HAYDİ TRAKYA AFRİKA YANIBAŞINDA Profesyonel bir gazeteci

Transkript

HAYDİ TRAKYA AFRİKA YANIBAŞINDA Profesyonel bir gazeteci
HAYDİ TRAKYA AFRİKA YANIBAŞINDA
Profesyonel bir gazeteci –yazar değilde benim gibi dernek vizyonu adına fikir
paylaşımı yapan bir gönüllüyseniz üç şeye mutlaka dikkat etmeniz gerekiyor. Bir;
politik entrikaların parçası olmamak. İki; paylaştığınız bilginin pratiğinide yapmış
olmak. Ve üçüncü olarakta 100 bilgiye 1 yorum ilkesiyle hareket etmek. Şimdi
başlamadan önce şunu rahatlıkla söyleyebilirim: “ Coğrafi ve sosyo-ekonomik
açılardan Afrika’yı Türkiye’de en iyi bilen kişiyim “. Aşağıdaki yazıyı okurken lütfen bu
paragrafta altını çizdiğim detayları mutlaka göz önünde bulundurun.
İster yürürlükteki klasik ekonomi; isterseniz bizler ve batı dünyası gibi 2016
sonrasının yeni iktisadi düzeni çerçevesinde düşünün. Dış pazarlar ve özelliklede
Afrika kıtasına odaklanmak zorundasınız.
Sözüm Trakyalı işadamlarına ve onları temsil eden yerel odalara
2005 yılında başlatılan resmi Afrika Stratejisinin bugün geldiği durumu iyi
biliyorsunuz. Bilmediğiniz tek şey bu süreci kıtada ilk kurumsallaşarak başlatanların
verdiği olağanüstü emekler, ödedikleri büyük bedeller ve devletin yetkilendirdiği
kurumların yaptığı ciddi büyük hatalar. Siyaset üstü derneğimizin bu değerli köşesi
bunların anlatılacağı yer değil şüphesiz. Fakat ilk paragraftaki notları göz önüne
alarak bazı hususların altını acilen çizmek gerekiyor.
Öncelikle Trakya Kamçatkanın parçası değil; Türkiye'nin parçası. Istanbullusu,
Anteplisi, Karadenizlisi öyle yada böyle devletin estirdiği rüzgarın etkisiyle Afrika’dan
nemalanmaya çalışırken Trakya’lı tüccarın buna kayıtsız kalması olmaz. Trakya
tüccarı Afrika için geç kalmadı. Hatta sayın başbakanın ocak ayı içinde Gabon, Nijer
ve Senegal’ e yaptığı gezi gösteriyorki en doğru zaman şimdi. Sapla samanı
birbirinden ayırarak spesifik nedeni açıklayalım.
Devlet Afrika stratejisinin temeline 3 kurumu yerleştirdi. Sempati diplomasisisi için
Tika, iktisadi işbirliği diplomasisi için Deik ve tüccar diplomasisi için taze üretim
Tuskon. Bu kurumlar olağanüstü bir devlet desteğine sahip olmalarına rağmen
maalesefki Türki Cumhuriyetlerde yapılan hataların aynısını yapıyor; devletimizde
yapılmasına seyirci kalıyor. Mesela salt bir Azerbeycan’dan örnek verelim:
90 lı yıllar Azeriler komunizm rejiminden yeni çıkmış ve batı muhabbetine açlar.
Türkiye’yi transformasyon sürecinde en güvenilir köprü olarak görüyorlar. Devlet
gene bir takım tüccarların önünü açıyor ve salıyor Bakü’ye. Gidenler ya kgb artığı
çetelerle işbirliği yapıp devlete nüfus etme sersemliği yapıyor yada incik boncukla
Azerileri sömürmeye çalışıyor. Nedense müteahhitler buradada en ön saftalar. Kimse
demiyorki ya arkadaş burası dünyanın en zengin gaz yataklarının merkezinde illaki
zenginleşecek ve jeopolitik konumu nedeniylede tüm dünya peşinde koşacak. Büyük
düşüneyimde şurada geleceğe yönelik akıllı yatırımlar yapayım. Tersine bir kibir, bir
Anadolu kurnazlığı. Şimdi görüyormusunuz Azerbeycan’ı? Takip ediyormusunuz
Azeri devletinin Türk devletine ve vatandaşlarına yaklaşımını? Ya purolu
müteahhitler? Bakmayın siz şaşalarına. Taşeronluktan öteye geçemiyor yaptıkları
işler. Yahu her şeyi bırakın akrabanız size vize uyguluyor. Bu sana güvenmiyorum ey
Türkiyeli demek değilde nedir. Suçlu kim peki? Hafızanızı yoklayın bulacaksınız.
