Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Transkript

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı
Ağustos.
2007
4 ayda bir yayımlanır.
Sayı:2
ISSN:1307-4253
İÇİNDEKİLER
Denizde Arama Kurtarma Semineri |6| Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı |9| Gürcistan
Ertuğrul’un Anısına Dalış
|44|
Ziyareti |12| Münfesih TCSG-59 |16| Helikopter ile Yapılan Görevlerde Balıkçı Teknelerinin Havadan
Solungaç Ağları |92| KİHBİ Daire Başkanlığında Bilgi Toplama İşlemleri Konusunda Ulaşılan Düzey
Tespit ve Teşhisinde Karşılaşılan Zorluklar |19| Sessiz Kalma veya Sessiz Kalma! |22| Ben Akdeniz
|96| Komik Ama Gerçek ALO-158 Hikayeleri |102| Etik ve Ahlak |104| Mersin Balıkları |110|
Fokuyum, Beni Koruyun! |26| Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Maddeler ile Mücadele |32| Sahil
Atatürk ve Kürek Sporu |114| Ziyaretler |116| Etkinlikler |124| Satranç |126| Briç |127|
Güvenlik Komutanlığının Su Ürünleri Denetimlerine Yönelik Görevleri |35| TCSG-307 ve Hopa |38|
Karikatür |128| Teşekkür Mektupları |129| Bulmaca - Sudoku |130|
Sahil Güvenlik Komutanlığı 25. Yıl Etkinlikleri
38
Sürüklenen
49
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
25. YIL ETKİNLİKLERİ
TCSG-307 ve HOPA
Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım
2006 tarihinde denize indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan
geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir... DEVAMI 38’DE...
26
|49|
Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz büyük bir önemi vardır. Ancak
denizlerimizin koruyucu kalkanı Sahil Güvenlik Komutanlığımızın güzide
personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve önemi daha büyüktür.... DEVAMI 49’DA...
44
BEN AKDENİZ FOKUYUM,
BENİ KORUYUN!
ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ
Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize
kısmet olması gururların en büyüğü oldu. Bu yazıyı okurken “Ben de
düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz
olacağını şimdiden tahmin edebiliyorum... DEVAMI 44’TE...
“... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları
kapkara kesilmiş. Çok tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil.
Deniz çıldırasıya fosforluymuş...” DEVAMI 26’DA...
ÖNEMLİ NOT
SAHİL GÜVENLİK DERGİSİ
Ağustos 2007 • Sayı: 2 • Dört ayda bir yayımlanır
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
ISSN: 1307-4253
YAYIN SAHİBİ VE GENEL
YAYIN YÖNETMENİ
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Sahil Güvenlik Komutanlığı adına
Personel Başkanı
Dz. Yb. Ahmet KENDİR
Dz. Kd. Alb. Necdet KÖKEN GENEL YAYIN KOORDİNATÖR
YARDIMCILARI
Dz. Bnb. Engin KUNTAY
İda. Kd. Üçvş. Veli ARSLAN
YAYIN İNCELEME KURULU
GRAFİK TASARIM
YÖNETİM MERKEZİ
BASIM YERİ
Dz. Kur. Kd. Alb. Mehmet KIRTAŞ
Dz. Kur. Kd. Alb. Ahmet GÜR
SG İk. Kur. Yb. Hakan KABUL
SG İk. Kd. Ütğm. Deniz EKİZER
Svl. Me. Suna ERTEKİN
Svl. Me. Songül VAROL
Gv. Atğm. Ervin ESEN
SG Hiz. Er Mete ADAM
Sahil Güvenlik Komutanlığı
Dikmen Cd. Merasim Sk. No: 10
Bakanlıklar / ANKARA
Anadolu Yayıncılık
Süleyman Bey Sk. No:31/10
Maltepe/ANKARA
Telefon
Belgegeçer
Internet
E-posta
Telefon
: (0312) 230 83 45
Belgegeçer : (0312) 230 83 46
Internet
: www.anadoluyayincilik.com
REKLAM KOORDİNATÖRÜ
SG İk. Bnb. Ayhan SALAR
(0312) 416 45 05
: (0312) 417 50 50
: (0312) 417 28 45
: www.sgk.tsk.mil.tr
: [email protected]
BASIM TARİHİ: 24.08.2007
Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf,
harita, illüstrasyon ve konuların
her hakkı saklıdır. İzinsiz
kaynak gösterilerek de olsa alıntı
yapılamaz. Dergideki yazılar
yazarlarının özel fikirlerini kapsar.
Sahil Güvenlik Komutanlığının
görüşünü yansıtmaz.
KÜNYE
DENİZDE ARAMA
KURTARMA SEMİNERİ
6
[ Hazırlayan ] Uğur KOCABAŞ | Dz. Yzb.
İlki düzenlenen seminere; Ulaştırma Bakanı İsmet
YILMAZ, İstanbul Valisi Muammer GÜLER,
Denizcilik Müsteşarı Hasan NAİBOĞLU’nun yanı sıra
denizcilik sektörünün önde gelen isimleri katılmıştır.
Deniz arama kurtarma faaliyetlerine yönelik olarak
mevcut durum, geleceğe yönelik proje ve meydana
gelen gelişmeler konusunda başta Genelkurmay
Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olmak
üzere ilgili kurum, kuruluş ve sektör temsilcileri
ile kamuoyunun bilgilendirilmesini de amaçlayan
seminer, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can
ERENOĞLU tarafından yapılan açılış konuşması
ile başlamıştır. Denizlerdeki emniyet ve güvenlik
kavramlarının büyük önem kazandığını vurgulayan
Tümamiral ERENOĞLU konuşmasında;
• Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının, ancak denizci bir
millet ve devlet olması halinde anlam kazanacağını,
• Mavi Vatanımızın etkin kullanımı için, Sahil
Güvenlik Komutanlığı personelinin hayatları
pahasına her sene denizlerde yaklaşık 500 kişiyi
hayata döndürdüğünü,
• Denizlerimizi kullananların can emniyetlerinin
sağlanması amacıyla gerek teçhizat, gerekse personel
eğitimi yönünden sürekli gelişim kaydetmenin
amaçlandığını, 16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi
imzalanan 4 adet 1700 tonluk Arama Kurtarma
Gemisi’nin buna yönelik güzel bir örnek olduğunu,
• 25’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan Sahil
Güvenlik Komutanlığının konuya yönelik son
derece net bir mesaj verdiğini, buna göre de Türk
Arama Kurtarma Bölgesi’nde bulunan insanların
hayatlarının Türkiye’nin teminatı altında ve emin
ellerde olduğunu, ifade etmiştir.
Daha sonra Ulaştırma Bakanı Sayın İsmet YILMAZ
bir konuşma yapmış, konuşmasında Türkiye’nin son
yıllarda denizcilik sektöründe kaydettiği gelişmelerin
çarpıcı olduğunu ve özellikle can emniyetine yönelik
çalışmaları son derece başarılı bulduğunu belirtmiştir.
Sunumların başlamasıyla, ilk başlık olan “Denizcilik
Sektörü Açısından Arama Kurtarmanın Önemi” konulu
sunum, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Metin KALKAVAN tarafından yapılmıştır.
Türkiye’de deniz ticareti konusundaki gelişmeler
ve Türk denizcilik sektörünün denizlere yönelik
emniyet ve güvenlik ihtiyacının anlatıldığı sunumda
ayrıca Türk denizciliğinin genel değerlendirmesi de
yapılmıştır.
“Türkiye’de Arama Kurtarma Sistemi” başlıklı ikinci
sunum, Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması
Genel Müdürü Sayın Dr. Özkan POYRAZ tarafından
yapılmış, sunumda Türk Arama Kurtarma Sistemi’nin
yapısı ve arama kurtarmaya yönelik gelişmeler
anlatılmıştır.
İlk oturumun “Deniz Arama Kurtarma Faaliyetleri ve
Sahil Güvenlik” başlıklı son sunumu, Deniz Yüzbaşı
Y. Uğur KOCABAŞ tarafından yapılmıştır. Sunumda
deniz arama kurtarma faaliyetleri özetlenmiş,
özellikle teçhizat ve personel eğitimine yönelik
gelişmeler aktarılmıştır. Ayrıca Sahil Güvenlik
Komutanlığı tarafından kurtarılan personel sayısının
2007 yılının ilk altı ayında 1000’i geçmesinin,
denizlere gösterilen ilginin ve arama kurtarma
faaliyetlerindeki etkinliğin arttığının bir işareti
olduğu vurgulanmıştır.
İlk oturumun ardından soru cevap periyodu başlamış,
katılımcılar tarafından seminerin son derece faydalı
bulunduğu belirtilmiştir.
Verilen ara sonrasında seminere ikinci oturumla
devam edilmiş, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın
Salih ORAKÇI tarafından, “Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü’nün İmkan ve Kabiliyetleri” konulu sunum
verilmiştir.
Son olarak, Denizciler Dayanışma Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı E.Tüma. Varol ATALAY, “Gönüllü
Arama Kurtarma Derneklerinin Arama Kurtarmadaki
7
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Türk Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından koordine ve icra
edilen Deniz Arama Kurtarma faaliyetlerindeki
etkinliğin artırılması ve denizci bir nesil
yetiştirilmesine yardımcı olunması maksadıyla,
9 Haziran 2007 tarihinde Bakırköy Crowne Plaza
Otel’de Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından
“Denizde Arama Kurtarma Semineri” icra edilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK
MARMARİS GRUP KOMUTANLIĞI
8
[ Hazırlayan ] Murat TUNCER | Dz. Kd. Ütğm.
Oturumların ardından Sahil Güvenlik Komutanı
Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından kapanış
konuşması yapılmış ve takdimcilere “Teşekkür
Belgeleri” ile anı objeleri verilmiştir.
Seminerin öğleden sonraki periyodunda ise, Ataköy
Marina açıklarında denizde fiili Arama Kurtarma
Eğitimi yapılmış, eğitime TCSG-106, TCSG-12,
TCSG-19, KEGAK-04 ve TCSG-505 kuyruk numaralı
helikopterin yanı sıra, bir adet DAK-SAR botu
katılmıştır.
Üniversite öğrencisi 4 kişilik bir grubun küçük bir
tekneyle denize açılması ve teknenin alabora olarak
batması senaryosuna dayanan eğitimde, fiilen alabora
edilen ve denize düşen 4 personel, eğitime katılan
Sahil Güvenlik Komutanlığı botları ve helikopterleri
tarafından çok kısa sürede yapılan ani müdahale
ile rüzgarın şiddetlenmesi ve deniz durumunun
artmasına rağmen kurtarılmış ve gerçek şartlara en
yakın bir uygulamanın yapıldığı bu eğitim başarıyla
tamamlanmıştır.
2007 yılında ilki yapılan Denizde Arama Kurtarma
Semineri, basın mensupları tarafından da ilgiyle takip
edilmiş, bu sayede kamuoyunun da konuya yönelik
bilgilerinin artırılması sağlanmıştır.
Seminerin, deniz arama kurtarma faaliyetleri
koordinasyonunun artırılması ve kurumlar arası
fikir alışverişinde bulunulması açısından son derece
faydalı olduğunu ifade eden katılımcılar, ayrıca
seminerin düzenlenmesi nedeniyle teşekkürlerini ve
memnuniyetlerini iletmişlerdir.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı daha
önce PTT binası olarak kullanılan toplam 287m²’lik
alana sahip küçük binaya yaklaşık 30 kişi ile 15
Temmuz 1992 tarihinde taşınmıştır. Bahse konu
bina ve tesislerin giderek büyüyen komutanlık
ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması ve Sahil
Güvenlik Komutanlığının gelecekteki gelişimi
de göz önüne alınarak Sahil Güvenlik Marmaris
Grup Komutanlığının yeni bina ve tesislere
kavuşturulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla
seçilen 7500 m²’lik arazi 20 Nisan 2000 tarihinde
Sahil Güvenlik Komutanlığı hizmetlerine tahsis işlemi
gerçekleştirilmiştir. 2002 ve 2005 yılları arasında
araziye ait imar planı, proje hazırlık çalışmaları
tamamlanmıştır.
Mevcut tesislerin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı
İşleri Genel Müdürlüğünce Aralık 2005’de yapım işine
başlanmış ve 30 Nisan 2007 tarihinde geçici olarak
kabulü yapılmıştır.
Tesisler toplam 3.443 m² kapalı alana sahip 8 adet
muhtelif maksatlı binalar grubundan oluşmaktadır.
Ayrıca sahilde 4 metre genişliğinde, 84 metre
uzunluğunda bir adet yüzer iskele yapılmış halen
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı bağlısı
yüzer unsurlar tarafından kullanılmaktadır.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı Bina ve
Tesisleri Açılış Töreni 28 Temmuz 2007 Cumartesi
günü; Sahil Güvenlık Komutanı Tümamiral Can
ERENOĞLU ev sahipliğinde; arazi temini safhasında
önemli desteği olan İstanbul Milletvekili ve bir önceki
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU, Muğla Valisi
Sayın Lütfi YİĞENOĞLU, Aksaz Deniz Üs Komutanı
Tümamiral Celal PARLAKOĞLU, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı Harekat Başkanı Tümamiral Bülent
BOSTANOĞLU, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Rolü ve Denizlerde Acil Yardım” konulu takdimi
sunmuştur. Özellikle DAK-SAR’ın arama kurtarma
faaliyetlerinin anlatıldığı sunumda, uluslararası
yaklaşımlar gereği, gönüllü arama kurtarmanın
denizlerin sevdirilmesi açısından son derece önemli
olduğu ifade edilmiştir.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı 1
Ağustos 1988 tarihinde Sahil Güvenlik Aksaz Karaağaç Grup Komutanlığı olarak fiilen Aksaz’da
göreve başlamış 6 Mart 1992 tarihinde adı “Sahil
Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı” olarak
değiştirilmiş ve Marmaris’te konuşlanmıştır .
9
Lojistik Başkanı Tümamiral İzzet ARTUNÇ, E.
Tümamiral Özer KARABULUT, Güney Görev Grubu
Komutanı Tuğamiral Mücahit ŞİŞLİOĞLU, Milli
Savunma Bakanlığı Genel Plan ve Prensipler Dairesi
Başkanı Tuğamiral Serdar AKINSEL, Marmaris
Kaymakamı Sayın Cemalettin ÖZDEMİR ve
Marmaris Belediye Başkanı Sayın Ali ACAR’ın yanısıra
Muğla Kıdemli Hakimi, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe
Cumhuriyet Başsavcısı, Bodrum, Köyceğiz, Datça,
Ula, Ortaca, Dalaman Kaymakamları, Aksaz Deniz Üs
Komutanlığı ve Güney Görev Grubu Komutanlığında
görev yapan Albaylar, Sahil Güvenlik Ege Deniz
Bölge Komutanı Sahil Güvenlik Kurmay Albay Salih
ASLAN, Marmaris Merkez Komutanı, Muğla İl ve
Marmaris İlçe Emniyet Müdürleri, Bayındırlık ve
İskan İl Müdürü, Gümrük Müdürü, Liman Başkanı,
Deniz Ticaret Odası Başkanı, Marina Müdürleri ve
Yardımcıları ile Birlik personelinin katılımlarıyla
gerçekleştirilmiştir.
Kuruluşundan itibaren yüksek görev bilinci ve özverili
çalışma anlayışıyla Muğla il sınırı sahil şeridi ile
Didim/Aydın sahil şeridini kapsayan sorumluluk
sahasında 2692 Sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı
kanununda belirtilen görevleri, Sahil Güvenlik
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge
Komutanlığının emir ve direktifleri çerçevesinde icra
10
etmektedir.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı aynı
zamanda;
• Bağlı botların personel ve materyal bakımdan her an
göreve/harbe hazır olmasını,
• Görevli personelin yönerge, talimat ve emirler
çerçevesinde yetiştirilmesini, sorumluluk sahası
içinde bulunan askeri, mülki, makamlarla temas,
işbirliği ve koordinede bulunarak görevlerin en
iyi şekilde yapılmasını, Sahil Güvenlik görevleri
planlanması ve icra edilmesini sağlamak üzere görev
yapmaktadır.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı,
Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı, Ulu Önder
Atatürk’ün ilke ve devrimlerini, onun fikir ve
düşüncelerini özümsemiş, genç, dinamik ve özverili
personeli ile büyük bir azim ve kararlılıkla kanunlarda
belirtilen görevleri yerine getirmek üzere sorumluluk
sahasında; yeterli sayıda Sahil Güvenlik Botu, Sahil
Güvenlik ve Emniyet Timi (SAGET) Botları , Kıyı
Sularda Emniyet Güvenlik ve Arama Kurtarma
(KEGAK) Botları ve Kontrol Botları ile değişik üs ve
limanlarda konuşlanmıştır.
“Türkiye’nin denizcilik gücü açısından stratejik ve
aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden biri
Denizci bir ülke olmamız için de denizlerimizin etkin
olarak kullanılması ve denizlerde güven, emniyet ve
huzur ortamının eksiksiz olarak sağlanması şarttır.
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı olarak
görevimiz; insanların denizlerde güvenliğinin, can ve
mal emniyetinin sağlanmasıdır.
Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve
devrimlerine ve Cumhuriyetin temel değerlerine
yürekten bağlı güzide personeli ile, Sahil Güvenlik
Marmaris Grup Komutanlığı, denizlerimizde
insanların aklına ilk gelecek, korkulan değil, sevilen,
güven veren ve saygı duyulan, örnek Komutanlık
olma hedefi doğrultusunda azim ve kararlılıkla
ilerlemektedir.
Bütün çalışmalarımızda Atatürk ilke ve devrimleri,
dün olduğu gibi bugün ve yarın da rehberimiz
olacaktır. O’nun bitmek tükenmek bilmeyen çalışma
azmi ve engin vatan sevgisi örneğimiz olacak,
gücümüzü ise yüce milletimizin daima var olan
güveninden alacağız.
Değişim ve gelişimde öncü, denizlerimizde güven
veren, etkin ve saygın bir Sahil Güvenlik Komutanlığı
olma vizyonu ve deniz yetki alanlarında ulusal
ve uluslararası hukuku etkin kılmak, can ve mal
güvenliğini sağlamak olan misyonunun bilincinde
olan Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı
personeli kendisine verilecek her türlü görevi
gerçekleştirme azim ve kararlılığındadır.”
11
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
olan Marmaris’te konuşlu Sahil Güvenlik Marmaris
Grup Komutanlığı, sorumluluk alanı ve sahil güvenlik
görevlerinin yoğunluğu ile kapsamı açısından da
önemli bir yerdedir. Deniz turizmi ve balıkçılık
gibi ülke menfaatlerini destekleyen faaliyetlerinin
kontrolünün yanı sıra, en başta insani ağırlıklı
bir görev olan arama kurtarma, Kardak Adaları
gibi egemenlik haklarımızın korunması; göçmen,
sualtı kültürel varlık ve tarihi eser, elektronik eşya,
uyuşturucu, içki vb. malzeme kaçakçılığı gibi yasa
dışı faaliyetlerin önlenmesi görevleri açısından da
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı hassas
bir bölgede bulunmaktadır. Türkiye’nin denizciliğe
ve denizlere hak ettiği önemi vermeksizin ve köklü
bir deniz kültürüne sahip olmaksızın gelişmiş bir
ülke olamayacağı hepimizce bilinen bir gerçektir.
Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi
verip ilgi gösterenlere güç, güvenlik ve huzur getiren
denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde toprak
hatta onur kaybı ile cezalandırıldığı da akıldan
çıkarılmamalıdır. Bu bilinçle Sahil Güvenlik Marmaris
Grup Komutanlığı Sahil Güvenlik Kanunu’nda
belirtilen görevleri en iyi şekilde yapma gayretindedir.
GÜRCİSTAN ZİYARETİ
[ Hazırlayan ] TCSG-307 Komutanlığı
12
ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek ve tanıtacak
olmanın heyecanı sarmıştı. Tüm gemi personelinin
gözlerinde, henüz 4 ay önce teslim aldığı bot ile
beraber yurt dışı görevinde bulunacak olmanın haklı
gururu okunmaktaydı.
Ancak 28 Mayıs sabahı güvertede seyir için yaptığımız
son hazırlıklar esnasında duyduğumuz limandaki
kuşların sesi ve yüzünü gösteren güneş pırıl pırıl bir
günün habercisiydi. Bir önceki gece Sahil Güvenlik
Komutanımızı gemimizde ağırlamanın vermiş
olduğu mutluluk ve heyecanla manevra yerlerimize
geçerek avara zamanını beklemeye başlamıştık.
Güvertedeki personelin gemiye aldığı son halatla
beraber duyduğumuz vatan düdüğü bize 4 gün
sürecek olan Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan
Hükümeti arasında, iki ülke Sahil Güvenlik/Sınır
Polis Teşkilatları arasındaki dostluk ve işbirliğini
geliştirmek, karşılıklı eğitim ve bilgi alışverişinde
bulunmak ve Gürcistan Sahil Güvenlik Botları ile
birlikte Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’nı icra etmek
maksadıyla yapılacak liman ziyaretlerinin intikal
safhasının başladığını hatırlatıyordu.
Bu duygular içerisinde Gürcistan’daki ilk ziyaret
limanımız olan Poti’ye intikale geçtik. Gürcistan
karasularına girdiğimizde bizi bir Gürcistan Sahil
Güvenlik Botu karşıladı ve Poti Limanı’na kadar
bize refakat edeceğini bildirdi. Yaklaşık 3 saatlik bir
seyrin ardından Poti Limanı’na aborda olduk. Aborda
olduğumuz rıhtımda Türk bayrağının tokada olması
bizi çok etkiledi. Bizi karşılayanlar arasında Gürcistan
Sahil Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral David
GULUA, Gürcistan Sınır Politikaları Daire Başkanı
Bayan Eka GIGAURI, Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi
Harekat Başkanı Alb. Merab GANUBIA, T.C. Batum
Başkonsolosu Kazım ÇAVUŞOĞLU, T.C. Tiflis Silahlı
Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Yüksel ÖZTEKİN,
T.C. Gürcistan Kara Ataşesi İsth. Kur. Yb. Sefer ACAR
ve Dz.K.K. danışmanı Dz. Kur. Kd. Yzb. İbrahim
YASSIKAYA vardı.
Hopa Limanı’ndan avara ederken, gönüllerimizi
Geminin aborda olmasının ardından gemimizde
Komutanımız ve motorcu astsubayımız iştirak etti.
Yemek esnasında küçük öğrenciler tarafından Kafkas
ezgilerinin sergilendiği folklor gösterisi gerçekten
görülmeye değerdi.
Sahil Güvenlik Komutanımız Tümamiral Can
ERENOĞLU kokteyl bitiminde Gürcistan
makamlarını resmi ziyaret maksadıyla gemimizden
ayrıldı ve Batum’a intikal etti. TCSG-307 için ise 28
Mayıs günü faaliyetleri sona ermiş ve bir sonraki gün
icra edilecek olan tatbikat öncesi toplantıya hazırlık
çalışmaları başlamıştı. Tatbikatın Arama Kurtarma
safhası ile ilgili kısmının planlaması ve icrası Türk
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın sorumluluğundaydı.
Öğleden sonra ise Gürcistan Sahil Güvenlik
personeli ile 30 Mayıs’ta icra edilecek Fiili Arama
Kurtarma Tatbikatı ve Manevra eğitimlerinin
koordinasyonu maksadıyla Poti’de yapılan toplantıya
Gemi Komutanımız, II.Komutanımız ve Telsiz
Astsubayımız iştirak ettiler.
Aynı günün akşamında Gürcistan Sınır Polis Başkanı
Tümgeneral Badri BITSADZE ev sahipliğinde
Batum’da verilecek resmi akşam yemeğine Gemi
29 Mayıs sabahı Dadiani Sarayı’na düzenlenecek gezi
için bize bir adet minibüs tahsis edilmişti ve bu geziye
gemimizden 10 personel iştirak edecekti. İlk defa bu
ülkeyi gezecek olan personelin heyecanı gözlerinden
okunmaktaydı. Gezi esnasında ülkelerinin gelir
seviyesinin çok düşük olduğu, buna karşın Gürcistan
halkının Türkiye hakkında olumlu düşüncelerinin
olduğu ve ABD’nin yardımından dolayı onlara karşı da
sempati duydukları açıkça görülmekteydi.
Toplantının ardından artık Poti’den ayrılma vakti
gelmişti. 29 Mayıs akşamı, ertesi gün icra edilecek
Türkiye-Gürcistan Fiili Arama Kurtarma Tatbikatı’na
iştirak etmek maksadıyla Poti’den avara edip
Batum’a intikale geçtik. Bu intikal esnasında ertesi
gün birlikte eğitim icra edeceğimiz Gürcistan Sahil
13
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Üç gün boyunca aralıksız esen ve hızı zaman zaman
liman içinde 30-35 Kts’ye varan, kimi zaman karayel,
kimi zaman Hopa’ya özgü yerel Galaş Rüzgarı, ertesi
gün başlayacak olan Gürcistan seyri öncesi bizi az da
olsa tedirgin etmiyor değildi.
verilecek kokteyl için 1 saatlik bir süre kalmıştı.
Personelimizin üstün gayreti ve işbirliği sayesinde
kokteyl hazırlıkları rekor sayılabilecek bir sürede
tamamlandı. Güverte üzerine kurduğumuz standlara
ülkemizi ve Karadeniz’i tanıtıcı broşürleri koyduk
ve afişleri bordalara astık. Kokteyl esnasında lastik
botun üzerine koyduğumuz LCD televizyonu
dizüstü bilgisayarımıza bağlayarak Sahil Güvenlik
Komutanlığını ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan
temin ettiğimiz Türkiye’yi tanıtıcı klipleri gösterdik.
Güzel organize edilen kokteyl, hem gemi personelinin
hem de davetlilerin beğenisini topladı. Kokteyle
iştirak edenlerin gemimize duydukları hayranlık ise
çok açık bir şekilde farkediliyordu.
14
O akşam Batum dışında San Sachino Restorant’ta
verilecek resmi akşam yemeğine gemi komutanımız ve
motorcu astsubayımız iştirak etti. Biraz şehir dışında
ancak doğa ile iç içe olan bu mekan oldukça güzeldi.
30 Mayıs sabahı ise artık görev ve eğitim zamanıydı.
Sabahın erken saatlerinde başlayan limandaki
hareketlilik ve Gürcistan basın mensuplarının yoğun
ilgisi gözümüzden kaçmamıştı. Sahil Güvenlik
Komutanımız ve Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi
Başkanı Tuğgeneral David GULUA’nın tatbikatı
gemimizden izleyecek olmaları taşıdığımız
sorumluluğu bir kat daha arttırmaktaydı. Gürcistan
basın mensupları ise Türkiye’nin Kafkaslar
bölgesindeki öneminin farkında olduklarından Sahil
Güvenlik Komutanımız ile röportaj yapabilmek için
adeta birbirleri ile yarış içindeydiler.
Limandaki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip
kalabalık bir heyetle beraber Batum limanından
avara ederek randevu noktasına intikale geçtik.
Tatbikatın başlangıcında Batum ve Poti’den çıkan
Gürcistan Sahil Güvenlik Botları ile beraber taktik
manevra eğitimleri icra ettik. Sonrasında eğitim
maksatlı yardım talebinde bulunan Gürcistan
Sahil Güvenlik Botu’na yüksek süratimizin de
avantajı ile kısa sürede ulaştık. Bahse konu gemiyi
yedeklemeyi müteakip üzerlerine aborda olarak
yardım taleplerine karşılık verdik. Senaryo dahilinde
gemimizin baş üstünden denize düşen bir personel
için derhal roledeki ilgili personelin mevkilerini
alması ile beraber denize düşen personeli kurtarma
faaliyetine başladık. Balık adam kıyafetli yüzücü
kurtarıcı personelimizin kısa sürede denize düşen
yaralıyı kurtararak gemimize getirmesi ve güverte
üzerinde yapılan ilk müdahaledeki koordinasyon hem
gemimizdeki Gürcistan Sahil Güvenlik personelini
hem de tatbikatı izleyen basın mensuplarını oldukça
şaşırtmıştı. Sahil Güvenlik Komutanımız Tümamiral
Can ERENOĞLU, Gürcistan Sahil Güvenlik Dairesi
Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı gemimiz
hakkında her konuda bilgilendiriyor, sistemleri
kullandırıyor, ilk defa TCSG-307’ye monte edilen
ASELSAN imali Stabilize Makineli Tüfek Platformu
(STAMP)’nun özelliklerini ve avantajlarını anlatıyor,
Tuğgeneral David GULUA’ya bu sistemle elektrooptik
olarak Gürcü botlarına kilitleme yaptırıyordu.
Gürcü Komutan da botumuzu çok beğendiğini ifade
ediyordu. Sahil Güvenlik Komutanımız bu botlardan
çok memnun olduğumuzu, Gürcistan’ın da alması
halinde etkinliğinin artacağını, hatta fırsat olursa
bugünlerde Batum’da olacağı söylenen Gürcistan
Devlet Başkanına da botu gezdirmelerinin yararlı
olabileceğini söyledi. (Sahil Güvenlik Komutanımızın
bu önerileri etkili olmuş ki, Türkiye’ye döndükten
2 ay sonra Gürcistan aynı tip bot almaya karar
vermiş ve botları imal eden Yonca ONUK Tersanesi
ile sözleşme imzalamış.) Bu eğitimin ardından yine
taktik manevra eğitimleri icra ederek Batum limanına
döndük. Batum yolcu iskelesine halatlarımızı verip
Sahil Güvenlik Komutanımızı ve Gürcistan Sahil
Güvenlik Dairesi Başkanı Tuğgeneral David GULUA’yı
gemimizden uğurlarken üzerimizde tatbikatı başarılı
bir şekilde icra etmenin haklı gururu vardı.
Aynı gün öğleden sonra gemimiz halkın ziyaretine
açıldı. Özellikle Gürcü gençlerin gemimize olan ilgisi
ve gemimizin köprüüstünü gördüklerinde duydukları
hayranlık gözlerinden okunmaktaydı.
Bu arada personelimiz için de yarım gün de olsa
Batum’u gezme ve görme fırsatı doğmuştu. İki vardiya
halinde tüm personelimizin Batum’u görmesini
sağladık. Kimi sevdiklerine hediyelik bir şeyler almaya
çalışıyor kimi ise ilk defa ziyaret ettiği bu şehri tanıma
hevesindeydi. Şurası bir gerçekti ki Batum ilk gün
ziyaret ettiğimiz Poti’den çok daha gelişmiş, yolları
ve binaları çok daha düzgün ve düzenli bir kent
görünümündeydi. Bir Türk şirketinin inşa ettiği ve bir
gün önce açılan Batum hava limanı sayesinde şehrin
çok daha önemli bir konuma geldiğini ve İstanbul’dan
Hopa’ya gidecek insanlarımızın artık vizesiz olarak
önce Batum’a uçacaklarını ve oradan da 20 dakikalık
karayolu yolculuğu sonrasında Hopa’ya ulaşacaklarını
öğrendik.
Akşam ise Karadeniz’de Amasra’dan Hopa’ya kadar
bu güne dek yenilgi yüzü görmeyen takımımız ile
Gürcistan Sahil Güvenlik personelinden oluşan
takım arasındaki dostluk futbol maçı sonucunda 5-3
yenildik ve namağlupluk ünvanımızı Gürcistan’da
kaybettik. Maçta Gürcistan takımı büyük bir hırsla
oynamıştı. Bunun nedenini ise maçtan sonra
öğrendik: Gürcistan takımı eğitimden gelmişti ve
yenilirlerse ceza alacaklarından dolayı çok hırslı ve
sert oynamışlardı. Nihayetinde bu bir dostluk maçıydı
ve maçın sonunda dostluk kazandı.
31 Mayıs sabahı Batum’dan avara ederken içimizde
ülkemizi en iyi şekilde temsil etmemizin haklı gururu
ve mutluluğu, Hopa Limanı’na girerken ise gözlerde
Türkiye’ye gelmiş olmanın heyecanı vardı. Liman girişi
esnasında yokluğumuzda Hopa’da görev yapan TCSG63’ün VHF’ten hoşgeldiniz dilekleri içimizi ısıtmıştı.
Kısa ama dolu dolu geçen 4 günlük bu serüven Hopa
Sahil Güvenlik İskelesi’ne aborda olmayı müteakip
sona ermişti.
15
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Güvenlik Botları’ndan birinin personeli de bize eşlik
etti. Yaklaşık 1 saatlik bir seyrin ardından Batum’a
intikal ettik. Batum’da gemimizin aborda olduğu
yer şehrin merkezi olan yolcu iskelesi idi. Aborda
olurken sahilde büyük bir kalabalık gemimizi ve bizi
hayranlıkla izliyordu. Gözlerinden ve tavırlarından bir
Türk Sahil Güvenlik Botu’nun şehirlerini ziyaretinden
duydukları büyük memnuniyet anlaşılıyordu.
Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı
SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN’ın konuşması.
16
MÜNFESİH TCSG-59
[ Hazırlayan ] TCSG-59 Personeli
Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı
koordinesinde icra edilen törene Sahil Güvenlik Ege
Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN
ve Bölge Komutanlığı Karargahında görevli personel
iştirak etmiştir.
TSCG-59 TARİHÇESİ
TCSG-59, 9 Kasım 1991 tarihinde Gölcük Tersanesi
Komutanlığında inşa edilmiş olup 31 Aralık 1991
tarihinde Sahil Güvenlik Komutanlığına katılmıştır.
Tam yük deplasmanı 35 ton azami sürati 14 Kts’dir.
Hizmete girişini müteakip Sahil Güvenlik Ege
Deniz Bölge Komutanlığı, Sahil Güvenlik Marmaris
Grup Komutanlığı kuruluşuna alınmış ve Fethiye/
MUĞLA’da konuşlandırılmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığının 7 Temmuz 2002
tarihli emri gereğince konuş yeri Marmaris/MUĞLA
olarak değiştirilmiştir.
23 Temmuz 2002 tarihinden, hizmete dışına ayrıldığı
7 Mayıs 2007 tarihine kadar Sahil Güvenlik Marmaris
Grup Komutanlığı bünyesinde görev yapmıştır.
“Komutanım ve Değerli Konuklar,
TCSG-59’un hizmet dışına ayrılış törenine hoş geldiniz.
Komutanım; Gölcük Tersanesi Komutanlığı tarafından
inşa edilen TCSG-59 hizmete başladığı 1991 yılından
itibaren bu güne kadar Sahil Güvenlik Komutanlığında
başarıyla hizmet yapmıştır. TCSG-59, 1991-2002 yılları
arasında SG Ege Deniz Bölge Komutanlığı, SG Marmaris
Grup Komutanlığı emrinde Fethiye/MUĞLA’da 2002
2007 yılları arasında Marmaris/MUĞLA’da görev
yapmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığının 7 Mayıs 2007 tarihli
emri ile hizmet dışına çıkarılan ve 15 Haziran 2007’de
sancağı arya edilecek olan gemimizde görev yapmış
personele huzurlarınızda teşekkür eder bundan sonraki
yaşamlarında sağlık mutluluk ve başarılar dilerim.”
HİZMET DIŞINA AYRILIŞ TÖRENİ
Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG. Kur.
Kd. Albay Salih ASLAN törende yaptığı konuşmada,
özetle şunları söyledi;
“Kıymetli görev arkadaşlarım;
Bugün Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 16 yıl hizmet
etmiş olan TCSG-59 botunu uğurluyoruz. TCSG-59’un
Sahil Güvenlik Komutanlığına katılmış olduğu günden
bu yana yapmış olduğu görevler daima saygıyla
hatırlanacaktır. Üzerine düşen görevleri en zor şartlarda
dahi son güne kadar başarıyla yerine getiren TCSG-59’a
güle güle derken TCSG-59’un seçkin personeline yeni
görevlerinde başarılar dilerim.”
Gemi Borda Numarasının silinmesi.
Bayrağın arya edilmesi.
17
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Komutanlığı kuruluşunda ve Mavi
Vatanımız denizlerimizde 16 yıl başarıyla görev yapan
ve 7 Mayıs 2007 tarihinde hizmet dışına ayrılan
TCSG-59’un bayrak indirme töreni 15 Haziran 2007
tarihinde Bayraklı/İZMİR’de icra edilmiştir.
Tören münasebeti ile TCSG-59 Komutanı SG. Sey.
Kd. Bçvş. Alaettin CURA ise üzgün ama gururlu bir
şekilde yaptığı konuşmada şunları söyledi;
Sahil Güvenlik Onarım Destek Komutanı
Dz. Alb. Murat ÖZTÜRK’e anı objesinin takdimi.
SG Ege Deniz Bölge Komutanı, SG Marmaris Grup Komutanı ve TCSG-59 Komutanlığı Personeli.
18
TCSG-59 SON PERSONELİ
2006 yılı Astsubay atama emri ile Bot Komutanı
olarak atandığım TCSG-59’un gönlümde ayrı bir
yeri vardır. Henüz Kıdemli Üstçavuş rütbesinde
iken, ilk Bot Komutanlığı tecrübesini geçici
görevle de olsa yaşadığım bota tayin olmuştum.
Hem mutlu hem de gururlu idim. O bot ki
senelere meydan okurcasına vakurlu bir duruşla
beni karşılamıştı. Havuz bakımı için İzmir’de
bulunduğumuz Nisan 2007 ayı beni üzen
aylardan biri idi. Çünkü aynı havayı teneffüs
ettiğim geminin hizmet dışına ayrılacağını
öğrenmiştim.
SG Sey. Kd. Bçvş.
Mot. Bçvş.
Uzm. Çvş.
Uzm. Çvş.
Dz. Er
Dz. Er
Dz. Er
Dz. Er
Alaettin CURA
Neşat HIZLI
Muhterem YILDIZ
Fahri SEVİNÇ
Aydın Ali PARLAK
Burak SİYAM
Usuret DOYRANLI
Eser KAYA
KOMUTAN
BAŞÇARKÇI
SERDÜMEN
MOTORCU
AŞÇI
PORSUN
MOTORCU
TOPÇU
Bayrak indirildiğinde sanki en yakınımı,
dostumu, sevdiğimi, yarımı kaybetmiştim.
HELİKOPTER İLE YAPILAN
GÖREVLERDE BALIKÇI TEKNELERİNİN
HAVADAN TESPİT ve TEŞHİSİNDE
KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
[ Hazırlayan ] Ali ÖZTÜRK | SG Kd. Yzb.
SG. Sey. Kd. Bçvş. Alaettin CURA
“NE OLDUĞUNU ANLAMAMIŞTIM!”
TCSG-59’da Porsun Er olarak görev
yapmaktayım. Her seyir dönüşü paslı yerleri
lostra, boya yapar halatları elden geçirir, geminin
dış netasını en iyi şekilde komutanımın ikazına
fırsat vermeden yapardım. Bende bu sanki
bir çocuğun bisikletine gösterdiği ilgi ve sevgi
gibiydi. Yaptığım işten zevk duyuyordum. Ta ki
bayrak indirme töreninde bana verilen borda
numarasını silme görevine kadar. O zamana
kadar ne olduğunu anlamamıştım. Tören
bittiğinde kıç üstünde ağlıyordum.
Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı SG Kur. Kd. Alb.
Salih ASLAN’a gemi resminin takdimi.
Porsun Er Burak SİYAM
Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanı SG. Kd. Bnb.
Zafer SAĞLAM’a anı objesinin takdimi.
Yurdumuz, Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi
ve Akdeniz ile çevrili bir yarımada ülkesidir. Bu
görünümüyle aslında bir ada devletinden farklı bir
görüntü vermemektedir.
Deniz sınırlarının bu kadar uzun ve deniz hayatının
bu denli çeşitli olduğu bir ülkede, geçimini engin
maviliklerden kazanan insan sayısının da çok fazla
olması doğal bir sonuçtur.
Gerçekten de ülkemizde milyonlarca kişi hayatını
denizden yani denizin onlara sağladığı nimetlerden
kazanmaktadır. Balıkçı tekneleri, geçim kaynakları
deniz olan insanlarımızın kullandığı en önemli
avlanma araçlarıdır. Bir avlanma aracı olarak görülen
balıkçı tekneleri aynı zamanda onların çoğu zaman
evleri, çoğu zaman arkadaşları ve ne acıdır ki bazen de
bu dünyada gördükleri son şeyleri olmaktadır. Her biri farklı amaçlar için yapılmış ve her biri farklı
özellikler taşıyan bu balıkçı tekneleri, balıkçılık ile
uğraşan insanları tehlikelerden korumayı ve can
emniyetlerini arttırmayı hedefleyen, hem uluslararası
kurallar hem de ulusal yasalar ile belirli standartlara
getirilmiştir.
Toplum hayatındaki diğer tüm kurallar gibi
balıkçılıkla ilgili kurallar da, faaliyetlerini kurallara
uygun şekilde yürüten, namuslu insanları korumak;
amaçları yasa dışı yollardan haksız kazanç elde
etmek isteyen kötü niyetli kişileri de caydırmak
ve gerektiğinde haklarında yasal işlem yapmak
maksadıyla ortaya konmuş kurallardır.
Ülkemizde, yakın geçmişe kadar balıkçı teknelerinin
kontrolü ve can emniyetleri sadece su üstü unsurları
ile sağlanmakta olduğundan yürürlükteki tüm
19
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
“BİR YARIMI KAYBETTİM”
kurallar bu duruma göre belirlenmiş durumdadır.
20
Denizde zor durumda kalan balıkçı teknelerine
gerekli yardım elinin uzatılabilmesi veya yasa
dışı faaliyetlerde bulunan teknelere gerekli yasal
işlemlerin yapılabilmesi için, öncelikle yerlerinin
bilinmesi ve tespit edilebilmeleri gerekmektedir.
Bunun sağlanabilmesi için gerekli olan fiziki
gereklilikler sırasıyla şunlardır
Yazılarda büyük harf kullanılacak, avcılık esnasında
kullanılan av araç ve gereçleri plakaların görülmesini
engellemeyecektir.
Işıklar ve İşaretler: Boyları 50 metreden kısa
olan balıkçı tekneleri her biri iki mil mesafeden
görülebilecek silyon, borda, pupa, ve yedekleme
fenerleri yakmalıdır. Ayrıca, trol ağları ile avcılık
yapmakta olan balıkçı tekneleri üstteki yeşil alttaki
beyaz renkte olan dikey bir doğru üzerinde bulunan
ve ufkun her tarafından görülür iki fener veya
tepelerden bitişik iki koni, boyu yirmi metreden kısa
olan tekneler ise bir sepet gösterecektir.
Sahil Güvenlik Hava Komutanlığı, keşif ve karakol
görevleri kapsamında, denizlerimizde havadan
helikopterler ile denetleme ve kontrol görevi de
icra etmektedir. Yakın bir gelecekte bu denetimler
uçaklarımızın da devreye girmesi ile daha da
verimli ve geniş alanlara yayılacaktır. Bu durum,
balıkçı teknelerinin havadan daha rahat ve kolay
bir şekilde tespit ve teşhis edilebilmesi gerekliliğini
doğurmaktadır. Özellikle helikopterler ile yapılan
kontrol ve denetimlerde teknelerin tespit ve
teşhisinde çeşitli zorluklar ile karşılaşılmaktadır.
Bilindiği gibi bir suç tespit edildiğinde en önemli
unsur işlenen suçun güvenilir kanıtlar ile ispat
edilebilmesidir.
Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde olan
ülkemizde yapılan yasal değişiklikler nedeniyle
mahkemeler tarafından, işlenen suçlara işlem
yapılabilmesi için özellikle görüntülü kayıtlara çok
önem verilmektedir.
Helikopterlerimizin en önemli ve faydalı
özelliklerinden birisi de gündüz ve gece kayıt
yapabilen sistemler ile donatılmış olmasıdır. Yasa
dışı bir faaliyette bulunan bir tekneye helikopter
tarafından suçüstü yapılması esnasında, ismi ve
özellikle plaka numarası tespit edildiğinde, teknenin
cezai yaptırımdan kurtulması imkansızdır.
zamanda teknenin kimlik bilgisi de çok kısa zamanda
kayıt esnasında tespit edilebilecektir.
Bununla birlikte çoğu balıkçı teknesi kanun ve
yönetmeliklerde belirtilmesine rağmen plakalarını
ve tekne isimlerini standartlara uygun yerlere
ve uygun boyutlarda yazmamaktadırlar. İsim ve
plakaların teknelerin üst güvertelerine ve havadan
görünebilecek bir şekilde yazılması helikopter
tarafından tespit edilmesinde en büyük faydayı
sağlamaktadır. Teknelerin alabandalarında, baş
omuzluklarında veya kıç aynalıklarında yazılı olan
isim ve plakaların okunabilmesi için helikopterlerin
özellikle gece karanlık şartlarda deniz seviyesine çok
yaklaşması gerekmektedir. Çok düşük irtifalarda
yapılan bu işlemler hem uçuş harekatını daha riskli
hale getirmekte hem de yapılan görüntü çekimlerinin
kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu konuda mevzuatta yapılacak küçük bir düzenleme
ve buna uygun hareket etmeyenlere uygulanacak
yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi ile uçuş
harekatı ile ilgili riskler azaltılmış olacağı gibi iş yükü,
zaman ve maliyet konularında tasarruf sağlanacağı
düşünülmektedir.
Özellikle gece yapılan görev uçuşlarında, yasa dışı
faaliyette bulunan teknelerin tespit ve teşhisi risk
katsayısını daha da arttırmaktadır. Gece yapılan
görüntü çekimlerinde isim ve plakaların görülebilmesi
için özellikle yukarıdan bakıldığında plaka
numarasının, kolayca okunabilecek büyüklükte ve
renkte, güverte veya köprüüstüne yazılması, üzerinin
herhangi bir donanım veya eşya ile kapatılmaması;
okunabilmesi için plaka numarasını gösterir ve
aşağıya doğru bakan bir ışık ile aydınlatılması
gerekmektedir.
Bu şekilde yapılacak bir düzenleme ile helikopter uçuş
harekatı çok daha emniyetli hale geleceği gibi aynı
Sahil Güvenlik Helikopter Filo Komutanlığı; halen
envanterinde bulunan helikopterler ve uçucu
personeli ile Karadeniz’den Akdeniz’e kadar deniz
yetki ve ilgi alanlarımızda özveri ile görev icra
etmektedir
İcra edilen bu görevler esnasında özellikle yasa dışı
faaliyetlerde bulunan teknelerin tespit ve teşhisi
önemli görevlerinin başında gelmektedir. Ancak bu
görevlerin etkili bir şekilde icra edilebilmesi bu yazıda
belirttiğim kurallara titizlikle uyulmasına ve takibine
bağlıdır. Özellikle teknelerin havadan teşhis ve tespit
edilebilmesini kolaylaştıran tedbirlerin alınması
her tekne sahibinin sorumluluğu, bu tedbirlerin
alınmasının takibi tüm sorumlu birimlerin görevi
olmalıdır. Yapılan kontrollerde bu husus her zaman
akılda bulundurulmalı ve namusu ve alın teri ile
geçimlerini kazanan vatandaşlarımızın aralarına sızan
ve aynı zamanda onların ekmek kapılarına en büyük
darbeyi vuran kötü niyetli kişilerin yakanlanması
ve gerekli cazalara çarptırılmasının ne denli önemli
olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.
21
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Plakalar: 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanuna göre
tekneler için verilen ruhsat numaraları, plaka
olarak görülebilecek bir şekilde tekneye takılmak
zorundadır. Tekne ruhsat tezkeresinde belirtilen
kodlama işaretleri gemi isminin altına, güverte
üzerine ve teknenin sevk ve idare edildiği kapalı
bölümün üzerine havadan görülebilecek şekilde
yazılmalıdır. Aynı zamanda bu yazılar uzaktan
görülebilecek büyüklükte ve hiçbir şekilde su
çizgisinin altında olmamalıdır.
Trol çekmek dışında balıkçılık ile uğraşan tekneler
ise; üstteki kırmızı, alttaki beyaz renkte olan ve dikey
bir doğru üzerinde bulunan, ufkun her tarafından
görülür iki fener veya dikey doğrultuda ve tepeleri
bitişik iki koni gösterecek, boyu yirmi metreden kısa
olan bir tekne bu şekil yerine, bir sepet gösterecektir.
göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu sebepler, temel
olarak iki başlık altında toplanabilir.
1. Yöneticilerin Baskısı:
Baskı, sivil ve askeri olmak üzere tüm kurum ve
kuruluşlarda olması kaçınılmaz bir unsurdur. Bu
baskı yapılması şart olan ve kuralları değişmeyen iş ve
görev anlamında kararında olmak şartıyla muhakkak
olması gereken bir unsurdur. Buna karşın yenilikçilik
ve yaratıcılık anlamında ise, kanunlar ve teamüller
dahilinde, kesinlikle olmaması gereken bir unsurdur.
2. Çevre ve Ortamın Tepkisi:
SESSİZ KALMA veya SESSİZ KALMA!
[ Hazırlayan ] Fatih ALP | Dz. Kd. Ütğm.
22
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Çalışanlar, yenilikçi ve yaratıcı düşüncenin kaynağı
olduğu halde, genellikle kurumu ile ilgili görüş
ve fikirlerini üstleriyle konuşmakta isteksiz
davranmaktadırlar. Sessiz kalma; Yrd.Doç.Dr.
Ayşehan YAZICI’ nın Önce Kalite Dergisi, ARALIK
2006 sayısındaki “Örgütlerde Sessiz Kalma” başlıklı
yazısında belirttiği üzere; tüm kurum ve kuruluşlarda
yaygın bir davranış olmasına rağmen bu konuda çok
az çalışma vardır. Hatta bu nedenle batmış bir çok
şirket ya da çökmüş bir çok kurum hatta yıkılmış bir
çok ülke ve medeniyet bulunmaktadır.
Çalışanların karşılaştığı sorunları veya sahip oldukları
endişeleri dile getirmek yerine sessiz kalmayı tercih
etmesi ve bu kişilerin çokluğu kurumlarında hiç
istenmeyen sonuçlara neden olabildiği gibi taşıdıkları
anlam da farklı olabilir. Sessizlik, genelde mevcut
durumun kabullenilmesi gibi anlaşılsa da, mevcut
durumu onaylamama anlamına da gelebilir. Ya da
sessiz kalan kişi ya da toplulukların bir fikrinin
olmaması gibi görünse de, herhangi bir fikir veya
bilginin gün ışığına çıkmaması, bu nedenle de gizli
kalması anlamına da gelebilmektedir.
Sessiz kalma veya sessizlik, kelime olarak anlamından
da anlaşılacağı üzere içinde neleri barındırdığı
belli olmayan bir muammadır ve içinde neleri
barındırdığını tespit etmek zordur, bu nedenle de
yorumlanması kolay değildir. Yukarıda belirtildiği
gibi, geleneksel anlamda onaylama anlamına
gelmesine karşın son yıllarda duygusal bir davranış
olarak muhalefet anlamına da gelmektedir. Bu aynı
zamanda kişilerin veya toplulukların her türlü bilgi
ve düşüncesini, bunun içinde yenilikçi ve yaratıcı
düşünceler de dahil, bilinçli olarak esirgemesi
anlamına da gelir. Bu durum, kendisini yeniliğe ve
gelişime adamış yöneticilerin en çok dikkat etmesi
gereken konulardan biridir. Bu duruma neden olan
sebepleri belirleyerek, sebepleri ortadan kaldırmaya
çalışmak; çalışanların sessiz kalmamalarını
sağlayacak, böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler
ortaya çıkmaya başlayacaktır. Çözümlenemez gibi
görünen bir çok soruna etkili ve pratik çözümler
bulunduğu gibi performans artımında temel bir
faktör olan motivasyonun süratle arttığı somut
olarak görülecektir. Bu işleyiş zincirleme bir reaksiyon
gibidir. Bu ivmeyi yakalayan kurumların gelişmesi ve
kalkınması kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri
de aşması kolaylaşır.
Herhangi bir sorunu çözerek sorundan anlık
kurtulmak yerine sorunun sebebini ortadan
kaldırarak soruna köklü bir çözüm bulmak
felsefesinden yola çıkarsak; öncelikle sessiz kalmaya
neden olan sebepleri belirlemek gerekir. Çünkü
çalışanların sessizliğini, “sorunlarınızı neden
söylemiyorsunuz?” veya özlü bir deyiş ile “Derdini
söylemeyen derman bulamaz” gibi söylemlerle
ortadan kaldıramazsınız. Öncelikle sessizliğe
neden olan sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak
gerekmektedir. Nedenler ortadan kalktığında
çalışanların sessiz kalmamaları sağlanmış olacak,
böylece yenilikçi ve yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya
başlayacaktır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin ortaya
çıkması ise, çözümlenemez gibi görünen birçok
soruna etkili ve pratik çözümlerin bulunması
demektir. Sorunların süratli ve etkileyici şekilde
çözümlenebildiği kurumlarda performans da ivmeli
şekilde artar ve bu artış somut olarak görülür. Bu
işleyiş, zincirleme bir reaksiyon gibidir. Bu ivmeyi
yakalayan kurumların gelişmesi ve kalkınması
kaçınılmaz olup karşısına çıkan engelleri aşması da
kolaylaşır.
Sessiz kalmaya neden olan etkenler; kişilere,
kurumlara, yönetim şekillerine göre hatta kültürlere
Yeniliğe açık olmayan veya mevcut durağan ortamın
prim verdiği kişiler ve topluluklar yenilikçi fikirlere
tepki gösterirler. Çünkü bu tür fikirler, ortamın
gelişmesine neden olacak, gelişen ve değişen ortamda
herkes değişmeye mecbur olacaktır. Bu da durağan
kişi ve toplulukların daha çok çalışmasına yani
rahatlarının bozulmasına neden olacaktır. Yeniğe
karşı çıkılan ortamları, yeniliğe kasten karşı çıkanlar
ve yenilikçiliğin faydalarını bilmeyenlerin cehaletten
dolayı karşı çıkmaları olarak ikiye ayırabiliriz. Yeniliğe
kasten karşı çıkanların yöneticiler tarafından,
yasaların verdiği yetkilerle bertaraf edilerek etkisiz
hale getirilmeleri biz zorunluluktur. Çünkü bu
tür kişilerin kanser hücresi gibi diğer kişileri de
zehirleme ihtimali vardır. Yenilikçi ve yaratıcı fikirlere
bilgisizlikten dolayı karşı çıkanlar ise eğitim ve
telkinler ile önce bilgi sahibi edilmeli,
daha sonra ise artan motivasyon ve
somut iyileştirmelerin de görülmesiyle
yenilikçi ve yaratıcı bireyler ve
24
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
toplumlar haline getirilmelidir.
Sessiz kalmaya neden olan bu iki temel sebep,
eğitimle ve uygulamalar ile ortadan kalkabilir.
Ama ne kadar eğitim alırsanız alın ya da tüm
uygulamaları somut olarak yaşasanız da sessiz
kalmak veya uygun şekilde sesiniz duyurmak yani
fikirlerinizi açıkça ifade edebilmek kişinin kendi
özgüveni ve kapasitesi ile de doğru orantılıdır.
Özgüven ve kapasite kendi gücünüzün ve bilginizin
farkına vardığınızda ortaya çıkacak özelliklerdir.
Yöneticilerin resmi olarak güç sahibi olduğu, ancak
onların ve kurumunuzun başarısında sizin de
payınızın olduğu unutulmamalıdır. Alışılmış klasik
davranışlar sergilemek yerine doğru ve kaliteli
davranışlar sergilenmelidir. Alışılmışın dışında doğru
ve kaliteli davranışlar sergilemek cesaretli kişilerin
uygulayabileceği bir davranış biçimidir. Doğru bir
davranış sergilediğinizde, yalnız olmayacağınız
ve sizden yana tavır sergileyecek kişilerin olacağı
düşünülmeli ve bu düşünceden güç alınmalıdır.
Sorunların çözümünde Behçet Necatigil’in “Ya
Çaresizsiniz, ya çare sizsiniz, Ya ümitsizsiniz, ya
ümit sizsiniz.” dörtlüğünde belirtilen ana fikre göre
davranmanın uygunluğu açıkça ortadadır.
Sonuç olarak ya sessiz kalmayı tercih edeceksiniz, ya
da “SESSİZ KALMA!..” yı kendinize ilke edineceksiniz.
Görülen yanlışlıklar ve hatalar karşısında sessiz
kalanların rahat ve huzurlu gibi görünen yaşamlarının
sanal ve geçici olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.
Yenilikçi ve yaratıcı fikirler üreten, bunları uygun
yöntemlerle ifade eden, değişime ayak uyduran
değil, değişimi kendisi yaratan ve yöneten kişi ve
kurumların izlediği yol bellidir. Sahil Güvenlik
Komutanlığı, bu yola 2006 yılında girmiş olup bu
yolun adını da tam bu yola uygun olarak “Yenilikçi
ve Yaratıcı Yönetim Projesi” olarak belirlemiştir.
Benzer projeler ile gerek özel kurum ve kuruluşların,
gerekse kamu kurum ve kuruluşlarının dünya
çapında başarılara imza attıkları gerçeğinden yola
çıkarsak bu projenin Sahil Güvenlik Komutanlığı
için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu
unutmamalı, bu projeye inanmalıyız.
Ben Akdeniz Fokuyum
BENİ KORUYUN!
[ Yazı ve Fotoğraflar ]
“
Tahsin Ceylan
... Akşam yıldızı, kıpkızıl batı göğünde kaybolmuş. Adaların kayaları kapkara kesilmiş. Çok
tuhaf bir akşammış o. Yani her akşamki gibi değil. Deniz çıldırasıya fosforluymuş. Sandalın
pruvasında fosfor parlıyormuş. Kürekler, denizde geniş yakamoz daireleri çiziyormuş.
Küreklerden düşen her damla, su değil, ışık damlasıymış. Selim Dede, böylesi fosforu ömründe
görmemiş. Hey! Gecenin böylesi parayla satın alınabilir miymiş hiç? Adanın doğu kısmındaki
mağaraya ulaşmış, gece serin olduğu için kayığı demirlemiş, mağaranın ağzındaki kumlara
yatıp uykuya varmış. Büyük bir deniz şıpırtısıyla uyanmış. Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya
girdiğini görmüş. Mağaranın kumlarının üzerine gelince, foklar gövdelerindeki kürk derilerini
çıkarmışlar. O kürklerin altında Selim Dede ne görmüş beğenirsiniz? Tıpkı bizim gibi insan
değiller miymiş? Erkekleri denizin yanına, dişilerse mağaranın daha içlerine uzanıp uykuya
varmışlar. Babamın dedesi - adının Selim Dede olduğunu söyledik a - hiç ses çıkarmamış.
Ta yanı başında uyuyan kızın başucuna bıraktığı kürk derisini yavaşça almış, köşesine getirmiş
kumların altına gizlemiş. Şafağın ağartısıyla beraber foklar uyanıp derilerini giydikten sonra,
birer ikişer denize açılmışlar. Yalnız, Selim Dede’nin derisini çaldığı kız yok mu, o işte derisini
ararmış tararmış, bulamayınca da öteki foklara - onu da beraberlerinde alsınlar diye - yalvarıp
yakarmış, ama foklar kulak asmamışlar. Deniz kızı içli içli ağlamaya koyulmuş. Deniz kızı çok
güzelmiş, saçları ocakta harıl harıl yanan pırnal aleviymiş, gözleri iki durgun mavi göl, bacakları
çift akan gür pınarın sularıymış sanki. Selim Dede tatlı tatlı konuşmuş, onu avutmuş. Selim
Dede fok kızı ya da deniz kızını kayığıyla köye (Dangır) götürmüş. Evlenmiş onunla. Kızdan iki
nur topu gibi çocuk olmuş.
Selim Dede, kızın kürk kaputunu evinin taban
tahtalarının altına gizlemiş. Ama eski olduğu için
tahta kırılmış. Kadın kaputunu görünce, alıp deniz
kıyısına koşmuş. Orada deriyi giyince, yallah denize
dalmış. Geceymiş. Selim Dede arkasından koşmuş,
ama açılmakta olan kızdan kendisine doğru bir yıldız
kayıyor sanmış. Yıldız değil, Selim Dede’nin kızla
evlendiği zaman kızın parmağına taktığı gümüş
yüzükmüş. Kız hızla uzaklaşmış, uzakta ay ışığında
kaybolmuş deniz kızı. Yalnız geceleyin iki kez kıyıya
gelmiş. Kıyıda oynayan çocuklarını öpmüş. Çocuklar
söylermiş. Selim Dede, babama hep “Sakın fokları
öldürmeyin. Çünkü onlar bizim gibi insanlardır,
deniz yoldaşlarımızdır” dermiş. Babam çocukmuş,
Selim Dede bunları anlatırken. Dedesi, babama yemin
ettirmiş fokları öldürmeyeceğine. Babam dedesinin
söylediklerine hep inanırmış.”
Bizden daha eski Akdeniz’li olan Akdeniz Foku’nu
anlatmaya, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir
Kabaağaçlı’nın 1930’lu yıllara ait balıkçı hikayelerini
anlattığı Deniz Gurbetçileri adlı eserinden anlamlı ve
beni hep duygulandıran bir alıntı yaparak başlamak
istedim.
Bu Akdenizliyi ne kadar tanıyoruz ve yaşam hakkına ne
kadar saygılıyız?
28
Akdeniz foku (Monachus monachus), yeryüzünde
yaşamakta olan en nadir canlı türleri arasında yer
almaktadır. Yaşam alanında korunmasıyla ilgili olarak
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) öncülüğünde
dünya ülkelerinin birçoğunda özel koruyucu kanunlar
çıkartılmıştır. “Nesli ileri derecede tehlike altında”
olan türler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Akdeniz Fokunun bugün bilinen yaşam alanları;
Türkiye ve Yunanistan kıyıları, Maderia Adaları,
Moritanya ve Batı Sahra kıyılarıdır. En yoğun
gözlendigi alan ise Türkiye ve Yunanistan kıyıları
olup, bu alanlarda 300-400 bireyin yaşadığı tahmin
edilmektedir. Ülkemizde sadece 50 civarında bireyin
yaşadığı ifade edilmektedir. Yeryüzündeki tüm
nüfusun ise 500-550 civarında olduğu sanılmaktadır.
Bilim adamlarının büyük bölümü yaşamın denizlerde
başladığını, daha sonra bazı türlerin evrimsel
değişimlere bağlı olarak karasal hayata geçtiklerini,
bazı türlerin ise tekrar denizlere döndükleri
konusunda fikir birliği içerisindedirler. Bu canlılar
arasında deniz memelilerinin önemli bir grup
oluşturduğu ve Akdeniz Foku’nun da bunlardan biri
olduğu belirtilmektedir. Latince adı keşiş ya da yalnız
anlamına gelen (Monachus monachus) Akdeniz
Foku, Fok ailesinin en büyük üyelerindendir. Boyları
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
30
Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini
denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak
doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını
büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim
duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler.
Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli
nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına
sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı
sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların
ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak
seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve
içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı
olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da
eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını
azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör
olmuştur.
Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek
denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini
zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine
bir diğer tehdit unsurudur fok için.
tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu
yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları
dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar.
Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir.
100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin
edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak
üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları
tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan
bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi
canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar
deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır.
Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç
organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan
gözlemler arasındadır.
Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye,
ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz
Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin
tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz
(Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus
spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı
(Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve
banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta
yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde
oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz
bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar
denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi
ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan
Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan
kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da
nesli tehlike altındadır.
Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini
sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise
bazen hayatına mal olmuştur.
Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları
arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları
mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle
seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi
“Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt
taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle
sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer
kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla
yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak
kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir.
Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968
yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma
altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden
biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde
Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz
Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu)
tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar
Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir.
Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, Sahil
Güvenlik Komutanlığı başta olmak üzere, belediyeler
ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla
gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları,
mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve
hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz
Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.”
31
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400
kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri
tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan
bireylere rastlanmıştır.
165.000 hektara çıktığı tahmin edilmektedir.
2001 yılında afyon üretimindeki düşüşün nedeni,
Taliban yönetimi tarafından uygulanan ekim
yasağıdır. Yasağın sebebinin Taliban’ın uluslararası
toplumla entegrasyona yönelik bir çabası olduğunu
söylemek mümkün değildir. Dünya piyasasındaki
arz fazlasından dolayı afyon türevlerinin fiyatları
keskin bir şekilde düşüş göstermiştir. Taliban
yönetimi, 2001 yılında fiyatları yükseltmek için
üretim yasağı koymuştur. 11 Eylül terör olayları
sonrasında ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen
“Sonsuz Özgürlük” harekatıyla Taliban yönetiminin
iktidardan düşmesi, fakirlik, güçlü bir merkezi
otoritenin olmayışı uyuşturucu madde üretiminin asıl
nedenlerini ortadan kaldırmamıştır. 2001 yılından
sonraki afyon ekim alanlarındaki artışın sebebinin
bundan kaynaklandığı değerlendirilmektedir.
32
[ Hazırlayan ] Berrin GÜRSOY | Kaç. Huk. Mevz. Uzm.
UYUŞTURUCUNUN TANIMI VE TARİHİ
AFGANİSTAN’DA DURUM
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren uyuşturucu
maddelerin keyif verici, ağrı giderici, tedavi edici
olarak kullanıldığı bilinmektedir. İyon’larda uyku
anlamına gelen narké sözcüğünden gelen uyuşturucu
kavramı, İngilizce’ye “narcotic” olarak geçmiştir.
