bizimşifa dergisi - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz

Transkript

bizimşifa dergisi - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 1
içindekiler
03
05
BASINDA KADIKÖYŞİFA
15
KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ
Cildinizi yeniden dokuyoruz...
17
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
Yenidoğan dönemiyle ilgili merak edilenler
21
ODYOLOJİ
Çocuğumda konuşma bozukluğu mu var?
23
PARKİNSON VE HAREKET HASTALIKLARI
Yeni hastalığım parkinson
31
ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ
Belirti vermeyen basit kemik kisti en çok...
32
KÜLTÜR SANAT
Kitap
Kurucumuz
DR. AHMET EMİNOĞLU
Yönetim Kurulu Başkanı
BUKET PİLAVCI
KÜLTÜR SANAT
Sinema
Bülteni Hazırlayanlar
AYŞEN ÖZKUL
ŞENAY EKİZOĞLU
GÖKÇE BABAYİĞİT
FARUK GÜR
07
MEME HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ
Memesiz olmak kader değil
19
AYAK SAĞLIĞI MERKEZİ
Batık tırnak mutlaka profesyonel şekilde...
25
KULAK BURUN BOĞAZ
Burun kanaması ne zaman tehlikelidir?
33
BİZDEN HABERLER
Tavla,masa, okey turnuvası
İletişim Bilgileri
Işıklar Cad. No: 31
Ataşehir, İstanbul
444 2 574
www.kadikoysifa.com
[email protected]
13
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
Doğurganlığı artıran 10 öneri
20
GÖĞÜS HASTALIKLARI
Çocuklarda bahar alerjisi ile ilgili...
27
KLİNİK PSİKOLOJİ
Alışveriş hastalık haline gelmeden yardım...
34
ETKİNLİK
Baskı
Form-Ar
Matbaacılık ve Ambalaj San.
Tel: 0212 512 16 31
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 2
( ! ! ! !$
'#'#
+ !) !
* &#-
#
'$
&$
#*
"
" #
%
*# !$ (
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 3
, ,
-,
Basında KadıköyŞifa
BEBEĞİM VE BEN
05.01.2013
BUGÜN
19.04.2013
FORMSANTE
05.01.2013
3
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 4
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 5
KALİTELİ
YAŞAM
POLİKLİNİĞİ
, ,
-,
CİLDİNİZİ
YENİDEN
DOKUYORUZ
Cerrahi uygulama yaptırmadan
cerrahi ipliklerle yüz geriliyor,
göğüs, kalça kaldırılıyor, bacak
içleri ve kollar toparlanıyor.
Medikal Estetik
Dr. Yasemin Savaş
Medikal Estetik
Dr. Devrim Gürsoy
şartları ve derin anestezi gerektirmiyor. Topikal ya da lokal anestezi
ile uygulanıyor. Yüz için yaklaşık 20-60 dakikalık sürede burun
kaldırmak, kırışıklıkları açmak, sarkmaları düzeltmek mümkün
olabiliyor.
Threadlift Uygulaması ile insan vücudunda eriyebilir, yan etkisiz,
güvenli cerrahi sütür materyali olan polidiaksanon (PDO) iplikler
aracılığıyla cilt kaldırılıyor, geriliyor ve kırışıklıklar gideriliyor.
KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Medikal Estetik Hekimi Dr.
Yasemin Savaş ve Dr. Devrim Gürsoy, cerrahi dışı bir yöntem olan
threadlift uygulaması hakkında detaylı bilgiler veriyor.
Aynı şekilde kalça, göğüs, bacak ve kolların toparlanma ve
şekillendirme ihtiyacı da bölge başına 60-90 dakika içinde
karşılanabiliyor.
Pratik, yan etkisiz, öğle molasında dahi gerçekleştirilecek bir
prosedür olan ve Türkiye’de hastane ortamında ilk kez
KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi’nde yapılan bu uygulama ile,
kişinin yüz veya vücudunda anlamlı değişiklikler sağlamak
mümkün.
Kişi uygulama sonrasında birkaç gün içinde yaşantısına
dönebiliyor ve olumlu etkiler hızla ortaya çıkıyor.
Diğer uygulamalarla karşılaştırmak gerekirse klasik cerrahi germe
işlemine göre daha çabuk, iyileşme süresi gerektirmeyen, pratik
bir yöntem olarak öne çıkarken, botoks, dolgu, kozmetik ve cihaz
uygulamalarına göre daha uzun ve net etki süresi; kısa uygulama
süresine bağlı olarak zaman kaybı olmaksızın etkili olması,toplam
maliyetin uygunluğu ve birçok uygulama ihtiyacını tek uygulama
ile ortadan kaldırması gibi avantajlar içeriyor .
Uygulamanın etki mekanizması şu temel prensibe dayanıyor; yan
etkisi olmayan,vücut tarafından tümüyle eritilebilir, cerrahi ameliyat
ipinin cilt içine yerleştirilmesi sonucunda; ip cilt altında hem
dokuyu kaldıran bir dayanak vazifesi görüyor, hem de kollajen ve
diğer bağ dokusu elemanlarını uyararak ciltte bir gençleşme ve
yenilenme sürecini meydana getiriyor.
Threadlift uygulaması tüm özellikleri ile estetik alanında,
önümüzdeki yıllara damgasını vuracak gibi görünüyor.
İpler vücutta yaklaşık 240-300 gün içinde eriyor ve uygulamanın
olumluetkileri 2 yıla kadar devam ediyor. Metod ameliyathane
5
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 6
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 7
MEME
HASTALIKLARI
VE CERRAHİSİ
, ,
-,
MEMESİZ OLMAK
KADER DEĞİL
Bireylerin bilinçlenmesi ve mamografi ile
taramanın yaygınlaşması sonucu meme
kanseri erken evrede ve çoğu zaman
bulgu vermeden tanınmakta, hasta ve
hastalık için en uygun tedavi yöntemleri
ile çok iyi sonuçlara ulaşılabilmektedir.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Meme Hastalıkları ve
Cerrahisi uzmanı Op. Dr. Münire Kayahan, kanser
veya kanser öncesi lezyonlar nedeniyle memenin
alınmasını gerektirecek durumlarda yapılan
uygulamalar hakkında bilgi veriyor.
Memenin tamamı, arkasındaki kas,
kemik ve koltuk altındaki tüm lenfatik
dokunun çıkartıldığı eski radikal girişimler
günümüzde yerini meme koruyucu
cerrahi ile sentinel lenf nodu biyopsisine
bırakmıştır. Bu sayede, kronik kol ağrısı,
kolda hareket kısıtlılığı ve kolda şişme
gibi yan etkileri olabilen, koltuk altındaki
tüm lenf düğümlerini çıkartmaya yönelik
cerrahi işlemin gereksiz uygulanması
önlenmektedir.
Meme
koruyucu
cerrahide sadece memedeki patolojik
lezyon çıkartılır ve kalan meme
dokusunda hastalık tekrarını önlemek için
ameliyat sonrası meme ışınlanır
(radyoterapi).
Sağlık ya da ulaşım gibi nedenlerle
ameliyat sonrası radyoterapi alma şansı
olmayan hastalarda, tümörün meme
dokusu içinde birbirinden uzak birkaç
sahada yerleşmiş olması ya da küçük
memede büyük tümör saptanması gibi
durumlarda meme dokusunun tamamını
cerrahi olarak çıkartmak gerekir. Bu
durum hayatta kalış süresini etkilemez
ancak memenin korunduğu vakalarda
kalan meme dokusunun hastalık tekrarı
olasılığına karşı takip edilmesi gerektiği
unutulmamalıdır.
Kanser veya kanser öncüsü lezyonlar
sebebiyle memesi alınan kadınların,
Meme Hastalıkları ve Cerrahisi
Op. Dr. Münire Kayahan
memesiz olma durumunu ortadan
kaldırarak hayat kalitesini artırmak amaçlı
meme yapılması günümüzde oldukça sık
gerçekleştirilen bir uygulama halini aldı.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Op. Dr.
Gülden Avcı, konuyla ilgili bilgi veriyor.
Dişiliğin simgesi olan memenin alınması
sonrası hastalar meme protezini özel
sutyen içine yerleştirerek kullanmak
zorunda kalırlar. Bu durum hastaya
kıyafet ve mayo seçimi gibi sınırlamalar
getirir.
Hastanın
memesiz
olma
durumunu ortadan kaldırarak hayat
Günümüzde
onkoplastik cerrahi
yöntemler ve gelişmiş
radyoterapi teknikleri
sayesinde meme
kozmetiği büyük ölçüde
korunabilmektedir.
kalitesini artırmak amaçlı hastaya yeni
meme yapılabilmektedir. Hastanın
durumuna ve isteğine bağlı olarak, hasta
ve hekimin ortak kararı ile memenin
alındığı ameliyatta anında meme yeniden
yapılabildiği gibi daha sonra da
7
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi
Op. Dr. Gülden Avcı
yapılabilir. Meme alındığı ameliyatta
meme yeniden yapıldığında hasta
ameliyattan yeni memesiyle çıkar ve
memesizlik duygunu yaşamaz, tek
ameliyatta hem kanserli dokudan
kurtulmuş, hem de memesi yapılmış olur
ve aynı iyileşme sürecinde her iki sorun
da çözülmüş olur. Ancak hastalığın evresi
ve planlanan tedavisi bazen meme
alınması işlemiyle aynı esnada meme
yapılmasına izin vermeyebilir. Bazen de
hastalar aynı esnada memenin yeniden
yapılandırmasını istemeyebilirler. Bu
durumda uygun zamanda meme
yapılabilir.
Meme dokusu alındıktan sonra bu
bölgeye meme protezi konarak memenin
yapılması için protezi örtücü dokunun
yeterli olması gerekmektedir. Yeterli cilt
olmadığında cilt genişletici yerleştirerek
cildi büyütmek ve daha sonra kalıcı
meme protezini yerleştirmek gerekebilir.
Bazen de cilt yeterlidir ancak protezi
örtecek yumuşak dokuya ihtiyaç vardır.
Bu amaçla sırttan doku transfer edilerek
adeta bir iç sutyen yapılır. Bir diğer
teknikte ise hastanın karın bölgesindeki
veya sırtındaki doku meme bölgesine
getirilir ve şekil verilerek meme
oluşturulur. Ancak bu dokunun kitlesel
etkisi az ise altına bir meme protezi
koymak gerekebilir.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 8
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 9
, ,
-,
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 10
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 11
, ,
-,
KadıköyŞifa Sağlık Grubu, 35 yılı aşan deneyimi ve bilgi birikimi, sürekli
yenilenen teknolojisi, uzman tıbbi ve idari kadrosu ve multidisipliner yapısı ile
İstanbul Anadolu yakasının en köklü ve güvenilir sağlık kuruluşlarından biridir.
“Sağlıkta geleneksel kalite” anlayışıyla hizmet veren kurumumuzun
Tüp Bebek merkezi 1997 yılından bu yana hastalarımızın gelecek hayallerini
gerçeğe çevirmektedir.
WEB SİTEMİZ YENİLENDİ
www.tupbebe.com
Tüp Bebek merkezi sosyal medyada:
facebook.com/kadikoysifatupbebek
11
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 12
Genişleyen tüp bebek ekibimiz üç kadın
hastalıkları ve doğum uzmanı, bir
embriyoloji uzmanı, üç embriyolog, iki
üroloji uzmanı, bir anestezi uzmanı ve bir
sorumlu hemşireden oluşan güçlü bir
ekipten oluşmaktadır. Ekibimizde görev
yapan hekimlerin tamamı kendi uzmanlık
alanlarında yurtdışında ve ülkemizde çok
önemli merkezlerde eğitimlerini
tamamlamışlardır. Ekibimiz infertilite, tüp
bebek tedavisi, laparoskopik ve
histeroskopik cerrahi, üreme
endokrinolojisi, gebelik takibi konularında
üst düzey profesyonel hizmet
sunmaktadırlar.
