Nisan-2015 - Petinfo Dergi

Transkript

Nisan-2015 - Petinfo Dergi
PET SAĞLIĞI DERGİSİ
NİSAN 2015 SAYI 74
nın
a
y
n
ü
D
ü
en ünl er
in
r
e
t
e
v
i
hekim
r
D ok to
e
e gi t m
ğ
i
n
i
l
i
,k
lerini adan kend ya
p
i
h
a
s
m
a
Hasta ksinimi duy te bulunm şı
is
r
ge r e
e teşh oogle’a ka kça
n
i
r
e
l
k e n d i i k e d e n D r . G m i a s ı o l du b e t
t e şv
k i m c a a n bu r e k a i?
e
h
r
e
m
n
in
veter i. Peki, yaşa evrilebilir
l
tepki a faydaya ç
a sl ı n d
İÇİNDEKİLER
8 > Dünyadan ve pet
sektöründen son haberler
Pet dünyasının tüm güncel
haberlerinin en doğru adresi olan
Petinfo Dergi’de bu ay da sektörel
gelişmeleri, bilimin ışığındaki
verileri ve ilgi çekici hikayeleri
siz veteriner hekim
meslektaşlarımızla paylaşıyoruz.
sayfa
8
28 > Beslenme içeriği köpeklerde
koklama yeteneğini etkiliyor
Detektör köpeklerin koku
alma yetenekleri üzerine
yapılan bir araştırmada, diyet
kompozisyonunun bu yetenek
üzerindeki ilginç etkileri olduğu
ortaya konuldu.
32
Tedavi sonunda Minnak ve
Veteriner Hekim Fizyoterapist
Sara Ece Ulutürk.
68
16 > Parazit mevsimine hazır mıyız?
Parazitler köpekler için her zaman
tehlikelidir ve önem arz eder.
Mevsim değişimi ile havaların
ısınmaya başlamasıyla parazitler,
hem köpekler hem de insanlar için
artan bir tehlike oluşturur.
20 > Dünyaca ünlü İsveç lezzeti
BozIta’ya iyi şanslar
6-7 Nisan tarihlerinde, Mopsan’ın
yeni markası Bozita’nın
yöneticilerinin ve veteriner
hekimlerin katıldığı görkemli
lansmanda markanın zengin ürün
yelpazesi tanıtıldı.
sayfa
sayfa
32 > Fizyoterapi ile sihirli
dokunuşlar
Arka bacakları paralizli bir şekilde
Anatolia Hayvan Hastanesi’ne
getirilen kedi Minnak, 1,5 aylık
fizyoterapi sonrasında normal
yürüyüşünü tekrar kazandı. İşte
Minnak’ın hikayesi…
sayfa
16
38 > Endokrinoloji ancak bu
kadar güzel anlatılabilirdi
Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji
21 - 22 Mart tarihlerinde
gerçekleştirildi. Seminere karılan
hekimlerin ortak fikri aynıydı:
Endokrinoloji ancak bu kadar
güzel anlatılabilirdi…
48 > Kedi ve köpeklerde
gıda intoleransı
İnsanda olduğu gibi kedi ve
köpeklerde de en sık karşılaşılan
sağlık sorunlarından birisi gıda
intoleransı ve buna bağlı oluşan
reaksiyonlardır.
54 > Dünyanın en ünlü
veteriner hekimi: Dr. Google
Google Arama Motoru’nun
kelimenin anlamıyla hekimliğe
soyunduğu günlerde, Dr. Google
veteriner hekimler içinde bir fırsat
olabilir mi? Dosya konumuzu bir
solukta okuyacağınıza eminiz.
68 > Avrupa Birliği’nde Veteriner
Cerrahi Eğitim Sistemi ve gidişatı
Avrupa Birliği içinde veteriner
hekim diplomasını kazananlar
serbest dolaşım ve çalışma
hakkına sahiptir. Peki, bu
sistem içinde mesleki düzeyin
ve uzmanların kalitesinin
değerlendirilmesi nasıl
mümkün olabilir?
PETİNFO 2015/04 04-05
EDİTÖR
Tüm hekimlerin
Dünya Veteriner
Hekimler Günü’nü
sevgiyle kutlarım.
Google rekabeti bir fırsata çevrilebilir mi? Veteriner camiası, dünyaca ünlü
Veteriner Hekim Dr. Google’a karşı
tepkili. Bu hekim, hayvan sahiplerini
kliniğe gitme gereksinimi duymadan
kendi kendilerine teşhiste bulunmaları
için teşvik ediyor ve dolayısıyla veteriner
hekimlerin de rahatsız oldukları konuların
başında internet geliyor. Çünkü Google
Arama Motoru kelimenin anlamıyla
hekimliğe soyundu. Peki Dr. Google
veteriner hekimler içinde bir fırsat olabilir
miydi? Dosya konumuzu bir solukta
okuyacağınıza eminiz.
Tüm bu dosya konularının yanında
Nisan ayı etkinlik ayıydı. Mopsan yeni
ürünü Bozita’nın lansmanını İstanbul’
da gerçekleştirdi. Veteriner hekimlerin
geniş bir katılım gösterdiği lansmanda
Petinfo olarak bizde yerimizi aldık ve
izlenimlerimizi sizlerle paylaştık.
petinfo
Nisan / Sayı: 74
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Son olarak; Dünya Veteriner
Hekimleri Günümüz kutlu olsun. Mesleğin
sorunları günden güne büyüse de, bu
kutsal mesleğe gönül veren biz veteriner
hekimlerin heyecanı hiç bitmeyecek.
Fakülte sayılarının bilinçsizce artması,
denetimsizlik, etik dışı rekabet derken
insanın aklına şu soru geliyor: ‘’Meslek
elden gidiyor mu?’’ Hayır; meslek elden
gitmiyor. Veteriner hekimliği hekim
gibi yapan meslektaşlarımız sayesinde
mesleğimiz yine hak ettiği yüce seviyede
yerini alacaktır.
İlerde çocuklarımıza torunlarımıza
söyleyeceğimiz sözü duyar gibiyiz: İyi ki
veteriner hekim olmuşum…
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Endokrinoloji ancak
bu kadar güzel
anlatılabilirdi
Küçük Hayvanlarda
Endokrinoloji
21 - 22 Mart tarihlerinde
gerçekleştirildi.
Seminere karılan
hekimlerin ortak fikri
aynıydı: Endokrinoloji
ancak bu kadar güzel
anlatılabilirdi…
> syf 38
Bilimin ışığında kalmanız dileğiyle
Saygılarımla
Veteriner Hekim Gizem Kutun
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
VET. HEKİM GİZEM KUTUN
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Prof. Dr. Murat şaroğlu
Dr. Gürbüz Ertürk
ENİKÖ KIRALY
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
BASKI
Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAHallesi MASSİT
MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN
BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4 34414
SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2015/04 06-07
NOTLAR
Vektör aracılı patojenler ve oluşturdukları hastalıklar:
Avrupa ve Türkiye gerçeği
Değişen iklim şartları ve ekolojik
denge Türkiye’nin bir çok bölgesini
hastalık etkenlerini taşıyan vektörler
için yaşanabilir hale getirirken,
insan ve hayvanlarda klinik açıdan
önemli sağlık sorunlarının çıkışına
da yol açmaktadır. Bu çerçevede
atmosferik değişimler Avrupa’da bir
çok ülkede sporadik ya da epidemik
olaylar halinde vektör aracılı
patojenlerin görülmesinde artışlar
gözlenmiştir. Bu global sorunun
tüm yönlerinin ortaya konması,
ortak çözüm yollarının araştırılması
ve geliştirilmesine yönelik olarak
bilimsel çalışma ve çalışanları
bir noktada buluşturan bir COST
projesi başlatılmıştır. Başkanlığını
Dr. Andrei Mihalca’nın yaptığı bu
projede 33 farklı Avrupa ülkesi ve 100
den fazla bilim insanı görev almış;
bu coğrafyada büyüyen görünmez
tehlike için ortak hareket etme
çabası amaçlanmıştır. Türkiye’den
management comittee (MC) ya da
MC yardımcı üyesi araştırmacılar
olarak Prof. Dr. Yusuf Özbel, Prof. Dr.
Salih Bülent Alten ve Prof. Dr. Zeki
Yılmaz görev almışlardır.
leishmaniasis, lyme, erlişiyozis,
tripanosomiasis, malaria ve veba
gibi birçok zoonotik hastalık insan
ve hayvanlarda deri hastalıkları ve
kansızlık gibi sorunlar oluşturmakta,
korunma önlemlerine rağmen
varlıklarını sürdürmeye devam
ettirmektedirler. Hastalıkların
dağılımı, sosyo-ekonomik
sonuçları ve araştırma detayları
bu organizayonun ikinci olağan
toplantısında 150 dolayında bilim
insanının katılımıyla 31 Mart – 2
Nisan tarihlerinde gerçekleştirilmiştir.
Toplantıya veteriner hekimliğini
temsilen yürütücülüğünü Prof. Dr.
Zeki Yılmaz’ın yaptığı TÜBİTAK
destekli proje ile katkı verilmiştir.
Projede yürütücü ile birlikte yardımcı
araştırmacı (Doç. Dr. Ebru Yalçın,
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Cihan, Araş.
Gör. Dr. Meriç Kocatürk, Dr. Öğrencisi
Pınar Levent) ve Prof. Dr. Nilüfer
Aytuğ ile vektör aracılı hastalıkları
erkenden tanımlayacak serum
proteinleri araştırılmaktadır. Bütçesi
279.000 TL olan bu projenin 2017
yılı Nisan ayında tamamlanması
planlanmış olup, sonuçları yurtiçi ve
yurtdışı kongrelerde paylaşılacak,
bilimsel dergilerde makale olarak
da aktarılacaktır. Böylece halkımızın
yaklaşan ilkbahar ve yaz mevsiminde
vektörlerle ı temaslarından
ortaya çıkabilecek sorunlar için
bilinçlendirilmesi gerekirken, pet
sahiplerinin dış teması yüksek olan
hayvanlar için dış parazitlerden
korunma yollarını hekimlerden talep
etmeleri önem arz etmektedir.
Dişler hayati öneme sahip
Dr. Dan Carmichael, CBS News’e yaptığı açıklamada hayvanlarda diş sağlığının
birçok hastalığın temel sebeplerinden biri olduğunu belirtti. Pet hayvanlarının % 85’inin
diş taşı, dişlerde çürüme, diş eti yangısı gibi bir sürü probleminin olduğunu belirten
Dr. Dan Carmichael belli yaşlardan sonra düzenli olarak dişlerinin temizlenmesi
gerektiğini belirti. Carmichael; hayati organların aktivitelerinin bozulduğu bazı
durumlarda tüm dişleri çekerek hayvanın hayatını kurtardıklarını belirtti.
PETİNFO 2015/04 08-09
NOTLAR
Ozon terapinin önemi kanıtlandı
Hayvanlarda ozon tedavisi ile birçok patolojik durum daha iyi hale geliyor veya
tamamen düzelebiliyor. Bu durum bir seri tıbbi araştırma ve yayın ile kanıtlanmıştır. Kural
olarak hastalıkların tedavisinde ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanır,
tamamlayıcı tedavi grubuna girer. Doğal olarak, diğer tıbbi tedavi
yöntemlerinde de olduğu gibi % 100 garanti hiçbir zaman vaad
edilemez, tedavi başarısı hayvanlarda uygulanan duruma,
hastalığın ve hastanın genel sağlık durumuna bağlıdır ancak
ozon tedavi ile hastanın genel durumunda iyileşme ve
ağrılarında azalma mutlaka olmaktadır. Başarı hastanın
ve hastalığın durumuna bağlı olduğu gibi uygulanan
yönteme, konsantrasyona ve sıklığına bağlıdır. Kanser
olgularında, uzun süre iyileşmeyen yaralarda özellikle
bağışıklık sistemini desteklemek için ozon terapi pet
hayvanlarında sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir.
Son 5 yılda yaklaşık 60.000 köpek zehirlendi
Kennel Club ve Veterinary
Poisons Information Service’nin
istatistik verileri, son beş yılda 60.000
köpeğin çeşitli etken maddeler
ve besin maddeleri nedeniyle
zehirlendiğini ortaya koydu. 2010 ve
2014 yılları arasındaki zehirlenme
vakaları çoğunlukla evdeki ve bahçe
etrafındaki zehirli maddelerin yenmesi
ile şekillenmiş, aynı periyotta yaklaşık
500 köpeğin prognozu ölümle
sonuçlanmıştır. Yetkililer köpeklerde
en sık karşılaşılan beş zehirlenme
nedeninin; beşeri ağrı kesiciler,
rodentisitler, çikolata, üzüm - kuru
üzüm ve sakızlarda bulunan Xylitol
olduğuna dikkat çekiyorlar. Bunların
dışında elektronik sigaralarla ve palm
yağı ile de zehirlenme vakalarında
da % 850 gibi yüksek oranda artış
yaşandığını vurguluyorlar. Kennel
Club toksikoloji uzmanları, “Her ne
kadar köpekler evin küçük çocukları
olsa da, veteriner hekimlerin hasta
sahiplerine zehirlenme olguları ve
belirtileri ile ilgili rehberlik etmeleri
çok önemlidir.” şeklinde hekimleri
farkındalığa çağırıyor.
Sakızların içinde
bulunan Xylitol,
köpeklerde sıklıkla
zehirlenmelere yol
açmaktadır.
Hipertriodi ve
kronik böbrek
yetmezliği birlikte
değerlendirilmeli
Dr. Rosanne Jepson,
BSAVA Kongresi’nde hipertroidi
ile kronik böbrek yetmezliği
konularını ele aldı. Bu her iki
durumun aynı anda ortaya çıktığını
ve hipertroidi tedavisi gören
azotemik kedilerde hipertansiyon
şekillenmesi sonucunda böbrek
hasarı da gerçekleştiği
için tanı koymanın
komplikeleştiğini
belirtti. Aynı zamanda
hipotrioidinin
vasokonstriktif
etkisinin doku hipoksisine ve
bununla ilgili renal patolojiye de
neden olduğunu söyledi.
Paw Plunger nedir?
Paw Plunger, pati yıkama
kabıdır. Küçük dostlarımızın
tozdan, çamurdan, kardan kirlenen patilerinin temizlenmesi
için icat edilmiş; kesin çözüm
sağlayan ve son derece pratik
bir üründür.
Paw Plunger menşei nedir ve
kim tarafından icat edilmiştir?
Her ürün ihtiyaçtan doğar; Paw
Plunger da Amerikalı bir hayvan