Yasa dışı afyon üretiminin dünya çapında tek başına
%90’ını karşılayan Afganistan’daki üretim, 2001
yılındaki ciddi düşüşten sonra ivme kazanarak 2002
yılından itibaren sürekli bir artış eğilimine girmiş,
2005 yılında 4.100 ton olan afyon üretimi, 2006
yılında %49 artarak 6.100 tona ulaşmıştır.
1897 yılında kimyager Felix HOFFMAN ağrıları
kesen ve içerisinde ağırlıklı olarak morfin bulunan
bir ilaç üretmiş ve BAYER firmasınca bu ilaca eroin
adı verilerek piyasaya sürülmüştür. İlaç kısa sürede
yaygınlaşıp pek çok ülkeye ihraç edilmiştir. ABD’de
gerekli araştırmalar yapılmış ve ilacın bağımlılık
yaptığı aşırı dozdan ölümlere sebebiyet verdiği
tespit edilerek rapor yayımlanmıştır. 1931 yılında
yasaklanmış, karaborsaya düşmüştür.
2000 yılında 82.171 hektar, 2001 yılında 7.606
hektar, 2002 yılında 74.100 hektar, 2003 yılında
80.000 hektar, 2004 yılında 131.000 hektar, 2005
yılında ise 104.000 hektarlık alanın afyon ekimi için
kullanıldığı BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)
tarafından yayınlanan 2006 Dünya Uyuşturucu
Raporu’nda belirtilmekte; 2006 yılında ekim
alanının 2005 yılına göre %56 oranında artarak
Afgan halkı haşhaş üretiminden diğer ürünlere
kıyasla çok daha iyi para kazanabilmektedir. Çiftçileri
uzun vadede yasa dışı haşhaş ekiminden vazgeçirecek
alternatif geçim kaynakları yaratılması son derece
önem kazanmaktadır. ABD ve İngiltere tarafından
desteklenen geçici hükümet, her 2.500 m² için 350$
karşılığında çiftçilerin haşhaş ürününü yok etme
girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu bedel çiftçilerin
ürünlerini yetiştirmek için yaptıkları harcamayı bile
karşılamamaktadır. Afganistan’daki uyuşturucu
üretim bölgelerinin çoğunda çiftçiler her 2.500 m²
için 3.500$ gelir elde etmektedir. Afganistan, güçlü
bir merkezi hükümete ve vatandaşları için yüksek
kazanç ve iş fırsatları verecek güçlü bir ekonomiye
sahip olmadığı ve halihazırda NATO komutasındaki
uluslararası askeri gücün varlığının, Afganistan’daki
afyon ekiminin azaltılmasına yönelik katkısı zayıf
kaldığı sürece Afganistan’ın dünyadaki yasa dışı afyon
ve türevi madde talebinin büyük kısmını karşılayan
ülke olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu
sorunun çözümü için hem Afgan Hükümeti hem de
uluslararası toplumunun uzun vadeli, çok yönlü ve
AFGANİSTAN KAYNAKLI UYUŞTURUCU İLE
MÜCADELEDE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
UNODC, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Örgütü
(SECI) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
(AGİT) bünyesinde Afganistan kaynaklı uyuşturucu
tehdidi ile mücadele konusunda çok sayıda toplantı
gerçekleştirilmekte ve mücadele kapasitesini
artırmayı amaçlayan kararlar alınmaktadır.
2003 yılında UNODC koordinesinde Paris’te 55
ülkenin katılımıyla Afganistan kaynaklı afyon ve
türevleri kaçakçılığına karşı, uyuşturucu kaçakçılığı
rotaları üzerinde bulunan kritik ülkelerde icra
edilen çalışma grubu toplantılarından oluşan “Paris
Paktı İnisiyatifi” geliştirilmiştir. Afganistan ve Orta
Asya ülkelerinden Avrupa’ya uyuşturucu madde
ticaretinin önlenmesi maksadıyla; Paktın 2003-2006
yıllarını kapsayan birinci döneminin ardından yeni
stratejiler öngören ve daha çok operasyonel işbirliğine
yönelik 2007-2009 yıllarını kapsayan ikinci döneme
geçilmiştir.
Paris Paktı İnisiyatifi’nin 3-4 Ekim 2005 tarihlerinde
İstanbul’da gerçekleştirilen toplantısında, “Afganistan
Kaynaklı Uyuşturucu Tehdidi ile Mücadele Hakkında
Yabancı İrtibat Görevlileri Uyuşturucu ile Mücadele
Topluluğu (FANC)”nun kurulması kararı alınmıştır.
FANC; yabancı uyuşturucu irtibat görevlilerinin bilgi
ve karşılıklı istihbarat paylaşımı için düzenli olarak
bir araya geldiği; yürütme komitesi, başkan, başkan
yardımcısı ve sekretaryadan oluşan yarı resmi bir
topluluktur. Uyuşturucu ile mücadele kapsamında
operasyonel işbirliği, teknik yardım, ikili işbirliği
konularında ve genel iletişim ağında ilerleme
kaydetmek üzere oluşturulmuştur.
ÜLKEMİZ KANUN UYGULAYICI BİRİMLERİNİN
MÜCADELESİ VE YASAL MEVZUAT
18 Temmuz 1932 tarihinde Milletler Cemiyeti’ne
üyeliğin ardından ülkemizde haşhaş tarımı ve
afyonun alım satım işlemleri ile bu maddelerin
kontrolünün Uyuşturucu Maddeler Tekeline
Verilmesine İlişkin Kanun ve 1931 Cenevre Afyon
Sözleşmesi kabul edilmiştir. 1938 yılında bu tekel,
Toprak Mahsulleri Ofisine devredilmiştir.
1938-1971 yılları arasında dünya yasal afyon
pazarının yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, 1970
yılında dünyadaki yasal olmayan afyon trafiğinden
sorumlu tutulmuş ve bu nedenle ülkemizde 1971
33
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
AFGANİSTAN KAYNAKLI
UYUŞTURUCU MADDELER
İLE MÜCADELE
2004 yılında Pakistan’daki 24,5 ton eroin
yakalamasının dünyada yakalanan toplam eroin
miktarının %25’ine, İran’daki 17,5 tonluk eroin
yakalamasının toplam eroin yakalamasının %18’ine,
Türkiye’deki 13,5 tonluk eroin yakalamasının toplam
eroin yakalamasının %14’üne tekabül ettiği; Pakistan,
İran ve Türkiye’den sonra eroin yakalamalarında
başarılı ülkelerin ÇHC (%11), Tacikistan (%5), RF
(%4), ABD (%2) ve İngiltere (%2) olduğu 2006 Dünya
Uyuşturucu Raporu’nda belirtilmektedir.
yenilikçi yaklaşımları gerekmektedir.
AFGANİSTAN’DAKİ AFYON EKİMİNİN
YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ
Afyon ekilen alan (hektar)
yılında afyon üretimi yasaklanmıştır. 1974 yılında
ise Bakanlar Kurulu tarafından haşhaş ekim yerleri
belirlenerek kontrollü afyon üretimine başlanmıştır.
Bunun üzerine 1981 yılında Afyon İli Bolvadin
ilçesinde kurulan Afyon Alkoloid Fabrikası’nda TMO
tarafından alınan haşhaş işlenerek ihraç edilmeye
başlanmıştır.
34
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya
ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç etmek”,
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını
kolaylaştırmak”, “Kullanmak için uyuşturucu
veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek
veya bulundurmak” şeklindeki uyuşturucu madde
suçları TCK’nın 188 ve 191’inci maddeleri arasında
düzenlenmiştir.
Ülkemiz kolluk birimleri (Sahil Güvenlik Komutanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü, Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü)
tarafından çok sayıda operasyon gerçekleştirilmiştir.
2005 yılında tüm kolluk birimlerince gerçekleştirilen
794 operasyon sonucunda; 1.581 şüpheli şahıs
tutuklanmış, 8.936 kg eroin, afyon ve baz morfin
2006 Dünya Uyuşturucu Raporu’nda ülkemiz kanun
uygulayıcı birimlerinin, 2004 yılında toplam Avrupa
afyon ve türevi uyuşturucu madde yakalamalarının
%47’si kadar afyon ve türevi uyuşturucu madde ele
geçirdiği ifade edilmektedir. Bu miktar, 13.000 tonun
üzerindedir.
KAYNAKLAR:
1. ŞENER GÜNGÖR VE ALİ KINACI, UYUŞTURUCU VE UYUŞTURUCU MADDELERLE
İLGİLİ SUÇLAR, YETKİN YAYINLARI
2. UNODC 2006 YILI RAPORU
3. INCB 2006 YILI RAPORU
4. www.turkishweekly.net/turkce/makale/php?id=50
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞININ SU ÜRÜNLERİ
DENETİMLERİNE YÖNELİK
GÖREVLERİ
[ Hazırlayan ] Aynur KARDAŞ HAYIR | Su Ürünleri Mühendisi
Dünyamız sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan çok
hızlı değişim göstermektedir. Bununla beraber hızla
artan dünya nüfusunun yol açtığı açlık sorunu,
karadan elde edilen üretim kaynaklarının tükenmeye
başladığı günümüzde dikkatlerin deniz ve iç sulara
yönelmesine neden olmuştur. Su ürünleri, gerek
hayvansal protein açığının giderilmesinde gerekse
beslenme alışkanlıklarının sağlıklı doğrultuda
değiştirilmesinde oldukça önemli bir kaynaktır.
Ancak deniz ve iç sularımızda hızla artan kirlilik
sonucu canlı deniz kaynaklarının yaşam ortamlarının
daralması, birçok türün yokolması, kontrolsüz ve
aşırı avcılık sonucu balık stoklarının yok olmaya yüz
tutması karşısında; suların kirlenmesini önlemek,
üretilmesi düşünülen canlı stokları saptamak,
uygun avlanma metotları, zamanlama ve avlanma
teknolojisini belirleyerek çevreye zarar vermeden
stokları kullanmak her şeyden önce kaynağı
tüketmeden gelecek nesillere aktarabilmek açısından
son derece önemlidir.
Türkiye’de su ürünleri ile ilgili ilk yasal
düzenleme Osmanlı İmparatorluğu zamanında
ve 1800’lü yıllarda çıkarılan “Zabıta-ı Saydiye
Nizamnamesi”dir. Üretim ve destekleme
düzenlemelerinden ziyade koruma ve kontrolü
amaçlayan bu yasa 20. yüzyılın ikinci yarısına
kadar uygulanmıştır. Her ne kadar 1936 yılında
Büyük Millet Meclisinin açış konuşmasında Büyük
Önder ATATÜRK “Deniz ve deniz mahsulleri
önemli bir mevzumuzdur” diyerek su ürünleri
35
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Ülkemiz halihazırda dünya afyon ihtiyacını karşılayan
iki geleneksel üretici ülkeden biridir. Bununla birlikte
yasa dışı üretici konumunda bulunmamaktadır.
Ülkemiz, piyasaya yasa dışı giren Afganistan kaynaklı
uyuşturucunun Batı Avrupa’ya geçiş güzergahında
bulunmaktadır. Bu coğrafi konum, ülkemizin önemini
arttırmakta ve ülkemizi uyuşturucuyla mücadelede
etkin bir rol almaya zorlamaktadır. Bu kapsamda hem
yasal hem operasyonel alanda tedbirler alınmaktadır.
ele geçirilmiştir. 2006 yılında gerçekleştirilen
865 operasyon sonucunda; 2.288 şüpheli şahıs
tutuklanmış, 11.303 kg eroin, afyon ve baz morfin ele
geçirilmiştir. Ele geçirilen bu miktarın büyük kısmını
eroin oluşturmaktadır. INCB 2006 Raporu’nda,
ülkemizde afyon yakalamalarının düşüklüğünün
sebebi, afyonun ülke dışındaki gizli laboratuarlarda
işlenerek eroin haline dönüşmesine bağlanmaktadır.
Ülkemize afyon girişinden ziyade eroin girişinin
olması, afyon yakalamalarının düşük olmasına neden
olmaktadır.
konusunun önemini vurgulamış ise de, bu konuda
1960’lı yılların sonuna kadar önemli bir gelişme
olmamıştır. Ancak 1953 yılında çıkarılan 6118 Sayılı
Kanun ile balıkçılara çevirme, donatım, tesis ve
satış kredilerinin verilmesine ilişkin bazı gelişmeler
sağlanarak bu konudaki ekipmanların gelişmesine
yardımcı olunmuştur.
1970’li yıllara kadar bu mevzuatlarla idare olunan ve
korunmaya çalışılan su ürünleri 1971 yılında 1380
Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile günün koşullarına
göre çağdaş bir kalıba sokulmuş, zaman içerisinde
bir takım düzenlemeler yapılarak günümüze kadar
gelmiştir.
36
Günümüzde su ürünleri mevzuatı ile ilgili getirilen
düzenlemelerin yasal takip ve kontrolünün kimler
tarafından yapılacağı 1380 Sayılı Su Ürünleri
Kanunu’nun 33. maddesinde belirtilmiştir. Buna
göre; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve
Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su
ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile
görevlendirilen personel ile Sahil Güvenlik, Emniyet,
Jandarma, Gümrük, Orman Muhafaza Teşkilatı
Mensupları, Belediye Zabıtası Amir ve Mensupları,
Kamu Tüzel Kişiliğine Bağlı Muhafız, Bekçi ve
Korucular ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatının
bulunmadığı yerlerde Köy Muhtarı ve İhtiyar Heyeti
üyeleri gibi kurum ve kuruluşlar denetimle yetkili
kılınmıştır.
Bu kurum ve kuruluşlar 1380 Sayılı Su Ürünleri
Kanunu ve bu kanuna istinaden getirilen yasaklardan
dolayı bu kanun kapsamına giren suçlar hakkında
zabıt tutanağı tutmak, suçta kullanılan av araçlarını
zapt ederek adli mercilere teslim etmek ve idari para
cezası kesmekle yetkilidirler.
Su ürünleri koruma hizmetleri, Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin 441 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname uyarınca merkezde
Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce, illerde il
müdürlüklerine bağlı kontrol şubelerince ve ilçelerde
ilçe müdürlükleri tarafından yerine getirilmektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, su ürünleri ile ilgili
yasak ve sınırlamaların takip ve kontrolü; kontrol
tekneleri ile denizde ve iç sularda, ürünün karaya çıkış
noktalarında, balıkhanelerde, su ürünleri işleme ve
değerlendirme tesislerinde, balıkçı barınak ve çekek
yerlerinde, toptan ve perakende satış yapılan yerlerde,
soğuk ve donmuş muhafaza depolarında, tüketim
merkezlerinde ve ihraç kapılarında yapılmaktadır.
13 Temmuz 1982 tarih ve 2692 Sayılı Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanunu ile de 1380 Sayılı Su Ürünleri
Kanunu’na aykırı hareket edenleri izlemek, önlemek,
suçluları yakalayarak gerekli işlemleri yapmak görevi
Sahil Güvenlik Komutanlığına verilmiştir. Sahil
Güvenlik Komutanlığı, tüm denizlerimizde, sahip
olduğu mevcut altyapı ve olanaklar bakımdan Su
Ürünleri Kanunu’nun uygulanmasında önde gelen bir
kurumdur.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, ülkemizin canlı deniz
kaynaklarının korunması kapsamındaki görevlerini,
sadece denizde yasaların uygulanması ile sınırlı
tutmayıp, periyodik aralıklara balıkçılarımızın
bilinçlendirilmesi amacıyla Balıkçılık Bilgilendirme
Toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılarda
balıkçılarla denetim görevlileri arasında karşılıklı fikir
ve bilgi alışverişine zemin yaratılmakta, balıkçıların
dilek ve şikayetleri dinlenerek sorunların tespit
edilmesine ve çözümlenmesine yönelik çalışmalara
olanak sağlanmaktadır.
Ülkemiz üç tarafı çevreleyen denizleri ve zengin iç su
varlığı ile büyük su ürünleri potansiyeline sahiptir.
Bu nedenledir ki, kaynaklarımızı aşırı avcılıkla tahrip
etmeden verimli şekilde işletmek, ekonomik değeri
yüksek olan su ürünlerimizi korumak ve stoklarımızı
Getirilen bütün düzenlemelerin başlıca amacı,
kendi kendini yenileyebilen bir kaynak olan su
ürünleri stoklarından çekilen fert sayısı kadar yeni
ferdin stoka ilave edilmesine imkân tanımaktır.
Bu ise ancak konulan yasak ve mükellefiyetlerin
titizlikle ve etkili bir şekilde kontrolü ile mümkün
olacaktır. Aksi halde yumurtlama döneminden
önce ya da yumurtlama olgunluğuna erişmemiş
fertlerin avlanması, stokların tahribatına neden olup,
sürdürülebilir avcılığı tehlikeye sokmakta, hatta bazı
türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Su ürünleri stoklarının korunması, ekonomik
türlerin geliştirilmesi, uygun avlama teknolojisinin
kullanılmasının sağlanması, böylece su ürünleri
üretiminin artırılması koruma kontrol hizmetlerinin
temel amacıdır.
KAYNAKLAR:
1. ÇAKMAK,S., ÇOLAK, H., SU ÜRÜNLERİ MEVZUATI VE YAPTIRIMLAR AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ, TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, ANKARA
2. SU ÜRÜNLERİ SEMPOZYUMU, EGE ÜNİVERSİTESİ SU ÜRÜNLERİ YÜKSEK OKULU,
İZMİR
3. http://www.kkgm.gov.tr
4. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI, 2001, 8’İNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ÖZEL
İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU, DPT YAYINLARI NO: 2575-ÖİK: 588
37
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik botları yaptıkları kontrollerde, balıkçı
teknelerini; su ürünleri ruhsat tezkerelerini, ağ göz
açıklığı, avlanma alan ve zamanı, avcılık türüne
göre gerekli teknik koşular, avlanma derinliği,
minimum avlanma boyu, seyir defteri yönlerinden
denetlemektedirler.
geliştirmek büyük önem taşımaktadır.
TCSG-307 ve HOPA
[ Hazırlayan ] TCSG-307 Komutanlığı
Yonca Onuk A.O. Tersanesinde inşa edilen TCSG-307, 1 Kasım 2006 tarihinde denize
indirilmiş, 26 Ocak 2007 tarihinde yapılan geçici teslim protokolü ile hizmete girmiştir.
TCSG-307, 12 Şubat - 2 Mart 2007 tarihleri arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi
Komutanlığında İntibak Eğitimi’ne tabi tutulmuş ve 14 Nisan 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Trabzon Grup Komutanlığı bağlısı olarak Hopa/Artvin limanına konuşlandırılmıştır.
Hopa, 1936 yılına kadar Rize iline bağlı iken bu
tarihten sonra Artvin iline bağlanmıştır. Bu tarihte
3 bucağı ve 71 köyü bulunmakta iken, bu bucaklardan
Fındıklı, Hopa’dan ayrılarak 1 Ocak 1948 tarihinde
ilçe olmuştur. Daha sonra da 1 Haziran 1954’te
Arhavi bucağı da Hopa’dan ayrılarak ayrı bir ilçe
haline getirilmiştir.
Hopa’nın bugünkü adı Yavuz Sultan Selim tarafından
verilmiştir. Kendisi, Trabzon’da vali iken Batum
sancağını ele geçirmek üzere düzenlediği seferde
Hopa’nın arkasında bulunan dağlarda konaklar ve bu
dağlardan sahil şeridinde bulunan şehre, Acemce’yi
iyi bildiğinden bu dilde “güzel” anlamına gelen
Hop ismini koyar. Hop ismi günümüzde Hopa’ya
dönüşmüştür.
Hopa’da genelde çay ve fındık üretiminden elde edilen
gelirin yanı sıra Sarp sınır kapısından gerçekleştirilen
ithalat ve ihracat nedeniyle ticari faaliyetler
hızlanmış, beraberinde bölgeye ekonomik yönden bir
rahatlama getirmiştir.
Geminin boyu 35,6 m olup eni 6,7 m’dir. Geminin
azami sürati 46 knot, iktisadi sürati ise 30 knot’tır.
Ana makineleri 3650 Hp, MTU 16 V 4000 M 90’dır.
40
28 - 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında Poti ve Batum
liman ziyaretleri ile Türkiye-Gürcistan Fiili Arama
Kurtarma Tatbikatı icra edilmiştir.
COĞRAFİ YAPI, NÜFUS, İDARİ YAPI, TARİH
Hopa, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin doğu bölümünde
yer alır. İlçenin doğusunda Gürcistan Cumhuriyeti,
batısında Arhavi, güneyinde Borçka ve kuzeyinde
Karadeniz bulunmaktadır. İlçenin Gürcistan
Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp Sınır Kapısı’na
uzaklığı 18 km, Artvin il merkezine uzaklığı ise 65
km’dir. Hopa, Trabzon-Rize-Artvin-Ardahan-KarsErzurum ve Gürcistan Cumhuriyeti’ni birbirine
bağlayan uluslararası karayolu üzerinde bir kavşak
konumundadır. Nisan 2007 ayında Karadeniz Sahil
Yolu’nun açılması ile beraber Hopa-Rize arası 1
saate, Hopa-Trabzon arası 2 saate inmiştir. Hopa, il
genelinde nüfus artış hızı (1990-2000’e göre) %o 5,43
ile en yüksek olan ilçe konumundadır. İlçenin toplam
nüfusu 32.584’dür. İlçe merkezi nüfusu 15.445,
köy nüfusu ise 17.139’dur. Belde belediyesi olan
Hopa ilçesi ve çevresi, 1490-1512 yıllarında Yavuz
Sultan Selim’in Trabzon Valiliği sırasında Osmanlı
Devleti’ne katılmıştır. 1509 yılında bugün sınırlarımız
dışında kalan Gönye Kalesi’nin fethi ve Sancak
haline getirilmesi ile Hopa bu Sancağa bağlanmıştır.
Lala Mustafa Paşa tarafından 1578 yılında fetih
sonucu merkezi Ahıska olmak üzere Çıldır eyaletinin
kurulması ile bu eyalete bağlanan Hopa, 1829 yılında
Çarlık Rusyası ile imzalanan Edirne Antlaşması
sonucu Ahıska’nın bu ülkeye verilmesi sonrasında
Trabzon eyaletinin bir sancağı olan Batum’a
bağlanmıştır.
1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Kars ve
Ardahan’la birlikte Hopa, Kemalpaşa bucağına kadar,
Batum dahil olmak üzere Ruslara bırakılınca, Hopa
ve çevresi 1878 yılından itibaren Rize Sancağına
bağlanmıştır. 1883 yılında ilçe teşkilatı kurulduktan
sonra 1. Dünya Savaşı’nda 23 Şubat 1915 tarihinde
Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 31 Mart 1917
tarihli Brest-Litovsk Antlaşması ile Hopa, milli
sınırlarımıza dahil olmuştur.
EĞİTİM VE ÖĞRETİM, KÜLTÜREL YAPI
Okur yazar oranının yüksekliği, nüfusun dışa
dönüklüğü ilçenin sosyal seviyesini yükseltmiş,
çaydan ve sınır ticaretinden elde edilen kazancın
artması, her türlü yeniliğin ilçeye girmesine neden
olmuştur. İlçe merkez ve köylerinde günün getirdiği
Yöre halkı, Karadeniz insanının tipik özelliklerine
sahiptir. Genellikle horon türünde olan ilçe folkloru
Karadeniz bölgesinin genel özelliklerini taşımaktadır.
Gerek köylerde gerek merkezde kamu hizmeti veren
kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve lojmanları
büyük oranda tamamlanmıştır.
41
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
TCSG-307 Komutanlığı tarafından 2007 yılında,
göreve başladığı 14 Nisan 2007 tarihinden itibaren
85 gemi/tekne kontrolü yapılmış ve bunlardan 12
tanesine yasal işlem uygulanmıştır.
Kemalpaşa’nın nüfusu 4.238’dir. İlçenin yüzölçümü
289 km², nüfus yoğunluğu ise km2 başına 154 kişidir.
İlçenin merkez ve Kemalpaşa Beldesi ile 29 köyü
bulunmaktadır. Hopa, Karadeniz Bölgesi’nin tipik
yerleşim karakteri olan dağınık yerleşim özelliklerini
taşımaktadır.
her türlü yenilikler yadırganmadan kullanılmaktadır.
Yörede ağalık ve şeyhlik gibi özellikler
bulunmamaktadır.
Coğrafi yapısından kaynaklanan oluşumdan dolayı
özellikle kırsal kesimlerde çok dağınık yerleşim
birimleri görülür. Arazinin engebeli oluşumu yerleşim
alanlarının dağınık olmasına neden olmuştur.
İklimden kaynaklanan nem oranının diğer bölgelere
göre çok yüksek oluşu halkın konutlarını neme
dayanıklı ahşap binaların inşasına yöneltmiştir.
Ancak, teknolojik imkanların gelişmesiyle beraber
betonarme yapılara kayma eğilimi göze çarpmaktadır.
Günümüzde kırsal yerleşim alanlarında eskiden
gelme alışkanlıklardan serenderli, ahırlı, çatılı, ahşap
yapılı yapılar az da olsa görülür. Özellikle köylerinde
haneler arasındaki mesafeler hayli fazladır. Bu durum
komşuluk ilişkilerinden çok arazilerin kendine
mahsus yapılarından dolayı ortaya çıkmıştır. İki katlı
inşa edilen ahşap binalar günümüzde yerlerini köyler
de dahil çok katlı betonarme yapılara terk etmektedir.
Hopa’da her yıl temmuz ayının ilk haftasında
Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığınca organize
edilen Hopa Kültür, Sanat ve Deniz Festivali
düzenlenmektedir. Festival etkinlikleri kapsamında
çeşitli sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler
düzenlenmektedir.
42
EKONOMİK YAPI
İlçenin işlenebilir tarım arazilerinde, iklim yapısına
uygun olan çay, fındık, mısır, turunçgiller, kivi, kara
üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçenin arazi yapısı
makineli tarımın yapılması açısından son derece
sınırlı imkan tanımaktadır.
İlçe genelinde ticari anlamda hayvancılık gelişmiş
İlçede sanayi tesisi olarak 1 adet çay fabrikası, TEİAŞ’a
ait 1 adet termik santral, ETİ Bakır İşletmeleri A.Ş.’ye
ait tesis ve POAŞ Depo İşletmesi bulunmaktadır.
İlçe ekonomisinde son derece önemli yeri olan ve
her türlü liman hizmetinin verilebileceği altyapıya
sahip, özel sektör tarafından işletilen Hopa Limanı;
Doğu Karadeniz’in doğu sınırında Gürcistan
Cumhuriyeti’ne geçişin sağlandığı Sarp sınır kapısına
15 kilometre uzaklıkta ve yaklaşık 100.000 m2’lik alan
üzerine kuruludur.
Hopa Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemleri; Hopa
Liman sahasında görev yapan Hopa Gümrük
Müdürlüğü ile Sarp sınır kapısında faaliyet
gösteren Sarp Gümrük Müdürlüğü birimlerince
yürütülmektedir. Sarp gümrük sahasında mevcut
birimler arası koordinasyon Sarp Mülki İdare
Amirliğince yürütülmektedir. Sarp sınır kapısı
hizmetleri farklı birimlere bağlı toplam 134 personel
ile verilmektedir.
Batum Uluslararası Havaalanı’nın Türk
vatandaşlarınca da kullanımı için Dış Ticaret
Müsteşarlığınca imzalanan anlaşmanın
onaylanmasına ilişkin yasa tasarısı, Mart 2007’de
TBMM’de kabul edilmiştir. Anlaşma sayesinde,
Gürcistan sınırına yakın bölgelerdeki yurttaşlar
Batum Havaalanı’nı iç hat terminaliymiş gibi
kullanabilecek, Hopa’da kurulacak terminalde çıkış
işlemlerini yaptıran yurttaşlar, özel otobüslerle ve
herhangi bir sınır geçişine tabi tutulmaksızın Batum
Havaalanı’na aktarılacaktır. Aynı şekilde Batum
Havaalanı’ndan Türkiye’ye gelecek yolcuların da
yurda giriş işlemleri Hopa terminalinde yapılacaktır.
Hali hazırda Hopa terminalinin inşasına devam
edilmektedir.
HOPA VE TCSG-307
TCSG-307, 14 Nisan 2007’de Türkiye’nin Gürcistan
sınırındaki bu güzide ilçemizde göreve başlamıştır.
Ülkemizin doğusundaki deniz sınırını korumak,
meydana gelebilecek sınır ihlali olaylarına en kısa
sürede reaksiyon göstermek, Doğu Karadeniz halkına
denizi ve denizciliği sevdirmek maksadıyla denizle
ilgili faaliyet gösteren tüm şahıs ve kurumlarla iyi bir
diyalog içerisinde görevine devam etmektedir.
43
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
değildir. Büyük ve küçükbaş hayvancılık, kümes
hayvancılığı, arıcılık genellikle aile tüketimine yönelik
olarak yapılmaktadır. Balıkçılık, ilçe ekonomisinde
önemli bir yere sahiptir.
ERTUĞRUL’UN ANISINA DALIŞ
44
[ Hazırlayan ] Yılmaz AKYUNUS | Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı
Bu dalışla ilgili plan ve çalışmalarımızın başlangıcı,
oldukça eskilere dayanıyor. Erdoğan’ın iki sene evvel
Japonya’da tahsilde olan bir talebesinden istediği ön
bilgilerin gelmesiyle başladı bütün hikaye.
Önceleri bir turist gibi Japonya’ya gidip dalışı
gerçekleştirmek olarak başlayan düşünceler, zamanla
daha sağlam temellere oturmaya başladı. Bu sadece
iki kişinin başarısı olmamalıydı. Türk sualtı camiasına
mal olmalıydı. Neticede Federasyonumuzun iki
görevlisi olarak bu seyahati ve dalışı gerçekleştirmeye
karar verdik. Dışişleri Bakanlığımız, Tokyo
Büyükelçiliğimiz, Japon Büyükelçiliği ve
Konsolosluğu nezdindeki girişimlerimiz müsbet
netice verdi. Sıra masrafları karşılamaya gelmişti.
Böyle bir seyahatin yüksek bir bedeli olduğunun
bilincindeydik. Daha önceki çalışmalarımda da yakın
ilgilerini esirgemeyen SABAH grubuna açtım konuyu.
Gazete ile aramızdaki bağı kuran kıymetli savaş
muhabiri Bengüç Özerdem eşliğinde ve Sabah’ın
sponsorluğunda gerçekleştirilecekti gezi. SABAH her
zamanki duyarlılığını göstermiş, böylesine anlamlı
bir girişime gerekli desteği sağlamıştı. Sevincimize
diyecek yoktu. İş sadece gidiş gününü kararlaştırmaya
kalmıştı. Erdoğan’ın dersleri, Bengüç’ün seyahatleri,
benim lokantamın işleri derken, geleneksel olarak
şehitlerimizi anma tarihi olan 3 Haziran günü
imdadımıza yetişti. Evet 3 Haziran tarihini içine
alacak bir gezi olmalıydı, oldu da. Hepimiz işlerimizi
bu tarihe göre ayarlayacaktık. Gezi 1 Haziran’da
başlayacak 8 Haziran’da bitecekti.
Hemen son hazırlıklara başladık. Video kameramın
ve fotoğraf makinelerimizin bakımlarını yaptık.
hüsnü kabulden ne kadar memnun olduğumuzu,
Japonya’yı çok beğendiğimizi söyleyip ayrıca Japon
insanının bize olan yakınlığından söz edip, dalışı
ne zaman yapabileceğimizle ilgili sorular sorduk.
Bu arada Bengüç de olayları bir haberci gözüyle
değerlendirmekteydi. Bir saate yakın görüştükten
sonra Başkan’ın nazik akşam yemeği davetinde
buluşmak üzere yanından ayrıldık. Lokanta
itina ile seçilmişti. Kendilerine ikram etmek için
götürdüğümüz rakının içilmesinden sonra sohbet
olabildiğince koyulaştı. Geç vakit bizi otelimize
bıraktıklarında Japonlar ile ne kadar çok ortak
yanımız olduğunu düşünüyordum. Program gereği,
ertesi gün Şehitlik, Abide ve Müze gezilecekti.
Dinlenebilmemiz için ziyaret öğleden sonraya
bırakılmıştı. Beraberce bindiğimiz minibüs, önce
bir feribot ile Osima Adası’na geçti. Daha sonra
yaptığımız 5 dakikalık yolculuk neticesinde
ulaştığımız Abide Meydanı’nda ikinci bir duygu
sağanağına tutulduk. Abidenin önünde büyüklü
küçüklü 100 kişiye varan bir kalabalık bizi bekliyordu.
Bu şahısların 107 yıl önce faciadan kurtulan
denizcilerimize büyük destek veren, yardım sağlayan,
onları uzunca bir süre yedirip içiren ve tedavi eden
insanların soyundan geldiklerini öğrenmemiz
uzun sürmedi. Bu seyahatin bu kadar duygu yüklü
olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Başkanın bizim
için hazırlattığı özel çelengi, şehitlerimizin aziz
ruhu önünde saygı ile eğilerek, abidedeki belirli yere
yerleştirirken, gözyaşlarımı engellemem imkansız
hale geldi.
