Untitled - 4. Uluslararası İletişim Öğrencileri Sempozyumu

Transkript

Untitled - 4. Uluslararası İletişim Öğrencileri Sempozyumu
London 2012 Olympic Games in Regards of Entertainment Marketing
Serçin Uyar / Ege University
One of the most important sports activities for entertainment marketing, Olympic Games doesn't only
bring people who are 'world citizens' together every four years but also offers an unprecedented experience to postmodern consumers in regards of all elements of entertainment industry, especially art and sports. It also contributes
to world peace by providing host countries with opportunity of communicating with the rest of the world. This
study evaluates 2012 London Olympic Games in regards of entertainment industry and explains the evaluation of
entertainment marketing based on Simulacra and Simulation Theory of Jéan Baudrillard who is one of the most
important social theorists of 20th century. The history of Olympic Games which is one of the most important
events in the world is briefly mentioned in the second part of the study. The following subjects are discussed in
this section: How modern Olympic Games first started, communication efforts of Coubertin who is the creator of
Olympics to make it more well-known and reputable. In the third part which is also the last part of the study, the
communication strategies of London as a brand city are discussed. This section also contains an extensive analysis
of the opening ceremony in the perspective of entertainment marketing.
Keywords: Simulacra, simulation theory, entertainment marketing, post-modern consumers, Olympic Games
Eğlence Pazarlaması Kapsamında 2012 Londra Olimpiyatları’na İlişkin Bir Değerlendirme
Serçin Uyar / Ege Üniversitesi
Eğlence pazarlamasının en önemli mega spor etkinliklerinden biri olan Olimpiyat Oyunları, dört senede
bir “dünya vatandaşı” olan bireyleri bir araya getirirken, spor ve sanat başta olmak üzere eğlence sektörünün tüm
unsurlarında post-modern tüketiciye benzeri olmayan bir deneyim sunmaktadır. Oyunlara ev sahipliği yapan
ülkelere ise iletişim olanağı sunarak dünya barışına katkı sağlamaktadır. Eğlence pazarlaması kapsamında 2012
Londra Olimpiyat Oyunları’na ilişkin bir değerlendirmenin yapıldığı bu çalışmada öncelikle 20. yüzyılın en önemli
sosyal kuramcılarından Jéan Baudrillard’ın öne sürmüş olduğu Simülasyon Kuramı temel alınarak eğlence
pazarlamasına ve nasıl geliştiğine yer verilmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise insanlık tarihinin en önemli
etkinliklerinden biri olan Olimpiyat Oyunları’nın tarihçesine kısaca değinilmektedir. Bu bağlamda, Modern
Olimpiyat Oyunları’nın nasıl başladığı, yaratıcısı Coubertin’in etkinliğin dünyada yaygınlaşması ve saygınlık
kazanması açısından yürüttüğü iletişim çabaları ile birlikte Olimpiyat tarihinde iletişim boyutunda yaşanan önemli
gelişmeler de aktarılmaktadır. Üçüncü ve son bölümde ise İngiltere’nin başkenti Londra’nın 2012 Londra
Olimpiyatları’na hazırlanırken bir marka şehir olarak yürüttüğü iletişim stratejileri ele alınmaktadır. Bu bölümde
ayrıca Açılış Töreni’nde yer alan eğlence pazarlamasına ilişkin unsurlara değinilen detaylı bir çözümleme
yapılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Simülakr, Simülasyon Kuramı, eğlence pazarlaması, post-modern tüketici, olimpiyat
oyunları.
1
Ownership of Media in Turkey That Has Been Reshaped in the Context of the Political Government and
Television Broadcasting Which Has Been Changed: An Analysis About the Broadcasting Understanding
of ATV and Star TV Whose Ownership Structure Has Been Changed
Serhat Koca / Anadolu University
Given the transformation in the field of media in Turkey, the developments that occurred in 1990s appear
to be the beginning of a radical change. During this period, the capitalists who had been active on different business
areas focused on media, thus causing significant changes within the property structure of media. When the field of
media grew up to become an industry and started to occupy a larger area within social communication, media
obtained privileges on creating and influencing public opinion. In democratic societies, media is considered to
have an active mission in the supervision of political power and vocalization of opposition. However the overall
picture does not seem to meet those expectations, on the contrary it shows that media has a style of functioning
which contravenes or compromises with political power according to its own economic interests. This study aims
to interpret changing structure of property and capital on the axis of media-politics relationships, and to explain
the shifting construction of media ownership and political power during 2000s over the examples of ATV and Star
TV. The critical political economy approach was applied in this research. Content analysis method was used. The
study is limited to ATV and Star TV whose ownership structure had been changed.
Keywords: Media, media-politics relation, economy-politic.
Türkiye’de Değişen Siyasi İktidar ve Televizyon Yayıncılığı Bağlamında Yeniden Şekillenen Medya
Sahipliği: Sahiplik Yapısı Değişen ATV ve Star TV’nin Yayıncılık Anlayışı Üzerine Bir İnceleme
Serhat Koca / Anadolu Üniversitesi
Türkiye’de medya alanında yaşanan dönüşümlere baktığımızda, 1990’lı yıllarda yaşanan gelişmeler
köklü dönüşüm sürecinin başlangıcı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yıllarda farklı sektörlerde faaliyet gösteren
sermaye sahiplerinin medya alanında yoğunlaşması, medyanın mülkiyet yapısında önemli değişikliklere neden
olmuştur. Medya alanının hızla büyüyerek endüstri haline gelmesiyle birlikte toplumsal iletişimin içerisinde
giderek daha geniş bir yer tutması, medyayı kamuoyu oluşturmada ve etkilemede ayrıcalıklı bir konuma
getirmiştir. Demokratik toplumlarda, siyasal iktidarın denetlenmesinde ve muhalefetin sesini duyurmasında
medyanın aktif görevler oynadığı kabul edilmekte ancak, ortaya çıkan tablo bu beklentileri karşılamamakta, tam
aksine medyanın ekonomik çıkarları doğrultusunda siyasi iktidarla gerektiğinde çatışan gerektiğinde uzlaşan bir
işleyiş biçimi olduğu gerçeğini ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’de medya alanında değişen mülkiyetsermaye yapısını, medya siyaset ilişkileri ekseninde yorumlayarak 2000’li yıllarda değişen siyasi iktidarla yeniden
şekillenen medya sahipliğindeki dönüşümü ATV ve Star TV örnekleri üzerinden, yayıncılık anlayışlarını da ele
alarak açıklamayı amaçlamaktadır. Araştırmada, eleştirel ekonomi politik yaklaşımına başvurulmuş ve içerik
analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, ATV ve Star TV’nin değişen sahiplik yapısının incelenmesi ile
sınırlandırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Medya, medya siyaset ilişkisi, ekonomi-politik.
2
Türk Televizyonlarinda Komedi Dizi Türünün Yükselişi: “Leyla ile Mecnun” Örneği
Demet Öztürk / Selçuk Üniversitesi
Komedi türünün başlangıcında karakter, töre ve entrika komedyası etrafında şekillenen bir tür olarak ilk
örnekleri tiyatroda, edebi bir tür olarak ise 17. yüzyılda kabul görmeye başlamıştır. Temelleri Eski Yunan’a
dayanan, Shakespeare, Molière gibi yazarların ele aldığı modern durum komedi örnekleri Rönesans Avrupası’nda
verilmiştir. Durum komedisi, 1920’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde komedi alt türü olarak radyo programları
şeklinde yayınlanırken, 1960’larda canlı stüdyolarda çekilen videobant kayıtlarıyla televizyonda yayınlanmaya
başlamıştır. Bu gelişmelerin ardından tiyatro, edebiyat ve sinema ilişkisi ekseninde ortaya çıkan komedi türü
filmler, televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte komedi dizileri olarak yayınlanmaktadır. Türk televizyonlarında,
örnekleri 1970’li yıllarda yayınlanan “Kaynanalar” ile başlayan komedi dizileri, dünyada özellikle de Amerika
Birleşik Devletleri’ndeki popüler türler arasında yer almaktadır. Her türde olduğu gibi komedi de belirli kalıplar
ve bir takım formülasyonlara dayanmaktadır. Karakterlerin gülünç ve eksik yanlarını, olaylar üzerinde merak
uyandıracak hususları içinde yaşadığı toplum ve çalışma ortamları gibi alanlarda anlatmaya çalışan komedi türü,
ülkemizde 1980’li yıllardan sonra ve özellikle 2000’lerde kendini var etme çabası içerisine girmiştir. Bu
çalışmanın konusunu oluşturan komedi kavramı ve komedi dizilerinin özellikleri incelenerek, devamında Türk
televizyonlarında komedi dizilerinin gelişiminin araştırılması amaçlanmaktadır. Komedi dizi türünün yükselişini
inceleyen çalışma, Leyla ile Mecnun dizisini sosyolojik çözümleme, kullanımlar ve doyumlar ve gündem
belirleme yaklaşımı üzerinden incelenecek ve bu yaklaşımların dizide ne şekilde görünür kılındığı üzerinde
durulacaktır. Buna göre Türk televizyonlarındaki komedi dizilerinde 2000 yılından sonra üretilen komedi
dizilerinin ana akım uzlaşımlarına ne ölçüde uyduğu ve ne gibi öğeler taşıdığı sorularına “Leyla ile Mecnun”
dizisinin analizi ekseninde cevap aranarak, incelenecektir. Yapılan araştırma, TRT’de yayınlanan Leyla ile
Mecnun adlı komedi dizisi üzerine gerçekleşecektir. Bu çalışma dizinin 09.02.2011, 03.09.2012 ve 31.12.2012
tarihli üç bölümü ile sınırlandırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Komedi, diziler, televizyon, absürt komedi.
The Rise of the Variety of the Turkish Television Comedy TV Series: “Leyla ile Mecnun”
Example
Demet Öztürk / Selcuk University
Comedy at the beginning of the type of character, honor and intrigue as the first examples of a kind of
comedy that formed around the theater, as a literary genre in the 17th century began to be considered. Based on
the foundations of Ancient Greece, Shakespeare, Molière comedy writers such as case examples of a modern
Renaissance Europe, are discussed (Wikipedia, 2012). Sitcom, comedy sub-genre of the 1920s in the United States
in the form of radio programs broadcasted in the 1960s captured videotape recordings of live TV studios started
running (Çelenk, 2007: 23). Following these developments, theater, literature and cinema emerging axis of the
comedy genre movies, television comedy series are published together with the spread. Turkish television, in the
1970s, published examples of "mothers in law, starting with" comedy series in the world, especially in the United
States are among the popular genres (Serim, 2007: 82). As with any type of comedy, and some formulations are
based on certain patterns. Ridiculous and shoddy characters, events, intriguingly, on the issues of society and tries
to convey the comedy genre in areas such as working environment, in our country, especially after the 1980s and
into the 2000s, in an effort to have himself. The concept of comedy and comedy series that forms the subject of
this study were analyzed and aimed to investigate the continuation of the development of Turkish television
comedy series. Accordingly, the Turkish broadcasting of television comedy series comedy series produced after
2000, and what the extent to mainstream uzlaşımlarına questions carry items such as "Layla and Majnun" axis of
sequence analysis searching for the answer, will be examined.
Keywords: Comedy, series, television, absurd comedy.
3
Modern Ghettoes as a Model of Spatial Separation: A Review on Television Commercials
Deniz Marmasan / Anadolu University
This study is prepared for examining how the modern ghettoes (gated communities) as a model of spatial
separation are presented through television commercials which are the part of consumption culture. The
urbanization process in Turkey took shape with unemployment and also poverty. As a result of this it has increased
its affect with requisite migrations, industrialization, neoliberal politics and global economy. The global economy
has carried the great capital to the urban side, so the dislocation was seen from the dominant agricultural areas to
the industrialized urban areas. This dislocation has created a differentiation between income levels. According to
spatial change, in urban areas it has caused disparities about service sharing too. Depending to the increase of the
population of law class in urban areas, particular classes have indicated the facts of crime, violence, crowd and
insecurity and left the urban areas. This situation mediated the occurrence of the new centre focuses. It is possible
to say, this spatial separation is legitimated by gated communities which are started to construct in 1990’s. The
similarities of lifestyles of peoples who live in these places can be shown as ghettoes. This organization of the
houses and the places which are particular of the globalization age are defined as units which are generally
preferred by new middle class. Their borders are clearly defined and the stress on the safety is very strong. They
are constructed by private construction firms and they can provide all the service opportunities in their borders.
These settlements are shown as the tools of increasing status with isolation from the other lifestyles by the
particular classes. According to the points of emphasizes which are mentioned; the sociopolitical inequalities
which are created by spatial separation while the urbanization process continues and the reinforcement of
commercials which are the parts of the consumption culture, constitutes this study’s problematique. In this study,
the television commercials which were broadcasted on national channels between January 2013 and June 2013
were examined and descriptive analysis is used as a method.
Keywords: Spatial separation, gated communities, consumption culture, new middle class, commercial.
Bir Mekânsal Ayrişma Modeli Olarak Modern Gettolaşma: Televizyon Reklamlari Üzerine Bir İnceleme
Deniz Marmasan / Anadolu Üniversitesi
Bu çalışma; kentsel bir ayrışma modeli olan modern gettoların (kapalı topluluklar/ güvenlikli siteler)
tüketim kültürünün parçası olan reklâmlar aracılığıyla nasıl sunulduklarını irdelemek amacıyla hazırlanmıştır.
Türkiye’deki kentleşme süreci; işsizlik ve buna bağlı olarak yoksullaşma gibi unsurlar etrafında şekillenmiş, bunun
sonucunda da zorunlu göçler, sanayileşme, neoliberal politikalar ve küresel ekonomi gibi dinamiklerle etkisini
arttırmaya devam etmiştir. Küresel ekonominin, büyük sermayeyi kentsel mekâna taşımasıyla birlikte, tarımsal
ekonominin baskın olduğu yerleşimlerden, sanayi toplumu modelindeki kentlere bir kayma yaşanmıştır. Yaşanan
bu kayma, gelir dağılımında farklılaşma yaratırken, kentlerde de bu mekânsal değişime bağlı olarak rant ve hizmet
paylaşımında eşitsizlikler yaşanmasına neden olmuştur. Kentteki alt sınıfın nüfusunun artışına bağlı olarak; suç,
şiddet, kalabalık ve güvensizlik gibi unsurların da artışını neden olarak gösteren belirli sınıflar, kent merkezlerini
terk etmeye başlamışlardır. Bu durum da, kent dışında yeni merkez odaklarının oluşmasına aracı olmuştur. Bu
mekânsal ayrışmayı en meşru kılan yapılanmaların ise 1990’lı yıllarda inşalarına başlanan güvenlikli siteler
olduğunu söylemek mümkündür. Küreselleşme çağına özgü bu ev ve mekân örgütlenmesi, yeni orta sınıfın tercih
ettiği, sınırları keskin bir şekilde belirlenmiş, güvenlik vurgusunun çokça öne çıktığı, özel inşaat şirketleri
tarafından inşa edilmiş ve tüm hizmet olanaklarını kendi sınırları dahilinde sağlayabilen birimler olarak
tanımlanmaktadır. Farklı yaşam biçimlerinden kendini soyutlayarak, belirli sınıflar için statü arttırma aracı olarak
görülen bu yapılanmalar, kimlik, aidiyet ve bağlılık gibi kavramları da öne çıkarmaktadır. Sözü edilen vurgu
noktalarından hareketle, kentleşme sürecinde karşı karşıya kalınan mekânsal ayrışmanın yarattığı sosyo-politik
eşitsizlik ve bunun tüketim kültürünün bir parçası olan reklamlarla pekiştirilmesi bu çalışmanın sorunsalını
oluşturmaktadır. Çalışmada, Ocak 2013- Haziran 2013 tarih aralığında, ulusal kanallarda yayınlanmış olan
reklamlar dönemsel olarak incelenmiş olunup, sorunsalın irdelenmesinde betimleyici analiz yöntemi
kullanılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Mekânsal ayrışma, güvenlikli siteler, tüketim kültürü, yeni orta sınıf, reklam.
4
Investigation into Public Relations Event Management Framework of the Eskişehir Street Festival
Kaan Öztamur / Anadolu University
Since 2006 the International Street Festival activities have been organısed by Anadolu University’s
Science Faculty department. Eskisehir and Büyükşehir Municipality have also been involved. To achieve key
targets and results we have a close relationship with Public Relations Administration as a mediary of public
contributions and donations. In addition to this the following has been planned to take place in the organisation
process of the festival, Pre interval and Post Festival Projects, budgeting, ascertaining concepts, Operatinal
plannings, analysis and presentation of results, reporting outcomes and conclusions, undertaking strategic
decisions in order to achieve aims and targets. As a result, Public Relations Administrator will evaluate and anlayse
feedback in order to report conclusions regarding meeting targets and evaluating donations. To conclude all
findings and recommendations will be evaluated in order for İnternational Eskişehir Street Festival to proceed in
a successful maner and attitude with the continuing support from Public Relations Administration. I would lıke to
bring to your attention the strategic planning involved in the festival programme and developments at all stages of
planning.
Keywords: Public Relations, International Festivals, Eskisehir, Event Management
Halkla İlişkilerde Etkinlik Yönetimi Çerçevesinde Eskişehir Sokak Festivali’nin İncelenmesi
Kaan Öztamur / Anadolu Üniversitesi
Uluslararası Eskişehir Sokak Festivali 2006 tarihinden bu yana Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri
Fakültesi tarafından düzenlenen bir etkinliktir. Bu etkinliğe Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ortak olarak
katılmaktadır. Etkinlikler, hedef kitlelere ulaşmak açısından önemli bir araç olmakla beraber mevcut halkla
ilişkiler çalışmalarının kamuoyu ile buluşmada ortak paydasıdır. Bunlara ek olarak etkinlik planlamasında; etkinlik
öncesi, esnası ve sonrasında projelendirme, tasarım tedarik, planlama, operasyon, ölçme değerlendirme, raporlama
vb. stratejik esaslara dayalı olarak belirlenen hedefler doğrultusunda planlı biçimde yürütülmesidir. Halkla
İlişkilerde etkinlik yönetiminin en son aşaması olarak değerlendirilen ölçümleme kısmı, programın hedefine
ulaşması ve misyonunu sürdürmesine ne kadar yardım ettiğinin ölçülmesi ile gerçekleştirilir. Bu çalışmada tüm bu
sonuçlara bakılarak Uluslararası Eskişehir Sokak Festivali’nin çok yönlü bir şekilde ele alınarak Halkla İlişkilerde
Etkinlik Yönetimi çerçevesinde incelenmesini sağlamak ve değerlendirmektir. Bu değerlendirmeyle etkinlik
planlamasının aşamalarını ve sürecini göstermek istedim.
