İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 24
*Y›l:1* 22 A¤ustos-4 Eylül 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
S›n›f dayan›flflm
mas› zaman›
2008’in bafl›ndan itibaren iflçi ve emekçilerin grev ve direnifllerindeki oran geçti¤imiz y›l› çokça aflm›fl durumda.
Dursun Karatafl
topra¤a verildi
13 A¤ustos günü Hollanda’da tedavi gördü¤ü klinikte yaflam›n› yitiren
Dursun Karatafl, Hollanda’da gerçeklefltirilen törenin ard›ndan ailesi taraf›ndan Türkiye’ye getirildi.
Karatafl’›n cenazesi 14 A¤ustos’ta
Atatürk Havaalan›’nda yap›lan parmak
izi kontrolünün ard›ndan Gazi Cemevi’ne götürüldü. 15 A¤ustos günü Ga-
✘ Unilever’den E-Kart’a,
✘ Bunun yan› s›ra uzunca
Tega’ya; Desa’dan Ambarl›
iflçilerine, Çapa T›p Fakültesine kadar birçok iflyerinde
örgütlenme hakk› ve insanca
yaflayacak ve çal›flacak koflullar için iflçiler direnifllerini
sürdürüyor.
bir süredir yaflanan iflçi katliamlar›yla gündeme gelen
Tersanelerde iflçiler her gün
bir iflçi arkadafllar›n›n yanlar›ndan ayr›lmas›na öfkeli ve
tepkili. Yapt›klar› eylemlerle
bu öfkelerini d›fla vuruyorlar.
✘ Belediye-‹fl ve Genel-‹fl
✘ Bu direnifller gösteriyor
öncülü¤ünde belediyelerde
sürmekte olan Toplu ‹fl Sözleflmelerindeki t›kanma üzerine grev kararlar› as›lm›fl
durumda. ‹flçiler neden greve ç›kmak zorunda kald›klar›na dair halk› ayd›nlatmaya
çal›fl›yor ve destek istiyorlar.
ki, hiçbir koflul öne sürmeksizin, hiçbir gerekçenin ard›na
s›¤›nmaks›z›n s›n›f dayan›flmas›n›n yaflama geçirilmesi,
dayan›flman›n pratikte gösterilmesi s›n›f mücadelesini
yükseltme aç›s›ndan vazgeçilmez önemdedir.
Bu sefer de kum
çuval› oldular...
Tuzla Tersaneleri’nde, art›k kangrene dönüflen ve bir türlü neflter vurulamad›¤› için artarak süren ifl cinayetlerine yenileri eklenmeye devam ediyor.
Ancak 11 A¤ustos günü yaflanan son ifl
cinayetinin en yürek yakanlardan biri oldu¤u kesin. ‹flçilerin “denek” olarak
kullan›lmas›, üç tersane iflçisinin vahflice
can vermesiyle sonuçland›. ❐Sayfa 4
‹kizdere köylüleri
santral istemiyor
Rize’ye ba¤l› ‹kizdere ilçesi Rüzgârl› köyünde yap›lmas› planlanan
Rüzgârl› 1 ve Rüzgârl› 2 Nehir
Tipi Hidroelektrik Santrali’nin
çevreye verece¤i zararlar konusunda
Rüzgârl› Köyü Derne¤i ile birlikte bir
araflt›rma yapt›ran ve merkezi ‹stanbul’da bulunan Rüzgârl› Köyü Kalk›nd›rma ve Güzellefltirme Derne¤i araflt›rma sonucunda dikkat çekici projeleri tespit etti. ❐ Sayfa 5
Emperyalistler Kafkaslar’da difllerini gösteriyor
Dünya kamuoyu geçti¤imiz günlerde Rusya ile Gürcistan aras›nda yaflanan savaflla sars›ld›.
Rus güçleri Gürcistan’›n Güney Osetya ve Abhazya’ya dönük askeri sald›r›s›n›, a¤›r silahlarla gerçeklefltirdikleri, yo¤un bir sald›r›yla cevaplad›lar. Binlerce insan karfl›l›kl› olarak gerçeklefltirilen bombard›manlar›n yaratt›¤› y›k›nt›lar aras›nda, can verdi, binlercesi yaraland›, on binlerce kifli de yerlerini terk etmek
zorunda kald›.
Kafkaslar’daki bu savafl gerçekte Rusya, ABD ve
AB’den oluflan emperyalist blo¤un ateflle oyunuydu.
Gürcistan ile Rusya aras›nda yaflan›yormufl gibi görünen
bu savafl, aylar öncesinden bafllayan kulis faaliyetlerinin
ve bu faaliyetlerde k›z›flt›r›lan düflmanl›¤›n ürünüydü.
❐ Sayfa 9
Yoksullu¤umuz
sonunuzu getirecek
Sistem her koldan, her suretle,
AKP suretiyle gizlenmeye çal›fl›rken
kendini teflhir olmaktan kurtulam›yor.
Yoksullu¤umuzdan nemalanmaya çal›flanlar, yoksullu¤umuz yaflamay› ertelemek için u¤raflt›¤›n›z o kâbusu yaflatacak sizlere. Siz ancak bunu erteleyebilirsiniz. Engelleyemezsiniz! ❐ Sayfa 6
Binlerce masum insan›n can›na mal olan bu manevra, ABD emperyalizminin, öteden beri bölgedeki jeo stratejik hedefleri önünde en ciddi engel
olarak gördü¤ü Rusya’y› s›k›flt›rma hamlelerinden birisidir.
zi Cemevi önünde toplanan kitle
“Önder yoldafl Dursun Karatafl”,
“Kahrolsun Faflizm yaflas›n mücadelemiz” sloganlar›n› hayk›rd›.
38 y›ll›k devrimci yaflam›n
ard›ndan kanser hastal›¤›
nedeniyle aram›zdan ayr›lan
DHKP-C’nin Genel Sekreteri
Dursun Karatafl’›n an›s›
önünde sayg›yla e¤iliyoruz.
PART‹ZAN
‹flçi köylü’den
Devrimci
müdahale flart!
Olimpiyatlar›n gerçek talepleri
uzunca y›llar önce rafa kald›r›lm›fl bulunmakta.
Alt›n madalyalar› hangi sporcular›n
alaca¤› daha belli de¤ilken, oyunlardan
kimlerin kazançl› ç›kaca¤› daha bafltan
belli olmufltu bile. Kazançl› ç›kacak
olanlar elbette ki, 1 milyar Euro’yu geçen sponsor paras›, reklam geliri ve telif haklar› sat›fl›yla, Olimpiyat Komitesi
ve de Siemens, VW, General Elektrik,
Mc Donalds, Coca Cola, Adidas, Çin
Bankas› gibi tekellerdi. ❐ Sayfa 13
Çok kesin olmamakla birlikte, olimpiyatlar›n MÖ XIV. yüzy›lda Yunanistan’›n Olympia bölgesinde ortaya ç›kt›¤› fikri hakimdir. Özünde “bar›fl”,
“kardefllik” ve de “amatörlük” gibi
vurgular›n yatt›¤› söylenen olimpiyat
oyunlar›, yüz y›llar boyu yap›lmas›na
karfl›n, istisnalar d›fl›nda bu vurgulara
uygun bir özle ele al›nmam›flt›r. Antik
Yunan’da olimpiyat oyunlar› s›ras›nda
savafllar›n durdurulmas› ilkesi ise, zaten olimpiyat komiteleri taraf›ndan
Egemen klikler aras›nda süren bu çat›flmada taraf olmamak
ad›na geliflmelere seyirci kalmak
devrimci bir tutum de¤ildir.
Devrimci tutum, bu sorun üzerinde somut bir faaliyet yürütmektir.
❐ Sayfa 2
Ali Çekin’in
tutuklu efli de
hasta
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Emekçinin Gündemi
Devrim için devrimcilik!
S›n›fa yönelik sald›r›lar›n
arka plan› ve görevlerimiz
Sayfa 3
Sayfa 4
Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde
karaci¤er kanseri teflhisi konulmas›na
ra¤men tahliye edilmeyen 77 yafl›ndaki Ali Çekin 29 Temmuz’da yaflam›n›
yitirmiflti. Ali Çekin’in birlikte tutukland›¤› 72 yafl›ndaki efli Hediye Çekin
de kald›¤› hapishanede sa¤l›k sorunlar› yafl›yor.
❐ Sayfa 7
Evrensel Bak›fl
Pusula
Devrimci savafl bilinçli
öznelerle kazan›l›r!
Sayfa 11
Müdahaleyi büyütme
vakti
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
21. yüzy›l›n modern köleleri; Mevsimlik iflçiler
Sadece trafik kazalar› ile gündeme
gelen mevsimlik tar›m iflçileri her y›l
ülkenin çeflitli bölgelerine çapalama,
ürün toplama, hasat için yüzlerce kilometrelik yol katediyorlar. Bu y›l da f›nd›k toplamak için Karadeniz yollar›na
düflen iflçileri Ordu Valisi Ali Kaban
›rkç› aç›klamalar›yla karfl›lad›. “Teyakkuzda olduklar›n›” dile getiren Kaban mevsimlik iflçileri potansiyel suçlu
ilan ederek her y›l gelen iflçiler için bu
y›l bar›nma ve konaklama imkan› sa¤lanmayaca¤›n› da aç›klad›.
Mevsimlik iflçilerin zorunlu göçü
bahar aylar›nda bafllay›p sonbahara dek
sürüyor. Üç befl kurufl kazanma umuduyla yollara düflen iflçiler kamyon kasalar›nda çal›flacaklar› alana tafl›n›yor.
Nitekim üç befl kurufl kazanma umuduyla ç›k›lan kimi yolculuklar feci trafik
kazalar› ve ölümler ile sona erebiliyor.
Her y›l ayn› çileli yolculu¤u yaflamak
zorunda b›rak›lan mevsimlik iflçiler,
burjuva-feodal bas›nda yaflam kavgalar›
bir kenara itilerek “bal›k istifi”ne benzetiliyor, trafik kazalar› oldu¤unda da
kurallar›n çi¤nendi¤i gündeme tafl›n›yor. Oysa ki, 4857 say›l› yasaya göre
iflçilerin ifl yerine ulaflmas› ve ifl yerinden evine ulaflmas› çal›flma zaman›
olarak kabul ediliyor. Bu nedenle tafl›ma ifllemi ço¤u kez ifl sahibinin sorumlulu¤u alt›nda oluyor. Fakat mevsimlik
iflçilerin büyük ço¤unlu¤u bu yasadan
yararlanam›yor. Çünkü 50’den fazla iflçi çal›flt›ran iflyerleri bu yasa kapsam›na giriyor. Böylece ifl sahibinin tafl›ma
sorumlulu¤u ortadan kalkm›fl oluyor.
Ço¤unlukla Kürt yoksullar›ndan oluflan tar›m iflçileri, mecburen en ucuz
tafl›ma sistemini yani kamyon kasalar›n› tercih etmek zorunda kal›yor.
Her geçen gün
say›lar› art›yor
Kendi iflleyecek topra¤› olmay›p,
bir y›ll›k geçimini baflkalar›n›n topraklar›nda mevsimlik iflçi olarak çal›flarak
sa¤layan, hiçbir soysal güvencesi olmayan, asgari ücretin bile alt›nda çal›flan
bu kesime mevsimlik tar›m iflçileri
deniyor. Ülkemizde mevsimlik iflçilerin
say›s›ndaki art›fl›n nedeni emperyalist
tar›m politikalar›d›r. Her ne kadar ülkemiz bir “tar›m ülkesi” olarak nitelendirilse de bu misyonun dahi emperyalist politikalardan ba¤›ms›z olmad›¤›
bilinmektedir. 70’li y›llara kadar bu politikalar ekseninde görece art›r›lan tar›msal üretim, 80’li y›llarla birlikte makineleflmenin artmas› sonucu farkl›lafl›m yaflam›flt›r. Makineleflme daha çok
yar›-feodal üretim tarz›n›n ve toprak
a¤al›¤›n›n halen yayg›n oldu¤u Kürt
co¤rafyas›nda daha etkili olmufltur.
Topraks›z ve az toprakl› köylüyü di¤er
kesimlere oranla daha çok etkilemifltir.
Ayn› dönemlerde Ulusal Hareketin gerilla savafl› karfl›s›nda s›k›flan egemenler, binlerce Kürt köylüsünü bölgeden
zorla uzaklaflt›rm›flt›r.
Neo-liberal politikalar sonucu tar›m›n tasfiyesi yavafl yavafl gerçeklefltirilirken ülkenin birçok yerinde de köy-
retin 1-2 YTL’sine onlar ad›na ifl bulan
elçi-çavufl el koyarken, iflçilerin ço¤unun Kürt olmas› Ordu örne¤indeki gibi ›rkç› yaklafl›mlar› da gündeme getiriyor. Örne¤in Karadeniz’de yerli f›nd›k
iflçilerine 40-50 YTL verilirken Kürt
f›nd›k iflçilerine 17-18 YTL yevmiye verilmektedir.
Mevsimlik iflçilerin büyük ço¤unlu¤u ‹fl Yasas› kapsam› d›fl›nda kalmalar›
lüler topraklar›ndan zorla kopar›lm›flt›r. Buna bir de Türkiye Kürdistan›’ndaki devlet zulmü eklenmifltir. Bu
durum topraks›z ya da az toprakl› köylülerin ve mevsimlik tar›m iflçilerinin
say›s›n› her geçen gün art›rm›flt›r. Mevsimlik tar›m iflçilerinin say›s› bugün 300
bin ile 500 bin aras›nda de¤iflmektedir.
‹flçilerin ailece çal›flt›klar› ve kay›td›fl›l›¤›n yüksekli¤i de hesaba kat›larak bu
rakam›n gerçekte 1 milyona yaklaflt›¤›
söylenebilir.
nedeniyle hiçbir sosyal hak ve güvenceden yararlanam›yor. Uluslararas›
Çal›flma Örgütü’nün 184 say›l› sözleflmesi tar›mda ifl sa¤l›¤› ve güvencesine
iliflkin olmas›na ra¤men Türkiye henüz
bu sözleflmeyi imzalamad›¤› için mevsimlik iflçiler bu haklardan yararlanam›yor. Yasal olarak varl›klar› dahi kabul
edilmeyen iflçiler yok say›l›yor. Bunun
en iyi örneklerinden birisi de TÜ‹K’in
mevsimlik iflçileri ifl gücü olarak kabul
etmemesidir. Kay›td›fl› olmalar› nedeniyle ifl sahibi hiçbir sorumluluk üstlenmemektedir. Tüm giderleri (bar›nma,
yemek, korunma vb.) kendi ceplerinden ç›kmaktad›r. Çal›flacaklar› alana
vard›klar›nda ifl sahibi kalacak yer sorununu çözmedi¤i için ya ›rmak kenarlar›nda ya da kanal kenarlar›na yerlefliyorlar. Banyo ve tuvaletleri genelde olmuyor. ‹çme sular›n› kilometrelerce
uzaktan getiriyorlar. Baz› durumlarda
içme suyu sorunu büyük oranda yafland›¤› için kanal suyu ile idare etmek
durumunda kal›yorlar. Bu durum özellikle çocuklar›n ve yafll›lar›n yaflad›¤›
sa¤l›k sorunlar›n› da art›r›yor.
Mevsimlik iflçiler
yok say›l›yor!
Mevsimlik iflçilerin yaflamlar›n› sürdürecek baflka imkanlar›n›n olmay›fl›
onlar› ucuz ifl gücü haline getiriyor.
Y›lda birkaç ay ifl bulabilmek için en
düflük ücretlere hatta kimi zaman kar›n toklu¤una çal›flmak zorunda kal›yorlar. Mevsimlik iflçilerin yevmiyeleri
bulunduklar› bölgedeki Tar›m Komisyonu, zengin köylüler ve toprak a¤alar› taraf›ndan belirleniyor.
Bu belirlemede iflçilerin herhangi bir
söz hakk› olmuyor. Fiyatlar›n düflüklü¤üne itiraz edenlere ise “d›flar›da senin
gibi yüzlerce var” denilerek iflten atma
tehditlerinde bulunuluyor. Günde 1718 YTL yevmiye ile 15-16 saat çal›flan
mevsimlik iflçiler ancak ö¤len yeme¤i
için bir iki saat dinlenebiliyor. Kad›nlarla erkekler ayn› koflullarda çal›flmalar›na ra¤men kad›nlara daha düflük
ücret veriliyor. Ço¤u zaman ücretler
geç ödenirken baz› durumlarda hiç ücret al›namad›¤› da oluyor. Ald›klar› üc-
Irkç› sald›r›lara
maruz kal›yorlar
Mevsimlik iflçilerin yaflad›klar› sorunlar sadece bunlarla da s›n›rl› kalm›yor. Gittikleri her bölgede Kürt olmalar›ndan dolay› d›fllan›yorlar. Hemen
suçlu ilan edilerek GBT kontrolünden
geçiriliyor, yanlar›nda getirdikleri hayvanlar bile sa¤l›k taramas›ndan geçirilerek afla¤›lan›yorlar. Bu durumun son
örne¤i Trabzon ve Ordu Valiliklerinin
yay›nlad›klar› genelge ve Giresun Görele ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’nün Muhtarlar Toplant›s› oldu. Valiliklerden yay›nlanan genelgede “teyakkuzda olduklar›, gelecek iflçilerin ‹l Tar›m Müdürlü¤ü ve Ziraat Odalar› Baflkanl›¤›ndan
çal›flma karnesi almalar› gerekti¤i, kent
merkezine girmelerinin yasak oldu¤u,
bir arada toplanma ve konaklamalar›na
izin verilmeyece¤i, aç›k kimlik bilgilerinin güvenlik güçlerine bildirilmesinin
zorunlu oldu¤u” gibi aç›klamalara yer
verildi.
Bu aç›klaman›n ard›ndan ‹zmit’ten
gelen 150 kiflilik iflçi grubu yerlefltikleri Ordu Melet Irma¤› kenar›ndan uzaklaflt›r›larak, il s›n›r› d›fl›na ç›kart›ld›. Gelen tepkiler üzerine bir aç›klama yapan
Ordu Valisi Ali Kaban “bu y›l kene
vakalar›n›n çok görüldü¤ünü” belirterek insanl›k d›fl› uygulamalar› bu
duruma ba¤lad›. Fakat aç›k kimlik bilgileri isteyerek Kürt iflçileri fiflleyen,
kent merkezlerine girmelerine izin
vermeyerek onlar› d›fllayan, afla¤›layan,
konaklamalar›na dahi izin vermeyerek
hastal›klara kap› aralayan bir genelgenin alt›na imza atan Valiliklerin bu halk
sa¤l›¤›n› dikkate alan aç›klamalar› onlar›n Kürt düflman› yüzünü bir kez daha
aç›k etmifltir. Trabzon ve Ordu Valiliklerinin bu aç›klama ve pratikleri aç›kt›r
ki, kendi acizliklerinden kaynaklanmaktad›r. Ayn› tabloyu Kemal Yaz›c›o¤lu
Ordu Valisi oldu¤u dönemde de görmüfltük.
Y›ll›k 2 Milyar Dolar döviz getirisi
sa¤layan f›nd›¤›n büyük ço¤unlu¤unu
toplayan Kürt iflçilere yap›lan bu uygulamalar onlar› “terörist” olarak damgalamaya kadar var›yor. Bunun sonucunda ifl bulamama gibi korkular yaflat›larak iflçilerin yevmiyelerinin düflük
olmas› da sa¤lanm›fl oluyor.
Örgütlü mücadele
zorunludur!
Mevsimlik tar›m iflçilerinin a¤›r yaflam koflullar›na ve yo¤un emek sömürüsüne bir de d›fllanma, horlanma ve
›rkç› sald›r›lar ekleniyor. Bu sald›r›lar
alt›nda iyice ezilen iflçilerin talepleri
öne ç›kart›lmal›d›r. Ülkemizde “en alttakilere” dahil olan mevsimlik iflçiler,
kendi talepleri do¤rultusunda harekete geçirilmeli ve örgütlenmelidir. Nitekim geçti¤imiz y›l Çukurova’da 50 bin,
Ankara’da 30 bin mevsimlik iflçi grev
yapm›fl ve taleplerinin kabul edilmesini
sa¤lam›flt›. Bu grevler, birlikte hareket
edildi¤inde elde edilen kazan›mlar›n
boyutlar›n› da göstermektedir.
Mevsimlik iflçilerin sessiz 盤l›¤› duyulmuyor
Karadeniz Bölgesi’nin yan› s›ra Çukurova’da da baflta Adana, Mersin,
Tarsus, Kazanl›, Erdemli, Gülnar, Silifke ve Anamur gibi yerlerde Türkiye
Kürdistan›’ndan göç etmifl tar›m iflçileri bulunmaktad›r. Kürt iflçiler yerleflim
yerlerindeki yaflam koflullar›ndan ve
zorluklar›ndan buraya gelerek, burada
çad›rlarda yaflamlar›n› sürdürmektedirler. Tüm bu yaflanan zorluklara karfl›n tek dertleri biraz ekmek ve geçine-
✘
Kürt ulusuna mensup
Mehmet Emmi bize
dertlerini anlatt›. Diyarbak›r’dan 10 y›l önce göç etti¤ini ve ilk
geldi¤inde çal›flt›¤› tarlada bir çad›rda
yaflamaya bafllad›¤›n› anlatt›. Elektrik
ve evin olmamas›ndan kaynakl› zor
anlar yaflayan, sadece yevmiye karfl›l›¤› çal›flmak zorunda oldu¤unu ve
sa¤l›k güvencesi olmad›¤›ndan kaynakl› ald›¤› yevmiye ücretini ilaç almak için kulland›¤›n› ve yeri geldi¤inde toprak sahibinden borç alarak çal›flmadan avans alarak ifl sezonunda
ücretsiz çal›flt›¤› dönemlerin de oldu¤unu aç›klad›. Buraya geleli 10 y›l olmas›na karfl›n elinde hiç birikmifl paras› olmayan, sadece ev alabilen ve
sosyal güvence için SGK’ya baflvuran
Mehmet emmi sadece bunlar› kazanm›fl oldu¤unu söylüyor. Çocuklar›n›
okula gönderemedi¤ini nedeninin ise
tarlada çal›flacak kimsenin olmad›¤›n›
biraz da e¤itim sistemine dem vurarak anlat›yor.
cek kadar bir para kazanmak olan Kürt
iflçileri, yaflamlar›n› ya¤mur-çamur, s›cak-so¤uk demeden ya tarlada ayl›kç›
denilen bekçilik fleklinde ya da çad›rlarda geçirmek zorundalar. Y›l›n sadece 3 ay›nda evlerinde kalabilen tar›m
iflçileri, çeflitli sebze ve meyve fideleri
dikmek için Çukurova’ya gelirler. fianl›urfa, fi›rnak, Diyarbak›r, Ad›yaman,
Hatay, Gaziantep ve Mardin’den gelen
tar›m iflçileri, Adana ve Mersin’de ya
tarlada toprak sahibinin yan›nda ya da
çad›rlarda yaflamaktad›rlar. Tarla sahipleriyle iflçiler aras›nda elçilik yapan
iflçiler önceden bu bölgeleri bildikleri
için tar›m iflçilerini kendileri bulup getirmektedir. Çukurova’ya özellikle Nisan, May›s ve Haziran aylar›nda kitle
halinde mevsimlik tar›m iflçileri gelir.
Mevsimlik tar›m iflçilerinin büyük ço¤unlu¤u k›rsal alan kökenlidir. Çukurova’ya gelen iflçilerin kesin bir say›m›
yap›lmay›p, ortaya sürülen rakamlar
tahminlere dayanmaktad›r. Yap›lan son
araflt›rmalarda, Çukurova’n›n 200 bin
çapa iflçisine gereksiniminin oldu¤u ve
bunun 140 bininin mevsimlik tar›m iflçisi oldu¤u söylenmektedir.
Elçiler; önceden köylülerle anlaflma
yaparak, onlara belli say›da iflçi sa¤lamay› üstlenir ve mevsim öncesinde iflyeri olan tarlalar› gezerler. Mevsimlik
iflçiler ad›na, toprak sahibi ile sözleflme yaparlar. Elçiler, iflçiye ifl, iflverene
iflçi bulmak, iflçilerin ifl yöresine gelme
ve gitmelerinde ulafl›m› sa¤lamak, çapa
ve toplama ifllerini yönetmek ve denetlemek, iflçilerin ücretlerini iflverenden al›p iflçilere da¤›tmak, iflçilerin g›da
vb. gereksinimlerini sat›n almak gibi
görevleri yürütürler. Elçi, iflverene
karfl› nas›l iflçinin sözcüsü durumunda
ise, iflçiye karfl› da iflvereninin vekili durumundad›r. Bu durum toprak sahibi
aç›s›ndan asl›nda çok önemli bir yerde
durmaktad›r. Elçiye istedi¤ini söylettirme gibi bir durumda aynen yaflanan
gerçek olaylarda oldu¤u gibi; ço¤u zaman tar›msal ürünlerden çiftçilerin zarar etti¤i gerekçesiyle iflçilere yevmiyelerini vermedikleri gözlemlenebilir.
Ülkenin çeflitli yerlerinden her y›l Çukurova’ya gelerek, sebze ve meyve
ekim, dikim, çapalama ve toplama ile
narenciye hasad›nda çal›flan tar›m iflçileri, 40 derece s›ca¤›n alt›nda günlük
15 YTL ücret karfl›l›¤›nda çal›flmalar›na
ra¤men emeklerinin karfl›l›¤›n› alamaman›n üzüntüsünü yaflamalar›na karfl›n
bu duruma raz› olmaktad›rlar.
(Mersin)
✘
Mersin’de yaflayan Arap ulusundan olan Güney Delil
kendisine ait Karaduvar’da 5
dönümlük bir tarlas›n›n oldu¤unu, ailesiyle birlikte çiftçilikle u¤raflt›¤›n› ve
biber yetifltirdi¤ini söyledi. Her ifl döneminde yevmiyeci tuttu¤unu ve onlar›n yevmiyeleri yan› s›ra yemek ve sigara verdi¤ini anlatt›. Tarlas›nda Kürt
iflçileri ayl›kç› olarak çal›flt›rd›¤›n› ve
onlar›n bar›nma, yiyecek ve ihtiyaçlar›n› karfl›lad›¤›n› ve asgari ücret verdi¤ini söyledi.
22 Ağustos-4 Eylül 2008
işçi-köylü’den
Devrimci müdahale flart!
Egemenler cephesinde gündemi en çok iflgal eden konular›n bafl›nda Türk egemen s›n›f klikleri aras›nda süren
çat›flmalar gelmektedir. Bu çat›flmalar farkl› sorunlar üzerinde kamuoyuna yans›sa da, bunun arka plan›nda yatan
gerçek, klikler aras›nda süren iktidar savafl›d›r. Özcesi
pastadan kimin daha çok pay kapaca¤› mücadelesidir. Kald› ki bu çat›flmalar yeni de de¤ildir. Kimi dönem fliddetlenen kimi dönem sönümlenen ancak flu ya da bu flekilde
TC’nin kuruluflundan beri devam eden bir seyri vard›r.
Burada hemen belirtmeliyiz ki, burjuva siyasetinin temel
ilkesi kendi ç›karlar›n› korumakt›r. Bunun için her türlü
ikiyüzlü politikan›n izlenmesi, ittifak güçlerinin de¤iflmesi
kendi içinde anlafl›lmaz de¤il, anlafl›l›r bir durumdur. Onlar için de¤iflmeyen tek fley, emperyalizme uflakl›k ve halka düflmanl›k siyasetidir.
Nitekim bunu en somut haliyle son süreçte görmekteyiz. Daha düne kadar Genelkurmay ve AKP’nin temsil etti¤i klikler aras›ndaki kap›flma büyürken, CHP ise ordunun
savunuculu¤unu yapar hatta bunu Ergenekon avukatl›¤›na
kadar götürürken ittifaklar de¤iflmifl ancak halka düflmanl›k
üzerine kurulu politikalarda hiçbir fley de¤iflmemifltir.
Dikkat edilirse; aralar›ndaki çat›flman›n en fliddetli an›nda dahi, Kürt ulusuna karfl› tutumda, iflçi ve emekçi, ilerici
ve devrimci güçlere karfl› tutumda hepsi ayn› kap›da yan
yana nöbete durmaktad›r. Çünkü; hepsi efendilerinin
sözcüleridir. Ayn› batakl›kta ürüyorlar ve ayn› çöplükte
besleniyorlar.
Bu, gerçe¤in bir yan›d›r; di¤er yan› ise egemen s›n›flar
aras›ndaki iktidar savafl›n›n süreklili¤idir. Dolay›s›yla pastada daha fazla pay kapma mücadelesi yo¤un çat›flmalara neden olmaktad›r. Bu çat›flmalar, bitmeyen tükenmeyen karfl›l›kl› komplolar›, tasfiyeleri ve hatta darbeleri içermektedir. Egemenleri yekpare olarak görmek, onlar aras›ndaki
ç›kar çat›flmas›n› hafife almak veya su yüzüne ç›kan çat›flmalar› görünce flafl›rmak devrimci ve komünistlerin ifli de¤il, sol maskeli, ayd›n bozuntusu liberallerin iflidir. Devrimci ve komünistlerin görevi tam aksine böylesi süreçlerde
çat›flman›n arka plan›ndaki gerçeklere ayna tutmak, genifl
y›¤›nlar› bu çat›flmalarda taraf olmamas› konusunda uyarmak, ayd›nlatmakt›r.
Son operasyonlarla a盤a ç›km›fl bir avuç Ergenekoncuyu tasfiye ederek demokrasi flampiyonlu¤unu yapanlar ayn›
zamanda bu Ergenekonculara ait oldu¤unu söyledikleri belgelerle de her gün korku senaryolar›n› yay›nlamaktad›rlar.
Burada yap›lmak istenen gayet aç›kt›r. Birincisi; sistemin
tüm kirli ifllerini bir avuç tetikçi ve ›rkç›ya yüklemek. ‹kincisi; bu ›rkç› tetikçilere ait oldu¤unu söyledikleri belgelerle korku senaryolar›n› yaymak. K›sacas› y›¤›nlar› s›tmaya raz› etmeye çal›fl›yorlar.
Oysa tekrar ediyoruz, tüm bunlar ayn› çöplü¤ün ürünüdürler. Farkl› cephelerde de¤il, ayn› cephededirler. Ama
aralar›nda süren bir iktidar savafl› vard›r. Emekçilerin-ezilenlerin hiçbir kesime yedeklenmemesi, kendi cephesinde
saf tutup mücadeleyi yükseltmesi için bugün devrimci iradi
bir müdahaleye ihtiyaç vard›r. Yo¤un bir ayd›nlatma, tüm
bu demagoji ve çarp›tmalara karfl› gerçekleri kararl›ca y›¤›nlara tafl›ma diye bir görev vard›r. Bu görev hiçbir gerekçeyle ertelenemez. Elbette ki görevin en iyi flekilde yerine
getirilmesi için yaflananlar›n do¤ru analizi flartt›r.
Sonuç olarak; egemen klikler aras›nda süren bu çat›flmada taraf olmamak ad›na geliflmelere seyirci kalmak devrimci bir tutum de¤ildir. Devrimci tutum, süren bu iç iktidar savafl›n›n perde arkas›n› emekçi y›¤›nlara anlatmak için
teflhir faaliyetlerine h›z vermek ve bu sorun üzerinde somut bir faaliyet yürütmektir. Yani, söylemleri pratiklefltirmektir. S›kça sözünü etti¤imiz güncel geliflmelere karfl› tutumdaki yetersizli¤i, yeterli hale getirmek için ortaya ç›kan
bu f›rsat› iyi de¤erlendirmek gerekir. Yine a盤a ç›km›fl katil sürülerinin evlerinde bulundu¤u iddia edilen belgelerde
Sivas vb. katliamlara, gözalt›nda kaybedenlere dair hiçbir
kan›t›n bulunmamas› veya bulunduysa bunun kamuoyuyla
paylafl›lmamas›n›n alt›nda yatan gerçekleri gündemimize
al›p bunun üzerinde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rmal›y›z.
Di¤er bir gerçek ve de tehlike ise; mevcut hükümeti
hedef alan ya da devletin bizzat yapt›¤› tüm faaliyetlerin art›k “Ergenekoncu” çal›flmalar olarak yorumlanmas›d›r.
Güngören’deki patlamadan Selimiye K›fllas›na yönelik havanl› sald›r›ya kadar her fleyi (PKK denilmiyorsa) Ergenekon’la aç›klamak burjuva liberallerin ortak korosundan
yükselmeye devam etmekte. Bu kesimler d›fl›nda özellikle
AKP yanl›s› medya bunu bilinçli olarak çarp›tmaktad›r.
Bu durumu tersine çevirmek için alternatif devrimci bir
duruflla, daha aktif pratik bir tutum gelifltirmek bir zorunluluktur. Bugün egemen s›n›f klikleri aras›nda süren iç çat›flmadan yararlanman›n somut karfl›l›¤›; baflta kontrgerilla
faaliyetleri olmak üzere a盤a ç›kan ve ç›kmayan tüm karfl›
devrimci icraatlar›, devlet denilen bu ayg›t›n ç›karlar›n› korumakla yükümlü oldu¤u gerçeklerini en genifl emekçi y›¤›nlara tafl›ma faaliyetinde yo¤unlaflmakt›r. Tüm darbecilerin ve katil sürülerinin yarg›lanmas› için Ajitasyon/Propaganda çal›flmalar›na daha bir a¤›rl›k vermektir. Yine bu karfl› devrimci odaklar›n icraatlar›na tepkisi olan kesimlerin,
AKP’nin yürüttü¤ü bu ikiyüzlü politikalardan etkilenmesini
önlemek için de yo¤un bir çabaya ihtiyaç oldu¤u aç›kt›r.
İşçi-köylü 3
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Radikal gazetesi yazarlar›ndan
Murat Yetkin, 8 A¤ustos tarihli
yaz›s›n›n bafll›¤›nda “ABD’den
Erdo¤an’a mesaj var” diyordu.
Yetkin kapatma davas›n›n hemen
akabinde gitti¤i ABD’de “bir yetkili” ile görüflmüfltü ve mesaj da
bu “yetkili” arac›l›¤› ile iletiliyordu.
emperyalistlerin BOP vb. projeleri kapsam›nda, bölgenin emperyalistler taraf›ndan ya¤ma ve talan
edilmesinde, bu ba¤lamda da bölge halklar›na dönük sald›r›larda
daha aktif rol oynama anlafl›lmal›d›r.
Bir ülkenin hayati önemdeki
konular›na iliflkin mesajlar›n neden, sonraki günlerde de benzer
mesajlar iletmeye devam eden
Murat Yetkin ve benzerleri gibi
“gazeteci-yazar” tayfas› arac›l›¤› ile
iletildi¤i, bunlar›n bu iliflkilere nas›l
ulaflt›¤›, iliflkilerinin hangi boyutta
oldu¤u vb. durumlar›, ayr› bir inceleme konusu olarak, yeri geldi¤inde daha ayr›nt›l› ele almak üzere bir kenara b›rak›p, verilen mesaj›n ne oldu¤una geçelim.
Çat›flmalar›n fitilini
atefllemeye devam
Yetkin’in yazd›¤›na göre, ABD
özetle diyormufl ki: “Bu (partinin
kapat›lmamas› karar›) bir f›rsat
olarak görülmeli. Erdo¤an ve hükümeti bundan böyle AB reformlar›na, ekonomiye, bölge sorunlar›na yo¤unlaflmal› ve Erdo¤an sonu daha fazla gerilim yaratacak
olan giriflimlerden (türban vb. konular kast ediliyor) uzak durmal›.”
Baflka kanallar üzerinden de
do¤rudan verildi¤i kesin olan bu
“mesaj” ise yerine ulaflmakta gecikmedi. Çünkü kapatma davas›n›n
hemen akabinde ortaya ç›kan tablonun, aç›k ve net biçimde ülke
egemen s›n›flar› aras›ndaki bir uzlaflmaya iflaret etmesi de bunun
göstergesidir.
ABD’nin verdi¤i “mesaj›n” nas›l okunmas› gerekti¤ine gelince,
bunun cevab› kuflkuya yer b›rakmayacak kadar nettir. ABD “kendi aran›zdaki dalafl bizim bölgesel
ç›karlar›m›za zarar vermeye bafllad›. Suni çat›flmalar› bir kenara b›rak›p, bizim bölgesel politikalar›m›z›n hayata geçirilmesini kolaylaflt›racak ad›mlar› s›klaflt›r›n” demeye getirmekte. Daha da açarsak, AB reformlar›na ve ekonomiye yo¤unlaflma derken, iflçi-emekçi y›¤›nlara dönük sosyal y›k›m sald›r›lar›na h›z verme, bölgesel politikalara yo¤unlaflma derken de,
Sonraki günlerde TSK ile hükümet aras›ndan “su s›zmad›¤›n›”
gösteren görüntülerin ortaya ç›k-
Bu konunun gündemde fazlaca
yer bulmamas›n›n (Kemalistleri
fazlas›yla rahatlatan) önemli bir
nedeni ise, Dolmabahçe ve daha
bir dizi gizli görüflmenin akabinde
“garip” bir sessizli¤e bürünen (ya
da büründürülen) Büyükan›t’›n yerini, Kürt sorunu konusunda flahin
olarak bilinen Baflbu¤’un atanm›fl
(hem ülkede hem de Irak Kürdistan’›nda) ve yine hem ordu hem
de hükümet taraf›ndan yap›lan:
“bombalamalar devam edecek” türünden aç›klamalara bak›ld›¤›nda, bölgeyle birlikte ülkedeki
atmosferin de, giderek yak›c› bir
s›cakl›¤a sürüklendi¤ini söyleyebiliriz.
Ergenekon çöktü...
Ülke egemen s›n›flar› aras›nda,
kapatma davas› sonras›nda iyice
belirginleflen mutabakat›n, Erge-
dövüflün varl›¤›n› da bu davan›n nitelikleri aras›nda sayabiliriz.
Bafl›ndan beri de koydu¤umuz
gibi, ayn› zamanda kapatma davas›na “misilleme” olarak bafllat›lan ve
sistem içi hegemonya çat›flmalar›n›n ürünü olan Ergenekon davas›ndan bir fley ç›kmayaca¤›n›, davan›n daha flimdiden (“birilerinin”
hayallerini de beraberinde çökerterek) çöktü¤ünü söyleyebiliriz.
Bu operasyonla illa bir fleyler
yap›ld› denmesi gerekiyorsa, bu
da, ABD öncülü¤ündeki emperya-
Bu çat›flma flu süreçte
hem kendi ç›karlar›na hem de
hizmetinde olduklar› emperyalist efendilerinin ç›karlar›na
zarar vermektedir. Özellikle
de emperyalistler, bölgesel
jeo-stratejik ç›karlar›n› tehlikeye atmak istememekteler.
Bu operasyonla illa bir fleyler yap›ld› denmesi gerekiyorsa, bu da, ABD öncülü¤ündeki
emperyalist blo¤un, ülkedeki uflaklar› arac›l›¤›yla, bu dönemdeki bölgesel ihtiyaçlar›na cevap olamad›¤› düflünülen “ulusalc›” kesime
gözda¤› vermesidir.
mas› da, emperyalist efendilerinin
“kulak çekme” olarak da anlafl›lmas› gereken bu vb. mesajlar›n›n
akabinde gerçekleflmifltir.
TSK ile hükümet aras›ndaki
mutabakat, YAfi atamalar›na ve de
yine ayn› günlerde gerçekleflen ve
de tamam›na yak›n› AKP’ye yak›n
kiflilerin atanmas›yla sonuçlanan,
rektörlük atamalar›na da damgas›n› vuracakt›. Rektörlük atamalar›na dönük tart›flmalar, AKP’nin
kadrolaflma hevesi eksenli devam
ederken, YAfi atamalar›na yönelik
(Kemalist kesim taraf›ndan
verilen) ilk tepki, bu y›l YAfi’tan
irticai faaliyetlerden dolay› ordudan uzaklaflt›rmalar›n gündeme
DEVR‹M ‹Ç‹N DEVR‹MC‹L‹K!
düzlemde kal›nd›¤› takdirde
ise ilk önce “devrim program›”ndan elini çekenlerle
yollar ayr›lmaktad›r. “Devrim
ama nas›l bir devrim?” sorusu, ülkenin tafl›-topra¤› her
fleyiyle tarifini gerektirdi¤inden, bir di¤er ayr›m da burada yaflanmaktad›r…
Afla¤› yukar› belli bir hat
tutturanlar bak›m›ndan s›ra
devrimin yoluna geldi¤inde ise
önceki ayr›mlar kadar ciddi
bir sorun bafl göstermekte,
esas/tali mücadele biçimlerinden esas/tali mücadele alanlar›nda farkl›laflmaya kayan bir
tarzda yollar ayr›labilmektedir. Bu durum, devrimin di¤er
temel meselelerine bak›fltaki
sorunlarla beraber yar›lma
noktalar›n› derinlefltirebilmektedir. Bu konular›n bafl›nda
gelen ulusal sorunun rolü
küçümsenmemelidir…
Devrimci olarak kodlanan,
illegal platformda yol alan kimi
örgüt ve ak›mlar, ulusal sorundan devrimin örgütlenme tarz›na kadar bir dizi meselede
öyle bir konumlanma ve saf
tutufl içerisine girmektedir ki,
olmas›yd›.
Bunun anlam› Kürt sorununa dönük imha-inkar sald›r›lar›n›n daha
da boyutlanarak sürmesiydi.
Ve nitekim Kürt Ulusal Hareketine dönük a¤›r silahlarla gerçeklefltirilen operasyonlar›n son
günlerde artmas›, bu operasyonlar›n s›n›r ötesini de kapsamay› sürdürmesi, hükümet ve ordunun,
ABD’nin de onay›yla, bir yandan
Kürtlere dönük katliamlar›n› art›rarak sürdürece¤inin, di¤er yandan ise ›rkç›-floven dalgay› yükselterek, Türk-Kürt çat›flmas›n›n fitilini atefllemeye devam edece¤inin
göstergesidir.
Son dönemde artan kontra nitelikteki bombalama faaliyetlerine
bunlarla reformistler aras›nda,
yaln›zca “illegal” formlar›ndan
ötürü ayr›mda bulunmak gerçekçi bir tutum de¤ildir. Bunlar›n “geçici illegallik” durumunu do¤ru biçimde gözlemlemek ve ona göre belirlemelerde bulunmak gerekir.
Tasfiyecili¤e prim vermek de,
belkemi¤i olmayan bu tür yap›lanmalara mahsustur…
Çeliflkilerin derinleflti¤i ve
keskinleflti¤i, s›n›f mücadelesinin giderek sertleflece¤ine dair belirlemeler “klifle” halinde tekrarlana dursun; iflçi s›n›f› ya da köylü y›¤›nlar›ndan
hareket beklemekten ibaret
bir “devrimci” pusu üzerinden siyaset yapma modas›n›
terk etmeyenler, devrimci hareketin krizini yüz y›l da geçse tart›flmaya devam edeceklerdir. Oysa Türkiye devriminin yolu 36 sene önce çizilmiflti. Bugünün çok ötesinde,
ülkenin dört bir köflesinde iflçi ve köylülerin, iflgal, direnifl,
grev, eylemler (15-16 Haziran
da dahil) gelifltirdi¤i 70’li y›llarda; ‹brahim yoldafl›n önderli¤indeki komünistler, “bir
k›v›lc›m ile bozk›r› tutuflturmak” için silahl› mücadeleye
at›lmak üzere k›r›n yolunu
tutmufltu.
Bu yolu takip edememek,
bu rotada istikrarl› bir pratik
sergileyememek komünist hareketin temel sorunudur. Bu
lünü daha aktif oynamalar› hat›rlat›lm›fl olmal› ki, ayn› günlerde Suriye ve ‹ran ile bir dizi diplomasi
trafi¤i iflletilmesi gündeme geldi.
Yine geçti¤imiz günlerde patlak
veren Gürcistan-Rusya savafl›nda
da, faflist TC’nin temsilcileri, “etkin bir biçimde” (ve tabii ki emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda), “arabuluculuk” rolü üstlendiler. Yine efendilerinin istemleri do¤rultusunda, Afganistan ve
Irak iflgallerinin sürdürülmesine
dönük, yeni görevlere talip oldular.
