PDF olarak indir

Transkript

PDF olarak indir
SEPT-OCT ‘14
07
1
katkıda bulunanlar contributors
Hamit Hamutçu
[email protected]
Merhaba!
Hello!
Her zamankinden sıcak bir yazı geride bıraktık.
Yaz aylarında gerçekleşen Yarın Yapayalnız ve
Varolmayan Resimler karma sergileri ile Mixer
yazın hiç ara vermeden sergilere devam etti.
While we are leaving behind a summer warmer
than ever, we showed two group exhibitions
Tomorrow All Alone and Non-existing Images
without giving a break.
Sezon açılışını, The Built Environment, Lower
East Side İstanbul’da isimli karma sergiyle 19
Eylül’de gerçekleştireceğiz. Daha önce işlerini
İstanbul’da hiç görmediğimiz ve New York Lower
East Side’da yaşayan, çalışan, işlerini sergileyen
dokuz sanatçının işlerine yer veren sergi; günlük
yaşamlarımızın ve sanatçıların üretimlerinin,
etrafımızı saran çevre ve bu çevreyi yönlendiren
bilgi sistemleri, yapılar ve çevresel faktörlerle
ne şekilde sınırlandırıldığını inceliyor. Ayrıca,
sanatçılardan dördü ve serginin küratörü
Kathleen Madden da sergi hazırlık sürecinde
İstanbul’da olacaklar. Sergiye paralel paralel
planladığımız etkinliklerle onların sizlerle de
buluşmalarını sağlayacağız.
The first show of the season will be a group
exhibition entitled as The Built Environment,
Lower East Side in Istanbul opening on the
19th of September, featuring nine artists who
live, work and show in New York’s Lower East
Side, none of whom have previously shown in
Istanbul. The exhibition is about the space that
surrounds us and how that space is navigated–
how the structures and systems of information
and environmental control that circumscribes us
have an impact on how we live and what artists
produce. Also four artists and the exhibition
curator Kathleen Madden will be in Istanbul
during the installation of the show and after.
We also planned a series of parallel events to
personally introduce them to you.
KURUCU FOUNDER
Bengü Gün
[email protected]
DİREKTÖR DIRECTOR
Mehmet Kahraman
[email protected]
SANATÇI İLİŞKİLERİ ARTISTS RELATIONS
Serhat Cacekli
[email protected]
MIXER EDITIONS KOORDİNATÖRÜ MIXER EDITIONS COORDINATOR
Naz Cuguoğlu
[email protected]
İÇERİK SORUMLUSU CONTENT MANAGER
Elvin Vural
[email protected]
ETKİNLİKLER SORUMLUSU EVENTS COORDINATOR
Sezen Bakar, Zeynep Bolat, Selin Gürsel
STAJYER INTERN
Seçil Ofset
100. yıl mahallesi massit matbaacılar sitesi
4. cadde no: 77 bağcılar, istanbul
BASKI PRINT
Baskı Tarihi Printing Date
05.09.2014
Robin Cameron
KAPAK COVER
ArtWriting Turkey projesi de Ekim ayında bir
atölye çalışması ile devam ediyor. İstanbul
Modern, Arter, Salt ve Mixer’de yer alan
sergileri deneyimli eleştirmenler ile gezecek ve
eleştiri yazısı yazacak 20 genç sanat yazarı için
başvuruları almaya başladık bile.
Sanatın herkese ulaşması misyonu ile yola çıkan
Mixer Editions da bu sezonda yeni sanatçılar
ve mekan içerisindeki yeni yüzü ile sizleri
karşılayacak. Evinizde, ofisinizde ve baktığınız
her yerde sanat olması için elimizden geleni
yapıyoruz.
In October, ArtWriting will be continuing with
a workshop that brings experienced critics
and young art writers to visit the exhibitions at
İstanbul Modern, Arter, Salt and Mixer and write
on them. We already started to take applications
for 20 spots!
Took off with a mission to make art accesible to
all, Mixer Editions will be waiting for you with its
new artists and a fresh look in our gallery space.
We are doing our best to help you to find ‘the
artwork’ in your home, office or every place you
look at.
Yeni sezonda görüşmek üzere...
Hope to see you in the new season,
Bengü Gün
2
3
sergi / exhibition
The Built Environment
Lower East Side İstanbul’da
Anna K.E., Carol Szymanski, Eli Ping, Erica Baum, Frank Heath, Jill Magid,
Josh Tonsfeldt, Joshua Abelow, Robin Cameron
Küratör Curated by
Kathleen Madden
19.09.2014 - 02.11.2014
Mixer yeni sezonda işleri İstanbul’da
daha önce gösterilmemiş olan dokuz
uluslararası sanatçıyı bir araya getiren
The Built Environment, Lower East
Side İstanbul’da projesini sunmaktan
mutluluk duyuyor. Fotoğraf, resim, kolaj,
baskı, heykel ve video gibi tekniklerle
işlerini üreten bu sanatçıların bazıları,
İstanbul’un sosyal ve kentsel özelliklerine
göndermeler yapan mekana özgü işler
ortaya koyuyor. Mixer’in Tophane’deki
galeri mekanında, 19 Eylül – 02 Kasım
tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak
olan The Built Environment, Lower East
Side İstanbul’da inşa edilmiş alanları
kentsel topografya bakımından ele
alarak, çevremizin düzen ve yapısının
hayatlarımızda nasıl bir kaybolmuşluk,
yüzleşme, ve hatta aksiyeteye yol
açabildiğini irdeliyor.
The Built Environment, Lower East Side
İstanbul’da günlük yaşamlarımızın ve
sanatçıların üretimlerinin etrafımızı saran
çevre ve bu çevreyi yönlendiren bilgi
4 SERGİ / EXHIBITION
Mixer is delighted to present The Built
Environment, Lower East Side in Istanbul,
the first show of the new season.
This group-exhibition features nine
international artists, none of whom have
previously shown in Istanbul. These artists
work in photo-based practices, painting,
collage, printed matter, sculpture, and
video, and some are producing site-specific
works, directly engaging with the built
environment of Istanbul. The artworks in
The Built Environment, Lower East Side
in Istanbul will be displayed in Mixer’s
exhibition space in Tophane between
19 September – 02 November, combine
references to constructed space with a
focus on urban topography, specifically a
sense of how the order and structure of
our environment can produce a sense of
disorientation, confrontation, or sometimes
anxiety.
The Built Environment, Lower East
Side in Istanbul is about the space
that surrounds us and how that space
sistemleri, yapılar ve çevresel kontrol
tarafından ne şekilde sınırlandırıldığını
inceliyor. Sergiye katılan sanatçılar,
günümüz çevresinin mimari biçim
ve sanatsal obje düşünceleriyle nasıl
kesiştiğini ve bu kesişim noktalarının
