Kasım 2015 | SAYI
Transkript
Kasım 2015 | SAYI
www.ayakkabidunyasi.com.tr İçindekiler BUSINESS LIFE Aylık İş Hayatı & Ekonomi Dergisi | KASIM 2015 | SAYI:23 Kendi işinin KAPAK Patronu olma yolu: Franchise Sistemi “2016’YA BAKIŞ” 24 2016 yılına dair eşitli sektörlerden firmalarla yaptığımız küçük çaplı projeksiyon çalışmamızda, firmaların 2016 yılına dair beklentilerinin belirsizliğin devam edeceği ve nakit akışı problemi yaşanacağı yönünde olduğu görülüyor. Firma sahiplerinin müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet ortamının arttığı bir dönemde, müşteri kaybı yaşamamak için ödeme istemekten çekinir durumda oldukları ise bir diğer çarpıcı tespit. Diğer yandan, firma yöneticileri özellikle enerji açığı ve buna dayalı ithalat nedeniyle, yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılması ve inovasyona önem verilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Atilla ZAİMOĞLU İŞ ADAMININ YOL HARİTASI Prof. Dr. Emre ALKİN KÜRESEL EKONOMİ Dr. Deniz SAYDAM PAZARLAMA Yaşar DAĞLAR TEMİZ KREDİ Kadir DİKBAŞ EKOYORUM Serpin ALPARSLAN +İŞ DIŞI YAŞAM Fatih KELEŞ DİJİTAL Yrd. Doc. Dr. Agron HOXHA İNSAN KIYMETLERİ Berrak KUTSOY START UP 2 KASIM 2015 “Türkiye, franchising pazarı ile tam anlamıyla büyüme rekoru kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi, verimli ve karlı oluşu sayesinde hızla dünyaya yayılmaya devam ediyor. Dünya üzerinde franchise sistemi ile çalışan yaklaşık 60 iş sektörü bulunuyor.” SÖYLEŞİ İş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın aile şirketleri için 15 kuralı var. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her eve, her şirkete lazım aslında. ALI SABANCI, bunlara uyulması durumunda, uyum ve başarı çok da uzak değil diyor. 16 30 AİLE ŞİRKETLERİ Profesyonelce ÇALIŞMALI 06 22 36 44 56 66 74 78 94 İŞ İNSANLARI 38 SÖYLEŞİ Hazır giyim sektörünün ağabeyi ve perakendenin duayeni KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı, ‘’Çıraklığını yapmadığınız işin, patronluğunu da yapamazsınız’’ diyor. Abdullah Kığılı, her sektörden ve her spor takımına mensup iş insanlarının çok sevdiği bir isim olarak karşımıza çıkıyor. ROTAMIZI Yurtdışına ÇEVİRDİK 50 KONUT DEĞER ÜRETİYORUZ SÖYLEŞİ İŞ DIŞI YAŞAM ‘’ Spor yapmaya ve kitap okumaya çalışıyorum’’ 58 Dumankaya Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, iş hayatına dair sorularımızı sizler için yanıtladı. Tüketici için değer ortaya koyan ürün ve hizmetleri hayata geçirdiklerini belirten Uğur Dumankaya: ‘’Konut değil, değer üretiyoruz’’ dedi. Gayrimenkul sektörünün 52 yıllık köklü markası Dumankaya, tüketici ve tedarikçilerinin memnuniyetini araştıran bir şirket olarak karşımıza çıkıyor. 66 ‘’EN BÜYÜK HOBİMİN: İŞİM’’ SEKTÖREL KURUMSAL 08 GIDA 10 SAAT DÜNYASI 12 BANKACILIK 46 EMLAK 72 BİLİŞİM 76 TURİZM 86 YÖNETİM 82 OTOMOBİL 88 SKODA FABIA Kompakt sınıf yerine tercih edilir hale gelen küçük otomobillerde seçenek çok, rekabet çetin. O nedenle de bir şekilde öne çıkmak, farklı olmak çok önemli. Skoda Fabia bunu ekonomik ancak güçlü motoru ve DSG otomatik şanzımanıyla başarıyor. PERAKENDE 90 Raftaki Fiyat Etiketleri Akıllanıyor Aldığınız bir ürünün raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark oldu mu hiç? Hepimizin en az bir kere başına gelmiştir. Bu durumda, müşteri memnuniyetini ilke edinen bazı marketler, “Raf fiyatı geçerlidir.” derken; bazılarında mağaza müdürüne kadar akseden tatsız durumlar yaşanabiliyor. Bunun nedeni; etiketlemenin emek yoğun, insan odaklı, hataya açık ve kontrolü son derece zor bir uygulama olması. Rafta etiketleme yapan tüm perakendeciler, artık elektronik fiyat etiketleme sistemi ile fiyat etiketlerini saniyeler içinde güncelleyebilecek, elle yazılan ya da basılan kağıt etiketleri tarihe karışacak. SÖYLEŞİ HEDEFİMİZ Sektörün EN ÖNEMLİ Değişim ve belirsizliğin normalleştiği iş dünyasında her geçen gün liderlik daha da çok önem kazanıyor. Uzmanlar liderlerin birlikte çalışma, bütünü görebilme ve uyum sağlama becerilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri, sürekli öğrenme ve hiç bitmeyen bir merak olarak öne çıkıyor. Geleceğin liderlerinin seçimi ve gelişimi, insan yönetiminin ajandasının birinci sırasına yerleşiyor. 3 OYUNCUSUNDAN BİRİ OLMAK’’ 104 businesslife.com.tr 3 EDİTÖRDEN Yayıncı BAYRAM MEDIA GROUP [email protected] Genel Yayın Yönetmeni Seyfettin BAYRAM Editörler Cahid Efgan AKGÜL, Dr. Celal GÜNEŞ Genel Koordinatör Dr. Metin ÇALIK Yazı İşleri Müdürü Amine Şeyma BAYRAM Görsel Yönetmen Zehra KANBAK Tasarımcı Salim PEHLİVAN Yayın Kurulu Atilla ZAİMOĞLU, Dr. İlhami FINDIKÇI, Dr. Metin ÇALIK , Efkan YEŞİLDAĞ, Seyfettin BAYRAM, Prof. Dr. Emre ALKİN, Prof. Dr. İsmail ÖZSOY, Kadir DİKBAŞ, Zafer ÖZCAN Temsilcilikler ABD: Yaşar DAĞLAR AVRUPA: Ümit Selim MACAR KATAR: Dr.Zeynep TOPALOĞLU Yönetim Finans Direktörü: Murat BAYDAR Satış Direktörü: Yasin İNCESU Üretim Direktörü: R.Ediz ERSOY Reklam Grup Başkanı: M. Ali YAR Başkan Yrd: Zafer MİYANYEDİ Rezervasyon: 0212 924 65 07 Kurumsal İletişim Direktörü Fatih KORKMAZ Haber Merkezi Mert DURAN, Atilla BAŞLAR, Enes AYDIN, Yunus DUMAN Fotoğraf Mehmet AKKAYA, Batuhan ÇELİK Genel Merkez Nish İstanbul Office, Çobançeşme Mh. Sanayi Cd. C Blk.No:47 Yenibosna/İSTANBUL Tel: 0212 924 65 07 (pbx) E-mail:[email protected] Web: www.businesslife.com.tr Baskı: Senk Ajans Reklam Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Sanayi Mahallesi, Sultan Selim Caddesi Aybike Sokak, Cihad İş Merkezi No:22 / -3 Kağıthane / İstanbul - TÜRKİYE TEL :0 212 264 38 77 / FAX :0 212 264 36 75 Bayi Dağıtım: Kültür Dergi Dağıtım Basım Yayın ve Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. Tel: 0216 495 90 44 Abone Dağıtım: Aras Kargo / Pointpost Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayındır. © Business Life Dergisi, BM MEDIA GROUP tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Business Life Dergisi’nin isim ve yayın hakkı BM MEDIA GROUP’a aittir. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. izinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz ISSN: 2148-2861 Okur Hizmetleri : 0212 924 65 07 (pbx) [email protected] Abone Hizmetleri : 0212 924 65 07 (pbx) [email protected] Hafta içi hergün 09:00 - 18:00 arasında hizmet verilmektedir. BusinessLife / SirketKocu Seyfettin Bayram ‘’Yanlış hesap Bağdat’tan döner’’ G eçtiğimiz ay çok başarılı bir kapak konusuna imza attığımızı gördük. Bayilerden gelen sürekli takviye talepleri ve ay sonu gelmeden dergimizin bayilerde tükenmesi bir yana Anadolu Grubu patronu Tuncay Özilhan, başta olmak üzere iş dünyasının en itibarlı isimlerinden gelen teşekkür telefonları bizi memnun etti. Birçok firmadan şirketlerini ziyaret etmemiz için davetler aldık. İş dünyasına yön veren ‘’Türkiye’nin en etkili 50 iş insanı’’ listesine giremeyen bazı patronlarda üzüntülerini bize ilettiler. ‘’Bu ülkede bir kişi dahi istihdam eden iş insanının iki eli öpülmeli’’ diyoruz. Bugün binlerce kişi istihdam eden duayen işadamlarının mütevazi bir anket araştırması çalışmamızdan duyduğu memnuniyet, doğru yolda olduğumuzun göstergesi olsa gerek. Bu ayki sayımızda, iş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı ile yaptığımız söyleşide, Ali Bey’in aile şirketleri için 15 kuralı olduğunu öğrendik. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her aileye ve her şirkete lazım aslında. Hazır giyim sektörünün ağabeyi ve perakendenin duayeni KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı ile de keyifli bir söyleşi yaptık. Kendisini ziyarete gideceğimi öğrenen bazı perakende giyim markasının patronu dostlarımız, özellikle selamlarını ve bazı sorularını da Abdullah Kiğılı Bey’e iletmemizi istediler. Okurlarımızdan gelen soruları da ekleyerek çok kapsamlı bir röportaja imza attık. DUMANKAYA Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya da, iş hayatına dair sorularımızı ve beklentilerini ilk kez sizler için yanıtladı. Türkiye, franchising ve bayilik pazarıyla tam anlamıyla büyüme rekoru kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi, verimli, pratik ve karlı oluşu sayesinde hızla dünyaya yayılmaya devam ediyor. Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve Avrupa Franchise Federasyonu (EFF) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Aydın, 2016 yılında bu pazarının 50 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağını ve hedeflenen 10 bin girişimci sayısının da kolaylıkla bulunacağını söyledi. Değişim ve belirsizliğin artık sıradan hale geldiği iş dünyasında, liderlik her geçen gün daha da çok önem kazanıyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri, sürekli öğrenme ve hiç bitmeyen bir merak olarak önümüze çıkıyor. Geleceğin liderlerinin seçimi ve gelişimi, insan kaynakları yönetimi ajandasının birinci sırasına yerleşiyor. Önümüzdeki sayıda, Aralık ayında 40 sektörün en beğenilen ve bilinen 5 lider markasını açıklayacağımız ‘’Türkiye’nin En Beğenilen & Bilinen Lider Markaları’’ araştırmamız yayınlanacak. Editör ekibimiz abonelerimiz ve okurlarımızdan gelen geri dönüşlere yönelik araştırmaya yoğun ve hummalı bir şekilde devam ediyor. Şirketlerin baskı altına alınmadığı, gazetecilerin tartaklanmadığı, aydınlık ve özgür bir Türkiye dileğiyle…. İŞ ADAMININ YOL HARİTASI Atilla ZAİMOĞLU [email protected] BELİRSİZLİK DÖNEMLERİNDE “TEMPOLU, PLANLI VE SİSTEMATİK” YAKLAŞIM İLE YÖNETİMİ YENİDEN TASARLAMAK / zaimoglu1 BELIRSIZLIK ORTAMININ OLUŞMASI... Çeşitli nedenler işletmelerin faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir ve bir belirsizlik ortamına sürükleyebilir. Bir şirketin kontrol edebileceği ve yönetebileceği sistematik riskler genellikle şirketin kendi kontrol çevresinden kaynaklanan faktörler olacağı için bunların etkilerinin daha kısa sürede giderilmesi beklenir. Buna karşılık sistematik olmayan ve şirketin kendi kontrol çevresi dışında gelişen risklerin yönetilmesi ve etkilerinin azaltılması ise daha uzun zaman alır ve işletmenin sürekliliğini tehlikeye sokabilir. Bu durum aynı zamanda bir belirsizlik ortamının da oluşmasına neden olur. Bir belirsizlik ortamında bunu oluşturan nedenler genel, ülke ve dünya çapında ise tüm şirketlerin olumsuz etkilenmesi söz konusu olacaktır. Dünya veya ülke ekonomisinde yaşanan çalkantılar, siyasi belirsizlikler, olumsuz doğa olayları, menfi mevsimsel etkiler gibi hususlar bir çok işletmeyi aynı anda olumsuz olarak etkileyecek ve ardından talep yetersizliği, düşen satışlar, azalan karlılık, işsizlik gibi istenmeyen sonuçların alınmasına neden olacaktır. Bunlar işletmeler için zor dönemlerdir. Bu dönemlerde işletmelerde risk yönetimi çok önemli hale gelir. Belirsizlik ortamlarında, işletmelerin her zamankine göre daha “tempolu, planlı ve sistematik” bir yönetim yaklaşımı ile hareket etmeleri söz konusu olmalıdır. Sıkıntılı konuları çözebilmek ve çözüm önerilerini yakalayabilmek için şirketlerin böylesi dönemlerde tempoyu yükseltmeleri, kayıpları azaltmak ve kaynakları daha etkin kullanmak için planlamaya daha çok önem vermeleri ve daralan faaliyetlerini daha sistematik, daha programlı bir şekilde gerçekleştirmek suretiyle de zararlarını en aza indirmeleri düşünülmelidir. Belirsizlik ortamlarında şirketler risk yönetimindeki kabiliyetlerini sergilerler. Risk yönetiminde başarılı olan firmaların belirsizlik ortamının oluşturduğu kriz dönemlerinde tehditleri fırsatlara çevirmeleri beklenmelidir. Risk yönetiminde zayıf olan firmaların ise kriz dönemlerinde hazırlıksız olmalarından dolay stresleri yükselecek ve iç ve dış desteğe olan ihtiyaçları artacaktır. İşte bu yazımızda; krize hazırlıksız yakalanmış firmalara bilgimiz ve tecrübemiz çerçevesinde önerilerde bulunmayı hedefledik. KISA VADELI ÖNERILER… Piyasadaki belirsizlik ortamı kendini hissettirmeye ve ardın6 KASIM 2015 dan bir ekonomik krize dönüşmeye başladığı zaman şirketler sağlıklı faaliyet döngüsünün bozulduğunu bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamaya başlayacaklardır. Bu durum, firma için biraz geç kalınmış bir ortamdır. Bu noktaya gelinmeden önce ekonomiyi iyi okumak ve öncü makro ve mikro ekonomik göstergeleri izlemek suretiyle çok daha erken bir dönemde bu sıkıntıların geleceğini tahmin etmek mümkündür. Diyelim ki firma bu sıkıntıları için zamanında tedbir almakta geç kaldı, o zaman kısa vadede neler yapmalıdır, bunları kısaca belirtelim. • Önce çalışma temposunu yükseltmeli, planlı ve sistematik bir şekilde üretim ve pazarlama planlarını tekrar gözden geçirerek yönetimi yeniden tasarlıyormuş gibi firmaya ve çalışanlarına yeni bir bakış açısı kazandırmalı ve bunu tedarikçileri, kendi personeli ve müşterilerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırmalıdır. Bu çalışmanın devamında içsel kazanımlar / maliyet azaltma teknikleri uygulamasına geçilmelidir. • Etkin tahsilat sistemini devreye sokmalı, tedarikçi kısmında ise vadeler uzatılabilmelidir. Bu dönemde şirket, satış hasılatı düşürme pahasına olsa bile ödeme yapamayacak müşterilerine teminatlı ve peşinatı daha yüksek kısa vadeli satış politikasına uygulamaya sokmayı düşünmelidir. Bu politika firmaya müşteri kaybettirebilir ama işletme sermayesinin de yok olmasını önlemiş olur. • Stok yönetim sistemini devreye sokmalı ve bu konuda etkinlik sağlanmalıdır. Daha kısa vadeli ve saha küçük partiler halinde hammadde / yarı mamul siparişi verilmeli, Tam Zamanında veya kısaca JIT (Just in Time) olarak adlandırılan envanter stratejisini kullanarak üretime bağlı maliyetler en aza indirilmelidir. Böylece hammadde / yarı mamul için bağlanan finansman kaynağı azalacak ve depolama işlemleri giderlerinden tasarruf sağlanacaktır. Etkin stok yönetiminde ayrıca minimum stok seviyeleri belirlenmeli ve gereksiz ve fazla olan stoklar elden çıkartılarak likit hale getirilmelidir. • Satıcılara / tedarikçilere zamanında ödeme yapılamıyorsa; kendilerinden uzaklaşmak yerine onlarla daha fazla iletişim içerisinde olmak ve genel durumu açıklayarak makul sürelerde vadeleri uzatmak söz konusu olabilir. Bu şekilde karşı tarafın firma aleyhine bir hukuki işleme geçmesini de önlemiş / geciktirmiş olursunuz. Unutmayalım ki böylesi durumlarda önemli olan; zaman kazanmak ve kazanılan süre içerisinde de nakit akışındaki aleyhinize olan dengeyi tekrar lehinize çevirmektir. • Bu kısa vadeli tedbirler her firma için değişebilir ve çeşitlene- YÖNETİM bilir. Ancak hareketsiz kalmak, motivasyon ve moral açısından zayıf görünmek kötü durumu hızlandırabilir ve başkalarının da bu firmadan ümidinin azalmasına neden olur. Kısa vadeli bu tedbirlerin devamında aşağıda modüller şeklinde belirttiğimiz orta ve uzun vadeli tedbirler programını da başlatmak mümkündür. ORTA VE UZUN VADELI ÖNERILER… Kısa vadeli tedbirler ile kendini geçici olarak toparlayan firmaların, belirsizlik ve kriz dönemlerindeki olumsuz etkilere hazırlıklı ve dayanıklı olabilmek ve bu dönemde ortaya çıkan tehditleri, riskleri fırsatlara çevirmek için aşağıda 5 modül halinde verdiğimiz uygulamaları gerçekleştirmeleri halinde firmalar güçlü bir rekabete dayanaklı hale geleceklerdir. MODÜL 1: Bu modül başlangıç çalışması olarak görülmeli ve firmaya çeki düzen veren ilk çalışma olarak kabul edilmelidir. • Anket/Swot Analiz(Mevcut Durum Analizi) *** İş Envanteri – İş Tanımları. • Görev Tanımları ve Organizasyon Şeması, Yetki ve Sorumlulukların Belirlenmesi ve Dağıtımı. • Personel/Kurumsal Haftalık Toplantıları ** Vizyon (Hedef) ve Misyon (Var Oluş Sebebi) Tanımları. • Check – Up Faaliyeti *** Yol Haritasının Çıkarılması. • Yeniden Yapılanma Çalışması *** Mali / Finans Ön Analitik İnceleme Çalışması. MODÜL 2: Bir önceki modülün ardından ikinci modüle geçilmeli ve yapı kuvvetlendirilmelidir. • İç Kontrol/İç Denetim Sisteminin Kurulması *** Bütçe Çalışması. • “Strateji, Politika, Prosedür, Yönetmelik, Yazılı Talimatlar”ın oluşturulması. • Nakit Akış Tablosu *** Mali İşlemlerin Analizi Çalışmaları. • Maliyet Azaltma Teknikleri *** Üretimin Planlanması. • Arşivleme ve Bilgi Takip Sistemi *** “Prosedürlerin, Yönetmeliklerin, Proseslerin, Talimatların Oluşturulması”. • Mutabakat Sistemi *** Etkin Tahsilat Sisteminin Kurulması. • Stok ve Demirbaş Sayım Sistemi *** Sosyal Medya Uygulamaları. • Mevcut Kredilerin İyileştirilmesi ve Alternatif Finans Kaynaklarının Kullanılması Çalışması. MODÜL 3: İleri aşamaya geçiş. • Yıllık İş Planı Yapmak. *** Kurumsal Aile Anayasasını Oluşturmak. • İş Akış Prosedürleri *** Periyodik Eğitim ( Eğitim İhtiyacının Saptanması). • Kurumsal Stratejik Hedef Planlama *** İK Sisteminin Kurulması. • İş Başvurularını Değerlendirme ve Mülakat Süreçleri (Kişilik/ Karakter Analizleri)’nin Oluşturulması. • Departman Bazında Norm Kadro Çalışması *** Personel Özlük İşlemlerinin Tamamlanması. • Benchmarking (Kıyaslama). • Maliyet Muhasebesi Uygulaması *** Teşvik, Hibe ve Mali Yardımlar *** Dijital pazarlama ve E-ticaret. MODÜL 4: İkinci ileri aşama. • ERP Program Uygulaması *** Stok Yönetimi Sisteminin Kurulması. • Tedarik Zinciri Yönetimi *** KPI (Key Performance Indicatör) Anahtar Performans Göstergelerinin Belirlenmesi. • Performans Yönetim Sistemi ve MIS – Bilgi Yönetim Sistemlerinin kurulması. • Enformasyon Teknolojisinin Zenginleştirilmesi *** Ücret ve Ödüllendirme Sisteminin Kurulması. • Performansın Mali Analiz İle Takip Edilmesi *** Çalışan Memnuniyet Analizlerinin Yapılması. • Lojistik Yönetimi Sisteminin Kurulması. • Balance Score Card- Dengeli Ölçüm Kartı – Kurum Karnesi, Kaizen Yönetim Sistemi, Yalın Düşünce Sistemi, Altı Sigma ve Benzeri Çağdaş Yönetim Tekniklerinin Uygulanması. MODÜL 5: Profesyonel yönetim ve kurumsallaşmada son aşama. • Risk Yönetim Sisteminin Kurulması *** Motivasyon ve Prim Sisteminin Kurulması. • Toplam Kalite Yönetim Sistemine Geçiş. *** Proje Yönetimi ve Komitelerle Yönetim Uygulamasını Başlatmak. • Öneriler Havuzu Kurmak ve İşletmek *** İnovasyon Takımını Oluşturmak. • Turquality Çalışmasını Başlatmak. • Halka Arza Uygunluk Testi & Yabancı Ortak Hazırlığı, Firma Değerinin Tespiti, Due Diligence (Detaylı Bağımsız Denetim) Çalışmalarını Yaptırmak. SONUÇ… Bu yazımızda firmaların, belirsizlik ve kriz dönemlerinde kısa, orta ve uzun vadelerde alması gereken tedbirleri özet olarak ifade etmeye çalıştık. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz konuların özeti olan bu çalışmamızda ifade ettiğimiz çözümler sektöre ve firmalara göre değişebileceği gibi modüllerde yer alan kapsamlar da değiştirilebilir. Firmaların bu konulardaki yaklaşımları, önce kendi personeli ile bu tedbirleri gerçekleştirmek, yetersiz kalınması halinde ise dışarıdan danışmanlık hizmeti alınması şeklinde olmalıdır. Hiçbir çalışma, didinme ve mücadele karşılıksız kalmaz… Selam ve Saygılarımla. businesslife.com.tr 7 KURUMSAL Dr.Celal Güneş [email protected] ‘’DAHA GÜVENLİ BİR DÜNYA İÇİN ÇALIŞIYORUZ’’ DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık, hızlı nüfus artışı ve çevresel güçlüklerle karşı karşıya kalmış bir dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak için biyoloji, kimya, malzeme bilimi ve mühendislik alanlarındaki uzmanlığımızı kullanıyor ve çözüm bulmaya çalışıyoruz dedi. Türkiye, beslenme ve enerji gibi yeryüzünde temel problemleri hakkında yenilikçi çözümler üretmek için istekli bir ülke olduğunu belirten Aydınlık, 2014 yılında İstanbul’da düzenlediğimiz DuPont Türkiye Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Zirvesi’nde gıda ve tarım sektörlerinin büyüme hedeflerini, tarım ve inovasyonun önemini, iş birliklerini değerlendirdik. Tüm bu çalışmalar bizi Türkiye’nin uzun vadeli büyüme hedefleriyle paralel olarak çalışmalarımızı yürütmeye teşvik ediyor. Biz de bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz dedi. ‘’AMACIMIZ SÜRDÜRÜLEBILIR BAŞARIYI YAKALAMAK’’ Esas Holding’in ile birleşmesinin ardından sağlam ve istikrarlı büyüme adımları atmaya başlayan Ayakkabı Dünyası, 2015 yılının son çeyreğinde mağaza yatırımlarına hız verdi. Ayakkabı Dünyası Genel Müdürü Uygar Turcan, “Ayakkabı Dünyası olarak 2 yıl önce hedeflerimizi belirlerken ticari potansiyeli olan noktaları önceliklendirdik. Amacımız buralarda sürdürülebilir bir başarı yakalamak ve bölgeye, kaliteli moda ayakkabıları erişilebilir fiyatlarla sunmak. Kıbrıs da bu listede önem verdiğimiz bir nokta. Bugün itibariyle Kıbrıs’taki ilk ve tek yetkili mağazamız ile modaseverlere ulaşacağız. Eminiz ki hem burada ikamet eden hem de turistik amaçla gelen müşterilerimizle güzel bir bağ kuracağız.”dedi. ‘’BODRUM DIŞ HATLARINI DEVRALDIK’’ TAV Havalimanları, Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarından Milas – Bodrum Havalimanı’nda iç hatların ardından dış hatlar terminalini devralarak işletmeye başladı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, “Milas–Bodrum Havalimanı yılda yaklaşık 4 milyon yolcu ağırlayarak ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden birini dünyaya bağlıyor. İç hatlar terminalini devraldıktan sonra bir yılda yüzde 16 yolcu artışı sağladık. Şimdi bu performansı dış hatlara da taşımak için çalışacağız. TAV’ın ürün ve hizmetleri bugün 16 ülkede 70 havalimanında yer alıyor. Sahip olduğumuz bilgi birikimini Bodrum’u hak ettiği noktaya taşımak için kullanacağız. Bodrum’un gelecek 15-20 yılda Türkiye’nin dördüncü en büyük kenti olacağına inanıyoruz. Dış hatlarda direkt uçuşları artırarak, yerel yönetim ve turizm sektörüyle yakın işbirliği içinde Bodrum’u yılın 12 ayı ilgi gören bir kent haline getirmek üzere çalışıyoruz” dedi. 8 KASIM 2015 ‘’KENDİ ROBOTUMUZU YAPACAĞIZ’’ Gedik Holding, tamamı ithal olarak ülkemize gelen endüstriyel robotları yerli imkanlarla üretmek için kolları sıvıyor. Gedik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde Mekatronik Mühendisliği bölümü olduğunu hatırlatan Gedik Holding CEO’su Mustafa Koçak, “Gedik Holding ve Gedik Üniversitesi olarak sanayici ve üniversite işbirliğiyle Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Orta ve uzun vadede hedefimiz Türkiye’deki yerli sanayinin, başta kendimiz olmak üzere kendi kendimize yeterli hale gelmek. Yani kendi robotumuzu, trenimizi, otomobilimizi, uçağımızı yapmalıyız. Hükümetin yerli otomobil projesinde teknolojimizle biz de yer almak isteriz” dedi. ‘’TÜRKIYE’DE TRAMVAY FABRIKASI KURUYORUZ’’ Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis de ulaşım sektörünün Türkiye’nin yakın geleceğinde yüksek büyüme potansiyeline sahip alanlardan biri olduğunu belirterek “Yüksek hızlı trenler ve hafif raylı sistemler başta olmak üzere şirket stratejimiz gereği ulaşım alanındaki büyümemizi birkaç fazda gerçekleştirilecek şekilde planladık. Bu fabrika bu stratejinin ilk fazını oluşturuyor. Önümüzdeki yıl Siemens olarak Türkiye’deki 160. yılımızı kutlayacağız ve böyle önemli bir yatırımla Türkiye ekonomisine değer katmaya devam edecek olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Kurulacak fabrikamızda üretilecek araçlar, hem ülkemizde hem de yurtdışında bir çok ülkede kullanılacak. Fabrikamız, Siemens Ulaşım Bölümü için önemli bir üretim merkezi konumunda bulunacak ve ihracat geliri ile de ülkemiz için ek katma değer yaratacak” dedi. GIDA M.Ali Yar [email protected] “İLK KAHVE İÇİN SU BARDAĞINI BİZ TASARLADIK” ‘’BURSA’NIN EŞSIZ LEZZETLERINI SUNUYORUZ’’ Hizmet vermeye başladıkları günden bu yana ‘’gerçek İskender ustalık ister’’ sloganıyla hareket ettiklerini belirten Helvacı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Helvacı;“Bursa Kebap Evi olarak Türkiye genelinde 22 ilde 53 şube sayısı ve 1100 kişilik çalışanımızla Bursa’nın eşsiz lezzetlerinin örneklerini misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz. Stratejimizi franchise odaklı büyüme olarak şekillendirdik. Franchise başvurularıyla ilgili çeşitli birçok talep alıyoruz ve gelen talepleri değerlendiriyoruz’’ dedi. ETIS, TARIM LOJISTIĞINDE BÜYÜYOR Paşabahçe Pazarlama Grup Müdürü Ülkü Berna, her içeceğin tadını ve aromasını daha iyi hissedebilmek amacıyla kendisine özel olarak tasarlanmış bardaklarda içilmesi için cama farklı yorumlar kattıklarını belirterek, “Sunduğu ürünlerle ülkemizde kahve kültürünün vazgeçilmez bir parçası olan Paşabahçe aynı zamanda ilk kahve yanı su bardağını da tasarlayan marka” dedi. BHU YENİLENEN YÜZÜYLE ARTIK BİR TIK UZAĞINIZDA Doğal ürünleriyle hazırladığı birbirinden lezzetli tatlarıyla sütlü tatlının lider markası Bolulu Hasan Usta yenilenen web sitesi ve online sipariş hattı ile artık çok daha yakınınızda. Türkiye’de tatlı işini el emeği tazeliğinde üreten tatlının ustası Bolulu Hasan Usta, doğal ürünleriyle hazırladığı birbirinden leziz tatları yenilenen web sitesinde tatlı severlerin beğenisine sunuyor. Sütlü tatlıyı ustasından yemek isteyenlerin uğrak mekanı olacak www.bhu.com.tr ‘da damak tadınıza uygun, doğal ürünlerle hazırlanan sağlığınıza dost tatlar sizi bekliyor. CLOUD 34’TE SUSHI GECELERI BAŞLIYOR Etis, tarım lojistiğinde büyüyor. Amasya Şeker Fabrikası’nın pancar hasatının taşıma ihalesini kazanan Etis, önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım lojistiği alanındaki yatay büyümesini sürdürmeyi hedefliyor. Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç,2015’i dağıtım lojistiğinde büyüme yılı ilan ettiklerini hatırlatarak, bu alandaki yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini kaydetti. Gerçekleştirdikleri işbirlikleri ile bu alanda güçlerini artırdıklarını söyleyen Erdal Kılıç, şimdi de tarım lojistiği alanında büyümeye başladıklarını kaydetti. Kılıç, “Önümüzdeki dönemde domates, patates gibi mevsimlik ara tarım ürünlerinin lojistiğinde de yeni müşterilerle tarım lojistiğindeki yatay büyümemizi sürdüreceğiz” dedi. 10 KASIM 2015 Sunduğu lezzetler ve düzenlediği etkinliklerle öne çıkan Cloud 34, ev sahipliği yapmaya başladığı “Sushi Lounge” ile gece hayatına Uzak Doğu esintisi katıyor. Hilton İstanbul Bomonti’nin 34. katındaki barın kokteylleri ise yaratıcı barmenlerin imzasını taşıyor. “Sushi Lounge”un gece hayatını Uzak Doğu lezzetleri ile buluşturan menüsünde, “Shirashi” ve “Unagi” gibi somon veya yılan balığı içeren seçeneklerin yanı sıra vejetaryenler ve gluten tüketmeyenler için de leziz sushi seçenekler yer alıyor. businesslife.com.tr 11 S A AT D Ü N YA S I Fatih Korkmaz [email protected] TOMMY HILFIGER SONBAHAR/KIŞ 2015 Tommy Hilfiger Sonbahar/Kış 2015 saat ve takı koleksiyonu, moda, sanat, müzik ve eğlenceden ilham alıyor. 1985 yılından bu yana Tommy Hilfiger koleksiyonları ikonik ‘rock star’ stilinden ve ‘60’lar grafik sanatından esinleniyor. Markanın şık silüeti ise modern cool yapısıdan, klasik kırmızı, beyaz ve mavi renklerin yarattığı 70’ler retro etkisinden geliyor. MAURICE LACROIX PONTOS S EXTREME İLE BENZERSİZ BİR DENEYİM Risk almaktan kaçınmak sıkıcı olabilir. Hayat yaşamak içindir ve çoğu erkek sadece sınırları keşfettiğinde gerçekten yaşadığını hisseder. Hız sarhoş edicidir; kalp atışını hızlandırır, yükselmiş hissetmeyi sağlayan duyulara neden olur ve maceracıların sürekli peşinde oldukları adrenalini üretir. Sınırları keşfetmek genellikle uzmanlar tarafından optimal olarak tasarlanmış en iyi, en güçlü ve en hafif ekipmanın kullanımını gerektirir. En ileri teknolojiyi kullanmadaki uzmanlığıyla ünlü İsviçreli saat firması tarafından üretilen, Saat&Saat’in distribütörlüğünü yaptığı Maurice Lacroix Pontos S Extreme de bunun mükemmel bir örneğidir. Bu saat, sınırları zorlamayı ve insan performansının sınırlarını keşfetmeyi seçen erkekler için ideal kol saatini temsil eder. MARC BY MARC JACOBS SONBAHAR 2015 MODELLERİ Saat&Saat’in tek yetkili Türkiye distribütörü olduğu Marc by Marc Jacobs saatleri bu sonbahar sezonunda markanın özüne dönerek tasarlanan özel modellerle karşımıza çıkıyor. Marka, güçlü, orijinal ve cüretkar karakterini endüstriyel açılarla bir araya getiriyor. Sevilen modellerinin ve yeni modellerinin modernize edildiği koleksiyon, saatlerin merkezinde halkanın yuvarlak siluetinin yer almasıyla ön plana çıkıyor. 2015 Sonbahar sezonunda yeni Viv modeli, geniş deri kayışı ve endüstriyel tasarıma sahip kasasıyla koleksiyonun öne çıkan modelidir. Tether modeli ise markanın sevilen Skeleton serisinin farklılaştırılarak tasarlanmasıyla ortaya çıkıyor; minimalist yapısı, ince kasası ve kadranıyla farklı renk alternatifleri sunan Marc by Marc Jacobs saatleri bu sonbahar bizlerle... ESCAPE WATCHES 2015 SONBAHAR /KIŞ MODA ÇEKIMLERI TOP OF THE WORLD / ESCAPE WATCHES SONBAHAR | KIŞ 2015 kampanyası Texas Hill Country’de hayat buluyor. Teksas’ın yerlileri için bir zamanlar iyi saklanmış bir sır olan bu yer, kısa zamanda dünyanın her yerinden şehirli maceraperestler için revaçta bir dinlenme mekanı oldu. Herkesi etkisi altına alan kültürü, canlı müziği ve gastronomisi ; güney batı Teksas’taki çiftlik evinin mutfağıyla alacalanan güzel lokasyon arayışında olan gezginler kaçış yollarını Teksas’ın merkezine çevirdiler. Biz de çekim haftası için Fredericksburg, Teksas’ı seçtik. Bu yaşam dolu tarihi kasaba, yeni butikler, Texas Wine Trail ve mutfaklardan gelen cezbedici kokularla kaynıyor. 12 KASIM 2015 PIERRE CARDIN SAATLER KOL DÜĞMESI HEDIYELI Yeni yılın coşkusunu koleksiyonlarına yansıtan Pierre Cardin, yeni yıl için hazırlanan üç yılbaşı modelini kol düğmesi hediyesi ile birlikte sunuyor. Pierre Cardin’in kol düğmesi hediyeli yılbaşı koleksiyonu, giyimlerine özen gösteren ve şıklıklarını özel saatlerle tamamlamak isteyenler için üretildi. Özel olarak üretilen birbirinden farklı ve göz kamaştırıcı üç farklı saatin yer aldığı koleksiyona tüm seçkin saat bayilerinden ulaşmak mümkün. businesslife.com.tr 13 NEWYORK... 2015 SONBAHAR- KIŞ SEZONU CACHAREL TASARIMLARI CACHAREL ERKEĞİ, HAYATIN DİNAMİZMİNDE ÖZGÜN TARZIYLA ZAMANSIZ ŞIKLIĞIN VE RAHATLIĞIN RİTMİNİ YÜKSELTİYOR... 2015 SONBAHAR- KIŞ SEZONU CACHAREL TASARIMLARI GÜNÜN HER SAATİNE EŞLİK EDİYOR.. Newyork.. Newyork.. Burada Işıklar Hiç Sönmez.. İdeal görünümlü erkeğin stil kodlarını Cacharel tamamlıyor.. Bir film seti gibi gerçek ötesi, aynı zamanda gerçeğin ta kendisi..Her dilden, her renkten, her etnik kökenden insanıyla bir kültür mozaiği.. Cacharel 2015 Sonbahar- Kış Koleksiyonu dünyanın en dinamik karması lego kent Newyork’tan ilham aldı. Yağmur geçirmeyen trençkot modellerden triko kazaklara, farklı doku ve desenlerin birlikte kullanıldığı takım elbiselerden, gömlek ve chino pantolonlara, kabanlardan kemer, kravat, ayakkabı gibi bireysel aksesuar seçeneklerine kadar uzanan koleksiyonuyla Fransa’nın ikonik markası Cacharel erkeğin gerek iş gerekse haftasonu stilini tamamlıyor. Şehir yaşamının kalabalığına ve dinamiğine eşlik ederken, yaşam alanlarında özgün ve farklı stilini yaratmak isteyen gezgin ruhlu Cacharel Erkeği, Sonbahar – Kış mevsiminin değişim rüzgarlarını takip ediyor ve kendi tarzıyla herkesten bir adım önde.. Yeni Sezonun Renkleri Cacharel Erkeğinin Özgün Tarzında Hayat Buluyor.. En klasik parçalarda bile sportif performans giyimin rahatlığını arayan ve zamanın hızlı akışında zahmetsiz şıklığı hak eden erkekler için tasarlanan koleksiyonda ; bir rengin çok yönlü tonları tasarımların detaylarında ön plana çıkarıyor. Lacivert ve grinin ağırlıklı hakimiyetine eşlik eden bordonun en doygun tonları ve sonbahar esintisinin yansıması orman ve yaprak yeşili göz dolduruyor. Koleksiyonun dikkatleri üzerine çekeni ise asil siyah.. Kullanışlı, Pratik ve Kırışmaz Bir Koleksiyon.. Bavuluyla Hayat Yarışında Olanların Gardrobu.. Şıklık kadar rahatlığın da büyük önem taşıdığı Cacharel koleksiyonu, durdurak bilmeyen seyyahatsever erkeği kusursuz stiliyle gündüzden geceye taşıyor. Öyle bir koleksiyon düşünün ki, hırkalar ceket kesiminde, ceketler hırka hafifliğinde. Bavulda taşımak için çok ideal bir gardrobun önemli hatlarını oluşturan parçalar oldukça pratik, kullanışlı ve kırışmıyor. Koleksiyonun geneline yayılan hareket özgürlüğünü kısıtlamadan her silüette kullanabilen örme kumaşlar, kumaşların içerisindeki minimum likra veya yün dokunuşu esneme özelliği katıyor. Cacharel erkeği uzun süren uçak seyahatlerinde veya toplantılarında kırışıklık sıkıntısı yaşamıyor öyle ki diz izi bile Cacharel erkeğine çok uzak..İki yüz yıllık İtalyan devi Guabello’nun Cacharel için özel tasarladığı yüzde yüz yün kumaştan oluşan takım elbiseler yeni sezonda gözleri üzerine çekiyor, doğal ipliklerin esnek yapısı sayesinde hem klas, hem konforun zirvesinde.. 14 KASIM 2015 businesslife.com.tr 15 Kendi işinin Patronu olma yolu: Franchise Sistemi inesslife.com.tr Fatih Korkmaz - f.korkmaz@bus 16 KASIM 2015 “Türkiye, franchising pazarı ile tam anlamıyla büyüme rekoru kırıyor. ABD’de doğan franchise sistemi, verimli ve karlı oluşu sayesinde hızla dünyaya yayılmaya devam ediyor. Dünya üzerinde franchise sistemi ile çalışan yaklaşık 60 iş sektörü bulunuyor.” businesslife.com.tr 17 Türkiye’de franchise veren 471 şirket varken, marka ve temsilcilerin oluşturduğu pazar ise 43 milyar dolar civarında. Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve Avrupa Franchise Federasyonu (EFF) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Aydın, 2016 yılında bu pazarının 50 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağını ve hedeflenen 10 bin girişimci sayısını da kolaylıkla bulacağını söyledi. Türkiye, Avrupa Franchise Federasyonu istatistiklerine göre, zincir sayısıyla Avrupa birincisi konumuna yükseldi. İstatistiklere göre, dışarıya açılmayı başaran markalarımızın sayısı ise 100’ü geçti. 