Tüm bu geliflmeler ise,
emperyalist-kapitalist sistemin giderek derinleflen ve de
tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkede de giderek daha yak›c›
bir biçimde hissedilen krizine
paralel olarak yaflanmakta.
Ülke egemen s›n›flar›n›n, aralar›ndaki çat›flmalar› bir kenara b›rakarak, mutabakat yapmalar›n›n nedeni de budur.
Tehlike
büyüyor!
S›n›fsal Yaklafl›m
Önce ’68 kufla¤› ard›ndan
Ergenekon operasyonu vesilesiyle gündemlefltirilen solculuk, devrimcilik ve Marksizm
etraf›ndaki tart›flmalar, çeflitli
çevrelerin yönlendirme amaçlar›ndan ba¤›ms›z biçimde, konuya iliflkin ciddi bir krizin
yafland›¤›n› da kan›tlam›fl olmaktad›r. Bu kriz elbette ki,
birçok kesim ve kiflinin alt›n›
çizdi¤i üzere, gerek dünya ölçe¤inde gerekse de Türkiye
özgülünde s›n›f mücadelesine
önderlik bak›m›ndan yaflanan
sorunlar› kapsamaktad›r. Bunlar›n bir k›sm› bugünün sorunlar› olmayacak kadar köklü
olmakla beraber kimisi bak›m›ndan da sadece ülkemize
ait özgünlükten söz etmek
gerekecektir.
“S›n›f mücadelesine önderlik”ten anlafl›lmas› gereken,
bilimsel sosyalist ideolojiyle
kurulan iliflki ve bu çerçevede
ülkedeki toplumsal geliflim sürecine müdahale bak›m›ndan ortaya konulacak programda karfl›l›k bulmaktad›r.
Burada, bilimsel sosyalizmle
vedalaflanlar bir yana, ayn›
gelmemesine dönük verilecek, ancak tepkiler geldi¤i gibi sönecekti.
Çünkü TSK uzunca zamand›r oldu¤u gibi, bu konuda da “suskunlu¤unu” koruyacakt›.
Politika gündem
nekon davas›na da tafl›nd›¤› görülmekte. Kontrgerillan›n dönemin
ihtiyac›na göre yeniden yap›land›r›lmas›n›n ve bu kapsamda da teflhir olmufl, kimi yerde de denetimden ç›km›fl “uçlar›n” temizlenmesi
olarak özetlenebilecek bu operasyonda ortaya ç›kan son tablo ise,
en fazla Ergenekon’dan beklenti
içine girmifl olan kimi çevreleri hayal k›r›kl›¤›na u¤ratm›fl olmal›. Hala yer yer yap›lan operasyonlarla
(kimilerinde) kafa bulan›kl›¤› yaratma ifllevini yerine getirmeyi sürdüren Ergenekon davas›n›n, gerek
dosyalar›ndaki “iddialara” gerekse
“yakalanan” kiflilerin polis nezaretinde “s›r›tan” “Ogün Samast pozlar›na” bak›ld›¤›nda, bir dan›fl›kl›
soruna iliflkin açmaz ve zaaflar›na müdahale noktas›nda 8.
Parti Konferans›nda çözümlemeler sunan Proletarya
Partisi, yeni yönelimi do¤rultusunda bafllatt›¤› çok yönlü
ar›nma, yenilenme, güçlenme
ve savafla yo¤unlaflma faaliyetini sürdürmektedir. MLM’ler önderli¤indeki Halk Savafl›,
Türkiye’nin gerçe¤i ve ana
gündemi olmak zorundad›r.
Türkiye devrimine ulaflman›n
yegane yolu budur!
Bu ülkede devrimin Halk
Savafl› yoluyla gerçekleflece¤ini, kendine “komünist”, “sosyalist”, “devrimci” vb. s›fatlar
takan çeflitli grup ve hareketler de er geç kabul edecektir.
Silahl› mücadelenin esas oldu¤u, savafl›n k›rlarda örgütlenerek/gelifltirilerek k›rlardan flehirlere yönelik bir hatta geliflim seyri izleyece¤i gerçe¤i,
son çeyrek as›rda Ulusal Hareket’in yürüttü¤ü savafl prati¤inin verileriyle de kan›tlanm›flt›r. Bunu görmek istemeyenler için kendi kurduklar›
dünya çerçevesinde “devrimcilik” yapmay› “sonsuza” kadar sürdürebilmenin
koflullar› elbette vard›r ama
bu s›fat›n önüne bir zaman
sonra “karfl›” ibaresi eklenecektir…
Bilmem kaç tane fraksiyon,
parti ve grup diye devrimcilerle alay etme, marjinallikten
list blo¤un, ülkedeki uflaklar› arac›l›¤›yla, bu dönemdeki bölgesel ihtiyaçlar›na cevap olamad›¤› düflünülen “ulusalc›” kesime gözda¤› vermesidir.
Ülke egemen s›n›flar› aras›ndaki mutabakat›n gerçek “mimar›”
ABD’nin ve de di¤er bat›l› emperyalist güçlerin, bu süreçten en kârl› ç›kanlar oldu¤unu da söylemek
gerekiyor.
Truva atlar›
yine sahnede
“Ortal›¤›n durulmas›” ile birlikte, TC egemen s›n›flar›na on y›llard›r üstlendikleri “Truva at›” ro-
dem vurma vb. sald›r›larda
her fleye karfl›n belli bir gerçeklik pay› oldu¤u yads›nmamal›d›r. Durgun suyun pislik
tutmas›, hareketsizli¤in kireçlenme yaratmas› misali, savafl›n ve devrimci eylemin olmad›¤› yerde devrimci hareketi
dejenere edecek her türlü
hastal›k üreyecek, tekkecilik,
grupçuluk, tasfiyecilik zirve
yapacakt›r…
Her dönem ve her zaman,
ama illa ki flimdi, bugünü konufluyorsak flimdi, mücadele
etmenin zaman›d›r. Hem de
difle difl mücadele etmenin.
Öyle uzaktan ahkam keserek
de¤il, öyle ö¤üt verip, telkinde bulunarak hiç de¤il. Komünistler 8. Parti Konferans› ile
ald›klar› kararlar› yerine getirme do¤rultusunda canla
baflla çal›fl›yor; her alanda,
her cephede savafl›yorlar.
Yönelim neyi emrediyorsa,
onun gere¤ini yerine getirecek ad›mlar› büyük bir özveriyle at›yor, kavgay› büyütmenin yollar›n› emin ad›mlarla döflüyorlar…
Emperyalizme, faflizme ve
her türden gericili¤e karfl›
dünya ölçe¤inde yürütülen
mücadelelerin küçümsenmeyecek baflar›lar elde etti¤i tarihsel bir süreçten geçiyoruz.
Dünya halklar› ve ezilen uluslar, iflgal, ilhak ve zulme karfl›
direnifllerini sürdürüyor, çe-
Esas tehlikenin ise, sistemin krizi ile birlikte sisteme
karfl› hoflnutsuzlu¤u artan
emekçi y›¤›nlar›n, bu hoflnutsuzlu¤un d›fla vurumu olan grev ve
her türden eylemleri oldu¤unu
çok iyi görmekteler. Bu eylemlerin her geçen gün artmas›, kitlesel
grev ve gösterilere dönüflmesi,
hele de son dönemde vurufllar› artan silahl› mücadelenin, giderek
daha genifl kesimler aç›s›ndan, sistemi yerle bir etmenin yegane alternatifi haline gelmesi, onlar aç›s›ndan “tehlikenin” ciddiyetinin ve
boyutunun ne kadar büyük oldu¤unu göstermektedir. Devrimcikomünist güçlere düflen görev ise,
yaflam›n her alan›nda, ortaklafla bir
mücadele hatt› örerek, bu mücadeleyi s›n›fsal zemine kanalize etmek ve böylelikle “tehlikeyi”
büyütmektir!
flitli ülkelerdeki Halk Savafl›
yürüyüflleri yeni mevziler kazan›yor. Nerede zulüm varsa
orada devrim olacakt›r gerçe¤ine uygun biçimde, silahl›
mücadelenin yürütüldü¤ü
bütün alanlarda ezilen kitlelerin isyan› büyüyüp serpiliyor.
Ülkemizde de mücadeleyi
daha ileri boyutlara tafl›man›n,
kitleleri devrim mücadelesine
seferber etmenin yolu savafl›
gelifltirmekten geçmektedir. Bu gerçeklik günümüzde
kendisini devrim-reformizm
ikileminde daha s›k› biçimde
dayatmaktad›r. ’71’e öykünerek, silahl› mücadele ve devrim gelene¤ini sömürerek yaflayanlar yol ayr›m›na gelmifllerdir. Egemenlerin giderek azg›nlaflan sald›r›lar› ile atbafl› giden çürütme ve ö¤ütme mekanizmalar› süreci h›zland›rm›flt›r.
Devrimcili¤i, düzenle bar›fl›k bir düzlemde ilelebet sürdüreceklerini sananlar fena
halde yan›lm›fllard›r. S›n›f mücadelesi, “ne yaz›k ki” bizimki gibi ülkelerde çok fazla
seçenek b›rakmamaktad›r. Tarihi do¤ru okumayanlar, ’71
sürecinden gerekli dersleri ç›karamam›fllard›r. Tercihlerini
yapacak veya bafltan beri tuttuklar› yolu deflifre edecek ya
da devrim cephesine asil üye
olarak kaydolmay› hak edecek
bir yol tutturacaklard›r.
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Bu sefer de “kum çuval›” oldular, bo¤ularak öldürüldüler!
Tuzla Tersaneleri’nde, art›k
kangrene dönüflen ve bir türlü neflter vurulamad›¤› için artarak süren
ifl cinayetlerine yenileri eklenmeye
devam ediyor. Ancak 11 A¤ustos
günü yaflanan son ifl cinayetinin en
yürek yakanlardan biri oldu¤u kesin.
‹flçilerin “denek” olarak kullan›lmas›, üç tersane iflçisinin vahflice can vermesiyle sonuçland›. Çünkü insan yaflam›n›n hiçe say›ld›¤›
tersanelerde, iflçilere, “kum çuval›” muamelesi yap›lm›flt› bu defa!
Patronlar›n gözünde insan›n de¤eri
ancak bir kum çuval› kadard›!
Tersane iflçilerinin, neredeyse
toplu halde ifl cinayetine kurban
gitmelerine neden olan geliflme ise,
Tuzla Tersaneler bölgesinde tamiratta olan bir geminin filikas›n›n
düflmesi sonucu gerçeklefliyordu.
Bu düflüfl s›ras›nda 3 iflçi yaflam›n›
yitirirken, biri a¤›r olmak üzere, 12
iflçi de yaraland›.
G‹SAN Tersanesi’nde, deneme
amaçl› suya indirilmeye çal›fl›lan söz
konusu filikan›n, daha ucuza mal etme kayg›s›yla, en ucuzundan, kalitesiz Çin mal› oldu¤u ve de normalde
k›r›lmamas› gereken camlar›n, suya
düflme esnas›nda tuzla-buz oldu¤u
söyleniyor. Filikan›n içinde kemerlerle ba¤l› olan iflçilerden üçü, suya
düflme esnas›nda kemerlerini çöze-
medikleri için, bo¤ularak can veriyorlar. Görgü tan›klar›, yard›m
ekiplerinin, olaydan ancak yar›m
saat kadar sonra geldi¤ini söylüyorlar. Ancak daha önemli ve de iflçilerin yaflam›na mal olan as›l mesele,
filikaya normalde iflçilerin de¤il,
kum çuvallar›n›n konmas› gerekti¤i!
Yüzün üzerindeki iflçi ölümleriyle, insan yaflam›na zerre kadar
de¤er vermedikleri zaten bilinen
tersane patronlar›, iflçilerin de¤erini bu defa kum çuvallar›yla ölçmüfllerdi!
Tersane iflçilerini kum çuval›
olarak görüp, kobay olarak kullanan tersane patronlar›na öfke ya¤mas› ise gecikmedi. ‹flçilerin bo¤ularak yaflamlar›n› yitirdi¤i haberinin
duyulmas›yla birlikte, bölgeye ak›n
eden çok say›da kifli, olay›n gerçekleflti¤i saatlerden itibaren yaflanan
vahfleti protesto etti.
Milletvekili Sabahat Tuncel de yaflanan›n bir vahflet oldu¤unu vurgulayarak, bir an önce önlem al›nmas›n› istedi. KESK Genel Baflkan› Sami Evren ise, ödünç iflçi demek
olan tafleronluk sisteminin kald›r›lmas› ve Çal›flma Bakan›’n›n istifa
etmesi gerekti¤ini belirtti.
Hemen sonraki günlerde ise,
Çal›flma Bakan› Faruk Çelik bölgeye
gelerek, sözde “inceleme” yapt›.
Çelik al›fl›ld›k ve de beklendik flekilde, patronlar› suçlamaktan kaç›nd›.
Olay›n “mühendis hatas›” oldu¤unu
söyleyerek, bir kez daha, hem kendilerinin hem de patronun sorumlulu¤unu inkar etme yolunu seçti. Onlar inkar etse de, iflçi s›n›f› ve ezilen
emekçi y›¤›nlar, gerçek katilleri çok
iyi biliyor, tan›yor!
(Kartal)
elektri¤e çarp›larak, gemi saclar›na
çak›larak can veriyoruz. Bazen de
ak›llara durgunluk verircesine kobay gibi kullan›larak, 11 A¤ustos’ta
G‹SAN Tersanesi’nde oldu¤u gibi
denize saç›larak öldürülüyoruz”
denildi.
Aç›klamada, yük gemilerinde
Gülsuyu
Tersane iflçilerinin kobay olarak kullan›lmas› sonucu yaflanan
son "toplu ifl cinayetine" bir
tepki de Gülsuyu halk›ndan geldi.
Partizan, DHP, ESP, PDD,
SDP, SPG ve Devrimci Komünistler taraf›ndan örgütlenen eylem, Maltepe- 5 Çeflmeler’de
yap›ld›. Kürtçe ve Türkçe pankart
açan kitle Maltepe merkeze kadar
sloganlarla yürüdü.
(Kartal)
“Bu sefer de
bo¤ularak öldürüldük...”
‹flçileri denek olarak gören anlay›fla kitlesel öfkenin d›fla vurumu
ise, 13 A¤ustos sabah› G‹SAN Tersanesi önünde yap›lan bir bas›n
aç›klamas›yla gerçekleflti.
Limter-‹fl Sendikas› taraf›ndan
örgütlenen aç›klamada, iflçilerin
kobay olarak kullan›lmas› sonucu
Kurals›z
çal›flmaya
iki can da Pendik
Tersanesi’nden
Tuzla Tersaneleri’ndeki kurals›z ve yasad›fl› çal›flma koflullar›na ba¤l› ifl cinayetlerinin
sürdü¤ü günlerde, baflka bir tersaneden daha
iflçi ölümleri haberi geldi. “Kurallara ve ifl güvenli¤ine uyma” konusunda, Tuzla Tersaneleri’nden daha iyi koflullara sahip oldu¤u kanaatinde olunan, Pendik Tersanesi’nden geliyordu ölüm haberleri bu defa. Harb-‹fl Sendikas›’n›n örgütlü oldu¤u bu tersanede 5 ve 6
A¤ustos günleri iki iflçi pefl pefle yaflam›n› yitirdi. Tuzla Tersaneleri’ndeki ifl cinayetlerini
aratmayan bu ölümler de yine özde insan yaflam›n› hiçe sayan kurals›zl›klar›n bir ürünü
olarak yaflan›yordu.
Pendik Liman›’nda çal›flan Yaflar Recep
Rumen adl› iflçi, 6 A¤ustos günü, ö¤le saatlerinde gemiden yük boflalt›m› s›ras›nda damar› kesilmiflti. Pendik Devlet Hastanesi’ne
kald›r›lan Rumen hayat›n› kaybetti. Pendik
Askeri Tersanesi’nde kadrolu çal›flan Yusuf
Aksungur ise, Rumen’den iki gün önce, tersanede ç›kan bir yang›nda a¤›r yaralan›yor ve
ertesi gün, 5 A¤ustos’ta, yaflam›n› yitiriyordu.
Türk-‹fl’e ba¤l› Harb-‹fl Sendikas› üyesi Yusuf Aksungur’un, 4 A¤ustos günü Tersanede ç›kan küçük çapl› bir yang›n› aya¤›yla söndürmek istemesi üzerine vücudunu saran
alevler nedeniyle a¤›r yaraland›¤› bildiriliyor.
GATA Askeri Hastanesi’ne sevk edilen Aksungur 5 A¤ustos’ta yaflam›n› yitirdi. Harb-‹fl
yetkilileri, Aksungur’un askeri tersanede
kadrolu çal›flt›¤›n› aç›klad›lar. Aksungur’un
cenazesi topra¤a verilmek üzere, memleketi
Sivas Suflehri’ne gönderildi.
(Kartal)
“Bu sefer de bo¤ularak öldürüldük. Kaza de¤il resmen cinayet” yaz›l› pankartlar ve çok say›da döviz tafl›n›rken, ilk olarak
Limter-‹fl Sendikas› Genel Baflkan›
Cem Dinç bir konuflma yapt›. Yap›lan konuflmada “Bazen birer birer bazen üçer üçer, yanarak,
hayat kurtarma botlar› olan serbest düflmeli filika ile yap›lan talimlerin, hangi koflullarda yap›lmas› gerekti¤ine de yer verildi.
Tersane kapatmak
çözüm de¤il
Eylemde konuflan DTP ‹stanbul
Türk-‹fl örgütlenmenin önünü kesiyor
Türk-‹fl, Örgütlenme Fonundaki paralar›, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan ve direniflte olan iflçilere vermiyor. De-
ri-‹fl Sendikas›’na üye olduklar›
için iflten at›lan ve 100 günü aflk›n bir süredir fabrika önünde
direniflte olan iflçiler, Türk‹fl’ten ekonomik yard›m talebinde bulununca aidat borcu
olduklar› gerekçesiyle yard›m
talepleri reddedildi.
Deri-‹fl Genel Teflkilatlanma
Sekreteri Gürsel Mentefle,
100 günü aflk›nd›r Desa Deri’de
direniflte olduklar›n› belirterek,
“Bir ay›n ard›ndan Türk-‹fl’e bir
yaz› yazd›k. Yaz›da, direniflin kaç›nc› günü oldu¤unu belirterek
yard›m edilmesini istemifltik. 15
gün sonra bize gelen yaz›da ‘Siz
Deri-‹fl olarak aidat›n›z› ödemedi¤iniz için yönetim kurulu karar›yla size bu fondan yard›m edilmeyecek’ deniyor. Ayn› fley
TÜMT‹S’e de söyleniyor. Peki
biz neden aidat veremedik? Biz
2005 y›l›ndan beri büyük direnifller yap›yoruz Gönen’de, Çorlu’da bir y›la varan direnifller yapt›k. Bütün kaynaklar›m›z› bu direnifllere aktard›k ve aidat ödeyemedik” dedi. Aidat ödemeleri
için bu direniflin bir an önce bit-
mesi gerekti¤ini, bunun için de
Türk-‹fl’in tüm gücüyle desteklemesini isteyen Mentefle, aidat
ödemeyle örgütlenme fonundaki
paralar›n iflçilere verilmesinin
karfl›laflt›rmas›n›n dahi do¤ru olmad›¤›n› kaydetti.
Ayr›ca yaklafl›k iki ayd›r EKart’ta grevde olan Bas›n-‹fl ‹stanbul fiube Baflkan› Levent
Dinçer, Türk-‹fl’ten kendilerinin
de böyle bir talepte bulunmay›
planlad›¤›n›, ancak Deri-‹fl’e verilen yan›t› ö¤renince flafl›rd›klar›n›
söyledi.
(Ankara)
ATV’de çal›flanlara “iflten atma” bask›s›
Türkiye Gazeteciler Sendikas› (TGS) ile Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmelerini sürdürmekte olan ATV’de, A¤ustos ay› bafl›ndan itibaren sendikal› çal›flanlara, sendikadan istifa etmeleri
konusunda a¤›r bask› uygulanmaya baflland›. T‹S görüflmelerini ATV ad›na yürüten Hakan
Karadere ile fiefik Çal›k, sendika yetkilileri ile masada pazarl›¤› sürdürürken, bir yandan da
ATV binas› içinde sendikal› çal›flanlar› “sendikadan istifa etmezlerse iflten atmakla”
tehdit ediliyorlar. Bu nedenle
TGS yöneticilerinin, patron
temsilcilerini ciddi bir flekilde
uyard›¤›, ATV yetkililerine, görüflmelerin bir an önce sonuç-
Emekçinin Gündemi
S›n›fa yönelik sald›r›lar›n arka plan› ve
görevlerimiz
Egemenler iflçi ve emekçileri daha da yoksullaflt›rmak ve örgütsüzlefltirmek için sald›r›lar›n› her geçen
gün giderek art›rmaktad›r. Bu sald›r›lar›n kilit noktas› ekonomiktir. Bu nedenle de içerisinde bulundu¤umuz dönem sald›r›lar›n giderek
artaca¤›n› göstermektedir.
11 Eylül sonras› yeni dönem olarak ortaya ç›kan bu sürecin bir aya¤›
Irak iflgali ile bafllayan Büyük Ortado¤u Projesi olarak bilinen projenin
hayata geçirilmesi iken, di¤er aya¤›
baflta Avrupa olmak üzere iflçi ve
emekçilerin mevcut sosyal haklar›n›n
k›s›tlanmas›d›r. Bir yandan bunlar
ölüme gönderilmeleri k›nand›, sorumlular›n yarg›lanmas› istendi.
Eyleme Partizan’›n da aralar›nda
bulundu¤u çok say›da sendika ve
kitle örgütü de kat›larak, destek
verdi.
Eylemde, “Sorumlular yarg›lans›n. Çal›flma Bakan› istifa”,
olurken di¤er yandan bunlara karfl›
Almanya, Fransa, ‹spanya, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerde süren ve
artarak devam eden iflçi direniflleri
yay›lmaktad›r. Di¤er yandan özellikle
yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde
(Nepal, Filipinler ve Hindistan gibi)
sosyal kurtulufl mücadeleleri de yükselerek sürmektedir. Tüm bunlar
bugün içerisinden geçti¤imiz süreci
elbette yaln›z bafl›na tarif etmemektedir. Sadece yaflanan sürecin sat›rbafllar› ile ifadesidir. Esas olarak bugünkü ekonomik sald›r›lar›n ülkemizdeki yans›mas› üzerinde durularak, sald›r›n›n arka plan›n› a盤a ç›-
land›r›lmas›, ATV çal›flanlar›na
da birlik ve beraberliklerini korumalar› yönünde ça¤r›da bulunduklar› ö¤renildi. Ancak ATV
ve Sabah gazetesi yöneticilerinin
çal›flanlar üzerinde uygulad›klar›
bask›lar› her geçen gün art›rmalar› üzerine 12 A¤ustos 2008 tarihinde TGS, ATV binas› önünde dört saat süren bir oturma
eylemi gerçeklefltirdi.
D‹SK, Türk-‹fl ve KESK’e
ba¤l› sendika temsilcilerinin de
destek verdi¤i eylemde, bas›n
aç›klamas› yapan TGS Genel
Baflkan› Ercan Sad›k ‹pekçi,
sözlerine eylem yapma nedeninin huzursuzluk yaratmak de¤il,
tam tersine Sabah ve ATV binas›nda yarat›lan huzursuzlu¤u,
karmal›y›z. Örne¤in bizim ülkemizde
de bu sald›r›lar›n benzerleri yaflanmaktad›r. Hatta s›n›f›n da¤›n›k ve örgütsüz olmas›ndan dolay› sonuçlar›
daha da a¤›r olarak yans›maktad›r.
Bu süreçte Belediyeler Yasas›’ndan
Kamu Reform Yasas›’na, SSGSS yasas›ndan ‹stihdam Paketi gibi yasalara kadar bir dizi sald›r› paketi ile kazan›lm›fl haklar kaybedilmifltir. Önümüzdeki süreçte de K›dem Tazminat
Fonu, Sendikalar Yasas› gibi yasalarla
elimizde olan kazan›mlar da ortadan
kald›r›lmak istenmekte.
Öncelikle iflçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar›n esas nedeninin ekonomik oldu¤unu söyleyebiliriz. Ancak sadece ekonomik olarak alg›lamak oldukça yan›lt›c› olacakt›r. Çünkü sald›r›lar›n arka plan›nda esas olarak ideolojik ve kültürel olarak
yaflanan bir sald›r› bulunmaktad›r.
‹deolojik olarak bilinçlerde yaflanan
k›r›lma ile kültürel olarak kimlikte
gerginli¤i sona erdirmek oldu¤unu vurgulayarak bafllad›.
Sabah ve ATV grubunun
ba¤l› oldu¤u Turkuvaz iflletmelerinde 2007 y›l›ndan bu yana yapt›klar› sendikal mücadelenin sonunda süreci tamamlad›klar›n›
ve toplu sözleflme masas›na
oturduklar›n› belirten ‹pekçi, 4
görüflme yapt›klar›n› belirtti.
Görüflmelerde üzerinde anlaflma sa¤lanamayan maddelerin
ço¤unlukla parasal maddeler oldu¤una de¤inerek, bu maddelere dair teklif beklerken, çal›flanlara sendikadan ayr›lmalar› için
yo¤un bask› yap›lmaya baflland›¤›n› anlatt›.
Petrol-‹fl Genel Baflkan›
Mustafa Öztaflk›n da yapt›¤›
yaflanan yozlaflmad›r... Bunun esas
nedeni ise s›n›fa yönelik sald›r›n›n
esas yan›n› manipüle etmektir. Bu
durum elbet ki dönemseldir. Ancak
yaflanan sald›r›n›n boyutu do¤ru alg›lanmazsa, uzun vadede daha onar›lmaz sonuçlarla karfl›laflabiliriz. Bugün
s›n›f kimli¤i ve bilincindeki yaflanan
bu sald›r› f›rt›nas› s›n›f›n örgütlenme
ve eylem birli¤ine ve gücüne de yans›maktad›r. Bu nedenle s›n›f harekat›n›n k›p›rdanma ya da hareketlilik
süreçleri bizim aç›m›zdan bu sald›r›lar›n ters yüz edilece¤i zamanlar olarak alg›lamal›d›r. Bu dönemler s›n›f›n bilinç ve eylem gücünün
a盤a ç›kaca¤› süreçlerdir.
Bu ayn› zamanda s›n›f mücadelesinde kendisini ar›tacak, kendisi için
s›n›f olma sürecini de yaratacakt›r.
Bizler, s›n›f içinde mücadele yürüten
her DDSB’li grev, direnifl ve mücadele yürütülen alanlar ile s›n›f›n tüm
yaflamsal alanlar›na müdahale etmek
konuflmada, sermayenin, siyasetin ve tarikatlar›n bas›n üzerinde
bask› kurdu¤unu belirterek,
“Bugün ATV ve Sabah’taki örgütlenme bas›n›n özgürleflmesi
aç›s›ndan çok önemlidir. Buradaki sendikalaflma, buradaki bas›n üzerindeki bask›lar› k›racakt›r. Burada çal›flanlar kalemini
daha özgür bir flekilde, do¤rudan yana, halktan yana ve toplumsal yarardan yana kullanacakt›r. Buradaki sendikalaflman›n baflar›ya ulaflmas›, bunun için
çok önemlidir” dedi.
(H. Merkezi)
için daha çok çaba harcamal›d›r. Bunu yapabilmek için ise dünkü al›flkanl›klardan kurtulmal›y›z. Görevimiz,
bugün önümüzdeki temel problem
s›n›f›n kimli¤i ve bilincini yeniden infla etmektir. Bunu yapmak ancak s›n›f›n 24 saatine müdahale edilmesiyle, gündelik hayat›n her boyutunun
örgütlenmesiyle ve alternatif toplumsal iliflkilerin yarat›labilmesiyle
mümkündür.
Bugün bunun için olanaklar bulunmaktad›r. Koflullar düne göre daha avantajl›d›r. ‹çerisinde geçti¤imiz
bu süreçte grev, direnifl ve eylemselliklerin parça parça da olsa artt›¤›n›
görmekteyiz. Bizler de buralardan
bafllayarak sald›r›lar karfl›s›nda s›n›f›n
direnifllerden kazan›mlarla ç›kmas›n›
sa¤lamal›y›z.. Bu kazan›mlar s›n›f›n
kendisine güvenini, bu güven onun
ideolojik olarak kazanma bilincini gelifltirdi¤i gibi, kendisinin kimli¤indeki
s›n›f bilincini gelifltirecektir.
‹fl cinayetlerine
tepkiler sürüyor
14 A¤ustos 2008 tarihinde Ankara Bölge Temsilcili¤i önünde bir
bas›n aç›klamas› yapan D‹SK, Tuzla
Tersaneleri’nde yaflanan ifl cinayetlerine karfl› tepkisini dile getirdi.
D‹SK temsilcisi Kani Beko okudu¤u aç›klamada, “Ölümlerin nedeni
kaza de¤il, kurals›zl›k, yasa d›fl›l›k, esnek çal›flma, örgütsüzlük ve tafleronluk sistemidir. Ve bu sisteme kamu
denetim mekanizmas›n›n göz yummas›d›r” dedi. 11 A¤ustos’ta meydana gelen olayda iflçilerin kobay olarak kullan›ld›¤›n› belirten Beko
“bunlar kaza de¤il cinayettir”
dedi.
D‹SK olarak taleplerini, “Tersanelerde, a¤›r ve tehlikeli ifl kolu yönetmeli¤i uygulanmal›d›r. Günlük çal›flma saati 7.5 saat olarak acilen hayata geçirilmeli, mola, dinlenme ve
tatiller uygulanmal›d›r. Sigortalar,
ücretlerin ödenmesi, ana firma taraf›ndan güvence edilmeli. Sa¤l›kl› bar›nma evleri, soyunma dolaplar›, iflkoluna uygun kaliteli yemekler verilmeli, revir, doktor ve ambulans gibi
sa¤l›k hizmetleri sa¤lanmal›d›r. Tüm
tersanelerde temsilcilik açma olana¤› sa¤lanmal›d›r. Sendikal bask›lara
son verilmeli, sendikas›zlaflman›n
önündeki tüm engeller ivedi olarak
kald›r›lmal›d›r. Tafleronluk sistemi
kald›r›lmal›d›r” fleklinde s›ralad›.
Aç›klamada “‹malat›mda kaç
iflçi çocu¤u yetim kald›? Say›s›n›
unuttum” yaz›l› bir gemi maketi
kullan›ld›. Aç›klama at›lan sloganlar›n
ard›ndan son buldu.
(Ankara)
Sa¤l›k emekçileri
ücretli yemek
uygulamas›n›
protesto etti
Maliye Bakanl›¤›’n›n karar› do¤rultusunda üniversite hastaneleri ve
Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ba¤l› baz› hastanelerde sa¤l›k personelinin ücretli yemek yemesini öngören yasaya karfl›
SES üyeleri 8 A¤ustos 2008 tarihinde “Paras›z yemek istiyoruz”,
“Ekmek yoksa bar›fl da yok” yaz›l› pankartlarla Maliye Bakanl›¤›
önünde topland›.
SES Genel Sekreteri Kemal Y›lmaz yapt›¤› aç›klamada, Maliye Bakanl›¤›’n›n sa¤l›k çal›flanlar›ndan yemek ücreti al›nmas›na iliflkin karar›n›
dava ettiklerini ve hukuki sürecin
devam etti¤ini belirtti. Bakanl›¤›n karar› do¤rultusunda üniversite hastaneleri ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’na ba¤l› baz› hastanelerde ücret uygulamas›n›n
bafllat›ld›¤›n› kaydeden Y›lmaz, “Maliye Bakanl›¤›, nöbetli çal›fl›lan ve nöbetlerin 16–24 saat oldu¤u, yemek
saatinin bile dönüflümlü uyguland›¤›,
hatta eleman eksikli¤inden dolay›
nöbet izninin dahi kullan›lamad›¤›
sa¤l›k alan›nda bu fedakârl›kla çal›flan
emekçilerin yedikleri yemekten elde
edece¤i gelire göz dikmifltir” dedi.
Y›lmaz, uygulaman›n iptali için
imza kampanyas› bafllatt›klar›n›, ayr›ca Bakanl›k yetkilileri ile görüflme talep ettiklerini ancak randevu verilmedi¤ini söyledi.
Aç›klaman›n ard›ndan “Ekmek
yoksa bar›fl da yok”, “Yaflas›n ifl,
ekmek, özgürlük mücadelemiz” sloganlar›n› atan kitle, sa¤l›k
emekçilerinin bir ö¤ün yeme¤ine dahi göz dikenleri affetmeyece¤ini söyleyerek kampanyada toplanan imzalar› Maliye Bakanl›¤›’na teslim etti.
(Ankara)
İşçi-köylü 5
22 Ağustos-4 Eylül 2008
İşçi/köylü
Bergamal›lar: “Alt›nc›lar› köylerimize sokmayaca¤›z!”
‹zmir’in Bergama ilçesinde
Kaplanköy, Edremitli ve Afla¤›bey köylerinde Koza Alt›n Madencilik taraf›ndan kurulacak alt›n
madenini yasal hale getirmek için almaya çal›flt›¤›
Çevre Etüd De¤erleri
(ÇED) bilgilendirme toplant›s›na kat›lan bini aflk›n köylü, “Alt›na ihtiyac›m›z
yok, çam f›st›¤›m›z bize
yeter, alt›n bize nefes ald›rmaz, oksijene ihtiyac›m›z var” diyerek madene
karfl› tek ses oldu.
Y›llard›r hem alt›nc› flirketlere karfl› hem de devletin kendi yasalar›na dahi uymamas›na karfl› direnifllerine
devam eden Bergama köylüleri di¤er bölgelere de örnek olmufl, benzer direnifller örgütlenmiflti.
ÇED bilgilendirme toplant›s› Kaplanköy Kahvesi’nde yap›ld›. Toplant›ya
Koza Alt›n Madencilik ad›na SRF
Dan›flmanl›k fiirketi yetkilileri, Dikili Belediye Baflkan› Osman Öz-
güven, EGEÇEP, Bergama El Ele
Hareketi üyeleri, köy muhtarlar›
ve bini aflk›n köylü kat›ld›. SRF’nin
yetkililerinin aç›lacak olan alt›n
madeninin çevreye zarar vermeyece¤ini ileri sürdü¤ü slayt gösterimi ile bafllayan toplant›da, köylü-
F›st›k üreticisi
kurakl›k ma¤duru
T. Kürdistan›’nda uzun süredir yaflanan
ve tar›mda büyük tahribatlara neden olan
kurakl›¤a karfl› AKP hükümetinin herhangi
bir önlem almay›fl›, Kürt köylüsünü gün geçtikçe ma¤dur ediyor. Kurakl›¤a karfl› önlem
al›nmamas› halk› ve bölgeyi her geçen gün biraz daha yoksullaflt›r›yor. fianl›urfa’da yaflanan kurakl›k, yüzlerce dönüm f›st›¤›n kurumas›na neden olurken, kendi imkanlar›yla f›st›klar›n› sulay›p, kurumas›n› engelleyen köylülerin ise bu kez meyveleri kuruyor. Ürünün hasad›nda geçti¤imiz y›la oranla yar›dan
fazla düflüflün yafland›¤›na dikkat çeken f›st›k
üreticileri, ancak masraflar›n› karfl›layabildiklerini belirtti.
F›st›¤›n kurakl›¤a dayan›kl› bir bitki oldu¤unu belirten Ramazan Ar›c›, bu y›l kurakl›¤›n had safhada oldu¤una dikkat çekti. A¤açlar› ve meyveleri kurtarmak için bu y›l ilk defa f›st›klar› sulad›klar›n› ifade eden Ar›c›, sulaman›n ard›ndan bu kez de afl›r› s›ca¤›n meyveleri yakt›¤›n› belirtti. Ya¤›fllar›n çok az olmas›ndan kaynakl› meyvenin yüzde 50’sinin
içini dolduramad›¤›n› söyleyen Ar›c›, “Zaten
kurakl›k meyvenin çok kötü yetiflmesine neden oldu. Onu da kendi imkanlar›m›zla su
getirerek sulad›k, ama s›cakl›klar o kadar fazla ki meyve dayanamay›p dal›nda yan›yor. Bu
seneki hasad›n sadece yüzde 30’u bize kâr
kalacak. Durum bunu gösteriyor. Önümüzdeki y›l ise f›st›k a¤açlar› çok az ürün verecek. F›st›k art›k eskisi gibi kendini finanse
edemiyor” dedi.
(H. Merkezi)
Kurakl›k Bismilli
üreticileri periflan etti!
Bismil’de her y›l yüz binlerce ton bu¤day,
arpa ve mercimek üretimi gerçeklefltirilirken, bu y›l kurakl›k nedeniyle hububat ürünleri tarlada kald›. Bismilliler kurakl›k nedeniyle hükümetin dönüm bafl›na verdi¤i 22 YTL’lik deste¤in köylüyü iflastan kurtaramayaca¤›n› belirtti.
Hububat üreticisi Mehmet Burak, kurakl›¤›n köylüleri zor durumda b›rakt›¤›n› ifade ederek “Bu y›l ekili tarlamdan neredeyse
hiç mahsul alamad›m. Kendi ürünlerimi kendi ifl yerimden piyasaya sürüyordum. Fakat
bu y›l ne topraktan mahsul alabildim ne de
farkl› üreticilerden” dedi.
Üretici Aziz Deniz de bölgenin tah›l
ambar› olmas›na ra¤men kurakl›ktan dolay›
siftah bile yapamad›klar›n› ifade etti ve flunlar› söyledi: “Her y›l kendim Malatya Un Fabrikas›’na 3 bin ton bu¤day veriyordum. Bu y›l
ise hiç gönderemedim. Biz hububatç›lar gelecek y›la kadar ifl yerlerimizi aç›k tutmakta
zorlanaca¤›z. Kiralar›m›z› veremeyecek kadar periflan›z.”
Hububatç› Yusuf Kaptan da hububatç›lar›n kepenk kapatma noktas›na geldi¤ini belirterek, “Bu y›l kurakl›k nedeniyle yo¤un göç
yafland›. Bismil’de sanayileflme yok ve halk
topraktan gelen mahsul ile geçimini sa¤l›yor.
Ancak kurakl›k hem köylüyü hem hububatç›lar› hem de esnaf› vurdu” diye konufltu.
(H. Merkezi)
lerin müdahalesi ile tansiyon zaman zaman yükseldi. fiirket yetkililerinin konuflmalar›n›n ard›ndan
söz olan EGEÇEP üyesi Avukat
Arif Ali Cang›, bölgede alt›n madeninin faaliyete geçmesi halinde binlerce hektarl›k alanda bulunan k›z›lçam ve f›st›k çamlar›n›n yok
olaca¤›n› söyledi.
Alt›n madeninin tahribat›n›n sadece 3 köyle s›n›rl›
kalmayaca¤›n› ve bütün bölgenin bitki örtüsünün büyük
ca¤›na dikkat çekti. Cang› ayr›ca
Bergama’n›n birinci derecede
deprem bölgesi olmas›ndan kaynakl›, olas› depremde madenin
çevredeki yaflam› tümden yok
edece¤ini belirterek, “‹flletmenin sadece ihtiyac› olan suyun
verilmesi halinde bölgenin
tüm do¤al dengesi bozulacakt›r” dedi.
Toplant›da söz alan Edremitli
Köyü Muhtar› ‹lhan Çak›r da 3
köyün ortas›na kurulacak olan alt›n madeninin bulundu¤u bölgeden
için zaten alt›n de¤erindedir. Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Bergama’n›n turizme aç›laca¤›n› söylüyor. Bu alt›n madeni aç›l›rsa ve
tüm do¤a tahrip olursa turistler
bizim mezarlar›m›z› m› ziyarete
gelecek? Bizim alt›na de¤il oksijene
ihtiyac›m›z var” fleklinde konufltu.
Toplant›ya köylülere destek
vermek için kat›lan Dikili Belediye
Baflkan› Osman Özgüven ise
köylülerin ve çevrecilerin ortak
mücadelesi sonucu alt›nc›lar›n geri püskürtülece¤ini belirterek,
“Alt›n ç›karmak için kullan“Alt›n ç›karmak için kulland›klar› siyanür çocuklar›m›z› de¤il to- d›klar› siyanür, çocuklar›m›z›
runlar›m›z› bile zehirliyor. Bunun örneklerini Ovac›k Kö- de¤il torunlar›m›z› bile zeyü’nde gördük. Burada kimsenin alt›na ihtiyac› yok. Örgütlü hirliyor. Bunun örneklerini
Ovac›k Köyü’nde gördük.
bir mücadele ile bu köylere alt›nc›lar› sokmayaca¤›z!”
Burada kimsenin alt›na ihtitahribat görece¤ini de belirher y›l 200 ton çam f›st›¤› ihraç
yac› yok. Örgütlü bir mücadele ile
ten Cang›, madenin ortaya
edildi¤ine dikkat çekti. Madenin fabu köylere alt›nc›lar› sokmayacaç›karaca¤› a¤›r metaller soaliyetlerine izin verilmesiyle birlik¤›z” dedi. Söz alan Çevre Mühennucu bölgenin can damar›
te bu alandaki bütün f›st›k a¤açlar›disleri Odas› yetkilileri ve köylüolan Mandra Çay›, Kozlu
n›n yok olaca¤›n› aktaran Çak›r,
lerin de alt›n madenini istemedikÇay› ve Sümrü Dere“Madeni bize istihdam yaratmak
lerini dile getirdi¤i toplant› sonunsi’nin kirlenece¤ine ve bu akarsuiçin açacaklar›n› söylüyorlar, bu
da alt›n madenine karfl› toplanan
lardan yararlanacak olan canl›lar
yaland›r. Çam f›st›¤› bize yeter, al700 imza ÇED raporu haz›rlayan
için yaflamsal riskler ortaya ç›kat›na ihtiyac›m›z yok. F›st›k bizim
yetkililere iletildi. (H. Merkezi)
‹kizdere köylüleri santral istemiyor!
Rize’ye ba¤l› ‹kizdere ilçesi Rüzgârl›
köyünde yap›lmas› planlanan Rüzgârl› 1
ve Rüzgârl› 2 Nehir Tipi Hidroelektrik Santrali’nin çevreye verece¤i zararlar
konusunda Rüzgârl› Köyü Derne¤i ile birlikte bir araflt›rma yapt›ran ve merkezi ‹stanbul’da bulunan Rüzgârl› Köyü Kalk›nd›rma ve Güzellefltirme Derne¤i araflt›rma sonucunda dikkat çekici projeleri tespit etti. Yap›lacak olan 10.13 Megawatt gücündeki Rüzgârl› 1 Santrali’nde 1500 metre
80 cm çap›nda iletim kanal› yer alacak. Rüzgârl› 2 Santrali’nde ise 1600 metre iletim
kanal› yer alacak. Köyde yeni 5 km’lik bir
yol a¤› yap›lacak. 10 km boyunca dere yata¤›nda çal›flma yap›lacak. Regülâtör sahalar›nda tüneller yap›lacak. 2460 çeflit flora
bitkinin yer ald›¤› Rüzgârl› vadisinde K›z›la¤aç, Ladin, Kestane, Gürgen ve Çam a¤ac›
olmak üzere 20.677 a¤aç kesilecek. Deredeki canl› yaflam› tamamen yok olacak.