Çelenk koyulmasından sonra Başkanın yaptığı anlamlı
konuşmaya, ekibimiz adına duygularımızı ifade eden
bir konuşma ile mukabelede bulundum. Daha sonra
Federasyonumuz adına götürdüğümüz şilt, bayrak,
rozet ve hediyeleri törene katılanlara verdik. Onlar da
çok duygulanmışlardı. Abide önünde topluca fotoğraf
çekilmesinden sonra, hep beraber Türk müzesine
gittik. Buruk bir heyecan içinde gezdiğimiz müzenin
görevlisine götürdüğümüz hediyelerden bazılarını ve
kendimiz adına hazırlattığımız plaketi teslim ettikten
sonra otelimize dönmek üzere yola koyulduk. Yol
boyunca böyle bir vesile ile müzenin bir vitrininde,
bıraktığımız plaket üzerinde ölümsüzleşen Yılmaz
Akyunus, Erdoğan Özarık isimlerini düşünüyordum.
Otelimize geldiğimizde erkenden uyumak üzere
odalarımıza çekildik.
Evet büyük gün gelmişti. Erkenden gelen vasıtaya
bütün malzemelerimizi ve makinelerimizi doldurduk.
45
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Kim bilir kimlerin hayallerini süslemişti ERTUĞRUL dalışı. Bize kısmet olması gururların en büyüğü oldu.
Bu yazıyı okurken “Ben de düşünmüştüm, ben de yapabilirdim, tüh be geç kaldık” diyenleriniz olacağını
şimdiden tahmin edebiliyorum. Bu dalışı birileri yapacaktı, yapılmalıydı. Fakat şuna inanıyorum ki, bizim
gerçekleştirdiğimiz, bu dalışı hayal eden herkesin başarısı, herkesin gururudur.
Dalış malzemelerimizi toparladık. Gerekli yerlere
verilecek şiltler ve plaketler yaptırıldı, hediyeler
alındı. Bu arada Ertuğrul’un tarihçesiyle ilgili son
dökümalar toplandı. Seyahat günü gelmişti. Neşe ve
heyecan içinde uçağımıza binip Japonya’nın yolunu
tuttuk. 12 saat süren direkt bir uçuşun sonunda
Osaka Kansai Havaalanı’na indik. Görülmeye değer,
muhteşem bir tesis. Deniz doldurularak inşa edilmiş
bir havaalanı. Kushimoto Belediye Başkanının
bize göndermiş olduğu bilgilerin yardımıyla, bizi
götürecek treni bulup yerleşmemiz çok sürmedi.
Çevremizi hayret ve hayranlıkla seyrederek geçen 3
saatlik yolculuğun neticesinde Kushimoto’ya ulaştık.
Orada bizim için hazırlanmış olan gezi programının
ilk satırında belirtildiği gibi, belediyeye ait bir
minibüs ve bizi karşılamak üzere görevlendirilmiş
personel tren garında bekliyordu. O kadar uzun
bir yolculuğun sonunda karşılaştığımız bu sahne
bizi çok etkiledi ve memnun etti. İngilizce bilen
halkla ilişkiler müdürü Bay Ali Yorio Hamaguchi
ile yaptığım konuşma neticesinde, bizi önce
kalacağımız otele götüreceklerini öğrendik. Otelde
bir müddet istirahatimizden sonra Belediye Başkanı
Bay Kisitani’nin bizi kabul edeceği söylendi.
Otele yerleşmemizden yaklaşık 1 saat sonra aynı
ekip bizi Belediye binasına götürmek için geldi.
Aracımız Belediye binasının bahçesine yanaşınca
şaşkınlığımız son haddine vardı. Binanın önündeki
direğe şanlı bayrağımız çekilmişti. Belediye personeli
ellerinde Türk ve Japon bayrakları olduğu halde
giriş kapısının iki yanına dizilmiş bizi bekliyordu.
Bu sahneyi görünce gözyaşlarımızı tutmakta
epeyce zorlandık. Ben ve Erdoğan kapıdaki bizi
bekleyenlerle el sıkışırken, Bengüç bu gurur
verici tabloyu görüntülemeye başlamıştı bile.
Herkes ile tek tek el sıkıştıktan sonra, Başkanın
bizi makamında beklediğini bildirdiler. Bizleri
kapısında karşılayan Sayın Kisitani her birimizi
Türk adetlerine göre 2 defa öptükten sonra toplantı
masasının etrafında yer gösterdi. Gurur duygusuyla
bezenmiş heyecanım daha da artmıştı. Makam
odasının bütün duvarları Ertuğrul’a ait resim ve
fotoğraflarla süslenmişti. Sehpa ve masaların üzeri
yine Ertuğrul ile ilgili şilt ve plaketlerle doluydu.
Şaşkınlığımız ikram edilen yeşil çay ile biraz olsun
yatıştı. Tercüman vasıtasıyla konuşmaya başladık.
Ziyaretimizden son derece memnun kaldığını
bildiren Başkan, Kushimoto Kasabası, Osima Adası
ve Ertuğrul’un enkazı ile ilgili bilgiler verdi. Bizde
böylesi sıcak karşılamadan ve şahsımıza gösterdiği
Bay Hamaguchi her zaman olduğu gibi bizi yalnız
bırakmamıştı. Giysilerinden, deniz üzerinde de
bizimle beraber olacağı anlaşılıyordu. Feribot
ile tekrar geçtiğimiz Osima Adası üzerindeki
yolculuğumuz bu sefer biraz daha uzun sürdü. 10
dakika sonra adanın Pasifik’e bakan yüzündeki
balıkçı gemilerinin barındığı limana geldik. Araçtaki
malzemelerimizi tekneye yüklerken, çevredeki
balıkçılar anlamadığımız bir takım şeyler söyleyip,
şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Böylesine sert bir havada
denize açılmamızın doğru olmadığını söylüyorlarmış.
Bizim o anki duygularımızı, hangi şartlarla ve ne
kadar uzaklardan böyle bir görev için geldiğimizi
nereden bilebilirlerdi ki? Evet hava oldukça sertti.
Fakat artık bizi hiçbir şey engelleyemezdi. Bu dalışı
kendimize gaye ve görev edinmiştik. Ayrıca iyi bir
havayı bekleyecek zaman ve imkanımız yoktu.
Denize açılmakta oldukça isteksiz olan kaptanımız
işaretimizle beraber tekneyi iskeleden ayırdı. Erdoğan
ile beraber, rehberimiz Bay Minamihata’nın daha
önceden tekneye getirdiği tüpleri sallantıya karşı
yerleştirip sıkıştırırken, Bengüç önceleri çok daha zor
şartlar yaşamış olmanın rahatlığı içinde çalışmasını
sürdürüyordu. Teknenin burnu mendirekten çıkar
çıkmaz dalışın çok zor olacağına karar verdik.
46
Dalgalar teknenin burnundan aşarak güvertede
eriyordu. Kendimizi sağlama alarak elbiselerimizi
giymeye başladık. Ne de olsa dalacağımız nokta çok
uzakta değildi. Şanlı Ertuğrul’un çarparak battığı
büyük kaya grubunun yakınına geldiğimizde,
Erdoğan ile karşılıklı olarak birbirimizin son malzeme
kontrolünü yaptık. Erdoğan fotoğraf makinesini, ben
de video kameramı alarak, kendimizi rehberimizin
arkasından sırtüstü karanlık sulara bıraktık. 10 m.
derinde nasıl olsa sakindir diye düşünürken, 15 m.
derinde olduğumuzu farkettiğimde su hareketleri
hala devam ediyordu. Rehberimizi takiben 20
metrelere geldiğimizde dip görünmeye başladı.
Dipten sivri çıkıntılar yapan kayaların arasından zig
zaglar çizerek kalıntıları aramaya başladık. Buraya
“black current” adını vermelerinin sebebi daha
iyi anlaşılıyordu. Planktonların, görüş mesafesini
azalttığı yetmiyormuş gibi, dipten kopup gelen dev
yosun yaprakları da önümüzü kesmeye başladı.
Satıhtan beri çalıştırdığım video kameramın
objektifi önüne sık sık takılan yosunlardan birini
daha temizlerken, aniden önümüzde bir köpekbalığı
belirdi. Yaklaşık 4 metre boyundaki balık daha önce
gördüklerimize pek benzemiyordu. İnce ve uzun bir
vücut yapısına sahipti. Kuyruğuna yakın bölgede
de iri yan yüzgeçleri vardı. Hemen kameramı ona
Bu cisim geniş metal bir boru idi, yanlarında halkaya
benzeyen parçalar vardı. Cismin, gemiye ait ufak
buhar makinesinin bacası olduğunu anlamamız uzun
sürmedi. İnceleyip, fotoğraf ve filmini çektikten
sonra, çevrede olabilecek başka enkaz parçalarını
aramak için, dibe çok yakın ve dikkatli bir şekilde
dolaşmaya devam ettik. Zaman zaman dipteki kum
ve çakılları eşeleyerek altına bakıyorduk. Bu arayış
20 dakika kadar sürdü. İkinci dalışa hazırlık yapmak
üzere tekneye dönmeye karar verdik. Tekneye
çıktığımızda sevincimize diyecek yoktu. Hemen
gördüklerimizi Bengüç’e anlattık. Gerekli notları
yazdık. Dev dalgalar teknemizi sallamaya devam
ediyordu. Yüzey zamanımızın sonu gelince, kendimizi
tekrar sulara bıraktık. Bu sefer yanımıza Türkiye’den
getirdiğimiz metal Türk Bayrağını ve “Sabah”
plaketini de almıştık. Ben dip durumunu öğrenmiş
olmanın rahatlığı içinde, videoma ilaveten fotoğraf
makinemi de yanıma aldım. Hemen bacaya yönelttik
istikametimizi. Yanına gelince, ilk iş olarak bacanın
etrafında ve içinde bulunan taş ve kumları dikkatli
bir şekilde kazıp tahliye etmeye başladık. Biz bu işi
yaparken video kameramı rehberimiz kullanıyordu.
Böylece çok rahat bir şekilde çalışıyordum. 15
dakika süren çalışmamız neticesinde, bacanın
etrafını 1 m kadar açıp derinleştirmiştik. İçine
de girilebiliyordu. Bu görüntüye beraberimizde
getirdiğimiz bayrak ve plaketi ilave ederek bol bol
fotoğraf ve film çektik. Zamanımız dolmuştu. Tam
tekneye dönmeye hazırlanıyorduk ki, 3 m kadar
uzağımızda bir cismin parladığını farkettik. Yanına
gidip elimize aldığımızda, bunun bir seramik parçası
olduğunu gördük. Ertuğrul’un tarihçesinde anlatılan
ve Japon İmparatorunun bizim Sultan’a gönderdiği
hediyelerden bir parça olmalıydı. Sevincimiz bir kat
daha artmıştı. Bengüç’e ikinci müjdeyi vermek için
sabırsızlanıyorduk. Tekneye çıkar çıkmaz, bir yandan
soyunup bir yandan da olayları anlatırken, Bengüç
çok seri bir şekilde makinesini çalıştırıyordu.
47
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
doğru çevirdim. Bizim üç kişi olmamızdan olsa gerek,
seri bir hareketle yön değiştirip uzaklaştı. Daha
başkalarını görmemeyi temenni edip, dibi taramaya
devam ettik. Rehberimizin dibe iyice yaklaşıp belli
bir noktaya doğru gittiğini gördüm. Kameramı
ona doğru yönlendirerek takibe başladım. Dibe diz
çökerek, gelmemizi işaret etti. Çok heyecanlandım.
Gözlerimle Erdoğan’ı aradım. Göz göze geldiğimizde,
onun da heyecanı gözlerinden okunuyordu. Rehberin
yanına geldiğimizde, bulduğumuz parçayı incelemeye
başladık.
48
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Son dalışımıza hazırlanmak ve yemeğimizi yemek
için limana döndük. Keyfimize diyecek yoktu. Enkaz
kalıntısını bulmuş, plaketlerimizi bırakıp görüntüleri
filme almıştık. Fakat yine de son bir dalış yapıp,
görünürde başka bir parçanın olup olmadığından
emin olacaktık. 3 saat süren beklemeden sonra
tekrar aynı noktaya gidip üçüncü dalışımıza başladık.
Yaptığımız son dalış ne yazık ki müsbet bir netice
vermedi. Geçen uzun yıllar, Pasifik okyanusunun
etkili tayfunu ve her gün 2 defa oluşan med cezir
hareketleri neticesi, enkaz parçaları, kum çakıl ve
kaya parçaları altına gömülmüştü.
Ama herşeye rağmen 534 denizcimizin şehit
olduğu bu kazada batan ‘Ertuğrul’ gemisinin enkaz
kalıntısını bulmuş ve görüntülemiştik. Hayallerimiz
boşa çıkmamış, emeklerimiz ziyan olmamıştı.
Yoğun duygular içinde tekneye dönerek son
görüntüleri filme aldık. Tarihe mal olacak bir olay
gerçekleştirilmiş, görev tamamlanmıştı. Bengüç
SABAH’a yazacağı yazıyı kafasında planlamaya
başlamıştı bile. Yazının başlığını bile bulduğunu
söylüyordu. Bu geziye maddi katkıda bulunan
gazetenin yazarının bu memnuniyeti bize de
yansımıştı. Japonya’da kalacağımız son 2 günü nasıl
geçireceğimizin planlarını yapmaya başladık. Kalan
günlerde çevrede geziler yaptık. Deniz ve denizaltı
müzesini ziyaret ettik. Çok ilgimizi çeken balina
avında kullanılan silahları inceledik. Denizlerde
kurulmuş dünyaca ünlü balık çiftliklerini gezdik.
Budizm, Şintoizm tapınaklarında tetkiklerde bulunup
fotoğraflar çektik. Dönüş günü gelmişti.
Belediye Başkanı’na ve personeline veda ziyaretinde
bulunmak maksadıyla belediye binasına gittiğimizde,
Başkan’ın sürpriziyle karşılaştık. Bize uzattığı günlük
bir Japon gazetesinde, Kushimoto’ya yaptığımız
ziyaret ve ERTUĞRUL’a yaptığımız dalıştan söz
eden bir yazı bulunuyordu. Başkanla beraber
çekilmiş bir fotoğrafımız ve Ertuğrul’un resmi yazıyı
tamamlıyordu. Hepimize birer tane gazete hediye etti.
Veda edip binadan ayrıldık. Şimdi de dönüş heyecanı
başlamıştı. Vatanımıza, ailelerimize, dostlarımıza ve
sizlere kavuşacaktık. Yazıma son verirken bu gezi ve
dalışın gerçekleşmesinde katkısı olan, emeği geçen
herkese, özellikle çok büyük destek ve yardımlarını
gördüğümüz Tokyo Büyükelçiliğimiz Başkatibi
Sayın Fazlı Çorman beyefendiye teşekkür eder,
minnet duygularımı ifade etmek isterim. Saygı ve
sevgilerimle.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜMAMİRAL
CAN ERENOĞLU’NUN SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞININ 25. YIL DÖNÜMÜ
ve SAHİL GÜVENLİK GÜNÜ KUTLAMA YAZISI
Saygıdeğer okurlar,
Anlamlı olarak yaşanılan her günün kuşkusuz
büyük bir önemi vardır. Ancak denizlerimizin
koruyucu kalkanı Sahil Güvenlik Komutanlığımızın
güzide personeli için 13 Temmuz’un anlamı ve
önemi daha büyüktür. 13 Temmuz, Sahil Güvenlik
Komutanlığının feragat, fedakarlık ve mücadelelerle
dolu, her zaman daha iyiyi ve daha güzeli arayacağı
duraksız yola ilk adımını attığı Kuruluş günüdür.
50
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Güvenlik, savunma ve emniyet kavramlarının yeni
bir boyut kazandığı ve güvenlik kavramının tüm
bu kavramların önüne geçtiği yüzyılımızda Sahil
Güvenlik Komutanlığımız, Yüce Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda
belirlediği rotada “Çağdaş medeniyet seviyesinin
üzerine çıkma” hedefine azim ve kararlılıkla
ilerlemektedir.
Türkiye’nin kendisini çerçeveleyen denizlere hak
ettiği önemi vermeksizin ve köklü bir deniz kültürüne
sahip olmaksızın gelişmiş bir ülke olamayacağı
hepimizce bilinen bir gerçektir. Yaşadığı dönemi,
günümüzü ve geleceği fikirleri ve devrimleriyle
aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder
Mustafa Kemal Atatürk denizlerin etkin bir şekilde
kullanılması gerektiğini bize şu sözlerle vasiyet
etmiştir; “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü
olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız”.
Bu nedenle her yaşta ve bilinçli bir şekilde Mavi
Vatan olarak isimlendirdiğimiz denizlerimizin
yanı sıra dünya denizlerinin sunduğu nimetlerden
faydalanmak hepimizin ortak vizyonu olmalıdır.
Tarihsel süreç içerisinde, kendisine gereken önemi
verip ilgi gösterenlere güç, gönenç, güvenlik ve huzur
getiren denizlerin, onu ihmal edenleri her dönemde
toprak ve hatta onur kaybı ile cezalandırdığı da
akıldan çıkarılmamalıdır.
Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak denizci
bir ülke olması halinde anlam kazanacaktır.
Denizci bir ülke olmamız için de Mavi Vatanımız
denizlerimizin etkin olarak kullanılması ve denizlerde
güven, emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak
sağlanması şarttır. İnsanların denizde güvenliğinin,
can ve mal emniyetinin sağlanması temel
görevimizdir.
Türk Sahil Güvenlik Komutanlığının temelleri 1859
yılında kurulan Rüsumat Emaneti teşkilatına kadar
uzanmaktadır. Daha sonra bu görevler; 1886 yılında
Jandarmaya bağlı Kordon Bölükleri, 1932 yılında
Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza
Umum Kumandanlığı ve 1956’da tekrar Jandarmaya
bağlı olarak görev icra eden Jandarma Botları
tarafından yerine getirilmiştir.
Ülkemizin jeostratejik konumu, ihracat ve
ithalatının çok büyük bir kısmının denizlerden
yapılması ve denizlerimizdeki hareketliliğin her
geçen gün artması dikkate alınarak, 25 yıl önce
bugün, 9. Deniz Kuvvetleri Komutanımız ve 44.
Hükümetin Başbakanı olan Oramiral Bülend ULUSU
döneminde alınan karar doğrultusunda, Sahil
Güvenlik Komutanlığımız 13 Temmuz 1982 tarihli
Resmi Gazetede yayımlanan 2692 Sayılı Kanun ile
kurulmuştur.
Sahil Güvenlik Komutanlığımız, 25 yıl önce
bünyesinde;
“Türkiye’nin bir deniz ülkesi olması ancak
denizci bir ülke olması halinde anlam
kazanacaktır. Denizci bir ülke olmamız için
de Mavi Vatanımız denizlerimizin etkin
olarak kullanılması ve denizlerde güven,
emniyet ve huzur ortamının eksiksiz olarak
sağlanması şarttır. İnsanların denizde
güvenliğinin, can ve mal emniyetinin
sağlanması temel görevimizdir.”
• Sadece 42 adet yüzer unsura sahip ve
• Personelinin tamamı Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca karşılanan bir seviyede iken,
konuşlanarak ve Mavi Vatan olarak ifade ettiğim
yaklaşık Türkiye yüzölçümünün yarısına eşit bir deniz
alanında görev icra edilmektedir.
25 yıl sonra bugün;
Sahil Güvenlik Komutanlığımızın, Atatürkçü düşünce
sistemine ve Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı
seçkin personeli ile; insana ve hukukun üstünlüğüne
saygı, dürüstlük ve samimiyet değerleri başta olmak
üzere yenilikçi ve yaratıcı bir anlayışıyla ve çağdaş
uygarlığın gerektirdiği mesleki ve ahlaki değerler ile
bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeksizin icra
ettiği görevleri şöyle özetleyebiliriz;
• 150’den fazla Sahil Güvenlik Botu,
• Arama/Kurtarma Helikopterleri,
• Sahil Güvenlik Uçakları ve
• Mobil Radarlardan oluşan bir kuvvet yapısına ulaşmış bulunmaktadır.
Hali hazırda erişilen bu kuvvet yapısı ile Gürcistan
sınırındaki Hopa’dan, Bulgaristan sınırındaki
İğneada’ya, Yunanistan sınırındaki Enez’den, Suriye
sınırındaki Çevlik’e kadar 63 ayrı üs ve limanda
• Sahil ve karasularımız ile Münhasır Ekonomik Bölgemizi korumak, güvenliğini sağlamak,
• Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak,
Hali hazırda Subay ve Astsubayların yaklaşık % 50’si
Sahil Güvenlik sınıfı personeldir. Ana Plan gereğince;
2014 yılında tüm personelin Sahil Güvenlik sınıfı
olması hedeflenmiştir.
“Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak
maksadıyla, 16 Ocak 2007 tarihinde
sözleşmesi imzalanan ve açık denizlerde
en zor şartlarda görev yapacak olan 1.700
tonluk 4 adet Sahil Güvenlik Arama
Kurtarma Gemisinin İstanbul’daki RMK
Marine Tersanesinde inşasına yönelik
çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri DOST,
GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin
ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010
yılında hizmete girecektir.”
52
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
• Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık eylemlerini, yasa dışı göç ve insan ticaretini önlemek,
• Türk Arama Kurtarma Sahasında, deniz arama kurtarma görevlerini icra etmek,
• Türk Boğazlarında stratejik deniz nakliyatının güvenliğini sağlamak,
• Ceyhan, Aliağa gibi stratejik tesislerin denizden güvenliğini sağlamak,
• Denizde kültür ve tabiat varlıklarını korumak,
• Yasa dışı su ürünleri avcılığını önlemek,
• Yat turizmi faaliyetlerini denetlemek,
• Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden kaynaklanan her türlü deniz kirliliğine mani olmaktır.
Bu kapsamda;
• Şu anda çevre denizlerimizdeki tüm gemi hareketleri, bir başka ifade ile “Tanımlanmış Deniz Resmi” Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahı ile bağlısı Bölge ve Grup Komutanlıklarında gerçek zamanlı olarak takip edilmekte,
• Arama-Kurtarma ve Harekât Merkezinde tesis
edilen COSPAT-SARSAT isimli uydu yardımlı arama kurtarma sistemi sayesinde Türk Arama Kurtarma Bölgesindeki kazalara anında müdahale edilebilmektedir.
Son bir yıl içerisinde icra ettiğimiz görevlerde;
• Toplam 31.600 adet gemi ve tekne kontrol edilmiş ve bunlardan yasalara aykırı davrandığı tespit edilen 4.700 adeti savcılıklara sevk edilmiş,
• Türk Boğazlarından geçen, ham petrol, likit petrol gaz, likit doğal gaz ve patlayıcı madde gibi tehlikeli yük taşıyan 1.625 adet geminin terörist faaliyetlere karşı Sahil Güvenlik Botları ile denizden güvenliği sağlanmış,
• 269 Arama-Kurtarma faaliyetinde 1310 insan ve 76 tekne kurtarılmış,
• Denizi kirleten teknelere 215.000 YTL. idari para cezası kesilmiş,
• Muhtelif uyruklu 2171 yasa dışı göçmen ve 64 organizatör yakalanmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığımız Haziran 2003’te
yapılan bir kanun değişikliği ile personel temini
açısından kadrolarında uzmanlaşmış personelin
bulunacağı müstakil bir yapıya kavuşturulmuştur.
Son yıllarda gerek uluslararası ortamda ve gerekse
bölgemizde gittikçe önem kazanan deniz güvenliği,
deniz emniyeti, ticari trafiğin kontrol ve takibi,
kıyıların güvenliği, yasa dışı göç, arama kurtarma ve
deniz çevresinin korunması gibi görev ihtiyaçlarını
karşılamak üzere 2005 yılı sonunda Sahil Gözetleme
Radar Sistemi (SGRS) Projesi başlatılmıştır. Projenin
2007 yılı içerisinde etüt ihalesi tamamlanacak
ve 2008’den itibaren Türkiye kıyılarında tam
radar kaplaması sağlanarak Sahil Güvenlik
Komutanlığımızın denizlerimizdeki etkinliği büyük
oranda artacaktır.
Arama kurtarma etkinliğimizi artırmak maksadıyla,
16 Ocak 2007 tarihinde sözleşmesi imzalanan ve
açık denizlerde en zor şartlarda görev yapacak olan
1.700 tonluk 4 adet Sahil Güvenlik Arama Kurtarma
Gemisinin İstanbul’daki RMK Marine Tersanesinde
inşasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. İsimleri
DOST, GÜVEN, UMUT ve YAŞAM olan gemilerin
ilki 2008 yılı başında kızağa konacak ve 2010 yılında
hizmete girecektir.
İstanbul’daki Yonca-ONUK Tersanesinde Türk
mühendis ve işçileri tarafından inşa edilen ve boyları
33 metre olan 120 tonluk KAAN-33 Sınıfı bot
projesine devam edilmektedir. Yine aynı tersanede
inşa edilerek hizmete girmiş olan KAAN-15 Sınıfı
Ani Müdahale Botlarından elde edilen tecrübelerden
yararlanarak geliştirilen ve saatte yaklaşık 60 deniz
mili bir diğer ifade ile 110 kilometre sürat yapabilen
KAAN-19 sınıfı botların ilki 18 Eylül 2006 tarihinde
hizmete girmiştir. Bu botların inşasına devam
edilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
Ağır deniz şartlarında ve sığ sularda görev yapabilecek
ve alabora olduğunda kendisini düzeltebilecek
özellikteki süratli bot tedarik çalışmamız sonuçlamış,
ilk bot teslim alınmış, diğer botlar ise 2008 yılı
sonuna kadar teslim alınacaktır.
Mevcut helikopterlere ilave olarak, aynı tipte 6 adet
daha AB-412 EP helikopteri 2008 yılı sonuna kadar
hizmete girmiş olacaktır.
Mevcut CASA CN-235 tipi gözetleme uçaklarımızın
sahil güvenlik görevlerine yönelik cihaz ve sistem
entegrasyonu çalışmaları devam etmektedir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, yürüttüğü projeler ve iyi
eğitilmiş personeli ile görevlerini etkin bir şekilde icra
ederek, “Denizlerimizde insanların aklına gelecek ilk
kurum olmak” hedefi doğrultusunda ilerlemektedir.
Komutanlığımız; denizcilik kültürünü ve bilincini
yaygınlaştırmak, denizleri ve denizciliği sevdirmek,
gelecek nesillere tertemiz ve kaynakları tükenmemiş
denizler bırakmak için halkımızın özellikle de
denizlerimizin kaynaklarından faydalanan
balıkçılarımızın bilgilendirilmesi ve sorunlarının
çözüme kavuşturulması amacı ile seminerler ve
toplantılar düzenlemektedir.
Yine bu kapsamda yeni nesillerin, deniz ve denizcilik
konularında bilgili şekilde yetiştirilebilmesi, çevre
korunmasına duyarlı olması amacı ile Sahil Güvenlik
Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde ve
Ankara’da faaliyet gösteren Sahil Deniz İzci Grubuna
destek verilmektedir.
Toplumsal gelişime destek faaliyetleri kapsamında
Sahil Güvenlik Komutanlığınca; birçok ilköğretim
okuluna kitap, kırtasiye ve eğitim araç-gereç
desteğinde bulunulmuştur.
Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan
Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderinin denizlerde
olduğuna 25. yılını kutladığımız Sahil Güvenlik
Komutanlığının korkulan değil, sevilen ve saygı
duyulan ve denizlerimizde güven veren saygın bir
Komutanlık olacağına ve Atatürk’ün çizdiği bilim
ve akıl rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceğine
yürekten inanıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Denizlerin güzelliği, gücü ve sevgisi sizlerle olsun.
Kalpleriniz insan ve deniz sevgisiyle dolsun.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
“Denizler Geleceğimizdir”
konulu Resim Yarışması
AMAÇ
Sahil Güvenlik birliklerinin
konuşlandırıldığı illerdeki ilköğretim
okullarında öğrenim gören öğrencilerin,
denize olan ilgi ve sevgilerini artırmak,
denizde güvenlik konusunda
bilgilenmelerini sağlamak ve resim ile
ilgili yaratıcı çalışmalarını desteklemek
maksadıyla “Denizler Geleceğimizdir”
konulu resim yarışması düzenlenmiştir.
“Denizler Geleceğimizdir”
konulu Resim Yarışması
TEŞEKKÜR BELGESİ
Yarışmaya katılan tüm katılımcılara
Teşekkür Belgesi yollanmıştır.
54
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
“Denizler Geleceğimizdir”
konulu Resim Yarışması
DEĞERLENDİRME
Yarışmaya katılan 2.794 adet eserin
değerlendirilmesi Seçici Kurul’u oluşturan
Sahil Güvenlik Konutanı Tümamiral Can
ERENOĞLU, Kurmay Başkanı Dz. Kur. Kd.
Alb. Oktay Tanju SEL, Personel Başkanı Dz.
Kd. Alb. Necdet KÖKEN ile Gazi ve Ankara
Üniversitelerinin Öğretim Üyleri olan
Sayın Prof. Dr. Şeniz AKSOY,
Sayın Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ,
Sayın Ceylan TÜRKŞEN,
ve Sayın Gülizar DOĞARAY tarafından
yapılmış; 13’ü ödüle, 51’i sergilenmeye
layık olmak üzere toplam 64 eser
belirlenmiştir.
“Denizler Geleceğimizdir”
konulu Resim Yarışması
ÖDÜL TÖRENİ
Yarışmanın ödül töreni Sahil Güvenlik
Komutanlığının 25’inci Kuruluş
Yıldönümü olan 13 Temmuz 2007’de
Sahil Güvenlik Komutamlığı Karargahında
icra edilen kutlamalarla birlikte
gerçekleştirilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması
56
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ
Birincilik Ödülü olan Dizüstü Bilgisayarı, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Zağnospaşa İlköğretim
Okulu öğrencisi olan Hüseyin Şerif ŞERAS’a İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ tarafından verilmiştir.
Üçüncülük Ödülü olan MP3 Çalar, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası Atatürk İlköğretim Okulu
öğrencisi olan Berrak ÖZKAN’a Denizcilik Müsteşarlığı Vekili Sayın Hasan NAİBOĞLU tarafından verilmiştir.
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim Yarışması
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ
MANSİYON ÖDÜLLERİ
İkincilik Ödülü olan Dijital Fotoğraf makinesi, Teşekkür Belgesi, sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası, Özel Yüce Koleji
öğrencisi olan Dicle ÖZER’e İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT tarafından verilmiştir.
Yapılan törende Mansiyon Ödülü’ne layık görülen Yunus TERZİ, Alara ÜNAL, Semih PEKER, Ceren ALYAR, Adrian Alexander STABRYN,
Yağız CERİTOĞLU, Esra ZİLELİ, Mert Ali ARSLAN, Melisa PANK ve Birke BEK’e Sahil Güvenlik amblemli Kalem Takımı, Teşekkür Belgesi,
sembolümüz olan Fok Balığı figürü ve 25. Yıl Şapkası verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
KOKTEYL
10 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Komutanlığı Karargahının
orta bahçesinde, karargahta görevli tüm
personelin katılımıyla “25. Yıl Kokteyli”
düzenlenmiştir. Kokteylde En Uzun Süre
Hizmet Eden ve En Genç Subay, Astsubay,
Devlet Memuru ve Uzman Çavuşlara
25. Yıl Anı Objesi takdim edilmiştir.
25. YIL FOTOĞRAFI
13 Temmuz 2007 günü Sahil Güvenlik
Komutanlığı Karargahının protokol
girişinde karargahta görevli personelin
katılımıyla “25. Yıl Anı Fotoğrafı”
çektirilmiştir.
58
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
MİLLİ PİYANGO ÇEKİLİŞİ
TEBRİK TÖRENİ
25. Yıl Kutlamaları kapsamında 19
Temmuz 2007 tarihinde çekilişi yapılan
Milli Piyango biletlerinde Sahil Güvenlik
Kompozisyonu yer almıştır.
“25. Yıl Anı Fotoğrafı” çekiminden sonra
Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can
ERENOĞLU tarafından personel tebrik
edilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN
GÜNEŞ’İN KARŞILANMASI
ÖĞLE YEMEĞİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU
tarafından konuklara öğle yemeği
verilmiştir.
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve
eşi, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral
Can ERENOĞLU ve eşi tarafından
karşılanmıştır.
60
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
ÖNCEKİ SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLARININ
KARŞILANMASI
6. Sahil Güvenlik Komutanı Emekli
Tümamiral Niyazi ULUSOY, 8. Sahil
Güvenlik Komutanı Emekli Tümamiral
Alper Ç. TEZEREN, 10. Sahil Güvenlik
Komutanı Emekli Tümamiral Engin HEPER
ve Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral
Can ERENOĞLU tören vesilesiyle bir
araya geldiklerinde Sahil Güvenlik
Komutanlığımızın dünyada örnek alınan
bir Komutanlık olması amacıyla geleceği
değerlendirdiler.
