PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 480
9 Nisan 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
■
■
Arkadaþlarýnýza önermek
ister misiniz?
KISAYOLLAR
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
■
■
■
■
■
Ben seranat yazamazdým! ... Cumhur Aydýn
KAN-KARDEÞ ... Seda Demirel
Digital Hayatlar ... Ahmet Þeþen
UÇURUM ... Cüneyt Nalçacý
Sivri Burunlu Yüksek Topuklu ... Burcu Serin
Gecenin gözyaþlarý ... Merih Günay
Hoþça Kal Sevgili ... Gülcan Talay
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Kýraathane Panosu, Ýþe Yarar Kýsayollar,
Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Cilve - Haftasonu Eki
■
Editör'den : Yiðit Aranýyor Yiðit!..
Merhabalar,
Baþlýðý görüp tercih kullanýmýmda sapmalar olduðu anlaþýlmasýn sakýn, çizerim.
Aradýðýmýz Kýrkpýnar'a çýkacak yiðit pehlivan deðil. Ýçi dýþý bir olan, hababam
üfüreceðine doðru bildiðini kuldan saklamayacak bir yiðit arýyoruz. Bu nasýl bir
pilavdýr ki, önüne koyduklarýn 'Lapa bu kardeþim, yenmez.' diyor. Ama zebellah
gibi baþýna dikilenler, 'Lapa mapa anlamam yiyeceksin, sen onu yemezsen biz de
köfteyi yiyemeyeceðiz.' diye tutturuyorlar. Size ne kardeþim, masa onlarýn, tabak
onlarýn, pilavý yiyip yememeye karar verecekler de onlar. Her iki tarafýn da mutlu olmadýðý bir
birleþmenin kime ne yararý olacak. Ben biliyorum kimlere yararý olacaðýný. Birincisi Annan Bey,
kendisi gidereyak bir kangreni çözüp Nobel Barýþ Ödülü kapma sevdasýnda. Diðeri bizim RTE, AB'yi
fetheden ilk ve tek Türk Komutan olmanýn hayalinde. Kýbrýs kimsenin umurunda deðil arkadaþlarým.
Hele KKTC hiç deðil. Rum tarafý zaten yükünü almýþ 1 Mayýs'ta AB'li oluyor. Onlara göre bre zýndýk
Türkler olsa ne olur olmasa ne... Önlerine sunulan plan onlardan almak yerine veriyorsa ne ala o
zaman düþünülebilir, yok eðer onlar da birþeyler vermek zorunda kalacaklarsa ne demeye evet desinler
ki. Ýki taraf kurmaylarýnýn olumsuz gözle baktýðý bir planýn uygulanýp uygulanmamasýna halk karar
verecek. Çok güzel bir demokrasi örneði deðil mi? Deðil tabi. Bunun adý kandýrmaca demokrasisi.
82 yýlýný hatýrlayýn. Referanduma sunulan Anayasamýzý %95'lere varan oranda o anki haleti
ruhiyemizle kabul edip baðrýmýza basmýþtýk. Arada netekim paþamýn devlet baþkanlýðý da kaynayýp
gitmiþti. Þimdi Kýbrýs'ta da benzer senaryo var. Rumlara "Kuzeye gidip size ait olan yerleri geri
alacaksýnýz", Türklere ise "AB vatandaþý olup yýrtacaksýnýz. 3-5 yer verseniz n'olur?" deniyor.
Referanduma sunulan plan kurulacak olan devletin birnevi anayasasý. Tam 9.000 A4 sayfasý. Ýçindeki
detaylar adamý sehpaya götürür de kimsenin ruhu duymaz. AB aþkýna yangýndan mal kaçýrýr gibi
milletin beynini yýkayarak çýkacak evetin Kýbrýs Türk'üne uzun vadede ne yarar saðlayacaðýný zaman
gösterecek. Ama memleketimi yönetenlerin kýsa vadede umduklarý çýkar açýk. "Ne istediyseniz yaptýk,
önümüze ne getirdiyseniz imzaladýk, daha getirin onlarý da imzalayalým, ama n'olur þu AB'ye alýn
bizi.." diyebilmek. Ýþte aradýðýmýz yiðit tam burada gerekli. Çýkýp açýk açýk," Kýbrýs mýbrýs benim
umurumda deðil arkadaþ. Ben bu problemi aynen onlarýn istediði gibi çözüp bu beladan kurtulmak
istiyorum. Alýp gitsinler ne halleri varsa görsünler. Yeter ki bana müzakere tarihi versinler, 5-10
seneye de aralarýna alsýnlar. Almazlarsa da canlarý saðolsun. O zaman atý alan Üsküdar'ý çoktan geçer
zaten." diyecek bir yiðit arýyoruz. Yok yavruvatanýn selameti, yok ekonominin iyileþmesi, yok
Despina'nýn baldýrý, Annan'ýn pilavý, yok devenin baþý... Býrakýn bu iþleri de doðruyu söyleyin
doðruyu. Artýk karþýnýzda muhalefette yok siz sað ben selamet. Daha 6 ay öncesine kadar geçmiþine
rahmet okuyan cefakar medyam hükümetin resmi yayýn organý gibi maaþallah. 6 ay önce kara listede
adlarý okunan köþebaþý yazarlarý þimdi birer medyatik danýþman. Acaba bunlarýn hepsi birden hidayete
mi erdi yoksa bunun Uzan-an elime yapýlanlarla bir ilgisi mi var? Korku daðlarý bekler misali hani.
Helal olsun hükümetimin baþýna, demekki evdeki hesap çarþýya da uydu pazara da.
Ancak evde yapýlan bir hesap var ki, iþte onu çarþýya uydurmaya kul kabiliyeti yetmez. Þunu aklýnýza
sokun, AB bizim için güzel bir hayal olarak varlýðýný nesiller boyu sürdürecek. Kulaðýmýzla kuþ tutsak,
gözümüzle yoðurt yesekte bunlar bizi AL-MA-YA-CAK-LAR. Ha bir de sakýn ola Rumlar hayýr derse
gözden düþerler, kurda kuþa yem olurlar diye gaflete düþmeyin. Biliyorum siz düþmezsiniz ama
düþenler var iþte. Hem de uzaklarda deðil, yanýbaþýmýzda hatta tepemizde. Salacaðýz koyunlarý
bahçeye, tepiþirken tüyleri dikenlere dolanacak, sonra tüyleri toplayýp anamýzýn örekesine takacaðýz,
iplik yapacak, iplikle kazak örecek, kazaðý Brüksel pazarýnda satacaðýz, kazandýðýmýz parayla terlik
pabuç alacak, þýpýdýk þýpýdýk volta atacaðýz. Oh ne ala ne ala... Lüküs hayat... Lüküs hayat...
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarý
Ankara'dan : Cumhur Aydýn
Ben seranat yazamazdým!
Son dönemde iki ayrý etkinlikte, beklentimin aksine izlemeye gelenlerin çokluðu beni þaþýrttý.
Birincisi,"Taþlar ve Renkler" baþlýklý bir sunumdu ve Ýzmir'den tanýdýðýmýz bir doktor arkadaþýmýz Sn.
