İstıklâl - İstiklal Gazetesi
Transkript
İstıklâl - İstiklal Gazetesi
İstıklâl Navağ Polis Merkezinin kurşun izleri ile dolan çatıya çıkış ağzı. 18.07.2011 www.istiklalgazetesi.com.tr Ağustos 2011 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 8 Sayı: 85 Fiyatı: 1 TL Doğu Türkistan istiklalcileri 20 Şehit vermek Pahasına Çin Polis Merkezinin Çatısına Gökbayrak Diktiler İsviçre Doğu Türkistan fedaileri kurşun yağmuru altında Hoten-Navağ Polis Merkezinin çıkarak Çin bayrağının indirip , onun yerine ay-yıldızlı Gökbayrağı astılar. 8’de Türk iye Bazı Çin ve yabancı ülke basını muhabirleri Hoten'e gelerek, Çin'in Navağ polis merkezinin taarruza uğrama durumu hakkında malûmat edinmişlerdir. Muhabirler bu defa Çin dairelerinin verdikleri haberlerin dışında, yerel karakol görevlileri ve civarındaki ahalilerden de bilgi almışlardır. Uluslar arası haber vasıtalarından iktisâdi vakit gazetesinin etraftaki ahalilerden edindiği bilgilere göre, fedaîler polis merkezine baskın yaparak girdikten sonra, polis merkezinin çatısına çıkarak Çin'in beş yıldızlı kızıl bayrağını indirmiştir. Onun yerine Doğu Türkistan bayrağını yani ay-yıldızlı Gökbayrağı asmışlardır. Çin Askerleri şüphelendiği Uygur'u öldürüyor! Kaşgar'da bıçaklı saldırı: 7 ölü, 28 yaralı Çin'in kuzeybatısında yer alan Doğu Türkistan’ın Kaşgar kentinde oluşan bıçaklı saldırıda 7 kişinin öldüğü, 28 kişinin de yaralandığı bildirildi. Çin radyosunun yerel medyaya dayandırdığı haberinde, aralarında bir suç şüphelisinin de öldüğü olayın Cumartesi gecesi meydana geldiği belirtildi. Haberde, iki zanlının şehrin Meishi caddesinde bir sürücünün yeşil ışığı beklediği sırada kamyona çıkarak sürücüsünü bıçakladığı, sonrasında da kamyonu kalabalığa sürdüğü ve onları bıçaklamaya başladığı kaydedildi. Olay yerinde 6 kişinin öldüğü olayda zanlılardan birinin saldırı esnasında kendini koruyan birisi tarafından öldürüldüğü diğer zanlının ise bıçakla yaralandığı ifade edildi. Yaralıların hastaneye kaldırıldığı, polisin olayı araştırdığı ve şehirdeki güvenlik önlemlerinin arttırıldığı bildirildi. Haberde, olayı gerçekleştirenlerin Uygur mu yoksa başka milliyetten mi olduğu konusunda bilgi verilmedi. 31.07.2011-(CİHAN) Doğu Türkistan'da bugün meydana gelen patlamadan sonra Çin polisi şüpheli gördüğü dört Uygur'u katletti. Doğu Türkistan'da bugün meydana gelen patlamadan sonra polisin şüpheli gördüğü dört Uygur'u yargılamadan öldürdüğü bildirildi.Çin'in kuzeybatısındaki Uygur Özerk Bölgesi'nin (Doğu Türkistan) Kaşgar şehrinde meydana gelen patlamadan sonra polisin 4 şüpheli (!) Uygur'u yargılamadan öldürdüğü bildirildi.Şinhua ajansının haberinde, yerel saatle 16.30'da (TSİ 11.30) meydana gelen patlamadan sonra polisin, ayrıca 4 şüpheli (!) Uygur'u gözaltına aldığı ve patlamada aralarında polislerin de bulunduğu 10'dan fazla kişinin yaralandığı belirtildi.7’de 3’de 13’de Mehmet Emin BATUR 18 Temmuz Taarruzunun Açıklaması Çin taarruzcuların ellerindeki bayrak meselesi ile ilgili olarak çeşitli haberler vere gelmektedir.Çin'in bazı haberlerinde bölücülük bayrağı denilirken, bazılarında cihat bayrağı denilmektedir. Çin'in yerküre gazetesinin bugünkü resimli haberinde fedaîlerin Polis merkezinin çatısına bayrak diktiklerinde çatıya çıkmak için kullandıkları merdiven ve çatı kapısının resmi gösteriliyor. 7’de ŞEN OZAN UYGURLARIN ÇİLESİ (2) 15’te Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY Türk Dili İle İlgili Bir Kitap: (2) 10’da Abdulmecit AVŞAR İmdat!!! Sesimizi duyan yok mu? İstıklâl Doğu Türkistan da 'da yaşayan binlerce Uygur Türkü hapse atıldı Amnesty'den Erşidin İsrail Atağı Amnesty international diye bilinen Uluslararası Af Örgütü Finlandiya Şubesi geçtiğimiz ay Kazakistan Hükümeti nin Çin'e teslim ettiği Erşidin israil İçin imza kampanyası Başlattı. Eklenme tarihi: 08.07.2011 18:14:52 Çin'e teslim edildiği bizzat Kazakistan Dişişleri bakanlığının çelişkili ifadeleri ile gün yüzüne çıkan ve bir çok medya da günedeme getirilen Erşidin israil'in durumu Uluslararası Af örgütü Finlandiya Şubesinin dikkatini çekti. 5 Temmuz Urumçi soykırımının 2. Yılı münasebetiyle Helsinki de düzenlenen Gösteride Fotografları taşınan ve Basın açıklaması metninde de dile getirilen Erşidin israil meselesi Uluslararası Af Örgütü Finlandiya Şubesi Çin masası şefi Anu Tuukkanen'in özel girişimi sonucu gündeme getirilerek imza kampanyası başlatıldı. Amnesty nin www.amnesty.fi adli resmi veb sitesinde e imzaya açılan ankette Erşidin İsrailin Çin'e teslim edilmesi konusu uzunca anlatıldıktan sonra şunlara yer verildi: Sayın Çin Devlet Başkanı Hujintav Ben Erşidin İsrailin Serbest bırakılmasını İstiyorum,o ifade özgürlüğü kullandığı için tutuklandı,Erşidin İsraile ailelerinin yanı sıra avukatının da görüşme hakkı olmamalıdır!Çinli yetkililerin ona işkence yapmaması ve kötü davranmaması için sizden ricada bulunuyoruz. Uygur Haber Ajansı Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl AA - 05.07.2011-Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesinde(Doğu Türkistan) yaşayan binlerce Uygur Türkünü hapse attığı bildirildi. Uluslararası Af Örgütünün açıklamasında, Çin'in, 2 yıl önce Sincan Uygur Özerk Bölgesinde (Doğu Türkistan) yaşanan şiddet olayları hakkında konuşan binlerce Uygur Türkünü hapse attığı belirtildi. Sincan Uygur Özerk Bölgesinin başkenti Urumçi'de 2009 yılında Han soyuna mensup Çinlilerle Uygur Türkleri arasında meydana gelen şiddet olaylarında 200 kişi hayatını kaybetmişti. Çin medyasında yer alan haberler ve denizaşırı ülkelerdeki insan hakları örgütlerinin raporlarına göre, 2009 yılındaki şiddet olaylarından bu yana 9 kişiyi ayaklanmayı körüklemek suçundan idam eden Çin hükümeti, yüzlerce kişiyi mahkemeye sevk etti ve güvenlik harcamalarını artırdı. Uluslararası Af Örgütü Asya Pasifik Direktörü Sam Zarifi konuya ilişkin yaptığı açıklamada ''Çin hükümeti, sadece 2009 yılındaki şiddet olayları konusunda sesini yükseltenleri susturmakla kalmıyor, aynı zamanda insanları susturmak için ülke dışında da nüfuzunu kullanıyor'' dedi. Zarifi şunları kaydetti: ''Çin'in tümünde baskıya yönelik bizim gözlemlediğimiz genel eğilim, bunun özellikle Uygur Türklerinin kendi vatanında azınlık haline geldiği Sincan için geçerli olduğudur''. Uygur Türklerinin, yabancı muhabirlerle 2009 olayları hakkında konuştukları veya Uygur Türkçesindeki internet sitelerinde tartıştıkları gerekçesiyle hapse atıldıklarını belirten Zarifi, ''Her özgürce konuşan Uygura saldırmak, öncelikle, ülkeyi 2009 yılındaki protestolara götüren temel hoşnutsuzlukları çözmez'' dedi. Zarifi, ''Çin hükümeti, Uygur toplumunun hoşnutsuzluklarını dinlemeli ve Uygurların haklarına saygı gösterilmesi ve kültürlerinin korunmasına yönelik taleplerini ele Youtube'a 15 Temmuz'da eklenen bir videoda, küçük bir çocuk bir grup tarafından tekmelerle dövülüyor. Çocuğun Uygur, dövenlerin Çinli olduğu iddia ediliyor. Çin'in özerk bölgesi Sincan Uygur (Doğu Türkistan)'da çekildiği iddia edilen görüntülerde bir grup insan, yerdeki bir çocuğu tekmeleyip, elini eziyor. Çocuğun çıklık çığlığa ağlamasına aldırmayan topluluktan hiç kimse uygulanan şiddete engel olmuyor. Görüntüler Youtube'a 15 Temmuz tarihinde MerdanUygur kullanıcı adı ve “Bichare kichik Uyghur bala xittay ning zulumi astida” başlığıyla yüklenmiş.. İstiklâl Avrupa Temsilcisi Almanya Temsilcileri Biberach: Şen Ozan Yıl: 8 Sayı: 85 Ağustos 2011 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Tel: + 49 175 404 36 23 München: Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Mehmet Emin BATUR Genel Yayın Yönetmeni Abdulmecit AVŞAR Haber Müdürü Erkinbeğ UYGURTÜRK Ege Bölge Temsilcisi İsmail OSKAY 0546 859 32 10 Uşak Temsilcisi Murat OSKAY 0506 981 69 20 Afyonkarahisar Temsilcisi Zeki KUYTU 0544 587 81 12 İstanbul Temsilcileri Esenler İbrahim DOĞUŞ 0535 689 57 69 Üsküdar Habib Suiçmez 0536 774 04 37 Konya Temsilcisi Baybars Gülensoy 0536 664 46 46 Trakya BölgeTemsilcisi Kadir YILDIZ 05426691266 Antalya Temsilcisi Emre USLU 0506 689 98 19 Avusturya Temsilcisi Necdet Akarsu 0043 699 11884577 İsviçre Temsilcisi Karahan Endili 0041 787 954 707 Bulgaristan Temsilcisi Beletin Halil Ali 00359 3631 3573 Azerbaycan Temsilcisi Mustafa Vugar ÖMEROĞLU + 994 12 502 77 60 Belçika Temsilcisi İhsan Şimşek +0032 479239236 Finlandiya Temsilcisi +00358449371733 Yurt İçi Posta Çeki Hesabı Celalettin BATUR: 5024316 Cep Tel: 0555 443 20 29 http://www.istiklalgazetesi.com.tr http://www.hurgokbayrak.com Elektronik Posta: [email protected] [email protected] ISSN 1305-2993 Ali Yüksel Eyüp Tanrıverdi Bad Wurzach: Arefe Uludağ Weingarten: Çağlar Eren Lindau: Ali Güngör Ulm: Sebahattin Gülveren Fr-hafen : Safa Çakmak Berlin : Reyhan OĞUL Kisslegg: Kenan Batur Weingarten: Baki Alkan Karlsruhe : Ali DEMİR Hamm : Zafer TOPAK Neckarulm: Rukiye ANDIÇ Wangen: İsa Göçer Kempten: Mustafa Kutlu Mainz: Rüştü KASIRGA Frankfurt: Altan Altuntaş Filderstadt: Mehmet Yetiş Braunschweig Abdullah Akıncı Bayreuth Mahmut OKAN Boblingen İsmail ÜSTÜNEL Siegen Recep Geçer Memmingen Onur ÇİÇEK Wendlingen Abdullah POLAT +49 172 468 33 25 +49 179 533 01 86 +49 173 231 62 86 +49 179 799 58 44 +49 171 810 00 89 +49 173 591 52 29 +49 171 267 40 66 +49 163 261 78 22 +49 160 948 445 40 +49 176 232 663 53 +49 176 247 855 91 +49 178 780 42 32 +49 176 241 566 20 +49 163 675 38 52 +49 171 128 16 08 +49 177 180 34 67 +49 179 921 38 30 +49 173 372 97 00 +49 160 444 55 74 +49 176 661 11935 +49 172 710 86 10 +49 170 487 25 62 +49 175 541 18 68 0049 173 3460824 Merkez Adres: Gevher Nesibe Mah. Donanma Cad. No:13 Kocasinan-Kayseri/Türkiye Tel: (0090) 352 338 58 97 Belge Geçer: (0090) 0352 338 58 97 Cep Tel: 0532 255 99 30 Grafik-Dizgi-Tasarım Hürgökbayrak Baskı Hakimiyet Matbaası Bu gazete basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Çin Peçe’yi yasakladı 62 yıldır Çin işgalinde bulunan Doğu Türkistan da yerel kukla hükümetin çıkardığı genelgeyle Peçenin yasaklandığı belirtildi. Genelgeye göre kamuya açık alanlarda yüzü kısmen ya da tamamen kapatarak tanınmayı imkânsız hale getiren kıyafetler giyenlere soruşturma açılacak, Devlet memuru ise işinden uzaklaştırılacak,ev kadınıysa durumuna göre para cezasına çarptırılacak. Doğu Türkistan Halkının tamamına yakını İslam dinine inanıyor ve yerel halk kültürel olarak başörtü takıyor. Fransa, 11 Nisan'da Avrupa'da peçeyi yasaklayan ilk ülke olmuştu. Fransa ve Belçika örneklerini, benzer bir yasa tasarısını tartışan Hollanda'nın ardından işgalci Çin Hükümeti böyle bir karar alarak Peçeteyi Resmen yasaklamış oldu. Bundan böyle Uygur Müslüman Kadınlar Kamuya açık alanların dışında köy pazarında bile peçe takması imkansızlaşıyor. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa Peçe taktığı gerekçesiyle çok sayıda kadının Çin polislerince sorguya alındığı bildiriliyor,daha önce sakal bırakanları içeri atan Çin Hükümeti şimdiyse Peçe takan Bayanlara yöneldiği gelen haberler arasında. Uygur Haber Ajansı-15.07.2011 Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl İstıklâl UYGURLARIN ÇİLESİ (2) TEMEL den - ŞEN OZAN Bir önceki makalemde de belirttiğim gibi 02.03.2011 tarihinde merhum kardeşimiz Doğu Türkistanlı Mehmet Emin Bey'in cenazesi dolayısıyla Münih'te bulunmuştuk. cenazeye uzaktan yakından gelen bir kısım misafirlerle ocak başkanımız Eyüp Bey'in hazırlattığı kahvaltıda bir araya geliyoruz. Merhumun oğlu uzak bir Avrupa ülkesinden gelmiş, aklı başında bir delikanlı. Bin yıldır birbirimizi arayan kardeşler gibi kucaklaşıp baş sağlığı diliyoruz ve o da bizlere baş sağlığı diliyor. . . Doğu Türkistan' da doğan Mehmet Emin Bey, binlerce kilometre uzaklarda öldü. Kurtlarda öyle yaparmış, öleceğini anlayınca ormanların en ücra köşelerini seçerlermiş. “Kurt öldü“ dedirtmezlermiş, o en çaresiz hallerini hiç kimsenin görmesini istemezlermiş özelliklede köpeklerin görmesini, hele hele Çin köpeklerinin görmesini hiç mi hiç arzu etmezlermiş. . . İşte böyle soylu bir hal ve duruş ile ölüme yatarlarmış ve onu bulmak ona ulaşmak onu görebilmek bir daha mümkün olamazmış. . . M.Emin Bey'in gidişide tıpkı öyle oldu . İtler, cesetini görmesin diye Hatta öldüğünü duymasın diye Duyupta dört yana yaymasın diye En ücra köşede öldü Mehmet Bey Baş sağlığı için Uygur kardeşlerimizin teşkilatlarına gidiyoruz. Hal hatırdan sonra sohbete dalıyoruz ve bir dokun bin ah işit misali binlerce ah işittik. Kızıl Komünist Çin devletinin Uygurların peşini Avrupa'da da bırakmadığına şahit oluyoruz. Çin istihbaratı, telefon numaralarını tespit ettiği Uygur kardeşlerimize Çin'den telefon açıp: >> Alo, sizleri anavatanınızdan arıyoruz nasılsınız iyi misiniz ? == İyiyiz, teşekkürler kimsiniz ? >> Kimliğimiz önemli değil bir vatandaşınız, dükkan açmışsınız hayırlı uğurlu olsun. == Sağ olun fakat inanın tanıyamadım sizi. >> Dedik ya bir vatandaş, vatandaşınız olmamız yetmiyor mu? Niyetimiz ciddi ve temiz, sizinle uzun uzun konuşmamız lazım. İstiyoruz ki dükkanınızı büyütelim zenginleştirelim sizi ihya edelim. Bunun için de küçük bir şartımız var. == Neymiş şartınız ? >> Mümkün oldukça Çinden alışveriş yapacaksınız. Bizler size istediğiniz malı ulaştırırız. == Evet, şimdi anladım kim olduğunuzu. . . Çok güzel Uygurca konuşuyorsunuz. İhtimal ki siz bir Uygur olabilirsiniz, sırf Uygur olabileceğinizi düşündüğüm için size yine de ağız dolusu küfretmekten vaz geçiyorum. Satılmış ve şerefsiz. :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: >> Alo alo siz falanca mısınız ? == Evet evet buyurun, kiminle görüşüyorum ? >> Çin'den arıyorum, bir vatandaşınız. == Ben Uygur'um, benim Çinli bir vatandaşım olamaz. Yanlış aradınız. >> Bakın beyefendi inat etmeyin! Filan filan cemiyetlerden ayağınızı kesin! Annenizin, babanızın, kardeşlerinizin ve bütün akrabalarınızın elimizde olduğunu unutmayın. . . == Allah topunuzun belasını versin. . . :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: >> Alo nasılsınız, burası Çin anavatanınızdan aranıyorsunuz. . . Güncel 3 haberiniz yok. == Ne yani sizin yeni döneminizde insanları kavurma yapmayıp, döner kebap mı yaptığınızı söylemek istiyorsun. Şerefsiz . . . :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: >> . . . . . . İş yerinin sahibi falanca ile mi görüşüyoruz ? == Evet evet benim, buyurun. >> İş yerinizin fotoğraflarını gördük hayırlı olsun. == Kimsiniz arkadaş ? >> Ben anavatanınız Çin'den arıyorum. İş yerinizi büyütelim diye düşünüyoruz da. == Nasıl büyüteceksiniz iş yerimi ? >> O iş bizim işimiz, önemli olan dostluk. Siz hele bir Çin'e gelin görüşelim. == Nasıl olur, Çin'e gelen bir daha geri dönebiliyor mu ? >> Mao döneminde bir kısım haksızlıklar olduğu doğrudur. Bugün Çin artık o eski Çin değil, çok demokratlaştık. == Ne dediniz ne dediniz, demokrasi mi dediniz? Balıkların ağaca çıktığından mı bahsediyorsunuz, yanlış anlamadım değil mi ? >> Bakın beyefendi, Çin bugün ekonominin yanında demokraside de büyük geliş meler kaydetmiştir bunu unutmayın. == Demokrasinize de, size de, sizin sayenizde büyüyecek iş yerine de lanet olsun. Alçak