Edinilen bu bilgiler karfl›s›nda ‹kizdere ilçesinin 1000 rak›ml› Rüzgârl› köyündeki
Rüzgârl› vadisinde yer alan ve yaklafl›k 40
km’lik bir uzunlu¤a sahip olan Çaml› Deresi üzerinde Atabey Enerji Üretim firmas› taraf›ndan yap›lmas› planlanan 10.13 Megawatt gücündeki Rüzgârl› 1 ve Rüzgârl› 2 Nehir Tipi Hidroelektrik santralini yapt›rmak
istemeyen köylüler 31 Temmuz 2008 tarihinde ‹kizdere ilçesinde eylem yapt›. ‹stanbul, Ankara, ‹zmir ve Adana baflta olmak üzere Türkiye’nin çeflitli bölgelerinde
yaflayan Rüzgârl› köylülerinin de ‹kizdere’ye
gelerek destek verdi¤i eyleme yaklafl›k 600
kifli kat›ld›. Üzerlerinde “Deremize dokunma” yaz›l› tiflörtler giyen ço¤u kad›n
olan kitle “Do¤am›z›n Bekçisiyiz” yaz›l›
dövizlerle eyleme kat›ld›. “Santrale hay›r” sloganlar› atan kitle ad›na Rüzgârl› Giriflimcileri sözcüsü Makbule Polat yapt›¤›
bas›n aç›klamas›nda Rüzgârl› Vadisinin ya¤malanmas›na asla izin vermeyeceklerini söy-
Emekçiler
toplu görüflme
hakk› için eylemde
Toplu sözleflme hakk› taleplerini dile getirmek amac›yla ülkenin birçok yerinden gelen KESK üyeleri 14 A¤ustos 2008 tarihinde Ankara’da bulufltu. Saat 16.00’dan itibaren
Milli Müdafaa Caddesi’nde oturma eylemi yapan emekçiler geceyi burada geçirdiler.
Burada toplu sözleflme kürsüsünü kuran
KESK’liler yap›lan konuflmalarla toplu sözleflme ve grev hakk› taleplerini dile getirdiler.
Daha sonra Tuzla Tersaneleri ve KESK tarihi
belgesellerinin gösterimlerinin ard›ndan söylenen türküler ve çekilen halaylar gecenin geç
saatlerine kadar devam etti ve sonras›nda
emekçiler yere serdikleri kartonlar›n üzerinde sabahlad›lar. Emekçilere destek amac›yla
Partizan okurlar› da alanda yerini alarak
geceyi birlikte geçirdi.
Ertesi gün saat 13.30’da baflbakanl›¤a yüründü. T‹S taleplerinin yaz›l› oldu¤u pankartla
toplu görüflmelerin yap›laca¤› Baflbakanl›k binas›na yürüyen kitle “Toplu sözleflme hakk›m›z, grev silah›m›z”, “Sadaka de¤il
toplu sözleflme” sloganlar›yla toplu sözleflme ve grev hakk› taleplerini dile getirdi.
“Güvenlik önlemleri” ad› alt›nda K›z›lay’›n
polis taraf›ndan iflgal alt›na al›nmas› devletin
emekçilere karfl› olan tavr›n› bir kez daha
gözler önüne serdi. Kurulan polis barikat›
önüne kadar gelen kitle sendika a¤alar›n›n izledikleri pasifist tutum karfl›s›nda tepkilerini
dile getirmelerine ra¤men sendika tavr›nda
›srar ederek emekçilere ra¤men yürüyüflü
sonland›rd›.
(Ankara)
BES toplu sözleflme
hakk›n› istiyor
ledi. Polat “Rüzgârl› Vadisini tan›nmayacak
hale getirecek bu projeye karfl› ç›kmak üzere yollara düfltük. Bugün tüm Do¤u Karadeniz’de dereler elektrik santrali ç›lg›nl›¤› içinde kapan›n elinde kalm›fl, tüm vadiler hoyratça ya¤malanmaya bafllanm›flt›r. Tüm Karadeniz yaflanan olumsuzluklara tan›kl›k etmektedirler. Rüzgârl› köylüleri olarak bizler
bir arma¤an olarak gördü¤ümüz, göllerinde
yüzdü¤ümüz, bal›k avlad›¤›m›z, piknik yapt›¤›m›z ve kiflili¤imizin, karakterimizin, köyümüzün ayr›lmaz bir parças› olarak kabul etti¤imiz deremizin ya¤malanmas›na asla izin
vermeyece¤iz” dedi.
Rüzgârl› köyü muhtar› Halil Demircan ise yapt›¤› aç›klamada “Rüzgârl› Vadisi
gerçekten görülmeye de¤er bir vadi. Bir sit
alan› özelli¤i tafl›yor. Burada iki santral yap›lmas› halinde do¤a, çevre ve deredeki
canl› yaflam› tamamen yok olacak. Buras›
tamamen bir ölüm sessizli¤ine bürünecek.
Ülkede elektrik kaça¤› varken, toplumun
3’te biri elektrik kaça¤› kullan›rken, iletim
hatlar›nda kay›p varken Rüzgarl› Vadisi’nin
flirketler taraf›ndan rant amac›yla, para kazanmak amac›yla yok edilmesine biz karfl›y›z. Yüzy›llard›r yaflad›¤›m›z topraklarda söz
Rüzgârl› köylüleri olarak bizler
bir arma¤an olarak gördü¤ümüz, göllerinde yüzdü¤ümüz,
bal›k avlad›¤›m›z, piknik yapt›¤›m›z ve kiflili¤imizin karakterimizin köyümüzün ayr›lmaz
bir parças› olarak kabul etti¤imiz deremizin ya¤malanmas›na asla izin vermeyece¤iz”
ve karar merciinde olmam›z gerekir. fiirketler burada sadece kendi kârlar›n› düflünüyorlar. Biz ülkemizdeki enerji a盤›n›n tamamlanmas›n› istiyoruz. Ama alternatif
enerji kaynaklar› var, bu a盤›n bu yollardan
kapat›lmas›n› istiyoruz. Rüzgârl› köyü halk›
santralleri istemiyor. Çünkü bu vadinin
kendine özgü bir güzelli¤i vard›r. Bu güzellik tamamen yok olacakt›r, bozulacakt›r.
fiirket kazanacakt›r. Köylü kaybedecektir”
dedi.
Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan köylüler
tulum eflli¤inde hep birlikte horon oynad›.
Ard›ndan alk›fllar eflli¤inde Rüzgârl› köyüne
do¤ru yürüyüfle geçtiler.
(H. Merkezi)
Büro Emekçileri Sendikas› (BES) 14
A¤ustos 2008 tarihinde K›z›lay’dan Adalet
Bakanl›¤›’na yürüyerek grev ve T‹S hakk› taleplerini dile getirdi. Sloganlar eflli¤inde Bakanl›k önüne kadar yürüyen kitle burada bir
bas›n aç›klamas› yapt›.
Aç›klamay› BES ad›na KESK Genel Sekreteri Emirali fiimflek okudu. fiimflek, “hükümet ve bakanl›k yetkilileri bilmelidir ki, büro
emekçileri talepleri için mücadeleye devam
ediyor. ‹nsanca yaflam, adil ücret, sa¤l›kl› çal›flma koflullar›, ba¤›ms›z yarg› taleplerimizin
karfl›lanmas› için, hükümeti ve bakanl›k yetkililerini kamu emekçileri sendikalar›yla toplu
sözleflme yapmaya ça¤›r›yoruz” dedi.
Yürüyüfl ve aç›klama s›ras›nda s›k s›k
“Genel grev, genel direnifl”, “Sadaka de¤il
toplu sözleflme”, “Toplu sözleflme hakk›m›z, grev silah›m›z” sloganlar› at›ld›.
(Ankara)
Termik santrale karfl› kefenli yürüyüfl
fi›rnak’ta kurulmas› planlanan
Ak›flkan Termik Santrali’ne
karfl› ç›kan halk, kefenli yürüyüfl
düzenleyerek “Do¤aya uzanan
eller k›r›ls›n” sloganlar›n› att›.
Toptepe mevkiinde yap›lmas›
planlanan Ak›flkan Termik Santrali
ÇED raporuna iliflkin yap›lan bilgilendirme toplant›s›, termik santrale karfl› protesto gösterisine dönüfltü. Çevre Orman Müdürlü¤ü
taraf›ndan düzenlenen ve fi›rnak’a
10 kilometre uzakl›kta bulunan
Afet Konutlar› Fatih ‹lkö¤retim
Okulu’nda yap›lan, Ak›flkan Termik santrali ÇED raporu bilgilendirme toplant›s›na fi›rnak’ta bulunan birçok sendika, siyasi parti
üyeleri ve çok say›da vatandafl kat›ld›. Toplant›da Galata Firmas›
taraf›ndan haz›rlanan ve 25 y›l boyunca faaliyet gösterecek olan
termik santral projesi anlat›ld›ktan
sonra, kat›l›mc›lar da santrale karfl› olduklar›n› belirterek itirazlar›n›
dile getirdi.
Toplant›da santrale karfl› itirazlar› dikkate al›nmayan çeflitli
kurumlar ve vatandafllar, firma ve
Çevre Orman Müdürlü¤ü yetkililerini protesto ederek, okul binas›n› alk›fllarla terk etti. fi›rnak’a
do¤ru yola ç›kan kitle kent giriflinde araçlardan inerek kefenler giydi ve termik santral karfl›t› pankartlar açt›. “Termik santral istemiyoruz”, “Katil sermaye hesap verecek”, “Do¤aya uzanan
eller k›r›ls›n”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “fi›rnakl›
fi›rnak’a sahip ç›kacak”,
“Zehirli sermaye istemiyoruz”,
“Direne direne kazanaca¤›z” fleklinde slogan atan kitle,
kent merkezinde bulunan
Cumhuriyet Meydan›’na kadar
yürüdü. Burada bir süre oturma eylemi yapan halk, giydikleri kefenlerle yere uzanarak
santrale karfl› olduklar›n› gösterdi.
Eylemde konuflan fi›rnak
Genç-Der Yönetim Kurulu Üyesi
F›rat Bilir, yap›lmas› düflünülen
termik santralin fi›rnak’ta kurulan
beflinci santral olaca¤›na dikkat
çekti. Bilir, “öncelikle hiçbir termik santral türü insan sa¤l›¤›na ve
do¤aya zarar veremeyecek flekil-
de infla edilemez. Kimse bunun
garantisini veremeyece¤inden,
böylesine bir teknoloji söz konusu
olmad›¤›ndan termik santrali kurulumu bafll› bafl›na bir hatad›r,
ekolojik anlamda tahribatt›r. Santralin kurulaca¤› bölgede yer alan
Nerdufl Deresi, bölgeye yak›n
olan Dicle ve di¤er akarsular›n
santralden etkilenmemesi mümkün de¤ildir. Yine yap›lacak olan
baraj göllerinin sulama ve su ürünleri alan›nda kullan›lmas› da söz
konusu olmayacakt›r” dedi.
Termik santrallere neden karfl› olduklar›n› yedi maddede s›ralayan Bilir, herkesi termik santrallere karfl› ç›kmaya davet etti. Bas›n
aç›klamas› alk›fllar ve sloganlarla
son buldu.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Yoksullu¤umuz sonunuzu getirecek!
22 Temmuz genel seçimlerinde
Diyarbak›r’dan ald›¤› yüksek oy oran›
(Karfl›laflt›ral›m: 3 Kas›m 2002’de %
15, 22 Temmuz 2007’de % 41)
AKP’yi Diyarbak›r için oldukça heveslendirmifl durumda. Bu heves flimdilik
AKP’nin kursa¤›nda kalacakt›r, ancak
bölgede alttan alta ciddi bir çal›flmas›n›n oldu¤u gözard› edilmemelidir.
AKP’nin Diyarbak›r’da bu kadar oy almas› flafl›rt›c› olmamakla beraber önlem al›nmas› gerek bir konu olarak
öne ç›k›yor. Elbette bu yükseliflte
DTP ve di¤er ilerici güçlerin yetmezliklerinin pay› vard›r. Ancak daha da
önemlisi devletin bütün resmi, gayriresmi güçleriyle, dolayl› ve dolays›z
yollardan AKP için seferber olmas›d›r. Yurtsever hareketin ifade etti¤i,
“AKP bölgede devlet partisidir” esprisi de esasen bu gerçe¤in bir ifadesidir. Özellikle bölgede konumlanan
dinci yap› ve cemaatlerin geçmiflten
beri devlet taraf›ndan kullan›lma özelli¤inin süre¤enli¤i AKP’nin elini güçlendirmektedir. Bu cemaatler aras›ndan AKP’yi desteklemedi¤ini söyleyen
varsa, bunlar halk› kand›rm›yorlarsa
da kendilerini kand›r›yorlard›r. Ki ortaya att›klar› bilgi kirlili¤i ve yaratt›klar› bilinç bulan›kl›¤› karfl›s›nda düflük bir ihtimaldir bu. Yani onlar aç›ktan halk› kand›rmaya çal›flmaktad›r.
Bismil, Ç›nar, Batman, Ceylanp›nar ve çevre yerleflim yerlerini sel
vurdu¤unda halka hiçbir fley götürmeyen devlet, bugün Van’da da ayn› fleyi
sergilemektedir. Halka yönelik olmas›
gereken her fley bürokrasi koridorlar›nda gecikirken Gürcistan için K›z›lay
an›nda seferber olmufl, s›n›r noktas›na t›rlar çekilebilmifltir. Ancak söz
konusu T. Kürdistan› olunca selde
ma¤dur olan Kürtler askerin gecikmifl
“insaf›na” terk edilmifltir. Kürtler
nezdinde en çok güvenilmeyen kurum olan TSK’n›n “insaf›” ise yaflan›lan ac›lardan gayet iyi bilinmektedir.
Avrupa ülkelerinde ad› yolsuzluklara,
doland›r›c›l›¤a kar›flan bir Deniz Feneri Derne¤i var ki, k›fl günü selde aç ve
aç›kta kalm›fl Kürtlere, “yüzy›l›n yard›m hareketi” olarak yazl›k giyecek
göndermekte bir beis görmemifltir.
fiimdilerde Diyarbak›r’da yine
Deniz Feneri misali, ince b›y›kl›lar,
yüzlerine tak›flt›rd›klar› sahte tebessümle yoksullara g›da yard›m›na gitmektedirler. Valilikten geldi¤ini söyleyen bu zatlar yoksul haneleri geze-
rek yard›ma muhtaçlar› kay›t alt›na almakta, daha sonra yard›m için geleceklerini belirterek ayr›lmaktad›rlar.
‹flte AKP’nin seçim yat›r›m›! Açl›kla terbiye edilmeye çal›fl›lan halk›
iki kilo makarna, bir kilo pirinçle aldatmaya çal›flan sahtekâr AKP’nin al›fl›ld›k oyunu.
Oysa ayn› Valilik, Diyarbak›r’da
örgütlü bir yard›m derne¤i olan Sarmafl›k Derne¤i’nin “El Açt›rmayal›m, El Ele Verelim” ad›yla yoksullukla mücadele için düzenledi¤i
kampanyaya engel olmaya çal›fl›yor.
Diyarbak›r ‹l Genel Meclisi’nin Sarmafl›k Derne¤i’ne vermeyi kararlaflt›rd›¤› 100.000 liral›k ödenek, Valinin
Bölge ‹dare Mahkemesi’ne yürütmeyi
durdurma karar› için baflvurmas›yla
engellenmifl oluyor. (Sarmafl›k Derne¤i her ay düzenli olarak 1.100 aileye g›da yard›m› yapmakta ve 5.000 aileyi hedeflemektedir.) Yine ayn› valilik
AKP taraf›ndan kurulan Türkiye ‹sraf› Önleme Vakf› (T‹ÖV) için Sa¤l›k Bakanl›¤› depolar›n› tahsis ediyor.
Vakf›n kurucusu AKP’nin Diyarbak›r
eski milletvekili Aziz Akgül, di¤er
üyeler Akgül ailesinden ve AKP milletvekili Nedim Öztürk ve D›fl Ticaret Müsteflar yard›mc›s› Ülker
Güzel vb. K›sacas› tamamen bir
AKP vakf›. G›da ve giysi yard›mlar›n›n yan›nda “mikro kredi” deste¤i de
sunan vakf›n 2003 y›l›ndan bu yana
kredi deste¤i on-iki milyon liray› buluyor. Açl›kla terbiye etmenin baflka bir yolu daha: Onlar isterse verir,
olanak oldukça verecek yan›lsamas› için
bir dizi pratik. Oysa gerçeklik de¤iflmiyor, Diyarbak›r iflsizlik oran›nda
(takriben % 70) flampiyonlu¤a oynuyor her sezon. Mikro krediler geçici
bir doygunluk hissinden öte anlam tafl›m›yor. Çünkü Diyarbak›r da do¤al
olarak ülke kaderini paylafl›yor. Köylüler kurakl›ktan dert yanarken
AKP’nin GAP suyu, ‹srail flirketlerine
sat›lan Harran’a gidiyor yaln›zca. Ayn›
hükümet ve kollar› mikro kredi verirken s›rf sendikal› olduklar› için iflten
ç›kar›lan Aky›l Tekstil iflçilerini görmezden geliyor, patronun s›rt›n› s›vazl›yor durmadan. Ne de olsa patro-
nun devletinin, patron hükümeti olur.
Yoksullar›n evlerini bafl›na y›kanlar
bu defa gözlerini Diyarbak›r Suriçi’ne
dikmifl durumda. Tarihi Suriçi y›k›larak yerine TOK‹ evleri dikilmek isteniyor. Göçzedeler bir kez daha göçün
zorlu yollar›na at›lmak isteniyor.
Sadece bu de¤il tabi ki: Bölge ziyaretlerinde demokrasi soslu konuflmalar yaparak mide buland›ran Erdo¤an,
imha ve inkâr siyasetinde bir ad›m dahi geri kalmamak için çal›fl›yor. “Kürt
sorunu benim sorunum” derken
bunun s›n›r içi, s›n›r d›fl› operasyon
anlam›na geldi¤ini utanmazca gizlemeye çal›fl›yor. Kendince gerekeni yap›yor o, onlar.
Sistem her koldan, her suretle,
AKP suretiyle gizlenmeye çal›fl›rken
kendini teflhir olmaktan kurtulam›yor. Yine de sistemi her yan›yla teflhir
etmek bizlerin önünde daimi bir görev. Yoksullu¤umuzdan nemalanmaya
çal›flanlar, yoksullu¤umuz yaflamay›
ertelemek için u¤raflt›¤›n›z o kâbusu
yaflatacak sizlere. Siz ancak bunu erteleyebilirsiniz. Engelleyemezsiniz!
Y›k›mlar›
durdurun!
Operasyonlar ve savaflflllar hak ihlallerini art›r›yor
Ankara’da sendikalar, odalar ve ilerici kitle örgütlerinin oluflturdu¤u
Kentsel Dönüflüm Karfl›t› Platform 13 A¤ustos 2008 Çarflamba günü ö¤le saatlerinde K›z›lay Güvenpark’ta bulunan Büyükflehir Belediyesi
önünde buluflarak, Dikmen Vadisi’nde
gündemde olan y›k›mlara karfl› ortak
bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Çok
say›da dernek, meslek örgütü ve sendikan›n kat›ld›¤› aç›klamada, y›k›m ve fliddetin bir çözüm olamayaca¤›, Dikmen
Vadisi halk›n›n bar›nma talebinin karfl›lanmas› ça¤r›s› dile getirildi. Kurumlar
ad›na TMMOB Peyzaj Mimarlar› Odas›
Baflkan› Ayflegül Oruçkaplan taraf›ndan okunan ortak bas›n aç›klamas›
metninde; “Y›k›m ve fliddet bir çözüm
de¤ildir. Halk›n taleplerine kucak açarak, bölgeyi kamu yarar›na, kent yarar›na bir kentsel dönüflüm projesine konu
etmek yerine, yeni ve daha da büyük
toplumsal gerilim ve ma¤duriyetleri
do¤uracak, tüm Ankara’n›n aleyhine
olacak bir süreç geliflmektedir” denildi.
Yap›lan aç›klamada s›k s›k “Dikmen
halk› yaln›z de¤ildir”, “Y›k›mlara
karfl› omuz omuza” vb. sloganlar
at›ld›. Eylem alk›fl ve sloganlarla son
buldu.
(Ankara)
TC’nin Türkiye Kürdistan›’nda
yürüttü¤ü operasyonlara tepkiler
büyüyor. Diyarbak›r’daki demokratik kitle örgütleri ile siyasi parti
temsilcileri, operasyonlar›n ülkeyi
kaosa sürükleyece¤i uyar›s›nda bulundu. Operasyonlar›n bölge halk›na verdi¤i zararlar› de¤erlendiren
‹HD Diyarbak›r fiube Yöneticisi
M. Racip Bilici, son 6 ay içerisinde Türkiye Kürdistan›’nda yaflam,
çevre, ekonomik, sosyal, siyasal
haklar gibi temel haklarda meydana gelen ihlallerde ciddi art›fl oldu¤unu ifade etti. ‹nsan haklar›nda
geriye do¤ru bir gidiflin oldu¤unu
hat›rlatan Bilici, operasyonlarla
birlikte halk aras›nda rahats›zl›¤›n
da artt›¤›n› söyledi. Bilici “operasyonlar›n bilânçosu hiç de iç aç›c›
de¤il. AKP hükümeti elini vicdan›-
Al›nak’la
dayan›flma eylemi
‹HD ‹zmir fiubesi “suçu ve suçluyu övdü¤ü” gerekçesiyle 50 gün hapis
cezas›na çarpt›r›lan eski Kars DTP ‹l
Baflkan› Mahmut Al›nak’a destek eylemi gerçeklefltirdi.
12 A¤ustos 2008 Sal› günü Konak
Postanesi önünde biraraya gelen ‹HD
üyeleri Deniz Gezmifl, Musa Anter,
Vedat Ayd›n, Kemal Akbulut ve
Oruç Korkmaz’›n isimlerinin caddelere verilmesini talep eden ve bu nedenle “suçu ve suçluyu övdü¤ü” gerekçesiyle 50 gün hapis cezas›na çarpt›r›lan
Mahmut Al›nak’la dayan›flma eylemi
yapt›. ‹HD ‹zmir fiubesi ad›na bas›n
metnini okuyan Ahmet Alagöz “Biz
insan haklar› savunucular› fikir ve ifade
özgürlü¤ü ve demokratik taleplerin cezaland›r›lmas› uygulamalar›na son verilmesi ça¤r›m›z› bir kez daha yineliyoruz”
diye konufltu.
Eylem, ‹HD’nin bu “suça” ortak olduklar›n› deklare ettikleri mektuplar›
Adalet Bakanl›¤› ve Baflbakanl›¤a göndermesinin ard›ndan sona erdi. (‹zmir)
na koyup temel insani de¤erlere
ba¤l› kalarak Kürt halk›n›n kimli¤ini
kültürünü anayasal güvenceye al›p
demokratik ve bar›flç›l bir çözüm
getirme yolunu seçmeli” dedi.
Göç-Der Diyarbak›r fiube Yöneticisi Abbas Çelik ise, operasyonlar›n bölgedeki can ve mal kay›plar›yla s›n›rl› olmad›¤›na, s›n›r
ötesi zararlara da yol açt›¤›na vurgu yapt›. Çelik, “operasyonlar tekrar insanca yaflam koflullar›n› ortadan kald›r›yor. Do¤al olarak Türkiye’ye yans›mas› olacakt›r. Yaflanan ekonomik ve siyasi kriz Kürt
sorununa paraleldir. Bu sorun çözülmedikçe Türkiye bir ç›kmaz›n
içine girecektir. Hem ekonomik
anlamda hem de siyasal anlamda
bir zorluk yaflayacakt›r. Operasyonlar bölge halk›n› ma¤dur edi-
yor” diye konufltu.
Operasyonlara paralel olarak
bölgede göçün artt›¤›na dikkat çeken Çelik, flunlar› ifade etti: “Operasyonlardan dolay› yeni askeri
bölgeler ilan ediliyor. ‹nsanlar ikinci göçle karfl› karfl›ya kalabiliyor.
fiu an yasak bölgelere insanlar gidemiyor. Yasak bölgelerde ne
olup ne bitti¤ini de kimse bilmiyor. Kulp, Lice, Hani üçgeninde
tekrar köy boflaltmalar gündeme
geldi. Koruculuk sisteminin dayat›lmas› gündemde. Oysa göç olay›n›n durdurulmas› gerekiyor. ‹nsanlar›n yaflad›klar› yerlerde kendi
haklar›, insanca duygular›, kendi
kültürleri ve kendi kimlikleriyle
yaflamas›na olanak sa¤lanmal›d›r.”
DTP Diyarbak›r ‹l Baflkan Yard›mc›s› Ali fiimflek, baz› çevrele-
rin siyasal, ekonomik ve sosyal
alandaki iktidars›zl›ktan rant elde
etti¤ini söyledi. fiimflek, “Operasyonlar co¤rafyam›z›n dört bir taraf›na yay›ld›. Bunun sonucu olarak da can ve mal kay›plar› her geçen gün daha da art›yor. Her gün
neredeyse say›s› onlarla ifade edilen insanlar yaflam›n› yitiriyor, ormanlar yak›l›yor. Özellikle savaflta
kullan›lan malzemelerin çat›flma
ortam› içerisinde sa¤a sola at›lmas› ne yaz›k ki çocuklar›n bile can
kayb›na yol açacak düzeye ulaflm›flt›r. Operasyonlardan dolay›
artan çocuk ölümleri de art›k rutin bir hal almaya bafllad›” dedi.
Uluslararas› Af Örgütü de 6
A¤ustos’ta yapt›¤› bir aç›klamayla
operasyonlar›n ve savafllar›n temel hak ve özgürlükleri ciddi
Linç giriflimine ödül gibi ceza
Denizli’nin Çivril ‹lçesi’nin Özdemirci
Beldesi’nde Do¤ubeyaz›tl› 22 kiflilik ‹rez ailesinin Kürt oldu¤u için linç giriflimine maruz
kalmas›n›n ard›ndan aç›lan dava sonuçland›.
2007 May›s›’nda MHP Belde Teflkilat› Baflkan› Mustafa Çak›r ile Merkez Mahallesi
Muhtar› ‹brahim Dündar’›n “Bunlar
Kürt, PKK’li. 2 kifli geldiler, 20 kifli oldular. Bunlar› köyden koval›m. Hiç
kimse bunlara mal satmas›n, ifl vermesin. Biz kovmazsak köyü Kürtler ele
geçirecek” diyerek belde insanlar›n› k›flk›rtmas› sonucu bir hafta ekmek dahi alama-
fliye TCK’n›n 216. Maddesi gere¤ince “halk›
kin ve düflmanl›¤a sevk etmekten” bir y›l ceza verirken bunu da paraya çevirerek, 7 bin
200 YTL ödemeye mahkûm etti. 1 san›¤a ise
TCK’n›n 106. Maddesi gere¤ince “baflkalar›na eziyet etmekten” 4 bin 300 YTL ceza verildi. Dava sürecinde ifadelerine baflvurulan
Özdemirci Beldesi Belediye Baflkan› Ramazan Bayram, Çivril Kaymakam› Mustafa K›l›ç,
‹lçe Jandarma Komutan›, Ç›tak Belde Jandarma Komutan›’n›n beyanlar› ‹rez ailesine yönelik planl› gelifltirilen linçin ilçe mülki erkân› taraf›ndan da kabul edildi¤ini ortaya koyuyor. Belde Belediye Baflkan› ifadesinde “MHP
Belde Teflkilat›
Baflkan› Mustafa
Çak›r ve Merkez Mahallesi
nin maddi ve manevi zarar›n›n 7.200 lira olarak belirlenmesi linç girifliminde bulunanlar›n
cezaland›r›lmas› yerine ödüllendirilmesi anlam›na gelmektedir.
Milliyetçi k›flk›rtmalarla linç giriflimlerine
maruz kalan birçok aile gözalt›na al›narak
ikinci bir ma¤duriyete maruz kal›rken linç
edenlerin ellerini kollar›n› sallayarak gezdi¤i
bir ülkede Çivril’de aç›lan davada ilk defa
linç etmek isteyenlerin faflist olarak yarg›lanmas›n› önemli bulduklar›n› ve umutland›klar›n› ifade eden ‹rez Ailesinin avukat› Canan
Uçar, aç›lan dava ile adaletin yerini bulaca¤›
yönünde oldukça umutlu olduklar›n› ancak
verilen cezan›n azl›¤›n›n umutlar›n› zay›flatt›¤›n› söyledi.
Dava sürecinde ortaya ç›kan en önemli
sonucun kamu görevlilerinin “bu aileyi koruyamad›k” itiraf› oldu¤unu ve bu nedenle davay› A‹HM’e tafl›yacaklar›n› belirten Uçar;
“Bu olayda devlet sorumluluklar›n› yerine
getirmemifltir. Bu nedenle bu davada iç
hukuk yollar› tükendikten sonra aile
A‹HM’e gidecek.”
yan ve aç kalan ‹rez ailesi daha sonra
200–300 kiflilik bir kalabal›¤›n linç giriflimine
maruz kalarak beldeyi terk etmek zorunda
kalm›flt›. Aile bireylerinin bir k›sm› Ayd›n’da
derme çatma barakalarda yaflamaya bafllarken, bir k›sm› da Denizli’ye yerleflmek zorunda b›rak›lm›flt›. ‹rez ailesinin flikâyeti üzerine Çivril Cumhuriyet Savc›s›, MHP Belde
Teflkilat› Baflkan› ve muhtarla birlikte 16 kifliye dava açm›flt›.
Çivril Asliye Ceza Mahkemesi’nde yaklafl›k bir y›l süren dava sonucu mahkeme 2 ki-
Muhtar› ‹brahim
Dündar’›n halk› ‹rez ailesine karfl› Kürt olduklar› ve köyü terk etmeleri gerekti¤i yönünde k›flk›rtt›¤›, bunun için çeflitli kahvehane toplant›lar› düzenlediklerini duydum. ‹rez
ailesi ‘can güvenli¤imiz yok’ diyerek’ bize
baflvurdu” itiraf›nda bulunmufltu.
Bu itirafta devletin Kürtlere karfl› tutumunu bir kez daha ortaya ç›karken ‹rez ailesi verilen karara tepki gösterdi. Sadece Kürt
olmalar›ndan kaynakl› yaflad›klar› evi, çal›flt›klar› topra¤› bir gece yar›s› hakaretlerle
zorla terk etmek durumunda kalan bir aile-
“Bu olayda devlet sorumluluklar›n› yerine
getirmemifltir. Bu nedenle bu davada iç hukuk yollar› tükendikten sonra aile A‹HM’e
gidecek. Bu ailenin sadece Kürt olduklar›
için yaflad›klar› yerden at›lmas›n›n sorumlulu¤unu beldede yaflayan 2–3 gözü dönmüflün
üzerine atmak çok indirgemeci bir mant›k
olur. Jandarma, Kaymakam ve belediye baflkan›n›n defalarca yapt›¤› toplant›lar ve kibar
ricalarla bu ifli ciddiye almamalar› ve engel
olmamalar›ndan devlet sorumludur ve bu
A‹HM’de de¤erlendirilecek bir husustur”
dedi.
(H. Merkezi)
oranda ihlal etti¤ini bildirdi.
Irak’taki savafl›n, di¤er ülkelerdeki
insan haklar› ihlallerini de art›rd›¤›na dikkat çekilen “Savafl›n ‹nsan
Haklar› Üzerindeki Yan Etkileri” bafll›kl› bir rapor haz›rlayan
Af Örgütü, emperyalist ülkelerin
savafllar›, haklar›n k›s›tlanmas› ve
ihlali için bir bahane olarak kulland›klar›n› ifade etti.
‹lk etapta, askeri operasyonlar›n bafllamas›ndan bu yana savafl›n
14 ülkedeki etkilerinin araflt›r›ld›¤›
raporda “Çeflitli ülkelerin yetkilileri kiflilerin gösteri yapmalar›n› engellemeye çal›flm›fl ve gösteri yapanlara sald›rm›fl ve keyfi gözalt›na
alm›flt›r. Baz› olaylarda bu ihlalleri
desteklemek için ‘anti terör’ yasalar›na baflvurulmufltur” denildi.
(H. Merkezi)
DTP’lilere
biber gazl› sald›r›
DTP, TUAD ve çeflitli demokratik
kitle örgütleri Abdullah Öcalan üzerindeki bask›lara dikkat çekmek ve “E¤er
Say›n diye hitap etmek suç ise, ben de
Say›n Abdullah Öcalan diyorum ve bu
suçu iflleyerek kendimi ihbar ediyorum”
demek amac›yla Galatasaray Lisesi
önünde 10 A¤ustos 2008 tarihinde bas›n aç›klamas› düzenledi. DTP ‹l ve ‹lçe
yöneticileriyle birlikte aç›klamaya kat›lan yüzlerce kifli s›k s›k “Biji serok
Apo”, “Gençlik Apo’nun fedaisidir”,
“Katil Erdo¤an”, “Da¤larda arama
Apocular Taksim’de” vb. sloganlar att›.
Aç›klama öncesinde DTP ‹stanbul ‹l
Baflkan› Halil Aksoy ile polis aras›nda
yaflanan tart›flmada polisin “Suç unsuru
sloganlar›n at›lmas› halinde müdahale
edilece¤i” tehdidine Aksoy “Biz ‘Say›n’
kelimesini suç olarak görmüyoruz” diyerek cevap verdi. Tart›flman›n ard›ndan aç›klamay› okuyan TUAD ‹stanbul
fiube Baflkan› Mahmut Dafldan, yaklafl›k 9 y›ld›r tecrit ve izolasyon alt›nda tutulan Öcalan’›n yasalar taraf›ndan tan›nan haklardan mahrum b›rak›ld›¤›n› belirterek, Öcalan üzerindeki bask›lara
dikkat çekti.
Son dönemde yaflanan geliflmelerin
kayg› verici oldu¤una de¤inen Dafldan,
Kürtlerin hassasiyetleri söz konusu oldu¤unda devlet ve medyan›n üç maymunlar› oynad›¤›na vurgu yapt›.
Aç›klamalar›n ard›ndan alk›fllarla
DTP ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤›’na do¤ru yürüyen kitleye polis panzerler ve biber
gaz›yla sald›rd›. Sald›r› sonras›nda TUAD ‹stanbul fiube Baflkan› Mahmut
Dafldan, çal›flan Hasibe Mengikan ve
19 kifli gözalt›na al›nd›. (‹stanbul)
İşçi-köylü 7
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Halkın gündemi
Dursun Karatafl topra¤a verildi
Dursun
Karatafl
1953’te Elaz›¤’›n Cevizdere (Kürdemlik) köyünde emekçi Sünni Kürt bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Devrimci düflüncelere 1970
öncesinde sempati duymaya bafllad›. 1970’te ‹stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ni kazanarak
‹stanbul’a geldi. 1974’te, Elaz›¤’da, K›br›s’a yap›lan
harekât› protesto etmek için duvarlara "Ba¤›ms›z
K›br›s" slogan›n› yazarken ilk kez gözalt›na al›nd›.
‹stanbul Yüksek Ö¤renim Kültür Derne¤i’nin
(‹YÖKD) kurulufl sürecinde yer ald›. Mahir Çayan
ve yoldafllar›n›n 30 Mart 1972’de Tokat’›n K›z›ldere köyünde flehit düflmesinin ard›ndan 1977’de
Devrimci Yol’un kurulufl sürecinde yer ald›. Bir
süre sonra okulu terk etti. 1978’de Dev–Yol’la
yaflanan görüfl ayr›l›¤› sonucunda bir grup arkadafl› ile ayr›larak Devrimci-Sol’u kurdu. 12 Eylül
Cuntas›’ndan sonra 30 Eylül 1980 tarihinde yakaland›, 3 Kas›m 1980’de tutukland› ve idama mahkûm edildi ancak cezas› müebbete çevrildi. 1984
y›l›nda tek tip elbiseye karfl› gerçeklefltirilen Ölüm
Orucu direniflinin içinde yer ald›. 9 y›l hapishanede kalan Karatafl, 25 Ekim 1989’da Bayrampafla
Cezaevi’nden firar etti. 9 Eylül 1994’te Fransa’da
yakaland› ve 4 ay hapishanede kald›ktan sonra 26
Ocak 1995 tarihinde serbest b›rak›ld›. Dursun
Karatafl 13 y›ld›r illegal yafl›yordu.
Yay›nlar›m›z Tutsak
Partizanlara verilmiyor
Hapishanelerde çeflitli yöntemlerle devrimci tutsaklar› izole etmeyi hedefleyen
devletin önemli sald›r›lar›ndan biri de devrimci yay›nlar› tutsaklara vermemek.
Örne¤in gazetemiz ‹flçi Köylü’nün 21.
say›s› “Dersim’in yi¤it o¤ullar› ve k›zlar›”, “Atefl k›v›lc›mdan ç›kar”, “Suriye’den Dersim’e uzanan bir soluk”
bafll›kl› yaz›larda yasad›fl› örgüt propagandas› yap›ld›¤› ve örgüt üyelerini övücü bölümler içermesi nedeniyle Tutsak Partizanlara
verilmemifltir.
Yine yay›nevimiz taraf›ndan Haziran ay›nda yay›mlanan Gorki’nin Gitar› isimli kitap
da yasak engeline tak›lm›flt›r. Sunu bölümünde Ölüm Oruçlar›n› destekleyici ve övücü
ifadelerin yer almas› ve kitab›n genelinde yasad›fl› örgüt propagandas› yap›ld›¤›, TC devletini ve kurumlar›n› küçük düflürücü ifadelere yer verildi¤i iddia edilerek kitab›m›z yasaklanm›flt›r. Ayn› yasak Devrimci E¤itim
ve Çal›flma Üzerine isimli kitab›m›z için
de geçerlidir.
Yine YDG’nin iki say›s› ve Partizan dergisinin 64 ve 65. say›lar› benzer gerekçelerle tutsaklara verilmemifltir. (H. Merkezi)
Ölümlerden
devlet sorumludur!
TUHAD-DER, Türkiye’de bulunan hapishanelerde tutsaklara yönelik keyfi uygulamalar ve hak ihlallerine dikkat çekmek için
Diyarbak›r’da dernek binas›nda 10 A¤ustos
2008 tarihinde bir bas›n aç›klamas› yapt›.
Aç›klamaya dernek yöneticilerinin yan› s›ra
Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi, DTP Kad›n Meclisi
ve Özgür Yurttafl Meclisi aktivistleri kat›ld›.
Aç›klamay› yapan TUHAD-DER Baflkan›
Mahmut Okan, hapishanelerdeki anti-demokratik uygulamalara her gün bir yenisinin
eklendi¤ini ifade ederek, “Son günlerde
Türkiye’deki cezaevlerinde keyfi ve bask›c›
uygulamalar kayg› verici bir düzeye ulaflm›flt›r. 12 Eylül askeri darbesi döneminde uygulanan vahflet ve katliamc› politikalar, aradan 28 y›l geçmesine ra¤men bugün tekrar
ayn› düzeyde uygulanmaya çal›fl›lmaktad›r”
dedi.
Hapishanelerde tecrit uyguland›¤›n› ve
hasta tutsaklar›n tedavi edilmedi¤ini belirten Okan, “Siirt Cezaevi’nde kanser hastal›¤›ndan dolay› yaflam›n› yitiren 77 yafl›ndaki
Ali Çekin bilinçli bir flekilde tedavi edilmedi. Ayr›ca Tekirda¤ Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Ekinci’nin vücudunda morluklar ve yaralar olmas›na ra¤men intihar
etti¤i söylendi” fleklinde konufltu.
(H. Merkezi)
Devrimci Halk Kurtulufl Parti
Cephesi Genel Sekreteri Dursun
Karatafl 15 A¤ustos günü Gazi
Mahallesi’nde düzenlenen bir törenle topra¤a verildi.
13 A¤ustos günü Hollanda’da
tedavi gördü¤ü klinikte yaflam›n›
yitiren Dursun Karatafl, Hollanda’da gerçeklefltirilen törenin ard›ndan ailesi taraf›ndan Türkiye’ye
getirildi.
Karatafl’›n cenazesi 14 A¤ustos’ta Atatürk Havaalan›’nda yap›lan parmak izi kontrolünün ard›ndan Gazi Cemevi’ne götürüldü. 15
A¤ustos günü Gazi Cemevi önünde toplanan kitle “Önder yoldafl
Dursun Karatafl”, “Kahrolsun
Faflizm yaflas›n mücadelemiz”
sloganlar›n›
hayk›rd›.
DHKP/C pankart›n›n aç›ld›¤› Cemevi önünde bekleyen kitle, saat
12.30’da Eski Karakol önüne do¤ru yürüyüfle geçti. En önde Dursun Karatafl’›n resminin tafl›nd›¤›
yürüyüflte “Kahramanlar ölmez, halk yenilmez”, “Dursun Karatafl ölümsüzdür” ve
“TAYAD’l› aileler” pankartlar›
aç›ld›. Sloganlarla Eski Karakol
önüne gelen kitle burada bir süre
cenazenin gelmesini bekledi.
Saat 14.00’te Yeflil Cami’de k›l›nan cenaze namaz›n›n ard›ndan
Karatafl’›n cenazesi Eski Karakol
önüne getirildi. Burada Halk Cephesi ad›na bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada Dursun Karatafl’›n yaflam›na dair bilgilere yer
verilirken 12 Eylül Cuntas› s›ras›nda tutsak düfltü¤ü, 1984’te gerçeklefltirilen Ölüm Orucu direnifli ve
de Gazi Mahallesi’nde yaflanan direniflin içinde yer ald›¤› ifade edildi.
Dursun Karatafl’›n yaflam›n› ba¤›ms›zl›k, sosyalizm ve devrim mücadelesine adad›¤›, inanc›n› ve umudunu hiç yitirmedi¤i dile getirildi.
Konuflma s›ras›nda s›k s›k “Öndere selam, savafla devam” sloganlar› hayk›r›ld›. Okunan fliirlerin
ard›ndan kitle Gazi Mezarl›¤›’na
do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl kolunun en önünde geçti¤imiz y›l Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken polis kurflunu ile felç olan Ferhat Gerçek,
Ölüm Orucu gazileri ve TAYAD’l›
analar yer ald›.
Karatafl’›n cenazesi k›z›l bayraklara sar›larak topra¤a verilir-
ken kitle “Dursun Karatafl
ölümsüzdür” sloganlar›n› hayk›rd›. Ard›ndan bir dakikal›k sayg›
duruflu gerçeklefltirildi. TAYAD
ad›na Mehmet Güven k›sa bir
konuflma yapt›. Konuflmada, devrim mücadelesinde topra¤a düflenlerin halk›n ba¤r›nda yaflayaca¤› dile getirildi. Ahmet Kulaks›z
da mezar bafl›nda duygu yüklü bir
konuflma yapt›. PKK Parti Meclisi,
Mücadele Birli¤i, D‹P Giriflimi’nin
gönderdi¤i mesajlar›n okunmas›n›n ard›ndan Grup Yorum marfllar›n› kitle ile birlikte seslendirdi.
Karatafl’›n cenazesi k›z›l
bayraklara sar›larak
topra¤a verilirken kitle
“Dursun Karatafl ölümsüzdür” sloganlar›n›
hayk›rd›.
Aralar›nda Partizan, ESP,
BDSP, DTP’nin de bulundu¤u birçok devrimci kurumun destek
verdi¤i cenazede Gazi esnaf›n›n
kepenk kapatt›¤› da dikkat çekti.
(‹stanbul)
Ali Çekin’in tutuklu efli de hasta
Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’nde karaci¤er kanseri teflhisi konulmas›na ra¤men tahliye edilmeyen 77 yafl›ndaki Ali
Çekin 29 Temmuz’da yaflam›n› yitirmiflti. Ali Çekin’in birlikte tutukland›¤› 72 yafl›ndaki
efli Hediye Çekin de kald›¤›
hapishanede sa¤l›k sorunlar›
yafl›yor.
Mücadele dolu bir yaflama
sahip olan yafll› çiftten Hediye
Çekin Siirt’te 2004 y›l›nda
Çakmak Mahallesi’nde bulunan evlerine yap›lan bask›n
sonras› gözalt›na al›narak tutukland› ve 3 ay Siirt Hapishanesi’nde kald›. Ali Çekin, evde
olmad›¤› için gözalt›na al›nma-
d›. Bu dönem, Ali Çekin eflini
hapishanede yaln›z b›rakmad›,
sürekli ziyaretlerine giderek,
destek oldu. Efli 3 ay hapishanede kald›ktan sonra tutuksuz
yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›.
