Kasım 2015 | SAYI

Transkript

Kasım 2015 | SAYI
www.ayakkabidunyasi.com.tr
İçindekiler
BUSINESS LIFE Aylık İş Hayatı & Ekonomi Dergisi | KASIM 2015 | SAYI:23
Kendi işinin
KAPAK
Patronu olma yolu:
Franchise
Sistemi
“2016’YA
BAKIŞ”
24
2016 yılına dair eşitli sektörlerden
firmalarla yaptığımız küçük çaplı
projeksiyon çalışmamızda, firmaların
2016 yılına dair beklentilerinin
belirsizliğin devam edeceği ve nakit
akışı problemi yaşanacağı yönünde
olduğu görülüyor. Firma sahiplerinin
müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet
ortamının arttığı bir dönemde, müşteri
kaybı yaşamamak için ödeme istemekten
çekinir durumda oldukları ise bir diğer
çarpıcı tespit. Diğer yandan, firma
yöneticileri özellikle enerji açığı ve buna
dayalı ithalat nedeniyle, yenilenebilir
enerji kaynaklarından daha fazla
yararlanılması ve inovasyona önem
verilmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Atilla ZAİMOĞLU
İŞ ADAMININ YOL HARİTASI
Prof. Dr. Emre ALKİN
KÜRESEL EKONOMİ
Dr. Deniz SAYDAM
PAZARLAMA
Yaşar DAĞLAR
TEMİZ KREDİ
Kadir DİKBAŞ
EKOYORUM
Serpin ALPARSLAN
+İŞ DIŞI YAŞAM
Fatih KELEŞ
DİJİTAL
Yrd. Doc. Dr. Agron HOXHA
İNSAN KIYMETLERİ
Berrak KUTSOY
START UP
2
KASIM 2015
“Türkiye, franchising pazarı
ile tam anlamıyla büyüme rekoru
kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi,
verimli ve karlı oluşu sayesinde hızla
dünyaya yayılmaya devam ediyor.
Dünya üzerinde franchise sistemi
ile çalışan yaklaşık 60 iş sektörü
bulunuyor.”
SÖYLEŞİ
İş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın aile şirketleri için 15 kuralı
var. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her eve,
her şirkete lazım aslında. ALI SABANCI, bunlara uyulması
durumunda, uyum ve başarı çok da uzak değil diyor.
16
30
AİLE ŞİRKETLERİ
Profesyonelce
ÇALIŞMALI
06
22
36
44
56
66
74
78
94
İŞ İNSANLARI
38
SÖYLEŞİ
Hazır giyim sektörünün ağabeyi ve perakendenin duayeni
KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı, ‘’Çıraklığını
yapmadığınız işin, patronluğunu da yapamazsınız’’ diyor.
Abdullah Kığılı, her sektörden ve her spor takımına mensup iş
insanlarının çok sevdiği bir isim olarak karşımıza çıkıyor.
ROTAMIZI
Yurtdışına
ÇEVİRDİK
50
KONUT
DEĞER
ÜRETİYORUZ
SÖYLEŞİ
İŞ DIŞI YAŞAM
‘’ Spor yapmaya ve kitap
okumaya çalışıyorum’’
58
Dumankaya Yönetim Kurulu
Başkanı Uğur Dumankaya, iş
hayatına dair sorularımızı sizler
için yanıtladı. Tüketici için değer
ortaya koyan ürün ve hizmetleri
hayata geçirdiklerini belirten Uğur
Dumankaya: ‘’Konut değil, değer
üretiyoruz’’ dedi. Gayrimenkul
sektörünün 52 yıllık köklü
markası Dumankaya, tüketici ve
tedarikçilerinin memnuniyetini
araştıran bir şirket olarak karşımıza
çıkıyor.
66
‘’EN BÜYÜK
HOBİMİN: İŞİM’’
SEKTÖREL
KURUMSAL
08
GIDA
10
SAAT DÜNYASI
12
BANKACILIK
46
EMLAK
72
BİLİŞİM
76
TURİZM
86
YÖNETİM
82
OTOMOBİL
88
​SKODA FABIA
Kompakt sınıf yerine tercih edilir hale gelen küçük otomobillerde seçenek çok, rekabet çetin. O nedenle de bir şekilde öne
çıkmak, farklı olmak çok önemli. Skoda Fabia bunu ekonomik
ancak güçlü motoru ve DSG otomatik şanzımanıyla başarıyor.
PERAKENDE
90
Raftaki
Fiyat Etiketleri
Akıllanıyor
Aldığınız bir ürünün raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark oldu mu hiç? Hepimizin
en az bir kere başına gelmiştir. Bu durumda, müşteri memnuniyetini ilke edinen
bazı marketler, “Raf fiyatı geçerlidir.” derken; bazılarında mağaza müdürüne kadar
akseden tatsız durumlar yaşanabiliyor. Bunun nedeni; etiketlemenin emek yoğun,
insan odaklı, hataya açık ve kontrolü son derece zor bir uygulama olması.
Rafta etiketleme yapan tüm perakendeciler, artık elektronik fiyat etiketleme sistemi
ile fiyat etiketlerini saniyeler içinde güncelleyebilecek, elle yazılan ya da basılan
kağıt etiketleri tarihe karışacak.
SÖYLEŞİ
HEDEFİMİZ
Sektörün
EN ÖNEMLİ
Değişim ve belirsizliğin normalleştiği iş dünyasında her geçen gün liderlik daha da çok önem
kazanıyor. Uzmanlar liderlerin birlikte çalışma, bütünü görebilme ve uyum sağlama becerilerini
geliştirmeleri gerektiğini söylüyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri, sürekli öğrenme ve hiç
bitmeyen bir merak olarak öne çıkıyor. Geleceğin liderlerinin seçimi ve gelişimi, insan yönetiminin
ajandasının birinci sırasına yerleşiyor.
3 OYUNCUSUNDAN
BİRİ OLMAK’’
104
businesslife.com.tr
3
EDİTÖRDEN
Yayıncı
BAYRAM MEDIA GROUP
[email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
Seyfettin BAYRAM
Editörler
Cahid Efgan AKGÜL, Dr. Celal GÜNEŞ
Genel Koordinatör
Dr. Metin ÇALIK
Yazı İşleri Müdürü
Amine Şeyma BAYRAM
Görsel Yönetmen
Zehra KANBAK
Tasarımcı
Salim PEHLİVAN
Yayın Kurulu
Atilla ZAİMOĞLU, Dr. İlhami FINDIKÇI, Dr. Metin ÇALIK , Efkan
YEŞİLDAĞ, Seyfettin BAYRAM, Prof. Dr. Emre ALKİN, Prof. Dr.
İsmail ÖZSOY, Kadir DİKBAŞ, Zafer ÖZCAN
Temsilcilikler
ABD: Yaşar DAĞLAR
AVRUPA: Ümit Selim MACAR
KATAR: Dr.Zeynep TOPALOĞLU
Yönetim
Finans Direktörü: Murat BAYDAR
Satış Direktörü: Yasin İNCESU
Üretim Direktörü: R.Ediz ERSOY
Reklam
Grup Başkanı: M. Ali YAR
Başkan Yrd: Zafer MİYANYEDİ
Rezervasyon: 0212 924 65 07
Kurumsal İletişim Direktörü
Fatih KORKMAZ
Haber Merkezi
Mert DURAN, Atilla BAŞLAR,
Enes AYDIN, Yunus DUMAN
Fotoğraf
Mehmet AKKAYA, Batuhan ÇELİK
Genel Merkez
Nish İstanbul Office, Çobançeşme Mh.
Sanayi Cd. C Blk.No:47 Yenibosna/İSTANBUL
Tel: 0212 924 65 07 (pbx)
E-mail:[email protected]
Web: www.businesslife.com.tr
Baskı: Senk Ajans Reklam Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti.
Sanayi Mahallesi, Sultan Selim Caddesi Aybike Sokak,
Cihad İş Merkezi No:22 / -3 Kağıthane / İstanbul - TÜRKİYE
TEL :0 212 264 38 77 / FAX :0 212 264 36 75
Bayi Dağıtım: Kültür Dergi Dağıtım Basım Yayın ve Reklamcılık
Tic. Ltd. Şti. Tel: 0216 495 90 44
Abone Dağıtım: Aras Kargo / Pointpost
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayındır.
© Business Life Dergisi, BM MEDIA GROUP tarafından T.C. yasalarına
uygun olarak yayımlanmaktadır. Business Life Dergisi’nin isim
ve yayın hakkı BM MEDIA GROUP’a aittir. Dergide yayımlanan
yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır.
izinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz
ISSN: 2148-2861
Okur Hizmetleri : 0212 924 65 07 (pbx)
[email protected]
Abone Hizmetleri : 0212 924 65 07 (pbx)
[email protected]
Hafta içi hergün 09:00 - 18:00 arasında hizmet
verilmektedir.
BusinessLife
/ SirketKocu
Seyfettin Bayram
‘’Yanlış hesap Bağdat’tan döner’’
G
eçtiğimiz ay çok başarılı bir kapak konusuna imza attığımızı gördük. Bayilerden gelen sürekli takviye talepleri ve ay sonu gelmeden dergimizin bayilerde tükenmesi bir yana Anadolu Grubu patronu Tuncay Özilhan, başta olmak üzere iş dünyasının en itibarlı
isimlerinden gelen teşekkür telefonları bizi memnun etti. Birçok
firmadan şirketlerini ziyaret etmemiz için davetler aldık. İş dünyasına yön
veren ‘’Türkiye’nin en etkili 50 iş insanı’’ listesine giremeyen bazı patronlarda üzüntülerini bize ilettiler. ‘’Bu ülkede bir kişi dahi istihdam eden iş
insanının iki eli öpülmeli’’ diyoruz. Bugün binlerce kişi istihdam eden duayen
işadamlarının mütevazi bir anket araştırması çalışmamızdan duyduğu memnuniyet, doğru yolda olduğumuzun göstergesi olsa gerek.
Bu ayki sayımızda, iş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Sabancı ile yaptığımız söyleşide, Ali Bey’in aile şirketleri
için 15 kuralı olduğunu öğrendik. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her aileye ve her şirkete lazım aslında. Hazır giyim sektörünün ağabeyi
ve perakendenin duayeni KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı ile
de keyifli bir söyleşi yaptık. Kendisini ziyarete gideceğimi öğrenen bazı perakende giyim markasının patronu dostlarımız, özellikle selamlarını ve bazı
sorularını da Abdullah Kiğılı Bey’e iletmemizi istediler. Okurlarımızdan gelen
soruları da ekleyerek çok kapsamlı bir röportaja imza attık. DUMANKAYA
Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya da, iş hayatına dair sorularımızı ve
beklentilerini ilk kez sizler için yanıtladı.
Türkiye, franchising ve bayilik pazarıyla tam anlamıyla büyüme rekoru kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi, verimli, pratik ve karlı oluşu sayesinde
hızla dünyaya yayılmaya devam ediyor. Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve Avrupa Franchise Federasyonu (EFF) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Aydın, 2016 yılında bu pazarının 50 milyar dolarlık bir hacme
ulaşacağını ve hedeflenen 10 bin girişimci sayısının da kolaylıkla bulunacağını
söyledi. Değişim ve belirsizliğin artık sıradan hale geldiği iş dünyasında, liderlik her geçen gün daha da çok önem kazanıyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri, sürekli öğrenme ve hiç bitmeyen bir merak olarak önümüze
çıkıyor. Geleceğin liderlerinin seçimi ve gelişimi, insan kaynakları yönetimi
ajandasının birinci sırasına yerleşiyor.
Önümüzdeki sayıda, Aralık ayında 40 sektörün en beğenilen ve bilinen 5 lider
markasını açıklayacağımız ‘’Türkiye’nin En Beğenilen & Bilinen Lider Markaları’’ araştırmamız yayınlanacak. Editör ekibimiz abonelerimiz ve okurlarımızdan gelen geri dönüşlere yönelik araştırmaya yoğun ve hummalı bir şekilde
devam ediyor.
Şirketlerin baskı altına alınmadığı, gazetecilerin tartaklanmadığı,
aydınlık ve özgür bir Türkiye dileğiyle….
İŞ ADAMININ YOL HARİTASI
Atilla ZAİMOĞLU
[email protected]
BELİRSİZLİK DÖNEMLERİNDE
“TEMPOLU, PLANLI VE SİSTEMATİK”
YAKLAŞIM İLE YÖNETİMİ YENİDEN TASARLAMAK
/ zaimoglu1
BELIRSIZLIK ORTAMININ OLUŞMASI...
Çeşitli nedenler işletmelerin faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir ve bir belirsizlik ortamına sürükleyebilir. Bir şirketin kontrol
edebileceği ve yönetebileceği sistematik riskler genellikle şirketin kendi kontrol çevresinden kaynaklanan faktörler olacağı
için bunların etkilerinin daha kısa sürede giderilmesi beklenir.
Buna karşılık sistematik olmayan ve şirketin kendi kontrol çevresi dışında gelişen risklerin yönetilmesi ve etkilerinin azaltılması ise daha uzun zaman alır ve işletmenin sürekliliğini tehlikeye sokabilir. Bu durum aynı zamanda bir belirsizlik ortamının
da oluşmasına neden olur.
Bir belirsizlik ortamında bunu oluşturan nedenler genel, ülke
ve dünya çapında ise tüm şirketlerin olumsuz etkilenmesi söz
konusu olacaktır. Dünya veya ülke ekonomisinde yaşanan çalkantılar, siyasi belirsizlikler, olumsuz doğa olayları, menfi mevsimsel etkiler gibi hususlar bir çok işletmeyi aynı anda olumsuz
olarak etkileyecek ve ardından talep yetersizliği, düşen satışlar, azalan karlılık, işsizlik gibi istenmeyen sonuçların alınmasına neden olacaktır. Bunlar işletmeler için zor dönemlerdir. Bu
dönemlerde işletmelerde risk yönetimi çok önemli hale gelir.
Belirsizlik ortamlarında, işletmelerin her zamankine göre
daha “tempolu, planlı ve sistematik” bir yönetim yaklaşımı
ile hareket etmeleri söz konusu olmalıdır. Sıkıntılı konuları çözebilmek ve çözüm önerilerini yakalayabilmek için şirketlerin
böylesi dönemlerde tempoyu yükseltmeleri, kayıpları azaltmak ve kaynakları daha etkin kullanmak için planlamaya daha
çok önem vermeleri ve daralan faaliyetlerini daha sistematik,
daha programlı bir şekilde gerçekleştirmek suretiyle de zararlarını en aza indirmeleri düşünülmelidir.
Belirsizlik ortamlarında şirketler risk yönetimindeki kabiliyetlerini sergilerler. Risk yönetiminde başarılı olan firmaların
belirsizlik ortamının oluşturduğu kriz dönemlerinde tehditleri
fırsatlara çevirmeleri beklenmelidir. Risk yönetiminde zayıf
olan firmaların ise kriz dönemlerinde hazırlıksız olmalarından
dolay stresleri yükselecek ve iç ve dış desteğe olan ihtiyaçları
artacaktır.
İşte bu yazımızda; krize hazırlıksız yakalanmış firmalara bilgimiz ve tecrübemiz çerçevesinde önerilerde bulunmayı hedefledik.
KISA VADELI ÖNERILER…
Piyasadaki belirsizlik ortamı kendini hissettirmeye ve ardın6
KASIM 2015
dan bir ekonomik krize dönüşmeye başladığı zaman şirketler
sağlıklı faaliyet döngüsünün bozulduğunu bir şeylerin yolunda
gitmediğini anlamaya başlayacaklardır. Bu durum, firma için
biraz geç kalınmış bir ortamdır. Bu noktaya gelinmeden önce
ekonomiyi iyi okumak ve öncü makro ve mikro ekonomik göstergeleri izlemek suretiyle çok daha erken bir dönemde bu sıkıntıların geleceğini tahmin etmek mümkündür. Diyelim ki firma
bu sıkıntıları için zamanında tedbir almakta geç kaldı, o zaman
kısa vadede neler yapmalıdır, bunları kısaca belirtelim.
• Önce çalışma temposunu yükseltmeli, planlı ve sistematik bir
şekilde üretim ve pazarlama planlarını tekrar gözden geçirerek yönetimi yeniden tasarlıyormuş gibi firmaya ve çalışanlarına yeni bir bakış açısı kazandırmalı ve bunu tedarikçileri, kendi
personeli ve müşterilerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırmalıdır. Bu çalışmanın devamında içsel kazanımlar / maliyet
azaltma teknikleri uygulamasına geçilmelidir.
• Etkin tahsilat sistemini devreye sokmalı, tedarikçi kısmında
ise vadeler uzatılabilmelidir. Bu dönemde şirket, satış hasılatı
düşürme pahasına olsa bile ödeme yapamayacak müşterilerine teminatlı ve peşinatı daha yüksek kısa vadeli satış politikasına uygulamaya sokmayı düşünmelidir. Bu politika firmaya
müşteri kaybettirebilir ama işletme sermayesinin de yok olmasını önlemiş olur.
• Stok yönetim sistemini devreye sokmalı ve bu konuda etkinlik sağlanmalıdır. Daha kısa vadeli ve saha küçük partiler halinde hammadde / yarı mamul siparişi verilmeli, Tam Zamanında
veya kısaca JIT (Just in Time) olarak adlandırılan envanter stratejisini kullanarak üretime bağlı maliyetler en aza indirilmelidir. Böylece hammadde / yarı mamul için bağlanan finansman
kaynağı azalacak ve depolama işlemleri giderlerinden tasarruf sağlanacaktır. Etkin stok yönetiminde ayrıca minimum stok
seviyeleri belirlenmeli ve gereksiz ve fazla olan stoklar elden
çıkartılarak likit hale getirilmelidir.
• Satıcılara / tedarikçilere zamanında ödeme yapılamıyorsa;
kendilerinden uzaklaşmak yerine onlarla daha fazla iletişim
içerisinde olmak ve genel durumu açıklayarak makul sürelerde vadeleri uzatmak söz konusu olabilir. Bu şekilde karşı tarafın firma aleyhine bir hukuki işleme geçmesini de önlemiş / geciktirmiş olursunuz. Unutmayalım ki böylesi durumlarda önemli
olan; zaman kazanmak ve kazanılan süre içerisinde de nakit
akışındaki aleyhinize olan dengeyi tekrar lehinize çevirmektir.
• Bu kısa vadeli tedbirler her firma için değişebilir ve çeşitlene-
YÖNETİM
bilir. Ancak hareketsiz kalmak, motivasyon ve moral açısından
zayıf görünmek kötü durumu hızlandırabilir ve başkalarının da
bu firmadan ümidinin azalmasına neden olur.
Kısa vadeli bu tedbirlerin devamında aşağıda modüller şeklinde belirttiğimiz orta ve uzun vadeli tedbirler programını da
başlatmak mümkündür.
ORTA VE UZUN VADELI ÖNERILER…
Kısa vadeli tedbirler ile kendini geçici olarak toparlayan
firmaların, belirsizlik ve kriz dönemlerindeki olumsuz etkilere
hazırlıklı ve dayanıklı olabilmek ve bu dönemde ortaya çıkan
tehditleri, riskleri fırsatlara çevirmek için aşağıda 5 modül
halinde verdiğimiz uygulamaları gerçekleştirmeleri halinde
firmalar güçlü bir rekabete dayanaklı hale geleceklerdir.
MODÜL 1: Bu modül başlangıç çalışması olarak görülmeli ve firmaya çeki düzen veren ilk çalışma olarak kabul edilmelidir.
• Anket/Swot Analiz(Mevcut Durum Analizi) *** İş Envanteri – İş
Tanımları.
• Görev Tanımları ve Organizasyon Şeması, Yetki ve Sorumlulukların Belirlenmesi ve Dağıtımı.
• Personel/Kurumsal Haftalık Toplantıları ** Vizyon (Hedef) ve
Misyon (Var Oluş Sebebi) Tanımları.
• Check – Up Faaliyeti *** Yol Haritasının Çıkarılması.
• Yeniden Yapılanma Çalışması *** Mali / Finans Ön Analitik İnceleme Çalışması.
MODÜL 2: Bir önceki modülün ardından ikinci modüle geçilmeli
ve yapı kuvvetlendirilmelidir.
• İç Kontrol/İç Denetim Sisteminin Kurulması *** Bütçe Çalışması.
• “Strateji, Politika, Prosedür, Yönetmelik, Yazılı Talimatlar”ın
oluşturulması.
• Nakit Akış Tablosu *** Mali İşlemlerin Analizi Çalışmaları.
• Maliyet Azaltma Teknikleri *** Üretimin Planlanması.
• Arşivleme ve Bilgi Takip Sistemi *** “Prosedürlerin, Yönetmeliklerin, Proseslerin, Talimatların Oluşturulması”.
• Mutabakat Sistemi *** Etkin Tahsilat Sisteminin Kurulması.
• Stok ve Demirbaş Sayım Sistemi *** Sosyal Medya Uygulamaları.
• Mevcut Kredilerin İyileştirilmesi ve Alternatif Finans Kaynaklarının Kullanılması Çalışması.
MODÜL 3: İleri aşamaya geçiş.
• Yıllık İş Planı Yapmak. *** Kurumsal Aile Anayasasını
Oluşturmak.
• İş Akış Prosedürleri *** Periyodik Eğitim ( Eğitim İhtiyacının
Saptanması).
• Kurumsal Stratejik Hedef Planlama *** İK Sisteminin
Kurulması.
• İş Başvurularını Değerlendirme ve Mülakat Süreçleri (Kişilik/
Karakter Analizleri)’nin Oluşturulması.
• Departman Bazında Norm Kadro Çalışması *** Personel
Özlük İşlemlerinin Tamamlanması.
• Benchmarking (Kıyaslama).
• Maliyet Muhasebesi Uygulaması *** Teşvik, Hibe ve Mali
Yardımlar *** Dijital pazarlama ve E-ticaret.
MODÜL 4: İkinci ileri aşama.
• ERP Program Uygulaması *** Stok Yönetimi Sisteminin
Kurulması.
• Tedarik Zinciri Yönetimi *** KPI (Key Performance Indicatör)
Anahtar Performans Göstergelerinin Belirlenmesi.
• Performans Yönetim Sistemi ve MIS – Bilgi Yönetim
Sistemlerinin kurulması.
• Enformasyon Teknolojisinin Zenginleştirilmesi *** Ücret ve
Ödüllendirme Sisteminin Kurulması.
• Performansın Mali Analiz İle Takip Edilmesi *** Çalışan
Memnuniyet Analizlerinin Yapılması.
• Lojistik Yönetimi Sisteminin Kurulması.
• Balance Score Card- Dengeli Ölçüm Kartı – Kurum Karnesi,
Kaizen Yönetim Sistemi, Yalın Düşünce Sistemi, Altı Sigma ve
Benzeri Çağdaş Yönetim Tekniklerinin Uygulanması.
MODÜL 5: Profesyonel yönetim ve kurumsallaşmada son
aşama.
• Risk Yönetim Sisteminin Kurulması *** Motivasyon ve Prim
Sisteminin Kurulması.
• Toplam Kalite Yönetim Sistemine Geçiş. *** Proje Yönetimi
ve Komitelerle Yönetim Uygulamasını Başlatmak.
• Öneriler Havuzu Kurmak ve İşletmek *** İnovasyon Takımını
Oluşturmak.
• Turquality Çalışmasını Başlatmak.
• Halka Arza Uygunluk Testi & Yabancı Ortak Hazırlığı, Firma
Değerinin Tespiti, Due Diligence (Detaylı Bağımsız Denetim)
Çalışmalarını Yaptırmak.
SONUÇ…
Bu yazımızda firmaların, belirsizlik ve kriz dönemlerinde
kısa, orta ve uzun vadelerde alması gereken tedbirleri
özet olarak ifade etmeye çalıştık. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz konuların özeti olan bu çalışmamızda ifade ettiğimiz çözümler sektöre ve firmalara göre
değişebileceği gibi modüllerde yer alan kapsamlar da
değiştirilebilir. Firmaların bu konulardaki yaklaşımları,
önce kendi personeli ile bu tedbirleri gerçekleştirmek,
yetersiz kalınması halinde ise dışarıdan danışmanlık hizmeti alınması şeklinde olmalıdır.
Hiçbir çalışma, didinme ve mücadele karşılıksız kalmaz…
Selam ve Saygılarımla.
businesslife.com.tr
7
KURUMSAL
Dr.Celal Güneş [email protected]
‘’DAHA GÜVENLİ BİR DÜNYA İÇİN
ÇALIŞIYORUZ’’
DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık, hızlı nüfus artışı ve çevresel güçlüklerle karşı karşıya
kalmış bir dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak için
biyoloji, kimya, malzeme bilimi ve mühendislik
alanlarındaki uzmanlığımızı kullanıyor ve çözüm
bulmaya çalışıyoruz dedi. Türkiye, beslenme ve
enerji gibi yeryüzünde temel problemleri hakkında yenilikçi çözümler üretmek için istekli bir
ülke olduğunu belirten Aydınlık, 2014 yılında İstanbul’da düzenlediğimiz DuPont Türkiye Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Zirvesi’nde gıda ve tarım
sektörlerinin büyüme hedeflerini, tarım ve inovasyonun önemini, iş birliklerini değerlendirdik.
Tüm bu çalışmalar bizi Türkiye’nin uzun vadeli
büyüme hedefleriyle paralel olarak çalışmalarımızı yürütmeye teşvik ediyor. Biz de bu yönde
çalışmalarımızı sürdürüyoruz dedi.
‘’AMACIMIZ SÜRDÜRÜLEBILIR BAŞARIYI
YAKALAMAK’’
Esas Holding’in ile birleşmesinin ardından sağlam ve istikrarlı büyüme adımları atmaya başlayan Ayakkabı Dünyası, 2015 yılının son çeyreğinde mağaza yatırımlarına hız verdi. Ayakkabı
Dünyası Genel Müdürü Uygar Turcan, “Ayakkabı
Dünyası olarak 2 yıl önce hedeflerimizi belirlerken ticari potansiyeli olan noktaları önceliklendirdik. Amacımız buralarda sürdürülebilir bir başarı
yakalamak ve bölgeye, kaliteli moda ayakkabıları
erişilebilir fiyatlarla sunmak. Kıbrıs da bu listede
önem verdiğimiz bir nokta. Bugün itibariyle Kıbrıs’taki ilk ve tek yetkili mağazamız ile modaseverlere ulaşacağız. Eminiz ki hem burada ikamet
eden hem de turistik amaçla gelen müşterilerimizle güzel bir bağ kuracağız.”dedi.
‘’BODRUM DIŞ HATLARINI DEVRALDIK’’
TAV Havalimanları, Türkiye’nin en önemli turizm
destinasyonlarından Milas – Bodrum Havalimanı’nda iç hatların ardından dış hatlar terminalini
devralarak işletmeye başladı. TAV Havalimanları
İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, “Milas–Bodrum
Havalimanı yılda yaklaşık 4 milyon yolcu ağırlayarak ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden
birini dünyaya bağlıyor. İç hatlar terminalini devraldıktan sonra bir yılda yüzde 16 yolcu artışı sağladık. Şimdi bu performansı dış hatlara da taşımak
için çalışacağız. TAV’ın ürün ve hizmetleri bugün
16 ülkede 70 havalimanında yer alıyor. Sahip olduğumuz bilgi birikimini Bodrum’u hak ettiği noktaya taşımak için kullanacağız. Bodrum’un gelecek
15-20 yılda Türkiye’nin dördüncü en büyük kenti
olacağına inanıyoruz. Dış hatlarda direkt uçuşları
artırarak, yerel yönetim ve turizm sektörüyle yakın
işbirliği içinde Bodrum’u yılın 12 ayı ilgi gören bir
kent haline getirmek üzere çalışıyoruz” dedi.
8
KASIM 2015
‘’KENDİ ROBOTUMUZU
YAPACAĞIZ’’
Gedik Holding, tamamı ithal olarak ülkemize gelen endüstriyel
robotları yerli imkanlarla üretmek için kolları sıvıyor. Gedik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde Mekatronik Mühendisliği
bölümü olduğunu hatırlatan Gedik Holding CEO’su Mustafa Koçak, “Gedik Holding ve Gedik Üniversitesi olarak sanayici ve üniversite işbirliğiyle Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Orta ve uzun vadede
hedefimiz Türkiye’deki yerli sanayinin, başta kendimiz olmak üzere kendi kendimize yeterli hale gelmek. Yani kendi robotumuzu,
trenimizi, otomobilimizi, uçağımızı yapmalıyız. Hükümetin yerli
otomobil projesinde teknolojimizle biz de yer almak isteriz” dedi.
‘’TÜRKIYE’DE TRAMVAY
FABRIKASI KURUYORUZ’’
Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis de ulaşım sektörünün Türkiye’nin yakın geleceğinde yüksek
büyüme potansiyeline sahip alanlardan biri olduğunu belirterek
“Yüksek hızlı trenler ve hafif raylı sistemler başta olmak üzere şirket stratejimiz gereği ulaşım alanındaki büyümemizi birkaç fazda
gerçekleştirilecek şekilde planladık. Bu fabrika bu stratejinin ilk
fazını oluşturuyor. Önümüzdeki yıl Siemens olarak Türkiye’deki
160. yılımızı kutlayacağız ve böyle önemli bir yatırımla Türkiye
ekonomisine değer katmaya devam edecek olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Kurulacak fabrikamızda üretilecek araçlar, hem
ülkemizde hem de yurtdışında bir çok ülkede kullanılacak. Fabrikamız, Siemens Ulaşım Bölümü için önemli bir üretim merkezi konumunda bulunacak ve ihracat geliri ile de ülkemiz için ek katma
değer yaratacak” dedi.
GIDA
M.Ali Yar [email protected]
“İLK KAHVE İÇİN SU BARDAĞINI
BİZ TASARLADIK”
‘’BURSA’NIN EŞSIZ LEZZETLERINI
SUNUYORUZ’’
Hizmet vermeye başladıkları günden bu yana ‘’gerçek İskender ustalık ister’’ sloganıyla hareket ettiklerini belirten Helvacı Grup Yönetim
Kurulu Başkanı Cem Helvacı;“Bursa Kebap Evi olarak Türkiye genelinde 22 ilde 53 şube sayısı ve 1100 kişilik çalışanımızla Bursa’nın eşsiz lezzetlerinin örneklerini misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz.
Stratejimizi franchise odaklı büyüme olarak şekillendirdik. Franchise
başvurularıyla ilgili çeşitli birçok talep alıyoruz ve gelen talepleri değerlendiriyoruz’’ dedi.
ETIS, TARIM LOJISTIĞINDE BÜYÜYOR
Paşabahçe Pazarlama Grup Müdürü Ülkü Berna, her içeceğin tadını ve aromasını
daha iyi hissedebilmek amacıyla kendisine özel olarak tasarlanmış bardaklarda içilmesi için cama farklı yorumlar kattıklarını belirterek, “Sunduğu ürünlerle ülkemizde
kahve kültürünün vazgeçilmez bir parçası olan Paşabahçe aynı zamanda ilk kahve
yanı su bardağını da tasarlayan marka” dedi.
BHU YENİLENEN YÜZÜYLE ARTIK
BİR TIK UZAĞINIZDA
Doğal ürünleriyle hazırladığı birbirinden
lezzetli tatlarıyla sütlü tatlının lider markası
Bolulu Hasan Usta yenilenen web sitesi ve
online sipariş hattı ile artık çok daha yakınınızda. Türkiye’de tatlı işini el emeği tazeliğinde üreten tatlının ustası Bolulu Hasan
Usta, doğal ürünleriyle hazırladığı birbirinden leziz tatları yenilenen web sitesinde
tatlı severlerin beğenisine sunuyor. Sütlü
tatlıyı ustasından yemek isteyenlerin uğrak
mekanı olacak www.bhu.com.tr ‘da damak
tadınıza uygun, doğal ürünlerle hazırlanan
sağlığınıza dost tatlar sizi bekliyor.
CLOUD 34’TE SUSHI GECELERI BAŞLIYOR
Etis, tarım lojistiğinde büyüyor. Amasya Şeker Fabrikası’nın pancar
hasatının taşıma ihalesini kazanan Etis, önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin lojistiğinde de yeni
müşterilerle tarım lojistiği alanındaki yatay büyümesini sürdürmeyi
hedefliyor.
Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç,2015’i dağıtım lojistiğinde büyüme yılı ilan ettiklerini hatırlatarak, bu alandaki yatırımlarına hız
kesmeden devam ettiklerini kaydetti. Gerçekleştirdikleri işbirlikleri ile
bu alanda güçlerini artırdıklarını söyleyen Erdal Kılıç, şimdi de tarım
lojistiği alanında büyümeye başladıklarını kaydetti. Kılıç, “Önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin
lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım lojistiğindeki yatay büyümemizi
sürdüreceğiz” dedi.
10
KASIM 2015
Sunduğu lezzetler ve düzenlediği etkinliklerle öne çıkan Cloud 34, ev sahipliği yapmaya başladığı “Sushi Lounge” ile gece hayatına Uzak Doğu esintisi katıyor. Hilton
İstanbul Bomonti’nin 34. katındaki barın kokteylleri ise yaratıcı barmenlerin imzasını
taşıyor. “Sushi Lounge”un gece hayatını Uzak Doğu lezzetleri ile buluşturan menüsünde, “Shirashi” ve “Unagi” gibi somon veya yılan balığı içeren seçeneklerin yanı
sıra vejetaryenler ve gluten tüketmeyenler için de leziz sushi seçenekler yer alıyor.
businesslife.com.tr
11
S A AT D Ü N YA S I
Fatih Korkmaz [email protected]
TOMMY HILFIGER
SONBAHAR/KIŞ 2015
Tommy Hilfiger Sonbahar/Kış
2015 saat ve takı koleksiyonu,
moda, sanat, müzik ve eğlenceden ilham alıyor. 1985 yılından bu yana Tommy Hilfiger
koleksiyonları ikonik ‘rock star’
stilinden ve ‘60’lar grafik sanatından esinleniyor. Markanın
şık silüeti ise modern cool
yapısıdan, klasik kırmızı, beyaz ve mavi renklerin yarattığı
70’ler retro etkisinden geliyor.
MAURICE LACROIX PONTOS S EXTREME
İLE BENZERSİZ BİR DENEYİM
Risk almaktan kaçınmak sıkıcı olabilir. Hayat yaşamak içindir ve çoğu erkek sadece sınırları keşfettiğinde gerçekten yaşadığını hisseder. Hız sarhoş edicidir;
kalp atışını hızlandırır, yükselmiş hissetmeyi sağlayan duyulara neden olur ve
maceracıların sürekli peşinde oldukları adrenalini üretir.
Sınırları keşfetmek genellikle uzmanlar tarafından optimal olarak tasarlanmış
en iyi, en güçlü ve en hafif ekipmanın kullanımını gerektirir. En ileri teknolojiyi kullanmadaki uzmanlığıyla ünlü İsviçreli saat firması tarafından üretilen,
Saat&Saat’in distribütörlüğünü yaptığı Maurice Lacroix Pontos S Extreme de
bunun mükemmel bir örneğidir. Bu saat, sınırları zorlamayı ve insan performansının sınırlarını keşfetmeyi seçen erkekler için ideal kol saatini temsil eder.
MARC BY MARC JACOBS
SONBAHAR 2015 MODELLERİ
Saat&Saat’in tek yetkili Türkiye distribütörü olduğu Marc by Marc Jacobs
saatleri bu sonbahar sezonunda markanın özüne dönerek tasarlanan özel
modellerle karşımıza çıkıyor. Marka, güçlü, orijinal ve cüretkar karakterini
endüstriyel açılarla bir araya getiriyor. Sevilen modellerinin ve yeni modellerinin modernize edildiği koleksiyon, saatlerin merkezinde halkanın yuvarlak
siluetinin yer almasıyla ön plana çıkıyor. 2015 Sonbahar sezonunda yeni Viv
modeli, geniş deri kayışı ve endüstriyel tasarıma sahip kasasıyla koleksiyonun öne çıkan modelidir.
Tether modeli ise markanın sevilen Skeleton serisinin farklılaştırılarak tasarlanmasıyla ortaya çıkıyor; minimalist yapısı, ince kasası ve kadranıyla farklı
renk alternatifleri sunan Marc by Marc Jacobs saatleri bu sonbahar bizlerle...
ESCAPE WATCHES 2015
SONBAHAR /KIŞ MODA ÇEKIMLERI
TOP OF THE WORLD / ESCAPE WATCHES SONBAHAR | KIŞ 2015 kampanyası Texas Hill Country’de hayat buluyor. Teksas’ın yerlileri için bir zamanlar
iyi saklanmış bir sır olan bu yer, kısa zamanda dünyanın her yerinden şehirli maceraperestler için revaçta bir dinlenme mekanı oldu. Herkesi etkisi
altına alan kültürü, canlı müziği ve gastronomisi ; güney batı Teksas’taki
çiftlik evinin mutfağıyla alacalanan güzel lokasyon arayışında olan gezginler kaçış yollarını Teksas’ın merkezine çevirdiler. Biz de çekim haftası için
Fredericksburg, Teksas’ı seçtik. Bu yaşam dolu tarihi kasaba, yeni butikler,
Texas Wine Trail ve mutfaklardan gelen cezbedici kokularla kaynıyor.
12
KASIM 2015
PIERRE CARDIN SAATLER KOL
DÜĞMESI HEDIYELI
Yeni yılın coşkusunu koleksiyonlarına yansıtan Pierre Cardin, yeni yıl için hazırlanan
üç yılbaşı modelini kol düğmesi hediyesi
ile birlikte sunuyor. Pierre Cardin’in kol
düğmesi hediyeli yılbaşı koleksiyonu, giyimlerine özen gösteren ve şıklıklarını özel
saatlerle tamamlamak isteyenler için üretildi. Özel olarak üretilen birbirinden farklı
ve göz kamaştırıcı üç farklı saatin yer aldığı
koleksiyona tüm seçkin saat bayilerinden
ulaşmak mümkün.
businesslife.com.tr
13
NEWYORK... 2015 SONBAHAR- KIŞ
SEZONU CACHAREL TASARIMLARI
CACHAREL ERKEĞİ, HAYATIN DİNAMİZMİNDE ÖZGÜN TARZIYLA ZAMANSIZ ŞIKLIĞIN VE RAHATLIĞIN RİTMİNİ
YÜKSELTİYOR... 2015 SONBAHAR- KIŞ SEZONU CACHAREL TASARIMLARI GÜNÜN HER SAATİNE EŞLİK EDİYOR..
Newyork.. Newyork.. Burada Işıklar Hiç
Sönmez..
İdeal görünümlü erkeğin stil kodlarını
Cacharel tamamlıyor..
Bir film seti gibi gerçek ötesi, aynı zamanda gerçeğin
ta kendisi..Her dilden, her renkten, her etnik kökenden insanıyla bir kültür mozaiği.. Cacharel 2015 Sonbahar- Kış Koleksiyonu dünyanın en dinamik karması
lego kent Newyork’tan ilham aldı.
Yağmur geçirmeyen trençkot modellerden triko kazaklara,
farklı doku ve desenlerin birlikte kullanıldığı takım elbiselerden, gömlek ve chino pantolonlara, kabanlardan kemer,
kravat, ayakkabı gibi bireysel aksesuar seçeneklerine kadar
uzanan koleksiyonuyla Fransa’nın ikonik markası Cacharel
erkeğin gerek iş gerekse haftasonu stilini tamamlıyor.
Şehir yaşamının kalabalığına ve dinamiğine eşlik ederken, yaşam alanlarında özgün ve farklı stilini yaratmak isteyen gezgin ruhlu Cacharel Erkeği, Sonbahar
– Kış mevsiminin değişim rüzgarlarını takip ediyor ve
kendi tarzıyla herkesten bir adım önde..
Yeni Sezonun Renkleri Cacharel Erkeğinin
Özgün Tarzında Hayat Buluyor..
En klasik parçalarda bile sportif performans giyimin rahatlığını arayan ve zamanın hızlı akışında
zahmetsiz şıklığı hak eden erkekler için tasarlanan
koleksiyonda ; bir rengin çok yönlü tonları tasarımların detaylarında ön plana çıkarıyor. Lacivert ve
grinin ağırlıklı hakimiyetine eşlik eden bordonun
en doygun tonları ve sonbahar esintisinin yansıması orman ve yaprak yeşili göz dolduruyor. Koleksiyonun dikkatleri üzerine çekeni ise asil siyah..
Kullanışlı, Pratik ve Kırışmaz Bir Koleksiyon.. Bavuluyla Hayat
Yarışında Olanların Gardrobu..
Şıklık kadar rahatlığın da büyük önem taşıdığı Cacharel koleksiyonu, durdurak bilmeyen seyyahatsever erkeği kusursuz stiliyle gündüzden geceye taşıyor. Öyle bir
koleksiyon düşünün ki, hırkalar ceket kesiminde, ceketler hırka hafifliğinde. Bavulda taşımak için çok ideal bir gardrobun önemli hatlarını oluşturan parçalar oldukça
pratik, kullanışlı ve kırışmıyor. Koleksiyonun geneline yayılan hareket özgürlüğünü
kısıtlamadan her silüette kullanabilen örme kumaşlar, kumaşların içerisindeki minimum likra veya yün dokunuşu esneme özelliği katıyor. Cacharel erkeği uzun süren uçak seyahatlerinde veya toplantılarında kırışıklık sıkıntısı yaşamıyor öyle ki diz
izi bile Cacharel erkeğine çok uzak..İki yüz yıllık İtalyan devi Guabello’nun Cacharel
için özel tasarladığı yüzde yüz yün kumaştan oluşan takım elbiseler yeni sezonda
gözleri üzerine çekiyor, doğal ipliklerin esnek yapısı sayesinde hem klas, hem konforun zirvesinde..
14
KASIM 2015
businesslife.com.tr
15
Kendi işinin
Patronu olma yolu:
Franchise
Sistemi
inesslife.com.tr
Fatih Korkmaz - f.korkmaz@bus
16
KASIM 2015
“Türkiye, franchising pazarı
ile tam anlamıyla büyüme rekoru
kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi,
verimli ve karlı oluşu sayesinde hızla
dünyaya yayılmaya devam ediyor.