Ýnci Erkin tarafýndan gerçekleþtirildi. Baþlangýcýndan birkaç dakika sonra geldiðim sunuþun yapýldýðý
salon bir yana binaya bile giremedim. Meðerse bu sunuþ, 'alternatif týp' diye baþlayan sanýrým þimdi ön
adý 'tamamlayýcý' þeklinde evrilen alanýn bir dizi etkinliðine aitmiþ ve deyim tam yerinde 'iðne atsanýz
yere düþmeyecek' bir kalabalýðý toplamayý baþarmýþ.
Binbir zahmet reji odasý, sahne arkasý bir þeyler görmeye çabalarken, katýlýmcýlarýn çok büyük bir
beklenti ve konsantrasyonla hareket ettiklerini de izlemek þansý buldum. Bu ilgiyi neye baðlamalý,
'yalnýzlaþan, daðýlan bireyin gizil güçlerin(in) peþine düþmesi' olarak görülebilir, 'bir umut, çare
peþinde koþmak' olarakta deðerlendirilebilir.
Ancak bu biraz da insanýn kendini tanýmaya çalýþma çabasý deðil mi? Bu düþünceye Dr. Erkin'in bende
uyandýrdýðý güven duygusuyla kapýlmýþ olabilirim ancak bu etkinlik bana, bir baþka doktor,
psikiyatrist Sn. Engin Gençtan'i ve onun biri yýllar önce, diðeri çok yakýn zaman içinde okuduðum iki
kitabýný anýmsattý. Gençtan'ýn ilk kitabý 'Varoluþun Bireysel ve Toplumsal Anlamý' alt baþlýðý ile 'Ýnsan
Olmak' diðeri 'Hayat' idi. Yanlýþ anlaþýlmasýn meraklýlarý bilir, Gençtan Hoca'nýn kitaplarý bunlarla
sýnýrlý deðil kuþkusuz ancak ben edindiðim bu ikisinden çok yararlandým. Bu yazý vesilesiyle yeniden
kapaðýný açtýðým 1980'lerin baþýndan 'Ýnsan Olmak' tan altýný çizdiðim sayýsýz satýr arasýndan
"Ýnsanlarýn baþarý hýrsýyla kiþisel anýtlarýný dikmeye uðraþacaklarý yerde, herkes için daha iyi bir yaþam
yaratmaya katkýda bulunmalarý gerekir." ve "Teknolojik geliþmenin insaný, insanlýktan çýkarmaya
baþladýðý" þeklindeki kimi saptamalar bugünde artan biçimde önemlerini ve güncelliklerini korumuyor
mu? Ya da yine ayný kitaptan "Hiç bir þeye baðlanamamak insanýn boþluk ve anlamsýzlýk duygularý
yaþamasýna neden oluyor" yine bugün geniþ yýðýnlarýn içine düþtükleri çaresizliði ve kurtulmak için
sarýldýklarý üzerine düþünme olanaðý yaratmýyor mu?
Engin Gençtan'ýn Ýnsan Olmak kitabýndan öne çekarmak istediðim satýrlar ise þunlar: "Dünyada iki tür
insan vardýr: Yaþayanlar ve yaþamayý seyredip eleþtirenler. Seyretmek ölümü, katýlmak ise yaþamý
simgeler! Yaþamak, kendisi olabilmeyi ve yaþama etkin biçimde katýlabilmeyi tanýmlar. ( Dr. Erdal
Atabek'in yakýn zamanlý bir köþe yazýsýna seçtiði baþlýk ise 'Yaþama Müdahale Etmek'ti.) Bu, insanýn
kendi sorumluluðunu bir baþka deyiþle yaþamýna anlam katma sorumluluðunu içerir. Sorumluluðunu
üstlenen kiþi özgürdür." Gençtan Hoca'nýn elimdeki ikinci kitabý "Hayat", çok daha zor kendini ele
veren 'yaþamý çözümleyebilme analizleri daha doðrusu üstadýn not düþtüðü gibi 'giriþimleri' ile dolu.
Çünkü bu deneyimli Hoca, kitabýn baþýnda neredeyse 'Size yaþamanýn içeriðine yönelik net birþeyler
söyleyemediysem, aklýnýzý daha da karýþtýrdýysam, kusuruma bakmayýn" diyor naiflikle. Doðu ile Batý
tipi yaþama biçimlerinin kantara koyulduðu bu küçük ama taþ gibi kitabý hazmetmek zor elbette. Belki
de Hoca'nýn niyeti, kimi sorularý sordurabilmek?
Sizlerle paylaþmak istediðim, topladýðý kalabalýk açýsýndan beni þaþýrtan ikinci etkinlik, Uður Mumcu
Araþtýrmacý Gazetecilik Vakfý'nýn (Um-ag) þimdilik yaza kadar onbeþ günde bir düzenleyeceði
"Perþembe Söyleþileri"nin ilkiydi. Ayný kuruluþta yazar adaylarýna eðitim seminerleri veren romancý
Mehmet Eroðlu'nun konuþmacý olduðu sunuya gelen kalabalýk Eroðlu'nu da þaþýrtmýþtý. " Böyle bir
kalabalýðý en son 1968'te bir arada görmüþtüm, ondan sonra da darbe olmuþtu zaten!" diye sözlerine
baþlayan Eroðlu'nun gündemi 'Niçin yazýyorlar?' ve 'Ne yazýyorlar' idi. Aslýnda bu iki sorunun
birbirleriyle doðrudan iliþkili olduðunu daha önce Eroðlu'nun eðitiminden geçmiþ çoðunluk
katýlýmcýlar kolaylýkla algýlamýþtý.
Mehmet Eroðlu, þimdiye kadar deðiþik yazarlarýn niçin yazdýklarýna iliþkin yüzlerce farklý yanýtlarý
olduðunu, "Yazmak benim yaþam biçimimden" "Yazmanýn bir toplumsal duruþ, tavýr alma" olduðuna
kadar deðiþik saptamalarý bulunduðunu belirtti. Eroðlu kendisine gore, kuþkusuz bir romancý olarak
okuyucunun gözüne sokmadan ancak insanlýðý daha güzel ve paylaþan bir dünyaya götürme kaygýsýyla
yazmasýnýn önemli olduðunu belirtti.
Eroðlu'nu dinlemeye gelenler yalnýzca usta bir Romancý'yý tanýmak kaygýsýyla deðil ancak belki de
ayný zamanda kendilerini ve düþündüklerini en iyi nasýl ifade edebileceklerinin ipuçlarýný da iþitmek
amacýndaydýlar. Eroðlu'nun "Niçin Yazýyorlar?" sorusu ise týpký önceki etkinliðin bana Gençtan
Hoca'yý anýmsatmasý gibi bir baþka deðerli insaný ve onun söylediklerini usuma getirdi.