25. YIL KUTLAMA TÖRENİ
Öğle Yemeği hitamında davetlilerin ve
basın mensuplarının katılımıyla Konferans
Salonu’nda 25. Yıl Kutlama Töreni icra
edilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANI TÜMAMİRAL
CAN ERENOĞLU’NUN
KONUŞMALARI
HİZMET ANISI TÖRENİ
Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can
ERENOĞLU tarafından Sahil Güvenlik
Komutanlığına en uzun süre hizmet veren
SG Alb. E. Ahmet PÜRÇEK, SG. İda. Kd.
Bçvş Cengiz İNCEOĞLU ve De. Me. Üstün
KÜÇÜKKARACA’ya 25. Yıl Hizmet Anısı
Belgesi verilmiştir.
Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral
Can ERENOĞLU tarafından Sahil
Güvenlik Komutanlığının dünü, bugünü
ve yarını konulu “25. Yıl Konuşması”
yapılmış ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
personelinin Atatürk’ün çizdiği bilim ve akıl
rotasında azim ve kararlılıkla ilerleyeceği
vurgulanmıştır.
62
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
EN KIDEMLİ EMEKLİ SAHİL
GÜVENLİK KOMUTANI’NIN
KONUŞMALARI
En Kıdemli Emekli Sahil Güvenlik
Komutanı olan 6. Sahil Güvenlik
Komutanı Emekli Tümamiral Niyazi
ULUSOY tarafından yapılan konuşmada
Sahil Güvenlik Komutanlığının ülke için
önemi anlatılmış ve Komutanlığın geldiği
seviyeden övgüyle bahsedilmiştir.
DENİZ TEMALI SUNUM
Dünya’yı turlamış en hızlı Türk olan
Sayın Ekrem İNÖZÜ tarafından verilen
“Deniz” temalı sunumda Dünya Turu
sırasında çekilen fotoğraflar ve filmler
gösterilerek denizin doğal hayattaki önemi
vurgulanmıştır.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KARARGAHI
SAHİL GÜVENLİK MARŞI SÖZ
YAZARI MÜSTAFİ DZ. YZB.
KAMİL YÜCEORAL’A 25. YIL ANI
OBJESİ TAKDİMİ
KOKTEYL
“Denizler Geleceğimizdir” konulu Resim
Sergisi’nin açılışına katılan konuklar için
25. Yıl Kokteyli düzenlenmiştir. Konuklar
canlı müzik eşliğinde Resim Sergisi’ni
gezmiş ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
25. Yıl Anı Defteri’ne günün anlam ve
önemine ilişkin düşüncelerini yazmışlardır.
Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral
Can ERENOĞLU tarafından 14 Kasım
1987 yılında bestelenen Sahil Güvenlik
Marşı’nın söz yazarı müstafi Dz. Yzb. Kamil
YÜCEORAL’a 25. Yıl Anı Objeleri takdim
edilmiştir. Marşın bestecisi Emekli Bnd.
Alb. Halil ÇOLAKOĞLU ise sağlık problemi
nedeniyle törene katılamamıştır.
64
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
RESİM SERGİSİ AÇILIŞI
Konferans Salonu’ndaki törenin hitamında
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ ve
eşi Sayın Ayşe GÜNEŞ, İçişleri Bakanlığı
müsteşarı Sayın Şahabettin HARPUT,
Emekli Tümamiral Niyazi ULUSOY, Emekli
Tümamiral Alper Ç. TEZEREN ve Sahil
Güvenlik Komutanı Can ERENOĞLU
tarafından “Denizler Geleceğimizdir”
konulu Resim Sergisi’nin açılışı yapılmıştır.
İLK GÜN ZARFI ve ANMA PULU
25. Yıl Kutlamaları kapsamında Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından
hazırlanan ve PTT tarafından 2007 yılı
emisyon programına alınarak, 13 Temmuz
2007 tarihinde tedavüle çıkarılan “İlk
Gün Zarfı ve Anma Pulu”, PTT standında
davetlilerin beğenisine sunulmuştur.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
YELKEN YARIŞLARI
17-20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da
Samsun Yelken Kulübü’nün desteği ile
düzenlenmiştir. Yarışmalara 43 tekne 67 katılımcı iştirak etmiştir. Yarışmada
Laser Radial kategorisinde Murat AYIK
(Samsun), Laser 4.70 kategorisinde Göksü
KANTARCIOĞLU (Sinop), Genel Optimist
kategorisinde Suat TÜKEL (Sinop), Bayanlar
Optimist kategorisinde ise Ayşenur UYGUN
(Sinop) birincilikleri elde etmişlerdir.
Yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri
Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU,
Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci
BEŞTEPE, Samsun Büyükşehir Belediye
Başkanı Yusuf Ziya YILMAZ, Sahil Güvenlik
Karadeniz Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb.
İlyas KOÇAK tarafından verilmiştir.
66
UKRAYNA HEYETİ ZİYARETİ
12-15 Temmuz 2007 tarihleri arasında
Ukrayna Sahil Güvenlik Komutanı
Tuğamiral Nikola Yevgenoviç JIBAREV
başkanlığındaki Ukrayna Sahil Güvenlik
Komutanlığı Heyeti BG-31 Bukovina
botuyla Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge
Komutanlığı-Samsun’a liman ziyaretinde
bulunmuştur.
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
FUTBOL TURNUVASI
30 Mayıs - 24 Haziran 2007 tarihleri
arasında Ulusoy Spor tesislerinde 16
takımın katılımıyla icra edilmiştir.
Turnuvada:
1. Milli Eğitim Müdürlüğü,
2. Devlet Su İşleri,
3. İl Emniyet Müdürlüğü,
olmuştur.
Turnuvada dereceye giren takımlara
ödülleri Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge
Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. İlyas KOÇAK
tarafından verilmiştir.
KOKTEYL
13 Temmuz 2007 akşamında Sahil Güvenlik
Karadeniz Bölge Komutanlığı bahçesinde
Ukrayna Sahil Güvenlik Komutanı
başkanlığındaki heyet, mülki erkan ve
halkın katılımıyla düzenlenen bir kokteyl
verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
KIRKAYAK YARIŞMASI
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 4’er kişilik 2 takımın katılımıyla
icra edilmiş olup, yarışmada birinci olan
Su Ürünleri Kooperatifi’ne ödülleri,
Bartın Valisi Sayın İsa KÜÇÜK tarafından
verilmiştir.
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş
olup, yarışmada birinci olan İsmail İNCİ’ye
ödülü, Zonguldak Jandarma Eğitim Tugay
Komutanı Tuğgeneral Recep ONUR
tarafınadan verilmiştir.
68
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
ÇUVAL İLE YÜRÜME YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 10 kişinin katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Yusuf
ERBAY’a ödülü, Amasra Kaymakamı Sayın
Hasan ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
YELKEN YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 7 kişinin katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Okan
ÖZKARA’ya ödülü, Karadeniz Bölge
Komutanı Tuğamiral Türker ERTÜRK
tarafından verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI
HALAT ÇEKME YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 5 kişinin katılımıyla icra edilmiş
olup, yarışmada birinci olan TCSG-127
Komutanlığında görevli Topçu Er Tuncay
KUYUMCU’ya ödülü, Bartın Deniz Üs
Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Hayrettin
İMREN tarafından verilmiştir.
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 8’er kişilik 4 takımın katılımıyla
icra edilmiş olup, yarışmada birinci
olan Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri’ne
birincilik ödülü, Zonguldak Valisi Sayın
Yavuz ERKMEN tarafından verilmiştir.
70
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik
Amasra Grup Komutanlığı
YUMURTA TAŞIMA YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Bedenaltı
Mevkii’nde 15 kişinin katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan
Tutku KAYALIK’a birincilik ödülü, Amasra
Belediye Başkanı Sayın Ali ÖZTÜRK
tarafından verilmiştir.
Sahil Güvenlik
Trabzon Grup Komutanlığı
KOKTEYL
13 Temmuz 2007 tarihinde Karargah
bahçesinde personelin ve halkın katılımyla
bir kokteyl düzenlenmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK MARMARA
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI
KÜREK YARIŞLARI
72
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
22 Nisan 2007 tarihinde Haliç Körfezi’nde
11 kategoride, 164 katılımcının iştiraki
ile Sahil Güvenlik Kupası Kürek Yarışları
düzenlenmiş, Genç C Bayanlar Tek
Çifte’de birinci olan Ceren DEMİRKOL
ve Genç C Erkekler Tek Çifte’de birinci
olan Berkay TEZCAN’a ödülleri Dz. Kur.
Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından;
Genç B Bayanlar Tek Çifte’de birinci
olan Elif ÇİFTÇİ ve Genç B Erkekler Tek
Çifte’de birinci olan H. Mert SEVİNÇ’e
ödülleri Kürek Federasyonu Başkanı
Çetin ÖZTÜRK tarafından; Kıdemliler
İki Çifte’de birinci olan Tolga ÖZLERAkif KESİCİ çiftine ödülleri Dz. Alb.
Göktan ÖZEKER tarafından; Genç C
Erkekler Dört Çifte’de birinci olan Mete
ÖZYILDIRIM-Alper TÜYLÜOĞLU-G.
Cihat AY-Mertcan AKSU takımına ödülleri
SG Yb. Yavuz GEÇİM tarafından; Genç
B Bayanlar Dört Çifte’de birinci olan
Ceyla HOŞGÖR-Elif ÇİFTÇİ-Tuğçe GÜLERZeynep KÖLERBE ve Genç B Erkekler
Dört Çifte’de birinci olan Osman Can
GÜNERİ-Ogeday ÖZCAN-Özgür T.
ÖZTÜRK-Emre CAN takımlarına ödülleri
SG İk. Yb. Hasan TAŞ tarafından; Genç
B Erkekler Sekiz Çifte’de birinci olan
Soner ATAŞ-Selahattin GÜRSOY-Engin
ÖZKAN-Özkan ÖZKARA-Önder TALAŞMehmet Ali VARDAR-Erman UYUMAZ
takımına ödülleri SG Bnb. Hakan ŞENGÜL
tarafından; Kıdemliler Tek Çifte’de birinci
olan Ali Rıza BİLAL ve Kıdemliler Dört
Çifte’de birinci olan Batuhan BARUTÇUYalçın FİDANCI-Erkut OĞULTÜRK-Tuncay
KOCABIYIK takımna ödülleri Dz. Bnb.
Uğur ALKAN tarafından verilmiştir.
BOĞAZ GEÇİŞİ
Sahil Güvenlik Komutanlığının 25. Yıl
Kutlamaları kapsamında 13 Temmuz
2007 tarihinde İstanbul Boğazı’nda Sahil
Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge
Komutanlığı tarafından tertiplenen geçit
icra edilmiştir.
Saat 17.00’de başlayan ve 9 Sahil Güvenlik
botu ile 1 Sahil Güvenlik helikopterinin
iştirak ettiği geçit, Sahil Güvenlik
Komutanlığına yakışır disipilinde icra
edilmiştir.
Pruva hattı nizamında başlayan geçit,
toplu dönüş ve çark manevralarıyla devam
etmiş, daha sonra yükse süratlere çıkılarak
değişik şekillerdeki tertiplenmeler ile güzel
görüntüler meydana getirilmiştir.
Sahil Güvenlik botlarında görev yapan
personelin de yeteneklerini sergileme
fırsatı buldukları geçit, İstanbul Boğazı’nda
bu güzel gösteriyi izleme fırsatı bulan
halk tarafından büyük beğeni ve takdir ile
karşılanmıştır.
Saat 19.00’da sona eren geçite müteakip
halkın sevgi gösterileri ve sergilenen
yetenekler sayesinde Sahil Güvenlik
Komutanlığı personeli olmanın heyecan
ve gururu daha da yüksek seviyede
hissedilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK MARMARA
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI
SAHİL GÜVENLİK 25. YIL
KUPASI 2. AYAK KARABİGA
YARIŞLARI
TÜRKİYE OFF-SHORE
ŞAMPİYONASI - 1. AYAK
17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında
Karabiga Körfezi’nde Karabiga Yelken
Kulübü ev sahipliğinde, 50 teknenin
katılımıyla düzenlenmiş, Optimist Genel
Klasmanı’nda Murat SAMSUN, Optimist
Bayanlar’da Tuğba ÖKSÜZ, Laser 4.70 Genel
Klasmanı’nda Batuhan YÜKSEL, Laser
Radial Genel Klasmanı’da Özgür AKANSEL,
Laser Radial Genç’te Uğur ARAS ve Laser
Standart’da Çağrı TÜRE birinci olmuş,
dereceye girenlere ödülleri SG Kur. Kd. Bnb.
Cengiz FİTÖZ tarafından verilmiştir.
12-13 Mayıs 2007 tariherinde Haliç
Körfezi’nde 8 teknenin katılımıyla
düzenlenmiş, birinci olan Alpay AKDİLEKKerem TUNCER, ikinci olan Joseph
Mulhbauer-Berna Mulhbauer ve üçüncü
olan Ali TANIR-Janne KOHO takımlarına
ödülleri Sahil Güvenlik Komutanı
Tümamiral Can ERENOĞLU tarafından
verilmiştir.
74
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
SAHİL GÜVENLİK 25. YIL
KUPASI 2. AYAK İZMİT KÖRFEZİ
YARIŞLARI
17-20 Mayıs 2007 tarihleri arasında
İzmit Körfezi’nde İzmit Yelken Kulübü
ev sahipliğinde, 133 teknenin katılımıyla
düzenlenmiş, Optimist Genel Klasman
ve Optimist Bayanlar’da İpeknaz ÖZDEN,
Laser 4.70 Genel Klasmanı’nda Cem
SELÇUK, Laser 4.70 Bayanlar’da Ece
ALAYBEYOĞLU, Laser 4.70 Junior’da Sinan
GÖK, Laser Radial Genel Klasman ve Laser
Radial Genç’te Celal TÜMŞEN ve Laser
STANDART’da Halil SAVAŞ birinci olmuş,
dereceye girenlere ödülleri SG Alb. Özer
USTA tarafından verilmiştir.
BOĞAZİÇİ KUPASI YAT YARIŞI
26-27 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul
Boğazı’nda 65 teknenin katılımıyla
düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı’nda Provezza
5, IRC2 Klasmanı’nda Goblin Teknesi
takımlarına birincilik ödülleri Dz. Kur.
Kd. Alb. Kemal KAVALA tarafından,
IRC3 Klasmanı’nda Avare, IRC4
Klasmanı’nda Delight Teknesi takımlarına
birincilik ödülleri Dz. Alb. Fatih ZEYBEK
tarafından, IRC5 Klasmanı’nda Kaçak ve
Destek Klasmanı’nda Heni Eser Teknesi
takımlarına birincilik ödülleri SG Yb.
Yavuz GEÇİM tarafından Marmara Yelken
Kulubü’nde düzenlenen ödül töreninde
verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK MARMARA
ve BOĞAZLAR BÖLGE KOMUTANLIĞI
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
25.YIL KUPASI YAT YARIŞI
7 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul
Boğazı’nda 25 teknenin katılımıyla
düzenlenmiş, IRC1 Klasmanı birincisi Uluç
Teknesi takımına ödülü Sahil Güvenlik
Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU,
IRC2 Klasmanı birincisi Agresivo Teknesi
takımına ödülü Sahil Güvenlik Marmara
ve Boğazlar Bölge Komutanı Dz. Kur.
Kd. Alb. Kemal KAVALA, IRC3 Klasmanı
birincisi Şahmat Teknesi takımına ödülü
Yelken Federasyonu Başkanı Nazlı İMRE,
IRC4 Klasmanı birincisi Korsan Taksi
Teknesi takımına ödülü Ataköy Marinası
Genel Müdürü O. Serdar ÇITAK ve IRC5
Klasmanı birincisi Berk Teknesi takımına
ödülü AMYC Komodoru Teoman ARSAY
tarafından verilmiştir.
76
Sahil Güvenlik
Çanakkale Grup Komutanlığı
ÇANAKKALE ETKİNLİKLERİ
Çanakkale Marina’daki yatlar ve Eceabat
Küçük Balıkçıları Koruma Kooperatifi
ziyaret edilmiş, 25. Yıl Anı Objeleri
dağıtılmış, Çanakkale Marina’da Deniz Dibi
ve Kıyı Temizliği yapılmıştır.
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik
Çanakkale Grup Komutanlığı
KARARGAH ETKİNLİKLERİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Çanakkle Grup Komutanlığı
Karargahında yapılan kutlama etkinlikleri
kapsamında düzenlenen Halat Çekme
Yarışması’nda birinci olan Kıyı Emniyeti
Personeli Takımı’na ödülü Dz. Kur. Kd.
Bnb. Cengiz FİTÖZ tarafından; Gemici Bağı
Yarışması’nda birinci olan Hasan ÇAKIR,
Kaşıkla Yumurta Taşıma Yarışması’nda
birinci olan SG Mhf. Er Ahmat KARACA,
El İncesi Atma Yarışması’nda birinci olan
SG Topçu Er Muharrem YURTSEVER ve
Çuvalda Yürüme Yarışması’nda birinci
olan SG Mhf. Er Erol KIZGIN’a ödülleri
Kıyı Emniyet-10 Kaptanı Haluk YENAY
tarafından verilmiştir.
Sahil Güvenlik
Çanakkale Grup Komutanlığı
BOZCAADA ETKİNLİKLERİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Çanakkale Grup Komutanlığı tarafından
Bozcaada ziyareti gerçekleştirilmiş,
limanda bulunan halka 25. Yıl Anı Objeleri
hediye edilmiş, mülki erkan ve halkın
katılımıyla aynı günün akşamında bir
kokteyl düzenlenmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI
KIYI TEMİZLİĞİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı
Karargahında 14 kişinin katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan SG
Varda. Er Tuncay GÜREL’e ödülü, Krh. ve
Dst. Kt. Komutanı Dz. Yb. Doğan ÖZERK
tarafından verilmiştir.
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında
Bayraklı Sahil Şeridi’nde Sahil Güvenlik
Ege Deniz Bölge Komutanlığı personeli,
personel aileleri ve halkın katılımıyla kıyı
temizliği yapılmıştır.
78
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında
6 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,
yarışmada birinci olan SG Topçu Er Eser
KAYA’ya ödülü, Harekat Şube Müdürü SG
Yb. Oğuz ÖZDEMİR tarafından verilmiştir.
SİLİSTRE ÇALMA YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında
7 kişinin katılımıyla icra edilmiş olup,
yarışmada birinci olan SG Motorcu Er
Engin YILMAZ’a ödülü, Sahil Güvenlik
İzmir Onarım Destek Komutanı Dz. Alb.
Murat ÖZTÜRK tarafından verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
EGE DENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
KUŞADASI ETKİNLİKLERİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Kuşadası’nda
yapılan Optimist yarışında birinci olan
Bülent KIRKKAVAK’a ödülü TCSG-67
Komutanı Dz. Yzb. Hasan ALDEMİR
tarafından, Kano Yarışması’nda birinci
olan İlke GÜZDOĞAN’a ödülü Kuşadası
Kaymakamı Sayın A. Ali BARIŞ tarafından,
Halat Çekme Yarışması’nda birinci olan
TCSG-67 personeline ödülleri Kuşadası
İlçe Emniyet Müdürü Sayın Şenol ZEYBEK
tarafından verilmiştir. Ayrıca Kuşadası Su
Sporları tarafından Kuşadası Limanı’nda
Jet-Ski ve Power-Boat’larla halka açık
gösteri yapılmıştır.
HALAT ÇEKME YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Ege Deniz Bölge Komutanlığı Karargahında
4 takımın katılımıyla icra edilmiş olup,
yarışmada birinci olan Sahil Güvenlik İzmir
Onarım Destek Komutanlığına ödülü,
Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı
SG Kur. Kd. Alb. Salih ASLAN tarafından
verilmiştir.
80
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik
Marmaris Grup Komutanlığı
MARMARİS ETKİNLİKLERİ
TANITIM GÖSTERİSİ
13 Temmuz 2007, 19.00 - 20.00 saatleri
arasında İzmir Körfezi’nde Sahil Güvenlik
helikopterleri ve botlarının katıldığı
tanıtım gösterisi uçuş ve seyri icra
edilmiştir.
• 13 Temmuz 2007 tarihinde Marmaris
İç Limanı’nda Deniz Temizliği Faaliyeti
yapılmış,
• Marmaris Sahil Güvenlik iskelesinde
bulunan TCSG-82 ziyarete açılmış ve anı
objeleri ziyaretçilere takdim edilmiş,
• Saat 18.00’den sonra TCSG-82
rehberliğinde Sahil Güvenlik Unsurlarının
ve Marmaris Limanı’nda bulunan çeşitli
büyüklükte teknelerin katılımıyla geçit
töreni icra edilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
KORT TENİS TURNUVASI
1-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında Mersin
Tenis Kulübü Kortları’nda 7 kategoride 64 kişinin
katılımıyla icra edilmiştir. Çift Erkekler’de birinci
olan Nevzat VURANDEMİR-Bülent KOÇ çiftine
ödülü Mersin İl Emniyet Müdürü Sayın Süleymen
EKİZER tarafından, Miks Kategorisi’nde birinci
olan Deniz AKTAŞ-Hakan YALÇINKALE çiftine
ödülleri Mersin Merkez Komutanı Dz. P. Kd. Alb.
Mustafa YURDAKUL tarafından, Teşvik Erkekler
birincisi Fırat GÜLŞEN’e ve Teşvik Bayanlar birincisi
Nilsen BALATA’ya ödülleri Karakol ve Çıkarma
Gemileri Komodoru Dz. Kur. Kd. Alb. Nejat
AKGÜNER tarafından, 35+ Tek Erkekler birincisi
Erdal GÖKÇE’ye ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın
İbrahim ŞEKER tarafından, Tek Bayanlar birincisi
Şenay PELİT’e ödülü Mersin Vali Yardımcısı Sayın
Recep UZEL tarafından, Tek “B” Erkekler birincisi
Celal OLCAY’a ödülü Mersin İl Jandarma Komutanı
J. Kd. Alb. Cahit Hüsrev ŞEN tarafından verilmiştir.
82
TAVLA TURNUVASI
10 Temmuz 2007 tarihinde Çamlıbel
Balıkçı Barınağı’nda 32 katılımcıyla icra
edilmiş olup, turnuva birincisi Ömer
BERK’e ödülü, Sahil Güvenlik Akdeniz
Bölge Komutanı Dz. Kur. Kd. Alb. Ali Kamil
YÜCEL tarafından verilmiştir.
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
YELKEN YARIŞMASI
BRİÇ TURNUVASI
7 Temmuz 2007 tarihinde Mersin Briç
Kulübü’nde 32 çiftin katılımıyla icra
edilmiştir. Yarışmada birinci olan KuzeyGüney Takımı, İbrahim KEREM-Canan
ADIGÜZEL çiftine ödülü Toroslar Belediye
Başkanı Sayın Hamit TUNA tarafından;
Doğu-Batı Takımı, Baykara KÖKSAL-Hasan
YİĞİT çiftine ödülü Akdeniz İlçesi Belediye
Başkanı Kenan YÜCESOY tarafından
verilmiştir.
11 Temmuz 2007 tarihinde Mersin
Yelken İhtisas ve Yat Kulübü önlerinde 3
kategoride, 23 teknenin katılımıyla icra
edilmiştir. Laser 4.70 kategorisinde birinci
olan Şafak ÇATIKKAŞ’a ödülü Akdeniz
Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral
Veysel KÖSELE tarafından, Laser Radyal
kategorisinde birinci olan Gökhan CANER’e
ödülü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Macit ÖZCAN tarafından, Optimist
kategorisinde birinci olan Mert ÇÖL’e ödülü
Mersin Üniversitesi Rektörü Sayın Süha
AYDIN tarafından verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
ŞİİR YARIŞMASI
Mersin İli İlköğretim okulları öğrencileri
arasında “Denizler Geleceğimizdir”
konulu şiir yarışması düzenlenmiş,
dereceye giren eserler Sahil Güvenlik
personelinin de iştirak ettiği Milli Eğitim
Müdürlüğü bünyesindeki Seçici Kurul
tarafından belirlenmiş, yarışmada birinci
olan Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu
öğrencisi Pelin ERSOY, ikinci olan Hacı
Ömer Serin İlköğretim Okulu öğrencisi
Ayşe Şeyma AYHAN ve üçüncü olan
Sakarya İlköğretim Okulu öğrencisi
Mehmet TRAŞÇI’ya ödülleri Mersin il Milli
Eğitim Müdürü Aziz ERSOY tarafından
verilmiştir.
YÜZME ŞENLİKLERİ
12 Temmuz 2007 tarihinde Armada
Spor Kompleksi’nde 15 kategoride
100’ün üzerinde sporcunun katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Yüzme Yarışmaları
genel birincisi Mersin Büyükşehir
Belediyesi Yüzme Takımı Antrenörü Alper
TUTAK’a ödülü Mersin Vali Vekili Sayın
Ardahan TOTUK tarafından verilmiştir.
84
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
KOMPOZİYON YARIŞMASI
Mersin İli Lise öğrencileri arasında
“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır”
konulu kompozisyon yarışması
düzenlenmiş, dereceye giren eserler Sahil
Güvenlik personelinin de iştirak ettiği
Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki
Seçici Kurul tarafından belirlenmiş,
yarışmada birinci olan Özel Toros Fen
Lisesi öğrencisi İpek ERDOĞAN, ikinci olan
Özel Yıldırım Beyazıt Lisesi öğrencisi Feyza
KARABACAK ve üçüncü olan Mersin
Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Musa
DOĞAN’a ödülleri Yenişehir Belediye
Başkanı Sayın İbrahim GENÇ tarafından
verilmiştir.
Sahil Güvenlik
İskenderun Grup Komutanlığı
İSKENDERUN ETKİNLİKLERİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil Güvenlik
Botları tarafından İskenderun Körfezi’nde
Gösteri Seyri icra edilmiş, Cumhuriyet
Meydanı’nda açılan standta Sahil Güvenlik
Komutanlığını tanıtıcı anı objeleri, başta
çocuklar olmak üzere, halka dağıtılmış,
standın önüne getirilien KEGAK-10 halka
teşhir edilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
AKDENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI
“Denizlere Yatırım Geleceğe Yatırımdır” konulu kompozisyon yarışması birincisi:
SONSUZ MAVİLİK
Yeryüzünde ne kadar çok doğa harikası var; ama hiçbiri
deniz gibi değil. Deniz dertlerimizi gömdüğümüz,
derinliklerinde sayısız mutluluğu barındıran, dünyanın
bütün çirkinliklerini örten sonsuzluktur. Derinliklerinde
başka bir dünya, başka bir alem, başka bir giz vardır.
Daha keşfedilmemiş nice canlının gizemli dünyasıdır
deniz. Deniz dibi bahçelerinin gizemini kim bilir? Denizin
büyüleyici dünyası farklı olduğu kadar ürperticidir.
Dalınca denizin seyrine, kaybolur gideriz sonsuzluğunda.
Bu büyüden kurtulabilen de yoktur.
86
“Denizler Geleceğimizdir” konulu şiir yarışması birincisi:
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
DENİZLERİMİZ GELECEĞİM
Bakınca ufuklara sonsuzluğu görür gibiyim
Bazen bir martının kanadının üzerinde uçar gibiyim,
Seher vakti cennete, gece ayın yakamozu üzerine vurunca
Masalda gibiyim.
Kimi çöp tenekesi sanıyor, kimisi lağım,
Hunharca kirletip duruyoruz acımadan,
Üstü kirli bir örtü, altı cehennem,
Ben de o cehennemde yanar gibiyim.
Meltem rüzgarları taşır her sabah o misk kokusunu,
Sahile vuran her bir dalga kederli gönlümü sakinleştirir.
Bize şarkı mırıldanır her sabah,
İşte o şarkıyı duyar gibiyim.
Dur demeli bu acımasız gafillere,
Meltem rüzgarları getirmez oldu o misk kokuları,
Sahile vuran her dalga, hançerliyor gönlümü.
Çoğunun ekmek kapısı, kiminin tatil sevdasıdır,
Balıkların memleketi, martıların hükümdarlığıdır.
Üstü atlas çarşaf, altı gizemli bir dünyadır,
Ben de o dünyada yaşamak ister gibiyim.
Bir ağıt mırıldanır oldu her sabah,
Ağlıyorum, o ağıdı duyar gibiyim.
Senin için, onun için nedir bilmem ama,
Tek bildiğim denizler benim geleceğim...
Artık geleceğimi kaybeder gibiyim.
Pelin ERSOY
Tarsus Atatürk İlköğretim Okulu
6/B Sınıfı
Deniz her şeyiyle insanoğlu için vardır. O bir gömüdür;
içinde ne varlıklar, ne değerler saklıdır. Tabloların
vazgeçilmezi deniz, ulaşımda, sporda, turizmde insanoğlu
içindir. Çevresindeki iklim kendisi gibi özeldir, canlıları
özeldir. İnsanları özeldir. Romantizm orada, aşk orada,
kısacası yaşam oradadır. Şehrin öldürücü gürültüsünden
kurtulmak, yazın dayanılmaz sıcağından kurtulmak,
sevdiklerimizle bir parça romantizm yaşamak için
koştuğumuz tek varlık deniz. Sen bir yaşamsın, sen bir
sığınaksın, sen bir sonsuzluksun. İhtiyar balıkçı, zıpkının
ipine sarılmış baygın bakıyor! Titanic tüm ölümsüz
sevgileriyle sana gömülüyor. Nice bezgin, nice korsan
senin derinliklerinde kayboluyor. Sen nesin deniz!
Senin sadece iklimin değil farklı olan, insanların da farklı.
Akdeniz’in sıcak suları gibi güler yüzlü, sakin, cana yakın
insanları. Karadeniz’in insanlar, dalgaları gibi hareketli,
dalgalar gibi tez canlı, hamsileri gibi kıvrak. Ege’de,
Marmara’da ikisi ortası insanlar yaratmış deniz. Kırma
deniz, kırma kara... Kutuplarda Eskimolar, Bahamalar’da
daha başka insanlar.
Balıkla beslersin bizleri. Bu balıklar hiç tükenmez mi!
Tuzunla, yosununla yeni bir yaşamsın. Tuzun, yosunun
hiç bitmez mi! Çakıl taşları topladığım çocukluğumdan
bugüne neler değişti? Sen değişmez misin? Kirletiyorlar
senin serin sularını, kimyasallarla, atıklarla, çöplerle,
leşlerle... Sana yazık değil mi? Getirme yağmurlarını, kurut
dalları ve çimenleri... Yapma deniz, biz ettik sen etme!
Canlılara kıyma. O bebek daha gün görecek, o martı
süzülecek daha üstünde özgürce. Ne olur sen bize bakma.
Kaplumbağalar sana koşuyor, nehirler sana koşuyor,
biz sana koşuyoruz! Bizi unutma. Bulutların dağ başını
süslesin, yosunların tuzların, balıkların... Daha neler neler...
Anlatamıyorum.
Suyumuzu veriyorsun buzlu dağlarınla. Yaşamımızın
odağında sen varsın, canlılar sana bağlı, biz sana bağlıyız.
Ya buz dağların erirse, dünyayı seller, sular kaplarsa,
ya buzul çağı gelirse biz ne oluruz? Söylesene deniz
biz ne oluruz? Bütün canlılar sana sığınıyor, senden
yardım bekliyoruz. Küresel ısınmaya dayan biraz daha.
Doğacak bebekler için dayan! Sana yatırımlar yapacağız.
Suyunu bol edeceğiz. İklimine dokunmayacağız.
Yüzünü astırmayacağız. Seni daha fazla kızdırmayacağız.
Söz veriyorum, kirletmeyeceğiz. Dünyayı daha fazla
ısıtmayacağız. Seni kucaklayıp seninle birlikte yaşayacağız.
Balıklarını mevsimsiz avlamayacağız. Kıyılarını
doldurmayacağız. Fokları öldürmeyeceğiz. Kutup
ayılarının uykusuna engel olmayacağız. Derinliklerindeki
petrol için senin canının yakmayacağız. Özgürlüklerini
sınırlamayacağız. Sen bizim geleceğimizsin. Bizden
öncekiler bize iyi bir miras bırakmadılar. Ama biz,
çocuklarımıza daha güzel bir miras bırakmak için
çalışacağız. Geç kalmadık. Şimdi başlarsak eğer kısa
zamanda çözeriz bütün sorunları. “Ben sana mecburum
bilemezsin.”