köpek. ::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: >> Alo ülkenizden aranıyorsunuz. Nasılsınız ? == Yahu beni bir daha rahatsız etmeyin demedim mi? >> İftihar etmeniz gerekmez mi, dünyada kaç ülke var vatandaşını arayan soran? == Ulan numaramı değiştirdim yine kurtulamadım sizden. İnsanda biraz haysiyet ve şeref olmaz mı be namussuzlar.Hay ben sizin ülkenizede ,sizede, sizin gibi hayvanları üstümüze sürenlerede . . . . . . . . . :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: Gelenin bir daha gidemediği Bir diyardan geldik duyun bizleri İki kez ikinin dört etmediği . . . Bir vatandan geldik duyun bizleri Bela dağıtılan ülkemden kaçtım Çile üretilen ülkemden kaçtım İnsan tüketilen ülkemden kaçtım Canımıza yetti duyun bizleri Doğu Türkistan'dır yurdumuz bizim Gayrı ulumuyor Kurdumuz bizim Darümar edildi ordumuz bizim İnsanlık adına duyun bizleri Ölçmek, biçmek ve de tartmak bilmezler Öyle muzur dert ki bitmek bilmezler Tuttu yakamızdan gitmek bilmezler Mevlanın aşkına duyun bizleri Resmen yanıyoruz, kavruluyoruz Borana tutulduk savruluyoruz Kızıl bela ile çevriliyoruz İnsanlık öldü mü duyun bizleri Ülkemde ne varsa bitiriyorlar Sülükleri bile götürüyorlar Sürekli felaket getiriyorlar Nerde hür milletler duyun bizleri == Kimsiniz be adam? Benim Çin diye bir vatanım yok. Ben Uygur'um ve Alman vatandaşıyım. Terk-i vatan ettim yine olmadı Kurtulamıyorum çilem dolmadı Edenler ki ettiğini bulmadı Ey demokrat dünya duyun bizleri >> Celallenmeyin! Çoktandır gelip gitmediniz de bir soralım dedik. . . == Hangi şehir meydanında ve hangi kazanda pişireceksiniz beni ? >> Korkmayın korkmayın, bizden önceki dönem geride kaldı. Şimdi yeni dönemdeyiz. Siz epey zamandır gelip gitmediniz ve değişimden tabii olarak Maymun işgaline girdi ülkemiz Bu sebepten garip kaldı cümlemiz İnşaallah nasip olur gülmemiz Vicdanı olanlar duyun bizleri 4 Türk Dünyası Doğu Türkistan`da Türklere Karşı Soykırım Politikası-2 (Araştırma ) Av. Sadun KÖPRÜLÜ Doğu Türkistan Türklerinin Barın olayı özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmak için başarılı bir mücadele ve bütün dünyaya duyurmak amacıyla milli bir harekettir. Haklarını kazanmakla dava adamları bu uğurda kanlarını vererek, şehit düşmüşlerdir önde gelenlerden mücadeleci, kahraman Zeydun Yusuf ve onun silah, dava arkadaşları din, vatan ve millet uğrunda büyük güce sahip olan Çinlilerle, acımasız düşmanla savaşarak, kanlarını, canlarını vererek şehit olmuşlardır. Bu milli mücadele yolunda Doğu Türkistan Türkleri bağımsızlığı elde etmek için mücadelelerini sürdürdüler ve sürdürmek üzere yeni bir güneşin doğuşu umuduyla yiğitçe savaştılar. Ama kıyıcı komünist Çinlilerin Doğu Türkistan'da yaptıkları katliamlar 55 yılda binlerce Türkler şehit olarak binlerce kayıp olmuşlardır, her türlü ağır işkencelerle güçsüz ve zayıf duran sivil halka yapılmakla Çinliler tam olarak vahşîleşmiştir suçsuz Türkleri öldürmek tek amaçları olmuştur. Doğu Türkistan uygulana Soykırım katliamlardan 1949 yılında işgalci komünist Çin ordusunun komutanlığında bulunan Kızıl komünist Wang Zhen Türkistan (Şin Jiang) Türklerine karşı yapmış olduğu zulmün işkencenin benzeri görülmeyerek, Çin Komünist ordusu Doğu Türkistan'a girmeden Doğu Türkistan Türklerini cezalandırarak, türlü silah araçlarla öldürmekteydi. Çinliler öte yandan Türklerden korkarak yapılan her harekete karşı önlem alarak Türklerinin uyanmasından, ayaklanmasından nasıl olursa iyice ne yapacağını düşünmekteydi. Çin yönetimini daha fazla korkudan Türklerin mücadelesi ve ağır silahlarla 40 bin kişilik Doğu Türkistan ordusun var oluşu yönetimi Doğu Türkistan'a karşı bir baskı kullandığı zaman milli ordu sessiz kalmayacağını iyice bilmektedirler. Çinlileri bu Türk milletini yok etmek amacıyla, milli orduyu kendi güçleri içine almayı katmayı düşünerek, tamamen kontrol altına aldıktan sonra komünist Çinlilerin tam olarak düşmanlıkları yansıyacak, onlara inanmak çok zordur, nasıl olursa bu milletin mutlu olmasına gençlerin aydınların ve tüm Türklerinin üstüne düşen önemli görevleri örgütlenerek bir güç halına gelmekle haklarını korumalıdırlar, artık birlikte çalışmalıdırlar 1959 tarihinden siyasi komplo baskılar yüzünden millet içinden aydın lider çalışkanlar dava adamlarının birçoğu yok edilerek, bir bölüm milliyetçi milli dava sahipleri yurdundan toprağından uzak hapishanelere atılarak çok sayıda Türkler başka ülkelerde yaşamaya zorlanmışlardır. Doğu Türkistan' da bu milletin kahraman yiğit dava adamları vatanın gururunu, onurunu, töresini üslenen Türkler tüm güçleri ile aydın kalemleri ile haklarını savunmaktadırlar, öyle zan ederek bir gün düşünen Çinler Türkler tamamen yok edilecek, umutta olarak katliamlarını, soykırımını sürdürmekteydiler. Ama iyice bildi ki Çin dikta yönetimi hiçbir rejim büyük devletler, uygarlık kuran Türk milletini yok edemez yıldıramazdır. Kıyıcı Komünist Çinliler Türk milletine karşı reva gördüğü işkence zulüm, katliamlar tam dünyanın yüzü önünde korkmadan ve hiçbir insan hakları, BM, af örgütü ses çıkarmadan hiçbirini çekinmeden yapmıştır, sinsi politikasını sürdürmüştür. 1959-yılından Türklere karşı başlayan, işkence baskılar, Türkleri kendi yurtlarından, topraklarından uzaklaştırılarak Çinliler tarafından tüm Türk bölgeleri işgal edilerek Çinliler Türklerin yerlerine, topraklarına yerleşerek, akın, akın Çinliler Türklerin ekin, yiyeceklerini tahılını ve evlerini yağmalayarak Çin'e götürüldüler, yüz binlerce Türk insanımız açlıktan, susuzluktan öldüler, parçalandılar insanlık dışı işkenceye maruz kaldılar, binlerce Türklerin gömülmeye sırası gelmeyen ceset dağlarda, tarlalarda kargalara, hayvanlara yem olmuştur. İstıklâl Azerbaycan'da Savaş Çıkarsa, 3 Milyonun Üzerinde Irak Türkmeni Ermenilere Karşı Savaşacak Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl TÜRK DÜNYASINA TESPİT VE BAKIŞLAR BAĞIMSIZ BİR DOĞU TÜRKİSTANA DOĞRU *Necdet ÇELİKDÖNMEZ En son yazılan yazılardan biride bir milletin esaretinden kurtuluşu için yeniden bağımsız bir devlete Hollanda'daki Irak Türkmen Kültür kavuşması hususunda sürekli devamlı olarak yazılan yol Cemiyeti Başkanı Cüneyt Alçı, gösterici fikirsel yazılardır. “Azerbaycan`da savaş çıkarsa, 3 milyonun Yazarlık mesleğimizde ne kadar tecrübeli, kıdemli üzerinde Irak Türkmeni Ermenilere karşı olsanız'da durum değişmez, zira bir milletin özgürlük savaşacak” şeklinde bir açıklama yaptı. bağımsızlık mücadelesine fikirsel katkılar sağlamak için Irak Türkmenlerinin, Azerbaycan'ın savaşa üretken olmanız gerekmektedir. başlamasını sabırsızlıkla beklediğini Geçmiş yüzyıllarda ve son zaman dilimlerinde söyleyen Alçı, olduğu gibi yaşamakta olduğumuz şu zamanda Türk “Irak Dünyası ve özellikle Doğu Türkistan'ımız her bakımdan zor bir dönem geçirmektedir. Bu dönemin zorluğu, Türkmenleri, karşısındaki acımasız, despot emperyalist Çin savaşın sürüsünün hukuk tanımaz, pervasız bir yönetim çıkması sergilemesidir. Güya süper güç! ABD ve AB ülkeleri ve halinde diğerleri kızıl çinin bu pervasızlığına ekonomik çıkarları kendilerinin için ses çıkarmamakta Doğu Türkistanlı Uygur türkü'ne bilgilendirilme yapılan zulme göz yummaktadırlar. sini istiyorlar. Kendi kanları aksa yaygarayı basarlar, fakat akan Onlar bunu akıtılan Türk kanı olursa ses yok, seda yok, çifte kalben söylüyorlar. Bunu Ermeni lobisi de Standard işte budur… çok iyi biliyor. Yürekleri yakan, vicdanları sızlatan, kanımızı adeta Yukarı Karabağ sorunu Azerbaycan gibi donduran bu yapılan Çin zulmüne ses çıkarmayıp adeta Irak Türkmenlerinin de milli sorunu. vize veren iç ve dış politikalar ve Türk dış siyasetini Hollanda'daki Irak Türkmenleri, Türk ve irdelemeliyiz bunda haksızlık etmiş olmuyoruz. Azerbaycan diasporaları birlikte faaliyet Anadolu Türkleri Türk Devleti olarak ABD gibi AB gösteriyorlar. Bu ise yüz yıllık Ermeni ülkeleri gibi onların baktığı Doğu Türkistan'a bakan efsanesini darmadağın etti. Ermeniler, gözlükle bakamayız. Doğu Türkistan Devletine Türkiye çeşitli tahribatlar yapmaya çalışsalar da, Cumhuriyetine yakışır bir dış politika siyasetiyle Irak Türkmenleri, Türk ve Azerbaycan bakmalıyız. Yoksa o emperyalist güçlerin bakışından bir diasporalarının gücü önünde her seferinde farkımız olmaz. rezalet yaşıyorlar” dedi. Dünyadaki gelişmeleri değişim sürecini göz ardı edemeyiz. Ortadoğu ve yönetimleri, Krallıkları,, efrasyap.org.07.07.2011 Diktatörleri sarsan toplu halk devrimi direnişleri 5. TÜRK DÜNYASI BASIN sonucu o despot yönetimlerin yerle bir olduğunu hep MENSUPLARI BULUŞMASI gördük ve görmekteyiz. Bütün Dünyayı hareketlendiren “Değişim” halkların özgürlük mücadelesi elbette Doğu GERÇEKLEŞTİ Türkistan Türk halkı içinde Çin despotuna karşı kaçınılmaz bir gerçektir. Her ne kadar sansür uygulasa da baskı ve zorbalık yapı Uygur Türkünü sindirse de, bu değişim rüzgarı günün birinde Çin halk cumhuriyeti ne'de olacaktır. Zulümle abad olunmaz demiştir büyüklerimiz… Doğu Türkistan Uygur Türklerinin anavatanı asli kendi topraklarıdır. Doğu Türkistan'ın bugün yüzölçümü neredeyse Türkiye yüzölçümünü ikiye katlamaktadır. Orayı Çin Emperyalistini iç meselesi diyip işin içinden sıyrılamayız. Bu kabul edilemez bir yaklaşımdır. Çin Türkistan'ı diye bir şey yoktur. Uygur Türklerinin 5000 Yalova Folklor Eğitim Merkezi tarafından yıldır anayurdu olan Doğu Türkistan diye bir ülke vardır. organize edilen 14. Türk Boyları Kültür Şöleni Yaşasın Doğu Türkistan Uygur Cumhuriyeti… kapsamında Halk Eğitim Merkezi Konferans Tarihte Türkler kaç devlet kurup yıkmıştır? Türk Salonu'nda "Türklerin Dünya Üzerinde Yaşadığı milleti Hürriyetle özgürlükle, bağımsızlıkla müsemma Sürgün ve Katliamlar" teması ile 5. Türk Dünyası bir asil necip bir millettir. Basın Mensupları buluşması gerçekleştirildi. Tarihi geçmiş süreçte har daim bağımsızlık için 30 ülkeden 43 basın mensubunun bulunduğu 5. verdiği direniş mücadelesini hep kazanmış ve Doğu Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşması'nda, Türkistan'ın yeniden özgürlüğü, bağımsızlığı içinde her basın mensubunun kendi ülkesinde Türklerin kazanacaktır. Bunda şüpheniz olmasın. yaşadığı sürgün ve katliamı anlattığı bir Çin'e karşı öz ana vatanlarının, yurtlarının konferans gerçekleşti. Konferansta, dünya bağımsızlığı için çalışan Doğu Türkistan'ın da üzerinde Türkler kadar soykırıma uğramış bir milletin olmadığı, sürgün yememiş bir Türk Dünyadaki “Değişim” rüzgârından etkileneceği boyunun dahi bulunmadığı üzerinde duruldu. kaçınılmaz bir gerçektir. Türk Dünyası Basın Mensupları buluşmasına Haydin Türk evlatları işbaşına, haydin nöbete, kutlu Karaçay Çerkez, Kabartay Malkar, Saha Yakut, yola… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bulgaristan, Be vereceğiniz mücadele sonunda bağımsız bir Doğu Yunanistan, Ağızka, Kumuk, Dağistan, Terekeme, Türkistan Cumhuriyeti en önemli bir kazanımlarınız Afganistan, başkurtistan, Irak, Suriye, Doğu olacaktır… Türkistan, Kırım, Makedonya, Kosova, 1949 yılından bu yana Uygur Doğu Türkistan Tataristan, Çuvaşistan, Azerbaycan, milletinin iradesinin, despotça ipotek altına alınması Türkmenistan ülkesinden basın mensupları katıldı.Her basın mensubu geçmiş yıllarda kendi çinin nedenli bir zulmettiğinin en büyük delilidir. Dünyadaki esen değişim rüzgârı “DOĞU TÜRKİSTAN ülkelerinde nasıl sürgüne uğradığına değindi. Konferansa, Tatar televizyonlarının tanınmış ismi UYGUR TÜRKÜNÜN YENİDEN BİR MEDENİYET ŞAHLANIŞININ BAŞLANGICI OLACAKIR” olan Ruşenia Altay, Tataristan Kazan'daki sürgünde yaşanılan acıları, haksızlıkları anlattı. 18 Temmuz 2011- yalova77 *Gazeteci, Araştırmacı,Yazar Paye Edebiyat Kültür Sanat Akademisi Başkanı-Elazığ Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl İstıklâl Türk Dünyası 5 ÇİN ASKERLERİNİN UYGUR TÜRKLERİNİN EVLERİNE DÜZENLEDİKLERİ EV BASKINLARI 5 Temmuz 2009 günü de Ürümçi'deki Türkler, Çin'in içeri bölgelerinden birinde çalışan Doğu Türkistanlı işçilerin lojmanını basan binlerce Çinlinin sayıları bu güne kadar tam olarak açıklanmayan onlarca, belki de yüzlerce Türk'ü katletmesini protesto etmek istediler. Çin polis ve askerleri savunmasız ve silahsız halkı gelişigüzel katletmeye başladılar. Hatta daha sonraları amatör kameralar tarafından da görüntülenerek elektronik ortamda yayınlandığı gibi, polis araçlarından Çinli katiller sürüsüne özel ve standart biçimde üretilmiş sopalar dağıtıldı. Bu sivil giyimli Çin polis ve askerleri yaş veya cinsiyet farkı gözetmeksizin sokak aralarında kıstırdıkları Türkleri linç ederek öldürdüler. Bir diğer yandan ise, ateşli silâhlarla katliam devam etti…(Son Video görüntüleri) Aktüel 6 İstıklâl Uygurlar Kanada'nın Wankower Şehrinde Gösteri Yaptılar Sanfransisko'da 5 Temmuz'u Anma Gösterisi Yapıldı Amerika'nın Kaliforniya Eyaletinin Sanfransisko şehrindeki Uygurlar 5 Temmuz günü Sanfransisko'daki Çin konsolosluğu önünde 5 Temmuz Ürümçi olayının 2. yılını anma gösterisi yaptılar. Sanfransisko' da ki mezkûr gösteriyi organize etmeye Dünya Gösteriden bir görünüm Uygur Kurultayı ve Amerika Uygurları Birliğinin Sanfransisko'daki temsilcileri büyük çaba sarf etmişler ve yine aynı yerde ikamet eden Uygur aileler de gösteriye iştirak etmişlerdir. Göstericiler ellerinde pankartlar olduğu halde sloganlar attılar.Kaliforniya eyaletinin Sanfransisko ve Los Encılıs şehirleri Amerika'daki Uygurların çokça yerleşik bulundukları şehirlerden sayılır. RFA-Ümitvar-06.07.2011 Finlandiya Doğu Türkistan Cemiyetinden Gösteri Finlandiya'daki Uygurlar, Uluslar arası Af Örgütü, Türk ve Azerbaycan teşkilatları ile birlikte 5 Temmuz günü başkent Helsinki'de gösteri yaparak, Ürümçi 5 Temmuz Olayının ikinci yılını andılar. RFA/Photo Resim Gösteriden bir görünüm. Gösteri sırasında Uluslar arası af Örgütü ve diğer teşkilat sorumluları konuşmalar yaparak, Uygurların duygularını paylaştıklarını ifade ettiler.Gösteride konuşan Finlandiya Doğu Türkistan Teşkilatının başkanı Obulkasım Efendi gösteriden sonra verdiği demeçte, Wenji Bao, Hu Jin Tao ve Wang Leguen'leri Uluslar arası yargıya şikâyet edeceklerini bildirdi. RFA-İltebir-06.07.2011 Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl Kanada'nın Wankower şehrindeki Uygurlar 5 Temmuz Ürümçi olayında hayatlarını kaybeden kardeşlerini andılar ve Çin hükümetinin zorbalıklarına olan tepkilerini dile getirdiler. RFA-5 Temmuz Ürümçi Olayından sonra Ürümçi’de devriye gezen silahlı polisler. Temmuz 2009 5 Temmuz günü öğleden sonra, Kanada'nın Wankower şehrindeki Uygurlar mezkûr şehirdeki Çin Konsolosluğu önünde, 5 Temmuz Ürümçi katliamının ikinci yılı münasebetiyle protesto gösterisi yaparak, söz konusu olayda hayatlarını kaybeden kardeşlerini andılar ve Çin hükümetinin zorbalıklarına olan tepkilerini ifade ettiler.Biz bu münasebetle Wankower'deki gösteriye katılan Uygurlar ile görüştüğümüzde, siyasi faaliyetçi Ömer can bugünkü gösteri hakkında malumat verdi ve 5 Temmuz'da Ürümçi'deki gösterinin anlam ve özellikleri üzerinde durdu. Ömer can 5 Temmuz katliamının dış ülkelerdeki çok sayıda Uygur'un siyasi yaşamına tesir ettiğini, vatan ve Doğu Türkistan anlayışı konusunda onları uyandırma rolü oynadığını beyan etti. Gösteriye iştirak eden İmam Efendi ise, Çin dairelerinin yurt içinde, 5 Temmuz katliamının gerçek yapısını çarpıtarak, aksi propaganda yapmakta olduğunu, bunun ise yurt içerisindeki bazı Uygurların aklını çelmekte olduğunu söyledi. İmam Efendi ifadesinde yine Çin dairelerinin hâkimiyetten kopmamaları için ha bire Çin milliyetçiliğini kışkırtmakta olduğunu vurguladı. RFA- Kamil Tursun-06.07.2011 Hollanda Çin Elçiliği Önünde Nümayiş Bütün devletlerden “Özgürlük Kupası” müsabakasına gelen Uygurlar 28 Temmuz'da Hollanda'daki Uygurlarla beraber Hollanda'daki Çin elçiliği önünde nümayiş yaptılar. 