Dünya üzerinde franchise sistemi
ile çalışan yaklaşık 60 iş sektörü
bulunuyor.”
businesslife.com.tr
17
Türkiye’de franchise veren 471 şirket varken, marka ve temsilcilerin oluşturduğu pazar
ise 43 milyar dolar civarında. Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve
Avrupa Franchise Federasyonu (EFF) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Aydın, 2016 yılında bu
pazarının 50 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağını ve hedeflenen 10 bin girişimci sayısını
da kolaylıkla bulacağını söyledi. Türkiye, Avrupa Franchise Federasyonu istatistiklerine
göre, zincir sayısıyla Avrupa birincisi konumuna yükseldi. İstatistiklere göre, dışarıya
açılmayı başaran markalarımızın sayısı ise 100’ü geçti. 700 Türk markası ise dünyaya
açılmayı bekliyor. Kendi işinin patronu olma imkânını sağlayan Faruk Güllüoğlu, Simit Sarayı,
Alaçatı Muhallebicisi, Kahve Durağı, Köfteci Ramiz, Bolulu Hasan Usta, Bursa Kebap Evi ve
Çıtır Usta gibi önemli markalar; girişimciliğin güvenli limanları arasında gösterilen franchise
sistemi ile özellikle az riskle çok kazanmayı hedefleyenlere büyük fırsatlar sunuyor.
“TÜRKİYE FRANCHİSİNG
HACMİ 2016’DA 50 MİLYAR
DOLAR OLACAK”
Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve Avrupa Franchise Federasyonu
(EFF) Başkan Yardımcısı da olan İstanbul Aydın
Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Türkiye’nin franchising sektöründe
43 milyar dolarlık bir hacme sahip olduğunun,
2016 yılında ise bu rakamın 50 milyar dolara
ulaşacağınısöyledi. Dünyayla birlikte markaların da küreselleştiğini belirten Aydın, “Eğer
kendi imkanlarımızla bir marka yaratamıyorsak
ulusal ve uluslar arası platformlarda kendisini kanıtlamış ekonomik güce sahip olmuş bir
markayla iş birliği yaparak onun ekonomik ve
sosyal gücünü, tanıtım gücünü arkamıza alarak
hizmeti farklı mekanlara hep birlikte taşıma
şansına sahip oluyoruz. Franchising sektörü bu
anlamda ciddi şekilde yatırım imkanı sunmaktadır” diye konuştu.
DR. MUSTAFA AYDIN
ULUSLARARASI FRANCHİSİNG DERNEĞİ BAŞKANI
18
KASIM 2015
Dr. Mustafa Aydın, ayrıca fuarda bir araya gelen
markaların kendi sektörlerindeki gelişmeleri
birbirlerine aktardıklarını da sözlerine ekledi.
Dr. Aydın, “Fuarla iş zamanlı olarak da seminer
ve konferanslar ve paneller düzenledik. Paralel bölümlerde yapılan bu konferanslarda sektörlerin başarılı isimleri dünyadaki yeni ticari
kurallarını, yeni yaklaşımları ziyaretçilerle ve
marka sahipleriyle paylaştı” dedi.
‘’FRANCHİSE TALEPLERİ 2016 İÇİN
ÖNEMLİ BİR YÖN GÖSTERGESİ’’
talepleri de bu anlamda önemli bir yön gösteriyor.
2016 YILI IÇIN HEDEFLERINIZ
Başta Ankara üretim tesisimiz olmak üzere Türkiye içindeki büyümemizi sürdüreceğiz. Ürün gamımızın büyük
oranı taze üretim temelinde olduğu için Ankara’daki
üretim tesisimizle birlikte, teorik olarak 300 km çapında
bir alandaki tüm kentlerde şubeleşme olanağımız var.
Geçtiğimiz ay düzenlenen Bayim Olur Musun Fuarı’nda da
bu anlamda önemi adımlar attık.
Yine yakın coğrafyada Katar, Birleşik Arap emirlikleri
başta olmak üzere Malezya gibi Uzakdoğu ülkelerinden
de talepler var. Bunları da önümüzdeki yıl içinde değerlendirmek üzere iş planımıza almayı hedefliyoruz.
‘’SEKTÖR IÇIN ALDIĞIMIZ
SINYALLER’’
a. Dinamik ve genç bir nüfusumuz var ve bu genç
kuşak artan beslenme bilincinin yanında, geleneksel
lezzetleri yeniliklerle birlikte denemeye çok açık.
b. Cafe-restoran hizmetlerinde iyi lezzet kadar iyi hizmet de tercih nedeni.
FARUK GÜLLÜ
FARUK GÜLLÜOĞLU YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Perakende ve özellikle gıda perakendesi Türkiye gibi gelişen ve büyüyen ekonomilerde en önemli ve lokomotif
tabir edilebilecek sektörler arasında yer aldığını belirten Faruk Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güllü,
‘’2015 yılındaki seçim atmosferine rağmen hemen hemen
tüm göstergeler olumlu ve bu eğilimin önümüzdeki yıl da
devam edeceğini öngörüyoruz’’ dedi. 2016 yılı hedef ve
beklentilerini sorduğumuz Faruk Güllü, sektör için aldığı
sinyalleri sizler için bizim ile paylaştı.
2016 YILINA BAKIŞINIZ?
Kentlilik oranının artmasıyla birlikte insanların dışarıda
yemek ya da dışarıdan aldıkları tüketime hazır gıdaların
oranı artıyor. En büyüğünden en küçüğüne tüm kentlerde birden fazla merkezin oluşması da bu merkezlerde
bizim gibi iş modeli olan markalar için yeni açılımlar ve
fırsatlar anlamına geliyor. 2016 yılında da büyümenin devam edeceğini düşünüyoruz, tarafımıza gelen franchise
c. Gençler başta olmak üzere tüm tüketici kitleleri
sağlıklı ve güvenilir markalara yöneliyor.
d. Markalaşma konusunda doğru adımları atan şirketlerin daha geniş kabul göreceğini ve tercih edilen
lezzetleri iyi hizmetle birleştirenlerin başarılı olacağını görüyoruz.
e. Franchise önemli bir girişim modeli ve giderek gıdada en önemli pay sahibi olmaya aday.
f. Dış pazarlarda Türk gıda markaları için önemli fırsatlar var.
g. Hammadde en önemli girdilerden biri olarak önemini koruyor.
h. Özellikle özgün ürünler için tarımsal temelin oluşturulması sürdürülebilirlik için en kritik konulardan biri.
i. Bölgesel büyümede cesur ama ihtiyatlı bir strateji
yürütenler için ülkemizde büyük fırsatlar var
j. Gıda perakendeciliğinde inovasyon şart ve markaların farklılaşması için en önemli itici güçlerden biri.
businesslife.com.tr
19
DIŞ PIYASALARDA NE BEKLENIYOR?
Gıda ve perakende dünyada sınırları en hızlı aşan iki
sektördür. Temel ihtiyaçtan keyif tüketimine kadar geniş
bir yelpazede yer alan ürünlerin dünyanın farklı köşelerinden talep görmesi kadar, üreticilerin ve markaların
yeni pazarlara girme cesareti ve dinamizmi de her gün
yeni fırsatlar doğuruyor.
Yerel ve özgün tatlar ile evrensel müşteri memnuniyeti
kurallarını birleştiren markaların kısa sürede yeni ülkelerde, yeni pazarlarda yer almasının önünde fazla engel
yok ve özellikle Türk gıda sektörünün bu anlamda büyük bir iştahı var. Doğru bileşenlerle dış piyasalara giriş
konusunda büyük başarı hikayelerine hazırlık olmamız
gerektiğini düşünüyoruz.
BEKLENTI VE TAVSIYELERINIZ?
Özellikle yurtdışına açılma konusunda tarihi marka misyonunu elde etmiş ve Türk kültür mirası sayılan ürünlere
daha fazla destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Uygulanan yasal prosedürlerin ve şartların pozitif ayrımcılık çerçevesinde marka ve yatırımcı lehine dengelenmesi de bu anlamda büyük bir teşvik olacaktır.
Kendi girişimlerimizden edindiğimiz deneyimlerle yurtdışına açılmak isteyenler için en önemli tavsiyemiz, markaların kendi özlerini bozmadan ve markayı taşıyan değerlerden vazgeçmeden ilerlemeleri, temeli sağlam atıp
tuğlaları o temel üzerine dikmeleri. Yani hemen bir bina
inşa etmeye kalkmamaları. Bu da öncelikle bir pazara
giriş yaptıktan sonra orada güçlenip büyümek, sonra
yakın ya da benzer coğrafyada, benzer tüketici eğilimlerinin olduğu yerlerde büyüme ve genişlemeye devam
etmek olarak tanımlanabilir. Böylece sağlıklı ve sürdürülebilir bir misyonu yürütmek çok daha kolay olacaktır.
‘’AİLE İŞLETMECİLİĞİ’’
MODELİNİ TERCİH EDİYORUZ
BANU ARIDURU
LİTTLE CAESARS TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ
20
KASIM 2015
Çelebi Holding güvencesinde faaliyetlerini sürdüren
Little Caesars Türkiye Genel Müdürü Banu Arıduru, Türkiye’nin gücü olan işletmelerin çok büyük bir kısmının
aile işletmesi olduğu ve yatırımcı seçerken aile işletmecilerini tercih ettiklerini söyledi. Arıduru, “Fark ettik ki
işletmecinin bizzat başında durduğu sistemler yüzde 30
oranında daha fazla satış başarısına sahip oluyor. Franchise tarafındaki satış artışını ‘aile işletmeciliği’ modelinde yakaladık. Franchisee’lerimiz profesyonel hayattan
gelen veya bizde müdürlük yaptıktan sonra kariyerine
kendi işinin sahibi olarak devam eden kişilerden oluşuyor. Kişiler eğer aileleriyle bu işe başlıyorlarsa başarıları
da artıyor” dedi.
Little Caesars ailesine yatırım yapacak kişilerde sıklıkla gördükleri ayrıntının marka lezzetlerine gönül veren
kişiler olduğunu belirten Arıduru, “Annelerimizin evde
yaptığı gibi günlük hamurdan ve özel formülünden gelen lezzeti ile pizzalarımız kendi tutkunlarını oluşturuyor.
Bu lezzetin müdavimi olan pizzaseverler aynı zamanda
bize franchisee’miz olmak için müracaat ediyor. Biz de
ön hazırlıklar sonrası uygun gördüğümüz yatırımcıları
dört haftalık genel bir eğitime alıyoruz. Temel eğitim
programımızda yatırımcılara operasyon detayları konusunda pratik ve teorik eğitimler veriyoruz. Her şubemizde üçü yönetici olmak üzere ortalama 12 personelimiz
görev yapıyor. Little Caesars’a yatırım yapan bir kişi tüm
adımlarında deneyimli danışmanlar ve eğitmenler ile
destekleniyor” dedi.
businesslife.com.tr
21
KÜRESEL EKONOMİ
Prof. Dr. Emre ALKİN
[email protected]
@emrealkin1969
BÖYLE GELMİŞ..
AMA BÖYLE GİTMEZ..
ABD Ekonomisi’nin iyiye gitmesi normal şartlarda herkesin
mutlu olması gereken bir gelişme. Çünkü ABD çok ciddi
bir ithalatçı ve Almanya, Fransa ile diğer Batı ülkelerinin
aksine dış ticaret fazlası vermek için çalışmıyor.
S
iyaseten seçtiği ülkelere karşı kotasız tarifesiz bir ithalat rejimi uygulayarak, bir
anlamda yüksek teknoloji ve inovasyonla
elde ettiği refahı transfer ediyor.
Amerikalılara mal satmak iyi bir iştigal ve bu
sebeple ABD’nin keyifli olması dünyayı memnun
eder. Türkiye, Amerikalılara mal satanlara mal
satan bir ülkedir. Dolayısıyla ABD’de meydana
gelecek iyileşmeden gecikmeli olarak faydalanacak. Hatta daha bu iyileşmeyi hissedemeden
yükselecek FED faizleriyle Türkiye’yi kolay olmayan şartlar bekliyor diyebiliriz.
ABD, pamuktan uçağa, otomobilden akıllı telefonlara kadar kime, neyi, nasıl satacağını planlamış ve planlamakta olan bir ülke. Dünyanın
en yüksek yabancı sermaye çeken ülkelerinden
biri. Ekonomik ve Sosyal yaşantısı inovasyon ve
adalet ile paralel gelişiyor. Zenginleşme modeli ayrıcalıklı insan yaratma üzerine kurulmamış.
Dolayısıyla 1871 yılından biri dünyanın en büyük
ve en gelişmiş ekonomisi. ABD Başkanı ülkeyi
Anayasal Kurumlarla yönetiyor. Her istediğini yapamıyor ve bundan şikayet edip rejim değişikliği
talep eden de yok. Hukuku üstün kılmadan önce,
sürekli kendini geliştiren hukuk sistemi oturtmuş
ABD. Bu yüzden sadece uluslararası değil gezegenlerarası değişim ve gelişimin de öncülüğünü
yapıyor.
ŞAŞIRTICI BIR GELIŞME...
“Ekonomiyi ne kadar büyütürseniz büyütün, hu22
KASIM 2015
kuk eksik olunca kalkınma olmuyor, refah olmuyor”. Bunu ben demedim. Bu cümleyi sarf eden
kişi geride bıraktığımız 12 yılın ekonomiden
sorumlu devlet bakanı. Bu cümleye iki açıdan
bakmak lazım. Birincisi AKP kurmayları orta gelir tuzağı diye tarif ettikleri fenomenin sebebini
anlamış olabilirler. İkincisi ise 1 Kasım’da ortaya
nasıl bir tablonun çıkacağı bilinmediği için “ben
doğru olanı söyleyeyim ve son söylediğim hatırlansın” ihtiyacında olabilirler.
Ancak Napoleon son söylenene takılmamış: “En
son yaptığın şey iyi olsun” demiş. İcraat sorumluluğu olanlar şair ve romancıdan farklı olarak,
söyledikleriyle değil yaptıklarıyla anılırlar. Dolar/
TL’nin son 12 yıldır ara sıra mola veren ama önlenemeyen yükselişinin arkasında, ne enflasyon
ne de milli gelir büyüklüğü var. En büyük eksiklik
adalet ve eğitim. Bunların tamam olduğu yerde
kalkınma ve istikrar oluyor.
Buradan hareketle Dolar/TL’nin 2.88 seviyelerine
gelmesinden heyecanlanarak “seçin sonrasında
2.75’e kadar düşebilir” diyenlerin yanında, yukarıda bahsettiklerimin ışığında “nereye düşerse
düşsün trend hep yukarı” gerçeğini de kabul etmek gerekiyor. Ulusal paranın istikrarı büyümeyle değil kalkınmayla olur. Şu anki siyasi kadrolarla yeni bir anlayışın mümkün olup olmayacağına
karar vererek, Dolar/TL ile ilgili adımını buna
göre atmanız gerekir desek yanlış olmayacaktır.
ANALİZ
TCMB BILDIĞIZ GIBI....
Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmemesi
bizi şaşırtmadı. Bundan önceki aylarda proaktif davranıp faizleri yükseltmesi gerekirken, Merkez Bankası Yönetimi bir anlamda
seçim yatırımı yaptı. “Ne olur ne olmaz” diyerek 7 Haziran seçimlerini bekledi. Vakit
kaybetti. Sonra da 1 Kasım seçimlerini bekleyerek vakit kaybetmeye devam etti.
Öyle ya da böyle düzenleyici otoriteler Türkiye’de kendilerini ne kadar “özerk” olarak
düşünürlerse düşünsünler, atamalar hükümet tarafından yapılıyor. Siyasetçilerin dümen suyuna girmeden görevlerini yapanlar
da var elbette. Ancak bu örnekler fazla değil. Mesela mevcut Merkez Bankası Başkanı,
döviz kurları, enflasyon ve ekonomi üzerine
verdiği demeçlerle başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet üyelerine sempatik gözükmek için elinden geleni yaptı diyebiliriz.
Bu davranışın aslında hiçbir işe yaramayacağını en başından beri söylüyoruz ama dinleyen yok.
Futboldan Enerjiye, Finanstan Sermaye piyasalarına kadar Düzenleyici Otoriteler, ne
yaparlarsa yapsınlar sempatik olarak gözükmezler. Vatandaşa “Dolar 1.92 olacak bana
güvenin” demek, finans kuruluşlarına “son
45 yılın en düşük enflasyonuna hazır olun”
demek, ardından da küçülen ekonominin
sonucu olan cari açık daralmasını olumlu
bir gelişme olarak duyurmak ancak bir siyasetçinin yapabileceği popülist davranışlar
olarak nitelendirilebilir. Gerçek olan şu ki bu
demeçleri veren Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Başkanı.
Son toplantıda “faizleri sabit tuttuk ama her
an herşeyi yapabiliriz” şeklinde bir mesaj
verildi. Bu cümle TCMB’nin FED faizleri artana
kadar hiçbir harekette bulunmayacağı gerçeğini değiştirmiyor. Piyasa faizleri Merkez
Bankası’nın politika faizlerini de faiz korido-
runu da “akademik” hale sokacak şekilde
yükseldi. Hele ki banka harici finans kurumlarının kredi faizleri ile tamamen korelasyonu kaybetmiş durumda. Merkez Bankası piyasayı adeta duymuyor.
Piyasayı duymayan kurumlar değer yaratamazlar. Proaktif olamazlar. B planı geliştiremezler. Sadece “al-sat” yaparlar. Böyle bir
kurumun ne kendisine ne de ülkeye faydası
olmaz. Merkez Bankası’nın kredibilite kaybettiği bir durumda, yöneticileri siyasetçi
gibi davranıyorlarsa, gerçeklerden uzaklaştıklarını söylemek yanlış olmaz. “Aslında
bırakıp gideceğim ama kaos olur diye bırakamıyorum” şeklinde yaklaştıklarını tahmin
ediyoruz.
İşin gerçeği başarısızlığı tescillenmiş yöneticilerin ayrılması kaos yaratmaz. Aksine daha
başarılı olacaklar için fırsat verilmiş olur. Ancak, gerçeklerden bir kere kaçmaya başladığı zaman yönetici, koltukta kalabilmek için
kendine sürekli sebepler yaratır. Halbuki, ne
yaparsa yapsın eleştiriliyorsa, bir yöneticinin
yapacağı tek şey “doğru olanı yapmaktır”.
Özetle, seçimlerin sonucuna göre pozisyon
almaya çalışan bir Merkez Bankası var. Bu
durumda piyasaların istikrarından çok, başka hassasiyetlerin gözetildiği açık. Söz konusu ayrıntılar yatırımcılar tarafından gayet ne
olarak takip ediliyor. Dolar/TL’nin kısa vadeli
düşüşünden sonra tekrar yükselişe devam
etmesi için bir sebep de göreve geldiği günden beri “döviz düşecek, enflasyon düşecek” diyen TCMB yönetimidir.
Türkiye’nin sürekli seçim yapması haricinde
yeni bir hikaye sunamaması, yeni büyüme
modelinin olmaması üzerine bir de TCMB Yönetimi’nin düşen kredibilitesi eklendiğinde
TL’nin istikrara kavuşması daha uzun zaman
isteyecek gibi gözüküyor.
businesslife.com.tr
23
“2016’YA
BAKIŞ”
2016 yılına dair eşitli sektörlerden
firmalarla yaptığımız küçük çaplı
projeksiyon çalışmamızda, firmaların
2016 yılına dair beklentilerinin
belirsizliğin devam edeceği ve nakit
akışı problemi yaşanacağı yönünde
olduğu görülüyor. Firma sahiplerinin
müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet
ortamının arttığı bir dönemde, müşteri
kaybı yaşamamak için ödeme istemekten
çekinir durumda oldukları ise bir diğer
çarpıcı tespit. Diğer yandan, firma
yöneticileri özellikle enerji açığı ve buna
dayalı ithalat nedeniyle, yenilenebilir
enerji kaynaklarından daha fazla
yararlanılması ve inovasyona önem
verilmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Dr. Metin ÇALIK - [email protected]
24
KASIM 2015
PROJEKSİYON
‘’TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ
ENERJİ SEKTÖRÜNDE
İNOVATİF ÇÖZÜMLER BELİRLEYECEK’’
T
BURAK BAŞEĞMEZLER
TEKSAN JENERATÖR YÖNETIM KURULU ÜYESI
eksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler, “Ülkemizdeki mevcut enerji
kaynakları ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi
üretmek için yetersiz. Bugün toplam enerjimizin
yüzde 70’ni ithal ediyoruz. Cari açığın büyük bir
kısmı enerji ithalinden kaynaklanıyor. Yapılan
araştırmalar Türkiye’nin nüfusunun 2050 yılında
100 milyona yaklaşacağını gösteriyor. Enerji talebinin artışına yönelik beklentiler paralelinde
enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için potansiyel enerji kaynaklarını ortaya çıkarmamız ve
yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla
yararlanmamız gerekiyor. Bu noktada alternatif
çözümler büyük önem taşıyor” dedi.
Türkiye’nin enerjide dışa olan bağımlılığından kurtulması için yerli sanayicilerin mutlaka Ar-Ge ve
inovasyona yatırım yapması gerektiğinin altını çizen Burak Başeğmezler, “Globalleşen dünyada tüm
sektörlerin yoğun bir rekabet baskısı altında olduğunu görüyoruz. Bu zorlu rekabet ortamında ancak
Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapan şirketler ayakta
kalabiliyor. Bu iki alana yapılan yatırım şirketlerin
olduğu kadar ülkemizin geleceği açısından da büyük önem taşıyor. Kaynakları son derece sınırlı bir
sektörde hizmet veren bir şirket olarak yatırımımızın ciddi bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Ar-Ge
departmanımız geliştirdiği yeni ürünler ve TÜBİTAK
projeleri ile ulusal Ar-Ge sıralamasında ilk 250 şirket
arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.
businesslife.com.tr
25
PROJEKSİYON
U
‘’2016’ DA FİRMALARI SIKINTILI
GÜNLER BEKLİYOR’’
luslararası alacak ve risk yönetimi konusunda
hizmet veren ARS Danışmanlık Genel Müdürü
Ayşe Burcu Arslan, nakit akışında yaşanan sorunları ve bunun 2016 yılında ne gibi sıkıntılara
yol açabileceğini Business Life’ a anlattı.
Sürekli değişen dolar ve son dönemde ortaya çıkan siyasi
belirsizlikler şirketlerin ödeme önceliklerini değiştirdi. Özellikle geçen yılın ilk 6 aylık dönemine oranla bu yılın ilk 6 ayının rakamları piyasalardaki değişimi açıkça ortaya koyuyor.
Bu yıl piyasalara 120 gün ve üzeri vadelerle ödemesini geciktiren şirketlerde ortalama 8 kat artış olduğu görülüyor. ARS
Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan “Firmaların tahsil kabiliyetleri düştü. Ödeme yapamadıkları gibi ödeme almakta da zorluk çekiyorlar. Piyasalardaki bu dengesiz ortam
iflasa sürüklenen firma sayısının 2016 yılında en az iki katına
çıkabileceğini gösteriyor “dedi. 2015’in ilk 9 aylık döneminde
firmaların ödeme reflekslerini değerlendiren ARS Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan, firmalarda ‘umut kaybı’
yaşandığını kaydetti. Arslan, şirketlerin bu dengesiz nakit
akışı sorunu yüzünden üretimlerini dahi kısıtlayan kararlar
aldıklarını belirterek “Çünkü firmalar üretimde kullandıkları
hammaddenin çoğunu ithal ediyorlar. Fakat kurdaki yükseliş
özellikle dolarla ithalat yapıp TL ile iç piyasaya satış yapan
şirketleri daha çok zorladı. Bu da öncelikli olarak üretim,
istihdam ve en son olarak da yatırım önceliklerini azalttı. ARGE ve reklam harcamalarını ise neredeyse bitirdi. Firmaların
ayakta kalabilmek için daha çok kısa vadeli, günü kurtarma
kararları verdiğini görüyoruz. Bir şirketin, ödemediği zaman
hukuki zorluklar yaşama riski olan banka kredi borçları gibi
ödemeleri dışarıda tutarsak, geciken tahsilatların etkisiyle
panik halinde ödeme önceliklerinin değiştiğini görürüz” dedi.
İflas eden bir firmanın önceki 6 ay içindeki ödeme gecikmelerinin yüzde 50 arttığına da değinen Arslan, “30 gün geciken
ödeme 60 gün gecikmeye başlıyorsa bu iflasın habercisidir.
İflasın eşiğinde olan firma sayısı artıyor. Bankaların tahsili gecikmiş alacakları da artacak ama piyasaya olan ticari borcun
artmasının yanında hiç kalacak. Çünkü piyasada ‘nazınızın’
geçtiği şirketlerle çalışıyorsunuz” şeklinde konuştu.
işletmelerin işleri ise biraz daha zor. Yani ülke ekonomisindeki daralmayla beraber, siyasi belirsizliklerin gündemde olduğu bir atmosferde ödeme önceliklerinin değişmesi, vade
gecikme talepleri yönünden güçsüz olan mikro ve küçük işletmeleri daha olumsuz etkiliyor. Büyüklerin de talep güçlerini kullandığı piyasada küçükler de gecikme yaşarsa bir domino etkisi oluşabilir. 2016’da mikro şirketlerde vadesinde
ödeme oranının yüzde 55’ten yüzde 40’a kadar düşmesini
bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.
MÜŞTERIYI KAYBETMEKTEN KORKUYORUZ
Arslan, “Firma sahipleri, müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet ortamının arttığı bir dönemde müşteri kaybı yaşamamak
için ödeme istemekten çekinir durumdalar. Üstelik Türk kültüründe ödeme isteme tembelliği ya da çekingenliği de var”
dedi. Arslan, “Kültürlerin parayı algılayışları çok farklı. Bizim
gibi toplumlarda çevre etkisi çok fazla. Biz ödemesini isteyen
insanı mahcup pozisyonda bile bırakabiliyoruz. Avrupa’da
ise tam aksine ödeme talep etmek çok normal. Bizde olan
bu ödeme isteme çekingenliği bir süre sonra panik yaratıp firmaları ödeme krizinin içine sokuyor. Türkler müşteriyi
kaybetmemek uğruna kendilerini nakit krizine sokuyorlar.
Oysa alacağını tahsil edemezsen ticaretine devam edemezsin” dedi.
2016 DA ÖDEME ALIŞKANLIKLARI DEĞIŞECEK
Arslan, firma büyüklüklerine göre gecikme analizlerinin mikro şirketlerde vadesinde ödeme oranının yaklaşık yüzde 55
olduğunu büyük şirketlerde ise vadesinde ödeme oranının
yaklaşık yüzde 30 düzeyinde olduğunu kaydetti. Arslan, “Büyük şirketlerde 30 güne kadar gecikmeli ödeme oranı ise
yüzde 55 civarında. Büyük ölçekli firmaların vadelerin uzatılmasına yönelik talep güçlerini kullanmaları, onların ayakta
kalmasını ve nakit akışlarındaki dalgalanmalardan daha az
etkilenmesini sağlıyor. Fakat, yaptırım gücü olmayan küçük
26
KASIM 2015
AYŞE BURCU ARSLAN
ARS DANIŞMANLIK GENEL MÜDÜRÜ
‘’2016 YENİLENEBİLİR YILI OLACAK’’
K
PMG Türkiye’den Ayhan Üstün’ün (Vergi Bölümü,
Ortak) değerlendirmesine göre, enerjide 2015 yılının ilk 8 ayında geçen yılın toplam birleşme ve satın alma rakamları yakalanırken yapılan işlemlerin
yaklaşık üçte biri yabancı, üçte ikisi ise yerli yatırımcılar
tarafından gerçekleştirildi.
2014 yılında sektörde özelleştirmeler hariç gerçekleşen 32
işlemde 1.06 milyar dolar el değiştirirken, 2015 yılının ilk
8 ayında 966 milyon dolarlık 25 işlem kaydedildi. 2014’te
yapılan özelleştirmeler kapsamında 7 ayrı enerji üretim
santrali ihalesinde 4.65 milyar dolar gelir elde edildi,
2015’te gerçekleşen tek işlem olan Soma B Termik Santrali
özelleştirmesinden ise 685.5 milyon dolar sağlandı.
KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün, Danışmanlık Bölümü Kıdemli Müdürü Onur Okutur ile birlikte
hazırladıkları çalışmaya göre KPMG Türkiye Vergi Bölümü
Şirket Ortağı Ayhan Üstün, 2015’in son çeyreğinde 2014 rakamlarının üzerine çıkılması beklentisi olduğunu belirtti.
Üstün, “Yılın son ayları içinde ekonomik ve politik ortam
sebebiyle ihalelerin tamamlanmasının zor olacağını öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde ise yenilenebilir enerji
yatırımlarıyla EÜAŞ özelleştirmelerinin öne çıkmasını ve
elektrik dağıtım şirketlerinin hareketlenmesini bekliyoruz. 2015’te özelleştirmelerin 20 ve 26 Kasım’da ‘Aliağa
KÇGT, Bursa Doğalgaz Santrali, daha sonar HES’lerden Karacaören1 ve Karacaören, Kepez2 ve Manavgat, Fethiye,
Kadıncık1 ve Kadıncık2, Doğankent, Kürtün ve Torul’ olmak
üzere 7 ayrı ihaleyle devam etmesini bekliyoruz” dedi.
“VERGI VE MEVZUATLARDA IYILEŞTIRME ŞART”
Enerji sektöründe vergilerin ve mali mevzuatların yatırımları etkilediğini belirten Üstün, “Sektöre özgü vergi
ve fonlar elektrik maliyetlerinin tüketiciler nezdinde çok
yükselmesine neden oluyor. Bu durum hem elektrik tüketimini olumsuz etkiliyor hem de tüketicilerle firmalar
arasında ihtilafa sebep oluyor. Yapılacak iyileştirmelerle
elektrik piyasası verimli hale getirilmezse verimin düştüğünü görebiliriz. Çözüm önerilerinin değerlendirilmesi
hem sistemin daha verimli hale gelmesini hem de birleşme ve satın alma işlemlerinde olumlu sonuçlar alınmasını
sağlayacaktır“ diye konuştu.
“YENILENEBILIR ENERJI VE ELEKTRIK DAĞITIM
PIYASALARINDA HAREKET BEKLIYORUZ”
KPMG’nin değerlendirmesine göre yenilenebilir enerji
kaynaklarının önümüzdeki dönemde yatırımcılara cazip
alternatif olacağını öngördüklerini söyleyen Ayhan Üstün,
bu cazibenin temelinde fiyat alım garantisi sağlayan yönetmeliğin bulunduğunu ifade etti.
Enerji şirketlerinin yeni ortaklık arayışları ve enerji varlıklarının devri sürerken çeşitli yatırımcı grupları da sıfırdan
enerji üretim tesisleri planladığını belirten Ayhan Üstün,
özellikle yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde büyük
talep bulunduğunun altını çizdi.
Yatırım maliyetlerinin döviz cinsinden olması ve finansmanın döviz cinsi kredilerle sağlanmasının yerli ve yabancı
yatırımcılara yeni fırsatlar yarattığını belirten Üstün, devletin 10 yıl boyunca yüksek fiyattan gelir garanti etmesi ve
düzenli nakit getirmesi gibi avantajların da yatırım kararını etkilediğini ifade etti.
AYHAN ÜSTÜN
KPMG TÜRKIYE VERGI BÖLÜMÜ ŞIRKET ORTAĞI
DOĞALGAZ DÜŞÜYOR, ELEKTRIK DAĞITIM
YATIRIMLARI ÖNE ÇIKIYOR
2015’in finansal açıdan doğalgaz santrallerinin ekonomik
güçlerinin test edildiği bir yıl olduğunu söyleyen Ayhan
Üstün, maliyetleri artan ve Lira cinsinden satış fiyatları
düşen santrallerin limitli üretim gerçekleştirdiğine dikkat
çekti. Bu firmaların portföylerine hidroelektrik santral katarak finansal çıkış yolu bulabileceklerini belirten Ayhan
Üstün, elektrik dağıtım alanında hareketli günler beklediklerini belirtti. Brüt kar marjı devlet garantisi altında
olan, düzenli nakit gelir getiren dağıtım şirketlerine hem
yerli hem yabancı yatırımcının yoğun ilgisi olduğunu söyleyen Üstün, şöyle devam etti:
“Ocak 2016’da yürürlüğe girecek 5 yıllık 3’üncü Uygulama
Dönemi ile maliyet ve yatırım planlarının belirlenmesinden sonra enerji sektöründe dağıtım firmalarına ortaklık
veya satın alma tekliflerinin artacağı beklentimiz var”
businesslife.com.tr
27
PROJEKSİYON
G
‘’TÜRKIYE’DE GIDA
IHTIYACI ARTACAK’’
elişmekte olan ülkelerdeki nüfusun içinde yetersiz beslenen insanların payı
1990’lardan beri %23.3’ten %12.9’a indi.
Türkiye için resmi sayılar olmamakla birlikte Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre aç ya da yetersiz beslenen nüfus
toplam nüfusun %5’inden az. Bununla beraber
Türkiye’de 2020 yılında 5 milyon nüfus artışı olacağı tahmin ediliyor. Eklenen nüfus için beslenmede en önemli kısmı tutan tahıl üretimi dikkate
alındığında, üretimin 1 milyon ton artması gerekiyor. Bu durum, eğer verimlilik artışı sağlanamazsa, yaklaşık 400.000 hektar tarım alanına daha
ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor.
13 YILDA 2,4 MILYON HEKTAR TARIM
ARAZISI KAYBEDILDI
Dünyada yetersiz ve sağlıksız beslenen 795 milyon insan olduğuna vurgu yapan TEMA Vakfı Genel
Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, “Türkiye’de 2020
yılına kadar nüfus 5 milyon artacak. Bu durumda
28
KASIM 2015
üretimin 1 milyon ton yükselmesi ile birlikte yaklaşık 535.000 futbol sahası kadar (400.000 hektar)
daha tarım alanına ihtiyaç duyulacak” dedi.
“Yeterli ve sağlıklı gıda üretimi için gereken verimli tarım alanları büyüme odaklı ekonomik
politikalara feda ediliyor” diyen Karapınar, Türkiye’de 13 yılda kaybedilen tarım arazisinin 2,4
milyon hektar (tarım arazilerimizin %9’u) olduğunu belirtti. 1920’lerin başında arazilerin %56’sını
oluşturan meraların oranının bugün %19’a gerilediğinin altını çizen Karapınar, mevcut meraların %70’inde de bitki örtüsünün zayıf ve verimsiz
olduğunu söyledi. “Toprağı koruyan, erozyonu
engelleyen, su üretimini sağlayan orman alanları
son yıllarda hızlı bir şekilde yok oluyor” diyen Karapınar, şimdiye kadar 2/B uygulaması ile 473.420
hektar alanın orman rejimi dışına çıkarıldığını
ifade etti. Karapınar, “Orman Kanunu kapsamında madencilik, ulaşım, enerji ve benzeri amaçlı
tesisler için verilen izinlerle 2013 sonuna kadar
414.222 hektar ormanlık alan yok oldu” dedi.
İ
“TÜRKIYE, İRAN’IN
GELECEK 10 YILI IÇIN
KRISTAL BIR KÜREDIR.”
ran’ın 80 milyonluk nüfusunda kişi başına düşen
5000 Dolarlık geliri düşünüldüğünde, global ekonomiyle hızla entegre olacak hale geliyor. Türkiye’nin, benzer nüfusu ve demografik yapısıyla
geniş bir ürün yelpazesinde İran için önemli bir ticaret ortağı olacağı ifade ediliyor. Nüfusunun %20’sinin
Türkçe konuşuyor olmasıyla İran’ın iletişim üstünlüğüne sahip bir komşu olduğu, ekonomik göstergeler
bakımından da Türkiye’nin 2000’li yıllarına benzemesi
açısından iyi işbirliği sinyalleri vermektedir.
İran’da mevcut piyasa koşullarında organize perakendenin, sektörün toplamının %6’sını temsil ettiği,
telekomünikasyon alanında ise şu anda olması gereken yerin %40 seviyesinde bulunuyor. E-ticaret, telekom ve bankacılıkta beklenen gelişmeler ile şirketlerin çok hızla büyümesi demektir.
“Kurumsal bir firmanın doğru şekilde İran’a
girmesi demek, gelecek 20 yılını kurtarması
demek.”
Expertera yönetici ortağı Alp Sezginsoy, “Kurumsal
bir firmanın İran’a doğru şekilde girmesi demek 20
yılını kurtarması demek olabilir. Bugün, İran’a yatırım fırsatları konseptinde, karar verici düzeyinde iş
dünyasından İranlı Özel Sermaye Kurumsal şirketleriyle, Özel Sermaye Fonları üst düzey yöneticilerini bir
araya getirdik. Sektörel olarak telekomünikasyon,
otomotiv, e-ticaret, perakende ve finans sektörlerini hukuksal altyapıyı da dâhil edecek şekilde kapsayarak hızla gelişen bu pazardaki fırsatları, riskleri ve önemli faktörleri değerlendirdik” dedi. “Bizim
işimiz İran’la olabilecek işbirliğinde yatırımcıyı doğru bilgi, kişi ve insanlarla buluşturmak. Ayrıca diğer
bölge ve ülkelerde de yükselen yatırım fırsatları
konusunda hemen harekete geçerek müşterimize
en uygun çözümler getiriyoruz” diyen Sezginsoy
sözlerine “Ambargonun kalkmasıyla İran’da yatırım
ve işbirlikleri düşünenler için bankacılık, kambiyo
rejimi gibi hukuki altyapılarının uluslararası zemine
oturması önemlidir” şeklinde konuştu.
Expertera yönetici ortağı Hayal Koç ise, “Şu ana kadar pazara giriş stratejisi anlamında farklı sektör,
yapı ve büyüklüklerdeki kurumsal ve yatırım şirketlerinden gelen talepler üzerine finans, sağlık, enerji, medya, teknoloji, hızlı tüketim malları ve hizmet
gibi ana sektörlerde projeler hazırladık. Bugün itibariyle, 150 den fazla endüstride ABD, Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da inovatif modelimiz
sayesinde 10.000’i aşkın uzmanımızla 1200 proje tamamlamış durumdayız. Amacımız, müşterilerimizin
İran için de doğru kaynaklardan bilgi edinerek doğru kararlar alabilmelerine zemin hazırlamak.” dedi
Yatırımcının, bir ülke hakkında ne kadar çok doğru
bilgi elde ederse o kadar güven duyduğunu ve harekete geçtiğini ifade
eden Koç, “Bugüne
kadar proje çeşitlerimiz; pazara giriş,
yatırım fırsatı değerlendirmesi,
şirket
değerlemesi/fizibilite çalışması, market
analizi ve araştırması,
ürün/strateji
geliştirmesi ve operasyonel iyileştirme
projeleri
şeklinde
oldu” dedi.
businesslife.com.tr
29
SÖYLEŞİ
İş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın aile şirketleri için 15 kuralı
var. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her eve,
her şirkete lazım aslında. ALI SABANCI, bunlara uyulması
durumunda, uyum ve başarı çok da uzak değil diyor.
AİLE ŞİRKETLERİ
e
c
l
e
n
o
y
s
e
f
o
r
P
ÇALIŞMALI
FOTOĞRAF: Erkan Asak - [email protected]
IZDE EN AZ AYDA BIR PEGASUS’U ZIYARET EDIYORUZ.
Bizim de gördüğümüz kadarıyla Ali Bey’in veya PEGASUS’un
başarısının en önemli etkeni, çalışanları işe geldiklerinde
patronun değil, kendi iş yerlerine geldiklerini
hissetmeleri olarak karşımıza çıkıyor.
30
RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM
KASIM 2015
- [email protected]
ALİ SABANCI
PEGASUS YÖNETİM KURULU BAŞKANI
businesslife.com.tr
31
SÖYLEŞİ
Ali ağabey, Sabancı soyadı haricinde kimsiniz?
İnsanlar eşit doğmuyor, hayatta kim olduğumuzu, kişiliğimizi içine doğduğumuz şartlar ve bize “dağıtılan el”i nasıl oynayacağımız belirliyor.
Adana’da; Koç, Sapmaz ve Sabancı ailelerine doğdum. Yani
gümüş değil, altın kaşıkla doğdum. 10 yaşımdan itibaren,
Frankfurt, Londra, Boston ve NYC’da okudum ve yaşadım.
Peki soyadım Sabancı olmasaydı, yani altın kaşıkla doğmasaydım bugün yaptıklarımı yapabilir bu imkanlara erişebilir miydim?
Bu sorunun cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğim. Fakat
bildiğim tek şey şu ki; Allah bize bir kağıt dağıtıyor, bizim
yükümlülüğümüz bu kağıdı en iyi şekilde oynamak.
Aile şirketlerinin temel hedefi ne olmalı?
Aile şirketlerinde “mal sahapları” da profesyonelce çalışmalı, ekibe mutlaka yanlarında ve önlerinde duracak
iyi kişileri dahil etmeliler. İş hayatı genlerin yeterli olamayacağı kadar rekabetçi ve katma değer ancak böyle oluşturulur. Dışarıdan iyi birini alabilmek için o kişiye doğru
maddi menfaat sağlamak, vizyonu paylaşmak lazım. Aile
şirketleri bunun için firmalarını küçük görebilir, “istenen
maaşları ödeyemeyiz” diyebilirler. Ama eğer doğru insanı
buldularsa ona farklı menfaatler sağlayarak da onu motive edebilirler. Mesela şirketlerinden hisse ya da kazançtan pay verebilirler.
32
KASIM 2015
“BABAMIZIN TECRÜBELERINDEN
AZAMI NASIL FAYDALANIRIZ”
Bunu yaparken aile şirketlerinde birinci kuşağın
yani kurucuların da önemini unutmamak
gerekir. Her zaman “Babamızın tecrübelerinden
azami nasıl faydalanırız” diye düşünmeliyiz.
Unutmayalım ki her genç dünyaya bir evvelki
jenerasyonun omuzlarından bakar. Gençler “yeni
dünya”yı daha iyi bildiğini, hatta “eski dünyadan”
herhangi bir tecrübenin geçerli olmadığını
düşünür. Bu tam da böyle değildir. Yeni dünyayı
doğuran eski dünyadır. Birinci kuşağın size gelip
tecrübelerini paylaşmasını beklemeyin, ikinciüçüncü kuşak temsilcileri olarak siz gidip onlara
danışın.
Yönetim egosu hissedarlara ne gibi zararlar barındırıyor?
Eğer girişimciyseniz izin verin şirketiniz sizden önde
gitsin. Egonuz olsun ama arka cebinizde olsun, ortaklarınıza güvenin, kendinize güvenin ama şirketin önünde
durmayın, şirkette mutlaka sizden akıllı insanlarla çalışın.
Ben demeyin, her zaman Biz deyin. Bu hem size hem de
şirkete kazandıracak bir bakış açısı. Yönetim egosu, “Tek
Adamcılık” şirkete de size de kaybettirir.
Yatırım yapacağınız şirket & girişimcide
aradığınız özellikler nelerdir?
