kurumlar da - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği

Transkript

kurumlar da - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
CSR Turkey
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Ocak-Şubat 2012 • Sayı: 1
Tıpkı insanlar gibi
kurumlar da
kendi kişiliklerini geliştirirler
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Muzaffer ‹zgü çok do€ru söylemifl. Biz de 2006 y›l›nda bu cümleden yola ç›kt›k ve
Türkiye E€itim Gönüllüleri Vakf›’yla “Okuyorum Oynuyorum” projesine bafllad›k.
‹yi ki de bafllam›fl›z. Bu proje sayesinde tam 80.000 çocu€a okumay› sevdirmeyi baflard›k.
Çünkü Yap› Kredi'de ülkemizin gelece€ine hizmette de s›n›r yoktur.
M
“Çocuk okuru olmayan bir toplumun büyük okuru da olmaz.”
Ma
Bu yapıya dönüşen bir şirketin çalışanları sosyal hakları,
insan hakları temelinde çalışır, şirketin gelirleri ve karları
devlete vergi olarak katkı sağlar, şirket paydaşları
alacılığı ile şirket faaliyetlerinden olumlu ya da olumsuz
etkilenen tüm kesimlerin çıkarlarını gözetir ve saygı
gösterir ve aynı oranda da saygı görür saygınlık kazanır
ve itibarı artar. Bunlarla birlikte şirketin yapmış olduğu
KSS uygulamaları rakip şirketler veya diğer kurumlar
tarafından da benimsendiğinde uygulamalar yaygınlaşır
ve toplumun refah düzeyine pozitif etki yapar. Çevre,
ekonomik ve sosyal ilişkileri bir noktada buluşturan şirket
kendi işleyişini olduğu kadar kurumsal yurttaşlık görevini
de sürdürülebilirlik temelinde gerçekleştirir.
kale
KSS’ye olan ilgi Türkiye’de her geçen gün hızla artıyor.
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak
kurulduğumuz günden beri Türkiye’de bu konunun doğru
algılanması ve kurumlar tarafından doğru işlenmesi
için çalıştık. Bugün gelinen noktada özellikle İletişim
ve PR şirketlerinden kaynaklanan eksiklikler devam
etse de kurumsal şirketlerin KSS uygulamalarını şirket
işleyişlerine dahil ederek KSS’yi sadece bir projeden
ibaret görmedikleri ortaya kondu.
Türkiye Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Derneği Başkanı
Serdar Dinler
Öncelikle KSS Dergisi’nin hayata geçmiş olmasından
dolayı olan mutluluğumuzu dile getirmek isterim.
T
ürkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
(TKSSD), sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal
başarı için çalışmalarında, sosyal sorumluluk bilincini
geliştirmek, yerel ve ulusal düzeyde KSS bilincini yaymak
amacıyla 2004 yılında kuruldu.
Ancak bu yolda dünya uygulamaları ile
karşılaştırdığımızda inovatif KSS uygulamaları olsa da
stratejik ve sürdürülebilirlik boyutunda halen önemli
eksikler mevcut.
son üç yıldır Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri
Etkinliği’ni de hayata geçiriyor. 3 yılda 100 şirketin katılım
sağladığı KSS Pazaryeri’nin sonuncusu 25 şirketin
katılımı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, CSREurope ortaklığında gerçekleşti. 750 bireysel katılımcının
yer aldığı bir günlük etkinlik medya, özel sektörde ve
kamuda geniş yer buldu.
Türkiye’de ilk kez hazırlanan KSS Dergisi’ne dernek
TKSSD, zaman içinde Türkiye’de kurumsal
olarak içerik desteği sağlayarak KSS değerlerini daha
sosyal sorumluluğun
geniş kitlelere yaymak
yaygınlaştırılmasında öncü
üzere yapılan bu
kabul edilen kuruluşlardan
Türkiye’de ilk kez
özel girişime gönüllü
biri haline geldi. Dernek,
desteğimizi sunmuş
hazırlanan
KSS
Dergisi’ne
20 kurumsal üyesi ve
bulunuyoruz.
100 bireysel üyesi ile
dernek olarak içerik desteği
Türkiye’de kurumsal sosyal
Bize göre Kurumsal
sağlayarak KSS değerlerini
sorumluluk alanında
Sosyal Sorumluluk bir
kapsamlı ve stratejik
daha geniş kitlelere yaymak
şirketin kültürünün ve
çalışmalar gerçekleştiriyor.
yönetim gücünün de
üzere yapılan bu özel girişime
Bu kapsamda farkındalık
bir yansıması olarak
programları, kampanyalar,
gönüllü desteğimizi sunmuş
görülmelidir. Kurumsal
sosyal paydaş yönetimi,
Sosyal Sorumluluğun, en
bulunuyoruz.
sertifikasyon ve raporlama,
başta bir şirketin işleyişine
danışmanlık, eğitim ve
ve stratejilerine dahil
yayınlar gibi farklı çalışmalar
olduğu bir anlayışı geliştirmesi hedeflenir. Bir şirketin
yapıyor.
ekonomik, hukuksal, ahlaki sorumluluklarına ilaveten
sosyal sorumluluklarını yerine getiriyor olmasının,
Aynı zamanda Avrupa KSS Derneği’nin (CSR-Europe)
o şirketi ‘Kurumsal Sosyal Sorumlu’ bir şirket haline
Türkiye temsilcisi olan TKSSD, CSR-Europe ile birlikte
getirmesi beklenir.
"
4
Bunların başında da şirketlerin kendilerini şeffaf ve
hesapverebilir biçimde denetime açık ve raporlamaya
ikna olmuş bir anlayışta olmamaları geliyor. Bunun
topyekün firmalarda yaygınlaşması ve her yıl tekrar
edilen sürekli bir uygulamaya dönüşmesi bekleniyor.
Şu anda şirketlerde yapılacak bir araştırmayla, KSS
bütçelerinin her yıl değiştiği görülür. Çok yıllı programlar
nadiren uygulansa da KSS çalışmalarının ağırlıklı
olarak proje bazlı görüldüğü ortaya çıkıyor. Bu nedenle
şirketlerin sürdürülebilir sonuçlara odaklanması son
derece önem taşıyor. Bununla beraber, şirketlerin de bu
konuda duyarlı olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada
KSS’ye önem veren yeni nesil yöneticilerin etkisi çok
yüksek, bu yaklaşımla çalışan yöneticilerin artması ve
şirketlerde karar verici olması KSS uygulamalarını da
geliştirecektir.
Kurumsal sosyal sorumluluk konusunda değerli haber,
bilgi ve makalelerin yer alacağı bu dergiyi hazırlayan
Eylem Altıok’a teşekkürlerimizi sunuyor ve dergiyi keyifle
okuyacağınıza inanıyoruz.
Saygılarımla,
İÇİNDEKİLER
KSS Söyleşileri
8
CSR Europe Başkanı
Stefan Crets
Tuna Aksel
Melike Özener
Ellen Gladders
Şebnem Erverdi
Yankı Özkan Yıldırır
Fatma Çelenk
12 Yüksel Holding
23 P&G
34 Tesco&Kipa
45 Zorlu Enerji Grubu
53 Shell&Turcas Petrol
60SOYAK
Rapor
28 Sürdürülebilirlik Uygulamaları
43 Küresel Vizyon 2050
18 Sosyal Sorumlu Anayasa
TKSSD
64 Enterprise 2020
KÜNYE
Makale
4 Serdar Dinler
26 Salim Kadıbeşegil
39 Dr. Yılmaz Argüden
KSS Uygulamaları
15 Yapı Kredi
50 Pfizer
Nurcan Erhan 56 OMO
20 Banvit
58Bayer
30 Avea
62 Renault
32TSKB
63AVON
37Henkel
63 Anadolu Sigorta
38Kalekim
66Türkiye
Vodafone Vakfı
48 McDonald’s
STK
67
68
70
73
Respect Projesi
KAGİDER
Özel Sektör Gönüllüler Derneği
İstanbul Sanayi Odası
KSS Üniversiteler
44 Hacettepe Üniversitesi
la
Baş
rken
Merhaba,
Yayın dünyasına yeni bir soluk getirmeyi ve kurumsal sosyal
sorumluluk konusundaki mevcut boşluğu doldurmayı amaçlayan
‘KSS Türkiye’ Dergisi’nin ilk sayısını sizlerle paylaşıyor olmak
heyecan verici.
Sosyal sorumluluk konusunda basılı bir materyal hazırlama fikri
birkaç sene öncesine dayanıyor aslına bakılırsa. Birkaç ay önce
kafamı kaldırıp ‘evet şimdi ne yapıyoruz?’ dediğimde görünen
tablo şuydu; zaman geçmişti, çok şey değişmişti ama uzun
zamandır sosyal sorumluluk konusunda ‘mutlaka olmalı’ diye
düşünülen bir çalışma yapılmamıştı. Beklemek artık gereksizdi
ve start verildi.
KSS Türkiye,
‘sosyal sorumlu’ olan
kurum ve kuruluşları
ortak bir mecrada bir
araya getirmeyi ve
itici bir güç olabilmeyi
hedefledi.
Bu özel konulu dergi; KSS konusunda çalışan, fikir ve proje
üreten kısacası ‘sosyal sorumlu’ olan kurum ve kuruluşları
ortak bir mecrada bir araya getirmeyi ve itici bir güç olabilmeyi
hedefledi. Çünkü, ‘bu derginin başka bir derdi var’. Dolayısıyla,
‘KSS Türkiye’, birçok örneği olan sektörel yayınlardan ayrılıyor.
Dünya, yetişilmesi zor bir hızla değişiyor. Kuruluşlar açısından
bakıldığında da eski trendler yerini bambaşka gerekliliklere
bırakıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramını yadsımak veya
adapte olamamak tüm olan bitenin gerisinde kalmaya sebep
olduğu gibi kurumsal itibarın da önemli bir ayağını aksatıyor.
Türkiye özelinde bakarsak, evet durum on yıllar öncesine göre
daha ‘sorumlu’ bir noktaya geldi. Fakat burası olması gerektiği
yer mi? Hayır.
Türkiye’nin halen, KSS uygulamaları konusunda çok daha
fazla ‘sosyal sorumlu’ kurum-kuruluşa ve daha fazla ‘sorumlu’
insana ihtiyacı var. Yalnızca ticari kaygılar güderek, toplumsal
meselelere uzaktan bakmanın, hatta anlaşılmaz bir bencillik
haline bürünen bireyselciliğin, uzun vadede hatırı sayılır bir
başarı getirmediği gibi ne ölçüde yıkıcı olabileceği defalarca
tecrübe edildi. Kurumsal sosyal sorumluluk yalnızca, web
sitelerine görüntü amaçlı eklenen bir sayfa değil, insani ve
kurumsal bir gereklilik olduğu için gösterilen bir tavır olmalı.
Bu çalışmanın, konuya dikkat çekme noktasında katkısı olmasını
ümit ediyorum. ‘KSS Türkiye’ Dergisi, elbette ki tüm sektörlerin
desteğiyle sürdürülebilir hale gelecek. Bu sebeple tüm kurum,
kuruluş ve kişilerle oluşan işbirliğimizin devamını diliyor, birlikte
yol alacağımıza inanıyorum.
Desteklerinden ötürü herkese teşekkürler.
Sevgi ve Saygılarımla,
D. Eylem Altıok
6
Yaşamın her anındayız
Çalışanlarımız ve markalarımızla, bugün ve gelecek nesiller için
yaşamları iyileştirmeye odaklandık. Dünyanın daha fazla yerinde
daha çok tüketiciye daha iyi hizmet sunmak için tüketicilerimizden
aldığımız güçle büyüyoruz. Kurumsal vatandaş olarak Türkiye’ye
hizmet etmek, sosyal sorumluluk projeleriyle birlikte
bir adım daha ileriye gitmek için hep buradayız.
www.pg.com.tr
KSS ri
e
leşil
y
ö
S
Sizce, son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluğun
yükselişine sebep olan nedir?
Kurumsal sosyal sorumluluk, bugün şirket liderlerinin
yüzleştiği en dinamik ve ilgi çekici konulardan ve
dünyamızın geleceğini şekillendiren en önemli
meselelerden biri.
CSR Europe Başkanı
Stefan Crets
CSR Europe’un vizyonu nedir?
CSR Europe, 35 ulusal kuruluş, yaklaşık 80 çok uluslu
şirketin üye olduğu, kurumsal sosyal sorumluluk alanında
Avrupa’nın lokomotif iş ağıdır. CSR Europe faaliyete
başladığından bu yana, kurumsal sosyal sorumlulukta,
Avrupa ve dünya çapında önde gelen işadamlarına ilham
veren bir oluşum haline geldi. Bu oluşum, Avrupa’da
yaklaşık 4000 şirketi temsil ediyor.
Kurumsal sosyal sorumlukta Avrupa’daki son trendler
nelerdir?
1990’ların başında ve ortalarında, kurumsal sosyal
sorumluluk (KSS) birçok şirket için yeni bir kavramdı.
Bugün ise KSS, kuruluşların kurumsal söyleminin bir
parçası oldu. Şirketler, çevresel ve sosyal konuların iş
etkilerinin daha çok farkındalar. Ayrıca iş liderleri, küresel
tehditlerin şirketlerinin uzun vadeli başarısının önünde
engel teşkil ettiğini düşünüyorlar. Atık azaltılması, iklim
değişikliği ile mücadele ve doğal kaynakların kullanımı
gibi çevresel kaygılar temel sorunlar haline geldi. Buna
ek olarak yaşanan mali krizin yanı sıra, sosyo-ekonomik
açıdan da, Avrupa’daki şirketler, giderek artan çeşitlilik
ve yaşlanan nüfusun getirdiği sıkıntılarla ile başa çıkmak
zorundaydılar.
Çağdaş şirketler günümüzde, sürdürülebilirliği inovasyon
ve yeni iş fırsatlarının kaynağı olarak görüyorlar. Ayrıca
son yıllarda, şirketler, kanun yapıcılar, diğer paydaşların
sürdürülebilir kalkınma, toplumsal refaha katkıda
bulunmak adına kurumsal sosyal sorumluluğun nasıl
beraber geliştirilebileceğine dair artan bir ilgi olduğu
görüldü.
Tüm bu eğilimlerin ortak teması, başarılı KSS
uygulamaları, tartışmasız olarak, şirketleri etik değerler,
insanlara, toplumlara ve doğal çevreye saygıda rehber
konumuna getireceğidir. Bunun yanında kurumsal sosyal
sorumluluğu, dünya çapında sürdürülebilir kalkınma için,
global tedarik zincirlerine entegre etmek şirketler için
büyük bir sorun olmaya da devam ediyor.
8
Kurumsal sosyal sorumluluk, sosyal değişim ve
kurumsal yönetim müşterek olarak şirketlerin kimliğini
şekillendiriyor. Bu nedenle gittikçe artan bir şekilde
günümüzün en başarılı şirketlerinin iş stratejilerine
entegre ediliyor. Kamu otoritelerine ek olarak, diğer
bir çok pay sahibi grup kurumsal sosyal sorumluluk
tartışmalarında git gide daha gözle görülür bir rol
oynuyorlar. Son zamanlarda, bunun içine tüketicilerin ve
yatırımcıların rolü de girdi.
Araştırmalar, Avrupa’da tüketicilerin etik, çevre dostu ürün
ve hizmetleri ilgisinin arttığını gösteriyor. Diğer yandan da
birçok tüketici, her gün satın aldığı ürünlerle ilgili yeterli
bilgiye sahip olmadığını aksine çok fazla kafa karıştıran
bilgiyle uğraşmak durumunda kaldığını düşünüyor.
Bu bakımdan şirketler, tüketicilerin daha sürdürülebilir
seçimler yapması konusunda anahtar rol oynuyor.
Yatırımcılar, kendi adlarına şirketlere, iklim değişikliği ve
su kıtlığı gibi konularla ilgili riskleri nasıl yönetecekleri
konusunda daha şeffaf olunması için çağrı yapıyorlar.
Şirketlerin çevresel, sosyal konuları yönetebilme ve
maruziyeti azaltabilme yetenekleri yatırımcılar için
önemli bir faktör haline geliyor. Ayrıca yaşanan ekonomik
gerileme, şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluğu temel
aktivitelerine eklemeleri gerektiğinin farkına varmalarına
sebep oldu.
İyi planlanmış ve iyi uygulanmış bir kurumsal sosyal
sorumluluk stratejisi, marka ve itibarın güçlenmesine,
yeteneği çekmeye ve elde tutmaya, verimlilik artışı ve
maliyetlerin düşürülmesine, toplumsal beklentilerin
karşılanması ve yeni iş olanaklarının yaratılmasını
sağlayabilir. Bugünün en başarılı şirketleri, kurumsal
sosyal sorumluluğu stratejik uygulamalar ve değer
yaratmak adına önemli bir faktör olarak görüyor.
Ekim 2010’ da Enterprise 2020’yi başlattınız. Bu girişimin
amacı nedir?
CSR Europe’un, 2010 yılında başlattığı Enterprise
girişimi, sosyal inovasyonu iş stratejisinin temeline
koyarken iyi geliştirilmiş kurumsal sosyal sorumluluk
yönetimi ve şeffaflığı teşvik ediyor. CSR Europe, şirketler
ve paydaşları için en iyi uygulamaların paylaşımına
öncülük etmek ayrıca şirketlerin iş modellerini yenilemek
için uygulamalı bir şekilde birlikte çalışabilecekleri bir
platform oluşturarak üyelerini desteklemeyi amaçlıyor.
Gelecek girişimi vizyonuna dayalı Enterprise 2020,
yenilikçi iş uygulamaları geliştirmeye kendini adamış
ve oluşan sosyal ihtiyaçlara çözüm getirmek amacıyla
paydaşlarıyla birlikte çalışan şirketler için bir referans
girişimidir.
yakın zamanda başlattığı Enterprise 2023 girişiminden
dolayı alkışlıyor. Enterprise 2023, CSR Türkiye tarafından
Türkiye’nin 2023 yılında kutlanacak olan 100. kuruluş
yıldönümü onuruna başlatıldı.
Bu girişim, Türk şirketlerine sivrilmek ve kurumsallaşmayı
hızlandırmak yolunda Türkiye’nin stratejik vizyonunun bir
parçası olabilmak için bir fırsattır.
Sorumlu iş uygulamaları arenasında Türkiye›yi nasıl
değerlendirirsiniz? Kurumsal sosyal sorumluluğun
Türkiye’deki büyümesini nerede görüyorsunuz? KSS
konusunda ilerlemenin yolu nedir?
Türkiye’de kurumsal sosyal sorumluluk henüz ilk
aşamalarda ve daha geniş kitlelere ulaşması için
geliştirilmesi ve eğitimin içine dahil edilmesi gerekiyor.
Türkiye, herkese daha iyi bir gelecek inşa etmek, uzun
vadeli sürdürülebilir büyüme ve gelişme için temellerini
güvenceye almalıdır.
Pratikte, şirketler ve paydaşları Enterprise 2020’ye birkaç
şekilde angaje olabilirler. Girişimin merkezinde ortak
projeler, şirketlerin öncülüğünde, CSR Europe ve partner
organizasyonlarının koordinatörlüğünde oluşturuluyor.
CSR Europe, anahtar kurumsal sosyal önceliklerinin;
Bu ortak projelerde, iş uygulayıcıları, karar alıcılar,
STK temsilcileri ve diğer
• İstihdam yaratma,
paydaşlar, sosyo-ekonomik
ekonomik büyüme ve
ve çevresel sorunları ele
Diğer ülkelerden alınan
yoksulluğun azaltılması
alarak çözüm getirmek
dersler, kurumsal sosyal
• Eğitim ve beceri
amacıyla yakın şekilde
geliştirme yoluyla beşeri
birlikte çalışıyorlar. Mevcut
sorumluluğun yerleşmesinde
sermayenin güçlendirilmesi
projeler, demografik
devletin önemli bir
• Kurumsal sosyal
değişimden sağlık ve
destekleyici ve kolaylaştırıcı rol
sorumluluğun tanıtılması
refaha, şeffaflıktan finansal
ve yaygınlaştırılmasında
içerik ve sorumlu tedarik
oynadığını ve hükümetin
anahtar rol oynamak üzere,
zinciri yönetimine kadar bir
kendi kurumsal sosyal sorumluluk
akademik kurumların
çok konuyu ele alıyor.
gündemini oluşturması
kullanılması (Yarının
eğitimli liderleri bu
Enterprise 2023 gibi bir
gerektiğini gösteriyor.
kurumlardan yetişecektir)
programın Türkiye’ de
olduğuna inanıyor.
uygulanmasıyla ilgili ne
"
düşünüyorsunuz?
Enterprise 2023’e aktif katılım, şirketlere kurumsal
sosyal sorumluluk konusunda pek çok farklı sektörün
ve dünyanın önde gelen oyuncularının deneyimlerinden
faydalanma imkanı sağlar. Güven ve işbirliği ruhuyla
Enterprise 2023, şirketler için geniş bir yelpazedeki
sektörlerle kurumsal sosyal sorumluluğu müzakere etmek
adına bir fırsattır. Ayrıca Enterprise 2023, kurumsal
sosyal sorumluluk uzmanlarına yeni yaklaşımlar
konusunda ezber bozan projelere katılma şansı da
sunacaktır.
Hızlandırılmış bir eylem için ilham kaynağı ve bir
sıçrama tahtası olarak Enterprise 2023 girişimi, daha
sürdürülebilir bir küresel ekonomiye doğru yolculuğa
katılmak için diğer ülkeler, şirketler ve paydaşlara açık bir
davettir. Enterprise 2023 girişimi, tüm ölçeklerdeki Türk
şirketlerini sorumlu iş hareketine katılmaya davet ederek,
Türkiye’de sürdürülebilir ekonomik büyümeye, daha iyi
işler yapmaya ve daha fazla sosyal dayanışmaya katkıda
bulunabilir. Bu sebeple CSR Europe, CSR Türkiye’yi
10
Diğer ülkelerden alınan dersler, kurumsal sosyal
sorumluluğun yerleşmesinde devletin önemli bir
destekleyici ve kolaylaştırıcı rol oynadığını ve hükümetin
kendi kurumsal sosyal sorumluluk gündemini oluşturması
gerektiğini gösteriyor. Türk hükümetleri, kurumsal
sosyal sorumluluk uygulamaları için güvenilirlik veren
iyi uygulamaları ödüllendirmek ve tasdik mekanizmaları
oluşturulması konusunda öncülük etmelidir.
CSR Türkiye’nin Enterprise 2023 girişimi, başlangıç
için iyi bir yer. Şirketler bu girişimin Türkiye için bir
kilometretaşı ayrıca kurumsal sosyal sorumluluk
adına uluslararası bir hareket olacağını ve bu sayede
uluslararası rekabet gücünün artacağını farketmeliler.
CSR Europe, ulusal ortağı CSR Türkiye ve Türkiye
kurumsal üyesi TTNET aracılığıyla, Türkiye’deki kurumsal
sosyal sorumluluk ağını güçlendirmeyi umuyor.
ETKİNLİKLER
En iyi ‘Yeşil Ekonomi’ uygulamaları Türkiye’yi Rio +20’ye götürecek
Rio +20 Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma
Konferansı 20-22 Haziran 2012’de Brezilya’nın Rio de
Janeiro kentinde gerçekleşecek.
R
io +20 Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir
Kalkınma Konferansı’na Türkiye’nin sunacağı ulusal
raporda yer alacak sürdürülebilir kalkınma ve yeşil
ekonomi alanındaki en iyi uygulamalar, ‘Türkiye’nin 2012
BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’na Hazırlıkların
Desteklenmesi Projesi’ kapsamında seçilecek. Rio+20
Konferansına Türkiye’nin sunacağı ulusal rapor
içerisinde yer almak üzere kamu kurum ve kuruluşları,
özel sektör, sivil toplum, yerel yönetimler, ve akademi
tarafından sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi
alanlarında yürütülen yirmi en iyi uygulama, İş Dünyası
ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) desteği ile
seçilecek.
11
KSS ri
e
leşil
y
ö
S
Yüksel Holding Genel Koordinatörü
Tuna Aksel
Yüksel Holding Genel Koordinatörü Tuna Aksel, Yüksel’in KSS bakışını, projelerini ve
yayınladıkları aynı zamanda da inşaat sektöründe bir ilk olan sürdürülebilirlik kendi deyimleriyle
‘Yükselebilirlik’ raporunu anlattı.
Yüksel, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik raporu
yayınlayan ilk şirket oldu. Bunun sizler için anlamından
söz eder misiniz?
Yüksel olarak kurulduğumuz günden bu yana yalnız
ekonomik çıkarlarımızı gözetmek değil, iş yaparken
içinde bulunduğumuz topluma ve tüm paydaşlarımıza
karşı sorumlu davranmak, “sorumlu iş yapmak”
anlayışımızı tüm çalışanlarımızla birlikte sahiplenmek
öncelikli değerlerimizden oldu.
"
Bu bakış açısıyla
48 yıldır hayata
geçirdiğimiz tüm
çalışmalarımızı ve
topluma yarattığımız
katma değeri
tüm şeffaflığıyla
paydaşlarımıza
iletmek gayesiyle
2011 yılında
Yükselebilirlik
adını verdiğimiz
ilk sürdürülebilirlik
raporumuzu
hazırladık. Dileğimiz
sektörümüzde bir ilk olan Yükselebilirlik’in, hem faaliyet
gösterdiğimiz alanlarda, hem de tüm özel sektörde,
sürdürülebilirlik bilincinin yaygınlaşması için örnek
olması…
çok önemli katkıları olan Türkiye KSS Derneği ve Dernek
Başkanı Sn. Serdar Dinler ile uzun yıllardır verimli
çalışmalar içerisinde olduk.
Türkiye KSS Derneği tarafından gerçekleştirilen KSS
Çözümleri Pazaryeri Etkinliği’nin 2010 yılında yapılan
ikincisinde Yüksel Holding olarak Alaca Höyük projemiz
ile Türkiye’nin En İyi 2. KSS Çözümü Ödülü’nün sahibi
olduk.
Geçtiğimiz yıl da uluslararası
raporlama standardı Küresel
Raporlama Girişimi (GRI)
ilkeleri kapsamında C
uygulama seviyesine göre
oluşturduğumuz Yükselebilirlik
Raporu’muzu, sürdürülebilir
kalkınmanın yaygınlaştırılması
konusunda Türkiye’deki en
etkin kurumlardan olduğuna
inandığımız Türkiye KSS
Derneği ile paylaştık. Dernek
yaptığı değerlendirmede
raporumuzun şeffaflığını ve
GRI ilkelerine uyumluluğunu
onayladı. Böylece raporumuz
Türkiye’de ilk defa bağımsız bir kuruluş tarafından
onaylanan GRI raporu olarak C+ uygulama seviyesinde
yayımlanmış oldu.
Dileğimiz
sektörümüzde bir ilk
olan Yükselebilirlik’in,
hem faaliyet gösterdiğimiz
alanlarda, hem de tüm özel
sektörde, sürdürülebilirlik
bilincinin yaygınlaşması
için örnek olması…
Yayınladığınız sürdürülebilirlik raporu, Türkiye Kurumsal
Sosyal Sorumluluk Derneği tarafından denetlendi ve
Türkiye’de GRI İlkelerine uygunluğu bağımsız bir kurum
tarafından onaylanmış ilk rapor olma özelliği taşıyor.
Dernek ile işbirliğinizi anlatır mısınız?
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ile
kurulduğu günden bugüne yakın ilişkilerimiz oldu.
Kurumsal sorumluluk konusunda hassasiyetle çalışan bir
kurum olarak, Türkiye’de özel sektörün bilinçlenmesinde
12
KSS farkındalığı konusuna inşaat sektörü özelinde
baktığınızda, nasıl bir tablo görüyorsunuz? Sektör sosyal
sorumlu mu?
Doğal kaynakların giderek azaldığı ve toplumsal
ihtiyaçlarımızın giderek arttığı günümüz koşullarında
kaçınılmaz olarak kurumsal sorumluluk kavramının önemi
her geçen gün artıyor. Kurumlar sosyal paydaşlarının
ihtiyaçlarını gözeterek, pek çok farklı alanda sosyal
sorumluluk projeleri ortaya koyuyor.
Konuya ilişkin olarak artan farkındalıkla; “kurumsal
vatandaşlık” kavramı ön plana çıkıyor. Sosyal
sorumluluk, özellikle şirketlerin toplumsal
yapılanmada etkin şekilde yer alabilmeleri için
vazgeçilmez bir kavram hâline geliyor.
İnşaat sektörü özelinde baktığımızda ise konuya
dair bir bilincin var olduğunu söyleyebilmemize
rağmen; sektörün iç dinamikleri nedeniyle konuya
ilişkin somut girişimlerin istenilen düzeyde
olmadığını görüyoruz. Sektörde iyi niyetli ve daha
ziyade hayırseverlik olarak nitelendirebileceğimiz
projeler yürütülüyor; ancak bunların kurum
kültürünün bir parçası haline gelmesi ve daha uzun
soluklu değer yaratabilmesi konusunda henüz kat
edilmesi gereken süreçler var…
Bu noktada kamu politikaları ile özel sektörün
sosyal yatırımlar konusunda özendirilmesi büyük
önem taşıyor. Kamu - özel sektör işbirliklerinin
artması ile özel sektörde mevcut olan potansiyelin
çok daha fazla ön plana çıkabileceğine ve topluma
katma değer yaratacak daha nice başarılı projelere
imza atılacağına inanıyoruz.
Sektörünün şemsiye kuruluşu Türkiye Müteahhitler
Birliği de bu bilincin yaygınlaştırılması ve sosyal
projeler konusunda üyelerini teşvik etmek
noktasında ciddi çalışmalar yürütüyor, bunlar
sektör adına sevindirici ve önemli gelişmeler…
KSS projelerinizi oluştururken neleri baz
alıyorsunuz? Sizin için öne çıkan bir konu başlığı /
alan var mıdır?
Topluma katkı sağlayabildiğimiz her proje Yüksel
için önemli ve değerli. Ancak geçtiğimiz yıllar
boyunca yürüttüğümüz projelerde önceliğimiz
yarınlarımızın emanetçisi çocuklarımız ve
onlara aktarmak için özenle koruduğumuz
kültürel mirasımız oldu. Bu kapsamda bugüne
kadar hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluluk
projelerimizin başında Yılmaz Sazak Uluslararası
Atletizm Yarışmaları ve Alaca Höyük kazı
çalışmaları yer alıyor.
Bu projelerin yanında Yüksel Holding olarak
eğitime olan inancımızla, kurulduğumuz günden
bugüne yüzlerce öğrenciye burs imkanı vermenin
yanı sıra, ayni ve nakdi yardımlarımızı da her
dönemde hassasiyetle devam ettirdik. Özellikle
projelerimiz dolayısıyla gittiğimiz bölgelerde yöreye
ve yöre halkına artı değer yaratmaya, onların
Hitit Uygarlığı gibi büyük bir medeniyetin kültürel
mirasının gün yüzüne çıktığı kazı çalışmalarının yanında
bu proje ile Anadolu’nun bilinen en eski sulama barajı
yaşam koşullarını iyileştirmeye önem verdik. Okullar,
sağlık ocakları yaptırmak, yolları iyileştirmek, yöre
halkına istihdam yaratmak gibi yerel kalkınmaya fayda
sağlayacak pek çok çalışmaya imza attık.
2011 yılında yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi?
Yüksel olarak tüm iş süreçlerimizde olduğu gibi, KSS
projelerimizde de öncelikli olarak uzun soluklu ve
sürdürülebilir işlere imza atabilmeyi amaçladık. Bu
bakış açısıyla, 2011 yılında 15 yıldır devam ettirmekte
olduğumuz Yılmaz Sazak Uluslararası Atletizm
Yarışmaları’nın 16.’sını hayata geçirdik; 2005’ten bu yana
destek verdiğimiz Alaca Höyük kazı çalışmaları da devam
eden bir diğer sorumluluk projemiz.
2011 yılında ayrıca Yüksel olarak çevresel sürdürülebilirlik
faaliyetlerimize de hız verdik. Sektörümüzde bir diğer
ilk olmasını gururla ifade edebileceğimiz karbon ayak
izi sayım sürecimizi tamamladık ve elde ettiğimiz
neticeler doğrultusunda enerji verimliliği ve geri dönüşüm
konusunda iyileştirme çalışmalarımıza hız verdik.
Projelerinizin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hedeflere ulaşıldı mı? Etkilerini saptayabildiniz mi?
Bu yıl 16.sını gerçekleştirdiğimiz Yılmaz Sazak
Uluslararası Atletizm Yarışmaları bugün kendi yaş
grupları kategorisi olan 12 -17 yaşta Avrupa’nın ilk
üç yarışmasından biri… Her yıl yaklaşık 20 ülkeden
1.500’den fazla genç atleti bir araya getirdiğimiz
yarışmalarda bugüne kadar ulusal ve uluslararası toplam
76 rekor kırıldı.
Bu proje kapsamında ayrıca Yarışmalar esnasında
Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar ve İletişim
Fakülteleri öğrenci ve öğretim görevlileri tarafından
çekilen fotoğraflardan oluşan, 8 yıldır devam ettirmekte
olduğumuz Yılmaz Sazak Fotoğraf Kulvarı Sergisi’ni
hayata geçiriyor, sporu sanatla buluşturarak daha geniş
kitlelere ulaşmaya çalışıyoruz.
