Gebelikte Kadından Kadına Şiddet
Transkript
Gebelikte Kadından Kadına Şiddet
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 1 Ocak-Nisan 2012 ARAŞTIRMALAR / Researches Gebelikte Kadından Kadına Şiddet Violence in Pregnancy Women To Women 1 1 2 S.Sinan ÖZALP , H.Mete TANIR , Tufan ÖGE , Tuğba IŞIKÇI 3 ÖZET SUMMARY Kadına yönelik şiddet yaygın bir toplumsal sorundur. Evrensel olarak bütün dünyada her yerde, her yaş ve cinsiyete karşı uygulanan bir insan hakkı ihlalidir. Aile içinde şiddet daha çok eşe yönelik ve erkeğin kadına uyguladığı şiddet biçiminde olmaktadır. Ayrıca gebelikte kadından kadına şiddet de nadir bir durum değildir. Kadına yönelik şiddetin kaynağında cinsiyet ayırımcılığı yatmaktadır. Ancak sorunun mahrem olarak algılanması nedeniyle konuyla ilgili yapılan çalışmalar hala sınırlı sayıdadır. Kadına yönelik şiddetin toplumun tüm kesimleri tarafından daha iyi irdelenmesi, anlaşılması ve çözüm için yapılması gerekenlerin ortaya konulabilmesi için çalışmaların yapılması önemlidir. Sağlık çalışanlarının, aile şiddet mağdurlarına tıbbi bakım, destek ve danışmanlık sunmada önemli görevleri vardır.Bu çalışmada kayınvalidesi tarafından şiddet uygulanan gebe bir olgu sunulup konu ile ilgili kaynaklar gözden geçirilmiştir. Violence against women is a widespread social problem. Everywhere, all over the world as a universal, violence is a human right violation against each age and gender. Violence in the family is usually intended to wife from husband. Especially violence against women and violence against women during pregnancy is not uncommon. Source of violence against women lies in gender discrimination . But there are not so many studies because of perception of the problem as private. A better investigation of violence against women by all segments of society, the solution to be taken to understand and to put forward the relevant work to be done Health care professionals have important tasks on medical care to victims of family violence, providing support and advice. In this study, a case of pregnant women faced severe violence from her mother in law presented and related literatures are reviewed on the subject. Anahtar Kelimeler: kadın, şiddet,gebelik,aile Key Words: woman,violence,pregnany,domestic GİRİŞ Şiddetin fiziksel ve ruhsal sağlık sonuçları sosyal ve duygusal olarak bireyin, ailenin ve toplumun tümünü etkilemektedir.Ayrıca gebelikte kadından kadına şiddet de nadir bir durum değildir. Kısa ve uzun vadede düşünüldüğünde şiddetin etkileri kadının mesleki ve kariyer yaşamını olumsuz etkileyerek veya sona erdirirken, onu yoksulluğa ve ekonomik bağımsızlığını kaybetmeye itecektir.Gebelikteki fiziksel, emosyonel ve ekonomik değişimler, saldırgan eş yada kayınvalide için, güç göstermek ve kadın üzerinde kontrol sağlamak için bir fırsat olmaktadır.Pek çok gebe kadının aile içi şiddet trajedisi ile yaşamak zorunda kaldığı söylenebilir. Şiddete maruz kalma, düşük eğitim seviyesine sahip olma ve aile tarafından seçilen birisiyle istenmeyen evlilik yapmakla ilişkilendirilmiştir. Gebe kadınlara yönelik aile içi şiddet ve bunun kadının sosyal durumu ile ilişkisini Genel anlamda şiddet sahip olunan güç veya kudretin, yaralanma ve kayıpla sonlanan veya sonlanma olasılığı yüksek bir biçimde bir başka insana,kendine, bir gruba veya bir topluma karşı tehdit yoluyla yada bizzat uygulanmasıdır (Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 1996). Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan hareketlerdir. Şiddet kadını intihara sürükleyebilmekte, cinayete kurban gitmesine, anne ölümlerinin artmasına neden olabilmektedir. 1.Prof.Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı 2.Yrd.Doç.Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı 3.Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı 35 Gebelikte Kadından Kadına Şiddet gösteren sınırlı sayıda çalışma vardır.Gebe kadınlara yönelik şiddet hala ciddi bir sosyal problemdir. gerektiği de bilinmelidir.Son yıllarda uzun süreli çabaların sonucunda şiddete maruz kalan kadınlara sunulan hizmetlerin niteliğinin güçlendirilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin başında Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ailenin Korunmasına Dair Kanun'da yapılan değişiklikler ile 2006/17 sayılı '' Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler'' konulu Başbakanlık Genelgesi ve 2007/8 tarihli İçişleri Bakanlığı Genelgesi gelmektedir. OLGU SUNUMU 22 yaşındaki hastamız; R.G.; 18 haftalık gebeliği mevcutken kayınvalidesi tarafından karın bölgesine darbe almıştır. Yapılan ultrasonografik incelemede plasentalhematom saptanmıştır. Hastanın psikolojisi de olumsuz etkilenmiş olup artık kayınvalidesiyle aynı evde kalmak istemediğini ve hayati tehlikesinin bulunduğunu ifade etmiştir. Üç gün kliniğimizde takip edilen gebe, taburcu olmak için kendi anne ve babasının gelmesini beklemiş, onlar gelmeden hastaneden ayrılmak istemediğini ifade etmiştir. Hastamız kendisi ve bebeği için endişeye kapılmış, gebeliğinin sağlıklı devam edip etmeyeceği konusunda endişeleri olmuştur. Dünyada Kadına Yönelik Şiddet: Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nde 1884 yılına kadar, erkeğin eşini dövmesi yasal olarak kabul edilmekteydi. 18. ve 19. yüzyılda İngiltere'de erkek, ailesi üzerinde bütün haklara sahipti. Son yüzyıla kadar, birçok ülkede erkeğin karısına fiziksel şiddet uygulaması bir hak olarak tanınmıştır (İlkkaracan ve ark 1996). Kadınlara karşı şiddetle mücadelede, başlangıçta birçok ülkede büyük ölçüde feminist örgütler ya da hükümet dışı kuruluşlar yer almıştır. Kadına karşı şiddeti önlemekte devlet kurumlarının tutumu değişmediği için yetersiz kalındığından sonraki yıllarda devleti bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmesine yönelik çalışmalar yürütülmüştür. ABD, Kanada, Avusturya, Yeni Zelanda, Brezilya, Zimbabve gibi birçok ülkede, kadına yönelik şiddet konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde kadınlara karşı şiddeti engellemeye ve önlemeye yönelik programlar geliştirmişlerdir (İlkkaracan ve ark 1996).DSÖ'nün 2002 yılı raporuna göre; kadınların yaklaşık %47'si ilk cinsel ilişkilerinin zorla olduğunu, kadın cinayet kurbanlarının yaklaşık %70'i erkek partnerleri tarafından öldürüldüğü belirtilmiştir (DSÖ 2002). DSÖ'nün 2005 yılındaki “Çok Ülkeli Kadın Sağlığı ve Aile İçinde Kadına Yönelik Şiddet Raporu”na göre de; kadınlar arasında yaşam boyu fiziksel şiddet görme sıklığı %6-59 arasında saptanmış ve kadınların eşleri tarafından “yumruklanma”, “tekmelenme”, “yerde sürüklenme”, “silahla tehdit edilme”gibi ağır şiddet şekillerinin uygulanma sıklığı %4-49 arasında olduğu bulunmuştur.Aynı çalışmada cinsel şiddet sıklığı ise; %6-59 oranında olduğu belirlenmiştir (DSÖ 2005).Belirtildiği gibi dünyanın her tarafında TARTIŞMA Düşükler,doğumda asfiksi ve ölüme