28.07.2011 Göstericiler baştan sona kadar slogan atarak kendilerinin Çin diktatörlüğüne ve saldırganlığına olan tepkilerini ifade ettiler. Dünya Uygur Kurultayı Gençler Komitesi başkanı Ğeyur ve Hollanda'daki sivil toplum örgütlerinin lokomotifi Sadıkcan Seley nümayiş ve faaliyet hakkındaki fikir ve görüşlerini beyan ettiler. RFA-Pidaiy-08.07.2011 Waşington'daki Uygurlar 5 Temmuz Olayını Anmak İçin Gösteri Yaptılar Bugün 5 Temmuz olayının 2. yılı. İki yıl önce bugün 1000'den fazla Uygur genç Ürümçi'deki Halk meydanına toplanarak, 26 Haziran Şavgüen olayı hakkında hükümetten malumat istemişlerdi. Hükümet tarafının malumatlarında o gün ölenlerin sayısı 197 olup, bunların çoğunluğu Çin vatandaşları fakat muhaceretteki Doğu Türkistan teşkilatlarının malumatlarında belirtildiğine göre, aynı gün vurulan ve iz-emaresiz Hükümet tarafı önceki gibi, göstericilerin taleplerini cevapsız bırakmıştır. Sadece cevap vermemekle kalmayıp, dövmüş, gözaltına almış, hatta onların üzerlerine ateş açmıştır. Hükümet tarafı göstericileri bütünüyle çaresiz olarak görmüştür. Onların arkasında milyonlarca Uygur halkının iradesinin ve himayesinin olduğunu unutmuştur. Kardeşlerinin dövülmekte olduğunu hatta onların ateşli silahlarla vurulmakta olduğunu görmüştür. Ürümçi sokaklarındaki Uygur gençleri kitleler halinde göstericilerin saflarına katıldılar. Çin polislerinin zorbalığı haddini aştıktan sonra bir takım Uygur gençleri de ölümü göze alarak, ölen ve yaralanan kardeşleri için kana-kan, cana-can diyerek hesap sormak için harekete geçmişlerdir. Neticede sakin bir biçimde başlayan gösteriler çatışmaya dönüşerek Ürümçi'nin birkaç önemli caddelerini cesetler, yaralılar, ateşe verilmiş olan otomobiller, yanan binalar ve dumanlar kaplamıştır. kaybolan göstericilerin sayıları birkaç bin ve bunların hemen hepsi Uygur. Muhaceretteki Uygurlar, 5 Temmuz gününü kendilerinin teşkilatlanma iktidarlarını, milli uyumluluklarını, zorbalardan korkmadıklarını ispatladıkları yeni bir kahramanlık destanı yarattıkları gün olarak iftiharla anarlarken, diğer bir taraftan da tutuklanan kardeşlerinin sayısının çokluğu, uğradıkları zorluk ve işkencelerin ağırlığı, Uygurların tarihindeki facialı günlerden biri sıfatı ile anmaktadırlar. İşte bugün Waşington'un Dupon merkezi meydanı olarak anılan kaynak merkezlerden birine toplanan Uyurlar, gür sloganlar ve etkili konuşmalarla, 5 Temmuz gösterisini kanlı bastıran Çin hükümetine tepki göstermektedirler. Bununla beraber yine 5 Temmuz olayında hayatını kaybeden o olay sebebiyle bugün hapislerde yatmakta olan kahraman kız ve erkek delikanlılara ve onların ailelerine saygılarını bildirmektedirler. Uygur milli hareketinin önderi Rabiye Hanım, Dünya halklarını 5 Temmuz olayını unutmamaya, 5 Temmuzda tutuklananların hapishanelerde çekmekte oldukları azaplarına göz yummamaya, 5 Temmuzda ölen ve tutuklananların ahu feryatlarına kulaklarını kapatmamaya çağırmaktadır. Gösteride konuşan Rabiye Hanım 5 Temmuz göstericilerinin Uygurlar için öğretici bir örnek olduğunu, 5 Temmuz ve ondan sonraki olaylarda ölen Uygurların kanlarının yerde kalmayacağını söyledi. Yine, Uygur halkının ödemekte olduğu bu bedellerin eninde, sonunda meyve vereceğini, yani kendi vatanına kendilerinin sahip çıkacağı, kendi işlerine kendilerinin patron olacağı, hür ve özgür zamanlara kesinlikle erişeceğini bir kere daha vurguladı. Şu anda gösteride atılmakta olan sloganlar Waşington caddelerini başkaca canlandırmaktadır. Saflar halinde yürümekte olan göstericilerin ellerindeki Ayyıldızlı gök bayrak Waşingtonluların dikkatini çekiyor. Göstericiler ise, işte o 5 Temmuzdaki göstericilerin savaşçılıklarını anma, zorbalıklara uğranılmasına üzülme duyguları içerisinde gösteriyi sürdürüyorlar. RFA-Şöhret Hoşur-05.07.2011 Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl Çin Polis Merkezine Gökbayrak Dikildi 1.Sayfadan Devam-Remin anlatımında, dikilen bayrağı bölücülüğün bayrağı diye anmaktadır. Çin'in beş yıldızlı kızıl bayrağının alınıp atıldığı, yerine ay-yıldızlı Gökbayrağın dikildiği dile getirilmemektedir. Bugünkü haberlerden anlaşıldığına göre, taarruzcular polis merkezinin dışındaki Çin vatandaşlarına saldırmamışlar. Taarruzcular polis merkezine baskın yaparak girdiklerinde bir Uygur polis olan Reyhangül ile karşılaşmışlarsa da onu öldürmemişlerdir. Taarruzcular polis merkezine girdiklerinde bazı görevliler sandalyelerin altlarına saklanmışlar. Reyhangül pencereden kaçıp gitme fırsatına erişebilmiş.Çince Hoten haber sitesinde beyan edildiğine göre, Çarşamba günü akşamı, yine iki Çinli şehir içindeki bir köprünün üzerinde öldürülmüş. Bununla beraber bazı Çin uyruğundakiler karakollara giderek can güvenliklerinin sağlanmamakta olduğu konusunda şikâyette bulunmuşlardır.Çin daireleri dün ve bugün(21-22 Temmuz günleri)habercilere verdikleri beyanatlarında, taarruzcuları yine teröristlikle suçlamışlardır.Olay hakkında haber veren batı basını ve Dünya Uygur Kurultayını teröristlerle duygudaşlık yaptılar diye kınadılar. Dünya Uygur Kurultayının başkanı Rabiye Kadir bugün yine bir beyanat yayınlayarak Çin'in olay hakkındaki tepkilerine cevap verdi. O bugünkü beyanatında, “polis merkezine taarruz terör olayı değildir” ifadesini kullandı.Rabiye Kadir'in bildirdiğine göre, Çin polis birimleri hâkimiyet için hizmet etmekte olan ve zorbalık yapan devlet İstıklâl müesseselerinden biridir. Rabiye Kadir açıklamasında Uygur bölgesi(Doğu Türkistan)hükümet sözcüsü Hu Henmin'in sözlerini reddederek şöyle dedi “Çin'in bu tür taarruzları teröristlikle kınama salahiyeti yok. Çin böyle bir yetkiye erişmek için, öncelikle yurttaşlarına söz söyleme ve örgütlenme özgürlüğünü tanıması gerekir. Rabiye Kadir yine Çin'in Mil.huanqiu.com Hoten çukur Pazar-Navağ polis merkezi. 18.07.2011 Uygur bölgesinde dilediği gibi tutuklamayı, adaletsiz idam cezasını ve hapishanelerdeki işkenceleri sona erdirmeden, kendisinin karşılaştığı silahlı direnişleri terör eylemi olarak değerlendirmeye hiç hakkının olmadığını bildirdi.Rabiye Kadir beyanatında, Çin hükümetini olayın sebeplerini dış ülkelerde ya da başkaca yer altı örgütlerinde aramak yerine kendi düzen ve politikalarında aramaya çağırdı. Beyanatta bildirildiğine göre, GÜNDEM 7 Doğu Türkistan'ın yer altı zenginliklerinin talan edilmesi, Çinli göçmenlerin Doğu Türkistan bölgesine aralıksız akınlar halinde giriş yapması, Uygurların dini ve milli kimliğinin kesintisiz darbeye uğratılması ve de 5 Temmuz sonrası sürekli olarak devam etmekte olan bastırma hareketleri bu defaki polis merkezine taarruz etme olayının temel sebebidir.Rabiye Kadir beyanatında kendisinin yıllardan beri Çin hükümetini, Uygurları zor kullanmaya mecbur etmemeye çağırdığını, fakat buna Çin'in kulak asmadığını vurguladı. Rabiye Kadir yine dünya toplumunu taarruzcuların ellerindeki silahla Çin tarafının elindeki silahı mukayese etmeye çağırdı ve şöyle dedi:”onlar kendilerinin sağ kalmayacaklarını bilirler. Öyle olduğu halde, yine niçin bu taarruzu yapabildiler? Çünkü onlarda bugün hukuk yok, onlarda mal-mülk ve dünyalık yok. Onlarda yaşama imkânı yok.”Rabiye Kadir beyanatının sonunda, Çin dairelerini Uygurların özgürlük iradesini bastırmak suretiyle yok etme planının yanlış olduğunu anlamaya ve bu niyetinden vaz geçmeye çağırdı. RFA-Şöhret Hoşur-22.07.2011 Çin Askerleri şüphelendiği Uygur'u öldürüyor! 1’Den Devam- Ajans daha önce patlamada biri polis olmak üzere 3 kişinin öldüğünü duyurmuştu, ancak daha sonra görgü tanığı Çinliler'in ifadelerine dayanarak söz konusu kişilerin "isyancıların" darbeleriyle öldüğü ileri sürüldü.Kaşgar şehrinde dün gece iki Uygur'un adaletsizliklerden yılarak bir kamyonu gasp etmesi ve çevreye saldırması sonucu en az 7 kişi ölmüştü.Bu olaydan kısa süre önce şehirde hemen hemen aynı zamanda iki patlama olmuştu. Patlamalardan biri takside, diğeri kamyonun gasp edildiği yerin yakınlarındaki çok sayıda restoranın bulunduğu bir sokakta meydana gelmişti.Doğu Türkistan'ın Hotan şehrinde, 18 Temmuz'da bir grubun şehrin merkezindeki karakola saldırması ve bazı kişileri rehin alması sonucu 18 kişi ölmüştü. İki güvenlik görevlisi ve iki rehinenin öldüğü olaydan sonra polis, bunun ''organize terör saldırısı'' olduğunu ifade etmişti.Bölgenin merkezi Ürümçi'de de 5 Temmuz 2009'da meydana gelen olaylarda yaklaşık 1000 kişi hayatını kaybetmiş ve neredeyse tamamı Uygur yaklaşık 200 kişi idam edilmişti.UHA Kaynak: Ajanslar-31.07.2011 Çin'de Hergün 500 Defa Büyük Çapta Direniş Hareketleri Meydana Geliyor 28.07.2011-Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü 26 Temmuz günü haber yayınlayarak, Çin'de her gün 500'ün üzerinde büyük çaplı direniş hareketlerinin meydana gelmekte olduğunu açıkladı. RFA/Ekrem-18 Temmuz Hoten Olayı münasebetiyle Münih'te yapılan nümayişten bir görünüm. 26.07.2011-Münih Genel merkezi Almanya'nın Göttingen şehrinde bulunan Tehlike altındaki Milletleri Koruma Örgütünün 26 Temmuz günü yayınladığı haberin mevzusu “Tibette yeni tutuklama, Çin'de her gün 500 defa büyük direniş hareketleri meydana geliyor” diye anımış olup, onun ilave baş teması “Wenjibao'nun Çin Halk Cumhuriyetini sakinleştirme arzusu kuru hayalden ibarettir” diye yazılmış. Mezkûr haber Almanya hükümetine şöylr hitapap ederek başlıyor: “Eğer Almanya hükümeti Wenjiabao'yu sadece Çin sanatçısı Ey Wey Wey'i serbest bırakmaya çağırmakla sınırlı kalırsa, insan hakları durumu facia haline ulaşan Çin Halk Cumhuriyetine doğru davranmış olmaz.” Habere ilave olarak şu ifade kullanılıyor: “Çin'de her gün 500 defa geniş çaplı direniş hareketleri patlak vermektedir. Çin hükümeti bu hareketleri iğrenç zorbalık kullanma ve müstebit yöntemleri ile bastırmaktadır. Çin daireleri iç olmazsa kendi kanunlarına saygılı davranması gerek. Bastırmalara uğramakta olan Uygurlar, Tibetliler ve Moğollara kendi yasalarının izin verdiği otonomi haklarını geri vermesi gerekir.” Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü Asya işleri merkezinin müdürü Ulrik Delyus Göttingen şehrinde mezkûr haberi yayınladığı sırada gazetecilerin görüşme taleplerini kabul ederek “Wenjiabao habire barıştan söz ediyor. Gerçekte ise Çin'deki bazı yerler pimi çekilmemiş bomba durumuna geldi. Sarsılsa patlayıp barışın küllerini gökyüzüne savurur.” Dedi. O konuşmasında son 10 gün içerisinde Siçüen'deki gösterici Tibetlilerden 60 kişinin tutuklandığını bildirmiştir. Ulrik Delyus 26 Temmuz günü Münih şehrine gelerek Uygurlar, Tibetler ve Moğollarla birlikte 18 Temmuz Hoten Olayı münasebeti ile geçirilen gösteriye katılmıştı. O gösteri alanında görüşme talebimizi kabul ederek, Çin hükümetinin Hoten'de yürüttüğü katliamının tipik bir soykırım olduğunu dile getirmekle beraber, bu olaydan Çin'in milli zulümlerinin sınıra dayandığını ve Uygurların milli bağımsızlık iradesini görebilmenin mümkün olduğunu vurguladı. Tehlike Alındaki Milletleri Koruma Teşkilatı Asya İşleri Merkezinin Müdürü Ulrik Delyus yine 18 Temmuz Hoten olayını değerlendirdi. “işte bu olay Uygurların hiçbir özgürlüğe sahip olmadıklarının, Uygurların haklarının ağır derecede çiğnenmekte olduğunun, Uygurların ahu-zarlarını ifade etmenin başka yollarının kalmadığının, Çin'in Uygurlar üzerinden sistemli yok etme politikası yürütmekte olduğunun ispatıdır” dedi. Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü Asya İşleri Merkezi Müdürü Ulrik Delyus Göttingen şehrinde yayınladığı “Wenjiao bao'nun Çin Halk Cumhuriyetini sakinleştirme arzusu kuru hayalden ibarettir” adlı haberde birkaç günden beri Ürümçi'nin durumunun değişik biçimde hassaslaştığını ifade ediyor. Çin hükümetinin yine Uygur diyarına(Doğu Türkistan)40 bin kamera yerleştirerek güvenliği sağlamaya çalıştığını, Uygurların bir kez daha geniş çaplı olarak ayaklanmasından çok endişe duymakta olduğunu bildiriyor. Anılan haberde 5 Temmuz Ürümçi Olayında Uygurlar ile Çinliler arasında kanlı çatışmalar meydana gelerek en az 200 kişinin öldüğü, bölge durumunun bugün de hassas durumda olduğu vurgulanıyor. Baş mevzusu “Çin'de her gün 500 defa büyük direniş hareketleri meydana geliyor” adlı mezkûr haberde Uygur diyarı(Doğu Türkistan)ve Tibet'in durumundaki hassasiyetten sonra, İç Moğolistan'daki direniş hareketleri dile getirilerek en az 110'dan fazla Üniversite öğrencisi ve öğretim üyelerinin tutuklandıkları, onların bugüne kadar izine rastlanılamadığı beyan ediliyor. Haberin son bölümünde ise, Çin topraklarında da iç direniş hareketlerinin gittikçe artmakta olduğu, Çin vatandaşlarının Çürük hâkimiyete karşı içiniçin ayaklanmakta olduğu, 2010 yılında bir yıl içerisinde 180 bin defa direniş hareketleri patlak vererek 2006 yılı ile karşılaştırıldığında kaç kat artmış olduğuna işaret ediliyor. RFA-Ekrem GÜNDEM 8 İstiklââll İstıkl Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl Çin Polis Merkezine Gökbayrak Dikildi Bakü'de ve İzmir'de Çin'e Karşı Nümayiş Yapıldı 27.07.2011-18 Temmuz'da Hoten'de meydana gelen olaydan sonra dünyanın her yerinde Çin'in Uygurlara karşı yürütmekte olduğu baskı politikasına tepki göstermek Çin nümayiş yapılmaktadır. 24.07.2011 günü Türkiye'nin 3. Büyük şehri olan İzmir'de, 27 Temmuz günü de Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Çin'e tepki göstermek için nümayiş yapılmıştır. Türkiye'nin İzmir şehrinin merkezinde yer alan Alsancak meydanında bir grup genç ellerinde Türkiye'nin ayyıldızlı Albayrağı, Doğu Türkistan'ın ayyıldızlı Gökbayrağı, Tarihte kurulan Uygur devletinin bayrağı ve çeşitli sloganların yazılı olduğu pankartlar olduğu halde nümayiş yaptılar. Bu nümayişi Gökkurtlar yani Bozkurtlar Gençlik teşkilatı düzenlemiş olup, pankarta “Sizin yolunuz bizim yolumuz, Biz hepimiz Uyguruz”, “Çinliler Doğu Türkistan'dan defolsun”, “Uygurlara uygulanan baskı durdurulsun” gibi sloganlar yazılmış. 50 civarında genç bu sloganları atarak İzmir şehir merkezinde tur attılar. Bu faaliyet İzmir halkının ve basın mensuplarının dikkatini celp etmiştir. Bu faaliyete Türkiye'deki bazı basın organları da yer verdi. 