İpek ERDOĞAN • Özel Toros Fen Lisesi • 10/A Sınıfı
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK
HAVA KOMUTANLIĞI
HALAT ÇEKME YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde 4 takımın
katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci
olan SG Er Mahsut YILDIRIM, SG Er Yunus
E. ATAŞ, SG Er Muhammed BOZ, SG Er
Kemal ÖZDEMİR ve SG Er Mert TAŞAN’dan
oluşan takıma ödülleri Gaziemir
Kaymakamı Kemal KARADAĞ tarafından
verilmiştir.
DART TURNUVASI
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 28 personelin
katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada birinci olan
SG U/B Kd. Üçvş. Serkan GÜLEÇ’e ödülü 3. Kara
Havacılık Alay Komutanı Kr. Plt. Kur. Alb. Yusuf
HASAN tarafından verilmiştir.
88
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
BASKETBOL TURNUVASI
9-12 Temmuz 2007 tarihleri arasında 8
takımın katılımıyla düzenlenmiş, yarışmada
birinci olan SG İkm. Bnb. Engin ÖZGÜÇ, SG
U/B Kd. Bçvş. Mustafa MUTLUER, SG U/B
Kd. Bçvş. Mehmet MUTLUER ve SG İda.
Bçvş. Orhan ARSLAN’dan oluşan takıma
ödülü Adnan Menderes Havalimanı Mülki
İdari Amiri Ömer KARAMAN tarafından
verilmiştir.
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde 6 erin katılımıyla
düzenlenmiş, yarışmada birinci olan SG
Er Uğur GEZİCİ’ye ödülü Hava Meydan
Kıta Komutanı Hv. Slh. Sis. Alb. Hüseyin
KOCAKAYA tarafından verilmiştir.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI 25. YIL ETKİNLİKLERİ
SAHİL GÜVENLİK EĞİTİM
ve ÖĞRETİM KOMUTANLIĞI
HALAT ÇEKME YARIŞMASI
GEMİCİ BAĞI YARIŞMASI
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı
Karargahında 4 takımın katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil
Güvenlik Güvenlik Eğitim ve Öğretim
Komutanlığı takımına ödülü, Antalya Vali
Yardımcısı Sayın Erkan IŞILGAN tarafından
verilmiştir.
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı
Karargahında 6 takımın katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil
Deniz İzci Grubu takımına ödülü, 3. Piyade
Er Eğitim Tugay Komutanı Vekili P. Kd. Alb.
Adnan KUŞ tarafından verilmiştir.
90
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
EL İNCESİ ATMA YARIŞMASI
ANTALYA ETKİNLİKLERİ
13 Temmuz 2007 tarihinde Sahil
Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı
Karargahında 4 takımın katılımıyla icra
edilmiş olup, yarışmada birinci olan Sahil
Güvenlik Antalya Grup Komutanlığı
takımına ödülü, Antalya Büyükşehir
Belediyesi Başkan Vekili Ali DEVECİ
tarafından verilmiştir.
Antalya Yelken Kulübü tarafından Sahil
Güvenlik Eğitim ve Öğretim Komutanlığı
Karargah Binası önünde yelken gösterileri
icra edilmiş, hazırlanan anı objeleri
davetlilere sunulmuş, Akdeniz Bölge
Bandosu tarafından marşlar çalınmış,
botlar ziyarete açılmış ve tören hitamında
kokteyl verilmiştir.
kullanılan sürüklenen solungaç ağları yunus ve
balinalar için oldukça yeni bir problemdir.3, 4
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI
(DRIFT-NETS)
92
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI
Dünya su ürünleri üretiminin büyük bir kısmı avcılık
yolu ile sağlanmaktadır. Bu üretim içerisinde yer
alan ürünler, avlandığı ortama göre pelajik (yüzey)
ve demersal (dip) ürünler olarak isimlendirilir.
Pelajik su ürünleri, gırgır ağları, ortasu trolü, pelajik
uzatma ağları, pelajik paraketa vb. gibi av araçları
ile avlanırken demersal su ürünleri, sürüklenen
(trol, algarna) ve sürütülen (trata, ığrıp) av araçları
ile tuzaklar, uzatma ağları vb. av araçları ile
avlanılmaktadır.1
Hemen hemen tüm balıkçılık faaliyetlerinin
deniz tabiatına etkisi vardır. Bununla birlikte,
bazı istihsal vasıtaları ve avlanma usulleri deniz
tabiatını diğerlerinden kesinlikle daha fazla etkiler.
“Zararlı avlanma usulleri”nin tanımlaması ile ilgili
hemfikirlilik olmamasına rağmen, bazı uygulamalar
doğal olarak zararlıdır. Örneğin, patlayıcı ve zararlı
maddelerin kullanımı... Bununla birlikte diğer
uygulamalar, özellikle dip trolü ve algarna (direç), bazı
durumlarda uzatma ağlarının hassas ekosistemlerde
kullanımı ve ticari hedef taşımayan çok büyük türlerin
avlanmasından dolayı zararlı olarak nitelendirilebilir.2
Kılıç balığı, orkinos, gobene (tüllina, tulina, tombik),
uzun kanat orkinos, yazılı orkinos ülkemiz sularında
ticari değeri olan türlerdir. Bu türler genellikle
orkinos gırgırı, paraketa, pelajik uzatma ağları,
sürüklenen solungaç ağları (drift-nets) ile av verirler.
Ülkemizde 6-14 m boyunda, 11,5-135 BG (Beygir
gücü) sahip 50-60 balıkçı teknesinin Ege Denizi’nde
kılıç balığı avcılığı için sürüklenen solungaç ağlarını
kullandığı bilinmektedir. Sürüklenen solungaç ağları
ile kılıç balığı avcılığı Sivrice-Midilli arasında ve
Fethiye kıyıları açıkları ile Rodos Adası arasında kalan
ulusal ve uluslar arası sularda yapılmaktadır. Yunuslar
ulusal ve uluslar arası mevzuatlarda koruma altına
alınmış türler kapsamındadır. Akdeniz’de sürüklenen
solungaç ağlarının kullanımı yunusları tehdit
etmektedir. Ege Denizi’nde kılıç balığı avcılığında
Bu ağlar ülkemizde, Sivrice’de 210d/54-60 no
multifilament poliamit (PA) 500 mm ağ göz açıklığına
sahip ağlardan 3-7 km uzunluğunda, 20 ağ gözü
derinliğinde donatılmaktadır (Şekil 1 bakınız).
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARI NİÇİN
USULSÜZ BALIKÇILIK YÖNTEMLERİ ARASINDA
YER ALIR?
Bu ağların başlıca olumsuz etkisi hedef dışı
türlerin avlanmasıdır. Ülkemizde, Ege Denizi’nde
(Sivrice ve Fethiye Bölgesinde) yapılan çalışmada,
yunuslar (Delphinus delphis), manta (Mobula
mobular), pervane balığı (Mola mola), köpek
balığı (Mustelus vulgaris), mavi yüzgeçli orkinos
veya orkinos (Thunnus thynnus), yazılı orkinos
(Euthynnus alletteratus), Akdeniz kılıcı veya kılıç
balığı (Tetrapturus belone), uzun kanat orkinos
veya albakor (Thunnus alalunga), gobene (tombik,
tüllina, tulina) (Auxis rochei), lambuka (Coryphaena
hippurus), hedef dışı av olarak kaydedilmiştir.4
Öztürk vd. (2001) arkadaşları tarafından Ege
Denizi’nde yapılan çalışmada da yunuslar sürüklenen
solungaç ağları ile kılıç balığı avcılığında hedef dışı
av olarak kaydedilmiştir. Yunuslar hem ulusal ve
uluslararası mevzuatlarca koruma altına alınmış
Şekil 1: Sivrice bölgesinde kullanılan sürüklenen solungaç ağı (dirft-nets).4
93
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
[ Hazırlayan ] Dr. Raziye YILMAZ | Svl. Me.
Akyol vd. (2005) tarafından bu ağlar sürüklenen
solungaç ağları (drift-nets) olarak tanımlanmıştır.
“Drift” sözcüğü ağın kullanış şeklinden gelmektedir.
Anlamı “su akıntısı ile taşınma”dır. Ağ sabit bir yere
bağlanmaz. Gerçekte, bu ağlar bir çeşit uzatma
ağıdır. Ülkemiz denizlerinde ağın üstünde yer alan
sicim şeklindeki mantar vasıtasıyla su içinde daha
az veya fazla dikey konumda bulunurlar (Şekil 1
ve 2). Genellikle multifilament iplerden yapılmış
ağlar kullanılmaktadır. Bu ağların, balıkları hemen
solungaçlarından yakalayan ve kurtulma şansının
daha az olduğu monofilament iplerden yapılmış
ağlara göre daha az sert olması bir avantajdır.
Ağlar genellikle ayın olmadığı gecelerde, akıntı
veya rüzgarla sürüklenmeye bırakılmaktadır. Ağın
her iki ucunda ışıklı şamandıralar mevcuttur. Gece
boyunca kontrol edilerek bir veya iki kez ağlar
toplanmaktadır. Balıklar çoğunlukla solungaçlarından
avlanmaktadır. Genellikle su yüzeyine yakın veya orta
suda kullanılmaktadır. Hedeflenen tür için çok seçici
olduğu ifade edilmiştir.4, 5, 6, 7
Fethiye bölgesinde ise ağların uzunluğu yaklaşık 14
km’dir. Örneğin; akya (Lichia amia) için (210d/24
no, 480 mm ağ göz açıklığında) 4 km, gobene
(tombik, tüllina, tulina) (Auxis rochei) (210d/1824 no, 340 mm ağ göz açıklığında) için 6 km ve kılıç
balığı için (210d/42 no, 440 mm ağ göz açıklığında,
30 ağ göz derinliğinde) 4 km uzunluğunda ağlar
hazırlanmaktadır. Kılıç balığı avcılığında sürüklenen
solungaç ağları 150-3000 m derinlikte, 5-9 mil açıkta
kullanılmaktadır.3, 4
olmakla birlikte, pervane ve lambuka balıkları da
ulusal mevzuatımızca avlanması tamamen yasak cins
ve türler kapsamındadır.8, 9, 10
Bu ağlar, Kuzey ve Güney Pasifik, Hindistan ve
Atlantik Okyanuslarında başlıca Japon, Tayvan ve
Güney Kore balıkçı gemilerince kalamar, salmon ve
orkinos avlamak için kullanılmaktadırlar. İtalyan ve
İspanya balıkçı gemileri Akdeniz’de bu ağlar ile avcılık
yapmaktadırlar.11 Ülkemiz’de ise sürüklenen solungaç
ağları balıkçılığı halen ilk evrelerdedir. Avlanma
mevsimi kısa sürelidir. Ağlar, İtalya ve Fas’ta olduğu
gibi çok büyük boyutlara ulaşmamıştır.12 Dünyada,
bu ağlar çok kuvvetli monofilament naylon ağdan
yapıldığı için “ölüm yolları” olarak isimlendirilir. Her
bir ağ 8-12 m derinliğinde ve genellikle 32-40 km
uzunluğunda olmakla beraber 65 km uzunluğunda
kullanılabilmektedir. Bu ağlar çoğunlukla gece
denize bırakılmakta, akıntı ile sürüklenerek av
vermektedirler. Bu avcılık yöntemi çok fazla oranda
hedef dışı av verir. Her bir avda yaklaşık % 40-50
kayıp vardır. Su içinde hemen hemen görünmez
olduğu için bir çok yunus, balina, deniz aslanı,
kaplumbağa ve deniz kuşu bu ağlara takılmaktadır.11
94
SÜRÜKLENEN SOLUNGAÇ AĞLARIN
KULLANIMININ YASAKLANMASI
1989 yılında Birleşmiş Milletler (United Nations)
tarafından bu ağlarla balıkçılığın durdurulmasına
karar verilmiştir. Güney Pasifik’te, büyük sürüklenen
solungaç ağları ile yapılan balıkçılık Wellington
anlaşmasına (1989) göre yasaklanmıştır. Avrupa’da,
ilk olarak Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi (European
Union Council of Ministers) AB birliğine üye
devletlere ait balıkçı teknelerinin maksimum 2,5 km
uzunluğundaki ağların kullanımını yasaklamış ve
1998 yılında, 1 Ocak 2002’den itibaren, Akdeniz ve
Atlantik’te bu ağların kullanımının yasaklanmasına
karar verilmiştir.13
O dönemde, 670 İtalyan, 70 Fransız ve yaklaşık
30 İngiliz ve İrlanda teknesi bu avcılık yöntemini
kullanıyordu. Birkaç yıl öncesinde de, 100 İspanyol
teknesi Gibraltar Boğazı’nda bu ağları kullanmıştır.
Karadeniz, Akdeniz ve Bitişik Atlantik Alanlarındaki
Memelileri Koruma Anlaşmasına (Agreement on
the Conservation of Cetaceans of the Black Sea,
Mediterranean Sea ve Contiguous Atlantic Area ACCOBAMS) göre, son yıllarda Akdeniz’de bu ağları
kullanmış olabilecek ülkeler Arnavutluk, Cezayir,
İspanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Malta, Fas,
Monako ve Türkiye’dir.12
Şekil 2: Ülkemiz sularında kullanılan sürüklenen
solungaç ağları (drift-nets)
Bununla birlikte, İspanya hükümeti AB kararından
önce bu ağların kullanımını çoktan yasaklamıştır.12
AB’nin, 1992 yılında açık denizde çok büyük
sürüklenen solungaç ağların kullanımını yasaklayan
Birleşmiş Milletler Kararlarını (United Nations
Resolutions 44/225, 1989; 1991) kabul etmesi 6
yıl sürmüştür. Bu ağların yasaklanma süreci için 10
yıl geçmiştir ve bugün halen bu usulsüz balıkçılık
yöntemi Avrupa filoları tarafından kullanılan geçerli
balıkçılık yöntemi olmaya devam etmektedir.12
Benzer tavsiye ve kararlar, 1997 ve 2005 yıllarında
Akdeniz Genel Balıkçılık Komisyonu (General
Fisheries Commission for the Mediterranean - GFCM)
ve 2003 yılında Ton Balıklarını Koruma Uluslararası
Komisyonu (International Commission for the
Conservation of Atlantic Tuna - ICCAT) tarafından
kabul edilmiştir.12 Türkiye her iki komisyona da üye
bir devlettir.14, 15 Ülkemizde de sürüklenen solungaç
ağlarının kullanımı, denizlerde ve içsularda ticari
amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen 2002-2004
av dönemine ait 35/1 numaralı sirkülerde tamamen
yasaklanmış, denizlerde ve içsularda ticari amaçlı
su ürünleri avcılığını düzenleyen 2004-2006 av
dönemine ait 36/1 numaralı sirkülerde sadece 2,5
km’den uzun ağların kullanımı yasaklanmış ve
denizlerde ve içsularda ticari amaçlı su ürünleri
avcılığını düzenleyen 2006-2008 av dönemine ait
37/1 numaralı sirkülerde bu ağların kullanımı tekrar
tamamen yasaklanmıştır.
Ayrıca, AB’nin bu ağların kullanımının yasaklanmasına
karşı gösterdiği davranış, bu ağlarla yapılan
Şu an, Akdeniz ve komşu sularda yaklaşık 500 dirftnet teknesi vardır (Fransa 76, İtalya’da 100 den fazla,
Fas 177, Türkiye 50-100) ve bu teknelerin %60’ı AB
üye ve üye olması muhtemel devletlere aittir.12
SONUÇ
Sürüklenen solungaç ağları balıkçılığında hedef
dışı türler avlanmaktadır. Bunlardan özellikle
yunuslar nesli tehlikede olan türlerdendir. Ulusal
ve uluslararası anlaşmalarca da koruma altına
alınmışlardır. Kuzey Pasifik’te bu ağların, yıllık olarak
85 bin deniz memelisini (70 bin yunus, yunusgiller ve
14 bin fok) boğduğu tahmin edilmektedir.11
Öztürk (2001) ve Akyol (2005)’un Ülkemizde Ege
Denizi’nde yaptığı çalışmalarda kılıç balığı avcılığında
kullanılan bu ağların hedef dışı av olarak yunus,
lambuka ve pervane balığını avladığı tespit edilmiştir.
Her üç türde avlanması tamamen yasak cins ve türler
kapsamındadır.9, 10
Bu sebeplerden dolayı bu ağların kullanımı 1 Ocak
2002’den itibaren AB Bakanlar Konseyi tarafından
yasaklanmıştır. Benzer kararlar 1997 ve 2005
yıllarında GFCM ve 2003 yılında ICCAT tarafından
da kabul edilmiştir. Ülkemizin de üye olduğu bu
Komisyon kararları doğrultusunda bu ağların
kullanımı yasaklanmıştır.
Sonuç olarak, hemen hemen tüm balıkçılık
yöntemlerinin deniz tabiatına etkisi vardır ve yanlış
çevrede kullanıldığı zaman zararlı olacağı göz önünde
tutulmalıdır. Dip trolünün deniz çayırı alanlarında
kullanılması (çoğu alan genel olarak yasaklanmış
olmasına rağmen) veya dip trolünün derin deniz
ekosisteminde kullanılması örnek verilebilir. GFCM
tarafından 1000 m derin denizde dip trolünün
kullanılması yasaklanmıştır. Bu, Akdeniz’in derin
deniz ekosisteminin korunması için çok önemlidir.
Dünyada bir ilktir. Derin deniz trol avcılığının
yasaklanması eşsiz derin deniz habitatlarını (bir
hayvan ve ya bitkinin yetiştiği doğal ortam); soğuk su
mercanlarını, deniz dağlarını, denizaltı kanyonlarını,
çok tuzlu havuzları, keşfedilebilecek binlerce yeni
türü koruyacaktır. Akdeniz deniz faunasının (belli
bir bölgede yaşayan hayvanların tümü) çeyreğinden
fazlası endemiktir (belli bir yere özgü). Endemizmin
yüzdesi derin sularda daha yüksektir. Ekolojik olarak
kolaylıkla zarar görebilecek alanlar Akdeniz’in derin
sularında bulunur. Aynı zamanda, berlam ve karides
gibi çok değerli stokların yok olmasını önleyecektir.
Ülkemizde de dip trolünün 1000 m derinde
kullanılması yasaklanmıştır.9, 16, 17, 18
Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılan balıkçıları
bilinçlendirme toplantılarında, hemen hemen tüm
balıkçılık yöntemlerinin deniz tabiatına etkisinin olduğu
ve yanlış çevrede kullanıldığı zaman zararlı olabileceğinin
açıklanması son derece önemli bir konudur.
KAYNAKLAR:
1. AYDIN, C., GURBET, R., ULAŞ, A., 2005. ALGARNA TAKIMLARININ AV
KOMPOZİSYONU VE BALIKÇILIK ORTAMINA ETKİLERİ, E.Ü. SU ÜRÜNLERİ DERGİSİ,
CİLT 22, SAYI (1-2): 39–42.
2. http://ec.europa.eu/fisheries/press_corner/press_releases/com06_60_working_doc_
en.pdf
3. ÖZTÜRK, B., AMAHA, ÖZTÜRK, A. A., DEDE, A., 2001. DOLPHİN BYCATCH İN THE
SWORDFİSH DRİFTNET FİSHERY İN THE AEGEAN SEA, RAPP. COTTON, İNT. MER
MEDİT., 36.
4. AKYOL, O., ERDEM, M., ÜNAL, V., CEYHAN, T., 2005. INVESTİGATİONS ON DRİFTNET FİSHERY FOR SWORDFİSH (XİPHİAS GLADİUS L.) İN THE AEGEAN SEA, TURK J.
VET. ANİM. SCİ. 29: 1225-1231
5. http://www.fao.org/figis/servlet/geartype?fid=220
6. http://www.ejfoundation.org/page166.html
7. http://www.ims.metu.edu.tr/DenizSozluk/ABC/s.htm)
8. http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskiler/2005/12/20051231M2-25.htm
9. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN
2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.
10. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.
DENİZLERDE VE İÇSULARDA AMATÖR (SPORTİF) AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI
DÜZENLEYEN 2006-2008 AV DÖNEMİNE AİT 37/2 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.
11. http://www.botany.uwc.ac.za/Envfacts/facts/gill_nets.htm
12. http://oceana.org/fileadmin/oceana/uploads/europe/reports/the_use_of_driftnetseng.pdf
13. http://www.ccb.se/downloads/fiskfolder5.pdf
14. http://www.fao.org/fi/body/rfb/GFCM/gfcm_mapandmem.htm
15. http://www.intfish.net/orgs/fisheries/iccat.htm
16. http://www.ciesm.org/news/policy/0303.htm
17. http://www.panda.org/news_facts/newsroom/news/index.
cfm?uNewsID=18831&uLangID=1
18. http://www.oceansatlas.org/world_fisheries_and_aquaculture/html/issues/ecosys/
desrpract/default.htm
19. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN
2002-2004 AV DÖNEMİNE AİT 35/1 NUMARALI SİRKÜLER., ANKARA.
20. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.
DENİZLERDE VE İÇSULARDA TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN
2004-2006 AV DÖNEMİNE AİT 36/1 NUMARALI SİRKÜLER. ANKARA.
95
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sürüklenen solungaç ağları sıklıkla avcılık yaparken
kaybolmakta veya kopmaktadır. Serbest kalan bu
ağlar, avlanan deniz canlılarının ağırlığından dolayı su
dibine batıncaya kadar avlamaya devam etmektedir.
Bu nedenle bu balıkçılığa “hayalet balıkçılık” veya bu
ağlara “hayalet ağ” denmektedir.11
balıkçılığın diğer yakın ülkeler tarafından kullanımını
desteklemiştir. Fas örnek verilebilir.12
176 Sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Bazı
Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve
Bu Kanun Hükmünde Kararnameye İki Madde
Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 8. maddesi
ile Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama
Dairesi Başkanlığı kurulmuş, İçişleri Bakanlığının
ana hizmet birimi olarak belirlenmiştir. Genel Bilgi
Toplama (GBT) Başkanlığı olarak da bilinen Bilgi
Toplama Dairesi, bu tarihten itibaren Kaçakçılık
ve İstihbarat Daire Başkanlığı ile birleştirilmiş ve
müstakil bir daire başkanlığı olarak faaliyetlerini
sürdürmeye başlamıştır.
KİHBİ Daire Başkanlığı bünyesinde; Bakanlık,
Jandarma, Emniyet ve Gümrük personeli görev
yapmaktadır.
GÖREVLERİ
96
[ Hazırlayan ] Ö. Faruk GÜNAY | İçişleri Bakanlığı KİHBİ Dairesi Başkanı
İçişleri Bakanlığı, yurdun iç güvenliğinin ve
asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel
ahlakın korunması amacıyla kurulmuş bir bakanlık
olup, görevleri arasında; Bakanlığa bağlı iç güvenlik
kuruluşlarını idare etmek suretiyle ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğünü, yurdun iç güvenliğini,
asayişini, kamu düzenini ve genel ahlakı, Anayasada
yazılı hak ve hürriyetleri korumak, suç işlenmesini
önlemek, suçluları takip etmek ve yakalamak, her
türlü kaçakçılığı men ve takip etmek yer almaktadır.
Sayılan bu görevlerin yerine getirilmesinde; 3152
Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 8. maddesinde ana hizmet birimleri arasında
sayılan Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi
Toplama Daire Başkanlığına da görev ve sorumluluklar
yüklenmektedir. Bu görevlerde, suçluları takip etmek
ve yakalamakla ilgili olarak 1980 yılında kurulan ve
zaman içinde geliştirilen bir sistem kullanılmıştır.
KURULUŞ
Daha önce işlediği bir suçtan dolayı tüm yurtta
aranıp da ele geçmeyen kimliği belirlenmiş kişilerle;
çalıntı motorlu taşıtları, çalınan veya kaybedilen
ateşli silahlarla her türlü kimlik belgelerini bulmak ve
ele geçirmek, bu konuda iller düzeyinde derlenecek
bilgilerin bir ana merkezde toplanmasını sağlamak,
bu bilgilerin ilgili yerlere doğru olarak gönderilmesini
sağlayarak, genel kolluk kuvvetlerinin adli ve idari
tahkikatlarına hız ve açıklık kazandırmak ve kolluk
kuvvetleri arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon
sağlayarak zabıtanın halk nazarında saygınlığını
arttırmak amacıyla İçişleri Bakanlığının 26 Mart
1980 gün ve J.Gn.K. 0961-1-128-80/TSK.KOOR.
(20) sayılı Onayı ile Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı
kurulmuştur.
12 Şubat 1983 tarih ve 3152 Sayılı İçişleri
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunla
Buna göre;
a) Her türlü kaçakçılık faaliyetlerine ait istihbaratı
Devlet çapında toplayıp değerlendirmek, kaçakçılığı
men, takip ve tahkikle görevli kuruluşlara bilgi
vermek, bağlı kuruluşların önleme ve yakalama
faaliyetlerini yönlendirmek ve ilgili kuruluşlar
arasında koordinasyon ve işbirliği yapılması için
gerekli tedbirleri almak,
b) Kaçakçılıkla mücadele, hedef, taktik ve usullerini
tespit etmek ve eğitici nitelikte yayınlar yapmak,
c) Suç işleyip ele geçmeyen kişilerin, çalınan veya
kaybedilen motorlu taşıtların, ateşli silahların, kimliği
ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtlarını tutmak,
güvenlik kuvvetlerine bildirmek, görevli kuruluşlarla,
ilgili kuvvetler arasında koordinasyon sağlamak ile
görevlidir.
Anlaşılacağı gibi Dairenin Bilgi Toplama konusundaki
görevleri, (c) bendinde tanımlanan görevlerdir. Bu
görevin yerine getirilmesi için bir yönerge çıkarılmış
olup, tüm bilgi toplama işlemleri bu yönerge
doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.
BİLGİ TOPLAMA İŞLEMLERİNİN DAYANAĞI
Bilgi toplama işlemlerinin hukuki dayanağı; 3152
Sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Yine bu çerçevede, eşyalarla ilgili olarak da kaybedilen,
çalınan veya gasp edilen; motorlu taşıtlara, ateşli
silahlara ve her türlü kimliği ispata yarayan belgelere
ilişkin bilgi toplanarak güvenlik kuvvetlerinin
kullanımına sunulmaktadır.
Kurulduğu 1980 yılından itibaren; yukarıda belirtilen
konulara ilişkin olarak tutulan bilgilere ait kayıtlar,
mahallinde ve merkezde dolaplarda tutulan bilgi
formları ile izlenmekte iken, gelişen bilgi ve iletişim
teknolojisi doğrultusunda yapılması sağlanan
programların faaliyete geçirilmesi sonucunda ülkenin
her yerinden anında kullanılabilecek bir bilgi işletim
sistemi ile çalışır hale getirilmiştir. Kısaca özetlenen bu
sonuca varmak için Dairede gerçekleştirilen değişime
bir göz atılması yerinde olacaktır.
GERÇEKLEŞTİRİLEN ÖNEMLİ ATILIMLAR
1- Yapılan işin gereği olarak KİHBİ Daire
Başkanlığında ve tüm ülkede görev yapan polis
ve jandarma bilgi toplama birimlerinde toplanan
bilgiler gizli bilgiler olup, sadece yetki verilen kişiler
tarafından görülebilmektedir. Dayanak olarak adli
işlemlerin esas alınması ve adliyeler ile güvenlik
kuvvetleri arasında bilgi akışının düzenli olmaması
nedeniyle tutulan bilgilerin güncellenmesinde
sorunlar yaşanmıştır. Buna bir çözüm olabileceği
düşüncesi ile 12.6.2002 tarihinde yönerge değişikliği
yapılmış ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu henüz
gündemde bile değilken, tüm bilgi toplama birimleri
tarafından, kişilerin ya da avukatlarının yazılı
başvurusu halinde kendilerine ilişkin bilginin
verilmesine başlanmıştır.
2- Ülke çapında görev yapan Gümrük Muhafaza
personeli tarafından doğrudan gerçekleştirilen
kaçakçılıkla mücadele çalışmaları sonucunda,
savcılıklara sevk edilen suçlularla ilgili olarak KİHBİ
Bilgi Sisteminde kayıt bulunmadığının tespit edilmesi
üzerine; Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü
ile birlikte yapılan çalışmalarımız sonucunda,
Gümrük Müsteşarlığınca taşra birimlerine bir emir
97
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
KAÇAKÇILIK, İSTİHBARAT, HAREKAT ve
BİLGİ TOPLAMA (KİHBİ) DAİRE
BAŞKANLIĞINDA BİLGİ TOPLAMA
İŞLEMLERİ KONUSUNDA ULAŞILAN DÜZEY
3152 sayılı Kanunun 13. maddesi KİHBİ Daire
Başkanlığının görevlerini belirlemiştir.
Kanunun 13/c ve 33’üncü, 2559 Sayılı Polis Vazife
ve Salahiyetleri Kanununun Ek-7’nci ve Jandarma
Teşkilat Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 42/e
maddeleridir. Bu maddelere dayanılarak; aranan ve
bazı suçları işleyen kişilere ilişkin tutulan bilgiler,
güvenliği sağlamakla görevli olan bağlı kuruluşlara
yakalama ve istihbarat amacıyla yararlanılmak üzere
kullandırılmaktadır.
yayınlanmıştır. Söz konusu genelgenin güvenlik
kuvvetlerine duyurulması için de Bakanlığımızın
18.09.2002 tarihli genelgesi yayınlanmıştır. Bu
genelgeler ile; gümrük idarelerince doğrudan
yapılacak tüm operasyonların sonuçlanıp, Cumhuriyet
başsavcılığına sevk işlemleri yapıldıktan sonra
sanıklarla ilgili düzenlenecek vukuat raporunun
Başkanlığımızca belirlenen formata uygun bir şekilde
KİHBİ Bilgi Sistemine girilmek üzere mahalli mülki
amirlikler aracılığı ile olayın geçtiği yer güvenlik
kuvveti bilgi toplama birimlerine gönderilerek Bilgi
Sistemine girilmesi sağlanmıştır.
3- Bilgi sisteminde aranan kişilere ilişkin olarak;
suç, nüfus ve ikametgah yeri güvenlik kuvvetleri
tarafından gıyabi tutuklama ve yakalama
müzekkerelerine dayanılarak açılmış mükerrer bilgi
formları bulunduğu ve bunlardan dolayı vatandaşların
mağduriyetine sebep olunduğunun anlaşılması
üzerine 22.09.2002 tarihinde yayınlanan genelge
ile, suç yeri haricinde düzenlenmiş mükerrer bilgi
formlarının iptali, aranmadığı halde aranır durumda
görünenlerin de düşüm ve iptal işlemlerinin
yapılması sağlanmış, güvenlik kuvvetlerince haksız
yakalamaların önüne geçilmeye çalışılmıştır.
98
Bu durumun engellenmesi amacıyla; 28.02.2003
tarihinde valiliklere gönderilen yazı ile yakalananlar
için bilgi formu düşüm ve iptal çizelgesinin İl Bilgi
Toplama Birimlerince günlük olarak hazırlanarak
Başkanlığımıza göndermeleri istenmiş, gelen listeler
esas alınarak gereken işlemlerin ertesi gün içinde
tamamlanması sağlanmıştır. 29.09.2003 tarihinden
itibaren aynı işlemler, “yakalandı” konumunda
olan kayıtlar için de uygulanmaya başlanmıştır.
Uygulamalar ile, kırtasiye ve zaman israfının
önlenmesi yanında vatandaş mağduriyetlerinin
Bu uygulamalar yeni projelerin uygulanmaya
başlanmasından sonra daha da geliştirilmiş;
arananlardan yakalananlara ilişkin olarak yakalayan
güvenlik kuvveti bilgi toplama yetkilisinin bastığı
“yakalandı butonu” ile arayan tüm birimlere mesaj
gönderilmesi ve alınan bu mesaj doğrultusunda
mahallinde doğrudan ve anında düşüm ve iptal
işleminin gerçekleştirilmesi Eylül 2006’dan itibaren
sağlanmıştır.
5- MERNİS Projesinin faaliyete geçmesi ile nüfus
bilgilerine ulaşmak üzere ilgili nüfus müdürlüğü
ile yapılmakta olan yazışmalardan vazgeçilmiş,
önce; suç yeri güvenlik kuvvetinin Kimlik Saptama
Formu ile bulunduğu yerdeki nüfus müdürlüğüne
müracaat etmesi ve alacağı nüfus kayıt örneğindeki
bilgilere göre form düzenlemesi, daha sonra Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce Kimlik
Paylaşım Sisteminin faaliyete geçirilmesinden
itibaren de, bu sistem kullanılarak kişilerin kimlik
bilgilerine bilgi sistemi üzerinden anında ulaşılması
sağlanmıştır. Kimlik Paylaşım sistemini kullanmak
ve kimlik bilgisi çıktısı alarak bilgi formu düzenlemek
üzere Başkanlığımıza tahsis edilen şifrelerin güvenlik
kuvvetlerine verileceği bildirilmiş ve zaman ve işgücü
kaybının engellenmesi ile işlemlerin daha süratli
yapılmasına olanak sağlanmıştır. Artık nüfus idareleri
ile yazışmaya gerek kalmamıştır.