sosyal manipülasyon, organizasyon ve
bilginin yayılmasına ilişkin sistemlerle
olan ilişkisini sorguluyor. Sanatçılar
zaman zaman kaideleri bozmayı başararak
etrafımızda olan biteni gözler önüne
seriyor. Hem sakini oldukları hem de
çalıştıkları New York Manhattan’daki
Lower East Side (LES) bölgesini ufuk açıcı
projeleri için bir platform olarak kullanan
bu sanatçılar ve The Built Environment,
Lower East Side İstanbul’da Projesi LES’i
mesken edinmiş yaratıcı oluşumların
yaklaşım ve enerjisini İstanbul Tophane’ye
taşıyor.
is navigated–how the structures and
systems of information and environmental
control that circumscribes us have an
impact on how we live and what artists
produce. The artists consider how the
contemporary landscape intersects with
ideas of sculptural form and the art object
today, especially as it relates to systems of
control, social manipulation, organization,
and information dispersal. In some
instances the artists find ways to disrupt
the conventions, while highlighting what
is happening. These artists are grounded
in the urban spaces they inhabit and in
which they work. The Lower East Side in
Manhattan, New York City is a seminal
zone of activity for these artists and The
Built Environment, Lower East Side in
Istanbul transports some of the energy
and attitude that exists within the creative
SERGİ / EXHIBITION 5
sergi / exhibition
dağıtımı gibi toplum hayatını düzenleyen
sistemleri sanatının temel parçası haline
getirirken, aynı galeriyle çalışan ve 2013
yazında Frieze dergisinde işleriyle yer alan
Anna K.E. bu sergiye ve Mixer’in galeri
alanına göre yeniden yorumlanmış bir iş
ile izleyicinin karşısına çıkıyor. Sanatçılar
arasında, çağdaş sanatın duygular ve
estetik olgusuyla olan ilişkisini incelediği
işlerinden biri Whitney Museum of
American Art’ta sergilenen Robin Cameron
ile kullandığı tekniklerle medya ve kültür
arasında vuku bulan tekrarcılığın sayıca
üstünlüğünü irdeleyen Joshua Abelow da
bulunuyor.
Sosyal ve kültürel farklılıklarına rağmen
Lower East Side ve Tophane’nin ortak
noktası, süregelen bir değişim ve
sosyal hareketliliğin merkezi olmaları.
Mixer’in kariyerinin başındaki sanatçıları
desteklemek ve bulunduğu çevrede
2
uluslararası bağlar yaratmak misyonlarına
paralel olarak, proje kapsamında atölye,
işbirliği, panel ve sohbetlerin bulunduğu
birçok paralel etkinlik düzenleniyor.
Erica Baum
Zebra (2010)
Archival pigment print
35.56 cm x 43.18 cm
Sergiye katılacak sanatçılardan, işleri
The Metropolitan Museum of Art ve
Whitney Museum of American Art’ın
koleksiyonunda yer alan Erica Baum
fotoğrafı dil ile sanat arasında antropolojik
bir ifade yöntemi olarak kullanırken, Frieze
New York 2012’ye katılan Josh Tonsfeldt
mekana özgü işlerini buluntu nesnelerle
oluşturuyor. 2014’teki LISTE (Basel)
fuarında kişisel bir sunum gerçekleştiren
ve Simone Subal Gallery’nin temsil ettiği
Frank Heath, posta sistemi ve gazete
6 SERGİ / EXHIBITION
communities of the LES and exposes that
dynamism and spirit to Tophane, Istanbul.
Among the artists included in The
Built Environment, Lower East Side in
Istanbul, Erica Baum uses photography
as an anthropological tool to express the
relationship between language and art–her
work is in the permanent collection of The
Metropolitan Museum of Art as well as The
Whitney Museum of American Art; Josh
Tonsfeldt exhibited at Frieze New York
16 Eylül haftasında, Josh Tonsfeldt Mixer’in
ArtLab programının konuğu oluyor. Sergide
mekana özgü işleri yer alan Josh Tonsfeldt,
etrafımızı saran “built environment”ın
kullanım sonrası kalıntılar olarak insan
hayatına tekrar hediye ettiği buluntularla
oluşturduğu işlerini ortaya koyarken
yaşadığı süreci ve sanat pratiğini izleyiciye
açıyor. 20 Eylül’deki sanatçı konuşmasında,
sergiye enstalasyon ve video işleriyle
katılacak olan Anna K.E., Gürcistan’daki
bale kariyerinden beslenen sanatında
alan, hareket ve maddenin doğal formu
arasında kurduğu ilişkiyi farklı medyumlar
aracılığıyla nasıl yansıttığına değiniyor. 17
Eylül’de ise sergi sanatçılarından Carol
Szymanski, Anna K.E., Josh Tonsfeldt ve
Robin Cameron’un yanında sanat pratiğini
İstanbul’da gerçekleştiren iki Mixer
sanatçısının konuşmacı olarak katılacağı,
in 2012–he uses found materials to build
site-specific works; Frank Heath recently
produced a solo presentation for Simone
Subal Gallery at LISTE (Basel) 2014 Fair–he
explores the structures of society, such as
the postal system and newspaper delivery
services as the basis of his art; Anna K.E.
was written about in the summer 2013
Frieze magazine and is also represented
by Simone Subal Gallery–she will produce
a work specifically for this exhibition
at Mixer’s space; Robin Cameron’s
work investigates contemporary art’s
relationship to emotions and aesthetics–an
example of which is in the collection of
Whitney Museum of American Art; and
Joshua Abelow looks at the preponderance
of repetition both in media and culture,
deploying mass-media strategies in his
works.
Despite their social and cultural
differences, both the Lower East Side and
Tophane are centers of ongoing change
and shifting social dynamics. Embracing
its mission to support emerging artists
and establish international connections
within the community surrounding it and
by extension within Istanbul, Mixer will
host an expansive program of public events
and interactions surrounding the ideas of
The Built Environment, Lower East Side
in Istanbul, including participatory events
such as talks, workshops, collaborations,
and panel discussions.
Throughout the week of 16 September,
Josh Tonsfeldt, will be the guest artist at
Mixer’s ArtLab. The artist will be available
for discussions and interactions while
he produces his work for the exhibition.
Following the creative process of
Tonsfeldt’s site-spesific works, reveals
his practice to the audience, in which
he imbeds his art with found objects
from the built environment recycling