sever olan Brianne Leary tarafından icat edilmiştir. Lulu adındaki bol tüylü (Wheaton Terrier
cinsi) köpeğinin patilerini, şehrin
kirinden arındırmak için birçok
yol deneyen Brianne, köpeğinden vazgeçmek yerine ihtiyaçlarına yönelik olarak Paw Plunger’ı
yaratmış ve Paw Plunger, 2012
yılında Amerika’da yılın en iyi pet
ürünü seçilmiştir.
Çalışma prensibi nedir ve
nasıl kullanılır?
Paw Plunger, iç içe geçen iki
kaptan oluşmuş bir düzenektir.
İç kısmında yer alan yumuşak
kıllar ve dolduracağınız su sayesinde patileri kolayca ve tahriş
etmeden temizler.
Son derece pratik
bir kullanımı vardır:
Öncelikle iç kısımda yer alan
kabı çıkartarak işaretli kısma
kadar su doldurun. Daha sonra
çıkarttığınız kabı tekrar yerine
yerleştirin ve ardından patiyi
kabın ortasından içeriye sokun.
Kabı aşağı yukarı veya sağa sola
çevirerek bir kaç kez hareket
ettirin. Patiyi kaptan çıkartıp bir
havlu yardımı ile kurulayın ve
diğer patilere de aynı işlemi tekrar edin. Dostunuzun patilerinin
tertemiz olduğunu göreceksiniz.
Neden Paw Plunger
kullanmalıyız?
İçinde yaşadığımız ortam
sadece kirli değil, aynı zamanda
çeşitli kimyasallar ile doludur.
Patileri sadece silerek uzaklaştıramadığımız çevresel kirler;
mesela kışın kar yağdığında
kullanılan tuz, yazın parklarda
çimlere uygulanan kimyasallar
vb. ürünler çok ciddi sağlık
sorunlarına yol açmaktadır.
Ayrıca hayvanlarımızla birlikte
eve girişte ya da arabaya
binerken bu kimyasalları yaşam
alanlarımıza da bulaştırmış oluyoruz. Her seferinde köpeğinizin
patilerini yıkamanın ne kadar
zor olduğunu çok iyi biliyoruz.
Paw Plunger ile kolayca ve
yorulmadan kesin sonuç elde
edebilirsiniz. Sadece patiler
değil evler de temiz kalır.
Kullanımı hakkında
sıkça sorulan sorular
Sadece köpekler için midir?
Hayır. Kedi patilerini de Paw
Plunger ile temizleyebilirsiniz.
Minik dostunuzun ağırlığına
göre kullanılmak üzere üç boyda seçenek sunulmaktadır. En
küçük boy, 6 kg’a kadar olan küçük köpekler içindir ve kedilerde
de rahatça kullanılmaktadır.
Suyu hangi sıklıkta
değiştirmeliyiz?
Her kullanımdan sonra suyu
değiştirmek ve pati kabını yıkayıp kurumaya bırakmak gerekir.
Kabı nemli ve sulu bırakmak;
bakteri oluşumunu hızlandıracağı için bu işlem önemlidir.
Ayıca; haftada bir kez çamaşır
suyu ile kabın dezenfekte edilmesi önerilmektedir.
Paw Plunger’ın üzerindeki lastik bölüm pati üzerindeki suyu
çekmeye yeterli oluyor mu?
Hayır. Kabın ortasındaki
lastik bölüm, patiyi yumuşak
bir şekilde kavrıyor ve sadece
kabın içindeki suyun dışarıya
sıçramasını önlüyor. Yıkamanın
ardından patileri havlu ile kurulamanız önerilmektedir.
NOTLAR
Labradoodle gibi
bazı melez ırklar,
melezlendikleri
ırkların predispoze
kusurlarını günümüze
kadar taşıyor.
Hibrit köpeklerle ilgili endişeler artıyor
Tasarım köpek olarak
adlandırılan melez köpeklerin
üretimi ile ilgili endişeler artarken,
köpek ırkları üzerine uzman
yetkililer, petshoplarda satılan
köpek ırklarının yaklaşık %
50’sinin “tasarım - melez köpek”
olduğunu söylüyor. Bu ırkların
predispozisyonlarının ve ortak
kalıtsal problemlerinin önemi
insanlar tarafından anlaşılmaya
başlanmış olsa da, arz - talep
dengesi nedeniyle soruna kökten
çözüm getirmekte başarılı
olunamadığını belirtiyor. Genellikle
bu kalıtsal problemler geçmişte
köpeklerin ilk nesillerinde
görülmüş olsa da, labradoodle gibi
bazı melez ırklar, melezlendikleri
her iki saf ırkın da predispoze
olduğu kalıtsal kusurları
günümüze kadar taşıyor. Kennel
Club yetkilisi Aimee Llewellyn,
“Melez hayvanları göz ardı edip,
yokmuş gibi davranamayız. Bunun
aksine, ırklar hakkında en zengin
bilgiyi toplamak için, pedigrilerini
tutmanın tersine yatkın oldukları
hastalıklar ile ilgili iz sürmek
gerekmektedir.” dedi.
Herşeyin cevabı
DNA’da var
Mellanby Üniversitesi’nden
Dr. Richard Mellanby, parmak
izi kullanımının birincil amacının
suça alet edilen ya da kurban
edilen hayvanların konu olduğu
soruşturmalarda yardımcı bir DNA
veri tabanı oluşturmak olduğunu
belirtti ve “Bu kaynak veri
tabanının birçok değişik olumlu
ikincil etkileri olacak. Örneğin, bu
araştırma esnasında Jack Russell
teriyerlerin genetik çeşitliliğini
keşfettik” dedi. Köpek DNA’sının
evcilleştirilme tarihini araştırmada
da yardımcı olacağını söyledi.
Anestezi esnasında ve sonrasında
kediler klasik müzikle sakinleşiyor
Kedi operasyonları sırasında ortamda klasik müzik çalınması
postanestezi esnasındaki ekstitasyonları azaltıyor. Lizbon
Üniversitesi araştırmacıları, Samuel Barber’dan “Adagio for
Strings” şarkısını çalarken kedilerin sakinleştiklerini farketti ve
bunun üzerine diğer müzik türleri üzerinde denemeler yapmaya
başladı. 12 dişi kedinin kısırlaştırma operasyonu esnasında
çalışma gerçekleştirildi ve klasik müzik eşliğinde yapılan
operasyonlarda, anestezideki kedilerin solunumlarında ve pupillar
diameterlerinde önemli derecede olumlu değişimler olduğu
gözlendi. Kulaklıkla kedilere ikişer dakika Samuel Barber, Natalia
İmbruglia ve AC/DC dinletildi ve pop ve metal müziğe maruz
kalan kedilerin solunumlarında bozulma şekillendiği görüldü.
PETİNFO 2015/04 14-15
Piyasada parazitlere karşı
kısa süreli etkili, uzun süreli etkili,
pratik ve rahat çözümler mevcuttur.
Bunların ne zaman , nasıl ve hangi
etkene karşı kullanabileceğimizi iyi
bilmeliyiz. İyi bir veteriner hekim
hem dostunu hem de düşmanını
iyi tanımalıdır. Pire, kene, bit gibi
canlılar eski çağlardan beri hem
insan hem de hayvanların üzerinde
konaklayıp, ısırıp irritasyona neden
olduklarından, dünyanın en çok bilinen
ektoparazitleridir. Aynı anda virüsler,
bakteriler, protozoonlar ve helmintlere
vektörlük yaparak, bu etkenleri
de taşıdıkları ve bulaştırdıkları
bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu
özelliklerinden dolayı ektoparazitler
hem beşeri hem de veteriner
hekimlerin önemli odak noktasıdır.
Parazitler köpekler için her
zaman tehlikelidir ve önem
arz eder. Havaların ısınmaya
başlamasıyla parazitler, hem
köpekler hem de insanlar için
artan bir tehlike oluşturur.
Bit, kene, sinek,
sivrisinek, ilaçlı
tasma, spot-on,
sağlıklı köpek...
Endoparazit?
PETİNFO 2015/04 16-17
Parazitler hakkında kısa
bir hatırlatma yapalım;
Pireler: Sık sık ve tekrarlı olarak
pire ısırmasına maruz kalan köpeklerde
allerjik dermatit oluşmaktadır. Ayrıca
sık karşılaşabileceğimiz pirelerden C.
felis, Dipylidium caninum taşır.
Yumurtalar, 3 evre geçiren larvalar ve
pupalar da çevrede bulunan serbest
yaşayan formlardır. Yetişkin parazitler
ise konakçı olan köpekler üzerinde
yaşamlarını sürdürürler. Uygun
nem ve sıcaklık söz konusu olunca
pireler yaşam döngülerini 23 günde
tamamlamaktadır.
Keneler: Keneler, bütün memeli
türler için zararlı olup çeşitli virus,
protozoon ve bakterilere vektörlük
yapmaktadır. Yaşam döngülerinde
4 evre vardır. Bunlar; yumurta,
larva, nimf ve yetişkin evrelerdir.
Yumurta döneminden sonra keneler
tüm yaşamı boyunca kan emerek
beslenirler. Keneler hakkında çeşitli
çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara
göre Türkiye’nin de bulunduğu
coğrafi bölgede Dermacentor
reticulatus, Ixodes ricinus(Sakırga),
Ixodes hexagonus (Kirpi kenesi)
ve Rhipicephalus sanguineus
(Kahverengi köpek kenesi) en sık
rastlayabileceğimiz türlerdir.
Akarlar: Geniş konak
yelpazesine sahip olan Sarcoptes
scabei akarı uyuz hastalığın
etkenidir. Akarlar konağın daha az
kıllı olan bölgelerini tercih ederler.
Köpeklerdeki klinik semptomlar
arasında devamlı kaşıntı, alopesi,
eritematöz döküntü, papüller
ve deri yüzeyinde sarımsı
kabuklanma görebiliriz.
Bitler: Pire ve kene
enfestasyonlarindan daha nadir
görünsede köpeklerdeki bit
enfestasyonu da önemlidir. Hasta,
yaşlı ve bağışıklığı düşük köpeklerde
rastlanılabilir.
Keneler, bütün
memeli türler için
zararlı olup çeşitli
virus, protozoon ve
bakterilere vektörlük
yapmaktadır.
Bu parazitlere karşı
ne kullanabiliriz?
Kullandığımız ürünler,
parazitlere karşı hem etki şekilleri
hem de etki sürelerine göre farklılık
göstermektedir. Köpeklerin sağlığını
korumak için doğru zamanda doğru
ürün seçmemiz elzemdir.
İlaçlı tasmalar: Tasmalar
uzun etkili koruma sağlar. Uygun
kullanıldıkları durumda 6-7 aya
kadar etkilerini koruyabilmektedirler.
Tasmaların aktif bileşenleri devamlı
ve aşamalı şekilde salınır. Bu yüzden
de banyo ve yüzme sırasında ya da
yağışlı havada tasmaların çıkartılması
tavsiye edilir, aksi takdirde bileşenler
etkilerini beklediğimizden daha
hızlı şekilde kaybeder ve tasma da
koruma sağlayamaz. Tasmalara
örnek olarak en kaliteli ve en uzun
etkili olan Kiltix’i verebiliriz. Bayer
ürünü olan Kiltix tasmasının, özel
ve uzun etkisini veren iki bileşenin
kombinasyonu bulunmaktadır.
Bunlar; sentetik piretroit olan
flumetrin (%2,25) ve carbamat
gurubundaki propoxur (%10)’dur.
Flumetrin etkili bir insektisit -yanı
pire ve kenelere karşı kullanılabilecek
bir ilaç- olarak bilinmektedir. Bilimsel
çalışmaların da gösterdiği gibi, bu
iki etkenin kombinasyonuyla, tek
tek kullanılmalarından daha iyi
sonuç elde edilmiştir. Kiltix tasması,
Türkiye’de sık rastladığımız pire ve
kenelere karşı etkilidir. Etkisi ilk 24
saat içinde kendisini göstermekte
ve 7 ay boyunca da devam
edebilmektedir. Bunu köpeğin tüy
uzunluğu, temizliği ve enfestasyonun
derecesi etkileyebilir. Köpeğin
tüyü çok yağlı ve kirli ise tasmayı
kullanmadan önce bir banyonun
faydası olabilir.
Spot-on damlalar:
Unutmamamız gerekir ki, ilaçlı
tasmalar diğer ürünlerin yanında,
pire ve kenelere karşı daha uzun ve
güçlü koruma sağlayabilsede, bitlere
ve sineklere karşı etkisizlerdir.Bu
nedenden dolayı ürünlerin kombine
şekilde kullanilmasinda fayda vardır.
Sinek ve sivrisineklere karşı uzun etkili,
aynı anda pire ve kenelere karşı da
etkili olan, ama etkisini kısa sürede
UZUN SÜRELİ ETKİLİ KORUMA
SAĞLAYAN TASMALARIN ETKİSİ
İLK 24 SAAT İÇİNDE KENDİSİNİ
GÖSTERMEKTE 7 AY BOYUNCA
DA DEVAM EDEBİLMEKTEDİR.
hayvanda 9 tane pire görsek, geri
kalan 90’ını da etrafında aramalıyız.
ENDOPARAZİTLERİ UNUTMAYALIM!
Bayer’in ürettiği köpeklere
özel Kiltix ilaçlı tasma ve
Advantıx spot-on çeşitleri
ile kombine edilen, Drontal
ya da Droncit ile tam
bir parazit mücadelesi
yapabilirsiniz.
gösteren spot-on damlaların çeşitleri
ve kaliteleri arasında da farklılıklar
görebiliriz. Keneler üzerindeki kovucu
etkisi ile diğer spot-on ürünlerden
ayrılan, Bayer’in Advantix adlı ürününü
örnek gösterebiliriz.Spot-on’lar yazın
saldırıya geçen ve köpeklerin kulağını
harfi harfine çiğneyen sineklere karşı
çok etkilidir. Sineklere karşı daha
etkili olabilmesi için, köpeklerin kulak
kenarına biraz ilaç damlatabiliriz.
Geri kalanını da herzamaki gibi ense
bölgesine, vertebraların bulunduğu
bölgeye damlatabiliriz.
Spreyler: Sprey şeklinde verilen
ilaçlar hayvanlarda kullanıldığında,
uzun etkili olmasa bile evi ve
köpeğin yaşadığı bölgeyi iyi koruduğu
bilinmektedir. Unutmamalıyız ki,
PETİNFO 2015/04 18-19
Bahsettiğimiz yöntemlerin
birisini ya da tavsiye kombinasyonunu
uyguladığımız durumda ektoparazit
olan keneler, sinekler ve akarlara
karşı savaşı kazanmış oluyoruz.Ancak
ektoparazitleri vektör olarak kullanan
endoparazitlere karşı da hayvanın
korunması gerekmektedir.
Köpeğin üzerinde gördüğümüz ve
hayvanı ısıran bir kene, pire, sivrisineğe
