proje - Arma Elektropanc

Transkript

proje - Arma Elektropanc
Röportaj
Cüneyt Yüksel
Seyyahname
Güney İsviçre-Cenevre, Lozan, Montrö
Proje
Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
» editörden
Necmi YILDIZ
Müdür
Satın Alma & Lojistik Departmanı
Ortadoğu’nun ve Körfez’in en prestijli
yayın kuruluşlarından Construction Week’in her yıl belirlediği, bölgenin en etkili 100 ismini kapsayan Power 100 listesine bu yıl ikinci kez giren İş Geliştirme
Müdürümüz Burak Kızılhan, bu büyük
başarısının ardından nişanlanarak bizlere ikinci sürprizini yaptı. Burak Bey’in
bu çifte mutluluğunu AE ailesi olarak
paylaşıyoruz.
Moskova White Garden, Kazan Havaalanı Terminal Binası, Moskova Aquapark
ve Konya Algida Dondurma Fabrikası
projelerini iş programlarına uygun olarak bitirerek işverenlerine teslim etmiş
olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu sayımızda proje konumuz Algida
Dondurma Fabrikası. Dünyadaki ilk
enerji ve çevre dostu tasarımda liderlik (LEED) sertifikalı dondurma fabrikası olma hedefi olan projenin detaylarını Proje Müdürü Aydın Kuran’ın
kaleminden okuyabilirsiniz. Röportaj
konuğumuz ise hukuk danışmanımız
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı
Kurucu Ortağı Sn. Cüneyt Yüksel.
Seyyahname’de şirketimizin COO’su Bahadır Gümüşoğlu, sizleri Cenevre-Lozan
Montrö’den oluşan Güney İsviçre turuna
çıkartıyor.
Dergimizin diğer bölümlerindeki yazıları ve özellikle Yelken Dünyası’nın görselleri gerçekten de yazının başlığı gibi
“Ortaya Karışık Sevenler” için.
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere…
Saygılarımla,
1
Temmuz - Ağustos - Eylül
Uluslararası inşaat sektörü dergisi Engineering News Record’un (ENR) açıkladığı 2013 yılı Top 250 listesinde toplam
38 Türk firması bulunuyor. Listede toplam 55 firmayla birinci sırada yer alan
Çin’den sonra Türkiye ikinci sırada… Bu
değerli firmalarımızı başarılarından dolayı kutluyoruz.
içindekiler
10
Kapak Fotoğrafı: Unilever Algida / Konya
Dondurma Fabrikası
Dergi Adı: AE Magazin
İmtiyaz Sahibi
AE Arma-Elektropanç adına
Demir Özkaya
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni ve
Yazı İşleri Müdürü
Necmi Yıldız
Yayın Kurulu
Necmi Yıldız, Burak Kızılhan, Turgay Ertan,
Merve Çıkrıkçıoğlu, Burcu Kızılhan
Yönetim Yeri
Fulya Mah. Vefa Deresi Sok. No.11 34394
Şişli / İSTANBUL
T: +90 212 275 54 84 (pbx) • F: +90 212 274 06 41
[email protected]
Proje / Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
Aydın Kuran
Rusya Federasyonu Temsilcisi
Suat Önder Yıldız
T: +7 495 775 01 49
[email protected]
Birleşik Arap Emirlikleri Temsilcisi
Yavuz Güvener
T: +971 2 628 22 40
[email protected]
Görsel Yönetmen
Atakan Naçar
Basım
İkon Yay. ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Çoban Çeşme Cad. No:14
Kağıthane / İSTANBUL
T: 0212 294 23 31 • F: 0212 294 46 32
Temmuz - Ağustos - Eylül
Yayın Türü
Yerel süreli yayın. Üç ayda bir yayınlanır.
2
Basım Tarihi
Eylül 2013
20
Röportaj / Cüneyt Yüksel
Burcu Kızılhan
26
18
Global Bakış / G-20 Zirvesiyle Geçmişten
Günümüze - Gülşah Eren
Teknoloji / Hijyen Standartları Gereği
Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi
32
Hukuk Penceresi
Merve Çıkrıkçıoğlu
40
Sanat / Leonardo da Vinci
Atakan Naçar
1 Başlarken / Editör
Necmi Yıldız
4 Kısa Kısa
10Proje / Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
Aydın Kuran
18Global Bakış / G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze
Gülşah Eren
20Röportaj / Cüneyt Yüksel
Burcu Kızılhan
26Teknoloji / Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi
Gökçehan Demirkır
Seyyahname / Güney İsviçre-Cenevre,
Lozan, Montrö - Bahadır Gümüşoğlu
42
Yelken Dünyası / “Ortaya Karışık” Sevenler
İçin! - Eser İnce
28Hukuk Penceresi / Ticaret Kanunu Uyarınca
Şirketler Topluluğu
Merve Çıkrıkçıoğlu
32Seyyahname / Güney İsviçre-Cenevre,
Lozan, Montrö
Bahadır Gümüşoğlu
40Sanat / Leonardo da Vinci
Atakan Naçar
42Yelken Dünyası / “Ortaya Karışık” Sevenler İçin!
Eser İnce
48Basında Biz
52 AE Ailesi’nden
3
Temmuz - Ağustos - Eylül
28
» kısa kısa
Kazan 1A Havaalanı Rekonstrüksüyon İşleri Başarıyla
Teslim Edildi
1979 yılında yurt içi, 1985 yılından itibaren uluslararası uçuş hizmeti vermeye başlayan ve günümüze kadar hizmetini
aralıksız olarak sürdüren Kazan Uluslararası Havalimanı, AE Arma-Elektropanç imzası ile artık daha modern ve teknolojik bir yapı halini aldı.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Tataristan Cumhuriyeti başkenti Kazan’ın 25 km güneydoğusunda bulunan bu havaalanı 20 uçaklık park alanına sahip.
Kullanım açısından orta büyüklükteki uçakları ve yılda yaklaşık 1 milyon yolcuyu ağırlayan; pisti 3 bin 500 metre demonte beton üzerine inşa edilmiş, 14 bin 670 m2 kapalı alana sahip olan bu havaalanının elektrik ve elektronik işleri
geçtiğimiz ay içerisinde AE Arma-Elektropanç tarafından başarıyla teslim edildi.
4
kısa kısa «
Eğlence Sektörüne AE Arma-Elektropanç Damgası
Rusya’nın Moskova şehrinde bulunan; ana müteahhitliğini ASC Construction’ın, kontrat bedeli 18.5 milyon USD olan
teknik müteahhitliğini de AE Arma-Elektropanç’ın üstlendiği Aquapark projesinin; elektrik, elektronik ve mekanik (MEP)
işleri başarılı bir şekilde teslim edildi.
55 bin m2 kapalı alana sahip olan Aquapark kompleksinde; kuvvetli ve zayıf akımlar, elektrik sistemleri, BMS, sıhhi
tesisat, ısıtma ve soğutma tesisatı, havalandırma tesisatı, yangın söndürme tesisatı gibi onlarca sistem, AE Arma-Elektropanç’ın engin mühendislik tecrübesiyle hayat buldu.
5
Temmuz - Ağustos - Eylül
Aquapark’ın içerisinde; spor merkezleri, sağlık merkezleri, oyun alanları ve restaurantların yanı sıra rehabilitasyon
merkezi ile kilise de bulunmakta. Yine bu çok fonksiyonlu tesis içerisinde; 500 kişilik havuz, bowling, spa ve sauna da
bulunurken bu tesis aynı anda 3 bin kişiye hizmet verebiliyor. AE Arma-Elektropanç’ın 2011’de teknik müeahhitliğini
üstelendiği proje, bu yılın 2. çeyreği içerisinde başarıyla tamamlandı.
» kısa kısa
OnaltıDokuz, İstanbul’u Yaşamaya ve Yaşatmaya Hazır
AE Arma-Elektropanç’ın başarılı teknik müteahhitliği ile hayat verdiği OnaltıDokuz İstanbul, göz kamaştırıcı duruşuyla
Kazlı Çeşme’nin tarihi sokaklarına yeni bir bakış açısı katıyor.
OnaltıDokuz İstanbul, 30 bin m2 arsa üzerine; A, B ve C olmak üzere 3 bloktan oluşuyor. A blok 36 kat, B blok 32 kat,
C blok ise 27 kat olmak üzere toplamda 95 kat ve 496 adet konut yer alıyor. Dairelerin genişliği ise 92 m2 ile 482 m2
arasında değişiyor. İçerisinde her aktivitenin bulunduğu sosyal tesisin 25 bin m2 alana yayılması sayesinde, kullanışlı bir
yaşam merkezi oluşturulmuş.
Temmuz - Ağustos - Eylül
AE Arma-Elektropanç’ın yapıda gerçekleştirdiği işleri; orta gerilim sistemi, alçak gerilim dağıtım sistemi, otomatik kompanzasyon sistemi, busbar sistemi, UPS sistemi, jeneratör sistemi aydınlatma sistemi, harici peyzaj aydınlatma sistemi,
yıldırımdan korunma ve topraklama sistemi, jetfan, telefon/data sistemleri, yangın alarm sistemi, acil anons sistemi,
kartlı geçiş sistemi, görüntülü konuşma sistemi, SMATV sistemi, CCTV sistemi, gaz algılama sistemi, su algılama sistemi,
otopark giriş sistemi, bina otomasyon sistemi, su faturalama sistemi, uçak ikaz sistemi gibi, elektrik-elektronik sistemler
oluşturuyor.
6
kısa kısa «
White Garden, AE Arma-Elektropanç Mühendisliği İle
Hayat Buldu
Moskova’da önemli iş merkezlerinin bulunduğu Belaruski semtinde yer alan White Garden, AE Arma-Elektropanç’ın
tecrübesiyle hayat buldu. A ve B bloklarından oluşan, beş katlı ve 960 araç kapasiteli otoparkı ile toplamda yaklaşık
105 bin m2 bir alandan meydana gelen White Garden, göz kamaştıran kış bahçeleri ile ağırladığı misafirlerinin dikkatini
çekiyor.
7
Temmuz - Ağustos - Eylül
Toplam inşa bedeli 185 milyon dolar olan White Garden’ın ana müteahitliğini Ant Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. üstlenirken, elektrik ve elektronik işlerinin teknik müteahhitliğini ise 17,5 milyon USD sözleşme bedeli ile AE Arma-Elektropanç üstlenmişti. AE Arma-Elektropanç’ın başaralı teknik müteahhitliği ile White Garden bu yılın 2. çeyreği içerisinde
eksiksiz olarak teslim edildi.
» kısa kısa
Al Shobub Eğitime Hazırlanıyor
Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dabi’de bulunan, ana müteahhitliğini Nurol L.L.C. , teknik müteahhitliğini de her projede
engin tecrübesini konuşturan AE Arma-Elektropanç’ın üstlendiği Al Shobub okullarında sona yaklaşılıyor.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Kapalı alanı 14 bin m2 olan özel okulun; elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) işleri dahilinde; jeneratör sistemi, kojenerasyon sistemi, orta gerilim sistemi, alçak gerilim dağıtım sistemi, busbar sistemi, SCADA sistemi, UPS sistemi, kablo
transferi, elektrik tesisatları gibi sistemlerin yanı sıra mekanik işler, ince işler ve 2.etap işleri için çalışmalar kesintisiz
olarak devam ediyor.
8
kısa kısa «
Burak Kızılhan Körfez’in En Etkili 100 İsmi Arasına 2.
Kez Girdi!
Ortadoğu’nun ve Körfez’in en prestijli yayın kuruluşlarından Construction Week’in her yıl belirlediği, bölgenin en etkili
100 ismini kapsayan Power 100 listesine AE Arma-Elektropanç İş Geliştirme Müdürü Burak Kızılhan bu yıl 58’inci sıradan girdi. Geçen sene aynı listede 68. sırada yer alan Burak Kızılhan, 10 sıra yükselerek başarısını taçlandırdı. Listede
Türkiye’yi temsil eden iki kişiden biri olan 29 yaşındaki Kızılhan, ayrıca listenin en genç ismi olarak da dikkat çekiyor.
Power 100 listesi, her yıl körfez bölgesinde inşaat ve yatırım sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin ciroları, karları, çalışan personel sayısı, mevcut projelerinin yanı sıra şirket temsilcilerinin bölgeye kattıkları değer, teknoloji ve inovasyona
yaklaşımları, liderlik birikimleri gibi nitelikler göz önüne alınarak hazırlanıyor.
