Alistair Hennessy

Transkript

Alistair Hennessy
KÜBA’NIN UZUN GEÇM‹fi‹*
Alistair Hennessy
gh
Richard Gott
Cuba: A New History
Yale University Press:
New Haven ve Londra, 2003, 384 s.
Küba devrimi üzerine muazzam genifllikte bir kaynakça bulunmas›na ra¤men, bu küçük adan›n erken dönemlerinden bu güne
uzanan hikâyesini anlatan ve ‹ngilizce olarak yay›nlanm›fl kitaplar›n
say›s› dikkati çekecek kadar azd›r. Sadece bu durumun kendisi bile
Richard Gott’un Yeni Bir Tarih oluflturma iddias›n› hakl› ç›karmaktad›r. Hugh Thomas’›n 1971 tarihli Küba’s› (kaç›n›lmaz bir karfl›laflt›rmayla) ancak 1762’de, Havana’n›n Britanya taraf›ndan köle ticaretine ve fleker endüstrisine büyük destek veren iflgaliyle bafllamakta ve
Devrim’in ilk y›llar›yla sona ermektedir. Richard Gott ise kitab›na,
*) NLR (II) 31, Ocak-fiubat 2005.
315
Kolombiya öncesi dönemde anakaradaki Orinoco deltas›ndan ç›k›p,
genifl Karayip tak›madalar› yoluyla güzergâhlar›n› belirleyen Taínolar’a, Guanahatabeyeler’e ve Siboneyler’e, göçebe yerli halklara iflaret
etmekle birlikte, ‹spanyol maceraperestlerinin 1511’deki adaya ak›n›yla bafllar ve Küba devriminin hikâyesini günümüze kadar tafl›r.
Gott ayr›ca, tarihsel sürekliliklerin izlerini bulup ç›karma meselesiyle daha fazla ilgilenmektedir: ‹spanyol, ‹ngiliz, Amerikan ya da Rus
olmak üzere d›fl imparatorluklara köprü oluflturucu bir ba¤›ml›l›k
ba¤lam›nda flu ö¤elerin hepsi, yani co¤rafi ve iklimsel belirleyiciler
(Taínolar’›n huracán -yerli dilindeki karfl›l›¤› ‘tek bacakl›’ olan ve
Tanr› anlam›nda kullan›lan kelime- ismini takt›klar› ‘insanlara dehflet veren boyutlardaki rüzgâra bürünen kötücül güçler’ dahil olmak
üzere); korsanl›k ve yozlaflma; toplumsal ve ›rksal çekiflme; Afrikal›l›¤›n yayg›nl›¤› ve komflu Haiti’nin korkutucu beyaz ›rk bilinci, çeflitli bölümlerde uzun uzun incelenip irdelenmektedir.
Gott, paradoksal olarak, ‹spanyol imparatorlu¤unun krall›k naiblerinin Latin Amerika’n›n baflka yerlerinde bu bölgelerin yerleflik ordular›na dönüflüp çözüldükten epey sonra, Küba’n›n, 19. yüzy›l›n
sonuna dek ‹spanyollar›n ellerinde kalmas›na -‘daha çok da, daha
kötüsü bafla gelmesin diye Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Avrupa’n›n
büyük güçleri taraf›ndan ayakta tutulmas›nda oldu¤u gibi’- yol açan
etkenin, Atlantik ötesi rekabetin gerilimi oldu¤una iflaret etmektedir. ‹spanya’n›n adaya zor kullanarak müdahalesi, José Martí ve yoldafllar› adan›n son ba¤›ms›zl›k savafl›n› bafllatmalar›ndan üç y›l sonra, ABD ordusu taraf›ndan bir nevi mecbur k›l›nm›flt›r. Yine de, 19.
