THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic

Transkript

THY Teknik A.Ş. - Turkish Technic
GÜNDEM
Meraklı çocuklar şaşırtır!
Merhaba Arkadaşlar,
THY Teknik A.Ş. Ailesi’nin tüm üyeleri için özel bir ayı geride
bıraktık. 80 yılı geride bırakan Türk Hava Yolları tarihinde, büyümemizin doğal sonucu olarak yaşadığımız önemli bir değişimin, THY Teknik A.Ş.’nin kuruluşunun 7. yılını 23 Mayıs günü
geride bıraktık.
BÜMED Merak Eden Çocuk İlkokulu ve Anaokulu,
Boğaziçi Üniversitesi’nin 150 yıllık kültürel ve bilimsel mirasını
çocuklarımızın geleceğine taşıyor.
Kayıt başvuruları için: www.merakedencocuk.com
(0212) 257 00 60 - (0216) 312 84 08
Sadece yedi yıl gibi kısa bir sürede büyük bir atılım gerçekleştirirken, güçlü aidiyet hissi ve rekabetçi ruhla bunu hayata
geçirmemizde büyük katkısı olan çalışanlarımızla gurur duyduğumuzu bir kere daha tekrar etmek istiyorum. Zaten sürekli
değişim içinde olan yapımızın başarıya ulaşması ancak çalışanlarımızdaki bu ruh ile mümkün olabilirdi.
Önümüzde bizleri bekleyen iki büyük dönüşüm süreci daha
var. Bunlardan biri MNG Teknik’in Türk Hava Yolları Ailesi’ne
katılımının ve yeni kimliğinin düzenlenmesi, diğeri ise HABOM
tesislerine geçiş aşamasının tamamlanması. Bu iki adımla
gerçekleşecek büyük dönüşümün mimarı, Türk Hava Yolları
Ailesi’nin teknik anlamdaki her işinde olduğu gibi THY Teknik
A.Ş. olacaktır. Tüzel kişilik ve kimlik ne olursa olsun, bütün bu
yapılaşmaların ve ortaklıkların mimarı ve geleceğe taşıyıcısı
olmak gibi önemli rolü üstlenen her seviyedeki arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarken süreci başarmak için önümüzde
önemli adımlar olduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler, 40 yılı aşkın bir
süredir her yıl haziran ayında, bizim iştigal alanımızla yakından
ilgilisi olan özel bir günü/haftayı kutluyor: Dünya Çevre Günü
ve Çevre Koruma Haftası. Her yıl 5 Haziran günü ve bu günün
içinde bulunduğu haftayı kapsayan günlerde çeşitli etkinliklerle insanların çevreye duyarlılığı artırılmayı çalışılıyor.
Hepinizin bildiği gibi her fırsatta ne kadar önem verdiğimizi vurguladığımız ‘çevre bilinci’ her geçen yıl daha büyük önem kazanıyor. Ben de bu özel gün vesilesiyle hepinize, çevrenize göstereceğiniz hassasiyet ile dünyamız, ülkemiz ve insanlarımız için
daha güzel bir gelecek hazırlayacağınızı hatırlatmak istiyorum.
Bugüne kadar elde ettiğimiz başarılarda nasıl ki hepinizin tek
tek büyük payı varsa, bundan sonra başaracaklarımızda da
yine sizin imzanız olacak. Büyük hedefleri olan, gözünü zirveye
dikmiş bir şirket olarak birlik ve beraberliğimizden asla taviz
vermememiz gereken günlerden geçtiğimizi hepinize bir kere
daha hatırlatmak isterim. Bizi bugünlere getiren ekip ruhunu
her zaman koruyacağınızdan ve hedeflerimize ulaşacağımızdan son derece eminim.
Hepinize esenlikler diliyorum,
Doç. Dr. İsmail Demir
Genel Müdür
İlkokulu ve Anaokulu
4-18 Mayıs, Cumartesi - Tanıtım Günü: 10.00-12.00 saatleri arasında Çekmeköy
okulumuzun aday öğrencileri için tanıtım günü yapılacaktır.
Arnavutköy
Çekmeköy
01
02 İÇİNDEKİLER
04
21
TEKNİK’TEN
HABERLER
TEKNOLOJİ
09
04
21
22
22
HABOM’da
son durum
BİREBİR
10
11
24
AR-GE MERKEZİ
eğitim
ÇEVRE
24
26
BİZDEN
28
16
YAYIN
THY TEKNİK A.Ş.
Medya Reklam
Halkla İlişkiler Şefliği
Ferhat Yenibertiz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre Kara
26
12
Sahibi
THY TEKNİK A.Ş.
Doç. Dr. İsmail DEMİR
(Genel Müdür)
28
GEZİ-YORUM
12
15
16
30
HAVACILIK
DÜNYASINDAN
EMNİYET KÖŞESİ
KURULUŞ
YILDÖNÜMÜ
SAĞLIK
REHBERİ
30
YAPIM
GODE İSTANBUL
Alev Aktaş
(Yayın Grup Direktörü)
Songül Kurnaz
(Yapım Koordinatörü)
Ulaş Atay
(Editör)
Meltem İşleyen
(Art Direktör, Kapak Tasarım)
Asım Hocagil
(Grafik Uygulama)
Jülide Türkay
(Redaksiyon Editörü)
Fotoğraflar
İstanbul Fotoğraf Atölyesi (İF Atölye)
Baskı ve Cilt
Apa Uniprint
GODE İSTANBUL
Al Karanfil Sokak
No: 5 Levent / İstanbul
godeistanbul.com
444 02 90
04 TEKNİK’TEN HABERLER
THY Teknik A.Ş.-İTÜ işbirliği
THY Teknik A.Ş. ile İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi (UUBF)
arasında imzalanan protokol sonucunda fakülte bünyesinde
bir ‘THY Ar-Ge Ofisi’ kuruldu. Ofisin 26 Nisan 2013 tarihinde
gerçekleştirilen açılış törenine THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü
Doç. Dr. İsmail Demir, THY Teknik A.Ş. Ar-Ge Müdürü Güven
Pado, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. İbrahim Özkol ve UUBF Dekanı Prof. Dr. Metin Orhan
Kaya katıldı. Sekiz istasyonun yer aldığı ofiste, UUBF’nin yanı
sıra Elektrik-Elektronik Fakültesi, Kimya Metalurji Fakültesi
gibi diğer fakültelerin öğrencileri de projelerde yer alacak.
Singapore
Management
University
öğrencileri
THY Teknik
A.Ş.’deydi
THY Teknik A.Ş.’nin Türk havacılık sanayine önemli bir hizmeti
olan bu ofisin açılması ile ülkemizde ve dünyada hızla büyüyen
havacılık sektöründeki gelişmelerin yakından takip edilmesi,
sanayi-üniversite işbirliğinin en üst düzeyde yürütülmesi, havacılık sektörünün ihtiyaçlarını inovatif çözümlerle karşılamaya
yönelik bir platform oluşturulması, belirli aralıklarla düzenlenecek seminerlerde sektör temsilcilerinin bir araya gelerek
havacılık sektöründeki yenilikçi düşünceleri ve gelişmeleri değerlendirmesi amaçlanıyor.
Emekliye ayrılanlar uğurlandı
THY Teknik A.Ş.’ye uzun yıllar hizmet eden Cemal Yat, Dilaver
Yağcı ve Mustafa Güneyli emekliye ayrıldı. Üç emektar isim için
30 Nisan günü Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen veda törenine THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel müdür yardımcıları, yöneticiler ve çalışma
arkadaşları katıldı. Veda töreninde bir konuşma yapan İsmail
Demir, THY Teknik A.Ş. çatısı altında hizmet veren tüm çalışanları her zaman birer aile ferdi olarak gördüğünü belirterek
konuşmasına başladı. THY Teknik A.Ş.’nin büyük bir aile olduğunu vurgulayan Demir, “Biz bugünlere tüm çalışma arkadaşlarımızın büyük emeği ve gayreti ile geldik. Emekli olarak şirkete veda eden arkadaşlarımızın ayrılığı sadece fiziki bir ayrılıktır.
Kapılarımız her zaman kendilerine açıktır” dedi. Demir daha
sonra, emekliye ayrılan Cemal Yat, Dilaver Yağcı ve Mustafa
Güneyli’ye THY Teknik A.Ş.’ye yapmış oldukları hizmetlerin anısına birer plaket ve çeşitli hediyeler takdim etti.
Singapore Management University’den 30 kişilik öğrenci topluluğu, inceleme-araştırma projeleri kapsamında gelişmekte
olan ülkeleri ve bu ülkelerdeki önemli şirketleri incelemek
amacı ile Türkiye’ye geldi.
Son yıllarda gösterdiği büyüme ile uluslararası arenada dikkatleri üzerine çeken Türk Hava Yolları’nı ve iştiraklerini de ziyaret eden öğrencilere THY Teknik A.Ş. tesisleri gezdirildi. Gezi
sırasında öğrencilere, şirketin Türkiye ve bölgesindeki önemi,
geleceğe yönelik planları ve projeleri anlatıldı.
Kongo Demokratik
Cumhuriyeti’nden
ziyaret
Kongo Demokratik Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı’ndan
yetkililer ve havacılık sektöründen üst düzey temsilcilerden
oluşan altı kişilik heyet, 14 Mayıs günü, Türk Hava Yolları bünyesinde gerçekleştirdiği bir dizi görüşme sonrasında
THY Teknik A.Ş. tesislerini ziyaret etti.
THY Teknik A.Ş.’nin kabiliyetlerinin ve başarı serüveninin
anlatıldığı tanıtım sunumunu izleyen heyet, daha sonra atölyeleri ve hangarları gezdi. Uçak bakım hizmetlerini uzman
ekiplerin eşliğinde yerinde görme, inceleme fırsatı bulan
konuklar, ülkelerinde gerçekleştirecekleri havacılık projelerinde Türk Hava Yolları’nın ve THY Teknik A.Ş.’nin başarılı
çalışmalarından istifade etmek istediklerini dile getirdi.
THY Teknik A.Ş.
AP&M Europe’a
katıldı
THY Teknik A.Ş., İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen
Airline Purchasing & Maintenance Expo (AP&M Europe) Fuar
ve Konferansı’na katıldı.
Fuar süresince Avrupalı havayollarının ve komponent tedarikçilerinin üst düzey temsilcilerini ağırlayan THY Teknik A.Ş.
yetkilileri, konukları ile karşılıklı görüş alışverişinde bulundu
ve potansiyel işbirliği olanaklarını görüştü.
05
06 TEKNİK’TEN HABERLER
Fatih Koleji
öğrencilerinden
ziyaret
Fatih Koleji öğrenci ve öğretmenlerinden oluşan 40 kişilik
bir grup 13 Mayıs 2013 tarihinde THY Teknik A.Ş. tesislerini
ziyaret etti. Öğrencilerin bakım-onarım faaliyetlerini yerinde
görmesini ve gelecekte meslek seçimi yaparken fikir sahibi
olmaları amacıyla yapılan gezi sonrasında Türkiye çapında
dereceye giren Fatih Koleji öğrencileri, gelecekte havacılık
sektöründe çalışmak istediğini söyledi.
THY U-14 Futbol Takımı
İstanbul Grup Şampiyonu
THY Spor Kulübü U-14 Futbol Takımı İstanbul Grup Şampiyonu oldu. Türk Hava Yolları Genel Müdürlük Binası’nda yapılan
şampiyonluk kutlamasına Türk Hava Yolları Genel Müdürü
Doç. Dr. Temel Kotil, Genel Müdür Yardımcısı ve THY Spor Kulübü Başkanı Dr. Ahmet Bolat, THY Spor Klübü İkinci Başka-
nı İrfan Sağmen, antrenörler ve sporcular katıldı. THY U-14
Futbol Takımı, şampiyonluk kupasını Temel Kotil’e teslim etti.
Başarılarından dolayı U-14 Futbol Takımı’nı kutladığını ve başarılarının devamını dilediğini belirten Kotil, oyunculara çeşitli
hediyeler taktim etti.
THY Teknik A.Ş.
Alman konuklarını
ağırladı
Türk Hava Yolları’nın Bremen ve Leipzig müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen fam trip organizasyonlarına 50’ye yakın
acente yetkilisi ve gazeteci katıldı. THY Teknik A.Ş.’nin uzman
ekibi tarafından B Kapısı’nda karşılanan konuklar, hangarları
ve atölyeleri gezdi. Gezi sırasında THY Teknik A.Ş. ve çalışmaları hakkında bilgi alan acente yetkilileri ve gazeteciler, şirketin
çalışmalarını yerinde görme şansı buldu.
Uzmanlara
oryantasyon gezisi
Türk Hava Yolları tarafından organize edilen oryantasyon gezisi kapsamında Türk Hava Yolları Ailesi’ne yeni katılan bir grup
uzman THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda THY Teknik A.Ş’yi tanıtan sunumun ardından konuklara
atölyeler ve hangarlar gezdirildi.
THY Teknik A.Ş.
müşteri
memnuniyetinde
sınır tanımıyor
THY Teknik A.Ş., kalitesini bir adım
daha ileriye götürmek, müşterilerini
daha iyi anlayarak onları memnun
etmek, müşteri bakış açısı ile geri
bildirimleri sistematik bir yapıda
analiz etmek ve problemleri en
kısa sürede çözüme kavuşturmak amacıyla Kalite Yönetim
Sistemleri ile entegre çalışacak olan ISO 10002 Müşteri Geri
Bildirimlerinin Yönetimi ve Memnuniyeti Standardı’nı aldı.
Müşteri geri bildirimlerinin alınmasından sonuçlandırılmasına kadar atılan her adımın yönetimi ve kontrolü, etkinlik ve
sürekliliğinin sağlanmasını amaçlayan ISO 10002, müşteriler
nezdinde farklılık oluşturmak isteyen, müşterilerinin görüş ve
düşüncelerine önem veren, bu düşünceleri sürekli iyileştirme
amacıyla kullanan kuruluşlar için geliştirilmiş bir standart.
ISO 10002 belgesini kalite yönetim sistemi sertifikalarına ekleyen THY Teknik A.Ş., kalite politikasına uygun olarak yüzde