such materials. In an artist’s talk on 20
SERGİ / EXHIBITION 7
sergi / exhibition
New York ve İstanbul’da sanatçı olarak
var olmak ve bu iki sanat dünyasının
benzeşen ve ayrışan dinamikleri hakkında,
izleyiciye açık bir tartışma düzenleniyor.
Ekim ayında da devam edecek olan
paralel etkinliklerle, Mixer’in The Built
Environment, Lower East Side İstanbul’da
projesi, kesişen ve birbiriyle etkileşen
kültürlerdeki dönüşümün zenginleştirdiği
fikir ve temsillere ev sahipliği yaparken,
sanatçılar için deneyimlerini birbirleriyle,
sanatseverlerle ve Mixer’in bulunduğu
mahalle sakinleriyle de paylaşabilecekleri
bir ortam oluşturuyor.
The Built Environment, Lower East Side
İstanbul’da analitik bir incelemeden çok,
özgürlüğün hayati açılarını ifade eden
sanatçıların enerjisini ortaya koyan bir
kesit. Hem Tophane’yi hem New York
Lower East Side’ı dönüştüren güncel
kültürel tartışmalara ışık tutan, bu iki
çok kültürlü bölgenin arasındaki diyaloğu
canlandıran bir bağ. Bu iki bölgenin
sakinleri ve sahip oldukları “built
environment”lar arasında gidip gelmeyi
mümkün kılan hem yerel hem uluslararası
bir proje.
Projenin küratörlüğünü, kendisi de New
York’ta yaşayan ve Sotheby’s Institute
of Art ile Columbia University Barnard
College’da eğitim veren ve Performa
13’ün 2015’te yayınlanacak olan kitabının
editörlüğünü yapan sanat tarihçi, yazar ve
küratör Kathleen Madden üstleniyor.
Sanatçılar Robin Cameron, Anna K.E., Carol Szymanski, Josh Tonsfeldt
ve küratör Kathleen Madden 2014 Turkish Cultural Foundation Cultural
Exchange Fellowship tarafından kısmen desteklenmektedir. Bu proje,
The American Turkish Society’nin Moon and Stars Project fonu tarafından
desteklenmektedir. The artists Robin Cameron, Anna K.E., Carol Szymanski,
Josh Tonsfeldt, and the curator Kathleen Madden have been supported in
part by the 2014 Turkish Cultural Foundation Cultural Exchange Fellowship.
This project has been supported by a Moon and Stars Project Grant from The
American Turkish Society.
8 SERGİ / EXHIBITION
September, Anna K.E. will discuss how her
works combine installation and video and
her roots as a ballet dancer in her native
Georgia, reflecting the relationship she
constructs between the exhibition space,
movement and innate material qualities
of various mediums. On 17 September a
panel discussion, with artists such as Carol
Szymanski, Anna K.E., Josh Tonsfeldt and
Robin Cameron will include two artists
working in Istanbul and showing with Mixer
will discuss the conditions of being an
artist in New York and Istanbul. The panel
will consider similarities and differences
of working in these two separate yet
connected art scenes. Several other
parallel events in October will engage and
extend Mixer’s The Built Environment,
Lower East Side in Istanbul project
and ideas about intersecting cultures,
current cultural transformations, while
acting as a platform for artists to share
their experience and expertise with art
appreciators and local residents as well as
each other.
The Built Environment, Lower East Side
in Istanbul is not a survey, but a glimpse
of the energy of artists working today,
expressing vital aspects of freedom. By
embracing the current cultural discussions
that have transformed both Tophane and
the Lower East Side in New York, a vivid
slice of life extends the dialog between
these multi-cultural places. The exhibition
is a means of voyaging between the
two, extending a communicative bridge
across these communities and the built
environments they inhabit, both locally and
internationally.
The project is curated by Kathleen Madden,
art historian and lecturer at Sotheby’s
Institute of Art and Barnard College,
Columbia University. She regularly writes
for Artforum and is editing the Performa
13 book to be published in 2015.
Joshua Abelow
DEEPER DEEPER #1 (2008)
Tuval üzerine yağlıboya Oil on linen
40.64 cm x 30.48 cm
SERGİ / EXHIBITION 9
sergi / exhibition
Varolmayan Resimler
Non-existing Images
Bengisu Bayrak, Dilek Öztürk, Ella Becker, Nalan Kilimci, Sema Özevin, Sırma
Doruk, Ömürhan Alptekin, Tuğçe Çubukçuoğlu
Küratör Curated by
Mehmet Kahraman, Elvin Vural
16.07.2014 - 14.09.2014
Mixer, 16 Temmuz – 14 Eylül tarihleri
arasında küratörlüğünü Mehmet
Kahraman ve Elvin Vural’ın yaptığı
Varolmayan Resimler adlı karma sergiye
ev sahipliği yapıyor. Sergi fotoğraf, desen,
resim, video ve neon yerleştirme gibi farklı
disiplinlerden işleri bir araya getiriyor.
Mixer is proud to host the group exhibition
entitled as Non-existing Images, curated
by Mehmet Kahraman and Elvin Vural,
between 16 July – 14 September, 2014. The
exhibition brings various artistic disciplines
together, such as photography, drawing,
painting, video and neon works.
Varolmayan Resimler kavramsal
çerçevesini izleyici ile imaj arasında
kurulan çok katmanlı ilişki üzerine inşa
ediyor. Çoğunluğu iki boyutlu yüzeyler olan
farklı mecralarda gördüğümüz her imaj,
varoluşlarındaki tamamlanmamışlıktan
dolayı, izleyicinin zihninde devam eden ve
ancak bu süreç sonunda bütünlüğe varan
birer yapıya evriliyor. İmajın kendi içinde
değil izleyicinin zihninde tamamlanması
fikrine paralel olarak, eserler sayısız
yorumla karşılaşıp sonsuz sayıda farklı
yansımaya dönüşüyor.
Non-existing Images builds its theoretical
framework on the multi-layered
relationship between the image and
the viewer. Each form we encounter on
various media –usually on two-dimensional
surfaces– eventually becomes first a
continuum and then a completion in the
minds of the viewers, with regards to their
own existential incompletion. In line with
the idea that the image is incomplete on its
own and can only be complete in the mind
of the viewer, artworks face countless
different interpretations and transform into
a myriad of unique reflections.
10 SERGİ / EXHIBITION
Sergiye davet edilen sanatçıların farklı
disiplinlerden çalışmaları serginin
kavramsal çerçevesini destekleyerek