Tüp Bebek Merkezimiz bünyesinde çalışan
ekibimiz geçmiş yıllar içinde toplam
10.000’den fazla tüp bebek uygulaması
yaparak ülkemizin bu konuda geniş
tecrübeye sahip ekiplerinden biri konumuna
gelmiştir. İstanbul Anadolu yakasında ilk
kurulan tüp bebek merkezi olması
nedeniyle üstlendiği misyon gereği hasta
hizmetinde memnuniyet, tıbbi yaklaşımda
etik değerler, tedavi süreçlerinde de başarı
her zaman önceliğimiz olmuştur.
Tüp bebek uygulamalarında başarı oranları
kümülatif gebelik oranları olarak
değerlendirilmektedir. Kümülatif gebelik
oranı üç tüp bebek ( IVF) uygulaması
yaptıran çiftlerdeki gebelik oranları olarak
tanımlanmaktadır. Bu oran dünyanın
tanınmış merkezlerinde %85–90 olarak
verilmekte olup merkezimizde de % 87’dir.
Elde edilen gebeliklerin %70’i ise ilk tüp
bebek denemesinde gerçekleşmektedir.
Tüp bebek tedavisinin klinik yönü kadar
laboratuvar yönünün de öneminin
tartışılmaz olması nedeniyle son teknolojik
ilerlemelerin yakından takip edilerek
düzenlenmiş laboratuvar ekipmanımızın
yanında, ülkemizde tıp fakültesi mezunu üç
embriyoloji uzmanından biri olan Dr. Engin
Enginsu koordinatörlüğünde tüp bebek
merkezimiz, Kadıköy ve Ataşehir’de yer
alan ekibi ile hastalarımızın her daim
yanında olacaktır.
Tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmayı planlayan çiftler için hem manevi hem de maddi açıdan yorucu
bir süreçtir. Tüp bebek tedavisi tıpkı diğer tüm infertilite (kısırlık) tedavilerinde olduğu gibi belli oranda başarı şansı olan yöntemlerdir.
En uygun protokolün uygulandığı, en iyi tekniklerin kullanıldığı, en donanımlı laboratuvarlarda çalışıldığı tedavilerde bile maalesef
ancak belli bir oranda gebelik başarısı elde edilebilmektedir. Bu nedenle hastaların tedaviye başlayacakları hekimleri iyi tanımaları,
ekibe güvenmeleri gerekmektedir. Hekim görüşmelerinin maliyeti nedeni ile çiftlerin hekim hekim, merkez merkez dolaşmaları mümkün
olmamaktadır. Bunun sonucunda da çiftler tam olarak güven duyamadıkları merkezlerde tedailerini denemek durumunda
kalmaktadırlar.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp Bebek
Merkezi olarak infertil çiftlere hem
hekimlerimizi, hem de laboratuvarımızı
tanımalarını sağlamak için “ücretsiz ön
görüşme” imkanı sağlamaktadır. Bu ücretsiz
ön görüşmede hastalarımız daha önce
yapılmış tetkikleri değerlendirilmekte, varsa
eksik tetkiklerinin yapılması önerilmektedir.
Ayrıca hastaların jinekolojik muayeneleri ve
ultrason incelemeleri de yapılmaktadır. Tüm
değerlendirmelerin sonunda infertil çiftlere
en uygun tedavi protokolü belirlenmektedir.
Ayrıca bu ücretsiz ön görüşmelerde çiftler
yapılması önerilen tedavi protokolünün tüm
aşamaları hakkında bilgilendirilir, tedavinin
başarı şansı, komplikasyon oranları ve
riskleri ortaya konulur. Çiftin tedaviden
beklentileri, duygusal stresleri
değerlendirilerek kaygıları ve endişeleri
konusunda tüp bebek konusunda uzman bir
psikolog ile görüşme imkanı da
sağlanmaktadır.
Ücretsiz ön görüşme için başvuru nasıl
yapılmalıdır?
Tüp bebek tedavisine başlamadan önce
mutlaka çeşitli merkezler ile görüşerek
kendinize uygun olan, güvenebileceğiniz bir
hekim belirlenmelidir. Ücretsiz ön görüşme
için www.tupbebe.com web sitemizde
bulunan e-randevu formunu doldurarak veya
0216 330 42 00 telefon numaramızdan Tüp
Bebek Merkezimizi arayarak Kadıköy ya da
Ataşehir’deki hastanemizden randevu
alabilirsiniz. Lütfen görüşmeye eşinizle
birlikte gelmeye çalışınız ve daha önce
yapılmış tüm tetkiklerinizi, yapılmışsa önceki
tedavilerinize ait belgelerinizi yanınızda
getiriniz.
Ücretsiz Ön Görüşme neleri içermektedir?
Tüp bebek tedavisi başarısı klinik ve
laboratuvar birlikteliği ile elde edilmektedir.
Başarılı bir sonuç için tüp bebek hekimi iyi
bir değerlendirme yaparak uygun protokol
ile olgun yumurtaların elde edilmeli,
embriyologlar da laboratuvarda bu
yumurtaların döllenmesi ve embriyo elde
edilmesini sağlamalıdırlar.
Ücretsiz ön görüşmede hastalarımız hem
klinik takipten sorumlu hekimler, hem de
laboratuvar sorumlusu embriyologlar ile
görüşebilmektedirler. Ön görüşmede
değerlendirilen tüm tetkikler, yapılan tüm
muayeneler dosya açılarak kayıt edilir,
yapılması planan tedavi protokolü, önerilen
tetkikler veya cerrahiler not alınır. Çifte
tedavi protokolü, ilaç kullanımları, klinik
başarı oranları hakkında ayrıntılı bilgi verilir.
Görüşme boyunca çiftin merak ettiği tüm
noktalar aydınlatılır, soruları yanıtlanır.
Bu ücretsiz ön görüşmelerde amacımız
sorunlarına çözüm arayan infertil (kısır)
çiftlerin maddi kayıp gözetmeden,
merkezimizi ve ekibimizi tanıtmak, tedavileri
ve sonuçları hakkında doğru bilgiye
ulaşmalarını sağlamaktır.
ÜCRETSİZ ÖN GÖRÜŞME: 0216 330 42 00
12
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 13
KADIN
HASTALIKLARI VE
DOĞUM
, ,
-,
DOĞURGANLIĞI
ARTIRAN 10 ÖNERİ
Herkes belli bir yaşa geldiğinde, hayatta belli beklentileri gerçekleşince
“çocuk sahibi” olmayı planlamaktadır. Kimisi için yakın zamanda, kimisi
içinse yıllar sonra, ama her kadın için bebeğini kucağına almak
vazgeçilmez bir içgüdüdür. Ancak günümüzde kadınlar artık daha geç
çocuk sahibi olmak istediklerinden bazen hamile kalmakta zorluk
çekebilirler. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp Bebek Merkezi ekibinden
Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu, hamile kalma sürecini kolaylaştırmak için
önerileri sıraladı.
Kadınların iş hayatında aktif rol oynamaları ister istemez anne olma yaşını
arttırmıştır. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Tüp
Bebek ekibinden, Kadın Hastalıkları ve
Doğum Uzmanı Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu, geçmişte anneliğin en sık 20 - 25
yaş aralığında görüldüğünü, günümüzde
ise anne olma yaşının yumurtlama kapasitesinin azaldığı ileri yaşlara kaydığını
belirtiyor.
Özellikle 35 yaş sonrası doğurganlığın
hızla düştüğü gerçeği göz önünde bulunduğunda, günümüzün modern kadınının,
doğurganlık yıllarını uzatmanın yolunu
araması kaçınılmazdır. İşte size Op. Dr.
Furkan Kayabaşoğlu’ndan doğurganlığın
arttırılması için 10 önemli hayat tarzı değişikliği önerisi:
Bir beslenme uzmanına görünün
Beslenmeniz hem sağlığınız, hem de doğurganlığınız için çok önemlidir. Bu nedenle yaşamınız için bir beslenme
uzmanı edinmelisiniz. Beslenme uzmanınızın önereceği tetkikler ile beslenmenizin
kalitesini arttırabilirsiniz. Vitamin ve mineral eksikliğiniz, size uygun bir beslenme programı hazırlanarak kapatılabilir.
Diyetinize düzen kazandırdıktan yaklaşık
dört ay sonra etkilerini fark edeceksiniz.
Vitamin ve mineral takviyesi yapın
Besinler içerdikleri vitamin ve mineraller
sayesinde besleyicidirler. Günümüzde
hazır gıdaların içerdiği katkı maddeleri
nedeniyle besleyici özellikleri düşüktür.
Mevsimine uygun meyve ve sebze tüketilmemesi durumunda beslenmenizi vitamin ve minerallerle takviye etmeniz
gerekiyor. Eğer kendinize özel bir beslenme programı edinme şansınız yoksa,
size küçük bir tüyo verelim: Günlük 1000
mg keten tohumu ya da yağı, 1000 mg C
vitamini ve çinko alabilirsiniz. Basitçe hamileler için tasarlanmış bir multivitamin
tablet almanız benzer etkiyi sağlayacaktır.
Beslenmenizden zararlı yağları
uzaklaştırın
Vücudumuz bazı yağ asitlerine ihtiyaç
duymaktadır. Mesela balıklarda ve cevizde bol miktarda bulunan omega3 yağ
asidi başta sinir hücreleri olmak üzere
birçok hücrenin temel yapı taşıdır. Buna
karşın margarinlerde bulunan hidrojenli
yağlar ve et - süt ürünlerinde bulunan
doymuş yağlardan uzak durmak gerek-
13
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu
mektedir.
Vücut ağırlığınıza dikkat edin
Kadınların doğurganlığında vücut ağırlığı
çok önemlidir. Doğurganlığın azaldığı belli
bir vücut ağırlığı yoktur, hesap yapılırken
boy da göz önünde tutulmalıdır. Vücut kitle indeksinin 20 - 25 arasında olması
doğurganlık için idealdir. Vücut - kitle indeks hesaplaması vücut ağırlığının boyun
karesine bölünmesi ile hesaplanmaktadır.
Hem aşırı zayıf olmak, hem de kilolu
olmak yumurtlamayı olumsuz etkilemektedir.
Fazla zayıf veya
şişman olmak
doğurganlığı
olumsuz etkiler
Sigara içmekten vazgeçin
Sigara içmek sadece doğurganlığa değil
genel sağlığa zararlıdır. Üreme sağlığı
açısından sigara kadınlar için menopoz
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 14
yaşının daha genç yıllara kaymasına, erkekler içinse sperm hareketliliğinin azalmasına neden olmaktadır. Sigaranın
zararlı etkisi sadece nikotin değil içerdiği
binlerce kimyasallar nedeniyle olmaktadır. Piyasada “light” şeklinde satışı yapılan sigaraların zararlı etkileri diğerlerine
göre daha az değildir. Bu nedenle sigaranın az sayıda tüketilmesi ya da “light”
tercih edilmesi doğurganlık üzerine olumsuz etkileri azaltmamaktadır.
Sabırlı olun, acele etmeyin
Tüm bu beslenme ve hayat tarzınızdaki
değişiklik uyguladıktan sonra hamile kalmak için acele etmeyin. Unutmayın ki her
kadın ayda sadece bir gün yumurtlar ve
sağlıklı çiftler için aylık hamile kalma
oranı %20 civarındadır. Hayatınızdaki bu
değişiklikler 3 - 4 ay içinde etkilerini göstermeye başlayacaktır.
Hamile kalmak için sigarayı bırakın,
alkol ve kahveyi azaltın
Alkol ve kahveyi abartmayın
Bilimsel araştırmalarda, doğurganlık üzerine olumsuz etkileyen alkol ve kafein seviyesinin hangi sınırda olduğu üzerine
fikir birliği mevcut değildir. Bu nedenle bu
maddelerin sosyal hayatta tüketilmelerinin doğurganlığı olumsuz etkilemediği
ancak bağımlılık seviyesinde tüketilmesinden uzak durulması önerilmektedir.