Daha sonra mahkeme, Hediye Çekin ile efli Ali Çekin
hakk›nda “Yasad›fl› örgüte
yard›m ve yatakl›k etmek”
gerekçesiyle 3 y›l hapis cezas›
verdi. 23 Haziran 2006 tarihinde Ali-Hediye Çekin çifti
tutuklanarak Siirt E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne konuldu. Hapishane koflullar› karfl›s›nda
gün geçtikçe sa¤l›k durumu
kötüleflen Ali Çekin’e, karaci-
¤er kanseri teflhisi konuldu.
Sa¤l›k durumunun a¤›rlaflmas›
üzerine ‹stanbul Üniversitesi
Cerrahpafla T›p Fakültesi’ne
kald›r›lan Ali Çekin, 29 Temmuz’da tedavi gördü¤ü hastanede yaflam›n› yitirdi.
Eflini 77 yafl›nda hapishanede tedavisi yap›lmad›¤› için
kaybeden 72 yafl›ndaki Hediye
Çekin’in de tansiyon ve mide
hastal›¤› bulunuyor. Daha önce yay›nlanan raporlarda da
bu durumun belirtilmesine
ra¤men, serbest b›rak›lm›yor.
T›pk› efli Ali Çekin gibi hapishanede tedavisi yap›lmayarak
adeta ölümü bekleniyor.
(H. Merkezi)
Hapishanelerde yasaklar sürüyor...
Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nden tutsaklar Temmuz ay›
içinde yaflad›klar› hak ihlallerini bas›na ulaflt›rd›lar. ‹flte bu hak ihlallerinden baz›lar› flunlar;
* Ziyaretçilerimize getirdikleri
eflyalar için dilekçe verme flart› getirildi. Dilekçe vermeyen ya da dilekçesi olmayanlar›n ad›na yat›r›lan
eflyalar içeriye verilmedi.
* Telefonda Kürtçe konuflma
yasa¤› hala devam etmektedir. Ay-
n› zamanda Kürtçe gazete, kitap
vb. üzerinde de yasak devam etmektedir.
* 17-07-2008 tarihi, 2008/94
say›l› disiplin kurulu karar› ile “56
yurtsever arkadafl›m›za 11ve 15
gün aras›nda de¤iflen hücre cezas›”
verildi. “Say›n” dilekçelerinde suç
ve suçlunun övüldü¤ü bu karar gerekçe yap›ld›.
* Üst üste gelen hücre cezalar›
ayn› zamanda infaz yakmaya yönelik-
Sorunlar görmezden geliniyor!
‹HD ‹stanbul fiubesi
Cezaevi
Komisyonu,
Ocak-Temmuz 2008 y›l›n›
kapsayan 6 ayl›k hak ihlalleri raporunu aç›klamak
üzere ‹HD ‹stanbul fiube
Binas›nda bas›n toplant›s›
düzenledi. Rapora iliflkin
aç›klamalarda bulunan Abdullah Geldi, F Tipi Hapishanelerin
aç›ld›klar›
günden bu yana sürekli hak
ihlalleri ile gündeme geldi¤ine dikkat çekti. Haz›rlam›fl olduklar› raporun sonuçlar›n›n, uzun y›llardan
bu yana devam eden iflkence, kaybolan mektuplar,
verilen görüfl vb. cezalar
ile hasta tutsaklar›n tedavi
edilmemesi gibi ihlallerin
y›llardan bu yana yafland›¤›n› gösterdi¤ini belirten
Geldi, “Adalet Bakan› taraf›ndan bas›na duyurulan F
Tipi hapishanelerde mahpuslar için her hafta 10 saatlik sohbet hakk› uygulamas›, aradan geçen 1 buçuk y›ldan bu yana uygulanamam›flt›r” dedi. Yetkililerin sorunlar› gözard›
eden yaklafl›mlar› nedeniyle hasta tutuklular›n ölümü
vakalar›n›n artarak devam
etti¤ini belirten Geldi, sorunlar›n kabul edilmemesi
ve hapishanelerde insan
haklar›na uygun düzenlemelere gidilmesi yönünde
yetkilileri uyard›.
(‹stanbul)
tir. Caner Yurtsever adl› arkadafl›m›z›n bu y›l içinde üçüncü 10 gün üzeri hücre cezas› ald›¤›ndan ve hükümlü olmas› nedeniyle infaz› yak›ld›.
* De¤iflik adreslere gönderilen
yirmi civar›nda kart›n E¤itim Kurulu taraf›ndan yasaklanmas›na iliflkin
‹nfaz Hakimli¤i’ne yap›lan itiraza
26-06-2008 tarih ve 2008/436 nolu karar›yla ret gelmifltir.
* E¤itim Kurulu’nun 23-062008 tarih, 2008/128 no’lu karar›
ile Agos Gazetesinin 635. say›s›n›n
4 sayfal›k Ermenice bölümüne el
konularak Nihat Konak’a verilmedi.
*E¤itim Kurulu 07-07-2008 tarihi 2008/141 nolu kararla “Özgür
bir dünya yaratma mücadelesinde
yeni kad›n” adl› yay›na “ölüm orucunu desteklemek ve övmek” iddias›yla el koyarak Nihat Konak ve
F. O¤uz Arslan’a vermedi.
(H. Merkezi)
Karatafl
yap›lan anma
töreniyle
u¤urland›
Avrupa’n›n dört bir yan›ndan gelen yüzlerce kifli, BredaZuylen Morgu’nda bulunan
Dursun Karatafl’›n naafl›n›, 12
A¤ustos Sal› günü saat
11.30’da teslim alarak, Rotterdam’da bulunan morga getirdi.
13 A¤ustos Çarflamba günü
de Rotterdam’da bir anma etkinli¤i yap›ld›. Anma, morgun
önünde bekleyen kitlenin salona al›nmas›yla birlikte bafllad›. Bir dakikal›k sayg› duruflundan sonra Karatafl’›n mücadele hayat›ndan kesitler anlat›ld›.
Daha sonra DHKP/C’nin yay›mlad›¤› aç›klama okunarak,
sinevizyon gösterimi yap›ld›.
Anma sloganlar eflli¤inde sona
erdi. Birçok devrimci kurumun destek verdi¤i anmaya,
bizler de Partizan okurlar› olarak
kat›ld›k.
TKP/MLYDK’n›n da mesaj gönderdi¤i
törene di¤er devrimci yap›lar
da mesaj ve çelenkleri ile desteklerini sundular.
(Hollanda ‹K okurlar›)
‹flkence, elbiseler ile sergilendi
‹HD Diyarbak›r fiubesi, hapishanelerde yaflanan iflkencenin
boyutlar›na dikkat çekmek amac›yla Bitlis E Tipi Kapal› Hapishanesi’nden Erzurum H Tipi Hapishanesi’ne sevk edildi¤i s›rada
iflkenceye maruz kalan Ahmet
K›rbo¤a’n›n kanl› elbiselerini
12 A¤ustos tarihinde bas›na gösterdi.
Bölgede bulunan ‹HD flubelerine 2004 y›l›n›n ilk alt› ay›nda
174 iflkence ve kötü muamele
iddias›yla baflvuru yap›ld›¤›n› ifade eden Erbey, baflvurular›n
2005 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 191’e,
2006 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 242’ye,
2007 y›l›n›n ilk alt› ay›nda 172’ye,
2008 y›l›n›n ilk alt› ay›nda ise 434
kifliye ulaflt›¤›n› belirtti.
Erbey ayr›ca “Bu ülkenin cezaevleri ölüm evlerine, iflkence
evlerine, eza evlerine dönmeye
bafllad›. Özellikle siyasi nedenlerle tutuklanan Kürtlere karfl› uygulanan insanl›k d›fl› iflkence ve
kötü muameleye dair baflvurular
maalesef gittikçe artmaktad›r. ‹flkenceye s›f›r tolerans diyen AKP
hükümeti bu uygulamalar› iflkence olarak görmüyor mu?” diye
konufltu.
(H. Merkezi)
‹HD’den kan
kanseri tutsa¤a
dayan›flma
mektubu
Sincan’da keyfi uygulamalar
Sincan 1 No’lu F Tipi’nde devam eden
keyfi, hukuksuz uygulamalar ve bask›lar
son birkaç ay içerisinde daha da yo¤unlaflt›.
Tutsaklar›n ekonomik katk› sa¤lamak amac›yla yapt›klar› tak›lar için kullan›lan boncuklar tutsak ailelerine “getirin” denilerek onlarca kiloluk yükler tafl›t›l›yor ancak hapishane kap›s›nda içeri
al›nmas›n›n yasak oldu¤u söylenerek aileler geri gönderiliyor. Tutsaklar›n hapishane idaresiyle görüflmeleri sonras›
ayn› uygulama yeniden ve yeniden
yaflan›yor.
Yaz›n gelmesiyle birlikte hapishanelerde gittikçe a¤›rlaflan su sorunu tutsaklar›n bütün çabalar›na ra¤men çözümlenmiyor. Belediyenin kavflak çal›flmas› gerekçe gösterilerek hapishanede su 1
Temmuz 2008’de 3 günde 3 defa yar›m
saat olmak üzere depodan su verilece¤i
söylenmifl ancak su verilmeyip tutsaklar
susuzlu¤a terkedilmifltir.
Yine keyfi uygulamalardan biri olarak
tutsaklar›n mektuplar›n› “kaybetme”, gerekçesiz olarak yasaklama, karalama son
dönemlerde artm›flt›r.
‹dare ve gardiyanlar hakk›nda suç duyurusunda bulunmak isteyen tutsaklar›n
suç duyurular› gönderilmedi¤i gibi ayn›
tutsaklar›n mektuplar›n›n da ailelerine bilinçli olarak ulaflt›r›lmad›¤› tutsaklar taraf›ndan iletilen sald›r›lar aras›nda.
Hapishane idaresinin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlü¤ü ve Meclis ‹nsan
Haklar› Komisyonu’na bildirilen keyfi uygulamalar› ve haks›zl›klar› karfl›s›nda hiçbir müdahalenin olmamas› tutsaklar›n
“Sincan’da keyfi yönetime son”,
“Tutsaklar susuz b›rak›lamaz”, “Bask›lar
bizi y›ld›ramaz” sloganlar› at›larak kap›
dövme eylemleriyle protesto ediliyor.
‹HD her ay hapishanede
bulunan bir hasta tutsa¤a yönelik olarak bafllatt›¤› mektup
gönderme kampanyas› kapsam›nda Türkiye’nin birçok yerinden ‹zmir K›r›klar 2 Nolu F
Tipi Hapishanesi’nde bulunan
kan kanseri A. Samet Çelik’e dayan›flma mektubu gönderdi.
‹HD ‹stanbul, Ankara, ‹zmir, Mersin, Diyarbak›r ve
Batman fiube üyeleri, Çelik’e
gönderdikleri kartlarla dayan›flmalar›n› ifade ederken, yapt›klar› aç›klamalarla hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n›
istediler.
İşçi-köylü 8
Halkın Gündemi
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Tüm önlemlere ra¤men kriz yay›l›yor
ve derinleflerek devam ediyor!
TABLO
Dünya
ABD
Japonya
Bat› Avrupa
Geliflmekte olan ülkeler
2007 *
3.8
2.2
2.1
2.6
7.3
2008 ** (%)
1.8
-0.2
0.8
1.1
5
* Gerçekleflme ** BM’nin tahmini
1970’li y›llarda yaflanan ekonomik krizden
ç›k›fl yolu olarak görülen “finansallaflma”n›n
yaratt›¤› köpüklerden biri geçen y›l bu zamanlarda patlad›.
Kapitalist üretimin amac› sermayenin de¤erini sürekli art›rmakt›r. Bunun yolu ya mutlak de¤eri (ifl gücünün uzat›lmas›) ya da
nispi art› de¤eri (eme¤in yo¤unlaflt›r›lmas›) art›rmakt›r. Sermaye birikiminin eme¤e bu
flekilde zorunlu ba¤l›l›¤› kapitalist üretimin ç›kmaz›d›r. Rekabette en öne geçmek için teknolojinin sürekli ve h›zl› bir flekilde geliflmesi zorunludur. Teknoloji gelifltikçe de, art›-de¤erin
yarat›c›s› canl› emek kullan›m› azal›r. Bu, kâr
oran›n›n sürekli düflmesi demektir. Kâr oran›n›n düflüflünü azaltmak için baflvurulmayan yol
kalmaz. Sermayenin gitgide daha h›zl› bir flekilde birikmesi için her türlü düzenbazl›¤›n, doland›r›c›l›¤›n, sahtekarl›¤›n mübah oldu¤u borsa-faiz-döviz kuru dünyas› devreye girer. Sermaye maddi üretime gitgide daha az oranda
dönmeye bafllar. Ve kendisini yaratan kaynaktan uzaklaflt›kça reel ekonomi ile ilgisi olmayan bir “ekonomi” ortaya ç›kar. Faizlerin, enflasyonun, döviz kurunun düflmesi-ç›kmas›;
üretimden kopuk bir flekilde çeflitli sermaye
gruplar›n›n-devletlerinin ç›kar›na göre olur.
Fakat bu durumun da bir sonu vard›r. ‹flte
geçen y›l ABD’de patlayan Mortgage
balonu bu sonun bafllang›c› oldu.
Birçok araç gelifltirildi¤i ve teknolojinin
geliflimiyle dünyan›n her yerindeki mali geliflmeler an›nda takip edilip-pozisyon al›nabildi¤inden “bu sefer kriz olmaz! Para nereye
gidece¤ini bilir” diyenler için bu kriz ciddi
bir flok oldu. Fakat hemen toparlan›p sanki kapitalistlerin kâr h›rs› yeniymifl gibi, kapitalizmin temel olgular›ndan biri rekabet de¤ilmifl
gibi “suçu” baz› flirket yöneticilerinin kendilerine hakim olamamalar›na, dikkatsizce ve sorumsuzca davranmalar›na ba¤lad›lar. Y›llard›r
düzenbazl›¤›n, doland›r›c›l›¤›n en iyisini yapt›klar› için çeflitli kurumlar›n bir numaras› olup,
bafl tac› yap›lanlar “duracaklar› yeri iyi bilemedikleri için” azarland›lar, görevlerinden al›nd›lar vs. Oysa yukar›da da vurgulad›¤›m›z gibi “genel ortalamadan ba¤›ms›z ve bu
ortalamay› aflan fazladan bir kâr koparma
amac›na dayal› yeni üretim yöntemleri, yeni
sermaye yat›r›mlar›, yeni serüvenler ile gözü
dönmüflçesine giriflimler yoluyla bir kapkaçç›l›k ve bu kapkaçç›l›¤› yayg›n hale getiren ve
isteklendiren bir ortam” (1) kapitalizmin bireylerden ba¤›ms›z bir özelli¤idir.
Yay›nlar›m›zda yeterince ifllendi¤i için burada ayr›nt›ya girmiyoruz. Ama tasfiyecilerin,
liberallerin “devletin s›n›flar üstü oldu¤u”, “piyasalar›n kendini düzenledi¤i”, “her fleyin
özellefltirilmesi gerekti¤i” savlar›n› en yüksek
sesle ç›kard›klar› dönemde devletin yüz milyonlarca dolarl›k müdahalelerini flaflk›n bak›fllar ve hayal k›r›kl›¤› içinde izlediklerini vurgulamam›z gerekiyor. Ki gelinen aflamada bu
müdahalenin krizi engelleyemedi¤i, sadece birden patlama yapmas›n› engelleyip-sürece yayd›¤› aç›kça görülmektedir.
IMF’nin 2007 y›l› Dünya Ekonomisi Görünümü Raporu’nda “Küresel Ekonomi 2007 ve
2008’de güçlü büyüme e¤ilimi sürdürecektir.
Hatta mevcut koflullardan en son 2006 y›l› için
yapm›fl oldu¤umuz risk uyar›lar›n›n art›k önemini yitirdi¤i söylenebilir” (2) demiflken 2008
raporunda “Amerikan ekonomisindeki
durgunlu¤un
2008’in ilk yar›s›yla s›n›rl› kalmayaca¤›, 2009’un da en az›ndan ilk yar›s›n› kapsayaca¤› ve
A¤ustos 2007’de bafl gösteren finansal krizin (1930’lardaki) Büyük Buhran’dan bu
yana karfl›lafl›lan en büyük finansal flok oldu¤u de¤erlendirmesini yapm›flt›r.” (3) Yalan
yanl›fl verilerle-bilgilerle halklar› bilgilendirmeyi kendine
düstur edinen IMF’nin bu beyanatlar› art›k gerçekten krizin tam ortas›na düflüldü¤ünün gözlerden saklanamayacak hale geldi¤i dönemde olmufltur.
Kriz; yeni bat›klar
ve iflten ç›kartmalarla
devam ediyor!
K›sa bir süreli¤ine bat›k haberi gelmeyince
“krizin sonu mu geldi?” sorular›n› soranlara yan›t yine yeni bat›klarla, iflas ve iflten ç›karmalarla geliyor. Geçen ay önce “Mortgage
kreditörü”
denilen
IndyMacBancop’a
ABD’nin bankac›l›k düzenleme ve denetleme
kurulu olan Federal Mevduat Sigorta Kuruluflu taraf›ndan el konuldu. “Abart›lacak bir
fley yok” denilirken ABD’de konut piyasas›n›n temel direkleri olarak görülen Faniye Mac
ve Freddie Mac’in hisselerinin y›lbafl›ndan bu
yana s›ras›yla % 74 ve % 77 de¤er kaybetti¤i
aç›kland›. Büyüklükleri ve Mortgage sistemindeki önemleri nedeniyle “batmalar›na izin
verilmeyecek” flirketlerdi bunlar. Bu nedenle kendisinden beklenmeyen bir atakl›kla George Bush devreye girdi ve önlemlerin acilen
al›nmas›n› istedi. fiimdiye kadar ABD Hazinesindeki kredi limitleri 2.25 trilyon dolarken
gerekti¤i kadar art›r›lmas› izni ç›kt›. “Mali piyasalardaki zararlar› toplumsallaflt›r›rken, kârlar› az say›daki kiflinin ceplerine
aktarmaya devam ediyorsunuz!” fleklindeki tamamen politik amaçl› c›l›z bir iki ses d›fl›nda burjuva ekonomi çevreleri olmas› gerekenin bu oldu¤una çoktan kanaat getirmifllerdi. Fakat “kötü haberler” her taraftan gelmeye devam ediyor; Ford Motor, son bir y›lda ç›kard›¤› 13 bin iflçiden sonra flimdi 2 bin iflçi daha ç›kartacak. Alman fiirketler Grubu Simens
dünya genelinde 17 bin 200 iflçinin ifline son
verecek! Dünyan›n en büyük motor üreticisi
General Motors, 15 Milyar Dolarl›k sermaye
ihtiyac› karfl›lanmazsa iflas edece¤ini aç›klad›.
10 bin iflçisini iflten ç›kard›, ç›karmaya devam
ediyor. The Newyork Times’e göre ABD’de
12 ile 18 ay içinde 150 banka batacak… Bu listeyi daha da uzatmak mümkün.
Gözler ABD’ye çevrilmiflken; Danimarka’n›n “teknik olarak” resesyona girdi¤i aç›kland›. Danimarka’n›n yan› s›ra baflta ‹spanya,
‹ngiltere ve ‹rlanda olmak üzere Euro bölgesinde büyük bir ekonomik yavafllama yaflanaca¤›na dair artan say›da veri aç›klan›yor. (Veriler için; 03.07.2008-Dünya)
Birleflmifl Milletler’in “Dünyada Ekonomik
durum ve 2008 Geliflmeleri” raporuna göre
büyümenin flöyle olmas› bekleniyor;
Hat›rlan›rsa bu kriz sürecinde en çok tart›fl›lan konulardan biri de bir “ayr›flma” olup
olmayaca¤›yd›. Uluslararas› ticaretin hacmi,
sermayenin art› de¤erin k›r›nt›s›n› bile alabilece¤i her yere dizginsizce girip, talan edip ç›kabildi¤i düflünüldü¤ünde ve üstüne üstlük “dünya ekonomisinin motoru” denilen ülke krize
girmiflken bu ayr›flma tezinin öne sürülüp, tart›flt›r›lmaya çal›fl›lmas› özellikle bizimki gibi ya-
r›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde manipülasyon d›fl›nda bir amaç tafl›mamaktad›r. Bizim
ülkemizde bu çok daha aç›k ortadad›r.
2002’deki ekonomik krizin “anayasa kitap盤›n›n f›rlat›lmas›yla ç›kt›¤›” aldatmacas›n›n nas›l
kullan›ld›¤› düflünüldü¤ünde neden “manipülasyon” dedi¤imiz daha net ortaya ç›kar.
BM’nin, OECD’nin, IMF’nin ve çeflitli yat›r›m
kurulufllar›n›n raporlar›nda Türkiye hep “en
riskli” ülkeler aras›nda yer almaktad›r. “Geliflmekte olan ülke” statüsünde de¤erlendirilen
Türkiye 2007’de ortalaman›n alt›nda % 4.5 büyüdü. 2008 için ise en iyi olas›l›kla % 3.8 tahmini yap›l›yor. Cari aç›k, bütçe a盤› bir türlü
düflürülememekte; faiz ve enflasyon birlikte
artmakta, iflsizlik 盤 gibi büyümektedir.
Tüm bu sayd›klar›m›z hem dünyada
hem de Türkiye’de emekçileri çok zor
günlerin bekledi¤ini göstermektedir.
Krizlerin faturas› her zaman emekçilerden ç›kar›l›r. Art›-de¤erin sömürüsünü art›rmak tek
ç›kar yoldur. 1980’lerden sonra ucuz ifl gücü,
tafleronlaflt›rma zaten had safhaya varm›flt›r.
Sendikalar dünya genelinde etkisiz hale gelmifltir. Bunlar düflünüldü¤ünde sald›r›n›n boyutlar›n›n tahmin edilenden büyük olaca¤› ortaya ç›kmaktad›r. Dünya genelinde yükselen
enflasyon için uzmanlar›n yapt›¤› yorum, sermaye kesiminin bir parça da olsa zararlar›n› bu
yolla karfl›lamaya çal›flmas›d›r. Yani önümüzde
stagflasyon denilen durgunlu¤un ve enflasyonun birlikte geliflti¤i bir sürecin olmas› büyük
olas›l›kt›r. (4)
Bunlar›n fark›nda olarak tüm çal›flmalar›m›za daha fazla sar›lmal›, emekçiler içindeki
çal›flmalar› daha da yo¤unlaflt›rmal›y›z. Gelen
kriz dalgas›n› ancak devrimci ve komünistler
halklar›n lehine çevirebilirler.
Kaynaklar;
1-) Kapital, C:3, Sf. 229
2-3-) 16.04.08, Cumhuriyet, Erinç Yeldan
4-) E. Y›ld›zo¤lu, 19.05.08 ve 21.07.08 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yaz›lar›
nin sermaye ihrac› boyutunu içeren “detay
bankas› faaliyetleri”dir.
Yaflanan krizin güven bunal›m› yaratt›¤›
ve bu anlamda tahribat gören, bankalar için
ise büyük bir öneme sahip “finansman ve yat›r›m bankas› faaliyetleri” sorunu, kaç›n›lmaz
olarak finans pazar›nda bozulmaya yol açmaktad›r. ‹flte SG müdürünün de¤indi¤i ekonomik yavafllama felaketi bunun bir sonucudur. Az kâr elde eden bankalar az ödünç
vermek durumunda kalarak kapitalist büyümenin temel sac ayaklar›ndan olan tüketimin
yavafllamas›na vesile olmaktad›rlar. Bu da zaten çürümüfl olan kapitalizme verilen serumun azalt›lmas›d›r. Sermayenin bu tür durumlarda ne yap›p edip tüketici bulmak için
dünya seferlerine daha fazla kafa yorarak uygulamaya geçmelerinin sebebi budur.
Bankalar›n “detay bankas› faaliyetleri”ndeki göreceli baflar›lar› onlara güç kayna¤› olarak sald›rgan içgüdülerini tetiklemektedir. Bunun yans›mas› olarak kimi emperyalist
kapitalist ülkelerde güçlü olan burjuvazinin
tamamen denetleyebildi¤i ekonomik-sosyal
alan› yasalarla manipüle etmesini (s›k›flt›¤› zaman da anti-terör yasalar›n› uygulamaktan
çekinmedi¤i), kimi yar›-sömürge ülkelerde
yasalaflt›r›larak uygulanan, karfl›l›k gördü¤ü
anda ise (iktidardaki burjuvazinin komprador nitelikte olmas›n›n sonucu olarak ekonomik-politik zay›fl›¤›ndan kaynakl› baflka bir
yöntemi bilmedi¤i için -ve emperyalist boyunduruk alt›nda bil(diril)emeyece¤i için-)
ortam› kana bulamaktan çekinmeyen ekonomik-politik zulüm paketleri, yine kimi sömürge, yar›-sömürge ülkelerde ise do¤rudan
savafl arac›l›¤›yla izlenen politikalar› görünmektedir. Amaç, elbette ki bo¤ulma
tehlikesi yaflayan finans pazar›na yeni
sömürü alanlar› açarak nefes ald›rmakt›r.
‹flte; kapitalist dünyan›n de¤iflmez [kontrol d›fl›na ç›kma yönünde e¤ilim gösteren
ekonomik kriz + pazar darl›¤› = meselede
hiçbir kâr› olmayan ve her defas›nda zarar
gören halk›n yeni savafllara, katliamlara, soyk›r›mlara tan›kl›k edece¤i günün arifesi] formülü, matematikçilerin ilgilenecekleri ka¤›t
üzeri yap›lan hesap de¤il, tamamen insanl›k
tarihinin günümüz özgülünde geldi¤i ve halktan herkesin do¤rudan figüranl›k yapt›¤› sosyal gerçe¤in ta kendisi oldu¤u, finans sektöründe derinleflmekte olan krizden ç›kmak
için burjuvazinin izledi¤i yöntemler kan›tlamaktad›r. Zira ayn› formülün gere¤i, ekonomik krizin kontrol d›fl› bir e¤ilim gösterdi¤i
dönemlerde en çok bafl› dertte olan bankalar de¤il, onlardan çok mevcut zarar›n önüne geçmek için emperyalistlerin yönlendirecekleri kanl›-kans›z politik araçlardan zarar
görecek dünya halklar›n›n bafl› dertte. Nedir
ki bu da görecelidir; çünkü halklar›n denetimindeki mahfler günü, ezilenler emperyalizmin ve uflaklar›n›n bafllar›n› derde koymakla
yetinmeyecek, onlar› tarihin çöplü¤üne yollayacaklar.
Türkiye en riskli
ülkeler aras›nda!
Birkaç banka, bir anatomi
Kapitalist dünyan›n de¤iflmez formülü, matematikçilerin ilgilenecekleri ka¤›t üzeri yap›lan hesap de¤il, tamamen insanl›k tarihinin günümüz özgülünde geldi¤i ve halktan herkesin do¤rudan figüranl›¤› yapt›¤› sosyal
gerçe¤in ta kendisi oldu¤u, finans sektöründe derinleflmekte olan krizden ç›kmak için burjuvazinin izledi¤i
yöntemler kan›tlamaktad›r.
“Subprime” krizi diye nitelendirilen
“riskli hipotekli gayrimenkuller kredi” krizi,
kapitalist ekonomistlerin bafl belas› olmaktan
ç›km›fl de¤il. Amerikan Merkez Bankas›
(FED), 4 A¤ustos’ta yapt›¤› görüflmede bunun alt›n› bir kez daha çizdi. Financial Times’›n sorular›n› yan›tlayan kuruluflun eski
baflkan› Alan Greenspan, flu anda, iflas
kayg›lar›n›n henüz giderilmedi¤ini, bu sebeple de iflas s›n›r›na yaklaflan ve bu yüzden hükümetleri taraf›ndan kurtar›lmas› gereken
yeni bankalar ve di¤er finans kurulufllar›n›n
olabilece¤ini belirtti. Nedir ki finans sektörüne ak›t›lan tüm paralara ra¤men etkisi sürmektedir. Zira Avrupal› bankalar›n bundan
nasibini almad›klar› düflünülemez. Belçika ve
Hollanda “ortakl›¤›”n›n oldu¤u banka ve sigorta grubu Fortis, 4 A¤ustos günü son üç
ayl›k döneminde genel olarak elde etti¤i kâr›n ikiye bölündü¤ünü aç›klad›. Yine o ana
kadar etkilenmemifl bankalar aras›nda yer
alan Avrupa’n›n birinci banka grubu niteli¤indeki ‹ngiliz bankas› HSBC, ayn› gün yapt›¤›
aç›klamada, son iki ayl›k dönemde elde etti¤i kâr›n yüzde 29 gibi bir düflüfl yaflad›¤›n› bildiri arac›l›¤›yla aç›klad›. Bildiriyi kaleme alan
bankan›n grup baflkan› Stéphane Green,
finans pazar›n›n 2008’in ilk iki ayl›k döneminde tan›d›¤› flartlar›n onlarca y›l boyunca hiç
görülmemifl flartlar oldu¤unu ifade etti. Nitekim ayn› bildirideki “k›sa vadeli perspektifler
ola¤anüstü bir flekilde belirsizliklere yol açmaktad›r” ifadesi, finans sektörünün pani¤ini
gözler önüne sermektedir.
“Standard and Poor’s”un (S&P) Mart
2008’de yay›nlad›¤› araflt›rmas›na göre,
“subprime” krizinden en çok etkilenen bankalar aras›nda Fransa’n›n önde gelen alt› bankas› vard›r. Araflt›rmaya göre, kriz olmasayd›, bu bankalar›n toplam geliri, ciro olarak
yüzde 36 artacakt›.
“En çok etkilenen bankalar listesi”
içinde yine de en arkada olmalar›na ra¤men,
üstelik “subprime” krizinin boyutunun bir
bütün olarak Fransa’da “yaflanmayaca¤›” “güvencesi”ne ra¤men bir-iki bankan›n tahribat
çizelgesi, finans sektöründeki kargaflay› ve
ona dayanarak yürütülen politik atmosferin
tedirginli¤ini anlamaya yetmektedir.
Mutluluk maskesinin
rengi...
Frans›z Société Générale (SG) bankas›n›n geçen y›l elde etti¤i 1.744 Milyar Euro
kâr› bu y›l›n ikinci üç ayl›¤›nda 644 Milyon
Euro’ya kadar eridi. (Yüzde 63 düflüfl.) 5
A¤ustos’ta 2008’in ikinci üç ayl›¤›n›n bilançosunu bas›n aç›klamas›yla de¤erlendiren banka müdürü Frédéric Oudéa durumu “belirsizlikleri -ne olaca¤› belli de¤il ya! yn- içinde bar›nd›ran ciddi makro-ekonomik
kriz” olarak aç›klayarak “her fleye ra¤men” krize “gö¤üs gerebilmenin mutlulu¤unu” tatt›klar›n› söylüyor. Mutluluk maskesinin SG’e özgü renkleri aras›nda, birincisi;
ABD ve Bat› Avrupa’n›n belli ülkeleri gibi en
çok riskli ekonomiye sahip olanlarla do¤rudan temasta olmad›klar› için bu ülkelerde
görülen gayrimenkuller kredi krizinin ayn›
derecedeki zorluklar›n› Fransa’n›n tan›yamayabilece¤i görüflü vard›r. ‹kincisi; “finansyal
hizmetler faaliyetleri” dedikleri, kiflileri borç
bata¤›na saplaman›n çal›flma alanlar›n›n (tüketim kredisi, sigorta vs.) gerek Fransa’da,
gerekse yurt d›fl›nda ‘henüz’ etkilenmedi¤idir. Mutluluk maskesinin üçüncü rengi; ikinci üç ayl›k döneminde “detay bankas› faaliyetleri” diye adland›rd›klar›, esasta ise sermayenin ihrac›na vesile olan yurt d›fl›ndaki
(özellikle Do¤u Avrupa ve Rusya’da) “özel
müflteri”, küçük ve orta flirketler (PME) vs.
üzerinden elde ettikleri kâr›n yüzde 40 art-
mas› vard›r. (Bunda SG’in Rosbank’› sat›n almas›n›n -yutmas›n›n- pay› büyüktür). Nihayet dördüncüsü; kriz bafllang›c›nda (Mart
2007’de) 4.9 Milyar Euro olan zarar›n 575
Milyon Eurosunun son üç ayl›kta karfl›land›¤›ndan yola ç›karak “subprime”lar krizinin
darald›¤› e¤ilimidir. (Bu paran›n büyük bir
bölümü, ABD devletinin finans sektörünü
“kurtarma” operasyonunun sonucu olarak
ak›tt›¤› para oldu¤u bilinmektedir.)
Nedir ki banka müdürü, buna karfl›l›k
olarak büyük kay›plar ald›klar›n› da gizleyemedi. Öyle ki, banka grubun en çok kâr getiren flirketi SG CIB, finans pazar›ndaki sallant›lar›n sonucu olarak 2008’in ikinci üç ayl›¤›nda 186 Milyon Euro kaybetti; oysa geçen
y›l ayn› dönemde 721 Milyon Euro kâr elde
etmiflti. Bunun sadece “ola¤anüstü büyüklükteki krizin etkisi” oldu¤una dikkat çeken Oudéa, flunu da ekledi: “Önümüzdeki üç ayl›klarda ortam son y›llardan daha zor
olacak. Bunun nedeni bizi en çok tedirgin eden kriz de¤il, onun bir sonucu
olarak geliflmekte olan ekonomik yavafllamad›r” cümlesiyle aç›klamaktad›r.
Fransa’n›n bir di¤er bankas› olarak BNP
Paribas grubunun Genel Müdürü Baudouin
Prot ise 6 A¤ustos’ta yapt›¤› aç›klamada,
2008’in ikinci üç ayl›k döneminde kârda yüzde 34 gerileme oldu¤unu söyleyerek Frans›z
bankalar› aras›nda en az zarar görüp “en çok
direngen” banka ünvan›n› ald›. Bunun anlam›,
konu ile ilgili dönemde “subprime” krizinin
yans›mas› olarak 542 Milyon Euro kaybeden
bankan›n “herfleye ra¤men” iyi oldu¤udur.
Nitekim Prot, “krize çok iyi gö¤üs gerebiliyoruz, bu yüzden ola¤anüstü önlemler almam›za ‘flu anl›k’ gerek yok”
vurgusunu yapman›n rahatl›¤›yla hareket etmektedir. T›pk› SG için oldu¤u gibi, BNP Paribas’n›n en çok hoflnut oldu¤u alan, mesele-
İşçi-köylü 9
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Halkın Gündemi
Emperyalistler Kafkaslar’da difllerini gösteriyor
Dünya kamuoyu geçti¤imiz günlerde Rusya ile Gürcistan aras›nda yaflanan savaflla
sars›ld›.
Rus güçleri Gürcistan’›n Güney Osetya
ve Abhazya’ya dönük askeri sald›r›s›n›, a¤›r
silahlarla gerçeklefltirdikleri, yo¤un bir sald›r›yla cevaplad›lar. Binlerce insan karfl›l›kl› olarak gerçeklefltirilen bombard›manlar›n yaratt›¤› y›k›nt›lar aras›nda, can verdi, binlercesi yaraland›, on binlerce kifli de yerlerini terk etmek zorunda kald›.
Kafkaslar’daki bu savafl gerçekte Rusya,
ABD ve AB’den oluflan emperyalist blo¤un
ateflle oyunuydu. Emperyalistler birbirlerine
difllerini gösteriyordu. Gürcistan ile Rusya
aras›nda yaflan›yormufl gibi görünen bu savafl,
aylar öncesinden bafllayan kulis faaliyetlerinin
ve bu faaliyetlerde k›z›flt›r›lan düflmanl›¤›n ürünüydü. Bu sürecin sonucu olarak, Gürcü güçleri olimpiyat oyunlar›n›n bafllad›¤› gün Siflanvali’yi a¤›r silahlarla dövmeye bafllayacaklard›.
Ancak Gürcü güçlerinin bu “y›ld›r›m harekat›”
Rusya’n›n üstünlü¤ü tart›fl›lamaz askeri güçlerinin çok sert biçimde gerçeklefltirdi¤i müdahale ile daha bafl›nda yenilgiye u¤rayacakt›.
Gürcistan’›n askeri sald›r›s› karfl›s›nda sessiz kalan ABD öncülü¤ündeki bat›l› emperyalist güçler ise, Rusya’n›n sald›r›lar› karfl›s›nda,
öfke nöbetine tutulacaklard›.
Sorunun tarihsel kökeni
’90’lar›n bafl›nda Rus Sosyal Emperyalizmi’nin çöküflüyle birlikte, Gürcistan ba¤›ms›zlaflt›¤›nda, çok geçmeden, çok say›da etnik
az›nl›¤›n yaflad›¤› Abhazya ve Osetya da, 1992
y›l›nda Gürcistan’dan ayr›l›klar›n› ilan etmifllerdi. Ancak bu ayr›l›k gerçekte, Gürcistan’›n
Sovyetler Birli¤i’nden ayr›lmas›ndan çok önce,
daha 1989’da gerçekleflmiflti.
6. yüzy›lda bölgeye yerleflmifl olan ve geçmiflte göçebe olarak yaflayan Osetler, 18. yüzy›lda kendi istekleriyle Rus ‹mparatorlu¤u’na
ba¤lan›r.
19. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde, bölgenin güneyindeki Osetler Gürcü bölgesine dahil olur-
ken, Kuzeydeki Osetler Kuzey Kafkaslar’›n
orta kesimlerinde kald›lar. Bu bölünme tüm
Sovyetler sürecinde korundu. Gürcistan-Güney Osetya sorunu ise, kestirmeden söylemek gerekirse, emperyalistlerin RSE’nin çöküflünden sonra ortaya ç›kan yeni ya¤ma ve talan alanlar› üzerinde hakimiyet kurma çabalar›n›n ürünüdür.
Çöküflle birlikte ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eden
Gürcistan, daha bafl›ndan itibaren bat› emperyalizmine yak›nlaflt›. Bölgede ortaya ç›kan yeni
ya¤ma ve talan alanlar›na, Ukrayna, Gürcistan
gibi eski Sovyet cumhuriyetleri arac›l›¤› ile hakim olmaya çal›flan bat› emperyalizminin k›flk›rtmalar› sonucu ekilmeye bafllayan kin tohumlar› ile birlikte, bölge halklar› k›sa sürede
karfl› karfl›ya geldi. 1991-1992 y›l›nda Gürcüler
ile Osetler aras›nda ç›kan savaflta binlerce insan
yaflam›n› yitirdi. Savafl 1992 y›l›nda yap›lan ve
bugünkü s›n›rlar› çizen ateflkesle sona erdi.
Gürcistan
silahland›r›l›yor
Ancak bat› emperyalizminin tam deste¤ini
arkas›na alan Gürcistan’›n bölge halklar›na dönük sald›r›lar›, yenilgilere ra¤men sürdü. 1993
y›l›nda Rusya ve Kuzey Kafkasya halklar›n›n
destekledi¤i Abhazya karfl›s›nda a¤›r bir yenilgi ald›.
ABD emperyalizmi, bu tarihlerden itibaren Gürcistan’›n silahland›r›lmas›na a¤›rl›k verdi. Ancak ABD bunu do¤rudan de¤il,
bölgedeki ufla¤› TC’nin ordusu, TSK
arac›l›¤› ile gerçeklefltirme yoluna gitti.
Böylece faflist TC taraf›ndan Gürcistan’a
1996 y›l›nda 2 milyon 478 bin dolarl›k askeri
yard›m yap›ld›. Ayr›ca 1997 y›l›nda “Askeri
E¤itim ‹flbirli¤i” imzalanarak, Gürcü askerlerinin e¤itimini TSK üstlendi.
Bu kapsamda, Gürcistan ordusunu yönetecek olan subaylar›n yetifltirildi¤i Gürcistan Müflterek Harp Okulu’nun ad›, Gürcistan Savunma
Akademisi olarak de¤ifltirildi. Gürcü askerlerin
bu okulda hala Türk subaylar› taraf›ndan e¤itil-
di¤i biliniyor. Ayr›ca yap›lan anlaflmalar kapsam›nda, Gürcü ö¤renciler karfl›l›kl› ö¤renci de¤iflimi kapsam›nda Türkiye’ye getirilerek, Harp
Okullar›nda e¤itiliyor, askeri k›yafetler bile
Türkiye taraf›ndan hibe olarak veriliyordu.
ABD emperyalizmi ayn› süreçte bölgede
bir dizi “devrim”in gerçekleflmesini sa¤lad›.
Soros taraf›ndan finanse edildi¤i bilinen bu
sözde ve pembe, turuncu gibi çeflitli renklerdeki “devrimlerden” biriyle, “Gül Devrimi”
ile ifl bafl›na getirilen Saakaflvili de, benzerleri
gibi, ateflli bir ABD ufla¤›yd›.
Ancak ABD emperyalizminin tam destek
verdi¤i Gürcistan ve Ukrayna’n›n NATO’ya
üyelik sorunu, Rusya ile iliflkilerini (henüz)
bozmak istemeyen AB empeyalistlerinin engeline tak›lacakt›.
Bu geliflmeler ayn› zamanda ABD emperyalizminin Çek Cumhuriyeti’ne ve de Polonya’ya füze kalkan› konuflland›rma tart›flmalar›n›n da sürdü¤ü günlerde gerçeklefliyordu.
ABD’nin, füze kalkan› projesinde ve Gürcistan’›n NATO üyeli¤i noktas›ndaki ›srarc› tutumunun nedeni çok aç›kt› ki, Rusya etraf›ndaki
askeri kuflatmay› daraltmak istemesiydi.
Bu iki eski cumhuriyetin NATO üyesi olmas› durumunda, NATO’ya üye tüm ülkelerin
hukuki olarak da, Gürcistan’› askeri olarak
destekleme sorumlulu¤u ortaya ç›k›yordu.
Bölgedeki hakimiyet alanlar›n›n bat›l›
emperyalistler taraf›ndan daralt›lmas›,
bölge zenginliklerinin bunlar›n denetimine geçme riskinin artmas› kayg›s›,
Rusya’y› bu hamleler karfl›s›nda daha da
sert ç›k›fllar yapmaya itiyordu. Özellikle
de Gürcistan’›n petrol ve do¤algaz hatt›n›n
tam ortas›nda bulunmas›, burada bulunan do¤al zenginliklerin yan› s›ra, Gürcistan’› hem
Rus hem de ABD öncülü¤ündeki bat› emperyalistleri aç›s›ndan önemli k›lan bir faktörü
oluflturuyordu. Her iki emperyalist kamp da
bölgeyi kendi ya¤ma ve talan alanlar›na dahil
etmenin gayretiyle hareket ediyordu. Emperyalizmin büyüyen krizi ise bu yönlü gayretlere
h›z verilmesini de beraberinde getiriyordu. Bu
gayretlerde en büyük destek ise bir kez daha
bölgedeki TC, ‹srail gibi, uflak-iflbirlikçi rejimlerden geliyordu.
Saakaflvili, daha önceki onlarca örne¤i gözden ›rak tutarak, uflakl›¤›n sonucunda nas›l deli¤e süpürüldü¤ünü unuttu¤u için de¤il ama
kendisini yaratanlara karfl› gelmesi düflünülemezdi. Ancak ortada bir zamanlama hatas› oldu¤u aç›kt›. Zira sald›r›dan k›sa bir süre önce
Gürcistan’› ziyaret eden ABD D›fliflleri Bakan›
Rice de sab›rl› olmas›n› telkin etmiflti kendisine.
‹ki cephede (Irak, Afganistan) s›cak savafl›n
içindeyken ayr›ca ‹ran gündemi ile ilgiliyken
Kafkaslar’da (üstelik Rusya gibi bir rakibe karfl›)
cephe açmak için zaman henüz erkendi. Oysa
Saakaflvili yine de Bat› emperyalistlerinin deste¤ini her koflulda arkas›na alaca¤› yan›lsamas› ve
Rusya’n›n h›zl› ve sert yan›t›n› öngörememesinin kurban› olacakt›. Ama en büyük ac›y› ise
Gürcü ve Oset halklar›na yaflatarak.