9
Temmuz - Ağustos - Eylül
Londra’daki University of Hertfordshire’da Elektrik - Elektronik Mühendisliği üzerine eğitim alan Burak Kızılhan, yine
Londra’da bulunan Brunel University’de Mühendislik Yönetimi Master’ı yaptı. Eğitiminden sonra, 2 sene boyunca Schneider Electric İngiltere’de çalıştı ve daha sonra aile şirketi AE Arma-Elektropanç’ta görev aldı. Dünya çapında; elektrik,
elektronik, mekanik ve bilgi-iletişim teknolojileri alanlarında, teknik servis sağlayıcı Imtech N.V’nin ortağı olan Türkiye’nin en güçlü teknik müteahhitlik şirketi AE Arma-Elektropanç, bölgede Dubai, Katar, Abu Dhabi, Lübnan gibi ülkelerde yürüttüğü pek çok proje ile dikkat çekiyor. Burak Kızılhan da 2010 yılından beri, AE Arma-Elektropanç’ın Ortadoğu
operasyonlarının başında ve aynı zamanda iş geliştirme müdürü olarak görevini sürdürüyor.
» proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
Aydın Kuran
Proje Müdürü
Proje Yönetim Departmanı
Unilever Algida / Konya
Dondurma Fabrikası
Anadolu’nun kutsal kenti, Mevlana şehri Konya’da bir dünya devi …
Temmuz - Ağustos - Eylül
M.Ö. 7 bin’li yıllardan itibaren çeşitli
medeniyetlere sahne olmuş, Hititler,
Lidyalılar, Persler, Selevkoslar ve Romalıların hakimiyetinde bulunmuş,
Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini yapmış, kültür ve sanatta
10
ülkemize altın çağ yaşatmış, ünlü bilginleri, filozofları, şairleri, mutasavvıfları, musikişinasları ve diğer güzel sanatların üstatlarını bir araya getirmiş,
ülkemizin en büyük yüzölçümüne
sahip, güzel kentimiz Konya.
proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası «
Unesco dünya miras listesinde yer
alan, dünyanın en eski yerleşim yeri,
neolitik çağın ilk kentsel yaşam şeklinin doğduğu yer Çatalhöyük, Konya’nın değerini belirtmeye yeterlidir.
Binlerce yıl önce, çömlekçiliğin, tahta
oymacılığının, maden işçiliğinin ve
kumaş dokumacılığının ileri düzeyde
olduğu Çatalhöyük mirasına, bugün
yolları, köprüleri, gelişmiş sanayisi,
temizliği , düzgün ve ileri seviyedeki kentsel gelişimiyle Konya en güzel
şekilde sahiplenmiş ve şehircilik gelişimini örnek gösterilecek seviyede
başarı ile sürdürmektedir. Hızla gelişmekte olan Konya’ya bir katkı da Unilever’ den gelmiştir.
dondurma fabrikası, 22 yıl sonunda
üretim kapasitesini, 190 milyon litre/
yıl olarak gerçekleştirerek, 16 ülkeye
ihracat yapan duruma gelmiştir. Konya Algida dondurma fabrikası, artan
tüketim ve ihracat taleplerini karşılayabilmek, Çorlu fabrikasının üretimlerine destek vermek amacıyla 2013
yılında devreye alınarak üretimine
başlamıştır.
Fabrika, dünyada 35. Türkiye’de 2.
Algida dondurma fabrikası olarak,
Konya Organize Sanayi Sitesi, 4. bölümde 300 dönüm arazi içine, 43 bin
m2 kapalı alan olarak inşa edilmiştir.
Fabrikanın bulunduğu konum itibariyle, Kuzeyinde Konya havaalanı, Ankara yolu, Güney yönünde ise Aksaray
yolu bulunmaktadır. Yatırımın Konya’ya yapılmış olmasının en önemli
nedenleri, hammadde ve süt tedarikindeki kolaylık, Konya Şeker fabrikasının bulunması, Mersin limanına
yakınlık, ekonomik gelişim, lojistik
avantajlar, yüksek ve nitelikli iş gücü,
1990 yılında Çorlu’da kurulan 25
bin m2 kapalı alana sahip ilk Algida
11
Temmuz - Ağustos - Eylül
Gıda, dondurma, ev ve kişisel bakım
ürünleri üzerine üretim yapan Unilever, Türkiye’de 1952 senesinde ilk
yatırımını Sana yağı fabrikası ile yapmıştır. 2012 yılına kadar 7 adet fabrika ile üretimlerine devam eden firma,
2013 yılında tamamlanmış olan Konya Algida dondurma fabrikası ile fabrika sayısını 8’ e çıkarmış, Türkiye’de
5 bin, Dünyada 171 bin istihdamı
ile dünyanın en büyük hızlı tüketim
ürünleri yapan şirketleri arasında yer
alarak , dünya pazarındaki etkinliğini
devam ettirmektedir.
» proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
sanayi altyapısı, ihracat pazarlarına yakınlık gibi faktörlerdir. Üretim
başlangıç kapasitesi, yılda 80 milyon
litre, hedef ise yılda 200 milyon litre
dondurma ürünleri ile başta Ortadoğu
ve Afrika olmak üzere, Avrupa ülkelerine üretimin %90 lık dilimini ihracat
yapmaktır. Projenin en önemli bir diğer özelliği de, dünyadaki ilk enerji ve
çevre dostu tasarımda liderlik (LEED)
sertifikalı dondurma fabrikası olmayı hedeflemesidir. Bu amaçla tesiste,
yağmur ve yüzey suyunun yeniden
kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde
atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterlerinin uygulanması, elektrik enerjisinin
maksimum verimli ve ekonomik seviyede kullanılması sağlanmıştır. Unilever’in dünya çapındaki bu projesi,
global partneri Jacobs Engineering,
Entegre proje yönetimi, Türk proje
ve taahhüt firmalarının, özverili çalışma ve gayretleri ile çok kısa sürede
belirlenen hedefleri gerçekleştirmesi
sonucu ortaya çıkmıştır. Türkiye’de
gerçekleşen bu uluslararası eserin,
tüm kuvvetli, zayıf akım sistem ve tesisatlarının teknik müteahhitliği AE
Arma-Elektropanç tarafından yapılmıştır.
Proje kapsamı, hedefler, sonuç;
Fabrika genel hatları ile aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Temmuz - Ağustos - Eylül
•
•
•
12
Boşaltma alanı ve hammadde bölümü
Ambalaj deposu
Külah hazırlama ve deposu
Üretim öncesi karışım hazırlama
Üretim bölümü
Paletleme bölümü
Soğuk hava depoları
Sevkiyat ve yükleme bölümü
Üretim ve soğuk hava depoları yönetim binaları
Laboratuvar bölümleri
Bölüm Ofisleri
Fabrika personel giriş , soyunma
odaları, dezenfeksiyon bölümleri
Soğutma sistem merkezleri
Mekanik ısıtma, soğutma ve havalandırma sistem merkezleri
Yangın sistem merkezleri
Kompresör odaları
Yağmur ve yüzey suları geri dönüşüm sistem merkezleri
Katı atık ayrıştırma merkezi
Şarj odaları
proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası «
ve ağır hizmet tip kablo kanalları kullanılmıştır.
Fabrika içi, üretim öncesi karışım hazırlama ve üretim bölümlerinin hijyenik esaslı tesisat alt yapı işleri, EAE
marka paslanmaz kablo kanalları ve
Borşen marka 304 kalite paslanmaz
boru ve ekipmanları ile yapılmıştır.
Tüketici özellik ve çalışma şartlarına
bağlı olarak kullanılan tüm kuvvet ve
zayıf akım kabloları, yangına dayanıklı, halojenden arındırılmış tipte kullanılmıştır.
•
•
•
•
Orta gerilim merkez ve dağıtım
odaları
Trafo odaları
Alçak gerilim ana dağıtım odaları
Bina içi alçak gerilim dağıtım,
elektrik odaları
Zayıf akım sistem ve güvenlik merkezi
Elektrik işleri kapsam ve imalatlar;
Proje toplam kurulu gücü 13 MVA
dır. 13 MVA, 4 adet 2500 kVA, 1 adet
2000 kVA ve 1 adet 1000 kVA olmak
üzere toplam 6 adet trafo ile sağlanmaktadır. Orta gerilim değeri 31,5 kV
dur. Trafolar Schneider marka, kuru
tip ve alüminyum iletkenli olup, kendilerine ait mahalleri içinde fan soğutmalı metal kabinler içinde imal edilmiştir. Orta gerilim dağıtımı, öncelikle
OSB girişi olan ve UDR binası olarak
tanımladığımız, giriş hücresi ve odası ile başlamaktadır. Giriş hücresinden ana dağıtım hücrelerine, oradan
da her trafonun kendisine ait kesici
hücrelerine gidiş şeklinde yapılmıştır.
Orta gerilim hücrelerinde, Schneider
SM6-36 model, 1250A/36kV ve gazlı
kesiciler kullanılmıştır.
şık 30 bin m3 4 adet soğuk hava deposunun Kasım ayında devreye girmesi
hedeflenmiştir. Enerji ihtiyacı 3 MVA
olan ilk etap OG işleri için, 13MVA
işin yaklaşık %90 lık kısmı tamamlanıp, hedef program gerçekleştirilmiş,
AG dağıtım ve beslemeler ile birlikte
Kasım ayında, 4 soğuk depo devreye
alınmıştır.
Metal kabinli kuru tip trafolar ile alçak
gerilim ana dağıtım panoları arası EAE
marka KX serisi, 1600-3200 ve 4000
A değerindeki busbarlar ile yapılmıştır. Tesisat altyapısında, gereğine göre
Mepsan marka sıcak daldırma, formlu
Gerek zayıf akım sistemleri, gerekse
Proje başlangıcımız, sözleşmeye bağlı
olarak Ağustos 2013 ortalarında mobilizasyon çalışmaları ile başlamıştır.
İmalat çalışmaları ise, mobilizasyon
ile birlikte başlamış olup, Eylül ayı
başında hız kazanmıştır. İş programı
gereği, öncelikli olarak her biri yakla-
13
Temmuz - Ağustos - Eylül
•
Alçak gerilim dağıtımı, ana dağıtım
panoları, MCC ve EMCC panoları, şebeke/generatör/ups ayrımlı tali dağıtım panoları, kompanzasyon panoları
olarak yaklaşık 200 adet pano ile gerçekleştirilmiştir. Panolar ve şalt malzeme Schneider markadır. PCC ana dağıtımı panoları form 4, MCC ve EMCC
panoları form 3 dizaynında Mepsan
tarafından yapılmıştır. EMCC panoları 24Vac, diğer tüm panolar ise 110
Vac şalt malzeme ve kontrol devresi
ile donatılmıştır. Gerek kontrolde ve
işletmede konfor sağlanması, gerekse
enerjinin ekonomik ve verimli kullanılması amacıyla, mekanik sistem ve
proses makineleri %95 oranında ABB
marka frekans konvertörleri ile sürülmüştür. Panoların iç ana dağıtımında,
Schneider Linergy Evolution baraları
kullanılmıştır.
» proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
projesine bağlı olarak yapılan aydınlatma ve priz tesisatlarının ihtiyacı
olan, toplam 9 adet UPS kullanılmıştır. 10+10(yedek) kVA, 30+30kVA(Yedek), 10kVA 2 adet, 15kVA 1 adet, 20
kVA 1 adet, 30 kVA 1 adet dağılımında 125 kVA gücünde Schneider marka , Galaxy serisi UPS tesis edilmiştir.
Fabrika içi tüm aydınlatma tesisatı,
İzolasyon trafoları üzerinden beslenmektedir. Amaç, sistemi direk şebeke
geriliminden izole etmek ve kısa devre hesaplarına cevap verebilmektir.
50 kVA 3 adet, 100 kVA 1 adet, 250
kVA 1 adet, 500 kVA 1 adet olmak
üzere, toplamda 6 adet Eltaş marka,
aydınlatma izolasyon trafoları kullanılmıştır.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Konya organize sanayi sitesinde
elektrik kesintisi yıllık periyotta yok
denecek seviyededir. Bu elverişli
koşul, fabrikanın jeneratör gereksiniminde büyük avantaj sağlamıştır.
İç ve dış acil aydınlatmaların, zayıf
akım sistemlerinin, UPS devrelerinin
14
ve mekanik sistemlerin bazı bölümlerinin ihtiyacı olan, 900 kVA Standby
gücünde, Caterpillar marka generatör
kullanılmıştır. Generatör, şebeke beslemesi ile otomatik transfer üzerinden
yedekli şekilde çalışan 1 adet EPDB
ana dağıtım panosu üzerinden, fabrikanın ihtiyacı olan kısımlarında bulunan tali panoları besleyerek ihtiyacı
karşılamaktadır.
