İş Süreçlerinde IT Desteği
Transkript
İş Süreçlerinde IT Desteği
DOSYA KONUSU: 2011’DE DAHA HIZLI BANTGENİŞLİĞİ SUNACAK 4 TEKNOLOJİ SAYFA 40 İŞ TEKNOLOJİLERİNDE LİDERLİK Teknosa CIO’su Önder Kaplancık “Teknoloji için teknoloji geliştirmiyoruz. İş için teknoloji geliştiriyoruz.” İş Süreçlerinde IT Desteği CIO 2010 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Mart’ta yayın hayatına başlayan CIO Türkiye dergisinin düzenlediği organizasyonda 16 CIO yöneticisi ödül aldı. Sayfa 58 KKTC FİYATI: 10 TL ISSN 1306-3243 I 5 TL 2011/12 OCAK 2011 I YIL: 2 SAYI: 10 DOSYA KONUSU: 2011’DE DAHA HIZLI BANTGENİŞLİĞİ SUNACAK 4 TEKNOLOJİ SAYFA 40 İŞ TEKNOLOJİLERİNDE LİDERLİK Teknosa CIO’su Önder Kaplancık “Teknoloji için teknoloji geliştirmiyoruz. İş için teknoloji geliştiriyoruz.” İş Süreçlerinde IT Desteği CIO 2010 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Mart’ta yayın hayatına başlayan CIO Türkiye dergisinin düzenlediği organizasyonda 16 CIO yöneticisi ödül aldı. Sayfa 58 KKTC FİYATI: 10 TL ISSN 1306-3243 I 5 TL 2011/12 OCAK 2011 I YIL: 2 SAYI: 10 Editörden 2011’e Başlarken 2010 Mart ayında yayın hayatına başlayan CIO dergisi geçtiğimiz 10 ay içerisine içerisine pek çok yenilik sığdırdı. Sizden gelen e-postalara baktığımda öncelikle beğeninizi kazanan bir yayın hazırlamayı başardığımızı görmek bizleri mutlu ediyor. Her geçen sayıda sizlerden gelen öneri ve eleştiriler doğrultusunda değişiklikler yapmaya devam ediyoruz. Ancak sık sık bu köşede de belirttiğim gibi, daha ilk yılımızda CIO Ödülleri programını Türkiye’ye kazandırmış olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bir önceki sayıda uzun bir maratonun bittiğini ve ödül gecemize hazırlandığımızı söylemiştim. Aynı sayının beraberinde gelen ekte ise ödül kazanan CIO’larımız hakkında sizleri bilgilendirmiştik. Aralık ayında nihayet ödül gecemizde hem çeşitli sektörlerden CIO’larımız hem de bilişim sektörünün önde gelen kurumlarının yetkilerinin katıldığı bir ödül gecesi ile ödüller sahiplerini buldu. Dergimizi aylardır okuyan ancak halen görüşemediğimiz birçok CIO dostumuz ile buluşmuş olduk. Sizlere birkaç sayfa içerisinde ödül gecemizin hakkında bilgilendirmeye çalıştık. İlerleyen sayfalarda bu fotoğrafları bulacaksınız. Ancak çok daha detaylı bir haberi ve gecemizin tamamını kapsayan videoyu www.cio.com.tr adresinde bulabilirsiniz. CIO 2011 Programları Yeni yıla bizler hızlı bir giriş yapmak istiyoruz. Geçtiğimiz sene Haziran ayında başladığımız ödül programı sürecimize bu sene biraz daha erken ve daha farklı bir şekilde başlıyor olacağız. Önümüzde sayıda duyuracağımız ödül programına bu sefer çok daha yaygın bir katılım hedefliyoruz. CIO Ödülleri 2011 hakkında bir sonraki sayımızda detaylı bilgileri bulacaksınız. Ödül programımız haricinde bu senen CIO’larımız ile çok daha fazla buluşuyor olacağız. Şu anda planlamalarını yürüttüğümüz bir dizi etkinliğin yanı sıra CIO yuvarlak masa toplantılarına da başlıyor olacağız. Farklı illerde ve farklı konu başlıkları altında yapacağımız toplantılarımıza katılmak için lütfen web sitemizi takip etmeye devam edin. Hepinize Daha mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yeni yıl diliyorum, görüşmek üzere. Murat YILDIZ, Bilişim Yayınları Direktörü [email protected] www.cio.com.tr I OCAK 2011 3 SİZLERLE ÇOK DA 2010’DA BİZE DESTEK VEREN TÜM CIO Kerim Tatlıcı Migros CIO’su Perakende ciddi talepleri olan bir sektör. Verinin güvenli, hızlı ve hatasız gelmesi gerekiyor. Pilot projelerimiz bile 200 mağazayı bulabiliyor. 4 Ergun Hepvar Sabancı Holding CIO’su Melih Ödemiş Yemeksepeti.com CIO’su İş dünyasında risklerin ölçülerek alınması gerekiyor. Ancak risk almadan da kurumunuza bir değer katma şansınız yok. iPhone için geliştirdiğimiz uygulamada konum temelli teknolojilerden faydalanıyor olacağız. Aydın Satıcı T Türkk Telekom CIO’su IT çalışan sayısı ve organizasyon olgunluğu olarak istediğimiz noktalara gelmiş olduğumuzu söyleyebilirim. OCAK 2011 Hakkı Tok İBB CIO’su Hakan Korkmaz A kö Grubu CIO’su O’su Akkök Afet Koordinasyon Merkezimiz (AKOM) var. Bu birimimizin İBB ve diğer tüm birimlerle arasında fiber optik kablo var. Belki de İBB’nin en büyük avantajı ve üstünlüğü bu noktada. Şirketlerin çalışma prensiplerine göre değişik çalışma modellerimiz var. Çalışma programımızda buna paralel olarak çalışıyor. I www.cio.com.tr DAHA GÜÇLÜYÜZ IO’LARA TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNARIZ İlker Kuruöz Turkcell CIO’su Artık iş kolları ile IT’nin eşgüdümünün konuşulması devri geçti. IT artık işin bir parçası haline gelmiş durumda. Hakan Cem Topal al Ağaoğlu Şirketlerr G b CIO’su Grubu Uzun karar süreçlerimiz yok. Projeyi uygun gördükten hemen sonra, en kısa şekilde hayata geçirebiliyoruz. Can Sevinç Otokar CIO’su Geride bıraktığımız 10 yıla bakacak olursak, teknolojinin ciddi bir gelişim içerisinde olduğunu görebiliriz. Hamza Cihan Sarı Vestel CIO’su CIO’lar iş süreçlerini çok iyi bilmek zorunda. Müşterimizi bilmeden, müşterinin ihtiyaçlarını bilmeden stratejik karar vermeniz imkânsız. Leyla Kara Multinet CIO’su Her konuda çözüm üretebiliriz demiyoruz. Biz iyi olduğumuz konuda, müşterimizinde mutlu olabileceği projeleri gerçekleştiriyoruz. Mert Oruz ARKAS Holding C s CIO’su Destek süreci IT operasyonunun bir kısmı yalnızca, şimdi ise durum çok farklı. IT işin ta kendisi haline geldi. www.cio.com.tr I OCAK 2011 5 Sayı: 10 CIO OCAK 2011 İÇİNDEKİLER 08 Giriş 40 2011’de Daha 2010’un Getirdikleri ve Götürdükleri Hızlı Bantgenişliği Sunacak 4 Teknoloji 21 2010’un En Büyük Hem mobil hem de sabit ağ hızları yükselişte. ERP Başarısızlıkları ERP projelerini felakete sürükleyen nedenler israf, dolandırıcılık, yalan ve cehalet. 34 SAP’nin Gizli 6 Olmayan Silahı: Kendi CIO’su Eylül 2009’da Oliver Bussman SAP’nin CIO’luğunu üstlenmeden önce, teknolojinin zirvesindeki bir rol hakkında bir şeyler bulabilirim umuduyla Google’da “SAP” ve “CIO” terimlerini arattı. Bulduğu veya daha doğrusu bulamadığı şey onu şaşırttı. “Görünürde hiçbir şey yoktu” diye konuşuyor. “Sıfır.” 48 Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? Firmanızın IT için şimdiye dek herhangi bir şekilde denizaşırı dış kaynak kullanmadığını düşünün; hatta temel bir yerel dış kaynak anlaşmasına imza atmadığını. Nereden başlayabilirsiniz? 58 ‘CIO 2010 Ödülleri’ Sahiplerini Buldu Mart’ta yayın hayatına başlayan CIO Türkiye dergisinin düzenlediği organizasyonda 16 CIO ödül aldı. OCAK 2011 I www.cio.com.tr Teknosa CIO’su Önder Kaplancık İmtiyaz Sahibi DİDEM DEMİRKENT Bilişim Yayınları Direktörü MURAT YILDIZ [email protected] Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ERCAN ARSLAN [email protected] Yönetici Editör MEHMET GÖKSU [email protected] Online Editör BİRKAN KONAR [email protected] Yazarlar FURKAN MÜDERRİSOĞLU EMİN ÇELİK KIM S. NASH • MARTHA HELLER RANDALL C. KENNEDY Görsel Yönetmen NURİ KAYMAKÇI [email protected] Fotoğraflar MEHMET BARS COŞKUN ÇELER Reklam Grup Başkanı SAYFA 28 İş Süreçlerinde IT Desteği GÜLER OKUMUŞ [email protected] Reklam Müdürü YELİZ VATANSEVER [email protected] Abone Dağıtım MECİT YILMAZ Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN Yayın Türü: Yaygın süreli. Ayda bir yayınlanır. DÜNYA AKTÜEL A.Ş. Dünya ‘Globus’ Basınevi Balamir Sokak No: 7 34810 Kavacık / Beykoz - İstanbul Tel: 0216 681 18 00 • Fax: 0216 680 39 71 Ücretsiz Danışma: 0800 219 20 24 - 25 Baskı: DÜNYA YAYINCILIK A.Ş. Dağıtım: DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş. CIO, International Data Group, Inc. (IDG)’nin lisansı ile yayınlanır. Merkezi Boston’da bulunan IDG, bilgi teknolojileri konusunda dünyada en geniş kitleye ulaşan kuruluştur. IT sahasında dünyanın en önde gelen yayıncılık, araştırma, konferans ve fuarcılık şirketi olan IDG, 80 ülkede 300 bilgisayar gazete ve derginin yayıncısıdır. www.cio.com.tr I OCAK 2011 7 giriş İnovasyon ve İş Süreçleri 8 2010’un Getirdikleri ve Götürdükleri 2010 yılı bitti ama etkileri daha sürecek gibi. O kadar çok ve önemli olaylar oldu ki, 2011’in geçen senenin gölgesinden kurtulması zor. 2 ▼ ▼ ▼ ▼ ▼ 010 yılı bir çok analistin beklentilerini yerle bir edecek şekilde hareketli geçti. Yeni teknolojilerin ortaya çıkması, bilgisayar kullanım alışkanlıklarının değişmeye başlaması, şirketler arasındaki savaşlar, pazarda pay kapma mücadelesi, yeni güvenlik açıkları derken bir yıl geride kaldı ve önümüzdeki yılda nasıl bir IT dünyası beklememiz gerektiğine dair bazı ip uçları bıraktı. sayfa 3 •••••iPad çıktığından beri e-okuyucu satışları yüzde 22 düştü.•••••2011 yılında havayollarının yüzde 56’sı IT harcamalarını arttıracak.•••••IT uzmanlarının yüzde 55’i 2015 yılında mobil yazılımların diğer tüm IT sektörlerini geçeceğini düşünüyor.••••• OCAK 2011 I www.cio.com.tr KARA KUTU SSD 7 AYIN GÜNÜ ARALIK 01 rss.cio.com.tr [ MOBİL CİHAZLAR ] ARALIK Qualcomm pil teknolojisinden şikayetçi: Qualcomm CEO’su Paul Jacobs, mobil geniş bant internet ve mobil cihazların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engelin pil süreleri olduğunu söyedi. ARALIK [ SOSYAL HİZMETLER ] 05 PAZAR ARALIK 09 PERŞEMBE ARALIK 14 SALI ARALIK 17 CUMA ARALIK 20 PAZARTESİ ARALIK 23 PERŞEMBE Intel’in piyasaya yeni sürmeye hazırlandığı katı hal sürücüleri mini PC bağlantısına sahip olmalarının yanında eski nesil SSD’lerin sekizde biri boyutundalar. Bu da üreticiler açısından çok farklı yapılandırmaları mümkün kılıyor. 80 GB’ı 180 dolar. Facebook’tan profil değişikliği: Facebook bugün kullanıcı profillerinin görünümünü ve güvenlik ayarlarında değişikliğe gitti. 500 milyon kişi profillerini tekrar ayarladı. [ KORSANLIK ] Kredi kartı saldırganı yakalandı: Hollanda polisi 16 yaşındaki genç korsanı operasyon ile yakaladı. Wikileaks’e olan desteklerini kestikleri için tüm kredi kartı sitelerine saldırı düzenlemişti. Ayın Grafiği [ İŞTEN ÇIKARTMA ] Yahoo’dan büyük işten çıkartma: Yahoo grubu, küresel tüm iş gücünün yüzde 4’üne denk gelen bir miktar olan 600 kişinin işine son verdi. [ GOOGLE ] Google’dan yeni metin analistleri: Google’ın çıkarttığı iki metin analiz aracı 500 yıllık tarihi metinler içerisinde arama yapabiliyor. 9 [ ŞİRKETLER ] Adobe’dan büyük başarı: Adobe, yılın son çeyreğinde bir milyar dolarlık gelir açıkladı. Bu şirketin tarihinde bir ilk. [ YÜKSEK TEKNOLOJİ ] IBM’den devrim niteliğinde üretim: Yeni bellek yongaları ile cep telefonlarına terabaytlarca veri sığabilecek. Sadece laboratuvarda değil, IBM bu teknolojiyi satışa çıkartmaya hazırlanıyor. Vista Başarısızlığı 5 1 2 3 4 5 Apple’ın akıllıca tasarlanmış “I’m a Mac” reklamları ve aynı dönemde yaptığı çıkışlar, Windows’un alternatifsiz olduğu düşüncesinin sorgulanmasına sebep oldu. Bu sıkı kampanya Vista’nın hatalı, sıkıcı ve yavaş olduğu imajını perçinledi. Microsoft her ne kadar kendi kampanyalarını başlattıysa, Vista’nın imajını kurtarmak için çok geç kalınmıştı. Bilmeniz Gereken Şeyler 2001 yılında Windows XP piyasaya çıktığında dünya üzerinde 600 milyon bilgisayarın yüzde 80’inde Windows kullanılıyordu. XP, Windows NT ve 98’i birleştirmekle kalmadı, 2008 yılına gelindiğinde 500 milyon kişinin daha Windows ile tanışmasını sağladı. Tüm küresel işletmeler iş akışlarını bu IT üzerine kurdu ve haliyle bu kadar kemikleşmiş bir sistemden kimse kopmak istemedi. Hiç kimse eskisinden daha yavaş çalışan yeni bir bilgisayar kullanmak istemedi. Microsoft yıllardır yazılımlarına gereksiz ve üstünkörü hazırlanmış özellikler koyarak işletim sistemlerini şişirdiği için eleştirilmişti. Bu hiç bir zaman Vista’daki kadar sorun olmadı. Windows XP 35 milyon kod satırına sahipken Vista 50 milyondan fazla satıra sahipti. Hiç bir zaman bir Vista planlanmamıştı. Microsoft’un 2001 yılından beri düşüncesi Windows XP adında bir tek işletim sistemi çıkartmak ve yıllık abonelik yolu ile kullanıcılardan para alıp işletim sistemini o anda ki IT gerekliliklerine göre sürekli olarak güncellemekti. Hatta işletim sisteminin ismi bu yüzden XP idi. Fakat hiç bir zaman tam olarak bir iş modeli yaratamadılar ve eski sisteme geri dönüp acilen Vista’yı piyasaya sürdüler. Windows XP hem 98’in geniş sürücü tabanına ve uyumluluğuna sahipti, hem de NT’nin kurumsal sağlamlığına. Dolayısı ile ortaya çok daha geniş kullanıcı kitleleri bulan bir işletim sistemi çıktı. Vista geldiğinde ise neredeyse hiç bir sürücü çalışmadığı gibi, bir çok aygıt da çalışmayı reddediyordu. IT yöneticileri için tam bir kabus. Bunun en büyük sebebi arttırılmış güvenlikti. www.cio.com.tr I OCAK 2011 Şirketler ve Güvenilmezlikleri 10 2010 yılı özellikle kişisel internet güvenliği ve mahremiyet konularında felaket denebilecek bir yıldı. Apple, AT&T, Facebok, Google ve benzeri bir çok firma bilerek veya farkında olmadan kişisel güvenliği ve mahremiyeti tehdit edici hatalar yaptılar. Polisler cep telefonları ile insanların nerede olduğunu bulabildiler, Web reklamcıları internet gezginlerinin hareketlerini kaydettiler, okullar gizlice öğrencilerini gözetledi, mobil uygulamalar kendi sahiplerine karşı casusluk yaptı. En bilindik olayların en büyük tehditleri oluşturduğu tamamen bir yanlış anlaşılmadır. Bunlar da gayet büyük tehlikeler olmalarına rağmen bazı az bilinen olaylar küresel çapta alarm durumunu hak ediyorlardı. Google’ın Wi-Fi’lere burnunu sokması aslında art niyetli bir hareket değildi. Street View arabalarına yerleştirilen cihazlar açık kablosuz ağları tespit edip haritalandırıyordu. Amaç, Google Maps üzerinde bu ağların yerlerini görebilmeniz ve ihtiyaç anında en yakındaki ağa gidebilmenizdi. Ayrıca ağların tanımları ve yerleri belliyse GPS’e gerek kalmadan yer belirleme de yapılabilirdi. Wi-Fi ağlarının tanımları ve yerleri haricinde Google’ın Street View arabaları, kullanıcıların e-postaları ve şifreler de dahil olmak üzere ulaşılabilen tüm verileri kaydettiği ortaya çıkınca kıyamet koptu. Google, 30 ülkede, 3 yıl boyunca 600 GB veriyi bu yolla elde etti. Uluslararası bir çok dava açıldı ve olay hala tartışılmaya devam ediyor. Kablosuz ağını şifrelemiş olanlardan ise hiç bir veri çalınamadı. Bir diğer büyük olay ise genellikle güvenilirliği ile tanınan ve her ürününü korumak için paranoyakça denebilecek adımlar atan Apple’ın, kötü bir güvenlik tasarımı yüzünden 114 bin iPad kullanıcısının e-posta adreslerinin internete yayılmasında sorumlu olması. Olay ABD’de AT&T’nin internet sitesi üzerinden gerçekleşti. iPad siparişi veren herkese 20 karakterlik tekil bir şifre yerine geçecek adres veren AT&T’nin sitesine bir güvenlik grubu, rastgele 20 karakterli adresler girerek 114 bin kişinin e-posta adreslerini teyit etti. Daha sonra bu adreslerin bir kısmı kanıt olması için Gawker medya sitelerinde OCAK 2011 I www.cio.com.tr yayınlandı. İyi haber ise bu işi yapan grubun hiç bir şifreyi açık etmemesi. Ama her güvenlik grubu bu kadar iyi niyetli olmayabilir. Facebook’un Wi-Fi basiretsizliği saman alevi gibi bir anda alevlendi ve söndü. Olay şu: Örneğin bir kafede otururken kablosuz ağ üzerinden Facebook profilinizi güncellemek isterseniz, bir yabancı rahatlıkla Facebook sunucuları ve sizin aranızdaki hatta ortadan dalıp tüm bilgilerinize ulaşabildiği gibi, kendi keyfine göre profilinizi düzenleyebiliyor. Bütün bunun ortaya çıkmasının temel sebebi ise gayet masumca yazılmış bir Firefox tarayıcı eklentisi. Sonuçta Facebook ve aynı sorundan muzdarip Twitter gibi diğer bazı büyük sosyal paylaşım sitelerinin güvenli kullanıcı girişi konusunda sınıfta kaldıkları açığa çıktı. Yıl içinde Facebook’un tek vukuatı bu değildi. Esas büyük kıyamet Facebook’un ve çok kullanılan bazı uygulamalarının kullanıcı bilgilerini reklam ve veri şirketlerine sattığı ortaya çıkınca başladı. Bir kullanıcı bir reklama tıkladığında kullanıcıya özel bir ID reklam şirketine