesi konur,
* Sekiz fleklindeki bir bandajla bilekler tespit edilir,
* Do¤al boflluklar›n alt›ndan (dizler ve bilekler) bandajlar› kayd›rmak ve iki tanesi
kalça ve dizler aras›nda di¤er ikisi dizler
ve bilekler aras›nda olacak flekilde dü¤ümlenerek tespit edilir. Bütün dü¤ümler
ayn› tarafta olmal›d›r.
* Yumuflak maddeyle desteklenmifl sert
tespit malzemesi, kotluk alt›ndan aya¤a
kadar yerlefltirilir ve ayaklardan yukar›
do¤ru ba¤lan›r,
* Dü¤ümler tespit malzemesi üzerine at›larak bandajlar ba¤lan›r,
* Bilek hizas›ndaki bandaj öncekinin üzerine sekiz flekilde ba¤lan›r,
* Sert tespit malzemesi bulunmamas› halinde, sa¤lam baca¤› tek destek olarak
kullanarak, genifl bandajlarla tespit edilir.
Kaval Kemi¤inin Tespiti
Uyluk kemi¤i k›r›¤› tespitindeki gibidir;
* Bacaklar tutulur ve yavaflça çekilir,
* Do¤al boflluklar kullan›larak (dizlerin alt›,
bileklerin alt›) yaral› baca¤›n alt›ndan kumafl fleritler geçirilir,
* Uygun bir flekilde yumuflak dolgu malzemesiyle desteklenmifl tespit malzemelerinden biri iç tarafta kas›ktan aya¤a kadar, di¤er tarafta kalçadan aya¤a kadar yerlefltirilir,
* Ayaklardan bafllanarak fleritler d›fl tespit
malzemesi üzerinde dü¤ümlenerek ba¤lan›r. Bilek hizas›ndaki bandaj ayak taban›
üzerine sekiz fleklinde dü¤ümlenir.
Kol Ask›s›yla Ön Kol, Bilek ve El Tespiti
* K›r›k dirsek ve bilek ekleminin hareketini
önlemek için yaral› ön kolun alt›na üçgen
kol ask›s› yerlefltirilir. Hasta/yaral›n›n boynunun arkas›na üçgenin iki ucu dü¤ümlenir,
* Afl›r› hareket etmesini engellemek için,
genifl bir bandaj yard›m›yla gövdeye ba¤lan›r.
Dirsek Kemi¤i ve/veya Ön Kol Kemi¤i K›r›-
¤›nda Sert Malzemelerle Tespit
* Ön kolun alt›na iki flerit yerlefltirilir,
* Yumuflak maddeyle desteklenmifl sert
tespit malzemelerinden biri parmak diple-
Sert Tespit Malzemesi ve Sa¤lam Baca¤›
(ikinci bir tespit malzemesi gibi) Kullanarak Tespit
* Bir el aya¤›n üst k›sm›na, di¤eri bile¤e
konularak yarl› bacak tutulur ve sa¤lam
bacakla bir hizaya getirmek için yavaflça
çekilir. Ayn› zamanda hafif bir döndürmede uygulan›r,
* Her iki bacak aras›na (dizler ve bilekler)
bir dolgu malzemesi konur,
* Sekiz fleklinde bir bandajla bilekler sabitlenir,
* Yaral›n›n vücudunun alt›ndan, k›m›ldat›lmaks›z›n do¤al boflluklar› kullanarak bel,
diz ve bileklerin arkas›na 7 kumafl flerit
(veya benzeri) geçirilir,
Bile¤in/aya¤›n Tespiti
* Yaral›n›n ayakkab›lar› ç›kar›lmadan ba¤lar› çözülür,
* Bilek seviyesinde sar›lm›fl sekiz fleklinde
bir bandajla her iki ayak birlikte tespit edilir
ve yumuflak malzemelerle iyice kaplanm›fl
(rulo yap›lm›fl bir battaniye) bir yüzeye
dayamak suretiyle bacaklar› yukar›da tutmak gerekir.