Yarışmaların çatısı altında geliştirdiğimiz bir diğer
projemiz ise, başarılı genç atletlere bireysel sponsorluk
desteği sağladığımız, “Yükselen Yıldızlar”. Pınar Aday
ve Nimet Karakuş gibi uluslararası arenadaki büyük
başarılarıyla ülkemizi gururlandıran genç atletler
‘Yükselen Yıldızlar’ımız olarak spor hayatlarını devam
ettiriyorlar.
2005 yılından bu yana Anadolu’nun en eski uygarlığı
Hititler’e ev sahipliği yapmış, Dünyanın en önemli kültür
miraslarından Alaca Höyük’te, Ankara Üniversitesi’nin
değerli kazı ekibi ve Kazı Ekibi Başkanı Sn. Prof. Dr.
Aykut Çınaroğlu tarafından yürütülen kazı çalışmalarına
destek veriyoruz.
14
Uyg
“Alaca Höyük Hitit Barajı”nın tekrar kullanıma açılmasını
sağladık. Böylece Hitit Barajı dünya üzerinde hala
kullanılan tartışmasız en eski baraj olmak gibi bir özelliğe
sahip oldu.
KSS
ulam
alar
ı
Bu proje ile 2006 yılında TÜHİD tarafından kurumsal
sosyal sorumluluk alanında verilen “Altın Pusula”
ödülünün yanında daha önce bahsettiğim gibi
derneğinizin gerçekleştirdiği KSS Çözümleri Pazaryeri
Etkinliği’nde En İyi İkinci KSS Çözümü seçildik.
Yapı Kredi KSS Projeleri Yöneticisi
2011 yılında ise sizlerin de bildiği gibi sektörümüzün ilk
sürdürülebilirlik raporunu yayınladık.
‘‘Öncelikli hedef topluma faydalı bir kurum olabilmek’’
Tüm bu tabloya baktığımızda, bugüne kadar
yürüttüğümüz projelerle topluma ve paydaşlarımıza
önemli bir değer yarattığımıza gönülden inanıyoruz.
Projelerimizle sektörümüzde ve tüm özel sektörde pek
çok yeniliğin öncüsü olmanın yanında kurum içinde,
çalışanlarımızın algısında yarattığımız değişim ve gelişim
de bizim için çok değerli bir kazanım.
KSS uygulamalarının şirketinize katkısı ne şekilde oldu?
Kurumsal sorumluluk projelerinin içerisine girerken kurum
olarak öncelikli hedefimiz daha iyi bir dünya için topluma
bir artı değer yaratabilmek. Bugüne kadar verdiğimiz
sayısız eğitim desteklerinde, 17 yıldır atletizm sporuna
gönül vermiş genç yeteneklere verdiğimiz desteklerde,
Dünyanın en önemli kültür miraslarından birine sahip
çıkarken yürüttüğümüz özverili süreçte ortak paydamız
hep yarınlara kalıcı faydalar sağlayabilmek oldu.
Bu süreç boyunca çalışanlarımızda da her zaman
bu farkındalığı oluşturmaya, yarınlara bir değere
yaratabilmenin mutluluğunu hep birlikte paylaşamaya
çalıştık. Bu hedef ve gönül birliği Yüksel ailesi olarak her
zaman övündüğümüz kurumsal aidiyetimizi pekiştiren en
önemli unsurlardan oldu.
Yüksel’in sonraki adımı ne olacak? 2012 proje ve
hedefleriniz nelerdir?
2012 yılında hali hazırda yürütmekte olduğumuz
projelerimize olan desteklerimiz yine devam
edecek. Bunların yanı sıra 2012 yılı için kurumsal
iletişim süreçlerimizde, sosyal sorumluluk
bakış açımıza yön verecek ana gündem
maddelerimizden biri “çalışan gönüllülüğü” olacak.
Bu doğrultuda çok yakında tüm çalışanlarımızın
entegre olacağı, hep birlikte “sahada” olacağımız
güzel projelerin müjdesini de vereceğiz.
Eklemek istedikleriniz
B
asın dünyamızda önemli bir boşluğu, en yetkin
kalemlerle dolduracak olan KSS Türkiye
Dergisi’ne yayın hayatında başarılar ve uzun
ömürler dileriz.
Nurcan Erhan,
Yapı Kredi KSS Projeleri Yöneticisi Nurcan Erhan,
‘‘Kurulduğumuz günden bu yana eğitim, kültür-sanat,
çevre gibi birçok farklı alanda gerçeklestirdiğimiz
ve desteklediğimiz projeler ile topluma olan
sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz.
Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin markanın
itibarına, bilinirliğine ve tercih edilirliğine etki ettiği
araştırmalarla ispat edilen bir gerçek. Ancak Yapı
Kredi olarak bu projeleri gerçekleştirirken en önemli
hedefimiz, toplum için faydalı bir kurum olabilmek.
Bu düşünceden hareketle, eğitimden çevreye,
sanattan tarihe kadar pek çok alanda kurumsal sosyal
sorumluluk projeleri geliştiriyor ve bunlara destek
veriyoruz.’’
‘‘Okuyorum Oynuyorum’’
E
ğitim alanında 2006 yılından beri Türkiye Eğitim
Gönüllüleri Vakfı (TEGV) işbirliğiyle gerçekleştirdikleri,
“Okuyorum Oynuyorum” projesini anlatan Nurcan Erhan,
‘‘Oynuyorum projesinin ilköğretim çağındaki çocukların
kendi yaratıcılıklarını harekete geçirebilmeleri, her türlü
ortamda kendilerini özgür bir şekilde yazılı ve sözlü olarak
ifade edebilmeleri, okuduklarını, dinlediklerini anlayan,
yorumlayan, okuma alışkanlığına sahip, kelime dağarcığı
zengin bireyler haline gelmeleri misyonunu taşıdığını ve
çocuklara okuma ve dinleme zevki kazandırmak, onların
bilimsel, eleştirici, yapıcı ve yaratıcı düşünme yolları
edinmelerine yardımcı olmak, kütüphane/kitaplık kültürü
edindirmek ve belirli bir konu çerçevesinde konuşma,
tartışma becerisi kazandırmanın projenin en önemli
hedefleri olduğunu söyledi.
Erhan, ‘‘Proje, 7-11 yaş grubu çocukların okuma
becerilerini geliştirmek amacıyla her düzey için
seçilmiş 8 ayrı öyküden ve bu öyküleri anlamaya
yönelik çalışmalardan oluşan, özel tasarlanmış okuma
odalarında uygulanan bir program. Bu program, Milli
Eğitim Bakanlığı Türkçe öğretim programının genel
ve özel amaçlarının yanı sıra yaratıcı okuma teknikleri
de dikkate alınarak hazırlandı. Okuyorum Oynuyorum
eğitimleri, TEGV’in gönüllüleri tarafından TEGV’in
Türkiye çapındaki eğitim parkı ve öğretim birimlerinde
uygulanıyor.’’ dedi.
‘‘Okuyorum Oynuyorum’’ projesinin 2009 yılına kadar
olan ilk etabında, Türkiye çapındaki 11 Eğitim Parkı ve
55 Öğrenim Birimi’nde 50 bin çocuk/etkinlik sayısına
ulaşmasını hedeflediklerini belirten Erhan, 2009 yılı
sonunda elde edilen hedeflerin üzerindeki başarı ve
çocuklar ile ailelerin gösterdikleri ilgiden ötürü projeyi 3
yıl daha uzatarak 2010-2012 yılları arasında da devam
ettirme kararı alındığını ve bugün 90.000 çocuk/etkinlik
sayısına ulaşılan projede, 2012 yılı sonunda 100 bin
çocuk/etkinlik sayısına ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti.
Yapı Kredi Kız Teknik ve Meslek Lisesi
Y
apı Kredi’nin son yıllarda eğitim alanında yaptığı
en önemli çalışmalardan bir diğeri ise, resmi açılışı
18 Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirilen Yapı Kredi
Kız Teknik ve Meslek Lisesi oldu. Kocaeli Çayırova’da
2008-2009 eğitim öğretim yılında açılan okulda bugün
yiyecek içecek, fotoğraf grafik, bilişim, çocuk gelişimi ve
giyim teknolojisi bölümlerinde toplam 450 öğrenci eğitim
görüyor.
‘‘Sınırsız Mavi’’
N
urcan Erhan, Deniz Temiz Derneği - TURMEPA
işbirliği ve Milli Eğitim Bakanlığı desteğiyle iki aşamalı
bir eğitim programı olarak tasarlanan, ilk ve ortaöğretim
çağındaki öğrencilerde doğal varlıkları korumak
konusunda farkındalık yaratmak amacıyla başlatılan
“Sınırsız Mavi”nin bir diğer önemli eğitim projesi olduğunu
ifade etti.
Erhan, ‘‘TURMEPA eğitmenleri tarafından Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı okulların öğretmenlerine verilen
eğitimler neticesinde, öğrencilerin denizlerin korunması
konusunda bilinçlendirilmesini hedefliyoruz. Eğitimlerde
denizlerin özellikleri, denizde yaşayan canlılar, karalar ve
denizler arasında etkileşim, deniz kirliliğine karşı alınacak
önlemler ve bu konuda bireylerin üzerine düşen görevler
anlatılıyor. Bugüne kadar verilen eğitimlerle Sınırsız Mavi
Projesi kapsamında 2011 yılı sonunda 6 milyon 600 bin
öğrencimiz çevre elçisi oldu.’’ diye konuştu.
15
Nurcan Erhan, ‘‘Engelsiz Bankacılık’’ programı
kapsamında hayata geçirdikleri web sitesinin bilgisini
vererek, finans sektörüne örnek teşkil edecek bu site
ile engelli vatandaşların yaşamının kolaylaştırılması
konusunda daha çok adım atılmasına katkıda bulunarak,
toplumda bu konuda bilinç oluşturmayı hedeflediklerini
söyledi. Erhan, ‘‘Bu anlamda Türkiye’deki 8.5 milyon
engelli vatandaşımızın finans sektörüne erişimini
kolaylaştırıyor ve hem sektörde hem de toplumun
genelinde farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Engelli
vatandaşların öneri, beklenti ve yorumlarına göre
şekillenecek sitede bu alandaki gelişmeler ve yenilikler
günü gününe duyurulacak.’’ dedi.
Yapı Kredi Gönüllüleri
Y
apı Kredi çalışanları arasında gönüllülük bilincinin
ve takım çalışmasının yaygınlaştırılması amacıyla
kurulan Yapı Kredi Gönüllüleri Platformu kapsamında,
Yapı Kredi Emeklilik gönüllüleri Yontu, Perakende
Bankacılık gönüllüleri Yaşlanmayanlar Dünyası, Yapı
Kredi Sigorta gönüllüleri Darüşşafaka ile Elele, İnsan
Kaynakları gönüllüleri Altı Nokta Körler Vakfı ile İyilik
Kaynağı ve Yapı Kredi Operasyon çalışanları Her Çocuk
Bir Dünya projelerini gerçekleştiriyor. Ayrıca Yapı Kredi
Kurumsal ve Ticari Bankacılık çalışanları ise çeşitli
yerlerde ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştiriyor.
Yapı Kredi ve Kültür Sanat
N
Engelsiz Bankacılık Programı
N
urcan Erhan, “Hizmette Sınır Yoktur” anlayışı
doğrultusunda 2008 yılında Türkiye’de bir ilki
daha gerçekleştirerek, engelli vatandaşların bankacılık
hizmetlerine daha kolay ve çağdaş bir biçimde
ulaşmalarını sağlamak amacıyla ‘‘Engelsiz Bankacılık’’
ismiyle yeni bir programı hayata geçirdiklerini, her
yıl yeni uygulamalarla geliştirdikleri bu program ile
engelli vatandaşların bankacılık hizmetlerinden kolayca
yararlanabilmelerini amaçladıklarını söyledi.
Engelsiz Bankacılık Programı
Kapsamında Sunulan Hizmetler
Görme Engellilere Yönelik Engelsiz ATM:
Görmeyen veya görme güçlüğü olan kişiler için brail
alfabesi kabartmalı yönlendirmeleri ve kulaklığı ile sesli
işlem yapma özelliği sunuluyor.
Görme Engellilere Yönelik Engelsiz POS:
Dünya çapında ilk defa Yapı Kredi tarafından hizmete
sunulan Engelsiz POS’lar sesli işlem yapma özelliği ile
görme engellilere kredi kartı işlemlerinde büyük kolaylık
sağlıyor.
Görme Engellilere Yönelik Yazıyı Sese Çeviren
Teknoloji: Yazıyı sese çeviren bu özel teknoloji ile
görme engelli müşterilerin piyasalardaki anlık değişimler
hakkında sesli olarak bilgi alabilmeleri sağlanıyor.
Ortopedik Engellilere Yönelik Engelsiz ATM:
Bu hizmet ile ortopedik engelli müşterilerin bankacılık
hizmetlerine daha kolay ve çağdaş bir biçimde ulaşmaları
sağlanıyor. 2011 sonu itibariyle ortopedik engelliler için
İstanbul’dan Samsun’a, Aydın’dan Erzurum’a Türkiye’nin
15 farklı noktasında 120’yi aşkın Engelsiz ATM ile hizmet
veriyoruz. Bu sayının önümüzdeki dönemde arttırılması
planlanıyor.
İşitme Engellilere Yönelik Online
Chat
O
nline chat hizmeti ile şube veya çağrı merkezine
yönlendirilmeden, kayıp-çalıntı kart bildirimi, kart
kapama, manyetik hasar nedeniyle yeni kart talebi,
kredi kartı bilgi güncelleme ve benzeri işlemlerin tamamı
gerçekleştirilebiliyor.
urcan Erhan, Yapı Kredi olarak, Türkiye’nin kültürel
yaşamını da şekillendiren bir kurum olmanın
gururunu yaşadıklarını belirtti ve ekledi, ‘‘Bu çerçevede
müzik, resim, heykel, arkeoloji, tiyatro, edebiyat, fotoğraf
ve tarih gibi kültür sanatın hemen hemen her alanında
sanata ve sanatçılara destek veriyoruz. Yapı Kredi
Kültür Sanat yılda ortalama 25 sergi açan, 150 yeni kitap
yayımlayan ve 250 kültür-sanat etkinliği gerçekleştiren
dev bir kurum olarak bu yıl 20. yaşını kutluyor. Yapı Kredi
Yayınları 2011 yılında edebiyattan şiire, sanattan tarihe,
genel kültürden klasiklere, çizgi romandan felsefeye 233
başlıkta ilk, 432 başlıkta tekrar baskı yaparak toplamda
1 milyondan fazla kitabı okurla buluşturdu. Yapı Kredi
Yayınları ayrıca 3468. kitabını yayımlayarak Türk
yayıncılık tarihinde ulaşılması güç bir başarıya imza attı.’’
Çevre Projeleri ve Yatırımları
D
oğanın korunması kapsamında, sadece
ağaçlandırma çalışmaları ile büyük kayıpların
önlenmesinin yeterli olmayacağı fikrinden yola çıkarak,
doğal kaynak tasarrufu için de çeşitli çalışmalar
gerçekleştirdiklerini belirten Nurcan Erhan, 2011
yılı içerisinde başlatılan geri dönüşüm kampanyası
kapsamında Yapı Kredi, Genel Müdürlük Binası,
Bankacılık Üssü, tesisleri ve Bölge Müdürlükleri’ne kağıt,
plastik, cam ve metal atık kutuları yerleştirdiklerini, Mayıs
ayında başlayan kampanya sayesinde yıl sonu itibariyle
282.360 kg kağıt, 783 kg plastik, 744 kg cam ve 281 kg
metal atık çeşitli Belediye ve atık merkezlerine teslim
edilerek geri dönüşümlerinin sağlandığını belirtti.
Erhan, çevrenin korunması ve iklim değişikliğinin
etkilerinin en aza indirgenmesi için yenilenebilir enerji
projelerinin önemine inandıklarını ve bu doğrultuda 2011
ilk altı ay sonu itibarıyla 113 farklı enerji projesine toplam
2.11 milyar ABD Doları tutarında finansman sağlandığını,
yenilenebilir enerji projelerinin bu finansman içindeki
oranının da yaklaşık yüzde 80 gibi ciddi bir oranda
gerçekleştiği bilgisini aktardı.
Erhan şöyle devam etti, ‘‘Yenilenebilir enerji projelerinin
finansmanıyla yetinmeyip bu konudaki akademik
çalışmaları da destekliyoruz. Bu yıl Koç Üniversitesi ile
işbirliği yaparak “Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Bursu”
oluşturduk. Bu kapsamda yenilenebilir enerji üzerine
yüksek lisans yapan bir öğrenciye burs veriyoruz.
Burs programının içeriğinde yenilenebilir enerji
kanunu, yenilenebilir enerji kaynaklarının tanıtımı,
bu kaynakların avantajlarına, kullanılabileceği
alanlara, çevreye olan duyarlılıklarına dikkat
çekilmesi, küresel enerji tüketimindeki
payları, Türkiye’deki enerji tüketimindeki payı,
yenilenebilir enerji ekonomisi, enerji piyasaları,
gelişen ülke pazarları, kısıtlamalar, olanaklar ve
nükleer enerji ile rekabet gibi konular yer alıyor. Yapı
Kredi olarak, farklı alanlarda kurumsal sosyal sorumluluk
projelerine destek vermeye doğal kaynakların korunması
ve sürdürülebilir gelecek için çalışmalarımıza devam
ediyor olacağız.’’
Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri
T
ürkiye’nin ilk müslüman kadın tiyatro oyuncusu Afife
Jale anısına düzenlenen Yapı Kredi Afife Tiyatro
Ödülleri, Yapı Kredi’nin desteği ve Haldun Dormen’in
danışmanlığıyla 1997 yılından bu yana sürdürülüyor.
Türkiye’nin en saygın sanat ödülleri arasında önemli bir
yere sahip olan Afife Tiyatro Ödülleri bu yıl 16 yaşında.
Tiyatro camiasının büyük bir merak ve heyecanla
beklediği ödüller, her zaman olduğu gibi Nisan ayında
yapılacak görkemli bir törenle sahiplerini bulacak.
Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nin eşsiz hikayesi
için ayrıca 15. yıl vesilesiyle geçtiğimiz sene bir kitap
yayımlandı. Bugüne kadar ödüle layık görülen 191
sanatçı ve kurum ile 14 prodüksiyona yer verilen
kitapta, ödül alan tüm sanatçıların biyografileri ile tiyatro
yaşamlarının özeti bulunuyor. Hazırlanan kitap Türk
tiyatrosu için bir kaynakça niteliğinde.
Çatalhöyük Kazıları
Y
apı Kredi olarak 1997 yılından bu yana Konya’nın
Çumra ilçesi yakınlarındaki, 9 bin yıl öncenin
sırlarını barındıran, Çatalhöyük arkeolojik kazılarının
ana sponsorları arasında yer alıyoruz. Her yıl Haziran Eylül ayları arasında gerçekleştirilen kazı çalışmalarının
başkanlığını aynı zamanda İngiliz Arkeoloji Enstitüsü
Başkanı olan Ian Hodder yapıyor. Çatalhöyük kazılarında
her yıl insanlık tarihine ışık tutan bulgular ortaya
çıkarılıyor.
17
Sosyal Sorumlu Anayasa
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
Yeni Anayasa 2012 yılının en önemli gündem
maddelerinden biri olacak. Yeni anayasanın hazırlık
çalışmaları devam ederken anayasanın hazırlanması
sürecinde katılımcı bir anlayış izlenmeye çaba
harcanıyor. Son dönemde gündem yoğunluğu
nedeniyle konular anayasaya odaklanamasa da
son 6 aydır Türkiye’de yeni bir anayasa hazırlanıyor.
Bu anayasa hazırlığı kurusal Anayasa Uzlaşma
Komisyonu tarafından oluşturuluyor. İlkeleri, yaklaşımı,
ruhu ve anlayışı her siyasi partiden üçer milletvekilinin
katılımı ile sürüyor.
T
emsili demokraside temel karar alıcı organ olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle yürütülürken
uzlaşmacı bir ruha sahip olması için hazırlık süreci bu
anlayışla yapılıyor. Yani partilerin birbirine üstünlüğünden
ziyade parti temsilinin eşit olmasına dayanıyor.
Burada yine bir kırılma noktası da temsili demokrasinin
yaklaşımları ile yetinmeyerek anayasa sürecine sivil
toplumun da dahil edilmesi sürecinin başlatılmış
olmasıdır. Bu noktada medya ve teknoloji aracılığı ile
katılımcı demokrasinin başlangıcı kabul edilebilecek
bir anlayış anayasa yapım süreci ile denenmektedir.
Vatandaşların bireysel olarak
http://yenianayasa.tbmm.gov.tr adresi aracılığı ile
doğrudan anayasaya yönelik önerilerini iletmesi
sağlamaktadır. Bununla birlikte güncel gelişmeler ve
ilerlemeler de bu site aracılığı ile paylaşılmaktadır.
Anayasa yapım sürecinin katılımcı anlayışla yapılması
kapsamında bir diğer önemli adım da sivil toplum
kuruluşlarının da görüşleri ve önerilerini iletmesinin
sağlanması ve iletilen bu rapor ve anayasa taslaklarının
web sayfası aracılığı ile güncel olarak yayınlanmasıdır.
Yeni anayasanın hazırlanma yönteminin yanı sıra
içeriğinin ve ruhunun da Türkiye’nin günümüz ve
gelecek nesillerinin hayatını kolaylaştıracak ve
geçmişten taşıdığımız mirası yansıtacak çerçevede
olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ile yeni anayasanın
toplumu ve vatandaşı ön planda tutması ve sosyal devlet
18
anlayışının yanına “sosyal sorumluluk” anlayışını dahil
etmesi önemli olacaktır.
Son yıllarda önemli bir kavram olarak öne çıkan
“kurumsal sosyal sorumluluk” kurumları yaptıkları işlerden
ve bunların ortaya koyduğu sosyal ve çevresel sonuç
ve etkilerden dolayı sorumlu kılmaya dair bir süreci tarif
ediyor. Bu nedenle yeni anayasada “kurumsal sosyal
sorumluluğun” dahil edilmesi çok önemlidir. Bu kapsamda
farklı ülkelerin anayasaları incelendiğinde son yıllarda
kurumsal sosyal sorumluluğun temel bir yasal hak olarak
görüldüğü ortaya çıkmaktadır.
Örneğin İtalyan Anayasası’nın 41. maddesi “kamu ve
özel işletmelerin faaliyetlerinin sosyal etkileri göz önünde
bulundurulmalıdır”. Alman Anayasası’nda özellikle çevre,
şeffaflık, yolsuzluk ve kurumsal yönetim konularında
anayasal haklar yer almıştır. Bununla birlikte özellikle
2004 yılında çıkarılan Kurumsal Yönetim Kanunu ile
şirketleri uyması gereken kurallar tanımlanmıştır. Bunların
yanı sıra son yıllarda özellikle doğu ve güneydoğu
Avrupa ülkelerinde kurumsal sosyal sorumluluğun
anayasalarda yer almaya başladığını ve bu temel hak
temelinde kurumsal yönetim çerçevesi de yeniden
tanımlanmaktadır.
Bu kapsamdaki son anayasal gelişmelerden biri de
Amerika Birleşik Devletleri’nde Mart 2011’de Temsilciler
Meclisi’nde kurumsal sosyal sorumluluk ve çevre
konusunda anayasaya ilgili maddelerin eklenmesi
önerisi geitirilmiştir. Senatonun Adalet Komisyonu’na
sunulan bu öneri ile şirkelerin çevresel ve kurumsal
sosyal sorumluluk uygulamaları düzenlemesi ve
vatandaşları çıkarını gözetmesi önerilmektedir.
Bununla birlikte ABD’de devlet sistemine özgü
özellikle seçimlerin finansmanı sürecinde de şirketlerin
sosyal sorumluluğunun daha yakından takip edilmesi
önerilmektedir.
Kurumsal Sosyal Sorumluluğun en ideal yaklaşımı
kurumların yasal zorunluluklar sebebiyle değil
gönüllü olarak ve KSS’yi şirket stratejilerine dahil
ederek uygulaması en sürdürülebilir yol olarak kabul
edilmektedir. Ancak uygulamalar göstermektedir
ki özellikle şirketlerin gönüllü ve stratejik olarak
gerçekleştirdikleri KSS uygulamaları uzun vadeli
yatırımları gerektirmektedir. En etkili ve karlılığı artıran
bir girdi olarak KSS’nin bu yaklaşımla ele alınması
çok önemlidir. Ancak şirketlerin iş çevresinin yoğun bir
rekabet ortamında gerçekleştirildiği düşünüldüğünde bazı
temel normların KSS temelinde anayasal olarak güvence
altına alınması ve olumsuz sonuçlara yönelik yaptırım ve
önleyici uygulamalar getirilmesi kaçınılmazdır.
Bu nedenler temel KSS uygulamalarını getirecek
bir anayasal güvence ve oluşturulacak bağımsız bir
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ajansı bu uygulamaları
izleyerek çeşitli yaptırımlar geliştirebilecektir. Türkiye’de
1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girecek olan Türk Ticaret
Kanunu’nda özellikle haksız rekabet başlığı altında
şirketlerin daha şeffaf ve hesapverebilir olması zorunlu
hale gelmektedir. Şirketlerin web sayfası kurma
zorunluluğu, faaliyet raporlarını ve bütçelerini yayınlama
zorunluluğu birçok somut uygulama ile bu uygulamalar
somut olarak desteklenmektedir. Ancak Türk Ticaret
Kanunu dışında kurumsal sosyal sorumluluk ile kesişen
yasal mevzuatı ve uygulamaları geliştirmek amacıyla
bağımsız bir KSS Ajansı kurulması gelecek yıllar için de
bir çok ülkeye örnek olacak ve KSS uygulamalarını da
düzenleyecek bir yapı olacaktır.
İngiltere’de müsteşarlık düzeyinde “Kurumsa Sosyal
Sorumluluk Dairesi” bulunması ve işleyişinde başarı
gelecek yıllarda oluşacak KSS Ajansları için de bir örnek
uygulama teşkil etmektedir.
Dileğimiz sosyal sorumluluk ruhu taşıyan bir anayasadır
ve bu alanda somut öneriler geliştirmek tüm kurumları bir
görevidir.
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
’ten eğitim
odaklı projeler
‘‘Akıllı Çocuk Sofrası’’
Banvit tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB)
işbirliği, Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik
Bölümü’nün danışmanlığında 2008 yılı başında
hayata geçirilen, yeterli ve dengeli beslenme bilincini
oluşturmayı hedefleyen “Akıllı Çocuk Sofrası”, 3
yılda 1 milyonun üzerinde çocuğa yeterli ve dengeli
beslenmenin önemini anlattı...
A
kıllı Çocuk Sofrası Projesi’nin temeli Banvit’in
toplumumuzun beslenme konusundaki temel bilgi
açığı ve eğitim eksikliğinin giderilmesine katkıda bulunma
amacına dayanıyor. Yeni nesillerin gelişimi için sağlıklı
gıdalar üreten Banvit, sosyal sorumluluklarının bilincinde
bir kuruluş olarak bu proje ile yeterli ve dengeli beslenme
konusunda özellikle çocuklarda bir bilinç oluşturmayı
hedefledi.
Akıllı Çocuk
Sofrası 1. faz
eğitimleri ile Adana,
Ankara, Antalya,
Bursa, İstanbul ve
İzmir’de yer alan
1.082 ilköğretim
okulunda eğitim
gören 861 bin 300
öğrenciye ve 20 bin
civarında öğretmene
yeterli ve dengeli
beslenmenin yanı
sıra fiziksel aktivite
ile temel hijyenin
önemi konularında eğitim verildi ve 2008 yılı sonunda
okullarda öğrencilere doğrudan verilen eğitim çalışmaları
tamamlandı. Ancak gelen talepler üzerine eğitimlere 2009
yılında da münferit olarak devam edilerek yıl sonunda
yüzyüze eğitim alan öğrenci sayısı 862 bin 80’e ulaştı.
Banvit, 2010 - 2011 eğitim döneminde ise sadece
İstanbul’da yürüttüğü 2. faz çalışmaları ile 257 okulda
138.995 öğrenciye ulaştı. Böylece 3 yıldır 1. ve 2.
faz çalışmaları kapsamında verilen yüzyüze eğitimler
sonucunda, ‘‘Akıllı Çocuk Sofrası’’ projesiyle toplam
1.001.075 öğrenciye yeterli ve dengeli beslenme bilinci
aşılanmış oldu.
Proje, yakaladığı bu başarılarından ötürü 2011 yılı
sonunda Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
(TKSSD) tarafından düzenlenen “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk (KSS) Çözümleri Pazaryeri” etkinliğinde,
“Sağlık Bilinçlendirme Uygulaması” kategorisinde 1.’lik
ödülüne lâyık görüldü.
21
Söy
KSS
leşil
e
ri
P&G Kurumsal İletişim Grup Müdürü
‘‘Kızlar Banvit’le Okula’’
Türkiye’de, özellikle belirli kesimlerde hâlâ
eğitim olanaklarına ulaşmakta güçlük çeken
veya bu olanaklardan mahrum kalan pek
çok kız çocuğu bulunuyor. Balıkesir’in
Bandırma ilçesi de sanayileşmenin getirdiği
göç ve dolayısıyla kız çocuklarının okula
gönderilmemesi sorunundan payını almış
yerleşim yerlerinden biri.
B
anvit, merkez üretim tesislerinin bulunduğu
Bandırma’da bu sorunun çözümüne katkı
sağlamak amacıyla 2007 yılında, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) Bandırma
Şubesi ile birlikte başlattığı “Kızlar Banvit’le
Okula” burs programını hayata geçirdi.
İlköğretim kademesindeki 100 kız çocuğunun
desteklendiği burs programında öğrencilerin
sadece eğitimleriyle değil, hayata katılımlarıyla
da yakından ilgileniliyor ve düzenlenen sosyal
aktivitelerle kişisel gelişimleri de desteklendi.
Eğitim sürecine, ailelerin çocuklarına olan ilgi ve
alakalarının büyük bir etkisi olduğu düşüncesiyle,
burs programı kapsamında öğrencilerin ailelerine
de ulaşıldı ve eğitim seminerleri ile ailelerin bilinç
düzeyleri, farkındalıklarının artırılmasına çalışıldı.
Banvit, yerel kapsamlı bir eğitime kazandırma
programı olan ‘‘Kızlar Banvit’le Okula’’
çerçevesinde, 2010 ile 2011 yıllarında Banvit
Basketbol Kulübü yönetimi ve oyuncularının
destekleriyle oluşturulan takvim çalışmalarıyla,
kız öğrencilerin eğitime kazandırılmaları,
çocukların eğitim yaşamlarındaki başarılarında
yeterli ve dengeli beslenme ile fiziksel hareketin
önemine dikkat çekmeye çalıştı.
Önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesi planlanan
takvim çalışmalarından elde edilen gelirler
Banvit tarafından burs olarak değerlendirilmek
üzere ÇYDD Bandırma Şubesi’ne bağış olarak
aktarılıyor.
Melike Özener
KSS konusundaki farkındalık Türkiye’de de gittikçe artıyor.
Bugün itibariyle şirketiniz bu uygulamanın neresinde?
Faaliyet gösterdiği ülkelerde toplumların ihtiyaçlarını
karşılama konusunda duyarlılık sahibi olan P&G, bugün
ve gelecekte yaşamları iyileştirecek kalite ve değerde
ürünler sunmak için çalışıyor. Sosyal sorumluluğu
sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde ele alan P&G
eğitim, sağlık ve çevre gibi alanlarda gelişime katkıda
bulunmak ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getirmek
için önemli adımlar atmaktadır. Bu sebeple dünya
çapında öncü sosyal sorumluluk projelerine imza atarak
Türkiye’de faaliyete başladığımız 1987’den beri de yerel
çapta lider projelerle yaşamları iyileştirmeyi hedefliyoruz.
Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda
daha yüksek standartlara ulaşabilmesi için sosyal
sorumluluk projelerine
önemli bir rol düşüyor.
Şimdiye dek altına
imza attığımız
projelerle milyonlarca
insana ulaştık ve bu
insanların yaşam
standartlarında gözle
görülür iyileşmelere
şahit olduk. İçinde
yaşadığımız toplum
için iyi bir kurumsal
vatandaş olmayı ilke
edinerek önümüzdeki
yıllarda da toplum ve
çevre sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceğiz.
"
örtüşmesine özen gösteriyoruz. Dolayısıyla bu projeler
hem toplumun için hem de P&G’nin gelişimi ve ilerlemesi
için önemli yatırımlar olarak düşünülebilir.
2011 yılında yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi?
P&G, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda içinde
yaşadığı toplum için iyi bir kurumsal vatandaş olmayı
ilke edinmiştir. P&G bu ilke doğrultusunda 2011 yılında
birçok projeye sürdürülebilir adımlar ekleyerek devam
etmektedir. Bu sürdürülebilir projeler arasında Hayalden
Gerçeğe, Özel Olimpiyatlar projeleri ve Mahalle Afet
Gönüllüler işbirliği yer almaktadır
‘‘Hayalden Gerçeğe’’ Projesi
İçinde yaşadığımız
toplum için iyi bir
kurumsal vatandaş olmayı
ilke edinerek önümüzdeki
yıllarda da toplum ve
çevre sorunlarına çözüm
üretmeye
devam edeceğiz.