Anahtar Kelimeler: Halkla İlişkiler, Uluslararası Festivaller, Eskişehir, Etkinlik Yönetimi
5
Facebook Kullanım Davranışı ile Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişkiler
Gülçin Salman – Ayhan Şengöz / Anadolu Üniversitesi
Yeni nesil internetin (Web 2.0, Web 3.0), internet sitelerini işleyen platformlara dönüştürmesi diğer bir
deyişle, kullanıcıların bir bilgi, haber ya da durumu paylaşmalarına, değiştirebilmelerine, yeniden
yaratabilmelerine imkan sağlayabilmesi ile sosyal ağlar ortaya çıkmıştır. İnsanlar sosyal ağlarda bir konu ile ilgili
düşüncelerini yazabilmekte, tartışabilmekte, çeşitli fotoğraf ve videolar paylaşabilmektedirler. Günümüzde
Facebook, bu sosyal ağlar içerisinden en öne çıkanlardan bir tanesidir. İnsanların sosyal ağları bilgi paylaşımı,
iletişim, eğlence ve kendini ifade etme amacıyla kullanmaları, sosyal ağ kullanımı ve davranışı ile kişilik özellikleri
arasındaki ilişkileri gündeme getirmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, iletişim fakültesi mezunlarının Facebook
kullanımı ve davranışı ile kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler konusunda bilgi elde etmektir. Ayrıca Facebook
kullanım davranışı ile cinsiyet, yaş ve gelir düzeyi gibi demografik değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek de
çalışmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır. Çalışma grubunu Facebook kullanıcısı olan 52 Anadolu Üniversitesi
İletişim Bilimleri Fakültesi mezunu oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak; kişilik özelliklerinin
belirlenmesinde Eysenck Kişilik Envanteri, Facebook kullanım davranışlarının belirlenmesinde ise Craig Ross ve
arkadaşları tarafından oluşturulan Facebook kullanım anketi kullanılmıştır. Sonuç olarak, Facebook kullanımının
cinsiyete ve kişilik özelliklerine bağlı olarak bir takım farklılıklar gösterdiği bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: İletişim teknolojileri, Sosyal ağ, Facebook, Eysenck kişilik envanteri
Relation with Facebook Use Behavior and Personality
Gülçin Salman – Ayhan Şengöz / Anadolu University
Social networks appeared with the help of new generated internet. New generated internet supports that
the users can share, transform or create an information or news. People can write their opinions about a topic,
discuss or share some photographs or videos on social networks. Nowadays, Facebook is one of the most popular
one. People’s using of social networks with the aims of sharing information, communication, entertainment and
express theirselves have alluded relation with social network use and personality. The main aim of the present
study is to find out information about the relation Facebook use behavior and personality of the people graduated
from faculty of comminication. In addition, the relation with Facebook use behavior and demographical variables
have been explored. The sample group have consisted of 52 faculty of communication graduated people using
Facebook. In the research, as the data gathering item, Eysenck Personality Inventory for setting personality and
the Facebook Use Questionnaire of Craig Ross and his friend for setting Facebook use behavior have been used.
As a result; the Facebook use have showed same differances related with personality.
Keywords: Communication technologies, Social network, Facebook, Eysenck personality inventory
6
In an Envoirment of Competition Logo and Emblem Design
Özgün Özcan – Metehan Örnek – Begüm Mutlu / Ege University
In an envoirment of competition, logo and emblem design ,one of the leading elements that will
distinguish one company over it’s rivals, is of great importance regarding consumer’s behaviours. The logo is
the companies way to express itself to the consumers by using visual components. Enblem however, functions
more like a symbol and has more spesific rules of design. However both are vital factors that carry great
importance. The most important point when designing logo and emblem is to decide which colours will be used.
In the designs, new font types can be created, as well as the existing fonts can be used. One important point
while chosing typography, is to make sure that the chosen font is suitable to the character of the company and
the content of the message it wanted to convey to the consumers. If this point was not taken into account, the
true design could not be accomplished. The important point in choosing the colours is to consider the
physiological and psychological effects that will be imposed on to the consumer. Colour, is one of the most
important agents that would influence the perception of the consumer. Therefore, colour choices must be
adequate to deliver everything the company intended to. In this paper, the effects of logo and emblem design on
the consumer’s behavior were examined. Accordingly, the definition of logo and emblem, which elements are
being taken into account when designing a logo and emblem, the purpose, features and the definition of the
typography Ǧ which is an important part of the design, and the factors that influence the font preferences were
primarily examined. Apart from these, the element of colour choices, which has the most effective influence
over consumer’s behaviors, was examined regarding its physiological and psychological effects on the consumer.
In the light of all these data, logo and/or emblems of leading companies in their fields were analyzed and
interpreted.
Keywords: Logo, typography, perception, color psychology, color preference on logo design
Logo ve Amblem Tasarımlarının Tüketici Algısına Etkisi
Özgün Özcan – Metehan Örnek – Begüm Mutlu / Ege University
Bir rekabet ortamında markanın rakiplerden ayrışmasını sağlayacak unsurların başında gelen logo ve
amblem tasarımı tüketici davranışlarına etkisi bakımından büyük önem taşımaktadır. Logo, bir markanın görsel
unsurlar ile kendini tüketiciye ifade etme biçimidir. Amblem ise, simge özelliği taşıyan logoya göre daha net ve
kesin kurallara sahip şekillerdir. İkisi de marka için hayati önem taşıyan faktörlerdir. Logo ve amblem tasarlanırken
dikkat edilecek en önemli nokta tipografi ve hangi renklerin kullanılacağıdır. Tasarımlarda yeni yazı karakterleri
oluşturulabileceği gibi hazır fontlardan da yararlanılabilir. Tipografi seçiminde dikkat edilmesi gereken nokta,
seçilen yazı karakterinin markanın kişiliğine ve tüketiciye iletmek istediği mesaj içeriğine uygun olmasıdır.
Buna dikkat edilmediği takdirde doğru bir tasarım gerçekleşmemiş olacaktır. Renk seçiminde ise dikkat edilmesi
gereken nokta, kullanılacak renklerin tüketici üzerinde uyandırdığı fizyolojik ve psikolojik etkilerdir. Renk,
tüketici algısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle markanın kişiliği ve tüketiciye söylemek
istediği ne ise, kullanacağı renklerde buna uygun olmalıdır. Hazırlanan bu makalede logo ve amblem
tasarımlarının tüketici davranışları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle logo ve amblemin
tanımı, logo ve amblem tasarımında hangi hususların göz önünde bulundurulduğu, tasarımın önemli
elemanlarından olan tipografinin tanımı, amacı, özellikleri, font tercihlerini etkileyen faktörler irdelenmiştir.
Bunun yanı sıra tüketici davranışları üzerindeki en büyük etkiye sahip faktörlerden biri olan renk unsuru fizyolojik
ve psikolojik etkileri bakımından incelenmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında kendi sektörlerinde öncü markaların logo
ve/veya amblemleri analiz edilip, yorumlanmıştır.
Anahtar sözcükler: Logo, tipografi, algılama, renk psikolojisi, logo tasarımında renk tercihi.
7
Spin Doctoring in Media: Masters of Manipulation
Olcay Holat / Ege University
Spin Doctors, used as communication authorities both in the world and in Turkish media in recent years,
are referred as “Masters of Manipulation.” Spin Doctor refers to someone who knows well the media’s mechanism
of work, the profession of journalism and the members of the media; who makes use the rhetoric well, yet exploits
all the arguments in order to twist the truth for the benefits of the person or the group/institution he/she represents.
At present day societies dominated by the communication technology, communication between the public and the
institutions is done via written and visual media. From this point of view, press mediates between the public and
the government along with its feature of information and announcements. In this sense, it is of vital importance to
administrate this power of media. All around the world, administration of this power is led by the Spin Doctors.
At the present day, all the working people under the title of advisor or communication authorities, in a way, are
the continuation of Spin Doctoring. In this paper, the subject is going to be analysed under the subject headings
such as “Who is a Spin Doctor?”, “What is a Spin Doctor’s main scope of duties?” Moreover, the subject is going
to be deepened with examples of ways of applications of Communication, Public Relations, Media and Politics.
In this context, analysing the counterparts of Spin Doctoring in media is the main purpose of this paper. A
quantitative analysis is going to be done over with the examples of Spin Doctoring in media constituents so as to
deepen the analysis of historical, contextual and field of applications. Furthermore, the extent to which Spin
Doctoring is and its ways of applications are going to be analysed comparatively with the examples of both from
Turkish and the world media.
Keywords: Media, Spin Doctors, Manipulation
Medyada Akıl Hocalığı (Spin Doctors): Manipülasyon Üstatları
Olcay Holat / Ege Üniversitesi
Son yıllarda hem dünya hem de Türk medyasında, bir iletişim uzmanı olarak kullanılan, Akıl Hocaları
"Manipülasyon Üstatları" olarak da anılmaktadır. Akıl Hocası; medyanın çalışma mekanizmasını, gazetecilik
mesleğini ve medya mensuplarını iyi tanıyan, retorik sanatını (söz söyleme sanatı) iyi kullanan ancak temsil ettiği
kişi ya da grubun/kurumun çıkarları için gerçeği çarpıtarak inanılır hale gelmesi için bütün argümanları kullanan
kişiye denir. İletişim teknolojilerinin hâkim olduğu günümüz toplumlarında, kurumların halk ile arasındaki
iletişim, yazılı ve görsel basın aracılığıyla kurulmaktadır. Bu bakış açısıyla, basın kamuoyunu bilgilendiren ve
haber verme özelliğinin yanı sıra hükümetlerin, kamuoyu ile iletişim kurmalarına da aracılık etmektedir. Basının
bu gücünü yönetmek bu anlamda çok önemlidir. Tüm dünyada bu gücün yönetimi, Akıl Hocaları tarafından
gerçekleştirilmektedir. Günümüzde danışman, iletişim uzmanları adı altında çalışan tüm kişiler, bir anlamda Akıl
Hocalığı’nın bir başka uzantısıdır. Bu bildiride "Akıl Hocası kimdir?", "Akıl Hocası'nın görev alanları nelerdir?"
gibi soru başlıkları altında konu irdelenecektir. Ayrıca bu kavramın İletişim, Halkla İlişkiler, Medya ve Siyaset
alanlarında uygulama biçimleri üzerinden, örneklerle konuya derinlik kazandırılacaktır. Bu bağlamda, Akıl
Hocalığı'nın medyadaki karşılığını incelemek, çalışmamızın temel amaçlarından biridir. Tarihsel, içeriksel ve
uygulama alanları üzerindeki analizlerine derinlik kazandırmak amacıyla, medya içeriklerindeki Akıl Hocalığı'nın
örnekleri üzerinden niteliksel bir çözümleme yapılacaktır. Ayrıca, Akıl Hocalığı'nın uygulama biçimleri ve ulaştığı
boyutlar, Türk ve Dünya medyasındaki örnekleriyle karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir.
Anahtar Sözcükler: Medya, Akıl Hocası, Manipülasyon
8
Küreselleşen Toplum-Yalnızlaşan Bireyler
Emrah Akçay / Anadolu University
Küreselleşme, post-modern dönem ya da tüketim çağı kavramları birbirine karışmış gibi olsa da,
Türkiye için 1980 ve sonrasını kapsamaktadır. 1980 Askeri Müdahelesi ile Amerika’ya ve özünde küresel
ekonomiye tamamen teslim olan ülke, tüketim çağını bu tarihten sonra yakalamış; ekonomik mallar bakımından
bir bolluk dönemine girmiş, fakat refah açısından aynı bollaşmayı sağlayamamıştır. “Homo-economicus”tan,
“tüketimus” insanına geçiş dönemi hayli sancılı olmuş, kapitale ve iş imkânlarına doğru olan yoğun göç şehirlerde
gettolaşmayı ve aynı zamanda kaynaşmamışlık hali olan “kültürsüzlüğü” beraberinde getirmiştir. Pek çok bölgede
“melez kültür söyleni yalnızca bir idealden ibarettir ve gerçekte nadiren rastlanmaktadır. Geleneksel bağlarından
kurtulan birey, hangi yaşta olursa olsun kalabalıklar içerisinde yalnızdır ve bu yalnızlığını yenmenin geleneksel
olmayan yollarını aramakta, her seferinde hayal kırıklığına uğramaktadır. Şehirler gitgide alışveriş merkezlerine
benzemekte, bu alışveriş merkezleri tüm yaşam alanlarına örnek olurken tektipleşmeyi beraberinde getirmektedir.
Küreselleşmenin getirdiği yoğun göçler, “süper-şehirler”i büyütürken, birbirlerine karışan kültürler
melezleşmemekte, kültürsüzlüğü yaratmaktadır. Tüketim kültürü yalnız bireye, her şeye para sayesinde kolaylıkla
ulaşabileceğini salık vermekte, o daha bir yanılgıdan uyanamadan kendisini bir başka yanılgının içerisinde
bulmaktadır. Bu yazı, bir tüketim toplumuna dönüşen Türkiye’yi yaşam alanları boyutlarında incelemek ve
küreselleşme yalanı ile insanların yalnızlaştırılmasına eleştirel bir bakış açısı getirme amacı ile yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, post-modern, tüketici, tüketim çağı, yalnızlık, homo- economicus.
Globalizing Society-Isolating Individuals
Emrah Akçay / Anadolu Üniversitesi
Although globalization, post-modern period or consumer age concepts seem to be entangled, they
correspond to 1980s and the period after for Turkey. The country, which surrendered to the USA and global
economy by the 1980 coup, caught up with the consumer age after this time; passed through an abundance period
in terms of economic goods, but it could not provide a similar abundance in terms of welfare. The process of
passing from “homo-economicus” to “homo-consumericus” was quite painful. The migration towards capital and
job opportunities resulted in ghettoization in cities and brought along illiberalness which is a state of separation.
In many regions, "the myth of the hybrid culture” is just an ideal, and in reality it is scarcely seen. The individual
who gets rid of his traditional ties is lonely in the crowd no matter what age he is and he seeks for non-traditional
ways to beat this loneliness, being disappointed every time. Cities gradually resemble to shopping centers and
these shopping malls bring along uniformity while being an example to all spheres of life. While mass migration
that is brought about by globalization magnifies the “super-cities”, the cultures mixed each other cannot be
hybridized and this creates illiberalness. The consumer culture recommends to the lonely individual that he can
reach everything easily by the help of money; he finds himself in another misconception, before being awakened
from one. This article is written in order to examine Turkey which has been transformed to a consuming society
in the dimensions of living quarters and bring a new critical perspective to people’s getting isolated with the lie of
globalization.
Keywords: Globalization, post-modern, consumer, consumer age, solitude, homo-economicus.
9
From Past to Present: Censor
Ali Tehnel / Cumhuriyet University
The leading factor of development and becaming widespread of art and thought is mass media. In other
words, media is the ear, speaker and the mirror of the society. Human being must access the knowledge. The
easiest way of that is utilizing of media. The awners of power who are aware of that fact have tried to control the
media all the time. Whether democratic or non democratic regimes censor. In turkish history, censor fact is
deficient, however both in ottoman and Repuclic term censor is applied. The powerful applies this method to
overwhelm the weak one fear, prohibition, torture and censor are not tolerated. Jesus was crucified because of the
fact that he is talking about “love” “The one who creates the God is human. Human, God and nature are one
withing the other” For saying these sentences Seyyid Nesimi was tortured to death. Şeyh Bedrettin was killed for
his saying of “ There must be equality in production and sharing. The study is enriched with detailed researches
and with this thought, the research consists of three chapters. At the first chapter of the study, the description and
development of censor phenomenon and its place in the world are mentioned. In the second chapter, the censor
phenomenon an media from ottoman Empire to present is mentioned. The buming of boks, forbidden boks, musics
and films are mentioned. In this chapter the forbidden books, musics and films are invertigated in detailed way
with their reasons of forbidding. In the last chapter, 15 Rtük the means of censor from the methods of censor juch
as burning of boks, mosaicing? and Filtration of content? The answer of this question will be tried to be found. At
last the studies of the poverment on “The Halal Internet Plan “ are mentioned.
Keywords: Media, Censor, Methods of Censor, Why Censor ?, Freedom of Mass Media
Geçmişten Günümüze Sansür
Ali Tehnel / Cumhuriyet Üniversitesi
Sanat ve düşüncenin gelişmesine, yaygınlaşmasına öncülük eden (kitap, dergi, gazete vs.) basındır. Diğer
anlatımla basın toplumun kulağıdır, sözcüsüdür, aynasıdır. İnsanlar bilgiye ulaşmak zorundadırlar. Bunun en kolay
yolu da medyadan yararlanmaktır. Bunun bilincinde olan iktidar sahipleri medya üzerinde her zaman bir denetim
kurmak istemişlerdir. Gerek demokratik gerekse demokratik olmayan rejimlerde sansür uygulanmıştır. Türk
tarihinde de sansür olgusu eksik olmakla beraber gerek Osmanlı‘da gerekse Cumhuriyet döneminde ve sonraki
bütün iktidar dönemlerinde uygulanmıştır. Güçlü güçsüzü ezmek için bu yönteme başvurur. Korku, yasak, işkence
ve sansürün hoşgörüsü olamaz. İsa sevgiden bahsettiği için çarmıha gerildi.”Tanrı’yı yaratan insandır. İnsan, Tanrı
ve doğa iç içedir” dediği için Seyit Nesimi’nin derisi yüzüldü. Şeyh Bedrettin,” Üretimde, paylaşımda eşitlik
olmalıdır” dediği için öldürüldü. Yapılan detaylı araştırmalarla çalışma zenginleştirilmiş ve bu düşüncelerden
hareketle araştırma üç bölümden meydana gelmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde; geçmişten günümüze
sansür olgusunun tanımından, gelişiminden, dünyada ki sansür olgusundan bahsedilmiştir. İkinci bölümde,
Osmanlıdan günümüze kadar olan dönemde medya üzerideki sansür olgusunun varlığından ve medyadaki
sansürden bahsedilmiştir. Kitap yakımından, yasaklanan filmlerden, yasaklanan müziklerden bahsedilmiştir. Bu
bölümde Dünyada ve Türkiye’de yasaklanan kitaplar, müzikler, filmler yasaklanma nedenleriyle ayrıntılı bir
şekilde incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, kitap yakımı, mozaikleme, içerik filtreleme gibi sansür uygulama
metotlarından, Rtük’ sansür aracı mıdır? Sorusuna cevap aranmaya çalışılacaktır. Son olarak ta hükümetin yapmış
olduğu “Helal internet planı” üzerine çalışmalara yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Medya, Sansür, Sansür Metotları, Neden Sansür, Basın Özgürlüğü
10
The Harlem Shake Madness as a Cultural Consequence of the Globalization
Ayşe Gizem Erbuyurucu / Istanbul University
In the studies about globalization, the economic, political, social, cultural or technical aspects of the
globalization are emphasized and the fact of globalization is reduced to the one of these aspects. However, we
should look at what is globalizing in order to analyze the globalization. In this study we handled the globalization
as the spreading of the capitalist system and we internalized that the culture goes around the world like the
economic, political and social facts. Nevertheless the circulation of the culture around the world is not a new
phenomenon. Colonial countries carry their cultures to their colonies until 15. Century. However the current
globalization is different from the cultural imperialism that the fact of the enforcement of the culture from a country
to another country or region. The current globalization is a deterritorial globalization lost its origin and it serves to
the capitalist system despite to including localities. The more the communication technology is becoming
widespread, the more this process is accelerating. Especially in the medium calling social media a cultural moment
from a tiny locality is rapidly spreading to the far geographies growing with including that region’s features to
itself and at the last stage lost its origin. In this study we handled the cultural globalization as the spreading of the
capitalist culture, we intended to examine the effects of the media and especially social media into the globalization
of the popular culture. With this aim firstly we argued the cultural globalization with the help of the different
cultural conceptualization of the George Ritzer and tried to make it clear. In the second part of the study, we
investigated the relation of the social media and cultural globalization under the fact of the popular culture and
deterritorialization. Finally in the last part, we examined the dance of Harlem Shake is a deterritorial and grobal
popular culture product with the method of the discourse analyze.