Waflington’un Kafkaslar’daki bafll›ca müttefiklerinden birini Rusya ile do¤rudan karfl›
karfl›ya getirecek olan ilk ad›m› destekleyip,
ikinci ad›mda Gürcü lideri neden yaln›z b›rakt›klar›n›n cevab›n› önümüzdeki süreçte yaflanacak olan geliflmelerde daha net görece¤iz.
Binlerce masum insan›n can›na mal
olan bu manevra, ABD emperyalizminin, öteden beri bölgedeki jeo stratejik
hedefleri önünde en ciddi engel olarak
gördü¤ü Rusya’y› s›k›flt›rma hamlelerinden birisidir.
Bu yönlü hamlelerin devam edece¤i ise, bu
savaflla birlikte eli güçlenmifl gibi görünen Rusya’n›n “amaca ulaflt›k” aç›klamas›n›n akabinde askeri sald›r›lar›n› durdurmas›n›n hemen
ard›ndan, Rice’›n Gürcistan’a yapt›¤› ziyarette
ve bu ziyaret s›ras›nda k›flk›rt›c› aç›klamalar›
sürdürmesinde görülmektedir.
AB emperyalistlerinin (ve de TC’nin) ç›karlar›n› koruma telafl›yla “arabulucu” rolü üstlenmesi de bölgeye dönük emperyalist hedeflerde
bir de¤ifliklik yaratmayacakt›r. Bu savafltan ak›llarda kalan ise bir yanda kan revan içinde oradan
oraya kofluflan insanlar, yerlerde yatan cesetler,
di¤er yanda ise, bölgeye yapt›¤› ziyaret s›ras›nda
“sald›r› ihtimali” ortaya ç›kt›¤›nda, korkudan
kendini kaybederek sa¤a-sola kofluflturan Saakaflvili’nin görüntüleri olacakt›r. Bu görüntü ayn› zamanda, halklar›n bafl›na bombalar ya¤d›rarak ya da ya¤d›r›lmas›n›n önünü açarak, halklar›
katleden-katlettiren uflak-faflist kifliliklerin, gerçekte ne kadar yüreksiz olduklar›n›n da kan›t›
olarak haf›zalara kaz›nacakt›r!
Kurakl›k Kürt halk›n› yak›yor, AKP ateflle oynuyor!
Halk›m›z›n sa¤l›k sorunu oldu¤unda genel
olarak, hastal›k iyice ilerledikten sonra doktora baflvurur. AKP hükümetinin tar›msal sorunlara karfl› ve son olarak T. Kürdistan›’ndaki kurakl›¤a karfl› “hele bir afet olsun” yaklafl›m›
ayn› özellikte görünse de flöyle bir farkl›l›¤› tafl›r. Halk›m›z yaflad›¤› soruna sahip ç›karken,
AKP afet oldu¤u halde, T. Kürdistan›’ndaki kurakl›¤› afet olarak dahi kabul etmiyor. Tüm oda
ve derneklerin bölgede yaflanan kurakl›k sorununun ciddiyetini aç›klamalar› karfl›s›nda AKP
hükümeti bir komisyon kurdu¤unu ve köylülerin borcunun 1 y›l ertelendi¤ini aç›klamak
zorunda kald›. Bu tam da halk›m›z›n da¤ fare
do¤urdu deyiminin somut ifadesi oldu.
4-5 y›ld›r az ya¤›fl alan bölgede tehlike çanlar› çalmaya bafllam›fl, fakat AKP hükümetinin
kulaklar›n›n pas›n› açamam›flt›. Bölge halk› kendi imkanlar› ile 300-400 metre derinlikte kuyu
açarak sulu tar›m yap›p, ayakta durmaya çal›fl›yordu. Bugün bir kuyu açman›n maliyetinin 50
bin YTL oldu¤u belirtiliyor. Haliyle yaflanan kurakl›k karfl›s›nda kuyu dahi açamayan yoksul
köylü sefaletle karfl› karfl›ya b›rak›lm›flt›r.
‹klimsel do¤a olaylar› üzerine, teknolojinin
bu kadar ileri olmad›¤› ça¤larda dahi bir önceki
y›la ve gökyüzüne bak›larak, tahminler yürütülüp önlem al›nmaya çal›fl›l›rken, ya¤mur bulutlar›n› da¤›tacak veya ya¤mur ya¤d›racak teknolojik geliflmeye, meteoroloji biliminin gelmifl oldu¤u noktaya ra¤men bugün Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›k afet haline gelmifltir. Kurakl›k iklimsel bir özellik olmas› nedeni ile izlenebilir ve önlemleri al›narak etkileri azalt›labilir bir do¤a olay›d›r. Tüm su kaynaklar›
ve seviyeleri, bölgenin alm›fl oldu¤u ya¤›fl, topra¤›n durumu, topraktaki nem durumu ve bitkilerin geliflme durumu incelerek izlenebilir, izlenmesi de gerekiyor. Fakat günümüzde meteoroloji uzmanlar›n›n yapmas› gereken bu ifli
Devlet Su ‹flleri yaparken, sadece barajlara
bakarak kurakl›k tahmini yapabiliyor. Do¤ald›r
ki bu da bir ifle yaram›yor.
15 milyon dekar alan›n kurakl›ktan etkilendi¤i belirtilen T. Kürdistan›’nda tam bir afet
yaflan›rken, 7269 say›l› Umumi Afetler Kanunu’nda kurakl›¤›n ad› bile an›lm›yor. Afet ‹flleri Genel Müdürlü¤ü’nün web sitesinde kurakl›kla ilgili bir istatistik dahi bulunmad›¤› dillendiriliyor. 2007 y›l›nda yaflanan kurakl›¤›n faturas›n›n 5 milyar YTL olmas›na ra¤men Afet ‹fl-
leri’ni ilgilendirmemesi oldukça çarp›c›d›r.
Bölgede yaflanan kurakl›¤›n boyutu Tar›m
Bakanl›¤›’n›n ilgisini çekmezken, bölgedeki
tüm ticaret odalar›, ziraat odalar› ve dernekler aç›klama üstüne aç›klama yapt›lar. Bunun
sonucu olarak kurakl›k Tar›m Bakanl›¤›’n›n ilgisini çekebildi ve 23 May›s’ta M. Eker her fleye deva olacakm›fl edas›yla “Çiftçinin borcunun 1 y›l ertelendi¤ini” aç›klad›. Fakat
sadece Ziraat Bankas›’ndan kredi alan köylülerin borçlar› ertelendi. Ve ard›ndan da tepkiler
gelmeye bafllad›. ‹lk tepkiler bölgedeki köylülerden ve Ziraat Odalar›ndan geldi. M. Eker’in
aç›klamas›ndan 1 ay sonra Bankac›l›k Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) “Di¤er
kredilere örnek olur, ödemeleri etkiler” diyerek borçlar›n bir y›ll›k ertelenmesini kabul etmedi. Böylece yalanc›n›n mumu yats›ya kadar
yan›p sönmüfl oldu. Tar›m Bakanl›¤›, flimdi ise
9 ili kapsayan, borçlar›n bir y›l ertelenmesini
içeren bir kararname haz›rlama “çabas›” içinde. Bu “çaban›n” ne zaman sonuçlanaca¤› bilinmiyor! Kurakl›¤›n getirdi¤i susuzluk ve açl›k
d›fl›nda bölgede salg›n hastal›klar›n yayg›nlaflmas› durumun vahametini gösteriyor. Ancak
yine de kurakl›¤a ödenek bulunam›yor fakat
Kürt co¤rafyas›n› bombalamak, Kürt Ulusal
Hareketine sald›rmak için taarruz helikopterler dâhil her türlü askeri arac›n temini için fazlas›yla ödenek bulunabiliyor.
yata geçirildi¤i bölgede, kurakl›k da “›rkç›floven” zihniyetin elinde bir araç halini almaktad›r. Esas olarak kurakl›¤›n yaratt›¤› sorunlar›
dolay›s› ile bölgenin ekonomik sorunlar›n› çözmek de¤ildir amaç.
fiu an as›l amaç kurakl›¤›n daha da derinlefltirece¤i ekonomik ve s›n›fsal çeliflkilerin PKK’ye deste¤e dönüflmesini engellemektir. Bununla ba¤lant›l› olarak da yerel seçimler arifesinde AKP hükümetinin Kürt
halk› nezdinde teflhir olmamas›d›r. S›n›r d›fl› s›n›r içi operasyonlardaki rolü ve tutumu kaynakl› teflhir olan hükümet aç›s›ndan kurakl›¤›n
zamanlama olarak böyle bir önemi de vard›r.
Ancak Türk hakim s›n›flar›n›n ciddi hiçbir kay-
mücadele vard›r. Bir baflka deyiflle de Kürt
ulusunu ekonomik ve siyasi boyunduruk alt›nda tutma çabas› vard›r.
Tar›mda d›fla ba¤›ml›l›k
yükseliyor
Devlet önlem almad›¤› Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›¤›n; Türkiye bu¤day rekoltesinde
2.5 milyon ton, arpada 1,4 milyon ton, mercimekte 250 bin ton, Türkiye tah›l üretiminin
yüzde 22’sini karfl›layan Mardin’de yüzde 100
düflüfl yaflanaca¤›n› görmek istemiyor. Daha
do¤rusu kurakl›¤›n sonuçlar› ekonomiyi zay›flatacak olsa da Kürt co¤rafyas›na ciddi bir kaynak aktarmak istemiyor.
Kurakl›kta da
T. Kürdistan›’na ayr›mc›l›k
T. Kürdistan›’nda a¤›rl›kla tarlalar ve meralar ilkbaharda kururlar. Bu, tar›m› olumsuz
etkiledi¤i gibi hayvanlar› otlatacak mera bulunamamas› sonucunu do¤urur. Yayla yasaklar›n› ve di¤er bask›lar› belirtmeye dahi gerek
yok. Sonuçta borç alt›nda ezilen yoksul Kürt
köylüsü, her geçen gün daha da üretemez hale gelir, arazilerini ve hayvanlar›n› satmak zorunda kal›r. Ya da köyünü terk edip göç etmeye yönelir. Ancak bunlar›n nedeni ne küresel
›s›nmad›r ne de afet boyutuna gelen kurakl›kt›r. Kürt co¤rafyas›nda yaflanan yoksulluk ve
felaketin kayna¤› devletin öteden beri uygulad›¤› ayr›mc› politikalard›r.
Devletin kurakl›¤a yaklafl›m› T. Kürdistan›’na yaklafl›m›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Her koflulda Kürtlere; inkar ve imha politikas›n›n ha-
nak aktar›m›na yönelmemeleri, söz konusu T.
Kürdistan› ve Kürtler olunca nelerin gözden
ç›kar›labildi¤ini de ortaya koyuyor.
Son dönemde hortlat›lan çeflitli yat›r›mlar ve GAP’› bitirmedeki sahte kararl›l›k, bölge halk›ndan çok emperyalist tar›m flirketlerinin ve toprak a¤alar›n›n ç›karlar›na hizmet edecektir. Bu
ad›mlar da bölgenin ekonomik sorunlar›n›
çözmekten çok yerel seçimler öncesi AKP’nin
yoksul halk› ve kendisine oy verenleri elde
tutma çabas›d›r.
Kürt co¤rafyas›na dönük hemen hemen
tüm ekonomik-sosyal ad›mlar›n temelinde
“terörle mücadele” ad› alt›nda PKK’ye karfl›
Bunun di¤er anlam› d›flar›ya ekonomik ba¤›ml›l›¤›n artmas›, tar›m ürünlerinde ithalat
(d›fl al›m) rakamlar›n›n daha da yükselmesidir.
Bu, Tar›m Bakanl›¤›’n›n tar›ma yönelik tasfiye
stratejisiyle de tam olarak uyuflmaktad›r. Sonuçta sadece yoksul Kürt halk› de¤il, çeflitli
milliyetlerden tüm halk, Türk egemen s›n›flar›n›n “vatan-millet-Sakarya” sevdas›n›n (!) kurban› olmaktad›r.
Ülkedeki tar›msal üretimi emperyalistlerin
talepleri do¤rultusunda düzenleyen AKP hükümeti, Kürt co¤rafyas›ndaki kurakl›k afetini
küresel ›s›nma ile maskelemeye çal›flmaktad›r.
Küresel ›s›nma kapitalist-emperyalist sistemin
plans›z üretim ve afl›r› kâr h›rs›n›n bir sonucu
olarak ortaya ç›kan, deyim yerindeyse do¤an›n bir tepkisidir. Bu tepkiden en çok etkilenen –emperyalist ülkelerden çok- bizim gibi
yar›-sömürge ülkelerdir. Bugün Kürt co¤rafyas›nda yaflananlar›n, küresel ›s›nman›n etkilerinden daha çok tar›m›n tasfiyesi kapsam›nda
ödün verilmeyen emperyalist politikalar›n sonuçlar› oldu¤u ortadad›r. Harran Ovas› afl›r›
sulanmaktan tuzlan›p çoraklafl›rken, Suruç
Ovas› susuzluktan çatlamaktad›r. Bölgede yap›lan barajlar›n ço¤u sulama için de¤il elektrik
üretimi için yap›lm›fl, emperyalist tekellerin ve
yerli uflaklar›n›n hizmetine sunulmufltur.
Tar›msal alanda yaflanan birçok sorunda oldu¤u gibi, T. Kürdistan›’ndaki kurakl›k afetinin
ve etkilerinin giderilmesi genel anlamda halka
dönük bir tar›m politikas›n›n izlenmesi ile gerçeklefltirilebilir. Ancak TC devletinin emperyalizme göbekten ba¤›ml› oluflu nedeniyle tar›mda halka dönük bir tar›m politikas›n›n izlenmesi mümkün de¤ildir. “Irkç›-floven” zihniyeti
nedeni ile de Kürt co¤rafyas›ndaki ekonomik, sosyal, siyasi sorunlar› çözmek
gibi bir yaklafl›m› yoktur.
Tarihten bu yana inkar ve imha politikas›n›n
bir ürünü olarak geri b›rak›lan Kürt co¤rafyas›
bugün de ayn› politikalar›n bir devam› olarak
kurakl›k alt›nda yoksulluk ve açl›¤›n kollar›na b›rak›l›yor. Sadece kendi s›n›fsal ç›karlar›n› düflünen Türk hakim s›nflar›ndan baflka bir tutum da
beklenemezdi. Onlar›n s›n›fsal ç›karlar›n›n T.
Kürdistan›’n›n ekonomik ve siyasi ilhak› oldu¤u
aç›kt›r. fiu an net olan fludur ki, kurakl›k ve
onun da etkisiyle artacak çeliflkiler kendini en
çok Kürt Ulusal Hareketi nezdinde ortaya koyacakt›r. Kürt halk›n›n s›n›fsal çeliflkileri daha da
derinleflecektir ki Kürt ulusal hareketinin ulusal-demokratik mücadelesini besleyen temel
unsur da budur. Çünkü Kürt co¤rafyas›ndaki
mücadelelerini yo¤unlaflt›rmakla yükümlüdürler. Bu yap›l›rken s›n›fsal ve ulusal çeliflkilerin
birbirleriyle kopmaz iliflkisi kesinlikle göz önünde tutulmal›d›r. S›n›fsal mücadelenin önünü açmak amac›yla, Kürt ulusal hareketinin ulusal-demokratik mücadelesindeki
görevler aksat›lmadan yerine getirilmelidir. Unutulmamal›d›r ki, komünistlerin s›n›fsal
mücadelesi ulusal-demokratik mücadelelerin
karfl›s›nda de¤il tersine onunla stratejik bir iliflki içerisindedir.
İşçi-köylü 10
Gerilladan...
22 Ağustos-4 Eylül 2008
TKP/ML T‹KKO gerillalar›yla söylefli...
Atefl k›v›lc›mdan ç›kar... -4-
ATEfi KIVILCIMDAN ÇIKAR...-4Aç›klama; Elimize e-posta kanal›yla gelen yaz›y› güncelli¤inden ve haber
de¤eri tafl›d›¤›ndan dolay› yaz› dizisi halinde yay›ml›yoruz.
Bir akflam çalm›flt›
kap›lar›n› mavzerli
gerillalar, sanki
y›llard›r tan›yorlarm›fl gibi s›cak bir
gülüflle ve
flaflk›nl›kla
karfl›lam›fllard›
onlar›. Gençtiler,
yaflamlar›n› ortaya
koymufllard› diye
sayg› duymufllard›
onlara, içten
davran›fllar›
bak›fllar›na ifllemiflti.
Nedenleri, niçinleri
bir kenara b›rak›p
önce insani görevlerini yerine getirmifllerdi. Saatlerin
ilerlemesi utangaç
ve çekingen
yaklafl›mlar›
gizleyemiyordu.
Korkular›n› ifade
edemiyorlard› ama
anlamaya, inceden
inceye süzmeye
çal›fl›yorlard›. Ayr›l›k
saati geldi¤inde
kafalar›nda oluflan
binlerce soruyla
kald›lar geride.
- 90’l› y›llarda gerilla mücadelesi içerisinde yer alm›fl ve gelinen
aflamada yine gerilla mücadelesi
içerisinde olan biri olarak bize o
dönemi anlat›r m›s›n›z?
Rojda: Mücadelemizin esas alan› gerilla faaliyetidir. Gerilla mücadelesi ile hedeflenen fley, kitlelerin
örgütlenmesi ve savaflt›r›lmas›d›r.
Bu dönem gerilla mücadelesinin de
ülkemizde ivmelendi¤i y›llara denk
gelmektedir. Ama ayn› zamanda
90’l› y›llarda mücadelemizin temel
eksikliklerinden biri kitlelere yaklafl›m ve ele al›flt›. Eksiklerimizden
birincisi Dersim halk›n› do¤al devrimci görüp ileriye haz›rlamamakt›.
Kitleleri örgütlü bir güce dönüfltürme yerine tek tek bireyler üzerinden
faaliyetimize destek sunmalar›n›
bekledik. Partiye hizmet yerine bireyin öne ç›kmas›n›n yaratt›¤› yaklafl›ma hizmet vard›. Öne ç›kan kimi
bireyler vard›. Faaliyetler de Partiye de¤il o bireylere mal ediliyordu.
Bir bütün böyle olmasa da genele
yans›yan buydu. Parti çat›s› alt›nda
benmerkezci yaklafl›mlar halka yans›t›l›yordu. O dönem kitle sorunlar›na e¤ilmek, bunlar üzerinde yo¤unlaflmak zay›ft›. Parçal› bir tarz vard›. Hareket tarz›m›z rahat olmas›na
ra¤men düflman yönelimi bu derece
yo¤un de¤ildi. Bunu iyi de¤erlendirmifl olsayd›k köy komiteleri vb.
örgütlülükler yarat›lm›fl olurdu. ‹brahim yoldafl›n da önemle üzerinde
durdu¤u köy komitelerini yaflama
geçirmifl olurduk. ’87 DABK hizbi
ayr›l›¤› ve sonras› yaflanan sorunlar
kitleye yans›t›l›yordu. Parti Dersimliler içinde örgütlüydü, ancak halk›n
geri yanlar› olan afliretçilik örgüt
iliflkilerine, örgüt içindeki gerilikler
de halka yans›yordu. Düflünün
DABK hizbinin ayr›l›¤› kitleleri bile parçal› hale getirmiflti. Bunu yaratan da bizlerdik. DABK hizbiyle
aram›zdaki ayr›flmay› politik düzeyde ele almak yerine bölgecilik yaparak kitleyi kazanmaya çal›fl›yorduk.
Buna ra¤men Dersim’de ciddi taban›m›z vard›. Bilinçli ve bilinçsiz. Tarihi süreç onlar› egemenlerle çoktan tan›flt›rm›flt›. Düflman›n
yo¤un bask›lar›na ra¤men her
zaman gerillaya kap›s›n› açm›flt›r Dersim halk›. Ambargo döneminde en büyük fedakarl›klar›
sergilemifltir. Ancak biz karfl›l›¤›nda onlar› örgütleyemedik. Onlara
borcumuz var. K›r›lm›fll›klar›, incinmifllikleri var bize. Bunlar› tamir
etme yolunday›z, kitlelerin ac›lar›yla yeniden buluflursak gerisi gelir.
Mücadelemizi büyütmek kitlelere
do¤ru yaklafl›m ve do¤ru yönlendirmeyle gerçekleflecektir. fiunu bir
kez daha belirtmek istiyorum. ‘90’l›
y›llar› iyi de¤erlendirmifl olsayd›k
bugün daha iyi bir noktada olacakt›k. Süreç ve koflullar bizden yanayd›. O süreci iyi de¤erlendirmek için
o y›llar›n muhasebesini iyi yapmak,
yeniden dönüp bakmak bize neleri
kazan›p neleri kaybetti¤imizi gösterebilir. Do¤ru bir önderlikle, çal›flma tarz›m›z› düzelterek, örgütleme
araçlar›m›z› do¤ru yerlerde yaratarak halk›n ihtiyaçlar›na cevap olabiliriz. Onlar›n güvensizli¤ini güvene
çevirmek acil bir görevdir. Bu halk
içerisinde olmak tek bafl›na yetmiyor. Ne zaman neyi tercih edece¤in,
günün ihtiyaçlar›na cevap olup olmayaca¤›n, sorunlar›n merkezine
“ben” duygusunu koyup koymayaca¤›n önemlidir. Sonuçta biz bu
yaflam› güzellefltirme hedefi tafl›yoruz. Yarataca¤›m›z her bir de¤er insanl›¤a hizmet edecektir.
Ben gerçekten bunlar› yapabiliyorsam kendi çocu¤umu ve birçok çocu¤u mutlu etmifl olaca¤›m. Bunu
öylesine söylemiyorum. Çocu¤umu
özlüyorum. Yaflad›¤› koflullar›n
onun üzerinde yaratt›¤› etkileri biliyorum. Benim yoklu¤um onun üzerinde derin izler de b›rak›yor, bunun
da fark›nday›m. K›sacas› bunlar›
yaflamas›n›n nedenleri d›flardan
benmiflim gibi görünebilir ama de¤il. Bu kahrolas› sistem olmasayd›
daha mutlu bir yaflam sürebilirdi.
Ama kendimde bu toplumun sorumlulu¤unu hissettim. Mutlu oldu¤um
fley ise s›k›nt›l› fleyler yaflamas›na
ra¤men bana ve bize tepkisi yok.
Devrimcileri seviyor. Çok duygulu
ve sevgi dolu bir çocuk. Ben inan›yorum ki onun yüre¤inde de yatan
tek fley bizim hedeflerimizle ayn›d›r. Bu yüzden geride b›rakt›¤›m çocu¤um için bir kayg› tafl›m›yorum.
Annelik duygusu insan sevgisiyle
r için
(Anne gerillan›n çocukla
bütünlefltirildi¤inde güzel ve anlamyazd›¤› bir fliir)
l›d›r. Sevgimi yaln›z onunla s›n›rl›
tutmuyorum. Yoldafllar›ma, halk›ma
Kalk yavrum
olan ba¤l›l›¤›mla bütünlefltiriyokald›r bafl›n› yukar›
fl›
kar
rum. Ben ve benim gibi anneler
ra
nla
yüre¤ini kirletmeye çal›fla
böyle düflündü¤ünde bizlerin özdur.
e
ler
gürlük mücadelesi büyüyecek ve
yen
izin verme seni çalmak iste
güçlenecek. Bize düflen budur.
boyun e¤me ac›lara
ine
ses
E¤er insanl›¤›n ac›s›n› yan›bafl›n
halk›
gürül gürül ak›p gelen
m›zda hissediyor ve yak›c›l›¤›n›
kulak ver.
in
em
görebiliyorsam anne olabilmenin
özl
un
ver ki annene duydu¤
gereklerini yerine getirmifl olacabüyüyüp ço¤als›n.
y,
du
ini
¤›m. Burada olmak beni ona daha
n ses
yurtsuz barks›z çocuklar›
yak›nlaflt›r›yor. Dedi¤im gibi sevduymasan, duymasak
an
ins
giyi dolu dolu yaflamak bilinçli
de
ne
ne senin ac›lar›n dinecek
do¤ru ele almaktan kaynakl›
l›¤›n
insun
onu kucaklayan o büyük sevgitul
kur
cesaretli ol ki, sar›l ki
mi yoldafllarla büyütüyorum.
sanl›k…
‹flte o yüzden diyorum ki bireysel
sevgi ne bize ne de insanl›¤a bir
yaflad›¤› onca fleye ra¤men bizi kafley katmaz. Di¤er bir iste¤im ise
bul ediyor, ba¤r›na bas›yor. ‹nan›onunla bir gün ayn› alanda birlikte
yorum ki daha güçlü ve sa¤lam
mücadele yürütmek. Onu koruma,
ba¤lar gelifltirece¤iz. Yeniyi yaratzarar gelmemesi için geri çekme dimak sanc›l› olacak. Do¤ru ele al›nye bir yaklafl›m tafl›m›yorum. Bu
d›¤›nda y›k›lmas› zor ama h›zl› olageri ve bencilce bir düflünce tarz›d›r.
cakt›r. Bir kez daha vurgulamak geTarihte bunun binlerce örne¤i varrekirse elimizde do¤ru bir politika
d›r. Halk› için çocu¤uyla savaflan.
oldu¤u sürece yaratamayaca¤›m›z
Bu bilinci verebilirsem gerçekten
hiçbir fley yoktur.
kendimi huzurlu ve mutlu hissedece¤im. Toplumda anne olman›n gerekleri çocu¤una karfl› yapt›¤› feda- Siz ayr›ca bir anne gerillas›karl›k, özveri, emek ve çaba yaln›zn›z. Sistemin anneli¤e yükledi¤i
ca kendine ait olan sevgisiyle s›n›rmisyon biliniyor ama siz özgürlefll›d›r. Beklentisi ise verdi¤i eme¤in
menin yolunu gerillada bulakarfl›l›¤›n› almakt›r. Bizi onlardan
rak buralara geldiniz. Bu siay›ran toplumsal düflünce tarz›m›zin için nas›l bir duygu?
z›n toplam›nda yatan insanl›¤a
- Özgürlük mücadelesi yüadanm›fl sevdal› yüre¤imizde büyürütmek bedel ödemeyi, zorlukyenlerdir. Ufukta gözleri insanl›¤›
larla savaflmay› zorunlu k›l›ayd›nlatan yürektir Leyla Göçer
yor. Bunun bilincinde olmak
yoldafl. Anne olman›n gereklerini
sorunlar› çözmeyi kolaylaflt›r›r.
yerine getirmifl, kavgam›z›n en s›Sevdiklerimizden ayr›lmak elcak alan› olan gerillada yerini albette zordur. Anne olmak bizim
m›flt›r. Bencil bireysel sevgi ve
yaflad›¤›m›z koflullarda hem güeme¤in bizim yaflam›m›zda yeri
zel hem de zor. Bir anne için çoyoktur diyerek sevmifltir insanl›¤›.
cu¤undan ayr›lmak ayr›l›klar›n
‹nsanl›¤a zulüm edenlere, yok saen zorudur. Anadan, kardafltan,
yanlara inat verebilmeliyiz yan›t›yardan ayr›l›rs›n al›fl›rs›n, evlatm›z›. Ben de cevab›m› savaflarak
tan ayr›l›r ama al›flamazs›n der
verece¤im ve arkamda kalan mahalk›m›z. Biz de al›flmad›k ayr›sum çocuklar›ma güzel günleri arl›¤a sadece yüre¤imizde tafl›mama¤an edece¤im. Tüm zorluklara
y› biliyoruz. Tercih etti¤imiz yakarfl› bu yaflam› yaratmal›y›m. Böyflam, ideallerimiz her ac›y› katlale mutlu olacak benim çocuklar›m.
n›l›r k›l›yor. Devrimci mücadele
Yanl›fla dur demektir çocu¤uma
Bir akflam çalm›flt› kap›lar›n›
mavzerli gerillalar, sanki y›llard›r
tan›yorlarm›fl gibi s›cak bir gülüflle
ve flaflk›nl›kla karfl›lam›fllard› onlar›.
Gençtiler, yaflamlar›n› ortaya koymufllard› diye sayg› duymufllard›
onlara, içten davran›fllar› bak›fllar›na
ifllemiflti. Nedenleri, niçinleri bir
kenara b›rak›p önce insani görevlerini yerine getirmifllerdi. Saatlerin ilerlemesi utangaç ve çekingen
yaklafl›mlar› gizleyemiyordu. Korkular›n› ifade edemiyorlard› ama
anlamaya, inceden inceye süzmeye
çal›fl›yorlard›. Ayr›l›k saati geldi¤inde kafalar›nda oluflan binlerce soruyla kald›lar geride. Yine geleceklerdi elbet ama tam anlayamaman›n
verdi¤i kayg›larla ayr›lm›fllard›. Tabi bu gizli kalmayacakt›, dosta düflmana bir flekilde ulaflacakt›. Dost
düflman bilecekti da¤lar gerillay›
a¤›rl›yor, birileri de onlar› destekliyordu. Belki çok fark›nda de¤illerdi
ileride neleri yaflayacaklar›n›n, ama
devletin neler yapaca¤›n› tahmin
ediyorlard›. Çokça tan›k olduklar›
bask›lardan tan›yorlard› devleti.
Herkes taraf›ndan konuflulan f›s›lt›lar arac›l›¤›yla yay›lm›flt› tüm çevre
köylere da¤da gezen gençler. Halk
onlar›n ne amaçlar› oldu¤unu bilmese de zulme, sömürüye dur diyenler
oldu¤unu az çok biliyorlard›. Cesur
olufllar› cesaret vermiflti onlara, kendilerinde olan cesareti güçlendirmiflti. Ayn› ac›lar› paylaflmalar›yd›
birbirlerine yak›nlaflt›ran. Art›k onlar›n çocuklar›yd›lar. Saflar›n netleflmesi gerekiyordu, düflmanlar›
kimdir, dostlar› kimdir? Do¤ru bir
karar vermek onlar›n gelece¤ini belirleyecekti. Kendi ç›karlar›n› ortaklaflt›rmak öncelikle birli¤i oluflturmaktan geçiyordu. Bu bilinci vermek gerillalara düflüyordu. Kendi
koflullar› çerçevesinde halk› anlamaya, çözüm olmaya çal›fl›yorlard›.
Bu halk›n bir baflkald›r› gelene¤i
vard›, isyan etmek onlar›n kültüründe vard›. Yani sistemle bar›fl›k
de¤illerdi.
tikleri gençleri sahiplenme ad›mlar›n› atm›fllard›. Bu sahiplenme büyüdükçe egemenler korkmaya ve
önüne geçmek için tüm araçlar›
devreye sokmaya çal›fl›yordu. Taraf
olanlara gözda¤› veriyor, tarafs›z
olanlara ödüller vererek ajan iflbirlikçi a¤›n› gelifltirmeye çal›fl›yordu.
K›sacas› “y›lan”› bafltan ezmek gerekti¤ini söyledi devlet a¤z› ve bunu yapmak için geç kalmad›. Gerillay› sahiplenme güçlenmiflti. Bu sahiplenme karfl›s›nda yeni yöntemler
arac›l›¤›yla halk› sindirmeye çal›fl›yordu. Ödüller vererek ajan-iflbirlikçi a¤›n› oluflturmaya çal›fl›yordu.
K›sacas› bir yok oluflla, yak›l›p y›k›lmayla karfl› karfl›yayd›. Halk bunun fark›ndayd›. Kaybedecek hiçbir
fleyleri yoktu. Bunu da biliyorlard›.
Yolu yok diyorlard›; ya direnece¤iz
ya direnece¤iz! Biz tarihimize ihanet etmedik etmeyece¤iz. Bu bilinç
vard› kendilerinde. Ambargolar iflkencenin bir devam›yd›. ‹flkenceden
geçirilenlerin say›s› artm›flt›. Hapishanelere at›lanlar›n say›s› da belirsizdi. Buna ra¤men tay›nla verilen
yiyeceklerini gerillalarla paylafl›yor,
binlercesini koruyorlard›. Gün geçtikçe paylafl›mlar büyüyordu ve onlar çözümü onlarda aramay› ö¤renmifllerdi. Hangi kap›y› çalacaklar›n›
biliyorlard› art›k. Bu güçlü deste¤i
egemenler kabul etmiyor yeni bir
zulmün haberini veriyorlard›. Tehditler had safhada, s›k› kontroller alt›nda gelifl gidifller denetleniyordu.
Her türlü iflkence yöntemleri deneniyordu. Bunlar karfl›s›nda halk›n
kayg›lar› art›yordu. Çünkü tan›k olduklar› ve yaflad›klar› onca iflkence
yöntemleriyle karfl›laflm›fllard›. Yaflamla ölüm aras›ndaki çizgi çok yak›ndan yakalam›flt› onlar›. Sadece
kendi yaflad›klar› de¤ildi gördükleri. Devrimcilerin diri diri yak›lmas›na, gerillan›n öldürüldükten sonra
bedenine iflkence yap›larak tan›nmayacak hale getirildiklerine tan›k
olmufllard›. Bunlar› yaparak ayn›
zamanda halka gözda¤› verdiler.
Tüm bunlar kimine cesaret verirken, kiminde de korku yaratm›flt›r.
Bu yi¤itlerin kan› akm›flt› onlar›n
eteklerine; böyle süreçleri yaflam›flt› bu halk. Kendi elleriyle büyüttükleri çocuklar›n›n kayb› onlarda büyük ac› yaratm›flt›. Tereddüt
etmeden kucak açmay› bilmifl, devrimcilerden ald›klar› güvenle korkular›n›n üzerine gitmeyi, düflmana
karfl› asla teslim olmamay› pekifltirmifllerdi. Zulmün sonu gelmiyordu.
Her süreçte farkl› bir y›ld›rma politikas› uygulayarak kendi kültürünü
empoze ederek, yozlaflt›rarak, devrimci de¤erlerden uzaklaflt›rmaya
çal›fl›yorlard›. Bunu tam anlam›yla
baflaramasa da belli bir kesim etkileniyordu. Dur diyenler, karfl› koyanlar devrimci saflarda kalm›flt›.
Boyun e¤memeye çal›fl›yorlard›,
bunun bedelini de çok a¤›r ödüyorlard›. Onlara güç getirmek, gö¤üslemek halk›n kendi gerçekli¤i düflünüldü¤ünde kolay de¤ildi. Mücadele zay›fken, devrimci otorite tam
olarak hakim de¤ilken, halk›n örgütlülü¤ü zay›fken kayg›lar tafl›malar›, korkular yaflamalar› do¤al bir
fleydi. Onlar›n kendini arad›¤›, buldu¤u, mutlu oldu¤u yer, topraklar›yd›. Kendi kültürüyle yaflamak,
yaflam biçimiyle var olmak, istedikleri buydu ama bu da yasakt›. Onlardan kopar›lmak istenen sadece
bugünü de¤il dünü ve yar›nlar›yd›.
Halk›n çocuklar› diye tabir et-
Devam edecek..
besledi¤im sevgim. Analar›n gözyafllar› dinsin diyedir.
Bir gerilla an›s›....
Kaybolan,
yok say›lan halkt›lar...
F›rt›nalar içinde geçen bir yaflamd› zulme karfl› ç›kan. Yüreklerde f›rlayan bir mermiydi sömürüye
dur diyen. Nas›rl› elleriyle eme¤i iflleyip insanl›¤›n sofras›na sundular.
Yoktu içlerinde insanl›¤a ters düflen
davran›fllar›. Sevmifllerdi kendi d›fl›ndakileri, açl›¤›n dilinden paylaflmay›, fedakarl›¤›… Kendi yaflamlar›n›n bir parças› bilip kucak açm›fllard›. ‹nsani olan de¤erlerle yok
olufllarla yüz yüze kalm›fll›klar› da
çoktu. Kendileri gibi olmalar›n› isteyenlere karfl› tav›r koyduklar› için
sürgünlere, iflkencelere maruz kalm›fl, çocuklar› zindanlara at›lm›flt›.
Bu yaflananlar yeni de¤ildi onlara,
belleklerden silinmemifl çok derin
izleri olan tarihten geliyorlard›. Bu
tarihi ac›lar›n sonu elbet gelecekti,
bir güç olup öncülerini yaratt›klar›nda halk›n ac›lar› da son bulacakt›. Belki bir zemheri ay›nda belki de
bir bahar›n tomurcukland›¤›, ac›lar›n› bal eyleyip büyütecekleri kavgan›n günüydü bekledikleri. Bu
da¤lardan yi¤itlerin mavzerine ifllenen halk sevgisini onlar da daha yak›ndan yaflayacaklard›.
İşçi-köylü 11
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Kavga okulu
Bizim tanr›m›z halk kitleleridir!
26 Aral›k 1893 tarihinde Hunan eyaletinde fiaofla Çung”ta dünyaya gelen Mao Zedung, 1911 y›l›nda Yeni Cumhuriyetçi Ordu’da 6 ay askerlik yapt›.1911–1918 y›llar›
aras›nda Hunan bölgesinin baflkenti olan
Changsa’da ö¤retmen okuluna gitti.
Bütün bu süre boyunca oluflan ö¤renci
hareketinin önderli¤i içinde yer alan Mao Zedung, 1918 y›l›nda Marksist düflüncelerle tan›flt›. 1921 y›l›nda 12 delege ile birlikte Çin
Komünist Partisi’nin kurulufluna önderlik etti. Gericilerin ö¤renci ve köylü hareketine
yönelik katliamlar›n›n ard›ndan küçük bir
grupla da¤lara çekildi. Böylece ileride büyüyüp geliflecek ve Çin Devrimi’nin en önemli
gücü haline gelecek halk ordusunun ilk çekirde¤ini oluflturdu. 800 milyonluk bir ülkede
küçük bir grupla yola ç›karak tüm karalamalara karfl›n “küçük gruplar büyük cüretler” anlay›fl› ile yüz binlere ulaflan ve milyonlarca insan›n deste¤ini kazanan halk ordusunun kurulmas›na düflünceleri ve prati¤i ile önderlik edenlerden oldu. Çan Kay fiek’in sald›r›lar›na karfl› Çin köylüleri içinde örgütlenerek düflman›na a¤›r darbeler indirdi. Japon iflgaline karfl› gelifltirdi¤i taktik politikalar ile genifl halk kitlelerinin deste¤ini almay› baflard›.
Çan Kay fiek’in ordular›ndan kaçarken ald›¤›
büyük kay›plara ra¤men harekât›n büyük bir
zafere ve tarihe “uzun yürüyüfl” olarak kaz›nacak bir destana dönüflmesine önderlik etti. On binlerce savaflç›n›n yaflam›n› yitirdi¤i ve
büyük bir yenilginin yafland›¤› bir süreci K›z›l
Ordunun Çin halk› ile bütünleflti¤i, büyük bir
ajitasyon, propaganda ve örgütlenme faaliyetine dönüfltürdü.
Mao Zedung, Hunan eyaletinde kömür
madenlerinde iflçilerin içinde faaliyet yürüterek Çin Komünist Partisi’nin buradaki örgütlenmesinin temellerini att›. Bu bölge iflçi s›n›f› mücadelesinin en dinamik gücü haline geldi. ‹ddia edilenin aksine Mao Zedung sadece
bir köylü önderi de¤il ayn› zamanda iflçi s›n›f›n›n içinde zengin bir örgütlenme tecrübesine sahip bir önderdi. Mao yoldafl, tüm yaflam›n› kitleleri anlamak, onlar›n ruhuna inmek
ve sosyalizm yolunda savafla seferber etmek
için harcad›. Bunun için tüm enerjisi ile çal›flt›. Mütevaz›, sade yaflam› ve halk y›¤›nlar› ile
kurdu¤u iliflkide onlar›n insiyatifini, yarat›c›l›¤›n› a盤a ç›karan yaklafl›m› milyonlarca
emekçinin gönlünde yer edinmesine neden
oldu. Daha genç yafllarda Çin’in birçok bölgesini gezerek Çin toplumuna dair düflüncelerini flekillendirdi. Mao Zedung yoldafl gerilla savafl›n› Çin koflullar›na yarat›c› bir flekilde
uyarlayarak gericilerin ordusunu yenilgiye
u¤ratmay› baflard›. Mao yoldafl›n halktan ö¤renme, tüm karar süreçlerine dâhil etme ve
inceleme-araflt›rma yapma tarz› ÇPK’nin ça-
müdahalesine aç›yordu. 9 Eylül 1976’da sonsuzlu¤a yelken açt›¤›nda sosyalizmin ve komünizme giden yolun sigortas› durumunda
olan Büyük Proleter Kültür Devrimini dünya
halklar›na miras olarak b›rakt›.
Mao Zedung iktidar›n ele geçirilmesinden
sonra s›n›f savafl›m›n daha derinden ve keskin
yaflanaca¤›n›, bunun için halk y›¤›nlar›n›n bilincinin dönüfltürülmesi gerekti¤ini söyledi. Gerekli olan bir de¤il say›s›z kültür devrimiydi.
Mao Zedung “Proletarya diktatörlü¤ü alt›nda devrimin sürdürülmesi” konusunda
oldukça zengin teorik görüfller ve yarat›c›
pratikler ortaya koymufltur. Sovyetler Birli¤i’nde Stalin’in ölümünün ard›ndan iktidar› ele
geçiren burjuvaziye ve onlar›n modern revizyonist düflüncelerine karfl› amans›z bir savafl›m yürütmüfltür. Modern revizyonizmin devlet ve devrim, proletarya diktatörlü¤ü ve kapitalist yol ile sosyalist yol mücadelesi konusunda büyük bir ideolojik mücadele vererek
halk y›¤›nlar›n› bu düflmana karfl› uyarm›flt›r.
Mao Zedung yoldafl büyük yenilgiler ya-
Rus Devrimi’nin deneyimlerinden ö¤renerek
Çin’de sosyalizmin inflas›na at›ld›. Çin’de devrimin gerçekleflmesi ile burjuvazinin ortadan
kalkmad›¤›n›, binlerce y›ll›k geleneklerin insan
ruhunda derin izler b›rakt›¤›n›, bunun yap›lacak say›s›z devrimle afl›labilece¤ini söyledi.
ÇKP’nin önderlik etti¤i ve modern Çin’in yarat›lmas›nda temel çizgileri belirledi. ÇKP önderli¤inde Çin Halk Cumhuriyeti mucizeler
yaratarak sanayide ve üretimde büyük at›l›mlar gerçeklefltirdi.1950’lerden itibaren ortaya
ç›kan burjuva fikirlere karfl› “Çin’in sosyalist
yolu mu kapitalist yolu mu tutaca¤› henüz netleflmemifltir” diyerek geri dönüfllere dikkat çekti.
Mao Zedung felsefe alan›nda çeliflki yasas›na dair ortaya koydu¤u görüfller ile Marksizm-Leninizm’e önemli katk›larda bulundu.
Felsefe, ekonomi ve bilimsel sosyalizme katk›lar› ile Maoizm’i yaratt›.
Mao Zedung, tüm yaflam› boyunca burjuva fikirlere karfl› büyük bir savafl verdi. ÇKP
önderli¤inde yürüttü¤ü Büyük Proleter Kültür Devrimi ile Çin halk›n› bu savafl›m›n merkezine koydu. “Burjuva karargâhlar›
bombalay›n” fliar› ile ÇKP içindeki burjuva
fikirlere karfl› savafl›m›n fitilini ateflledi. Bu,
tarihte ilk defa yaflanan bir olayd›. Tarihte ilk
defa iktidar› elinde tutan bir parti kendini
halk y›¤›nlar›n›n denetimine, elefltirisine ve
flamas›na ve birçok kez muhalefette kalmas›na ra¤men halk kitlelerine olan güvenini asla
yitirmedi. Onlara karfl› duydu¤u sonsuz güveni onlar›n gücü ile her türlü mucizenin yarat›laca¤›na dair besledi¤i inanc› tüm yaflam›
boyunca canl› tuttu. Çin halk›, Mao yoldafl›
yüre¤ine alarak onun bu inanc›n› karfl›l›ks›z
b›rakmad›. Tarihi yaratan›n kitleler oldu¤u
bilincini daima diri tuttu. Halk kendisini anlayan, kendi ç›karlar› için onlarla beraber dövüflenleri asla yaln›z b›rakmamakta.
Ülkemizde yaflanan toplumsal geliflmeler
de bunun böyle oldu¤unu do¤rulamaktad›r.