karşı istediğimiz kadar mücadele etsek
bile, uygun tedaviyi uygulamadığımız
sürece hastalarımızı ciddi tehlikeye
sokabiliriz. Sadece Babesiosis, Lyme
ya da kalp kurdu gibi hastalıkların ve
bunlara sebep olan parazitlerin yaşam
döngüsünü düşünmemiz yeterlidir.
‘Ama aynı anda hem endoparazit
hem de ektoparazitlere karşı ilaç
kullanımı sakıncalı...’ HAYIR, bu bilgi
kesinlikle yanlıştır.
Ektoparazitlere karşı kullanılan
ilaçlar deriden emilip, epitel yağ
dokusunda birikirler ve merkezi
dolaşıma asla ulaşmazlar. Biriken
ilacın büyük kısmı ter ile atılır, çok
az kısmı ise kapiller damarlardan
emilerek böbrek ve dışkı yolu ile
vücuttan uzaklaştırılır. Bu yolla atılan
etkenlerin miktarı çok düşüktür.
Endoparazitlere karşı tedavi
yöntemlerinde ise ilaçlar enjeksiyon
ya da peros yolla verildiklerinden
dolayı ilk geçiş etkisine uğrar ve
metabolize edilirler. Gördüğümüz
gibi ekto- ve endoparazitlere karşı
kullandığımız ilaçlarda etkileşim
söz konusu olamaz. Tam aksine,
hastamızın sağlığını korumak için
ilaç kombinasyonlarının kullanımı
daha uygundur. Bayer tarafından
üretilen, köpeklere özel
Kiltix ilaçlı tasma ve
Advantix spot-on çeşitleri
ile kombine edilen, Drontal
ya da Droncit ile tam bir
parazit mücadelesi yapabilirsiniz.
Denemeye değer, hayvanların sağlığı
ve mutluluğu için değer.
LANSMAN
Dünyaca ünlü İsveç
lezzeti artık Türkiye’de
İYİ ŞANSLAR
BOZITA
Mopsan, 6-7 Nisan tarihlerinde Hilton İstanbul
Bosphorus Otel’de, yeni markası Bozita’nın
yöneticilerinin ve yaklaşık 250 VETERİNER HEKİM VE
PETSHOP SAHİBİ/ÇALIŞANININ katıldığı lansmanda, Bozita
markasını ve ürün gamını zengin bir satış-pazarlama
ve teknik içerikle katılımcılarla paylaştı.
M
opsan Veteriner
Ürünleri hız kesmeden
yeniliklerine devam
ediyor. 2014 yılı Aralık
ayı itibariyle markalar listesine İtalyan
mamaları Golosi ve Better’ı ekleyen
Mopsan, nisan ayı itibariyle de İsveç’in
kedi köpek mama üreticisi Lantmännen
Doggy’nin ürettiği Bozita markasının
distribütörlük faaliyetlerini üstlendi.
Açılış konuşmasını yapan
Mopsan Yönetim Kurulu Başkanı
Cafer İngeç konuşmasında; uzun
zamandır sahadan gelen fikir
ve görüşleri Mopsan ekibiyle
değerlendirdiklerinin altını çizdi.
Sektörde faaliyet gösteren firmaların
bilmesi gereken en önemli unsurun
veteriner hekimler ve pet shop
sahipleri/çalışanları olmadan bir
mamanın satılamayacağı gerçeği
olduğunu söyleyen İngeç Mopsan’ın
kurulduğu günden bugüne kadar
profesyonel tavsiye ile satışın
önemini savunduğunu ve savunmaya
devam edeceğini söyledi. Cafer
İngeç’in açılış konuşmasının ardından
söz alan Bozita İhracat Bölge Müdürü
Thorsten Heidelmann, Mopsan ile
yaptıkları iş birliğinden mutluluk
duyduklarını, Türkiye pazarının
gelişmekte olan bir pazar olduğunu
ve bu konuda Avrupa’nın da dikkatini
çektiğini söyledi.
PETİNFO 2015/04 20-21
112 yıldır İsveç’te mama üretiyoruz
Bozita Uluslararası Kıdemli Marka
Yöneticisi Anthony Kulda sunumunda
112 yıldır İsveç’te mama ürettiklerini
ve hayvan hakları kanunlarının çok katı
uygulandığı bir ülkede bu uzun sürecin
başarı hikayesi olduğunu belirtti.
Dünya da 25 ülkeye ihracat yaptıklarını
söyleyen Kulda, 112 yıllık serüvenin
devam edeceğini de sözlerine ekledi.
Lantmännen Doggy kimdir?
Lantmännen Doggy, 1903
yılında Aron Heyman tarafından
kurulmuştur. 2014 yılı satışları
yaklaşık 61 milyon Euro olan firmanın
üretim merkezi İsveç’teki Vårgårda
LANSMAN
şehridir. 166 çalışanı ile faaliyet
gösteren Lantmännen, Bozita, Bozita
Robur, Bozita Nordich by Nature,
Bozita Feline Funktion markalarının
üreticisidir. Lantmännen, Bozita
markasıyla dünyada; Kuzey ülkeleri,
Almanya, Rusya, Polonya, Baltık
ülkeleri, Hollanda, Belçika, Çek
Cumhuriyeti, Birleşik Krallık, İsviçre,
Avusturya, İtalya, Yunanistan,
Türkiye ve Japonya gibi ülkelerde
satışa sunulmaktadır. 32.000 İsveçli
çiftçinin sahip olduğu İsveç’in en
büyük evcil hayvan mama üreticisi
olan Lantmännen, ürünlerinde ham
maddeden, mama kabına ulaşıncaya
dek tamamen doğallığı ve yüksek
kaliteyi garanti etmektedir.
Mopsan Veteriner Ürünleri Kurucusu Cafer İngeç
Müşterilerimiz 6 ayaklı...
Bozita Kalite Müdürü Ann-Katrin
Haraldsson sunumunda kedi ve
köpeklerin yanı sıra sahipleri içinde
önemli bir marka olduklarını söylerken,
kedi ve köpek 4 ayaklı insan ise 2; yani
toplamda 6 ayaklılar için çalışıyoruz
söylemiyle farklı tezini ortaya koydu.
Haraldsson lezzet denilince 3
önemli faktörün devrede olduğunu
bunların ham madde, işleme
parametleri ve mama tanelerinin
şekli, dokusu ve boyutu olduğunu
anlattı. Hammadde tedariğinin mama
kalitesini belirleyen faktör olduğunun
altını çizen Haraldsson ham madde
olarak ne alacağımızı iyi bilirsek
sonuçta kaliteli ürünlere sahip
olacağımızı biliriz dedi.
Bozita Uluslararası Marka Müdürü Anthony Kulda
Bozita hakkında
1903 yılından beri İsveçli
çiftçilerin hünerli elleriyle üretilen
Bozita, üstün bir kedi ve köpek
beslenmesi için çalışmaktadır. Aron
Heyman tarafından kurulduğu
günden beri İsveçli çiftçilerin
ürettikleri en taze ve kaliteli ham
maddeler kullanılarak üretilen
mamalar, yüksek miktarda taze
İsveç eti içermektedir. Bununla
birlikte mamalarda bulunan ve
doğal bileşenlerden oluşan Özel
İşlenmiş Tahıllar (SPC), selenyum
Bozita İhracat Bölge Müdürü Thorsten Heidelmann
PETİNFO 2015/04 22-23
ve MacroGard® gibi formülasyonlar,
mamanın lezzetini garanti etmekte ve
evcil hayvan sağlığını korumaktadır.
En önemlisi de Bozita, İsveç
mirasına sahip çıkan bir markadır.
İsveç, temiz doğası, sağlıklı ve kaliteli
ürünleri ve hayvan haklarına duyduğu
saygı ile meşhurdur. İşte bu yüzden
Bozita ürünleri kedi ve köpeklerin
hayatları boyunca ihtiyaç duyacakları
tüm besin maddelerini içerecek
şekilde, onların doğasına özgün
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
titizlikle üretilmektedir.
Bozita ürün gamı kedi ve
köpekler için özel geliştirilmiş kuru
ve yaş mama formülasyonlarından
oluşmaktadır. Bunlar Bozita, Bozita
Feline ve Tetra Recart alt markaları
ile isimlendirilmektedir.
Bozita Ar-Ge Müdürü Ann-Katrin HaraldssoN
Ürün gamını yakından tanıyalım
Bozita’nın en önemli özelliği
yaş mama segmentinde dünyada
bir ilk olan Tetra Recart yaş mama
paketlerinin yaratıcısı olmasıdır.
Dünyanın ilk açılır - kapanır ve
çevre dostu yaş mama paketlerine
sahip olan Bozita, hem kediler
hem köpekler için farklı lezzet
alternatifleri ile Tetra paketlerde yaş
mama üretmektedir.
Dokuz canın her biri için...
Yaş mamalarda Tetra Recart
paketleme, pratik olduğu kadar
kullanışlı ve aynı zamanda çevre
dostudur. Tetra Recart paketleri
karton bir kaptan oluşmaktadır ve
geleneksel bir metal kutuyla eş
değerdir. Paketler açılıp, kapanabilir
şekilde tasarlanmıştır.
Bozita doğaya yakın olma
konusundaki felsefesini sadece
ürettiği mamayla değil ayrıca
ürünlerini hazırlama ve taşıma
şekliyle de yansıtmaktadır. Tetra
Recart paketlerinin tümü FSC işareti
taşımaktadır. FSC logosu Orman
İdare Konseyi yönetmeliklerine uygun
bir şekilde belgelendirilen ormanları
işaret etmektedir. FSC, ağaçların
sadece yeniden üretilebileceği sayıda
Mopsan Veteriner Ürünleri Satış Müdürü Turhan Aykut
Mopsan Veteriner Ürünleri Genel Müdürü Alican İngeç
LANSMAN
kesilmesini, hayvan ve bitki varlığının
korunmasını ve çalışanların güvenli
bir çalışma ortamında, adil ücretlerle
çalışmasını garanti etmektedir. FSC
işaretli ürünler ormanların mevcut ve
gelecek nesiller için sosyal, ekonomik
ve çevresel ihtiyaçlara uygun
şekilde kullanımını sağlamaktadır.
Bozita Tetra Recart paketlerinin
çevrenin korunmasına yönelik
katkısı sadece üretimi sırasında
olmamaktadır. Taşınması sırasında
daha az karbondioksit üretilmekte
ve daha az enerji tüketilmektedir.
Bu da çevre dostu yapısının en
önemli göstergesidir. Sözgelimi,
lojistik faaliyetler açısından
düşünüldüğünde, Tetra Recart
paketler ile yüklenmiş bir kamyon,
teneke konserve yüklü 16 kamyona
eş değerdir. Bu nedenle Tetra Recart
paket yaş mama alan tüketiciler, hem
evcil hayvanlarını üstün bir lezzetle
beslemiş hem de çevreyi koruyarak
doğaya katkıda bulunmuş olurlar.
Bozita Tetra yaş mamalarının
her bir parçasında % 93 oranında taze
İsveç eti bulunmaktadır. İçerisinde
et unu, şeker, tahıl veya soya katkısı
bulunmaz. Bozita yaş mamanın
içerisindeki Macrogard bileşeni ile
de kedilerin bağışıklık sistemini
güçlendirmektedir. Jöleli ve soslu
parçalar olmak üzere iki çeşitten
oluşan Bozita Feline Tetra yaş
mamalar; tavuk ve ciğerli, geyik etli,
somon ve istiridyeli, orkinoslu, Ren
Geyiği etli, sığır etli ve karidesli olmak
üzere 7 farklı lezzet alternatifiyle kedi
sahipleriyle buluşmaktadır.
Köpek yaş mama gamında ise hem
tetra paket hem de konserve mamalar
mevcuttur. Konserveler, tavuklu pirinçli,
somon balıklı, kuzu etli ve pirinçli,
sığır etli ve patatesli, ren geyiği etli
olmak üzere toplamda 5 farklı lezzet
alternatifi bulundurmaktadır. Köpek
tetra paketlerde ise jöleli parçalı
olmak üzere hindi eti aromalı ve
tavuk ve pirinç aromalı alternatifleri
söz konusudur. Konserve ve Tetra
Recart köpek yaş mamalarının aynı
kedi mamalarında olduğu gibi her
mamalarını nisan ayı
itibariyle veteriner
kliniklere ve petshoplara
sunacak olan Mopsan’ın
yeni markası BozIta’nın
lezzeti; ham madde, işleme
parametreleri, mama
tanelerinin şekli, dokusu
boyutundan gelmektedir.
PETİNFO 2015/04 24-25
parçasında % 93 oranında taze İsveç
eti bulunmaktadır. Mamalarda hiçbir
koruyucu ve katkı maddesi içermez.
Ayrıca et unu, şeker, tahıl ve soya gibi
katkı maddeleri de içermemektedir.
BozIta FelIne
Kediler için özel olarak formüle
edilmiş Bozita Feline, İsveç yüksek
kalite standartları, organik ürünleri
ve doğal ham maddelerin birleşimi
ile kuru ve yaş mamalardan oluşan
benzersiz bir içerik sunmaktadır.
Kedilerin ihtiyacı olan her şey ve
biraz daha fazlası...
Kediler için Kitten, Outdoor
& Active, Indoor & Sterilised,
Sensitive Diet & Stomach, Sensitive
Hair & Skin olmak üzere 5 farklı
ürün kaleminden oluşan Bozita
Feline kuru mamaları, içerdiği SPC
(Özel Olarak İşlenmiş Tahıllar) ve
Macrogard® bileşenleri ile kedilerin
sıvı dengelerini ve bağışıklık sistemini
koruyarak sağlıklı beslenmelerini
sağlamaktadır. Bozita Feline kuru
mamalarda daha fazla lezzet ve
kolay sindirimi sağlamak için yüksek
miktarda taze et bulunmaktadır. İsveç
tavuğu, İsveç geyiği veya İskandinav
somonlu mamalarda % 81 oranında
ham hayvansal protein bulunmaktadır.
Bozita Feline mamalarının
içeriğindeki SPC yulafları (Özel
Olarak İşlenmiş Tahıllar) vücut için
hayati önem taşıyan proteinlerin
üretimini desteklemektedir.
SPC’ler gluten içermemektedir;
hassas mideleri formda tutarak,
sıvı dengesini düzenlemektedirler.
Bozita’nın özel olarak geliştirdiği diğer
bir bileşen olan Macrogard® ise maya
özlü bir ß-glukandır. Macrogard®,
akyuvarları harekete geçirmektedir
ve böylece kedinin bağışıklık sistemini
güçlendirmektedir.
SPC ve Macrogard® ile birlikte
Bozita ürünlerinde kullanılan
İskandinav Somonu, içerdiği Omega
3 ve Omega 6 yağ asitleri ve dengeli
aminoasitler sayesinde sağlıklı
bir deri ve parlak türler için en iyi
koşulları oluşturmaktadır. Seçici
kediler için özel olarak oluşturulan
İsveç’in meşhur geyik eti hassas
mideler için uygun olmakla birlikte
