Türkçe İmla Kılavuzu − Türk Dil Kurumu

Transkript

Türkçe İmla Kılavuzu − Türk Dil Kurumu
Türkçe İmla Kılavuzu − Türk Dil Kurumu
——————————————————————
Türkçe İmla Kılavuzu
Türk Dil Kurumu
2000
Kaynak:
http://ekitap.kolayweb.com/
İçindekiler:
• SUNUŞ
• İMLÂ KURALLARI
• KESMELİ SÖZLER DİZİNİ
• DÜZELTME İŞARETLİ SÖZLER DİZİNİ
• İMLÂ KILAVUZU'NUN 2000 BASKISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
•A
•B
•C
•Ç
•D
•E
•F
•G
•H
•I
•İ
•J
•K
•L
•M
•N
•O
•Ö
•P
•R
•S
•Ş
•T
•U
•Ü
•V
•W
•Y
•Z
(*)SUNUS
1
SUNUŞ
Harf sistemini kullanan yazılarda üç türlü imlâ düzeni vardır: 1. Sese (söyleyişe) bağlı imlâ düzeni,
2. Kökene bağlı imlâ düzeni,
3. Geleneğe bağlı imlâ düzeni.
Alfabe sistemi yüzyıllardan beri değişmemiş olan dillerde genellikle geleneğe bağlı imlâ düzeni hâkimdir.
Böyle dillerdeki imlâ düzeni, başlangıçta sese ve kökene bağlı olsa da zaman içinde söyleyişte meydana gelen
değişmeler imlâya yansıtılmadığı için imlâ, söyleyiş veya kökene bağlı olmaktan çıkar ve gelenekleşmiş olur.
Yeni alfabelerin uygulandığı dillerde ise söyleyişe bağlı bir imlâ düzeni benimsenebilir. Ancak diller sürekli
bir değişim içinde olduğu, dolayısıyla söyleyiş de sürekli olarak değiştiği için bu tür imlâ düzenlerinde de
zamanla gelenekleşmeler başlar.
Bilindiği gibi Türk alfabesi de 1928'de kabul ettiğimiz yeni bir alfabedir. Tabiî olarak yeni alfabemizde
söyleyiş esas alınmış ve söyleyişe bağlı bir imlâ düzeni öngörülmüştür. Bu bakımdan yeni Türk alfabesi
dünyada örnek gösterilecek alfabelerden biridir. Ancak aşağıda belirteceğimiz bazı sebepler yüzünden
imlâmız bir türlü yerine oturamamış ve birtakım sıkıntılarla karşı karşıya kalınmıştır. Bu sebepler şunlardır:
1. Dil Encümeni tarafından hazırlanan ve 1929'da yayımlanan İmlâ Lûgati, bütün ihtiyaçlara cevap
verebilecek ayrıntılardan yoksundu. Yeni alfabenin kabul edilmesinden çok kısa bir süre sonra basılan bu imlâ
kılavuzunda birçok eksikliklerin olması tabiîdir. Ancak birkaç yıl içindeki uygulama da göz önünde
bulundurularak eksiklikler giderilebilir ve fazla zaman kaybetmeden ayrıntılı bir imlâ kılavuzu çıkarılabilirdi.
Oysa 1929'daki İmlâ Lûgati'nden ancak 12 yıl sonra, 1941'de yeni İmlâ Kılavuzu basılmıştır.
2. Geç de olsa 1941'de basılan İmlâ Kılavuzu, Türk imlâsının birçok sorununu çözmüş ve imlâda sorun
olabilecek birçok konuyu istikrara kavuşturmuştu. İmlâ kurallarının çoğu 1929'dan 1965'e kadar, tam 36 yıl
hiç değişmemiş ve böylece bir gelenek oluşmuştu. Ancak başına "yeni" sözü eklenerek ve 1. baskı olduğu
belirtilerek 1965'te basılan Yeni İmlâ Kılavuzu bazı değişiklikler getirmiş ve oluşmuş geleneği sarsmıştır. Söz
gelişi 1965'e kadar düzeltme işaretiyle yazılan lâstik, klâsik, plân, Lâtin gibi kelimelerden 1965'te düzeltme
işareti kaldırılmıştır. 1965'e kadar ayrı yazılan baba tatlısı, mine çiçeği, salkım söğüt gibi kelimeler, 36 yıl
sonra birleştirilmiştir. 1965'e kadar arabasiyle, ordusiyle şeklinde yazılan kelimelerin 1965 kılavuzuna göre
arabasıyla, ordusuyla şeklinde yazılması gerekmiştir. Burada birkaç örneğini gösterdiğimiz değişiklikler 1965
kılavuzuyla sınırlı kalmamış, yerleşmiş düzen bir defa sarsılınca artık sık sık değişikliklere gidilmiş ve
imlâdaki istikrar iyice bozulmuştur. Söz gelişi 1965'te sadece batı kökenli kelimelerden kaldırılan düzeltme
işareti, 1970'te lâtif, telâffuz gibi doğu kökenli kelimelerden de kaldırılmıştır. 36 yıllık arabasiyle sözünü
1965'te arabasıyla yapan yeni kılavuz 1970'te bu defa arabasıyle biçimini benimsemiş, 1977'de ise tekrar
1965'e dönmüştür. Meslekî, millî, resmî gibi kelimelerde 1977'ye kadar, tam 48 yıl kullanılan düzeltme işareti
1977'de nispet î'sinin üzerinden kaldırılmıştır. 1965'teki Yeni İmlâ Kılavuzu'yla başlayan ve burada ancak
küçük bir kısmını gösterdiğimiz bu değişiklikler, hem imlâmızdaki gelenek ve istikrarı ortadan kaldırmış, hem
de toplumda birçok tartışmalara yol açmıştır.
1982'de bir anayasa kuruluşu hâline getirilen ve buna göre yeniden düzenlenen Türk Dil Kurumunun
1985'teki İmlâ Kılavuzu'nda da birtakım değişikliklerin olması tabiîydi. Çünkü Kurum imlâda ilk defa
değişiklik yapmıyordu. Maalesef 1965'te değişiklikler başlamış ve imlâmızdaki istikrar bozulmuştu. Kurumun
istikrarsızlığa bir çözüm araması ve 1985'te çözümünü kamuoyuna sunması çok normaldi. Elbette bu çözüm
teklifine karşı da eleştiriler olacaktı ve oldu. Ancak tartışmaların ardı arkası kesilmediği gibi imlâmızdaki
istikrar da bir türlü sağlanamadı. Bütün bunları göz önünde bulunduran Türk Dil Kurumu, yeni baskı için İmlâ
Kılavuzu'nu tekrar gözden geçirmeye karar verdi. Kurum üyeleri arasından 7 kişilik bir komisyon oluşturuldu.
Talim ve Terbiye Kurulunun edebiyatçı iki üyesi de komisyona davet edildi. Bazen haftada birkaç defa
toplanılarak iki yıla yakın süreyle kılavuz üzerinde çalışıldı. Komisyonun hazırladığı taslak, dört gün boyunca
40 kişilik Bilim Kurulunda tartışıldı ve taslağa son şekil verildi.
Komisyon, yeni baskıda, aşağıdaki hususların göz önünde bulundurulmasına karar vermişti:
2
1. İmlâ kuralları mümkün olduğu kadar kesin olmalı ve kesin bir ifade ile belirtilmelidir. Ancak çok zorunlu
durumlarda ikili şekillere ve ihtimallere izin verilmelidir.
2. İmlâ Kılavuzu üzerindeki eleştiriler de dikkate alınarak uzlaşmacı bir yol tutulmalıdır. Yeni değişikliklerle
yeni bir istikrarsızlığa yol açmak yerine imlâmızda az çok gelenekleşmiş hususlar benimsenmeli; tespit edilen
ilkelere aykırı da olsa gelenekleşmiş yazılışlar tercih edilmelidir.
3. İlkeler mümkün olduğu kadar ayrıntılı olmalı ve bol örneklerle açıklanmalıdır.
4. Kılavuzun dizin bölümü geniş tutulmalı, sözlükteki bütün maddeleri, hatta daha fazlasını kapsamalıdır.
Dizine bakan okuyucu, bitişik ayrı demeden her kelimeyi orada bulabilmelidir.
Yukarıdaki kararların uygulanması tabiî ki kolay olmamıştır. Özellikle ilkelerle gelenekleşmiş yazılışlar
arasındaki çelişki bizi sürekli olarak zorlamıştır. En büyük sıkıntının da birleşik kelimelerde ortaya çıktığı
görülmüştür. Birleşik kelimelerdeki bitişik yazma eğiliminin sınır tanımaz bir şekilde yaygınlaşması
karşısında bunu sınırlayıcı bir kuralın getirilmesi şart olmuştu. Yanlış eğilimi yaygınlaştıran düşünce şuydu:
İki veya üç kelimeden oluşan bir yapı; yeni bir nesne, kavram veya hareketi karşılıyorsa bitişik yazılır. Bu
durumda masa saati, duvar saati, masa takvimi, duvar takvimi, beyaz peynir, dil peyniri, şiş kebabı, kuş uçuşu,
lâvanta mavisi, kefal balığı, muhalefet partisi, örümcek ağı, pul biber, yok etmek, var olmak, arz etmek, azat
edilmek gibi binlerce kelimenin bitişik yazılması gerekecekti. Bir kısmı yazılmaya başlanmıştı bile. Evet
bunlar yeni nesne, kavram ve hareketleri karşılayan birleşik kelimelerdi; ama Türk imlâ geleneğinde bunları
bitişik yazmak yoktu. Üstelik bunları bitişik yazmak Türkçenin yapısına da uygun düşmüyordu; bitişik
yazılan kelime, tek kelime gibi algılanıyor ve vurgunun yeri değiştirilebiliyordu. Kara borsa ve yaş çay
kelimelerini bitişik gören spikerlerimiz vurguyu ikinci kelimeye kaydırarak dilimizin vurgu sistemini
bozuyorlardı. Esasen Türkçe; binlerce nesne, kavram ve hareketi tek kelimeyle değil, iki kelimeyle karşılayan
bir dildi ve bugüne kadar olduğu gibi bunların ayrı yazılmasında hiçbir sakınca yoktu. Bu bakımdan
komisyonumuz, öncelikle bitişik yazılan birleşik kelime ile ayrı yazılan birleşik kelime kavramlarını
birbirinden ayırdı ve bitişik yazılanlara bitişik kelime denmesini uygun gördü. Ses düşmesi, ses türemesi ve
vurgunun yer değiştirmesiyle kaynaşmış hâle gelen bitişikler dışındaki bitişik kelimeler için şu kuralı getirdik:
Kelimelerden biri veya ikisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğrarsa bu tür birleşik
kelimeler bitişik yazılır. Demek ki bitişik yazılmak için yeni bir kavramı karşılamak yetmeyecekti;
kelimelerden en az birisinin anlam değişmesine uğraması şart olacaktı ve bu değişik anlam, kelimenin
yalnızken taşıdığı anlamlardan biri olmayacaktı; birleşme sırasında ortaya çıkacaktı. Söz gelişi kapı kolu,
kapı'dan da kol'dan da farklı yeni bir nesnenin adıdır; ama birleşiği oluşturan her iki kelime de kendi anlamını
korumaktadır. Kol kelimesi "insanın kolu" anlamında olmadığı için ilk bakışta anlamca farklılaşmış
görünüyorsa da kol'un bu anlamı yalnız kullanıldığında da mevcuttur; anlam farklılaşması birleşme sırasında
olmamıştır; o hâlde bu birleşik, ayrı yazılmalıdır. Buna karşılık bir alet adı olan kargaburnu sözünde ne karga
ne burun vardır; bu kelimeler birleşme sırasında kendi anlamlarından çıkmışlar ve benzetme yoluyla yeni bir
nesneye ad olmuşlardır; o hâlde bu birleşik, bitişik yazılmalıdır. İmlâ kuralları bölümümüzde bütün bunlar
gruplara ayrılarak ve bol örneklerle desteklenerek gösterilmiştir. Ayrıca gelenekten gelen bütün bitişik
kelimeler de mümkün olduğu kadar sınıflandırılarak ayrı ayrı maddeler hâlinde belirtilmiştir. Aynı şekilde
ayrı yazılan birleşik kelimeler de sınıflandırılmış ve madde madde gösterilmiştir. Hangi tür birleşik kelimenin
bitişik yazılışının gelenekleştiği tabiî yine de tartışılacak bir konudur. Biz böyle durumlarda bütün imlâ
kılavuzlarına başvurarak bitişik yazılışı gelenekleşmiş olan yapı ve kelimeleri belirlemeye çalıştık.
İmlâ kılavuzlarının büyük çoğunluğunda bitişik olanları gelenekleşmiş saydık. Bitişik veya ayrı yazılışlar
çeşitli imlâ kılavuzlarında farklılık gösteriyorsa tabiî ki yukarda belirlediğimiz kurala uyduk. Bu arada birçok
imlâ kılavuzunda bitişik yazılan fakat yaygın olarak kullanılmayan yapı ve kelimeleri de gelenekleşmiş
saymadık.
Hane, zade, name, perver, perest gibi kelimelerle, Farsça kurala göre oluşturulan yemekhane, dayızade,
beyanname, vatanperver, putperest gibi birleşiklerle yine Farsça ve Arapça kurallara göre oluşturulan
ehvenişer, gayrimenkul, methüsena, özbeöz, daüssıla, aleykümselâm, maşallah, fisebilillâh gibi birleşiklerin
bitişik yazılması tabiîdir. Bunlar kalıp olarak, tek bir kelime gibi dilimize yerleşmişlerdir ve bu kalıplar yeni
3
kelime yapımında artık kullanılmamaktadır. Buna karşılık Türkçe kurallara göre kurulan benzer anlamlardaki
birleşiklerin, gelenekleşmedikleri takdirde bitişik yazılmalarına gerek yoktur. Söz gelişi aş evi, doğum evi ayrı
yazılır. Bu örneklerde kelimeler kendi anlamlarını korumaktadır ve aynı yapıyla huzur evi, konuk evi gibi pek
çok yeni terim yapılmıştır.
Kuruluşların kanunca belirlenmiş adlarına da İmlâ Kılavuzu'nun müdahale etmesi düşünülemez. Dışişleri
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu gibi kuruluşların özel adları tabiî ki kanunda belirlendiği
gibi kullanılacaktır; ancak bir kuruluş adı söz konusu olmayıp kavramlardan bahsediliyorsa bunların iç işleri,
yüksek öğretim şeklinde ayrı yazılması, imlâ kurallarımızın gereğidir.
Uzun ünlülerin belli durumlar dışında gösterilmemesi, kesmesiz söylenişi yadırganmayan kelimelerde kesme
işaretlerinin kullanılmaması, Arapça ve Farsça kurallara göre oluşturulmuş birleşik yapıların tek bir kelime
şeklinde bitişik yazılması ve bunlarda kesme, kısa çizgi gibi birtakım işaretlerin kullanılmaması vb. kurallar
tabiî ki ilmî yayınları içine almaz. Eski metinlerin yeni yazıya çevrilmesinde, eski metinlerden yapılan
alıntılarda ve bilimsel çalışmalarda, bu çalışmaların gerektirdiği yazılış ve işaretlere başvurulabilir; bu hususa
kuralların ilgili bölümlerinde de yer verilmiştir. Ağızlara ait farklı söyleyişlerin de bilimsel çalışmalarda ve
sanat eserlerinde gösterilebileceğini unutmamak gerekir.
Kılavuz hazırlanırken bugüne kadarki bütün kılavuzlara bakılmış ve imlâda sorun olan birçok husus veya
kelimenin eski kılavuzlarda yer almadığı hayretle görülmüştür. Biz, hiçbir konunun açıkta kalmamasına,
sorun olan her nokta ve kelimenin kılavuzda yer almasına çalıştık. Bu bakımdan elimizdeki kılavuz, bugüne
kadarki en ayrıntılı kılavuz olmuştur. Bütün bunlara rağmen imlâda istikrara kavuşmak, bütün toplumun
uzlaşmasına ve bundan da önemli olarak herkesin imlâda titizlik göstermesine bağlıdır. Özellikle her gün
insanımızın eline ulaşan basın yayın organlarının gerekli titizlik ve duyarlığı göstermesi şarttır.
Gazetelerimizde imlâ kurallarına uyulursa bu dalga dalga bütün topluma yayılır. Tabiî okullarımızda imlâ
kurallarının titizlikle öğretilmesi ve konunun öneminin öğrencilere benimsetilmesi temel şarttır.
Bu kılavuzdan sonra da şüphesiz eleştiriler olacaktır. Yapıcı eleştirilerin dikkate alınacağı da muhakkaktır.
İmlâ konusunda toplumca göstereceğimiz duyarlık, bu kılavuzun işlevinin daha iyi bir şekilde yerine
getirilmesini sağlayacaktır.
Türk Dil Kurumu
OKUYUCULARIN DİKKATİNE
1. Okuyucular İmlâ Kılavuzu'nun yalnız dizin bölümünü kullanmakla kalmamalı, kurallar bölümünü de
okumalı, hatta sık sık bu bölüme de başvurmalıdırlar.
2. “İmlâ Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir. Uyarılar, yanlış anlamaları ve sık yapılan hataları
önleyici niteliktedir.
3. Yine kurallar bölümünde, bazı bölüm ve cümlelerin sonunda bk. veya krş. şeklinde göndermeler yer
almıştır. Kılavuzu kullananlar, gönderilen yere baktıkları takdirde konuyu daha iyi anlayacaklardır.
4. Kılavuzun dizin bölümüne, bitişik yazılsın, ayrı yazılsın bütün kelimeler alınmaya çalışılmıştır. Bitişik
yazılan birleşik fiillerde hem −ma'lı, hem −mak'lı mastarlar alınmış; ayrı yazılanlarda −mak'lı mastarlarla
yetinilmiştir.
5. Ver−, bil−, dur−, kal− yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, kalıplaşmış olanlar dışında, dizine
alınmamıştır. Buna karşılık sınırlı sayıda fiille kullanılan gel−, koy−, yaz− yardımcı fiilleriyle kurulanlar
dizinde gösterilmiştir.
4
6. Dilimizde iki şekilde kullanılan kelimeler vardır: Üzere−üzre, sahife−sayfa, İbranîce−İbranca gibi. Bu tür
kelimelerin her iki şekli de yanlış olmadığı için dizinde kendi sıralarında ayrı ayrı yer almışlardır.
7. Dizinde, bazı sözlerin yanında yay ayraç içinde açıklamalar verilmiştir. Açıklamalar, kelimelerin doğrudan
doğruya tanımını veya anlamını vermek üzere konulmamıştır. Sadece kelimenin ne olduğunu açıklamak ve
karıştırılabilecek benzer kelimelerden o kelimeyi ayırmak için açıklamalara başvurulmuştur.
8. Eklerle kullanılırken bazı kelimelerin sonlarında çeşitli ses olayları meydana gelmektedir. Ağaç, kâğıt,
kavak gibi kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında sonlarındaki ünsüz tonlulaşmaktadır: ağacı, kâğıdı,
kavağı... Bazı kelimeler ise son hecedeki ünlülerini düşürmektedirler: gönlü, zikri, ağzı... Bütün bu değişmeler
dizinde ağaç,−cı; gönül,−nlü şeklinde gösterilmiştir. Eklerle kullanılırken değişime uğramayan kelimeler için
herhangi bir belirtmeye ihtiyaç duyulmamıştır. Söz gelişi hukuk kelimesi dizinde sadece hukuk şeklinde yer
almaktadır. Bu, −u ekini aldığı zaman kelimenin hukuku şeklinde olduğunu, asla hukuğu şekline dönmediğini
gösterir. Ancak bu konuda da ikili şekillerin bulunabileceğini gözden uzak tutmamak gerekir: yoku~yoğu,
ağza~ağıza, göğse~göğüse.
Bazı alıntı kelimelerde son hecede kalın ünlü bulunduğu hâlde, ek ince olarak gelmektedir. Bu durum da
dizinde gösterilmiştir: kalp,−bi, saat,−ti.
9. İsim tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ek alırken araya bir n sesi girer: kaynanadilini, dereotunu...
Bu tür birleşik kelimelerin çok az bir kısmında n bulunmaz: ayakkabıyı, yüzbaşıyı. Eki −yı şeklinde alanlar
dizinde gösterilmiştir. Bu şekilde gösterilmeyenlerin eki −nı şeklinde aldığı unutulmamalıdır.
İsim tamlaması yapısındaki yer adlarında ise ek hangi şekilde olursa olsun gösterilmiştir. Adapazarı'nı,
Altınözü'nü...
10. Dilimize mal olmamış kelimeler (ödünçlemeler) dizinde eğik yazı ile ve özgün imlâları korunarak
belirtilmiştir: check−up, fuel−oil...
Türk Dil Kurumu
(*)KURALLAR
HARFLER VE ALFABE
Harfler
Dildeki sesleri gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlere harf denir. Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak
gerekir. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşim olarak tanımlanan ses, dili
oluşturan en küçük birimdir. Harf ise seslerin yazıdaki karşılığıdır.
Türk alfabesi
Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir.
5
Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak, 1.XI.1928 gün ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu
kanuna göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır.
Türk alfabesindeki harfler, kanuna göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
Yeni Türk yazı sisteminde her ses için ayrı bir harf ilkesi gözetilmiştir. Ancak, boğumlanma noktaları farklı
olan, kalın ve ince olmak üzere iki türü bulunan g, k, l sesleri için birer harf yeterli görülmüştür (bk. Düzeltme
işareti 2).
Lâtin harflerini kullanan yabancı milletlerin yazı sistemlerinde büyük i harfi noktasız yazılır. Ibsen, Illinois,
Indiana, Innsbruck, Ionesco, Iowa, Istrati gibi. Türk imlâ kurallarında da yabancı isimlerde büyük i harfinin
noktasız yazılışı benimsenmiştir. Sözlük, dizin ve ansiklopedilerde bu tür isimler noktasız yazılır; ancak, bu
isimler i sırasında yer alır.
Yabancı alfabelerde kullanılan q, w, x harfleri; sözlük, dizin ve ansiklopedilerde ... p, q, r ... ...v, w, x, y
sırasına göre yer alır.
SESLER VE SES UYUMLARI
Türkçede sesler, ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Ünlülerin nitelikleri
Dilimizde 8 ünlü vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.
Bunlar, çıkış yeri ve dilin durumuna, dudakların durumuna, ağzın açıklığına göre şu şekilde sınıflandırılır:
A. Çıkış yeri ve dilin durumuna göre
1. Kalın ünlüler: a, ı, o, u
2. İnce ünlüler: e, i, ö, ü
B. Dudakların durumuna göre
1. Düz ünlüler: a, e, ı, i
2. Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü
C. Ağzın açıklığına göre
1. Geniş ünlüler: a, e, o, ö
2. Dar ünlüler: ı, i, u, ü
Ünlülerin nitelikleri aşağıdaki çizelgede toplu olarak gösterilmiştir:
DÜZ
YUVARLAK
Geniş
6
Dar
Geniş
Dar
Kalın
a
ı
o
u
İnce
e
i
ö
ü
Uzun ünlü
Kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren
kelimelerde görülür: şair (şa:ir), numune (numu:ne), iman (i:man). Bu örneklerde iki noktadan önceki harfin
gösterdiği ses uzun ünlüdür ve uzun söylenir. Ancak, birçok kelimede uzun ünlü kısalmıştır: beyaz, hiç, rahat,
ruh. Bu örneklerdeki koyu harflerle belirtilen sesler, alındıkları dilde uzun oldukları hâlde Türkçede kısa
söylenir.
Uzun ünlülü kapalı hecelerle biten kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıklarında veya yardımcı fiillerle birlikte
kullanıldıklarında, açık hâle gelen hecenin ünlüsündeki uzunluk çoğunlukla yeniden ortaya çıkar: esas / esasen
(esa:sen), esası (esa:sı); hayat / hayatı (haya:tı); kanun / kanunen (ka:nu:nen), kanunî (ka:nu:nî); ruh / ruhum
(ru:hum), ruhanî (ru:ha:nî); usul / usulü (usu:lü); vicdan / vicdanen (vicda:nen), vicdanî (vicda:nî); ahbap
olmak (ahba:b olmak), hitap etmek (hita:b etmek). Bazı örneklerde bu durumda da kısalma görülür: beyaz /
beyazı, can / canım, Kemal / Kemal'i, kitap / kitaba, meydan / meydana, meydana gelmek.
Uzun ünlüler, belli durumlar dışında yazıda gösterilmez: adalet (ada:let), badem (ba:dem), beraber (bera:ber),
idare (ida:re), ifade (ifa:de), işaret (işa:ret), kaide (ka:ide), numune (numu:ne), rica (rica:), şair (şa:ir), şive
(şi:ve), şube (şu:be), vali (va:li), vefa (vefa:).
Ünlemlerde ünlemin şiddetini ve hecenin uzunluğunu ifade etmek üzere iki veya üç ünlü yan yana gelebilir:
Oooh, aaah. Bu tür örneklerde ünlüler ayrı ayrı değil uzun olarak telâffuz edilir.
Eski yazılı metinlerin yeni yazıya çevrilmesinde, eski metinlerden yapılan alıntılarda ve bilimsel çalışmalarda
uzun ünlüler özel işaretlerle gösterilebilir.
Düzeltme işareti
Düzeltme işaretinin (^) iki görevi vardır: Uzatma ve inceltme. Bu işaretin kullanılacağı yerler aşağıda
7
gösterilmiştir:
1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin
üzerine düzeltme işareti konur: adem (yokluk), âdem (insan); adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); alem
(bayrak), âlem (dünya, evren); alim (her şeyi bilici), âlim (bilgin); aşık (ayak bileğindeki kemik), âşık
(vurgun, tutkun); hakim (hikmet sahibi), hâkim (yargıç); hali (pazar yerini), hâli (durumu, vaziyeti); hala
(babanın kız kardeşi), hâlâ (henüz); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu).
Yazılışları bir, işlevleri ve okunuşları farklı olan Arapça bi−, Farsça bî− ön eklerini birbirinden ayırt etmek
için okunuşu uzun olan Farsça bî− ön ekinde düzeltme işareti kullanılır: bîçare (çaresiz), bîtaraf (tarafsız),
bîvefa (vefasız); bihakkın (hakkı ile), bizatihi (kendiliğinden), bilumum (bütün, hepsi).
UYARI : Katil (< katl = öldürme) kelimesiyle karışma ihtimali olduğu hâlde katil (ka:til = öldüren)
kelimesinin düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır. Bu yaygınlaşmada düzeltme işaretinin k'yi
ince okutması endişesi etkili olmuştur.
2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerde g, k, l ünsüzlerinin ince okunduğunu
göstermek için, bu ünsüzlerden sonra gelen a ve u sesleri üzerine düzeltme işareti konur: dergâh, gâvur,
ordugâh, tezgâh, yadigâr; dükkân, hikâye, kâfir, kâğıt, kâr, mahkûm, mekân, mezkûr, sükûn, sükût; ahlâk,
billûr, evlât, felâket, hilâl, ilâç, ilân, ilâve, iflâs, ihtilâl, istiklâl, kelâm, lâkin, lâle, lâzım, mahlâs, selâm, sülâle,
telâş, üslûp.
Batı kökenli kelimelerde de l ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır: klâsik,
lâhana, lâik, lâmba, Lâtin, melânkoli, plâk, plâj, plân, reklâm.
UYARI : Lâik sözünde l ince okunur, a uzatılmaz.
Ses yansımalı kelimelerde de l ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır: lâpa
lâpa, lâp lâp, lâkırdı, lâppadak.
3. Nispet î'sini göstermek için düzeltme işareti kullanılır: ahlâkî, dâhilî, dünyevî, edebî, fikrî, haricî, iktisadî,
insanî, medenî, sıhhî, siyasî. Böylece (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslâm) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi
ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk'ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) gibi anlamları farklı kelimelerin karıştırılması
önlenmiş olur.
Söyleyişte kısalmış olan nispet î'lerine düzeltme işareti konmaz: çengi, çini, tiryaki, zenci; Kutsi, Necmi,
Ruhi.
Nispet î'si bazı Türkçe kelimelerde de kullanılır: altunî, bayatî, gümüşî, kurşunî. Bu örneklerde ikinci heceler
de uzun söylenir.
Türkü (< Türkî), varsağı (< Varsağî), Hüsnü, Lütfü, kırmızı gibi kelimelerde nispet î'si ünlü uyumlarına
uymuştur.
Nispet î'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır: ciddîleşmek, ciddîlik,
millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmîlik.
Sözlük, dizin ve ansiklopedilerde düzeltme işareti almamış olan kelimeler önce gelir.
adet (sayı)
âdet (gelenek, alışkanlık).
Ünsüzlerin nitelikleri
8
Dilimizde 21 ünsüz vardır: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.
Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:
1. Tonlu (yumuşak) ünsüzler,
2. Tonsuz (sert) ünsüzler.
Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ünsüzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y,
z.
Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t.
Türk alfabesinde her ünsüz bir harfle yazılır. Buna karşılık Almanca, Fransızca, İngilizce, Macarca gibi
dillerde tek sesi göstermek için ikili veya üçlü harfler de kullanılır: ch, cs, cz, sch, sh, sz, zs gibi. Bunlar,
sözlük, dizin ve ansiklopedilerde ch, cs ... şeklinde alfabetik sıraya girerler.
Lâtin alfabesine dayanan Çek, Hırvat, Romen vb. ulusların yazı sistemlerinde birtakım özel harfler de vardır: ,
š, ~, c gibi.
Bugünkü Türkiye Türkçesinde kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda tonlu (yumuşak) b, c, d, g ünsüzleri
bulunmaz: ağaç, ak, at, büyük, ip, ot, saç, üç, yoğurt, yurt. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac
gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı
demir), saç (kıl).
Dilimizdeki alıntılar da hac, şad, yad gibi birkaç örnek dışında, kelime sonunda tonsuzlaşma kuralına
uymuştur: sebep (< sebeb), kitap (< kitab), bent (< bend), cilt (< cild), bant (< band), etüt (< etüd), metot (<
metod), standart (< standard), ahenk (< aheng), hevenk (< aveng), renk (< reng). Bu gibi alıntılar ünlü ile
başlayan bir ek aldıklarında tonsuz (sert) ünsüzler tonlulaşır (yumuşar): sebep / sebebi, kitap / kitabı, bent /
bendi, cilt / cildi, etüt / etüdü, metot / metodu, ahenk / ahengi, hevenk / hevengi, renk / rengi. Buna karşılık
bank, tank gibi birkaç yabancı kelime bu kurala uymaz.
UYARI : Bazı alıntı sözlerde tonlulaşma (yumuşama) olmaz: ahlâk / ahlâkın, cumhuriyet / cumhuriyete, evrak
/ evrakı, hukuk / hukuku, ittifak / ittifaka, sepet / sepeti.
Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri iki ünlü arasında kalınca tonlulaşarak
(yumuşayarak) b, c, d, ğ'ye dönüşür: çalap / çalabı, kelep / kelebi; ağaç / ağacı, kazanç / kazancı; geçit /
geçidi, kanat / kanadı; başak / başağı, bıçak / bıçağı, çocuk / çocuğu, dudak / dudağı, durak / durağı, uzak /
uzağı.
Tek heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ise iki ünlü arasında kalınca çoğunlukla korunur:
ak / akı; at / atı; ek / eki; et / eti; göç / göçü; ip / ipi; kaç / kaça, kaçıncı; kök / kökü; ok / oku; ot / otu; saç /
saçı; sap / sapı; suç / suçu; üç / üçü, üçüncü. Ancak, tek heceli olduğu hâlde sonundaki ünsüzü tonlulaşan
(yumuşayan) kelimeler de vardır: but / budu, dip / dibi, gök / göğü, kap / kabı, kurt / kurdu, uç / ucu, yurt /
yurdu.
Dilimizde tonsuz (sert) ünsüzle biten kelimelere gelen ekler tonsuz (sert) ünsüzle başlar: aç−tı, aş−çı,
bak−tım, bas−kı, çiçek−ten, düş−kün, geç−tim, ipek−çi, seç−kin, seç−ti, süt−çü. Buna karşılık üçgen, dörtgen,
beşgen, dikgen, çokgen kelimeleri bu kurala uymaz.
Büyük ünlü uyumu
Dilimizde bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de
kalın; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ağız, ayak, boyun,
9
boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük.
Buna büyük ünlü uyumu adı verilir.
Dilimizde büyük ünlü uyumu kuralına uymayan birkaç kelime vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak,
kardeş, şişman.
Büyük ünlü uyumu alıntı kelimeler için söz konusu değildir: ahenk, badem, ceylân, çapari, çiroz, dükkân,
fidan, gazete, hamsi, kestane, kiraz, kitap, liman, limon, maden, manifatura, metal, meydan, mikrop, minare,
model, nişan, nişasta, pehlivan, rüzgâr, selâm, terazi, tercüman, tezgâh, tiyatro, valiz, vida, viraj, yadigâr,
ziyafet, ziyaret. Ancak bazı alıntı sözler büyük ünlü uyumuna uydurulmuştur: duvar (< di:va:r), kalıp (<
ka:lib), pırlanta (< brillante), surat (< su:ret).
Dilimizdeki −daş (−taş), −gil, −ken, −ki, −leyin, −(ı, i, u, ü)mtırak, −(ı, i, u, ü)yor ekleri de bu kurala uymaz:
gönüldaş, meslektaş; dayımgil, baklagiller; çalışırken, durmazken; akşamki, yarınki; akşamleyin, sabahleyin;
ekşimtırak, yeşilimtırak; geliyor, gülüyor, içiyor, örüyor.
Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelerde ekler, kalınlık incelik bakımından son hecenin ünlüsüne uyar:
adalet−sizlik, anne−si, elma−lı, harita−cılık, hangi−si, içiyor−lar, kardeş−lik, kare−li, kitap−lardan,
metod−umuz, meslektaş−ımız, şişman−lık, tarih−çilerimiz, veriyor−du.
Ancak, bazı alıntı kelimelerde ünlüsü kalın olan son heceden sonra ince ünlülü ekler getirilir: alkol / alkolü,
emlâk / emlâkçilik, hakikat / hakikati, helâk / helâkimiz, kabul / kabulü, saat / saate, sadakat / sadakatten. Bu
örneklerde ekin ince olmasının sebebi, kelimelerin sonundaki ünsüzlerin incelik özelliği taşımasıdır.
Küçük ünlü uyumu
Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür:
1. Bir kelimenin birinci hecesinde düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa, sonraki hecelerde de düz ünlüler bulunur:
anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek.
2. Bir kelimenin birinci hecesinde yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa, yuvarlak ünlülü heceyi izleyen ilk
hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlüler bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk,
yoklamak, vurmak, yumurta, uçtu, önde, özlemek, güreşmek, sürmek.
Bu tür kelimelere geniş düz (a, e) ünlü taşıyan bir ek geldiği zaman sonraki hecelerin ünlüleri geniş düz (a, e)
olabildiği gibi düz dar (ı, i) da olabilir: boylarını, uygunlaşır, günleri, öndeyiz, yoldayız. Bu durum küçük ünlü
uyumuna aykırı değildir.
Dilimizde küçük ünlü uyumuna aykırı bazı kelimeler vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun,
kavurmak, kavuşmak, savurmak, yağmur.
Küçük ünlü uyumu alıntı kelimeler için söz konusu değildir alkol, daktilo, doktor, horoz, radyo, konsolos,
profesör, aktör, bandrol, kabul, mühim, muzır, müzik, mümin, vakur. Ancak bazı alıntı sözler küçük ünlü
uyumuna uydurulmuştur: müdür (< müdi:r), mümkün (< mümki:n), müşkül (< müşkil).
Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun−u, yağmur−luk,
mümin−lik, müzik−çi.
Unutmamak gerekir ki, Türkiye Türkçesindeki kelimelerin ünlü düzenini, büyük ünlü ve küçük ünlü
uyumlarıyla, birinci heceden sonra o, ö seslerinin bulunmaması kuralı birlikte belirler. Bu ünlü düzeni ve ilk
heceyi izleyen ünlü türleri aşağıdaki tabloda görülmektedir:
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−− −−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
10
a ’ a, ı (bakar, alır) o ’ u, a (omuz, oya)
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−− −−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
e ’ e, i (geçer, gelir) ö ’ ü, e (ölçü, ördek)
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−− −−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
ı ’ ı, a (kılıç, kısa) u ’ u, a (uzun, uzak)
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−− −−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
i ’ i, e (ilik, ince) ü ’ ü, e (ütü, ürkek)
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−− −−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
BAZI KELİME VE EKLERİN YAZILIŞI
Türkçenin yazılışında tek sese tek harf ilkesi benimsendiği için genellikle büyük sorunlarla karşılaşılmaz.
Ancak, bazı kelime ve eklerde özel durumlar söz konusudur. Bu bakımdan bu tür eklerle kelimelerin yazılışı
üzerinde ayrıca durmak gerekir. Sayıların yazılışı da özel olarak ele alınması gereken konulardan biridir.
a − ı, e − i değişmesi
Dilimizde a, e ünlüsü ile biten fiillerin şimdiki zaman çekiminde, söyleyişte de yazılışta da a sesleri ı, u; e
sesleri i, ü olur: başlıyor, kanıyor, oynuyor, doymuyor; izliyor, diyor, gelmiyor, gözlüyor.
Birden çok heceli olup a, e ünlüleri ile biten fiiller, ünlüyle başlayan ek aldıkları zaman bu fiillerdeki a, e
ünlülerinde söyleyişte yaygın bir daralma (ı ve i'ye dönme) eğilimi görülür. Ancak, söyleyişteki ı, i sesleri
yazıya geçirilmez: başlayan, yaşayacak, atlayarak, saklayalı, atmayalım, gelmeyen, izlemeyecek, gitmeyerek,
gizleyeli, besleyelim.
Buna karşılık tek heceli olan demek ve yemek fiillerinde, söyleyişteki i sesi yazıya da geçirilir: diyen, diyerek,
diyecek, diyelim, diye; yiyen, yiyerek, yiyecek, yiyelim, yiye, yiyince, yiyip. Ancak deyince, deyip
örneklerindeki e yazılışta korunur.
i − ı değişmesi
Dilimize Arapçadan girmiş bulunan kelimelerde kalın k'den sonra gelen i sesi, ı'ya döner ve ı ile yazılır:
inkılâp, inkıraz, inkısam, inkıta, inkıyat.
UYARI : Hâkimiyet kelimesindeki k incedir. Dolayısıyla önündeki ünlü de i'dir. Hâkımiyet şeklinde telâffuz
edilmemelidir.
u − ü değişmesi
"Kul" anlamına gelen Arapça abd kelimesiyle kurulmuş olan özel adlarda u sesi çoğunlukla ü'ye dönüşmüştür
ve ü ile yazılır: Abdülaziz, Abdülhamit, Abdülkadir, Abdülkerim, Abdülmecit, Abdürrahim, Abdüsselâm.
Buna karşılık Abdullah, Abdurrahman gibi birkaç örnekte u korunmuştur.
Ünlü düşmesi
Dilimizde iki heceli birtakım kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiği zaman ikinci hecedeki dar ünlüler
11
genellikle düşer ve bu ünlüler yazılmaz: ağız / ağzı, alın / alnı, bağır / bağra, bağrım, beniz / benzi, beyin /
beynimiz, beyne, boyun / boynu, böğür / böğrüm, burun / burnu, geniz / genzi, göğüs / göğsün, gönül /
gönlünüz, karın / karnı, oğul / oğlu, resim / resme; çevirmek / çevrilmek, devirmek / devrilmek.
b − p değişmesi
Alıntı kelimelerde s ünsüzünden sonra gelen b sesi ünsüz benzeşmesine uğrayarak p'ye dönüşür ve p ile
yazılır: ispat, kispet, müspet, naspetmek, nispet, tespih, tespit.
UYARI : s dışındaki tonsuzlardan sonra gelen b'ler p'ye dönmez: ikbal, makbul, takbih, tatbik, teşbih.
c − ç değişmesi
Alıntı kelimelerde tonsuz (sert) ünsüzlerden önce gelen c, ç sesine dönüşür ve ç ile yazılır: eçhel, içtihat,
içtimaî, içtinap, meçhul.
Buna karşılık Arapçadan dilimize giren kelimelerde tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra gelen c korunmuştur:
mescit, tehcir, tescil, teşci.
d − t değişmesi
Dilimize Farsçadan geçen −dar ekindeki d sesi tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra ünsüz benzeşmesine uğrayarak
t sesine dönüşmüştür: emektar, minnettar, silâhtar, taraftar. Dilimize Arapçadan geçen miktar kelimesi ile
Hayrettin, Seyfettin, Necmettin gibi özel adlarda da d sesi t'ye dönmüştür.