Bugün 93'ünde, hayatta olan en yaþlý Türk Bestecisi Faik Canselen ile birkaç yýl önce tanýþma olanaðý
bulmuþ onun belki de küçük bir romana konu olabilecek 'Hayat Öyküsü" nü kendi aðzýndan dinleme
þansýný yakalamýþtým. Bugünlerde Ankara'yý renklendiren "Müzik Festivali"nin yaratýcýsý Sevda Cenap
And Vakfýnýn '2003 Onur Sanatçýsý' ödülüyle bir saygý selamý gönderdiði Faik Canselen önemli kimi
bestelerinin ardýndan 1947 yýlýnda devlet bursuyla Fransa'ya gönderilir. Türkiye'den üç yýllýðýna
ayrýlýrken, Ankara Konservatuarýnda Hoca'dýr ve Can Yucel ve Turan Güneþ gibi farklý alanlardan
baþka seçkin öðrencilerle de yolunun kesiþtiði Paris'ten iki ayrý diploma ile yurda döner.
1928'de daha onyedi yaþýndayken bestelediði ve "Yürü, bu yol þeref zafer yolu / Karþýnda bekliyor
seni tanyeri / Yürü, atýl devir karanlýðý / Durma yürü, haydi ileri" dizeleriyle anýmsadýðýmýz ünlü Ýleri
Marþý'nýn bestecisi büyük hayallerle geldiði Türkiye'de ortaokula müzik öðretmeni olarak tayin edilir.
Öðretmenliðin kutsalýðýný, bu mesleðe duyduðu büyük sevgiyi on yýllar boyunca yapacaðý
eðitmenlikle ortaya koyacaktýr Canselen Hoca. Ancak pekiþmiþ müzik eðitimiyle, konservatuar
eðitimciliðinde daha yararlý olabileceðini düþünmektedir ve müziðin farklý alanlarýnda yeni besteler
yapma hazýrlýðýndadýr. Bu nedenle, azcýk hayal kýrýklýðý, azcýk þaþkýnlýkla dönemin Demokrat Partili
Milli Eðitim Bakaný'nýn karþýsýna çýkar Faik Canselen.
Bakan, Canselen'in bir dosyasýna bir de kendisine bakar ve "Opera, opera diyorsun ama yýllardýr
yazdýðýn hep marþ hep marþ." der. Faik Canselen'e iki laf etme olanaðý bile verilmez, dýþarýya buyur
edilir.
Hoca, gözü yaþlý odadan çýkarken üç beþ adým içinde çocukluðunun ve ilk gençliðinin bir koca
devrimcinin peþinde kurtuluþ ve kuruluþ destanlarýyla geçtiðini düþünür. Kapý kapanýrken
dudaklarýndan dökülen þu bir kaç sözcüktür.
"Böyle bir dönemde ben seranat yazamazdým."
Cumhur
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Pratisyen Kahveci : Seda Demirel
KAN-KARDEÞ
Vakit geldi.
Bütün hazýrlýklar tamamlandý.
Göðüs Kalp Damar A.B.D’nýn dýþ kapýsýnda çimenlerin üzerine oturdum.
Cebimden bir sigara çýkarýyorum. Dikkatlice bakýp, ucunu yokluyorum. Bu mu þimdi bunca
yaþadýðýmýn sebebi? Ýkinci katta hayatýmýn en önemli insaný, idolüm yatýyor. Ve bu sigaranýn akýbetini
yaþýyor.
Vakit geldi.
Açýk kalp ameliyatý denilen þeyin ne olduðunu þimdi öbür taraftan izleyeceðim. Hasta yakýnýyým. Çok
gerginim. Dokunsanýz aðlayacaðým. Lakin bu lüksüm yok.
Taze kan için donörlerim birer ikiþer gelmeye baþladý. Çimenlerde oturan halim onlarý gülümsetiyor.
Takýlýyorlar bana. Gülümsüyorum tabi ki. Bomboþ güldüðümü görünce sessizce içeriye kaçýyorlar.
Sigarayý yarýsýnda söndürüyorum. Boðazým kupkuru. Ne içsem faydasý yok. Kalkýp yeni yükselen
güneþe bakýyorum. Her þekilde batacak, biliyorum. Ne yaparsam yapayým engel olamayacaðým þeyler
var. Basit bir bademcik ameliyatý bile binbir þeyi çaðrýþtýrýyor bana o anda. En kötüsü gelip kuruluyor
kafamýn içine. Sakin kalmalýyým.
Ýki büyük myocard enfarktüsü sonrasýnda hala bu derece saðlýklý olmasý yýllarca spor yaptýðý için
güçlenmiþ kalp kaslarýna baðlý. Kalbinin oldukça önemli kýsýmlarý artýk kasýlamýyor. Üçüncü için
þansýmýz olmaz. Dört büyük damar geliyor gözlerimin önüne. Ve hiçbirini babamda göremeyiþimiz.
Sað kalbi besleyen koroner arter bütün kalbi besler hale gelmiþ.
Konfigürasyon öylesine farklý ki. Kollateral damarlarý ile hayatta yine de.
Ýçeri alacaklar. Gözlerindeki paniði okuyorum. Eziliyorum. Sedyeye kucaðýna kývrýlmak ve ona sarýlýp
aðlamak istiyorum. Oysa geniþ bir gülümsemeyle yanaðýndan makas alýp, “týrsma beee” diyorum ona.
Tekrar ýþýk geliyor gözlerine. Ufacýk bir tereddütümü görse kesin kaçacak sedyeden. Ne kadar
inatçýdýr, ben biliyorum. Kapýya kadar yanýnda ilerliyorum. Ýçeri girmeden önce kulaðýna eðilip “Seni
çok seviyorum, birkaç saat sonra görüþelim sevgilim” diyorum. Kýkýrdýyor.
O þekilde onu içeriye çýkarýp, kendimi dýþarýya hapsediyorum. Dünya durdu. Benim dünyam o kapýnýn
içinde dönüyor artýk. Zaman. Allahým o geçen zaman. Anlatýlamaz ki. Yýllarca yaþlanýyorum. Bildiðim
bütün dualarý okuyorum.
Aþaðý inerken havai maskem yine yüzümde. En þýmarýðýndan, en çalçenesinden Seda sahnede. Dozunu
ayarlayamayýp amcama “len” diye hitap ediyorum. Yüzümü ateþ basýyor. Amcam sevgiyle omuzumu
okþuyor. Galiba herkes anlýyor.
Ýçeriye gireli 6 saat oldu. Sýkýntýdan patlamak üzereyim. Münevver abla’nýn (dünyanýn en tatlý kalp
damar cerrahý) dýþarýya çýktýðý haberi gelir gelmez uçuyorum yukarýya. Herþeyin yolunda olduðunu
duyuyorum. Ufak birkaç sorun olmuþ. By-pass damarlarýndan birisini (biz bunlara greft deriz) diðer
bir greftin üzerinden by-pass lamýþ. Ayrýntýlar umurumda deðil. Ýyi desin diye yalvarýyor ses tonum.
Ýyi diyor. Bekleyeceðiz.
Lanet olasý bekleyiþ baþlýyor iþte. Uyuyor. Kan basýncý, solunum, tansiyon, nabýz gibi vital
fonksiyonlarý yerinde. Vücudundan aþaðý kapalý drenaja inen hortumlar var. Gelen kan miktarý az gibi.