KSS projelerinizi oluştururken neleri baz alıyorsunuz?
Projelerimizi geliştirirken farkındalık yaratacak ve
sürdürülebilir bir çerçeveye oturacak temalar üzerinden
ilerlemeye çalışıyoruz. Toplumun ihtiyaç ve beklentilerini
belirleyip ona göre rotamızı çiziyoruz. Toplumun öncelikli
ihtiyaçları, acilen iyileştirilmesi gereken alanlar ve
içinde yaşadığımız habitat bizim ilk sıraya aldığımız
konular arasında yer alıyor. Öte yandan üstleneceğimiz
sosyal sorumluluk projelerinin P&G’nin lider yetiştirme
ve sürdürülebilir kalkınma gibi kurumsal misyonlarıyla
P&G
Darüşşafaka
Cemiyeti ile
2009 yılında bir araya gelerek
geleceğin liderlerini yetiştirecek
“Hayalden Gerçeğe” projesini
başlattı. Sanattan spora,
bilimden kültüre farklı dallarda
çocuklara içlerindeki potansiyeli
ortaya çıkarma imkânı sunan
proje ile çocukların başarıları
desteklenerek geleceğin
liderlerinin yetiştirilmesi
hedeflendi.
Projenin ilk çalışması Darüşşafakalı öğrencilerin
hayalleri doğrultusunda inşa edilen “Hayalden Gerçeğe
Fatin Gökmen Planetaryumu” oldu. 16 Nisan 2010’da
açılan planetaryumda bugüne kadar 15.000’in üzerinde
çocuk gökyüzünü keşfetme imkanı buldu. Şimdi de tüm
öğrencilerin ücretsiz kullanımına açık gözlemevini aynı
alanda hayata geçiriyoruz.
‘Hayalden Gerçeğe Projesi’nde çocukların hayallerinden
doğup devam eden diğer bir program ise fotoğraf
platformu oldu. Türkiye’nin kültürel mirasını diğer
okullardaki arkadaşları ile geleceğe taşıyan Darüşşafakalı
öğrenciler, bugüne kadar İstanbul, Mardin, Hasankeyf’te
23
binlerce anlamlı kare çekti. Proje; kasım ayı içinde
Darüşşafakalı ve Safranbolu’lu çocukların da katıldığı
gezi ile devam etmektedir.
Özel Sporculara Destek
Kampanyası
P&G
Özel Olimpiyatlar ve Migros işbirliği
ile 2004 yılından bu yana zihinsel
engelli sporcuları hayata bağlamak ve başarmalarını
sağlamak amacıyla Özel Olimpiyatlar kampanyasını
hayata geçirmiştir. Bu işbirliği çerçevesinde, her yıl
Migros mağazalarında satılan P&G ürünlerinden elde
edilen gelirin belirli bir miktarı 500 zihinsel engelli
sporcunun eğitimini desteklemek amacıyla Özel
Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu’na aktarılıyor.
Sekiz yılda toplam 4000’e yakın yeni özel sporcuya
bu olanak sağlandı. Sağlanan desteklerle yurtdışında
gerçekleşen Özel Olimpiyatlar Oyunları’nda özel
sporcular madalyalarla yurda döndüler. Bu yıl da
Migros ve Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu
işbirliği ile yürüttüğümüz kampanyaya yeni bir açılım
daha ekledik. Zihinsel engelli çocuk ve gençleri
sporla hayata bağlamayı hedefleyen kampanyamızda
8 yıldır bizleri destekleyen 5000’i aşkın tüketicimize
özel bir teşekkür konseri düzenledik. Sanatçı Candan
Erçetin’in zihinsel engelli özel sporculardan oluşan
koro ile seslendirdiği şarkıların yer aldığı konserde,
çocuklarımızın spor alanı dışında müzikte de başarılı
olması ve takdir toplaması bizleri çok mutlu etti.
Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı
İşbirliği
M
ahalle Afet Gönüllüleri Vakfı işbirliğiyle
gerçekleştirdiğimiz projemizle konuya duyarlı
yaklaşan ilk şirket olarak diğer şirketlere de örnek
olanın gururunu yaşıyoruz. Bu işbirliği ile hem
gönüllülere eğitimler verdik, hem de Mahalle Afet
Destek Merkez’lerini kurduk. Yaklaşık 36 hafta
boyunca devam eden eğitimler sonucunda 100’e yakın
gönüllü katılımcıya sertifikaları töreni düzenlendik.
Gerçekleştirilen eğitimlerde, afetlere hazırlık ve afet
zararlarının azaltılması alanında gönüllüleri bilgilendirildik.
Aynı zamanda, Gebze’de biri Arapçeşme diğeri de Mimar
Sinan Mahallesi’de olası bir afet durumunda her türlü
destek sağlayacak ‘Mahalle Afet Destek Merkez’lerini
kurduk.
P&G olarak markalarımızla da bugüne kadar bir çok
sosyal sorumluluk projesine imza attık. Bu projelerin
arasında ‘Orkid: Ergenlik Dönemi Değişim Projesi’,
‘Prima: Bilinçli Anne, Sağlıklı Bebek’, ‘Ariel ile Bir
Adım Öne’, ‘Prima: Umuda Destek Kampanyası’ gibi
kampanyaları sayabilirim. Kampanya isimlerinden de
anlayacağınız gibi daha çok annelerin, çocukların,
gençlerin, kadınların desteklenmesi ve bilinçlendirilmesi
için eğitim, sağlık ve çevre temalı projelere imza atıyoruz.
Projelerinizin sonuçlarini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hedeflere ulaşıldı mı? Etkilerini saptayabildiniz mi?
P&G olarak, bugüne kadar hayata geçirdiğimiz her
projenin birincil ve ikincil paydaşlar nezdinde değer
ve anlam yaratması bizim hedeflerimize ulaştığımızın
bir göstergesidir. Çocukların hayallerini gerçeğe
dönüştürmek, zihinsel engelli genç ve çocuklarımızın
sporla hayata tutunmalarını sağlamak ve toplumda
sosyal sorumluluk bilincinin oluşmasında sağladığımız
katkı ile yarattığımız etkinin büyük ve efektif olduğunu
söyleyebiliriz.
Projelerinizin, şirketinizine katkısı ne şekilde oldu?
Sürdürülebilir kalkınma ve sosyal sorumluluk, P&G için
iş geliştirme modelinin ayrılmaz bir parçası. Bu açıdan
sosyal sorumluluk projeleri kurum adına toplumsal
katkıyı sağlayarak önemli bir görev üstlenmektedir.
Ayrıca çalışanlar da firmaları ile gurur duyduklarını
iletiyorlar. P&G, gerek markaları, gerek sosyal sorumluluk
projeleriyle milyonlarca öğrenciye, gence ve ailelerine
ulaşmış, onların hayatlarında olumlu değişim ve dönüşüm
yaratmıştır. Bu yaklaşımla onlara da sosyal sorumluluk
bilinci aşılanmış, topluma fayda sağlayacak fikir ve
projeler geliştirmeleri için önayak olunmuştur. Bu açıdan
kurumsal sosyal sorumluluk projeleri hem topluma hem
de kuruma artı değer yaratmaktadır.
P&G bundan sonra neler yapacak?
En büyük yatırımın insana yapılan yatırım olduğu
bilinciyle P&G Türkiye olarak bundan sonra da
desteklenmesi gereken alanları belirleyip projelerimizi
hayata geçirmeye devam edeceğiz.
KSS uygulamalarında sektörel değerlendirmeniz nedir?
Son yıllarda ülkemizde sosyal bilinç konusunda ciddi
iyileşmeler yaşanıyor. Artık hem bizle aynı hem de
farklı sektörlerde olan pek çok kurum sürdürülebilirlik
politikaları çerçevesinde farklı projelere destek oluyor.
Eğitim, sağlık, çevre, istihdam gibi alanlarda şirketler
toplumsal fayda yaratmak adına çalışıyorlar. Bu
projelerde devletin, özel sektörün, STK’ların ve toplumun
bir arada yaşamları iyileştirmek için attığı her adımın
gelecek için fark yaratacağına inanıyorum.
Mak
ale
Salim Kadıbeşegil
Parayı nasıl kazandığınız sosyal sorumluluktur
Ben sosyal sorumluluğun her dönem geçerli olacak
tanımını Prof. Mervyn King’den öğrendim. Global
Reporting Initiative Başkanı ve King I-II-III kurumsal
sorumluluk kodlarının yazarı Mervyn 2008 yılında
İstanbul’da iken bir yemek sohbetimizde “parayı nasıl
kazandığın sosyal sorumluluktur” demişti. O günden
bu yana sosyal sorumluluk ile ilgili tespitlerimi bu
tanımın başlığı altında
değerlendiriyorum.
G
ünümüzde ahlâki
anlamda erozyona
uğramış olan tüm
değerlerimizi “para”
karşısında yitirdiğimizi
düşünecek olursak
söz konusu tanım tam
anlamıyla beklentimizi
karşılıyor.
"
Yaşamın gerçeği ise,
kurum itibarı, doğru bir
reçete ile uzun yıllara
yayılan ve tüm sistemlerin
bir arada, uyum içinde
çalıştığı bir sistemler
bütünüdür. Özü de
“samimiyettir”.
Sosyal sorumluluk
günümüzde “prim”
yapıyor. Şirketlerin
itibarlarına bir katkısı
oluyor. Bu nedenle, net
olarak ölçümleyemeselerde, şirketler bu yatırımın bir
“getirisi” olduğunu görüyorlar. Ayrıca, bu ayrılan kaynaklar
ile toplumun kanayan yaralarına da dokunulmuş
oluyor ve yapanın da alanın da duygusal platformdaki
ortak mutluluklarına dikkat çekiliyor. Aslında toplum
olarak beklentimiz sadece bu mutluluk pastasının
paylaşılmasına yönelik olsa bu kavram üzerinde hiç bu
kadar tartışma olmayacak.
Sadece ülkemizde değil, dünyanın her tarafında sosyal
sorumlulukla ilgili tartışmanın odağını işi yaparken
ve yönetirken ”sorumluluğun” nerede başlayıp bittiği
oluşturuyor. Günümüzde olduğu gibi, sosyal sorumluluk
projeleri şampiyonu bir takım şirketlerin işlerini teknik
olarak yönetirken; kanunları çiğnemek, toplumsal
değerleri görmezden gelmek, hile, dolandırıcılık,
sahkekarlık gibi işlere adlarının karışmış olması bu
kavramın içinin boşaltıldığını ortaya koyuyor.
İtibarlarını yönetmek konusunda irade ortaya koyan
şirketlerin kısa dönemde, hem de bir kaç ayda, bu
konuda sonuç alabilecekleri konusundaki en öncelikli
beklenti bir kaç sosyal projeye dayanıyor. Yaşamın
26
gerçeği ise, kurum itibarı, doğru bir reçete ile uzun
yıllara yayılan ve tüm sistemlerin bir arada, uyum içinde
çalıştığı bir sistemler bütünüdür. Özü de “samimiyettir”.
Sosyal sorumluluk reçetedeki ilaçlardan sadece bir
tanesidir. Bunu böyle göremeyen, ya da algılayamayan
şirketlerin doğal olarak sosyal sorumluluk alanına
yaptıkları yatırımlardan bir geri dönüş beklemesi biraz
“boş” bir beklenti haline
dönüşmektedir.
Amerikan kapitalizminin
doruklarda olduğu 1940
ve 1950’lerde Howard
Bohen, Peter Drucker gibi ustalar sosyal sorumluluğa
dikkat çekmişler ve yarım
asır önce iş dünyasının
buna dikkat etmemesi
halinde neler olabileceğini
öngörmüş ve uyarmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti
GSMH’dan daha büyük
gelirlere sahip finans
kuruluşlarının dominonun
taşları gibi devrilmelerinin
arkasında bu uyarıların kulak arkası edilmesi meselesi
vardır. Çünkü hiç biri “parayı nasıl kazandıklarının
hesabını verememişlerdir”. Bu hesabı veremeyeceklerini
bildiklerinden kendilerine göre sözde “yasal” yan
yollara sapmışlar ve paranın üzerine battaniye örtmeye
çalışmışlardır. Bunların hepsinin bir zamanların sosyal
sorumluluk şampiyonları olduğunu unutmamak gerekir.
Yaptıkları, eğitim, kültür, sanat, sağlık, spor yatırımları ile
yıllarca manşetlerden inmemişlerdir!
Peki bu iş nereye gidiyor?
20.
yüzyıl bir “tüketim yüzyılı” idi ve içinden tüketim
toplumu doğdu. 21. Yüzyıl ise tam aksine
“tüketmeme” üzerine kurulu dinamiklerin egemen olacağı
bir dönem olacak. Yani “sorumluluk” kavramı biraz
daha derinleşecek. İhtiyacımız olmadığı halde tüketilen
herşeyle “sorumsuzluk karnemizdeki sicilimiz kabaracak!”
doğal olarak bu eğilim yaşam biçimlerimizi de
etkileyecek. Hatta günlük yaşamımızı, aile ilişkilerimizi. İş
yapma biçimlerimiz bunun dışında kalamaz. Birbirimize
gönderdiğimiz elektronik iletilerin altında “ihtiyacınız
yoksa çıktı almayın, kağıt üretmek için kesilen
ağaçları düşünün” gibi ifadelerin yer alıyor olması ve
bu uyarıları ciddiye alıyor olmamız bu eğilimin sadece
sıradan bir habercisi.
Öte yandan, küreselleşme “faz” değiştirdi. Devletler ve
şirketlerden sonra sıra “bireylerin küreselleşmesine”
geldi. Enformasyon teknolojilerinin sunduğu imkanlar
ile her bir birey uluslararası “güç” oldu. Bu da sivil
toplumun yapısını değiştirdi ve STK’lar güçlendi.
“Sorumluluk” alanındaki “en yetkili adres” olarak
artık STK’lar rol oynuyor. Yaptırım güçleri yüksek
olduğundan şirketler çatışmaktansa “uyum” içinde
olmayı tercih ediyorlar. Bu durum sosyal sorumlulukla
ilgili beklentileri bir nebze olsun doğru platforma
taşıyabiliyor.
Ama temel sorun, iş yapma biçimlerindeki tercihlerde.
Eski, terkedilmiş, köhnemiş, toplum tarafından
değerlerine aykırı bulunduğu için dışlanmış iş
modellerinde ısrar mı edeceğiz yoksa, yeni dönemin
beklentilerine uygun organizasyon kabiliyeti olan
modeller mi oluşturacağız? Toplum tercihlerine
baktığımızda, bireyler değişimden yana. İçinde sosyal
sorumluluk projelerinin de olduğu “sürdürürlebilirlik”
kavramı bu yüzden son on yıldır şirketlerin
benimsediği yeni iş modelleri arasında. Çünkü, bu
kavramın tanımladığı süreçler şirketlere “parayı nasıl
kazandıklarını” açıklama fırsatı veriyor.
Yeterli mi? Değil tabii. Çünkü sırf “sürdürülebilirlik
raporu” üretmek ve bununla “sınıf geçmek” arzusunda
olan ama madalyonun arka tarafında işlerini “bildiği”
gibi yöneten şirketlerin sayısı da “çığ” gibi artıyor.
Dönüp dolaşıp “samimiyet” kavramına geliyoruz.
Özünde samimiyet kokmayan hiç bir şey, ne itibar
oluyor ne de sosyal sorumluluk.
Rap
or
Şirketler, sürdürülebilirlik
stratejilerini hayata geçirmekte zorlanıyor
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), İMKB
Sürdürülebilirlik Endeksi projesi kapsamında Türkiye’deki sürdürülebilirlik uygulamalarını irdeleyen bir rapor
hazırladı. “Türk İş Dünyası’nda Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu” başlıklı araştırmaya
göre, İMKB’de işlem gören şirketler arasından ankete katılan 215 şirketin %62’sinin sürdürülebilirlik yaklaşımı
bulunuyor. Ancak şirketler sürdürülebilirlik stratejilerini hayata geçirmekte sorunlar yaşıyor.
İ
MKB’de işlem gören 11 farklı sektörden 215 şirketin
katıldığı araştırma PricewaterhouseCoopers
(PwC) tarafından raporlandı. Türk İş Dünyası›nda
Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu,
iş dünyasının sürdürülebilirlik tanımlamasında ve
uygulamalarında eksiklikleri olduğunu ortaya koyuyor.
Ankete katılan şirketlerin %62’si sürdürülebilirlik
stratejilerinin olduğunu belirttiler. Sonuçlar ise Türk iş
dünyasının, operasyonel süreçlerini sürdürülebilirlik
stratejilerine göre yapılandırmaları açısından çeşitli
sorunlar yaşadığını ortaya koydu.
Rapor, dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde olmayı
hedefleyen Türkiye’nin, yeşil ekonomiye dönüşen
küresel ekonomide yerini sağlamlaştırabilmesi için
kurumsal ve ulusal sürdürülebilirlik stratejisinin hayata
geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Kamu - özel
sektör işbirliklerinin artmasına imkân sağlayacak olan
bu gelişmelerde İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi’nin bir
kılavuz görevi göreceği ifade edildi.
Yasal yaptırımı olan alanlara
odaklanılıyor
A
raştırmaya katılan şirketlerden sürdürülebilirlik
stratejisi olduğunu belirten %62’lik kısma daha
detaylı bakıldığında, %80’inin sürdürülebilirlik yaklaşımını
şirketin misyon ve vizyonunda ifade ettiği görülüyor.
Ayrıca söz konusu şirketlerde bu stratejilerden sorumlu
bir kişinin bulunduğu, bu stratejilerin doğru performans
göstergelerine bağlandığı ve iletişimin tüm organizasyona
doğru bir şekilde yapıldığı gözlemleniyor.
Buna rağmen şirket içi politikalarının birçoğu
sürdürülebilirliğin yasalarla kontrol edilen konuları üzerine
oluşturuluyor ve çevresel konular göz ardı ediliyor.
Bu durum, şirketlerin sürdürülebilirlik konusuna tüm
perspektiflerden hâkim olmadığını ortaya koyuyor.
28
Raporun sonuçları dikkat çekici
S
ürdürülebilirlik uygulamalarının küresel gelişimi ile
paralel olmakla beraber Türkiye pazarına uyarlanarak
oluşturulan ankette, benzer anketlere göre çok daha
fazla soru yer aldı. Bu şekilde Türk iş dünyasının
sürdürülebilirlik konusundaki bilgi ve deneyim seviyesinin
tam anlamıyla ortaya konulması amaçlandı.
Ankete katılan şirketlerin %95’i sürdürülebilirlik
konusunun iş yapış tarzlarıyla ilgili olduğunu belirtiyor.
Şirketler, sürdürülebilirlik alanında ekonomik ve sosyal
konularla daha çok ilgileniyor. Çevresel konular ise son
sıralarda yer alıyor.
Şirketlerin sürdürülebilirliği bir rekabet unsuru olarak
algılamaları, ilerleyen dönemlerde risk almayan
yapılarından sıyrılarak girişimci bir yaklaşım tarzı
sergileyeceklerini gösteriyor.
Ankete katılan şirketlerin %62’si sürdürülebilirlik
stratejilerinin olduğunu belirtiyor. Olmadığını belirten
şirketlerin en önemli nedenleri ise böyle bir stratejiye
ihtiyaçlarının olmaması, maliyet ve bilgi eksikliği olarak
sıralanıyor.
Rapor, yerel otoriteler ve düzenleyici kurumların
şirketlerin operasyonları üzerinde büyük etkileri
olduğunu, şirket çalışanları ve hissedarların ise şirketin
operasyonlarından en çok etkilenen paydaşlar olduklarını
kanıtlıyor. Ancak paydaşlar arasındaki iletişimin çift taraflı
olması gerekirken tek taraflı olduğu görülüyor.
Çalışanların şirket içi karar alma mekanizmalarında,
şirketlerin de yerel yönetim ve yasa düzenleyicilerin karar
alma mekanizmalarında etkin bir şekilde yer almaması,
Türk iş dünyasının önümüzdeki yıllarda geliştirmesi
gereken unsurlar arasında yer alıyor.
Türk iş dünyasının operasyonel süreçlerini
sürdürülebilirlik yaklaşımına göre yapılandırma
noktasında sorunlar yaşadığı görülüyor.
İşçi ve çalışan eğitimleri, atık ve kaynak yönetimi gibi
konular şirketlerin en düzenli veri topladığı alanları
oluşturuyor. İnsan hakları ve ayrımcılık gibi konularda
hiç veri toplanmıyor. Şirketler ekonomik ve sosyal
konularda genellikle kısa vadeli hedefler belirliyor.
Çevresel konularda ise bir hedef belirlemiyorlar.
Kendilerine ek maliyet oluşturan veya yasal bir
düzenleme sonucu uygulama zorunluluğu getiren
konuların şirketlerin en önemli çevresel sorunları
olduğu ortaya çıkıyor. İnşaat ve otomotiv sektörlerinin
yukarıda belirtilen iki konu dışında, sera gazı ve diğer
zararlı gaz salınımları konularına diğer sektörlere
göre daha fazla önem verdikleri görülüyor. Ayrıca
ankete katılan şirketlerin %21 ile %48 arasında
değişen oranlardaki kısmının, sera gazı salınımı, su
kaynaklarının kirlenmesi, atıklar gibi alanlarda ölçüm
yapmadığı; en çok ölçümü yapılan alanın %61 ile
enerji alanı olduğu belirtiliyor.
Şirketlerin çok büyük bir kısmının sürdürülebilirlik
raporu hazırlamadığı görülüyor. Her yıl rapor
yayınladığını belirten şirketlerin çoğunluğunu üretim
şirketleri oluşturuyor.
Şirketlerin büyük kısmı İMKB Sürdürülebilirlik
Endeksi’nde yer almayı düşünüyor. Şirketlerin böyle
bir endekse girme kararlarında etkili olan faktörlerin
ise maliyet ve rekabetçi avantaj olduğu görülüyor.
U
“Türkiye’nin Minikleri
İyi Taraftar”
KSS ları
ama
l
u
g
y
“Türkiye’nin Minikleri, İyi Taraftar” projesi
çerçevesinde verilecek eğitimlerle 2012 yılında
1000 çocuğa ulaşmayı ve hayatlarına farklı bir
renk katmayı amaçlayan Avea, sadece Türkiye
için değil, dünya futbolu için de iyi taraftarlığın
futbolun sürdürülebilirliği için çok önemli olduğu
inancında. Dünyanın birçok yerinde tribünlerdeki
istenmeyen davranışların; futbol kulüplerine,
ekonomik ve manevi anlamda zarar verdiğini
ve bu durumun ailelerin çocuklarını maça
götürmekten ya da çocuklarının takım formalarını
giymesinden kaçınmasına sebep olduğunu gören
şirket, sektörün maddi anlamda sürdürülebilirliği
için geleceğin büyüklerinin iyi taraflarlık
anlamında örnek modellerle karşılaşmaları
gerektiğini düşüncesiyle, yanına kamu
kurumlarını ve sivil toplum kuruluşlarını da alarak,
kısa vadede etkili çalışmalar yapmayı planladı
ve ilk etkinlik olarak da Üsküdar Belediyesi’nin
katkılarıyla Fenerbahçe - Eskişehir maçı 20 çocuk
ve ebeveynleri ile birlikte izlendi.
toplumun öncelikli ihtiyaçlarını baz alıyor
Avea, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının temelini,
topluma değer katan yenilikçi projeler uygulayarak,
Türkiye’nin geleceğine yatırım yapacak sosyal fırsatlar
yaratmak olarak ifade ediyor. Sosyal sorumluluk
önceliklerini ve projelerini de bu doğrultuda;
Türkiye’nin ve toplumun öncelikleri, ihtiyaçlarını
göz önüne alarak belirliyor ve tasarlıyor. Türkiye’nin
önceliklerini aynı zamanda kendi öncelikleri olarak
gören Avea, şirketlerin kurumsal birer vatandaş olarak
içinde yer aldıkları toplumun sosyal ihtiyaçlarına
karşılık vermek durumunda olduğuna inanıyor.
A
vea projelerinin uygulanabilir, katılımcı bir yaklaşımla
gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir ve ölçülebilir somut
sonuçlar üretebiliyor olması da şirket için en önemli
kriterler arasında. Bir diğer önemli kriter ise şirketin
üstlendiği projelerin fırsat eşitliği sunması.
‘‘Memleketim Anadolu İşim Teknoloji’’
“M
emleketim Anadolu, İşim Teknoloji Projesi” ile
mobil, çoklu ortam ve web tabanlı teknolojiler
üzerinde yenilikçi fikirlere sahip genç girişimcileri
desteklemeyi hedefleyen bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk
projesi.
Avea, geliştirdiği yenilikçi ve katma değer sağlayan
projelerle iyi eğitim almış gençlerin, yetkinliklerini
Anadolu’ya değer katacak şekilde kullanmalarına olanak
tanıyacak bir “girişimcilik platformu” kurmayı amaçladı.
Anadolu’ya kurulması planlanan Kuluçka Merkezi’nin,
Van’daki deprem sonrası pozitif bir ayrımcılık yaparak
Van’a kurma kararı alan şirket, çok yakın zamanda
açmayı planlıyor ve hali hazırda 150’nin üzerinde başvuru
almış durumda.
İyi projeleri olan gençlere belirli miktarda alım garantisi
de vererek kalkınmada dezavantajlı merkezlerde
sürdürülebilir, kalıcı teknoloji girişimciliği oluşturmayı
hedefleyen Avea, tersine bir beyin göçünü başlatmış
olacak.
30
A
The Best Business
Awards 2011 kapsamında
en iyi Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Ödülü,
“Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın
Yıldızları”
vea, “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları”
projesi ile, The Best Business Awards 2011
kapsamında “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Ödülü”nün sahibi oldu. Bu, Avea’nın Best Business
Awards’dan 2011 yılı içerisinde aldığı ikinci ödül oldu.
Avea, Türk futbolu ve futbolcusunun gelişmesi için 10
yıldır kesintisiz sponsorluk destek veriyor. Avea, dünyanın
en büyük yıldızlarını kadrosunda barındıran, futbola
her geçen gün yeni yetenekler kazandıran İspanyol
futbol devi Barcelona’nın 2013 sezonu sonuna kadar
Türkiye’deki resmi telekomünikasyon iş ortağı oldu. Bu
projenin akabinde, Türkiye genelinde yaşayan parlak
futbolcu adaylarını aramaya ve belirlemeye, gençlerin
beden ve ruh sağlığına katkıda bulunurken geleceğin
yıldız futbolcularının yetişmelerine destek olmaya yönelik
“Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları” projesini de
hayata geçirildi.
Bu çalışmalar sırasında altyapının önemini gören Avea
ekipleri, Türkiye’ye de kulüpler dışında neler yapılabilir
konusundaki çalışmaları, Barselona işbirliğiyle farklı bir
boyuta taşıdı. Proje, futbol özelinde gibi görünsede Avea
bunu, Türkiye’nin farklı coğrafyalarından gelen gençleri
sosyal ve kültürel anlamda kaynaştıran ve hedefleri olan
yeteneklere dünyanın kapılarını açan bir proje olarak
tanımlıyor.
Avea, Mayıs ayında imzaladıkları protokolle birlikte FCB
Avea Camp - “Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları”
projesi kapsamında Türkiye Okul Sporları Federasyonu
(TOSF) ve 4 büyük takımla protokol imzaladı. Proje
kapsamında GSGM-MEB-TFF tarafından “Yıldız Erkekler
Futbol Türkiye Birinciliği” adı altında ilköğretim çağındaki,
A
vea, “Türkiye’nin Minikleri, İyi Taraftar”
projesi ile futbola erişim imkanı sınırlı minik
taraftarların futbol karşılaşması izlemesine ve
iyi taraftarlık kriterlerine erişimi mümkün kılmayı
hedefledi ve Kasım 2011’de projeye start verdi.
13-14 yaşındaki çocuklar Antalya’da 26-30 Nisan tarihleri
arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin en iyi 96 futbol
okul takımının mücadele ettiği şampiyonada yarıştı. Bu
şampiyonada kendi yaş gruplarının en iyisi olan 1000’den
fazla futbolcu adayı arasında en iyi 24 genç seçildi.
24 genç İstanbul kampına geldi, bir haftalık eğitim ve
elemelerin ardından en iyi 18 gencin Barselona yolculuğu
başladı.
Hakkari, Diyarbakır, Kırklareli, Bursa, Trabzon, İstanbul
yurdun dört bir yanından, 18 genç ve hocalarla 09-13
Ağustos tarihinde Barcelona Nou Camp’ta eğitime gitti.
Tam bir Türkiye karması olan 18 genç hayatlarında
ilk kez yurtdışına çıkmanın evlerinden uzaklaşmanın
heyecanı yaşadı. Ardından da dünyaca ünlü futbolcuların
Messi’nin, Pigue’nın top koşturdukları sahada top
koşturmanın heyacanını yaşadılar. Dünyanın en iyi
takımının altyapı hocalarından eğitim aldılar, bu eğitim
onlara futbolun nasıl bir takım oyunu olduğunu gösterdi.
Eğitim dışındaki sosyal programlarla da farklı bir kültürü
anlama va tanıma fırsatı buldular.
“FEV - Özrümüzle Üretiyoruz”
F
iziksel Engelliler Vakfı ile birlikte “Özrümüzle
Üretiyoruz Projesi”nin 2005 yılından bu yana ana
sponsorluğunu yürüten Avea, engelli vatandaşların
istihdamı, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama
entegrasyonu konularında yenilikçi ve sürdürülebilir
projeler geliştirmek amacı ile bu işbirliğini başlattı.
Bu proje ile İŞKUR’a başvuruda bulunan engellilere
engel, eğitim ve vasıf durumlarına uygun iş ortamlarında
istihdam olanağı sunulurken kendi kendilerine yeter ve
ekonomik olarak bağımsız hale gelmeleri hedeflendi.
Proje, Engelli-Özel Sektör-Sivil Toplum Örgütü üçgeninde
tüm tarafları biraraya getirmesi bakımından önem taşıyor.
İşveren ne istiyor ne talep ediyor, engelli olmayan diğer
çalışanlarla engelli nasıl uyum sağlayacak, engelli nasıl
bir ortamda çalışmak istiyor, engelli işi başvurusunu
nasıl yapıyor gibi tüm süreçler bu projenin argümanlarını
oluşturuyor. Proje kapsamında FEV, projeye dahil
olan her engelliyi en uygun işyeri ile eşleştiriyor ve işe
yerleştirme sonrası iş ortamlarına uyum eğitimlerini
de sağlıyor. Hedeflenen bir diğer nokta da; işveren
ve işyerlerine verim alabilecekleri, üretimlerine katkı
sağlayabilecek ve diğer engelsiz işçilerle uyum içinde
çalışabilecek engelli istihdam katkısı sağlamaktı. 6 yıldan
bu yana İstanbul’da uygulanan proje kapsamında Türkiye
İş Kurumu’na iş başvurusunda bulunmuş engellilerden
6904’unu işverenle bir araya getirildi. 2 bin 865 engellinin
özel sektör kuruluşlarında istihdamı gerçekleştirildi.
Kasım 2011’de 1078 engelli işverenle buluşturularak,
321’ine işveren tarafından iş teklifinde bulunuldu ve
bunlardan 229’u sunulan teklifi kabul ederek istihdam
edildi.
31
U
TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık alanındaki İlkleri
KSS ları
ama
l
u
g
y
Türkiye’nin ilk karbon-nötr bankası
Karbon Saydamlık Projesi’ne katılan 11 firmadan birisi
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikasına sahip olan ilk Türk bankası
Yeşil enerji kullanıyoruz
UNEP FI’a üye tek Türk bankası
Birleşmiş Milletler “Global Compact”a üye ilk Türk Yatırım ve Kalkınma Bankası
Üç kez “Yılın Sürdürülebilir Bankası” ödülünü kazandı
Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk Türk bankası
çevre ve sürdürülebilirlik konusunda model oldu
Türkiye’nin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım
bankası TSKB’de (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası)
hedef, sürdürülebilir bankacılık ve çevre konusundaki
çalışmalarla model olmayı sürdürmek.
S
ürdürülebilirlik raporu yayınlayan ilk Türk bankası
olduklarını ifade eden Banka temsilcileri, “Çevre
ve sürdürülebilir bankacılık konularında Türkiye için bir
model olarak, bu konulardaki yoğun çalışmalarımızı
ve ilkleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz.
Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve çevre alanındaki
çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” ifadesini
kullandı.
Bankanın hedefleri, çalışmaları ve geleceğe bakışına
ilişkin olarak, dergimize TSKB yetkililerince yapılan
açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Sürdürülebilir bankacılık felsefemizin temelinde,
çevre ve sürdürülebilirlik politikalarını iş süreçlerine
başarıyla entegre eden ve doğrudan üst yönetim
tarafından desteklenen bir yönetim anlayışı bulunmakta.
Sürdürülebilirlik yaklaşımı, 2006 yılından itibaren
gündemimizde geniş yer tutmaya başladı. Aynı yıl, Çevre
Yönetim Ekibi kurduk ve bu alandaki yol haritamızı ve
stratejimizi oluşturduk. Bir banka olarak karbon ayak
izimizin boyutlarını belirledik. Çünkü karbon ayak izimizi
azaltabilmek için öncelikle düzenli olarak ölçümlemeye
başlamamız gerekiyordu.”