gönderiliyor ve reklam şirketi kullanıcının dini görüşünden sevdiği yemeklere kadar ne kadar bilgisi varsa hepsine sahip olabiliyordu. Bazı diğer olaylarda da uygulama sahipleri, topladıkları kullanıcı bilgilerini doğrudan başka şirketlere satıyorlardı. İşin garip tarafı Facebook bunu hala yapıyor ve kullanıcı kaydı yapılırken onaylanan anlaşmaya göre tamamen yasal. Belki de 2010’a damgasını vuran en ciddi tehlike kriminal ahmaklıktı. Google, geliştirilmesi için milyonlarca dolar harcanan Wi-Fi kayıt araçlarının varlığını önce reddetti, sonra yanlışlıkla yapıldığını savundu, sonra da niyetlerinin bu olmadığını belirtti. Facebook, kullanıcı kayıt ve hesap anlaşmasına kendisi yazmış olmasına rağmen kullanıcı bilgilerinin şirketler ve reklamcılar ile paylaşıldığını bilmediğini söyledi. Dünyanın en değerli IT şirketi unvanına sahip Apple, böyle bir güvenlik açığından haberdar olmadıklarını belirtti. Dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları, kendi oluşturdukları güvenlik yönetimini izlemekten bile aciz kalabiliyorlar. Yine yıllardır olduğu gibi en iyi çözüm, kullanıcı olarak kendimizi güvene almak. Devlerin Savaşı Büyük Olur 12 Google ve Microsoft başlarda birbirlerinden alakasız, tamamen farklı işler yapan şirketler olarak tanıştılar, fakat tanışıklıklarının üzerinden gün geçtikçe birbirlerinden nefret eder hale geldiler. Özellikle Google’ın işletim sistemi Android ile mobil telefonları ele geçirmesinin ardından bir de masaüstü işletim sistemi çıkartması bardağı taşıran son damla oldu. Microsoft’un Bing atılımı ile iyice kızışan ortamda iki dev yazılım şirketi, resmen bir hayatta kalma savaşı veriyorlar. İki şirketin en büyük savaşlarının bir kısmı yargıçlar önünde gerçekleşti. İki şirket de birbirini tekel kurmaya çalışmak ile suçladı. Microsoft, Google’ın bir seyahat şirketini satın alarak çevrimiçi seyahat aramalarında tekel olmak istediğini; ayrıca milyonlarca kitabı tarayıp internete koymasının fikir haklarının ihlali olduğunu belirtti. Aslında iki şirket de açabilecekleri her konuda birbirlerine dava açtılar. Microsoft deyince doğal olarak masaüstü işletim sistemi olan Windows aklımıza geliyor. Google, tamamen bulut tabanlı olacağını duyurduğu masaüstü işletim sistemi olan Chrome OS’u duyurduğunda Microsoft baya endişelenmiş ola- OCAK 2011 I www.cio.com.tr cak ki, tüm internet üzerindeki hizmetlerini daha iyi bir bulut deneyimi sunabilmek için güncelledi, hatta yeni çıkarttığı Office 2010 sürümünü buluta entegre olabilecek şekilde geliştirdi. Windows 8 hakkında sızan haberlerin çoğunda çok daha iyi bulut entegrasyonu göze çarpıyor. Microsoft için Google gerçek ve ciddi bir tehdit. İşletim sistemlerinde olduğu gibi bir diğer kıyasıya savaş da internet tarayıcıları cephesinde sürüyor. Özellikle HTML5’in ortaya çıkması iki marka 14 için de kendini göstermek için bulunmaz bir fırsat oluşturdu. Google’ın Chrome tarayıcısı piyasanın yüzde 10’una hakim ve kullanımı sürekli artıyor. Internet Explorer kullanımı ise her geçen gün düşmekte, fakat Internet Explorer 9 şimdilik HTML5’i daha iyi çalıştırıyor gibi gözüküyor. Esas durum HTML5 siteler yaygınlaştıkça anlaşılacak. Bir diğer savaş meydanı ise e-posta ve ofis yazılımları. GMail ve Hotmail uzun zamandır birbirlerine rakipler ve Pazar payı kapma yarışında at başı gidiyorlar. İki şirket de e-posta hizmetlerinde 40 milyon kayıtlı kullanıcı olduğunu söylüyorlar. Bazı analiz şirketleri ve IT yorumcuları gerçek rakamların bundan farklı olduğunu söylüyor. Tek emin olduğumuz şey iki şirketin de birbirlerine karşı bariz bir üstünlük sağlayamamış olmaları. Bu durum, artık iyice e-posta ile iç içe geçmeye başlayan ofis yazılımları için de geçerli. Microsoft kendi ofis paketini iyice Hotmail ile entegre ederken, Google’ın ofis çözümleri zaten başından beridir GMail ile entegre. Geleceğe Dair Neler Oldu? 2010 yılı şirketler haricinde teknolojideki gelişmeler açısından da oldukça hareketli ve görülmedik gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Hala bilim kurgu filmlerinin 2010 tahminlerinin çok gerisindeyiz ama hızla hayal edilen geleceğe yaklaşmaktayız. Bu yıl çok önemli gelişmelerden bazıları üç boyutlu yazıcılarda yaşandı. Bu yazıcılar yıllardır ortalarda olmalarına rağmen ilk defa tamamen 3D yazıcılar kullanılarak üretilen otomobil, ilk 3D ya- OCAK 2011 I www.cio.com.tr zıcılar kullanılarak üretilen 3D yazıcı ve 3D yazıcılar kullanarak kendi hemcinslerini üretebilen 3D yazıcı ile üretilmiş robot gibi bazı buluşlara imza atıldı. En azından gelecekte robotların gerçekten insanlara ihtiyacı olmayacağını artık biliyoruz... Bilgisayarlara bakış açımızı değiştirebilecek bazı deneyler de 2010 yılına damgasını vurdu. E.Coli bakterisinin DNA’sına dijital fotoğraflar kaydedilebildi. Gerçek beyin hücreleri merkezi işlemci yerine kullanılabildi, hatta bu işlemciyi kullanan robot etrafta dolanıp Sudoku çözebildi. Bu teknolojilerin varyantları insanlara biyonik özellikler vermek için kullanıldı. Beynin normal bacaklar gibi yönettiği robot bacaklar felçli hastalara başarıyla takıldı, askerler için zihin gücüyle kontrol edilebilen dış iskelet zırhlar üretildi, hatta Afganistan’da başarıyla denendi. Artık insanlara ihtiyaç duymayan robotların organik parçalara da sahip olabileceklerini de biliyoruz... 2010’un üzerinde en çok konuşulan teknolojisi ise hiç tartışmasız üç boyutlu görüntü teknolojileri oldu. Bir çok firmanın büyük kampanyalar ile ortaya çıkarttığı, sinema salonlarında gözlükle film seyretmenin normal karşılanmaya başladığı bir yıl geçirdik. Hangi gözlük hangi 3D teknolojisi içindir derken firmalar çoktan gözlüksüz 3D görüntü teknolojisi üzerinde çalışmaya başladılar, hatta önümüzdeki yıl Nintendo böyle bir oyun cihazını piyasaya çıkartıyor. Bu teknoloji ile en çok ilgilenen firmalardan biri ise Cisco. Kurumlar için telekonferans ve telepresence çözümlerini 3D olarak sunmak istiyor. YÖNETİCİ VİZYONU A D V E R T O R I A L DIGITURK 2,5 Milyonu Aşan Müşterilerinin Detay Bilgilerini QlikView Yönetim Kokpitlerinden Takip Ediyor. “ QlikView bizlere yüz milyonlarca veriyi özetten en kapsamlı detay veriye kadar neredeyse tüm departmanlarımızın ihtiyaç duyduğu çeşitlilikteki ‘dashboard’ uygulamaları ile anlık olarak sorgulama ve analiz etme imkanı verdi.” Tuğçe Denizlerkurdu, Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi Birim Yöneticisi, DIGITURK D IGITURK, 1999 yılında Çukurova Grubu bünyesinde kurulan, 2000 yılında yayına başlayan, Türkiye’nin ilk dijital platformudur. 185 TV, radyo ve interaktif kanalı, dijital görüntü ve ses kalitesiyle alışılagelmiş televizyon izleme alışkanlığını 21. yüzyıl teknolojisi ile yeniden şekillendiren DIGI- TURK, dijital platform işletmeciliğinde Avrupa’ nın da sayılı platformları arasında yer almaktadır. Evlerde eğlencenin ve teknoloji konforunun lider sağlayıcısı vizyonuna sahip olan DIGITURK bu vizyon çerçevesinde her türlü öncü uygulamayı hayata geçirerek üyelerine en yüksek kalitede görüntü ve içerik sunmak için dijital yayıncılık alanında dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek Türk izleyicisinin beğenisine uygun çözümler yaratmaktadır. Dinamik, hızlı değişen kullanıcı ve iş taleplerini karşılayabilen entegre raporlama ihtiyacı Bilgi Sistemleri altyapısına BI Technology ile gerçekleştirdikleri QlikView İş Zekası Platformu ile hız kazandıran DIGITURK, QlikView yönetim kokpitleri ile sadece üst düzey yöneticilerin değil Satış Pazarlama departmanına bağlı Üye Kaybı Önleme (Churn) ve Üye Kazanım (Acquisition) birimleri ile Finans, Çağrı Merkezi (Call Center), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), Lig TV ve Media Pazarlama departmanlarına kadar her birimin ihtiyacına cevap verecek detayda görsel, dinamik ve kurumsal raporlama altyapısı ile entegre çalışan analizler sunuyor. Tuğçe Denizlerkurdu Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi Birim Yöneticisi Melih Erdurcan BI Technology Danışmanı A DIGITURK Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi Birim Yöneticisi Tuğçe Denizlerkurdu, BI Technology ile gerçekleştirdikleri QlikView projesinden önce kurum bünyesindeki ihtiyacı şöyle aktarıyor; “Başta üst yönetim ve pazarlama birimleri olmak üzere pek çok departmandan yönetim kokpitleri ile kurumsal performansı takip etme talepleri gelmekteydi. QlikView’dan önce bu talepler aciliyet ve önem derecesine göre önceliklendirilerek VB yazılım diliyle uygulamalar geliştirilmekte ve kurumsal raporlama altyapısının ‘dashboard’ modülleri kullanılarak geçici çözümler üretilmekteydi. Bu uygulamalar için artan talepler devam ettikçe yapılan dağınık kodlama, ekran tasarımındaki standartsızlıklar gibi unsurlar mevcut ve geliştirilecek olan ‘dashboard’ ların farklı ortamlarda bakım maliyetlerini ortaya çıkartıyordu. Ayrıca kurumsal raporlama altyapısıyla entegre çalışmadığı için veri tutarsızlıkları ve performans yetersizliği gibi sorunları da beraberinde getirmekteydi.” QlikView ile beklentilerinden daha da fazlasını bulduklarını ifade eden Denizlerkurdu, QlikView’i seçme nedenlerini şöyle belirtti; “QlikView’in mottosu olan ‘seeing is believing’ ‘görmek inanmaktır.’ sözü gerçekten durumu özetliyor. Daha test aşamasında bile son kullanıcı istediği soruyu sorup cevabını anında QlikView’dan almaya başladı. Öncelikle milyonlarca veriyi saatler seviyesinde bir hızla sisteme aktardık. Örneğin sadece Müşteri İlişkileri Yönetimi birimindeki yaklaşık 400 milyon satır büyüklüğündeki veri sisteme 4,5 saat gibi kısa bir sürede aktarıldı. Bunun yanı sıra QlikView’in her departman hatta birimin ihtiyacına cevap verebilecek esneklikteki hızlı, dinamik ve entegre raporlama yapısı sayesinde en kompleks sorunlar bile çözülerek anında projeden geri dönüşler almaya başladık.” D V E R T O R I A QlikView ile alışılagelmiş raporların ötesine geçerek yeni ve farklı bir bakış açısı ile analiz imkanı Projede karşılaşılan en büyük zorluğun kurum içerisindeki birimlerin belirledikleri standart rapor tanımlarını oluşturmak olduğunu belirten Denizlerkurdu şöyle devam etti; “Organizasyonumuzun yapısı gereği departmanlar arasında birbirinden bağımsız standartlar oluşturmamız gerekiyor. QlikView’in kolay dizayn edilen ve her kullanıcının ihtiyacına cevap verebilecek nitelikteki raporlama yapısı sayesinde bu sistemi rahatlıkla oluşturabildik. QlikView’in anlık sorgulama analiz esnekliği sayesinde standart raporlarımız üzerinde daha önce göremediğimiz analizleri görmeye başladık. Şöyle ki kullanıcıların raporlar üzerindeki tıklamaları ile farklı bakış açıları yakalanarak standart raporlara ek, ancak daha önce hiç denenmemiş perspektiflerle, daha içerikli analizler yapmaya başladık.” Bu durumun kullanıcıların yeni projeler konusunda fikirlerle gelmesine olanak sağladığını belirterek “ QlikView dashboard uygulamaları ile planlanan tüm rapor ve analizlere ulaşılmasının yanı sıra kullanıcılar farklı tıklama ile rutin rapor ve analiz uygulamalarının dışına çıkabilmişlerdir. QlikView’in farklı boyutlarda sorgulama yapısı sayesinde proje planı yapılırken söz konusu projelerin dışında, kullanıcı fikirleriyle her geçen gün geliştirilen bir uygulama haline geldi.” dedi. Yönetim kokpitleri üzerinden takip edilen kurumsal iç görü DIGITURK bünyesinde 50 kullanıcılı bir yapı mevcut. Kullanıcıların her biri QlikView’in sunduğu görsel yönetim kokpitleri üzerinden kendi departmanlarındaki iş akışlarını takip edebiliyorlar. L DIGITURK Satış Direktörü Cüneyt Koçoğlu yönetim kokpitleriyle ilgili olarak “QlikView ile satış hareketlerini anlık olarak 100 inch büyüklüğündeki dokunmatik ekranlar üzerinden takip ediyoruz. Eskiden sadece bölge ve il bazında detayları görebiliyorken şimdi Türkiye’nin dört bir köşesindeki gidişatı, hangi bölgede sorun olduğunu, bayi detayına kadar ‘drill down’ ederek anlık olarak izliyoruz. Bayilerimizin hareketlerini, ay sonunu nasıl kapatacağını, hedeflerini ne kadar tutturduğunu,hangi bayide sorun olduğunu veya iyiye gittiğini anlık olarak takip ediyor, gerekirse konuya anında müdahale edebiliyoruz. Müşterilerimizin Digitürk kanallarında yaşadığı bağımlılığı, iş birimleri olarak bizler de QlikView kullanımı ile yaşıyoruz. QlikView ile adeta kendimize bir ‘İş Zekası’ kanalı kurduk ve LCD ekranlarlada seyrediyoruz.” dedi.Pazarlama Departmanı Gelir ve CRM Direktörü Çağrı Dönmez ise, QlikView ile gelen yeni yapıyı şöyle özetliyor; “QlikView mevcut raporlama sistemiyle entegre çalışarak sunduğu görsel ve işlevsel yönetim kokpitleri üzerinden abone hareketleri, reklam satış takipleri gibi pek çok veriye anında ve saniyeler mertebesinde bir hızla erişmemizi sağlıyor. QlikView’in işimize kattığı değerden oldukça memnunuz bu sebeple Satış ve Pazarlama olarak QlikView’i DIGITURK bünyesinde daha yaygın olarak kullanma kararı aldık.” dedi. Gelecek için planlar Gelecekte QlikView ile ilgili planlarına değinen Denizlerkurdu “QlikView ile çalışmak marifetli bir aygıtla oynamak gibi. Basit ve kolay anlaşılır ara yüzü sayesinde hızlıca ilerleyip daha önce yapamadığımız esneklikte analizler oluşturmaya başladık. İlerleyen zamanlarda İç Hizmetler gibi farklı departmanlarda da kullanıcılarımızı QlikView’in marifetli, zengin ve fark yaratan dünyası ile tanıştırmayı hedefliyoruz.” dedi. “QlikView ile farklı raporları konsolide edilmiş haliyle Bilgi Teknolojileri Departmanı’ndan yardım istememize gerek kalmadan istediğimiz detay ve görsellikte alabiliyoruz.” Çağrı Dönmez, Pazarlama Departmanı Gelir ve CRM 2010 uyoruz Bu yılın 18 lerini sun e d a if r e ğ e d te a k ik d IT ile ilgili Yılın sözleri OCAK 2011 I www.cio.com.tr 2010: Yılın Sözleri : : Dosya 2 010 ‘u geride bırakırken IT dünyasının unutulmaz ifadelerini ve “hey bunu gerçekten söyledi mi” anlarını araştırdık. İşte bulduklarımız (belirli bir sıralama yoktur). “Üçüncü kategori” geldi “Yeni bir tür cihaz kategorisi oluşturmak için, bu cihazların bazı önemli işlemleri çok daha iyi yapıyor olmalı… Laptop’dan daha iyi, akıllı telefondan daha iyi. Ne tür işlemleri? Web’de gezinme, e-posta işleri, fotoğraflara bakıp paylaşma, video izleme, müzik koleksiyonunuzun keyfini çıkarma, oyunlar oynama, e-kitap okuma. Eğer üçüncü bir cihaz kategorisi olacaksa, bunun saydığımız işlemlerde bir laptop veya akıllı telefondan daha iyi olması gerekir. Aksi halde var olmasının bir nedeni olmaz. Şimdi bazılarının aklına netbook geldi. Netbook’larla ilgili problem şu ki onlar hiçbir şeyde iyi değiller. Yavaşlar, ekranları düşük kalitede ve eski hantal PC yazılımını çalıştırıyorlar. Bu yüzden bir laptop’tan herhangi bir konuda daha iyi değiller; sadece daha ucuzlar… Ve bize göre onlar üçüncü cihaz kategorisine girmiyor. Ama bizde öyle olduğunu düşündüğümüz bir şey var. İşte bunu ilk kez bugün size göstermek istiyoruz. Biz ona iPad diyoruz.” -- Apple CEO’su Steve Jobs, 27 Ocak’ta iPad’in tanıtımında. Scott McNealy ile Larry, kapitalizm ve Larry hakkında “Larry Ellison’un Sun’ı satın almasıyla ilgili bir problemim var mı? Hayır, bu kapitalist sistemin bir parçası. Halka açılır açılmaz satıştayız, bu işin bir parçası. Ve benim onun fikri mülkiyet haklarını uygulamasıyla ilgili bir sorunum var mı? Hayır, bununla ilgili bir problemim yok. Nasıl çalıştığımız ve işletilmemiz gerektiğiyle ilgili olabilir mi? Kesinlikle yok.” -- Scott McNealy Kasım ayında PostgreSQL konferansında, Oracle’ın Sun’ı satın alması sonrası yaptığı ilk konuşmasında. “Onun ne düşündüğünü bilmiyorum. Sadece pek öyle paylaşma taraftarı olmadığını biliyorum. Oracle’ın devam eden mühendislik için para ödediği herhangi bir kodun topluluğa sunulmasına güvenebilir miyim? Buna güvenemezdim. Oracle’ın laboratuarlarından bazı kodların kaçmayabileceğini