yüzy›l ‹spanyol tarihinin dinamiklerini iyice kavramadan, Küba’n›n
ba¤›ms›zl›¤›n›n inflas›nda Madrid’in beceriksiz politikalar›n›n pay›
yeterince de¤erlendirilemez. Kabul edilmelidir ki, bu nokta Gott’un
ya da ço¤u ‹spanyol olmayan Küba tarihçisinin alan›na girmez. Liberallerin burjuva devrimini ileriye götürmedeki baflar›s›zl›klar›n›
aç›klayan ve 19. yüzy›l ‹spanyol liberalizminin kendine has özelli¤i
olarak sivil politikac›larla askerler aras›ndaki sembiyotik iliflkiyi a盤a ç›karan hükümet beyannameleriyle (pronunciamientos) iç savafl›n
karmakar›fl›kl›¤›n› anlayabilmek için de, Raymond Carr’›n ›srarc›l›¤›na ve kavray›fl›na sahip olmak gerekir. Di¤er taraftan, Franco sonras›nda gözlenen tarihyaz›m› patlamas›na ve 1898’in yüzüncü y›l
dönümündeki konferans sa¤ana¤›na dek, ‹spanyol tarihçilerinin Küba’ya ve onun yaflad›¤› sorunlara fazla bir ilgi gösterdikleri söylene316
mez (yaln›z flimdilerde, özellikle Katalonya’da, bu yönde kapsaml›
bir çal›flma yürütülmektedir). Keza, aralar›nda Unamuno ve ValleInclán’›n da oldu¤u, 1898 Kufla¤›’n›n çok zeki edebi yetenekleri dahi, ulusal çöküflün kökenlerini keflfetme saplant›s›yla Küba’y› görmezden gelmifllerdir. Yar›madaya -‹spanya’n›n büyük bir bölümünü
kaplad›¤› ‹berya yar›madas›- ait hiçbir romanda ‹spanyol-Amerikan
savafl›n›n arkaplan› ortaya konmam›flt›r. Pérez Galdós -ki onun ailesi, Kanarya Adalar›’ndan olan di¤er pek çok aile gibi, Küba’dan göç
etmifltir- bile, kendisinin yazd›¤› k›sa 19. yüzy›l hikâyelerinde (Episodios nacionales) konuya de¤inmifl de¤ildir. Sadece, büyük toprak
sahibi soyundan olan yar›-‹ngiliz Ramiro de Maeztu, 1898’i Küba’n›n perspektifinden ele alarak çözümlemifltir; ancak onun yazd›¤› makaleler de pek takip edilmeyen sol dergilerde kaybolup gitmifltir. Maeztu, daha çok, 1934’deki Defensa de la hispanidad adl› makalesiyle tan›nmaktad›r. Post-emperyalizmin bu prototip ideolojisi,
daha önceden iktidar› elinde bulunduranlar›n yüksek ahlâki gerekçelere sar›larak imparatorlu¤un kaybedilmesine nas›l ayak uydurduklar›n› göstermifltir: Bizim ancak flimdilerde aflina olmaya bafllad›¤›m›z bir vekil-emperyalizm türüdür bu.
Bununla birlikte, Gott, ‹spanyol tarihinin iki ana yönünü kavrar.
Bunlardan biri, oldukça özgün bir makale olan ve Latin Amerika
Araflt›rmalar› Enstitüsü yay›n› olarak 2002’de bas›lan (muhtemelen
Yale’deki editörler, çizilen manzara karfl›s›nda korkuya kap›lm›fllard›r) “Karl Krause ve Küba Devriminin ‹deolojik Kökenleri”nde daha eksiksiz biçimde gelifltirilir. Gott bu makalede, ‹spanya’da
1850’lerden itibaren herhangi bir ayk›r› din için felsefi bir vekil, üniversitelerde hâkim güç ve reformcular ad›na kültürel ve ahlâki yenilenmenin kayna¤› olarak ilham verici bir fikir haline gelen Krause’nin ‹nsanl›k Dini’nin önemine e¤ilmektedir. Krausismo’nun
Martí üzerinde -o 1870’lerde ‹spanya’da ö¤renciyken- güçlü bir etkisi vard›; ve onun sayesinde, seksen y›l sonra, genç hukuk mezunu
Fidel Castro üzerinde de, onu ahlâk›n maddi dürtülerden üstün oldu¤unu savunmaya yönelten etkisi devam etmekteydi. Froebel’in
yak›n arkadafl› olan Krause’nin e¤itim reformunun önceli¤ine yapt›¤› vurgu da ayn› derecede önemliydi. Küba’da 1961’den sonra bu reformun hayata geçirilmesi, daha do¤rusu Küba’n›n dünya ölçe¤inde
say›l› bir t›bbi güç haline gelmesi, bütün Amerika k›tas›n›n Küba’ya
g›ptayla bakmas›na yol açt›. (Nitekim t›p alan›ndaki bu baflar›, dev317
rimin en büyük kazan›m› olmufltur. Küba bugün toplumun genifl
kesimlerinden teknik kadrolar üretmekte oldu¤undan, azgeliflmifl
ülkelere daha zengin güçlerin verebileceklerini kat be kat aflan iddial› d›fl yard›m ve burs programlar› sunabilmektedir.)