Ýkide bir onlara bakýyorum. Gelen hiç yok sanki. Uyuyor. Sakin. Derin.
Dördüncü saatte nedendir bilinmez, dreni þöyle elimle bir ittiriyorum.
Gözlerim yuvasýndan fýrlýyor.
Bir anda 750 cc boþalýyor. Ýçeride birikmiþ, drenden akamamýþ olacak diyorum.
Ýkinci drenden gelen 400 cc de var. Asistana gidip haber veriyorum. Bakmaya geliyor.
Aradan 1 saat daha geçiyor.
Lanet olsun.
Durmuyor.
Son hýz plazmalar akýyor.
Babam kanýyor.
3 saat daha geçti. 1800 cc oldu gelen.
Artýk panik baþladý.
Gece yarýsý saat 03:00.
2000 cc sonrasýnda taze kan bulmam gerekiyor.
Bornova’da kan grubunu bildiðim yedek arkadaþlarýmý uyandýrýyorum teker teker.
Dört kiþi daha kan veriyor.
Ýþe yaramýyor.
Kanama bitmek bilmiyor.
Damarlarý boþalýyor sanki.
Oturduðum sandalyeden çaresizliðe boðulmuþ seyrediyorum babamý.
2500 cc toplamýna ulaþýyoruz.
Revizyon yapýlacak. Tekrar açacaklar.
Yine anestezi alacak.
Nereden kanýyor bulmalarý lazým.
Verilen taze kan toplam 8 üniteyi buldu.
Münevver abla saat 04:45 de babamýn baþýnda.
Son kararý veriyor.
Saat 06:00 ya dek bekleyeceðiz diyor.
Duruyor!
06:00 da kanamasý bitiyor!!
Güneþ yine yükseliyor, ayný dün gibi. Ne zaman battý hatýrlamýyorum. Çimenlere oturdum.
Elimdeki sigaradan derin bir nefes çekiyorum. Dün sabahtan beri ilk sigaram. Hayatta hakim
olamayacaðýnýz ve önüne geçemeyeceðiniz þeyler var. Elinizden gelenden fazlasýna ihtiyaç
duyduðunuz, çaresizliðin belinizi büktüðü, yapacak hiçbir þeyin kalmadýðý durumlar. Bana bu
çaresizlikten kurtulma ayrýcalýðý tanýndý. Þükür etmek bu iþte.
Kalkýp içeriye yürümeye baþlýyorum.
Kulaðýmda benimkinin sesi var.
“Amma panik oldunuz haa, ayýlýrken hep seslerinizi dinledim, halim olsa ben bile panik olacaktým,
valla olamadým.” diyor. Hayata nasýl da baðlý.
Ben bir kahkaha atýyorum.
Doðumda karýþtýrýlmadýðýma eminim.
Bu benim babam!!
Ya da,
Ben onun kýzýyým...
Seda Demirel
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Eniþte'den Eriþte'ler : Ahmet Þeþen
Digital Hayatlar
Siz hala analog dünyasýnda mý yaþýyorsunuz ? Oysa diji diji bir dünyadýr gidiyoruz...
Öncesinde; telefonun tuþlarýný çevirirdik ve bir süre bekler, sanki çevirdiðimiz gibi aheste beste sesler
kulaðýmýza gelirdi ve nihayet karþý tarafýn çaldýðýný duyardýk. Sonradan öðrendiðimiz kadarýyla
santralýmýz Analog imiþ. Eskisi gibi jeton geç düþüyor bahanesi de kalmadý yani ! Dijital santrallarýn
devreye girmesiyle bu çevir ve karþý taraftan çalma sesini dinleme süresi epeyce azaldý. Sonra çýð gibi
büyüdü bu dijital hayat. Kelime karþýlýðý sayýsal bile nasibini aldý bu durumdan.
- TatLýýýýýýýýýýým, bugünün gazetesi nerede ?
Öðrenemedin gitti be adam, gazete mi kaldý ? Aç televizyonu, al eline dijital kumandayý, Kanal 666'ya
gel... O seni bütün gazetelere yönlendirecek, öðren artýk öðren yahu..!
- Zürriyet için 7, Zabah için 8, no'lu tuþa basýnýz yazýyooo, neresine þeeeeeytirecektim ? 9'a bas sen en
iyisi, takma onlarý kafana..!
- Neden 9 ? O hangi gazete ?
Zýbar gazetesi... Kes sesini be adam, zaten yemekle baþým dertte, 5 dakika sonra ne oldu yemek diye
zýrlarsýn, þimdiden söyleyeyim, zýkkýmýn kökünü yemek istiyorsan da 9 no'lu tuþa basacaksýn ..!
- "Zahmet etme olmasýn sana caným" için kaç no'lu tuþa basacaðým ?
Önce; "Zevzeklik Etme" tuþuna basýyorsun o sana yol gösteriyor...
- Azmiye Hn., Azmiye Hn... "Seni nezakete davet ediyorum" tuþu kaçtý ?
887 ama arkasýndan benim için 0'ý tuþla, yani "Bilmediðim Davetlere Gelmem" anlamýnda..
- Hay Allahým... "Elimden bi kaza çýkacak" tuþu neydi acaba ?
"Hele bir elini kaldýr" tuþunun hemen üstünde caným...
- Yahu neden "Deli etme beni be kadýn !" diye bir tuþ geliþtirmemiþler sanki. "Bak son kez
söylüyorum" tuþunu bulayým bari.
Cevabým; "Hade ordan !" yani 773...
- "Gelmiiiim oraya !" yý da bilirsin sen ezbere Azmiye, hýý ?
Bilirim elbette Azmi Bey, "Sen zahmet etme, ben gelirim oraya oklavayla" tuþunun solunda.
- Bu dijital tuþlar hasta ediyor adamý yaaa ! Çocuklar nerede Azmiye ?
Her ikisi de akþam arkadaþlarýyla olacaklarmýþ. Aaa ! Senin neden haberin yok ayol ? Oðlan, altýnda
senin imzanýn olduðu izin belgesinin bir kopyasýný bana da göndermiþ, hatta "Babam izin verdi, sana
ne oluyor ?" notunu da iliþtirmiþ.
- Bir de Külyutmaz Azmiye Hn. derler senin için ama katakülliye gelmiþsin iþte !.. Dijital imzamý
araklamýþtý ya geçen ay, unuttun mu ? Adi bankacýlar bile imzam karþýlýðýnda vermiþlerdi ya oðlanýn
eline paracýklarýmý..
Sahi Azmi Efendi; oðluna dijital kýyaklar, kýzýna gelince maço taþfýrýn ayaklar, anlat hele ..!
- Eee, kýz dediðin haným hanýmcýk olmalý, biliyorsun komþularýmýzýn baþýna geleni, kýzlarý kaçtý gitti
davulcuya..
Drum'cý bi kere o çocuk, yani elektronik ve de dijital bir davul o, sen ne anlarsýn ?
- Günlerce evlerindeki aðlaþmalar, feryat figan neydi öyleyse ? Tüm apartman bir hafta dinledik
durduk komþularýmýzýn çýðlýklarýný..