söylemiyorum ama bence bu sadece Larry’nin haberi olmadan olabilir.” -- McNealy aynı konferansta Ellison ve açık kaynak yazılım hakkında konuşurken. “Kapitalizm hakkında konuşuyoruz ve ben coşkulu bir kapitalistim. O benim ulusal ekonomik kahramanlar dediklerimi yaratıyor; vergi mükelleflerini. Onlar şeytan değil. Kahramanlar. Mineta Havaalanı Norm Mineta’nın (politikacı) ardından onun adını almamalıydı; o zor vergi ödüyordu ve çok fazla harcıyordu. Orasının adı Larry Ellison Havaalanı olmalıydı çünkü kendisi bir ulusal ekonomik kahraman.” -- McNealy, yine PostgreSQL’de, kapitalizm hakkında konuşurken. Kefaret yolunda “Hoşgörü için yakarıyorum. Şunu anlıyorum ki benim için kefarete giden yol çok uzun olacak.” -- Albert Gonzalez, global bir siber suç şebekesindeki rolü için Mart ayında aldığı 20 yıl hapis cezasını duyarken. Safra Catz çılgınca konuşmayı tanımlıyor “SAP bize, kötü davranışları için ödül sayılabilecek bir 40 milyon dolar ödüyor. Yaptıkları her şey için sorumluluğu üstlendiklerini söyleyen insanlar için, bu kesinlikle tam aksi bir durum. Bu önce birisinin 2,000 dolarlık saatini alarak 20 dolar için onu rehin bırakmasına ve ardından da onun için bize 20 dolar önermesine benziyor. Bu çılgınca.” -- Oracle co-CEO’su Safra Catz, Oracle-SAP davasında ifadesi esnasında, SAP’nin verdiği zararlara karşılık getirdiği önerinin neden yetersiz olduğunu açıklarken. Uzun zamandır şüphelendiklerimizin teyidi “Elektronik ve eğlenceden her zaman hoşlanan bir adamla tanışmak istiyorum. Hm, aslında eğlenceyi pek sevmiyor… Düşünüyorum, Steve Jobs’ın siz bir komedide kahkahalara boğulurkenki kadar güldüğünü kaç kere görebilirsiniz; çok nadir. Birlikte çok muziplik yaptık. Ama esasında şakalara pek gülmüyordu; o daha çok bunu paraya dönüştürmenin bir yolunu bulmak istedi.” -- Steve Wozniak, Ağustos ayında Flash Memory Summit’te Steve Jobs hakkında konuşurken. www.cio.com.tr I OCAK 2011 19 Dosya : : 2010: Yılın Sözleri Teknoloji ve problem çözme “Teknoloji genellikle cevap değildir. O cevabın bir parçası ama genellikle yanlış uygulanan bir çözüm… Eğer evinizde bir nakit akışı probleminiz varsa, gidip Microsoft Money satın almak ve onu PC’nize yüklemek probleminizi çözmeyecektir.” -- Schneider Electric’den Jim Plourde Kasım ayında, Amerikan kurumlarındaki enerji tüketim sorunlarıyla yaygın mesken problemlerini karşılaştırırken. Uzun metrajlı filmler ve korsanlık 20 “Müzik endüstrisi geldiklerini gördü, üzerlerine dolanana kadar bekledi ve parçalanarak yandı. Sonra herkesi suçlamaya kalktılar ve şimdi olan da bu. Bunun geldiğini gören ben proaktif olmaya çalışıyordum. “Avatar” proaktif bir çözüm olarak benim oyun planımdı; sinemayı canlı tutabilmek için.” -- Direktör James Cameron, Ocak ayında Las Vegas’taki CTIA konferansında, film endüstrisinde yaşanan yaygın korsanlığı engellemenin tek yolunun uzun metrajlı filmler olduğunu, çünkü bu filmlerin yüksek kaliteli kopyalarını indirmenin uzun bir zaman aldığını iddia ederken. Twitter neden önemli “Bizim, insanların birbirleriyle açıkça iletişim kurmalarına izin vermemizin pozitif ve dramatik bir etkisi olabilir” diye konuştu Twitter kurucusu Biz Stone. “Dünya genelinde farkındalığı yükseltiyorsunuz ve bunu yaparken de biraz empati yaratıyorsunuz ve bunu yaptığınızda da kendinizi daha bir global vatandaş olarak hissediyorsunuz. Buna sahip olduğunuzda biz ilerliyoruz. İşte bu heyecan verici.” -- Stone, CTIA’da konuşurken. Web siloları “Eğer biz, Web’in kullanıcıları, bu ve diğer trendlerin kontrol edilmeksizin ilerlemesine izin verirsek, Web parçalanmış adalara dönüşebilir. İstediğimiz herhangi Web sitelerine bağlanma özgürlüğünü kaybedebiliriz… Her site diğerlerinden duvarla ayrılmış bir silo. Evet, sizin sitenizin sayfaları Web üzerinde ama verileriniz değil. Bir sitede oluşturduğunuz kişi listesiyle ilgi- OCAK 2011 I www.cio.com.tr li bir Web sayfasına erişebilirsiniz ama bu listeyi veya oradaki nesneleri başka bir siteye gönderemezsiniz.” -- Tim Berners-Lee, Scientific American tarafından Kasım ayında yayınlanan bir makalede, Facebook, LinkedIn ve Friendster sosyal ağ siteleri dahil olmak üzere bir dizi firmayı değerlendirirken, Web’in potansiyelini törpülediklerine inandığını belirtirken. Güzel şeyler “Geziye çıkmakla ilgili en sevdiğim şeylerden bir tanesi, birçok güzel şey görmemdir ve her zaman fotoğraf makinesi, kamera ve laptop yanımdadır. Onlar bana gördüğüm tüm o güzel şeyleri alma, hepsini birlikte düzenleyerek video blog’larına koyma yeteneği veriyor; tüm özel içerikleri beni bu duruma gelmemi sağlayan insanlarla, hayranlarımla paylaşabiliyorum.” -- Şarkıcı Taylor Swift, CES’te elektronik cihazları nasıl kullandığını anlatırken Doğru şeyi yap “Bunlar cevaplamak için rahat hissetmediğim özel sorular.” -- Fortune 500 firmalarından belirlenemeyen bir kişi, Temmuz ayındaki Defcon’un sosya mühendislik yarışmasında doğru şeyi yapan az sayıda kişiden biri. Kendisi soruları cevaplamayı reddetti. FCC’nin nasıl çalışması gerekiyor? “Kongrenin isteklerini olduğu gibi yapmak zorunda değil. Kendi düşüncelerini oluşturmak durumundalar.” -- Andrew Jay Schwartzman, dijital haklar grubu Media Access Policy’de politika direktörü, Kasım ayında Amerikan Federal İletişim Komisyonunda konuşurken. Bize gerçekte ne düşündüğünü söyle, Larry “Dilim tutuldu… HP’de sayısız aday vardı… ama bunların yerine daha önce SAP’yi çalıştırırken kötü bir iş çıkarttığı için işten atılan birini seçtiler.” -- Larry Ellison The Wall Stree Journal’a gönderdiği bir e-posta’da, HP’nin Mark Hurd yerine kovulmuş CEO Leo Apotheker’ı getirmesi hakkında düşüncelerini açıklarken. 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları ERP projelerini felakete sürükleyen nedenler israf, dolandırıcılık, yalan ve cehalet. I T endüstrisinde hiçbir yıl yok ki büyük ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) projeleri başarısızlıkla sonuçlanmasın. Bunlar çuvalla parayı yakıp tüketen, firma operasyonlarını durma noktasına getiren, firma için kötü bir imaj oluşturan ve kariyerleri çöpe gönderen projeler. ERP projelerinin raydan çıkmasının tek bir nedeni yok. Esasında, tipik bir projeyi üç ayaklı bir tabureye benzetebilirsiniz; müşteri, firma ve sistem entegratörü. Bunların her biri taburenin bir ayağına tekabül ediyor. Müşterilerin iyi plan yapması, eğitim için yeterince bütçe oluşturması ve çalışma şekillerini ge- liştirmesi gerekiyor. Firmaların ise doğru bir biçimde çalışan ve müşterinin iş süreçleriyle mükemmel bir uyum sağlayan yazılım bir sağlaması şart. Ve geliştirme ekibi için de doğru beklentiler oluşturması, projenin kilometre taşlarını yerine karşılaması ve israftan kaçınması da çok önemli. Eğer bu “ayaklardan” bir veya daha fazlası ayakta durmayacak olursa, işler çirkin bir hal alabilir. IT projelerinin sonuçlarını geliştirmek konusunda firmalara yardımcı olmaya odaklanan danışmanlık firması Asuret’in CEO ve başkanı Michale Krigsman, oyun içindeki dinamikleri tanımlamak için daha musibet bir benzetmeyi “Şeytan www.cio.com.tr I OCAK 2011 21 Dosya : : 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları 22 OCAK 2011 I www.cio.com.tr 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya Üçgeni”ni tercih ediyor. Ve o problemli projeler için çabuk bir son görmediğini belirtiyor. “Sihirli bir formül yok. Sihirli formül insanın doğasını değiştirmek için, bizi daha akıllı ve her şeyi görür yapmak için” diye konuşuyor. Ancak Krigsman “ufukta parlak ışıklar” görüyor; müşteriler için terfilerin karmaşıklığını üstlenebilecek bulut bilgiişlem tabanlı ERP’nin yavaş yavaş gelmesi gibi. İşin sabit bir fiyat etiketinden ziyade saat başına faturalandırıldığı çok sayıda servis önerisi de buna eklenebilir. Ayrıca, bu tür servisler genellikle iyi kurulmuş süreçlere dayanıyorlar ve diğer çoğu müşterinin işini görüyor, diyor Krigsman. “Sabit fiyatlı bir anlaşmayla çalıştığınızda ve onlardan farklı bir şey yapmalarını istediğinizde problem ortaya çıkıyor” diye ekliyor Krigsman. O zaman iş standart, saate dayalı faturalandırma düzenlemesine dönebilir ki bu da maliyetleri yükseltebilir. “İşte bu yüzden müşterilerin daha yüksek düzeyde disiplin egzersizi yapması gerekiyor” diyor Krigsman. Krigsman’a göre tüm firmalar müşterilerinin başarılı olmasını istiyor, fakat projelerin sonuçlarını geliştirmek için yapabilecekleri daha fazla şey var. Bunun bir yolu, projenin başarısı için satış temsilcilerine sorumluluk yüklemek olabilir. Bu şekilde, mürekkep kuruduktan sonra onlar basitçe ortadan kaybolamayacaklar. Dahası, onların projeyi çıkmaza götürebilecek marjinal faydalara sahip ekstraları satmaya meyilli olmayacaklar. Bir gün, Krigsman’ın uzaklarda gördüğü parlak ışık IT endüstrisinin üzerinde yaygın bir biçimde parlayabilir. Bu arada, mevcut durumda yapılan bir çalışma şunu gösteriyor ki, zamanın neredeyse yüzde 70’inde, proje başarısı “namuhtemel” İşte size yılın tökezleyen, başarısız olan en büyük ERP projelerine bir bakış; ve bunlar sadece görüş alanımıza girenler. New York’un CityTime ‘Felaketi’ New York şehri maaş bordrosu sistemini modernize etme girişimi olan CityTime, daha çok bir “on yılın başarısız ERP projesi”; projenin başlama yılı 1998. Geçtiğimiz haftalarda projeyi fokurdama noktasına getiren suçlamalar gün yüzüne çıktı. Başlangıçta 60 milyon dolar civarı bir bütçeye sahipti ama New York Daily News’in geçenlerde bildirdiğine göre 700 milyon doları aştı. New York Valisi Michael Bloomberg, projenin tam bir “felaket” olduğunu açıkladı. Bu hafta federal yetkililer projedeki bir grup çalışanı, vergi mükelleflerinin 80 milyon dolarının çöpe atılmasına neden olmakla suçladığını belirtiyor gazetenin raporu. www.cio.com.tr I OCAK 2011 23 Dosya : : 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları New York Murakıpı John Liu, şehrin bordro yönetim direktörü Joel Bondy’yi görevinden uzaklaştırdı ve derinlemesine bir inceleme yapılana kadar, danışmanlık firması Spherion’a yapılan ödemeleri durdurdu. Bloomberg’in bir radyo söyleşisindeki açıklamasına göre, New York yetkilileri projenin ne kadar karmaşık olduğunu idrak edemedi. “Bir kez başladılar ve mantıklı gördükleri her şeyi eklemeyi sürdürdüler” diye konuştu Vali. Ancak, kendisi şehrin halen söz konusu sisteme “umutsuzca” ihtiyacı olduğuna ve onu kullanan birimlerin tasarruf ettiğine vurgu yaptı. Bloomberg, projenin Haziran ayında tamamlanacağını da ekledi. 24 BSkyB ve Hewlett-Packard/EDS’den 318 million pound’luk uzlaşma BSkyB’nin Haziran ayında Hewlett-Packard’dan aldığı 318 milyon pound esasında teknik olarak bir CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) uygulaması içindi, ERP değil. Bununla birlikte söz konusu ödülün dış kaynak işinde ciddi bir etki bırakması bekleniyor. Mahkeme, HP’nin EDS bölümünün projenin tamamlanmasının ne kadar uzun süreceği konusunda yalan söylediğini ortaya çıkardı. Söz konusu proje 2000 yılında başlamıştı ve ilk bütçesi 40 milyon pound’du. BSkyB 2002 yılında EDS’yle yollarını ayırdı ve işi kendisi tamamladı. Ancak nihai maliyetler beş katına çıktı. Bazıları, bu ağır sonucun bazı sistem entegratörleri ve satış temsilcilerinin şimdiden sonra anlaşma yaparken verecekleri vaatler konusunda çok dikkatli olacaklarına inanıyor. Marin County’nin “Sök ve Değiştir”i Eğer bir ERP projesinin sona ermesi için en kötü yol varsa, o da “sök-değiştir”dir ve işte Marin County, Kaliforniya yetkililerinin Ağustos ayında verdikleri karar tam olarak bu. Yetkililer, güçsüzleşen SAP sistemlerini, yaygın problemlerini tamir etmeyi denemek yerine, başka bir şeyle değiştirmenin daha az pahalı olacağına karar verdi. Marin County, bu yılın başlarında söz konusu sistemle bağlantılı olarak sistem entegratö- OCAK 2011 I www.cio.com.tr rü Deloitte Consulting’i mahkemeye verdi. Marin County’ye göre Deloitte projeyi tecrübesiz çalışanları için “bir deneme yanılma eğitim zemini” olarak kullandı ve ortaya çıkan sonuç “yerine geçmesi beklenen eski sistemden çok daha kötü olan pahalı bir bilgisayar sistemi”ydi. Deloitte idarenin iddialarını reddetti. Marin County, sistemin “statükoya” göre yönetilmesinin 10 yıl boyunca 34.7 milyon dolar tutabileceğini belirledi. Sistemin düzeltilmesi ve daha fazla çalışan getirmek suretiyle “kesintisiz gelişimi sağlamanın” 49.8 milyon dolar maliyet getirebilirdi. Problemlerin belirlenmesi ve sistemin yerli yerinde çalışması için de 34.1 milyon dolar. Marin ili yönetimine göre bunun aksine, yine 10 yıllık bir zaman dilimi için yepyeni bir şeye başlamak sadece 26.2 milyon dolar tutabilirdi. Bir SAP sözcüsü ise yaptığı açıklamada, yazılımlarının Kaliforniya’da düzinelercesi dahil olmak üzere, onbinlerce kamu sektörü birimlerinde kurulu olduğunu ve mükemmel bir biçimde çalıştığını ifade etti. SAP, Waste Management ile Uzlaştı En çirkin ERP hukuk savaşlarından bir tanesi Mayıs ayında, SAP’nin atık taşıyıcısı Waste Management ile bir uzlaşmaya varmasıyla sona erdi. Waste Management ilk kez Mart 2008’de SAP’yi başarısız olan ERP yazılım uygulaması üzerinden dolandırdığı iddiasıyla hukuk mücadelesi başlattı. Firma, proje için harcanan 100 milyon dolar ve projenin beklenildiği gibi bitmesiyle elde edebileceği faydalar için de 350 milyondan fazlası dahil olmak üzere ciddi bir zarar gördüğünü açıklamıştı. SAP, gizli bir uzlaşma uyarınca Waste Management’a tek seferli bir nakit ödeme gerçekleştirdi. Waste Management, SAP’nin yazılımlarının uygun bir seçim olduğunu göstermek amacıyla “sahte” bir ürün sunumunu kullandığını belirtti. Bunun yanı sıra başka bir iddiaya göre, SAP’nin teknik ekibi Waste Management’a ürünün daha ileriki bir versiyonunu önerdi ancak verilen yazılım bu değildi. Eğer yeni versiyon kullanılmış olsaydı, yazılı- 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya mın multi milyon dolarlık satış fiyatı muhasebe kuralları açısından hemen gelir olarak görülmeyecek, dolayısıyla anlaşmada yer alan satış temsilcileri prim alamayacaklardı; iddia bu yönde. SAP ise savunmasında, Waste Management’ın zamanında ve doğru bir biçimde iş gereksinimlerini tanımlamadığını, uygulama için yeterli, bilgili, karar verebilen kullanıcı ve yöneticiler sağlamadığını söyledi. Fakat, Sunshine Mills temsilcilerinden bir tanesi, avukat Daniel McDowell, Ross Systems’ın firmayı kandırdığını, yazılımın hemen kullanılabilir olduğunu gösterdiklerini ancak uygulamaya geçildiğinde ise başarısız olduğunu söyledi. Ayrıca McDowell, dahili bir e-posta’da bir Ross çalışanının Sunshine çalışanları için sistemi nasıl kullanacaklarını anlayamayan “cahil aptallar” etiketini kullandığını da ekledi. Lumber Liquidators’a Göre Kötü Geçen Çeyreğin Müsebbibi ERP Mansiyon Ödülleri: Forth Worth Polislerinin Ücret Problemlerinin Sebebi PeopleSoft Kasım ayında Lumber Liquidators, SAP uygulamalarıyla bağlantılı olarak zayıf bir üçüncü çeyrek geçirdiklerini, projenin çalışan verimliliğini önemli oranda törpülediğini açıkladı. Ancak firmaya göre problemler yeni sistemi tanımaya çalışırken sorun yaşayan çalışanlardan kaynaklanıyordu, yazılımın kendisinden değil. “Önceki sistemimizin bir özelliği oldukça esnek ve kolaylıkla yönetilebilir olmasıydı” diye konuşuyor CEO Jeffrey Griffiths. “SAP çok daha yapısal olduğu için siz adımları izliyorsunuz ama o çok daha kararlı. İşte bu yüzden bizim için önemli bir değişiklikti” diye sürdürüyor konuşmasını. SAP’ye geçmeden evvel, Lumber Liquidators hantal bazı manuel süreçlere sahipti; hatta bazı operasyonların elektronik tablolar üzerinden çalıştırılması da buna dahil. SAP ile, “kayda değer gelişim ve faydalar göreceğimizden eminiz” diyor Griffiths. ERP Davasında Jüriden Hayvan Maması Üreticisine 61 Milyon Dolar Aralık ayında, bir Alabama mahkemesi evcil