‹kinci olarak Gott, sömürge Rodezya’s›yla Cezayir’ine benzer bir
flekilde, Küba’ya yerleflik bir toplum olarak gereken a¤›rl›¤› vermektedir. Bat› Hint Adalar› kökenli birisiyle ya da özgür siyahlarla evlenme yoluyla Bat› Hint Adal› hale gelmemifl olan ‹spanyol göçmenler,
para göndermeye dayanan karmafl›k ailesel, bölgesel ve mali a¤lar
yoluyla yar›madal› (büyük oranda kuzeyli) kökenlerine ba¤l›, asimile olmam›fl bir grup olarak varl›klar›n› sürdürmüfllerdir. Bu yal›t›k
az›nl›k, ço¤u creoleyi d›fllayarak, ticareti yönlendirmifl ve 1933’deki
devrimde kendilerine yönelik milliyetçi tepki bir tehdide dönüflünceye dek bozulmam›fl bir biçimde varl›¤›n› sürdürmüfltür.
‹spanyol yerleflimcilerin Madrid’e boyun e¤memeyi baflarmalar›,
1868’deki Eylül Devrimi’ne yönelik verdikleri karfl›l›kta gözler önüne serilmifltir. General Juan Prim’in Burbon monarflisini deviriflinden sonra, devrimci hükümetin liberal reformlar›na oldu¤u kadar
Küba milliyetçili¤inin bütün dayatmalar›na direnmede ne derece kararl› olduklar›n› da kan›tlam›fllard›r. Akabinde, Oriente bölgesi
plantasyon sahiplerinin, Céspedes’in baflkanl›k etti¤i ba¤›ms›zl›kç›
ayaklanmalar› patlak verdi¤inde, Madrid iki cephede süregiden bir
ada isyan›yla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Yar›madal›lar asl›nda, gönüllü
askerler diye adland›r›lan ve zengin tüccarlarca silahland›r›l›p finanse edilen kendi milis kuvvetleriyle devlet içinde devlettiler. Gott’un
bu gönüllüler hakk›ndaki mükemmel aç›klamas›n› bir ba¤lama oturtmak için iki noktan›n özel olarak vurgulanmas› gerekir. Bu noktalardan ilki, Prim’in güçsüzlü¤üdür. 1868 Devrimi, taflradaki hoflnutsuzluklara bel ba¤layan cumhuriyetçi muhalefeti cesaretlendirmesiyle ve zorunlu askerli¤i kald›rma sözünü vererek -ki barikatlar› ortadan kald›rmak için gönderilen askerler ço¤unlukla isyana kat›lm›fllard›r- anavatan› radikallefltirmifltir. Bask bölgesinde hareketlenen Carlistler buna bir örnekti. Di¤er siyasal kalk›flmalar ise Bakuninci anarflistlerden ve Marksist sosyalizmden gelmifltir.
Yeni bir monark bulman›n zorluklar› (Frans›z-Prusya Savafl›’n›n
dolayl› sebebi budur), Prim suikast› ve onun taht aday› olan Savoy’lu
Amedeo’nun tahtan feragat etmesi, kapsaml› sonuçlar›yla birlikte
cumhuriyetçilerin iktidara gelmesine katk›da bulunmufltur. Güney318
de, kantonlara ayr›lmay› savunan hareket dahilinde köyler ve donanma üssü Cartagena ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmiflken, kuzeyde
Carlist savafl› patlak vermifltir. Genç Marti, Zaragoza’da bu kalk›flmalardan birisine tan›kl›k ederken, Kübal›lar›n emelleri için olumlu
oldu¤u düflünülen cumhuriyetçilerin gidiflat› de¤ifltirme gücünün
olmad›¤›n› görerek, Kübal›larla ‹spanyollar›n birarada yaflamalar›n›
sa¤layacak hiçbir fleyin bulunmad›¤›n› söyleyen en keskin broflürlerinden birini kaleme alm›flt›r. Nitekim, 1875’deki Burbon Restorasyonu’ndan sonra, Baflbakan Cánovas siyasal düzeni sa¤layana kadar
‹spanya, Küba’ya askeri birliklerini gönderecek bir konumda olamam›flt›r. Céspedes’in güçlerine karfl› yürütülen On Y›l Savafl›’nda hiçbir ilerleme kaydedilememesinin ve karfl›l›kl› ödün verilerek
1878’de Zanjón Bar›fl› yap›lmas›n›n sebebi budur.