Aydınlatma tesisatında, özel noktalar
hariç işin %95 kısmında Philips marka armatürler kullanılmıştır. Özellikle
fabrika içi üretim bölümlerinde ve
soğuk hava depolarında kullanılan 2
ve 4 potlu philips BY460 serisi led armatürler yüksek aydınlatma seviyesi
ile birlikte ekonomik enerji tüketimini sağlamıştır. Söz konusu armatürler,
-18oC ve -38oC seviyesindeki soğuk
hava depolarında görevlerini çok başarılı bir şekilde yapmaktadır.
Fabrika oturma alanı dışında, yaklaşık 150 dönüm alan içinde bulunan,
yollar, yeşil alanlar, utility tesisler ve
otopark alanları için çevre aydınlatma tesisatı yapılmıştır. Tesisatta, 6
adet harici/dikili tip çevre aydınlatma panosu, alt yapı kabloları ve 135
adet aydınlatma direği kullanılmıştır.
Aydınlatma direkleri işveren isteği
doğrultusunda, 10m boyunda, galvaniz üzeri armatür rengi ile aynı kod
boyalı, dairesel kesitte Mitaş firmasından temin edilmiştir. Direk armatürleri, 150W ampule sahip, Siteco
marka SC serisidir. Panolar, dış ortamda uzun yıllar hava şartlarından etkilenmemesi ve korozyondan korunma
amacıyla, sıcak daldırma termo plastik kaplamalı, dikili tip olarak Mepsan
tarafından yapılmıştır. Sistem kumandası merkezi olarak aydınlatma otomasyonu tarafından yapılmaktadır.
Seslendirme ve acil anons sistemi
Elektropanç imzalıdır. Sistem tek merkezden oluşmakta olup, yangın sinyalizasyon sistemi ile entegredir. Herhangi bir acil durumda veya yangın
durumunda fabrika’ nın istenilen mahallerine ve yangın zonlarına anons,
proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası «
TV yayın sistemi, fabrika yönetimine
ait 2 adet binada kurulmuştur. Yayın
kaynağında, Turksat, Hotbird ve Digiturk olarak 3 adet 120 cm çapında offset tip çanak antenler kullanılmıştır.
Sistem dağıtımı ise amplifikatörler ve
multiswitcler üzerinden sağlanmıştır.
Sisteme ait supervisorlük hizmeti AE
Arma-Elektropanç tarafından sağlanmıştır.
Kapalı devre kamera güvenlik sistemi
Samsung olarak seçilmiştir. Kameraların dağılımı, fabrika girişi, üretim
alanları, hammadde depo, personel
koridorları, yönetim binaları, soğuk
hava depoları ve dış alanlar olarak
yapılmıştır. Toplam kamera sayısı 110
adettir. Kullanım yerlerine bağlı olarak, özellikle -38oC ve -18oC soğuk
depolarında özel olmak kaydıyla kamera housingleri kullanılmıştır. Uzun
mesafeler gereği, sistemde lokal bağlantı noktaları, bu noktalarda video
converterler ve fiber optik kablo ile
sistemin bir merkezde, güvenlik odasında toplanması sağlanmıştır. Görüntüler, merkezde 8 adet led monitör ile
izlenmekte ve sürekli DVR kaydı gerçekleşmektedir.
Fabrikanın araç giriş-çıkış kontrolü
bariyerler, personel ve misafir kontrolü ise turnikeler ile sağlanmıştır. Araç,
giriş ve çıkışlarında karşılıklı 2 adet
bariyer paralel olarak çalışmakta,
toplam 4 adet bariyer bulunmaktadır.
Misafir girişini ve yemek yiyen personel sayısını kontrol etmek ve kayıt
altına almak amacıyla 2 adet bel turnikesi kullanılmıştır. Fabrika girişinde,
işçi kontrolü 1 adet, çift geçişli boy
turnike ile sağlanmıştır. Geçişler HID
kart ile yapılmakta olup, işçi puantajlarının kayıtları için , sistem programı muhasebe programı ile entegre
edilmiştir. Fabrika iç bölümlerinde ise
işverenin belirlediği kritik mahaller
ile mekanik ve elektrik A.G/O.G odalarında kartlı geçiş sistemi uygulanmıştır. Kartlı geçiş sistemi Honeywell
olup, bariyerler Bartech, turnikeler ise
Tansa marka olarak yerli üretim tercih
edilmiştir.
Yangın sinyalizasyon sistemi Honeywell-Esser markadır. Sistemde
mahal özelliklerine göre dedektörler
kullanılmıştır. Yangın zonları belirlenerek, tüm projede senaryo uygulaması 5 adet kontrol, 3 adet tekrarlama
panellerinin birbirleri ile haberleşmesiyle çalışmaktadır. Yangın senaryosuna göre, alarm durumunda, havalandırma sistemi iptali, yangın egzost
ve basınçlandırma fanlarının devreye
girmesi, yangın damperlerinin kapatılması, gereken prosesin iptali ve
yangın anonsu gerçekleştirilmektedir.
Sistemde klasik duman algılamanın
yanında, projeye göre belirlenen ve
kritik ortam olarak düşünülen, paletleme, soğuk hava depoları ve soğuk
sevkiyat bölümlerinde, daha hassas
ve kararlı çalışan Vesda hava çekmeli
duman algılama sistemi kullanılmıştır.
Bağımsız bir sistem olarak kurulan ve
kendine ait kontrol paneli üzerinden
çalışan sistem, genel yangın sistemine entegre edilerek görev yapması
sağlanmıştır.
Aktif cihazlar hariç, telefon-data tesisatı AMP ürünleri ile yapılmıştır. Tesi-
15
Temmuz - Ağustos - Eylül
normal şartlarda ise isteğe bağlı müzik yayını ve amacına uygun anons
yapılabilmektedir. Mahallerin mimari
ve teknik özelliklerine bağlı olarak,
sistemde sıva altı, sıva üstü, kolon,
exproof ve horn tiplerde hoparlörler
kullanılmıştır. Gaz ve amonyak kullanımı olan mahallerde sisteme ait
zonlar, safety bariyerler ile ayrılmış
durumdadır. Sistem çalışma gerilimi
100V dur.
» proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası
sat, omurga ve dağıtımda fiber optik,
UTP Cat7 tip kabloların kullanımı ile
18 dağıtım merkezi arasında, rack kabin içi patch panellerde ve kullanıcı
prizleri arasında sonlandırılmıştır.
Fabrikanın telefon sistemi IP tabanlı
olup, sistem girişi KOS tarafından fiber optik kablo ile sağlanmaktadır.
Fabrikanın merkezi ısıtma sisteminde
ve külah pişirme bölümlerinde kullanılan doğalgaz tesisatı nedeniyle, gaz
algılama ve alarm sistemi yapılmıştır.
Sistem, gaz algılama dedektörlerinin,
sismik panel ile entegre edilerek, herhangi bir gaz kaçağı durumunda veya
sismik şartlarda, doğal gazı giriş vanasından kesme prensibine göre çalışmaktadır. Alarm durumunda, korumanın yapıldığı mahallerde tüm elektrik
enerjisi kesilerek, sadece exproof acil
aydınlatma armatürlerinin devreye
girmesi ile gerekli güvenlik sağlanmaktadır.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Enerji sarfiyatını kontrol altında tutmak ve işletmede konfor sunması
amacıyla aydınlatma tesisatının büyük bölümünde, aydınlatma otomasyon sistemi kullanılmıştır. Sistem
markası Philips’ tir. Kontrol tek bir
merkeze bağlıdır. Depolar, üretim
alanları, müşterek kullanım mahalleri,
ofisler, toplantı odaları, showrooml’ar
ve çevre aydınlatmaya ait tüm aydınlatma tesisatı bu sistem tarafından
kontrol edilmektedir. Sistem konfigurasyonunda projesine göre, hareket,
varlık ve gün ışığı sensörleri, kontrol
noktalarında ise keypad ve lcd ekranlı
touch paneller kullanılmıştır.
Fabrikanın özelliği gereği, soğutma
sistemi ön planda bulunmaktadır.
Dondurma hammaddesinin korunmasıyla başlayan soğutma sistemi,
karışım, üretim, paletleme, dondurma tünelleri, klima sistemleri ve soğuk hava depolarının ihtiyaçlarının
karşılanması olarak devam etmektedir. Tüm soğutma ihtiyacı, amonyak
kullanımı yapılan 2 ana merkezden
karşılanmaktadır. Bu merkezlerin, bir
tanesi üretim tarafında, diğeri ise soğuk depolar bölümünde tesis edilmiştir. Renksiz ve çok keskin kokulu bir
gaz olan amonyağın ciddi anlamda
toksik, vücuda teması durumunda yakıcılık ve patlama özelliği bulunmaktadır. Bu nedenle, gerek amonyaklı
16
sistem merkezlerinde, gerekse tesisatın fabrika içinde dağıldığı ve kullanıldığı imalat noktalarında, amonyak
kaçaklarının çalışanların insiyatifine
bırakmadan belirlenmesi ve kaçak
durumunda alarm verilmesi zorunlu
olarak güvenlik sisteminin uygulanmasını gerektirmiştir. Bu amaçla kurulan güvenlik sistemi Drager markasını taşımaktadır. Soğuk depolar
bölümünde 77 NH3 dedektör ve 2
siren-flaşör, üretim bölümünde ise
55 NH3 dedektör ve 7 siren-flaşör ile
izleme ve koruma yapılmaktadır. Her
iki bölümün ayrı ayrı sistem merkezi,
güvenlik odasında ana merkeze bağlantılı olarak çalışmakta ve tüm kontrol noktalarının bilgileri sürekli görevliler tarafından izlenmektedir.
proje : Unilever Algida / Konya Dondurma Fabrikası «
Amacı; 31,5 kV orta gerilim ve 0,4
kV alçak gerilim enerji dağıtımına ait
güç sistemlerinin bilgilerini kontrol
merkezine aktarmak, scada yazılımı
ile ekran üzerinden takip ve kumanda yapılmasına olanak sağlayan enerji yönetim sistemi, Schneider marka
olarak, Mas Otomasyon firmasıyla ortak çalışmalar sonucu tesis edilmiştir.
Sistem konfigurasyonunda, PLC üniteli otomasyon panoları, dokunmatik
renkli ekran operatör paneli, endüstriyel tip fiber optik ethernet switchler,
Scada yazılımı, bilgisayar, monitör ve
yazıcı bulunmaktadır.
sonu demeden harcanan emekler,
fabrikanın Nisan 2013’de deneme
üretimlerine başlamasını sağlamıştır.
Mayıs ayında ise, toplam kapasitesi
20 bin ton olan soğuk hava depoları,
üretilen dondurmalar ile satış için doldurulmaya başlanmıştır. Kelimeler ile
anlatılması zor olan ancak yaşanarak
açıklaması yapılabilecek bu projenin,
Başta Türkiye’ye, değerli yöneticileri-
mize, bizlerle tüm zorlukları paylaşan
merkezde görevli arkadaşlarımıza, bu
eserde çok büyük özveri ve fedakarlıkları olan tüm şantiye ekibine hayırlı
olması dileklerimizle.
Aydın Kuran
Proje Müdürü
Proje Yönetim Departmanı
17
Temmuz - Ağustos - Eylül
Bina otomasyon sistemi, 2 kısımda
yapılmıştır. Birinci kısım, prosese diğer kısım ise mekanik sistemlere aittir. Her iki kısımda da Siemens tercih
edilmiş olup, iki ayrı sistem uygulayıcı
firma ile çalışılmıştır. İşveren talepleri doğrultusunda, sistem uygulayıcı
firmalar tarafından hazırlanan nokta
analizleri ve kablo listeleri doğrultusunda, gerekli alt yapı ve kablo tesisatları yapılarak, panolarda uç terminasyonu ile sonlandırılmıştır. Yapılan
tüm çalışmalar, gece-gündüz, hafta
» global bakış : G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze
Gülşah Eren
Halkla İlişkiler Departmanı
Temmuz - Ağustos - Eylül
G-20 Zirvesiyle
Geçmişten Günümüze
18
Dünyamızın hızla globalleşmesi sonucu gerek biz insanlar bazında,
gerekse devletler bazında yeni yeni
birçok ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır.