Ocak ayında sayın Başbakan ve ekonomi bakanı Çağlayan yanlarına 300 tüccarı aldı
Gabon, Nijer ve Senegal’e gitti. Tuskon, Deik, Tika gene başrolde doğal olarak.
Nijer’e dostluk ormanı ve oyuncak fotovoltaik yemek ıstma cihazları. Karşılığında size
baraj yapalım, yol yapalım. Hemde nerde? Agadez’de. Batı için Hakkari neyse Nijerli
içinde Agadez o. Sayın başbakan ve bakana muhtemelen demiştirlerki Agadez de
mazlum Müslüman Araplar yaşıyor. Acaba gerçekten Tuareg/Amaziglerinin Arap
olmadığını ve ilk sahra altı hattında yaşanan sorunu bilmiyorlarmı? İnanın bana çoğu
bilmiyor Afrika gerçeklerini. Dinlemekte istemiyor dahası ideolojik partner olunmadığı
sürece uyarılarada kulak asmıyorlar. Devam edeyim. Nijer’in yeni devlet başkanı
göreve geldiğinin ikinci günü tutturdu nükleer santral kuralım diye. Sebep belli.
Elektrik problemi var tüm Afrika gibi Nijer’de de. Üstüne birde uranyum zengini ülke
ya. Profesör Albert Michelle Wright liderliğindeki bir kanaat önderleri ekibi dikildi yeni
başkanın karşısına ve dediki hayır sorunun çözümü nükleer santral değil CSP yani
solar enerji santrali. İkna etti Wright ve ekibi Nijer devlet erkanını. Bizene bundan
diyebilirsiniz. Demeyin. Profesör Wright ve Nijerin beyin takımı Trakya’da,
yanıbaşınızda. Tuskon, Deik, Tika ne konuşuyor içinizdekiler ne yapıyor. Gabon’da ki
de bundan farklı değil.
Esas problem şurada:
Türkiye için olağanüstü öneme sahip Afrika kıtasında diyalog altyapısı için
yetkilendirilen bu üçlü organizma 2005 ten beri hata üstüne hata yapsada hep
hoşgörüyle karşılandılar Afrika’da. İçinizdekilerin hoşgörünün korunmasında ki payı
çok büyük. Hemde sıfır ideoloji ve salt Afrika-Türk aidiyetiyle. Fakat bu son ziyaret
kontrol edilemez bir noktaya doğru gidildiğini gösteriyor. 57 Afrika ülkesini adım adım
bilen ben 1999 dan beri ilk kez şunu duydum geçen gün “ Dağ fare doğuruyor “.
Bakmayın siz basında çıkanlara. Afrikalı hayal kırıklığı psikozuna girmeye başladı.
Ve şimdi ne olacak biliyormusunuz?
Tuskon, Tika ve Deik kurumlarının hem kaptanları hemde bünyesinde yeralan Afrika
maceracıları teker teker listelenecek, izlenecek, blacklist olacak ve engellenecek.
Büyük düşünenleri biraz daha görmezlerse Türkiyeye açılan bütün kapılar teker teker
kapanmaya başlayacak. Biz Türkler bu filmi sadece Türki Cumhuriyetlerde gördük te
Afrikalı yüzyıldır aynı şeyi görüyor ve karşı tedbir uyguluyor. Siz üç tane
müteahhitinize iş verditmek istediğinizde; şimdi Çinlilere yaptıkları gibi ok ama gel
bakalım şurda 1 milyar dolarlık tesis kurup hibe et önce; derlerse şaşırmayın yakında.
Film kopuyor dikkat!
Dediğim gibi Afrikalı çok iyi bildiğim black list programına başlamak üzere. Trakyalı
tüccar için tam zamanıdır kıtaya girmek için. Devlet zaten sonsuz kredi açıyor
Kamçatkalı olmayanlara. Lütfen derhal Afrika programları hazırlatın meslek
odalarınıza. Farkı gösterin Afrikalılara. Bekliyorlar. Sonuçlara sizde şaşıracaksınız.