Mevcut coflkulu ruh hali Amerikan askeri diktatörlü¤ü 1902’de
sona ermeden çok önce sönüp gitmifl olsa da, yirmi y›l sonra ‹spanya’ya karfl› silaha sar›lan ço¤u milliyetçi asinin gözünde, ABD -Marti’nin izniyle- eski sömürgeci güce tercih edilecek bir alternatifi temsil etmekteydi. Gott, Washington’›n yeni sömürgesiyle ilgili olarak
nas›l bir strateji oluflturdu¤unu çözümleme noktas›nda baflar›l›d›r.
Küba, Porto Rico’dan farkl› olarak, ilhaktan kurtulmufltur. Amerikan egemenli¤i, M›s›r’daki Britanya ‘nüfuzu’nun gösterdi¤i gibi, informel imparatorluk yoluyla daha iyi sürdürülebilirdi. Bu yaklafl›m
Platt Yasa De¤iflikli¤i’yle tasdik edildi: “Küba hükümeti, ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n› korumak için gerekti¤inde Amerika Birleflik Devletleri’nin müdahale etme hakk›n› kullanabilece¤ini teyit eder.”
Gott, bir dereceye kadar, Küba Cumhuriyeti’nde milliyetçi ajitasyonun merkezi olarak Havana Üniversitesi’nin (bütün kültürel
kurumlarda oldu¤u gibi, creole’ler taraf›ndan yönlendirilmekteydi) rolünü hafife al›r gözükmektedir. Asl›nda, On Y›l Savafl› s›ras›nda sekiz t›p ö¤rencisinin -iddiaya göre- bir ‹spanyol taraftar›n›n
mezar›n›n kutsall›¤›n› bozdu¤u için vurulmas›, adan›n siyasal hayat›n›n yerleflik bir özelli¤i haline gelen ö¤renci flehitleri menk›besinin kökenlerini çoktan belirlemiflti. Ö¤renci Federasyonu (FEU)
1923’te kuruldu. 1918’de Arjantin’deki Córdoba Üniversitesi’nde
bafllayan, anti-emperyalist ve pan-Latin Amerikanc› Bolivarc› bir
program› olan k›ta çap›ndaki Üniversite Reformu Hareketi, Küba’da özel bir karfl›l›k buldu (özellikle de ABD’deki içki yasa¤›ndan
kaçan turist y›¤›nlar›, romanc› Carlos Loveira’n›n ortaya koydu¤u
319
gibi, Havana’y› Karayipler’in ‘çöp tenekesi’ne dönüfltürdü¤ünde).
Ö¤rencilerin ahlâki çürümeye karfl› mücadelesi, onlar› Marti’nin,
onun 1898’de ABD müdahalesiyle y›k›lan Cuba Libre (Özgür Küba) idealini yeniden canland›ran, ahlâkç› gelene¤ine yerlefltiriyordu. Ö¤renciler 1920’lerin sonlar›nda Machado diktatörlü¤üne karfl› düzenlenen protestolar›n önderli¤ini üstlendiler. 1933’te, Büyük
Çöküfl’ü izleyen isyanc› grev hareketinin bulundu¤u ortama karfl›,
ö¤renciler Machado’yu düflüren devrimde de kilit rolü oynad›lar.
Ö¤rencilerin önemli isimlerinden birisi olan Antonio Guiteras, Batista’n›n baflkanl›¤a getirdi¤i üniversite profesörü Grau San Martín’in yönetiminde içiflleri bakan›yd›. K›sa süreli Grau hükümeti
de, ABD’lilere ait fleker imalathanelerini ulusallaflt›rarak ve, d›flar›dan gelip hükümetin politikalar›na ters düflen ‹spanyol’lara ait
dükkanlar ve iflyerlerinin ayaklanmas›na yol açan bir etkiyle, çal›flanlar›n en az yüzde 50’lisinin ‘Kübal› olmas›’ (Cubanization) karar›n› vererek h›zl› biçimde sola kayacakt›.