Bunun sonucunda da küçük bir işletme de olsa, dünyaya yön veren büyük
bir devlet de olsa, çeşitli stratejik ortaklıklara ve örgütlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu örgütlerden biri de son
günlerde adını sıkça duyduğumuz,
son toplantısını Eylül ayında St. Petersburg’da yapmış olan G-20 örgütüdür. G-20 kısaca dünyanın en güçlü
ülkelerinin bir araya geldiği ve dün-
yaya ekonomik olarak yön vermek ve
işbirliği sağlamak için kurulmuş bir
örgüttür. Şimdi isterseniz G-20 hakkında bazı bilgileri sizinle paylaşalım;
G-20, 20 Ekonomi Bakanı ve Merkez
Bankası Müdürü Grubu, dünyanın
en gelişmiş 25 milli ekonomisinden
19′unu ve AB’yi kapsayan, ekonomiden sorumlu devlet bakanlarından ve
merkez bankası müdürlerinden veya
bunların dengi devlet görevlilerinden
oluşan gruptur. Daha çok İngilizce
Group of 20 (20 Grubu) kavramının
kısaltması olan G20 adıyla bilinir.
Ancak Tayvan, İsviçre, Norveç, İran
ve Venezüella ekonomik olarak bazı
üyelerden daha büyük olmalarına
rağmen G-20 ‘de yer almıyor.
Tarihçesi
İlki Fransa ‘da 1975 yılında yapılan, 6
devletin bir araya gelip oluşturdukları
mali planlama ve kalkınma konularının yer aldığı A.B.D., Birleşik Krallık,
Fransa, İtalya, Almanya ve Japonya
devlet başkanlarının bir araya gelip
katıldığı mali bir toplantıydı.
proje : G-20 Zirvesiyle Geçmişten Günümüze «
Denver-ABD Zirvesi’nde Rusya ilk
kez, mali/ekonomik konular dışındaki görüşmelere katılmış ve 1998’deki
Birmingham Zirvesi’nde G-8 tam anlamıyla oluşmuştur.
Önceleri, makroekonomi yönetimi,
uluslararası ticaret ve gelişmekte olan
ülkelerle işbirliği, daha sonraları ise
Doğu-Batı ekonomik ilişkileri, enerji ve terör konuları gündemde yerini
almıştır.
İstihdam, çevre, suç ve uyuşturucu,
insan hakları, bölgesel güvenlik ve
silahsızlanma vb siyasal ve güvenlik
içerikli alanlar devreye sokulmuştur.
Öte yandan, örneğin, 1993’te Rusya’ya yardım, 1994’te Ukrayna,
1995’te Küresel Bilgi Toplumu,
1997’de Suç ve 1998’de Enerji konulu toplantılar, bazı bakanlardan
oluşan Destek Forumları’nda ele alınmıştır. Benzer biçimde, kara para aklama, nükleer güvenlik, uluslararası
organize suçlar gibi konularda çalışma grupları oluşturulmuştur.
Doğu Asya, Rusya ve Brezilya’da beliren ekonomik ve mali bunalımların
çözümü olarak görülen G-8 danışma
amaçlı G-22, G-26 ve G-33 zirvesini
kurdular. Ancak sayı arttıkça etkinliğin azaldığını gördükleri için 25 eylül 1999 Washington Toplantısı’nda
küresel sistem için önemli ülkelerden
oluşan 20’ler grubu( Avrupa Birliği, A.
B.D., Almanya, Arjantin, Avustralya,
Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Hindistan, İtalya,
Japonya, Kanada, Meksika, Rusya,
Suudi Arabistan, Türkiye) resmen
dünyaya ilan edildi.
Kasım 2008’de A.B.D Washington
D.C. , Nisan 2009’da Birleşik Krallık
Londra, Eylül 2009 A.B.D Pittsburg,
Haziran 2010’da Kanada Toronto,
Kasım 2010’da Güney Kore Seoul,
Kasım 2011’de Fransa Cannes, Haziran 2012’de Meksika Los Cabos,
Eylül 2013’te Rusya Saint Petersburg
gibi farklı ülkelerde toplanıldı. Gelecek yıllarda ise; 2014’te Avustralya’da, 2015’te ise Türkiye‘de yapılması planlanıyor.
Geçtiğimiz günlerde Rusya’nın St. Petersburg şehrinde dünya liderlerini bir
araya getiren G20 zirvesi ardında Suriye’ye ilişkin fikir ayrılıklarını bıraktı. Umarız çözüme barışçıl yollardan
gidilir…
Gülşah Eren
Halkla İlişkiler Departmanı
19
Temmuz - Ağustos - Eylül
1976’da San Juan-Porto Riko’da Kanada’nın da katılımıyla G-7 ortaya
çıkmıştır. 1977-1991 yılları arasında
bu üye sayısı sabit kalmış, 1991’den
sonra SSCB/Rusya, G-7 üyeleriyle,
Zirve Sonrası Diyalog adı altında bir
araya gelmiş, 1994 yılındaki Napoli
Zirvesi’nden sonra ise, Siyasi 8 adı altında toplantılar düzenlemişlerdir.
» röportaj : Cüneyt Yüksel
Burcu Kızılhan
Müdür
Halkla İlişkiler Departmanı
Cüneyt Yüksel
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı Kurucu Ortağı
Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Eğitim hayatınız hakkında bilgi
alabilir miyiz?
Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 1994 yılında
tamamladım. Ardından İngiltere Leicester Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Avrupa/Ticaret Hukuku üzerine yüksek lisans eğitimi aldım. 1997
yılında ise baroya kabul edildim. Uzmanlık alanlarım arasında şirketler ve
ticaret hukuku, birleşme & devralmalar, medya, enerji ve doğal kaynaklar,
tahkim ve uyuşmazlık çözümleri yer
alıyor.
Hukuk Oscar’ı olarak bilinen Chambers Europe Awards’ta ikinci kez Türkiye’nin en iyi hukuk bürosu seçildiniz. Bu başarınızın sırrı nedir?
Bizler, müvekkillerimizin faaliyet gösterdiği sektörlerde geçerli koşulları
analiz ederek ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki çözümler sunmak için
çalışıyoruz. Elde ettiğimiz bu başarı,
şüphesiz müvekillerimizle uzun yıllara dayanan işbirliğimizin eseri.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Ortak avukatlarımızın uzun yıllara
dayanan tecrübeleri, hem ülkemizde hem de yurtdışında saygın eğitim
kurumlarından hukuk lisansını tamamlamış, birden fazla yabancı dil
konuşabilen, genç ve dinamik avukat ekibimizin yüksek motivasyonla
çalışması da bu başarının arkasında
yatan önemli sebeplerden. Chambers
& Partners gibi son derece saygın bir
kuruluş tarafından Türkiye’de tek bir
hukuk bürosuna verilen “Yılın Hukuk
Bürosu” ödülüne iki kez değer görülmek son derece anlamlı.
20
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı olarak hangi konularda avukatlık
röportaj : Cüneyt Yüksel «
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı olarak özellikle şirketler hukuku,
birleşme ve devralmalar, dava ve tahkim, ceza, enerji, rekabet, fikri ve sınai mülkiyet, bankacılık ve finans, iş,
gayrimenkul ve vergi gibi hukuk alanları olmak üzere geniş bir yelpazede
avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunuyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerine sıcak
baktığınızı biliyoruz. 10 Bin Kadın
Türkiye programına katkıda bulundunuz. Bu konuyla ilgili bilgi alabilir
miyiz?
10 Bin Kadın, küresel finansal hizmetler firması Goldman Sachs tarafından 2008 yılında başlatılan ve
bugün itibarıyla kırk üç ülkede yürütülmekte olan bir sosyal sorumluluk
projesi. Amacı özetle; dünya çapında
işini kurmuş fakat yeterli imkanlardan
yoksun 10 bin kadına girişimcilik ve
işletme eğitimleri vererek kadınların
işlerini büyütmelerine destek olmak,
dolayısıyla paylaşımcı ekonomik büyümeyi güçlendirmek. Türkiye’nin
2009 yılında dâhil olduğu bu program, Özyeğin Üniversitesi’nin de
işbirliği ile hayata geçti. Dört yıl sürecek olan projenin temel hedefi,
işlerini büyütme potansiyeline sahip
dörtyüz kadına işletme ve yöneticilik
eğitimleri vererek işlerini büyütmelerine destek olmak.
Avukatlarımız, programın 7, 8 ve 9.
Dönemlerinin Ticaret ve İş Planı Geliştirme Modülü’nde iş hukuku, ticaret hukuku ve fikri mülkiyet hukuku
ile medeni ve borçlar hukuku alanlarında verilen derslere konuşmacı
olarak katıldılar. Akademisyenlerin
eşliğinde gerçekleştirilen bu dersler-
21
Temmuz - Ağustos - Eylül
ve hukuki danışmanlık hizmeti veriyorsunuz?
Temmuz - Ağustos - Eylül
» röportaj : Cüneyt Yüksel
22
röportaj : Cüneyt Yüksel «
de yapılan sunumlarla katılımcıların
temel hukuk bilgisi edinmeleri ve uygulamadan güncel örneklerle iş hayatında önem arz eden hususlara dikkat
çekilmesi sağlandı.
Bünyenizde kaç avukat hizmet veriyor?
Hali hazırda büromuzda 9’u ortak
avukat olmak üzere toplamda 106
avukat hizmet veriyor. Bunun haricinde 50 kişiyi aşkın bir idari kadromuz
da mevcut.
Dünyanın en büyük hukuk bürolarından DLA Piper ile danışmanlık anlaşmanız var. Bu ortaklıktan memnun
musunuz?
DLA Piper ile 2010 yılında birleştik.
Diğer bir deyişle, DLA Piper’ın İstanbul ofisiyiz. DLA Piper avukat sayısı
bakımından dünyanın en büyük hukuk bürosudur. Ortaklığımız güzel gidiyor, ancak YükselKarkınKüçük ismimizi de korumaya özen gösteriyoruz.
YKK’nın güncel ve önemli hukuki konularla ilgili yayınları mevcut. Bu konuyla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Güncel ve önemli hukuki konulara
odaklanmış bültenimizde, konusunda
uzmanlaşmış avukatlarımızın makaleleri bir araya getiriliyor. Yılda iki kez
yayınlanan bu bülten yerli ve yabancı
müvekkillerimiz başta olmak üzere
ulusal ve uluslararası üniversitelere, yabancı değerleme kuruluşlarına
ulaştırılıyor.
Ülkenin son on senedir devam eden
istikrarına bağlı olarak yabancı yatırımın Türkiye’ye akış ivmesinin devam
edeceğini ön görüyoruz. Türkiye’nin
istikrarlı bir yapısı var ve yabancı yatırımcılara umut veriyor. İlk altı ayda
aralarında Hakan Plastik’in İsviçreli
boru üreticisi Georg Fisher’a, Standard Profil ve Kamil Koç’un Actera
Grubu’na, Aras Kargo’nun Avustur-
23
Temmuz - Ağustos - Eylül
2013 yılının ilk yarısında 1,2 milyar
dolar değerinde 15 satın alma ve birleşme işleminde hukuki danışmanlık
hizmeti verdiniz. 2013’ün ikinci yarısını nasıl değerlendiriyorsunuz, satın
almalar ve birleşmeler devam ediyor
mu?
Temmuz - Ağustos - Eylül
24
röportaj : Cüneyt Yüksel «
Fotoğraflar : Gülçin Akdöngel
2012 yılı satın alma ve birleşmeler
yönünden nasıl geçti?
YKK olarak 2012 yılını yaklaşık 3.5
milyar dolar değerindeki satın alma /
birleşme işlemi ile tamamladık. 2013
yılı da aynı şekilde yoğun ve verimli
geçiyor.
Sosyal hayatında Cüneyt Yüksel nasıl
biridir? Hobileriniz nelerdir, üye olduğunuz sosyal klüpler var mı?
Her ne kadar çok yoğun çalışsam da
aileme, arkadaşlarıma zaman ayırmayı ihmal etmiyorum. İş hayatında olduğu gibi sosyal hayatımda da pozitif
enerji benim için çok önemlidir. Fırsat
buldukça dostlarımla bir araya gelmeye, seyahatlere çıkmaya özen gösteririm. Aynı şekilde de ofisteki ekibimle
de ofis dışında vakit geçirmeye ve
onları daha yakından tanımaya önem
gösteriyorum.
Bunların haricinde ciddi bir araba
merakım var. Oğlumla birlikte gerek
Türkiye’de gerek yurtdışında araba
fuarlarına katılıyorum.
Seyahat etmekten en çok hoşlandığınız yer neresi?
lerinden hoşlanıyorum. Ailece her kış
mutlaka İsviçre’ye kayağa gidiyoruz.
Ama tabi işlerimin yoğunluğundan
dolayı uzun süreli seyahatlere çıkma
imkanım olmuyor. Yazları ise fırsat
buldukça Bodrum’daki evimize gidiyoruz.
Sizin mesleğinizi seçmek isteyen
genç arkadaşlara öğütleriniz nelerdir?