Ýlahi Azmi Bey, dijital efektlerdi onlar, bak kumandanýn sol alt köþesinde Ð tuþu var ya, iþte ona 3
kere basýnca ÐÐÐ oluyor ve aðlama efektleri devreye giriyor. Hani biz de senin pek bi hevesle
anlattýðýn modasý geçmiþ fýkralarýna 333 yazýp tüm apartmana kahkaha ve de gülme efektleri
gönderiyoruz ya, onun gibi iþte..
- Hasssss.... Ben de ciddi ciddi bana gülüyorsunuz, aman da aman ben ne komik adamým yahu
havalarýna boþuna mý giriyordum yani... Kahvede de çok gülüyorlardý fýkralarýma, acaba onlar da diji
efekt mi yapýyorlardýr dersin ?
Onu bilemem artýk Azmi Bey...
- Suyu ýsýtsak mý Azmiye Hn. bu gece, hazýr çoluk-çocuk gezmelere gitmiþler. Þu pek sevdiðim oynak
havalarý da açalým yemeðimizi yerken, bir-iki kadeh de yuvarladýk mý ?
000.. Yani "Çok Yorgunum Hayatým"... Sen en iyisi daha önceden dijital kameraya aldýðýmýz masa
üstünde kývýrttýðým eski bölümleri izlesen diyorum ha Azmi Bey'ciðim ..!
- Mýzýkçýlýk sezinliyorum Azmiye Hn. ama bir yandan da dijital sinir katsayým yükselmeye baþladý,
uyarmadý deme..!
Anlaþýldý, iyicene dellenmiþsin sen, 111 durumlarý var gibi, az dur biraz da yatak odasýnýn atmosferini
hazýrlayayým. Kaçtý ya þu taklit sesleri çýkaran efektlerin tuþlarý ?
- Gözünü seveyim Azmiye Hn., geçen sefer sado mazo ses efektleriyle karýþtýrmýþtýn, konu komþuya
rezil olmayalým dikkat et lütfen..
Tamam caným...
- Caným diyen dillerini yerim ben senin... Hatta dijitini bilem...
Dijitin kadar konuþ Azmi... Sahi bu gece 222 durumuna girmeyiz inþallah, çok yorgunum walla.
- 222 neydi Azmiye ?
"Olmuyor, Lütfen tekrar deneyiniz... Olmuyor... Tekrar deneyiniz... Lütfen..."
Hem Dijital'iniz ( Sayýsal ) bol olsun, hemde iyi oynayan kazansýn...
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Cüneyt Nalçacý
UÇURUM
Yüksek bir yerdeyim... Ruhum bedenimden birkaç metre yüksekte. Sanýrým büyük bir uçurum.
Arkama bakýyorum. Uzun bir yol. Epey yol kat etmiþim yani. Üzerimde bembeyaz bir elbise. Aþaðý
bakýyorum. Yüksekten korkmama raðmen, aþaðýda kayalara vuran dalgalar korkutmuyor beni. Tam
ucundayým uçurumun. Birkaç santim sonra düþebilirim. Elimden tutacak kimse de yok etrafýmda.
Rüzgar esiyor. Deniz tuzu kokuyor. Bir de çok uzaklardan bir yasemin kokusu geliyor. Bu mevsimde
hayret?
Önce oturmalýyým uçurumun kenarýna. Bu kadar kolay olmamalý hayata son vermek. Adettendir
düþünmek gerek. Buraya kadar nasýl gelindiðini düþünmek gerek..Düþünemiyorum....
Aklýmýn yarýsý yok sanki. Sarah Mclachlan'ýn Arms of an Angel çalýyor beynimde. Atlamak için her
þey müsait yani. Son bir kez gülümsemeliyim hayata. O hiç bana gülümsememiþ olsa da .Toprak
almalýyým avuçlarýma. Ne kadar uzun zaman olmuþ elimi topraða deðdirmeyeli. Kokusunu
duymayalý... Þimdi geride býraktýðým beni seven üç beþ kiþi için üzülüyorum. Çok canlarý yanacak
biliyorum. Bir ölü için insan ne kadar süre üzülebilir ki ama? Ya benim üzüntülerim. En çok
korktuðum üç þey yaný baþýmda. Deniz, Yükseklik ve ölüm. En sevdiðim hiçbir þey ise rüzgarla uçup
gitti. Hiçbir þeyi sevmemiþim ben. Sevseydim bir tanesini þimdi çýplak ayakla bir uçurum kenarýnda
olur muydum? Az ileriden bir gemi geçiyor yalnýzlýk limanlarýmdan. Bacasý tütüyor kederlerimle.
Fenercinin oðlu yok bugün el sallamýyor. Ne garip ölüme giderken bile el sallayacaðým birisi yok
yanýmda. Çok garip yeþil bisikletim geliyor aklýma. Ýlk bindiðim gün. Tertemiz kirlenmemiþ bir ruhla
çevirdiðim pedallar. Yüzüm çamur içinde bir mahalle maçýndan dönüþüm aklýmda. Birde elmalarýný
çaldýðýmýz komþunun çirkin yüzü. Oysa ben hayatta görebileceðim en çirkin yüz bu derdim. Ama daha
ne çirkin yüzler geçti yaþamýmýn üzerinden. Hem de tam üzerinden. Birkaç santim sonra düþeceðim.
Kimse tutamayacak beni. Issýz bir gecede kimsenin olmadýðý ýssýz bir bozkýrýn üstünde kayan bir yýldýz
gibi gideceðim.Sadece gökyüzünde izim kalacak bir süre. Belki bir kiþi görüp dilek dileyecek. Ama
aradýðý dilek yýldýzýnýn ben olmadýðýmýn hiç farkýna varamayacak..Dileði hiçbir zaman
gerçekleþmeyecek.
Yüksek bir yerden kendimi görür gibiyim. Baþým önde baðdaþ kurmuþ oturuyorum. Uzaklara
bakýyorum.Tam denizle gökyüzünün birleþtiði yere. Az sonra güneþ tam olarak doðacak.
Büyükþehirlerde insanlara yollara çýkacaklar. Bir madenci ocaða inecek, bir kaportacý çekici eline
alacak, bir muhasebeci dosyalarýný indirecek her zamanki dolabýndan. Ya ben?...
Atlayacaðým. Ne kadar kýsa ve basit.
Eski aþklar var yüreðimde. Uçurumdan atlamamý bekliyorlar. Ya ben tam atladýðýmda arkamdan bir
yetiþmeye çalýþýrsa?. Dur atlama derse. Dönemem ki geriye. Kayalara çarpmadan bildiðim tüm
küfürleri ederim sadece. Eski aþklar... Gelin kurtarýn þimdi beni. Þimdi beni býyýklarým yeni terlediði
zamana alýn hadi! Yaþar mýyým sizi bir kez daha sanýyorsunuz? O zamana geri götürseniz, þimdi sizi
anar mýydým söyleyin! Çýrpýnýþla beklemezdi kalbim üçüncü sýnýf bir kafenin bahçesinde þimdi.