hayvan maması üreticisi Sunchine Mills lehine 61 milyon dolarlık bir karar aldı. Söz konusu dava firmanın CDC Software’in bir alt firması olan ERP firması Ross Systems’a karşı açılmıştı. Ross Systems bu sonuca karşı mücadele etme niyetinde. Onların açıklamasına göre Sunshine yazılımın bir beta sürümünü bilerek satın aldı ve taraflar arasında yapılan anlaşmada çeşitli kısıtlamalar vardı. Ross Systems başkanı Sherri Rodriguez sonuç için, “yazılım endüstrisi için üzücü bir gün” açıklamasını yaptı. Forth Worth, Teksas’daki polisler çılgına dönmüş durumda. Bunun sebebi de yeni uygulanan Oracle PeopleSoft bordro sistemi. Bu sistem yüzünden ödemelerini eksik ya da hiç alamadıklarını ifade ediyorlar. “Bazı memurların ödeme alamamış olması kabul edilemez ve birçoğu da iki aydır eksik ödeme alıyorlar” diyor Forth Worth Polis Memurları Birliği Aralık 12’de Facebook’taki sayfalarına attıkları mesajda. “Belediyeyi doğru şeyi yapmak konusunda zorlamanın bir yolunu bulmak için mücadeleye devam edeceğiz.” Sistem tek saatleri ve polis memurlarının değişimlerini ele alacak biçimde kurulmadı, diyor birlik memurlarından biri Star Telegram gazetesine yaptığı beyanatta. Gazeteye göre, belediye problemleri insan hatasına bağlıyor. Bir “İnsan Hatası” Daha Kasım ayında çıkan haberlere göre, San Diego kenti, SAP bordro sistemindeki veri sorunlarına bağlı olarak şehrin bütçe denetimlerini altı ay gibi bir süre için geciktirmek durumunda kaldı. Uzun soluklu proje bütçesinin çok üzerinde devam ediyor ve kent yönetimi SAP’nin servis kısmıyla anlaşma yapmak üzere önceki danışmanlık firmasıyla yollarını ayırdı. Projeyi şimdi SAP tamamlıyor. “Yeni bordro sistemi Ocak ayında devreye girdiğinden beri, çalışanlarımız tarafından verilen raporlara göre kart basımıyla ilgili çok sayıda sorun var; zaman kayıtları farklı hesaplara kaydediliyor.” diye konuşuyor bir yetkili. www.cio.com.tr I OCAK 2011 25 Windows®. Sınırsız Yaşam. Lenovo, Windows ürününü önerir. A D V E R T O R I A L Düşüncenin, yaratıcılığın ve ilerlemenin merkezine yolculuk thinkdunyasi.com Yaklaşık 20 yıl önce üzerinde ‘THINK’ sözcüğü basılı bir cep bilgisayarıyla başlayan ThinkPad® efsanesi, iş dünyasının gereksinimlerini çok iyi kavramış “Think ürünleriyle devam ediyor. Sadece iyi bir iş bilgisayarını değil, her zaman yanınızda olacak iş ortağını seçmek ve ‘düşünce’ye hükmedebilmek için adresiniz Thinkdünyası. T aşınabilirlik kavramını çok iyi anlayan ve onu iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda evrensel bir yaratıcılıkla şekillendiren Lenovo’nun ‘Think’ ailesinin artık web’de de güçlü bir temsilcisi var. Thinkdunyasi.com, Think dünyasından gelen en son haberlere ulaşıp, Think ürün yelpazesinin en yeni modellerini tüm ayrıntılarıyla inceleyebileceğiniz bir web sitesi. Think temasının çıkış noktasından itibaren tüm yönleriyle el alındığı site sadece kısa bilgileri bulabileceğiniz bir katalog değil. Lenovo’nun gücünü Intel® Core™ işlemcilerden alan Think bilgisayarlarıyla gerçekleştirdiği dünya çapındaki çalışmaları ve başarı öykülerini bulabilirsiniz. Thinkdunyasi.com’daki ‘Gelecekte Think’ başlığı altından ulaşabileceğiniz forumda ise Think ürünlerinizle ilgili merak ettiklerinizi Think kullanıcı ailesiyle paylaşabilir, diğer kullanıcıların elde ettikleri deneyimi üretkenliğinizi artıracak çözümlere dönüştürme fırsatı yakalayabilirsiniz. Think ailesinde kimler var? Sitede ‘Think ürün yelpazesi’ başlığını mutlaka inceleyin. Düzistü bilgisayarlardan iş istasyonlarına kadar ürünleri tüm özellikleriyle bulabilirsiniz. ThinkPad®: Think ailesinin efsane dizüstü bilgisayarları. Şaşırtıcı sağlamlık. Ge- lişmiş güvenlik. Yenilikçi detayları. Enerji tasarrufu. Güçlü Intel® Core™ işlemci ailesi. ThinkPad® halen iş dizüstü bilgisayarlarında sabit marka durumunda. Kurumsal modellerden KOBİ’ler için tasarlanan Edge ve SL modellerine kadar tüm ThinkPad®’leri burada bulabilirsiniz. ThinkCentre®: Şirketinizin masaüstü bilgisayarları yönetmekten çok daha önemli işleri vardır. Bu nedenle, Intel® Core™ işlemci ailesiyle çalıştırılan ThinkCentre® PC’ler son model masaüstü bilgisayarlardır. Olağanüstü veri güvenilirliğine, stabiliteye, enerji verimliliğine ve araçsız yönetilebilirliğe sahip olan her bir modelle ThinkCentre masaüstü bilgisayarlar işletmenizin BT’ye değil de iş yapmaya odaklanmasını sağlar. ThinkStation®: Masaüstü bilgisayar kısıtlamaları işletmenizi geride mi bırakıyor? ThinkStation iş istasyonları en son Intel® Xeon™ işlemci teknolojisini içerir ve yüksek performanslı ve 3D grafik çözümlerini ve üretkenliği geliştiren ayrıntıları birleştirmenizi sağ- lar; böylece, size standart bir masaüstü bilgisayarın sunamayacağı düzeyde performans sunmuş olur. ThinkStation ile elde edebileceğiniz başarıların sınırı yoktur. ThinkVision®: Hem işletmeniz hem de dünya için, harcadığınız enerjiyi ve sera gazı emisyonunu azaltan, enerji verimliliği sağlayan ve çevreye karşı sorumluluk sahibi olan ThinkVision® monitörleri tercih edin. Az enerjiyle, uzun çalışma sürelerinde bile gözü yormayan, her zaman temiz ve net görüntüler sunan ThinkVision® monitörler, ayrıca tam ayarlanabilir, ergonomik ayaklarla çalışanın rahatlığını da artırıyor. Düşünen bilgisayarın beyni: Intel Lenovo’nun yenilikçi ürünlerinde, dünya lideri bir teknoloji ortağının da imzası var. Intel® Core™ işlemci ailesi ile güçlendirilen Lenovo ThinkPad® ile işletmeniz artık topyekun daha ‘akıllı’ düşünüp, daha ‘akıllı’ çalışacak. Intel® Core™ işlemciye sahip ThinkPad® bilgisayarlar sayesinde… Yüzde 93’e kadar daha hızlanırsınız: Intel® Core™ işlemci sayesinde daha hızlı, daha çevik uygulama geçişi deneyimi elde A D V E R T O R I A edin ve yavaşlama olmadan aynı anda birden çok programı çalıştırırsınız. Güvenlik uygulamaları, iletişim programları, üretkenlik paketleri (Microsoft® Office dahil), fotoğraf ve video programları ile oyunlar – tüm bunları birlikte çalıştırın ve üretkenliği artırın. Şimdi PC’niz tıpkı sizin gibi çoklu görev gerçekleştirir. 104 dakikaya kadar daha fazla çalışırsınız: Enerji verimliliği sağlayan Intel® Core™ işlemci, Lenovo ThinkPad® dizüstü bilgisayar pillerinin daha uzun süre çalışabilmesine yardımcı oluyor. Uzun süren toplantılar veya hareket halindeyken mesafeler artık önemsiz. Üretkenliğiniz 2 kata kadar artar: Intel® Core™ işlemci ailesi, yaygın iş uygulamalarınızı daha hızlı şekilde tetikleyerek Microsoft® Word, Excel ve Outlook, e-posta ve web tarama gibi temel programlarda üretkenliğinizin artırılmasına yardımcı olur. Şirketinizin verimliliğini artırmak için daha kısa sürede daha fazla üretirsiniz. Hepsi bir arada PC’leriniz yüzde 25 incelir Lenovo, büyük parçalar olmadan ve daha az kabloyla, geleneksel masaüstü PC’sini, alan tasarrufu sağlayan, hepsi bir arada biçime dönüştürmüştür. Bu akıllı tasarım alan tasarrufu sağlar ve işletmeler için kurulumu kolaydır. Intel® Core™ işlemci ailesi ile birlikte Lenovo’nun hepsi bir arada PC’leri, iş uygulamalarınızda yüzde 87’ye kadar daha yüksek performans sunar. Bu, gerçek bir tasarruftur. Beklemek için daha az, üretmek için daha çok zaman harcarsınız: Lenovo ThinkStation™ masaüstü ve ThinkPad® taşınabilir iş istasyonlarındaki güçlü Intel® Core™ ve Intel® Xeon™ işlemci aileleri, daha önce hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde içerik oluşturabileceğinizin garantisidir. Kolayca HD Grafikler, videolar, müzik, CAD ve CAM oluşturun, üstün dijital ortam deneyiminin tadını çıkarın. Intel® destekli Lenovo iş istasyonlarıyla zaman tasarrufu sağlayarak üretiminizi artırın. L Think Dünyasından Haberler Tüketici memnuniyetinde 6. kez birinci Lenovo, Technology Business Research (TBR) tarafından “Kurumsal Bilişim Teknolojisi Satın Alma Davranış Biçimleri” ve “Tüketici Memnuniyeti” araştırmalarında tüketici memnuniyeti kategorisinde en yüksek dereceyi elde ederek üst üste 6.kez birinciliği elde etti. Rapor, Lenovo’nun yüksek kalite ThinkPad dizüstü bilgisayar ve ThinkCentre masaüstü bilgisayarları için gerçekleştirdiği ürün tamiri, telefonla destek gibi hizmetler sonucu gelişen yüksek tüketici memnuniyetini vurguluyor. Lenovo ThinkPad Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dilip Bhatia konuyla ilgili olarak, tüketicilerin neyi beklediklerini bildiklerini ve bu amaç doğrultusunda çalıştıklarını söyledi. Mühendislik harikası ürünlerin ve hem satış sırası hem de satış sonrası memnuniyetin öncelikli arananlar olduğuna dikkat çeken Bhatia: “Zaten tüketicilerimiz ThinkPad aldıklarında ne kadar uzun süreli bir kullanım keyfi yaşacayacaklarını ve iş dünyasında uzun süreli güvence sağlayacaklarının farkındalar.” dedi. 60 milyonluk satışla tarihi rekor Lenovo, 18 yıldan bu yana, tam 60 milyon adet Thinkpad dizüstü bilgisayar satarak tarihi bir rekora imza attı. Böylece, Lenovo, bir alt markası olan efsanevi ThinkPad ile bilgisayar tarihinde bir devrim gerçekleştirdi. 18 yıldır, kurumsal pazara yönelik Thinkpad modelleri ile ilk sıvı temasında dayanıklı klavye ve koruyucu kafes gibi birçok eşsiz teknolojiye sahip ürünü PC sektörüne sunan Lenovo, dizüstü bilgisayarların gelişmesine ve yenilenmesine katkı sağlamanın yanı sıra tüketicinin PC kullanma yöntemlerini de değiştirmesine öncülük etti. 2000 yılında 10 milyon adet olan bu rakam IBM’in PC bölümünün satın alınmasıyla 23 milyona yükseldi ve sadece 5 yıl içerisinde 60 milyona ulaştı. İlk 10 milyon adetin 8 yılda satıldığı düşünüldüğünde bu, her gün 3.400 adet ThinkPad’in satılmış olduğu anlamına geliyor. Sonraki 13 milyonluk satışın 5 yılda yakalanması ise günde 7.100 adetlik satışa demek. Şimdi de son 5 yılda gelinen 37 milyonluk satış, Lenovo’yu günde 20.300 ThinkPad’in satılması gibi tarihi rakamlara ulaşmayı sağladı. NASA’nın tercihi ThinkPad Dünya’nın en büyük bilgisayar üreticilerinden biri olan Lenovo’nun üstün teknolojisi ve sağlamlılığı ile ön plana çıkan dünyaca ünlü ThinkPad isimli dizüstü bilgisayarları NASA’nın da tercihi oldu. Son derece sağlam bir kasaya sahip olan ThinkPad serisi, bilgisayarınızı güvenle kullanabilmenizi sağlayan tüm özellikleri bünyesinde bulunduruyor. Laboratuar ortamında 114 kez test edildikten sonra satışa sunulan ThinkPad serisi dizüstü bilgisayarlar, - 20 dereceden 60 dereceye kadar dayanıklı. Bu nedenle teknoloji üssü NASA’da da kullanılıyor, ThinkPad bilgisayarlar astronotların en büyük yardımcısı olarak uzay araçlarında yerini alıyor. Performans iddiası şu donanımlar üzerinde yapılan karşılaştırmalara dayanır: Intel® Core™2 Duo Processor T7700’ ün performansı yapılan karşılaştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Donanımsal karşılaştırma detayları için şu adresi ziyaret edebilirsiniz; www.thinkdunyasi.com. Performans testlerinde kullanılan yazılım ve iş yükleri sadece Intel mikroişlemcilerinde optimize edilebilir. Özel bilgisayar sistemleri bileşenler yazılımı, işlemleri ve fonksiyonları kullanılarak SYSmark Mobile Mark, Energy efficiency benchmark, PC Mark gibi performans testleri uygulanır. Bu etkenlerden herhangi birindeki herhangi bir değişme sonuçların değişmesine yol açılabilir. Almayı düşündüğünüz ürünü tümüyle değerlendirmenize yardımcı olacak başka bilgilere ve performans testlerine ihtiyacınız olacak, mesela ürünün diğer ürünlerle karşılaştırma performansı. 28 Teknosa CIO’su Önder Kaplancık OCAK 2011 I www.cio.com.tr İş Süreçlerinde IT Desteği Günümüzde IT yöneticilerinin CIO olmaları yolundaki en zorlu viraj, IT’yi iş süreçlerinin bir parçası haline getirmek. IT iş süreçleri ile entegre bir şekilde çalışarak, işe uygun teknolojiler geliştirmeli. Teknosa, ülkemizde bu entegrasyonu başarılı bir şekilde uygulamayı başaran ender perakendecilerden biri. Teknosa CIO’su Önder Kaplancık’a göre, teknoloji için teknoloji yapmak önemli değil, önemli olan iş için teknoloji yapmak. Bu nedenle Teknosa, ilk kurulduğu yıllardan itibaren büyüyen iş hacmine rağmen, gerek insan kaynağında gerekse de altyapı anlamında çok büyük değişiklikler yaşanmamış. Kaplancık’a göre bu öncelikli olarak şirketin vizyonu ile ilgili. Ercan Arslan www.cio.com.tr I OCAK 2011 29 Kapak Konusu : : İş Süreçlerinde IT Desteği T 30 eknosa, atmış sekiz ilde iki yüz atmış mağaza ile ülkemizde teknoloji perakendeciliiği alanındaki en önemli şirketlerden. Bir çok uluslararası rakibi de bulunmasına rağmen, başarı ile büyümesini sürdüren şirket, teknoloji perakendeciliğindeki çetin rekabet şartlarında IT kullanımındaki başarısı ile bir adım öne çıkıyor. Teknosa, gerek ülke sınırları içerisinde gerekse uluslararası bir çok başarılı IT projesine imza atarken, bir çok projeyide ilk kez kullanan şirket olma özelliğini taşıyor. Teknosa’nın başarılı CIO’su Önder Kaplancık, şirketin kuruluşundan itibaren şirketin başarısında önemli bir paya sahip. Kaplancık, iş kariyerini şöyle özetliyor: “92 yılında Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirdim. Ondan sonra Koç Grubu’nda önce Arçelik, sonra Koç Finans olmak üzere iş hayatına başladım. Koç Grubu’ndayken Koç Üniversitesi’nde de Yönetici işletme Master’ı yaptım. 2000 yılında Koç Finans’tan ayrılıp Teknosa’ya dahil oldum. 11 yıldır da buradayım. Yani toplam iş hayatımı bu iki grupta geçirdim.” Kaplancık, ayrıca Sabancı Üniversitesi’nde de üç yıldır ders vermekte. İlk dersinde öğrencilerine IT ve iş birimleri arasındaki bağlantının önemini şu şekilde anlatıyor: “Önceleri ITM (IT Management) bölümünde, bu sene ise MBA sınıfına ders vereceğim. Bu dersleri verirken ilk şunla başlıyorum dünya eskiden bilgi sistemleri ve iş birimleri diye ayrı departmanlara sahipti , ancak artık iş birimlerine hakim olmak büyük önem taşıyor. Bu nedenle IT iş birimlerine yaklaşmalı, zaten iş birimleri de IT’ ye yaklaşmış durumda. Artık iki birim birbirine yaklaşıyor ve başarılı olacak kitle, her iki tarafta da, yani hem iş birimlerinde bilgi sistemlerine hakim olanlar daha başarılı olacak, bilgi sistemlerinde de iş birimlerine hakim olanlar daha başarılı olacak. Yani kendilerinin buraya pozisyonlandıranlar daha başarılı olacak.” Kaplancık’ın derslerinde aktardığı vizyon, Teknosa’nın da başarısının altında yatan en büyük etkenlerden bir tanesi. Teknosa’da da bu gelişmelere paralel organizasyonel değişiklikler yaşanıyor. Kaplancık son dönemde yaşanan bu gelişmeyi şu şekilde aktardı: “Organizasyonumuzda Eylül ayında yaşanan değişiklikle bilgi sistemleri dışında bana lojistik, müşteri hizmetleri ve kalite geliş- OCAK 2011 I www.cio.com.tr tirme grupları da bağlandı. Zaten bu gruplar bizim uzakta olduğumuz gruplar değildi. Lojistik zaten bütün operasyonunu bilgi sistemleri üzerinden yürüten bir bölümdü. Onların hemen hemen yaptıkları her faaliyete hakim durumdaydık. Müşteri hizmetleri de benzer bir şekilde operasyonlarını bilgi sistemleri üzerine yürüten departman. Artık ünvanım bilgi sistemleri ve operasyon destek genel müdür yardımcısı olarak değişti. Belki bu da bir ilk olabilir. Yurtdışında çok örneği var. Özellikle lojistikle bilgi sistemlerinin birarada olduğu çok sık örnekler duydum, görüyorum. Ama Türkiye’de çok sık olmadığını biliyorum. Türkiye’de değişecek.” Organizasyonel yapıdaki değişikliklere ek olarak, Teknosa’nın gerek IT gerekse genel olarak başarısında önemli bir rol oynayan şirket vizyonunun daha kuruluş aşamasında dahi ne şekilde olduğunu Kaplancık şu şekilde özetliyor: “Teknosa kuruluşundan itibaren vizyonu büyük bir şirket. O zamanki genel müdürümüz ilk başlarken, ‘Burası küçük bir şirket ama çok büyümeyi hedefliyoruz. Yurtdışında örnekleri var; Yüzlerce mağaza açmayı, çok ciddi yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Bu vizyonla altyapımızı kuvvetli kurmamız gerekiyor’ demişti. Teknosa ilk kurulduğu zaman, yirmi milyon dolarlık bir şirketken