Ülkemiz her geçen yıl kalkınıyor, zenginleşiyor. Orta direk de bundan nasibini alıyor. Daha fazla genç nesil işgücüne
dahil oluyor. İnternet dünyası bizi dünya
ile bütünleştiriyor. Tüketim tabana yayılıyor. Önümüzdeki dönemde orta direk
daha talepkar olacak. Daha fazla kaliteli
ürünü daha düşük fiyata daha rahat ve
modern bir şekilde tüketecek. Bu paralelde orta direğin tüketimine yönelik
yatırımları cazip buluyorum. Bunların
başında doğal olarak perakende geliyor.
Perakende zincirleri daha da gelişecek.
Biz Esas Holding olarak gelecekte de bu
gelişimin bir parçası olacağız.
Melek yatırımcı olarak içinde yer aldığım
yatırımlarda ise; fikre, fikrin faaliyet göstereceği pazarın büyüklüğüne ve o fikri
icra edecek ekibe bakarım ve değerlendirmemi buna göre yaparım.
Çalışanlarınızın motivasyonunu ve kurum aidiyetini nasıl sağlıyorsunuz?
Pegasus’un başarısının en önemli etkeni yanımda ve önümde duracak iyi
insanlardan oluşan bir ekip kurmuş olmamızdır. Kişi ne iş yaparsa yapsın eğer
iyi bir ekip oluşturduysa, o ekip kişiyi
yüceltir.
İyi ekip kurmak için para önemli ama
daha da önemlisi “iyi insanlara” fikri satabilmek ve onları fikre ortak edebilmek.
Ortak etmekten kastım da sadece manevi değil, maddi ortaklık aynı zamanda.
BAŞARININ KALBI:
‘’PRIM SISTEMI’’
Prim sistemi başarının kalbi,
başarının beyni de sadece primi
paylaşmak değil, şirket hedeflerini herkes ile
paylaşmak ve onların da görüşlerine açık olmak.
Böylece tüm aile fertlerinin katılımını sağlamış
oluyorsunuz.
Bu yaklaşımımız sayesinde çok önemli bir
“sahiplenme” atmosferi var Pegasus’ta. İnsanlar
işe geldiklerinde patronun değil, kendi iş yerlerine
geldiklerini hissediyorlar.
BAŞLICA HOBINIZ NEDIR?
Muhakkak dengeli bir hayat yaşamalı insan.
İnsan; evini, kendini hiç ihmal etmemeli. Ancak
böyle olursanız işte daha dinamik olursunuz.
Benim işim dışında hobilerim var (yeterli
olmayabilir ama bir başlangıç). Su altına dalmayı
çok severim, kitap okumaya bayılırım. Senede en
az toplam bir ay seyahat ederim ailemle.
businesslife.com.tr
33
SÖYLEŞİ
Para ile elde edilmeyecek bir şey var mı?
“Sadece para” ile elde edilemeyecek şeyler var. Mesela başarı. Sadece para koyarak
başarılı olamazsınız. Başarılı olmak için mutlaka zengin ailelere doğmuş olmanız gerekmiyor
Bunun en iyi örneği Hüsnü Özyeğin. Hüsnü Bey,
banka müdürlüğünden banka sahipliğine gelmeyi yüzünün akı ile başarmış bir kişilik.
Ayrıca artık kıymetli olan para değil fikir. Dünyada şu anda “fikir kıtlığı var”. Para her yerde.
İyi bir fikri olan herkesin şu an kafasını toplayıp, iş planını oluşturup ekibini kurup para
aramaya çıkması lazım. Artık patron olan fikirler.
Tavsiyeleriniz
Tavsiyelerimi size ikiye ayırarak vermek istiyorum:
Birinci bölümdeki tavsiyelerim
manevi boyutta, hayatınızın her
döneminde size kılavuz olacağını
düşündüğüm tavsiyeler.
Önemli olan yaşadığımız dünyaya
katkıda bulunmak, burada iz bırakmak. Hal böyle olunca hangi
alanda çalıştığın, ne yaptığın hiç
önemli değil. Ne yaparsanız yapın
iyi yapmak için çalışın, izi ancak
öyle bırakabilirsiniz.
İZ BIRAKIN, SADECE
OLMAYIN, IYI OLUN.
Denemekten korkmayın…
Ama önce düşünün, planlayın
ve sonra deneyin.
Kendinize yatırım yapın.
Bilmediğiniz konularda
kendinizi geliştirin. Araştırın,
okuyun.
Hiçbir zaman yalan
söylemeyin.. Ne kendinize ne
de başkalarına.
İkinci bölüm tavsiyelerime
gelecek olursak;
Girişimciliğin bana göre
üç tane önemli unsuru var;
düşünebilmek, plan yapmak,
34
KASIM 2015
icraat yapmak ve en nihayetinde bunları dengede
tutmak.
Düşünmek, hayal etmek çok önemli ama düşünmenin de
bir sınırı var.
Ürünü tasarlarken %100 doğruyu bulana kadar beklerseniz orada kalırsınız, bir adım ileriye gidemezsiniz. İstikamet olarak ürünün ne olduğunu belirlemeniz lazım, ürün %51 doğruysa pazar
zaten size ürünün ne olması gerektiğini söyleyecektir. İstikamet
ve icraatte gecikmemek bana göre çok önemli.
Başka bir tavsiyem de kaybettiğini, başaramadığını doğru zamanda anlaman ve bırakman… BIRAKMAYI BİL
Girişimcilere bir başka tavsiyem de ürünü hiçbir zaman kendinize göre, kendinizin satın
alacağı bir ürün olarak yapmayın.
Ben kendime göre bir havayolu yapsam su
paralı, koltuklar da dar olmazdı. Özel uçak
olurdu ama onu kaç kişi kullanırdı? Kendi
kabuğunuzdan çıkıp, kitlelere hitap edecek
ürünleri yaratabilmek çok önemli.
Ben ayrıca Sertifikalı Bireysel Katılım Sermayesi yatırımcısıyım
da. Galiba ülkemizde bu sertifikayı alan ilk 3 kişiden biriyim.
Melek yatırımcı olmak neden önemli?
Melek yatırımcılar fikrin kaynağına inebiliyor. O kaynak da
girişimci genç bireyler. Düşünülenin aksine sermaye artık en
önemli belirleyici faktör değil. En önemli faktör fikir. Patron
artık fikir sahibi. Melek yatırımcı ise sadece bir araç. Nihai
başarıya ulaşmak için bir araç.
Ve yarattığınız bu ürünün de mümkünse uluslararası olması önemli ki daha büyük kitlelere
hizmet edebilsin.
HAMDİ AKIN’DAN ÇOK ŞEY
ÖĞRENDİM.
Sizlere bir başka tavsiyem ise network.
Network çok önemli, insanlarla
konuşabilmek, dinlemek önemli.
Birisiyle 10 dakikalık bir fırsatınız varsa,
konuşma dinleme dengeniz olsun
lütfen. Ben bunu HAMDİ AKIN’DAN
ÖĞRENDİM.
Ama sadece kendine benzeyenlerle ilişki
içinde olma. Senden farklı olanlardan
da bir şeyler öğrenmeye gayret et. Bu
bizim zenginliğimiz.
Son olarak yaptığımız işi anlamasalar
bile yaşça bizden büyük insanları
dinlememiz de çok önemli, çünkü
dünyaya onların omuzlarından
bakıyoruz. Dolayısıyla bir evvelki
jenerasyonun ne dediğini bilmemiz
gerekiyor.
Nasıl melek yatırımcı oldunuz? Destek verdiğiniz girişimcilerle nasıl bir süreç yaşanıyor?
Fikirlerine güvendiğim ve beraber iş yapmaktan keyif aldığım bir arkadaş grubumla
uzun süredir melek yatırım olarak değerlendirilebilecek yatırımlar yapıyoruz.
Bireysel değil grup olarak yatırım yaptığınızda
daha şanslısınız çünkü hem daha çok fikre/
projeye erişim imkanınız oluyor hem de sizin
uzmanlık alanınız olmayan bir konu diğer arkadaşlarınızın bildiği bir alan olabiliyor böylece tecrübeyi de katlamış oluyorsunuz.
Biz bu grubumla birlikte fikirleri değerlendirirken fikrin girişimcisine/ekibe/pazara ve istenen yatırım miktarına bakıyoruz.
businesslife.com.tr
35
PAZARLAMA
@DenizSaydam
Dr. Deniz SAYDAM
[email protected]
BIZIM SELFIE’MIZ VAR ISE
YEMEKLERIN NESI VAR?
Selfie’den sonra sosyal mecralarda en çok yemek fotoğraflarının paylaşıldığını biliyor muydunuz?
Ben bilmiyordum…
Geçtiğimiz gün katıldığım Gıda Perakendecileri Federasyonu’nun
Ortak Gelişim Kongresi’ndeki bir sunumda öğrendim. Sonra kendi
Instagram sayfama baktığım zamanda ne kadar doğru olduğunu
gördüm. Tok bir insanı acıktıracak kadar güzel yemek fotoğrafları…
Ya da yemek ile sanat arasında ayrım yapmanın neredeyse imkânsız
olduğu görseller…
Selfie ile başlayan kendimize dair narsistik yaklaşımımızı yemeklere
de taşımaya başladık. Aslında yemeğin selfie’leşmesinin nedeninin
altında yemek yemenin bir ihtiyacın karşılanmasının çok ötesine geçerek bir deneyime dönüşmesi yatıyor. ABD’de yapılan bir araştırma
da ortaya koyduğumuz bu noktayı doğruluyor. 2011 yılından bu yana
12-19 yaş arasında, dünyada hızlı yiyecek sektörünü açık ara domine
eden Mcdonald’s ı ziyaret edenlerin oranında %12,9’luk bir düşüş
yaşanmış. Bunu fark eden Kanada McDonalds ise restorantlarının
bir bölümüne ziyaretçilerin kendi “burger”lerini yapabilecekleri bir
bölüm eklemiş. “Kendi Lezzetini Yarat (Creat Your Taste)” sloganı ile
kurulan bu küçük mekânlar aslında o lezzetli burger’lerle ziyaretçiler
arasında incecik bir köprü kuruyor. İncecik gözüken ama aslında sapasağlam olan bu köprünün bugün adı “kişileştirilmiş deneyim”. Yemek
selfie’leri de aslında bu kişileştirilmiş deneyimin fotoğrafı.
Diğer yandan Türkiye’de AVM’lere baktığımızda görüyoruz ki, bugün yemek katı olmayan bir AVM’yi düşünmek neredeyse imkânsız.
Eskiden, diğer bir deyişle bundan sadece birkaç yıl önce AVM’lerde
alışveriş yaparken karnı acıkan ziyaretçilerin ihtiyaçlarını gidermeyi
hedefleyen yeme-içme alanları; bugün pek çok ziyaretçi için o AVM’yi
tercih etme nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hatta süreci bir
adım ileri götürüp diyebiliriz ki, yeni nesil AVM’lerde giderek “buluşma yeri” haline gelen yeme içme bölümlerine ayrılan alanlar da
artıyor. Eskiden sadece fast-food bölümlerinden oluşan ve AVM’lerin
%7-8’lik bir bölümün kapsayan alanlar bugün alışveriş merkezinin
tüm bölümlerine yayılarak neredeyse %30’luk bir alana ulaşıyor.
Başka bir açıdan bakacak olur isek, bugün restoran tercihlerinde kaçımız Zomato, Quando, Trip Advisor veya Foursquare’ı kullanıyor. Şahsen ben çok ciddi bir oranda kullanıyorum. Başkalarının deneyiminin
benim deneyimimin bir parçası olmasını seviyorum. Onların deneyimlerinden ders almayı seviyorum. O yüzden yorumları okuyorum,
resimlere bakıyorum, yıldızları ciddiye alıyorum. Bence pek çok insan
gibi...
Sonuç itibariyle bugün artık yemek denince akla yemek gelmiyor.
Gelse bile bir selfie şeklinde geliyor. Ardından da o deneyimin yarattığı his geliyor. Ya gülümsüyoruz, ya da bir daha mı asla dercesine surat
buruşturuyoruz ama her şekilde deneyimliyoruz.
‘’GENÇ VE BAŞARILI BIR ŞIRKETIZ’’
Basketbolcuların ve tüm basketbol emekçilerinin geleceklerini güvence altına alabilmelerini teşvik etmek, ülkemizdeki tasarruf bilincini
artırmak ve Türk basketboluna katkı sağlamak amacıyla sektörde bir
ilke imza atarak Basketbol Süper Ligi’ne sponsor olduklarını açıklayanMetLife Emeklilik Genel Müdürü Deniz Yurtseven, “Basketbol her
geçen gün hem ekonomik değer yaratan, hem de sportif başarılarını
artıran bunun yanı sıra izleyici kitlesi yönünden gelişmekte olan bir
spor dalı. Biz de Türkiye’deki faaliyetlerimizi geliştirmekte olan genç,
başarılı emeklilik ve hayat sigortaları sağlayan bir şirketiz. Bu anlamda
misyonlarımız örtüşüyor. Sağladığımız ürünlerle toplumun her kesimine hitap eden global bir şirketiz. Türkiye’de milyonlar tarafından
takip edilen ve Avrupa’da büyük ses getiren Basketbol Süper Ligi’ne
uzun soluklu destek vererek, Türk basketbolunun geleceğini güvence
altına almak ve sayısı milyonları aşan basketbol izleyicilerine dokunmak istiyoruz. Bugün de bunun haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.
36
KASIM 2015
DENIZ YURTSEVEN
METLIFE EMEKLILIK GENEL MÜDÜRÜ
PAZARLAMA & ORGANİZASYON
MÜŞTERI BAĞLILIĞINI
ARTIRACAK
“B2C PAZARLAMA BULUTU”
Son tüketiciye yönelik çalışan şirketlere bulut pazarlama yazılımları sağlayan dünyanın önde gelen markalarından Avusturya merkezli Emarsys, müşterileriyle kişiselleştirilmiş, uzun ömürlü ilişkiler kurmak isteyen perakende markaları ve e-ticaret
şirketleri için geliştirdiği yeni B2C Pazarlama Bulutu platformunu (B2C Marketing
Cloud) piyasaya sundu. B2C Pazarlama Bulutu; şirketlerin, kendilerinden bir kez
alışveriş yapan tüketicileri sürekli müşterisi haline getirmesini sağlıyor, markaların
kaybettiği müşterilerden kaynaklanan gelir kayıplarını geri kazanmasına yardımcı
oluyor. Platformu kullanan markalar, artık, müşterilerinin kim olduğu, hangi içeriklerle ilgilendiği ve müşterileriyle hangi kanal ve/veya cihaz üzerinden iletişim
kurması gerektiği gibi konularda çözüm üretebiliyor.
B2C Pazarlama Bulutu; yüksek performanslı, çok kanallı pazarlama otomasyonu
sayesinde, müşteri bağlılığını ve gelirleri arttıran, marka sadakatini teşvik eden sofistike eklenti teknolojilerini tek bir esnek çözümde bir araya getiriyor. Emarsys’in
yeni e-ticaret bulutu; öngörme, kişiselleştirme, analitik ve çok kanallı otomasyon
özelliklerini bir araya getirerek, gelirleri arttırmaya yönelik uzun ömürlü müşteri
ilişkileri geliştirilmesini sağlıyor.
B2C PAZARLAMA BULUTU, ŞIRKETLERE 5 ALANDA SOMUT
ÇÖZÜM ÜRETME FIRSATI SAĞLIYOR
Emarsys, son tüketiciye yönelik çalışan şirketler için dönüşüm oranlarını, yaşam
boyu müşteri değerini ve finansal sonuçları yükselten, tekrar alışverişleri teşvik
eden entegre teknolojiler geliştirmeyi uzun zamandır sürdürüyor. Emarsys’in yeni
ürünü, şirketlere 5 alanda somut çözüm üretme fırsatı sağlıyor:
“B2C PAZARLAMA BULUTU,
EMARSYS’IN AVRUPA VE ASYAPASIFIK BÖLGELERINDEKI
15 YILLIK BIRIKIMININ BIR
SONUCU…”
HAGAI HARTMAN
EMARSYS EŞ KURUCUSU VE CEO’SU
Yeni platformla ilgili konuşan Emarsys Eş Kurucusu ve CEO’su Hagai
Hartman, “B2C Pazarlama Bulutu, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgelerinde
tüketici davranışları, e-ticaretin zorlukları ve fırsatları konusunda 15
yıllık çalışma ve deneyimlerimizin bir ürünü. Şimdi tüm bu birikimi
ABD pazarına taşımaktan heyecan duyuyoruz.” dedi. Hartman sözlerine
şunları ekledi: “Büyük pazarlama ekiplerine veya bilişim teknolojilerine
ihtiyaç duymadan her ölçekte kişiselleştirilmiş müşteri bağlılığı yaratma yeteneği, B2C Pazarlama Bulutu platformumuzu diğer uygulamalardan ayırıyor. Markayla nerede ve ne zaman etkileşim kurarsa kursun
her müşteriye ayrı birer değerli birey olarak davranmayı sağlayan ve
mümkün olan en iyi müşteri deneyimini yaşatan ürünümüzü geliştirmeyi ve optimize etmeyi sürdüreceğiz.”.
VERI TOPLAMA: Müşterinin çeşitli cihaz ve kanallarda bir markayla ilgili girdiği
EMARSYS’IN YENI ÇÖZÜMÜ ‘DISCOVERY’
BIRLEŞTIRILMIŞ PROFIL OLUŞTURMA: Davranış kalıplarını temel alarak her
Emarsys’in yeni çözümü Discovery ise, bir web sitesinin üst katmanı
olarak ziyaretçilerin tek tıkla, benzersiz bir şekilde özelleştirilmiş ürün
yelpazelerini keşfetmesine olanak veriyor. Webde çığır açan bu dolaşma deneyimiyle, markaların web sitelerinin, mobil teknolojilere hazır
olmasa da masaüstü, mobil, Android ve iOS cihazlara uyum sağlamasına olanak veriyor. Yapılan Beta testlerde, Discovery kullanan bir e-ticaret sitesini ziyaret eden müşterilerin yaptığı toplam alışveriş harcamalarının dört kat arttığı belirlendi. Tam entegre bir platform olan B2C
Pazarlama Bulutu’nun her bileşeni, birbiriyle ve diğer teknolojilerle sıra
dışı bir şekilde iletişim kuruyor. Sunulan özelliklerden bazıları şöyle sıralanabilir: Tek giriş, ilişkilendirilmiş API’ler, müşteri bağlılığını en üst
seviyeye getirmek için özelleştirilmiş işlemsel ve toplu programlar, çok
dallı ayrı testler yapma esnekliği ve markanın B2C Pazarlama Bulutu uygulamalarını tek ekranda görmesine imkânı veren yönetim konsolu…
tüm etkileşimleri kullanarak gerçek zamanlı veri topluyor.
müşteri için tek bir profil yaratıyor.
MÜŞTERILER HAKKINDA BILGI SAHIBI OLMA: Platform; büyük veri, makine
öğrenmesi, skorlama ve istatistiksel modellemeye dayalı görsel bilgilere erişerek,
her müşteriyi anlıyor, onlardan sağlanacak uzun vadeli gelirleri nasıl artıracağıyla
ilgili çözüm üretiyor.
KAMPANYA OTOMATIZASYONU: Müşterilerin dijital ortamda girdiği etkileşim-
lere göre ilgili ürün önerilerini oluşturarak, markaların çok aşamalı ve çok kanallı
kampanyalar yaratmasını sağlıyor.
MÜŞTERILERE OLDUKLARI YERDE ULAŞMA: Mobil, sosyal, web, uygulamalar
ve e-posta kanalları üzerinden müşteriler neredeyse onlara orada ulaşıyor ve müşterinin bağlılığını optimize edecek şekilde çalışıyor.
businesslife.com.tr
37
İŞ İNS
“KENTSEL DÖNÜŞÜM YATIRIMLARINDA YENI MODELLERE IHTIYAÇ VAR”
NEŞECAN ÇEKICI - EPOS GAYRIMENKUL DANIŞMANLIK VE DEĞERLEME KURUCU VE YÖNETICI ORTAĞI
“Gayrimenkul yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Ortaklık yapısının doğru kurulması
projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır”
R
ekabet ortamının bulunduğu proje alanlarında maliklerin
ortaklık kuracakları yatırımcıyı çok iyi analiz etmeleri gerektiğini belirten Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortağı Neşecan Çekici, yüksek karlılık
beklentileri üzerine anlaşılan yatırımcının çeşitli nedenlerle projeyi
tamamlayamaması oldukça ağır mali külfetler ve mağduriyetler
yaratacağını ifade etti. Çekici, “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır. Bu
aşamada hukuk ve gayrimenkul profesyonellerinin sürece dâhil
olması ve ortakların uzman kişilerin görüş ve hizmetlerine başvurması son derece önemlidir. Farklı disiplinlerin bir araya gelmesi
ile gerçekleştirilen bir takım çalışması, kentsel dönüşüm sürecinin
dengesini kuran, değerin adil paylaşımına imkan veren ve tüm tarafların çıkarının optimum bir noktada buluşmasını sağlayan önemli bir rol oynamaktadır. Yüksek oran beklentilerinin yüksek risk
getireceği unutulmamalıdır” dedi.
Projelerin temelinde uzlaşma var
Kentsel dönüşüm projelerinde yer alan yatırımcıların çok büyük
mali yükler ve riskler aldığına dikkat çeken Çekici, şunları ifade
etti: “Bunlarla birlikte maliklerin kimi zaman dayatmaya varan istekleri sonrasında ya projeler çıkmaza girmekte ya da yatırımcı
açısından zarar edecek seviyelere gelmektedir. Bu durumlarda ortak bir noktada birleşmek ve her iki tarafın isteklerini optimum
düzeyde karşılar bir proje üretmek en doğru çözüm haline geliyor.
Kentsel dönüşüm; Enerji kazanımından, işsizlik ve suç oranlarının
azaltılmasına, kentlerin estetik ve sağlık anlayışına kadar makro
bir reformdur. Tarafların birbirlerini anladığı, güven ortamının yakalandığı, tarafsız ve şeffaf bir uzlaşma ortamının yaratılabildiği
çalışmalar beraberinde başarıyı getirir.”
“Kentsel dönüşüm sosyal bir olgu olarak
düşünülmeli”
Kentsel dönüşümün gelişmekte olan bir ülkenin GSMH‘na yakın bir
ölçekte finans gücü gerektirdiğine vurgu yapan Çekici “Kamu bütçesinin milyonlarca konutu yenilemesi veya özel sektörün sadece
kârlı yatırım olarak gördüğü bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürütmesi riskli yapı stokunun yenilenmesinde yetersiz kalıyor.
Bu sebeple kamu ve yatırımcıların kentsel dönüşümde uygulanabilecek yeni yaklaşımlar ve modeller geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
Çekici sözlerini şöyle sürdürdü: Kamu, özel sektör, sivil toplum işbirliği kentsel dönüşümün birincil ögesidir. Bu sürecin sağlıklı yönetilebilmesi için koordinasyonda mutlaka kamu bulunmalıdır. Kentsel dönüşüm politikası, ülke genelinde geliştirilecek arazi kullanımı
ve arazi yönetimi ekseninde, ulusal uzlaşıyla, afet yönetimi yanında
doğa ve yeşil alan esaslı bir model çerçevesinde şekillenmelidir.
Kentsel dönüşümün sosyal bir olgu olduğu düşünülmezse en büyük
yanlışa imza atılır.”
İstanbul’da toplam dönüştürme ihtiyacı: 870
bin 629 bağımsız birim
2012 sonlarında başlayarak hızla ilerleyen kentsel dönüşüm sürecinde şu ana kadar sadece İstanbul ili içerisinden 17 ilçede toplam
40 adet riskli alan tespit edildi. Bu alanların toplamı yaklaşık olarak
11 milyon m²’yi kapsıyor. Toplam il yüzölçümünün yüzde 0,2’si oluşturan riskli alanlara ilçeler bazında bakıldığında ise, en riskli alanların yüzde 36’sının Gaziosmanpaşa ilçesinde yer aldığı görülüyor.
Riskli alan ilan edilen bölgelerin genellikle yüksek oranda sağlıksız
yapı stokuna sahip ve kent merkezine kolaylıkla erişebilecek ulaşım bağlantılarına sahip olduğu dikkat çekiyor.
Yine İstanbul’da, deprem riski kaynaklı dönüştürme ihtiyacının 377
bin 97, kentsel yenileme kaynaklı dönüştürme ihtiyacının ise 493
bin 532 bağımsız birim alan olduğu görülüyor.
38
KASIM 2015
SANLARI
‘’HOPI’LI IŞLEM HACMI 700 MILYON TL’YE ULAŞTI’’
CEM BOYNER - BOYNER GRUP CEO’SU VE YÖNETIM KURULU BAŞKANI
“Mobil ödeme fonksiyonunun Hopi’ye eklenmesiyle birlikte Hopi’nin ölçeklenmesi daha
da hızlanacak. Hedefimiz, Hopi sayesinde müşterilerimizin alışverişin her aşamasında eşsiz
bir deneyim yaşamasını ve iyi hissetmesini sağlamak”
B
oyner Grup’un yeni icadı Hopi, altı ayda 2,5 milyon üyeye ulaştı. Hopi, üyelerine bugüne kadar 30 milyon Paracık kazandırırken Hopi’liler üye markalardan yaptıkları alışverişlerde bu
Paracık’ları katlayarak 50 milyon Paracık olarak harcadılar.
Hopi’nin perakende sektörünün dinamiklerini değiştirme, müşteriler
ve markalar için değer yaratma misyonuyla yola çıktığını vurgulayan
Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner şunları
ifade etti:
“Hopi, genel kampanya ve indirimler yerine, müşterilere yaşam tarzları, beğenileri ve alışveriş alışkanlıkları doğrultusunda kişiselleştirilmiş teklifler ve kampanyalar sunuyor. Hopi’liler kendi ihtiyaçlarına
ve alışveriş alışkanlıklarına uygun kampanyalardan yararlanarak
alım güçlerini artırırken üye markalar da doğru müşteriye, doğru zamanda, doğru kampanyayı sunarak trafik, satış, ciro ve yeni müşteri
kazanımını artırıyorlar. Müşteriyle marka arasında ‘kazan-kazan’
ilişkisi kuran Hopi hızla sevildi ve benimsendi. Hopi’lilerin yarısından
fazlası Hopi’yi alışverişinin ayrılmaz bir parçası görüp aktif şekilde
kullanıyor. Hopi kampanyaları sayesinde yüzde 20 trafik artışı, yüzde 50 ciro artışı elde eden üye markalarımız oldu. Hopi ile yapılan
işlem hacmi de 700 Milyon TL’ye ulaştı.”
Hopi 2.0’a sayılı günler kaldı
derece memnunum. Boyner Grup ailesiyle ve Hopi ekibiyle çalışmak
benim için çok güzel bir deneyim oldu. Kendimi aileden biri gibi
hissediyorum” dedi.
Cem Boyner, “Hopi’nin kişiye özel bir alışveriş asistanı olduğunu
anlatabilmek için reklam kampanyamızı ‘herkesin bir Hopi’si var’
teması üzerine kurguladık. Tolga Çevik’in üstün yeteneğiyle farklı
karakterlerin Hopi’sini en iyi şekilde canlandıracağını ilk andan beri
biliyorduk. Hopi’nin bugün yakaladığı başarıda Tolga’nın da önemli
payı var. Markamızı kullanıcılarına tanıtan ve sevdiren elçimiz oldu.
Önümüzdeki dönem gerçekleştireceğimiz yeni çalışmalarla bu başarıyı daha ileriye taşıyacağız. Tolga’ya bugüne kadarki emeğinden
ve katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Tolga sadece marka
yüzümüz değil, artık ailemizden biri…” diye konuştu.
Hopi’de hedef 5 milyon üye
Nisan 2015’te lanse edilen Hopi’nin 2015 yılsonunda 4 milyon, birinci
yılının sonunda 5 milyon üyeye ulaşması hedefleniyor. Hopi ekosisteminde hazırgiyimden ayakkabıya, otel rezervasyonundan araç kiralamaya, online kitap alışverişinden online hazırgiyim alışverişine,
eğlenceden elektroniğe kadar 35 civarında üye marka bulunuyor.
Hopi üye marka sayısının 2015 yılsonunda 55’e, birinci yılın sonunda
100’lü sayılara yükselmesi planlanıyor.
Herkesin Hopi’sinin birbirinden farklı olduğunu ve müşteriyi tanıdıkça kişiselleşmenin arttığını sözlerine ekleyen Cem Boyner, gelecek
dönemde Hopi’ye eklenecek yeni özelliklere de değindi. Hopi 2.0’a
sayılı günler kaldığının altını çizen Cem Boyner, eklenecek yeni özellikler arasında en önemlilerinden birinin mobil ödeme olduğunu
söyledi.
Cem Boyner, “Hopi ile en iyi ürüne en iyi kampanya ile ulaşan müşterilerimiz ödemeyi de cüzdanına ihtiyaç duymadan Hopi’siyle tamamlayabilecek. Mobil ödeme fonksiyonunun Hopi’ye eklenmesiyle
birlikte Hopi’nin ölçeklenmesi daha da hızlanacak. Hedefimiz, Hopi
sayesinde müşterilerimizin alışverişin her aşamasında eşsiz bir deneyim yaşamasını ve iyi hissetmesini sağlamak” diye konuştu.
Tolga Çevik’le yola devam
Hopi için karakterden karaktere bürünen başarılı oyuncu ve komedyen Tolga Çevik’in rol alacağı yeni reklam filmleri gelecek dönemde
de devam edecek. Başarılı oyuncu ve komedyen Tolga Çevik “Kampanyanın başarıya ulaşması beni çok mutlu ediyor. En başından
beri güzel yorumlar alıyordum ancak artık sokakta insanlar beni
durdurup ‘Hopi şöyle bir kampanya yapsa ne güzel olur’ diyerek
önerilerini paylaşıyorlar. Hopi’nin bu kadar benimsenmesinden son
businesslife.com.tr
39
İŞ İNS
“OTOMOTIV PIYASASI SEÇIM SONRASI CANLANACAK”
AYDIN ERKOÇ - MASFED VE BOD YÖNETIM KURULU BAŞKANI
Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) ve Başkent Otomobilciler Derneği (BOD)
Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç, seçim sonrası oluşacak siyasi istikrarla 2016 yılının
otomotiv piyasası ve genel anlamda ekonomide canlanma yılı olacağını söyledi.
E
rkoç yaptığı açıklamada, tüm sektörler için en önemli
hususun ekonomik istikrar olduğunu, bunun için de
öncelikle siyasi istikrar gerektiğini belirterek, “Eğer siyasi istikrar olursa ekonomik istikrar da olur” dedi. Türkiye ekonomisinin; biri inşaat diğeri otomotiv olmak üzere iki
güçlü ayağı olduğunu belirten Erkoç, seçimler ve hükümet arayışları ile geçirilen 2015’te siyasi istikrar algısının zayıfladığı ve
bunun etkisinin tüm ekonomide hissedildiğine işaret etti. Erkoç,
“Biz siyasi istikrarın sağlanmasıyla 2016’nın ekonomide canlanma yılı olacağını düşünüyor, böyle olmasını temenni ediyoruz.
Bu durum, otomotiv ticaretine ve Ankara’da bu işin kalbi olacak
Otonomi’ye de yansıyacaktır. Önümüzdeki dönemde otomotiv
sektöründe beklentimiz canlanma yönünde” dedi.
Otonomi’nin açılışı sektörde bir milat olacak…
Bu arada Erkoç, açılışına hazırlandıkları Otonomi’nin hizmete
girmesinin ise sektör için bir milat niteliğinde olduğunu vurguladı. Ankara’daki tüm oto galerilerini bir arada toplayacak ve
Avrupa’nın en büyük otomotiv yaşam merkezi olan Otonomi’nin
hayata geçirilmesinin başlı başına bir başarı öyküsü olduğunu
40
KASIM 2015
ifade eden Erkoç, “Bize göre, Otonomi sektörde canlı, dinamik
bir yaşam merkezi haline gelecek. Belki insanların alışma süreci
olsa da siyasi istikrarın yeniden tesisi sayesinde, birkaç ayın
sonrasında çok iyi bir performans yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Erkoç, Otonomi ile motorlu araç ticaretine bir standart getirip, kurumsal kimlik ve saygınlık kazandıracaklarını,
doğrudan ve dolaylı 5 bin kişiye istihdam yaratılması ve kayıt
dışılığın sona ermesi ile Ankara ve ülke ekonomisine önemli
katkı yapacaklarını anlattı. Kurumsallaşma sayesinde sektörde güvenin tesis edileceğini vurgulayan Erkoç, “Kilometresi ile
oynanmış, ağır kazalara karışmış, ciddi teknik ve kalıcı sorunları olan araçları farkına varmadan ve değerinin çok üstünde
paralar vererek alan vatandaşların yaşadığı mağduriyetler ve
hukuki sorunlar da sona erecek” dedi.
Otonomi sektöre neler getirecek?
Esenboğa yolu üzerindeki 375 dönümlük arazi üzerinde kurulan
ve açılış için gün sayan Otonomi’de 2. el araçlar için 551 showroom ve sıfır araçlar için 10 oto plaza yer alıyor. Aynı yerleşke
içinde 13 işyerinden oluşan bir teknik servis bölümü, meydan
ticarethane ve ofislerinden oluşan 28 işyeri, 48 ofis, akaryakıt
istasyonu ve bir de beş yıldızlı otel bulunuyor. Otonomi’de otomobil yedek parçası, otomobil camı, aküsü satan arkadaşlarımız ve tamir bakım servisleri, flo kiralama hizmetleri, ekspertiz
merkezi, test sürüş alanı ve bir fotoğraflama merkezi de var.
Günde 9 bin araç giriş çıkış yapabileceği Otonomi’de aynı anda
12 bin araç sergilenebilecek. Otonomi, günlük 11 bin ziyaretçi
ağırlayabilecek. Sıfır ya da 2. el araç almak isteyenler, aradığı
her model aracı Otonomi’de bulabilecek. Satılan araca, Otonomi
tarafından tüm test ve kontrolleri yapılarak 1 yıl garanti verilecek. İçinde kafe ve restorantlar, bankalar, noter ve trafik tescil
bürosunun, kuru temizlemeden kırtasiyeye, camiden AVM’ye diğer tüm hizmet birimlerinin yer alacağı, aileler ve çocukları için
zengin sosyal aktivitelerin sunulacağı Otonomi, bu yönüyle de
tam anlamıyla bir ‘Otomotiv Yaşam Merkezi’ olacak.
Otonomi, Başkent’in sosyal hayatına da olumlu katkılar sunacak. Özellikle Emek, Bahçeli, İç Aydınlık, Cebeci gibi trafiğin zaten yoğun olduğu semtlerde kümelenmiş ve LPG’li araçları ile
insan hayatını tehlikeye atan, kaldırım ve yol işgalleriyle trafiği
tıkayan, diğer esnafa sıkıntı yaşatan, mahalleliye hayatı çekilmez hale getirip ev sattıran apartman altı galerilerin kent dışına
taşınması Ankaralıya rahat bir nefes aldıracak. Binlerce aracın
şehir dışında bir merkezde toplanmasıyla Ankara trafiği de rahatlayacak.
SANLARI
‘’1 MILYAR TL CIRO HEDEFLIYORUZ’’
HULUSI ACAR - DOĞTAŞ KELEBEK CEO’SU
2012
“2018 yıl sonu için 1 milyar TL ciro hedefliyoruz. Üç yılda üç kat
büyüyerek dünyada ismi anılan bir mobilya devi haline geleceğiz”
yılında Kelebek Mobilya’yı bünyesine
katan Doğtaş’ın, mobilya pazarında bu
birleşmeyle gücüne güç kattığını söyleyen Doğtaş Kelebek CEO’su Hulusi Acar, “2012 yılı sonunda
Doğtaş Kelebek konsolide cirosu 204 milyon TL iken; 2014
yılı sonunda konsolide ciro 322 milyon TL oldu. İki yılda yüzde
58’lik önemli bir büyüme gerçekleşti. 2018 yılsonu hedefi olarak
3 kat büyüme öngörüyoruz. Böylece 2018 sonu itibariyle 1 milyar
TL cirolu bir şirket olmayı hedefliyoruz. Doğtaş Kelebek olarak,
dünyada ismi anılan bir mobilya devi olacağız.” dedi.
Doğtaş ve Kelebek’in artık tam anlamıyla entegre olduğunu dile
getiren Hulusi Acar, “Doğtaş Kelebek, iki markanın gücüyle, bin
255 çalışanıyla, dünyaya açılan bir şirket oldu. Bugün itibariyle,
Avrupa’da, Ortadoğu’da hatta Amerika’da büyümenin yollarını
arıyoruz. Yurt içi ve yurt dışındaki seçkin noktalarda bulunan
202 adeti Doğtaş, 107 adeti Kelebek Mobilya ve 64 adeti Kelebek
Mutfak olmak üzere toplam 373 satış noktasında müşterilerimize
hizmet veriyoruz.” diye konuştu.
Acar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğtaş’ın bugün yurt dışında 62,
Kelebek Mobilya ve Mutfak’ın ise toplam 14 satış noktası bulunuyor. Birbirine tutku ile bağlı, kuruma ve iki markaya inancı tam
olan Doğtaş Kelebek bayileri, bu büyümenin bir parçası olarak
çalışıyor. Bayileriyle uyum içinde çalışan Doğtaş Kelebek’te önümüzdeki yıl hedef; yurt dışında 20 yeni satış noktası daha açmak.
Şu an toplam 32 ülkeye aktif ihracat gerçekleştiriyoruz.”
Doğtaş Kelebek’in, öncü tasarımlarını Çanakkale’nin Biga ilçesinde bulunan Doğtaş Mobilya ve Düzce’de konumlanan Kelebek
Mobilya üretim tesislerinde hayata geçirirken, ülke ekonomisine
de güç kattığını sözlerine ekleyen Acar “Şirketimizin 2015 yılının
ilk altı aylık döneminde konsolide net satış cirosu 177.514.610
TL’ye ulaşarak 2014 yılının aynı dönemine göre toplam konsolide
satışlarda yüzde 14,87 artış gerçekleşti. İlk altı ayda 20 milyon
TL’lik ihracat gerçekleştirdik.” dedi.
takip ederek, kendi ürün yapımıza uygun yatırımlara yönlendirmeler yapıyoruz. Yine trendlerin ve yeni malzemelerin takip edilmesiyle de yeni kreasyonların oluşturulmasına ve pazarlamanın
yönlendirilmesine de katkılar sağlanıyor. Ürünlerimizi tasarlarken
de, üretirken de insanların hayatını kolaylaştırmayı düşünüyoruz.
Ar-Ge ve tasarıma yatırım yaparak farklılaştık, farklılaşmaya da
devam edeceğiz.
Biz müşterilerimizi tek tek tanımak istiyoruz
“Doğtaş Kelebek’in sektörde fark yaratacağı alanlardan biri de
perakendecilikte, müşteriye yaşatacağımız uçtan uca deneyim
olacak” diyen Hulusi Acar, “Müşterinin, internette ürünü beğenmesinden, mobilyanın evine gelmesine kadar uzanan tüm sürecin
müşteri odaklı olmasını arzuluyoruz. Bu hedefe doğru yolculuk
ediyoruz. Hayatınızın 5 ila 10 senesini, birlikte geçireceğiniz mobilyaları seçerken, karşılaştırırken, kendinize özel bir şekilde kişiselleştirirken, konforunu ve tarzını kendinize göre seçerken,
yanınızda bir danışmanın, güvenilir bir markanın olması ve o
markanın mobilyayı satın aldıktan sonraki yıllar boyunca da ürünün arkasında durması çok önemli. Biz müşterilerimizi tek tek
tanımak, tarzlarına uygun mobilyaları ilk onlara duyurmak istiyoruz. Değişim zamanları geldiğinde ilk bizi hatırlasınlar istiyoruz.
Yeni evlendiğini bildiğimiz bir çiftin, çocuğu olduğunda da akla
gelen marka olmak istiyoruz.
Ar-Ge ve tasarımda öncüyüz
Sektörde bir ilk olan Doğtaş Kelebek Tasarım ve Ar-Ge Merkezi’ni
bu yıl hayata geçirdiklerini söyleyen Doğtaş Kelebek CEO’su Hulusi
Acar “Tasarımcılardan teknik ekibe mühendislerden pazarlama
ekibine kadar herkesin bir parçası olduğu merkezde önemli Türk
tasarımcılardan Adnan Serbest, Mehmet Altay, İtalyan Tasarımcı Casimo Suma da tasarımlarıyla markalarımıza değer katıyor.
İstanbul Acıbadem’de yer alan Doğtaş Kelebek’in Tasarım ve ArGe Merkezi’nde şu an 20 kişi çalışıyor. Doğtaş Kelebek, müşteriyi
merkeze alan tavrıyla, teknolojisiyle ve inovasyonuyla müşterinin
hayatında pozitif sürprizler yaratarak, insanı hayatın merkezine
alan özgün mobilyalar tasarlıyor. Teknolojik gelişmeleri yakından
businesslife.com.tr
41
İŞ İNS
‘’AKTIF BÜYÜKLÜĞÜMÜZ 20,8 MILYAR TL’YE ULAŞTI’’
ÖZCAN TÜRKAKIN - TSKB GENEL MÜDÜRÜ
“Sağlam aktif kalitesi ve güçlü sermaye yapısını koruyan Bankamız, 2015 yılının üçüncü
çeyreğinde de kaynaklarını artırmaya ve çeşitlendirmeye devam ediyor”
Y
ılbaşından bugüne TSKB’nin aktif büyüklüğü yüzde 32,8 artarak, 20,8 milyar TL’ye,
toplam kredi portföyü ise yüzde 30 artarak, 14,3 milyar TL seviyesine ulaştı. TSKB’nin solo bazda vergi öncesi kârı geçen
yılın aynı dönemine göre artış göstererek 361 milyon TL
olarak gerçekleşirken, net dönem kârı ise yıllık bazda
yüzde 1,4’lük artışla 292 milyon TL oldu. TSKB’nin öz kaynakları 2015 yılının dokuz aylık döneminde 2,3 milyar TL
seviyesine ulaştı.
“2015 başından bu yana temin ettiğimiz kaynaklar
950 milyon ABD Doları seviyesine ulaştı”
Yılın dokuz aylık döneminde TSKB’nin performansını değerlendiren TSKB Genel Müdürü Özcan Türkakın, “Sağlam
aktif kalitesi ve güçlü sermaye yapısını koruyan Bankamız, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde de kaynaklarını artırmaya ve çeşitlendirmeye devam ediyor. 2015 başından
bu yana uluslararası piyasalardan temin ettiğimiz kaynaklar 950 milyon ABD Doları seviyesine ulaştı. Kullandırdığımız kredilerin kompozisyonunda ise yenilenebilir
enerji, kaynak ve enerji verimliliği, gıda, kamu-özel işbirliği temaları öne çıkmaya devam etti. Ayrıca kalkınma
bankacılığı misyonumuz çerçevesinde ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için yürüttüğümüz faaliyetlere geçtiğimiz
günlerde bir yenisini daha ekledik. Yenilikçi, teknoloji
odaklı ve hızlı büyüme potansiyeline sahip firmaları
desteklemek amacıyla Avrupa Yatırım Fonu öncülüğünde kurulan Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu’na iştirak
ettik” dedi.