benzersiz lezzeti ile seçici kediler için
ideal bir alternatif sunmaktadır.
Bozita Feline kuru mamaları
selenyum ile antioksidan korumasını,
kuşburnunun zengin antioksidan ve
C vitamini içeriği ile destekleyerek
kedilerin korunma mekanizmasını
güçlendirerek bağışıklık sistemlerini
en üst seviyede tutmaktadır.
LANSMAN
BozIta CanIne
Köpekler için Bozita kuru
mama çeşitleri onların tüm yaşam
evreleri boyunca ihtiyaç duyduğu
besin maddelerini karşılayan
ürünler içermektedir. Bozita taze
İsveç tavuk eti, İsveç ren geyiği eti,
pancar küspesi gibi yüksek kaliteli
içerik malzemeleri ile köpeklerin
tüm besin ihtiyacını karşılamaktadır.
Daha yüksek standartlara ve eşsiz bir
lezzete sahip sağlıklı mamalardır.
Her gün, yıl boyu...
Tüm Bozita köpek kuru
mamalarında İşveç kökenli doğal
ham maddeler kullanılmaktadır.
Bozita evcil hayvan sahiplerine
tüm ürünlerinde sentetik lezzet
artırıcılar yerine doğal ham maddeler
kullanarak daha sağlıklı bir lezzeti
garanti etmektedir. Bozita, köpeklere;
Junior, Young & Fit, Original, Original
Mini, Original XL, Original Plus,
Senior, Sensitive Lamb & Rice, Light
Chicken & Rice olmak üzere toplam
9 farklı ürün çeşidi ile tüm hayat
evreleri ve ırk özelliklerine uygun bir
ürün gamı sunmayı hedeflemektedir.
Bozita’nın kuru köpek mamalarında
% 96 oranında İsveç kökenli ham
maddeler kullanılmaktadır. İsveç
kuzu eti, İsveç tavuk eti veya İsveç
Ren Geyiği eti aromalı mama
çeşitleri içerdiği Omega 3 ve
Omega 6 yağ asitleri ile sağlıklı
deri ve parlak tüy yapısını korurken,
içerisindeki laktik asit optimal bir
sindirim sağlamaktadır.
Mopsan’ın yeni markası İsveçli
Bozita kedi ve köpek mamaları nisan
PETİNFO 2015/04 26-27
ayı itibariyle seçkin veteriner klinikleri
ve petshoplarda satışa sunulacaktır.
Bozita, kedi ve köpeklerin hayat
evrelerine, ırk özelliklerine ve fiziksel
ihtiyaçlarına göre geliştirilen süper
premium bir marka olarak evcil
hayvan sahiplerinin memnuniyetini
sağlayacak tam bir mamadır. Tüm
Bozita mamalarında % 100 yeme
garantisi vardır. Evcil hayvanın
mamayı beğenmemesi durumunda,
evcil hayvan sahibi mamayı iade edip,
parasını geri alabilir. Tüm sektöre
hayırlı olmasını dileriz. 
Düşük protein ve
yüksek yağ içerikli
yağ ile beslenen
köpeklerin koklama
duyuları gelişiyor.
Beslenmenin içeriği
köpeklerde koklama
yeteneğini etkiliyor
Detektör köpeklerin inanılmaz koku alma özellikleri üzerinde araştırmalar yapan
bilim adamları, diyet kompozisyonunun bu yetenek üzerindeki ilginç etkisini keşfetti.
B
omba veya silah gibi suç
delillerini koklayarak
ortaya çıkarmada usta olan
köpekler, hayat kurtarmayı
ve barışı sağlamayı çok iyi biliyor.
Araştırmacılar şimdi köpeklerin
koklama duyularını, az protein ve
daha çok yağ içeriği kullanarak
beslenme ile nasıl artırabileceklerini
ortaya çıkardılar. Araştırmacılar böyle
bir diyetin, köpeklerde egzersizin
ardından vücut ısısını düşürmeye
yardımcı olduğunu böylece nefes
nefese kalmayı azaltarak koklama
duyusunu geliştirdiğini belirtiyorlar.
Cornell Veteriner Üniversitesi Klinik
Çalışmalar ve Beslenme Uzmanlığı
Bölümü’nden Doç. Dr. Joseph
Wakshlag, elde edilen bulguların,
detektör köpeklerin beslenmelerinin
değiştirilerek algılama yeteneklerinin
artırılabileceğini belirtiyor. Auburn
Üniversitesi araştırmacıları ile işbirliği
içerisinde yapılan araştırmanın
PETİNFO 2015/04 28-29
sonuçları 22 - 24 Mart tarihleri
arasında düzenlenen Atlanta Evcil
Hayvan Beslenme Zirvesi’nde tartışıldı.
Yeni tesiste tespit oranı arttı
ABD Adalet Bakanlığı tarafından
finanse edilen 1 milyon dolarlık
çalışma ile aynı zamanda detektör
köpeklerin sanıldığından daha
güvenilir sezgilere sahip olduğu tespit
edildi. Çalışma; askeri köpek eğitmeni
ile birlikte tasarlanmış, dünyanın
KÖPEK
tek tespit köpeği araştırma tesisinde
yapılması nedeniyle ilk olma özelliğini
taşıyor. Polis ve askeri güçlere uzman
tespit köpekleri temin eden Alabama
tesisinde, testler sırasında oluşan
dumanlı ortamın, test aralarında
her daim taze hava ile değişimi
sağlanıyor. Wakshlag, bu özelliğin
olmadığı diğer tesislerde yapılan
önceki çalışmalarda, köpeklerin
şüpheli maddeleri algılamasının
% 70 doğrulukla gerçekleşebildiğini,
çalışma dizaynındaki kusurlar
nedeniyle meydana gelen bu
oran düşüşünün yeni çalışma ile
üstesinden gelinebildiğini ifade etti.
Yeni tesiste gerçekleştirilen testlerde
köpeklerin % 90 ve üzerinde doğruluk
payıyla çalıştığını da sözlerine
ekledi. Çalışmada aynı zamanda
doğru beslenme metotlarıyla
köpeklerin algılama performansının
artırılabileceği bulundu. Grup,
diyetlerine daha az protein ve daha
fazla yağ eklenen eğitimli köpeklerin
egzersiz ve algılama testlerinde daha
başarılı olduğunu buldu.
İyi koku almanın sırrı çoklu
doymamış yağ asitlerinde
Diyetlerin etkisi, Wakshlag
tarafından 18 ay boyunca seçilen
üç farklı diyetin 17 eğitimli köpeğe
dönüşümlü uygulanması yoluyla
incelendi. Bu üç farklı mama: En
yüksek kalitede performans maması,
normal yetişkin köpek maması ve
mısır yağı ile dilüe edilmiş normal
erişkin köpek mamasıydı. Farklı
diyetlerin her köpeği nasıl etkilediğini
ölçmek için yapılan çalışmada;
Çoklu doymamış
yağ asitleri
koklama duyusunu
iyileştiriyor.
mısır yağı ile dilüe edilen mamayla
beslenen köpeklerin egzersiz sonrası
normal vücut sıcaklığına, normal
mama ile beslenen köpeklerden daha
hızlı bir şekilde döndüğü ve dumansız
toz, amonyum nitrat ve TNT’yi daha
iyi algılayabildiği kaydedildi. Wakshlag,
mısır yağının, marketlerde yaygın
olarak bulunan ayçiçek ve fındık
yağı gibi diğer yağların da içerdiği
çok fazla miktarda çoklu doymamış
yağ asitini bünyesinde barındırdığını
söylüyor. Başka yerlerden elde edilen
geçmiş veriler de çoklu doymamış
yağ asitlerinin koklama duyusunu
geliştirebileceğini ve bunun detektör
köpekler için geçerli olabileceğini
düşündürmektedir. Bu yağ nasılsa
burun-sinyalizasyon yapılarını
geliştiriyor veya vücut ısısını düşürüyor
ya da her ikisini birden yapıyor olabilir.
Wakshlag, düşük protein oranının da
koku alma duyusunu geliştirmede
önemli bir rol oynadığını söylüyor.
Araştırmacının köpeklere uyguladığı
yüksek performans maması ve mısır
yağı ile dizayn ettiği mama, yağdan
gelen aynı miktardaki enerji düzeyine
sahip (% 57). Fakat mısır yağlı diyet
daha düşük düzeyde protein içeriyor.
Bu oran regüler ve yüksek performans
diyetlerle karşılaştırıldığında % 27’ye
% 18. Doç. Dr. Joseph Wakshlag,
“Eğer bir köpek iseniz, protein
sindirimi vücut ısınızı yükseltir,
böylece vücut sıcaklığınız daha uzun
süre yüksek kalır ve bu ısıyı düşürmek
için sık sık nefes alıp verirsiniz, bu da
koklama duyunuzu olumsuz yönde
etkiler.” diyor.
KÖPEĞİN İŞ TANIMI DOĞRU YAPILMALIDIR
Doç. Dr. Joseph Wakshlag bazı önemli durumların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek
şunları kaydediyor:“Çalışmamız yüksek performans diyetinin köpek için ne anlama gelebildiği
paradigmasını değiştirir. Bu köpeğinizden beklentinizin ne olduğuna bağlıdır. Bir kızak köpeği
veya bir av köpeği işini yapmak için daha fazla proteine ihtiyaç duyabilir. Fakat detektör köpekler
kısa patlamalarda egzersiz eğilimindedir ve hızlı bir şekilde kurtarma yapmaları bunun için de iyi
koku almaları gerekir. Bunun için daha az protein ve daha çok yağ size yardımcı olabilir.”
PETİNFO 2015/04 30-31
SÖYLEŞİ
Hayvan dostlarımıza
sihirli dokunuşlar
Arka bacakları paralizli bir şekilde Anatolia Hayvan Hastanesi’ne
getirilen kedi Minnak, 1,5 aylık fizyoterapi sonrasında normal
yürüyüşünü tekrar kazandı. İşte Minnak’ın hikayesi…
Yazı: Veteriner Hekim Fizyoterapist Sara Ece Ulutürk
Fizik tedavi sürecinin başlangıcında
Minnak’ın arka bacak kas
ölçümlerinin yapılması (üstte)
Minnak’ın arka bacak
eklemlerinin, açılıp kapanma açı
derecelerinin belirlenmesi (altta)
V
eteriner hekimler olarak iyi
biliyoruz ki, birçok hayvan
sahibi henüz fizyoterapinin
önemini yeterli kadar anlamış
değil. Bazen fizyoterapi ile yürüme
ihtimali olan hayvanların sahiplerine,
terapi sayesinde eskisi kadar kaliteli
ve sağlıklı yaşam koşullarına kavuşan
hayvanların hikayelerini aktarabilmek
ve iletişim ile bir bağ kurmak yerinde
olabilir. O hikayelerden biri de; arka
bacakları paralizli bir şekilde Anatolia
Hayvan Hastanesi’ne getirilen kedi
Minnak’ın, Veteriner Hekim Sara
Ece Ulutürk’ün 1,5 aylık sihirli
dokunuşları ile normal yürüyüşünü
geri kazanmasının hikayesi…
Yavaş adımlarla büyük işler
yapmak huzur verici
Hikayemizin başrolünde Yasemin
Hanım ve kedisi Minnak yer alıyor.
Yasemin Hanım yağmurlu bir kasım
akşamında feci durumda bulduğu
kedisinin, belinden pencerenin
vasistasına sıkıştığını, debelenip
durduğunu söyledi. Bir gayretle
merdivene tırmanarak, çekip almıştı
PETİNFO 2015/04 32-33
SÖYLEŞİ
seansları planlayarak, Fototerapi
denilen ışın tedavisinde ultraviyole
ve beyaz ışın demetlerinden
yararlandım. Masajdaki amacım,
bölge kan dolaşımının arttırılması
ve kas atrofisinin önüne
geçilmesiydi. Kas gruplarının
gerildiği bölgelere dairesel
hareketlerle, derin dokulara
nüfuz edecek şekilde basınç
uygulamaları yaptım. Seanslar
önceleri 5 dakika, sonraları 10
dakika olmak üzere günde iki
kez uygulandı. Ayrıca fizyoterapi
uygulamalarının başlamasından
1 hafta sonra, tüm arka bacak
eklemlerine pasif hareketlerle
Tedavi sonunda Minnak ve
Veteriner Hekim Fizyoterapist
Sara Ece Ulutürk.
kedisini. Tabii kedisindeki kötü
tabloyu fark edince hızla yetiştirdi
Anatolia Hayvan Hastanesi’ne.
Minnak’ı gördüğümde gerçekten onun
adına çok üzülmüştüm. Acil durum
değerlendirmesini yaparak duruma
hemen müdahale ettim. Biricik kedide
travmatik şokla birlikte, düşük vücut
ısısı, idrarda ve dışkıda kan ve bilinç
kaybı mevcuttu. Yaptığımız tedaviyle
kritik olan ilk 24 saati başarıyla
atlatmıştı kedicik. Yalnız bazı nörolojik
sorunları vardı. Belden aşağısında
his ve refleks kaybı oluşmuştu. Ön
ayaklarına basabiliyor ancak arkaları
sürükleyerek yürüyordu. Radyolojik
bulgularda bir kırık görünmüyordu
ancak bel bölgesinin uzun süreli
sıkışması nedeniyle omurilik
zedelenmesi şekillenmişti. Bu gibi
hastalıkların sağaltımında medikal
tedavinin yanı sıra düzenli fizik tedavi
ve rehabilitasyon da gerekiyordu.
Kısa sürede başarıya ulaştık
Fizyoterapide bu olguda ışın
tedavisiyle birlikte özel masaj
KEDİSİNİ SIKIŞMIŞ HALDE
BULAN YASEMİN HANIM,
ARKA AYAKLARINI SÜRüyeREK
YÜRÜMEYE ÇALIŞAN
MİNNAK'IN FİZYOTERAPİ
SAYESİNDE NEREDEYSE ESKİSİ
KADAR SAĞLIKLI OLMASINDAN
DOLAYI ÇOK MUTLU!
açma kapama egzersizleri yapıldı.
Minnak bu uygulamaların yararını
tabii ki kısa sürede gördü. Refleks
tepkileri olumluydu, her geçen
gün aktif hareketleri artıyordu. 15.
günde kafesinin içinde sendeleyerek
de olsa yürümeye başlamıştı. Bu
aşamaya geldiğinde karın altından
geçirilen destek bantlarıyla
yürütme egzersizleri de başlattık
Minnak için. Kombine fizik tedavi
uygulamalarıyla kedicik 3. haftada
normale yakın yürüme modeli
sergiliyordu. Bu olumlu gelişme
üzerine taburcu edilen kedi,
Yasemin Hanım tarafından 10 gün
boyunca seanslara getirildi. Sonuç
olarak sabır ve kararlılıkla yürütülen
program ve sihirli dokunuşlar
Minnak’ı normal ve eskisi gibi
kaliteli yaşamına döndürmüştü. 
PETİNFO 2015/04 34-35
Fizyoterapi
umut ışığımız oldu
Yasemin Babayiğit