18 Temmuz Hoten Katliamını Protesto Etmek İçin Almanya'da Nümayiş Yapıldı 26.07.2011-Almanya'daki Uygurlar 18 Temmuz'da meydana gelen Hoten'deki kanlı katliamı protesto etmek için Münih'te bir kere daha gösteri yaptılar. Bugünkü nümayişi Dünya Uygur Kurultayı, Avrupa Doğu Türkistan Birliği Teşkilatı, Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü ve Tibet Teşkilatı birlikte düzenlemiş olup, Şehir merkezindeki Meryem meydanında saat 11'de başlayan bu nümayişe çok sayıda Uygur katıldı. Uygur göstericilerin ellerindeki ayyıldızlı Gök Bayrak, “kahrolsun devlet terörü!”,”Uygurlara Özgürlük!”, gibi solganların yazıldığı pankartlar ve 18 Temmuz Hoten katliamı ve 5 Temmuz Ürümçi katliamına ait resimler etraftaki halkın dikkatini çekti. Bu defaki nümayişe katılan Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütünün sorumlularından Ulrik Delyus gösteri alanından görüşme isteğimizi kabul ederek, “18 Temmuz Hoten katliamı Çin hükümetinin Uygurlar üzerinden yürüttüğü etnik soykırımının açık delilidir. Buadaletsizliğe dünyanın sükût etmemesi gerekir!” dedi ve Almanya hükümetinin önderliğinde tarafsız bir inceleme grubunun Doğu Türkistan'a süratle gönderilmesini sağlamak için harekete geçeceğini bildirdi. Dünya Uygur Kurultayı başkan yardımcısı Askar Can bu defaki gösteri konusunda görüş bildirdi. O konuşmasında sadece Hoten'deki katliama tepki göstermekle kalmayıp, Almanya hükümetinin 2012 yılını “Çin Kültür Yılı” olarak kabul edilmesini de protesto etmeyi maksat edindiğini ve Belediye başkan yardımcısı ile bugün sabah görüşerek kendi fikirlerini ortaya koyduğunu da söyledi. Dünya Uygur Kurultayı Genel Sekreteri Dolkun İsa bu gösteri konusunda düşüncelerini belirtmekle beraber, Almanya'nın 2012 yılını Çin Kültür Yılı olarak kabul etmiş olması meselesine olan tepkisini ifade etmenin ilk adımının bugün atılmış olduğunu vurguladı. RFA-Ekrem 27 Temmuz günü öğlen saat 12,30'da, Çin'in Bakü Elçiliği önünde Çin'i protesto etme nümayişi yapıldı. Türkistan Gazetesinin başyazarı Akil Cemal'in bize verdiği malumata göre, bu gösteriye Azerbaycan Halk Safı Partisi, Musavvat Partisi, Azerbaycan Demokratik Partilerinin Gençlik Komiteleri üyeleri ve bazı gençlik teşkilatlarının üyelerinden olmak üzere çok sayıda genç katılmıştır. Onlar Çin'in Bakü Elçiliği önünde nümayiş yaparak, “Doğu Türkistan'a Özgürlük”, “Uygurların Hak ve hukukları verilsin” gibi sloganlar atmaya başlamaları ile beraber Azerbaycan polisleri göstericilerden 10 kişiyi polis aracına alarak götürmüşlerdir. Biz bu konuda tafsilatlı malumat almak için bu nümayişe katılan Türkistan gazetesinin başyazarı Akil Cemal ile telefon görüşmesi yaptık. Bakü'de Gösteriye Başlama Dönemi O Bakü'de yürütülen Nümayiş hakkında kısaca malumat vererek şöyle dedi: -Son zamanlarda Çin'in Uygurlara karşı yürütmekte olduğu baskı politikası Azerbaycanlıları da huzursuz etmektedir. Azerbaycan'da içtimai matbuatlarda Çinlileri protesto etme faaliyetleri yürütülüyor. Bugün Çin'in Bakü Elçiliği önünde gösteri yaptık. Gösteriye Azerbaycan'daki çok sayıdaki siyasi partilerin gençlik teşkilatları üyeleri ve bazı gençlik teşkilatlarının üyeleri katıldılar. Nümayiş başladıktan 10 dakika sonra polisler gelerek izinsiz gösteri yaptınız diyerek 10 genci alıp götürdü ve göstericileri dağıttı. Akil Cemal Gençlerin gösteri sırasında attıkları sloganlar hakkında malumat vererek şöyle dedi:-Gençler “Uygurlara uygulanan soykırım durdurulsun, Uygurlara Özgürlük” şeklinde sloganlar attılar bu nümayişi Azerbaycan Halk Safı Partisi, Klasik Halk safı Partisi, Dünya Azerbaycanlılar Kurultayı, Vatandaşlar Dayanışma Partisi, Musavvat Partisi, Müstakil Gençler Teşkilatı gibi parti ve teşkilatlar ortaklaşa düzenlemişlerdir. Akil Cemal polislerin alıp götürdükleri 10 gencin akıbetleri hakkında malumat vererek şöyle dedi: -Onları polisler polis merkezine götürdükten sonra serbest bırakmışlar. Ben şunu da ilave etmeliyim son zamanlarda özellikle de 5 Temmuz Ürümçi Olayından sonra Çin'in Uygurlara yönelttiği baskısını arttırdığı konusunda Azerbaycan basın organlarında devamlı olarak haberler çıkıyor. Azerbaycan halkının Uygur kardeşlerine olan ilgisi giderek artıyor. Ben bir Azerbaycanlı olma sıfatımla bütün Türk Cumhuriyetlerinin Uygurlara sahip çıkmalarını arzu etmekteyim. RFA-Erkin Tarim Hoten'de Son Yıllarda Meydana Gelen Bazı Büyük-Küçük Olaylar Hoten'de Son 15 yıl içerisinde meydana gelen olaylar, bölgedeki siyasi ve milli zulme karşı bir isyan olup Uygurların Çin hâkimiyetine karşı mücadelelerinin bir parçasıdır. yetkililerine, millet hainlerine karşı darbe vurma hareketleri kesintisiz devam eder. Din âlimlerini başüstünde tutmak, ilim tahsil edenleri himaye etmek, hakikat ve özgürlük için mücadele edenleri takdir etmek Hoten halkının hiç terk etmediği geleneksel görüşlerindendir. Hoten'de 2007 yılında Hapiste iken öldürülen Kaştaşı tüccarı Mutellip Haci işte geleneksel adete varislik ettiği için Hoten halkı Uygur toplumunda, kendi düşüncesinde sıkı duran, duruşu sarsılmayan, mücadelelerde geri adım atmayan mahalli mizacı ile tanınıyor. Bu tabiat 1930'lu yıllardan, en son Çin Polis merkezine saldırı olayına kadar bir dizi büyük-küçük olaylarda kendisini daha da belirgin bir şekilde göstere gelmektedir. Son 15 yıla bir göz atacak olursak, öncelikle Hoten'de meydana gelen Cami olayı hatırlanır. 1996 yılında Hoten şehrindeki bir cami Çin hükümeti tarafından yıkılmak istenir. B vasıta ile cami cemaati ibadetlerini RFA-Uygurları bastırmak için devriye gezen silahlı güçler şehrin kalabalık merkezinde değil, şehrin ücra bir köşesinde yapmaya zorlanır. O zamanlar yurt dışına hapse atılmıştı. Onun talebe çocuklara gizlice alınıp çıkarılan bir kalacak yer vermesi, mahpus videokasetinde gösterildiğine göre, cami ailelerinden hal-hatır sorması Çin cemaati caminin yıkılmasına karşı tarafından suç olarak kabul edilir. 2008 tepkisini önce şifahen ifade eder, yılının Mart ayında Hoten'in Karakaş ardından da yazılı olarak isteklerini nahiyesindeki Uygur gençleri Mutellip bildirirler. Teklifleri kabalık ve sertlikle Haci'nin ölümüne tepki göstermek için reddedilince hükümet konağı önünde Karakaş polis merkezi ve hükümet gösteri yaparlar. Gösterileri de cevapsız binası önünde toplanırlar. Hak ve adalet bırakılınca göstericiler yerel hükümet diyerek slogan atarlar. Göstericiler yine binasına taşlı saldırı da bulunarak zülüm tutuklanarak cezalandırılırlar. ve zorbalığa karşı duruşlarını ifade 2008 yılındaki Pekin Olimpiyatları ederler. Hoten halkını bir defa daha ayağa 1997 yılında Hoten'de saygın bir dini kaldırır. 23 Mart günü ünlü Hoten zat yasa dışı olarak tutuklanır. Bu durum kadınlar eylemi meydana gelir. da Hoten'de bir kere daha protesto Göstericiler haddinden fazla Olimpiyat gösterisi yapılmasına sebep olur. Uygur güvenlik tedbirlerine, dini teşkilatlarının raporlarında belirtildiğine yasaklamalara, Hapishanelerdeki göre, her iki gösteride de yüzlerce kişi işkencelere tepki gösterirler. tutuklanarak cezaya çarptırılır. Çin Radyomuzun o zamanlarda edindiği hükümeti bu iki gösteriyi sert şeilde malumatlara göre, gösteri 2 gün devam bastırma yöntemi ile Hoten halkını eder. Bu protesto eylemine 1000'den sindirmek ister. Fakat Hoten yine fazla kişi iştirak eder. Birinci günü 400, sakinleşmez. ikinci günü de 200 kişi olmak üzere 2000 yılında Nepal'e kaçıp giden Şir Ali toplam 600 kadın tutuklanır. gibi Hotenli gençlerin açıklamalarına Tutukluların aile bireyleri, dost ve göre, Hoten'de 2000'li yılların öncesinde yakınları olaya karışarak Çin güvenlik ve sonrasında küçük-küçük grupların görevlileri ile çatışırlar. Çatışmada bazı Çin polis görevlilerine, çürük Çin göçmenleri, Çinlilere ait iş yerleri saldırıya uğrar. Çin hükümeti olayı yine zorbalık, talancılık, terör ve dini asabiyetçilik olarak telakki eder. Çin olayın meydana gelmiş olduğunu itiraf etmeye mecbur olur. Fakat olaya katılanların akıbetlerini ve ne tür cezalara çarptırıldıklarını şimdiye kadar gizlemektedir. 2010 yılı Kasım ayının 2. Günü trafik polislerine saldırı olayı meydana gelir. Çin'in Tanrıdağ haber sitesinde beyan edildiğine göre, aynı gün Akniyaz Nuri isimli bir genç bir saf daşı ile birlikte Hoten şehri içerisinde giderlerken bir polis kontrol için onların önlerini keser. Akniyaz otomobili ile trafik polisine çarparak olay yerinden uzaklaşır. Polis Akniyaz'ın saklandığı yere geldiğinde polisi 29 yerinden bıçaklayarak öldürür. Hoten'de meydana gelen en şiddetli olaylardan biri Navağ polis merkezine saldırı olayıdır. Hoten Toplum güvenliği idaresinin Otonom Bölge(Doğu Türkistan)hükümetinin bu konudaki beyanatında, Olay öncesi sıkı hazırlık yapıldığı, saldırının ani olduğu ve ağır derecede korku yarattığı bildirilmiştir. Çin'in bugünkü açıklamalarında, saldırganların saldırı sırasında ellerinde İslam bayrağı taşıdıkları ve dini sloganlar attıkları kaydedilmiş ve olayın karakterinin milli ya da siyasi değil, sadece terör olduğunu gösterdiğini vurgulamıştır. Muhaceretteki Uygur faaliyetçileri saldırıyı gerçekleştirenlerin attıkları sloganların ve taşıdıkları bayrağın ne olduğundan ziyade olayın meydana geliş sebebinin milli ve siyasi zulüm olduğu, saldırıyı yapanların maksatlarının özgürlük olduğunu bildirerek, saldırının Hoten bölgesinde yıllardan beri süre gelmekte olan Çin hâkimiyetine karşı özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğunu vurgulamaktadırlar.Bugün bu konuda fikir beyan eden Rabiye Kadir Hanım, 18 Temmuz'daki saldırıda Çin'in bir devlet müessesesinin saldırıya uğradığını, Çin polis merkezlerinin 5 Temmuzdan sonraki bastırma hareketlerinde ön safta rol aldığını, 18 Temmuz olayındaki fedailerin terörist olarak kınanamayacağını bildirdi. Şöhret Hoşur-0.07.2011 âl Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl İstıkl Avustralya'nın Adelhayd Şehrindeki Uygurlar 18 Temmuz Olayı Münasebetiyle Çin Hâkimiyetini Protesto Ettiler Avustralya'nın Adelhayd şehrindeki Uygurlar 22 Temmuz Akşamı, Hoten olayında şehit olanların ruhlarına atfen dua ettiler ve Çin polislerinin katliamına lanet okudular. RFA-Hoten Şehri-Çukur Pazar Camisi-Eylül-2010 Avustralya'nın Adelhayd şehrindeki Uygurlar 22 Temmuz akşamı Doğu Türkistan Avustralya Cemiyetinin merkezinde toplanarak, Hoten şehrinde 18 Temmuz günü meydana gelen olayda şehit olanlar için dua ettiler ve silahlı Çin polislerinin kendilerinin hak ve hukuklarını talep ederek polis merkezi önünde toplanan masum halkı katleden eylemini protesto etti.Toplantıda öncelikle Doğu Türkistan toplumunu temel alan “El Sıdık” camisinin imamı Yusuf Hüseyin şehitlerin ruhlarına atfen kuran okudu ve okunan ayetleri anlatmakla beraber vatandaşlarına tavsiyelerini ifade etti.Toplantıda Cemiyet başkanı Abdulgafur Mömin Hacim 18 Temmuz günü Hoten şehrinde meydana gelen kanlı olay hakkında toplantıya iştirak edenlere malumat verdi ve özgür asya radyosu Uygurca anlatımının bu olay hakkında verilen bütün haber, beyanat ve söyleşi hatıralarını anlatmak suretiyle topluluğun olayı anlama durumunu daha da netleştirdi. RFA-Bahtiyar-22.07.2011 İsveç'te Hoten'de Meydana Gelen Katliama Karşı Protesto Gösterisi Yapıldı 21. Temmuz günü İsveç'de ki Uygurlar İsveç Maarif Birliğinin organizasyonu ile İsveç Parlamentosu önünde gösteri yaptılar. RFA/Yalkun İsveç'teki Uygurlar Hoten'de meydana gelen katliamı protesto etmek için İsveç parlamentosu önünde gösteri yaptılar.21 Temmuz 2011 Göstericiler Çin hükümetinin Hoten bölgesinde kendi adaletini ve insani hak ve hukuklarını talep eden masum Uygur gençlerini katletme eylemlerini protesto ettiler ve İsveç hükümetinin buna karşı tepki göstermesini talep ettiler. Her ne kadar gösteri iş gününe denk gelmiş ise de, Uyurlar kendi vatanlarında meydana gelmekte olan kanlı olaylara karşı öfke ve nefretlerini ifade etmek için buraya toplandılar. Onların sesleri ve hoparlörlerle seslendirdikleri sloganları İsveç Parlamento binası ile krallık sarayını titretti. İsveç'teki Uygurlar Hoten'de meydana gelen katlimı protesto etmek için İsveç parlamentosu önünde gösteri yaptılar. 21 Temmuz 2011 Gösteri sırasında Uygur göstericilere destek vermek için gelen Türk, Arap ve diğer millet cemiyetlerinin temsilcileri konuşma yaparak Çin hükümetinin Uygurlara yönelik olarak yürütmekte oldukları bastırma politikasını tenkit ettiler. Nümayiş sırasında çocukların da sloganlara eşlik etmeleri nümayişi izlemekte olan insanları hayrete düşürdü. RFA-Yalkun-22.07.2011 9 Rabiye Kadir: “Çin Hoten'de Kanlı Katliamla Devlet Terörü Yürütüyor” Çin daireleri 18 Temmuz'da Hoten'deki Çin karakolunun saldırıya uğrama olayını planlı olarak yürütülen bir terör saldırısı olarak göstermenin dışında, olay hakkındaki bütün haberleri de kuşatma altına aldı. RFA-Uygur Milli hareketi lideri Rabiye Kadir Fakat 19 Temmuz'da Dünya Uygur kurultayı dünyaya beyanat yayınlayarak, olayın aslen Çin polislerinin Uygurların sakinlikle yapmak istedikleri gösteriyi kanlı bir şekilde bastırmasından dolayı ortaya çıkan bir olay olduğunu, en az 20 Uygur göstericinin Çin polisleri tarafından vurularak öldürüldüğünü, tutuklananların sayısının da 70 kişi civarında olduğunu ilan etti. Dünya Uygur kurultayı başkanı Rabiye Kadir bu konuda radyomuzun görüşme isteğini kabul eti. Çin hükümetinin 18 Temmuz'dan itibaren Hoten'de sıkıyönetim ilan etmenin dışında, aynı gün Çuku Bazar (Çukur Pazar)'daki Navağ Polis Merkezinde meydana gelen olay hakkında tam olmayan kısa bir haber vermekle yetinerek, bütün Uygur kaynaklarını kuşatma altına alması, tam aksine yabancı basın organlarının mezkûr olaya karşı ilgisini arttırmıştır. Yabancı basın Çin'in gizlemekte olduğu söz konusu olayın çıkış sebebi, olayın karakteri, cereyan ediş şekli, ölen ve yaralananların sayısı gibi açık haberlere daha fazla ilgi göstermektedir. 19 Temmuz Salı günü Birleşik Ajansın Pekinden çektiği telgrafında belirtildiğine göre, Uygur Otonom Bölgesi(Doğu Türkistan)sözcüsü Hu Henmin Birleşik Ajans muhabirine Hoten'deki Polis Merkezine yapılan saldırıyı planlanmış olarak gerçekleştirilen bir saldırı olarak ifade etmiştir. Bir gün önce Çin basınında Hoten'de Polis merkezinin saldırıya uğrama olayını, “Bir grup ayaklanmacıların saldırırsı” olarak almıştı. Çin basını 9 Temmuz Salı günü hep birlikte mezkûr olaya “planlanmış olarak yürütülen zorba terör hareketi” şeklindeki tanımlamayı ortak olarak kullanmaya başladı. Tanrıdağ sitesinde 19 Temmuz günü bu konuda çıkan haberde, olay 18 Temmuz günü öğleden önce saat 10'da meydana gelmiş olup, silahlı polis ve ayaklanma bastırma birliklerinin müşterek harekâtı ile bir buçuk saat sonunda bütünüyle bastırıldı diye haber verdi. Haberde anlatıldığına göre, 18 ayaklanmacı Hoten şehrine 16 Temmuz günü sızma yaparak giriş yapıp, her türlü saldırı silahlarını hazırlayarak 18 Temmuz günü saat 10'da Navağ Polis merkezine balta, bıçak ve patlayıcı şişeleri alarak yarıp girerek, insanları rehin alma, vurma, kırma ve ateşe verme gibi zorbalık hareketleri icra ettiler. Bir polisi ve rehin aldıkları bir kişiyi de öldürerek iki kişiyi de yaraladı. 6 kişiyi de rehin aldı.Polisler 14 cahil suçluyu olay yerinde vurarak öldürerek, 4'ünü de canlı olarak ele geçirdi ve 6 rehineyi kurtardı. Diyerek açıklama yapmıştır. Fakat olayın sebebi veya ölenlerin isimlerinden söz edilmemiştir.