100 müşteri memnuniyeti sağlamak amacıyla yaptığı çalışmaların sürekliliğini tüm departmanlarıyla içselleştirerek perçinlemiş oldu.
Anadolu Üniversitesi
Havacılık Kulübü
THY Teknik’te
Anadolu Üniversitesi Havacılık Kulübü’ne bağlı 45 kişilik öğrenci grubu THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları
gezen öğrenciler, bu gezinin, gelecekte yapacakları meslek seçiminde son derece etkili olacağını dile getirdi.
THY Teknik A.Ş.
İstanbul Gelişim
Üniversitesi’ni ağırladı
İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden öğrenciler, THY Teknik
A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları gezen öğrenciler,
gezi sırasında sektör ile ilgili sorularına yanıt bulma şansı da
yakaladı. Havacılık sektörüne ilgi duyduklarını ve gelecekte
bu sektörde kariyer yapmak istediklerini dile getiren öğrenciler, kendilerine bu olanağı tanıyan yetkililere teşekkür etti.
07
08 TEKNİK’TEN HABERLER
Giyi
n
Hangarlardan Yönetim Binası’na,
Sosyal Bina’dan Enerji Binası’na
HABOM’u oluşturan tüm yapılardaki
çalışmalar ana hatlarıyla
tamamlandı. İnce işçilik gerektiren
işlerde de büyük bir hızla sona
yaklaşılıyor.
ne
D
Ye
m
ek
ha
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil de bir
mesaj yayınladı. Kotil mesajında, 80 yıllık uçuş serüveninde,
milyonlarca insana hizmet ettiklerini, gelinen noktada Avrasya’yı yöneten bir konumda olduklarını ifade etti. Mesajında
ayrıca son 10 yılda, geçmiş 70 yılın performansından daha
fazla çalıştıklarını vurgulayan Kotil, yakında 100. ülkeye de
hat açarak, dünyada en çok ülkeye uçan havayolu olacaklarını, Türk Hava Yolları’nın dünya şirketi olmasında hizmeti
geçen herkese şükranlarını sunduğunu belirtti.
B
sı
ar Gövdeli Hangar ve Anneks Binası’nın ince işçilik isteyen çalışmalarına devam ediliyor; bina büyük oranda
kullanıma hazır durumda. Sosyal Merkez, Güvenlik-Giyinme-Eğitim Binası, Kimyasal Depo ve Atık Deposu kullanıma
hazır halde. Geniş Gövdeli Hangar ve Anneks Binası’nın ince
işleri ve cephe kaplama çalışmaları programa uygun olarak
ilerliyor. Pek çok noktada mobilya yerleştirme işlemi tamamlanmış durumda. Yönetim Binası’nda cephe kaplama ve ince
işçilik gerektiren çalışmalara büyük bir hızla devam ediliyor.
İnce işleri hızla ilerleyen Otopark Binası da büyük oranda hazır
durumda. Enerji Binası’nın ise bir taraftan bazı eksiklikleri gideriliyor, diğer taraftan da kalıcı elektrik ve doğalgaz bağlama
çalışmalarına devam ediliyor.
it
Eğ
i
im B
nası
Türk Hava Yolları’nın kuruluşunun 80. yılı kutlandı. Taksim
Cumhuriyet Anıtı’na çelenk konulması ile başlanan kutlamalara, Türk Hava Yolları Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil,
Genel Müdür (Uçuş İşletme) Yardımcısı Asaf Bora, Kurumsal İletişim Başkanı Zeki Çukur, kabin amirleri ve pilotlar
katıldı. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi
Topçu yayınladığı mesajda, Türk Hava Yolları’nın 80. yaşını
kutladığını, 1933 yılında beş uçakla başlayan ve bugün 217
uçak ve 99 ülkede, 223 uçuş noktası ile dünyanın en büyük
dördüncü uçuş ağına sahip olan Türk Hava Yolları’nın kuruluşundan bugüne emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür
ettiğini belirtti.
me
a
in
THY Teknik A.Ş.’nin iniş takımları hizmeti teklifi sunduğu Japan
Airlines’ın alt kuruluşu Japan Transocean Airlines yetkilileri
THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Atölyeleri ve hangarları gezen
Transocean Airlines yetkilileri, THY Teknik A.Ş.’nin bakım-onarım ve modifikasyon hizmetlerini ve kabiliyetlerini yerinde görme imkânı buldu. İniş Takımları Atölyesi’nde gerçekleştirilen
tanıtım toplantısının ardından atölyede yapılan Kalite Denetleme Programı başarı ile tamamlandı. Japan Transocean Airlines
yetkileri, yakın gelecekte THY Teknik A.Ş. ile çalışmak istediklerini belirterek THY Teknik A.Ş.’den ayrıldı.
Türk Hava Yolları
80. yaşını kutladı
HABOM’da
son durum
Atölye Binası
Japan Transocean
Airlines yetkilileri
THY Teknik’teydi
Girne’den öğrenciler
İstanbul’daydı
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Havacılık Yüksekokulu Müdürü Dr. İsmail Hakkı Doğankaya ve öğrencilerinden oluşan
bir grup, Türk Hava Yolları’nın davetlisi olarak İstanbul’a geldi.
Önce Türk Hava Yolları Havacılık Akademisi’ni gezen ve burada
uçuş simülatörlerini görme imkânı bulan Doğankaya ve öğrenciler, daha sonra THY Teknik A.Ş. atölyelerini ve hangarlarını
gezdi, şirket hakkında detaylı bilgi aldı.
Gün boyu süren gezinin son derece başarılı geçtiğini belirten
Doğankaya, öğrencilerin, derslerde teorik olarak gördüğü konuları pratik olarak da yakından görme imkânı bulduğunu dile
getirdi.
Sosyal Bina
09
10 AR-GE MERKEZİ
EĞİTİM
Turkish Engine Center’dan
iki eğitim
Yazan: Dr. Sait Nurdoğan YURT
T
HY Teknik A.Ş.’nin yerli sanayi kuruluşları ile ortak olarak sürdürdüğü projeler ilk ürünlerini vermeye başladı.
Aircraft Health Monitoring System Projesi kapsamında
geliştirilen WQAR (Wireless Quick Access Recorder) cihazının
prototipi ve Uçuş Durum İzleme ve Analiz Yazılımı (Flight Monitoring and Analysis Tool-FMAT), 7-10 Mayıs tarihleri arasında
İstanbul’da gerçekleştirilen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda (International Defence Industry Fair-IDEF) sunuldu.
halinde ve pdf formatında kaydedebildiği gibi bu dosyayı sistemde tanımlı alıcılara da gönderebiliyor. Dahili bir SSD (Solid State
Drive) saklayıcısı da bulunan WQAR, verileri harici bir USB belleğe kaydetme özelliğine de sahip.
THY Teknik A.Ş. yüksek öğrenime destek vermeye
devam ediyor
Wireless Quick Access Recorder (WQAR) nedir?
WQAR, yüzde 100 iyileşme ve uçakla ilgili tüm uçuş verilerinin kayıpsız bir şekilde analiz edilmesini hedefleyen havayolu
şirketlerine yönelik ideal çözüm sunan bir cihaz. Uçağın uçuş
veri toplama sistemindeki verileri uçuş esnasında kaydeden
WQAR, kaydettiği verileri, uçak yere indikten sonra -kablosuz
bir bağlantı ile- bu verilerinin analiz edildiği filo yer destek istasyonundaki bilgi merkezine aktarıyor.
Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu Uçak Gövde-Motor ve Uçak Elektrik-Elektronik bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin, eğitim ve öğretimlerinin belirli bir döneminde,
havacılık sektöründe hizmet veren kuruluşlarda pratik yapması amacıyla THY Teknik A.Ş.
ile Erciyes Üniversitesi arasında 2009 yılında imzalanan ‘Eğitimde İşbirliği Protokolü’ üç yıl
daha uzatıldı.
Eğitimciler için yeni bir eğitim
Eğitim Müdürlüğü, THY Teknik A.Ş. bünyesinde eğitim veren bütün PA ve PI yetkili personeline yönelik, eğitim prosedürleri, uygulamalı eğitim sırasında kullanılacak dokümanlar,
kursiyer değerlendirme kriterleri ve imtihan evrakları ile ilgili bilgilendirici bir eğitim vermeye
başladı.
WQAR’ın sağladığı temel yenilikler:
• Uçuş verilerinin güvenli bir şeklide aktarılması
• Verilerin çok hızlı bir şeklide transfer edilmesi
• Veri kayıplarının engelenmesi
• Hızlı operasyonel destek
• Sağlıklı veri analizi
Uçak yere inip motorlar kapatıldıktan sonra Wireless veya 3G
ile otomatik veya manuel olarak yer destek istasyonuna aktarılan veriler Uçuş Durum İzleme Yazılımı ile analiz edilebiliyor.
Uçuş Analiz Yazılımı, uçak işletmecisine, uçak performans trendinin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi olanağı sunuyor ve
uçuş sonrasında, uçuş süresince WQAR tarafından ikili kodda
kaydedilen -ARINC 717 formatına göre oluşturulmuş- uçuş durum verileri dosyasını analiz ediyor. Daha sonra ise analiz edilen
uçuş verilerine eşdeğer mühendislik parametre değerleri üretiyor. Sistemdeki olay tanımlama kayıtları ile eşleşen mühendislik
parametre değerlerinin algılanmasını sağlıyor. Analiz sonucunda
otomatik olarak HTML formatında bir rapor dosyası oluşturuyor
ve sistemde tanımlı alıcılara bu dosyayı gönderiyor. Uçuş verilerine ait ham parametre değerlerini liste halinde gösteren WQAR,
uçuşa ait mühendislik değerlerini liste olarak veya grafik format
THY Teknik A.Ş.’nin motor revizyonu konusunda destek
aldığı, ortaklık şirketlerinden Turkish Engine Center
için düzenlenen eğitimde EASA Part 145 ve FAR 145
kuralları gereği zorunlu olan Şirket Prosedürleri ve
Havacılık Sektöründe İnsan Faktörü eğitimleri verildi.
Bu eğitimlerle, hem çalışanlara THY Teknik A.Ş.’nin
prosedürleri hatırlatıldı hem de hazırlanan dokümanların
kalite sistemine uygunluğunun devamlılığı sağlandı.
Özellikleri
Ağırlık
Elektriksel güç gereksinimi Çevresel sertifikasyon İşlemci
Veri kaydetme kapasitesi Veri girişleri Yazılım setifikasyonu Güvenilirlik (MTBF)
< 3 kg
28 V DC
RTCA DO-160G
Intel Atom (Düşük enerji tüketimi)
56 GB (512 GB’a kadar
genişletilebilir media)
ARINC 573/717 ARINC 429
RTCA/DO-178B
20.000 saat
Boyutlar
Yükseklik
Genişlik
Derinlik
165 mm
156 mm
175 mm
MNG Teknik’te THY prosedürleri
MNG Teknik’in B737-600/700/800 (Next Generation) ve Airbus 319/320/321 serisi uçaklarında uzman yetkili personele THY Hat Bakım Hizmeti Prosedürleri Eğitimi verildi. Böylece
ihtiyaç duyulması halinde MNG Teknik C/S personeli, Türk Hava Yolları için hat bakım hizmeti verebilecek.
Goodrich’te İnsan Faktörleri Eğitimi
Ortaklık şirketlerinden Goodrich Turkish Technic Service Center’da (GTTSC), İnsan Faktörleri
Tekrar Eğitimi gerçekleştirildi. Havacılık kuralları gereği zorunlu bir eğitim olan İnsan Faktörleri Tekrar Eğitimi sırasında, ‘Thrust Reverser’ ve ‘Nacelle’ bakımlarında insan faktörü
açısından dikkat edilmesi gereken noktalara ağırlık verildi.
Jet Airways Şirket Prosedürleri Eğitimi
için THY Teknik A.Ş.’yi seçti
Her gün dünyanın 76 noktasına 400’den fazla uçuş gerçekleştiren, Hindistan’ın ikinci büyük
havayolu şirketi Jet Airways, hat bakımında ve ağır bakımda çalışacak personeline, kendi
şirket prosedürü ile ilgili eğitim vermek üzere THY Teknik A.Ş. eğitmenlerinden Abdurrahman
Tuncer ve Ahmet Serhat Karatay’a daimi eğitmen yetkisini içeren birer sertifika verdi.
Bu sertifikalar, Jet Airways’in Ortadoğu ve Balkanlar’da THY Teknik A.Ş. dışında herhangi bir
bakım şirketi ile çalışması durumunda, söz konusu bakım kuruluşuna Şirket Prosedürleri
Eğitimi’ni THY Teknik A.Ş.’nin vereceği anlamına geliyor.
11
12 HAVACILIK DÜNYASINDAN
Pratt & Whitney ile Air New
Zealand ortak yatırıma gidiyor
Volga-Dnepr’den
yeni yatırımlar
V
olga-Dnepr’ı Ortadoğu’da temsil eden Volga-Dnepr Gulf
(VD Gulf), Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şarjah şehrindeki
yeni bakım merkezinde faaliyetlerine başladı. İlk olarak
AN-124 tipi bir kargo uçağının çekildiği 22 bin metrekarelik
hangar, altı dar gövdeli uçağı ya da iki Boeing 747 veya Antonov
AN-124-100 serisi uçağı aynı anda alabilecek kapasiteye sahip.
Şarjah’da hizmet verebildiği uçak gamını genişletmeyi planlayan VD Gulf, 2013 yılı içerisinde bir kompozit malzeme ve uçak