Keywords: cultural globalization, deterritorialization, grobalizaion, popular culture, Harlem Shake
Küreselleşmenin Kültürel Bir Sonucu Olarak Harlem Shake Çılgınlığı
Ayşe Gizem Erbuyurucu / İstanbul Üniversitesi
Küreselleşme olgusuna dair çalışmalarda genellikle küreselleşmenin iktisadi, siyasi, toplumsal, kültürel
ya da teknik yönleri vurgulanarak küreselleşme olgusu bunlardan birine indirgenmektedir. Oysa küreselleşmenin
iyi bir şekilde analiz edilebilmesi için küreselleşenin ne olduğuna bakılmalıdır. Küreselleşenin kapitalist sistem
olarak ele alındığı bu çalışmada, ekonomi, siyaset ve toplumsal olgular gibi, kapitalist kültürün de dünya çapında
dolaşıma çıktığı savı temel alınmıştır. Ancak kültürün dünya çapında dolaşıma çıkması yeni bir olgu değildir. 15.
yüzyıldan itibaren küreselleşme ile beraber sömürgeci ülkeler sömürdükleri ülkelere kendi kültürlerini de
götürmüşlerdir. Ancak bugünün küreselleşmesi kültürel emperyalizm diyebileceğimiz, bir ülkenin başka ülke ya
da bölgelere kendi kültürünü dayatması olan olgudan farklıdır. Bugünün kültürel küreselleşmesi kökenini
kaybetmiş yersizyurtsuzlaşmış bir küreselleşmedir ve yerellikleri de içerisinde barındırmakla birlikte son kertede
kapitalist sisteme hizmet etmektedir. Kültürel küreselleşmenin kapitalizmin kültürünün dünyaya yayılması olarak
ele alındığı bu çalışmada, popüler kültürün küreselleşmesinde medyanın ve özel olarak da sosyal medyanın etkisini
incelemek amaçlanmıştır. İlk olarak kültürel küreselleşmenin George Ritzer’in farklı kültürel küreselleşme
kavramsallaştırmalarından faydalanılarak tartışıldığı ve bir zemine oturtulmaya çalışıldığı bu çalışmanın ikinci
kısmında sosyal medya ve kültürel küreselleşme bağı popüler kültür ve yersiz yurtsuzlaşma kavramları ışığında
irdelenmiş, son bölümde ise Harlem Shake dansı ismi verilen ve sosyal medya aracılığıyla yersiz yurtsuzlaşarak
popüler kültür ürünü haline gelen ve küresel olarak yayılan ancak ulaştığı her bölgede bölgenin yerel özelliklerini
de kendisine ekleyen videolar söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: kültürel küreselleşme, yersizyurtsuzlaşma, küreyerelleşme, popüler kültür, Harlem Shake
11
Taboo Games as a Production of Popular Culture and Separatist Discourses in Practices of Ordinary
Language
Faruk Kurttekin / Izmir University of Economics
In this study,it is focused on the question of taboo games which is itself a product of popular culture, recreates racist and sperarist dicsourse in ordinary language practices. The aim of the research is to make racist and
sepatatist discourse which settled in the ordiary life and laguage, visible and creating a disccussion about
transformation of the a means of entertainment like taboo games into a mechanism of re-production for dominant
ideology. Content analysis was applied in order to see how much of words which have thougt that circulated thanks
to it’s process of play, is based on the popular culture and to measure the degree of frequency of words are racist
and separatist and associate these words with sosyo-politic conditions of the time when it is placed on the market.
In the second part critical discourse analysis was applied to these problematical word. Consequently, it was seen
that people who highly exposed to these discourse,are mostly women and it was found out that words that
reinforce domination over women by using definition of ideal masculinity, were also found. In addition, some
statement which refers to words that sign control over man and emphaize on ideal masculunity, are appeared with
different rethoric ways, were found. Generally, it was seen that outside the it’s main objective that targets words
which represent minorities, hate and separatist discourses have been performed over related and unrelated words
by usig different rethoric ways and euphemism concepts. As a result, this study which were made over one of the
most popular game in Turkey, can been added like a little discussion into series of researches which were made
over different media mediums like newspapers, tv series , boks… etc in order to make to racist and separatist
discourse in ordinary language and life visible.
Keywords: taboo , colective memory, popular cultur , game culture , discourse, ideology
Bir Popüler Kültür Ürünü Olan Tabu Oyunları ve Gündelik Dil Pratiklerindeki Ayrılıkçı Söylemler
Faruk Kurttekin / İzmir Ekonomi Üniversitesi
Bu araştırmada kendisi başlı başına bir popüler kültür ürünü olan tabu oyunlarının toplumsal hafızayı da
kullanarak gündelik dil pratiklerine yerleşen ırkçı ve ayrılıkçı söylemleri tekrar üretmesi sorunsalı üzerinde
durulmuştur. Araştırmanın amacı gündelik dil ve yaşam pratiklerine yerleşen ırkçı ve ayrılıkçı söylemleri görünür
kılmak ve basit bir eğlence aracı gibi gözüken tabu oyunlarının egemen ideoloji için nasıl bir yeniden üretim
mekanizmasına dönüştüğü üzerinden akademik bir tartışma yaratmaktır. Oyunun oynanma süreci ile dolaşıma
sokulduğu düşünülen kelimelerin ne kadarının popüler kültür bazlı olduğunu görebilmek , ırkçı ve ayrılıkçı
kelimelerin sıklık derecesini ölçmek ve bu kelimelerin piyasaya sürüldüğü tarihin sosyo-politik koşulları ile
ilişkilendirebilmek için ilk olarak içerik analizi yapıldı. İkinci kısımda ise sorunlu ( her türlü nefret söylemi ve
ayrılıkçı söylemler ) görülen kelimelere eleştirel söylem analizi uygulandı. Sonuç olarak bu söylemlere maruz
kalan grupların daha çok kadınlar olduğu görülmüş ve yine erkekliğin tanımı üzerinden kadın üzerindeki
tahakkümü pekiştiren kelimelere de rastlanmıştır. Bunlara ek olarak erkek üzerindeki kontrolü gösteren ve ideal
erkeklik algısına vurgu yapan söylemlerin farklı retorik yolları ile tezahür ettiği bazı ifadelere ve farklı etnik
gruplar hakkında aşağılayıcı ve ırkçı söylemlerin bulunduğu kelimelere de rastlanmıştır. Genel olarak nefret ve
ayrılıkçı söylemlerin asıl hedefi azınlıkları temsil eden kelimeler dışında alakasız ya da ilişkili kelimeler üzerinden
de farklı retorik yolları ve örtmece kavramları ile tezahür ettiği görülmüştür. Sonuçta ortaya çıkan bu araştırma;
oyunun, oynanma sürecinde oyuncuların içinde yaşadıkları toplumsal belleğin yönlendirmesi ile ‘’encode’’ ve
‘’decode’’ süreçlerinde mütabakata varmak için geliştirdikleri pratik kodlamaların var olan söyleme olan karşıtlığı
ve paralelliği de hesaba katılarak Türkiye’de çok popüler olan tabu oyun kartlarında yer alan kelimelerin
incelenmesi ile ortaya atılan küçük bir tartışma olarak; gündelik dil ve yaşam pratiklerine yerleşen ırkçı ve
ayrımcı söylemlerin görünür kılınması konusunda farklı medya mecraları üzerinden yapılan akademik çalışmalar
serisine eklenebilir.
Anahtar kelimeler: tabu , toplumsal hafıza, popüler kültür , oyun kültürü, söylem, ideoloji
12
Rap Subculture and Identity in Turkey: A Study in Eskişehir
Bilal Kır / Anadolu University
Karl Marx evaluates social formations as infrastructure and superstructure. Culture is a superstructural
establishment. Both the usage of culture as an ideological tool to summon individuals’ consent and the
evaluation of it as a field of resistance in the context of hegemony has transformed culture into an area of
struggle. Cultural studies primarily research the possibilities of contra-hegemony in subcultures, non-symbolic
readings by selfisation, and elements of resistance. This research, consists the case of current state of rap as a
subculture through the considerations of the representatives of it’s producers in Eskisehir. Rap, began to take
effect in Turkey in 90’s which at first occurred as a musical branch of HipHop culture in USA in 70’s. The
audiences participated in HipHop culture from 90’s until today, have been the representatives of rap music in
our country.The aim of this research is to reveal the current situation of rap music in Eskisehir as a subculture
through the opinions of rap musicians perform in Eskisehir. To reach the aim of the research, 13ualitative
research model used to gather data from 6 different musicians who live in Eskisehir and perform rap music at
least 5 years. According to the findings, outcomes related to the current state of Turkish Rap have introduced.
It’s revealed that the producers of rap music belive that Turkish Rap can’t reach the position as desired.
However the producers of rap music wish the subculture was introduced by the entire society without any
deformation, they think the subculture has problems which can be specified under the titles of producer,
listener, society, and economy.
Keywords: Cultural studies, Subculture, Youth subculture, Rap Subculture
Türkiye’de Rap Altkültürü ve Kimlik: Eskişehir Örneği Üzerine Bir Çalışma
Bilâl Kır / Anadolu Üniversitesi
Toplumsal formasyonları Karl Marx, Altyapı ve Üstyapı olarak değerlendirir. Kültür bir Üstyapı
kurumudur. Hem iktidarın bireylerin rızasını üretmek amacıyla kültürü bir ideolojik araç olarak kullanması hem
de hegemonya bağlamında bir direniş alanı olarak değerlendirmesi kültürü bir mücadele alanı haline getirmiştir.
Kültürel çalışmalar özellikle altkültürlerde karşı hegemonya ihtimalleri, kendileştirme yoluyla sembolik olmayan
okumalar ve direniş unsurlarını araştırır.Bu araştırmada da rap altkültürünün bugünkü durumunun, Eskişehir’de
bu altkültürün üreten kesimindeki temsilcileri aracılığıyla değerlendirilmesinden meydana gelmektedir. 70’lerde
Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmış olan HipHop kültürünün müzik dalı olan rap, 90’larda etkisini
Türkiye’de de göstermeye başlamıştır. Bu araştırmanın amacı, Eskişehir’deki rap müziğin bir altkültür olarak
geldiği noktanın, Eskişehir’de rap müzik yapan kişilerden alınacak görüşler sonucunda ortaya konulmasıdır. Bu
amaçla, Eskişehir’de yaşayan en az 5 yıldır rap müzikle uğraşan, 6 farklı temsilciden nitel yöntemlerle veri
toplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, Türkçe rapin bugünkü durumuna ilişkin sonuçlar ortaya konulmuştur.
Üreticilerin Türkçe rapin bugün istenilen konumda olmadığına inandığı görülmüştür. Üreticiler altkültürün bütün
toplumca hiç bozulmadan tanıtılmasını istemekte, ancak üreten, dinleyen, toplum, ekonomi gibi başlıklarda
altkültürün sorunlar yaşadığını düşünmektedir.
Anahtar Sözcükler: Kültürel çalışmalar, Altkültür, Gençlik Altkültürleri, Rap Altkültürü
13
The Influences and Impressions of Politics upon Turkish Cinema and Film Industry
Bahar Tugen / Marmara University
The period between 1960 and 1980 has been a very significant and restless both for Turkey and for the
Turkish cinema, at which there were a lot of changes and innovations in economic, social and political atmospheres
locally. The 1960’s and 1980’s coups deeply impacted the economic and social life in Turkey and the indications
of the nuisances of this era has been reflected in the Turkish cinema. In this era, there were movies which mirrored
the worries of society and reflecting the problems of Turkish people. The great social changes like urbanization,
alienation, immigration, the revealing of the shanty town culture, poverty, the problems of proletarians,
unionization, the replacement of the individual and family in the urban life and the formation of middle class were
all felt in Turkish cinema by all means. In the history of Turkish cinema, the period between 1960 and 1980 was
considered as a period that Turkish cinema created a unique identity by its own. In this study, the movie Gurbet
Kuşları by Halit Refiğ, Birleşen Yollar by Yücel Çakmaklı and Umut by Yılmaz Güney have been selected to be
one of the best reflectors of the economic, political and social problems of the period 1960-1980, besides they
were selected because they can be considered as frontrunners of the new styles for the Turkish Cinema for that
time which were newly flourished and these are analyzed by considering the fundamental sociological concepts.
Keywords: Turkish Policy, Turkish Cinema, Gurbet Kuşları, Birleşen Yollar, Umut.
Türk Sinemasında Siyasetin İzleri ve Filmler Üzerinde Etkisi
Bahar Tugen / Marmara Üniversitesi
Türkiye’de, ekonomik, toplumsal ve siyasi açıdan birçok değişimin ve yeniliğin yaşandığı 1960 ve 1980
yılları arası, hem Türkiye hem de Türk Sineması açısından oldukça hareketli ve önemli bir dönem olmuştur. 1960
ve 1980 darbeleri Türk halkını ekonomik ve sosyal yönden ağır biçimde etkilemiş, yaşanan sıkıntılar dönemin
Türk Sineması’na da yansımıştır. Bu dönemde topluma ve toplumsal endişelere ayna tutan, Türk insanının
sorunlarına eğilen filmler çekilmiştir. Kentleşme, sanayileşme, yabancılaşma, göç, gecekondu kültürünün ortaya
çıkması, yoksulluk, işçi sorunu, sendikalaşma, bireyin ve ailenin kent içinde aldığı konum ve kentli orta sınıfın
oluşum süreci gibi büyük toplumsal değişimler Türk Sineması’nda kendini tüm boyutuyla hissettirmiştir. Türk
Sinema tarihi içerisinde 1960–1980 yılları arasındaki dönem, Türk Sineması’nın kendine özgü bir kimlik
oluşturduğu dönem olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada, 1960-1980 yılları arasında Türkiye’de yaşanan ekonomik,
siyasi ve sosyal sorunları en iyi biçimde yansıtan ve o dönemde Türk Sineması’nda yeni yeni belirginleşen düşünce
oluşumlarını en iyi şekilde ortaya koyan filmler arasından seçilen Halit Refiğ’in filmi Gurbet Kuşları, Yücel
Çakmaklı’nın filmi Birleşen Yollar ve Yılmaz Güney’in filmi Umut, temel sosyolojik kavramlar açısından
incelenerek analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türk Siyaseti, Türk Sineması, Gurbet Kuşları, Birleşen Yollar, Umut.
14
Changing Representation of Child and Childhood in Today’s Cinema Of Turkey
Özgür Çalışkan / Anadolu University
All the elements cinema represents have the realistic components of life. The childhood that has
significant place in human life is also represented in cinema. In the cinema of Turkey, there are films, which have
child as the main character or dominant element in the story of the film. After 2000, almost every year, there are
films that have child as the protagonist. There are a few studies, which compare recent and former representation
of child in cinema, and studies that concentrate on contextual relation of childhood in society and cinema.
Therefore, the problem of this paper is able to reach determinations and result about changing representation of
child identity and childhood also considering the comparison of the former representation. This paper aims to study
sociological and cultural representation of child identity and childhood through social context in cinema of Turkey
analyzing dominant and common features of child characters. The answers for questions; how and what the
situation of childhood in today’s society, which features of childhood come forward, what the meaning of
childhood is Turkey’s society and how this meaning is represented in cinema forms the general frame of this paper.
In this study, qualitative situation analysis is used with theoretical framework contextually. The examples of films
are choose according to box office results in the last five years (2008 – 2012) from the films which have child
character as one of the main characters of the films in cinema of Turkey. The films are; O... Çocukları, Umut,
Prensesin Uykusu, Dedemin İnsanları and Can. As a result, titles such as orphanage of child, relation of child
identity with the concept of hope and continual explanation of the conspicuity of child forms the outcomes of this
study.
Keywords: Childhood, representation, cinema of Turkey, qualitative situation analysis.
Günümüz Türkiye Sinemasinda Çocuk ve Çocukluğun Değişen Temsili
Özgür Çalışkan / Anadolu Üniversitesi
Sinemanın temsil ettiği tüm öğeler yaşama ilişkin gerçekleri barındırmaktadır. Bireyin toplum
içerisindeki yaşamında geçirdiği dönemler içerisinde önemli bir yere sahip olan çocukluk da sinemada temsili
bulunan bir kavram olarak yer almaktadır. Türkiye sinemasında çocuğun hem ana karakter olarak yer aldığı hem
de ana hikâyenin yanında baskın bir öğe olarak bulunduğu belirgin filmlere rastlanılmaktadır. 2000 sonrası Türkiye
sinemasına baktığımızda, neredeyse her yıl bir adet ana karakterlerinden biri çocuk olan filmler çekilmiştir. Film
çalışmaları alanında, günümüz çocukluk temsili ile geçmiş dönemdeki çocukluk temsilinin karşılaştırılmasına
ilişkin çalışmalar ile günümüz Türkiye toplumunun gerçeğindeki çocuk kavramına ilişkin bağlamsal
değerlendirmeler de sayıca azdır. Bu nedenle, bu çalışmanın sorunsalı bahsedilen karşılaştırma ve çocuk
kimliğinin değişen temsiline ilişkin belirleme ve sonuçlara ulaşabilmektir. Bu çalışma, Türkiye sinemasında son
5 yılda gösterime girmiş ve ana karakteri çocuk olan filmlerde Türkiye toplumuyla bağlamsal olarak çocukluğun
kültürel ve sosyolojik açıdan temsilini, filmlerdeki çocuk karakterlerin baskın ve ortak yönlerin incelenmesiyle,
Türkiye sinemasındaki güncel çocuk temsilini çözümlemeyi amaçlamaktadır. Çocuk karakterler ve çocukluk,
günümüz toplumunda nasıl ve nereye konumlandırılmış, çocukluğun hangi özellikleri ön plana çıkartılmış,
“çocuk” bir kimlik olarak Türkiye toplumu için ne ifade etmektedir ve bu ifade biçimi sinemaya nasıl yansımıştır
gibi sorulara verilen yanıtlar çalışmanın genel çerçevesini oluşturmuştur. Çalışmada, kuramsal çerçeve ile birlikte
bağlamsal olarak niteliksel durum çözümlemesi yöntem olarak kullanılmıştır. Örnek olarak seçilen filmler; son beş
yılda (2008 – 2012) gösterime girmiş ve en çok izlenen aynı zamanda da, ana karakterleri arasında çocuk olan
Türk filmlerinden oluşturulmuştur. Bu bağlamda O... Çocukları, Umut, Prensesin Uykusu, Dedemin İnsanları ve
Can filmleri seçilmiştir. Çocuğa ilişkin anne ve/veya baba yokluğu, çocuğun umut kavramıyla ilişkilendirilen
temsili, olayların ve yaşamın ortasında bırakılan çocuk öğesinin sıkça işlenmesi, çözümleme bölümüne ilişkin alt
başlıkları oluşturmuştur.
Anahtar kelimeler: Çocukluk, temsil, Türkiye sineması, niteliksel durum analizi.
15
Television Representation of New Turkey Movie
Özge Nilay Erbalaban Gürbüz / Dokuz Eylul University
New Turkey Cinema has started to form with new films which its filmmakers grew at social dynamics of
1980’s and their critics of Yeşilçam’s cinema in 1990’s. These filmmakers narrate to personal and social signs of
period which they live in or lived by use of self film language against to Yeşilçam’s discour and esthetic. Each of
them has tried to reflect self political and social existence into his/her films’ world. Because of they are opposite
to Yeşilçam’s esthetic and ideologic formation and try to afford their film’s cost by their own or international funds
they are called as independent filmmakers. Their independent situations give them a chance to chose many subjects
which have not been treated before or retreat to subjetcs with critical aspect which Yeşilçam takes those by
mainstream approach. This work aims to indicate how television are represented at New Turkey Movie
(independent movie) as a mass media through examples from New Turkey Movie. What television’s image is
interms of New Turkey Movie which is both mass media and artistic creation is main question for this work. Films
of first generation filmmakers as Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Yeşim Ustaoğlu whose a lot of contribition
to New Turkey Movie and films of Seren Yüce, Erdem Tepegöz constitute a frame of this work. Semiology will
be used as a method which we benefit from it to see sociological, political and economical tissue of Turkey. It is
expected from questions or arguments that will emerge at the end of this work to be an initial as regards assessment
on New Turkey Movie’s approach toward mass media especially T.V.