Çin dairelerinin ikinci defa yayınladıkları bu haberinde olayın oluş şekline ve resmi malumatlara değişiklikler soktularsa da, yeterli sebep ve ispat gösteremedikleri için ve de silahsız kişilerin tam silahlı devlet birimlerine ve müessesesine saldırı hareketini terörist saldırı olarak nitelendirmesi terör anlayışına uymadığı için, medyanın değerlendirmesine erişemedi.Uluslar arası medya organları Uygurların Hoten'deki Polis merkezine saldırı hareketinin 2008 yılındaki Semen olayı ve Yamanyar olaylarının oluş biçimine benzediği şeklinde değerlendirmelerde bulunmaktadırlar.18 Temmuz Hoten-Çuku Bazar(Çukur Pazar) daki polis merkezinde meydana gelen kanlı olaya karşı Uygur teşkilatlarının tepkileri oldukça güçlü. Dünya Uygur Kurultayı 19 Temmuz'da Hoten'de meydana gelen kanlı olay hakkında ikinci kez haber yayınladı. Bu Çin hükümetinin ardı- ardına iki gün yayınladığı haberlerinin aksine olup, Dünya Uygur Kurultayının olayın şahitlerinin Dünya Uygur Kurtultayı haber merkezine ulaştırdığı malumatları temelinde yayınladığı haberinde ise, Çin polislerinin uzun zamandan beri devam etmekte olan tutuklama olayına tepki göstermek için, Hoten Navağ Polis merkezi önüne toplanan yüz kadar Uygur'a polislerin zor kullandığı, bu sebeple çatışma çıktığı, ardından da Çin silahlı birliklerinin Uygurları yaylım ateşine tuttuğu ve bu esnada 20 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. Yine bu kanlı olay esnasında 70'den fazla Uygur'un tutuklandığı ve aralarında 11 yaşında Hanzöhre ismindeki bir kız çocuğunun da bulunduğu 12 kişinin de kurşunla yaralanmış olması gibi tafsilatlı rakamlar verilmiştir. Böylece mezkûr haberlerin yaralıların götürüldüğü hastane ve olayın bazı şahitleri vasıtası ile elde edildiği, ama Dünya Uygur kurultayının olayın bundan daha ağır olduğu görüşünde olduğu vurgulanıyor.Dünya Uygur Kurultayının başkanı Rabiye Kadir, Hoten de meydana gelen olay hakkında görüşme isteğimizi kabul ederek, Çin hükümetini “5 Temmuz Olayından ibret almadı. Bastırmalara sakinlikle tepki gösteren Uygurları kurşun yağmuruna tutarak kanlı katliamlarla devlet terörünü sürdürüyor…” diyerek kınadı. RFAGülçehre-19.07.2011 Güncel 10 İstıklâl Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl 5 Temmuz Ürümçi Olayı Münasebetiyle İstanbul'da Gösteri Yapıldı Bu gün 5 Temmuz Ürümçi olayının ikinci yılı olması münasebetiyle 5 Temmuz 2011 günü İstanbul'da yaşamakta olan Uygurlarda Çin'in İstanbul konsolosluğu önünde toplanarak gösteri yaptılar. Abdulmecit AVŞAR toplandılar. Gösteri Türkiye saati ile saat 12.00'da başladı. Göstericiler ellerinde ay-yıldızlı Gökbayraklar ve Albayraklar, bazı göstericilerin ellerinde de 5 Temmuz Ürümçi olayının görüntülerinin yer aldığı büyük boy resimler olduğu halde çeşitli sloganlar attılar. 5 Temmuz Ürümçi Olayı münasebetiyle İstanbul'da yapılan gösteri. 5 Temmuz 2011 Gösteri alanına çok sayıda radyo-televizyon muhabirleri de gelmiş olup, basın toplantısı düzenlendi ve Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneğinin başkanı Hidayetullah Oğuzhan 5 Temmuz Ürümçi Olayı ile ilgili olarak hazırlanan bildiriyi okudu. Sonunda polisin izin vermesi ile Çin Konsolosluğunun kapısının önüne göstericileri temsilen 5 Uygur siyah çelen bıraktı. Türkiye'de siyah çelenk insanlığa karşı suç işleyenleri kınamak için bırakılır. RFA-Arslan-05.07.2011 SREBRENİTSA VE URUMÇİ'DEKİ KATLİAMIN YILDÖNÜMÜ Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana İl Başkanı A. Kadir Üçkardeşler, Srebrenitsa'da ve Urumçi'deki katliamların yıldönümünde yayınladığı mesajda, “Tarihin yüz karası bu vahşetleri unutmamız mümkün değildir” dedi. İmdat!!! Sesimizi duyan yok mu? Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneği Genel Başkanı RFA/Arslan 5 Temmuz Ürümçi olayı münasebetiyle İstanbul'da yapılan gösteriden bir görünüm.5 Temmuz 2011 Bu gösteri, merkezi İstanbulda bulunan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği tarafından düzenlenmiş olup, gösteriye İstanbul'da Uygurların çokça yerleşik bulundukları Zeytinburnu, Sefaköy ve Aksaray gibi bölgelerde yaşamakta olan Uygurlardan erkek-kadın ve çocuklardan olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. Göstericiler 6 otobüs ve küçük otomobillerle yola çıkarak Çin'in İstanbul'daki konsolosluğu önünde Yakın Plân yakasında haçlı rozeti taşıyan güvenlik unsurların himayesinde yaşanması, sözde medeniyetin riyakar yüzünü göstermektedir” diye konuştu. Bu tür katliamların sadece Batıda olmadığını, Doğuda da bizzat yaşandığını kaydeden Üçkardeşler mesajında şunlara yer verdi: "Daha iki yıl önce yine Temmuz ayının başlarında Üçkardeşler, Sırpların Srebrenitsa'da gerçekleştirdiği Doğu Türkistan'da soykırımın 16, Çinlilerin Urumçi'de kızıl Çin'in Urumçi'de yaptığı katliamın 2. binden fazla Müslüman yıldönümü dolayısıyla bir mesaj Türk'ü katletmesi, yayınladı. binlercesini işkenceden Önce Srebrenitsa'da geçirmesi, bir çoğunu Müslümanlara karşı girişilen hala zindanlarda tutması, soykırımı hatırlatan yine bir çoğunu idam Üçkardeşler, “Yugoslavya'nın etmesi de unutulmuş parçalanmasıyla 1992 yılında değildir. Çin'in işgali başlayan ve üç yıl süren etnik altında olan Doğu çatışmaların en ağır faturasını Türkistan'da yaklaşık 60 ödeyenler maalesef Müslüman yıldır devam eden Boşnak kardeşlerimiz olmuştur. asimilasyonun türlü Bu sürede kimilerine göre en az A. Kadir Üçkardeşler şekillerde devam ediyor 200 bin, bazı kaynaklara göre olması da, uygar ise daha fazla sayıda yani yüz dünyanın kanayan yarasıdır. Tarihin yüz karası bu binlerce soydaşımız, dindaşımız soykırıma vahşetleri unutmamız mümkün değildir. Dünyanın uğramıştır” dedi. iki değişik noktasında ama aynı yada benzeri 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yer kürede meydana yaşanmış acıların bir daha tekerrür etmemesi en gelen bu en büyük soykırımda, Sırpların genç-yaşlı, büyük dileğimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle, kadın-erkek demeden vahşetin her türlüsünü Bosna Hersek'te, Srebrenitsa'da, Doğu Türkistan'da işlediğini ifade eden Üçkardeşler, "1995 yılında katliama, soykırıma maruz kalmış bütün şehitlerimizi Srebrenitsa'da ise Sırp komutan Mladiç'in rahmetle anıyor, onların bugün hayatta kalan 'Türklerden intikam alma zamanı geldi' şeklindeki ailelerinin, yakınlarının acılarını bir kez daha sözüyle başlatılan ve 10 bine yakın Müslümanın paylaşıyor, barış ve huzur dolu bir dünya temenni katliamının, BM şemsiyesi altında görev yapan ve ediyorum.” kaynak:www.nevsehirmedya.com 60 yılı aşkındır kızıl komünistlerin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan'dan gelen son haberler hiç de iyi değil. Zalimler işleri iyice azıtmış ve artık katliamı alenen yapmaya, Çinli göçmenleri iyice yerleştirmeye başlamış. Tarihi Türk yurdunda Türk izlerini silmek için yapmadıklarını bırakmıyorlar. Bir düşünün Doğu Türkistan'ın hemen hemen her şehrinde devasa apartman ve binalar yükseliyor. Uygur Türklerinin elinden toprakları zorla alınarak iskâna açılıyor. Tarım arazileri elden alınarak Çinlilere veriliyor. İtiraz eden kafasına bir iki kurşun sıkılıp Taklamakan çölüne gömülüyor. Onlarca milyon Müslüman Uygur Türk'ü imdat diye haykırıyor ama dünya sağır olmuş. Dünyanın gözü dolar ile kaplanıp, herkes işi rant olarak düşünür olmuş. Dünyanın gözünün içine baka baka yapılan katliam artık ne dünya medyasına yansıyor ne de insanların vicdanına. İmdat diyor kurtaran yok mu? Vicdanlı ve imanlı birileri çıkmaz mı? Diye gözyaşları sel olmuş ama kime dert. Aziz mübarek Ramazan geldi. Dünya Müslümanları bu mübarek ayda muhasebe yapacak borç hanesine kaç tanesi Doğu Türkistan'daki Türkleri koyacak? Ramazan ayı gelmeden Filistin, Gazze ve hatta Afrika gündeme geliyor. Yardım için kampanyalar düzenleniyor. Ama Doğu Türkistan yine unutulmuş ve garip. Boynu bükük, asimile edilmeye yüz tutmuş insanların derdini dinleyen ve ya yardım için bir faaliyet gösteren yok. Yahu Allah aşkına zulüm denince Filistin, Müslüman denince Gazze mi anlaşılmalı? 50 milyona yakın Müslüman Türk'ü kim hatırlayacak? Dünyanın jandarması denen İsrail'e “ONE MUNİTE” diyen Sayın Başbakanımız aynı samimiyetle neden bir kez de Çin için aynı sözleri söylemez? Dış İşleri Bakanlığımız neden bu konuda bir açılım yapmaz? Doğu Türkistan Davası ne yazık ki onlarca yıldır yeterince dünya insanının gözünde ve gönlünde makes bulamadı. Sebebi ve özellikle müsebbibi biz hür dünyadaki Doğu Türkistanlılarız elbet. Yıllarca gösteri yapmayı, bir iki yumurta atmayı ve çıkıp hamaset nutukları atıp isim yapmayı dava gören bazı yarım akıllı insanların çalışmalarıyla hoşaf soğuttuk. Bu arada dünyaya zulmü unutturduk. Birçoğumuzun dağarcığında hatta duasında Doğu Türkistan olmadığı için bu dava fazla ileri gidemiyor. Bir iki kişinin şahsi menfaati ve şöhretiyle kısıtlı kalıyor. Doğu Türkistan gönüllüleri muhasebesinin ilk başına Doğu Türkistan'daki yaşananları ve buranın nasıl kurtulacağını koymazsa o zaman bu ülke nasıl kurtulacak? Çine düşman olmak yerine bir iki sallamayla oradan mal getirip satıp on binlerce dolar kazanan insanlarla dava nereye gider? Gerçekten Doğu Türkistan davası ve Uygur Türkleri enkaz altında kalmış bağırıyor: “ İMDAT! SESİMİZİ DUYAN YOK MU? “ Allah aşkına bu sesi bu Ramazan duyalım. Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl 5 Temmuz Ürümçi Olayının 2. Yılının Düşündürdükleri İstıklâl Tarih boyunca dünyanın hiçbir bölgesinde belirli bir coğrafya parçasının sahibi olmamış, devlet kurmamış bayrağı olmamış ve ancak çeşitli milletlerin bünyelerinde varlıklarını sürdüre gelmiş olan bir takım güruhlar bu günlerde saçma ve tamamen haksız iddialarla salyalarını sağa-sola saçarak müthiş bir kirlilik ve huzursuzluğa yol açmaktadırlar. Kısaca bir ifade ile dünya tarihine şan, anlam ve derinlik kazandırmış, tarih boyunca birçok devletler kurmuş, kıtalar arasında bayrağını dalgalandırmış mazlum ve mağdur milletleri himayesine alarak onları korumuş, kollamış olan aziz ve yüce Türk milleti ise yer, yer tarihin en karanlık ve girdaplarla dolu tünellerinden geçmek zorunda kalmaktadır. İşte Doğu Türkistan Türkleri de dünyanın en gaddar, en zalim en kan içici ve adeta kendilerinden başka milletlere ve özellikle de Müslüman Türk milletine asla hayat hakkı tanımamaya ahdetmiş olan Çinli işgalcilere karşı olağanüstü bir direniş sergilemekte ve istiklal mücadelesi vermektedir. Bu gün 5 Temmuz 2009'da Doğu Türkistan'ın Ürümçi vilayetinde meydana gelen ve o günlerde dünyada büyük yankılar uyandıran olayın 2. yılıdır. Bu kanlı olayların çıkış noktasının neresi olduğu ve hangi sebeple baş gösterdiğinin önemi yoktur. Çünkü Çinli işgalciler en son olarak 1949 yılında Doğu Türkistan'ı işgal ettiklerinden beri bu ve benzeri Türk katliamlarını çeşitli sebeplere dayandırarak bu günlere kadar sürdüre gelmişlerdir. Çünkü Çinli işgalcilerin hedefleri sadece işgal etmiş oldukları Doğu Türkistan'daki karşı mukavemeti kırmak değil, sürgün asimilasyon ve vahşice katliamlarla ezelden beri Türklerin ana vatanları olan Doğu Türkistan topraklarından o toprakların asıl sahipleri olan Doğu Türkistan Türklerini söküp atmaktır. 5 Temmuz 2009 günü de Ürümçi'deki Türkler, Çin'in içeri bölgelerinden birinde çalışan Doğu Türkistanlı işçilerin lojmanını basan binlerce Çinlinin sayıları bu güne kadar tam olarak açıklanmayan onlarca, belki de yüzlerce Türk'ü katletmesini protesto etmek istediler. Sadece söz konusu olayın faillerinin bulunarak cezalandırılmasını isteyerek gösteri yapan Türklerin üzerine Çin asker ve polislerinin ateş açmaları sonucunda adeta patlamaya hazır bir bomba durumuna gelmiş olan Doğu Türkistan Türkleri galeyana geldiler. Cadde ve sokaklarda tam anlamı ile bir Türk avı başlatan Çin polis ve askerleri savunmasız ve silahsız halkı gelişigüzel katletmeye başladılar. Hatta daha sonraları amatör kameralar tarafından da görüntülenerek elektronik ortamda yayınlandığı gibi, polis araçlarından Çinli katiller sürüsüne özel ve standart biçimde üretilmiş sopalar dağıtıldı. Bu sivil giyimli Çin polis ve askerleri yaş veya cinsiyet farkı gözetmeksizin sokak aralarında kıstırdıkları Türkleri linç ederek öldürdüler. Bir diğer yandan ise, ateşli silahlarla katliam devam etti… Dünya kamuoyu ise Doğu Türkistan Türklerine yönelik bu son derece vahşice Çin katliamları karşısında “Bu adeta bir soykırımdır” gibi beylik söylemlerde bulunmanın dışında hiçbir şey yapmadılar. Doğu Türkistan'da benzeri biçimdeki katliamlar çeşitli şekillerde ve dünya kamuoyunun gözünü boyama usulleri kullanılarak dolu-dizgin sürdürülmeye devam edilmektedir. Çin işgalcileri özellikle de Türkiye gibi Doğu Türkistan kökenlilerin çoklukla yaşadıkları devletlerin ve de Şanghay işbirliği örgütü üyesi Türk Cumhuriyeti devletlerinin sessiz kalmalarını da fırsat bilerek ve onlardan da cesaret alarak Doğu Türkistan Türklerine yönelik katliam, sürgün, asimilasyon ve şiddet uygulamalarını pervasızca sürdürmektedirler. Fakat Çinlilerin yaptıkları her katliam sonrasında Doğu Türkistan Türkleri Çinlilere karşı daha da bilenmiş ve hırslanmış olarak milli direnişlerini ve istiklal mücadelelerini daha da yaygınlaştırmakta ve geleceğe daha bir umutla bakmaktadırlar. İşgalci Çinliler Türk milletinin esarete asla boyun eğmeyen bir millet olduğunu Tarihteki Kürşad İhtilalından dolayı çok daha iyi bilirler… Çünkü Doğu Türkistan Kürşad'larla doludur ve asrımızın Kürşadları her an ihtilal için teyakkuzdadır. İstıklâl Geniş Açı 11 Uygur siyasi Mahpusların Ailelerine Gelmekte Olan Baskılar 16’nın Devamı -Doğu Türkistan'dan görüşme isteğimizi kabul eden Meryembüvi hanım ve Abdulsemet adlı kişiler iki oğulları siyasi suçlamalar ile hapse atıldıktan sonra bu ailenin başına gelen ağır dertler üzerinde durarak, bugün kendi hayatındaki en ağır günleri başından geçirmekte olduğunu bildirdi. Meryembüvi hanım oğullarının sadece Gensu ve Ninşa eyaletlerinde Çin hükümeti tarafından yayınlanan dini kitaplar ve video görüntülerini Uygurlara sattığı için, “yasa dışı dini faaliyetle meşgul oldu” şeklindeki suçlama ile tutuklanarak 2009 yılının Nisan aylarında “devleti parçalama” suçlaması ile ayrı, ayrı olarak 10 yıl ve 3 yıl süre ile hapis cezasına çarptırıldığını bildirdi. Meryem büvi Hanım şu anda 3 yıl hapis cezasına çarptırılan oğlu ceza süresini tamamladıktan sonra serbest bırakılmış ise de, hapisten çıktıktan sonra ruhsal rahatsızlığa yakalandığını, bu ailenin günümüzde Meryembüvi Hanımın her ay alacağı az miktarda emekli maaşı ile geçimini sağlamakta olduğunu beyan etti.Meryembüvi Hanım kendi beyanında yine, dini kitap satmak suçlaması ile hakkında tutuklama emri çıkartılmış olan oğullarından 2 oğlu hapse atılarak, diğer bir oğlu kaçtıktan sonra, polis dairelerinin çocukların babası olan Abdulsemeti küçük oğlunu bulup getirmeye mecbur ettiği ve hatta Abdulsemeti yasa dışı bir şekilde 40 gün boyunca hapsettiklerini söyleyerek bu esnada karı-kocanın ikisinin de ağır derecede hastalığa yakalanarak, sağlıklarının kötüleştiğini bildirdi.Görüşme isteğimizi kabul eden Abdulsemet oğulları hapse atıldıktan sonra, bu ailenin gözlem altında, çeşitli baskılar içinde yaşamakta olduğunu ileri sürdü.O, kendisinin geçmişini beyan ederek, polislerin sorgulama sırasında onu çocuklarının yaptıklarının cevabını vermesi ve küçük oğlunu da bulması için