yapısal bakım atölyesi kuracak. Şirket ayrıca NDT ve hat bakımı teknik teşhis hizmetleri de sunacak.
VD Gulf, 2014 yılına kadar, Rus yapımı ve Batı yapımı uçak tiplerine C bakımına kadar periyodik bakım hizmetlerinin yanı sıra
Boeing 777 ve Airbus A330 tipi uçaklara da hizmet vermeyi he-
defliyor. Sarjah Hangar Kompleksi’ndeki işyükünün yüzde 90’ı diğer müşterilere, geri kalan yüzde 10’u ise Volga-Dnepr grubunun
uçaklarına ayrılmış durumda. 2013 yılında Batı menşeli uçaklar
iş yoğunluğunun yüzde 20’sini oluşturacak. VD Gulf 2015 yılına
kadar sadece bu tip uçaklara hizmet vermeyi planlıyor.
Volga-Dnepr Grubu, bir diğer yatırımını ise Almanya’da hizmete
açtı. Leipzig/Halle Havalimanı’nda bulunan uçak lastiği ve fren
tamir atölyesi, Ocak 2013’te hizmet vermeye başlayan yeni bir
hangarın içinde yer alıyor. Açılmadan önce denetlenen atölye,
mevcut EASA Part 145 Sertifikası’nı genişleterek, Boeing 747200/300/400/8 tipi uçaklarının tekerlek ve fren bakım ve
onarımı için C14 seviyesine yükseldi.
Kaynak: MRO News Focus
A
ir New Zealand ve Pratt & Whitney, Yeni Zelanda’da IAE
V2500 motoru üzerine uzmanlaşan Christchurch Motor Merkezi’ne, yeni atölyeler ve bir lojistik merkezi için 20
milyon dolarlık yatırım yapacak. Söz konusu tesisin bulundu-
ğu havalimanı yetkilileri ve şehrin belediyesi tarafından da
desteklenen bu tesis yatırımının 2014 sonuna kadar hayata
geçmesi planlanıyor.
Kaynak: Flightglobal
Filo çözümlerinde
işbirliği
H
avayolları ve işleticilerine bakım, mühendislik ve uçuş
operasyonları için gelişmiş bilgi teknolojileri hizmetleri sunmayı amaçlayan Airbus ve IBM, Airbus’ın sunduğu filo
çözümleri hizmetleri ile ilgili ortak bir çalışmaya imza atıyor.
Airbus Smarter Fleet Solutions (ASFS) adındaki bu çalışma ilk
olarak iki noktaya odaklanacak.
Bunlardan ilki, Airbus’un mevcut yazılım ürünlerini (e-çözümler) entegre edecek ve daha da geliştirecek. Bu çözümler şu
anda tekil uygulamalardan oluşan, hem online hem de offline
olarak erişilen geniş bir ürün gamından oluşuyor ve yaklaşık
200 işletici tarafından kullanılıyor. İkinci nokta ise ASFS’nin,
açık, modüler ve esnek bir platform ile kullanıcıya özel hazır-
lanmış dosya veri yönetimi sunması. Bu hizmetin müşterilere,
sorunsuz operasyon planlamak için gereken açık görüşlülüğü;
mevcut ve yeni hizmetleri, çözümleri entegre etme olanağı sağlaması bekleniyor. Bu, işletmeler arasında önemi her geçen
gün artan bir katma değer olarak görülüyor.
Bu eğilim günümüzün büyüyen iş hacmi ve birçok kaynaktan
gelen operasyonel büyük verilerin, yeni teknolojik fırsatların
ve ekonomik ortamın karmaşıklıkları sayesinde sürdürülüyor.
Böylece bilgi teknolojileri çözümleri için harcanan paranın değerini bulması yönünde beklentiler de artıyor.
Kaynak: MRO News Focus
13
14 HAVACILIK DÜNYASINDAN
EMNİYET KÖŞESİ
İki dev Asya-Pasifik’te
rekabete hazırlanıyor
22 yıl sonra kazaya neden olan
Çin Havayolları’na
ait bir uçak 2002
yılında havada
parçalandı ve
225 kişi hayatını
kaybetti. Kazanın
nedeninin
1980 yılında
gerçekleştirilen bir
bakım-onarım hatası
olduğu ortaya çıktı.
Ç
H
er ne kadar Boeing 777X’in Ortadoğu’daki büyük havayolu şirketlerinin ilgisini çekeceği ileri sürülse de,
Boeing’in bu modeli ile Airbus’ın muadil modeli A3501000’in en fazla Asya-Pasifik’te rekabet edeceği tahmin ediliyor. Kesinleşmiş 89 Boeing 777-300ER siparişi bulunan Asya
firmalarının, 23 opsiyon ve 66 niyet mektubu da mevcut. Ancak bazı danışman firmalarına göre, 777X’in gelişi, kesinleşen
siparişler dışındaki niyet mektubu ve opsiyonların uygulanma
ihtimalini düşürüyor. Zira bir havayolu, 2018 yılında bir 777300ER almak yerine, 777X’i bir yıl beklemeyi düşünebilir. Danışmanlar, Boeing’in opsiyonları ve niyet mektuplarını Airbus’a
kaybetmemek için bu konuda bir strateji uygulaması gerektiğini düşünüyor.
Airbus’ın A350-1000’i 2017’de hizmete sunması bekleniyor.
Bu, A350-1000’in, 777X’den iki yıl önce piyasaya çıkacağı anlamına geliyor.
Dünya çapında verilen 110 adet A350-1000 siparişinin 36’sı
Asya-Pasifik bölgesindeki firmalara ait. Bu bölgeden sipariş ve-
in Havayolları’na ait Boeing 747-209B tipi yolcu uçağı,
25 Mayıs 2002 tarihinde, Chiang Kai Shek Uluslararası Havalimanı’ndan kalktıktan 25 dakika sonra radar
ekranında kayboldu. Uçak 34.900 feet yükseklikte parçalandı
ve 225 kişi hayatını kaybetti. Uçağın parçalanma sebebi, 22
yıl önce yapısal tamir uygulanan bir parçadan ve bu parçanın
bakım kayıtlarından ortaya çıktı. Yapılan araştırmalar, uçağın
kuyruk altından parçalandığını gösteriyordu. Bu parçalanmaya
o bölgede oluşan metal yorgunluğunun neden olduğu tespit
edildi. Metal yorgunluğunun olduğu bu bölgede daha önce yapısal bir tamir gerçekleştirilmişti.
rilen 36 uçağın 2021’e kadar tamamlanmış olması bekleniyor.
Japan Airlines, All Nippon Airways, Eva Air ve Singapore Airlines, bölgedeki ilk 777-300ER kullanıcıları olarak, önümüzdeki
on yıl içinde değiştirme seçeneklerini kullanacak. Bu, bölgedeki 250-300 uçağın değişmesi anlamına geliyor. Bir başka
deyişle, 777X veya A350-1000’in Asya-Pasifik’teki potansiyel
pazarı en az 300 uçaktan oluşuyor.
Kaynak: FlightGlobal
Tamir neden ve ne zaman yapıldı?
Aynı uçak 7 Şubat 1980 tarihinde Hong-Kong’a inişi sırasında
kuyruk sürtmesi nedeniyle hasar gördü. Uçakta meydana gelen
yapısal hasar 23-26 Mayıs 1980 tarihleri arasında onarıldı. Ancak bakım işlemi hatalı yapılmıştı. Kuyruk sürtmesi sonucunda
oluşan yapısal hasar, bakımda kullanılan Boeing Yapısal Tamir Manueli’nde (SRM-Structural Repair Manual) ifade edildiği şekilde gerçekleştirilmedi. Yapısal hasarın olduğu bölgede,
hasarlı yüzeyler çıkarılmadı ve bu bölgeye yapısal mukavemeti
sağlayacak büyüklükte plaka (doubler) yerleştirilmedi. Yapısal
hasar zamanla geniş bir alana yayıldı ve uçağın parçalanmasına zemin hazırladı. Bu hata 22 yıl sonra 225 kişinin hayatına
mal oldu.
Yedi SMS görevi
1. Emniyet, her çalışanımızın öncelikli
sorumluluğudur ve bu sorumluluk
devredilemez. Dokümana göre iş yapmak en
hayati görevimizdir.
2. Her çalışan, kurallar gereği rapor edilmesi
gereken durumları/olayları ve yapılan
işlemleri gizlemeden açık bir şekilde bildirir.
3. Her çalışan, emniyetin artması için
cezalandırma korkusu yaşamadan
emniyetsizlikle ilgili durumları ve çözüm
önerilerini gönüllü olarak bildirir.
4. Gönüllü bildirim yapan kişilerin isimleri gizli
tutulur.
5. Yöneticiler, çalışanların doğru ve açık bir
şekilde raporlamasını teşvik eder ve yapılan
gönüllü bildirimlerden dolayı, yapan kişiyi
cezalandırma yoluna gitmez.
6. Bakım hatalarının tespiti ve düzeltilmesine
yönelik MEDA çalışmalarına her çalışan aktif
katılım sağlar. Yöneticiler MEDA çalışmalarını
teşvik eder ve destekler.
7. Kalite/emniyet koordinatörleri ve diğer
orta seviye yöneticiler kendi çalışma
alanlarındaki riskleri analiz eder ve riski
yüksek olanlara önlem alır.
15
16 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
“Dünyanın en iyisi olmamamız
için bir neden yok”
THY Teknik A.Ş. yeni yaşına başlarken, bugünlere nasıl gelindiğini
ve geleceğe yönelik hedeflerini sorduğumuz Genel Müdürümüz
Doç. Dr. İsmail Demir, “THY Teknik A.Ş.’nin dünyanın en iyisi
olmaması için bir neden yok. İnsan gücümüz, dinamizmimiz ve
ideallerimiz ile bunu başaracağımıza inanıyorum” dedi.
Ö
nemli artılara sahip olduklarını, teknoloji anlamındaki eksikliklerini giderdikleri takdirde dünyanın bir numarası olmamaları için bir neden olmadığını söyleyen
THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, “Başkaları yürürken bizim koşmamız lazım. Bunu bir yarış gibi düşünürseniz, önünüzde 10 yarışçı var ise onlarla aynı hızla gitmekle
hiçbir yere varamazsınız” dedi.
THY Teknik A.Ş. 2006’dan bu yana nasıl bir mesafe
kat etti?
Eskiden sadece Türk Hava Yolları’nın bakım birimi olan bugün
beş tane alt şirketi olan, yeni iki tesisi bünyesine katmaya hazırlanan, uluslararası alanda ‘Turkish Technic’ imzası ile bilinen
ve rakiplerinin dikkatini çeken bir şirket konumunda. 2006’da
sadece 75-80 uçağın bakım-onarımını yapan şirketimiz, 2013
yılı itibarıyla Türk Hava Yolları’nın 220 uçağının yanı sıra bu
sayının yüzde 30’u kadar da diğer havayolu şirketlerine hizmet
veriyor. Bu, yedi yıl boyunca sürekli olarak büyüdüğümüz anlamına geliyor. Büyüme, bu noktada çok fazla anlam taşıyan
bir kelime. Çünkü büyüdüğünüzde kârlılığınızı ve iş hacminizi
korumanız; insan kaynağınızı bunlara göre belirlemeniz, tesisleşmenizi buna göre yapılandırmanız lazım.
Tabii bunları oluşturmak için ciddi bir altyapı harcaması, emek,
eğitim vb. ortaya koymak gerekiyor. Bu da bize sürecin çok kolay olmadığını gösteriyor. Bunu yaparken maliyet kontrolleri, yatırımın geri dönüşü, elemanların kalifiye olması gibi bir sürü parametreyi işin içinde öğütmek gerekiyor. Tesislerin kurulması
ve eleman yetiştirme aşamalarında hem tecrübe edinildi hem
de aktarıldı. Bu tabloya bakınca, ayrıldığımızdan bu yana dolu
dolu bir yedi yılı geride bıraktığımızı düşünüyorum.
THY Teknik A.Ş.’nin tesisleşme, altyapı ve istihdam
kalitesi bakımından iyi bir yapıya sahip olduğunu
söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle. Zaten öyle bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ki, iyi
bir yapı oluşturmadığınız takdirde yaptığınız işin sürekliliği olması imkânsız. En ufak bir eksikliğin acı geri dönüşlerle kendi-
sini size hissettirdiği bir sektördeyiz. Bu nedenle iyi bir altyapı
oluşturmadan, çok iyi düşünüp planlamadan, gerekli tedbirleri
almadan; prosedürler, emniyet unsurları ve yapılan düzenlemeler ile ilgili detaylara hâkim olmadan, bu işi sağlıklı bir şekilde yapamazsınız. Dinamik şekilde şartları değiştirebileceğiniz bir alanda iştigal etmiyoruz. Ona rağmen her türlü tedbirin
alınması ve sürekli önünüze bakmanız, sürekli olarak ileriyi
gözlemeniz gereken bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. İleride
tahmin edemediğiniz bir gelişme olduğunda, hazırlığı bugünden yapmadıysanız, ileride tamamen boşta kalmanız mümkün
ve bunun telafisi yok.
Türkiye’nin çok büyük eksikleri olduğunu biliyoruz. Sivil havacılık alanında Türkiye’nin en önemli kuruluşu olarak bizim de
eksiklerimiz var. Daha önce kat etmemiz gereken mesafeleri
belki şimdi yürüyor, Ar-Ge ve inovasyon gibi konularda bazı şeyleri henüz hayata geçiriyoruz. Diğerleri yürürken biz de onlarla
aynı hızda yürürsek, iddiamızın gerçekleşmeyeceğini iyi biliyoruz. Bu nedenle başkaları yürürken bizim koşmamız lazım.
Bunu bir yarış gibi düşünürseniz, önünüzde 10 yarışçı var ise
onlarla aynı hızla gitmekle hiçbir yere varamazsınız. İnsangücümüz, dinamizmimiz ve ideallerimiz ile bunu başaracağımıza
inanıyorum.
THY Teknik A.Ş., olması gerekenlerden neleri