Keywords: New Turkey Movie, Mass communication mediums, Television
Yeni (Bağımsız) Türkiye Sinemasında Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyonun Temsili
Özge Nilay Erbalaban Gürbüz / Dokuz Eylül Üniversitesi
Yeni Türkiye Sineması, 1980’li yılların toplumsal dinamikleri içinde yetişmiş bir grup yönetmenin
1990’lı yıllarda Yeşilçam Sinemasının reddi ve eleştirisi üzerinden kurdukları filmlerle oluşmaya başlamıştır. Bu
yönetmenler Yeşilçam Sinemasının söylem ve estetiğine karşı, yaşadıkları dönemin ya da geçmişin bireysel ve
toplumsal izlerini kendilerine ait bir sinema dili kullanarak anlatmışlardır. Her biri kendi politik ve toplumsal
varoluşunu sinema evrenine yansıtmaya çalışmıştır. Yeşilçam’ın estetik ve ideolojisinden ayrı bir yerde
konumlanmaları, filmlerinin yapım maliyetlerini uluslararası fonlarla ya da kendi çabalarıyla karşılıyor olmaları
onları “bağımsız yönetmenler” kategorisine de dahil etmiştir. Onların bu bağımsız duruşları Türkiye Sinemasında
daha önce yer bulmayan pek çok konuyu seçmelerine ya da daha önce genel kabullerle işlenen konuları eleştirel
bir dille yeniden ele almalarına imkan vermiştir. Bu çalışma yeni (bağımsız) Türkiye Sinemasında yer alan
filmlerden örneklerle televizyonun bir kitle iletişim aracı olarak nasıl temsil edildiğini göstermeyi amaçlıyor. Hem
bir kitle iletişim aracı hem de bir sanatsal yaratım olarak yeni Türkiye Sinemasının gözünde televizyon nasıl bir
imgeye sahip sorusu çalışmanın temel meselesini oluşturuyor. Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, Yeşim
Ustaoğlu gibi Yeni Sinemanın kurucu yönetmenleriyle Seren Yüce ve Erdem Tepegöz gibi daha yeni kuşak
yönetmenlerin filmleri çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Bu örnekler incelenirken topluma ait tüm
ideolojik, politik ve ekonomik hücreleri ortaya çıkarmaya imkan verecek göstergebilim yöntem olarak
kullanılacaktır. Çalışmanın sonucunda ortaya çıkacak sonuç ve soruların, Yeni Türkiye Sinemasının televizyon
özelinde, kitle iletişim araçlarına bakışını değerlendirme konusunda bir başlangıç oluşturması beklenmektedir.
Anahtar sözcükler: Yeni Türkiye Sineması, Kitle İletişim Araçları, Televizyon
16
Perception of Rural Gezi Protests: A Sample Study in Küçükhüyük
Meral Tosun / Anadolu University
As it occurs in all countries around the world, Turkey does have a political regime that controls the media.
So when the freedom of press is being discussed it’s necessary to take into account the social, cultural, economical
and political situation, its impact upon mass media and a period of time it is related to. After the decision made by
government to build up a shopping mall at the place of Gezi Park in Taksim (Istanbul), masses of people went out
to streets to protest. The riots that have started on May 28th have spread around the whole country within 1 month.
With the police intervention the riots turned into demonstrations. And traditional media that spreads those kinds
of events is as important as social and local media. People living in countryside mostly get the news through
traditional media. The aim of this research is to expose the usage of mass media by people that live in countryside
and their comprehension of all the events that are shown through the press. Within the research we’ve prepared a
survey that includes questionnaires of Likert scale system. According to demographic attributes the questions were
imposed in order to get the answers of which TV channels and their programs are being watched, which
newspapers and their articles are being read the most, whether internet is popular among the folk, and finally if
people have got an opinion about the events that are related with Gezi Park. The survey has been shown to the
expert. The questions that were not proper have been worked on. The survey has been applied in Küçükhüyük for
100 people.
Keywords: Gezi Park Protests, Rural Area, Conventional Media
Kırsal Kesimde Gezi Parkı Eylemlerinin Algılanışı: Küçükhüyük'te Örnek Bir Çalışma
Meral Tosun / Anadolu Üniversitesi
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de içinde bulunulan siyasal rejim, basının işleyişini belirleyen temel
etkenler arasında yer almaktadır. Bu nedenle basın özgürlüğünü tartışırken dönemin kendine özgü sosyal, kültürel,
ekonomik ve politik özellikleri ve bunların kitle iletişim araçlarına etkileri üzerinde durulur. Devletin İstanbul
Taksim'de bulunan Gezi Parkı'nın yerine AVM yapılacağı kararıyla birlikte halkın ciddi bir bölümü sokaklara
çıkmıştır. 28 Mayıs'ta başlayan Gezi Parkı Eylemleri bir aylık sürece yayılmıştır. Bu sürecin ardından polis
müdahalesiyle şekillenen eylemler parklarda düzenlenen forumlara dönüşmüştür. Bu süreçten tüm Türkiye'nin
haberdar olmasında yurttaş gazeteciliği ve sosyal medyanın etkisi olduğu kadar geleneksel medyanın da önemi
büyüktür. Özellikle kırsal kesimlerde halk daha çok geleneksel medya aracılığıyla güncel olaylardan haberdar
olmaktadır. Araştırmanın amacı, kırsal halkın Gezi Parkı olaylarını algılamaları ile medya kullanım alışkanlıkları
arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılmaya çalışılmasıdır. Bu algıyı tespit etmeye çalışırken içinde Likert türü bir
ölçekle hazırlanmış soruların da bulunduğu bir anket ile veriler toplanmaya çalışılmıştır. Halkın demografik
özelliklerine göre hangi kanalları, gazeteleri takip ettikleri, tercih ettikleri kanallarda hangi programları izledikleri,
gazetelerde hangi haberleri okudukları, internet kullanıp kullanmadıkları, sosyal medya alışkanlıkları ve ardından
Gezi Parkı'na dair fikir sahibi olup olmadıkları sorulmuştur. Anket uygulanıp uzman kişiye gösterilmiştir. Anketin
işlemeyen soruları üzerine yeniden çalışılmış anket, Küçükhüyük'te 100 kişiye uygulanmıştır. Anket sonuçlara
göre halkın haberleri genellikle televizyondan takip ettiği tespit edilmiştir. Halkın büyük bölümü Gezi
Olayları'ndan haberdardır fakat olayları tanımlayabilenlerin oranı tanımlayamayanlara göre çok daha düşüktür. Bu
durum tv kanallarının bilgi verici özelliğinin zayıf olduğunu ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Gezi Parkı Protestoları, Kırsal Kesim, Geleneksel Medya
17
Thinking the Civil Disobedience Through the Concepts of Creating Public Opinion and Setting the
Agenda: Examples of Conscience and Justice Watches
Çağlar Ekinci / Akdeniz University
This study examines the processes of civil disobedience through the concepts of setting the agenda and
creating public opinion. In this context, it also seeks to give an example from Turkey. We will follow the Thoreauan
definition of civil disobedience: Civil disobedience for Thoreau (Thoreau, 1968) is an illegal act that is open,
nonviolent, conscientious but political at the same time, demanding a change in the governance policies or the
laws. Similarly, quoting from Erdal Dağtaş (Dağtaş, 2008), another feature of the civil disobedience is that it is "a
call for public conscience and a joint act against the injustice rather than the system as a whole.” When the civil
disobedience is considered through the concepts of creating public opinion and setting the agenda, media becomes
the most important point. This study will employ the possibilities of the content analysis as a method and, in line
with the aforementioned theoretical framework, will present the media in which the Conscience and Justice
Watches are used. These media are as follows: A blog page established for the Conscience and Justice Watches,
“vicdanveadaletnobeti.wordpress.com”, a book written on it “İş Cinayetleri Almanağı” [Workplace Murders
Almanac],
a
Facebook
page
for
Conscience
and
Justice
Watches,
“https://www.facebook.com/VicdanVeAdaletNobeti” and a Twitter account “twitter.com/iscinayetleri”. In these
contexts the main question is “Which media can the civil disobedience acts employ to create a public opinion and
to set the agenda?” The examples used by the Conscience and Justice Watches between May 1, 2013 and July 1,
2013 will be analyzed. Based on the samples and within the framework of media potential and influence, this study
aims to present how the forms of civil disobedience and the methods of creating public opinion and of setting the
agenda are employed by the Conscience and Justice Watches during their attempts to express themselves.
Keywords: Civil Disobedience, Creating Public Opinion, Setting the Agenda, Conscience and Justice Watches,
Media Uses of Civil Disobedience.
Kamuoyu Oluşturma ve Gündem Koyma Kavramlarıyla Sivil İtaatsizliği Düşünmek: Vicdan ve Adalet
Nöbetleri Örneği
Çağlar Ekinci / Akdeniz Üniversitesi
Çalışma, sivil itaatsizliğin gündem koyma ve kamuoyu oluşturma süreçleri yoluyla kendini ortaya koyma
biçimini irdeleyecektir. Aynı zamanda bu bağlamda Türkiye’den bir örnek verme amacı gütmektedir. Thoreau’nun
sivil itaatsizlik tanımından yola çıkılacaktır: Thoreau’ya (Thoreau, 1968) göre sivil itaatsizlik: Yönetim siyasetinin
ya da yasaların değişmesini isteyen, aleni, şiddetsiz, vicdani, fakat aynı zamanda siyasi olan, yasa dışı bir eylemdir.
Aynı zamanda Erdal Dağtaş’tan (Dağtaş, 2008) aktarımla sivil itaatsizliğin bir diğer unsuru da “kamu vicdanına
yönelik bir çağrı olması ve sistemin tamamına değil haksızlıklara karşı ortak eylem” olmasıdır. Kamuoyu
oluşturma ve gündem koyma kavramlarıyla sivil itaatsizlik düşünüldüğünde medya etkisi belirleyici bir noktada
yer almaktadır. Yöntem olarak içerik analizinin imkânlarından yararlanarak, belirlenen kuramsal çerçevede
Vicdan ve Adalet Nöbetleri’nin kullandığı medya ortamları ortaya konacaktır. Bu medya ortamları şunlardır:
Vicdan ve Adalet Nöbetleri için oluşturulmuş blog sayfası “vicdanveadaletnobeti.wordpress.com”, yazılmış olan
kitap
“İş
Cinayetleri
Almanağı”,
Vicdan
ve
Adalet
Nöbeti
Facebook
sayfası
“https://www.Facebook.com/VicdanVeAdaletNobeti”, Twitter hesabı “Twitter.com/iscinayetleri”. Bu
bağlamlarda oluşturulan temel soru “Sivil itaatsizlik, gündem koymak ve kamuoyu oluşturmak için hangi
medyaları kullanabilir?” olacaktır. Vicdan ve Adalet Nöbetleri’nin kullandığı örnekler 1 Mayıs 2013 ve 1 Temmuz
2013 tarihleri arasında incelenecektir. Örnekleminden yola çıkarak bu çalışma; medya olanakları ve etkisi
dolayımında Vicdan ve Adalet Nöbetleri’nin, meramını ortaya koyarken geliştirdiği sivil itaatsizlik biçimini,
kamuoyu oluşturmak ve gündem koymak için hangi yolları izlediğini sunacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sivil İtaatsizlik, Kamuoyu Oluşturma, Gündem Koyma, Vicdan ve Adalet Nöbetleri, Sivil
İtaatsizliğin Medya Kullanımı.
18
The Politics and the Reproduction of the Power Relations in the Network Society
Ozan Yıldırım / Anadolu University
This study is prepared for, how the relation between politics and power are being handling in network
societies in a descriptive way. The technological developments which were the results of Industrial Revolution
also influenced the communication tools with digitalism and as a result, communication tools got new features
around the technology. Nowadays, new media and social networks are not only use for all the areas of the daily
life, but also affect the treatment of the politics. According to the arguments of the information age, the information
became the most important power that, the production of the information and its expansion started to become real
with the social networks. The social networks which are the witnesses of the struggles between the opposite powers
and the dominant system influence the process of democracy and democratic practices directly. The new media
which have impressions on scandal politics, activist movements and the current revolutionary acts in the Middle
East carries the power of eradication of the restraint which was established by the dominant system long years ago.
Nevertheless, the advantages of the dominant system should not be ignored about the ownership structures and the
control mechanisms. Virtual communities which are generated on the networks have some actual problems while
the attendance of the process of democracy. This situation can cause an illusion of the democracy for individuals.
Eventually, the efficiency of the new media and the social networks in democratic practices are depends on the
conscious use of the tools by individuals. Furthermore, if the evaluations of the revolutions are restricted with only
the new media framework, it causes to miss economical, social and cultural dynamics which have the vital roles
on these revolutions. According to the points of emphasizes which are mentioned; the problematique of this study
is the arguments about the affect of the social networks on the reproduction of the politics and the power relation
in information societies. Descriptive analysis is the method which is in use of the study.
Keywords: Information society, social networks, scandal politics, democracy.
Ağ Toplumlarında Siyaset ve Güç İlişkilerinin Yeniden Üretimi
Ozan Yıldırım / Anadolu Üniversitesi
Bu çalışma, ağ toplumlarında siyaset ve güç ilişkilerinin; demokrasi bağlamında nasıl işlediğini irdelemek
amacıyla betimsel olarak hazırlanmıştır. Sanayi devrimiyle birlikte yaşanan teknolojik gelişmeler, iletişim
araçlarının da elektronikleşerek özelliklerini arttırmalarına neden olmuştur. Günümüzde, yeni medya ve sosyal
ağlar gündelik yaşamın her alanında kullanılırken, siyasetin işleyişine de etki etmeye başlamıştır. Enformasyon
toplumu tartışmaları bağlamında, bilginin en önemli güç haline geldiği çağımızda; bilginin üretimi ve yayılması
sosyal ağlar ile gerçekleşmeye başlamıştır. Karşıt güçler ve egemen sistemin çatışmalarına sahne olan sosyal ağlar,
demokrasi ve demokrasi pratiklerinin işleyişine doğrudan etki etmektedir. Skandal siyaseti, aktivist hareketler ve
yakın geçmişte Ortadoğu’da yaşanan devrim hareketlerinde etkili olan yeni medya, egemen sistemin uzun yıllardır
kurmuş olduğu baskıyı yok etmede önemli bir güç olarak görülmektedir. Bununla beraber, sahiplik yapıları ve
kontrol mekanizmaları açısından egemen sistemin avantajları da görmezden gelinmemelidir. Ağlar üzerinden
oluşturulan sanal toplulukların, demokrasinin işleyişine fiili olarak katılımlarında bazı aksaklıklar yaşanmaktadır.
Bu durum da, bireyler için demokrasi yanılsaması yaratabilmektedir. Sonuç olarak; yeni medya ve sosyal ağların,
demokrasinin işleyişinde daha etkin olabilmesi, bu araçların daha fazla birey tarafından bilinçli bir şekilde
kullanılmasına bağlıdır. Ayrıca, yaşanan devrimleri sadece yeni medya üzerinden değerlendirmek; bu devrimlerin
yaşanmasında önemli pay sahibi olan, ekonomik, toplumsal ve kültürel dinamikleri gözden kaçırmamıza neden
olacaktır. Sözü edilen vurgu noktalarından hareketle; bu çalışmanın sorunsalını enformasyon toplumlarında siyaset
ve güç ilişkilerinin yeniden üretilmesinde, sosyal ağların etkisinin tartışılması oluşturmuştur. Çalışmada yöntem
olarak ise; betimleyici analiz yöntemi kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Enformasyon toplumu, sosyal ağlar, skandal siyaseti, demokrasi.
19
The Role of the Effectiveness of Public Relations as Marketing Communications in an Action for
Shopping Malls Preference Known as the New Consumption Spaces
Gizem Ergülşen - Ayşe Pelin İnan – Emel Kuşku – Gözde Özdemir / Ege University
Because of ensure the competitive environment, organizations that have adopted the marketing concept
of the modern world, maintain their customers' expectations and desires on top of everything. The concept of
marketing communications contains expectations and desires with the public relations activities. Before migration
to large cities retail trade sector were enough to shopping. Now, retail trade sector has left its place to the shopping
malls. Competition takes place between now shopping malls. At this point, they started to use marketing
communications, social responsibility and other components of the public relations in order to retain and attract
the potential customers. Shopping malls are mostly preferred in modern urban life for individuals their leisure time
activities. These malls are based on making people spend money. Selection of the shopping mall is important in
terms of their marketing communications, social responsibility and other components of the public relations
activities. The researches addressing this issue have been found to be insufficient as a result of studies performed
in the literature. This research was planned to present different perspectives to the literature on the subject. The
main question of the study is how and why it is important that marketing communications and public relations
activities for the choice of the consumer's shopping mall. This study planned in Izmir, and Forum Bornova
shopping mall is selected based on certain factors. An appropriate sampling method is determined for the subject
and population in the research process. The data obtained from this study is analyzed using the SPSS program and
hypothesis are tested in accordance with the laws of statistics.
Keywords: Shopping Malls, Marketing Communications, Social Responsibility, Public Relation.
Yeni Tüketim Mekânlari Olan Alişveriş Merkezlerinin Tercihinde Bir Pazarlama İletişimi Faaliyeti
Olarak Halkla İlişkiler Etkinliklerinin Rolü
Gizem Ergülşen - Ayşe Pelin İnan – Emel Kuşku – Gözde Özdemir / Ege University
Modern dünyada pazarlama anlayışını benimsemiş olan kuruluşlar rekabet ortamında üstünlüğü sağlamak
için müşteri beklentilerini ve isteklerini her şeyin önünde tutmaktadırlar. Pazarlama iletişimi kavramı bu beklenti
ve istekleri halkla ilişkiler faaliyetleriyle birlikte içinde barındırmaktadır. Büyük kentlere göçlerin
yaygınlaşmasıyla perakende ticaret yerini alışveriş merkezlerine bırakmıştır. Pazarlama iletişimi, sosyal
sorumluluk ve diğer halkla ilişkiler bileşenleri alışveriş merkezleri tarafından da var olan tüketiciyi elde tutmak ve
potansiyel müşterileri çekmek amaçlı kullanılmaktadır. Modern kent yaşamında bulunan bireyler boş zamanlarını
kullanmak için alışveriş merkezlerini tercih etmektedirler. Yalnızca harcamaya dayalı olan bu merkezlerde
tüketicinin yapılan faaliyetleri dikkate alıp almadığı ve seçimini bu paralelde yönlendirmesi önem taşımaktadır.
Literatürde yapılan incelemeler sonucunda özellikle bu konuyu ele alan araştırmaların yeterli olmadığı tespit
edilmiştir. Bu noktada konunun literatürüne yeni bir çalışma katmak ve farklı bakış açıları sunmak amacıyla bu
çalışma planlanmıştır. Araştırmanın temel sorusu ise; tüketicinin alışveriş merkezi tercihinde pazarlama iletişimi
ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin ne derecede önemli olduğu ve neden önemli olduğu sorusudur. İzmir’de yapılması
planlanan bu araştırma için belirli faktörler baz alınarak Forum Bornova alışveriş merkezi seçilmiştir. Araştırma
sürecinde konuya ve popülasyona uygun bir örneklem yöntemi belirtilmiş ve belirlenen örneklem üzerinde
araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS paket programı kullanılarak analiz
edilmiş ve çalışma içerisinde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Alışveriş Merkezi, Pazarlama İletişimi, Sosyal Sorumluluk, Halkla İlişkiler
20
The Evaluation of the Commercials, within the Global and Local Frame, of the Brands Trading in the
International Market via Semiotic Analysis Method
Gülsüm Tekin / Ege University
Commercials are shaped according to the structure and the features of the market which is targeted. In other
words, brands build up their marketing strategies on the features of the market within which they trade. One of these
strategies is the concept of international advertising that emerged with the development of international trade. With the
development of international trade, multinational commercial corporations emerged. These developments led to a
change in the structure of the market, and an increase in the competitive environment accordingly. In this competitive
environment, the trademarks of commercial corporations endeavour to hold on to within new markets. To be able to
respond to the desires of the trademarks endeavouring to hold on to within new markets due to the increase in
competitive environment, advertising agencies, which would like to trade within the international arena, started either
agencies in other countries themselves or cooperated with other agencies. An advertising agency has to create the
strategy of an international trademark in accordance with the features of the country where that trademark is going to
trade. Therefore, agencies draw upon the cultural factors belonging to countries when they structure trademarks’
strategies. The first thing to consider is “cultural indicators”. Commercials are composed of images. Thus, from the
point of view of advertising, it is an important issue to decide which image to use and for what reason. Accordingly,
images which will be used in commercials must be selected very carefully as any image selected turns into a cultural
indicator. For this reason, it is necessary to analyse well which image will mean what in a culture. On account of this,
in international commercials, indicators should be created by taking cultural features into consideration. The aim of
this study is to provide evaluations about how and which cultural codes occur in the commercials of international
trademarks, comparing their global and local sample commercials by means of semiotic analysis method.