Ellerim terlemezdi sinema salonlarýnda. Geleceðe ait hayaller kurduramazdýnýz bana. Uçurumdan
ayaklarýmý sallayýp birkaç santim bekletmezdiniz beni.
Rüzgara kapýlmýþ bir yaprak gibiyim. Az sonra düþeceðim. Bir sinema filminin final müziði eþliðinde
tempo tutarken yüreðim, gözlerimi kapýyorum. Ellerim iki yanda açýk. Rio'da þehrin en yüksek
tepesinde tüm insanlýðý kucaklayan Ýsa heykeli gibi bekliyorum. O güç ve mutluluk saçarken insanlara
ve insanlar onun farkýndayken, ben kimsenin fark etmediði bir uçurumda yalnýzlýðýma kollarýmý
açýyorum.
Vücudumun her yeri aðrýyor. Öyle aðýr gelmiþ ki yaþam bana. Her bir günü ezip geçmiþ sanki. Ne
istediðime ulaþmýþým, ne hayal ettiðime. Hep maskelerinin ardýný merak etmiþim ömür boyunca. Hiç
çýkaramamýþým oysa hiç birini. Hep asýlý kalmýþ yüzlerinde insanlarýn. Yalan söylenmiþ bana,
kýzdýrýlmýþým,kandýrýlmýþým, susturulmuþum....
Oysa ne güzeldir þimdi sigaranýn dumanýnda seni hayal etmek... Bir þarkýda seni bulmak, veda eden iki
sevgilinin gözyaþlarýnda teninin tuzunu tatmak, bir çay kývamýnda demlemek sana olan sevgimi....Öyle
güzeldir ki sesini özlemek... Bir sazýn aðlamaklý naðmelerinde yudumlamak hasretini ve türkü tadýnda
seni hayal etmek doya doya...Öyle güzeldir ki sana yakýn olmak rüyalarda. Ellerimi uzatýp sana
ulaþmak puslu bir Eylül uykusunda ve henüz gün doðmamýþken.
Birkaç santim daha gitmek istemiyorsunuz deðil mi ayaklarým? Oysa size neler çektirmiþim yaþamým
boyunca. Kilometrelerce yürütmüþüm sizi. Canýnýzýn acýsýna bakmadan. Sizlerden de özür dilerim.
Özür dilerim esen rüzgar, baþýmýn üstünde dönen martý, kederimi tüttüren gemi, hiç görmediðim
fenercinin oðlu ve eski aþklarým. Yaþam senden de özür dilerim.Hem de çok özür dilerim. Her sabah
üzerimden geçiþini kaldýramadýðým için, her akþam karabasan gibi yataðýmda üzerime çöküþünü
kaldýramadýðým için, bana hep yanlýþlarý gösterdiðinde doðruyu aradýðým için ve seni hiç sevemediðim
için...
Þimdi, birkaç santim daha adým atýyorum...Sadece bir boþluk hissediyorum. Ve bildiðim tüm küfürleri
ediyorum. Çünkü aþaðý doðru düþerken arkamdan geciken sen geliyorsun. Sana uzak kayalara çok
yakýným. Hoþça kal Aþkým....
Cüneyt Nalçacý
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Burcu Serin
Sivri Burunlu Yüksek Topuklu Pembe Ayakkabýlarým
Vitrinde nasýlda güzel ve cezbedici dururlar. Baþkalarýnýn ayaklarýnda hemen fark edilirler, onca
kalabalýða raðmen.
Bedenimde onlardan tek rahatsýz olan ayaklarým var. Sürekli sorun çýkarýyorlar. Daha rahat papuçlar
olmalý onlarýn tercihi. Özellikle de parmaklarým sýkýþýk, yapýþýk yolculuklardan nefret ediyorlar.
Ama ne yapalým yani herkesi memnun edemeyiz ki… Bütün bunlarý duymak bile istemiyorum.
Banane yaa. Ben Sivri Burunlu Yüksek Topuklu Pembe Ayakkabýlarýmý giyeceðim.
Hem baksana bahar geldi. Bahar deyince de aklýma Sivri Burunlu Yüksek Topuklu Pembe
Ayakkabýlarým geldi. S.Y.Pembe Ayakkabýlarýmla ilk tanýþtýðýmda tatlý bir ilkbahar günüydü. Ilýk
rüzgar saçlarýmý tararken zaman öðleden sonraki dilimine gelmiþti. Yürürken bir yandan vitrinlere
gözatýyordum. Alýþveriþ yapmak niyetinde deðildim. Ama hemen dikkatimi çekmiþti S.Y.Pembe
Ayakkabýlarým. Onlarý yanýmda yeterli para olmadýðý için hemen alamamýþtým. Günlerce sonra
kavuþmuþtum S.Y.Pembe Ayakkabýlarýma. Ve bu zaman içinde bir-iki defa rüyamda görmüþ, onlarý
baþka birilerine kaptýrdýðýmý düþünerek soðuk terler dökmüþtüm. Týpký reklam filmi gibi. Sanýrým o
yüzden seviyorum o kredi kartý reklamýný tabii nefis müziðini de unutmayalým.
Þimdi ayakbýlýkta deðil bizzat odamda duruyorlar. Kutunun içinde. Ýlk günkü gibi yani. Özel görevleri
vardýr, sadece o zamanlar insan içine çýkar, havasýný atar sonra tekrar kutuya…
Ayaklarým onca zamandýr alýþamayýp ne kadar isyan etselerde iyi bir ikili olduðumuz aþikar. S.Y.
Pembe Ayakkabýlarým ve ben.
Tamam kabul ediyorum bazen sýkýlýyorum onlardan çok canýmý acýtýyorlar çýkartýp atayým diyorum.
Evet evet herkesin içinde… Ama ne varki onlarý aldýðým gün geliyor aklýma, sonra tekrar aynadan
bakýyorum onlara ve vazgeçiyorum, tatlý bir tebessüm gönderiyorum gizlice. Kýsa bir süre sonra onlar
için aldýðým pembe puanlý elbiseyi deniyorum.
Þimdi tek korkum eskimeleri. Ne olur eskimesin benim S.Y.Pembe Ayakkabýlarým. Daha onlarla
birlikte gideceðim bir sürü yer var…
Burcu Serin
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Pabuçlarýmýn Yazarý : Merih Günay
Gecenin gözyaþlarý
Tam karþýda koca bir aðaç var. Ne aðacý olduðunu bilmiyorum, merak
da etmiyorum doðrusu. Muhtemelen dedemden bile yaþlý ama
heyecanýný yitirmemiþ bir çocuk gibi býkmadan yapraklarýný deðiþtirip
duruyor yýllardýr. Ne zaman kesilip, kapladýðý alana beþ katlý bir
apartman dikilecek sorumun cevabýný ise çok merak ediyorum
gerçekten. Aðacýn, aðaçlýðýnýn beni ilgilendiren kýsmý bu sadece. Çünkü
oturduðum yerden baktýðýmda boktan bir insan suratý görmeye tercih
ederim ne aðacý olduðunu bilmediðim bir aðacý görmeyi.