"Proje degerlendirmede çevresel
konuları da dikkate alıyoruz"
“B
ugün geldiğimiz noktada; Kredilendirme
faaliyetinden dolayı oluşan çevresel ve sosyal
riski ölçecek uluslararası duyarlılıkta bir risk modeli
oluşturduk. 2006 yılından beri incelediğimiz her projeye
bu modeli uyguluyoruz. Proje değerlendirme sırasında
sadece finansal verilere değil çevresel konuları da en
başta dikkate alıyoruz.
Faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel etkileri enerji kullanımı, kâğıt tüketimi ve en önemlisi CO2
32
emisyonunu - 2006 yılından beri ölçüyor ve sistematik
olarak azaltıyoruz. Azaltamadığımız karbondioksit
emisyonlarımızı 2008 yılından beri GOLD Standart
karbon kredisi ile siliyoruz. Enerji tüketimimizi sürekli
azaltıyoruz. Tüm çalışanlarımıza iklim değişikliğinin
önemi ve bu konuda günlük hayatta uygulayabileceğimiz
basit çözümler konusunda eğitiyoruz, farkındalık düzeyini
artırmaya çalışıyoruz.”
Öne çıkan kredi enstrümanları
“K
redilendirme faaliyetlerimizde de iklim
değişikliği ile mücadele eden kredi
enstrümanları ön plana çıkmaktadır. Dünya
Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa
Konseyi Kalkınma Bankası ve Alman Kalkınma
Bankası gibi uluslarüstü finans kuruluşlarından
sağladığımız yenilenebilir enerji, enerji verimliliği,
çevre ve KOBİ kredileri ile çevre ve enerji
yatırımlarını destekliyoruz. TSKB’nin finanse
ettiği yenilenebilir enerji projelerinin faaliyete
geçmesi ile Türkiye’nin sera gazı salınımı 6
milyon ton diğer bir deyişle yüzde 1 azalacaktır.
Bu konuda diğer büyük adım ise dünyada
bu konuda kabul gören ve öne çıkan tüm
inisiyatiflere üye olup, aynı bakış açısı ve
duyarlılıkta olduğumuz bu kurumlarla ortak
çalışmalar yapmak yönünde. UNEP FI, Carbon
Disclosure Projesi, Water Dislosure Projesi,
Global Compact ve Global Reparting Initiative
üyeyiz. Bu inisiyatiflerin hepsine birden üye olan
tek banka olmanın ayrıcalığını yaşıyoruz.”
Sosyal Sorumluluk Projeleri
“Ö
te yandan, sosyal sorumluluk projeleri de
TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık felsefesinin
yapıtaşlarından birisi. Sürdürülebilirlik önceliklerini; çevre
ve sürdürülebilir bankacılık, kurumsal yönetim ve uyum
ile sosyal sorumluluk ana eksenlerinde belirleyen ve
uygulamaya koyan TSKB olarak; örnek ve öncü banka
rolümüzü yeni çalışmalarla pekiştirmeyi, aynı zamanda
iyileştirme sağlamayı öngördüğümüz alanlarda da hızlı bir
ilerleme kaydetmeyi amaçlıyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında, kurumsal
yetkinliklerimizi ve iletişim ağlarımızı kullanarak,
Türkiye’de bugüne kadar hayata geçirilmiş bulunan ve
konusu “çevre” olan en kapsamlı sosyal sorumluluk
projelerinden birine imza attık. 2007 yılından bu yana
devam eden “Önceliğimiz Çevre” projemiz ile Türkiye’de
çevre bilincini artırmaya yönelik platformlar oluşturmayı
hedefleyen kapsamlı ve uzun soluklu bir sosyal
sorumluluk projesi. ‘Önceliğimiz Çevre’ projesini çeşitli
etkinlikler ve sponsorluklarla geliştirerek bu kapsamda
çevresel platformlarda yoğun olarak yer alıyoruz.
Önceliğimiz çevre projemiz kapsamında, çevre için
hala yapabileceğimiz çok şey var düşüncesi ile hayata
geçirdiğimiz web sitelerimiz aracılığıyla çevreye yönelik
toplumsal duyarlılığı artırmaya çalışıyoruz.
"Çevreye dair tüm sorular burada"
T
SKB çevreye dair tüm sorulara yanıt bulunabilmesi
amacıyla, Türkiye’nin en kapsamlı çevre portalı
www.cevreciyiz.com’u oluşturdu. Siteden, çevre ile
ilgili fotoğraf sergileri izlenebiliyor ve çevreci başarı
hikayelerine yer veriliyor.
‘Fark etmek için günde bir dakika yeter!’ sloganı ile
yayın hayatına başlayan www.cevreciyiz.tv, bağımsız
yönetmenlerin çevre temalı filmlerinden Sivil Toplum
Kuruluşları’nın filmlerine kadar farklı alanlardaki
prodüksiyonlarla yayın hayatına devam ediyor.”
Sürdürülebilirlik raporunda ilk
T
SKB, “daha yaşanabilir bir dünyanın ancak çevre
ve iklim değişikliği konusunda atılacak sorumlu
adımlarla mümkün olduğu inancıyla 2009 yılında, bir ilke
imza atarak Türk Bankacılık Sektöründe Sürdürülebilirlik
Raporu yayınlayan ilk kurum oldu. Rapor, aynı zamanda
dünya çapında kabul görmüş ve standart hale getirilmiş
tek sürdürülebilirlik raporu çerçevesi olan GRI (Global
Reporting Initiative - Küresel Raporlama Girişimi) onaylı
ilk rapor olma özelliği ile ön plana çıkıyor. TSKB, Aralık
2011’de de Sürdürülebilirlik Raporu’nun ikincisini çıtayı bir
kademe daha yükselterek yayınladı.
Türkiye’nin ”Çevreci Bankası” olma misyonunu ile
çıktığı yola 2008 yılında itibaren IFC ve Financial Times
tarafından verilen ödüllerle “Sürdürülebilir Banka” olmaya
devam ediyor.
ETKİNLİKLER
Skoll Vakfı Ödülleri
Skoll Vakfı, her yıl sosyal girişimcilik için Skoll Ödüllerini
dünyanın en önemli sorunlarına odaklanan sosyal
girişimcileri seçerek veriyor.
S
koll Ödülü, kuruluşa üç yıllık süre içinde verilen maddi
bir destek ve her bahar Skoll Dünya Forumunda
sosyal girişimciye verilen maddi olmayan bir ödülü
içeriyor. 2013 Skoll Ödülleri için, 1 Mart 2012 tarihine
kadar başvuru yapılabiliyor.
2013 Skoll Ödülleri seçim süreci
zaman çizelgesi
Başvurunun durumuyla ilgili bilgilendirilme:
Temmuz 2012
Seçilen kuruluşlardan finalistin belirlenmesi:
Temmuz - Ekim 2012
Skoll Ödülü kazananların açıklanması:
Kasım 2012
Ödül alanların Skoll Dünya Forumunda kutlanması:
Mart 2013
33
KSS ri
e
leşil
y
ö
S
Tesco Kipa Kurumsal İlişkiler Direktörü
Ellen Gladders
Şirketinizin KSS vizyonundan bahseder misiniz?
Tesco Kipa olarak kurulduğumuz ilk günden bu yana
topluma karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Yalnızca
Türkiye’de değil, bulunduğumuz tüm ülkelerde ulusal
ve yerel ağlarla birlikte çalışmaya özen gösteriyor; sivil
toplum ile yakın ilişkiler kuruyoruz. Çevre, eğitim ve
toplum konularına özellikle eğiliyoruz. Bunlar arasında,
müşterilerimize daha çevre dostu ürünler kadar,
çevre dostu alışkanlıklar sunan “Çevre Dostu Yaşam”
programımız ya da okulların fiş toplayarak bilgisayardan
temizlik ürünlerine acil ihtiyaçlarını karşılamalarına
yardımcı olan “Kipa ile Okullara Destek” projelerimiz var.
Tesco’nun “Birlikte fark yaratabiliriz” felsefesi içinde, Türk
Kızılayı ile uzun soluklu bir işbirliği yaptık ve bir madalya
ile ödüllendirildik. Ayrıca, Türkiye genelinde 7.000 saat
gönüllü çalışma yapacak Kipa çalışanlarından oluşan
Kipa Toplum Elçileri ve Aile Kulüpleri aracılığıyla müşteri
ve çalışanlarımızla birlikte küçük de olsa fark yaratmayı
hedefleyen pek çok adım atıyoruz.
Projelerinizi kurgularken öncelikleriniz neler oluyor?
Çevre ve eğitim konularına önem veriyoruz ve
içinde bulunduğumuz toplumdan gelen ihtiyaçları da
dikkatle dinliyoruz. Ancak, karşımıza çıkan pek çok
proje arasında seçim yaparken en önem verdiğimiz
kriterlerden biri, sürdürülebilirlik. Bir projeyi “başarılı”
olarak tanımlayabilmek ancak ve ancak zamana
dayanıklı olması ve hedeflediği sorunla ilgili olarak
sürdürülebilir bir fark yaratmasına bağlı. Projelerimizi
oluştururken müşterilerimizi ve çalışanlarımızı dinleyerek
karar vermemiz sürdürülebilirlik konusunda önümüzü
açıyor. Örneğin, küresel ısınmayla mücadeleye
yönelik çalışmalarımızı planlarken Kipa müşteri
araştırmalarından da faydalandık. Bu araştırmalarda
müşterilerimizin de, aynı bizim gibi kendilerini iklim
değişikliği konusunda sorumlu hissettiklerini ancak bu
konuda neler yapabileceklerine ilişkin bilgilenme ihtiyacı
içinde olduklarını gördük. İşte bu araştırma sonucundan
hareketle küresel ısınma karşıtı çalışmalarımızı belirledik.
Örneğin, Van depreminde, sadece Tesco Kipa olarak
25,000 pound nakti yardım ve depremzedelere kışlık
kıyafet yollamakla kalmadık; mağazalarımızda kurulan
Kızılay standları vasıtasıyla müşterilerimizin de gerekli
malzemeyi alarak bölgeye göndermelerini ya da nakti
yardımda bulunmalarını sağladık.
Tesco 2011’de neler yaptı?
En başta söylediğim gibi, 2011 yılında da küresel
ısınma karşıtı projelerin yanı sıra, müşterilerimizden
ve çalışanlarımızdan gelen sosyal sorumluluk ve
hayırseverlik taleplerini karşılamayı hedefleyen
çalışmalarımız sürdü. 2006’da Tesco Kipa olarak
mağazalarımız ve dağıtım merkezlerimizde metrekareye
düşen karbon salınımını 2020 yılında %50 azaltma sözü
vermiş, 2050 yılına kadar sıfır karbon salgılayan bir
firma olmayı hedeflediğimizi açıklamıştık. Bu sözümüz
doğrultusunda; 24 adet çevre dostu mağazamızı hizmete
soktuk. Kuşadası, Mersin, Marmaris, Salihli, Derince,
Yalova, Edirne, Çorlu, Lüleburgaz, Kırklareli, Keşan,
Silivri, Balıkesir, Ayvalık, Turgutlu, Polatlı, Torbalı, Muğla,
Fethiye, Çerkeköy, Edremit, Adapazarı, Isparta ve
Çiğli’deki mağazalarımızda doğal enerji kaynaklarının
kullanımına ağırlık veriyoruz.
Marmaris ve Kuşadası mağazalarımızda her biri 30
kw kapasiteye sahip olan güneş (fotovoltaik) enerjisi
panellerini ve birçok mağazamızda elektrik enerjisinden
tasarruf etmemizi sağlayan gün ışığı sistemlerini
kullanıma soktuk. Bu sistemlerimizi yeni açacağımız
mağazalarda da kullanmaya devam edeceğiz.
Çiğli mağazamızda elektrik ihtiyacımızın %80’ini
doğalgazdan karşılıyoruz. Ayrıca, bu tesis ile elde
ettiğimiz ısıyı yazın soğutma ve kışın ısıtma amaçlı da
kullanıyoruz.
Tüm mağazalarımızdaki muslukları su kullanımını
azaltmak için fotoselli musluklarla yeniledik.
Sadece bizim “çevre dostu” olmamızın ötesinde,
müşterilerimizin de çevre dostu bir yaşam sürmelerine
katkıda bulunmak istiyoruz. Bu çerçevede, Çevre Dostu
Yaşam projemizle, mağazalarımızda çevre dostu ürünlere
özenle yer veriyor; Çevre Dostu Yaşam websitemiz
aracılığıyla da müşterilerimizin günlük hayatlarında
ufak alışkanlıklarla çevreye katkıda bulunmalarına yol
gösteriyoruz.
“Kipa ile Okullara Destek” kampanyası ile, İzmir ve
Derince’deki okullarda büyük bir fark yaratacağımıza
inanıyoruz. Daha önce Amerika’da da başarıyla
uygulanan bu projemizle, kaydolan 150 okul, Kipa
mağazalarında toplanan fişler sayesinde, temizlik
malzemesinden bilgisayara, demirbaş eşyadan okul
üniformalarına pek çok acil ihtiyacını karşılayacak.
Yarının İzleri
Çocuklarımıza Temiz Bir Dünya
“Yarının İzleri” geleceğimize bırakmayı hedeflediğimiz temiz bir dünya için attığımız güçlü bir adım.
TOÇEV, Kipa, Unilever ve M.E.B’in işbirliğiyle hayata geçirilen Yarının İzleri projesinde hedef ilkokul
2. ve 3. sınıftaki çocuklarda Küresel ısınma konusunda bilinç yaratmaktır. 2009’dan bugüne değin,
19 ilden 36.656 çocuğa küresel ısınma konusunda eğlenceli bir şekilde eğitim verdik.
B
u projede en önem verdiğimiz aracımız, interaktif tiyatro oyunumuz. Bu oyunun çocukları da işin içine
katarak sergilenmesi, onlara verdiğimiz bilgi ve mesajların akılda kalıcılığını artırıyor. Çocukların
olduğu kadar yetişkinlerin de oldukça ilgisini çeken oyunumuzun yöntmenliğini usta tiyatrocu, TOÇEV
Yönetim Kurulu Üyesi ve TOÇEV Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Yönetmeni Hakan Bilgin üstleniyor.
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde sergilediğimiz oyunumuzun adı “Dünya Kurtarıcıları”. Oyun ilerleyen
dakikalarda öyle eğlenceli bir hal alıyor ki; çocukların yüzündeki heyecan ve mutluluk görülmeye değer
oluyor. Bu denli önemli ve hassas bir konuda farkında olmadan, hiç sıkılmadan çok önemli şeyler
öğreniyorlar. Aslında amacımız her geçen gün ilerleyen teknolojinin dezavantajlarının en aza indirmek.
Bunun için de en doğru yol “ağaç yaşken eğilir” sözünden yola çıkarak çocuklarımıza en doğru eğitimleri
vermek.
Projelerin sonuçları neler oldu?
2020 yılına kadar karbon emisyonunu %50 düşürmek
olan hedefimizin ilk beş yıllık sürecinde yarısından
fazlasını tamamladık. Mart 2011 itibariyle sıfır karbon
şirket olma hedefimizin ise %26’sına ulaştık. Bu başarının
doğaya 334.204 ağaç dikmek ile eşdeğer olduğunu
bilmek tüm Tesco Kipa çalışanlarının motivasyonunu
artırıyor.
KSS çalışmalarının şirkete etkisi ne şekilde oldu?
Karbon emisyonunu azalttığımız projelerimiz sayesinde
mağazalarımızdaki enerji sarfiyatını azaltmakla kalmadık,
gezegenimize karşı da önemli bir sorumluluğumuzu
yerine getirme yönünde adım attık. Ayrıca, kurumsal
sorumluluk projeleri aracılığıyla bir araya gelen ve küçük
de olsa ‘birlikte fark yaratma’yı deneyimleyen Tesco
Kipa çalışanlarının ekip çalışması yapmanın keyfini
yaşadıklarını gözlemliyoruz. Müşterilerimizden de çok
olumlu tepkiler alıyoruz.
Faaliyet gösterdiğiniz sektörün KSS’ye ilgisi hakkında neler
söylersiniz?
Hepimizin çok iyi bildiği gibi perakende son derece
dinamik ve teknolojiye en çabuk ayak uyduran
sektörlerden biri. Artık hemen her perakende zinciri
en taze, en iyi ve en fiyat avantajlı ürünü müşterisine
sunmak için çok çalışıyor. Bu rekabet ortamında fark
yaratmak için çok daha farklı şeylerle öne çıkmak
gerekiyor. Günümüzde artık müşterilerimiz de sorumlu
firmaları tercih ediyorlar. Kurumsal sosyal sorumluluk
alanında perakende sektörümüzü bu alanda da son
derece dinamik ve öncü buluyoruz. Bir doğal afet olan
ve hepimizi büyük üzüntüye boğan Van depreminde
sektörümüz çok hızlı ve yapıcı davrandı.
Tesco KSS’de nasıl ilerlemeyi planlıyor?
2050 yılında sıfır karbon emisyonuna sahip bir şirket olma
hedefimiz doğrultusunda çalışmayı sürdüreceğiz. Buna
ek olarak, müşterilerimizi ve çalışanlarımızı dinlemeye,
onların bizden istedikleri doğrultuda bulunduğumuz her
yere katkıda bulunmaya devam edeceğiz.
Kipa’nın “her küçük şey değer katar” felsefesine
inanıyor ve tüm operasyonlarımıza uyguluyoruz. Her
durumda gerek müşterilerimizle gerekse çalışanlarımızla
birlikte fark yaratmak için çok çalışıyoruz. Bu felsefe
doğrultusunda tüm çalışmalarımızı geliştirerek sürdürmek
istiyoruz.
ETKİNLİKLER
The European Diversity & Inclusion Congress
1 - 2 Mart 2012 Viyana, Avusturya
Guardian Sustainable Business Awards
2 Mart 2012 Londra, İngiltere
Organizasyon
The Guardian
Partnering for Global Impact
9 - 10 Mart 2012 Lugano, İsviçre
Organizasyon
EBD Group
Business in the Community’s Responsible Business Convention 2012
14 - 15 Mart 2012 Londra, İngiltere - Business Design Centre
Organizasyon
BITC
How to Manage Social and Environmental Risk for Oil, Gas and Mining
21 - 22 Mart 2012 Londra, İngiltere
Organizasyon
Ethical Corporation
Investing in a Sustainable Future
29 Mart 2012 New York, ABD - Hudson Theatre
Organizasyon
Financial Times
36
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
şında
a
b
iş
ı
r
a
l
ız
k
n
’i
l
e
k
n
He
Türk Henkel “Henkel’in Kızları İşbaşında” projesi ile üç
yıldır kızlara kendi geleceklerini kurma şansı sundu.
T
ürk Henkel, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
ile birlikte 2009 yılından bu yana “Henkel’in Kızları
İşbaşında” isimli sosyal sorumluluk projesini yürütüyor.
Projede, geleceğini kendi elleri ile kurmak isteyen
kız öğrencilere destek sağlanıyor, ilkokuldan sonra
öğrenimine devam edememiş kız öğrencilere eğitim
bursu ve mentorluk desteği veriliyor. Henkel çalışanları,
genç kızların “mentorluğunu” üstlenip iletişim halinde
kalarak gençlere manevi destek veriyor ve gönüllü
koçluklarını üstleniyor. Burs verilen öğrenciler meslek
liselerinin saç bakımı ve güzellik hizmetleri bölümlerinde
okuyorlar.
Henkel’in Kızları İşbaşında projesi, kuruluşun faaliyet
gösterdiği tüm ülkelerde ve Türkiye’de yürüttüğü “Henkel
Smile” programı çerçevesinde hayata geçiriliyor. Henkel
Smile Henkel’in, uluslararası kurumsal vatandaşlık
kimliğiyle gerçekleştirdiği sosyal taahhütlerinin bir araya
getirildiği bir program. Henkel program çerçevesinde
çalışanlarının ve emeklilerinin dahil olduğu sosyal
sorumluluk projelerine finansal yardım, ürün yardımı ve
çalışanlarının projelerine gerekli zamanı ayırabilmesi için
ücretli izin vererek destek oluyor.
Henkel’in Kızları İşbaşında projesinin üçüncü yılında
destek sağlanan 60 kız öğrenci bu yıl eğitimlerini
tamamlayarak okullarından mezun olacaklar. Türk
Henkel, kız öğrencilere, önlerinde parlak bir gelecek
kurmak için ihtiyaç duydukları desteği hem maddi, hem
manevi olarak sunmaya devam ediyor.
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Mak
ale
Yalıtımla,
cari açıgın 7 milyar dolarlık kısmı kapatılabilir
Fotoğrafçı Bennu Gerede ve Blue’Safe Mavi Kale ortaklığında hazırlanan “Yalıtımın Mavi Yüzü” projesi tanıtıldı.
Projede Bennu Gerede tarafından çekilen ve yalıtım ürünlerine basılan fotoğrafların tamamı ilk kez sergilenirken
şirket yöneticileri yalıtım sektörü hakkında çarpıcı bilgiler verdi.
Y
apı sektörüne, Mardav, Kalekim ve Dow Chemical
tarafından kazandırılan Blue’ Safe Mavi Kale, ısı
yalıtımı ile sağlanacak enerji tasarrufuna dikkat çekmek
ve yalıtım yaptırılma oranlarını yükselterek hem çevreye
hem ekonomiye katkı sağlanabileceğine işaret etmek için
‘Yalıtımın Mavi Yüzü’ projesini hayata geçirdi.
Projenin tanıtımında, Türkiye’de toplamda
kullanılan enerjinin üçte birinin yapılarda kullanıldığı
düşünüldüğünde en büyük tasarruf kalemlerinden birinin
yalıtım olduğuna dikkat çekildi.
Kalekim Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Altuğ
Akbaş, binaların artık yeşil binalara, hatta pasif evlere
dönüştürülmesi gerektiğini, elde edilecek tasarruf ile
cari açığın kapanabileceğini, nükleer santral yapılma
gerekliliğinin ortadan kalkacağını söyledi. Akbaş, ayrıca,
ısı yalıtım ile elde edilecek yüzde 50 tasarrufunun, ülke
ekonomisine bu şekilde yansırken, hane ekonomisine
doğalgaz ve elektrik faturalarının yüzde 50 azalması
şeklinde yansıyacağını, bunun da yalıtım için harcanan
masrafın 3 yıl içinde amorti edilip, sonrasında ömür boyu
kar edileceği anlamına geldiğini belirtti.
Mardav Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Alper Doğruer ise, “Yalıtım ile her yıl 6.75
milyar dolar enerji tasarrufu yapılarak cari işlemler
açığının kapatılmasına büyük katkı sağlanabilir. 2010
yılı rakamlarına göre dış ticaret açığımız 71.6 milyar
dolar. Enerji ihtiyacımızın yüzde 75’ini de 34 milyar dolar
vererek ithal ediyoruz. Bu rakamın 6.75 milyar dolarlık
kısmını yalıtımla tasarruf etmek mümkün” dedi.
Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulup enerjiyi ithal
eden değil, ihraç eden bir ülkeye dönüşmesi gerektiğini
de sözlerine ekleyen Doğruer, tüketicilerin mevcut
binalara daha kolay yalıtım yaptırılabilmesi için yalıtım
ürünlerindeki KDV oranının azaltılması ve devlet destekli,
düşük faizli kredilerin sağlanması gerektiğinin de altını
çizdi.
Bennu Gerede:
‘‘Yalıtım hayatımızın her yerinde’’
P
rojede yer alan fotoğrafçı Bennu Gerede, vizörün
arkasındaki kişi olarak yalıtımı anlattı ve yalıtım
malzemelerini kullanarak birçok farklı senaryoda
fotoğraflar çekti.
Kendisine proje teklif edildiğinde çok heyecanlandığını
belirten Bennu Gerede, enerji tasarrufu konusunda
bilinçli davranmaya çalıştığını ve çocuklarına da bunu
aşıladığını belirtti. Oluşturduğu fotoğraf konseptleri için;
“Çekerken yalıtım malzemeleri kullandım ve yalıtımın
hayatın her yerinde olduğunu düşünerek tüm bu
senaryoları hazırladım. Hepsi hayatın bir anını ve bir
şekilde yalıtımı anlatıyor. Yalıtım, yağmurun altında birini
yağmurdan koruyan şemsiye de olabilir, güneşlenirken
uzandığımız şezlong da… Amacımız dikkat çekmekti.
Umarım başarırız” dedi.
Mum ışıgı ile ısınabilen Pasif Ev
A
vrupa Birliği ülkelerinin artık yüzde 95’lere varan
oranda düşük enerji ile sıfır emisyon salınımını
yakalayan “Pasif Ev”lere geçtiğini belirten yöneticiler,
dünyada hızla gelişen bu trende yetişebilmek için ilk
adımı attıklarını ve ilk örneğini de İzmir’de inşa ettiklerini
belirtti. 180 m²’lik bu evde, evin yapı maliyetinin yüzde 5’i
kadarı ile ısı yalıtımı yapıldı. Bu şekilde evdeki tasarruf
oranı yüzde 90’lara kadar yükseldi. Alper Doğruer, bu
evin bir mum ışığı enerjisi ile ısınabildiğinin altını çizdi.
Dr. Yılmaz Argüden
Kurumsal Vatandaşlık ve Küresel İlkeler Sözleşmesi
Dünya tarihinde ilk kez, dünya nüfusunun
çoğunluğu demokrasi ile yönetilen ülkelerde ve
pazar ekonomisine dayalı ekonomik bir sistem
içinde yaşıyor. Ekonomik, teknolojik ve politik
gelişmeler dünyada herkesin birbirine olan ile
bağımlılığını artırıyor. Refah düzeyinin geliştirilmesi
ve sürdürülebilir kılınması için bireylere olduğu kadar
kurumlara da önemli sorumluluklar düşüyor. Küresel
piyasalarda faaliyet gösteren şirketlerden kurumsal
vatandaşlığın haklarıyla birlikte küresel sorumlulukları
da olduğunu anlamaları bekleniyor. İş dünyasında
önemli kaynaklara hükmeden yöneticilerde de “devlet
adamlığı” nitelikleri aranıyor.
E
"
lbette, şirketlerden
en öncelikli olarak
beklenenler, kaliteli ürün
üretmeleri, kâr elde
etmeleri ve kanunlara
uymaları. Ancak,
küreselleşme ile şirketlerin
boyutları ve etki alanları
genişledikçe, toplumun
şirketlerden beklentileri
de çeşitleniyor ve artıyor.
Kendilerine sadece kar
etme sorumluluğu değil,
aynı zamanda kamu
sektörü, diğer özel sektör
ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde refah
artışının yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir kılınması
konusunda duyarlı yaklaşımlar geliştirme sorumluluğu da
yükleniyor.
İkinci önemli boyut çalışanlarla ilişki konusu oluyor. Bu
ilişkide kaıtılımcı bir anlayışın sergilenmesi, performans
ölçütü haricinde herhangi bir nedenle ayırımcılık
yapılmaması, farklılıkların zenginlik olarak algılanması ve
bu anlayışın taşeron olarak çalışanlara da uygulanması
önem taşıyor. Ayrıca, insan kaynakları sistemlerinin
kişisel gelişimi desteklemesi, çalışma ortamının güvenli
ve sağlıklı olması, çalışanların şirketten ayrılmaları veya
emekli olmaları durumunda
tutarlı bir politika
uygulanması da önem
taşıyor.
“Kurumsal vatandaşlık”
kavramını yaşayan
şirketler arasında yer
almak gerekiyor.
Şirketlerden ne bekleniyor?
T
iş süreçlerinin çevre etkilerinin incelenerek raporlanması
ve bu konudaki incelemenin üretilen ürünlerin sadece
şirketten çıkışına kadar olan süreyi değil, aynı zamanda
ürün yaşamı boyunca ortaya çıkabilecek çevresel etkileri
de içermesi önem taşıyor.
oplumun şirketlerden beklentileri farklı boyutlarda ele
alınıyor. Birincil olarak küresel ısınma konusundaki
duyarlılıklar arttıkça şirketlerin çevre sorumlulukları
konusundaki beklentiler de artıyor. Bu konudaki yönetim
anlayışının çevreyi gelecek nesillerden ödünç aldığımız
şeklinde belirlenmesi, bu konuda çalışanların eğitilmesi,
Üçüncü boyut, şirketin
yönetişim sistemini ve
değerlerini içeriyor.
Kurumun, özellikle
halka açık şirketler için
zorunluluk haline gelmekte
olan, kurumsal yönetim
ilkelerine uyumu, etik
ilkelere uyum konusundaki
kararlılığı ve bu anlayışın
kurum kültürünün bir parçası olarak yaşatılması önem
taşıyor. Bu amaçla düzenli olarak öz değerlendirme
yapılıyor olması önemli bir gösterge sayılıyor. Benzer
şekilde, bu anlayışın paydaş ilişkilerine ve rakiplerle
ilişkilere yansıtılması ve sosyal konulardaki girişimler
için sağlanan girdilerin ve bunun sonucunda elde edilen
çıktıların kamuoyuna açıklanması da önem verilen
gösterge oluyor.
Dördüncü boyut tedarikçileri içeriyor. Tedarikçi seçimi
kriterleri içerisinde bu yönetim anlayışına sahip olunması
ve özellikle çocuk veya esir çalıştırılması gibi politikaların
özenle takip edilmesi önem taşıyor. Tedarikçilerin gelişimi
39
Etkin bir “kurumsal vatandaşlık” bilincine sahip şirketlerin
en üst düzey yönetiminin bu konuda liderlik göstermesi,
kendisi için bu kavramı ve sosyal paydaşlarını net olarak
tanımlaması, bu konudaki faaliyetlerini sonuç odaklı
olarak yürütmesi ve yapılanlar hakkında şeffafça hesap
vermesi bekleniyor.
Şirket liderlerinden, bu kavramın şirket için niçin faydalı
olduğunu ve şirketin bu konudaki faaliyetlerini genel
kurullarda, yatırımcılarla görüşmelerde, yıllık raporlarda,
kurum içi ve dışı çeşitli platformlarda dile getirmeleri
bekleniyor. Ayrıca, zamanlarının bir kısmını, dünyanın
daha iyi yaşanılır bir yer haline gelmesi için, sivil toplum
örgütlerinde ve çeşitli platformlarda gönüllü katkılar
yaparak kullanmaları bekleniyor.
Kurumsal vatandaşlık kavramı ve sosyal paydaşlar her
şirket için daha detaylı olarak tanımlanmalıdır. Bir ilaç
firmasının toplum için yapabilecekleri ile bir çimento veya
petrol şirketinin yapabilecekleri arasında çok farklar var.
Dolayısıyla hedef kitlelerin
ve atılabilecek adımların
net olarak tanımlanması
çalışmaların başarı
derecesini takip edebilmek
açısından önem taşımaktadır.
konusunda duyarlı olunması da önemli kriterler
arasında yer alıyor.
Beşinci boyut müşterilerle ilişkileri içeriyor. Şirketin
ürün ve hizmetlerinin müşteriler için oluşturabileceği
her türlü risk konusunda müşterilerin bilgilendirilmesi
ve bu riskleri en aza indirecek yaklaşımların
benimsenmesi önem taşıyor. Müşterilerin yanlış veya
eksik bilgi sunularak aldatılmaması vazgeçilmezi bir
kriter olarak belirleniyor. Şirketlerin müşteri bilgilerinin
gizliliğini korumaları ve amaç dışında kullanımlarının
engellenmesi bekleniyor.
Altıncı boyut toplumla ilişkileri içeriyor. Bu boyutta
şirketin yakın çevresine yapmış olduğu etkilerin
analizinin yapılması ve yöredeki çeşitli kurumlarla
ilişkilerde seffaflığın ve karşılıklı yarar anlayışının
temel alınması önem taşıyor. Bunun yanısıra,
şirketin çevrenin gelişimine yaptığı maddi ve manevi
katkıların da ölçülmesi ve değerlendirilmesi önemli bir
gösterge olarak kabul ediliyor.
finans kaynaklarına erişimlerinin kısıtlanması veya
kendilerine karşı siyasi baskı uygulanmasına kadar
varan yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu
nedenle, şirket yönetimleri sadece ürün geliştirme,
üretimi ve pazarlaması gibi konularla değil, aynı
zamanda bu toplumsal beklentileri de kapsayacak
konularla yakından ilgilenmek durumunda kalıyorlar.
Uluslararası camianın saygın bir üyesi olabilmek için
bu beklentileri karşılayan, “kurumsal vatandaşlık”
kavramını yaşayan şirketler arasında yer almak
gerekiyor.
Kurumsal vatandaşlık üç ana tema ile tanımlanıyor;
• Her şeyden önce şirketlerin ticari faaliyetlerini
yürütürken kanuna, ahlak standartlarına, insan
haklarına tam anlamıyla uyumlu davranmaları
ve faaliyetlerinin dünyanın her yerinde çevreye
verebileceği zararı en aza indirgemek durumunda
olduklarını kabul etmeleri ve buna uygun
davranmaları.
Yedinci boyut, devlet kuruluşlarıyla ilişkileri içeriyor.
Bu anlamda rüşvetin önlenmesi, politik partilere
yapılan bağışlar için sınırların belirlenmesi ve bu
konudaki bilgilerin şeffafça paylaşılması da önem
taşıyor.