1933’ün çarp›c› bir özelli¤i, ö¤renciler ile Fulgencio Batista’n›n
yönlendirdi¤i astsubaylar aras›ndaki oportünist ittifakt› (Gott’un
iflaret etti¤i üzere, Latin Amerika’da düflük rütbelilerin iktadar› ele
geçirmeleri ender rastlanan bir durumdur). Bu kitab›n çok tart›flmal› yönlerinden birisi, Küba’da, Gott’un ileri sürdü¤ü gibi 20. yüzy›l›n en önemli ikinci figürü olmas›na ra¤men, hâlâ muteber bir biyografi bekleyen çok fazla fleytanlafltr›lm›fl Batista’n›n dengeli bir bak›flla de¤erlendirilmesi olabilir. Castro’nun 26 Temmuz Hareketi’nin
ço¤u zengin, seçkin okullarda e¤itim görmüfl olan üyelerine tezat biçimde, Batista yoksuldu ve kendi kendini e¤itmiflti. Onun Castro’nun Galiçyal› atalar›n›n sahip olmad›¤› melez kökeni, Küba’n›n
›rksal çeflitlili¤ini bir ölçüde temsil etmekteydi. 1930’lar›n sonunda,
iki bakanl›kla, kendi yay›n organlar›yla ve yasallaflm›fl sendika hareketiyle Küba Komünist Partisi’ne ilk siyasal itibar› bahfleden, Batista’yd›. Bir ‘faflist’ten, onlar›n gözünde, bir ‘demokrasi savunucusu’
-Komintern’de halk cephesi politikas›na geçiflle ve ‹spanyol ‹ç Savafl›’yla kolaylaflan ani de¤iflim- haline geldi. ‹ddia edilebilece¤i üzere,
e¤er Küba Devrimi hayatta kalmas›n› komünistlere, onlar›n Moskova’yla ba¤lant›lar›na ve disiplinli kadrolar›na borçluysa, komünistler
de mevcudiyetlerini Batista’ya borçludurlar. Batista daha sonra onlara s›rt çevirecektir gerçi, ancak hiç flüphe yok ki, 1930’lar›n son dönemi boyunca ve 1940’lar›n bafllar›nda, yayg›n biçimde popüler bir
320
figürdü ve siyahlar için, hatta Castro’nun k›rsal okullar politikas›na
kat›lanlar›n gözünde bile, bir model konumundayd›.
‹spanyol ‹ç Savafl›, bu savafl üzerine olan bilimsel yaklafl›mlar›n
ço¤unun Avrupa merkezci önyarg›lar› olmas›, onun tüm Hispanik
(‹spanyol kökenli, ‹spanyolca konuflan) dünyaya olan yans›malar›n›n gözden kaç›r›lmas› anlam›na gelse de, yaz›lan her Küba tarihine dahil olmay› hak etmektedir. Küba’da, 1933 tarihli ‘Kübal›laflt›rma’ yasas›na karfl› birleflen ‹spanyol kökenliler, Frankocularla
Cumhuriyetçilerin birbirlerine cephe almalar› gibi birbirlerine karfl› dönmüfllerdir. ‹spanyol Cumhuriyeti’ni savunmak için uluslararas› gönüllülerin oluflturdu¤u müfrezelerin en büyüklerinden biri,
Valencia’daki 1937 Ayd›nlar Kongresi’ne de etkili bir delegasyon
gönderen Küba’dan gelmifltir. Cumhuriyet’i savunanlar aras›nda en
önde gelen kifli, Afro-Kübal› uyan›fl›nda kilit bir figür olan flair Nicolás Guillén’dir. Guillén’nin gazetecili¤i, ‹spanya’daki ‹ç Savafl’›
daha genifl anlamda anti-sömürgeci mücadeleyle, özellikle de Habeflistan’daki (Etiyopya) mücadeleyle iliflkilendirmesi bak›m›ndan,
sonraki dönemde Küba’n›n Afrika’ya olan ilgisinin bir ön habercisi
konumundayd›. Avrupa solundan pek çok kifli, feodal Haile Selasiye’nin desteklenmesi konusunda kar›fl›k duygular beslemekteydi,
oysa ki Selasiye, Karayipler’de Ras Tafari* olarak alk›fllarla karfl›lanmaktayd›. Savafl›n b›rakt›¤› miras Küba aç›s›ndan olumsuzdu; ada,
Cumhuriyetçi ayd›nlar diasporas›ndan, di¤er ‹spanyol Amerikas›
(özellikle de Meksika) kadar yararlanamad›. Hayal k›r›kl›¤›na u¤ram›fl olan eski tüfekler, daha ciddi olarak, k›smen Castro’nun siyasal
ç›rakl›¤›n›n geçti¤i Üniversite’de de olmak üzere, 1940’lar›n sonunda bu dönemin bir özelli¤i olan tedhiflçi gruplara kat›ld›lar.