“Sürdürülebilir bankacılık yolculuğumuzda emin
adımlarla ilerliyoruz”
Özcan Türkakın, TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık yolculuğunda emin adımlarla ilerlediğini belirterek “Bankamız, bu ay içerisinde yapılan ‘Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu’ değerlendirmesinde geçen yıl 10
üzerinden 9,44 olan kurumsal yönetim derecelendirme
42
KASIM 2015
notunu bu yıl 9,52’ye yükseltti. En yüksek kurumsal yönetim derecelendirme notuna sahip kuruluşlar arasındaki
yerimizi 2015 yılında da korumuş olmaktan memnuniyet
duyuyoruz. Ayrıca yeni bir gelişme olarak ‘BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde’ yerimizi almış olmak sorumlu bankacılık anlayışımızın ve ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik verdiğimiz desteğin altını bir kez daha çiziyor”
dedi.
businesslife.com.tr
43
TEMİZ KREDİ
Yaşar DAĞLAR
[email protected]
TemizKredi
AMERIKA BIRLEŞIK
DEVLETLERI 2016
H
er demokratik ülkede olduğu gibi, ABD’de de
başkanlık seçimleri yaklaşıyor. 8 Kasım 2016’da,
Amerikan vatandaşları, 2020’ye kadar Amerika’yı yönetecek olan başkanlarını seçecek.
ABD’de başkan olabilmek için üç şart var; son 14 senedir ABD’de yaşıyor olmak, 35 yaş üstü olmak ve ABD’de
doğmuş olmak. Bu üç şartı yerine getirebilen her ABD
vatandaşı, başkan olmak için adaylığını koyabiliyor. Demokrat ve Cumhuriyetçi olmak üzere iki ana parti var
ABD’de. Vatandaşlar, önce partiyi başkanlık yarışında
temsil edecek kişiyi seçmeleri için delegeleri seçiyorlar.
Bu delegeler, daha sonra, parti başkanını seçiyor. Bu
parti başkanı daha sonra seçim kampanyasına başlıyor.
Her eyalette, kendisini destekleyip seçecek olan delegeyi destekliyor. İşte 8 Kasım’da bu delegeler seçiliyor.
Bu delegeler, Ocak 2017’de başkente gidip, 4yıl boyunca
ABD’yi yönetecek başkanı seçiyor.
Yani, ABD’de vatandaşlar başkanı değil, başkana oy verecek olan delegeleri seçiyorlar. Buna, dünyada temsili
demokrasi deniyor. Vatandaşlar, başkanlık seçiminde
kendilerini temsil etmesi için, delegelere kendileri adına oy verme hakkı veriyor. Bu delegelere “electoral college” deniliyor ve toplamda 538 tane Electoral College
var. Başkanlık yarışında kim daha fazla electoral college
toplarsa, o başkan seçiliyor. Her eyaletin kendi nüfusuna göre electoral college sayısı var. California’da bu sayı
55, Pennsylvania’da 20, Florida’da 29 tane. Son seçimde
Obama, toplam 538 electoral College’den 332’sinin oyunu kazanarak Mitt Rommey’e karşı 4 sene daha başkan olmaya hak kazanmıştı. Anayasanın 22. maddesine
göre, iki dönem üst üste başkanlık yapmış kişi, üçüncü
dönem için adaylığını koyamıyor. Bu maddeden dolayı
Barack Obama artık ABD başkanı olamayacak.
ABD’de her iki senede bir seçim olur. Milletvekilleri iki
senede bir, Başkan dört senede bir ve Senatörler de
altı senede bir seçilirler. Milletvekili sayısı, bulundukları
eyaletin nüfusuna göre değişiklik gösterirken, her eyaleti 2 senatör temsil eder, ki bu rakam 100’e denk gelir.
Son seçimde 438 milletvekili seçilerek başkente gitmişti.
2010 seçimlerinde demokratlar ciddi bir darbe almıştı. Cumhuriyetçiler, demokratlardan 63 milletvekili ve
6 senatör koltuğunu kazanmıştı. Böylece, 16 yıl sonra,
44
KASIM 2015
Cumhuriyetçiler ilk defa senatoyu temsil etme hakkı kazanmıştı.
2016 seçimleri için demokratlardan adaylığını ilk Hillary
Clinton açıkladı. Daha sonra sırasıyla Bernie Sanders,
Martin O’Malley, Lincoln Chafee, Jim Webb, Lawrance Lessig adaylıklarını açıkladılar. Webb ve Chafee daha sonra adaylıktan çekildiler. Demokrat seçiminde Clinton ve
Sanders çekişecek gibi görünüyorlar.
Cumhuriyetçilerin aday adayları da sırasıyla: Ted Cruz,
Rand Paul, Marco Rubio, Ben Carson, Carly Fiorina, Mike
Huckabee, Rick Santorum, George Pataki, Lindsey Graham, Rick Perry, Jeb Bush, Donald Trump, Bobby Jindal,
Chris Christie, Scott Walker, John Kasich ve Jim Gilmore.
Perry ve Walker daha sonra adaylıktan çekildiler.
Başkan aday adaylarının toplayabildikleri bağışlar, seçimlerin sonucunu da etkiliyor. Kim, ne kadar çok para
toplayabilirse, seçimi kazanma ihtimali de o kadar artıyor. Şu anda, demokratlardan en fazla para toplayabilen Clinton’ken, cumhuriyetçilerden de Bush. İşte
rakamlar:
Adaylar
(milyon dollar)
Tüm adaylar​
269.5
Cumhuriyetçiler​ 147.3
Demokratlar​
122.2
Clinton (D)​
76.1
Sanders (D)​
41.2
Carson (R)​
31.3
Cruz (R)​
26.4
Bush (R)​
24.8
Rubio (R)​
13.6
Paul (R)​
9.3
Fiorina (R)​
8.4
Walker (R)​
7.4
Adaylar
(milyon dollar)
Trump (R)​
5.7
Graham (R)​ 4.7
Kasich (R)​
4.4
Christie (R)​ 4.2
Huckabee (R)​ 3.2
O’Malley (D)​ 3.2
Perry (R)​
1.3
Jindal (R)​
1.2
Lessig (D)​
1.0
Santorum (R)​ 1.0
Webb (D)​
0.7
Pataki (R)​
0.4
Daha yarışın başında sayılırız. Fakat, gün geçtikçe yarışın kızışacağı da kesin. Şimdilik partilerin adaylarının belirlenmesini
bekliyoruz. Adaylar netleşiniz yarışın alacağı şekil biraz daha
ortaya çıkacaktır. Bakalım iki dönem demokrat, iki dönem
cumhuriyetçi kuralı bu seçimde de işleyecek mi?
FİNANS
‘’GÜÇLÜ
PERFORMANSIMIZI
SÜRDÜRDÜK’’
FUAT ERBIL
GARANTI BANKASI GENEL MÜDÜRÜ
Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil, “Piyasalardaki oynaklığın ve yüksek risk algısının devam ettiği
2015’in üçüncü çeyreğinde, sağlam bilanço yapımızı
koruyarak, güçlü performansımızı sürdürdük. Gerek
ticari gerekse bireysel kredilerle ekonomiye desteğimiz, sektör ortalamasının üzerinde bir artışla devam etti ve 223 milyar TL’yi aştı. Tüm süreçlerimizin
özünde yer alan müşterilerimizin bize olan güveniyle, mevduat pazar payımızı %12 seviyesine yükselttik. Amacımız, müşterilerimize dokunduğumuz her
noktada, en iyi müşteri deneyimini yaşatmak. Bu da
dinlemek, ihtiyaçları doğru tespit etmek ve yaşayan
hizmetler sunmaktan geçiyor. Biz, bu hedefle, birincil amacı müşteri memnuniyeti olan 20 bin kişiyiz.”
dedi.
“MÜŞTERILERIMIZIN
DEĞIŞEN BEKLENTILERINI
EN IYI ŞEKILDE
KARŞILAYACAĞIZ”
Akbank, iştirakleri Ak Yatırım ve Ak Portföy’ün güçlerini “Akbank Yatırım Hizmetleri” şemsiyesi altında birleştiriyor. Bu
doğrultuda hayata geçirilen “Akbank Yatırım Hizmetleri”, Akbank’ın bir uzantısı olduğu kadar Ak Portföy ve Ak Yatırım
işbirliği ile müşterilerine katma değer yaratacak yeni bir hizmet modeli sunacak.
Müşterilerinin yatırım tercihleri ve beklentileri doğrultusunda
yatırımlarını daha iyi yönetebilmek için Akbank olarak Ak Yatırım ve Ak Portföy ile güçlerini birleştirdiklerinin altını çizen
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Türkiye’de ve dünyada yatırım ortamı değişiyor, uzmanlık ve tecrübenin önemi
artıyor. Bu değişim paralelinde biz de yaklaşık 2 yıllık yoğun
bir çalışma sonunda Akbank Yatırım Hizmetleri’ni geliştirdik.
Müşterilerimize Ak Portföy ve Ak Yatırım işbirliğiyle tek noktadan yatırım uzmanlığı sunmaya başlıyoruz Bu yeni oluşumun
arkasında uzmanlık ve tecrübenin yanısıra yüksek bir teknoloji de var. Akbank Yatırım Hizmetleri dijital çağın olanaklarından da en iyi şekilde yararlanacak” dedi.
Akbank Yatırım Hizmetleri iş modeli sayesinde, müşterilerinin
değişen beklentilerini en iyi şekilde karşılayacaklarının altını
çizen Binbaşgil; “Bu yapıyla, müşterilerimizin yatırım kararlarını güvenle ve kolayca vermelerini sağlayan, güçlü içerik ve
uzmanlıkla desteklenen bir hizmet sunacağız.
Türkiye’de birikimlerini en iyi şekilde değerlendirmek isteyenler için mevduatın yanına farklı yatırım ürünlerini de
ekleyerek, müşterilemizin yatırım beklentilerine uygun değer önerilerini sunmaya devam edeceğiz. Müşterilerimizin
yatırım çözümlerine ulaşırken tek bilmeleri gereken adres;
Akbank Yatırım Hizmetleri olacak. Yatırım hizmetlerinde Türkiye’de yeni bir dönem başlatılmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu yeni iş modelinin ülke
için de hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
businesslife.com.tr
45
BANKACILIK
Yaşar DAĞLAR - [email protected]
‘’FINANSAL ŞEFFAFLIKTA
BIRINCIYIZ’’
Türkiye Finans’ın İslami bankacılıkta Finansal Şeffaflık Endeksi sıralamasında ilk sırada yer almasını değerlendiren Türkiye Finans Genel Müdürü
Osman Çelik, “Sürdürülebilirlik stratejimiz gereği
iyi bankacılık ve iyi kurumsal vatandaşlık ana eksenimizde yer alıyor. Sorumluluk sahibi bir kurum
olarak müşterilerimizin ve paydaşlarımızın haklarını gözeterek iyi bankacılık uygulamalarına imza
atmak temel hedefimiz. Adil fiyat politikamız ile
müşterilerimizden aldığımız tüm ücret ve komisyonları açık bir şekilde duyururken, paydaşlarımızı da Banka’nın finansal bilgileri ve izleyeceği
stratejilere ilişkin düzenli olarak bilgilendiriyoruz.
Dolayısıyla bankacılıkta sürdürülebilir büyüme ve
başarının şeffaflıktan geçtiğine inanan bir Banka
olarak izlediğimiz bu stratejinin uluslararası kuruluşlar tarafından ödüllendirilmesi bizi hem gururlandırıyor hem de geleceğe ilişkin yüreklendiriyor” diye konuştu.
OSMAN ÇELIK
TÜRKIYE FINANS GENEL MÜDÜRÜ
“TEKNOLOJIK BANKA OLMA YOLUNDA
HIZLA ILERLIYORUZ”
DR. FAHRETTIN YAHŞI
ALBARAKA TÜRK GENEL MÜDÜRÜ
46
KASIM 2015
Türkiye’nin ilk katılım bankası Albaraka,
bankacılık işlemlerini akıllı cihazlara taşıdı. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, bankacılıkta teknolojik ilerlemeyi yakalamak ve bir adım öne çıkmak
adına yapacakları yenilikleri sürdüreceklerini belirterek, “Bankacılık sektöründe
teknolojiyi yakalamak hem verdiğimiz
hizmeti hem müşteri portföyümüzü geliştirmek adına bizim için önemli. Hizmet
kalitemizi her anlamda arttırmak ve günümüzün gerekliklerine uyum sağlamak için
gelecek dönemde de teknoloji merkezli
çalışmalarımızı sürdüreceğiz. KOBİ bankası olduğumuzu her yerde hatırlatmaktan
büyük onur duyuyoruz. Yakın gelecekte
teknolojik bankacılık da nazarımızda KOBİ
bankacılığı kadar önem kazanacak” açıklamasında bulundu.
“HEM KEŞIDECININ HEM DE ALACAKLININ
HAKLARI GÜVENCE ALTINDA”
Karekodlu Çek uygulamasıyla KOBİ’lerin çek
ile yaptıkları vadeli mal alımlarında ek bir
güvenlik unsuru sunduklarını belirten, Halkbank Esnaf ve KOBİ Bankacılığı Genel Müdür
Yardımcısı Erdal Erdem, hem keşidecinin hem
de alacaklının haklarını güvence altına aldıklarını ifade ederek şunları söyledi: “Ürünün
çek hesabı müşterisi açısından en önemli
faydası, çeklerinin ek bir güvenlik unsuruna
sahip olması. Karekodlu Çek uygulaması tahsilatların daha güvenli ve kontrollü bir yapıda
gerçekleştirilmesine olanak sağlarken, çek
ödemeleri düzenli olan keşideciler için de piyasada itibar ve güven unsuru oluşturacak.
Çek keşidecisiyle ilgili sorgulama imkânı nedeniyle bu çeklerin piyasadaki itibarının ve
dolaşım imkânının görece daha yüksek olmasını hedefliyoruz.”
ERDAL ERDEM
HALKBANK KOBİ BANKACILIĞI GENEL MÜDÜR YARD.
“TÜRKIYE’NIN SÜRDÜRÜLEBILIR
YARINLARI IÇIN ÇALIŞIYORUZ”
Ormanların ülkemiz için önemine dikkat çeken Fibabanka Genel Müdürü Bekir Dildar, “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın
yolu ormanları korumaktan ve ağaçlandırma çalışmalarını artırmaktan
geçiyor.” dedi. Dildar sözlerine şöyle devam etti: “Kendimizi korumanın
yolu başta ormanlarımız olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızı korumaktan geçiyor. Hepimizin ortak geleceği için yapmamız gereken en iyi
şeylerden biri fidan dikmektir.”
Bekir Dildar ayrıca, Fibabanka olarak kuruldukları günden bugüne hem
KOBİ’lerin gelişimi de hem de tarım bankacılığı alanında yaptıkları çalışmalarda hep Türkiye’nin yarınları için üzerlerine düşen sorumluluğun
bilinciyle hareket ettiklerini belirterek “Tarım arazilerinin korunması ne
kadar önemliyse insanların yaşadığı çevreyi korumak, daha yaşanılır
hale getirmek de bizim için bir o kadar önemlidir” dedi.
Fibabanka’nın en önemli değerlerinden birinin de “Topluma ve Çevreye Saygılı Ekip” olduğunu hatırlatan Dildar, dikilen her bir fidanı bu
değer çerçevesinde bir arada oldukları çalışma arkadaşlarına adadıklarını söyledi.
Bu etkinlik için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın vermiş olduğu desteğe
teşekkür eden Dildar; “Bakanlığımızın titiz çalışmalarıyla bu bölgeye
hangi ağaçların uygun olacağı araştırıldı, en doğru dikim için toprağın
ve iklimin kendine özgü özellikleri gözetildi. Bugün 5.000 ağaç ile başlayan sürdürülebilirlik çalışmalarımızı devam ettireceğiz.” dedi.
BEKIR DILDAR
FIBABANKA GENEL MÜDÜRÜ
businesslife.com.tr
47
SÖYLEŞİ
Hazır giyim sektörünün ağabeyi ve perakendenin duayeni
KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı, ‘’Çıraklığını
yapmadığınız işin, patronluğunu da yapamazsınız’’ diyor.
Abdullah Kığılı, her sektörden ve her spor takımına mensup iş
insanlarının çok sevdiği bir isim olarak karşımıza çıkıyor.
ROTAMIZI
Yurtdışına
ÇEVİRDİK
FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected]
zerimizdeki her KIĞILI giyim markasının kumaşını bizzat kendisi
seçiyor. Abdullah Kığılı’ yı ziyarete gideceğimi öğrenen birkaç
önemli perakende giyim markasının patronu, özellikle selamlarını
ve bazı sorularını da iletmemi istediler. Okurlarımızdan gelen
soruları da ekleyerek çok keyifli bir röportaja imza attık.
48
RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM
KASIM 2015
- [email protected]
ABDULLAH KIĞILI
KIĞILI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
businesslife.com.tr
49
SÖYLEŞİ
İki yıl önce Çin’de mağaza açan ilk Türk
hazır giyim markası Kığılı, Çin deki
zenginlerin en beğendiği giyim markası
oldu. Yurt içinde 225, yurtdışında ise 37
mağaza ve satış noktası ile cirosunu 420
milyon liraya yükseltti.
Sektör ile özdeşleşme başarınızdan
bahseder misiniz?
1959 yılında, İstanbul Erkek Lisesi’nde hem okuyor hem de, okuldan arta kalan zamanlarda,
Sultanhamam’daki kumaş mağazamızda çalışıyordum. Okul bittikten sonra, aile büyüklerimizin kararıyla işlerin başına geçtim. O yıllarda
‘hazır giyim’ diye bir sektör yoktu. 1965’de, Kiğılı
etiketli olarak gömlek üretimine başladık. Gömlek üretimini, pantolon, takım elbise ve palto
takip etti. O günden bugüne de hep işimi geliştirmek için çalıştım. Yenilikleri araştırdım, doğru
yatırımlar yaptım ve markamızı bugünlere getirdi. Markalaşmadaki başarımızı, yurt ve yurt dışı
yatırımlarımız sektöre de öncülük etmemizi sağladı. Uygulamalarımız ile sektördeki markalara
örnek olduk. İş hayatının gerçeklerinin duygusal
bağdan uzak olduğunu unutmamak gerekir. Başta yatırım olmak üzere karar alırken bu temel
ilke olmalı. İlk günkü heyecanımı kaybetmeden
50
KASIM 2015
çalışıyorum. Ben bu yaşımda, hala işime tutkuyla, heyecanla gidip geliyorum. Bu benim besin kaynağım.
İlk kırılma noktanız nerede ve nasıl oldu?
1969’da babamdan habersiz, İstiklal Caddesinde ilk Kiğılı mağazasını
açtım. 1975’te, Kiğılı’nın toptan satış ağını kurarak, Türkiye’nin 45 ilinde,
500’e yakın bayii ile çalışarak, Kiğılı markasını Anadolu’ya tanıtmaya
başladım. 1980 yılında Kiğılı konfeksiyon fabrikasını kurdum. 1990’da
Bakırköy Galleria AVM’de ikinci Kiğılı mağazasını açtım. 1975 yılında Kiğılı’nın toptan satış şirketini kurarak 1995 yılına kadar Türkiye’nin 45
şehrinde 400’ü aşkın bayi ile çalıştım. 2000’li yılların başından itibaren,
sayıları hızla artan alışveriş merkezlerinde mağaza açarak, organize
perakendeye geçiş yaptık. 2006 yılının başında adımı ve soyadımı marka haline getirerek, Kiğılı mağazalarından farklı dekorasyon ve koleksiyonla ABDULLAH KİĞILI mağazalarını açmaya başladım. 2005 yılında,
Gebze-Şekerpınar’da, 25. 000 metrekarelik lojistik merkezimiz faaliyete
geçti ve 2007 yılında da Kiğılı Eğitim Akademisi’ni kurdum. 2010 yılında
elektronik ticaret sitesi kigili.com’u açtım.
Perakende sektörünü size sormadan olmaz. Türk markalarının
dünyadaki eski ve yeni imajı nasıl?
Tekstil sektörü ihracatımızın %22’sine sahiptir. Sektörümüz yaklaşık
iki milyon kişiye istihdam sağlıyor. 50 yıl öncesine baktığımızda Türkiye’de hazır giyim sektörü diye bir şey yoktu. Kumaşçılar ve terziler
vardı. Herkes kendi yanlışını yapa yapa, tecrübe kazanarak bugünlere
geldi. Sektör olarak alt yapımız kuvvetli, hangi pazarda olursa olsun
markalarımızın başarı kazanacağına inanıyorum. Türk markaları artık
sadece ülkemizde değil, dünya kategorisinde de değerlendirilen markalar haline geldi. Bu durumun artarak devam edeceği kanaatindeyim.
Zira, dünyanın önemli hazır giyim fuarlarına gittiğinizde, Kiğılı dahil
bir çok Türk markasının, oralarda yerini aldığını ve de ülkemizi
çok güzel temsil ettiğini göreceksinizdir… Bundan 10 yıl evvel aynı
şeyi söyleyebilmek mümkün değildi, ama artık mümkün.
Çin’de ilk mağaza açan Türk giyim markası oldunuz. Çin pazarı
fikri nasıl gelişti?
Kiğılı olarak rotamızı yurt dışına, özellikle Çin’e çevirdik. Çin’de
yaşayan 1,5 milyar insanın %20’si zengin. Bu, satış yapabileceğiniz
300 milyon kişi demek. Çin’de Türkiye’de sattığınız ürünü üç katı
fiyatına satma fırsatınız var. Biz de bunu değerlendirmek istedik.
Çin’de organize perakende olarak mağaza açan ilk Türk markası
olduk.
Yurtiçi ve yurtdışı stratejilerinizin farklı olması neden
kaynaklanıyor?
Bugün Türkiye’de 67 şehirde 225 mağaza, yurtdışında 37 mağaza, satış noktası ve corner ile hizmet veriyoruz.
AVM inşaatları eskiden her sene 15% civarında büyürdü. Geçtiğimiz
yıldan itibaren artık yüzde 5’lere düşmeye başladı. 2015 yılında 22
AVM açılması planlanıyor. İçerideki talep yavaş yavaş azalmaya
başladı ve bir doymuşluk da var. 10 milyon metrekare kadar kiralanabilir bir alan var şu anda, yeterince bir yere geldiğini herkes
biraz görüyor. Bu yıllar içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı 50 - 150
bin nüfuslu yerlere yapacağız. Ayrıca Türkiye’de hiç alışveriş merkezi olmayan 24 şehir var; oralara da gitmeyi planlıyoruz. Türkiye’deki yatırımlarımızda hiç alışveriş merkezi olmayan illerde yer
alacağız ve daha sonrasında da, üç yıl içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı bitireceğiz. Rotamızı yurt dışına çevirdik. Üsküp’te Kasım
ayında 3 mağaza açıyoruz. Ekim sonunda Üsküp Fashion Week’te
ilk defilemizi düzenledik.
Bugün perakende pazarındaki en büyük zorluk nedir?
Bizim işimiz moda perakendesi. Yüksek bir hızla büyüme gösteren perakende sektörü Türkiye’de moda perakendesi alanında da üst sıralarda yer alıyor. Ancak sektörünün gelişimi önünde
engel olabilecek unsurlar da var ve bunlara yönelik tedbirlerin
alınması gerekli. 2015 yılına sektör olarak baktığımızda ilk çeyrekte dolar kurunun hızlı artışı sektörü son derece olumsuz yönde
etkiledi. Dolar kuru üstünden yapılan tedarikçi anlaşmaları, AVM
kiraları gibi konularda sektör sıkıntı içerisine düştü.
Peki çözüm öneriniz?
Sektörün en önemli sorunlarından biri de; kalite-fiyat-tasarım
üçgenini takip edemeyen firmaların sektöre getirdiği algı. Bu durum kaliteli ve inovatif tasarım ürünleri sunan firmalardan beklentileri düşüren bir eğilim yaratabiliyor. Her yıl birçok yeni firma
gün yüzüne çıkıyor ve hızlı bir şekilde markalaşmaya çalışıyor.
Fakat planlamalarını yapmadan, sunduğu kalitenin bedelini fiyata
yansıtmayan firmalar sektör içinde tutunmakta da zorlanabiliyor.
Sektörde tüketici eğilimlerini de yönlendiren bu durumun bize
yansıması en çok fiyatlandırma politikası üzerinden oluyor ve bu
da karlılığı etkiliyor. Geleceğe yönelik olarak tüketici davranışlarını yakından takip ederek talebe yanıt vermek çok önemli.
İnternet satışlarınız nasıl gidiyor?
Tüketici alışkanlıkları değişiyor, online alışveriş giderek önem
kazanıyor. Biz de, dijitalleşen tüketici alışkanlıklarına e-ticaret si-
temizle yanıt veriyoruz.. Bugün Türkiye genelinde 67 ilde,
225 mağaza; yurt dışında İran, Irak, Avusturya, Fransa,
Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Çin’de 28 mağaza ve 9 satış noktası ve corner’lar ile toplamda 37 noktada faaliyet gösterirken,
markamızın en büyük 5. mağazası, e-ticaret mağazası.
2010 yılında açtığımız www.kigili.com, satış grafiğindeki
payını git gide artırıyor.
2014 yılında e-ticaret cirosu toplam Kiğılı cirosu içinde
yüzde 1.07’lik bir orana sahipken, 2015 yılının Mayıs ayına kadar geçen dönemde bu oran yüzde 3’ü aştı. 2013
yılıyla kıyasladığımızda, 2014 yılında çevrimiçi satışlarda
yüzde 87’lik büyüme kaydedildiğini görebiliriz. E-ticaretin ulusal ticaret hacmi içindeki edindiği yüzde 1.5 oranıyla kıyaslanacak olursa bu rakamın ülke ortalamasının
iki katından fazla olduğunu görüyoruz.
Sektörünüz için aldığınız tedirgin sinyaller nelerdir?
Türk hazır giyimi, 1980’lerden sonra başladı ve hızla
büyüdü. Geleceğinin de çok parlak olacağını düşünüyorum. Sektörde 50. Yılı tamamlıyorum ve Türkiye’deki
birçok siyasi ve ekonomik gelişmeye tanık oldum. Önümüzdeki dönemde erkek giyiminde sektörde önemli
değişikler yaşanacak. 3 yıllık pazarda çok şey değişecek.
Büyükler daha da büyüyecek. Küçükler yavaş yavaş pazardan çekilecek. Stratejisini doğru belirleyen, önlemleri
doğru zamanda alan firmaların olumsuz etkilenmeyeceğini aksine büyümeye devam edeceğini düşünüyorum.
Sektörün orta vadede genişlemeye devam edeceğini
öngörüyorum.
businesslife.com.tr
51
SÖYLEŞİ
KIĞILI’NIN 2015 KARNESI
2015 yılına sektör olarak baktığımızda ilk çeyrekte dolar
kurunun hızlı artışı sektörü son derece olumsuz yönde
etkiledi. Dolar kuru üstünden yapılan tedarikçi anlaşmaları
ile nakit akışımızı dengeledik.
• Kiğılı olarak 2015 yılında yurt dışı yatırımlarımıza ağırlık
verdik
• 2015 yılında ciro bazından geçen yılın ilk altı ayına göre %
20 büyüdük
• Nakit akışımızı dengeledik
• Adet bazında ise yine ilk altı aya göre % 20 büyüme
gerçekleştirdik
• İstanbul’daki 52 mağazamızla yeterli bir sayıya ulaştık
• AVM kiraları gibi konularda sektör sıkıntı içerisine düştü. Biz
yılların tecrübesiyle kendimizi her anlamda güvenli tuttuk
• Üç yıl içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı bitireceğiz
• Bugün Türkiye’de 67 şehirde 225 mağaza, yurtdışında 37
mağaza ve satış noktası ile hizmet veriyoruz
• Bu nedenle rotamızı yurt dışına çevireceğiz
• Kiğılı olarak 2016 yılına olumsuz bakmıyoruz.
Kığılı haricinde neden Abdullah Kığılı mağazası açtınız?
2006 yılının başında adımı ve soyadımı marka haline getirerek, Kiğılı mağazalarından farklı dekorasyon ve koleksiyonla ABDULLAH KİĞILI mağazalarını açmaya başladım. Dünya
standartlarında üretim yapıyoruz ve her gün ar-ge’ye, insan
kaynağına ve tasarıma yatırım yapmaya devam ediyoruz.
Ancak bununla yetinmeyip İtalyan kumaşların hakim olduğu
Abdullah Kiğılı gibi yepyeni bir marka daha çıkarmaya karar
verdik.
Abdullah Kiğılı; özel kumaşları, benzersiz tasarımları ve kişiye özel ölçü seçenekleri ile özgünlüğün erkek modasındaki
yansıması. Erkek giyimde kalite ve ustalığın imzasını taşıyan
Abdullah Kiğılı seçimlerinde elit bir çizgiyi tercih edenlerin
ihtiyaçlarını karşılamak için tasarımlarını yapıyor, seçkin bir
yaşam gustosunu temsil ediyor. Çizgisiyle fark yaratan Abdullah Kiğılı, ince detaylardaki özeni, günün trendlerini taşıyan kalıpları ile erkeklerin ihtiyaç duyduğu şıklığı ve konforu
sağlıyor.
Büyürken karlılığı nasıl sağlıyorsunuz?
5 yıl önceki müşteri başına gelir yaklaşık 280 TL olurken
ürün fiyatlarında büyük değişiklik olmamasına rağmen bugün bu rakamı 400 TL ye taşıyabildik. Bunun en önemli nedeni markalaşma sürecimiz, yaş aralığımızın 25 yaş civarına
düşmesiyle müşteri portföyümüzün genişlemesi oldu. Ürün
çeşitliliğimiz, tasarımlarımızın modern, teknolojik ve yenilikçi
algısı müşteri segmentimizin genişlemesini sağladı. Önümüzdeki 5 yılda 400 TL’yi CRM çalışmalarımızda destekleyerek rahat bir şekilde enflasyonu dikkate almayarak 600 TL civarına
getirmeyi hedefliyoruz.
52
KASIM 2015
DOĞRU YATIRIMIN MARKA ILE TÜKETICI
ILIŞKISINE ETKISI
Markalaşan bizim gibi köklü markaların bilinirlilik problemi
bulunmuyor. Bizler öncelikle en başından beri mevcut
müşterilerimizi korumayı, onları iyi analiz ederek ihtiyaçlarını
karşılamayı hedefliyoruz. Tabii ki sonrasında yeni müşterileri
kazanmak hedefindeyiz. Satış rakamlarımızda kazandığımızı
gösteriyor.
Müşterilerimizin hayat tarzlarına göre modellediğimiz kişiye
özel CRM kampanyalarla temas sıklığımızı önceki yıllara göre
3 kat artmış durumdayız. Mağazalarımız Türkiye’nin dört
bir yanına yayıldığı için ürün ve kampanyalarımızı bölgesel
bazda coğrafi ve manevi özelliklere göre farklılaştırabiliyoruz. Bu da doğrudan satış cirolarımızı pozitif yönlü etkiliyor.
Müşterilerimizden ve yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz
bütün bilgileri daha iyi ürün daha kaliteli hizmet sunmak için
sürekli innovatif düşüncelerle geliştiriyoruz.
Peki bir markayı marka yapan en önemli değer nedir?
Müşteri odaklı hareket eden bir marka önemli. Bizim için
başarı; markamızın vermiş olduğu güven sözünü müşterimizin temas ettiği bütün noktalarda en iyi deneyimi sunarak
yaşatmak.
İş dünyası örgütlerinden, üyelik veya yönetimi için teklifler alıyor musunuz?
Güreş Federasyonu, Kayak Federasyonu ve Futbol Federasyonu’nda ayrıca Fenerbahçe ve İstanbulspor Kulüplerinde
yöneticilik yaptım. Kandilli İşadamları Derneği, AYD, Ticaret
Odası, Sanayi Odası ve BMD’de yöneticilik yapıyorum. Artık
gençlerin bu görevleri devralması gerektiğine inanıyorum.
Bizim Eserimiz
Sizin Eviniz
Kocasinan Merkez Mahallesi,
Mahmutbey Caddesi No: 172
Bahçelievler - İstanbul
T 0212 653 13 00
www.pirlantaevleri.com
businesslife.com.tr
53
kitap
“BENDEN SONRA
DEVAM” KITABINI
OKUYORUM
Tüketici Davranışı
Tüketici kimdir? Nasıl öğrenir? Nasıl algılar? Tüketici davranışlarına etki eden faktörler nelerdir? Tüketici davranışı ve pazarlama stratejisi arasındaki ilişki nasıl kurulur?
Tüketicinin karar alma sürecinde neler
olur? Satın alma davranışının içyüzü nedir?
Tüketici davranışlarını açıklamak için kullanılan kavramlar ve kuramlar nelerdir? Bu
kuramlar uygulamaya nasıl yansıtılır?
Tüketici davranışlarının kökenlerini anlayıp, sonuçlarını öngörebilmek için sürdürülen çalışmaların anlamlı bir sentezini ve
kapsamlı bir özetini sunuyor bu kitap. İşi,
ürün ve hizmet pazarlamak olanlar ve kendini tanımak isteyen tüm tüketiciler için...
Mikroekonomi
Mahfi Eğilmez güncel örneklerle yaşayan
ekonomiye mercek tutuyor. Mikroekonomi, insanın günlük yaşam içinde üretim,
tüketim, bölüşüm, yatırım, tasarruf gibi
alanlardaki davranışlarını anlamaya ve analiz etmeye yönelik bir bilim dalıdır. Ancak, oldukça karmaşık olan bu konuyu ele
almak için kullanılan soyut modeller ve
matematik göstergeler, mikroekonomiyi
çoğu zaman gerçek yaşamdan kopuk, soyut bir dünyaya dönüştürebilir. Bu kitap,
mikroekonomiyi elden geldiğince gerçek
yaşama uygun olarak ve basit bir çerçevede sunmayı amaçlıyor.
Google Nasıl Yönetiliyor?
Dünya ekonomisinin belkemiği haline gelen,
internet trafiğinin %82’sini yöneten bir şirket
düşünün. 2013 yılında 53 milyar dolar ciro yaparken, merkez kampüsün bahçesini düzenlemek için çim biçme makinesi almak yerine 200
keçiyi işe alan bir şirket… Bir yandan rengarenk
ofisleri ile üretkenliği tepe noktasına çıkarmayı
hedeflerken diğer yandan robot teknolojisi ve
mobil cihazlar üzerinden dünyayı değiştirmeye
aday bir şirket…
O şirket, Google.
Peki dünyanın en hızlı büyüyen, en çok beğenilen, en çok konuşulan şirketi Google, nasıl yönetiliyor? Google’ın iki tepe yöneticisi -İcra Kurlu
Başkanı Eric Schmidt ve Ürünlerden Sorumlu
Kıdemli Başkan Yardımcısı Jonathan Rosenberg- tarafından yazılan ve
tüm dünyada çok satan listelerini alt üst eden bu kitap, Google’ın oluşturduğu değerler ve şirket kültürü ile dünya lideri bir kuruma dönüşmesinin hikâyesi.
54
KASIM 2015
ŞU ANDA OKUDUĞUNUZ
KITAP?
1991-2000 yılları arasında Garanti
Bankası’nda Genel Müdürlük görevini yürüten Y. Akın Öngör “Benden
Sonra Devam” adıyla Alametifarika
tarafından yayınlanan kitabını okuyorum.
EMRAH SAĞLIK - HOBIUM.COM
GENEL MÜDÜRÜ
İŞ HAYATINIZA OLAN ETKISI?
Akın Öngör’ün deneyimlerini aktardığı bu kitabı, iletişimin, ekip ruhunun
ve stratejik planlamanın gücünü ve başarıya katkısını ortaya koyan bir “case
study” olarak değerlendirilebiliriz. Kitap, Akın Öngör’ün Garanti Bankası’nı
nasıl Türkiye’nin en değerli markalarından biri haline getirdiğinin güzel bir
özeti. Kitap içerisinde bankacılığın bürokratik yapısının yeni nesil yönetim anlayışlarıyla çatışmalarının ilginç örnekleri de mevcut. Ayrıca bu kitap sayesinde
ekip çalışmasının ve ortak aklın organizasyonlar için ne kadar önemli olduğu
benim adıma tekrar vurgulanmış oldu.
Ayrıca kitabın, verdiği somut örnekler dolayısıyla günümüzün hatta geleceğin
yöneticilerine yardım edebilecek, yol gösterebilecek, ufuklarını açabilecek bir
eser olduğunu düşünüyorum.
ZAMAN KAYBI DIYEBILECEĞINIZ KITAP TÜRLERI?
Somut tecrübelere veya tekniklere dayanmayan kişisel gelişim kitapları ve
kurgusu yeterince çalışılmamış, maddi kazanç kaygısıyla yazılan ve pazarlanan
fantastik hikâye kitaplarına zaman ayırmayı, kendi adıma zaman kaybı olarak
görüyorum.
‘’DOĞRU
YATIRIMLARDA
BANA IPUÇLARI
VERDI’’
Hayatta bana rehberlik eden kitapların
başında Robert Kiyosaki’nin Zengin
Baba, Yoksul Baba kitabı geliyor. Bu
değerli kitap, gelirlerimi geleceğe yönelik doğru yatırımlarda değerlendirmem konusunda bana ipuçları verdi.
SEMIH GÖRÜR - SOMFY
Yazarın en önemli eserlerinden biri
TÜRKIYE GENEL MÜDÜRÜ
olarak kabul edilen Zengin Baba, Yoksul Baba; zengin olmak için yüksek bir
gelire sahip olmanız gerektiği saplantısını yerle bir ediyor. Evinizin aktif bir
varlık olduğuna dair inancınızı sorguluyor. Para kazanmak için çocuklarınıza
öğrettiğiniz sisteme güvenmemeniz gerektiğini ortaya koyuyor. Aktif ve pasif
varlıkları yeniden tanımlarken, size de çocuklarınızın gelecekte finansal başarı
sağlamaları için parayla ilgili olarak onlara öğretmeniz gereken şeyleri öğretiyor. Robert Kiyosaki, kitabın felsefesini “İnsanların maddi sıkıntılar içinde
boğuşmasının nedeni, okulda geçirdikleri onca yıl boyunca para konusunda
hiçbir şey öğrenmemeleri. Sonuçta para için çalışmayı öğrenirler, ama parayı
kendileri için çalıştırmasını hiç bilmezler.” sözleriyle anlatıyor.
Cahid Efgan Akgül [email protected]
BOLLUK İÇIN KENDINI,
BEREKET İÇIN TASARRUFU
KEŞFET
Türkiye’de “Finansal
Okuryazarlık”
hareketini başlatarak,
yürüttüğü projeler, televizyon programları
ve köşe yazıları ile her
hafta milyonlarca kişiye bütçe yapmayı ve
finansal refahı öğreten
Özlem Denizmen’in
üçüncü kitabı “Bolluk
ve Bereket İçin Yer Aç”
Destek Yayınları’ndan
çıktı.
Daha önce “Cebinde
Mucize Yarat” ve “Kartlarınla Mucize Yarat”
kitaplarıyla okuyucuyla buluşan Özlem
Denizmen, yeni kitabında bolluk ve bereketin formülünü vererek para ile olan ilişkinin
gizli detaylarını açıklığa kavuşturuyor. Her alanda, zamandan, eşyadan,
paradan tasarruf yapmanın önemini fark ettiriyor. Paylaşma ile gelen
bolluk ve bereketin yollarını gösteren Denizmen, parayı ve tasarrufu
analitik bir bakış açısıyla ele alıyor.
“Bolluk ve Bereket İçin Yer Aç”, okuyucunun parayla kurduğu ilişkiyi sorgularken, kişileri önce kendilerini tanıyarak tüketim alışkanlıklarının
nelerden kaynaklandığını bulmaya yönlendiriyor. Bolluk ve bereket
için önce kişiyi mutlu edecek gerçek değerlerin tanımlanması, ihtiyaçlarını buna göre belirlenmesi gerektiğini anlatan Denizmen, başkalarının yaşamları ve talepleri ile yapılan harcamalar nedeniyle oluşan
“yetmeme” duygusunu yenmenin yöntemlerine odaklanıyor.
Özlem Denizmen, okuyucuyu paranın fiziksel ve duygusal taraflarıyla
buluştururken, zengin olmanın sadece para sahibi olmaya bağlı olmadığını, alışkanlıklar değiştiğinde ve verdiği tasarruf yapılabilecek 175
“pratik” tavsiye ile bereketin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
“Bolluk ve Bereket İçin Yer Aç”, dönüp tekrar tekrar okuyacağınız bir başucu kitabı niteliğinde.
Alışılagelmişin dışında
düşünmek için...
Steven Levitt ve Stephen Dubner
tarafından yazılan tüm dünyada 4
milyondan çok satan Freakonomics adlı sıra dışı ekonomi kitabının
(Türkçesi Boyner Yayınları’ndan
Görünmeyen Ekonomi olarak çıktı.)
devamı niteliğindeki Görünmeyen
Ekonomi’de insanların ekonomik
olayları sadece görünen yüzüyle
değerlendirdikleri, oysa olayların
arkasındaki gerçeklerin çok farklı olduğu pek çok araştırmaya dayanarak ispatlanmakta. Genel kanıların
nasıl ortaya çıktığı, gerçekte nasıl
önyargılar taşıdığı, günlük hayatta
karşılaştığımız pek çok olayın arkasında aslında ne gibi motivasyonların yattığı anlatılıyor.
Yazarlar bu kitabın basımından sonra okurlarından peki, biz sizin olaylara
bakış açısını nasıl kazanacağız, etrafımızdaki olayların ardındaki asıl gerçekleri sizin gibi nasıl değerlendirebileceğiz, bize bu bakış açısını kazanmanın yolları konusunda yardımcı olabilir misiniz konusuda yüzbinlerce
mesaj aldılar. Ve Görünmeyeni Düşünmek bu şekilde ortaya çıktı.
Görünmeyeni Düşünmek, olaylara kalıplaşmış sınırların dışına çıkarak
bakabilmenin, alışılagelmişin dışında düşünme beceresi kazanmak için
insalara beyinleri yeniden eğitmenin yol haritasını gösteren bir kitap.