Buna karışlık Arapçadan dilimize giren birçok kelimede tonsuz (sert) ünsüzlerden sonra gelen d korunmuştur:
takdim, takdir, takdis, tasdik, tekdir.
Alıntı kelimelerin hece sonlarında bulunan d sesi ise kendisinden sonra gelen tonsuz ünsüzlerin etkisinde
kalarak t sesine dönüşür ve t ile yazılır: metfun, methal, methiye, tetkik.
ğ − v değişmesi
Dilimizde değişik biçimlerde yazılan birtakım Türkçe kelimeler vardır: döğmek, dövmek; göğermek,
gövermek; oğmak, ovmak; öğmek, övmek; söğmek, sövmek. Dilimizde o, ö seslerinden sonra gelen ğ’lerin
v’ye dönme eğilimi güçlüdür. Ortak söyleyişte v'li biçimler daha yaygın olmakla birlikte ğ’li biçimler de
büsbütün ortadan kalkmış değildir.
n − m değişmesi
Dilimizde b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü bazı örneklerde m'ye dönüşür: saklambaç (< saklanbaç),
dolambaç (< dolanbaç), ambar (< anbar), amber (< anber), cambaz (< canbaz), çarşamba (< çeharşenbe),
perşembe (< pencşenbe), çember (< çenber), kümbet (< gunbed), memba (< menba), mümbit (< munbit),
tambur (< tunbur). Buna karşılık İstanbul, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m'ye doğru bir
kayma olmasına rağmen yazıda n sesi korunur.
Ünsüz türemesi (y − v)
Türkçe kökenli kelimelerde iki ünlü yan yana bulunmadığından bazı alıntı kelimelerde ünlüler arasında y, v
sesleri türemiştir: fiyat (< fiat), fayda (< faide), zayıf (< zaif), mavna (< ma'ûna); konservatuvar, lâboratuvar,
pisuvar, repertuvar, trotuvar, tuval, tuvalet.
12
Buna karşılık birçok örnekte y, v türemesi görülmez: duayen, fail, faiz, fuar, fuaye, kuaför, kuartet, lâik, puan,
suare.
Ünsüz düşmesi
Türkçede ikiz (şeddeli) ünsüz bulunmaz. Bu bakımdan Arapçadan dilimize girmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz
bulunan kelimelerin yalın durumunda ünsüzlerden biri düşer (ünsüz tekleşir): hak (< hakk), his (< hiss), ret (<
redd), zan (< zann), zem (< zemm). Bu tür kelimelere ünlüyle başlayan bir ek geldiği zaman düşen ünsüz
ortaya çıkar: hak / hakka, his / hissimiz, ret / reddi, zan / zannımca, zem / zemmi (bk. Birleşik kelimeler A. 3).
Öte yandan afv kelimesinde v düşmüş ve bu durum yazıya da geçmiştir: af (< afv). Ancak, kelime ünlüyle
başlayan bir ek aldığı zaman f sesi ikizleşir: affa uğramak (bk. Birleşik kelimeler A. 3).
Alıntı kelimelerden ft, st ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında t sesi söyleyişte düşme eğilimi göstermekle
birlikte yazılışta korunur: çift, rast, serbest.
Farsçadan dilimize girmiş hane sözüyle yapılan birleşik kelimelerde ha hecesi korunmuştur: birahane,
muayenehane, yazıhane; darphane, dökümhane, yatakhane. Görüldüğü gibi kelime ünlüyle de ünsüzle de bitse
ha hecesi korunmaktadır. Bazı örneklerde ise söyleyişte düşme eğilimi görülür. Yazıda birliğin sağlanabilmesi
için bu tür örneklerde de ha hecesinin yazılması gerekir: dershane, eczahane, hastahane, pastahane, postahane
(bk. Birleşik kelimeler A. 24).
UYARI : Fransızcadan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesinde söyleyişte de yazılışta da r ünsüzü korunur;
kelimenin süpriz şeklinde söylenmesi yanlıştır.
Mastar eklerinin yazılışı
−ma, −me ile biten mastarlar −a, −e, −ı, −i ekleriyle genişletildiğinde araya y koruyucu ünsüzü girer:
kazanma−y−a, aldanma−y−ı, okuma−y−a, yazma−y−ı, sevme−y−e, görme−y−i, gülme−y−e, silme−y−i.
−mak, −mek ile biten mastarlardan sonra −a, −e, −ı, −i eklerinden biri gelirse −k ünsüzü yumuşar: ... yazmağa
(başladı). ... bildirmeğe (geldim). Ancak mastarlarda y'li yazılışa doğru güçlü bir eğilim vardır.
Fiil çekimi ile ilgili yazılışlar
Gelecek zaman ekinin ünlüleri ile zaman ekinden önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın bütün şahıslarda a, e
ile yazılır: geleceğim, gelmeyeceğim, gelemeyeceğim, geleceğiz, gelmeyeceğiz, gelemeyeceğiz,
gelmeyeceksin, gelemeyeceksin; alacağım, almayacağım, alamayacağım, almayacaksın, alamayacaksın,
başlayacağım.
Teklik ve çokluk 1. kişi emir eklerinin ünlüsü ile ekten önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır:
başlayayım, gelmeyeyim; başlayalım, gelmeyelim.
İstek ekinden önce gelen ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayasın, başlaya, başlayasınız,
başlayalar; gelmeyesin, gelmeye, gelmeyesiniz, gelmeyeler.
−ken ekinin yazılışı
−ken (< iken) eki büyük ünlü uyumuna uymaz. Getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü
ince kalır: okur−ken (< okur iken), yazar−ken (< yazar iken), çalışır−ken (< çalışır iken), uyur−ken (< uyur
iken), başlar−ken (< başlar iken), durmuş−ken (< durmuş iken), olgun−ken (< olgun iken), durgun−ken (<
durgun iken), okulday−ken (< okulda iken), yolday−ken (< yolda iken).
−ki aitlik ekinin yazılışı
13
−ki aitlik eki ünlü uyumlarına uymaz: akşamki, yarınki, duvardaki, Turgut'unki, yoldaki, ondaki, yazıdaki,
onunki.
Yalnız birkaç örnekte bu ek, ünlü uyumlarına uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.
mı, mi, mu, mü soru ekinin yazılışı
mı, mi, mu, mü soru eki gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır; ancak, kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne
bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar ve mı, mi, mu, mü biçimlerini alır: Kaldı mı? Sen de mi Brutus? Olur mu?
İnsanlık öldü mü?
Soru ekine birtakım ekler de getirilebilir. Bu ekler soru ekiyle bitişik yazılır: Verecek misin? Okuyor muyuz?
Çocuk muyum? Gelecek miydi? Ölür müsün, öldürür müsün?
Bu ek sorudan başka görevlerde kullanıldığı zaman da ayrı yazılır: Güzel mi güzel! Yağmur yağdı mı dışarı
çıkamayız.
Da, de bağlacının yazılışı
Da, de bağlacı ayrı yazılır; ancak, kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü
uyumuna uyar ve da, de biçimini alır: Kızı da geldi gelini de. Orhan da biliyor. Oğluna da bildirdi. Sen de mi
kardeşim? Güç de olsa. Konuşur da konuşur.
İmlâmız, lisanımız düzelince, lisanımız da kafamız düzelince düzelecek, çünkü o da ancak onlar kadar
bozuktur, fazla değil!
(Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI : Ayrı yazılan da, de hiçbir zaman ta, te şeklinde yazılmaz.
UYARI : Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır (ya da).
UYARI : Da, de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır. Bu bağlacı tamamen
ayrı yazmak gerekir: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).
UYARI : Bulunma hâli eki olan −da, −de, −ta, −te'nin da, de bağlacı ile hiçbir ilgisi yoktur; bulunma hâli eki
getirildiği kelimeye bitişik yazılır: devede kulak, evde kalmak, yolda kalmak, ayakta durmak, çantada keklik.
Yeme de yanında yat.
Yurtta sulh, cihanda sulh. (Mustafa Kemal Atatürk)
Dilde, fikirde, işte birlik. (İsmail Gaspıralı)
İle sözünün ek olarak yazılışı
1. İle sözü, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirilince başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer; ek,
büyük ünlü uyumuna uyar: baltayla (balta ile), çevreyle (çevre ile), yapıyla (yapı ile), keçiyle (keçi ile),
kuzuyla (kuzu ile), sürüyle (sürü ile).
2. Üçüncü kişi iyelik ekinden sonra da baştaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer; ek, büyük ünlü
uyumuna uyar: arkadaşıyla (arkadaşı ile), anasıyla (anası ile), dolayısıyla (dolayısı ile), kuyusuyla (kuyusu
ile), ölçüsüyle (ölçüsü ile), sütüyle (sütü ile).
3. İle sözü ünsüzle biten kelimelere ek olarak getirilince başındaki i ünlüsü düşer ve büyük ünlü uyumuna
14
uyar: arkadaşla (arkadaş ile), kardeşle (kardeş ile), ayakla (ayak ile), başla (baş ile), sütle (süt ile), gümüşle
(gümüş ile), oyunla (oyun ile).
İmek ek fiilinin yazılışı
İmek ek fiili ayrı yazıldığı zaman ünlü uyumlarına uymaz: kalır idim, durur idim, güzel idi, dargın imiş,
yorgun ise.
Ancak, imek fiili bugün daha çok ekleşmiş olarak kullanılmakta ve ünlü uyumlarına uymaktadır.
Ünlüyle biten kelimelere eklendiği zaman i− ünlüsü düşebilir. Bu durumda araya y ünsüzü girer: satıcıydı
(satıcı idi), yoncaymış (yonca imiş), yabancıymış (yabancı imiş), başıymış (başı imiş), sonuncuydu (sonuncu
idi), ikinciymiş (ikinci imiş), neyse (ne ise), deliyse (deli ise).
Ünsüzle biten kelimelere eklendiği zaman da i− ünlüsü düşebilir: kalırmış (kalır imiş), yorgundu (yorgun idi),
yakarsa (yakar ise), toprakmış (toprak imiş), yakmışsa (yakmış ise), güzelmiş (güzel imiş), gelirse (gelir ise),
alırsa (alır ise), bakacaksa (bakacak ise).
Ki bağlacının yazılışı
Ki bağlacı ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki.
Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin.
(Mustafa Kemal Atatürk)
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
(Orhan Veli Kanık)
Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki" adlı eseri ne güzeldir!
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.
Ancak ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki,
meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda uyuma girmiştir.
Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı
ki?
Alıntı kelimelerde kesmeli yazılış
Türkçenin ses düzeni gereğince iki ünlü arasındaki ünsüzler kendilerinden önce gelen ünlüyle değil
kendilerinden sonra gelen ünlüyle hece kurarlar: a−ra−ba−cı, o−ku−lu−muz, se−vi−ne−cek−ler,
ta−şı−na−bi−lir.
Ancak içlerinde Arapçaya özgü gırtlak ünsüzü (ayın ve hemze) bulunan bazı alıntı kelimelerde, bu durumdaki
ünsüzlerin kendilerinden önceki ünlüyle hece kurdukları da görülür: cüz−î, hal−etmek, iş−ar, iz−an, kıt−a,
kur−a, Kur−an, mel−un, mer−i, meş−ale, meş−um, nez−etmek, sun−î, vak−a, vüs−at. Bu kelimeler yazılışta
kesmeyle gösterilir: cüz'î, hal'etmek, iş'ar, iz'an, kıt'a, kur'a, Kur'an, mel'un, mer'i, meş'ale, meş'um, nez'etmek,
15
sun'î, vak'a, vüs'at. Bu yapıda olup da tamamen Türkçenin ses düzenine uymuş, çok sık kullanılan ve kesmesiz
okunduğunda yadırganmayan kelimelerde kesme kullanılmaz: defa, defetmek, heyet, menetmek, mesele, neşe,
neşet, sanat.
Arapçadan alınmış bazı sözlerde gırtlak ünsüzü kelimenin sonunda bulunur. Bu durumda gırtlak ünsüzü
söyleyiş bakımından tamamen erimiş durumdadır: cüz, def, hal, kat, men (bk. Birleşik kelimeler A. 5).
Ancak bu kelimeler iyelik ekleriyle kullanıldığı takdirde, kelimeyle iyelik eki arasına kesme konur: cüz'ü,
def'i, hal'i, kat'ı, men'i, nev'i, tab'ı, vaz'ı.
Sonunda gırtlak ünsüzü bulunan kelimeler iyelik ekini −ı, −i biçiminde alırlar: bayi−i, cami−i, mâni−i,
memba−ı, mısra−ı, sanayi−i. Ancak cami ve mâni sözlerinde iyelik eki −si biçiminde de gelebilir: cami−si,
mâni−si.
Bu tür kelimeler yönelme ve yükleme hâli eklerini (−e, −i) alınca, araya y sesi girebileceği gibi y'siz de
yazılabilir: bayi−ye, cami−ye, memba−ya, mevzu−ya, mısra−ya; bayi−yi, cami−yi, memba−yı, mevzu−yu,
mısra−yı; bayi−e, cami−e, memba−a, mevzu−a, mısra−a; bayi−i, cami−i, memba−ı, mevzu−u, mısra−ı.
UYARI : Bayi, cami, sanayi gibi kelimeler yalın hâlde iken tek i ile yazılır.
UYARI : Arapçadan alınmış bazı kelimelerde, gırtlak ünsüzü hecenin sonunda yer almaktadır. Bu tür
kelimelerde gırtlak ünsüzü Türkçe söyleyişten tamamen kalkmakta ve kendisinden önceki ünlünün uzamasına
yol açmaktadır. Bu tür kelimelerde kesme kullanılmaz, sadece söz konusu ünlü uzun okunur: dava (da:va),
mamur (ma:mur), mana (ma:na), memur (me:mur), resen (re:sen), tamim (ta:mim), tecil (te:cil), tediye
(te:diye), tehir (te:hir), telif (te:lif), tesir (te:sir).
Hece yapısı ve satır sonunda kelimelerin bölünmesi
Türkçede kelime içinde iki ünlü arasındaki ünsüz, kendinden önceki ünlüyle değil, kendinden sonraki ünlüyle
hece kurar: a−ra−ba, ka−ra−ca, ta−le−be.
Ancak bazı alıntı kelimelerde iki ünlü arasındaki ünsüz kendinden sonraki ünlüyle değil, kendinden önceki
ünlüyle hece kurar: cüz'î, kur'a, Kur'an, vüs'at (bk. Alıntı kelimelerde kesmeli yazılşı).
Kelime içinde yan yana gelen ünsüzlerden sonuncusu kendisinden sonraki ünlüyle, diğerleri kendilerinden
önceki ünlüyle hece kurar: bir−lik, sev−mek, Türk−çe, Kork−maz.
Türkçede satır sonunda kelimeler bölünebilir, fakat heceler bölünemez. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken
satır sonuna kısa çizgi (−) konur.
Burasını ilk defa görüyormuş gibi duvarlara, perdelere, möblelere, eş−yalara bakıyor, hayret ediyordu. Bütün
bu muhitte Türk hayatına, Türk ruhu− na ait bir gölge, bir çizgi bile yoktu. Birden Bursa'daki çocukluğunun
geçti−ği baba evini hatırladı; sofada rahat ve beyaz örtülü divanlar vardı.
(Ömer Seyfettin, Primo Türk Çocuğu)
Bitişik yazılan kelimelerde de bu kurala uyulur:
.........................................................................................................baş−
öğretmen değil,
......................................................................................................... ba−
16
şöğ−ret−men;
...........................................................................................................ilk−
okul değil,
......................................................................................................... il−
ko−kul;
...........................................................................................Karaosman−
oğlu değil,
.......................................................................................Karaosmanoğ−
lu.
Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz:
......................................................................................................a−
raba değil,
.................................................................................................. ara−
ba;
.................................................................................................... u−
çurtma değil,
................................................................................................uçurt−
ma;
............................................................................................ müdafa−
a değil,
............................................................................................... müda−
faa;
................................................................................................. niha−
î değil,
..................................................................................................... ni−
haî.
Kesme işareti satır sonuna geldiği zaman yalnız kesme işareti kullanılır; ayrıca çizgi kullanılmaz.
17
................................................................................................... Edirne'
nin...
.................................................................................................. Ankara'
dan...
Rakamların satır sonuna gelmesi durumunda da yalnız kesme işareti kullanılır:
................................................................................................. 1996'
da...
Gırtlak ünsüzü için kesme kullanılan kelimelerde kesmeli heceler satır sonuna getirilmez:
...................................................................................................... meş'−
aleyi değil,
..................................................................................................... meş'a−
leyi;
....................................................................................................... vüs'−
ati değil,
..................................................................................................... vüs'a−
ti.
Özgün imlâsıyla yazılan yabancı kelimeler satır sonunda kendi dillerinin kurallarına göre bölünür. Yabancı
dillerde kullanılan ve tek sesi karşılayan ch, sh, sch, cz, sz gibi harfler satır sonunda birbirinden ayrılmaz.
Sayıların yazılışı
1. Sayılar rakamla da yazıyla da yazılabilir. Sayıların ne zaman yazıyla, ne zaman rakamla gösterileceği
konusunda dilimizde açık bir kural verilemez. Ancak, uygulamada birtakım ilkeler oluşmuştur. Bu ilkelere
göre, küçük sayılar, yüz ile bin sayıları ve daha çok edebî karakter taşıyan metinlerde geçen sayılar yazıyla
gösterilir: iki hafta sonra, haftanın beşinci günü, üç ayda bir, dört kardeş, üçüncü sınıf, bin yıldan beri.
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.
(Cahit Sıtkı Tarancı)
Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılar ile büyük sayılarda rakam kullanılır:
öğleden sonra saat 17.30'da, 1.500.000 lira, 25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 kişi.
Saat ve dakikaların metin içinde yazıyla yazılması da mümkündür: saat dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek
kala, saat sekizi on dakika üç saniye geçe, meselâ saat onda.
18
2. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: iki yüz, üç yüz altmış beş. Ancak para ile ilgili işlem ve
belgelerde sayılar bitişik yazılır: yüzdoksanbin, ikiyüzellibin, beşyüzaltmışbin (bk. Birleşik kelimeler A. 22,
B.17).
3. Sayılar daha çok Arap rakamlarıyla gösterilir: 25 milimetre, 150 kişi, 15.000 lira, 75 kilometre.
Romen rakamları ancak yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerin yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde ve
kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırılmasında kullanılır: XX. yüzyıl, III. Selim, XIV.
Louis, II. Wilhelm, V. Karl, VIII. Edward, 1.XI.1928, I. cilt, XII. cilt. Bu tür örneklerde Arap rakamlarının
kullanılması da mümkündür.
UYARI : Hükümdar adlarında kullanılan rakamlar hükümdarın adından önce yazılır: Wilhelm II değil II.
Wilhelm, Selim 3 değil 3. Selim.
4. Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır: 32 605, 326 197,
49 750 812, 28 434 250 310 500. Gruplar arasına nokta da konabilir: 326.197, 49.750.812,
28.434.250.310.500 (bk. Nokta 8).
5. Sayılarda kesirler virgül ile ayrılır: 15,2 (15 tam, onda 2), 5,26 (5 tam, yüzde 26) (bk. Virgül 13).
6. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösterilmesi durumunda ya rakamdan sonra bir
nokta konur veya rakamdan sonra kesme konularak derece gösteren ek yazılır: 15., 56., XX.; 5' inci, 6' ncı.
7. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: ikişer, dokuzar, yüzer; üçer üçer, onar onar.
KÜÇÜK VE BÜYÜK HARFLER
Türkçede harflerin küçük (minüskül) ve büyük (majüskül) olmak üzere iki biçimi vardır. Yazıda yaygın
olarak küçük harf kullanılır. Ancak belirli yerlerde büyük harflere başvurulur.
Büyük harflerin kullanıldığı yerler
Büyük harflerin kullanıldığı yerler aşağıda sıralanmıştır:
A. Cümle büyük harfle başlar: Hayatta en hakikî mürşit ilimdir. Ak akça kara gün içindir. Ancak rakamla
başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz: 1940 yılında Dil ve
Tarih−Coğrafya Fakültesini bitirdim.
Cümle içinde başkasından aktarılan ve tırnak içine alınan cümleler de büyük harfle başlar: Atatürk, gençliğe
seslenirken "Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur." diyor. Tırnak
içinde aktarılan söz, tam bir cümle değilse veya cümlenin baş tarafı alınmamışsa büyük harfle başlamaz:
Nabi'nin "... var içinde" redifli gazeli Divan'ında uyuyor.
(Yahya Kemal Beyatlı, Edebiyata Dair)
Ayrıca iki çizgi arasındaki açıklama cümleleri de büyük harfle başlamaz:
Bir zamanlar − bu zamanlar çok da uzak değildir, bundan on, on iki yıl önce − Türk saltanatının maddî
sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar genişti.
19
(Y. K. Karaosmanoğlu, Ergenekon)
İki noktadan sonra gelen cümleler de büyük harfle başlar:
Orhon Kitabesi’nde Türk hakanı şöyle diyor: Türk Tanrısı, Türk milleti yok olmasın diye atalarımı gönderdi
ve beni gönderdi. Ben hakan olunca gündüz oturmadım, gece uyumadım.
(Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
Bence edebiyatın temel görevi şudur: Hem günlük hayatı, hem geleceği hem de hayatın felsefesini işlemektir.
(Cengiz Aytmatov, Röportajlar)
Ancak iki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralanırsa bu örnekler büyük harfle başlamaz:
Bazı örneklerde −sız eki kalıplaşmıştır: densiz, hırsız, ıssız, öksüz.
UYARI : Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır: "Araba, banka, bütçe,
devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye" gibi yüzlerce kelime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık
dilimizin malı olmuştur. "Et−, ol−" fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir.
B. Mısralar büyük harfle başlar:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi;
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Muhibbî)
Bakî kalan bu kubbede bir hoş seda imiş. (Bakî)
Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin. (Tevfik Fikret)
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
(Mehmet Âkif Ersoy)
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
(Yahya Kemal Beyatlı)
Yolcuyum bir kuru yaprak misali,
Rüzgârın önüne katılmışım ben. (Faruk Nafiz Çamlıbel)
O zaferler getiren atların
Nalları altındanmış;
20
Gidişleri akına,
Gelişleri akındanmış. (Arif Nihat Asya)
Bugün masal değil,
Masaldan daha güzel, gerçek. (Cahit Sıtkı Tarancı)
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir. (Necmettin Halil Onan)
C. Özel adlar büyük harfle başlar.
1. Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Ahmet
Haşim, Tevfik Fikret, Mehmet Emin Yurdakul, Hüseyin Cahit Yalçın, Orhan Veli Kanık, Sait Faik
Abasıyanık, Yunus Emre, Evliya Çelebi, Gevherî, Karacaoğlan, Âşık Ömer, Shakespeare, Wolfgang von
Goethe, Wilhelm Radloff, Vilhelm Thomsen, Victor Hugo.
Takma adlar da büyük harfle başlar: Muhibbî (Kanunî Sultan Süleyman), Demirtaş (Ziya Gökalp), Tarhan
(Ömer Seyfettin), Aka Gündüz (Hüseyin Avni, Enis Avni), Kirpi (Refik Halit Karay), Deli Ozan (Faruk Nafiz
Çamlıbel), Server Bedi (Peyami Safa), İrfan Kudret (Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali Sel (Orhan Veli
Kanık).
2. Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar ve meslek adları büyük harfle başlar:
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Sayın Hasan Eren, Hamdi Bey, Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay
Ali Çiçekçi, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Doktor Behçet Uz, Mareşal Fevzi Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel.
Tarihî kişilerin adlarından önce gelen unvan ve lâkaplar da büyük harfle başlar: Fatih Sultan Mehmet, Yavuz
Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman, Genç Osman, Deli İbrahim, Avcı Mehmet, Nişancı Mehmet Paşa,
Aslan Yürekli Richard, Demirbaş Şarl, Deli Petro.
Akrabalık adları bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Fahriye abla, Ayşe teyze, Fatik nine, Saim amca,
Ali enişte. Ancak akrabalık bildiren kelimeler başa gelirse lâkap yerine geçtiği için büyük harfle başlar: Nene
Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan.
Bazı tarihî ve menkıbevî şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri
kazandığı için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana.
Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler de büyük
harfle başlar:
Sayın Bakan,
Sayın Başkan,
Sayın Profesör,
21
Sayın Vali.
Mektuplarda ve resmî yazışmalarda hitapların ilk kelimesi de büyük harfle başlar:
Sevgili kardeşim,
Aziz dostum,
Değerli arkadaşım.
3. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar: Düldül, Sarıkız, Fino, Karabaş, Pamuk, Minnoş, Tekir.
4. Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar: Türk, Alman, İngiliz, Rus, Arap, Japon; Oğuz, Kazak,
Kırgız, Özbek, Tatar; Karakeçili, Hacımusalı.
5. Dil ve lehçe adları büyük harfle başlar: Türkçe, Almanca, İngilizce, Rusça, Arapça; Oğuzca, Kazakça,
Kırgızca, Özbekçe, Tatarca.
6. Devlet adları büyük harfle başlar: Türkiye Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Suudî Arabistan,
Azerbaycan Cumhuriyeti.
7. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını anlatan sözler büyük harfle başlar: Müslüman /
Müslümanlık, Hristiyan / Hristiyanlık, Musevî / Musevîlik, Budist / Budizm; Hanefî / Hanefîlik, Malikî /
Malikîlik, Protestan / Protestanlık, Katolik / Katoliklik.
8. Din ve mitoloji kavramlarını karşılayan özel adlar büyük harfle başlar: Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Oziris,
Kibele. Ancak tanrı kelimesi özel ad olarak kullanılmadığı zaman küçük harfle başlar: Eski Yunan tanrıları.
Bazı dinî kavramların da küçük harfle başlaması gelenekleşmiştir: cennet, cehennem, uçmak, tamu, sırat
köprüsü, gayya kuyusu.
9. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Dünya, Neptün, Plüton, Halley. Dünya, güneş, ay
kelimeleri yalnız coğrafya ve gök bilimiyle ilgili yayınlarda terim olarak kullanıldığı zaman büyük harfle
başlar; bunun dışındaki durumlarda küçük harf kullanılır.
10. Yer adları (kıt'a, ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, cadde, sokak vb.) büyük harfle başlar: Asya, Avrupa;
Türkiye, Kazakistan, Fransa, Çin, Hindistan, Mısır; İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Yakın
Doğu; Ankara, İstanbul, Taşkent, Bağdat, Moskova; Turgutlu, Ürgüp, Ahlat; Çayırbağı, Akçaköy;
Bahçelievler, Cebeci; Atatürk Bulvarı, Ziya Gökalp Caddesi; Sankiyedim Sokağı, Asmalımescit Sokağı.
Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler küçük harfle
başlar: Marmara denizi, Aral gölü, Balkaş gölü, Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri, Alp dağları, Altay
dağları, Erciyes dağı. Ancak, ikinci isim özel isme dâhil ise ve ikisi birden kastedilen kavramı karşılıyorsa,
ikinci isim de büyük harfle başlar: Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı; Beyşehir Gölü, Van Gölü, Tuz Gölü;
Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı; Gülek Geçidi; Ağrı Dağı; Konya Ovası, Haymana Ovası, Muş Ovası;
Adalar Denizi. Bu örneklerde ikinci isim kullanılmadığı takdirde söz konusu yer adı anlaşılmaz. Meselâ
Çanakkale Boğazı sadece Çanakkale kelimesiyle anlatılamaz; sadece Çanakkale denildiği zaman Çanakkale
şehri anlaşılır.
Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak kelimeleri
büyük harfle başlar: Gazi Osmanpaşa Mahallesi, Yıldız Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi, Karaköy Meydanı,
Zafer Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Cemal Nadir
Sokağı, Fevzi Çakmak Sokağı, İnkılâp Sokağı, Reşat Nuri Sokağı, Türk Ocağı Sokağı.
11. Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar: Topkapı Sarayı,
22
Dolmabahçe Sarayı, İshakpaşa Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Ankara Kalesi, Alanya Kalesi, Galata
Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Mostar Köprüsü, Beyazıt Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı.
12. Kurum, kuruluş ve kurul adları büyük harfle başlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Dil
ve Tarih−Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî Kütüphane, Çocuk Esirgeme Kurumu, Atatürk
Orman Çiftliği, Çankaya Lisesi; Türk Ocağı, Yeşilay Derneği, Muharip Gaziler Derneği, Emek İnşaat;
Bakanlar Kurulu, Danışma Kurulu, Yüksek Öğretim Kurulu.
Kurum, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm vb. kuruluş bildiren kelimeler, belli bir kurum
kastedildiği zaman büyük harfle başlar: Bu yıl Meclis, yeni döneme erken başlayacaktır. Son aylarda Kurum,
imlâ konusunda yoğun bir çalışma içine girmiştir.
Yer bildiren özel isimlerde de kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman, kelime başında büyük harf
kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan, Bulvar’dan.
13. Kitap, dergi, gazete, tablo, heykel ve hukukla ilgili kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının
her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekli Bakkal;
Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Yüzyıl, Yeni Asır; Halı Dokuyan Kızlar
(tablo); Düşünen Adam (heykel); Medenî Kanun, Borçlar Hukuku (kanun), Atatürk Uluslar Arası Barış Ödülü
Tüzüğü, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği.
Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili
dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tablosu.
Kitap adlarında ve başlıklarda, arada ve sonda bulunan ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi,
mu, mü soru eki küçük harfle yazılır: Maî ve Siyah, Suç ve Ceza, Leylâ ile Mecnun, Turfanda mı, Turfa mı?
Diyorlar ki, Dünyaya İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun Leşe, Ben de Yazdım.
Gazeteler ve dergiler oluşan geleneğe uyarak haber ve yazı başlıklarında çoklukla yalnız ilk kelimenin başında
büyük harf kullanmaktadırlar: Kamyon eve girdi. Mini seçim yarın.
14. Millî ve dinî bayramların adları büyük harfle başlar: Cumhuriyet Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban
Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, Nevruz
Bayramı. Bayram niteliği kazanmış günlerin adları da büyük harfle başlar: Anneler Günü, Öğretmenler Günü,
Tıp Bayramı. Kurultay (kongre), bilgi şöleni (sempozyum), açık oturum (panel) vb. toplantıları bildiren özel
adlarda her kelime büyük harfle başlar: Uluslar Arası Türk Dili Kurultayı (1996), Manas Bilgi Şöleni,
Türkçenin Yozlaşması Açık Oturumu, Türk Gramerinin Sorunları Toplantısı. Ancak genel nitelikteki
günlerin, haftaların, mevsimlerin, kurultay, bilgi şöleni vb. toplantıların adları küçük harfle başlar: tiyatro
günü, kitap haftası, film haftası, sağlık haftası, dil kurultayı.
15. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar: Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilâlı Taş Devri,
İlk Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi, Tanzimat Dönemi.
Ancak tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan edebiyatı, divan şiiri,
halk şiiri, eski Türk edebiyatı, klâsik Türk edebiyatı, Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk
müziği, tekke edebiyatı, Servetifünun edebiyatı, Tanzimat edebiyatı.
Bunlardan bölüm ve ana bilim dalı olarak kullanılıp özel ad durumuna gelmiş olanlar büyük harfle başlar:
Eski Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
16. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük,
Türkçe, Türkolog, Türkoloji, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Asyalılık, Darvinci, Konyalı, Bursalı.
Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa büyük harfle başlamaz: acem (Türk müziğinde bir
23
perde), hicaz (Türk müziğinde bir makam), nihavent (Türk müziğinde bir makam), acemi (tecrübesiz), amper
(elektrik akımında şiddet birimi), jul (fizikte iş birimi), allahlık (saf, zararsız kimse), donkişotluk (gereği
yokken kahramanlık göstermeye kalkışmak).
Müzikte kullanılan makam ve tür adları da büyük harfle başlamaz: acemaşiran, acembuselik, bayatî, hicazkâr,
türkü, varsağı, bayatı.
17. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı,
Brüksel lâhanası, Behçet hastalığı, Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş
dondurması, Van kedisi, Vaşington portakalı.
Ç. Belli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar: 29 Mayıs 1453 Salı günü, 1919 senesi
Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım, 29 Ekim 1923, 28 Aralık 1982'de göreve başladı. Ancak belli bir
tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime
başlar. Yürütme Kurulu toplantılarını perşembe günleri yaparız.
D. Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar: Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Başkan, Doktor. Levhadaki
yazı birkaç kelimeden oluştuğu zaman ilk kelime büyük harfle başlar: Otobüs durağı, Dolmuş durağı, Şehirler
arası telefon. Levhaların ilk kelimesi rakamla yazılmış bir sayı adı ise sonraki kelime küçük harfle başlar: III.
kat, IV. sınıf, I. blok.
E. Bilim dallarında kullanılan terimlerin büyük harfle yazılışı ilgili dallardaki uygulamaya bağlıdır: Canis
canis, Carduelis carduelis, Ardea alba, Populus alba, Prunus domestica, Pinus silvestris.
BİRLEŞİK KELİMELER
Dilimizde yeni bir kavramı karşılamak için yararlandığımız yollardan biri, kelime birleştirmesidir. Kelime
birleştirmesi yoluyla kurulan sözlere birleşik kelime adı verilir. Birleşik kelimeler söz varlığımızda geniş bir
yer tutar. Birleşik kelime terimi için bileşik kelime denilmesi yanlıştır.
Dilimizde belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma
grupları ve kalıplaşmış çekimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavramı karşıladıkları zaman birleşik kelime
olurlar: yer çekimi, hanımeli, ses bilgisi; beyaz peynir, açıkgöz, toplu iğne; eli açık, ayak yalın, günü birlik,
sırtı pek; söz etmek, zikretmek, hasta olmak; gelebilmek, yazadurmak, alıvermek; çoluk çocuk, çıtçıt, ev bark;
baş üstüne, günaydın; sağ ol, ateşkes, külbastı.
Görüldüğü gibi birleşik kelimeler bitişik de ayrı da yazılabilmektedir.
A. Bitişik yazılan birleşik kelimeler (Bitişik kelimeler)
Birleşik kelimeler, yazılış bakımından bitişik yazılanlar ve ayrı yazılanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bitişik
yazılan birleşik kelimelere bitişik kelime adı verilir.
Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik kelime olurlar ve bitişik yazılırlar.
1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl
(< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri).
2. Dilimize Arapçadan girmiş azil (< azl), emir (< emr), hüküm (< hükm), kayıp (< gayb), keşif (< keşf),
küfür (< küfr), nakil (< nakl) gibi birtakım kelimeler etmek, edilmek, olmak, olunmak, eylemek yardımcı
fiilleriyle birleşirken asıllarına uyarak ikinci hecedeki ünlülerini düşürürler. Bu gibi kelimelerle yapılan
birleşik fiiller bitişik yazılır: azletmek, azledilmek, emretmek, hükmetmek, hükmolunmak, kaybolmak,
kaydedilmek, keşfetmek, keşfedilmek, küfretmek, nakletmek, neşretmek, neşrolunmak, sabretmek, seyretmek,
şükreylemek, zikretmek (krş. Birleşik kelimeler B. 1; Alıntı kelimelerin yazılışı 1).
24
UYARI : Bu kelimeler ünlüyle başlayan bir yardımcı fiil veya ek almadıkları zaman azil, defin, emir, hüküm,
kayıp, keşif, meyil, nakil, sabır, vecit, zeyil, zikir şeklinde söylenir ve yazılır.
UYARI : Söyleyişte tonlulaşma şeklinde ses değişmesine uğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek,
derç etmek, iz'aç etmek, iktisap etmek, harp etmek. Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir.
3. Dilimize Arapçadan girmiş af (< afv), his (< hiss), ret (< redd), zan (< zann), zem (< zemm) gibi birtakım
kelimeler etmek, edilmek, olmak, olunmak, eylemek yardımcı fiilleriyle birleşirken sondaki sesler, asıllarına
uyarak veya asıllarının etkisinde kalarak çift sese dönüşür. Bu tür birleşik fiiller bitişik yazılır: affetmek,
affolunmak, halletmek, hissetmek, hissedilmek, reddeylemek, reddolunmak, zannetmek, zemmetmek (bk.
Ünsüz düşmesi; krş. Birleşik Kelimeler B. 1).
4. İsim kısımları tek başına kullanılmayıp sadece etmek, olunmak yardımcı fiilleriyle kalıplaşan birleşik
kelimeler bitişik yazılır: ahzetmek, bahşetmek, bahşolunmak, hamletmek, hazfetmek, nez'etmek, rekzetmek,
serdetmek.
5. Sonunda Arapçaya özgü gırtlak ünsüzü (ayın ve hemze) olan kelimeler etmek, olunmak fiilleriyle birleşik
fiil kurduklarında bitişik yazılır: defetmek, hal'etmek (tahttan indirmek), katetmek, menetmek, menolunmak,
tabetmek (bk. Alıntı kelimelerde kesmeli yazılış).
6. Vurgusu son heceye kaymış birleşik kelimeler bitişik yazılır: açıkgöz, anaerkil, ataerkil, babayiğit,
bastıbacak, boşboğaz, büyükbaş (hayvan), camgöz, cingöz, çınayaz, düztaban, elense, elverişli, günaydın,
işveren, kafakol, Karagöz, karagöz (balığı), küçükbaş (hayvan), önayak (olmak), paragöz, pisboğaz, tepegöz,
tıknefes.
Vurgusu son hecede bulunan ikilemeler de bitişik yazılır: cırcır (böceği), cızbız, civciv, çıtçıt, dırdır, fırfır,
fısfıs, hımhım, hoşbeş, şıpşıp (bir tür terlik), altüst (etmek), yüzgöz (olmak).
7. Eş anlamlı ikilemelerde vurgu normal olarak ikinci hecededir. Vurgusu ilk heceye kayan ikilemeler bitişik
yazılır: darmadağın, darmadağınık, darmaduman, karmakarışık (krş. Birleşik kelimeler B. 7).
8. Kelimelerden biri veya ikisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğrarsa bu tür birleşik
kelimeler bitişik yazılır (krş. Birleşik Kelimeler B. 2).
a. Organ bildiren sözlerle kurulan bitki, hayvan, hastalık, alet, eşya, tarz ve yiyecek adları:
aslanağzı (bitki), aslankuyruğu (bitki), aslanpençesi (bitki), ayıkulağı (bitki), cinsaçı (bitki), civanperçemi
(bitki), gelinparmağı (üzüm), geyikdili (bitki), horozgözü (bitki), horozibiği (bitki), itburnu (bitki), katırtırnağı
(bitki), kazayağı (bitki), keçiboynuzu (bitki), keçimemesi (üzüm), keçisakalı (bitki), kızkalbi (bitki),
koyungöbeği (mantar), köpekayası (bitki), kurtbağrı (bitki), kuşburnu (bitki), sığırödü (bitki), tavşanbıyığı
(bitki), turnagagası (bitki); açıkağız (bitki), akkuyruk (çay), alabaş (bitki), altınbaş (kavun), altıparmak
(palamut), beşbıyık (muşmula), karabaldır (bitki), topbaş (bitki).
danaburnu (böcek), öküzburnu (kuş); akbaş (kuş), alabacak (at), beşparmak (deniz hayvanı), beşpençe (deniz
hayvanı), çakırkanat (ördek), elmabaş (tepeli dalgıç), iribaş (kurbağa kurtçuğu), kababurun (balık),
kamçıkuyruk (koyun), kamışkulak (at), karabaş, karagöz (balık), karakulak (hayvan; haberci), kepçeburun
(yaban ördeği), kızılkanat (balık), sarıağız (balık), sarıgöz (balık), sarıkulak (balık), sarıkuyruk (balık),
tokmakbaş (balık), uzunkuyruk (kuş), yeşilbaş (ördek).
itdirseği (arpacık); delibaş (hastalık), karabacak (hastalık), karataban (hastalık).
balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuzayağı (çubuk), domuztırnağı (kanca), horozayağı (burgu),
kargaburnu (alet), keçitırnağı (oyma kalemi), kedigözü (lâmba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü);
baltabaş (gemi) gagaburun (gemi), kancabaş (kayık).
25
ayıbacağı (yelken tarzı), balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşeksırtı (çatı tarzı), kazkanadı (oyun),
kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (işaret), köpekkuyruğu (spor), sıçandişi (dikiş).
dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), hanımparmağı (tatlı), kadınbudu (köfte), kadıngöbeği (tatlı),
kargabeyni (yemek), kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı).