Kaynakça: T.C. Sağlık Bakanlığı Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı
Uyluk Kemi¤i K›r›¤›n›n Tespiti
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
45
Diyabet ve Obezite H›zla Art›yor
Yeni Tan›m: Diyabezite
Uz. Dr. Ka¤an GÜNGÖR
Memorial fiiflli Hastanesi Kilo Kontrolü
ve Obezite Tedavi Merkezi
EL‹fi
fiM
M‹fi ve geliflmekte olan tüm
Gdünya
ülkelerinde diyabet s›kl›¤›,
beklentileri ve öngörüleri aflan oranda h›zla yükselmektedir. 1995’de
dünyada toplam diyabetli say›s› 135
milyon iken, 2000’de bu say› 171 milyona, 2010’ da 284 milyona ulaflm›flt›r. 2030’da bu say›n›n 439 milyonu
bulmas› beklenmektedir.
Türkiye’de de durum, dünyadan
farkl› de¤ildir. 2000’li y›llar›n bafl›nda
diyabet hastal›¤› s›kl›¤› %7,2’dir. Bu
s›kl›k, 2010 y›l› verilerinde %90 art›fl
göstererek %13,7 ye yükselmifltir.
Türkiye’de özellikle baz› yörelerde
40’l› yafl grubundaki her 5 eriflkinden
birinin diyabetli oldu¤u bilinmektedir.
2000 ile 2010 y›llar› aras›nda Türkiye’de obezite s›kl›¤› %44 oran›nda
artm›flt›r. 2010 y›l› verilerine göre Türkiye’de her üç eriflkinden sadece biri normal kiloludur, geriye kalan 2’si
ise ya kilolu ya da obezdir.
Diyabetteki bu ürkütücü art›fl›n en
önemli nedeni, obezite olarak gösterilmektedir. Diyabet ve obezite yeni
tan›mlamayla “diyabezite” salg›n biçiminde yayg›nlaflmakta ve Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilemektedir.
T‹P 2 D‹YABET HER YAfi
fiT
TA
GÖRÜLÜYOR
Tip 2 diyabet yak›n zaman kadar
“dede ve ninelerin” hastal›¤› olarak
bilinirdi. T›p fakültelerinde ö¤rencilere genellikle 40 yafl›ndan önce “tip 2
diyabet görülmez” bilgisi verilir ve
Tip 2 diyabet 20’li, 30’lu yafllarda neredeyse hiç görülmezdi. Günümüzdeyse 20’li 30’lu yafllarda hatta çocukluk yafl grubunda bile Tip 2 diyabete rastlanabilmektedir. Ülkemizde
ve dünyada diyabet s›kl›¤› her y›l
katlanarak art›fl göstermekte ve h›zla
artmaya devam etmektedir. Toplumda diyabete rastlanma oranlar› ileriye yönelik yap›lan projeksiyonlardaki
beklentilerin çok üzerinde bir art›fl
göstermektedir. ‹leri yafllar›n hastal›¤› olan Tip 2 diyabet art›k neredeyse
her yaflta ortaya ç›kabilmektedir.
T‹P 2 D‹YABET HASTALARI OBEZ
Tip 2 diyabet hastalar›n›n tamam›na
yak›n› kilolu ya da afl›r› fliflmand›r
(obez). Tip 2 diyabet obezite ile kol
kola girmifl iki hastal›kt›r. Kilolu ya da
afl›r› fliflman olmak yani obezite pek
çok hastal›¤a yol açmakla birlikte en
çok diyabet s›kl›¤›n› art›rmaktad›r.
Kilo art›fl›na paralel flekilde obezite,
tip 2 diyabet s›kl›¤›n› kad›nlarda 23
erkeklerde 40 kata kadar art›rabilmektedir. Bu kol kola girmifl ikili (diyabet ve obezite) hem do¤rudan
hem de dolayl› olarak neden olduklar› pek çok hastal›k arac›l›¤›yla
ölüm nedenleri aras›nda tüm dünya
ülkelerinde ön s›ralarda yer almaktad›rlar. Diyabet ve obezite yayg›n birlikteliklerinden dolay› “diyabezite”
fleklinde birlefltirilerek yeni bir kelime türetilmifltir.