‹ktidar›n düflmanca tavr› karfl›s›nda silahl› compañero’lardan -yoldafllardan- oluflan küçük bir grupla tepeleri mesken tutmak, uzunca
süredir var olan bir Küba gelene¤iydi ve Gott, 26 Temmuz 1953’te
(Batista’n›n 1952 seçimlerini iptal etmesini izleyen dönemde) Moncada K›fllas›’na yap›lan sald›r›y› ve Castro’nun meflhur “Tarih beni
beraat ettirecektir” konuflmas›n› bu ›fl›kta okumaktad›r. Daha sonra
izlenen mücadeleye dair söylenecek daha çok fley olabilir. Önemli ve
potansiyel olarak patlay›c› bir nitelik tafl›yan Julia Sweig’in Küba
Devrimi’nin ‹çinde: Fidel Castro ve fiehirdeki Yeralt› Örgütü adl› kita*) Jamaika kökenli, Afrika’y› vadedilmifl topraklar olarak gören Ras Tafari dinine göre
mesih. (ç.n.)
321
b›, Gott’un ona göndermede bulunabilmesi aç›s›ndan tam zaman›nda piyasa ç›ksa da, Gott bu kitaptaki görüfllerin muhtemel etkilerini
tart›flmamaktad›r. Bugüne dek kapal› olan arflivlere (bunlar›n aç›lmamas›n›n sebebi bir muammad›r) dayanan söz konusu kitap, Batista’ya karfl› yürütülen isyan›n son aylar›na dek, taktik kararlar›n
büyük ço¤unlu¤unun Sierra Maestra’daki Castro kardefller ve Guevara taraf›ndan de¤il, üstlendikleri rol genelde atlanan flehirdeki
yeralt› örgütünün üyeleri taraf›ndan al›nd›¤›n› iddia etmektedir. Ricardo Alarcón (Castro’nun muhtemel bir halefi ve kent direniflinin
lideri), kendisine bu konuda bir soru soruldu¤unda, “Che’yi elefltirmek pek hofluma gitmez. Ancak bu konuda, gerçekte ne dedi¤ini
bilmiyordu,” cevab›n› vermifltir.
K›r gerillalar›n› yüceltmek, onlarla kentlere hâkim olma konusunda hiçbir zaman baflar›l› olamam›fl Ba¤›ms›zl›k Savafl›’n›n kahraman
isyanc›lar› aras›nda ba¤lant› kurman›n bildik bir yoludur. Ancak bu
Küba modelini Hispanik Amerika’n›n bütününe uygulama çabas›,
Guevara’n›n söz konusu toplumlar›n karmafl›k yap›lar› ve farkl›l›klar›ndan haberdar olmad›¤›n› göstermifltir. Hatta bu model Afrika’ya
bile daha az uygulanabilirdi. Küba d›fl politikas›n›n en büyük baflar›s› (Angola’ya müdahale ve bu müdahalenin, Cuito Cuanavale sonras›nda, apartheid rejimi üzerindeki etkisi) geleneksel savafl yoluyla elde edilmifltir. ‹ronik biçimde, Kübal›lar ülkeden çekildikten sonra çat›flmay› devam ettiren Jonas Savimbi’nin (her ne kadar ABD’li yetkililer taraf›ndan finanse edilmifl olsa da, Guevara’dan etkilenen) gerilla
taktikleri, Castro’nun ara aflamalar› atlayarak (ikinci ve daha kestirme bir yol açarak) kabile toplumundan sosyalizme do¤rudan geçmenin mümkün oldu¤u görüflüne ilginç bir ›fl›k tutmaktad›r. Bunun
karfl›s›nda, k›r gerillas›n› vurgulamaktaki ana amac›n, köylülü¤ü zorlayarak bir bilinç de¤iflimi meydana getirmek oldu¤u iddia edilebilir.
Orta-s›n›f devrimcilerinin gözünde, bu, bask› alt›nda tutulan s›n›fla
özdeflleflmenin -kent ortam›n›n birbirine z›t ak›nt›lar›na güç harcamaktan- çok daha etkili bir yoluydu. Bu, ayn› zamanda, Castro’nun
k›r mücadelesine olan ba¤l›l›¤›n› (ki bu, Havana’n›n -UNESCO müdahale edene dek- çürümesine raz› olmakt›r) yans›tmaktayd›.