Özellikle hamilelik planladığınızda alkol ve
kahveyi biraz sınırlandırmak yerinde olacaktır.
Sık sık tatil yapın
Hamilelik sıklıkla tatilde oluşmaktadır.
Bunun ilk nedeni çiftlerin tatilde günlük
streslerden uzaklaşarak daha sık ilişkiye
girmeleridir. Stres hem cinsel perfor
mansı azaltarak, hem de hormonal dengeyi olumsuz etkileyerek doğurganlığı azaltır. Yıl içinde kısa süreli de olsa sık sık
tatile çıkarak hayatınızdaki streslerden
uzaklaşmaya çalışın.
Cinsel ilişki kalitesini arttırın
Çok sık cinsel ilişkiye girmek de, çok seyrek
ilişki de doğurganlığı azaltacaktır. En uygun
olan cinsel performans haftada 2 - 4 arası
cinsel ilişkide bulunmaktadır. Bu sıklıkta
seks yapmak hem sperm sayısını ve hareketliliğini olumlu etkileyecektir, hem de yumurtlama zamanına denk gelerek hamilelik
oluşumunu sağlayacaktır.
14
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 15
ÇOCUK
SAĞLIĞI
, ,
-,
YENİDOĞAN
DÖNEMİYLE İLGİLİ
MERAK
EDİLENLER
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Prof. Dr. İlknur Kılıç
Bebek bekliyorsunuz, ya da yeni doğum yaptınız. Bu harika süreçte
elbette ki kafanızı birçok soru meşgul ediyor. KadıköyŞifa Ataşehir
Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları & Yenidoğan Yoğun Bakım
Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç merak edilenleri tek tek açıkladı.
Yenidoğan kime denir?
Yenidoğan sarılığı ne sıklıkta görülür?
Bilirubinin hangi düzeyleri tehlikelidir?
Yenidoğan dönemi hayatın ilk 28 gününü
Zamanında doğan bebeklerin %60’ında,
Bunun için Amerikan Pediatri Akademisinin
kapsayan dönemdir. 37 gebelik haftasından
prematüre doğan bebeklerin %80’inde
Kriterlerini kullanıyoruz. Bu kriterlerde kritik
daha küçük doğan bebeklere prematüre
yenidoğan sarılığı görülür. Sarılık önce
bilirubin düzeyleri bebeğin doğum ağırlığına
bebek denir. 36-37 gebelik haftasında
bebeklerin gözlerinin beyazında ve yüzünde
ve kaç günlük oluşuna göre değişmektedir.
doğan bebekler sınırda prematür
başlar, aşağıya doğru yayılır. Karın kısmına
Örnek vermek gerekirse 2500 g’ın üstünde
bebeklerdir.
doğru ilerlemişse sarılığın arttığı
3 günlükten büyük bebeklerde bilirubin
düşünülmelidir. Gözle yanılmalar
değeri 17 mg/dl’nin üstünde ise fototerapi
Düşük doğum ağırlıklı bebek, hangi
olabileceğinden sarılık durumunu anlamak
başlanmalıdır.
bebeklere denir?
için kanda bilirubin düzeyine bakılır.
Gebelik haftasına bakmaksızın 2500 g’ın
altında doğan bebeklere düşük doğum
Sarılık zararlı mıdır?
Sarılığın tedavisi nasıl olmalıdır?
ağırlıklı bebek denir. Bu bebeklerin
Sarılığı oluşturan bilirubinin az miktarı,
Bilirubin düzeyi fototerapi düzeyine
hepsi prematüre değildir. Zamanında doğup
bilirubin antioksidan olduğu için faydalıdır.
ulaşmışsa fototerapi denilen özel bir ışık
2500g’ın altında olan bebeklerin neden
Yenidoğan bebeklerde antioksidan maddeler
tedavisi başlanır. Bu tedavi ile bilirubin suda
düşük doğum ağırlıklı olduğu araştırılmalıdır.
az olduğu için bazı akciğer, beyin, barsak
eriyen forma dönüşür, idrar ve gaita ile
Bu bebeklerde kan şekeri takibi yapılmalıdır.
hastalıklarının önlenmesini sağlar. Ancak
atılabilir hale gelir. Kan grubu
Yağ depoları ve glikojen depoları az olduğu
çok yükseldiğinde kan beyin bariyerini
uygunsuzlukları varsa ve bilirubin yüksekliği
için hipoglisemi sık görülür. Sarılık oluşma
geçerek beyin hücrelerine zarar verebilir,
kan değiştirme sınırına yaklaşmışsa IVIG
riski de daha fazladır.
kernikterus dediğimiz beyin hasarına yol açar.
verilebilir.
15
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 16
Tüm tedavilere karşı bilirubin çok
bu nedenle hıçkıran bebeklerin annelerine
kadar yıkanmaması göbeğin kuru kalıp
yükselmişse kan değişimi yapılır.
tekrar emzirmeleri önerilir.
düşmesini kolaylaştırır. Bebek bu dönemde
Bebeğin iyi beslenmesi gaita ile uzaklaşan
kaynatılıp ılıtılmış su ile silinmelidir.
bilirubin miktarının artıracağından bilirubinin
Yenidoğan bebeğin göbek bakımı nasıl
düşmesine yardımcı olur.
olmalıdır?
Bebekle uçak yolculuğu yapılabilir mi?
Göbek kuru ve temiz tutulmalıdır. Göbek
Bebekle uçak yolculuğu yapılabilir. Uçak
Bebeğin yeterli beslendiği nasıl anlaşılır?
bakımı için %70’lik alkol kullanılabilir. İyotlu
kalkarken ve inerken bebeğin emzirilmesi
Bebeğin günde 25-30 gram alması bize iyi
solusyonlar tiroid hormon düzeylerinde
kulak basıncının dengelenmesini sağlar,
beslendiğini gösterir. Bebekler ilk günlerde
değişiklik yapabileceğinden
bebeğin kulağının ağrımasını engeller.
%5-10 kilo kaybedebilirler. Bundan daha
kullanılmamalıdır. Bebeğin göbek düşene
fazla kilo kaybı değerlendirilmelidir. Çok
ağlama veya çok uyuma beslenme kriteri
değildir.
Yenidoğan bebeğin bulunduğu ortamın
ısısı nasıl olmalıdır?
Yenidoğan bebeğin bulunduğu ortamın ısısı
22-23C olmadır. 24 C den fazla ısı bebeğin
aktivitesinin azalmasına, çok uyumasına ve
emmemesine neden olur.
Bebeklerin hapşırması soğuk algınlığını
gösterir mi?
Bütün bebekler hapşırır, bunun nedeni
burun mukozalarının çok hassas oluşudur.
Kıyafetlerinde uçuşan toz zerrecikleri bile
hapşırma yapar. Bebeğin ateşi, nezlesi,
öksürüğü yoksa sadece izlenmelidir.
Bebekler neden sık hıçkırırır?
Bebeklerin beslenmeleri sırasında veya
sonrasında diyafragma irrite olur, kasılır ve
hıçkırık refleksi oluşur. Yutkunma ile azalır,
16
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:49 Page 17
ODYOLOJİ
KONUŞMA VE
SES
BOZUKLUKLARI
, ,
-,
ÇOCUĞUMDA KONUşMA
bOZUKLUĞU MU vAR ?
Çoğu anne baba, çocuğunda herhangi bir sorun olsa bile, bu durumu kabul
etmekte zorluk çeker. Çocuğun konuşmasının gecikmesi veya konuşmasında
bozukluk olması genellikle geçici bir durum olarak kabul edilir ve zamanla
iyileşeceği varsayılır. Oysa konuşma bozuklukları ne kadar çabuk teşhis
edilirse, çocuğun iyileşme süreci o kadar kısalır ve çocuk hızla yaşıtlarının
seviyesine ulaşabilir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Odyoloji, Ses ve
Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı, çocuklarda konuşma bozuklukları
ve tedavisi hakkında bilgi veriyor.
Çocukların çoğu 1 yaş civarı ilk anlamlı
sözcüklerini çıkarıp en geç 2 - 3 yaş gibi
düzgün bir şeklide konuşmaya başlar ve
gelişimine paralel bir şekilde dil ve konuşma
becerileri de artarak ilerler. Bazı durumlarda
çocuğun ilk sözcüklerinin gecikmesi, cümle
kurmaya başlamaması, kurduğu cümlelerin
anlaşılırlığının düşük olması, çevredekilerin
söylediklerini anlamakta zorlanması, hece ses
tekrarları yapması gibi kendini gösteren farklı
birçok dil ve konuşma sorunu da birçok
çocukta görülebilmektedir. Bu durum bazı
aileleler tarafından normal kabul edilip zamanla
düzelebileceği düşünülmekte, bazen de büyük
kaygı ve endişe yaratmaktadır.
Konuşma bozukluğunda
mutlaka bir uzmana
başvurmalı!
Bu noktada yapılması gereken en doğru şey
çocuğun dil ve konuşma becerilerinin bir
uzman tarafından değerlendirilmesi olacaktır.
Dil ve konuşma bozuklukları üzerine
uzmanlaşmış kişiler çocuğun öyküsünü,
gelişimini, dil ve konuşma becerilerini
değerlendirerek aileyi doğru zamanda
yönlendirebilme imkanı bulabilir. İşitmeye dair
olası problemlerin ekarte edilmesi, yapısal bir
bozukluk olup olmadığının tespiti, bazı
durumlar da Pskiyatri, nöroloji, kbb , çocuk
sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile ortak
yapılacak değerlendirmeler ile çocuktaki dil ve
konuşma becerilerinin değerlendirilmesi ve bir
sorun var ise de erken müdahale ile sorunun
en kısa zamanda yerleşmeden çözülmesi
imkanı bulunabilmektedir.
Genel kanı
“Büyüsün, düzelir…”
Ancak uzman yardımı
olmadan düzelmez!
En sık yapılan hatalardan birisi de çocuğun
konuşmasının büyüdükçe düzeleceğine dair
inanıştır. Bu inanış ailelerin uzmana başvurma
sürecini geciktirdiği için terapiye başlamada
gecikmelere neden olmaktadır. Kendiliğinden
düzelme olasılığının mümkün olup olmadığına
çocuğu değerlendiren uzmanın karar vermesi
daha doğru olacaktır. Uzman değerlendirmesi
ile olası problemler ekarte edilerek ve o süreçte
ne yapılması gerektiği konusunda gerekli
bilgiler aileye aktarılarak beklenmesi daha
doğrudur.
17
Odyoloji, Konuşma ve Ses Bozuklukları
Uzm. Ody. İrem Konakçı
“Okula başlayınca
ne olacak?”
Okula başlama yaşının erkene alınmasıyla
beraber aileler çocuğun konuşma anlaşılırlığı
düşükse, okulda sorun yaşayabileceğini
düşünürek kaygı yaşamaya başladı. Dil ve
konuşma bozuklukları özellikle okul
dönemindeki ders başarısı, okuma yazma
öğrenim sürecini de etkileyebilmektedir. Bu
bağlamda, çocuğun konuşmasının anlaşılırlığı,
ses üretiminde sorun olması vb bir çok
durumda okul öncesi dönemde yine bir
uzmandan görüş olarak sorunun kaynağı tespit
edilmeli gerekli görülürse de terapi desteği
verilerek sorunun giderilmesi sağlanmalıdır. Bu
sayede okul döneminde çocuk hem akran
iletişiminde hem de okuma yazma öğrenim
sürecinde daha rahat edebilir.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:50 Page 18
yeni ödülümüz
dan...