İlk ögesi organ adı olan şu örnekler de bitişik yazılır: bağrıkara (kuş), baldırıkara (bitki), baştankara (kuş),
karnıkara (börülce), sırtıkara (balık), yanıkara (hastalık).
b. Eşya veya nesne bildiren sözlerle kurulan bitki, hayvan, tarz, yiyecek ve oyun adları:
acemborusu (bitki), çayırsedefi (bitki), çobançantası (bitki), çobandüdüğü (bitki), çobaniğnesi (bitki),
çobantarağı (bitki), çobantuzluğu (bitki), gelinfeneri (bitki), güveyfeneri (bitki), katranköpüğü (mantar),
keçisedefi (bitki), kuşekmeği (bitki), kuşyemi (bitki), kuzgunkılıcı (bitki), suibriği (bitki), suoku (bitki),
suşeridi (bitki), şeytanarabası (uçuşan tohum), şeytanfeneri (bitki), şeytantersi (bitki), venüsçarığı (bitki),
yılanyastığı (bitki).
sazkayası (balık), şeytaniğnesi (hayvan), yılaniğnesi (balık).
balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı tarzı), turnageçidi (fırtına).
bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye).
beştaş (oyun), dokuztaş (oyun), üçtaş (oyun).
c. İnsana özgü isim ve sıfatlarla kurulan bitki, hayvan ve eşya adları: adayavrusu (tekne), akşamsefası (bitki),
camgüzeli (bitki), çadıruşağı (bitki), çayırgüzeli (bitki), çayırmelikesi (bitki), gecesefası (bitki), gündüzsefası
(bitki), saksıgüzeli (çiçek), yalıçapkını (kuş); bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek), sarısabır
(bitki).
ç. Benzetme yoluyla kurulan gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kümesi), Arıkovanı (yıldız kümesi),
Büyükayı (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız), Güneybalığı (yıldız), Küçükaslan (yıldız), Küçükayı (yıldız
kümesi), Kervankıran (yıldız), Samanuğrusu (yıldız kümesi), Samanyolu (yıldız kümesi), Üçkardeş (yıldız
kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi) (krş. Birleşik kelimeler B. 2. ğ).
d. İnsan isimleriyle kurulan bitki, hayvan ve yemek adları: alinazik (kebap), ayşekadın (fasulye), hafızali
(üzüm), havvaanaeli (bitki), karafatma (böcek), meryemanaeldiveni (bitki).
9. −a, −e ve −ı, −i, −u, −ü ekleriyle yapılmış tasvir fiilleri, yardımcı fiil anlam değişmesine uğradığı için
bitişik yazılır: düşünebilmek, yapabilmek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak; çıkagelmek, olagelmek,
süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak; açıvermek, alıvermek, gelivermek, gülüvermek, uçuvermek.
Görmek yardımcı fiiliyle yapılan ve emir biçiminde kullanılan birleşik fiiller de bitişik yazılır: düşmeyegör,
ölmeyegör.
Bilmek yardımcı fiiliyle yapılan ve kalıplaşmış olan alabildiğine kelimesi de bitişik yazılır.
10. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır: alaşağı (etmek),
albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz,
unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç(çı), örtbas, seçal (self−servis), veryansın (etmek), yapboz
(puzzle), yazboz.
11. −an/−en, −r/−ar/−er ve −maz/−mez ekleriyle kurulmuş sıfat−fiil gruplarından kalıplaşmış birleşik
kelimeler gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır:
26
ağaçkakan, ağrıkesen, ahmakıslatan, alaybozan, boğazkesen, böcekkapan, buzkıran, cankurtaran,
çobanaldatan, çöpçatan, dalgakıran, dalkıran, dalkurutan, damardaraltan, damargenişleten, demirkapan,
elöpen, etyaran, fındıkkıran, filizkıran, gelinboğan, gökdelen, günebakan, ordubozan, oyunbozan, saçkıran,
yelkovan, yolgeçen, yolkesen;
akımtoplar, alkolölçer, altıpatlar, amperölçer, asitölçer, aynabakar, barışsever, basınçölçer, betonkarar,
bilgisayar, bilgiyazar, çoksatar, dilsever, eğimölçer, füzeatar, gazölçer, özezer, özsever, pürüzalır, sanatsever,
tekerçalar, uçaksavar, yurtsever;
baştanımaz, değerbilmez, etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez, kargasekmez, karıncaezmez, karıncaincitmez,
kuşkonmaz, külyutmaz, sugeçirmez, tanrıtanımaz, töretanımaz, varyemez, vurdumduymaz (krş. Birleşik
kelimeler B. 3).
12. −dı (−di /−du / −dü, −tı/ −ti /−tu /−tü) ekiyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır: albastı,
ciğerdeldi, çıtkırıldım, dalbastı, fırdöndü, gecekondu, gündöndü, günindi, hünkârbeğendi, imambayıldı,
karyağdı, kaşbastı, kedibastı, kolbastı, külbastı, mirasyedi, papazkaçtı, serdengeçti, şıpsevdi, toprakbastı,
zıpçıktı; eltieltiyeküstü (desen).
13. Her iki ögesi de −dı (−di /−du /−dü, −tı /−ti /−tu /−tü) veya −r /−ar /−er eklerini almış ve kalıplaşmış
bulunan birleşik kelimeler bitişik yazılır: dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun); biçerbağlar,
biçerdöver, göçerkonar, kazaratar, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner, yüzergezer.
Aynı yapıda olan çakaralmaz kelimesi de bitişik yazılır.
14. Hayvan, bitki, organ ve çeşitli nesne adlarıyla kurulan ve içinde renklerden birinin adı veya renk sözü
geçmeyen renk adları bitişik yazılır: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu,
güvercinboynu, güvercingöğsü, kazayağı, kavuniçi, kazboku, kızılşap, narçiçeği, ördekbaşı, ördekgagası,
tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü, vapurdumanı, vişneçürüğü, yavruağzı (krş. Birleşik kelimeler B. 4).
Örneklerden sonra renk sözü kullanılırsa bu söz ayrı yazılır: devetüyü rengi, fildişi rengi, gülkurusu rengi.
15. Renk adlarıyla kurulan ve bitki, hayvan veya hastalık türlerinden birini gösteren birleşik kelimeler bitişik
yazılır: akağaç, akçaağaç, akdarı, akdiken, akkavak, akmantar, aksöğüt, alacamenekşe, alaçam, karaağaç,
karacaot, karaçalı, karadut, kızılağaç, sarıağaç, sarıçiçek; akbalık, akkefal, alabalık, sarıbalık; akdoğan, akkuş,
alacabalıkçıl, alacakarga, alakarga, beyazsinek, bozayı, karakuş, karasinek; aksu, akbasma, karahumma,
kızılyara, mavihastalık, maviküf.
16. Somut olarak yer bildirmeyen üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik
yazılır: akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü,
öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü.
Somut olarak yer bildirmeyen alt sözüyle kurulan birleşik kelimeler de bitişik yazılır: ayakaltı, bilinçaltı,
gözaltı, şuuraltı (krş. Birleşik kelimeler B. 16).
17. İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lâkaplar bitişik yazılır:
Alper, Aydoğdu, Birol, Gülnihal, Gülseren, Gündoğdu, Şenol, Varol; Abasıyanık, Adıvar, Atatürk, Gökalp,
Güntekin, İnönü, Karaosmanoğlu, Tanpınar, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa,
Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Yedisekiz Hasan Paşa.
18. İki veya daha çok kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam,
Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş.
Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve
belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adlarında birinci kelime tek başına söz konusu yer adını ifade
27
edemiyorsa bu tür yer adları bitişik yazılır: Akşehir, Eskişehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent,
Konutkent, Korukent, Çengelköy, Sarıyer, Yenimahalle; Karabağ, Karadağ, Uludağ; Kocatepe, Tınaztepe;
Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu, Sarısu, Akçay (krş. Birleşik
kelimeler B. 9).
19. Şahıs adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarındaki unvan grubu;
unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa,
Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi), Gazi Osmanpaşa (Üniversitesi)
(bk. Birleşik kelimeler B. 10).
20. Ait olduğu dilde bitişik yazılan yabancı yer adları Türkçede de bitişik yazılır: Düsseldorf, Fontainebleau,
Nürnberg, Neustadt, Schwarzwald (krş. Birleşik kelimeler B. 13).
Ait olduğu dilde, içinde çizgi bulunan yabancı yer adları Türkçede de çizgili olarak yazılır: Ile−de−France,
Saint−Bernard, Saint−Gothard.
21. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.
22. Senet, çek vb. ticarî belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır:
ikiyüzellialtımilyarbeşyüzyirmibeşmilyonyediyüzellibin lira (krş. Birleşik kelimeler B. 18).
23. Bunlardan başka dilimizde her iki ögesi de aslî anlamını koruduğu hâlde yaygın bir şekilde gelenekleşmiş
olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır.
a. Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim,
başhemşire, başkahraman, başkarakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, başparmak,
başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar.
b. Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: ahçıbaşı,
binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, elebaşı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı.
c. Oğlu, oğulları, kızı sözleriyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: Caferoğlu, Karaosmanoğlu,
Topaloğlu, Orazbeykızı; Aydınoğulları, Candaroğulları, Osmanoğulları; çapanoğlu, dayıoğlu, eloğlu,
halaoğlu, hinoğluhin, amcakızı, elkızı.
ç. Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelimeler: ağababa, ağabey, beyefendi,
efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hanımnine, hıyarağalık, kadınnine, paşababa.
d. Dal sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: dalkavuk, dalkılıç, daltaban, daluyku.
e. Açıortay, adamkökü, adamotu, âdemotu, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağırkanlı, ahududu, akarsu, akaryakıt, akciğer,
akkor, aksakal, aktöre, akyuvar, alyuvar, anamal, anaokulu, anapara, anayasa, anneanne, atardamar, atarkanal,
atasözü, aybaşı, ayçiçeği, ayçöreği, babaanne, basmakalıp, başıboş, başıbozuk, başıkabak, başörtü,
başvurmak, beşibiryerde, bilirkişi, bindallı, birdenbire, birdirbir, birtakım, bozkır, bugün, buzdolabı,
çeşitkenar, çiftetelli, delikanlı, demirbaş, denizaltı, denizaşırı, derebeyi, derebeylik, dereotu, dışbükey,
dikdörtgen, dipnot, doludizgin, dolunay, dörtkenar, dörtnal, dörtnala, düzayak, ebekuşağı, ebemkuşağı,
enikonu, erbaş, eşkenar, etobur, gelişigüzel, giderayak, gökyüzü, gözyaşı, günaşırı, güvenoyu, halkoyu,
hayhay, içbükey, içgüdü, içtepi, içyağı, ikizkenar, ilkbahar, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilkyaz, ipucu,
kabataslak, kahverengi, kamuoyu, karaciğer, karekök, kartopu, kasımpatı, kenarortay, kelaynak, kongövde,
külhanbeyi, külhanbeylik, külkedisi, milletvekili, murdarilik, omurilik, ortaokul, otobur, öngörmek, öngörü,
önsezi, öteberi, özdeyiş, paralelkenar, pekâlâ, pekiyi, sacayağı, sacayak, sadeyağ, sağduyu, sağyağ, semizotu,
serinkanlı, sıcakkanlı, sıkıyönetim, sıradağ, sıradağlar, sivrisinek, soğukkanlı, sonbahar, soyadı, sütana,
sütanne, sütbaba, sütkardeş, sütnine, sütoğul, takımada, takımyıldız, tekdüze, tepetakla, tepetaklak, tereyağı,
tıpkıbasım, tıpkıçekim, toplardamar, topyekûn, tozpembe, varoluş, varsayım, vazgeçmek, yanardağ, yarıçap,
28
yarımada, yarıyıl, yavrukurt, yerküre, yeryüzü, yılbaşı, yöneylem, yüznumara, yüzyıl, zeytinyağı kelime ve
deyimleri de gelenekleşmiş ve yaygınlaşmış olarak bitişik yazılır.
UYARI : Vazgeçmek birleşik fiili, mi soru ekiyle birlikte kullanıldığı zaman ayrı yazılır: Vaz mı geçtin?
f. Biraz, birazı, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir, hiçbiri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri
de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.
24. Hane kelimesiyle Farsça kurala göre oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: çayhane, dershane,
eczahane, hastahane, kahvehane, pastahane, postahane, süthane, yatakhane, yazıhane, yemekhane (bk. Ünsüz
düşmesi).
UYARI : Dershane, eczahane, hastahane, pastahane, postahane gibi sözlerde hane kelimesindeki h'nin
yazılmaması doğru değildir.
25. Perver ve perest kelimeleriyle Farsça kurala göre oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır:
hamiyetperver, hürriyetperver, misafirperver, vatanperver; ateşperest, hayalperest, menfaatperest.
26. Zade kelimesiyle Farsça kurala göre oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: Recaîzade, Resülzade,
Sami Paşazade, Sümbülzade, Vahapzade; amcazade, dayızade, teyzezade.
27. Name kelimesiyle Farsça kurala göre oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: beyanname, davetname,
kanunname, pendname, seyahatname, siyasetname; Battalname, Oğuzname.
28. Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile kalıplaşmış diğer ibareler bitişik yazılır:
cürmümeşhut, dârıdünya, ehlibeyt, ehlisalip, ehlivukuf, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayriahlâkî,
gayriciddî, gayriinsanî, gayrikabil, gayrimenkul, gayrimeşru, gayrimuntazam, gayrimüslim, gayrisafi,
gayrisıhhî; asgarımüşterek, hüsnühat, hüsnükabul, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suiistimal, suikast, suiniyet;
hamdüsena, hercümerç, meddücezir, methüsena, tarumar; âlemşümul, âlicenap, gülfidan, mevlithan,
sahipkıran; anbean, keşmekeş, özbeöz, yüzbeyüz; pürhiddet, pürmelâl.
29. Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış diğer ibareler bitişik yazılır: aliyyülâlâ,
ceffelkalem, dârülâceze, dârülfünun, daüssıla, fevkalâde, fevkalbeşer, hayrülhalef, hıfzıssıhha, hüvelbaki,
şeyhülislâm, tahtelbahir, tahteşşuur; aleykümselâm, Allahüâlem, bismillâh, fenafillâh, fisebilillâh,
hafazanallah, inşallah, maşallah, mintarafillâh, velhâsıl, velhâsılıkelâm.
30. Müzikte kullanılan makam adları bitişik yazılır: acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdî.
Ancak bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat ayrı yazılır: ağır aksak, yürük aksak, yürük semaî.
31. Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri,
Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim (krş. Birleşik kelimeler B. 21).
29
***
Bugüne kadarki imlâ kılavuzlarında yer alan; ancak, birleşik kelimeler konusuna girmeyen pekiştirmeli
sıfatların da bitişik yazılması gerektiği unutulmamalıdır: apaçık, apak, büsbütün, çepçevre, çepeçevre,
çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, paramparça, sapsağlam,
sapasağlam, sapsarı, sırsıklam, sırılsıklam, sipsivri, yemyeşil.
***
Yabancı dillerden geçen ön ek veya edatlar bitişik yazılır: alelhusus, alelâcele, bîçare, bilâistisna, bililtizam,
bilvesile, bîvefa, ilelebet, lâdinî, lâkayt, naçar, namağlûp, namevcut, namüsait, namütenahi; devalüasyon,
konfederasyon, koordinasyon, Panislâmizm, Panturanizm, Pantürkizm, reorganizasyon, reprodüksiyon,
sürrealizm.
Oto, tele, matik ögeleriyle kurulan alıntılar da bitişik yazılır: otobiyografi, otokritik, telekart, telekız,
telekonferans, bankamatik.
***
Arapça ve Farsça kelimelerle veya bu dillerin kurallarıyla oluşturulmuş tamlamalar ve kalıplaşmış ibareler;
eski metinlerin yayımında, alıntılarda ve bilimsel yayınlarda, bilimsel yöntemlere uyularak yazılabilir:
Devlet−i Osmaniye, Kur’ân−ı Kerim, Recaî−zade, sarf−ı Türkî, tahte’ş−şu’ur, Ahd−i atik, ehl−i vukuf,
ehven−i şer; dârü'l−aceze, tahte'ş−şu'ur, hamiyyet−perver, hayal−perest, sahip−kıran, Hurşid−name, bî−vefa,
lâ−dinî, na−mütenahî, bilâ−vasıta.
B. Ayrı yazılan birleşik kelimeler
1. Etmek, edilmek, olmak, olunmak, eylemek, kılmak, kılınmak yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiillerde,
isim herhangi bir ses düşmesine veya türemesine uğramazsa bu tür birleşik fiiller ayrı yazılır: alay etmek, alt
etmek, arz etmek, arz olunmak, boş olmak, dans etmek, deli olmak, el etmek, gelin olmak, gider olmak, göç
etmek, hayret etmek, ilân edilmek, ilân etmek, işaret etmek, kabul etmek, kabul eylemek, kul etmek, kul
olmak, namaz kılmak, namaz kılınmak, not etmek, okumuş olmak, oyun etmek, sağır olmak, sağ olmak,
soracak olmak, söz etmek, var olmak, yardım etmek, yarış etmek, yok etmek, yok olmak; azat etmek, terk
etmek; angaje olmak.
2. Birleşme sırasında kelimelerden hiçbiri anlam değişikliğine uğramamışsa bu tür birleşik kelimeler ayrı
yazılır. Bunları şu alt gruplarda toplayabiliriz:
a. Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulan birleşik kelimeler:
ada balığı, ateş balığı, çaça balığı, çupra balığı, dil balığı, dülger balığı, fulya balığı, kedi balığı, kılıç balığı,
kırlangıç balığı, köpek balığı, mercan balığı, mersin balığı, mürekkep balığı, ördek balığı, ton balığı, turna
balığı, yılan balığı, yunus balığı; acı balık, bıyıklı balık, dikenli balık.
ardıç kuşu, arı kuşu, bayır kuşu, çalı kuşu, dalgıç kuşu, deve kuşu, fırtına kuşu, ishak kuşu, iskele kuşu,
kaşıkçı kuşu, muhabbet kuşu, örümcek kuşu, saka kuşu, tarla kuşu, yağmur kuşu; alıcı kuş, boğmaklı kuş,
makaralı kuş.
ağustos böceği, ateş böceği, cırcır böceği, gelin böceği, hamam böceği, hanım böceği, ipek böceği, kız böceği,
uçuç böceği, uğur böceği; ağılı böcek, çalgıcı böcek, makaslı böcek, sümüklü böcek.
at sineği, cız sineği, et sineği, ev sineği, meyve sineği, sığır sineği, sirke sineği, su sineği, uyuz sineği.
30
deniz yılanı, katır yılanı, mercan yılanı, ok yılanı, su yılanı; Ankara keçisi, dağ keçisi, Maltız keçisi, yaban
keçisi; fındık faresi, firavun faresi, tarla faresi; dağ sıçanı, tarla sıçanı, yer sıçanı; Beç tavuğu, dağ tavuğu,
orman tavuğu; ada tavşanı, Amerika tavşanı, Arap tavşanı, yaban tavşanı; kaya örümceği, şeytan örümceği,
yer örümceği; bal arısı, eşek arısı, yaban arısı; deniz ördeği, Pekin ördeği, yaban ördeği; Ankara kedisi, Van
kedisi; Afrika domuzu, Hint domuzu, yaban domuzu; su aygırı, su sığırı, su samuru, yaban koyunu.
b. Bitki türlerinden birinin adıyla kurulan birleşik kelimeler:
ardıç otu, ayrık otu, beşparmak otu, boğan otu, canavar otu, çörek otu, dalak otu, eğrelti otu, engerek otu,
geyik otu, güzelavrat otu, idris otu, kanarya otu, kelebek otu, kene otu, küstüm otu, melek otu, mercan otu,
nevruz otu, ökse otu, pisipisi otu, taşkıran otu, yüksük otu; acı ot, sütlü ot.
ateş çiçeği, atlas çiçeği, çadır çiçeği, çuha çiçeği, güzelhatun çiçeği, ıtır çiçeği, ipek çiçeği, kahkaha çiçeği,
küpe çiçeği, lâvanta çiçeği, mahmur çiçeği, mum çiçeği, peygamber çiçeği, salon çiçeği, saray çiçeği, telgraf
çiçeği, yayla çiçeği, yılan çiçeği, yıldız çiçeği; ölmez çiçek.
ağı ağacı, avize ağacı, ban ağacı, çubuk ağacı, dantel ağacı, iğ ağacı, kâğıt ağacı, lâle ağacı, lâstik ağacı,
mantar ağacı, mercan ağacı, öd ağacı, pelesenk ağacı, porsuk ağacı, sakız ağacı, süt ağacı, tespih ağacı; kör
ağaç.
altın kökü, boya kökü, eğir kökü, helvacı kökü, meyan kökü; ek kök, saçak kök, yumru kök.
Amerika elması, dağ elması, deve elması, fil elması, kiraz elması, pamuk elması, yer elması; çalı dikeni,
demir dikeni, deve dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni; Amerika üzümü, ayı üzümü, Bektaşî üzümü, çavuş
üzümü, deniz üzümü, köpek üzümü, kuş üzümü, tilki üzümü; Amerika armudu, çakal armudu, dağ armudu,
Hint armudu; at kestanesi, Hint kestanesi, kuzu kestanesi; bardak eriği, can eriği, çakal eriği, dağ eriği, gövem
eriği, Malta eriği, türbe eriği; çayır mantarı, horoz mantarı, kav mantarı, keçi mantarı, kuzu mantarı, yer
mantarı; Hint kamışı, su kamışı, şeker kamışı; dağ nanesi, taş nanesi; ayı gülü, Çin gülü, Japon gülü, yaban
gülü; Antep fıstığı, çam fıstığı; çalı fasulyesi, sırık fasulyesi, soya fasulyesi; Amerika bademi, Hint bademi,
taş bademi; Afrika menekşesi, Cezayir menekşesi, deniz menekşesi, Frenk menekşesi; Japon sarmaşığı, kuzu
sarmaşığı; Hint inciri, kavak inciri; armut kurusu, kayısı kurusu; su sarımsağı, şeker pancarı.
kuru fasulye, kuru incir, kuru soğan, kuru üzüm, salkım söğüt.
UYARI : Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçiçeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında
anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yaygın bir şekilde
gelenekleşmiş olan semizotu, dereotu bitişik yazılır.
c. Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler:
alçı taşı, bakır taşı, bileği taşı, cehennem taşı, çakmak taşı, damla taşı, değirmen taşı, Eskişehir taşı, göz taşı,
Hacıbektaş taşı, inci taşı, kireç taşı, lüle taşı, musalla taşı, Necef taşı, Oltu taşı, ponza taşı, raspa taşı, satranç
taşı, sünger taşı, yılan taşı, yıldız taşı; buzul taş, damla taş, dikili taş, kayağan taş, pamuk taş, sesli taş, yaprak
taş.
Arap sabunu, banyo sabunu, el sabunu, tıraş sabunu, yüz sabunu; el değirmeni, kahve değirmeni, su
değirmeni, yel değirmeni; kahve dolabı, su dolabı; çalışma odası, oturma odası, yatak odası, yemek odası; cep
saati, duvar saati, kol saati, masa saati; duvar takvimi, masa takvimi; çalışma masası, yemek masası; itfaiye
aracı, kurtarma aracı; masa örtüsü, yatak örtüsü; el kitabı, Frenk gömleği, İngiliz anahtarı, İngiliz sicimi; alt
geçit, tüp geçit, üst geçit, çekme demir, çekme kat, dolma kalem, dönme dolap, kesme kaya, toplu iğne, vurma
çalgılar, vurma sazlar, yapma çiçek, yarma kereste.
afyon ruhu, katran ruhu, lokman ruhu, nane ruhu, nışadır ruhu, tuz ruhu.*
31
ç. Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu,
keçi yolu, seğirdim yolu, sıçan yolu; köprü yol.
d. Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: açık oturum, açık öğretim, ana
dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belâsı, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği, güç birliği,
güneş tutulması, ırk birliği, iş birliği, iş bölümü, madde başı, masa başı, sofra başı, ses uyumu, yer çekimi.
e. Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi,
halk bilimi, iş bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, yer bilimi; dil bilgisi, halk bilgisi, ses bilgisi,
şekil bilgisi.
f. Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: alt hava yuvarı, göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık
yuvarı, iyon yuvarı, renk yuvarı, su yuvarı, taş yuvarı, yer yuvarı; ağır küre, düzlem küre, hava küre, ışık küre,
renk küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre.
g. Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: bohça böreği, fincan böreği, kol böreği,
muska böreği, puf böreği, sac böreği, sigara böreği, su böreği, talaş böreği, Tatar böreği, yufka böreği; badem
yağı, balık yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı, kekik yağı, susam yağı; arpa suyu, maden suyu, meyve suyu,
portakal suyu, vişne suyu; çayır peyniri, Çerkez peyniri, dil peyniri, kaşar peyniri, tulum peyniri, beyaz
peynir; Adana kebabı, çömlek kebabı, fırın kebabı, Manisa kebabı, Oltu kebabı, tas kebabı, Urfa kebabı;
İnegöl köftesi, İzmir köftesi; düğün çorbası, ezogelin çorbası, işkembe çorbası, mantar çorbası, mercimek
çorbası, pirinç çorbası, sebze çorbası, yayla çorbası, yoğurt çorbası; irmik helvası, kâğıt helvası, keten helvası,
koz helvası, susam helvası, tahin helvası, un helvası; acı badem kurabiyesi, Cenevre kurabiyesi, un kurabiyesi;
Kemalpaşa tatlısı, peynir tatlısı, yoğurt tatlısı; Çerkez tavuğu, badem şekeri, balık yumurtası, koç yumurtası.
burgu makarna, çubuk makarna, fiyonk makarna, şerit makarna, yüksük makarna; çaylı kek, havuçlu kek,
kakaolu kek, sade kek, tuzlu kek, üzümlü kek; bulgurlu köfte, çiğ köfte, içli köfte, mercimekli köfte; dolma
biber, kesme şeker, süzme yoğurt, yarma şeftali, kuru yemiş.
ğ. Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök kuşağı, yağmur kuşağı;
gök taşı, hava taşı, meteor taşı (krş. Birleşik kelimeler A. 8. ç).
h. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: aç göz, kene göz, patlak göz,
petek göz, sulu göz, süzgün göz; atlas kemiği, aşık kemiği, bel kemiği, çekiç kemiği, dirsek kemiği, elmacık
kemiği, kol kemiği, örs kemiği; orta parmak, serçe parmak, şahadet parmağı, yüzük parmağı; azı dişi, köpek
dişi, süt dişi; kuyruk sokumu, safra kesesi; çatma kaş, takma bacak, takma diş, takma kirpik, takma kol; ekşi
surat, kepçe surat; gaga burun, karga burun, kepçe kulak, ağır ayak, çakır pençe, demir yumruk, kuru kafa,
kuru kemik.
ı. Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik
kelimeler: çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek; ağır top, deli balta, eksik etek, eski
toprak, eski tüfek, kara maşa, dipsiz testi, sapsız balta, kapı mandalı, sabır taşı.
i. Zamanla ilgili birleşik kelimeler: bağ bozumu, gece yarısı, gün ortası, hafta başı, hafta sonu, ay sonu, yıl
sonu.
3. −r /−ar / −er, −maz /−mez ve −an /−en ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı
yazılır: akar amber, bakar kör, boyar madde, çalar saat, çıkar yol, döner ayna, döner kapı, döner kebap, döner
kule, döner sahne, döner sermaye, duyar kat, geçer akçe, güler yüz, koşar adım, uçar kefal, yatar koltuk, yazar
kasa, yeter sayı, yutar hücre, yüzer havuz, yüzer top; çıkmaz sokak, geçmez akçe, görünmez kaza, ölmez
çiçek, tükenmez kalem; akan yıldız, değişen yıldız, doyuran buhar, uçan daire, uçan kale, uçan top (krş.
Birleşik kelimeler A. 11).
4. Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları ayrı yazılır:
32
bakır rengi, bal rengi, çivit rengi, duman rengi, fes rengi, gurup rengi, gül rengi, gümüş rengi, kiremit rengi,
kurşun rengi, kül rengi, menekşe rengi, portakal rengi, saman rengi, şarap rengi, şarap tortusu rengi, ten rengi;
ateş kırmızısı, bakla kırı, boncuk mavisi, Çingene pembesi, çivit mavisi, demir kırı, granit grisi, gece mavisi,
kestane dorusu, küf yeşili, lâvanta mavisi, limon sarısı, maden mavisi, okyanus mavisi, safra yeşili, sıçan kırı,
süt kırı, turna kırı (krş. Birleşik kelimeler A. 14).
5. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır: açık mavi, açık yeşil, kara sarı,
kirli sarı, konur al, koyu mavi, koyu yeşil.
6. Sıfatı sonda olan birleşik kelimeler (isnat grupları) ayrı yazılır: ayak yalın, baş açık; başı açık, cebi delik, eli
sıkı, gözü açık, kulağı delik.
7. Grup vurgusu ilk kelimede olan ikilemeler ayrı yazılır: adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval
aval (bakmak), baka baka, cır cır (ötmek), cik cik (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, kara
kara, karış karış, konuşa konuşa, kös kös (dinlemek), kucak kucak, şıp şıp (damlamak), şıpır şıpır, tak tak
(vurmak), takım takım, tıkır tıkır, uslu uslu, yavaş yavaş (krş. Birleşik kelimeler A. 6).
bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine boyuna, eski püskü, ev bark, konu komşu,
pılı pırtı, salkım saçak, sere serpe, soy sop, süklüm püklüm, yana yakıla, yarım yamalak.
m− ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır: at mat, çocuk mocuk, dolap molap, kapı mapı, kitap mitap.
İsim hâl ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe,
omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala, elden ele, günden güne, içten içe, yıldan yıla; başa baş, bire
bir, dişe diş, göze göz, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna, darı darına, günü gününe, peşi peşine, ucu ucuna.
8. Yer adlarında kullanılan Batı, Doğu, Güney, Kuzey, Güneybatı, Güneydoğu, Kuzeybatı, Kuzeydoğu, Aşağı,
Orta, Yukarı, Küçük, Büyük, Eski, Yeni, İç, Yakın, Uzak kelimeleri ayrı yazılır: Batı Anadolu, Doğu
Anadolu, Batı Trakya, Orta Anadolu, Kuzey Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika, Orta Asya, Orta
Avrupa, Orta Doğu, Yakın Doğu, Uzak Doğu, Güneybatı Anadolu, İç Anadolu, İç Asya, İç Erenköy, İç
Aydınlıkevler, Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı, Küçük Çamlıca, Büyük
Çamlıca, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Küçük Melen, Büyük Melen, Eski Kızılelma, Yeni Kızılelma.
9. Köy, mahalle, dağ, tepe, göl, deniz, ırmak, su vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim
tamlaması kalıbındaki yer adlarında birinci kelime tek başına söz konusu yer adını anlatabiliyorsa bu tür yer
adlarında köy, mahalle vb. kelimeler ayrı yazılır: Bahçelievler Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi; Alp dağları,
Altay dağları, Nemrut dağı; Aral gölü, Balkaş gölü, Léman gölü; Marmara denizi; Sakarya ırmağı, Meriç
nehri, Tuna nehri.
Bazı örneklerde birleşiğin ilk sözü bir özel isim, çoğu defa bir şehir adıdır. Bu tür örneklerde ikinci kelime
kullanılmadığı takdirde göl, körfez, dağ, boğaz değil, şehir anlaşılır. Bundan dolayı ikinci kelimenin büyük
harfle başladığını ilgili bölümde görmüştük. Bu tür birleşik kelimeler de ayrı yazılır: Burdur Gölü, Van Gölü;
Çanakkale Boğazı, Gülek Boğazı, İstanbul Boğazı; İskenderun Körfezi, İzmir Körfezi; Ağrı Dağı (krş.
Birleşik kelimeler A. 18).
10. Şahıs adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında sondaki
unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Gazi Osmanpaşa Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa
Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı;
Mustafa Kemalpaşa (ilçesi), Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet Camii,
Sütçü İmam Üniversitesi (bk. Birleşik kelimeler A. 19).
11. Şehirlere sonradan verilmiş olan unvanlar ayrı yazılır: Gazi Antep, Gazi Magosa, Kahraman Maraş, Şanlı
Urfa.
33
12. Bir kelime birden fazla yerin adı olarak kullanılıyorsa bu yerleri birbirinden ayırmak için başa getirilen
kelimeler ayrı yazılır: Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı, Karadeniz (veya Zonguldak) Ereğlisi, Konya Ereğlisi,
Marmara Ereğlisi.
13. Ait olduğu dilde ayrı yazılan yabancı yer adları Türkçede de ayrı yazılır: Buenos Aires, Frankfurt am
Main, Freiburg im Breisgau, Hyde Park, Korlovy Vary, Mont Blanc, New Orleans, New York, Rio de Janeiro,
San Marino, Wiener Neustadt, Titov Veles (krş. Birleşik kelimeler A. 20).
14. Ev, ocak ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır: aş evi, bakım evi, doğum evi, düğün
evi, gözlem evi, huzur evi, konuk evi, ordu evi, radyo evi, yayın evi; aile ocağı, aş ocağı, sağlık ocağı; öğrenci
yurdu, sağlık yurdu, yetiştirme yurdu.
15. Ara, dış, öte, sıra sözlerinin sona getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır:
devletler arası, kıt'alar arası, milletler arası, uluslar arası; ahlâk dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı,
yasa dışı; fizik ötesi, kızıl ötesi, mor ötesi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra.
16. Somut olarak yer belirten üst sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: arka üstü, baş
üstü, böbrek üstü (bezleri), kıç üstü, sırt üstü, tepe üstü.
Somut olarak yer belirten alt sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler de ayrı yazılır: deri altı, su altı,
toprak altı, yer altı (krş. Birleşik kelimeler A. 16).
17. Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift
sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: alt tabaka, alt yapı, alt yazı;
üst kat, üst küme, üst yapı; ana arı, ana bilim dalı, ana cadde, ana dil, ana dili, ana düşünce, ana fikir, ana kent,
ana şehir, ana vatan, ana yön, ana yurt; ön çalışma, ön denetim, ön lisans, ön seçim, ön söz, ön şart, ön yargı;
art damak, art düşünce, art niyet; arka teker; yan cümle, yan etki; karşı devrim, karşı görüş, karşı oy; iç barış,
iç deniz, iç kulak, iç savaş, iç tüzük; dış borç, dış gezi, dış hat, dış piyasa; orta dalga, orta elçi, orta kulak, orta
oyunu, orta öğrenim; büyük anne, büyük baba, büyük elçi, büyük şehir; küçük dil, küçük hanım, küçük harf,
küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir çenekliler, bir çenetli, bir
gözeli, bir hücreli, bir terimli; iki anlamlı, iki canlı, iki cinslikli, iki çenekliler, iki düzlemli, iki eşeyli; tek
anlamlı, tek erkçi, tek eşli, tek hücreli, tek renkli, tek sesli; çok anlamlı, çok düzlemli, çok eşli, çok fazlı, çok
gözeli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift dişliler, çift kanatlılar, çift parmaklılar.
18. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: on dört, elli iki, yüz altmış dört, kırk bir, üç yüz kırk
yedi, bin dokuz yüz doksan altı (krş. Birleşik kelimeler A. 22).
19. Nota, oyun, tabanca vb. kavramları niteleyen sayılar da ayrı yazılır: on altılık, otuz ikilik; altmış altı, elli
bir; yedi altmış beşlik, otuz sekizlik, kırk beşlik.
20. İçinde bulunduğumuz gün ve dönemin dışında belli bir tarihi gösteren bu gün kelimesiyle şu gün, o gün,
ertesi gün, geçen gün, her gün, öbür gün kelimeleri ayrı yazılır.
21. Kanunda bitişik yazılanlar dışında kuruluş adları ayrı yazılır: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil
Kurumu, Yüksek Seçim Kurulu, Devlet Malzeme Ofisi, Emekli Sandığı, Atatürk Orman Çiftliği (krş. Birleşik
kelimeler A. 31).
22. Herhangi bir sözündeki bir kelimesi gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır.
***
Birleşik kelimelerin dışında kalan atasözleri ve deyimler ayrı yazılır: Akıl yaşta değil baştadır; akıntıya kürek
çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada
keklik, devede kulak, kepçe kuyruk, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü.
34
ALINTI KELİMELERİN YAZILIŞI
Dilimize mal olmuş yabancı kökenli kelimeler, Türkçede söylendiği gibi yazılır: inci, kent, kamu, duvar,
merdiven, çamaşır, pencere, kitap, memleket, ceviz, iskele, banka, sigorta, hidrojen, operasyon, futbol,
portakal, sandalye, elektrik, otomobil, parlâmenter, parlâmento, şarjör.
Ancak şu örneklerde söyleniş çoğunlukla değiştiği hâlde, yazılış korunmaktadır: arozöz, beysbol, blender,
briyantin, çikolata, entelektüel, firkateyn, fosseptik, ıskonto, kampus, master, mikser, mokasen, mönü, pound,
şanjman, trotuvar.
Yabancı kökenli kelimelerin yazılışlarıyla ilgili bazı noktalar aşağıda ayrıca gösterilmiştir:
1. İki ünsüzle biten birtakım Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin söylenişinde ünsüzler arasında bir ünlü
türemiştir. Bu ünlü yazılışta da söyleyişte de belirtilir: bahis (< Arapça bahs), emir (< Arapça emr), fikir (<
Arapça fikr), hüküm (< Arapça hükm), ilim (< Arapça ilm), keşif (< Arapça keşf), nakil (< Arapça nakl),
nutuk (< Arapça nutk), ömür (< Arapça ömr), sabır (< Arapça sabr), şahıs (< Arapça şahs), şehir (< Farsça
şehr 'kent'), zehir (< Farsça zehr).
Bu kelimeler ünlüyle başlayan bir ek veya etmek, edilmek, olmak, olunmak, eylemek yardımcı fiillerini
aldıkları zaman türemiş olan ünlü, söylenişte de yazılışta da düşer: bahse, emri, fikre, hükmün, nutku, ömrün,
şahsı, şehre; keşfolunmak, nakletmek, şükretmek, seyredilmek, zehretmek, zikreylemek (bk. Birleşik
kelimeler A. 2).
2. İki ünsüzle başlayan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: francala, gram, gramer,
gramofon, grup, kral, kredi, kritik, plân, pratik, problem, profesör, program, proje, propaganda, protein, prova,
psikoloji, slogan, snop, spiker, spor, staj, stil, stüdyo, trafik, tren, triptik.
Ancak bu tür birkaç alıntıda, söz başında veya iki ünsüz arasında bir ünlü türemiştir. Bu ünlü söylenişte de
yazılışta da gösterilir: iskarpin, iskele, iskelet, istasyon, istatistik, kulüp.
3. İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan
yazılır: alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, kilogram, orkestra, paragraf, program, telgraf.
4. İki ünsüzle biten batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: aks, film, form, lüks,
modern, natürmort, risk, seks, slayt, teyp.
5. Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki g ünsüzleri olduğu gibi korunur: biyografi, diyagram, dogma,
magma, monografi, paragraf, program; arkeolog, demagog, diyalog, filolog, jeolog, katalog, monolog,
psikolog, Türkolog, ürolog.
Ancak coğrafya, fotoğraf ve topoğraf kelimelerinde g 'ler, ğ 'ye döner.
***
Aşağıdaki durumlarda batı kökenli kelimeler, özgün imlâları ile yazılırlar:
1. Ödünçlemeler (Dilimize mal olmamış yabancı kelimeler): by−pass (İngilizce), center (İngilizce), centrum
(Lâtince), check−up (İngilizce), fuel oil (İngilizce), pipeline (İngilizce), pizza (İtalyanca), ravioli (İtalyanca),
spaghetti (İtalyanca).
2. Bilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan bazı terimler: adagio, andante, cuprum, deseptyl, quercus,
terminus technicus.
35
3. Lâtin yazı sistemini kullanan dillerden alınma deyim ve sözler: Veni, vidi, vici; conditio sine qua non;
eppur si muove; to be or not to be; mehr Licht; l'art pour l'art; l'Etat c'est moi; traduttore, traditore; persona
non grata; casus belli.
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
(Orhan Veli Kanık)
YABANCI ÖZEL ADLARIN YAZILIŞI
Arapça ve Farsça adların yazılışı
1. Arap ve Fars kökenli bazı kişi adları hem Türkler hem de Araplar ve Farslar tarafından kullanılmaktadır.
Bu tür adlar Türkler tarafından kullanıldığı zaman Türkçe söylenişlerine göre yazılırlar: Ahmet, Bedrettin,
Fuat, Mehmet, Necmettin, Nizamettin, Ömer, Rıza, Saadettin. Aynı isimler Araplar ve Farslar tarafından
kullanıldığında yine Türkçe söyleniş esas alınır; ancak tonlu ünsüzler olduğu gibi kalır: Ahmed, Bedreddin,
Celâleddin, Hafız−ı Şirazî, Muhammed, Necmeddin, Nizameddin, Nizamî, Osman, Ömer Hayyam.