Sadece mevcuttakilerin düşündüğünü düşünmeyin, yaptığını yapmayın. İşaret ve
ikazları dikkate alın. Çok ama çok büyük kazanacaksınız.
Ve döndüğünüzde ilk yapmanız gereken şey TOBB bünyesinde yer alan Dış
Ekonomik İlişkiler Konseyi ( DEIK )’in Afrika komitelerine girmek. Şu an 203 üyeye
sahip 17 komite var. Hedef 2015 yılına kadar 50 milyar dolar ticaret hacmi. Akabinde
bağlı bulunduğunuz oda yada stknın kiminle dans ettiğini sorgulayın. Bu bir
konfederasyonsa 10, federasyonsa 5 kez sorgulayın delegelerinizi. Ve önümüzdeki
oda seçimlerinde vizyon sahibi tüccarları seçin. Bilinki Trakya en önemli virajında.
Lütfen Trakyalı tüccar silkin artık. Afrika senin içinde, yanıbaşında. Sor, burada
yazamadıklarımızı içtenlikle paylaşalım, size karşılıksız yol gösterelim. Mevcut Tika,
Deik ve taze Tuskon bizi Türki Cumhuriyetlerdeki hayal kırıklığına taşıyor adım adım.
Siz dur diyebilirsiniz. Derkende gelecek nesillerinize muhteşem bir ticaret pazarı
bırakmış olursunuz. Hemde tüm Türkiye için.
Kılavuz kargalar fazla sıkıştırmaya başladı. Hala yanıbaşınızdayken, içinizdeyken ve
dahası diğerleriyle aynı mumaleye tabi değilken faydalanın ivediyen. Mecal
tükenmeden yada susturulmadan..
Daha ne diyebilirim ki?
Serdar Manga
10 Ocak 2013
TRAKYA SİZİ BEKLİYOR
31 Ağustos 2012 tarihli basın kuruluşlarında dikkat çekici bir haber yer aldı.
Kısaca “ ABD’li International Capital Alliance (ICA) şirketinin Kilis’te $ 6,000,000,000 (
Altı Milyar Amerikan Doları ) tutarında 2.000 MW ( İkibin Megavat ) gücünde güneş
enerji tarlası kurmak için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakını Nihat Ergün’le
görüştüklerini; bakan’dan uygun arazi istediklerini ve teknoloji yatırımınıda Türkiye’de
yapmak istediklerini bildirdiklerini anlatıyor haber.
Şimdi lütfen 15 Kasım 2011 tarihinde bu köşede yayınlanan NEAR-ZERO-ZONE
PROJESİ VE TRAKYA isimli makalemi bir kez daha okumanızı rica ediyorum.
Ediyorum çünkü bu makale kasım 2011 de yazdığımla paralel bir doğrultuya sahip.
Yalnız 1 fark var: Dernek kurulduğu andan itibaren ben düşüncelerimi uluslar arası
marjinal finans camiasından edindiğim bilgilerle ve özellikle Afrika tandanslı
tecrübelerimi harmanlayarak; salt Trakya’lılık bilinciyle ve asla zülfiyare dokunmadan
bilgilendirme mahiyetinde paylaştım. Site sunucusundan her yazdığım yazının takip
bağlamında single lokasyon bilgisini aldım. Ortalamada Her 10 tekil okunuşun 9’u
Trakya dışı illerdendi. Bu vesileyle bu yazı özellikle Ankara’da ki IP’lerin bilgisinedir.
Şuncu yada buncu olmak TKD kurulum ilke ve amaçlarına aykırıdır. Biliyoruzki enerji
sürdürülebilir kalkınma için ne kadar olmazsa olmaz bir şartsa; o enerjinin söz konusu
bölgede bağımsız olarak üretilmesi ve kalkınma stratejisinin düşük karbon
ekonomisine paralel uygulanmasıda en az o kadar şarttır.
Near Zero Zone Projesinin orta vadede Türkiye sanayisinin en önemli kontrol
mekanizmalarından birisi olacak olması; sistemin domine edilmesine müteakip
Türkiye’nin Ortadoğu ve Avrupa elektrik pazarında cereyan edecek savaşta en sert
makyevelist çarpışmaların arenası olacak olması; pentarchy’nin ısrarla işaret ettiği
Yeni Mezopotamya Devleti’ne en büyük menfaat kaynaklığı yapacak olması gibi
realpolitik değerleri barındıran hamleler 4.000 yıllık devletimizin ilgi alanına giriyor.