700 Türk markası ise dünyaya açılmayı bekliyor. Kendi işinin patronu olma imkânını sağlayan Faruk Güllüoğlu, Simit Sarayı, Alaçatı Muhallebicisi, Kahve Durağı, Köfteci Ramiz, Bolulu Hasan Usta, Bursa Kebap Evi ve Çıtır Usta gibi önemli markalar; girişimciliğin güvenli limanları arasında gösterilen franchise sistemi ile özellikle az riskle çok kazanmayı hedefleyenlere büyük fırsatlar sunuyor. “TÜRKİYE FRANCHİSİNG HACMİ 2016’DA 50 MİLYAR DOLAR OLACAK” Uluslararası Franchising Derneği (UFRAD) Genel Başkanı ve Avrupa Franchise Federasyonu (EFF) Başkan Yardımcısı da olan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Türkiye’nin franchising sektöründe 43 milyar dolarlık bir hacme sahip olduğunun, 2016 yılında ise bu rakamın 50 milyar dolara ulaşacağınısöyledi. Dünyayla birlikte markaların da küreselleştiğini belirten Aydın, “Eğer kendi imkanlarımızla bir marka yaratamıyorsak ulusal ve uluslar arası platformlarda kendisini kanıtlamış ekonomik güce sahip olmuş bir markayla iş birliği yaparak onun ekonomik ve sosyal gücünü, tanıtım gücünü arkamıza alarak hizmeti farklı mekanlara hep birlikte taşıma şansına sahip oluyoruz. Franchising sektörü bu anlamda ciddi şekilde yatırım imkanı sunmaktadır” diye konuştu. DR. MUSTAFA AYDIN ULUSLARARASI FRANCHİSİNG DERNEĞİ BAŞKANI 18 KASIM 2015 Dr. Mustafa Aydın, ayrıca fuarda bir araya gelen markaların kendi sektörlerindeki gelişmeleri birbirlerine aktardıklarını da sözlerine ekledi. Dr. Aydın, “Fuarla iş zamanlı olarak da seminer ve konferanslar ve paneller düzenledik. Paralel bölümlerde yapılan bu konferanslarda sektörlerin başarılı isimleri dünyadaki yeni ticari kurallarını, yeni yaklaşımları ziyaretçilerle ve marka sahipleriyle paylaştı” dedi. ‘’FRANCHİSE TALEPLERİ 2016 İÇİN ÖNEMLİ BİR YÖN GÖSTERGESİ’’ talepleri de bu anlamda önemli bir yön gösteriyor. 2016 YILI IÇIN HEDEFLERINIZ Başta Ankara üretim tesisimiz olmak üzere Türkiye içindeki büyümemizi sürdüreceğiz. Ürün gamımızın büyük oranı taze üretim temelinde olduğu için Ankara’daki üretim tesisimizle birlikte, teorik olarak 300 km çapında bir alandaki tüm kentlerde şubeleşme olanağımız var. Geçtiğimiz ay düzenlenen Bayim Olur Musun Fuarı’nda da bu anlamda önemi adımlar attık. Yine yakın coğrafyada Katar, Birleşik Arap emirlikleri başta olmak üzere Malezya gibi Uzakdoğu ülkelerinden de talepler var. Bunları da önümüzdeki yıl içinde değerlendirmek üzere iş planımıza almayı hedefliyoruz. ‘’SEKTÖR IÇIN ALDIĞIMIZ SINYALLER’’ a. Dinamik ve genç bir nüfusumuz var ve bu genç kuşak artan beslenme bilincinin yanında, geleneksel lezzetleri yeniliklerle birlikte denemeye çok açık. b. Cafe-restoran hizmetlerinde iyi lezzet kadar iyi hizmet de tercih nedeni. FARUK GÜLLÜ FARUK GÜLLÜOĞLU YÖNETİM KURULU BAŞKANI Perakende ve özellikle gıda perakendesi Türkiye gibi gelişen ve büyüyen ekonomilerde en önemli ve lokomotif tabir edilebilecek sektörler arasında yer aldığını belirten Faruk Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güllü, ‘’2015 yılındaki seçim atmosferine rağmen hemen hemen tüm göstergeler olumlu ve bu eğilimin önümüzdeki yıl da devam edeceğini öngörüyoruz’’ dedi. 2016 yılı hedef ve beklentilerini sorduğumuz Faruk Güllü, sektör için aldığı sinyalleri sizler için bizim ile paylaştı. 2016 YILINA BAKIŞINIZ? Kentlilik oranının artmasıyla birlikte insanların dışarıda yemek ya da dışarıdan aldıkları tüketime hazır gıdaların oranı artıyor. En büyüğünden en küçüğüne tüm kentlerde birden fazla merkezin oluşması da bu merkezlerde bizim gibi iş modeli olan markalar için yeni açılımlar ve fırsatlar anlamına geliyor. 2016 yılında da büyümenin devam edeceğini düşünüyoruz, tarafımıza gelen franchise c. Gençler başta olmak üzere tüm tüketici kitleleri sağlıklı ve güvenilir markalara yöneliyor. d. Markalaşma konusunda doğru adımları atan şirketlerin daha geniş kabul göreceğini ve tercih edilen lezzetleri iyi hizmetle birleştirenlerin başarılı olacağını görüyoruz. e. Franchise önemli bir girişim modeli ve giderek gıdada en önemli pay sahibi olmaya aday. f. Dış pazarlarda Türk gıda markaları için önemli fırsatlar var. g. Hammadde en önemli girdilerden biri olarak önemini koruyor. h. Özellikle özgün ürünler için tarımsal temelin oluşturulması sürdürülebilirlik için en kritik konulardan biri. i. Bölgesel büyümede cesur ama ihtiyatlı bir strateji yürütenler için ülkemizde büyük fırsatlar var j. Gıda perakendeciliğinde inovasyon şart ve markaların farklılaşması için en önemli itici güçlerden biri. businesslife.com.tr 19 DIŞ PIYASALARDA NE BEKLENIYOR? Gıda ve perakende dünyada sınırları en hızlı aşan iki sektördür. Temel ihtiyaçtan keyif tüketimine kadar geniş bir yelpazede yer alan ürünlerin dünyanın farklı köşelerinden talep görmesi kadar, üreticilerin ve markaların yeni pazarlara girme cesareti ve dinamizmi de her gün yeni fırsatlar doğuruyor. Yerel ve özgün tatlar ile evrensel müşteri memnuniyeti kurallarını birleştiren markaların kısa sürede yeni ülkelerde, yeni pazarlarda yer almasının önünde fazla engel yok ve özellikle Türk gıda sektörünün bu anlamda büyük bir iştahı var. Doğru bileşenlerle dış piyasalara giriş konusunda büyük başarı hikayelerine hazırlık olmamız gerektiğini düşünüyoruz. BEKLENTI VE TAVSIYELERINIZ? Özellikle yurtdışına açılma konusunda tarihi marka misyonunu elde etmiş ve Türk kültür mirası sayılan ürünlere daha fazla destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Uygulanan yasal prosedürlerin ve şartların pozitif ayrımcılık çerçevesinde marka ve yatırımcı lehine dengelenmesi de bu anlamda büyük bir teşvik olacaktır. Kendi girişimlerimizden edindiğimiz deneyimlerle yurtdışına açılmak isteyenler için en önemli tavsiyemiz, markaların kendi özlerini bozmadan ve markayı taşıyan değerlerden vazgeçmeden ilerlemeleri, temeli sağlam atıp tuğlaları o temel üzerine dikmeleri. Yani hemen bir bina inşa etmeye kalkmamaları. Bu da öncelikle bir pazara giriş yaptıktan sonra orada güçlenip büyümek, sonra yakın ya da benzer coğrafyada, benzer tüketici eğilimlerinin olduğu yerlerde büyüme ve genişlemeye devam etmek olarak tanımlanabilir. Böylece sağlıklı ve sürdürülebilir bir misyonu yürütmek çok daha kolay olacaktır. ‘’AİLE İŞLETMECİLİĞİ’’ MODELİNİ TERCİH EDİYORUZ BANU ARIDURU LİTTLE CAESARS TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ 20 KASIM 2015 Çelebi Holding güvencesinde faaliyetlerini sürdüren Little Caesars Türkiye Genel Müdürü Banu Arıduru, Türkiye’nin gücü olan işletmelerin çok büyük bir kısmının aile işletmesi olduğu ve yatırımcı seçerken aile işletmecilerini tercih ettiklerini söyledi. Arıduru, “Fark ettik ki işletmecinin bizzat başında durduğu sistemler yüzde 30 oranında daha fazla satış başarısına sahip oluyor. Franchise tarafındaki satış artışını ‘aile işletmeciliği’ modelinde yakaladık. Franchisee’lerimiz profesyonel hayattan gelen veya bizde müdürlük yaptıktan sonra kariyerine kendi işinin sahibi olarak devam eden kişilerden oluşuyor. Kişiler eğer aileleriyle bu işe başlıyorlarsa başarıları da artıyor” dedi. Little Caesars ailesine yatırım yapacak kişilerde sıklıkla gördükleri ayrıntının marka lezzetlerine gönül veren kişiler olduğunu belirten Arıduru, “Annelerimizin evde yaptığı gibi günlük hamurdan ve özel formülünden gelen lezzeti ile pizzalarımız kendi tutkunlarını oluşturuyor. Bu lezzetin müdavimi olan pizzaseverler aynı zamanda bize franchisee’miz olmak için müracaat ediyor. Biz de ön hazırlıklar sonrası uygun gördüğümüz yatırımcıları dört haftalık genel bir eğitime alıyoruz. Temel eğitim programımızda yatırımcılara operasyon detayları konusunda pratik ve teorik eğitimler veriyoruz. Her şubemizde üçü yönetici olmak üzere ortalama 12 personelimiz görev yapıyor. Little Caesars’a yatırım yapan bir kişi tüm adımlarında deneyimli danışmanlar ve eğitmenler ile destekleniyor” dedi. businesslife.com.tr 21 KÜRESEL EKONOMİ Prof. Dr. Emre ALKİN [email protected] @emrealkin1969 BÖYLE GELMİŞ.. AMA BÖYLE GİTMEZ.. ABD Ekonomisi’nin iyiye gitmesi normal şartlarda herkesin mutlu olması gereken bir gelişme. Çünkü ABD çok ciddi bir ithalatçı ve Almanya, Fransa ile diğer Batı ülkelerinin aksine dış ticaret fazlası vermek için çalışmıyor. S iyaseten seçtiği ülkelere karşı kotasız tarifesiz bir ithalat rejimi uygulayarak, bir anlamda yüksek teknoloji ve inovasyonla elde ettiği refahı transfer ediyor. Amerikalılara mal satmak iyi bir iştigal ve bu sebeple ABD’nin keyifli olması dünyayı memnun eder. Türkiye, Amerikalılara mal satanlara mal satan bir ülkedir. Dolayısıyla ABD’de meydana gelecek iyileşmeden gecikmeli olarak faydalanacak. Hatta daha bu iyileşmeyi hissedemeden yükselecek FED faizleriyle Türkiye’yi kolay olmayan şartlar bekliyor diyebiliriz. ABD, pamuktan uçağa, otomobilden akıllı telefonlara kadar kime, neyi, nasıl satacağını planlamış ve planlamakta olan bir ülke. Dünyanın en yüksek yabancı sermaye çeken ülkelerinden biri. Ekonomik ve Sosyal yaşantısı inovasyon ve adalet ile paralel gelişiyor. Zenginleşme modeli ayrıcalıklı insan yaratma üzerine kurulmamış. Dolayısıyla 1871 yılından biri dünyanın en büyük ve en gelişmiş ekonomisi. ABD Başkanı ülkeyi Anayasal Kurumlarla yönetiyor. Her istediğini yapamıyor ve bundan şikayet edip rejim değişikliği talep eden de yok. Hukuku üstün kılmadan önce, sürekli kendini geliştiren hukuk sistemi oturtmuş ABD. Bu yüzden sadece uluslararası değil gezegenlerarası değişim ve gelişimin de öncülüğünü yapıyor. ŞAŞIRTICI BIR GELIŞME... “Ekonomiyi ne kadar büyütürseniz büyütün, hu22 KASIM 2015 kuk eksik olunca kalkınma olmuyor, refah olmuyor”. Bunu ben demedim. Bu cümleyi sarf eden kişi geride bıraktığımız 12 yılın ekonomiden sorumlu devlet bakanı. Bu cümleye iki açıdan bakmak lazım. Birincisi AKP kurmayları orta gelir tuzağı diye tarif ettikleri fenomenin sebebini anlamış olabilirler. İkincisi ise 1 Kasım’da ortaya nasıl bir tablonun çıkacağı bilinmediği için “ben doğru olanı söyleyeyim ve son söylediğim hatırlansın” ihtiyacında olabilirler. Ancak Napoleon son söylenene takılmamış: “En son yaptığın şey iyi olsun” demiş. İcraat sorumluluğu olanlar şair ve romancıdan farklı olarak, söyledikleriyle değil yaptıklarıyla anılırlar. Dolar/ TL’nin son 12 yıldır ara sıra mola veren ama önlenemeyen yükselişinin arkasında, ne enflasyon ne de milli gelir büyüklüğü var. En büyük eksiklik adalet ve eğitim. Bunların tamam olduğu yerde kalkınma ve istikrar oluyor. Buradan hareketle Dolar/TL’nin 2.88 seviyelerine gelmesinden heyecanlanarak “seçin sonrasında 2.75’e kadar düşebilir” diyenlerin yanında, yukarıda bahsettiklerimin ışığında “nereye düşerse düşsün trend hep yukarı” gerçeğini de kabul etmek gerekiyor. Ulusal paranın istikrarı büyümeyle değil kalkınmayla olur. Şu anki siyasi kadrolarla yeni bir anlayışın mümkün olup olmayacağına karar vererek, Dolar/TL ile ilgili adımını buna göre atmanız gerekir desek yanlış olmayacaktır. ANALİZ TCMB BILDIĞIZ GIBI.... Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmemesi bizi şaşırtmadı. Bundan önceki aylarda proaktif davranıp faizleri yükseltmesi gerekirken, Merkez Bankası Yönetimi bir anlamda seçim yatırımı yaptı. “Ne olur ne olmaz” diyerek 7 Haziran seçimlerini bekledi. Vakit kaybetti. Sonra da 1 Kasım seçimlerini bekleyerek vakit kaybetmeye devam etti. Öyle ya da böyle düzenleyici otoriteler Türkiye’de kendilerini ne kadar “özerk” olarak düşünürlerse düşünsünler, atamalar hükümet tarafından yapılıyor. Siyasetçilerin dümen suyuna girmeden görevlerini yapanlar da var elbette. Ancak bu örnekler fazla değil. Mesela mevcut Merkez Bankası Başkanı, döviz kurları, enflasyon ve ekonomi üzerine verdiği demeçlerle başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet üyelerine sempatik gözükmek için elinden geleni yaptı diyebiliriz. Bu davranışın aslında hiçbir işe yaramayacağını en başından beri söylüyoruz ama dinleyen yok. Futboldan Enerjiye, Finanstan Sermaye piyasalarına kadar Düzenleyici Otoriteler, ne yaparlarsa yapsınlar sempatik olarak gözükmezler. Vatandaşa “Dolar 1.92 olacak bana güvenin” demek, finans kuruluşlarına “son 45 yılın en düşük enflasyonuna hazır olun” demek, ardından da küçülen ekonominin sonucu olan cari açık daralmasını olumlu bir gelişme olarak duyurmak ancak bir siyasetçinin yapabileceği popülist davranışlar olarak nitelendirilebilir. Gerçek olan şu ki bu demeçleri veren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı. Son toplantıda “faizleri sabit tuttuk ama her an herşeyi yapabiliriz” şeklinde bir mesaj verildi. Bu cümle TCMB’nin FED faizleri artana kadar hiçbir harekette bulunmayacağı gerçeğini değiştirmiyor. Piyasa faizleri Merkez Bankası’nın politika faizlerini de faiz korido- runu da “akademik” hale sokacak şekilde yükseldi. Hele ki banka harici finans kurumlarının kredi faizleri ile tamamen korelasyonu kaybetmiş durumda. Merkez Bankası piyasayı adeta duymuyor. Piyasayı duymayan kurumlar değer yaratamazlar. Proaktif olamazlar. B planı geliştiremezler. Sadece “al-sat” yaparlar. Böyle bir kurumun ne kendisine ne de ülkeye faydası olmaz. Merkez Bankası’nın kredibilite kaybettiği bir durumda, yöneticileri siyasetçi gibi davranıyorlarsa, gerçeklerden uzaklaştıklarını söylemek yanlış olmaz. “Aslında bırakıp gideceğim ama kaos olur diye bırakamıyorum” şeklinde yaklaştıklarını tahmin ediyoruz. İşin gerçeği başarısızlığı tescillenmiş yöneticilerin ayrılması kaos yaratmaz. Aksine daha başarılı olacaklar için fırsat verilmiş olur. Ancak, gerçeklerden bir kere kaçmaya başladığı zaman yönetici, koltukta kalabilmek için kendine sürekli sebepler yaratır. Halbuki, ne yaparsa yapsın eleştiriliyorsa, bir yöneticinin yapacağı tek şey “doğru olanı yapmaktır”. Özetle, seçimlerin sonucuna göre pozisyon almaya çalışan bir Merkez Bankası var. Bu durumda piyasaların istikrarından çok, başka hassasiyetlerin gözetildiği açık. Söz konusu ayrıntılar yatırımcılar tarafından gayet ne olarak takip ediliyor. Dolar/TL’nin kısa vadeli düşüşünden sonra tekrar yükselişe devam etmesi için bir sebep de göreve geldiği günden beri “döviz düşecek, enflasyon düşecek” diyen TCMB yönetimidir. Türkiye’nin sürekli seçim yapması haricinde yeni bir hikaye sunamaması, yeni büyüme modelinin olmaması üzerine bir de TCMB Yönetimi’nin düşen kredibilitesi eklendiğinde TL’nin istikrara kavuşması daha uzun zaman isteyecek gibi gözüküyor. businesslife.com.tr 23 “2016’YA BAKIŞ” 2016 yılına dair eşitli sektörlerden firmalarla yaptığımız küçük çaplı projeksiyon çalışmamızda, firmaların 2016 yılına dair beklentilerinin belirsizliğin devam edeceği ve nakit akışı problemi yaşanacağı yönünde olduğu görülüyor. Firma sahiplerinin müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet ortamının arttığı bir dönemde, müşteri kaybı yaşamamak için ödeme istemekten çekinir durumda oldukları ise bir diğer çarpıcı tespit. Diğer yandan, firma yöneticileri özellikle enerji açığı ve buna dayalı ithalat nedeniyle, yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılması ve inovasyona önem verilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Dr. Metin ÇALIK - [email protected] 24 KASIM 2015 PROJEKSİYON ‘’TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ ENERJİ SEKTÖRÜNDE İNOVATİF ÇÖZÜMLER BELİRLEYECEK’’ T BURAK BAŞEĞMEZLER TEKSAN JENERATÖR YÖNETIM KURULU ÜYESI eksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler, “Ülkemizdeki mevcut enerji kaynakları ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi üretmek için yetersiz. Bugün toplam enerjimizin yüzde 70’ni ithal ediyoruz. Cari açığın büyük bir kısmı enerji ithalinden kaynaklanıyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’nin nüfusunun 2050 yılında 100 milyona yaklaşacağını gösteriyor. Enerji talebinin artışına yönelik beklentiler paralelinde enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için potansiyel enerji kaynaklarını ortaya çıkarmamız ve yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Bu noktada alternatif çözümler büyük önem taşıyor” dedi. Türkiye’nin enerjide dışa olan bağımlılığından kurtulması için yerli sanayicilerin mutlaka Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapması gerektiğinin altını çizen Burak Başeğmezler, “Globalleşen dünyada tüm sektörlerin yoğun bir rekabet baskısı altında olduğunu görüyoruz. Bu zorlu rekabet ortamında ancak Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapan şirketler ayakta kalabiliyor. Bu iki alana yapılan yatırım şirketlerin olduğu kadar ülkemizin geleceği açısından da büyük önem taşıyor. Kaynakları son derece sınırlı bir sektörde hizmet veren bir şirket olarak yatırımımızın ciddi bir bölümünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Ar-Ge departmanımız geliştirdiği yeni ürünler ve TÜBİTAK projeleri ile ulusal Ar-Ge sıralamasında ilk 250 şirket arasında yer alıyor” şeklinde konuştu. businesslife.com.tr 25 PROJEKSİYON U ‘’2016’ DA FİRMALARI SIKINTILI GÜNLER BEKLİYOR’’ luslararası alacak ve risk yönetimi konusunda hizmet veren ARS Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan, nakit akışında yaşanan sorunları ve bunun 2016 yılında ne gibi sıkıntılara yol açabileceğini Business Life’ a anlattı. Sürekli değişen dolar ve son dönemde ortaya çıkan siyasi belirsizlikler şirketlerin ödeme önceliklerini değiştirdi. Özellikle geçen yılın ilk 6 aylık dönemine oranla bu yılın ilk 6 ayının rakamları piyasalardaki değişimi açıkça ortaya koyuyor. Bu yıl piyasalara 120 gün ve üzeri vadelerle ödemesini geciktiren şirketlerde ortalama 8 kat artış olduğu görülüyor. ARS Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan “Firmaların tahsil kabiliyetleri düştü. Ödeme yapamadıkları gibi ödeme almakta da zorluk çekiyorlar. Piyasalardaki bu dengesiz ortam iflasa sürüklenen firma sayısının 2016 yılında en az iki katına çıkabileceğini gösteriyor “dedi. 2015’in ilk 9 aylık döneminde firmaların ödeme reflekslerini değerlendiren ARS Danışmanlık Genel Müdürü Ayşe Burcu Arslan, firmalarda ‘umut kaybı’ yaşandığını kaydetti. Arslan, şirketlerin bu dengesiz nakit akışı sorunu yüzünden üretimlerini dahi kısıtlayan kararlar aldıklarını belirterek “Çünkü firmalar üretimde kullandıkları hammaddenin çoğunu ithal ediyorlar. Fakat kurdaki yükseliş özellikle dolarla ithalat yapıp TL ile iç piyasaya satış yapan şirketleri daha çok zorladı. Bu da öncelikli olarak üretim, istihdam ve en son olarak da yatırım önceliklerini azalttı. ARGE ve reklam harcamalarını ise neredeyse bitirdi. Firmaların ayakta kalabilmek için daha çok kısa vadeli, günü kurtarma kararları verdiğini görüyoruz. Bir şirketin, ödemediği zaman hukuki zorluklar yaşama riski olan banka kredi borçları gibi ödemeleri dışarıda tutarsak, geciken tahsilatların etkisiyle panik halinde ödeme önceliklerinin değiştiğini görürüz” dedi. İflas eden bir firmanın önceki 6 ay içindeki ödeme gecikmelerinin yüzde 50 arttığına da değinen Arslan, “30 gün geciken ödeme 60 gün gecikmeye başlıyorsa bu iflasın habercisidir. İflasın eşiğinde olan firma sayısı artıyor. Bankaların tahsili gecikmiş alacakları da artacak ama piyasaya olan ticari borcun artmasının yanında hiç kalacak. Çünkü piyasada ‘nazınızın’ geçtiği şirketlerle çalışıyorsunuz” şeklinde konuştu. işletmelerin işleri ise biraz daha zor. Yani ülke ekonomisindeki daralmayla beraber, siyasi belirsizliklerin gündemde olduğu bir atmosferde ödeme önceliklerinin değişmesi, vade gecikme talepleri yönünden güçsüz olan mikro ve küçük işletmeleri daha olumsuz etkiliyor. Büyüklerin de talep güçlerini kullandığı piyasada küçükler de gecikme yaşarsa bir domino etkisi oluşabilir. 2016’da mikro şirketlerde vadesinde ödeme oranının yüzde 55’ten yüzde 40’a kadar düşmesini bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı. MÜŞTERIYI KAYBETMEKTEN KORKUYORUZ Arslan, “Firma sahipleri, müşteri bulmanın zorlaştığı ve rekabet ortamının arttığı bir dönemde müşteri kaybı yaşamamak için ödeme istemekten çekinir durumdalar. Üstelik Türk kültüründe ödeme isteme tembelliği ya da çekingenliği de var” dedi. Arslan, “Kültürlerin parayı algılayışları çok farklı. Bizim gibi toplumlarda çevre etkisi çok fazla. Biz ödemesini isteyen insanı mahcup pozisyonda bile bırakabiliyoruz. Avrupa’da ise tam aksine ödeme talep etmek çok normal. Bizde olan bu ödeme isteme çekingenliği bir süre sonra panik yaratıp firmaları ödeme krizinin içine sokuyor. Türkler müşteriyi kaybetmemek uğruna kendilerini nakit krizine sokuyorlar. Oysa alacağını tahsil edemezsen ticaretine devam edemezsin” dedi. 2016 DA ÖDEME ALIŞKANLIKLARI DEĞIŞECEK Arslan, firma büyüklüklerine göre gecikme analizlerinin mikro şirketlerde vadesinde ödeme oranının yaklaşık yüzde 55 olduğunu büyük şirketlerde ise vadesinde ödeme oranının yaklaşık yüzde 30 düzeyinde olduğunu kaydetti. Arslan, “Büyük şirketlerde 30 güne kadar gecikmeli ödeme oranı ise yüzde 55 civarında. Büyük ölçekli firmaların vadelerin uzatılmasına yönelik talep güçlerini kullanmaları, onların ayakta kalmasını ve nakit akışlarındaki dalgalanmalardan daha az etkilenmesini sağlıyor. Fakat, yaptırım gücü olmayan küçük 26 KASIM 2015 AYŞE BURCU ARSLAN ARS DANIŞMANLIK GENEL MÜDÜRÜ ‘’2016 YENİLENEBİLİR YILI OLACAK’’ K PMG Türkiye’den Ayhan Üstün’ün (Vergi Bölümü, Ortak) değerlendirmesine göre, enerjide 2015 yılının ilk 8 ayında geçen yılın toplam birleşme ve satın alma rakamları yakalanırken yapılan işlemlerin yaklaşık üçte biri yabancı, üçte ikisi ise yerli yatırımcılar tarafından gerçekleştirildi. 2014 yılında sektörde özelleştirmeler hariç gerçekleşen 32 işlemde 1.06 milyar dolar el değiştirirken, 2015 yılının ilk 8 ayında 966 milyon dolarlık 25 işlem kaydedildi. 2014’te yapılan özelleştirmeler kapsamında 7 ayrı enerji üretim santrali ihalesinde 4.65 milyar dolar gelir elde edildi, 2015’te gerçekleşen tek işlem olan Soma B Termik Santrali özelleştirmesinden ise 685.5 milyon dolar sağlandı. KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün, Danışmanlık Bölümü Kıdemli Müdürü Onur Okutur ile birlikte hazırladıkları çalışmaya göre KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün, 2015’in son çeyreğinde 2014 rakamlarının üzerine çıkılması beklentisi olduğunu belirtti. Üstün, “Yılın son ayları içinde ekonomik ve politik ortam sebebiyle ihalelerin tamamlanmasının zor olacağını öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde ise yenilenebilir enerji yatırımlarıyla EÜAŞ özelleştirmelerinin öne çıkmasını ve elektrik dağıtım şirketlerinin hareketlenmesini bekliyoruz. 2015’te özelleştirmelerin 20 ve 26 Kasım’da ‘Aliağa KÇGT, Bursa Doğalgaz Santrali, daha sonar HES’lerden Karacaören1 ve Karacaören, Kepez2 ve Manavgat, Fethiye, Kadıncık1 ve Kadıncık2, Doğankent, Kürtün ve Torul’ olmak üzere 7 ayrı ihaleyle devam etmesini bekliyoruz” dedi. “VERGI VE MEVZUATLARDA IYILEŞTIRME ŞART” Enerji sektöründe vergilerin ve mali mevzuatların yatırımları etkilediğini belirten Üstün, “Sektöre özgü vergi ve fonlar elektrik maliyetlerinin tüketiciler nezdinde çok yükselmesine neden oluyor. Bu durum hem elektrik tüketimini olumsuz etkiliyor hem de tüketicilerle firmalar arasında ihtilafa sebep oluyor. Yapılacak iyileştirmelerle elektrik piyasası verimli hale getirilmezse verimin düştüğünü görebiliriz. Çözüm önerilerinin değerlendirilmesi hem sistemin daha verimli hale gelmesini hem de birleşme ve satın alma işlemlerinde olumlu sonuçlar alınmasını sağlayacaktır“ diye konuştu. “YENILENEBILIR ENERJI VE ELEKTRIK DAĞITIM PIYASALARINDA HAREKET BEKLIYORUZ” KPMG’nin değerlendirmesine göre yenilenebilir enerji kaynaklarının önümüzdeki dönemde yatırımcılara cazip alternatif olacağını öngördüklerini söyleyen Ayhan Üstün, bu cazibenin temelinde fiyat alım garantisi sağlayan yönetmeliğin bulunduğunu ifade etti. Enerji şirketlerinin yeni ortaklık arayışları ve enerji varlıklarının devri sürerken çeşitli yatırımcı grupları da sıfırdan enerji üretim tesisleri planladığını belirten Ayhan Üstün, özellikle yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde büyük talep bulunduğunun altını çizdi. Yatırım maliyetlerinin döviz cinsinden olması ve finansmanın döviz cinsi kredilerle sağlanmasının yerli ve yabancı yatırımcılara yeni fırsatlar yarattığını belirten Üstün, devletin 10 yıl boyunca yüksek fiyattan gelir garanti etmesi ve düzenli nakit getirmesi gibi avantajların da yatırım kararını etkilediğini ifade etti. AYHAN ÜSTÜN KPMG TÜRKIYE VERGI BÖLÜMÜ ŞIRKET ORTAĞI DOĞALGAZ DÜŞÜYOR, ELEKTRIK DAĞITIM YATIRIMLARI ÖNE ÇIKIYOR 2015’in finansal açıdan doğalgaz santrallerinin ekonomik güçlerinin test edildiği bir yıl olduğunu söyleyen Ayhan Üstün, maliyetleri artan ve Lira cinsinden satış fiyatları düşen santrallerin limitli üretim gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Bu firmaların portföylerine hidroelektrik santral katarak finansal çıkış yolu bulabileceklerini belirten Ayhan Üstün, elektrik dağıtım alanında hareketli günler beklediklerini belirtti. Brüt kar marjı devlet garantisi altında olan, düzenli nakit gelir getiren dağıtım şirketlerine hem yerli hem yabancı yatırımcının yoğun ilgisi olduğunu söyleyen Üstün, şöyle devam etti: “Ocak 2016’da yürürlüğe girecek 5 yıllık 3’üncü Uygulama Dönemi ile maliyet ve yatırım planlarının belirlenmesinden sonra enerji sektöründe dağıtım firmalarına ortaklık veya satın alma tekliflerinin artacağı beklentimiz var” businesslife.com.tr 27 PROJEKSİYON G ‘’TÜRKIYE’DE GIDA IHTIYACI ARTACAK’’ elişmekte olan ülkelerdeki nüfusun içinde yetersiz beslenen insanların payı 1990’lardan beri %23.3’ten %12.9’a indi. Türkiye için resmi sayılar olmamakla birlikte Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre aç ya da yetersiz beslenen nüfus toplam nüfusun %5’inden az. Bununla beraber Türkiye’de 2020 yılında 5 milyon nüfus artışı olacağı tahmin ediliyor. Eklenen nüfus için beslenmede en önemli kısmı tutan tahıl üretimi dikkate alındığında, üretimin 1 milyon ton artması gerekiyor. Bu durum, eğer verimlilik artışı sağlanamazsa, yaklaşık 400.000 hektar tarım alanına daha ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor. 13 YILDA 2,4 MILYON HEKTAR TARIM ARAZISI KAYBEDILDI Dünyada yetersiz ve sağlıksız beslenen 795 milyon insan olduğuna vurgu yapan TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, “Türkiye’de 2020 yılına kadar nüfus 5 milyon artacak. Bu durumda 28 KASIM 2015 üretimin 1 milyon ton yükselmesi ile birlikte yaklaşık 535.000 futbol sahası kadar (400.000 hektar) daha tarım alanına ihtiyaç duyulacak” dedi. “Yeterli ve sağlıklı gıda üretimi için gereken verimli tarım alanları büyüme odaklı ekonomik politikalara feda ediliyor” diyen Karapınar, Türkiye’de 13 yılda kaybedilen tarım arazisinin 2,4 milyon hektar (tarım arazilerimizin %9’u) olduğunu belirtti. 1920’lerin başında arazilerin %56’sını oluşturan meraların oranının bugün %19’a gerilediğinin altını çizen Karapınar, mevcut meraların %70’inde de bitki örtüsünün zayıf ve verimsiz olduğunu söyledi. “Toprağı koruyan, erozyonu engelleyen, su üretimini sağlayan orman alanları son yıllarda hızlı bir şekilde yok oluyor” diyen Karapınar, şimdiye kadar 2/B uygulaması ile 473.420 hektar alanın orman rejimi dışına çıkarıldığını ifade etti. Karapınar, “Orman Kanunu kapsamında madencilik, ulaşım, enerji ve benzeri amaçlı tesisler için verilen izinlerle 2013 sonuna kadar 414.222 hektar ormanlık alan yok oldu” dedi. İ “TÜRKIYE, İRAN’IN GELECEK 10 YILI IÇIN KRISTAL BIR KÜREDIR.” ran’ın 80 milyonluk nüfusunda kişi başına düşen 5000 Dolarlık geliri düşünüldüğünde, global ekonomiyle hızla entegre olacak hale geliyor. Türkiye’nin, benzer nüfusu ve demografik yapısıyla geniş bir ürün yelpazesinde İran için önemli bir ticaret ortağı olacağı ifade ediliyor. Nüfusunun %20’sinin Türkçe konuşuyor olmasıyla İran’ın iletişim üstünlüğüne sahip bir komşu olduğu, ekonomik göstergeler bakımından da Türkiye’nin 2000’li yıllarına benzemesi açısından iyi işbirliği sinyalleri vermektedir. İran’da mevcut piyasa koşullarında organize perakendenin, sektörün toplamının %6’sını temsil ettiği, telekomünikasyon alanında ise şu anda olması gereken yerin %40 seviyesinde bulunuyor. E-ticaret, telekom ve bankacılıkta beklenen gelişmeler ile şirketlerin çok hızla büyümesi demektir. “Kurumsal bir firmanın doğru şekilde İran’a girmesi demek, gelecek 20 yılını kurtarması demek.” Expertera yönetici ortağı Alp Sezginsoy, “Kurumsal bir firmanın İran’a doğru şekilde girmesi demek 20 yılını kurtarması demek olabilir. Bugün, İran’a yatırım fırsatları konseptinde, karar verici düzeyinde iş dünyasından İranlı Özel Sermaye Kurumsal şirketleriyle, Özel Sermaye Fonları üst düzey yöneticilerini bir araya getirdik. Sektörel olarak telekomünikasyon, otomotiv, e-ticaret, perakende ve finans sektörlerini hukuksal altyapıyı da dâhil edecek şekilde kapsayarak hızla gelişen bu pazardaki fırsatları, riskleri ve önemli faktörleri değerlendirdik” dedi. “Bizim işimiz İran’la olabilecek işbirliğinde yatırımcıyı doğru bilgi, kişi ve insanlarla buluşturmak. Ayrıca diğer bölge ve ülkelerde de yükselen yatırım fırsatları konusunda hemen harekete geçerek müşterimize en uygun çözümler getiriyoruz” diyen Sezginsoy sözlerine “Ambargonun kalkmasıyla İran’da yatırım ve işbirlikleri düşünenler için bankacılık, kambiyo rejimi gibi hukuki altyapılarının uluslararası zemine oturması önemlidir” şeklinde konuştu. Expertera yönetici ortağı Hayal Koç ise, “Şu ana kadar pazara giriş stratejisi anlamında farklı sektör, yapı ve büyüklüklerdeki kurumsal ve yatırım şirketlerinden gelen talepler üzerine finans, sağlık, enerji, medya, teknoloji, hızlı tüketim malları ve hizmet gibi ana sektörlerde projeler hazırladık. Bugün itibariyle, 150 den fazla endüstride ABD, Avrupa, Rusya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da inovatif modelimiz sayesinde 10.000’i aşkın uzmanımızla 1200 proje tamamlamış durumdayız. Amacımız, müşterilerimizin İran için de doğru kaynaklardan bilgi edinerek doğru kararlar alabilmelerine zemin hazırlamak.” dedi Yatırımcının, bir ülke hakkında ne kadar çok doğru bilgi elde ederse o kadar güven duyduğunu ve harekete geçtiğini ifade eden Koç, “Bugüne kadar proje çeşitlerimiz; pazara giriş, yatırım fırsatı değerlendirmesi, şirket değerlemesi/fizibilite çalışması, market analizi ve araştırması, ürün/strateji geliştirmesi ve operasyonel iyileştirme projeleri şeklinde oldu” dedi. businesslife.com.tr 29 SÖYLEŞİ İş dünyasının en renkli ve sevilen ismi PEGASUS Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’nın aile şirketleri için 15 kuralı var. Bir anlamda “aile anayasası” olan bu tavsiyeler her eve, her şirkete lazım aslında. ALI SABANCI, bunlara uyulması durumunda, uyum ve başarı çok da uzak değil diyor. AİLE ŞİRKETLERİ e c l e n o y s e f o r P ÇALIŞMALI FOTOĞRAF: Erkan Asak - [email protected] IZDE EN AZ AYDA BIR PEGASUS’U ZIYARET EDIYORUZ. Bizim de gördüğümüz kadarıyla Ali Bey’in veya PEGASUS’un başarısının en önemli etkeni, çalışanları işe geldiklerinde patronun değil, kendi iş yerlerine geldiklerini hissetmeleri olarak karşımıza çıkıyor. 30 RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM KASIM 2015 - [email protected] ALİ SABANCI PEGASUS YÖNETİM KURULU BAŞKANI businesslife.com.tr 31 SÖYLEŞİ Ali ağabey, Sabancı soyadı haricinde kimsiniz? İnsanlar eşit doğmuyor, hayatta kim olduğumuzu, kişiliğimizi içine doğduğumuz şartlar ve bize “dağıtılan el”i nasıl oynayacağımız belirliyor. Adana’da; Koç, Sapmaz ve Sabancı ailelerine doğdum. Yani gümüş değil, altın kaşıkla doğdum. 10 yaşımdan itibaren, Frankfurt, Londra, Boston ve NYC’da okudum ve yaşadım. Peki soyadım Sabancı olmasaydı, yani altın kaşıkla doğmasaydım bugün yaptıklarımı yapabilir bu imkanlara erişebilir miydim? Bu sorunun cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğim. Fakat bildiğim tek şey şu ki; Allah bize bir kağıt dağıtıyor, bizim yükümlülüğümüz bu kağıdı en iyi şekilde oynamak. Aile şirketlerinin temel hedefi ne olmalı? Aile şirketlerinde “mal sahapları” da profesyonelce çalışmalı, ekibe mutlaka yanlarında ve önlerinde duracak iyi kişileri dahil etmeliler. İş hayatı genlerin yeterli olamayacağı kadar rekabetçi ve katma değer ancak böyle oluşturulur. Dışarıdan iyi birini alabilmek için o kişiye doğru maddi menfaat sağlamak, vizyonu paylaşmak lazım. Aile şirketleri bunun için firmalarını küçük görebilir, “istenen maaşları ödeyemeyiz” diyebilirler. Ama eğer doğru insanı buldularsa ona farklı menfaatler sağlayarak da onu motive edebilirler. Mesela şirketlerinden hisse ya da kazançtan pay verebilirler. 