Halýnýn üzerinde baðdaþ kurup oturarak plastik arabalarýyla oynayan
tatlý çocuk benim oðlum. Adý Viktor. Oldukça fazla oyuncaðý var.
Aslýnda oyuncak dememeli bunlara çünkü hepsi araç. Polis arabasý,
yarýþ arabasý, ambulans, kamyon vb. Araçlarýnýn hepsi pilli ve ýþýklý.
Onlarý birbiriyle çarpýþtýrýyor hýzla ve paramparça ediyor. Çok seviniyor
oyuncaklarýný kýrdýðýnda. Ben de pek üzülüyor deðilim doðrusu. Plastik arabalar ucuz.
Karþýsýna iç çamaþýrlarýyla uzanmýþ onu seyreden yaþlý adam da babam. Benden daha esmer teni.
Birçok insandan daha esmer üstelik. Sebebini bilmiyorum ama zenci olmadýðýný biliyorum. Bu bilgi
yeterli benim için. Torununu çok sever, çiçekleri de ve evde hep iç çamaþýrlarýyla dolaþýr. Çiçekleri
ben de severim, henüz torunum yok. Ama iç çamaþýrlarýmla dolaþmam evde.
Televizyonun yanýndaki tekli koltukta dedemin kucaðýnda oturuyorum. Kýzýlderili oyuncaklarým yerde
duruyor ama caným oynamak istemiyor. Bir tanesinin mýzraðý kýrýldý, yapýþtýrdým ama olmadý. Kovboy
ona vurduðu zaman kýrýlýyor hemen yine.
Oturduðumuz koltuðun hemen yaný baþýndaki sehpanýn üzerinde sigaram ve dedemin kollarýndan
kurtulabildiðim anlarda yudumladýðým biram var. Babamýn kayýnpederi oluyor dedem. Çok sert, ciddi
bir adam. Çatýk kaþlarý, kalýn býyýklarý var. Sigara ve içki kullanmaz. Kullananlardan nefret eder. Ýyi ki
görmüyor benim içtiðimi. Görse ne yapardý bilmiyorum, çünkü onu hiç görmedim, tanýmýyorum.
Dedemin güçlü kollarýnýn arasýndan sýyrýlýp mutfaða doðru gidiyorum. Viktor onunla oyun oynadýðýmý
sanýp peþimden koþuyor kahkaha atarak. Ayný boylardayýz oðlumla. Annemle babaannem mutfaktalar.
Annem akþam yemeði hazýrlýklarýný yapýyor, babaannem de yardým ediyor ona. Viktor paçalarýma
yapýþmýþ, beni yakaladýðýný sanýyor, ter içinde kalmýþ, yüzü kýpkýrmýzý. Buzdolabýnýn kapaðýný açýp bir
kutu bira daha kapmaya çalýþýyorum ben. Viktor'u paçalarýmdan itip kutuyu kapýyorum ama anneme
yakalanýyorum. Kucaðýna alýp öpüyor etli yanaklarýmý ve yüzünü buruþturuyor hemen sonra "Yine
ýslatmýþsýn altýný" deyip yatak odasýna götürüyor beni. Yataðýn üzerine yatýrýp bezimi deðiþtiriyor.
Altým kuru, odaya dönüyorum tekrar. Bira kutusunu sehpanýn üzerine koyup dedemin kucaðýna
yerleþiyorum. Viktor yere oturup oyununa dalýyor yine. Bir ara babam elini usulca götürüp yanaðýný
okþuyor oðlumun, Viktor irkiliyor, korkuyla bana bakýyor:
- Ne oldu oðlum?
- Hiç.
Babamla gülümsüyoruz birbirimize.
"Harçlýðýn var mý bakalým?" diye fýsýldýyor dedem kulaðýma. Ona hiç param olmadýðýný, çok kötü
durumda olduðumu ve bana yardým edecek kimsem olmadýðýný söylüyorum. Gülümsüyor dedem. Bir
eliyle saçlarýmý okþarken diðerini cebine sokuyor ve çýkarttýðý bozukluklarý avucuma sýkýþtýrýyor. Çok
seviniyorum, hemen kucaðýndan kalkýp Viktor'un kumbarasýna atýyorum paralarý ve babamýn karþýsýna
dikiliyorum ardýndan:
- Baba! Hatýrlýyor musun okulda arkadaþlarýmýn yanýnda utanmayayým diye bana verdiðin son
kuruþlarýný? Yaþlanýnca sana ben bakacaktým. Neden söylemedin yaþlanmadan ölüp beni
kandýracaðýný?
Babam gülümsüyor, yattýðý yerden elini uzatýyor yanaðýma doðru, saatini görüyorum, yüzüðünü
görüyorum. Ona yardýmcý olmak istiyorum; kokusunu duymak, sýcaklýðýný hissetmek istiyorum.
Yüzümü ona doðru yaklaþtýrmaya çalýþýyorum ama yapamýyorum. Tam bu sýrada kapý çalýnýyor.
Saat yedi. Gelen dayým olmalý. Diðer odada bir hareket baþlýyor, teyzem makyaj malzemelerini ve
okuduðu aþk romanýný saklýyor olmalý, annem de üstünü baþýný düzeltiyor ve açýyorlar kapýyý. Dayýmýn
sesini duyan evin kedisi de fýrlýyor yattýðý sobanýn yanýndan koridora doðru. Anneannem kalkýyor
uyukladýðý koltuktan ve kucaklýyor dayýmý yarý uykulu bir halde ama mutlu. Ýþ kýyafetini çýkartýp temiz
iç çamaþýrlarý giydiriyor. Ben babamýn yanýna uzanýrken, dayým da dedemin kucaðýna oturuyor.
Duvarlara bakýyorum, resimlere bakýyorum, saate bakýyorum. Atsýz'ýn ota-boka þiiri geliyor aklýma,
Pelin bir sahil kenarýnda þarký söylüyor. Kedi kývrýlýyor yine sobanýn kenarýna. Annem masayý
hazýrlýyor, bir sürü tabak koyuyor. Beyaz, porselen tabaklar. Dýþarýsý da beyaz, karlar içinde.
Fotoðraf makinasýný alýyorum elime
Yengem dayýmýn yanýna oturuyor, yüzü gülüyor her zamanki gibi. Babamla annem de tamam.
- Biraz yaklaþýn lütfen!
Topraklar kýmýldýyor, herkes koþturuyor kareye girmek için
Kapý açýk
Gelen gelene
Bir curcuna, bir kýyamet.
Çekiyorum resmi.
Saat 02.50
Evdeyim,
Kalabalýðým yine...
Merih Günay
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Gülcan Talay
Hoþça Kal Sevgili...
Aþk bu dünyanýn ölçüleriyle açýklanamaz sevgili. O ilkel bir acýdýr, yaban bir aðrýdýr. Akþam keyifle
içtiðin içkinin ardýndan, sabah mide aðrýlarýyla uyanmak gibidir.
Aþkýn kendi gerçekliði vardýr sevgili. Ýnsan bir baþka ýþýða teslim olur.. Týpký lambanýn etrafýnda pýr
pýr uçan kelebekler gibi... Yanacaðýný bile bile o ýþýða teslim olmaktýr aþk.