Eski metinlerin yeni yazıya çevrilmesinde, eski metinlerden yapılan alıntılarda ve bilimsel çalışmalarda, Türk
adlarında da tonlu (yumuşak) ünsüzler gösterilebilir.
2. Arapça ve Farsça yer adları Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Cezayir, Fas, Filistin, Mısır, Suudî
Arabistan; Bağdat, Cidde, Erdebil, Halep, İsfahan, İskenderiye, Medine, Mekke, Şam, Şiraz, Tahran, Tebriz,
Trablusgarp.
Lâtin yazı sistemini kullanan dillerdeki adların yazılışı
1. Lâtin yazı sistemini kullanan dillerdeki özel adlar özgün imlâlarıyla yazılır: Beethoven, Cervantes, Chopin,
Eminescu, Grimm, Horatius, Byron, Puccini, Rousseau, Shakespeare, Bologna, Buenos Aires, Iorga,
Ile−de−France, Karlovy Vary, Latium, Loire, Mann, New York, Nice, Rio de Janerio, Vaasa, Wuppertal.
Yabancı adların yazılışında Türk alfabesinde kullanılmayan birtakım ek işaretler geçtiği zaman özgün
yazılışlarına uyulur: Molière, Grønbech, Plze@, Ibáñez. Basımda ilgili harf bulunmadığı zaman ek işaretler
yazılmaz: Moliere, Plzen, Ibanez.
Yabancı özel adlardan türetilmiş akım adları Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Dekartçılık, Epikürcülük,
Kalvenci, Kalvencilik, Kalvenizm, Kartezyenizm, Lüterci, Lütercilik, Marksçılık, Marksist, Marksizm.
2. Batı kökenli kişi ve yer adlarının bir bölümü eskiden beri dilimizde Türkçe biçimiyle yerleşmiştir. Bu gibi
özel adlar Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Napolyon, Şarlken, Şarl (Demirbaş Şarl); Atina, Brüksel,
Cenevre, Londra, Marsilya, Münih, Paris, Roma, Selânik, Venedik, Viyana, Zürih; Hollânda.
Yunanca adların yazılışı
Yunanca adlarda Yunan harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır: Homeros, Herodotos,
Euripides, Pindaros, Solon, Sokrates, Aristoteles, Platon, Venizelos, Karamanlis, Papandreu, Melina
Mercouri, Onasis. Bu adları batı dillerinde kullanılan söyleniş biçimlerine uyarak Homer (Fransızca Homère),
Öripid (Fransızca Euripide), Pindar (Fransızca Pindare) şeklinde yazmamak gerekir.
36
Ancak Hérodotos, Sokrates, Aristoteles, Platon, Pythagoras, Euklei− des adları dilimizde yaygın olarak
Herodot, Sokrat, Aristo, Eflâtun, Pisagor, Öklid biçimlerinde yerleşmiştir.
Rusça adların yazılışı
1. Rusça özel adlarda Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır; vurguya bağlı söyleyiş
ayrılıkları göz önüne alınmaz: Çaykovski, Gogol, Puşkin, Tolstoy; Omsk, Orenburg, Petersburg, Volga.
Ancak Moskva kelimesi Türkçe söylenişine uygun olarak Moskova biçiminde yazılır.
2. Rusça e harfi, kelimelerin başında ve kelime içinde ünlüden sonra ye ses değerindedir ve ye olarak yazılır:
Yenisey (Rusça yazılışı Enisei), Katayev (Rusça yazılışı Kataev), Dostoyevski (Rusça yazılışı Dostoevskiy),
Fadeyev (Rusça yazılışı Fadeev), Mendeleyev (Rusça yazılışı Mendeleev), Yeltsin (Rusça yazılışı Eltsin).
3. Rusça x harfi, Türkçede h'ye çevrilir: Çehov (Rusça Çexov), Şolohov (Rusça Şoloxov). Bu harfi batı
dillerinde olduğu gibi ch veya kh ile yazmak doğru değildir.
4. Özel adların sonundaki y'ler korunur: Klyaştornıy, İlminskiy. Ancak, Çaykovski, Dostoyevski gibi birkaç
örnekte y'siz yazılışlar yerleşmiştir.
5. Rusçada ünsüzler için kullanılan inceltme işaretleri Türkçede kullanılmaz: Bolşevik, Gogol.
Ancak inceltme işaretinden sonra e veya i geldiği zaman bu işaret y' ye çevrilir: Prokofyev, İlyiç.
6. Soyadlarında kullanılan −ov ve −ev ögeleri söylenişte f 'li olmasına rağmen bu söyleniş yazıya geçirilmez:
Brejnev, Gorbaçov, Malov.
Çince ve Japonca adların yazılışı
1. Çince adlar, Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır: Honan, Huangho, Kanton, Nankin, Pekin,
Şanghay, Vuhan.
Çincede soyadları küçük adlardan önce gelir. Soyadları çoklukla tek hecelidir, küçük adlar ise bir veya iki
heceden oluşur. Bu adlar büyük harfle başlar; heceler arasına çizgi konur: Sun Yat−sen, Lin Yu−tang. Yalnız
Konfüçyüs gibi yaygınlık kazanmış adlar bitişik yazılır.
2. Japon yer ve kişi adları da Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır: Tokyo, Hiroşima, Nagasaki, Osaka,
Hokkaido, Kyoto; Hirohito, Haneda, Masao Mori.
TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARINDAKİ
ÖZEL ADLARIN YAZILIŞI
1. Türk devlet ve topluluklarındaki özel adlar ünlüler bakımından Türkiye Türkçesindeki söyleyişe göre
yazılır: Azerbaycan, Özbekistan; Taşkent, Semerkant, Bakû, Bişkek; Cafer Cebbarlı, Samed Vurgun, Nebi
Hazri, İslâm Kerimov, Abdürrauf Fıtrat, Osman Nasır, Cemal Kemal.
2. Ünsüzlerin yazılışında, ilgili Türk topluluğundaki kullanıma uyulur: Saparmurad Niyazov, Gasım
Gasımzade, Cusupov, Joldasbekov, Kaydarov, Ğabdulla.
Ancak öteden beri Türkiye'de tanınmış olan şahsiyetlerin adları ülkemizde yaygınlaşmış imlâları ile
yazılabilir: Abdullah Tukay, Cengiz Aytmatov.
Bunun yanı sıra Türkiye Türkçesi alfabesinde bulunmayan x “h” ile, w “v” ile, ñ “n” ile gösterilir: Bahtiyar
37
(Baxtiyar) Vahabzade, Muhtar Avezov (Muxtar Awezov), Baykonur (Baykoñur).
NOKTALAMA İŞARETLERİ
Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı
ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere kullanılan işaretlere
noktalama işaretleri denir.
Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Artık o, ne üniformalı bir başkumandan, ne fraklı ve beyaz kravatlı bir devlet başkanıydı.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.
(Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)
Ancak, duraklamanın daha az yapıldığı sıralı cümlelerde nokta yerine virgül veya noktalı virgül konur: At
ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.
2. Kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yard. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad.
(cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkaları, ve benzerleri, ve bunun gibi); T. (Türkçe), Alm.
(Almanca), Ar. (Arapça), Far. (Farsça), Fr. (Fransızca), İng. (İngilizce), Lât. (Lâtince) (bk. Kısaltmalar).
Ancak, bazı kısaltmalarda nokta kullanılmaz: TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil
Kurumu); KB (Kutadgu Bilig), TD (Türk Dili); B (batı), D (doğu), GB (güneybatı), GD (güneydoğu); m
(metre), cm (santimetre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre); C (karbon), Fe (demir) (Ayrıntı için
bk. Kısaltmalar).
3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci), IV. (dördüncü); II. Mehmet, XIV.
Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak (bk. Sayıların yazılışı 6).
UYARI: Cadde ve sokak numaralarında nokta mutlaka kullanılmalıdır. Nokta kullanılmadığı takdirde
yukarıdaki örneklerden 2 adet cadde, 20 adet sokak anlaşılır.
4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:
I. 1. A. a.
II. 2. B. b.
5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453,
29.X.1923.
Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adlarından önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29
Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.
6. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15'te kalktı.
Tören 17.30'da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra)
38
7. Arka arkaya sıralanan virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan sadece sonuncu rakama nokta konur: 3, 4
ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında.
8. Bibliyografik künyelerin sonuna konur:
Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, Ankara 1960.
9. Üçlü gruplara ayrılarak yazılan büyük sayılarda gruplar arasına konur: 16.551.000, 22.465.660. Gruplara
ayrılan sayılarda nokta kullanılmaması da mümkündür (bk. Sayıların yazılışı 4).
10. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5 = 20
Virgül ( , )
1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:
Fırtınadan, soğuktan, karanlıktan ve biraz da korkudan sonra bu sıcak, aydınlık ve sevimli odanın havasında
erir gibi oldum.
(Halide Edip Adıvar, Kalp Ağrısı)
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller
Dillenmiş ağızlarda tutuk dilli gönüller
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş.
Umduk, bekledik, düşündük.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Fakat yol otomobillere yasak olduğundan o da herkes gibi tramvaya biner, kimse kendisine dikkat etmez.
(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)
3. Cümlede özel olarak vurgulanması gereken ögelerden sonra konur:
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. (Mustafa Kemal Atatürk)
4. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için konur:
Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir
genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)
5. Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:
Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum.
Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım.
39
(Mustafa Kemal Atatürk)
6. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
(Ahmet Haşim)
Kopar sonbahar tellerinden
Derinden, derinden, derinden
Biten yazla başlar keder musikisi
(Yahya Kemal Beyatlı)
Ancak, ikilemelerde kelimeler arasına virgül konmaz: akşam akşam, yavaş yavaş, bata çıka, koşa koşa.
7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerden sonra konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi.
– Bugünlük bu kadar her gün üç mermi, diye düşündü.
(Tarık Buğra, Küçük Ağa)
8. Konuşma çizgisinden önce konur:
Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp,
– Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı.
(Haldun Taner, Hikâyeler)
9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, yoo, evet, peki, pekâlâ,
tamam, olur, hayhay, baş üstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben
de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.
Evet, kırk seneden beri Türkçe merhale merhale Türkleşiyor.
(Yahya Kemal Beyatlı)
— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından
bağlantısı olmadığını göstermek için kullanılır:
Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.
(Halit Ziya Uşaklıgil, İzmir Hikâyeleri)
Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi.
40
(Reşat Nuri Güntekin, Bir Kadın Düşmanı).
11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:
Efendiler, bilirsiniz ki, hayat demek, mücadele, müsademe demektir.
(Mustafa Kemal Atatürk)
Sayın Başkan,
Sevgili kardeşim,
Değerli arkadaşım,
12. Yazışmalarda, başvurulan makamın adından sonra konur:
Türk Dil Kurumu Başkanlığına,
13. Yazışmalarda, yer adlarını tarihlerden ayırmak için konur:
Kuşadası, 7 Şubat (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)
14. Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 25,33 (yirmi beş tam,
yüzde otuz üç), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş) (bk. Sayıların yazılışı 5).
15. Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basım evi vb. maddelerden sonra konur:
Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitap Evi, İstanbul 1938.
Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:
Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara 1958.
UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de, sonra da virgül konmaz:
Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün
evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa, Mahşer)
Noktalı virgül ( ; )
1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara
Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.
2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim
içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. Sabahtan beri bekliyorum; ne gelen var, ne
giden. İş işten geçti; artık gelse de olur, gelmese de.
3. Virgülle ayrılmış örnekleri farklı örneklerden ayırmak için konur: Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul,
Londra, Bakû.
41
4. Kendilerinden evvelki cümleyle ilgi kuran ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa, bundan dolayı,
binaenaleyh, sonuç olarak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlarından önce konur:
Halis bir şiir fena okunabilir; lâkin sahte bir şiir iyi okunamaz.
(Yahya Kemal Beyatlı)
Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor
demektir.
(Nihal Atsız, Türk Ülküsü)
***
Sıralı cümleler arasında ancak, fakat, çünkü vb. cümle başı bağlayıcılarından önce yazar, araya nokta, virgül,
noktalı virgül koymakta serbesttir. Bu husus, yazarın üslûptaki tercihiyle ilgilidir.
İki nokta ( : )
1. Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir
kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip
Yöntem.
Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve
İnönü!
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)
– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?
Ziraatçı sayar:
– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün...
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)
2. Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur:
Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir
millet olarak yaşamasıdır.
(Mustafa Kemal Atatürk)
Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim.
(Falih Rıfkı Atay, Denizaşırı)
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazin öksüzlük. (Yahya Kemal Beyatlı)
3. Kütüphanecilik alanında yazar adı ile eser başlığı arasına konur: Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök
Kubbemiz, Falih Rıfkı Atay: Çankaya, Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Yaban, Faruk Nafiz Çamlıbel: Bir Ömür
Böyle Geçti (bk. Virgül 15).
42
4. Ses biliminde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.
5. Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adından sonra konur:
Bilge Kağan: Türklerim, işitin!
Üstten gök çökmedikçe
altan yer delinmedikçe
ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?
Koro : Göğe erer başımız
başınla senin !
Bilge Kağan : Ulusum birleşip yücelsin diye
gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Türklerim Bilge Kağan der bana.
Ben her şeyi onlar için bildim.
Nöbetteyim !
(A. Turan Oflazoğlu, Anıtkabir)
6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50.
Üç nokta ( ... )
1. Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:
Ne çare ki, çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı...
(Tarık Buğra, Dönemeçte)
2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten ötürü açıklanmak istenmeyen kelime ve bölümlerin yerine
konur: Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.
B..., 7 Nisan (Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)
Arabacı B...'a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu.
(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)
3. Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konur:
Mümtaz, bu dükkâna bakarken hiç farkında olmadan Mallarmé'nin mısraını hatırladı: "Meçhul bir felâketten
buraya düşmüş..."
(Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur)
43
Alınmayan kelime ve bölümlerin yerine yay ayraç içinde üç nokta konması da mümkündür.
4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun muhayyilesine bırakıldığını göstermek veya
ifadeye güç katmak için konur:
Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altındaki dağlar, korular, beyaz yalılar... Ve bütün bunların üzerinde bir
esatir rüyasının havaî hakikati gibi uçan martı sürüleri...
(Ömer Seyfettin, Bahar ve Kelebekler)
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
(Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları)
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
(Faruk Nafiz Çamlıbel, Sanat)
Binaenaleyh, biz her vasıtadan, yalnız ve ancak, bir noktainazardan istifade ederiz. O noktainazar şudur: Türk
milletini, medenî cihanda, lâyık olduğu mevkie is'at etmek ve Türk cumhuriyetini sarsılmaz temelleri
üzerinde, her gün, daha ziyade takviye etmek...
(Mustafa Kemal Atatürk)
5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:
Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:
— Koca Ali... Koca Ali, be!...
(Ömer Seyfettin, Diyet)
6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır:
— Yabancı yok!
— Kimsin?
— Ali...
— Hangi Ali?
— ...
— Sen misin, Ali usta?
— Benim!...
— Ne arıyorsun bu vakit buralarda?
— Hiç...
— Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa !...
44
— !...
(Ömer Seyfettin, Diyet)
UYARI: Türk imlâsında iki nokta yan yana kullanılmaz.
Soru işareti ( ? )
1. Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur:
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?
(Faruk Nafiz Çamlıbel, Yolcu ile Arabacı)
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
(Ahmet Haşim, Merdiven)
Atatürk bana sordu:
— Yeni yazıyı tatbik etmek için ne düşündünüz?
(Falih Rıfkı Atay, Çankaya)
Soru, vurguyla belirtildiği zaman da soru işareti kullanılır:
Gümrükteki memur başını kaldırdı:
— Adınız?
Soru bildiren cümle veya sözlerde bazen cevabın ne olacağı sözün gelişinden belli olur. Bu tür cümle ve
sözlerin sonunda da soru işareti kullanılır: Haksız mıyım? Liderler içinde Atatürk gibisi var mı?
Yoksa bu sözümde yalan var mı?
(Bilge Kağan)
2. Bilinmeyen yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240?−1320), (Doğum yeri: ?).
Türk halk felsefesinin, Türk nükteciliğinin ve mizah dehasının büyük mümessili Nasreddin Hoca da (Hâce
Nasirüddin) bu asırda yaşamıştır (1208 ?−1284).
(Türk Dünyası El Kitabı)
3. Bir bilginin şüpheyle karşılandığı veya kesin olmadığı durumlarda yay ayraç içinde soru işareti kullanılır:
Ankara'dan Konya'ya 1,5 (?) saatte gitmiş.
1496 (?) yılında doğan Fuzulî ...
UYARI : mı / mi eki −ınca / −ince anlamında zarf−fiil işleviyle kullanıldığı zaman soru işareti konmaz:
Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.
Alp Er Tonga öldi mü
45
Esiz ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur.
Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı.
(Haldun Taner, Onikiye Bir Var)
UYARI : Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı, Hisar'dan mı, Kavaklar'dan mı?
(Yahya Kemal Beyatlı)
Ruhunu karartan neydi, yağmur mu yağıyordu; yoksa şimşekler mi çakıyordu?
Ünlem işareti ( ! )
1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur:
Ne mutlu Türküm diyene! (Mustafa Kemal Atatürk)
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı
Hepsi başka biçimde!
(Kemalettin Kâmi Kamu)
Hava ne kadar da sıcak!
Aşkolsun!
Ne kadar akıllı adamlar var!
2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:
Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri!
(Mustafa Kemal Atatürk)
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa
etmektir. (Mustafa Kemal Atatürk)
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
(Yahya Kemal Beyatlı)
46
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
(Necmettin Halil Onan)
Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
(Faruk Nafiz Çamlıbel)
3. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:
İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!)
Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.
Kısa çizgi ( − )
1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:
Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil− mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri
12'yi geçmiş. Kanepe− lerde kimseler yok. Tramvay ne fena gıcırdadı! Tramvaydaki adam bir tanı− dık mı idi
acaba? Ne diye öyle dönüp dönüp baktı? Yoksa kimsecik− lerin oturmadığı kanepelerde bu saatte pek
başıboşlar mı oturur?
(Sait Faik Abasıyanık, Havuz Başı)
2. Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır: Örnek olsun diye −örnek istemez ya− söylüyorum.
3. Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur: al−ış, dur−ak, Dur−sun, Dur−muş, gör−gü−süz−lük.
4. Dil bilgisinde fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al−, dur−, gör−, ver−; başar−, kana−, okut−,
taşla−, yazdır−.
5. Dil bilgisinde eklerin başına konur: −den, −lık, −ış, −ak.
6. Dil bilgisinde heceleri göstermek için kullanılır: a−raş−tır−ma, bi−le−zik, du−ruş−ma, ku−yum−cu−luk,
ya−zar−lık, prog−ram.
7. Eski harfli metinlerin yeni yazıya aktarılmasında Arapça ve Farsça kurallara göre yapılmış tamlamaların,
birleşik ve türemiş kelimelerin ögelerini ayırmak için kullanılır: dârü'l−fünûn, resm−i geçit, resm−i kabûl,
Cemiyet−i Akvâm, Hâkimiyet−i Milliye, Servet−i Fünûn, hokka−bâz, âteş−perest, menfaat−perest, bî−bedel,
nâ−mağlûb, fî−sebîlillâh, min−tarafillâh, bilâ−ücret.
47
8. Kelimeler arasında “−den...−a, ve, ile, ilâ, arasında” anlamlarını vermek üzere kullanılır: Türkçe−Fransızca
Sözlük, Aydın−İzmir yolu, Ankara−İstanbul uçak seferleri, Türk−Alman ilişkileri, Ural−Altay dil grubu,
09.30 − 10.30, Beşiktaş−Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı'nda soy−dil−din üçgeni, 1914−1918 Birinci
Dünya Savaşı, 1995−1996 öğretim yılı.
9. Bazı terim ve kuruluş adlarında kelimeler arasına konur: sıfat−fiil, zarf−fiil; Dil ve Tarih−Coğrafya
Fakültesi, Fen−Edebiyat Fakültesi.
10. Yabancı özel adlarda ve henüz dilimize mal olmadığı için özgün imlâlarıyla yazılan yabancı kelimelerde
kullanılır: Joliot−Curie, Lévy−Bruhl, Saint−Gotthard, Sainte−Beuve, Boulogne−sur−Mer,
Bouches−du−Rhône, Salins−les−Bains, by−pass, check−up, Aix−en−Provence.
11. Adres yazarken semt ile şehir arasına konur: Kurtuluş − ANKARA
12. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50 − 20 = 30
Uzun çizgi (—)
Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
“Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?”
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
— Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!
(Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları)
Frankfurt'a gelene herkesin sorduğu şunlardır:
— Eski şehri gezdin mi?
— Rothshild'in evine gittin mi?
— Goethe'nin evini gezdin mi?
(Ahmet Haşim, Frankfurt Seyahatnamesi)
— Yoo, güvercinlerime dokunmayınız, dedi.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra konabilir:
Sıtkı Bey — Oğlum ben kalenin teslimini düşünmüyorum. Kurtarmağa bir çare arıyorum. Kalenin teslimini
düşünen seninle müzakere etmez a!
İslâm Bey — Kurtarmağa çare... Kavga ederiz... Ölürüz... Teslim olmayız...
Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.
48
İslâm Bey — Ben daha ölmedim.
(Namık Kemal, Vatan yahut Silistre)
UYARI : Konuşmalar tırnak içinde verildiği zaman uzun çizgi kullanılmaz.
Eğik çizgi ( / )
1. Şiirlerden yapılan alıntılarda, mısraların yan yana yazılması gereken durumlarda mısraları belirlemek için
kullanılır: Ne sen, ne ben / Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ / Ne de âlâm−ı fikre bir mersâ / Olan bu mâî
deniz / Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. (Ahmet Haşim, O Belde)
2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına konur: Altay Sokağı, Nu.: 21/6
3. Adres yazarken semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı, Nu.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA
4. Dil bilgisinde eklerin farklı şekillerini göstermek için kullanılır: −a/−e, −an /−en, −lık /−lik, −madan
/−meden.
5. Bölme işareti olarak kullanılır: 70 /2 = 35
Tırnak işareti ( “...” )
1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır: Dil ve Tarih−Coğrafya
Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün “Hayatta en hakikî mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu
önderin “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü her Türk'ü duygulandırır.
Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
UYARI : Aynen alınmayan söz ve yazılar tırnak içinde gösterilmez.
UYARI : Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde
kalır: “Akıl yaşta değil baştadır.” atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor
mu?
“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar.
(Yahya Kemal Beyatlı)
UYARI : Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır.
2. Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir “barış taarruzu” başladı.
Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınmadan koyu yazılarak veya altı çizilerek de
gösterilebilir.
Höyük sözü Anadolu'da tepe olarak geçer.
3. Kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınır:
49
Yahya Kemal'in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı.
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
“İmlâ Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.
Kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın koyu yazılarak veya eğik yazıyla (italik)
dizilerek de gösterilebilir:
Cahit Sıtkı'nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti.
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
Bugünün gençleri Dar Kapı'yı okumalıdırlar. (Ahmet Hamdi Tanpınar)
UYARI : Tırnak içine alınan sözlerden sonra kesme işareti kullanılmaz: Yahya Kemal’in “Kendi Gök
Kubbemiz”i okudunuz mu?
Tek tırnak işareti ( ‘...’ )
1. Tırnak içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü belirtmek için kullanılır: Edebiyat
öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz'in bu güzel şiirini okumaya
başladı.
“Şinasi'nin ‘safi Türkçe’ ile yazdığını söylediği şiirlerden sonra vardığı bu konuşulan dil fikri şüphesiz ki
ondan gelen en büyük kazancımızdır.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
2. Dil yazılarında verilen örneğin anlamını göstermek için kullanılır: Göktürk Anıtları'nda geçen fakat
günümüze ulaşmayan bazı örnekler: bodun ‘millet, kavim’, sab ‘söz’, eçü apa ‘ecdat, atalar’, tüketi ‘tamamen,
bütünüyle’.
Denden işareti (")
Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin veya söz gruplarının
tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:
a. Etken fiil
b. Edilgen "
c. Dönüşlü "
ç. İşteş "
Yay Ayraç ( ( ) )
1. Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır:
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi
göstermek için geziyoruz.
50
(Nurullah Ataç, Söyleşiler)
Süleyman Şah'ın cenazesi sudan ihraç olunarak (çıkarılarak) hemen orada defnedilmiştir ki makarrı (durağı)
hâlâ “Türk Mezarı” namiyle maruftur (tanınmıştır).
(Refik Halit Karay, Bir İçim Su)
UYARI : Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan sonra yazılır:
Yunus Emre (1240?− 1320)'nin...
UYARI : Yani ile yapılan açıklamalar ayraç içine alınmaz.
2. Tiyatro eserlerinde konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır:
İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın...
Kaymakam – (hiddetle) Ne olacak baba... Oğlunun katili ecnebi tebaasıymış... Düşman gemileri üstümüze
toplarını çevirmişler, Adalı'yı istiyorlar... Sağ salim onu teslim edecekmişiz.
İhtiyar – (Evvelâ vurulmuş gibi sendeler, sonra derin ve saf bir bakışla Kaymakam ve arkadaşlarına) Etmeyin
Efendiler... Benim gibi dertli bir ihtiyarla eğlenmek günahtır... Sizin gibi efendilere yakışmaz...
(Reşat Nuri Güntekin, İstiklâl)
3. Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı göstermek için kullanılır:
Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar
kimse kendi vatanına sahip olmağa hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin.
(Ahmet Hikmet Müftüoğlu)
Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? (Safahat)
4. Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç
içine alınabilir (bk. Üç nokta 1).
5. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine
alınır (bk. Ünlem işareti 3).
6. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işareti yay ayraç
içine alınır (bk. Soru işareti 3).
7. Bir yazının maddelerini gösteren rakam ve harflerden sonra kapama ayracı konur:
I) 1) A) a)
II) 2) B) b)
Köşeli ayraç ( [ ] )
1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır:
51
Mongolın Ertniy Tüü0 (Arheologiyn Nayruulal) [Mogolistan'ın Eski Tarihi (Arkeolojik Araştırmalar)],
BNMAU−ın şinjleh U0aanı Akademii Tuu0ıyn )ureelen, Ulaanbaatar 1977.
2. Bibliyografik künyelere ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu,
Dersaadet 1922.
Yekta Bahir [Ömer Seyfettin], Yeni Lisan, Genç Kalemler.
3. Bilimsel çalışmalarda, metinde bulunmayan veya silinmiş olan, fakat araştırıcı tarafından tamamlanan
bölümler köşeli ayraç içine alınır:
Babam kağan öldüğünde küçük kardeşim Kül−tegin ye[di yaşında kaldı...].
(Çözülmüş Orhon Yazıtları)
Kesme işareti ( ' )
1. Özel adlara getirilen iyelik ve hâl eklerini ayırmak için konur: Fatih Sultan Mehmet'e, Atatürk'üm,
Türkiye'm, İnönü'den, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan; Türk'e, Alman'ı;
Jüpiter'den, Venüs'ü; Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Ziya Gökalp Bulvarı'nda, Çankaya Köşkü'ne,
Sait Halimpaşa Yalısı'ndan; Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı.
Ancak aşağıda belirtilen özel adlardan sonra kesme işareti kullanılmaz:
a. Kurum ve kuruluş adları: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih−Coğrafya Fakültesi Dekanlığına.
b. Akım, çağ ve dönem adları: Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Klâsik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat
Akımının, Edebiyat−ı Cedide Topluluğunun.
c. Kişi adlarından sonra kullanılan unvanlar: Mustafa Kemal Paşaya, Nasrettin Hocada, Enver Paşanın,
Zeynep Hanıma, Ayhan Beyden, Ahmet Mithat Efendinin, Enver Paşayı.
ç. Ay ve gün adları: 29 Ekime..., 30 Ağustos Çarşambadan sonra
d. Deyimlerde geçen özel adlar: Allahtan hayırlısı, Allaha emanet; Alinin külâhını Veliye, Velinin külâhını
Aliye.
UYARI : Ahmet, Halit, Mehmet, Murat, Recep; Gazi Antep, Sinop, Zonguldak gibi örneklerde kesme işareti
kullanılır. Ancak kelimeler, Ahmeti, Haliti, Mehmeti, Muratı, Recepi, Gazi Antepi, Sinopu, Zonguldakı
şeklinde telâffuz edilmez; Ahmedi, Halidi, Mehmedi, Muradı, Recebi, Gazi Antebi, Sinobu, Zonguldağı
şeklinde telâffuz edilir.
UYARI : Özel adlar yerine kullanılan"o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra
gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.
2. Yabancı özel adlardan sonra getirilen çokluk ve yapım ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Nice'ler, Lille'li,
Bordeaux'lu, Honolulu'lu.
UYARI : Yabancı özel adlar dışındaki özel adlara getirilen yapım ekleri ve çokluk eki kesmeyle ayrılmaz:
Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak,
Aydınlı, Konyalı, Bursalı; Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Ereğliler. Bu eklerden sonra da kesme
işareti kullanılmaz: Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hristiyanlıktan, Aydınlıdan.
52
3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM'nin, TDK'nin, BM'de, ABD'de, TV'ye.
UYARI : Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu; büyük harflerle yapılan
kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır: kg'dan, cm'yi, mm'den; BDT'ye,
THY'de, TRT'den. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara
getirilen eklerde bu okunuş esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.
UYARI : Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda
ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri,
mad.si, Alm.dan, İng.yi, Nu.dan; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü dörtten)
4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: “1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.”
1985'te, 8'inci madde, 2'nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik.
UYARI : Sıra sayıları ekle gösterildiği zaman rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır; ayrıca nokta
konmaz: 8.'inci değil 8'inci, 2.'nci değil 2'nci.
UYARI : Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla gösterilir: 6'şar değil altışar, 10'ar değil onar.
5. Dilimizde kolmak, netmek, neylemek, napmak gibi fiiller yoktur. Ancak konuşmada ve vezin dolayısıyla
şiirde bu tür kullanılışlar ortaya çıkabilmektedir. Seslerin vezin dolayısıyla şiirde veya konuşma sırasında
düştüğünü göstermek için kesme kullanılır: K'oldu, N'oldu? N'etsin? N'eylesin? N'apalım?
Bir ok attım karlı dağın ardına
Düştü m'ola sevdiğimin yurduna
İl yanmazken ben yanarım derdine
Engel aramızı açtı n'eyleyim
(Karacaoğlan)
6. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: A'dan Z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi,
Türkçede −daş'la yapılmış birçok söz vardır.
7. Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığı takdirde kesme işareti yay ayraçtan sonra konur:
Yunus Emre (1240?−1320)'nin, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)'nin.
Ancak, cins isimler için yapılan açıklamalarda yay ayraçtan sonra doğal olarak kesme işaretine gerek yoktur:
İmek fiili (ek fiil)nin geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.
53
YAZIDA KULLANILAN DİĞER İŞARETLER
Yazıda sık sık kullanılan birtakım işaretler daha vardır:
+ toplama işareti, artı
x çarpma işareti, çarpı
54
= eşitlik işareti
% yüzde işareti
2 üs işareti
§ paragraf işareti
+ paragraf işareti
./. çeviriniz
* kelimeden sonra dipnot işareti; kelimeden önce farazîlik işareti
° derece işareti
=> devam işareti
® devam işareti; gönderme işareti
~ benzerlik, yaklaşıklık işareti (alternasyon)
< büyük; gramerde çıkma işareti
> küçük; gramerde gelişme işareti
@ yaklaşık olarak eşit
· bitti
*** bölüm sonu işareti
• eksiği veya fazlası
UYARI : &işareti İngilizceye özgüdür. Türkçede “ve” için böyle bir işaret kullanılamaz.
KISALTMALAR
Kısaltma; bir kelime, terim veya özel adın içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade
edilmesi ve sembolleştirilmesidir. İhtiyaca göre her zaman kısaltma yapılabilir. Önemli olan yapılan
kısaltmanın benimsenmesi, yaygınlaşması ve tutunmasıdır.
Kısaltmalarda herkesçe uyulan, genel bir sistem bulunmamakla birlikte dilimizde bazı esasların yerleştiği de
görülmektedir. Kısaltmalarla ilgili bu esasları şöyle gösterebiliriz:
1. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları genellikle her kelimenin ilk harfinin büyük olarak
yazılmasıyla yapılır: TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), AKDTYK (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu), TDK (Türk Dil Kurumu), ABD (Amerika Birleşik Devletleri); KB (Kutadgu Bilig), KT
(Kamus−ı Türkî); TD (Türk Dili), TK (Türk Kültürü), TDED (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi); B (batı), D
(doğu), G (güney), K (kuzey); GB (güneybatı), GD (güneydoğu), KB (kuzeybatı), KD (kuzeydoğu).
55
Ancak bazen kelimelerin, özellikle son kelimenin birkaç harfinin kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de
aradaki kelimelerden hiç harf alınmadığı olur. Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda kalabilmesi için yeni
bir kelime oluşturma amacı güdülür: ASELSAN (Askerî Elektronik Sanayii), BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol
Taşıma Anonim Şirketi), İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği), SEKA (Selüloz ve Kâğıt
Sanayii Kurumu), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi).
Büyük harflerle yapılan kısaltmalarda genellikle nokta kullanılmaz. Ancak askerî sözlerin kısaltılmalarında ve
diğer bazı örneklerde nokta konulması gelenekleşmiştir: A. (Alay), H.A. (Harp Akademisi), H.O. (Harp
Okulu), K.K.K. (Kara Kuvvetleri Komutanlığı); B.E. (Büyük Elçi), M.Ö. (Milâttan Önce), M.S. (Milâttan
Sonra), P.K. (Posta Kutusu), T.C. (Türkiye Cumhuriyeti).
2. Elementlerin ve ölçülerin milletler arası kısaltmaları genellikle Türkiye'de de olduğu gibi kabul edilmiştir:
C (karbon), Ca (kalsiyum), Fe (demir); m (metre), mm (milimetre), cm (santimetre), km (kilometre), g (gram),
kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre), mg (miligram), m² (metre kare), cm² (santimetre kare)
3. Kuruluş, kitap, dergi ve yön adlarıyla element ve ölçülerin dışında kalan kelime veya kelime gruplarının
kısaltılmasında, ilk harfle birlikte kelimeyi oluşturan temel harfler (genellikle ünsüzler) dikkate alınır.
Kısaltılan kelime veya kelime grubu, özel ad, unvan veya rütbe ise ilk harf büyük; cins isim ise ilk harf küçük
olur: Alm. (Almanca), İng. (İngilizce), Kocatepe Mah. (Kocatepe Mahallesi), Güniz Sok. (Güniz Sokağı),
Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), Alb. (Albay), Gen. (General); is. (isim), sf. (sıfat), hzl.
(hazırlayan), çev. (çeviren), ed. (ede− biyat), fiz. (fizik), kim. (kimya).
***
Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu; büyük harflerle yapılan
kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır: kg'dan, cm'yi, mm'den; BDT'ye,
THY'de, TRT'den. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara
getirilen eklerde bu okunuş esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya.
Sonunda nokta bulunan kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek, noktadan sonra ve kelimenin
okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, mad.si, Alm.dan, İng.yi, Nu.dan.
Tonsuz (sert) ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman okunuşta tonsuz ses tonlulaştırılmaz: AGİK'in
(AGİĞ'in değil), CMUK'un (CMUĞ'un değil), RTÜK'e (RTÜĞ'e değil), TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ın değil).
Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte k'nin yumuşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİK'e
(söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK'in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN).
KISALTMALAR DİZİNİ
A. Alay
AA Anadolu Ajansı
AAM Atatürk Araştırma Merkezi
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri (bk. USA)
AFP Agence France Press (Fransız Basın Ajansı)
56
age. Adı geçen eser
AGİK Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı
AI Amnesty International (Uluslar Arası Af Teşkilâtı)
AIDS, aids Acquired immune deficiency syndrome (İmmün yokluğu sendromu, bağışıklık yetersizliği)
Akad. Akademi, akademi üyesi
AKDTYK Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
AKM Atatürk Kültür Merkezi
Alb. Albay
Alm. Almanca
anat. Anatomi
ant. Antropoloji
AOÇ Atatürk Orman Çiftliği
AP Associated Press (ABD Haber Ajansı)
APS Acele Posta Servisi
Apt. Apartman
Ar. Arapça
Ar. Gör. Araştırma Görevlisi
ark. Arkeoloji
As. Asker, askerî, askerlik
Asb. Astsubay
ASELSAN Askerî Elektonik Sanayii
Asist. Asistan
ASKİ Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi
astr. Astronomi
astrol. Astroloji
AŞTİ Ankara Şehirler Arası Terminal İşletmesi
AT Avrupa Topluluğu
57
Atğm. Asteğmen
atm. Atmosfer
ATM Automatic Teller Machine (Otomatik para işlem makinesi)
ATO Ankara Ticaret Odası
AÜ Anadolu Üniversitesi
AÜ Atatürk Üniversitesi
AÜ Ankara Üniversitesi
Av. Avukat
AYK Atatürk Yüksek Kurumu ( AKDTYK'nin kısa adı)
B Batı
B. Bay
bağ. Bağlaç
BAĞ−KUR Esnaf Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
BBC British Broadcasting Corporation (İngiliz Radyo Televizyon Kurumu )
BCG Bacillus Calmette Guèrin (Verem aşısı)
Bçvş. Başçavuş
BDT Bağımsız Devletler Topluluğu
B.E. Büyük Elçi
belgeç Belgegeçer (faks)
bitb. Bitki bilimi
biy. Biyoloji
bk. Bakınız
Bl. Bölük
BM Birleşmiş Milletler
Bn. Bayan
Bnb. Binbaşı
bot. Botanik
58
BOTAı Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi
Böl. Bölüm
bs. Baskı, basım
Bşk. Başkan, Başkanlık
BşK. Başkomutan
Bul. Bulvar
Bulg. Bulgarca
BÜ Boğaziçi Üniversitesi
C. Cilt
Cad. Cadde
CD Corps Diplomatique (Kordiplomatik)
Cerm. Cermence
CIA Central Intelligence Agency (ABD Merkezî Haber Alma Teşkilâtı)
cm Santimetre
CMUK Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu
coğ. Coğrafya
COMECON Council for Mutual Economic Asistance (Doğu Bloku Ülkeleri Karşılıklı Ekonomik Yardım
Konseyi)
CÜ Cumhuriyet Üniversitesi
çev. Çeviren, çevirmen
ÇS Çimento Sanayii
ÇUKOBİRLİK Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
ÇÜ Çukurova Üniversitesi
Çvş. Çavuş
D Doğu
dam Dekametre
DAP Doğu Anadolu Projesi
db. Dil bilimi
59
dbl. Dil bilgisi
DDT Dichloro−diphenol−trichloro−ethane (dedete, böcek öldürücü)
DDY Devlet Deniz Yolları
DGM Devlet Güvenlik Mahkemesi
DHMİ Devlet Hava Meydanları İşletmesi
DİE Devlet İstatistik Enstitüsü
dk Dakika
dl Desilitre
dm Desimetre
DMO Devlet Malzeme Ofisi
Doç. Doçent
doğ. Doğum, doğumu, doğum tarihi
DPT Devlet Plânlama Teşkilâtı
Dr. Doktor
drl. Derleyen
DSİ Devlet Su İşleri
DTCF Dil ve Tarih−Coğrafya Fakültesi
Dz.Kuv. Deniz Kuvvetleri
Dz.Kuv.K. Deniz Kuvvetleri Komutanı, Komutanlığı
dzl. Düzenleyen
dzş. Düzeltilmiş
e. Edat
Ecz. Eczacı
ed. Edebiyat
EGO Elektrik, Gaz, Otobüs İşletmeleri (Ankara Belediyesi)
EKG Elektrokardiyogram (Kalp akım grafiği)
ekon. Ekonomi
60
EMK Elektromotor Kuvvet
Ens. Enstitü
Erm. Ermenice
ESHOT Elektrik, Su, Havagazı, Otobüs, Tramvay İşletmeleri (İzmir Belediyesi)
EÜ Ege Üniversitesi
F. Fiyat
f. Fiil
Fak. Fakülte
faks bk. belgeç
FAO Food and Agriculture Organization (BM Gıda ve Tarım Teşkilâtı)
Far. Farsça
FBI Federal Bureau of Investigation (ABD Federal Araştırma Bürosu)
fel. Felsefe
FIFA, fifa Federation Internationale des Football Associations (Uluslar Arası Futbol Federasyonu)
FILA Federation Internationale de Lutte Amateur (Uluslar Arası Amatör Güreş Federasyonu)
FIR Flight Information Region (Uçuş hattı düzenlemesi)
fil. Filoloji
FİSKOBİRLİK Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
fiz. Fizik
fizy. Fizyoloji
FKB Fizik, Kimya, Biyoloji (Bölümü)
FKÖ Filistin Kurtuluş Örgütü
Fr. Fransızca
G Güney
g Gram
GAP Güneydoğu Anadolu Projesi
GB Güneybatı
61
GB Gümrük Birliği
GD Güneydoğu
Gen. General
geom. Geometri
GESAM (Türkiye) Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
gn. Genel
Gnkur. Genelkurmay
GOÜ Gazi Osmanpaşa Üniversitesi
gnş. Genişletilmiş
Gön. Gönderen
gr. Gramer
GSMH Gayrisafi millî hâsıla
GÜ Gazi Üniversitesi
hek. Hekimlik, hekim
H.A. Harp Akademisi
HABITAT UNCHS Centre for Human Settlements (Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı)
hl Hektolitre
hlk. Halk ağzı
hm Hektometre
H.O. Harp Okulu
Hst. Hastahane
huk. Hukuk
HÜ Hacettepe Üniversitesi
Hv.Kuv. Hava Kuvvetleri
Hv.Kuv.K. Hava Kuvvetleri Komutanı, Komutanlığı
Hz. Hazret
Hz. Hizmet, hizmette
62
hzl. Hazırlayan
Hz. özl. Hizmete özel
İbr. İbranca (İbranîce)
icl. İnceleyen
İETT İstanbul Elektrik, Tünel, Tramvay İşletmesi
İLESAM (Türkiye) İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
ILO International Labor Organization (Uluslar Arası Çalışma Teşkilâtı)
IMF International Monetary Fund (Uluslar Arası Para Fonu)
İng. İngilizce
INTERPOL International Criminal Police Commission (Uluslar Arası Cinayet Polisi Komisyonu)
IOC International Olympic Committee (Uluslar Arası Olimpiyat Komitesi )
IPI International Press Institute (Uluslar Arası Basın Enstitüsü)
IRO International Refugee Organization (Uluslar Arası Mülteci Teşkilâtı )
is. İsim
İSKİ İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi
İSO İstanbul Sanayi Odası
İsp. İspanyolca
işl. İşleyen
İŞOT İstanbul Şehirler Arası Otobüs Terminali
İt. İtalyanca
ITO International Trade Organization (BM Uluslar Arası Ticaret Birliği)
İTO İstanbul Ticaret Odası
İTÜ İstanbul Teknik Üniversitesi
İÜ İstanbul Üniversitesi
J. Jandarma
Jap. Japonca
jeol. Jeoloji
63
K Kuzey
K. Komutan, Komutanlığı
KB Kuzeybatı
KBB Kulak, Burun, Boğaz (Bölümü)
KD Kuzeydoğu
KDV Katma değer vergisi
kg Kilogram
KGB Komitet Gossudarrstvennoi Bezopastnosti (Sovyet Gizli Haber Alma Teşkilâtı)
KHK Kanun hükmünde kararname
kim. Kimya
KİT Kamu İktisadî Teşekkülü
K.K.K. Kara Kuvvetleri Komutanı, Komutanlığı
KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
K.Kuv. Kara Kuvvetleri
km Kilometre
Kor. Kolordu
Kora. Koramiral
Korg. Korgeneral
krş. Karşılaştırınız
KTÜ Karadeniz Teknik Üniversitesi
Kur. Kurmay
Kur.Bşk. Kurmay Başkanı, Başkanlığı
l Litre
Lât. Lâtince
LPG Likit petrol gazı
Ltd. Limitet
M. Milât, Milâdî
64
m Metre
Mac. Macarca
mad. Madde
Mah. Mahalle
Mah. Mahkeme
man. Mantık
mat. Matematik
Md. Müdür, Müdürlüğü
MEB Millî Eğitim Bakanlığı
mec. Mecaz
MESAM (Türkiye) Müzik Eserleri Sahipleri Meslek Birliği
MGK Millî Güvenlik Kurulu
mim. Mimarlık
min. Mineraloji
MİT Millî İstihbarat Teşkilâtı
MK Medenî Kanun
MKE Makine Kimya Endüstrisi
MKS Metre−Kilogram−Saat
MKYK Merkez Karar Yönetim Kurulu
mm Milimetre
M.Ö. Milâttan Önce
MPM Millî Prodüktivite Merkezi
Mrş. Mareşal
M.S. Milâttan Sonra
MSB Millî Savunma Bakanlığı
MSÜ Mimar Sinan Üniversitesi
MTA Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü
65
MÜ Marmara Üniversitesi
Müh. Mühendis
Mür. Müracaat
müz. Müzik
MYK Merkez Yönetim Kurulu
NASA National Aeronautics and Space Administration (Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları
Merkezi)
NATO North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilâtı)
No. bk. Nu.