Keywords: International advertising, semiotics, cultural indicators, sample commercials
Uluslararası Pazarda Faaliyet Gösteren Markaların Hem Küresel Hem de Yerel Ölçekteki Reklamlarının
Göstergebilimsel Analiz Yöntemiyle Değerlendirilmesi
Gülsüm Tekin / Ege Üniversitesi
Reklamlar, yönelinen pazarın yapısı ve özellikleri doğrultusunda şekillenmektedir. Bir başka deyişle,
markalar faaliyet gösterdikleri pazarın özelliklerine göre pazarlama stratejilerini geliştirmektedirler. Bu stratejilerden
biri uluslararası ticaretin gelişmesi ile ortaya çıkan uluslararası reklamcılık anlayışıdır. Uluslararası ticaretin gelişmesi
ile birlikte çok uluslu şirketler meydana gelmiştir. Yaşanan bu gelişmeler pazar yapısının değişmesine, dolayısıyla da
rekabet ortamının artmasına neden olmuştur. Uluslararası şirketlerin markaları, bu rekabet ortamında yeni pazarlarda
tutunmaya çalışmaktadırlar. Rekabet ortamının artmasının bir sonucu olarak yeni pazarlarda tutunmaya çalışan
markaların isteklerine cevap verebilmek için, uluslararası alanda faaliyet göstermek isteyen reklam ajansları ya
kendileri diğer ülkelerde ajans açmaya ya da diğer ajanslarla iş birliği yapmaya başlamışlardır. Bir reklam ajansı
uluslararası bir markanın stratejisini, o markanın faaliyet göstereceği ülkenin özellikleri doğrultusunda oluşturmak
zorundadır. Bu nedenle ajanslar, markaların stratejilerini yapılandırırken ülkelere ait kültürel faktörlerden
yararlanmaktadırlar. Bu bağlamda öncelikle dikkate alınan şey ‘kültürel göstergeler’dir. Reklamlar imgelerden
meydana gelmektedirler. Bu nedenle hangi imgenin hangi amaçla kullanılacağı reklamcılık açısından önemli bir
karardır. Dolayısıyla reklamlarda kullanılacak imgelerin çok iyi seçilmesi gerekmektedir. Çünkü seçilen her imge
kültürel bir gösterge haline dönüşmektedir. Bu nedenle hangi imgenin hangi kültürde ne anlam taşıyacağının çok iyi
analiz edilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı uluslararası reklamlarda göstergeler, kültürel özellikler dikkate alınarak
oluşturulmaktadır. Bu çalışmada göstergebilimsel analiz yöntemi kullanılarak, uluslararası markaların hem küresel
hem de yerel reklam örneklerinden karşılaştırmalar yapılması yoluyla, bu markaların reklamlarında hangi kültürel
kodların nasıl yer aldığına ilişkin değerlendirmeler yapılması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası Reklamcılık, göstergebilim, kültürel göstergeler, reklam örnekleri
21
Content Analysis Concerning the Use of Corporate Career Sites in the Process of Generating Employer
Brand
Fulya Gümülcine / Ege University
Employer brand is one of the innovations of organization managements, which want to attain competitive
advantage by means of human source. Employer brand means that an organization presents its functional,
economic and psychological advantages with a wholistic approach to target group by positioning itself as an
empoloyer. Studies for generating employer brand should be conducted strategically owing to the advantages of
it. In this context, values concerning employer brand should be transferred by means of right communication
channels to target group and brand messages should be designed according to expectations of target group.
Corporate career sites are effective means of communication during the process of generating employer brand.
These sites are more important than other means of communication in that they are the primary source of
information to find qualified person. Employer brand can communicate with target group by bringing out messages
about connotation, experience and innovation by means of corporate career sites. All these improvements have
resulted in organizations’ converting their career pages on corporate sites into corporate career sites. In this
study,which discusses concept and applications of employer brand within the scope of human resources
management, it is intended to put forth how organizations use corporate career sites during the process of
generating employer brand. This study has been qualitatively designed and has been carried out with the method
of content analysis. The research consists of corporate career sites of 7 companies, which have been mentioned in
a research called “The most favorite companies of Turkey” conducted by Bloomberg Businesweek Türkiye and
Realta Consulting since 2013. Corporate career sites of regarding companies have been analiyzed within the
context of employer brand. This study consists of examination of corporate career sites of regarding companies
during the process of generating employer brand and building corporate sites from the point of form, content,
functionality. Although empoloyer brand has recently been an important concept and application field in strategic
human resources management, it has not been sufficiently studied in the literature. Therefore, this study is
considered to contribute to the area.
Keywords: Employer Brand, Strategic Human Resources Management, Corporate Career Sites, Content Analysis.
İşveren Markası Oluşturma Sürecinde Kurumsal Kariyer Sitelerinin Kullanımına İlişkin Bir İçerik
Analizi
Fulya Gümülcine / Ege Üniversitesi
İşveren markası, insan kaynağı aracılığıyla rekabet üstünlüğü elde etmek isteyen örgüt yönetimlerinin
başvurduğu yeniliklerden biridir. İşveren markası; örgütün kendisini bir işveren olarak konumlayarak fonksiyonel,
ekonomik ve psikolojik yararlarını bütünsel bir yaklaşımla hedef kitleye sunması anlamına gelmektedir. İşveren
markası yaratma çalışmaları, vaat ettiği getiriler nedeniyle stratejik bir şekilde yürütülmelidir. Bu bağlamda
işveren markasına ilişkin değerlerin, hedef kitleye doğru iletişim kanalları aracılığıyla iletilmesi ve marka
mesajlarının hedef kitlenin beklentilerine uygun olarak tasarlanması gerekmektedir. Kurumsal kariyer siteleri,
işveren markası oluşma sürecinde kullanılan etkili iletişim araçlarındandır. Öyle ki bu siteler, nitelikli insan
kaynağı açısından birincil bilgi kaynağı olma özellikleri ile diğer iletişim araçlarına kıyasla görece yüksek bir
öneme sahiptir. İşveren markası; kurumsal kariyer siteleri aracılığıyla çağrışım, deneyim ve yenilik içerikli
mesajlar üreterek hedef kitleyle iletişim kurabilmektedirler. Tüm bu gelişmeler, örgütlerin kurumsal web
sitelerinde bulunan kariyer sayfalarını kurumsal kariyer sitelerine dönüştürmeleri sonucunu doğurmuştur. İşveren
markası kavram ve uygulamalarını stratejik insan kaynakları yönetimi çerçevesinde ele alan bu çalışma, örgütlerin
kurumsal kariyer sitelerini işveren markası oluşturma sürecinde nasıl kullandıklarını ortaya koymayı amaçlamıştır.
Çalışma, nitel olarak tasarlanmış ve içerik analizi yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini,
Bloomberg Businesweek Türkiye ve Realta Danışmanlık tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Gözde
Şirketleri” araştırmasında 2013 itibariyle konu edilen yedi şirketin kurumsal kariyer siteleri oluşturmaktadır. Söz
konusu şirketlerin kurumsal kariyer siteleri, işveren markası bağlamında analiz edilmiştir. Çalışma; araştırma
kapsamında ele alınan şirketlerin kurumsal kariyer sitelerinin işveren markası oluşturma süreci ve kurumsal web
siteleri yaratma süreci açısından değerlendirilerek biçim, içerik, fonksiyonellik gibi özellikler açısından
incelenmesini içermektedir. İşveren markası, stratejik insan kaynakları yönetiminde son dönemlerde önem
kazanan bir kavram ve uygulama alanı olmasına rağmen, literatürde henüz yeterince çalışılmamıştır. Bu nedenle
çalışmanın, alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İşveren Markası, Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kurumsal Kariyer Siteleri, İçerik
Analizi.
22
HIV / AIDS in the Reflections of Turkey’s Press Analysis: Example of World AIDS Day 1 December 2012
Okan Aksu / Anadolu University
It this study, HIV/AIDS, epidemic which has become an important issue has been examined
representation in Turkey’s media. As of 2013, according to data from the Ministry of Health HIV / AIDS spread
out to the highest level in Turkey, and has increased by 150 percent. According to surveys conducted by the United
Nations, the major reason for dissemination of HIV / AIDS; prejudice and ignorance, marginalization. Breaking
prejudices and the press in informing the society / media have a great role. In this study, in terms of resolving the
issue, press examined representing different ideological groups. 24 November 2012 – 07 December 2012
Cumhuriyet, Hürriyet, Ortadoğu, Radikal and Yeni Şafak analyzed. News texts and columnist of newspapers were
examined. Newspapers, analyzed by the method of text analysis. A newspaper, a five-day period before and after
the on December 1, World AIDS Day, has been examined how to reflect the analyzed pages the issue of HIV/AIDS.
In the study, the ıssue of HIV/AIDS did not been represented in the selected papers were identified before 1
December 2012. After 1 December 2012, the issue of HIV/AIDS concluded with representation in Cumhuriyet,
Hürriyet, Ortadoğu and Radikal.
Keywords: New social movements, HIV / AIDS, alienation, Turkey press, the text analysis method
HIV/AIDS Konusunun Türkiye Kamusal Alanında Basındaki Yasımalarının Çözümlenmesi: 1 Aralık
Dünya Aıds Günü Örneği
Okan Aksu / Anadolu Üniversitesi
Bu çalışmada, günümüzde her geçen gün önemli bir konu haline gelen HIV/AIDS salgınının Türkiye
basınında nasıl temsil edildiği sorun edilmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 2013 yılı itibariyle HIV/AIDS
yayılımı, Türkiye’de en üst seviyeye çıkmış ve yüzde 150 artış göstermiştir. Birleşmiş Milletler’in yaptığı
araştırmalara göre ise; HIV/AIDS’in yayılımında en büyük neden HIV/AIDS’e karşı önyargılar ve bilgisizlik,
beraberinde ötekileştirmedir. Yeni toplumsal hareketlerin merkezi sorunsallarından biri olan bu konuda, toplumsal
önyargıların kırılmasında ve toplumun bilgilendirilmesinde basına/medyaya büyük sorumluluklar düşmektedir.
Bu çalışmada, konunun çözümlenmesi açısından merkeze çekilen Türkiye’deki basınını temsilen farklı ideolojik
kesimlere seslenen gazeteler incelenmiştir. 24 Kasım 2012-07 Aralık 2012 tarihleri arasında Cumhuriyet, Hürriyet,
Ortadoğu, Radikal ve Yeni Şafak gazeteleri çözümlenmiştir. Gazetelerdeki haber metinleri ve köşe yazıları
incelemeye tabi tutulmuştur. Gazeteler, metin analizi yöntemi ile incelenmiştir. Gazetelerin, 1 Aralık Dünya AIDS
günü öncesi ve sonrasındaki on beş günlük süreçte; HIV/AIDS konusunu sayfalarına nasıl yansıttığı
çözümlenmiştir. Çalışmada, HIV/AIDS konusunun 1 Aralık 2012 tarihinden önce basını temsilen seçilen
gazetelerde gündeme getirilmediği tespit edilmiştir. 1 Aralık 2012 tarihinden sonra ise, konunun Cumhuriyet,
Hürriyet, Ortadoğu ve Radikal gazetelerinde temsiliyet kazandığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yeni toplumsal hareketler, HIV/AIDS, ötekileştirme, Türkiye basını, metin analizi yöntemi.
23
Representation of Social Movements Against Neo-Liberal Globalism in Turkish Press: Examples of Paris,
Seattle, Genoa
Özgün Açıkalın / Anadolu University
Within this study, it was attempted to examine how the movements, which might be considered as anti Neo Liberal Globalism, were presented by the Turkish Press. In this regard, the news articles and columns,
published in the newspapers of Cumhuriyet, Hürriyet, Ortadoğu, Radikal and Yeni Şafak regarding the protests,
held against Neo – Liberal Globalism in Paris in 1981, in Seattle in 1999 and in 2001 in Genoa, were analyzed.
The problematique of the study, in which the newspapers were selected based on their ideological standpoint, is
comprised of how those indicated protests, which were held in global scale and are considered as within the Newsocial Movements were presented by the written press in Turkey. Within the scope of the study, five daily
newspapers, selected for a period of one week, following the date of occurrence of the analyzed events, were
reviewed (Cumhuriyet, Hürriyet, Ortadoğu, Radikal and Yeni Şafak). The news and columns in those papers were
examined by the textual analysis method and therefore, it was attempted to discuss which discourses were built,
how and why they were built and in addition which ideologies they reproduced in the reflection of the examples
of the anti – neo liberal globalism movements in the newspapers. In the review, conducted on how much the
indicated case studies were featured in the selected papers, it was revealed that 217 texts were published in this
regard. It was observed that how the case studies are presented in the press is related with the ideological tendencies
of the newspapers. In the newspapers Yeni Şafak and Hürriyet, the protests were reviewed within the context of
the incidents. The newspaper Radikal, which adopts a liberal left line, featured the events rather in terms of human
rights and liberties. In the newspaper Cumhuriyet, the background information of the events that reflect the social
and political side of the case events, was provided. It is seen that the Newspaper Ortadoğu, which is known to be
a Nationalist paper, affirmed the demonstrations and provided background information in a similar manner and
condemned the police brutality. As the result, the discourse that the newspapers established on the news making
of the analyzed case events is the indication of an ideological bias in addition to the structural bias that necessarily
emerge in media texts.
Keywords: New- social Movements, Globalization, Textual analysis, Turkish press
Neo-Liberal Küreselleşme Karşıtı Hareketlerin Türkiye Basınındaki Sunumu: Paris, Seattle, Cenova
Örnekleri
Özgün Açıkalın / Anadolu Üniversitesi
Bu çalışma kapsamında, neo-liberal küreselleşme karşıtı olarak değerlendirilebilecek toplumsal
hareketlerin Türkiye basınında nasıl sunulduğu incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, 1998 Paris, 1999 Seattle
ve 2001 Cenova’da yapılan neo-liberal küreselleşme karşıtı gösteriler hakkında Cumhuriyet, Hürriyet, Ortadoğu,
Radikal ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan haber metinleri ve köşe yazıları çözümlenmiştir. Gazetelerin ideolojik
yönelimlerine göre seçildiği çalışmanın sorunsalını, küresel ölçekte düzenlenen ve yeni toplumsal hareketler
içerisinde değerlendirilen bu gösterilerin Türkiye’deki yazılı basında nasıl sunulduğu oluşturmaktadır. Çalışma
kapsamında, irdelenen olayların gerçekleştiği tarihten sonraki bir hafta boyunca seçilen beş günlük gazete
(Cumhuriyet, Hürriyet, Ortadoğu, Radikal ve Yeni Şafak) taranmıştır. Bu gazetelerde yer alan haberler ve köşe
yazıları metin çözümlemesi yöntemiyle analiz edilmiş; böylece neo-liberal küreselleşme karşıtı hareketlerin
örneklerinin gazetelerdeki yansımasında hangi söylem yapılarının nasıl inşa edildiği hangi ideolojileri yeniden
ürettikleri tartışılmaya çalışılmıştır. Örnek olayların seçilen gazetelerde ne oranda yer bulduğu konusunda yapılan
araştırmada 217 metin yayımlandığı görülmüştür. Bu metinlerin basında nasıl sunulduğu konusunun, gazetelerin
ideolojik yönelimleriyle ilintili olduğu gözlemlenmiştir. Yeni Şafak ve Hürriyet gazetelerinde gösteriler, çıkan
olaylar bağlamında değerlendirilmiştir. Liberal sol bir çizgiyi benimseyen Radikal gazetesi, konuları daha çok
insan hakları ve özgürlükler bağlamında ele almıştır. Cumhuriyet gazetesinde örnek olayların sosyal ve politik
yönünü ifade e d e n ardalan bilgisine yer verilmiştir. Milliyetçi bir gazete olarak bilinen Ortadoğu gazetesinin de
benzer şekilde ardalan bilgisine yer verdiği, gösterileri olumladığı, polis şiddetini kınadığı görülmektedir.
İncelenen örnek olayların haberleştirilmesinde gazetelerin kurdukları söylem; medya metinlerinde karşımıza çıkan
yapısal yanlılığa ek olarak, ideolojik bir yanlılığın varlığını ortaya koymuştur.
Anahtar Sözcükler: Yeni toplumsal hareketler, küreselleşme, metin çözümlemesi, Türkiye basını
24
Analysis of the 12 September – 18 November Hunger Strikes in the Context of the Social
Movements: Özgür Gündem and Yeni Şafak Journal Examples
Nihan Yiğit / Anadolu University
New social movements description, refers to the social movements which appeared in the period of postindustrial capitalism. The characteristic of the movements in this period that they focus on the demands about
identity, gender and human rights. The mobilization of resources theory, suggests to analyze that social movements
by getting the movement itself to the center. According to this, positivist organizations try to reach their goals by
activating their resources accordance with their demands. The political process analysis arised from the criticism
of that theory. It says that movementes occured by criticising the political environment which they are in, very
well and they evaluate this environment’s facilities. The hunger strikes of Kurdish movement which has done
between 12 September – 18 November was analyzed by the perspective of the mobilization of resources theory.
As the each “factor which determines the political facilities” in the political process analysis forms a category, the
news and corner posts which took place in the internet sites of Yeni Şafak and Özgür Gündem newspapers, has
analyzed. When findings analyzed, it’s detected that the activism done by evaluating the political facilities.