Kitabı okuduğunuzda sorunlarınıza çözüm bulma ve yeniliklere öncülük
etme sürecinde yepyeni hikayelerle dolu bir rehberle karşılaşacaksınız.
Su gibi akıcı bir türkçe çeviri ile keyifle okuyacaksınız.
Hayatınızı Değiştirecek En İyi
Kararları Vermek
Hepimizin, iş hayatında ya da
özel hayatında sürekli kararlar
vermesi gerekmektedir.Psikoloji alanında yapılan araştırmalar,
insanların karar verirken nasıl
bir dizi önyargının ve duygusal
faktörün etkisi altında kaldığınız
ve verdiği karardan sonradan
pişmanlık duyduğunu ortaya çıkarmıştır.Karar verirken, çoğunlukla kendimize aşırı güven duyarız.Kısa vadeli duygularımızın
etkisinden kurtulamayız.Ancak,
miyop olduğumuz gerçeğini
bilmemiz nasıl görmemize yardımcı olamıyorsa, bu eksiklerin
farkında olmamız da sorunu çözebilmemiz için yeterli değildir.
NOT: Yazarın tüm telif gelirleri “Bazı harcamalar olmasa da olur ama
eğitim olmazsa olmaz!” kampanyasını başlatan Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanacaktır.
businesslife.com.tr
55
EKOYORUM
Kadir DİKBAŞ
[email protected]
Kadir_Dikbas
İTHALATIN SALTANATI
DEVAM EDIYOR
Evet, değer olarak ihracat düştü,
ithalat daha çok düştü ama....
T
ürkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan
geçici dış ticaret verilerine
göre; ihracat 2015 yılı Ocak-Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 azalarak 95 milyar 674
milyon dolar, ithalat yüzde
11,5 azalarak 140 milyar 916
milyon dolar oldu. Böylece,
Ağustos ayında dış ticaret
açığı yüzde 16,9 azalarak 54
milyar 425 milyon dolardan
45 milyar 242 milyon dolara
düştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı da, 2014 Ağustos
ayında yüzde 65,8 iken, 2015
Ağustos ayında yüzde 67,9’a
yükseldi.
Türkiye, yaklaşık bir yıldır ihracatta değer açısından kesintisiz gerileme yaşıyor. Bu, hiç alışık olmadığımız bir durum.
Düşüşün sebeplerinden biri, Avrupa para biriminin dolar
karşısında değer kaybetmesi. Geçen yıl Ağustos sonunda 1,31 olan Avro/Dolar paritesi, bu yıl Ağustos sonunda
1,12’ye kadar geriledi. Bu durum, Avrupa’ya ihracatın (dolar bazında) ciddi manada gerilemesine yol açtı.
Ayrıca, petrol ve diğer emtia fiyatlarında da ciddi düşüşler
var.
Bu yüzden, dış ticaretteki seyre miktar endeksleri açısından da bakmakta fayda var.
Merkez Bankası, hem nominal ihracat ve ithalat değerlerini, hem de ihracat ve ithalat miktar endekslerini karşılaştırarak derli toplu bir sonuca ulaşmış.
KUR VE FİYAT ETKİSİ
Banka’nın 2015 yılı 2. Ödemeler Dengesi Raporu’nda yer
alan ihracatla ilgili değerlendirme aynen şöyle:
Doların tüm dünyada değer kazanması, Türkiye yanında
birçok ülkenin de ihracatve ithalatını (dolar bazında) derinden etkiliyor.
“İhracat euro-ABD doları paritesindeki gelişmelere bağlı
olarak yılın ikinci çeyreğinde de yıllık bazda gerilemeye
devam etmiştir. İhracat miktar endeksi yıllık yüzde 0,6
56
KASIM 2015
EKOYORUM
oranında yükselmesine rağmen ihracat fiyatlarındaki düşüşler sonucu
nominal ihracat yüzde 8,8 oranında
azalmıştır. Diğer yandan altın hariç
bırakıldığında miktar endeksinin
yüzde 3,1 gerilediği dikkat çekmektedir. Irak ve Rusya Federasyonu
gibi önemli ihracat pazarlarında yaşanan sorunlar bu gelişmede belirleyici olmuştur.”
Merkez Bankası, ithalattaki gelişmeyi de böyle izah ediyor:
“2015 yılı ikinci çeyreğinde ithalat
reel olarak bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ılımlı bir artış sergilemiştir. İthalat miktar endeksi yıllık
bazda yüzde 2,5 oranında artarken,
altın hariç bırakıldığında miktar endeksindeki artış yüzde 5,3’e yükselmektedir. Diğer taraftan, paritedeki
ve enerji fiyatlarındaki önemli düşüşlerin etkisiyle ithalat fiyatları gerilemiş ve nominal ithalattaki yıllık
bazda düşüş yüzde 12,7 seviyesine yükselmiştir.”
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, özet olarak,
miktar olarak ihracatımızda (2015 ikinci çeyreğinde bir
önceki yılın aynı çeyreğine göre) yüzde 0,6, ithalatımızda
yüzde 2,5 artış yaşanmış. Bununla birlikte, nominal ihracat
yüzde 8,8, nominal ithalat yüzde 12,7 düşmüş.
Bunun anlamı şu aslında: Her şeye rağmen ithalattaki artış
hızı, ihracatın önünde seyretmeye devam ediyor. Kur ve
fiyat hareketleri bu gerçeği perdeliyor...
Yeri gelmişken dünya ticaretindeki gelişmelere de bakalım.
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTO) geçici verilerine göre, dünya ihracatı (değer olarak) 2015 yılının ikinci çeyreğinde de
gerileme kaydetmiş. Bu gerilemede fiyat etkilerinin çok
fazla etkili olduğu açık. Veriler, bu yılın ilk çeyreğinde, küresel ihracatın yüzde 12,1 daraldığını, reel ihracatın ise
yüzde 4,0 arttığını gösteriyor.
DÜNYA İHRACATINDAKİ PAYIMIZ YÜZDE 1 BİLE DEĞİL
Yine DTO veriyerine göre, Türkiye’nin dünya
ithalatı ve ihracatı içindeki paylarında sınırlı
artışlar gerçekleştiği anlaşılıyor. 2015 yılı ikinci
çeyreğinde Türkiye’nin dünya ithalatı içindeki
payı yüzde 1,3, dünya ihracatı içindeki payı
yüzde 0,9 oldu.
Son olarak, Cumhuriyet’in 100. yılı 2023 yılı için
hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın da artık bir hayal olduğunu hatırlatalım. Bu gün 150
milyar doların altına gerilemiş olan yıllık ihracatı, 8 yıl içinde üçe, dörde katlamak imkansız
çünkü…
Yani dünya ihracatındaki payımı henüz yüzde 1
bile değil. Bu sebeptendir ki, Türkiye’nin daha
çok üretmeye ve satmaya ihtiyacı var. Unutmayalım, ithalat başkasının üretiminin yükselmesi
ve zenginleşmesi, ihracatsa bizim üretimimizin
yükselişi ve zenginleşmemiz demek...
Görünen o ki, ulaşılabilir yeni bir hedefle, daha
çok üretmek ve ihraç etmek için yeniden kolları sıvamak şart. İşsizlik sorunu, ancak daha
çok üretim ve ihracatla çözülür, dış ticaretin
yüzde 30’unu aşan açıkla değil...
businesslife.com.tr
57
SÖYLEŞİ
KONUT
DEĞER
FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected]
ÜRETİYORUZ
58
Dumankaya Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, iş
hayatına dair sorularımızı sizler için yanıtladı. Tüketici için
değer ortaya koyan ürün ve hizmetleri hayata geçirdiklerini
belirten Uğur Dumankaya: ‘’Konut değil, değer üretiyoruz’’
dedi. Gayrimenkul sektörünün 52 yıllık köklü markası
Dumankaya, tüketici ve tedarikçilerinin memnuniyetini
araştıran bir şirket olarak karşımıza çıkıyor.
RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM
KASIM 2015
- [email protected]
UĞUR DUMANKAYA
DUMANKAYA YÖNETİM KURULU BAŞKANI
businesslife.com.tr
59
SÖYLEŞİ
Türkiye de inşaat sektörünü lokomotif sektör durumuna getirme, sürdürme ve sektör ile
özdeşleşme başarınızdan bahseder misiniz?
İnşaat sektörünün ekonomimiz açısından
lokomotif bir alan haline gelmesi aslında
ülkemizin ama özellikle de İstanbul’un dünya
markası olması süreci ile yakından ilgili.
Marka olma sürecinin ekonomik, kültürel ve
mimari gibi farklı temelleri bulunuyor. İnşaat
sektörü bu üç saç ayağının farklı ölçülerde
destekliyor ve İstanbul’un marka değerine
önemli katkılarda bulunuyor. Bu katkının
sürdürülebilir olması açısından Dumankaya
olarak biz de elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Marka olma doğrultusunda yürünen
yolda her şirketin farklı ve önemli hikâyeleri
bulunuyor. Finansal araçları güçlü, kente
kimlik katan projeler geliştiren misyonu ile faaliyet gösteren Dumankaya İnşaat’ın da gerek
sembol niteliğindeki projeleri gerekse sağlam
finansal göstergeleri ile sektörün lokomotif
olma konumuna değerli katkılarda bulunduğuna inanıyorum.
İktisatçılar gayrimenkul balonundan söz
ediyorlar. Sizce talepte bir eksilme var mı?
Türkiye aktif bir nüfusu bulunan genç bir
ülkedir. Nüfusumuzun artış hızı ile doğru
orantılı olarak konut ihtiyacı da gün geçtikçe
artıyor. Öte yandan İstanbul’daki binaların
yüzde 50’si 30 yaşını aşmış. Nitelikli konut çok
az. Var olan konutların 4/3’ü ise niteliksiz ve
depreme dayanıklı değil. Bu nokta da kentsel
dönüşüm bizim için kaçırılmayacak bir fırsat.
Elbette bu dönüşüm süreci konuttaki arz-talep
dengesini gayrimenkul geliştiricilerin lehine
dönüştürüyor.
Ayrıca insanların konut alımını hem zaruri
bir ihtiyaç olarak hem de kârlı bir yatırım
aracı olarak görmesinden dolayı balondan
bahsetmek gerçekçi değil. Sadece insanlar
ekonomik-siyasi belirsizliklerden dolayı alım
kararlarını öteliyor. 2016 yılı ile birlikte bu
öteleme dönemi de sona erecektir.
TUİK verilerine göre, 2014 yılı 11. ayı itibari ile
4 yıllık konut stoğumuz bulunuyor. Bu stok
yukarıda bahsettiğim nedenlerle gün geçtikçe
hızla eriyor.
Yabancılara (Suriyeliler hariç) konut satışında son durum nedir, siyasi belirsizlik ve terör
eylemleri talebi etkiledi mi?
Mütekabiliyet yasasından bu yana yabancıya satışlarda yükselen bir ivme ile performan60
KASIM 2015
sımızı katlıyoruz. Dumankaya olarak yabancı satışların genel satışlara
oranı yüzde 30. Yabancı yatırımcılar Türkiye’nin yatırım potansiyelinin
farkına vardı ve konjonktürel değişimlerden etkilenmiyorlar.
2016 gayrimenkul sektörü beklentileriniz?
Kasım ayında (bu ay) gerçekleştirilecek seçimlerin yanı sıra sınır
komşularımız Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeler ülke gündemini ve
dolayısıyla ekonomiyi, sektörü yakından etkileyecek önemli unsurlar
olacak.
Türkiye’nin jeopolitik konumundan dolayı karşı karşıya kaldığı riskler
2016 yılında da devam edecek gibi gözüküyor. Bu sebeple 2016 yılı
piyasalar açısından zor bir yıl olacak gibi gözüküyor. 2016 yılında
özellikle yılın ikinci yarısında, siyasi belirsizliklerin de ortadan kalkması ve uyum içinde çalışan bir meclis ve hükümet ile piyasaların pozitif
anlamda toparlanacağını öngörüyorum.
Sektörün 2016’daki önemli gündem maddelerinden bir tanesi de
“kentsel dönüşüm” olacaktır. Kentsel dönüşüm, sektörün sadece 2016
yılı gündemi için değil, en az önümüzdeki 10 yılın gündeminde belirleyici bir rol oynayacaktır.
İnşaat sektörünün ve kentsel dönüşümün geleceğine bakışınız?
Kentsel dönüşüm ülkemiz potansiyelinin kullanılması açısından ve
kentlerimizi yeniden inşa etmek açısından kaçırılmaz bir fırsat. Bu noktada dönüşüm çok daha büyük ölçekte tek bir merkezden yönetilen
ve aynı ahengi paylaşan alanların dönüşümü olmalı. Ne yazık ki bu
bütünlük henüz sağlanamadı. Bizim master planlara kentin geleceği ile
ilgili bir politikaya ihtiyacımız var. Bu eksikliklerin giderilmesi ile çok
daha iyi bir konuma geleceğimizi düşünüyorum. İnşaat sektörünün
geleceği de kentsel dönüşüm de yatıyor.
İnşaat sektörü önünde en büyük engeller?
Sektörün kârlı olduğunu düşünen ve daha önce deneyimi bulunmayan herkes inşaat sektöründe şansını denemek üzere konut inşa
ediyor. Fakat sektörel bilgi birikimi eksikliği ve deneyimsizlik bu insanların kente kazandırdığı konuttan çok daha fazlasını alıp götürüyor.
Gayrimenkul geliştirmek, kentin dokusu ve dolayısıyla kültürü ile bire
bir ilişkili bir durum. Bunun farkına varamayan pek çok firma sektöre
büyük zararlar verebiliyor. Sektörün marka değerinin artmasındaki en
büyük engel işini bilen, onlarca yıllık tecrübesi olan şirketlerin yanında deneyimsiz şirketlerin faaliyetleridir. Bu şirketler sektörün tüketici
nezdindeki algısı ve güvenine de olumsuz etkiliyor.
Gelecekte İstanbul başta olmak üzere ulaşım ve altyapı sorunları
olur mu?
İstanbul çok hızlı göç alan mega bir kent. Ulaşım ve altyapı sorunları
için önemli projelere imza atılıyor fakat bunların devamlılığının gelmesi
gerekir. İstanbul’u ihmal ettiğiniz an bu tarz sorunların baş göstermesi
kaçınılmazdır.
Peki! Önerileriniz?
İstanbul’da arzı yönetmek değil, talebi yönetmek çerçevesinde yeni
bir farkındalık bilinci oluşturmak gerekiyor. Şehir içi ulaşım konusunda
raylı sistemin ön plana çıkarılması ve bunun için de gerekli çalışmaların bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Aynı zamanda üç tarafı denizle çevrili bir kentte deniz ulaşımının da yeterli olmadığını düşünüyo-
Cityscape gibi fuarlara katılarak önemli bir varlık
gösteriyoruz. Bu gibi aksiyomların yurt dışındaki
yatırımcılar nezdindeki marka bilinirliğimizi artırdığını
düşünüyoruz.
Yanı sıra, CVK Park Bosphorus Otel’de yabancı yatırımcılara kendimizi anlatabileceğimiz bir satış ofisi
kurguladık. Ayrıca yabancı yatırımcılara özel hizmetler ve kampanyalar da düzenliyoruz.
YABANCI TALEBI SÜRÜYOR MU?
Yabancı yatırımcıların talebinde herhangi bir azalma
yok.
YILSONU IÇIN KUR BEKLENTILERINIZ?
Yılsonuna doğru seçim sonuçlarının da belirginleşmesi ile kurun bir miktar daha aşağı çekileceğini
düşünüyorum. Tabi bu noktada seçimden sonra
siyasilerin soğukkanlılığı oldukça önemli rol oynuyor.
FAIZLERIN YÜKSELMESINDEN SEKTÖR
NASIL ETKILENIR?
Sektör büyük ölçüde finansmanını banka kredileri
üzerinden sağlıyor. Bu noktada sektörün bir miktar
etkilendiğini söyleyebilirim. Fakat biz Dumankaya
olarak yeni finansman modelleri geliştirerek para
akışının kaynağında çeşitlilik ortaya koymak ve mali
göstergelerimizi güçlü tutmak üzere uzunca bir
zamandır uğraşıyoruz. Bu çaba sektöre getirdiğimiz
pek çok yeniliğin de kaynağı. Bu yüzden bizim gibi
farklı finansman modelleri geliştiren şirketler faizlerin
yükselmesinden çok daha az etkilendi.
SEKTÖRÜNÜZ IÇIN ALDIĞINIZ
SINYALLER NELERDIR?
rum. Deniz ulaşımı konusunda halkı teşvik edici projelerin
gerçekleştirilmesi gerektiği inancındayım.
YABANCI SATIŞLARIN TOPLAM
CIRONUZA ETKISI VE BUNU
GELIŞTIRME POLITIKALARINIZ?
Yabancı satışların toplam ciromuzdaki oranı yüzde 30.
Bu oranı geliştirmek için proaktif bir strateji izliyoruz.
Örneğin; geçtiğimiz dönemde Ortadoğu’nun en önemli
gayrimenkul geliştiricilerinden biri olan Al Mazaya ile
Ritim İstanbul özelinde bir ortaklık geliştirdik. Bu ortaklığı farklı boyutlarda geliştirmek istiyoruz. Öte yandan
Geleceğe yatırım yapmayan ve günlük yaşayan
şirketlerin nakit akışını sağlamakta zorluk çektiğini
söyleyebilirim. Bu tarz şirketlerin yapacağı bir hata
sektöre olan güveni de olumsuz etkileyecektir.
SEKTÖRÜNÜZDEKI ŞIRKET CIROLARINDA BEKLENEN DOPING YAPILIYOR
MU?
Özellikle yabancı yatırımcıların yönünü Türkiye’ye ve
konut yatırımına dönmesi ile şirket cirolarında önemli
gelişimler gördük. Bu duruma alım kararını artık
ötelemeyen iç yatırımcının da eklenmesi ile özellikle
yaz aylarında kayda değer bir artış elde ettik.
businesslife.com.tr
61
SÖYLEŞİ
Arsa geliştirmede dikkat ettiğiniz hususlar?
Biz konut inşa etme işini beton ve çelikten ibaret görmüyoruz. Dumankaya olarak sağladığımız fiziki kalitenin yanında
kültürel, sosyal ve eğlence alanları ile insanlara yeni bir dünyanın; Dumankaya Dünyası’nın kapılarını aralamak için de uğraş
veriyoruz. Eğer bir arsayı, alanı geliştiriyorsak bizim için orayı bir
cazibe merkezi, şehrin önemli bir uğrak alanı yapmak öncelikli
hedeflerden bir tanesi. Öte yandan doğru alanda, doğru zamanda, doğru projeyi yapmak çok önemli. Bu üç doğruyu da bir
araya getirmek için yoğun bir ön çalışma yapıyoruz.
Tedarikçilerinizi belirleme politikanız?
Dumankaya olarak gayrimenkul geliştirme sürecimizin tamamında insanları Dumankaya farkı ve kalitesi ile tanıştırmak üzere
çalışıyoruz. Bu yüzden tedarikçilerimizi belirleme noktasında
oldukça titiz davranıyoruz. Bizim için iş süreçlerimize katkıda
bulunacak, sürdürülebilir ilişkiler geliştirebileceğimiz tedarikçilerimize öncelik veriyoruz.
Büyürken karlılığı nasıl sağlıyorsunuz?
Dumankaya olarak sürdürülebilir büyüme grafiği yakalamak
için çaba sarf ediyoruz. Bu grafiği belli bir ölçüde de yakaladığımızı söyleyebilirim. Bizim için esas olan değer ortaya koymak.
Siz tüketiciler için bir fark, bir değer ortaya koyduğunuzda
bunun hakkı tüketici nezdinde yer buluyor. Tüketici ile bu bağı
kurduktan sonra büyüme ve kârlılık da kendiliğinden geliyor
zaten.
Öte yandan biz denenmemişi deneyen, sektörün hizmetine
sunan bir şirketiz. Bu kapsamda finansal enstrümanlarımızı da
çeşitlendiriyor ve doğru arazide, doğru projeyi, doğru fiyatlar ile
konumlandırarak kârlılığımızı sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz.
Peki 2015–2018 döneminde kaç adet projeniz var? Kısaca paylaşır mısınız?
Bahçeşehir’de hayata geçirdiğimiz hi-Fit ve Flex Office Bahçeşehir projelerimiz bulunuyor.
hi-Fit, evinizde olduğunuz
sürece size daha zinde bir hayat sunan, bahaneleri ortadan
kaldıran, hiçbir konut projesinde benzeri olmayan, Türkiye’deki
ilk ve tek yaşam konseptini hayata geçiriyor. Hareketli yaşam,
spor ve zindelik ile projeyi harmanladık.
Flex Office Bahçeşehir projemiz ise klasik iş ortamı anlayışını
tamamen ortadan kaldırıyor ve daire sahiplerinin evlerinden
ayrılmadan iş hayatının günlük trendleri ve ihtiyaçlarını karşılayacağı yepyeni ve konforlu bir anlayışı hayata geçiriyor.
Öte yandan Sancaktepe’de hayata geçirdiğimiz Dumankaya
Mozaik, çeşitli dış cephe özelliklerindeki binaları uyumla bir
araya getiriyor. Proje ayrıca, ferahlığı sevenler için yüksek
tavanlı daireleri, siyah ve beyazın öne çıktığı modern daireleri,
meşe detaylarla tuğla duvarların sıkça kullanıldığı country tarzı
daireleri ve minimalizmi sevenler için İskandinav tarzı daireleri
bir araya getiriyor.
Anadolu Yakası’nın en değerli semtlerinden Kartal’da yükselen
Dumankaya Horizon ise son yıllarda görülen fazlasıyla dik, dar
62
KASIM 2015
ve iç içe geçmiş binaların aksine yatay, geniş, panoramik ve butik bir yaşam alanı olarak tasarlandı. Proje
bulunduğu lokasyon, sahip olduğu Adalar manzarası,
mimari ve teknik özellikleri sayesinde bölgenin en
prestijli yaşam alanlarından biri olmaya aday.
İstanbul’un Anadolu yakasında, Maltepe’nin en merkezi yerinde gerçekleştirilmekte olan ve 2 faz halinde
inşa edilen Ritim İstanbul minimal estetiğin en yeni
yorumunu sergileyen bir mimariye sahip. Modern
mimarisi, sahip olduğu Adalar manzarası alışveriş ve
sosyal donatıları ile daire sahiplerine teknoloji ve
konforu bir arada sunan proje Maltepe’nin çehresini
değiştirmeye hazırlanıyor. Dumankaya Ritim İstanbul,
her yönüyle gerçek bir yaşam alanı sunuyor.
Sizce bu yıl kar etmek mi rekabet etmek mi?
Rekabet etmek dolayısıyla da markaya yatırım
yapmak kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede
başarıyı ve kârı da beraberinde getirecektir. Günlük
kazançlar ve düşünceler ile atılacak her adım şirketi
gayrimenkul geliştirici firma kazanmaz; o projeden konut alan
oturumcu-yatırımcı da kazanır, civardaki ticari etkinlik kazanır ve
nihayetinde bölge kazanır. Tüm bunların toplamında ise bu canlılığı
ortaya koyan bir şirket olarak marka değerinize değeri başka hiçbir
finansman aracı ile ölçülemeyecek bir yatırım yapmış olursunuz.
Yani kârlılığın da, marka değerinin de, büyümenin de en büyük ivme
kaynağı işinizi doğru ve hakkı ile yapmak. Sonuç olarak marka, tüm
paydaşlar için zaten bir değer ortaya koyuyor.
MARKALAŞMA SÜRECINIZI NASIL
TAMAMLADINIZ? SÜRDÜRÜLEBILIR BAŞARIYI
NASIL SAĞLADINIZ?
Markalaşma sürecimizin başlangıcında ve temelinde yatan üç
unsur var aslında. Bunlardan bir tanesi projelerimizde ortaya
koyduğumuz “kalite”, bir diğeri yarım asrı aşan bir geleneğe
dayanan sektörel tecrübemiz ve yenilikçi ruhumuz. Bu üç
temelin üzerine markalaşma sürecimizi inşa ettik. Örneğin;
her projemizi farklı segmentasyonda bir yaşam alanı olarak
kurguladık. Geçmişten gelen deneyimimizi yenilikçi ruhumuz
ile bir araya getirdik ve sürdürülebilir başarıyı da bu birliktelikte
yakaladık.
İŞ GÜVENLIĞINDE, INŞAAT SEKTÖRÜNÜN
SICILI NEDEN OLUMLU DEĞIL?
İnsan gücüne dayalı iş modellerine sahip inşaat sektöründe
“İş Sağlığı ve Güvenliği” gerekliliklerinin çok fazla önem arz
ediyor. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının yol açtığı maddi
ve manevi kayıpları önlemek ya da azaltmak için çalışma
yaşamında yer alan tüm kesimlerin ve devletin aktif bir işbirliği
içinde hareket etmeleri gerek.
gelecek vizyonundan uzaklaştıracaktır. O yüzden
ben her zaman yüksek rekabet ortamında markaya yatırım yapılmasından yanayım.
Ajandanızda bugünlerde hangi başlıklara öncelik
veriyorsunuz?
Benim ajandamda asla üst sıralardaki yerini
vermeyen birkaç konu başlığı vardır. Bunlardan
bir tanesi Dumankaya’nın vizyonu ve gençler. Bu
noktada üniversiteli gençler, genç iş adamları ile
çeşitli platformlarda bir araya geliyor ve gelecek
vizyonumuz hakkında konuşuyorum.
Öte yandan Gebze ve Fikirtepe’de iki önemli projeye başlamanın arifesindeyiz. Bu projeler ile ilgili
gündem maddeleri de ajandamda önemli bir yer
kaplıyor.
Doğru yatırımın marka ile tüketici ilişkisine
etkisi?
Doğru yatırım, doğru proje geliştirme ile sadece
Gelişmekte olan ülke ekonomisinden gelişmiş ülke ekonomisine geçiş yaptığımız günümüzde iş sağlığı ve güvenliği konusunda istediğimiz düzeyde değiliz. İş kazalarının önlenmesi işverenler, işçiler ve diğer tüm toplum kesimleri için son derece
önemli bir konudur. Türkiye’de inşaat iş kolunda yıllar itibariyle
iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaldığı görülmektedir.
Ancak bu azalmalara rağmen maddi ve manevi kayıplar hala
önemli boyutlardadır. Bu konuda kurumsal ve toplumsal bilinç
oluşturmayı başarmamız gerekiyor.
PEKI, BU DOĞRULTUDA ÇALIŞMALAR NASIL?
Dumankaya olarak, insanı en değerli varlık olarak kabul eden
anlayışıyla sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturarak, bu
konudaki yeni yöntem ve gelişmeleri takip edip hayata geçirerek, iş güvenliği konusunun sürekli iyileştirilmesini öncelikli
başlık ve hedef olarak benimsiyoruz .Dumankaya İnşaat olarak
iş güvenliği kapsamında, öncelikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunun gereklilikleri gereğince işin yürütülmesinde
businesslife.com.tr
63
SÖYLEŞİ
yetkili kişileri bilgilendiriyor ve iş güvenliği uygulamalarının detaylı bir şekilde takipçisi oluyoruz.
Ayrıca iş sağlığı ve güvenliğinde önceliklerin belirlenmesi
konusunda kapsamlı planlar oluşturuyor ve bu planları
fiiliyata döküyoruz. Bu anlamda hayata geçirilen planlara
sıkı bir şekilde uyum sağlanması bizim önceliklerimiz
arasında. Acil durum planı ve tatbikatı, yangınla
mücadele, sel, deprem doğal afet tatbikatı gibi çalışmaları
da personelimizin can güvenliği ve onlara daha güvenli bir
iş ortamı oluşturma adına gerçekleştiriyoruz. Dumankaya
İnşaat bünyesinde örnek bir yapılanma modeline geçmiş
bulunmaktayız. Yönetim Sistemleri ve İnsan Kaynakları
Müdürlüğümüzün altında tam zamanlı İSG uzmanları ile
iş kazası ve ramak kala olaylarının yaşanmaması için
gerekli tüm önlemlerin alınmasını ve aksiyon planları ile
iyileştirmelerin yapılmasını sağlayarak
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İstişare mekanizmanız? Karar alma
politikanız?
Yönetim kurulunda benim ve kardeşlerimin olduğu şirketimizde deneyimli ve ne
yaptığını bilen bir yönetici kadrosu var. Sürekli fikir üreten, ayağı yere sağlam basan
dinamik bir ekip ile çalışıyoruz. Yönetim
kurulu olarak kararlar bizden çıkıyor fakat
uzmanlarımızın ve profesyonellerimizin
görüşlerine güveniyoruz. Karar verme
sürecindeki en büyük etkeni de bu görüşler
oluşturuyor.
Duayen işadamı babanızın önünüze
koyduğu en büyük hedef?
Babam her zaman işimi hakkıyla yapmamı söyler. İşimizi iyi ve hakkıyla yapmalıyız
ki ortaya insanlar için çalışanlar için ve
ülkemiz için övünebileceğimiz bir değer çıksın. Ortaya herkes için bir değer koymak,
bir şirket için hedeflerin en büyüğü aslında.
Sizi en çok etkileyen 1. numaralı lider
işadamı kimdir? Hangi sözünden çok
etkilendiniz? İş hayatınıza nasıl bir etkisi
oldu?
Elbette babamın bir iş adamı olarak gelişimimdeki rolü çok büyüktür. Bugün, onun
açtığı yoldan yürüdüğümü söyleyebilirim.
Öte yandan, Üzeyir Garih’in nakit akışı ile
ilgili benzetmesinin bende ayrı bir yeri
vardır. Kârlılığı, büyümeyi ve diğer unsurları
birer plastik topa benzeten Üzeyir Garih, bu
topların elden düştüğünde zıplayıp zıplayıp
belli bir noktaya gelebileceğini ama kristal
64
KASIM 2015
DUMANKAYA YENI BÜYÜME STRATEJISI
Markaya yatırım
Finansal enstrümanları çeşitlendirme
Proaktif bir şekilde yabancıya yapılan satışları
artırma
Rekabetçi bir ortamda farklılaşma
Yenilikçi ruhun tüm organizasyonca benimsenmesi
Daha önce denenmemişi deneme
Konsept projeleri hayata geçirme
İstanbul’un yeni merkezlerinde proje geliştirme
Sürdürülebilir iş birlikleri kurma
Sıkı bir mali disiplin
bir topa benzeyen nakit akışının, elden düştüğünde her şeyin
paramparça olduğunu, söyler. Ben de bu mantıktan yola çıkarak nakit akışına ayrı bir önem veriyorum.
Değerlerle yönetilen Dumankaya da evrensel prensipler?
İnsan odaklılık ve insanı merkeze alma bizim genel düsturumuz ortaya koyduğumuz yaşam alanlarından, insan kaynakları
politikamıza kadar bu düsturu şiar ediniyoruz.
Öte yandan şeffaflık da bizim vazgeçilmez prensiplerimiz arasında. Kamuoyu ile, çalışanlarımız ile ve diğer tüm paydaşlarımız
ile güvene dayalı bir bilgi akışının sağlanmasına büyük bir önem
veriyoruz.
Uzmanlaşma ve yenilik de bizim temel prensiplerimiz arasında.
Markalaşma sürecinde bu iki prensip bizi çok yukarılara taşıdı.
Yenilikçi ruhumuz bizi bir adım öne taşıyor ve farklılaştırıyor.
Diğer yandan sahip olduğunuz tecrübe ile uzmanlaşmak Du-
mankaya’nın farkını ortaya koyuyor.
SIZIN 1 NUMARALI PRENSIBINIZ?
Liyakat. Benim açımdan liyakat yani işi hak edene vermek oldukça önemli bir prensip. Dumankaya’nın başarısında da bu prensibin yattığını
düşünüyorum.
ÇALIŞANLARINIZIN
MOTIVASYONUNU VE
KURUM AIDIYETINI NASIL
SAĞLIYORSUNUZ?
Çalışanlarımız ile sürekli bir diyalog halindeyiz.
Dumankaya’yı büyük bir aile olarak görüyoruz.
Bu ailenin en önemli fertlerinden biri
de çalışanlarımız. Başarıyı ekip çalışmamıza borçluyuz. Şirketin ruhunu tüm
organizasyona geçirmek aidiyeti de
beraberinde getiriyor.
Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz?
Hafta sonu programlarımız genellikle
spontan gelişiyor. En planlı yaptığımız hafta
sonu etkinliği ailemle birlikte gittiğimiz
Galatasaray maçları. Ailece genellikle bu
rutini uygulamaya çalışıyoruz. Maçtan önce
güzel bir yerde yemek yiyip programımızı
statta maç izlemeyi de dâhil edecek şekilde
gerçekleştiriyoruz. Bazen de ailem veya
vakit geçirmeyi sevdiğim insanlarla beraber
mutlaka şehir dışına çıkmaya çalışıyorum.
Hafta sonu rutinlerine gelecek olursak…
Annem babam, kardeşlerim ve onların
çocukları ile birlikte tüm aile bir arada yaptığımız aile kahvaltımızdan bahsedebilirim.
Bu aktiviteyi farklı bir programımız yoksa
her hafta yapmaya özen gösteriyoruz.
Para ile elde edilmeyecek bir şey var mı?
Paraya tahvil edilemeyecek pek çok değer var benim için. Ailem, mutluluk, sağlık,
başarı…
Son olarak 2023’te nasıl bir DUMANKAYA
göreceğiz?
Dumankaya İnşaat, köklü geçmişinden
aldığı güç ile odaklanma, farklılaşma, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik temelleri üzerine
kurduğu çalışma anlayışını koruyarak yeni
projeler üretmeye ve yeni başarı hikâyeleri
yazmaya devam edecektir.
businesslife.com.tr
65
+İŞ DIŞI YAŞAM
@serpinalparslan
Serpin ALPARSLAN
[email protected]
“TAŞ GÖRÜNTÜLÜ İNSANLAR “
Günlerden “Cuma”
Yaptığım TV programıma bu kez gelen bir profesördü.
Pompei Vezüv patlamasından konuşacaktık.
Ancak,
Evren Profesörünü bulmuşken dünya hakkında birkaç soruyu sormadan geçemedim.
Merakla ilk sorumu sordum.
Hocam!
Dünya kaç yaşında?
Dünya’nın yaşının yaklaşık 4,54 milyar yıl (4,54×109 yıl) olduğu söyledi.
Peki hocam,
Tek hücreli canlılar ne kadar zamandır yaşıyor?
3,5 milyar yıl.
Modern insanlığın yaşı nedir hocam?
Bilime göre modern insanın yaşı ise 150-200.000 yıl civarında dedi.
Ya Dünyamızın ömrü...
Adem’den kıyamete kadar dünyanın ve insanlığın ömrü
7000 yıldır. ( Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459. )
Kitab-ı Mukaddes’ten insanlığın ve dünyanın yaşı çıkarıla
biliniyormuş. Nuh’a kadar olan sıralama verilmiş. Nuh’tan
Adem’e kadar olan süre de kuşaklardan tahmini olarak
ortaya çıkarılabiliyor.
Tevrat’ta yazılı olan bu tarihlere Kur’an’da itiraz edilmediğine göre, Tevrat tasdik edildiğine göre Kur’an’da bu
süreci kabul ediyor demektir.
Hadislerde de mevcut.
Neyse, İşte asıl konuya geliyorum.
Her insanın bir dünya olduğunu düşürsek, 20.000 dünyalının 20 dakikada nasıl yok olduğuna dikkatinizi çekmek
istiyorum.
Pompei…24 Ağustos 79
Tam 20.000 insan 20 dakikada yok oldu.
79 yılının 24 Ağustos günün saat 13’ünde Pompei’de olup
bitenler tarihte özetle şöyle yer alıyor.
66
KASIM 2015
Öğle vakti, Sarsıntılar başladı, Halk daha evvel birçok
deprem yaşadığından dolayı aldırış etmediler, ne zaman
ki sesler yükselmeye başladı halk büyük şaşkınlık ve hayretle donakalmışlardı.
Patlamanın olacağını anlayan halk, Sarno nehrine 600 mt.
Mesafede olan limana doğru kaçmaya başlar. Kimi gemilere biner , kimi evlerin içinde güvenli olacağını düşünerek
evlerinde kalır. Deniz kabarması ile yolları kapanmıştır.
Büyük dalgalar gemileri alabora ediyor, şehir surlarının
içindeki kızgın lavları denizine doğru fırlatıyordu. Gökten
kızgın büyük taşlar yağmaya başlamıştı. Volkandan çıkan
zehirli gazları soluyanlar ise anında ölüyor, Kurtuluşu
evde görenler, volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden;
havadaki oksijenin kısmen karbonik gaza dönüşmesiyle
boğuluyorlardı.
Evlerinin volkanın taş yığınlarına dayanamayıp çökmesiyle yok oluyordu. Hemen arkasından, gaz ve kül yüklü
kocaman siyah taşlar ile simsiyah kül bulutu ve bir kaç
saat içinde bütün Pompei’yi içine alıyordu.
Ve ilk ölenlerin üstünü küller yorgan gibi örter. Birkaç saat
içinde, “dünya ve zevk cenneti Pompei” diye bilinen bölge, büyük bir mezarlığa döner ve 20.000 insan bir anda
yok olur.
BÖYLECE ŞEHİR, UZUN BİR SESSİZLİK DÖNEMİNE GİRER
VE YOK OLUR…
İşte Pompei tarihi burada başlıyor…
Roma İmparatorluğu,yakın çağın en putperest imparatorluğudur.
Romalı aristokrat ve zenginlerin, sapkınlık, şımarıklık ve
zevk sefa içinde yaşandığı Pompei’yi 8 kapılı büyük bir
duvar çeviriyordu. Şehrin ortasındaki alanda , Vahşetin
her türlüsü her hafta Pompeililere sergileniyor, her hafta
farklı bir eğlence düzenleniyordu. Eğlenceler kimi zaman
bir kölenin köleyle veya bir aslanla ölümüne dövüşmesi
şeklinde oluyordu. En büyük yapıları ise 2 tiyatro binası,
gladyatör alanı, hamamlar ve tapınaklarıdır.
İNSANLAR, 2000 YIL BOYUNCA
KÜLLER ALTINDA KALDILAR.
MS 79’da patlayan Vezüv yanardağı, bir kaç saat
içinde kenti mezarlığa, orada yaşayan Romalıları
da, tapındıkları putların benzeri “taş görüntülü
insanlara” dönüştürmüştü.
İtalya’daki Pompei, Vezüv yanardağındaki püskürme 2 gün sürdü. Pompei bu 2 günün sonunda
6-7 metre derine gömülmüştü. İlk kazılar, 1709 da
Herculaneum da başladı. Uzun çalışmalar sonunda, kent ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 2000 yıl o görkemli villalar, heykeller, duvar resimleri, mozaikler, tapınaklar ve pazarlar dokunulmadan gömülü
olarak kaldı. Arkeologlar kenti keşfettiklerinde,
son gün pişmiş ekmeği bile fırında buldular. Pompei’nin üzerine düşen kızgın küller, 3 gün siyah
kar gibi yağmaya devam etti. Ve arkasından Pompei, tamamen sessizliğe gömüldü. Pompeililertaş
kalıplar halinde çıkarıldıkları vakit, ölüm anında
ne yapıyorlarsa o halde bulundular.
1860’da İtalyan bilim adamı Giuseppe Fiovelli tarafından taşlaşan küllerin arasında bir boşluğa
tesadüf edince buraya açılan delikten sıvı alçı
döktürerek içerideki boşluğun kalıbını çıkarmış.
Bu yöntem ile Pompei’de çalışan arkeologlar
lavlar altında kalan insan ve hayvan vücutlarını
ortaya çıkartmak için ilginç bir yöntem geliştirmişlerdir.Sert bir cisimle taşlamış lavla kaplı kabarık
yerlere vurarak altta boşluk olduğu zaman duyulan ses değişik olduğundan, sese göre küçük bir
delik daha açıyorlardı. Bu delikten içeriye sıvı alçı
dökülerek donmasını bekleniyor, daha sonra üstteki taşlaşmış lav kaldırılarak alçıyla biçimlenen
vücut ortaya çıkmış oluyordu.
Vezüv’ün lavlarından kurtulamayan soylular, köleler, çocuğuna sarılmış analar, yaşlılar, gençler,
köpekler ve atlar oldukları gibi meydana çıkmışlardı. Taşlaşmış insan vücutları, duvar resimleri,
mozaikler, mobilyalar ve mutfak eşyaları Napoli’nin ünlü müzesinde şu anda sergilenmektedir.
Gelin bir hafta sonu tarihsel gezilerden birini yapın ve Roma’nın nasıl bir Tarihsel suçun ortağı
olduğunu görün.
‘’ Spor yapmaya ve kitap
okumaya çalışıyorum’’
MURAT ERDÖR
EMARSYS TÜRKIYE ÜLKE MÜDÜRÜ
E
marsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör, ‘’maalesef
yoğun iş ortamında hobilerime istediğim gibi zaman
ayıramıyorum. Ancak zaman buldukça günlük hayatın
stresinden uzaklaşmak amacıyla spor yapmaya ve kitap okumaya çalışıyorum’’ dedi.
Kısaca sabah rutininiz?
Eğer erken uyanabilirsem 40 dakikalık bir tempolu yürüyüş
rutinim oluyor. Onun dışında sabahları hayat, oğlum Kemal
ile başlıyor. Onunla sabahleyin 15-20 dakika zaman geçirmek
beni inanılmaz mutlu ediyor. İşe geldiğimde mutlaka bir kahve ile çalışmaya başlıyorum ve e-postalarımı cevaplıyorum.
Gün içinde bir toplantım varsa gereken hazırlıkları yapıyorum
ve yoğun tempolu iş gününe adapte oluyorum.
Favori tatil yeriniz?
Eşimle her sene Amerika’ya gitmeye çalışıyoruz. Kaliforniya
bölgesinde araba kiralayıp farklı yerleri keşfetmek keyifli
oluyor. Bunun dışında her şeyin merkezi olduğundan New
York’ta favori tatil yerlerimizden birisi. Daha kısa mesafeli
kaçamaklar için Londra öncelikli tercihimiz oluyor. Yazın ise
oğlumuz daha çok ufak olduğundan Kuşadası’nda bulunan
yazlıkta da zaman geçiriyoruz. Kuşadası’ndaki yazlıkta vakit
geçirmek hepimizi dinlendiriyor ve huzur veriyor.
Restoran seçiminizde olan mekanlar?
Her zaman yeni yerleri keşfetmeyi sevdiğimden müdavimi
olduğum bir mekan yok. Ancak her gittiğimde hizmetinden
ve yemeklerinden fazlaca memnun kaldığım yerler; Eftelya
(Arnavutköy), Sunset (Ulus), Miyako (Swissotel), Cantinery
(Zorlu) ve Köşebaşı (Levent).
Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz?
Hafta sonları genelde ailece dışarıda zaman geçirmeye çalışıyoruz. İş temposundan dolayı hafta içi oğlum Kemal ile
yapamadıklarım için hafta sonları ilaç gibi geliyor. Bazı hafta
sonlarında akşamları geç saatte biraz çalışıp, Pazartesi günü
için gereken hazırlıkları yapıyorum ve bunun da çok faydasını görüyorum.
businesslife.com.tr
67
+İŞ DIŞI YAŞAM
‘’EN BÜYÜK HOBİMİN: İŞİM’’
İ
noksan yönetim kurulu başkanı Vehbi Varlık, ‘’En
büyük hobimin işim ve çalışmak olduğunu söyleyebilirim. İşimin ardından ise yapmaktan en büyük
keyfim yeni şeyler keşfetmek. Yalnız keşfetmeyi
yalnızca yeni yerler olarak düşünmeyin. Yeni kitaplar
keşfetmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, yeni insanlar ile
tanıyıp onları keşfetmeyi seviyorum. Kitapsız ve seyahatsiz bir yaşam düşünemiyorum.
farklı şehirlere giderim.
Pazar günlerimi ise genellikle dinlenerek geçirmeye
çalışıyorum. Güne keyifli bir kahvaltı ile başlayıp, yarım kalan işlerim varsa onları tamamlarım. Ardından
günü evde dinlenerek geçirmeyi severek tercih ediyorum.
Bunların yanı sıra spor yapmak benim vazgeçilmezim. Boş zamanlarımda sıklıkla tenis oynuyorum, yüzüyorum ve yürüyüş yapıyorum’’ dedi.
Kısaca sabah rutininiz?
Güne spor yaparak başlıyorum. Hafta 2 gün tenis oynayarak, diğer günlerde ise yürüyüş yaparak güne
başlıyorum. Sporumu tamamladıktan sonra; duşumu
alıp giyiniyorum ve hızlı bir kahvaltı yapıyorum. Kahvaltı ederken günlük gazetelerimi okuyorum. Kahvaltının ardından ofise geçip çalışmaya başlıyorum.
Favori tatil yeriniz?
Her yıl düzenli olarak mutlaka Bodrum’a gitmeyi tercih ederim. Bodrum’da bir devre mülkümüz var ve
her yaz orada 15 gün geçiriyoruz.
Bu rutin dışında yıl boyunca fırsat buldukça keyif veren, dinlendiren daha önce keşfettiğim ya da keşfedilmeyi bekleyen yeni yerlere gidiyorum. Özellikle
mavi ile yeşilin buluştuğu yerlerin favorim olduğunu
söyleyebilirim.
Restoran seçiminizde olan mekanlar?
İşim gereği sürekli yeni mekanlar ile tanışıyorum.
Özelikle tercih ettiğim tek bir mekan yok. Bana keyif
veren, nezih mekanları keşfetmeyi seviyorum.
Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz?
Cumartesi günleri sabah saatlerinde iş ile ilgili görüşmelerim oluyor. Öğlene kadar bu görüşmelerimi
tamamlayıp, günün geri kalanını arkadaşlarımla vakit
geçirmek üzere ayırırım. Akşamları ise genellikle aile
yemeklerimiz olur.
Bursaspor’un Bursa’da oynadığı maçları mutlaka takip etmeye çalışırım. Programımın müsait olduğu bazı
hafta sonları ise arkadaşlarımla program yapıp Bursaspor’un deplasman maçlarını takip etmek üzere
68
KASIM 2015
VEHBİ VARLIK
İNOKSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI
businesslife.com.tr
69
‘’SOSYAL MEDYA BÜYÜK BIR EVREN GIBIDIR’’
SIZCE SOSYAL MEDYA NASIL BIR ILETIŞIM ARACI?
Sosyal medya, kısacık tarihindeki hızlı yolculuğuyla hayatımızın vazgeçilmez parçası haline gelen, iki yönlü iletişim
imkanının yanı sıra hem bireylere hem de kurumlara kendi
medya içeriklerini oluşturma ve yayma olanağı sunan, bulunduğunuz noktadan farklı kitleleri takip etme ve etkileşimde bulunma fırsatı da tanıyan büyük bir evren durumunda.
Sosyal medya, gücü yadsınamayacak bir iletişim aracı… Biz
de kliksa.com olarak hedef kitlemize ulaşmak amacıyla
birçok kanalı aktif olarak kullanıyoruz. Facebook, Twitter,
Instagram, YouTube ve Google+ kanallarında etkin çalışmalar sürdürüyoruz. Facebook, Instagram ve Twitter’da çok
keyifli yarışmalarımız, anketlerimiz oluyor. Hedef kitlemizle birebir temas kurabildiğimiz alanlar bunlar. Biz sosyal
medyayı sadece hedef kitlemize ulaşmak için değil, aynı
zamanda müşterilerimizi dinlemek ve anlamak için de kullanıyoruz. Onlardan gelen talepleri de muhakkak değerlendiriyoruz.
HANGI SAATLER ARASI VAKIT AYIRIYORSUNUZ?
Facebook, Twitter, Instagram ve Linkedin sosyal medya
ağları en çok vakit geçirdiğim ve etkileşimde bulunduğum
ağlar durumunda. Zaman zamanda Twitter’da da vakit geçiriyorum. Hem işim gereği hem de sosyal medyanın hayatımızın bir parçası olması dolayısıyla vakit buldukça bütün
kanallarda vakit geçirmeye, etkileşim halinde olduğum
insanlarla iletişim kurmaya gayret ediyorum. Linkedin’de
e-ticaret, teknoloji, perakende, iş dünyası ve diğer farklı
konularda yayınlanan makalelere ve paylaşımlara göz atıyorum.
BU AY BEĞENDIĞINIZ TWEET?
NEVGÜL BILSEL SAFKAN
KLIKSA GENEL MÜDÜRÜ
70
KASIM 2015
Faydalı içerik sunan her türlü iletiyi beğeniyorum. Bu ay en
beğendiğim tweetler, Mars’ta su bulunması üzerine paylaşılan iletiler oldu. Bu iletiler arasında tatil.com’un paylaştığı
iletiyi beğendiğimi söyleyebilirim.
AYIN TWETLERİ;
TWITTER’DA EN ETKIN 50 IŞ INSANI
Sıra
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
İsim
Abdurrahim Albayrak @_Aalbayrak
Ali Ağaoğlu @Para_Ali
Demet Sabancı Çetindoğan @demetsabanci Ünal Başgan @Basgan
Ümit Nazlı Boyner @umitnazliboyner
Dr.Mustafa Aydın @drmaydin
Rıfat Hisarcıklıoğlu @Rhisarciklioglu
Sinan Afra @SinaAfra
Murat Ülker @MU_ULKER
Cem Boyner @cem_boyner
Ali Rıza Babaoğlan @alibabaoglan
Memduh Boydak @memboydak
İsfendiyar Zülfikari @IsfendiyarZ
Bahaeddin Nakiboğlu @bahaeddin
Erkan Güral @erkangural
Fettah Tamince @Ftamince
Leyla Alaton @AlatonLeyla Burak Büyükdemir @burakbuyukdemir
Enver Yücel @EnverYucel
Hacı Sabancı @hacisabanci
Nevzat Aydın @zagortenay76
Vahit Kiler @Vahit_Kiler
Davut Doğan @davutdogan Tolga Tatari @TolgaTatari
Zuhal Mansfield @zuhalmansfield
Ersan Özer @ersanozer
Ahmet Said Kavurmacı @AhmetSaidKav
Nail Olpak @NailOlpak
Tarkan Kadooğlu @tarkankadooglu
Tansu Yeğen @TansuYegen
Adil Sani Konukoğlu @askonuk
Kaan Terzioğlu @Kaan_Terzioglu
Pınar Abay @pinarabay
Hasan Aslanoba @AslanobaHasan
Yahya Ülker @Yulker
İshak Alaton @ALATONISHAK
Tayfun Beyazıt @TayfunBAYAZIT
Ali Haydar Bozkurt @AHBozkurt001
Esra Kavurmacı @Esra_Kavurmaci
Kenan Yavuz @KenanYavuzCEO
Serdar İnan @mimarserdarinan
Cansen Başaran Symes @CansenBasaran Burak Aydın @Baburakaydin
Erdal Karamercan @ErdalKaramercan
Agah Uğur @AAUGUR
Sema Güral Sürmeli @SemaGural
Murat Yeşildre @MuratYesildere
Sena Suerdem @senasuerdem
Cem Karakaş @cemkarakas
Emre Sarar @EMRESARAR
Twet sayısı
1.189
809
3.350
1.427
1.970
23.295
5.512
20.247
1.748
360
28.031
1.172
970
27.233
883
452
13.523
25.225
19.355
69
7.957
5.469
982
2.871
10.447
12.363
2.306
2.743
1.505
4.038
2.557
6.300
1.309
865
1.459
207
833
1.422
1.983
1.230
13.920
2.184
2.181
1.862
1.348
5.403
8.524
427
968
1.747
Takip sayısı
33
314
445
195
380
171
19
501
80
821
1.375
414
10
578
6
116
1.012
4.532
977
238
1.505
67
307
856
589
1.064
68
80
57
2.086
155
2.018
874
674
37
905
1.105
321
123
325
2.158
1.092
161
96
331
85
263
555
29
226
Takipçi sayısı
518.091
439.022
429.661
367.620
302.962
153.352
131.831
111.722
100.571
97.350
82.028
76.483
48.411
44.755
38.881
37.299
35.809
30.267
27.409
22.398
20.793
18.300
17.268
17.053
15.180
14.856
14.222
13.746
12.743
11.121
10.155
9.728
9.725
9.488
9.486
9.233
7.807
7.719
7.418
6.943
5.978
4.672
4.403
4.031
3.971
3.799
2.816
2.662
2.552
1.932
DEMET SABANCI
ÇETİNDOĞAN
@demetsabanci
New York ta yapilan “En
Etkili 50 Türk” arasinda
banada “Exellence in
Social Responsibilty”
ödülünü layik gördüler
MURAT ÜLKER
@MU_ULKER
Memleletimizdeki çeşitlilik
aşurenin içindeki nimetler
gibi bir araya gelip tat
versin. Beraberliğimiz
aşure ikramının mutluluğu
gibi olsun.
ÜMİT NAZLI BOYNER
@umitnazliboyner
Gözünün içi gülen
gençlerimizi kaybetmenin
vebali hepimize.
businesslife.com.tr
71
EMLAK
Metin Çalık [email protected]
TOLAY İNŞAAT YURTDIŞI PAZARLARDA BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR
TOLAY İNŞAAT’ın 2000’li yılların başında mühendislik ve teknik müşavirlik hizmetleriyle başlayan
serüveni, yurtdışı taahhüt ve teknik müşavirlik
hizmetleriyle artarak devam ediyor. Türkmenistan,
Moğolistan, Gana, Sudan, Pakistan, Bosna-Hersek,
Libya, Suudi Arabistan’da birçok proje üstelenen
TOLAY İNŞAAT yeni pazar olarak öncelikle Doğu ve
Güney Afrika pazarlarına odaklanmayı hedefliyor.
Yurtiçinde ve yurtdışında başta endüstriyel tesisler,
fabrika binaları, lojistik hangar ve depolar, aquaparklar, AVM binaları ve nitelikli deprem onarım
uygulamaları olmak üzere 100’e yakın projede görev üstlenen ve geliştirdiği “Pratik Ekonomik Binalar” sistemi ile yurtdışına yapı ihracatı yapan TOLAY
İNŞAAT, ülkemizde çelik konstrüksiyon alanında
öncü kuruluşlardan biri olarak biliniyor. TOLAY İNŞAAT CEO’su Ahmet TOLAY’ın yaptığı açıklamaya
göre, TOLAY İNŞAAT önümüzdeki yıl yurtdışındaki
tecrübesini aralarında Etiyopya, Kenya ve Tanzan-
ya’nın da olduğu Doğu ve Güney Afrika pazarlarında değerlendirmeyi hedefliyor. Firmanın yurtdışı
pazarlardaki üretim teknolojisi ve lojistik çözüm
tecrübeleri, uzak lokasyonlarda rekabetçi fiyat politikasını sürdürmesine olanak sağlıyor.
İnşaat sektöründe yenilikçi teknolojilere ve uygulamalara önem veren TOLAY İNŞAAT, kurumsallaşma ve yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında
çelik konstrüksiyon, inşaat-taahhüt, gayrimenkul,
yapı kimyasalları uygulamaları, proje ve teknik
müşavirlik ve dış ticaret iş kollarını ayrı ayrı iş kuruluşları haline getirmek üzere yeniden yapılanma
çalışmalarını yürütüyor.
TOLAY İNŞAAT, büyüyen yurtdışı pazarlarında, ana
yatırımcıların taleplerine doğrudan cevap verme
ve anahtar teslimi çözümler üretme konusundaki
tecrübelerini, uzun vadede öncü ve yenilikçi projelerde değerlendirmeyi ve geliştirmeyi hedefliyor.
‘’YABANCI YATIRIMCININ KONUTA ILGISI
2016 YILINDA DA DEVAM EDECEK’’
Soyak Holding CEO’su ve Konutder İcra Kurulu Üyesi
Dr. M. Emre Çamlıbel,“Konut sektörü birçok proje
tanıtımıyla; yatırımcının ve tüketicinin ihtiyaçlarına
cevap veren, sosyal alanları olan, enerji tasarrufuna
dikkat eden konutlarıyla sektöre hareketlilik kazandırdı. Kentsel dönüşüm çalışmalarının hayata geçirilmeye başlanmasıyla da iç pazarda büyüme etkili
oldu. 2015 yılının ilk yarısında yaşanan ekonomik
belirsizlik sektörü etkilemedi, aksine bireysel yatırımcıyı teşvik etti” diye konuştu.
Türk konut sektörünün özellikle körfez kökenli yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam
ettiğini kaydeden Dr. Çamlıbel, “Türkiye; büyüyen
ekonomisi, çeşitli yaşam tarzı, demografik özellikleri, nitelikli iş gücü, yeniliklere açık bir yatırım ortamı,
coğrafi konumu, ve sahip olduğu büyük iç pazar payı
ile yabancı yatırımcılar için birçok avantaja sahip.Ayrıca Türkiye genç nüfus oranı ve hızlı büyüyen nüfusuyla yatırımcıların radarında yer alıyor” dedi.
Son iki yılda en çok yatırım Körfezden geldi
Ayrıca, Türkiye’nin gayrimenkul pazarına dair önemli bilgiler paylaşan Çamlıbel, Türkiye’yi en çok tercih
eden ülkeleri de açıkladı. Çamlıbel, geçtiğimiz yıl
ve bu yılın elde edilen en son verilerine göre Suudi
Arabistan’ın Türkiye’de konut yatırımını en çok tercih eden ülke olduğunu açıkladı. Çamlıbel, “Suudi
Arabistan’ı Kuveyt, Katar, İngiltere, ve Almanya gibi
ülkeler takip ediyor. Körfez ülkelerinden yoğun bir
talep görmeye devam ediyoruz. Ayrıca, yatırımın
karşılığının en iyi alınabilen ülkelerden birinin de
Türkiye olduğunu görüyoruz. Yatırımcıyı etkileyen
önemli bir unsur da bu veriler. Bugünkü verilere
göre; 2014’ün Ocak ayından itibaren, 2015’in Ağustos ayına kadar olan dönemde evlerin satış fiyatı
ortalama %27 oranında artmıştır. Aynı dönemde kiralık evlerin fiyatı ise %24 oranında artış göstermiştir”diye konuştu.
‘’BEYAZ ÇIMENTODA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ŞIRKETIYIZ”
Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, “Çimsa’da büyümeyi sürdürülebilir kılmak için,
değişen global koşullarda, müşterilerimizin ve çalışanlarımızın farklılaşan ihtiyaçlarına
yönelik, iş ortaklarımızla birlikte geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle hızlı bir şekilde çözüm üretmek hedefiyle çalışıyoruz. Ülkemize, toplumumuza ve sektörümüze daha fazla
fayda sağlamak amacıyla yatırımlarımıza istikrarlı bir şekilde devam ediyoruz.” dedi.
Özhatay: “Gri çimento ve hazır beton ürün yelpazemize ek olarak özel tip çimento ve
beton ürünleri konusundaki yetkinliğimizi de üst seviyeye taşıdık. Çimsa, bugün, beyaz
çimento ve özel ürünler konusunda dünyanın önde gelen şirketlerinden biridir. Mersin
Fabrikamızda yaptığımız beyaz çimento üretimine ilave olarak Çimsa Eskişehir Fabrikamızda da yatırım kararı aldık. 60’ın üzerinde ülkeye yaptığımız ihracat ile uluslararası
ticarette en yüksek pazar payına sahibiz. Bu konumumuzu yurtiçi ve yurtdışı yatırımlar
ile güçlendireceğiz.
72
KASIM 2015
businesslife.com.tr
73
DİJİTAL
@fatihkeles
Fatih Keleş
[email protected]
KOBİ’LERIN DIJITAL
PAZARLAMA ILE IMTIHANI
KOBİ’ler dijitale yatırım yapmak için çok mu geç kaldı?
Şimdiye kadar yatırım yapmayanlar için
her şey çok mu geç? Elbette değil!...
S
on yayınlanan istatistiklere göre ülkemizde
dijital reklam yatırımları geleneksel reklam
yatırımlarını ilk defa geçmiş durumda. Ne
var ki dijital reklam ve pazarlama faaliyetleri konusunda kafalar bir hayli karışık. Özellikle kuşaklar arasındaki yetki devir süreçlerinde
en çok sürtüşme dijital ile ilgili yaşanıyor. Üst kuşak,
daha garanti olduğunu düşündükleri televizyon, gazete, dergi reklamlarından outdoor reklamlara, telefon ile arama yapacak bir ekip kurmaktan, piyasada
gezerek müşteri bulabilecek birkaç kişi daha işe almaya kadar birçok klasik tanıtım yöntemini kullanmak isterken, gençler geleceğin dijitalde olduğunu
savunarak sanal dünyaya hızlıca girmek istiyorlar.
Bu geçiş sürecini tamamlayamayan firmaların dijital
dünyada oluşturdukları boşluğu onlara göre daha
yeni, çoğunlukla daha küçük ama daha hızlı karar
alıp uygulayabilen, dijitali daha iyi kavramış firmalar dolduruyor. Bu yüzden piyasada “Adamlar daha
dünkü firma ama Google aramalarında bizden üstte
geliyorlar” ya da “Aslında biz bu ürünlerin distribütörüyüz ama bir bayimiz var, bizden en çok alımı onlar
yapıyorlar. Sadece internet üzerinden satıyorlar. Nasıl yapıyorlar anlamıyoruz!” gibi şaşkınlık ifadelerini
çok duyabilirsiniz. Peki, KOBİ’ler dijitale yatırım yapmak için çok mu geç kaldı? Şimdiye kadar yatırım
yapmayanlar için her şey çok mu geç? Elbette değil!...
Dijital reklamcılık, Türkiye’de hala büyüyen bir pazar.
En güzel yanı ise sayısız reklam yöntemini ve mecrasını bir arada barındırması... Bu çeşitlilik küçük bütçeli reklamverenlere; doğru mecra ve yöntem seçildiğinde, hedef kitle odaklı iyi bir reklam stratejisi ile
büyük bütçeli rakipleriyle başa baş mücadele imkanı
veriyor. Hatta reklam sonrası dönüş hızında ve yönteminde ortaya konacak farklılıklar çoğu zaman bü74
KASIM 2015
yüklerin yavaş karar alma süreçleri ile de birleşince
ortaya gerçek başarı hikayeleri çıkıyor.
Dijital pazarlama süreçlerinin en önemli avantajı diğer yöntemlere göre daha ölçülebilir olması. Reklamlarınızı istediğiniz kadar farklı parçaya bölüp,
istediğiniz kadar farklı kitleye farklı mecralarda sunabilir. Sonra da hepsinin dönüşümünü ayrı ayrı ölçerek stratejinizi anlık bile değiştirebilirsiniz. Deneme bütçeleri ile çok büyük riskler almadan da doğru
reklam yöntemini belirleyebilirsiniz. Reklamlarınızda
A, B grubu gibi son derece sınırlı hedefleme seçenekleri yerine “Bu sene 5 kez ABD’ye seyahat etmiş
20 yaş üstü erkekler”, “Sadece İstanbul’daki sanayi
bölgelerinde, cep telefonu modeli şu olan ve telefonunda şu uygulamaları bulunduranlar”, “İndirimli
alışverişe meraklı insanlar”,”Arama motorlarında
şu anahtar kelime ile ilgili arama yapan insanlar”,
“daha önce rakiplerimizin mağazalarını ziyaret etmiş
kişiler” gibi çok spesifik hedeflemeler yapabilirsiniz.
Ayrıntılı hedeflemelerle ulaştığınız kişilerle doğrudan
etkileşime geçebilirsiniz, özellikle sosyal medya üzerinden yaptığınız tanıtımlar sonrası sizi takip edenlere reklam bütçeniz bittikten sonra da tanıtım yapabilirsiniz. Bugünlerde 50.000 tiraji olan okuyucuları
arasında hedef kitlenizin oranını asla bilemeyeceğiniz bir gazeteye ilan vermek için gereken bütçe ile
Facebook’ta aynı sayıda sizi, bile isteye takip eden
yaş, cinsiyet, ilgi alanı ya da medeni durumu gibi kriterlerle süzülmüş kişilerle sizi sadece tek sefer için
değil sürekli temas kuracağınız şekilde bağlamanın
bedeli aynı.
Dijital dünyada herkese yer var. Kaçınılmaz olarak
yer almanız gereken bu dünyayı keşfetmek için geç
kalmayın.
E-TICARET
YAZILIMINA
TİCİMAX DAMGASI
DR. MAHMUT KURŞUN
IAB TÜRKIYE BAŞKANI
CENK ÇIĞDEMLI
TICIMAX GENEL MÜDÜRÜ
E
-ticaret için yazılım önemli bir alan. Burada da
e-ticaret altyapısına yönelik yazılımlar ayrı bir
öneme sahip. Türkiye’de e-ticaret altyapı yazılımlarıyla önemli konuma sahip olan Ticimax,
her geçen gün sektörde yeni bir başarı hikayesine
imza atıyor.
Ticimax Genel Müdürü Cenk Çiğdemli, Ticimax V8
çözümlerinin tekstil ,elektronik ve eşya sektörüne
kadar herkesin kolaylıkla ve modüler olarak kullanabileceği ürün ve hizmetlerinin satışlarını en iyi şekilde gerçekleştirebilecek şekilde tasarlandığını iletti. Hedeflerinde üstün başarı, daha fazla satış yapan,
daha fazla ziyaretçi karşılayabilen ve bunlarla en iyi
dönüşümü yakalayabilmek var. Çiğdemli ayrıca V8’in
özel modül ve çözümleri ile perakende sektöründeki
şirketlerin satış ve dönüşümlerini artırabileceklerini
de aktardı.
Cenk Çiğdemli ‘ye göre, Ticimax yazılımlarının en
önemli ayırt edici özelliğinin hazır bir yazılım olmaması. Yani, yazılımlar tamamen kendi Ar-Ge ekibi
tarafından geliştirilen bir yazılım ve kullanıcı deneyimlerine göre her gün yenilenerek geliştiriliyor. 7/24
teknik destek hizmeti de sunduklarını dile getiren
Çiğdemli ;“Vermiş olduğumuz teknik destek hizmeti
ile sektöründe yıllardır ilk ve tek olmayı başardık.
Teknik desteği tüm firmalar yazıyor ,söylüyor ancak
telefon ile 7/24 teknik destek hizmetini sadece Ticimax veriyor.” Dedi.
‘‘DIJITAL, REKLAM
ENDÜSTRISININ ÇEKICI
GÜCÜ KONUMUNDA’’
B
u yıl araştırma kapsamında ilk kez Sosyal
medya ve Programatik yatırımları da incelendi. Sonuçlara göre, 2015’in ilk yarısında Programatik yatırımlarının 30,7 Milyon TL olduğu
görülürken, sosyal medya yatırımları 99,5 Milyon TL
olarak kaydedildi.
IAB Türkiye Başkanı Dr. Mahmut Kurşun, ‘Dijital, dünyada ve Türkiye’de reklam endüstrisinin çekici gücü
konumunda. Rakamlar bunu net biçimde ortaya
koyuyor. Genel bir hesaplamayla ilk 6 ay itibarıyla dijitalin toplamdan aldığı payın %24’e yaklaştığını görüyoruz. Bu da sene başındaki tahminlerimizi
doğruluyor.’ dedi. Kurşun sözlerini, ‘Bu raporda ilk
kez programatik ve sosyal medya yatırımlarını ayrı
olarak irdeledik. IAB Avrupa’nın son programatik raporunda önemli veriler var. Avrupa’da programatik
toplam büyüklüğü 3.65 milyar €’ya ulaşmış durumda. Bunun içinde mobil programatik %240’lık büyüme oranıyla, desktop ise 2.9 milyar €’luk hacmiyle
öne çıkıyor. Türkiye’nin dünya ve Avrupa trendlerini
izleyen çizgisini dikkate aldığımızda, önümüzdeki
dönemde programatik satın almanın online ve mobil platformlarda gelişeceğini ön görebiliriz.’ diyerek tamamladı.
businesslife.com.tr
75
BİLİŞİM
Yunus Duman [email protected]
‘’4.5G TEKNOLOJISINDEN
EN ÇOK MÜŞTERILERIMIZ
YARARLANACAK”
“ULUSLARARASI ARENADA
TÜRKIYE’YE ILK BAŞARILARI
KAZANDIRDIK”
Dijital çağa uygun çözümlerle toplumsal sorunlarla mücadele etmek gerektiğine
inandıklarını, Kırmızı Işık uygulamasının da mobil teknolojilerinin toplumsal hayata
katkısını gösteren önemli bir uygulama olduğunu belirten Vodafone Türkiye CEO’su
Gökhan Öğüt, şunları söyledi: “Güçlü bir toplum için kadınlara fırsat eşitliği sağlayarak, toplumsal ve ekonomik hayata eşit katılımlarını desteklemek üzere yatırımlarımızı sürdürürken, mobil teknolojilerinin gücünü kullanarak hayata geçirdiğimiz
Kırmızı Işık uygulaması sayesinde de şiddete maruz kalan kadınlara tek dokunuşla
destek eli uzatıyoruz. Kırmızı Işık uygulamasını, sadece kadınlar tarafından erişilebilen, şiddeti anında ya da öncesinde engellemeye yönelik, şiddet uygulayan kişinin
fark etmeyeceği biçimde çalışan bir çözüm olarak tasarladık. Bu hassas ve hayati konu için iletişim çalışmalarımızı da yaratıcı ajansımız Y&R Team Red beraber ince bir
zekâyla sadece kadınlara ulaşabileceğimiz bir dil ve stratejiyle hazırladık. Cannes Lions 2015’te büyük ödül Grand Prix’yi alarak Türkiye’ye bir ilki yaşatan kampanyamızın şimdi de reklam dünyasının uluslararası alanda en önemli ödüllerinden CLIO’da
biri Büyük Ödül olmak üzere üç ödül birden kazanmasının gurur ve mutluluğunu
yaşıyoruz. Ülkemizde bu uygulamaya hiç ihtiyaç kalmamasını umut ediyoruz.”
Türkiye’de 4G testlerine de ilk kez Türk Telekom Grubu’nun başladığını hatırlatan Türk Telekom Grubu Bireysel Pazarlama Genel
Müdür Yardımcısı Dehşan Ertürk, yine bir ilke imza atarak 4.5G
teknolojisini ilk kez açık alanda kendilerinin kullanıcılara deneyimlettiğini belirtti ve ekledi:
“4.5G sayesinde Nisan 2016 itibariyle mobil internet erişimi deneyimi farklı bir boyuta taşınacak. Kullanıcıların aldıkları servis
hızlarında belirgin bir artış yaşayacağı bu teknoloji aynı zamandaiş dünyasını yepyeni fırsatlarla da tanıştıracak. Entegre yapımızla
müşterilerimizin hız ve kapasite ihtiyacını, hem sabit hem de mobilde tek noktadan karşılayan yegâne adres olacağız.Her zaman ve
her yerde kullanıcıların kaliteli bir internet bağlantısına sahip olacağı 4.5G teknolojisi ile işteki verimlilik de artarak, makineler arası
iletişim ve bulut çözümleri çok daha hızlı bir şekilde uygulanarak
takip edilebilecek” dedi.
TÜKETICILER, E-TICARET ÖDEME
İŞLEMLERINDE ARTIK YASA
KORUMASI ALTINDA
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para kuruluşlarını düzenleyen 6493 sayılı
kanunun 27 Haziran 2015 itibariyle uygulamaya alınan yeni yönetmeliği
“lisanslama” yoluyla elektronik para ve yeni ödeme sistemlerini kullanan
firma ya da tüketicilerinin güvenliğini kontrol altına alıyor. Elektronik para
firmalarına lisans koşulu getirilmesi ile birlikte ilk lisans alan firmalardan
Turk Elektronik Para A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Emin Can Yılmaz : “6493
sayılı kanun yerinde bir uygulama ile Türk tüketicilerini korumaya yönelik
olarak, yapılan işlemlerin Türkiye’de kurulu olan sunucular üzerinde yapılmasını tavsiye etti. Bildiğiniz gibi, bankaların da işlemlerini yurtiçindeki
sunucularda yapması şartı bulunuyor” dedi.
76
KASIM 2015
MICROSOFT, WINDOWS
10’DA YANDEX’I TERCIH
ETTI
Microsoft, en yeni işletim sistemi Windows 10’da kullanıcılarına yerel anlamda uygun bir arama deneyimi sunmak hedefiyle
Yandex’i tercih etti. Yandex CEO’su Arkady Volozh ise: “Windows
10 başarısını çoktan kanıtladı ve büyüme potansiyeli olduğunu
da net biçimde gösterdi. Microsoft’un yerel pazarlarda güçlü oyuncularla iş birliği yapmaya hazır olmasının etkisi de burada
önemli bir rol oynuyor. Bu yeni anlaşma, Microsoft ile geçmişe
dayanan iş birliğimizin gelişim sürecinde beklenen bir adım ve
ürünlerimizin yüksek kalitesini de doğrular nitelikte.” dedi.
‘’TEK IŞIMIZ HER ZAMAN
GÜVENLIK OLMUŞTUR’’
Akıllı teknolojileri bünyesinde bulunduran ve sağladığı hizmetlerle abonelerine emniyetli bir yaşam sunan Pronet, Türkiye’nin ilk ve tek Apple Watch ile
entegre çalışan güvenlik uygulamasını hayata geçirdi. Pronet Pazarlama Direktörü Burçin Baysak; “Kurulduğumuz günden bu yana tek işimiz her zaman
güvenlik olmuştur. Öncelikli amacımız ise Pronet kullanıcılarının içlerini rahat
ettirip, huzurlu hissetmelerini sağlamak. Günümüz insanının yaşam kalitesini
geliştiren teknoloji sayesinde, abonelerimizi ‘akıllı yaşam’ çağına taşıdık ve
Pronet Plus hizmetimizi devreye aldık.Cep telefonu ve tabletlerden kontrol
edilebilen İnteraktif Güvenlik ve Görüntüleme hizmetimiz ile kullanıcılarımız,
ev veya iş yerlerinin güvenliğini tek bir noktadan sağlayabiliyordu. Şimdi ise
günümüzün en yeni teknolojisi Apple Watch ile çalışan uygulamamız sayesinde kullanıcılar, Pronet Plus hizmetimizden konforlu bir şekilde yararlanabilecekler.” dedi.
“MÜŞTERI ILE AGENT
KARŞILIKLI KONUŞUR GIBI
OLACAK”
Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu, “Çağrı merkezi
sektöründe müşterilerin en çok şikayet ettikleri noktalardan biri, özellikle
kalabalık çağrı merkezlerinde, agentların seslerinin iyi duyulmaması ve kaliteli bir iletişim kurulamamasıydı. VoLTE’nin hayata geçmesiyle birlikte, çağrı
merkezleri de sanki agent ile arayan kişi karşılıklı olarak konuşuyorlarmış gibi net bir ses kalitesine sahip olacak. Ayrıca şu anda özellikle şebekeden gelen sesin kalitesinin sınırlı olması ses tanıma teknolojilerini de sınırlıyordu.
VoLTE ile birlikte şebekeden gelen sesin kalitesi çok ciddi anlamda artacağı
için ses ve konuşma tanıma teknolojileri daha hassas, daha duyarlı ve daha
iyi tanır hale gelecek. Bu da ses teknolojilerinin çağrı merkezi sektöründe
daha verimli kullanılmasını ve agent sayısının azaltılarak operasyonel giderlerin düşürülmesini sağlayacak. Diğer taraftan çağrı merkezlerine teknik
altyapı sağlayan Defne Telekomünikasyon gibi firmalar açısından da yeni iş
potansiyellerinin ortaya çıkmasına yardımcı olacak.”
businesslife.com.tr
77
İNSAN KIYMETLERİ
@AgronHoxha
Asst. Prof. Dr. Agron Hoxha
[email protected]
‘’ŞIRKETLER ESNEK ÇALIŞMA
MODELINE GEÇIYOR’’
Küresel eğilimlerden biri olan esnek çalışma, ülkemizde de hızla yaygınlaşmaya
başladı. Kurumlar, esnek çalışma uygulamalarıyla çalışan verimliliğini, motivasyonunu ve
çalışan bağlılığını artırmayı hedefliyor. Unify’ın “Yeni Çalışma Şekli” (NW2W) araştırması,
çalışanların esnek çalışma şartlarına önem verdiğini ortaya çıkartıyor. Araştırmanın
sonuçlarına göre, direktörlerin yüzde 34’ü ve yöneticilerin yüzde 38’i, esnek çalışma
şartlarını sağlayan işler için şirketlerinden ayrılabileceklerini ifade ediyor. İş dünyasında
yükselmeye başlayan ve özgürlüklerine düşkün olan milenyum kuşağının yüzde 43’ü
esnek çalışma koşulları için iş değiştirebileceklerini söylüyor.
M
obilite, esnek ve her yerden çalışma gibi kavramlar, çalışma şekillerini dönüştürmeye başladı. Unify tarafından yayımlanan araştırmaya
göre, 2015 yılında 1,3 milyar olan dünyadaki
toplam çalışan sayısının yüzde 37,2’sini mobil çalışanlar
oluşturuyor. Bu sayının 2020 yılında, Y ve gelecekte Z kuşağı ile birlikte yüzde 50 oranına ulaşması bekleniyor.
Küresel çapta tümleşik iletişim hizmetleri sunan Unify,
çalışanların yeni çalışma kavramını ve esnek çalışma sa-
atlerini nasıl değerlendirdiklerini gözler önüne seren bir
araştırma yaptı. Farklı eğitim kariyerine sahip ve değişik
sektörlerdeki 900 çalışanın katılımcı olduğu araştırma sonuçları, işe alım süreçleri ve kariyer planlama adımlarını
da değiştirecek nitelikte. Araştırmaya katılan çalışanların
yüzde 47’si esnek çalışma şeklinin istedikleri yerde, yüzde 43’ü ise istedikleri an çalışabilmek anlamına geldiğini
ifade ediyor.
ÇALIŞANLAR MOBIL
ÇALIŞMA OLANAĞI
ILE DAHA MUTLU
Unify’in yaptığı araştırma, mobil hayat tarzını benimseyen milenyum kuşağının yüzde 89’unun 09:00-18:00 zamanlı bir iş yerinden daha çok esnek çalışma saatleri
sunan firmaları tercih edeceğini gösteriyor. Katılımcılar,
mobil çalışma planlaması yapabilecekleri iş yerlerinde
daha mutlu olacaklarını belirtiyor. Çalışanların akıllı cihaz, bireysel bulut ve mobil uygulamaları kullanmaları,
organizasyonlar için de yeniliklerin ve dönüşümün kapısını aralıyor.
78
KASIM 2015
ESNEK ÇALIŞMA
MODELI HIZLA
YAYGINLAŞACAK
ERDA TÜTÜNCÜOĞLU
UNIFY TÜRKIYE ÜLKE MÜDÜRÜ
K
urumların ve bireylerin iletişim alışkanlıklarının da değiştiğini belirten Tütüncüoğlu, “Çalışanlar, daha fazla hareket halinde. Artık fiziki olarak belirli mekânlarda
bulunma zorunluluğu olmadan da iş süreçleri
kesintisiz devam edebiliyor. Kullanımı iyice artan
akıllı telefonlar, tabletler, video konferans olanağı ve tümleşik iletişimin sağladığı avantajlar, bu
eğilimin hızla yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Ses,
chat, video gibi farklı kanallardan gerçekleştirilebilen iletişim olanakları; satış, pazarlama, iş geliştirme, içerik ve tasarım gibi çalışma alanlarında
yoğun olarak kullanılıyor. Unify olarak sağladığımız tümleşik iletişim çözümlerimizi geliştirirken
bu gelişmeleri göz önünde bulunduruyoruz. Çözümlerimizin odağını kuruluşların verimliliklerini
artırmak oluşturuyor. Böylece çalışanlar işi organize etmekten çok, iş yapmaya odaklanabiliyorlar.” dedi.
DEĞIŞIM İK
BÖLÜMLERINDEN
BAŞLAYACAK
Milenyum kuşağının beklentilerinin farklı olduğunu dile
getiren Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, esnek çalışma saatlerinin teknoloji alanında yaşanan gelişmelerle birlikte hızla yaygınlaşacağına dikkat çekti:
“Kurumlar, yeni neslin beklentilerini anlamak ve çalışan
verimliliğini artırmak için çeşitli çalışmalar yaptırıyor.
Unify olarak bu konuda düzenli şekilde araştırmalar
yapıyor, anketler düzenliyoruz ve sonuçlardan elde ettiğimiz geri beslemeleri iş süreçlerimize yansıtıyoruz.
Küresel çapta hizmet veren firmalar, esnek çalışma uygulamasına geçip çalışanlarına yenilikçi bir çalışma ortamı sunuyor. Bu eğilimin ülkemizde de hızlı bir şekilde
yaygınlaşacağını, özellikle İK departmanlarında hızlı bir
dönüşüm yaşanacağını öngörüyorum. Çalışan taleplerini
doğru analiz edip, değişime ayak uyduran firmaların çalışanları daha motivasyonlu, mutlu, iş süreçleri ise daha
verimli olacaktır.”
businesslife.com.tr
79
REZIDOR HOTEL GROUP
TÜRKIYE’DE IKI ÖNEMLI
ATAMA
HILTON WORLDWIDE İSTANBUL
BÖLGE OTELLERI’NDE GÖREV
DEĞIŞIKLIĞI
Rezidor Hotel Group Türkiye’de
gerçekleşen iki önemli atamada; Güneş Bahçekapılı Türkiye
Bölge Pazarlama ve İletişim
Müdürü, Merih Erdil ise Türkiye
Bölge Gelir Yöneticisi görevine
getirildi.
Dünyanın en büyük otel gruplarından biri olan Rezidor Hotel
Group Türkiye’de iki önemli atama gerçekleşti. Radisson Blu
Bosphorus Hotel Pazarlama ve
İletişim Müdürü olan Güneş
Bahçekapılı, Rezidor Hotel
Group Türkiye Bölge Pazarlama
ve İletişim Müdürlüğü görevine terfi ederken; Radisson Blu
Hotel Istanbul Asia ile Radisson Blu Hotel & Spa Istanbul
Tuzla’da Gelir Yöneticisi olarak
görev yapan Merih Erdil ise
Rezidor Hotel Group Türkiye
Bölge Gelir Yöneticisi görevine
getirildi.
NISSAN OTOMOTIV A.Ş’NIN
GENEL MÜDÜRÜ
Nissan, Türkiye’deki operasyonları için Sinan Özkök’ü Genel Müdür
olarak atadığını duyurdu. Nissan’ın Afrika, Orta Doğu ve Hindistan
bölgelerinin Başkanı ve Nissan’ın Kıdemli Başkan Yardımcısı olan
Christian Mardrus, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Sinan
Özkök 22 yıllık deneyimini Nissan’ın Türkiye’de büyümesi için kullanacaktır” dedi ve “Nissan, dünyanın en büyük 20 otomobil pazarından biri olan Türkiye’de, lider Japon markası olmayı hedefliyor.
Biz, Türkiye’deki yıllık otomobil pazarının, bir milyon adede kadar
çıkacağını öngörüyoruz” diye ekledi.
80
KASIM 2015
Hilton İstanbul Bosphorus, Conrad İstanbul Bosphorus ve Hilton İstanbul ParkSA’yı
kapsayan Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri kadrosunda atamalar yapıldı.
Hilton Worldwide’ın İstanbul Bölge Otelleri’nde atamalar yapıldı. Hilton Worldwide Üst Sınıf Oteller Türkiye Bölge Müdürü Asistanı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Koordinatörü Derya Tıkansak, Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri Pazarlama
Müdürü olarak atandı. Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri Halkla İlişkiler
Müdürü pozisyonuna ise Esin Müftüoğlu Aksu getirildi.
“ENERJİ SEKTÖRÜNDE ‘KALİFİYE
LİDERLERE’ İHTİYAÇ VAR”
Herhangi bir sektörde kariyer yaparken geçerli olan en önemli kuralın okurken deneyim kazanabilmek, çevre
oluşturabilmek ve söz konusu sektörün hangi kolunda yer almak istediğine bilinçli bir şekilde karar verebilmek
olduğunu belirten Enerya IK Direktörü
Berna Tuncel “Türkiye Enerji sektörünün en hızlı ve hırslı büyüdüğü pazarlardan biri. Geçtiğimiz 10 yılda, enerji
talep artışında OECD ülkeleri arasında
ilk sırada, dünyada ise Çin’den sonra
2. sırada yer alıyor. Uzun bir zamandan beri istikrarlı bir büyüme trendi
gösteren enerji sektöründeki firmalar,
dünyanın en değerli ve yüksek cirosuna sahip firmalar olarak sık sık ilk 500
listelerinde kendilerine yer buluyorlar. Ülkemizde ise özel sektör yatırımlarıyla beraber, 2023 yılına kadar ulaşılması hedeflenen yaklaşık 100 milyar dolarlık ekonomi
büyüklüğünün lokomotifi olacak güce sahip. Enerji sektörü aynı zamanda regülatif,
disiplini olan, belli bir mevzuata sahip, esnek ve uzmanlık isteyen bir sektör. Dolayısıyla bu sektörde kariyer yapmak için de belli yetkinliklere sahip olmak gerekiyor. İş
performansı, başarılı sonuçları ve yetkin ekiplerin sürekliliğini sağlayabilmek bizler
için öncelik olacak. Bu sebepledir ki, bundan sonraki 10 yıl için, bu dinamizmi, yeri
geldiğinde esnekliği, yükselme ivmesini verimli yönetebilecek ‘kalifiye liderlere’ ihtiyacımız olacak.” şeklinde konuştu.