Bir cumartesi gecesi Minnak kızımı
vasistasta sıkışmış vaziyette
bulunduğumda, hemen Anatolia
Hayvan Hastanesi’ne gittik. Çok
yoğun kanaması vardı ve patileri
buz gibiydi. Belden aşağısını
hareket ettiremiyordu ve hiçbir
tepki vermiyordu. Üç kritik gün
geçirdik, Veteriner Hekim Sara
Ece Ulutürk’ün Minnak'a sevgi
ve şefkatle 1,5 ay fizik tedavi
uygulaması neticesinde kızım
ayağa kalktı. İlk 10 gün geçtikten
sonra kafesinin içinde sadece ön
patilerinin üstüne kalkabiliyordu,
daha sonra sağ ayağını yavaşça
oynatabilir hale geldi. Yapılan
masajlar ve ışın tedavisi, kullandığı
özel ekipmanlar sayesinde olumlu
sonuç verdi. Minnak şu an eskisinden
de hareketli! Koşuyor, tırmanıyor,
arkadaşlarıyla oyunlar oynayabiliyor.
Anatolia Hayvan Hastanesi ekibine ve
özellikle Veteriner Hekim Ece Hanım'a
gerçekten minnettarım...
Endokrinoloji Günleri
Vet Akademi & Bucalemoon organizasyonu olan Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji
21 - 22 Mart tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Seminere katılan hekimlerin
ortak fikri aynıydı: “Endokrinoloji ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.”
21 - 22 Mart tarihlerinde
İstanbul’da gerçekleştirilen
Küçük Hayvanlarda Endokrinoloji
seminerinin ana sponsorluğunu
Advance üstlenirken; MVM, Big
İthalat, Hasvet, Ako Sağlık, Mar
Kimya bu seminerle veteriner
hekimlerle birlikte olma fırsatını
yakaladılar. Küçük hayvanlarda
endokrinoloji semineri, klinisyen
hekimlerin ilgisini çekecek ve pratikte
sıklıkla karşılaşılan konularla
şekillendirildi. Prof. Dr. Claudia
Reusch seminerin ilk gününde;
kedilerde diabet hastalığına
değinerek, veteriner tıpta diabetin
çeşitlerine, risk faktörlerine, klinik
belirtilerine, tanı ve tedavisindeki püf
noktalara değinerek katılımcılara
bilgiler aktardı. Diyabet tedavisinde
en ilgi çekici konulardan biri
ise; hasta sahiplerinin yapması
gerekenler başlığı oldu. Kedilerde
akromegali, adrenal incidentaloma,
köpeklerde hipotiroidizm konularının
güncel yaklaşımları ve tedavisi
yine seminerin ilk gününde Reucsh
tarafından sunulan konular
arasındaydı. “Adrenal incidentaloma;
Karşılaşılmış Adrenal Kitle” konusu
seminerin ilk gününün en farklı
konusu, “Diabetes Mellitus” ise en ilgi
çekici konusu olarak katılımcıların
hafızalarında yer etti. Prof. Dr. Nilüfer
Aytuğ - Türk veteriner hekimlerinin
pratikte çok sık karşı karşıya kaldığı
endokrin alopesiler üzerine bir
sunum gerçekleştirdi. Her seminer
PETİNFO 2015/04 38-39
günü sonunda, Keypad Sistemi ile
katılımcılara olgular sunuldu. İlk günün
akşamı, sanatçı Ali Altay ile stres atan
katılımcılar pazar günü konuşmacıları
soru yağmuruna tuttular.
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un
rahatsızlanması üzdü
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ’un
rahatsızlanarak 2. gününe katılamadığı
seminerde, Claudia Reusch; Addison
Hastalığı, hiperadrenokortisizm,
pankreatit ve karaciğer enzimleri
üzerine sunumlarını gerçekleştirdi. Klinik
belirtilerin irdelenerek, endokrinolojik
kökenli olup olmaması ile alakalı tanı
kriteriterleri üzerinde özellikle duran
Reusch’u katılımcılar seminer sonunda
alkışlarıyla ödüllendirdi.
SEMİNER
M.Cem ÖKTEM
Türkiye Satış Müdürü
Prof. Dr. Claudia Reusch
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ
ADVANCE ailesi olarak, bizim
varlığımızın bir parçası olan değerli
veteriner hekimlerimizin mesleki
hayatlarına katkı sağlayacağına
inandığımız her organizasyona
destek olmayı bizler görev edindik.
Bu bağlamda her şeyin en iyisini
hak ettiğini düşündüğümüz
değerli veteriner hekimlerimize
destek olmaya devam
edeceğiz. Küçük Hayvanlarda
Endokrinoloji seminerini
düzenleyen VETAKADEMİ ve
organizasyonun bu kadar
kaliteli olmasına katkı sağlayan
BUCALEMOON Organizasyon’a
çok teşekkür ederiz. Veteriner
hekimlerimize bilimsel ve mesleki
eğitimlerle katkı sağlayacak
başka organizasyonlarda tekrar
görüşmek en içten dileğimiz.
Prof. Dr. Suphi Erdem Acar
Mahmut Velayi, Ali Özer Kalender
Vet. Hekim Erkut Gören
PETİNFO 2015/04 40-41
Üniversite ve fakülteler enflasyonu,
ülkemizin bir gerçeği olmuştur.
Bu durumda her meslekte
olduğu gibi, bizim veteriner
hekimliği mesleğimizde de durum
aynıdır. Birkaç fakülte hariç
diğer fakültelerden mezun olan
meslektaşlarımız, maalesef yeterli
eğitim almadan mezun olmaktadırlar.
Bu gerçeği, klinik açıp ya da bir
klinikte hekim olarak başladığı an
görmektedirler. Meslektaşlarımız
eksikliklerini mezuniyet sonrası
meslek içi eğitim seminerleri,
sempozyumlar ve kongrelerle
kapatmaya çalışmaktadırlar.
İlk 50 Kurumu’nun düzenlediği
seminerlerle, meslektaşlarımızın
eksik olduğu konularda verdiği
destekleri çok önemsiyorum. İlk
50’nin katkılarından dolayı teşekkür
ediyorum. Başarılarının devamını
gönülden diliyorum.
SEMİNER
Vet. Hek. Ali Özer KALENDER
Hasvet Medikal Yazılım Tic. Ltd. Şti.
Hasvet Medikal ailesi olarak, oldukça
emek verilerek hazırlanılmış bu
güzel organizasyonun, katılımcı
hekimlerimize ve sponsor firmalara
keyifli bir haftasonu geçirdiğini
düşünmekteyiz. Bizim açımızdan,
Fuji Film markamızın Tük veteriner
hekimlerimize yeni sunduğu veteriner
hormon ve immunoloji cihazı olan
“İMMUNO AU10 FUJIFILM” ürünümüzü
hekimlere sergileme fırsatı
bulduk. Gelen tepkiler ve talepler,
gösterilen ilgi bizi gerçek anlamda
mutlu etti. Organizasyonda emeği
geçen herkese teşekkür ederek
tekrarlarında görüşebilmeyi dileriz.
Vet. Hek. Kemal BEŞGÜL
Vetakademi & Bucalemoon Org.
Vtm Hayvan Hastanesi
Vetakademi & Bucalemoon Org.
olarak, 26. seminerimiz olan
“Küçük Hayvanlarda
Endokrinoloji” seminerimizde yine
meslektaşlarımızın gelişimlerine
katkı sağlayabileceğine inandığımız
bir konu seçtik. ADVANCE
mamalarının ana sponsorluğunu
üstlendiği bu organizasyonda,
endokrinolojinin kraliçesi olarak
anılan Prof. Dr. Claudia Reusch ve
Türk Veteriner Hekimliği’nde önemli
bir yer alan Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ
ile 135 katılımcıyı buluşturduk. Her
gerçekleştirdiğimiz etkinlikte, ilk
olarak “Ben katılsam ne isterdim?”
sorusunu kendimize sorarak
yola çıktık. Mesleki doygunluk
ile beraber, organizasyon olarak
eksiksiz bir yapılanmayı hedefledik.
Ve yeni seminerimizin hazırlıklarına
başladık.. Türkiye’nin en iyilerini, ilk
pediatri seminerinde buluşturmayı
hedefliyoruz. Eylül ayında
gerçekleşecek “ENpedi” de görüşmek
üzere, geri sayım başladı.
PETİNFO 2015/04 42-43
SEMİNER
Veteriner Hekim Gültekin KÜLEKÇİ
’Denilebilir ki; insan hekimliği,
veteriner hekimliği yanında
okyanusa karşı iç deniz gibidir.’’ İsmet İnönü. Mesleki gelişmeleri ve
yenilikleri takip etmemizi sağlayan
meslek içi eğitim seminerlerinin
veteriner hekimler açısından önemi
çok büyüktür. Üstelik kendini eğitime
adamış, hepimizin sevdiği Prof. Dr.
Nilüfer Aytuğ hocamızın katkıda
bulunduğu bir seminer olunca önemi
çok daha büyük oluyor. Prof. Dr.
Claudia Reusch’un konuya hakim ve
akıcı anlatımıyla bilgilendirici olan
bu semineri organize ederek bize
mükemmel bir ortam hazırlayan
Vetakademi (Vet. Hek. Kemal
Beşgül)’ye ve ana sponsor Advance
(Pet Garden) firmasına sonsuz
teşekkürler. Bir dahaki seminerde
görüşmek dileğiyle…
veteriner hekim Tarık AKAN
‘Çok önemli bir konuyu kıymetli
konuşmacılarla hatırlamış olduk.
Bu organizasyonların yoğun emek
harcanarak yapıldığını iyi biliyorum.
Benim yaşadığım tek olumsuzluk
sevgili Nilüfer Aytuğ Hoca’mızın
rahatsızlanmasıydı. Kendisine acil
şifalar diliyorum. Katkı veren tüm,
sponsorlara ve İlk 50 Organizasyon’a
teşekkür ederim.
veteriner hekim Erkan MORGÜL
Ülkemizdede artık veteriner
hekimlikle ilgili spesifik konular
seçilip bunun üzerinede seminerler
verilmeye başlanması meslekteki
pozitif ilerlemenin doğurduğu
bilgi edinme ve kendini geliştirme
kısmını tamamlayacaktır bunun
yanında organızasyonun da başarılı
olması semineri taçlandırması ayrı
bir güzellikti. Çıtanın yükselerek
devam etmesi dileğiyle emeği geçen
herkese teşekkürler. 
PETİNFO 2015/04 44-45
SEMİNER
PETİNFO 2015/04 46-47
TALAT GÜLBAY ANLATIYOR
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
Kedi ve köpeklerde gıda intoleransı
İnsanda olduğu gibi kedi ve köpeklerde de en sık karşılaşılan sağlık
sorunlarından birisi gıda intoleransı ve buna bağlı oluşan reaksiyonlardır.
H
er tür gıda kedi ve köpeklerde
intolerans oluşturabilir ancak,
pratikte en sık karşılaşılan gıda
intoleranslarına; protein kaynakları
(süt, dana eti v.s. gibi), karbonhidrat
türeleri (laktoz, buğday v.s. gibi)
ve renklendirici ve koruyucular
gibi kimyasal gıda katkıları yol
açmaktadır. Gıda maddeleri sonucu
oluşan karşıt reaksiyonlar bağışıklık
sistemi yoluyla ortaya çıkabildiği gibi
bağışıklık sistemine etki etmeden
de oluşabilir. Gıda intoleransının
belirtileri çok çeşitlidir. Reaksiyonlar
intolerans oluşturan gıdanın
alınmasından sonra aniden ortaya
çıkabildiği gibi birkaç gün sonra da
görülebilmektedir. Belli başlı gıda
intoleransı reaksiyonları iştahsızlık,
halsizlik, karın bölgesinde ağrı ve
gerginlik, rahatsız edici bir vücut
kokusu ve kötü nefes kokusu gibi
hafif ve genellikle spesifik olmayan
hastalık belirtileri şeklinde görülebilir.
Bazı durumlarda bu reaksiyonlar çok
şiddetli olabilir ve anaflaksi sonucu
şok ve ölüme yol açabilir.
Kesin teşhis hayat kurtarır
Kedi ve köpeklerde gıda
intoleranslarında en çok etkilenen
organlar deri ve sindirim sistemidir.
Bu durumda egzama, deri
kaşıntısı, dermatit, kulak yangıları,
kusma, ishal, kolit, gastro-enterit,
konvulsiyonlar, davranış değişiklikleri
ve anomalileri, pankreatitis veya
hepatitis gibi yangısal reaksiyonlar
ortaya çıkabilir. Uzun süre
anlaşılmayan ve devam eden
gıda intoleransları kalp ve böbrek
dejenerasyonları hatta bazı kanser
türlerinin de oluşmasında öncülük
eden faktörler arasında yer alabilir.
Gıda intoleransının teşhisinde en
etkili ve emin yöntem “Eliminasyon
Diyeti” uygulamalarıdır. Eliminasyon
diyetinde öncelikle uygulanmakta
olan mevcut diyetin kullanımına
son verilir. Bunun yerine kedi ve
köpeğin daha önce hiç yemediği
içeriklerden oluşan bir diyet ya da
degrade edilmiş proteinlerden oluşan
hipoallerjenik bir diyet uygulanır.
Eğer bu değişiklik sonucunda
hastalık belirtileri ortadan kalktıysa
gıda intoleransı şüphesi daha da
kuvvetlenir. Hastalık belirtilerinin
ve reaksiyonların tamamen ortadan
kalkmasından sonra belli sürelerle
intolerans oluşturduğundan şüphe
edilen gıdalar tekrar denenir ve eğer
yeniden reaksiyonlara yol açıyorsa
İçerdiği Tiaminaz enzimi nedeniyle
köpeklerde B1 Vitamini’ni (tiamin)
eksikliğine bağlı sorunlara yol
açabilmektedirler. Özellikle
düzenli ve uzun süreli olarak çiğ
balık yiyen kedi ve köpeklerde
sinir sistemi ile ilgili ciddi hastalık
tabloları karşımıza çıkabilmekte
ve tiaminaz enzimi çok miktarda
tüketildiğinde ölüme yol
açabilmektedir. Pişirildiği taktirde
balığın içindeki tiaminaz yapısını
yitirerek bu etkisini kaybetmekte
ve pişmiş balık bu tarz bir tehlike
içermemektedir.
bu gıdaların o kedi ya da köpeğe
intolerans oluşturduğu tespit edilmiş
olur. Gıda intoleransına bağlı sindirim
sistemi reaksiyonları genellikle
birkaç gün içinde diyet değişikliği
ile ortadan kalkar. Gıda intoleransı
sonucu oluşan diğer bozuklarının
çoğunun tamamen ortadan kalkması