Nö. Nöbet, Nöbetçi
Nö.Sb. Nöbetçi subayı
Nr. bk. Nu.
Nu. Numara
ODTÜ Orta Doğu Teknik Üniversitesi
OECD Organization for Economic Cooperation and Development (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilâtı)
Onb. Onbaşı
OPEC Organization of Petroleum Exporting Countries (Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilâtı )
Opr. Operatör
Or. Ordu
Ora. Oramiral
Ord. Ordinaryüs
Org. Orgeneral
Ort. Ortaklık, ortakları
Osm. Osmanlı Türkçesi
Öğ. Öğretmen
öl. Ölüm, ölümü, ölüm tarihi
ör. Örnek
ÖSS Öğrenci Seçme Sınavı
66
ÖSYM Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi
ÖYS Öğrenci Yerleştirme Sınavı
öz. Özel
ped. Pedagoji
PEN International Association of Poets, Playwrights, Editors, Essayists and Novelists (Uluslar Arası Yazarlar
Birliği)
P.K. Posta kutusu
PO Petrol Ofisi
POAŞ Petrol Ofisi Anonim Şirketi
Port. Portekizce
Prof. Profesör
psikol. Psikoloji
PTT Posta, Telgraf, Telefon (İdaresi)
RC Red Cross (Kızılhaç)
RTÜK Radyo Televizyon Üst Kurulu
Rum. Rumence
Rus. Rusça
S. Sayı
s. Sayfa
sa Saat
Sb. Subay
SBF Siyasal Bilgiler Fakültesi
SEKA Selüloz ve Kâğıt Sanayii Kurumu
sf. Sıfat
Sl. Slavca
Sn. Sayın
sn Saniye
snt. Santral
67
Sok. Sokak
sos. Sosyoloji
SOS Save our Souls (Denizde uluslar arası yardım isteme işareti)
SSK Sosyal Sigortalar Kurumu
sp. Spor
SÜ Selçuk Üniversitesi
Ş. Şirket
Şb. Şube
T. Türkçe
t Ton
TAEK Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
tar. Tarih
TARİŞ Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
TASS Telegrafnoe Agentstvo Sovetskogo Soyuza (Sovyetler Birliği Telgraf Ajansı)
Tb. Tabur
TBB Türkiye Barolar Birliği
TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi
T.C. Türkiye Cumhuriyeti
TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
TCK Türkiye Cumhuriyeti Karayolları
TCK Türk Ceza Kanunu
TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TDK Türk Dil Kurumu
TED Türk Eğitim Derneği
tek. Teknik, teknoloji
TEK Türkiye Elektrik Kurumu
tel. Telgraf
68
TEM Trans European Motor Way (Avrupa Transit Kara Yolu)
TEV Türk Eğitim Vakfı
TGS Türkiye Gazeteciler Sendikası
Tğm. Teğmen
THA Türk Haberler Ajansı
THK Türk Hava Kurumu
THK Türk Hukuk Kurumu
THY Türk Hava Yolları
TIR Transport International Routier (Uluslar Arası Kara Yolu Taşımacılığı)
tic. Ticaret
TİSK Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu
tiy. Tiyatro
TKAE Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü
TKB Türk Kadınlar Birliği
TKİ Türkiye Kömür İşletmeleri
TL Türk lirası
tlf. Telefon
tlks. Teleks
tls. Telsiz
TM Türk Malı
TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
TMO Toprak Mahsulleri Ofisi
TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TODAİE Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
Top. Topçu
TÖMER Türkçe Öğretim Merkezi
TP Türk Petrolleri
69
TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
tpl. Toplayan
TR Türkiye
TRT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
TSE Türk Standartları Enstitüsü
TSK Türk Silâhlı Kuvvetleri
TTB Türk Tabipler Birliği
TTK Türk Tarih Kurumu
Tug. Tugay
Tuğg. Tuğgeneral
TUS Tıpta Uzmanlık Sınavı
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
Tüm. Tümen
Tüma. Tümamiral
Tümg. Tümgeneral
TÜRK−İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu
TÜTAV Türk Tanıtma Vakfı
TV Teve, televizyon
TYMB Türk Yüksek Mühendisler Birliği
UEFA Union of European Football Associations (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği)
UN United Nations (krş. BM)
UNAC United Nations Aid to Children (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Teşkilâtı)
UNESCO United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization (Birleşmiş Milletler Eğitim,
Bilim ve Kültür Teşkilâtı)
UNICEF United Nations International Children's Emergency Fund (Birleşmiş Milletler Uluslar Arası
Çocuklara Yardım Fonu)
UNO United Nations Organization (Birleşmiş Milletler Teşkilâtı)
USA United States of America (Amerika Birleşik Devletleri) (bk. ABD)
70
Uzm. Uzman
Ü Üniversite
Üçvş. Üstçavuş
ünl. Ünlem
Üstğ. Üsteğmen
vb. Ve başkaları, ve benzerleri, ve bunun gibi
vd. Ve devamı
Vet. Veteriner
vs. Ve saire
WB World Bank (Dünya Bankası)
WHO World Health Organization (Dünya Sağlık Teşkilâtı)
WMO World Meteorological Organization (Dünya Meteoroloji Teşkilâtı)
Y. Yüksek
Yard. Yardımcı
Yard. Doç. Yardımcı Doçent
Yay. Yayın
Yb. Yarbay
Yd.Sb. Yedek Subay
YÖK Yükseköğretim Kurulu
YSE Yol, Su, Elektrik Genel Müdürlüğü
YSK Yüksek Seçim Kurulu
Yun. Yunanca
Yük. Mim. Yüksek Mimar
Yük. Müh. Yüksek Mühendis
yy. Yüzyıl
yyl. Yayımlayan
Yzb. Yüzbaşı
71
ZF Ziraat Fakültesi
zf. Zarf
zm. Zamir
zool. Zooloji
(*)KESME
KESME İŞARETİNİN KULLANILDIĞI SÖZLER DİZİNİ
Bazı alıntı kelimelerde ünsüzler, Türkçenin hece yapısına aykırı olarak kendilerinden önceki ünlüyle hece
kurarlar. Dilimizde sayılı olan bu tür alıntılar aşağıda gösterilmiştir:
an'ane
an'anevî
bid'at
cem'an
cür'et
cür'etkâr
cür'etkârlık
cür'etlenme
cür'etlenmek
cür'etli
cüz'î
def'aten
fer'î
72
gayrimes'ul
hal'etmek
hil'at
is'at
iş'ar
iş'arî
iz'aç
iz'an
iz'anlı
iz'ansız
iz'ansızca
iz'ansızlık
kat'î
kat'îleşme
kat'îleşmek
kat'iyen
kat'iyet
kıt'a
kur'a
kur'acı
Kur'an
Kur'anıkerim
mef'ul
mel'anet
mel'un
mer'i
mer'iyet
73
mes'ul
mes'uliyet
mes'uliyetli
mes'uliyetsiz
mes'uliyetsizlik
mes'ut
meş'ale
meş'um
müt'a
nez'etmek
ric'at
rik'a
sun'î
sun'îlik
sür'at
sür'atle
sür'atlendirme
sür'atlendirmek
sür'atlenme
sür'atlenmek
sür'atli
şer'an
şer'î
şer’iye
şuf'a
tab’an
tel'in
74
tes'it
vak'a
vak'anüvis
vak'anüvislik
vaz'ıhamil
vüs'at
Aşağıdaki kelimelerde kesmeli durum iyelik eki alındığı zaman ortaya çıkmaktadır:
cem'i kat'ı tab'ı
cüz'ü men'i vaz'ı
def'i nev'i
hal'i sem'i
UZATMA GÖREVİNDEKİ DÜZELTME İŞARETİNİN KULLANILDIĞI SÖZLER DİZİNİ
Düzeltme işareti, hem uzatma hem de inceltme görevinde kullanılmaktadır. inceltme görevinde kullanılan
düzeltme işareti, alıntı kelimelerdeki g, k, l seslerinin ince okunmasının söz konusu olduğu durumlarda, bu
seslerden sonra gelen a ve u üzerine konmaktadır. inceltme görevindeki düzeltme işareti bu şekilde kurala
bağlı olduğu için bu tür kelimelerin listelenmesine gerek görülmemiştir. Ancak uzatma görevindeki düzeltme
işareti kurala bağlı değildir. Bu bakımdan bu tür kelimelerin dizininin verilmesinde yarar görülmüştür.
Bilindiği üzere uzatma görevindeki düzeltme işareti de iki durumda kullanılmaktadır. Bunlar aşağıda
gösterilmiştir.
1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlüler
üzerinde:
aciz (güçsüzlük) âciz (güçsüz)
adem (yokluk) âdem (insan)
adet (sayı) âdet (gelenek, alışkanlık)
akit (sözleşme) âkit (sözleşme yapan)
ala (karışık renkli) âlâ (pekiyi)
alem (bayrak) âlem (dünya, evren)
Ali (kişi adı) âli (yüce, yüksek)
75
alim (her şeyi bilici) âlim (bilgin)
ama (fakat) âmâ (görmez, kör)
amin (kimya terimi) âmin (dua sözü)
aşık (ayak bileğindeki kemik) âşık (vurgun, tutkun)
ayan (belli, açık) âyan (ileri gelenler)
batın (karın) bâtın (iç; gizli)
dahi (bile) dâhi (yaratıcı gücü olan kimse)
dahil (karışma) dâhil (iç, içeri)
dar (ensiz) dâr (ev)
fani (ışık şiddeti) fâni (ölümlü, gelip geçici)
hadis (Peygamber sözü) hâdis (meydana gelen)
hak (doğruluk) hâk (toprak)
hakim (hikmet sahibi) hâkim (yargıç)
hal (pazar yeri; çözme) hâl (durum, vaziyet)
hala (babanın kız kardeşi) hâlâ (henüz)
hasıl (ekin) hâsıl (olan, ortaya çıkan)
haşa (kalın kumaş parçası) hâşâ (asla)
havas (nitelikler) havâs (duygular)
haya (er bezi) hayâ (utanma duygusu)
mani (ruh hastalığı) mâni (şiir türü; engel)
nakil (taşıma) nâkil (taşıyan)
nar (bir meyve) nâr (ateş)
nazım (manzume) nâzım (düzenleyen)
rahim (döl yatağı) rahîm (koruyan, merhamet eden)
sadır (göğüs) sâdır (çıkan, görünen)
sari (bir tür giysi) sâri (bulaşıcı)
şahıs (kimse, kişi) şâhıs (sırık)
76
şura (şu yer) şûra (danışma kurulu)
tabi (elbette) tâbi (bağımlı; basıcı)
vakıf (para, mülk) vâkıf (bilen; vakfeden)
varis (damar genişlemesi) vâris (mirasçı)
vasi (mirası yöneten) vâsi (geniş, engin)
yad (yabancı) yâd (anma)
yar (uçurum) yâr (sevgili)
zati (zaten) zatî (kendine özgü)
(*)NISPET
2. Nispet î'sini belirtme durumu ve iyelik ekinden ayırmak için, nispet î'si üzerinde:
abadî
abanî
Abbasî
abidevî
acemkürdî
adalî
adedî
adî
adlî
afakî
ahdî
ahlâkî
ailevî
aklî
alenî
Alevî
77
altunî
amelî
amudî
amudufıkarî
an'anevî
angudî
anî
arabankürdî
Arabî
arızî
Arî
armudî
arzanî
asabî
asgarî
askerî
aslî
asrî
Asurî
aşarî
avdetî
Avrupaî
aynî
azamî
Azerî
Babaî
bağdadî
78
Bahaî
bahrî
barudî
basarî
Bâtınî
bayatî
bedenî
bedevî
bedihî
bediî
behimî
Bektaşî
beledî
bendegî
Berberî
berrî
beşerî
beyzî
Caferî
cebrî
Cedî
cehennemî
Celâlî
cenubî
cerrahî
cevabî
cevizî
79
cevvî
cezaî
cezrî
ciddî
cinaî
cinsî
cismanî
coğrafî
cüz'î
çividî
dağî
dâhilî
daimî
dairevî
dasitanî
davudî
demevî
demirî
derunî
destanî
devrî
dinî
divanî
dünyevî
Dürzî
ebedî
ebrulî
80
edebî
eflâtunî
efsanevî
ehlî
elâstikî
enfüsî
erguvanî
esasî
ezanî
ezelî
fağfurî
fahrî
farazî
Farisî
Fatımî
fedaî
felsefî
fennî
ferahî
ferdî
fer'î
fevkanî
fevrî
fındıkî
fıstıkî
fıtrî
fiilî
81
fikrî
filizî
firarî
fizikî
fuzulî
garamî
garbî
garpkârî
gayriahlâkî
gayriaklî
gayriciddî
gayriihtiyarî
gayriilmî
gayriinsanî
gayriiradî
gayrikanunî
gayrikıyasî
gayrinizamî
gayrisıhhî
gayrişahsî
gayrişuurî
gayritabiî
gıyabî
gulyabanî
gümüşî
Habeşî
hâkî
82
hakikî
halkavî
Halvetî
hamasî
Hambelî
Hamî
Hanefî
harabatî
harbî
harekî
Harezmî yolu
haricî
hasbî
havaî
havarî
hayalî
hayatî
haydarî
hayvanî
hazarî
helezonî
hendesî
hercaî
hesabî
hırpanî
hicrî
hissî
83
horasanî
hukukî
Hurufî
hususî
hükmî
hüseynî
ırkî
ıstırarî
ıtrî
ibdaî
İbranî
içtimaî
idadî
idarî
ihtimalî
ihtiyarî
ihtiyatî
ihzarî
iktisadî
ilâhî
illî
ilmî
iltihabî
iltisakî
iltizamî
indî
indifaî
84
insanî
insirafî
insiyakî
intanî
inzibatî
iptidaî
iradî
irsî
irticaî
İsevî
İslâmî
istisnaî
iş'arî
itibarî
izafî
Kadirî
kalbî
kalenderî
kalevî
kamerî
kanunî
kanunuesasî
karakuşî
kastî
kat'î
kavmî
keyfî
85
Kıptî
kısmî
kıyasî
kimyevî
kimyonî
kispî
kitabî
kûfî
kurşunî
kutsî
kuzgunî
külhanî
küllî
kürdî
kürevî
lâciverdî
lâdinî
lafzî
lâhurî
lâhutî
lâubalî
leylâkî
leylî
limonî
lûtî
lüzucî
maddî
86
madenî
maderşahî
Mağribî
mahallî
mahrutî
mahşerî
maî
malî
Malikî
manevî
mantıkî
marazî
Marunî
maşerî
mecazî
mecburî
meccanî
Mecusî
medenî
mehdî
Melâmî
merkezî
meslekî
mesnevî
meşrutî
Mevlevî
mevziî
87
mıknatısî
midevî
mihanikî
milâdî
millî
mimarî
mirî
mizahî
Muhammedî
Musevî
müddei−
umumî
mülkî
nakdî
naklî
Nakşibendî
Nasranî
nazarî
nebatî
nebevî
nefsanî
neftî
neharî
Nesturî
nevyunanî
nihaî
nisaî
88
nispî
nizamî
nohudî
nuranî
Nusayrî
örfî
patlıcanî
pederşahî
rabbanî
Rafızî
rahmanî
resmî
reybî
riyazî
rubaî
Rufaî
ruhanî
ruhî
Rumî
rustaî
samanî
Samî
samimî
santurî
sathî
sebkihindî
seferî
89
Selçukî
semaî
semavî
senevî
sevkıtabiî
seylânî
sıhhî
sıhrî
sincabî
siyasî
sultanî
suflî
sun'î
sükûtî
sümbülî
Sünnî
Süryanî
Şafiî
şahsî
şakulî
şalakî
Şamanî
şarabî
şarkî
şeddadî
şehevî
şehvanî
90
şeklî
şemsî
şer'î
şeytanî
şifahî
Şiî
şimalî
tabiî
tahinî
tahlilî
tahminî
tahrirî
takdiriilâhî
taklidî
takribî
tamburî
tarçınî
tarihî
tasavvufî
tasvirî
tatbikî
tecrübî
tedafüî
tedricî
telkârî
temsilî
tenkidî
91
terbiyevî
terkibî
tesadüfî
teşriî
tezyinî
tıbbî
Ticanî
ticarî
tufeylî
tulânî
Turanî
udî
ufkî
uhrevî
ulvî
umumî
uzvî
ümmî
üryanî
üstüvanî
vahşî
vasatî
vatanî
vicahî
vicdanî
vilâdî
yabanî
92
yayınispî
yevmî
Yezidî
zahirî
zamkıarabî
zarurî
zatî
Zatülkürsî
zebanî
zecrî
Zerdüştî
zevalî
zeytunî
zımnî
zifirî
zihnî
zimmî
ziraî
zuhurî
zührevî
(*)DEGISIK
İMLÂ KILAVUZU’NUN 2000 BASKISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
s. 6 Ünlemlerde ünlemin şiddetini ve hecenin uzunluğunu ifade etmek üzere iki veya üç ünlü yan yana
gelebilir: Oooh, aaah. Bu tür örneklerde ünlüler ayrı ayrı değil uzun olarak telâffuz edilir.
s. 13 Ünlü düşmesi
93
Dilimizde iki heceli birtakım kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiği zaman ikinci hecedeki dar ünlüler
genellikle düşer ve bu ünlüler yazılmaz: ağız / ağzı, alın / alnı, bağır / bağra, bağrım, beniz / benzi, beyin /
beynimiz, beyne, boyun / boynu, böğür / böğrüm, burun / burnu, geniz / genzi, göğüs / göğsün, gönül /
gönlünüz, karın / karnı, oğul / oğlu, resim / resme; çevirmek / çevrilmek, devirmek / devrilmek.
s. 14 ğ − v değişmesi
Dilimizde değişik biçimlerde yazılan birtakım Türkçe kelimeler vardır: döğmek, dövmek; göğermek,
gövermek; oğmak, ovmak; öğmek, övmek; söğmek, sövmek. Dilimizde o, ö seslerinden sonra gelen ğ’lerin
v’ye dönme eğilimi güçlüdür. Ortak söyleyişte v'li biçimler daha yaygın olmakla birlikte ğ’li biçimler de
büsbütün ortadan kalkmış değildir.
s. 15, 16 Fiil çekimi ile ilgili yazılışlar
Gelecek zaman ekinin ünlüleri ile zaman ekinden önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın bütün şahıslarda a, e
ile yazılır: geleceğim, gelmeyeceğim, gelemeyeceğim, geleceğiz, gelmeyeceğiz, gelemeyeceğiz,
gelmeyeceksin, gelemeyeceksin; alacağım, almayacağım, alamayacağım, almayacaksın, alamayacaksın,
başlayacağım.
Teklik ve çokluk 1. kişi emir eklerinin ünlüsü ile ekten önceki ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır:
başlayayım, gelmeyeyim; başlayalım, gelmeyelim.
İstek ekinden önce gelen ünlü, söyleyişe bakılmaksızın a, e ile yazılır: başlayasın, başlaya, başlayasınız,
başlayalar; gelmeyesin, gelmeye, gelmeyesiniz, gelmeyeler.
s. 18 Ancak ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki,
meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda uyuma girmiştir.
s. 22 Romen rakamları ancak yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerin yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde
ve kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırılmasında kullanılır: XX. yüzyıl, III. Selim,
XIV. Louis, II. Wilhelm, V. Karl, VIII. Edward, 1.XI.1928, I. cilt, XII. cilt. Bu tür örneklerde Arap
rakamlarının kullanılması da mümkündür.
s. 26 Bazı tarihî ve menkıbevî şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri
kazandığı için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana.
s. 27 9. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Dünya, Neptün, Plüton, Halley. Dünya, güneş,
ay kelimeleri yalnız coğrafya ve gök bilimiyle ilgili yayınlarda terim olarak kullanıldığı zaman büyük harfle
başlar; bunun dışındaki durumlarda küçük harf kullanılır.
s. 28 Yer bildiren özel isimlerde de kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman, kelime başında büyük harf
kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan, Bulvar’dan.
s. 29 15. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar: Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilâlı Taş
Devri, İlk Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi, Tanzimat Dönemi.
Ancak tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan edebiyatı, divan şiiri,
halk şiiri, eski Türk edebiyatı, klâsik Türk edebiyatı, Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk
müziği, tekke edebiyatı, Servetifünun edebiyatı, Tanzimat edebiyatı.
94
Bunlardan bölüm ve ana bilim dalı olarak kullanılıp özel ad durumuna gelmiş olanlar büyük harfle başlar:
Eski Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
s. 30 17. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı,
Brüksel lâhanası, Behçet hastalığı, Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Maraş
dondurması, Van kedisi, Vaşington portakalı.
s. 36 16. Somut olarak yer bildirmeyen üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler
bitişik yazılır: akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayramüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü,
öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü.
Somut olarak yer bildirmeyen alt sözüyle kurulan birleşik kelimeler de bitişik yazılır: ayakaltı, bilinçaltı,
gözaltı, şuuraltı (krş. Birleşik kelimeler B. 16).
s. 36 19. Şahıs adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarındaki unvan
grubu; unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa,
Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi), Gazi Osmanpaşa (Üniversitesi)
(Sultanahmet buradan çıkarıldı)
s. 37, 38 e. Açıortay, adamkökü, adamotu, âdemotu, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağırkanlı, ahududu, akarsu, akaryakıt,
akciğer, akkor, aksakal, aktöre, akyuvar, alyuvar, anamal, anaokulu, anapara, anayasa, anneanne, atardamar,
atarkanal, atasözü, aybaşı, ayçiçeği, ayçöreği, babaanne, basmakalıp, başıboş, başıbozuk, başıkabak, başörtü,
başvurmak, beşibiryerde, bilirkişi, bindallı, birdenbire, birdirbir, birtakım, bozkır, bugün, buzdolabı,
çeşitkenar, çiftetelli, delikanlı, demirbaş, denizaltı, denizaşırı, derebeyi, derebeylik, dereotu, dışbükey,
dikdörtgen, dipnot, doludizgin, dolunay, dörtkenar, dörtnal, dörtnala, düzayak, ebekuşağı, ebemkuşağı,
enikonu, erbaş, eşkenar, etobur, gelişigüzel, giderayak, gökyüzü, gözyaşı, günaşırı, güvenoyu, halkoyu,
hayhay, içbükey, içgüdü, içtepi, içyağı, ikizkenar, ilkbahar, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim, ilkyaz, ipucu,
kabataslak, kahverengi, kamuoyu, karaciğer, karekök, kartopu, kasımpatı, kenarortay, kelaynak, kongövde,
külhanbeyi, külhanbeylik, külkedisi, milletvekili, murdarilik, omurilik, ortaokul, otobur, öngörmek, öngörü,
önsezi, öteberi, özdeyiş, paralelkenar, pekâlâ, pekiyi, sacayağı, sacayak, sadeyağ, sağduyu, sağyağ, semizotu,
serinkanlı, sıcakkanlı, sıkıyönetim, sıradağ, sıradağlar, sivrisinek, soğukkanlı, sonbahar, soyadı, sütana,
sütanne, sütbaba, sütkardeş, sütnine, sütoğul, takımada, takımyıldız, tekdüze, tepetakla, tepetaklak, tereyağı,
tıpkıbasım, tıpkıçekim, toplardamar, topyekûn, tozpembe, varoluş, varsayım, vazgeçmek, yanardağ, yarıçap,
yarımada, yarıyıl, yavrukurt, yerküre, yeryüzü, yılbaşı, yöneylem, yüznumara, yüzyıl, zeytinyağı kelime ve
deyimleri de gelenekleşmiş ve yaygınlaşmış olarak bitişik yazılır.
UYARI : Vazgeçmek birleşik fiili, mi soru ekiyle birlikte kullanıldığı zaman ayrı yazılır: Vaz mı geçtin?
s. 40 Arapça ve Farsça kelimelerle veya bu dillerin kurallarıyla oluşturulmuş tamlamalar ve kalıplaşmış
ibareler; eski metinlerin yayımında, alıntılarda ve bilimsel yayınlarda, bilimsel yöntemlere uyularak
yazılabilir: Devlet−i Osmaniye, Kur’ân−ı Kerim, Recaî−zade, sarf−ı Türkî, tahte’ş−şu’ur, Ahd−i atik, ehl−i
vukuf, ehven−i şer; dârü'l−aceze, tahte'ş−şu'ur, hamiyyet−perver, hayal−perest, sahip−kıran, Hurşid−name,
bî−vefa, lâ−dinî, na−mütenahî, bilâ−vasıta.
s. 46 10. Şahıs adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında
sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Gazi Osmanpaşa Mahallesi, Yunus Emre Mahallesi; Gazi
Mustafa Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir
Sokağı; Mustafa Kemalpaşa (ilçesi), Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet
Camii, Sütçü İmam Üniversitesi
s. 46 16. Somut olarak yer belirten üst sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: arka üstü,
baş üstü, böbrek üstü (bezleri), kıç üstü, sırt üstü, tepe üstü.
95
Somut olarak yer belirten alt sözüyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler de ayrı yazılır: deri altı, su altı,
toprak altı, yer altı (krş. Birleşik kelimeler A. 16).
s. 53 Nokta ( . )
1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
Artık o, ne üniformalı bir başkumandan, ne fraklı ve beyaz kravatlı bir devlet başkanıydı.
(Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Panorama)
Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.
(Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu)
(Türküm örneği kaldırıldı)
s. 55 7. Tırnak içinde olmayan aktarma cümlelerden sonra konur: Datça'ya yarın gideceğim, dedi.
– Bugünlük bu kadar her gün üç mermi, diye düşündü.
(Tarık Buğra, Küçük Ağa)
8. Konuşma çizgisinden önce konur:
Hatta bahçede gezen hanımefendi bile işin farkına varıp,
– Nen var senin çocuğum, diye sormak zorunda kaldı.
(Haldun Taner, Hikâyeler)
s. 63 Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa
etmektir. (Mustafa Kemal Atatürk)
s. 67 Süleyman Şah'ın cenazesi sudan ihraç olunarak (çıkarılarak) hemen orada defnedilmiştir ki makarrı
(durağı) hâlâ “Türk Mezarı” namiyle maruftur (tanınmıştır).
(Refik Halit Karay, Bir İçim Su)
s. 69 7. Bir yazının maddelerini gösteren rakam ve harflerden sonra kapama ayracı konur:
I) 1) A) a)
II) 2) B) b)
s. 69, 70 Kesme işareti ( ' )
1. Özel adlara getirilen iyelik ve hâl eklerini ayırmak için konur: Fatih Sultan Mehmet'e, Atatürk'üm,
96
Türkiye'm, İnönü'den, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan; Türk'e, Alman'ı;
Jüpiter'den, Venüs'ü; Türkiye'de, Van Gölü'ne, Ağrı Dağı'nın; Ziya Gökalp Bulvarı'nda, Çankaya Köşkü'ne,
Sait Halimpaşa Yalısı'ndan; Kiralık Konak'ta, Sinekli Bakkal'ı.
Ancak aşağıda belirtilen özel adlardan sonra kesme işareti kullanılmaz:
a. Kurum ve kuruluş adları: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığına, Dil ve Tarih−Coğrafya Fakültesi Dekanlığına.
b. Akım, çağ ve dönem adları: Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Klâsik Türk Edebiyatına, Millî Edebiyat
Akımının, Edebiyat−ı Cedide Topluluğunun.
c. Kişi adlarından sonra kullanılan unvanlar: Mustafa Kemal Paşaya, Nasrettin Hocada, Enver Paşanın,
Zeynep Hanıma, Ayhan Beyden, Ahmet Mithat Efendinin, Enver Paşayı.
ç. Ay ve gün adları: 29 Ekime..., 30 Ağustos Çarşambadan sonra
d. Deyimlerde geçen özel adlar: Allahtan hayırlısı, Allaha emanet; Alinin külâhını Veliye, Velinin külâhını
Aliye.