neden olabilecek plasental ablasyon, preterm doğum,ölü doğum,düşük doğum ağırlığı, fatal kırıklar,uzun süreli psikolojik travma,postpartum depresyon gebelik sırasındaki aile içi şiddetin olumsuz etkileridir. (Abasiubong,Abasiattai, Bassey& Ogunsemi,2010; Espinosa&Osborne, 2002).316 gebe kadında yapılan araştırmada, gebelik sürecinde eşleri tarafından fiziksel, emosyonel, sözlü ve seksüel şiddet görme prevelansı sırasıyla %10.4, %23.4,%23.7 ve %5.7 olarak bulunmuştur. Aile içindeki diğer bireylerin özellikle kayınvalidenin şiddeti hazırlayıcı rolü belirgindir.139 gebe kadında yapılan diğer bir araştırmada da eş/erkek arkadaş, kayınvalide ve iş arkadaşının şiddeti en sık uygulayan kişiler olduğu gözlenmiştir. Kadına yönelik şiddet sadece sağlık sektörünün ve sağlık personelinin üstesinden gelebileceği bir sorun değildir.Kaldı ki sağlık sektörü, daha çok şiddet yaşandıktan sonra şiddetin sağlık sonuçları aşamasında haberdar olabilmektedir.Bu nedenle kadına yönelik şiddet başta yasalar olmak üzere gerekli diğer düzenlemelerin de yapılmasını gerektirmektedir. Yasa çıkarılmasının tek başına yeterli olamayacağı, yasaların yaşama geçirilebilmesi için gerekli alt yapının kurulması ve ilgili sektörlerin işbirliği içinde çalışması 36 Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 1 Ocak-Nisan 2012 şiddet, kadınlar için evrensel çok ciddi bir sorun olarak süre gelmektedir. Dünya üzerinde kadına yönelik şiddetin görülmediği ülke yok gibidir. ve beklentiler, sonuçta kadınların insan hakları kapsamındaki birçok haklarını elde edememesine ve kullanamamasına yol açmaktadır. Kadına yönelik şiddete ilişkin çalışmalarda şiddet görme sıklığı, şiddet türleri yanı sıra diğer bir konu da çeşitli değişkenlerle şiddet arasındaki ilişkidir. Arat ve Altınay,yaptıkları çalışmada Türkiye'de her üç kadından birinin fiziksel şiddet yaşadığı ve kadının daha çok para kazanmasının dayak riskini iki kat arttırdığı belirlenmiştir. Aynı çalışmada kadınların öğrenim düzeylerinin artmasıyla fiziksel şiddet görme oranının düştüğü, okuma–yazma bilmeyen kadınların en az bir defa dayak yiyenlerin oranı %43,yüksek öğrenim görmüş kadınlarda ise bu oran %12'de kalmaktadır(Arat ve Altınay 2007).Kadına yönelik şiddetle ilgili oranlar yüksek olmasına rağmen konuyla ilgili 1998yılında yürürlüğe girmiş 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”dan yararlanma oranı düşüktür. Türkiye'de kadına yönelik şiddetin, daha çok sosyokültürel etmenler ve konunun geleneksel mahremiyeti nedeniyle aile duvarlarını aşıp ortaya çıkması veya çıkarılması güç olmuştur. Batı toplumlarında bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar yaklaşık son elli yılı kapsıyorken, ülkemizde ancak son 20 yıldır konuyla ilgili çalışmalar bulunmaktadır (Vatandaş 2003). Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet: Dünya'da 1970'lerden itibaren önem kazanan şiddet sorunu ülkemizde 1980'lerin ortalarından itibaren tartışılmaya başlanmıştır. 17 Mayıs 1987'deki “Dayağa Hayır” yürüyüşü kadınların şiddete karşı ilk toplu tepkilerinden biri olmuştur. Kadın hareketleri bu yıldan sonra hız kazanmıştır (Yıldırım 1998). Türkiye'de kadına yönelik şiddetin nedenlerinin belirlenmesi ve soruna çözüm getirilmesi için, şiddetin toplum tarafından nasıl sunulduğu, nasıl algılandığı incelenmelidir. Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA)'a göre; çalışmaya katılan kadınların %39'unun kadının yemeği yakması, kocasına karşılık vermesi, parayı lüzumsuz yere harcaması, çocuklarının bakımın ihmal etmesi, cinsel ilişkiye girmeyi reddetmesi gibi durumlardan en az birinin gerçekleşmesinin, kocanın karısını dövmesi için haklı gerekçe oluşturacağını belirtmişlerdir. Doğu'da bu oran %49, Güneydoğuda da %50'nin üzerinde olduğu saptanmıştır (TNSA 2003 (8). Türkiye'de aile içinde yaşanan sorunlar mahrem kabul edildiğinden en yakın kişilerebile zor anlatılmaktadır. Şiddete maruz kalan kadın uğradığı şiddeti başkalarına anlatmaktan çekinmekte, durumun başkaları tarafından bilinmesini istememektedir. Şiddetin açığa vurulması halinde de genellikle şiddet mağduruna yardım etmek yerine, “kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla aile birliğinin devam etmesi adına sessiz kalması tavsiye edilmektedir ya da kadın suçlanmaktadır (Vatandaş 2003). Bir kamuoyu araştırmasına göre Türkiye'de kadınların %22'sinin eşlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı, şiddete maruz kalan kadınların %45'i şiddet karşısında hiç bir şey yapmadığı saptanmıştır (PIAR-Gallup 1992). Şiddet konusunda yapılan başka bir çalışmada da; kırsal alanda yaşayan kadınların%32'si, kentlerde yaşayanların %36'sı eşlerinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı ve kadınların %47'sinin şiddet nedeniyle bedensel zarar gördüğü, zarar görenlerin ¼'ünün bir hastane veya doktora başvurduğu saptanmıştır (Vatandaş 2003). Cinsiyeti nedeniyle toplumun kadına biçtiği rol SONUÇ Kadına yönelik şiddetle ilgili sivil toplum kuruluşlarını da kapsayan daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.Kadına yönelik şiddet olgularının tanımlanmasında, tedavi, destek ve rehabilitasyonunun yanı sıra, toplumda şiddetin azaltılmasında, önleme, koruma ve erken müdahaleyi içeren şiddetsiz bir kültür oluşturmada da sağlık çalışanlarına önemli görevler düşmektedir. Toplumun tüm alanlarında hizmet sunan sağlık çalışanları, şiddet ile ilişkili kendi tutumlarını tanımaya ve profesyonel hizmet sunumlarında bu yaklaşımlarının etkilerinden arınmış olmaya çabalamalıdır. Sağlık çalışanları, etik ve mesleki kodlar doğrultusunda aile içi şiddet mağdurunu tanıma, suçluluk hissetmeden sorununu dile getirmede cesaretlendirme, mahremiyetini ve güvenliğini sağlama, uygun veri toplama,gerekli durumlarda diğer profesyonellere yönlendirme ve destek sistemleri ile ilgili rehberlik etme görevlerini yerine getirmelidir (ICN 2001).Uzun vadede ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğini 37 Gebelikte Kadından Kadına Şiddet 9.ArslantasH.,AdanaF.,ErginF.,GeyN.,Biçer N.,Kiransal N. 2011. Domestic Violence During Pregnancy in an Eastern City of Turkey: A Field Study. J Interpers Violence published online 11 November 2011 giderme diğer bir ifade ile kadın erkek eşitliğini sağlama , kadının eğitim düzeyinin güçlendirilmesi gibi önlemler şiddeti önlemede en önemli faktörler olacaktır. 10.A m e r i c a n C o n g re s s o f O b s t e t r i c i a n s a n d Gynecologists.2010.ACOG violence againts women. In ACOG (data base online). Available at: http: // www.acog.org./departments/ dept_web.cfm-recno 17(accessed March 26,2010) Türkiye'de kadınlara karşı şiddet hakkındaki bilgimiz son dönemlerde artmasına rağmen hamile kadınlara karşı şiddet hakkındaki bilgi ve araştırma eksikliğimiz önemini korumaktadır. Oysa, yaygınlık ve sıklık gibi epidemiyolojik ölçütlerin ve risk gruplarının ortaya çıkarılması hem bilimsel ve klinik, hem de gelecekte bu konuda araştırma yapacak araştırıcılara ve şiddeti önleme çalışmalarına ışık tutacaktır. 