izleyicinin farklı türdeki medyumlarla
iletişime geçmesine olanak sağlıyor.
Bengisu Bayrak’ın unutulmuş notları
görselleştirdiği resimleri ve Dilek
Öztürk’ün farklı kentsel mekanlarda
kendini konumlandırarak oluşturduğu
otoportreler hikayelerin devamlılığına
işaret ederken, Ömürhan Alptekin’in
resimsel bir üstyapıya dönüşmeye yüz
tutmuş ama henüz bunu tamamlayamamış
desenleri ve Sema Özevin’in hem
birbirleriyle hem izleyiciyle etkileşimli
fotoğraf yerleştirmesi, izleyicinin her
bakışta farklı bir resimle, ama aslında
varolmayan bir resimle karşılaşması fikrini
destekliyor.
The artworks allow many possible
interactions through various media, as they
are chosen from a range of disciplines,
supporting the exhibition’s theoretical
framework. While Bengisu Bayrak’s
paintings visualize forgotten notes, Dilek
Öztürk’s auto-portraits in which she
locates herself in various urban spaces
point out the inherent continuity within
stories. Ömürhan Alptekin’s drawings
which tend to transform into a pictorial
superstructure but not yet accomplished
to do so and Sema Özevin’s photograph
installation which is in interaction not
only within itself but also with the viewer;
support the idea that with each and every
look, the viewer faces a different image,
but a non-existing one.
Dilek Öztürk
Abidevi Monumental (2014)
C-print
66 cm x 100 cm
SERGİ / EXHIBITION 11
sergi / exhibition
12 SERGİ / EXHIBITION
SERGİ / EXHIBITION 13
mixer artlab
Josh
Tonsfeldt
14 MIXER ARTLAB
Mixer’in uluslararası ve yerel sanatçılar ile
ilişkilerini güçlendirmek amacıyla başlattığı
bir proje olan Mixer ArtLab, izleyici ile pek
fazla paylaşılmayan sanat üretim sürecini,
sürekli olarak değişen katılımcılarla, hem
sanatçı hem de izleyenler için farklı bir
tecrübeye dönüştürmektedir. Mixer ArtLab,
alışık olduğumuz sergileme sürecinden çok,
üretimi ve sanatçının atölyesini görünür
kılmayı amaçlamaktadır.
Mixer ArtLab is a project that was initiated
with the mission of strengthening relations
between international and local artists. By
taking an aspect of an artist’s production
period, not typically shared with the
audience, and by presenting this to an
audience, ArtLab is able to offer both the
artist, and the viewer alike the opportunity
of exploring a renewed take on the artist/
viewer relationship.
16 Eylül haftasında, Josh Tonsfeldt Mixer’in
ArtLab programının konuğu oluyor. Sergide
mekana özgü işleri yer alan Josh Tonsfeldt,
etrafımızı saran “built environment”ın
kullanım sonrası kalıntılar olarak insan
hayatına tekrar hediye ettiği buluntularla
oluşturduğu işlerini ortaya koyarken
yaşadığı süreci ve sanat pratiğini izleyiciye
açıyor. Tonsfeldt, buluntu malzemelere
farklı müdahalelerde bulunarak asıl
işlevinden uzaklaştırmaktadır. Yeni bir
tanımlama ile mekanın içerisindeki mimari
dile eklemleyerek, malzemenin anlamsal
çağrışımlarını çoğullaştırıyor. Tercihen
organik olmayan malzemeleri seçen
sanatçı, birbirinden farklı ve dönüşüme açık
organik malzemeler kullanarak aslında
malzeme üzerinden duruma dair bir bellek
oluşturuyor.
Josh Tonsfeldt will be Mixer ArtLab’s
new guest starting from September 16th.
Tonsfeldt is opening up his artistic practice
to the audience while returning the found
objects to the people’s life after used by
the ‘built environment’. He intervenes with
the found object, and estranges it from its
real purpose. The material’s conceptual
connotations are multiplied with a new
definition with the architectural language
of the space. The artist tries to create a
memory of the statehood of objects by
using inorganic materials with organic
ones that are subject to transformation
through time.
Josh Tonsfeldt New York Brooklyn’de
yaşıyor ve çalışıyor. Simon Preston Gallery
(New York) ve Franco Soffiantino Gallery
(Torino) kişisel sergiler açan sanatçının
Amerika ve Avrupa’da birçok karma
sergide çalışmaları sergilendi. Sanatçının
katıldığı bazı sergiler “Proposal for a
Floor, Zabludowicz Collection, NY, 2011”;
“ Looking Back / The Fifth White Columns
Annual, White Columns, NY, 2010” ve “ In
Practice, Sculpture Center, Long Island
City, NY, 2010”. Sanatçı Simon Preston
Gallery tarafından temsil ediliyor.
Josh Tonsfeldt lives and works in New
York, Brooklyn, USA. He showed with
Simon Preston Gallery (New York) and
Franco Soffiantino Gallery (Turin), he
had also participated in several group
shows in USA and Europe. Some of his
selected exhibitions are “Proposal for a
Floor, Zabludowicz Collection, NY, 2011”;
“Looking Back / The Fifth White Columns
Annual, White Columns, NY, 2010” and “In
Practice, Sculpture Center, Long Island
City, NY, 2010”.
MIXER ARTLAB 15
açık depo / open space
Görkem
Dikel
Görkem Dikel 1988 yılında Çanakkale’de
doğdu, şu anda İstanbul’da yaşıyor ve
çalışıyor. Sanatçı 2012 senesinde Mimar
Sinan Üniversitesi Resim bölümünü
bitirdikten sonra aynı okulda yüksek lisans
eğitimini tamamlamıştır. Sonrasında pek
çok kişisel ve karma sergide eserleri yer
almıştır.
Görkem Dikel was born in 1988 in
Çanakkale. Nowadays, she lives and works
in Istanbul. After graduating from Painting
department of Mimar Sinan University in
2012, she gained her MA degree at the
same department of the same university.
Afterwards, she has joined different solo
and group exhibitions.
Görkem, Matisse’in ‘Yıkananlar’ adlı
çalışmasında yer alan figürleri andıran
imajlarla primitif nitelik taşıyan öğeleri
ilişkilendirerek yüzeyde renksel bir dil
çerçevesinde çalışmalarını oluşturur.
Genellikle çalışmalarını manzara içerisinde
konumlandıran sanatçı figür tercihlerini
de serbest fırça darbeleri ile mekanların
parçası olarak karşımıza çıkarır.
Görkem Dikel produces her works using
the language of colours on the canvas
through relating images reminding the
figures in Matisse’s ‘The Bathers’ with
components of primitive characteristics.
The figurative choices of the artist,
who generally locates her works within
landscapes, face the audience as pieces of