Emekçiler, ezilenler daha iyi bir yaflam, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm için büyük bedeller ödeyerek nice de¤erler yaratmas›n› bilmifllerdir. Deniz Gezmifller, Mahir Çayanlar ve ‹brahim
Kaypakkayalar aradan 40 y›l geçmifl olmas›na
ra¤men y›¤›nlar›n gönlünde, yüre¤inde yaflamaya devam etmektedir. Ülkemiz iflçi s›n›f›
zengin bir tarihi tecrübeye sahiptir. Kürt halk›
ulusal bask›ya, imha ve inkâra karfl› serhildanlar yaratarak de¤erlerini savunmufltur. Halk y›¤›nlar›n›n kahredici gücünü a盤a ç›karmak ve
örgütlemek bizim yetene¤imize ve çabam›za
ba¤l›d›r. Emekçiler, ezilenler kendisi için ödenen hiçbiri bedeli karfl›l›ks›z b›rakmam›flt›r.
Yeter ki bizde onlar›n sesi yank›lans›n. Bizim
sesimizin yank›lanmas› uzun sürmeyecektir!
Parti içinde ortaya ç›kan
fikir ayr›klar›nda “birlik-mücadele ve daha üst düzeyde
birlik” ilkesini uygulayarak
birli¤in gelifltirilmesine öncülük etti.
l›flma kültürü haline geldi. Savafl sanat›n› büyük bir ustal›kla uygulayarak bunu savafl içinde derinlefltiren Mao yoldafl Halk Savafl› teorisini gelifltirdi.
“Burjuva karargâhlar›
bombalay›n”
Parti içinde ortaya ç›kan fikir ayr›l›klar›nda “birlik-mücadele ve daha üst düzey-
1 May›s Mahallesi gecekondu flehitleri
K›rlarda yaflanan yoksulluktan kaçarak geçimini sa¤layabilmek amac›yla ‹stanbul’a gelen emekçilerin yerleflti¤i bir semt olan 1 May›s Mahallesi 2 Eylül 1977’de devletin azg›n sald›r›s›na sahne oldu. Bafllar›n› sokmak için binbir emekle yapt›klar› gecekondular›
y›k›lmak istenince direnifle geçen emekçi 1 May›s Mahallesi halk› devletin cop ve panzerleri ile karfl› karfl›ya geldi.
Gecekondu halk› devrimcilerle birlikte omuz omuza vererek mücadele ederken tarihe bir miras b›rak›yordu. Partizanlar›n halkla birlikte emekçilerle iç içe çat›flt›¤› direnifl
s›ras›nda yüzlerce insan gözalt›na al›nd›. TKP/ML militanlar› Hüseyin Çaparo¤lu, Hüseyin Aslan, Hasan Y›ld›r›m, Cuma Gül, ‹smail Poyraz olmak üzere toplam 10 kifli
flehit düfltü. Dönemin ‹stanbul Valisi Nam›k Kemal bütün bu olanlar karfl›s›nda “Güvenlik kuvvetlerine karfl› giriflilen bu sald›r›lar› esefle karfl›l›yorum” aç›klamas› ile devletin
emekçilere yönelik yaklafl›m› da ortaya koyuyordu. Direnifl s›ras›nda flehit düflenlerden
Dersim Nazimiye do¤umlu Hüseyin Aslan Akbank Bomanti flubesinde müstahdem olarak çal›fl›yordu. Cuma Gül 1944 Gaziantep, ‹smail Poyraz 1948 Dersim Pülümür Tasni
köyü, Hüseyin Çaparo¤lu Malatya do¤umluydu.
Pusula
Devrimci savafl bilinçli öznelerle kazan›l›r!
Kadro ve militanlar›n ideolojik-teorik ve politik bak›mdan yetersizliklerle dolu olmas›› gündemimizdeki meselelerin bafl›nda gelmektedir. Bu sorunla karfl› karfl›ya kalmak do¤ald›r ki, faaliyetin bütününü etkilemektedir.
S›n›f mücadelesi özü itibariyle politik bir mücadeledir. Ezilenlerin egemen s›n›flara karfl› komünist parti önderli¤inde yürüttükleri politik iktidar›
alma savafl›d›r. Bu savaflta parti, kadro
ve militanlar› arac›l›¤›yla kitlelere ulafl›r, kitleleri örgütler ve onlara yol gösterir. Kadro ve militanlar kitlelerle
parti aras›ndaki iletken tel görevini
görmektedirler. Bunun içindir ki, kadro ve militanlar›n ideolojik durufllar›,
teorik birikimleri, politik seviyeleri,
örgütleme yetenekleri belirleyici
önemdedir.
Bu noktada politikaya ilgisizlik,
bahsini etti¤imiz sorunun ana halkas›n›
oluflturmaktad›r. Çünkü asgari ölçülerde bir kadro ve militan tipi yaratman›n ilk dura¤› politikaya gösterilen
ilgidir. Bu ilgi olmad›¤› sürece ideolojik-teorik-örgütsel bak›mdan geliflme
yoluna girilemez.
de birlik” ilkesini uygulayarak birli¤in gelifltirilmesine öncülük etti. Mao Zedung yoldafl›n savundu¤u görüfller ÇKP içerisinde uzun
süre az›nl›kta kalmas›na ra¤men büyük bir
sab›rla iki çizgi mücadelesi yürüterek ÇKP’ye
do¤ru çizgiyi gösterdi. O tüm bunlar› savafl›n
içinde yer alarak savafl içinde kadrolar› e¤iterek yapt›. Toplu ayaklanma teorilerine, köylülü¤ü küçümseyen anlay›fllara karfl› iflçi s›n›f›n›n önderli¤inde köylülerin temel gücü
oluflturdu¤u ve iktidar›n k›rlardan flehirlere
parça parça ele geçirildi¤i Halk Savafl› teorisini savundu. Mao Zedung yoldafl›n yaflam›
savafl›n savaflarak ö¤renilece¤i ilkesinin Çin
Devrimi ve Çin halk› özgülünde somut bir
örne¤idir. Çin Devrimi’ne dair tüm düflünceleri, gerilla ordular›n›n bafl›nda da¤lar›n dondurucu so¤u¤unda, vadilerin uçsuz bucaks›z
bozk›r›nda gelifltirdi.
ÇKP’nin önderlik etti¤i Halk Savafl›, 1949
y›l›nda zafere ulaflarak Çin Halk Cumhuriyeti
ilan edildi. Ancak Mao Zedung Çin’de sosyalizme yürüyüflün yeni bafllad›¤›na dikkat çekti.
Politikaya neden ilgi göstermek
gerekiyor? Çünkü s›n›f savafl›n›n kendisi politiktir. Ezilenlerin ezen s›n›flara
karfl› bafllatt›¤› hareketin, kendili¤inden kalk›flmalar›n, öfke patlamalar›n›n,
komünist parti önderli¤inde belli bir
plan ve program etraf›nda bilinçli bir
eyleme dönüflmesidir ve bafllang›c›ndan sonuna kadar politik bir süreç yaflanmaktad›r. Bu politik süreci yöneten, yönlendiren politik özneler olmadan süreç ilerleyebilir mi? Komünist
parti ve bilinçli kadrolar› olmadan kitlelerin öfke patlamalar›n›n bilinçli ve
iktidar hedefli bir mücadeleye dönüflemeyece¤ini s›n›f mücadelesinin tarihsel
sürecinden ö¤rendik ve bugün de ö¤renmeye devam ediyoruz. Demek
oluyor ki politik süreç ancak ve ancak
bu sürecin bilincinde olan politik özneler üzerinden flekillenir. Politik sürecin fark›nda olan, s›n›f savafl›n›n yasalar›n› kavrayan, MLM’yi eylem k›lavuzu olarak kavrayabilen bilinçli unsurlarla bu süreç örülebilir.
Nihayetinde politikaya ilgisizlik,
politik özne olma bilincinden uzakl›k,
kitlelere yabanc›l›k bir sonuçtur. Bu
sonucun da bir sürecin ürünü oldu¤u
aç›kt›r. S›n›f savafl›n›n uzun süredir devam eden dura¤an seyri bu durumun
as›l kayna¤›d›r. Kitle hareketlerinin dibe vurdu¤u, kazan›lan mevzilerin kaybedildi¤i, devrimci komünist örgütlenmelerin kan kaybetti¤i bir ortamda
kadro ve militan yap›s›nda bozulma ve
dejenerasyon kaç›n›lmaz olarak yaflanmaktad›r. Kadro ve militanlardaki bozulma s›n›f savafl›n›n sorunlar›na, politik-teorik meselelere ilgisizlik, kitlelere
güvensizlik, kitlelerden uzaklaflmak,
parti iflleyifline uymayarak bu iflleyifli
bozmak, mücadelenin baflar›s› için partinin zorunlu oldu¤una kuflkuyla yaklaflmak, yoldafll›k iliflkilerinde yozlaflmak olarak kendini göstermektedir.
Bu noktadan sonra devrim ve sosyalizm davas›na inançs›zl›k, kitlelere güvensizlik, partiye kuflkuyla yaklaflmak
sürece damgas›n› vurmaya bafllar. Dolay›s›yla da kitleleri örgütlemek,
devrim mücadelesini baflar›ya
ulaflt›rmak hedefi soyut bir projeye dönüflür. Nitelikli kadrolar›n kayb›n› telafi edecek, yeni kadrolar ortaya ç›karacak, bofllu¤u dolduracak bir
dalgan›n olmay›fl›yla birlikte sorun
kangren halini almaya bafllar. S›n›f savafl›n›n gerilemesine paralel artan toplumsal çürüme ve yozlaflmadan kaynakl› oldukça sorunlu ve deforme olmufl kiflilikler, faaliyetçi profilleri müca-
dele saflar›na dolmaya bafllar. Bu faaliyetçileri flekillendirip yeniden kal›ba
dökecek politik atmosferin ve bununla
eflgüdümlü uygulanan bir e¤itim politikas›n›n olmamas›ndan dolay› sorun büyümektedir.
Sonuç itibariyle s›n›f mücadelesindeki gerilemenin ve artan toplumsal
çürümenin objektif bir sonucuyla karfl› karfl›yay›z. Tablonun k›sa sürede de¤iflmesi mümkün de¤ildir. S›n›f savafl›n›n keskinleflmesine, kitle hareketlenmelerinin geliflmesine, partinin bu süreci yakalama yetene¤ine ba¤l›d›r her
fley. Süreç yakaland›¤›, parti, kitleleri
kucaklayacak taktik politikalar belirledi¤i ve uygulanmas› için kadrolar›n› seferber etti¤i taktirde çözüm yoluna da
girilmifl demektir.
Bu anlamda da politikaya ilgisizli¤in
yakalanacak ilk halka oldu¤unu belirttik. Devrimcili¤in k›stas›n› oluflturan
temel bir sorundur bu. Bir devrimci
“politik bir öznedir ya da hiçbir fleydir” mesele gayet aç›kt›r. Bugünün faaliyetçileri politik bir s›fatla kitlelerin
karfl›s›na ç›kmakta, çeflitli görev ve sorumluluklar tafl›maktad›rlar. Buna karfl›n bu faaliyetçilerin ço¤u ald›klar› görev ve sorumluluklar›n alt›nda ezilmektedir. Birço¤u kitleler taraf›ndan
politik s›fatla tan›nmaktan çok gazete
da¤›tan, afifl yapan, bildiri, bilet da¤›tan,
eylemden eyleme koflan gençler ola-
Kavgada
ölümsüzleflenler!
2 Eylül günü iflkenceci polis Fikret Çetin’in
cezaland›r›lmas› eyleminden 1.5 saat sonra ‹zmir’in Hatay semtinde Arap Deresi mevkiinde
arama yapan polis ekipleri ile karfl›laflt›lar. Burada polisle girdikleri çat›flmada ‹brahim Kara
olay yerinde flehit düflerken Ali Geçgel sa¤
olarak yakaland›ktan sonra polis taraf›ndan katledildi. Olaydan sonra abisi Ali Geçgel’in ölüm
haberini duyup cenazeyi almak için ‹zmir’e giden
Munzur Geçgel gözalt›na al›n›r. U¤rad›¤› iflkenceler sonucu flehit düfler.
‹brahim Kara; Erzincan’›n Refahiye ilçesi Resulo¤lu köyünde dünyaya geldi.
Yoksulluktan kaynakl› ancak
ilkokulu bitirmifl, sonras›nda
çal›flmak zorunda kalm›flt›.
‹nflaatlarda ve fabrikalarda
çal›flt›¤› s›rada Proletarya
Partisi’nin düflünceleri ile tan›flt›.1980 y›l›nda
parti üyesi olan ‹brahim Kara ayn› zamanda ‹stanbul Anadolu yakas› T‹KKO komutanlar›ndand›.
Daha sonra faaliyet yürüttü¤ü ‹zmir’de 2 Eylül 1980’de devletin kolluk güçleri ile girdikleri
çat›flmada Ali Geçgel’le birlikte flehit düfltüler.
Ali Geçgel; Tunceli’nin
Mazgirt ilçesinin Göktepe
köyünde yoksul bir köylü ailesinin çocu¤u olarak dünyaya geldi. 1975’te mücadeleye
bafllayarak Proletarya Partisi’nin I. Konferans›ndan sonra parti üyesi olan Ali Geçgel
flehit düfltü¤ü 1980 y›l›na kadar bu görevini lay›k›yla yürüttü.
Munzur Geçgel; Proletarya Partisi’nin taraftar›
olan Munzur Geçgel üzerine
at›lmak istenen suçlar› kabul
etmez. Onun bu direngenli¤ini sindiremeyen iflkenceciler onu katleder.
Pir Hasan Kulaç
1981’in Eylül ay›nda Dersim’de “ Savafl
var savafla gidiyoruz” diyen Bolu ve
Kayseri hava indirme
tugaylar› da dâhil özel
yetifltirilmifl elemanlar› ile 20 bini aflk›n askeri gücünü Dersim’e
y›¤an devlet bölgenin dört bir yan›n› kuflatt›. 5
Eylül 1981’de Ovac›k Mercanlar mevkiinde kendi köylerine yak›n bir ormanda bulunan Pir Hasan Kulaç ve yoldafllar› çembere al›nd›. Helikopterlerle gerillalar› kuflatan devlet güçleri ile yaflanan çat›flma sonucu parti üyesi Pir Hasan Kulaç flehit düflerken di¤er gerillalar tutsak düfltü.
Dersim Ovac›k ilçesi Yaz›ören köyünde
dünyaya gelen Pir Hasan Kulaç ailesinin ekonomik durumunun kötü olmas› nedeni ile okuluna
devam edememifl ‹stanbul’a göç ederek burada
iflçi olarak çal›flm›flt›r. Bu s›rada Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile tan›flan Pir Hasan Kulaç,
direnifli ve kararl›l›¤›n› miras b›rakm›flt›r.
rak tan›nmaktad›rlar. Bu kitlelerin suçu veya yanl›fl› de¤il, onlarla kurulan
iliflkinin do¤al sonucudur. Onlar bizi
nas›l görüyorlarsa öyle tan›ml›yorlar.
Onlar bizi sadece gazete da¤›t›rken,
bilet satarken, eylemden eyleme kofltururken görüyorlar. Bizi sorunlar›yla
ilgilenirken görmüyorlar, içinde bulunduklar› duruma dair araflt›rma inceleme yaparken görmüyorlar, ülke ve
dünya sorunlar› üzerine tart›fl›rken
görmüyorlar, s›n›f mücadelesinin gündemlerine iliflkin tutum, tav›r gelifltirirken görmüyorlar… Yani k›sacas› onlar
bizi iyi izliyorlar, nas›l görüyorlarsa öyle adland›r›yorlar. Ve flunu unutmayal›m kitleler iyi gözlemlerler!
O zaman flu sorular› sormak gerekir; kitlelerin sorunlar›yla ilgilenmeyen, nas›l bir örgütlenme yürütece¤ine
kafa yormayan bir devrimci olabilir
mi? Egemen s›n›flar›n ezilenlere karfl›
gelifltirdi¤i politikalar›n fark›nda olmayan bir devrimci olabilir mi? MLM’yi
ö¤renip kavrama çabas› göstermeyen
bunun için araflt›rma ve inceleme yapmayan bir devrimci olabilir mi? Kitlelerin yaflamlar›na, sorunlar›na yabanc›,
kitle hareketlerinden uzak duran bir
devrimci olabilir mi?
Mesele gayet aç›kt›r; devrimci
olup olmad›¤›m›z meselesidir. Kitleleri
örgütleme ifli bir politika, kitleleri savaflt›rmak bir politika oldu¤una göre,
politikay› uygulamaya çal›flan›n bu politikan›n bilincinde etkin bir özne olmas› flartt›r. Kitlelerin sorunlar›n›n fark›nda olan, egemen s›n›f›n sald›r›lar›na
karfl› tav›r alan ve kitlelerin de bu tavr› almas› için örgütleme çal›flmas› yürüten, devrim davas›n› yaflam ve iliflkilerinin merkezine oturtan bilinçli öznelere ihtiyaç vard›r. Bu yarat›lam›yorsa e¤er bir özneden çok edilgen bir
nesneden bahsedilebilir. Edilgen
olan, nesneleflmifl bireylerle de devrimci faaliyet örülemez. Böylesi faaliyetçilerin kitleler karfl›s›nda sayg›nl›¤›,
otoritesi ve ikna gücü olmaz. Bu özellikleri tafl›mayanlara kitleler güven
duymaz.
Bu tablo kolektif ve bireysel müdahalelerle de¤iflir ancak. S›n›f mücadelesinin gittikçe ›s›nan atmosferi, h›zland›r›c› bir etki yaratacakt›r. Faaliyetçiler bu atmosfer içerisinde flekillenecek, de¤iflip dönüfleceklerdir. Bu sürece uyum sa¤layanlar kal›plar› parçalayarak geliflme yoluna girecek, sürecin
gerisinde kalanlar ise eleneceklerdir.
Bu her zaman böyle olmufltur. Faaliyetçiler s›n›f mücadelesinin sorunlar›na ilgi göstermeye bafllad›kça, kitlelerle iliflkilerini gelifltirdikçe özne olma
bilincini de kazanmaya bafllayacaklard›r. Kitlelerin ve pratik sürecin ihtiyaçlar›na yan›t olma zorunlulu¤u bunu
dayatacakt›r.
Göğün yarısı
İşçi-köylü 12
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Bitlis Hapishanesi’nde kad›n tutuklulara taciz
Van TUYAD-DER, yapt›¤› bir
aç›klama ile Bitlis E Tipi, Van F Tipi ve Erzurum H Tipi hapishanelerinde tutsaklara yap›lan bask›lar›n artt›¤›na dikkat çekti ve Bitlis E Tipi Hapishanesi’nde kad›n tutsaklar›n erkek
gardiyanlar taraf›ndan taciz edildi¤ini
ifade etti.
Dernek Baflkan› Adil Kotay yapt›¤› aç›klamada, Bitlis E Tipi Hapishanesi’nin a¤›rl›kl› olarak itirafç›lar›n götürüldü¤ü bir hapishane olarak bilindi-
¤ini belirtti. Burada bulunan siyasi tutsaklara sindirme ve teslim alma ad› alt›nda psikolojik bask› ve açl›kla terbiye
etme mant›¤› ile yaklafl›ld›¤›n› belirten
Kotay, bugüne kadar birçok hapishanede ayn› yöntemlerin uyguland›¤›na,
ancak hiçbir zaman baflar›ya ulafl›lamad›¤›na dikkat çekti. Kotay, ayr›ca Bitlis
E Tipi Hapishane idaresinin özellikle
kad›n tutsaklara yönelik uygulamalar›n›n ahlak kurallar›n› zorlad›¤›n› belirtti. Kad›n tutsaklar›n aileleri Hapisha-
Kumal›k yayg›nlafl›yor...
Egemenler taraf›ndan her alanda
yaflanan önemli geliflmelerden bahsedilirken örnek verilen konulardan
biri de kad›n haklar›d›r. Ancak bu
söylemlere ra¤men yaflananlar, örne¤in kumal›k sistemindeki art›fl
gerçekleri görmemizi sa¤lamaktad›r.
Son dönemlerde yap›lan istatistiklere göre ülkemizde kad›nlar›n yüzde
5’i hala ailesi taraf›ndan kuma olarak
veriliyor.
Hakkari’de bulunan ve 3 bin üyesi olan Göz Nuru Kad›n Evi’nin
bu konu ile ilgili yapt›¤› araflt›rma da
bu anlamda önemli. Kad›n Evi sorumlusu Ayfer Koparan, yapt›¤›
yaz›l› aç›klamada, bölgede kad›nlar›n
ekonomik gücü olmad›¤› için, fliddet
ve üzerlerine kuma getirilmesini kabul etmek zorunda kald›klar›n› belirterek bu sistemde yaflanan art›fla
dikkat çekti. Koparan, “Bizler Do¤u
ve Güneydo¤u Anadolu Bölgesi’ndeki çifte evliliklere karfl› ç›k›yoruz.
Özellikle bölgemizde çift evlilik oran›nda art›fllar var. Kad›nlar›m›z ekonomik güçleri olmad›¤› için bu evlilikleri kabul etmek zorunda kal›yorlar. Biz kad›nlar›m›z›n kendi ayaklar›
üzerinde durmalar› ve haklar›n› arayabilmeleri için kendilerini bilgilendiriyor ve meslek sahibi yapmaya çal›fl›yoruz” dedi.
Bölgede kad›nlar›n afliret sistemi nedeniyle üstüne kuma geldikten
sonra boflanamad›¤›n› da vurgulayan
Koparan, ekonomik özgürlü¤ün elde
edilmesinin, kad›n›n boflanabilmesine
olanak sa¤lad›¤›n› belirtti. Koparan,
flunlar› kaydetti:
“Kad›n daha fazla çal›flmaya bafllad›ktan sonra kendi ayaklar› üzerinde durabiliyor ve yaflad›¤› fliddete
karfl› ç›k›p boflanabiliyor. Biz kad›n-
Sistemin en önemli hedeflerinden
birini kad›nlar oluflturur. Çünkü onlar
da bilir ki, kad›nlar› mücadelenin d›fl›nda
tutmak; toplumun yar›s›ndan fazlas›n›
sistemin yarar›na saf d›fl› b›rakmakt›r.
Bu nedenle de sistemin en önemli dayanaklar›ndan biri olan erkek egemen düflünce sistemine, kad›nlar› da dahil etmek gerekir.
Böylelikle, kad›n›n yerinin evi oldu¤u, bütün görevinin “çocuk bak›m›”,
“ev iflleri”, “kocas›n› memnun et-
Dilber Özer
davas›nda
beraat
mek” vs. oldu¤u; hatta kad›nlar›n “yar›m ak›ll›” oldu¤u, kocas›n›n “sözünden d›flar› ç›kmamas›” gerekti¤i kad›nlara bizzat kad›nlar taraf›ndan ö¤retilir. Anneler k›zlar›na, evlili¤ini sürdürebilmek için “her fleye” katlanmas› gerekti¤ini ö¤retirken, evlilikten sonra
kaynanalar da hemcinsleri olan gelinlerine fliddetin her türlüsünü reva görürler.
Erkeklerin evlilik öncesi ve hatta evlilik
s›ras›nda yaflad›¤› cinsel deneyimler
“erkekli¤in flan›” olarak “gurur vesi-
lar çal›flarak bu zihniyetle mücadele
edebiliriz. Erkekler 8 çocu¤un üzerine, 16 yafl›ndaki bilinçsiz k›z çocuklar›n› sat›n alarak kendilerine efl ediyorlar. Erkek, çocu¤u olmuyorsa bunu kad›na mal ederek baflka bir evlilik yap›yor. Bölgede genç kad›nlar
okumad›klar› için yafll› erkeklerle evleniyorlar. Biz kad›nlar›n bilinçlenmesi ve ifl sahibi olmas› için onlara
destek sunmaya devam edece¤iz. fiu
anda 3 bin kad›n üyemiz bulunuyor.
Bunlar›n ço¤u, açt›¤›m›z ifl yerlerinde
çal›flarak kendi ayaklar› üzerinde duruyor. Çal›flmalar›m›z› kararl› bir flekilde sürdürece¤iz.”
Kad›nlar›n 盤l›¤›...
Konu ile ilgili ‹zmir’de yaflayan
kad›nlardan görüfl alan D‹HA’n›n
yapt›¤› araflt›rma da onlarca kad›n›n
盤l›¤›n› buluflturuyor. Örne¤in kuma
ve berdeli birarada yaflayan binlerce
kad›ndan biri olan 46 yafl›ndaki Hatice Söyler, hem üzerine kuma getirilmesine hem de 12 yafl›ndaki k›z›n›n eflinin yeni efline karfl›l›k berdel
verilmesine katlanmak zorunda kalm›fl.
55 yafl›ndaki Nure Akan ise, 31
y›ll›k eflinin fliddetine ve üzerine kuma getirmesine dayanamayarak mal›
mülkü b›rakarak ‹zmir’e kaçm›fl. 31
y›ll›k evli oldu¤u efli Ramazan
Akan’›n 5 y›l önce “Art›k sen yaflland›n gidecek yerin varsa git,
yoksa otur oturdu¤un yerde
ben baflkas›yla evleniyorum”
dedi¤ini ve bir hafta sonra baflka bir
kad›n getirdi¤ini söyleyen Nure
Akan, çocuklar›n› da alarak ‹zmir’in
Kadifekale semtine tafl›nd›. Eflinin
üzerine kuma getirmesi ve uygulad›¤› fiziki, sözlü fliddetten kaçarcas›na
Mardin’i terk etmek zorunda kald›¤›n› anlatan Akan “31 senenin ard›ndan üzerime kuma getirip ‘baban›n
evine git’ diyor, fiziki, sözlü fliddet
uyguluyor. Ben bunca sene emek
verdim, y›llarca bütün ailesine bakt›m, saçlar›m› a¤artt›m. Onun için
yapmad›¤›m fedakarl›k kalmad›. Bu
KESK eski Genel Sekreteri
Sevil Erol yafl
fla
am›n› yitirdi
KESK Kurucu Üyesi ve KESK
Eski Genel Sekreteri Figen Sevil
Erol 15 ayd›r mücadele etti¤i pankreas kanserine yenik düflerek 8
A¤ustos 2008 tarihinde memleketi
olun Siverek’te yaflam›n› yitirdi.
1968 y›l›nda fianl›urfa’n›n Siverek
‹lçesi’nde dünyaya gelen Erol, ilkö¤retimi Siverek’te, Sa¤l›k Meslek Lisesi’ni ise fianl›urfa’da okudu. 1986 y›-
lesi” yap›l›rken, kad›n›n namusunun ne
kadar önemli oldu¤u, bekâretin bir k›z›n
“en önemli” hazinesi oldu¤u, onu kaybetti¤inde bütün namusun da kaybedilece¤i bizzat kad›nlar taraf›ndan kad›nlara
dikte ettirilir. “Namusunu kaybetti¤ini”
düflündü¤ü gelini ya da k›z›n› öldürmesi
için o¤lunun eline silah› veren ço¤u zaman yine kad›nlard›r ne yaz›k ki.
Dilber Özer davas›nda verilen beraat karar› da bu durumu ve vahametini
ortaya sermesi aç›s›ndan çok önemlidir.
Çünkü bu kez bir töre cinayeti, kendileri de birer kad›n olan mahkeme heyeti
taraf›ndan aklanm›flt›r. Dilber Özer,
henüz 17 yafl›nda imam nikah›yla evlendirildi¤i Murat K›z›ltan ile 6 ay evli
kald›ktan sonra 18 Ocak 2007 günü
evinde bafl›ndan vurulmufl halde bulunmufltu. Özer’in ailesi, k›zlar›n› öldürdü¤ü gerekçesiyle Murat K›z›ltan, kaynanas› Zübeyde K›z›ltan ve kayn› Hüsnü
K›z›ltan aleyhine dava açm›flt›. ‹ddianamede, Dilber Özer’in bakire olmad›¤›
gerekçesiyle efli ve eflinin ailesi taraf›ndan öldürüldü¤ü iddia ediliyor. Özer’in
solak olmas› ve sa¤ flaka¤›ndan vurulmufl olmas› da bu iddialar› destekliyordu. Ancak ço¤unlu¤u kad›nlardan oluflan mahkeme heyeti, “Murat K›z›ltan’›n,
bakire ç›kmad›¤› halde töreler gere¤i
kar›s›n› babas›n›n evine göndermedi¤ini” gerekçe göstererek adeta ödüllendi-
çoluk çocukla nereye giderim, babam›n evine nas›l dönerim? Ne yapaca¤›m› düflünüyordum, çaresiz 4 çocu¤umla Kadifekale’ye geldim” diye
konufltu.
Yetkililerin kad›n erkek eflitli¤i
var söylemlerine inanmad›¤›n› ve
kendi yaflad›¤› yaflam›n kad›nlar›n
ezilmesine bir örnek oldu¤unu söyleyen Akan, yaflad›klar›n› flöyle anlatt›: “Bu sözler bana samimi gelmiyor.
Ben ve çevremdeki kad›nlar›n yaflad›klar›n› biliyorum, görüyorum. Kuma kad›na da k›zam›yorum. Ailesi
vermiflse yapmak zorunda, baflka seçene¤i yok. E¤itimin u¤ramad›¤› köylerde kad›nlar bilinçten yoksun. Ben
kuma olmay› kabul etmedim ve çocuklar›mla köyümü terk edip kaçt›m” diyen Akan, binlerce kad›n›n
ayn› durumda oldu¤unu söyledi.
‹zmir Menemen’de oturan
Hatice Söyler ise hem üzerine kuma getirilmesine hem de 12 yafl›ndaki k›z›n›n eflinin yeni efline karfl›l›k
berdel verilmesine katlanmak zorunda kald›¤›n› anlatt›. Gidecek yeri olmad›¤› için k›z› yafl›ndaki kumas› ile 11
y›ld›r ayn› evde yaflamak zorunda kald›¤›n› dile getiren Söyler, yaflad›klar›n›
flu flekilde anlatt›: “Evlili¤im süresince
sürekli fliddet gördüm. En sonunda
l›nda hemflire olarak ‹stanbul’da göreve bafllad›. 1990 y›l›ndan itibaren
kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinde aktif olarak görev ald›.
1993–1996 y›llar› aras›nda 3 dönem
KESK MYK ve GYK üyeli¤i görevinde bulundu. 1999 y›l›nda tutuklanarak, 4 ay hapishanede kald›. Defalarca gözalt›na al›nan, çeflitli bask›lara ve
sürgün uygulamalar›na maruz kalan
Erol, 3 Kas›m 2002 seçimlerinde DEHAP’tan Adana 1. s›ra milletvekilli
aday› oldu. 22 Temmuz 2008 seçimlerinde de “Bin Umut” aday›yd›. Ancak adayl›¤› kesinleflti¤i günlerde
pankreas kanserine yakaland›¤› için
çekildi. 15 ayd›r çeflitli hastanelerde
kanser tedavisi gören Erol mücadelelerle dolu olan örnek yaflam›n› hastal›¤›na yenik düflerek yitirdi.
Siyasal ve kamusal alanda erke¤in
gerisinde b›rak›lan kad›n kimli¤ini kabullenmeyerek kamu emekçilerinin
s›n›f mücadelesinde ve Kürt özgürlük
rip davadan beraat ettirdi. Sadece mahkeme baflkan› U¤ur Akbulut, san›klar›n
Dilber Özer’i fliddet ve bask› yoluyla intihara sürükledi¤ini ve bu nedenle cinayet ifllemifl olduklar›n› belirterek karara
muhalefet flerhi koydu.
Burjuva hukukunun namus cinayetlerini aklamas›, uygulad›¤› ceza indirimleri vs. ile adeta teflvik etmesi asl›nda ilk
kez olmuyor. Ancak her konuda oldu¤u
gibi kad›na bak›fl› ve özellikle namus
meselesi konusunda da burjuva ahlak›n›n ne kadar ikiyüzlü ve çifte standartl›
oldu¤u biliniyor. Bir yandan halka, feodal namus ve töre anlay›fl›n› dayatan
sistem, bir yandan da kendi yozlaflm›fl
yaflam tarz›n› halk›n gözüne sokmaktan
çekinmiyor. Gündüz kad›n programlar›nda, stüdyoda ya da ekran bafl›nda namusunu kocas›na-babas›na emanet etmifl, insan olarak, acizli¤ine inand›r›lm›fl,
kendi ayaklar› üzerinde duramayan kad›n, bilmem kaç›nc› birlikteli¤inden olma gayr› meflru çocu¤unu do¤uran bir
medya maymununu alk›fll›yor. Gerici
de¤er yarg›lar› içine hapsedilmeye çal›fl›lan emekçi s›n›f›n kad›n› için infaz nedeni olabilecek bir durumu, burjuva kad›n›
herkesin gözü önünde alabildi¤ince yozlaflt›rarak yafl›yor. Egemen s›n›flar kendi
namussuzluklar›n› temizlemek için,
emekçi halk›n kad›nlar›n› kurban ediyor!
Yorumsuz...
dayanamad›m ve bir gün babam›n evine kaçt›m. Babam›n evindeyken eflim
üzerime kuma getirmifl, ailemi arayarak ‘k›z›n›z› ne yap›yorsan›z yap›n’ dedi. Ben bunu ö¤renince çocuklar›m›
almaya gittim, art›k o evde kalamam
dedim. Ancak eflimin ailesi çocuklar›m› vermedi. Ailem de ‘kocand›r art›k
bizim yan›m›za gelemezsin katlanmak
zorundas›n’ dedi. Polise gittim, çeflitli
derneklere baflvurdum kimse yard›mc› olmad›. Çocuklar›m için mecburen o adam›n yan›na dönmek zorunda kald›m.”
Hatice Söyler’in efli taraf›ndan
berdel karfl›l›¤› kuma getirilen Sezen Ak›n’›n hayat› da ayr› bir dram.
Anne ve babas› küçük yaflta ölen ve
kardeflleri taraf›ndan büyütülen
Ak›n, 14 yafl›ndayken berdel karfl›l›¤›
kuma olarak verildi. Abileri taraf›ndan babas› yafl›ndaki evli 5 çocuklu
Necmettin Söyler’e sorgusuz sualsiz
verilen Ak›n, flunlar› dile getirdi:
“Nikah›m olmad›¤› için çocuklar›
Hatice ablan›n üzerine kay›t ettik.
Çocuklar›m bana abla diyor. Yaflad›klar›m bununla da s›n›rl› de¤il. Eflim
benim üzerime de üçüncü kumay›
getirdi. Böyle bir yaflam› biz seçmedik. Sadece yaflamak zorunda kald›k.”
(H. Merkezi)
mücadelesinde önemli görevler üstlenerek önderleflen Erol’un zamans›z
ölümü herkesi derinden üzdü.
Sevil Erol için memleketi fianl›urfa’n›n Siverek ‹lçesi’nde 10 A¤ustos günü düzenlenen cenaze töreni’ne baflta Türkiye Kürdistan› olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinden kat›l›m gerçekleflti. Sevil Erol’un
yeflil, sar›, k›rm›z› renklerle bezenen
tabutu Siverek Sulu Camii’ne getirildi. Erol’un cenazesi ö¤len saatlerinde k›l›nan namaz›n ard›ndan Siverek
Asri Mezarl›¤›’na binlerce kiflinin kat›ld›¤› yürüyüfl ile götürüldü. Cenazenin tafl›nd›¤› arac›n önünde
Erol’un posteri kad›nlar taraf›ndan
tafl›nd›.
Cenaze defin ifllemlerinin ard›ndan DTP Eflbaflkan› Emine Ayna,
Erol’un mezar› bafl›nda yapt›¤› konuflmada, Erol’un Kürt özgürlük
mücadelesi, sendikal mücadele ve
cins mücadelesi verdi¤ini belirtti.
Zihnet Mersin… Efli taraf›ndan s›k s›k dövülen, iflkence yap›lan ve eflinden boflanmak istemesinin “cezas›n›” yaflam› ile ödeyen yani ölümü “hak
eden” onlarca kad›ndan sadece biri. Boflanma taleplerinden aile büyüklerinin araya girmesiyle 4 kez
vazgeçirilen 24 yafl›ndaki Zihnet, 3 çocu¤unun gözleri önünde tabancayla vurularak öldürülmüfltü. Ailesinin geçimini sa¤lamak için evlere temizli¤e giden
Zihnet, kendisi istememesine ra¤men 17 yafl›ndayken Alaattin Mersin’le ailesinin zoruyla evlendirilmifl. Ve aralar›ndaki sorunlar sürekli büyümüfl. Alaattin Mersin efline sadece dayak atmakla kalmam›fl
Bu kad›n
ölümü
hakediyor!
aç b›rakma dahil çeflitli iflkenceler de yapm›fl. En
sonunda da onu tek kurflunla gö¤sünden vurarak
öldürmüfl. Zihnet’in katledilmesi ile ilgili davan›n
duruflmas›nda sadece eflinin de¤il, eflinin ailesinin
de katliamda parma¤› oldu¤u a盤a ç›kt›.
Alaattin Mersin’in “kasten adam öldürme” suçlamas›yla yarg›land›¤› davan›n dördüncü duruflmas›
‹zmir 1. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruflmaya tutuklu san›k Alaattin Mersin, Zihnet Mersin’in ailesi ÇHD Kad›n Çal›flma Grubu avukatlar›ndan Canan Uçar, Züleyha K›l›ç, ‹HD ‹zmir
fiubesi avukatlar›ndan Günefl K›rm›z›gül müdahil
olarak kat›ld›. Bir önceki celsede mahkeme müda-
nede kad›n ko¤ufllar›n›n olmas›na ra¤men kad›n gardiyanlar›n görevlendirilmedi¤ini söyleyerek, erkek gardiyanlar›n her 2 saate bir kad›n ko¤ufllar›n›n
kap›lar›n› ans›z›n açt›klar›n›, tutsaklar›
daha giyinmeden s›raya dizdiklerini,
d›flar› ç›kartt›klar›n› ve hakaret ettiklerini söylediler.
* ‹zmir Buca’da Mümine Gider
(24) isimli kad›n›n, birlikte yaflad›¤› Turgut Halil Silahç›’n›n (24) silah›yla kendini vurarak intihar etti¤i
iddia edildi.
Edinilen bilgiye göre, Buca’da
Mümine Gider isimli kad›n ruhsatl› tabanca ile bafl›ndan vuruldu.
Olay›n tek görgü tan›¤› olan Gider’in yaklafl›k 2 y›ld›r birlikte yaflad›¤› Turgut Halil Silahç›, banyoda oldu¤u s›rada Gider’in tabanca
ile kendisini bafl›ndan vurdu¤unu
öne sürdü. Silah sesinin ard›ndan
banyodan ç›kan Silahç›, Gider’i
yerde kanlar içinde bulunca olay›
sa¤l›k ekipleri ve polise haber verdi. Olay›n intihar m›, yoksa cinayet mi oldu¤u ise araflt›r›l›yor.
Ayna “Bu yoldafl›m›z› bugün topra¤a
vermenin ac›s›n› ve üzüntüsünü yafl›yoruz. Erol’un mücadelesinin sonucunda bugün Siverek’te binlerce
insan›n kat›ld›¤› onurlu ve görkemli
cenazesi mücadelemize ›fl›k tutacakt›r” dedi.
KESK Genel Baflkan› Sami Evren ise Erol’un sendikal mücadelede militan bir kiflili¤e sahip oldu¤unu
belirterek, “Kürt özgürlük mücadelesinde de direniflçi bir yönü vard›.
Erol, bugün yine bir beyaz güvercin
olarak Siverek’e uçtu. Sendikal mücadelede ve Kürt özgürlük hareketi
için verdi¤i emek bugün halk›n onu
sahiplenmesi ile ortaya ç›km›flt›r”
diye konufltu. DÖKH Merkez yöneticisi Zeynep Kaflan ise “Sevil arkadafl›m›z uzun y›llard›r sendikal
mücadele içerisinde özgür kad›n
ideolojisini yaymak için mücadele
eden bir yoldafl›m›zd›” dedi.
(H. Merkezi).
hil avukatlar taraf›ndan mahkemeye getirilmesi istenen Zihnet Mersin’in ‹zmir 13. Aile Mahkemesi’ne açt›¤› boflanma davas›n›n dilekçesi ve Diyarbak›r Cumhuriyet Savc›l›¤›’na eflinin ailesi taraf›ndan
iflkence gördü¤ü ve eflinin kendisini öldürmesi yönünde telkinleri oldu¤u yönündeki verdi¤i ifadeler
avukatlara verildi.
Duruflmada söz alan müdahil avukatlardan Canan Uçar, Zihnet Mersin’in ölmeden önce Diyarbak›r Cumhuriyet Savc›l›¤›’na verdi¤i ifadede ve ‹zmir
13. Aile Mahkemesi’ne açt›¤› boflanma davas› dilekçesindeki beyanlar›nda kay›npederi ve kaynanas› ve
kay›nlar›n›n efline kendisini öldürmesi yönünde telkinlerde bulundu¤unun aç›kça görüldü¤ünü belirtti.
Uçar, “Kad›n› ailenin mülkiyeti gibi gören anlay›fl
onun üzerinde yaflay›p yaflamayaca¤›na karar verme yetkisini de kendinde görüyor. Zihnet Mersin’in verdi¤i kendi el yaz›s› ile verdi¤i ifadelerde
kay›npederi taraf›ndan ‘vajinas›n› yak›n, kimseye
yar olmas›n, ölüm var boflanmak yok, bu kad›n ölümü hak ediyor’ fleklinde telkinlerde bulundu¤u görülüyor. Yine Alaattin Mersin’in annesinin o¤luna
‘Bizim komflumuz da kar›s›n› öldürdü, flimdi sokakta geziyor. Sen de bu kad›n› öldür hiçbir fley olmaz’
fleklinde sözler sarf etti¤i görülüyor” dedi. Beyanlarda ortaya ç›kt›¤› üzere cinayetin töre sahiki ile
aile bireylerinin ortak karar›yla gerçeklefltirildi¤ini
belirten Uçar, Alaatin Mersin’in babas›, annesi ve
kardeflinin de azmettirici olarak davaya dahil edilmesini istedi. Mahkeme heyeti gerekli tan›klar›n
dinlenmesi ve delillerin toplanarak müdahil avukatlar›n taleplerinin ondan sonra de¤erlendirilmesine
karar vererek, duruflmay› Eylül ay›na erteledi.
(H. Merkezi)
İşçi-köylü 13
22 Ağustos-4 Eylül 2008
8 A¤ustos 2008’de Çin’in Baflkenti Pekin’de bafllayan Olimpiyat
Oyunlar› daha günler öncesinden
protesto gösterilerine sahne oldu.
Dünya bas›n› a¤›rl›kl› olarak bat›
emperyalizminin k›flk›rtt›¤› Tibet
sorunu özgülünde yap›lan protestolara yer verdi. Ancak olimpiyatlardan birkaç gün önce yap›lan eylemlerden biri de, Pekin’in merkezindeki Tianenmen Meydan›’n›n
güneyindeki tarihi Qianmen bölgesinde gerçeklefliyordu.
Eylemciler, “Pekin Olimpiyatlar› mutlulu¤unun kendi ac›lar›
üzerine kuruldu¤unu” söylüyor,
yetkililerin bölgeye dönük projeleri
çerçevesinde, evlerinden tahliye
edildiklerini hayk›r›yorlard›. Sorunun özünde, bölgenin Nike, Starbucks ve Rolex gibi firmalar›n oldu¤u ticari bir bölgeye dönüfltürülmesi için yeniden infla edilmesi yat›yor.
Yani emperyalist tekellerin daha fazla kâr h›rs› için yoksullar›n evleri ellerinden al›n›yor.
Olimpiyatlar öncesi yap›lan bir
dizi imaj yenileme çal›flmalar› kapsam›nda, bu eyleme de polis sald›rd›
ve polisle eylemciler aras›nda çat›flma yafland›.