başardı? Başlıca hedefleri neler?
Önemli bir seviye atlama durumu söz konusu
burada. Bu nasıl gerçekleşecek anlatabilir misiniz?
Çalışma alanlarımızı genişlettik ve daha fazla uzmanlaştık.
Hizmetlerimiz, spesifik olarak uçak bakım, uçak gövde bakımı ve uçak parçalarının bakımından; çok geniş anlamda uçak
parçalarının ve komponentlerinin bakımına, son derece geniş
bir spektrumuna yayıldı. Hizmet etme anlayışında ‘müşteri’
kavramını gündeme getirdik. Bu kavramı dünya ile rekabet
edebilecek, “Dünyadaki önemli bakım-onarım şirketlerinden
birisi de biziz” diyebilecek bir mentaliteye ulaştırdık. Fiziki ve
teknik yeterlilik için atılan adımların yanında mental değişiklik
de belli ölçüde başarıldı. “Yapabildik” dediğimiz şeylerden biri
bu. Ana çalışma alanımızda dünya standartlarını sağlayarak,
dünyadaki herhangi bir rakibimiz ile başabaş rekabet edebilecek seviyeye gelme çabasını gösterdik ve bu anlamda belirli bir
yere geldik. Alt uzmanlık gruplarında şirketler kurarak orada bu
yapıyı oluşturduk.
Bakım kabiliyetlerimizin çeşidini; kabiliyet listemizi ve yetkinliklerimizi artırdık. Aynı zamanda mental olarak da, “Evet, bizim
uçağımız, bizim havayolumuz, biz bunu yaptık, şunu başardık”
bakış açısı yerine, “Evet, biz teknik kabiliyeti yeterli olan bir hizmet kurumuyuz ve bu kabiliyetlerimizi artırarak, genişleterek,
derinleştirerek dünya çapında bir şirket olmalıyız” bakış açısı
ile hareket etmek bence önemli oldu. Türk Hava Yolları’nı ‘müşteri olarak görme’ mentalitesini belli ölçüde yerleştirdiğimizi ve
müşteri memnuniyeti kavramını önemli ölçüde geliştirdiğimizi
düşünüyorum. Dikkat etmemiz gereken en önemli nokta “Yapacak fazla bir işimiz yok. Zaten başarılıyız” diye düşünmek olur.
Bu, bizi gevşeme moduna sokabilir. Biz asla böyle bir modda
olmadık, olmak da istemiyoruz. Hedefimiz ‘dünyanın en iyisi’
olarak gösterilmek. Bu nedenle daha gideceğimiz çok yol var.
“THY Teknik A.Ş.’nin nihai hedefi dünyanın en iyisi
olmak” dersek yanlış olmaz o zaman...
Kesinlikle doğru. Herkes faaliyet gösterdiği sektörde dünyanın
en iyisi olmayı hedefleyebilir. Bu, güzel ve çalışanların motivasyonunu artıracak bir slogan. Ancak önemli olan bu sözün altını
ne kadar doldurabildiğinizdir. Şu anda ki mevcut kabiliyetlerimize, dinamizmimize, çalışan yapımıza ve ideallerimize baktığımızda bu mümkün mü? Bizce mümkün. “Bunu beş yıl içinde
yapacağız” dersek bu, hamaset olarak algılanabilir, ama nihai
hedefimizin bu olduğunu söyleyebilirim. Bunu gerçekleştirmek
için de bir eksikliğimizin olmadığını düşünüyorum. Havacılık,
teknolojisi yoğun bir sektör. Havacılık teknolojisi ile ilgili olarak
Gelecek dendiğinde biz projektörlerimizi HABOM’un üzerine
çeviriyorduk. Ancak çıta şimdi biraz daha yükseldi. Çünkü MNG
Teknik’in Türk Hava Yolları bünyesine katılması ile önemli bir
tesisimiz daha oldu. İstanbul’a üçüncü havaalanı projesinin
gündeme gelmesi ile yeni inşa edilecek bu havaalanında da bir
yapılanma gündeme geldi. Önümüzdeki beş-yedi yıla baktığımızda sadece HABOM’un ön planda olmasını beklerken, üçüncü havaalanındaki tesisin planlanması da ön plana çıktı. Ama
tabii HABOM’u en iyi şekilde yapılandırarak, her metrekaresini
para kazandıracak bir faaliyette kullanarak kat edeceğimiz mesafe, diğer adımlardaki başarımızın da bir göstergesi olacak.
HABOM’da elde edeceğimiz başarı, özgüven kazanmamızı ve
üçüncü havaalanı ile ilgili yapılanmada daha hızlı ilerlememizi
sağlayacak.
Bu noktada geçiş ve büyümelerin sağlıklı olması çok önemli. MNG Teknik’in Türk Hava Yolları’na entegrasyonu, HABOM’un entegrasyonu, bizim bunları yönetme sürecimiz ve
“Kayıpsız geçti” diyebilmemiz için geçiş süreci son derece
önemli. Şu anda bu geçiş sürecini yönetmek gibi bir sorumluluğa da sahibiz.
Geçiş sürecini yönetmek, üçüncü havalimanını gündeme almak, alt alanlar oluşturmak amacı ile alt şirketler kurmak, diğer faaliyet alanlarına girmek gibi çalışmalarda da bulunmamız
gerekiyor. HABOM sadece bir tesis planı değil. Aynı zamanda o
tesislerde yapılacak faaliyetler anlamına da geliyor. İşte bu faaliyetlerin spektrumunu derinlemesine genişletmemiz lazım ki,
dünyada söz sahibi olabilsinler. Bunun için entegrasyon, geniş-
“Başarı kazanıldıkça, şirketimiz
büyüdükçe çalışanlarımız da
buna sevinmeye, bununla gurur
duymaya başladı. THY Teknik
A.Ş. çalışanları rekabetçi bir
ruha sahip olduğunu gösterdi.
Bu durum çalışanlar arasında
aidiyet hissi oluşturdu.”
17
18 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
leme ve odaklanma projeleri olacak. Bunların hepsi de yoğun
teknoloji, insan eğitimi ve bilgi gerektirecek. Bu süreci geçmemizin yanı sıra oluşturulacak alt iş alanlarının açılması, zaman
zaman gündeme getirdiğim THY Teknik A.Ş.’nin Türkiye’de sivil
havacılık üretiminin kuluçkasını oluşturması, motivasyon aracı ve itici gücü olması gibi fonksiyonları da yerine getirmemiz
gerekiyor.
lık oluşturabilmektir. Bu farklılığı oluşturamazsanız sadece takip
eden pozisyonunda kalırsınız. Başkalarının arkasından giderek,
onların yaptığını ya da benzerini yaparak fark oluşturamazsınız.
Fark oluşturulbilecek alan bilginin olduğu alandır. Taklit etmeye
devam eden sürekli birkaç adım geriden gider.
Ulusal ve uluslararası rakiplerimizden temel
farklarımız sizce neler? Neleri biraz daha iyi
yapmamız lazım?
THY Teknik A.Ş. çalışanları, bu zorlu süreçte tam anlamı ile
gönüllerini ortaya koyarak çalıştı. Çalışanların büyük bir kısmı
büyüdüğümüz, dünya çapında bir şirket olma yolunda önemli
mesafeler kat ettiğimiz bu dönemde severek çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bu çalışmalar sonucunda başarı kazanıldıkça, şirketimiz büyüdükçe çalışanlarımız da buna sevinmeye,
bununla gurur duymaya başladı. THY Teknik A.Ş. çalışanları rekabetçi bir ruha sahip olduğunu gösterdi. Bu durum çalışanlar
arasında aidiyet hissi oluşturdu. Belki de bizim en büyük kazanımımız işte bu aidiyet hissi oldu. Ayrıca insanımızın başarıya
duyduğu açlığın da işimize olumlu yansıdığını, önemli bir artı
olduğunu düşünüyorum. Başarı geldikçe çalışanlarımızın motivasyonu da arttı.
En temel farklardan biri, büyümeye -belki de mecburi olarakadapte olabilmemiz ve uyabilmemiz. Bunun bizim önemli bir
avantajımız olduğunu düşünüyorum. Kamu kültürü olan bir
şirket olarak hantal olduğumuz düşünülse de, biz buna dinamizm kazandırarak önemli ölçüde avantaja dönüştürdük. Dinamizmimiz ve çalışanlarımızın önemli bir kesimindeki idealist
bakış açısı bence bizim en büyük avantajımız. En önemli eksikliğimiz ise aramızdaki teknolojik mesafe. Bu aynı zamanda
son dönemde yavaş yavaş kırmaya başladığımız “Biz yapabiliriz” ya da “Biz yapamayız” şeklinde psikolojik faktör olarak da
yansıyor. Şu anda “Biz yapabiliriz” düşüncesinin daha fazla yer
etmesi gerekiyor. Tabii bu da yaptıkça olacak.
Bunun için yapmamız gereken ise o teknoloji farkını kapatmak,
bilgiyi yaptığımız işin içine katmak. Bunun için de bilginin önemini, bilginin değer katabileceğini kavramamız gerekiyor. Böylece
mental bir bariyeri aşmış olacağız diye düşünüyorum. Bilgi ve
emek ile uçak bakımı yaparsınız. Teknisyen yetiştirir, sonra onu
dünyanın teknoloji yoğun herhangi bir yerine gönderir ve üç-beş
yıl eğitim almasını sağlarsınız. Ancak başkalarında olmayan, fikirlerin bir araya gelmesi, böylece yeni şeyler üretilmesi ve farklı-
Bugüne kadar kat ettiğimiz yolda THY Teknik A.Ş.
çalışanlarının sizce nasıl bir katkısı oldu?
“Yapacak fazla bir işimiz yok”
diye düşünürsek bu bizi gevşeme
moduna sokabilir. Biz asla böyle
bir modda olmadık, olmak da
istemiyoruz.
“Arzu edilen yere ulasacak gücü
kendimizde buluyoruz”
Can Şaşmaz
Genel Müdür Yardımcısı (İşletme)
THY Teknik A.Ş. yedi yıl öncesine kadar Türk
Hava Yolları Genel Müdür Teknik Yardımcılığı adıyla, öncelikle Türk Hava Yolları filosuna
hizmet veren bir bölüm olarak organizasyonda yer alıyordu. Bu bölüm 23 Mayıs 2006 itibarıyla THY Teknik A.Ş. olarak yeni bir anlayışla, hem mevcut Türk Hava Yolları filosuna
hem de yerli veya yabancı diğer havayollarına hizmet verecek şekilde yapılandırıldı ve
ana bünye altında ayrı bir yönetim kadrosu
ile yeni şirket olarak göreve devam etti.
Burada ‘teknik’ sözcüğünün hakkını vermek
THY Teknik A.Ş.’nin artık sadece Türkiye’de
değil, bulunduğu coğrafyada güvenilen ve
tercih edilen bir bakım onarım kuruluşu olarak bilinirliğini sağlamak ve marka değerini
artırmak olarak anlaşılmalıdır. Zaten şirketin arkasında 80 yıllık bir Türk Hava Yolları
rüzgârı bulunmaktadır. Bu rüzgârın etkisi ve
THY Teknik A.Ş.’nin eğitimli ve tecrübeli teknik kadrosu ile bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz. Yapılan yeni tesis yatırımları ve yeni
kurulan iştiraklerin de desteği ile arzu edilen
yere kısa sürede ulaşabilmeyi hedefliyor ve
bu gücü kendimizde buluyoruz. Buna olan
Verimliligimizi
artırarak büyüdük
Fazıl Çiftçi / Genel Müdür Yardımcısı (Mali ve İdari İşler)
Bir şirketin büyüklüğünü ölçerken finansal açıdan; şirketin aktif ve ciro büyüklüğüne, insan kaynakları açısından ise şirket
bünyesinde kaç kişinin çalıştığına bakmak gerekir. Bu temel
kriterler üzerinden baktığımızda 2006 yılındaki çalışan sayımız
ile şu andaki çalışan sayımız neredeyse aynı. Bunun yanında,
hem aktif büyüklüğümüz hem de ciromuz artmış durumda. Bu
da geçtiğimiz yedi yıl içinde verimlilik artışı sağlayarak büyüdüğümüzü gösteriyor.
Bildiğiniz gibi HABOM A.Ş. personeli yaklaşık bir buçuk yıldır
THY Teknik A.Ş. çatısı altında uçak bakım ve onarımından muhasebeye, planlamadan satın almaya her alanda eğitim aldı.
Bu eğitimler THY Teknik A.Ş. çalışanları tarafından verildi. Bu
süreçte çalışanlarımız hem belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için çalışmış hem de HABOM A.Ş. çalışanlarına teorik ve
pratik eğitim vermiş oldu. Çalışanlarımıza, sağladıkları bu eğitim hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca uçak bakım ve onarımı açısından havacılığın en büyük
okulu olarak gördüğüm THY Teknik A.Ş.’nin, geçtiğimiz yedi yıl
zarfında, nitelikli insangücü kazandırma anlamında da sektöre
önemli katkılar sağladığını vurgulamak istiyorum.
inancımı zaman zaman personelime şu
şekilde aktarıyorum: “Gün gelecek biz
de Lufthansa Technik gibi olacağız. Hatta ondan daha iyi olmamamız için bir neden yok!”
Aslında bu bahsettiklerimizi yapabilmek,
dünya MRO pazarında global bir oyuncu
olmamızı gerektiriyor. Bunu kısmen yerine getirebildiğimizi düşünüyorum. THY
Teknik A.Ş.’nin son birkaç yıldır ortakları
ile oluşturduğu iştirak şirketleri de global
oyuncu olabilmenin basamaklarını oluşturuyor. Bu şirketler, gerek arz ettikleri işgücü gerek ise ortaya koydukları ciro ile
THY Teknik A.Ş.’nin MRO pazarında büyümesine katkı sağlıyor. Hükümetimizin
2023 hedefleri içinde yer alan yerli uçak