19. yüzy›l›n bafl›ndan itibaren Küba tarihinin merkezini ›rk ve
ulus tart›flmas› oluflturmufltur. ‹spanyol egemenli¤ine yönelik alternatifler olarak sunulan çeflitli stratejilere, 1830’lar›n cubanidad
formülasyonundan (ilhak, reformizm/otonomizm ve nihayet ba322
¤›ms›zl›k) itibaren, asimile edilemez say›lan insanlar› asimile etme
sorunu damgas›n› vurmufltur. Ba¤›ms›zl›k öncesinde, milliyetçi
söylem yaln›zca beyaz, ‘uygarlaflm›fl’ Hispanik terimlerle ifade edilmekteydi. Göç, ‹spanyol-Küba iliflkilerini anlamada bir anahtar
oluflturur. Haiti’nin bulafl›c› kolonyel Karayip terörünü paylaflan
‹spanya, beyaz yerleflimcilere mali destek sa¤layarak Afrikal›laflmay› engellemeye çal›flm›flt›r. Ancak, ba¤›ms›zl›ktan sonra, önceki
dört yüzy›la nazaran adaya daha fazla ‹spanyol kökenli insan gelmifltir. Bu flafl›rt›c› geliflme 1898 savafl›n›n ›rksal niteli¤ini yans›tmaktad›r (‹spanyol ve Amerikan bas›n›ndaki vahfli karikatürleri
bunun apaç›k birer örne¤idir; Gott’un kitab›n›n ikinci bask›s›nda
bu karikatürlerden biri görülebilir). ABD’nin Küba’n›n ilhak›n›n
aleyhinde karar vermesinin bir sebebi, Porto Rico hatt› boyunca,
daha ciddi bir ‘zenci sorunu’nun Güney’in Yeniden ‹nflas›’ndaki
baflar›s›zl›¤› azd›raca¤› korkusuydu.
Castro’nun ileride burnunu Afrika’ya sokmas› dikkate al›nd›¤›nda, Afrikal›l›kla uzlaflmas›n›n uzun sürmesi gerçekten flafl›rt›c›d›r.
Castro, yine Marti’nin etkisiyle, ilk baflta beyazlar ve siyahlar de¤il,
sadece Kübal›lar oldu¤unu (ba¤›ms›zl›ktan itibaren siyahlar›n kendi
haklar›n›n tan›nmas› yönündeki isteklerine ra¤men) kabul eden, ›rk
ayr›m›n›n kalkmas›na yönelik bütünlefltirici inanc› benimsemifltir.
1912’deki Irk Savafl›’n›n (ancak son dönemde derinlemesine araflt›r›lan) miras›, 1920’ler boyunca Afro-Kübal›¤›n yükselifliyle yavafl yavafl ortadan kalkm›flt›r; ne var ki bu süreç, Machado ve Batista’n›n siyah polisi kullanmas› ve Komünist Parti’nin siyah sendika liderlerini görevlendirmedeki baflar›s›yla, elitler ad›na bir flekilde dengelenmifl oluyordu. Siyahlar ise Guillén’in fliiri üzerinde bölünmüfllerdi:
E¤itimli orta s›n›f, daha çok DuBois’›n, ABD’de, Claude McKay’i romanlar›nda Afrika konuflma ritmlerini kopya etmesinden dolay›
elefltirmesinde oldu¤u gibi, Guillén’nin yerli dilini kullanmas›ndan
hofllanm›yordu. Ancak Guillén’nin Langston Hughes sayesinde Harlem Rönesans›’yla ve Garcia Lorca sayesinde ‹spanya’yla olan ba¤lant›lar›, onun Afro-Hispanizmini, Fernando Ortíz’in sosyolojik
araflt›rmalar›yla birlikte, beyaz entellektüeller aras›nda siyah kültürünün prestijini artt›ran Garveyizm veya siyahi niteliklerin Kübal›
eflde¤eri konumuna getirmekteydi.