random brush strokes on landscapes.
detay detail
Güneşte kaplan Tiger in the sun (2013)
Tuval üzerine yağlıboya Oil on canvas
100 cm x 70 cm
16 AÇIK DEPO / OPEN SPACE
Gelecekteki bir köye olası bir bombardıman
A probable bombarding to a future’s village (2013)
Tuval üzerine yağlıboya Oil on canvas
200 cm x 160 cm
AÇIK DEPO / OPEN SPACE 17
açık depo / open space
Ömürhan
Alptekin
Ömürhan Alptekin, nefret ve tiksinti
duygularını bazen dolaylı bazense direk
bir anlatım ile işlediği işleri sayesinde,
izleyicinin mahrem bir duygu olan acıya
tanıklık etmesini istiyor. Acının şiddeti aynı
olsa da tepkilerin birey üzerindeki etkisinin
çoğu zaman farklı olduğunu işlerinde
görmek mümkün. Bedenin bireyin kendi
egemenlik alanı-malı olduğunu ve acı
tercihe dönüştüğünde ortaya çıkan ‘riskli
davranışlar’ ile edinilen işaretler aracılığı
ile bireysellik talebini dile getirdiğini de
yine işleri aracılığı ile hatırlatmak istiyor.
Ömürhan Alptekin, thanks to her jobs
about the feelings of hate and disgust
sometimes indirectly and sometimes
directly wants to make her audience face
an intimate feeling: pain. Even though the
severity of the pain is the same, most of
time it is possible to see different impacts
on different individuals. Also, in her works,
the body is the property of the individual.
This results in ‘’risky behaviors‘’ as the
pain becomes a choice. Through the marks
obtained, she expresses her demand for
individuality.
Sanatçının bir kimlik olarak kabul ettiği
beden, arşiv gibi bireysel öykünün izlerini
saklar. Kesikler, çizikler, sıyrıklar, tırnak
izleri, sigara yanıkları, yolunan saçlar,
yenen tırnaklar bize bireyin kimliği
hakkında birer ipucu verirler. İşleri
bedenlerini kendilerine göre şekillendiren
bu bireyler, kullandıkları materyaller,
bulundukları mekanlar etrafında dönüyor.
Çalışmalarında kimi zaman karakterleri
işbirlikçileri jilet, neşter, bıçak, makas
veya cam gibi materyallerle birlikte görür
ve aklınızda hikayeye dair bir soru işareti
kalmazken, kimi zaman da sadece eylem
The body adopted as an identity by
the artist, encapsulates the traces of
individual’s story like an archive. The cuts,
scratches, scrapes, nail marks, cigarette
burns, plucked hair, eaten nails give a
clue about the identity of the individual.
Her works are all about these individuals
who shape their own bodies according
to the materials they use and the places
they go. In her works, sometimes the
characters can be seen with materials
such as razor blades, scalpels, blades,
scissors or glass. This sometimes does not
raise any question marks about the story,
18 AÇIK DEPO / OPEN SPACE
sonrası görüntülenmiş size çok da fazla
ipucu vermeyen bir peçetedir gördüğünüz.
Ömürhan, 1992 yılında İzmir’de doğdu ve
halen İzmir’de çalışmalarını sürdürüyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Resim bölümünde
okuyan sanatçının işleri çeşitli karma
sergilerde yer aldı.
but sometimes all you see is just a napkin
which doesn’t give any clue and displayed
after action.
Ömürhan was born in 1992 in İzmir and
still continues her works in İzmir. She still
studies at Painting Department of Dokuz
Eylül University and has participated in
many group exhibitions.
detay detail
İsimsiz Untitled (2014)
Kağıt üzerine mürekkep Ink on paper
26 cm x 36 cm
İsimsiz Untitled (2014)
Kağıt üzerine mürekkep Ink on paper
30 cm x 40 cm
AÇIK DEPO / OPEN SPACE 19
açık depo / open space
Sırma
Doruk
1987 yılında İstanbul’da doğan Sırma Doruk,
İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. İstanbul Bilgi
Üniversitesi Fotoğraf ve Video bölümünden
mezun olan sanatçı yurtiçinde ve yurtdışında
karma sergilerde yer aldı.
Born in 1987 in Istanbul, Sırma Doruk still
lives and works in Istanbul. She has graduated
from Photography and Video department of
Istanbul Bilgi University and has participated in
international and local group exhibitions.
Sırma, gündemindeki bir takım nesneleri
depolayıp, daha sonra bir araya getirerek objeler
oluşturuyor. Belirli alan ve durumları video
ile görselleştirme deneyimi, bunu objelerle
birleştirmesini sağlıyor.
The artist, who stores several objects in her
agenda and then brings them together to build
up a larger object, combines the objects with
her experience to visualise particular spaces
and occasions.
İmgeleri, görme ve işitme algısını hedefleyen
bozulmalar ile destekliyor. Seçtiği renkler
videodaki her bir karenin kendi özünü temsil
ediyor. Işık ve ses kullanarak bilinçaltına
müdahale etme arzusu taşıyan bu uygulama,
deneyimlediği düşünsel biçimi yansıtıyor.
She supports the images with corruptions
targeting visual and audial perceptions. The
colours she chooses represent the essence of
each and every tile in the video. This practice
carrying an urge to intervene to the unconscious
by the light and the sound, represents the fictive
form she experiences.
Bütünün kısımları arasında düzenli bir
bağlantısızlık yaratan unsurlar kendi zihninin
yansımasından oluşuyor. Benliğimizi algılayış
sürecindeki filtrelerin yarattığı sanrılar ve
buna bağlı izolasyon, son işlerinde varlığını
sürdürüyor.
20 AÇIK DEPO / OPEN SPACE
The elements constituting a steady
disconnectedness between the parts of the
whole are composed of the reflection of her own
memory. The delusions created by the filters
in the process of our self-perception and the
isolation which emerges accordingly, endures
their existence in her recent works.
stills from
gecikmeli süreç (2014)
delayed process
video, 7’30’’
AÇIK DEPO / OPEN SPACE 21
röportaj / interview
Cem Ersavcı’nın atölyesinde
In the studio of Cem Ersavcı
25 Ağustos 2014’te genç yaşta
kaybettiğimiz değerli sanatçımız ve
arkadaşımız Cem Ersavcı ile 25 Temmuz
2014 tarihli atölye ziyaretimiz ve
röportajımız. Seni çok özleyeceğiz Cem...
Our last studio visit and interview, dated
July 25th 2014, with our beloved artist and
friend Cem Ersavcı, who passed away on
August 25th, 2014 at a very young age. We