SANDOZ TÜRKIYE’DE
ÜST DÜZEY ATAMA
6 Ekim 2015, İstanbul. İlaç pazarının öncü
ismi Sandoz’un Türkiye’deki 3 üretim tesisinden biri olan Gebze 1 Fabrikası Direktörlüğü
görevine, 15 Eylül 2015 tarihi itibariyle Şafak
Öner atandı.
Şafak Öner, ağırlıklı olarak ilaç sektöründe,
Roche ve Bayer’de olmak üzere 18 yılı aşkın
deneyime sahip bir isim. Tedarik zinciri, üretim ve yönetim fonksiyonları başta olmak üzere birçok farklı rolde görev alan Öner, ODTÜ
Kimya Mühendisliği mezunu.
1999-2006 yılları arasında Roche’da üretim
ve talep planlamasından sorumlu olan Şafak
Öner, 2006-2008 yılları arasında Bayer’de Üretim Müdürü olarak görev yaptı. 2009 yılında dünya kimya devlerinden Dow Chemical
Milano’da, EMEAR bölgesi proje müdürü olarak uluslararası deneyim kazanan Öner,
daha sonra tekrar Bayer’e dönerek burada altı yıl çalıştı. Öner, Bayer’de son olarak
Endonezya’da Fabrika Direktörü olarak önemli bir genişleme projesini yönetti.
NUROL GYO SATIŞ VE PAZARLAMA
GENEL MÜDÜR YARDIMCILIĞI
GÖREVINE CÜNEYT ÇIMEN ATANDI
Satış ve pazarlama alanında uluslararası deneyime sahip olan Cüneyt
Çimen, Nurol GYO’ daki yeni görevine
05 Ekim 2015 tarihi itibarıyla başladı.
Cüneyt Çimen, 1999 yılında 9 Eylül
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından
Londra Metropolitan Üniversitesi’nde
‘Pazarlama’ alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çalışma hayatına
Londra’da TFHC Pazarlama Müdürü
olarak başlayan Çimen, aynı ülkede
Dan Display & Imaging Ltd. Satış Yöneticisi, Sweet World Confectionery
Toptan Satış ve Pazarlama Müdürü, Ada Group Satış ve Pazarlama Direktörü
olarak görev yaptı. 2013 yılından bu
yana Sinpaş GYO Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Çimen, evli ve
bir çocuk babası.
ANADOLU EFES’IN CEO’SU
ROBIN GOETZCHE OLDU
Anadolu Efes’teki İçecek
Grubu Başkanı ve Anadolu Efes İcra Başkanı (CEO)
görevlerinden ayrılacak
olan Damian Gammell’in
yerine, 1 Kasım 2015
tarihi itibariyla Robin
Goetzche
atanacaktır.
Anadolu Efes Bira Grubu
Başkanı ve Anadolu Efes
İcra Başkanı (CEO) görevlerini yürütecek olan
Goetzche, Anadolu Efes
Yönetim Kurulu’na direk
raporlayacaktır.
1987 yılında SABMiller
Ltd.’ye Marka Müdürü olarak katılan Goetzsche sırasıyla Marka
Grup Müdürü, Soweto & Chamdor (Batı Johannesburg) Bölge
Müdürü, Ulusal Ticari Pazarlama Müdürü, Kwa-Zulu Natal Bölgesi Genel Müdürü, Chamdor Bölgesi Genel Müdürü, Satış ve
Dağıtım Direktörü ve SABMiller Afrika’da Orta ve Batı Afrika
Operasyon Direktörü olarak görev almıştır. Goetzsche 2008
yılından itibaren Tanzania Breweries Ltd. Genel Müdürü ve SABMiller Doğu Afrika Operasyon Direktörü olarak çalışmıştır.
ALPAR AKAL, GROHE
TÜRKIYE FINANS VE
OPERASYON MÜDÜRÜ OLDU
Dünyanın önde gelen
sıhhi donanım üreticisi
GROHE’nin, Türkiye’deki
yönetiminde yeni bir atama gerçekleşti. Finansal
denetim, iç kontrol ve
UFRS konusunda geniş
deneyime sahip Alpar
Akal, GROHE Türkiye’de
Finans ve Operasyon Müdürü Oldu.
Grohe
Türkiye’de
2012’den bu yana Finansal Kontrolör görevini yürütmekte olan Alpar Akal,
yeni dönemde finans,
muhasebe, idari işler, lojistik, sipariş yönetimi ve depo departmanlarından sorumlu olacak. GROHE’ye katılmadan önce
PriceWaterhouseCoopers, Fortis ve BNP Paribas’ta görev yapan
Akal, Başkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu ve işletme
yönetimi alanlarında master derecesine sahip.
businesslife.com.tr
81
Değişim ve belirsizliğin normalleştiği iş dünyasında her geçen gün liderlik daha da çok
önem kazanıyor. Uzmanlar liderlerin birlikte çalışma, bütünü görebilme ve uyum sağlama
becerilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri,
sürekli öğrenme ve hiç bitmeyen bir merak olarak öne çıkıyor. Geleceğin liderlerinin
seçimi ve gelişimi, insan yönetiminin ajandasının birinci sırasına yerleşiyor.
Günümüzde büyük uluslararası şirketlerin yaşam döngüsü 16-18 yıla, orta ölçekli
şirketlerin 6-8 yıla kadar düştü. Şirketler başarılarını sürdürülebilir kılmak için iş
dünyasının yeni normali olarak kabul edilen, VUCA yani belirsizlik, karmaşıklık, oynaklık
ve muğlaklık ile barışık, güçlü liderlere ihtiyaç duyuyor. Yükselen lider ihtiyacı, liderliği ve
liderlik gelişimini dünyada şirketlerin bir numaralı gündemi haline getirdi.
[email protected]
Asst. Prof. Dr. Agron Hoxha-a.ho
82
KASIM 2015
‘’DEĞIŞIMIN
LIDERLIĞINI
YAPMAMIZ SON
DERECE ÖNEMLI’’
NERIMAN ÜLSEVER
‘’KENDI ALANINDA
EN IYILERIN
ÇALIŞTIĞI BIR
KURUM OLMALIYIZ’’
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Kalay, Vodafone Türkiye olarak, ticari başarılarının temelinde insan kaynağının olduğunu söyledi.
Kalay, ‘’Kendi alanında en iyilerin çalıştığı bir işyeri
olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, en iyi yetenekleri bünyemize katmakla kalmıyor, onların uzun vadeli
gelişim ve kariyer planlamalarını yapabilmelerini de
sağlıyoruz. İnsan Kaynakları stratejilerimizi sürekli
öğrenmeye, öğretmeye ve bu yolla performansımızı daha ileri noktalara taşımaya dayalı bir anlayış
üzerinde kurguluyoruz. Öğrenen ve öğreten bir kültür yaratma hedefiyle hayata geçirdiğimiz kurumsal
eğitim ve gelişim merkezimiz Red Academy, bundan
böyle tüm çalışanlarımızı ve ekosistemimizdeki tüm
partilerin çalışanlarını yeni Red Academy Eğitim ve
Gelişim Merkezi’nde tek çatı altında bir araya getirecek. Merkezimiz, ekosistemimizdeki 43 bin kişiye
açık. Mobil teknolojilerle donattığımız yeni merkezimiz katılımcılara kişiselleştirilmiş bir eğitim imkânı
sunacak. Great Place to Work ödülü sahibi bir kurum
olarak, Red Academy Eğitim ve Gelişim Merkezimiz
ile hem çalışanlarımıza hem de sektörümüze gelişim
alanında yaptığımız yatırımlarımıza devam edeceğiz.”
SABANCI HOLDING İK GRUP BAŞKANI
Sabancı Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı ve Yönetim
Kurulu Üyesi Neriman Ülsever, aile şirketlerinin büyük çoğunluğunun ilk jenerasyonda kaybetmeye nasıl başladığını,
ikinci jenerasyona geçebilenlerin niçin yüzde 30 civarında
olduğunu açıkladı.
Yalnızca yüzde 20’sinin üçüncü jenerasyonu zar zor görebildiğini belirten Ülsever, “Yalnızca yüzde 8’i dördüncü jenerasyon ve ötesine ulaşabiliyor. Bizim değişim ajanları olarak
hareket etmemiz lazım. Bizim ayağa kalkmamız, konuşmamız ve cesur olmamız gerekiyor. Bu değişimin liderliğini yapmamız son derece önemli. Bu hiç bir zaman sonu gelmeyen
bir hikaye. Ne kadar rekabet olursa, piyasadaki rekabet ne
kadar artarsa, buradaki ihtiras da aynı şekilde kurumun
içinde ve ekonomik dünyada karşınıza çıkmaya başlıyor”
ifadelerini kullandı.
Ülsever, kadınların bir şekilde aile şirketlerinde yönetici
pozisyonlarında olmadığına dikkati çekerek, bu geleneğin
değişmesi ve daha fazla kadın profesyonelin yönetim kuruluna dahil olması gerektiğini söyledi.
PINAR KALAY
VODAFONE TÜRKIYE İCRA KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
businesslife.com.tr
83
‘’4 AYAKLI LIDERLIK MODELI’’
Digitürk İK, Organizasyonel Gelişim ve Akademi Direktörü Dr.
Çağlayan Aktaş, günümüzde şirketlerin değişime uyum sağlayabilmeleri ve sürdürülebilir başarı gösterebilmeleri için liderlere
denge modelini izlemelerini öneriyor: “Dengenin 4 ayağı vardır:
1-Gelecek ve Anlam (Şirketlerin uzun vadeli vizyon, misyon ve
stratejileri)
2-Beden (Şirketlerin alt yapısı ve organizasyonu)
3-Kısa vadeli başarılar ( Yıllık veya çeyrek dönemlik performans)
4-İlişkiler (Şirketin; çalışanları ,müşterileri ve paydaşlarıyla olan
ilişkileri).
Liderlerin bu dört ayağa önem ve değer verip zaman ve kaynak
ayırması gerekiyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar liderlerin çok
fazla kısa vadeli başarı ve performansa takılıpbu kelime yerine aynı anlamda başla fiil bulabilir miyiz? çok önemli diğer üç
ayağa gereken ömrü(önemi mi?) vermediğini gösteriyor. Bu da
kısa vadeli başarıların sürdürülebilir olmasını mümkün kılmıyor.
Sürdürülebilirlik için önce gelecek ve anlamla başlayıp ona göre
organizasyon ve altyapı yatırımı yapmak, ilişkileri kurmak gerekiyor. Bunlarla beraber olunca kısa vadeli başarı da sürdürülebilirliğe büyük katkı sağlar.”
“MERAKLARI” YENI
LIDERLERIN
ORTAK ÖZELLIĞI
Yeni nesil liderlerde aranan özellikler; kompleks ihtiyaçları çözebilen, esnek, teknoloji aşinalığı yüksek bir profesyonele işaret
ediyor. Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, yeni nesil CEO’ların başarı reçetelerini şöyle sıralıyor: “En
önemlisi öğrenmeleri hiç bitmiyor, tamamlanmıyor, bunu diri tutan da meraklarının güçlü olması. Özellikle kendilerine yönelik
merakları, geri bildirim alma/arama motivasyonu yaratıyor. Geri
bildirim almaktan korkmayanlar da, kendini geliştirerek geleceğe hazırlayabiliyorlar. Bunun yanı sıra üç kritik yetkinliğin her CEO
adayında olmasını ve sürekli geliştirilmesini öneriyoruz. Bunlar;
Sonuç Odaklılık, Stratejik Düşünme ve Değişim Liderliği. CEO 2.0
olarak tanımladığımız yeni profesyoneller, odaklanarak güçlerini, enerjilerini hangi alanlara yönlendirmeleri gerektiğini de iyi
biliyorlar.” Yeşildere, dünyadan Steve Jobs, Jeff Bezos, Melissa
Mayer’i; Türkiye’dense Cüneyt Yavuz, Nevzat Aydın, Sina Afra ve
Seymur Tari’yi yeni nesil CEO’lara örnek veriyor. Yeşildere, “Onları
farklı yapan en önemli özellikler arasında değişim lideri olmaları geliyor. Olmayan sektörleri sıfırdan yarattılar; takip etmeden,
akıncı olarak alanları penetre ettiler. Başka bir deyişle, hayallerini gerçeğe çevirdiler” diyor.
‘’BIRLIKTE ÇALIŞMA,
BÜTÜNÜ GÖREBILME
VE ESNEKLIK ÖNEM
KAZANIYOR’’
Değişim ve belirsizliğin liderleri nasıl zorladığını açıklayan Öğretim Üyesi, Sistemik Terapist ve Etnograf Prof.
Dr. Kemal Kuşçu, “Günümüz liderleri değişimin daha
hızlı ve keskin yaşandığı, belirsizliklerin ise daha uzun
ve neredeyse bir tür sıradan durum haline geldiği ortamlara liderlik yapmak durumundalar. Şunu hatırlamakta fayda var: Değişim bu kadar hızlı ve sert ise,
kişisel becerilerin ötesinde kolektif/ortak çözümlere
olan ihtiyaç her zaman daha artar. Ancak yine de kişisel olarak liderlerin geliştirebilecekleri beceriler, bu
süreçlere uyum sağlamalarını kolaylaştırabilir. Liderler
zihinsel olarak birlikte çalışabilme, bütünü görebilme
ve esneklik konusunda kendilerini geliştirmek zorundalar. Bu beceriler ilişkilerine de olumlu yansıyacaktır.”
yönetimi, liderlik potansiyelinin tespiti, etkin liderlik gelişimi ve
hızlandırılmış hazır olma” olarak sıralanıyor. Çoğu organizasyon
geleceğe hazır olmak adına en azından organizasyonun içindeki yetenekleri geleceğin liderleri olarak geliştirdikleri “Yetenek
Havuzları” yaklaşımını uyguluyorlar. Uzmanlar geleceğin liderinin
özelliklerini ise şöyle sıralıyor:
• Bir dünya vatandaşı,
• İletişim becerileri yüksek, birçok kanaldan iletişim yapıyor,
• Esnek ve adapte olmaya açık, değişimi fırsat olarak görüyor,
• Çalışan makineyi zorlayarak değişim yaratmaktan çekinmiyor,
• Öğrenmeye açık; meraklı, hem de sadece kendi uzmanlık alanlarında değil, farklı alanlarda öğrenmeye çalışıyor,
• İnsanlara dokunarak yönetiyor; dinliyor, geri bildirim alıyor,
• Paylaşarak yönetiyorlar ve aynı zamanda başarıyı da paylaşıyorlar.
‘’GELECEĞIN LIDERI ESNEK, DEĞIŞIME AÇIK,
ILETIŞIMI GÜÇLÜ VE PAYLAŞIMCI’’
Şirketlerin başarılarını sürdürülebilir kılmaları için geleceğin liderlerinin belirlenmesi/seçimi, yetenek havuzunun oluşturulması
ve gelişimlerinin desteklenmesi insan yönetimi profesyonellerinin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. VUCA dünyasında, CEO
ve Yönetim Kurullarının ilk üç ajanda konusu; “etkin yedekleme
84
KASIM 2015
MURAT YEŞILDERE
EGON ZEHNDER INTERNATIONAL YÖNETICI ORTAĞI
businesslife.com.tr
85
TURİZM
Cahid Efgan Akgül [email protected]
BOAT SHOW’DA 50 MILYON
EURO’LUK TEKNE SATILDI
Yaklaşık değerleri 250 milyon euroyu bulan teknelerin sergilendiği 35. Uluslararası Istanbul Boat Show’a 200’ün üzerinde tekne ve firma ile 600’den fazla
marka katıldı. 5 günde yaklaşık 10.000’den fazla deniz tutkununun ziyaret
ettiği Boat Show’da 64 bin ve 150 bin euro fiyat aralığındaki motoryatlar ve
yelkenliler revaçtaydı. Yelken sporuna duyulan ilginin artması ve daha çok
kişinin kaptanlık eğitimi almaya yönelmesi bu talebi arttırırken, son iki yılın
yükselen trendi katamaran gövdeli gezi yelkenlileri de ziyaretçileri kendilerine
hayran bıraktı.
TROPIK CENNET ADALARI
MALDIVLER VE MAURITIUS
Beyaz kum plajları ve kristal mavisi sularıyla doğal güzelliğe sahip Maldivler
için bilet fiyatları kişi başı 809 Dolar’dan başlıyor. Beyaz kumsallarıyla birlikte
nefes kesen sualtı manzarasıyla yeryüzündeki cennet mekân Maldivler, güneş
ve su ülkesi olarak da biliniyor.
Berrak denizinin yanı sıra yemyeşil doğası ile dikkat çeken Mauritius için bilet
fiyatları 999 Dolar’dan başlıyor. Maritius, kültürel ve turistik alanlarıyla, seyahat
severlere deniz ve güneşin yanı sıra pek çok seçenek sunuyor.
86
KASIM 2015
EGZOTIK TATIL IÇIN BANGKOK
Tayland’ın en büyük şehri ve başkenti olan Bangkok’a ise bilet fiyatları kişi başı 609 Dolar’dan başlıyor. Çok sayıda Budist tapınağına ev sahipliği
yapan Bangkok, yüzen çarşısı, kanal gezileri, dünyaca ünlü Thai masajı ve
görülmeye değer doğa güzelliğiyle egzotik tatil severlerin önceliği olarak
yer alıyor.
LİMAN ŞEHRİNE LÜKS VE KONFOR
DENEYİMİ: DİVAN MERSİN
Divan Grubu, Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli limanlarından biri olan
Mersin’de “Divan Mersin” otel projesini, hayata geçiriyor. Merkezi konumu,
modern mimarisi ve sunduğu ayrıcalıklarla dikkat çeken otel, misafirlerine
lüks ve konforlu bir konaklama deneyimi vaat ediyor. Yurt içi ve yurt dışındaki
büyümesine hız kesmeden devam eden Divan Grubu, 20. otelini Mersin’de
açıyor. Bu önemli liman kentine üstün hizmet kalitesini taşıyan Divan Mersin’de, toplam 170 deniz manzaralı oda bulunuyor. Hem iş seyahatleri hem
de tatil amaçlı konaklamalar için tasarlanan otel, misafirlerine benzersiz bir
konaklama deneyimi sunuyor.
businesslife.com.tr
87
OTOSTİL
mertotostil
Mert DURAN
[email protected]
​SKODA FABIA
Kompakt sınıf yerine tercih edilir hale gelen
küçük otomobillerde seçenek çok, rekabet
çetin. O nedenle de bir şekilde öne çıkmak,
farklı olmak çok önemli. Skoda Fabia bunu
ekonomik ancak güçlü motoru ve DSG
otomatik şanzımanıyla başarıyor.
koda artık eski Skoda değil. Arkasına aldığı VW
Grubu sayesinde imajını her geçen gün yükselten markanın Fabia modeli sadece 5 kapılı HB
versiyonla alınabilirken araçta 2 donanım seçeneği sunuluyor. Alt versiyonda bile aktif ve pasif
güvenlik elemanları konusunda son derece iyi
bir otomobil olduğunu kanıtlayan Fabia, konfor
elemanları konusunda ise bazı eksiklere sahip.
Ancak aracın satış fiyatı dikkate alındığında bu
eksiklikler çok da önemli olmuyor.
Sert çizgiler dikkat çekiyor
Fabia’nın en güçlü olduğu konuların başında tasarım geliyor. Köşeli ve bu
sayede sert çizgilerle donatılan model maskülen görünse de kesinlikle
şık olmuş. Aracın önden arkaya bütünlük içindeki çizgileri ön kısımda diğer modellerle ortak iken, arka kısımda daha özgün. Aracın tasarımı sayesinde boyutları da daha büyük algılanıyor ve iç mekan genişliği hakkında
ipuçları veriyor.
3992 mm’lik uzunluğa sahip olan Fabia’nın 2470 mm’lik dingil mesafesi
sayesinde iç mekanda 4 kişi için oldukça geniş bir yaşam alanı sunuluyor.
Ancak 5. yolcunun omuz mesafesi çok başarılı değil. Arkasında 305 litrelik bagaj kapasitesi bulunan otomobilin geniş yükleme ağzı ve derinliği
sayesinde kullanışlılığı da bir hayli fazla.
Bu kombinasyon çok iş yapar
VW Grubu’nun teknolojisini kullanmasıyla konfor odaklı bir otomobil
haline gelen Fabia, yolda sürücüsünü mutlu etmeyi başarıyor. Bunda hiç
kuşku yok ki çok başarılı 1.2 litrelik TSI motor ve DSG şanzımanın payı
büyük. 110 HP güç ve 175 Nm tork üreten motoru ile Fabia, şehir içinde
çok başarılı bir otomobil. İlk hızlanmalardan ara hızlanmalara kadar sürücünün tüm tepkilerine sorunsuzca cevap verebilen Fabia’nın 196 km/s’lik
maksimum hızı da hiç de yabana atılır bir değil.
Eksikleri olsa da göze batmıyor
Bu aracın 1.0 litreden başlayan motor seçeneklerinde 1.2 litrelik benzinli
motor ve DSG şanzıman benim favorim. 100 km’de yakaladığım 5 litrelik
tüketim neticesinde dizel motora 12 bin TL fark vermeye gerek kalmıyor.
Ele oturan direksiyon simidiyle kullanım keyfinin arttığı Fabia’da sürücü-
88
KASIM 2015
nün isteklerine verilen cevaplar oldukça hızlı. Elbette bu sınıfta yol tutuş
konusunda çok daha başarılı örnekler olsa da Fabia için kötü demek çok
zor. Konfor odaklı ayarlara sahip olan otomobilin süspansiyonun gürültülü çalışması ise arka koltukta oturanların çok hoşuna gitmeyen bir detay.
Genel olarak eksikleri olsa da başarılı bir otomobil olduğu su götürmez
bir gerçek olan Fabia, uzun yıllar keyifle kullanılabilecek bir yol arkadaşı.
Sadece tüketicilerin bu aracı satın alırken üst paketi almalarının kullanım
konforu için önemli bir detay olduğunu unutmamak gerek.
TEKNIK VERILER SKODA FABIA
Motor hacmi 1197 cc
Maksimum güç 110 HP-4600 d/d
Maksimum tork 175 Nm-1400 d/d
Son hız 196 km/s
0-100 km/s hızlanma 9.6
Tüketim (fab. ver.) 4.1/4.7/5.8 lt/100 km
Fiyat 55.300 TL
OTOMOTİV DÜNYASI
Toyota Mirai şimdi de
Avrupa’da
Sadece 799 kişi alabilecek
Ferrari’nin 1950’lerde ve 60’larda egemen olduğu efsanevi dayanıklılık yol yarışı Tour de France’a göndermeler yapan F12tdf’ten sadece
799 adet üretilecek ve Tofaş çatısı altındaki FerMas tarafından, Türkiye’de de sınırlı sayıda müşteri için satışa sunulacak.
0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.9 saniyede tamamlayan F12tdf,
çok az sayıda Türk müşteri için de satışa sunulacak ancak aracın fiyat
etiketi ise şimdilik sır gibi saklanıyor.
Otomotivde yeni bir çağ açan dünyanın ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli otomobili
Mirai, Japonya’dan sonra Avrupa yollarında da kendini göstermeye başladı. Mirai, Eylül ayından itibaren de ilk etapta İngiltere, Almanya ve Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren hidrojen yakıt altyapısının geliştirilmesiyle birlikte
çok daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor.
Toyota’nın 30 yılı aşkın bir zamandır üzerinde çalıştığı geleceğin otomobili Mirai’nin
Avrupa’daki satış fiyatı 66 bin Euro. Araç 154 HP güç ve 335 Nm tork üretirken 100
km/s hıza 9.6 saniyede çıkıyor. Tek depoyla 550 km menzile ulaşabilen Mirai, 178
km/s son hıza sahip.
Lüks otoyu satın almıyoruz,
kiralıyoruz
Kur yükselişi, siyasi istikrarsızlık, ekonomideki dalgalanmalar ve terör olaylarının yarattığı belirsizlik nedeniyle satışlarda yüzde 20’nin üzerinde düşüş yaşanırken kiralama sektöründe talepler
yüzde 15 oranında artış gösterdi.
Corporent Kurucu Ortağı Barkın Pınar konu ile ilgili olarak “Kısa dönem premium otomobil
kiralama taleplerinde Eylül ayından itibaren yüzde 15’in üzerine artış gözlemledik. Özellikle
premium segment otomobili kiralamanın satın almaktan çok daha avantajlı. Sürekli yükselen
Euro’ya karşı satın alma işlemlerinde Euro ile borçlanmak yerine TL ile kiralama yaparak kur riskinden korunmanın avantajı, hem tüzel hem de özel kişiler için belirsizlik döneminde en doğru
alternatif olarak karşılarına çıkıyor. Bu yüzden Eylül ayının başından itibaren yoğun talep ile karşı
karşıyayız. Belirsizlik sürecinde alternatif olarak kiralamaya yönelerek dönemsel reaksiyon gösterenlerin kiralamanın avantajlarına olan farkındalıkları artacağı için bu dönemin aynı zaman da
sektör için de bir fırsat olduğunu düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
Modeller tamam, sıra bayilerde
Mazda’nın SKYACTIV teknolojilerine sahip yeni nesil modelleri dünya çapında övgüye
layık bulunurken, şirketin Avrupa bayileri de bu ilgiye ayak uydurabilmek için değişime
devam ediyor.
Avrupa çapında 22 ülkede bulunan yaklaşık 1700 bayinin yenilendiği bayi tasarımı
projesi kapsamında Mazda Türkiye’de değişim 2016 Ocak ayında başlayacak. Proje ile
bayilere samimi ve modern bir ortama sahip çekici, seçkin bir görünüm kazandırılması
hedefleniyor.
Mazda Türkiye, Satış Direktörü Mert Güçlüer, “Mazda büyük bir değişim içerisinde, 2012
yılında SKYACTIV teknolojilerine sahip tamamen yeni CX-5 modelinin satışı ile başlayan,
otomotiv mühendisliğinde devrim yaratan ürün gamını efsanevi MX-5 modelinin de satışa sunulması ile tamamladı. Ürünlerimizde de yaptığımız gibi, mükemmel bir müşteri
deneyimi sunma stratejimizi bu çalışma ile bayilerimize taşıyoruz. Bu vesile ile bir süreden beri beklemeye aldığımız bayi sayısını artırma programını da yeni kurumsal kimlik
uygulamasının başlaması ile yeniden harekete geçireceğiz” dedi.
businesslife.com.tr
89
Raftaki
Fiyat Etiketleri
Yaşar Dağlar - [email protected]
Akıllanıyor
90
Aldığınız bir ürünün raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark oldu
mu hiç? Hepimizin en az bir kere başına gelmiştir. Bu durumda,
müşteri memnuniyetini ilke edinen bazı marketler, “Raf fiyatı
geçerlidir.” derken; bazılarında mağaza müdürüne kadar akseden
tatsız durumlar yaşanabiliyor. Bunun nedeni; etiketlemenin emek
yoğun, insan odaklı, hataya açık ve kontrolü son derece zor bir
uygulama olması.
Rafta etiketleme yapan tüm perakendeciler, artık elektronik
fiyat etiketleme sistemi ile fiyat etiketlerini saniyeler içinde
güncelleyebilecek, elle yazılan ya da basılan kağıt etiketleri
tarihe karışacak.
[email protected]
Amine Şeyma Bayram - as.bayr
KASIM 2015
“FİYAT” HIZLI VE
GÜVENİLİR BİÇİMDE
YÖNETİLMELİ’’
Sensormatic Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu, marka ve ürün çeşitliliğinin her
geçen gün arttığı perakende sektöründe, hız ve verimlilik artışı sağlayan sistemlerin
yaygınlaşmasının bir zorunluluk haline geldiğine vurgu yapıyor. Anlık değişen piyasa
ve rekabet koşullarına uygun, hızlı aksiyon alabilen işletmelerin satışlarını yükseltebildiğine dikkat çeken Yelkencioğlu, “Müşteri hassasiyetinin yüksek olduğu konular arasında ilk sıralarda yer alan “fiyat” hızlı ve güvenilir biçimde yönetildiğinde işletmelere
büyük karlılık sağlıyacak.” dedi.
PELİN YELKENCİOĞLU
SENSORMATİC PAZARLAMA DİREKTÖRÜ
businesslife.com.tr
91
PROMOSYONDAKI ÜRÜNLER ÖNE ÇIKARTILABILIYOR
‘’PERAKENDE
ZİNCİRLERİNİ KIRIYOR’’
Blippar Türkiye CEO’su Zehra Öney, ‘’Tüketici alışkanlıkları
teknolojinin de büyük etkisi ile düzenli olarak değişiyor
ve beklentileri de aynı oranda büyüyor’’ dedi. Öney, ‘’Sosyal ve gerçek zamanlı teknoloji trendleri son kullanıcının
bilgiye nasıl ulaştığını ve bilgi ile nasıl etkileşime girdiğini
çok hızlı bir şekilde değiştiriyor. Müşteriler ve alışkanlıkları değiştikleri için şirketlerin ayakta durabilmesi için onların da bu değişikliklere ayak uydurması gerekiyor. Bir
diğer deyişle Dijital Dönüşüm konusunda uzmanlaşması
gerekiyor. Yeni teknolojiler marka hikayelerini değiştiriyor. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gördüğümüz dünyaya ek bilgiler, referanslar ve multimedya sağlayabiliyor.
Eğitimden, perakendeye birçok sektör sınırlarını aşıyor,
zincirlerini kırıyor ve görülenin üzerine 20 yıl önce kullanabildiği limitli pazarlama metodlarının üzerine bütünleşmiş, duyulara hitap eden hikayeler yaratıp kullanıcısını
içine çekiyor’’ dedi.
ELEKTRONIK ETIKETLER TEK MERKEZDEN
YÖNETILEBILIYOR
SmartFlash: Etiketin üzerindeki flash ile raf önlerinde
aranan ürünlerin daha kolay bulunması, promosyondaki
ürünlerin öne çıkarılmasını sağlıyor.
YENI YASAYA UYGUN OLARAK ÜRÜNÜN ÜRETIM
BILGILERI DE ELEKTRONIK ETIKETE IŞLENEBILIYOR
31 Aralık 2015’te, başlayacak olan yeni yasal düzenleme
ile tüm gıda ürünlerinde ürünün üretim yeri, son kullanma tarihi, içeriği gibi bilgiler ambalaj üzerinde yer alacak.
Eğer ambalaja işlenemiyor ise ürün fiyat etiketinde yer
verilmesi gerekiyor. Elektronik fiyat etiketlerine tüm bu
veriler işlenebiliyor ve dijital ekranda görüntülenebiliyor.
KAMPANYA YÖNETIMINDE HIZ VE ESNEKLIK
SAĞLIYOR
Süreli veya gruba özel merkezi kampanya yönetimi yapılabiliyor.Örneğin müşteri trafiğinin düşük olduğu saat
aralıklarında istenilen ürünlerde kampanya düzenleyebilirsiniz.
Etiket üzerine konan QR kod üzerinden, müşterilerinizi
ürünün web sayfasına yönlendirebilir, ürün hakkında detaylı bilgi verebilir, yorum alabilir, sosyal medya üzerinden beğenebilmesini sağlayabilirsiniz.
Fiziksel mağazalar ve online mağazalar aynı anda fiyat
güncelleyebiliyor
Anlık müdahalelerle yönetilmesi gereken fiyat etiketlerinin artık elektronik olarak tek merkezden yönetilebildiğini belirten Yelkencioğlu, merkezin şehir dışında ya
da mağaza içinde olmasının yani uzaklığın hiçbir önemi
olmadığını özellikle belirtiyor. Elektronik fiyat etiketleri
sayesinde fiziksel mağazadaki fiyat değişikliği eş zamanlı olarak sanal (online) mağazalarda da hızlı bir şekilde
güncellenebiliyor.
90 BIN FIYAT ETIKETINI 1 SAAT IÇINDE DEĞIŞTIRMEK
VE KONTROL ETMEK MÜMKÜN
Hızlı ve doğru bir işleyişi mümkün kılan yeni teknolojiler
sayesinde 90 bin fiyat etiketinin değişimi ve kontrolü 1
saat içinde tamamlanabiliyor. Elektronik fiyat etiketlerinde yapılan tüm değişiklikleri de merkezden kontrol ve
takip etmek mümkün oluyor.
Güncellemelerin ardından etiketler, sistemin çift yönlü
iletişim özelliği sayesinde merkeze onay gönderiyor. Bu
teknoloji sayesinde, binlerce etikette yapılan fiyat değişikliklerinin doğruluğu, tek tek kontrol edilmeye gerek
kalmadan, bilgisayar başında rapor olarak görülebiliyor.
Sensormatic’in sunduğu Pricer elektronik fiyat etiketlerinin merkezi raporlama özelliği, kurumlara operasyonel
anlamda büyük tasarruf sağlıyor. Diğer yandan ürünlerin
mağaza içinde planlanan yerlerinde olup olmadığı da,
planogram uyumluluğu kontrol edilerek sağlanabiliyor.
92
KASIM 2015
ZEHRA ÖNEY
BLİPPAR TÜRKİYE CEO’SU
businesslife.com.tr
93
START UP
@BERRYB76
Berrak KUTSOY
[email protected]
G3 FORUM – GELECEĞİN
G
GÜCÜ GİRİŞİMCİLER
lobal Girişimcilik Haftası’nın en kapsamlı ve büyük
etkinliği olan, girişimci adayları, öğrenciler, yatırımcılar ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bin
kişilik bir katılımın sağlandığı ve bu sene beşincisini gerçekleştireceğimiz G3 Forum’u 20 Kasım’da Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Uluslar arası Girişimcilik
Merkezi (UGM) ve GATE ev sahipliğinde, Vodafone ana
sponsorluğunda ve TEB Özel Bankacılık Melek Yatırımcılık
Platformu desteğiyle, SUADA’da gerçekleştirileceğiz.
Tüm girişimci adaylarını, girişimcileri, öğrencileri G3 Forum’a
kayıt olmaya ve bu etkinliğin bir parçası olmaya davet ediyoruz / www.g3forum.com
20 KASIM’DA SUADA’DA BULUŞMAK ÜZERE…
Gelişmişlik seviyesi kalkınma unsurundan geçtiği gibi; kalkınma da, girişimcilik ve girişim kültürü üzerinden şekillenmektedir.
Ülkemizde istihdamın artması, rekabet gücünün arttırılması, ekonomik büyümenin hızlandırılması, ve gelir düzeyinin
iyileşmesi için ekonomik yapının girişimci ve yenilikçi olması gerektiğine inanıyorum. Tek bir çıkış yolumuz vardır
ve bu yol ‘Girişimciliktir’. Ülkemizde genç girişimci sayısının
artması gerekmektedir; çünkü yarının Türkiye’si gençlerin
elinde şekillenecektir. İşte bu sebeple, gençlere yatırım
yapmamız ve genç girişimci rol model sayısını arttırmamız
94
KASIM 2015
gerekmektedir.
Ülkemizde girişimciliğin gelişmesi için gerekli altyapının
oluşmasına katkıda bulunan ve her yıl girişimcilerden ve
ekosistemden gelen talepler doğrultusunda şekillenen G3
Forum; tüm dünyada 150’yi aşkın ülke ile aynı anda kutlanan Global Girişimcilik Haftası’nın Türkiye’deki en önemli ve
en büyük etkinliğidir.
İlki 2011 senesinde binden fazla girişimci ve girişimci adayının katılımı ile Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilen G3 Forum’da “Fikirden Finansmana” girişimcilik konuşulmuş ve Türkiye’deki mevcut durum ile başarıya ulaşan
girişimciler ile tecrübeli girişimcilerin deneyimleri paylaşılmıştır.
2012 senesinde girişimciler, girişimci adayları, öğrenciler,
yatırımcılar ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bin kişilik bir katılım sağlandığı G3 Forum; Global Girişimcilik Haftası’nın en çok ses getiren etkinliği olmuştur.
İlk defa G3 Forum’da gerçekleştirilen interaktif yuvarlak
masa formatında; katılımcılar onar kişilik gruplar halinde
Hukuk, Pazarlama, İnsan Kaynakları, Yatırımcıya Sunum,
Teşvik ve Hibeler, Finans, Mobil Teknolojiler ve Sosyal Girişimcilik konularındaki iki uzman isim ile yuvarlak masalarda oturarak, belirlenen konular hakkında bilgi edinme
ve soru sorma fırsatı yakalamıştır. Her on beş dakikada
bir çalınan gong ile masa/konu değiştiren girişimci adayları,
GİRİŞİMCİLİK
doksan dakika boyunca toplam üç farklı konunun uzmanı
ile tanışma ve networking imkanı bulmuştur.
İnteraktif yuvarlak masa formatının tekrar uygulandığı G3
Forum 2013 76 mentoru ve G3 Forum 2014 ise 77 mentoru,
konuşmacıları ve zengin konu içeriği ile Global Girişimcilik
Haftası’nın yine en başarılı ve en çok ses getiren etkinlikleri
olmuşlardır.
G3 FORUM 2014
• G3 Forum 2014, 18 Kasım 2014’te Suada’da
gerçekleştirildi.
• G3 Forum 2014’te sponsorlarımız: Vodafone, TOBB ve TEB
Özel Bankacılık Melek Yatırım Platformu
• G3’e 2014’e Toplam 615 katilimci katıldı.
• Ana konuşmacı olarak Kalkınma Bakanı’mız Cevdet
Yılmaz ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ağırlandı.
G3 FORUM 2013
• G3 Forum 2013, 20 Kasım 2013’de Suada’da
gerçekleştirildi.
• G3 Forum 2013’de sponsorlarımız: Vodafone ve TOBB.
• G3’e 2013’e %56 erkek %44 bayan, %36 ogrenci %39
girisimci, %14 stk %7 investor,%4 akademisyen olarak
Toplam 748 katilimci katıldı.
• Ana konuşmacı olarak Başbakan Yardımcı’mız Sayın Ali
Babacan ve Hamdi Akın ağırlandı.
Konuşmacılar 2013
• Başbakan Yardımcısı Sn. Ali Babacan
• Hamdi Akın
G3 FORUM 2012
• G3 Forum 2012 15 Kasım 2012’de Lütfi Kırdar’da
gerçekleştirildi.
• G3 Forum 2012’de sponsorlarımız: Vodafone ve TOBB.
• 857’si girişimci, 32’si yatırımcı, 70’i STK, 170’i ise
profesyoneller olmak üzere 1000’in üzerinde katılım
gerçekleşti.
• G3 Forum’a mentor olarak 106 uzman isim katıldı.
Konuşmacılar 2012
• Hüsnü Özyeğin
• Erol Aksoy
• Alphan Manas
GLOBAL GİRİŞİMCİLİK FORUMU 2011
• Global Girişimcilik Forum’u 17 Kasım 2011’de Lütfi
Kırdar’da gerçekleştirildi.
• Global Girişimcilik Forum 2011’de sponsorlarımız Turkcell
ve TOBB.
• Global Girişimcilik Forum’una %59’u erkek, %41’i kadın
ve %21’i STK, %6’sı yatırımcı, %25’i girişimci adayı, %32’si
girişimci, %2’si akademisyen, %14’ü belirsiz olmak üzere
1009 kişi katıldı.
• Etkinlikte yer alan ana konuşmacı konuşmacı ve panelistler: Iqbal Quadir, Mehmet Aksel, Erdem Yurdanur, Serdar
Sayan, Aytül Erçil, Alemşah Öztürk, Özlem Denizmen, Murat
Kolbaşı, Fatih İşbecer, Ayşegül İldeniz, Emre Kurttepeli, Melih Ödemiş, Erhan Erkut, Alp Saul, Sina Afra, Alphan Manas,
Haluk Okutur, Emrah Kaya, Ali Sabancı ve Gülden Yılmaz.
businesslife.com.tr
95
ÖZEL ARAŞTIRMA
MELEK
YATIRIMCININ
İŞ
MODELİ
Başlangıç aşamasındaki yenilikçi, etkili, ileri teknoloji şirketlerin pazar
lideri olmalarını hızlandırmaya yardımcı olan Melekleri Yatırımcılar,
yüksek riskli girişimlere yatırım yapmak isteyen ve genellikle çalışmalarını sürdüren başarılı yüksek teknoloji şirketleri kurucularından veya
yöneticilerinden oluşmaktadır. 2015 yılının Melek Yatırımcısı Ödülüne
sahip olan Dr. Joachim Behrendt, melek yatırımcılığın Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynayacağını söylüyor. Aslanoba Capital Kurucu
Genel Başkanı Hasan Aslanoba’ dan, Emre Kurttepeli’ ye ve Tolga Telli
gibi önemli melek yatırımcılar neler tavsiye ediyor.
sslife.com.tr
Berrak KUTSOY - b.kutsoy@busine
96
KASIM 2015
“Melek Yatırımcılara Ulaşmak Zor Değil”
Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe yatırım yapan, teknolojinin ilerlemesine adapte olabilmiş, bilgisini ve sermayesini daha yenilikçi modellere
harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş fikrinin değer
bulabilmesi için o fikre yatırım yapar ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü planlar. Gelişmiş melek
yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak
kullanılmaktadır. İnternetten aramaya başlasak hemen
3 - 4 tık sonra mail adresleri önümüze gelmiş olur.
‘’ Girişimlerin
dikeyde tekelleşmeyi
başarabilecek bir hamle
yapması gerekiyor’’
EMRE KURTTEPELİ
MYNET KURUCUSU
Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe yatırım
yapan, t 34 milyon kullanıcı ile en büyük Türk internet
platformu olan Mynet Grubu’nun kurucusu ve başkanı Emre Kurttepeli, ‘’İlk yıllarımızda nasıl çıkış yapmak
konusunda çok fazla düşüncemiz yoktu. Şimdiyse çıkış
yapmayı konuşuyoruz ama çıkış yapmak için belli bir
zaman gerektiğini de görüyoruz. Diğer yandan gelinen
noktada çok büyük oyuncular var ve bunlara satılabilecek girişimler yapmaya odaklanmak zorunda kalıyoruz.
Yani geçmişte risk almak daha fazlaydı. Şimdiyse daha
Türkiye’de startup denilince daha çok internete odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir. Ancak internet üzerinden konuşacak olursak,
Türkiye, gerek genç nüfusu gerek de giderek artan
internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir
fikre çok açık konumda. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında
Türkiye’de ciddi satın almaları ve dünya devlerini konuşuyor olacağız.
garantici girişimlere odaklanılıyor. Bugün sunumlar bile
belli bir standart şekilde. Bu durum bana sıkıcı geliyor.