Söz konusu yoksullar›n isyan›
olunca tahammülsüzlük daha da boyutlan›yordu. Çin yönetimi olimpiyatlara “gölge” düflürecek herhangi
bir geliflmeye izin vermeyece¤ini
Dünya
Olimpiyatlar›n gerçek talepleri...
uzunca zamand›r ilan
1968’de madalya töreninde
ediyordu zaten. Gis›k›lm›fl yumruklar...
derek büyüyen yeni
emperyalist güç Çin,
özellikle de sokaklardaki yoksullu¤un,
sefaletin görünmemesi için makyajlar
yap›yor, hatta nüfusun büyük bölümünü Olimpiyatlar, faflizme de alet edildi.
oluflturan k›rsal kö- Almanya, 1936
kenin, yani halk›n
yu yap›lmas›na karfl›n, istisköylülü¤ünün göze batmamas› için
nalar d›fl›nda bu vurgulara
genelgeler yay›nl›yordu. Hangi renkuygun bir özle ele al›nmalerin ve kaç rengin giyilebilece¤ini
m›flt›r. Antik Yunan’da olimilan ederek, insanlar›n sokaklarda
piyat oyunlar› s›ras›nda saneyi nas›l giyece¤inden, sar›msak vb.
vafllar›n durdurulmas› ilkesi
g›dalar› yasaklayarak, yeme-içme
ise, zaten olimpiyat komiteal›flkanl›klar›na kadar akla hayale gelam geliri ve telif haklar› sat›fl›yla,
leri taraf›ndan uzunca y›llar önce ralebilecek, Çin halk›n›n günlük yaflaOlimpiyat Komitesi ve de Siemens,
fa kald›r›lm›fl bulunmakta.
m›n›n parças› olan bir dizi fleye s›n›rVW, General Elektrik, Mc Donalds,
Bunun içindir ki, emperyalistlelama getiriyordu. Çünkü Çin’in gideCoca Cola, Adidas, Çin Bankas› gibi
rin dünyan›n zenginliklerini ele gerek palazlanan sermaye s›n›f›n›n bu
tekellerdi.
çirme amaçl› k›flk›rtt›klar› savafllar›n
olimpiyatlardan bekledi¤i kâr oran›
Bunlardan örne¤in, Coca Cola
ve de bizzat gerçeklefltirdikleri iflgalhayli yüksekti.
1986’dan bu yana olimpiyat oyunlalerin dünyan›n dört bir yan›n› sard›Çok kesin olmamakla birlikte,
r›n›n sponsorlu¤unu yaparken, yine
¤› günlerde yap›lan bu son olimpiyatolimpiyatlar›n MÖ XIV. yüzy›lda YuVW de 50-100 milyon Euro’luk yat›lara da yine emperyalistlerin kâr h›rnanistan’›n Olympia bölgesinde orr›mla oyunlar›n sponsorlu¤unu üsts› damgas›n› vurdu. Ya¤ma ve talana
taya ç›kt›¤› fikri hakimdir. Özünde
leniyor. Çin’de yap›lan bu olimpiyatdönük iflgallere ve savafllara ise, ayn›
“bar›fl”, “kardefllik” ve de “amalardan en kârl› ç›kan ise Simens.
günlerde yenileri eklendi.
törlük” gibi vurgular›n yatt›¤› söyleÇünkü Siemens ayr›ca Olimpiyatlar
Alt›n madalyalar› hangi sporculanen olimpiyat oyunlar›, yüz y›llar boiçin yap›lan metro, havaalan›na ek bir›n alaca¤› daha belli de¤ilken, oyunna inflaat›, tadilat vb. bir dizi yüksek
lardan kimlerin kazançl› ç›kaca¤› damebla¤l› ifli Çinli firmalarla birlikte
ha bafltan belli olmufltu bile. Kazançgerçeklefltiriyor ve bu ifllerden 9.2
l› ç›kacak olanlar elbette ki, 1 milyar
milyar ciro bekliyor.
Euro’yu geçen sponsor paras›, rek-
Nepal Federal Cumhuriyeti’nin
ilk baflbakan› Prachanda oldu
Kurucu Meclis’te temsil edilen
20 partinin ve 577 milletvekilinden 464’ünün deste¤ini alan Parchanda, Nepal Federal
Cumhuriyeti’nin ilk
baflbakan› oldu.
Nepal Kongre Partisi aday›n›n sadece 113
oy alabildi¤i baflbakanl›k seçimlerinin ard›ndan, bakanl›klar üzerinde görüflmeler yap›l›yor. Çünkü
Bakanlar Kurulu’nun bileflimi henüz netleflmifl de¤il. Maoistlerden
ve BML ile Madhefli Halklar› Forumu’ndan oluflan ittifak, Ortak Mi-
KUVEYT
Grevci iflflççilere
s›n›r d›flfl››
Kuveyt yetkilileri geçti¤imiz haftalarda greve giden yüzlerce Bangladeflli iflçiyi s›n›r d›fl› etti. Yetkililer
ayr›ca art›k Bangladeflli iflçilere vize
uygulamas› getirilece¤ini aç›klad›lar.
Kuveyt hükümeti bir yandan s›n›r d›fl› uygulamas›na giderken, di¤er
yandan da yap›lan aç›klamalarda iflçilerin ödenmeyen ücretler ve kötü
çal›flma koflullar› nedeniyle yap›lan
grevin hakl› oldu¤unu itiraf etmek
zorunda kald›.
nimum Program konusunda anlaflmaya varamad›. Üzerinde durulan
iki seçeneklerden biri, Ekonomi
ve Savunma Bakanl›klar›n›n Maoistlere,
Turizm ve ‹çiflleri
Bakanl›klar›n›n
BML’ye, E¤itim ve
‹letiflim Bakanl›klar›n›n ise MHF’ye verilmesi yönünde. Di¤er seçenek
ise, 9 bakanl›¤›n Maoistlere, 6 bakanl›¤›n BML’ye, dört bakanl›¤›n
ise MHF ve di¤er küçük partilere
verilmesi. Görüflmeler önümüzdeki günlerde de devam edecek.
Emperyalist güdümlü yöneticilerin hayata geçirdi¤i ekonomik-siyasal politikalarla birlikte yoksulluk, sefalet, iflsizlik koflullar› her geçen gün artan Pakistanl› emekçiler,
eylemlerini giderek yükseltiyorlar.
Son dönemde gerçeklefltirilen
iflçi eylemlerinden biri de tekstil iflçilerinin gerçeklefltirdi¤i grev oldu.
Daha yüksek ücret talebiyle greve
ç›kan iflçiler, önce çeflitli fabrikalar
önünde eylem yapt›lar, ard›ndan da
caddeleri saatlerce bloke ettiler.
Hindistan’›n Kuzey Bengal eyaletindeki
çay endüstrisinde çal›flan 3 bin iflçi ücret art›fl› talebiyle 11 A¤ustos’ta bir uyar› grevi gerçeklefltirdiler. ‹flçiler, toplam 274 çay tarlas›n› kapsayan grevle birlikte, 100 Rupilik ücret
art›fl›, yard›m fonundan yararlanma, kapal› veya terk edilmifl durumdaki tarlalar›n aç›larak
kendilerine ba¤›fllanmas› gibi talepler getirmekteler.
Çay iflletmelerinin patronlar› iflçilerin taleplerine olumlu yaklaflmazken, Kuzey Bengal’deki çay iflçilerinin ücretleri, Assam ve Kerala eyaletlerindekilerden görece daha az.
Çay endüstrisindeki en yüksek karar organ›
olan Tarla Dan›flma Komiteleri Birli¤i
Müdahaleyi büyütme vakti
Emperyalist güçler, dünya ölçe¤inde hissedilen ve sars›nt›lar› her
geçen gün büyüyen ekonomik-siyasal
krizden en az zararla ç›kma hesab›
içinde, kendi aralar›ndaki çat›flmalar›
da t›rmand›rmaktalar.
Rusya ile ABD emperyalizmi aras›ndaki ezeli rekabet, Kafkaslar›
kana bulama provalar›na dönüflürken, AB emperyalizmi de süreci kendi lehine çevirmeye dönük bir dizi giriflimi yine bu süreçte hayata geçirmeyi sürdürüyor.
ABD’nin eski do¤u blo¤u ülkelerinden Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya füze kalkan› yerlefltirme projesi ile uzunca süredir t›rman›fla geçen
gerginlik, Kosova’n›n bat›l› emperyalistlerin gayretiyle ayr›lmas›ndan
sonra, karfl›l›kl› restleflmeye dönüflmüfltü. Resmi rakamlara göre
2000‘den fazla insan›n yaflam›n› yitirdi¤i, on binlerce insan›n da göç et-
Unilever her yerde ayn›...
Pakistanl› Unilever
iflçileri de direniflte
Polisle çat›flmalar›n yafland›¤›
bu eylemler s›ras›nda, bölgedeki
fabrikalardan ikisinin yand›¤› bildiriliyor.
Dünya çap›nda 54 iflletmeye sahip olan Unilever, g›da ve kozmetik sektörlerinde her geçen gün
büyüme gösterirken, iflçilerin gerçeklefltirdikleri direnifllerle dünyadaki prestjini de yitiriyor. Türkiye’deki Unilever iflçilerinin verdi¤i
mek zorunda kald›¤› bu savafltan kârl› ç›kan ise görüldü¤ü kadar›yla (ya da
en az›ndan flimdilik) Rusya oldu. Rus
emperyalizmi bölgedeki hakimiyetinden ve de bu hakimiyeti geniflletme
projelerinden öyle kolay kolay vazgeçmeyece¤ini aç›k ve net bir biçimde sergilemenin yan› s›ra, karfl› ç›kt›¤› bat› emperyalizmi destekli Kosova
ayr›l›¤›na da misilleme yapma f›rsat›n› bulmufl oldu.
ABD emperyalizmi aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise, bu giriflim Rusya’n›n
etraf›n› kuflatarak, bir yandan bölgedeki zenginliklerin ele geçirmeyi di¤er yandan ise yine bölgenin yeralt›yerüstü zenginliklerini büyük bölümün elinde bulunduran ve bu nedenle de hedefte olan ‹ran’› s›k›flt›rmay›
da hedefliyordu. Ancak bu kanl› giriflim flimdilik baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl gibi görünüyor.
Emperyalist güçler, gerçekte so-
direniflin bir benzerini de Pakistanl› Unilever iflçileri veriyor. Buradaki iflçileri de tafleronlar üzerinden çal›flt›ran Unilever, yine ayn›
flekilde iflçilerin örgütlenme hakk›n› elinden almaya çal›fl›yor.
Son aylarda çok say›da iflçi sendikal› olduklar› için iflten at›ld›. ‹flten at›lan iflçiler ba¤l› olduklar›
sendika öncülü¤ünde direnifle geçtiler ve hemen fabrikan›n karfl›s›na
kurduklar› çad›rda direnifli sürdürmekteler.
ALMANYA
Pilotlar›n grevi
360 uçuflu iptal ettirdi
H‹ND‹STAN/Çay iflçileri grevde
Evrensel Bak›fl
Oyunlarda kullan›lan araç-gereçlerin büyük bölümü de yine, oyunlardan sonra geri götürülmek üzere
Çin d›fl›ndan getiriliyor ve sadece
bunlar›n transport ücreti bile birkaç
milyar› buluyor. Tabii bu tonlarca
yükün tekrar geri transport edilmesi de var.
Emperyalist tekellerin kâr pastas›n› aralar›nda paylaflmas›n›n, amatörlük yerine, ayn› sponsorlar›n flike,
doping ve çeflitli ayak oyunlar›yla
oyunlara soktu¤u profesyonel sporcular›n bir etkinli¤i olman›n ötesinde
bir anlam tafl›mayan olimpiyatlar›n
elbette gerçek galipleri de oldu.
Bunlardan biri, emperyalizmin
krizinin derinleflmesinin ve bu krizden ç›k›fl yolu aray›fl›n›n ürünü olan
Nazi Almanya’s›n›n, 1936’da Berlin’de yap›lan olimpiyatlarda “üstün
›rk›” dünyaya kan›tlama çabas›n›, ç›plak ayaklarla koflarak rekorlar k›r›p,
alt›n madalya alarak bofla ç›karan, siyahi sporcu Jesse Owens’di.
Olimpiyatlar›n gerçek galipleri
daha sonraki y›llarda, 1968’de Meksika’da yap›lan olimpiyat oyunlar›nda ortaya ç›kacakt›. ABD’deki siyah
ayr›mc›l›¤›n› protesto eden iki siyahi
atlet, madalya töreninde ABD milli
marfl› okunurken, siyah eldivenli ellerini yumruk fleklinde havaya kald›rarak, ›rkç› politikalar› protesto
edecekti. ‹ki oyuncu daha sonra milli tak›mdan ç›kar›lacaklard›, ancak
onlar›n insanl›k onuru için gerçeklefltirdikleri bu eylemin görüntüleri
y›llar geçse de haf›zalardaki yerini
koruyacakt›.
ise, hükümetin kendilerine çözüm önerisi getirmedi¤ini aç›klamakta. Çay iflçileri Temmuz
ay›ndan beri yedi miting gerçeklefltirdi, ancak
çay iflletmelerinin patronlar› iflçilerin taleplerini kabul etmeme tavr›n› sürdürmekte. Yap›lan
bu uyar› greviyle birlikte çay fabrikalar›nda ve
tarlalarda üretim tamamen durdu.
rumlusu olduklar› bu savafl s›ras›nda
da yine timsah gözyafllar› dökerek,
iki yüzlülüklerini sergilediler.
Ortado¤u’daki iflgallerin mimar›
ABD emperyalizmi, Gürcistan’›n bu
hamlesine karfl›, Rusya’n›n da askeri
sald›r›ya geçmesini “dramatik ve vahfli” sözleriyle karfl›l›yor, “demokratik
yolla seçilmifl” olan, ABD yanl›s› Saakaflvili hükümetini devirmeye çal›flmakla suçluyordu. AB emperyalistlerine gelince; Fransa ve Almanya baflta olmak üzere, sözde “bölgede bar›fl› tesis etmeye”, özde ise bölgedeki ç›karlar›n›n tehlikeye düflmesinin
önüne geçmeye çal›fl›yorlar.
Kafkasya sorununun tarihsel kökeni ve de gelinen aflamada yaflananlar tabii ki daha ayr›nt›l› olarak, baflka bir yaz›da ele al›nmay› gerektiriyor. Ancak flunu söylemek gerekiyor
ki, Kafkasya’da sular öyle kolay durulacak gibi görünmüyor.
Sular›n bulan›klaflmaya, bu paralelde de s›n›f çeliflkilerinin keskinleflmeye bafllad›¤› bir di¤er co¤rafya ise,
Latin Amerika. Latin Amerika’n›n
“halkç›” liderlerini oldukça “zor durumda” b›rakan geliflmeler birbirini
Maafl art›fl› talebiyle 36 saat grev yapan pilotlar,
bu grevle birlikte maafl art›fl›na dönük görüflmelerin
t›kanmas›n› protesto ettiler.
Grev nedeniyle Frankfurt, Düsseldorf, Hamburg, Münih, Berlin gibi flehirlerde iç hat seferleri
ve de bunun yan› s›ra, Avrupa’n›n çeflitli bölgelerine
yap›lacak olan, toplam 360 uçufl iptal edildi. City Line ve ba¤l› oldu¤u Eurowings flirketi pilotlar›, Lufthansa’da çal›flan pilotlardan ortalama çeyrek oranda
daha az maafl ald›klar› için zam talep ediyorlar. Geçti¤imiz aylarda da CityLine ve Eurowings’e ba¤l› çal›flan 1000 kadar pilot birkaç kez greve gitmifl ve bu
grevler nedeniyle toplam 1600 uçufl iptal edilmiflti.
izlemeyi sürdürüyor. Zorlanma s›ras› ise bu defa Bolivya’n›n “solcu” lideri Morales’te. “Anti-Amerikanc›”
(kimilerine göre ayn› zamanda “antiemperyalist”), “sosyalist” Morales
daha iktidara geldi¤i günlerin hemen
akabinde, Rice ile kol kola verdi¤i
pozlarla asl›nda izleyece¤i politikan›n
da ipuçlar›n› vermiflti. Morales seçim
propagandas› boyunca “karfl› ç›kt›¤›”
neo-liberal politikalar› ve de bir bütün olarak IMF politikalar›n› uygulamay› sürdürecekti. Ant-sosyalizmini
infla etme iddias›n›n ise asl›nda Antkapitalizmini infla etmek oldu¤u da
ortaya ç›kacak, bu süre içinde halk›n
yoksullu¤u, kitlesel eylem ve grevlerle de d›fla vurdu¤u biçimiyle, artarak
sürerken, sermaye s›n›f› eskisinden
daha güçlü bir pozisyona geçecekti.
Morales de bu süreçte, t›pk›
Chavez gibi ömür boyu baflkanl›k
baflta olmak üzere, bir dizi iflçiemekçi düflman› maddeyi içeren yeni
bir anayasa derdine düflmüfltü. Morales’in MAS hükümetinin haz›rlad›¤›
yeni anayasa tasla¤›, mülkiyetin tüm
biçimlerinin geçerlili¤ini, köylülerin
ve küçük üreticilerin yoksullu¤unun
kayna¤› olan devasa büyüklükteki latifundiya üretiminin korunmas›n›,
Bolivya’y› sömürmeye devam eden
yabanc› ve çok uluslu flirketlere dokunulmamas›n› güvence alt›na al›yordu.
Morales’in izledi¤i politikalar
hem emekçi y›¤›nlar›n›n hem de iktidar› Morales’le paylaflmak istemeyen
sermaye gruplar›n›n muhalefetinde
yükselifli getirdi. Bu geliflmeler ›fl›¤›nda, 10 A¤ustos’ta “Geri Ça¤›rma Referandumu”na gidildi. Referandum
Morales’in “zaferi” ile sonuçlanm›fl
gibi görünse de, Bolivya’da da sular
durulacak gibi de¤il. Bir yanda ba¤›ms›zl›k talebine kadar varan tavr›yla
sermayenin bir kesimi di¤er tarafta
önlenemez bir yükselifl gösteren kitle hareketleri, tüm Latin Amerika’y›
da saracak geliflmelerin yak›n oldu¤una iflaret etmektedir.
Gerek Latin Amerika’daki bu geliflmelere, gerek Ortado¤u’da süren
iflgallere ve de Asya ve Afrika’n›n
birçok bölgesinde giderek t›rmanan,
emperyalist müdahale veya k›flk›rtmalara ba¤l› çat›flmalara, gerekse
Kafkaslar’daki son duruma da baka-
❏ GÜNEY KORE
Kas›m ay›nda yap›lacak olan seçimlerle birlikte baflkanl›k görevi sona erecek olan Bush, ç›kt›¤› Güney Asya turunun Güney Kore aya¤›nda binlerce kifli
taraf›ndan protesto edildi.
20 binden fazla kiflinin kat›ld›¤› protesto eylemlerinde polisle eylemciler
aras›nda çat›flmalar yafland›. Eylemcileri
da¤›tmak için tazyikli su kullanan polis,
70 kifliyi de gözalt›na ald›. Ülkede ABD
karfl›t› eylemlerin en sonuncusu, metal
iflçilerinin öncülü¤ünde ve ABD’den ithal
et almaya karfl› gerçeklefltirilmiflti.
❏ KOLOMB‹YA
Kolombiyal› TIR floförleri greve ç›kt›.
Grevle birlikte, baflta Pasifik’teki Buinaventura ve Karibik’teki Cartagena limanlar› olmak üzere, çok say›da limandan
yap›lan kahve nakliye ifllemleri felce u¤rad›. fioförlerin grevi baflkent Bogota’ya
kadar yay›ld›. fioförler artan yak›t fiyatlar›na ve gümrük vergilerine karfl›, daha
yüksek ücret talep etmekteler.
❏ ‹RAN
Temmuz ay›nda ‹ran’›n en büyük lastik fabrikas› Kiyan’da 1200 iflçi ücretlerinin ödenmemesini protesto etmek için
greve gitti. ‹flçiler sorunlar›na dikkat çekmek için Tahran ile Islamshahr aras›ndaki anayolu lastikler yakarak kestiler ve
hükümet politikalar›n› protesto eden
sloganlar att›lar. ‹flçilerin eyleminden
korkan gerici ‹ran rejimi, hükümet polis
gücünü devreye soktu. Grevci iflçiler ise
polisin sald›r›s›na karfl› tafl ve sopalarla
karfl›l›k verdiler. ‹flçilere gençler ve halk
da destek verdi.
Kiyan Lastik Fabrikas› iflçileri bu
y›l 13 Nisan’da da, ücretlerinin befl ay
boyunca ödenmemesi üzerine greve gitmifller ve Tahran ile Bat›s› aras›ndaki yollar› lastik yakarak kapatm›fllard›. Yine bu
grev s›ras›nda da polis iflçilere sald›rm›fl
ve bin kadar iflçi polisler taraf›ndan dövülerek kaç›r›lm›flt›. Belli bir süre kendilerinden haber al›namayan iflçilerin bir
bölümü ayn› günlerde tutuklanm›flt›. Ayn› sald›r› s›ras›nda bölgede bulunan itfaiyeciler iflçilere sald›rmay› ret edince,
polis taraf›ndan gözalt›na al›nm›fllard›.
❏ F‹L‹P‹NLER
Filipinler’in Muntinlupa flehrinde bulunan Bluestar adl› ayakkab› fabrikas›n›n iflçileri, a¤›r çal›flma koflullar›n› protesto etmek için, kendilerini fabrikaya kilitlediler.
‹flçiler, fabrikan›n içinde bulundu¤u RMT
Endüstri bölgesinin kap›lar›nda birbirlerine kenetlenerek etten duvar ördüler.
‹fl yerinde örgütlü olan Bluestar ‹flçi Sendikas› ise bir aç›klama yaparak,
fabrika yönetiminin dayan›lmaz çal›flma
koflullar›na en k›sa sürede son vermesi
gerekti¤ini vurgulad›. Eylemdeki sendikal› iflçiler, ayr›ca fabrikada cinsel taciz
olaylar› yafland›¤›n› da söylemekteler. ‹flçiler yapt›klar› bu eylemle birlikte, flirket yönetiminin sendikalaflmaya karfl›
tavr›n› protesto etmenin yan› s›ra, taciz
olaylar›n›n son bulmas›n›, keyfi olarak iflten at›lan 43 sendika üyesinin de yeniden
ifle al›nmas›n› talep etmekteler.
rak, dünya ölçe¤inde yaflanan bu geliflmelerin ve de artan bu çat›flmalar›n, 21. yüzy›l›n çat›flmalar yüzy›l› olaca¤› öngörüsünü do¤rular nitelikte
oldu¤u söylenebilir. Sistemin derinleflen krizi ve içinden ç›kman›n giderek imkans›zlaflmas›, çat›flmalar›n yak›n gelecekte daha da t›rmanaca¤›na
iflaret etmektedir.
T›rmanan bu çat›flmalar ise, s›n›f
çeliflkilerini de art›k gizlenemez biçimde keskinlefltirmekte ve ezilen
s›n›f güçlerinin bu sürece müdahaleleri de gözle görülür biçimde artmaktad›r. ‹çinde bulundu¤umuz yüzy›la, daha flimdiden “çat›flmalar yüzy›l›” damgas›n› vurmaya bafllayan da
esas olarak, ezilen s›n›f güçlerinin,
keskinleflen s›n›f çeliflkileri paralelinde gerçeklefltirdikleri bu müdahaleleridir. Emperyalist k›flk›rtmalar veya iflgal vb. do¤rudan müdahaleler
sonucu t›rmanan emperyalist paylafl›ma dönük çat›flmalara, ezilen halklar›n lehine son verecek olan da,
dünyan›n ezilenlerinin bu müdahaleleri olacakt›r. Vakit, bu müdahaleleri ortaklaflt›rman›n ve de
büyütmenin vaktidir!
İşçi-köylü 14
Kültür-sanat
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Filistin halk›, direnifl
fliin gür sesini yitirdi
(…)
Sak›n›n hey
kayalar› döve döve flark›m› koparan flimflekten!
Benim gençli¤in yüre¤i!
Benim beyaz kanatl› atl›!
Benim y›kan putlar›!
Kartallar› tepeleyen fliirleri benim eken
tüm s›n›rlar›na Suriye’nin!
Zalim düflmana ba¤›rd›m, ey Filistin, senin ad›na:
“Ölürsem, ey böcekler, vücudumu didik didik edin!”
Kar›nca yumurtas›ndan kartal ç›kmaz hiçbir vakit,
yaln›z y›lan ç›kar zehirli y›lanlardan!
Ben barbarlar›n atlar›n› iyi bilirim.
Bir ben dururum onlar›n karfl›s›nda,
bir ben,
gençli¤in yüre¤iyim her daim,
yüre¤iyim beyaz kanatl› atl›lar›n.
(Mahmud Dervifl’in, “Filistinli Sevgili” fliirinden)
Filistin halk›n›n ac›lar›n›, kavgas›n› ve onlarca y›ld›r süregiden Siyonist sald›r›lar›, fliirlerinde ilmek ilmek dokuyan dünya çap›nda ün
yapm›fl Filistinli flair Mahmud
Dervifl 9 A¤ustos 2008’de yaflam›n› yitirdi. Dervifl’in, Filistin halk›n›
yasa bo¤an bu ölümü, Filistin halk›n›n ac›lar›na yenilerinin eklendi¤i
günlerde
gerçekleflti.
Onun yaflama veda etti¤i günlerde
Gazze fieridi’nde 6 Filistinli uygulanan ambargo nedeniyle tedavileri
yap›lamad›¤› için yaflam›n› yitiriyor
ve böylece son dönemde tedavisi
yap›lamad›¤› için yaflam›n› yitirenle-
rin say›s› 200’ü geçiyordu.
67 yafl›nda, geçirdi¤i bir kalp
ameliyat› sonras› hayata gözlerini
yuman flair, ard›nda, her biri 20’den
fazla dile çevrilmifl olan, yüzlerce fliir b›rakt›.
Mahmud Dervifl, 1941 y›l›nda,
‹srail s›n›rlar› içinde bulunan Akko
kentinin köylerinden El-Berva’da
do¤du. Akko ve Dervifl’in do¤du¤u
El-Berva köyü hala ‹srail s›n›rlar›
içinde bulunuyor.
Dervifl’in köyü, Filistin halk› taraf›ndan El-Nakba, yani “felaket” olarak adland›r›lan Siyonist
devletin kurulmas›na paralel olarak
yaflanan, 1948 Arap-‹srail savafl› s›-
çap›nda tan›nmas› da yine Mahmud
Dervifl’in kaleminden ç›kan fliirlerin,
Marcel Halife taraf›ndan yorumlanmas›yla gerçekleflti. Filistin ulusal
marfl› Neflid el-intifada’n›n sözleri de yine flairin önemli fliirlerinden
biridir.
fiiirlerinin büyük bölümün hapiste yazan Dervifl, Arafat’›n öncülü¤ünde geliflen 1993 Oslo sürecini
de, Filistin davas›na ihanet olarak
adland›r›p, FKÖ’den istifa etti. Filistin’de son dönemde artarak süren
HAMAS ve El Fetih aras›ndaki çat›flmalara da karfl› ç›kan ve son fliirlerinde de bunu iflleyen Mahmut Dervifl, yaflam›n› yitirmeden önce Beyrut’ta ikamet ediyor ve Beyrut merkezli “fiuuru Filistiniye” dergisini
ç›kar›yordu.
Mamak’ta yozlaflmaya karfl› gençlik flöleni
ras›nda sald›r›ya u¤ray›nca, ailesi ile
birlikte köyünü terk etmek zorunda
kal›rlar. Bu zorunlu göç, Dervifl’in
çocuk yaflta yazmaya bafllad›¤› fliirlerle sürecektir. fiiirlerinde a¤›rl›kl›
olarak Filistin halk›n›n yaflad›¤› zorluklara ve u¤rad›¤› zulme yer veren
Dervifl’in fliirleri daha genç yafllar›ndayken yay›nlanmaya bafllar. Ancak
Dervifl Filistin halk›n›n mücadelesine sadece edebi alanda de¤il, fiili faaliyetlerle de kat›l›r. Böylece ilk
gençlik y›llar›nda El-Ard (Toprak)
hareketine kat›l›r.
Takip eden y›llarda El ‹ttihad
gazetesinin ve de El Cedid dergisinin yaz› iflleri müdürlüklerini de yapan Dervifl, fliirleri ve yaz›lar› nedeniyle Siyonist ordu taraf›ndan tutuklan›r, ard›ndan ise, 1970 y›l›nda
‹srail’den sürgün edilir. Sürgünün ilk
iki y›l›nda birçok Arap ülkesini gezen Dervifl, ‹srail ordusu taraf›ndan
tutuklanm›fl, 1970 y›l›nda ‹srail’den
sürgün edilmifl, 2 y›l birçok Arap ülkesinde dolaflm›flt›.
Daha gençlik y›llar›nda ‹srail Komünist Partisi’ne üye olan Dervifl,
1983-1987 y›llar› aras›nda K›br›s
Rum Kesimi’nde yaflad›, 1984 y›l›nda ise, 1982 Eylül’ünde, Sabra-fiatila
katliamlar› sonras› yazd›¤› “Beyrut
Kasidesi” fliiri ile Lenin Ödülü’nü
kazand›. 2002 y›l›nda da Uluslararas› Naz›m Hikmet fiiir Ödülü’nü ald›.
Filistin halk›n›n Siyonist iflgale
karfl› yürüttü¤ü intifadan›n dünyadaki sesi olan Mahmud Dervifl’in Türkiye’de bas›lan fliir kitaplar› aras›nda
Zeytin Yapraklar› (1964), Filistinli Sevgili (1971), Gecenin Sonu,
Uzak Bir Sonbahar’›n Hafif Ya¤muru, Celile’de Kufllar Ölür, Dü¤ünler, Uykudan Uyan›yor Sevgilim, Yedinci Deneme bulunuyor.
Çok say›da Arap ezgisinin dünya
Mamakl› gençler; Pir Sultan Abdal Derne¤i Mamak fiubesi Gençlik Komisyonu taraf›ndan düzenlenen yozlaflt›rmaya karfl› gençlik flöleninde bir
araya geldi. 17 A¤ustos’ta Hac› Bektafl-› Veli (Tek Mezar) Park›’nda gerçeklefltirilen flölende halk ozanlar›, semah ekibi, PSAKD müzik toplulu¤u,
fliir dinletisi, Grup K›z›l Türkü solisti yer ald›. Halk›n ve gençlerin yo¤un ilgisinin oldu¤u etkinlikte aç›lan kermes de ilgi gördü. fiölen, aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan yap›lan devrim flehitleri için sayg› duruflu ile bafllad›. PSAKD
baflkan›n›n yapt›¤› konuflman›n ard›ndan halk ozanlar› ve semah ekibi sahne ald›. fiiir dinletisinin ard›ndan Erol Zavar ve di¤er hasta tutsaklar için 29
A¤ustos’ta yap›lacak olan eylemin ça¤r›s› yap›ld›. Yap›lan ça¤r›n›n ard›ndan
“Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slogan› at›ld›. Halaylarla devam
eden flölende Partizan olarak açt›¤›m›z standla ve etkinli¤e yollad›¤›m›z dayan›flma mesaj› ile yerimizi ald›k. Stand›m›z›n yo¤un ilgi gördü¤ü flölen
“Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Faflizme karfl› omuz omuza” sloganlar›yla son buldu.
(Ankara)
Sanata bak›flfl››m›z, sanat›n iflflllevi ya da devrimci bir eleflflttiri olarak sanat -3Anlamal›y›z. Bireyi toplumu anlamal›y›z. Onlar›n içinde, onlarla birlikte mücadeleyi anlamal›y›z. Sömürenler ve sömürülenleri, gerici iktidar› ve özlemini çekti¤imiz ilerici iktidar›, eskiyi ve yeniyi anlamal›y›z.
Anlamak yapmakla özdefl de¤ildir
ama yapabilmek istiyorsak anlamak
flart. Sanat›m›z kime nas›l hizmet
edecek, kime nas›l sald›racak? Kimi
övecek, kimi yerecek? Neyi isteyecek, neyi reddedecek? Bütün bunlar
için anlamam›z flart.
Marks’› da Lenin’i de Mao’yu da
ve baflar› sa¤lam›fl pek çok önderi
yetifltirmifl, onlara ö¤retmen olmufl
bir büyük deniz olan halka gitmeliyiz.
O, bu talebimize mutlaka cevap verecektir. Bizi reddetmeyecektir. Yeter ki biz, prati¤imizle, onlara götürdüklerimizle onlar› reddetmifl olmayal›m. Yeniyi isterken geçmiflin bütününü göz ard› ya da reddetmeyelim.
Bize s›çrama tahtas› oluflturabilecek zengin bir kültür co¤rafyas›n›n
üzerinde bulunuyoruz. Hitit, Frigya,
Lidya, Sümer, Yunan, Roma, Bizans,
Osmanl› gibi pek çok uygarl›¤›n üzerinde yükselen ve onlarla ve di¤er
medeniyetlerle etkileflerek, bugüne
kadar gelmifl, kendine özgü yaflay›fl
biçimi oluflturmufl bir co¤rafyada ya-
fl›yoruz. Kuflkusuz bu yaflay›fl (düflünüfl ve davran›fl) biçimlerinin toplam› bir kültür oluflturmakta ve bu
kültürün içinde bulunan ilerici ö¤eler de varl›¤›n› korumaktad›r. ‹ktidarlar›n gericili¤ine tezat halk›n sahip ç›k›p devam ettirdi¤i bu ilerici
ö¤eler, bizim mücadelemizle daha
ileri tafl›nmay› beklemektedir. Bu
nas›l olacakt›r?
Öncelikle biz Marksist’iz. Karfl›m›za ç›kan her olguyu sahip oldu¤umuz doktrinin süzgecinden geçiririz,
elefltirici tarzda özümleriz. Sanat ve
edebiyatta iyi ve do¤ru olan› al›r, yorumlar ve estetik düzeyde prati¤e
uygulayarak ileri tafl›r›z. “Demek ki
feodal ya da burjuva s›n›flar›n eserleri
de olsalar eskilerinin ya da yabanc›lar›n
miras›n› bir yana atmamal› ve ondan
ö¤renmeyi reddetmemeliyiz. Ne var ki,
bu miras› devralmak, örnek olarak kullanmak, hiçbir zaman, kendi yarat›c›
çal›flmam›z›n yerini tutamaz”. (Mao)
Bu ikisi birbirini reddedecek flekilde
karfl› karfl›ya konulmamal›d›r. Yeniye
ulaflmak için, her ikisinden de yararlanacak yarat›c› eserler ortaya konulmal›d›r.
Bizler bunu yaparken, yani eski
kültürü elefltiricili¤imizle iyi ya da
kötü ö¤elerine ay›r›rken, ne sadece
idealistlerin yapt›¤› gibi amac› gözetip sonucu göz ard› ederiz ne de mekanik materyalistlerin yapt›¤› gibi sonuca a¤›rl›k verip amac› göz ard›
ederiz. Biz amaç ve sonuç aras›ndaki diyalektik ba¤a-birli¤e
a¤›rl›k veririz. “Kitlelere hizmet etme amac› ile kitlelerin onay›n› kazanma sonucu birbirine ayr›lmaz bir biçimde ba¤l›d›r; bu ikisi birlefltirilmelidir.”
(Mao) Bizler bu diyalektik ba¤› kurarak eserlerimizi yaflat›r›z. Ve burada
as›l olan, bizim öznel niyetimiz de¤il
yaratt›¤›m›z eserin (prati¤imizin) kitlelerde yaratt›¤› etkidir. Mesele pratiktir, sonuçtur.
Kitlelerin talebi do¤ru anlafl›lmal›d›r. Kitleler, kendine yabanc›, kendi
kültürünü toptan reddeden bir dayatmay› asla kabul etmeyecektir. Biz
kitlelere yeninin tarifini yaparken
kitleler bize kendi yarat›mlar› olan
kültürün ilerici ö¤elerini sunmaktad›r. Biz bunu neden reddedelim?
Örne¤in araflt›rmalar göstermifltir ki ve pratik gözlemlerimizden de
ç›karabilece¤imiz üzere, fiili iflgal alt›ndaki ülke halklar›n› bir kenara koyarsak iflgalci ABD emperyalizmine
karfl› öfkesi en kabar›k halk bu topraklardad›r. Halk›m›zd›r. Bu bir kültürdür. Anti-emperyalist bir kültürdür. Geçmifli Osmanl›’n›n son
dönemlerine kadar uzanan ve o
günden bu yana artarak devam
eden bir kültürdür. Emperyalistlerin askeri (‹ncirlik Üssü, di¤er ülkelerin askeri iflgali vb.)
ekonomik ve siyasi iflgalleri
(IMF, Dünya Bankas› vb.) kitlelerde anti-emperyalist kültürü
gelifltirmifltir. Bu kültür ilericidir.
Filistin’in, Bosna’n›n, Irak’›n,
Afganistan’›n iflgali bu kültürü
kal›c›laflt›r›rken bir yandan da
halklar aras›ndaki dayan›flma
duygusu geliflmifl, gerici iktidarlara duyulan öfke artm›flt›r. Bu
bir kültürdür ve ilericidir.
Ormanlar›n yok edilmesine,
akarsular›n ve göllerin kirletilmesine, yaban hayvanlar›n›n k›-
y›m›na, flirketlerin do¤aya verdi¤i
ar›t›lmam›fl at›klara vs. karfl› duyarl›l›k artm›fl kendili¤inden eylemler geliflmifltir. Bu bir kültürdür ve ilericidir.
Yerel sanatlar›n, iletiflim ayg›tlar›n›n geliflimiyle çok genifl kesimlere
ulafl›m› mümkün olmufl, sadece Türkiye’de de¤il dünyan›n uzak ülke
halklar›nca da be¤eni kazanm›flt›r. Bu
sanatlar›n içerisinde emperyalist kültüre karfl› halk›n kendi yaflam›ndan
yans›tt›¤› ilerici ö¤eler bulunmaktad›r. Bu ilerici bir kültürdür.
Sinemam›zda Y›lmaz Güney’in
açt›¤› 盤›r hala yolumuza ›fl›k tutmaktad›r. Hala halk›m›z›n genifl kesimi taraf›ndan Y›lmaz Güney’in seviliyor oluflu kitlelerde bizim devrimci
sanat›m›za duyulan açl›¤›n varl›¤›n›
gösterir.
Fazla örne¤e ne hacet; biz halka
giderken onu toptan reddeden bir
anlay›flta olmayaca¤›z. Bu konudaki
fenerimiz Mao’dur; “Milli biçim enternasyonal öz.”
Bu flu demektir; Bizler Yeni Demokratik Kültürü oluflturmaya çal›fl›rken devrimci sanat›m›z Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel
geçerlili¤iyle devrimci faaliyetimizin
“prati¤ini eksiksiz ve do¤ru bir biçimde birlefltirmeliyiz.” (Mao) Ya
da, baflka bir anlat›mla Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤iyle halk›m›z› kendine özgü milli
özelliklerini birlefltirmeliyiz. Bu, kaba formüllerle, flematik olarak uygulanabilecek bir fley de¤ildir-olmayacakt›r. Halk›m›z› di¤er halklardan
ay›ran duygu ve düflünüfl biçimleri,
dil biçimleri, farkl› ve çok çeflitli
folklorik özellikleri vard›r. Ezilen
Kürt ulusunun ve çeflitli milliyetlerden az›nl›klar›n mevcut oluflu bu çeflitlili¤i art›rmaktad›r. Bu haliyle yeryüzündeki pek çok ülkeden daha
zengin bir kültür özelli¤indedir. Biz
bu farkl›l›¤› birlefltirmek, tek bir kal›ba döküp ayn›laflt›rmak istemiyoruz. Bu çok çeflitlili¤e bir zenginlik
olarak bak›yoruz ve bu zenginli¤in
bize de, yaratmak istedi¤imiz kültür
için genifl imkânlar sa¤layaca¤›na inan›yoruz. Fakat onu bir bütün olarak
almak yerine, ilerici olan yan›n› sahipleniyoruz. Onu Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤e
sahip özüyle yo¤urup yeni bir kültür
yaratmak istiyoruz.
Farkl› uluslar›n kültürleriyle, ulusumuzun ve Kürt ulusunun kültürleri bir ve ayn› de¤ildir. Tarihsel etkileflimden dolay› baz› benzerlikler
baz› ilerici-demokratik taleplerin
benzeflmesi farkl› uluslar›n kültürlerini ayn›laflt›rmaz. Marksizm-Leninizm-Maoizm’in evrensel geçerlili¤inden bahsederken de bunu, bütün
kültürleri ayn›laflt›rmak olarak ele
alamay›z.
Fakat enternasyonal proletaryan›n bir parças› olarak Türkiye’de Yeni Demokratik Devrim yürüyüflümüzde devrimci sanat›m›z, yarataca¤›m›z Yeni Demokratik Kültür sayesinde halklar›m›z›n eski kültür biçimlerini enternasyonal proletaryan›n
görüflüyle yeni bir öze kavuflturur ve
onun –enternasyonal proletaryan›nbir parças› yapar.
Bizler farkl› kültürlerle etkileflimde bulunman›n kötü bir fley oldu¤unu söyleyemeyiz. Çünkü nitelik bak›mdan, farkl› ülkelerde güçlü sanat
eserleri de mevcuttur. Bunlardan yararlanmay› reddedemeyiz.
Bunlarla birlikte co¤rafyam›z›n
eski tarihini bilmeli ve oralardan da
yararlanmal›y›z. Bizler toplumsal diyalektik ba¤›n, ilerici ö¤elerin gerici
ö¤elerin ba¤r›nda olufltu¤unu ve
oralardan yararlanman›n bizi güçlendirece¤ini biliriz.
Toplumsal yaflam›n insan kafas›ndaki yans›mas› olarak sanat›n gelifliminde toplumsal geliflimin uygunluk
sa¤lad›¤›n› biliriz. Bu bak›mdan farkl›
kültürlerden, tarihten de ö¤renebiliriz, ö¤rendi¤imizi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in elefltirel süzgecinden geçirip yeniye ulaflabiliriz.
Bütün bunlar› düflünürken, prati¤e uygularken hat›rda tutmaktan bir
an bile vazgeçece¤imiz fley, genel
mücadelenin ihtiyaçlar›n›n bir parça-
s› olarak pratik sergileyece¤imizdir.
Genel faaliyeti bir makine gibi düflünürken sanat çal›flmalar›m›z›n da bu
makinenin bir parças› oldu¤u yönünde bir benzetmeyle bu konuya daha
önce k›saca de¤inmifltik ama konunun önemine dair bir kere daha vurgu yapmakta fayda var. Çünkü Proletarya Partisi’nin strateji ve takti¤ini
genel ve dönemsel teorik, pratik yönelimini dikkate almadan sanatç›lar›m›z›n kendi bafl›na çaba sarf etmeleri hem sanatç›ya, onun eserine, kitlelere bir faydas› olmayaca¤› gibi (geçici baflar›lar› olsa da) Proletarya Partisi’nin bir parças› olma sorumlulu¤unu yerine getirmedi¤i için de bir
katk› sa¤lamayacakt›r.
Bu noktada Proletarya Partisi ile
proleter sanatç› aras›nda son derece
aç›k-belirgin bir diyalektik ba¤ vard›r-olmal›d›r. Genel olarak söylersek; Proletarya Partisi, sanatç›n›n geliflimi ve yeteneklerini kullanabilmesi
için onu teflvik eder, imkân ve olanaklar›n› sunar, ideolojik olarak e¤itir, enternasyonal yolu gösterir. Sanatç› ise, sunulanlar› kendisini ve sanat›n› gelifltirmek üzere kullan›r ve
üretimlerini hem partiye -kadro,
üye, sempatizanlara- hem de kitlelere sunar. Böylece genel yönelimle
örtüflecek biçimde devrimci kültür
düzeyini ileri tafl›mak için halka hizmet etmifl olur.
Bu ikisi –parti ve sanatç›aras›ndaki karfl›l›kl› iliflki biçimi
birbirini destekleyip gelifltiren
bir diyalektik iliflki biçimidir.
“Partinin sanat ve edebiyat alan›ndaki çal›flmas›n›n, partinin çal›flmalar›n›n tümü içinde kesin ve belirli bir yeri
vard›r ve bu çal›flma partinin belirli bir
dönem için saptad›¤› devrimci görevlere
ba¤l›d›r.” (Mao) E¤er sanat s›n›flar üstü de¤ilse, siyasete ba¤›ml›d›r da.