projesi de THY Teknik A.Ş.’nin ve iştiraklerinin içinde yer aldığı veya alabileceği
bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Bu
kapsamdaki çalışmalarda, uçaktan önce
uçak içinde kullanılan galley, trolley gibi
kabin içi malzemeler ile yolcu koltuğu
üretimi çalışmalarına başlanmış olması
ve prototiplerin ortaya çıkması, bir kısmının gerekli test prosedürleri aşamasına
gelmesi, hatta tamamlaması ise işin sevindirici ve haz verici yönünü oluşturuyor.
Bu tür faaliyetlere her türlü yenilikçiliğe
açık bir şekilde devam ederek, Türk sivil
havacılığı adına önemli hizmetlere imza
atmanın gayreti içinde olduğumuzu vurgulamak isterim. Bütün bu söylediklerimizin yapılması aşamasında en önemli
unsur tabii ki çalışanlarımızın oluşturduğu sinerjidir. Biz bu işleri yaparken, kurallara uygun ve en kaliteli şekilde çalışmayı
hedefliyor; en yenisinden en kıdemlisine
kadar tüm çalışanlarımızın ahenk içinde
çalışmasına ve ortaya çıkan ürünün ‘he-
pimizin ürünü’ olduğu konusundaki farkındalığı en üst seviyede tutmaya önem
veriyoruz.
Bu yolda ilerlerken “Kalite insana saygıyla başlar“ düsturunu daima ön planda tutuyoruz. Çalışanlarımızın, özellikle
mesleki ve kişisel eğitim konularında
kendilerini geliştirmelerine maksimum
katkı sağlamaya çalışıyoruz. Zaten geçmişten gelen köklü bir şirket yapısı ve
güçlü bir teknik altyapısı olan kadromuzu, genç elemanlar ile destekleyerek,
üretim gücümüzü devamlı dinamik tutuyoruz. THY Teknik A.Ş. bugünlere nasıl
çalışanları sayesinde geldi ise bundan
sonra da en büyük rol yine çalışanlarımızın olacaktır. Bu vesile ile THY Teknik
A.Ş.’nin yedinci kuruluş yıldönümünü en
samimi duygularımla kutluyor, çalışanlarımızla birlikte nice yıllara diyorum!
19
20 KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
TEKNOLOJİ
Büyük hedefler,
basarılı ekip
Altan Büyükyılmaz
Genel Müdür Yardımcısı (Ticaret)
THY Teknik A.Ş. 2006 yılına kadar neredeyse sadece Türk Hava
Yolları’na hizmet veren bir yapıya sahipken, 2006 yılında ayrı bir
yapılanmaya gidince, toplam cirosunun yarıdan fazlasını üçüncü
parti şirketlerden alma misyonu yüklendi ve büyük bir şirketin
alt birimi olmaktan çıkıp kendi kâr hedefi olan, kendi iş geliştirme hedefi olan ayrı bir şirket haline dönüştü.
Geçtiğimiz yedi yıl içerisinde toplam satışlar içerisindeki üçüncü
parti yüzdemizin ve ciromuzun yanı sıra üçüncü parti müşterilere verebildiğimiz hizmet türlerini de artırdık. Hatta insan kaynakları yapılanmamızı da bu doğrultuda değiştirdik, şu an güçlü bir
satış ve müşteri ilişkileri birimlerine sahibiz. Özellikle HABOM’un
açılmasından sonra üçüncü parti müşteri bulma misyonumuz
daha büyük önem kazanacak. MNG’den satın alınan ve HABOM’un açılması ile faaliyete geçecek olan tesisler ile toplam
ciromuzu şu anki ciromuzun iki katına; bunun içindeki üçüncü
parti müşterilerin payını da yüzde 50’nin üzerine çıkaracağız.
Her tür hizmetin zamana karşı verildiği bir sektörde yer alıyoruz.
Bu şartlar altında üç ayrı tesisin ve üçüncü parti müşterilerden
Türk girişimcilerden
Dream Chaser
N
ASA’nın, yaşamın oluşmasına elverişli gezegenleri bulmak amacıyla uzaya gönderdiği Kepler teleskobu arızalandı. NASA’dan yapılan açıklamada, Kepler uzay aracının
dört dümeninden uzayda yönelimini sağlayan ikincisinde
arıza belirlendiği bildirildi.
gelen birbirinden farklı taleplerin olduğu bir ortamda üretim
planlaması yapmak şimdikinden de zor olacak ama bu anlamda
yetkin ve deneyimli bir kadroya sahip olduğumuz için çok şanslı
olduğumuzu düşünüyorum.
Elimizde tornavida ile uçak altında bakım-onarım yapıyormuşuz
gibi görülüyor ama aslında sivil havacılığın üzerine inşa edildiği
teknik veriyi yönetiyoruz. Uçak üreticilerinden havacılık otoritelerine kadar oldukça geniş bir yelpazedeki çok sayıda kurala
uyarak adım atıyoruz. Bu süreçte bilişim teknolojileri, şirketin
başarısını tayin edecek en önemli araç konumunda. Bu nedenle
bilişim teknolojileri kullanımında şirketi farklı bir boyuta taşımak
amacı ile kapsamlı bir çalışmamız var.
TT 2.0 adını verdiğimiz bu projeyle, ciddi yatırımlar yaptığımız
işletim sistemimiz Tracks ve SAP yazılımları ile yepyeni bir THY
Teknik A.Ş.’ye doğru ilerliyoruz. Nihai hedefimiz yönetimin karar
verme sürecinde de bilişim araçlarını kullandığı bir altyapıyı kurabilmek. Hızla büyüyen ve seçkin arkadaşlardan oluşan bilişim
ekibimiz ile birlikte çok daha zorlu projelerin üstesinden geleceğimizi düşünüyorum.
Sahip olduğumuz becerileri, yaptığımız işleri dünyaya duyurma
ihtiyacını geçmiş dönemde hissetmiyorduk. Hâlbuki ‘uluslararası mühendislik satışı’ olarak tanımlayabileceğimiz bu alanda
kurumsal iletişim son derece büyük bir öneme sahip. Bilinçli bir
yaklaşımla bu noktada çok büyük mesafe kat ettik. Beş kişilik
ekibimizin başarılı çalışmaları sonucunda ‘Kurumsal Kimlik’ çalışmamızı tamamladık, yeni logomuzu kullanıma sunduk. Ayrıca
şu anda eşzamanlı olarak yürüttüğümüz üç-dört projeyi de yakın
zamanda hayata geçireceğiz.
Yeni Dünya’yı arayan
Kepler arıza yaptı
NASA Proje Müdür Yardımcısı Charles Sobeck, arıza ile
ilgili yaptığı açıklamada, “Şimdi yöneltmek istediğimiz yere yöneltemiyoruz. Verileri alamıyoruz”
ifadesini kullandı.
T
ürk girişimciler Fatih ve Eren Özmen çiftinin sahip olduğu
Sierra Nevada Corporation tarafından ilk ticari uzay mekiği
olarak geliştirilen Dream Chaser, testlere başlamak üzere NASA’nın Edwards Dryden Uçuş Araştırma Merkezi’ne teslim edildi. İnsanların güvenli ve uygun fiyata uzaya erişimini sağlamayı
amaçlayan NASA’nın Ticari Araç Programı (Commercial Crew
Program) uyarınca geliştirilen Dream Chaser, Amerikan topraklarından uzaya gönderilecek ticari araçlardan biri olacak.
Bu yıl içinde serbest uçuş testlerine başlayacak olan mekiğin
iniş sırasındaki aerodinamiği teste tabii tutulacak. Testlerde,
uzay mekiğindekilerin farklı atmosfer ortamlarında nasıl bir navigasyon performansı sergileyeceği de gözlemlenecek.
NASA Bilimler Direktörlüğü Yardımcı Yöneticisi John Grunsfeld ise “Ben Kepler’i henüz yenilgiye uğramış saymazdım” diyerek, hâlâ ümit bulunduğunu belirtti.
Uzaya fırlatıldığı 2009’dan bu
yana yaşama elverişli 132 gezegenin varlığını teyit eden Kepler, yaşama elverişli olma ihtimali bulunan 2 bin 700’ü
aşkın gezegeni de saptama
başarısı gösterdi.
Dünya’dan kaçmak isteyenlere!
‘Mars One’ isimli Hollanda firması, yaşanabilecek bir gezegen
bulunması halinde bu gezegene insanların gönderilmesi konseptli bir yarışma başlattı. Şirket, bu yarışmayı bir televizyon
programı olarak sunmayı planlıyor. Şimdiden 78 bin başvuru
alan firmanın ilk hedefi Mars’a benzeyen gezegen modelleri.
2022 yılında Mars’a gönderilmesi planlanan ilk koloniciler ara-
sında bulunmayı isteyen katılımcılar ise hayatlarının sonuna
kadar ‘bu gezegende’ kalmayı göze almış durumda.
Firmanın kurucu ortaklarından Bas Landsdrop, iki haftada aldıkları başvuru sayısının son derece yüksek olduğunu, en az
yarım milyon başvuru hedeflediklerini söyledi.
Yedi yıldır dünyadaki ilk beş MRO şirketinden biri olma hedefi ile
hareket ediyoruz. Bu hedefe ulaşmak amacıyla satın almalar, ortaklıklar ve ortak girişimler ile geçen hareketli bir yedi yılı geride
bıraktık. Hedeflediğimiz büyüklüklere ulaşmak için bu yöndeki
çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu alandaki çalışmalarımızı
başarı ile yürüten Strateji ve İş Geliştirme Müdürlüğümüz uzun
vadeli stratejilerimizi belirlememizde önemli rol oynuyor. Bu müdürlüğümüz tarafından gerçekleştirilen çalışmaların duyurularını 2013 yılı içerisinde gerçekleştireceğiz.
2004’ten beri çalıştığım Türk Hava Yolları’nda görev yapan son
derece başarılı arkadaşlarımız var. Zaten gelinen nokta bunun
en açık göstergesi. Ancak yeni katıldığım THY Teknik A.Ş.’nin çok
iyi eğitilmiş, zorlu işlere karşı gösterdiği rekabetçi duruşu ile dikkat çeken seçkin çalışanları ile birlikte olmak beni son derece
mutlu ediyor.
21
22 BİREBİR
Üç, iki, bir... Şiir
İnsan Kaynakları Departmanı’nda memur
olarak görev yapan Mahmut Avcı, hem şair
hem de yönetmen kimliğine sahip bir sanatçı.
Bugüne kadar bir şiir kitabı yayımlanmış,
yeni kitapları yayımlanmak üzere olan Avcı,
imzasını taşıyan kısa filmlere, “Motor!” demeye
hazırlandığı uzun metrajlı bir çalışmayı ve bir
belgeseli de eklemek istiyor.
2
0 yıldır ilgilendiği şiiri, “Şiir zaman isteyen değil, zamanın
tamamını alan bir şey” olarak tanımlayan Mahmut Avcı,
zamanını işyerinde, dizeler arasında ve İstanbul’un henüz tanışmadığımız kadrajlarını yakalamaya çalışarak geçiren
bir şair-yönetmen.
THY Teknik A.Ş. Ailesi’ne ne zaman katıldınız?
Hangi görevde bulunuyorsunuz?
7 Haziran 2010 tarihinde THY Teknik A.Ş.’de çalışmaya başladım. İnsan Kaynakları Departmanı’nda memur olarak görev
duvarlarımız
şe h ri u zu n bo ylu sis
k a pl a mış
d uva rl a ra ya zıl a r
ya z m a lı
ağırd a n a l a ra k
bi zi m miş gibi d uv
a rl a r
u st u n u başını ya pa
r gibi go lg e le ri n
yapıyorum. 2012 yılında sekiz ay için görevimden ayrılarak bir
eğitime katılmak üzere Londra’ya gittim. Döndükten sonra aynı
göreve başladım ve halen devam ediyorum. Kurum içi ve kurum dışı resmi yazışmaların takibinden ve bu yazışmaların yanıtlanmasından sorumluyum. Sanat tarihi eğitimi almama karşın, bu alanda çalışmıyorum. Sanat tarihi eğitimi almak Türkiye
için maalesef henüz oldukça lüks bir ilgi alanı. Doğal olarak iş
alanı da son derece kısıtlı. Bu nedenle ben de uzmanlık alanımın dışında çalışmak zorunda kaldım.
Ama sanatla iç içe bir yaşamınız var...
Evet, öyle denebilir. 20 yıldır şiirle ilgileniyorum. Mürsel Sönmez yönetiminde yayımlanan ‘İstanbul Bir Nokta’ isimli aylık
edebiyat dergisini çıkarıyoruz. Özellikle şiirle katkı sağladığım
dergimiz 134 sayıyı geride bırakarak 12’nci yılını tamamladı.
‘İstanbul Bir Nokta’ bugün Türkiye’de yayımlanan uzun ömürlü
dergiler arasında ilk akla gelen birkaç yayından biri konumunda. Edebiyata, şiire olan ilgim lise hocalarımdan Mehmet Bayram Bektaş sayesinde daha da arttı. Kendisi, bana ve benim
gibi edebiyata ilgisi olan arkadaşlarıma ödev mahiyetinde ça-
-ecek
g ozle ri n i k
a pa tıp
ışığın içi n d
e n ba k a ca
k sın
k e n d i n i so
ru g ibi o rt
a y a t aşıyın
ca
içi n i n k a ra
n lık k u y u l
a
rı
n
ı t aşl a yıp
y u su f’ u n k
u y u su n u iç
i n e t aşıyın
ca
ev ve l d e a
h i r d e içi n
d
e
y
m
iş
bil e c e k si n
lışmalar, okumalar yaptırırdı. Onun aracılığı ile edebiyat dergileri ile tanıştık. Derken edebiyat dergilerini takip etmeye, bir
romantik liseli gibi değil de edebiyat dergilerine uygun çizgide
şiir yazmaya, şiiri sanatsal bir faaliyet olarak algılamaya başladım. Liseyi bitirdikten sonra sürekli değişen sınav sistemi ve
haksız tercih uygulamaları yüzünden üniversiteye gitmeme kararı almıştım. O dönem Dergâh Yayınları’na, hikâyeci Mustafa