Büyüklerimizin işine karışmak bizim işimiz değil. Haddimizide aşar. Aynen NZZ
koordinatörlerinin başbakanın yeni anayasaya paralel başkan olamaması durumunda
din temalı cemaatlerin başına lider olarak gelip planların değişebileceğinden endişe
duymalarıyla ilgilenmememiz gibi. Yeterki daha fazla aptal yerine konmayalım.
Biz rüzgara karşı yellenilmemesi gerektiğini iyi biliyoruz. Sağımıza bakıyoruz AB’nin
parçalanması sürecinde bize her bakımdan ciddi zararı dokunabilecek komşularımız
ve Nicholas Sarkozy’nin Akdeniz Birliği projesi dahilinde başlatıp Alman ekolünün
kontrolüne geçmiş tarihin en büyük enerji projerinden birisi; sağımıza bakıyoruz Dicle
ve Fırat arasında Türkiye’ye 30 yıldır kabuslar yaşatan realistik bir Marduk efsanesi.
Rahatsız oluyoruz. Lokal siyasetçilerimiz de bürokratlarımız da batı tarafında ki
bilinmezliğe, doğu tarafında ki aleyhimize gelişen kayırmalara karşı nasıl bir tutum
izlememiz gerektiği konusunda bizlere yön vermiyor. Yeni sisteme uygun stratekji
üretemiyor. Uyduruk projelerle bölgenin hem zamanı çalınıyor hemde uyuşturuluyor
adeta.
Toprağımız bereketli evet; madenlerimiz var evet; insanımız çok barışçıl evet; iç
huzur var evet..Hepsine evet. Ama bizim küresel dönüşüm sürecinde kalkınmaya
ihtiyacımız var. Trakya’lı mevcut sistemin ürettiği bilmemne iş insanları
konfederasyonu üyelerinden daha inançlıdır. İnancınıda daha samimi yaşar. Daha
erdemli ve yeteneklidirde. Mevcut sistem Trakya’nın suyuna, havasına, toprağına
hem şapşal hem kötü insanları angaje ediyor. Hata ediyor. Kesinlikle herhangi bir
politik yada ideolojik bir yaklaşımla söylemiyorum bunları. Isles yanlış bir iş yapıyor;
hatırlatıyorum sadece.
Bakmayın siz insanımızın içkisine; mevcut sistem hakkında politik eleştirilerine.
Meselenin kapital boyutunda ki High Yield’i bilebilme şansları yok. Bilmelerinede
gerek yok. Siz sadece temiz enerji yatırımlarının kapısını açın; açın ama burası için (
en azından için de ) açın; burada ( en azından burada da ) açın. Yeni kapital düzenin
bölgesel sertifika sistematiğinden bizide nasiplendirin. Sizi temin ederim Trakya’lı
anında bu fırsatı değerlendirebilecek kapasiteye sahiptir. Dahası toplam fayda
esasına Avrasya’da en uygun yerdir. Tüm samarayı ışıklandırarak bunu söylüyorum
size.
Gelin bu yatırımları hi-tech bağlamında Trakya’da değerlendirin. Trakya’lılarla
değerlendirin. İşin farkında olanlar kıs kıs güldükçe bizim içimiz acıyor. Bizde
biliyoruz, sizin bunu gayet iyi bildiğiniz gibi.
Edirne ileri teknoloji yatırımları, Kırklareli finansal türevleri, Tekirdağ yatırımların
sanayi vesilesiyle katma değer oluşumu için hazır. Sizi bekliyor. Bir başlangıç yeter
sadece. Dönüşümü yakın akrabaların oyuna dahil edilmesiyle tüm Balkan'ların ve
hatta Sahra Altı'nın domine edilmesi olarak geri döner. Emin olun.
Evet biz düşük karbon ekonomi dönüşümüne hazırız. Hemde her şeyimizle. Üç beş
öküz bakacağını zanneden sözde arazi spekülatörü zurtkoncularla bizi muhatap
etmeyin; enerjimizi ve bilgimizi iyi değerlendirin.
Trakya sizi bekliyor…
31 Ağustos 2012
NEAR-ZERO-ZONE PROJESİ VE TRAKYA
Türkiye ve Amerikan resmi heyetleri bir yıl ABD’de diğer yıl Türkiye’de olmak üzere
ekonomik işbirliği toplantısı düzenlerler. Kısa adı EOK olan bu resmi toplantılardan
genelde futuristik planlama bağlamında analiz-senteze değer kavram yada sonuç
çıkmaz. Çoğunluk adına sıradandır.