Keywrods: Mobilization of Resources, The Kurdish Movement, Yeni Şafak, Özgür Gündem, Political Process
Analysis
Yeni Toplumsal Hareketler Çerçevesinde 12 Eylül – 18 Kasım 2012 Açlık Grevlerinin Çözümlenmesi:
Özgür Gündem Ve Yeni Şafak Gazeteleri Örnekleri
Nihan Yiğit / Anadolu Üniversitesi
Yeni toplumsal hareketler tanımlaması, sanayi sonrası kapitalizm döneminde ortaya çıkan toplumsal
hareketlere işaret etmektedir. Dönemin hareketlerinin özelliği, kapitalist sistemin içerisinde kimlik, cinsiyet ve
insan hakları çerçevesinde taleplere odaklanmalarıdır. Kaynak mobilizasyonu teorisi, bu toplumsal hareketleri,
hareketin kendisini merkeze alarak çözümlemeyi önermektedir. Buna göre, pozitivist örgütler talepleri
doğrultusunda kaynaklarını harekete geçirerek hedeflerine ulaşmaya çabalarlar. Siyasi süreç analizi ise bu kurama
yapılan eleştiriler üzerinden doğmuştur. Hareketlerin, bulundukları siyasi ortamı iyi analiz ederek ortaya
çıktıklarını ve bu ortamın olanaklarını değerlendirdiklerini söylemektedir. Çalışmada, Kürt hareketinin 12 Eylül –
18 Kasım 2012 tarihleri arasında yaptığı açlık grevleri, kaynak mobilizasyonu teorisi açısından çözümlenmiştir.
Siyasi süreç analizindeki “siyasi fırsatları belirleyen faktörlerin” her biri bir kategori oluşturmak üzere, açlık grevi
süresince Yeni Şafak ve Özgür Gündem gazetelerinin internet sitelerinde yer almış haberler ve köşe yazıları
çözümlenmiştir. Bulgular değerlendirildiğinde, eylemliliğin siyasi fırsatları değerlendirerek yapıldığı tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kaynak Mobilizasyonu, Kürt Hareketi, Yeni Şafak, Özgür Gündem, Siyasi Süreç Analizi
25
Contributions of Financial Public Relations on Corporate Reputation Management
Serçin Uyar / Ege University
Financial public relations is a type of communication which increases the value of publicly traded
companies and contributes to their capital which is the most important asset to sustain their facilities. Financial
public relations is a type of strategic communication which requires significant amount of knowledge and
experience. Researches show that the companies with the highest market value also have good corporate
reputation. In other words, there is a positive correlation between financial public relations and corporate
reputation. Companies with good corporate reputation also increase their market value, sustain their growth rate
despite the economic crisis, have more influence in global markets during decision-making processes and attract
attention of investors and press easier. As a result, nowadays, publicly traded companies seperate their strategic
communication work into sections and employ experts for financial public relations. If financial public relations
practices are not implemented during corporate reputation management process, publicly traded companies
encounter many obstacles and even crisis. From this viewpoint, both corporate reputation and financial public
relations are discussed in this study. Initially, definition of corporate reputation management, its current
importance and why it’s needed are introduced. In the following parts, financial public realtions as well as the
responsibilites and qualifications of financial public relations experts are explained. In the last section, the relation
between corporate reputation and financial public relations are discussed. This part is supported with qualitative
research methods and a case study is included. The case study analyses companies with the highest corporate
reputation rankings according to the 2012 reseaecrh results of RepMan Reputation Research Center and GFK
Turkey.
Keywords: corporate reputation management, financial public relations, financial public relations expert
Kurumsal İtibar Yönetimi Sürecinde Finansal Halkla İlişkilerin İşletmelere Katkısı
Serçin Uyar / Ege Üniversitesi
Finansal halkla ilişkiler (financial public relations), halka açık şirketlerin piyasa değerini artıran ve
faaliyetlerini sürdürmedeki en önemli kaynak olan sermayeyi sağlayan, son derece bilgi ve deneyim gerektiren
stratejik bir iletişim dalıdır. Finansal halkla ilişkiler alanında yapılan çalışmalar, piyasa değeri yüksek şirketlerin
aynı zamanda kurumsal itibarlarının da yüksek olduğunu göstermektedir. Bir diğer ifadeyle, kurumsal itibar ve
finansal halkla ilişkiler arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Kurumsal itibarı yüksek olan şirketlerin ayrıca
piyasa değerlerinde artış ile birlikte ekonomik krize rağmen sürdürülebilir büyüme gerçekleştirdikleri, küresel
pazarda söz sahibi olabildikleri ve yatırımcılar ile medyanın ilgisini kolayca kendilerine çekebildikleri
gözlemlenmektedir. Günümüzde halka açık kurumlar bu bağlamda stratejik iletişim çalışmalarını bölümlere
ayırarak finansal halkla ilişkiler çalışmaları için uzman kişiler istihdam etmektedir. Kurumsal itibar yönetimi
(corporate reputation management) sürecinde finansal halkla ilişkiler uygulamalarından yararlanılmadığı
takdirde ise yukarıdan belirtilen alanlarda büyük sıkıntılar yaşandığı ve hatta krizlerle karşılaşıldığı
gözlemlenmektedir. Bu sorundan yola çıkılarak kurumsal itibar ve finansal halkla ilişkiler ilişkisinin incelendiği
bu çalışmada ilk olarak kurumsal itibar yönetimi (corporate reputation management)nin tanımına, günümüzdeki
önemine ve neden ihtiyaç duyulduğuna değinilmektedir. Çalışmanın devamında ise finansal halkla ilişkilere ve
finansal halkla ilişkiler uzmanlarının görev ve niteliklerine yer verilmektedir. Son bölümde ise kurumsal itibar ve
finansal halkla ilişkiler ilişkisi ele alınmaktadır. Nitel araştırma yöntemi uygulanarak desteklenen bu bölümde
RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi ve GFK Türkiye’nin 2012’de gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre
en yüksek itibar puanı alan şirketlerden örnek olaylar sunulmaktadır.
Anahtar kelimeler: kurumsal itibar yönetimi, finansal halkla ilişkiler, finansal halkla ilişkiler uzmanı.
26
Green Performance Indeks of Brands on Environmental Sustainability: Production of Green
Products and Green Advertising
Gonca Doğru – Erdem Geçit / Ege University
Environmental sustainability that constitute an important aspect of corporate sustainability, brands about
the future of social competition has led to moves them along. Especially in the last century have become more
intense and brands are still growing exponentially because of environmental issues, have begun to sign on social
utility-based production and marketing efforts. Environmental issues that underlie the entire production and
consumption processes, the point of being responsible to the environment and society, has created great pressure
on brands. Accordingly ‘‘use of natural resources, environmental awareness, global climate change, sustainable
energy efficiency’’concept such as have become the focal point of brands. Brands, in an effort to minimize damage
to the natural environment, paid attention to produce sensitive products. Production of so-called green
manufacturing environment and socially responsible products, begin to provide space for communication and
promotion of brands has brought about environmental activities. Thus, products that do not harm the environment,
transfer of eco-friendly consumers with advertising messages, led to the understanding of green advertising. Green
advertising practices of brands, direct or indirect transfer of audio and visual elements, especially for consumers
with high environmental sensitivity may be preferable. Transfer of environmental awareness is undoubtedly a
positive image of the brand gained ads and is known to have a positive impact on the decision making process of
buying by consumers is a reality. Working under the brands, importance in the production of green products and
green advertising practices in which they are discussed. In this regard The Interbrand Best Global Green Brands
carried out in 2013 (Best Global Green Brands) in the first three survey Toyota, Ford and Honda car brands
environmentalist ads, in the context of product and image-oriented visual and auditory elements were analyzed by
content analysis.
Key words: Environmental sustainability, green products, green advertising.
Çevresel Sürdürülebilirlikte Markaların Yeşil Performans Göstergesi: Yeşil Ürün Üretimi ve Yeşil
Reklamcılık
Gonca Doğru – Erdem Geçit / Ege Üniversitesi
Kurumsal sürdürülebilirliğin önemli bir boyutunu oluşturan çevresel sürdürülebilirlik, sosyal rekabette
markaların gelecek kaygısına kapılmalarına neden olmuştur. Özellikle geçtiğimiz yüzyılda yoğunluk kazanan ve
hala katlanarak artan çevre sorunları nedeniyle markalar, sosyal fayda tabanlı üretim ve pazarlama çalışmalarına
imza atmaya başlamışlardır. Çevresel sorunların temelinde yatan tüm üretim ve tüketim süreçleri, doğaya ve
topluma karşı sorumlu olma noktasında, markalar üzerinde büyük baskılar yaratmıştır. Bu doğrultuda “doğal
kaynak kullanımı, çevre bilinci, küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir enerji verimliliği” gibi kavramlar
markaların odak noktası haline getirmiştir. Markalar, doğal çevreye verdikleri zararı minimize etmeye gayret
ederek, çevreye duyarlı ürünler üretmeye önem vermişlerdir. Yeşil üretim olarak adlandırılan doğaya ve topluma
duyarlı ürün üretimleri, markaların iletişim ve tutundurma faaliyetlerinde çevreci öğelere yer vermeye
başlamalarını beraberinde getirmiştir. Böylece doğaya zarar vermeyen ürünlerin, çevre dostu reklam mesajları ile
tüketiciye aktarılması, yeşil reklamcılık anlayışını doğurmuştur. Markaların yeşil reklam uygulamalarında görsel
ve işitsel öğelerin doğrudan ve dolaylı olarak aktarımı özellikle çevre duyarlılığı yüksek olan tüketiciler için bir
tercih nedeni olabilmektedir. Hiç kuşkusuz çevre duyarlılığını aktaran reklamların markaya olumlu bir imaj
kazandırdığı ve tüketiciler tarafından satın alma karar sürecine olumlu etkide bulunduğu bilinen bir gerçektir.
Çalışma kapsamında markaların, yeşil ürün üretimi ile yeşil reklam uygulamalarına gösterdikleri önem üzerinde
durulmuştur. Bu bağlamda Interbrand’in 2013 yılında gerçekleştirdiği The Best Global Green Brands ( En iyi
Küresel Yeşil Markalar) araştırmasında ilk üç sırada yer alan Toyota, Ford ve Honda otomobil markalarının
çevreci reklamları, ürün ve imaj odaklı görsel ve işitsel öğeler bağlamında içerik ve göstergebilimsel analiz
yöntemleri ile çözümlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevresel sürdürülebilirlik, yeşil ürün, yeşil reklamcılık
27
Reflections of Communication Technologies on Media; Concept of Citizen Journalism within the Frame of
the Changes in Reporting Structure of Media
Emel Oturak / Ege University
It is a fact that, internet, which emerged at the end of 20th century, has surrounded the world as a
communication tool, has become widespread, developed and entered almost every part of our life. Especially in
the last few years, internet has significant role in easing of reaching and spreading of information and
communication, accordingly, opportunities it brought has turned this new technology into an essential tool.
Internet journalism, which doesn’t require expensive investments like visual media, has a structure that includes
the functions of both printed and visual media, and requires very low costs when compared to other sectors;
because of all these reasons, it is ranked as a new concept in the field of mass communication. Although transition
from traditional media to the new media didn’t cause a break in the profession of journalism, alternative news
environments that emerged with internet have become frequently used environments. It seems like professional
journalists, who are the news producers of newspapers which are thought to be unshakeable with permanent values
and traditions, protect their distance to readers. Citizen journalism includes citizens in the process of news
production and causes decrease in the distance between audiences and news. The element that has ensured people
participate in the process of news production is the opportunities increased with the change in communication
technologies. Starting from the beginning, there has been an interaction between technologic advances and media
order. Citizen journalism’s way of thinking has benefited and fed from national journalism; but the serious
difference between them is that professional journalists aren’t included in citizen journalism. The goal of this study
is to firstly present the changes in professional and institutive structure in the process of transformation from
traditional media to the new media and then to analyze the elements that create citizen journalism, the points of
objection to traditional media and changes in the structure of media’s reporting style
Keywords: New Media, New Communication Technologies, Journalism, Citizen Journalism
İletişim Teknolojilerinin Medyaya Yansımaları; Medyanın Habercilik Yapısındaki Değişimler
Çerçevesinde Vatandaş Gazeteci Kavramı
Emel Oturak / Ege Üniversitesi
20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan internetin, bir iletişim aracı olarak tüm dünyayı çevrelediği,
hayatımızın hemen her alanına girecek şekilde yaygınlaştığı ve geliştiği bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle son yıllarda, bilgiye ulaşma, yayma, kısaca iletişim konusunda sağladığı imkânlar ve getirdiği
kolaylıklar, bu yeni teknolojiyi vazgeçilmez bir araç haline getirmiştir. Gerek yazılı basının gerekse görsel
medyanın pahalı yatırımlarına gerek duymayan, diğer habercilik sektörlerine göre çok küçük maliyetlerle, hem
yazılı basının hem de görsel medyanın fonksiyonlarını da içeren yapısıyla internet gazeteciliği, kitle iletişimi
alanında yeni bir olgu olarak yerini almıştır. Geleneksel medyadan yeni medyaya geçiş gazetecilik mesleğinde bir
kopuşu meydana getirmese de internetin yaygınlaşmasıyla beraber var olan alternatif haber ortamları ciddi
anlamda başvurulan ortamlar olmuşlardır. Yerleşik değerleri ve gelenekleriyle sarsılmaz sayılabilecek gazetelerin
haber üreticileri olan profesyonel gazeteciler iletişimde okuyucu kitleye olan mesafelerini koruyor
gözükmektedirler. Vatandaş Gazeteciliği, vatandaşın haber üretimine dâhil olarak habere ve okuyucusu ile olan
mesafesinde azalma sağlayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların haber üretim sürecine katılımını
sağlayan unsur iletişim teknolojilerindeki değişimle artan olanaklar olmuştur. Başlangıcından beri teknolojik
ilerlemeler ile medya düzeni arasında bir etkileşim görülmüştür. Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte gelen
vatandaş gazeteciliğinin düşünce iklimi de yurttaş gazeteciliğinin düşüncelerinden beslenmiştir. Ancak
aralarındaki ciddi farklılık, profesyonel gazetecinin vatandaş gazeteciliğinde yer almamasıdır. Bu çalışmadaki
amaç, geleneksel medyadan yeni medyaya geçişte mesleki ve kurumsal yapıda, kullanılan araçlarda yaşanan
dönüşümlerin neler olduğunu ortaya koyduktan sonra, vatandaş gazeteciliğini yaratan unsurları, geleneksel
medyaya itiraz noktalarını ve medyanın habercilik yapısında meydana gelen değişiklikleri incelemektir.
Anahtar Kelimeler: Yeni medya, Yeni İletişim Teknolojileri, Gazetecilik, Vatandaş Gazeteciliği
28
Yeşilçam Reproductions of Hollywood Movies: Comparative Analyses of Movies “Some Like It Hot”
(1959) and “Fistik Gibi Maşallah (How Magnificent! Very Good” (1964)
Haşim Demirtaş / Anadolu University
Human’s need to “speak” is reformed at the end of 19 th century: Cinema. Originating from France, this
new format spread worldwide and it turned into a giant industry particularly in United States of America.
Hollywood produced almost 400 films1 per year in ‘40s and undoubtedly, it has been the source of inspiration for
cinema industries of other countries. In Turkey, cinema had a progression which associated with several problems
including but not limited to qualified personnel and technical drawback, and it could not find history to narrate for
long time. In the early years, Muhsin Ertugrul overcame this problem with reproductions of theater scenarios and
next, novels were adapted. Irrespective of country, a popular theater drama and novel had always lent a hand to
motion picture screen at any age. Such realities are also valid for Turkish cinema industry. However, if Hollywood
is regarded as “center” with respect to number of films produced per year and exportation of those movies, cinema
industries of other countries can be referred as “periphery”. Therefore, there is another source which feeds
Yeşilcam, a “periphery” cinema. Hollywood. Reproductions of Hollywood movies supported Yeşilçam to
overcome the problem of scenario. Considering popularity of those movies and the belief of producers that there
will be a financial gain, such movies had attracted attention of directors, scenarists and the audience since there
was no need to scenario. The only effort was that the story of source movie was completely or partially derived
and characters, environment, dialogs and music were adapted to Turkish culture. In brief, this article focuses on
the movie Some Like It Hot (1959), which was awarded prized in international movie contests such as Oscar,
Golden Globe and BAFTA, and the movie “Fıstık Gibi Maşallah (How Magnificent! Very good) (1964), the
Yeşilçam reproduction of the former one. This study addresses the question “Which components are changed in
movies that are adapted from Hollywood to Turkish cinema? The study aims to determine story, component,
environment and cultural values which are used in both original movie and the reproduction. Films were selected
using purposeful sampling method and they were analyzed with content analysis method.
Keywords: Reproduction, Hollywood, Yeşilcam, Novel, Movie
Hollywood Filmlerinin Yeşilçam Uyarlamaları: Bazıları Sıcak Sever (1959) ile Fıstık Gibi Maşallah (1964)
Filmlerinin Karşılaştırmalı Analizi
Haşim Demirtaş / Anadolu Üniversitesi
İnsanoğlunun “söz söyleme” ihtiyacı 19. yüzyılın sonlarında yeni bir biçim kazandı: Sinema. Fransa’dan
tüm dünyaya yayılan bu yeni biçim, yıllar içerisinde özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde devasa bir endüstri
haline geldi. 1940’lı yıllarda senede 400 film1 üreten Hollywood, şüphesiz, dünyanın geri kalan ülkelerinin
sinemalarına da esin kaynağı olmuştur. Türkiye’de ise sinema, kalifiye eleman ve teknik eksiklikler gibi sorunlar
başta olmak üzere, sıkıntılı bir şekilde ilerlemiştir ve uzunca bir süre anlatacak konu bulmada sıkıntı yaşamıştır.
İlk yıllarda Muhsin Ertugrul’un tiyatrodan uyarlayarak aştığı bu soruna, roman uyarlamaları da destek vermiştir.
Hangi ülkenin sineması olursa olsun popüler olmuş bir tiyatro oyunu ve roman, her dönemde beyaz perdenin
yardımına koşmuştur. Türk sinemasını da bu ilişkilerden ayrı düşünemeyiz. Ancak, Hollywood gerek yıllık ürettiği
film sayısı, gerekse bu filmlerin ihracatı bakımından “merkez” kabul edilirse, dünyanın geri kalan ülkelerinin
sinemaları ise “çevre” olarak adlandırabilir. Dolayısıyla, bir “çevre” sineması olan Yeşilçam’ın beslendiği bir
başka kaynak daha vardır: Hollywood. Hollywood filmlerinin uyarlamaları da senaryo sorununun çözülmesinde
Yeşilçam’a destek vermiştir. Bu filmlerin popülerliği, maddi kazanç olarak geri döneceğine olan inançla
yapımcılara, özgün bir senaryoya gerek kalmadığı için yönetmenlere, senaristlere ve tabi ki izleyiciye cazip
gelmiştir. Yapılan tek şey, kaynak filmdeki konunun tamamen veya kısmen alınması, karakterlerin, çevrenin,
diyalogların ve müziğin Türkçeleştirilmesinden ibarettir. Kısacası bu makale, Oscar, Altın Küre, BAFTA gibi
uluslararası film yarışmalarında ödül alan Some Like İt Hot / Bazıları Sıcak Sever (1959) ile filmin Yeşilçam
uyarlaması olan Fıstık Gibi Maşallah (1964) filmlerine odaklanmaktadır. “Hollywood'dan Türk sinemasına
uyarlanan filmlerde değişen ögeler nelerdir?” sorusu bu çalışmanın problemidir. Her iki filmde yer alan konu,
öğe, mekan ve kültürel değerlerin tespiti çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Amaçlı örneklem ile seçilen filmler,
içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Uyarlama, Hollywood, Yeşilçam, Roman, Film.
1
http://www.usemb-ankara.org.tr/ABDportre/bolum11.htm
29
Representation of Characters with Disability in Cinema: Movies of Çağan Irmak and Onur Ünlü
Emin Paftalı / Anadolu University
Disability can be defined as a physical or mental condition that limits a person’s movements, senses, or
activities. Throughout history, representations of people with disabilities take place in mythology, theater,
literature and tales. Recently, these representations frequently appear in mass media as cinema and TV. There are
many studies indicating that disability representations in media are based on specific stereotypes. In this descriptive
research, which was based on the perspective of previous studies, how people with disabilities were represented
in movies was studied. In Turkish cinema, characters with disabilities often appear in especially two directors’
movies, Çağan Irmak and Onur Ünlü. The sample of this study consists of these two directors’ movies in which
there are characters with disabilities: Mustafa Hakkında Herşey (2004), Polis (2006), Ulak (2007), Beş Şehir
(2009). The representations of characters with disability in these movies were compared with previous studies and
their established stereotypes. In conclusion, “the object of violence”, “sinister or evil”, “incapable of fully
participating in everday life”, “super crip”, “his/her own-and-only worst enemy” were found as stereotypes of
persons with disabilities in these movies.