6- Yine MERNİS’in uygulamaya geçmesinden sonra,
KİHBİ Bilgi Sisteminde kaydı bulunan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına ait kimlik bilgilerinin
doğrulanmasını sağlamak amacıyla, sistemimizde yer
alan suçlu kimlik bilgileri ile Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğü bilgileri karşılaştırılarak,
kişilerin kimlik bilgilerinin eşleştirilmesi ve
doğrulanması sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti
Kimlik Numaraları almaları sağlanmış, bu numaraya
dayalı olarak alınan kimlik bilgileri esas alınarak
sistemimizde yer alan bilgilerin doğrulanması işlemi
gerçekleştirilmiştir. Böylece benzer kimlik bilgisine
sahip kişilerle ilgili bir hak kayıpları ve zarara uğrama
gibi durumların oluşması önlenmiştir.
7- Hizmetin yürütülmesi için gerek duyulan bilgisayar
programlarının yapılması, veri tabanlarının karşılıklı
olarak kullanımının sağlanması amacıyla KİHBİ Daire
Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma
Genel Komutanlığı arasında 21.12.2004 tarihinde
bir protokol imzalanması sağlanarak, suç işleyen ve
aranan şahıslar yanında çalınan ve kaybedilen motorlu
taşıtların, ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan
her türlü belgelere ait bilgilerin, bilgisayar ortamında
veri tabanına girilmesi ve sorgulanması, jandarma
ve emniyet birimlerince ayrı ayrı yürütülen ancak
verilen hizmetler gereği, uygulamada ortak kullanımı
gerektiren sürücü ceza ve sürücü bilgileri, motorlu
taşıt bilgileri, silah, pasaport ve ruhsat bilgilerinin
tek bir veri tabanına girilmesi ve sorgulanması ve
kullanılacak ortak programın esasları belirlenmiş,
şahıs ve eşyalarla ilgili bilgilerin tutulması, saklanması
ve kullanılmasına ait işlemler ile projelerin sevk
ve koordinasyonunun Başkanlığımız kararları
doğrultusunda gerçekleştirilmesi sağlanmıştır.
8- Bilgi Sistemimizde yer alan; 1982 yılında yayınlanan
Bilgi Toplama Yönergesine dayanılarak ve geriye
doğru işlem yapılarak tutulmuş olan ve yapılan tüm
çalışmalara rağmen yargılama bilgilerine ulaşılarak
doğrulanamayan kayıtların, alınan 23.11.2004 tarihli
Bakanlık Onayı ile çıkarılması sağlanmış, böylece
doğruluğu saptanamayan bilgilerden dolayı insanların
hak ve özgürlüklerinin zedelenmesi engellenmiştir.
9- Bilginin en önemli güç olarak açıkça kabul
edildiği çağımızda, ülke çapında aynı alanda ve aynı
amaçla çalışan kurumların bilgilerini paylaşarak
güçlenecekleri düşüncesine sahip olarak; MİT ile
Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalışan ve kara
paranın aklanması ile mücadele eden Mali Suçlar
Araştırma Kurumunun (MASAK) KİHBİ Bilgilerinden
yararlandırılması sağlanmıştır.
10- Tutulan kayıtların tamamının yargı yerlerinde
yürütülmekte olan davalarla ilgili olması ve buralardan
gelecek sonuç bilgileri esas alınarak güncellenen
bilgiler olması nedeniyle, güvenlik kuvvetleri ile
yargı yerleri arasında bilgi alış verişini sağlamak
üzere Sanık Karar Takip Formu geliştirilmiş ve
uygulamaya çalışılmıştır. Ancak Adalet Bakanlığınca
bu form esas alınarak geri bilgi verilmesine ilişkin
olarak farklı tarihlerde yayınlanan 8 adet genelgeye
rağmen uygulamanın düzenli bir şekilde işletilmesi
sağlanamamıştır. Bunun sonucu olarak sistemimizde
yer alan bilgilerin güncelliğinin sağlanması
güçleşmiştir. Bu durumun yarattığı sorunları ortadan
kaldırmak amacıyla Adalet Bakanlığı ile yapılan
görüşmeler sonucunda komisyon aşamasında
yaptığımız bilgilendirme sonrasında CMK Uygulama
Kanununa kolluğa bildirim adı altında bir madde
eklenmesi sağlanmıştır. (5320 sayılı Kanun, md.16)
Böylece yargı ile güvenlik kuvvetleri arasında yıllardır
sağlanamayan bir bilgi alış verişi artık sağlanacak ve
güvenlik kuvvetlerinin yargıya sevk ettiği evrakın
sonucunu öğrenmesi mümkün olacaktır. Buna
dayanarak KİHBİ Bilgi Sistemine girilen bilgilerin
doğruluğu ve güncelliği de sağlanmış olacaktır.
Ayrıca, adli makamlar tarafından çıkarılan müzekkere
ile güvenlik kuvvetlerince aranması istenen kişilerin
sistemimize aranma bilgisi girildikten sonra, kişilerin
doğrudan adli makamlara teslim olarak işlemlerini
bitirmesi sonrası aranma durumlarına ilişkin
hususun ortadan kalkmasına rağmen bu durumun
adli makamlarca kolluğa bildirilmemesi ya da zaman
zaman geç bildirilmesi gibi durumlarla karşılaşılmış
ve buna bağlı olarak şahısların haksız yere yeniden
yakalanabilmeleri söz konusu olmuştur. Sorunun
giderilmesi amacıyla, TBMM’de görüşülmekte olan
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa, Dairemiz
uğraşları sonucu 90/6 madde olarak; “yakalama
emirlerinin çıkarılma amacının ortadan kalkması
durumunda mahkeme, hakim veya Cumhuriyet
savcısı tarafından yakalama emrinin derhal iadesinin
istenmesi”, ibaresi eklenmiştir.
11- Bilgi Toplama Yönergesi doğrultusunda yürütülen
kayıt tutma işlemleri çerçevesinde bilgi sistemimizde;
suç işleyip ele geçmeyen yakalanmış da olsa bazı suçları
işleyen, kayıp olan ve belli hakları kullanması konusunda
haklarında sınırlama getirilen kişiler ile çalınan,
kaybolan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan
dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele
geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve
kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin kayıtları
tutulmaktadır. Bu kayıtlar; daha önce işlenen her
türlü suça ilişkin Cumhuriyet başsavcılıkları ve nüfus
müdürlükleri ile irtibat kurularak edinilen suç ve kimlik
bilgileri esas alınarak oluşturulan bilgi formlarının, il
jandarma komutanlıkları ve il emniyet müdürlüklerinin
Bilgi Toplama Birimlerince Başkanlığımıza gönderilmesi
ve merkezden bilgi sistemine girilerek taşrada
görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerine gösterilmek
şeklinde tutulmakta iken, bu işlemin gelişen bilgi ve
iletişim teknolojisinden yaralanılarak, bilgisayar ağları
aracılığıyla mahallinden yapılması uygun görülerek
gerekli çalışmalar Başkanlığımızca başlatılmıştır.
Bu görevlerin bilgi işlem teknolojileri kullanılarak
e-devlet kapsamında yürütülebilmesi için aşağıdaki
projeler yapılarak uygulamaya konulmuştur:
99
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
4- Bilgisayar ve tasnif kayıtlarında aranır durumda
olup da yakalanarak adli makamlara ve askerlik şubesi
başkanlıklarına teslim edilen şahıslara ait yapılan
iptal ve düşüm işlemleri çizelgelerinin; yazışmalar
ve postadan kaynaklanan gecikmeler nedeniyle
KİHBİ Daire Başkanlığına ulaşmasının zaman aldığı,
bu süre içinde bilgisayar kayıtlarındaki işlemleri
zamanında yapılmayan ve bilgisayar sisteminde
iptal veya düşüm işlemi yapılmayan şahısların,
aranmadığı halde “aranıyor” görünmeye devam ederek
başka yer ve zamanlarda, güvenlik kuvvetlerince
yeniden yakalanma ve gözaltına alınma işlemine tabi
tutulabildikleri görülmüştür.
önlenmesi ve işlemlerin düzenli ve süratli bir şekilde
yürütülmesi sağlanmıştır.
1. Kişilere İlişkin KİHBİ Bilgi Toplama Projesi:
Kişilere ilişkin olarak tutulmakta olan “aranan”
ve “yakalandı” kayıtlarının ülkenin her yanında
tamamlanan formların posta ile gönderilip merkezde
bilgisayarlara yüklenmesi yerine, bu işlemlerin
mahallinde görev yapan bilgi toplama görevlileri
tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak bir
yazılımın gerçekleştirilmesi yapılan değerlendirmeler
sonucu uygun görülerek gereken programın yazılması
Jandarma Genel Komutanlığı Muhabere Elektronik
Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanlığından istenmiştir.
Talebimiz doğrultusunda; MEBS Başkanlığınca
yazılımı tamamlanan program 2005 yılı başında tüm
güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.
Projenin uygulanmaya başlanması ile; kişilere ilişkin
arama ve diğer kayıtların mahallinden, doğrudan
polis ve jandarma bilgi toplama birimlerince, veri
girişi, düşüm ve iptal işlemleri etkin bir şekilde yerine
getirilebilir olmuştur.
100
2. Eşyalara İlişkin KİHBİ Kayıp Eşya ve Belge
Projesi:
Kişilere ilişkin olarak uygulamaya geçirilen programdan
hemen sonra, çalınan kaybolan, gasp edilen veya bir
olaya karışmaktan dolayı aranan ve müsaderesine
karar verilip de ele geçirilemeyen motorlu taşıtların,
ateşli silahların ve kimliği ispata yarayan her
türlü belgelerin, kısaca bizim eşya bilgileri olarak
tanımladığımız kayıtların da, kişiler için kullanılan
bilgi toplama yöntemi ile aynı biçimde bilgisayar ağları
kullanılarak mahallinden yapılması doğrultusunda
karar alınmış ve gereken programın yazılması bu
kez Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi
Başkanlığından istenmiştir. Talebimiz doğrultusunda;
Emniyet Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yazılımı
tamamlanan program, 2006 yılı içerisinde tüm
güvenlik kuvvetlerinin kullanımına açılmıştır.
Projenin uygulanmaya başlanması ile; kaybolan,
çalınan, gasp edilen veya bir olaya karışmaktan
Kayıp nüfus cüzdanları ile ilgili olarak, Yönergemiz
doğrultusunda yürütülen form açarak aramaya
alma işleminden vazgeçilerek bu konuda MERNİS
projesinden yararlanılacak bir düzen kurulmuştur.
Tüm nüfus idareleri tarafından kayıp ve çalıntı
nüfus cüzdanlarına ilişkin bilgilerin MERNİS’te
tutulduğu tespit edilmiş ve yeni Eşya ve Belge
Projesine bu bilgiye güvenlik kuvvetlerinin ulaşmasını
ve görmesini sağlayacak bir bölüm eklenmiştir.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün de
katkılarıyla gerçekleştirilen bu uygulama sonucunda
bir yandan, milyonlarla ifade edilen kayıp ve çalıntı
nüfus cüzdan bilgisine tüm güvenlik kuvvetlerinin
doğrudan ulaşmaları ve izleyebilmeleri sağlanmış
bir yandan da, bu işlemler için bilgi toplama
birimlerinde form açmak için harcanan emek, zaman
ve kırtasiyeden tasarruf edilmiştir.
PROJELERİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN
SAĞLADIĞI SONUÇLAR
Birkaç paragraf ile kısaca özetlenen projelerin
gerçekleştirilmesi öncesinde; Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve KİHBİ
Daire Başkanlığı personeli tarafından yürütülen, uzun
emek ve çaba harcanan çalışmalar gerçekleştirilmiş,
ortaya çıkan ve burada sayılamayacak kadar çok ve
çeşitli sorunlar birlikte çözüme ulaştırılmış ve son
olarak Bakanlık Makamının da onayı alınarak projeler
uygulamaya konulmuştur.
Emniyet ve Jandarma bilgisayar ağları kullandırılarak
gerçekleştirilen projeler, her iki kurumun farklı bilgisayar
sistemlerine sahip olmalarından dolayı bugüne kadar
gerçekleştirilemeyen bilgi paylaşımı konusunda da
bir ilk olmuştur. İki kurum personelinin KİHBİ adına
topladığı bilgiler, yine iki kurum personeline KİHBİ
üzerinden kullandırılmıştır. Bu kullanım içine, 2003
yılı başından itibaren sorgulama amaçlı olarak dahil
edilen Bakanlığımızın üçüncü bağlı kuruluşu olan Sahil
Güvenlik Komutanlığını da eklemek gerekir.
Böylece her iki proje de, ülke çapında Bakanlığımızın
bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel Komutanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı personelince ortak kullanılabilen ilk
programlar olmuştur.
101
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Ayrıca arşiv araştırması ve diğer toplu sorgulamaların
yapılmasına olanak sağlayan bir çalışma düzeni
kurularak güvenlik kuvvetlerine, görevlerini yerine
getirirken kullanacak yeni araçlar kazandırılmıştır.
Nitekim bağlı kuruluşlarımızdan Polis ve Jandarma
bu olanaktan yararlanarak; Kimlik Bildirme Kanunu
gibi kanunlarla elde edilen bilgileri toplu sorgulayarak
görevlerinin gereğini yapmada daha etkili hale
gelmişlerdir.
dolayı aranan ve müsaderesine karar verilip de ele
geçirilemeyen motorlu taşıtların, ateşli silahların ve
kimliği ispata yarayan her türlü belgelerin mahallinde
veri girişi, aranma/bulunma bilgisi ekleme işlemleri de
anında yapılabilir hale getirilmiştir.
KOMİK AMA GERÇEK
ALO-158 HİKAYELERİ
[ Hazırlayan ] Kerem TAMKOÇ | Svl. Me.
Türkiye’nin her yerinden 24 saat ücretsiz ulaşılabilen
Sahil Güvenlik Komutanlığı ALO-158 ihbar hattına
zaman zaman gelen farklı içerikte ihbarlardan
bazılarını sizlerle paylaşalım istedik.
Sabit veya mobil telefonlardan ALO-158 Sahil
Güvenlik İhbar Hattı arandığında “Sahil Güvenlik
Komutanlığı – Ankara, İhbarınız varsa 4’ü tuşlayın”
bant kaydı dinlenir, İhbar Sahibi 4’ü tuşlar:
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
İhbar Sahibi : Saat kaç?
Operatör
: ??
102
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Operatör
İhbar Sahibi
Operatör
İhbar Sahibi
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
: İyi günler, apartmanımızın su borusu patladı.
: Su arızanın telefon numarası 185 hanımefendi.
: Ama 185’e kimse cevap vermiyor.
: ??
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
İhbar Sahibi : Kızım denizde kayboldu.
Operatör
: Öncelikle adınızı ve telefon numaranızı alabilir miyim hanımefendi?
İhbar Sahibi : Ayşe KAYA, cep telefonum, 05XX XXX XX XX.
(İhbar sahibinin sesinden hattı devamlı meşgul eden
kişi olduğunun anlaşılması üzerine)
Operatör
: T.C. Kimlik numaranızı alabilir miyim?
İhbar Sahibi : 637423125454
Operatör
: Hanımefendi kimlik numaranız
1 hane fazla.
İhbar Sahibi : O zaman son rakamı çıkarabiliriz.
Operatör
: ??
İhbar Sahibi : Veya ilk rakam da olur...
Operatör
: ??
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
İhbar Sahibi : Orası neresi?
Operatör
: ??
Sahil Güvenlik
İHBAR ve
TALEP HATTI
Her an tetikte olan Sahil Güvenlik personeli
çoğu kez hayatlarını tehlikeye atma
pahasına görevini büyük bir özveri ile yerine
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
İhbar Sahibi : Kontörüm bitti, bana kontör gönderir misiniz?
Operatör
: ??
Operatör
: Alo-158 Sahil Güvenlik, buyurun.
İhbar Sahibi : Telefonumu dinliyormuşsunuz.
Operatör
: Yalnızca Alo-158 ihbar hattı üzerinden yaptığınız görüşmeler
kaydediliyor beyefendi.
İhbar Sahibi : İyi de niye dinliyorsunuz?
Operatör
: Beyefendi telefonunuz dinlenmiyor, yalnızca bizi
aradığınızda yaptığınız görüşmeler kaydediliyor.
İhbar Sahibi : Ben sizi aramadım ki.
Operatör
: ??
Denizde yardıma ihtiyacı olanların ALO-158
hattından Sahil Güvenlik Komutanlığına
ulaşabilmeleri için lütfen gereksiz aramalarla
ALO-158 hattını meşgul etmeyin. Unutmayın! Bir
gün sizin de denizde yardıma ihtiyacınız olabilir!
getirmektedir. ALO 158’i arayarak Sahil
Güvenlik Komutanlığına Türkiye’nin her
yerinden 24 saat ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz.
• Denizde tehlikede olanların yardım talepleri,
• Denizi kirleten her türlü davranış,
• Denizden yapılan her türlü kaçakçılık,
• Yasa dışı su ürünleri avcılığı ve dalış,
• Kıyılarımızdan ülkemize yasa dışı giriş ve çıkışlar,
• Denizlerimizde yapılacak terörist eylemlere ilişkin duyumlar,
konularında ALO 158 telefonunu arayabilirsiniz.
ALO 158 Sahil Güvenlik Özel Hizmet Telefonu Türkiye’nin her yerinden, her an Sahil Güvenlik Komutanlığına ulaşabileceğiniz
bir yardım ve ihbar hattıdır. 158 telefon hattı, hem yardım isteklerinin anında Sahil Güvenlik Komutanlığına ulaşması, hem de
denizlerimizde yapılan kanunsuz eylemlerin ihbar edilmesi amacı ile kurulmuştur.
ALO 158 hattına gelen ihbar ve taleplerinizi değerlendiren Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli derhal olaylara müdahale edecek ve
güvenliğin sağlanması için gereken tüm tedbirleri alacaktır.
Açık denizden ve yurt dışı aramalarda: +90 312 158 00 00
“Etik” ile “ahlak” birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin
yerine kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklıdır.
Bu ikisi arasındaki ayrımı daha iyi açıklamak
gerekirse; Etik yani ahlak felsefesi, “insanların kurduğu
bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan
değerleri, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi
ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir.’’
Ahlak daha çok sosyolojik bir olay olarak bir toplumda
var olan davranış standartları ve kurallarını ifade eder
ve her toplum bir ahlaka sahiptir. Bunlar çift taraflı ve
tüm taraflara yarar sağlayan kurallardır.
Öte yandan tüm kurallar -elbette ki- ahlakın bir
parçası değildir. Örneğin karşıdan karşıya geçerken
iki tarafa da bakmak, sağduyulu olmanın bir gereğidir.
Bazı kurallar da nezaket kurallarıdır ve bunlar
ahlaktan ayrılırlar ve bu anlamda doğru ya da yanlış
olarak değerlendirilemezler.
104
ETİK ve AHLAK
Ahlak ile etik arasındaki temel fark;
[ Hazırlayan ] Güray DEMİR | SG Kd. Ütğm.
Sözlük anlamıyla etik, ahlak ilkelerinin ışığında, doğru davranışların incelenmesi demektir. Etik veya
en yalın tanımıyla töre bilimi Yunanca “ethos” yani “töre” sözcüğünden türemiştir. Ethos, karakter
anlamındadır. Hangi değerlerin benimseneceği, bir diğer kimseye nasıl davranılacağı ya da kişinin diğerlerine
olan sorumlulukları karakter ya da “etik” meselesidir. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlak
kavramının doğasını anlamaya çalışır.
Etik; insan yaşamını ilgilendiren konularda
yapılabilecek hareketlerin sınırlarını belirleyen,
davranışların öncesinde yol gösterici ve sınırlayıcı
kurallar topluluğudur. Diğer bir ifadeyle; insan tutum
ve davranışlarının iyi/doğru ya da kötü/yanlış olarak
değerlendirilmesidir.
olarak kullanılır. Ahlak terimi “morality”, etimolojik
köken olarak etikten farklıdır. “Morality”, Yunanca’da
gelenek-görenek anlamına gelmektedir. Batı dillerinde
ise “Ahlak” kelimesi “moral” kelimesi ile karşılanır
ve adet, alışkanlık, karakter anlamlarına gelen mos
(çoğulu mores) kelimesine dayanır.
Felsefenin bir dalı olan etik insan yaşamını
ilgilendiren konularda yapılabilecek hareketlerin
sınırlarını belirleyen, davranışların öncesinde yol
gösterici ve sınırlayıcı kurallar topluluğudur.
Etik batı geleneğinde ahlak felsefesi olarak da
anılmıştır. İnsanlar arası ilişkilerde “değer”
sorunlarını inceler ve ahlakın nasıl olması gerektiğini
ortaya koymaya çalışır. Türkçe’de ise etik sözcüğü
ahlâk bilimi olarak anılmıştır. Ayrıca ahlak sözcüğü ile
eş anlamlı olarak da kullanılır.
Etik terimi, genellikle, ahlak terimiyle değişimli
Etiğin daha soyut, evrensel ve genel geçerliliğe sahip
olması, ahlakın dışsal nedenlerle (din, çevre vb.)
şekillenmesine karşın etiğin değerlerimize dayanan
içsel bir güdü olması, yani nasıl davranmamız gerektiği
bize söylendiği için değil, gerçekten doğru olduğuna
ve öyle davranmamız gerektiğine inandığımız için o
şekilde davranmamız olarak açıklanabilir.
Ahlak felsefesi ya da ahlakbilim şeklinde de ifade
edilebilen etik; insanın bireysel ve toplumsal
ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi
ve kötü söz ve davranışı belirleyecek ölçütlerin
neler olabileceğini inceleyen bilim dalı olarak
tanımlanabilir.
Esas amacı iyiyi ve doğruyu bulmak ve hakim kılmak
olan etiğin dört temel ilkesi vardır. Bunlar; Adalet Hakkaniyet, Tarafsızlık - Eşitlik, Dürüstlük - Doğruluk ve
Sorumluluk - Bencil Olmamaktır.
Son olarak ahlak; gelenekler, alışkanlıklar, örfadetler, yaşam biçimleri gibi her toplumda farklılık
gösterebilecek değerlerdir. Etik ise; dürüstlük,
yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak, hırsızlık
yapmamak, yalan söylememek, cana kıymamak,
insan haklarına saygılı olmak gibi dünyanın her
yerinde geçerli değerler topluluğudur.
ETİĞİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE FARKLI
ETİK ANLAYIŞLARI
Etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı
bilinmemekle beraber, dünyanın farklı yerlerinde
birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik
anlayışının var olduğu bilinmektedir.
Felsefi etik anlayışına “Antik Çağ Çin Felsefesi”nde
ve yine “Antik Yunan Felsefesi”nde rastlanmaktadır.
Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları,
ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal
yapısıyla yakından ilişkilidir.
Demokritos’un aforizmalarından bir kısmı etik
sorunlara dairdir. Demokritos’un etik görüşü doğa
felsefesine dayanır; materyalist etik anlayışında ölçülü
olmak huzur ve dinginliği, dinginlik ise mutluluğu
getirir ve insanın temel hedefi mutluluktur.
Sofistler ise daha farklı ve göreli bir etik anlayışını
benimsemişlerdir; genel geçer anlamda kabul
görebilecek, doğru olabilecek hiçbir ölçü yoktur, her
şeyin ölçüsü kişiye bağlı olduğu gibi etiğin ölçüsü
de kişiye bağlıdır. Etikte görecelilik ve öznelliği
savunan ilk düşünce Sofistlerindir, bu da Sofistlerin
etik düşüncesini önemli kılar. Fakat Sofistlerin
etik yaklaşımını önemli kılan bir başka nokta da
Sofistlerin etik anlayışlarını özgür yurttaşlarla
sınırlamayıp genelleştirmeleri, kölelerin de erdem
sahibi olabileceğini, erdemleri öğrenebileceğini
belirtmeleriydi.
Sokrates Sofistlerin göreceliliğine karşı çıkmış,
erdemin ve bilginin kaynağının kişinin içinde
bulunabileceğini öne sürmüştür. Burada bilgi
erdemdi, etik açısından üstün olmak bilgiye dayalıydı.
Sokrates’in etik düşüncesi bilgiye dayalı etik
düşüncelerinin ilk örneklerindendir.
Platon etik sorunlarını devlet ve toplum
kavramlarıyla birlikte ele almıştır; bireysel etikten
ziyade toplumsal etik üzerine yoğunlaşmıştır.
105
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Ahlak aynı zamanda belirli bir toplumda belirli
bir zaman ve alanla tanımlıdır. Örneğin belirli bir
ülkedeki belirli bir grubun ahlakından söz edilebilir,
1850’lerdeki Amerika ile 1990’lardaki Amerika’nın
ahlakından bahsedilebilir, keza Marks’ın belirttiği
gibi toplumdaki farklı sınıfların ahlakından söz
edilebilir, etik ise bazen ahlakla eş anlamlı olarak
kullanılmakla birlikte daha çok özel gruplar için
belirlenmiş davranışlar veya davranış kuralları olarak
tanımlanabilir. Bu anlamda muhasebeci etiğinden
veya borsa aracılarının etiğinden bahsedebiliriz.
Tüm ilkelerin toplamında ise faziletli ve erdemli bir
insan olmak vardır.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,
DAVRANIŞLARIMIZA REHBERLİK EDEN ETİK İLKELERİMİZ;
• Cumhuriyetin gerektirdiği yurttaşlık görevlerini yerine getiririz.
• Atatürk İlke ve Devrimlerini bilir ve uygularız.
• Vatanımıza ve milletimize en iyi şekilde hizmet
ederiz.
• Sahil Güvenlik Komutanlığı misyon ve vizyonunu destekleriz.
• Kaynakları maksadına uygun kullanırız.
• Görevimizi bilir ve uygularız.
• Yüksek vazife bilincine sahibiz.
• Kanunlara ve amirlere mutlak itaat ederiz.
• Moral ve motivasyona önem veririz.
• Ekip ruhuna sahibiz.
• Mesleğimizi severiz.
• Daima daha iyiyi hedef alırız.
• Araştırıcı, inceleyici ve sorgulayıcıyız.
• İnisiyatif sahibiyiz.
• Kurumsal yapıyı bilir ve uygularız.
• Denizi ve denizciliği severiz.
106
Aristoteles’in etik anlayışı da yine yoğun toplumsal
unsurlar barındırmış, dönemin tarihsel ve toplumsal
gelişmelerinden de büyük oranda etkilenmiştir.
Aristoteles’in etik anlayışındaki en önemli
noktalardan biri onun “zoon politikon” kavramıdır.
Zoon politikon özgür insandır, toplumsal (sosyal)
insandır. İnsan varlığının toplumsal oluşunun
kabulü açısından bu ilk adımdı. Aslında Aristoteles
de kölelerin diğer vatandaşlarla bir tutulamayacağı
fikrindeydi, köleler birer cansız nesneden farksızdılar
ona göre de; yine de teorik zoon politikon tanımı
etiğin tarihsel gelişimi açısından önemlidir. Özünde
erdem sahibi olabilme yetisine sahip insan, vasat
olursa ideal etik seviyeye ulaşır. İki uç kötü davranışın
ortası, vasatı, erdemdir. Örneğin kendini çok küçük
görme ile kendini çok büyük görme arasındaki orta
nokta, erdemli olama durumdur.
Etik konusundaki fikirleriyle daha farklı bir anlayış
ortaya çıkaran ve adından çok söz ettiren bir başka
Antik Çağ filozofu da Epiküros’tur. Epiküros’un ateist
etik anlayışında, insanlığın amacı hazza ulaşmaktır.
Her ne kadar genelde farklı zannedilse de Epiküros’un
haz kavramı bedensel hazdan öte acının yokluğudur.
Mutluluk kişinin acı, ıstırap, sefalet ve elemden
kurtulmuş olduğu durumdur. Acıdan kurtulmak
için önerilen hayat tarzı ise sosyal yaşamdan uzak,
münzevi ve sade bir hayat tarzıdır. Epiküros’un
düşüncesinde insan sosyal bir varlık değildir, sosyal
bağları onun doğasından gelen doğal oluşumlar
değildir.
Antik Çağ’dan sonra Hıristiyanlığın Batı’daki
yükselişiyle kaynağı ebedi ve ilahi olan bir etik
anlayışı yükselişe geçmiştir. Bu dönemdeki en önemli
etik anlayışlarından biri Aquinolu Thomas’ın etik
anlayışıdır. Bu anlayışta “Skolastik Felsefe”nin etik
anlayışı ile Hıristiyan ahlak ve erdem görüşleri bir
araya gelir. Akılcı bir etik anlayışı olan bu anlayışta
irade konusu da irdelenir. Akla dayanan özgür
bir irade fikri mevcuttur, akli olumlu davranışlar
mümkündür, kişi iyiyi seçerek mutluluğa erişme
şansına sahiptir, fakat son noktada gerçek ve nihai
mutluluğa ancak Tanrı’nın istemesi ile kavuşulabilir.
Bundan sonra uzun bir süre etik sadece Tanrı
kaynaklı görüşlere yer vermiştir.
Doğu felsefelerindeki erdem ve ahlâk anlayışına
benzer unsurlar taşıyan bir etik anlayışı da ünlü
filozof Spinoza tarafından ortaya atılmıştır. Bu
anlayışta kişi doğal durumunda tutkularının
esiridir, aklının yardımıyla bu esaretten kurtulabilir.
Bu sebeple akli davranmak ile ahlâki davranmak
aslında aynıdır. Bilgi vurgusu taşıyan bir etik fikrine
sahip olmuş bir başka ünlü filozof John Locke’dir.
Ampirik felsefesinden hareketle ahlâki olguların da
deneyimlerin ürünü olduğunu ortaya koymuştur.
Bir diğer ünlü filozof Kant ise etiği davranış, eylem ve
tutkuların bulunduğu düzlemde değil fenomenlerin
ötesindeki düzlemde tanımlar. Kant’ın etik üzerine
tanınmış eserleri bulunur; Pratik Aklın Eleştirisi ve
Töreler Metafiziği gibi.
Alman filozof Feuerbach ise materyalist bir etik
anlayışı ortaya koyar. Hümanist vurgular da taşıyan
bu anlayışta birey yaşayışı ve ilerlemesi için diğer
birey(ler) ile ilişkiye girmek zorundadır ve bu (sosyal)
ilişkiyle ahlak oluşur. Sosyal ilişkilerin olduğu her
durumda ahlâk da olur. Feuerbach’ın felsefi bencillik
tanımı bu etik düşünceye farklı bir açı da katar;
bireyin mutluluğu için çabalamasını bencillik olarak
kabul etmez ve birey ile genelin çıkarlarının uyumunu
garanti edecek genel bir sevgiyi tanımlar.
Alman filozof Schopenhauer ise çok daha karamsar
bir etik görüşünü benimsemiştir. Var olmanın,
yaşamanın acıdan ibaret olduğunu savunur; insan
istemlerinin esiridir. Bu etik görüşü çeşitli Doğu
felsefelerine ve etik görüşlerine büyük benzerlik taşır.
Bu etik anlayışından çok daha farklı ve genel
düşünceye karşı devrim niteliği taşıyan etik anlayışı
ise ünlü Alman filozof Nietzsche’nin etik anlayışıdır.
Felsefesindeki güç kavramı üzerin inşa ettiği etik
anlayışında, çoğu etik anlayışında erdem olarak
nitelenen birçok davranış güçsüz ve dolayısıyla da
olumsuz olarak nitelendirilmiştir. Nietzsche’nin
üstün insanı birçok etik anlayışta ahlâkî olarak
tanımlanabilecek şekilde değildir. Nietzsche’nin
ortaya koyduğu ahlâk ve erdem, geleneksel ahlâkî
standartların, iyi ile kötünün ötesindedir. İyi bireyin
gücüne güç katan şey, kötü ise onu güçsüz kılan
şeydir. Kısacası Nietzsche’nin etik anlayışı ortaya
attığı güç kavramı temellidir.
Erdemler etiği insanın nasıl birisi olması gerektiğini
söylemeye çalışır. Erdemler etiği ilk olarak Eski
Yunan’da ortaya çıkmıştır. Plato’nun Symposium’unda
insanların sahip olması gereken dört erdem olarak
Basiret, Adalet, Cesaret ve İtidal gösterilmiştir.
Aristo erdemleri ahlaki ve akli olarak ikiye ayırmıştır.
Dokuz akli erdemin en üstünde “sophia” yani teorik
hikmet ve phronesis yani pratik hikmet gelmektedir.
Aristo da ahlaki erdemler olarak basiret, adalet,
cesaret ve itidali verir. Aristo’ya göre her ahlaki erdem
her iki uçtaki kusurun ortalamasıdır. Örneğin cesaret
erdemi, korkaklık ve deli cesareti gibi kusurların
ortasında yer alır.