ÇA⁄IN VEBASI D‹YABEZ‹TE
Diyabezite; s›kl›¤›, s›kl›¤›n›n h›zla artmas› ve yol açt›¤› ölümcül hastal›klar
nedeniyle “ça¤›n vebas›” olarak kabul edilmektedir. Dünya Sa¤l›k Örgütü diyabeziteyi yayg›nl›¤› ve önemi
nedeniyle çok önemli bir halk sorunu
olarak tan›mlanmaktad›r. Tüm bilimsel veriler, diyabet s›kl›¤›n›n korkutucu art›fl›nda obezitenin yayg›nlaflmas›n›n bafll›ca sorumlu oldu¤u gerçe¤ini do¤rulamaktad›r. Bu ayr›lmaz
ikili, diyabet ve obezite; diyabezite
ad› ile birlefltirilmelerini hakl› ç›kar›r
biçimde birbirine paralel flekilde
yayg›nlaflmaktad›r. Diyabezite insan
sa¤l›¤›n› tehdit etmekte, baflka hastal›k ve sakatl›klara yol açarak yaflam kalitesini bozmakta ve ölümlere
neden olarak insan ömrünü k›saltmaktad›r.
D‹YABEZ‹TE SA⁄LIK
HARCAMALARINI ARTIRIYOR
Dünyan›n en önemli sa¤l›k sorunlar›ndan biri olan diyabezite yüzünden, hükümetlerin sa¤l›k harcamalar› ciddi flekilde artmaktad›r. Avrupa
ülkelerinde; a¤›z yolu ile al›nan ilaç
kullanmakta olan sorunsuz bir diyabet hastas›n›n y›ll›k tedavi maliyeti
400 Euro iken, böbrek, göz ve kalp
hastal›klar› ile komplike olmufl bir diyabet hastas›nda tedavi maliyeti y›ll›k 6000-8000 Euro’ya ulaflmaktad›r.
Sa¤l›k bütçelerinin bu art›fllarla diyabezite ve yol açt›¤› sa¤l›k sorunlar›n›
finanse etmesi, önümüzdeki y›llarda
mümkün görülmemektedir. Bu durum gelecekte obezite ve diyabetin
yani diyabezitenin giderek daha da
önemli bir sorun olaca¤› anlam›na
gelmektedir. Bu nedenle tüm dünyada obezite ve diyabet ile savafl yollar› tart›fl›lmakta ve obezitenin önlenmesine yönelik kampanyalar yürütülmektedir. Obezite ve diyabetle mücadele edilmesi ve diyabezitenin önlenmesi, daha sa¤l›kl› bir toplum için
kaç›n›lmazd›r.
46
Nevzat ERDA⁄
Mali Müflavir - E¤itimci/Yazar
[email protected]
raki ay›n sonuna kadar ödenmeyen primlerin
ödenmedikçe gider yaz›lamayaca¤›na iliflkin yasal aç›klamalar da as›l olarak 506 say›l› Sosyal
Sigortalar Kanunu’nda6 (SSK) yer almaktad›r.(SSK Md.80)
G‹DER‹N ‹ND‹R‹ME KONU OLAB‹LME fi
fiA
ARTI
VERG‹ DÜNYAMIZDAN
SORULAR VE CEVAPLAR
✓ Soru: Merhabalar, Bir firmadan ayl›k al›nan
mal ve hizmet bedeli 4 fatura karflfl››l›¤› brüt
20.000 Tl c›var›nda. Hiç bir fatura tutar› da 8.000
TL’yi geçmemekte. Aç›k kesilen her bir faturan›n
ödemesi 2-3 gün sonra nakit yap›l›r ise bu iflflllemin yapt›r›ma girmesi olas›l›¤› nedir? (Di¤er faturalar›n her birinin ödemesi de; fatura tarihinden
3-4 gün sonra nakit yap›labilir mi?)
Cevap: Tevsik kapsam› tek tek fatura baz›nda olmay›p cari hesapta ödenmemifl 8.000 TL ve
üzeri bakiye olmas› durumundaki borç veya alacaklar› kapsar. Dolay›s›yla sizin sorunuzdaki
ödemelerin bankadan yap›lmas› zorunludur.