sıkıştırdıklarını, salıverildikten sonra kendisinin sorgulama sırasındaki işkenceler sebebiyle sağlığını tümüyle kaybettiğini bildirdi. Abdulsemet yine, bugün hükümet ve cemiyet tarafından uğramakta olduğu çeşitli baskılardan söz ederek, kendilerinin birçok incelemeler ve yasaklamalar sebebiyle, 10 yıllık hapis cezasına çarptırılan oğlunu bile hapishaneye giderek ziyaret etme imkanından mahrum bırakıldığını ifade etti. Değerli radyo dinleyicileri, bugün çeşitli siyasi suçlar isnat edilmesi sonucunda hapishanelerde yatmakta olan Uygur ailelerinin gerek siyasi cihetten olsun, gerekse de ekonomik sebeplerle olsun ağır baskılar içinde hayatlarındaki en zor günleri geçirmekte olduklarına dair haberler gittikçe çoğalıyor. Biz bundan sonraki anlatımlarımızda bu konuda daha fazla malumatlar vermeye çalışacağız. RFAMihriban-3.07.2011 Urumçi Katliamı'nın 2. Yıldönümü Adana'da faaliyet gösteren Türkistanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı İlker Medeni, Doğu Türkistan da yaşanan Urumçi Katliamı'nın 2'inci Yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, insanlık dışı uygulamaların aynı bölgede halen devam ettiğine dikkat çekti. Bir grup dernek üyesi ile birlikte Atatürk Parkı'nda ki Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapan Medeni, Çin Devleti'nin pervasızca bütün dünyanın gözü önünde Müslüman Uygur Türklerini katlettiğini belirterek, "Basın ve iletişimi karartarak dünyanın bilgi almasına engel olmuş, utanmadan kendilerini haklı çıkaracak yalanlara başvurmuşlardır" dedi. "Bugün, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın dahil olduğu bölge Batı Türkistan olarak anılmakta, Çin'in esareti altında bulunan bölge ise Doğu Türkistan olarak adlandırılmaktadır" diye konuşan Medeni, şöyle devam etti: "Türkistan'ın coğrafi ve stratejik olarak taşıdığı önemi anlamak için ise, öncelikle bölgenin iki dev gücü olan Rusya ve Çin'in bu topraklara olan ilgilerini göz önünde bulundurmak yeterlidir. Coğrafi yapının da sebep olduğu siyasi oluşumlar neticesinde bugün Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış olan Türkistan toprakları üzerinde, Rusya'nın ve Çin'in çok önemli planları vardır." Medeni, açıklamasında daha sonra şunları kaydetti: "Bu iki ülkenin söz konusu bölgeden ne pahasına olursa olsun vazgeçmeme tutkusunun ardında, bölgenin stratejik konumunun yanı sıra, sahip olduğu zengin yeraltı rezervleri de büyük rol oynamaktadır. Batı Türkistan'daki Türk devletleri Rusya için, Doğu Türkistan ise Çin için kaybedilmemesi gereken önemli birer hammadde kaynağı niteliğindedir. Urumçi'den Çinliler, Uygur Türklerine insanlık dışı uygulamalar yapmıştır. Halen de devam etmektedir. Zorunlu göç ettirilme ve bölgeye Çinli nüfus ithali, kültürel ve dini yasaklar ve kısıtlamalar, eğitim, ekonomi ve sağlıkta kısıtlamalar, zorunlu kürtaj, nüfusa kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından mahrumiyet, keyfi gözaltılar ile seri ve adil olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar yaşanmaktadır. Doğu Türkistan'da dünyanın gözleri önünde cereyan eden olaylar ve her türlü insan hakları ihlallerini takip etmeye devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz." beyazgazete.com-07 Temmuz 2011 KÜLTÜR-TARİH 12 İstanbul'da Açılan Uygur Dili Sınıflarında Ders Başladı İstanbul'da Uygurların sık olarak yerleşik bulundukları Zeytinburnu ve Sefaköy bölgelerinde ayrı-ayrı olarak Uygur dil sınıfları açıldı. RFA/Arslan-İstanbul Uygur Dil sınıfındaki erkek çocuklar Futbol oynuyorlar. 2011-Temmuz Her yıl olduğu gibi bu yıl da Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Eğitim bölümünün düzenlemesi ile İstanbul'da yaşamakta olan Uygur çocuklarının yaz tatilinden faydalanarak İstanbul'un Zeytinburnu ve Sefaköy bölgelerindeki şubelerinde Uygur dili sınıfları açıldı ve 4 Temmuz günü derse başlandı. Uygur dili sınıflarında temel olarak Uygur dilini yazma, okuma, konuşma, Kuranı kerim okuma, dini talim terbiye ve ahlak dersleri öğretilecek. İstanbul Uygur dili sınıfında Uygur kız öğrenciler ders esnasında. Temmuz 2011 Uygur sınıfının sorumlusu Mömincan Uygur dili sınıfı açmaktaki temel maksadını ifade ederek şöyle dedi: Uygur dili sınıfı açmaktaki maksat, Türkiye'de yaşamakta olan Uygur çocuklarını Uygur dilini akıcı şekilde konuşabilecek, Uygur dilinde mektuplaşabilecek seviyeye ulaştırmaktır. Bununla beraber Uygurlar ile ilgili kitaplar okuyup bilgilenerek, gelecekte kendisinin Uygur olduğunu unutmadan, kendi diline sahip çıkacak, koruyacak, dini, milli, tarihi kimliğini ve öf-adetlerini koruyacak nesiller olarak yetişmelerini sağlamayı maksat edinmekteyiz.Mömincan'ın bildirdiğine göre, şu anda Zeytinburnu'nda açılan Uygur dili sınıflarında seviyelerine göre 2 sınıf açılmış olup, bu sınıflarda Uygur çocuklarından erkek ve kız olmak üzere toplam 40 öğrenci ders görüyor. Bu sınıflarda erkek ve bayan olmak üzere 4 öğretmen ders öğretiyor. Sefaköy'deki Uygur dili sınıflarında şu anda toplam 50'nin üzerinde öğrenci ders görmekte olup, bu öğrencilere 3 öğretmen ders veriyor. Erkek ve kızlara ayrı-ayrı sınıflar açılmış olup, Uygur dili sınıflarında her gün kızlara 3 saat, erkeklere 3 saat olmak üzere toplam 6 saat ders veriliyor.Uygur dili sınıflarındaki öğrencilere ders dışında yine beden eğitimi oyunları oynatmak, turistik bölgeler ve müzeleri ziyaret ettirmek gibi faaliyetler düzenleniyor.Biz bu Uygur sınıfları hakkında daha fazla malumat almak için Uygur dili sınıflarının sorumlusu Mömincan ve Uygur dili sınıflarının bazı öğretmen ve öğrencileri ile görüştük. RFA-Arslan-13.07.2011 İstıklâl Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl Uygur Site Kütüphaneleri Giderek Zenginleşiyor Teknolojinin adeta uçarcasına gelişmekte olduğu günümüzde internet kütüphaneciliği de gittikçe yaygınlaşmaktadır. RFA/Erkin Tarim İstanbul'da Taklemekan Uygur Neşriyatı tarafından kurulan İnternet Kütüphanesi.Temmuz-2011 Bu günlerde evinde veya iş yerinde oturarak internet ararcılığı ile istediği kitaptan yararlanma imkânına sahip olmaktadır. Dış ülkelerdeki Uygurlar arasında bazı aydınlar özel siteler açarak Uygurlar hakkında yayınlanan Uygurca ve yabancı dillerdeki kitap-dergi ve makaleleri sitelerine koyarak okuyucuların istifadesine sunmaktadırlar. Bu sitelerden biri İstanbul- Taklemekan Uygur neşriyatı tarafından kurulan internet kütüphanesidir. Mezkûr site kütüphanesinin adı http://www.uygurweb.net diye anılmaktadır. Bu internet sayfası ”ünlü kişiler,edebiyat, kadimi eserler, kütüphane, kitaplar, makaleler, İslam dini” gibi çeşitli konulara ayrılıyor. Sitenin kurucusu Abdulcelil Turan'ın söylediğine göre mezkur internet sayfasına çok sayıda ünlü Uygur şahsiyetlerin özgeçmişleri, Uygur edebiyatı hakkındaki makale ve kitaplar, 500'ün üzerinde Uygurca, Arapça, Türkçe ve İngilizce kitap, 500 civarında Uygurca dergi konulmuş olup, okuyucular için zengin bir faydalanma kaynağı sayılıyor. Biz bu site kütüphanesi hakkında tafsilatlı bilgi almak için Taklemekan Uygur neşriyatın patronu ve bu sitenin kurucusu olan Abdulcelil Turan ile görüştük. Erkin Tarim20.07.2011 Uygur Kalem Erbaplarının Moğolistan'daki İzlenimleri Moğolistan'da icra edilen Ural Altay dilli Kalem Erbaplarının ilmi muhakeme toplantısına katılan Uygur Kalem Erbapları ve dilciler, toplantının oldukça yararlı ve ehemmiyetli neticelerle sonuçlandığı görüşündeler. Bu toplantının sonucundan sevinç duyarlarken, toplantının devamında ecdatlarının Moğolistan steplerinde kalan tarihi izlerini ziyaret etme fırsatına eriştikleri için oldukça heyecanlanmışlardır. Toplantıyı tamamlayarak yaşadıkları ülkelere dönen bazı Uygur temsilciler muhabirimizin görüşme isteğini kabul ederek Moğolistan ziyaretinden edindikleri intibalarını ifade ettiler. 1-8 Temmuz arası devam eden Ural Altay dilleri Kalem Erbaplarının 3. dönem Kurultayı Moğolistan'da verimli bir şekilde tamamlandıktan sonra, 12 devletten toplanan arkeolog, dilci ve yazarlar bulundukları ülkelere dönerek mezkur toplantıdan edindikleri izlenimleri ve Moğolistan'da yürüttükleri ziyaret ve araştırmalarını yazıya dökmektedirler. Bu toplantıya Kazakistan'dan katılan Uygur temsilcilerden, dilci, Filoloji Fenleri doktoru Dilnur Kasımova görüşme isteğimizi kabul ederek, bu defaki toplantının Moğolistan'da yapılmış olmasının önemli yönlerini toparladı ve kendisini her şeyden çok heyecanlandıranın ise, ecdatlarının bıraktığı izleri ziyaret etme fırsatını elde etmiş olması olduğunu söyledi. Kazançlı tarafının ise, Uygur ve başka uluslar arası tanınmış kalem erbapları ile buluşması ve fikir alışverişinde bulunma fırsatına erişmiş olması olduğunu bildirdi. Mezkûr toplantının ev sahiplerinden biri olan Uluslar arası Yazarlık Cemiyeti Ural Altay dilleri işbirliği müdürü, Uygur Yazarlık cemiyeti başkanı Keyser Öz Hun, toplantıya katılan Uygur Kalem Erbaplarını her şeyden çok heyecana sevk eden kendi ecdatlarının bastıkları izlerini, su içtikleri ırmaklarını ziyaret etmiş olmaları olduğunu, kesinlikle unutulmaz etkiler bıraktığını beyan etti. Uygur Kalem Erbapları cemiyetinin baş müfettişi Abdureşit Haci Kerimi İsveç'te ki bürosundan telefon görüşmesi yapma isteğimizi kabul ederek, söz konusu toplantının önemi ve sonuçlarını özetledi. Böylece kendisinin ecdatlarının Mğolistan'ın uçsuz bucaksız bozkırlarında bıraktığı değerli iz ve eserlerinin gerektiği gibi korunamadığını gördüğünde “Biz Uygurlar vatanımız mevcut ise de devletimiz olmadığından bu değerli zenginliklerimize sahip çıkamadık” diye hayıflandığını bildirdi. Böylece Moğolistan'da kalan Uygurlara ait iz ve eserlere uluslar arasındaki ilgili organların önem vermesini sağlama meseleleri konusunda fiili çaba sarf etmenin Uygur kalem Erbaplarının önem vermeleri gereken vazifeleri olduğunu vurguladı. RFA-Gülçehre-13.07.2011 14. Türk Soylu Milletler Kültür Festivalinde Uygur Meselesi Gündeme Geldi Her yıl Türkiye'nin Yalova şehrinde geçirilmekte olan Türk Soylu Milletler Kültür Festivalinin 14.sü Temmuz ayının 15'i ila 18'i arasında gerçekleştirildi. RFA/Erkin Tarim Türk soylu milletler kültür festivalinin 14. toplantısı. Temmuz- 2011 Bu faaliyete 16 devletten 22 müzikdans ekibi, 33 devletten 45 gazeteci, 8 devletten 12 şair katıldı. Bu festival sırasında Türk dünyası şairler buluşması ve “Türk dünyasında katliam ve sürgünler” konulu iki toplantı yapıldı. Bu festivale Uygurlara vekaleten Şaire Zeynure İsa Hanım katılmış olup, o “Doğu Türkistan'da Çin'in yürüttüğü katliam” temasındaki konuşmasının dışında, Türk dünyası şairler buluşmasında kendisinin yazmış olduğu şiirlerinden örnekler okudu. RFA-Erkin Tarim-.18.07.2011 Türk Soylu milletler Kültür festivalinin 14. toplantısı-Temmuz 2011 İstıklâl Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl 18 Temmuz Taarruzunun Açıklaması Mehmet Emin Batur Doğu Türkistan Türkleri, 18 Temmuz 2011 günü; bugün birçok dünya devletlerinin sadece ve sadece maddî çıkar sağlamak ve bunun içinde iyi ilişkiler(tek taraflı) tesis edebilmek için büyük çaba sarf ettikleri dünyanın en büyük ordusuna ve en kalabalık nüfusuna sahip olan işgalci Çin'e karşı tarihi destanlardan birini daha yazdılar. Doğu Türkistan'ın Çinliler tarafından işgal edilmesinin üzerinden geçen 62 yıl zarfında, her defasında sayısız şehitler vermek pahasına büyük ve küçük çapta olmak üzere bu günlere kadar 500 civarında milli kıyam hareketi gerçekleştirdiler. Her milli ayaklanma sonrasında binlerle, on binlerle ifade edilebilecek sayıda Doğu Türkistan Türk'ü gelişigüzel tutuklamalarla Çin zindanlarına atıldılar. Onların büyük çoğunluğunun akıbetlerinden bir daha haber alınamadı. Çinliler 1949 yılında Doğu Türkistan'ı işgal ettiklerinden beri Doğu Türkistan'ın dünyada eşine az rastlanabilecek türde ve miktardaki yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını kesintisiz olarak Çin'e taşımaya devam ettiler. Çin'den sürekli olarak Çinli göçmen getirerek Doğu Türkistan'ın en verimli arazilerini Türklerden gasp edip Çinli göçmenlere tahsis ettiler. İş yerlerine öncelikle Çinli göçmenleri yerleştirdiler. Dolayısıyla da Doğu Türkistan Türkleri sahip oldukları bu kadar önemli zenginlik kaynaklarına rağmen kendi vatanlarında açlığa, yoksulluğa, işsizliğe ve sefalete mahkûm edildiler. Karşılıklı evlenmelere Çin hilekârlığı ile mecbur ederek ve prim vererek asimilâsyonu hızlandırmaktadırlar. Ama hasbelkader bu tuzağa düşen Türk gençleri evlilik sonrasında kendi toplumlarında çok ciddî bir dışlanma ile karşılaştıkları için, bunların arasından içine düştükleri bunalım sebebiyle intihara sürüklenenler bile olmaktadır. Ebeveynlerin evlerinde kendi çocuklarına bile dinlerini öğretmeleri suç sayılmakta ve bu yüzden de çok ağır cezalara çarptırılmaktadırlar. Camilerin kapılarına 15 yaşın altındakilerin, devlet memurlarının, emeklilerin, öğretmenlerin ve daha birçok kesimden insanların camilere girmelerinin yasak olduğunu belirten levhalar asılmıştır. Cenazelerin bile gece vakti defnedilmeye başlandığının haberlerini almaktayız. Doğu Türkistan şu anda tam anlamı ile bir açık hava hapishanesine dönüştürülmüş bulunuyor. Yoksul ve işsiz durumdaki Türk ailelerin15-25 yaş arası kızlarını “işe yerleştirme” bahanesi ile toplu halde Çin'e götürmekte ve bu Türk kızlarının büyük çoğunluğu Çin'in içeri bölgelerinde heder olup gitmektedirler. Özetlemek gerekirse; Doğu Türkistan Gündem 13 Türkleri dünyadaki en şiddetli Türk düşmanı bir millet olan Çinlilerin esareti altında olup, dini, milli, ırki ve insani aşağılanmalara uğramakta, gizli-aleni soykırım, sürgün ve katliamlara maruz kalmaktadırlar. Bütün bunlar işgal altında olan bir milletin ve ülkenin karşılaşabileceği durumlardan olup, milli kimliğini kaybetmemiş ve teslim olmamış olan milletler tarafından da kurtuluş mücadelesi sürüp gider… Fakat işgalciler; dünyanın en gaddar, en insafsız, en insanlık düşmanı, en insan hakları ihlalcisi ve özellikle de Müslüman Türk milletine karşı kin, öfke ve intikam hissi ile dolu bir milleti olan Çinliler olunca durum çok daha vahim bir hal almaktadır. Tarih boyunca dünyada insanlığın yüz karası bir kavram olan işkence yöntemleri ile tanınan Çinliler onlarca yıldan beri Doğu Türkistan Türklerine fiziksel, ruhsal, kültürel ve içtimaî yönlerden akıl almaz işkence usulleri uyguladılar… İşte! İşgalci ve tiran zihniyetli Çin devletinin Doğu Türkistan Türklerine yönelik olarak uygulaya geldiği zulümlerine karşı 18 Temmuz 2011 pazartesi günü, sayıları 20 civarındaki bir grup Doğu Türkistan istiklal savaşçısı Hoten çukur Pazar-Navağ polis merkezine çok ciddî ve dünya kamuoyunda ses getirecek türden bir taarruz gerçekleştirdiler. Anılan Çin polis merkezi Doğu Türkistan İstiklal savaşçılarının şok baskını sonucu tarumar oldu. Edinilen bilgiler arasında Karakol görevlilerinden bazılarının masa ve sandalyelerin altlarına saklandıkları da yer alıyor. Neticede Çin işgal güçleri 1949 yılından beri zaman, zaman uğradıkları ağır hezimetlerden birine daha uğradılar. Bu güne kadar meydana gelen milli direniş hareketlerinin hemen hepsinde ve her defasında Doğu Türkistan İstiklal Savaşçıları oldukça