Çözüm ortaklarımızdan Yenibiris.com’un kurumsal üyeleri arasında yaptığı değerlendirme
sonucu, farklı kategorilerde 77 şirket ödül almaya hak kazandı. 2012 yılının değerlendirmesi
yapılarak Sağlık Sektörünün En Hızlı Büyüyen Şirketi olarak ödülümüzü İşe Alım Sorumlusu
Sevgi Yaylalı aldı.
Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen
“Mesleki Gelişim Programları”nın 2.si 16 Mayıs tarihinde
Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
“İtibar Yönetimi” konulu panele, konunun uzmanı akademisyenler konuşmacı
olarak katıldı. KadıköyŞifa hemşire ve çalışanlarının yanı sıra, devlet ve özel
hastanelerden de konuklar bu keyifli ve eğitici panele büyük ilgi gösterdiler.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Hemşirelik Hizmetleri Mesleki Gelişim Programları
kapsamında paneller düzenlemeye devam edecek.
18
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 19
AYAK SAĞLIĞI
MERKEZİ
, ,
-,
bATIK TIRNAK MUTLAKA
PROFESYONEL
şEKİLDE
TEDAvİ EDİLMELİ
Ayak Sağlığı Uzmanı
Banu Eren
Bütün yükümüzü taşıyan ayaklarımızın sağlığı önemlidir. Tırnak sağlığımız da ayak sağlığımızın
önemli bir parçasıdır. Son derece acı veren tırnak batıkları yaşam kalitemizi önemli ölçüde etkiler.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ayak Sağlığı Merkezi uzmanları batık tırnak ve tedavisi hakkında önemli
bilgiler veriyor.
Batık tırnak nedir?
Batık tırnak acı verici, yürümeyi zorlaştıran
hatta ileri durumlarda engelleyen, görüntü
olarak hoş olmayan ve genellikle uzun süre
devam eden bir tırnak hastalığıdır. Tırnak ve
ayak derisi arasındaki derinin kızarmasına ve
iltihaplanmasına yol açar. Buna rağmen batık
tırnak sorunu yaşayan çoğu kişi, yanlış
bilgilendirme ve yönlendirme ile işin uzmanı
haricinde yapılan acı verici ve kalıcı olmayan
tedaviler nedeniyle batık tırnak tedavisine
yanaşmamaktadır. Ayak Sağlığı ve Bakım
merkezleri sayesinde bu sorun kalıcı ve
ağrısız bir şekilde tedavi edilebiliyor.
Batık Tırnak Nasıl oluşur ?
En çok ayak başparmaklarda olmakla beraber,
tüm tırnaklarda batık gelişebilir. Sıklıkla, ayak
tırnağının kendi özel yapısından kaynaklanan
bu problem; yanlış ayakkabı seçimiyle de
gelişebilir. Sivri uçlu ayakkabılar giymek
tırnaklarda batık gelişimini kolaylaştırabilir.
Tırnak mantarı gibi bazı tırnak hastalıklarının
tırnakta oluşturduğu şekil bozuklukları,
tırnakta kalınlaşmalar, tırnakların hatalı ve çok
dibinden kesilmesi, travmalar, gebelik dönemi
batık gelişmesinin diğer sebepleri arasındadır.
Ne gibi sorunlara yol açabilir ?
Tırnak batıklarında en büyük sorun ızdırap
veren ağrıdır. Bu ağrı bazen kişinin yaşam
kalitesini ciddi boyutta etkiler. Günlük
yaşamında, iş yaşamında, gece uyurken ağrı
sorun yaratabilir. Aynı zamanda batık tırnak,
tırnak yatağında enfeksiyon gelişimine ve
tırnaklarda daha kolay mantar oluşumuna da
zemin hazırlar. Batık tırnaklar özellikle
kadınlarda ağrının yanı sıra; estetik görünümü
de bozduğu için istedikleri ayakkabıyı
giymelerine engel olur.
Batık tırnak tedavisi nasıl uygulanır?
Geçici bir yöntem olarak, batık tırnağın bası
yapan kısmı kesilerek geçici olarak ağrı
dindirilir ve uygulanan ılık kompresler, pamuk
veya tel sistemi ile yatağın genişletilmeye
çalışılması ile çözüm aranır. Ancak tırnağın
yumuşak dokuya batmasındaki temel sebep
olan tırnağı uzatan kök oradan
uzaklaştırılmadıkça yapılan tüm geçici
işlemler sonuç vermeyecektir.
törpülenerek yeniden batık tırnak oluşması da
önlenmiş olur. Son derece efektif olan bu
işlemle batık tırnak tedavi edilir. İşlem çok
kısa sürede tamamlanır; işlem sonrasında
herhangi bir istirahat dönemi gerekli değildir,
aksine hasta batık olan kısım artık çıkarıldığı
için rahatlamıştır ve hemen günlük yaşamına /
iş hayatına dönebilir. Enfeksiyon gelişim
riskini önlemek için gerek görülürse kısa
süreli sistemik antibiyotik veya topikal olarak
uygulanabilecek kremlerle tedavi
tamamlanmış, hasta sağlığına kavuşmuş olur.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu
Ayak Sağlığı Merkezleri:
Ataşehir Hastanesi: Banu Eren
Kadıköy Hastanesi: Ludmila Erkut
Randevu için: 444 2 574
Bu hastalara yapılan önemli bir yanlış ise
tırnağın bütün olarak çekilmesidir. Bütün
olarak çekilen tırnak ne yazık ki aynı şekilde
geri çıkacaktır.
Kesin çözüm; son derece basit ve efektiftir.
Sadece batık olan kısmın çıkarılması ile sorun
çözümlenir. Batık olan kısım lokal anestezi ile
uyuşturulduktan sonra tırnak yatağı ile birlikte
ince bir şerit halinde çıkarılır. Sadece batığı
oluşturan ve onu uzatan yatak yani kök kısım
19
SAĞLIĞIMIZ VE TÜM VÜCUDUMUZUN
YÜKÜNÜ ÇEKEN AYAKLARIMIZIN
SAĞLIĞI HERŞEYDEN ÖNEMLİ. AYAK
SAĞLIĞINI İLGİLENDİREN PROBLEMLER
HASTANE BÜNYESİNDE AYAK SAĞLIĞI
MERKEZLERİNDE PROFESYONEL
BİÇİMDE TEDAVİ EDİLMELİ.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 20
GÖĞÜS
HASTALIKLARI
Çocuklarda bahar alerjisi ile
ilgili en önemli sorular!
Bahar aylarının gelmesi ile birlikte pek çok anne baba için zor bir dönem
başlar. Halk arasında saman nezlesi olarak adlandırılan alerjik rinit birçok
çocuğa kabus dolu günler yaşatacak. KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, burun içi örtüsünün hapşırma
ve akıntıyla birlikte şişmesi durumu olarak tanımlanan alerjik rinit ya da
saman nezlesinin çocuklarda en çok görülen bahar alerjisi olduğunu
söylerken hastalık hakkında en çok merak edilen soruları yanıtladı.
"Saman nezlesi" hangi durumlarda ortaya
çıkar?
Hastalık herhangi bir yaşta başlayabilir. Ancak
genellikle genç yaşta (1 - 20 yaş) başlar.
Çoğunlukla ailede aynı hastalık mevcuttur.
Anne ya da babada alerji varsa %30, her
ikisinde de alerji varsa %60, oranında çocukta
alerji görülecektir. Diğer alerjik hastalıkların
(egzama, astım ve alerjik konjuktivit-göz
nezlesi-) görülmesi olasılığı fazladır. Alerjik rinit
ağır bir hastalık olmamasına rağmen kişiyi son
derece rahatsız edebilir; uykuyu, yemek yeme
ve yaşam şeklini olumsuz etkiler; okul ve
işgücü kaybına yol açar. Kent yaşamı alerjik
hastalıkların görülme oranını arttırmıştır. Bunda
çevre kirliliğinin rol oynadığı düşünülmektedir.
Alerjik riniti olan kişilerde sinüs enfeksiyonları,
kulakta sıvı birikimi ile ortaya çıkan işitme
azalmaları ve burun polipleri görülebilir. Ayrıca
alerjisi olmayan kişilere oranla astım gelişme
riski 4 kez daha fazladır.
Alerjiye yol açan diğer bir madde ise "mold"
denen küflerdir. Moldlar ekmeği küflendirir,
meyvelerin bozulmasına yol açar. Aynı
zamanda kuru yapraklarda, çayırlarda,
samanda, tohumlarda, diğer bitkilerde ve
toprakta bulunur. Soğuğa dirençli
olduklarından alerji sezonu uzundur ve karın
toprağı kapattığı dönemler dışında sporları
havada bulunur. Moldlar ev içindeki bitkiler ve
topraklarda yaşar. Bodrum katları ve çamaşır
odaları gibi nemli yerlerin yanı sıra, peynirde
ve mayalanmış içkilerde de bulunur.
Moldlardan korunmak için ev bitkilerinin sayısı
azaltılmalıdır.
Belirtileri nelerdir?
Alerjik riniti olan hastalarda burun tıkanıklığı,
hapşırma nöbetleri, sulu burun akıntısı, burun
ve gözlerde kaşıntı (aynı zamanda konjuktivit),
damakta ve gırtlakta kaşıntı, öksürük ve baş
ağrısı görülebilir. Alerjiye yol açan polenlerin
kaynağı çeşitli otlar ve ağaçlardır. Polenler
havadan burun, göz ve boğazımıza yapışarak
birikirler. İlkbaharda polenlerin kaynağı
genellikle ağaçlar, yaz ve sonbaharda ise
genellikle çayır otlarıdır. Bir bitkiye veya
hayvana ait alerjen madde vücuda girerse bu
istilayı önlemek için bağışıklık sistemi bir
reaksiyon gösterir. Normal şartlar altında bu,
yararlı ve doğal bir korumadır. Ancak bazı
kişilerde bu reaksiyon aşırı boyutlarda
olmaktadır. Bu kişiler alerjik olarak
tanımlanmaktadır. Alerjen maddeler vücudu
antikor yapmak üzere uyarırlar. Bunlar daha
sonra alerjen maddelerle birleşip bazı kimyasal
maddeler salgılatırlar. Bu maddeler arasında en
iyi bilineni histamindir. Bu kimyasal maddeler
burun içi örtüsünün şişmesine, kaşıntıya ve
aşırı miktarda salgı oluşmasına neden olur.
Teşhis ve tedavi nasıl yapılır?
Alerji düşünülen durumlarda tanıyı
kesinleştirmek için bazı testlerin yapılması
zorunludur. Bu testler 4 gruba ayrılır: serolojik
(kan) tetkik, prick-test (derideki spesifik
antikorların gösterilmesi), burun
sekresyonunun kimyasal analizi ve burun içine
alerjen maddelerle yapılan uyarı testi. Alerji
tanısı doğrulandıktan sonra uygun tedavi
başlatılmalıdır. Tedavi 4 ayrı başlık altında
toplanabilir:
1- Alerjen uyaranlarla temasın kesilmesi,
2- İlaç tedavisi,
3- Hiposensibilizasyon (aşı tedavisi)
4- Cerrahi Tedavi
20
Göğüs Hastalıkları
Uzm. Dr. Hakan Solak
İlaç tedavisi
Alerji tedavisinde birçok ilaçtan
yararlanılmaktadır. Bunlar arasında
antihistaminikler, dekonjestanlar, kromolin ve
kortizonlu ilaçlar vardır. Bu ilaçlar tek tek veya
kombine olarak kullanılabilir. İlaç tedavisinin
özelliği çok çabuk etki göstermesidir. Burun
içerisine uygulanarak kullanılan kortizonlu
spreylerin yan etkileri son derece azdır. Ancak
bu ilaçların etki gösterecek en düşük dozda ve
düzenli olarak kullanılması yararlı olmaktadır.