• Şirket faaliyetlerinin sadece şirketin içini değil,
aynı zamanda piyasayı, tedarik piyasalarını, içinde
yaşanılan yöreyi, sivil toplum örgütlerini ve kamu
sektörünü de etkilediğinin ve tüm bu sosyal paydaşlar
ile işbirliği içinde çalışma gereğinin bilincinde
olmaları.
Bu konulardaki beklentileri karşılamayan şirketler
ürünlerinin boykot edilmesi, kendilerine karşı
kampanyaların geliştirilmesi, nitelikli elemanlara ve
• Bu sorumluluğun en başta şirket Yönetim
Kurulları, Yönetim Kurulu Başkanları ve Genel
Müdürlerinin olduğunun kabul edilmesi.
"
yapılması ve performansın açıkça paylaşılması şirketlerin
toplumsal saygınlığını artırıyor. Bu nedenle, özellikle dış
iletişimde kullanılacak kriterler ve hedefler konusunda
başta mütevazi ve gerçekçi bir yaklaşım sergilenmesi,
ancak zaman içinde daha zorlayıcı hedeflere yönelinmesi
toplumsal güvenin artmasına yardımcı oluyor. Dikkat
edilmesi gerek bir konu da, duyurulan hedeflere
ulaşmada güçlükler yaşandığı durumlarda bile şeffaflıktan
ödün verilmemesi oluyor.
Kurumsal vatandaşlık konusunu ciddiye alan şirketler
önemli kazanımlar sağlıyorlar. Yapılan çalışmalar
sunucunda belirlenen faydalar şu şekilde sıralanabilir:
• Bu şirketlerin marka değerleri ve dolayısıyla piyasa
değerleri artıyor
• Daha nitelikli personeli cezbetme, motive etme ve
tutma imkanı doğuyor
• Kurumsal öğrenme ve yaratıcılık potansiyeli artıyor
• Özellikle bu konularda hassas yatırımcılara ulaşma
imkanı oluştuğundan, gerek hisse değerleri artıyor,
gerekse borçlanma
maliyetleri düşüyor
• Yeni pazarlara
girmekte ve müşteri
sadakati sağlamada
önemli avantajlar elde
ediliyor
• Verimlilik ve kalite
artışları yaşanıyor
• Risk yönetimi daha
etkin hale geliyor
• Kamuoyunun ve kural
koyucuların şirketin
görüşlerine önem
vermesi sağlanıyor
Şirketlerin,
saygın birer yurttaş
olabilmeleri için, faaliyetleri
hakkında şeffaflıkla
hesap verme alışkanlığını
kazanmaları gerekiyor.
Şirketler sadece işlerini değil,
toplumsal sorumluluklarını
da ciddi bir planlama ve
uygulama ile gerçekleştirmeli.
‘‘Ölçülmeyen performans
iyileştirilemez” ilkesi
doğrultusunda, toplumsal
sorumlulular ile ilgili
performans kriterleri de tespit
edilmeli ve düzenli olarak izlenmelidir.
Gönüllü kuruluşlarla yapılan işbirliklerinin başarılı
olabilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı konular var.
Öncelikle işbirliğinin hangi toplumsal soruna, nasıl bir
katkı için gerçekleştirildiği konusunda kurumlar arasında
fikir birliğinin sağlanması gerekir. Sonrasında hedefler
ve bu hedefe ulaşma yolunda nasıl bir ölçümleme
yapılacağı konusu da planlanmalı ve işbirliği ile ilgili
iletişim planlaması yapılarak hedef kitlenin her iki
kurumun ilgilileri ve işbirliği içinde olduğu tüm kesimler
olduğu unutulmamalıdır. Son olarak, işbirliğinin topluma
katkıdaki etkinliğinin takip edilmesi ve sürekli iyileştirme
çalışmalarına açık olması sağlanmalıdır. Hedeflenen
sonuçlara ulaşabilmek için yaratıcı çözümlere fırsat
tanınmalı ve bu konuda öncü faaliyetlerde bulunan
geleceğin liderlerinin yetiştirilmesi ve teşvik edilmesi
sağlanmalıdır.
Şirketlerin, saygın birer yurttaş olabilmeleri için,
faaliyetleri hakkında şeffaflıkla hesap verme alışkanlığını
kazanmaları gerekiyor. Bunun için öncelikle, hangi
faaliyetlerin nasıl ölçümleneceği konusunda karar verme
gereği var. Daha sonra düzenli olarak bu ölçümlerin
Küresel İlkeler Sözleşmesi
(Global Compact)
K
üresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından
ilk olarak 31 Ocak 1999 tarihinde Dünya Ekonomik
Forumu’nda yaptığı konuşma sırasında önerilmiş ve 26
Temmuz 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler merkezinde
başlatılmıştır. Bu sözleşme yasal yaptırımı olmayan
gönüllü bir uygulamadır. İmzalayan kurumları küresel
ekonominin dengeli konularda belli ilkelere uymaya tüm
dünya halkları için yatırımlar yapmaya, özetle kurumsal
vatandaşlık sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyor.
BM Global Compact’e imza atan kurumlar, “insan
haklarına saygılı olmayı, insan hakları ihlallerine
karışmamayı, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkına
saygı göstermeyi, insanları zorla çalıştırmaktan
kaçınmayı, çocuk işçiliğini yasaklamayı, işte ayrımcılığı
ortadan kaldırmayı, çevresel sorunlarla ilgilenmeyi,
bu kapsamda sorumluluk almayı, çevreyle uyumlu
teknolojiler geliştirmeyi ve yolsuzluğu yasaklamayı”
taahhüt ediyorlar.
41
BM Global Compact İlkeleri
İnsan Hakları
İlke 1: Etki alanları içinde evrensel insan haklarının
korunmasına destek ve saygı gösterilmesi
İlke 2: Kendi kuruluşlarının insan hakları ihlaline
karışmamış olmalarının sağlanması
Çalışma
İlke 3: Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme
haklarının etkin bir şekilde tanınması
İlke 4: Her türlü zorlayıcı ve baskı altında çalıştırmanın
engellenmesi
İlke 5: Çocuk isçiliğinin etkin bir şekilde önüne geçilmesi
İlke 6: İşe alma ve çalışma süreçlerinde ayrımcılığın
önlenmesi
Çevre
İlke 7: Çevre ile ilgili konularda, zarar oluşmadan önleyici
yaklaşımın desteklenmesi
İlke 8: Daha etkin bir çevre sorumluluğunun
yaygınlaştırılması için girişimde bulunulması
İlke 9: Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve
yaygınlastırılmasının özendirilmesi
Şeffaflık ve etik değerler
İlke 10: Rüşvetin ve kara para ile ilişkilerin önlenmesi
G
lobal Compact’i imzalamanın tek zorunluluğu
var: Her sene kurumun bu ilkeler çerçevesinde
yaptıklarını kamuoyuna açık bir rapor ile duyurması. Bu
gerekliliği yerine getirmeyenler için ise tek bir yaptırım
var: listeden çıkarılmak. Çok basit gözüken ve etkinliği
düşük gözüken bir yaklaşım olmasına rağmen, bu
yaklaşım aslında imzalayan şirketlerin bu ilkeler
çerçevesindeki faaliyetlerini disiplin altına almalarına,
ölçmelerine, her sene kendilerini geliştirecek yeni
hedefler belirlemelerine ve kamuoyunun önüne sunmaları
nedeniyle aykırı olabilecek davranışlardan daha büyük bir
dikkatle kaçınmalarına neden oluyor. Bu nedenle, Global
Compact dünyadaki en yaygın gönüllü sorumluluk projesi
haline geliyor.
Bugüne kadar dünyada 10.000’e yakın şirket ve sivil
toplum kuruluşu insan hakları, çalışan hakları, çevre
ve yolsuzluk gibi konular çerçevesinde Küresel İlkeler
Sözleşmesini imzaladı.
Türkiye’de de ivme kazanan girişim 200’ü aşkın kurumun
Global Compact’e imza koymasıyla Türkiye’yi Global
Compact Ağını dünyadaki en yaygın 10 ağdan birisi
haline getirdi. zamanda dünyaya da örnek olarak
önderlik yapıyor. Türkiye’den Yenilikçi Bir Yaklaşım:
Sektörel Yayılım Stratejisi
G
lobal Compact, tüm dünyada bugüne kadar genel
tanıtım ve çağrılarla gönüllü üye ediniyordu. Yenilikçi
sektörel bazlı yayılım stratejisi Global Compact’in
42
benimsenmesi konusunda önemli bir ivme ve avantajlar
sağlıyor.
Odaklanma çalışmalarının sektörel bazda yapılmasıyla;
• Global Compact’in 10 ilkesinin sektör genelinde
gündeme getirilmesi, sorun ve çözümlerin tartışılması ve
uygulamaya geçilmesi
• Sektör öncülerinin Global Compact’i imzalayarak
örnek olması
• Sektör genelinde Global Compact doğrultusunda
hareketin tetiklenmesi
• İyi örneklerden cesaretle sektörde tüm Global
Compact ilkleri yönünde gelişim sağlanması
• Ortak sorun ve çözümlerin ortaya konması ile sektör
dernek/sendika gibi kuruluşların çözüm ve gelişime
destek vererek sinerji yaratılması
• Sektör bazında alınması gereken karar, kural
ve standartların tetiklenmesinde katalizör olunması
amaçlanıyor.
Bu kapsamda ilk önce çalışan sayısı, ihracat potansiyeli,
Türkiye’nin rekabet gücüne etkileri gibi kriterleri baz
alarak ilaç sanayi, otomotiv sanayi ve tekstil sektöründe
bu yaklaşımın uygulanması kararlaştırıldı. Örneğin,
ilaç sektöründe ilk on senede tüm dünyada 84 şirket
Global Compact’i imzalamışken, bu yaklaşım sonucunda
Türkiye’den 33 ilaç şirketi daha Global Compact’i
imzaladı. Dünya’da karşılıklı bağımlılık arttıkça,
küreselleşmenin güvenilir bir parçası olmanın
önemi de artıyor. Birleşmiş Milletlerin
“Küresel İlkeler Sözleşmesi” gibi girişimlerinde
aktif rol üstlenmek küresel ağların güvenilir
bir odağı olmanın bir göstergesi oluyor. Bu
nedenle bu gibi gelişmeleri Türk şirketlerinin
yakından takip edip, bunların gelişimine
katkıda bulunup, zorunluluk haline gelmeden
çok once iş süreçlerinin bir parçası haline
getirmeleri “Türkiye” markasının gelişimi
açısından önem taşımaktadır. Eğer dünyanın
daha iyi bir yer olmasını istiyorsak, daha
rahat çalışabileceğimiz, daha huzurlu
yaşayabileceğimiz bir ortam istiyorsak hem
bireysel, hem de kurumsal olarak bizlere de
sorumluluklar düştüğünü kavramalıyız. Aynı
zamanda ülkemizde yapılan iyi çalışmaların
dünyaya da örnek olabilmesi için uluslararası
arena da iyi pazarlanması gerekiyor.
Sonuç olarak, uluslararası camianın saygın
bir üyesi olabilmek için, Türkiye’nin de
hem “kurumsal vatandaşlık” kavramını
yaşayan, hem de bu konuda öncü örnekler
oluşturduğunu dünyaya iyi anlatabilen
şirketlere ihtiyacı var.
Rap
or
“Küresel Vizyon 2050” raporuna göre,
2050 yılında 9 milyar insan
iyi standartlarda yaşayabilecek
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin yayınladığı
‘Küresel Vizyon 2050’ Raporu’nda yaşamsal konular ele alınıyor ve gerekli çalışmalar yapıldığı taktirde 2050
yılında 9 milyar insanın iyi standartlarda yaşayabileceği belirtiliyor. Raporda, iyi eğitim ve sağlık standartlarının
sunulabilmesi; doğal kaynaklar tükenmeden, herkesin refah içinde yaşayabilmesi için bir uyarı var;
Sürdürülebilirliğin sağlanması için iş süreçlerinin hızlı bir şekilde değişmesi gerekiyor.
S
KD, Türkiye’nin ve Türk iş dünyasının küresel
rekabette sürdürülebilir başarısı için toplumsal,
çevresel ve ekonomik ortam ve şartların olumlu
gelişimine destek verme hedefiyle çalışmalarını
sürdürüyor. “Küresel Vizyon 2050” Raporu, önümüzdeki
40 yılın yol haritasını çizecek bir strateji dokümanı olma
özelliğini taşıyor. Bu raporun Türkçeye kazandırılması,
SKD’nin iş dünyasının sürdürülebilirlik konusundaki
farkındalığını artırmak ve bu konuda aksiyon alınmasını
sağlamaya yönelik çalışmaları arasında bulunuyor.
SKD Yönetim Kurulu Başkanı ve Coca-Cola Türkiye
Başkanı Galya Frayman Molinas “Vizyon 2050 Türkiye
Raporu”yla ilgili olarak, Türkiye’nin ve Türk iş dünyasının
rekabetçi gücünün artması hedefiyle hareket eden
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin, sürdürülebilir
kalkınmayı, hem ekonomik büyümenin sağlandığı hem
de doğal kaynakların sürdürülebilir olarak yönetildiği
bir yaklaşımın hayata geçirilmesi olarak tanımladığını
söyledi.
MOLİNAS, Küresel Vizyon 2050 Raporu’nun, insanlık ve
üzerinde yaşadığı gezegen açısından önümüzdeki 40
yılın bir resmi niteliğinde olduğunu belirterek, “Türkiye’yi
2050 hedeflerine taşıyacak olan ana
stratejilerden biri, doğal kaynaklar ile
ekonomik büyümenin arasındaki
dengenin gözetildiği sürdürülebilir
kalkınma yaklaşımıdır. TÜSİAD
ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir
Kalkınma Derneği tarafından
ortaya konulan işbirliğinin,
Türkiye’nin büyüme hedeflerini
sürdürülebilir kalkınma temelinde
gerçekleştirmesine katkıda
bulunacağına
inanıyoruz” dedi.
Sürdürülebilirlik için yol haritası
R
aporda, Birleşmiş Milletlerin tahminlerine göre
2050 yılına kadar küresel nüfusun 6.9 milyardan 9
milyara çıkmasının beklendiği ve bunun dünya üzerinde
yaşam için bir risk olduğu belirtiliyor. Nüfus artışının
%98’inin gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşeceğine
dikkat çeken raporda, 9 milyarlık dünya nüfusuyla dahi
sürdürülebilirliğin mümkün olduğu, ancak bunun için
ele alınması gereken kritik konuların da bulunduğu
vurgulanıyor.
‘Vizyon 2050 Küresel Raporu’nda, sürdürülebilirliğin
sağlanabilmesi için hızla tamamlanması gereken
çalışmalar şöyle sıralandı:
• Milyonlarca insanın gelişim ihtiyacını ele almak;
özellikle kadınlara eğitim ve ekonomik gelişim fırsatı
sağlamak ve daha radikal eko-verimli çözümler, yaşam
tarzları ve davranışlar geliştirmek
• Karbon, su ve ekosistemlerden başlayarak
dışsallıkların maliyetlerini dahil etmek
• Kullanılan arazi ve su miktarını artırmadan tarımsal
çıktıyı iki katına çıkarmak
• Ormansızlaşmayı durdurmak ve dikili ormanların
getirisini artırmak
• Düşük karbonlu enerji sistemlerini ve talep yönlü
enerji verimliliğini azami ölçüde iyileştirmek, böylece
dünya çapında 2020’li yıllarda (2005 seviyesine göre)
zirveye ulaşacak sera gazları salınımını 2050’de yarıya
indirmek
• Düşük karbonlu mobiliteye evrensel erişim sağlamak
• Kaynak ve malzeme kullanımında dört ila on katlık bir
iyileştirme gerçekleştirmek.
Raporda, bu değişikliklerin gerçekleştirilmesi sonucunda,
bugünün davranışlarıyla devam edilmesi durumunda
harcayacağımız 2,3 gezegene oranla, 2050’de sadece
yaklaşık 1 gezegenlik kaynağın yeterli olmasını
sağlayacağı belirtildi. Ayrıca raporda, sürdürülebilirlikte
başarının elde edilebilmesi için iş dünyasının, hükümetler
ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışması gerektiği,
temel sorunların çözülmesinin yanı sıra teşviklerin ve
mekanizmaların geliştirilmesinin önem taşıdığının altı
çizildi.
KSS ler
te
ersi
v
i
n
Ü
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Sorumluluk
Uygulama ve Araştırma Merkezi
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Sorumluluk
Uygulama ve Araştırma Merkezi (HUSSAM), Eylül
2010’da faaliyete geçti. Merkez’in temel hipotezini;
Geleceğe yönelik toplumsal problemlerin çözümü
ve daha demokratik, eşitlikçi, katılımcı ve barışcıl bir
dünyayanın, toplumsal sorumluluk ve dayanışma
bilinciyle gençlerin toplumsal yaşama daha fazla
katılmasıyla olanaklı olabileceği düşüncesine
dayandırıyor.
M
erkez, bu bağlamda öncelikle üniversitenin ilgili
akademik birimlerinin ve ulusal ya da uluslar arası
ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği ile başta gençler
44
ve yaşlılar olmak üzere toplumun kırılgan gruplarının
yaşam koşullarının iyileştirilmesi, toplumsal hayata
faydalı bireyler olarak kazandırılması ve bütünleşmenin
sağlanması, gençlerin demokratik toplumsal yönetişime
daha etkin katılımlarının sağlanması ve bu yönde
sorumluluklar üstlenerek sosyal, kültürel, akademik
birikimlerinin arttırılması amacıyla sosyal gruplar
arasındaki dayanışmayı sağlayıp çağdaş değerler
ve bilimsel verilerin ışığında örnek sosyal sorumluluk
projelerinin geliştirilerek, söz konusu grupların etkin
katılımıyla uygulamasının sağlanması ve bunların
toplumda yaygınlaştırılmasını amaçlıyor. Merkez,
projelerini üniversite, gençlik ve yaşlılar olmak üzere üç
temel unsur üzerine kuruyor.
Söy
KSS
leşil
e
ri
Zorlu Enerji Grubu Kurumsal İletişim Müdürü
Şebnem Erverdi
KSS şirketinizin kurumsal söyleminin neresinde?
Günümüzde kurumsal sosyal sorumluluk ile ilgili
farkındalık oranı yükselirken, uygulamaya geçen proje
sayısı ve bu projelerin topluma kattığı değerin de
arttığını görebiliyoruz. Başarılı şirketler sadece ürün ve
hizmetleriyle değil, topluma yönelik sosyal, ekonomik
ve kültürel katkılarla da dikkat çekiyor ve fark yaratıyor.
Kamuoyu nezdinde itibar kazanmak bir marka için aynı
zamanda değer artışı anlamına da geliyor. Şirketin ve
markanın itibarı yükseldikçe yeni işbirlikleri ve projeler
için de zemin oluşuyor.
2011’de yürüttüğünüz projeler ve hedefleriniz nelerdi?
Zorlu Enerji Grubu olarak kurumsal sorumluluk
projelerimizde “eğitim” ve “çevre” konularına öncelik
veriyoruz. Eğitim alanında yürüttüğümüz “Enerjimiz
Çocuklar İçin” kurumsal sorumluluk projemizi 2011
yılından bu yana sürdürüyoruz. 6-12 yaş arasındaki
ilköğretim öğrencilerini hedef alan projemizi 2010 yılının
Mart ayında başlattık ve bir buçuk yılda 45 bin çocuğa
ulaştık. “Enerjimiz Çocuklar İçin”, Türkiye’de bir enerji
şirketi tarafından ulusal ölçekte hayata geçirilen, enerji
konulu ilk eğitim projesi olması sebebiyle özel bir proje.
Zorlu Enerji Grubu olarak, sosyal sorumluluk
çalışmalarımıza başladığımız zamandan bu yana başta
çevre ve eğitim konuları olmak üzere kalıcı etki yaratan,
uzun soluklu ve sürdürülebilir fayda sağlayan projeler
yürütmeye özen gösteriyoruz. Kurumsal sorumluluk,
Grubumuzun kurumsal stratejisinin önemli bir bölümünü
oluşturuyor. Projelerimizi de katılımcı ve şeffaf yönetim
anlayışıyla, tüm paydaşlarımızı kapsayacak şekilde,
toplumun ihtiyaçlarına odaklanarak tasarlıyoruz.
Zorlu Enerji Grubu’nun sevimli maskotu Yeşil Ejderha,
eğitimlerimiz kapsamında enerji kaynakları, yenilenebilir
enerji kaynakları ve dünyamızın geleceğine katkıda
bulunmak için nasıl enerji tasarrufu yapılabileceğini
eğlenceli ve interaktif bir sunumla anlatıyor. Eğitimin
sonunda “Enerji Biriktirme Takımı”na üye olan çocuklar
görev rozetlerini takarak enerjinin tasarruflu kullanımını
yaymak için çalışma sözü veriyorlar.
KSS uygulamalarında kriterleriniz nelerdir?
Biz yerleşmiş KSS kavramını daha geniş tanımlayarak
kurumsal sorumluluk tanımını kullanıyoruz. Kurumsal
sorumluluk alanlarımızı çevre ve eğitim olarak belirledik.
Bu alandaki projelerimizi faaliyette olduğumuz bölgelerde,
yerel halkın sosyal ve ekonomik hayatına katkıda
bulunacak şekilde tasarlamaya özen gösteriyoruz.
Önceliğimiz, kurum kimliğimizi eksiksiz yansıtacak,
sosyal paydaşlarımızın benimseyeceği ve maksimum
fayda sağlayacak projeler üretmek.
Bir kurumsal sorumluluk projesini oluşturma sürecinde,
gerçek bir sorun ya da ihtiyaca çözüm bulunması,
yaygınlaşabilecek bir toplumsal fayda yaratılması,
projenin ulaşılabilir somut hedefler içermesi ve
sürdürülebilir olması, hedef kitle ve özellikle yerel
paydaşlar tarafından benimsenmesi ile yaratıcı ve
kurum kimliğimizle uyumlu olması dikkat ettiğimiz temel
kriterlerdir.
Eğitimlerimizi bugüne kadar yatırımlarımızın bulunduğu
Osmaniye, Denizli, Rize, Erzincan, Kars, Gaziantep,
ve Tekirdağ’da bulunan ilköğretim okulları ile TEGV
öncü şirketlerin kullandığı bir raporlama standardı olan
Global Reporting Initiative (Küresel Raporlama Girişimi)
tarafından da onaylandı.
Ayrıca, 15 Ocak 2012 tarihinde santralistanbul’da sona
eren “İklim Değişikliği Sergisi”nin sponsorlarından biriyiz.
Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nin 2008 yılında ilk kez
New York’ta dünyaya tanıttığı sergi, iklim değişikliğinin
önemini ve etkilerini vurguluyor ve tüm bireyleri
dünyamızın enerji kaynaklarının kullanımı konusunda
hassasiyete davet ediyor.
KSS uygulamalarının şirkete etkisi anlamında beklentiniz
nedir?
Sürdürülebilir başarının kurumların içinde yaşadıkları
topluma kazandırdığı ölçüde gerçekleştiğini göz önüne
alırsak, kurumsal sorumluluk projelerimizin iş sonucu
ya da ciro olarak geri dönmesini beklemiyoruz. Başarılı
bir kurumun, ürün ve hizmetlerinin ötesinde, topluma
sağladığı katkı ve değerle fark yaratacağına inanıyoruz.
Bu noktada kurumsal sorumluluğun önemi anlaşılıyor ve
kurumların itibarı için çalışmalarının bir bölümü haline
geliyor. Zorlu Enerji Grubu olarak günümüzde geçmişe
ve geleneklerimize bağlılığımızı kaybetmeden, aynı
zamanda modern dünyanın gerekleriyle hareket ederek
çevresel, kültürel ve sosyal değerlerimizi kuşaklar ötesine
taşımak üzere çalışıyoruz
Enerji sektörünün KSS farkındalığı hangi düzeyde?
eğitim parklarında ve LÖSEV’in Ankara’da bulunan
Lösemili Çocuklar Köyü’nde düzenledik. Ayrıca, Zorlu
Enerji Grubu’nun santrallerinin bulunduğu illerde
çalışanlarımızın çocuklarına enerji eğitimlerini ulaştırdık.
Gelecek nesillerin yetişmesine destek olmak amacıyla
23 Nisan 2011 tarihinde “Her Nefes Bir Enerji” kurumsal
sorumluluk projemizi
başlattık. Sosyal
medya araçlarını
kullanarak
internet ortamında
yürüttüğümüz proje
ile ülkemizin farklı
bölgelerindeki köy
okullarının bir yıllık
elektrik ihtiyacını
karşılıyoruz.
"
projesine destek verenler, Facebook ve Twitter gibi
sosyal medya siteleri aracılığıyla arkadaşlarını da bu
harekete katılmaya davet edebiliyor.
Çevre konusunda yürüttüğümüz projelerde
önceliğimizi “doğru enerji” vizyonumuzdan yola çıkarak
paydaşlarımızın ihtiyaç ve
önceliklerine önem vererek
sürdürüyoruz. 2010 yılında
katıldığımız, iklim değişikliği
karşısında tüm dünyada önemli
bir kurumsal sorumluluk aracı
olarak kabul edilen Karbon
Saydamlık Projesi çevre alanında
gurur duyduğumuz çalışmalardan
biri. Bu projeye Türkiye’den
katılan tek enerji şirketiyiz. Proje
kapsamında geçtiğimiz yıl sera
gazı salımı ve iklim değişikliği
riskleri yönetim stratejilerini
kamuyla en şeffaf şekilde
paylaşma kriterinde en yüksek
puanı alarak Karbon Saydamlık Liderliği Ödülü’nü aldık.
Ödülü, sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri yönetim
stratejilerini kamuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde
en yüksek puanı alarak kazandık.
2012 yılının
Haziran ayına kadar
devam edecek projemize
nefesleri ile destek
verenlerin sayısı arttıkça
ulaştığımız
okul sayısı da artacak.
Sese duyarlı bir
sistemle çalışan site
açıldığında, ziyaretçi
üstü bulutlarla
kaplı bir köy okulu manzarası ve rüzgar türbinleri ile
karşılaşıyor. Bugüne kadar projemize toplam 93 ülkeden
yaklaşık 55 bin kişi destek verdi. Biz de Grup olarak
ziyaretçilerin sitede sanal olarak toplanan nefeslerini
enerjiye dönüştürerek 28 köy okulunun bir yıllık elektrik
ihtiyacını karşılıyoruz. 2012 yılının Haziran ayına kadar
devam edecek projemize nefesleri ile destek verenlerin
sayısı arttıkça ulaştığımız okul sayısı da artacak.
Herkesin kolaylıkla katılabildiği “Her Nefes Bir Enerji”
46
Sektörümüz çok hızlı geliştiği için enerji şirketlerinin
sürekli olarak stratejilerini, faaliyetlerini ve iş anlayışlarını
gözden geçirmeleri ve yenilemeleri gerekiyor. Bu hızlı
gelişim sürecinde yer alan şirketlerden biri olarak,
sorumluluk bilinci ile hareket ediyor, çevreyi bize emanet
edildiği haliyle gelecek nesillere aktarabilmek için çaba
harcıyoruz. Sürdürülebilir yönetim sistemimiz ile çevre
bilincini geliştirmek, doğal kaynakların korunmasını
sağlamak amacıyla çalışıyoruz. Gençlerimize eğitimler
vererek onları enerji verimliliği ve tasarrufu konularında
bilinçlendirmek önceliğimiz.
Yine geçtiğimiz yıl sektörümüzde bir ilke daha imza
atarak Sürdürülebilirlik Raporu yayınladık. Grubumuzun
sürdürülebilirlik performansını, çevre, çalışanlar,
paydaş kitlesi ve sosyal sorumluluk ana eksenlerinde
değerlendiren rapor, dünya çapında faaliyet gösteren
Projeleriniz hedeflerine ulaştı mı?
Ölçümleyebildiniz mi?
Her Nefes Bir Enerji projesine başladığımızda
hedeflediğimiz okul sayısı, projemizin ilgi görmesinin
ardından duyduğumuz heyecanla artış gösterdi.
Projemiz internet üzerinden yürütüldüğü ve dijital medya
ölçümlemesi açısından hızlı geri dönüş alınabildiği
için projeye destek veren kişi sayısı oldukça hızlı
öğrenilebiliyor. Artmakta olan ziyaretçi sayımız bizi
projede mutlu sonuçlara ulaştırıyor.
Öte yandan “Enerjimiz Çocuklar İçin” projemize
katılan çocukların enerji sektörü hakkında daha fazla
bilgi edindiğini, hatta gelecekte kariyerini bu sektörde
sürdürmek isteyenler olduğunu yaptığımız görüşmelerle
belirledik. Gerek aileler gerek öğretmenlerden aldığımız
geri bildirimler de bize ne kadar doğru bir proje
sürdürdüğümüzü gösteriyor.
Bu projemiz ile çocuklarımıza, seçtikleri meslek ne olursa
olsun, insanlığa ve çevreye her zaman saygılı ve özenli
birer birey olmaları gerektiği bilincini aşılamaya gayret
ediyoruz. Enerjimizi sağlayan dünyamıza, sonra ülkemize
ve ailemize sorumluluklarımız olduğunu ve çocuklarımıza
da bu sorumlulukları en doğru şekilde aktarmakla
yükümlü olduğumuzu biliyoruz.
Şunu söyleyebiliriz ki, ülkemizde hayırseverlik anlayışı
yerini sosyal sorumluluğa bırakıyor. Sektörümüzde
çeşitli kurumsal sorumluluk projeleri yürüten şirketler
mevcut olsa da ölçülebilir ve sürdürülebilir proje geliştiren
çok az. Uluslararası enerji şirketlerine baktığımızda
ise bulundukları bölgelerde sağlık, alt yapı hizmeti,
ağaçlandırma, eğitim gibi alanlarda toplumsal katkı
sağlayan projeler sürdürdüklerini görebiliyoruz.
KSS çalışmalarının toplumsal yaşam alanlarına katkı
ve gelişim açısından çok önemli destekler olduğuna
inanıyorum.
Gelecek projelerinizle ilgili bilgi verir misiniz?
Sosyal sorumluluk çalışmalarımızda eğitim ve
sürdürülebilir çevre ana temalarımız olmaya devam
edecek.
“Enerjimiz Çocuklar İçin” ve Her Nefes Bir Enerji
projelerimiz 2012 yılında da devam edecek.
Projelerimizde sivil toplum kuruluşları ve Milli Eğitim
Bakanlığı ile işbirliklerini artırmayı planlıyoruz. “Ayrıca
projelerimizin daha geniş kitlelere ulaşmasına yönelik
iletişimi sürdürürken, diğer yandan yepyeni ve yaratıcı
projelerle vizyonumuzu faydaya dönüştürmeye
devam edeceğiz.
47
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
McDonald’s Çocuk Vakfı,
70 bin çocugu göz taramasından geçirdi
McDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın koordinasyonu, Gaziantep Üniversitesi
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nın tıbbi desteği ve Gaziantep Valiliği’nin işbirliği ile uyguladığı ‘Sağlıklı Göz ve
Eğitimde Başarı Projesi’nin uygulaması yerinde izlendi.
Ç
ocukların sağlığı ve mutluluğu için projeler
gerçekleştiren McDonald’s Çocuk Vakfı, ‘Sağlıklı Göz
ve Eğitimde Başarı Projesi’ kapsamında dört yılda 70
bin çocuğu göz taramasından geçirdi. Proje, Diyarbakır,
Şanlıurfa, Mardin’den sonra Gaziantep’te devam ediyor.
McDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı’nın koordinasyonuyla hayata geçirdiği ‘Sağlıklı
Göz ve Eğitimde Başarı Projesi’, Şanlıurfa, Diyarbakır,
Mardin’in ardından ve Gaziantep Valiliği ve Gaziantep
Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nın tıbbi
desteğiyle Gaziantep’te uygulanıyor.
Bölgedeki ilköğretim okulu öğrencileri arasındaki göz
hastalıklarının tespiti ve tedavisini sağlayan proje ile
öğrencilerin göz kusurları yüzünden eğitimden yeteri
kadar yararlanamama risklerinin azaltılması amaçlanıyor.
Projeyle yaklaşık 15 bin Gaziantepli çocuğun göz
taramasından geçirilmesi hedeflendi.
Dört yıl boyunca dört ayrı şehirde 70 bin öğrenciye
ulaşan proje, Gaziantep Hatice Karslıgil İlköğretim
Okulu’nda GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı
Sadrettin Karahocagil, Gaziantep Valisi Erdal Ata,
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları
Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Bülent Gürler ve
McDonald’s Çocuk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dilek
Başarır’ın da katılımlarıyla yerinde incelendi.
Göz kusurları çocuklarımızın
egitimini etkilemesin
Ç
ocuk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Başarır
“McDonald’s Çocuk Vakfı, 1999 yılından beri
çocuklarımızın sağlığı ve mutluluğu için projeler
yaratmak, geliştirmek ve desteklemek misyonu ile
faaliyetlerini sürdürmektedir. Vakfımız kurulduğundan
beri bu alanda birçok önemli projeyi hayata geçirmiştir.