de bütçesine göre çok ciddi yatırımlar yaparak, hem donanım tarafını hem de yazılım tarafını kuvvetli tuttuk. Sonraki yöneticilerim de hep aynı vizyona sahip oldukları için çok ciddi yatırımlar yaptık. Ve o zaman yaptığımız yatırımların geri dönüşünü alıyoruz şimdi de, eğer o zamanlar biz bu vizyonla bir yatırım yapmasaydık kullandığımız sistemleri çok sık değiştirmemiz gerekecekti. Başlarken sahip olduğumuz vizyonla Teknosa’nın kaydettiği hızlı büyümede bir sıkıntı yaşamadık.” “Teknoloji İçin Teknoloji Geliştirmeyelim. İş İçin Teknoloji Yapalım” Teknosa 2011’de milyar dolarlık bir şirket olmayı hedefliyor. Böyle büyük b,r hedefe sahip olan şirketin IT altyapısında da büyük çapta bir değişiklik gerçekleşmiş değil. Kaplancık’a göre bunun en büyük sebebi öncelikle şirketin koymuş olduğu vizyon ve IT departmanının iş birimleriyle gerçekleştirdiği uyumlu çalışmalar. ‘IT’deki her görevlinin sorumlu olduğu alanla ilgili iş birimlerinin ne yap- İş Süreçlerinde IT Desteği : : Kapak Konusu “IT’deki her görevlinin sorumlu olduğu alanla ilgili iş birimlerinin ne yaptığını çok iyi bilmesi gerekiyor. Yani IT’nin artık iş birimleriyle yakın çalışması gerektiğine çok önem verdim. Teknoloji için teknoloji yapmayalım. İş için teknoloji yapalım.” tığını çok iyi bilmesi gerekiyor. Yani IT’nin artık iş birimleriyle yakın çalışması gerektiğine çok önem verdim. Teknoloji için teknoloji yapmayalım. İş için teknoloji yapalım. O zaman da işi bilmemiz lazım ki o işe uygun teknoloji geliştirebilelim.” İş süreçleri ile birbiriyle entegre olmayı başaran Teknosa IT departmanı zaman içerisinde sadece IT’yle sınırlı kalmadı: “Biz bilgi güvenliğininde de bütün departmanlara yardımcı olduktan sonra, kurumsal risk sorumluluğu da bizim departmana verildi. Yani Teknosa’nın sadece bilgi güvenliği veya bilgi güvenliğiyle ilgili risklerinin değil, bütün risklerini şu anda biz takip ediyoruz. Bu da aslında birimlerle ne kadar içiçe olduğumuzun göstergesi. Finansal riskler, operasyonel riskler veya felaket yönetimi olsun... Tamamen bizim departmanımızın sorumluluğunda verildi. Bu sorumluluğu da geçen yıl aldık, bu da birilerinin iş süreçlerinin içerisine ne kadar girdiğimizi, hemen her alanda her departmanda iç içe olduğumuzun bir göstergesi.” IT departmanının ve iş süreçlerinin başarıyla entegre olduğu Teknosa’da bu sürecin nasıl gerçekleştiğini detaylandıran Kaplancık, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Aslında bunun en büyük sırrı, herkes bir konuya değil, bir alana bakıyor. Bir arkadaş finanstan sorumlu. Bir arkadaş lojistikten sorumlu. Bir arkadaş CRM’den sorumlu. Onlara görevler halinde bölüştürdük. Yani herkes kendine bir süreç belirledi. Herkesin bir süreçten sorumluluğu oldu ve o süreçle ilgili sürekli olarak iş birimleriyle irtibat halinde olup onların nasıl iş yaptığını anlamalarını bekledik. Biz de tabii eğitim verdik. Yani herkesin bir ana süreci oldu. Ve arkadaşlarımın bu konuda kendilerini geliştirmelerini destekledim. Yani kendinizi geliştirin. Bu sürecin dışında kalmayın diye özellikle vurguladım. Herkese de bir alan verdiğiniz zaman zaten o alanda da kendisini geliştirme fırsatı buluyor. Analiz de yapma yetenekleri var. Kendim de kişisel olarak hemen hemen şirketin her sürecine girmeye çok özen gösterdim. Gidip oturduğumuz yerden değil de, departmanlarla konuşarak yaptıkları işe bakarak şu anda şunu söyleyebilirim, Teknosa’ da herhangi yeni bir kampanya yeni bir uygulama ya da yeni bir süreç değişikliği olacaksa öncelikle bilgi sistemleri üzerinden geçi- www.cio.com.tr I OCAK 2011 31 Kapak Konusu : : İş Süreçlerinde IT Desteği yor. Yani bizim katılmadığımız veya bizim içinde yer almadığımız bir süreç, bir toplantı şu anda olmuyor diyebilirim. Neredeyse hiç olmuyor.” Büyümeye Paralel Olarak Büyümeyen IT Kaynağı 32 Teknosa IT departmanındaki insan kaynağı ile ilgili bilgi almak istediğimizde Kaplancık, bilgiyi şu şekilde aktarıyor: “Çok kalabalık bir grup değiliz. Yani biz az sayıda fakat iyi eğitimle, iyi okullardan, özellikle yeniliğe meraklı yeni teknolojilere meraklı kişilerle çalışmayı tercih ediyoruz. Toplam yazılım grubumuz on yedi kişi. Toplam işletim ve donanım grubu on iki kişi. Bunun dışında iki tane bilgi güvenliği, bir tane de proje geliştirme, IT dışı projelere de bakan bir arkadaşım var. Benle birlikte otuz üç kişilik bir departmana sahibiz. Bütün bilgi sistemleri grubu bu kadar. Yani bu kaynağı etkin kullanmaya çalışıyoruz.” IT’de Öncü bir Teknoloji Şirketi Teknosa, IT kullanımınde ülkemizdeki öncü şirketlerden bir tanesi. Bu konuda dünya çapında başarılara da imza atmış durumda. Bu projelerden de bahseden Kaplancık; “Microsoft’la son iki yılda çok, bir çok ilke imza attık. Türkiye’de ilk Windows 7 kullanan şirketlerden, dünya genelinde de pilot şirketlerden biri olduk. Daha da önemlisi Windows, Office 2010’daki bütün dünyadaki otuz şirketten biri olduk ki bu Türkiye’de bir ilk. Microsoft’un ana ürünlerinden biri olan, Office 2010’da beta şirketi olduk ve ilk Türkiye’de uygulayan, dünyada da uygulayan otuz şirketten biri olduk. Benim genç arkadaşlarla ve istekli arkadaşlarla çalışmamın avantajı var. Böyle bir şey olduğu zaman gerçekten istekli çalışıyorlar. Hatta bu tür projelerde yer almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Yani projede yer almak çok emek gerektiren bir şey. Bunun bu projelerde yer almayı ödül olarak görüyorlar genç arkadaşlar. Benzer bir şekilde Hyperview ile ilgili, sanallaştırmayı Türkiye’de gene biz ilk yapan firmalardan, ilk yapan birkaç firmadan biri olduk. Son yaptığımız proje ki, o da bir başarı öyküsü oldu. Single Sign On. Şifre yönetimi, kimlik yönetimi konusunda da Microsoft’un ILM ürününü kullandık. Bu da şirket içinde çok hızlı kullanıldı” dedi. OCAK 2011 I www.cio.com.tr Dijital Marketing’ alanında yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Herkes sosyal medyaya doğru. Bundan kaçamayız. Çok gelişiyor, bizim bundan kaçamayacağımız kesin. Hem Türkiye gibi bu sosyal medyaya çok meraklı bir gençlik var, çok meraklı bir kitle var. İş Süreçlerinde IT Desteği : : Kapak Konusu Mobil Teknolojilerin Önemi Teknosa, 68 ilde 260 mağazaya sahip. Bu sebeple mobilite şirket için çok önemli bir konu başlığı. Bu başlığın altını Kaplancık şu şekilde dolduruyor: “Sahada bir çok kişi dolaşıyor. Bununla ilgili de Microsoft’un ürünlerinden oldukça yaralandık. Özellikle Office Communication Server ürününü bölge temsilcilerimiz çok yoğun kullanıyor. Yani haftalık toplantılarını OCS üzerinden yapıyor. Bunu yaygın olarak kullanıyorlar ya da bütün satışın başındaki yöneticimiz eğer mağazaların abiliyorlar. Ya da sahadaki personelin hepsine aynı anda bir mesaj vermek istiyorsa, gene OCS üzerinden, sahadaki üç bin kişiye mesaj verebiliyorlar. Aynı zamanda Windows Mobile’ı da çok yoğun olarak kullanıyoruz. Hemen herkeste akıllı telefonlardan var ve orada da operasyonu yürütmek için çok yoğun bir şekilde Windows Mobile’ı kullanıyoruz. Geçtiğimiz yıl Sharepoint portala geçtik. Mağazalara gittiğimiz zaman, mağazaların en çok şikayet ettiği konulardan biri e-posta ve telefondu. Biz de saydık, yani bir mağaza günde iki yüz civarında posta alabiliyordu ortalamada ki, bu da operasyon açısından mağaza yöneticisinin kendi satışa odaklanması yerine bunlara odaklanmak zorunda bırakıyordu. Biz de Sharepoint içinde, kırktan fazla form geliştirdik. Bu formları gelen e-postaları inceleyerek oluşturduk. Bugün aldıkları günlük e-posta sayısı onu geçmemeye başladı ve artık her türlü operasyonunu portal üzerinden takip edebilecek hale geldiler. Telefon sayısını da ölçtürttüm aynı şekilde. Telefon sayısında da ciddi bir düşüş oldu. Merkezden gelen telefon sayısı. Bu yaptığımız her projede geri dönüşümü çok kısa zamanda alabildik ve operasyonumuz bu kadar hızlı büyürken, yani hem merkezdeki kişi sayısı artmadı, hem bilgi sistemlerindeki kişi sayısı, yani son iki yıldır biz ciromuzu nerdeyse bir buçuk katına çıkarttık. Gelecek yıl da bir yüzde on beş yirmi civarında büyümeyi düşünüyoruz. Fakat bizim bilgi sistemdeki kadro hep aynı kaldı. Lojistik operasyonumuz da sürekli büyümesine karşın kişi sayısı hiçbir zaman artmadı. Aksine azaldı. Bunu da verimlilikle sağlıyoruz. Teknolojiyi kullanarak. Yine Türkiye’de bir ilk olarak 27001 sertifikasını alan ilk perakende şirketi olduk. Türkiye’de bizim iş uygulama yani çalıştığı- mız tedarikçi sayımızı özellikle bilgi sistemlerinde oldukça az, kısıtlı tutmaya çalıştık. Dünyada isim yapmış Microsoft gibi, Oracle gibi firmalarla çalışmayı tercih ettik. Yani yazılım tarafında çalıştığımız tedarikçi sayısı bir elin parmağı kadardır. Çünkü biz sürekliliğe çok önem veriyoruz. Yani burada ben gidebilirim veya departmandaki kilit insanlar gidebilir ama siz arkanızda güçlü bir teknoloji kullanırsanız o zaman şirketin devamlılığını sağlarsınız. Güvenlik tarafı olsun iletişim tarafı olsun ya da sanallaştırma gibi alanlarda Microsoft teknolojilerini tercih ettik. İş uygulamalarında da Oracle teknolojilerini tercih ettik. Orada da özellikle Oracle Retail modülünü Türkiye’de ilk kullanan biz olduk. Aynı şekilde CRM tarafından yeni bitmiş Siebel’ı devreye aldık o da geçtiğimiz haftalarda bitti. Bildiğim kadarıyla perakendede ilk Siebel projesi oldu. Orada da olabildiğince teknolojiyi iyi bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz ve ilk olmaya özen gösteriyoruz. İlk olmanın bir avantajı daha var. Microsoft’ta, Oracle’da da yaşadık. İlk yaptığınız zaman bu tür büyük firmalar çok özen gösteriyor size. Yani beşinci onuncu uygulamada aynı şeyi yaşamıyorsunuz. Mesela Oracle Retail’i biz ilk yaptıktan sonra yaklaşık üç kıtada beş ülkede sunum yaptım. Çünkü gelişmekte olan bir ülkede yapılması bir hatta biraz daha nispeten daha doğudaki bir ülkede yapılması onlar içinde ilginç bir konu oldu. İlk olmanın bilgi açısından çok ciddi bir kazancı oluyor.” Sosyal Ağ’lar... Teknosa’nın önümüzdeki dönem gerçekleştirmeyi planladığı IT projelerinden de bahseden Kaplancık, şunları aktarıyor: “Teknolojide sistem, bundan sonrasında ne yapmayı düşünüyoruz. Biraz onlardan bahsedeyim. Bir kere en önemli konulardan biri ‘Dijital Marketing’ alanında yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Herkes sosyal medyaya doğru. Bundan kaçamayız. Çok gelişiyor, bizim bundan kaçamayacağımız kesin. Hem Türkiye gibi bu sosyal medyaya çok meraklı bir gençlik var, çok meraklı bir kitle var. Bizim de bunlara yönelik bir takım şeyler yapmamız lazım. 2011’de en önemli stratejimiz bu olacak. Ayrıca, iş geliştirme ve CRM alanlarında da projeler yapmaya devam edeceğiz.” www.cio.com.tr I OCAK 2011 33 34 SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi C OCAK 2011 I www.cio.com.tr 35 Eylül 2009’da Oliver Bussman SAP’nin CIO’luğunu üstlenmeden önce, teknolojinin zirvesindeki bir rol hakkında bir şeyler bulabilirim umuduyla Google’da “SAP” ve “CIO” terimlerini arattı. Bulduğu veya daha doğrusu bulamadığı şey onu şaşırttı. “Görünürde hiçbir şey yoktu” diye konuşuyor. CIO’su “Sıfır.” www.cio.com.tr I OCAK 2011 Dosya : : SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su A 36 lman ERP yazılım devinin içinde, IT departmanı dışındaki SAP çalışanlarından birkaçının CIO’dan haberi vardı; daha şaşırtıcısı ise SAP’nin bir CIO’su olduğunu bilenlerin sayısının azlığıydı. Bir yılı aşkın bir süreden sonra Bussmann, SAP’nin teknoloji atılımlarıyla birlikte kendi şaşırtıcı marifetlerini ortaya koydu: O sadece CIO rolünün firma içerisinde daha görünür yapmadı (SAP’nin CTO’su, geliştiriciler ve destek yöneticileri ile işbirliği yaparak) aynı zamanda SAP’nin Walldorf, Almanya’daki yönetim merkezi dışındaki dünyaya da kendisini tanıttı. SAP müşterileriyle bir araya geliyor, konferanslarda konuşuyor, Wall Street Journal’da ondan alıntı yapılıyor, blog’lara tweet’lere katılıyor; yani temel olarak IT liderlerinin SAP’nin kompleks kurumsal ürün portföyünü daha iyi anlamaları ve uygulamalarında yardımcı olmak için her şeyi yapıyor. Bu esasında onun en önemli görevlerinden, diyor Bussmann: Kendisi işletme genelinde SAP çalıştıran bir “alfa” müşterisi ve aynı zamanda SAP’nin binlerce müşterisi için güçlü, erişilebilir bir referans olarak da hizmet ediyor. SAP kullanan diğer birçok Fortune 500 firmasını imrendiren tek oturumlu bir SAP ortamından bahsediyor: SAP ERP, Tedarikçi İlişkisi Yönetimi (Supplier Relationship Management ve Beşeri Sermaye Yönetimi (Human Capital Management) paketlerini kullanan 71,000 global kullanıcı (53 farklı ülke bordrosuyla birlikte) “Müşteriler şunu sorabilir: Buraya nasıl geldiniz? Ne yaptınız?” diyor Bussmann. SAP’nin çetin ticari yazılımlarıyla mücadele eden firmalar için bu göz ardı edilebilecek bir soru değil. Bussmann’ın 2009’da SAP’nin o zamanki CEO’su, halihazırda HP’nin CEO’su olan Léo Apotheker ile görüşmesi sırasında, ondan beklenenler açıkça ortadaydı. “O, ‘Leo, kendi yazılımlarımızı daha fazla benimsememiz ve hem SAP geliştirme organizasyonu ile hem de partner ve müşterilerimizle bilgi paylaşımını arttırmamız önemli’ dedi,” diyor Bussmann. “SAP geçmişte bu deneyimi organize bir biçimde hiç paylaşmadı.” OCAK 2011 I www.cio.com.tr SAP kullanan diğer birçok Fortune 500 firmasını imrendiren tek oturumlu bir SAP ortamından bahsediyor: SAP ERP, Tedarikçi İlişkisi Yönetimi (Supplier Relationship Management ve Beşeri Sermaye Yönetimi (Human Capital Management) paketlerini kullanan 71,000 global kullanıcı. (53 farklı ülke bordrosuyla birlikte) SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su : : Dosya 37 SAP CIO’su Oliver Bussman www.cio.com.tr I OCAK 2011 Dosya : : SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su CIO Paradoksu 38 Bu tam olarak bir “terzi kendi söküğünü dikemez” senaryosu değil ancak ileri teknoloji firmalarının CIO’larının geleneksel irfanı her zaman için en üst seviyede olmadı. Diğer yandan az da olsa ileri teknoloji sağlayıcılarının IT girişimlerine liderlik eden “yıldız” CIO’lar mevcut. Bunlardan en fazla bilineni HP’nin Randy Mott’u ve Microsoft’un Tony Scott’ı. Ancak, doğru CIO doğru ortama düştüğünde, bu kombinasyon hem firma hem de müşteri için çok güçlü olabilir: Bulunduğu toprağı (IT yönetimi, proje yönetimi ve IT liderlerinin yüz yüze kaldığı politik güçlükler) ve aynı zamanda firma yazılımının içini dışını (neyi yapıp neyi yapamayacağını) iyi tanıyan bir CIO. Bu birçok teknoloji liderinin benimsediği “Kendi Bebek Mamanızı Yiyin” durumu. (Bussmann ise hem daha şık duran hem de SAP yazılımının yüksek fiyatını ima eden “Kendi Şampanyanızı İçin”i tercih ediyor) Bu türden bir firma CIO’su ile müşteri arasında ilişki zahmetli: Bunun için mutlak şeffaflık, dürüstlük ve herkesin faydasının en üst düzeyde olduğuna inanç gerekiyor. “Görüşmeler açık, dürüst ve hiç dolambaçsız,” diye konuşuyor Bussmann SAP müşterileri ile olan toplantıları için. Onlar karşılaştıkları güçlükleri paylaşıyor… Bazen sadece SAP ürünleri hakkında değil. Yönetimi nasıl yapacakları, yönetim portfolyosu, işletme-IT işbirliği, dağıtım modelleri ve kaynak kullanımı hakkında.” Bunun yanı sıra, Bussmann’ın IT ekibi help.sap. com adresinde bulduklarını bir referans veritabanında toplayarak paylaşıyor. Ona bir SAP satış temsilcisi olması için teşvik edilip edilmediği sorulduğunda, Bussmann sözünü esirgemiyor: “Bunun satışla ilgisi yok. Müşterilerimizle görüşeceğimiz zaman, yanımızda herhangi bir satışçının olmasından uzak durmaya çalışıyoruz,” diye konuşuyor. “Benim işim satmak değil, tecrübelerimi ve tavsiyelerimi paylaşmak. Ben satış yapmıyorum.” Buna ek olarak, onun ayrıcalığı “ilk müşteri” olarak öğrendiği tüm iyi ve kötü şeyler hakkında konuşması, şeklinde konuşuyor. “Eğer varsa olumsuzluklardan