Hiposensibilizasyon (aşı) tedavisi
Çevre kontrolü ve ilaç tedavisine rağmen
şikayetlerin 2 yıldan fazla devam etmesi
durumunda önerilir. Bu yöntemle bağışıklık
sisteminin tepki mekanizması değiştirilmeye
çalışılmaktadır. Etkisi yavaş görülür ve sadece
aşıda kullanılan maddelere karşı iyileşme elde
edilir. Uygulama, alerjen maddelerin belirli
miktarda vücuda verilmesi ile yapılır. İşlem
uzman gözetiminde yapılır. Tedavi 3-5 yıl
süreyle uygulanır. İlk 3 yıl içinde yeterli
iyileşme görülmezse tedavi sona erdirilir.
Cerrahi tedavi
Daha çok aşırı büyümüş burun etlerinin veya
poliplerin tedavisine yönelik olarak yapılır. Bu
yöntemler tek tek veya kombine olarak
kullanılabilir. En etkili tedavi yöntemi uygulansa
bile eğer alerjen maddelerle yoğun olarak
karşılaşılıyorsa başarı şansı az olacaktır.
Alerjiye yol açan diğer bir madde ise
"mold" denen küflerdir. Moldlar ekmeği
küflendirir, meyvelerin bozulmasına yol
açar. Aynı zamanda kuru yapraklarda,
çayırlarda, samanda, tohumlarda, diğer
bitkilerde ve toprakta bulunur.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 21
PARKİNSON VE
HAREKET
HASTALIKLARI
, ,
-,
Yeni arkadaşım Parkinson!!!
Tanımı ilk duyunca ne hissettim?
PARKİNSON HASTALIĞI
TEDAvİSİ NASIL OLMALI ?
Çoğu vakada erken teşhis edilemeyen Parkinson’un belirtileri aslında hastalığın alevlenmesinden 5 – 15 yıl önce ortaya çıkıyor. Ancak başka hastalıklara benzediklerinden ilk akla gelen Parkinson değildir. KadıköyŞifa
Ataşehir Hastanesi Parkinson ve Hareket Hastalıkları Kliniği doktorlarından
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek İnce Günal, Parkinson hastalığı ve tedavisi
hakkında bilgi veriyor.
Parkinson hastalığı ellerde titreme,
hareketlerde ağırlaşma ve denge
sorunlarıyla kendini gösteren sinir
sisteminin kronik bir hastalığıdır.
Parkinson tanısı alan kişi bu hastalıkla
birlikte yaşama becerisi geliştirmelidir. Bu
aşamada hastanın doktoruna ve ailesine
büyük görev düşer. Yaşam tarzını ve
beklentilerini gözden geçirmek, biraz
telaşlanmak ve gerekli destek olmazsa
depresyon hastaların tanı aşamasında
yaşadıklarıdır. Biz uzmanlar hastalarımıza
Parkinson’u bir arkadaş olarak
görmelerini söyleriz. Yeni edinilen bu
arkadaşı tanımaya çalışmak ve iyi
geçinmek için ilaç tedavisini disiplinle
uygulamak şarttır.
Hastalar Parkinson
kliniklerinde izlenmeli!
Parkinson hastalığı tedavisi hastalık
evresine göre ve hastanın özelliklerine
göre belirlenir. Her hastanın tedavi
protokolü kendisine özeldir. Tedavi bir
ekip ile oluşturulur. Ekibin üyeleri hasta,
hasta yakını ve nöroloji uzmanıdır.
Hastalığın ilerleyen evrelerinde ekibe
fizyoterapist, psikiyatrist ve beyin
cerrahisi uzmanı katılır. Bu nedenle
hastaların konularında uzmanlaşmış özel
Parkinson klinikleri tarafından izlenmesi
farklılık yaratır. Hastayı ve hasta yakınını
bilgilendirmek ve belli aralıklarla
kontrollerde görmek önemlidir.
Parkinson hastası hastalığının bulgularını
hafifletmek için zaman içinde artan farklı
ilaçlar kullanacaktır. Bu ilaçların etkileri ve
yan etkileri konusunda hasta
bilgilendirilir. Hastanın yaşam tarzına
uygun ilaç saatleri belirlenir ve öğünleri
ayarlanır. Hastaya uygun egzersiz
programları oluşturulur. Hastanın
doktoruyla 3 - 4 ay arayla görüşerek
şikayetlerin gözden geçirmesi gerekir.
Parkinson’a bağlı bulgular erken
saptandığında kısa sürede kontrol
edilebilir. Bu nedenle hastalarımız
kendilerini iyi hissetseler de doktorlarını
ziyaret ederler.
Parkinson’un kesin
nedeni bilinmiyor
Hastalık en sık altmışlı yaşlardan sonra
görülür. Ancak nadir de olsa gençlikte ve
orta yaşta hastalığı başlamış kişiler de
21
PARKİNSON VE HAREKET
HASTALIKLARI
Prof. Dr. Dilek İnce Günal
vardır. Erkekler kadınlara göre daha riskli
gruptadır. Bazı meslek gruplarında da
Parkinson hastalığı sıktır: Örneğin
çiftçiler, madenciler, lehim işiyle
uğraşanlar ve boksörler gibi. Şu anki
bilgilerimizle hastalığın tam olarak neden
ortaya çıktığı konusu tam
açıklanamamaktadır. Ancak genetik
olarak yatkın bireylerde maruz kalınan
çevresel toksinler Parkinson hastalığına
yol açar.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 22
İlk belirtiler 5-15 yıl önce
ortaya çıkar!
Hastada el titremesi ve hareket sorunları görüldüğünde
dopamin üreten sinir hücrelerinin %70 - 80’inin
kaybedildiğini biliyoruz. Hastalığa daha erken dönemde
tanı koymak için pek çok araştırma devam etmektedir.
Parkinson’un erken dönemlerinde kişide koku
duyusunda azalma, kabızlık, depresyon ve uyku
bozuklukları ortaya çıkar. Hastalığın titreme gibi motor
bulgularından 5 - 15 yıl önce ortaya çıkan bu
yakınmalar, pek çok farklı nedene bağlı da olabileceği
için, genellikle dikkat çekmemektedir. Birinci derece
akrabalarında Parkinson hastalığı olan kişilerin
yukarıdaki bulgular açısından nöroloji hekimlerine
başvurmaları önerilir.
22
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 23
ORTOPEDİ &
TRAVMATOLOJİ
, ,
-,
bELİRTİ vERMEYEN bASİT
KEMİK KİSTİ EN ÇOK
ÇOCUKLUK vE ERGENLİK
ÇAĞINDA GÖRÜLÜYOR
Ortopedi & Travmatoloji
Prof. Dr. Şeref Aktaş
Yetişkinlik döneminde neredeyse hiç görülmeyen daha çok çocukluk ve ergenlik çağında ortaya
çıkan basit kemik kisti, genellikle belirtisi olmadığı için tesadüfen teşhis edilir. KadıköyŞifa Ataşehir
Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Aktaş basit kemik kisti ile ilgili en önemli
soruları yanıtladı.
arasında sık görülmektedir. Erişkin yaşta
basit kemik kisti pek görülmez. Basit
kemik kistinde erkek/kız oranı 2/1 dir.
Basit kemik kisti neden kaynaklanır?
Basit kemik kistinin neden geliştiği kesin
olarak ispat edilememesine rağmen bir
takım teoriler vardır. Büyüme plağındaki
bozuklukların neden olabileceği ya da
kemik içi venöz tıkanıklıklar sonucu
geliştiği konularındaki teoriler bunlara
örnektir.
Basit kemik kisti, kemiğin içinde içi sıvı
dolu kistik yapıdır. Basit kemik kisti,
kanseröz olmayıp iyi huylu bir hastalıktır.
Sıklıkla humerus (kol Kemiği) üst ucunda
ve femur (uyluk kemiği) üst ucunda
yerleşir. Aktif basit kemik kistleri, büyüme
plağına komşudur. Zamanla, hastanın
büyümesi ile basit kemik kisti büyüme
plağından uzaklaşır. Basit kemik kisti,
diğer kemiklerde de görülebilir. Genelde
tek kemikte görülür.
Basit kemik kistinin bulguları nelerdir?
Birçok basit kemik kistinde klinik bulgu
yoktur. Başka nedenle çekilen
radyografilerde tesadüfen tanı koyulma
oranı oldukça yüksektir. Basit kemik kisti,
kemiğin korteks dediğimiz kabuk kısmını
inceltmesi durumunda ayakta durma gibi
yürüme gibi kemiğe yük binen
durumlarda basit kemik kisti bölgesinde
ağrı olur. Bunun yanında basit kemik kisti
nedeni ile zayıflamış kemikte kırıklar
oluşabilir. Kırık durumunda da ağrı, şişlik
ve fonksiyon kaybı görülür.
Basit kemik kisti, hangi yaşlarda
görülen bir hastalıktır?
Basit kemik kisti ortopedi uzmanının en
sık karşılaştığı iyi huylu tümörlerden
biridir. Basit kemik kisti 5 - 15 yaş
Basit kemik kistinin tanısı nasıl
koyulur?
Basit kemik kistinde tanı direk radyoloji ile
koyulur. Basit kemik kisti, önceki tedavi
23
ya da kırık nedeni ile komplike hali altıysa
ya da yerleşimi çok farklı ise ortopedi
uzmanı MR, Bilgisayarlı Tomograf yad a
Kemik Sintigrafisi gibi ek testler
isteyebilir.
Basit kemik kistinin tedavisi
nasıl yapılır?
Küçük kemik kistleri sadece takip
edilebilirken kemiğin içinde önemli bir yer
kaplayan ve kırık riskini arttıran basit
kemik kistleri tedavi gerektirir. Tedavi
genelde anestezi altında yapılır. Basit
kemik kistlerinin içine bir iğne ile girilerek
kist sıvısı boşatılır. Kist sıvısının sarımsı
berrak olması tanıyı kuvvetledirir. Daha
sonra kist içine radyoopak madde enjekte
edilerek basit kemik kistinin tek odalı
olduğu ve tüm kiste ulaşılabildiği
doğrulanır. Bundan sonra ise kist içine
ortopedi uzmanının tercihine göre,
steroid, hastadan alınan kemik iliği ya da
demineralize kemik matriksinden biri
enjekte edilir. Daha büyük ve kırık riskinin
çok fazla olduğu basit kemik kistlerinde
veya enjeksiyonlara rağmen iyileşme
göstermeyen basit kemik kistlerinde
küretaj ve greftleme operasyonu
uygulanır. Eğer basit kemik kisti, kırıkla
beraber başvurduysa internal çivileme
uygun vakalarda tercih edilir.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 24
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 25
KULAK BURUN
BOĞAZ
, ,
-,
bURUN KANAMASI NE
ZAMAN TEHLİKELİDİR?
Burun kanamaları, ister çocukta ister erişkinde olsun, oldukça rahatsızlık
verici bir durumdur. Toplumun yaklaşık %10’u en az 1 kez burun kanması
geçirmiştir. Bu kişilerin çoğu bir sağlık kuruluşuna başvurmaz ve sadece
%10 – 15’inin bir KBB uzmanın yardımına ihtiyacı vardır. Çoğu burun
kanamaları hafif kanamalar olmasına rağmen, hayatı tehdit eder ölçüde
şiddetli kanamalar da olabilir. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kulak Burun
Boğaz Uzmanı Op. Dr. Hakan Yenice burun kanamaları ile ilgili en önemli
soruları yanıtladı.
Burun kanamalarını tıbbi
olarak ön ve arka burun
kanamaları olarak iki başlık
altında incelenebilir. Çocuk
ve genç erişkinlerde daha
çok ön burun kanamaları
yaşlı kişilerde damar
sertliği ya da hipertansiyonu
olan kişilerde daha çok arka
burun kanamaları görülür.