11.Altınay,A. G.,&Arat,Y.(2008) Violence againts women in Turkey. Retrieved fromwww.kadinayoneliksiddet.org 12.UNICEF. (2000). Domestic violence againts women and girls (Innocenti Digest, No.6.). Floransa, Italy : UNICEF Innocenti Research Center 13.CEDAW (United Nations Convention On The Elimination Of All Forms of Discrimination Against Women) (Kadınlara karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) 85th Plenary Meeting, GENERAL ASSEMBLY A/RES/48/104, 20 December 1993. KAYNAKLAR 1.Ellsberg M. Violence against women and the Millennium Development Goals: Facilitating women's Access. International Journal of Gynecology and Obstetrics (2006) 94; 325-332. 14.TNSA (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması) 2003.Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı ve Avrupa Birliği. E r i ş i m : 1 2 M a r t 2007http://www.hips.hacettepe.edu.tr./tnsa2003. 2.Southworth C. Finn J. Dawson S. Fraser C. Tucker S. Intimate Partner Violence, Technology, and Stalking. Violence Against Women, 2007; 13(8); 842-856, 2007. 3.Wilson KS, Silberberg MR, Brown AJ, YaggySD. Health Needs and Barriers to Healthcare of Women Who Have Experienced Intimate Partner Violence. Journal of Women's Health. 2007; 16;10. 15.Vatandaş C (2003). Aile ve Şiddet: Türkiye'de Eşler Arası Şiddet.1.Baskı, Ankara,Uyum Ajans. 16.WHO (Dünya Sağlık Örgütü) (2002). World Report on Violence and Health, Geneva,Erişim: 28 Aralık 2007 http://www.who.int/violence_injury_prevention/violence/w orld_report/wrvh1/en/. 4.Violence Againts Women, WHO Consultation,Geneva,5-7 February,1996,FRH/WHD/96.27. 5.Charles S. 2011.Obstetricians and Violence Againts Women. The American Journal of Bioethics,11(12):51-56 17.WHO (2005). Multi-country Study Women's Health and Domestic Violence Against Women Initial Reports on Prevelance, Health Outcomes and Women's Responses, Geneva. Erişim: 28 Aralık 2007 http://www.comminit.com/en/node/221950/38. 6.Kadına Yönelik Şiddet; Nedenleri ve Sonuçları , Dr.Nüket Subaşı,Prof.Dr.Ayşe Akın 7.Oweis A, Gharaibeh M, Alhourani R;Matern Child Health. Prevalence of violence during pregnancy: findings from a Jordanian survey. 2010 May;14(3):437-45. Epub 2009 Mar 27. 18.Ünal AYRANCI,Yasemin GÜNAY, İlhami ÜNLÜOĞLU Hamilelikte aile içi eş şiddeti: Birinci basamak sağlık kurumuna başvuran kadınlar arasında bir araştırma, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002; 3:75-87 8.Leung WC, Kung F, Lam J, Leung TW, HoPC. Domestic violence and postnatal depression in a Chinese community. Int J GynaecolObstet. 2002 Nov;79(2):159-66. 38 Düzeltme Iğdır İli Birinci Basamakta Adölesan Gebelikler ve Kadınların Doğurganlık Özellikleri Durumu makalemde Tablo1'de Aile planlaması yöntem kullanımında gelenek yöntem kullanımı ''17-65.4'' yerine 1765.4 yazılmıştır. Tablo 2'de İlköğretim birinci kademe'' yerine İlköğretim birinci sınıf, ''İlköğretim ikinci kademe'' yerine ''İlköğretim ikinci sınıf yazılmıştır. Bilgilendirme: ''Iğdır İli AÇSAP verilerine ait rapordan yararlanılan bu araştırmanın ''Ana Çocuk Sağlığı Hizmetlerine ilişkin değerlendirmesi STED Mayıs Haziran 2011 sayısında yayımlanmıştır'' notu eksik kalmıştır. Yazım yanlışlarından ve eksik bıraktıklarımdan dolayı okuyuculardan özür dilerim. Yazar: Nurhan Meydan Acımış