bahsedeceğim. Bazen ben, bazı OCAK 2011 I www.cio.com.tr fonksiyonlarla, bir şeyi daha farklı biçimde yapabileceğimi söyleyeceğim. Bu işimizin bir parçası.” SAP’nin “İlk Müşterisi” Olmak Bussmann, Apotheker’in kısa süreli yedi aylık saltanatında işe alınmış olabilir ancak Bussmann eski rejimin hiçbir şeyini temsil etmiyor. O birçoğunun ifade ettiği Yeni SAP’nin bir parçası. SAP içinde, Bussmann’ın yükselen şöhreti CTO ve SAP yönetim kurulu üyesi Vishak Sikka için bir lütuf oldu. Kendisi Apotheker’ın gidişiyle ortaya çıkan yıkımdan yükselerek çıktı. Oliver’ın ona Haziran ayında ‘Senin ilk müşterin olmak istiyorum’ dediğini hatırlıyor. Ona, emin misin? dedim. Ama bu adam bir makine. O, bu yılki ürünlerimizin ilk müşterisi veya ilklerden bir tanesi oldu. Sikka’ya göre listede şunlar bulunuyor: SAP ve Microsoft işbirliği-veri erişim aracı Duet, SAP’nin in-memory bilgiişlem motoru ve SAP satış kontrol panelinin iPad’ler üzerinde çalıştırılması. SAP’nin üç-sütunlu stratejisinin bir sütunu her nerede olurlarsa olsunlar SAP yazılımı çalıştıran çalışanlar için “kritik iş enformasyon ve analitiklerinin “cihaz üzerinde” var olması. Bussmann SAP içerisinde iPad’in yoğun bir biçimde konuşlandırılmasında önayak oldu: 2.000’den fazla SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su : : Dosya iPad. Sikka’nın dediğine göre hatta bunlardan birini co-CEO Bill McDermott kullanıyordu. Buna bağlı olarak Bussmann’ın grafiği yükseldi. Gartner araştırma direktörlerinden Thomas Otter bundan Twitter’ında bahsetti: “SAP CIO’su Oliver Bussmann muhtemelen SAP’nin en iyi pazarlama kaynağı, bilhassa mobil stratejisi için.” Kurumsal bilgiişlem trendlerini belirlemek ve bunların SAP’nin stratejisiyle nasıl örtüşebileceğini belirlemek onun önemli görevlerinden, diyor Bussmann. Örneğin SAP, yazılımlarının sadece iPad’ler üzerinde değil aynı zamanda RIM’in Playbook tabletinde ve ileride gelecek Android tabanlı cihazlarda da çalışmasını temin ediyor. Bussmann halihazırda hız için büyük bir gereksinim olduğunu belirtiyor. “Diğer endüstrilerde, neler olacağını bekleyip görebilirsiniz” diyor. “Fakat bir ileri teknoloji firmasında, çok hızlı olmamız gerekiyor.” Diğer taraftan bu türden çevik taktiklerin sadece CIO’nun kararlarına dayanmadığını ifade ediyor. “Bu işletme tarafıyla birlikte ortaklaşa yürütülen bir çaba” şeklinde konuşuyor. “Ticari değer olması şart” Aynı zamanda Bussmann Aynı zamanda, Bussmann’ın miras yoluyla devraldığı 1,500 global IT çalışanını da gözden geçirmesi gerekiyordu. (SAP’ye katılmadan önce Bussmann Allianz’ın Kuzey Amerika ve Meksika bölge CIO’suydu.) İlk olarak “daha ileri gitmeye istekli olan” IT çalışanlarını aradığını söylüyor. Burada bulduğu şey “yenlikçi programlar üzerinde fazladan zaman harcamaya istekli cepleri dolu insanlar.” Bussmann, beş kişilik küçük bir grubun, geçtiğimiz yaz içinde hızlı bir biçimde iPad’e geçişi başardığına dikkat çekiyor. SAP’deki hukuki kargaşaya rağmen, yeni stratejiler ve yönetimsel anlaşmaların gerçekleştiği geçen yıl için Bussmann, böyle bir dönemde CIO olmayı “büyüleyici” olarak tanımlıyor. “İş modelini değiştirmeye yardımcı olmak üzere IT desteği için devasa bir talep var” diyor. “Bana göre, firmaya katılmak için mükemmel bir zaman.” www.cio.com.tr I OCAK 2011 39 2011’de da bantgenişl 40 4 teknoloji OCAK 2011 I www.cio.com.tr aha hızlı liği sunacak 41 Hem mobil hem de sabit ağ hızları yükselişte www.cio.com.tr I OCAK 2011 Dosya : : 2011’de daha hızlı bantgenişliği sunacak 4 teknoloji S 42 abit ve mobil genişbant ağlar için yüksek hızlar sağlayan farklı teknolojiler geliştiriliyor ya da mevcut teknolojiler iyileştiriliyor. Operatörler bir yandan birbirleriyle rekabet ederken diğer yandan önümüzdeki yıl karşımıza çıkacak olan yüksek çözünürlüklü 3D video trafiğini sağlamaya çalışırken bu yeni teknolojilere şiddetle ihtiyaç var. Genişbant hızları öyle bir noktaya ulaştı ki, hem sabit hatlar hem de mobil ağlar için bunların yükseltilmesinde zorlanılıyor. Çünkü servis sağlayıcılar 3D ve diğer gelişmiş servisleri sunmaya yöneliyor. Bununla birlikte network sağlayıcılarının yapabileceği şeyler var; hem bakır hem de mobil genişbant ağlarda birden fazla bağlantıyı tek bir bağlantıda birleştirmek gibi. Fakat genişbant hızı sadece “son mil” içinde gerçekleşen bağlantılarla ilgili değil. Kullanıcıları bir ağa bağlayan ekipmanların da, örneğin mobil baz istasyonları, buna ayak uydurabilmesi ve darboğaz olmaktan uzak durması gerekiyor. Ve ham kapasite hızı artırmanın tek yolu değil. Ericsson’a göre içerikleri kullanıcıların daha yakınına gönderen içerik dağıtım ağları (böylelikle daha hızlı ulaşılabilecekler) daha yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanacak. Bu gelişmelere ek olarak, 2011 yılında önemli olması beklenen dört network teknolojisi şunlar: 10G GPON Sabit genişbant ağlarında PON (pasif optik ağ) teknolojisinin kullanımı son yıllarda büyüme kaydetti; her bir ev için fiber optik kullanmayla karşılaştırıldığında PON’un maliyetleri daha düşük. Bu teknoloji birden fazla evin aynı kapasiteyi kullanmasına imkan tanıyor. Bağlantı ise tek bir fiber optik kablo üzerinden sağlanıyor. Günümüz sistemleri 2.5 Gbps download kapasitesinde birleşiyor. 10G GPON’a geçiş yapıldığında isminden de anlaşılacağı üzere bunun dört katına çıkılıyor. Teknoloji aynı zamanda yukarı yönlü 10 Gbps gönderi kapasitesi vaat ediyor ki bu da mevcut ağlardan sekiz kat daha hızlı. Verizon Communications’ın açıklamaları bu yönde. Arttırılmış kapasite daha fazla kullanıcının kontrol edilmesi için kullanılabileceği gibi bantgenişliğinin artırılması için de kullanılabilir. OCAK 2011 I www.cio.com.tr Günümüz sistemleri 2.5 Gbps download kapasitesinde birleşiyor. 10G GPON’a geçiş yapıldığında isminden de anlaşılacağı üzere bunun dört katına çıkılıyor. Teknoloji aynı zamanda yukarı yönlü 10 Gbps gönderi kapasitesi vaat ediyor ki bu da mevcut ağlardan sekiz kat daha hızlı. Verizon Communications’ın açıklamaları bu yönde. Aralık 2009’da, Verizon bu teknolojiyi ilk kez sahada test ettiğini duyurmuştu. Huawei’ye göre o zamandan bu yana, Telecom, Telecom Italia, Telefonica, Portugal Telecom, China Mobile ve China Unicom dahil olmak üzere bir dizi operatör testler gerçekletirdi. Alcatel-Lucent’a göre, 10G GPON temelli ilk ticari servislerin 2011’in ikinci yarısında karşımıza çıkması bekleniyor. Öncü operatör Verizon ise henüz herhangi bir ticari plan duyurmuş değil. Genişbant’ın yanı sıra, bu teknolojinin mobil sistemlerde de kullanılacak. 2011’de daha hızlı bantgenişliği sunacak 4 teknoloji : : Dosya VDSL2 DSL teknoloji ailesi halen sabit genişbant dünyasına hükmediyor. Operatörlerin bakır ağlarını kullanmaya devam edebilmesini sağlamak için, network ekipman firmaları VDSL2’ye bazı yeni teknolojiler ekleyerek download hızlarını saniyede birkaç yüz megabit’e çıkarma arayışında. DSL’i bu tür hızlara çıkarmak için, firmalar bir dizi teknolojiden faydalanıyor. Bunun bir yolu trafiği aynı anda birden çok bakır çifti üzerinden göndermek. Geleneksel DSL’de ise sadece bir çift bakır kablo kullanılıyor. Bu metot, verileri iki fiziksel çift kombinasyonu üzerinden gönderen sanal bir üçüncü bakır çifti oluşturabilen bir teknolojiyi (Alcatel-Lucent’ın DSL Phantom Mode’u ve Nokia Siemens’in Phantom DSL’i) kullanıyor. Diğer taraftan, bu teknolojilerin kullanımı, sinyal kalitesini bozan ve bantgenişliğini düşüren bir sinyal bozulmasını ortaya çıkartıyor. Bu problemin üstesinden gelmek için firmalar vectoring adını verdikleri bir gürültü önleme teknolojisinden faydalanıyor. Sistem aynı gürültü önleyici kulaklıklardaki gibi çalışıyor. AlcatelLucent’ın açıklamasına göre bakır kablolar üzerindeki gürültü seviyeleri sürekli analiz ediliyor ve bunu önlemek için yeni bir sinyal oluşturuluyor. Ürünler halihazırda deneme aşamasında ve ilk ticari servislerin 2011’de piyasaya çıkması bekleniyor. 10G GPON gibi, bu sistemin de mobil sistemler için bir alternatif oluşturması bekleniyor. LTE Global Mobile Suppliers Association (GSA)’nın Ekim ayında yayınladığı rapora göre, LTE (Long Term Evolution)’nin 2011 yılında yaklaşık 50 LTE ticari ağla birlikte Avrupa, Asya ve Amerika’da piyasaya girecek. İlk LTE servisleri, MetroPCS ve onun Samsung Craft telefonu dışında, kullanıcıları USB modemlerle bağlayacak. 2011 yılında LTE özellikli akıllı telefon ve tablet bilgisayarların gelmesiyle birlikte bu değişecek. Verizon Wireless, bu türden taşınabilir cihazların 2011 ortasında geleceğini belirtiyor. Operatörlerin sunabileceği bantgenişliği ve kapsama alanı mevcut spektrumlara dayanıyor. LTE sadece kent merkezlerinde yüksek hız vaat etmiyor. Almanya’da hükümet mobil operatörlerin teknolojiyi öncelikle kırsal alanlara genişbant sunmaları için talimat verdi. Bununla birlikte yüksek hızlı LTE aynı zamanda gecikmeleri azaltıyor ki bu da gecikmelere karşı hassas olan gerçek zamanlı uygulamaların (VoIP akışkan video, video konferans ve oyunlar gibi) performansını artırmada yardımcı olacak. Uygulama hemen akşamdan sabaha gerçekleşmeyecek; halihazırda servislerini çıkaran operatörler için de bu geçerli. 2013 itibariyle, Verizon tüm 3G ağını LTE ile kapsamayı planlıyor. İsveç’teki Telenor da network terfisini 2013 yılında tamamlamayı planlıyor. HSPA+ LTE belki ilginin çoğunu üzerini çekiyor ama 2010 yılı HSPA+ (High-Speed Packet Access) için mükemmel bir yıl oldu. GSA’ya göre, HSPA+’ya geçiş bu yılın temel trendlerinden biriydi ve HSPA operatörlerinin beşte birinden fazlası ticari olarak HSPA+’yı duyurdu. Diğer taraftan, günümüzün 21 Mbps’a varan download hızları HSPA+’ın çok uzağında. Kanada’daki Bell Mobility ve Avustralya’daki Telstra dahil olmak üzere dokuz operatör şimdiden 42 Mbps’lık servislerini çıkardı. Bell’e göre, ortalama gerçek dünya download hızı ise 7 ila 14 Mbps arasında. Bu hızı elde etmek için operatörler DC-HSPA+ (Dual-Channel High-Speed Packet Access) adlı teknolojiyi kullanıyor. Bu teknoloji aynı anda iki kanalı kullanarak verileri gönderiyor. 30’dan fazla DC-HSPA+ (42 Mbps) network konuşlandırması şu an hazırlık aşamasında; buna Amerika’daki T-Mobile da dahil. Önümüzdeki yıl servislerini çıkartacak ama zamanlama konusunda daha fazla ayrıntıyı paylaşmıyorlar. Ayrıca, beş operatör de 84 Mbps’lık hızları duyurdu. Bu söz konusu operatörlerin mevcut HSPA+ ağlarının bir sonraki aşaması olacak ve ilk örneğinin önümüzdeki yıl gelmesi bekleniyor. www.cio.com.tr I OCAK 2011 43 IT YÖNETİMİ 44 2011’de İzlemeniz Gereken 11 Dış Kaynak Çözümü Yıl sonu değerlendirme yapma zamanıdır ve bu dış kaynak kullanımı için de geçerli. H er ne kadar son 12 ay içinde ortaya çıkan problemler yüzünden IT servis sağlayıcılarını işaret etmek kolaycılık olsa da, dış kaynak anlaşmalarında ortaya çıkan başarı ve başarısızlık durumlarında müşteriler de önemli bir rol oynuyor. 2011’in gün ışığı yaklaşırken, güç durumdaki dış kaynak müşterilerine yönelik olarak, yeni yılda her şeyi doğru bir şekilde ayarlamaları için on bir çözüm öneriyoruz; anlaşmanız ister bitmek üzere olsun isterseniz sadece biraz hayal kırıklığı yaşıyor olun. OCAK 2011 I www.cio.com.tr 2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü : : IT Yönetimi Çözüm #1: Gerçekçi Olacağım. “Müşterilerin sürekli olarak sağlayıcı firmanın neden olduğu IT problemleriyle uğraşmak için harcadıkları süre konusunda şikayet ettiklerini duyuyorum” diyor danışmanlık firması Sanda Partners’ın kurucusu Adam Strichman. “Gerçek şu ki, teknoloji ve veri merkezlerinin yönetimi zordur. Bunu kendiniz yapıyor olsanız dahi tüm o günlük problemlerle, muhtemelen çok daha aşırı derecede uğraşmak zorunda kalacağınızı anlayın.” IT liderleri bu yılın son günlerinde ve yeni yılın başlarında yeni IT servis anlaşmaları imzalayacak; dış kaynağın tüm o IT sorunlarını çözeceğini umarak; geçişin problemsiz olacağını ve sağlayıcının da daha iyi bir servisi daha düşük maliyetle vereceği beklentisiyle. Bu kişiler üç konuda hayal kırıklığına uğrayabilir. “Beklentilerinizi asgari seviyeye indirin ve gerçekte alacağınız hizmeti iyi anlayın” diye konuşuyor Strichman. “Muhtemelen dış kaynak kullanmayı yine de isteyeceksiniz ama gerçekçi olun ve hem kendinize hem ekibinize hem de partnerinize karşı dürüst olun.” Çözüm #2: Altın Kurala Uyacağım. Sağlayıcınıza kendinizmiş gibi davranın tavsiyesini veriyor danışmanlık firması Neo Advisory’nin CEO’su Atul Vashistha. Bu sadece saygı göstermek değil aynı zamanda sağlayıcınızla bir araya gelerek planlama süreçlerinde birlikte çalışmak anlamına geliyor. “Herkes dış kaynak ilişkileri ve işbirliği hakkında konuşmaktan hoşlanıyor” diyor Compass Management Consulting’in baş danışmanı Bob Mathers. “Ancak, sıra işi yapmaya geldiğinde genellikle müşteriler tasarruf ve kalite yükseltme için sorumluluğu servis sağlayıcının üstüne bırakıyor.” 2011’de yere daha sağlam basmak için öncelikle aynaya bir bakın, diyor Mathers. Kendi organizasyonunuzun dahili süreçleri iyileştirmek için neler yapabileceğini sorun, rolleri veya sorumlulukları netleştirin. Ya da sağlayıcınızın başarılı olması için bunu kolaylaştırın. “Sık karşılaşılan performans problemlerinin müsebbibi sağlayıcılar kadar satın alıcılar yüzündendir” diyor İngiliz enformasyon teknolojileri dış kaynak danışmanlık firması EquaTerra’nın ge- Suyun akışına göre ilerlemeyin. “Sağlayıcınızla sözleşmeler üzerinde çalışın” diye konuşuyor Mindtree CEO’su Scott Staples. “Bu ister SaaS, ister sonuç tabanlı fiyatlandırma veya başka bir model olsun, organizasyonunuzun her yerinde yeni modellerin araştırılması gerekiyor.” nel müdürü Lee Ayling. “İki taraftan sadece bir tanesi üzerine odaklanmak genellikle sürdürülebilir olmayan taktiksel düzeltmelere yöneltir.” Diğer taraftan ileriye gitmek için her zaman birlikte çalışmak zorunda değilsiniz. Bir servis sağlayıcıya hayır dediniz diye bu sizin işbirliği yapmadığınız anlamına gelmez, diyor Equaterra’dan Dave Brown. Çözüm #3: Büyük Düşüneceğim. Her ne kadar beklentileri kontrol altında tutmak önemli olsa da, resmin büyüğünü görebilmek için zaman ayırın. “Birinci yıl sonunda çoğu anlaşmadaki yüksek talepler, günlük sıkıntıları gidermeye ve kısa vadeli kararlarla uğraşmaya dönüşür” diyor Sanda Partners’dan Strichman. “İnovasyon www.cio.com.tr I OCAK 2011 45 IT Yönetimi : : 2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü 46 ve stratejik planlama gibi stratejik meseleler kısa süre için ele alınır.” Büyük hedeflere dikkat çekmek için henüz yılın başlarında yönetim seviyesinde bir toplantı ayarlayın. Şimdilik muhasebe personelini dışarıda tutun, önerisinde bulunuyor Strichman: “Bu şekilde günlük problemlerin görüşmede baskın olmamasını sağlarsınız.” Diğer müşterilerde büyük bir etki bırakan stratejik değişimleri paylaşmaları için sağlayıcınızın yöneticilerine danışın. Bir diğer seçenek de inovasyon yol haritası oluşturmaktır, diyor dış kaynak analist firması HfS Research’ün kurucusu Phil Fersht. Ve bunu desteklemek üzere sağlayıcınızdan girdi ve kaynak talebinde bulunun. Suyun akışına göre ilerlemeyin. “Sağlayıcınızla sözleşmeler üzerinde çalışın” diye konuşuyor Mindtree CEO’su Scott Staples. “Bu ister SaaS, ister sonuç tabanlı fiyatlandırma veya başka bir model olsun, organizasyonunuzun her yerinde yeni modellerin araştırılması gerekiyor.” Çözüm #4: Basit Tutacağım. “Bize göre, müşteri organizasyonları için 2011’in çözüm listesinin başında standardizasyon var,” diye konuşuyor Mathers of Compass. Global işletmenizi düşünün: her bir iş birimini, coğrafi bölgeyi ve işleri kendi bildiği gibi yapan her bir fonksiyonu. Servis sağlayıcıları bu türden özel gereksinimlere uyum sağlıyor. Sonuç itibariyle, müşteri her zaman haklıdır. “Bu yüksek maliyetleri