s. 71 UYARI : Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalar kesmeyle ayrılmaz. Bu tür
kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin ve üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır:
vb.leri, mad.si, Alm.dan, İng.yi, Nu.dan; cm³e (santimetre küpe), m²ye (metre kareye), 64ten (altı üssü
dörtten)
(*)A
A
ab
aba
abacı
abacılık,− ğı
abadî
aba güreşi
abajur
abajurcu
abajurculuk,−ğu
abajurlu
abaküs
abalı
Abana (ilçe)
97
abandırma
abandırmak
abandone
abanî
abanma
abanmak
abanoz
abanozgiller
abanozlaşma
abanozlaşmak
abartı
abartıcı
abartıcılık,−ğı
abartılı
abartılma
abartılmak
abartısız
abartış
abartma
abartmacı
abartmacılık,−ğı
abartmak
abartmalı
abartmasız
abasız
abaşo
abat,−dı
98
abat etmek
abat eylemek
abat olmak
Abaza
Abazaca
abazan
abazanlık,−ğı
Abaza peyniri
Abbasî
abd
abdal
Abdal
abdallık,−ğı
abdest
abdest almak
abdestbozan
abdestbozan otu
abdest bozmak
abdesthane
abdest küpesi
abdestli
abdestlik,−ği
abdestsiz
abdiâciz
abdülleziz
abece
abecesel
99
abece sırası
aberasyon
abes
abeslik,−ği
abıhayat
abıkevser
abıru
abide
abideleşme
abideleşmek
abideleştirme
abideleştirmek
abidemsi
abidevî
abis
abiye
abla
ablak,−ğı
ablakça
ablaklık,−ğı
ablalık,−ğı
ablalık etmek
ablâtif
ablatya
abli
abluka
abluka etmek
100
abone
abone etmek
abonelik,−ği
abone olmak
abone yapmak
abonman
aborda
aborda etmek
abra
abrakadabra
abrama
abramak
abraş
abril
abstraksiyonizm
abstre
abstre sayı
absürt,−dü
absürt tiyatro
abu
abuhava
abuk sabuk
abuk sabukluk,−ğu
abuli
abullabut
abullabutluk,−ğu
abur cubur
101
abus
acaba
acar
Acar
Acara
acarlaşma
acarlaşmak
acarlık,−ğı
acayip,−bi
acayipleşme
acayipleşmek
acayipleştirme
acayipleştirmek
acayiplik,−ği
acayip olmak
accelerando
acele
acele acele
aceleci
acelecilik,−ği
acele etmek
aceleleştirme
aceleleştirmek
acele posta
Acem
acemaşiran
acemborusu (bitki)
102
acembuselik,−ği
Acemce
Acem halayı
acemi
acemi ağası
acemice
acemi çaylak,−ğı
acemi er
acemileşme
acemileşmek
acemilik,−ği
acemilik etmek
acemi ocağı
acemi oğlanı
Acem kılıcı
acemkürdî
Acem lâlesi
Acemleşme
Acemleşmek,−ği
Acemleştirme
Acemleştirmek,−ği
Acem pilâvı
acente
acentelik,−ği
acep
aceze
acı
103
acı acı
acı ağaç,−cı
acı badem
acı badem kurabiyesi
acı bakla
acı bal
acı balık,−ğı
acıca
acı ceviz
acı çiğdem
acı elma
Acıgöl (ilçe)
acı hıyar
acı karpuz
acı kavak,−ğı
acı kavun
acıkılma
acıkılmak
acıklı
acıklı komedi
acıkma
acıkmak
acı kök
acıktırma
acıktırmak
acı kuvvet
acılanma
104
acılanmak
acılaşma
acılaşmak
acılaştırma
acılaştırmak
acılı
acılık,−ğı
acılılık,−ğı
acıma
acımak
acı mantar
acı marul
acımasız
acımasızca
acımasızlık,−ğı
acı meyan
acımık,−ğı
acımsı
acımtırak,−ğı
acınacak,−ğı
acındırma
acındırmak
acınılacak,−ğı
acınılma
acınılmak
acınma
acınmak
105
acı ot
Acıpayam (ilçe)
acı pelin
acırak,−ğı
acırga
acı sakız
acısız
acı söz
acı su (maden
suyu)
acı tatlı
acıtış
acıtma
acıtmak
acı yavşan
acıyıcı
acıyış
acı yitimi
acı yonca
acibe
acil
acilen
acil servis
aciz,−czi
(güçsüzlük)
âciz (güçsüz)
âcizane
106
âcizleri
âcizlik,−ği
acube
acul,−lü
acun
acur
acuze
acyo
acyocu
aç
açacak,−ğı
aç acına
açalya
açan
açar
aç bîilâç,−cı
açelya
aç göz
aç gözlü
aç gözlülük,−ğü
açı
açıcı
açık,−ğı
açık açık
açık ağıl
açıkağız (bitki)
açık ağızlı
107
açık alan
açık artırma
açık bilet
açık bono
açık bölge
açık büfe
açık celse
açık ciro
açıkça
açıkçası
açık çek
açıkçı
açık deniz
açık devre
açık dolaşım
açık dolaşım sistemi
açık duruşma
açık düşme
açık eksiltme
açık elli
açık ellilik,−ği
açık fikirli
açık fikirlilik,−ği
açık giysi
açık görüş
açıkgöz
açıkgözlük,−ğü
108
açık hava
açık hava sineması
açık hava tiyatrosu
açık hece
açık hesap,−bı
açık imza
açık işletme
açık kahverengi
açık kalp ameliyatı
açık kalpli
açık kalplilik,−ği
açık kapı politikası
açık kapı siyaseti
açık kart
açık kredi
açıklama
açıklama cümlesi
açıklamak
açıklamalı
açıklama yapmak
açıklanan
açıklanma
açıklanmak
açıklar livası
açıklaşma
açıklaşmak
açıklaştırma
109
açıklaştırmak
açıklatma
açıklatmak
açıklayan
açıklayıcı
açıklayış
açıklık,−ğı
açıklıkölçer
açıklık politikası
açık liman
açık lise
açık maaşı
açık mavi
açık mektup,−bu
açık ordugâh
açık oturum
açık oy
açık öğretim
açık önerme
açık pazar
açık pembe
açık piyasa
açık poliçe
açık raf
açık rejim
açık saçık,−ğı
açık sarı
110
açık sayım
açık seçik,−ği
açık senet
açık sözlü
açık sözlülük,−ğü
açık şehir,−hri
açıktan
açıktan açığa
açıktan atama
açıktan tayin
açık taşıt
açık teşekkür
açık tohumlular
açık tribün
açık yara
açık yeşil
açık yürekli
açık yüreklilik,−ği
açık zaman
açılama
açılım
açılış
açılış konuşması
açılış töreni
açılma
açılmak
açım
111
açımlama
açımlamak
açımlanma
açımlanmak
açındırma
açındırmak
açınım
açınma
açınmak
açınsama
açınsamak
açıortay
açıortay düzlemi
açıölçer
açısal
açısal bölge
açısal çap
açısal hız
açısal ivme
açısal sapma
açısal uzaklık,−ğı
açısal yol
açış
açış konuşması
açıt,−dı
aç karnına
açkı
112
açkıcı
açkılama
açkılamak
açkılanma
açkılanmak
açkılatma
açkılatmak
açkılı
açkısız
açlık,−ğı
açlık grevi
açlık şekeri
açma
açmacı
açmak
açmalık,−ğı
açmaz
açmaz halatı
açmazlık,−ğı
açtırma
açtırmak
ad
ad,−ddi
ada
ada balığı
adabımuaşeret
adacık,−ğı
113
adacyo
ada çayı
adagio
adak,−ğı
adaklama
adaklamak
adaklanma
adaklanmak
adaklı
Adaklı (ilçe)
adaklık,−ğı
adaksız
Adalar (ilçe)
adale
adaleli
adalesiz
adalet
adalet divanı
adalet kapısı
adaletli
adaletlilik,−ği
adalet mahkemesi
adalet örgütü
adalet sarayı
adaletsiz
adaletsizlik,−ği
adalı
114
adalî
adam
adama
adamak
adamakıllı
adam azmanı
adam boyu
adamca
adamcağız
adamcasına
adamcık,−ğı
adamcıl
adamcıllık,−ğı
adam evlâdı
adamkökü
adamlık,−ğı
adamotu
adam sarrafı
adam sendecilik,−ği
adamsız
adamsızlık,−ğı
Adana
Adana kebabı
adanma
adanmak
adap,−bı
Adapazarı'nı
115
adap erkân
adaptasyon
adapte
adapte etmek
adapte olmak
adaptör
ada soğanı
adaş
adaşlık,−ğı
ada tavşanı
ada tepe
adatma
adatmak
adavet
aday
aday adayı
adayavrusu (tekne)
adaylık,−ğı
aday olmak
ad bilimi
adcı
adcılık,−ğı
ad cümlesi
ad çekimi
ad çekme
ad çektirme
addan türeme fiil
116
addedilme
addedilmek
ad değişimi
addetme
addetmek
addolunma
addolunmak
ad durumu
adedî
adem (yokluk)
âdem (insan)
Âdem
Âdem baba
Âdemci
Âdemcilik,−ği
Âdem elması
Âdem evlâdı
ademimerkeziyet
ademimerkeziyetçi
ademimerkeziyet− çilik,−ği
ademimes’uliyet
ademiyet
âdemiyet
âdemoğlu
âdemotu
adenit
adenom
117
adese
adet,−di (sayı)
âdet (gelenek,
alışkanlık)
âdeta
adetçe
âdet edinmek
âdet etmek
adedimürettep,−bi
âdet olmak
adezyon kuvveti
ad gövdesi
ad hoc
adı geçen
adıl
adım
adım adım
adım başı
adımlama
adımlamak
adımlık,−ğı
adımsayar
Adıyaman
adî
adî adım
adî defter
adî kesir,−sri
118
adil
adilâne
Adilcevaz (ilçe)
adîleşme
adîleşmek
adîleştirme
adîleştirmek
adîlik,−ği
adî suçlu
adisyon
ad kökü
adlandırılma
adlandırılmak
adlandırma
adlandırmak
adlanma
adlanmak
adlaşma
adlaşmak
adlaştırma
adlaştırmak
adlı
adlı sanlı
adlî
adlî makam
adlî merci,−i
adlî polis
119
adlî sicil
adlî tabip,−bi
adlî tatil
adlî tıp,−bbı
adliye
adliyeci
adliye encümeni
adliye mahkemesi
adliye nezareti
adliye teşkilâtı
adliye vekâleti
adlî yıl
adlî zabıta
adrenalin
adres
adres defteri
adres kartı
adres kitabı
adres makinesi
adres rehberi
adsız
adsız parmak,−ğı
ad tamlaması
aerobik,−ği
aerobik solunum
aerodinamik,−ği
af,−ffı
120
afacan
afacanlaşma
afacanlaşmak
afacanlık,−ğı
afak
afakî
afakîlik,−ği
afal
afal afal
afallama
afallamak
afallaşma
afallaşmak
afallaştırma
afallaştırmak
afallatma
afallatmak
afat
afazi
aferin
aferist
afet
afetzede
affedersin
affedersiniz
affedilme
affedilmek
121
affetme
affetmek
affettirme
affettirmek
affettuoso
affeyleme
affeylemek
affolunma
affolunmak
Afgan
Afganistan
Afganlı
Afgan tazısı
afi
afif
afife
afili
afis
afiş
afişçi
afişçilik,−ği
afişe
afişe etmek
afişleme
afişlemek
afi yapmak
afiyet
122
afiyet olsun
afoni
aforizm
aforoz
aforoz etmek
aforozlama
aforozlamak
aforozlu
afralı tafralı
afra tafra
Afrika
Afrika çekirgesi
Afrika domuzu
Afrikalı
Afrikalılık,−ğı
Afrika menekşesi
afsun
afsuncu
afsunculuk,−ğu
afsunlama
afsunlamak
afsunlanma
afsunlanmak
afsunlu
Afşar
Afşin (ilçe)
aft
123
aftos
afur tafur
afyon
Afyon
Afyon kaymağı
afyonkeş
afyonkeşlik,−ği
afyonlama
afyonlamak
afyonlanma
afyonlanmak
afyonlu
afyon ruhu
agâh
agâh olmak
agami
aganta
agaragar
agel
agitato
aglütinasyon
aglütinin
agnosi
agnostik,−ği
agnostisizm
agnozi
agora
124
agorafobi
agraf
agrafi
agrandisman
agrandisör
agrega
agreje
agreman
agresif
agu
agu bebek,−ği
agucuk,−ğu
agulama
agulamak
aguş
ağ
ağa
ağababa
ağabey
ağabeylik,−ği
ağabeylik etmek
ağaç,−cı
ağaç arısı
ağaç balı
ağaç biti
ağaççık,−ğı
ağaççılık,−ğı
125
ağaç çileği
ağaç çivi
ağaçdelen
ağaç ebegümeci
ağaç işleri
ağaçkakan
ağaç kama
ağaç kaplama
ağaç kavunu
ağaçkesen
ağaç kurbağası
ağaç kurdu
ağaç küpesi
ağaçlama
ağaçlamak
ağaçlandırılma
ağaçlandırılmak
ağaçlandırma
ağaçlandırmak
ağaçlanma
ağaçlanmak
ağaçlaşma
ağaçlaşmak
ağaçlı
ağaçlık,−ğı
ağaçlıklı
ağaç mantarı
126
ağaç minesi
ağaç mobilya
ağaç nemi
ağaç oyma
Ağaçören (ilçe)
ağaç parkı
ağaç sakızı
ağaç sansarı
ağaç serçesi
ağaçsı
ağaçsız
ağaç yılanı
ağa kapısı
ağalanma
ağalanmak
ağalık,−ğı
ağarık,−ğı
ağarma
ağarmak
ağartı
ağartılma
ağartılmak
ağartma
ağartmak
ağa yamağı
ağbenek,−ği
(mantar)
127
ağbeneklilik,−ği
ağcı
ağcık,−ğı
ağcılık,−ğı
ağda
ağdacı
ağdalanma
ağdalanmak
ağdalaşma
ağdalaşmak
ağdalaştırma
ağdalaştırmak
ağdalı
ağdalık,−ğı
ağda yapmak
ağdırma
ağdırmak
ağı
ağı ağacı
ağı çiçeği
ağıl
ağılama
ağılamak
ağılanma
ağılanmak
ağılandırma
ağılandırmak
128
ağılaşma
ağılaşmak
ağılı
ağılı böcek,−ği
ağıllanma
ağıllanmak
ağım
ağımlı
Ağın (ilçe)
ağınma
ağınmak
ağı otu
ağır
ağır ağır
ağır aksak,−ğı
ağır aksak semaî
ağır araç,−cı
ağır ayak,−ğı
ağırbaşlı
ağırbaşlılık,−ğı
ağırca
ağırcanlı
ağırcanlılık,−ğı
ağır ceza
ağır düyek
ağır elli
ağır ellilik,−ği
129
ağır ezgi
ağır hapis cezası
ağır hasta
ağır hastalık,−ğı
ağır hava
ağır hidrojen
ağır iş
ağırkanlı
ağırkanlılık,−ğı
ağır kayıp,−bı
ağır kusur
ağır küre
ağırlama
ağırlamak
ağırlanma
ağırlanmak
ağırlaşma
ağırlaşmak
ağırlaştırma
ağırlaştırmak
ağırlatma
ağırlatmak
ağırlık,−ğı
ağırlıklı
ağırlık merkezi
ağır para cezası
ağırsama
130
ağırsamak
ağır sanayi,−i
ağır sengin semaî
ağır sıklet
ağır söz
ağır su
ağırşak,−ğı
ağırşaklanma
ağırşaklanmak
ağır top
ağır uyku
ağır vasıta
ağır vasıta ehliyeti
ağır yağ
ağır yaralı
ağış
ağıt,−dı
ağıtçı
ağıtçılık,−ğı
ağıtlama
ağız,−ğzı
ağız alışkanlığı
ağız birliği
ağız bozukluğu
ağız dalaşı
ağızdan
ağızdan ağıza
131
ağızdan dolma
ağız değişikliği
ağız dolusu
ağız kâhyası
ağız kalabalığı
ağız kavafı
ağız kavgası
ağız kokusu
ağızlama
ağızlamak
ağızlaşma
ağızlaşmak
ağızlı
ağızlık,−ğı
ağızlıkçı
ağız nişanı
ağızotu (barut)
ağızsıl
ağızsıl ünlü
ağızsız
ağız şakası
ağız tadı
ağız tatsızlığı
ağız tüfeği
ağız tütünü
ağız ünlüsü
ağ iğnesi
132
ağ ipliği
ağ kayığı
ağ kepçe
ağ kurdu
ağ kurşunu
ağlama
ağlamak
ağlamaklı
ağlamalı
ağlamsı
ağlanma
ağlanmak
ağlantı
Ağlasun (ilçe)
ağlaşma
ağlaşmak
ağlata ağlata
ağlatı
ağlatıcı
ağlatış
ağlatma
ağlatmak
ağlaya ağlaya
ağlayıcı
ağlayış
ağlı
Ağlı (ilçe)
133
ağma
ağmak
ağ mantarlar
ağnam
ağnama
ağnamak
ağnamcı
ağraz
ağrı
Ağrı
ağrıkesen
ağrı kesici
ağrı kesimi
ağrılı
ağrıma
ağrıma asalakları
ağrımak
ağrısız
ağrı sızı
ağrıtma
ağrıtmak
ağ sayfası
ağ sitesi
ağsı
ağ tabaka
ağ tonoz
ağ torba
134
ağustos
ağustos böceği
ağustos böcekleri
ağyar
ağ yatak,−ğı
ağzı açık,−ğı
ağzı bir
ağzı bozuk,−ğu
ağzı gevşek,−ği
ağzı kalabalık,−ğı
ağzı kara
ağzı kenetli
ağzı kilitli
ağzı pek
ağzı pis
ağzı sıkı
ah
aha
ahacık
ahali
ahar
aharlama
aharlamak
aharlı
ahbap,−bı
ahbapça
ahbaplık,−ğı
135
ahbaplık etmek
ahbap olmak
ahcar
ahçı
ahçıbaşı,−yı, −nı
ahçılık,−ğı
ahdetme
ahdetmek
ahdî
Ahdiatik
Ahdicedit
ahenk,−gi
ahenk kaidesi
ahenkleştirme
ahenkleştirmek
ahenkli
ahenklilik,−ği
ahenksiz
ahenksizlik,−ği
ahenk tahtası
ahenktar
aheste
aheste aheste
aheste beste
ah etmek
ahfat,−dı
ahım şahım
136
ahır
ahırlama
ahırlamak
Ahırlı (ilçe)
Ahıska Türkleri
ahi (dost, arkadaş)
Ahi (özel isim)
ahilik,−ği
Ahilik,−ği
ahir
ahiren
ahiret
ahiret adamı
ahiret günü
ahir vakit,−kti
ahir zaman
ahir zaman
peygamberi
ahit,−hdi
ahitleşme
ahitleşmek
ahitname
ahiz,−hzi
ahize
ahkâm
ahlâf
ahlâk
137
ahlâk bilimi
ahlâkça
ahlâkçı
ahlâkçılık,−ğı
ahlâk dışı
ahlâk dışıcılık,−ğı
ahlâken
ahlâkıyat
ahlâkî
ahlâkî vazife
ahlâklı
ahlâklılık,−ğı
ahlâksız
ahlâksızca
ahlâksızlık,−ğı
ahlâksızlık etmek
ahlâk yasası
ahlâk zabıtası
ahlama
ahlamak
ahlat (yaban armudu)
ahlât (ögeler)
Ahlat (ilçe)
ahlâtıerbaa
(dört öge)
ahmak,−ğı
ahmakça
138
ahmakıslatan
ahmaklaşma
ahmaklaşmak
ahmaklaştırma
ahmaklaştırmak
ahmaklık,−ğı
Ahmetli (ilçe)
ahraz
ahret
ahret kardeşi
ahretlik,−ği
ahret suali
ahret yolculuğu
ahşa
ahşap,−bı
ahtapot
ahu
ahududu
ahu gözlü
ahval,−li
ahzetme
ahzetmek
ahzüita
ahzükabz
aidat
aidiyet
aidiyet eki
139
aile
aile adı
aile bahçesi
aile boyu
aile bütçesi
ailece
ailecek
aile dostu
aile gazinosu
aile hayatı
aile hukuku
ailelik,−ği
aile meclisi
aile ocağı
aile plânlaması
aile reisi
aile saadeti
ailesel
ailesiz
ailevî
ait
ait olmak
ajan
ajanda
ajanlık,−ğı
ajan provokatör
ajans
140
ajitasyon
ajitatör
ajite etmek
ajur
ajurlu
ak
aka
akabe
akabinde
akaç,−cı
akaçlama
akaçlamak
akaçlatma
akaçlatmak
akademi
akademici
akademicilik,−ği
akademik,−ği
akademisyen
ak ağa
akağaç,−cı
akait,−di
akaju
akak,−ğı
akala
akamber
akamet
141
akan yıldız
akar
akar amber
ak Arap
akarca
akaret
akarlar
akarsu
akaryakıt
akaryakıt istasyonu
akasma
akasya
akbaba
akbabagiller
akbakla
akbaldır
akbalık,−ğı
akbalıkçıl
ak basma
ak basmak
akbaş (kuş)
ak benek,−ği
akbuğday
akburçak,−ğı
akciğer
akciğer göbeği
akciğer kesecikleri
142
akciğerliler
akciğer lopçuğu
akciğer peteği
akciğer zarı
akça
Akçaabat (ilçe)
akçaağaç,−cı
akçaağaçgiller
akça armudu
Akçadağ (ilçe)
Akçakale (ilçe)
akçakavak,−ğı
Akçakent (ilçe)
Akçakoca (ilçe)
akçalı
akça pakça
akçasal
akça yel
akçe
akçıl
akçıllanma
akçıllanmak
akçıllaşma
akçıllaşmak
akçıllık,−ğı
akçöpleme
Akdağmadeni'ni
143
(ilçe)
akdarı
akdedilme
akdedilmek
ak demir
Akdeniz
Akdeniz humması
Akdeniz mavisi
akdetme
akdetmek
akdiken
akdoğan
akdut
akemi
ak gözlü
akgünlük,−ğü
akgürgen
akhardal
Akhisar (ilçe)
akı
akıbet
akıcı
akıcılık,−ğı
akıcılık ölçeği
akıcı ünsüz
akıl,−klı
akılcı
144
akılcılık,−ğı
akıl defteri
akıl dışı
akıl dışıcılık,−ğı
akıl dişi
akıl doktoru
akıl hastahanesi
akıl hastası
akıl hocası
akıl kethüdası
akıl kumkuması
akıl kutusu
akıllandırma
akıllandırmak
akıllanma
akıllanmak
akıllı
akıllıca
akıllılık,−ğı
akıllılık etmek
akıllı uslu
akılsal
akılsallaştırma
akılsallaştırmak
akılsız
akılsızlık,−ğı
akılsızlık etmek
145
akıl zayıflığı
akım
akımcı
akımölçer
akım ölçümü
akımtoplar
akın
akın akın
akıncı
Akıncılar (ilçe)
akıncılık,−ğı
akıncılık etmek
akındırık,−ğı
akın etmek
akın
akınkayası
akıntı
akıntı bilimi
akıntı çağanozu
akıntılı
akıntıölçer
akış
akışkan
akışkanlaşma
akışkanlaşmak
akışkanlaştırıcı
akışkanlaştırıcılık,
146
−ğı
akışkanlaştırma
akışkanlaştırmak
akışkanlık,−ğı
akışma
akışmaz
akışmazlık,−ğı
akıtma
akıtmak
akıtmalı
akide
akidesi bozuk,−ğu
akide şekeri
akik,−ği
akil
akilâne
akil baliğ
akim
akis,−ksi
akit,−kdi (sözleşme)
âkit,−di (sözleşme
yapan)
akit vaadi
ak kan
ak kan yangısı
akkaraman
akkarınca
147
akkarıncalar
akkavak,−ğı
akkefal,−li
akkelebek,−ği
Akkışla (ilçe)
ak kirpani
akkor
akkorluk,−ğu
Akköy (ilçe)
akkuş
Akkuş (ilçe)
akkuyruk,−ğu (çay)
aklama
aklama belgesi
aklamak
aklan
aklanma
aklanmak
aklaşma
aklaşmak
aklaştırma
aklaştırmak
aklen
aklevrek,−ği
aklı
aklı başında
aklı evvel
148
aklık,−ğı
aklı karalı
aklı kıt
aklınca
aklıselim
aklı sıra
aklî
aklî denge
akliyat
akliye
akliyeci
akma
ak madde
akma hançer
akmak
akmantar
akma sınırı
akmaz
akne
akompanyatör
akonitin
akont
akordeon
akordeoncu
akordu bozuk,−ğu
akort,−du
akortçu
149
akort etmek
akortlama
akortlamak
akortlanma
akortlanmak
akortlatma
akortlatmak
akortlu
akortsuz
akortsuzlaştırma
akortsuzlaştırmak
akortsuzluk,−ğu
akort yapmak
Akören (ilçe)
ak pak
akpas
akpelin
Akpınar (ilçe)
akraba
akraba diller
akrabalık,−ğı
akraba olmak
akran
akranlık,−ğı
akreditasyon
akreditif
akrep,−bi
150
Akrep (burç)
akrepler
akrobasi
akrobat
akrobatlık,−ğı
akromatik,−ği
akromatik iğ iplik,
−ği
akromatin
akromatopsi
akromegali
akronim
akropol,−lü
akrostiş
aks
aksak,−ğı
aksakal
aksaklık,−ğı
aksak semaî
aksam
aksama
aksamak
aksan
aksanı bozuk,−ğu
Aksaray
aksata
aksatış
151
aksatma
aksatmak
aksayış
akse
aksedir
Akseki (ilçe)
akselerograf
akselerometre
akseptans
aksesuar
aksesuarcı
aksetme
aksetmek
aksettirme
aksettirmek
aksırık,−ğı
aksırıklı
aksırıklı tıksırıklı
aksırış
aksırma
aksırmak
aksırtma
aksırtmak
aksi
aksi aksi
aksilenme
aksilenmek
152
aksileşme
aksileşmek
aksilik,−ği
aksilik etmek
aksine
aksiseda
aksiyom
aksiyon
aksiyoner
aksoğan
akson
aksona
aksöğüt,−dü
ak su
Aksu (ilçe)
aksungur
aksülâmel
ak sülümen
akşam
akşama doğru
akşam akşam
akşama sabaha
akşam azadı
akşamcı
akşamcılık,−ğı
akşamdan akşama
akşam ezanı
153
akşam gazetesi
akşam güneşi
akşam karanlığı
akşamki
akşamlama
akşamlamak
akşamları
akşamlatma
akşamlatmak
akşamleyin
akşamlık,−ğı
akşamlı sabahlı
akşamlık sabahlık
akşam namazı
akşam pazarı
akşam piyasası
akşam saati
akşamsefası
(bitki)
akşam simidi
akşamüstü
akşamüzeri
akşam yeli
Akşam Yıldızı
Akşehir (ilçe)
akşın
akşınlık,−ğı
154
aktar
aktarıcı
aktarılma
aktarılmak
aktarım
aktarış
aktariye
aktarlık,−ğı
aktarma
aktarmacı
aktarmacılık,−ğı
aktarma cümlesi
aktarmak
aktarmalı
aktarmasız
aktarma yapmak
aktartma
aktartmak
aktavşan
aktif
aktif fiil
aktifleşme
aktifleşmek
aktifleştirme
aktifleştirmek
aktiflik,−ği
aktif metot,−du
155
aktif taşıma
aktinit
aktinoloji
aktinyum
aktinyumlu
aktivite
aktivizm
aktör
aktöre
aktörlük,−ğü
aktris
aktüalite
aktüalizm
aktüel
aktüelleştirme
aktüelleştirmek
aktüellik,−ği
aktüer
akur
akustik,−ği
akut
akuzatif
akü
akümülâtör
aküpunktür
akva
akvam
156
akvarel
akvaryum
akvaryumcu
akvaryumculuk,
−ğu
akya balığı
Akyaka (ilçe)
Akyazı (ilçe)
ak yazılı
ak yel
ak yem
ak yıldız
Akyurt (ilçe)
akyuvar
akzambak,−ğı
al
ala (karışık renkli)
âlâ (pekiyi)
ala ala
alabacak,−ğı (at)
alabalık,−ğı
alabalıkgiller
alabanda
alabanda ateş
alabanda etmek
alabanda iskele
alabanda sancak
157
alabaş (bitki)
alabildiğine
alabora
alabora olmak
alabros
alaca
Alaca (ilçe)
alaca aş
alacabalıkçıl
alaca bulaca
alacak,−ğı
alaca karanlık,−ğı
alacakarga
Alacakaya (ilçe)
alacaklı
alacaklı olmak
alacak verecek
alacalama
alacalamak
alacalandırma
alacalandırmak
alacalanma
alacalanmak
alacalı
alacalı bulacalı
alacalık,−ğı
alacamenekşe
158
alacasansar
alaçam
Alaçam (ilçe)
alaçık,−ğı
Aladağ (ilçe)
alafranga
alafrangacı
alafrangacılık,−ğı
alafrangalaşma
alafrangalaşmak
alafrangalaştırma
alafrangalaştırmak
alafrangalık,−ğı
alafranga müzik,
−ği
alafranga saat,−ti
alafranga tuvalet
alâgarson
alageyik,−ği
ala gün
alâimisema
alâka
alâkabahş
alâkadar
alâkadar etmek
alâkadar olmak
alâkalandırma
159
alâkalandırmak
alâkalanma
alâkalanmak
alâkalı
alakarga
alâkart
alâkasız
alâkasızlık,−ğı
alâkok
alalama
alalamak
alamana
alamana ağı
alâmet
alâmetifarika
alâmetifarikalı
alâminüt
alâminüt yemek,−ği
alan
alan araştırması
alan hızı
alan korkusu
alan talan
alan topu
Alanya (ilçe)
Alaplı (ilçe)
alarga
160
alarga etmek
alârm
ala sulu
alaşağı etmek
Alaşehir (ilçe)
alaşım
alaşımlama
alaşımlamak
ala tav
ala tavlı
alaten
alaturka
alaturkacı
alaturkacılık,−ğı
alaturkalaştırma
alaturkalaştırmak
alaturkalık,−ğı
alaturka müzik,−ği
alaturka saat,−ti
alaturka tuvalet
alavere
alavereci
alavere tulumbası
alay
alay alay
alay beyi
alaybozan
161
alaycı
alaycılık,−ğı
alay etmek
alâyıvalâ
alâyiş
alâyişli
alaylı
alaysı
Ala Yuntlu
alay yollu
alaz
alaza
alaz alaz
alazlama
alazlamak
alazlanma
alazlanmak
al basma
albastı
albatr
albatros
albay
albaylık,−ğı
al bayrak,−ğı
albeni
albenili
albinizm
162
albinos
albüm
albümin
albümin işeme
albüminli
alçacık,−ğı
alçak,−ğı
alçak basınç,−cı
alçakça
alçak gerilim
alçak gönüllü
alçak gönüllülük,
−ğü
alçak kabartma
alçak kavuşum
alçaklaşma
alçaklaşmak
alçaklaştırma
alçaklaştırmak
alçaklık,−ğı
alçak ses
alçak yaylak,−ğı
alçalış
alçalma
alçalmak
alçaltı
alçaltıcı
163
alçaltış
alçaltma
alçaltmak
alçarak,−ğı
alçı
alçıcı
alçı kalıp,−bı
alçılama
alçılamak
alçılanma
alçılanmak
alçılatma
alçılatmak
alçılı
alçıpen
alçı taşı
aldanç,−cı
aldangıç,−cı
aldanış
aldanma
aldanmak
aldatıcı
aldatılma
aldatılmak
aldatış
aldatma
aldatmaca
164
aldatmak
aldehit,−di
aldırış
aldırışsız
aldırma
aldırmak
aldırmaz
aldırmazlık,−ğı
aldırtma
aldırtmak
alegori
alegorik,−ği
aleksi
alelâcayip,−bi
alelâcele
alelâde
alelâdelik,−ği
alelhesap
alelhusus
alelıtlak
alelumum
alelusul
alem (bayrak)
âlem (evren)
alemci
alemdar
âlemşümul,−lü
165
âlem yapmak
alenen
alengirli
alenî
alenîleşme
alenîleşmek
aleniyet
alerjen
alerji
alerjik,−ği
alessabah
alesta
alet
alet edevat
alet etmek
aletli
aletli jimnastik,−ği
alet olmak
alev
alev alev
Alevî
Alevîlik,−ği
alev kırmızısı
alev lâmbası
alevlendirme
alevlendirmek
alevlenme
166
alevlenmek
alevli
alev makinesi
aleyh
aleyhtar
aleyhtarlık,−ğı
aleykümselâm
alfa
alfabe
alfabe dışı
alfabe sırası
alfabetik,−ği
alfabetik katalog,
−ğu
alfabetik sıralama
alfa ışınları
alfaterapi
alfenit,−di
alg
algarina
algı
algı bıçağı
algılama
algılamak
algılanma
algılanmak
algılatma
167
algılatmak
algılayıcı
algın
algler
algoritma
alıcı
alıcı kuş
alıcı verici
alıcı yönetmeni
alıç,−cı
alık,−ğı
alık alık
alıklaşma
alıklaşmak
alıklaştırma
alıklaştırmak
alıklık,−ğı
alıkonulma
alıkonulmak
alıkoyma
alıkoymak
alık salık,−ğı
alım
alımcı
alım çalım
alım gücü
alımlı
168
alımlı çalımlı
alımlılık,−ğı
alım satım
alım satım bürosu
alımsız
alımsızlık,−ğı
alın,−lnı
alın çatısı
alındı
alındılı
alıngan
alınganlık,−ğı
alınlık,−ğı
alınma
alınmak
alın teri
alıntı
alıntı kelime
alıntılama
alıntılamak
alın yazısı
alırlık,−ğı
alış
alış fiyatı
alışık,−ğı
alışıklık,−ğı
alışılma
169
alışılmak
alışılmamış
alışılmış
alışkan
alışkanlık,−ğı
alışkanlık edinmek
alışkı
alışkın
alışkınlık,−ğı
alışma
alışmak
alıştırma
alıştırma dönemi
alıştırmak
alışveriş
Aliağa (ilçe)
âli (yüce, yüksek)
âlicenap,−bı
âlicenaplık,−ğı
alifatik,−ği
alil
alim (her şeyi bilici)
âlim (bilgin)
alimallah
âlimane
âlimlik,−ği
alinazik,−ği (kebap)
170
aliterasyon
alivre
alivre satış
aliyyülâlâ
alizarin
alize
Alka Evli
alkali
alkalik,−ği
alkali metaller
alkalimetre
alkaloit,−di
alkalölçer
alkan
al karısı
alkarna
alkım
alkış
alkış ağası
alkışçı
alkışçılık,−ğı
alkışlama
alkışlamak
alkışlanma
alkışlanmak
alkil
alkol,−lü
171
alkolik,−ği
alkolizm
alkollü
alkolölçer
Allah
Allaha ısmarladık
Allah aşkına
Allah bilir
Allah bir
Allahın adamı
Allahın belâsı
Allahın cezası
Allahın emri
Allahın evi
Allahın günü
Allahın hikmeti
Allahın kulu
allahlık,−ğı
allahsız
Allahsız
allahsızlık,−ğı
Allahsızlık,−ğı
Allah taksimi
Allahüâlem
Allahütealâ
Allah vergisi
Allah yapısı
172
allak,−ğı
allak bullak,−ğı
allama
allamak
allâme
allâmelik,−ği
allanma
allanmak
allaşma
allaşmak
allegretto
allegro
allem
allı
allık,−ğı
allı pullu
alma
almaç,−cı
almak
almamazlık,−ğı
Alman
almanak,−ğı
Almanca
Almancı
Almancılık,−ğı
Alman gümüşü
Almanlaşma
173
Almanlaşmak
Almanlaştırma
Almanlaştırmak
Alman papatyası
Almansever
Alman usulü
Almanya
almaş
almaşık,−ğı
almaşık yapraklar
almaşlı
Almatı
Almus (ilçe)
alnaç,−cı
alo
alogami
alotropi
alp,−pı
alpaka
alpaks
alperen
alpinist
alpinizm
alplık,−ğı
Alpu (ilçe)
alpyıldızı (çiçek)
al sancak,−ğı
174
alşimi
alşimist
alt
alt alta
Altay
Altayca
Altayist
Altayistik,−ği
alt başlık,−ğı
alt bölüm
alt cins
alt çene
alt damak,−ğı
alt deri
alt diş
alt dudak,−ğı
alternatif
alternatif akım
alternatif tıp,−bbı
alternatör
altes
alt etmek
alt familya
alt geçit,−di
alt güverte
alt hava yuvarı
altı
175
altıgen
altık,−ğı
Altıkardeş (yıldız
kümesi)
altılama
altılı
altılık,−ğı
altın
altın babası
altınbaş (kavun)
altın beşik,−ği
altın bilezik,−ği
altın böcek,−ği
altıncı
altıncı duygu
altıncı his
altın çağ
altın çağı
Altındağ (ilçe)
Altınekin (ilçe)
altın kaplama
altın keseği
altın kökü
altın küpü
altınlaşma
altınlaşmak
altınoluk,−ğu
176
altın otu
Altınova (ilçe)
Altınözü'nü (ilçe)
altın saat,−ti
altın sarısı
altın suyu
Altıntaş (ilçe)
altıntop (greyfurt)
altın topu
altın varak,−ğı
altın yağmurcun
Altınyayla (ilçe)
altın yıl
altıparmak,−ğı
(balık; kumaş)
altı parmak,−ğı
altıpatlar
altışar
altı yol
altı yol ağzı
altız
altimetre
alt karşıt
alt kat
alt kurul
altlama
altlamak
177
altlı
altlık,−ğı
altlı üstlü
altmış
altmış altı (oyun)
altmışar
altmış dörtlük,−ğü
altmışıncı
altmışlık,−ğı
alto
alto saksafon
alt olmak
alt sınıf
alt şube
alt tabaka
alt takım
alttan alta
alt tarafı
alt tür
Altunhisar (ilçe)
altunî
altüst
altüst böreği
altüst etmek
altüst olmak
alt yapı
alt yazı
178
alt yazılama
alt yazılamak
alt yazılayıcı
alt yazılı
Alucra (ilçe)
alüfte
alüftelik,−ği
alümin
alümina
alüminyum
alüminyum taşı
alüvyon
alveol,−lü
alvere tulumbası
alyans
alyon
alyuvar
am
ama (fakat)
âmâ (görmez, kör)
amabile
amaç,−cı
amaç dışı
amaç edinmek
amaçlama
amaçlamak
amaçlanma
179
amaçlanmak
amaçlı
amaçlılık,−ğı
amaçsız
amaçsızlık,−ğı
amade
amal,−li
âmâlık,−ğı
amalierbaa
aman
amanın
amanname
amansız
amansızca
amansız hastalık,
−ğı
aman zaman
Amasra (ilçe)
Amasya
Amatör
amatörce
amatörlük,−ğü
amazon
ambalâj
ambalâjcı
ambalâjcılık,−ğı
ambalâjlama
180
ambalâjlamak
ambalâjlı
ambalâjsız
ambalâj yapmak
ambale etmek
ambale olmak
ambar
ambarcı
ambarcılık,−ğı
ambarda kurutma
ambargo
ambarlama
ambarlamak
amber
amber ağacı
amber balığı
amberbaris
amberbu
amber çiçeği
amblem
amboli
ambülâns
amca
amcakızı
amcalık,−ğı
amcalık etmek
amcaoğlu
181
amcazade
amel
amele
amelelik,−ği
amele taburu
amelî
amelimanda
ameliyat
ameliyathane
ameliyatlı
ameliyat masası
ameliye
amenajman
amenna
amentü (ana ilkeler)
Amentü (dua)
Amerika
Amerika armudu
Amerika bademi
Amerika elması
Amerikalı
Amerikalılaşma
Amerikalılaşmak
amerikan (bez)
Amerikan
(Amerika’ya ait)
Amerikan bar
182
Amerikan bezi
Amerikanca
Amerikanist
Amerikan salatası
Amerikansı
Amerikanvari
Amerika tavşanı
Amerika üzümü
amerikyum
ametal,−li
ametist
amfetamin
amfi
amfibi
amfibi harekât
amfibol,−lü
amfibyumlar
amfiteatr
amfizem
amfor
amfora
amigo
amigoluk,−ğu
amil
amilâz
amin (kimya tterimi)
âmin (dua sözü)
183
aminoasit,−di
amino grubu
amip,−bi
amipler
amipli
amir
amiral,−li
amirallik,−ği
amirane
amirce
amiriita
amirlik,−ği
amit,−di
amitoz
amiyane
amma
amma velâkin
amme
amme davası
amme efkârı
amme hukuku
amme idaresi
amme menfaati
amnezi
amnios
amnios suyu
amonyak,−ğı
184
amonyaklama
amonyaklamak
amonyum
amonyum karbonat
amonyum sülfat
amor
amoralizm
amorf
amorti
amorti etmek
amortisman
amortisör
amper
ampermetre
amperölçer
amper saat,−ti
ampir
ampirik,−ği
ampirist
ampirizm
amplifikatör
ampul,−lü
ampütasyon
amudî
amudufıkarî
amut,−du
amyant
185
an
ana
ana arı
ana baba
ana baba günü
ana bilim dalı
anabolizma
ana cadde
anacık,−ğı
anacıl
anaç,−cı
ana çizgi
anaçlaşma
anaçlaşmak
anaçlık,−ğı
ana dal
anadan doğma
ana defter
ana deniz
ana deniz bilimi
ana dil
ana dili
ana direk,−ği
ana doğrusu
Anadolu
Anadolulu
anadut
186
ana duvar
ana düşünce
ana erki
anaerkil
anaerkillik,−ği
anaerobik,−ği
ana fikir,−kri
anafilâksi
anafor
anaforcu
anaforculuk,−ğu
anafordan
anaforlama
anaforlamak
anaforlu
anagram
ana haber sunucusu
anahtar
anahtar ağızlığı
anahtar bitkiler
anahtarcı
anahtarcılık,−ğı
anahtar kelime
anahtarlık,−ğı
anahtar taşı
ana kadın
ana kapı
187
ana kara
ana kent
ana kitap,−bı
anakonda
ana kök
ana kraliçe
anakronik,−ği
anakronizm
ana kubbe
ana kucağı
ana kuzusu
analı
analık,−ğı
analık etmek
analıkızlı (yemek)
analist
analitik,−ği
analiz
analizci
analiz etmek
analizör
analjezi
analjezik,−ği
analoji
analojik,−ği
anam
anamal
188
anamal birikimi
anamalcı
anamalcılık,−ğı
ana mektebi
ana motif
ana muhalefet
Anamur (ilçe)
ananas
ananasgiller
an'ane
an'aneci
an'anecilik,−ği
an'anesiz
ananet
an'anevî
anaokulu
ana ortaklık,−ğı
anapara
anarşi
anarşik,−ği
anarşist
anarşistleşme
anarşistleşmek
anarşistlik,−ği
anarşizm
anartri
ana saat,−ti
189
ana sanlı
ana sav
ana sayaç,−cı
anasıl
ana sınıfı
anasının gözü
anasır
anasız
anasızlık,−ğı
anason
ana sözleşme
ana şehir,−hri
anatomi
anatomici
anatomik,−ği
anatomist
ana toplardamar
anavaşya
ana vatan
ana yapı
ana yarısı
anayasa
anayasacı
anayasal
ana yol
ana yön
ana yurt,−du
190
ana yüreği
anbean
anca
ancak
anchorman
ançüez
andaç,−cı
andante
andantino
andaval
andavallı
andemi
andemik,−ği
andezit,−di
andık,−ğı
Andırın (ilçe)
andırış
andırışma
andırışmak
andırma
andırmak
andız
andız otu
andropoz
anekdot