Avukatlık dinamik olduğu kadar, prestijli bir meslek. Ancak her meslek de
olduğu gibi avukatlık da ciddi bir sabır
ve emek gerektiriyor. Bildiğiniz gibi,
avukatlığın da çeşitli uzmanlık dalları
var. O yüzden genç arkadaşlara önerim, öncelikle odaklanmak istedikleri
dalı belirleyip daha sonra ellerinden
geldiğince özenli çalışmalarıdır.
Burcu Kızılhan
Müdür
Ben yaz tatillerinden ziyade kış tatil-
Halkla İlişkiler Departmanı
25
Temmuz - Ağustos - Eylül
ya’nın lider lojistik ve posta hizmeti
sunan şirketi Austrian Post’a, Anadolu Endüstri Holding’in Abank’taki
%70’lik hissesinin Commercial Bank
of Qatar’a, Dentaş Kağıt ve Ambalaj’ın Mosburger’e, STFA Yatırım Holding’in Evrencik RES’in %50 oranındaki hissesinin satışının da aralarında
bulunduğu toplam onbeş işlemde
danışmanlık yaptık. Son olarak TMSF
yönetimi altındaki Show TV’nin Ciner
Holding tarafından satın alınmasında
danışmanlık hizmeti verdik. 2013’ün
ilk yarısında olduğu gibi ikinci yarısında satın alma ve birleşmelerin devam edeceğini ön görüyoruz.
» teknoloji : Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi
Gökçehan Demirkır
Key Account Manager
OBO Bettermann
Temmuz - Ağustos - Eylül
HİjyenHİjyen
Standartları
Standartları
Gereğİ
Gereğİ
Paslanmaz
Paslanmaz
Çelİk
Çelİk
Kafes
Kafes
Kanalların
Kanalların
Önemİ Önemİ
26
teknoloji : Hijyen Standartları Gereği Paslanmaz Çelik Kafes Kanalların Önemi «
•
•
•
•
Korozyona karşı yüksek koruma
sağlamak
Dezenfekte yöntemlerine imkân
vermek
Küf ve mantar oluşumlarını engellemek
Toz ve kir birikimini engellemek
Bu kriterlere uygun olarak dünyada
yoğun olarak kullanılan malzeme
paslanmaz çeliktir. Paslanmaz çelik
ürünler, içerdikleri özel alaşım sayesinde korozyona karşı yüksek koruma
sağladıkları gibi, küf ve mantar oluşumlarına da asla izin vermezler. Ayrıca yıkanabilir yapıya sahip olmaları
sayesinde belirli aralıklarla düzenli
olarak temizlenebildikleri için, kullanıldıkları yapıya uzun yıllar boyunca
da rahatlıkla hizmet ederler.
Gıda ve hijyen kuralları gereği paslanmaz çelik, yeni yapılan binalardaki
GRM Kafes Kanal H:55 mm
GRM Kafes Kanal H: 105 mm
Genişlik
Tel Çapı
Taşıma Kapasitesi
Tel Çapı
Taşıma Kapasitesi
100 mm
3,9 mm
25 kg / 1,0 mt
4,8 mm
80 kg / 1,0 mt
200 mm
3,9 mm
25 kg / 1,0 mt
4,8 mm
80 kg / 1,0 mt
300 mm
4,8 mm
60 kg / 1,0 mt
4,8 mm
110 kg / 1,0 mt
400 mm
4,8 mm
60 kg / 1,0 mt
4,8 mm
110 kg / 1,0 mt
500 mm
4,8 mm
75 kg / 1,0 mt
4,8 mm
125 kg / 1,0 mt
600 mm
4,8 mm
75 kg / 1,0 mt
-
-
kablolama tesisatında da özellikle tercih edilmekte ve hayatımızdaki yaygın kullanımını her geçen gün arttırmaktadır. Ham madde olarak pahalı
olan paslanmaz çeliklerin, kablolama
esnasında sıklıkla tercih edildikleri
özel bir taşıma sistemi mevcuttur. Söz
konusu taşıma sistemi (yaygın olarak
bilinen adı ile Kafes Kanallar), belirli
ölçülerdeki paslanmaz çelik tellerin
birbirlerine perçinlenmesi metodu ile
oluşturulan taşıma sistemleridir.
Günümüzde, teknolojinin gelişimine
uygun olarak üretilen yeni nesil kafes
kanal sistemlerin taşıma kapasiteleri,
neredeyse normal tipte kablo taşıma
sistemleri ile denk değerlerdedir. Robot teknolojisi ve lazer kaynak metodu kullanılarak oluşturulan güçlü
direnç noktaları sayesinde 125 kg’a
varan taşıma değerleri sağlanabilmektedir.
Tel kanalların sağladığı bir diğer avantaj, hava sirkülasyonuna izin vermeleri ve bu sayede taşıdıkları kabloların
üzerinde toz birikimine olanak tanımamalarıdır. Bu husus özellikle hijyen standartları açısından çok büyük
önem taşımaktadır. Tel kanalın müdahale edilebilir olması, temizlenebilmesi, nefes alması çok önemlidir. Bu
sayede gerekli hijyen standartlarının
karşılanması sağlanılabileceği gibi,
zaman içerisinde kapalı tip kanalların
içerisinde oluşabilecek böcek ve haşerat yuvalarının önüne geçilebilmesi
de mümkündür.
Paslanmaz çelik kafes kanallar tamamen hijyen standartlarına uyacak
şekilde üretilmiş özel sistemlerdir.
Dünya’da ve Avrupa’da hijyen standartlarının gerektiği alanlardaki kablo
taşıma sistemlerinde, öncelikli olarak
tercih edilmekte ve kullanılmaktadır.
Kullanım ve üretim amacı kiri bloke
etmek veya kapalı bir alanda birikmesine izin vermek asla değildir! Bu tarz
eski çözümlerin zaman içerisinde yarattığı büyük sorunlar gözlemlendiği
için kafes kanal sistemlerin ihtiyacının doğduğu unutulmamalıdır.
Gökçehan Demirkır
Key Account Manager
OBO Bettermann
27
Temmuz - Ağustos - Eylül
2011 yılı, Avrupa standartlarına uyum
süreci açısından ülkemiz için faydalı
bir yıl olmuştur. Özellikle yılın son
ayında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Avrupa Gıda Hijyen Yönetmeliği, yaşam kalitemizi
yükseltmek adına yeni kuralları da
beraberinde getirmiştir. Söz konusu
yönetmelik uyarınca gıda, ilaç vb.
imalat yapan tüm tesisler, üretim ve
depolama alanları dâhil, kullanılan
malzemelerin tamamında, aşağıdaki
kriterleri sağlamakla görevlendirilmişlerdir.
» hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu
Merve Çıkrıkçıoğlu
Avukat
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı
Ticaret Kanunu Uyarınca
Şirketler Topluluğu
Değerli Okurlar,
Temmuz - Ağustos - Eylül
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda “şirketler topluluğu” başlığı altında yeni bir düzenleme yapılmıştır..
Buradaki amaç şirket ile topluluk arasındaki menfaat ihtilaflarının olumsuz
sonuçlarının önlenmesi ve giderilmesidir. Bu sayımızda şirketler topluluğu kavramı ile getirilen yeniliklerden
bahsedeceğim.
28
Şirketler topluluğu hakim (ana) şirket
ile doğrudan ve dolaylı olarak bağlı (yavru) şirketlerden oluşmaktadır.
Ticaret Kanunu’nun 195. Maddesi
uyarınca, bir ticaret şirketi doğrudan
yada dolaylı olarak diğer bir ticaret
şirketinin:
çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin
seçimini sağlayabilmek hakkını haizse yada kendi oy hakları yanında,
bir sözleşmeye dayanarak, tek başına
veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya şirket sözleşmesi uyarınca,
yönetim organında karar alabilecek
Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya
başka bir yolla hâkimiyeti altında tu-
hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu «
Bu durumda hakimiyet kriterlerini (i)
pay sahipliği yoluyla, (ii) sözleşme
yoluyla ve (iii) diğer yollarla olmak
üzere üç başlık altında toplayabiliriz.
Yukarıda sayılan haller dışında bir
ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya
onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin hâkimiyetinin
varlığına karine teşkil etmektedir.
Dolaylı hakimiyet; hakim şirketin bir
veya daha fazla sayıda bağlı şirket
aracılığı ile bir diğer şirkete hakim olması olarak tanımlanmıştır.
Bildirim, tescil ve ilan yükümlülükleri
Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin
sermayesinin, doğrudan veya dolaylı
olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini,
altmışyedisini veya yüzde yüzünü
temsil eden miktarda paylarına sahip
olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye
şirketine ve ilgili ticaret sicil müdürlüğüne yazılı olarak bildirir. Bildirimler
ticaret siciline tescil ve ilan olunur.
Söz konusu bildirim ile tescil ve ilan
yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil,
diğer haklar donar.
Pay devirlerine ilişkin bildirimin yanı
sıra, hâkimiyet sözleşmesinin geçerli
olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret
siciline tescil ve ilanı şarttır. Hâkimiyet sözleşmesi, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nde “aralarında doğrudan veya
dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan,
bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve
soyutlanmış bir şekilde taraflardan
birinin, sermaye şirketi olan diğerinin
yönetim organına hiçbir şarta bağlı
olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşme” olarak tanımlanmıştır.
Hakimiyet sözleşmelerinin tescil ve
ilânına ilişkin yükümlülük bir geçerlilik kuralıdır. Bu suretle hakimiyet
sözleşmenin yazılı olarak yapılması
zorunluğu öngörülerek ilişki kayıt
altına alınmak ve kamuya tanıtılmak
istenmiştir.
Bağlı ve hâkim şirketlerin raporları
Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet
yılının ilk üç ayı içinde, şirketin hâkim
ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında
bir rapor düzenler. Raporun içeriği
Ticaret Kanunu’nun 199. maddesinde
detaylı olarak belirlenmiştir. Rapor,
doğru ve dürüst hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır.
Bağlı şirketler hakkında bilgi alma
Hâkim şirketin her pay sahibi genel
kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve
malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap
sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirket-
lerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri,
yöneticileri ve bunların yakınlarıyla
ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap
verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini isteyebilir.
Sorumluluk
(i) Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması
Yeni Kanun, bağlı şirketteki, Topluluğa
dahil olmayan pay sahiplerini, çeşitli
dava hakları ve diğer mekanizmalarla
korumuştur. Bunlar arasında, topluluk
dışındaki pay sahiplerinin paylarını
hakim ortağa satarak bağlı şirketten
ayrılmaları (sell-out) olanağını öngören hükümler de vardır. Pay sahipleri
ile şirket alacaklılarına tanınan dava
hakları, bağlı şirketin kayıplarının belli bir süre içinde telafi edilmesine ilişkin yeni açılımlardır.
Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık,
fon, personel, alacak ve borç devri
gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını
azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve
aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya;
haklı bir sebep olmaksızın tesislerini
yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya
da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez; meğer
ki, kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen
denkleştirilsin veya kaybın nasıl ve ne
zaman denkleştirileceği belirtilmek
suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna
kadar, bağlı şirkete denk değerde bir
istem hakkı tanınsın.
Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa,
bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim
şirketten ve onun, kayba sebep olan,
yönetim kurulu üyelerinden, şirketin
zararını tazmin etmelerini isteyebilir.
Hâkim istem üzerine veya re’sen somut olayda hakkaniyete uygun düşe-
29
Temmuz - Ağustos - Eylül
tabiliyorsa, birinci şirket hâkim, diğeri
bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az
birinin merkezi Türkiye’de ise, Ticaret
Kanunu’ndaki şirketler topluluğuna
ilişkin hükümler uygulanacaktır.
» hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu
cekse, tazminat yerine bu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın alınmasına
veya duruma uygun düşen ve kabul
edilebilir başka bir çözüme karar verebilir. Alacaklılar, şirket iflas etmemiş olsa bile, şirketin zararının şirkete
ödenmesini isteyebilirler.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı
veya benzer koşullar altında, şirket
menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir
yöneticinin özeniyle hareket eden,
bağımsız bir şirketin yönetim kurulu
üyeleri tarafından da yapılabileceği
veya yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez.
Hâkimiyetin uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından
30
açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi
bulunmayan, birleşme, bölünme, tür
değiştirme, fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme
değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul
kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve
benzeri konulardaki kararlarına yazılı
olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa
değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete
uygun düşmüyorsa, gerçek değerle
veya genel kabul gören bir yönteme
göre belirlenecek bir değerle satın
alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas
alınır. Tazminat veya payların satın
alınmasını istem davası, genel kurul
kararının verildiği veya yönetim kurulu kararının ilan edildiği tarihten baş-
layarak iki yılda zaman aşımına uğrar.