ve verimsizliği doğuran operasyonel sıkıntıları ortaya çıkartır” diyor Marhers. İşletme çapında IT servisleri dağıtımı için standart tanımlar getirin ve bunların kullanımını ödüllendirin. Mathers, bunun yüzde 90 veya daha yüksek oranlarda gereksinimlerinizi kesin karşılayacağını iddia ediyor. “İnovasyon kelimesini kullanmaktan vazgeçin ve bu kelimenin tam olarak ne anlama geldiğini kullanın” diye öneriyor Mindtree’den Joseph King. “Bu ister maliyet düşürmek, ister verimliliği arttırmak isterse de sonuç bazlı fiyatlandırma olsun.” EquaTerra’dan Lee Ann Moore da, alfabenizden “bulut” kelimesini çıkarmanızı öneriyor; ama hava durumu hakkında konuşurken kullanabilirsiniz, diye konuşuyor. Bob Cecil ise bu kelime yerine “ne için olduğunu tanımlayın; SaaS, platform olarak SaaS, servis olarak iş süreci ya da bir özel network” kullanmanızı öneriyor. Çözüm #6: Abartılara İnanmayacağım. Yeni bulut tabanlı servislere, diğer IT servis seçenekleri gibi yaklaşın. Eğer ne tür bir işin içine girdiğinizi bilmiyorsanız, üzerine atlamaktan kaçının, diyor Baker & McKenzie partnerlerinden Edward J. Hansen. Bağımsız dış kaynak danışmanı Mark Ruckman ise “Enteresan bir yeni servis sihirli değnek değildir” şeklinde konuşuyor. Sağlayıcınızın bir sonraki yıl için pazarladığı her yeni teknoloji, süreç veya servis için bunu tekrar edin. Çözüm#7: Kurallar Oluşturacak Ve Onlarla Yaşayacağım. Dış kaynak anlaşmalarınızı yönetim anlamında düzenli olarak gözden geçirmek bir yana, toplantılara katılmayı ihmal etmeyin, önerisini yapıyor Neo Advisory’den Vashistha. Eğer bu inceleme işini yapması için başkalarını kullanıyorsanız, onlardan vazgeçmeyi düşünün. Hem paranız sizde kalacak hem de işin içinde daha fazla yer alacaksınız. “Kendi ekibinizin yapabileceği iş için bütçenizden pahalı danışmanlara büyük paralar akıtmayı kesin” diye konuşuyor HfS Research’den Fersht. Çözüm #5: Açık Olacağım. Çözüm #8: Faturalarıma Dikkat Edeceğim. Eğer köklü bir değişiklik getirmek için işbirliği yapmıyorsanız, kritik süreçleri dışarıda geliştirmeyi düşünüyorsunuz. Kartlarınızı önüne koyun. Sağlayıcıdan bir şey isterken açık yürekli olmak kadar iyi bir şey yok. Durumu basitleştirmek için öncelikle net olmayan ve aşırı kullanılmış tanımları ortadan kaldırmakla başlayın. Dış kaynak faturanızı en son ne zaman okuyup tamamen anladınız? “Üçüncü yıl itibariyle, faturalar anlaşılmaz iş tanımlarının, ölçümlerin ve fiyatların doldurduğu, ekibinizden sadece bir kişinin gerçekten anlayabileceği bir karmaşaya dönüşür” diyor Sanda Partners’dan Strichman. Bu şekilde olmamalı. “Sağlayıcınızı bunu mevcut duru- OCAK 2011 I www.cio.com.tr 2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü : : IT Yönetimi 47 munuz için daha anlaşılır olan bir şekle getirmesi için zorlayın,” diyor Strichman. Ne kadar çok kalemin yanlış anlaşıldığını, zamanının geçtiğini veya hatalı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. Çözüm #9: Önemli Olanı Ölçeceğim. 2011’i işiniz için anlamlı olan ölçüleri tanımladığınız yıl yapın, diyor Ruckman ve ekliyor, bunları düzenli bir biçimde izleyerek raporlamaya başlayın. Eğer WAN’ınız sadece yüzde 98’lik bir zaman diliminde aktifse ve halen yüzde 99.99’luk bir hizmet zamanına bağlıysanız, o zaman benchmark’larınızı gözden geçirmenizin zamanıdır. “Danışmanınızın hayal ettiği, gerçek olmayan servis seviyelerini dahil etmeyi bırakın” diyor Fersht. Çözüm #10: Benim İçin En İyi Partner’i Arayacağım. Basitçe gidip üç harfli bir markalı bir dış kaynak sağlayıcısına veya danışmana gitmek her zaman için en iyi hamle değildir. Esasında bu çok maliyetli bir hata olabilir. “Günümüzde dış kaynak pazarında çok fazla rekabet var” diyor EquaTerra’dan Ayling. “Sizin için doğru yeteneklere sahip bir sağlayıcıyı her zaman bulacaksınız. Ve onlarla nerede ne harcadığınız sizi onların gözünde önemli yapacak.” Sağlayıcılarınıza ve danışmanlarınıza dikkatlice bakın, diyor Baker & McKenzie’den Hansen. Eğer onlar sizin temel değerlerinizi paylaşmıyorsa, kapıyı gösterin. Çözüm #11: Eğleneceğim. Ekonomi halen sıkıntılı durumda. IT ve dış kaynak zorda. Ve siz henüz üç yıldır bütçenizin bir milim arttığını görmediniz. “Fakat mobil uygulamalar, sosyal medya ve diğer gelişmelerle teknoloji şimdiye kadar hiç bu kadar heyecan verici değildi,” diye konuşuyor Staples. “Organizasyonunuza eğlence katmak ve işinizin büyümesine enerji sağlamak üzere yeni teknolojiyi kullanın.” www.cio.com.tr I OCAK 2011 48 Firmanızın IT için şimdiye dek herhangi bir şekilde denizaşırı dış kaynak kullanmadığını düşünün; hatta temel bir yerel dış kaynak anlaşmasına imza atmadığını. Nereden başlayabilirsiniz? Muhtemelen Çin değil. Ama 405 milyon dolarlık Interval International’ın kıdemli başkan yardımcısı Marie Lee iki yıl önce tam da böyle yaptı. Lee’ye göre bir servis sağlayıcıyı dikkate alırken coğrafya CIO’ların en son değerlendirmesi gereken konulardan biri. “Biz daha çok hizmeti sağladıkları mekandan çok partnerimizin IT servislerine ve bizim özel kriterlerimizi karşılayıp karşılamadıklarına baktık,” diye konuşuyor. Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? OCAK 2011 I www.cio.com.tr Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? : : Dosya 49 www.cio.com.tr I OCAK 2011 Dosya : : Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? T 50 aktiksel olarak Lee Interval’ın çekirdek uygulamalarını değiştirmek ve servis odaklı mimariye (SOA) geçiş yapmak istedi. Stratejik olarak iş hayatındaki değişimlere daha iyi cevap verebilmek üzere daha çevik bir IT organizasyonu oluşturmak arzusundaydı. Yeni uygulama geliştirmeyi SOA ve çevik geliştirme tecrübesine sahip bir denizaşırı sağlayıcıya vermek her iki amaç için de daha hızlı olduğu gibi daha ucuz bir dönüşüm sağlayabilirdi. Interval’ın eski kardeş firmalarındaki IT liderlerinin verdiği tavsiyelerin etkisiyle, Lee işi Freeborders’a verdi. Bu San Francisco’daki Çin’li IT servis sağlayıcısıydı. “Onlar bu proje için ihtiyacımız olan yeteneklere ve endüstri deneyimine sahiptiler” diye konuşuyor Lee. Ve fiyat da uygundu. Geliştirme maliyetleri, söz konuşu işi Interval olarak kendileri yapmaya kalksalardı dahi, üçte bir oranında daha düşüktü. Shenzhen şehrindeki uygulama geliştirme ekibi Hindistan’daki rakipleriyle benzer bir uzmanlığa sahipti, diyor Lee. Ancak Çin’e özel bir takım riskleri karşılaması gerekiyordu Lee’nin. “İhtiyaçlarımızdan bir tanesi, takımdakilerin yeterli İngilizce dil bilgisine sahip olmasıydı” diye açıklıyor. Lee, değerlendirme sürecinde Çin’deki fikri mülkiyet riskleri algısını gözlemlemek için Interval’ın CSO’su ve hukuki işler bölümüyle birlikte çalıştı. Bu ekip aynı zamanda teknik güvenlik uygulamaları, katı İK süreçleri ve yönetimi bir araya getiren bir güvenlik yaklaşımını geliştirmek için birlikte çalıştı. Tüm denizaşırı profesyonelleri takip edi- OCAK 2011 I www.cio.com.tr Freeborders’ın yönetim bölümünün Amerika’da yer alıyor olması önemli bir avantaj diyor Lee. “Muhasebe yöneticimizle özel gereksinimlerimizi görüştükten sonra (kendi zaman dilimimizde) hemen değişiklikleri uygulayabiliyorduk” diyor Lee. “Ancak ekibin bir bölümünün farklı bir zaman diliminde olmasını sevdik, çünkü sürekli çalışır durumdaydık.” Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? : : Dosya lerek güvenlik prosedürleri konusunda eğitildiler ve bunlar Interval’ın geliştirme ortamlarına sanal masaüstü üzerinden erişim sağladılar. Tüm kaynak kodu ve veriler Amerika’da saklandı. Bunun Interval’ın şimdiye kadar gerçekleştirdiği ilk IT servisleri anlaşması olduğu dikkate alındığında, Lee aynı zamanda ihtiyaçlar ve süreç tanımları hakkında da dikkatliydi. Freeborders’ın Shenzhen’deki çalışanları, Interval’ın proje yönetim süreçleri ve uygulama geliştirme metodolojilerine alışmaları için Lee’nin Miami’deki ekibiyle iki ila üç hafta geçirdi. Lee’nin IT liderleri aynı zamanda onlarla müşteri eğitimi ve Interval’ın yaptığı iş ile ilgili bilgi aktardı. “Doğru yerinde kaynakları seçmek ve bunları kendi yerinize erkenden getirmek oldukça önemli. Çünkü bunlar sizinle doğru prosedürleri, yapı ve araçları sağlamak için çalışan bireyler. Ve onlar Çin’deki ekiple etkin bir biçimde çalışıyor” diye konuşuyor Lee. Firmanın Miami’deki çalışanları Çinli geliştirme ekibini eğitmek için 9,000 mil yolculuk yaptı. Bu kadar dikkate rağmen problemler ortaya çıktı. Her ne kadar Çinli geliştiricilerin yazılı İngilizceleri mükemmel durumdaysa da sözlü görüşmelerde biraz güçlük çekildi. Takım liderleri akıcı konuşuyorlardı ama işin içine uzun mesafeli telefon görüşmeleri girdiğinde verilen mesaj programcılara gidene kadar bozulabiliyordu; özellikle de karmaşık kodlama süreçlerinde. Bu sorunun çözümü rotasyondaydı. “Miami’deki ekiple birlikte çalışmaları için iki-üç aylık süreler dahilinde Çin’deki ekipten bazı çalışanları getirdik. Bu sayede iş gereksinimlerini anlayabilecekler ve teknik tasarım konusunda destek alacaklardı. Sonrasında onlar elde ettikleri bu bilgileri geri götürecekler ve Çin’deki ekibe anlatacaklardı,” diyor Lee. Bu yaklaşım aynı zamanda denizaşırı geliştirme ekibindeki çalışanların Interval takımının bir parçası olduklarını daha fazla hissetmelerine yardımcı oldu. Bu yaklaşım o kadar başarılı oldu ki Lee, yerinde destek ve denizaşırı koordinasyonu sağlamak için her üç ayda bir yeni bir kişiyi Miami’ye getiriyor. Halihazırda, firma düzenli olarak üç çalışanı Miami’de tutuyor. 20 Java geliştiricisi ve beş kalite kontrol denetleyicileri ise Shenzhen’de çalışmayı sürdürüyor. Zaman farklılığı da sıkıntı yarattı. Bunun üzerine Lee bazı IT profesyonellerinin, 13 saat ileride olan denizaşırı ekibiyle doğrudan çalışmaları için saatlerini ayarlattı. Bu kişiler aynı zamanda Çin’e has önemli tatil günlerini de planlamayı öğrendi. Freeborders’ın yönetim bölümünün Amerika’da yer alıyor olması önemli bir avantaj, diyor Lee. “Muhasebe yöneticimizle özel gereksinimlerimizi görüştükten sonra (kendi zaman dilimimizde) hemen değişiklikleri uygulayabiliyorduk” diyor Lee. “Ancak ekibin bir bölümünün farklı bir zaman diliminde olmasını sevdik çünkü sürekli çalışır durumdaydık.” Her ne kadar uygulama geliştirme için başarılı olduysa da, uygulama bakım işini Çin’e aktarma girişimi işe yaramamıştı. Interval’ın uygulamaları çok karmaşıktı ve çok az dokümantasyona sahipti. “Bizim dahili ekibimiz, denizaşırı takımında bulunanlar için ihtiyaçların ayrıntılı bir biçimde belgelenmesi zorunluluğunun ters etki oluşturacağını ortaya çıkardı” diyor Lee. “Bu türden dış kaynak projelerinin önünde yalçın engeller var. Bunların başarılı olmasını sağlamak için ekibinizde yeterli zamanı ve motivasyonu olan şampiyonlara sahip olmalısınız.” Lee, kendisinin dış kaynak ilişkisini henüz devam eden bir çalışma olarak tanımlıyor. İleriye baktığında Lee, kalite ve sürekli geliştirme çabalarının görüntülenmesi için daha ayrıntılı ölçümler inşa etmek arzusunda. Sonuç itibariyle, IT için Çin dış kaynağını kullanmak Chennai veya Chicago dış kaynağını kullanmaya göre farklı, diyor Lee. “Artıları ve eksileri var. Ayrıca genel hedeflerinizi tam olarak anlamanız, dış kaynağın bunları hem taktiksel hem de stratejik olarak nasıl karşıladığı önemli.” www.cio.com.tr I OCAK 2011 51 52 Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar OCAK 2011 I www.cio.com.tr T witter servisi ilk başladığı zamanlarda, 2006 yılında, mikro blog kavramının internet üzerindeki iletişimi nasıl etkileyeceğine dair birçok fikir ortaya atılmıştı. Ortaya atılan fikirleri bir kenara bırakıp mikro blog kavramının bugünkü durumuna bakacak olursak bu kavramın bir hayli popüler olduğunu söyleyebiliriz. Twitter ve benzeri mikro blog servislerinin en ilginç yönlerinden birisi ise kişisel paylaşımların ötesinde kurumsal iletişim için kullanılıyor olması. Chatter, kurumsal çalışanların mikro blog aracılığıyla iletişim sağlamasına olmak amacıyla geliştirilmiş son servislerden. San Francisco’daki Dreamforce konferansında mikro bloglar konusunda konuşan Salesforce CEO’su Marc Benioff şirket içerisindeki ortak çalışma yaklaşımlarından dolayı şunları söyledi: “Facebook’taki arkadaşlarımdan zaten yeterince haberim var. Arkadaşlarımın ne zaman sinemaya gittiğini ya da neler yaptığını bir şekilde öğrenebiliyorum. Ancak çalışanlarımın önemli müşterilerimizle ilgili neler yaptığını öğrenmem benim için daha önemli” Analistlere göre birçok şirketin mikro blog servislerini tercih etmesinin nedeni e-posta ile sağlanamayan dinamik iletişimi sunması. Güncellemeye uygun ve haberdar etme ya da haberdar olma yaklaşımıyla kullanılan mikro bloglar, uzun ve olayları gerektiği gibi anlatan e-posta mesajlarıyla kıyaslandığında daha dinamik ve anlık servisler olarak ön plana çıkıyor. İşte size mikro blog servisleriyle ilgili örnekler: 53 www.cio.com.tr I OCAK 2011 Dosya : : Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar Örnek 1: St. Louis Public Radio 54 Adobe AIT masaüstü uygulaması gibi farklı özelliklere sahip Socialtext Signal’i kullanma kararı almış. Eby, bazı çalışanların çekinceli davranmasına rağmen mikro blog adaptasyonunun son derece kolay olduğuna dikkat çekiyor ve bu konuda yanlış ya da problemli bir bakış açısı olmadığını, sadece sosyal ağ platformlarına mesafeli duran çalışanların paylaşım konusunda farklı davrandığını belirtiyor. Nasıl Kullanılıyor: Eby, SLPR çalışanlarının mikro blogları makale ve ilginç medyaların paylaşıldığı “rahatlama” mekanı olarak tanımlıyor. Mikro blog sayesinde çalışanların daha kolay fikir alış verişinde bulunabildiğini söylüyor. Örneğin, SLPR resepsiyonisti dinleyicilerden radyoda duyduğu mezuniyet balosuyla ilgili bilgi almak için aradığında mikro blog üzerinde yaptığı paylaşımla konuyla ilgili daha hızlı ve daha farklı bir altyapı oluşturabiliyor. Mikro blog üzerinde yapılan paylaşımlarda anında cevap alınması ve verilen cevapların en uygun şekilde gözden geçirilmesi çok daha pratik şekilde yapılabiliyor. Örnek 2: Motorola Neden: St. Louis Public Radio (SLPR) Genel Müdürü Tim Eby, Twitter’a erken adapte olan kişilerden. Twitter üzerindeki iletişimin ve bilgi paylaşımının etkili bir güç olduğunu söyleyen Eby, mikro blog servislerini şirkete ait radyo istasyonu kurulumu sırasında kullanma kararı almış. Eby, 33 çalışanı olan küçük bir grup olmalarına rağmen mikro blog ile bekledikleri takım çalışmasını ve iletişimi yakaladıklarını belirtiyor. Nasıl oldu: Eby ve ekibi Twitter ile başlayan ve daha sonra oldukça popüler hale gelen mikro blog servisleri arasından mobil cihaz, tarayıcı, OCAK 2011 I www.cio.com.tr Neden: Motorola, Twitter gibi sosyal ağların popülaritesinin artmasıyla yeni, kurumsal ve çalışanlara bilgi edinme konusunda kolaylık sunacak bir platform olarak mikro blog platformu oluşturma kararı aldı. Motorola’nın açık kaynak kod teknolojileri departmanı teknik çalışanı Rami Levy, mikro blog uygulamasına geçilmeden Kurumsal İletişim Departmanı’nın duyurularını e-posta yoluyla gerçekleştirdiğini ve çoğu çalışanın bu tür e-postaları sildiğini söylüyor. Mikro blog servisine geçildikten sonra ise Kurumsal İletişim Departmanı tarafından yapılan duyuruların daha fazla ön plana çıktığını ve daha verimli hale geldiğini belirtiyor. Nasıl Oldu: Motorola mikro blog konusunda tercihini StatusNet adındaki açık kaynak kodlu Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar : : Dosya Mikro Blog Servisi İçin Dört İpucu 1. “Beklentilerinizi” belirleyin. Bu konunun sadece değişen teknolojinin ürünü olduğunu düşünmeden, kullanıcıların beklentilerini göz önünde bulundurarak hareket edin. Eğer çalışanlarınız Twitter gibi servisleri kullanıyorsa mikro blog araçları iletişiminizin önemli bir ayağını oluşturabilir. 