will miss you Cem...
Günümüze dair durumlarla ilgilendiğini
ve çalışmalarının insanın yeryüzü ile
kurduğu ilişki bağlamında okunabilmesini
umduğunu söylemişsin. Olay yerine
durumdan beslenmenin senin için anlamı
nedir?
Sanatın hayattan çıktığı şeklindeki genel
yaklaşım bana da doğru gibi geliyor veya
ben bunun dışında başka bir kaynak
bulamadım henüz. Bir süredir de bu
hayatın daha durağan ama yoğun ve
birikmiş olan kısımlarını arıyorum.
Coğrafyayla ilişkilenmiş anlatılar ilgimi
çekiyor ve bu yönde ilerlemek istiyorum.
O alanda gündelik olaylara kıyasla, daha
zengin ve derinlikli bir taraf görüyorum.
Kendi kişiliğime ve kaplamak istediğim
yere daha yakın geliyor. Ayrıca bu şekilde
daha uzun süre düşünme ve yoğunlaşma
imkanım oluyor.
İnsanın yeryüzü ile kurduğu ilişki,
çalışmalarına baktığımda pek de olumlu
bir ilişki değilmiş gibi duruyor. Senin bu
ilişkiyi izleyiciye aktarmaktaki amacın
nedir? Bu eleştirel bir bakış açısı olarak
ifade edilebilir mi?
Evet, edilebilir her ne kadar ben fotoröportaj tarzı çalışmasam, fotoğrafların
metafor olarak okunabileceğini düşünsem
de. Çünkü günümüzde boş gördüğü her
yere keşfedilmemiş topraklara giden
istilacılar gibi yaklaşan bir anlayış var ve
bu durum bütün çirkinliği ve acımasızlığıyla
ortada, şimdiki zamanın yüzeyleri olan
landscape’ler de ister istemez bunu
yansıtıyor. Ama şöyle bir şey de var,
olumsuz görüntüler üretmek bir açıdan
daha kolay çünkü fazlaca göz önündeler.
İnsanların doğayla dayanışması daha
sessiz ve derinden oluyor, o yüzden pek
göze çarpmıyor.
22 RÖPORTAJ / INTERVIEW
In one of your previous interviews
you said that you are interested in
contemporary issues and want people to
interpret your works in the context of the
relation between man and the earth. What
does ‘nourished by the situation’ mean to
you?
It seems mostly true to me that art
emerges from life, a common thought,
maybe because I haven’t found another
answer to this question yet. Since a
while I’m looking for more immutable
but intense side of life. I’m interested in
narratives related to geography and I want
to go further in this direction. I see a richer
and a deeper side on that field, compared
to the daily life. This is much more closer
to my personality. In addition, this helps
me to think and focus more.
The relationship between man and the
earth doesn’t look that positive when
I look at your works. What is your
purpose of telling this story? Can this be
understood as a critical point of view?
Yes, it can be. Though I do not do photointerviews, I think that photographs can
be read as metaphors. Because nowadays
people are like invaders going to every
single empty spot like they are virgin lands
open to invasion and this situation is right
there with its ugliness and brutality. You
can see this on landscapes too. And also,
creating negative images is easier in a way,
because they are obvious. The solidarity of
people and nature happens in a silent and
a deeper way. That’s why it is not easily
seen.
RÖPORTAJ / INTERVIEW 23
röportaj / interview
Çalışmalarında ağaç gibi imgelerin
çok tekrarlandığını görüyoruz. Ağacın
senin için simgesel bir anlamı var mı?
Kullandığın bağlama göre bu anlam nasıl
değişiklikler gösteriyor?
Alman bir gravür sanatçısının “beni ağaçlar
sanatçıya çevirdi” dediğini görmüştüm
bir sergide. Başka birçok sanatçı vardır
ağaçlardan böyle etkilenen. Bizden çok
daha eski zamanlardan beri bu dünya
üzerindeler ve daha yaşanılası bir dünyanın
izleri gibiler. Ağaçlar benim için şunu
ifade ediyor diyemem, daha çok bağlam
içinde anlam kazanıyorlar. Distopik kent
görüntüleri arasında gezerken, şehrin
dışına doğru bir alanda tek başına kalmış
küçük bir ağacın fotoğrafını çekmiştim,
sonra aynı ağacı yapraksız çıplak dallarıyla
kışın da fotoğrafladım ve iki fotoğrafı da
çalışmamda kullandım. Son zamanlarda
We come across some objects repeated
in your works, like trees. Do they have a
symbolic meaning for you? How does this
meaning change in different situations?
Once I saw in an exhibition a German
engraving artist’s words “trees made me
an artist”. I believe there are lots of artists
who are affected by trees like this. They’ve
been living in this world many more years
than us and they are like the signs of a
more livable world. I can’t say that trees
have a specific meaning for me, it depends
on the context. Once I photographed a
small lonely tree in a deserted area, while I
was strolling around dystopian cityscapes.
Then I photographed it in the winter
again without any leaves, and used both
photographs in my work. Later when I was
passing by the same location, I realized
that tree was cut down. Juxtaposition
aynı yerden geçerken fark ettim ki, boş
arazide tek başına duran ağaç kesilmiş. Bu
üçlü aynı zamanda günümüzün portresi de
olabilir
Siyah-beyaz fotoğrafın çalışmalarında çok
sık kullanıldığını görüyoruz? Bu sadece
estetik bir kaygı mı yoksa belirli başka
nedenleri var mı?
Aslında net bir ayrımım ve tavrım yok.
Bazı çalışmalara başlarken bu siyah
beyaz olmalı diyorum ama çokça da arada
kalıyorum.
Çevre ve toplum çalışmalarında en sık
karşılaştığımız konular. Bu konular
arasında ne kadar sıkı bir ilişki varmış
gibi görünse de bazı çalışmalarında doğa
insanı ya da insan doğayı yutuyor. Bu
dengesizliği mi vurgulamak istiyorsun?
24 RÖPORTAJ / INTERVIEW
of these three photographs can be the
portrait of our time as well.
You also shoot many black and white
photographs. Is this just an aesthetical
choice or are there any other reasons?
I don’t have a specific standpoint.
Sometimes when I start a work I think ‘this
should be black and white’ but mostly I’m
in between.
Environment and society are popular
subjects of your works. Although these
two are interconnected in many ways, in
your works we see that sometimes one
overthrows the other. Do you want to
show us this unbalanced relation? Can
people and nature coexist equally?
RÖPORTAJ / INTERVIEW 25
röportaj / interview