Kutlu’nun yanına gidip geliyordum. Yazdığım şiirleri kendisi ile
paylaşıyordum. Bazen beğeniyor bazen ise yırtıp atıyordu. Beni
sanat tarihine o yönlendirdi. Bunun üzerine Gazi Üniversitesi
Sanat Tarihi Bölümü’nü kazandım. Daha sonra da Marmara
Üniversitesi’nde yüksek lisans programına devam ettim.
Bu uzun şiir yolculuğunun birikimini kitaplaştırma
şansınız oldu mu?
Evet. İlk kitabım ‘Düğüm Cambazı’ 2008 yılında İstanbul Yayınları’ndan çıktı. Şu anda 2013 içinde basılmak üzere yayın aşamasında olan iki şiir dosyam hazır. Bunlardan biri daha ziyade
toplumsal duyarlıklı şiirlerin yer aldığı “Gül Devrimi”, diğeri ise
lirik bir izlek oluşturmaya çalıştığım “Kuş Sesi Ürkek”.
Şiirin yanı sıra sinema ile de yakın bir bağınız var.
Ne zaman ve nasıl kuruldu bu bağ?
2009 yılında şiirlerimden birini, ‘18.40’, imgesel bir dille
kısa filme çekme denemesinde bulundum. Şiire adını veren
‘18.40’, Beşiktaş-Üsküdar vapurunun saati. Şiir, bir hikâyeden
çok, bir durumu anlatıyordu. Bir gün bir yerde güzel bir kız görmüşsündür. Sonra o kız sende çoğalmaya başlar. Sen bir ümitle aynı yerde bulunmak istersin; içinde o güzeli bir kez daha
görme arzusu vardır. Ama bu hiçbir zaman olmaz. Bu durumu
anlatan şiirin, daha ziyade şiirselliğini gözeterek 18 dakika 40
saniye süren, o anı, umudu, saf güzelliği, beklemeyi ve bir noktaya bağlanmanın çaresiz güzelliğini filme aktarmaya çalıştım.
O dönemde elimde bir kamera çantası ile dolaşıyordum sürekli. Akşam işten çıkınca ve hafta sonları İstanbul’da görüntü avına çıkıyordum. Çekimler altı ay sürdü. Hiç beklemediğim gelişmeler oldu. Şansım da yaver gitti; çekimler için tarihi Beşiktaş
İskelesi’ni kapatma imkânı bile buldum.
Edebi altyapısı olan bu tür çalışmalar büyük ilgi
görür genellikle. ‘18.40’ bu ilgiyi gördü mü?
Gördüğünü söyleyebilirim. Film, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Projesi kapsamında Fransa’da gerçekleştirilen Türk Günleri
kapsamında, İKSV aracılığıyla, İstanbul’u temsilen gösterim
daveti aldı ve orada gösterildi. ‘18.40’, aynı yıl Mısır’da İsmaila Film Festivali’nde de gösterildi. Bu davetler ve gösterimler
benim için gurur verici ve motive edici oldu. Ben o dönem kısa
filmlerle, sinema yapma düşüncesi ile meşgul olurken, özellikle dergi çevresinden şair arkadaşlarım bana “Maceraya atılma.
Sen şair adamsın, şiirini yaz” diyordu.
Peki arkadaşlarınızın sözünü dinlediniz mi, yoksa
yeniden kamera arkasına geçtiniz mi?
Hayır, onları dinlemedim. ‘18.40’tan sonra başka hikâyeler de
çektim. Bir çoğu kollektif çalışmalar oldu. Bir televizyon kanalı
için islami duyarlıkla örtüşen, ramazan temalı bir film istenmişti, onu çektim ilk olarak. Adı, ‘Kuru Üzüm İnsandır’. Bu filmde,
ramazanla özdeşleşen, iftar sofrasına ait herhangi bir nesneyi,
sadece bir nesne olarak değil, onun insan olgusuna varan anlamını göstermeye çalıştık. 2012 yılında bir grup arkadaşımla
beraber “Kahverengi ya da Beyaz” adında bir kısa film çektik.
Film, Akbank Film Festivali’nde 285 uluslararası film arasında
ilk 10’a girdi ve geçen yıl Aksanat’ta gösterimi gerçekleştirildi.
Yeni projeleriniz var mı?
‘Oğlum Asker’ adında uzun metrajlı bir film üzerine çalışıyorum şu anda. Türkiye’de önemli politik gelişmelerin yaşandığı,
Ekim 1992 ile Nisan 1993 arasındaki altı aylık dönemde Anadolu’nun bir köyünde geçen yaşanmış bir hikâyeyi anlatacağım
bu filmde. Filmin bütçesini düşürmek amacıyla gerekli ekipmanları satın alıyorum bir taraftan da. Bu yılın eylül ayında bir
süreliğine yeniden Londra’ya gitme olasılığım var. Türkiye’ye
döner dönmez, 2014 yılı içinde, filmi çekmeyi düşünüyorum.
Ayrıca Londra’da çekmeyi düşündüğüm bir de belgesel film
projesi var. Önce onu çekeceğim sanırım.
Şiirle olan köklü bağınız sinema dilinizi de etkiledi
mi peki?
Elbette. Çünkü şiir zaman isteyen değil, zamanın tamamını
alan bir şey. Bu nedenle şiir dili sinema dilini de etkiliyor ister
istemez. Şiir sadece yaptığınız şeyi değil yaşamınızı da etkiler.
Tam anlamıyla bir hikâyeci olamadım, daha ziyade duruma,
insanın hallerine odaklanan bir bakış açısına sahibim. Şiir, sinema dilimi bu şekilde etkiledi. Fotoğrafa da ilgi duyuyorum.
Ancak fotoğraf, teknoloji ile iç içe ve gelişmelerin sürekli takip
edilmesi gereken bir alan. Ben gereken bu ilgiyi gösteremiyorum. Bu nedenle şiir ve sinemaya göre benim için biraz daha
arka planda olduğunu söyleyebilirim.
sürgün gülleri
az
ld e n a n l a m
a pt a ll a r g u
d i r,
a mış çi rk i n
hiç g u l a l m
a ma z
g u ld e n a n l
çe kt i r A ll a h
g u z e l bi r çi
e
d
iz
m
e
hç
ba
z
a n a nla ma
n d e n ba hçıv
k a lbi n çiçeği
23
24 ÇEVRE
THY Teknik A.Ş. bugüne kadar neler yaptı?
THY Teknik A.Ş., 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle her yıl
geleneksel hale gelen kutlama ve organizasyonlar çerçevesinde
bugüne dek şunları yaptı:
• Çalışanların çocuklarının katıldığı resim yarışması,
• Satranç turnuvası,
• Karaçam tohumlu kalem,
• Hangarlar arası ağaç dikme,
• Kurtköy ve Kemerburgaz’da fidan dikimi,
• Çevre konulu fotoğraf yarışması,
• ‘100 Yeşil Adım’ adlı kitap dağıtımı kampanyası,
• Çevre konulu seminer ve konferanslar,
• Geri dönüşümlü malzemelerden üretilen taşıma çantası dağıtımı,
• Elektrikli araç alımı.
ediyor. Bu salınımların büyük bir kısmı uluslararası uçuşlardan
kaynaklanıyor. Dünyadaki havacılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı salınımının yüzde 40’ı tek başına Kuzey Amerika
kıtasından kaynaklanıyor.
Yemeklik yağ ile Amsterdam-Paris uçuşu
Dünya genelinde karbon salınımında yaşanan artış küresel ısınma
tehtidini her geçen gün artırıyor. Bunda en büyük paylardan birine
sahip olan havacılık sektörü, başta karbon salınımından kaynaklı
yarattığı tüm çevre kirliliğine çözüm bulmak için projeler geliştiriyor.
W
right Kardeşler tarafından 1903 yılında uçurulan ilk
motorlu uçağın ardından, insanoğlunun uçma serüveni başlamış oldu. Sonrasında gelen 100 yılı aşkın
zaman içinde, uçaklar lüks olmaktan çıktı ve ulaşım sektörünün
vazgeçilmez bir parçası oldu. Bugün dünyada 17 bini aşkın yolcu
uçağı, yılda 4,2 milyar yolcu taşıyor. Çevre boyutundan baktığımız zaman ise 2020 yılı itibarıyla, küresel boyutta uluslararası
havacılıktan kaynaklanan emisyon miktarının, 2005 yılına göre
yüzde 70 artması bekleniyor. ICAO tahminlerine göre ise 2050
yılında emisyon salınımının yüzde 300 ila 700 arasında büyüme
göstermesi bekleniyor.
Yakaladığı bu ivme ile ‘en hızlı büyüyen ulaşım sektörü’ olarak
gösterilen havacılık sektörü, bu büyüme ile birlikte farklı bir
sorunu da gündeme getiriyor. Çünkü havayolu taşımacılığında
kullanılan petrol yenilenemeyen bir enerji kaynağı ve ulaştırma
sektöründeki enerji ihtiyacının yüzde 90’ından fazlası petrol ve
türevlerinden karşılanıyor. Ulaştırma alanında havayolu taşımacılığının, petrol tüketiminde karayolu taşımacılığının ardından
ikinci sırada yer aldığı düşünüldüğünde, bu durumun ne kadar
büyük bir öneme sahip olduğu daha net anlaşılacaktır. Avrupa
Birliği’nde (AB) havacılıktan kaynaklanan emisyonlar, AB’nin
toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 3’üne tekabül
Dünyada alternatif biyoyakıt üretimi ve kullanımı yaygınlaşırken,
uçaklar için de çeşitli firmalar tarafından alternatif biyoyakıt uygulamaları üzerinde çalışılıyor. Biyoyakıt kullanılarak uçuş kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 60-80 oranında azaltılmasını hedefleyen Boeing, uçaklarda kullanılmakta olan jet yakıtı
ve algler ile üretilen yakıtın karışımını kullanarak, 2015 itibarıyla
küresel havacılık yakıtında yüzde 1 biyoyakıt paylaşımına ulaşmayı amaçlıyor. Bu konudaki araştırma, geliştirme ve yerleştirme çalışmalarını destekleyen Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA-International Air Transport Association), 2020 yılında
yüzde 6 oranında ‘ikinci nesil sürdürülebilir biyoyakıt paylaşımı’
öngörüyor. IATA ayrıca karbon emisyon salınımının 2050 yılı
itibarıyla, 2005 yılına göre yüzde 50 azalmasını hedefliyor. Bu
alanda gösteri amaçlı ilk uçuş Şubat 2008’de Londra ile Amsterdam arasında gerçekleştirildi. Bu uçuşta yüzde 20’lik hindistan
cevizi-babassu hammaddeli biyoyakıt karışımı kullanıldı. KLM
tarafından B737-800 tipi bir uçak ile Amsterdam-Paris hattında
gerçekleştirilen ilk ticari uçuşta ise yemeklik yağ kullanıldı.
Üniformalar halı, can yelekleri çanta oluyor
Yakıt kullanımı ve neden olduğu salınımların yanı sıra havacılık
faaliyetlerinden dolayı çok büyük miktarda yiyecek, halı, üniforma, koltuk, döşeme, kumaş gibi atıklar da ortaya çıkıyor. Can
yeleklerinin raf ömürleri olan altı yılın sonunda atık halini alması; koltuk kumaşlarının, kuru temizleme nedeniyle bir süre
sonra yanmazlık özelliğini kaybederek, Federal Havacılık Kurulu
(FAA-Federal Aviation Administration) kuralları gereği kullanılamaz hale gelmesi gibi teknik detaylar da havacılık sektörünün
yarattığı atık miktarının artmasına neden oluyor. Ortaya çıkan
bu ve benzeri atıkların geri dönüşüme kazandırılması gerekiyor.
Çeşitli havayolu şirketleri bu atıklar için farklı uygulamalar geliştirmiş. Örneğin Delta Havayolları, Tierra Ideas isimli şirket ile iş-
birliği yaparak, 2010 yılından bu yana uçaklarındaki eski koltuk
döşemelerinden ve perdelerinden 3.616 kilogram tekstil ürününü geri dönüştürmüş, bu ürünlerden çanta ve cüzdan üretmiş.
19 ay önce üniformalarını değiştiren KLM, tonlarca kumaşı yüzde 100 biyolojik olarak parçalayan ve bu işlemin sonunda hiç
atık çıkarmayan halı şirketi Desso Aviation’a vermiş. Şirket bu
kumaşları halıya çevirerek, KLM’in Boeing 747-400 filosundaki
Business Class kabininde kullanacak.
Eski üniformaları petrol sızıntılarını temizlemek için kullanıma
kazandıran Finnair, battaniyeleri Myanmar’daki mülteci kamplarına gönderiyor, uçak koltuklarını, araçlarında yolcu koltuğuna
dönüştürmesi için Finlandiya’daki Kızıl Haç’a veriyor, kıyafet ve
mobilyaları ise ihtiyaç sahibi kişilere bağışlıyor. Air France-KLM’in
uçaklarında kullanılan malzelemelerin yüzde 80’i de geri dönüştürülerek tekrar kullanıma sunuluyor.
Eski billboard afişlerinden ve can yeleklerinden çanta tasarlamak üzere Bilium isimli firma ile çalışmaya başlayan Air France-KLM’in can yeleklerinden yapılan çantalar 31 dolara satılıyor.
Plastik yemek tepsileri, plastik çatal ve bıçağa; koltuk arkalarındaki kablolar ise kulaklığa dönüştürülüyor.
Atık dönüşümünden fidan dikimine THY Teknik A.Ş.
THY Teknik A.Ş olarak biz de çevreye karşı duyduğumuz sorumluluk çerçevesinde faaliyetlerimizden kaynaklanan tüm tehlikeli
atıkları, yönetmeliklere uygun şekilde, bakanlık lisanslı firmalar
aracılığıyla işleme tabii tutuyor ve bu atıkların geri dönüşüm imkânını araştırıyoruz. 2012 yılında atık olarak çıkan 59 ton yağı