(VUK 320-323-324 Nolu Genel Tebli¤)
fiiiketin aktifine kay›tl› arsan›n
✓ Soru: Anonim fi
2006-2007-2008-2009 emlak vergilerini 2010 y›l› içinde gecikmeli olarak ödedik. Gecikme zamlar›n› gider yazam›yoruz da, vergi as›llar›n› 2010
y›l›nda gider yazabilitmiyiz. fi
fiiimdiden çok teflfle
ekkür ederim.
Cevap: Türk vergi sisteminde yap›lan giderlerin
muhasebelefltirilmesinde dönemsellik ilkesi benimsenmifltir. Bu nedenle 2010 y›l›ndan önceki
dönemlere iliflkin emlak vergilerini ve gecikme
zamlar›n› KKEG olarak muhasebelefltirmeniz
gerekir. Vergi yasalar›nda düzenlendi¤i üzere
genel kural, iflletmede oluflan giderin “iflle ilgili”
ya da “iflin sürdürülebilmesi” ile ilgili olmas›d›r.
Ayr›ca, bir hukuk kural›na ba¤l› ya da sözleflme
gere¤i ya da ilama (yarg› karar›na) dayal› olarak
oluflan giderlerde kanunen kabul edilen gider
kavram›na dâhildir. Bir giderin vergi yasalar› aç›s›ndan gider niteli¤i tafl›yabilmesi için iflletme
için “gerekli” olmas› gerekmektedir. ‹flletme için
gereklili¤i kan›tlanamayan giderleri, gider sayarak gelirden düflme olana¤› yoktur. Bu aç›dan
bak›ld›¤›nda bir k›s›m giderler iflletme için gerçekten “gerekli” olsa bile vergi yasalar› bu giderlerin gelirden düflülmesine izin vermemektedir.
Bu nedenle giderleri “gelirden düflülebilen”,
“gelirden düflülemeyen” giderler diye ikiye ay›rmak adet olmufltur. Gelirden düflülemeyen giderler için yasa diliyle “kanunen kabul edilmeyen gider” deyimi kullan›lmaktad›r Kanun koyucu hangi giderlerin indirim konusu yap›laca¤›n›,
hangilerinin ise indirim konusu yap›lamayaca¤›n› ilgili kanunlarda belirtme gere¤i duymufltur.
Bu sebeple 193 say›l› GVK’ n›n 41. ve 90. maddeleri ile 5520 say›l› Kurumlar Vergisi Kanunu’nun5 (KVK) 11. maddesinde “kanunen kabul
edilmeyen giderler” say›lm›flt›r.Bunun yan›nda
bir giderin kanunen kabul edilen veya edilmeyen bir gider olarak indirim konusu yap›l›p yap›lmayaca¤› konusundaki hükümlerin sadece Gelir
veya Kurumlar Vergisi Kanunlar›nda yer almalar› da gerekmemektedir. Nitekim Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenmesi gereken ancak, bir son-
Vergi mevzuat›n›n giderlere bak›fl aç›s› asl›nda
di¤er mevzuatlar›m›zdan farkl› de¤ildir. Aralar›ndaki tek fark vergi mevzuat›n›n birtak›m giderleri dönem matrah›yla iliflkilendirmeyip, mali kar›n
tespitinde indirim olarak kabul etmemesidir.
Bu nedenle Vergi mevzuat› yönünden bir giderin, kazanc›n tespitinde indirim unsuru olarak
dikkate al›nabilmesi için bu giderlerin, 213 say›l›
Vergi Usul Kanunu’nda4 (VUK) belirtildi¤i flekilde, vergi kanunlar›nda belirtilen haller müstesna
olmak üzere, belgelendirilmesinin yan›nda;
_ Kazanc›n elde edilmesi ve idame ettirilmesi
için yap›lm›fl olmas›,
_ Karfl›l›¤›nda gayri maddi bir k›ymet elde edilmemifl olmas›,
_ Etki etti¤i gelirin vergiye tabi bulunmas›,
_ Bir iktisadi k›ymetin maliyetine girecek giderlerden olmamas›,
_ Dönemsellik ilkesine ayk›r› bulunmamas›,
_ Miktar ve mahiyet olarak kesinleflmifl olmas›
baflka bir ifadeyle tahakkuk etmifl olmas›, gerekmektedir.