Açıkçası ben doğanın insanı yuttuğu bir
durumu pek deneyimlemedim. Ama bunu
yaşamak isterdim, eski zamanlarda,
dünyanın uzak ve ıssız köşelerinde...
Aslında günümüzde kentlerde yaşamanın
fazla sinir bozucu bir hal almış olması
bu konuları yüzeye çıkarsa da doğayı ve
insanı dert edinen felsefelerin, ütopyaların
çok daha eskilere uzanan bir geçmişi var.
Zaten bahsettiğimiz denge de çok önceden
bozulmuş durumda. Bireysel kurtuluş
hikayeleri dışındaki çözümlerin ortak
noktası doğayla birlikte insanlar arasında
dengesizliği de çözmek..
Eğitim hayatının, sanatın üzerinde ne gibi
etkileri oldu? Türkiye’de sanatçı özellikle
fotoğrafçı olmak için isteyen gençler için
ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?
Eğitim hayatımın bana fazla bir etkisi
olduğunu sanmıyorum. Etkilendiğim
insanları çoğunlukla okul dışında buldum.
Ama başka bir şey okumuş olsaydım bu
kadar vakit ayıramazdım bu işlere, öyle bir
faydası oldu. Açıkçası kendimi hala yolun
başında hissediyorum o yüzden başkalarına
ne diyebilirim bilmiyorum.
26 RÖPORTAJ / INTERVIEW
To be honest, I didn’t experience a situation
where nature overthrows men. But I would
like to have seen it, in ancient times, in far
and deserted corners of the world... The
annoying aspects of living in the city bring
up these subjects more often nowadays.
However the history of the philosophies
and utopias dealing with men and nature
goes way back. And the balance we talk
about is already ended. Apart from the
individual stories of survival, the common
solution to this problem is to rebalance
this relationship between men and nature.
What effects did your education have on
your art? Do you have any advice to those
who want to be photographers out there?
I don’t think formal education did affect
me that much. I found the people who
affected me outside of the school. But if I
had studied something else, I wouldn’t be
able to give this much time to my art, that
helped a lot. To be honest, I still feel like
I’m at the beginning, so I don’t know what
to advice to others.
RÖPORTAJ / INTERVIEW 27
röportaj / interview
Öncelikle, bize biraz kendinizi tanıtabilir
misiniz?
Chris Schoeller ile röportaj
Interview with Chris Schoeller
Mixer sanatçılarını takip eden koleksiyonerler ile röportajlarımıza devam ediyoruz. İkinci röportajımız Cansu Gürsu’nun
“İsimsiz” işini tercih eden Chris Schoeller
ile, keyif almanız dileğiyle…
We are continuing series of interviews
with collectors following Mixer artists. Our
second interview is with Chris Schoeller
who preferred “Untitled” by Cansu Gürsu.
We hope you enjoy it...
41 yaşındayım, Viyana’da doğup büyüdüm.
4 yıldır İsviçre’de yaşıyorum ve uluslararası
telekomünikasyon sektöründe çalışıyorum.
Seyahatten, spordan, fotoğraftan ve farklı
kültürlerden yeni insanlarla iletişim
kurmaktan hoşlanıyorum.
Sanata nasıl ilgi duymaya başladınız?
Seyahate olan tutkumdan ötürü, her
zaman eve özel bir şey alarak dönmeyi
severim. Basit, küçük şeylerle başladım,
son yıllarda herhangi bir sanat tarzına özel
olarak odaklanmadan sanatla daha çok
ilgilendim. Yalnızca kalbim bana yapmamı
söylediğinde küçük bir heykelden, büyük
tablolara kadar farklılık gösteren sanat
eserleri aldım. Benim için önemli olan
doğru duyguları vermesi ve ilk birkaç
saniyede onu sevmem. Ve ona baktıkça
daha çok seviyor olmam. Ve her zaman
büyük bir isim olmasına aldırmadan yerel
sanatçıları tercih ederim. Sadece, türünün
tek örneği olanı, orjinal ve reprodüksiyon
olmayanı tercih ediyorum.
Cansu Gürsu’nun işlerinden nasıl
haberdar oldunuz?
İstanbul’da kaldığımda, Manzara
Apartments’da kaldım ve oraya nerede
yerel sanat işleri bulabileceğimi sordum.
Ganna Ordinartseva çok yardımcı oldu,
bana etrafı gösterdi, böylece Mixer’e
geldim ve Cansu Gürsu’nun resminin
küçük versiyonunu gördüm, orijinalini
(150x170 cm) gördüğümde ise hemen
almak istedim.
28 RÖPORTAJ / INTERVIEW
First of all, can you introduce us yourself?
I am 41, I was born and grown up in
Vienna. I have been living in Switzerland for
4 years and working in the IT&Telco sector.
I love travelling, sports, photography and
getting in contact with new interesting
people from different cultures.
How did you become interested in art?
Because of my travel passion, I always
wanted to take something special back to
home. I started with easy small things and
over the last years, I got more interested
in art without focusing on any special art
style. I just bought an artwork if my heart
and stomache told me to do so ranging
from a small sculpture to over-sized
paintings. What is important for me is to
have the right emotions and to love it in
the first seconds. And the more I look at
it, the more I must like it. And I always
choose a local artist without caring if it’s
a “big name” or a starter. I only want to
have “one of a kind”, the original, not
reproductions.
How did you hear about the works of
Cansu Gürsu?
When I stayed in Istanbul, I stayed at
Manzara Apartments and there I asked
where to find some local art. Ganna
Ordinartseva was a big help for me and
showed me around and so I came to Mixer
and saw the painting of Cansu Gürsu in
a smaller version; and when I saw the
original (150x170 cm), I directly wanted to
have it.
RÖPORTAJ / INTERVIEW 29
röportaj / interview
Size göre Cansu Gürsu’nun işlerini diğer
sanatçılardan farklı kılan ne oldu?
What makes the works by Cansu Gürsu
distinctive from other artists for you?
Cansu’nun bazı işlerini Mixer’in internet
sitesinde gördüm. Tarzını, güçlü
karakterini ve renklerin kombinasyonunu
sevdim. Daha önce bahsettiğim bir
eserden etkilendiğimde yaşadığım her
şey Cansu’nun eserlerine baktığımda
tekrarlandı.
I saw some works of Cansu online at
Mixer. I liked the style, the intensity and
the combination of colours. And all what I
described before happened when I looked
at the artworks of Cansu.
Bu sanat eseri size nasıl hissettirdi?
It made me feel that I need to buy it and