ve dokuz ton atık solventi, 2013 yılı planlarımızda da yer alan şekilde geri kazanmayı hedefliyoruz. Ulusal ve uluslararası alanda
iklim değişikliği ile mücadelede önemli yer tutan karbon salınımlarının ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik stratejilerden biri de yutak alanlar olarak bilinen ormanların artırılmasıdır. Bu nedenle THY Teknik A.Ş. de Kurtköy ve Kemerburgaz’da
gerçekleştirdiği fidan dikimleri ve ormanlaştırma çalışmaları ile
atmosferdeki karbondioksit emisyonlarını belli miktarda azaltarak, küresel iklim değişikliği mücadelesinde sadece Türkiye’ye
değil dünyaya da katkı sağlamayı hedefliyor.
25
26 BİZDEN
“Spor bana yenilgiyi
kabullenmemeyi öğretti”
THY Teknik A.Ş.’de Atölye Mühendisi olarak görev yapan Umut
Bekbay, enerjik ve hırslı yapısını parkelere taşıyan çekirdekten
yetişme bir voleybolcu. Şimdilerde ilk aşkı basketbolla daha fazla
haşır neşir olan Bekbay ile neredeyse profesyonelliğe uzanan
voleybol serüveni ve sporun kendisine kattıkları üzerine konuştuk.
D
ört yıldır THY Teknik A.Ş. Ailesi’nin bir parçası olan
Umut Bekbay, Uçak Bakım Müdürlüğü Mühendislik
Şefliği’nde Atölye Mühendisi olarak çalışıyor. İTÜ Uçak
Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Bekbay, 12 yaşında
okul ve kulüp takımlarında oynamaya başladığı voleyboldan
neredeyse hiç kopmamış.
Voleybola ne zaman ve nasıl başladınız?
Voleybola Bursa Anadolu Lisesi’nde hazırlık sınıfında okurken başladım. Henüz 12 yaşındaydım. Beden eğitimi dersini aldığımız hocamız aynı zamanda okulun voleybol takımını
çalıştırıyordu. Bana, “Seni voleybol takımına almak istiyorum.
Ne dersin?” dedi. Aslında ben basketbolcu olmak istiyordum.
Hocamın bana voleybol takımına katılmamı önerdiği günün akşamında babamla konuştum. Babam da basketbolcu olmak
istediğimi biliyordu. Bana, “Sen önce voleybol oyna. O sırada
esnekliğini, hızını kazan; daha sonra hâlâ basketbol oynamak
istiyorsan onu da oynarsın” diyerek son derece doğru bir yönlendirmede bulundu. Bunun üzerine ben de hocamın teklifini
kabul ettim. Sporcu bir aileden geliyorum. Babam yakın döğüş
sporlarından, futbol, voleybol, basketbol gibi klasik takım sporlarına kadar pek çok sporla, annem yüksek atlama ile yakından ilgilenmiş; ablam ise eski milli yüzücü. Aileniz spora yakın
olunca ister istemez siz de spora yakınlık duyuyorsunuz.
Peki daha sonra basketbolcu olmaya çalıştınız mı?
Hayır. Çünkü voleybolu çok sevdim ve yedi yıl boyunca okulun
voleybol takımında oynadım. Hocamızın hazırlık sınıfından seçtiği üç kişiden biriydim. İlk olarak Genç Erkekler Takımı’nda yer
aldık. Yaşımız küçüktü ve yedek oturuyorduk. Hocamız tecrübe
sahibi olmamız, parkenin havasını solumamız için bizi bu takıma aldı. Aynı yıl Bursaspor’un Küçük Erkekler Takımı’na da
katıldım. O yıllarda Bursa’da 10-12 voleybol takımı vardı ve
bunların beşi altyapıya son derece önem veriyordu. Bursaspor
da bunlardan biriydi. Bursaspor’da oynamaya başlamam benim için çok büyük avantaj oldu. Her ne kadar o yıl ki kadronun
yedek oyuncusu olsam da takımdaki ikinci yılımda Türkiye ikinciliği yaşamak oldukça keyifliydi.
Üniversite sınavına hazırlanırlen bir spor takımında yer
almak oldukça zordur. Türkiye’de pek çok öğrenci için
yorucu geçen bu dönemde ne yaptınız?
Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde, hafta içi okuldan
sonra antrenmana gidiyor, hafta sonu ise önce antrenmana
sonra dershaneye oradan yeniden antrenmana gidiyordum.
Liseyi bitirmek üzereyken hocam Bursa’da kalmamı istedi,
ama tercihimi okul yönünde kullandım. Ciddi sayılabilecek bir
sakatlık da yaşamıştım. Ayrıca İTÜ’de okuma şansım varken
Uludağ Üniversitesi’ni tercih etmek de çok mantıklı gelmedi.
Üniversite hayatı voleybola olan ilginizi nasıl etkiledi?
İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü’nü kazandım ve 2000 yılında
İstanbul’a geldim. Üniversitedeki ilk yılımda, Bursa’daki hocamın da desteğiyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genç
Takımı’nda voleybol oynamaya başladım. İkinci yıl İBB’de A
Takım’a da çağrıldım. Ancak günde çift antrenman ve okulu
aynı anda yürütmek zor olduğu için İBB’den ayrıldım. Bunun
üzerine İTÜ’nün hem okul takımında hem de kulüp takımında
oynamaya başladım. Kulüp takımdaki son yılımda şampiyon
olduk ve 3. Lig’den 2. Lig’e yükseldik. Benim için anlamlı bir
final oldu.
Peki şimdi çalışma hayatının temposu içerisinde voleybola
zaman ayırabiliyor musunuz?
2006-2009 yılları arası görece voleyboldan en uzak olduğum
dönem oldu. Bu yıllarda, bir tanıdığım aracılığıyla, amatörce
voleybol oynayan ve turnuvalara katılan bir takım ile antrenmanlara katılıyor, maçlara çıkıyordum. Yılda bir buçuk-iki ay da olsa voleybola olan özlemimi dindirmesi açısından
önemliydi benim için. Bu dönemde sahilde yürüyüşe çıkarak, basketbol oynayarak ve spor salonuna giderek de sporla olan bağımı sıcak tutmaya çalıştım.
İlk aşkınız olan basketbol başta olmak üzere diğer sporlarla aranız nasıl?
Basketbol oynamaya hiçbir zaman ara vermedim. Herhangi
bir hocadan eğitim almadım, lisanslı bir şekilde oynamadım
ama basketboldan da hiç kopmadım. Ayrıca futbol maçlarında kalecilik de yaparım. İş arkadaşım Melik Karakaş,
geçen yıl, “Futbol turnuvası yapılıyor. Neden basketbol turnuvası da olmasın!” dedi. Bunun üzerine kendisi ile birlikte
girişimlerde bulunarak basketbol turnuvası organize edilmesine ön ayak olduk. Böylece iki yıldır THY Teknik A.Ş.’de
basketbol turnuvası organize ediliyor. Corporate Basketball
League’de mücadele eden Türk Hava Yolları Basketbol Takımı’nın kadrosunda da yer alıyorum. Basketbolu çok seven
ve bu takımda yer almaya önem veren bir ekibiz. Ancak takımda çok sayıda uçucu personelin ve benim gibi vardiyalı
çalışanların olması, maalesef düzenli antrenman yapmamızı engelliyor. Takım oyunlarında, bence bu basketbolda
daha da fazla, uzun süre birlikte oynamanın ve antrenman
yapmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeye
rağmen orada olmak ve bir mücadele ortaya koymak son
derece keyifli.
Uzun yıllar düzenli spor yapmış şimdi de spora zaman
ayırmaya çalışan biri olarak, bu yaşam tarzının size nasıl
faydaları olduğunu düşünüyorsunuz?
Spor, her şeyden önce sağlıklı yaşam anlamına geliyor. Yemek yemeyi çok seven biriyim. Spor yapmam, bunun yaratacağı olumsuzlukları ortadan kaldırıyor. Spor bana yenilgiyi
kabullenmemeyi öğretti. Bu, hayatın her evresinde işe yarayan bir özellik bence. Yapımdaki inatçılık, sporun kazandırdığı ‘direnç gösterme’ ile birleşti. Sporda geçerli olan her
şey aslında hayat için de geçerli. Spor yapmak insana bunu
yaşayarak öğretiyor. Spor yapmak insanın çevresinin genişlemesini, sosyalleşmesini de sağlıyor. Şimdi konuşkan biriyim.
Ama voleybola başladığım yıllarda daha içedönük bir yapım
vardı. Voleybol daha dışadönük olmamı sağladı. Spor insanları birleştiren önemli bir faktör. Bunun için çok ciddi bir çaba
harcamanıza da gerek yok. Önceleri ortak paydanız spor
oluyor. Daha sonra başka ortak paydalarınız olduğunu fark
ediyorsunuz ve buradan dostluklar doğuyor. Vücudum yıllar
boyunca belirli bir tempoya alıştığı için şimdi masabaşında
çalışmak çok durağan gelebiliyor. Eve gidince eşimle birlikte
uzun yürüyüşlere çıkıyoruz. Hatta eşim benden de enerjik,
çoğunlukla o beni motive ediyor. Televizyonda voleybol maçına denk geldiğimde mutlaka izliyorum. Ancak maçların saatini bilerek ve düzenli olarak takip ettiğimi söyleyemeyeceğim.
Bunu kendimde bir eksiklik olarak görüyorum. Voleybolla ilgili olarak “Keşke şöyle yapsaydım” dediğim şeyler var. Ama
hiçbir zaman “Keşke sporu seçseydim” demedim.
27
28 GEZİ-YORUM
Gökdelenlerinden
caddelerine New York
Satış Pazarlama Başkanlığı’nda mühendis olarak çalışan Orhan Alay, para,
sanat ve moda dendiğinde akla ilk gelen şehirlerden biri olan ve daha sonra
da gittiği New York’u daha çok ‘16 yaşındaki bir gencin gözünden’ anlatıyor.
Times Meydanı’ndan Özgürlük Anıtı’na küçük bir New York turu.
N
ew York’a ve ABD’ye ilk gidişim 1999 yılında oldu. Henüz
16 yaşındaydım. Annem ve babamla beraber ‘Long Island’ta kaldım. Burası, New York’un kalbi Manhattan’a
uzaktı. O güne kadar Avrupa’da birkaç şehre gitmiştim, ama
Amerika bana çok farklı geldi. İnsanlar, arabalar, herkes, her şey
farklıydı. Dünyanın kalbinin attığı yer olan Manhattan’ı henüz
görmemiş olmama rağmen New York çok hoşuma gitmişti.
Orhan Alay
Ertesi gün erkenden kalktık. Tabii o zaman tam olarak bilmiyordum, araştırma da yapmamıştım, elimizin altında Google da
yoktu. Gökdelenle dolu, üzerine şarkılar yapılan New York nerede diye kendi kendime düşündüğümü hatırlıyorum. Otomobil
kiraladık. O zaman henüz benim ehliyetim olmadığı için otomobili annem ve babam kullanıyordu. Long Island’tan tahminen
bir saat sürmesi gereken yolculuk, kaybolmalarımız sonucunda
neredeyse iki saati buldu. Bir dönemeçten hemen sonra aniden
çok yüksek binalarla karşılaşmamızı hiç unutamıyorum. Yaz olmasına rağmen hava yağışlı ve bulutluydu. O yüksek binaların
en üst katları bulutların üzerindeydi. Bir anda kendimi ‘Zor Ölüm
3’ filminde gibi hissettim. Şehre yaklaştıkça binalar iyice yükselmeye başladı. Ailece çok etkilenmiş ve şaşırmıştık. Şarkılarda
geçen ‘concrete jungle’, yani ‘betondan orman’ sözü bizi için
anlam kazanmıştı. O zaman Sabancı’nın ‘İkiz Kuleler’i henüz yapılmıştı; ülke olarak gökdelenlere fazla alışkın değildik. ‘İkiz Kuleler’, New York’taki en kısa gökdelenin giriş katı gibi kalıyordu.
Manhattan’da otomobilden uzak durun!
Şehre, nehrin altından geçen Midtown Tüneli ile bağlanılıyor.
Şehre kuzeyden ya da güneyden köprülerle bağlanmak da
mümkün. Şehre girince bir anda Long Island’taki sakinlik gitmiş, yerini tam bir kaos almıştı. Otomobiller birbirinin üstüne
çıkıyordu; her tarafta sarı taksiler vardı. Burası İstanbul’a daha
çok benziyordu. Otomobili park edecek bir yer bulmanın ne kadar zor olduğunu ve otoparkların ne kadar pahalı olduğunu çok
iyi hatırlıyorum. Manhattan’a gidecekseniz, yürümenizde ya da
şehrin her yerine ulaşan metro ağından faydalanmanızda fayda var. Bu arada takım elbiseli adamlar küçük motosikletleri ile
yanımızdan geçiyordu. Bu çok dikkatimi çekmişti. Wall Street’te
çok kazanan işadamlarına benzeyen çok da genç olmayan bu
adamları o şekilde motosiklet üzerinde görmek çok garipti.
Şehrin ışıltılı yüzü
Otomobili park ettikten sonra ilk durağımız tabii ki Times Square (Times Meydanı) oldu. Burası aynı bizdeki Taksim Meydanı gibi çok kalabalık ve bütün turistler ilk önce buraya geliyor.
Turistler geldiği için sokaklar da seyyar satıcılardan geçirmiyor.
Batman ya da Örümcek Adam kostümü giymiş, birlikte fotoğraf
çektirebileceğiniz insanlardan, 100 dolara dünyanın en pahalı
saatlerinin sahtelerini satan seyyar satıcılara kadar her şey var