Keywords: Cinema, Disability, Representation, Stereotype.
Sinemada Engelli Karakterlerin Temsili: Çağan Irmak ve Onur Ünlü Filmleri
Emin Paftalı / Anadolu University
Engellilik, bir bireyin hareketlerini, duyumlarını ya da aktivitelerini kısıtlayan fiziksel ya da zihinsel bir
durum olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca, mitolojiden tiyatroya, edebiyattan masallara bir çok alanda engelli
temsilleri yer almıştır. Günümüzde bu temsillerin en çok yoğunlaştığı yer, televizyon ve sinema gibi kitle iletişim
araçlarıdır. Dünyada yapılan bir çok araştırma, medyadaki engelli temsillerinin belirli kalıplara (stereotip) göre
yapıldığını göstermektedir. Bu araştırmaların bakış açısını temel alan bu betimsel çalışma, sinemada engelli
karakterlerin nasıl temsil edildiğini araştırmaktadır. Türk sinemasında, özellikle Çağan Irmak ve Onur Ünlü
filmlerinde engelli karakterler sıklıkla görülmektedir. Çalışmanın örneklemi olarak bu iki yönetmenin içinde
engelli karakterlere yer verdikleri filmleri seçilmiştir: Mustafa Hakkında Herşey (2004), Polis (2006), Ulak (2007),
Beş Şehir (2009). Bu filmlerdeki engelli karakterlerin temsilleri, daha önce dünya literatüründe yapılan
çalışmalarda ortaya konan kalıplarla karşılaştırılmıştır. Ulaşılan sonuç, “şiddetin nesnesi olarak”, “tekinsiz ya da
şeytani olarak” “günlük hayata tam olarak katılamayan (katılmaya uygun olmayan)” kişi olarak, “süper engelli
olarak” , “kendinin en büyük ve tek düşmanı olarak” engelli karakter temsil kalıplarının bu filmlerde mevcut
olduğudur.
Anahtar Kelimeler: Sinema, Engellilik, Temsil, Stereotip
30
Breaking Down the Holly Hale: Looking at the Mother- Daughter Representation Relations from the
White Curtain
Asuman Susam / Ege University – Zuhal Akmeşe / Istanbul University
The yield/product about the recent Turkish cinema bring a typical micro-cosmos of Turkish society
together with audience. This gives an opportunity for phenomena and concepts in the field of films and sociology
to be read and interpreted again with an interdisciplinary interaction. The “realistic” language which the newgeneration movie-makers or the founder directors of new-generation movies have chosen as an attitude have placed
a tough ,startling, and critical expression tone on transportation of documentary cinema method and point of view
into imagery cinema and on the discussion of the reality. One of the problems which our country cannot cope with
nowadays is the dominance on social sex representations and the subjectivity of woman. Today, woman is trying
to head for becoming free from the center of a serious occupation in the context of nearly all representation
relations with the cases even the state policies cannot be enough to protect. The existential problems of sometimes
family and society and sometimes the subject create severe hinders in front of the woman’s socialization, becoming
subject, and representation of her as herself. This study tries to look at the occupation of woman and her attempt
to become free especially upon the concept of motherhood by films. Mother-daughter relations observed in many
recent films and the woman’s anxious attempt to construct her existence upon her motherhood become prominent
in remarkable examples. Of these films, Zefir, Gözetleme Kulesi emerge as products which make us close to the
basic problem with the directors’ specific languages and differences in approaches. The objective of our study is
to analyze these products both with specific attempts about the language of cinema and with the differences and
noticeable aspects in forming the content. The study aims to present an new reading in the context of motherdaughter and body representation relations from the standpoint of this information.
Keywords: New generation cinema, motherhood, representation
Kutsal Haleyi Yıkmak: Anne- Kız Temsiliyet İlişkilerine Perdeden Bakmak
Asuman Susam / Ege Üniversitesi – Zuhal Akmeşe / İstanbul Üniversitesi
Son dönem Türkiye sinemasına dair verimler Türkiye toplumunun adeta tipik bir mikro-kozmosunu
izleyiciyle buluşturmaktadır. Bu, filmlerle toplumbilimlerinin alanına giren olgu ve kavramların disiplinlerarası
bir etkileşimle yeniden okunması ve yorumlanmasına bir olanak sunmaktadır. Özellikle yeni kuşak sinemacıların
ya da yeni kuşak sinemasının kurucu yönetmenlerinin bir tavır olarak seçtikleri “gerçekçi” dil belgesel sinema
yöntem ve bakışının imge sinemaya taşınması, gerçeğin tartışılmasına sert, irkiltici ve eleştirel bir ifade tonu da
yerleştirmiştir. Günümüzde ülkemizin aşamadığı sorunlarından biri de toplumsal cinsiyet temsilleri ve kadının
öznelik hallerine yönelen tahakkümlerdir. Devlet politikalarının dahi korumaya yetmediği durumlarla kadın bugün
neredeyse tüm temsiliyet ilişkileri bağlamında ciddi bir kuşatılmışlığın içinden özgürleşmeye doğru yol almaya
çalışmaktadır. Bazen aile, bazen toplum bazen de öznenin varoluşsal sorunları kadının sosyalleşme ve özne
olabilme ve kendisini kendi olarak temsil edebilmesinin önünde ciddi engeller oluşturmaktadır. Bu çalışma
özellikle annelik kavramı üzerinden kadının kuşatılmışlığına ve özgürleşme çabasına filmler üzerinden bakmaya
çalışacaktır. Son dönem pek çok filmde gördüğümüz anne-kız ilişkileri ve kadının anneliği üzerinden varoluşunu
kaygıyla inşa çabası dikkat çekici örneklerde öne çıkmaktadır. Bu filmlerden Zefir ve Gözetleme Kulesi
yönetmenlerin özgün dilleri ve yaklaşım farklılıklarıyla bu temel soruna merceğini yaklaştıran verimler olarak
görülmektedir. Çalışmamızın amacı, bu ürünleri hem sinema diline dair özgün çabaları hem de bunun içeriği
kurmadaki farklılıkları ve dikkat çekici yönleriyle analiz etmektir. Çalışma bu bilgilerden hareketle anne-kız ve
beden temsiliyet ilişkileri bağlamında toplumsala dair yeni bir okuma sunmayı hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: Yeni kuşak sinema, annelik, temsiliyet
31
The Theme of Family and Patriarchy in the Films of Çağan Irmak: My Grandfather’s People (2011),
Alone (2008), The Messenger (2007), My Father and Son (2005)
Funda Can Çuvalcı / Anadolu University
The theme of family and patriarchy in Turkish cinema has been used as a subject in most of the films
directly or indirectly. It is observed that a great deal of importance has been attributed to family institution in which
patriarchal values are produced; the relationship between individual-authority is established and recreated and
individuals are raised who are obedient to traditional social order in Turkey, a country in which traditional values
are determinant in social life. In this context, the representation of family institution and gender relations in Turkish
cinema emerges as a significant subject in terms of exploring the way the patriarchal values have been recreated
or questioned. For that purpose, the most popular four cinema films of Çağan Irmak, who is a film director
becoming prominent through his emphasis on values belonging to family institution and through reviving the
tradition of watching film in the movie theater together with the family members, have been chosen in order to be
examined. My Grandfather’s People (2011), Alone (2008), The Messenger (2007) and My Father and Son
(2005),which have been chosen according to the box office results, have been analyzed using the method of
qualitative content analysis on the themes of family and patriarchy. As a result of the analyses, it has been found
out that certain patriarchal values are questioned through the individual-authority relations in the chosen films. On
the other hand, the main idea that it is possible to have a family atmosphere in which there is no power relations
or suppression and the individual can realize himself/herself in spite of the existing hierarchical social structure
has emerged as the common theme of these films. Finally, it has been discovered that the family atmosphere,
aforementioned and presented as ideal, has been introduced as an assurance of a social order in which there are
not any oppressive power relations.
Keywords: Turkish films and family institution, patriarchal values, the films of Çağan Irmak
Çağan Irmak Filmlerinde Aile ve Ataerkillik Teması: Dedemin İnsanları (2011), Issız Adam(2008), Ulak
(2007), Babam ve Oğlum (2005)
Funda Can Çuvalcı / Anadolu Üniversitesi
Türk Sinemasında aile ve ataerkillik teması, doğrudan ya da dolaylı olarak birçok filme konu olmuştur.
Ataerkil değerlerin üretildiği; birey-iktidar ilişkisinin kurulduğu ve yeniden üretildiği ve geleneksel toplumsal
düzene uygun bireylerin yetiştirildiği bir ortam olan aile kurumuna, geleneksel değerlerin toplumsal yaşamda
belirleyici olduğu bir ülke olan Türkiye’de büyük önem atfedildiği gözlenmektedir. Bu bağlamda, Türk
sinemasında aile kurumu ve toplumsal cinsiyet ilişkilerinin temsili ise geleneksel ataerkil değerlerin ne şekilde
yeniden üretildiğini ya da sorgulandığını araştırmak açısından önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu
noktadan hareketle, bu çalışmada son dönem Türk sinemasında, aile kurumuna ait değerlere yaptığı vurguyla ve
aileyle beraber sinemada film seyretme geleneğini yeniden canlandırmasıyla öne çıkmış bir yönetmen olan Çağan
Irmak’ın en popüler dört sinema filmi incelenmek üzere seçilmiştir. En çok izlenme oranlarına göre seçilen
Dedemin İnsanları (2011), Issız Adam (2008), Ulak (2007) ve Babam ve Oğlum (2005) filmleri, aile ve ataerkillik
temaları ekseninde nitel içerik çözümlemesi yöntemiyle analiz edilmiştir. Bu analizin sonucunda, seçilen filmlerde
birey-otorite ilişkileri üzerinden birtakım ataerkil değerlerin sorgulandığı tespit edilmiştir. Diğer yandan da, var
olan hiyerarşik toplumsal yapılanmaya rağmen, iktidar ilişkilerinin ve baskının olmadığı; bireyin kendini
gerçekleştirebileceği aile ortamlarının mümkün olabileceği ana düşüncesi, bu filmlerin ortak teması olarak ortaya
çıkmıştır. Son olarak, ideal olarak ortaya konulan söz konusu aile ortamının, baskıcı iktidar ilişkilerinin olmadığı
bir toplumsal düzenin teminatı olarak sunulduğu bulgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Türk filmleri ve aile kurumu, ataerkil değerler, Çağan Irmak filmleri
32
A Message-System Analysis about Physical Violence of Barda
Ahmet Vehbi Şafak – Çiğdem Yasemin Ünlü – Canan Yalçın – Nihan Yiğit / Anadolu University
There are lots of theories about effects of violence in the media on audiences. These theories are biological
and psychological. There is one of the most important theories Cultivation Theory, which is improved by George
Gerbner and friends in communication sciences sphere. Cultivation Theory includes to three processes. These are
institutional process analysis, message-system analysis and cultivation analysis. In these study, a movie about
intense physical violent, Barda, is analyzed with message-system analysis. Message system analysis is improved
for violence in television content. But, using of violence in the movies is considerably significant, for this reason
message system analysis is used for movie in this study. Therefore, the study is important. The study aims to make
a detailed analysis about physical violence in Barda. For this, a content analysis is made with categories of
message-system analysis. According to findings of analysis, 35 minutes of Barda covered physical violence and
in these times 330 physical violent acts are represented. These violent acts are showed various forms and fairly. In
the movie, violence occurs without cause or reason and low class members violent to middle class members. And
then, low class members are exposed to violence, in the same ways. This presentation is satisfied on audiences
thus, violence is legitimated.
Keywords: Barda, physical violence, message-system analysis.
Barda Filmindeki Fiziksel Şiddet Üzerine Bir Mesaj Sistem Çözümlemesi
Ahmet Vehbi Şafak – Çiğdem Yasemin Ünlü – Canan Yalçın – Nihan Yiğit / Anadolu Universitesi
Medyadaki şiddetin izleyiciler üzerindeki etkisini açıklamaya çalışan biyolojik ve psikolojik olarak
birçok kuram ortaya atılmıştır. Bu konuda iletişim alanında geliştirilen en önemli kuram ise George Gerbner ve
arkadaşlarının televizyon için geliştirdiği yetiştirme kuramıdır. Yetiştirme kuramı, televizyondaki şiddeti ve
izleyici üzerindeki, etkisini açıklamaya çalışırken üç sürece odaklanır. Bunlar; kurumsal süreç çözümlemesi, mesaj
sistem çözümlemesi ve yetiştirme çözümlemesidir. Bu çalışmada şiddetin yoğun olarak işlendiği Barda filmindeki
fiziksel şiddet üzerine mesaj sistem çözümlemesi yapılmıştır. Çalışmada, televizyon için geliştirilen mesaj sistem
çözümlemesi sinema filmi için kullanılmıştır. Şiddetin sinemada kullanımının oldukça yoğun olduğu dikkate
alındığında çalışma, bu yöntemin sinema filmi için kullanılması bakımından önem taşımaktadır. Çalışmada mesaj
sistem çözümlemesinin kategorileri çerçevesinde yapılan içerik analizi ile Barda filmindeki fiziksel şiddetin
ayrıntılı olarak ortaya konulması amaçlanmıştır. Mesaj sistem çözümlemesi bulgularına göre, Barda filminin 35
dakikası fiziksel şiddet sahnelerinden oluşmakta; bu 35 dakikada toplamda 330 fiziksel şiddet hareketi sunulduğu
ortaya çıkmaktadır. Çok açık biçimde gösterilen bu şiddet sahnelerinin çok çeşitli biçimlerde uygulandığı
görülmektedir. Filmde nedensiz olarak başlayan şiddet, alt sınıflardan orta sınıflara karşı uygulanmakta; nedensiz
şiddeti uygulayan kişilere filmin sonunda benzer biçimlerde şiddet uygulanmaktadır. Bu durum şiddete karşı
izleyicide doyum duygusu yaratıp, şiddeti meşrulaştırmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Barda, fiziksel şiddet, mesaj sistem çözümlemesi.
33
A Cinema Experience in Antep Vicinity
Mehmet Akif Günay / Kocaeli University
The recent research on cinema in Turkey reveals the fact that almost all of the research projects were
conducted in major cities, which means that what is intended to be learned is reached, or assumed to be reached,
through the same general perspective. Since these research projects employ more or less the same perspective, it
is highly probable that many significant details regarding cinema will be missed or ignored. Different perspectives
continually bring forth different details and the acquisition of different data. Looking at the concept of cinema
from a different angle, namely from the perspective of viewer experience, will thus provide us with a lot more
findings regarding cinema. This research which used the method of oral history aims at focusing on the individual
which is the main subject of social life by containing those left outside on the margins. By conducting an oral
history project in Gaziantep which provides many data on cinema it is intended to understand the place cinema
holds in the Turkish culture, to reach more reliable information regarding Turkish cinema history and to see the
changes in cinema identity due to technological developments through a rural perspective based on the experiences
the viewers had in front of the screen. Shortly after the first cinematic experience in Turkey in January 16, 1897,
in many of the Anatolian cities, even in the small ones with a population of around 1000-2000 people, cinema
halls were opened and many Turkish and non-Turkish movies were aired. One of these cities is Gaziantep, which
had a cinema since the early years of Republican era. Cinema has been one of the sources of entertainment
everyone wanted to enjoy. Particularly after cinema got its place in Antep culture, karagöz and meddah coffee
houses were affected negatively and in the course of following years, were closed down one by one. To sum up
briefly, the fact that cinema secured its place in our culture opened up the gates of a new and different world,
regardless of culture, religion or gender.
Keywords: Cinema, audience, experience, attendance
Antep Yöresinde Sinema Deneyimi
Mehmet Akif Günay / Kocaeli Üniversitesi
Türkiye’de sinema üzerine yapılan araştırmalara baktığımızda, araştırmalar genel itibariyle büyük
merkezi yerler baz alınarak yapılmıştır. Bu durum ise, sinema olgusuna dair öğrenilmek istenene genellikle aynı
perspektiften bakılarak ulaşılmak istendiği veya ulaşıldığı anlamına gelmektedir. Sinema olgusuna ilişkin yapılan
araştırmalar aynı perspektiften yapıldığından, sinemayla ilgili birçok önemli ayrıntının gözden kaçması kuvvetle
muhtemeldir. Çünkü farklı bakış açıları, devamlı farklı ayrıntıların veya farklı verilerin kazanılmasını kendisiyle
getirir. Bundan dolayı sinema olgusuna başka bir açıdan bakmak, yani izleyici deneyimi perspektifinden bakmak,
sinema olgusuna dair birçok yeni bulguya ulaşılmasını sağlayacaktır. Sözlü tarih yöntemiyle yapılan bu
araştırmada yıllarca kenarda bırakılmış olanlar araştırma sürecine dahil edilerek, toplumsal olayların ana öznesi
olan birey merkeze çekilmek amaçlanmıştır. Sinemaya ilişkin bize birçok veri sunan Gaziantep'te sözlü tarih
çalışması yaparak, izleyicilerin beyaz perde karşısında yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak taşra perspektifiyle,
sinemanın Türkiye kültüründeki yerini daha iyi anlamak, Türkiye sinema tarihine ilişkin daha sağlıklı verilere
ulaşmak ve teknolojik gelişmelerle sinema kimliğindeki değişimleri görmek amaçlanmıştır.Türkiye’de 16 Ocak
1897 tarihinde ilk sinema deneyimi yaşanmasından hemen sonra, Anadolu’nun bir çok şehrinde hatta 1000-2000
kişilik çok küçük birimlerinde dahi sinema salonları açılmış ve birçok yerli ve yabancı film izleyicilerle
buluşmuştur. Bu yerlerden bir tanesi, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sinema salonlarıyla buluşmuş
Gaziantep’tir. Bu yörede sinema, ilk çıktığı günden itibaren birçok kişinin gitmeyi arzuladığı en önemli eğlence
merkezlerinden bir tanesiydi. Özellikle sinemanın Antep kültürü içinde yerini almasından kısa bir süre sonra,
halkın en geleneksel eğlence merkezleri olan karagöz kahvehaneleri ve meddah kahvehaneleri olumsuz etkilenmiş
ve tarihin ilerleyen dönemlerinde yavaş yavaş birçoğu kapanmıştır. Kısaca söylemek gerekirse sinemanın
kültürümüz içerisinde yerleşmesi kültürü, dini, cinsiyeti ne olursa olsun bütün gruplara yeni ve farklı bir dünyanın
kapısını açmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sinema, İzleyici, Deneyim, Katılım
34
The Effect of the Period of the Transition to Latin Alphabet to the Print Advertisement
Murat Çelik / Ege University
With the breakthroughs experienced in many areas at the first years of the Turkish republic, it was a
period of change and transformation. One of the most important developments that provided these change an
transformation was the transition to the Latin alphabet, with the best known expression Letter's Reform. The
process of the transition to the Latin alphabet in the Turkish Republic started legally first at the date of 20 May
1928 "the law of the acceptance of the numbers" then at the 3rd of November 1928 with the number of 1353 "the
law of the acceptance and the use of Turkish alphabet" then the 1st of December 1928 the Turkish press was
obligatory to use latin alphabet and it was completed at the 1st of January 1929 the use of Latin alphabet has been
obligatory progressively (the given time was up to june 1929) in to public institutions. This drastic change of the
use of the Latin alphabet affected seriously many areas as well as the advertising field. In this study the efect of
this reform , which has been implemented by the administration in a short period of time, to the advertisement on
the newspapers of this period will be investigated. In this context, the advertisements taken place in the major
newsletters Cumhuriyet and Hakimiyet-i Milliye of the period between June 1928 and December 1928 will be
solved using the method of content analysis.