put it on a nice spot in my new apartment
in Switzerland.
Satın alıp İsviçre’deki yeni evimde güzel bir
yere koymam gerektiğini hissettirdi.
Mixer’in yeni sanatçıları keşfetme ve
sanatı herkes tarafından ulaşılabilir
hale getirme misyonu hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Tabii ki herkese fayda sağlayan harika
bir misyon. Mixer bana şu şekilde tavsiye
edildi: “Chris… Kesinlikle Mixer’de
hoşlanacağın birşey bulacaksın.” Ve öyle
de oldu… Teşekkürler Mixer!
How did this artwork make you feel like?
What do you think of Mixer’s mission of
discovering emerging artists and making
unique artworks accessible to all?
Of course a great mission that brings
a benefit to everybody. Your place was
recommended to me with these words:
“Chris...for sure at Mixer you will find
something you will like”. And so I did.
Teşekkürler to Mixer!
Cansu Gürsu
İsimsiz Untitled
150 cm x 170 cm
tuval üzerine karışık teknik
mixed media on canvas
30 RÖPORTAJ
MIXER’DEN/HABERLER
INTERVIEW/ NEWS FROM MIXER
MIXER’DEN HABERLER
RÖPORTAJ
/ NEWS FROM
/ INTERVIEW
MIXER 31
mixer’den haberler / news from mixer
ArtWriting Turkey
Sanat Yazarlığı Buluşmaları
Art Writing Meetings
perspektiflerle buluşmaları hedeflendi.
Buluşmalar sonrası katılımcıların
yazılarından kesitler Genç Sanat dergisinin
Temmuz 2014 sayısında yayınlandı.
writing. Sections from the participants’ text
which were written after these meetings
have also been published in Genç Sanat
magazine’s July 2014 issue.
Mixer, ArtWriting Turkey Projesi
kapsamında Ekim ayında yine sanat
yazarlığı tecrübesi kazanmak isteyenlere
yönelik bir etkinlik planladı. 12 Ekim
2014 tarihinde gerçekleştirilecek olan
bu etkinlik, sanat yazılarının temelini
oluşturan sergi okuma ve eleştirisi üzerine
olacak. Türkiye’nin farklı şehirlerinden
gelen katılımcılar, etkinliğin ilk kısmında
Mixer’de bir araya gelecek ve sergi turları
yapmak üzere dört gruba ayrılacak.
Etkinliğin ikinci adımında katılımcılar,
önde gelen sanat yazarlarıyla farklı sanat
kurumlarındaki sergileri gezme ve sergi
okuma pratiklerinden faydalanma fırsatını
yakalayacak. Sergi turlarının ardından,
katılımcılar gezdikleri sergi hakkında birer
eleştiri yazısı yazacak ve bu yazılar için
katılımcılar kendi grup liderlerinden bire
bir yorum ve öneri alacak. Yazıların son
haline, Türkiye’de sanat yazımının güncel
durumuna ışık tutmayı hedefleyen bir
kaynakta yer verilecek.
Mixer planned another ArtWriting meeting
in October for young critics willing to gain
experience in art writing. This meeting to
be held in 12 October will be on reading
an exhibition, criticizing it and writing
a text thereafter. The participants from
various cities of Turkey will first meet at
Mixer for a small gathering, after which
they will be divided into four groups to
attend exhibition tours. İn this second step
of the day, the participants will find the
chance to read their group’s exhibition
with professionals of art writing. After the
tours, the participants will write a critique
about the exhibition they have seen and
they will receive one-to-one feedbacks
for their piece of writing from their own
group’s leader. These texts will be put into
a source to be prepared about art writing’s
current situation in Turkey.
Bu kaynakla sürekli bir gelişim gösteren
sanat yazımı konusunda somut bir
üretim hedefleyen Mixer’in sanat yazımı
konusundaki etkinlikleri devam edecek.
Etkinliğe katılım 20 kişiyle sınırlıdır.
Mixer’in uzun soluklu projesi ArtWriting
Turkey (AWT) kaldığı yerden devam ediyor.
2013’ün Eylül ayında, yurtiçi ve yurtdışından
sanat yazarı ve eleştirmenlerinin katıldığı
panel ve etkinliklerle başlayan proje
kapsamında, bu yılın Haziran ayında üç
adet buluşma gerçekleştirildi. Mixer’in
Tophane’deki galeri alanında, sanat
yazımı konusunda çalışan kişileri bir
araya getirmeye yönelik düzenlenen
bu buluşmalarda, katılımcıların sanat
yazımı pratiklerinin geliştirilmesi ve farklı
32 MİXER’DEN HABERLER / NEWS FROM MIXER
Mixer’s long-running project ArtWriting
Turkey (AWT) is again on air. Within the
scope of the project, which has started
with a panel and a meeting in September
2013 which was attended by local and
international art writers and critics, three
further meetings have been held during
June 2014 in Mixer’s gallery space at
Tophane. These meetings aimed to improve
the art writing skills of the participants as
well as bringing them together with new
and different perspectives in the field of art
Etkinlik detayları, ayrıntılı bilgi ve başvuru
için Mixer’in internet sitesiyle sosyal medya
hesaplarını takip edebilirsiniz.
With this source, Mixer aims to shed
light on the constantly developing nature
of art writing in Turkey, and it will have
further events on this issue in the future.
The meetings’ quota is limited to 20
participants.
For further information and registration,
please follow Mixer’s website and social
media accounts.
MİXER’DEN HABERLER / NEWS FROM MIXER 33
Cem Ersavcı
İstanbul
60 cm x 48 cm
Fine art print
34
35

Benzer belgeler

PDF olarak indir

PDF olarak indir Solakoğlu and Sümer Sayın from Open Space, Meltem Şahin and Şener Soysal from Mixer Editions are our artist picks for this issue. Don’t forget to take a look at Mehmet Kahraman’s interview with Ali...

Detaylı

PDF olarak indir

PDF olarak indir well as Dilara Sezgin and Jakob Wagner who just joined our portfolio at Mixer Editions with their architectural and aeriel city landscape

Detaylı

PDF olarak indir

PDF olarak indir September, Anna K.E. will discuss how her works combine installation and video and her roots as a ballet dancer in her native Georgia, reflecting the relationship she constructs between the exhibit...

Detaylı

PDF olarak indir

PDF olarak indir exhibition entitled as The Built Environment, Lower East Side in Istanbul opening on the 19th of September, featuring nine artists who live, work and show in New York’s Lower East Side, none of who...

Detaylı