meydanda. Yağmur yağdığı anda o saatler bir anda 10 dolarlık
şemsiyelere dönüşüyor. Times Meydanı çok ışıklı, canlı bir yer.
Dünyaca tanınmış tiyatro merkezi Broadway de Times Meydanı’nda bulunuyor. Times Meydanı’ndan sonra geçtiğimiz ‘5. Avenue’ (5. Cadde) tam bir alışveriş cenneti. Dünyaca tanınmış pek
çok markanın mağazalarını burada bulmak mümkün. Ancak
buralardaki fiyatlardan dolayı bir şey satın almak akıl kârı değil.
Onun yerine, New York’a otomobille yaklaşık bir saat mesafedeki New Jersey’de bulunan Woodbury outletleri çok daha uygun
fiyatlarla alışveriş yapma olanağı sunuyor.
New York’un ikonları
Şehrin dünyaca ünlü sembolü Özgürlük Anıtı’na gitmek için
şehrin güneybatısında yer alan Financial District’ten feribotlar
kalkıyor. Financial District, 11 Eylül 2001’den önce Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu bölge. Feribot için oldukça uzun
kuyrukların oluştuğu bu yerde de etrafı seyyar satıcılar sarmış.
Batı Yakası’nda, Hudson Nehri’nin yanından büyük sürat motorları kalkıyor. Tabii ki biraz daha pahalı olan ve yaklaşık 30
kişi alabilen bu sürat motorlarını animatörler kullanıyor. Yine
Hudson Nehri’nin yanından helikopter turları kalkıyor. 100 dolar ödeyerek Manhattan’ın üzerinde helikopterle 15 dakika tur
atabiliyorsunuz. Şehrin tam ortasındaki Central Park, beton
görmekten yorulanların yürüyüşe, koşuya veya hava almaya
gittiği en önemli yeşil alan Manhattan’daki. Bütün trenlerin
geldiği Central Station (Merkez İstasyon) ise tam bir mimari harikası. Birçok filmde de kullanılan yer Times Meydanı’na oldukça yakın. Bu ihtişamlı yapının önünde güzel fotoğraflar çekmek
mümkün. Uzun yıllar dünyanın en yüksek binası unvanını elinde bulundurmuş The Empire State Building’e çıkmak için uzun
kuyruklara katlanmak gerekiyor. Binanın tepesine çıkmak için
iki kere asansör değiştimeniz gerekiyor. Neyse ki asansörler
50 katı, Türkiye’deki standart bir binada beşinci kata çıkma
hızımızda çıkıyor.
Havasına güvenmeyin!
Tüm şehri gezebilmenize imkân tanıyan ve dünyadaki birçok
şehirde olduğu gibi tüm gün in-bin yapabileceğiniz ‘City Sightseeing Tour’ otobüslerine binmek için yaklaşık 50 dolar ödemeniz
gerekiyor. Bu, üstü açık otobüslere yazın binmemenizi tavsiye
ederim. Çünkü New York’un yazı aşırı sıcak oluyor. Kışları da oldukça soğuk olan bu şehirde sıcaklık hep uç değerlerde hissediliyor. New York’un havası aynı zamanda oldukça değişken. Çok
güneşli başlayan bir gün aniden sağanak yağmur yağacak kadar
değişebiliyor. Tabii bu da insana yine İstanbul’u hatırlatıyor.
Sanat galerileri Tribeca’da
‘Little Italy’ (Küçük İtalya), daha önce İtalya’ya gidenlere çok aşina gelecek bir yer. Çünkü buradaki atmosfer ve lokantalar size
küçük bir İtalya esintisi yaşatıyor. Siz de benim gibi yemek düşkünüyseniz burada yiyeceğiniz mozzarella peynirine bayılacaksınız. Yine yüksek gökdelenlerin biraz daha azaldığı Tribeca, güzel
kafelerin bulunduğu, keyifle kahve içebileceğiniz bir muhit. İnsanı New York’un merkezi kadar yormayan bu semtte New York’un
ünlü sanat galerilerini görmek de mümkün. Lüks mağazalardan
gökdelenlere, dünya mutfağından örneklerden sanat galerilerine dünyada ne ararsanız New York’ta hepsi var.
29
30 SAĞLIK REHBERİ
Panik atağı
doğru beslenme ile yenin
Panik atak krizlerini engellemenin yolu doğru beslenmeden
geçiyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Berna Çil, panik atak
hastalarının beslenme düzenlerinde dikkat etmeleri gereken
detaylar hakkında bilgi veriyor.
duruma sokabiliyor. Panik atak durumunda vücudun kimyasallarında değişimler oluyor. Beslenme ile bu değişimleri minimize edebilmek ve direnci artırmak mümkün. Sinir sisteminde
rol oynayan vitamin ve minerallerin yeterli olması bu noktada
çok önemli. Yapılan araştırmalar panik atak geçiren kişinin serotoninin düştüğünü ve bu durumun atağı tetiklediğini ortaya
koyuyor.
Serotonin, vücut tarafından sentezlenen ve yapıtaşı dışarıdan
alımı zorunlu olan ‘triptofan aminoasiti’ olan bir hormon. Serotonin yapımını artırabilmek için triptofan içeren besinlerin
daha fazla tüketilmesi gerekiyor. Hindi, muz, süt ve süt ürünleri, badem, soya, susam, yumurta, portakal, domates, mandalina, kakao ve ceviz triptofan içeriği zengin olan besinler arasında yer alıyor. Bu besinlerin günlük tüketimde yer alması birçok
psikolojik hastalıkta olduğu gibi panik ataktan korunmak için
de etkili.
İyot ve selenyum eksikliğine dikkat!
B
azen çok sevilen birinin kaybı ya da yaşanan ağır bir
deneyim son derece sağlıklı olan bir kişinin panik atak
yaşamasına neden olabiliyor. Kişide ‘ölüyorum’ düşüncesi yaratan bu durum hiç beklenmeyen bir zamanda aniden
yaşanabiliyor ve birçok insan hayatının herhangi bir döneminde panik atakla yüzyüze gelebiliyor. Ancak sürekli tekrarlayan
nöbetler şeklinde sıklıkla yaşanan panik ataklar kişinin yaşam
kalitesinin düşmesine neden oluyor.
Acil servisleri sıklıkla ziyaret eden panik atak hastalarının,
doktoru gördüklerinde genellikle bulguları geriliyor ve sakinleşiyorlar. Düzenli ve sağlıklı beslenme panik atak hastalarının
hayatlarını büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Çünkü vücutta eksik
olan bazı vitamin ve mineraller panik atağı tetikliyor.
Serotonin yapımını artıran gıdaları tercih edin
Düzenli beslenmeyen ve öğün atlayanlarda hipoglisemi atakları yaşanıyor. Şayet bu durumu yaşayan kişi panik atak hastası
ise tansiyon düşüklüğünü veya kan şekerindeki ufak oynamalar dahi büyük önem kazanıyor ve kendini içinden çıkılamaz bir
Oluşumunda iyot ve selenyumun etkili olduğu bilinen T3 hormonunun eksikliğine bağlı olarak tiroit hastalarında da panik
ataklar gelişebiliyor. Normal beslenme ile eksiklik oluşmuyor.
Ancak karaciğer, hindi, balık, kabuklu deniz ürünleri, soğan,
sarımsak ve tam tahıl ürünleri gibi selenyum içeren besinlerin
tüketilmesinde fayda var.
Uzun süreli açlık atakları tetikleyebilir
Uzun süreli açlık durumunda böbreküstü bezlerinden salgılanan adrenalin hormonu vücudun şeker ihtiyacını proteinlerden
sağlamaya çalışıyor. Ağız kuruluğu, terleme, çarpıntı ve bağırsakların hızlı çalışması adrenalinin diğer yan etkileri.
Panik atak hastası bu yan etkileri normal olmayan durumlar
olarak değerlendirerek öleceğini düşünmeye başlıyor ve ataklar tetikleniyor. Oysa kişi öğün atlayarak, aç kalma sürelerini
uzatarak şeker metabolizmasında bozukluğa sebep oluyor ve
bu sonu kendisi hazırlıyor. Karamsarlığa, kaygıya meyilli olan
panik atak hastaları basit bir beslenme hatasının sonuçlarını
bile bir kalp krizi vakası olarak algılayabiliyor. Bu nedenle panik atak hastası olanların beslenme ile ilgili hata yapmaması,
yaşam kaliteleri açısından çok önemli.
Panik atak hastalarına beslenme önerileri
Koyu çay, kahve ve kafein içeren içecekler tüketmeyin.
Bu tip içecekler çarpıntıya, taşikardiye ve uyku bozukluğuna neden olabilir.
Basit şekerler ve basit şekerlerle yapılan besinleri diyetinizden çıkartın. Basit şeker tüketimi hipoglisemi ve
hiperglisemiyi artırabilir.
Tam tahıl ve bol tahıllı ürünleri tercih edin. B grubu vitaminler açısından zengin olan bu besinler sinir sistemi
hastalıklarından korunmada ve tedavide etkili oluyor.
Öğünlere çorba ile başlayın. Çorba, kan şekerini dengeliyor ve sindirim sistemini düzenliyor.
Haftada iki-üç defa omega-3 açısından zengin olan
balık yiyin. (Omega-3’ün psikolojik hastalıkların tedavisinde etkili olduğu ve serotonin salınımını artırdığı
düşünülüyor. Balık tüketemiyorsanız hap olarak da
alabilirsiniz.)
Günde en az iki buçuk litre su için.
Uzun süreli ve bilinçsizce yapılan diyetlerden uzak durun. Enerji miktarı çok düşük, tek besin diyeti gibi özel
diyetleri yapmayın. Bu diyetler protein, karbonhidrat
ve yağ alım düzeylerini bozarak; vitamin ve mineral
yetersizliğine yol açabilir.
‘Fast food’ gıdalardan uzak durun. Fast food gıdalar
şeker metabolizmasını bozuyor ve vücutta oluşacak
kimyasal değişiklikler panik atağı olan kişinin duygulanım bozukluklarına yönelmesine sebep olabiliyor.
Diyetinizde çinko içeren besinleri mutlaka bulundurun. Çinko hem serotonin salgılanmasını artırıyor hem
de psikolojik hastalıklarda çöküntüye uğrayan bağışıklık sistemini güçlendiriyor. (Çinko eksikliğinde T3 hormonu miktarı da azalıyor. Bu nedenle çinko açısından
zengin olan karaciğer, et, karides, ceviz, kabak çekirBeslenme ve
Diyet Uzmanı
Berna Çil
deği, ay çekirdeği, buğday tohumu, midye, süt gibi besinleri mutlaka tüketin.)
Zayıflama ilacı kullanmayın. Bazı zayıflama ilaçları panik atağa neden olabiliyor.
Günde dört-beş porsiyon mevsim meyvesi yiyin. Kabuklu yenilebilenleri mutlaka kabuklu olarak tüketin.
Özellikle serotonin oluşumunda etken olan triptofan
içeren portakal, mandalina, ananas tüketmeyi ihmal
etmeyin.
Her öğünde 1 porsiyon sebzeli yemek ve 1 porsiyon
salata bulundurmaya çalışın. C vitamini kayıplarını
önlemek için yemekleri çok fazla pişirmeyin ve tekrar
tekrar ısıtmaktan kaçının.
Tatlı eğiliminiz artarsa sütlü tatlıları tercih edin.
Rahatlatıcı veya triptofan içeren bitki çaylarından için.
Örneğin rezene ve anason triptofan içerir, papatya ise
rahatlamayı sağlar.
Yumurtanın beyazını iyice pişirin. Yumurtanın beyazı
çiğ bırakıldığında vücuttan B vitaminlerinin atılmasına
neden oluyor.
Yoğurdun suyunu atmayın. B vitamini açısından zengin olan yoğurt suyunu dökmek vitamin kaybına neden oluyor.
Yağda kızartma ve kavurma yapmayın.
Panik ataktan korunmak için alınan psikolojik desteğin yanı sıra yeterli düzeyde dengeli beslenilmeli ve
spor yapılmalı. Ancak beslenmenin kişiye özel olarak
değerlendirilmesi gerektiği ve bu tip tavsiyelerin panik
atak dışında herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişiler
için geçerli olduğu unutulmamalı. Panik atağın yanı
sıra başka hastalığı/hastalıkları olan kişilerin diyetinin
tüm hastalıkların ortak tedavisine yönelik olarak yapılması gerekir.
31
32 BULMACA
1
2
3
C
M
Y
4
CM
MY
CY
CMY
GEÇEN SAYININ CEVABI: Degradasyon
K
8
5
7
6
Geçen sayının talihlileri Cabir Çakmak, Erkan Çağlar, Alper Dündar, Serdar Tan ve Aylin Halvacıoğlu 100 TL tutarında IKEA hediye çeki kazandı.
Anahtar kelimeyi 22 Haziran 2013 tarihine kadar [email protected] adresine gönderen beş kişi, yapılacak çekilişle 100’er TL tutarında IKEA hediye çeki kazanacak.
ANAHTAR KELİME: 1
2
3
4
5
6
7
8

Benzer belgeler

Untitled - Turkish Technic

Untitled - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre...

Detaylı

NİSAN 2013 - Turkish Technic

NİSAN 2013 - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre...

Detaylı

MART 2013 - Turkish Technic

MART 2013 - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre...

Detaylı

SkyTech - Turkish Technic

SkyTech - Turkish Technic (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre...

Detaylı