Ön burun kanamaları: Daha çok çocuk
ve genç erişkinlerde görülür. Çoğu
burun kanaması, burun orta
bölümünde bulunan kılcal bir damarın
çatlaması nedeniyle tek taraflı olur. Bu
bölgedeki damarlar oldukça ince ve
yüzeyde olduklarından burun
sümkürülmesi, çocuklarda burun ile
oynama nasal travma ve hatta ufak
dokunuşuyla dahi kanayabilirler.
Arka burun kanamaları: Sıklıkla orta
ve ileri yaşlarda ve özellikle
hipertansiyon hastalığı olanlarda
görülür. Burnumuzun içinde arka üst
bölgelerden kanama olur ve şiddeti
burun ön kanamalarına göre fazladır ve
sıklıkla geniz ve burundan aynı anda
kan gelir. Kanamayı nasıl ayırt
edebiliriz?
Ön burun kanamaları sıklıkla kuru
iklimlerde veya kış aylarında kuru ve
sıcak oda havası nedeniyle burun içini
kaplayan koruyucu tabakanın kuruması
sonucunda oluşan kabuklanmalar ile
olur. Bunu önlemek için az miktarda
yumuşatıcı bir krem veya damlalar
burnun içine kullanılabilir. Genellikle
burun ön kısmına ( burun kanatlarına
burun delikleri ile burun kemiğin
arasındaki yumuşak bölge) uygulanan
parmak basısı ile durdurulabilirler.
Kanamanın arkadan olup olmadığı
önemlidir. Arka burun kanamaları
genellikle yaşlı insanlarda, yüksek
tansiyon hastalarında veya burun ve
yüz yaralanmalarında olur. Ağız ve
boğaza doğru kanama devam eder. Bu
bölgenin kanamaları daha şiddetli olur
ve ciddi olarak ele alınmalıdır. Bu
nedenle, mutlaka hastaneye
25
Kulak Burun Boğaz
Op. Dr. Hakan Yenice
başvurulmalı ve bir KBB uzmanı hatta
İç Hastalıkları uzmanı ile hasta
değerlendirilmelidir.
Burun kanamasının başlıca nedenleri:
• Kaşıntıya yol açan alerji, enfeksiyon
veya kuruluk durumlarında burun
karıştırılması.
• Kuvvetli burun sümkürme yaşlı veya
genç hastalarda burun damarlarının
çatlamasına yol açabilir.
• Kanama pıhtılaşma bozukluğu olan
kişiler veya Aspirin ve benzeri ilaç
kullanımı.
• Karaciğer hastalıkları, yüksek tansiyon
• Burun eğrilikleri
• Burun kırılmaları, baş ve yüz
yaralanmaları ciddi durumlardır.
• Tümörler (oldukça nadir)
Ön burun kanamasını durdurmak için
ne yapmalı?
Burun kanaması ile karşılaşıldığında
uygulanabilecek bazı yöntemler vardır:
• Kanaması olan kişiyi sakinleştirmeye
çalıştırılmalıdır. Heyecanlı ve panik
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 26
halinde olanların tansiyonu yükselir ve
kanamanın şiddeti artabilir.
• Baş hafifçe öne doğru eğilmeli
yutularak mideye gitmesi
engellenmelidir. Kanama miktarı
anlaşılamadığı gibi bulantı ve kusmaya
da yol açabilir.
• Burnun yumuşak olan kısmını
tamamen kavrayacak şeklide
başparmak ve işaret parmaklarla 5
dakika kadar sıkıştırılmalıdır.
• Dik oturulmalı veya yatmak
gerekiyorsa mutlaka baş yüksekte
kalacak şekilde yatılmalıdır.
Ne zaman doktora başvurmak
gerekir?
• Tekrarlayan burun kanamalarında
doktora başvurmak gerekir.
• Burun dışında başka yerlerden
kanama olması durumunda (örneğin
idrar ve dışkılama ile)
• Vücutta hafif darbelerle bile morarma
ve çürüklerin varlığında
• Aspirin benzeri kan sulandırıcı
ilaçların kullanıldığı durumlarda
• Pıhtılaşma bozukluğu yaratabilecek
karaciğer, böbrek veya hemofili gibi
hastalıkların bulunduğu durumlarda,
• Yakın zamanda kemoterapi alınmış
olması durumunda mutlaka hekim ile
temasa geçilmelidir.
• 10 dakika boyunca burun
sıkıştırıldığı halde kanama halen devam
ediyorsa
• Kanamanın kısa süre sonra
tekrarlıyorsa
• Fenalaşma, sersemlik veya bayılma
hissi varsa
• Çarpıntı veya nefes almada zorluk
varsa
• Kan tükürülmesi veya kusma ile
ağızdan kan geliyorsa
• 38,5 derece ateş ve döküntü /
kızarıklık gibi ek belirtiler varsa vakit
kaybedilmeden bir hastaneye gidilmesi
gerekir.
Tedavi seçenekleri nedir?
Kanamanın durmadığı ön burun
kanamalarında sınırlı bir tampon
yapılarak veya küçük bir müdahale ile
damar pıhtılaştırılarak kanama
durdurulabilir.
Kanama durmuşsa veya tampon
alındıktan sonra çoğu kez yumuşatıcı
ve yara iyileştirici krem veya
merhemleri önerilir.
Eğer burun kanaması tekrarlarsa,
mutlaka kulak burun boğaz
doktorunuza başvurmalısınız.
Endoskopik muayene yöntemiyle
burun içerisindeki problem bu şekilde
belirlenebilir. Böylece kanamaya yol
açan damarlar pıhtılaştırılabilir.
Burun kanamasını veya kanamanın
tekrarlamasını önlemek için neler
yapılabilir?
• Tuzlu su içeren spreylerle burun içi
nazikçe temizlenmelidir.
26
• Burun karıştırılmamalı ve
sümkürülmemelidir.
• Ağır aktivitelerden kaçınılmalı ve
ağırlık kaldırılmamalıdır.
• Bulunulan ortam nemlendirilmeye
çalışılmalıdır.
• Sıcak su ile banyo yapılmamalı, ılık
su tercih edilmelidir.
• Aspirin veya türevi ilaçlar
alınmamalıdır
• Sıcak ve kuru ortamlarda
bulunulmamalı, ortam ısısı ve nemini
uygun koşullara getirmelidir.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:54 Page 27
KLİNİK PSİKOLOJİ
, ,
-,
ALIşvERİş HASTALIK
HALİNE GELMEDEN
YARDIM ALIN
Alışveriş yapmak kuşkusuz kadınların en sevdiği aktivitelerden biridir. Hatta
kadınların milli sporu bile denilebilir. Ancak alışveriş hayatın odak noktası
haline gelirse, karşılanabilenden fazla harcama söz konusu olursa tehlike
çanları çalmaya başlamıştır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik
Psikoloğu Merve Büyükkucak, neden tutkuyla alışveriş yaptığımızı, bu
tutkunun altında yatan sorunların ve alışverişin nasıl hastalığa
dönüşebileceğini anlatıyor.
Araştırmalar kadınların erkeklere oranla
daha aktif alışveriş yaptıklarını, daha
fazla ürün aradıklarını ve vitrin
gezdiklerini gösteriyor. Zaten birçok
erkeğin de alışveriş yapmayı
sevmediğini dile getirdiğini biliriz.
Erkeklerden farklı olarak birçok kadın
alışverişi bir boş zaman aktivitesi olarak
görür, tıpkı bir kafede kahve içme,
yemek yeme, gezip dolaşma, hatta
sadece yürüyüş yapma gibi. Alışveriş
bazen de böyle keyifli bir aktivite yerine
bir iş gibi görülebilir; örneğin ihtiyaç
duyulan bir şeyi arama bulma ve
sonunda satın alma gibi, net bir amaca
yönelik olarak.
Satın alma eylemi tatmin duygusu
yaratıyor
Alışveriş eskiden ihtiyaçların giderilmesi
anlamına gelirken son yıllarda artık
birtakım duygusal ihtiyaçların
giderilmesine de cevap verdiği anlaşıldı.
Bu nedenle işin bir de duygusal boyutu
var; çünkü yeni bir şey satın almak
birçok insana kendini iyi hissettiren ve
hayatın birçok alanında kolaylıkla
hissedemediğimiz bir güç hissi
verebiliyor. Satın alınan şeyden çok
satın almanın yarattığı tatmin ön plana
geçiyor aslında.
Alışveriş sinir ve öfkeyi değil
üzüntüyü hafifletiyor
Birçok araştırma alışveriş yapmanın
sinir ve öfkeyi değil ancak o an için
üzüntüyü hafifletici etkisi olduğunu
gösteriyor. Sinir daha çok kontrol hissi
ile ilişkilendirilen bir duygu ama üzüntü
öyle değil. Üzüntü belki birçok
duygudan daha da fazla olarak kontrol
hissinin kaybı ile eşleştirebiliyor. Çünkü
üzüntü yaşayan insanlar genelde
üzüntülerin kaynağını başkalarıyla ya da
şansla açıklamaya daha meyilli
oluyorlar. Bu nedenle alışveriş de bu
kaybedilen kontrol hissini onarma
amacıyla kullanılabiliyor. Çünkü
alışveriş nerede alışveriş edeceğiniz,
hangi mağazadan satın alacağınız ve ne
alacağınız gibi birçok kişisel seçimi ve
dolayısıyla kişisel kontrolü içinde
barındıran bir aktivite.
Kazanmak, sahip olmak seratonin
seviyesini yükseltiyor
Beyin kimyası açısından baktığımızda
ise alışveriş sırasında seratoninin
katkısından da bahsetmek mümkün.
Şöyle ki, mutluluk hormonu olarak da
bilinen seratoninin yetersiz seviyelerde
olması depresif duygudurumları ile
eşleşmekte ve medikal destekle normal
27
Klinik Psikoloji
Uzm. Psikolog Merve Büyükkucak
seviyelere çıkarılmaya çalışılmakta.
Yaşamımızda birçok aktivite aslında bu
seratonin etkisini yapabiliyor; örneğin:
gün ışığı, egzersiz, masaj ya da mutlu
olduğumuz anları düşünmek gibi. Aynı
zamanda kazanmak, sahip olmak da
aynı etkiyi yapıyor. Alışveriş yapmak ya
da hediye vermek de aynı amaca
hizmet edebiliyor. Depresif
duygudurumunda daha çok kayıp hissi
ön plandayken aslında almak ve sahip
olmakla bu his tersine çevriliyor. Bu
nedenle de birçok insan, en başta
kadınlar sıkıldığında ya da depresif
hissettiğinde alışverişe yönelebiliyor.
Elbette kadınlar için işin bir de görsel
yanı var. Evrim teorilerinden de
bildiğimiz gibi kadın dış görünümü ve
güzelliği erkek ise gücü ile ön planda
olan bir varlık. Dolayısıyla dış
görünümü güzelleştirmeye ve diğer
kadın rakiplerinin arasından sıyrılmaya
dair bir alışveriş merakından illa ki söz
etmek mümkün, ancak burada alışveriş
konusunu sadece dış görünümle
kendini beğendirme isteği ile sınırlamak
doğru olmayacaktır; evi için ya da ailesi
için de kadınların sıklıkla alışveriş
yaptığını biliyoruz. Burada da “iyi
hissetme”ye dair motivasyonların ön
plana geçebileceğini söyleyebiliriz. Aynı
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 28
Alışveriş sinir ve öfkeyi değil
üzüntüyü hafifletiyor
Depresif duygudurumunda
daha çok kayıp hissi ön
plandayken aslında almak ve
sahip olmakla bu his tersine
çevriliyor. Bu nedenle de
birçok insan, en başta
kadınlar sıkıldığında ya da
depresif hissettiğinde
alışverişe yönelebiliyor.
zamanda arkadaşlarla sosyalleşme,
atmosfer değişimi, gibi stresi azaltıcı
etkisi de oluyor.