Bu faaliyetlerin devamı olarak Gaziantep’te de, GAP
Bölge Kalkınma İdaresi, Gaziantep Valiliği ve Gaziantep
Üniversitesi ile birlikte başlatmış olduğumuz “Sağlıklı
Göz ve Eğitimde Başarı” projesinin uygulamasını yerinde
izlemekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi.
Başarır, “Bu projenin, çocuklarımızın hayatları ve
eğitimleri üzerinde olumlu etkisi olacağını bilmek
mutluluğumu daha da artırıyor. Bu doğrultuda, Şanlıurfa,
Diyarbakır, Mardin ve son olarak Gaziantep’te ortaklaşa
yürüttüğümüz “Sağlıklı Göz ve Eğitimde Başarı” projemiz
buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. 4 yıldır 4 ilimizde,
yaklaşık 70 bin ilköğretim öğrencisi göz taramasından
geçirilmiş ve göz kusuru tespit edilen çocuklarımızın
gerekli tedaviyi almaları sağlanmıştır. Bu öğretim
yılında da Güneydoğu Anadolu Bölgemizin en yoğun
çocuk nüfusuna sahip olan illerimizden Gaziantep’te
yürüttüğümüz projemizin bölge çocuklarına önemli bir
hizmet vermekte olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
Tarama sonuçları bilimsel çalışmalara ışık tutuyor.
Törende konuşan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor
Bülent Gürler de yapılan çalışmaların fakültenin bölge
ile ilgili yaptığı çalışmalarda geleceğe ışık tuttuğunu
belirterek, McDonald’s Çocuk Vakfı’nın üniversiteye
bağışladığı göz tarama cihazları ile daha fazla hastaya
hizmet götürebileceklerini belirtti.
GAP Başkanı “McDonald’s Çocuk
Vakfı gibi öncü kuruluşlar ile faydalı
projeleri başarıyla sürdürüyoruz”
T
örende, projenin bölgedeki koordinasyonunu üstlenen
GAP Bölge Kalkınma İdaresi adına konuşan Başkan
Sadrettin Karahocagil şunları söyledi: “GAP İdaresi
olarak kalkınmanın özel hedef grupları olan genç kız
ve kadınlar ile çocukların durumunun iyileştirilmesine,
özellikle çocukların eğitimde başarılarının artırılmasına
yönelik olarak bütüncül ve entegre bir yaklaşımla projeler
yürütmeye özen göstermekteyiz. Bu nedenle McDonald’s
Çocuk Vakfı gibi öncü kuruluşlar ile Bölgemizde
çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik faydalı projeleri
başarıyla sürdürmekteyiz. Çocuklarımızın sağlıkla
bakacakları bir geleceği onlara sağlayan McDonalds
Çocuk Vakfı’na gösterdikleri hassasiyet, hayırseverlik ve
sosyal sorumluluk nedeniyle tekrar teşekkür ediyorum.”
Tarama sırasında kullanılan cihazlar
bagışlanıyor
M
cDonald’s Çocuk Vakfı’nın GAP Bölge Kalkınma
İdaresi Başkanlığı koordinasyonu ve Gaziantep
Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi destekleriyle yürüttüğü
projede, göz taraması sırasında kullanılmak üzere
McDonald’s Çocuk Vakfı tarafından satın alınan cihazlar,
proje bitiminde Gaziantep Üniversitesi Göz Sağlığı Ana
Bilim Dalı’na bağışlanacak.
Çocukların sağlığı ve mutluluğu için doğrudan yarar
sağlayacak projeler yaratmak, geliştirmek ve desteklemek
amacıyla 1999 yılında kurulan McDonald’s Çocuk Vakfı,
bugüne kadar Türkiye’nin çeşitli illerinde 100 bini aşkın
çocuğun daha sağlıklı ve mutlu olmasını sağlamak amacı
ile onlarca proje gerçekleştirdi. Bu projeler için 1 milyon
doları aşkın kaynak aktardı.
McDonald’s Çocuk Vakfı
M
cDonald’s Çocuk Vakfı 1999 yılında, çocukların
sağlığı ve mutluluğu için doğrudan yarar sağlayacak
projeler yaratmak, geliştirmek ve desteklemek amacıyla
kuruldu. Vakıf, İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın, Afyon,
Konya, Çorlu, Eskişehir, Kayseri, Samsun, Trabzon,
Mersin, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya,
Diyarbakır’da gerçekleştirdiği projeler ile hastanelerde
tedavileri süren çocukların yüzünü güldürmeye, refakatçi
annelerin günlük ihtiyaçlarını karşılayarak onlara
hastane içinde ev konforunu yaşatmaya devam ediyor.
McDonald’s Çocuk Vakfı, bugüne kadar, Türkiye’nin 18
ilinde; 4 Aile Odası, 4 Acil Servis Ünitesi, 1 Pediatrik
Onkoloji Servisi, 1 Çocuk Poliklinik Binası, 1 Genel
Pediatri Servisi, 2 Çocuk Servisi Hasta Odası, 3 Hastane
İlköğretim Dersliği, 1 Hastane Görsel Eğitim Odası,
3 Hastane Oyun Alanı, 1 İlköğretim Okulu Oyun ve
Bilgisayar Odası, 1 Çocuk Göz Servisi, 1 Yenidoğan
Yoğunbakım Anne Destek Ünitesi, Çocuk Acil Odaları,
Çocuk Enfeksiyon Servislerinin inşa ve tefrişinin yanı
sıra Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin’de yaklaşık 60 bin
çocuğun göz taramasının yapıldığı “Sağlıklı Göz ve
Eğitimde Başarı” projesini gerçekleştirdi. Aynı proje bu yıl
Gaziantep’te devam ediyor.
U
yüzyüze yapılan birebir görüşmelerden sonra eğitmen
adayları seçiliyor. Seçimlerde kriterlerden bazıları;
adayların Toplum Gönüllüleri Vakfı içinde başka bir eğitim
projesinde eğitmenlik yapmıyor olmaları, okudukları
okullarda son sınıflarda olmamaları, sağlıkla ilgili
projelerde daha önce yer almış olmaları ya da sağlıkla
ilgili projeler yapmak istemeleri, akran eğitim modeline
inanmaları ve güvenmeleri, bütüncül sağlık anlayışını
kavramaları ve yaymak istemeleri, çevreleri ile kolay
iletişim kurabilmeleri, duyarlı ve sabırlı olmaları.
KSS ları
ama
l
u
g
y
Pfizer ve
Toplum Gönüllüleri Vakfı’ndan
Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Pfizer Türkiye’nin işbirliğinde hayata geçirilen “Gençlere Sağlık” Projesi 2005 yılında,
gençlerimizin sağlık alanındaki bilgilerinin artırılması ve gelecekte daha sağlıklı bir toplum yaratılması amacıyla
başlatıldı. Pfizer Türkiye, gençlerde sağlık okuryazarlığını artırmaya yönelik Gençlere Sağlık projesini Toplum
Gönüllüleri Vakfı’yla (TOG) birlikte yürütüyor. Gençlere Sağlık projesiyle sağlık konusunda bilgili ve çevresini eğiten
gençler yetiştirmek hedeflendi.
Egitimlerde hangi konular yer alıyor?
“Gençlere Sağlık” Projesi ile 2011 yılı itibariyle Türkiye’nin
dört bir yanındaki 2300’den fazla gence eğitim verilerek
çevrelerinde birer sağlık gönüllüsü olarak konumlanmaları
sağlandı. Gençlerin edindikleri bilgileri çevrelerine
aktarmalarını temel alan proje, bu gençler vasıtasıyla 23
bin kişinin temel sağlık bilgilerine ulaşmasını sağladı.
Sağlık hakları, hijyen, beslenme, bağımlılık, kazalardan
korunma, güvenli cinsel yaşam gibi temel sağlık
konularında uygulamalı eğitimler alan gençler,
öğrendikleri bilgileri katılımı teşvik eden ve eğlenceli
yöntemlerle çevrelerine aktarmaya devam ediyor.
Proje kapsamında, Halk Sağlığı ve Aile Hekimliği
alanında uzman doktorlar tarafından hazırlanan ve
uygulanan eğitmen eğitimleri ile Toplum Gönüllüleri
Vakfı’nın gönüllü eğitmenleri gençlere gerekli bilgi ve
becerileri kazandırıyor. ‘Akran eğitimi’ modelini temel alan
projede temel sağlık konularının yanı sıra iletişim, sunum
teknikleri ve diğer eğitim becerilerini de içeren sekiz
günlük programa katılan gençler, öğrendikleri bilgileri
2-4 kişilik gruplar halinde uygulamalı, katılımı teşvik
eden ve eğlenceli yöntemler kullanarak, başka gençlere
aktarıyorlar.
Kimler egitmen olabilir?
E
ğitimli, bilinçli ve her konuda çevresine örnek olabilen
gençler yetiştiren toplumların gelecekte söz sahibi
olacağı düşüncesinden yola çıkarak geliştirilen proje ile,
12-16 yaş ve 17-25 yaş arasındaki gençler hedefleniyor.
Proje kapsamında, İstanbul’dan Van’a, Edirne’den
Mardin’e, Samsun’dan Muğla’ya kadar toplam 36 ilde,
90 eğitmen tarafından 111 eğitim düzenlendi. Proje, yeni
eğitim modülleri ile zenginleştirilerek 2012’de de devam
edecek.
Pfizer Türkiye, ülkemizde faaliyette bulunduğu 50 yılı
aşkın süredir toplumsal duyarlılık ve sosyal sorumluluk
alanında gerçekleştirdiği faaliyetlerle dikkat çekiyor.
Toplum Gönüllüleri Vakfı, gerçekleştirdiği eğitim
çalışmaları ve sosyal sorumluluk faaliyetleri ile uzun
yıllardır gençlerimizi sosyal sorumluluk sahibi, insan
haklarına saygılı, özgüvenli bireyler olmaları konusunda
destekliyor.
50
23 bin kişiye ulaştı
“G
ençlere Sağlık” projesinin hedeflediği misyon,
temel sağlık konularında bilgilendirilen
üniversite öğrencileri kanalıyla diğer öğrencilere ve
gençlere ulaşmak. Proje genelde sosyal sorumluluk
ve “uygulamada öğrenme” yöntemini kullanarak;
gençlerde sağlık alanında tutum değişikliği yaratmayı
ve toplumsal dönüşümü gerçekleştirmeyi hedeflerken,
özelde ise gençlerin sağlık konusundaki tutumlarını
ve içinde bulundukları koşulları iyileştirmek için aktif
katılım ve etkinliklerini artırmayı amaçladı. Bunu “Akran
eğitimi” modeli ile üniversite öğrencileri arasında sağlık
alanındaki doğru tutumun yayılmasını kolaylaştırarak
gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Bu süreçte 17-25 yaş arası
gençlerin kişisel gelişimine de katkıda bulunuyor.
G
ençlere Sağlık akran eğitmeni olabilmek seçilen
gönüllü gençler 8 gün boyunca eğitim alıyorlar. Bu
eğitim kendi alanlarında uzman Halk Sağlığı doktorları
tarafından veriliyor. Eğitimin tematik bölümünü doktorlarla
tamamlayan gençler, kişisel gelişimlerini destekleyecek
eğitmenlik becerileri, iletişim becerileri gibi konulardaki
eğitimlerini de yine akran eğitmenlerden alıyorlar.
Eğitimlerden sonra akran eğitmenlere katılım sertifikaları
ve kendi verecekleri eğitimlerde kullanabilecekleri yine
doktorlar tarafından hazırlanmış olan eğitmen kitapçığı ve
kaynak dokümanlar veriliyor.
Egitmen Egitimlerine Katılan Genç
Gönüllülerin Seçilme Kriterleri
E
ğitmen Eğitimi için başvurular Gençlere Sağlık Projesi
internet sitesinde duyurulduğu gibi Toplum Gönüllüleri
Vakfı Genç Gönüllüler e-posta grubunda da duyuruluyor.
Başvurular için 15 gün süre tanınıyor ve başvurular proje
ekibi tarafından tek tek değerlendirilerek telefonla ve
P
roje eğitmenlerine doktorlar tarafından Eğitici
Eğitimlerinde şu konular yer alıyor:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Yaşam boyu sağlık
Hijyen ve öz bakım
Beslenme
Bağımlılık
Kazalardan korunma
Basit ev tipi tıbbi araç ve gereçler
Güvenli cinsel yaşam
Sağlık başvurusu
İlaç kullanımı
Sağlık hakkı
Organlarımız ve sistemler
İletişim teknikleri ve sunum teknikleri
Eğitim programı tasarlama
Eğitmenlikte iletişim ve geri bildirim tekniği
Eğitimlerde uygulanan metotlar ve araçlar
TOG eğitmenleri tarafından 17-25 yaş arası öğrencilere
verilen uaygınlaştırma eğitiminde ise şu konular yer
alıyor:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Yaşam boyu sağlık
Hijyen ve öz bakım
Beslenme
Bağımlılık
Kazalardan korunma
Basit ev tipi tıbbi araç ve gereçler
Güvenli cinsel yaşam
Sağlık başvurusu
İlaç kullanımı
Sağlık hakkı
Organlarımız ve sistemler
Söy
KSS
leşil
e
ri
Shell & Turcas Petrol A.Ş. Kurumsal İletişim Müdürü
Yankı Özkan Yıldırır
Belli bir konsept çerçevesinde mi bu çalışmaları
uyguluyorsunuz yoksa böyle bir ayırımınız yok mu? Shell,
KSS’de ihtisaslaşma-markalaşma stratejisi uyguluyor mu?
Eğer uyguluyorsa bunu açıklar mısınız?
Yürüteceğimiz sosyal sorumluluk projelerinin çerçevesini
belirleme sürecinde bizim için önemli olan, projelerin
faaliyetlerimizle ilgili olması, sektörel ve toplumsal
geleceğimiz için değer yaratması, bu yöndeki sorumluluk
anlayışımızı sergilemesidir.
Saglık Okuryazarlıgı Nedir?
Saglık okuryazarlıgı neden önemli?
S
S
ağlık okuryazarlığı, kişinin sağlıkla ilgili etkin ve uygun
kararları verebilmesi için sağlık bilgilerini okuma,
anlama ve kullanma kabiliyetidir. Bireylerin kendilerinin
ve yakınlarının hastalıkları, mevcut veya yeni geliştirilen
tedaviler ve sağlık alanında yapılan düzenlemeler
hakkında bilgi sahibi olmaları en doğal haklarıdır.
Pfizer, sağlık hakkının, en başta gelen ve en temel insan
hakkı olduğuna olan inançla Gençlere Sağlık projesi ile
daha sağlıklı bir toplum oluşturmak için öncelikle temel
sağlık konularında bilinçli bireyler yetiştirmeyi amaçlıyor.
Sağlıklı bir toplum oluşturarak bedensel ve ruhsal
sağlığımızı korumak için bu konularda bilgi sahibi olan
gençlerin yetiştirilmesi gerekiyor. Sağlığa ulaşmanın,
kaliteli yaşamanın ve toplum içinde sağlık kavramının
yerleşmesi için davranışları değiştirmenin önemini
görmek sağlık okuryazarlığının temelini oluşturuyor.
52
ağlık okuryazarlığı ve hastaların bilgilenmesi hasta
hekim iletişimini destekleyerek, erken teşhis ve
tedaviye imkân sağlayarak hastaların sağlıklarıyla
ilgili doğru kararlar vermesine yardımcı oluyor. Kronik
hastalıklarda tedavinin başarıya ulaşması için en önemli
kriterlerden biri olan hasta uyumunun artması, daha
çok bireyin daha uzun ve sağlıklı yaşamasına yardımcı
olabiliyor. Dünyada hastaların sadece yaklaşık yüzde
50’si ilaçlarını hekim talimatlarına uygun olarak kullanıyor.
Hasta uyumu ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan
problemler, sağlık bilgisinin ve sağlık okuryazarlığının
zayıflığına bağlı olabiliyor. Yapılan araştırmalar bilgili
hastaların uzun dönemli tedavilere daha iyi uyum
sağladığını gösteriyor.
Ayrıca, toplumda sağlık bilgisi ve bilincinin düşük
olması, sağlık masraflarının da artmasına sebep oluyor.
Amerika’da yapılan bir araştırma sağlık bilgisi az olan
kişilerin sağlık masraflarının, sağlık konusunda bilgi
sahibi kişilere oranla 4 kat fazla olduğunu gösteriyor.
Üstlendiğimiz sosyal sorumluluğu, öncelikle şirket
kültürümüzün bir parçası olarak, kurumsal ölçekte
benimsiyoruz, daha sonra çalışanlarımıza ve iş
ortaklarımızla paylaşıyoruz ve oradan da toplumda daha
geniş bir kitleye yaymaya çalışıyoruz. Bu anlayışı, büyük
başarı sağladığımız sosyal sorumluluk projelerimizde
görmek mümkün. Emniyet kemeri kullanımının
yaygınlaşması çalışmalarımız, geleceğin verimli yakıt
teknolojilerini geliştirmeye yönelik Shell Eco-marathon
yarışması, bu anlayışı temel alıyor. Bunun yanı sıra,
sosyal sorumluluğumuzun farklı bir boyutu da, parçası
olduğumuz ülkeye, topluma ve kültüre saygı ifadesi
niteliğindeki çalışmalarımız oluşturuyor. Dünyanın
en büyük arkeolojik çalışmaları arasında yer alan
Çatalhöyük kazılarına 15 yıldır verdiğimiz destek ve buna
paralel olarak 2003 yılından bu yana öğrencilere tarih
bilinci aşıladığımız Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyesi
etkinliği de, sosyal sorumluluk anlayışımızın farklı bir
yüzünü oluşturuyor. Kültür dünyasına armağan ettiğimiz
Shell’in kurumsal sosyal sorumluluk (KSS)
politikasını kısaca özetleyebilir misiniz?
Sosyal sorumluluk anlayışımızın temelinde, topluma
doğrudan katkı sağlayan projeleri hayata geçirerek
katma değer yaratmak, tüm faaliyetlerimizde
sürdürülebilirlik ilkelerini gözeterek çevresel,
ekonomik ve sosyal faydalar sağlamak yatıyor.
Shell, öncelikle tüm faaliyetlerinin odağına çevre ve
insanı yerleştirerek yürütüyor ve “İş Sağlığı Emniyet
ve Çevre” (İSEÇ) ilkelerini titizlikle uyguluyor.
Ar-Ge çalışmaları ile tüketiciye dünya kalitesinde
ürün seçeneklerini sunmanın yanı sıra, faaliyetlerini
de çevre ve topluma uyumlu hale getiriyor. Shell’in
sosyal sorumluluk anlayışınının çerçevesini, değer
yaratan projeleri kadar, faaliyetlerinde uyguladığı
toplumsal ve çevreci anlayış da belirliyor.
“Ayasofya” ve “Bu Şehr-i İstanbul” fotoğraf kitapları da,
bu çerçevede değerlendirilmelidir. Ülkemizin geçmişini
muhafaza etmek, çocuklarımızı hem geçmiş hem de
gelecek konusunda bilinçlendirmek için çalışıyoruz.
Hedefimiz geçmişe karşı saygılı, geleceğe karşı sorumlu
olmak ve bu düşünceyi toplumun tüm katmanlarına
yaymaktır. Biz, sosyal sorumluluk projelerimizde ‘etkin
ve kalıcı değer yaratmak’ anlayışı üzerine odaklanmayı
önemsiyoruz.
Şirketiniz aktif olarak hangi tarihten bu yana KSS
politikası izliyor?
Shell, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana
yürüttüğü faaliyetleriyle, hem içinde bulunduğu sektöre
değer katıyor hem de toplumu geliştirecek ve katkı
sağlayacak projelerle Türkiye’nin enerji ihtiyacını
karşılayan öncü bir kuruluş olma niteliğini taşıyor. Bir
defalık etkinlikler yerine uzun vadeli sosyal yatırımlar
üzerinde odaklaşmayı ilke edindik. Sosyal sorumluluk
bilinciyle beslenen bu ilkeler doğrultusunda, dünyadaki
pek çok girişimin gönüllü destekleyicisi olan Shell,
Türkiye’deki operasyonları ile birçok ilke imza attı. “Daha
iyi bir toplum” yaratılmasına katkıda bulunma hedefini,
başarılı çalışmalarla hayata geçirdi ve geçirmeye devam
ediyor.
Bu alanda katıldığınız yarışma ve aldığınız ödül var
mı? Anlatır mısınız?
İDO ile birlikte trafikte güvenli seyahat için
İDO’nun feribotlarında 2010 yılında yürüttüğümüz
bilinçlendirme çalışmaları, Royal Dutch Shell’in
CEO’su tarafından 90 ülke arasında ‘En İyi İş
Emniyeti Sağlık ve Çevre Uygulaması’ ödülüne layık
görüldü. İşbirliği kapsamında İstanbul Boğazı’nda
“Petrol Döküntüsüne Müdahale ve Kriz Yönetimi”
eğitimiyle tatbikatının gerçekleştirilmesi, Shell’in
güvenli sürüş konusunda eğitici filmlerinin İDO’nun
hızlı feribot ve terminallerinde gösterilmesi, İDO
feribot park alanlarına yerleştirilen simülatörlerle
sürücülere kaza risklerini azaltmaya yönelik eğitimler
verilmesi, İDO’nun Yenikapı, Bandırma, Bursa gibi
merkezi terminallerinde, araçların bekleme alanında
bulunduğu sırada, motor yağı, cam suyu, lastik
kontrollerinin yapılması gibi etkinliklerle yaklaşık 60
bin yolcuya ulaşılmıştı. Ticari bir işbirliğinin her iki
kuruma ve topluma değer katacak şekilde, hem de
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan trafik
ve emniyet konusunda büyük bir bilinçlendirme
kampanyasına dönüştürülmesindeki başarı ödülün
gerekçesini oluşturdu.
Shell’in KSS projeleri diye baktığımızda en çok kişiye
ulaşan ve etkin olanı hangisiydi? Kaç kişiye ulaşıldı,
neler başarıldı? Bu yıl üzerinde çalışılan projeler neler,
neler hedefleniyor, kaç kişiye dokunması planlanıyor?
Farklı kitlelere hitap eden sosyal sorumluluk
projelerimizin hepsi yoğun ilgi görüyor. Çatalhöyük’te
2003 yılından bu yana yürüttüğümüz Arkeoloji Yaz
Atölyesi’ne bugüne kadar 5 bini aşkın çocuk katıldı.
Emniyet odaklı çalışmalarımıza da çok büyük ilgi
gösteriliyor. Emniyet kemerinin trafik kazalarındaki
hayati önemini, devrilme simülatörüyle anlattığımız
etkinliğimize, İstanbul’da sadece Temmuz ayında
700’ü aşkın kişi katıldı. Ramazan ayı boyunca
Türkiye’nin birçok şehrinde Shell ExtraMola
istasyonlarımızda emniyet eğitimi ve sağlık hizmeti
sunduğumuz özel etkinliğimiz ile 2 bini aşkın ağır
vasıta sürücüsüne ulaştık. Geçtiğimiz yıllarda
gerçekleştirilen benzer etkinlikler ile bini aşkın ağır
vasıta sürücüsüne eğitim verildi. EPDK Sergi Salonu,
Beyoğlu Fotoğrafevi, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar
Terminali ve Uluslararası Sabiha Gökçen Havalimanı
İç Hatlar Terminali gibi alanlarda ziyarete açtığımız
“Bu Şehr-i İstanbul” kitabının fotoğrafları sergimizle
de binlerce kişiye ulaştık. Bu sergilerin Türkiye’ye
çok önemli bir tanıtım katkısı sağlamasından gurur
duyuyoruz.
Önümüzdeki yıllara ilişkin bir proje çalışması var mı?
Shell olarak uzun vadeli ve kalıcı etkili çalışmaları
toplumun faydasına sunuyoruz. Bu nedenle
birçok çalışmamız, önümüzdeki dönemler için de
süreklilik arz ediyor. Önümüzdeki dönemde de aynı
ilke çerçevesinde, kalıcı ve etkin projeleri hayata
geçirmeyi planlıyoruz.
Sürekliliği olan projeler hangileri, neler hedefleniyor?
Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyesi, Shell
Eco-marathon, trafikte emniyet eğitimi gibi
çalışmalarımızın hepsi, süreklilik arz ediyor. Shell
Eco-marathon’da geleceğin enerji sorunlarına çözüm
üretecek olan gençleri, bugünden ileride kendilerinin
kullanacakları araçları tasarlamaları için teşvik
ediyoruz. Shell’in sürdürülebilir enerji konusunda bilinç
yaratmak ve yakıt verimliliğini teşvik etmek amacıyla
27 yıl önce hayata geçirdiği Shell Eco-Marathon’da;
dünyanın dört bir yanından lise, teknik lise ve üniversite
öğrencileri, kendi tasarladıkları araçları kullanarak en az
yakıtla en uzun mesafeyi katedebilmek için yarışıyorlar.
Shell Eco-marathon her yıl, dünyanın birçok yerinden
katılan öğrencilerin teknik bilgileri ve çevre duyarlılıkları
ile ürettikleri çevreci otomobillerin çetin ama keyifli
rekabetine sahne oluyor.
2011 yılında ilk kez “E-mobilite” elektrikli araçlar
kategorisinin dahil edildiği ve geçtiğimiz Mayıs ayında
Almanya’nın EuroSpeedway Lausitz pistinde 27’incisi
düzenlenen yarışa 7 Türk ekibi katıldı. Terakki Vakfı
Şişli Terakki Fen Lisesi (Terakki Team), 1 litre yakıt ile
492 kilometre yol kat ederek, içten yanmalı prototip
araçlarda 46’ncı, etanol kategorisindeki liseler arasında
3’ncü oldu. Boğaziçi Üniversitesi (Buhar Takımı) ise
önceki seneki performansının da üzerine çıkarak, 1
kilowatt saat enerji ile 157 kilometre kat etti ve 38 aracın
yarıştığı prototip hidrojen araç kategorisinde 13. oldu.
Her yıl Türkiye’den öğrencilerin önemli başarılar elde
ettiği Shell Eco-marathon 2012’de Rotterdam’da Ahoy
Arena’nın etrafında oluşturulacak olan sokak parkuruna
taşınıyor. Normalden daha kısa olan ve daha fazla virajı
bulunan sokak parkuru, mücadeledeki heyecanı da
yükseltecek.
Uzun yıllardır destek verdiğimiz Çatalhöyük’te, bu
toprakların 9 bin yıl önceki sahiplerini, bugünün ve
geleceğin nesillerine aktarabilmek, tarih ve kültür
bilincinin, nesillerden nesillere devamını sağlamak için
önemli bir adım atıyoruz.
Trafik kazalarının ve yarattığı kayıpların gelecekte
azalması için yürüttüğümüz çalışmaları da sürdürülebilir
bir dünyanın temel taşları olarak görüyoruz.
Emniyet bilincini artırıcı bu çalışmalar aynı zamanda
çalışanlarımızın da içselleştirdiği, şirket kültürümüzün
önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.
Çalışanlarınızın bu projelerde gönüllü çalışmasını teşvik
amacıyla neler yapıyorsunuz?
Destek verdiğimiz projelere yöneticilerimiz ve şirket
çalışanlarımız da gönüllü olarak yoğun ilgi gösteriyor
ve katılıyor. Çalışanlarımızın katılımı, hem özel projeleri
hayata geçirmek, hem de emniyet kemeri kullanımı gibi
eğitim unsurlarının toplumda yaygınlaşmasında katalizör
görevi üstlenmek şeklinde oluyor. Çalışanlarımız, İzmir’de
Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde, bugüne kadar “Yaren
Bebek” projesi ve “Süt 1” özel tedavi odasının tefrişi
gibi destekleri, öncülük ettikleri gönüllü çalışmalarla
gerçekleştirdiler. Shell çalışanları ayrıca İzmir Özel Ege
Lisesi öğrencilerine verdikleri eğitimle, emniyet kemeri
kullanımı konusunda bilinçlenme çalışmalarına da katkı
sağladı. Her yıl çok sayıda yetenekli öğrenciyi buluşturan
Shell Eco-marathon yarışmasının açılışını Royal
Dutch Shell CEO’su Peter Voser’ın yapması da, Shell
yöneticilerinin, sosyal sorumluluk çalışmalarına gösterdiği
özenin ve aktif katılımın güçlü bir örneğini oluşturuyor.
Şirket yöneticilerinin sponsor olduğu projeler var mı?
Shell’in kurumsal olarak belirlediği “Sıfır Kaza” hedefine
paralel olarak, Shell operasyonlarında görev alan
tanker sürücülerine yol emniyeti, defansif sürüş, doğru
beslenme ve dinlenmeyle ilgili detaylı eğitimler veriliyor.
Aynı zamanda tanker sürücülerinin eşlerine de, evde
emniyetle ilgili eğitim veriliyor. Shell yöneticilerinin gönüllü
olarak katıldığı ve 2006 yılından bu yana düzenlenen
eğitimle, sürücü eşlerine, tanker sürücüsü olan eşlerinin
işleriyle ilgili bilgi, evden - yola devam eden süreçte
emniyet tedbirleri, evde oluşabilecek ufak kazalarla ilgili
önlemler hakkında bilgi veriliyor.
Sizce KSS çalışmaları markaların-şirketlerin
pazarlama faaliyetlerinde nasıl bir yer tutuyor?
Günümüzde, tüketiciler, parçası oldukları toplumun ve
doğal çevrenin yaşadığı sorunların fazlasıyla bilincinde.
Bu bağlamda, tercihlerini yaparken, şirketlerin, üreticilerin
bu alanlardaki duyarlılıklarını, sosyal sorumluluk
bilinçlerini de dikkate alıyorlar. Şirketler, artık sadece
faaliyet gösterdikleri alanlarda meydana gelen sorunları
çözmeye katkıda bulunmakla yetinmeyerek, bulundukları
çevrenin korunması, geliştirilmesi, toplumların
bilinçlenmesi, kültürel ve sosyal değerlerine katkı
sağlanması gibi çok boyutlu çalışmaları gerçekleştirme
ihtiyacı duyuyorlar. Bu ihtiyaç, şirketlerin pazarlama
faaliyetlerinde de önemli yer tutuyor.
55
U
rakamsal olarak gördü ve sitedeki pratik önerilerden
faydalandı.
KSS ları
ama
l
u
g
y
SUDAKI AYAK IZIM
projesi ile su tasarrufunun önemine dikkat çekiyor
Unilever, Türkiye’nin en güvenilir lider markalarından biri olan OMO ile son yılların en önemli konularından biri
haline gelen çevre sorunlarıyla ilgili toplumda farkındalık yaratmak, daha güçlü bir çevre bilincinin yaratılmasına
katkıda bulunmak ve çocuklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla birçok projeye imza atıyor.
D
eterjan su döngüsünde tüketilen suyun sadece %5’i
üretimde harcanıyor. Tüketicinin deterjan kullanımı
sırasındaki su tüketim oranı ise %95 gibi korkutucu bir
rakam. Üretim sırasında çevresel faktörleri hassasiyetle
göz önünde bulunduran OMO, sürdürülebilirlik ilkesi
ışığında 2008 yılında ilk olarak konsantre lansmanını
gerçekleştirdi. Fakat tüketiciler yanlış çamaşır yıkama
alışkanlıklarını değiştirmediği müddetçe çevreye olan
etkiyi minimuma indirmenin mümkün olmadığını bilen
OMO, bunun için tüketicileri de bireysel önlemler almaya
teşvik etmeye karar verdi.
Bu gerçeklerin ışığında, dünya ortalamasının üzerindeki
su tüketimi ve 2030’da 100 milyona ulaşacak nüfusu ile
su fakiri ülke statüsünde olacağı öngörülen Türkiye’ye
daha yaşanabilir bir gelecek sunarak, toplumda
suyun doğru kullanımına yönelik farkındalık yaratmayı
hedefleyen ‘Sudaki Ayak İzim’ projesi OMO ve WWFTürkiye ortaklığında Mayıs 2009’da hayata geçirildi.
OMO, 2010 yılında ise ultra konsantre sıvı teknolojisiyle
ürettiği ve çevreye zarar veren tüketici alışkanlıklarının
önüne geçecek yıkama önerilerini içinde barındıran OMO
Total’i tüketiciyle buluşturdu.
Çünkü, tüketicilerin ön yıkama yapmamaları halinde 1
yılda 4 Ömerli Barajı dolusu su tasarrufu, 1 yıl boyunca
çamaşırlarını 60 derece yerine 30 derecede yıkadıkları
takdirde 21 günlük elektrik tasarrufu yine bir yılda
makinelerini her seferinde tam doldurduklarında 5 yıllık
içme suyu ihtiyacımızı karşılayacak kadar su tasarrufu
edilebiliyor.
OMO’nun çevresel etkilerini azaltma hedefiyle
sürdürdüğü daha temiz dünya planı çerçevesinde
başlattığı ‘Sudaki Ayak İzim’ projesi, su tüketimi
konusunda bireysel farkındalık yaratmayı hedefleyen,
herkesi su tasarrufu yapmaya davet eden bir entegre
iletişim kampanyası.
“Eğlen, Öğren, Hijyen”
projesi kapsamında
verilen eğitimler,
önümüzdeki 3 yıl boyunca
Türkiye’yi karış karış
gezmeye ve çocuklara
hijyen alışkanlığı
aşılamaya
devam edecek.
56
Alışkanlığını değiştirirsen
durdurabilirsin!