Bu aç›klamalardan anlafl›laca¤› üzere e¤er bir
gider, kazanc›n elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile do¤rudan ilgili de¤ilse kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecek ve vergi matrah›n›n tespitinde indirim konusu yap›lamayacakt›r. Yani ‹flle veya iflletme ile ilgisi bulunmayan dolay›s›yla özel ve nihai tüketim için yap›lan
giderlerin ticari kazançtan indirilmesi mümkün
de¤ildir.
SOSYAL GÜVENL‹K S‹STEM‹M‹ZDEN
SORULAR VE CEVAPLAR
an›m›z 17/09/2010✓ Soru: Günayd›n. Bir çal›flfla
25/10/2010 aras› do¤um öncesi izin,
26/10/2010-11/01/2011 aras› do¤um sonras› izin
ald›. Çal›flfla
amazl›k belgesi giriflflii do¤um sonras›
iznin bitti¤i tarihten itibaren mi internetten bildirilecek. Bilgi verilmesini rica ederim..
Cevap: Çal›flmad›¤›na dair bildirim girifli Sigortal›lar ifl kazas›, meslek hastal›¤›, hastal›k ve
anal›k (do¤um) hallerinde Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan istirahat-rapor paras› denilen geçici ifl
göremezlik ödene¤i almaktad›r. Sosyal Güvenlik
Kurumu 12 May›s 2010 tarihli Resmi gazetede
yay›nlanan bir tebli¤le sigortal›lar›n raporlu olduklar› sürelerde iflyerinde çal›flmad›klar›na yönelik bir “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden yap›lmas›na yönelik bir
zorunluluk getirdi. Bu zorunlulu¤un uygulamas›na iliflkin olarak da SGK yönetimi 2010/66 say›l›
SGK genelgesi yay›nland›. Konuyla ilgili 2010/37
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
ve 2010/42 say›l› sirküler yay›nlanm›flt›r. Ancak
halen baz› hususlarda tereddütler yaflanmaktad›r. ‹stirahat raporlar›na ‹liflkin SGK Genelgesinde yer alan önemli hususlar afla¤›da yer verilmifltir; 1- ‹stirahat raporlar›n›n bitim tarihinden itibaren befl ifl gününde yap›lmas› gereken çal›flmad›¤›na dair bildirim girifllerinde genelge ile
uygulama de¤iflikli¤i yap›lm›flt›r. Buna göre sigorta müdürlü¤üne intikal etti¤i halde bildirim
yap›lmam›fl olan iflyerlerine SGK müdürlükleri
taraf›ndan bir yaz› gönderilerek sigortal›n›n raporlu oldu¤u sürelere iliflkin “Çal›fl›lmad›¤›na
Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden
yap›lmas› istenecek. Yani, rapor iflçi taraf›ndan
iflverene verilmifl ise “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin internet üzerinden yap›lacak,
ancak iflçi taraf›ndan rapor verilmemiflse bu durumda sigorta müdürlü¤ü iflverene bir yaz› göndererek “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim ‹fllemleri”,’nin sisteme girilmesini isteyecek. ‹flte sigorta
müdürlü¤ünün yaz›s›na ra¤men çal›fl›lmad›¤›na
dair bildirimi e-sigorta yoluyla 5 ifl günü içinde
göndermeyen iflverenler hakk›nda 2 ayl›k brüt
asgari ücret (2 * 729 TL) idari para cezas› (2 asgari ücret) uygulanacak. Öte yandan SGK Müfettiflleri veya SGK Kontrol Memurlar› taraf›ndan
iflyerlerinde yap›lacak denetimlerde bu bildirimin geç yap›ld›¤›n›n tespiti halinde idari para
cezas› tebligata gerek kalmadan uygulanacak.