Yukarıda öngörülen dava açılınca,
davacıların muhtemel zararlarını veya
payların satın alma değerini karşılayan tutardaki paranın teminat olarak,
mahkemece belirlenecek bir bankaya
mahkeme adına yatırılmasına karar
verilir. Teminat yatırılmadığı sürece
genel kurul veya yönetim kurulu kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz.
Bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen davaların kötü niyetle açılması hâlinde davalı, uğradığı
zararın müteselsilen tazmin edilmesini ve mahkemeye teminat yatırılmasını davacılardan isteyebilir.
Bağlı şirketin yöneticileri, bu madde
hükümleri dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek
sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının, bir sözleşme ile üstlenmesini
hâkim teşebbüsten isteyebilir.
hukuk penceresinden : Ticaret Kanunu Uyarınca Şirketler Topluluğu «
Talimat: Bir ticaret şirketi bir sermaye
şirketinin paylarının ve oy haklarının
doğrudan veya dolaylı olarak yüzde
yüzüne sahipse, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş
ve somut politikalarının gereği olmak
şartıyla, kaybına sebep verebilecek
sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı şirketin organları talimata
uymak zorundadır. Ancak bu zorunluluğun üç istinası söz konusudur: (i)
Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça
aşan, (ii) varlığını tehlikeye düşürebilecek olan veya (iii) önemli varlıklarını kaybetmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez.
Bağlı şirketin organlarının şirkete ve
pay sahiplerine karşı sorumsuzluğu:
Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri,
yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek
ilgililer, talimatlara uymaları nedeniyle, şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar.
Şirket alacaklılarının dava hakkı: Hâkim şirket ve yöneticilerinin, verdik-
leri talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp, o hesap yılı içinde,
denkleştirilmediği veya zamanı ve
şekli de belirtilerek şirkete denk bir
istem hakkı tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hâkim şirkete
ve onun kayıptan sorumlu yönetim
kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilirler. Davalılar, krediden
ve benzeri sebeplerden kaynaklanan
alacaklarda, davacının, denkleştirmenin yapılmadığını veya istem hakkının tanınmadığını bilerek söz konusu
alacağı doğuran ilişkiye girdiğini veya
işin niteliği gereği bu durumu bilmesi
gerektiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilirler.
modern şirketler hukukunu temellendiren şeffaflık ilkesinin gerekliliği yerine getirilmiştir.
Yeni düzenleme ile önemli bir kanun
boşluğu doldurulmuş ve önemli bir
ihtiyaca cevap verilmiştir. Bu hükümlerle:
Yeni Kanun, bu raporların kamuya
açıklanmamasını, sadece sonuç bölümünün yıllık faaliyet raporuna alınmasını öngörerek gizliliğe tam anlamı
ile uymuştur.
Kontrol altında tutan hâkim (ana) şirket ve kontrol altında bulunan bağlı
(yavru) şirket kavramları açık tanımlara kavuşmuş ve bunların hukuki
konumları ile ilişkilerinin düzeni belirlenmiştir. Hâkim ve bağlı şirket
konumlarına sahip şirketlerin bunu
kamuya açıklamaları öngörülerek
Hâkim ve bağlı şirket ilişkilerinin bu
her iki şirket yönetim kurulunca her
yıl bir rapora bağlanması zorunluluğu
öngörülmüştür. Böylece bu şirketlerin yönetimlerinin ilişkinin sonuçları
hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmaları sağlanmıştır. Bu bilgi ile yönetim kurulları bağlı şirketin durumunu
daha iyi göreceklerdir. Anılan raporla, yönetim kurulları şirket temelinde
kayıpları ve kazançları açıkça belirleyebilecek ve kararlarını bilinçle alacaklardır.
Merve Çıkrıkçıoğlu
YükselKarkınKüçük Avukatlık Ortaklığı
31
Temmuz - Ağustos - Eylül
(ii) Tam hâkimiyet hâlinde
» seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö
Bahadır Gümüşoğlu
COO
Temmuz - Ağustos - Eylül
Güney İsviçre-Cenevre,
Lozan, Montrö
32
seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö «
Pont des Bergues köprüsü, arkada görülen Cenevre nin sembollerinden water jet ve Pont du Mont Blanc.
Yeniyılı Cenevre’de kutlamanın yararları saymakla bitmez. Bir kere neredeyse pahalı markalara ait tüm dükkanlar 3 veya 6 Ocak’a kadar kapalı
olduğundan, hasar en aza iniyor. Kayak merkezi olmadığından, kış ayında
aşırı bir yoğunlukta yok. Türk Hava
Yollarının İstanbul-Cenevre direkt seferi var ve yaklaşık üç saat onbeş da-
kikalık bir uçuşla ulaşabilirsiniz. Ayrıca Cenevre, yılbaşı üzeri neredeyse
İzmir kadar ılıman, yürüyerek şehrin
güzelliklerini hala yaşayabilirsiniz.
Cenevre yürüyerek gezilmesi gereken
bir kent, dolayısıyla otel seçiminiz
göle, Old Town’a yakın olmalı.Rhone nehrinin göle birleştiği noktadaki
Pont du Mont-Blanc köprüsü civarında, Kempinski ayarında oteller olduğu
gibi, gayet yeterli 4 yıldızlı çok sayıda
otel bu şartı sağlıyor. Bu bölgeden ,
göl kıyılarında gezi yapan tarihi (6070 yaşlarında, çok iyi refit edilmiş)
gemilerin kalktığı limana 5 dakikada,
Lozan Montrö yönüne gidebileceğiniz Cornavin tren istasyonuna 10 dakikada yürüyerek ulaşıyorsunuz.
Cenevre’de ilk günü , şehri dolaşarak
geçirmenizi öneririm. Rhone nehri üzerindeki köprülerin her biri ayrı
güzel, her defasında farklı birinden
geçerek eski şehir tarafına ulaşmak
lazım.
Pont du Mont Blanc’dan geçerken,
Cenevre’nin sembollerinen büyük
fıskiyeyi (Jet d’eau) göreceksiniz. Bu
fıskiye ilk defa 1886’da, su şebekesinin emniyet sübabı olarak, şebekenin basıncı kullanılarak yapıldığında,
suyu 30 metreye ulaştırabiliyormuş.
Sonra da kattığı estetik değer farkedilerek, 1891’de suyu 90 metreye çıkaran pompalı hale getirilmiş ve nihayet
1951’de daha güçlü pompalarla şu
anki 140 metre fıskiye yüksekliği elde
edilmiş. Gece ve gündüz şehrin heryerinden keyifle izlenebiliyor.
Köprüden eski şehir merkezi tarafına
geçtiğinizde, göl kenarında İngiliz
bahçeleri ve içinde peysajla bütünleşen çiçek saati (Floral Clock) var,
1955’te yapılan bu saat mevsime
uygun çiçeklerle sürekli yenilenerek
varlığını sürdürüyor.
Buradan hızlıca geçip göl kenarını izleyerek, water jete uzanan ince
servis yolundan, saatte 200 km hızla
fışkıran suyun yakınına kadar ulaşabilirsiniz. Yol boyunca, dünyaca ünlü
giyim ve saat markalarının binalarını
33
Temmuz - Ağustos - Eylül
Çocuklu aileler iyi bilirler, önceleri
çocukların uyku saati, sonraları eğlenme tarzı ve çevre farklılığı derken,
ailece yılbaşı kutlamaları uzunca bir
süre zahmetli olur. Eşim ve iki kızımla
geçen 20 yılın ardından, küçüklerin
yuvadan uçmasıyla karı-koca başbaşa
kalınca, yılbaşı tatillerini tekrar iki kişilik gezi fırsatlarına çevirdik. Bu gezilerde anafikir, birkaç günlük çevre
tanıması ardından yılbaşı gecesi keyifli bir yemek ve geceyarısı da şehir
meydanlarında kalabalığa karışıp geceye programsız devam etmek oldu.
Newyork, Nice, Rodos, Sakız derken
2013 yılbaşında rotayı Güney İsviçre,
Cenevre merkezli , Lake Geneva çevresi olarak belirledik.
» seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö
Jet d’Eau
Temmuz - Ağustos - Eylül
ve vitrinlerini peşpeşe göreceksiniz.
Göl kenarına dik yollardan birine girerek eski şehre yöneldiğinizde ise,
en yenisi 200 yıllık binalardan oluşan
şehir manzarasının, nasıl en az doğa
kadar etkileyici olabildiğini farkediyorsunuz.
Biraz yokuş ve merdiven çıkarak, eski
şehrin kalbine ulaştığınızda, Bourg
de Four meydanındaki cafelerden birinde mola verip, tarihi çeşme –meydan-adalet sarayı (Palais de Justice,yapım yılı 1707) atmosferinde bir kahve
içmenizi (ben bir de sigara yaktım,
açık havada yasak yok) ve yakındaki
dükkanlardan ünlü İsviçre çikolatası
alışverişinizi yapmanızı öneririm. Burada oturuken duyacağınız, yakındaki
Saint Pierre katedralinin melodik çan
sesleri sizi o yöne davet edecek. Katedrali ve önündeki meydanı kısa bir
34
ziyaret ettikten sonra, bir ara sokaktan Maison Tavel (Tavel evi)e ulaşacaksınız. 1100 yılı civarında yapıldığı söylenen bu taş bina, 1334 te bir
yangın geçirmiş, Tavel ailesi tarafından yenilenilerek takibeden 600 yıl
boyunca Cenevre’nin güçlü ailelerini
barındırmış ve 1986 da son restorasyonunun ardından müzeleştirilmiş ve
ziyarete açılmış. Güzel İzmirim de
daha çocukluğumda içinde oturulduğunu bildiğim taş yalıların nasıl yıkılarak apartman seddi haline getirildiğini görmüş birisi olarak, bin yıllık
bina ve azıcık daha genç komşuları
arasında, utançla karışan bir keyif alarak dolaştım.
sayısız çeşme, müze ve tarihi yönetim
binalarını görmek mümkün. Otele
dönüş yolunda, farklı bir köprüden
geçerek Rhone’nin diğer tarafına geçip, nehir gezi gemileri iskelesine yaklaştığınızda, güzel bir yemeği hakkettiğinizi düşünmeye başlarsınız. Tam
bu noktada, göl manzaralı sevimli bir
Swiss restoran sizi bekliyor. İsviçre
denilince, adım başı peynir fondü bulacağımı düşünmüştüm. Oysa hemen
her kafe de cikolata fondü olmasına
karşın, cheese fondue bulmak mümkün olmadı; burada bulunca şarap ve
kurutulmuş et eşliğinde, üstelik ikincisini de sipariş ederek yorgunluğu
attık.
Maison Tavel civarında kısa bir yürüyüş daha ve şehrin en yüksek noktasına ulaşacaksınız. Buradan şehrin
eski duvar ve kapılarını , yol boyunca
Yemeği hazmetmek için, Quai de
Mont Blanc boyunca, tamamı göl kenarında 3-4 kilometrelik bir yürüyüşle botanik parkına ulaşabilirsiniz. Yol
seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö «
deyse her yarım saatte kalkan gayet
konforlu trenlerden birine binerek
hem yorulmadan hem de yol boyunca manzaranın tadını çıkararak kırk
dakikada Lozan ve devamında yarım
saatte Montreaux ye ulaştık. Her iki
şehrin de, bildiğiniz gibi Cumhuriyet
tarihimizde önemli yerleri var. Bu küçük şehirlerde kısa yürüyüşler yapabilirsiniz, özellikle Montreaux neredeyse bir sahil kasabası havasında.. Göl
kenarında bir yürüyüş ve kahveden
sonra, alışveriş için girdiğimiz dükkanın sahip ve çalışanlarının Türk oluşu,
girişimciliğimizi burada da hatırlattı.
boyunca bir yanda göl ve sayısız kuğular, ördekler, diğer yanda tamamen
bakımlı, içlerinde yaşanılan yüzlerce
yıllık taş binalar, şehir-insan-doğanın nasıl bir arada olabildiğini size
gösterecek. Botanik parkında, bitkiler kadar ,güzel heykeller ve korkusuzca yanınıza yaklaşan renk renk
kuşlar göreceksiniz. Günün sonunda
otele dönüş ve dinlenme zamanı, er-
tesi gün biraz şehir dışına çıkacağız.
İkinci gün için, Lozan, Montreaux ve
Castle, Chillon programı yapmış ve
bunun için otomobil kiralamayı düşünmüştük. Ancak ilk gün konuştuğumuz insanlar, bu parkuru trenle yapmanın daha keyifli olduğuna bizi ikna
etti. Gerçekten de, otelden 10 dakikalık bir yürüyüşle ulaştığımız Cornavin
garından Montreaux yönünde, nere-
Montreaux’den, taksi veya otobüsle
10 dakikada Chillon kalesine ulaşılıyor. Burası mutlaka görülmesi ve
uzunca gezilmesi gereken bir yer.