Felsefede etik geleneksel olarak üç ana alana ayrılır:
Meta-etik: Meta-etik, etik ifadelerin doğasını
araştırır. etik hüküm ve tavırların (tutum) doğasını
inceler.
107
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Platon’un etik anlayışı da çoğu Yunan filozofu gibi
soylulara, köle olmayan özgür yurttaşlara yöneliktir.
Ona göre toplumun çoğunu oluşturan kitle ahlâklı
olma, erdem edinme gibi yeteneklerden yoksundu.
Bu nedenle bu toplumsal etikte sınıflar arasında bir
ahlâksal bağ olduğu söylenemez.
• Gerekli fiziki güç ve dayanıklılığa sahibiz.
• Görev ve yetkilerimizi suiistimal etmeyiz.
• Çevremize şeffaf davranırız.
• Etik davranışları bilir, uygular ve denetleriz.
• Çevremizdekilerle iyi geçiniriz.
• Değişime açığız.
• Doğayı sever ve koruruz.
• İnsana saygıyı esas alırız.
• Tutumluyuz.
• Dürüstüz.
• Çalışkanız.
• Adiliz.
• Saygın ve güveniliriz.
• Nazik ve saygılıyız.
• Cesuruz.
• Fedakarız.
• Sır saklarız.
• Biz, bahriye örf ve adetlerinden ödün vermeyen güçlü bir aileyiz.
15. yüzyıldan başlayarak Tanrı ve din merkezli etik
anlayışından kaymalar görülmeye başlar. Bu dönemin
sonlarında felsefi açıdan yerini genişleten İngiliz
ampirik (deneye dayalı) düşüncesi etik anlayışlarını
da etkiler. Thomas Hobbes geleneksel etik görüşlerine
aykırı, materyalist felsefesiyle uyumlu bir etik
anlayışına sahiptir. Bireyin öncelikli hedefi kendi
varlığını korumak ve sürdürmektir, bencillik insanın
doğasında vardır, bu bireysel bencilliğin toplumun
çıkarlarıyla örtüşmesi olumlu sonuçlar doğurur bu
sebeple bireysel bencillik ile toplumun çıkarının
örtüştüğü noktalar erdemlerdir. Bireyin bencil
yönelimi ile toplumun çıkarının örtüşmediği ve hatta
toplumun çıkarının zarar gördüğü davranışlarsa kötü
davranışlardır.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,
ETİK DEĞERLERİMİZ;
• Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk İlke ve Devrimlerine sadakat,
• Vatan ve millete en iyi şekilde hizmet etmek,
• Kanun ve kurallara uymak,
• İnsana ve tüm canlılara saygılı olmak,
• Çevreyi ve doğayı korumaktır.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI PERSONELİ OLARAK,
ETİK SORUMLULUKLARIMIZ;
• Etik bütünlük
• Dürüstlük
• Sadakat
• Tarafsızlık ve adalet
• Sorumluluk
• Ehliyet (yeterlilik)
• Sır saklama
• Cesaret
• Fedakarlık
• Örf ve ananelere bağlılık
• Liyakat ve profesyonellik
• Nezaket ve saygı
• Saygınlık ve güven
108
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Normatif Etik: Meta-etik ile uygulamalı etik
arasındaki köprü olarak tanımlanabilir. Doğruyu
yanlıştan ayıracak pratik ahlak standartlarını ve
ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanacağını bulmaya çalışır.
Bu, kişinin sahip olması gereken iyi alışkanlıklar,
takip etmesi gereken görev ve sorumluluklar veya
davranışlarının diğerleri üzerindeki sonuçlarını
içerebilir.
Uygulamalı Etik: Uygulamalı etiğin bir şekli,
normatif etik teorilerinin belirli tartışmalı meselelere
uygulanmasıdır. Bu durumlarda, etikçi savunulabilir
bir teorik yapı benimser ve sonra teoriyi uygulayarak
normatif tavsiyeler türetir.
Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik
problemleri inceleyen bazı alt dalları (disiplin)
mevcuttur, örneğin: iş etiği, tıbbi etik, mühendislik
etiği ve yasal etik gibi. Her alt bu uzmanlıkların etik
kuralları içerisinde ortaya çıkan yaygın mesele ve
problemleri karakterize eder ve bunların kamuya olan
sorumluluklarını tanımlar.
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDA ETİK
Sahil Güvenlik Komutanlığında etik kültürün
oluşturulması ve benimsetilmesi maksadıyla
oluşturulan “Etik Değerlerimiz”in yazılış sırası,
değerlerin nispi önemi ve personelin etik konularda
uygulaması gereken öncelik sırasını vermekte,
buna karşılık, “Etik Sorumluluklarımız”ın hepsi eşit
ağırlıklı olarak değerlendirilmektedir.
Personel, karar ve davranışlarında sorumlulukların
tamamını karşılamak zorunda olmakla birlikte,
uygulamada karşılaşılan karmaşık sorunlar buna
mani olduğunda, etik değerler yön gösterici
olmaktadır. “Davranışlarımıza Rehberlik Eden Etik
İlkelerimiz” ise Sahil Güvenlik Komutanlığında görev
yapan personelin yapması ve yapmaması gereken
davranışları belirlemektedir.
KAYNAKLAR:
1. TÜRKİYE ETİK DEĞERLER MERKEZİ (http://www.tedmer.org.tr)
2. ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ UYGULAMALI ETİK MERKEZİ
(http://www.metu.edu.tr)
3. ETHICS RESOURCE CENTER (http://www.ethics.org)
4. DEVLETTE ETİKTEN ETİK DEVLETE (TÜSİAD YAYINLARI)
5. THE MILITARY ETHICS IN AN AGE OF NIHILISM (DR. JAMES H.TONER)
yapıldığı bilinmektedir. Bu değerli besin maddesini
dünyada en çok tüketen ülkeler ise Amerika, İsviçre,
Fransa ve Almanya’dır.
Etinin de kaliteli olması dolayısıyla binlerce yıldan
beri ekonomik açıdan büyük önem taşıyan mersin
balıkları, Acipenseridae familyasını oluşturan
aralarında 6 metre uzunluğa ve 1,5 ton ağırlığa kadar
varan türleri içeren tatlı su balığı türlerinden olan
ilkel hayvanlardır. Asya, Avrupa ve Amerika’nın
kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür
ile temsil edilmekte olup bunlardan 5’i [Huso huso
(mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin
balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti
(karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus
(sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz’in
Türkiye sularında bulunmaktadır. Mersin balıkları
hem tatlı suda, hem tatlı-tuzlu karışık suda (ırmak
deltaları), hem de denizde yaşarlar. Göçebe hayatı
sürdüren türleri gençliklerini tatlı suda geçirip,
sonradan denize göç ederler ve erginleşince çiftleşmek
için tekrar tatlı suya dönerler. En büyük mersin balığı
türü olan mersin morinası neredeyse sadece tuzlu
suda yaşar ve yumurtlamak için denizden ırmaklara
geçer.
110
MERSİN BALIKLARI
Servis anına kadar buzdolabında bekletilip, servis
yapılacağı zaman kristal bir kaseye alınmalı; bu kase
içi buz dolu geniş bir kabın içine yerleştirildikten
sonra çavdar ekmeği, ekşi krema, tereyağı, kıyılmış
soğan ve dereotu ile servis yapılmalıdır. İdeal içkisi ise
şampanya ve votka olan, Rus mutfağı denilince akla
ilk gelen bu besin maddesi tahmin edilebileceği üzere
siyah havyardır.
Siyah havyar, dişi mersin balığının döllenmemiş
yumurtalarından; dünya havyar pazarının yüzde
90’ı da Hazar Denizi’nde yaşayan bu balığın Beluga,
Asietra ve Sevruga diye bilinen üç türünden elde
edilmektedir. Her bir dişi mersin balığının ağırlığının
yüzde 17’si havyardan oluşmaktadır. Rusça “hafifçe
tuzlanmış” anlamına gelen Malassol sınıfındaki
havyar, çeşitlerin en pahalısıdır. Havyar, bol protein,
yağ, B12, B6, B2, PP, C, A vitaminleri, madeni tuzları
ihtiva ettiğinden besin değeri çok yüksek bir gıdadır.
50 gramında 1400 kilokalori ihtiva etmektedir.
Havyar mersin balığının yumurtlama mevsiminde
yakalanıp, balığa zarar verilmeden karnı sıkılarak
yumurtalarının boşaltılması yoluyla elde edilir.
Yumurtalar ince bir elekten geçirilerek büyüklüklerine
göre gruplanır. Daha sonra bol suda yıkanıp
temizlenir ve % 4-6 oranında tuzlanır. İran’da yapılan
tuzlama işleminde, tuza boraks da katılır.
Mersin balıkları özellikle çok pahalıya satılan
havyarları için avlanmaktadır. Hazar Denizi
ve Karadeniz çevresindeki mersin balıklarının
dişilerinden alınan yumurtalar, havyara
dönüştürülerek dünya piyasalarında kilosu 5 ila
10 bin dolar arasında satılmaktadır. İran, Rusya
Federasyonu, Kazakistan, Romanya, Bulgaristan
havyar üretiminde öncülük eden ülkelerin başında
gelmektedir. İngiltere havyar borsasındaki en gözde
ürünler İran’ın Hazar Denizi kıyılarındaki balıklardan
elde edilmektedir. Ülkemizde ise geçmiş yıllarda
Sakarya ilinin Karasu ilçesinde havyar üretimi
Üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan
barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının
doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması
ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması,
ileri yaşlarda cinsi olgunluğa ulaşan balıklarının
bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek
için yumurtlama zamanından önce avlanması,
endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle
doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama
ortamlarının bozulması gibi nedenlerle mersin
balıklarının stokları hızla azalmış ve nesillerinin
devamı tehlikeye girmiştir. Hazar denizinde bile,
sayıları azalmış ve 1970’li yıllarda 20.000 ton
mersin balığı tutulurken 2000 yılında 3.000 ton’dan
bile az tutulmuştur. Özellikle Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra yasa dışı avcılık nedeniyle
Mersin balığı popülasyonlarında dünya çapında bir
gerileme yaşanmıştır. Birçok türü, Dünya Doğayı
Koruma Birliği (UINC)’nin “Kırmızı Kitap (Red List)”
olarak anılan korunması gereken türler listesinde yer
almaktadır. 1997 yılında Almanya’nın ve ABD’nin
çabaları ile mersin balığı Washington Hayvanları
Koruma Antlaşması listesine alınmıştır. 164 ülkenin
imzaladığı CITES (Convention on International
Trade in Endangered Species of Wild Fauna and
Flora - Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki
Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme)
kapsamında 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren bütün
mersin balığı türleri koruma altına alınmış, balık ve
balıktan elde edilen ürünlerin (havyar, et, canlı balık
ve balık yumurtası) dünya çapındaki ticareti kontrol
edilmeye başlanmıştır. 2003 yılından itibaren World
Sturgeon Conservation Society adlı kurum mersin
balığı popülasyonunu korumak ve büyütmek için çaba
göstermektedir.
Ülkemizin Karadeniz kıyılarında bulunan ve
üremek amacıyla Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya
ve Çoruh nehirlerine giren 6 mersin balığı türünün
doğal stoklarının ekonomikliğinin kalmadığı, bu
türlerin stoklarının takviye edilerek ekonomiye
kazandırılması gerektiği yapılan araştırmalarda
111
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
[ Hazırlayan ] Hüseyin ÜNVER | SG Ütğm.
Mersin balıkları çok geç ergenlik çağına ulaşırlar.
Özellikle dişiler, ancak 20 yaşına gelince ve
2-4 yıl aralıklarla yumurtlarlar. 100 yıla kadar
yaşayabilmeleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar.
Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut
olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da
adlandırılırlar.
Beluga
Sivrişka
112
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) balıkların
korunması ve sayılarının artırılabilmesi maksadıyla,
1997 yılından itibaren Karadeniz’de Mersin
balıklarının dağılımı, Karadeniz’e dökülen nehirlerin
kirlenmeden arındırılması, nehirlerin su bütçelerinin
dengelenmesi, Mersin balıklarının avcılığının
yasaklanarak, yeni kurallara bağlanması, balıkçıların
eğitimi gibi konularda kendi olanakları ve Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteğiyle
çalışmalar yürütmektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Trabzon Su Ürünleri
Merkez Araştırma Enstitüsü, Karadeniz Teknik
Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi
ve İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinin
ortaklığında; Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma
Derneği (MERKODER), Samsun Tarım İl Müdürlüğü
Şip
işbirliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal
Araştırmalar Genel Müdürlüğünün desteğinde Dr.
Bilal AKBULUT başkanlığında Mersin Balıkları
Populasyonlarının Mevcut Durumlarının Belirlenmesi
ve Yetiştiricilik İmkanlarının Araştırılması (Research
on Present Status of Sturgeon Population and Rearing
Possibilities) konulu bir proje başlatılmıştır. Proje
ile; Türkiye sularındaki mersin balıkları hakkında
bilgi toplamak ve veri tabanı oluşturmak, mersin
balıklarının maruz kaldıkları olumsuz etmenleri tam
anlamıyla belirlemek, mersin balıklarının korunması
ve sürdürülebilir yönetimi için kamuoyunu
bilinçlendirmek ve kurumsal işbirliğini geliştirmek,
yönetim stratejileri ve planları geliştirmek, ülkemizde
mersin balığı yetiştiriciliğinin gelişebilmesi için
çalışmalar yapılması hedeflenmektedir. Araştırma
kapsamında, avlanması yasak olan ancak zaman
zaman ağlara takılan mersin balıklarının göğüs
yüzgeçlerine, üzerinde numaralar bulunan küçük
markalar takılacak ve tekrar denize geri salınacaktır.
Markalı mersin balıkları tekrar yakalandığında marka
üzerindeki sayı okunacak ve kaydedilecek, daha sonra
balık tekrar denize geri salınacaktır. Bu araştırma
ile, bir taraftan mersin balıklarının sularımızdaki
beslenme ve üreme alanları tespit edilmeye
çalışılacak, diğer taraftan Karadeniz’deki varlıklarının
devamına katkıda bulunulacaktır.
altına alınarak, kurulacak üretim tesislerinde yapay
üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları
desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür
şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması gerekir .
Yapılan çalışmalara ve başlatılan projeye destek
olabilmek maksadıyla balıkçıların konu hakkında
bilgilendirilmelerinin ve ağlara takılan mersin
balıklarının markalı olup olmadıklarının kontrolünü
müteakip markalı olanların marka üzerinde bulunan
numaralarının ve balığın nerede yakalandığının
kaydedilerek projeyi yürüten kurum/kuruluşlara
bildirilmesi hususunda balıkçıları bilgilendirme
toplantılarından istifadeyle bilinçlendirilmelerinin
faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
KAYNAKLAR:
1. http://sufak.omu.edu.tr (Mersin Balıkları-Yrd.Doç.Dr.Serap USTAOĞLU)
2. http://tr.wikipedia.org
3. http://www.lezzet.com.tr
4. http://www.denizce.com
5. http://www.istanbul.edu.tr
6. http://www.tudav.org
7. http://www.ziraatci.com
Mersin balıkları konusunda ulaşılabilecek kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur.
1. MERSİN BALIĞI ARAŞTIRMA PROJESİ
Adres
: Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Kaşüstü Beldesi, 61250 Yomra/TRABZON
Telefon : (0462) 3411053 - 0505 4908563
Faks : (0462) 3411056
E-mail : [email protected]
Web
: www.mersin.sumae.gov.tr
Yürütücü Kuruluş :
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü
İşbirliği Yapılan Kuruluşlar :
• Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sinop Su Ürünleri Fakültesi
• İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi
• Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize Su Ürünleri Fakültesi
• Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği
• Samsun Tarım İl Müdürlüğü - Tel: (0362) 2313700
2. TÜRK DENİZ ARAŞTIRMALARI VAKFI (TÜDAV) ERİŞİM BİLGİLERİ
Adres
Telefon Faks E-mail
Web
: TÜDAV P.K.10 81650 Beykoz/İstanbul
: (0216) 4240772
: (0216) 4240771
: [email protected]
: www.tudav.gov
113
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
görülmüştür. Stoklarının korunması ve gelişmesi
için 1975-1976 av sezonundan itibaren avcılığı
sınırlandırılmış ve daha sonra da 1380 sayılı yasa ve
su ürünleri sirkülerleriyle tamamen yasaklanmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığının, ilgili sirkülerler
kapsamında icra ettiği görevler esnasında
konuya gösterdiği hassasiyete ve yıllardır verilen
konferanslara rağmen söz konusu türün stoklarında
bir iyileşme olmadığı, üretime yönelik profesyonel
ilave uygulamalara ihtiyaç olduğu görülmüştür.
Rus Mersini
Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da
tanınmasını sağlamak ve Karadeniz, dolayısıyla da
ülkemiz ekonomisi için havyar üretim sektörünü
tekrar canlandırmak amacıyla gerekli tedbirlerin
çok geç olmadan alınmasının ve uygulamaya
geçirilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda; yasak avlanmanın önlenmesi ve
yasakların sıkı kontrolü, tesadüfen yakalanan
mersin balıklarının satışının önlenmesi için gerekli
yaptırımların uygulanması, mersin balıklarının
üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak,
Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi ve
balıklara baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde
üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye
elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma
altına alınması, nehir ağızlarının balıkların girişine
elverişli hale getirilmesi, mersin balıklarının yapay
üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak
ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının
kurulması, ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her
geçen gün azalan anaç mersin balıklarının koruma
ATATÜRK ve KÜREK SPORU
[ Hazırlayan] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.
Büyük Atatürk’ün bilfiil yaptığı üç spor vardır.
Selanik’te geçen çocukluk yıllarında akranlarıyla
sık sık güreş tuttuğunu, çocukluk arkadaşlarının
onunla ilgili anılarından öğrenmekteyiz. Askerlik
hayatında başladığı binicilik sporuna ömrünün
son yılarına kadar, fırsat buldukça devam
etmekten ayrı bir zevk ve haz duyduğu da gayet
iyi bilinmektedir. Pek hoşlandığı ve bilfiil yaptığı
üçüncü spor ise kürektir. Yaz aylarında Florya
Köşkü’nde istirahatte bulunduğu günlerde sandala
binerek kürek çekmekten pek hoşlandığı da
gerçektir. Onun kürek sporuyla ilgili bir anısını,
1930’ların ünlü kürek şampiyonlarından olan
Prof. Dr. Bedii Gorbon’dan dinleyelim:
« Hiç unutmam; sene 1935 ve tarih 29 Haziran’dı.
Galatasaray Lisesi son sınıf örgencisiydim.
114
Rahmetli Müdür Muavini Muhlis Peykoğlu akşam
çıkışta beni kapıda bekliyordu. “Yürü, haydi
gidiyoruz” dedi. “Nereye” diye sordum. Cevap
vermedi. Doğru Bebek’e gittik. Galatasaray Kulübü
Denizcilik Şubesi Bebek’teydi o zaman. Muslih
Hoca tek çifte futayı denize indirmemi söyledi.
Futayı denize indirdim. Ancak ondan sonradır
ki, bana şu hususu açıkladı. Gazi Florya’da bizi
bekliyor, kürek çekecekmiş. İşte o anda büyük bir
heyecanın yanımı kapladığını hissettim. Adeta
tir tir titriyordum. Bir motor bizi alıp Florya’ya
götürdü. Köşkün önünde futayı motordan denize
indirdi. Biraz sonra Atatürk göründü. Ayağında
lastik pabuçlar, elinde sigarası, üstünde de slip
bir yün mayo vardı. Gazi’yi ilk defa yakından
görüyordum. Ne büyük insandı. Futaya bindi.
Elli metre kadar kürek çekti, sonra yoruldu. Bana
dönerek “Senin çok acayip bir sandalın var” dedi.
“Biraz sen kürek çek de göreyim” diye ilave etti.
Tam kırk beş dakika Atatürk’ü dolaştırdım. İnsana
müthiş hamle veriyordu. O zaman Türkiye rekoru
bende idi. Eğer kronometre tutulsaydı, bu rekoru
çoktan kırmış olurdum o gün. Gazi geziden pek
memnun olmuştu. Köşkün rıhtımına çıkınca
bana döndü, “Ne arzu ediyorsun?” diye sordu. Ne
isteyebilirdim? Hangi kulüpten olduğumu sordu.
“Galatasaray’dan Paşam” diyebildim. “Bütün
arkadaşlarının gözlerinden öperim” dedi. Bizi eliyle
selamladı. Hiç durmadan futa ile Bebek’e kadar
kürek çektim. Kulübe geldiğim zaman haberi duyan
bütün arkadaşların heyecan içinde beni beklemekte
olduklarını gördüm. Heyecanımdan o gece sabaha
kadar uyuyamadım. »
Büyük Atatürk, kürek yarışlarına karşı da büyük
ilgi gösterirdi. Moda Koyu’nda yapılan bir çok
kürek yarışmasını “Ertuğrul” isimli yatının
güvertesinden ilgi ve heyecanla izlediğine çok
rastlanmıştır.
KAYNAK:
SÖNMEZ, CEMİL; ATATÜRK’ÜN TABİAT VE ÇEVRE ANLAYIŞI;
TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI YAYINLARI; 1997; S.66, 67
115
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
ZİYARETLER
03
NİSAN
2007
EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ OĞUZ KAĞAN KÖKSAL’IN ZİYARETLERİ
17-21
NİSAN
2007
AZERBAYCAN HEYETİNİN ZİYARETİ
116
117
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Emniyet Genel Müdürlüğünün 162. kuruluş yıldönümü kapsamında Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan KÖKSAL
ve beraberindeki heyet Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.
İkili ilişkiler kapsamında Azerbaycan Sahil Muhafaza Komutanı Tuğgeneral İlham MEHDİYEV ve beraberindeki heyet
Türkiye’yi ziyaret etmiştir.
ZİYARETLER
19
NİSAN
2007
SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD BAYAR’IN ZİYARETLERİ
05
MAYIS
2007
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN ABDÜLKADİR AKSU’NUN ZİYARETLERİ
118
119
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad BAYAR Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret etmiştir.
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir AKSU Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’na
veda ziyaretinde bulunmuşlardır.
ZİYARETLER
21
MAYIS
2007
BSCF UZMANLAR TOPLANTISI
14
HAZİRAN
2007
İTALYA POLİS KUVVETLERİ
İHTİSAS OKULU HEYETİNİN ZİYARETİ
120
121
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
BSCF (Black Sea Cooperation Forum) Uzmanlar Toplantısı karargahımızda icra edilmiştir. Toplantıya katılan yabancı heyet
üyeleri karargahımızı gezmişlerdir.
İtalya Polis Kuvvetleri İhtisas Okulu Heyeti, Sahil Güvenlik Komutanlığına nezaket ziyaretinde bulunmuştur.
Konuk heyete Sahil Güvenlik Komutanlığının imkân ve kabiliyetleri hakkında bilgi verilmiştir.
ZİYARETLER
18
HAZİRAN
2007
İÇİŞLERİ BAKANI SAYIN OSMAN GÜNEŞ’İN ZİYARETLERİ
03
TEMMUZ
2007
KARA HARP OKULU KOMUTANI
TÜMGENERAL TEVFİK ÖZKILIÇ’IN ZİYARETLERİ
122
123
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
İçişleri Bakanı Sayın Osman GÜNEŞ Sahil Güvenlik Komutanlığı Karargahını ilk kez ziyaret etmişlerdir.
Kara Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Tevfik ÖZKILIÇ Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Can ERENOĞLU’nu ziyaret
etmiş ve Sahil Güvenlik Komutanlığı faaliyetleri hakkında bilgi almıştır.
ETKİNLİKLER
02
ETKİNLİKLER
MAYIS
2007
EMEKLİ AMİRALLER TOPLANTISI
13
HAZİRAN
2007
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI KALİTE KONGRESİ - 1
124
125
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Ankara Bölgesinde bulunan Emekli Amiraller Mayıs Ayı toplantısı için Sahil Güvenlik Komutanlığına davet edilmişlerdir.
Toplantıda Sahil Güvenlik Komutanlığının imkan ve kabiliyetleri ile Arama-Kurtarma ve Harekat Merkezi tanıtılmış ve
Öğle Yemeğinde ortak konularda görüş alışverişi yapılmıştır.
Sahil Güvenlik Kalite Kongresi - 1; Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz, Hava Komutanlıkları ve Jandarma Genel
Komutanlığından davetlilerin yanı sıra Sahil Güvenlik Komutanlığından toplam 176 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
SATRANÇ
BRİÇ
[ Hazırlayan ] M. Kutay ELDEMİR | Svl. Me.
SORULAR
[ Hazırlayan ] Engin KUNTAY | Dz. Bnb.
15 ALTIN KURAL
Bu sayımızdan itibaren yer oyununa ilişkin temel sayılan 15 Altın Kuralı sırasıyla inceleyeceğiz.
1. KURAL
Dışarıda sizin kozlarınızdan büyük tek bir koz kalmışsa
önemli bir neden olmadıkça onu çıkartmaya çalışmayın.
1
2
İKİ HAMLEDE MAT.
Pal Penko. “Büyük Usta kompozitör olunca”
BEYAZ OYNAR, KAZANIR.
• Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı
olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme
yeteneklerini geliştirir.
• Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar
haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir
ortam hazırlar.
• Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir
çalışmayla varılabileceğini gösterir.
• Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın
gerekliliğini benimsetir.
• Kendine güven duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
• Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha
da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.
• Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme
alışkanlığı kazandırır.
• Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler
doğrultusunda motivasyon sağlar.
• Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi
kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ
SATRANÇ
BRİÇ
2 Hamlede Mat N. A. Macleod, “OBSERVER”, 1962
Her defansa karşı nasıl el alırsınız?
1.Ad2! (2.Kd5 tehdidiyle) a) 1...Şxd2 2.Kd5 ve Mat b) 1...e1=V+ 2.Kf1++ c) 1...e1=A
2.Kc5++ d) 1...exd2 2.Kf3++ e) 1...Fxd2 2.Kb5++ f) 1...Şd3 2.Kd5++
Karo ruayı oynayın. Batı oturunca sekizli ile çakın. Trefl üçlü oynayarak empas atın.
Karo damını oynayıp yerden trefl ası atın. Trefl oynayın. Batı onörle çakarsa kör
ruanızı atar pik devamına empas atarak, karo devamına yerden ikili elden üçlü çakıp
batıyı çaka empasına alarak kontratınızı yaparsınız. Batı karo ruaya küçük oynarsa
trefl ası atıp aynı yolla kontratı yaparsınız.
2 Hamlede Mat M. Lipton, “Evening News”, 1958
1.Vh5+ a) 1...f5 2.Vd1++ b) 1...e5 2.Ve8++
D
Batı 5 ’e oynamaktadır. İkinci köre çakar, A-R’yı
çeker ancak Güney ikinci trefle uymaz. Batı şimdi
nasıl oynamalıdır?
Batı kozları bırakmalı ve piklere girmelidir. Yere iki pik çaktırarak kontratını yapacaktır. Rakiplerinin
kozunu ortadan kaldırmaya kalkışırsa yerde yalnızca bir koz kalır, o zaman rakiplerden birinde beş ya da
daha çok pik varsa batar.
• Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve
geliştirir.
• Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak,
bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel
doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.
B
6
V642
9752
8753
A2
97532
A2
AV54
B
D
V6
AR64
RDV765
8
Batı yetkin 6 kontratına oynamaktadır. Kuzey R’ını çıkar. Batı asla alır ve A-R’yı çeker. Güney
ikinci köre uymaz. Batı şimdi nasıl oynamalıdır?
Üçüncü bir koz oynayıp rakiplerin bir de pik lövesi yapmalarına izin vermek ancak acemi briççilerden
beklenebilecek bir yanlışlık olur. Batı, rakiplerde karoların en kötü 4-2 dağılmış olduğunu umarak bu renge
girmeli ve yerin üçüncü karosuna elindeki kayıp piki kaçmalıdır.
AR2
R97532
A2
A6
B
D
V6
A6
RDV765
D83
Batı bu kez de yetkin 6 ’e ulaşır. (Gerçi 6 daha iyi
bir kontrat olurdu ama 6 de kötü sayılmaz). Kuzey
küçük bir pik çıkar, yerin valesi ve Güneyin damı
üzerine Batı ası koyar. Köre herkes uyar. Batı oyunu
nasıl sürdürmelidir?
Yerin sağlanmış uzun bir rengi olup da yanda bir antresi yoksa 1 Kuralını bir yana bırakıp önce
rakiplerinin sağ kozunu çıkartın. Yoksa çakıp sizi yerdeki öbür sağ kağıtlarınızı çekme olanağından yoksun
bırakabilirler. Üçüncü bir kör oynayın.
127
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
• Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini
kavratır.
ARD73
5
AR
AR642
Bandza-Unander. Yazışmalı, 1996/98
SATRANCIN YARARLARI
126
Sizinkilerden büyük tek sağ kozları ile rakipleriniz er ya da geç bir löve yapacaklardır. Genelde onların bu
löveyi erken yapmalarını sağlamanın gereği yoktur. Onların bu kozunu ortadan kaldırırken siz iki koz verir
ve inisiyatifi yitirirsiniz. Bunların birine ya da ötekine katlanmak sizin için sakıncalı olabilir.
EĞLENCE
KARİKATÜR
128
[ Hazırlayan ] İlyas KOÇAK | Dz. Kur. Kd. Alb.
TEŞEKKÜR MEKTUPL ARI
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
EĞLENCE
BULMACA
1
[ Hazırlayan ] Kaya GÜMÜŞ | SG İda. Üçvş.
2
3
4
5
6
7
8
SOLDAN SAĞA
1. Hisse, Üleş... Rusça’da “Evet”... Güdü, İtici neden. 2. Batı
Samileri’nin en önemli totemi... Koşut, Müsavi. 3. Başkasının
toprağını işleyerek ürüne ortak olan kişi. 4. Büyük erkek kardeş...
Bilginler. 5. Zemheri... Adın durum eklerinden biri. 6. Çok
fakirleşme. 7. Görevden çıkarma... Arz, Lanse, Takdim. 8. Ölen
kimseden kalan şeyler, Miras. Tereke... Çok eski bir tarihi anlatırken
kullanılan sözcük. 9. Kale hendeği... Küçük boyda künk... Çarşı.
10. Ay takviminin ikinci ayı... Oluşma, Meydana gelme, Teşekkül.
9 10
1
2
3
4
5
YUKARIDAN AŞAĞI
1. Diş kiri ya da pası... Somurtkan, Asık yüzlü. 2. Hile. Desise,
Entrika. Fukus. Dek, Aldatma. Dümen, Dolap, Katakulli, Fent, Riv,
Mekr... Çağıran, Davet eden, Duacı... Seciye, Karakter.
3. Ruham. 4. Ayak... Abece. 5. Deriden yapılmış kalkan... İyi bakım
ve ilâç tedavisi. 6. Biteviye, Esraksız, Sık. 7. Bir hayvan adı...
Utanma duygusu, Ar. 8. Mahkeme sonuç belgesi... Güzellik, Görk...
Ab, Ma. 9. Borudan parça almakta kullanılan bağlantı parçası...
Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok
edilen kavim... Çevren, Gözerimi. 10. Araz, Belirti, Bulgu, Karine,
Emare... Hitit devrinde arazi ölçüsü birimi.
6
7
8
9
10
SUDOKU
[ Hazırlayan ] Ervin ESEN | Gv. Atğm.
8
9
5
1
6
9
130
Sahil Güvenlik Dergisi ° Ağustos 2007
5
4
9
1
8
2
8
3
1
6
Sudoku (Rakam Yerleştirme diye de bilinir) standart
olarak 9x9 boyutlarında bir diyagramda çözülür ve
her satır, her sütun ve her 3x3’lük karede 1’den 9’a
rakamların birer kez yer alması gereklidir.
5
3
7
2
6
3
7
6
4
1
6
ZORLUK
ORTA SEVİYE
1
3
6
4
7
GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ
1
2
3
1
Z
İ
R
2
A
R
A
3
P
İ
K
4
T
İ
U
5
6
A
Y
7
M
U
8
A
T
9
D
A
10
E
N
4
5
6
7
8
9 10
F
A
S
İ
L
E
B
İ
K
A
Ö
R
L
A
M
İ
F
A
K
A
T
N
A
K
K
A
K
L
I
O
Y
T
T
S
E
L
H
A
L
İ
A
V
İ
K
K
E
Y
F
T
S
4
7
5
8
1
2
9
3
6
2
3
1
7
6
9
8
4
5
E
6
8
9
4
5
3
2
1
7
K
9
1
3
2
4
5
6
7
8
7
4
2
9
8
6
1
5
3
5
6
8
1
3
7
4
9
2
8
5
6
3
9
4
7
2
1
2
4
6
7
1
5
8
9
9
7
5
2
8
3
6
4
A
F
A
R
A
3
T
İ
Ş
İ
M
1

Benzer belgeler