ve düzelme süreci diet değişikliğini
takiben 3-4 haftaya kadar sürebilir.
Gıda intoleranslarının bir çoğunda
intoleransa sebep olan gıdanın
miktarı da reaksiyonların oluşması
veya oluşmamasında etkilidir.
CHAMPION'UN
DESTEKLERİYLE
HAZIRLANMIŞTIR.
M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim
Bu nedenle özellikle intolerans
yaptığından şüphe edilen gıdaların
tek başına uygulanarak denenmesi
intoleransın tespit edilebilmesi için
büyük önem taşımaktadır.
KEDİ ve KÖPEKLERE YEDİRİLMESİ
SAKINCALI YİYECEKLER
Çikolata: Kedi ve köpekler
için tehlikeli olan iki madde
içermektedir. Bunlardan bir tanesi
theobromin diğeri ise kafeindir. Son
derece tehlikeli olan bu maddeler
sütlü çikolata dahil olmak üzere
insan için üretilmiş tüm çikolata
çeşitlerinde bulunmaktadır. Bu
maddelerin tüketilmesi ishale,
kusmaya, titremelere, sinir sistemi
problemlerine, nöbetlere, kalp
rahatsızlıklarına ve hatta ölümle
sonuçlanabilen sorunlara yol açabilir.
Soğan ve Sarımsak: Çok
miktarda tüketildiğinde hemolitik
anemi olarak adlandırılan bir tür
kansızlığa yol açarlar. Çok çok az
miktarda sarımsak zararsız hatta
bazen kedi ve köpeklerde iştahı
açma açından faydalı olarak da kabul
edilebilir. Ancak fazla miktarları
zararlıdır. Soğan ise sarımsağa
göre daha da tehlikelidir. Kedilerin
köpeklere göre daha hassas
olduğu taze veya kuru soğan ve
sarımsaktan ve bunları içeren sos ya
da toz halindeki katkı maddeleri ile
hazırlanmış yiyecekleri onlardan uzak
tutmakta fayda vardır.
Yaş ve Kuru Üzüm: Sebebi
henüz tam olarak bilinmemekle
birlikte üzüm hem yaş hem de
kuru olarak yedirildiğinde zararlı
olabilmektedir.
Alkol ve alkollü yiyecekiçecekler: Kedi ve köpeklerde
alkolün emilimi çok hızlı bir şekilde
olmaktadır. Bu nedenle alkol ve alkol
içeren içecek ve yiyecekler ciddi
zehirlenmelere, kalp problemlerine,
1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden
1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam
etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak
mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve
Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik
sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo
kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora
çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını
başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited
şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve
yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında
kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999
yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve
ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya
üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile
WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu
süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve
birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve
prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North
American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak
katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın
Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak
evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic
Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği
evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik
kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi
Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve
tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli
ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur.
Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de
devam ettirmektedir.
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
nöbetlere, vücut ısısının düşmesine,
böbrek tahribatına, koma ve ölüme
yol açabilmektedir.
Sığır, koyun ve tavuk kemikleri
ve balık kılçıkları: Yutulduğu
taktirde sindirim sisteminde ciddi
tahribatlara ve bağırsaklarda
yırtılmalara neden olabilir. Bu
nedenle tüm kemik türlerini evcil
hayvanlarınızdan uzak tutmalısınız.
Bunun yerine sterilize edilmiş ve
öğütülüp tekrar şekillendirilmiş özel
ödül kemiklerini kullanabilirsiniz.
Çiğ Yumurta: Çiğ yumurta
akının içinde bulunan Avidin, B7
vitamininin emilimini azaltmakta ve
yetersizliğine neden olmaktadır. Bu
durum ciddi deri ve tüy problemlerine
yol açabilmektedir. Unutulmaması
gereken bir diğer nokta çiğ
yumurtada Salmonella olarak
adlandırılan mikroorganizmaların
da enfeksiyon etkeni olarak
bulunabileceği ve hayvanları hasta
edebileceğidir.
Patates ve Domates: Fazla
miktarda tüketildiğinde içerdiği
oksalatlardan dolayı sindirim, sinir
sistemi ve idrar yollarında sağlık
sorunlarına yol açabilmektedir.
Domatesin kendisi dışındaki
yaprakları, dalları ve kökleri sadece
hayvanlar için değil insanlar için de
zehirli olabilmektedir. Yeşil ve ham
domatesler ve patates kabukları da
kedi ve köpeklere yedirilmemelidir.
Çay, kahve ve kakao: Ksantin,
kafein ve teheofilin gibi hayvanların
sinir sisteminde, idrar yollarında ve
kalp kasında problemlere yol açan
maddeler içerirler.
Ksilitol: Ksilitol kedi ve
köpeklerde kan şeker düzeyinin
ani olarak düşmesine, depresyon
ve koordinasyon bozukluğu gibi
sinirsel belirtilere ve zehirlenme
belirtileri görüldükten sonra hızla
Gıda intoleransları genel olarak
kedi ve köpek sahiplerinin
tahmin ettiğinden çok daha
yaygın olarak görülmektedir.
tedavi edilmezse ölüme neden
olabilmektedir.
Erik, Şeftali ve diğer meyve
çekirdekleri: Tüm meyvelerin
çekirdekleri köpek ve kediler için
zehirli maddeler içerebilmektedir.
Ayrıca erik ve şeftali çekirdekleri
gibi büyük çekirdekler ise kedi
ve köpeklerde sindirim sistemi
problemlerine ve özellikle
tıkanmalara yol açabilirler.
Mantar türleri: Özellikle yabani
mantar türleri karın ağrısı, böbrek ve
karaciğer harabiyetleri, kusma, ishal,
kasılma, koma ve ölümle sonuçlanan
zehirlenmelere neden olabilmektedir.
Sucuk, salam, sosis, pastırma:
Fazla miktarda baharat, sodyum,
protein ve yağ içerdiği için çok miktarda
tüketildiğinde köpek ve kedilerde ani
sağlık sorunlarına yol açabilir.
Süt ve sütlü besinler: Çoğu
kez laktozu tolere edemeyen
köpek ve kedilerde sindirim sistemi
problemlerine ve ishale yol açarlar.
İnek sütü ortalama %4, kedi ve köpek
sütü ise ortalama %8-9 oranında yağ
içerir. Bu nedenle inek sütünün köpek
ve kedilerde problem oluşturma
nedeni yanlış bilindiği şekilde
yoğunluğu veya yüksek yağ oranı
değil laktoz içermesidir. Bundan ötürü
de genellikle yanlış bir uygulama
olarak sütü sulandırmak bu sorunu
ortadan kaldırmaz.
KAPAK
Dünyanın en ünlü
veteriner hekimi
Doktor
Veteriner camiası, hayvan
sahiplerini kliniğe gitme
gereksinimi duymadan, kendi
kendilerine teşhiste bulunmaları
için teşvik eden, hekimlerin verdiği
tedavilerden daha ucuz, ‘güvenilir’
ve genellikle petshoplarda
da rahatlıkla bulunabilen
yöntemler konusunda her
zaman fikir veren dünyaca ünlü
veteriner hekim dr. google’A
oldukçA tepkili ve Ne yazık ki
böyle durumlardan çoğunlukla
hayvanlar zararlı çıkmakta...
PETİNFO 2015/04 54-55
i
ngiliz Veteriner Hekimler Derneği’nin
Sunday gazetesine verdiği röportaja
göre kliniklere gelen hasta sahiplerinin
yaklaşık %98’i internette bulduğu
bilgilere dayanarak fikirde bulunuyor ve
okuduklarına göre anamnez veriyorlar.
Maalesef bunlar % 40’a yakın oranda yanlış
ve yanıltıcı bilgilerdir. Hatta, veteriner
hekim ve hasta sahipleriyle yapılan birçok
anketin sonuçlarına dayanarak hazırlanan
Veteriner Hizmetlerin Kullanımı Hakkındaki
İnceleme Raporu’nda da belirttiği gibi;
hasta sahiplerinin % 15’i sadece internet
kullanarak ve veteriner hekimin tavsiyelerine
gereksinim duymadan her konu hakkında
yeterli bilgiye sahip olabilecekleri yanılgısını
sıklıkla yaşamaktadırlar.
Türkiye’deki hasta sahiplerinin durumunda
nadir bile olsa, Dr. Google bazen kliniğe
kadar gelip, hekim muayene masasının
yanında senelerin emeğini sanata dökmeye
çalıştığı zaman, kendisi hasta sahibinin
Dr. Google’a en çok
sorulan soruların
cevaplarını hasta
sahibinize vererek
rekabeti faydaya çevirin.
KAPAK
...masaj yapar?
Masaj hareketi yavruların süt emme sırasında meme bezleri üzerine uyguladıkları
bir stimulasyon hareketidir. Erken yaşta annesinden ayrılmış olan veya ilgi isteyen
yetişkin kedilerde de bu hareket sıklıkla gözlenir. Kedilerin yatmadan önce yaptıkları
masaj hareketi de bu durum ile ilişkilendirilebilir. Süt emme sırasında annelerin
yanında/üstünde yattıkları gibi, uyumadan önce yaptıkları bu hareket onlara güven
ve konfor verir. Başka bir teoriye göre, kediler bu şekilde patilerinde bulunan ter
bezleri ile bölgelerini işaretlemektedirler. Ya da belki sadece iyi bir histir.
Veteriner hekimlerin diplomaları ve eğitimleri ile hasta sahiplerine sundukları
bilgiler ile internetin sunduğu bilgiler arasında, hekimlerin hoşuna gitse de gitmese
de bir rekabet şekillenmektedir. Böyle durumlarda sakin kalarak hasta sahiplerine
mesleğe yakışır şekilde açıklamada bulunarak, rekabeti faydaya çevirebiliriz.
ellerinde oturarak verdiğimiz
teşhis hakkında hemen yorumda
bulunabiliyor. Böyle bir durumda
sakin kalmak ve karşımızdaki hasta
sahiplerine mesleğimize yakışan
şekilde yorumda bulunmak oldukça zor
olabilir. Keşke hepimiz Dr. Google kadar
bilgi sahibi olsak ve keşke aynı anda
bütün sorulara cevap verebilsek. Ama
ne yazık ki konu araştırmaya geldiği
zaman pratisyen meslektaşlarımızın
çoğu pek hevesli olmayabiliyor. Böyle
durumlarda Dr. Google haklı, insanlar
bilgiye aç; en temel sorulara bile cevap
alamayan hasta sahipleri ise doğal
olarak interneti tercih etmektedirler.
Yani hoşumuza gitse de gitmese
de sahip olduğumuz diploma ve
internetin verdiği bilgiler arası rekabet
günden güne artacaktır. Ama acaba
bu rekabetten olumlu bir şekilde
faydalanabileceğinizi düşündünüz mü?
cevabını Google’de arar; ‘Kediler
neden....?’ ‘Köpekler nasıl.....?’
sorularını arama motoruna yazdığımız
zaman bunu biz de rahatlıkla
görebiliriz. Hatta muayene sırasında
sahiplerle iletişim kurmak için bu
soruları biz de onlara sorabiliriz.
Bu yöntemle hasta sahiplerinin zaten
merak ettiği soruları da cevaplamış
oluruz, bilgimizi ve ilgimizi gösterip
basit bir sorunun cevabını- ve daha
önemlisi, hastamızın sağlığını- bir
Google algoritmasına bırakmamış
oluruz. Hasta sahiplerine güven ve
bilgi verirseniz, danışmak istedikleri
bir konu olduğunda başvuracakları
Veteriner Hekimler!
hasta sahipleriniz bu
soruları merak ediyor
Bildiğimiz gibi, Google Arama
Motoru, kelimelerin arama hacmini
de kaydeder; yani istatistiki verilere
dayanarak, yazdığımız kelimenin
konusuyla ilgili en çok aranan
seçenekleri aniden bize sunabilir.
Ve bildiğimiz gibi, hayvan sahipleri
de en çok merak ettikleri sorularının
Kediler keyifli
olmalarının
yanı sıra hasta
ve stresli
olduklarında da
mırlar.
PETİNFO 2015/04 56-57
ilk kişi bir veteriner hekim, yani siz
olacaksınız. Google’de en çok aranan
sorular ve bilimsel cevapları;
Kediler neden
...mırlar?
Mırlama, beyin aktivitelerin
nörolojik stimulasyon sonucu
ses tellerinde oluşan titreşimden
meydana gelmektedir. Nedeni halen
tam anlaşılamamaktadır, ama
mutluluk verici aktiviteler sonucu
ortaya çıkmaktadır. Fakat kedilerin
hasta ve yaralı oldukları zaman da
mırıldanmaları bilinmektedir. Bu