1100 yılları civarında Sion rahiplerince yaptırılan şato, 12 ve 16. Yüzyıllar arasında Savoy kontlarının kalesi
olmuş. Bu süre içerisinde, kontların
çevre köylülere zulmettiği, bodrumdaki hapishane ve işkencehanelerin
çok insan ağırladığı biliniyor. Bu yıllar, Lord Byron’ ın Chillon mahkumu
şiirine konu olduğu gibi, Jean-Jacques
Gölün sakinleri, binlerce kuğu gece ve gündüz size yanaşıp yiyecek isteyebilir.
35
Temmuz - Ağustos - Eylül
Floral Clock (Horloge Fleurie)
» seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö
Temmuz - Ağustos - Eylül
Old town yolundaki eski binalar.
Maison Tavel, bin yaşında bir taş bina.
36
seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö «
Rousseau , Victor Hugo ve Alexander Dumas gibi yazarlara da ilham
kaynağı olmuş. Daha sonrasında
ise, Bern kantonu tarafından ele
geçirilerek günümüze gelmiş. 1819. Yüzyıllarda askeri cephanelik
ve hapishane olarak da kullanılmış. Birbirine geçişli 25 civarında
bölmeden oluşan kale, yaşayan bir
müze gibi. Üst katlardaki yaşam
mahallerindeki eşyalar, banyolar,
duvar ve tavan işlemeleri, silahlar
(arbaletler, kılıçlar, top ve tüfekler
birer sanat eseri) ayrı ayrı incelenmeye değer..
Bodrum katta ise, hava daha kasvetli; şarap mahzenlerinin ardından
zindan ve işkence odaları görülüyor. Duvarlarda mahkumların kazıdığı resimler ve bağlandıkları halkalar halen yerli yerinde duruyor.
Avlusu ise daha sevimli, hele biz
yılbaşı günü gittiğimizden, kurulan
yılbaşı ağacı ve sunulan sıcak şarapla oldukça keyifli idi.
İkinci günün gecesi yılbaşı olduğundan, yine trenle yaptığımız
dönüşün ardından otelde biraz
dinlenmek şart oldu. Sonra malum
hazırlık, yemek kıyafeti, yemek ve
şarap derken gece yarısına doğru tekrar rahat kıyafetlere kavuşup
kendimizi göl kenarına attık. Kent
meydanlarında, kalabalığa karışıp
zulada ki şampanya ve atılan havai
fişekler eşliğinde yeni yılı karşılamak zaten keyifli idi, bir de devamında uğradığımız bir barda Tarkan
şarkısıyla dans eden gençleri görünce, 2013’ün keyifli geçeceği onaylanmış oldu.
Gezinin en mutlu anı, kurutulmuş et, şarap vee cheese fondue!
Göl gezisini mutlaka tavsiye ederim. Kıyı boyunca bağlar, yeşilden
Montreaux sahil şeridinde güzelim binalar...
37
Temmuz - Ağustos - Eylül
Üçüncü ve son gün, gölü bir de denizden turlamayı düşünmüştük. Bu
konu da seçenekler hayli zengin.
Cenevre kent civarını 45 dakikada
dolaşan turlar olduğu gibi, akşama
ve Montreaux’a kadar uzanan programlar da mümkün. Biz 3 saat civarında, gölün batı kıyısını dolaşan bir
gemi bulduk. Hava yağmurlu bir de
yılbaşı ertesi olunca, yer bulmakta
zorlanmadık (kaptan dahil 10 kişi
idik).
» seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö
Chateau de Chillon avlusu, yılbaşı çamı ile keyifli olmuş.
Chillon kalesi şarap mahzenleri
Chillon Kalesi (Chateau de Chillon)
Temmuz - Ağustos - Eylül
zor seçilen evler ve köyler, neredeyse
her köyün küçük marinaları ve arkada Mont Blanc manzarası, iki gündür
koşturarak yaptığımız gezilerin ardından, yorgun kemiklerimize ilaç oldu.
Gemiden inince, CERN’i ziyaret etmeyi istemiştik ama bunun için günler öncesinden randevu almak gerekiyormuş, gidemedik. Mutlaka görmek
isteyenleri, yola çıkmadan bu konuyu
38
halletmeleri için buradan uyarıyorum.
Böylece yarım günümüz boşalınca,
tüm müzeler de kapalı olduğundan,
kalan vakitte yine Place du Bourgde-Four cafelerinin ve şehrin tarihi ve
dingin atmosferinin tadını son kez çıkarma şansımız oldu. Dönüş için havaalanının yolunu tutarken, her güzel
yerden ayrılırken tekrarladığımız; “en
kısa zamanda yine gelelim” sözüyle,
Cenevre’nin temiz, bakımlı ve tarihi sokaklarına muhtemelen son kez
veda ettik.
Bahadır Gümüşoğlu
COO
seyyahname : Güney İsviçre-Cenevre,Lozan, Montrö «
Gezinin sonunda biraz sakinlik... Yılbaşı sabahı Place du Bourg-de-Four.
39
Temmuz - Ağustos - Eylül
Ve yılbaşı , gecenin sonu...
» sanat : Leonardo da Vinci
Temmuz - Ağustos - Eylül
Atakan Naçar
Grafik Tasarım Uzmanı
Halkla İlişkiler Departmanı
40
Çalışmalarıyla bilimadamı olarak
kabul edilmeyen fakat bir sanatçı olduğu herkes tarafından kabul gören,
döneminin en önemli düşünürü, mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı, botanisti, jeologu, kartografı,
yazarı, ressamı... olan Leonardo da
Vinci; rönesans sanatını doruğuna
ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve
buluşlarıyla dünyanın gelmiş geçmiş
en büyük dehalarından ve sanatçı-
larından biridir. Evlilik dışı bir ilişki
sonucu dünyaya gelen ve döneminde
evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğundan üniversite öğrenimi görme şansı olmayan Da Vinci, eserlerini beğenmesiyle dönemin
ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea
del Verrocchio’nun atölyesinde çırağı
olarak çalışmaya başlamıştır. Yıllarca
İtalya’da seyahat etmiş, Milano Dükü
Sforza da dahil olmak üzere pek çok
kişi için pek çok alanda çalışmış ve
çoğu eserini yarım bırakmıştır. İnsan-
lık tarihinin en iyi resimlerinden birisi
kabul edilen Mona Lisa için 1503’te
çalışmaya başladığı söylenen Da Vinci, 2 Mayıs 1519’da Amboise’daki
evinde kralın kollarında can verdiği
rivayet edilir (67 yaşında). Çoğu insanın bildiği Mona Lisa ve Son Akşam
Yemeği da Vinci’nin en tanınmış yapıtlarıdır.
Atakan Naçar
Grafik Tasarım Uzmanı
Halkla İlişkiler Departmanı
sanat : Leonardo da Vinci «
Mona Lisa
Vitruvius Adamı (Vitruvius Man)
41
Temmuz - Ağustos - Eylül
Son Yemek (The Last Supper)
» yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin!
Eser İnce
Skipper
“Ortaya Karışık” Sevenler İçin!
Saner Gülsöken
Temmuz - Ağustos - Eylül
Geçen sayıda başladığımız deniz ve
yelken fotoğrafçılığı konulu röportajlarımıza bu sayıda Saner Gülsöken ile
devam etmek istiyorum. Fotoğrafçılığın yanında pek çok özelliğe sahip,
devamlı birşeyler üreten, tercihlerini
olması gereken gibi değil, gönlünce
belirleyen kıskanılası bir insan. Sohbeti öyle derindir ki, her muhabbette
42
farklı bir yönünü keşfedersiniz... Arada kıs kıs güler ve ardından espiriyi
patlatır, ufak tefek olduğuna aldanmayın, kocaman yüreğiyle eser geçer!
Yazarlık vasfı da olan Saner’ i kendi
anlatımıyla okurken, birbirinden güzel fotoğraflarıyla keyifleneceğinizi
ümit ediyorum.
yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! «
Şipşakçılık günleri çocukken başlıyor!
Ortaokuldaydım. Bir gün amcam,
elinde şipşakçılık günlerinden kalma
makinesiyle çıkageldi ve makineyi
abim ile bana hediye etti. Benim için
fotoğrafla beraber geçen günlerim bu
tarihten itibaren başladı. Sonra annemi, yalvar yakar razı edip, evdeki kileri karanlık oda haline getirdik, ama
ne karanlık oda: 2 kişinin birlikte içeri
belirmeye başlayan görüntünün heyecanı. Şu an bunları anlatırken bile
içim ürperiyor, aynı heyecanı duyuyorum neredeyse. Yeniden bir karanlık
oda kurup dijitalden analoğa mı geçsem acaba?
Başlangıç böyle oldu, sonrasında
kumbaralar kırılıp yeni makineler,
objektifler, filtreler alınmaya başlandı. Ağırlıklı olarak gezi fotoğrafları
çekiyordum o yıllar. Üniversiteye ge-
okumuştum ve bunu da uygulamak
gerekiyordu. Ama ancak 3 yıl dayanabildim, sonrası biraz turizm biraz
ticaret zaman aktı geçti. Fotoğraf hep
vardı ama büyük şehri terk edip Bodrum’a yerleşene kadar ön plana pek
çıkamadı. Bodrum yıllarımın başında
o zaman yeni kurulan Yacht-Türkiye
dergisinden gelen ‘Bodrum Muhabirliği’ teklifini hiç düşünmeden kabul
ettim ki, o zaman bir marangoz atölyesini yönetiyordum. YT ile çalışmaya
Bodrum 2009
lip elim kalem tutmaya başlayınca da
fotoğrafların yanına yazılar geldi ya
da yazıların yanına fotoğraf, hangisini
tercih ederseniz. Sonra gezi dergileri
gündemime girdi; Önceleri merakla
okuyordum sonraları serbest fotoğrafçı/yazar olarak bunlarla çalışmaya başladım. Askerlik ve sonrasında
para kazanma gerekliliği fotoğrafa
olan ilgimi azaltmadı ama ayırdığım
zamanı kısalttı. Lise yıllarında ‘dolduruşa’ gelip, üniversitede mühendislik
başlamamla birlikte (daha öncesinde
de farklı deniz kültürü dergileri ile
çalışmış yelken yarışlarında fotoğraf
çekmiştim) düzenli olarak yelken yarışlarını da izlemeye başladım, hatırladığım kadarıyla tarih 2007 olmalı.
Şu an ise Motor Boat & Yachting dergisi ile birlikte çalışmaktayım.
Yarış fotoğrafçılığı olmadan olmaz!
Denize yakın olmak için büyük şeh-
43
Temmuz - Ağustos - Eylül
girmesi için Nadia Comaneci’ ye taş
çıkartan hareketler yapmamız gerekiyordu ve içerde sadece birimiz agrandisörün başına geçebiliyordu. Yine de
şahane keyifli günler ve çalışmalardı
onlar; Şimdilerde fotoğraf çekmeye
başlayan arkadaşların pek çoğunun
ismini bile duymadığı aletler, eczacı
titizliği ile hazırlanan kimyasallar, kırmızı ışıkta yapılan çalışmalar hele agrandisör ile pozlama yapılan fotoğraf
kağıdını birinci banyoya attığınızda
» yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin!
Temmuz - Ağustos - Eylül
ri, üstelik bozkır Ankara’yı bırakıp
Bodrum’a yerleşmiş biriyim. Deniz,
tekneler ve yelken benim için çok
önemli, içinde-üstünde olmadan yapamıyorum. Diğer yandan deklanşöre basmak bambaşka bir tutku hele
sonuçlar istediğin gibi çıkıyorsa ‘tadından yenmez’ bir hal. Bu ikisini birleştiren yelken yarışı fotoğrafçılığını
nereye koyduğumu anladınız sanırım.
44
Yelken yarışı fotoğrafçılığının en
önemli noktalarından biri yarışın içinde olup yarışan teknelere güvenlik
koşulları elverdiğince yakın olmaktır.
Yarış koşullarını, teknelerin birbiriyle
çekişmesini, ekip uyumunu, yaşanan
zorluk ve -aman uzak olsun- aksilikleri belgelemek için bizlerin yarışan
teknelere yakın seyredebilecek manevra kabiliyeti fazla ve hızlı teknelerde olmamız, böyle teknelerde
fotoğraf çekmenin büyük zorluğuna
karşın her daim tercih ettiğimiz bir
şeydir.