32 KASIM 2015 “BABAMIZIN TECRÜBELERINDEN AZAMI NASIL FAYDALANIRIZ” Bunu yaparken aile şirketlerinde birinci kuşağın yani kurucuların da önemini unutmamak gerekir. Her zaman “Babamızın tecrübelerinden azami nasıl faydalanırız” diye düşünmeliyiz. Unutmayalım ki her genç dünyaya bir evvelki jenerasyonun omuzlarından bakar. Gençler “yeni dünya”yı daha iyi bildiğini, hatta “eski dünyadan” herhangi bir tecrübenin geçerli olmadığını düşünür. Bu tam da böyle değildir. Yeni dünyayı doğuran eski dünyadır. Birinci kuşağın size gelip tecrübelerini paylaşmasını beklemeyin, ikinciüçüncü kuşak temsilcileri olarak siz gidip onlara danışın. Yönetim egosu hissedarlara ne gibi zararlar barındırıyor? Eğer girişimciyseniz izin verin şirketiniz sizden önde gitsin. Egonuz olsun ama arka cebinizde olsun, ortaklarınıza güvenin, kendinize güvenin ama şirketin önünde durmayın, şirkette mutlaka sizden akıllı insanlarla çalışın. Ben demeyin, her zaman Biz deyin. Bu hem size hem de şirkete kazandıracak bir bakış açısı. Yönetim egosu, “Tek Adamcılık” şirkete de size de kaybettirir. Yatırım yapacağınız şirket & girişimcide aradığınız özellikler nelerdir? Ülkemiz her geçen yıl kalkınıyor, zenginleşiyor. Orta direk de bundan nasibini alıyor. Daha fazla genç nesil işgücüne dahil oluyor. İnternet dünyası bizi dünya ile bütünleştiriyor. Tüketim tabana yayılıyor. Önümüzdeki dönemde orta direk daha talepkar olacak. Daha fazla kaliteli ürünü daha düşük fiyata daha rahat ve modern bir şekilde tüketecek. Bu paralelde orta direğin tüketimine yönelik yatırımları cazip buluyorum. Bunların başında doğal olarak perakende geliyor. Perakende zincirleri daha da gelişecek. Biz Esas Holding olarak gelecekte de bu gelişimin bir parçası olacağız. Melek yatırımcı olarak içinde yer aldığım yatırımlarda ise; fikre, fikrin faaliyet göstereceği pazarın büyüklüğüne ve o fikri icra edecek ekibe bakarım ve değerlendirmemi buna göre yaparım. Çalışanlarınızın motivasyonunu ve kurum aidiyetini nasıl sağlıyorsunuz? Pegasus’un başarısının en önemli etkeni yanımda ve önümde duracak iyi insanlardan oluşan bir ekip kurmuş olmamızdır. Kişi ne iş yaparsa yapsın eğer iyi bir ekip oluşturduysa, o ekip kişiyi yüceltir. İyi ekip kurmak için para önemli ama daha da önemlisi “iyi insanlara” fikri satabilmek ve onları fikre ortak edebilmek. Ortak etmekten kastım da sadece manevi değil, maddi ortaklık aynı zamanda. BAŞARININ KALBI: ‘’PRIM SISTEMI’’ Prim sistemi başarının kalbi, başarının beyni de sadece primi paylaşmak değil, şirket hedeflerini herkes ile paylaşmak ve onların da görüşlerine açık olmak. Böylece tüm aile fertlerinin katılımını sağlamış oluyorsunuz. Bu yaklaşımımız sayesinde çok önemli bir “sahiplenme” atmosferi var Pegasus’ta. İnsanlar işe geldiklerinde patronun değil, kendi iş yerlerine geldiklerini hissediyorlar. BAŞLICA HOBINIZ NEDIR? Muhakkak dengeli bir hayat yaşamalı insan. İnsan; evini, kendini hiç ihmal etmemeli. Ancak böyle olursanız işte daha dinamik olursunuz. Benim işim dışında hobilerim var (yeterli olmayabilir ama bir başlangıç). Su altına dalmayı çok severim, kitap okumaya bayılırım. Senede en az toplam bir ay seyahat ederim ailemle. businesslife.com.tr 33 SÖYLEŞİ Para ile elde edilmeyecek bir şey var mı? “Sadece para” ile elde edilemeyecek şeyler var. Mesela başarı. Sadece para koyarak başarılı olamazsınız. Başarılı olmak için mutlaka zengin ailelere doğmuş olmanız gerekmiyor Bunun en iyi örneği Hüsnü Özyeğin. Hüsnü Bey, banka müdürlüğünden banka sahipliğine gelmeyi yüzünün akı ile başarmış bir kişilik. Ayrıca artık kıymetli olan para değil fikir. Dünyada şu anda “fikir kıtlığı var”. Para her yerde. İyi bir fikri olan herkesin şu an kafasını toplayıp, iş planını oluşturup ekibini kurup para aramaya çıkması lazım. Artık patron olan fikirler. Tavsiyeleriniz Tavsiyelerimi size ikiye ayırarak vermek istiyorum: Birinci bölümdeki tavsiyelerim manevi boyutta, hayatınızın her döneminde size kılavuz olacağını düşündüğüm tavsiyeler. Önemli olan yaşadığımız dünyaya katkıda bulunmak, burada iz bırakmak. Hal böyle olunca hangi alanda çalıştığın, ne yaptığın hiç önemli değil. Ne yaparsanız yapın iyi yapmak için çalışın, izi ancak öyle bırakabilirsiniz. İZ BIRAKIN, SADECE OLMAYIN, IYI OLUN. Denemekten korkmayın… Ama önce düşünün, planlayın ve sonra deneyin. Kendinize yatırım yapın. Bilmediğiniz konularda kendinizi geliştirin. Araştırın, okuyun. Hiçbir zaman yalan söylemeyin.. Ne kendinize ne de başkalarına. İkinci bölüm tavsiyelerime gelecek olursak; Girişimciliğin bana göre üç tane önemli unsuru var; düşünebilmek, plan yapmak, 34 KASIM 2015 icraat yapmak ve en nihayetinde bunları dengede tutmak. Düşünmek, hayal etmek çok önemli ama düşünmenin de bir sınırı var. Ürünü tasarlarken %100 doğruyu bulana kadar beklerseniz orada kalırsınız, bir adım ileriye gidemezsiniz. İstikamet olarak ürünün ne olduğunu belirlemeniz lazım, ürün %51 doğruysa pazar zaten size ürünün ne olması gerektiğini söyleyecektir. İstikamet ve icraatte gecikmemek bana göre çok önemli. Başka bir tavsiyem de kaybettiğini, başaramadığını doğru zamanda anlaman ve bırakman… BIRAKMAYI BİL Girişimcilere bir başka tavsiyem de ürünü hiçbir zaman kendinize göre, kendinizin satın alacağı bir ürün olarak yapmayın. Ben kendime göre bir havayolu yapsam su paralı, koltuklar da dar olmazdı. Özel uçak olurdu ama onu kaç kişi kullanırdı? Kendi kabuğunuzdan çıkıp, kitlelere hitap edecek ürünleri yaratabilmek çok önemli. Ben ayrıca Sertifikalı Bireysel Katılım Sermayesi yatırımcısıyım da. Galiba ülkemizde bu sertifikayı alan ilk 3 kişiden biriyim. Melek yatırımcı olmak neden önemli? Melek yatırımcılar fikrin kaynağına inebiliyor. O kaynak da girişimci genç bireyler. Düşünülenin aksine sermaye artık en önemli belirleyici faktör değil. En önemli faktör fikir. Patron artık fikir sahibi. Melek yatırımcı ise sadece bir araç. Nihai başarıya ulaşmak için bir araç. Ve yarattığınız bu ürünün de mümkünse uluslararası olması önemli ki daha büyük kitlelere hizmet edebilsin. HAMDİ AKIN’DAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM. Sizlere bir başka tavsiyem ise network. Network çok önemli, insanlarla konuşabilmek, dinlemek önemli. Birisiyle 10 dakikalık bir fırsatınız varsa, konuşma dinleme dengeniz olsun lütfen. Ben bunu HAMDİ AKIN’DAN ÖĞRENDİM. Ama sadece kendine benzeyenlerle ilişki içinde olma. Senden farklı olanlardan da bir şeyler öğrenmeye gayret et. Bu bizim zenginliğimiz. Son olarak yaptığımız işi anlamasalar bile yaşça bizden büyük insanları dinlememiz de çok önemli, çünkü dünyaya onların omuzlarından bakıyoruz. Dolayısıyla bir evvelki jenerasyonun ne dediğini bilmemiz gerekiyor. Nasıl melek yatırımcı oldunuz? Destek verdiğiniz girişimcilerle nasıl bir süreç yaşanıyor? Fikirlerine güvendiğim ve beraber iş yapmaktan keyif aldığım bir arkadaş grubumla uzun süredir melek yatırım olarak değerlendirilebilecek yatırımlar yapıyoruz. Bireysel değil grup olarak yatırım yaptığınızda daha şanslısınız çünkü hem daha çok fikre/ projeye erişim imkanınız oluyor hem de sizin uzmanlık alanınız olmayan bir konu diğer arkadaşlarınızın bildiği bir alan olabiliyor böylece tecrübeyi de katlamış oluyorsunuz. Biz bu grubumla birlikte fikirleri değerlendirirken fikrin girişimcisine/ekibe/pazara ve istenen yatırım miktarına bakıyoruz. businesslife.com.tr 35 PAZARLAMA @DenizSaydam Dr. Deniz SAYDAM [email protected] BIZIM SELFIE’MIZ VAR ISE YEMEKLERIN NESI VAR? Selfie’den sonra sosyal mecralarda en çok yemek fotoğraflarının paylaşıldığını biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum… Geçtiğimiz gün katıldığım Gıda Perakendecileri Federasyonu’nun Ortak Gelişim Kongresi’ndeki bir sunumda öğrendim. Sonra kendi Instagram sayfama baktığım zamanda ne kadar doğru olduğunu gördüm. Tok bir insanı acıktıracak kadar güzel yemek fotoğrafları… Ya da yemek ile sanat arasında ayrım yapmanın neredeyse imkânsız olduğu görseller… Selfie ile başlayan kendimize dair narsistik yaklaşımımızı yemeklere de taşımaya başladık. Aslında yemeğin selfie’leşmesinin nedeninin altında yemek yemenin bir ihtiyacın karşılanmasının çok ötesine geçerek bir deneyime dönüşmesi yatıyor. ABD’de yapılan bir araştırma da ortaya koyduğumuz bu noktayı doğruluyor. 2011 yılından bu yana 12-19 yaş arasında, dünyada hızlı yiyecek sektörünü açık ara domine eden Mcdonald’s ı ziyaret edenlerin oranında %12,9’luk bir düşüş yaşanmış. Bunu fark eden Kanada McDonalds ise restorantlarının bir bölümüne ziyaretçilerin kendi “burger”lerini yapabilecekleri bir bölüm eklemiş. “Kendi Lezzetini Yarat (Creat Your Taste)” sloganı ile kurulan bu küçük mekânlar aslında o lezzetli burger’lerle ziyaretçiler arasında incecik bir köprü kuruyor. İncecik gözüken ama aslında sapasağlam olan bu köprünün bugün adı “kişileştirilmiş deneyim”. Yemek selfie’leri de aslında bu kişileştirilmiş deneyimin fotoğrafı. Diğer yandan Türkiye’de AVM’lere baktığımızda görüyoruz ki, bugün yemek katı olmayan bir AVM’yi düşünmek neredeyse imkânsız. Eskiden, diğer bir deyişle bundan sadece birkaç yıl önce AVM’lerde alışveriş yaparken karnı acıkan ziyaretçilerin ihtiyaçlarını gidermeyi hedefleyen yeme-içme alanları; bugün pek çok ziyaretçi için o AVM’yi tercih etme nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hatta süreci bir adım ileri götürüp diyebiliriz ki, yeni nesil AVM’lerde giderek “buluşma yeri” haline gelen yeme içme bölümlerine ayrılan alanlar da artıyor. Eskiden sadece fast-food bölümlerinden oluşan ve AVM’lerin %7-8’lik bir bölümün kapsayan alanlar bugün alışveriş merkezinin tüm bölümlerine yayılarak neredeyse %30’luk bir alana ulaşıyor. Başka bir açıdan bakacak olur isek, bugün restoran tercihlerinde kaçımız Zomato, Quando, Trip Advisor veya Foursquare’ı kullanıyor. Şahsen ben çok ciddi bir oranda kullanıyorum. Başkalarının deneyiminin benim deneyimimin bir parçası olmasını seviyorum. Onların deneyimlerinden ders almayı seviyorum. O yüzden yorumları okuyorum, resimlere bakıyorum, yıldızları ciddiye alıyorum. Bence pek çok insan gibi... Sonuç itibariyle bugün artık yemek denince akla yemek gelmiyor. Gelse bile bir selfie şeklinde geliyor. Ardından da o deneyimin yarattığı his geliyor. Ya gülümsüyoruz, ya da bir daha mı asla dercesine surat buruşturuyoruz ama her şekilde deneyimliyoruz. ‘’GENÇ VE BAŞARILI BIR ŞIRKETIZ’’ Basketbolcuların ve tüm basketbol emekçilerinin geleceklerini güvence altına alabilmelerini teşvik etmek, ülkemizdeki tasarruf bilincini artırmak ve Türk basketboluna katkı sağlamak amacıyla sektörde bir ilke imza atarak Basketbol Süper Ligi’ne sponsor olduklarını açıklayanMetLife Emeklilik Genel Müdürü Deniz Yurtseven, “Basketbol her geçen gün hem ekonomik değer yaratan, hem de sportif başarılarını artıran bunun yanı sıra izleyici kitlesi yönünden gelişmekte olan bir spor dalı. Biz de Türkiye’deki faaliyetlerimizi geliştirmekte olan genç, başarılı emeklilik ve hayat sigortaları sağlayan bir şirketiz. Bu anlamda misyonlarımız örtüşüyor. Sağladığımız ürünlerle toplumun her kesimine hitap eden global bir şirketiz. Türkiye’de milyonlar tarafından takip edilen ve Avrupa’da büyük ses getiren Basketbol Süper Ligi’ne uzun soluklu destek vererek, Türk basketbolunun geleceğini güvence altına almak ve sayısı milyonları aşan basketbol izleyicilerine dokunmak istiyoruz. Bugün de bunun haklı gururunu yaşıyoruz” dedi. 36 KASIM 2015 DENIZ YURTSEVEN METLIFE EMEKLILIK GENEL MÜDÜRÜ PAZARLAMA & ORGANİZASYON MÜŞTERI BAĞLILIĞINI ARTIRACAK “B2C PAZARLAMA BULUTU” Son tüketiciye yönelik çalışan şirketlere bulut pazarlama yazılımları sağlayan dünyanın önde gelen markalarından Avusturya merkezli Emarsys, müşterileriyle kişiselleştirilmiş, uzun ömürlü ilişkiler kurmak isteyen perakende markaları ve e-ticaret şirketleri için geliştirdiği yeni B2C Pazarlama Bulutu platformunu (B2C Marketing Cloud) piyasaya sundu. B2C Pazarlama Bulutu; şirketlerin, kendilerinden bir kez alışveriş yapan tüketicileri sürekli müşterisi haline getirmesini sağlıyor, markaların kaybettiği müşterilerden kaynaklanan gelir kayıplarını geri kazanmasına yardımcı oluyor. Platformu kullanan markalar, artık, müşterilerinin kim olduğu, hangi içeriklerle ilgilendiği ve müşterileriyle hangi kanal ve/veya cihaz üzerinden iletişim kurması gerektiği gibi konularda çözüm üretebiliyor. B2C Pazarlama Bulutu; yüksek performanslı, çok kanallı pazarlama otomasyonu sayesinde, müşteri bağlılığını ve gelirleri arttıran, marka sadakatini teşvik eden sofistike eklenti teknolojilerini tek bir esnek çözümde bir araya getiriyor. Emarsys’in yeni e-ticaret bulutu; öngörme, kişiselleştirme, analitik ve çok kanallı otomasyon özelliklerini bir araya getirerek, gelirleri arttırmaya yönelik uzun ömürlü müşteri ilişkileri geliştirilmesini sağlıyor. B2C PAZARLAMA BULUTU, ŞIRKETLERE 5 ALANDA SOMUT ÇÖZÜM ÜRETME FIRSATI SAĞLIYOR Emarsys, son tüketiciye yönelik çalışan şirketler için dönüşüm oranlarını, yaşam boyu müşteri değerini ve finansal sonuçları yükselten, tekrar alışverişleri teşvik eden entegre teknolojiler geliştirmeyi uzun zamandır sürdürüyor. Emarsys’in yeni ürünü, şirketlere 5 alanda somut çözüm üretme fırsatı sağlıyor: “B2C PAZARLAMA BULUTU, EMARSYS’IN AVRUPA VE ASYAPASIFIK BÖLGELERINDEKI 15 YILLIK BIRIKIMININ BIR SONUCU…” HAGAI HARTMAN EMARSYS EŞ KURUCUSU VE CEO’SU Yeni platformla ilgili konuşan Emarsys Eş Kurucusu ve CEO’su Hagai Hartman, “B2C Pazarlama Bulutu, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgelerinde tüketici davranışları, e-ticaretin zorlukları ve fırsatları konusunda 15 yıllık çalışma ve deneyimlerimizin bir ürünü. Şimdi tüm bu birikimi ABD pazarına taşımaktan heyecan duyuyoruz.” dedi. Hartman sözlerine şunları ekledi: “Büyük pazarlama ekiplerine veya bilişim teknolojilerine ihtiyaç duymadan her ölçekte kişiselleştirilmiş müşteri bağlılığı yaratma yeteneği, B2C Pazarlama Bulutu platformumuzu diğer uygulamalardan ayırıyor. Markayla nerede ve ne zaman etkileşim kurarsa kursun her müşteriye ayrı birer değerli birey olarak davranmayı sağlayan ve mümkün olan en iyi müşteri deneyimini yaşatan ürünümüzü geliştirmeyi ve optimize etmeyi sürdüreceğiz.”. VERI TOPLAMA: Müşterinin çeşitli cihaz ve kanallarda bir markayla ilgili girdiği EMARSYS’IN YENI ÇÖZÜMÜ ‘DISCOVERY’ BIRLEŞTIRILMIŞ PROFIL OLUŞTURMA: Davranış kalıplarını temel alarak her Emarsys’in yeni çözümü Discovery ise, bir web sitesinin üst katmanı olarak ziyaretçilerin tek tıkla, benzersiz bir şekilde özelleştirilmiş ürün yelpazelerini keşfetmesine olanak veriyor. Webde çığır açan bu dolaşma deneyimiyle, markaların web sitelerinin, mobil teknolojilere hazır olmasa da masaüstü, mobil, Android ve iOS cihazlara uyum sağlamasına olanak veriyor. Yapılan Beta testlerde, Discovery kullanan bir e-ticaret sitesini ziyaret eden müşterilerin yaptığı toplam alışveriş harcamalarının dört kat arttığı belirlendi. Tam entegre bir platform olan B2C Pazarlama Bulutu’nun her bileşeni, birbiriyle ve diğer teknolojilerle sıra dışı bir şekilde iletişim kuruyor. Sunulan özelliklerden bazıları şöyle sıralanabilir: Tek giriş, ilişkilendirilmiş API’ler, müşteri bağlılığını en üst seviyeye getirmek için özelleştirilmiş işlemsel ve toplu programlar, çok dallı ayrı testler yapma esnekliği ve markanın B2C Pazarlama Bulutu uygulamalarını tek ekranda görmesine imkânı veren yönetim konsolu… tüm etkileşimleri kullanarak gerçek zamanlı veri topluyor. müşteri için tek bir profil yaratıyor. MÜŞTERILER HAKKINDA BILGI SAHIBI OLMA: Platform; büyük veri, makine öğrenmesi, skorlama ve istatistiksel modellemeye dayalı görsel bilgilere erişerek, her müşteriyi anlıyor, onlardan sağlanacak uzun vadeli gelirleri nasıl artıracağıyla ilgili çözüm üretiyor. KAMPANYA OTOMATIZASYONU: Müşterilerin dijital ortamda girdiği etkileşim- lere göre ilgili ürün önerilerini oluşturarak, markaların çok aşamalı ve çok kanallı kampanyalar yaratmasını sağlıyor. MÜŞTERILERE OLDUKLARI YERDE ULAŞMA: Mobil, sosyal, web, uygulamalar ve e-posta kanalları üzerinden müşteriler neredeyse onlara orada ulaşıyor ve müşterinin bağlılığını optimize edecek şekilde çalışıyor. businesslife.com.tr 37 İŞ İNS “KENTSEL DÖNÜŞÜM YATIRIMLARINDA YENI MODELLERE IHTIYAÇ VAR” NEŞECAN ÇEKICI - EPOS GAYRIMENKUL DANIŞMANLIK VE DEĞERLEME KURUCU VE YÖNETICI ORTAĞI “Gayrimenkul yatırımları hız kesmeden devam ediyor. Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır” R ekabet ortamının bulunduğu proje alanlarında maliklerin ortaklık kuracakları yatırımcıyı çok iyi analiz etmeleri gerektiğini belirten Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme Kurucu ve Yönetici Ortağı Neşecan Çekici, yüksek karlılık beklentileri üzerine anlaşılan yatırımcının çeşitli nedenlerle projeyi tamamlayamaması oldukça ağır mali külfetler ve mağduriyetler yaratacağını ifade etti. Çekici, “Ortaklık yapısının doğru kurulması projenin başarı ile tamamlanmasındaki en önemli aşamadır. Bu aşamada hukuk ve gayrimenkul profesyonellerinin sürece dâhil olması ve ortakların uzman kişilerin görüş ve hizmetlerine başvurması son derece önemlidir. Farklı disiplinlerin bir araya gelmesi ile gerçekleştirilen bir takım çalışması, kentsel dönüşüm sürecinin dengesini kuran, değerin adil paylaşımına imkan veren ve tüm tarafların çıkarının optimum bir noktada buluşmasını sağlayan önemli bir rol oynamaktadır. Yüksek oran beklentilerinin yüksek risk getireceği unutulmamalıdır” dedi. Projelerin temelinde uzlaşma var Kentsel dönüşüm projelerinde yer alan yatırımcıların çok büyük mali yükler ve riskler aldığına dikkat çeken Çekici, şunları ifade etti: “Bunlarla birlikte maliklerin kimi zaman dayatmaya varan istekleri sonrasında ya projeler çıkmaza girmekte ya da yatırımcı açısından zarar edecek seviyelere gelmektedir. Bu durumlarda ortak bir noktada birleşmek ve her iki tarafın isteklerini optimum düzeyde karşılar bir proje üretmek en doğru çözüm haline geliyor. Kentsel dönüşüm; Enerji kazanımından, işsizlik ve suç oranlarının azaltılmasına, kentlerin estetik ve sağlık anlayışına kadar makro bir reformdur. Tarafların birbirlerini anladığı, güven ortamının yakalandığı, tarafsız ve şeffaf bir uzlaşma ortamının yaratılabildiği çalışmalar beraberinde başarıyı getirir.” “Kentsel dönüşüm sosyal bir olgu olarak düşünülmeli” Kentsel dönüşümün gelişmekte olan bir ülkenin GSMH‘na yakın bir ölçekte finans gücü gerektirdiğine vurgu yapan Çekici “Kamu bütçesinin milyonlarca konutu yenilemesi veya özel sektörün sadece kârlı yatırım olarak gördüğü bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürütmesi riskli yapı stokunun yenilenmesinde yetersiz kalıyor. Bu sebeple kamu ve yatırımcıların kentsel dönüşümde uygulanabilecek yeni yaklaşımlar ve modeller geliştirilmesi gerekiyor” dedi. Çekici sözlerini şöyle sürdürdü: Kamu, özel sektör, sivil toplum işbirliği kentsel dönüşümün birincil ögesidir. Bu sürecin sağlıklı yönetilebilmesi için koordinasyonda mutlaka kamu bulunmalıdır. Kentsel dönüşüm politikası, ülke genelinde geliştirilecek arazi kullanımı ve arazi yönetimi ekseninde, ulusal uzlaşıyla, afet yönetimi yanında doğa ve yeşil alan esaslı bir model çerçevesinde şekillenmelidir. Kentsel dönüşümün sosyal bir olgu olduğu düşünülmezse en büyük yanlışa imza atılır.” İstanbul’da toplam dönüştürme ihtiyacı: 870 bin 629 bağımsız birim 2012 sonlarında başlayarak hızla ilerleyen kentsel dönüşüm sürecinde şu ana kadar sadece İstanbul ili içerisinden 17 ilçede toplam 40 adet riskli alan tespit edildi. Bu alanların toplamı yaklaşık olarak 11 milyon m²’yi kapsıyor. Toplam il yüzölçümünün yüzde 0,2’si oluşturan riskli alanlara ilçeler bazında bakıldığında ise, en riskli alanların yüzde 36’sının Gaziosmanpaşa ilçesinde yer aldığı görülüyor. Riskli alan ilan edilen bölgelerin genellikle yüksek oranda sağlıksız yapı stokuna sahip ve kent merkezine kolaylıkla erişebilecek ulaşım bağlantılarına sahip olduğu dikkat çekiyor. Yine İstanbul’da, deprem riski kaynaklı dönüştürme ihtiyacının 377 bin 97, kentsel yenileme kaynaklı dönüştürme ihtiyacının ise 493 bin 532 bağımsız birim alan olduğu görülüyor. 38 KASIM 2015 SANLARI ‘’HOPI’LI IŞLEM HACMI 700 MILYON TL’YE ULAŞTI’’ CEM BOYNER - BOYNER GRUP CEO’SU VE YÖNETIM KURULU BAŞKANI “Mobil ödeme fonksiyonunun Hopi’ye eklenmesiyle birlikte Hopi’nin ölçeklenmesi daha da hızlanacak. Hedefimiz, Hopi sayesinde müşterilerimizin alışverişin her aşamasında eşsiz bir deneyim yaşamasını ve iyi hissetmesini sağlamak” B oyner Grup’un yeni icadı Hopi, altı ayda 2,5 milyon üyeye ulaştı. Hopi, üyelerine bugüne kadar 30 milyon Paracık kazandırırken Hopi’liler üye markalardan yaptıkları alışverişlerde bu Paracık’ları katlayarak 50 milyon Paracık olarak harcadılar. Hopi’nin perakende sektörünün dinamiklerini değiştirme, müşteriler ve markalar için değer yaratma misyonuyla yola çıktığını vurgulayan Boyner Grup CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner şunları ifade etti: “Hopi, genel kampanya ve indirimler yerine, müşterilere yaşam tarzları, beğenileri ve alışveriş alışkanlıkları doğrultusunda kişiselleştirilmiş teklifler ve kampanyalar sunuyor. Hopi’liler kendi ihtiyaçlarına ve alışveriş alışkanlıklarına uygun kampanyalardan yararlanarak alım güçlerini artırırken üye markalar da doğru müşteriye, doğru zamanda, doğru kampanyayı sunarak trafik, satış, ciro ve yeni müşteri kazanımını artırıyorlar. Müşteriyle marka arasında ‘kazan-kazan’ ilişkisi kuran Hopi hızla sevildi ve benimsendi. Hopi’lilerin yarısından fazlası Hopi’yi alışverişinin ayrılmaz bir parçası görüp aktif şekilde kullanıyor. Hopi kampanyaları sayesinde yüzde 20 trafik artışı, yüzde 50 ciro artışı elde eden üye markalarımız oldu. Hopi ile yapılan işlem hacmi de 700 Milyon TL’ye ulaştı.” Hopi 2.0’a sayılı günler kaldı derece memnunum. Boyner Grup ailesiyle ve Hopi ekibiyle çalışmak benim için çok güzel bir deneyim oldu. Kendimi aileden biri gibi hissediyorum” dedi. Cem Boyner, “Hopi’nin kişiye özel bir alışveriş asistanı olduğunu anlatabilmek için reklam kampanyamızı ‘herkesin bir Hopi’si var’ teması üzerine kurguladık. Tolga Çevik’in üstün yeteneğiyle farklı karakterlerin Hopi’sini en iyi şekilde canlandıracağını ilk andan beri biliyorduk. Hopi’nin bugün yakaladığı başarıda Tolga’nın da önemli payı var. Markamızı kullanıcılarına tanıtan ve sevdiren elçimiz oldu. Önümüzdeki dönem gerçekleştireceğimiz yeni çalışmalarla bu başarıyı daha ileriye taşıyacağız. Tolga’ya bugüne kadarki emeğinden ve katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Tolga sadece marka yüzümüz değil, artık ailemizden biri…” diye konuştu. Hopi’de hedef 5 milyon üye Nisan 2015’te lanse edilen Hopi’nin 2015 yılsonunda 4 milyon, birinci yılının sonunda 5 milyon üyeye ulaşması hedefleniyor. Hopi ekosisteminde hazırgiyimden ayakkabıya, otel rezervasyonundan araç kiralamaya, online kitap alışverişinden online hazırgiyim alışverişine, eğlenceden elektroniğe kadar 35 civarında üye marka bulunuyor. Hopi üye marka sayısının 2015 yılsonunda 55’e, birinci yılın sonunda 100’lü sayılara yükselmesi planlanıyor. Herkesin Hopi’sinin birbirinden farklı olduğunu ve müşteriyi tanıdıkça kişiselleşmenin arttığını sözlerine ekleyen Cem Boyner, gelecek dönemde Hopi’ye eklenecek yeni özelliklere de değindi. Hopi 2.0’a sayılı günler kaldığının altını çizen Cem Boyner, eklenecek yeni özellikler arasında en önemlilerinden birinin mobil ödeme olduğunu söyledi. Cem Boyner, “Hopi ile en iyi ürüne en iyi kampanya ile ulaşan müşterilerimiz ödemeyi de cüzdanına ihtiyaç duymadan Hopi’siyle tamamlayabilecek. Mobil ödeme fonksiyonunun Hopi’ye eklenmesiyle birlikte Hopi’nin ölçeklenmesi daha da hızlanacak. Hedefimiz, Hopi sayesinde müşterilerimizin alışverişin her aşamasında eşsiz bir deneyim yaşamasını ve iyi hissetmesini sağlamak” diye konuştu. Tolga Çevik’le yola devam Hopi için karakterden karaktere bürünen başarılı oyuncu ve komedyen Tolga Çevik’in rol alacağı yeni reklam filmleri gelecek dönemde de devam edecek. Başarılı oyuncu ve komedyen Tolga Çevik “Kampanyanın başarıya ulaşması beni çok mutlu ediyor. En başından beri güzel yorumlar alıyordum ancak artık sokakta insanlar beni durdurup ‘Hopi şöyle bir kampanya yapsa ne güzel olur’ diyerek önerilerini paylaşıyorlar. Hopi’nin bu kadar benimsenmesinden son businesslife.com.tr 39 İŞ İNS “OTOMOTIV PIYASASI SEÇIM SONRASI CANLANACAK” AYDIN ERKOÇ - MASFED VE BOD YÖNETIM KURULU BAŞKANI Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) ve Başkent Otomobilciler Derneği (BOD) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç, seçim sonrası oluşacak siyasi istikrarla 2016 yılının otomotiv piyasası ve genel anlamda ekonomide canlanma yılı olacağını söyledi. E rkoç yaptığı açıklamada, tüm sektörler için en önemli hususun ekonomik istikrar olduğunu, bunun için de öncelikle siyasi istikrar gerektiğini belirterek, “Eğer siyasi istikrar olursa ekonomik istikrar da olur” dedi. Türkiye ekonomisinin; biri inşaat diğeri otomotiv olmak üzere iki güçlü ayağı olduğunu belirten Erkoç, seçimler ve hükümet arayışları ile geçirilen 2015’te siyasi istikrar algısının zayıfladığı ve bunun etkisinin tüm ekonomide hissedildiğine işaret etti. Erkoç, “Biz siyasi istikrarın sağlanmasıyla 2016’nın ekonomide canlanma yılı olacağını düşünüyor, böyle olmasını temenni ediyoruz. Bu durum, otomotiv ticaretine ve Ankara’da bu işin kalbi olacak Otonomi’ye de yansıyacaktır. Önümüzdeki dönemde otomotiv sektöründe beklentimiz canlanma yönünde” dedi. Otonomi’nin açılışı sektörde bir milat olacak… Bu arada Erkoç, açılışına hazırlandıkları Otonomi’nin hizmete girmesinin ise sektör için bir milat niteliğinde olduğunu vurguladı. Ankara’daki tüm oto galerilerini bir arada toplayacak ve Avrupa’nın en büyük otomotiv yaşam merkezi olan Otonomi’nin hayata geçirilmesinin başlı başına bir başarı öyküsü olduğunu 40 KASIM 2015 ifade eden Erkoç, “Bize göre, Otonomi sektörde canlı, dinamik bir yaşam merkezi haline gelecek. Belki insanların alışma süreci olsa da siyasi istikrarın yeniden tesisi sayesinde, birkaç ayın sonrasında çok iyi bir performans yakalayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Erkoç, Otonomi ile motorlu araç ticaretine bir standart getirip, kurumsal kimlik ve saygınlık kazandıracaklarını, doğrudan ve dolaylı 5 bin kişiye istihdam yaratılması ve kayıt dışılığın sona ermesi ile Ankara ve ülke ekonomisine önemli katkı yapacaklarını anlattı. Kurumsallaşma sayesinde sektörde güvenin tesis edileceğini vurgulayan Erkoç, “Kilometresi ile oynanmış, ağır kazalara karışmış, ciddi teknik ve kalıcı sorunları olan araçları farkına varmadan ve değerinin çok üstünde paralar vererek alan vatandaşların yaşadığı mağduriyetler ve hukuki sorunlar da sona erecek” dedi. Otonomi sektöre neler getirecek? Esenboğa yolu üzerindeki 375 dönümlük arazi üzerinde kurulan ve açılış için gün sayan Otonomi’de 2. el araçlar için 551 showroom ve sıfır araçlar için 10 oto plaza yer alıyor. Aynı yerleşke içinde 13 işyerinden oluşan bir teknik servis bölümü, meydan ticarethane ve ofislerinden oluşan 28 işyeri, 48 ofis, akaryakıt istasyonu ve bir de beş yıldızlı otel bulunuyor. Otonomi’de otomobil yedek parçası, otomobil camı, aküsü satan arkadaşlarımız ve tamir bakım servisleri, flo kiralama hizmetleri, ekspertiz merkezi, test sürüş alanı ve bir fotoğraflama merkezi de var. Günde 9 bin araç giriş çıkış yapabileceği Otonomi’de aynı anda 12 bin araç sergilenebilecek. Otonomi, günlük 11 bin ziyaretçi ağırlayabilecek. Sıfır ya da 2. el araç almak isteyenler, aradığı her model aracı Otonomi’de bulabilecek. Satılan araca, Otonomi tarafından tüm test ve kontrolleri yapılarak 1 yıl garanti verilecek. İçinde kafe ve restorantlar, bankalar, noter ve trafik tescil bürosunun, kuru temizlemeden kırtasiyeye, camiden AVM’ye diğer tüm hizmet birimlerinin yer alacağı, aileler ve çocukları için zengin sosyal aktivitelerin sunulacağı Otonomi, bu yönüyle de tam anlamıyla bir ‘Otomotiv Yaşam Merkezi’ olacak. Otonomi, Başkent’in sosyal hayatına da olumlu katkılar sunacak. Özellikle Emek, Bahçeli, İç Aydınlık, Cebeci gibi trafiğin zaten yoğun olduğu semtlerde kümelenmiş ve LPG’li araçları ile insan hayatını tehlikeye atan, kaldırım ve yol işgalleriyle trafiği tıkayan, diğer esnafa sıkıntı yaşatan, mahalleliye hayatı çekilmez hale getirip ev sattıran apartman altı galerilerin kent dışına taşınması Ankaralıya rahat bir nefes aldıracak. Binlerce aracın şehir dışında bir merkezde toplanmasıyla Ankara trafiği de rahatlayacak. SANLARI ‘’1 MILYAR TL CIRO HEDEFLIYORUZ’’ HULUSI ACAR - DOĞTAŞ KELEBEK CEO’SU 2012 “2018 yıl sonu için 1 milyar TL ciro hedefliyoruz. Üç yılda üç kat büyüyerek dünyada ismi anılan bir mobilya devi haline geleceğiz” yılında Kelebek Mobilya’yı bünyesine katan Doğtaş’ın, mobilya pazarında bu birleşmeyle gücüne güç kattığını söyleyen Doğtaş Kelebek CEO’su Hulusi Acar, “2012 yılı sonunda Doğtaş Kelebek konsolide cirosu 204 milyon TL iken; 2014 yılı sonunda konsolide ciro 322 milyon TL oldu. İki yılda yüzde 58’lik önemli bir büyüme gerçekleşti. 2018 yılsonu hedefi olarak 3 kat büyüme öngörüyoruz. Böylece 2018 sonu itibariyle 1 milyar TL cirolu bir şirket olmayı hedefliyoruz. Doğtaş Kelebek olarak, dünyada ismi anılan bir mobilya devi olacağız.” dedi. Doğtaş ve Kelebek’in artık tam anlamıyla entegre olduğunu dile getiren Hulusi Acar, “Doğtaş Kelebek, iki markanın gücüyle, bin 255 çalışanıyla, dünyaya açılan bir şirket oldu. Bugün itibariyle, Avrupa’da, Ortadoğu’da hatta Amerika’da büyümenin yollarını arıyoruz. Yurt içi ve yurt dışındaki seçkin noktalarda bulunan 202 adeti Doğtaş, 107 adeti Kelebek Mobilya ve 64 adeti Kelebek Mutfak olmak üzere toplam 373 satış noktasında müşterilerimize hizmet veriyoruz.” diye konuştu. Acar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğtaş’ın bugün yurt dışında 62, Kelebek Mobilya ve Mutfak’ın ise toplam 14 satış noktası bulunuyor. Birbirine tutku ile bağlı, kuruma ve iki markaya inancı tam olan Doğtaş Kelebek bayileri, bu büyümenin bir parçası olarak çalışıyor. Bayileriyle uyum içinde çalışan Doğtaş Kelebek’te önümüzdeki yıl hedef; yurt dışında 20 yeni satış noktası daha açmak. Şu an toplam 32 ülkeye aktif ihracat gerçekleştiriyoruz.” Doğtaş Kelebek’in, öncü tasarımlarını Çanakkale’nin Biga ilçesinde bulunan Doğtaş Mobilya ve Düzce’de konumlanan Kelebek Mobilya üretim tesislerinde hayata geçirirken, ülke ekonomisine de güç kattığını sözlerine ekleyen Acar “Şirketimizin 2015 yılının ilk altı aylık döneminde konsolide net satış cirosu 177.514.610 TL’ye ulaşarak 2014 yılının aynı dönemine göre toplam konsolide satışlarda yüzde 14,87 artış gerçekleşti. İlk altı ayda 20 milyon TL’lik ihracat gerçekleştirdik.” dedi. takip ederek, kendi ürün yapımıza uygun yatırımlara yönlendirmeler yapıyoruz. Yine trendlerin ve yeni malzemelerin takip edilmesiyle de yeni kreasyonların oluşturulmasına ve pazarlamanın yönlendirilmesine de katkılar sağlanıyor. Ürünlerimizi tasarlarken de, üretirken de insanların hayatını kolaylaştırmayı düşünüyoruz. Ar-Ge ve tasarıma yatırım yaparak farklılaştık, farklılaşmaya da devam edeceğiz. Biz müşterilerimizi tek tek tanımak istiyoruz “Doğtaş Kelebek’in sektörde fark yaratacağı alanlardan biri de perakendecilikte, müşteriye yaşatacağımız uçtan uca deneyim olacak” diyen Hulusi Acar, “Müşterinin, internette ürünü beğenmesinden, mobilyanın evine gelmesine kadar uzanan tüm sürecin müşteri odaklı olmasını arzuluyoruz. Bu hedefe doğru yolculuk ediyoruz. Hayatınızın 5 ila 10 senesini, birlikte geçireceğiniz mobilyaları seçerken, karşılaştırırken, kendinize özel bir şekilde kişiselleştirirken, konforunu ve tarzını kendinize göre seçerken, yanınızda bir danışmanın, güvenilir bir markanın olması ve o markanın mobilyayı satın aldıktan sonraki yıllar boyunca da ürünün arkasında durması çok önemli. Biz müşterilerimizi tek tek tanımak, tarzlarına uygun mobilyaları ilk onlara duyurmak istiyoruz. Değişim zamanları geldiğinde ilk bizi hatırlasınlar istiyoruz. Yeni evlendiğini bildiğimiz bir çiftin, çocuğu olduğunda da akla gelen marka olmak istiyoruz. Ar-Ge ve tasarımda öncüyüz Sektörde bir ilk olan Doğtaş Kelebek Tasarım ve Ar-Ge Merkezi’ni bu yıl hayata geçirdiklerini söyleyen Doğtaş Kelebek CEO’su Hulusi Acar “Tasarımcılardan teknik ekibe mühendislerden pazarlama ekibine kadar herkesin bir parçası olduğu merkezde önemli Türk tasarımcılardan Adnan Serbest, Mehmet Altay, İtalyan Tasarımcı Casimo Suma da tasarımlarıyla markalarımıza değer katıyor. İstanbul Acıbadem’de yer alan Doğtaş Kelebek’in Tasarım ve ArGe Merkezi’nde şu an 20 kişi çalışıyor. Doğtaş Kelebek, müşteriyi merkeze alan tavrıyla, teknolojisiyle ve inovasyonuyla müşterinin hayatında pozitif sürprizler yaratarak, insanı hayatın merkezine alan özgün mobilyalar tasarlıyor. Teknolojik gelişmeleri yakından businesslife.com.tr 41 İŞ İNS ‘’AKTIF BÜYÜKLÜĞÜMÜZ 20,8 MILYAR TL’YE ULAŞTI’’ ÖZCAN TÜRKAKIN - TSKB GENEL MÜDÜRÜ “Sağlam aktif kalitesi ve güçlü sermaye yapısını koruyan Bankamız, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde de kaynaklarını artırmaya ve çeşitlendirmeye devam ediyor” Y ılbaşından bugüne TSKB’nin aktif büyüklüğü yüzde 32,8 artarak, 20,8 milyar TL’ye, toplam kredi portföyü ise yüzde 30 artarak, 14,3 milyar TL seviyesine ulaştı. TSKB’nin solo bazda vergi öncesi kârı geçen yılın aynı dönemine göre artış göstererek 361 milyon TL olarak gerçekleşirken, net dönem kârı ise yıllık bazda yüzde 1,4’lük artışla 292 milyon TL oldu. TSKB’nin öz kaynakları 2015 yılının dokuz aylık döneminde 2,3 milyar TL seviyesine ulaştı. “2015 başından bu yana temin ettiğimiz kaynaklar 950 milyon ABD Doları seviyesine ulaştı” Yılın dokuz aylık döneminde TSKB’nin performansını değerlendiren TSKB Genel Müdürü Özcan Türkakın, “Sağlam aktif kalitesi ve güçlü sermaye yapısını koruyan Bankamız, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde de kaynaklarını artırmaya ve çeşitlendirmeye devam ediyor. 