durumda ise vibrasyonun bir
KAPAK
Hasta sahiplerinin kedilerin keyifli ve hasta anlarında beyin aktivitelerinin stimüle
edilmesi sonucu açığa çıkan mırlama davranışının, genel uyuşuk ve uykucu hallerinin
nedenini, kedi nanesini neden sevdiği ve neden sıklıkla çim yeme istediği gösterdiklerini
merak ettiklerini bilerek, bu soruların detaylı cevabını onlara vermek gerekir.
nevi sakinleştirici etkisi olduğu
düşünülmektedir. Kediler insanlarla
iletişim kurmak için de mırıldanır.
...bu kadar fazla uyuyor?
Kediler sanki sürekli uyumuş
gibi gözükseler de aslında çoğu
zaman uyanıktır. Bu tür uyuma tarzı,
derin uyku şekli ile beraber seyreder.
Kedilerin derin uykusu en fazla 10-30
dk sürmektedir ve günde ortalama
16-18 saat uyuyarak geçirirler. Bunun
en önemli nedeni enerji tasarrufudur.
Bütün kedigillerin vücudu aktif
haldeyken enerji olarak glikozun özel
bir formunu kullanmaktadır. Bu enerji
kaynağı hızlı tükendiğinden dolayı
kediler de bunun kullanımı konusunda
dikkatli davranırlar. Kediler şafak ve
alacakaranlık vakitlerinde daha fazla
aktivite gösterip, insanların yaşam
tarzına göre de ‘kedi uykusu’ ile ayak
uydurmaktadır.
...‘Catnipi’ sever?
Catnip-kedi nanesi, yaban
sümbülü, Nepeta cataria- kedilerin
sevdiği, güçlü kokulu bir bitki
türüdür. Kedi türlerinin yarısı genetik
olarak catnipin aktif yağ bileşimine
karşı hassasiyet göstermektedir.
Otozomal dominant bir özellik
olduğundan dolayı her kedide
bulunmamaktadır. Beynin hangi
Fazla çim
yiyen kedilere,
IBD’den şüphe
ile yaklaşmakta
fayda vardır.
kısmının etkilenmiş olduğu halen
tam olarak bilinmemektedir; bu
konu hakkındaki araştırmalar devam
etmektedir. Ama bu bitkinin zararlı
etkisi kesinlikle bulunmamaktadır;
hatta hayvanlara bir oyuncak kabul
ettirme döneminde yardımcı madde
olarak kullanılabilir. Ödüllerin çoğu da
catnip içermektedir.
...sudan korkar?
Bu durum her kedi ırkı için söz
konusu değildir. Özellikle Türk Van
Kedisi ve ABD kökenli Main Coonlar
suya ilgi gösterir, severek yüzer.
Kedilerin çoğu, aç olduğu zamanlarda
balık tutmak için suya yaklaşır. Suyu
...bu kadar uzun bıyıklı?
sevmeyen ırklarda ise tüy yapısı
sorunun cevabı olabilir. Çoğu kedi
ırkının tüy yapısı suda yüzmek için
uygun değildir, ıslandığı zaman ise
oldukça ağır olabilir.
...çim yer?
Nemli, tatlı çimin, intestinal
parazitlere ve infeksiyonlara karşı
purgatif mekanizmada rol oynaması
konusunda veteriner hekimlerin çoğu
hemfikirdir. Çim aynı zamanda lif ve
mikro besinlerden oldukça zengindir,
kediler bunu bir nevi besin takviyesi
olarak da kullanabilmektedir.
Ya da sadece hoşlandıkları için de
yiyebilirler... Sebebi ne olursa olsun
Bıyıklar çok hassas organlardır. Kedinin ortamdaki pozisyonu ve etrafındaki olaylar
hakkında bilgi vermektedir. Özellikle karanlıkta, diğer organlarının çok iyi çalışamadığı
durumlarda faydalıdır. Aynı anda bıyıklar bir kedinin keyfi hakkında da bize bilgi
verebilir; kedinin heyecanlandığı, korktuğu ya da ava yaklaştığı durumlarda da kedi
bıyıklarını öne doğru getirebilir. Bu durumda, bıyıkların çok hassas olmasından dolayı
bu bölgeye dokunulmaması gerekir.
PETİNFO 2015/04 58-59
KAPAK
...kutuları sever?
Kediler saklanıp etraflarını gözetim altında tutmayı severler, kutu ise onlara bir nevi
güvenlik hissi vermektedir. Bu davranış şekli 10.000 sene önceki vahşi kedilerden
kalan bir mirastir. Hayvanlar bu şekilde ‘etrafta gezen yırtıcılardan’ korunmuş olurlar.
fazla çim yiyen kedileri Enflamatuar
Bağırsak Hastalığı (IBD) şüphesi ile
muayene etmekte fayda var.
...kusar?
Kediler bir çok sebepten dolayı
kusabilirler. Kusma sebebi; tüy yumak
çıkartması, stres, enfeksiyon ve daha
birçok hastalık olabilir. Kusma bir
semptomdur, hastalık değildir. Böyle bir
olayı söz konusu olduğu zaman hayvan
sahibinin kedinin durumunu gözleyerek
veterinere başvurması tavsiye edilir.
Kediler kaç sene yaşar?
Kedilerin ortalama yaşam süresi
15 senedir. Hayvanın yaşam süresi
bulunduğu ortam, sağlık durumu ve
aldığı besinler ile büyük ölçüde ilişkilidir.
Bazı durumlarda bu süre 20-22
seneyi de geçebilir. Eğer bir hayvana,
sahiplenildiği andan itibaren gerekli
ve sürekli kontroller, aşılar ve parazit
tedavileri yapılırsa ve bunun yanı
sıra uygun bir diyet uygulanırsa uzun
ömürlü olma şansı yüksektir. Ev içinde
yaşayan kedilerin yırtıcı ve rekabetçi
hayvanlar olması yerine obezite ve
diabet riskine karşı savaş verilmelidir.
Köpekler neden...
çim yer?
Köpekler kedilerle aynı
sebeplerden dolayı çim yer.
Kedilerdeki gibi, köpeklerdeki
‘çimoburluk’ da gastrointestinal
hastalıkların, parazitlerin ve bazı
enfeksiyonların göstergesi olabilir.
uyurken koşuyor?
Köpeklerin uyku tarzı
insanlarla birçok yönden benzerlik
göstermektedir. Onlar da tıpkı bizim
gibi rüya görebilir. Köpeklerin rüyası
derin uykuya daldıktan sonra yaklaşık
20 dakika sürmektedir.
Bu süre zarfında köpeklerde yüzeysel,
düzensiz solunum, kas titremesi ve
göz kapak hareketleri meydana gelir.
Asıl sormamız gereken soru, köpekler
acaba rüyalarında neler görür?
...ulurlar?
Ulumak spesifik olmayan
bir davranış tarzıdır. Bu hareket
üzüntü, stres ve bölge koruma
isteğinde görülmektedir. Aynı
zamanda hayvanlar uzun süreli,
yüksek frekanslı seslere de uğultu
ile cevap verir. Doğada kurtlar diğer
sürülere karşı meydan okumak ya da
sürünün kaybolmuş bir üyesi için yol
göstermek amacıyla bu sesi çıkartır.
Yanı evden uzaklaştığımız zaman bizi
özleyen köpeğimiz sadece geri dönüş
yolu göstermek ister. Ulumak gayet
keyif verici bir olay da olabilir. Duş
altında şarkı söylemek gibi...
“Neden çim yer” gibi kediler hakkında merak edilen bazı sorular köpekler için de
geçerlidir. neden uykuda koştukları, neden sıklıkla uludukları, neden çukur kazdıkları
ve neden kemik sakladıkları ile ilgili merak edilenlerin yanı sıra bazı istenmeyen
davranışların nasıl engelleneceği konusunda hasta sahipleri meraklıdırlar.
PETİNFO 2015/04 60-61
KAPAK
Burundaki ıslak
tabaka kokunun
kimyasal
bileşiklerini
yakalamaya
yardımcı olur.
Sürekli eğitimler çalışanların mesleki gelişimi sağlar, aynı zamanda özsaygı ve
değer duygusunu güçlendirir. Hekimler meslektaşlarıyla, hasta sahiplerinin merak
ettiği vakalar üzerine beyin fırtınası yaparak, hatta seminerler düzenleyerek hasta
sahiplerinin bilgi konusundaki açlığını gidermeye yönelik cevaplar bulabilirler.
...burnu ıslaktır?
Islak burun köpeğin koku
almasına yardımcı olur. Burun
üzerindeki ince ıslak tabaka kokunun
kimyasal bileşiklerini yakalar. köpek
bunu diliyle yaladıktan sonra bileşikler
damakta bulunan olfaktorik (koklama)
bezlerine ulaşır. Islak burun aynı
zamanda burundaki ter bezlerinin
sonucudur. Bildiğimiz gibi, köpekler
sadece patilerinde ve burunlarında
ter bezlerine sahiptir. Sağıklı bir burun
hafiften nemlidir. Isı değişikliğinde
ya da bazı alerjik olaylarda burun
normalden daha ıslak olabilir.
Rengi değişmiş salgıların nedeni ise
enfeksiyon, neoplazi, yabancı cisim ya
da burun boşluğundaki kanama olabilir.
Böyle durumlar mümkün olduğu en
kısa sürede tedavi edilmelidir.
...çukur kazar ve bunu nasıl
engelleyebilirim?
Köpeklerin merakını gidermek için
çukur kazmak eğlenceli bir aktivitedir
ama kontrol altına alınmadığı durumda
rahatsız edici seviyeye çıkabilir.
Kazmaya meraklı olan köpekler
kontrolsüz bırakılmamalı, köpek
kazmasını istemediğimiz yerlerden
uzak tutulmalı ve hayvanın sıkıntısını
...kuyruklarını kovalar?
gidermek için farklı aktivitelerde
bulunmalıdır. Fazla kazmaya meraklı
olan köpekler için bahçeye bir kazma
bölgesi oluşturulabilir. Bu bölgeyi
kum ya da temiz, yumuşak toprakla
doldurup içine ödül mamaları ve
oyuncaklar saklayabiliriz (Önce sığ,
sonra daha ve daha derine).
...kemiklerini saklar?
Köpeklerin binlerce sene önceki
ataları bir dahaki sefere ne zaman ve
ne yiyeceklerini bilmediklerinden dolayı
avlarından geri kalanlarını yer altına
saklayıp korumuşlar. Önceleri yer
altında saklanmış yemek karanlık ve
soğuk ortamda bulunduğundan
Hayvanda herhangi bir yaralanma söz konusu değilse, kuyruk kovalamak tamamen
abnormal bir harekettir. Dikkat çekmek amacıyla oluşan bir hareket olarak gelişebilir
ya da normal hareketler sırasındaki kompulsif davranış şekli olabilir. Kompulsif
davranış, insanlardaki gibi obsesif kompulsif davranış bozukluğuna (OCD) benzer.
Teorilere göre bu davranış hareketi sırasında beyınde salgılanan endorfin hastaya bir
nevi zevk vermektedir.
PETİNFO 2015/04 62-63
KAPAK
dolayı daha uzun ömürlüydü.
Köpeklerimize her gün yeterince
besin vermemize rağmen yüzlerce
senenin içgüdüselliğini kırmak zordur.
...bıyıklıdır?
Yine kedilerle aynı sebepten
dolayıdır. Çenede ve gözlerin etrafında
da bulunan uzun kıllar, duyu organları
olmalarının yanı sıra komünikasyonda
da rol oynarlar. Diğer köpeklere,
hayvanlara ve insanlara karşı ilgi
duydukları zaman tüyler öne; korku ve
endişe durumunda ise tüyler arkaya
doğru eğilir.
Dr. McPete’in tavsiyelerinden
birkaç tane;
Mutluluk: Hep pozitif ve işe
hazır olalım. Kliniğimize mutlu
elemanlar alalım! Negatif insanlar
kliniğin ortamını da karartır, pozitif
insanlarla çalışmak daha güzeldir.
Ayrıca pozitif insanlar daha çalışkan
ve produktif olurlar.
Aktif öğle tatili: Çalışanlar öğlen
yemeklerini dışarda yese/dışardan alsa,
temiz havada 5-10 dakika yürüyüşten
sonra daha enerjik ve rahat olurlar.
Köpekler de,
komünikasyon için
bir duyu organı
gibi bıyıklarını
kullanırlar.
Mesleki gelişim: Sürekli
eğitimler çalışanların mesleki
gelişimini sağlar, aynı zamanda da
öz-saygı ve değer duygusunu
güçlendirir. Çalışanlarınıza öğlenlerieğitim-yemek düzenlenip, onlarla
gördükleri hastalar ve merak
ettikleri vakalar hakkında beyin
fırtınası yapabilirsiniz. Onları farklı
seminerlere gönderip kısa bir sunum
yapmalarını isteyebilirsiniz.
Son olarak ise, kendimizle
başlayalım: Unutmayın, davranış
şeklinizi sadece siz kontrol
edebilirsiniz ve bu davranış kliniğin
havasına da yansıyacak. Çok güzel bir
mesleğimiz var, böyle bir meslekte
hizmet edebileceğimiz için mutlu
olmalıyız ve veteriner hekimliğin
gerçek hakkını vermeliyiz. Her
gün sadece 5-10 dakkamızı verip
internette araştırma yapabiliriz,
hizmet ettiğimiz insanlar ve dünya
hakkında fikir sahibi olmanın Dr.
Google’a danışmaktan daha kolay
bir yolu yoktur. Ama unutmamalıyız
ki, gerçek veteriner hekim biziz.
Kliniğe acil bir vaka gelince onu
iyileştiren biziz, üzülen bir hasta
sahibinin omuzuna ellerini koyup onu
rahatlatan Dr. Google’ın fikirleri değil,
bir veteriner hekimin bilgisidir.
...siyah-beyaz görür?
Bu bilgi tamamen yanlıştır. Köpeklerin görme yetkisi insanlardan farklı olsa bile
köpekler dünyayı siyah-beyaz görmezler. Renge duyarlı olan kon hücreler insan
gözünde 3 çeşitken, köpek gözünde sadece iki çeşittir yani köpekler aslında renk körü
olan bir insan gibi görürler. Ama insanlarda görme alanı 200 derece iken köpeklerde
bu alan 280 derecedir. Ekstra olarak köpeklerin gözünde, kedilere benzeyen şekilde
tapetum lucidum tabakası bulunur. Bu tabaka gece daha iyi görmelerine yardımcı olur.
Veteriner hekimler böyle güzel bir mesleğe hizmet ettikleri için mutlu olmalı ve
veteriner hekimliğin hakkını vermelidir. Unutulmamalıdır ki, kliniğe acil bir vaka