Bodrum’da yaşadığım için, ağırlıklı olarak BAYK, Bodrum Açıkdeniz
Yelken Kulübü ve MIYC, Marmaris
Uluslararası Yat Kulübü yarışlarını
takip ediyorum. Yarışlarda kulüpler
bizlere ellerinden geldiğince özenli
davranıyor, çok güzel ağırlıyorlar. Ancak BAYK son 3-4 yıldır bizleri koca
bir gulet ile yarış parkuruna çıkarıyor
ve -kendi adıma söyleyeyim- her seferinde kaçırılmış fotoğraflarla geri
dönüyorum, tabii ki çektiğim fotoğraflardan yeterince tatmin olmamış
ve mutsuz. MIYC yarışlarında büyük
bir tekne ile çıkıyoruz ama zaman zaman altımıza bir küçük bot veriyorlar.
yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! «
45
Marmaris 2009
Temmuz - Ağustos - Eylül
Marmaris 2009
» yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin!
Buradaki sorun ise bu bota 1 en fazla
bir fotoğrafçının binebiliyor olması,
anlayacağınız yarış süresince bu botu
dönüşümlü olarak kullanmamız gerekiyor.
Kendi olanaklarımızı yaratmak demek, böyle bir bota sahip olmak, bota
benzin koymak ve kullanacak usta
birisini de dümene geçirmek gerek.
Bunların toplamı maddi olarak, değil
gülünesi teliflerle çalışan bizleri, çalıştığımız dergileri bile aşıyor.
Okuyucularınız yelken yarışlarında
çektiğim fotoğrafları Motor Boat &
Yachting dergisinde ve bana ait olan
www.sailfoto.com adresinde görebilirler. Ve tabii ki facebook sayfalarım
var.
Ayırın develeri!
Bodrum 2008
Ağırlıklı Olarak ‘belgesel fotoğraf’ çalışıyorum, yaptığım ve yapmaya çalıştığım projeler bu yönde. Mesela en az
200 yıllık bir geçmişi olan ve bir çok
kişinin hakkında hiçbir şey bilmeden
olumsuz sözler ettiği ‘deve güreşleri’ ile ilgili bir kitabım var. Üç yıllık
bir çalışmanın ürünü bu kitap deve
güreşleri hakkında her şeyi kapsıyor
ve tabii fotoğraf ağırlıklı bir çalışma.
Öncelikle en önemsediğim ‘Ayırın
Develeri’ kitabıma büyük kitapçılarda
veya internet üzerinden satış yapan
kitap sitelerinden ulaşabilir, konuya
ilgi duyanlar.
Ayrıca yakın zamanda yayına girecek
www.sanergulsoken.com web sayfasından çektilerim ile ilgili genel bir
izlenim edinilebilir.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Mühendis olsanda, para kazanmanın
başka yolları var!
Meslek kelimesinin tanımı sözlüklerde;İnsanın yaşamını sürdürebilmek
için yaptığı ve genellikle yoğun bir
eğitim, çalışmayı gerektiren sürecin
sonunda kişilerin kazandığı ünvanın
adı olarak geçmekte. Bu doğrultudan
bakarsak; bir zaman mühendis idim,
sonra ticaret yaptım. Arkasından
tekne bakım ustalığım ve marangozluğum geldi, şimdi ise fotoğrafçı ve
yazarım. Ancak daha önce de sözünü ettiğim gibi fotoğraf ve yazı işleri
maddi olarak insanı zora sokan işler,
46
Çanakkale/ Çan 2008
yelken dünyası : “Ortaya Karışık” Sevenler İçin! «
olarak kiraladığım 20 metrelik Bodrum yapımı bir ayna kıç teknem var,
ben de bunun için tur organizasyonları yapıyorum. Facebookta ‘Bizim
Mavi Yolculuk’ olarak ulaşabilecek
bu mavi yolculuk organizasyonları,
sıradan mavilerden biraz olsun farklı. Tekneme binenler, şahane koylarda masmavi sularda yüzmenin, çok
güvendiğim aşçım Siyami’nin tadına
doyulmaz yemeklerini yemenin yanı
sıra, teknede düzenlenen workshoplarda bilgilerini artırabilecekler. Yücel Hoca’dan Osmanlıca, tanınmış
Bodrum 2012
yönetmenlerimizden senaryo yazma
teknikleri öğrenip; fotoğraf bilgilerini
arttırmak isterlerse benim ve diğer
bilinen fotoğrafçılarının bilgilerini
bir hafta boyunca sömürebilecekler.
Okuyucularınızdan; Gökova’nın güzelim koylarından birinde yapılacak
mozaik çalışmasında benim de bir
katkım olsun isteyenler ya da ben
‘yaratıcı yazma teknikleri’ konusunda
bir şeyler öğrenmek istiyorum diyen
olursa, başvuracakları kişi ben olacağım kısa bir süre sonra...
Saner’ in samimi yazısını her zaman
kafamı kurcalayan bir soruyu sorarak
tamamlamak istiyorum!
Fotoğrafçı mı? Fotoğraf sanatçısı mı?
Bence, olay sanat kavramında düğümleniyor. Burada uzun tanımlar
veya akademik sözler yerine tek bir
cümle etmek isterim: Bir kişiye sanatçı olduğunu toplum söyler, sanatçılık
kartvizite yazılan bir unvan olamaz.
... diyor...
İster mühendis, ister fotoğrafçı ol....
veya yazar, kaptan veya her neyse....
hiçbir kaygı taşımadan istediğin şeylere yüreğinle sarılıyorsun ya...
Dileğim Gökova’da yapılacak mozaik çalışmasında hepimizin katkısı olsun, öyle bir sinerji oluşsun ki,
katledilmesi planlanan bu cennet
koylarda kötü niyetli insanlar kötü
emelleriyle boğulup gitsin....
Teşekkürler Saner birkez daha! İyi ki
varsın...
Bodrum 2008
Eser İnce
Skipper
47
Temmuz - Ağustos - Eylül
maalesef bu Türkiye için geçerli bir
durum. Yelken yarışlarına katılan ve
bir çoğu arkadaşım olan yelkenciler
bile bilmez ama denizde ve yelkende
oldukça bilgiliyimdir. Hayatıma maddi katkı sağlayan işlerden biri de özellikle kış aylarında yaptığım uzun tekne transferleri olmakta, bu güne kadar
yurt dışından satın alınan pek çok tekneyi sahibine sapasağlam ulaştırdım.
Bu yıl deniz sevgimi, denizciliğimi
ve turizm bilgimi kullanarak, ‘mavi
yolculuk’ işine başladım. Henüz kendime ait bir teknem yok ama yıllık
Temmuz - Ağustos - Eylül
» basında biz
48
49
Temmuz - Ağustos - Eylül
basında biz «
Temmuz - Ağustos - Eylül
» basında biz
50
51
Temmuz - Ağustos - Eylül
basında biz «
» AE Ailesi’nden
İTÜ’den A. Medih Ertan’a 30. Yıl Şerefine Onur Plaketi
Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi 24-25 Mayıs’ta düzenlenen İTÜ Günü’nde buluştu.
Bu sene 240. yılını kutlayan İstanbul Teknik Üniversitesinin bu özel gününde İTÜ mensupları ve İTÜ’ye sene içerisinde
bağışta bulunan kişiler ve kurumlar ödüllendirildi.
Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İTÜ Günü Etkinliklerinde 20. ve 30. yıllık meslek hayatlarını geride bırakmanın
mutluluğuyla etkinliğe katılan eski mezunlar İTÜ Gününde ödüllerini aldılar.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Düzenlenen etkinlikte AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu Üyesi A. Medih Ertan’a İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi
dekanı Prof. Dr. Ömer Usta tarafından 30. Yıl şerefine plaket takdim edildi. İTÜ 240.yıl etkinlikleri geleneksel İTÜ Günü
yemeği ile devam etti...
52
AE Ailesi’nden «
İTÜ’de Dereceye Giren Öğrenciler Ödüllendirildi
Teklif Departmanı Müdürümüz Tuğba Yüksel; İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi’ni yüksek dereceyle bitiren ilk 3 başarılı
öğrenciye ödüllerini takdim etti.
Para ödülü alan öğrencilerin mutlukları gözlerinden okunuyordu. Bölüm birincisi, Ertuğrul Yeşilbağ: “Ödülünüz için AE
Arma-Elektropan’a çok teşekkür ederim, bu parayı eğitim masraflarımı karşılamak için kullanacağım; bundan sonraki
hedeflerimden birisi de AE Arma-Elektropanç ailesine katılmak” dedi.
53
Temmuz - Ağustos - Eylül
AE ailesi olarak ödül alan Ertuğrul Yeşilbağ, Tuğba Uysal ve Alican Yıldız’ı başarılarından dolayı tebrik ediyoruz.
» AE Ailesi’nden
Ali Serim ve İnci Döndaş’ın Kitabı Raflarda Yerini Aldı
AE Arma-Elektropanç strateji danışmanı Ali Serim ve İnci Döndaş’ın kaleme aldığı kitap Osmanlı hanedanının kadınlarını anlatıyor… Kitap geçtiğimiz Eylül
ayının 7sinde raflarda yerini aldı...
Osmanlı hanedanı üyeleri, 1924 yılında yurtdışına çıkarıldılar. Simplon Ekspresi ile İsviçre’ye ya da vapurla Beyrut’a giden aile üyeleri, zaman içinde
Fransa, İsviçre, Beyrut, Mısır, İngiltere, ABD hatta Brezilya gibi farklı ülkelere
dağıldılar. 1952 yılında kadınlara, 1974’te erkeklere verilen Türkiye’ye dönüş
izniyle bazıları ülkeye döndüler, diğerleri ise yaşadıkları ülkede kalmayı tercih
ettiler.
1924’te Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan, dönüş izni çıktığında ülkelerine
kavuşan aile üyelerinden pek çoğu artık hayatta değilse de onların çocukları
ve torunlarından birçoğu dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
İnci Döndaş ile Ali Serim, Osmanlı ailesinin 12 kadın üyesiyle röportaj yaptılar. Onlardan sürgünden sonra ailelerinin neler yaşadığını, hanedana mensup
olmanın hayatlarında neleri değiştirdiğini dinlediler. Birbirinden farklı kader
çizgileriyle de olsa, yaşam öykülerinde sürgünün izini sürdüler. Hürrem Sultan’ın Torunları, bu toprakların hüzünlü hikâyelerinden birini 12 kadının ağzından anlatıyor. Kitabın önemli özelliklerinden biri de, 2012 yılında hayata
veda eden Neslişah Osmanoğlu’nun son röportajlarından birini içermesi.
Hızla Büyüyen AE’de Adresler Yenilendi
Türkiye’nin en büyük teknik müteahhitlik firması AE Arma-Elektropanç’ın Moskova ve Abu Dabi şubeleri artık yeni
adreslerinde hizmet vermeye devam edecek.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Moskova Şube Adresi
“Grand Setun Plaza” İş Merkezi, Gorbunova Sokağı No;2 /204, Ofis B-408, Moskova - Rusya Federasyonu
54
AE Ailesi’nden «
55
Temmuz - Ağustos - Eylül
Abu Dabi Şube Adresi
Siemens Tower 12th Floor - Flat 12O1 Electra Street P.O. BOX: 111246, Abu Dabi – B.A.E.
» AE Ailesi’nden
Burak Kızılhan
Görkemli Bir
Törenle Evliliğe İlk
Adımı Attı!
AE Arma-Elektropanç Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Kızılhan ve eşi Sevay Kızılhan’ın oğulları AE İş Geliştirme Müdürü Burak Kızılhan ile Zeynep Yeygün ve
Osman Zeki Kösoğlu’nun kızları Harika
Kösoğlu evliliğe giden yolda ilk adımı attı,
nişanlandı.
Hotel Les Ottomans’taki nişan törenine
çiftin ailelerinin yanı sıra iş, sanat, politika, spor ve sosyal hayatın tanınmış simaları katıldı. Çift önümüzdeki yaz nikah
masasına oturacak.
Kocaeli’nde elektrik, elektronik ve mekanik (MEP) işlerini yaptığımız Kuveyt Türk Bankacılık Üssü Projesinde,
Mekanik Teknisyeni olarak görev yapan Sn. Hasan Demiroğlu dünyaevine girdi. Kendisi ve eşi Nilay Hanım’a
AE ailesi olarak bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
Temmuz - Ağustos - Eylül
Konya’da elektrik ve elektronik işlerini yaptığımız Unilever Algida/Konya Dondurma Fabrikası Projemizde, Dizayn Şefi olarak görev yapan Sn. Sedat Demir dünyaevine girdi. Kendisi ve eşi Tansu Hanım’a AE ailesi olarak
bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
56