O
MO, kampanyayla “kötü” çamaşır yıkama
alışkanlıklarının (ön yıkama, makineyi tam
doldurmama, yüksek derecede yıkama vb.) doğada
bıraktığı sudaki ayak izini ve bunun uzun vadede
çevreye negatif etkisini ‘Bunu Durdurabilirsin’ söylemiyle
anlattı. OMO-WWF ortaklığında hazırlanan kampanya
sitesi www.sudakiayakizim.com’da herhangi bir ürünün
üretiminden tüketimine kadar harcanan su miktarlarını
gösteren veriler sunuldu, bireyler sudaki ayak izlerini
azaltmaya bilgilendirerek teşvik edildi. Sitede ayrıca,
bireylerin günlük alışkanlıklarının doğaya etkisi
konusunda da bilgilendirme yapıldı. Bugüne kadar 90
binden fazla kişinin ziyaret ettiği sitede yayınlanan test
ile bireyler sudaki ayak izlerini ölçerek, doğaya etkilerini
Bununla birlikte su kaynaklarına zarar veren tüketici
alışkanlıklarının başında gelen ön yıkama oranının,
ilk kez OMO tarafından 2004 yılından bu yana
gerçekleştirilen bilinçlendirme çalışmaları sayesinde çok
azaldığını görüyoruz. Bu rakamlar 2004 yılında
%44 iken 2009 yılında %29’a kadar düşmüş görünüyor.
Projenin uzun vadedeki hedefi, insanların su tüketimine
daha bilinçli yaklaşmalarını sağlayarak gelecek nesiller
için su kaynaklarının korunmasına destek vermek.
“Sudaki Ayak İzim” projesi son olarak, Türkiye Halkla
İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu sene onuncusu
düzenlenen Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde,
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk-Çevre” kategorisinde en
başarılı proje seçildi.
Domestos&Lifebuoy “Eğlen, Öğren,
Hijyen” Projesi ile 6 ayda 40 bin
çocuğa ulaştı
U
nilever Türkiye’nin, Domestos ve Lifebuoy markaları
sponsorluğunda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı
(TEGV) ile güçlerini birleştirerek hayata geçirdiği “Eğlen,
Öğren, Hijyen” projesi, ilk 6 aylık periyotta 40 bin çocuğa
hijyen eğitimi ulaştırdı.
Toplamda 3 yıl sürecek olan “Eğlen, Öğren, Hijyen”,
Türkiye’nin dört bir yanında 84 Etkinlik Noktası’nda
interaktif ve eğlenceli oyunlarla çocuklara hijyen
alışkanlığı aşılamaya devam ediyor.
Unilever Türkiye’nin çocuklara daha hijyenik bir yaşam
ve sağlıklı bir gelecek yaratmak amacıyla Domestos ve
Lifebuoy sponsorluğunda, TEGV ile birlikte yürüttüğü
“Eğlen, Öğren, Hijyen” projesi yurt genelinde devam
ediyor. TEGV’in 10 eğitim parkı, 52 öğrenim birimi, 3
il temsilciliği ve 19 ateşböceği olmak üzere toplam 84
etkinlik noktası’nda verilen hijyen eğitimleri kapsamında
ilk 6 aylık süreçte 40 bine yakın çocuğa ulaşıldı.
“Eğlen, Öğren, Hijyen” eğitim programının ilk 6 aylık
sürecine dair hazırlanan raporda, eğitime katılan
çocukların hijyen alışkanlıklarına ait davranışlarının
değişmeye başladığı verilere yansıdı. Eğitime katılan
çocukların, eğitim öncesine kıyasla %22’lik bir farkla
hijyen bilinçlerinin geliştiği görüldü. Çocukların ayrıca
mikrop türleri alanındaki bilgilerinde %77, ev hijyeni
alanındaki bilgilerinde %17 ve kişisel hijyen alanındaki
tutumlarında %14 oranında artış gözlendi.
Eğitim sonunda uygulanan ankette en iyi öğrendikleri
üç şeyi yazmaları istenen çocukların ise en çok “mikrop
türleri ve özellikleri”, “hijyenik ve temiz olmanın anlamı”,
sağlıklı olmak için el yıkamanın, önemi”, “evimizdeki
hijyen bölgeleri” ve “mikroplardan korunma yolları“
cevaplarını verdikleri görüldü.
Eğitimciler ve aileler de programdan ve çocuklardaki
hijyen alışkanlıklarının gelişiminden memnun kaldı.
Bunun yanı sıra “Eğlen, Öğren, Hijyen” eğitimine katılan
çocukların %95’i programı çok yararlı bulduğunu dile
getirdi ve bu etkinlikleri arkadaşlarına da tavsiye etmek
istediklerini belirttiler.
U
kurulduğundan bu yana, üniversitelerde kulüp,
topluluk veya grup olarak örgütlenerek, gençlerin
kendi belirledikleri ihtiyaçlara göre eğitim, sağlık,
çevre, engelliler, insan hakları vb. birçok alanda
’sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri’ hayata
geçiriyor. Sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri
kapsamında gençlerle birlikte ilköğretim okullarındaki
çocukları da dahil eden projeler yürütüyor. Bayer Genç
Bilim Elçileri (BGBE) projesi de bu projelerden biri.
BGBE, doğa bilimleri gibi hepimiz için yeni bir çalışma
alanı oluşturduğundan önemli bir proje. Doğa bilimlerini
sevmek, sevdirmek ve etrafta olan bitene karşı merak
uyandırabilmek, gençleri ve gençler aracılığı ile çocukları
bilim okuryazarı bireyler haline getirecek. Bu merakı bir
adım öteye taşıyıp, sorgulamalarını ve araştırmalarını
sağlamanın da günlük hayatlarında karar veren,
katılan ve üreten kişiler olmalarını sağlayacağı için bu
çalışmanın değerli olduğunu düşünüyorum.“
KSS ları
ama
l
u
g
y
Bayer “Genç Bilim Elçileri”,
ilkögretim ögrencilerini bilim insanı
olmaları için yüreklendirmeyi amaçladı
Bayer ve Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)
birlikte hayata geçirecekleri “Bayer Genç Bilim Elçileri” sosyal sorumluluk projesini tanıttı.
İ
lköğretim çağındaki çocuklara bilimi sevdirmeyi
amaçlayan projenin 2012 yılında 4 ilde (İzmir, Ankara,
İstanbul, Kars) yapılacak pilot uygulamasıyla binden fazla
ilköğretim öğrencisiyle buluşacak.
Projenin 2015 yılının sonuna kadar 40 ilde 240 bilim
elçisi aracılığı ile 9 bin ilköğretim öğrencisine ulaşması
amaçlandı.
Bayer ve Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), “Bayer
Genç Bilim Elçileri“ isimli yeni bir sosyal sorumluluk
projesi başlattıklarını duyurdu. Proje kapsamında,
“Bayer Genç Bilim Elçileri“ olarak eğitim alacak toplum
gönüllüsü üniversite öğrencilerinin ilköğretim okullarında
gerçekleştireceği etkinliklerle; dördüncü, beşinci ve
altıncı sınıf öğrencilerine ulaşılarak bilime olan ilgi ve
sevgilerinin arttırılması ve bilim okuryazarlığı düzeylerinin
yükseltilmesi hedeflendi. stratejisi kapsamında, özellikle sağlık, bilim ve eğitim
alanlarında yürüttüğümüz sosyal projelerin önemli bir
yeri bulunuyor. İnsanlığa “daha iyi bir yaşam” sunmanın
yolunun bilimden geçtiği inancıyla, çeşitli ülkelerde
300’ün üzerinde projeye destek oluyoruz. TOG ile
birlikte hayata geçireceğimiz “Bayer Genç Bilim Elçileri”
projemizde, ilköğretim çağındaki çocukları gelecekte bilim
insanı olma yönünde yüreklendirerek Türkiye’de bilimin
gelişimine katkı sağlamayı amaçlıyor. Dünyamızın ve
insanlığın önünde; hızla yaşlanan ve artan nüfus, iklim
değişimi ve artan gıda ve sağlık hizmetleri ihtiyacı gibi
önemli sorunlar bulunuyor. Bu gibi sorunların çözümleri
geçmişte olduğu gibi gelecekte de bilim insanları
tarafından üretilecek.”
“Bayer Genç Bilim Elçileri“ projesi, Bayer Türk CEO’su
Dr. Axel Hamann ve TOG Yönetim Kurulu Başkanı Kerim
Paker ile TOG ve Bayer Türk temsilcileri ve ilk grup
“Bayer Genç Bilim Elçileri“nin katılımıyla tanıtıldı.
Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin
Türkiye’de bilim okuryazarlığının
gelişimine ve dolayısıyla Türkiyeli
bilim insanlarının gelecekte dünyaya
sağlayacağı katkılara destek olacağına inandıklarını
belirten Dr. Hamann, “Böylesine önemli bir projeyi TOG
gibi saygın ve güçlü bir sivil toplum kuruluşu ile birlikte
başlatmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Bayer Türk CEO’su Dr. Axel Hamann toplantıda yaptığı
konuşmada şunları söyledi: “Bayer’in sürdürülebilirlik
TOG Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Paker ise
şunları belirtti: “Toplum Gönüllüleri Vakfı 2002 yılında
58
Toplantıda ayrıca Bayer Genç Bilim
Elçileri Proje Koordinanatörü Özge
Sönmez gençlere ve çocuklara iki
adımda ulaşan projenin uygulama
detayları ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi.
Buna göre ilk olarak, TOG gönüllüsü üniversite
öğrencilerinden oluşan Bayer Genç Bilim Elçileri;
insanlığın yüzyüze bulunduğu sorunlar ve daha iyi bir
yaşam için bilimin ve bilim insanlarının önemi konularında
eğitim alıyor. Sonrasında, eğitim alan Genç Bilim Elçileri;
ilköğretim dördüncü, beşinci ve altıncı sınıf öğrencileriyle,
çocukların bilime ilgisini arttırmak üzere uzman eğitimciler
tarafından tasarlanan ve bazı özel deneyleri de içeren
eğlenceli ve öğretici bir etkinlik çerçevesinde bir araya
geliyor.
Bayer Genç Bilim Elçileri projesinin pilot uygulaması,
2012 yılının ilk yarısında İstanbul, İzmir, Ankara ve
Kars’taki birer ilköğretim okulunda hayata geçirilecek. 24
TOG gönüllüsünden oluşan ilk grup Genç Bilim Elçisinin
yürüteceği uygulama sonucunda binden fazla ilköğretim
öğrencisine doğrudan ulaşılması hedefleniyor. İlk grubu
oluşturan 24 Bayer Genç Bilim Elçisi, geçtiğimiz günlerde
proje eğitimini aldı ve 2012’nin ilk haftasında okulları
ziyaret etmeye başlayacak. Bayer Genç Bilim Elçileri
projesi kapsamında 2015 yılının sonuna kadar 240
genç bilim elçisi ile 40 ilde 9 bin öğrenciye ulaşılması
hedefleniyor.
ETKİNLİKLER
TrainEAST “Gelecek için Eğitim” Projesi’nin son konferansı Romanya’da yapıldı
Avrupa Komisyonu Leonardo da Vinci Yaşamboyu
Öğrenme Programı kapsamında Formatest
(Romanya), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Derneği (Türkiye), TIME (Bulgaristan) ve KÖVET
(Macaristan) sivil toplum kuruluşları tarafından
gerçekleştirilen TrainEAST “Gelecek için Eğitim”
projesinin son konferansı 19 Ocak 2012 tarihinde
Cluj-Napoca, Romanya’da gerçekleştirildi.
K
onferansa Romanya ve Macaristan’dan Kurumsal
Sosyal Sorumluluk (KSS) alanında çalışan ve
bu alanda kendini geliştirmek isteyen 60’dan fazla
kişi katılım gösterdi. Ağırlıklı olarak özel sektör ve
sivil toplum kuruluşlarından gelen kişilerin katıldığı
konferansta, projenin amacı, yürütülen faaliyetler (KSS
Yaz Akademisi, KSS Kitabı ve Filmi) ve sonuçları,
Formatest proje koordinatörü Sorana Olaru tarafından
paylaşıldı. Sunumlarda anlatılan KSS tarihi, Avrupa
Birliği ve uluslararası KSS standartları, Macaristan
KSS Pazaryeri etkinliği ve Macaristan’daki başarılı ve
geliştirilmesi gereken KSS uygulamaları, katılımcıların
özellikle ilgisini çekti. 2010 yılında yayınlanan ISO 26000
uluslarlararası KSS standardı hakkında da sunum yapılan
konferansta TrainEAST projesinin en önemli çıktısı olan
KSS Yaz Akademi, Bulgaristan ve Türkiye’den örneklerle
paylaşıldı.
59
S
KSS ri
şile
öyle
SOYAK Kurumsal
İletişim Koordinatörü
Fatma Çelenk
‘Bugün aslında yarın’
SOYAK’ın KSS bakışından söz eder misiniz?
Soyak olarak inancımız şu ki; kurumsal sosyal sorumluluk
projeleri, kurum politikası olarak uygulanıp, kurum hedefleriyle
örtüştürüldüğünde “sürdürülebilir” olabilir. Gelecek için atılan her
adımın, bugünden atıldığını bize gösteren ‘Bugün aslında yarın’’
motto’muz ile uluslararası çevre standartlarını hedef alarak,
sürdürülebilir gelişimi destekleyecek, gelecek nesillerin yaşam
kalitesinin yükselmesine katkı sağlayacak projelere imza atarak,
faaliyet alanlarımıza sorumluluk bilinci aşılamaya gayret ediyoruz.
KSS projelerinizin özellikle yoğunlaştığı alanlar var mı?
Sürdürülebilir bir toplumsal gelişim için yenilikçi ürün ve
hizmetler kadar, sağlıklı, eğitimli ve temiz bir çevrede yaşayan
kuşaklarların yetişmesinin de önemli olduğunu inanarak, sosyal
sorumluluk faaliyetlerimizi eğitim, kültür, çevre ve spor alanlarında
yoğunlaştırıyoruz. Bu alanlardaki faaliyetlerimizin yanı sıra toplumun
gelişimine yönelik Holding dışı etkinlik ve projelere de destek
veriyoruz. Tüm şirketlerimiz, sosyal sorumluluk alanındaki yatırımlarına
karar verirken destek verilecek projelerin toplumun öncelikli
gereksinimlerine hizmet etmesine ve çevre için en iyi olanı gözetmeye
de azami dikkat gösteriyorlar.
Son dönemde yürüttüğünüz projeler nelerdir?
Bu yıl özellikle enerji verimliliğine daha fazla odaklanarak,
sürüdürülebilir gelecek ve sağlıklı yaşama bisiklet kullanımı ile katkıda
bulunduk. Bisiklet kültürünü yaymak ve gençleri bisiklet kullanımına
teşvik etmek için sene içerisinde düzenlenen bir takım bisiklet yarışı ve
etkinliklerine destek verdik.
Sera Gazı Emisyonu’nu takip etmek üzere ISO 14064 Belgesi’ni alıp,
Sosyal Sorumluluk Yönetim Sistemi’ni kurarak SA 8000 Belgesi’ne
değer görüldük. Türkiye’de çok az sayıda kuruluşun sahip olabildiği
SA 8000 Belgesi’ni ilk kez bir Holding olarak alarak çalışanların
temel haklarını garanti altına almanın önemini bir kez daha gündeme
taşıdık. Gerçekleştirdiğimiz projelerin yanı sıra çıkardığımız kitaplar,
katıldığımız konferanslarla ilklere öncülük etmeyi sürdürürken;
kurumsal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde farklı işbirlikleri
kurarak, bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarımıza devam ettik. Bu
doğrultuda, enerji verimliliği ve sürdürülebilir yaşamın geliştirilmesi için
“Yeşil İş Konferansı”, “Sürdürülebilir Gelecek Konferansı”, “Uluslararası
İnovatif ve Sürdürülebilir Gelişim Sempozyumu” gibi birçok önemli
buluşmaya destek verirken “Yeşil Karne” kitabının Türkçe çevirisini de
beğeniye sunduk.
60
Holding Binası’na aldığımız LEED sertifikası ile varolan
binalar kategorisinde LEED sertifikası alan ilk şirket
ünvanını elde ettik.
Sosyal sorumluluk algısı sektörel olarak
beklenen seviyede mi?
Günümüzde artık kurumlardan bireylere doğru yayılan ve
yavaş yavaş bireysel bir algı olarak karşımıza çıkmaya
başlayan sürdürülebilir ve çevreci yaşam olgusu,
geleceği daha yaşanabilir kılmak adına atlanacak en
zor eşiklerden bir tanesi. Çünkü bildiğimiz ve geçmişten
bugüne deneyimlediğimiz gibi bir işi başarma yolunda
atılacak en önemli adım ortak bir bilinç oluşturmak...
Bu bilincin toplumun tabanına yayılmaya başladığını
görüyor olmak da elbette çok sevindirici. Tüketicilerde
oluşan bu bilinç sayesinde yakın bir gelecekte
bütün şirketler iş planlarını bu hassasiyetle yapmak
durumunda kalacaklardır. Bu da sürdürülebilir yaşamın
sağlanmasında tüm sektörlerin önünü açacaktır.
Faaliyet alanlarımızdaki sektörlerde de iş yapış
biçimlerinin giderek bir toplumsal sorumluluk anlayışıyla
kurgulanıp yönetildiğini söyleyebilir. Toplumda oluşan bu
bilinç insanları tasarruflu, sürdürülebilir, çevreye saygılı
projelere yönelttikçe hizmet veren ve üretenler de bu
noktadaki hassasiyetleriyle farklılaşıyor.
Kısa ya da uzun vadeli amaçlarınız nedir?
50 yıldır sürdürülebilir kaliteli yaşam kültürünün
oluşmasına katkı sağlama ve gelecek nesillere
yaşanabilir bir dünya bırakma hedefi doğrultusunda
ilerlemeyi sürdürerek birikim ve tecrübemizi yeni
projelere aktarmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda
ise uluslararası çevre standartlarını hedef alarak,
sürdürülebilir gelişimi destekleyecek, gelecek nesillerin
yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlayacak, eğitim,
spor, çevre ve kültürel değerlerin korunmasına destek
verecek çalışmalarımıza yenilerini ekleyeceğiz.
61
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
Uyg
AVON Türkiye, Global AVON Vakfı
işbirliğiyle ‘Meme Kanseri Burs Programı’
Renault’a
yılın sosyal sorumluluk projesi ödülü verildi
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Renault’nun
çocukları trafikteki risk ve tehditlere karşı
bilinçlendirmek için geliştirdiği Sokakta İlk Adımlar
yol güvenliği eğitim projesine Yılın Sosyal Sorumluluk
Projesi Ödülü’nü verdi.
ödülü proje ortaklarımızın yanı sıra, Türkiye’nin dört bir
köşesinde bu projeyi omuzlamış, çocuklarımızı trafikteki
risklere karşı bilinçlendirmek için gayret sarfeden değerli
öğretmenlerimizle paylaşmaktan da onur duyuyoruz.”
dedi.
İ
10 yılda 40 il 1 milyon 200 bin öğrenci
letişim sektörü meslek kuruluşları ve iletişim
fakültelerinin temsilcilerinden oluşan ODD Satış ve
İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri Seçici Kurulu’nun
Başkanı Fügen Toksü de, törende yaptığı konuşmada,
otomotiv sektörünün kurumsal sosyal sorumluluğa daha
çok yatırım yapması gerektiğini vurguladı.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, ODD’nin bu
ödülü 10 yıllık emek ve sosyal yatırıma verdiğini ve bu
ödülün ‘En Çok Satılan Otomobil Markası Ödülü’ kadar
önemli ve gurur verici olduğunu söyledi.
Aybar, “Sokakta İlk Adımlar kurumsal sosyal
sorumluluğun üçlü sacayağı olan özel şirket, kamu ve
STK birlikteliğiyle gelişen, büyüyen bir projedir. Renault
olarak 10 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği, Türkiye
Trafik Kazalarını Önleme Derneği, Total Türkiye ve
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün büyük katkılarıyla
sürdürüyoruz bu projeyi. Projemizin 10 yıllık hikayesi,
sürdürülebilirlik anlamında da örnek teşkil ediyor. Bu
KSS
ulam
alar
T
ürkiye’nin en uzun soluklu yol güvenliği eğitim
projesi olan Sokakta İlk Adımlar 10 yılda 40
ilde 1 milyon 200 bin öğrenciye ulaştı. Renault’nun
önderliğinde, Total Türkiye, Türkiye Trafik Kazalarını
Önleme Derneği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü
işbirliğiyle sürdürülen proje, daha once de Türkiye
Halkla İlişkiler Derneği tarafından Altın Pusula Büyük
Ödülü’ne, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
ve CSR Europe tarafından da En İyi Bilinçlendirme
Uygulaması Ödülü’ne sahip olmuştu. Proje halen Adana,
Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale,
Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Erzurum,
Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Karaman,
Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa,
Mersin, Muğla, Nevşehir, Rize, Sakarya, Samsun, Siirt,
Sivas, Tekirdağ, Trabzon, Urfa, Uşak, Van, Yalova ve
Zonguldak’ta uygulanıyor.
Avon, “Meme Kanseri ile Mücadele Çalışmaları”
projesini 15 yıldır sürdürüyor. Proje, sağlık alanında
Türkiye’nin en uzun soluklu kurumsal sosyal
sorumluluk projelerinden biri oldu.
A
VON Türkiye, Global AVON Vakfı ile birlikte
doktorlara meme kanseri ile mücadelede bir gelişim
fırsatı sunuyor. Doktorlar Amerika’da gerçekleşecek
burs programı kapsamında meme kanseriyle ilgili
düzenlenecek olan sempozyuma katılacak ve meme
kanseriyle ilgili çalışmak istedikleri alanda eğitim
alacaklar.
AVON Global Meme Kanseri Burs Programı ile dünyanın
pek çok ülkesinden meme kanseri üzerine çalışmaları
bulunan doktorların başvuru yapabileceği burs
programına, Türkiye’den başvurmuş olan doktorlar da
katılım şansı elde edecek.
Yapılan başvurular sonucu seçilen doktorlar, 13-15
Eylül 2012 tarihinde Amerika’da düzenlenecek olan
ASCO Meme Kanseri Sempozyumu’na katılacak.
ı
Sempozyumun ardından doktorlar kendi alanlarına uygun
olarak seçmiş oldukları ve aralarında John Hopkins
Üniversitesi, Boston Medikal Merkezi, Northwestern
Üniversitesi’nin de bulunduğu 14 enstitüden birine
yerleştirilecek ve 17 Eylül 2012 itibariyle eğitim almaya
başlayacak. Meme kanseri ameliyatı, patoloji, radyoloji,
medikal onkoloji, klinik dizayn ve kamu sağlığı gibi
alanlarda; seçilen alana bağlı olarak 4 ila 8 hafta sürecek
eğitimin sonunda doktorlardan çalışmaları hakkında rapor
hazırlamaları beklenecek. Burs programı kapsamında
4-8 hafta sürecek olan eğitime katılabilmek için ilgili
kurumlardan alacakları izin doktorların sorumluluğunda
olacak.
AVON’un global olarak sahiplendiği ‘Meme Kanseri ile
Mücadele Çalışmaları’ projesi kapsamında yürütülen burs
program, doktorların kadınların en fazla yakalandıkları
kanser türü olan meme kanseri ile ilgili kendilerinin
belirledikleri alanda özel eğitim alarak, edindikleri tecrübe
ve bilgileri kendi ülkelerinde de uygulamalarını sağlamayı
hedefliyor.
Uyg
KSS
ulam
alar
ı
“Bir Usta Bin Usta“
İZ Iletişimin Zirvesindekiler Ödülleri’nde yılın kurumsal
sosyal sorumluluk projesi ödülünü aldı.
A
nadolu Sigorta’nın kurumsal sosyal sorumluluk
projesi “Bir Usta Bin Usta”, Reklamcılar Derneği
tarafından verilen ve ajans, reklamveren, medya
ile bürokrasi kanadının önde gelen isimlerinin
katıldığı İZ İletişimin Zirvesindekiler Ödülleri’nde yılın
kurumsal sosyal sorumluluk projesi kategorisinde
ödüle layık bulundu. Anadolu Sigorta adına ödülü,
Halkla İlişkiler Müdürü Berna Semiz Ergüntan aldı.
63
Enterprise 2020 nedir?
Enterprise
2020
E
nterprise 2020, CSR Europe tarafından başlatılmış bir girişim. Ortak bir vizyon
geleceğin şirketi Enterprise 2020, genel kabul gören sorumluluk ve şeffaflık
doğrultusunda kârlı biçimde çalışarak ve tüm dünya ve insanlar için paydaşlarla yakın
işbirliği içinde yeni çözümler üretmeye gayret ediyor. Bu unsurlar birlikte, daha akıllı,
sürdürülebilir ve katılımcı bir topluma doğru dönüşüme liderlik eden girişim; CSR
Europe’un 23 ülkedeki kurumsal üye ve ulusal ortak ağı, Avrupa Komisyonu, Belçika
AB Başkanlığı ve Avrupa’da giderek artan sayıdaki devlet tarafından destekleniyor.
Enterprise 2020 şunları amaçladı;
Günümüzün ekonomik, toplumsal ve çevresel zorlukları dünyayı çok
büyük bir değişime sevk ediyor. Önümüzdeki on yıl içinde, mevcut
yaşama, çalışma, öğrenme, haberleşme, tüketme ve kaynakları paylaşma
kalıpları giderek daha çok sorgulanılır hale gelecek.
• Yenilikçilik ve değişim için bir platform sunarak şirketlerin sürdürülebilir rekabetçiliği
oluşturmalarını desteklemek,
• Sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak için birlikte çalışmanın yeni yollarını araştırarak
şirketler ve paydaşları arasında yakın bir işbirliğinin gelişmesine yardımcı olmak,
• AB kurumlarını ve daha fazla sayıda uluslararası aktörü devreye sokarak Avrupa’nın
KSS konusundaki küresel liderliğini güçlendirmek.
2020
yılında dünya neye benzeyecek? Artan küreselleşme, demografik değişim, doğal
kaynakların kıtlığı, teknolojik hızlanma, küresel sağlık zorlukları ve sosyal bölünmeler
gibi eğilimler, iş hayatını ve toplumu nasıl biçimlendirecek? İşletmelerin ekonomik, toplumsal ve
çevresel ilerleyişe katkıda bulunan değerleri oluşturma kapasiteleri bundan nasıl etkilenecek?
Mali ve sosyoekonomik değişiklikler ve pazarların hızla küreselleşmesi, yönetim sistemlerimiz
üzerindeki etkili baskıyı giderek artırmaya devam ediyor. Devletlerin, şirketlerin,
yatırımcıların, sivil toplumun, akademik kurumların birbirleriyle yakın ilişki
içinde çalışmalarının zamanı geldi. Birbirine bağlı dünyada, kimse
çözümlerin tümüne sahip değil. Karşılıklı güven yaratmak ve
çalışma şekillerini değiştirmek, herkesin ortak sorumluluğu.
‘Bilinçli Pazar’ için başlangıç
noktası
A
vrupa’da ve dünyada birçok
şirket, sürdürülebilirlik ve
sorumluluğun, istikrarlı ekonomilerin
ve sürdürülebilir büyümenin
kritik faktörleri haline geldiğini
görüyor. Bu şirketler, girişimci çözümler yoluyla topluma
olumlu bir katkı sağlamaya çalışıyor ve itibarlarını,
gücünü güvenilirlik ve şeffaflık, sürdürülebilir ürün ve
hizmetler ve paydaşlarla proaktif işbirliğinden alan bir
yönetim kültürü üzerine inşa ediyor. Bununla birlikte,
kurumsal sosyal sorumluluğu (KSS) tüm iş faaliyetlerinde
ana faktör olarak dikkate alma, etkilerini değerlendirme,
bildirme ve daha sonraki gelişiminde farklı paydaş
gruplarını dahil etme son derece önemli bir zorluk.
Bu görevin etraflıca ele alınabilmesi için, kurulan yeni
ortaklıklarda birlikte çalışan çok daha fazla şirket ve
paydaşın cesareti, yenilikçiliği ve ortak çabası gerekiyor.
KSS konulu Avrupa İttifakı üzerine inşa edilen (2006
yılında Avrupa Komisyonu’nun CSR Europe (KSS
Avrupa), BUSINESS EUROPE ve UEAPME ile başlattığı)
Enterprise 2020 (İşletme 2020), yeni işbirliği anlaşmaları
için açık bir davettir. Avrupa Komisyonu Başkanı José
Manuel Barroso’nun 2009 yılında CSR Europe Genel
Asamblesinde açıkladığı gibi, “bilinçli pazarlar”a dayanan
bir ekonomiyi hep birlikte inşa etmek için bir başlangıç
noktasıdır. CSR Europe, 2010 yılı Ekim ayında Enterprise
2020’yi bu zeminde başlattı. Ortak bir vizyon ve liderlik
taahhüdüyle bu ağ, Avrupa’nın içinde ve dışındaki şirket
ve organizasyonları, geleceğin işletmesine doğru giden
bu yolculuğa katılmaya davet ediyor.
Yeni bir model:
Uygulama grupları ile çalışma
E
nterprise 2020, temalı uygulama gruplarında
yenilikçilik ve değişim için açık bir platform sunar.
Bu uygulamalar, iş dünyasının günümüzde karşı karşıya
kaldığı küresel değişikliğin dönüşümsel eğilimlerini ve
faktörlerini yansıtır. CSR Europe’un kurumsal üyelerine,
ulusal ortaklarına diğer şirketler ve ilgili paydaşlarla
öğrenme, paylaşma ve birlikte çalışma için birçok fırsat
sunar.
İşbirlikçi teşebbüsler geliştirme
H
er uygulama grubunda oluşturulan işbirlikçi
teşebbüsler, şirketler ve paydaşlar arasında ortak
liderlik ve işbirliği yoluyla toplumsal zorlukları ele alır.
Diğer alanlara ve sektörlere kopyalanıp aktarılabilen ve
Avrupa’da ve uluslararası ortamda politika oluşturmaya
yönelik yeni sinerjilere temel oluşturabilecek fikir liderliği
ve uygulama araçları geliştirmeyi hedefler.
Yenilikçi ortaklıklar geliştirme
A
vrupa Komisyonu ve CSR Europe ağı arasındaki
diyalog ve işbirliği, KSS’yi Avrupa’da geliştirmek
konusunda 1990’ların başından bu yana sağlam bir
temel oluşturdu. AB’nin yeni Avrupa 2020 stratejisi
bağlamında Enterprise 2020, iş dünyası ile Avrupa
Komisyonu, Konseyi ve Parlamentosu arasındaki yeni
ortaklık için dayanak sağlıyor. Komisyonun “Avrupa’yı
KSS konusunda bir mükemmellik odağı yapma” hedefini
destekliyor ve KSS’yi Avrupa’nın akıllı, sürdürülebilir ve
katılımcı büyüme stratejisinin bir parçası olarak teşvik
ediyor. Avrupalı şirketler ve kurumlar, KSS’yi sürdürülebilir
küresel ekonomi için stratejik bir araç olarak daha da
geliştirmekte önemli bir rol oynuyorlar.
Enterprise 2020, sorumlu yönetim araştırmalarını
desteklemek, gelecekte iş dünyasına ve topluma
yönelik sürdürülebilir değerler üretebilmeleri için
öğrencilerin ve yöneticilerin kapasitelerini artırmak
amacıyla, iş dünyasıyla birlikte çalışmaya istekli okul ve
üniversiteler için de bir platform oluşturuyor. Enterprise
2020 katılımcıları, çeşitli girişimler ve işbirlikleri yoluyla
endüstriler genelinde haricen paylaşılabilen somut
sonuçlar ve modeller üretecek. Enterprise 2020, kendi
perspektifleriyle katkıda bulunan paydaşların katılımıyla
açık bir platform olarak gelişimine devam ediyor.
65
U
KSS ları
ama
l
u
g
y
STK
de
bı üretimin
yakka
Giyim ve a
aları
ygulam
u
lu
m
u
r
o
s
in
iç
k
e
m
t
e
k
i
teşv
Türkiye Vodafone Vakfı Düşler Akademisi Projesi:
Hayata eşit katılım
Türkiye Vodafone Vakfı’nın Düşler Akademisi Projesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif
Yaşam Derneği’nin (AYDER) ortak çalışması ile 2008 yılında hayata geçti. Proje, dezavantajlı gençlerin sanat
aracılığıyla topluma katılmaları, sosyal ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları amacıyla bir gönüllülük
platformu oluşturuyor. Tüm bireylerin hayata eşit katılımını simgeliyor ve bütünleşme adına çözümler üretilmesini
hedefledi.
‘S
anat ve sanatçı engel tanımaz’ sloganı ile
ilerleyen Düşler Akademisi, dezavantajlı gençlerin
yeteneklerini, yaşadıkları sosyal ortamda kullanarak
çevreleriyle eşit koşullarda ilişki sürdürebilmeleri yönünde
katkı sağlamak için çalışıyor. Bu güne kadar 620 gencin
mezun olduğu Düşler Akademisi atölyelerinde fiziksel,
zihinsel, işitme ve görme engelli gençlere, kronik hastalık
gruplarına ve yoksul gençlere vokal, ritim, dans, film,
fotoğraf, DJ’lik, enstrüman, resim ve tasarım atölyeleri
ücretsiz olarak sunuluyor.