Keywords: Letter's Reform, Latin Alphabet, Newspaper, Advertisement.
Latin Alfabesine Geçiş Sürecinin Gazete Reklamlarına Olan Etkisi
Murat Çelik / Ege Üniversitesi
Cumhuriyet’in kuruluş yılları, gerçekleştirilen devrimler ile pek çok alanda değişim ve dönüşümün
yaşandığı bir dönemdir. Bu değişim ve dönüşümü sağlayan en önemli gelişmelerden birisi Latin alfabesine geçiş,
en bilinen ifadeyle Harf Devrimi’dir. 20 Mayıs 1928 tarih ve 1288 sayılı “Beynelmilel Erkamın (Rakamların)
Kabulü Hakkında Kanun” ile başlayan Latin alfabesi geçiş süreci, 3 Kasım 1928 tarih ve 1353 sayılı “Türk
Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” ile yasal olarak, 1 Aralık 1928 tarihinde Türk basının Latin harfleri
yazı düzeniyle çıkmasının mecburi hale gelmesi ve 1 Ocak 1929 tarihinden itibaren aşamalı olarak (1929 Haziran
ayı başına kadar süre verilmiştir.) devlet dairelerinde de kullanımının zorunlu olmasıyla uygulama anlamında da
Türkiye Cumhuriyeti’nde Latin alfabesine geçiş tamamlanmıştır. Latin alfabesinin kullanılması anlamında
yaşanan bu köklü değişim, birçok alanı olduğu gibi reklamcılık alanını da ciddi anlamda etkilemiştir. Bu
çalışmada, dönemin idaresi tarafından kısa süre içerisinde hayata geçirilen bu devrimin, dönemin gazete
reklamlarına olan etkisi araştırılacaktır. Bu kapsamda Haziran 1928’den Aralık 1928’a kadar geçen dönemin
önemli gazeteleri olan Cumhuriyet, ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde yer alan reklamlar içerik analizi yöntemi
kullanılarak çözümlenecektir.
Anahtar Kelimeler: Harf devrimi, Latin alfabesi, gazete, reklam
35
Product Placement in Books: “Street Cat Bob” Example
Burçe Boyraz / Baskent University
Nowadays, brand placement is a frequently used concept and practice in marketing and advertising. Brand
placement is mostly seen in television programs, radio shows, movies, video games and smartphones. In addition
to ordinary placement ways, we see brand placement in books as well. Effect of brand placement in books is more
than other ordinary methods because of its four characteristics. Firstly, reading activity doesn’t allow readers to
do any other activity at the same time intrinsically so readers focus on only reading things. Secondly, readers don’t
often notice brand placement. In other words, readers notice brands in story, but they evaluate them as a part of
plot. Thirdly; books which were prepared for special interest areas are powerful tools in order to directly reach to
special interest groups. Finally, books are not common advertising channels. For instance, television audience
know that they will exposure to ads while they watching. However, book readers don’t think to exposure ads while
reading in any way. Analyzed bestseller book which is named “Street Cat Bob” was translated in 22 different
languages .That book describes the changing life of a drug addicted man with a street cat. When content analysis
method was applied to the book, numerous placed brands are seen. Together with placed brands, illegally placed
brand practices were presented. In addition to content, semiotic analysis was applied on cover of the book and
content analysis was interpreted again with semiotic analysis.
Keywords: brand placement in books, product placement, advertising
Kitapta Ürün Yerleştirme: “Sokak Kedisi Bob” Örneği
Burçe Boyraz / Başkent Üniversitesi
Marka yerleştirme, son zamanlarda pazarlama ve reklamcılıkta sıklıkla kullanılan bir kavram ve
uygulamadır. Marka yerleştirme en çok televizyon programları, radyo şovları, sinema filmleri, video oyunları ve
akıllı telefon uygulamalarında görülmektedir. Alışılmış biçimlerin dışında marka yerleştirme kitaplarda da
karşımıza çıkmaktadır. Kitapta marka yerleştirmenin etkisi dört özelliğinden ötürü diğer alışılmış yöntemlere göre
daha fazladır. İlk olarak okuma aktivitesi doğası gereği okurun kitap okurken başka hiçbir aktivite yapmasına izin
vermez ve bu yüzden okur sadece okuduklarına odaklanır. İkinci olarak okur marka yerleştirmeyi çoğu kez fark
etmemektedir. Bir diğer deyişle okur hikâyedeki markaları farkeder ancak onların bir tür reklam olduğuna inanmaz
ve olay örgüsünün bir parçası olarak değerlendirir. Üçüncü olarak özel ilgi alanlarına yönelik hazırlanan kitaplar
markaların doğrudan ilgi gruplarına ulaşmasında güçlü bir araçtır. Son olarak kitap yaygın bir reklam mecrası
değildir. Örneğin televizyon izleyicisi bir programı izlerken program içinde veya program aralarında reklama
maruz kalacağını bilir. Ancak kitap okuyucusu hiçbir şekilde okuma aktivitesinde reklama maruz kalacağını
düşünmez. İncelenen “Sokak Kedisi Bob” adlı bestseller kitap 22 farklı dile çevrilmiştir. Kitap bir madde
bağımlısının bir sokak kedisi ile değişen hayatını anlatmaktadır.
Kitaba içerik çözümlemesi yöntemi
uygulandığında olay örgüsüne yerleştirilmiş çok sayıda marka görülmektedir. Markaların yanı sıra kitaptaki yasal
olmayan marka yerleştirme uygulamaları ortaya konmuştur.
İçeriğe ek olarak kitabın kapağı göstergebilimsel
açıdan çözümlenmiş ve içerik analizi göstergebilimsel çözümle ile yeniden yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: kitapta marka yerleştirme, ürün yerleştirme, reklamcılık
36
Evaluation of Social Criticism of Underground Turkish Novels in the Light of the Concept of Distopia
Mine Durukan / Anadolu University
The aim of this study is to exhibit the development of Underground Literature in Turkey and around the
world, and to bring up the social criticism from the concept of dystopia by investigating this branch of literature
which evolves into existence after 1985, via sample novels. In this study, novels which harbor the features of
Underground Literature by their content, dialect and form (Piç, Kinyas ve Kayra, Ağır Roman, Pogo, Zargana,
Giyotinli Labirent, Travesti Pinokyo) are chosen, and the social criticism is scrutinized over the concept of
dystopia. The method of study is qualitative content analysis, and each novel is encoded by three encoders. The
novels are evaluated by the answers of encoders, under titles of character, location, time, conflict and book
structure. The derived conclusion is that the use of vulgarity is heavy, the characters are anti-heroic and they have
problems with socialization, the locations can be described as illegal, the occuring conflicts are mostly internal,
and the society is criticized in a dystopic way of narration.
Keywords: underground, dystopia, social criticism, utopia, literature
Türkiye’de Yeralti Edebiyati Romanlarindaki Toplum Eleştirisinin Distopya Kavrami Açisindan
Değerlendirilmesi
Mine Durukan / Anadolu Üniversitesi
Bu çalışmanın amacı, Yeraltı Edebiyatı’nın dünyadaki ve Türkiye’deki gelişimini ortaya koymak,
Türkiye’de 1985 sonrası gelişen bu edebiyat türünü örnek romanlar üzerinden inceleyerek, eserlerde yer alan
toplum eleştirisini distopya kavramı açısından ortaya koymaktır. Bu çalışmada içerik, dil ve biçim açısından
Yeraltı Edebiyatı özelliklerini taşıyan romanlar (Piç, Kinyas ve Kayra, Ağır Roman, Pogo, Zargana, Giyotinli
Labirent, Travesti Pinokyo) seçilerek, eserlerdeki toplum eleştirisine distopya kavramı açısından bakılmıştır.
Araştırmanın yöntemi nitel içerik çözümlemesi olup, her bir roman üçer kodlayıcı tarafından kodlanmıştır.
Romanlar karakter, mekan, zaman, çatışma ve kitap yapısı başlıkları altında sorulan araştırma sorularına
kodlayıcıların verdiği yanıtlara göre değerlendirilmiş; Yeraltı Edebiyatı eserlerinde argonun yaygın olarak
kullanıldığı, karakterlerin anti-kahraman özelliğini taşıdığı ve toplumsallaşma sorunu yaşadığı, mekanların illegal
olarak nitelendirilebileceği, yaşanan çatışmaların genelde içsel olduğu ve yapılan toplum eleştirisinin distopik bir
şekilde anlatıldığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: yeraltı, distopya, toplum eleştirisi, ütopya, edebiyat
37
Theoretical Approaches on the Time Concept and Present Time on the Internet
Nergiz Karadaş / Anadolu University
The time always has indisputable importance in individual’s life in the historical process. Developments
in communication and information technologies in the twenty first century have induced using internet/social
media in an addictive manner, and using and perception of the time has also transformed in this process. The
problem of this study is how the internet have created a transformation perception of present time. In this context,
theoretical approaches on the time concept are initially analyzed and examined the facts on perception of present
time in mass communication by taking into account alterations of perceptions on the time. Then descriptive
analysis method made an assessment on the relationship between the Internet and the present time. Consequently,
after this evaluation, it is deduced that the internet which combines the present time of different locations and/or
individuals in its present time enables different interpretations for the present time via different messages and
characteristics.
Keywords: Time, Present Time, Traditional Media, New Media
Zaman Kavramına Kuramsal Yaklaşımlar ve İnternette Şimdiki Zaman
Nergiz Karadaş / Anadolu Üniversitesi
Tarihsel süreç içerisinde zaman, daima bireylerin hayatında tartışmasız öneme sahip olmuştur. Yirmi
birinci yüzyılda iletişim ve enformasyon teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, bireylerin bağımlılık düzeyinde
internet/sosyal medya kullanımını arttırmış, bu süreçte zamana ilişkin kullanım ve algılamalar da dönüşüm
geçirmiştir. Bu dönüşümden hareketle internetin şimdiki zamanın algılanmasına ilişkin nasıl bir dönüşüm yarattığı
çalışmanın sorununu oluşturmaktadır. Bu sorun çerçevesinde çalışmada, öncelikle zaman kavramına ilişkin
kuramsal yaklaşımlar üzerinde durulmuş ve kitle iletişim araçlarında şimdiki zamanın algılanmasına ilişkin
olgulara yer verilmiştir. Ardından betimleyici çözümleme yöntemi ile internet ve şimdiki zaman ilişkisi üzerine
bir değerlendirme yapılmıştır. Yapılan bu değerlendirme sonucunda farklı mekânlara ve/veya bireylere ilişkin
şimdiki zamanı kendi şimdiki zamanında birleştiren internetin farklı iletileri ve özellikleri çerçevesinde sunduğu
şimdiki zamana ilişkin farklı yorumlara imkân tanıdığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Zaman, Şimdiki Zaman, Geleneksel Medya, Yeni Medya
38
Digital Games and Addiction: Example of Anadolu University
Seray Kabakum / Anadolu University
Information technology is evolving and growing day by day. Developing technology brings along its own
culture, changing the existing attitudes and behaviors and creating new attitudes and behaviors. This situation has
created changes in the traditional media and traditional media gave its place to new media. New media provide
that customizable and sent messages can receive more flexible and more easily. Digital games have crucial and
big role inside of the new media and result of this it became an important and indispensable part of human life and
hot topic. Digital games, reality is experienced in a different way, a steric dimension of real life. In this study,
questioned why digital games preferred and played, is there a relationship between digital games and internet
addiction plus questioned whether the effect of gender on game playing habits. . This research is limited in the
2012-2013 academic year and senior class students of Eskisehir Anadolu University Department of
Communication Design and Management, Department of Public Relations and Advertising, Department of
Cinema and Television and Department of Journalism. In the research, a questionnaire consisting of 44 questions
will be applied. For the 36 questions, Richard A. Davis’ The Online Cognition Scale' is used and which has been
developed as a tool to help identify problematic Internet use in 2002, at the same time in order to learn about the
participants’ habits of the play, 8-demographic questionnaire was prepared. According to survey, male and female
participants prefer to play the game while the maximum size of social comfort; at least they prefer to play the game
because of loneliness/depression. Who has any membership of the games, playing strategy games, action games,
web games, gigantic online games, and adventure games, it came into being that they have much more internet
addiction more than others. Obtained that, gender did not make a significant difference on the result of the game
playing habits.
Keywords: New Media, Digital Games, Internet Addiction, Gender
Dijital Oyunlar ve Bağımlılık: Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Örneği
Seray Kabakum / Anadolu Üniversitesi
Bilişim teknolojisi her geçen gün gelişerek büyümektedir. Gelişen teknoloji kendi kültürünü de
beraberinde getirmekte, var olan tutum ve davranışı değiştirerek, yeni tutum ve davranışlar oluşturmaktadır. Bu
durum geleneksel medyada da değişiklik yaratmış ve geleneksel medya yerini yeni medyaya bırakmıştır. Yeni
medya, kişiselleştirilebilen ve gönderilen mesajların bireyler tarafından daha kolay ve esnek bir şekilde alınabilir
olmasını sağlamıştır. Yeni medya içerisinde önemli ve büyük bir yer kaplayan dijital oyunlar, insan yaşamının
vazgeçilmez temel bir parçası haline gelerek dikkat çekici bir konu haline gelmiştir. Dijital oyun, gerçekliğin farklı
şekilde deneyimlendiği, gerçek yaşamın uzamsal bir boyutudur. Bu çalışmada dijital oyunların neden tercih edilip
oynandığı, dijital oyunlar ile internet bağımlılığı arasında bir ilişki olup olmadığı ve cinsiyetin oyun oynama
alışkanlıkları üzerinde etkisi olup olmadığı sorgulanmıştır. Araştırma Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim
Bilimleri Fakültesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Sinema ve Televizyon, Basın
ve Yayın bölümü son sınıf öğrencileri ve 2012-2013 eğitim-öğretim yılı içerisinde sınırlandırılmıştır. Araştırmada
katılımcılara 44 sorudan oluşan bir anket uygulanacaktır. Bu ankette de 36 soru için, Richard A. Davis tarafından
2002’de problemli internet kullanımını belirlemede yardımcı bir araç olarak geliştirilmiş olan ‘İnternette Bilişsel
Durum Ölçeği’ kullanılmış, katılımcıların oyun oynama alışkanlıkları hakkında bilgi edinmek amacıyla da 8 tane
demografik soru hazırlanmıştır. Yapılan araştırmaya göre, kadın ve erkek katılımcılar en fazla sosyal destek
boyutunda oyun oynamayı tercih ederken; en az yalnızlık/ depresyon boyutundan oyun oynamayı tercih
etmektedir. Herhangi bir oyuna üyeliği olanlar, strateji oyunları, aksiyon oyunları, ağ oyunları, devasa çevrimiçi
oyunlar ve macera oyunları oynayan katılımcıların daha çok internet bağımlılığı olduğu ortaya çıkmıştır.
Cinsiyetin oyun oynama alışkanlıkları üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığı sonucu elde edilmiştir
Anahtar Kelimeler: Yeni Medya, Dijital Oyunlar, İnternet Bağımlılığı, Cinsiyet
39
Violence Against Women as a Social Problem: Comparative Analysis of Domestic and Foreign
Social Campaigns to Prevent Violence Against Women
Gonca Doğru – Erdem Geçit – Zehra Atabey / Ege University
The phenomenon of violence can be said to be a universal problem all over the world in the past as well
as now. Violance is a bleeding wound of societies that occurs due to social, psychological, cultural and economic
reasons. Violance that contains socio-cultural and psychological factors,is experienced individual and social,
directly and indirectly, is seen as a problem-solving tool by the majority. Violence that permeates social life
seriously , reveals the size of the danger of violence. It is the fact that women are most exposed sector to violance
in the numerous studies.there are a set of reasons such cinsel, sosyal ve ekonomik in the base of violance against
women. There are many national and international protocol and contract in order to put an end to violance against
woman. however, the problem of violence against women has been growing like a snowball with each passing
day. In this context, paralel to inefficient studies, social advertising campaigns which prepared to create awareness
and social consciousness in society to prevent the violence against women come to the forefront. By means of
implemented at the domestic and foreign, and global level social advertising campaign has been drawing attention
to violence against women. via creative message strategies. Within the framework in this direction, social
advertising campaigns carried out against violence to women in Turkey and the other countries will be resolved in
the context of message and communication strategies as comparative by content.
Keywords: Women, Violence, Violence Against Women.
Toplumsal Bir Sorun Olarak Kadına Yönelik Şiddet: Kadına Yönelik Şiddete Karşı Hazırlanan Yerli ve
Yabancı Sosyal Kampanyaların Karşılaştırmalı Analizi
Gonca Doğru – Erdem Geçit – Zehra Atabey / Ege Universitesi
Şiddet olgusunun; geçmişte olduğu kadar bugün de, tüm dünyayı çepeçevre saran evrensel bir sorun olduğu
söylenebilmektedir. Sosyal yaşamın kanayan bir yarası olan şiddet; özünde sosyal, psikolojik, kültürel ve
ekonomik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sosyo- kültürel ve psikolojik faktörleri içinde barından
şiddet; bireysel ve toplumsal, doğrudan ve dolaylı olarak yaşanmakta ve çoğunluk tarafından bir problem çözme
aracı olarak görülmektedir. Şiddetin, baş edilemeyecek kadar toplumsal hayatın içine işlemiş olması ise şiddetin
tehlike boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu güne kadar yapılan sayısız araştırmalarda şiddete en fazla maruz
kalan kesimin kadınlar olduğu bilinen bir gerçektir. Kadına yönelik şiddetin temelinde; psikolojik, cinsel, sosyal
ve ekonomik birtakım nedenler bulunmaktadır. Kadına yönelik şiddete son vermek amacıyla ulusal ve uluslar arası
platformda imzalanan birçok protokol ve sözleşme bulunmaktadır; ancak kadına yönelik şiddet sorunu her geçen
gün bir çığ gibi büyümektedir. Bu bağlamda yetersiz kalan çalışmalara paralel olarak, kadına yönelik şiddete karşı
toplumda farkındalık yaratmak ve bilinç oluşturmak amacıyla hazırlanan sosyal reklam kampanyaları her geçen
gün ön plana çıkmaktadır. Yerli, yabancı ve global düzeyde hayata geçirilen sosyal reklam kampanyaları ile kadına
yönelik şiddete dikkat çekilmektedir. Bu doğrultuda çalışma kapsamında Türkiye’de ve yabancı ülkelerde kadına
yönelik şiddete karşı gerçekleştirilen sosyal reklam kampanyaları mesaj ve iletişim stratejileri bağlamında içerik
analizi yöntemi ile karşılaştırmalı olarak çözümlenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kadın, Şiddet, Kadına Yönelik Şiddeti.
40
Rituals of Spectatorship: The Case of Popular Theatres in Tehran
Morteza Azimi / University of Tehran
Not only are serious events ritualized in a society, but are events like going to parks, cinemas and theatres.
We see rituals in diverse social settings such as, ceremonies, sport events, marriages, birthdays and memorials.
The key point in studying rituals is focusing on participants` behaviors – dos and don`ts followed by them. It is
these dos and don'ts which punctuate the individuals` and groups` behaviors. In this article we are going to see
how participants` behaviors in popular theatres of Tehran are ritualized; how they use time and space to ritualize
this experience. With the help of Turner`s concept liminality, we try to see how spectators experience Gennep`s
rites of passage during this event. In the first part of the paper theories of ritual are discussed. Through the second
part by the help of an ethnographic look at the spectators of popular theatres of Tehran, I am going to show that
this cultural phenomenon is ritualized.
Keywords: ritual; spectatorship; liminality; popular music; popular theatre; Iranian popular theatre
41

Benzer belgeler