ağır kayıplar vermişler ve çok kanlı şekillerde vahşîce bastırılmış iseler de, gelecek nesillere şanlı, kalıcı ve asla unutulmaz zaferler armağan etmişler, İstiklale kavuşma yolunda onlara ümit, cesaret ve kararlılık aşılamışlardır. Türk milleti için inandığı ve kutsal bildiği değerler uğrunda şehit olmak zaferlerin en büyüğü, kazanmanın da doruk noktasıdır. Yine işte bu anlayış ve şuurla Hüseyin Nihal Atsız' ın mısralarına da yansıdığı gibi: … “Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık; Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.” Dediler ve bir grup Doğu Türkistan İstiklal savaşçısı Hoten İlinin Çukur PazarNavağ polis merkezine bir taarruz gerçekleştirdiler ve Kurşun yağmuru altında çatıya çıkarak Çin bayrağını indirip onun Esnaftan Çin malı tepkisi! Eskişehir Hazır Elbiseciler Odası Başkanı İsmail Tokat, işlerin azalması ve Çin mallarının piyasaya yayılması sebebiyle üye sayısında düşüş olduğunu söyledi. Tokat, 10 yıl öncesine kadar kazandıkları ile geçinen konfeksiyon ürünleri satan kişilerin, bugünlerde ayakta kalabilmenin hesaplarını yaptıklarını kaydetti. Çin mallarının piyasaya yayılmasına da tepki gösteren Tokat, "Artık yeter. Sabrımızın sonuna geldik. Büyüklerin küçükleri yutmalarına daha fazla göz yumulmamalı. Bir çok meslektaşımız işyerinin kapısına kilit vuracak ve yok olup gidecekler. Daha da önemlisi işsizler ordusuna katılacaklar" dedi.18.07.2011 Sakarya yerine Doğu Türkistan'ın ay-yıldızlı Gök Bayrağını astıktan sonra (RFA Radyosu muhabirlerinden Şöhret Hoşur'un 22.07.2011 tarihli haberi) hepsi de şehit düştüler… Hepsinin de mekânları cennet olsun… Bu bir grup Doğu Türkistan istiklal savaşçısının gözlerini kırpmadan ve şehit düşeceklerini bilerek ellerindeki ilkel silahlarla gerçekleştirdikleri bu taarruz modern silâhlarla mücehhez Çin işgal kuvvetlerine çok önemli bir ders verme niteliği taşımaktadır. Dünya kamuoyuna bu olayı bir terör saldırısı olarak tanıtmaya çalışan işgalci Çin devleti kendisinin 62 yıldır Doğu Türkistan Türklerine yönelik olarak tam anlamı ile bir devlet terörü icra ede geldiği gerçeğini kamuoyundan saklamaya çalışmaktadır… Konu ile ilgili olarak Çin'in İstanbul konsolosluğunun, Çin'in büyük önem verdiği Türkiye kamuoyuna Vatan Gazetesi vasıtası ile 22 Temmuz 2011 tarihinde yayınladığı bildirisinde, aynı tür saldırıların Türkiye'de de sıklıkla meydana geldiğini ve böylesi durumlarda Çin'in daima Türkiye'nin yanında yer aldığı yalanına başvurmaktadır. Çinliler; Tarih boyunca hiçbir zaman kendilerine özgü devletleri ve toprakları olmamış, ama Türk milletinin bünyesinde bütün haklardan en üst derecede istifade ederek yaşamış ve bu günlerde dünyadaki Türk düşmanlarına zağarlık ve maşalık yaparak Türk topraklarından parça kopartmaya çalışan nankör hainlerle, Doğu Türkistan Türklerini bir tutma ahmaklığı sergilemektedirler. Oysaki Doğu Türkistan Türkleri tarihte 3 defa devlet kurmuşlar ve mavi zemin üzerine beyaz ay-yıldızlı Gök bayraklarını istiklal marşı eşliğinde gönderde ve göklerde dalgalandırmışlardır. Doğu Türkistan Türkleri, Türk Cumhuriyetleri arasında Kazakistan'dan sonra en geniş topraklara sahip(1.828.418 Km. kare), vatanları 1949 yılında Çin tarafından işgal edilmiş olan ve 62 yıldır istiklal mücadelesi vermekte olan Türklerdir… Doğu Türkistan İstiklalcilerinin Dünya kamuoyuna duyurusu şudur: Çin'in Doğu Türkistan Türklerine yönelte geldiği baskı, zulüm, asimilâsyon politikalarını kaldırması, ekonomik ve sosyal şartları iyileştirmekte olduğunu söylemesi vs. yetmez! Doğu Türkistan üzerindeki işgal durumu kayıtsız ve şartsız tamamen ortadan kalkmadıkça işgalci Çinliler asla huzurlu olamayacaklar, her sabah başka bir kâbusla uyanacaklardır! Demokratik yollarla dertlerini anlatamayan Doğu Türkistan Türkleri kendilerini ifade edebilmek için mecburen farklı anlatım yollarına başvuracaklardır. BAŞ SAĞLIĞI Doğu Türkistan Davasının Liderlerinden İsa Yusuf ALPTEKİN’in oğlu , Doğu Türkistan Gençlik ve Kültür Derneği Onursal Başkanı, Mücahit, Gönül Dostumuz, Dava arkadaşımız; Kardeşimiz, Arslan ALPTEKİN’in (18.Mart.1941-19.Haziran.2011) Vefatından dolayı TürkDünyasına başsağlığı dileriz. Allah rahmet eylesin. Gönlü gibi kabri de geniş olsun. Teni toprağa değmesin. ÂlimGERÇEL Kayseri Kültür ve TurizmDerneği YönetimKurulu Başkanı 14 Uygurche bet Xitay saqchixanisining Ögzisige Ayyulduzluk Kökbayraq Kadaldi Qanxor xitay ishgaliyetchiliri Sherqiy türkistanni bésiwalghan 1949- yilidin bügünge qeder türlük bahanasewepler ilgiri sürüsh arqiliq milyunlighan xelqimizni qirghin qilip keldi. Eng axirqi qétim bolsa 2009- yili 5Iyulda, xitay hökümitining nechche on yillardın tartip yürgüzüp kiliwatqan naheqchiliqlirige qarita namayish qilish arqilik qarshiliq büdürüstin bashqa mexsiti bolmighan qoralsiz sherqiy Türkistan xelqini oqqa tutup, heqiyqiy sanini her qanchi hoshurup kelgen bolsumu 1000 etrapida kishilerni érqiy qirghinchiliqga uchratqan. Onminglighan uyghur xelqini yarida qilghan we yana necche onminglighan kishilerni tutqun qilip élip ketken. Hazirqi küngiche turmilarda yetiwatqan kürminglighan qérindashlirimizning aqiwitining nime bolghanliqi melum emes. İshgaliyetchi xitay 5-Iyul Ürümchi qirghinchiliqidin kéyin sherqiy Türkistan tupraqlirining herqaysi jaylirida sherqiy Türkistan xelqi üstidin yürgüzüwatqan bésim siyasitining mislini nayiti bek ashuriwetken. Uygur xelqining öy-makanlirigha ushtumtut basturup kirip xususenmu 15 yeshidin yuqiri bolghan yashlarni bichare ata-anilarning közliri aldida chemberches bağlap, putqollirgha ishkel-koyzilarni selip elip kétiparğan. Qarshiliq körsetkenlerni nexmeydanda etip tashlighan. Shundaqla kochimu-kocha bu türlük qoğlap-tutush weqelirini barghansi evcige ashurush arqiliq uyghur xelqining közini qorqutup pütünley cimiqturiwétishni mexset qilghan. Qisqiche yiğip eytish toghur kelse 62 yil mabeynide sherqiy Türkistan ziminidin Xitayning ichkiri ölkilirighe qosh poyiz linyesi arqiliq elip kitilgen yer asti we yer üsti bayliqlirining heddi-hisabi yoq. Shu göher ziminning heqiyqiy igiliri bolghan Uyghur xelqi bolsa ishsizlikning, namratchiliqning, türlük kiselliklerning, chetke qiqiliwatqanliqning xitay aqquniri tüpeyli yer ziminliridin, ayrilipqiliwatqanliqning… azawida nime qilishlirini bilmigen halda gangirap qalghan. Yana kilip uyghurlar özlirining diyni étiqatliri boyiche ibadet qilish, örpadetlirini saqlap qilish hoquqidin hem mehrum qaldurulghacqa bezi mezgillerde dert elemlirini xelqarağa uxturus, ipadiles üchün oxshimighan türdiki yollarni tallashqa mejbur bolghan… Mana, 18-Iyun düshenbe küni Xoten shehiridiki nawagh saqchixanisigha hujum qilish weqwesi hem “pichaq sönğekke yetken”bir mezgilde yüzbergen bir hadisidur. Bu weqeni xelqara axbaratlar 14 Uyghur xitay saqchiliri teripidin étip öltürüldi dep xewer qilğan. Likin Dunya uyghur Kurultiyi tarqatqan xewerge qarishimizche 20 Uyghurning öltürülgenliki melum bolmaqta. Xewerlerge qarighanda, hujumchilar oq yamğuri astida saqchixana ögzisige chiqip ögzide ésiqliq 5 yultuzluk xitay bayriqini élip tashlap, sherqiy türkistanning kök bayriqini ésishqa muweppeq bolghan. Bu pidaiylar saqchixanağa hujum qilish aldida u yerdin saq chiqalmasliqlirini choqum biletti. Emma ularning asasiy mexsiti bolsa, u yerdin saq chiqish emes, xitay ishgaliyetchilirige özlirige oxshash milyunlighan sherqiy Türkistan istiklal pidaiylirining yana bar bolghanlqini we heqiyqiy istiqlalgha érishkenge qeder bu weqege oxshash weqelerning yüz bérip turidighanliqini uxturup qoyushtin ibaret idi. Zulum bar yerde choqum qarshiliq herketliri hem boludu. Démokratik yollar bilen dert-elemlirini uxturush imkaniyiti qalmighan xelqler, xususenmu uzun muddet asaret astida yasasqa könükmigen Türk millitining bir uruği bolğan Uyghurlar özlirini xelqarağa ipadilash üchün herdayim tarixtiki Kürşad ixtilaligha oxshash ixtilallarni qilishqa teyyardur. Xoten shehiridiki nawagh saqchixanisigha hujum qilish weqesi hem xuddi Göktürk shahzadisi Kürşadning 39 yoldishi bilen xitay ordisi ichide qozğilang kötürüp chiqip hayatidin ayrilghiche jeng qilğanliqigha ve bugünki türklerge ilham we jasaret menbesi bolğanliqiğa oxshapla kitidu. Uluğ Allah weten we milliti üchün hayatidin ayrilğan shehitlirimizge rehmet qilğay. Amin… İstiklâââlll İstıkl İstıkl Xotendiki bir saqchixana Hujumgha uchridi 2011-07-22--18-Iyul düshenbe küni chüshte bir türküm uyghurlar xoten shehiridiki nawagh saqchixanisigha hujum qilip, 4 xitay saqchisini öltürgen. Kéyin xelqara axbaratlarda hujumgha qatnashqanlardin 14 ademning xitay saqchiliri teripidin étip öltürgenliki xewer qilinghan. Bügünki xewerlerge qarighanda, hujumchilar saqchixana ögzisige ésiqliq xitay bayriqini élip tashlap, sherqiy türkistanning kök bayriqini ésishqa muweppeq bolghan. Weqe béyjing waqti saet 12 din 10 minut ötkende bashlinip, 1 din 30 minut ötkende axirlashqan. Xitay dairiliri mezkur hujumni «pilanliq, teshkillik élip bérilghan térrorluq herikiti» dep körsetken, emma, weqening kélip chiqish sewebi heqqide héchnéme démigen. Xotendiki xitay ammisi sarasimige chüshüp qalghan 2011-7-22-«Alma» kündilik gézitining 19-Iyuldiki xewiride bayan qilishiche, 7-Ayning 18-Küni xotendiki saqchixanigha hujum qilish weqesidin kéyin xotendiki xitay ammisi sarasimige chüshüp qalghan. Mezkur gézitning ziyaritini qobul qilghan 18-Iyul xoten qirghinchiliqigha naraziliq bildürüsh yüzisidin gérmaniyide namayish ötküzüldi 2011-07-26-26-Iyul küni gérmaniyidiki uyghurlar 18-Iyul yüz bergen xotendiki qanliq qirghinchiliqqa naraziliq bildürüsh yüzisidin myunxénda yene bir qétim namayish élip bardi. Ügünki bu namayishni d u q, yawropa sherqiy türkistan birliki teshkilati, xeter astidiki milletlerni qoghdash teshkilati we tibet teshkilati birlikte uyushturghan bolup, sheher merkizidiki meryem meydanida saet 11 bilen bashlanghan bu namayishqa köp sanda uyghurlar qatnashti. Uyghur namayishchilarning qolliridiki ayYultuzluq kökbayraq, «yoqalsun xitay dölet térrori!», «uyghurlargha erkinlik!» dégendek shoarlar yézilghan lozunkilar we 18-Iyul xoten qirghinchiliqi hem 5-Iyul ürümchi qirghinchiliqigha ait süretler etraptiki ammining diqqitini chekti. Bu qétimqi namayishqa qatnashqan xeter astidiki milletlerni qoghdash teshkilatining mesulliridin ulrik déliyus ependi neq meydandin ziyaritimizni Toqquzaqliq 50 uyghurning seudi erebistanda qul ornida ishlitilgenlik weqesi ashkarilandi 2011-07-12-Toqquzaqliq 50 uyghurning seudi erebistanda qul ornida ishlitilgenlikige 10 yildin éship qalghan bolsimu, weqening bu 50 uyghurgha élip kelgen palaketliri téxi hazirghiche tügimigen. Aldinqi yili toqquzaq nahiyisidin guangdunggha yötkelgen éshincha emgek küchlirining xitay ishchilar teripidin urup öltürüsh weqesi yüz bergen we bu, 5-Iyul weqesidek zor bir weqening kélip chiqishigha seweb bolghan idi. Yéqinda ashkarilinishiche, yene shu toqquzaq nahiyisidin 50 neper éshincha emgek küchining seudi erebistangha apirip qul ornida ishlitilgenlik weqesi yüz bergen. Weqe yüz berginige 10 yildin éship qalghan bolsimu, weqening bu 50 uyghurgha élip kelgen palaketliri téxi hazirghiche tügimigen. 8-Ay 2011 - 85-San 8-Yil Uyghur milliy herikiti rehbiri rabiye qadir xanim weqe heqqide bayanat bérip, xitay dairilirining xotende qanliq qirghinchiliq bilen dölet rrorluqi yürgüzüwatqanliqini ilgiri sürdi.rfa- jüme Shöhret hoshur-Nawagh saqchixanisining oq izliri bilen tolghan ögzige chiqish éghizi. 2011-Yili 18-Iyul. xotendiki xitay puqraliri uyghurlarning öch élishidin qorquwatqanliqini bildürgen. Bir neper xitay puqrasi mundaq dégen: «bu yerde xenzu puqraliri daim tayaq yeydighan we izDéreksiz yoqap kétidighan ishlar bolup turuwatidu. Aldinqi ayda üch neper xenzu qizi öltürüldi. Hazirghiche bu délo pash qilinmidi.» Rfa-jüme qobul qilip, « 18-Iyul xoten qirghinchiliqi xitay hökümitining uyghurlar üstidin élip bériwatqan étnik qirghinchiliqining roshen delili, bu adaletsizlikke dunya süküt qilmasliqi kérek!» dédi we gérmaniye hökümiti bashchiliqida terepsiz bir tekshürüsh ömikining sherqiy türkistangha tizdin ewetilishini qolgha keltürüsh üchün heriket qilidighanliqini bildürdi. D u q muawin reisi esqerjan bu qétimqi namayish toghrisida ipade bildürüp ötti. U sözide bügün xotendiki qirghinchiliqqa naraziliq bildürüpla qalmay, gérmaniye hökümitining 2012-Yilini «xitay medeniyet yili» qilip békitkenlikigimu naraziliq bildürüshni meqset qilghanliqini we muawin sheher bashliqi bilen bügün seherde körüshüp, öz pikirlirini otturigha qoyghanliqini eskertti. D u q bash katipi dolqun eysa ependi bu qétim namayish toghrisida chüshenche bérish bilen birge, gérmaniyining 2012-Yilini xitay medeniyet yili qilip békitish mesilisige bolghan naraziliqlirini ipadileshning tunji qedimini bügün alghanliqini tekitlidi. Rfa- ekrem Xitay köchmenlirining éqini seweblik ishsiz qalghan uyghur yashliri xitay hökümiti teripidin «éshincha emgek küchi» dep atiliwatqan we ular ishqa orunlashturush nami astida xitay ölkilirige yötkiliwatqan idi. Emeliyette bularning, xitay hökümet emeldarliri teripidin erzan emgek köchi süpitide paydiliniwatqanliqi, xitay ölkiliridiki we hetta chet döletlerdiki shirketlerge sétiliwatqanliqi ashkarilanmaqta. Yuqiriqi melumatlardin qarighanda, xitayning toqquzaq nahiyisidiki emeldarliri, bu50 uyghurni seudi erebistanda 6 ay heqsiz ishlitish arqiliq az dégende 300 ming dollar pul tapqan. Bu uyghurlar bolsa, 6 ay heqsiz ishligendin bashqa, zakalet qoyghan 15 ming som pulinimu ziyan tartqan. Ziyan buning bilenla qalmighan, ular seper üstide pakistandin ötkenliki üchün elqaidege baghlinip soraqqa tartilghan. Seudi erebistan tupriqigha dessigenliki üchün radikal dinchiliq bilen eyiblinip qamaqlardimu yatqan. Rfa- shöhret hoshur Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl Türk Dili İle İlgili Bir Kitap: (2) Dört yazarın evire çevire yaptıkları tariften “ârif” bile bir şey anlayamaz. “Türkler pek çok alfabe kullanmışlardır.” cümlesi yerine “Türkler Köktürk, Soğd, Uygur, Mani, Brahmi, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani, Latin ve İslâv (Slav, Kiril) alfabeleri gibi başlıca 12 alfabe kullanmışlardır.” denilseydi, “pek çok” sözcüğü de açılmış olurdu. s. 35, § 4: “Türkiye Türkçesinde sözcüğün son hecesinde b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Bu ünsüzler ya tonsuzlaşır yada değişime uğrarlar: beg > bey, sab “söz” > söz gibi. Yabancı asıllı sözcüklerde de bu kural işler: derd > dert, kitab > kitap gibi.” cümlesini daha anlaşılır hale getirelim ve örneklere bakalım: Bu cümleyi şöyle yazabiliriz: “Türkçe kelimelerin sonda patlamalı (ötümlü) çift dudak-tonlu (b), dişeti-tonlu (c), asıl diş-tonlu (d) ve öndamak-tonlu (g) ünsüzleri bulunmaz. Kelimeler, bunların sızmalı (ötümsüzleri) olan (p, ç, t, k) sesleriyle biter: dip, ağaç, yurt, çok … gibi. Arapça ve Farsçadan Türkçeye girmiş olan son sesi (b)'li kelimeler de Türkçede (p) ile yazılır: Arapça: kitâb / Türkçe: kitap; Farsça: derd / Türkçe: dert vb. s. 39'da: 2.1.1.3. Düz Yuvarlak Ünlüler: ifadesi yanlıştır. “Düz ve Yuvarlak