Proje, PR News CSR Ödülleri’nde finalde
T
ürkiye Vodafone Vakfı’nın, engelli bireylerin
karşı karşıya kaldığı yaşamsal zorlukların
ortadan kaldırılmasına destek vermeği
amaçladığı Düşler Akademisi Projesi
ile dünya çapında çok sayıda projenin
yarıştığı PR News CSR Ödülleri’nde
“Topluluk İlişkileri” ve “Paydaş
Bağlılığı” kategorilerinde finale
kaldı.
ABD’li strateji ve halkla
ilişkiler dergisi PR News
tarafından, 2005 yılından
beri her yıl düzenlenen
PR News CSR Ödülleri
dünya çapında en iyi kurumsal
sosyal sorumluluk uygulamalarını
ödüllendiriyor. Ödüller, kurumların
kurumsal sorumluluk çalışmalarına
konusunda teşvik etmeyi amaçlıyor.
PR News CSR Ödülleri, 17
Nisan 2012’de Washington,
düzenlenecek törenle dağıtılacak.
’
T
C
E
P
S
‘RE
i
s
e
j
o
r
p
ve
) farkındalık e
S
S
(K
k
lu
l Sorumlu
r üretmey
sal Sosya
f çözümle
ti
m
a
v
ru
atın
o
u
in
K
,
n
k
tirere
ulana
sorumlu s
g
n
liş
y
rı
e
u
g
la
a
in
rı
iç
rk
ıla
a
ç
nın
rü
rklı bakış a çlerin başında ise m arklı paydaş grupları
kstil sektö
fa
te
rı
a
la
rd
a
a
ıll
rm
y
fi
n
çi
bı
ndiren süre yapmaları geliyor. F
özellikle so
lan tedarik
ve ayakka
im
iliğe yönle
c
ih
iy
g
rc
Türkiye’de aları, sektörde yer a
im
e
iş
te
d
ir
i
lu
g
ğ
m
orumlu
n sorum
k Derne
CT
eğitim çalış Tedarikçi firmaları, s rin ürünleri seçerke
Sorumlulu
l
a
y
s
o
r: RESPE
S
o
l
y
a
r.
ile
s
lu
o
c
o
m
ti
iy
ı
e
s
d
ru
k
a
e
u
tü
teşvik
esi ve
Türkiye K
jenin parç
ikaları izlem azandığı bu çağda
vatif bir pro
o
in
in
iç
alma polit
k
k
e
rinin önem
teşvik etm
ve işbirlikle rumlu uygulamaları
so
üretiminde
A
vrupa Birliği Leonardo da Vinci Programı tarafından
desteklenen RESPECT projesi tedarikçi firmalara ve
satın alım süreçlerini iyileştirmesi ve çalışma standartları
üzerindeki etkilerinin iyileştirilmesi için alıcı firmalara
yaratıcı yöntemler ve araçlar geliştirmeyi amaçladı.
işbirliği kanalları ve eğitim, davranış değişikliği gibi
alanlarda ilerleme sağlanması hedeflendi. Projenin uzun
vadedeki amacı ise geliştireceği inovatif paydaş işbirliği
modelinin diğer ülkeler ve farklı sektörlerce uygulanması
sağlamak.
Kasım 2011’de başlayan ve Ekim 2013 yılına kadar
sürmesi planlanan iki yıllık pilot proje, paydaşlar (alıcıtedarikçi-tüketici) arasında işbirliği yapılması ve iyi
uygulamaların paylaşılmasıyla farklı çözümler üretilmesini
hedefledi. İsviçre, Fransa ve Belçika’nın, Bulgaristan ve
Türkiye’ye inovasyon transferi yapacağı bu projede yer
alan ortaklar ise şunlar: Fair Labor Association, New
Age, Gibor Alfa (Türkiye), BILSP (Bulgaristan), ESCEM
(Fransa), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği,
Limelight ve MAC-Team (Belçika)
RESPECT projesi vizyonunu; Alıcı şirketler arasından
olumlu bir davranış yaratmak ve daha fazla sorumlu
uygulamaları kabul etmelerini sağlamak, tedarikçi
firmaların sorumlu üretim uygulamalarını yayması ve
alıcılara inovatif yollar teklif etmeleri, pasif satın alma
davranışı yerine katılımcı ve sorumlu tedarik zincirine
destek olunması için tüketicilerin üretim sürecine dahil
edilmesi olarak belirledi.
Web 2.0 ve sosyal medya teknolojilerinin kullanılacağı
projede, mevcut olan eğitim materyalleri iyi uygulamalar
ve RESPECT projesine dahil olan farklı paydaşlar
tarafından aktarılan girdilerle zenginleştirerek inovatif
67
Girişimcileri Mentor Ağı” Türkiye’de
STK
Ö
zyeğin Üniversitesi, KAGİDER ve ANGİKAD, işini
yeni kurmuş girişimci kadınlara zorlu ilk yıllarında
destek olmak üzere Avrupa Birliği destekli “Avrupa Kadın
Girişimcileri Mentor Ağı” projesi için yola çıkıyor. Avrupa
Birliği desteğiyle ve 1 milyon Euro bütçeyle toplam 17
ülkede uygulanacak olan proje, Özyeğin Üniversitesi,
KAGİDER ve ANGİKAD’ın işbirliğiyle bu yıl Türkiye’de de
ilk kez uygulanmaya başlanacak. Özyeğin Üniversitesi ve
ANGİKAD’ın işbirliği ile KAGİDER tarafından 2 yıl süre
ile yürütülecek projede 13 başarılı KOBİ sahibi iş kadını
18 ay boyunca işini yeni kurmuş yeni 26 kadın girişimciye
mentorluk yapacak.
"
Kadınlar siyasete aktif katılmalı
KAGİDER’in Ocak ayı Kahvaltı Toplantısı’nın konuğu Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet
Misbah Demircan oldu. Demircan, “Kadın Dostu Yerel Yönetimler” başlığı altında,
yaklaşan yerel seçimler öncesinde yerel yönetimlerde kadının varlığı ve etkinliğini
artırabilmek için yapılması gereken çalışmaları kendi deneyimleri ışığında anlattı.
K
AGİDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şila Gök
yaptığı konuşmada, kadının yerel siyasete katılımının
arttırılması amacıyla KAGİDER’in yaptığı çalışmaların bir
uzantısı olarak Ahmet Misbah Demircan’ı KAGİDER’e
davet ettiklerini söyledi.
Demircan, kadınların yaşamın her alanında çok iyi liderlik
örnekleri gösterdiğini ve çok iyi aracılık yaptığını belirti.
Kadınların siyasette temsiliyetinin artması için proaktif
olmaları ve liderlik yeteneklerini kullanmaları gerektiğini
ifade etti.
yeterince görünür olmadığını vurguladı. Demircan
sözlerini şöyle sürdürdü; “Kadınlar dernek veya farklı sivil
toplum kuruluşlarının üyeliği ve yöneticiliği alanlarında
mahallede gösterdikleri etkinliği göstermiyorlar, kadınlar
bu alanlarla da ilgilenmeli ve aktif olmanın yollarını
aramalı.”
Siyasi partilerinde aynı iş hayatında olduğu gibi, alanda
iş yapmış, becerikli insanlar aradığını belirten Demircan,
“İş hayatı ne arıyorsa siyaset onu arıyor, kadınlar yerel
yönetimlere katılım konusunda proaktif olmalı ve liderlik
yeteneklerini kullanmalı” dedi.
Yerel yönetimlere kadınların daha fazla katılması
için siyasette kota uygulamasının olması gerektiğini
vurgulayan Demircan, belediye meclislerinde nüfusa
orantılı olarak yüzde 50 kadınların olması için çaba
gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Demircan, ayrıca,
kadınlarında siyasete zaman ayırarak, siyasette öne
geçmek için liderlik yeteneklerini kullanmasının önemine
dikkat çekti. Beyoğlu Belediyesi’nin kadının sosyalleşmesi
için semt konakları açtığını ve 10 bin’in üzerinde kadının
semt konaklarında kültürel yaşama katıldığını söyledi.
Kadınların mahallelerde çok iyi gözlemci ve aracı, okul
aile birliklerinde çok iyi başkan olduğuna dikkat çeken
Demircan, ancak konu örgütlü katılım olunca kadınların
Avrupa Birliği’nden Türk Kadın Girişimcilerine Destek
Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen, 17 ülkede
toplam 1 milyon euro bütçe ayrılan “Avrupa Kadın
68
“Avrupa Kadın Girişimcileri
Mentor Ağı”na başarılı birer
girişimci olma potansiyeline
sahip, bir yıldan fazla dört
yıldan az bir süre önce bir
işletmeyi devralmış ya da
kurmuş ve yürütmekte olan
kadın girişimciler kabul
edilecek.
Temelleri Avrupa Komisyonu tarafından 2009 yılında
atılan ve bugüne dek yaklaşık 270 kadın girişimcinin
mentorluk yaptığı “Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı”
projesi ilk kez Türkiye’de uygulanacak. Proje, Özyeğin
Üniversitesi, KAGİDER ve ANGİKAD’ın işbirliği ile hayata
geçecek.
1 milyon Euro bütçeyle toplam 17 ülkede uygulanan
projeyle, aralarında başarılı iş kadınlarının olduğu 13
kişi, iş hayatına yeni adım atan 26 kadın girişimciye
mentorluk yapacak. Başarılı örneklerin toplumda ön
plana çıkarılması ve desteklenmesi yoluyla ülkemizde
kadın girişimciliğinin özendirilmesi ve kadın girişimci
sayısının artırılmasının amaçlandığı “Avrupa Kadın
Girişimcileri Mentor Ağı”na, başarılı birer girişimci olma
potansiyeline sahip, bir yıldan fazla dört yıldan az bir süre
önce bir işletmeyi devralmış ya da kurmuş ve yürütmekte
olan kadın girişimciler kabul edilecek. “Avrupa Kadın
Girişimcileri Mentor Ağı”na 2011 yılında Türkiye’nin yanı
sıra dahil olan ülkeler ise şöyle: Arnavutluk, Belçika,
Hollanda, İspanya, İngiltere, İrlanda, İtalya, Kıbrıs,
Makedonya, Macaristan, Karabağ, Romanya, Sırbistan,
Slovakya, Slovenya, Yunanistan.
“Kadın girişimci mentor ağını
Anadolu’da yaygınlaştıracağız”
B
u projede kadın girişimci mentor ağının Anadolu’da
yaygınlaşmasını hedeflediklerini söyleyen proje
paydaşlarından ANGİKAD’ın Yönetim Kurulu Üyesi Arzu
Özyurt, “Kadın girişimcilerimize balık tutmak yerine onlara
nasıl balık tutulacağını öğretiyor olacağız. Böylece iş
hayatının zorlu koşullarında ayakta kalacak donanıma
ilk elden sahip olacaklar. ANGİKAD, 2007 yılından
bu yana, öncelikle ülkemizde, iş hayatında ve sosyal
hayatta kadınlara fırsat eşitliği yaratılarak, yönetim erki
içerisinde kadının etkinliğinin ve payının artırılması ve
kadın girişimciliğinin desteklenmesi konusunda çeşitli
çalışmalar ve projeler yürütmekte ve bu projede kadın
girişimci mentor ağının Anadolu’da yaygınlaşmasına katkı
sağlamayı amaçlamaktadır,” dedi.
Avrupa Kadın Girişimcileri Mentor Ağı
“E
uropean Network of Mentors for Women
Entrepreneurs” projesi Avrupa Komisyonu
İşletmeler Genel Müdürlüğü nezdinde duyurulan
ve 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen “Female
Entrepreneurship Ambassadors - ENFEA” projesinin
devamı ve onun tamamlayıcısı olan bir proje. “ENFEA”
projesi ilk duyurulduğunda 2009 yılında Türkiye
Avrupa Birliği üyesi olmadığı için proje kapsamında yer
almamıştı. Ancak 2011 çağrısında 22 üye ülkenin yanı
sıra projeye Türkiye de dahil edildi ve başvurucuların
mevcut olan ülkelerdeki “Female Entrepreneurship
Ambassadors” işbirliği ağlarından yararlanması
hedeflendi. “Female Entrepreneurship Ambassadors”
projesi ile işbirliği ağı kuran ülkeler arasında Arnavutluk,
Belçika, Hırvatistan, Kıbrıs, Danimarka, Fransa,
Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda,
İtalya, Lüksemburg, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz,
Romanya, Sırbistan, Slovakya, İsveç ve İngiltere yer aldı
ve bu ağ yaklaşık 270 kadın girişimciyi kapsadı.
ETKİNLİKLER
CSR in Times of Crisis; an Opportunity for the Future of Companies
27 Mart 2012 Brüksel, Belçika
Organizasyon
GDF SUEZ
CSR Europe Yıllık Genel Kurulu
26 - 27 Nisan 2012 Brüksel, Belçika
Organizasyon
CSR Europe
69
STK
Özel Sektör Gönüllüler Derneği
‘Gonulden Oduller’verdi
Türkiye’deki gönüllük projelerini teşvik etmek için Özel
Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD) tarafından verilen
Gönülden Ödüller, sahiplerini buldu.
G
önülden Ödüller, özel sektördeki gönüllülük
çalışmalarını destekleyerek yaygınlaşmasını
sağlamak ve toplumda fark yaratan iyi örnekleri
ödüllendirmek için Özel Sektör Gönüllüler Derneği
tarafından 2007 yılından bu yana veriliyor.
Bu yıl beşincisini verdiğimiz bu ödüllerin artık çok daha
etkin olduğunu görmenin keyfini yaşıyoruz. Bu yıl üye
sayımız 64’e yükseldi ve bu üyelerin 150.000 çalışanı
ve 6.000 aktif gönüllüsü olduğunu görmekten mutluluk
duyuyorum. Derneğimiz aynı zamanda üye firmalarımızın
sürekli iletişim halinde olduğu, birbirlerine destek verdiği,
yaşayan, sosyal bir platform. Faaliyete geçtiğimiz günden
beri pek çok çalışma yaparak özel sektörün gücünü
göstermek ve fark yaratan projeleri tanıtarak özendirici
olmalarını sağlamak istedik. Ödül kazanan şirketlerimiz
başta olmak üzere, gönüllülük projeleri üretip hayata
geçiren tüm şirketlerimize teşekkürü borç bilirim.” dedi.
En Başarılı Gönüllülük Programı kategorisinde Koç
Holding “Ülkem İçin”, En Başarılı Gönüllülük Projesi
kategorisinde Garanti
ÖSGD Yönetim Kurulu
Bankası “Elim Sende”, En
Başkan Yardımcısı Dr.
Yaratıcı Gönüllülük Projesi
Geçtiğimiz 5 yıl içinde
Yılmaz Argüden ise,
kategorisinde ise Bilim
gönüllülük kavramı ve
Gönülden Ödüller’in çok
İlaç “Kariyerimin Kontrolü
uygulamaları benimsendi.
önemli bir işleve sahip
Bende” çalışmaları ile
olduğunu ifade ederek, “Bu
ödüle layık görüldü. Bu yıl
Çevre, sağlık, eğitim,
yılki Gönülden Ödüller ile
ilk kez verilen “En Başarılı
dezavantajlı gruplar, kültür, tarih
gördük ki; özel sektörde
Gönüllü” kategorisinde
gibi farklı alanlardaki ihtiyaçlara
gönüllülük çalışmaları her
IBM’den Derya Sel Bozkurt
geçen gün daha çok artıyor
ve Bilim İlaç’tan Kadir
yönelik projeler geliştirilmeye
ve özel sektörün tecrübesi
Gökbakan ödül alırken,
başlandı, yaratıcı çözüm
ile sistemli, sürdürülebilir
Doğuş Holding’ten Özlem
örnekleri geliştirildi.
ve yaratıcı projeler
Denizmen Seçici Kurul
gönüllülük temeliyle
Özel Ödülü’nün sahibi oldu.
gerçekleştirilebiliyor. Şirketlerin değindikleri toplumsal
konuların, sorunların çeşitlendiğini, daha fazla kişi
Gönüllülük çalışmaları artıyor
ve kurumun katılması için ortamlar yaratıldığını ve
işbirliklerinin arttığını memnuniyetle gözlemliyoruz.
SGD Yönetim Kurulu Başkanı Agâh Uğur, Gönülden
Geçtiğimiz 5 yıl içinde gönüllülük kavramı ve
Ödüller’in, gönüllülük kavramının organize ve etkin
uygulamaları benimsendi. Çevre, sağlık, eğitim,
şekilde yürütülmesi açısından iyi örneklerin çıkmasına
dezavantajlı gruplar, kültür, tarih gibi farklı alanlardaki
katkı sağladığını belirtti.
ihtiyaçlara yönelik projeler geliştirilmeye başlandı, yaratıcı
çözüm örnekleri geliştirildi. Bu ödül töreni ile projelerin
Agah Uğur; toplumların gelişmesinde paylaşımın
etkinliğini ölçerek iyi örnekleri paylaşmak istiyoruz. Bu
önemine dikkat çekerek, gönüllülük projelerinin daha
sene 19 finalistimiz oldu. Her biri sadece ülkemiz için
da yaygınlaşması gerektiğini belirtti. Uğur; “Gönülden
değil, dünya için de örnek olabilecek nitelikte değerli
Ödüller, sadece özel sektörün gönüllülük projelerinin
projeler. Tüm katılımcıları tekrar kutluyorum.” diye
desteklenmesini hedeflemiyor. Asıl hedefimiz,
konuştu.
toplumumuzun gelişimine, refahına katkıda bulunmaktır.
"
Ö
70
Garanti Bankası “Elim Sende’’
“E
lim Sende’’ projesi Garanti Bankası çalışanlarının
gönüllülük enerjilerini ortaya çıkaracak bir
anasınıfı yenileme projesi olarak planlandı. Okul öncesi
eğitime yönelik, çocukların gelişimine katkıda bulunmayı
amaçlayan proje anasınıflarının fiziksel koşullarını, eğitim
kalitesini artıracak niteliğe kavuşturulması hedeflendi.
Elim Sende kapsamında 2010-2011 ve 2011-2012
akademik yıllarında toplam 30 anasınıfının yenilenmesi
planlandı. 2010-2011 öğretim yılında İstanbul, Konya,
Hatay, Adana, Antalya, Mersin, Bursa ve Adıyamanda
toplam 12 anasınıfı yenilendi. Anasınıflarındaki yetersiz
fiziksel koşulları iyileştirmeyi hedefleyen Elim Sende
projesi kapsamında öncelikle Boğaziçi Üniversitesi
Koç Holding ‘‘Ülkem İçin’’
“Ü
lkem İçin” Koç şirketleri, çalışanları, bayileri ve
tedarikçileri arasında toplumsal sorunlara karşı
katılımcı bir tutum geliştirmeyi amaçladı. 2006 yılında
başlayan “Ülkem İçin”de iki yılda bir değişen tema
çerçevesinde uygulama yapısı belirlenmektedir.
2006-2007’de 81 ilde, “sorumlu vatandaşlık” örneği ile
387 yerel projeye imza atılmıştır. Okul tadilatları, ekipman
destekleri, sağlık ocaklarına destek, hayvan barınakları
oluşturulması, çevre düzenlemeleri, köy yardımları gibi
çalışmalar hayata geçirilen projelerden bazı örneklerdir.
2008’de çevre konusuna odaklanıldı, Çevre ve Orman
Bakanlığı ve TEMA Vakfı’nın işbirliğiyle 7 bölgede “Ülkem
İçin Ormanları” oluşturuldu; 1.084.000 fidan toprakla
buluşturuldu. 2009’da ise “Dünyayı Kurtaran Çocuk”
konsepti çerçevesinde ilköğretim öğrencilerinde çevre
bilincinin geliştirilmesi ve doğal kaynakların kullanımında
farkındalık yaratmak amacıyla TEMA ile işbirliği içinde
81 ilde 18.000’i aşkın çocuğa çevre eğitimleri verildi.
2010-2011’de Kızılay ile kan bağışının önemi konusunda
toplum nezdinde farkındalık yaratmak ve gönüllü, düzenli
ve bilinçli kan bağışçıları kazanılması hedeflenilmiş ve 11
Kasım 2011 itibariyle 79.690 kişide farkındalık yaratılarak
63.650 ünite kan bağışı sağlandı.
akademisyenleri ile anasınıfı için uygun fiziksel çevre
kriterleri geliştirilmiş ve ideal anasınıfı kavramı ortaya
çıkarılmıştır. Anasınıfı öğrencilerine dağıtılmak üzere
Elim Sende’ye özel eğitici kitap setleri akademisyenler
tarafından hazırlanarak yenileme yapılan anasınıfındaki
öğretmenlere yeni sınıf düzenini ve kitap setini kullanım
bilgileri verilmiştir.
İdeal anasınıfı kavramına uygun olarak yenilenen 12
anasınıfında; 200’den fazla gönüllü Garanti çalışanı
ve ailelerinin katılımı ile duvar boyama, mobilya tamir
ve montajı, pano yapımı gibi birçok yenileme işi
gerçekleştirilmiştir.
Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri
“Kariyerimin Kontrolü Bende” Kişisel
Gelişim Kongresi
“K
ariyerimin Kontrolü Bende” Kişisel Gelişim
Kongresi, mezun olmaya hazırlanan bir üniversite
öğrencisine verilebilecek en değerli hediye kariyer ve
gelişim fırsatı. Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri ülkemizin
doğu bölgelerindeki üniversitelerindeki öğrencileri için
bu fırsatı yarattı. “İş hayatına girdikten sonra profesyonel
eğitmenlerden aldığımız, bizi bir adım öne taşıyan,
özel sektördeki başarımıza önemli katkısı olan temel
beceri eğitimlerini üniversite yıllarında alsak, yola bir
adım önde başlardık!” düşüncesiyle yola çıkan Bilim
İlaç Toplum Gönüllüleri, potansiyeli yüksek, bilgi ve
beceriler ile donanımlı bir çalışan adayı olmak isteyen,
üniversite öğrencilerinin profesyonel eğitmenlerden 4
tam günlük eğitim almalarını sağlıyor. Öğrencilerine
teknik ve mesleki gelişimleri yanında kişisel gelişimleri
noktasında dadestek olmak, kariyer gelişimi konusundaki
farkındalıklarını artırmak isteyen üniversitelere
telekomünikasyon, otomotiv, ilaç gibi dev sektörlerin
profesyonel eğitmenlerini götürüyor. Ayrıca yetenekli,
potansiyel çalışanları bünyesine katmak isteyen, topluma
gönüllülük yolu ile destek olmak isteyen ülkemizin
önde gelen 21 lider özel şirketine kongreye katılan
öğrenciler arasından stajyer öğrencileri yönlendiriyor.
71
Bilim İlaç Toplum Gönüllülerinin organize ettiği projenin
son organizasyonunda 15 farklı eğitim 4 gün süresince
32 oturumda uygulandı. Bu güne kadar programdan
yararlanan öğrenci sayısı 4.260 olarak gerçekleşti.
Belirlenen kriterlere göre seçilecek 50 öğrenci ise
2012’de Türkiye’nin lider şirketlerinde özel bir staj
programına katılma şansı yakalıyor olacaklar.
En Başarılı Gönüllüler:
Derya Sel Bozkurt - Kadir Gökbakan
D
erya Sel Bozkurt, on yıldır gönüllü olarak çalışıyor.
2009 yılından itibaren de gönüllülük çalışmalarını
IBM On Demand Community çözümleriyle birleştirdi,
Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve TOG Mezunlar
grubuyla yeni projeler geliştirdi. IBM İş Danışmanlığı
Hizmetlerinde Kıdemli Danışman olarak çalışmakta
olan Derya, deneyim ve mesleki bilgisini paylaşarak
gerçekleştirdiği toplumsal çalışmaları, beceriye
dayanan gönüllülük için bir örnektir. Yeni mezun olan
gönüllülerden bir mezunlar grubu kurma girişimini
başlatan Derya, mesleki kariyerlerinde yeni olan TOG
mezunlarının katılımlarını desteklemek üzere bu
mezunları bir araya getiren yeni bir model önerdi. 2010
yılında IBM Kurumsal Hizmet Gücü programına seçilen
Derya, bu proje çerçevesinde Brezilya’nın Rio De
Janeiro kentindeki CEFET/RJ Üniversitesi’nde İnteraktif
Eğitim Merkezi kuruluşu planlama çalışmaları yapmış,
Pazarlama sınıfı öğrencilerine Müşteri İlişkileri Yönetimi
dersleri verdi. Derya’nın girişimiyle IBM in global sosyal
sorumluluk projelerinden biri olan World Community Grid
uygulamasını Türkiye’de ilk kullanan ortak TOG oldu.
Yaptığı gönüllü çalışmalardan dolayı 2009, 2010 ve 2011
Seçici Kurul Özel Ödülü:
Özlem Denizmen
Ö
zlem Denizmen, finansal okuryazarlık
alanında başlatmış olduğu “Para
Durumu” sosyal girişimi ile bireyleri finansal
konularda bilinçlendirmeyi, para konularını
tabu olmaktan çıkartıp, konuşulabilir bir olgu
yapmayı hedefledi. Para Durumu girişimini
kendi insiyatifiyle başlattı ve neredeyse
hergün kapsamını, mecralarını ve işbirliklerini
genişletti. Para Durumu, toplumsal bir finansal
okuryazarlık seferberliği oluşturmak üzere
başlamış, Türkiye’nin ilk ve tek multi platform
(TV, radyo, gazete, dergi, internet, sosyal
medya, eğitim seminerleri…) sosyal girişim
projesi. Haftada ortalama 3-5 milyon kişiye
ulaşıyor. Özlem Denizmen, çalıştığı şirket,
sivil toplum kuruluşları, şirketin müşterileri,
tedarikçileri, iş ortakları ve aileler ile sürekli
görüşerek bu girişime onları da dahil ederek ve
bu girişimi münferit bir girişim olmaktan çıkardı.
yıllarında 23,000 $ değerinde IBM Toplum ve Sosyal
Medya Hizmet Bağışını TOG’la yürüttüğü çalışmalarını
desteklemek üzere kazandırdı. Derya Sel Bozkurt, 2011
yılı Nisan ayından bu yana Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev alıyor.
STK
Kadir Gökbakan, Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri’ne (BİTG)
2005 yılında üye olan Kadir Gökbakan, 2006 yılında
BİTG Ankara bölge ekip liderliği görevini gönüllü olarak
üstlendi. Bilim İlaç Toplum Gönüllülerinin ilk projesi olan
“Engelleri Kaldırın” projesi kapsamında 2007 - 2008
yıllarında Serçev & BİTG Fotoğraf Sergisi’ne liderlik
yaparak Serçev’e önemli bir gelir sağladı ve aynı
zamanda BİTG’in ilk büyük projesini gerçekleştirdi.
2008 - 2009 yıllarında Serebral Palsili çocuklarla
Gençlerbirliği futbolcularını engelsiz bir futbol maçında
karşı karşıya getirerek medyada gönüllülüğe yer
verilmesini sağladı. 2009 yılında Samsun bölgeye atandı.
Gönüllü projelerin sağladığı liderlik deneyiminin katkısı
ile BİTG Samsun bölge liderliğini üstlenerek gönüllülük
çalışmalarına hız kattı. 2009 - 2010 yıllarında oyuncuları
BİTG ve Bilim Ailem’den oluşan ilk %100 Gönüllü Tiyatro
projesini gerçekleştirmeyi başardı. Bu proje sonunda
6.585 çocuk tiyatroyu ücretsiz izledi, yetişkinlerden alınan
kitaplar ile 4 köy okuluna BİTG Kütüphanesi kurulmasını
sağladı. 2011 Yılında İstanbul bölgeye atanması ile
“Bilim’in Kardeşleri Tiyatro’da” projesinin Türkiye liderliğini
üstlendi. Şu günlerde tiyatro projesini yaratıcı bir fikirle bir
adım daha ileri götürerek BİTG gönüllülerinin yazdığı bir
çocuk oyununun yoğun sahne hazırlıklarını sürdürmekte.
2012 yılında genel müdürümüz ve bir çok liderin dahil
olduğu müzikal çocuk oyunu ile çocuklarımızı çevre
konusunda tiyatro aracılığı ile bilinçlendirmeye devam
edecek.
İstanbul Sanayi Odası (İSO)
çevre ödülleri verildi
İstanbul Sanayi Odası’nın çevreye yönelik çalışmaları, üyelerinin çevre bilincini
geliştirmek, çevre mevzuatının AB ile uyumlu hale getirilmesine katkıda bulunmak ve
sanayiyi çevre dostu teknolojileri kullanmaya teşvik etmek temelinde yürütülüyor.
İ
SO, çalışmaları kapsamında, çevrenin
korunmasını, enerjinin ve hammaddenin
daha verimli kullanılmasını, daha az
atık üretilmesini ve çevre dostu üretime
yönlenmeyi teşvik edici bir mekanizma
olarak ödüllendirmeyi gündeme getirdi
ve 1995 yılından 2000 yılına kadar 6 yıl
boyunca, üyelerine ‘Çevre’ ve ‘Çevre Teşvik’
ödülleri verdi.
2001 yılında yaşanan ağır ekonomik kriz
sanayinin gündemine başka öncelikler
taşıdığı için ödül uygulamasına bir süre ara
verildi ve Çevre Ödülü uygulaması 2005
yılında verilen ‘Sektör Çevre Ödülleri’ ile
yeniden başladı.
2006 yılında büyük ölçekli firmalar için
‘Çevre Ödülleri’ verilirken, 2007, 2008 ve
2009 yıllarında ‘KOBİ Çevre Ödülleri’ verildi.
Dünya’da artan yeşil ekonomi eğilimleri
çevre ödüllerini çeşitlendirmeyi İSO’nun
gündemine getirdi. Bu kapsamda ödüller,
‘Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün ve
Uygulama’ teması ile verildi.
73
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Birincilik Ödülü
Arçelik A.Ş. Bulaşık Makinası İşletmesi: Kaktüs Bulaşık Makinası
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü
İpek Kağıt San. ve Tic. A.Ş.: Selpak Tuvalet Kâğıdı, Yarınlara Söz Veriyor
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü
Arçelik A.Ş. Çamaşır Makinası İşletmesi: Ekonomist Serisi Çamaşır Makinaları
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Üçüncülük Ödülü
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: 2,5/4 Litre Klozet
Farknda msn
oku
5 çocuktan
5 milyona
ulaşan
TOÇEV,
17 yldr
dokunduğu
yaşamlara
art değer
katyor.
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Birincilik Ödülü
İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San A.Ş.: Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama İkincilik Ödülü
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: Proses Atıklarının Geri Dönüşümü
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Üçüncülük Ödülü
Ford Otomotiv San A.Ş - İnönü Fabrikası: Atık Yağlı Su Arıtımı İyileştirme Projesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Birincilik Ödülü
Aygaz A.Ş.: Yarın Hava Nasıl Olacak? Projesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk İkincilik Ödülü
Arçelik A.Ş.: Eğitimde Gönül Birliği Programı / Çevre Temalı Yarışmalar
Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üçüncülük Ödülü
Opet Petrolcülük A.Ş.: Yeşil Yol Projesi
KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Birincilik Ödülü
Friterm Termik Cihazlar Sanayi ve Ticaret A.Ş: CO2 (R744) Akışkanlı Evaporatör ve Gaz Soğutucu Ürünleri
KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün İkincilik Ödülü
Sarbak Metal Tic. ve San. A.Ş.: Kurşunsuz Pirinç Ekosarı
.biz
Dereceye Girenler
KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Üçüncülük Ödülü
Adell Armatür ve Vana Fabrikaları A.Ş.: Termostatik Bataryalar
Özel Ödüller
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Adnan Şener Özel Ödülü
Ford Otomotiv San A.Ş: Ecotorq® Euro 5 Motor Ailesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Jüri Özel Ödülü
Akın Tekstil A.Ş.: Su Tüketmeden Üretilen Kumaş, Waterless
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Necati Arıkan Özel Ödülü
Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.: CNG İle Çalışabilen Fiat Yeni Doblo / 1.4 16v Turbo Euro 5 CNG Geliştirilmesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Yenal Oktuğ Özel Ödülü
Subor Boru San ve Tic. A.Ş.: Üretimde Çevreci Uygulamalar
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Jüri Özel Ödülü
Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. Vitra Seramik Grubu: Fırın Sıcaklıklarının Düşürülmesi Projesi
Büyük Ölçekli Kuruluş Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Faik Fuat Onur Özel Ödülü
Akçansa Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. - Çanakkale Fabrikası: Atık Isı Geri Kazanım Tesisi
Büyük Ölçekli Kuruluş Çevre Alanında Kurumsal Sosyal Sorumluluk Jüri Özel Ödülü
Ford Otomotiv San A.Ş.: Çevre Bilincinin Paylaşılması Projesi
KOBİ Sürdürülebilir Çevre Dostu Uygulama Umur Ünsal Özel Ödülü
Kumsan Döküm Malzemeleri San.Tic A.Ş.: Yeşil Madencilik Uygulamaları
74
0212 282 89 16
TOÇEV
Toçev Vak
www.tocev.org.tr

Benzer belgeler

işletme 2023 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği

işletme 2023 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve PR şirketlerinden kaynaklanan eksiklikler devam etse de kurumsal şirketlerin KSS uygulamalarını şirket işleyişlerine dahil ederek KSS’yi sadece bir projeden ibaret görmedikleri ortaya kondu.

Detaylı