Fakat 2010 şubatında ABD’de 7.si düzenlenen EOK’ta böyle olmamış. Amerikan
enerji bakanlığı Near Zero Zone ( NZZ ) diye bir kavram oluşturmuş ve senato
oluruyla bunu Türkiye merkezli bir proje olarak EOK’ta onatmış.
NZZ en kaba sekliyle yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak ve mevcut
konjenktürde merkez noktası olarak kabul edilen Türkiye’den başlayarak
Ortadoğu’nun, Avrasya’nın, Kuzey Afrika’nın ve Avrupa’nın elektrik pazarını domine
etmek olarak özetlenebilir. Yapısal olarak 400 Milyar Euroluk Desertec projesine
benzediği söylenebilir. Çünkü hem Desertec hem NZZ dünyanın önümüzdeki
dönemde en ciddi sorunu ve yaşam anahtarı olacak elektrik/temiz enerji realitesi
üzerine kuruludur. Yeni çağın en güçlü finansal enstrümanı olarak sahneye
hazırlanan ve balon hedge fonlardan nadasa çıkartılan yaklaşık 5 Trilyon USD lik
nakdi kaynağın yükleneceği karbon finansmanı enstrümanıda bu realitenin ortak
noktasıdır.
Fakat NZZ, Avrupa’nın yaşamsal geleceği olarak planlanan Desertec projesinden çok
daha güçlü, çok daha akıllı, çok daha gerçekçi, çok daha sürdürülebilir ve çok daha
stratejik olarak dizayn edilmiş bir görüntü veriyor. Hatta elimizdeki belge ve bilgilere
dayanarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki öyle.
NZZ projesi 5-9 Aralık 2011 de Türkiye’ye gelecek 20 Amerikan şirket ve içlerinde
Amerikan Eximbankı ve milli deniz aşırı yatırımlar şirketi OPIC’inde olduğu kurumla
resmen başlıyor. Etkinliğin adı REEE. Ankara, Istanbul ve Izmir ayaklarını içeriyor
ama REEE’nin pilot proje noktası olarak işaret ettiği yer İzmirde’ki Atatürk Organize
Sanayi Bölgesi.
Bundan şunu anlamak gerekiyor: İlk adımda Türkiye’de ki organize sanayi
bölgelerinin elektriğini tabiî ki güneş, rüzgar, termal gibi temiz kaynaklardan karşıla.
İkinci adımda büyük bölgesel yatırımlara gir. Final adımda diğer ülkelerin elektrik
pazarına gir.
Bu proje AB’nin Desertec’iyle nerede çakışır; Türkiye’deki OSB’ler hatta sanayi
tesisleri arasındaki rekabeti nasıl etkiler; Türkiyenin yenilenebilir enerji ve elektrik
pazarı oyuncuları bu projeye ne kadar adapte olabilir bunların hepsi ayrı bir tartışma
konusu. Trakya’nın Trakya’lının ilgilenmesi gereken konu NZZ’nin bir tarafında nasıl
yer alabilir bunu şimdiden düşünmek ve planlamak olmalıdır.
Trakya Kalkınma Ajansı kurulundaki kurumların ve Trakya’lı OSB’lerin NZZ’yi acilen
gündemlerine almaları ve NZZ’nin bir ayağını Trakya’da oluşturması için müşterek bir
strateji geliştirmeleri; en az şu an ilgilendikleri tüm işlerin toplamı kadar faydalıdır.
Dahası bölgenin uygulanabilir, sürdürülebilir ve daha rahat planlanabilir geleceği
adına gereklidir.
Bu tip multinasyonel ve makro projelerde yeralmanın yolu büyük düşünebilmek ve
sistemsel konsensüsten geçmektedir. Bu yaklaşım küresel bağlamda futuristik
planlamanın kapısını açar. Trakya’ya yakışan bu kapıdan geçip ilk koltuğu kapmaktır.
Bu işin nasılıda, ne zaman olacağıda, kiminle yapılacağıda çok açıktır. Trakya
Kalkınma Derneği misyon ve vizyonuna uygun olarak sözde değil özde icraatçı
çağdaş anlayışıyla üzerine düşeni yapacak ve vitrindeki bölgesel idare
mekanizmalarını bu konuda da yakından takip edecektir.
Serdar Manga
15 Kasım 2011