Alışveriş yapma isteği hormonlara
bağlı olabilir mi?
Mensturasyon döngüsünün kadınların
birçok davranışsal, psikolojik ve fiziksel
durumları ile ilişkilendirildiği bilinmekte.
Östrojen dengelerinin değişmesiyle
paralel bir şekilde birçok araştırma
yumurtlama sonrası dönemde kadınların
daha rasyonel, mantıklı ve kontrollü
olduklarını, yumurtlama ya da premens
dönemde dürtüsel hareketlerinde, kaygı
ve huzursuzluk hislerinde bir artış
yaşadıklarını göstermektedir. Yumurtlama
döneminde ve doğurganlıklarının zirve
yaptığı süreçte kadınların giyim tarzlarını
erkekleri etkileyecek şekilde adapte
ettiklerini (süslenme etkisi) görüyoruz.
Araştırmalar gerçekten de premens
döneminde kadınların diğer dönemlere
oranla daha dürtüsel ve daha az kontrollü
davrandıklarını ve bu sürecin de fazla para
harcama davranışı ile aynı doğrultuda bir
bağlantısı olduğunu göstermektedir.
Kadınların kendilerini nasıl hissettikleri ve
benlik algıları erkeklere oranla alışveriş
davranışı ile daha yakından ilintili ve
erkeklere oranla bu deneyime atfettikleri
önem çok daha fazla. Elbette ki kadınların
28
finansal davranışları üzerinde
mensturasyon döngülerinin etkisi inkar
edilemez. Premens döneminde
harcamalara karşı daha az kontrollü bir
yaklaşım oluyor, daha dürtüsel ve daha
fazla harcamalar oluyor. Aynı zamanda
konsantrasyon ve hafıza, duygusal iniş
çıkışlar ve verilen tepkiler anlamında da
sıkıntılar yaşanabiliyor. Tüm bunlarla
bağlantılı olarak da paraya dair çok da
işlevsel olmayan davranışları bu dönemde
sergileyebiliyorlar. Çoğunlukla da sonuç
planlanandan daha fazla harcama,
kontrolü kaybetme hissi, ve etraflıca
düşünmeden dürtüsel olarak yapılan
alışverişler olabiliyor.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 29
, ,
-,
Alışveriş hayatın odak noktası haline
geldiğinde tehlike çanları çalmaya
başlamıştır.
Alışveriş yapmak iyi hissettirdiği için bu
kendi içinde bir kısır döngü haline
gelebiliyor, yeni bir şey satın alarak ne
kadar mutlu ve neşeli oluyorsak mutlu
hissettiren aktiviteyi tekrar etmeye ya da
o aktiviteden daha fazla yapmaya dair
yeni bir istek doğabiliyor. Burada
mutluluk ve kendini iyi hissetme ile
ilişkilendirdiğimiz seratoninin döngüsel
etkisinden söz etmek mümkün. Yani
alışveriş yaparak daha iyi hissetme,
daha iyi hissettiğin için yine alışveriş
yapma ve sonra yine iyi hissetme gibi
bir kısır döngü kişiyi kıskacına alabiliyor.
Ve elbette ki burada bağımlılık tehlikesi
de ortaya çıkabiliyor. Alışveriş yapmanın
abartılması ya da tehlikeli boyuta
gelmesi ancak bu davranışın kişinin
günlük hayatını ve işlevselliğini olumsuz
yönde etkilemeye başlaması, gün
içerisinde bu konu etrafında ciddi bir
meşguliyet oluşturmaya başlaması,
alışveriş yapamadığında ya da herhangi
bir şey satın almadığında ciddi bir içsel,
ruhsal sıkıntı çekmeye başlaması ve tüm
bu aktivitelerin sonuçlarından zarar
görmeye başlaması (ör:
ödeyebileceğinden çok daha fazla bir
borcun altına girmek gibi) ile
anlaşılabilir. Elbette bunların anlamı
üzerine düşünmek de önemlidir. Örneğin
dış görünüme dair yapılan yatırımların
bu kadar fazla ve yoğun olması ve
sürekli bir “alma” davranışında olmak
psikolojik ve ruhsal düzeyde bu
davranışların neyin yerine geçmekte ve
aslında nasıl bir “eksiğin”
tamamlanmasına dair bir çaba haline
gelmekte olduğunu ve bunların hepsini
kişisel bazda değerlendirmek gerekir. Bu
şikayetlerle terapiye gelen danışanlar
29
için öncelikle bu sürecin anlamını
keşfetmelerine büyük bir önem
atfediyoruz.
Kredi kartları gerçeklerle
yüzleşmemizi engelliyor
Kredi kartları ödemenin yaratacağı acıyı
ve sıkıntıyı ertelerken, almanın hazzını
hemen yaşamaya olanak sağlıyor.
Kişilerin satın almayla ilgili arzularını
kolayca gerçekleştirebilmeleri için
kolayca para ödünç almalarını sağlamış
oluyor. Kredi kartı kullandıklarında
alışverişin o an gerçekleşen sonuçları ile
yüzleşmemiş oluyorlar. Bu noktada kredi
kartları aslında bir tampon görevi
görmekle birlikte alışveriş esnasında ne
verdiğinize değil de ne aldığınıza daha
çok odaklanmanızı sağlıyor. Hatta hediye
kartları bu anlamda daha fena, çünkü bu
kartlardan satın alan kişiler için sanki
söz konusu kartlar gerçek para yerine
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 30
bedavaymış gibi bir his oluşturabiliyor.
Tıpkı kumar oynamak gibi aşırı kart
kullanımı da kişinin günlük yaşamını
vazgeçemediği bir şekilde negatif yönde
etkilemeye başladıysa dış kontrolün yanı
sıra kişinin kendi iç kontrol dengelerini de
düzenleyebilmesi adına psikolojik destek
alması uygun olur.
Anneler çocuklarına nasıl doğru
örnek olabilir?
Çok fazla alışveriş “alma” ve “sahip
olma” ya çok fazla vurgu yapar. Özellikle
de farkında olmadan alışverişi başa
çıkamadığı duygulara bir çare gibi gören
kişilerin belki duygu regülasyonu ve
duygularının kontrolü konusunda
zorlandıklarını düşünebiliriz. Bir anneçocuk ikilisinde psikolojik olarak çocuğa
anne tarafından kazandırılabilecek en
önemli beceri ve bebeklikten başlayarak
gelişebilecek en temel beceri çocuğun
kendi duygularını anlayabilmesi,
tanımlayabilmesi ve söze dökerek ifade
etmeyi öğrenebileceği bir duygusal
regülasyondur. Ancak alışverişi çok sık
kullanan bir anne bu anlamda çocuğuna
yardımcı olamayabilir diyebiliriz belki.
Çünkü bu durum öncelikle kendisinin
duygularını regüle etmekte zorlandığı
düşünülebilir. Alışveriş bir davranıştır, ve
duygusal anlamda doyuruculuğu
düşünüldüğünde, duygularla başaçıkma
adına davranışa yönelmek anlamına
gelebilir. Hâlbuki psikolojik anlamda
sağlıklı olan duyguları söze dökerek,
sözelleştirerek başa çıkmaya çalışmaktır.
Kendisi çocuğun duygularını anlamaya ve
sözelleştirmesine yardımcı olamayan bir
anne de bu anlamda çocuğun da duygu
regülasyonunu öğrenebilme konusunda
zayıf kalabilir ve benzer şekilde (illa
alışveriş olmak durumunda değil bu),
yoğun duygular hissettiğinde bunu
sözelleştirmek yerine davranışa dökebilir.
Alışveriş hastalığını tedavi etmek
mümkün
Psikiyatrik literatürde alışveriş hastalığı
olarak nitelendirebileceğimiz ilk kavram ilk
olarak 1915’te Kraepelin tarafından
“oniomania”, yani satın alma manik
davranışı olarak tanımlandı. Günümüzde
dürtüsel ya da zorlantılı alışveriş
dediğimiz durumları ise kişiyi bir şey satın
almaya doğru iten ve kontrol edilemez
birtakım arzu ve isteklere sahip olma
sonucu, alışveriş sayesinde gerginlik ya
da düşük özsaygı gibi birtakım psikolojik
durumlara geçici bir rahatlama çabası
olarak nitelendirebiliriz. Bu davranışın
çoğunlukla kadınlarda olduğunu
görebiliyoruz. Depresif duygu durumunda
kendilerini iyi hissetmek ve negatif
moddan uzaklaşmak için bunu
kullanabiliyorlar. Sonucunda finansal
zorluklara yol açması sebebiyle de
suçluluk ve pişmanlık yaşanabiliyor.
Dolayısıyla alışveriş hastalığı diye bir
şeyden bahsetmek mümkün. Şöyle ki
kişiye çok ağır ve zorlayıcı ya da kontrol
etmekte güçlük çekilen duygularla baş
etmenin bir yolu olabiliyor bu davranışlar.
Çoğu hasta mutsuz ama neden mutsuz
olduğunu bilmiyor
Psikoterapi bu kontrol edilemeyen hislerin
daha yönetilebilir hale gelmesine yardımcı
oluyor. Öncelikle bu deneyimi söze
dökmek önem kazanıyor. Bu kişiler
genelde bir içsel boşluk hissediyorlar ve
bu boşluğu yemek ya da satın alınan
şeylerle hızlı bir şekilde doldurma ve
kapatma peşinde oluyorlar. Genelde bu
aşırı davranış ile ilgili kendilerini iyi
hissetmiyorlar ve durdurmak istiyorlar.
Aslında bu kişilerin kendilerini iyi
hissetmeleri için iradeye değil sözcüklere
ihtiyaçları var. Tabii bu hisler ortaya
konduktan sonra bir de bunlarla başa
çıkmak ve tolore etme kısmı gündeme
geliyor. Bu kişiler terapiye geldiklerinde
genelde mutsuz olduklarından
bahsederler ancak bunun ne anlama
geldiğini bir türlü bilemezler. Tıpkı aşırı
yeme davranışında olduğu gibi bu
versiyonda da aşırı alışveriş davranışı
gündeme gelebiliyor. Bu kişiler her ne
kadar bunu maddi olarak karşılayabiliyor
olsalar da sonrasında tıpkı çok yemiş
olmak gibi yoğun bir utanç ve pişmanlık
hissediyorlar, zaten satın aldıkları şeyleri
de kullanmıyorlar, dolaplarda atıl şekilde
kalıyor. Burada satın alma davranışı ya da
30
yeme davranışı öncesi kişinin ne
hissettiği ve ne düşündüğü çok önemli ki
bunlarla davranışı arasındaki duygusal
bağlantıyı kurabilsin. Bu kişiler çoğunlukla
boşluk hissi ve üzüntü hissederler. Kendi
duyguları ile temasları çok azdır ve
duyguların bilinemeyeceğini kolaylıkla
değişebilir olduğuna inanırlar. Yeme
bozukluğu olan kişiler de benzer şekilde
duygularını yönetebilme konusunda
güçlükler yaşarlar. Bu durum sadece kötü
hisler hissettikleri zaman değil, olumlu
hisler olduğunda da gündeme gelir; öyle
ki sanki güzel bir duygu ile ne
yapacaklarını bilemezler. Bu güzel duygu
gidecek, sonrasında daha da kötü
hissedecekler diye korkabilirler, o nedenle
de bu korkutucu düşünceleri yiyerek ya
da bir şeyler satın alarak uzaklaştırırlar.