anele
anemi
191
anemik,−ği
anemometre
anemon
aneroit,−di
anestezi
anestezist
anesteziyoloji
anevrizma
angaje
angaje etmek
angaje olmak
angajman
angajmanlı
angajmansız
angajmansızlık,−ğı
angarya
angaryacı
angıç,−cı
angın
Anglikan
Anglikanizm
Anglikanlık,−ğı
Anglofil
Anglosakson
Angola
Angolalı
angström
192
angudî
angut,−du
angutluk,−ğu
anha minha
anhidrit
anı
anık,−ğı
anıklama
anıklamak
anıklaşma
anıklaşmak
anıklık,−ğı
anılaşma
anılaşmak
anılma
anılmak
anımsama
anımsamak
anımsanma
anımsanmak
anımsatma
anımsatmak
anında
anırış
anırma
anırmak
anırtı
193
anırtma
anırtmak
anıştırma
anıştırmak
anıt
Anıtkabir
anıtlaşma
anıtlaşmak
anıtlaştırılma
anıtlaştırılmak
anıtlaştırma
anıtlaştırmak
anıt mezar
anıtsal
anıtsı
anız
anızlık,−ğı
anî
anî akın
anîde
anîden
anif
anî hız
anilin
anilin boyalar
animasyon
animato
194
animatör
animizm
anjanbıman
anjin
anjiyo
anjiyografi
anjiyoloji
Anka
Ankara
Ankara keçisi
Ankara kedisi
ankastre
ankastre fırın
ankastre ocak,−ğı
ankesörlü telefon
anket
anketçi
anketçilik,−ği
anketör
anket yapmak
ankiloz
anlak,−ğı
anlaklı
anlam
anlama
anlamak
anlamamazlık,−ğı
195
anlam aykırılığı
anlamazlık,−ğı
anlam
bayağılaşması
anlam bilimi
anlam bilimsel
anlam daralması
anlamdaş
anlamdaşlık,−ğı
anlam değişmesi
anlam genişlemesi
anlam iyileşmesi
anlam kayması
anlam
kötüleşmesi
anlamlandırma
anlamlandırmak
anlamlı
anlamlı anlamlı
anlamlılık,−ğı
anlamsal
anlamsız
anlamsızlaşma
anlamsızlaşmak
anlamsızlaştırma
anlamsızlaştırmak
anlamsızlık,−ğı
196
anlaşık,−ğı
anlaşılma
anlaşılmak
anlaşılmaz
anlaşma
anlaşmak
anlaşmalı
anlaşma yapmak
anlaşmazlık,−ğı
anlaştırma
anlaştırmak
anlatı
anlatıcı
anlatılma
anlatılmak
anlatım
anlatım bilimi
anlatımcı
anlatımcılık,−ğı
anlatımlı
anlatım tonu
anlatış
anlatma
anlatmak
anlattırma
anlattırmak
anlayış
197
anlayışlı
anlayışlılık,−ğı
anlayışsız
anlayışsızlık,−ğı
anlık,−ğı
anlıkçılık,−ğı
anlı şanlı
anma
anmak
anmalık,−ğı
anma töreni
anne
anneanne
annelik,−ği
annelik etmek
anne olmak
anofel
anomali
anomnezi
anonim
anonim ortaklık,−ğı
anonim şirket
anons
anons etmek
anonsör
anorak,−ğı
anorganik,−ği
198
anormal,−li
anormalleşme
anormalleşmek
anormallik,−ği
anot,−du
ansefal,−li
ansefalit
ansıma
ansımak
ansız
ansızın
ansiklopedi
ansiklopedici
ansiklopedicilik,−ği
ansiklopedik,−ği
ansiklopedik
sözlük,−ğü
ansiklopedr
ant,−dı
antagonizma
Antakya
Antalya
antant
antarktik,−ği
Antarktika
antarktik kara
anten
199
antenli
antenli balık,−ğı
anten yükselteci
Antep baklavası
Antep fıstığı
Antep fıstığıgiller
Antep işi (nakış)
anterit
anterograf
anterosel
anterostomi
antet
antetli
ant etmek
antetsiz
antialerjik,−ği
antiasit,−di
antibiyotik,−ği
antibiyotik tedavisi
antidemokratik,−ği
antidot
antiemperyalist
antiemperyalizm
antifaşist
antifaşizm
antifriz
antijen
200
antihijyenik,−ği
antik,−ği
antika
antikacı
antikacılık,−ğı
antikalık,−ğı
antika mobilya
antikapitalist
antikapitalizm
antikatot,−du
antik çağ
antikiklon
antikite
antikomünist
antikomünizm
antikor
antilop,−bu
antiloplar
antimon
antinomi
antioksidan
antipati
antipatik,−ği
antipropaganda
antisemit
antisemitist
antisemitizm
201
antisepsi
antiseptik,−ği
antisiklon
antitez
antitoksik,−ği
antitoksin
ant kardeşi
antlaşma
antlaşmak
antlı
antoloji
antrakt
antrasit
antre
antrenman
antrenmanlı
antrenmansız
antrenör
antrenörlük,−ğü
antrepo
antrepocu
antrepoculuk,−ğu
antrkot
antrok
antropoit,−di
antropoitler
antropolog,−ğu
202
antropoloji
antropolojik,−ği
antropomorfizm
antroponim
antroposantrizm
antropozoik,−ği
antropozoik devir
antrparantez
anut,−du
anüri
anüs
anüs yüzgeci
anyon
anzarot
aort
apacı
apaçık,−ğı
apaçıklık,−ğı
apak,−ğı
apalak,−ğı
apandis
apandisit
apansız
apansızın
aparat
aparey
aparkat
203
aparma
aparmak
apartman
apar topar
apart otel
apaş
apatit
apaydın
apaydınlık,−ğı
apayrı
apaz
apazlama
apazlamak
apel
aperitif
apış
apışak,−ğı
apış arası
apışık,−ğı
apışlık,−ğı
apışma
apışmak
apıştırma
apıştırmak
apiko
aplik,−ği
aplikasyon
204
aplike
apokaliptik,−ği
apokrif
apolet
apolitik,−ği
aport
aposteriori
apostrof
apoşi
apotr
appassionato
apraksi
apre
apreci
apreleme
aprelemek
apreli
apresiz
april
apriori
apse
apseleşme
apseleşmek
apsent
apsis
aptal
aptal aptal
205
aptalca
aptalcasına
aptallaşma
aptallaşmak
aptallaştırma
aptallaştırmak
aptallık,−ğı
aptallık etmek
aptal olmak
apteriks
apukurya
apul apul
ar
ara
araba
araba araba
arabacı
arabacılık,−ğı
araba falakası
arabalı
arabalık,−ğı
arabalı vapur
araba mezarlığı
araban
Araban (ilçe)
arabanbuselik,−ği
arabankürdî
206
ara başlık,−ğı
araba vapuru
arabesk
arabeskçi
arabeskleşme
arabeskleşmek
Arabî
Arabist
Arabistan
Arabistan defnesi
Arabistik,−ği
Arabizasyon
ara bono
arabozan
arabozanlık,−ğı
ara bozucu
ara bozuculuk,−ğu
ara bulma
ara bulmak
ara bulucu
ara buluculuk,−ğu
aracı
aracı banka
aracı kurum
aracılığıyla
aracılık,−ğı
aracılık etmek
207
aracı şirket
ara cümle
araç,−cı
Araç (ilçe)
araççılık,−ğı
araçlı
araçlı jimnastik,−ği
araçsız
araçsızlık,−ğı
arada bir
ara deniz
Araf
Arafat
aragonit
arak
araka
ara kamışı
ara kapı
ara kararı
ara kazanç,−cı
arakçı
arakçılık,−ğı
ara kesit
arakıye
araklama
araklamak
Araklı (ilçe)
208
ara konakçı
Aral
aralama
aralamak
aralanma
aralanmak
aralatma
aralatmak
aralık,−ğı
Aralık (ilçe)
aralık etmek
aralıklı
aralık oyunu
aralıksız
aralıkta
arama
arama bülteni
arama emri
arama izni
aramak
arama kararı
ara mal
arama ruhsatı
arama tarama
arama yapmak
Aramîce
ara nağme
209
ara nağmesi
aranılma
aranılmak
aranje etmek
aranjman
aranjör
aranma
aranmak
arantı
Arap
Arap aşı
Arapça
Arapçalaşma
Arapçalaşmak
Arapçalaştırma
Arapçalaştırmak
Arapkir (ilçe)
Araplaşma
Araplaşmak
Araplaştırma
Araplaştırmak
Araplık,−ğı
Arap rakamları
Arap sabunu
arapsaçı (bitki;
karışık durum)
Arapsun
210
Arap tavşanı
Arap zamkı
ararot
ararot kamışı
Arasat
ara seçim
ara sıcak,−ğı
ara sınavı
ara sıra
arasız
ara sokak,−ğı
ara söz
arasta
araşit,−di
araştırı
araştırıcı
araştırıcılık,−ğı
araştırılma
araştırılmak
araştırma
araştırmacı
araştırmacılık,−ğı
araştırma filmi
araştırma görevlisi
araştırmak
araştırman
aratış
211
aratma
aratmak
ara tümce
ara yerde
arayıcı
arayıcı fişeği
arayış
ara yön
araz
arazbar
arazbarbuselik,−ği
arazi
arazi aracı
arazi olmak
arazi turu
arazi vitesi
arazi yarışı
arbalet
arbede
arbitraj
arboretum
arda
Arda
Ardahan
ardak,−ğı
ardaklanma
ardaklanmak
212
Ardanuç (ilçe)
Ardeşen (ilçe)
ardı ardına
ardıç,−cı
ardıç kuşu
ardıç otu
ardıç rakısı
ardıl
ardıl görüntü
ardılma
ardılmak
ardın ardın
ardınca
ardı sıra
ardışık,−ğı
ardışık görüntü
ardışıklık,−ğı
ardışık olgular
ardışık sayılar
ardiye
ardiyeci
arduaz
arefe
arefe günü
arena
areometre
argaç,−cı
213
argaçlama
argaçlamak
argali
argın
argınlık,−ğı
argıt,−dı
argo
argon
argonot
Arguvan (ilçe)
argüman
Arhavi (ilçe)
arı
arı beyi
arı biti
Arıcak (ilçe)
arıcı
arıcılık,−ğı
arı dalağı
arık,−ğı
arıkçı
arı kil
arıklama
arıklamak
arıklaşma
arıklaşmak
arıklatma
214
arıklatmak
arıklık,−ğı
arı kovanı
Arıkovanı (yıldız
kümesi)
arı kuşu
arı kuşugiller
arılama
arılamak
arılanma
arılanmak
arılar
arılaşma
arılaşmak
arılaştırma
arılaştırmak
arılık,−ğı
arındırma
arındırmak
arınık,−ğı
arınış
arınma
arınmak
arı sili
arı sütü
arış
arıtıcı
215
arıtıcılık,−ğı
arıtım
arıtım evi
arıtış
arıtma
arıtma ünitesi
arıtmak
arız
arıza
arızalanma
arızalanmak
arızalı
arızasız
arıza yapmak
arızî
arız olmak
arî
Arî
aria
Arî dil
arif
arifane
arife
arife günü
arioso
Aristocu
Aristoculuk,−ğu
216
aristokrasi
aristokrat
aristokratik,−ği
aristokratlık,−ğı
aritmetik,−ği
aritmetik dizi
aritmetik işlem
aritmetik orta
aritmetiksel
aritmi
aritmik,−ği
ariya
ariyet
ariyeten
ariza
ariz amik
arjantin
Arjantin
Arjantinli
ark
arka
arka arka
arka arkaya
arka ayak,−ğı
arkaç,−cı
arkadan arkaya
arkadaş
217
arkadaş canlısı
arkadaşça
arkadaşlık,−ğı
arkadaşlık etmek
arkadaş olmak
arkaik,−ği
arkaizm
arkalama
arkalamak
arkalanma
arkalanmak
arkalı
arkalıç,−cı
arkalık,−ğı
arkalıklı
arkalıksız
arka müziği
arka plân
arka plânda
arkası kavi
arkası pek
arkası sıra
arkası yufka
arkasız
arka sokak,−ğı
arka teker
arka üstü
218
arka yüz
arkebüz
arkeen
arkegon
arkeolog,−ğu
arkeoloji
arkeolojik,−ği
arkeopteriks
arketip
arkıt
arkoz
arktik,−ği
arlanma
arlanmak
arlanmaz
arlı
arma
armada
armador
armadura
armağan
armağan etmek
armalı
armatör
armatörlük,−ğü
armatür
armoni
219
armonik,−ği
armonika
armoniler
armoni orkestrası
armonize
armonyum
armudî
armudiye
armut,−du
armutçu
armut kabağı
armut kurusu
Armutlu (ilçe)
armut top
armuz
Arnavut
Arnavut bacası
Arnavut biberi
Arnavut ciğeri
Arnavutça
Arnavut kaldırımı
Arnavutlaşma
Arnavutlaşmak
Arnavutlaştırma
Arnavutlaştırmak
Arnavutluk,−ğu
arnika
220
aroma
aromalı
aromatik,−ği
arometrapi
arozöz
arp
arpa
arpacı
arpacık,−ğı
arpacık soğanı
arpacılık,−ğı
Arpaçay (ilçe)
arpa güvesi
arpağan
arpalama
arpalık,−ğı
arpalık etmek
arpa suyu
arpa şehriye
arpçı
arpej
arsa
arsa payı
arsenik,−ği
arsıulusal
arsız
arsız arsız
221
arsızca
arsızlanma
arsızlanmak
arsızlaşma
arsızlaşmak
arsızlık,−ğı
arsızlık etmek
Arsin (ilçe)
arslan
arslanlı
arş
arşe
arşetip
arşıâlâ
arşın
arşınlama
arşınlamak
arşınlık,−ğı
arşidük
arşidüşes
arşiv
arşivci
arşivcilik,−ği
arşivleme
arşivlemek
art,−dı
artağan
222
artağanlık,−ğı
artakalma
artakalmak
art arda
art avurt,−du
art avurt ünsüzü
art bölge
artçı
artçı deprem
artçılık,−ğı
artçı şok
art damak,−ğı
art damak ünsüzü
art düşünce
arter
arterit
artezyen
artezyen kuyusu
artı
artık,−ğı
artık değer
artık emek,−ği
artık gün
artıklama
artıklamak
artık yıl
artım
223
artımlı
artın
artırılma
artırılmak
artırım
artırma
artırmak
artı sayı
artış
artı uç,−cu
artik
artikel
artikülâsyon
artist
artistçe
artistik,−ği
artistlik,−ği
artma
artmak
artmak,−ğı
art niyet
art oda
Artova (ilçe)
artrit
artroz
art teker
Artvin
224
art zamanlı
art zamanlı dil bilimi
art zamanlılık,−ğı
aruz
arya
Aryanizm
arz
arzanî
arz dairesi
arz derecesi
arz etmek
arziyat
arz odası
arz talep kanunu
arzu
arzu etmek
arzuhâl,−li
arzuhâlci
arzuhâlcilik,−ği
arzulama
arzulamak
arzulu
arz ve talep,−bi
as
asa
asabî
asabîleşme
225
asabîleşmek
asabîlik,−ği
asabiye
asabiyeci
asabiyet
asal
asalak,−ğı
asalak bilimi
asalaklaşma
asalaklaşmak
asalaklık,−ğı
asalet
asaleten
asaleten atama
asaleten atanma
asal gazlar
asal sayı
asamble
asansör
asansör boşluğu
asansörcü
asap,−bı
asar
Asarcık (ilçe)
asarıatika
asayiş
asbaşkan
226
asbest
asbest yünü
aselbent,−di
asenkron
asepsi
aseptik,−ği
ases
asesbaşı
asetat
asetatlı
asetik,−ği
asetik asit,−di
asetilen
aseton
asfalt
asfaltit
asfaltlama
asfaltlamak
asfaltlanma
asfaltlanmak
asgarımüşterek,−ği
asgarî
asgarî ücret
ashap,−bı
ası
asık,−ğı
asık suratlı
227
asıl,−slı
asılanma
asılanmak
asılı
asılış
asıllı
asılma
asılmak
asılmışadam (bitki)
asıl nüsha
asıl sayılar
asılsız
asılsızlık,−ğı
asıltı
asıl vurgu
asım
asım takım
asıntı
asıntı olmak
asır,−srı
asırlarca
asırlık,−ğı
asi
aside
asidimetre
asil
asileşme
228
asileşmek
asilik,−ği
asilik etmek
asillik,−ği
asilzade
asilzadelik,−ği
asimetri
asimetrik,−ği
asimilâsyon
asimile etmek
asimptot
asistan
asistanlık,−ğı
asit,−di
asit alkol,−lü
asit borik,−ği
asit fenik,−ği
asitölçer
ask
askarit
as kat
asker
askerce
askerci
askercilik,−ği
askerî
askerî ambargo
229
askerî ataşe
askerî inzibat
askerî kaput
askerîleşme
askerîleşmek
askerîleştirme
askerîleştirmek
askerî rüştiye
askeriye
asker kaçağı
askerlik,−ği
askerlik dairesi
askerlik etmek
askerlik hizmeti
askerlik yapmak
askerlik yoklaması
asker ocağı
asker olmak
asker tayını
askı
askıcı
askılı
askılık,−ğı
askıntı
askıntı olmak
askısız
asklı
230
askospor
asla
aslan
Aslan (burç)
aslanağzı (bitki)
aslan ağzı
Aslanapa (ilçe)
aslanca
aslangiller
aslankulağı (bitki)
aslankuyruğu (bitki)
aslanlık,−ğı
aslan payı
aslanpençesi (bitki)
aslan sütü
aslan yürekli
aslen
aslı astarı
aslık,−ğı
aslında
aslı nesli
aslî
aslî düşünce
aslî maaş
aslî nüsha
asliye
asma
231
asma bahçe
asma bıyığı
asma biti
asmagiller
asmak
asma kabağı
asma kat
asma kilit,−di
asma köprü
asmalı
asmalık,−ğı
asma merdiven
asma yaprağı
asmolen
asonans
asorti
asosyal,−li
asparagas
aspidistra
aspiratör
aspirin
aspur
asrısaadet
asrî
asrîleşme
asrîleşmek
asrîlik,−ği
232
assai
assolist
ast
Astana
astar
astar boyası
astar kaplama
astarlama
astarlamak
astarlanma
astarlanmak
astarlatma
astarlatmak
astarlı
astarlık,−ğı
astarlı zarf
astarya
astasım
astat
astatin
asteğmen
asteğmenlik,−ği
astenik tip
asteroit,−di
astım
astımlı
astırma
233
astırmak
astigmat
astigmatizm
astragan
astrofizik,−ği
astrolog,−ğu
astroloji
astronom
astronomi
astronomik,−ği
astronomik fiyat
astronomik rakam
astronot
astronotluk,−ğu
astropikal,−li
astsubay
astsubay başçavuş
astsubay çavuş
astsubay kıdemli
başçavuş
astsubay kıdemli
çavuş
astsubay kıdemli
üstçavuş
astsubaylık,−ğı
astsubay üstçavuş
asude
234
asudelik,−ği
asuman
Asurca
Asurî
Asya
Asyalı
Asyalılık,−ğı
asyön
aş
aşağı
aşağı bitkiler
aşağılama
aşağılamak
aşağılanma
aşağılanmak
aşağılaşma
aşağılaşmak
aşağılatma
aşağılatmak
aşağılık,−ğı
aşağılık duygusu
aşağılık kompleksi
aşağılı yukarılı
aşağı mahalle
aşağısama
aşağısamak
aşağısı
235
aşağı yukarı
aşama
aşamalı
aşama sırası
aşar
aşarî
aşçı
aşçı baltası
aşçıbaşı,−yı,−nı
aşçıbaşılık,−ğı
aşçılık,−ğı
aş damı
aşerat
aş erme
aş ermek
aş evi
aşhane
aşı
aşı boyalı
aşı boyası
aşıcı
aşıcılık,−ğı
aşık,−ğı (ayak bile−
ğindeki kemik)
âşık,−kı,−ğı (vurgun,
tutkun)
aşı kâğıdı
236
âşıkane
aşık kemiği
âşıklı
âşıklık,−ğı
âşık olmak
âşıktaş
âşıktaşlık,−ğı
aşılama
aşılamak
aşılanma
aşılanmak
aşılatma
aşılatmak
aşılı
aşılma
aşılmak
aşım
aşındırma
aşındırmak
aşınım
aşınma
aşınmak
aşınma payı
aşıntı
aşı olmak
aşır,−şrı
aşıramento
237
aşırı
aşırı bellem
aşırı besi
aşırıcılık,−ğı
aşırı doyma
aşırı duyarlık,−ğı
aşırı duyu
aşırı erime
aşırılık,−ğı
aşırılma
aşırılmak
aşırıntı
aşırı taşırı
aşırı uç,−cu
aşırma
aşırmacılık,−ğı
aşırmak
aşırma kayış
aşırmasyon
aşırtı
aşırtma
aşırtmak
aşısız
aşıt,−dı
aşı taşı
aşikâr
aşikâre
238
aşikâr etmek
aşikâr olmak
aşina
aşinalık,−ğı
aşiret
aşiyan
aşk
Aşkabat
Aşkale (ilçe)
aşkefza
aşk etmek
aşkın
aşkıncılık,−ğı
aşk olsun
aşk eylemek
aşlık,−ğı
aşma
aşmak
aşna
aşna fişne
aş ocağı
aşoz
aştırma
aştırmak
aşure
aşure ayı
aşure günü
239
aşurelik,−ği
aşüfte
aşüftelik,−ği
aş yermek
at
ata
atabek,−ği
atabey
Atabey (ilçe)
atacılık,−ğı
ata erki
ataerkil
atak,−ğı
ataklaşma
ataklaşmak
ataklık,−ğı
atak yapmak
atalar sözü
atalet
atalık,−ğı
atama
atamak
ataman
at anası
atanma
atanmak
ataraksiya
240
atardamar
atari
atarkanal
atasözü
ataş
ataşe
ataşelik,−ği
Atatürkçü
Atatürkçülük,−ğü
atavik,−ği
atavizm
atbalığı (su aygırı)
at başı
at cambazı
atçı
atçılık,−ğı
at donu (renk)
ate
atefleksiyon
ateh
ateist
ateizm
aterina
ateş
ateş balığı
ateşbaz
ateş boyu
241
ateş böceği
ateş böcekleri
ateşçi
ateş çiçeği
ateşçilik,−ği
ateş dikeni
ateş etmek
ateş gecesi
ateş gemisi
ateş hattı
ateşin
ateş kayığı
ateşkes
ateş kırmızısı
ateşleme
ateşlemek
ateşlendirme
ateşlendirmek
ateşlenme
ateşlenmek
ateşletme
ateşletmek
ateşleyici
ateşli
ateşli ateşli
ateşlik,−ği
ateşlilik,−ği
242
ateşli silâh
ateşli silâhlar
ateş pahası
ateş parçası
ateşperest
ateşten gömlek,−ği
ateş tuğlası
atfen
atfetme
atfetmek
at gezdirmeliği
atgiller
at gözlüğü
atıcı
atıcılık,−ğı
atıf,−tfı
atıfet
atık,−ğı
atık kâğıt,−dı
atık su
atıl
atılgan
atılganlık,−ğı
atılım
atılımcı
atılış
atılma
243
atılmak
atım
atımcı
atımcılık,−ğı
atımlık,−ğı
atış
atış alanı
atışma
atışmak
atıştırma
atıştırmak
atıştırmalık,−ğı
atıştırma yeri
atış yeri
ati
atik,−ği
atiklik,−ği
atik tetik,−ği
Atkaracalar (ilçe)
at kestanesi
at kestanesigiller
atkı
atkı iplik,−ği
atkılama
atkılamak
atkılı
atkuyruğu (bitki; saç)
244
atkuyruğugiller
atlama
atlama beygiri
atlamak
atlama tahtası
atlama taşı
atlambaç,−cı
atlandırma
atlandırmak
atlangıç,−cı
atlanılma
atlanılmak
atlanma
atlanmak
atlar anası
atlas
atlas çiçeği
atlas çiçeğigiller
atlas kemiği
atlatılma
atlatılmak
atlatma
atlatmak
atlet
atlet fanilâsı
atletik,−ği
atlitik tip
245
atletizm
atlı
atlıkarınca (eğlence
aracı)
atlı karınca
atlı spor
atma
atmaca
atmak
atmasyon
atmasyoncu
atmasyonculuk,−ğu
at meydanı
atmık,−ğı
atmosfer
atmosfer basıncı
atmosferik,−ği
atol,−lü
atom
atom ağırlığı
atomal,−li
atom bombası
atomcu
atomculuk,−ğu
atom çağı
atom çekirdeği
atom enerjisi
246
atomik,−ği
atom numarası
atom reaktörü
atom santrali
atom sayısı
atonal,−li
atölye
atölye resmi
atraksiyon
atropin
at sineği
attar
attırma
attırmak
atvur
aut
av
avadancı
avadanlık,−ğı
aval,−li
aval
aval aval
avam
Avam Kamarası
avanak,−ğı
avanakça
avanaklık,−ğı
247
avanaklık etmek
avangart,−dı
Avanos (ilçe)
avanproje
avans
avanta
avantacı
avantacılık,−ğı
avantadan
avantaj
avantajlı
avantajsız
avantür
avantüriye
Avar
avara
Avarca
avare
avare etmek
avareleşme
avareleşmek
avarelik,−ği
avare olmak
avarız
avarya
avaz
avcı
248
avcı çantası
avcı eri
avcı hattı
Avcılar (ilçe)
avcılık,−ğı
avcılık etmek
avcı otu
avcı uçağı
avdet
avdet etmek
avdetî
av dönemi
avene
averaj
avgın
av hayvanı
avisto
avize
avize ağacı
av köpeği
av kuşu
avlak,−ğı
avlama
avlamak
avlanma
avlanmak
avlatma
249
avlatmak
avlu
av mevsimi
avokado
Avrasya
avrat,−dı
avrat pazarı
avret
Avro
Avrupa
Avrupaî
Avrupa kayını
Avrupalı
Avrupalılaşma
Avrupalılaşmak
Avrupalılık,−ğı
av tezkeresi
avuç,−cu
avuç avuç
avuç dolusu
avuç içi
avuçlama
avuçlamak
avukat
avukatlık,−ğı
avunç,−cu
avundurma
250
avundurmak
avunma
avunmak
avuntu
avurt,−du
avurtlama
avurtlamak
avurtlu
avurt ünsüzü
Avustralya
Avustralya
karatavuğu
Avustralyalı
Avusturya
Avusturyalı
avutma
avutmak
avutucu
avutulma
avutulmak
av yasağı
ay (takvim)
ay (gök cismi)
Ay (bilimsel
yayınlarda)
aya
ay ağılı
251
ayak,−ğı
ayakaltı
ayak bağı
ayakbastı
ayak bileği
ayakça
ayakçak,−ğı
ayakçı
ayakçın
ayak divanı
ayak işi
ayak izi
ayakkabı,−yı
ayakkabıcı
ayakkabıcılık,−ğı
ayakkabılık,−ğı
ayak keseri
ayak kirası
ayaklama
ayaklamak
ayaklandırma
ayaklandırmak
ayaklanma
ayaklanmak
ayaklı
ayaklık,−ğı
ayaklı koşma
252
ayaklı kütüphane
ayaklı mâni
ayak makinesi
ayak oyunu
ayak satıcısı
ayaksız
ayaksızlar
ayakta
ayak tabanı
ayak takımı
ayak tarağı
ayaktaş
ayak tedavisi
ayak teri
ayak topu
ayakucu (gök bilimi)
ayak ucu
ayaküstü
ayaküzeri
ayak yalın
ayakyolu
ayal,−li
ayan (belli, açık)
âyan (ileri gelenler)
ayan beyan
Ayancık (ilçe)
ayandon
253
ayan olmak
ayar
ayarcı
ayar etmek
ayarı bozuk,−ğu
ayarlama
ayarlamak
ayarlanma
ayarlanmak
ayarlatma
ayarlatmak
ayarlı
ayarlı pense
ayarsız
ayarsızlık,−ğı
ayartı
ayartıcı
ayartıcılık,−ğı
ayartılma
ayartılmak
ayartma
ayartmak
Ayaş (ilçe)
ayaz
ayazlama
ayazlamak
ayazlandırılma
254
ayazlandırılmak
ayazlandırılmış rakı
ayazlanma
ayazlanmak
ayazlatma
ayazlatmak
ayazlık,−ğı
ayazma
ay balığı
ay balığıgiller
ay balta
Aybastı (ilçe)
aybaşı
aybeay
ayça
ay çekirdeği
ayçiçeği
ayçiçeği yağı
ayçöreği
ay dede
aydemir
aydın
Aydın
Aydıncık (ilçe)
aydınger
aydınlanma
aydınlanmak
255
Aydınlar (ilçe)
aydınlatıcı
aydınlatılma
aydınlatılmak
aydınlatma
aydınlatmak
aydınlık,−ğı
aydınlıkölçer
Aydıntepe (ilçe)
ay dönümü
ayet
ay evi
aygın
aygın baygın
aygır
aygır deposu
aygıt
ay−gün takvimi
ay−gün yılı
ayı
ayıbacağı (yelken
tarzı)
ayı balığı
ayıboğan
ayıcı
ayıcılık,−ğı
ayıgiller
256
ayı gülü
ayık,−ğı
ayıklama
ayıklamak
ayıklanma
ayıklanmak
ayıklatma
ayıklatmak
ayıklık,−ğı
ayıkmak
ayıkulağı (bitki)
ayılık,−ğı
ayılma
ayılmak
ayıltı
ayıltma
ayıltmak
ayın
ayınga
ayıngacı
ayıngacılık,−ğı
ayıp,−bı
ayıp etmek
ayıplama
ayıplamak
ayıplanma
ayıplanmak
257
ayıplı
ayıpsız
ayıraç,−cı
ayıran
ayırgan
ayırganlık,−ğı
ayırıcı
ayırım
ayırım yapmak
ayırma
ayırmaç,−cı
ayırmak
ayırt edilmek
ayırt etmek
ayırtı
ayırtma
ayırtmak
ayırtman
ayırtmanlık,−ğı
ay ışığı
ayıt
ayı üzümü
ayı yürüyüşü
ayin
ayinicem
ay karanlığı
aykırı
258
aykırı doğrular
aykırı katmanlaşma
aykırılama
aykırılamak
aykırılaşma
aykırılaşmak
aykırılık,−ğı
aykırı olmak
ayla
aylak,−ğı
aylakçı
aylakçılık,−ğı
aylaklık,−ğı
aylaklık etmek
aylak olmak
aylama
aylamak
aylandız
aylanma
aylanmak
aylı
aylık,−ğı
aylıkçı
aylıklı
ayma
aymak
aymaz
259
aymazlık,−ğı
ay modülü
ayn
ayna
aynabakar
aynacı
aynacılık,−ğı
aynalı
aynalık,−ğı
aynalık tahtası
aynalı sazan
aynasız
aynasızlık,−ğı
ayna taşı
ayna tırnağı
aynaz
aynen
aynı
aynılık,−ğı
aynısefa
aynıyla
aynı zamanda
aynî
aynî hak,−kkı
ayniyat
ayniyet
aynştaynyum
260
ayol
ay örümceği
ayraç,−cı
ayran
ayran ağızlı
ayran budalası
ayrancı
Ayrancı (ilçe)
ayrancılık,−ğı
ayran delisi
ayran gönüllü
ayranlaşma
ayranlaşmak
ayrı
ayrı ayrı
ayrı basım
ayrıca
ayrıcalı
ayrıcalık,−ğı
ayrıcalıklı
ayrıcalıksız
ayrıcasız
ayrı cinsten
ayrıç,−cı
ayrı çanak yapraklılar
ayrık,−ğı
ayrık küme
261
ayrıklı
ayrıklık,−ğı
ayrık otu
ayrıksı
ayrıksı ay
ayrıksı dağılış
ayrıksılık,−ğı
ayrıksı yıl
ayrıksız
ayrılanma
ayrılanmak
ayrılaşma
ayrılaşmak
ayrılı
ayrılık,−ğı
ayrılıkçı
ayrılış
ayrılışma
ayrılışmak
ayrılma
ayrılmak
ayrılmazlık,−ğı
ayrım
ayrımcı
ayrımcılık,−ğı
ayrımlama
ayrımlaşma
262
ayrımlaşmak
ayrımlı
ayrımlılık,−ğı
ayrımsama
ayrımsamak
ayrımsız
ayrımsızlık,−ğı
ayrıntı
ayrıntılı
ayrışık,−ğı
ayrışıklık,−ğı
ayrışım
ayrışma
ayrışmak
ayrıştırma
ayrıştırmak
ayrıt
ayrı taç yapraklılar
ayriyeten
aysar
aysberg
aysfilt,−di
aysız
ayşekadın (fasulye)
ay takvimi
aytışma
aytışmak
263
ay tutulması
ayva
ayvadana
Ayvacık (ilçe)
ayva hoşafı
ayva kompostosu
ayvalık,−ğı
Ayvalık (ilçe)
ayva marmelâdı
ayvan
ayva reçeli
ayva tüyü
ayvaz
ayvazlık,−ğı
ayyar
ayyarlık,−ğı
ayyaş
ayyaşlık,−ğı
ay yıldız
ay yılı
ayyuk
az
aza
azade
azadelik,−ği
azalma
azalmak
264
azaltma
azaltmak
azamet
azametli
azamî
azap,−bı
azaplı
azar
azar azar
azarlama
azarlamak
azarlanma
azarlanmak
azarlatma
azarlatmak
azat,−dı
azat etmek
azat eylemek
azatlı
azatlık,−ğı
azatsız
az az
az buçuk,−ğu
azca
az çok
Azdavay (ilçe)
azdırılma
265
azdırılmak
azdırma
azdırmak
azelya
Azerbaycan
Azerbaycanlı
Azerî
Azerîce
az gelişmiş
az gelişmişlik,−ği
azgın
azgınlaşma
azgınlaşmak
azgınlık,−ğı
azı
azıcık,−ğı
azı dişi
azık,−ğı
azıklı
azıklık,−ğı
azılı
azımsama
azımsamak
azınlık,−ğı
azınlık hükûmeti
azışma
azışmak
266
azıştırma
azıştırmak
azıtma
azıtmak
azil,−zli
azim,−zmi
azimet
azimet etmek
azimkâr
azimkârane
azimli
azit,−di
aziz
azize
aziziye
Aziziye
azizlik,−ği
azizlik etmek
azledilme
azledilmek
azletme
azletmek
azlık,−ğı
azlolunma
azlolunmak
azma
azmak
267
azmak,−ğı
azman
azman kaya
azmanlaşma
azmanlaşmak
azmetme
azmetmek
azmettirme
azmettirmek
aznavur
aznif
azoik,−ği
azol,−lü
azonal,−li
azot
azot dioksit,−di
azotlama
azotlamak
azotlanmış
azotlu
azotometre
azotölçer
Azrail
(*)B
B
baba
baba adam
268
babaanne
baba bucağı
babacan
babacanca
babacanlaşma
babacanlaşmak
babacanlık,−ğı
babacık
babacıl
babacılık,−ğı
babaç,−cı
babaçko
Babadağ (ilçe)
babadan oğula
Babaeski (ilçe)
baba evi
babafingo
baba hindi
Babaî
Babaîlik,−ği
babaköş
babalanma
babalanmak
babalı
babalık,−ğı
babalık etmek
baba mirası
269
baba nasihati
baba ocağı
baba olmak
babasız
baba tatlısı
baba yadigârı
babayani
babayanilik,−ği
babayiğit,−di
babayiğitlik,−ği
baba yurdu
Babıâli
babında
Babîlik,−ği
baca
baca başı
bacak,−ğı
bacak arası
bacak kalemi
bacakkıran
bacaklı
bacaklık,−ğı
bacaklı yazı
bacaksız
baca kulağı
bacanak,−ğı
bacanaklık,−ğı
270
baca tomruğu
bacı
baç
baççı
baççılık,−ğı
bad
badana
badanacı
badanacılık,−ğı
badana etmek
badanalama
badanalamak
badanalanma
badanalanmak
badanalatma
badanalatmak
badanalı
badanasız
badas
badat
bade
badehu
badeli
badeli aşık,−ğı
badem
badema
badem ağacı
271
badem bıyık,−ğı
bademcik,−ği
badem ezmesi
badem gözlü
badem içi
badem kürk
bademli
bademlik,−ği
bademsi
badem şekeri
badem tırnak,−ğı
badem yağı
baderna
badıç,−cı
badısaba
badi
badi badi
badik,−ği
badikleme
badiklemek
badikleşme
badikleşmek
badire
badiye
badminton
badya
Bafra (ilçe)
272
bagaj
bagaj kapağı
bagaj kilidi
bagaj memuru
baget
bagetli
bağ
bağa
bağan
bağ bahçe
bağ bıçağı
bağboğan
bağ bozumu
bağcı
bağcık,−ğı
bağcıklı
bağcıksız
Bağcılar (ilçe)
bağcılık,−ğı
bağ çubuğu
bağdadî
bağdalama
bağdalamak
bağdama
bağdamak
bağdaş
bağdaşık,−ğı
273
bağdaşıklaşma
bağdaşıklaşmak
bağdaşıklaştırma
bağdaşıklaştırmak
bağdaşıklık,−ğı
bağdaşılma
bağdaşılmak
bağdaşım
bağdaşma
bağdaşmak
bağdaşmaz
bağdaşmazlık,−ğı
bağdaştırıcı
bağdaştırma
bağdaştırmacı
bağdaştırmacılık,
−ğı
bağdaştırmak
bağ doku
bağ fiil
bağı
bağıcı
bağıl
bağıldak,−ğı
bağıl değer
bağıllık,−ğı
bağıl nem
274
bağım
bağımlama
bağımlamak
bağımlaşma
bağımlaşmak
bağımlı
bağımlılık,−ğı
bağımlı sıralı cümle
bağımsız
bağımsız bölüm
bağımsızlaşma
bağımsızlaşmak
bağımsızlaştırma
bağımsızlaştırmak
bağımsızlık,−ğı
bağımsız
milletvekili
bağımsız sıralı
cümle
bağın
bağıntı
bağıntıcı
bağıntıcılık,−ğı
bağıntılı
bağıntılılık,−ğı
bağır,−ğrı
bağırdak,−ğı
275
bağırgan
bağırış
bağırış çağırış
bağırma
bağırmak
bağırsak,−ğı
bağırsak askısı
bağırsak iltihabı
bağırsak ingini
bağırsak kazıntısı
bağırsak kurdu
bağırsak solucanı
bağırtı
bağırtkan
bağırtlak,−ğı
bağırtma
bağırtmak
bağır yeleği
bağış
bağışçı
bağışık,−ğı
bağışıklık,−ğı
bağışıklık bilimi
bağışlama
bağışlamak
bağışlanma
bağışlanmak
276
bağışlatma
bağışlatmak
bağışlayıcı
bağıt
bağıtçı
bağıtlanma
bağıtlanmak
bağıtlaşma
bağıtlaşmak
bağıtlı
bağkesen
bağlaç,−cı
bağlaç grubu
bağlaçlı
bağlaçlı tamlama
bağlaçlı yan cümle
bağlaç öbeği
bağlam
bağlama
bağlamacı
bağlamacılık,−ğı
bağlamak
bağlamalık,−ğı
bağlama zarf−fiili
bağlamsal anlam
bağlanak,−ğı
bağlanım
277
bağlanış
bağlanma
bağlanmak
bağlantı
bağlantı doku
bağlantı borusu
bağlantılı
bağlantısız
bağlantısızlık,−ğı
bağlantısızlık
politikası
bağlantısızlık
siyaseti
bağlantısız ülkeler
bağlantı ünlüsü
bağlantı ünsüzü
bağlantı yapmak
bağlaşık,−ğı
bağlaşıklık,−ğı
bağlaşım
bağlaşma
bağlaşmak
bağlatma
bağlatmak
bağlayıcı
bağlayıcı ünlü
bağlayıcı ünsüz
278
bağlayış
bağlı
bağlık,−ğı
bağlık bahçelik,−ği
bağlı kredi
bağlılaşık,−ğı
bağlılaşım
bağlılaşma
bağlılaşmak
bağlılık,−ğı
bağlı olmak
bağlı su
bağnaz
bağnazlaşma
bağnazlaşmak
bağnazlık,−ğı
bağrıkara (kuş)
bağrış
bağrışa çağrışa
bağrış çağrış
bağrışma
bağrışmak
bağrıştırma
bağrıştırmak
bağrı yanık,−ğı
bağrı yufka
baha
279
bahadır
bahadırlık,−ğı
Bahaî
Bahaîlik,−ği
bahane
bahane etmek
bahaneli
bahanesiz
bahar
baharat
baharatçı
baharatçılık,−ğı
baharatlandırma
baharatlandırmak
baharatlı
baharatsız
bahar bayramı
baharcı
bahar dönemi
bahariye
baharlı
bahar nezlesi
bahar noktası
bahçe
Bahçe (ilçe)
bahçeci
bahçecilik,−ği
280
bahçe domatesi
bahçe kekiği
bahçeli
Bahçelievler (ilçe)
bahçelik,−ği
bahçe makası
bahçemsi
bahçe nanesi
Bahçesaray (ilçe)
bahçesiz
bahçıvan
bahçıvanlı
bahçıvanlık,−ğı
bahir,−hri
bahis,−hsi
bahisçi
bahis konusu
bahname
bahri (kuş)
bahrî (denizle ilgili)
bahriye
bahriye çiftetellisi
bahriyeli
bahsetme
bahsetmek
bahşetme
bahşetmek
281
Bahşili (ilçe)
bahşiş
baht
bahtı açık,−ğı
bahtı kara
baht işi
bahtiyar
bahtiyarlık,−ğı
bahtlı
bahtsız
bahtsızlık,−ğı
bahusus
bakaç,−cı
bakakalma
bakakalmak
bakalit
bakalitli
bakalorya
bakam
bakan
bakanak,−ğı
bakanlar kurulu
bakanlık,−ğı
bakar
bakara
bakar kör
bakaya
282
bakı
bakıcı
bakıcılık,−ğı
bakılma
bakılmak
bakım
bakımcı
bakım evi
bakımından
bakımlı
bakımlık,−ğı
bakımlılık,−ğı
bakımsız
bakımsızlık,−ğı
bakım yurdu
bakıncak,−ğı
bakındı
bakınma
bakınmak
bakıntı
bakır
bakır alaşımı
bakırcı
bakırcılık,−ğı
bakır çalığı
bakır kaplama
Bakırköy (ilçe)
283
bakırlaşma
bakırlaşmak
bakırlı
bakır oksit,−di
bakır pası
bakır rengi
bakır sülfat
bakır taşı
bakır tuzu
bakış
bakış açısı
bakışık,−ğı
bakışıksız
bakışım
bakışımlı
bakışımsız
bakışımsızlık,−ğı
bakışma
bakışmak
baki
bakir
bakire
bakirelik,−ği
bakirlik,−ği
bakiye
bakkal
bakkal çakkal
284
bakkal defteri
bakkaliye
bakkal kâğıdı
bakkallık,−ğı
bakkam
bakla
baklaçiçeği (renk)
bakla falı
baklagiller
bakla kırı (renk)
baklalı
baklalık,−ğı
baklamsı
baklamsı meyve
baklan
Baklan (ilçe)
baklava
baklava börek,−ği
baklavacı
baklavacılık,−ğı
baklava dilimi
baklavalı
baklavalık,−ğı
bakliyat
bakliye
bakma
bakmak
285
bakraç,−cı
bakteri
bakteridi
bakterigiller
bakterisit,−di
bakteriyel
bakteriyolog,−ğu
bakteriyoloji
bakteriyolojik,−ği
bakteriyoskopi
baktırma
baktırmak
Bakû
bal
bala
Balâ (ilçe)
balaban
balaban kuşu
balabanlaşma
balabanlaşmak
balabanlık,−ğı
balak,−ğı
balalayka
balama
balans
balans ayarı
balans pensi
286
balar
bal arısı
balast
balast direnç,−ci
balast gemi
balast yem
balat,−dı
balata
balayı
balbal
bal başı
balcı
balcılık,−ğı
balçak,−ğı
balçık,−ğı
balçık hurması
balçık inciri
balçıklaşma
balçıklaşmak
balçıklı
bal çiçeği
Balçova (ilçe)
baldır
baldırak,−ğı
baldıran
baldıranlık,−ğı
baldıran şerbeti
287
baldır bacak,−ğı
baldırgan
baldırı çıplak,−ğı
baldırıkara (bitki)
baldır kemiği
baldırpatlatan
baldırsokan
baldız
baldo
bal dudaklı
bale