Ünlüler” olmalıdır. [Araya ve sözcüğü ekleyince cümlenin anlamı da değişmiştir. Yazarların bu hatası Türkçeyi yanlış öğretmektir.] s.39'da: 2.1.1.4. Uzun ve Kısa Ünlüler: Türkçede uzun ünlü yoktur. Yabancı dillerden Türkçeye geçen â, î, û ünlüleri uzun ünlülerdir” ifadesi yanlıştır. “Yakut Türkçesi ve Anadolu ağızlarındaki bazı Türkçe sözcüklerin ilk hecelerinde uzun ünlüler bulunmaktadır. Bunlara 'aslî uzun ünlüler' adı verilir. Türkiye Türkçesindeki Türkçe sözcüklerin hiçbir hecesinde uzun ünlü bulunmaz. Türkçeye Arapça ve Farsçadan ödünç olarak alınmış sözcüklerde uzun ünlü bulunur. Talat Tekin'in 'Ana Türkçede Aslî Ünlü Uzunlukları' (Ankara 1978, Hacettepe Üniv. Yay.) adlı eserinde “uzun ünlü” konusu geniş olarak incelenmiş ve bütün Türk lehçelerinden örnekler verilmiştir.” biçimine yeniden yazılmalıdır. Aynı sayfada yer alan “Uzun ünlülerin dışında kapalı e ve genizsi sesli olarak bir sesli bulunmaktadır. Yukarıda bahsedildiği üzere dar ünlü olarak da adlandırılan e ünlüsü genellikle Eski Anadolu Türkçesinden kalma bir söyleyişle kelimelerin ilk hecelerinde bulunur: yémek, démek, vérmek gibi.” ifadesi yanlıştır. “Türkçede 8 esas ünlü vardır: a, e, ı, i,o, ö, u, ü. Türkçede bir dokuzuncu ünlü vardır ki buna kapalı e deriz ve onu (é) işareti ile gösteririz. e ile i arasında bir sestir. Eski ve Orta Türkçede bazı kelimelerin ilk hecelerinde bulunur ve aynı kelimelerde Anadolu ağızlarının bazılarında işitilir: étmek, démek, yémek, vérmek, ér, géç, yél, yér, él .. gibi” biçiminde değiştirilmelidir. Ayrıca “genizsi sesli olarak bir sesli bulunmaktadır.” cümlesi yanlıştır. Türkçede böyle bir sesli yoktur. s.40, “2.1.2.1. Ünlü Türemesi: a. Ön Ses Türemesi:” bölümünde verilen ayva > havya örneği yanlıştır. Burada ön ses ünsüz türemesi vardır. Aynı yer, b. İç Ses Türemesi bölümünde verilen istasyon > station, sipor > spor örnekleri yanlıştır. station > istasyon [ön seste i+ türemesi vardır], spor > sipor olarak düzeltilmelidir. Bazı tariflerden sonra verilen örneklerdeki “etimoloji (köken bilgisi)” olayları yanlıştır: s. 46: pişirmek- > bişür- değil, bış- “olgunlaşmak”ır- > pişir- olmalıdır. [ Eski Türkçedeki pek çok b-'li sözcük sonradan p-'ye dönüşmüştür: bürge > pire, bastırma > pastırma, başağa > paşa …vb. s. 47: gölge > kölge değil, kölige > kölge > gölge olmalıdır. s. 50: yaŋlış > yanlış değil, yaŋ-ıl-ış > yaŋlış [-ı düşmesi ile] > yanlış olmuştur. köŋlek > gömlek, köŋül > gönül olmuştur. onlar > onnar oluşumu “genizsileşme” değil “gerileyici benzeşme”dir. menekşe > benefşe değil, tersine menekşe < Fars. İstıklâl benefşe olmalıdır. hn > nn benzeşmesi: mihnet > minnet örneğinden, bu bölümü yazan yazarın Osmanlıcayı da bilmediği anlaşılıyor. Çünkü, Arapça: mihnet “sıkıntı, üzüntü”; yine Arapça minnet “1. yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana; 2. bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma” demektir. [Osmanlıca ya da Osmanlı Türkçesi Türkolojinin en önemli konularından birisidir. Türkçede bulunan Arapça kelimelerin köklerini, türevlerini ve kalıplarını bilmezseniz, pek çoğunun anlamlarını da çözmezsiniz. Bir eser yazılırken “çalakalem” değil, dikkatli ve özenli davranılmalı. Eser ortaya çıktıktan sonra da o konu ile ilgili bir-iki kişiye gözden geçirtilmelidir. ] s. 51: Göçüşme-Metatez: “Sözcük içerisinde yan yana bulunan iki sesin yer değiştirmesidir.” Tarifi, “Bir kelime (Sözcük) içinde birbirini izleyen iki ünsüzün yer değiştirmesidir.” biçiminde düzeltilmelidir. Çünkü, iki ses başka, iki ünsüz başkadır. Göçüşme iki türlü oluşur: 1. Yakın göçüşme, 2. uzak göçüşme. s. 51: Kaynaştırma ünsüzleri: “Koruma ünsüzleri de denilen iki ünlü arasında türeyen kaynaştırma ünsüzleri şunlardır: n > bahçe+in > bahçenin s > bahçe+i > bahçesi y > bahçe + e > bahçeye ş > iki + şer > ikişer Yukarıdaki tarif de verilen örnekler de o bölümü yazan kişinin sorumluluğundadır.[Bu tarif ve örnekler yanlıştır.] Oysa, TDK'nun “Türkçe Sözlük” (Ankara 2005, s. 1119)ünde “kaynaştırma sesi” için şu tarif verilmektedir: “Ünlü ile sona eren bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde araya giren y sesi: İki-y-i, oda-y-a, soruy-u vb.” Aynı sözlüğün “Koruyucu ünsüz maddesinde ise “Bağlayıcı ünsüz: anne-y-e, evdey-iz örneklerinde y ünsüz” denilmekte fakat birbirlerine atıf verilmemektedir. [Sözlük'teki bu eksiklik de düzeltilmelidir.] *** Burada şu bilgi kirliliğine de değinmek istiyorum: Türkiye Türkçesinde, bir kelimede, kök ile ekleri birbirlerine bağlarken kullanılan ünlü ya da ünsüz seslere yardımcı sesler denir. Türkçede 1) Yardımcı Ünlüler: -I- ( san-I-k, kır-I-k, yan-I-k, say-I-m, vb.); -İ- (del-İ-k, el+İ+m vb.); -U- (oy-Ul-, soy-U-l-, duy-U-m oy+U+m vb.); -Ü- (güd(t)Ü-m, tüt-Ü-n, gül+Ü+m vb.); 2. Yardımcı Ünsüzler: -Y- (su+Y+u, İnönü+Y+ü, kapı+Y+ı, vb.); -N- (o+N+u, bu+N [yardımcı ünsüz]+a, karşı+sı+N [zamir n'si]+da, sen+in+ki+N [zamir n'si]+i ..vb.)dir. Türkçede bir kelime içindeki -N- yardımcı ünsüzü a) İşaret zamiri (o, bu, şu), b) +ki iyelik/mülkiyet eki; c) üçüncü şahıs iyelik eki (+sı, +si- +su, +sü)nin “Hal ekleri” (+A, +DA, +Dan, +nIn, +I, +çA) ile birleşmesini sağlar. +ki iyelik eki ile 3. şahıs iyelik eki +sI'dan sonra gelen bu +N+ye “zamir n'si” denir. Türkçedeki +şAr ve +sI eklerindeki (Ş) ve (S) ünsüzleri yardımcı ünsüz değil “türeme ses”lerdir. *** Şimdi geriye dönüp, kitaptaki “Kaynaştırma Ünsüzleri” yan başlığı ile anlatılan konuya dönelim: Bu konunun yeniden ele alınıp yazılması gerekmektedir. Bazı dershane hocalarının anlattığı kaynaştırma ünsüzleri [Y a Ş a S ı N] artık bilimsel olarak ele alınmalı, dershanelerde öğrenim gören çocuklarımıza konu doğru olarak öğretilmelidir. Bir de, artık, üniversite ve dershane anlatımı farklılığı ortadan kaldırılmalıdır. Bunda sorumluluk MEB'ndır. Dershanelerde verilen “Türkçe-Gramer” bilgilerinin doğruluğu araştırılmalı, Üniversiteler Arası Kurul tarafından hazırlanan sorular da üniversitelerde öğretilen Türkçe-Gramer derslerindeki bilgilerle örtüşmelidir. Geniş Açı 15 *** Bu kitabın 50-55. sayfalarında yer alan “Ses Olayları” bölümü yeniden ve çok dikkatle yazılmalı, verilen pek çok örnek doğruları ile değiştirilmelidir. Bir de “Türkiye Türkçesi Grameri” içinde verilen “ağız özellikleri” örnekleri ya ayrı bir bölümde toplanmalı ya da bu iş ağız çalışması yapan bilim adamlarına danışılarak yazılmalıdır. Çünkü o kadar çok yanlışlık vardır ki, bunları gördükçe hem benim moralim bozulmakta, hem de bu tenkit kirlenmektedir. *** Kitabın “Şekil Bilgisi” bölümü de hatalarla doludur. “İsimden isim yapma ekleri” bölümünde verilen tarifler ve örnekler çok dikkatle gözden geçirilmelidir. Meselâ, tür-e, tün-e, ad-a, don-a, yaş-a; kut-aç, küp-eç; cumb-adak, gümb-edek, şarp-adak, zıng-adak örneklerinin anlamları verilmediği için ne olduklarını anlamak zorlaşmış. Karağı, buzağı, bukağı, bileği, kırağı, yapağı örneklerinin kökenleri nedir, bu köklere Ağı eki nasıl gelmiştir? Daha sonra verilen bucak, damak, kazak, kısrak, malak örneklerine +Ak eki nasıl getirilmiştir? Malak sözcüğü mal+ak mıdır, yoksa malak < bala+k mıdır? Daha sonra verilen oğlan örneğindeki +an neyin üzerine gelmiştir? Oğl+an mı, yoksa oğul+an mı? Peki tümen ne demektir? Moğolcada da yaşayan bu sözcüğün kökeni nedir? Bütün bu örnekler açılmalı, kökleri ve ekleri konuyu bilmeyenler için açıklanmalıdır. Gelelim kitabın “Kaynakça”sına. Bu bölümde verilen kitap künyelerinde hiç özen gösterilmemiş. Meselâ, Doğan Aksan'ın , Tahsin Banguoğlu'nun Muharrem Ergin'in eserleri, basım tarihleri de dikkate alınmadan ayrı ayrı gösterilmiş; Zeynep Korkmaz'ın bir bölümünü yazdığı yedi imzalı ortak kitap (vd.) olarak geçiştirilmiş; Anadolu ağızlarıyla ilgili birkaç künye verilerek diğerlerinden bahsedilmemiş. Bir eserin kaynakçası da anlatılan konular kadar değerlidir. Kaynakçadaki eserler ve makale künyeleri, bir kitabın, bildirinin (tebliğin) ya da makalenin değerini yükseltir. Yazarın, konu ile ilgili ne kadar kaynak kullandığını, onun belli başlı eserleri görüp görmediğini “Kaynakça”dan anlarız. Kaynakçanın yazımı da kitap, makale, bildiri adı yazımı bakımından ayrı bir bilgi ister. 100 sayfalık bir hamcı olan “Ses ve Şekil Bilgisi” adlı bu kitapçık henüz “eser” olabilecek olgunlukta değildir. DÖRT yazarı olmasına rağmen “içeriği” bakımından çok fakir, hatalı ve bilgi yanlışlıkları ile doludur. Kitabın dizgisinde, sayfa bağlanmasında gerekli dikkat ve özen g ö s t e r i l m e d i ğ i i ç i n e s t e t i k d e y o k t u r. Üniversitelerde, TDK, TTK, TKAE vb. gibi kurumlar tarafından yayınlanan eserler için mutlaka en az iki bilim adamından “inceleme raporu” alınır. Gözden kaçan dizgi hataları, bilgi eksiklikleri vb. gibi hususlar böylece en aza indirilmiş olur. Bütün bunlar yapılmazsa, ortaya çıkan kitaplar yazarını da güç durumda bırakır. Dört imzalı bu kitabın üniversitelerimizde ders kitabı olarak okutulması da uygun değildir. Estetik ve dizgi yanlışlarından öte içindeki bilgilerin büyük bir bölümü eksik, yanlış ya da hatalıdır. Verilen örneklerin durumu içler acısıdır. Bu bilgilerle diploma alacak olan “öğretmen adayları”nın öğreteceği çocuklarımız ve gençlerimiz de olumsuz etkileneceklerdir. Yüz sayfalık bir kitabı eleştirmeden bir kenara atabilirdim. “Bana ne!” diyebilir, görmezden gelebilirdim ama yarım yüzyılını Türkolojie adamış bir bilim adamı olarak “susma” değil “konuşma-yazma” hakkımı kullandım. Benim bu gençlere tavsiyem, bu kitabı piyasadan toplayıp, yeniden yazmalarıdır. Müsvettelerini bana gönderirlerse, “redaktörlük” görevini seve seve yaparım. Kitap bu hâliyle perişan…Sakın ola “doçentlik” sınavına girerken dosyalarına bu kitabı koymasınlar, hiçbir bilim adamı buna olur vermez. Ocak 2009, Ankara ISSN 1305-2993 İstıklâl Ural Altay Dilli Kalem Erbapları Moğolistan'da Muhakeme Yürüttüler Ural Altay Kalem erbapları ilmi muhakeme toplantısı 1 Temmuz'dan 8 Temmuz'a kadar Moğolistan'ın başkenti Ulanbator başta olmak üzere birkaç şehirde sürdürüldü. www.istiklalgazetesi.com.tr Ağustos 2011 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 8 Sayı: 85 Fiyatı: 1 TL Uygur siyasi Mahpusların Ailelerine Gelmekte Olan Baskılar File-Resim, Uygur Silüeti Doğu Türkistan'da hapiste yatmakta olan siyasi mahpuslar sert işkencelere maruz kalırken onların dışarıdaki akrabaları da çeşitli siyasi, sosyal ve iktisadi baskılar içinde yaşamaktadırlar. Çin hükümetinin siyasi mahpuslara yönelttiği sert el politikası, uluslar arası hukuk örgütleri ve batı devletleri tarafından Çin'deki insan hakları ihlallerinin ispatı olarak tenkit edile gelmekte olan meselelerden biri idi. Anlaşıldığına göre, Doğu Türkistan'da siyasi suçluların hapishane dışındaki anne-baba ve akrabaları bugün ağır derecede aşağılama ve dışlamalara uğrayarak çeşitli baskılar içinde yaşıyorlar.11’de RFA-Ural Altay dilli Kalem Erbaplarının Moğolistan'da yaptıkları İlmi Muhakeme Toplantısından bir görünüm. Temmuz 2011 Moğolistan Devleti Kültür Akademisi ve uluslar arası kalem erbapları cemiyetinin Uygur kalem erbapları şubesi gibi mahfillerin katkıları ile Ural Altay dilleri kalem erbaplarının İlmi Muhakeme toplantısı 1-8 Temmuz 2011 günleri Moğolistan'ın Ulanbator başta olmak üzere birkaç şehrinde yürütüldü. Dilci, yazar ve arkeologlardan oluşan toplanı katılımcıları, ilmi muhakemeden sonra yine Moğol yaylalarındaki kadim Uygur eserlerinden Bilge Kağan'ın mezargahı, Kültigin mengü taşı, kadim Uygur hanlığının başkenti Kara Balasagun gibi Kültür eserleri alanlarını da ziyaret etmişlerdir. Tokkuzaklı 50 Uygur'un Suudi Arabistan'da Köle gibi Çalıştırıldığı Açığa Çıktı Önceki yıl Tokkuzak nahiyesinden Guandong'a nakledilen işgücü fazlasının Çin polisleri tarafından dövülerek öldürülmesi olayı meydana gelmiş ve bu, 5 Temmuz olayı gibi büyük bir olayın ortaya çıkmasına sebep olmuştu.Son zamanlarda açıklandığına göre, yine o Tokkuzak nahiyesinden 50 kişilik iş gücü fazlasının Suudi Arabistan'a götürülerek işe yerleştirme adı altında Çin eyaletlerine nakledilmekte idiler. Gerçekte ise bunlardan Çin hükümet yetkilileri ucuz iş gücü sıfatı ile faydalanmaktadırlar. Hatta bunlar tarafından Çin eyaletlerindeki ve hatta dış ülkelerdeki şirketlere satılmaktadırlar. Yukardaki malumatlara bakıldığında, Tokkuzak nahiyesindeki Çin yetkilileri bu 50 Uygur'u Suudi Arabistan'd a 6 ay ücretsiz çalıştırmak suretiyle en az 300 bin dolar para kazanmışlar dır. Bu Uygurlar ise, 6 ay ücretsiz RFA Foto-Doğu Türkistan çalıştırılma sokaklarında işsiz dolaşan gençler nın dışında teminat köle gibi çalıştırıldıkları olayı olarak bıraktıkları 15 bin som meydana çıkmıştır. Olayın parayı da kaybetmişlerdir. meydana gelmesinin Zararları bununla da üzerinden 10 yıldan fazla ir kalmamış, onlar yolculuk zaman geçmiş ise de olayın bu sırasında Pakistan'dan 50 Uygur'un başına getirdiği geçtikleri için Elkaide ile felaketler henüz sona ilişkilendirilerek sorguya ermemiştir.Çinli göçmenlerin çekilmişlerdir. Suudi Arabistan Doğu Türkistan'a akın etmeleri toprağına ayak bastıkları için sebebiyle işsiz kalan Uygur radikal dincilik ile suçlanarak gençler Çin hükümeti hapislerde de yatmışlardır. tarafından “İş gücü fazlası” RFA-Şöhret Hoşur-12.07.2011 diye adlandırılmakta ve onlar Tokkuzaklı 50 Uygur Suudi Arabistan'da 10 yıldan fazla bir süredir köle gibi çalıştırılıyorlar ve halen de olayın bu 50 Uygur'un başına getirmiş olduğu felaketler bitmiş değil. Toplantı katılımcıları Kültigin Mengü Taşını ziyaret ediyorlar. Temmuz 2011 Bu İlmi faaliyetin tafsilatı hakkında malumat almak için, Uygur Kalem Erbapları cemiyeti başkanı Keyser Öz hun'a müracaat ettik. RFA-Gülçehre-12.07.2011 İşsiz Uygur Gencin Ümitsizlik İçindeki Düşünce ve Hayalleri Çin'in yol inşaatı planı Emetcan Savut ve ailesini ata mirası ağaçlıklarından, bağlarından ve besi hayvanlarından mahrum etmiştir. Çin şirketlerinin sahte mukavelesi onu Suudi Arabistan'da 6 ay ücretsiz çalışmaya ve var olan mal-mülklerinden ayrı düşmeye sebep olmuştu. Çin'in çift dilde eğitim politikası onu bin-bir güçlükle bulduğu öğretmenlik görevine de veda ettirmiş. O bu yıl 41 yaşında, fakat o işsiz, eşsiz ve mal-mülksüz durumda. Bugün bir barakada yaşamakta olan RFA File-Resim, Ürümçi döng kövrük bulvarında boş Emetcan Savut bugünü hakkında neler oturan işsiz Uygurlardan bir görünüm. düşünüyor? Yarını için neler planlıyor? Bu anlatılanlar Çin basınında geliştiği, kalkındığı yolunda propagandaların yapıldığı Doğu Türkistan'da ki bir gencin kaderi. Bu yine Çin hükümetinin özgürce konuşmayı, karşı görüş bildirmeyi bütün gücü ile engellemekte olduğu bir ortamda patlama yapmış bir yansımadır. Haber ve yorumlardan anlaşıldığına göre, bugün Çin hükümeti yukarıdaki gibi tepki ifadelerini dinlemek istememektedir. Tam tersine tehdit olarak görüp sindire gelmektedir. Fakat bağımsız araştırmacılar ise, Çin hükümetini bu tür tepki ifadelerini dinlemeyi adet haline getirmeye ve ona uygun çareler bulmaya çağırmaktadırlar. Öyle olmadığı takdirde, bölgede(Doğu Türkistan'da) radikal şekildeki direnişlerin artacağı ihtimaline vurgu yapmaktadır. RFA-Şöhret Hoşur-13.07.2011