Aþkta yarýn yoktur sevgili. Zaman ileri doðru deðil, içeri, yüreklere, derinlere doðru iþlemeye baþlar,
bilgeleþir... Bir býçaðýn yüreðine saplanýp kalmasý, kendi kendine harakiri yapmak gibidir.
Aþkýn kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili. Kanýmýza karýþan ilkel acýya, o yaban
aðrýsýna hiçbir kitap çözüm üretemez... Kendi reçeteni kendin yazmak gibidir aþk.
Aþk varlýðýn deðil, yokluðun acýsýdýr. Gözüne uyku girmez, dudaðýnda bir ýslýkla bütün gece þehri, o
karanlýk, o hüzünlü sokaklarý dolaþýr, insanlarý uykularýndan uyandýrmak istersin... Haykýrmak istersin,
yokluðunu da varlýðýný da.
Aþk çok eski bir þeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluðumuz geçer. Sevdiðimiz insanlarýn
çocukluklarý da...Farklý yüreklerde, geçmiþe yolculuk yapmak gibidir... Dümen elinde, yeni bir limana
yelken açmak gibidir aþk.
Aþk yerine konulabilir, ikame edilebilir sevgili... Ölümüne sevdiðini, onsuz yapamayacaðýný
düþündüðün anda bile, yeniden kalp çarpýntýlarý hissedebilmektir.
Ýþte; þimdi biz de sevgili, ya olmadýk zamanlarda umutsuzluða kapýlýp, soluðu evlerde alacaðýz, ya da
denizler, kýyýlar çekecek bizi. Nasýl biz baþkalarýnýn korkaklýðýný taþýyorsak, baþkalarý da bizim
korkaklýðýmýzý taþýyacak, yenilgimizi, umutsuzluðumuzu...
Aþk bize güvenip verdiði büyüsünü, sýrlarýný, cesaretini, bilgeliðini ve o ilkel, o yaban aðrýsýný bir gün
geri alacak elbet... Bunlar olurken içimiz bir an çok üþüyecek, sonra geçecek... Yeniden gülümsetmek
için.
Bana ne zaman geleceðimi sorma sevgili... Zaman dediðin anla baþlar, ömürle biter nasýlsa. Ortada bir
yerde varsa kesiþmek, gün gelir kavuþuruz elbette.
Hoþça kal sevgili...
Gülcan Talay
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden,
aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden
itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.305 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
Aþkýmýn Meyvesi
Sana bunca zaman tahammül ettiysem
Hatalarýný sürekli göz ardý ettiysem
Yeri gelince hýnçla hakaret ettiysem
Bu senin deðil, sabrýmýn meyvesidir.
Sana düþman olmayýp, seni affettiysem
Geçmiþte yaptýklarýný tek tek sildiysem
Dost kalarak seni terkedip gittiysem
Bu senin deðil, kalbimin meyvesidir.
Ne içim dertli, ne yüreðim gamlý,
Ne yaþamak eskisi gibi elemli
Ne sevgilim senin gibi problemli
Bu senin deðil aþkýmýn meyvesidir.
Hasan Selçuk Güler
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Al þimdi bu þiþeleri tek tek...
Yukarý
Kýraathane Panosu
DÝA GÖSTERÝSÝ
"Serpil Yýldýz'ýn "Küba'dan Ýzlenimler" adlý dia gösterisi ve Cüneyt
Göksu ile beraber söyleþisini
13 Nisan 2004 tarihinde Saat 19:30`da;
Fotografevi-Koç Allianz Sanat Galerisinde izleyebilirsiniz...
FOTOÐRAFEVÝ
Tütüncü Çýkmazi No:4 Beyoðlu-ÝSTANBUL
Tel : 0 212 249 02 02 - 251 05 66
Web : http://www.fotografevi.com
E-mail : [email protected]
Küba'daki günlerimizi merak eden arkadaþlarýmýzla, belirtilen yer ve zamanda birlikte olabilmeyi
diliyoruz.
Sevgilerimizle,
Serpil & Cüneyt
Önemli Not: Dia Gösterisi öncesi gezi izlenimlerini
hatýrlamak isterseniz Sevgili Cüneyt'in yazý dizisini
mutlaka okuyun. Söyleþiye fransýz kalmazsýnýz:-))
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.istfest.org/film
http://www.istfest.org/film/cizelge/
10-25 Nisan tarihleri arasýnda 23. Uluslararasý Ýstanbul Film Festivali
var. Bu konuda geniþ bilgiye ulaþabileceðiniz adresler. Hepinize iyi
seyirler.
http://ilef.ankara.edu.tr/id/index.php
Ankara Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi ...Körfez Savaþý’ný CNN’den izleyen tüm dünya, 11 Eylül
saldýrýlarýnýn ardýndan ABD’nin Afganistan’a baþlattýðý operasyonu Katarlý El Cezire
Televizyonu’ndan takip etti. Ýlk dakikadan itibaren bölgeden sýcak haberler veren El Cezire, ayrýca
Usame Bin Ladin ve Zawahiri’nin dünyaya meydan okuyan konuþmalarýný tüm dünyaya geçerek adýný
duyurdu. CNN bile bu konuþmalarý El Cezire’den alarak yayýmlamaktan çekinmedi, son geliþmeleri El
Cezire’ye baðlanarak seyircilerine aktardý...
http://www.antoloji.com/forum/tahta/tahta.asp?tahta=10007
...Gazetede, televizyonda, radyoda ya da bir internet sayfasýnda rastladýðýnýz Türkçe hatalarýný bu
sayfaya yazabilirsiniz. Dil Jandarmasý, dizimden kaynaklanan harf ve noktalama yanlýþlarý ile deðil;
bir sözcük ya da ifadenin anlamý dýþýnda yanlýþ kullanýmý ve anlatým bozukluðu gibi hatalar ile
ilgilenir...
http://www.ozetler.com
Basýnda çýkan haberlerin kapsamlý özetlerini bulabileceðiniz, ilginç bir web çalýþmasý. Tüm haberlerini
kaynak göstererek yayýnlýyor olmasý daha çok hoþuma gitti. Umarým sizler de beðenirsiniz.
http://www.cartoonnetwork.com/toonami/promos/igpx/game.html
Star Wars türevi bir oyun. Ben nasýl oynandýðýný anlatmýyorum. Biraz uðraþýp öðrenebileceðiniz, fazla
karmaþýk olmayan bir mantýðý var. Ýyi eðlenceler.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
ExplorerXP v1.0 [639K] Win2k/XP FREE
http://www.explorerxp.com/explorerxpsetup.exe
Çok güzel bir dosya yöneticisi. Klasik olanýndan farklý olarak tüm klasörlerin toplam büyüklüðü
görebiliyorsunuz. Deðiþik pencerelerden deðiþik klasörlerle çalýþmak mümkün. Arama fonksiyonlarý
oldukça geliþmiþ. Deðiþik bir dosya yöneticisi arayanlar mutlaka denemeli.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040409.asp
ISSN: 1303-8923
9 Nisan 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 480

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 480

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 480

Detaylı