2015 başından bu yana uluslararası piyasalardan temin ettiğimiz kaynaklar 950 milyon ABD Doları seviyesine ulaştı. Kullandırdığımız kredilerin kompozisyonunda ise yenilenebilir enerji, kaynak ve enerji verimliliği, gıda, kamu-özel işbirliği temaları öne çıkmaya devam etti. Ayrıca kalkınma bankacılığı misyonumuz çerçevesinde ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için yürüttüğümüz faaliyetlere geçtiğimiz günlerde bir yenisini daha ekledik. Yenilikçi, teknoloji odaklı ve hızlı büyüme potansiyeline sahip firmaları desteklemek amacıyla Avrupa Yatırım Fonu öncülüğünde kurulan Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu’na iştirak ettik” dedi. “Sürdürülebilir bankacılık yolculuğumuzda emin adımlarla ilerliyoruz” Özcan Türkakın, TSKB’nin sürdürülebilir bankacılık yolculuğunda emin adımlarla ilerlediğini belirterek “Bankamız, bu ay içerisinde yapılan ‘Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu’ değerlendirmesinde geçen yıl 10 üzerinden 9,44 olan kurumsal yönetim derecelendirme 42 KASIM 2015 notunu bu yıl 9,52’ye yükseltti. En yüksek kurumsal yönetim derecelendirme notuna sahip kuruluşlar arasındaki yerimizi 2015 yılında da korumuş olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Ayrıca yeni bir gelişme olarak ‘BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde’ yerimizi almış olmak sorumlu bankacılık anlayışımızın ve ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik verdiğimiz desteğin altını bir kez daha çiziyor” dedi. businesslife.com.tr 43 TEMİZ KREDİ Yaşar DAĞLAR [email protected] TemizKredi AMERIKA BIRLEŞIK DEVLETLERI 2016 H er demokratik ülkede olduğu gibi, ABD’de de başkanlık seçimleri yaklaşıyor. 8 Kasım 2016’da, Amerikan vatandaşları, 2020’ye kadar Amerika’yı yönetecek olan başkanlarını seçecek. ABD’de başkan olabilmek için üç şart var; son 14 senedir ABD’de yaşıyor olmak, 35 yaş üstü olmak ve ABD’de doğmuş olmak. Bu üç şartı yerine getirebilen her ABD vatandaşı, başkan olmak için adaylığını koyabiliyor. Demokrat ve Cumhuriyetçi olmak üzere iki ana parti var ABD’de. Vatandaşlar, önce partiyi başkanlık yarışında temsil edecek kişiyi seçmeleri için delegeleri seçiyorlar. Bu delegeler, daha sonra, parti başkanını seçiyor. Bu parti başkanı daha sonra seçim kampanyasına başlıyor. Her eyalette, kendisini destekleyip seçecek olan delegeyi destekliyor. İşte 8 Kasım’da bu delegeler seçiliyor. Bu delegeler, Ocak 2017’de başkente gidip, 4yıl boyunca ABD’yi yönetecek başkanı seçiyor. Yani, ABD’de vatandaşlar başkanı değil, başkana oy verecek olan delegeleri seçiyorlar. Buna, dünyada temsili demokrasi deniyor. Vatandaşlar, başkanlık seçiminde kendilerini temsil etmesi için, delegelere kendileri adına oy verme hakkı veriyor. Bu delegelere “electoral college” deniliyor ve toplamda 538 tane Electoral College var. Başkanlık yarışında kim daha fazla electoral college toplarsa, o başkan seçiliyor. Her eyaletin kendi nüfusuna göre electoral college sayısı var. California’da bu sayı 55, Pennsylvania’da 20, Florida’da 29 tane. Son seçimde Obama, toplam 538 electoral College’den 332’sinin oyunu kazanarak Mitt Rommey’e karşı 4 sene daha başkan olmaya hak kazanmıştı. Anayasanın 22. maddesine göre, iki dönem üst üste başkanlık yapmış kişi, üçüncü dönem için adaylığını koyamıyor. Bu maddeden dolayı Barack Obama artık ABD başkanı olamayacak. ABD’de her iki senede bir seçim olur. Milletvekilleri iki senede bir, Başkan dört senede bir ve Senatörler de altı senede bir seçilirler. Milletvekili sayısı, bulundukları eyaletin nüfusuna göre değişiklik gösterirken, her eyaleti 2 senatör temsil eder, ki bu rakam 100’e denk gelir. Son seçimde 438 milletvekili seçilerek başkente gitmişti. 2010 seçimlerinde demokratlar ciddi bir darbe almıştı. Cumhuriyetçiler, demokratlardan 63 milletvekili ve 6 senatör koltuğunu kazanmıştı. Böylece, 16 yıl sonra, 44 KASIM 2015 Cumhuriyetçiler ilk defa senatoyu temsil etme hakkı kazanmıştı. 2016 seçimleri için demokratlardan adaylığını ilk Hillary Clinton açıkladı. Daha sonra sırasıyla Bernie Sanders, Martin O’Malley, Lincoln Chafee, Jim Webb, Lawrance Lessig adaylıklarını açıkladılar. Webb ve Chafee daha sonra adaylıktan çekildiler. Demokrat seçiminde Clinton ve Sanders çekişecek gibi görünüyorlar. Cumhuriyetçilerin aday adayları da sırasıyla: Ted Cruz, Rand Paul, Marco Rubio, Ben Carson, Carly Fiorina, Mike Huckabee, Rick Santorum, George Pataki, Lindsey Graham, Rick Perry, Jeb Bush, Donald Trump, Bobby Jindal, Chris Christie, Scott Walker, John Kasich ve Jim Gilmore. Perry ve Walker daha sonra adaylıktan çekildiler. Başkan aday adaylarının toplayabildikleri bağışlar, seçimlerin sonucunu da etkiliyor. Kim, ne kadar çok para toplayabilirse, seçimi kazanma ihtimali de o kadar artıyor. Şu anda, demokratlardan en fazla para toplayabilen Clinton’ken, cumhuriyetçilerden de Bush. İşte rakamlar: Adaylar (milyon dollar) Tüm adaylar 269.5 Cumhuriyetçiler 147.3 Demokratlar 122.2 Clinton (D) 76.1 Sanders (D) 41.2 Carson (R) 31.3 Cruz (R) 26.4 Bush (R) 24.8 Rubio (R) 13.6 Paul (R) 9.3 Fiorina (R) 8.4 Walker (R) 7.4 Adaylar (milyon dollar) Trump (R) 5.7 Graham (R) 4.7 Kasich (R) 4.4 Christie (R) 4.2 Huckabee (R) 3.2 O’Malley (D) 3.2 Perry (R) 1.3 Jindal (R) 1.2 Lessig (D) 1.0 Santorum (R) 1.0 Webb (D) 0.7 Pataki (R) 0.4 Daha yarışın başında sayılırız. Fakat, gün geçtikçe yarışın kızışacağı da kesin. Şimdilik partilerin adaylarının belirlenmesini bekliyoruz. Adaylar netleşiniz yarışın alacağı şekil biraz daha ortaya çıkacaktır. Bakalım iki dönem demokrat, iki dönem cumhuriyetçi kuralı bu seçimde de işleyecek mi? FİNANS ‘’GÜÇLÜ PERFORMANSIMIZI SÜRDÜRDÜK’’ FUAT ERBIL GARANTI BANKASI GENEL MÜDÜRÜ Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil, “Piyasalardaki oynaklığın ve yüksek risk algısının devam ettiği 2015’in üçüncü çeyreğinde, sağlam bilanço yapımızı koruyarak, güçlü performansımızı sürdürdük. Gerek ticari gerekse bireysel kredilerle ekonomiye desteğimiz, sektör ortalamasının üzerinde bir artışla devam etti ve 223 milyar TL’yi aştı. Tüm süreçlerimizin özünde yer alan müşterilerimizin bize olan güveniyle, mevduat pazar payımızı %12 seviyesine yükselttik. Amacımız, müşterilerimize dokunduğumuz her noktada, en iyi müşteri deneyimini yaşatmak. Bu da dinlemek, ihtiyaçları doğru tespit etmek ve yaşayan hizmetler sunmaktan geçiyor. Biz, bu hedefle, birincil amacı müşteri memnuniyeti olan 20 bin kişiyiz.” dedi. “MÜŞTERILERIMIZIN DEĞIŞEN BEKLENTILERINI EN IYI ŞEKILDE KARŞILAYACAĞIZ” Akbank, iştirakleri Ak Yatırım ve Ak Portföy’ün güçlerini “Akbank Yatırım Hizmetleri” şemsiyesi altında birleştiriyor. Bu doğrultuda hayata geçirilen “Akbank Yatırım Hizmetleri”, Akbank’ın bir uzantısı olduğu kadar Ak Portföy ve Ak Yatırım işbirliği ile müşterilerine katma değer yaratacak yeni bir hizmet modeli sunacak. Müşterilerinin yatırım tercihleri ve beklentileri doğrultusunda yatırımlarını daha iyi yönetebilmek için Akbank olarak Ak Yatırım ve Ak Portföy ile güçlerini birleştirdiklerinin altını çizen Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Türkiye’de ve dünyada yatırım ortamı değişiyor, uzmanlık ve tecrübenin önemi artıyor. Bu değişim paralelinde biz de yaklaşık 2 yıllık yoğun bir çalışma sonunda Akbank Yatırım Hizmetleri’ni geliştirdik. Müşterilerimize Ak Portföy ve Ak Yatırım işbirliğiyle tek noktadan yatırım uzmanlığı sunmaya başlıyoruz Bu yeni oluşumun arkasında uzmanlık ve tecrübenin yanısıra yüksek bir teknoloji de var. Akbank Yatırım Hizmetleri dijital çağın olanaklarından da en iyi şekilde yararlanacak” dedi. Akbank Yatırım Hizmetleri iş modeli sayesinde, müşterilerinin değişen beklentilerini en iyi şekilde karşılayacaklarının altını çizen Binbaşgil; “Bu yapıyla, müşterilerimizin yatırım kararlarını güvenle ve kolayca vermelerini sağlayan, güçlü içerik ve uzmanlıkla desteklenen bir hizmet sunacağız. Türkiye’de birikimlerini en iyi şekilde değerlendirmek isteyenler için mevduatın yanına farklı yatırım ürünlerini de ekleyerek, müşterilemizin yatırım beklentilerine uygun değer önerilerini sunmaya devam edeceğiz. Müşterilerimizin yatırım çözümlerine ulaşırken tek bilmeleri gereken adres; Akbank Yatırım Hizmetleri olacak. Yatırım hizmetlerinde Türkiye’de yeni bir dönem başlatılmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu yeni iş modelinin ülke için de hayırlı olmasını diliyorum” dedi. businesslife.com.tr 45 BANKACILIK Yaşar DAĞLAR - [email protected] ‘’FINANSAL ŞEFFAFLIKTA BIRINCIYIZ’’ Türkiye Finans’ın İslami bankacılıkta Finansal Şeffaflık Endeksi sıralamasında ilk sırada yer almasını değerlendiren Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik, “Sürdürülebilirlik stratejimiz gereği iyi bankacılık ve iyi kurumsal vatandaşlık ana eksenimizde yer alıyor. Sorumluluk sahibi bir kurum olarak müşterilerimizin ve paydaşlarımızın haklarını gözeterek iyi bankacılık uygulamalarına imza atmak temel hedefimiz. Adil fiyat politikamız ile müşterilerimizden aldığımız tüm ücret ve komisyonları açık bir şekilde duyururken, paydaşlarımızı da Banka’nın finansal bilgileri ve izleyeceği stratejilere ilişkin düzenli olarak bilgilendiriyoruz. Dolayısıyla bankacılıkta sürdürülebilir büyüme ve başarının şeffaflıktan geçtiğine inanan bir Banka olarak izlediğimiz bu stratejinin uluslararası kuruluşlar tarafından ödüllendirilmesi bizi hem gururlandırıyor hem de geleceğe ilişkin yüreklendiriyor” diye konuştu. OSMAN ÇELIK TÜRKIYE FINANS GENEL MÜDÜRÜ “TEKNOLOJIK BANKA OLMA YOLUNDA HIZLA ILERLIYORUZ” DR. FAHRETTIN YAHŞI ALBARAKA TÜRK GENEL MÜDÜRÜ 46 KASIM 2015 Türkiye’nin ilk katılım bankası Albaraka, bankacılık işlemlerini akıllı cihazlara taşıdı. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, bankacılıkta teknolojik ilerlemeyi yakalamak ve bir adım öne çıkmak adına yapacakları yenilikleri sürdüreceklerini belirterek, “Bankacılık sektöründe teknolojiyi yakalamak hem verdiğimiz hizmeti hem müşteri portföyümüzü geliştirmek adına bizim için önemli. Hizmet kalitemizi her anlamda arttırmak ve günümüzün gerekliklerine uyum sağlamak için gelecek dönemde de teknoloji merkezli çalışmalarımızı sürdüreceğiz. KOBİ bankası olduğumuzu her yerde hatırlatmaktan büyük onur duyuyoruz. Yakın gelecekte teknolojik bankacılık da nazarımızda KOBİ bankacılığı kadar önem kazanacak” açıklamasında bulundu. “HEM KEŞIDECININ HEM DE ALACAKLININ HAKLARI GÜVENCE ALTINDA” Karekodlu Çek uygulamasıyla KOBİ’lerin çek ile yaptıkları vadeli mal alımlarında ek bir güvenlik unsuru sunduklarını belirten, Halkbank Esnaf ve KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Erdal Erdem, hem keşidecinin hem de alacaklının haklarını güvence altına aldıklarını ifade ederek şunları söyledi: “Ürünün çek hesabı müşterisi açısından en önemli faydası, çeklerinin ek bir güvenlik unsuruna sahip olması. Karekodlu Çek uygulaması tahsilatların daha güvenli ve kontrollü bir yapıda gerçekleştirilmesine olanak sağlarken, çek ödemeleri düzenli olan keşideciler için de piyasada itibar ve güven unsuru oluşturacak. Çek keşidecisiyle ilgili sorgulama imkânı nedeniyle bu çeklerin piyasadaki itibarının ve dolaşım imkânının görece daha yüksek olmasını hedefliyoruz.” ERDAL ERDEM HALKBANK KOBİ BANKACILIĞI GENEL MÜDÜR YARD. “TÜRKIYE’NIN SÜRDÜRÜLEBILIR YARINLARI IÇIN ÇALIŞIYORUZ” Ormanların ülkemiz için önemine dikkat çeken Fibabanka Genel Müdürü Bekir Dildar, “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın yolu ormanları korumaktan ve ağaçlandırma çalışmalarını artırmaktan geçiyor.” dedi. Dildar sözlerine şöyle devam etti: “Kendimizi korumanın yolu başta ormanlarımız olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızı korumaktan geçiyor. Hepimizin ortak geleceği için yapmamız gereken en iyi şeylerden biri fidan dikmektir.” Bekir Dildar ayrıca, Fibabanka olarak kuruldukları günden bugüne hem KOBİ’lerin gelişimi de hem de tarım bankacılığı alanında yaptıkları çalışmalarda hep Türkiye’nin yarınları için üzerlerine düşen sorumluluğun bilinciyle hareket ettiklerini belirterek “Tarım arazilerinin korunması ne kadar önemliyse insanların yaşadığı çevreyi korumak, daha yaşanılır hale getirmek de bizim için bir o kadar önemlidir” dedi. Fibabanka’nın en önemli değerlerinden birinin de “Topluma ve Çevreye Saygılı Ekip” olduğunu hatırlatan Dildar, dikilen her bir fidanı bu değer çerçevesinde bir arada oldukları çalışma arkadaşlarına adadıklarını söyledi. Bu etkinlik için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın vermiş olduğu desteğe teşekkür eden Dildar; “Bakanlığımızın titiz çalışmalarıyla bu bölgeye hangi ağaçların uygun olacağı araştırıldı, en doğru dikim için toprağın ve iklimin kendine özgü özellikleri gözetildi. Bugün 5.000 ağaç ile başlayan sürdürülebilirlik çalışmalarımızı devam ettireceğiz.” dedi. BEKIR DILDAR FIBABANKA GENEL MÜDÜRÜ businesslife.com.tr 47 SÖYLEŞİ Hazır giyim sektörünün ağabeyi ve perakendenin duayeni KIĞILI Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kığılı, ‘’Çıraklığını yapmadığınız işin, patronluğunu da yapamazsınız’’ diyor. Abdullah Kığılı, her sektörden ve her spor takımına mensup iş insanlarının çok sevdiği bir isim olarak karşımıza çıkıyor. ROTAMIZI Yurtdışına ÇEVİRDİK FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected] zerimizdeki her KIĞILI giyim markasının kumaşını bizzat kendisi seçiyor. Abdullah Kığılı’ yı ziyarete gideceğimi öğrenen birkaç önemli perakende giyim markasının patronu, özellikle selamlarını ve bazı sorularını da iletmemi istediler. Okurlarımızdan gelen soruları da ekleyerek çok keyifli bir röportaja imza attık. 48 RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM KASIM 2015 - [email protected] ABDULLAH KIĞILI KIĞILI YÖNETİM KURULU BAŞKANI businesslife.com.tr 49 SÖYLEŞİ İki yıl önce Çin’de mağaza açan ilk Türk hazır giyim markası Kığılı, Çin deki zenginlerin en beğendiği giyim markası oldu. Yurt içinde 225, yurtdışında ise 37 mağaza ve satış noktası ile cirosunu 420 milyon liraya yükseltti. Sektör ile özdeşleşme başarınızdan bahseder misiniz? 1959 yılında, İstanbul Erkek Lisesi’nde hem okuyor hem de, okuldan arta kalan zamanlarda, Sultanhamam’daki kumaş mağazamızda çalışıyordum. Okul bittikten sonra, aile büyüklerimizin kararıyla işlerin başına geçtim. O yıllarda ‘hazır giyim’ diye bir sektör yoktu. 1965’de, Kiğılı etiketli olarak gömlek üretimine başladık. Gömlek üretimini, pantolon, takım elbise ve palto takip etti. O günden bugüne de hep işimi geliştirmek için çalıştım. Yenilikleri araştırdım, doğru yatırımlar yaptım ve markamızı bugünlere getirdi. Markalaşmadaki başarımızı, yurt ve yurt dışı yatırımlarımız sektöre de öncülük etmemizi sağladı. Uygulamalarımız ile sektördeki markalara örnek olduk. İş hayatının gerçeklerinin duygusal bağdan uzak olduğunu unutmamak gerekir. Başta yatırım olmak üzere karar alırken bu temel ilke olmalı. İlk günkü heyecanımı kaybetmeden 50 KASIM 2015 çalışıyorum. Ben bu yaşımda, hala işime tutkuyla, heyecanla gidip geliyorum. Bu benim besin kaynağım. İlk kırılma noktanız nerede ve nasıl oldu? 1969’da babamdan habersiz, İstiklal Caddesinde ilk Kiğılı mağazasını açtım. 1975’te, Kiğılı’nın toptan satış ağını kurarak, Türkiye’nin 45 ilinde, 500’e yakın bayii ile çalışarak, Kiğılı markasını Anadolu’ya tanıtmaya başladım. 1980 yılında Kiğılı konfeksiyon fabrikasını kurdum. 1990’da Bakırköy Galleria AVM’de ikinci Kiğılı mağazasını açtım. 1975 yılında Kiğılı’nın toptan satış şirketini kurarak 1995 yılına kadar Türkiye’nin 45 şehrinde 400’ü aşkın bayi ile çalıştım. 2000’li yılların başından itibaren, sayıları hızla artan alışveriş merkezlerinde mağaza açarak, organize perakendeye geçiş yaptık. 2006 yılının başında adımı ve soyadımı marka haline getirerek, Kiğılı mağazalarından farklı dekorasyon ve koleksiyonla ABDULLAH KİĞILI mağazalarını açmaya başladım. 2005 yılında, Gebze-Şekerpınar’da, 25. 000 metrekarelik lojistik merkezimiz faaliyete geçti ve 2007 yılında da Kiğılı Eğitim Akademisi’ni kurdum. 2010 yılında elektronik ticaret sitesi kigili.com’u açtım. Perakende sektörünü size sormadan olmaz. Türk markalarının dünyadaki eski ve yeni imajı nasıl? Tekstil sektörü ihracatımızın %22’sine sahiptir. Sektörümüz yaklaşık iki milyon kişiye istihdam sağlıyor. 50 yıl öncesine baktığımızda Türkiye’de hazır giyim sektörü diye bir şey yoktu. Kumaşçılar ve terziler vardı. Herkes kendi yanlışını yapa yapa, tecrübe kazanarak bugünlere geldi. Sektör olarak alt yapımız kuvvetli, hangi pazarda olursa olsun markalarımızın başarı kazanacağına inanıyorum. Türk markaları artık sadece ülkemizde değil, dünya kategorisinde de değerlendirilen markalar haline geldi. Bu durumun artarak devam edeceği kanaatindeyim. Zira, dünyanın önemli hazır giyim fuarlarına gittiğinizde, Kiğılı dahil bir çok Türk markasının, oralarda yerini aldığını ve de ülkemizi çok güzel temsil ettiğini göreceksinizdir… Bundan 10 yıl evvel aynı şeyi söyleyebilmek mümkün değildi, ama artık mümkün. Çin’de ilk mağaza açan Türk giyim markası oldunuz. Çin pazarı fikri nasıl gelişti? Kiğılı olarak rotamızı yurt dışına, özellikle Çin’e çevirdik. Çin’de yaşayan 1,5 milyar insanın %20’si zengin. Bu, satış yapabileceğiniz 300 milyon kişi demek. Çin’de Türkiye’de sattığınız ürünü üç katı fiyatına satma fırsatınız var. Biz de bunu değerlendirmek istedik. Çin’de organize perakende olarak mağaza açan ilk Türk markası olduk. Yurtiçi ve yurtdışı stratejilerinizin farklı olması neden kaynaklanıyor? Bugün Türkiye’de 67 şehirde 225 mağaza, yurtdışında 37 mağaza, satış noktası ve corner ile hizmet veriyoruz. AVM inşaatları eskiden her sene 15% civarında büyürdü. Geçtiğimiz yıldan itibaren artık yüzde 5’lere düşmeye başladı. 2015 yılında 22 AVM açılması planlanıyor. İçerideki talep yavaş yavaş azalmaya başladı ve bir doymuşluk da var. 10 milyon metrekare kadar kiralanabilir bir alan var şu anda, yeterince bir yere geldiğini herkes biraz görüyor. Bu yıllar içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı 50 - 150 bin nüfuslu yerlere yapacağız. Ayrıca Türkiye’de hiç alışveriş merkezi olmayan 24 şehir var; oralara da gitmeyi planlıyoruz. Türkiye’deki yatırımlarımızda hiç alışveriş merkezi olmayan illerde yer alacağız ve daha sonrasında da, üç yıl içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı bitireceğiz. Rotamızı yurt dışına çevirdik. Üsküp’te Kasım ayında 3 mağaza açıyoruz. Ekim sonunda Üsküp Fashion Week’te ilk defilemizi düzenledik. Bugün perakende pazarındaki en büyük zorluk nedir? Bizim işimiz moda perakendesi. Yüksek bir hızla büyüme gösteren perakende sektörü Türkiye’de moda perakendesi alanında da üst sıralarda yer alıyor. Ancak sektörünün gelişimi önünde engel olabilecek unsurlar da var ve bunlara yönelik tedbirlerin alınması gerekli. 2015 yılına sektör olarak baktığımızda ilk çeyrekte dolar kurunun hızlı artışı sektörü son derece olumsuz yönde etkiledi. Dolar kuru üstünden yapılan tedarikçi anlaşmaları, AVM kiraları gibi konularda sektör sıkıntı içerisine düştü. Peki çözüm öneriniz? Sektörün en önemli sorunlarından biri de; kalite-fiyat-tasarım üçgenini takip edemeyen firmaların sektöre getirdiği algı. Bu durum kaliteli ve inovatif tasarım ürünleri sunan firmalardan beklentileri düşüren bir eğilim yaratabiliyor. Her yıl birçok yeni firma gün yüzüne çıkıyor ve hızlı bir şekilde markalaşmaya çalışıyor. Fakat planlamalarını yapmadan, sunduğu kalitenin bedelini fiyata yansıtmayan firmalar sektör içinde tutunmakta da zorlanabiliyor. Sektörde tüketici eğilimlerini de yönlendiren bu durumun bize yansıması en çok fiyatlandırma politikası üzerinden oluyor ve bu da karlılığı etkiliyor. Geleceğe yönelik olarak tüketici davranışlarını yakından takip ederek talebe yanıt vermek çok önemli. İnternet satışlarınız nasıl gidiyor? Tüketici alışkanlıkları değişiyor, online alışveriş giderek önem kazanıyor. Biz de, dijitalleşen tüketici alışkanlıklarına e-ticaret si- temizle yanıt veriyoruz.. Bugün Türkiye genelinde 67 ilde, 225 mağaza; yurt dışında İran, Irak, Avusturya, Fransa, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Çin’de 28 mağaza ve 9 satış noktası ve corner’lar ile toplamda 37 noktada faaliyet gösterirken, markamızın en büyük 5. mağazası, e-ticaret mağazası. 2010 yılında açtığımız www.kigili.com, satış grafiğindeki payını git gide artırıyor. 2014 yılında e-ticaret cirosu toplam Kiğılı cirosu içinde yüzde 1.07’lik bir orana sahipken, 2015 yılının Mayıs ayına kadar geçen dönemde bu oran yüzde 3’ü aştı. 2013 yılıyla kıyasladığımızda, 2014 yılında çevrimiçi satışlarda yüzde 87’lik büyüme kaydedildiğini görebiliriz. E-ticaretin ulusal ticaret hacmi içindeki edindiği yüzde 1.5 oranıyla kıyaslanacak olursa bu rakamın ülke ortalamasının iki katından fazla olduğunu görüyoruz. Sektörünüz için aldığınız tedirgin sinyaller nelerdir? Türk hazır giyimi, 1980’lerden sonra başladı ve hızla büyüdü. Geleceğinin de çok parlak olacağını düşünüyorum. Sektörde 50. Yılı tamamlıyorum ve Türkiye’deki birçok siyasi ve ekonomik gelişmeye tanık oldum. Önümüzdeki dönemde erkek giyiminde sektörde önemli değişikler yaşanacak. 3 yıllık pazarda çok şey değişecek. Büyükler daha da büyüyecek. Küçükler yavaş yavaş pazardan çekilecek. Stratejisini doğru belirleyen, önlemleri doğru zamanda alan firmaların olumsuz etkilenmeyeceğini aksine büyümeye devam edeceğini düşünüyorum. Sektörün orta vadede genişlemeye devam edeceğini öngörüyorum. businesslife.com.tr 51 SÖYLEŞİ KIĞILI’NIN 2015 KARNESI 2015 yılına sektör olarak baktığımızda ilk çeyrekte dolar kurunun hızlı artışı sektörü son derece olumsuz yönde etkiledi. Dolar kuru üstünden yapılan tedarikçi anlaşmaları ile nakit akışımızı dengeledik. • Kiğılı olarak 2015 yılında yurt dışı yatırımlarımıza ağırlık verdik • 2015 yılında ciro bazından geçen yılın ilk altı ayına göre % 20 büyüdük • Nakit akışımızı dengeledik • Adet bazında ise yine ilk altı aya göre % 20 büyüme gerçekleştirdik • İstanbul’daki 52 mağazamızla yeterli bir sayıya ulaştık • AVM kiraları gibi konularda sektör sıkıntı içerisine düştü. Biz yılların tecrübesiyle kendimizi her anlamda güvenli tuttuk • Üç yıl içinde Türkiye’deki yatırımlarımızı bitireceğiz • Bugün Türkiye’de 67 şehirde 225 mağaza, yurtdışında 37 mağaza ve satış noktası ile hizmet veriyoruz • Bu nedenle rotamızı yurt dışına çevireceğiz • Kiğılı olarak 2016 yılına olumsuz bakmıyoruz. Kığılı haricinde neden Abdullah Kığılı mağazası açtınız? 2006 yılının başında adımı ve soyadımı marka haline getirerek, Kiğılı mağazalarından farklı dekorasyon ve koleksiyonla ABDULLAH KİĞILI mağazalarını açmaya başladım. Dünya standartlarında üretim yapıyoruz ve her gün ar-ge’ye, insan kaynağına ve tasarıma yatırım yapmaya devam ediyoruz. Ancak bununla yetinmeyip İtalyan kumaşların hakim olduğu Abdullah Kiğılı gibi yepyeni bir marka daha çıkarmaya karar verdik. Abdullah Kiğılı; özel kumaşları, benzersiz tasarımları ve kişiye özel ölçü seçenekleri ile özgünlüğün erkek modasındaki yansıması. Erkek giyimde kalite ve ustalığın imzasını taşıyan Abdullah Kiğılı seçimlerinde elit bir çizgiyi tercih edenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için tasarımlarını yapıyor, seçkin bir yaşam gustosunu temsil ediyor. Çizgisiyle fark yaratan Abdullah Kiğılı, ince detaylardaki özeni, günün trendlerini taşıyan kalıpları ile erkeklerin ihtiyaç duyduğu şıklığı ve konforu sağlıyor. Büyürken karlılığı nasıl sağlıyorsunuz? 5 yıl önceki müşteri başına gelir yaklaşık 280 TL olurken ürün fiyatlarında büyük değişiklik olmamasına rağmen bugün bu rakamı 400 TL ye taşıyabildik. Bunun en önemli nedeni markalaşma sürecimiz, yaş aralığımızın 25 yaş civarına düşmesiyle müşteri portföyümüzün genişlemesi oldu. Ürün çeşitliliğimiz, tasarımlarımızın modern, teknolojik ve yenilikçi algısı müşteri segmentimizin genişlemesini sağladı. Önümüzdeki 5 yılda 400 TL’yi CRM çalışmalarımızda destekleyerek rahat bir şekilde enflasyonu dikkate almayarak 600 TL civarına getirmeyi hedefliyoruz. 52 KASIM 2015 DOĞRU YATIRIMIN MARKA ILE TÜKETICI ILIŞKISINE ETKISI Markalaşan bizim gibi köklü markaların bilinirlilik problemi bulunmuyor. Bizler öncelikle en başından beri mevcut müşterilerimizi korumayı, onları iyi analiz ederek ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyoruz. Tabii ki sonrasında yeni müşterileri kazanmak hedefindeyiz. Satış rakamlarımızda kazandığımızı gösteriyor. Müşterilerimizin hayat tarzlarına göre modellediğimiz kişiye özel CRM kampanyalarla temas sıklığımızı önceki yıllara göre 3 kat artmış durumdayız. Mağazalarımız Türkiye’nin dört bir yanına yayıldığı için ürün ve kampanyalarımızı bölgesel bazda coğrafi ve manevi özelliklere göre farklılaştırabiliyoruz. Bu da doğrudan satış cirolarımızı pozitif yönlü etkiliyor. Müşterilerimizden ve yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bütün bilgileri daha iyi ürün daha kaliteli hizmet sunmak için sürekli innovatif düşüncelerle geliştiriyoruz. Peki bir markayı marka yapan en önemli değer nedir? Müşteri odaklı hareket eden bir marka önemli. Bizim için başarı; markamızın vermiş olduğu güven sözünü müşterimizin temas ettiği bütün noktalarda en iyi deneyimi sunarak yaşatmak. İş dünyası örgütlerinden, üyelik veya yönetimi için teklifler alıyor musunuz? Güreş Federasyonu, Kayak Federasyonu ve Futbol Federasyonu’nda ayrıca Fenerbahçe ve İstanbulspor Kulüplerinde yöneticilik yaptım. Kandilli İşadamları Derneği, AYD, Ticaret Odası, Sanayi Odası ve BMD’de yöneticilik yapıyorum. Artık gençlerin bu görevleri devralması gerektiğine inanıyorum. Bizim Eserimiz Sizin Eviniz Kocasinan Merkez Mahallesi, Mahmutbey Caddesi No: 172 Bahçelievler - İstanbul T 0212 653 13 00 www.pirlantaevleri.com businesslife.com.tr 53 kitap “BENDEN SONRA DEVAM” KITABINI OKUYORUM Tüketici Davranışı Tüketici kimdir? Nasıl öğrenir? Nasıl algılar? Tüketici davranışlarına etki eden faktörler nelerdir? Tüketici davranışı ve pazarlama stratejisi arasındaki ilişki nasıl kurulur? Tüketicinin karar alma sürecinde neler olur? Satın alma davranışının içyüzü nedir? Tüketici davranışlarını açıklamak için kullanılan kavramlar ve kuramlar nelerdir? Bu kuramlar uygulamaya nasıl yansıtılır? Tüketici davranışlarının kökenlerini anlayıp, sonuçlarını öngörebilmek için sürdürülen çalışmaların anlamlı bir sentezini ve kapsamlı bir özetini sunuyor bu kitap. İşi, ürün ve hizmet pazarlamak olanlar ve kendini tanımak isteyen tüm tüketiciler için... Mikroekonomi Mahfi Eğilmez güncel örneklerle yaşayan ekonomiye mercek tutuyor. Mikroekonomi, insanın günlük yaşam içinde üretim, tüketim, bölüşüm, yatırım, tasarruf gibi alanlardaki davranışlarını anlamaya ve analiz etmeye yönelik bir bilim dalıdır. Ancak, oldukça karmaşık olan bu konuyu ele almak için kullanılan soyut modeller ve matematik göstergeler, mikroekonomiyi çoğu zaman gerçek yaşamdan kopuk, soyut bir dünyaya dönüştürebilir. Bu kitap, mikroekonomiyi elden geldiğince gerçek yaşama uygun olarak ve basit bir çerçevede sunmayı amaçlıyor. Google Nasıl Yönetiliyor? Dünya ekonomisinin belkemiği haline gelen, internet trafiğinin %82’sini yöneten bir şirket düşünün. 2013 yılında 53 milyar dolar ciro yaparken, merkez kampüsün bahçesini düzenlemek için çim biçme makinesi almak yerine 200 keçiyi işe alan bir şirket… Bir yandan rengarenk ofisleri ile üretkenliği tepe noktasına çıkarmayı hedeflerken diğer yandan robot teknolojisi ve mobil cihazlar üzerinden dünyayı değiştirmeye aday bir şirket… O şirket, Google. Peki dünyanın en hızlı büyüyen, en çok beğenilen, en çok konuşulan şirketi Google, nasıl yönetiliyor? Google’ın iki tepe yöneticisi -İcra Kurlu Başkanı Eric Schmidt ve Ürünlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Jonathan Rosenberg- tarafından yazılan ve tüm dünyada çok satan listelerini alt üst eden bu kitap, Google’ın oluşturduğu değerler ve şirket kültürü ile dünya lideri bir kuruma dönüşmesinin hikâyesi. 54 KASIM 2015 ŞU ANDA OKUDUĞUNUZ KITAP? 1991-2000 yılları arasında Garanti Bankası’nda Genel Müdürlük görevini yürüten Y. Akın Öngör “Benden Sonra Devam” adıyla Alametifarika tarafından yayınlanan kitabını okuyorum. EMRAH SAĞLIK - HOBIUM.COM GENEL MÜDÜRÜ İŞ HAYATINIZA OLAN ETKISI? Akın Öngör’ün deneyimlerini aktardığı bu kitabı, iletişimin, ekip ruhunun ve stratejik planlamanın gücünü ve başarıya katkısını ortaya koyan bir “case study” olarak değerlendirilebiliriz. Kitap, Akın Öngör’ün Garanti Bankası’nı nasıl Türkiye’nin en değerli markalarından biri haline getirdiğinin güzel bir özeti. Kitap içerisinde bankacılığın bürokratik yapısının yeni nesil yönetim anlayışlarıyla çatışmalarının ilginç örnekleri de mevcut. Ayrıca bu kitap sayesinde ekip çalışmasının ve ortak aklın organizasyonlar için ne kadar önemli olduğu benim adıma tekrar vurgulanmış oldu. Ayrıca kitabın, verdiği somut örnekler dolayısıyla günümüzün hatta geleceğin yöneticilerine yardım edebilecek, yol gösterebilecek, ufuklarını açabilecek bir eser olduğunu düşünüyorum. ZAMAN KAYBI DIYEBILECEĞINIZ KITAP TÜRLERI? Somut tecrübelere veya tekniklere dayanmayan kişisel gelişim kitapları ve kurgusu yeterince çalışılmamış, maddi kazanç kaygısıyla yazılan ve pazarlanan fantastik hikâye kitaplarına zaman ayırmayı, kendi adıma zaman kaybı olarak görüyorum. ‘’DOĞRU YATIRIMLARDA BANA IPUÇLARI VERDI’’ Hayatta bana rehberlik eden kitapların başında Robert Kiyosaki’nin Zengin Baba, Yoksul Baba kitabı geliyor. Bu değerli kitap, gelirlerimi geleceğe yönelik doğru yatırımlarda değerlendirmem konusunda bana ipuçları verdi. SEMIH GÖRÜR - SOMFY Yazarın en önemli eserlerinden biri TÜRKIYE GENEL MÜDÜRÜ olarak kabul edilen Zengin Baba, Yoksul Baba; zengin olmak için yüksek bir gelire sahip olmanız gerektiği saplantısını yerle bir ediyor. Evinizin aktif bir varlık olduğuna dair inancınızı sorguluyor. Para kazanmak için çocuklarınıza öğrettiğiniz sisteme güvenmemeniz gerektiğini ortaya koyuyor. Aktif ve pasif varlıkları yeniden tanımlarken, size de çocuklarınızın gelecekte finansal başarı sağlamaları için parayla ilgili olarak onlara öğretmeniz gereken şeyleri öğretiyor. Robert Kiyosaki, kitabın felsefesini “İnsanların maddi sıkıntılar içinde boğuşmasının nedeni, okulda geçirdikleri onca yıl boyunca para konusunda hiçbir şey öğrenmemeleri. Sonuçta para için çalışmayı öğrenirler, ama parayı kendileri için çalıştırmasını hiç bilmezler.” sözleriyle anlatıyor. Cahid Efgan Akgül [email protected] BOLLUK İÇIN KENDINI, BEREKET İÇIN TASARRUFU KEŞFET Türkiye’de “Finansal Okuryazarlık” hareketini başlatarak, yürüttüğü projeler, televizyon programları ve köşe yazıları ile her hafta milyonlarca kişiye bütçe yapmayı ve finansal refahı öğreten Özlem Denizmen’in üçüncü kitabı “Bolluk ve Bereket İçin Yer Aç” Destek Yayınları’ndan çıktı. Daha önce “Cebinde Mucize Yarat” ve “Kartlarınla Mucize Yarat” kitaplarıyla okuyucuyla buluşan Özlem Denizmen, yeni kitabında bolluk ve bereketin formülünü vererek para ile olan ilişkinin gizli detaylarını açıklığa kavuşturuyor. Her alanda, zamandan, eşyadan, paradan tasarruf yapmanın önemini fark ettiriyor. Paylaşma ile gelen bolluk ve bereketin yollarını gösteren Denizmen, parayı ve tasarrufu analitik bir bakış açısıyla ele alıyor. “Bolluk ve Bereket İçin Yer Aç”, okuyucunun parayla kurduğu ilişkiyi sorgularken, kişileri önce kendilerini tanıyarak tüketim alışkanlıklarının nelerden kaynaklandığını bulmaya yönlendiriyor. Bolluk ve bereket için önce kişiyi mutlu edecek gerçek değerlerin tanımlanması, ihtiyaçlarını buna göre belirlenmesi gerektiğini anlatan Denizmen, başkalarının yaşamları ve talepleri ile yapılan harcamalar nedeniyle oluşan “yetmeme” duygusunu yenmenin yöntemlerine odaklanıyor. Özlem Denizmen, okuyucuyu paranın fiziksel ve duygusal taraflarıyla buluştururken, zengin olmanın sadece para sahibi olmaya bağlı olmadığını, alışkanlıklar değiştiğinde ve verdiği tasarruf yapılabilecek 175 “pratik” tavsiye ile bereketin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. “Bolluk ve Bereket İçin Yer Aç”, dönüp tekrar tekrar okuyacağınız bir başucu kitabı niteliğinde. Alışılagelmişin dışında düşünmek için... Steven Levitt ve Stephen Dubner tarafından yazılan tüm dünyada 4 milyondan çok satan Freakonomics adlı sıra dışı ekonomi kitabının (Türkçesi Boyner Yayınları’ndan Görünmeyen Ekonomi olarak çıktı.) devamı niteliğindeki Görünmeyen Ekonomi’de insanların ekonomik olayları sadece görünen yüzüyle değerlendirdikleri, oysa olayların arkasındaki gerçeklerin çok farklı olduğu pek çok araştırmaya dayanarak ispatlanmakta. Genel kanıların nasıl ortaya çıktığı, gerçekte nasıl önyargılar taşıdığı, günlük hayatta karşılaştığımız pek çok olayın arkasında aslında ne gibi motivasyonların yattığı anlatılıyor. Yazarlar bu kitabın basımından sonra okurlarından peki, biz sizin olaylara bakış açısını nasıl kazanacağız, etrafımızdaki olayların ardındaki asıl gerçekleri sizin gibi nasıl değerlendirebileceğiz, bize bu bakış açısını kazanmanın yolları konusunda yardımcı olabilir misiniz konusuda yüzbinlerce mesaj aldılar. Ve Görünmeyeni Düşünmek bu şekilde ortaya çıktı. Görünmeyeni Düşünmek, olaylara kalıplaşmış sınırların dışına çıkarak bakabilmenin, alışılagelmişin dışında düşünme beceresi kazanmak için insalara beyinleri yeniden eğitmenin yol haritasını gösteren bir kitap. Kitabı okuduğunuzda sorunlarınıza çözüm bulma ve yeniliklere öncülük etme sürecinde yepyeni hikayelerle dolu bir rehberle karşılaşacaksınız. Su gibi akıcı bir türkçe çeviri ile keyifle okuyacaksınız. Hayatınızı Değiştirecek En İyi Kararları Vermek Hepimizin, iş hayatında ya da özel hayatında sürekli kararlar vermesi gerekmektedir.Psikoloji alanında yapılan araştırmalar, insanların karar verirken nasıl bir dizi önyargının ve duygusal faktörün etkisi altında kaldığınız ve verdiği karardan sonradan pişmanlık duyduğunu ortaya çıkarmıştır.Karar verirken, çoğunlukla kendimize aşırı güven duyarız.Kısa vadeli duygularımızın etkisinden kurtulamayız.Ancak, miyop olduğumuz gerçeğini bilmemiz nasıl görmemize yardımcı olamıyorsa, bu eksiklerin farkında olmamız da sorunu çözebilmemiz için yeterli değildir. NOT: Yazarın tüm telif gelirleri “Bazı harcamalar olmasa da olur ama eğitim olmazsa olmaz!” kampanyasını başlatan Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanacaktır. businesslife.com.tr 55 EKOYORUM Kadir DİKBAŞ [email protected] Kadir_Dikbas İTHALATIN SALTANATI DEVAM EDIYOR Evet, değer olarak ihracat düştü, ithalat daha çok düştü ama.... T ürkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2015 yılı Ocak-Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 azalarak 95 milyar 674 milyon dolar, ithalat yüzde 11,5 azalarak 140 milyar 916 milyon dolar oldu. Böylece, Ağustos ayında dış ticaret açığı yüzde 16,9 azalarak 54 milyar 425 milyon dolardan 45 milyar 242 milyon dolara düştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı da, 2014 Ağustos ayında yüzde 65,8 iken, 2015 Ağustos ayında yüzde 67,9’a yükseldi. Türkiye, yaklaşık bir yıldır ihracatta değer açısından kesintisiz gerileme yaşıyor. Bu, hiç alışık olmadığımız bir durum. Düşüşün sebeplerinden biri, Avrupa para biriminin dolar karşısında değer kaybetmesi. Geçen yıl Ağustos sonunda 1,31 olan Avro/Dolar paritesi, bu yıl Ağustos sonunda 1,12’ye kadar geriledi. Bu durum, Avrupa’ya ihracatın (dolar bazında) ciddi manada gerilemesine yol açtı. Ayrıca, petrol ve diğer emtia fiyatlarında da ciddi düşüşler var. Bu yüzden, dış ticaretteki seyre miktar endeksleri açısından da bakmakta fayda var. Merkez Bankası, hem nominal ihracat ve ithalat değerlerini, hem de ihracat ve ithalat miktar endekslerini karşılaştırarak derli toplu bir sonuca ulaşmış. KUR VE FİYAT ETKİSİ Banka’nın 2015 yılı 2. Ödemeler Dengesi Raporu’nda yer alan ihracatla ilgili değerlendirme aynen şöyle: Doların tüm dünyada değer kazanması, Türkiye yanında birçok ülkenin de ihracatve ithalatını (dolar bazında) derinden etkiliyor. “İhracat euro-ABD doları paritesindeki gelişmelere bağlı olarak yılın ikinci çeyreğinde de yıllık bazda gerilemeye devam etmiştir. İhracat miktar endeksi yıllık yüzde 0,6 56 KASIM 2015 EKOYORUM oranında yükselmesine rağmen ihracat fiyatlarındaki düşüşler sonucu nominal ihracat yüzde 8,8 oranında azalmıştır. Diğer yandan altın hariç bırakıldığında miktar endeksinin yüzde 3,1 gerilediği dikkat çekmektedir. Irak ve Rusya Federasyonu gibi önemli ihracat pazarlarında yaşanan sorunlar bu gelişmede belirleyici olmuştur.” Merkez Bankası, ithalattaki gelişmeyi de böyle izah ediyor: “2015 yılı ikinci çeyreğinde ithalat reel olarak bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ılımlı bir artış sergilemiştir. İthalat miktar endeksi yıllık bazda yüzde 2,5 oranında artarken, altın hariç bırakıldığında miktar endeksindeki artış yüzde 5,3’e yükselmektedir. Diğer taraftan, paritedeki ve enerji fiyatlarındaki önemli düşüşlerin etkisiyle ithalat fiyatları gerilemiş ve nominal ithalattaki yıllık bazda düşüş yüzde 12,7 seviyesine yükselmiştir.” Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, özet olarak, miktar olarak ihracatımızda (2015 ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre) yüzde 0,6, ithalatımızda yüzde 2,5 artış yaşanmış. Bununla birlikte, nominal ihracat yüzde 8,8, nominal ithalat yüzde 12,7 düşmüş. Bunun anlamı şu aslında: Her şeye rağmen ithalattaki artış hızı, ihracatın önünde seyretmeye devam ediyor. Kur ve fiyat hareketleri bu gerçeği perdeliyor... Yeri gelmişken dünya ticaretindeki gelişmelere de bakalım. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTO) geçici verilerine göre, dünya ihracatı (değer olarak) 2015 yılının ikinci çeyreğinde de gerileme kaydetmiş. Bu gerilemede fiyat etkilerinin çok fazla etkili olduğu açık. Veriler, bu yılın ilk çeyreğinde, küresel ihracatın yüzde 12,1 daraldığını, reel ihracatın ise yüzde 4,0 arttığını gösteriyor. DÜNYA İHRACATINDAKİ PAYIMIZ YÜZDE 1 BİLE DEĞİL Yine DTO veriyerine göre, Türkiye’nin dünya ithalatı ve ihracatı içindeki paylarında sınırlı artışlar gerçekleştiği anlaşılıyor. 2015 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye’nin dünya ithalatı içindeki payı yüzde 1,3, dünya ihracatı içindeki payı yüzde 0,9 oldu. Son olarak, Cumhuriyet’in 100. yılı 2023 yılı için hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın da artık bir hayal olduğunu hatırlatalım. Bu gün 150 milyar doların altına gerilemiş olan yıllık ihracatı, 8 yıl içinde üçe, dörde katlamak imkansız çünkü… Yani dünya ihracatındaki payımı henüz yüzde 1 bile değil. Bu sebeptendir ki, Türkiye’nin daha çok üretmeye ve satmaya ihtiyacı var. Unutmayalım, ithalat başkasının üretiminin yükselmesi ve zenginleşmesi, ihracatsa bizim üretimimizin yükselişi ve zenginleşmemiz demek... Görünen o ki, ulaşılabilir yeni bir hedefle, daha çok üretmek ve ihraç etmek için yeniden kolları sıvamak şart. İşsizlik sorunu, ancak daha çok üretim ve ihracatla çözülür, dış ticaretin yüzde 30’unu aşan açıkla değil... businesslife.com.tr 57 SÖYLEŞİ KONUT DEĞER FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected] ÜRETİYORUZ 58 Dumankaya Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dumankaya, iş hayatına dair sorularımızı sizler için yanıtladı. Tüketici için değer ortaya koyan ürün ve hizmetleri hayata geçirdiklerini belirten Uğur Dumankaya: ‘’Konut değil, değer üretiyoruz’’ dedi. Gayrimenkul sektörünün 52 yıllık köklü markası Dumankaya, tüketici ve tedarikçilerinin memnuniyetini araştıran bir şirket olarak karşımıza çıkıyor. RÖPORTAJ: Seyfettin BAYRAM KASIM 2015 - [email protected] UĞUR DUMANKAYA DUMANKAYA YÖNETİM KURULU BAŞKANI businesslife.com.tr 59 SÖYLEŞİ Türkiye de inşaat sektörünü lokomotif sektör durumuna getirme, sürdürme ve sektör ile özdeşleşme başarınızdan bahseder misiniz? İnşaat sektörünün ekonomimiz açısından lokomotif bir alan haline gelmesi aslında ülkemizin ama özellikle de İstanbul’un dünya markası olması süreci ile yakından ilgili. Marka olma sürecinin ekonomik, kültürel ve mimari gibi farklı temelleri bulunuyor. İnşaat sektörü bu üç saç ayağının farklı ölçülerde destekliyor ve İstanbul’un marka değerine önemli katkılarda bulunuyor. Bu katkının sürdürülebilir olması açısından Dumankaya olarak biz de elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Marka olma doğrultusunda yürünen yolda her şirketin farklı ve önemli hikâyeleri bulunuyor. Finansal araçları güçlü, kente kimlik katan projeler geliştiren misyonu ile faaliyet gösteren Dumankaya İnşaat’ın da gerek sembol niteliğindeki projeleri gerekse sağlam finansal göstergeleri ile sektörün lokomotif olma konumuna değerli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. İktisatçılar gayrimenkul balonundan söz ediyorlar. Sizce talepte bir eksilme var mı? Türkiye aktif bir nüfusu bulunan genç bir ülkedir. Nüfusumuzun artış hızı ile doğru orantılı olarak konut ihtiyacı da gün geçtikçe artıyor. Öte yandan İstanbul’daki binaların yüzde 50’si 30 yaşını aşmış. Nitelikli konut çok az. Var olan konutların 4/3’ü ise niteliksiz ve depreme dayanıklı değil. Bu nokta da kentsel dönüşüm bizim için kaçırılmayacak bir fırsat. Elbette bu dönüşüm süreci konuttaki arz-talep dengesini gayrimenkul geliştiricilerin lehine dönüştürüyor. Ayrıca insanların konut alımını hem zaruri bir ihtiyaç olarak hem de kârlı bir yatırım aracı olarak görmesinden dolayı balondan bahsetmek gerçekçi değil. Sadece insanlar ekonomik-siyasi belirsizliklerden dolayı alım kararlarını öteliyor. 2016 yılı ile birlikte bu öteleme dönemi de sona erecektir. TUİK verilerine göre, 2014 yılı 11. ayı itibari ile 4 yıllık konut stoğumuz bulunuyor. Bu stok yukarıda bahsettiğim nedenlerle gün geçtikçe hızla eriyor. Yabancılara (Suriyeliler hariç) konut satışında son durum nedir, siyasi belirsizlik ve terör eylemleri talebi etkiledi mi? Mütekabiliyet yasasından bu yana yabancıya satışlarda yükselen bir ivme ile performan60 KASIM 2015 sımızı katlıyoruz. Dumankaya olarak yabancı satışların genel satışlara oranı yüzde 30. Yabancı yatırımcılar Türkiye’nin yatırım potansiyelinin farkına vardı ve konjonktürel değişimlerden etkilenmiyorlar. 2016 gayrimenkul sektörü beklentileriniz? Kasım ayında (bu ay) gerçekleştirilecek seçimlerin yanı sıra sınır komşularımız Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeler ülke gündemini ve dolayısıyla ekonomiyi, sektörü yakından etkileyecek önemli unsurlar olacak. Türkiye’nin jeopolitik konumundan dolayı karşı karşıya kaldığı riskler 2016 yılında da devam edecek gibi gözüküyor. Bu sebeple 2016 yılı piyasalar açısından zor bir yıl olacak gibi gözüküyor. 2016 yılında özellikle yılın ikinci yarısında, siyasi belirsizliklerin de ortadan kalkması ve uyum içinde çalışan bir meclis ve hükümet ile piyasaların pozitif anlamda toparlanacağını öngörüyorum. Sektörün 2016’daki önemli gündem maddelerinden bir tanesi de “kentsel dönüşüm” olacaktır. Kentsel dönüşüm, sektörün sadece 2016 yılı gündemi için değil, en az önümüzdeki 10 yılın gündeminde belirleyici bir rol oynayacaktır. İnşaat sektörünün ve kentsel dönüşümün geleceğine bakışınız? Kentsel dönüşüm ülkemiz potansiyelinin kullanılması açısından ve kentlerimizi yeniden inşa etmek açısından kaçırılmaz bir fırsat. Bu noktada dönüşüm çok daha büyük ölçekte tek bir merkezden yönetilen ve aynı ahengi paylaşan alanların dönüşümü olmalı. Ne yazık ki bu bütünlük henüz sağlanamadı. Bizim master planlara kentin geleceği ile ilgili bir politikaya ihtiyacımız var. Bu eksikliklerin giderilmesi ile çok daha iyi bir konuma geleceğimizi düşünüyorum. İnşaat sektörünün geleceği de kentsel dönüşüm de yatıyor. İnşaat sektörü önünde en büyük engeller? Sektörün kârlı olduğunu düşünen ve daha önce deneyimi bulunmayan herkes inşaat sektöründe şansını denemek üzere konut inşa ediyor. Fakat sektörel bilgi birikimi eksikliği ve deneyimsizlik bu insanların kente kazandırdığı konuttan çok daha fazlasını alıp götürüyor. Gayrimenkul geliştirmek, kentin dokusu ve dolayısıyla kültürü ile bire bir ilişkili bir durum. Bunun farkına varamayan pek çok firma sektöre büyük zararlar verebiliyor. Sektörün marka değerinin artmasındaki en büyük engel işini bilen, onlarca yıllık tecrübesi olan şirketlerin yanında deneyimsiz şirketlerin faaliyetleridir. Bu şirketler sektörün tüketici nezdindeki algısı ve güvenine de olumsuz etkiliyor. Gelecekte İstanbul başta olmak üzere ulaşım ve altyapı sorunları olur mu? İstanbul çok hızlı göç alan mega bir kent. Ulaşım ve altyapı sorunları için önemli projelere imza atılıyor fakat bunların devamlılığının gelmesi gerekir. İstanbul’u ihmal ettiğiniz an bu tarz sorunların baş göstermesi kaçınılmazdır. Peki! Önerileriniz? İstanbul’da arzı yönetmek değil, talebi yönetmek çerçevesinde yeni bir farkındalık bilinci oluşturmak gerekiyor. Şehir içi ulaşım konusunda raylı sistemin ön plana çıkarılması ve bunun için de gerekli çalışmaların bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Aynı zamanda üç tarafı denizle çevrili bir kentte deniz ulaşımının da yeterli olmadığını düşünüyo- Cityscape gibi fuarlara katılarak önemli bir varlık gösteriyoruz. Bu gibi aksiyomların yurt dışındaki yatırımcılar nezdindeki marka bilinirliğimizi artırdığını düşünüyoruz. Yanı sıra, CVK Park Bosphorus Otel’de yabancı yatırımcılara kendimizi anlatabileceğimiz bir satış ofisi kurguladık. Ayrıca yabancı yatırımcılara özel hizmetler ve kampanyalar da düzenliyoruz. YABANCI TALEBI SÜRÜYOR MU? Yabancı yatırımcıların talebinde herhangi bir azalma yok. YILSONU IÇIN KUR BEKLENTILERINIZ? Yılsonuna doğru seçim sonuçlarının da belirginleşmesi ile kurun bir miktar daha aşağı çekileceğini düşünüyorum. Tabi bu noktada seçimden sonra siyasilerin soğukkanlılığı oldukça önemli rol oynuyor. FAIZLERIN YÜKSELMESINDEN SEKTÖR NASIL ETKILENIR? Sektör büyük ölçüde finansmanını banka kredileri üzerinden sağlıyor. Bu noktada sektörün bir miktar etkilendiğini söyleyebilirim. Fakat biz Dumankaya olarak yeni finansman modelleri geliştirerek para akışının kaynağında çeşitlilik ortaya koymak ve mali göstergelerimizi güçlü tutmak üzere uzunca bir zamandır uğraşıyoruz. Bu çaba sektöre getirdiğimiz pek çok yeniliğin de kaynağı. Bu yüzden bizim gibi farklı finansman modelleri geliştiren şirketler faizlerin yükselmesinden çok daha az etkilendi. SEKTÖRÜNÜZ IÇIN ALDIĞINIZ SINYALLER NELERDIR? rum. Deniz ulaşımı konusunda halkı teşvik edici projelerin gerçekleştirilmesi gerektiği inancındayım. YABANCI SATIŞLARIN TOPLAM CIRONUZA ETKISI VE BUNU GELIŞTIRME POLITIKALARINIZ? Yabancı satışların toplam ciromuzdaki oranı yüzde 30. Bu oranı geliştirmek için proaktif bir strateji izliyoruz. Örneğin; geçtiğimiz dönemde Ortadoğu’nun en önemli gayrimenkul geliştiricilerinden biri olan Al Mazaya ile Ritim İstanbul özelinde bir ortaklık geliştirdik. Bu ortaklığı farklı boyutlarda geliştirmek istiyoruz. Öte yandan Geleceğe yatırım yapmayan ve günlük yaşayan şirketlerin nakit akışını sağlamakta zorluk çektiğini söyleyebilirim. Bu tarz şirketlerin yapacağı bir hata sektöre olan güveni de olumsuz etkileyecektir. SEKTÖRÜNÜZDEKI ŞIRKET CIROLARINDA BEKLENEN DOPING YAPILIYOR MU? Özellikle yabancı yatırımcıların yönünü Türkiye’ye ve konut yatırımına dönmesi ile şirket cirolarında önemli gelişimler gördük. Bu duruma alım kararını artık ötelemeyen iç yatırımcının da eklenmesi ile özellikle yaz aylarında kayda değer bir artış elde ettik. businesslife.com.tr 61 SÖYLEŞİ Arsa geliştirmede dikkat ettiğiniz hususlar? Biz konut inşa etme işini beton ve çelikten ibaret görmüyoruz. Dumankaya olarak sağladığımız fiziki kalitenin yanında kültürel, sosyal ve eğlence alanları ile insanlara yeni bir dünyanın; Dumankaya Dünyası’nın kapılarını aralamak için de uğraş veriyoruz. Eğer bir arsayı, alanı geliştiriyorsak bizim için orayı bir cazibe merkezi, şehrin önemli bir uğrak alanı yapmak öncelikli hedeflerden bir tanesi. Öte yandan doğru alanda, doğru zamanda, doğru projeyi yapmak çok önemli. Bu üç doğruyu da bir araya getirmek için yoğun bir ön çalışma yapıyoruz. Tedarikçilerinizi belirleme politikanız? Dumankaya olarak gayrimenkul geliştirme sürecimizin tamamında insanları Dumankaya farkı ve kalitesi ile tanıştırmak üzere çalışıyoruz. Bu yüzden tedarikçilerimizi belirleme noktasında oldukça titiz davranıyoruz. Bizim için iş süreçlerimize katkıda bulunacak, sürdürülebilir ilişkiler geliştirebileceğimiz tedarikçilerimize öncelik veriyoruz. Büyürken karlılığı nasıl sağlıyorsunuz? Dumankaya olarak sürdürülebilir büyüme grafiği yakalamak için çaba sarf ediyoruz. Bu grafiği belli bir ölçüde de yakaladığımızı söyleyebilirim. Bizim için esas olan değer ortaya koymak. Siz tüketiciler için bir fark, bir değer ortaya koyduğunuzda bunun hakkı tüketici nezdinde yer buluyor. Tüketici ile bu bağı kurduktan sonra büyüme ve kârlılık da kendiliğinden geliyor zaten. Öte yandan biz denenmemişi deneyen, sektörün hizmetine sunan bir şirketiz. Bu kapsamda finansal enstrümanlarımızı da çeşitlendiriyor ve doğru arazide, doğru projeyi, doğru fiyatlar ile konumlandırarak kârlılığımızı sürdürülebilir kılmaya çalışıyoruz. Peki 2015–2018 döneminde kaç adet projeniz var? Kısaca paylaşır mısınız? Bahçeşehir’de hayata geçirdiğimiz hi-Fit ve Flex Office Bahçeşehir projelerimiz bulunuyor. hi-Fit, evinizde olduğunuz sürece size daha zinde bir hayat sunan, bahaneleri ortadan kaldıran, hiçbir konut projesinde benzeri olmayan, Türkiye’deki ilk ve tek yaşam konseptini hayata geçiriyor. Hareketli yaşam, spor ve zindelik ile projeyi harmanladık. Flex Office Bahçeşehir projemiz ise klasik iş ortamı anlayışını tamamen ortadan kaldırıyor ve daire sahiplerinin evlerinden ayrılmadan iş hayatının günlük trendleri ve ihtiyaçlarını karşılayacağı yepyeni ve konforlu bir anlayışı hayata geçiriyor. Öte yandan Sancaktepe’de hayata geçirdiğimiz Dumankaya Mozaik, çeşitli dış cephe özelliklerindeki binaları uyumla bir araya getiriyor. Proje ayrıca, ferahlığı sevenler için yüksek tavanlı daireleri, siyah ve beyazın öne çıktığı modern daireleri, meşe detaylarla tuğla duvarların sıkça kullanıldığı country tarzı daireleri ve minimalizmi sevenler için İskandinav tarzı daireleri bir araya getiriyor. Anadolu Yakası’nın en değerli semtlerinden Kartal’da yükselen Dumankaya Horizon ise son yıllarda görülen fazlasıyla dik, dar 62 KASIM 2015 ve iç içe geçmiş binaların aksine yatay, geniş, panoramik ve butik bir yaşam alanı olarak tasarlandı. Proje bulunduğu lokasyon, sahip olduğu Adalar manzarası, mimari ve teknik özellikleri sayesinde bölgenin en prestijli yaşam alanlarından biri olmaya aday. İstanbul’un Anadolu yakasında, Maltepe’nin en merkezi yerinde gerçekleştirilmekte olan ve 2 faz halinde inşa edilen Ritim İstanbul minimal estetiğin en yeni yorumunu sergileyen bir mimariye sahip. Modern mimarisi, sahip olduğu Adalar manzarası alışveriş ve sosyal donatıları ile daire sahiplerine teknoloji ve konforu bir arada sunan proje Maltepe’nin çehresini değiştirmeye hazırlanıyor. Dumankaya Ritim İstanbul, her yönüyle gerçek bir yaşam alanı sunuyor. Sizce bu yıl kar etmek mi rekabet etmek mi? Rekabet etmek dolayısıyla da markaya yatırım yapmak kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede başarıyı ve kârı da beraberinde getirecektir. Günlük kazançlar ve düşünceler ile atılacak her adım şirketi gayrimenkul geliştirici firma kazanmaz; o projeden konut alan oturumcu-yatırımcı da kazanır, civardaki ticari etkinlik kazanır ve nihayetinde bölge kazanır. Tüm bunların toplamında ise bu canlılığı ortaya koyan bir şirket olarak marka değerinize değeri başka hiçbir finansman aracı ile ölçülemeyecek bir yatırım yapmış olursunuz. Yani kârlılığın da, marka değerinin de, büyümenin de en büyük ivme kaynağı işinizi doğru ve hakkı ile yapmak. Sonuç olarak marka, tüm paydaşlar için zaten bir değer ortaya koyuyor. MARKALAŞMA SÜRECINIZI NASIL TAMAMLADINIZ? SÜRDÜRÜLEBILIR BAŞARIYI NASIL SAĞLADINIZ? Markalaşma sürecimizin başlangıcında ve temelinde yatan üç unsur var aslında. Bunlardan bir tanesi projelerimizde ortaya koyduğumuz “kalite”, bir diğeri yarım asrı aşan bir geleneğe dayanan sektörel tecrübemiz ve yenilikçi ruhumuz. Bu üç temelin üzerine markalaşma sürecimizi inşa ettik. Örneğin; her projemizi farklı segmentasyonda bir yaşam alanı olarak kurguladık. Geçmişten gelen deneyimimizi yenilikçi ruhumuz ile bir araya getirdik ve sürdürülebilir başarıyı da bu birliktelikte yakaladık. İŞ GÜVENLIĞINDE, INŞAAT SEKTÖRÜNÜN SICILI NEDEN OLUMLU DEĞIL? İnsan gücüne dayalı iş modellerine sahip inşaat sektöründe “İş Sağlığı ve Güvenliği” gerekliliklerinin çok fazla önem arz ediyor. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının yol açtığı maddi ve manevi kayıpları önlemek ya da azaltmak için çalışma yaşamında yer alan tüm kesimlerin ve devletin aktif bir işbirliği içinde hareket etmeleri gerek. gelecek vizyonundan uzaklaştıracaktır. O yüzden ben her zaman yüksek rekabet ortamında markaya yatırım yapılmasından yanayım. Ajandanızda bugünlerde hangi başlıklara öncelik veriyorsunuz? Benim ajandamda asla üst sıralardaki yerini vermeyen birkaç konu başlığı vardır. Bunlardan bir tanesi Dumankaya’nın vizyonu ve gençler. Bu noktada üniversiteli gençler, genç iş adamları ile çeşitli platformlarda bir araya geliyor ve gelecek vizyonumuz hakkında konuşuyorum. Öte yandan Gebze ve Fikirtepe’de iki önemli projeye başlamanın arifesindeyiz. Bu projeler ile ilgili gündem maddeleri de ajandamda önemli bir yer kaplıyor. Doğru yatırımın marka ile tüketici ilişkisine etkisi? Doğru yatırım, doğru proje geliştirme ile sadece Gelişmekte olan ülke ekonomisinden gelişmiş ülke ekonomisine geçiş yaptığımız günümüzde iş sağlığı ve güvenliği konusunda istediğimiz düzeyde değiliz. İş kazalarının önlenmesi işverenler, işçiler ve diğer tüm toplum kesimleri için son derece önemli bir konudur. Türkiye’de inşaat iş kolunda yıllar itibariyle iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaldığı görülmektedir. Ancak bu azalmalara rağmen maddi ve manevi kayıplar hala önemli boyutlardadır. Bu konuda kurumsal ve toplumsal bilinç oluşturmayı başarmamız gerekiyor. PEKI, BU DOĞRULTUDA ÇALIŞMALAR NASIL? Dumankaya olarak, insanı en değerli varlık olarak kabul eden anlayışıyla sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturarak, bu konudaki yeni yöntem ve gelişmeleri takip edip hayata geçirerek, iş güvenliği konusunun sürekli iyileştirilmesini öncelikli başlık ve hedef olarak benimsiyoruz .Dumankaya İnşaat olarak iş güvenliği kapsamında, öncelikle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun gereklilikleri gereğince işin yürütülmesinde businesslife.com.tr 63 SÖYLEŞİ yetkili kişileri bilgilendiriyor ve iş güvenliği uygulamalarının detaylı bir şekilde takipçisi oluyoruz. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliğinde önceliklerin belirlenmesi konusunda kapsamlı planlar oluşturuyor ve bu planları fiiliyata döküyoruz. Bu anlamda hayata geçirilen planlara sıkı bir şekilde uyum sağlanması bizim önceliklerimiz arasında. Acil durum planı ve tatbikatı, yangınla mücadele, sel, deprem doğal afet tatbikatı gibi çalışmaları da personelimizin can güvenliği ve onlara daha güvenli bir iş ortamı oluşturma adına gerçekleştiriyoruz. Dumankaya İnşaat bünyesinde örnek bir yapılanma modeline geçmiş bulunmaktayız. Yönetim Sistemleri ve İnsan Kaynakları Müdürlüğümüzün altında tam zamanlı İSG uzmanları ile iş kazası ve ramak kala olaylarının yaşanmaması için gerekli tüm önlemlerin alınmasını ve aksiyon planları ile iyileştirmelerin yapılmasını sağlayarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. İstişare mekanizmanız? Karar alma politikanız? Yönetim kurulunda benim ve kardeşlerimin olduğu şirketimizde deneyimli ve ne yaptığını bilen bir yönetici kadrosu var. Sürekli fikir üreten, ayağı yere sağlam basan dinamik bir ekip ile çalışıyoruz. Yönetim kurulu olarak kararlar bizden çıkıyor fakat uzmanlarımızın ve profesyonellerimizin görüşlerine güveniyoruz. Karar verme sürecindeki en büyük etkeni de bu görüşler oluşturuyor. Duayen işadamı babanızın önünüze koyduğu en büyük hedef? Babam her zaman işimi hakkıyla yapmamı söyler. İşimizi iyi ve hakkıyla yapmalıyız ki ortaya insanlar için çalışanlar için ve ülkemiz için övünebileceğimiz bir değer çıksın. Ortaya herkes için bir değer koymak, bir şirket için hedeflerin en büyüğü aslında. Sizi en çok etkileyen 1. numaralı lider işadamı kimdir? Hangi sözünden çok etkilendiniz? İş hayatınıza nasıl bir etkisi oldu? Elbette babamın bir iş adamı olarak gelişimimdeki rolü çok büyüktür. Bugün, onun açtığı yoldan yürüdüğümü söyleyebilirim. Öte yandan, Üzeyir Garih’in nakit akışı ile ilgili benzetmesinin bende ayrı bir yeri vardır. Kârlılığı, büyümeyi ve diğer unsurları birer plastik topa benzeten Üzeyir Garih, bu topların elden düştüğünde zıplayıp zıplayıp belli bir noktaya gelebileceğini ama kristal 64 KASIM 2015 DUMANKAYA YENI BÜYÜME STRATEJISI Markaya yatırım Finansal enstrümanları çeşitlendirme Proaktif bir şekilde yabancıya yapılan satışları artırma Rekabetçi bir ortamda farklılaşma Yenilikçi ruhun tüm organizasyonca benimsenmesi Daha önce denenmemişi deneme Konsept projeleri hayata geçirme İstanbul’un yeni merkezlerinde proje geliştirme Sürdürülebilir iş birlikleri kurma Sıkı bir mali disiplin bir topa benzeyen nakit akışının, elden düştüğünde her şeyin paramparça olduğunu, söyler. Ben de bu mantıktan yola çıkarak nakit akışına ayrı bir önem veriyorum. Değerlerle yönetilen Dumankaya da evrensel prensipler? İnsan odaklılık ve insanı merkeze alma bizim genel düsturumuz ortaya koyduğumuz yaşam alanlarından, insan kaynakları politikamıza kadar bu düsturu şiar ediniyoruz. Öte yandan şeffaflık da bizim vazgeçilmez prensiplerimiz arasında. Kamuoyu ile, çalışanlarımız ile ve diğer tüm paydaşlarımız ile güvene dayalı bir bilgi akışının sağlanmasına büyük bir önem veriyoruz. Uzmanlaşma ve yenilik de bizim temel prensiplerimiz arasında. Markalaşma sürecinde bu iki prensip bizi çok yukarılara taşıdı. Yenilikçi ruhumuz bizi bir adım öne taşıyor ve farklılaştırıyor. Diğer yandan sahip olduğunuz tecrübe ile uzmanlaşmak Du- mankaya’nın farkını ortaya koyuyor. SIZIN 1 NUMARALI PRENSIBINIZ? Liyakat. Benim açımdan liyakat yani işi hak edene vermek oldukça önemli bir prensip. Dumankaya’nın başarısında da bu prensibin yattığını düşünüyorum. ÇALIŞANLARINIZIN MOTIVASYONUNU VE KURUM AIDIYETINI NASIL SAĞLIYORSUNUZ? Çalışanlarımız ile sürekli bir diyalog halindeyiz. Dumankaya’yı büyük bir aile olarak görüyoruz. Bu ailenin en önemli fertlerinden biri de çalışanlarımız. Başarıyı ekip çalışmamıza borçluyuz. Şirketin ruhunu tüm organizasyona geçirmek aidiyeti de beraberinde getiriyor. Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz? Hafta sonu programlarımız genellikle spontan gelişiyor. En planlı yaptığımız hafta sonu etkinliği ailemle birlikte gittiğimiz Galatasaray maçları. Ailece genellikle bu rutini uygulamaya çalışıyoruz. Maçtan önce güzel bir yerde yemek yiyip programımızı statta maç izlemeyi de dâhil edecek şekilde gerçekleştiriyoruz. Bazen de ailem veya vakit geçirmeyi sevdiğim insanlarla beraber mutlaka şehir dışına çıkmaya çalışıyorum. Hafta sonu rutinlerine gelecek olursak… Annem babam, kardeşlerim ve onların çocukları ile birlikte tüm aile bir arada yaptığımız aile kahvaltımızdan bahsedebilirim. Bu aktiviteyi farklı bir programımız yoksa her hafta yapmaya özen gösteriyoruz. Para ile elde edilmeyecek bir şey var mı? Paraya tahvil edilemeyecek pek çok değer var benim için. Ailem, mutluluk, sağlık, başarı… Son olarak 2023’te nasıl bir DUMANKAYA göreceğiz? Dumankaya İnşaat, köklü geçmişinden aldığı güç ile odaklanma, farklılaşma, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik temelleri üzerine kurduğu çalışma anlayışını koruyarak yeni projeler üretmeye ve yeni başarı hikâyeleri yazmaya devam edecektir. businesslife.com.tr 65 +İŞ DIŞI YAŞAM @serpinalparslan Serpin ALPARSLAN [email protected] “TAŞ GÖRÜNTÜLÜ İNSANLAR “ Günlerden “Cuma” Yaptığım TV programıma bu kez gelen bir profesördü. Pompei Vezüv patlamasından konuşacaktık. Ancak, Evren Profesörünü bulmuşken dünya hakkında birkaç soruyu sormadan geçemedim. Merakla ilk sorumu sordum. Hocam! Dünya kaç yaşında? Dünya’nın yaşının yaklaşık 4,54 milyar yıl (4,54×109 yıl) olduğu söyledi. Peki hocam, Tek hücreli canlılar ne kadar zamandır yaşıyor? 3,5 milyar yıl. Modern insanlığın yaşı nedir hocam? Bilime göre modern insanın yaşı ise 150-200.000 yıl civarında dedi. Ya Dünyamızın ömrü... Adem’den kıyamete kadar dünyanın ve insanlığın ömrü 7000 yıldır. ( Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459. ) Kitab-ı Mukaddes’ten insanlığın ve dünyanın yaşı çıkarıla biliniyormuş. Nuh’a kadar olan sıralama verilmiş. Nuh’tan Adem’e kadar olan süre de kuşaklardan tahmini olarak ortaya çıkarılabiliyor. Tevrat’ta yazılı olan bu tarihlere Kur’an’da itiraz edilmediğine göre, Tevrat tasdik edildiğine göre Kur’an’da bu süreci kabul ediyor demektir. Hadislerde de mevcut. Neyse, İşte asıl konuya geliyorum. Her insanın bir dünya olduğunu düşürsek, 20.000 dünyalının 20 dakikada nasıl yok olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Pompei…24 Ağustos 79 Tam 20.000 insan 20 dakikada yok oldu. 79 yılının 24 Ağustos günün saat 13’ünde Pompei’de olup bitenler tarihte özetle şöyle yer alıyor. 66 KASIM 2015 Öğle vakti, Sarsıntılar başladı, Halk daha evvel birçok deprem yaşadığından dolayı aldırış etmediler, ne zaman ki sesler yükselmeye başladı halk büyük şaşkınlık ve hayretle donakalmışlardı. Patlamanın olacağını anlayan halk, Sarno nehrine 600 mt. Mesafede olan limana doğru kaçmaya başlar. Kimi gemilere biner , kimi evlerin içinde güvenli olacağını düşünerek evlerinde kalır. Deniz kabarması ile yolları kapanmıştır. Büyük dalgalar gemileri alabora ediyor, şehir surlarının içindeki kızgın lavları denizine doğru fırlatıyordu. Gökten kızgın büyük taşlar yağmaya başlamıştı. Volkandan çıkan zehirli gazları soluyanlar ise anında ölüyor, Kurtuluşu evde görenler, volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden; havadaki oksijenin kısmen karbonik gaza dönüşmesiyle boğuluyorlardı. Evlerinin volkanın taş yığınlarına dayanamayıp çökmesiyle yok oluyordu. Hemen arkasından, gaz ve kül yüklü kocaman siyah taşlar ile simsiyah kül bulutu ve bir kaç saat içinde bütün Pompei’yi içine alıyordu. Ve ilk ölenlerin üstünü küller yorgan gibi örter. Birkaç saat içinde, “dünya ve zevk cenneti Pompei” diye bilinen bölge, büyük bir mezarlığa döner ve 20.000 insan bir anda yok olur. BÖYLECE ŞEHİR, UZUN BİR SESSİZLİK DÖNEMİNE GİRER VE YOK OLUR… İşte Pompei tarihi burada başlıyor… Roma İmparatorluğu,yakın çağın en putperest imparatorluğudur. Romalı aristokrat ve zenginlerin, sapkınlık, şımarıklık ve zevk sefa içinde yaşandığı Pompei’yi 8 kapılı büyük bir duvar çeviriyordu. Şehrin ortasındaki alanda , Vahşetin her türlüsü her hafta Pompeililere sergileniyor, her hafta farklı bir eğlence düzenleniyordu. Eğlenceler kimi zaman bir kölenin köleyle veya bir aslanla ölümüne dövüşmesi şeklinde oluyordu. En büyük yapıları ise 2 tiyatro binası, gladyatör alanı, hamamlar ve tapınaklarıdır. İNSANLAR, 2000 YIL BOYUNCA KÜLLER ALTINDA KALDILAR. MS 79’da patlayan Vezüv yanardağı, bir kaç saat içinde kenti mezarlığa, orada yaşayan Romalıları da, tapındıkları putların benzeri “taş görüntülü insanlara” dönüştürmüştü. İtalya’daki Pompei, Vezüv yanardağındaki püskürme 2 gün sürdü. Pompei bu 2 günün sonunda 6-7 metre derine gömülmüştü. İlk kazılar, 1709 da Herculaneum da başladı. Uzun çalışmalar sonunda, kent ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 2000 yıl o görkemli villalar, heykeller, duvar resimleri, mozaikler, tapınaklar ve pazarlar dokunulmadan gömülü olarak kaldı. Arkeologlar kenti keşfettiklerinde, son gün pişmiş ekmeği bile fırında buldular. Pompei’nin üzerine düşen kızgın küller, 3 gün siyah kar gibi yağmaya devam etti. Ve arkasından Pompei, tamamen sessizliğe gömüldü. Pompeililertaş kalıplar halinde çıkarıldıkları vakit, ölüm anında ne yapıyorlarsa o halde bulundular. 1860’da İtalyan bilim adamı Giuseppe Fiovelli tarafından taşlaşan küllerin arasında bir boşluğa tesadüf edince buraya açılan delikten sıvı alçı döktürerek içerideki boşluğun kalıbını çıkarmış. Bu yöntem ile Pompei’de çalışan arkeologlar lavlar altında kalan insan ve hayvan vücutlarını ortaya çıkartmak için ilginç bir yöntem geliştirmişlerdir.Sert bir cisimle taşlamış lavla kaplı kabarık yerlere vurarak altta boşluk olduğu zaman duyulan ses değişik olduğundan, sese göre küçük bir delik daha açıyorlardı. Bu delikten içeriye sıvı alçı dökülerek donmasını bekleniyor, daha sonra üstteki taşlaşmış lav kaldırılarak alçıyla biçimlenen vücut ortaya çıkmış oluyordu. Vezüv’ün lavlarından kurtulamayan soylular, köleler, çocuğuna sarılmış analar, yaşlılar, gençler, köpekler ve atlar oldukları gibi meydana çıkmışlardı. Taşlaşmış insan vücutları, duvar resimleri, mozaikler, mobilyalar ve mutfak eşyaları Napoli’nin ünlü müzesinde şu anda sergilenmektedir. Gelin bir hafta sonu tarihsel gezilerden birini yapın ve Roma’nın nasıl bir Tarihsel suçun ortağı olduğunu görün. ‘’ Spor yapmaya ve kitap okumaya çalışıyorum’’ MURAT ERDÖR EMARSYS TÜRKIYE ÜLKE MÜDÜRÜ E marsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör, ‘’maalesef yoğun iş ortamında hobilerime istediğim gibi zaman ayıramıyorum. Ancak zaman buldukça günlük hayatın stresinden uzaklaşmak amacıyla spor yapmaya ve kitap okumaya çalışıyorum’’ dedi. Kısaca sabah rutininiz? Eğer erken uyanabilirsem 40 dakikalık bir tempolu yürüyüş rutinim oluyor. Onun dışında sabahları hayat, oğlum Kemal ile başlıyor. Onunla sabahleyin 15-20 dakika zaman geçirmek beni inanılmaz mutlu ediyor. İşe geldiğimde mutlaka bir kahve ile çalışmaya başlıyorum ve e-postalarımı cevaplıyorum. Gün içinde bir toplantım varsa gereken hazırlıkları yapıyorum ve yoğun tempolu iş gününe adapte oluyorum. Favori tatil yeriniz? Eşimle her sene Amerika’ya gitmeye çalışıyoruz. Kaliforniya bölgesinde araba kiralayıp farklı yerleri keşfetmek keyifli oluyor. Bunun dışında her şeyin merkezi olduğundan New York’ta favori tatil yerlerimizden birisi. Daha kısa mesafeli kaçamaklar için Londra öncelikli tercihimiz oluyor. Yazın ise oğlumuz daha çok ufak olduğundan Kuşadası’nda bulunan yazlıkta da zaman geçiriyoruz. Kuşadası’ndaki yazlıkta vakit geçirmek hepimizi dinlendiriyor ve huzur veriyor. Restoran seçiminizde olan mekanlar? Her zaman yeni yerleri keşfetmeyi sevdiğimden müdavimi olduğum bir mekan yok. Ancak her gittiğimde hizmetinden ve yemeklerinden fazlaca memnun kaldığım yerler; Eftelya (Arnavutköy), Sunset (Ulus), Miyako (Swissotel), Cantinery (Zorlu) ve Köşebaşı (Levent). Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz? Hafta sonları genelde ailece dışarıda zaman geçirmeye çalışıyoruz. İş temposundan dolayı hafta içi oğlum Kemal ile yapamadıklarım için hafta sonları ilaç gibi geliyor. Bazı hafta sonlarında akşamları geç saatte biraz çalışıp, Pazartesi günü için gereken hazırlıkları yapıyorum ve bunun da çok faydasını görüyorum. businesslife.com.tr 67 +İŞ DIŞI YAŞAM ‘’EN BÜYÜK HOBİMİN: İŞİM’’ İ noksan yönetim kurulu başkanı Vehbi Varlık, ‘’En büyük hobimin işim ve çalışmak olduğunu söyleyebilirim. İşimin ardından ise yapmaktan en büyük keyfim yeni şeyler keşfetmek. Yalnız keşfetmeyi yalnızca yeni yerler olarak düşünmeyin. Yeni kitaplar keşfetmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, yeni insanlar ile tanıyıp onları keşfetmeyi seviyorum. Kitapsız ve seyahatsiz bir yaşam düşünemiyorum. farklı şehirlere giderim. Pazar günlerimi ise genellikle dinlenerek geçirmeye çalışıyorum. Güne keyifli bir kahvaltı ile başlayıp, yarım kalan işlerim varsa onları tamamlarım. Ardından günü evde dinlenerek geçirmeyi severek tercih ediyorum. Bunların yanı sıra spor yapmak benim vazgeçilmezim. Boş zamanlarımda sıklıkla tenis oynuyorum, yüzüyorum ve yürüyüş yapıyorum’’ dedi. Kısaca sabah rutininiz? Güne spor yaparak başlıyorum. Hafta 2 gün tenis oynayarak, diğer günlerde ise yürüyüş yaparak güne başlıyorum. Sporumu tamamladıktan sonra; duşumu alıp giyiniyorum ve hızlı bir kahvaltı yapıyorum. Kahvaltı ederken günlük gazetelerimi okuyorum. Kahvaltının ardından ofise geçip çalışmaya başlıyorum. Favori tatil yeriniz? Her yıl düzenli olarak mutlaka Bodrum’a gitmeyi tercih ederim. Bodrum’da bir devre mülkümüz var ve her yaz orada 15 gün geçiriyoruz. Bu rutin dışında yıl boyunca fırsat buldukça keyif veren, dinlendiren daha önce keşfettiğim ya da keşfedilmeyi bekleyen yeni yerlere gidiyorum. Özellikle mavi ile yeşilin buluştuğu yerlerin favorim olduğunu söyleyebilirim. Restoran seçiminizde olan mekanlar? İşim gereği sürekli yeni mekanlar ile tanışıyorum. Özelikle tercih ettiğim tek bir mekan yok. Bana keyif veren, nezih mekanları keşfetmeyi seviyorum. Hafta sonunuzu nasıl renklendiriyorsunuz? Cumartesi günleri sabah saatlerinde iş ile ilgili görüşmelerim oluyor. Öğlene kadar bu görüşmelerimi tamamlayıp, günün geri kalanını arkadaşlarımla vakit geçirmek üzere ayırırım. Akşamları ise genellikle aile yemeklerimiz olur. Bursaspor’un Bursa’da oynadığı maçları mutlaka takip etmeye çalışırım. Programımın müsait olduğu bazı hafta sonları ise arkadaşlarımla program yapıp Bursaspor’un deplasman maçlarını takip etmek üzere 68 KASIM 2015 VEHBİ VARLIK İNOKSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI businesslife.com.tr 69 ‘’SOSYAL MEDYA BÜYÜK BIR EVREN GIBIDIR’’ SIZCE SOSYAL MEDYA NASIL BIR ILETIŞIM ARACI? Sosyal medya, kısacık tarihindeki hızlı yolculuğuyla hayatımızın vazgeçilmez parçası haline gelen, iki yönlü iletişim imkanının yanı sıra hem bireylere hem de kurumlara kendi medya içeriklerini oluşturma ve yayma olanağı sunan, bulunduğunuz noktadan farklı kitleleri takip etme ve etkileşimde bulunma fırsatı da tanıyan büyük bir evren durumunda. Sosyal medya, gücü yadsınamayacak bir iletişim aracı… Biz de kliksa.com olarak hedef kitlemize ulaşmak amacıyla birçok kanalı aktif olarak kullanıyoruz. Facebook, Twitter, Instagram, YouTube ve Google+ kanallarında etkin çalışmalar sürdürüyoruz. Facebook, Instagram ve Twitter’da çok keyifli yarışmalarımız, anketlerimiz oluyor. Hedef kitlemizle birebir temas kurabildiğimiz alanlar bunlar. Biz sosyal medyayı sadece hedef kitlemize ulaşmak için değil, aynı zamanda müşterilerimizi dinlemek ve anlamak için de kullanıyoruz. Onlardan gelen talepleri de muhakkak değerlendiriyoruz. HANGI SAATLER ARASI VAKIT AYIRIYORSUNUZ? Facebook, Twitter, Instagram ve Linkedin sosyal medya ağları en çok vakit geçirdiğim ve etkileşimde bulunduğum ağlar durumunda. Zaman zamanda Twitter’da da vakit geçiriyorum. Hem işim gereği hem de sosyal medyanın hayatımızın bir parçası olması dolayısıyla vakit buldukça bütün kanallarda vakit geçirmeye, etkileşim halinde olduğum insanlarla iletişim kurmaya gayret ediyorum. Linkedin’de e-ticaret, teknoloji, perakende, iş dünyası ve diğer farklı konularda yayınlanan makalelere ve paylaşımlara göz atıyorum. BU AY BEĞENDIĞINIZ TWEET? NEVGÜL BILSEL SAFKAN KLIKSA GENEL MÜDÜRÜ 70 KASIM 2015 Faydalı içerik sunan her türlü iletiyi beğeniyorum. Bu ay en beğendiğim tweetler, Mars’ta su bulunması üzerine paylaşılan iletiler oldu. Bu iletiler arasında tatil.com’un paylaştığı iletiyi beğendiğimi söyleyebilirim. AYIN TWETLERİ; TWITTER’DA EN ETKIN 50 IŞ INSANI Sıra 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. İsim Abdurrahim Albayrak @_Aalbayrak Ali Ağaoğlu @Para_Ali Demet Sabancı Çetindoğan @demetsabanci Ünal Başgan @Basgan Ümit Nazlı Boyner @umitnazliboyner Dr.Mustafa Aydın @drmaydin Rıfat Hisarcıklıoğlu @Rhisarciklioglu Sinan Afra @SinaAfra Murat Ülker @MU_ULKER Cem Boyner @cem_boyner Ali Rıza Babaoğlan @alibabaoglan Memduh Boydak @memboydak İsfendiyar Zülfikari @IsfendiyarZ Bahaeddin Nakiboğlu @bahaeddin Erkan Güral @erkangural Fettah Tamince @Ftamince Leyla Alaton @AlatonLeyla Burak Büyükdemir @burakbuyukdemir Enver Yücel @EnverYucel Hacı Sabancı @hacisabanci Nevzat Aydın @zagortenay76 Vahit Kiler @Vahit_Kiler Davut Doğan @davutdogan Tolga Tatari @TolgaTatari Zuhal Mansfield @zuhalmansfield Ersan Özer @ersanozer Ahmet Said Kavurmacı @AhmetSaidKav Nail Olpak @NailOlpak Tarkan Kadooğlu @tarkankadooglu Tansu Yeğen @TansuYegen Adil Sani Konukoğlu @askonuk Kaan Terzioğlu @Kaan_Terzioglu Pınar Abay @pinarabay Hasan Aslanoba @AslanobaHasan Yahya Ülker @Yulker İshak Alaton @ALATONISHAK Tayfun Beyazıt @TayfunBAYAZIT Ali Haydar Bozkurt @AHBozkurt001 Esra Kavurmacı @Esra_Kavurmaci Kenan Yavuz @KenanYavuzCEO Serdar İnan @mimarserdarinan Cansen Başaran Symes @CansenBasaran Burak Aydın @Baburakaydin Erdal Karamercan @ErdalKaramercan Agah Uğur @AAUGUR Sema Güral Sürmeli @SemaGural Murat Yeşildre @MuratYesildere Sena Suerdem @senasuerdem Cem Karakaş @cemkarakas Emre Sarar @EMRESARAR Twet sayısı 1.189 809 3.350 1.427 1.970 23.295 5.512 20.247 1.748 360 28.031 1.172 970 27.233 883 452 13.523 25.225 19.355 69 7.957 5.469 982 2.871 10.447 12.363 2.306 2.743 1.505 4.038 2.557 6.300 1.309 865 1.459 207 833 1.422 1.983 1.230 13.920 2.184 2.181 1.862 1.348 5.403 8.524 427 968 1.747 Takip sayısı 33 314 445 195 380 171 19 501 80 821 1.375 414 10 578 6 116 1.012 4.532 977 238 1.505 67 307 856 589 1.064 68 80 57 2.086 155 2.018 874 674 37 905 1.105 321 123 325 2.158 1.092 161 96 331 85 263 555 29 226 Takipçi sayısı 518.091 439.022 429.661 367.620 302.962 153.352 131.831 111.722 100.571 97.350 82.028 76.483 48.411 44.755 38.881 37.299 35.809 30.267 27.409 22.398 20.793 18.300 17.268 17.053 15.180 14.856 14.222 13.746 12.743 11.121 10.155 9.728 9.725 9.488 9.486 9.233 7.807 7.719 7.418 6.943 5.978 4.672 4.403 4.031 3.971 3.799 2.816 2.662 2.552 1.932 DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN @demetsabanci New York ta yapilan “En Etkili 50 Türk” arasinda banada “Exellence in Social Responsibilty” ödülünü layik gördüler MURAT ÜLKER @MU_ULKER Memleletimizdeki çeşitlilik aşurenin içindeki nimetler gibi bir araya gelip tat versin. Beraberliğimiz aşure ikramının mutluluğu gibi olsun. ÜMİT NAZLI BOYNER @umitnazliboyner Gözünün içi gülen gençlerimizi kaybetmenin vebali hepimize. businesslife.com.tr 71 EMLAK Metin Çalık [email protected] TOLAY İNŞAAT YURTDIŞI PAZARLARDA BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR TOLAY İNŞAAT’ın 2000’li yılların başında mühendislik ve teknik müşavirlik hizmetleriyle başlayan serüveni, yurtdışı taahhüt ve teknik müşavirlik hizmetleriyle artarak devam ediyor. Türkmenistan, Moğolistan, Gana, Sudan, Pakistan, Bosna-Hersek, Libya, Suudi Arabistan’da birçok proje üstelenen TOLAY İNŞAAT yeni pazar olarak öncelikle Doğu ve Güney Afrika pazarlarına odaklanmayı hedefliyor. Yurtiçinde ve yurtdışında başta endüstriyel tesisler, fabrika binaları, lojistik hangar ve depolar, aquaparklar, AVM binaları ve nitelikli deprem onarım uygulamaları olmak üzere 100’e yakın projede görev üstlenen ve geliştirdiği “Pratik Ekonomik Binalar” sistemi ile yurtdışına yapı ihracatı yapan TOLAY İNŞAAT, ülkemizde çelik konstrüksiyon alanında öncü kuruluşlardan biri olarak biliniyor. TOLAY İNŞAAT CEO’su Ahmet TOLAY’ın yaptığı açıklamaya göre, TOLAY İNŞAAT önümüzdeki yıl yurtdışındaki tecrübesini aralarında Etiyopya, Kenya ve Tanzan- ya’nın da olduğu Doğu ve Güney Afrika pazarlarında değerlendirmeyi hedefliyor. Firmanın yurtdışı pazarlardaki üretim teknolojisi ve lojistik çözüm tecrübeleri, uzak lokasyonlarda rekabetçi fiyat politikasını sürdürmesine olanak sağlıyor. İnşaat sektöründe yenilikçi teknolojilere ve uygulamalara önem veren TOLAY İNŞAAT, kurumsallaşma ve yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında çelik konstrüksiyon, inşaat-taahhüt, gayrimenkul, yapı kimyasalları uygulamaları, proje ve teknik müşavirlik ve dış ticaret iş kollarını ayrı ayrı iş kuruluşları haline getirmek üzere yeniden yapılanma çalışmalarını yürütüyor. TOLAY İNŞAAT, büyüyen yurtdışı pazarlarında, ana yatırımcıların taleplerine doğrudan cevap verme ve anahtar teslimi çözümler üretme konusundaki tecrübelerini, uzun vadede öncü ve yenilikçi projelerde değerlendirmeyi ve geliştirmeyi hedefliyor. ‘’YABANCI YATIRIMCININ KONUTA ILGISI 2016 YILINDA DA DEVAM EDECEK’’ Soyak Holding CEO’su ve Konutder İcra Kurulu Üyesi Dr. M. Emre Çamlıbel,“Konut sektörü birçok proje tanıtımıyla; yatırımcının ve tüketicinin ihtiyaçlarına cevap veren, sosyal alanları olan, enerji tasarrufuna dikkat eden konutlarıyla sektöre hareketlilik kazandırdı. Kentsel dönüşüm çalışmalarının hayata geçirilmeye başlanmasıyla da iç pazarda büyüme etkili oldu. 2015 yılının ilk yarısında yaşanan ekonomik belirsizlik sektörü etkilemedi, aksine bireysel yatırımcıyı teşvik etti” diye konuştu. Türk konut sektörünün özellikle körfez kökenli yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olmaya devam ettiğini kaydeden Dr. Çamlıbel, “Türkiye; büyüyen ekonomisi, çeşitli yaşam tarzı, demografik özellikleri, nitelikli iş gücü, yeniliklere açık bir yatırım ortamı, coğrafi konumu, ve sahip olduğu büyük iç pazar payı ile yabancı yatırımcılar için birçok avantaja sahip.Ayrıca Türkiye genç nüfus oranı ve hızlı büyüyen nüfusuyla yatırımcıların radarında yer alıyor” dedi. Son iki yılda en çok yatırım Körfezden geldi Ayrıca, Türkiye’nin gayrimenkul pazarına dair önemli bilgiler paylaşan Çamlıbel, Türkiye’yi en çok tercih eden ülkeleri de açıkladı. Çamlıbel, geçtiğimiz yıl ve bu yılın elde edilen en son verilerine göre Suudi Arabistan’ın Türkiye’de konut yatırımını en çok tercih eden ülke olduğunu açıkladı. Çamlıbel, “Suudi Arabistan’ı Kuveyt, Katar, İngiltere, ve Almanya gibi ülkeler takip ediyor. Körfez ülkelerinden yoğun bir talep görmeye devam ediyoruz. Ayrıca, yatırımın karşılığının en iyi alınabilen ülkelerden birinin de Türkiye olduğunu görüyoruz. Yatırımcıyı etkileyen önemli bir unsur da bu veriler. Bugünkü verilere göre; 2014’ün Ocak ayından itibaren, 2015’in Ağustos ayına kadar olan dönemde evlerin satış fiyatı ortalama %27 oranında artmıştır. Aynı dönemde kiralık evlerin fiyatı ise %24 oranında artış göstermiştir”diye konuştu. ‘’BEYAZ ÇIMENTODA DÜNYANIN ÖNDE GELEN ŞIRKETIYIZ” Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay, “Çimsa’da büyümeyi sürdürülebilir kılmak için, değişen global koşullarda, müşterilerimizin ve çalışanlarımızın farklılaşan ihtiyaçlarına yönelik, iş ortaklarımızla birlikte geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle hızlı bir şekilde çözüm üretmek hedefiyle çalışıyoruz. Ülkemize, toplumumuza ve sektörümüze daha fazla fayda sağlamak amacıyla yatırımlarımıza istikrarlı bir şekilde devam ediyoruz.” dedi. Özhatay: “Gri çimento ve hazır beton ürün yelpazemize ek olarak özel tip çimento ve beton ürünleri konusundaki yetkinliğimizi de üst seviyeye taşıdık. Çimsa, bugün, beyaz çimento ve özel ürünler konusunda dünyanın önde gelen şirketlerinden biridir. Mersin Fabrikamızda yaptığımız beyaz çimento üretimine ilave olarak Çimsa Eskişehir Fabrikamızda da yatırım kararı aldık. 60’ın üzerinde ülkeye yaptığımız ihracat ile uluslararası ticarette en yüksek pazar payına sahibiz. Bu konumumuzu yurtiçi ve yurtdışı yatırımlar ile güçlendireceğiz. 72 KASIM 2015 businesslife.com.tr 73 DİJİTAL @fatihkeles Fatih Keleş [email protected] KOBİ’LERIN DIJITAL PAZARLAMA ILE IMTIHANI KOBİ’ler dijitale yatırım yapmak için çok mu geç kaldı? Şimdiye kadar yatırım yapmayanlar için her şey çok mu geç? Elbette değil!... S on yayınlanan istatistiklere göre ülkemizde dijital reklam yatırımları geleneksel reklam yatırımlarını ilk defa geçmiş durumda. Ne var ki dijital reklam ve pazarlama faaliyetleri konusunda kafalar bir hayli karışık. Özellikle kuşaklar arasındaki yetki devir süreçlerinde en çok sürtüşme dijital ile ilgili yaşanıyor. Üst kuşak, daha garanti olduğunu düşündükleri televizyon, gazete, dergi reklamlarından outdoor reklamlara, telefon ile arama yapacak bir ekip kurmaktan, piyasada gezerek müşteri bulabilecek birkaç kişi daha işe almaya kadar birçok klasik tanıtım yöntemini kullanmak isterken, gençler geleceğin dijitalde olduğunu savunarak sanal dünyaya hızlıca girmek istiyorlar. Bu geçiş sürecini tamamlayamayan firmaların dijital dünyada oluşturdukları boşluğu onlara göre daha yeni, çoğunlukla daha küçük ama daha hızlı karar alıp uygulayabilen, dijitali daha iyi kavramış firmalar dolduruyor. Bu yüzden piyasada “Adamlar daha dünkü firma ama Google aramalarında bizden üstte geliyorlar” ya da “Aslında biz bu ürünlerin distribütörüyüz ama bir bayimiz var, bizden en çok alımı onlar yapıyorlar. Sadece internet üzerinden satıyorlar. Nasıl yapıyorlar anlamıyoruz!” gibi şaşkınlık ifadelerini çok duyabilirsiniz. Peki, KOBİ’ler dijitale yatırım yapmak için çok mu geç kaldı? Şimdiye kadar yatırım yapmayanlar için her şey çok mu geç? Elbette değil!... Dijital reklamcılık, Türkiye’de hala büyüyen bir pazar. En güzel yanı ise sayısız reklam yöntemini ve mecrasını bir arada barındırması... Bu çeşitlilik küçük bütçeli reklamverenlere; doğru mecra ve yöntem seçildiğinde, hedef kitle odaklı iyi bir reklam stratejisi ile büyük bütçeli rakipleriyle başa baş mücadele imkanı veriyor. Hatta reklam sonrası dönüş hızında ve yönteminde ortaya konacak farklılıklar çoğu zaman bü74 KASIM 2015 yüklerin yavaş karar alma süreçleri ile de birleşince ortaya gerçek başarı hikayeleri çıkıyor. Dijital pazarlama süreçlerinin en önemli avantajı diğer yöntemlere göre daha ölçülebilir olması. Reklamlarınızı istediğiniz kadar farklı parçaya bölüp, istediğiniz kadar farklı kitleye farklı mecralarda sunabilir. Sonra da hepsinin dönüşümünü ayrı ayrı ölçerek stratejinizi anlık bile değiştirebilirsiniz. Deneme bütçeleri ile çok büyük riskler almadan da doğru reklam yöntemini belirleyebilirsiniz. Reklamlarınızda A, B grubu gibi son derece sınırlı hedefleme seçenekleri yerine “Bu sene 5 kez ABD’ye seyahat etmiş 20 yaş üstü erkekler”, “Sadece İstanbul’daki sanayi bölgelerinde, cep telefonu modeli şu olan ve telefonunda şu uygulamaları bulunduranlar”, “İndirimli alışverişe meraklı insanlar”,”Arama motorlarında şu anahtar kelime ile ilgili arama yapan insanlar”, “daha önce rakiplerimizin mağazalarını ziyaret etmiş kişiler” gibi çok spesifik hedeflemeler yapabilirsiniz. Ayrıntılı hedeflemelerle ulaştığınız kişilerle doğrudan etkileşime geçebilirsiniz, özellikle sosyal medya üzerinden yaptığınız tanıtımlar sonrası sizi takip edenlere reklam bütçeniz bittikten sonra da tanıtım yapabilirsiniz. Bugünlerde 50.000 tiraji olan okuyucuları arasında hedef kitlenizin oranını asla bilemeyeceğiniz bir gazeteye ilan vermek için gereken bütçe ile Facebook’ta aynı sayıda sizi, bile isteye takip eden yaş, cinsiyet, ilgi alanı ya da medeni durumu gibi kriterlerle süzülmüş kişilerle sizi sadece tek sefer için değil sürekli temas kuracağınız şekilde bağlamanın bedeli aynı. Dijital dünyada herkese yer var. Kaçınılmaz olarak yer almanız gereken bu dünyayı keşfetmek için geç kalmayın. E-TICARET YAZILIMINA TİCİMAX DAMGASI DR. MAHMUT KURŞUN IAB TÜRKIYE BAŞKANI CENK ÇIĞDEMLI TICIMAX GENEL MÜDÜRÜ E -ticaret için yazılım önemli bir alan. Burada da e-ticaret altyapısına yönelik yazılımlar ayrı bir öneme sahip. Türkiye’de e-ticaret altyapı yazılımlarıyla önemli konuma sahip olan Ticimax, her geçen gün sektörde yeni bir başarı hikayesine imza atıyor. Ticimax Genel Müdürü Cenk Çiğdemli, Ticimax V8 çözümlerinin tekstil ,elektronik ve eşya sektörüne kadar herkesin kolaylıkla ve modüler olarak kullanabileceği ürün ve hizmetlerinin satışlarını en iyi şekilde gerçekleştirebilecek şekilde tasarlandığını iletti. Hedeflerinde üstün başarı, daha fazla satış yapan, daha fazla ziyaretçi karşılayabilen ve bunlarla en iyi dönüşümü yakalayabilmek var. Çiğdemli ayrıca V8’in özel modül ve çözümleri ile perakende sektöründeki şirketlerin satış ve dönüşümlerini artırabileceklerini de aktardı. Cenk Çiğdemli ‘ye göre, Ticimax yazılımlarının en önemli ayırt edici özelliğinin hazır bir yazılım olmaması. Yani, yazılımlar tamamen kendi Ar-Ge ekibi tarafından geliştirilen bir yazılım ve kullanıcı deneyimlerine göre her gün yenilenerek geliştiriliyor. 7/24 teknik destek hizmeti de sunduklarını dile getiren Çiğdemli ;“Vermiş olduğumuz teknik destek hizmeti ile sektöründe yıllardır ilk ve tek olmayı başardık. Teknik desteği tüm firmalar yazıyor ,söylüyor ancak telefon ile 7/24 teknik destek hizmetini sadece Ticimax veriyor.” Dedi. ‘‘DIJITAL, REKLAM ENDÜSTRISININ ÇEKICI GÜCÜ KONUMUNDA’’ B u yıl araştırma kapsamında ilk kez Sosyal medya ve Programatik yatırımları da incelendi. Sonuçlara göre, 2015’in ilk yarısında Programatik yatırımlarının 30,7 Milyon TL olduğu görülürken, sosyal medya yatırımları 99,5 Milyon TL olarak kaydedildi. IAB Türkiye Başkanı Dr. Mahmut Kurşun, ‘Dijital, dünyada ve Türkiye’de reklam endüstrisinin çekici gücü konumunda. Rakamlar bunu net biçimde ortaya koyuyor. Genel bir hesaplamayla ilk 6 ay itibarıyla dijitalin toplamdan aldığı payın %24’e yaklaştığını görüyoruz. Bu da sene başındaki tahminlerimizi doğruluyor.’ dedi. Kurşun sözlerini, ‘Bu raporda ilk kez programatik ve sosyal medya yatırımlarını ayrı olarak irdeledik. IAB Avrupa’nın son programatik raporunda önemli veriler var. Avrupa’da programatik toplam büyüklüğü 3.65 milyar €’ya ulaşmış durumda. Bunun içinde mobil programatik %240’lık büyüme oranıyla, desktop ise 2.9 milyar €’luk hacmiyle öne çıkıyor. Türkiye’nin dünya ve Avrupa trendlerini izleyen çizgisini dikkate aldığımızda, önümüzdeki dönemde programatik satın almanın online ve mobil platformlarda gelişeceğini ön görebiliriz.’ diyerek tamamladı. businesslife.com.tr 75 BİLİŞİM Yunus Duman [email protected] ‘’4.5G TEKNOLOJISINDEN EN ÇOK MÜŞTERILERIMIZ YARARLANACAK” “ULUSLARARASI ARENADA TÜRKIYE’YE ILK BAŞARILARI KAZANDIRDIK” Dijital çağa uygun çözümlerle toplumsal sorunlarla mücadele etmek gerektiğine inandıklarını, Kırmızı Işık uygulamasının da mobil teknolojilerinin toplumsal hayata katkısını gösteren önemli bir uygulama olduğunu belirten Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, şunları söyledi: “Güçlü bir toplum için kadınlara fırsat eşitliği sağlayarak, toplumsal ve ekonomik hayata eşit katılımlarını desteklemek üzere yatırımlarımızı sürdürürken, mobil teknolojilerinin gücünü kullanarak hayata geçirdiğimiz Kırmızı Işık uygulaması sayesinde de şiddete maruz kalan kadınlara tek dokunuşla destek eli uzatıyoruz. Kırmızı Işık uygulamasını, sadece kadınlar tarafından erişilebilen, şiddeti anında ya da öncesinde engellemeye yönelik, şiddet uygulayan kişinin fark etmeyeceği biçimde çalışan bir çözüm olarak tasarladık. Bu hassas ve hayati konu için iletişim çalışmalarımızı da yaratıcı ajansımız Y&R Team Red beraber ince bir zekâyla sadece kadınlara ulaşabileceğimiz bir dil ve stratejiyle hazırladık. Cannes Lions 2015’te büyük ödül Grand Prix’yi alarak Türkiye’ye bir ilki yaşatan kampanyamızın şimdi de reklam dünyasının uluslararası alanda en önemli ödüllerinden CLIO’da biri Büyük Ödül olmak üzere üç ödül birden kazanmasının gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemizde bu uygulamaya hiç ihtiyaç kalmamasını umut ediyoruz.” Türkiye’de 4G testlerine de ilk kez Türk Telekom Grubu’nun başladığını hatırlatan Türk Telekom Grubu Bireysel Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Dehşan Ertürk, yine bir ilke imza atarak 4.5G teknolojisini ilk kez açık alanda kendilerinin kullanıcılara deneyimlettiğini belirtti ve ekledi: “4.5G sayesinde Nisan 2016 itibariyle mobil internet erişimi deneyimi farklı bir boyuta taşınacak. Kullanıcıların aldıkları servis hızlarında belirgin bir artış yaşayacağı bu teknoloji aynı zamandaiş dünyasını yepyeni fırsatlarla da tanıştıracak. Entegre yapımızla müşterilerimizin hız ve kapasite ihtiyacını, hem sabit hem de mobilde tek noktadan karşılayan yegâne adres olacağız.Her zaman ve her yerde kullanıcıların kaliteli bir internet bağlantısına sahip olacağı 4.5G teknolojisi ile işteki verimlilik de artarak, makineler arası iletişim ve bulut çözümleri çok daha hızlı bir şekilde uygulanarak takip edilebilecek” dedi. TÜKETICILER, E-TICARET ÖDEME İŞLEMLERINDE ARTIK YASA KORUMASI ALTINDA Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para kuruluşlarını düzenleyen 6493 sayılı kanunun 27 Haziran 2015 itibariyle uygulamaya alınan yeni yönetmeliği “lisanslama” yoluyla elektronik para ve yeni ödeme sistemlerini kullanan firma ya da tüketicilerinin güvenliğini kontrol altına alıyor. Elektronik para firmalarına lisans koşulu getirilmesi ile birlikte ilk lisans alan firmalardan Turk Elektronik Para A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Emin Can Yılmaz : “6493 sayılı kanun yerinde bir uygulama ile Türk tüketicilerini korumaya yönelik olarak, yapılan işlemlerin Türkiye’de kurulu olan sunucular üzerinde yapılmasını tavsiye etti. Bildiğiniz gibi, bankaların da işlemlerini yurtiçindeki sunucularda yapması şartı bulunuyor” dedi. 76 KASIM 2015 MICROSOFT, WINDOWS 10’DA YANDEX’I TERCIH ETTI Microsoft, en yeni işletim sistemi Windows 10’da kullanıcılarına yerel anlamda uygun bir arama deneyimi sunmak hedefiyle Yandex’i tercih etti. Yandex CEO’su Arkady Volozh ise: “Windows 10 başarısını çoktan kanıtladı ve büyüme potansiyeli olduğunu da net biçimde gösterdi. Microsoft’un yerel pazarlarda güçlü oyuncularla iş birliği yapmaya hazır olmasının etkisi de burada önemli bir rol oynuyor. Bu yeni anlaşma, Microsoft ile geçmişe dayanan iş birliğimizin gelişim sürecinde beklenen bir adım ve ürünlerimizin yüksek kalitesini de doğrular nitelikte.” dedi. ‘’TEK IŞIMIZ HER ZAMAN GÜVENLIK OLMUŞTUR’’ Akıllı teknolojileri bünyesinde bulunduran ve sağladığı hizmetlerle abonelerine emniyetli bir yaşam sunan Pronet, Türkiye’nin ilk ve tek Apple Watch ile entegre çalışan güvenlik uygulamasını hayata geçirdi. Pronet Pazarlama Direktörü Burçin Baysak; “Kurulduğumuz günden bu yana tek işimiz her zaman güvenlik olmuştur. Öncelikli amacımız ise Pronet kullanıcılarının içlerini rahat ettirip, huzurlu hissetmelerini sağlamak. Günümüz insanının yaşam kalitesini geliştiren teknoloji sayesinde, abonelerimizi ‘akıllı yaşam’ çağına taşıdık ve Pronet Plus hizmetimizi devreye aldık.Cep telefonu ve tabletlerden kontrol edilebilen İnteraktif Güvenlik ve Görüntüleme hizmetimiz ile kullanıcılarımız, ev veya iş yerlerinin güvenliğini tek bir noktadan sağlayabiliyordu. Şimdi ise günümüzün en yeni teknolojisi Apple Watch ile çalışan uygulamamız sayesinde kullanıcılar, Pronet Plus hizmetimizden konforlu bir şekilde yararlanabilecekler.” dedi. “MÜŞTERI ILE AGENT KARŞILIKLI KONUŞUR GIBI OLACAK” Defne Telekomünikasyon Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu, “Çağrı merkezi sektöründe müşterilerin en çok şikayet ettikleri noktalardan biri, özellikle kalabalık çağrı merkezlerinde, agentların seslerinin iyi duyulmaması ve kaliteli bir iletişim kurulamamasıydı. VoLTE’nin hayata geçmesiyle birlikte, çağrı merkezleri de sanki agent ile arayan kişi karşılıklı olarak konuşuyorlarmış gibi net bir ses kalitesine sahip olacak. Ayrıca şu anda özellikle şebekeden gelen sesin kalitesinin sınırlı olması ses tanıma teknolojilerini de sınırlıyordu. VoLTE ile birlikte şebekeden gelen sesin kalitesi çok ciddi anlamda artacağı için ses ve konuşma tanıma teknolojileri daha hassas, daha duyarlı ve daha iyi tanır hale gelecek. Bu da ses teknolojilerinin çağrı merkezi sektöründe daha verimli kullanılmasını ve agent sayısının azaltılarak operasyonel giderlerin düşürülmesini sağlayacak. Diğer taraftan çağrı merkezlerine teknik altyapı sağlayan Defne Telekomünikasyon gibi firmalar açısından da yeni iş potansiyellerinin ortaya çıkmasına yardımcı olacak.” businesslife.com.tr 77 İNSAN KIYMETLERİ @AgronHoxha Asst. Prof. Dr. Agron Hoxha [email protected] ‘’ŞIRKETLER ESNEK ÇALIŞMA MODELINE GEÇIYOR’’ Küresel eğilimlerden biri olan esnek çalışma, ülkemizde de hızla yaygınlaşmaya başladı. Kurumlar, esnek çalışma uygulamalarıyla çalışan verimliliğini, motivasyonunu ve çalışan bağlılığını artırmayı hedefliyor. Unify’ın “Yeni Çalışma Şekli” (NW2W) araştırması, çalışanların esnek çalışma şartlarına önem verdiğini ortaya çıkartıyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, direktörlerin yüzde 34’ü ve yöneticilerin yüzde 38’i, esnek çalışma şartlarını sağlayan işler için şirketlerinden ayrılabileceklerini ifade ediyor. İş dünyasında yükselmeye başlayan ve özgürlüklerine düşkün olan milenyum kuşağının yüzde 43’ü esnek çalışma koşulları için iş değiştirebileceklerini söylüyor. M obilite, esnek ve her yerden çalışma gibi kavramlar, çalışma şekillerini dönüştürmeye başladı. Unify tarafından yayımlanan araştırmaya göre, 2015 yılında 1,3 milyar olan dünyadaki toplam çalışan sayısının yüzde 37,2’sini mobil çalışanlar oluşturuyor. Bu sayının 2020 yılında, Y ve gelecekte Z kuşağı ile birlikte yüzde 50 oranına ulaşması bekleniyor. Küresel çapta tümleşik iletişim hizmetleri sunan Unify, çalışanların yeni çalışma kavramını ve esnek çalışma sa- atlerini nasıl değerlendirdiklerini gözler önüne seren bir araştırma yaptı. Farklı eğitim kariyerine sahip ve değişik sektörlerdeki 900 çalışanın katılımcı olduğu araştırma sonuçları, işe alım süreçleri ve kariyer planlama adımlarını da değiştirecek nitelikte. Araştırmaya katılan çalışanların yüzde 47’si esnek çalışma şeklinin istedikleri yerde, yüzde 43’ü ise istedikleri an çalışabilmek anlamına geldiğini ifade ediyor. ÇALIŞANLAR MOBIL ÇALIŞMA OLANAĞI ILE DAHA MUTLU Unify’in yaptığı araştırma, mobil hayat tarzını benimseyen milenyum kuşağının yüzde 89’unun 09:00-18:00 zamanlı bir iş yerinden daha çok esnek çalışma saatleri sunan firmaları tercih edeceğini gösteriyor. Katılımcılar, mobil çalışma planlaması yapabilecekleri iş yerlerinde daha mutlu olacaklarını belirtiyor. Çalışanların akıllı cihaz, bireysel bulut ve mobil uygulamaları kullanmaları, organizasyonlar için de yeniliklerin ve dönüşümün kapısını aralıyor. 78 KASIM 2015 ESNEK ÇALIŞMA MODELI HIZLA YAYGINLAŞACAK ERDA TÜTÜNCÜOĞLU UNIFY TÜRKIYE ÜLKE MÜDÜRÜ K urumların ve bireylerin iletişim alışkanlıklarının da değiştiğini belirten Tütüncüoğlu, “Çalışanlar, daha fazla hareket halinde. Artık fiziki olarak belirli mekânlarda bulunma zorunluluğu olmadan da iş süreçleri kesintisiz devam edebiliyor. Kullanımı iyice artan akıllı telefonlar, tabletler, video konferans olanağı ve tümleşik iletişimin sağladığı avantajlar, bu eğilimin hızla yaygınlaşmasını kolaylaştırıyor. Ses, chat, video gibi farklı kanallardan gerçekleştirilebilen iletişim olanakları; satış, pazarlama, iş geliştirme, içerik ve tasarım gibi çalışma alanlarında yoğun olarak kullanılıyor. Unify olarak sağladığımız tümleşik iletişim çözümlerimizi geliştirirken bu gelişmeleri göz önünde bulunduruyoruz. Çözümlerimizin odağını kuruluşların verimliliklerini artırmak oluşturuyor. Böylece çalışanlar işi organize etmekten çok, iş yapmaya odaklanabiliyorlar.” dedi. DEĞIŞIM İK BÖLÜMLERINDEN BAŞLAYACAK Milenyum kuşağının beklentilerinin farklı olduğunu dile getiren Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, esnek çalışma saatlerinin teknoloji alanında yaşanan gelişmelerle birlikte hızla yaygınlaşacağına dikkat çekti: “Kurumlar, yeni neslin beklentilerini anlamak ve çalışan verimliliğini artırmak için çeşitli çalışmalar yaptırıyor. Unify olarak bu konuda düzenli şekilde araştırmalar yapıyor, anketler düzenliyoruz ve sonuçlardan elde ettiğimiz geri beslemeleri iş süreçlerimize yansıtıyoruz. Küresel çapta hizmet veren firmalar, esnek çalışma uygulamasına geçip çalışanlarına yenilikçi bir çalışma ortamı sunuyor. Bu eğilimin ülkemizde de hızlı bir şekilde yaygınlaşacağını, özellikle İK departmanlarında hızlı bir dönüşüm yaşanacağını öngörüyorum. Çalışan taleplerini doğru analiz edip, değişime ayak uyduran firmaların çalışanları daha motivasyonlu, mutlu, iş süreçleri ise daha verimli olacaktır.” businesslife.com.tr 79 REZIDOR HOTEL GROUP TÜRKIYE’DE IKI ÖNEMLI ATAMA HILTON WORLDWIDE İSTANBUL BÖLGE OTELLERI’NDE GÖREV DEĞIŞIKLIĞI Rezidor Hotel Group Türkiye’de gerçekleşen iki önemli atamada; Güneş Bahçekapılı Türkiye Bölge Pazarlama ve İletişim Müdürü, Merih Erdil ise Türkiye Bölge Gelir Yöneticisi görevine getirildi. Dünyanın en büyük otel gruplarından biri olan Rezidor Hotel Group Türkiye’de iki önemli atama gerçekleşti. Radisson Blu Bosphorus Hotel Pazarlama ve İletişim Müdürü olan Güneş Bahçekapılı, Rezidor Hotel Group Türkiye Bölge Pazarlama ve İletişim Müdürlüğü görevine terfi ederken; Radisson Blu Hotel Istanbul Asia ile Radisson Blu Hotel & Spa Istanbul Tuzla’da Gelir Yöneticisi olarak görev yapan Merih Erdil ise Rezidor Hotel Group Türkiye Bölge Gelir Yöneticisi görevine getirildi. NISSAN OTOMOTIV A.Ş’NIN GENEL MÜDÜRÜ Nissan, Türkiye’deki operasyonları için Sinan Özkök’ü Genel Müdür olarak atadığını duyurdu. Nissan’ın Afrika, Orta Doğu ve Hindistan bölgelerinin Başkanı ve Nissan’ın Kıdemli Başkan Yardımcısı olan Christian Mardrus, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Sinan Özkök 22 yıllık deneyimini Nissan’ın Türkiye’de büyümesi için kullanacaktır” dedi ve “Nissan, dünyanın en büyük 20 otomobil pazarından biri olan Türkiye’de, lider Japon markası olmayı hedefliyor. Biz, Türkiye’deki yıllık otomobil pazarının, bir milyon adede kadar çıkacağını öngörüyoruz” diye ekledi. 80 KASIM 2015 Hilton İstanbul Bosphorus, Conrad İstanbul Bosphorus ve Hilton İstanbul ParkSA’yı kapsayan Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri kadrosunda atamalar yapıldı. Hilton Worldwide’ın İstanbul Bölge Otelleri’nde atamalar yapıldı. Hilton Worldwide Üst Sınıf Oteller Türkiye Bölge Müdürü Asistanı ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Derya Tıkansak, Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri Pazarlama Müdürü olarak atandı. Hilton Worldwide İstanbul Bölge Otelleri Halkla İlişkiler Müdürü pozisyonuna ise Esin Müftüoğlu Aksu getirildi. “ENERJİ SEKTÖRÜNDE ‘KALİFİYE LİDERLERE’ İHTİYAÇ VAR” Herhangi bir sektörde kariyer yaparken geçerli olan en önemli kuralın okurken deneyim kazanabilmek, çevre oluşturabilmek ve söz konusu sektörün hangi kolunda yer almak istediğine bilinçli bir şekilde karar verebilmek olduğunu belirten Enerya IK Direktörü Berna Tuncel “Türkiye Enerji sektörünün en hızlı ve hırslı büyüdüğü pazarlardan biri. Geçtiğimiz 10 yılda, enerji talep artışında OECD ülkeleri arasında ilk sırada, dünyada ise Çin’den sonra 2. sırada yer alıyor. Uzun bir zamandan beri istikrarlı bir büyüme trendi gösteren enerji sektöründeki firmalar, dünyanın en değerli ve yüksek cirosuna sahip firmalar olarak sık sık ilk 500 listelerinde kendilerine yer buluyorlar. Ülkemizde ise özel sektör yatırımlarıyla beraber, 2023 yılına kadar ulaşılması hedeflenen yaklaşık 100 milyar dolarlık ekonomi büyüklüğünün lokomotifi olacak güce sahip. Enerji sektörü aynı zamanda regülatif, disiplini olan, belli bir mevzuata sahip, esnek ve uzmanlık isteyen bir sektör. Dolayısıyla bu sektörde kariyer yapmak için de belli yetkinliklere sahip olmak gerekiyor. İş performansı, başarılı sonuçları ve yetkin ekiplerin sürekliliğini sağlayabilmek bizler için öncelik olacak. Bu sebepledir ki, bundan sonraki 10 yıl için, bu dinamizmi, yeri geldiğinde esnekliği, yükselme ivmesini verimli yönetebilecek ‘kalifiye liderlere’ ihtiyacımız olacak.” şeklinde konuştu. SANDOZ TÜRKIYE’DE ÜST DÜZEY ATAMA 6 Ekim 2015, İstanbul. İlaç pazarının öncü ismi Sandoz’un Türkiye’deki 3 üretim tesisinden biri olan Gebze 1 Fabrikası Direktörlüğü görevine, 15 Eylül 2015 tarihi itibariyle Şafak Öner atandı. Şafak Öner, ağırlıklı olarak ilaç sektöründe, Roche ve Bayer’de olmak üzere 18 yılı aşkın deneyime sahip bir isim. Tedarik zinciri, üretim ve yönetim fonksiyonları başta olmak üzere birçok farklı rolde görev alan Öner, ODTÜ Kimya Mühendisliği mezunu. 1999-2006 yılları arasında Roche’da üretim ve talep planlamasından sorumlu olan Şafak Öner, 2006-2008 yılları arasında Bayer’de Üretim Müdürü olarak görev yaptı. 