2- 10 gün ve daha k›sa süreli raporlar›n bitimi tarihinden itibaren 5 ifl günü içerisinde, 10 günden
fazla istirahat alan sigortal›lar›n 10’ar günlük dilimler halinde almak istediklerine iliflkin iflverenlerine talepte bulunmamalar› durumunda bildirim girifllerinin, raporun bitifl tarihinden itibaren 5
ifl günü içinde yap›lmas› gerekecek. Yani, e¤er
iflçi 10 günden fazla süren rapor alm›fl ise ve iflverenden 10’ar günlük dilimler halinde almak istedi¤ini iflverene bildirmesi halinde 10’ar günlük
dilimler halinde sisteme girilmesi gereklidir. Örne¤in, 45 gün rapor alan sigortal› iflverenden bu
yönde bir talepte bulunur ise 10 gün + 10 gün+
10 gün + 10 gün+ 5 gün olmak üzere 5 parça
halinde “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim Girifli” yap›lmas› gerekiyor. “Çal›fl›lmad›¤›na Dair Bildirim
Girifli” 10’ar günlük dilimler halinde sisteme girilirken, rapor bafllama tarihi k›sm›na raporun veya 10’ar günlük dilimlerin bafllad›¤› tarihler yaz›lacak, iflbafl› tarihine ise 10’ar günlük raporlar›n
bitim tarihini takip eden gün yaz›lacakt›r. Örne¤in, 1-20 haziran aras› 20 gün rapor al›nmas› halinde rapor bafllama tarihi k›sm›na 1 Haziran, iflbafl› tarihi k›sm›na 11 Haziran yaz›lacak, ikinci
dilim sisteme girilirken de rapor bafllama tarihi
11 haziran ve ifl bafl› tarihi 21 haziran yaz›lacakt›r. 3- Yine, sigortal›lar›n iflkazas› ve meslek hastal›¤› nedeniyle bir veya iki gün istirahat almas›
durumunda dahi ifl göremezlik belgesi düzenlenecek ve iflverenler taraf›ndan sisteme girilecektir. Ancak, hastal›k sebebiyle 3 günden az süreli
düzenlenen istirahat raporlar›na istinaden çal›fl›lmad›¤›na dair bildirimlerin yap›lmas›na gerek
bulunmamaktad›r. Sigortal›lar›n hastalanmalar›
halinde 1 veya 2 günlük rapor al›nmas› durumunda SGK taraf›ndan istirahat-rapor paras› denilen geçici ifl göremezlik ödene¤i verilmemektedir. ‹yi çal›flmalar.
2011 Temmuz - A¤ustos • Serhat Kültür
47
19 MAYIS
Bütün ülke iflgaldeydi
Düflman vatan›n her yerindeydi
Osmanl›da vatanseverler tetikteydi
Atatürk’ü samsuna ç›karan iflte bu
cesaretti
BEN‹M GÖNLÜM
HÜZÜNLEND‹ BU GÜNLER
Yine yeflillendi ovalar da¤lar
Düz ovay› çiçek ald› bu günler
Çiçeklendi yine bahçeler ba¤lar
Hüzünlendi benim gönlüm bu günler
Atatürk o gün ç›kt› bir yola
Onu bu yoldan kim al›koya
Band›rma vapuru ile ilerlerken
Kim cesaret edebilirdi Ata’y›
durdurmaya
Yurdun her yan›n› sard› ilkbahar
Eridi da¤larda kalmad› hiç kar
Millet e¤leniyor sanki bayram var
Bende gurbet elde kald›m bu günler
Vard› iflte Samsun’a
Bafll›yordu büyük bir savunma
Ata’ya sordular ben do¤dum 19
May›s’ta
Sözünü keflke herkes hat›rlasa
K›r bay›ra koyun kuzu serilmifl
Ça¤lay›p coflan seller durulmufl
Göç eden turnalar geriye dönmüfl
Efkarland›m bafl›m döndü bu günler
Bu vatan kolay kurtulmad›
19 May›s her zaman hat›rlanmal›
Gençler Ata’ya verdi¤i sözleri
Hiçbir zaman unutmamal›
17-05-2011
Beyza ÖZÜDURUK
Ahmet Cevdet Pafla ‹ÖO
Seyfi der ki ne yaz›k ki gülemem
Canan uzaktad›r halin bilemem
Bana karanl›kt›r günah alamam
Konuflamaz olduk yarlan bu günler
Seyfettin AKSU
Bir ilkbahar mevsiminde efkarland›¤›m bir an›mda
yazm›fl bulunuyorum. 2.5.1976
SEVG‹ VE BARIfiA
ÖZLEM
Dünyaya hükmeden bir lider
olsam
S›n›r tellerini söker giderdim
Hepimiz kardefliz bir ana, baba
Herkese bir gözle bakar giderdim
Okullar açard›m tüm insanlara
Cehaleti kökten söker giderdim
Bütün yüreklere fliir ekerek
Silahlar yerine gül üreterek
Defne zeytin dal› eker giderdim
Bütün insanlara tüm canl›lara
Sevgi ile bar›fl satar giderdim
Bir dünya kurard›m mayas›
bar›fl
Eskisin çöplü¤e atar giderdim
Fabrikalar kurar ilim irfanla
Savafl› ve zulmü at›p bir yana
Günefller tafl›rd›m ben kutuplara
Dört mevsimi bahar yapar
giderdim
Y›ld›zlarda piknik ayda maç
yapar
Çöllere çiçekler eker giderdim
Ebemkufla¤›ndan herkese bir taç
Ya¤mur ya¤mur sevgi döker
giderdim
Tanr›n›n elçisi olsayd›m e¤er
Kâbe’yi kalplere yapar giderdim
Ayr› ayr› devlet kurmazd›m inan
Dünyaya bir bayrak diker
giderdim.