Emre Kurttepeli e-ticaretin ve girişimlerin gidişatına da
şu sözlerle değindi; E-ticarette yerel kaldık. Halbuki ilk
başlandığında gümrük duvarlarını yıkacak diye çıkmıştı.
100 milyon dolar ciro yapan ama zarar yapan girişimler
var ve bu sistemi değiştiremedikleri için de bu böyle devam ediyor. Altı aylık kazanç hedefleri Türkiye’de 1,5 yılı
bulabiliyor. Girişimlerin dikeyde tekelleşmeyi başarabilecek bir hamle yapması gerekiyor. Dikeyde tekelleşecek
kadar büyüyemezseniz işler zorlaşıyor’’ dedi.
Kurttepeli, Galata İş Melekleri’ni (GBA) girişimcilerin başarı oranlarını iyileştirmek ve ekosisteme maddi ve manevi katkıda bulunmak için kurduklarını söyledi. Kurttepeli, ‘’ Vizyonumuz dünya çapında girişimcilere, ve
yüksek teknoloji girişimlere her türlü desteği sağlayarak
bölgenin önde gelen melek yatırımcı grubu olmaktır. Galata İş Melekleri’nin misyonu girişimcilerin başarılı olmaları için fırsatları geliştirmek çabası içinde olmak ve akıllı
Türk melek yatırım ortamını teşvik etmektir. GBA, melek
yatırımın teşvik edilmesi ve girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesine yardımcı olabilmek için diğer melek kuruluşlarına destek verip, sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları ve diğer ilgili taraflarla çalışmaktadır.’’ eknolojinin
ilerlemesine adapte olabilmiş, bilgisini ve sermayesini
daha yenilikçi modellere harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş fikrinin değer bulabilmesi için o fikre yatırım
yapar ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü
planlar. Gelişmiş melek yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İnternetten
aramaya başlasak hemen 3 - 4 tık sonra mail adresleri
önümüze gelmiş olur.
Türkiye’de startup denilince daha çok internete odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir.
Ancak internet üzerinden konuşacak olursak, Türkiye,
gerek genç nüfusu gerek de giderek artan internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir fikre çok açık
konumda. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında Türkiye’de ciddi
satın almaları ve dünya devlerini konuşuyor olacağız.
businesslife.com.tr
97
ÖZEL ARAŞTIRMA
‘Gelir modelinizi
oluşturmadan
yola çıkmayın’
Melek yatırımcı olan Pangram Finansal Hizmetler Kurucusu Tolga Telli, iş fikri olan gençlere gelir modelini doğru şekilde tayin edip, finansal planlamalarını yaptıktan
sonra yola çıkmalarını tavsiye ediyor: “Maalesef ki,
çokça şahit olduğum üzere, iş fikri ne kadar iyi olursa
olsun finansal bakımdan gerekli destekler bulunamadığı takdirde hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Bunu önlemek için gençler finans alanında profesyonel kişilerden
destek alabilirler.”
Pangram Finansal Hizmetler, bünyesinde bir “Finansman Müdürü” barındırmayan şirketlere hizmet vermek
üzere kurulmuş bir firma.“İhtiyacıma uygun kredi ürünü hangisi?”, “Hibe programlarını nasıl takip ederim?”,
“Fikrime nasıl kaynak bulurum?”, “Tahsilat yönetimimde nelere dikkat etmeliyim?” vb. yüzlerce finansal soruya KOBİ’ler için yanıt arıyor.
Kısa bir süre önce, sektöründe bir ilke imza atarak,
TSE’den Hizmet Yeterlilik Belgesi alan Pangram’ın kurucusu Tolga Telli, aynı zamanda bir melek yatırımcı. Telli,
Hizmet Yeterlik Belgesi’nin işletmelere sunduğu maliyet
avantajını ve bir melek yatırımcı olarak genç girişimcilere tavsiyelerini anlattı.
İş modeliniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
P​ angram olarak, yeni kurulmuş (start-up) firmalara ve
KOBİ segmentinde olan, bünyesinde finansman müdürü
olmayan firmalara yardım ediyoruz. Şirketlerin bordrosuna girmeden onların finansman müdürü oluyoruz.
Firmalarla ağır, bağlayıcı sözleşmeler imzalamıyoruz,
firmalar ihtiyaçları olduğu sürece hizmetlerimizden yararlanabiliyor.
Hizmetlerimiz standart değil, firmanın mali yapısı ve
ihtiyaçları gözönüne alınarak şekillendiriliyor. Ancak
genel olarak mizan ve kurumlar beyannamesini firmalarımızla beraber inceleyerek yola çıkıyor ve nakit akım
tablosunu oluşturarak devam ediyoruz. Nakit akım tablosu oluştuğunda da zaten firmanın hangi finansal enstrümana ihtiyaç duyduğu net olarak ortaya çıkıyor. Bu
doğrultuda bu ürünün en uygun maliyet ve koşullarla
ilgili finansal kurumlardan temin edilmesi için araştırmalara başlıyoruz. Amacımız doğru kaynağa ulaşmayı
sağlamak, maliyetleri düşürmek. Dolayısıyla şirketler
için bir yatırım kalemine dönüşüyoruz. Zira verdiğimiz
hizmet sonrasında oluşan maliyet düşüşü sayesinde
firmalar bize ödedikleri bedelleri kat be kat fazlasıyla
kazanıyor oluyorlar. ​
Hizmet Yeterlilik Belgesi aldınız. Bu süreçten
bahsedebilir misiniz?
S​ özkonusu belge TSE tarafından oldukça kapsamlı talepler ve araştırmalar neticesinde veriliyor. Yaklaşık
2 aylık bir sürecin sonunda TSE’nin tüm beklentilerini
karşılayarak, sektörde belki de ilk olarak bu belgeyi
almaya hak kazandık. Bu belgenin alınması ile hizmet
verdiğimiz firmalar, sürecin en başında hangi süreyle
hangi hizmetleri almaya ihtiyaçları olduğunu net şekilde
öngörebiliyor ve belli bir kalite standartının tutturulacağından emin olabiliyorlar.​ Yani oluşacak sürprizlerin
önüne geçiyorlar.
Bu belge ile hizmetlerinizde ne gibi bir fark yaratacaksınız?
TOLGA TELLİ
PANGRAM FİNANSAL HİZMETLER KURUCUSU
98
KASIM 2015
​ u belge ile kalitemizi tescilledik ama en önemlisi kendi
B
finansal çözümümüzü ürettik; KOBİ’ler için profesyonel
finansal çözümlere ulaşmayı yüzde 50 avantajlı hale
getirdik. KOSGEB veritabanına kayıtlı olan ve KOSGEB’in
belirlediği stadartlara haiz olan firmalar, “Genel Destek
Programı” altında yer alan “Danışmanlık Desteği”nden
faydalanarak kestiğimiz faturaların yüzde 50’sini (üst sı-
nırlar dahilinde) KOSGEB’den geri alma imkanına sahip
oluyor. ​Böylelikle firmalar hem sunduğumuz finansal
perspektifle maliyetlerini düşürüp, kaynaklara daha
uygun koşullarla ulaşırken hem de hizmet bedellerinin
yarısını geri alıyorlar.
Şirketlere kaynak arayışlarında nasıl yardımcı oluyorsunuz?
‘’İlk akla gelen yatırım
en fazla fayda
yaratmış fon şirketidir’’
​ ncelikle firmanın ihtiyacını doğru belirlemek çok
Ö
önemli. Firmanın hangi para biriminde ve vadede
kaynağa ihtiyacı olduğunu anladıktan sonra muhtelif alternatifleri biraraya getirip ilgililerle görüşmelere
başlıyoruz. Bankalar veya finansal kuruluşlar nezdinde
firmalar ile birlikte hareket ederek onları doğru şekilde yönlendirmeye ve kaynağa erişmelerini sağlamaya
yardımcı oluyoruz.​
Şirketler, kredi ve kaynak arayışlarında nelere dikkat etmeli?
Ş​ irketler öncelikle ihtiyaçlarının ne olduğunu doğru şekilde anlamalı ve değerlendirmeliler. Bunun için bir finansal perspektife sahip olmak şart. Ancak maalesef ki
ülkemizde şirketlerin çoğunda profesyonel finansman
kadrosu yok. Bu işlevi ya muhasebe sorumluları ya da
şirket sahibinin kendisi üstleniyor. Halbuki finansman
başlı başına bir uzmanlık alanı. Bu bilgi birikim ve tecrübeye sahip profesyoneller, doğru maliyetli uygun enstrümanı kullanarak firmaya maliyet avantajı sağlar.​
Aynı zamanda melek yatırımcısınız sanırım. İş
fikri olan gençlere ne önerirsiniz? Şimdiye kadar desteklediğiniz bir fikir oldu mu?
E​ vet aynı zamanda muhtelif melek yatırım ağlarında
aktif görevler alıyorum. Şimdiye kadar “yeşil teknoloji” alanında bir girişimi de bizzat destekledim, zira
bu konunun önümüzdeki dönemde dünyamızın azalan
kaynakları sebebiyle odak noktası haline geleceğini düşünüyorum​. İş fikri olan gençlere de fikirleri ne kadar
iyi olursa olsun mutlaka yaptıkları işin gelir modelini en
doğru şekilde tayin edip finansal açıdan planlamalarını
yapmalarını öneririm. Bu planlamayı yaptıktan sonra
yola koyulsunlar. Maalesef ki, çokça şahit olduğum üzere, iş fikri ne kadar iyi olursa olsun finansal bakımdan
gerekli destekler bulunamadığı takdirde hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Bunu önlemek için gençler finans alanında profesyonel kişilerden destek alabilirler.
Kurumsal kariyerinde son olarak Avnet Technology Türkiye ofisinde Finans Müdürü konumunda çalışan Telli,
daha önce de Sandoz TR ve Nike TR Finans Yönetimi
departmanlarında çalıştı​. Öncesinde ise YapıKredi ve
Akbank Kurumsal Bankacılık bölümlerinde 10 yıl görev
yaptı.
HASAN ASLANOBA
ASLANOBA HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe
yatırım yapan, teknolojinin ilerlemesine adapte
olabilmiş, bilgisini ve sermayesini daha yenilikçi
modellere harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş
fikrinin değer bulabilmesi için o fikre yatırım yapar
ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü
planlar. Gelişmiş melek yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İnternetten aramaya başlasak hemen 3 - 4 tık sonra
mail adresleri önümüze gelmiş olur.
Türkiye’de startup denilince daha çok internete
odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir. Ancak internet üzerinden konuşacak
olursak, Türkiye, gerek genç nüfusu gerek de giderek artan internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir fikre çok açık konumda. Önümüzdeki
5-10 yıl arasında Türkiye’de ciddi satın almaları ve
dünya devlerini konuşuyor olacağız.
businesslife.com.tr
99
ÖZEL ARAŞTIRMA
‘’Melek yatırımcılık Türkiye ekonomisinde
önemli bir rol oynayacak’’
Nexum Boğaziçi, Nexum Creative, BIC Behrendt International Consulting gibi Türkiye’de ve dünyada başarılara imza atan şirketlerin de kurucusu olan Dr. Joachim
Behrendt 2011 yılından beri Boğaziçi Üniversitesinde
“Girişimcilik” alanında dersler veriyor. BIC Angel Investments’ın yönetim kurulu başkanı olarak çalışmalarına devam eden Joachim Behrendt girişimcilik ve
melek yatırımcılık alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla sektörün gelişimine destek oluyor. İstanbul, Ankara
ve İzmir’de üniversitelerle ortak çalışmalar yaparak
melek yatırımcılık ile ilgili tecrübe ve bilgilerini payla-
şan Behrendt, Boğaziçi Üniversitesi ile ortak gerçekleştirilen StartNowhow eğitimleriyle de sektörün gelişimine katkıda bulunuyor.
Girişimcilik ve melek yatırımcılğın Türkiye’de gün geçtikçe ve hızla geliştiğini söyleyen Joachim Behrendt, bu
büyümenin Türk ekonomisine de önemli bir katkı yapmasını beklediğini söyledi. Girişimcilik ve melek yatırımcılık ekosisteminin büyümesine çok önem verdiğini
belirten Behrendt, ekosistemin sağlıklı büyüyebilmesi
için hem yatırımcı tarafı hem de girişimci tarafı için
düzenli seminer ve etkinlikler düzenlediklerini belirtti.
Joachim Behrednt, bu çalışmalar ve katkılar sonucunda “Yılın Melek Yatırımcısı” ödülüne layık görülmesinden dolayı mutlu ve gururlu olduğu söyledi.
FlightRecorder’a yatırım yaptı
Geçtiğimiz günlerde gençleri ve üniversite kampüslerini hedefleyen video paylaşım odaklı bir sosyal ağ olan
Scorp’a yatırım yapan Joachim Behrendt’in son yatırımı mobil analitik hizmetleri veren FlightRecorder oldu.
Her geçen gün mobil dünyaya yönelik onlarca yeni
uygulamanın çıktığına dikkat çeken Joachim Behrendt, müşteri bağımlılığını artırmanın bir yolunun da kullanıcı davranışlarının iyi analiz edilmesinden geçtiğini
söyledi.
Mobil analitiklerinden daha fazlası; FlightRecorder
DR. JOACHİM BEHRENDT
BIC ANGEL INVESTMENTS’IN KURUCUSU
100
KASIM 2015
Müşteri davranışları ile ilgili gerçek zamanlı mobil analitik hizmetlerinin her zamankinden daha değerli hale
geldiğinim altını çizen Behrendt, FlightRecorder’ın mobil uygulamalardaki kullanıcı davranışlarını kayıt altına alma özelliği ile tam bir veri toplama ve analiz hizmeti olarak dikkat çektiğini belirtti.FlightRecorder’ın
gelişen ve potansiyeli yüksek olan bir pazarda yerini
aldığını söyleyen Behrendt, ayrıca hızlı büyüme trendi
ile bir girişimde aradığı tüm özellikleri barındırdığını
ekledi.
TEB Özel Yatırımcı Kulübü, Twitter’dan
davet alan Türk öğrencilerin de ekibinde
yer aldığı The Wall’a yatırım yaptı
TEB Özel Bankacılık bünyesinde melek yatırımcılık konusuna gönül veren iş adamlarını bir araya getiren TEB
Özel Yatırımcı Kulübü, Twitter’ın açığını bulan Türk öğrencilerin ekibinde yer aldığı bir girişim şirketine yatırım yaptı.
Gerçekleştirdikleri yatırımlarla girişimcilik ekosisteminin katkı sağlayan TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyeleri,
sosyal medya paylaşım platformu Twitter’ın sistemsel
açığını bularak geliştirdikleri yatırımlarla bu açığı kapatarak raporlayan üniversite öğrencileri Batuhan Katırcı ve Cihan Nalbant’ın teknik ekibinde yer aldığı The
Wall’a geçen ay yatırım yaptı.
Twitter’ın Kurucu Başkanı Jack Dorsey tarafından şirketin genel merkezinin bulunduğu San Francisco’ya davet
edilen öğrencilerin geliştirdiği The Wall isimli uygulama,
Eylül ayında TEB Özel Yatırımcı Kulübü’nün 5 üyesinden
yatırım almıştı.
Bir ay içinde 10 bin kullanıcıya ulaşması hedefleniyor
Genç girişimciler Buğra Kaan Ayaz, Kağan Özüpek ve
Burak Ünver tarafindan kurulan ve TEB Özel Yatırımcı
Kulübü’nün geçtiğimiz ay yatırım yaptığı The Wall’un
bünyesinde üniversite öğrencileri Batuhan Katırcı ve Cihan Nalbant da bulunuyor. Genç girişimcilerin bir önceki
şirketlerinde kazandıkları deneyim üzerine kurgulanan
The Wall aplikasyonunun daha çok mekan ve etkinlik
kapsamında bir ay içinde 10 bin kullanıcıya ulaşması
hedefleniyor.
TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyelerine uluslararası deneyim sunuyor
TEB Özel Bankacılık önderliğinde oluşturulan TEB Özel
Yatırımcı Kulübü, her ay yeni bir yatırım yapan, girişimcilik ekosisteminde finans ötesi katkıları misyon edinmiş, üyelerinin birbirlerine güveni üzerine inşa edilmiş
uluslararası bir yatırım ağıdır.
TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyelerinin bugüne kadar yatırım yapmaya karar verdiği üç yatırıma ek olarak, üyeler yeni yatırımlarıyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor.
Girişim fırsatlarını üyeleriyle paylaşarak ortak fayda
yaratmayı hedefleyen TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyeleri
bugüne kadar 5’i İstanbul, 1’i San Francisco’da olmak
üzere 6 toplantıda biraraya gelme fırsatı elde etti
businesslife.com.tr
101
ÖZEL ARAŞTIRMA
K
Girişimciler Maliyetlerini
Nasıl Düşürebilir?
üçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için
Kullanıcı Dostu ve Bulut Tabanlı Finansal Yönetim Uygulaması Geliştiren
Paraşüt’ün Kurucu Ortağı Sean X. Yu,
Girişimci Adayları İçin Şirket Giderleri ve Maliyetlerini Düşürme Konusunda İpuçları Verdi.
Kendi işinizi kurmak güzel olduğu kadar da
masraflı. Bu yüzden giderlerinize dikkat etmek çok önemli. İşte kendi girişiminizi kurarken masraflarınızı azaltmanızı sağlayacak
bazı akıllıca çözümlerden sadece birkaçı!
Kısa bir sürede Hollanda merkezli “Revo
Capital” ve ABD merkezli girişim sermayesi
fonu olan “Ribbit Capital”den aldığı yatırımlarla kendisi de başarılı bir girişimci olan
Sean X. Yu, girişimci adayları için fikirlerini
paylaşıyor.
SEAN X. YU
PARAŞÜT KURUCU ORTAĞI
PARAŞÜT KURUCU ORTAĞI SEAN X. YU,
KONUYLA ILGILI OLARAK ŞU SÖZLERI AKTARDI:
3: GIRIŞIMCILIK DESTEK İSTER, KOSGEB
DESTEKLERINDEN YARARLANIN!
“Pek çok girişimcinin karşındaki en büyük engel, yatırım
yapmanın maliyetli olmasıdır. Bu yüzden elinizdeki bütçeyi
doğru kullanmak oldukça önemli.
KOSGEB Türkiye’de girişimciliğin ve KOBİ’lerin büyümesinin
desteklenmesi amacıyla farklı türlerde hibe ve krediler
veriyor. Bu destek ve kredilerden yararlanabilirsiniz. Şirketinizi kurmak için destek almak istiyorsanız başvurmanız gereken Girişimcilik Destek Programı’dır. Bu destek
30,000TL’ye kadar hibe veriyor. Hibenin kapsamında ilk
kuruluş desteği, ofis malzemeleri, 12 aylık işletme gideri
desteği kalemleri bulunuyor. Ayrıca işinizi geliştirmek için
70,000TL’ye kadar faizsiz kredi de almanız mümkün.
Kendi işini kurmak isteyenlere yardımcı olabilecek 4 akıllıca çözümü şöyle sıralayabiliriz:
1: HARCAMALARINIZI ÖNCELIKLENDIRIN!
İşletmeniz için hangi giderler öncelikli? Direkt satış yapmayacağınız ya da müşteri ağırlamayacağınız bir ofisin dekorasyonuna yatırım yapmak kesinlikle ilk sıradaki tercihiniz
olmamalı. Her işletmenin ihtiyaç ve öncelikleri birbirine
göre farklıdır. Nakit akışınızı yola koyana kadar bazı konularda kendinizi daha ekonomik davranmaya odaklayın.
Örneğin zorunlu değilseniz, bir asistan tutmak yerine telefonlarınızı kendiniz cevaplayın, ön muhasebenizi kendiniz
takip edin.
2: MALIYETLERINIZI DÜŞÜRÜN!
Pazarlık becerilerinizi geliştirmeniz çok önemli. Şirket için
yapacağınız satın almaları tek bir tedarikçide birleştirmek
bir çözüm olabilir. Böylece indirim isteyebilirsiniz. İndirimli
çalışmayı sadece tedarikçinizden değil, ayrıca şirketin diğer toplu alımları için de kullanabilirsiniz. Örneğin şirketi kurarken yapacağınız tüm ofis malzemesi alımlarını bir
satıcıdan gerçekleştirebilirsiniz. Veya ofisinizin kirasının bir
kısmını baştan toplu ödeyerek daha uygun bir fiyata kiralama şansı yakalayabilirsiniz.
102
KASIM 2015
4: BASIT BIR ÖN MUHASEBE PROGRAMIYLA GELIR VE
GIDERLERINIZI TAKIP EDIN!
Bir girişimci özellikle girişimin başlangıç safhasında her kuruşunu neye harcadığının farkında olmalıdır. Ofisin demirbaşlarından, reklam maliyetlerine, öğle yemeğinize kadar
büyüklü küçüklü tüm giderlerinizi çok dikkatli takip etmelisiniz.
Şirket giderlerini doğru ve düzenli takip etmeniz, giderlerinizin kontrolünü elinizde tutmanızı sağlar. Şirket hesaplarınızı en doğru biçimde tutmalı ve doğru yönetmelisiniz. Bu
bağlamda Paraşüt kullanmak, gider takibini şimdiye kadar
hiç olmadığı düzeyde kolay hale getiriyor.
Paraşüt; 3 kurucu ortak tarafından kurulan, toplam 18 kişilik bir ekibi olan ve her geçen gün ekibine deneyimli yeni
kişileri katarak büyüyen bir girişimdir.
OTOMOTİV DÜNYASI
businesslife.com.tr
103
SÖYLEŞİ
HEDEFİMİZ
n
ü
r
ö
t
k
e
S
EN ÖNEMLİ
FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected]
3 OYUNCUSUNDAN
BİRİ OLMAK’’
104
Ece Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Erdem Çenesiz,
ticari hayatına dair sorularımızı ve Ece Holding’in başarı
hikayesini bizimle paylaştı. Ece Holding, tuğla ve kiremit
ile başlayan sanayi yolculuğunda vitrifiye seramik ile hız
kazanarak bünyesindeki 8 şirketi, dört lokasyonda toplam
7 üretim tesisi ile 345.000 m2 açık alan 92.000 m2’lik kapalı
alandaüretim yapan ve yaklaşık 1.000 kişilik istihdamdan
oluşan büyük bir sanayi kuruluşu. ECE bugün, vitrifiye üretimi
ile Türkiye’de ikinci sırada yer alıyor.
[email protected]
RÖPORTAJ: Dr.Metin ÇALIK - m.ca
KASIM 2015
ERDEM ÇENESIZ
ECE HOLDING YÖNETIM KURULU BAŞKANI
businesslife.com.tr
105
SÖYLEŞİ
Kendinizden ve kariyerinizden bahsedebilir misiniz?
1972 yılında Turhal’da doğdum. İlk ve ortaokulu Samsun’da bitirdikten sonra lise öğrenimini Çorum’da devam ettirmeye karar
verdim. 1988 yılında ailemin de desteğiyle kendimize ait işletmemizde iş hayatına başladım. Aynı zamanda lise öğrenimini de açık
lise vasıtasıyla yürüttüm. Bu yoğun süreçte, 1999’da birçok sivil
toplum örgütü görevi ve toplumsal faaliyetleri esnasında eksikliğini hissettiğim yükseköğrenimini tamamlamaya karar verdim.
Gazi Üniversitesi’ne bağlı Çorum Meslek Yüksekokulu İşletme
(ikinci öğretim) Bölümü’nde ön lisans programını tamamladım.
Lisans eğitimini Moldova’da Kişinev Devlet Üniversitesi Ekonomi
Akademisi İşletme Bölümü’nde tamamladım. 2007 ‘de ise Anadolu
Üniversitesi İşletme Fakültesini (Açık Öğretim) bitirerek 2.lisans
programını da tamamlamış oldum. Sonrasında ise, ABD Wyoming
de kurulu Newport Üniversitesi’nde lisansüstü MBA programını
bitirdim.
Aktif görev aldığınız STK ve kurumlar?
İş hayatının yoğun koşturmacası içinde özellikle memleketimiz
Çorum için sorumluluklarımızı yerine getirmek adına ilk kez bir
örgütlenmede görev aldım ve 1989’da Çorum’un geleneksel ve
önemli sektörel birliği olan Çorum Toprak Sanayicileri Kooperatifi
Yönetim Kurulu Üyeliği’ne başladım.
Şuan da, Türkiye Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı, Sersa Seramik Sağlık Gereçleri Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri
İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Seramik Tanıtım
Grubu YK Üyeliği, Çekva Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Sanitari Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği (FECS)
görevlerini de büyük bir onur ile üstlenmekteyim.
Ece Grup’un kuruluş ve gelişim hikayesini anlatabilir misiniz?
ECE Holding’in temelleri 1946 yılında dedem İsmail Çenesiz’in
gövdesini ahşaptan kendi yaptığı hızar makinasıyla açtığı marangoz dükkanıyla atıldı. 1965 yılında İlhan Çenesiz ve İsmet Çenesiz
kardeşlerin Çenesizler Koll. Şti.’nin kurulması ile tuğla ve kiremit
alanında başlayan üretim ülkenin birçok yerinde kurulan tuğla
ve kiremit tesisleri ile devam etti. 1965 yılından 1986 yılına kadar
Çenesizler Koll. Şti. olarak devam eden yapı 1986 yılında ikiye
ayrıldı ve Çorum merkezli olan ECE Grup oluşmaya başladı. 2006
yılında ECE Grup Şirketleri, ECE Holding çatısı altında birleştirildi.
İş hayatına atılmam ile birlikte ECE Banyo hayata merhaba dedi
Ben, 1988 yılında kiremit imalatı yapan işletmede ilk iş hayatıma başladım. Bir sonraki kuşak olarak benim de iş hayatına
atılmam ile birlikte ECE Banyo hayata merhaba dedi. Baba işine
ilave olarak okul yıllarında küçük bir atölyede seramik imalatı yapmaya başladık. Ve ailemin de desteğiyle 600 metrekarelik
bir binada 7 kişiyle üretime başladık. ECE, artık vitrifiye seramik
ürünlerinden banyo dolaplarına, armatürden metal aksesuara
kadar yaklaşık 15 binin üzerinde ürün çeşidiyle hizmet veren,
sektöre yön veren kurumlardan biri haline geldi.
ECE Holding’in amiral gemisi konumundaki 8 şirketten biri olan
ECE Banyo; 44 ülkeye ihracat yapan ve yurt içinde 205 bayiden
106
KASIM 2015
oluşan dağıtım kanalı ile müşterilerine hizmet veriyor.
ECE Holding’in seramik vitrifiye üretiminin sağladığı bilgi birikimi ile kurduğu vitrifiye seramik fabrikaları için
makine ve ekipman üreten teknoloji firması Genitec
ise, kendi tesisleri için geliştirdiği üretim teknolojilerini hem yurtiçinde hem de dışında satmaktadır. ECE
Holding, banyo çözümleri konusunda dünyanın lider
firması olan Ideal Standard International’in de Türkiye
operasyonlarını yürütmektedir. Türkiye’deki başarılı
çalışmaları ve uyumlu işbirliği nedeniyle iki marka arasındaki ticari ilişkilerin kapsamını genişleterek geçen
günlerde büyük bir ortaklığa imza attık.
Yine vitrifiye seramik alanında dünyanın önde gelen
ülkesi olan İtalya’da, karakteristik bir İtalyan üreticisi olarak faaliyetlerini yürüten, pazarda ilk 10 üretici
arasında yer alan ISVEA markası da 2013 yılında ECE
Holding tarafından satın alınarak, Türk banyo gereçleri pazarıyla tanıştırıldı. Markanın daha önce Roma’da
olan yönetimi ve üretiminin yüzde 90’ı artık Çorum’da
gerçekleştirilmekte. Sektörümüzün en önemli fuarı
olan Unicera’da bu yıl 150’nin üzerinde yeni ürün sergiledik. Dünyanın birçok prestijli ödülüne layık görülen,
tasarım odaklı felsefenin bir ürünü olan ISVEA, Türkiye
pazarında en çok tercih edilen 3 markadan birisi olacak. Hedefimiz bu.
Tuğla ve kiremit ile başlayan sanayi yolculuğunuzun
neresinde siniz?
Bünyemizdeki diğer şirketlerden biri olan ECE Kiremit ise; ürün gamına yeni eklediği Bioksit Kiremit ile
sektörde bir ilki gerçekleştirdi. Ar-Ge merkezimizde
geliştirilen Bioksit Kiremit; daha koyu rengi, daha iyi
ses, su ve ısı yalıtımı sunan çevreci özellikleriyle birlikte modern ve geleneksel tüm mimari tarzlara da hitap
ederek, yapı sektörüne alternatifi olmayan bir ürün
olarak giriş yaptı. Çorumlu mühendislerin uzun süreli
uğraşları sonucunda özel hammaddeler kullanılarak
elde edilen Bioksit Kiremit, formülü ile geleneksel
hammaddelerle hazırlanmış kiremitlere oranla farlılık
göstermekte. Bioksit Kiremit, açık renkli olduğu için
arzu edilen ekonomik değeri yakalayamayan Çorum
kiremidinin değerini de yükseltmiş, dolayısıyla ihracat
şansını artırmış ve Çorum ekonomisine katma değer
sağlamıştır. Bioksit Kiremit, formülünde tamamen tarım arazisi dışındaki kayaç alanlardan temin edilen
hammaddeler kullanıldığı için ekolojik özellikler de taşımakta. Bu nedenle Bioksit Kiremit icadı, Türkiye’deki
ve kiremit üretiminde isim yapmış Çorum’daki kıymetli
tarım arazilerinin hammadde olarak kullanılmasının
da önüne geçecek önemli bir inovasyon hareketi olarak kabul edilmektedir.
Geçtiğimiz Mayıs ayında tasarımı İtalya’da yapılan Venedik tipi kiremit ile sektörde bir ilki daha gerçekleştirerek, dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından
kapılarımızı açıyoruz. Bu ortaklık sektörümüz açısında da son derece önemli. Türkiye’deki mağazalaşma
çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz bu anlaşma ile ve şu
an Türkiye’de 65 adet olan satış noktasını 5 yıl sonunda 100’ün üstüne çıkarmayı hedefliyoruz.
ISVEA’nın ise Türkiye’de şu an 35 mağazası bulunuyor. Hızlı mağazalaşma stratejimiz ile İtalyan tasarım
anlayışını tüketicilerle buluşturmayı sürdürüyoruz. ISVEA olarak Türkiye’de marka bilinirliğimizi artırmak,
müşterilerin alışveriş tercihlerinde yer bulmak, ürüne
dokunmalarını sağlamak istiyoruz. Hedefimiz başta
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi illerde mevcut olan
bayilerimize yeni bayiler ilave etmek ve bayi sayımızı
50’lere çıkartmak. Banyo mobilyaları, vitrifiye seramik sektöründe sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın
önde kuruluşlarından biri olmak istiyoruz. Buradaki
ana markamız ISVEA olacak. ISVEA markalı ürünlerin
yaklaşık yüzde 60’ını ihraç etmeyi planlıyoruz. ISVEA
şu an yurt dışında 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor ve biz bu sayıyı 50’ye çıkarmayı planlıyoruz.
Biz ISVEA’yı başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada
bilinen ve kendi ürün gamında tasarımcı, yenilikçi ve
rekabetçi bir marka haline getirmek istiyoruz. Amacımız sektörün en önemli 3 oyuncusundan biri olmak.
Ece Banyo’nun (ECE Holding markalarının) ürün
portföyünüzden bahsedebilir misiniz?
A’Design Award’da ödüle layık görüldük. Ünlü İtalyan tasarımcı Ettore Giordano tarafından ECE için
tasarlanan Venedik tipi kiremit, Türkiye’den uluslararası tasarım ödülü alan ilk kiremit oldu.
Grup olarak bünyenizdeki şirketlerle ulaştığınız
kurumsal büyüklük nedir?
ECE olarak toplam 45 ülkede varız, hedefimiz bu
yıl sonuna kadar bu sayıyı 50’nin üzerine çıkarmak.
İrlanda, KKTC, Ürdünve Bahreyn’de yeni satış noktaları açmayı amaçlıyoruz. Ideal Standard markamızla
da Amerika pazarında yeni girişimlerde bulunduk.
Bu yıl Ideal Standard International ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık anlaşmasıyla da uzun vadede
Türkiye’de üretim konusunda ciddi yatırımlar için
Ideal Standard; banyo ve mutfak armatürlerinden
vitrifiye seramik ürünlerine, duş sistemlerinden gömme rezervuar sistemlerine, banyo mobilyasından akrilik ürünlere kadar tüm banyo ekipmanlarında hizmet veren, tek marka ile banyodaki tüm üst segment
ihtiyaçları karşılayan uluslararası marka olma özelliğini taşıyor. Herkesin fonksiyonel, erişebilir aynı zamanda da güzel bir banyoyu hak ettiğine inanıyoruz.
Bu denklemi mekan, ihtiyaçlar ve bütçe üzerinden
en doğru şekilde çözmeye odaklandık. Belirlediğimiz
idealler ve bunlara göre de karşıladığımız standartlar var. Gücümüz de adımıza verdiğimiz bu anlamdan
geliyor. İnsanlar banyoda su ile uğraşırken biz onlar
için devrim yarattık. Bataryalardaki seramik kartuşu ve sektörde Rimless olarak adlandırılan kanalsız klozetin mucidi Ideal Standard’dır.
Bu devrimsel yenilikleri sektöre biz kazandırdık.
ISVEA olarak ise vitrifiyeden banyo dolaplarına kadar birbirinden
farklı ödüllü ürünümüz bulunuyor. Uluslararası platformlarda prestiji
tasarım yarışmalarından toplam 17 ödül aldık. Tasarımlarımıza çok
güveniyoruz ve çalışmalarımızı bu noktada geliştiriyoruz. Örneğin Mükemmel Klozet:
Hareketli sprey özelliği sunan smartPlus teknolojisine sahip Mükemmel Klozet, sıcak su bağlantısı olmaksızın kendi kendine suyu ısıtıyor
ve su sıcaklığını istenen dereceye ayarlayabiliyor. İleri geri ayarlanabilen hareketli spreyi, sıcaklığı ayarlanabilir kurutma fanı, kötü koku
emici otomatik sprey temizliği gibi özellikleri ile kusursuz hijyeni banyolara getiriyor. El değmeden kişisel temizlik sağlayan Mükemmel
businesslife.com.tr
107
SÖYLEŞİ
niz değil; nasıl, hangi tasarım diliyle ürettiğiniz ve nasıl
sunduğunuzdur. Burada en önemli nokta markanızın
arkasındaki ürün gamı, tasarımının yanı sıra ürününüzü doğru lojistik ile desteklemenizdir. ISVEA markasını
orta-üst segmentten başlatıp lükse uzanan bir çizgide
konumlandırdık. Dolayısıyla ISVEA’nın pazarın üst segmentine hedeflenmiş bir tasarım diline ve çizgisine
sahip olmasını istedik. Burada üzerinde hassasiyetle
durduğumuz konu ürünlerin yenilikçi, kreatif ve özgün
tasarımlara sahip olmasıdır. Bu nedenle uluslararası
yarışmalara katılıyoruz. A’ Design Award’dan 2014’te
6 ödül 2015’te ise 2 ödül aldık. Ödüller markalaşma
adına yaptığımız işlerin, yatırımların sonucunu görmek,
meyvesini toplamak, her şeyden önce ekip olarak bizi
motive ediyor. Ayrıca uluslararası bir tasarım yarışmasından, tasarımda söz sahibi olmuş öğretim üyelerinin
veya mimarlarının bulunduğu bir jüri heyetinden tasarımlarımızın ödül alması, firma olarak öz güvenimizi
arttırıyor.
İdeal Standard ile yeni iş ortaklığınızdan beklenti
ve hedefleriniz nelerdir?
Klozet, hareketli spreyini otomatik olarak temizleyebiliyor. Isıtmalı kapak, akıllı tuş, yavaş kapanma, kolay montaj ve söküm,
led aydınlatma gibi fonksiyonel özellikleri ile de dikkat çeken
Mükemmel Klozet’te bu özelliklerin yanı sıra su masajı özelliği
de bulunuyor. Teknolojiyi konfor ve hijyenle birleştiren bu klozet,
düşük enerji tüketimi, az su ve deterjan kullanımı nedeniyle tasarruf sağlayan, enerji dostu yeşil ürünler arasına giriyor.
Ece Banyo ise Ideal Standard ve ISVEA’ya göre daha kolay sahip
olunabilir bir marka. Fonksiyonellikten ödün vermeden, sade ve
şık tasarımları hayata geçiyoruz. Vitrifiye seramikten banyo dolaplarına, armatürlerden duş sistemlerine, gömme rezervuarlardan bedensel engelli ürünlere varıncaya kadar çok geniş bir ürün
yelpazesine sahibiz.
İtalya’nın köklü banyo markası olan Isvea’nın grubunuza
kazanım süreci ve gelişiminden bahseder misiniz?
1962 yılında Angelucci ailesi tarafından Roma’ya 200 km uzaklıkta Eusanio Del Sangro yakınlarında kurulan ISVEA, vitrifiye seramik alanında dünyanın önde gelen ülkesi olan İtalya’da, karakteristik bir İtalyan üreticisi olarak çalışmalarına başlar. Özellikle
Güney İtalya’da yaygın bir marka olan ISVEA, pazarda ilk 10 üretici arasında yer alıyor. ISVEA markasını 2013 yılında satın aldık
ve markanın logosundan tasarıma kadar her şeyi revize ettik.
Akabinde satış departmanımızı oluşturduk; bayilik sistemi ile çalışmaya karar verdik ve Türkiye çapında bayilik sistemi oluşturduk. Üretimlerin büyük kısmını Türkiye’de ki Ece Holding’in üretim tesislerinde gerçekleştiriyoruz. Şu anda ürün gamındaki bazı
ürünler İtalya’dan geliyor. ISVEA, İtalyan dili ve tasarım çizgisi olan
bir marka. Artık günümüzde önemli olan ürünleri nerede ürettiği108
KASIM 2015
Artık yarı yarıya bir paylaşımla Türkiye faaliyetlerini
Ideal Standard Yapı Malzemeleri A.Ş. adı altında sürdüreceğiz. Dünyanın hemen hemen her yerinde ürünleri büyük ilgi gören ve birçok Avrupa Birliği ülkesinde
pazar lideri konumunda olan Ideal Standard International, bu işbirliği sonrasında uzun vadede Türkiye’de
üretim konusunda ciddi yatırımlar için kapılarını açıyor. Bu ortaklık sektörümüz açısında da son derece
önemli. Türkiye’deki mağazalaşma çalışmalarımıza
ağırlık vereceğiz bu anlaşma ile ve şu an Türkiye’de
65 adet olan satış noktasını 5 yıl sonunda 100’ün üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. Ortaklık ile birlikte Luxury
ve Grand Luxury segment ürün gruplarının toplamında
%22 pazar payı hedefleniyor.
Ideal Standard 200 yıllık geçmişe sahip, sektöre yön veren trendleri belirleyen, teknoloji üreten bir firma. Biz
sadece ticari işbirliği yapmıyoruz aslında. Bu markanın deneyimlerini, bilgi birikimini, profesyonel yönetim
şeklini de öğreniyor ve ülkemize taşıyoruz. O nedenle
sektörümüz adına bu ortaklığı çok fazla önemsiyorum.
Ortaklık 5 yıl sonrası için75 milyon TL ciro hedefi ile
kuruldu, ancak ben bu şirketin CEO’su olarak 100 milyon TL ciroya 5. yılda ulaşmayı hedef edindim ve buna
inanıyorum. İnanıyorum ki; büyüyen ülkemizle birlikte bu ortaklık da beklentinin üzerinde başarılı olacak
ve sizlerle tekrar bir ilki paylaşmak üzere yeniden bir
araya geleceğiz. Ve bu kez Türkiye’de büyük çaplı bir
üretim, Ar-Ge ve teknoloji üssüne ait yatırımın temellerini birlikte atacağız.
Hedefleriniz içinde halka arz edilmeniz bulunuyor
mu?
Kısa vadede böyle bir planımız yok.
businesslife.com.tr
109
İlker ŞENCAN
[email protected]
@ilkersencn
MEVSIMINE ÖZEL PORÇINI
MENÜSÜ TÜM LEZZETIYLE;
GINA’DA
İstanbul’un en gözde İtalyan restoranlarından biri olan Gina, İtalyan mutfağı severler
için porçini mantarlı lezzetlerin bulunduğu çok özel bir menü hazırladı. Klasik ve modern
İtalyan yemeklerinin en güzel örneklerini sunan Gina, porçini mevsiminde misafirlerini bu
özel lezzetten mahrum bırakmıyor.
110
KASIM 2015
Gerçek İtalyan lezzetlerinin sunmasının yanı sıra rahat ve keyifli ortamıyla misafirlerine her zaman en iyisini sunan Gina,
keyifli molaların, öğle ve akşam yemeklerinin bir numaralı
adresi olarak biliniyor. Şehrin merkezinde, günlük hayatın
keşmekeşinden uzaklaşarak kaliteli vakit geçirmek isteyenlerin uğrak noktası olan Gina, misafirleri için “La Stagione
Dei Porçini” isimli çok özel bir porçini menüsü hazırladı.
Bu enfes lezzetlere tatlı ile devam etmek isteyenler için hazırlanan “Sıcak kestane ve porçini
kek” fındıklı dondurma ile servis ediliyor ve yemeğinize keyifli bir son vermenizi sağlıyor.
Şık dekorasyonu, sıcak ortamı ve zarif sunumlarıyla Gina, misafirleri için özel olarak hazırladığı
“La Stagione Dei Porçini” menüsü ve birbirinden iddialı İtalya yemekleriyle keyif tutkunlarının uğrak noktası oluyor.
Gina mantar ailesinin en lezzetli türü olarak kabul edilen
porçiniyi kullanarak başlangıçtan tatlıya kadar 5 farklı lezzet hazırladı. Yemeğe hafif bir başlangıç yapmak isteyenler
için hazırlanan “Porçini Salatası” roka, pecorino peyniri ve
incir balzamik ile sunulurken damaklarda unutulmaz bir
lezzet bırakan “Porçini mantar çorbası” ise mercanköşk aromalı porçini bruschetta ile hazırlanıyor. Porçininin tüm aromasını damağında doyasıya hissetmek isteyenler için çok
iyi bir alternatif olan “Izgara porçini” füme patates ve kıtır
bresaola ile servis edilirken “Porçini mantarlı patates gnocchi” cevizli sos ve roka ile makarna severlerin beğenisine
sunuluyor.
businesslife.com.tr
111

Benzer belgeler