2009 yılında dünya kimya devlerinden Dow Chemical Milano’da, EMEAR bölgesi proje müdürü olarak uluslararası deneyim kazanan Öner, daha sonra tekrar Bayer’e dönerek burada altı yıl çalıştı. Öner, Bayer’de son olarak Endonezya’da Fabrika Direktörü olarak önemli bir genişleme projesini yönetti. NUROL GYO SATIŞ VE PAZARLAMA GENEL MÜDÜR YARDIMCILIĞI GÖREVINE CÜNEYT ÇIMEN ATANDI Satış ve pazarlama alanında uluslararası deneyime sahip olan Cüneyt Çimen, Nurol GYO’ daki yeni görevine 05 Ekim 2015 tarihi itibarıyla başladı. Cüneyt Çimen, 1999 yılında 9 Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından Londra Metropolitan Üniversitesi’nde ‘Pazarlama’ alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çalışma hayatına Londra’da TFHC Pazarlama Müdürü olarak başlayan Çimen, aynı ülkede Dan Display & Imaging Ltd. Satış Yöneticisi, Sweet World Confectionery Toptan Satış ve Pazarlama Müdürü, Ada Group Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı. 2013 yılından bu yana Sinpaş GYO Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevini yürütüyordu. Çimen, evli ve bir çocuk babası. ANADOLU EFES’IN CEO’SU ROBIN GOETZCHE OLDU Anadolu Efes’teki İçecek Grubu Başkanı ve Anadolu Efes İcra Başkanı (CEO) görevlerinden ayrılacak olan Damian Gammell’in yerine, 1 Kasım 2015 tarihi itibariyla Robin Goetzche atanacaktır. Anadolu Efes Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes İcra Başkanı (CEO) görevlerini yürütecek olan Goetzche, Anadolu Efes Yönetim Kurulu’na direk raporlayacaktır. 1987 yılında SABMiller Ltd.’ye Marka Müdürü olarak katılan Goetzsche sırasıyla Marka Grup Müdürü, Soweto & Chamdor (Batı Johannesburg) Bölge Müdürü, Ulusal Ticari Pazarlama Müdürü, Kwa-Zulu Natal Bölgesi Genel Müdürü, Chamdor Bölgesi Genel Müdürü, Satış ve Dağıtım Direktörü ve SABMiller Afrika’da Orta ve Batı Afrika Operasyon Direktörü olarak görev almıştır. Goetzsche 2008 yılından itibaren Tanzania Breweries Ltd. Genel Müdürü ve SABMiller Doğu Afrika Operasyon Direktörü olarak çalışmıştır. ALPAR AKAL, GROHE TÜRKIYE FINANS VE OPERASYON MÜDÜRÜ OLDU Dünyanın önde gelen sıhhi donanım üreticisi GROHE’nin, Türkiye’deki yönetiminde yeni bir atama gerçekleşti. Finansal denetim, iç kontrol ve UFRS konusunda geniş deneyime sahip Alpar Akal, GROHE Türkiye’de Finans ve Operasyon Müdürü Oldu. Grohe Türkiye’de 2012’den bu yana Finansal Kontrolör görevini yürütmekte olan Alpar Akal, yeni dönemde finans, muhasebe, idari işler, lojistik, sipariş yönetimi ve depo departmanlarından sorumlu olacak. GROHE’ye katılmadan önce PriceWaterhouseCoopers, Fortis ve BNP Paribas’ta görev yapan Akal, Başkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu ve işletme yönetimi alanlarında master derecesine sahip. businesslife.com.tr 81 Değişim ve belirsizliğin normalleştiği iş dünyasında her geçen gün liderlik daha da çok önem kazanıyor. Uzmanlar liderlerin birlikte çalışma, bütünü görebilme ve uyum sağlama becerilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyor. Yeni nesil CEO’ların başarı reçeteleri, sürekli öğrenme ve hiç bitmeyen bir merak olarak öne çıkıyor. Geleceğin liderlerinin seçimi ve gelişimi, insan yönetiminin ajandasının birinci sırasına yerleşiyor. Günümüzde büyük uluslararası şirketlerin yaşam döngüsü 16-18 yıla, orta ölçekli şirketlerin 6-8 yıla kadar düştü. Şirketler başarılarını sürdürülebilir kılmak için iş dünyasının yeni normali olarak kabul edilen, VUCA yani belirsizlik, karmaşıklık, oynaklık ve muğlaklık ile barışık, güçlü liderlere ihtiyaç duyuyor. Yükselen lider ihtiyacı, liderliği ve liderlik gelişimini dünyada şirketlerin bir numaralı gündemi haline getirdi. [email protected] Asst. Prof. Dr. Agron Hoxha-a.ho 82 KASIM 2015 ‘’DEĞIŞIMIN LIDERLIĞINI YAPMAMIZ SON DERECE ÖNEMLI’’ NERIMAN ÜLSEVER ‘’KENDI ALANINDA EN IYILERIN ÇALIŞTIĞI BIR KURUM OLMALIYIZ’’ Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Kalay, Vodafone Türkiye olarak, ticari başarılarının temelinde insan kaynağının olduğunu söyledi. Kalay, ‘’Kendi alanında en iyilerin çalıştığı bir işyeri olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, en iyi yetenekleri bünyemize katmakla kalmıyor, onların uzun vadeli gelişim ve kariyer planlamalarını yapabilmelerini de sağlıyoruz. İnsan Kaynakları stratejilerimizi sürekli öğrenmeye, öğretmeye ve bu yolla performansımızı daha ileri noktalara taşımaya dayalı bir anlayış üzerinde kurguluyoruz. Öğrenen ve öğreten bir kültür yaratma hedefiyle hayata geçirdiğimiz kurumsal eğitim ve gelişim merkezimiz Red Academy, bundan böyle tüm çalışanlarımızı ve ekosistemimizdeki tüm partilerin çalışanlarını yeni Red Academy Eğitim ve Gelişim Merkezi’nde tek çatı altında bir araya getirecek. Merkezimiz, ekosistemimizdeki 43 bin kişiye açık. Mobil teknolojilerle donattığımız yeni merkezimiz katılımcılara kişiselleştirilmiş bir eğitim imkânı sunacak. Great Place to Work ödülü sahibi bir kurum olarak, Red Academy Eğitim ve Gelişim Merkezimiz ile hem çalışanlarımıza hem de sektörümüze gelişim alanında yaptığımız yatırımlarımıza devam edeceğiz.” SABANCI HOLDING İK GRUP BAŞKANI Sabancı Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Neriman Ülsever, aile şirketlerinin büyük çoğunluğunun ilk jenerasyonda kaybetmeye nasıl başladığını, ikinci jenerasyona geçebilenlerin niçin yüzde 30 civarında olduğunu açıkladı. Yalnızca yüzde 20’sinin üçüncü jenerasyonu zar zor görebildiğini belirten Ülsever, “Yalnızca yüzde 8’i dördüncü jenerasyon ve ötesine ulaşabiliyor. Bizim değişim ajanları olarak hareket etmemiz lazım. Bizim ayağa kalkmamız, konuşmamız ve cesur olmamız gerekiyor. Bu değişimin liderliğini yapmamız son derece önemli. Bu hiç bir zaman sonu gelmeyen bir hikaye. Ne kadar rekabet olursa, piyasadaki rekabet ne kadar artarsa, buradaki ihtiras da aynı şekilde kurumun içinde ve ekonomik dünyada karşınıza çıkmaya başlıyor” ifadelerini kullandı. Ülsever, kadınların bir şekilde aile şirketlerinde yönetici pozisyonlarında olmadığına dikkati çekerek, bu geleneğin değişmesi ve daha fazla kadın profesyonelin yönetim kuruluna dahil olması gerektiğini söyledi. PINAR KALAY VODAFONE TÜRKIYE İCRA KURULU BAŞKAN YARDIMCISI businesslife.com.tr 83 ‘’4 AYAKLI LIDERLIK MODELI’’ Digitürk İK, Organizasyonel Gelişim ve Akademi Direktörü Dr. Çağlayan Aktaş, günümüzde şirketlerin değişime uyum sağlayabilmeleri ve sürdürülebilir başarı gösterebilmeleri için liderlere denge modelini izlemelerini öneriyor: “Dengenin 4 ayağı vardır: 1-Gelecek ve Anlam (Şirketlerin uzun vadeli vizyon, misyon ve stratejileri) 2-Beden (Şirketlerin alt yapısı ve organizasyonu) 3-Kısa vadeli başarılar ( Yıllık veya çeyrek dönemlik performans) 4-İlişkiler (Şirketin; çalışanları ,müşterileri ve paydaşlarıyla olan ilişkileri). Liderlerin bu dört ayağa önem ve değer verip zaman ve kaynak ayırması gerekiyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar liderlerin çok fazla kısa vadeli başarı ve performansa takılıpbu kelime yerine aynı anlamda başla fiil bulabilir miyiz? çok önemli diğer üç ayağa gereken ömrü(önemi mi?) vermediğini gösteriyor. Bu da kısa vadeli başarıların sürdürülebilir olmasını mümkün kılmıyor. Sürdürülebilirlik için önce gelecek ve anlamla başlayıp ona göre organizasyon ve altyapı yatırımı yapmak, ilişkileri kurmak gerekiyor. Bunlarla beraber olunca kısa vadeli başarı da sürdürülebilirliğe büyük katkı sağlar.” “MERAKLARI” YENI LIDERLERIN ORTAK ÖZELLIĞI Yeni nesil liderlerde aranan özellikler; kompleks ihtiyaçları çözebilen, esnek, teknoloji aşinalığı yüksek bir profesyonele işaret ediyor. Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, yeni nesil CEO’ların başarı reçetelerini şöyle sıralıyor: “En önemlisi öğrenmeleri hiç bitmiyor, tamamlanmıyor, bunu diri tutan da meraklarının güçlü olması. Özellikle kendilerine yönelik merakları, geri bildirim alma/arama motivasyonu yaratıyor. Geri bildirim almaktan korkmayanlar da, kendini geliştirerek geleceğe hazırlayabiliyorlar. Bunun yanı sıra üç kritik yetkinliğin her CEO adayında olmasını ve sürekli geliştirilmesini öneriyoruz. Bunlar; Sonuç Odaklılık, Stratejik Düşünme ve Değişim Liderliği. CEO 2.0 olarak tanımladığımız yeni profesyoneller, odaklanarak güçlerini, enerjilerini hangi alanlara yönlendirmeleri gerektiğini de iyi biliyorlar.” Yeşildere, dünyadan Steve Jobs, Jeff Bezos, Melissa Mayer’i; Türkiye’dense Cüneyt Yavuz, Nevzat Aydın, Sina Afra ve Seymur Tari’yi yeni nesil CEO’lara örnek veriyor. Yeşildere, “Onları farklı yapan en önemli özellikler arasında değişim lideri olmaları geliyor. Olmayan sektörleri sıfırdan yarattılar; takip etmeden, akıncı olarak alanları penetre ettiler. Başka bir deyişle, hayallerini gerçeğe çevirdiler” diyor. ‘’BIRLIKTE ÇALIŞMA, BÜTÜNÜ GÖREBILME VE ESNEKLIK ÖNEM KAZANIYOR’’ Değişim ve belirsizliğin liderleri nasıl zorladığını açıklayan Öğretim Üyesi, Sistemik Terapist ve Etnograf Prof. Dr. Kemal Kuşçu, “Günümüz liderleri değişimin daha hızlı ve keskin yaşandığı, belirsizliklerin ise daha uzun ve neredeyse bir tür sıradan durum haline geldiği ortamlara liderlik yapmak durumundalar. Şunu hatırlamakta fayda var: Değişim bu kadar hızlı ve sert ise, kişisel becerilerin ötesinde kolektif/ortak çözümlere olan ihtiyaç her zaman daha artar. Ancak yine de kişisel olarak liderlerin geliştirebilecekleri beceriler, bu süreçlere uyum sağlamalarını kolaylaştırabilir. Liderler zihinsel olarak birlikte çalışabilme, bütünü görebilme ve esneklik konusunda kendilerini geliştirmek zorundalar. Bu beceriler ilişkilerine de olumlu yansıyacaktır.” yönetimi, liderlik potansiyelinin tespiti, etkin liderlik gelişimi ve hızlandırılmış hazır olma” olarak sıralanıyor. Çoğu organizasyon geleceğe hazır olmak adına en azından organizasyonun içindeki yetenekleri geleceğin liderleri olarak geliştirdikleri “Yetenek Havuzları” yaklaşımını uyguluyorlar. Uzmanlar geleceğin liderinin özelliklerini ise şöyle sıralıyor: • Bir dünya vatandaşı, • İletişim becerileri yüksek, birçok kanaldan iletişim yapıyor, • Esnek ve adapte olmaya açık, değişimi fırsat olarak görüyor, • Çalışan makineyi zorlayarak değişim yaratmaktan çekinmiyor, • Öğrenmeye açık; meraklı, hem de sadece kendi uzmanlık alanlarında değil, farklı alanlarda öğrenmeye çalışıyor, • İnsanlara dokunarak yönetiyor; dinliyor, geri bildirim alıyor, • Paylaşarak yönetiyorlar ve aynı zamanda başarıyı da paylaşıyorlar. ‘’GELECEĞIN LIDERI ESNEK, DEĞIŞIME AÇIK, ILETIŞIMI GÜÇLÜ VE PAYLAŞIMCI’’ Şirketlerin başarılarını sürdürülebilir kılmaları için geleceğin liderlerinin belirlenmesi/seçimi, yetenek havuzunun oluşturulması ve gelişimlerinin desteklenmesi insan yönetimi profesyonellerinin gündeminde ilk sıralarda yer alıyor. VUCA dünyasında, CEO ve Yönetim Kurullarının ilk üç ajanda konusu; “etkin yedekleme 84 KASIM 2015 MURAT YEŞILDERE EGON ZEHNDER INTERNATIONAL YÖNETICI ORTAĞI businesslife.com.tr 85 TURİZM Cahid Efgan Akgül [email protected] BOAT SHOW’DA 50 MILYON EURO’LUK TEKNE SATILDI Yaklaşık değerleri 250 milyon euroyu bulan teknelerin sergilendiği 35. Uluslararası Istanbul Boat Show’a 200’ün üzerinde tekne ve firma ile 600’den fazla marka katıldı. 5 günde yaklaşık 10.000’den fazla deniz tutkununun ziyaret ettiği Boat Show’da 64 bin ve 150 bin euro fiyat aralığındaki motoryatlar ve yelkenliler revaçtaydı. Yelken sporuna duyulan ilginin artması ve daha çok kişinin kaptanlık eğitimi almaya yönelmesi bu talebi arttırırken, son iki yılın yükselen trendi katamaran gövdeli gezi yelkenlileri de ziyaretçileri kendilerine hayran bıraktı. TROPIK CENNET ADALARI MALDIVLER VE MAURITIUS Beyaz kum plajları ve kristal mavisi sularıyla doğal güzelliğe sahip Maldivler için bilet fiyatları kişi başı 809 Dolar’dan başlıyor. Beyaz kumsallarıyla birlikte nefes kesen sualtı manzarasıyla yeryüzündeki cennet mekân Maldivler, güneş ve su ülkesi olarak da biliniyor. Berrak denizinin yanı sıra yemyeşil doğası ile dikkat çeken Mauritius için bilet fiyatları 999 Dolar’dan başlıyor. Maritius, kültürel ve turistik alanlarıyla, seyahat severlere deniz ve güneşin yanı sıra pek çok seçenek sunuyor. 86 KASIM 2015 EGZOTIK TATIL IÇIN BANGKOK Tayland’ın en büyük şehri ve başkenti olan Bangkok’a ise bilet fiyatları kişi başı 609 Dolar’dan başlıyor. Çok sayıda Budist tapınağına ev sahipliği yapan Bangkok, yüzen çarşısı, kanal gezileri, dünyaca ünlü Thai masajı ve görülmeye değer doğa güzelliğiyle egzotik tatil severlerin önceliği olarak yer alıyor. LİMAN ŞEHRİNE LÜKS VE KONFOR DENEYİMİ: DİVAN MERSİN Divan Grubu, Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli limanlarından biri olan Mersin’de “Divan Mersin” otel projesini, hayata geçiriyor. Merkezi konumu, modern mimarisi ve sunduğu ayrıcalıklarla dikkat çeken otel, misafirlerine lüks ve konforlu bir konaklama deneyimi vaat ediyor. Yurt içi ve yurt dışındaki büyümesine hız kesmeden devam eden Divan Grubu, 20. otelini Mersin’de açıyor. Bu önemli liman kentine üstün hizmet kalitesini taşıyan Divan Mersin’de, toplam 170 deniz manzaralı oda bulunuyor. Hem iş seyahatleri hem de tatil amaçlı konaklamalar için tasarlanan otel, misafirlerine benzersiz bir konaklama deneyimi sunuyor. businesslife.com.tr 87 OTOSTİL mertotostil Mert DURAN [email protected] SKODA FABIA Kompakt sınıf yerine tercih edilir hale gelen küçük otomobillerde seçenek çok, rekabet çetin. O nedenle de bir şekilde öne çıkmak, farklı olmak çok önemli. Skoda Fabia bunu ekonomik ancak güçlü motoru ve DSG otomatik şanzımanıyla başarıyor. koda artık eski Skoda değil. Arkasına aldığı VW Grubu sayesinde imajını her geçen gün yükselten markanın Fabia modeli sadece 5 kapılı HB versiyonla alınabilirken araçta 2 donanım seçeneği sunuluyor. Alt versiyonda bile aktif ve pasif güvenlik elemanları konusunda son derece iyi bir otomobil olduğunu kanıtlayan Fabia, konfor elemanları konusunda ise bazı eksiklere sahip. Ancak aracın satış fiyatı dikkate alındığında bu eksiklikler çok da önemli olmuyor. Sert çizgiler dikkat çekiyor Fabia’nın en güçlü olduğu konuların başında tasarım geliyor. Köşeli ve bu sayede sert çizgilerle donatılan model maskülen görünse de kesinlikle şık olmuş. Aracın önden arkaya bütünlük içindeki çizgileri ön kısımda diğer modellerle ortak iken, arka kısımda daha özgün. Aracın tasarımı sayesinde boyutları da daha büyük algılanıyor ve iç mekan genişliği hakkında ipuçları veriyor. 3992 mm’lik uzunluğa sahip olan Fabia’nın 2470 mm’lik dingil mesafesi sayesinde iç mekanda 4 kişi için oldukça geniş bir yaşam alanı sunuluyor. Ancak 5. yolcunun omuz mesafesi çok başarılı değil. Arkasında 305 litrelik bagaj kapasitesi bulunan otomobilin geniş yükleme ağzı ve derinliği sayesinde kullanışlılığı da bir hayli fazla. Bu kombinasyon çok iş yapar VW Grubu’nun teknolojisini kullanmasıyla konfor odaklı bir otomobil haline gelen Fabia, yolda sürücüsünü mutlu etmeyi başarıyor. Bunda hiç kuşku yok ki çok başarılı 1.2 litrelik TSI motor ve DSG şanzımanın payı büyük. 110 HP güç ve 175 Nm tork üreten motoru ile Fabia, şehir içinde çok başarılı bir otomobil. İlk hızlanmalardan ara hızlanmalara kadar sürücünün tüm tepkilerine sorunsuzca cevap verebilen Fabia’nın 196 km/s’lik maksimum hızı da hiç de yabana atılır bir değil. Eksikleri olsa da göze batmıyor Bu aracın 1.0 litreden başlayan motor seçeneklerinde 1.2 litrelik benzinli motor ve DSG şanzıman benim favorim. 100 km’de yakaladığım 5 litrelik tüketim neticesinde dizel motora 12 bin TL fark vermeye gerek kalmıyor. Ele oturan direksiyon simidiyle kullanım keyfinin arttığı Fabia’da sürücü- 88 KASIM 2015 nün isteklerine verilen cevaplar oldukça hızlı. Elbette bu sınıfta yol tutuş konusunda çok daha başarılı örnekler olsa da Fabia için kötü demek çok zor. Konfor odaklı ayarlara sahip olan otomobilin süspansiyonun gürültülü çalışması ise arka koltukta oturanların çok hoşuna gitmeyen bir detay. Genel olarak eksikleri olsa da başarılı bir otomobil olduğu su götürmez bir gerçek olan Fabia, uzun yıllar keyifle kullanılabilecek bir yol arkadaşı. Sadece tüketicilerin bu aracı satın alırken üst paketi almalarının kullanım konforu için önemli bir detay olduğunu unutmamak gerek. TEKNIK VERILER SKODA FABIA Motor hacmi 1197 cc Maksimum güç 110 HP-4600 d/d Maksimum tork 175 Nm-1400 d/d Son hız 196 km/s 0-100 km/s hızlanma 9.6 Tüketim (fab. ver.) 4.1/4.7/5.8 lt/100 km Fiyat 55.300 TL OTOMOTİV DÜNYASI Toyota Mirai şimdi de Avrupa’da Sadece 799 kişi alabilecek Ferrari’nin 1950’lerde ve 60’larda egemen olduğu efsanevi dayanıklılık yol yarışı Tour de France’a göndermeler yapan F12tdf’ten sadece 799 adet üretilecek ve Tofaş çatısı altındaki FerMas tarafından, Türkiye’de de sınırlı sayıda müşteri için satışa sunulacak. 0-100 km/s hızlanmasını sadece 2.9 saniyede tamamlayan F12tdf, çok az sayıda Türk müşteri için de satışa sunulacak ancak aracın fiyat etiketi ise şimdilik sır gibi saklanıyor. Otomotivde yeni bir çağ açan dünyanın ilk seri üretim hidrojen yakıt hücreli otomobili Mirai, Japonya’dan sonra Avrupa yollarında da kendini göstermeye başladı. Mirai, Eylül ayından itibaren de ilk etapta İngiltere, Almanya ve Danimarka’da satışa sunulmuştu. Mirai’nin 2017 yılından itibaren hidrojen yakıt altyapısının geliştirilmesiyle birlikte çok daha fazla Avrupa ülkesinde satışa sunulması planlanıyor. Toyota’nın 30 yılı aşkın bir zamandır üzerinde çalıştığı geleceğin otomobili Mirai’nin Avrupa’daki satış fiyatı 66 bin Euro. Araç 154 HP güç ve 335 Nm tork üretirken 100 km/s hıza 9.6 saniyede çıkıyor. Tek depoyla 550 km menzile ulaşabilen Mirai, 178 km/s son hıza sahip. Lüks otoyu satın almıyoruz, kiralıyoruz Kur yükselişi, siyasi istikrarsızlık, ekonomideki dalgalanmalar ve terör olaylarının yarattığı belirsizlik nedeniyle satışlarda yüzde 20’nin üzerinde düşüş yaşanırken kiralama sektöründe talepler yüzde 15 oranında artış gösterdi. Corporent Kurucu Ortağı Barkın Pınar konu ile ilgili olarak “Kısa dönem premium otomobil kiralama taleplerinde Eylül ayından itibaren yüzde 15’in üzerine artış gözlemledik. Özellikle premium segment otomobili kiralamanın satın almaktan çok daha avantajlı. Sürekli yükselen Euro’ya karşı satın alma işlemlerinde Euro ile borçlanmak yerine TL ile kiralama yaparak kur riskinden korunmanın avantajı, hem tüzel hem de özel kişiler için belirsizlik döneminde en doğru alternatif olarak karşılarına çıkıyor. Bu yüzden Eylül ayının başından itibaren yoğun talep ile karşı karşıyayız. Belirsizlik sürecinde alternatif olarak kiralamaya yönelerek dönemsel reaksiyon gösterenlerin kiralamanın avantajlarına olan farkındalıkları artacağı için bu dönemin aynı zaman da sektör için de bir fırsat olduğunu düşünüyorum” açıklamasını yaptı. Modeller tamam, sıra bayilerde Mazda’nın SKYACTIV teknolojilerine sahip yeni nesil modelleri dünya çapında övgüye layık bulunurken, şirketin Avrupa bayileri de bu ilgiye ayak uydurabilmek için değişime devam ediyor. Avrupa çapında 22 ülkede bulunan yaklaşık 1700 bayinin yenilendiği bayi tasarımı projesi kapsamında Mazda Türkiye’de değişim 2016 Ocak ayında başlayacak. Proje ile bayilere samimi ve modern bir ortama sahip çekici, seçkin bir görünüm kazandırılması hedefleniyor. Mazda Türkiye, Satış Direktörü Mert Güçlüer, “Mazda büyük bir değişim içerisinde, 2012 yılında SKYACTIV teknolojilerine sahip tamamen yeni CX-5 modelinin satışı ile başlayan, otomotiv mühendisliğinde devrim yaratan ürün gamını efsanevi MX-5 modelinin de satışa sunulması ile tamamladı. Ürünlerimizde de yaptığımız gibi, mükemmel bir müşteri deneyimi sunma stratejimizi bu çalışma ile bayilerimize taşıyoruz. Bu vesile ile bir süreden beri beklemeye aldığımız bayi sayısını artırma programını da yeni kurumsal kimlik uygulamasının başlaması ile yeniden harekete geçireceğiz” dedi. businesslife.com.tr 89 Raftaki Fiyat Etiketleri Yaşar Dağlar - [email protected] Akıllanıyor 90 Aldığınız bir ürünün raf fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark oldu mu hiç? Hepimizin en az bir kere başına gelmiştir. Bu durumda, müşteri memnuniyetini ilke edinen bazı marketler, “Raf fiyatı geçerlidir.” derken; bazılarında mağaza müdürüne kadar akseden tatsız durumlar yaşanabiliyor. Bunun nedeni; etiketlemenin emek yoğun, insan odaklı, hataya açık ve kontrolü son derece zor bir uygulama olması. Rafta etiketleme yapan tüm perakendeciler, artık elektronik fiyat etiketleme sistemi ile fiyat etiketlerini saniyeler içinde güncelleyebilecek, elle yazılan ya da basılan kağıt etiketleri tarihe karışacak. [email protected] Amine Şeyma Bayram - as.bayr KASIM 2015 “FİYAT” HIZLI VE GÜVENİLİR BİÇİMDE YÖNETİLMELİ’’ Sensormatic Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu, marka ve ürün çeşitliliğinin her geçen gün arttığı perakende sektöründe, hız ve verimlilik artışı sağlayan sistemlerin yaygınlaşmasının bir zorunluluk haline geldiğine vurgu yapıyor. Anlık değişen piyasa ve rekabet koşullarına uygun, hızlı aksiyon alabilen işletmelerin satışlarını yükseltebildiğine dikkat çeken Yelkencioğlu, “Müşteri hassasiyetinin yüksek olduğu konular arasında ilk sıralarda yer alan “fiyat” hızlı ve güvenilir biçimde yönetildiğinde işletmelere büyük karlılık sağlıyacak.” dedi. PELİN YELKENCİOĞLU SENSORMATİC PAZARLAMA DİREKTÖRÜ businesslife.com.tr 91 PROMOSYONDAKI ÜRÜNLER ÖNE ÇIKARTILABILIYOR ‘’PERAKENDE ZİNCİRLERİNİ KIRIYOR’’ Blippar Türkiye CEO’su Zehra Öney, ‘’Tüketici alışkanlıkları teknolojinin de büyük etkisi ile düzenli olarak değişiyor ve beklentileri de aynı oranda büyüyor’’ dedi. Öney, ‘’Sosyal ve gerçek zamanlı teknoloji trendleri son kullanıcının bilgiye nasıl ulaştığını ve bilgi ile nasıl etkileşime girdiğini çok hızlı bir şekilde değiştiriyor. Müşteriler ve alışkanlıkları değiştikleri için şirketlerin ayakta durabilmesi için onların da bu değişikliklere ayak uydurması gerekiyor. Bir diğer deyişle Dijital Dönüşüm konusunda uzmanlaşması gerekiyor. Yeni teknolojiler marka hikayelerini değiştiriyor. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gördüğümüz dünyaya ek bilgiler, referanslar ve multimedya sağlayabiliyor. Eğitimden, perakendeye birçok sektör sınırlarını aşıyor, zincirlerini kırıyor ve görülenin üzerine 20 yıl önce kullanabildiği limitli pazarlama metodlarının üzerine bütünleşmiş, duyulara hitap eden hikayeler yaratıp kullanıcısını içine çekiyor’’ dedi. ELEKTRONIK ETIKETLER TEK MERKEZDEN YÖNETILEBILIYOR SmartFlash: Etiketin üzerindeki flash ile raf önlerinde aranan ürünlerin daha kolay bulunması, promosyondaki ürünlerin öne çıkarılmasını sağlıyor. YENI YASAYA UYGUN OLARAK ÜRÜNÜN ÜRETIM BILGILERI DE ELEKTRONIK ETIKETE IŞLENEBILIYOR 31 Aralık 2015’te, başlayacak olan yeni yasal düzenleme ile tüm gıda ürünlerinde ürünün üretim yeri, son kullanma tarihi, içeriği gibi bilgiler ambalaj üzerinde yer alacak. Eğer ambalaja işlenemiyor ise ürün fiyat etiketinde yer verilmesi gerekiyor. Elektronik fiyat etiketlerine tüm bu veriler işlenebiliyor ve dijital ekranda görüntülenebiliyor. KAMPANYA YÖNETIMINDE HIZ VE ESNEKLIK SAĞLIYOR Süreli veya gruba özel merkezi kampanya yönetimi yapılabiliyor.Örneğin müşteri trafiğinin düşük olduğu saat aralıklarında istenilen ürünlerde kampanya düzenleyebilirsiniz. Etiket üzerine konan QR kod üzerinden, müşterilerinizi ürünün web sayfasına yönlendirebilir, ürün hakkında detaylı bilgi verebilir, yorum alabilir, sosyal medya üzerinden beğenebilmesini sağlayabilirsiniz. Fiziksel mağazalar ve online mağazalar aynı anda fiyat güncelleyebiliyor Anlık müdahalelerle yönetilmesi gereken fiyat etiketlerinin artık elektronik olarak tek merkezden yönetilebildiğini belirten Yelkencioğlu, merkezin şehir dışında ya da mağaza içinde olmasının yani uzaklığın hiçbir önemi olmadığını özellikle belirtiyor. Elektronik fiyat etiketleri sayesinde fiziksel mağazadaki fiyat değişikliği eş zamanlı olarak sanal (online) mağazalarda da hızlı bir şekilde güncellenebiliyor. 90 BIN FIYAT ETIKETINI 1 SAAT IÇINDE DEĞIŞTIRMEK VE KONTROL ETMEK MÜMKÜN Hızlı ve doğru bir işleyişi mümkün kılan yeni teknolojiler sayesinde 90 bin fiyat etiketinin değişimi ve kontrolü 1 saat içinde tamamlanabiliyor. Elektronik fiyat etiketlerinde yapılan tüm değişiklikleri de merkezden kontrol ve takip etmek mümkün oluyor. Güncellemelerin ardından etiketler, sistemin çift yönlü iletişim özelliği sayesinde merkeze onay gönderiyor. Bu teknoloji sayesinde, binlerce etikette yapılan fiyat değişikliklerinin doğruluğu, tek tek kontrol edilmeye gerek kalmadan, bilgisayar başında rapor olarak görülebiliyor. Sensormatic’in sunduğu Pricer elektronik fiyat etiketlerinin merkezi raporlama özelliği, kurumlara operasyonel anlamda büyük tasarruf sağlıyor. Diğer yandan ürünlerin mağaza içinde planlanan yerlerinde olup olmadığı da, planogram uyumluluğu kontrol edilerek sağlanabiliyor. 92 KASIM 2015 ZEHRA ÖNEY BLİPPAR TÜRKİYE CEO’SU businesslife.com.tr 93 START UP @BERRYB76 Berrak KUTSOY [email protected] G3 FORUM – GELECEĞİN G GÜCÜ GİRİŞİMCİLER lobal Girişimcilik Haftası’nın en kapsamlı ve büyük etkinliği olan, girişimci adayları, öğrenciler, yatırımcılar ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bin kişilik bir katılımın sağlandığı ve bu sene beşincisini gerçekleştireceğimiz G3 Forum’u 20 Kasım’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Uluslar arası Girişimcilik Merkezi (UGM) ve GATE ev sahipliğinde, Vodafone ana sponsorluğunda ve TEB Özel Bankacılık Melek Yatırımcılık Platformu desteğiyle, SUADA’da gerçekleştirileceğiz. Tüm girişimci adaylarını, girişimcileri, öğrencileri G3 Forum’a kayıt olmaya ve bu etkinliğin bir parçası olmaya davet ediyoruz / www.g3forum.com 20 KASIM’DA SUADA’DA BULUŞMAK ÜZERE… Gelişmişlik seviyesi kalkınma unsurundan geçtiği gibi; kalkınma da, girişimcilik ve girişim kültürü üzerinden şekillenmektedir. Ülkemizde istihdamın artması, rekabet gücünün arttırılması, ekonomik büyümenin hızlandırılması, ve gelir düzeyinin iyileşmesi için ekonomik yapının girişimci ve yenilikçi olması gerektiğine inanıyorum. Tek bir çıkış yolumuz vardır ve bu yol ‘Girişimciliktir’. Ülkemizde genç girişimci sayısının artması gerekmektedir; çünkü yarının Türkiye’si gençlerin elinde şekillenecektir. İşte bu sebeple, gençlere yatırım yapmamız ve genç girişimci rol model sayısını arttırmamız 94 KASIM 2015 gerekmektedir. Ülkemizde girişimciliğin gelişmesi için gerekli altyapının oluşmasına katkıda bulunan ve her yıl girişimcilerden ve ekosistemden gelen talepler doğrultusunda şekillenen G3 Forum; tüm dünyada 150’yi aşkın ülke ile aynı anda kutlanan Global Girişimcilik Haftası’nın Türkiye’deki en önemli ve en büyük etkinliğidir. İlki 2011 senesinde binden fazla girişimci ve girişimci adayının katılımı ile Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilen G3 Forum’da “Fikirden Finansmana” girişimcilik konuşulmuş ve Türkiye’deki mevcut durum ile başarıya ulaşan girişimciler ile tecrübeli girişimcilerin deneyimleri paylaşılmıştır. 2012 senesinde girişimciler, girişimci adayları, öğrenciler, yatırımcılar ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bin kişilik bir katılım sağlandığı G3 Forum; Global Girişimcilik Haftası’nın en çok ses getiren etkinliği olmuştur. İlk defa G3 Forum’da gerçekleştirilen interaktif yuvarlak masa formatında; katılımcılar onar kişilik gruplar halinde Hukuk, Pazarlama, İnsan Kaynakları, Yatırımcıya Sunum, Teşvik ve Hibeler, Finans, Mobil Teknolojiler ve Sosyal Girişimcilik konularındaki iki uzman isim ile yuvarlak masalarda oturarak, belirlenen konular hakkında bilgi edinme ve soru sorma fırsatı yakalamıştır. Her on beş dakikada bir çalınan gong ile masa/konu değiştiren girişimci adayları, GİRİŞİMCİLİK doksan dakika boyunca toplam üç farklı konunun uzmanı ile tanışma ve networking imkanı bulmuştur. İnteraktif yuvarlak masa formatının tekrar uygulandığı G3 Forum 2013 76 mentoru ve G3 Forum 2014 ise 77 mentoru, konuşmacıları ve zengin konu içeriği ile Global Girişimcilik Haftası’nın yine en başarılı ve en çok ses getiren etkinlikleri olmuşlardır. G3 FORUM 2014 • G3 Forum 2014, 18 Kasım 2014’te Suada’da gerçekleştirildi. • G3 Forum 2014’te sponsorlarımız: Vodafone, TOBB ve TEB Özel Bankacılık Melek Yatırım Platformu • G3’e 2014’e Toplam 615 katilimci katıldı. • Ana konuşmacı olarak Kalkınma Bakanı’mız Cevdet Yılmaz ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ağırlandı. G3 FORUM 2013 • G3 Forum 2013, 20 Kasım 2013’de Suada’da gerçekleştirildi. • G3 Forum 2013’de sponsorlarımız: Vodafone ve TOBB. • G3’e 2013’e %56 erkek %44 bayan, %36 ogrenci %39 girisimci, %14 stk %7 investor,%4 akademisyen olarak Toplam 748 katilimci katıldı. • Ana konuşmacı olarak Başbakan Yardımcı’mız Sayın Ali Babacan ve Hamdi Akın ağırlandı. Konuşmacılar 2013 • Başbakan Yardımcısı Sn. Ali Babacan • Hamdi Akın G3 FORUM 2012 • G3 Forum 2012 15 Kasım 2012’de Lütfi Kırdar’da gerçekleştirildi. • G3 Forum 2012’de sponsorlarımız: Vodafone ve TOBB. • 857’si girişimci, 32’si yatırımcı, 70’i STK, 170’i ise profesyoneller olmak üzere 1000’in üzerinde katılım gerçekleşti. • G3 Forum’a mentor olarak 106 uzman isim katıldı. Konuşmacılar 2012 • Hüsnü Özyeğin • Erol Aksoy • Alphan Manas GLOBAL GİRİŞİMCİLİK FORUMU 2011 • Global Girişimcilik Forum’u 17 Kasım 2011’de Lütfi Kırdar’da gerçekleştirildi. • Global Girişimcilik Forum 2011’de sponsorlarımız Turkcell ve TOBB. • Global Girişimcilik Forum’una %59’u erkek, %41’i kadın ve %21’i STK, %6’sı yatırımcı, %25’i girişimci adayı, %32’si girişimci, %2’si akademisyen, %14’ü belirsiz olmak üzere 1009 kişi katıldı. • Etkinlikte yer alan ana konuşmacı konuşmacı ve panelistler: Iqbal Quadir, Mehmet Aksel, Erdem Yurdanur, Serdar Sayan, Aytül Erçil, Alemşah Öztürk, Özlem Denizmen, Murat Kolbaşı, Fatih İşbecer, Ayşegül İldeniz, Emre Kurttepeli, Melih Ödemiş, Erhan Erkut, Alp Saul, Sina Afra, Alphan Manas, Haluk Okutur, Emrah Kaya, Ali Sabancı ve Gülden Yılmaz. businesslife.com.tr 95 ÖZEL ARAŞTIRMA MELEK YATIRIMCININ İŞ MODELİ Başlangıç aşamasındaki yenilikçi, etkili, ileri teknoloji şirketlerin pazar lideri olmalarını hızlandırmaya yardımcı olan Melekleri Yatırımcılar, yüksek riskli girişimlere yatırım yapmak isteyen ve genellikle çalışmalarını sürdüren başarılı yüksek teknoloji şirketleri kurucularından veya yöneticilerinden oluşmaktadır. 2015 yılının Melek Yatırımcısı Ödülüne sahip olan Dr. Joachim Behrendt, melek yatırımcılığın Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynayacağını söylüyor. Aslanoba Capital Kurucu Genel Başkanı Hasan Aslanoba’ dan, Emre Kurttepeli’ ye ve Tolga Telli gibi önemli melek yatırımcılar neler tavsiye ediyor. sslife.com.tr Berrak KUTSOY - b.kutsoy@busine 96 KASIM 2015 “Melek Yatırımcılara Ulaşmak Zor Değil” Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe yatırım yapan, teknolojinin ilerlemesine adapte olabilmiş, bilgisini ve sermayesini daha yenilikçi modellere harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş fikrinin değer bulabilmesi için o fikre yatırım yapar ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü planlar. Gelişmiş melek yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İnternetten aramaya başlasak hemen 3 - 4 tık sonra mail adresleri önümüze gelmiş olur. ‘’ Girişimlerin dikeyde tekelleşmeyi başarabilecek bir hamle yapması gerekiyor’’ EMRE KURTTEPELİ MYNET KURUCUSU Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe yatırım yapan, t 34 milyon kullanıcı ile en büyük Türk internet platformu olan Mynet Grubu’nun kurucusu ve başkanı Emre Kurttepeli, ‘’İlk yıllarımızda nasıl çıkış yapmak konusunda çok fazla düşüncemiz yoktu. Şimdiyse çıkış yapmayı konuşuyoruz ama çıkış yapmak için belli bir zaman gerektiğini de görüyoruz. Diğer yandan gelinen noktada çok büyük oyuncular var ve bunlara satılabilecek girişimler yapmaya odaklanmak zorunda kalıyoruz. Yani geçmişte risk almak daha fazlaydı. Şimdiyse daha Türkiye’de startup denilince daha çok internete odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir. Ancak internet üzerinden konuşacak olursak, Türkiye, gerek genç nüfusu gerek de giderek artan internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir fikre çok açık konumda. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında Türkiye’de ciddi satın almaları ve dünya devlerini konuşuyor olacağız. garantici girişimlere odaklanılıyor. Bugün sunumlar bile belli bir standart şekilde. Bu durum bana sıkıcı geliyor. Emre Kurttepeli e-ticaretin ve girişimlerin gidişatına da şu sözlerle değindi; E-ticarette yerel kaldık. Halbuki ilk başlandığında gümrük duvarlarını yıkacak diye çıkmıştı. 100 milyon dolar ciro yapan ama zarar yapan girişimler var ve bu sistemi değiştiremedikleri için de bu böyle devam ediyor. Altı aylık kazanç hedefleri Türkiye’de 1,5 yılı bulabiliyor. Girişimlerin dikeyde tekelleşmeyi başarabilecek bir hamle yapması gerekiyor. Dikeyde tekelleşecek kadar büyüyemezseniz işler zorlaşıyor’’ dedi. Kurttepeli, Galata İş Melekleri’ni (GBA) girişimcilerin başarı oranlarını iyileştirmek ve ekosisteme maddi ve manevi katkıda bulunmak için kurduklarını söyledi. Kurttepeli, ‘’ Vizyonumuz dünya çapında girişimcilere, ve yüksek teknoloji girişimlere her türlü desteği sağlayarak bölgenin önde gelen melek yatırımcı grubu olmaktır. Galata İş Melekleri’nin misyonu girişimcilerin başarılı olmaları için fırsatları geliştirmek çabası içinde olmak ve akıllı Türk melek yatırım ortamını teşvik etmektir. GBA, melek yatırımın teşvik edilmesi ve girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesine yardımcı olabilmek için diğer melek kuruluşlarına destek verip, sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları ve diğer ilgili taraflarla çalışmaktadır.’’ eknolojinin ilerlemesine adapte olabilmiş, bilgisini ve sermayesini daha yenilikçi modellere harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş fikrinin değer bulabilmesi için o fikre yatırım yapar ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü planlar. Gelişmiş melek yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İnternetten aramaya başlasak hemen 3 - 4 tık sonra mail adresleri önümüze gelmiş olur. Türkiye’de startup denilince daha çok internete odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir. Ancak internet üzerinden konuşacak olursak, Türkiye, gerek genç nüfusu gerek de giderek artan internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir fikre çok açık konumda. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında Türkiye’de ciddi satın almaları ve dünya devlerini konuşuyor olacağız. businesslife.com.tr 97 ÖZEL ARAŞTIRMA ‘Gelir modelinizi oluşturmadan yola çıkmayın’ Melek yatırımcı olan Pangram Finansal Hizmetler Kurucusu Tolga Telli, iş fikri olan gençlere gelir modelini doğru şekilde tayin edip, finansal planlamalarını yaptıktan sonra yola çıkmalarını tavsiye ediyor: “Maalesef ki, çokça şahit olduğum üzere, iş fikri ne kadar iyi olursa olsun finansal bakımdan gerekli destekler bulunamadığı takdirde hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Bunu önlemek için gençler finans alanında profesyonel kişilerden destek alabilirler.” Pangram Finansal Hizmetler, bünyesinde bir “Finansman Müdürü” barındırmayan şirketlere hizmet vermek üzere kurulmuş bir firma.“İhtiyacıma uygun kredi ürünü hangisi?”, “Hibe programlarını nasıl takip ederim?”, “Fikrime nasıl kaynak bulurum?”, “Tahsilat yönetimimde nelere dikkat etmeliyim?” vb. yüzlerce finansal soruya KOBİ’ler için yanıt arıyor. Kısa bir süre önce, sektöründe bir ilke imza atarak, TSE’den Hizmet Yeterlilik Belgesi alan Pangram’ın kurucusu Tolga Telli, aynı zamanda bir melek yatırımcı. Telli, Hizmet Yeterlik Belgesi’nin işletmelere sunduğu maliyet avantajını ve bir melek yatırımcı olarak genç girişimcilere tavsiyelerini anlattı. İş modeliniz hakkında bilgi verebilir misiniz? P angram olarak, yeni kurulmuş (start-up) firmalara ve KOBİ segmentinde olan, bünyesinde finansman müdürü olmayan firmalara yardım ediyoruz. Şirketlerin bordrosuna girmeden onların finansman müdürü oluyoruz. Firmalarla ağır, bağlayıcı sözleşmeler imzalamıyoruz, firmalar ihtiyaçları olduğu sürece hizmetlerimizden yararlanabiliyor. Hizmetlerimiz standart değil, firmanın mali yapısı ve ihtiyaçları gözönüne alınarak şekillendiriliyor. Ancak genel olarak mizan ve kurumlar beyannamesini firmalarımızla beraber inceleyerek yola çıkıyor ve nakit akım tablosunu oluşturarak devam ediyoruz. Nakit akım tablosu oluştuğunda da zaten firmanın hangi finansal enstrümana ihtiyaç duyduğu net olarak ortaya çıkıyor. Bu doğrultuda bu ürünün en uygun maliyet ve koşullarla ilgili finansal kurumlardan temin edilmesi için araştırmalara başlıyoruz. Amacımız doğru kaynağa ulaşmayı sağlamak, maliyetleri düşürmek. Dolayısıyla şirketler için bir yatırım kalemine dönüşüyoruz. Zira verdiğimiz hizmet sonrasında oluşan maliyet düşüşü sayesinde firmalar bize ödedikleri bedelleri kat be kat fazlasıyla kazanıyor oluyorlar. Hizmet Yeterlilik Belgesi aldınız. Bu süreçten bahsedebilir misiniz? S özkonusu belge TSE tarafından oldukça kapsamlı talepler ve araştırmalar neticesinde veriliyor. Yaklaşık 2 aylık bir sürecin sonunda TSE’nin tüm beklentilerini karşılayarak, sektörde belki de ilk olarak bu belgeyi almaya hak kazandık. Bu belgenin alınması ile hizmet verdiğimiz firmalar, sürecin en başında hangi süreyle hangi hizmetleri almaya ihtiyaçları olduğunu net şekilde öngörebiliyor ve belli bir kalite standartının tutturulacağından emin olabiliyorlar. Yani oluşacak sürprizlerin önüne geçiyorlar. Bu belge ile hizmetlerinizde ne gibi bir fark yaratacaksınız? TOLGA TELLİ PANGRAM FİNANSAL HİZMETLER KURUCUSU 98 KASIM 2015 u belge ile kalitemizi tescilledik ama en önemlisi kendi B finansal çözümümüzü ürettik; KOBİ’ler için profesyonel finansal çözümlere ulaşmayı yüzde 50 avantajlı hale getirdik. KOSGEB veritabanına kayıtlı olan ve KOSGEB’in belirlediği stadartlara haiz olan firmalar, “Genel Destek Programı” altında yer alan “Danışmanlık Desteği”nden faydalanarak kestiğimiz faturaların yüzde 50’sini (üst sı- nırlar dahilinde) KOSGEB’den geri alma imkanına sahip oluyor. Böylelikle firmalar hem sunduğumuz finansal perspektifle maliyetlerini düşürüp, kaynaklara daha uygun koşullarla ulaşırken hem de hizmet bedellerinin yarısını geri alıyorlar. Şirketlere kaynak arayışlarında nasıl yardımcı oluyorsunuz? ‘’İlk akla gelen yatırım en fazla fayda yaratmış fon şirketidir’’ ncelikle firmanın ihtiyacını doğru belirlemek çok Ö önemli. Firmanın hangi para biriminde ve vadede kaynağa ihtiyacı olduğunu anladıktan sonra muhtelif alternatifleri biraraya getirip ilgililerle görüşmelere başlıyoruz. Bankalar veya finansal kuruluşlar nezdinde firmalar ile birlikte hareket ederek onları doğru şekilde yönlendirmeye ve kaynağa erişmelerini sağlamaya yardımcı oluyoruz. Şirketler, kredi ve kaynak arayışlarında nelere dikkat etmeli? Ş irketler öncelikle ihtiyaçlarının ne olduğunu doğru şekilde anlamalı ve değerlendirmeliler. Bunun için bir finansal perspektife sahip olmak şart. Ancak maalesef ki ülkemizde şirketlerin çoğunda profesyonel finansman kadrosu yok. Bu işlevi ya muhasebe sorumluları ya da şirket sahibinin kendisi üstleniyor. Halbuki finansman başlı başına bir uzmanlık alanı. Bu bilgi birikim ve tecrübeye sahip profesyoneller, doğru maliyetli uygun enstrümanı kullanarak firmaya maliyet avantajı sağlar. Aynı zamanda melek yatırımcısınız sanırım. İş fikri olan gençlere ne önerirsiniz? Şimdiye kadar desteklediğiniz bir fikir oldu mu? E vet aynı zamanda muhtelif melek yatırım ağlarında aktif görevler alıyorum. Şimdiye kadar “yeşil teknoloji” alanında bir girişimi de bizzat destekledim, zira bu konunun önümüzdeki dönemde dünyamızın azalan kaynakları sebebiyle odak noktası haline geleceğini düşünüyorum. İş fikri olan gençlere de fikirleri ne kadar iyi olursa olsun mutlaka yaptıkları işin gelir modelini en doğru şekilde tayin edip finansal açıdan planlamalarını yapmalarını öneririm. Bu planlamayı yaptıktan sonra yola koyulsunlar. Maalesef ki, çokça şahit olduğum üzere, iş fikri ne kadar iyi olursa olsun finansal bakımdan gerekli destekler bulunamadığı takdirde hayal kırıklıkları yaşanabiliyor. Bunu önlemek için gençler finans alanında profesyonel kişilerden destek alabilirler. Kurumsal kariyerinde son olarak Avnet Technology Türkiye ofisinde Finans Müdürü konumunda çalışan Telli, daha önce de Sandoz TR ve Nike TR Finans Yönetimi departmanlarında çalıştı. Öncesinde ise YapıKredi ve Akbank Kurumsal Bankacılık bölümlerinde 10 yıl görev yaptı. HASAN ASLANOBA ASLANOBA HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI Melek yatırımcılar, entelektüel bilgiye ve geleceğe yatırım yapan, teknolojinin ilerlemesine adapte olabilmiş, bilgisini ve sermayesini daha yenilikçi modellere harcamaya eğilimli olan kişilerdir. Bir iş fikrinin değer bulabilmesi için o fikre yatırım yapar ve 2 ile 7 yıl arasında yatırımının geri dönüşünü planlar. Gelişmiş melek yatırım platformları da günümüzde çok yaygın olarak kullanılmaktadır. İnternetten aramaya başlasak hemen 3 - 4 tık sonra mail adresleri önümüze gelmiş olur. Türkiye’de startup denilince daha çok internete odaklanıyoruz. Aslında startup birçok farklı modelde işlenebilir. Ancak internet üzerinden konuşacak olursak, Türkiye, gerek genç nüfusu gerek de giderek artan internet kullanıcı sayısı bakımından keşfedilecek bir fikre çok açık konumda. Önümüzdeki 5-10 yıl arasında Türkiye’de ciddi satın almaları ve dünya devlerini konuşuyor olacağız. businesslife.com.tr 99 ÖZEL ARAŞTIRMA ‘’Melek yatırımcılık Türkiye ekonomisinde önemli bir rol oynayacak’’ Nexum Boğaziçi, Nexum Creative, BIC Behrendt International Consulting gibi Türkiye’de ve dünyada başarılara imza atan şirketlerin de kurucusu olan Dr. Joachim Behrendt 2011 yılından beri Boğaziçi Üniversitesinde “Girişimcilik” alanında dersler veriyor. BIC Angel Investments’ın yönetim kurulu başkanı olarak çalışmalarına devam eden Joachim Behrendt girişimcilik ve melek yatırımcılık alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla sektörün gelişimine destek oluyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de üniversitelerle ortak çalışmalar yaparak melek yatırımcılık ile ilgili tecrübe ve bilgilerini payla- şan Behrendt, Boğaziçi Üniversitesi ile ortak gerçekleştirilen StartNowhow eğitimleriyle de sektörün gelişimine katkıda bulunuyor. Girişimcilik ve melek yatırımcılğın Türkiye’de gün geçtikçe ve hızla geliştiğini söyleyen Joachim Behrendt, bu büyümenin Türk ekonomisine de önemli bir katkı yapmasını beklediğini söyledi. Girişimcilik ve melek yatırımcılık ekosisteminin büyümesine çok önem verdiğini belirten Behrendt, ekosistemin sağlıklı büyüyebilmesi için hem yatırımcı tarafı hem de girişimci tarafı için düzenli seminer ve etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Joachim Behrednt, bu çalışmalar ve katkılar sonucunda “Yılın Melek Yatırımcısı” ödülüne layık görülmesinden dolayı mutlu ve gururlu olduğu söyledi. FlightRecorder’a yatırım yaptı Geçtiğimiz günlerde gençleri ve üniversite kampüslerini hedefleyen video paylaşım odaklı bir sosyal ağ olan Scorp’a yatırım yapan Joachim Behrendt’in son yatırımı mobil analitik hizmetleri veren FlightRecorder oldu. Her geçen gün mobil dünyaya yönelik onlarca yeni uygulamanın çıktığına dikkat çeken Joachim Behrendt, müşteri bağımlılığını artırmanın bir yolunun da kullanıcı davranışlarının iyi analiz edilmesinden geçtiğini söyledi. Mobil analitiklerinden daha fazlası; FlightRecorder DR. JOACHİM BEHRENDT BIC ANGEL INVESTMENTS’IN KURUCUSU 100 KASIM 2015 Müşteri davranışları ile ilgili gerçek zamanlı mobil analitik hizmetlerinin her zamankinden daha değerli hale geldiğinim altını çizen Behrendt, FlightRecorder’ın mobil uygulamalardaki kullanıcı davranışlarını kayıt altına alma özelliği ile tam bir veri toplama ve analiz hizmeti olarak dikkat çektiğini belirtti.FlightRecorder’ın gelişen ve potansiyeli yüksek olan bir pazarda yerini aldığını söyleyen Behrendt, ayrıca hızlı büyüme trendi ile bir girişimde aradığı tüm özellikleri barındırdığını ekledi. TEB Özel Yatırımcı Kulübü, Twitter’dan davet alan Türk öğrencilerin de ekibinde yer aldığı The Wall’a yatırım yaptı TEB Özel Bankacılık bünyesinde melek yatırımcılık konusuna gönül veren iş adamlarını bir araya getiren TEB Özel Yatırımcı Kulübü, Twitter’ın açığını bulan Türk öğrencilerin ekibinde yer aldığı bir girişim şirketine yatırım yaptı. Gerçekleştirdikleri yatırımlarla girişimcilik ekosisteminin katkı sağlayan TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyeleri, sosyal medya paylaşım platformu Twitter’ın sistemsel açığını bularak geliştirdikleri yatırımlarla bu açığı kapatarak raporlayan üniversite öğrencileri Batuhan Katırcı ve Cihan Nalbant’ın teknik ekibinde yer aldığı The Wall’a geçen ay yatırım yaptı. Twitter’ın Kurucu Başkanı Jack Dorsey tarafından şirketin genel merkezinin bulunduğu San Francisco’ya davet edilen öğrencilerin geliştirdiği The Wall isimli uygulama, Eylül ayında TEB Özel Yatırımcı Kulübü’nün 5 üyesinden yatırım almıştı. Bir ay içinde 10 bin kullanıcıya ulaşması hedefleniyor Genç girişimciler Buğra Kaan Ayaz, Kağan Özüpek ve Burak Ünver tarafindan kurulan ve TEB Özel Yatırımcı Kulübü’nün geçtiğimiz ay yatırım yaptığı The Wall’un bünyesinde üniversite öğrencileri Batuhan Katırcı ve Cihan Nalbant da bulunuyor. Genç girişimcilerin bir önceki şirketlerinde kazandıkları deneyim üzerine kurgulanan The Wall aplikasyonunun daha çok mekan ve etkinlik kapsamında bir ay içinde 10 bin kullanıcıya ulaşması hedefleniyor. TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyelerine uluslararası deneyim sunuyor TEB Özel Bankacılık önderliğinde oluşturulan TEB Özel Yatırımcı Kulübü, her ay yeni bir yatırım yapan, girişimcilik ekosisteminde finans ötesi katkıları misyon edinmiş, üyelerinin birbirlerine güveni üzerine inşa edilmiş uluslararası bir yatırım ağıdır. TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyelerinin bugüne kadar yatırım yapmaya karar verdiği üç yatırıma ek olarak, üyeler yeni yatırımlarıyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor. Girişim fırsatlarını üyeleriyle paylaşarak ortak fayda yaratmayı hedefleyen TEB Özel Yatırımcı Kulübü üyeleri bugüne kadar 5’i İstanbul, 1’i San Francisco’da olmak üzere 6 toplantıda biraraya gelme fırsatı elde etti businesslife.com.tr 101 ÖZEL ARAŞTIRMA K Girişimciler Maliyetlerini Nasıl Düşürebilir? üçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için Kullanıcı Dostu ve Bulut Tabanlı Finansal Yönetim Uygulaması Geliştiren Paraşüt’ün Kurucu Ortağı Sean X. Yu, Girişimci Adayları İçin Şirket Giderleri ve Maliyetlerini Düşürme Konusunda İpuçları Verdi. Kendi işinizi kurmak güzel olduğu kadar da masraflı. Bu yüzden giderlerinize dikkat etmek çok önemli. İşte kendi girişiminizi kurarken masraflarınızı azaltmanızı sağlayacak bazı akıllıca çözümlerden sadece birkaçı! Kısa bir sürede Hollanda merkezli “Revo Capital” ve ABD merkezli girişim sermayesi fonu olan “Ribbit Capital”den aldığı yatırımlarla kendisi de başarılı bir girişimci olan Sean X. Yu, girişimci adayları için fikirlerini paylaşıyor. SEAN X. YU PARAŞÜT KURUCU ORTAĞI PARAŞÜT KURUCU ORTAĞI SEAN X. YU, KONUYLA ILGILI OLARAK ŞU SÖZLERI AKTARDI: 3: GIRIŞIMCILIK DESTEK İSTER, KOSGEB DESTEKLERINDEN YARARLANIN! “Pek çok girişimcinin karşındaki en büyük engel, yatırım yapmanın maliyetli olmasıdır. Bu yüzden elinizdeki bütçeyi doğru kullanmak oldukça önemli. KOSGEB Türkiye’de girişimciliğin ve KOBİ’lerin büyümesinin desteklenmesi amacıyla farklı türlerde hibe ve krediler veriyor. Bu destek ve kredilerden yararlanabilirsiniz. Şirketinizi kurmak için destek almak istiyorsanız başvurmanız gereken Girişimcilik Destek Programı’dır. Bu destek 30,000TL’ye kadar hibe veriyor. Hibenin kapsamında ilk kuruluş desteği, ofis malzemeleri, 12 aylık işletme gideri desteği kalemleri bulunuyor. Ayrıca işinizi geliştirmek için 70,000TL’ye kadar faizsiz kredi de almanız mümkün. Kendi işini kurmak isteyenlere yardımcı olabilecek 4 akıllıca çözümü şöyle sıralayabiliriz: 1: HARCAMALARINIZI ÖNCELIKLENDIRIN! İşletmeniz için hangi giderler öncelikli? Direkt satış yapmayacağınız ya da müşteri ağırlamayacağınız bir ofisin dekorasyonuna yatırım yapmak kesinlikle ilk sıradaki tercihiniz olmamalı. Her işletmenin ihtiyaç ve öncelikleri birbirine göre farklıdır. Nakit akışınızı yola koyana kadar bazı konularda kendinizi daha ekonomik davranmaya odaklayın. Örneğin zorunlu değilseniz, bir asistan tutmak yerine telefonlarınızı kendiniz cevaplayın, ön muhasebenizi kendiniz takip edin. 2: MALIYETLERINIZI DÜŞÜRÜN! Pazarlık becerilerinizi geliştirmeniz çok önemli. Şirket için yapacağınız satın almaları tek bir tedarikçide birleştirmek bir çözüm olabilir. Böylece indirim isteyebilirsiniz. İndirimli çalışmayı sadece tedarikçinizden değil, ayrıca şirketin diğer toplu alımları için de kullanabilirsiniz. Örneğin şirketi kurarken yapacağınız tüm ofis malzemesi alımlarını bir satıcıdan gerçekleştirebilirsiniz. Veya ofisinizin kirasının bir kısmını baştan toplu ödeyerek daha uygun bir fiyata kiralama şansı yakalayabilirsiniz. 102 KASIM 2015 4: BASIT BIR ÖN MUHASEBE PROGRAMIYLA GELIR VE GIDERLERINIZI TAKIP EDIN! Bir girişimci özellikle girişimin başlangıç safhasında her kuruşunu neye harcadığının farkında olmalıdır. Ofisin demirbaşlarından, reklam maliyetlerine, öğle yemeğinize kadar büyüklü küçüklü tüm giderlerinizi çok dikkatli takip etmelisiniz. Şirket giderlerini doğru ve düzenli takip etmeniz, giderlerinizin kontrolünü elinizde tutmanızı sağlar. Şirket hesaplarınızı en doğru biçimde tutmalı ve doğru yönetmelisiniz. Bu bağlamda Paraşüt kullanmak, gider takibini şimdiye kadar hiç olmadığı düzeyde kolay hale getiriyor. Paraşüt; 3 kurucu ortak tarafından kurulan, toplam 18 kişilik bir ekibi olan ve her geçen gün ekibine deneyimli yeni kişileri katarak büyüyen bir girişimdir. OTOMOTİV DÜNYASI businesslife.com.tr 103 SÖYLEŞİ HEDEFİMİZ n ü r ö t k e S EN ÖNEMLİ FOTOĞRAF: Esra ALKAN - [email protected] 3 OYUNCUSUNDAN BİRİ OLMAK’’ 104 Ece Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Erdem Çenesiz, ticari hayatına dair sorularımızı ve Ece Holding’in başarı hikayesini bizimle paylaştı. Ece Holding, tuğla ve kiremit ile başlayan sanayi yolculuğunda vitrifiye seramik ile hız kazanarak bünyesindeki 8 şirketi, dört lokasyonda toplam 7 üretim tesisi ile 345.000 m2 açık alan 92.000 m2’lik kapalı alandaüretim yapan ve yaklaşık 1.000 kişilik istihdamdan oluşan büyük bir sanayi kuruluşu. ECE bugün, vitrifiye üretimi ile Türkiye’de ikinci sırada yer alıyor. [email protected] RÖPORTAJ: Dr.Metin ÇALIK - m.ca KASIM 2015 ERDEM ÇENESIZ ECE HOLDING YÖNETIM KURULU BAŞKANI businesslife.com.tr 105 SÖYLEŞİ Kendinizden ve kariyerinizden bahsedebilir misiniz? 1972 yılında Turhal’da doğdum. İlk ve ortaokulu Samsun’da bitirdikten sonra lise öğrenimini Çorum’da devam ettirmeye karar verdim. 1988 yılında ailemin de desteğiyle kendimize ait işletmemizde iş hayatına başladım. Aynı zamanda lise öğrenimini de açık lise vasıtasıyla yürüttüm. Bu yoğun süreçte, 1999’da birçok sivil toplum örgütü görevi ve toplumsal faaliyetleri esnasında eksikliğini hissettiğim yükseköğrenimini tamamlamaya karar verdim. Gazi Üniversitesi’ne bağlı Çorum Meslek Yüksekokulu İşletme (ikinci öğretim) Bölümü’nde ön lisans programını tamamladım. Lisans eğitimini Moldova’da Kişinev Devlet Üniversitesi Ekonomi Akademisi İşletme Bölümü’nde tamamladım. 2007 ‘de ise Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini (Açık Öğretim) bitirerek 2.lisans programını da tamamlamış oldum. Sonrasında ise, ABD Wyoming de kurulu Newport Üniversitesi’nde lisansüstü MBA programını bitirdim. Aktif görev aldığınız STK ve kurumlar? İş hayatının yoğun koşturmacası içinde özellikle memleketimiz Çorum için sorumluluklarımızı yerine getirmek adına ilk kez bir örgütlenmede görev aldım ve 1989’da Çorum’un geleneksel ve önemli sektörel birliği olan Çorum Toprak Sanayicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyeliği’ne başladım. Şuan da, Türkiye Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Sersa Seramik Sağlık Gereçleri Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Seramik Tanıtım Grubu YK Üyeliği, Çekva Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Sanitari Seramik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeliği (FECS) görevlerini de büyük bir onur ile üstlenmekteyim. Ece Grup’un kuruluş ve gelişim hikayesini anlatabilir misiniz? ECE Holding’in temelleri 1946 yılında dedem İsmail Çenesiz’in gövdesini ahşaptan kendi yaptığı hızar makinasıyla açtığı marangoz dükkanıyla atıldı. 1965 yılında İlhan Çenesiz ve İsmet Çenesiz kardeşlerin Çenesizler Koll. Şti.’nin kurulması ile tuğla ve kiremit alanında başlayan üretim ülkenin birçok yerinde kurulan tuğla ve kiremit tesisleri ile devam etti. 1965 yılından 1986 yılına kadar Çenesizler Koll. Şti. olarak devam eden yapı 1986 yılında ikiye ayrıldı ve Çorum merkezli olan ECE Grup oluşmaya başladı. 2006 yılında ECE Grup Şirketleri, ECE Holding çatısı altında birleştirildi. İş hayatına atılmam ile birlikte ECE Banyo hayata merhaba dedi Ben, 1988 yılında kiremit imalatı yapan işletmede ilk iş hayatıma başladım. Bir sonraki kuşak olarak benim de iş hayatına atılmam ile birlikte ECE Banyo hayata merhaba dedi. Baba işine ilave olarak okul yıllarında küçük bir atölyede seramik imalatı yapmaya başladık. Ve ailemin de desteğiyle 600 metrekarelik bir binada 7 kişiyle üretime başladık. ECE, artık vitrifiye seramik ürünlerinden banyo dolaplarına, armatürden metal aksesuara kadar yaklaşık 15 binin üzerinde ürün çeşidiyle hizmet veren, sektöre yön veren kurumlardan biri haline geldi. ECE Holding’in amiral gemisi konumundaki 8 şirketten biri olan ECE Banyo; 44 ülkeye ihracat yapan ve yurt içinde 205 bayiden 106 KASIM 2015 oluşan dağıtım kanalı ile müşterilerine hizmet veriyor. ECE Holding’in seramik vitrifiye üretiminin sağladığı bilgi birikimi ile kurduğu vitrifiye seramik fabrikaları için makine ve ekipman üreten teknoloji firması Genitec ise, kendi tesisleri için geliştirdiği üretim teknolojilerini hem yurtiçinde hem de dışında satmaktadır. ECE Holding, banyo çözümleri konusunda dünyanın lider firması olan Ideal Standard International’in de Türkiye operasyonlarını yürütmektedir. Türkiye’deki başarılı çalışmaları ve uyumlu işbirliği nedeniyle iki marka arasındaki ticari ilişkilerin kapsamını genişleterek geçen günlerde büyük bir ortaklığa imza attık. Yine vitrifiye seramik alanında dünyanın önde gelen ülkesi olan İtalya’da, karakteristik bir İtalyan üreticisi olarak faaliyetlerini yürüten, pazarda ilk 10 üretici arasında yer alan ISVEA markası da 2013 yılında ECE Holding tarafından satın alınarak, Türk banyo gereçleri pazarıyla tanıştırıldı. Markanın daha önce Roma’da olan yönetimi ve üretiminin yüzde 90’ı artık Çorum’da gerçekleştirilmekte. Sektörümüzün en önemli fuarı olan Unicera’da bu yıl 150’nin üzerinde yeni ürün sergiledik. Dünyanın birçok prestijli ödülüne layık görülen, tasarım odaklı felsefenin bir ürünü olan ISVEA, Türkiye pazarında en çok tercih edilen 3 markadan birisi olacak. Hedefimiz bu. Tuğla ve kiremit ile başlayan sanayi yolculuğunuzun neresinde siniz? Bünyemizdeki diğer şirketlerden biri olan ECE Kiremit ise; ürün gamına yeni eklediği Bioksit Kiremit ile sektörde bir ilki gerçekleştirdi. Ar-Ge merkezimizde geliştirilen Bioksit Kiremit; daha koyu rengi, daha iyi ses, su ve ısı yalıtımı sunan çevreci özellikleriyle birlikte modern ve geleneksel tüm mimari tarzlara da hitap ederek, yapı sektörüne alternatifi olmayan bir ürün olarak giriş yaptı. Çorumlu mühendislerin uzun süreli uğraşları sonucunda özel hammaddeler kullanılarak elde edilen Bioksit Kiremit, formülü ile geleneksel hammaddelerle hazırlanmış kiremitlere oranla farlılık göstermekte. Bioksit Kiremit, açık renkli olduğu için arzu edilen ekonomik değeri yakalayamayan Çorum kiremidinin değerini de yükseltmiş, dolayısıyla ihracat şansını artırmış ve Çorum ekonomisine katma değer sağlamıştır. Bioksit Kiremit, formülünde tamamen tarım arazisi dışındaki kayaç alanlardan temin edilen hammaddeler kullanıldığı için ekolojik özellikler de taşımakta. Bu nedenle Bioksit Kiremit icadı, Türkiye’deki ve kiremit üretiminde isim yapmış Çorum’daki kıymetli tarım arazilerinin hammadde olarak kullanılmasının da önüne geçecek önemli bir inovasyon hareketi olarak kabul edilmektedir. Geçtiğimiz Mayıs ayında tasarımı İtalya’da yapılan Venedik tipi kiremit ile sektörde bir ilki daha gerçekleştirerek, dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından kapılarımızı açıyoruz. Bu ortaklık sektörümüz açısında da son derece önemli. Türkiye’deki mağazalaşma çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz bu anlaşma ile ve şu an Türkiye’de 65 adet olan satış noktasını 5 yıl sonunda 100’ün üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. ISVEA’nın ise Türkiye’de şu an 35 mağazası bulunuyor. Hızlı mağazalaşma stratejimiz ile İtalyan tasarım anlayışını tüketicilerle buluşturmayı sürdürüyoruz. ISVEA olarak Türkiye’de marka bilinirliğimizi artırmak, müşterilerin alışveriş tercihlerinde yer bulmak, ürüne dokunmalarını sağlamak istiyoruz. Hedefimiz başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi illerde mevcut olan bayilerimize yeni bayiler ilave etmek ve bayi sayımızı 50’lere çıkartmak. Banyo mobilyaları, vitrifiye seramik sektöründe sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın önde kuruluşlarından biri olmak istiyoruz. Buradaki ana markamız ISVEA olacak. ISVEA markalı ürünlerin yaklaşık yüzde 60’ını ihraç etmeyi planlıyoruz. ISVEA şu an yurt dışında 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor ve biz bu sayıyı 50’ye çıkarmayı planlıyoruz. Biz ISVEA’yı başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada bilinen ve kendi ürün gamında tasarımcı, yenilikçi ve rekabetçi bir marka haline getirmek istiyoruz. Amacımız sektörün en önemli 3 oyuncusundan biri olmak. Ece Banyo’nun (ECE Holding markalarının) ürün portföyünüzden bahsedebilir misiniz? A’Design Award’da ödüle layık görüldük. Ünlü İtalyan tasarımcı Ettore Giordano tarafından ECE için tasarlanan Venedik tipi kiremit, Türkiye’den uluslararası tasarım ödülü alan ilk kiremit oldu. Grup olarak bünyenizdeki şirketlerle ulaştığınız kurumsal büyüklük nedir? ECE olarak toplam 45 ülkede varız, hedefimiz bu yıl sonuna kadar bu sayıyı 50’nin üzerine çıkarmak. İrlanda, KKTC, Ürdünve Bahreyn’de yeni satış noktaları açmayı amaçlıyoruz. Ideal Standard markamızla da Amerika pazarında yeni girişimlerde bulunduk. Bu yıl Ideal Standard International ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık anlaşmasıyla da uzun vadede Türkiye’de üretim konusunda ciddi yatırımlar için Ideal Standard; banyo ve mutfak armatürlerinden vitrifiye seramik ürünlerine, duş sistemlerinden gömme rezervuar sistemlerine, banyo mobilyasından akrilik ürünlere kadar tüm banyo ekipmanlarında hizmet veren, tek marka ile banyodaki tüm üst segment ihtiyaçları karşılayan uluslararası marka olma özelliğini taşıyor. Herkesin fonksiyonel, erişebilir aynı zamanda da güzel bir banyoyu hak ettiğine inanıyoruz. Bu denklemi mekan, ihtiyaçlar ve bütçe üzerinden en doğru şekilde çözmeye odaklandık. Belirlediğimiz idealler ve bunlara göre de karşıladığımız standartlar var. Gücümüz de adımıza verdiğimiz bu anlamdan geliyor. İnsanlar banyoda su ile uğraşırken biz onlar için devrim yarattık. Bataryalardaki seramik kartuşu ve sektörde Rimless olarak adlandırılan kanalsız klozetin mucidi Ideal Standard’dır. Bu devrimsel yenilikleri sektöre biz kazandırdık. ISVEA olarak ise vitrifiyeden banyo dolaplarına kadar birbirinden farklı ödüllü ürünümüz bulunuyor. Uluslararası platformlarda prestiji tasarım yarışmalarından toplam 17 ödül aldık. Tasarımlarımıza çok güveniyoruz ve çalışmalarımızı bu noktada geliştiriyoruz. Örneğin Mükemmel Klozet: Hareketli sprey özelliği sunan smartPlus teknolojisine sahip Mükemmel Klozet, sıcak su bağlantısı olmaksızın kendi kendine suyu ısıtıyor ve su sıcaklığını istenen dereceye ayarlayabiliyor. İleri geri ayarlanabilen hareketli spreyi, sıcaklığı ayarlanabilir kurutma fanı, kötü koku emici otomatik sprey temizliği gibi özellikleri ile kusursuz hijyeni banyolara getiriyor. El değmeden kişisel temizlik sağlayan Mükemmel businesslife.com.tr 107 SÖYLEŞİ niz değil; nasıl, hangi tasarım diliyle ürettiğiniz ve nasıl sunduğunuzdur. Burada en önemli nokta markanızın arkasındaki ürün gamı, tasarımının yanı sıra ürününüzü doğru lojistik ile desteklemenizdir. ISVEA markasını orta-üst segmentten başlatıp lükse uzanan bir çizgide konumlandırdık. Dolayısıyla ISVEA’nın pazarın üst segmentine hedeflenmiş bir tasarım diline ve çizgisine sahip olmasını istedik. Burada üzerinde hassasiyetle durduğumuz konu ürünlerin yenilikçi, kreatif ve özgün tasarımlara sahip olmasıdır. Bu nedenle uluslararası yarışmalara katılıyoruz. A’ Design Award’dan 2014’te 6 ödül 2015’te ise 2 ödül aldık. Ödüller markalaşma adına yaptığımız işlerin, yatırımların sonucunu görmek, meyvesini toplamak, her şeyden önce ekip olarak bizi motive ediyor. Ayrıca uluslararası bir tasarım yarışmasından, tasarımda söz sahibi olmuş öğretim üyelerinin veya mimarlarının bulunduğu bir jüri heyetinden tasarımlarımızın ödül alması, firma olarak öz güvenimizi arttırıyor. İdeal Standard ile yeni iş ortaklığınızdan beklenti ve hedefleriniz nelerdir? Klozet, hareketli spreyini otomatik olarak temizleyebiliyor. Isıtmalı kapak, akıllı tuş, yavaş kapanma, kolay montaj ve söküm, led aydınlatma gibi fonksiyonel özellikleri ile de dikkat çeken Mükemmel Klozet’te bu özelliklerin yanı sıra su masajı özelliği de bulunuyor. Teknolojiyi konfor ve hijyenle birleştiren bu klozet, düşük enerji tüketimi, az su ve deterjan kullanımı nedeniyle tasarruf sağlayan, enerji dostu yeşil ürünler arasına giriyor. Ece Banyo ise Ideal Standard ve ISVEA’ya göre daha kolay sahip olunabilir bir marka. Fonksiyonellikten ödün vermeden, sade ve şık tasarımları hayata geçiyoruz. Vitrifiye seramikten banyo dolaplarına, armatürlerden duş sistemlerine, gömme rezervuarlardan bedensel engelli ürünlere varıncaya kadar çok geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. İtalya’nın köklü banyo markası olan Isvea’nın grubunuza kazanım süreci ve gelişiminden bahseder misiniz? 1962 yılında Angelucci ailesi tarafından Roma’ya 200 km uzaklıkta Eusanio Del Sangro yakınlarında kurulan ISVEA, vitrifiye seramik alanında dünyanın önde gelen ülkesi olan İtalya’da, karakteristik bir İtalyan üreticisi olarak çalışmalarına başlar. Özellikle Güney İtalya’da yaygın bir marka olan ISVEA, pazarda ilk 10 üretici arasında yer alıyor. ISVEA markasını 2013 yılında satın aldık ve markanın logosundan tasarıma kadar her şeyi revize ettik. Akabinde satış departmanımızı oluşturduk; bayilik sistemi ile çalışmaya karar verdik ve Türkiye çapında bayilik sistemi oluşturduk. Üretimlerin büyük kısmını Türkiye’de ki Ece Holding’in üretim tesislerinde gerçekleştiriyoruz. Şu anda ürün gamındaki bazı ürünler İtalya’dan geliyor. ISVEA, İtalyan dili ve tasarım çizgisi olan bir marka. Artık günümüzde önemli olan ürünleri nerede ürettiği108 KASIM 2015 Artık yarı yarıya bir paylaşımla Türkiye faaliyetlerini Ideal Standard Yapı Malzemeleri A.Ş. adı altında sürdüreceğiz. Dünyanın hemen hemen her yerinde ürünleri büyük ilgi gören ve birçok Avrupa Birliği ülkesinde pazar lideri konumunda olan Ideal Standard International, bu işbirliği sonrasında uzun vadede Türkiye’de üretim konusunda ciddi yatırımlar için kapılarını açıyor. Bu ortaklık sektörümüz açısında da son derece önemli. Türkiye’deki mağazalaşma çalışmalarımıza ağırlık vereceğiz bu anlaşma ile ve şu an Türkiye’de 65 adet olan satış noktasını 5 yıl sonunda 100’ün üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. Ortaklık ile birlikte Luxury ve Grand Luxury segment ürün gruplarının toplamında %22 pazar payı hedefleniyor. Ideal Standard 200 yıllık geçmişe sahip, sektöre yön veren trendleri belirleyen, teknoloji üreten bir firma. Biz sadece ticari işbirliği yapmıyoruz aslında. Bu markanın deneyimlerini, bilgi birikimini, profesyonel yönetim şeklini de öğreniyor ve ülkemize taşıyoruz. O nedenle sektörümüz adına bu ortaklığı çok fazla önemsiyorum. Ortaklık 5 yıl sonrası için75 milyon TL ciro hedefi ile kuruldu, ancak ben bu şirketin CEO’su olarak 100 milyon TL ciroya 5. yılda ulaşmayı hedef edindim ve buna inanıyorum. İnanıyorum ki; büyüyen ülkemizle birlikte bu ortaklık da beklentinin üzerinde başarılı olacak ve sizlerle tekrar bir ilki paylaşmak üzere yeniden bir araya geleceğiz. Ve bu kez Türkiye’de büyük çaplı bir üretim, Ar-Ge ve teknoloji üssüne ait yatırımın temellerini birlikte atacağız. Hedefleriniz içinde halka arz edilmeniz bulunuyor mu? Kısa vadede böyle bir planımız yok. businesslife.com.tr 109 İlker ŞENCAN [email protected] @ilkersencn MEVSIMINE ÖZEL PORÇINI MENÜSÜ TÜM LEZZETIYLE; GINA’DA İstanbul’un en gözde İtalyan restoranlarından biri olan Gina, İtalyan mutfağı severler için porçini mantarlı lezzetlerin bulunduğu çok özel bir menü hazırladı. Klasik ve modern İtalyan yemeklerinin en güzel örneklerini sunan Gina, porçini mevsiminde misafirlerini bu özel lezzetten mahrum bırakmıyor. 110 KASIM 2015 Gerçek İtalyan lezzetlerinin sunmasının yanı sıra rahat ve keyifli ortamıyla misafirlerine her zaman en iyisini sunan Gina, keyifli molaların, öğle ve akşam yemeklerinin bir numaralı adresi olarak biliniyor. Şehrin merkezinde, günlük hayatın keşmekeşinden uzaklaşarak kaliteli vakit geçirmek isteyenlerin uğrak noktası olan Gina, misafirleri için “La Stagione Dei Porçini” isimli çok özel bir porçini menüsü hazırladı. Bu enfes lezzetlere tatlı ile devam etmek isteyenler için hazırlanan “Sıcak kestane ve porçini kek” fındıklı dondurma ile servis ediliyor ve yemeğinize keyifli bir son vermenizi sağlıyor. Şık dekorasyonu, sıcak ortamı ve zarif sunumlarıyla Gina, misafirleri için özel olarak hazırladığı “La Stagione Dei Porçini” menüsü ve birbirinden iddialı İtalya yemekleriyle keyif tutkunlarının uğrak noktası oluyor. Gina mantar ailesinin en lezzetli türü olarak kabul edilen porçiniyi kullanarak başlangıçtan tatlıya kadar 5 farklı lezzet hazırladı. Yemeğe hafif bir başlangıç yapmak isteyenler için hazırlanan “Porçini Salatası” roka, pecorino peyniri ve incir balzamik ile sunulurken damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakan “Porçini mantar çorbası” ise mercanköşk aromalı porçini bruschetta ile hazırlanıyor. Porçininin tüm aromasını damağında doyasıya hissetmek isteyenler için çok iyi bir alternatif olan “Izgara porçini” füme patates ve kıtır bresaola ile servis edilirken “Porçini mantarlı patates gnocchi” cevizli sos ve roka ile makarna severlerin beğenisine sunuluyor. businesslife.com.tr 111