Devrim’den sonra, siyahlar›n farkl›l›klar›n›n tan›nmas› taleplerine, k›smen Afrikal› gizli cemiyetlere olan geçmiflten arta kalan
323
güvensizlikten dolay›, ama ayn› zamanda siyah Amerikal› radikallerin etkisi ›fl›¤›nda, rahats›z edici iliflkilerden dolay› flüpheyle yaklafl›ld›. Castro’nun 1960’lar›n bafl›nda Walterio Carbonell’in Afrika
merkezli d›fl politika önerisine güvensizlikle yaklaflmas›n›n sebeplerinden birisi budur. At›l›m, 1965’te Guevara’n›n Kongo maceras›yla bafllam›flt›r. Castro’nun gözünü Afrika’ya çevirmesi, nihayetinde onun Afrika’daki ününün Latin Amerika’daki imaj›n› gölgede b›rakmas›na yol açacak denli kuvvetliydi. Bugün Küba’da ›rksal
gerilimin düzeyini abartmak yanl›fl olur. Siyahlar -her zaman siyasal düzlemde olmasa da- toplumsal düzlemde, e¤itim devriminin
sonucu olarak herhangi bir k›s›tlama hissetmeden hareket edebilmektedirler. Öte yandan, turizmin etkisi ile dolar ve peso sektörleri ba¤lam›nda çatallaflm›fl bir ekonominin etkisi, toplumsal ve
›rksal yar›¤› geniflletmifltir; nispeten az say›da siyah sürgüne gitti¤inden, az say›da fakir siyah ABD’den para havalesi almaktad›r.
Turizm, iki yüzlü bir olgudur: Nakit döviz kazanma ve ziyaretçilerde hofl duygular yaratma ba¤lam›nda çok önemlidir, ancak ayn›
zamanda potansiyel bir k›skançl›k sebebidir ve fahiflelikle suçu
teflvik edici bir özelli¤e sahiptir.
Gott’un kitab› ‹ngilizce’de, Thomas’› tamamlay›c› ve boyut olarak
daha elveriflli, bir tarih klasi¤i haline gelmeyi hak etmektedir. Kitab›n bafl›ndan sonuna son derece serinkanl› bir dil yakalam›fl olan
Gott, Küba’n›n bugünkü liderinin, onu takdir etmekten geri kalmasa bile dengeli bir portresini çizmekte neredeyse eriflilmesi güç bir
ustal›¤a ulaflmaktad›r. Gotz’un ulaflt›¤› sonuç, Castro öldü¤ünde
“Küba’da çok az de¤ifliklik olacak. Çok az insan görüyor olmas›na
karfl›n, de¤iflim gerçekleflti” fleklindeki de¤erlendirmesiyle, kehanet
senaryolar›n› reddetmektedir. Küba tarihte ilk kez, emperyal güçlere ba¤›ml›l›ktan kurtulmufl bir biçimde, kendi ayaklar› üzerinde
durmaktad›r. De¤iflimin yönü bu yüzden, egemenli¤i ya da Devrim’in kazan›mlar›n› feda etmeksizin, kapitalizmle ba¤daflma do¤rultusundaki pragmatik ihtiyaçlarla çizilmektedir. Bu adaptasyonun
aktörleri belki de genç teknokratlar olacakt›r. Castro kardeflleri ve
etkileyici fieker Bakan›’n› (Sierra Maestra’n›n di¤er k›demlilerinden
Rosales Del Toro) saymazsak, bakanlar zaten otuzlu ya da k›rkl› yafllardaki insanlard›r; bu yüzden de Küba’da ve genelde yafl hiyerarflileri olan komünist devletlerde rastlanan ciddi siyasal sorunlara yol
açan kuflaklar aras› gerilimlerden uzak durulmaktad›r.
324
Öyleyse, “Ya Sosyalizm Ya Ölüm” slogan›n› “Daha ‹yi Bir Dünya
Mümkün” slogan›yla de¤ifltiren ›l›ml› postmodern miras kültürü
çerçevesinde, fidelismo için sakin bir günbat›m› m› söz konusudur?
Devrimin kazan›mlar›yla sermayenin taleplerinin kolayl›kla uzlaflt›r›l›p uzlaflt›r›lamayaca¤›n› zaman gösterecek. Hiç flüphesiz, Karayipler’in geri kalan ço¤u k›sm›nda hüküm süren göze bat›c› eflitsizliklerle karfl›laflmak ve sosyo-ekonomik düzeyinin düflmesi, Küba aç›s›ndan bir trajedi olacakt›r. ‹yi bir Hugo Chávez araflt›rmas›n›n yazar›n›n, Chávez ile Castro aras›ndaki oldukça ileri düzeyde seyreden
arkadafll›¤›n Latin Amerika’n›n radikalleflmesine ve Bolivarc› rüyan›n takibinin yeniden canlan›fl›na delalet etti¤ine dair bir spekülasyon yürütebilece¤ini umut edebiliriz. Gott da bunu gelecekte yay›nlanacak bir kitab›n konusu olarak iflleme noktas›nda oldukça donan›ml› hale gelmifl olmal›d›r.
(Türkçesi: ‹lker Kabran)
325

Benzer belgeler