Öte yandan siyasete de önemli etki
yapar. Böyle düflünürsek bütünü alg›layabiliriz. Devrimci faaliyetimizin
her birini tek tek ele al›r da di¤er faaliyet biçimleriyle ba¤›n› kuramazsak
bir bir ilerleme kaydedemeyiz.
(Devam edecek)
İşçi-köylü 15
22 Ağustos-4 Eylül 2008
Gazete/Okur
Merhaba
Yaflama ›fl›k tutan sözler...
Düzeltilmesi gereken bir yanl›fll›k, do¤ruluktan daha a¤›r bir yüktür. Dag
Hammarskjölk
Ölçümler bekledi¤im gibi ç›kmazsa ne mi
hissederim? Tanr› için üzülürüm, çünkü
kuram do¤ru. Albert Einstein
Az fley bilirsek bir fleyin do¤rulu¤una
emin olabiliriz, bilgi art›nca kuflku da artar. Goethe
Sözcükler bir adam›n zekâs›n› gösterebilir, ama amac›n› gösteren eylemlerdir.
Benjamin Franklin
Kendini tan›mak, flu anda oldu¤umuz
noktayla olmak istedi¤imiz nokta aras›ndaki yoldur. Sokrates
Sen izin vermedi¤in sürece hiç kimse
seni afla¤› göremez. E. Roosevelt
Koca selleri meydana getirenler küçük
dereciklerdir. Shakspeare
Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle de¤il, bu
kuvvete karfl› uçtuklar› için yükselirler.
W. Churchill
Oyun bitti mi flah da piyon da ayn› kutuya girer. ‹talyan atasözü
Yerinde sayanlar, yürüyenlerden fazla ayak
pat›rt›s› yaparlar. Cenap fiahabettin
Polis bir genci daha öldürdü
Bahçelievler’de 22 yafl›ndaki
Cem ‹nci polis taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü.
Bahçelievler’de oturan Cem
‹nci arkadafl› ile birlikte 8 A¤ustos
günü sokakta yürürken üzerine
dökülen meyve suyuna sinirlenerek kendi kendine söylenirken
söylediklerini üzerine al›nan polis
memuru Mustafa Atasoy taraf›ndan sokak ortas›nda öldürüldü.
‹nci’yi kurflunlayarak a¤›r yaralayan
Mustafa Atasoy “bizim sokakta
birini vurdum, kalabal›k gelin” diyerek arkadafllar›n› ça¤›rd›.
K›sa süre içinde 100’e yak›n polis
olay yerine gelirken yerde kanlar
içinde yatan ‹nci’ye ancak di¤er
polisler geldikten sonra ambulans
ça¤r›ld›. Çevrede toplanan insanlar›n müdahale etmesine izin vermeyen polis, ‹nci’yi herkesin gözü
önünde katletti. ‹nci’nin yan›nda
yürüyen arkadafl›n›n müdahale etmek istemesi üzerine kafas›na silah dayayarak tehdit eden polis terör estirdi. Cem ‹nci kald›r›ld›¤›
hastanede kan kayb›ndan yaflam›n›
yitirirken polis de arkadafllar›na
sar›larak kelepçesiz bir flekilde gözalt›na ald› ve Bak›rköy Adliyesi’ne
sevk edildi.
Polis cinayetlerini münferit
olaylar fleklinde de¤erlendirmesine al›fl›k oldu¤umuz emniyet müdürlü¤ü yine bu gelene¤ini bozmad› ve polisi aklayarak Cem ‹nci’nin
bo¤uflma s›ras›nda yaraland›¤›n›
aç›klad›.
Ülkemizde gün geçmiyor ki
bir polis cinayeti yaflanmas›n.
“Polis Vazife ve Salahiyetleri
Kanunu” ile adam öldürme hak-
k› resmen tan›nan polis terör estiriyor. ‹nsanlar› gözalt›na al›yor,
sorguluyor ve cezas›n›n ne olaca¤›na an›nda karar veriyor. T›pk›
Beyo¤lu Polis Karakolu’nda öldürülen Festus Okey, ‹zmir’de
arac› ile seyahat ederken bafl›ndan kurflunlanan Baran Tursun,
Avc›lar’da parkta otururken polis
tekmesi ile yaflam›n› kaybeden
Feyzullah Ete gibi...
Ergenekon’la birlikte kamuoyuna çarflaf çarflaf dökülen belgelerle halk düflmanl›¤› kitlelere kan›ksat›l›yor. Birçok katliam›n bilinmesine ra¤men hesap sorulmad›¤›
ifllenerek “yap›lanlar›n yapanlar›n yan›na kâr olarak kald›¤›” mesaj› veriliyor. Kuflkusuz bunu en çabuk polisler “alg›l›yor”
ve “yaflama geçiriyor”. Toplu-
mun önemli bir kesimi ise bunu
“aya¤›n› denk almak” fleklinde yorumluyor. fiiddet ve terör devletin
genifl kitleleri bask› alt›nda tutmas›n›n vazgeçilmez ö¤eleri. Toplumun korku ikliminde yaflamas› ve
her bireyin her an bafl›na bir fleylerin gelebilece¤i endiflesi tafl›mas›
iktidar›n kitlelerin ruhundaki bask›
gücünü oluflturur. fiiddet devletin
tüm organlar›ndan karakteristik
bir özellik tafl›makla birlikte görünüflü farkl›l›k içeriyor. Polis, iktidar›n fliddetini, terörünü en aç›k hali toplumun önünde sahneledi¤i
alanlardan birini oluflturur.
Bu yüzden polis fliddeti münferit de¤il aksine son derece bilinçli,
planl› ilerleyen bir hat izler.
(‹stanbul’dan bir ‹K okuru)
Sevgili ‹K çal›flanlar›, merhaba
Sizlere bu mektubu yazmam›n
amac› bulundu¤umuz hapishanede
yaflad›¤›m›z hak ihlallerinden küçük bir kesiti paylaflmak ve sizler
arac›l›¤›yla kamuoyuna duyurmak.
Öncelikle kendimi tan›tay›m.
Tutuklanma sebebim, devletin deyimiyle “suçum” insan olman›n gere¤i oldu¤unu düflündü¤üm hapishanelerde tutsaklar›n katledilmesini protesto etmek. Evet, 26 Eylül
1999’da F tiplerine, hücrelere geçiflin provas› olarak de¤erlendirilen ve 10 devrimci tutsa¤›n katledildi¤i Ulucanlar Hapishanesi’nde
flehit düflen Ümit Alt›ntafl’›n cenaze törenine kat›lmaktan yarg›land›m. 40 kiflinin yarg›land›¤› dava,
Yarg›tay’da zamanafl›m›na u¤rad›¤›
için düfltü¤ü halde hukuksuz bir
flekilde tek tutuklama karar› kesinleflen ben oldu¤umu 2007 Aral›k
ay›nda ziyarete geldi¤im Sincan
Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde
“aramam oldu¤u” gerekçesiyle gözalt›na al›nd›¤›mda ö¤rendim. Traji-komik bir flekilde ziyarete
geldi¤im hapishaneye tutsak
olarak girmifl bulundum. fiu an
Mahkeme’nin verdi¤i süre doldu¤u
ve tahliye olmam gerekti¤i halde
hapishane idaresince “iyi halli olmad›¤›ma” karar verilerek tahliyem engelleniyor. Gerekçe ise verilen disiplin cezas›…
...
Burada yaflanan bir dizi hak ihlali, tutsaklar üzerinde tecrit içinde tecrit yaflatarak, her hak talebini iflkenceye çeviriyor. Sa¤l›k sorunlar› ve tedavi hakk›m›z›n engellenmesi, keyfi disiplin cezalar› en
temel yaflad›¤›m›z sorunlar. Hapishane idarelerine verilen yetkinin
yaratt›¤› keyfilikle yaflad›¤›m›z hak
ihlalleri, disiplin cezalar›n›n boyutunun, fleklinin belirlenmesinde
daha net ortaya ç›k›yor. En ufak
bir hak talebimizi, hakk›m›z› savunmam›z üst boyutta disiplin cezalar›
ile karfl›l›k buluyor.
“Disiplin cezas›” verilme nedeni ise 11 Nisan 2008 tarihinde
aç›k olmas› gereken saatte havaland›rma kap›m›z›n kilitlenmesini,
havaland›rma hakk›m›z›n gaspedilmesine karfl› ç›kmam›z. Kap›m›z›n
kilitlenmesine istemememiz üzerine darp edilerek zorla hücrelerimize kapat›ld›k. Ve ard›ndan hakk›m›zda “aramaya engel olmaktan”
disiplin soruflturmas› aç›larak “iki
ay ziyaret yasa¤›” ile “cezaland›r›ld›k”. Bu da yetmiyormufl gibi darp
edildi¤imiz doktor raporu ile belgelendi¤i halde ayr›ca “görevli
memuru darp etti¤imiz” iddia
edilerek hakk›m›zda dava aç›ld›.
Benim yaflad›¤›m, disiplin cezalar›n›n keyfili¤i ve sonuçlar› itibariyle birçok tutsa¤›n maruz
kald›¤› çarp›c› uygulamalardan
Merhaba;
Bizler Tafldelen ‹K okurlar› olarak, bu y›l 8.si düzenlenen Munzur Kültür ve Do¤a Festivali’ne kat›ld›k. Aram›zda Dersimli olmayan veya Dersimli olup
da, ilk defa giden arkadafllar vard›. Dersim’e gitti¤imizde, neden Dersim diye ›srar edildi¤ini de anlam›fl
olduk. Çünkü Dersim, gerek insanlar›n›n ayd›n ve
cana yak›n oluflu, gerek co¤rafi olarak harika bir yer.
Dersim’de daha ilk günden ‹K, Partizan ve YDG
olarak açt›¤›m›z stand›m›za, Dersim halk›n›n ilgisi çok
büyüktü. Gerek çat kap›, gerek halk içinde, gerekse
esnaf aras›nda, insanlar›n ilgisi çok güzeldi. Her yerde çok s›cak karfl›land›k. Festivalin düzenlendi¤i ilçelerde, festival alan›na Partizan flamalar› ve ‹K gazeteleri ile girdi¤imizde, insanlar›n bizleri alk›fllarla karfl›lamalar› çok güzeldi. Bu bize insanlar›n bizlerden neler bekledi¤inin bir göstergesiydi. Festivalin ilk günü
merkezde gerçekleflti ve iyi bir atmosferde devam
etti.
2. günü gidilen Pertek’te, polisin halk üzerindeki
bask›s›n› yak›ndan gördük ve ‹K okurlar› olarak biz
de fazlas› ile yaflad›k. Partizan fiehit Tutsak Aileleri’nin bafllatm›fl oldu¤u, flehitlerimizin mezarlar›n›n
yap›m› için, Pertek’ten baz› arkadafllar›m›z mezar›
Hozat’ta bulunan Suna Y›ld›r›m’›n mezar yap›m›
için Hozat’a geçtiler ve mezar yap›m›nda bulundular.
3. gün Hozat’ta yap›lan festival büyük bir coflku ile
geçti. Özellikle Hozat halk›n›n ilgisi çok güzeldi. Git-
yaln›zca biri.
Halihaz›rda hapishanelerde uygulanan 2005 y›l›nda yürürlü¤e giren Ceza ‹nfaz Kanunu (C‹K)
hapishane idarelerine yoruma aç›k
birçok yetki vermifl durumda.
Bunlardan biri de hükümlünün
infaz›n› yakma yetkisi. Yani
mahkemenin verdi¤i cezaya göre
normal tahliye olmas› gereken tarihte, kald›r›lmam›fl disiplin cezas›
varsa hükümlünün tahliyesi hapishane idaresi taraf›ndan engelleniyor. Ve idare de bu yetkisini kullanmaktan asla imtina etmiyor! Yasaya göre yarg›lama sonucu, al›nan
ceza süresini dolduran hükümlülere tahliye olabilmesi için iyi hal koflulu getiriliyor. ‘‹yi hal’in tespit
edilmesi de hapishane idaresinin
insaf›na b›rak›lm›fl durumda.
K›sacas› bana verilen bu “ceza”
nedeniyle 17 Temmuz’da tahliye
olmam gerekirken hapishane idaresi kendisine verilen mahkemeler
üstü yetkiye göre “iyi halli olmad›¤›ma” karar vererek infaz›m› yak›p,
“disiplin cezas›” 8 Temmuz’da doldu¤u halde bir de üç ay kald›r›lma
tarihini ekleyerek 6 Ekim’e kadar
tahliyemi engellemifl oldu. Tabi bu
arada yeni bir disiplin cezas› daha
vermeye gerek duymazlarsa!
Ulucanlar Katliam›’n›n üzerinden 9 y›l geçti. 9 y›ld›r katledenler
de¤il katledilenler, protesto eden-
ti¤imiz her yerde çok güzel karfl›lad›lar. 4. ve son gün
Ovac›k’ta yap›lan festivalde bizler Partizan olarak
tam kat›l›m sa¤lad›k. Ovac›k’ta festivale giderken flehit mezarlar›m›z› da ziyaret edip, kitlesel anmalar
yapt›k.
Munzur’da yap›lmak istenen barajlara karfl›, saat
15.30’da merkezde gerçeklefltirilecek olan, mitinge
kitlesel kat›lmak için, Ovac›k’tan erken ayr›ld›k. Saat
18.00 sular›nda Dersim merkezde bafllayan yürüyüfle
kat›l›m oldukça yo¤undu. Mitingin sonunda yap›lan
bas›n aç›klamas› ile miting bitirildi. Bizler de stand›m›z›n bafl›na geçip, toparlanmaya bafllad›k. Akflam saat
23.00’te otobüslere binip, ‹stanbul’a hareket ettik.
Festivalin yap›ld›¤› ilçelere giderken ve dönerken
oldu¤u gibi, otobüste türküler, marfllar söyleyerek,
yolculu¤u daha zevkli hale getirdik.
‹stanbul’a indi¤imizde üzerimizde tatl› bir yorgunluk ve Dersim halk›yla kucaklaflm›fl olman›n mutlulu¤u vard›.
Bizler Tafldelen ‹K okurlar› olarak sesleniyoruz:
Dersim’de yap›lmak istenen barajlara, siyanürlü
alt›n aramalar›na, Dersim halk›na dayat›lmak istenen
koruculuk sistemine, çeteleflmeye, yozlaflmaya karfl›,
Dersim halk›n›n geçit vermeyece¤ini biliyoruz. Çünkü Dersim Onurdur ve Dersimliler ve Dersim dostlar› onurlar›na sahip ç›kacaklard›r!
(Tafldelen ‹K okurlar›)
ler yarg›land›. Ve katliam›n sorumlular› cezaland›r›lmad›. 10 tutsa¤›n
“devlet görevlilerince” öldürüldü¤ü TBMM taraf›ndan da
belgelendi¤i halde sorumlular
cezaland›r›lmak yerine terfi
ettirilerek ödüllendirildiler.
Ulucanlar Katliam›’n›n ard›ndan
terfi ettirilen katliam› yönlendirenlerden Albay Ali Öz’ün ad› flu
anda Hrant Dink’in katledilmesinde
“ihmali” oldu¤u gerekçesiyle s›k s›k
geçiyor. Her ne kadar Ali Öz’ün
haf›za problemi olsa da bizler
bu suçlar›n› hiçbir zaman
unutmad›k/unutmayaca¤›z!
Yolsuzluklarla devleti doland›ranlar, onlarca, yüzlerce insan›
katledenler ellerini kollar›n› sallayarak yeni katliamlar›n yolsuzluklar›n planlar›n› yaparken, bizler, insanl›k görevimizi yerine getirerek
bu katliamlara sesimizi her zaman
yükseltti¤imiz için tecrit hücrelerindeyiz. Ulucanlar Katliam›’n›n 9.
y›ldönümü yaklafl›rken tüm duyar-
ÖSS duvar›na
protesto!
l› insanlar› katliam› protesto etme
“suçunu” ifllemeye, 10 devrimci
tutsa¤› anmaya ça¤›r›yorum.
Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde bedenen tuksak ama yüre¤i, beyni özgür olan tüm devrimci kad›nlardan kucak dolusu
selamlar›m›z› gönderiyor, çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyoruz.
Sema Gül
27.07.2008
Tarsus’ta okurlar›m›za bask›
Tarsus fiahin Mahallesi’nde 10
A¤ustos 2008 Pazar günü akflam gazete da¤›t›m› ve ev ziyaretlerine ç›kt›k. Saat 20.20 s›ralar›nda gazetemizin okuru bir ailenin
evine girdi¤imiz s›rada ihbar üzerine geldi¤i anlafl›lan polis (direkt
girdi¤imiz eve gelmesi ihbar edildi¤imizi do¤ruluyor) kimlik kontrolü yapmak istedi. Gerekçesini sordu¤umuzda “mahalleden olmad›¤›m›z›, orada ne yapt›¤›m›z›” sordular. Ev halk›n› tedirgin
etmemek için kimliklerimizi verdik. GBT kontrolünden sonra elimizdeki gazeteleri almak istediler.
Vermeyece¤imizi söyledik. Toplatmas› olup olmad›¤›n› sordular.
Olmad›¤›n› söyledik. Bu arada baflka bir polis, ev sahibini di¤er köfleye çekmifl sorguluyordu. Yanlar›na
gitmek istedi¤imizde, di¤er polisler araya girerek engel olmaya çal›flt›. Polislerden biri “Bu gazeteyi parayla m› sat›yorsunuz,
da¤›tma yetkiniz var m›, kimlere veriyorsunuz, gazete size
nas›l ulafl›yor, gazete okumak
isteyen gider bayiden al›r size
ne, bu iflten ne ç›kar›n›z var?”
gibi sorularla üzerimizde bask›
kurmaya çal›fl›yordu. Bu arada ev
sahibinin yan›ndaki polis yan›m›za
geldi. Özellikle yan›m›zdaki genç
arkadafla yüklenmeye çal›fl›yorlard›. Duruflumuzdaki netlik üzerine
Deri sektörüne ba¤l› DESA Deri’de çal›flanlar, Deri-‹fl Sendikas›’na
üye olduklar›ndan dolay› iflten at›ld›lar.
DESA’n›n Düzce’deki fabrikas›nda çal›flan 41 iflçi 29 Nisan 2008’de, DESA’n›n Sefaköy’deki fabrikas›nda ise, 3
Temmuz’da 1 kad›n iflçi sendikal faaliyet yürüttü¤ünden dolay› patron taraf›ndan iflten at›ld›. ‹flten at›lan iflçiler,
gerek Düzce’de gerek Sefaköy’de,
onurlu bir flekilde direniyorlar. Bu süre içerisinde Düzce’de defalarca sendika yöneticileri ve iflçiler gözalt›na
al›nm›fl, Sefaköy’de ise, sendika yöneticileri ve kad›n iflçi patronun suç duyurusuyla gözalt›na al›nm›flt›r. DESA deyip geçmeyin. Çünkü Türkiye’deki deri markalar›n›n en büyüklerinden biridir. DESA patronu ayn› zamanda
Baflbakan’›n dan›flman›d›r.
S›n›f dayan›flmas›n› büyütmek amac›yla, biz bir grup liseli ‹flçi köylü
okurlar› olarak, DESA iflçilerinin sürdürmüfl olduklar› onurlu mücadelelerine katk› sunmak ve daha fazla kitlelere ulaflt›rmak ve de DESA ürünlerini kitlelere boykot ettirmek amac›yla,
bu sene 6. s› düzenlenen “Bar›flarock”
festivalinde, Deri-‹fl Sendikas›’n›n DESA ürünlerini boykot amaçl› ç›karm›fl
oldu¤u bildirilerin da¤›t›m›n› gerçeklefltirdik. Önceki senelere göre kat›l›m›n az oldu¤u ve asl›nda s›n›fsal zeminden kopuk olan festivalde, birçok
belgesel gösterildi ve söyleyifliler yap›ld›. Bizler bildiri da¤›t›m›na, kurumlar›n açm›fl oldu¤u stantlara vererek
bafllad›k. Bir stantta da YÖRSAN direnifliyle ilgili bildiriler vard›. Bizim
bildirilerimizi yöneltti¤imizde gayet s›cak karfl›l›yorlar ve direniflle ilgili sorular soruyorlard›. 2 gün boyu süren
festivalde yaklafl›k 1.500 tane bildiri
da¤›t›m› yapt›k. Bizleri mutlu eden ise
verdi¤imiz bildirilerin gerçekten ilgi
görmesi ve okunmas›yd›. Bizler aç›s›ndan gayet verimli bir çal›flmayd›.
Buradan bir kez daha onlar›n (DESA
iflçilerinin) onurlu mücadelelerinde
yanlar›nda oldu¤umuzu bildirmek istiyoruz.
(Liseli ‹K okurlar›)
cayd›rma politikas›ndan vazgeçerek, “sizi bir daha buralarda görmeyelim, hemen terk edin bu mahalleyi” gibi sözlerle tehdit etmeye bafllad›lar. “Ne zaman istersek,
o zaman gideriz” diyerek karfl›l›k
verdik. Önce polisin ç›kmas›n›
bekledik, sonra biz de tekrar gelece¤imizi söyleyip evden ayr›ld›k.
Polisler tahmin etti¤imiz gibi
birkaç metre ilerde bizi bekliyorlard›. Baflka bir eve girip girmeme
konusunda tereddüt ettik, çünkü
girece¤imiz eve de bask› yapacaklar›n› biliyorduk, bu yüzden da¤›t›ma son verme karar› ald›k. Geriye
dönerken de sürekli bizi taciz ediyorlard›. Arac› bir kaç kez arkam›zdan üzerimize do¤ru sürdüler.
Arkam›zdaki ekibin yaln›z olmad›¤›n› daha sonra anlad›k. Çünkü biz
iki gruba ayr›lm›flt›k ve her grubun
pefline bir araba tak›lm›flt›. Belli bir
süre sonra peflimizi b›rakt›lar.
Daha sonra bölgedeki okurlar›m›zla bir toplant› yapt›k. Toplant› sonucunda hafta sonu daha kalabal›k bir grupla ayn› mahallede da¤›t›ma ç›kmaya karar verdik. Bu tip
bask› ve y›ld›rma politikalar›na karfl› gazetemizi halk›m›za ulaflt›raca¤›m›z›, onlar›n sesi olmaya devam
edece¤imizi herkesin bilmesini istiyoruz.
(fiahin Mahallesi’nden ‹K
okurlar›)
16 A¤ustos Cumartesi günü saat
14.00’te Beyo¤lu Galatasaray Lisesi önünde aralar›nda YDG’nin de
devrimci gençlik örgütlerinin ortak
düzenledi¤i, ÖSS karfl›t› bir bas›n
aç›klamas› yap›ld›. Yerlefltirme sonuçlar›n›n aç›klanmas›yla birlikte s›nav›n
her aflamas›nda oldu¤u gibi bu aflamas›nda da sorunlar yaflayan ve bir kere
daha ÖSS nezdinde e¤itim sisteminin
çarp›kl›¤›n› protesto eden ÖSS ma¤duru gençler bir kere daha alanlara
ç›kt›lar.
Ortak bas›n aç›klamas›n›n okundu¤u
eylemde s›k s›k, “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim”, “ÖSS’ye inat
yaflas›n hayat” vb. sloganlar› at›ld›. Kitle
ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Gülçin
Çiftçi, 1.5 milyon ö¤renciyi ve ailelerini ilgilendiren s›nav›n 9 milyar dolar aktar›larak gerçeklefltirildi¤ini hat›rlatarak, “bu sene de s›nav›n kazananlar› de¤iflmedi” dedi. Ve “Dershaneler, dolarla özel ders veren etüt merkezleri, çaresiz ö¤rencileri ekmek kap›s› belleyen
s›nav dergileri de bu senenin kazananlar› aras›ndayd›lar” fleklinde aç›klamas›n›
sürdürdü. S›nav› kazananlar›n özellikle
Anadolu, Fen ya da özel lise mezunu olduklar› da ayr›ca belirtilerek s›nav› kazananlar›n(ciddi bir k›sm›n›n) imkân ve
ayr›cal›klara sahip olduklar› özellikle
vurguland›.
(Bir YDG okuru)
BAfiSA⁄LI⁄I
Okurumuz Ali Özkan’›n
abisi Mehmet Özkan 15
A¤ustos 2008 tarihinde
vefat etmifltir. Ailesi ve
yak›nlar›na baflsa¤l›¤›
diliyor, ac›lar›n›
paylafl›yoruz.
Ankara Partizan
±CMYK
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Belediye iflflççileri toplu sözleflflm
mede kararl›
Belediye-‹fl Sendikas› ile Büyükflehir
Belediyesi aras›nda devam eden görüflmelerin t›kanmas› üzerine iflçiler eyleme geçti.
13 A¤ustos günü Saraçhane’de bulunan Belediye-‹fl Sendikas› önünde biraraya
gelen iflçiler “Zafer direnen emekçinin
olacak”, “Belediye iflçisi köle de¤ildir” sloganlar› ile Büyükflehir Belediyesi
önüne kadar yürüdü. Burada yap›lan bas›n
aç›klamas›nda elektri¤e, do¤algaza zam yap›ld›¤› ve iflçi ücretlerinin yaflanan enflas-
yon karfl›s›nda eridi¤i dile getirilerek kayb›n karfl›lanmas› istendi.
Hat›rlanaca¤› üzere Belediye-‹fl Sendikas›n›n 17 Temmuz’da yapmak istedi¤i eyleme polis sald›rm›flt›. Grev karar›n› bask›lara ra¤men asan iflçiler geçen süre içinde
Büyükflehir Belediyesi’nin uzlaflmaz tutumu ile karfl›laflt›. Büyükflehir ücretlere yüzde 14 zam yaparken iflçilerin talebi enflasyon oran›n›n üstünde, ilçe belediyelere verilen oran kadar yani yüzde 20’nin üzerinde bir zam. Görüflmelerin t›kanmas› üzeri-
ne yeni eylem takvimini aç›klayan sendika
14 A¤ustos günü Belediye’nin önünde yar›m saatlik oturma eylemi gerçeklefltirdi.
‹flçilerin oldukça öfkeli oldu¤u eylemde
konuflan Belediye ‹fl 2 Nolu fiube Baflkan›
Hasan Gülüm; grevden Belediye’nin sorumlu olaca¤›n› söyledi ve iflçinin enflasyonun alt›nda ezildi¤ine dikkat çekti. Belediye-‹fl Sendikas›n›n aç›klad›¤› takvime göre
birçok ilçede yap›lacak bildiri da¤›t›mlar›
ve eylemlerin ard›ndan 26 A¤ustos’ta
Zeytinburnu Belediyesi’nde grev gerçeklefltirilecek.
‹flçi-köylü gazetesi olarak eyleme kat›lan iflçilere sürece dair düflüncelerini sorduk;
- Grev karar›n›n as›lmas›n›n üzerinden yaklafl›k 1 ay geçti. Görüflmelerin
geldi¤i aflamaya iliflkin neler söyleyeceksiniz?
Cengiz Irmak; Görüflmeler t›kanm›fl
durumda. Bizim fiubat ay›ndan beri talebimiz 60 milyon taban yüzde 5 zam, iflveren
yüzde 8 ile geldi bu yüzden görüflmeler t›kand›. Grev aflamas›na geldik. ‹stanbul gibi
bir flehirde imzalanan toplu görüflmeler
var. ‹mzalanan sözleflmelerin en düflü¤ünü
bize uygulasalar biz kabul etmeye raz›y›z.
‹lçeler 60 milyonun üzerinde sözleflme im-
zalamas›na ra¤men Büyükflehir Belediyesi
bunu iflçisine fazla görüyor.
- Siz kaç y›ld›r çal›fl›yorsunuz, geliflmelerle ilgili neler düflünüyorsunuz?
Ali Haydar Özcan; 32 y›ll›k bir iflçiyim.
1 Mart 2008’den itibaren toplu sözleflme görüflmeleri devam ediyor. O günden
bugüne iflveren cephesinden bize göre hiçbir geliflme olmad›. Bugüne kadar iyi bir
ortam yakalar›z diye bekledik. Sabrettik,
bugünlere geldik, sabr›n da bir s›n›r› var.
Biz Türkiye emekçilerini yan›m›za alarak
hakk›m›z› söke söke alaca¤›m›za inan›yoruz. Bunun ad›mlar›n› att›k. Bugünlere geldik. Kendi eme¤imizin karfl›l›¤›n› almam›n
yollar›n› ar›yoruz.
- Siz görüflmeleri nas›l yorumluyorsunuz?
Mansur Y›lmaz: ‹nsanca yaflamak ve
ekme¤imizi kazanmak için buraday›z. ‹flveren ad›m atm›yor, ama biz direnmeye devam edece¤iz. ‹flçi olarak moralimiz çok
iyi. Belediye yaflanan zamlar› görmüyor.
Zamlara karfl› periflan olmufluz. Bu yüzden
maafllar›m›z›n da yükselmesini istiyoruz. fiu
an ald›¤›m›z maaflla hiç geçinemiyoruz. 2
tane çocu¤um var ilerde nas›l okutucam
diye düflünüyorum.
(‹stanbul)
DESA iflflççileri: “‹nad›na sendika, inad›na direniflfl”” tavr›nda ›srarl›
Sendikaya üye olduklar› için, önce
Düzce’de sonra da Sefaköy’de bulunan
DESA fabrikalar›ndan at›lan iflçilerin, iki
fabrika önünde gerçeklefltirdikleri direnifller sürerken, patronun direnifli bofla ç›karma giriflimleri de devam ediyor.
Düzce’deki direnifl 3 ay› geride b›rak›rken, sendikan›n içerde çal›flan iflçileri üye
yapma giriflimleri de devam ediyor. 600’ün
üzerinde iflçinin çal›flt›¤› fabrikada, sendikal› iflçilerin say›s› 300’ü aflm›fl bulunmakta.
Ancak yetki için gerekli olan en az % 51
oran›na henüz ulafl›lm›fl de¤il.
DESA’daki son geliflmeleri ö¤renmek
için görüfltü¤ümüz Deri-‹fl Genel Baflkan›
Musa Servi, bu say›y› art›rma çabalar›n›n,
patron engelinin yan› s›ra, “noter engeline” tak›ld›¤›n› söylemekte. “Noter engeli”
derken kastetti¤i ise, mesai saatlerinin bitiminde yap›lan üyelikler için, noter bulmakta zorlanmalar›. Çünkü noterlerin mesai
saatinin de iflçilerle ayn› saatlerde bitti¤ini,
noterleri, o saatlerin d›fl›nda üyelik ifllemi
için getirmenin zor oldu¤unu söylüyor.
DESA patronu
hile yap›yor!
DESA patronu ise, ifl ortakl›¤› olan
uluslararas› markalar›n, alt›na imza att›¤›
normlara uygun hareket etmeme noktas›ndaki tavr›n› sürdürüyor.
Kendilerinin de bu markalar›n Türkiye’deki temsilcileriyle görüfltüklerini ve
bunlara, DESA patronu üzerindeki bask›lar›n› art›rmalar›n›, yoksa eylemlerini bu
markalar›n iflyerlerinin önüne tafl›yacaklar›n› söylediklerini belirten Servi, ayr›ca
DESA patronunun, direnifli bofla ç›karmak
için her türden hileye baflvurdu¤unu vurguluyor.
Örne¤in, mahkeme dosyas›ndaki üye
kay›t listesi, patronun avukat› taraf›ndan
kopyalanarak, patrona verilmifl. Patron ise
bu listeyi üye iflçilere göstererek “sendi-
kan›z benimle anlaflt›” diyor ve iflçileri sendikaya karfl› k›flk›rtmaya çal›fl›yormufl.
Sendika olarak direnifli kamuoyuna
duyurmak için bir dizi faaliyet sürdürdüklerini de söyleyen Servi, son olarak
DESA ürünlerinin boykot edilmesine
dönük bir bildiri ç›kard›klar›n› ve bunu
da genifl biçimde da¤›tt›klar›n› belirtiyor.
(Kartal)
E-Kart ve Unilever
direnifllerine
kararl›l›k hakim
Emperyalist neo-liberal politikalar›n parças›
olarak hayata geçirilen sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n
tetikledi¤i direnifller kararl›l›kla sürüyor.
Büyük bölümü, sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n bafl›nda gelen örgütsüzlefltirme sald›r›s›na ba¤l› olarak yaflanan bu direnifllerin yo¤unlaflt›¤› bölgelerden biri olan Gebze havzas›, adeta direnifl havzas›na dönüflüyor. Her biri aylar süren bu direnifllerden Unilever ve E-kart direniflleri de, ilk
günkü kararl›l›kla devam ediyor.
Unilever’de bekleyifl sürüyor
Dünyan›n birçok ülkesinde faaliyette olan
Uniliver flirketinin sendikaya tahammülsüzlü¤ü
sonucu iflten at›lan, TÜMT‹S üyesi iflçiler, fabrikan›n karfl›s›na kurduklar› çad›rda gerçeklefltirdikleri grevde, 80’li günleri geride b›rakm›fl bulunmaktalar. Grevin 80. gününde görüfltü¤ümüz TÜMT‹S
‹stanbul fiube Sekreteri Ali R›za Atik, patronun
hala görüflmeye yanaflmad›¤›n› ve grevci iflçilerin
bekleyifllerini aral›ks›z sürdürdü¤ünü söylüyor.
‹flçilerde herhangi bir y›lg›nl›¤›n söz konusu olmad›¤›n›, ilk günkü kararl›l›klar›n›n devam etti¤ini
söyleyen Atik, önümüzdeki aylarda (11 Eylül ve
16 Ekim) görülecek olan itiraz davalar›n›n gidiflat›n›
beklediklerini de sözlerine ekliyor.
E-Kart direnifliyle
uluslararas› dayan›flma
Partizan tutsaklardan DESA iflçilerine
dayan›flma kart›
Gerek Düzce’de 41 iflçinin, gerekse Sefaköy’de Emine Arslan adl› kad›n iflçinin
sürdürdü¤ü DESA direniflleriyle dayan›flma da giderek büyüyor. Özellikle de Emine Arslan’›n ailesi ile birlikte fabrika önünde gerçeklefltirdi¤i direnifle çok say›da dayan›flma ziyareti gerçeklefltiriliyor.
Direniflteki DESA iflçilerine bir destek de, Tekirda¤ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde
bulunan Partizan tutsaklardan geldi.
Partizan tutsaklar, biri “Merhaba de¤erli Desa iflçileri” di¤eri ise “De¤erli Emine Arslan” bafll›kl›, iki kart göndererek, DESA iflçilerinin direniflini selamlad›lar.
Gebze Havzas›’nda bulunan ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet sürdüren E-Kart
fabrikas› iflçilerinin direnifli de, patronun ›srarla
görüflmeye yanaflmamas› nedeniyle, 70’li günleri
geride b›rakt›. Çok say›da ziyaretin gerçekleflti¤i
direnifle, en büyük desteklerden biri de UNI’dan
(Union Network ‹nternational- Uluslar aras› Sendika A¤›) geldi. Direniflteki E-Kart iflçilerinin ba¤l›
bulundu¤u Bas›n-‹fl Sendikas›’n›n da aralar›nda bulundu¤u, toplam 900 sendika ve 15 milyon çal›flan› üye olarak bünyesinde toplayan sendika, E-Kart
iflçileriyle dayan›flma kampanyas› bafllatm›fl bulunmakta. Dünyan›n birçok bölgesinde yürütülen
kampanyaya internet üzerinden de ulaflmak mümkün.
(Kartal)
Ambarl› iflflççileri kararl›: “Ölmek var dönmek yok”
Arkas Holding’e ba¤l› Marport
Liman›’nda çal›flan iflçiler a¤›r çal›flma koflullar›na karfl› örgütlenerek
sendikaya üye oldu. ‹nsanca çal›flma
koflullar› ve ücret için sendikaya
üye olan 406 liman iflçisi, patronun
sendikay› haber almas› ile iflten at›ld›. ‹flçilerin anayasal bir hak olan
sendika hakk›na sald›ran patron,
sendikal örgütlenmeyi engellemek
için her türlü yolu deniyor. ‹flçileri
h›rs›zl›k, gasp gibi iddialarla iflten ç›karan, çal›flmayan iflçinin bile ç›k›fl›n› veren patron bununla yetinmeyerek iflçilere sald›rd›. Patronun
adamlar› taraf›ndan kalas ve sopalarla sald›r›ya u¤rayan iki iflçi hasta-
nelik oldu. Direnifl ise tüm engellemelere ra¤men sürüyor. Liman-‹fl
Sendikas›’n›n Ambarlar temsilcili¤inde direniflte olan iflçilerle görüflerek sürece dair düflüncelerini ald›k.
- Kaç y›ld›r limanda çal›fl›yorsunuz? Sendikaya üye olma sürecinizi anlat›r m›s›n›z?
Kas›m Köseo¤lu; 9.5 y›ld›r
burada vinç operatörü olarak
çal›fl›yorum. Gemiden konteyn›r
tahliye ediyorum. Biz bu iflin e¤itimini ald›¤›m›z için kazalar en düflük
seviyeye inmiflti. fiu anda iki günde
bir ifl kazas› yaflan›yor.
Büyük flirketlerle ve çok yo¤un
çal›fl›yorduk. Neredeyse izin yapm›yorduk. Baz› arkadafllar var, efli
ameliyat olacak komflusu-abisi götürüyor hastaneye. Arkadafllar›m›z
izin al›p gidemiyor. Nedenini personel eksikli¤i olarak aç›kl›yorlar. Eksikse bunun eksi¤ini gidereceksin.
2–3 seneye kadar 12 saat çal›fl›yorduk. Sonra 3 vardiyaya geçtik.
20–25 gün gece vardiyas›nda çal›fl›yorduk. Bu da insanlar› bunalt›yor.
Yapt›¤›m›z ifl çok a¤›r. Biz de kendi
aram›zda karar verdik. Daha düzenli, daha verimli çal›flmam›z gerekiyordu. Hiçbir personelin sosyal hayat› yoktu. Telefonla iflten at›ld›k.
Oysa patron bizi yasal olarak sendikaya üye oldu¤umuz için iflten atamaz. Bu yüzden h›rs›zl›k, gasp, tecavüz ne varsa hepsini iflten atma gerekçesi yapm›fl.
- Sendikaya üye olduktan
sonra neler yafland›?
- ‹ki gün liman›n önünde durduk. Ya¤murun alt›nda bekledik. Liman›n içine alm›yorlar zaten. Kaymakam süre doldu dedi. Baflkan da
ifli kanuni yoldan halledebilece¤iz
dedi. Sonra buraya geldik. fiiflli’de
bir bas›n aç›klamas› yapt›k. Yaklafl›k
bir ayd›r direniflteyiz. Bizi çok çeflitli fleylerle suçlad›lar. ‹fl yavafllat›yorsunuz dediler, iflçilere zorluk ç›kard›lar. Makineleri de¤ifltirdiler. Birçok arkadafl buna fliddetle karfl› ç›k-
t›. Marport yönetimi çayc›dan operatör yapt›. Çok yak›nda oras› Tuzla’y› geçecek. Ölümlerin artaca¤›n›
düflünüyoruz. Bizim ilk ö¤rendi¤imiz fley her fleyden önemli olan can
güvenli¤idir. Sendikal faaliyetten dolay› arkadafllar› operatörlükten al›p
ehliyeti olmamas›na ra¤men TIR
kullanmas›n› istiyor. Patron gelin diyor açt›k kuca¤›m›z›. 12 saat çal›flaca¤›z, sendikas›z gelin bana arac›
vermeyin. Oysa sendika biziz, biz
varsak sendika vard›r. Patronlar›n
sendikas› var. ‹flçi sendikaya üye
olunca h›rs›z oluyor, tacizci oluyor.
‹ki tane arkadafl›m›z› hastanelik ettiler. Demirlerle sald›rd›lar.
- Sendikaya üye olurken
amac›n›z neydi?
‹lhan Aktekin; Sendikalaflmam›z›n en önemli amac› burada kanunsuz keyfi uygulamalar›n b›rak›l›p
ifl güvencesinin sa¤lanmas›. Yar›n ne
olaca¤›m›z belli de¤il. Onun için sendika diye bast›r›yoruz. Ayr›ca ücretlerimizde problem var. ‹zinlerimiz
de öyle. Biz bunlar›n iyilefltirilmesini
istiyoruz. Patrona biz gelip çal›flal›m,
sendikadan dolay› bize bask› yapma,
yasal süreç ifllesin dedik, fakat olumlu bir yan›t alamad›k. ‹fle bafllay›n
ama sendikal haklar›mdan feragat
ediyorum diye bir dilekçe yazacaks›n›z diyor. Kendi oluflturduklar› disiplin kurulunda e¤er onaylan›rsak o
zaman çal›flabiliyoruz. ‹fl garantisi de
vermiyor. Bizim derdimiz ifl garantisi. Sendikalaflmadaki en önemli amac›m›z ifl garantisi. 6.5 y›ld›r buraday›m. Elektrik teknisyeniyim. Keyfi
uygulamalar vard›. Çal›flma flartlar›m›z a¤›rd›. Yönetime defalarca kez
baflvuruda bulunduk, ikaz da ettik.
Düzeltilmesini istedik. Yap›c› bir çözüm gelmedi.
Bu yaflananlar› önlemenin tek
yolu vard›. Sendika. Sendika ile konufltuk ve 406 arkadafl›m›zla birlikte
Liman-‹fl Sendikas›na üye olduk. Biz
bu iflyerinde sendikal› olarak çal›flmak istiyoruz. Biz 406 arkadafl sendikal› olarak ifl güvencesi ile insanca
koflullarda çal›flmak istiyoruz. Amac›m›z bu. fiu anda Türkiye’nin birçok yerinde sendikal süreç bafllam›fl, insanlar sendika için direniflteler. Bunun tek bir nedeni var; daha
çal›fl›labilir koflullar ve ifl güvencesi.
- Sendika hakk›n›z için bir süredir mücadele ediyorsunuz. Aileniz bu direnifle nas›l bak›yor?
Erol fiahin; Ailem bana destek
verdi. Kimse ailesini göremiyordu.
Herkeste ayn› sorunlar var. Kimse
çocu¤u ile do¤ru dürüst sohbet
edemiyordu. Komflunun dü¤ününe
gidemiyorsun, sohbet edemiyorsun. Cenazeye gitmek istedi¤ine
senden ölüm raporu istiyor. Komflumun cenazesi olmufl ondan ölüm
raporu istenir mi? Böyle bir fley
olur mu? Birinci dereceden akraban
olacak, sadece anne ile baban›n cenazesine gidiyorsun. Eflinin anne veya babas› vefat etmifl gidemezsin,
izin yok. Biz bunlarla da karfl›laflt›k.
7 y›ld›r burada çal›fl›yorum. Sendikal mücadele konusunda daha önce tecrübemiz vard›. Toplumsal hareketlerden bir tecrübem var. Herhangi bir korkumuz, kayg›m›z yok,
yolumuza devam edece¤iz. Bizim
bir sözümüz var; ölmek var dönmek yok. Bu yolda devam edece¤iz.
Geri dönmek yok. Biz buna inand›k.
- Direnifle dair ne söylemek
istersiniz?
Abdullah Taflar: Sendikal örgütlemede ilk olan kiflilerdenim. Bunun mükâfat›n› iflten ç›kar›larak ald›m. Sendikal örgütlenmeye bafllad›¤›n›zda önünüze ç›kacak ilk fley iflten at›lmak. Di¤er sektörlerde örgütlenmeyi yapm›fl olan kifliler de
yaflam›fllard›r. Biz de ayn› süreçten
geçiyoruz. Gerek iflveren gerekse
yandafllar› taraf›ndan maruz kald›¤›m›z sald›r›lar oldu. Bu tip fleyler bizi y›ld›ramayacak. Sonunda örgütlenmeyi baflar›p geri dönmeyi hedefliyoruz. Hedeflerimizin tutaca¤›ndan eminiz. Bugüne kadar dik
durduk bu saatten sonra da dik
duraca¤›z.
(‹stanbul)

Benzer belgeler