Muharrem DEM‹RBAfi
fiair-Yazar
8 May›s
Cofluyor çocuklar 8 May›s
denince
Seviniyor anneler gülleri
görünce
Kim ö¤retti sana bu ö¤ütleri
denince
Akla gelirsin sen ilk önce
Sevgin, flefkatin, s›¤maz
gönüllere
Elim elime de¤meyince
korkuyorum o gece
Her gece dua ediyorum
biran önce sabah olsun diye
Seni görmesem bir gece
kalbimde korku büyüyor her
gece
Kerem Köse
48
Serhat Kültür • Temmuz - A¤ustos 2011
“ fi i i r y a z m a k , n e f e s a l m a k t › r ”
Cafer AKYOL
“Gönül Penceresinden Bir Nefes”
ÇAL ÇOBAN O⁄LU
Halk afl›¤› ozan›
Gönüllerin sultan›
Yurdumuzun her yan›
Sen Çobano¤lu
Çal Çobano¤lu
Kültürümüzün özüsün
Bal damlayan sözüsün
Gözümüzün nurusun
Sen Çobano¤lu
Çal Çobano¤lu
Kerem’i Asl›’y›
Köro¤lu’nu Nigar’›
Gönüllerin s›rr›n›
Sen Çobano¤lu
Çal Çobano¤lu
Sazl› sözlü yolunda
Miski amber ba¤›nda
Name namae dal›nda
Çobano¤lu yan›nda
Rahmet eyle Allah’›m
Sen A¤r› Da¤›m
SON DURA⁄IM
MEMLEKET‹M
Doyumsuz güzelli¤in o asil duruflun
Zirvende özel konu¤un Hz. Nuh’un
Hasret yuma¤›n› ilmek ilmek
I¤d›r Ovas›’nda günefl gibi duruflun
ördü¤üm
Kurulmuflsun asaletinle sen A¤r› Da¤›m
Her metrekaresinde özümü gördü¤üm
Efsanelerin hikâyen gizemli dünyan
Topra¤›n› burcu burcu soludu¤um
Âlemlere rehber oldun her zaman
Do¤du¤um yer, ana kuca¤›m
Güneflin yurduma do¤du¤un yerden
memleketim
E¤ilmez bafl›nla sen A¤r› Da¤›m
Göz bebeklerimde yanan hasret ›fl›¤›m
Da¤lar› ovalar› ›rmaklar›
Beynime kaz›d›¤›m duygusal haz›m
Caddeleri sokaklar› meydanlar›
Bitecek diye bakmaya k›yamad›¤›m
Her mevsim muhteflemsin sen A¤r›
Buram buram kokan i¤de a¤açlar›
Da¤›m
Cennetim sevdal›m memleketim
Bütün canl›lar dar gününde sana
Yumruk gibi yüre¤imde özlemin
kofltular
Nice âfl›klar ete¤inde kervan kurdular
Seninle flekillendi öz güvenim
Kerem Asl›’y› Ahmet Gülbahar’› sana
benli¤im
sordular
Çocuklu¤um gençli¤im gelece¤im
Yol ver sevenlere sevdal›m A¤r›
Son dura¤›m hasretim memleketim

Benzer belgeler