Alışveriş hastalığı kaygı ve depresyonu
beraberinde getiriyor
İnsanlar salt aşırı alışveriş etme davranışı
şikayeti ile terapiye başvurmayabiliyorlar;
çünkü bu davranış muhakkak beraberinde
baş edilemeyen birçok kaygı ya da
depresif ruh hali ve benzer şekilde kişinin
kendini kontrol etmekte zorlanabileceği ve
tekrarlayıcı başka davranışlara eşlik
edebiliyor. Örneğin madde kullanımı,
yoğun sigara tüketimi, bilgisayar
oyunlarına bağımlılık gibi. Ya da bipolar
bozuklukta manik evreler dediğimiz kişinin
enerji ve motor aktivitesinin oldukça
arttığı dönemlerde de sonuçlarının
olabileceği kontrolsüz ve tamamen
dürtüsel satın alma davranışı ile
karşılaşabiliyoruz. Bu davranışın o kişi
için anlamının araştırıldığı, bu davranışı
neyin tetiklediği, öncesinde ve sonrasında
kişinin nasıl hissettiği ve kendisini nasıl
kontrol edebileceğine, bu davranışın
aslında hangi kontrol edilmekte ve baş
edilmekte zorlanılan duyguya karşılık
geldiğini bulmasına yardımcı olmak ve
gerektiğinde de bu süreci medikal tedavi
prosedürleri ile desteklemek böyle
durumlarda izlediğimiz yöntemdir.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 31
, ,
-,
kitap
Bilge Karasu'yu Okumak
İlber Ortaylı
Seyahatnamesi
Yazar : Doğan Yaşat
Sayfa Sayısı : 240
Yayın Evi : Metis
Dili : Türkçe
Tür : Araştırma
Yazar : İlber Ortaylı
Sayfa Sayısı : 304
Yayın Evi : Timaş
Dili : Türkçe
Tür : Anı - Anlatı - Günlük Seyahatname
Bilge Karasu''yu Okumak
Bilkent Üniversitesi Türk
Edebiyatı Merkezi''nde
düzenlenen "Altı Ay Bir Güz"
ve Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi''nde
düzenlenen "Bilge Karasu''yu
Okumak" sempozyumlarının
sunumlarından derlenmiş bir
seçki. Farklı disiplinlerden 21
kişi uzmanlık alanlarına göre,
kâh edebiyat eleştirisi
alanından, kâh müzik,
sinema, fotoğraf, resim gibi
alanlardan yola çıkan
yazılarıyla, Bilge Karasu''ya
kendi okumalarını getiriyorlar.
“Seyahat etmek benim
gençliğimden, hatta ta
çocukluğumdan beri
heyecanlandığım bir uğraştır.
Görmek, harita üzerinde tespit
ettiğim yerlere gitmek,
coğrafya öğrenimimde benim
için vazgeçilmezdir. Türkiye
gibi önemli bir coğrafyayı ve
tarih alanını öğrenmek için
onun kuzeyindeki Güney Rusya
ve Kafkasya, doğusundaki İran
ve Hindistan, güneyindeki
Suriye, Filistin ve
Mezopotamya’nın yanı sıra
Balkanları ve Akdeniz ülkelerini
anlamak da kaçınılmazdır.”
İLBER ORTAYLI
İstanbul'da Mavi Bir
K. P. Kavafis:Bütün Şiirleri Tereddüt
Yazar : Konstantinos Kavafis
Çevirmen : Ari Çokona
Sayfa Sayısı : 246
Yayın Evi : istos
Dili : Türkçe
Tür : Şiir
Doğumunun 150. ölümünün
80. yıldönümü anısına, 2013
tüm dünyada KAVAFİS YILI
olarak ilân edildi.
Bu vesileyle istos yayın, K. P.
KAVAFİS’i, şairin ilk şiirlerini
ürettiği, kimliğinin ve ilgilerinin
şekillendiği Şehir’den
selamlıyor.
Kavafis şiirlerinin, üçüncü bir
dilin aracılığı olmaksızın,
doğrudan Yunanca aslından
Türkçeye Ari Çokona’nın itinalı
çevirisiyle sunulduğu bu
yayın, büyük şairin Türkiyeli
okur nezdinde sahip olduğu
ilgiye yeni bir veçhe
kazandırmayı ve şairle ilk kez
tanışacaklara da bütünlüklü bir
Kavafis resmi sunmayı
amaçlamaktadır.
Çok gezen mi daha iyi bilir,
yoksa çok okuyan mı? Peki ya
bir yandan okurken diğer
yandan da gezme imkânı
bulanlar? Küçük bir bavul ve
rehber kitaplarıyla Orta
Asya’dan Avrupa’ya,
Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya 45
yıldır gezen “seyyah” İlber
Ortaylı’ya eşlik etmek
isterseniz İLBER ORTAYLI
SEYAHATNAMESİ tam size göre…
31
Yazar : Atilla Birkiye
Sayfa Sayısı : 214
Yayın Evi : LİTERATÜR
YAYINCILIK
Tür : Deneme - İnceleme
İstanbul’da Mavi Bir Tereddüt,
otuz beş yıllık bir yazma
serüveni olan bir yazarın en
son verimi. Aşkından asla
vazgeçemediği İstanbul’unu
büyük bir şevkle anlatırken, şair
gibi harfleri sihirli sözcüklere
dönüştürebilen, romance gibi
kendi yaşamöyküsünü merak
duygusuyla okuyacağınız bir
serüven haline getiren ve
hepsini edebiyatın gözbebeği
denemede buluşturarak,
okuyucuya sayfaları çevirdikçe
ağızda bıraktığı tadı çok
sevecekleri bir ziyafet sunan bir
yazarın yapıtı. Yalnızca bu
yönüyle bile edebiyata gönül
verenlerin kayıtsız
kalamayacağı bir kitap,
elinizdeki.
İçinden İstanbul geçen mavi bir
şarkı, İstanbul’da Mavi Bir
Tereddüt.
İçerikler Radikal Kitap’tan alınmıştır.
http://www.kitap.radikal.com.tr
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 32
sinema
Barfi! Aşkın Dile İhtiyacı
Yoktur
Oblivion
Max Maceraları Dinoterra
Aslan Max’ın Gölgelerin Efendisi'nin
kristalleri ele geçirmesini başarıyla
engelledikten sonra, bu kez Gölgelerin
Efendisi daha güçlü olan Dinozor
Kristalleri için geri döner. Gölgelerin
Efendisi'nin kristalleri ele geçirmesi
olduça zor olacaktır; çünkü bu kristaller
Küçük yaşta annesini kaybeden ve babası
tarafından yetiştirilen Barfi, sağır ve dilsiz
olarak doğmuş; ancak hayat dolu ve son
derece pozitif biri olarak büyümüştür. Aynı
zamanda bir hayli haylaz bir genç olan
Barfi'nin başı sık sık derde girmektedir.
Yaşadığı şehre taşınan Shruti Ghosh isimli
genç kadınla tanıştığında ise daha önce
hiç karşılaşmadığı duygularla tanışmaya
başlar. Barfi, üç ay içerisinde başka biriyle
evlenecek olan Shruti'ye ilk görüşte
vurulur, Shruti de zamanla ona karşı bir
şeyler hissetmeye başlar. Ancak ortada
büyük bir sorun vardır. Shruti, ailesi ve
çevresi tarafından büyük tepkilere maruz
kalır. Ailesi, kızlarının 'normal' biriyle
evlenmesini ve 'normal' bir hayat
sürmesini istemektedir ve bu birlikteliğin
gerçekleşmesine izin vermeyecektir. Yıllar
sonra yolları tekrar kesiştiğinde Barfi'nin
kalbinde başka biri vardır; Shruti içinse
seçim yapma zamanıdır...
Hint sinemasının son dönemdeki en ses
getiren yapımlarından biri olan Barfi!,
ülkesinin sınırları dışından da bol övgü
almıştı.
yalnızca Dinozorların ait olduğu tarih
öncesi çağda bulunabilmektedir!
Aslanların ezeli rakibi Beyaz Kaplanlar ile
işbirliği yapan Gölgelerin Efendisi,onlar
Askeri bir yönetim biri Jack adında
deneyimli bir askeri , insanoğlunun bir
zamanlar "Dünya" diye adlandırdığı terk
edilmiş bir gezegene keşif için yollar.
İnsanlığın büyük yok oluştan önce nasıl
koşullarda yaşadığını araştırmakla dahası
yaşayan her hangi bir canlı olup
olmadığını bulmakla görevlidir. İnsanlığın
bir zamanlar yuvası olan Dünya gezegeni
birtakım uzaylı canlılar tarafından işgal
edilmiştir ve gezegende hala varlıklarını
sürdürmektedirler. Jack tüm bunları
araştırmakla görevliyken, karşısına hiç
beklenmediği sürprizler de çıkacaktır...
Tron filmi ile tanıdığımız yönetmen
Joseph Kosinski'nin yönettiği film,
yönetmenin kendi çizgi romanından
sinemaya uyarlandı. Kıyamet sonrası bir
kurguya sahip olan filmin kadrosunda
Tom Cruise'un yanı sıra Olga Kurylenko,
Andrea Riseborough, Nicolaj CosterWaldau, Melissa Leo ve Morgan
Freeman yer alıyor...
32
sayesinde Dinozorların çağına geçiş
sağlayan büyülü zaman kapısına ait tek
anahtarı da ele geçirir.
Iron Man 3
Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit
Tony Stark, bu sefer gücü ondan çok
daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla
karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu düşman,
o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak
özel hayatını yok ediyor. Stark şimdi bu
olayların kaynağını araştıracağını zorlu
bir mücadeleye giriyor. Fakat en
yakınlarını korumak için zekasının ve
cesaretinin yanı sıra içgüdülerine de
ihtiyacı var.
İçerikler http://www.beyazperde.com sitesinden alınmıştır.
2013_2:BİZİMŞİFA DERGİSİ 01.06.2013 11:55 Page 33
, ,
-,
insan
kaynakları
bizden haberler
Atananlar
KADIKÖYŞİFA SAĞLIK GRUBU
çalışanlarımıza yeni görevlerinde
başarılar diliyoruz.
NURAN DEMİRCAN
YATIŞ DANIŞMANI>HASTA HİZMETLERİ SORUMLUSU-KŞH
Tamamlanan Turnuvalarımız
BURCU DEMİR
HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ
AYŞENUR MERCİMEK
HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ
OKEY TURNUVASI
BİRİNCİLERİ:
FATMA KARTALOĞLU
SORUMLU HEMŞİRE>ENFEKSİYON KONTROL HEMŞİRESİ
ULTRA ASLANLAR;
HALİL AKTEMUR
GÖKSAL SULU
HÜLYA ALPTEKİN
HEMŞİRE>SORUMLU HEMŞİRE
RECEP ŞAHİN
HASTA DANIŞMANI>HASTA KABUL YETKİLİSİ
HAVVA ŞAVİL
HEMŞİRE>SUPERVISOR HEMŞİRE
Sifalı
Miniklerimiz
MASA TENİSİ TURNUVASI BİRİNCİSİ:
Çocuklarınızla
birlikte sağlıklı ve
şifalı bir ömür dileriz
DİŞ HEKİMİ ERHAN PALAMUTÇU
Berna Denizer Karakol
Ceren Karakol
TAVLA TURNUVASI BİRİNCİSİ:
KŞH ULAŞTIRMA PERSONELİ; ERGÜL TOSUN
Arzu Balkaş
Mira Bahar Balkaş
Bora Dericioğlu
Emir Dericioğlu
Çiğdem Yıldırım
Miray Öykü
Fatma Mican
Çınar Berk Mican
Fatma Şahin
Arya Şahin
Emine Karip
Defne Karip
Murat Seyhan
Oğuzhan Seyhan
Mert Ege
Elif Ece
Nuray Döner Oğuz
Kaan Oğuz
Yağmur Sevgi Alçınkaya
Ada Duru Alçınkaya
Evlenenler...
Çalışanlarımıza bir ömür boyu
mutluluklar diliyoruz.
SELDA GÜZEL
ADEM ÖZCAN
DURSUNE AKIN
LEYLA YILMAZ
33

Benzer belgeler