2. Geliştirme sürecinde pilot uygulama yöntemini kullanın. Mikro blog servislerini kullanmaya başladığınızda ilk belirli bir grubu bu sürece dahil edin. Değişimin ne tür sonuçlar getireceğini belirledikten sonra servisi şirket içerisinde kullanıma sunun. Bunu yapmadığınız takdirde adaptasyonu gerçekleşen araçları değiştirmenin çok daha zor olacağını veya hızlı bir değişimin olumlu sonuçlar ortaya çıkarmayacağını unutmayın. 3. Ses çıkarın. Şirket içerisindeki iletişim gruplarını bu konuya dahil ederek geliştirme sürecinin daha hızlı ilerlemesine destek olun. Farklı konularda sunumlar ya da kurumsal ikonlar hazırlayarak çalışanların ilgisini çekin. 4. Rehber oluşturun. Servisin ne şekilde kullanılacağına dair bilgiler içeren videolar oluşturun. Bu konuda kullanıcıları sıkmadan kullanım politikasıyla ilgili hassasiyetlerini ön plana çıkarın. Organik gelişme süreciyle rehber oluşturma arasında iyi bir denge oluşturun. www.cio.com.tr I OCAK 2011 55 Dosya : : Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar 56 Salesforce CEO’su Marc Benioff mikro blog portalından yana kullanmış. StatusNet, kurumsal iletişim altyapısıyla entegre edilmiş. Bu sayede çalışanlar masaüstü bilgisayarlarından, web üzerinden, mobil ortamdan veya e-postadan mikro blog servisine erişebiliyor. Levy, bilgi paylaşımı yapılan her platformda olduğu gibi mikro blog servisinde de bilgi dağıtımı konusunun kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor. Bunun “insanları kontrol etmek” adına hiç kimsenin uymayacağı kısıtlamalar uygulamak yerine belirli bir yapı kazandırılarak yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Tüm kullanıcıların bu konuya dikkatini çekmek için web sayfalarında uzun ve karmaşık olmayan, ne tür konularda dikkatli olunması gerektiğini belirten bir kullanım politikası yer alıyor. Levy, çalışma günlerinde yöneticilerin mikro blog servisini kullanmanın ötesinde, aktif olarak yer almasıyla bu konuda yeni bir yaklaşım yerleşmesini sağladıklarını belirtiyor. Kullanımı kolaylaştırmak ve servisin yaygınlığını arttırmak için büyük çaba gösterildiğini söyleyen Levy, kurumsal iletişim altyapısıyla servisin OCAK 2011 I www.cio.com.tr tamamen bütünleştirildiğini; web ortamından tek kelimelik paylaşımların bile oldukça rahat şekilde yapılabildiğini sözlerine ekliyor. Motorola’nın mikro blog servisini 7000’in üzerinde çalışan kullanıyor. Nasıl Kullanılıyor: Bilgi paylaşımının merkezi olarak mikro blog kullanımının yanında Motorola 15 Ekim’de dünya genelinde yapılan sosyal servise katıldı. Etkinliği şirket içerisinde de duyuran Motorola kullanıcı çalışanların mikro blog servislerinin ne şekilde kullanıldığına dair anlatımlarda bulunmasını istedi. Mikro blog servisine konum işaretleme uygulaması da ekleyen Motorola, bu sayede sadece gönüllü kullanıcıların nerede ve ne zaman olduğunu gösteren bir ortam oluşturmuş. Levy, böyle bir uygulamayla çalışanların her yerde yeni bağlantılar kurmasını mümkün hale getirdiklerini söylüyor. Örnek 3: Avaya Neden: Avaya, tüm dünyada 13000 ile 15000 arasında çalışanı bulunan ve satış ilişkilerini geliş- Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar : : Dosya tirmek, hareketliliği arttırmak ve bilgi paylaşımını güvenli hale getirmek için mikro blog servisini tercih eden şirketlerden. Mikro blog servisinin kurumsal iletişimde kullanılmasıyla ilgili konuşan global satış teknik operasyonlar çalışanı Kay Beavers, mikro blog ile uzun süren ve zaman alan e-posta trafiğinden kurtulduklarını söylüyor. Avaya çalışanların mikro blog ile daha verimli, daha pratik ve ilişkilerin daha hızlı geliştiği bir ortama sahip olduklarını belirtiyor. Nasıl Oldu: Avaya yaklaşık bir yıldan bu yana Yammer ve SocialCast portallarını bir arada kullanıyor. Beavers, IT departmanının ve yönetici ekibin kendini rahat hissedeceği bir platform oluşturulması konusunun ilk etapta karşılaşılabilecek ciddi problemlerden birisi olduğunu söylüyor. Bu anlamda en iyi servisi oluşturmak için üst düzey yöneticiler ve teknik uzmanlarla ileriye yönelik ciddi değerlendirilmeler yaptıklarını belirtiyor. Şirket içerisinde eğitim konusunun zamanla aşılacağından emin olduktan sonra geliştirici ekibin servis üzerindeki özelliklerin ne şekilde kullanılacağına dair videolar ile bu durumun üstesinden gelmiş. Ayrıca yöneticilerde önemli paylaşımlar yapan çalışanları, bu paylaşımları yayarak ve yorumlarda bulunarak desteklemiş. Nasıl Kullanılıyor: SocialCast ve Yammer araçlarının mobil cihazlardan kullanılabilmesi sayesinde Avaya satış ilişkileri artık daha erişebilir ve gelerek müşteri ilişkileri bakımından daha hızlı. Beavers, kullanılan araçların şirket içerisinde yeni ilişkiler kurmada, şirketle ilgili bilgi edinmede etkili olduğunu söylüyor. Mikro blog servislerinin “Generation Y” için iletişimden daha fazla şey ifade ettiğine dikkat çeken Beavers, bu tür kullanımları sınırlamak yerine desteklemenin iş ortamına olumlu etki yapacağını düşünüyor. www.cio.com.tr I OCAK 2011 57 58 ‘CIO 2010 Sahiplerini Buldu OCAK 2011 I www.cio.com.tr 0 Ödülleri’ Mart’ta yayın hayatına başlayan CIO Türkiye dergisinin düzenlediği organizasyonda 16 CIO yöneticisi ödül aldı. Ödüller; bilişim teknolojilerini en yenilikçi şekilde kullanarak kurumlara daha fazla karlılık sağlayan, rekabet gücünü artıran, iş akışlarını optimize etmeyi başaran ve müşteri ile ilişkileri artırabilen IT yöneticilerine verildi. www.cio.com.tr I OCAK 2011 59 CIO 2010 ÖDÜL GECESİ Ö 60 dül töreninde Dünya Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanvekili Erdem Top, Cisco Türkiye Genel Müdürü Ümit Cinali, IDG Almanya Yönetim Kurulu Üyesi Michael Beilfuss ve BTK Başkanı Tayfun Acarer konuşma yaptı. Erdem Top, CIO’ların son dönemde geldiği noktaya vurgu yaparak gelecekte CEO’ların CIO’lar arasından seçileceğini belirten Top, “Çok değil bundan 10 yıl önce kurumlarda CIO’lar değil, bilgi işlem uzmanları veya bilgisayarcılar vardı. Genelde mühendislik eğitimi almış bu kişilerin tek görevi kurumun var olan birkaç bilgisayarını çalışır vaziyette tutmaktı. Şimdi CIO’ların iş tanımlarını anlatmak bu kadar kolay değil” dedi. Top, şirketlerin en değerli şeylerini yani bilgilerini CIO’lara teslim ettiğini ifade ederek, CIO’ların kurumlardaki kilit rolünü anlattı. Kurumlardaki CIO pozisyonunun önemi hakkında konuşan Top, CIO dergisinin bu anlamda öneminin daha da artığını vurgulayarak, “IDG’nin yaklaşık 30 yıldır yayınladığı ve kurumlardaki IT liderlerne vizyon katan en güçlü yayındır. 2010 yılının Mart ayından beri Türkiye’de yayınlanmaya başlayan dergi, aynı misyon ile Türkiye’deki CIO’lara rehberlik etmektedir. Biz yayın ilkelerimizde çok önemli bir felsefe belirledik, o da ‘meslektaşlarınızdan öğrenin ilkesi’. CIO’da her zaman bir veya birkaç meslektaşınızın başarısını, yanılgılarını ve kurumu için aldığı stratejik kararları okuyorsunuz. “ dedi. Top ayrıca, “40’a yakın ülkede verilen ödüllerin amacı başarı projelere imza atmış CIO’ları onurlandırmak. CIO Türkiye henüz 1. yılını doldurmamış olmasına rağmen böyle bir ödül düzenleyebiliyor. 2011’de sektörden de gelecek destekle daha emin adımlarla yoluna devam edeceğine inanıyorum” dedi. CIO 2010 Ödülleri programının platin sponsoru olan Cisco Türkiye’nin Genel Müdürü Ümit Cinali yaptığı konuşmada IT sektörüyle ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye dünyanın en büyük 15. pazarı. Ancak geniş bant internet kullanımına baktığımızda 62. sıradayız. Ben bunu olumsuz bir tablo olarak görmüyorum Aksine bu tablo daha da yükselmek için önümüzde bir- OCAK 2011 I www.cio.com.tr çok fırsat olduğunu gösteriyor. Türkiye büyümek için insan altyapısını bilgi toplumuna uygun seviyelere çıkarmalarıyız. IT yatırımlarındaki yüzde 10’luk bir artış GSMH’ya yüzde 1.5’luk bir katkı yapıyor. Umudum IT sektörüne yapılan yatırımların artması Türkiye’nin kalkınmasının tabandan olmasıdır.” IDG Almanya Yönetim Kurulu üyesi Michael Beilfuss yaptığı konuşmada CIO’ların gelecek dönemde çok daha değerli olacaklarını ve kurumların rekabette öne geçebilmeleri için CIO’nun vizyonuna ihtiyaç duyacaklarını belirtti. Beilfuss ayrıca, “Almanya’da önümüzdeki sene düzenlenecek olan CeBIT fuarında Türkiye partner ülke olarak belirlenmiştir. Farklı iş ortaklıkları geliştirmek ve yenilikleri görmek için hepinizi fuara davet ediyorum” dedi. BTK Başkanı Tayfun Acarer de son dönemde giderek büyüyen IT sektörüne ve CIO’ların artan sorumlulukları ile önemlerine değinerek, “Son yıllarda gelişim sürecine baktığımızda IT’nin iletişime oranla daha çok geliştiğini gözlemliyoruz. ICT sektöründe çok ciddi gelişmeler oldu. Bugün sektörün hacmi 35 milyar dolara ulaştı. Ülkemizde bilgisayar sahipliği oranı 11 milyonu buldu, halen 9 milyon geniş bant internet abonesi var. 2002 yılında 3 bin adet geniş bant internet aboneliği bulunduğu dikkate alınırsa bu çok önemli bir değer. 2013 ve 2023 vizyonlarımızda çok ciddi hedeflerimiz var. Ve ben bu hedeflerin hiçbirini hayalî olarak değerlendirmiyorum. Çünkü günümüzde en hızlı büyüyen sektör IT sektörü ve bu konuda yapılacak bazı küçük düzenlemeler ile hedeflerimize ulaşmamız mümkün. Öncelikle yazılıma ek olarak hizmet ve servis sektörünün de Ar-Ge teşviklerinden yararlandırılması gerekiyor. Bunu son derece önemsiyoruz” şeklinde konuştu. Şirketlerde CFO’lar ve CIO’ların kesinlikle birbirinden ayrılması gerektiğini de kaydeden Acarer, “Önemli bir sürecin içerisindeyiz. Özellikle CIO’ları bu süreçte önemleri çok daha belirleyici olacak. Hizmet ve servislerin sektör içerisindeki payının büyümesinde de CIO’ların rolü önemli, bu sebeple CIO’lar vizyoner kimlikleri ile kurumun içerisinde farklı bir birim olarak daha verimli olacaklardır” dedi. Global IT ve Entegrasyon : : Kapak Konusu 61 www.cio.com.tr www.cio.com.trI ARALIK 2011 I OCAK2010 CIO 2010 ÖDÜL GECESİ 150 Aday Arasın 62 BTK Başkanı Tayfun Acarer geceye verdiği destekten ötürü plaketini Dünya Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdem Top’tan aldı. ULKAR Holding CIO’su Ahmet Murat Mendi ödülünü BTK Başkanı Tayfun Acarer’den aldı. DEMİR SİGORTA CIO’su Gökmen İbişler ödülünü Cisco Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Işıl Hasdemir’den aldı. AYAYDIN MİROGLİO CIO’su Şevket Çelikkanat ödülünü Ericsson Türkiye’den Cenk Alper’den aldı. OCAK 2011 I www.cio.com.tr CIO 2010 ÖDÜL GECESİ ından Seçildiler 63 ABDİ İBRAHİM CIO’su Hilmi Koçak ödülünü DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’dan aldı. TUSAŞ CIO’su Gülsen Bayramusta ödülünü DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt’tan aldı. ARKAS CIO’su Mert Oruz ödülünü DÜNYA Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdem Top’tan aldı. TEKNOSA CIO’su Önder Kaplancık ödülünü iNNOVA Teknoloji Çözümleri Direktörü Mehmethan Şişik’ten aldı. www.cio.com.tr I OCAK 2011 CIO 2010 ÖDÜL GECESİ 150 Aday Arasın 64 OTOKAR CIO’su Can Sevinç ödülünü DÜNYA Süper Veb Ofset AŞ Genel Müdürü Hülya Koç’tan aldı. AKKÖK Holding CIO’su Mehmet Hakan Korkmaz ödülünü CIO Yayın Yönetmeni Murat Yıldız’dan aldı. MEMORIAL CIO’su Yasin Keleş ödülünü Oracle Türkiye’den Resan Yunez’den aldı. SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI CIO’su Semra Kandemir ödülünü IDG Almanya Yönetim Kurulu Üyesi Michael Beilfus’tan aldı. OCAK 2011 I www.cio.com.tr CIO 2010 ÖDÜL GECESİ ından Seçildiler 65 ATİKER CIO’su Erkan Kılıç ödülünü DÜNYA Gazetesi Başyazarı Osman Saffet Arolat’tan aldı. ARENA CIO’su Alper Harput ödülünü DÜNYA Aktüel AŞ. Genel Müdürü Kenan Oğuz’dan aldı. BANK ASYA CIO’su Ali Tuğlu ödülünü HP Türkiye Görüntüleme ve Baskı Grubu Ülke Direktörü Arzu İlhan Babaoğlu’ndan aldı. BOYDAK CIO’su Murat Baki Özaydın ödülünü Cisco Türkiye Genel Müdürü Ümit Cinali’den aldı. www.cio.com.tr I OCAK 2011 CIO 2010 ÖDÜL GECESİ CIO 2010 Ödü 66 OCAK 2011 I www.cio.com.tr CIO 2010 ÖDÜL GECESİ ül Gecesinden 67 www.cio.com.tr I OCAK 2011 CIOSTYLE Maximilian Büsser & Friends 68 Bu saatler Maximilian Büsser’in çocukluk hayallerinden ortaya çıkmış ve her biri onun anılarına dair bir öykü taşıyor. Büsser, uzay gemisine benzeyen saatler yaratıyor ve bunları ‘makine’ olarak adlandırıyor. HM2’de yer alan motor 349 parçadan, kasası ise 102 parçadan oluşuyor. Tüm yapı bir katedral gibi düşünülebilir. Uzay platformu modelinden sonra HM3 geliyor ve bu bir uzay gemisi. Motorlar, saat ve dakikalar ise birer kokpit. Kolunuza taktığınızda saati ve dakikaları yandan görebiliyorsunuz. Frog modeli biraz Tim Burton tarzı bir parça. Son olarak HM4 en yeni model; Thunderbolt, yine havacılıktan etkilenmiş bir forma sahip. Echo Smartpen ABD’nin teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren Livescribe firmasının geliştirdiği son yılların en sıradışı teknolojilerinden Echo Smartpen, kullanıcısının duyduğu ve yazdığı her şeyi senkronize kaydediyor, “Dokun ve dinle” özelliği sayesinde notlarına dokunup kaydedilenleri rahatça dinlemesini sağlıyor. Kullanıcı ayrıca interaktif notlarını bilgisayarına aktarıp saklayabiliyor, internette kolayca paylaşabiliyor. iPhone ve iPad için geliştirilen ücretsiz Pencast Player uygulaması sayesinde ise kullanıcılar interaktif notlarına her an her yerde ulaşabiliyor. OCAK 2011 I www.cio.com.tr : : CIO Style Makaron Ladurée makaronlarıyla bir efsane... Makaronların en büyük özelliği bu kıvamı (dışının çok kıtır görünmesi ancak içinin yumuşak bir şekilde ağızda erimesi) tutturmak Ladurée’ye has bir ayrıntı. Madagaskar çikolatası, limon, portakal çiçeği, gül, pralin, kakuleli kahve, vanilya, şan fıstık, karamel ve çikolata aromalı makaronları Ladurée’de bulmanız mümkün. Makarondan sonra Laduree’de başka ürünler de geliştirilmeye başlanmış; çikolata, dondurma, reçel, çay, şampanya, kekler ve ev parfümleri bunlardan bazıları. Makaronlar Fransa’da üretiliyor. İhtiyaç olduğu anda taze olarak Türkiye’ye getirtiliyor. Bunun sebebi ise, insanların gerçek olan ürünleri satın almak istemeleri. The Famous Grouse Markanın yaratıcısı Matthew Gloag’ın benzersiz tarifiyle 1896 yılından bu yana bir klasik halini alan The Famous Grouse, harmanlanmış standart scotch viski tadıyla viski severlere her yudumda özel anlar yaşatıyor. 1980 yılından bu yana İskoçya’nın en çok tercih edilen viskisi olan The Famous Grouse, ünlü İskoç tasarımcılar Alistair McAuley ve Paul Simmons’tan oluşan Timorous Beasties’in yaratıcı dokunuşlarıyla, sınırlı sayıda üretilen metal kutusuyla sevdikleriniz için eşsiz ve anlamlı bir hediye olacak. 69 www.cio.com.tr I OCAK 2011 SONSAYFA 70 Veri Süpürgesi APEX, diğer adıyla Atacama Pathfinder Experiment, aslında galaktik bir elektrik süpürgesi. Max Planck Institut für Radioastronomie, Onsala Space Observatory ve European Southern Observatory işbirliği ile hayata geçirilen proje Şili çöllerindeki bu garip çanak anten ve geniş bir bilgisayar ağından ibaret. Amaç uzayda dolanıp duran toz, gaz ve partiküllerin elektromanyetik dalga yansıtma özelliklerini ölçerek atmosferi olabilecek gezegenler hakkında daha fazla bilgi toplamak. Şu anda uğraşılan sorun nasıl veri toplanacağı değil, toplanan verinin nasıl işleneceği. Dünyanın en güçlü bilgisayar kümeleri bile böyle bir veriyi işleyip tasnif etmek için yetersiz kalıyorlar. Dağınık veri işlemede en yaratıcı çözümleri sunan Berkeley üniversitesinde konuşlanmış BOINC sistemi APEX’in sorununa çözüm olabilir. Sistem muazzam miktarlardaki veriyi parçalara bölerek dünyanın dört bir yanındaki bilgisayarlara dağıtıyor. Yüzbinlerce sıradan bilgisayarda işlenen veri daha sonra geri toplanıp birleştiriliyor. Fakat BOINC şu anda zaten birkaç proje ile birden uğraştığı işin, kelimenin gerçek anlamı ile hatlar meşgul. Altyapının daha güçlendirilmesi ve daha çok gönüllü kullanıcının sisteme katılması gerekiyor. OCAK 2011 I www.cio.com.tr