geldiğinde onu iyileştirenler ve hayvanı için üzülen bir hasta sahibinin omuzlarına
ellerini koyup onu rahatlatan Dr. Google’ın fikirleri değil, bir hekimin bilgisidir.
PETİNFO 2015/04 64-65
KEDİ&KÖPEK
AB’de
Veteriner
Cerrahi
Eğitim
Sistemi
ve gidişatı
1978 yılında yayınlanan direktifler
doğrultusunda AB içinde veteriner hekim
diplomasını kazananlar serbest dolaşım ve
çalışma hakkına sahiptir. Peki, bu sistem içinde
mesleki düzeyin ve uzmanların kalitesinin
değerlendirilmesi nasıl mümkün olabilir?
PETİNFO 2015/04 68-69
Günümüzde
EAEVE’ye bağlı 23
Avrupa uzman koleji
bulunmaktadır
ve 2600’den
fazla kayıtlı
veteriner diplamat
bulunmaktadır.
A
vrupa Konseyi mesleki
niteliklerin tanınması ile ilgili
ilk direktiflerini 1978 yılında
yayınladı (Konsey Direktifler
78 / 1026 / EEC ve 78 / 1027 /
EEC Aralık 18, 1978). Bu direktifler
doğrultusunda Avrupa Birliği sınırları
içinde veteriner hekim diplomasını
kazanan vatandaşlar serbest dolaşım
ve çalışma hakkına sahiptir. Bu sistem
içindeki mesleki düzey ve uzmanların
kalitesinin değerlendirilmesi nasıl
mümkün olabilir?
Avrupa Konseyi, mesleki
niteliklerin tanınması ile ilgili ilk
direktiflerini 1978 yılında yayınladı.
(Konsey Direktifler 78 / 1026 / EEC
ve 78 / 1027 / EEC Aralık 18, 1978).
Bu direktifler doğrultusunda Avrupa
Birliği sınırları içinde veteriner hekim
diplomasını kazanan vatandaşlar
serbest dolaşım ve çalışma hakkına
sahiptir. Ülkeler arasındaki kültürel,
sosyal ve eğitim farklılıklarından
dolayı veteriner eğitiminin
standartlaştırılması gerekçesiyle
tarih sırasına göre; Avrupa Veteriner
Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE),
Avrupa Veterinerler Federasyonu
(FVE) ve Veteriner Uzmanlık Avrupa
Kurulu (EBVS) kuruldu.
Günümüzde ise bu kurumlara
bağlı olan 23 Avrupa Uzman Koleji
ve kolejlerin üyesi olan 2600’den
fazla kayıtlı veteriner diplomat
mevcuttur. 2000 yılında “Veteriner
Cerrahların Avrupa Koleji (ECVS)”
EBVS tarafından ilk tanınan ve
faaliyete geçen kolej oldu. Bu kurum
tarafından yürütülen çalışmalar
bundan sonra kurulan bir çok koleje
örnek teşkil etti. Kolejin amacı
veteriner cerrahi bilimini ilerletmek,
verdiği lisanüstü programları ile
uzman veteriner hekim yetiştirmek ve
uzmanları sürekli nitelendirmektir.
‘’...iyi bir ekipman her zaman iyi
bir uzman anlamına gelmemektedir.
Öyle klinikler gördüm ki, içinde son
model aletler vardı, ama veterineri
ile köpeğimin aşılamasını bile
yaptırmazdım...’’ Temel eğitimini
tamamlanmış bir veterinerin cerrahi
alanda mesleki başarı elde etmesi,
sadece uygulamada kazandığı
tecrübeye bağlı değildir.
Bunların yanı sıra diagnoz,
anestezi, yara bakımı, ağrı yönetimi
ve rehabilitasyon da büyük önem
taşımaktadır. Bu felsefeden yola
çıkarak Avrupa Birliği’ndeki bütün
veterinerler hayat boyu eğitime
tabi tutulmaktadır (Continuing
Professional Development-CPD).
2013/55/EU direktifine göre bu
eğitimler ‘’...teknik, bilimsel, yasal ve
etik gelişmeler hakkında bilgi vermeli
ve uzmanların hayat boyu eğitimi için
motivasyon sağlamalı.’’ Bir veterinerin
bir sene içinde tamamlaması gereken
CPD puanını ülkenin mesleki kurumları
belirlemektedir. Çalışma izni de,
tamamladığı eğitimlerin ve kazandığı
puanlar doğrultusunda ortalama
her üçüncü sene yenilenmektedir.
Veteriner cerrahlar, uzmanlaştıkları
hayvan türlerine göre - pet, büyükbaş,
at - seminer ve konferanslara katılarak
gereken puanı toplayabilirler.
Uzmanlık eğitim süresi ise
genellikle en az 1 senelik uygulamalı
eğitimden ve en az 3 senelik ileri
eğitimden ibarettir. Bu süre zarfında
öğrenciler cerrahi mesleğindeki
seçkin hocalardan ders alıp,
temel eğitimde kazandıkları bilgiyi
ilerletmeliler. Bu süre zarfında
muayene ettikleri bütün hastalar,
KEDİ&KÖPEK
yaptıkları bütün ameliyatlar ve
katıldıkları bütün seminerler ECVS
tarafından kayıt altında tutulmaktadır.
Uzmanlık sınavının yanı sıra bu
belgeler de öğrencinin ünvan kazanıp
kazanamayacağında önem taşır. Yeni
bir mezun için bu eğitim mesleki
hayatının önemli bir durağıdır.
Bunuda eğitim hastanelerinde veya
uygun şartlar sağlayabilen özel
kliniklerde gerçekleştirebilmektedir.
Denetim altında olan öğrencilerin
Geçen seneki 170 adet çoktan
seçmeli sınav sorularından örnek
Aşağıdaki primer karaciğer tümörlerinden hangisi köpeklerde
en uzun tedavi sonrası prognoza sahiptir?
a. Masif hepatosellüler karsinom b.Masif sarkomlar
c. Nodüler karsinoidler
d. Safra kanalı nodüler hepatosellüler karsinomu
Köpek osteosarkomla ilgili aşağdaki faktörlerden hangisi kötü prognoz
göstergesi olarak kabul edilir?
a. Distal femoral lezyon b. Yüksek seviyede Serum LDH (laktat dehidrogenaz)
c. Proksimal humerus lezyon
d. 7 ve üzeri yaş
AB’deki veteriner hekimler
hayat boyu eğitime tabidir
ve bir hekimin bir sene
içinde tamamlaması
gereken puanı ülkenin
mesleki kurumları
belirlemektedir.
teorik olarak öğrendiklerini pratikte
uygulamaları için olanak sağlar.
Özellikle geleceğin cerrah adayları
veya herhangi bir klinisyenlik alanında
devam etmeyi arzulayan öğrenciler
için, gördükleri klinik pratiğin önemi
büyüktür. Bu stajlar, hasta sahipleri
ile olan ilişkilerin ve klinik yönetiminin
öğrenilmesine, meslektaşlarla olan
ilişkilerin geliştirilmesine ve mesleki
hayat boyunca kullanışlı olan özel bir
kütüphane oluşturulmasına olanak
sağlar. AB cerrah veterinerlerin en
Ducharme ve ark. çalışmalarına göre (Equine Vet J 2003) atlardaki
yumuşak damak dorsal deplasmanı (DDSP) patogenezinde thyrohyoid
kasların rolü ile ilgili ifadelerden hangisi doğrudur?
a. Endüklenmiş DDSP hastalar doğal olarak meydana gelen DDSP hastalardan
endoskopik inceleme yönünden farklılık gösterdi.
b. Bu çalışmada atların % 70’inde thyrohyoid kaslarının rezeksiyonu sonrası
yumuşak damak dorsal deplasmanı(DDSP) gelişti.
c. Bu çalışmanın sonucu olarak thyrohyoid kaslarının DDSP oluşmasında rol
oynamadığı tespit edildi.
d. Thyrohyoid kasların rezeksiyonu nedeniyle yutma mekanızması içinde
meydana gelen zorlanmadan dolayı disfaji gelişti.
İneğin Omentum Majus’u...
a. sadece rumenin sol uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir.
b. rumenin sağ ve sol uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir.
c. rumene hiç bir şekilde bağlanmamaktadır.
d. sadece rumenin sağ uzunlamasındaki oluğa bağlanmaktadir.
Kolej ve sınav hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isteyenler için; http://www.ecvs.org
saygı duyulan üyeleri ise cerrahi
diplomatlardır. Cerrahi diplomatlar
kendi alanlarında sertifikalı veteriner
uzmanlardır. Bu ünvan, 3 senelik
uzmanlık eğitiminin ardından
4 - 8 sene ek eğitim ve tecrübe
kazandıktan sonra elde edilebilir.
Bu uzmanların eğitimi standart
veteriner eğitim sisteminine dahil
değildir; Veteriner Cerrahların
Avrupa Koleji, yüksek standartlara
dayanan eğitim vermektedir ve bu
süreç her daim ulusal uzman bir
PETİNFO 2015/04 70-71
kurul tarafından denetlenmektedir.
Eğitim tamamladıktan sonra son
olarak adayın 3 aşamadan oluşan bir
sınavdan geçmesi gerekmektedir. Bu
aşamalar; vaka çalışması, uygulama
ve çoktan seçmeli testtir. Test
soruları, pet hayvanlarla ilgili son
4 sene, büyükbaş hayvanlarla ilgili
son 5 sene, besi hayvanlarla ilgili
son 10 sene içinde yayınlanmış olan
mesleki kitaplardan ve makalelerden
çıkmaktadır. Fakat daha önceki
senelerden adayın uzmanlık konusu
KEDİ&KÖPEK
ile ilgili önemli gelişmeler de mevcut
ise, bu konulardan da soru sorulabilir.
Diplomatların çoğu dünyanın
sayılı üniversitelerinin birisinde
öğretim üyesi olarak hizmet
vermektedir ya da kendi kliniğini
yönetmektedir. Uzman ve diplomat
veteriner cerrahlar hasta sahipleri
tarafından da tercih edilmektedir.
Bunun sebebi ise; temel eğitimini
tamamlamış bir veteriner,
hayvanların genel sağlığı için gereken
her türlü yardımda bulunabilir; ancak
özel bir sorunun çıkması durumunda
yıllardır eğitim görmüş bir uzmana
ihtiyaç vardır. Uzmanlar komplike
vakaları daha kolay teşhis eder ve
müdahalede bulunur.
Uzmanlar tarafından sunulan
tedavi seçeneklerine hasta sahipleri
daha çok güvenir ve daha kolay
onaylar. İleri eğitime sahip kişiler
aynı zamanda temel diplomaya sahip
bir veterinerden daha özel alet ve
ekipmanlara sahip olabilir, üye olduğu
kolej ile fikir alışverişinde bulunabilir.
Ama hemen bu cümleden sonra
eklemek gerekir ki, iyi bir ekipman
her zaman iyi bir uzman anlamına
gelmemektedir. Bilgiye ve hastalarla
iletişim kurma yeteneğine sahip bir
veteriner hayvan sahiplerine daha
fazla güven kazandırabilir.
Gördüğümüz gibi Avrupa
Birliği’ndeki veteriner cerrahinin
gidişatı tamamen uzmanlaşmaya
dayalıdır. Her sene toplanan
kurumlar, akredite üniversitelerin
eğitim sistemlerini göz önüne alır.
İyi bir üniversiteden temel eğitimini
alıp mezun olan veteriner ile,
gelişmekte olan üye ülkelerinden
gelen veterinerler arasındaki farkı
kapatmayı hedefler. Bunun için
uzmanlık ve hayat boyu eğitim
şarttır. Önümüzdeki 15 sene
içinde bütün ülkeleri kapsayan bir
sistemin geliştirilmesi gündemdedir.
Gelecekteki sistem, beşeri hekimlikte
olduğu gibi, veteriner hekimliğinde
de uzmanlık alanlarına ayrılacağıdır.
Bu sistem kapsamında cerrah
olmayı amaçlayan bir klinisyen
EAEVE, FVE, EBVS ve ECVS iletişim bilgileri
Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE); http://www.eaeve.org
Avrupa Veterinerler Federasyonu (FVE); fve.org
Veteriner Uzmanlık Avrupa Kurulu (EBVS); http://www.ebvs.org
Veteriner Cerrahların Avrupa Koleji (ECVS); http://www.ecvs.org
Uygun yeterlilik puanını
elde eden hekimlerin
kazandıkları çalışma
izni, tamamladıkları
eğitimlerin ve kazandıkları
puanların doğrultusunda
üç senede bir yenilenir.
veteriner hekim temel eğitimini, ilgi
alanı olacak hayvan türleri üzerine
tamamlayabilecektir. Diploma
sonrasıda uzmanlık eğitimine katılıp,
kendisini cerrah olarak yetiştirebilir.
Uzmanlıklarını tamamlamamış
olan hekimlere klinik açma hakkı
verilmeyecektir. Aynı anda bu kişiler
kastrasyon gibi temel operasyonları
yapabilecek hakka sahipken, ileri
düzeydeki operasyonları sadece
diplomatlar yapabilecektir.
Günümüzde halen temellerini
atmaya başlayan bu yeni sistem,
veterinerlere sürekli eğitime
ve gelişmeye imkan verecektir.
Hastaların iyileşmesi ve sahiplerinin
memnuniyeti uğruna, ülkeler
arası bilgi açlığını kapatacak olan
bu yeni gidişata, kendisini kutsal
veterinerlik mesleğine adamış olan
herkes bu sistemin gerekli olduğunu
düşünmektedir.
AB cerrah veteriner
hekimleri içinde en saygı
duyulan isimler cerrahi
diplomatlardır.
PETİNFO 2015/04 72

Benzer belgeler

aralik-2015 - Petinfo Dergi

aralik-2015 - Petinfo Dergi [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Ba...

Detaylı

CavalIer KIng Charles spanIel

CavalIer KIng Charles spanIel Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Cihan, Araş. Gör. Dr. Meriç Kocatürk, Dr. Öğrencisi Pınar Levent) ve Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ ile vektör aracılı hastalıkları

Detaylı

engelli - Petinfo Dergi

engelli - Petinfo Dergi [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Ba...

Detaylı

Ekim 2015 - Petinfo Dergi

Ekim 2015 - Petinfo Dergi [email protected] GRAFİK TASARIM EMEL VURAL [email protected] DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Ba...

Detaylı