balerin
balerinlik,−ği
balet
balgam
balgamlı
balgam taşı
balgümeci (dikiş)
balhane
balık,−ğı
Balık (burç)
balık adam
balık bilimci
balık bilimi
balıkçı
balıkçı düğümü
balıkçı kazağı
288
balıkçıl
balıkçılgiller
balıkçılık,−ğı
balıkçıllar
balıkçın
balıkçı yaka
balık çorbası
Balıkesir
balıketi (tombulca)
balık eti
balıkgözü (halka)
balıkgözü objektif
balıkhane
balık istifi
balık kartalı
balıklama
balıklamak
balıklandırma
balıklandırmak
balıklava
balıklı
balıknefesi (yağ)
balık otu
balık pazarı
balıksırtı (desen)
balıksız
balık sütü
289
balık tabağı
balık tutkalı
balık unu
balık yağı
balık yemi
balık yumurtası
Balışeyh (ilçe)
baliğ
baliğ olmak
balina
balina çubuğu
balinalar
balinalı
balina yağı
balistik,−ği
bal kabağı
balkan
Balkan
Balkanlar
Balkanlı
Balkanlılık,−ğı
Balkanolog,−ğu
Balkanoloji
Balkar
Balkarca
bal kelebeği
balkı
290
balkıma
balkımak
balkır
balkon
balkonumsu
balköpüğü (renk)
ballandıra
ballandıra
ballandırma
ballandırmak
ballanma
ballanmak
ballı
ballıbaba (bitki)
ballıbabagiller
ballı börek,−ği
ballıdarı (incir)
ballık,−ğı
ballıklı
ballı pasta
bal mumu
bal mumu macunu
balo
balon
baloncu
balon lâstik,−ği
balonvari
291
balotaj
balotaj kurulu
baloz
bal özlü
bal özü
bal özü bezi
bal özülük,−ğü
bal peteği
bal rengi
balsam
balsıra
bal suyu
balta
baltabaş (gemi)
baltacı
baltacık,−ğı
baltalama
baltalamak
baltalayıcı
baltalayıcılık,−ğı
baltalı
baltalık,−ğı
Baltık
Baltık dilleri
baltrap
balya
Balya (ilçe)
292
balyalama
balyalamak
balyalanma
balyalanmak
balya makinesi
balya yapmak
balyemez
balyos
balyoz
balyozlama
balyozlamak
balyozlanma
balyozlanmak
bambaşka
bambaşkalık,−ğı
bambu
bambul
bambul otu
bam teli
bamya
bamyatarlası
(mezarlık)
ban
bana
ban ağacı
banak,−ğı
banal,−li
293
banallik,−ği
Banaz (ilçe)
banço
bançolaşma
bançolaşmak
bandaj
bandajlama
bandajlamak
bandajlatma
bandajlatma
bandana
bandıra
bandıralı
bandırma
Bandırma (ilçe)
bandırmak
bando
bandocu
bandoculuk,−ğu
bandona
bandrol,−lü
bandrollü
bangır bangır
bangırdama
bangırdamak
Bangladeş
Bangladeşli
294
bani
bank
banka
bankacı
bankacılık,−ğı
banka cüzdanı
banka defteri
banka kartı
bankamatik,−ği
banker
bankerlik,−ği
bankerzede
banket
bankiz
banknot
banko
banko at
bankomat
banko sayı
banlama
banlamak
banliyö
banliyö treni
banma
banmak
ban otu
bant,−dı
295
bantlama
bantlamak
bantlayıcı
bant zımpara
ban yağı
banyo
banyo bataryası
banyo dolabı
banyo havlusu
banyo kabini
banyo kazanı
banyo küveti
banyolu
banyo sabunu
banyosuz
banyo takımı
banyo yapmak
baobap,−bı
bap,−bı
bar
baraj
baraj ateşi
baraj mesafesi
baraj yapmak
barak,−ğı
baraka
barakacık,−ğı
296
baran
barata
baratarya
bar ateşi
barba
barbakan
barbar
bar bar
barbarca
barbarizm
barbarlaşma
barbarlaşmak
barbarlık,−ğı
barbaşı
barbata
barbekü
barbunya
barbunyagiller
barbut
barbutçu
barcı
barcılık,−ğı
barça
barçak,−ğı
barda
bardacık,−ğı
bardacık eriği
297
bardak,−ğı
bardakaltı (örtü)
bardakçı
bardak eriği
bardan
bardan bardan
bardo
barem
baret
barfiks
bargâh
bargam
barhana
bar havası
barı
barınak,−ğı
barındırma
barındırmak
barınma
barınmak
barış
barışçı
barışçıl
barışçılık,−ğı
barışık,−ğı
barışıklık,−ğı
barışma
298
barışmak
barışsever
barışseverlik,−ği
barıştırma
barıştırmak
bari
barikat
barikatlama
barikatlamak
barisfer
barit,−di
baritin
baritli
baritli yıkama
bariton
bariyer
bariz
barizleşme
barizleşmek
bark
barka
barkarol,−lü
barklanma
barklanmak
barkot,−du
barlam
barmen
299
barmenlik,−ği
baro
baro başkanı
barograf
barok
barokçu
barokçuluk,−ğu
barok müzik,−ği
barometre
baron
baronluk,−ğu
baroskop,−bu
barparalel
barsam
barsama
Bartın
barudî
barut
barutçu
barutçuluk,−ğu
barut esmeri
barut fıçısı
barut hakkı
baruthane
barut kabağı
barutluk,−ğu
barut rengi
300
baryum
baryum karbonat
baryum sülfat
bas
basak,−ğı
basaklı
basaksız
basamak,−ğı
basamak basamak
basamaklı
basar
basarî
basarna
bas bariton
bas bas
basbayağı
basen
basgitar
bası
basıcı
basıcılık,−ğı
basık,−ğı
basıklaştırma
basıklaştırmak
basıklık,−ğı
basıla
basılı
301
basılış
basılma
basılma dayanımı
basılmak
basım
basımcı
basımcılık,−ğı
basım evi
basın
basın ahlâkı
basın ajansı
basın ataşesi
basın bildirisi
basın bürosu
basınç,−cı
basınçlama
basınçlamak
basınçlı
basınçlı kap,−bı
basınçlı su
basınçölçer
basınç ölçüm
basın danışmanı
basın dünyası
basın hürriyeti
basın kartı
basın konferansı
302
basın mensubu
basın müşaviri
basın özgürlüğü
basın sözcüsü
basın toplantısı
basın yasağı
basıölçer
basırgama
basırgamak
basırganma
basırganmak
basış
basil
basiret
basiretli
basiretsiz
basiretsizlik,−ği
basit
basit cisim,−smi
basit cümle
basitçe
basit faiz
basit kelime
basit kesir,−sri
basitleşme
basitleşmek
basitleştirme
303
basitleştirmek
basitlik,−ği
basit renk,−gi
Bask
Baskça
basket
basketbol
basketbolcu
basketbolculuk,−ğu
basketçi
basket yapmak
baskı
baskıcı
baskıcılık,−ğı
baskıda
baskı grubu
baskı kalıbı
baskılı
baskılık,−ğı
baskın
baskıncı
baskın yapmak
baskı resim,−smi
baskısız
baskı yapmak
Baskil
basklârnet
304
baskül
basma
basmacı
basmacılık,−ğı
basmahane
basmak
basma kalıbı
basmakalıp,−bı
basmakalıplaşma
basmakalıplaşmak
basmalı
basmalık,−ğı
basso
bastana salatası
bastarda
bastı
bastıbacak,−ğı
bastık,−ğı
bastırak,−ğı
bastırık,−ğı
bastırılma
bastırılmak
bastırım
bastırma
bastırmak
bastika
baston
305
bastoncu
bastonculuk,−ğu
baston francala
bastonlu
bastonsuz
basur
basurlu
basur memesi
basur otu
basübadelmevt
basya
baş
başa baş
baş açık
başağaç,−cı
başağırlık,−ğı
baş ağrısı
başak,−ğı
Başak (burç)
başakçı
başakçık,−ğı
başaklama
başaklamak
başaklanma
başaklanmak
başaklı
başaktör
306
başaktörlük,−ğü
başaktris
başaktrislik,−ği
başaltı (spor)
baş altı (denizcilik)
başarı
başarılı
başarılma
başarılmak
başarım
başarısız
başarısızlık,−ğı
başarma
başarmak
başasistan
başasistanlık,−ğı
baş aşağı
başat
başat karakter
başatlık,−ğı
başatlık yasası
başbakan
başbakanlık,−ğı
baş başa
başbayi,−i
baş belâsı
baş bezi
307
baş bıçağı
baş biti
başbuğ
baş çanağı
başçavuş
başçavuşluk,−ğu
başçı
başçık,−ğı
Başçiftlik (ilçe)
başdanışman
başdekorcu
başdekorculuk,−ğu
başdizgici
baş döndürücü
baş dönmesi
başdümenci
baş dümeni
başefendi
başeksper
başeser
başeski
başfiyat
başgardiyan
başgarson
başgarsonluk,−ğu
başgedikli
başhakem
308
başhekim
başhekimlik,−ği
başhemşire
başhemşirelik,−ği
başhostes
başı açık,−ğı
başı bağlı
başıboş
başıboşluk,−ğu
başıbozuk,−ğu
başıbozukluk,−ğu
başı devletli
başı dimdik,−ği
başı dinç
başı dumanlı
başıkabak,−ğı
başına buyruk,−ğu
başı yumuşak,−ğı
başimam
başka
başkaca
başkafiye
başkahraman
başkalaşım
başkalaşma
başkalaşmak
başkalaştırma
309
başkalaştırmak
başkaldırı
baş kaldırma
baş kaldırmak
Başkale (ilçe)
baş kaldırma
baş kaldırmak
başkalık,−ğı
başkan
başkanlık,−ğı
başkanlık etmek
başkanlık makamı
başkanlık sistemi
başkan vekili
başkan yardımcısı
başkarakter
başkası
başkâtip,−bi
başkâtiplik,−ği
başkent
başkentlik,−ği
başkesit
başkilise
baş kipesi
başkişi
başkomutan
başkomutanlık,−ğı
310
başkonakçı
başkonsolos
başkonsolosluk,−ğu
başköşe
başkumandan
başkumandanlık,
−ğı
Başkurdistan
Başkurt
Başkurtça
başlâhana
başlama
başlamak
başlama meridyeni
başlama vuruşu
başlama yeri
başlangıç,−cı
başlangıç noktası
başlanılma
başlanılmak
başlanma
başlanmak
başlatılma
başlatılmak
başlatma
başlatmak
başlayıcı
311
başlayış
başlı
başlı başına
başlıca
başlık,−ğı
başlıkçı
başlıklı
başlıksız
başmabeyinci
başmak,−ğı
başmakale
başmakçı
başmakçılık,−ğı
başmaklık,−ğı
başmal
başmisafir
başmuallim
başmuallimlik,−ği
başmubassır
başmuharrir
başmuharrirlik,−ği
başmurakıp,−bı
başmurakıplık,−ğı
başmüdür
başmüdürlük,−ğü
başmüfettiş
başmüfettişlik,−ği
312
başmühendis
başmühendislik,−ği
başmürettip,−bi
başmürettiplik,−ği
başmüsevvit,−di
başnokta
başoda
başoyuncu
başoyunculuk,−ğu
başöğretmen
başöğretmenlik,−ği
başörtü
başörtülü
baş örtüsü
başpapaz
başpapazlık,−ğı
başparmak,−ğı
başpehlivan
başpehlivanlık,−ğı
başpiskopos
başpiskoposluk,−ğu
başrahip,−bi
başrahiplik,−ği
başrejisör
başrejisörlük,−ğü
başrol,−lü
baş sağlığı
313
başsavcı
başsavcılık,−ğı
başsız
başsızlık,−ğı
başşehir,−hri
baştaban
baştabip,−bi
baştabiplik,−ği
baş tacı
baş tacı etmek
baştan aşağı
baştan başa
baştanımaz
baştanımazlık,−ğı
baştankara (kuş)
baştan kara (git−
mek, etmek)
baştankaragiller
baştan savmacı
baştan savmacılık,
−ğı
baştan sona
baştarda
başteknisyen
başucu (gök bilimi)
baş ucu
baş ucu kitabı
314
başucu noktası
başucu uzaklığı
başuzman
başuzmanlık,−ğı
başülke
baş üstü(denizcilik)
baş üstüne
başvekâlet
başvekil
başvekillik,−ği
başvurdurma
başvurdurmak
başvurma
başvurmak
başvuru
başvurucu
başvurulma
başvuurlmak
başyapıt
başyardımcı
başyargıcı
baş yastığı
başyaver
başyaverlik,−ği
Başyayla (ilçe)
başyazar
başyazarlık,−ğı
315
başyazı
başyazman
başyazmanlık,−ğı
başyemek,−ği
başyıldız
başyönetmen
başyönetmenlik,−ği
başyukarı
bat
bata çıka
batak,−ğı
batakçı
batakçıl
batakçılık,−ğı
batak çulluğu
batakhane
bataklı
bataklık,−ğı
bataklık ardıcı
bataklık baykuşu
bataklık gazı
bataklık keteni
bataklık kırlangıcı
bataklık kuşları
bataklık nergisi
batar
batarya
316
batarya ateşi
batarya kutusu
bataryalı
bateri
baterist
batı
batı bloku
batıcı
batıcılık,−ğı
batık,−ğı
batıl
batılı
batılılaşma
batılılaşmak
batılılaştırma
batılılaştırmak
batılılık,−ğı
batıl inanç,−cı
batıl itikat,−dı
batın,−tnı (karın)
bâtın (iç; gizli)
Bâtınî
Bâtıniye
batırık,−ğı
batırılma
batırılmak
batırma
317
batırmak
batış
Batı Türkçesi
bati
batik,−ği
batisfer
batiskaf
batkı
batkın
batkınlık,−ğı
batma
batmak
batman
Batman
batonsale
batöz
batsat
battal
battal etmek
Battalgazi (ilçe)
battal olmak
battaniye
battaniyeli
batur
batyal,−li
bav
bavcı
318
bavlı
bavlıma
bavlımak
bavul
bavulcu
bavullu
bavul ticareti
Bavyera
Bavyeralı
bay
bayağı
bayağı kesir,−sri
bayağılaşma
bayağılaşmak
bayağılaştırma
bayağılaştırmak
bayağılık,−ğı
bayan
bayançe
bayat
Bayat (ilçe)
bayatı
bayatî
bayatîaraban
bayatîbuselik,−ği
bayatlama
bayatlamak
319
bayatlatma
bayatlatmak
bayatlık,−ğı
bayatsı
bayatsıma
bayatsımak
Bayburt
baygın
baygın baygın
baygınlaşma
baygınlaşmak
baygınlık,−ğı
baygıntı
bayıla bayıla
bayılma
bayılmak
bayıltıcı
bayıltma
bayıltmak
bayılttırma
bayılttırmak
bayındır
Bayındır (ilçe)
bayındırcı
bayındırlaşma
bayındırlaşmak
bayındırlaştırma
320
bayındırlaştırmak
bayındırlık,−ğı
Bayındur
bayır
bayır aşağı
bayır kuşu
bayırlaşma
bayırlaşmak
bayır turpu
bayır yukarı
bayi,−i
bayilik,−ği
Baykan (ilçe)
baykuş
baykuşgiller
baylan
baylanlık,−ğı
baylanma
baylanmak
bayma
baymak
bayrak,−ğı
bayrakaltı (ordu
hizmeti)
bayrakçı
bayrak direği
bayraklaşma
321
bayraklaşmak
bayraklı
bayraklık,−ğı
bayrak merasimi
bayraktar
bayraktarlık,−ğı
bayraktarlık etmek
bayrak töreni
bayrak yarışı
bayram
bayram alayı
bayram ayı
bayram çocuğu
bayramdan
bayrama
bayramda
seyranda
bayram gazetesi
bayram günü
bayram havası
bayram hediyesi
Bayramî
Bayramiç (ilçe)
Bayramîlik,−ği
bayramlaşma
bayramlaşmak
bayramlık,−ğı
322
bayramlık ad
bayramlık ağız,−ğzı
bayram namazı
Bayramören (ilçe)
Bayrampaşa (ilçe)
bayram şekeri
bayram tebriği
bayram topu
bayramüstü
bayramüzeri
bayram yeri
bayram ziyareti
bayrı
bayrılık,−ğı
baysal
baysallık,−ğı
baysungur
baytar
baytarlık,−ğı
baz
baza
bazal,−li
bazalt
bazar
bazen
bazı
bazı bazı
323
bazıları
bazısı
baziçe
bazidiyospor
bazik,−ği
bazik oksitler
bazilika
bazit
bazitli mantarlar
bazlama
bazlamaç,−cı
bazlaşma
baz losyon
baz morfin
bazofil
bazofobi
bazuka
be
bebe
bebe aspirini
bebecik,−ği
bebek,−ği
bebekçe
bebekleşme
bebekleşmek
bebeklik,−ği
bebeklik etmek
324
bebek ölümü
beberuhi (sevimsiz,
budala)
Beberuhi (Karagöz
oyunundaki cüce)
becayiş
becayiş etmek
becelleşme
becelleşmek
beceri
becerikli
beceriklilik,−ği
beceriksiz
beceriksizlik,−ği
becerme
becermek
becet,−di
Beçene
becit
Beç tavuğu
bedahet
bedaheten
bedava
bedavacı
bedavacılık,−ğı
bedavadan
bedavalaşma
325
bedavalaşmak
bedavasına
bedavaya
bedayi
bedbaht
bedbaht etmek
bedbahtlık,−ğı
bedbaht olmak
bedbin
bedbin etmek
bedbinleşme
bedbinleşmek
bedbinleştirme
bedbinleştirmek
bedbinlik,−ği
bedbin olmak
bedçehre
beddua
beddua etmek
bedel
bedelci
bedelli
bedelli askerlik,−ği
bedelsiz
bedelsiz ithalât
beden
bedence
326
beden cezası
bedenci
beden eğitimi
bedenen
bedenî
beden işçisi
bedenli
bedensel
beden terbiyesi
bedesten
bedevî
bedevîlik,−ği
bedhah
bedihî
bediî
bediîleşme
bediîleşmek
bediiyat
bedik,−ği
bedir,−dri
bedirik,−ği
bedirlenme
bedirlenmek
bedirleşme
bedirleşmek
bedük,−ğü
bednam
327
begayet
Begdili
begonvil
begonya
begonyagiller
begüm
beğence
beğendi
beğendirme
beğendirmek
beğeni
beğenilme
beğenilmek
beğenirlik,−ği
beğeniş
beğenme
beğenmek
beğenmemek
beğenmezlik,−ği
Behçet hastalığı
behemehâl
beher
beherglas
behey
behime
behimî
behimîlik,−ği
328
behişt
behre
behresiz
beis,−e'si
bej
bek
beka
bekar (nota işareti)
bekâr (evlenmemiş
kimse)
bekâret
bekârhane
bekârlık,−ğı
bekâr odası
bekas
bekçi
bekçilik,−ği
bekçilik etmek
Bekilli (ilçe)
bekinme
bekinmek
bekitme
bekitmek
bekleme
beklemek
beklemeli
bekleme odası
329
bekleme salonu
bekleme süresi
bekleme yeri
beklenilme
beklenilmek
beklenme
beklenmedik,−ği
beklenmek
beklenmez
beklenmezlik,−ği
beklenmezlik fiili
beklenti
bekleşme
bekleşmek
bekletilme
bekletilmek
bekletme
bekletmek
bekleyiş
bekri
bekrilik,−ği
Bektaşî
Bektaşî babası
Bektaşî dedesi
bektaşîkavuğu
(bitki)
Bektaşîlik,−ği
330
Bektaşî sırrı
Bektaşî üzümü
bel
belâ
belâgat,−ti
belâgatli
belâgatsiz
bel ağrısı
belâhat,−ti
belâlı
bel bağı
bel bel
belce
Belçika
Belçikalı
belde
Beldeitayyibe (Medine)
beledî
belediye
belediye başkanı
belediyeci
belediyecilik,−ği
belediye çavuşu
belediye encümeni
belediyelik,−ği
belediye meclisi
belediye nikâhı
331
belediye polisi
belediye reisi
belediye sarayı
belediye suçları
belediye teşkilâtı
belek,−ği
beleme
belemek
belemir
belen
Belen (ilçe)
belenme
belenmek
belerme
belermek
belertme
belertmek
beleş
beleşçi
beleşçilik,−ği
beleşten
beletme
beletmek
bel evlâdı
bel fıtığı
belge
belgeci
332
belgeç
belgegeçer
belgegeçer çevirgesi
belgeleme
belgelemek
belgelendirme
belgelendirmek
belgelenme
belgelenmek
belgeli
belgelik,−ği
belgesel
belgeselci
belgeselcilik,−ği
belgesel film
bel gevşekliği
belgi
belgileme
belgilemek
belgili
belgin
belginlik,−ği
belgisiz
belgisizlik,−ği
belgisiz sıfat
belgisiz zamir
belgit
333
beli
beli bükük,−ğü
beliğ
belik,−ği
belik belik
belikleme
beliklemek
belinleme
belinlemek
belirgi
belirgin
belirginleşme
belirginleşmek
belirginleştirme
belirginleştirmek
belirginlik,−ği
belirleme
belirlemek
belirlenim
belirlenimci
belirlenimcilik,−ği
belirlenme
belirlenmek
belirlenmezci
belirlenmezcilik,−ği
belirleşme
belirleşmek
334
belirleyici
belirli
belirli belirsiz
belirli geçmiş
belirlilik,−ği
belirli nesne
belirme
belirmek
belirsiz
belirsiz geçmiş
belirsizlik,−ği
belirsizlik hâli
belirsizlik sıfatı
belirsizlik zamiri
belirteç,−ci
belirten
belirti
belirtik,−ği
belirtilen
belirtili
belirtili nesne
belirtili tamlama
belirtilme
belirtilmek
belirtisiz
belirtisiz nesne
belirtisiz tamlama
335
belirtken
belirtme
belirtme durumu
belirtme grubu
belirtmek
belirtme sıfatı
belit
belitken
belitleme
belitlemek
belitlenebilirlik,−ği
beliye
bel kemeri
bel kemiği
belki
belkili
bel kündesi
bellâdonna
bellek,−ği
bellek karışıklığı
bellek kaybı
bellek yitimi
bellem
belleme
bellemek
bellenme
bellenmek
336
belleten
belletici
belletme
belletmek
belletmen
belli
belli başlı
belli belirsiz
belli etmek
bellik,−ği
bellilik,−ği
belli olmak
bellisiz
belsem
bel soğukluğu
bel suyu
bembeyaz
bemol,−lü
ben
benbenci
benbencilik,−ği
bence
benci
bencil
bencilce
bencileyin
bencilik,−ği
337
bencilleşme
bencilleşmek
bencillik,−ği
bencillik etmek
bencil olmak
bende
bendegân
bendegî
bendehane
bendezade
bendir
benek,−ği
beneklenme
beneklenmek
benekleşme
benekleşmek
benekli
benekli köpek
balığı
bengi
bengileme
bengilemek
bengileşme
bengileşmek
bengilik,−ği
bengi su
beniâdem
338
benibeşer
beniçinci
beniçincilik,−ği
benildeme
benildemek
benimseme
benimsemek
benimsenme
benimsenmek
benimsetme
benimsetmek
benimseyiş
beniz,−nzi
benizli
benlenme
benlenmek
benli
benlik,−ği
benlik çatışması
benlikçi
benlikçilik,−ği
benlik davası
benlik ikileşmesi
benlik yitimi
benmari
benmerkezci
benmerkezcilik,−ği
339
bent,−di
bent etmek
benzeme
benzemek
benzemeklik,−ği
benzemez
benzen
benzer
benzeri
benzerlik,−ği
benzersiz
benzersizlik,−ği
benzer şekiller
benzeş
benzeşen
benzeşik,−ği
benzeşim
benzeşim oranı
benzeşlik,−ği
benzeşme
benzeşmek
benzeşmezlik,−ği
benzeti
benzetici
benzetici ressam
benzetilme
benzetilmek
340
benzetim
benzetimlik,−ği
benzetim sineması
benzeti ressamı
benzetiş
benzetme
benzetmek
benzeyiş
benzeyişsizlik,−ği
benzin
benzinci
benzincilik,−ği
benzin istasyonu
benzinleme
benzinlemek
benzinli
benzinlik,−ği
benzin pompası
benzol,−lü
beraat,−ti
beraat etmek
beraatızimmet
beraber
beraberce
beraberinde
beraberlik,−ği
beraberlik müziği
341
berat
Berat Gecesi
Berat Kandili
berbat
berbat etmek
berbat olmak
berber
berber balığı
berber bataryası
berber çırağı
berber dükkânı
Berberî
berber kalfası
berber koltuğu
berberlik,−ği
berber salonu
berber ustası
berceste
berdel
berdelâcuz
berdevam
berduş
bere
bereket
bereketlenme
bereketlenmek
bereketli
342
bereketlilik,−ği
bereketsiz
bereketsizlik,−ği
bereleme
berelemek
berelenme
berelenmek
bereli
berenarı
Bergama (ilçe)
bergamodî
bergamot
bergüzar
berhane
berhava
berhava etmek
berhava olmak
berhayat
berhudar
beri
beribenzer
beriberi
beriki,−ni
beril
berilyum
berjer
berk
343
berkelyum
berkemal
berkime
berkimek
berkinme
berkinmek
berkitme
berkitmek
berklik,−ği
berlâm
bermuda
bermutat
berrak,−ğı
berraklaşma
berraklaşmak
berraklaştırma
berraklaştırmak
berraklık,−ğı
berrî
bertafsil
bertaraf
bertaraf etmek
bertaraf olmak
bertik,−ği
bertilme
bertilmek
bertme
344
bertmek
berzah
besalet
besbedava
besbelli
besbeter
beselemek
beserek,−ği
besermek
besi
besici
besicilik,−ği
besi doku
besi dokulu
besi dokusu
besi dokusuz
besihane
besi hayvanı
besili
besi merası
besin
besinli
besinsiz
besinsizlik,−ği
besi örü
besi suyu
beslek,−ği
345
besleme
besleme basın
beslemek
besleme kız
beslemelik,−ği
beslenen
beslengi
beslenilme
beslenilmek
beslenme
beslenme
bozukluğu
beslenme çantası
beslenme
eğitimcisi
beslenme eğitimi
beslenmek
beslenme odası
beslenme saati
beslenme sorunu
beslenme uzmanı
beslenme
yetersizliği
besletme
besletmek
besleyici
besmele
346
besmelesiz
Besni (ilçe)
beste
besteci
bestecilik,−ği
bestekâr
besteleme
bestelemek
bestelenme
bestelenmek
besteli
bestenigâr
bestesiz
beste yapmak
best−seller
beş
beş altı
beşaret
beş beter
beşbıyık,−ğı
(muşmula)
beş binlik,−ği
beş bir
beş dört,−dü
beş duyu
beşer
beşerî
347
beşerî coğrafya
beşeriyet
beşeriyetçi
beşeriyetçilik,−ği
beşerli
beşgen
beşibirlik,−ği
beşibiryerde
beşik,−ği
beşikçi
Beşikdüzü'nü (ilçe)
beş iki
beşik kertiği
beşik kertme
beşiklik,−ği
beşikörtüsü (çatı
örtüsü)
beşik salıncak,−ğı
Beşiktaş (ilçe)
beşinci
beşinci kol
Beşiri (ilçe)
beşiz
beşizli
beşkardeş (şamar)
beşleme
beşlemek
348
beşli
beşlik,−ği
beşme
beş milyonluk,−ğu
beş on
beş paralık,−ğı
beş parasız
beşparmak,−ğı
(deniz hayvanı)
beşparmak otu
beşpençe
(deniz hayvanı)
beştaş (oyun)
beşuş
beş üç
beş vakit,−kti
beş yüzlü
beş yüzlük,−ğü
bet
bet,−di
beta
beta ışınları
beta mikrobu
betatron
beteleme
betelemek
beter
349
beter etmek
beterleşme
beterleşmek
beti
betik,−ği
betili
betili sanat
betim
betimleme
betimlemeci
betimlemek
betimlemeli
betimlenme
betimlenmek
betimleyici
betimsel
betimsel dil bilgisi
betisiz
betisiz sanat
beton
betonarme
betoncu
betoniyer
betonkarar
beton santrali
bet suratlı
bevliye
350
bevliyeci
bevliyecilik,−ği
bevvap,−bı
bey
beyaban
Beyağaç (ilçe)
bey akdi
beyan
beyanat
beyan etmek
beyanname
bey armudu
beyaz
beyaz adam
beyaz altın
beyaz baston
beyaz cam
beyaz dizi
beyaz eşya
beyaz et
beyaz gümüş
beyazımsı
beyazımtırak,−ğı
beyaz ırk
Beyazıt (ilçe)
beyaz iş
beyaz kitap,−bı
351
beyaz kömür
beyazlanma
beyazlanmak
beyazlaşma
beyazlaşmak
beyazlatıcı
beyazlatılma
beyazlatılmak
beyazlatma
beyazlatmak
beyazlı
beyazlık,−ğı
beyaz oy
beyaz perde
beyaz peynir
Beyaz Rus
beyaz sabun
beyazsinek,−ği
beyaz şarap,−bı
beyaztilki
beyaz zehir,−hri
beybaba
Beydağ (ilçe)
beyefendi
bey erki
beygir
beygirci
352
beygir gücü
beygirli
beygirlik,−ği
beygirsiz
beyhude
beyhudelik,−ği
beyhude yere
beyin,−yni
beyin cerrahı
beyin cerrahîsi
beyincik,−ği
beyin göçü
beyin gücü
beyin jimnastiği
beyin kanaması
beyin karıncıkları
beyinli
beyin omurilik sıvısı
beyin orağı
beyinsel
beyinsi
beyinsiz
beyin takımı
beyin üçgeni
beyin yıkama
beyin zarı
beyin zarları
353
beyit,−yti
beyitli
beyiye
Beykoz (ilçe)
beylerbeyi
Beylerbeyi'ni
beylerbeylik,−ği
beylik,−ği
beylikçi
Beylikova (ilçe)
beylik söz
beynamaz
beynelmilel
beynelmilelci
beynelmilelcilik,−ği
beyninde
Beyoğlu'nu (ilçe)
Beypazarı'nı (ilçe)
beysbol
beysbolcu
Beyşehir (ilçe)
beytülmal,−li
Beytüşşebap (ilçe)
beyyine
beyzade
beyzadelik,−ği
beyzî
354
bez
bezci
bezcilik,−ği
bezdirici
bezdirilme
bezdirilmek
bezdirme
bezdirmek
beze
bezek,−ği
bezekçi
bezekleme
bezeklemek
bezekli
bezeleme
bezelemek
bezeli
bezelye
bezeme
bezemeci
bezemecilik,−ği
bezemek
bezemeli
bezen
bezeniş
bezenme
bezenmek
355
bezenti
bezetme
bezetmek
bezeyici
bezeyiş
bezgi
bezgin
bezginleşme
bezginleşmek
bezginlik,−ği
bezik,−ği
bezilme
bezilmek
bezir,−zri
bezirgân
bezirgânbaşı
bezirgânlık,−ğı
bezirleme
bezirlemek
bezir yağı
bezleme
bezlemek
bezm
bezme
bezmek
bezsi
bez tüyler
356
bezzaz
bezzazlık,−ğı
bıcı bıcı
bıcıl
bıcılgan
bıcır bıcır
bıcırgan
bıçak,−ğı
bıçakçı
bıçakçılık,−ğı
bıçaklama
bıçaklamak
bıçaklanma
bıçaklanmak
bıçaklatma
bıçaklatmak
bıçaklı
bıçaklık,−ğı
bıçak sırtı
bıçık,−ğı
bıçılgan
bıçkı
bıçkıcı
bıçkı evi
bıçkıhane
bıçkın
bıçkınlaşma
357
bıçkınlaşmak
bıçkınlık,−ğı
bıçkı tozu
bıdık,−ğı
bıkılma
bıkılmak
bıkış
bıkışma
bıkışmak
bıkkın
bıkkınlık,−ğı
bıkkıntı
bıkma
bıkmak
bıktırıcı
bıktırma
bıktırmak
bıldır
bıldırcın
bıldırcın eti
bılkıma
bılkımak
bıllık bıllık
bıngıl bıngıl
bıngıldak,−ğı
bıngıldama
bıngıldamak
358
bırakılma
bırakılmak
bırakım
bırakış
bırakışma
bırakışmak
bırakıt
bırakma
bırakmak
bıraktırma
bıraktırmak
bırıçka
bıtırak,−ğı
bıyık,−ğı
bıyıklanma
bıyıklanmak
bıyıklı
bıyıklı balık,−ğı
bıyıksız
bızbız
bızdık,−ğı
bızır
bîaman
biat,−ti
biat edilmek
biat etmek
bîbaht
359
bîbehre
biber
biber dolması
biberiye
biberleme
biberlemek
biberli
biberlik,−ği
biberon
biber salçası
bibersiz
biber turşusu
bibi
bibliyofil
bibliyograf
bibliyografi
bibliyografik,−ği
bibliyografya
bibliyoman
bibliyomani
bibliyotek,−ği
bibliyotekçi
biblo
bici
bicik,−ği
bicili
bîçare
360
bîçarelik,−ği
biçem
biçem bilimi
biçenek,−ği
biçerbağlar
biçerdöver
biçici
biçicilik,−ği
biçilme
biçilmek
biçim
biçim biçim
biçim bilimi
biçim birimi
biçimci
biçimcilik,−ği
biçim değişimi
biçimleme
biçimlendirilme
biçimlendirilmek
biçimlendirme
biçimlendirmek
biçimlenme
biçimlenmek
biçimli
biçimsel
biçimselleştirme
361
biçimselleştirmek
biçimsellik,−ği
biçimsiz
biçimsizleşme
biçimsizleşmek
biçimsizlik,−ği
biçiş
biçki
biçkici
biçki dikiş kursu
biçki dikiş yurdu
biçki yapmak
biçki yurdu
biçme
biçmek
biçtirme
biçtirmek
bîdar
bid'at,−ti
bidayet
bide
bidon
bidoncu
bienal,−li
biftek,−ği
Biga (ilçe)
Bigadiç (ilçe)
362
bîgâne
bîgânelik,−ği
bigudi
bîgünah
bîhaber
bihakkın
biheyviyorizm
bîhuş
bîilâç
bijon anahtarı
bijuteri
bîkarar
bikarbonat
bîkes
bîkeslik,−ği
bikini
bikir,−kri
bilâder ağacı
bilâhare
bilâistisna
bilâkaydüşart
bilâkis
bilânço
bilâr
bilârdo
bilârdocu
bilârdoculuk,−ğu
363
bilârdo masası
bilâsebep,−bi
bilâvasıta
bilcümle
bildik,−ği
bildirge
bildiri
bildirilme
bildirilmek
bildirim
bildirim ödencesi
bildiriş
bildirişim
bildirişme
bildirişmek
bildirme
bildirme cümlesi
bildirmek
bildirme kipi
bildirme kipleri
bile
bile bile
bilecen
bilecenlik,−ği
Bilecik
bileği
bileği taşı
364
bilek,−ği
bilek damarı
bilek gücü
bilek güreşi
bilek kuvveti
bileklik,−ği
bilek saati
bileme
bilemek
bilenme
bilenmek
bileşen
bileşik,−ği
bileşik faiz
bileşikgiller
bileşik kap,−bı
bileşik kaplar
bileşik kesir,−sri
bileşik önerme
bileşim
bileşke
bileşken
bileşme
bileşmek
bileştirici
bileştirme
bileştirmek
365
bilet
biletçi
biletçilik,−ği
biletli
biletsiz
biletme
biletmek
bileyici
bileyicilik,−ği
bilezik,−ği
bilezikli
bilfarz
bilfiil
bilge
bilgece
bilgelik,−ği
bilgi
bilgici
bilgicilik,−ği
bilgiç,−ci
bilgi çarpıtma
bilgiç bilgiç
bilgiçlik,−ği
bilgi işlem
bilgi kuramı
bilgilendirme
bilgilendirmek
366
bilgilenme
bilgilenmek
bilgili
bilgilik,−ği
bilgin
bilgince
bilginlik,−ği
bilgisayar
bilgisayarcı
bilgisayarcılık,−ğı
bilgisayarlamak
bilgisayarlaşma
bilgisayarlaşmak
bilgisayarlı
kesityazar
bilgisayar masası
bilgisiz
bilgisizlik,−ği
bilgi şöleni
bilgi toplumu
bilgiyazar
bilhassa
bili
bili bili
bilici
bililtizam
bilim
367
bilim adamı
bilimci
bilimcilik,−ği
bilim dışı
bilim kadını
bilim kuramı
bilim kurgu
bilim kurgusal
bilimsel
bilimsel deneycilik,
−ği
bilimsel düşünce
bilimselleştirme
bilimselleştirmek
bilimsellik,−ği
bilimsel sosyalizm
bilimsel toplantı
bilimsiz
bilimsizlik,−ği
bilinç,−ci
bilinç akışı
bilinçaltı
bilinç dışı
bilinç kaybı
bilinçlendirme
bilinçlendirmek
bilinçlenme
368
bilinçlenmek
bilinçli
bilinçlilik,−ği
bilinçsiz
bilinçsizlik,−ği
bilindik,−ği
bilinemez
bilinemezci
bilinemezcilik,−ği
bilinen
bilinme
bilinmedik,−ği
bilinmek
bilinmeyen
bilinmez
bilinmezlik,−ği
bilir
bilirkişi
bilirkişilik,−ği
bilirkişi raporu
bilisiz
bilisizlik,−ği
bilistifade
biliş
bilişim
bilişim ağı
bilişimci
369
bilişim teknolojisi
bilişme
bilişmek
bilişsel
billâhi
billboard
billûr
billûr cisim,−smi
billûrî
billûriye
billûrlaşma
billûrlaşmak
billûrlaştırma
billûrlaştırmak
billûrlu
billûrsu
bilme
bilmece
bilmek
bilmemezlik,−ği
bilmez
bilmezleme
bilmezlemek
bilmezlenme
bilmezlenmek
bilmezlik,−ği
bilmiş
370
bilmukabele
bilmünasebe
bilsat
bilumum
bilvasıta
bilvesile
bilye
bilyeli
bilyeli yatak,−ğı
bilyon
bin
bina
binaen
binaenaleyh
bina etmek
bînamaz
binbaşı,−yı
binbaşılık,−ğı
bin bir
bindallı
bindi
bindirilme
bindirilmek
bindirilmiş
kuvvetler
bindirim
bindirimli
371
bindirme
bindirmek
bindirme kilit,−di
binek,−ği
binek atı
binek taşı
biner
bingi
Bingöl
bini
binici
binicilik,−ği
binilme
binilmek
bininci
biniş
binişme
binişmek
binit
bin kat
binlerce
binlik,−ği
binme
binmek
binnetice
bin türlü
binyaprak,−ğı (bitki)
372
binyıl
biokütle
biomedikal,−li
biomekanik,−ği
biomikroskop,−bu
bîperva
bir
bira
bira bardağı
biracı
biracılık,−ğı
birader
bir ağızdan
birahane
birahaneci
bir alay
bir âlem
biralık,−ğı
bira mayası
bir an
bir an önce
bir ara
bir araba
bir arada
bir aralık
bir avuç,−cu
biraz
373
birazcık,−ğı
birazdan
birazı
bir bakıma
bir başına
bir bir
birbiri
bir boy
bir boyda
bir boydan bir boya
birci
bircilik,−ği
bir çenekliler
bir çenetli
bir çırpıda
bir çift
birçoğu
birçok,−ğu
bir damla
bir defa
bir defalık,−ğı
birden
birdenbire
birdirbir (oyun)
bir dirhem
bir dolu
bir düziye
374
birebir (etkili)
bire bir (ölçü)
bire bir eşleme
Birecik (ilçe)
bir el (atış)
birer
birer birer
birer ikişer
bireşim
bireşimli
bir evcikli
birey
bireyci
bireycilik,−ği
bireyleşme
bireyleştirme
bireyleştirmek
bireylik,−ği
birey oluş
bireysel
bireyselleştirme
bireyselleştirmek
bireysellik,−ği
bireyüstü
bir gecelik,−ği
bir gözeli
bir gözeliler
375
bir güzel
bir hamlede
bir hayli
bir hoş
bir hücreli
biri
biricik,−ği
bir iki
birikim
birikinti
birikinti konisi
birikiş
birikişme
birikişmek
birikme
birikme havzası
birikmek
biriktirim
biriktirme
biriktirmek
birileri
birim
birim bölüğü
birimci ekonomi
birimler bölüğü
birincasıf
birinci
376
birinci çağ
birinci el
birincil
birincil grup,−bu
birincilik,−ği
birinci olmak
birinci orun
birinci zar
birisi
birkaç
birkaçı
bir kalem
bir karar
bir karış
bir kere
bir kerecik
bir koşu
birleme
birlemek
birler
birleşen
birleşik,−ği
birleşik cümle
birleşik fiil
birleşik isim,−smi
birleşik kap,−bı
birleşik kaplar
377
birleşik kelime
birleşik oturum
birleşik oy pusulası
birleşik zaman
birleşilme
birleşilmek
birleşim
birleşme
birleşme değeri
birleşmek
birleştirici
birleştirme
birleştirmek
birli
birlik,−ği
birlik olmak
birlikte
birliktelik,−ği
birlikte yaşama
bir nebze
bir nefeste
bir nice
bir numara
bir numaralı
bir o kadar
bir ölçüde
bir örnek,−ği
378
bir parça
bir parmak,−ğı
birsam
bir sıra
bir solukta
bir sürü
bir şey
birtakım
bir tane
bir temiz
bir terimli
birun
bir vakit,−kti
bir vakitler
biryan
bir yana
biryancı
bir yandan
biryan pilâvı
biryan yağı
bir yol
bir zaman
bir zamanlar
bisiklet
bisikletçi
bisikletçilik,−ği
bisikletli
379
bisikletsiz
bisiklet yolu
bisküvi
Bismil (ilçe)
bismillâh
bistro
bisturi
bisülfat
bisülfür
bişek
bişi
Bişkek
bit
bîtap,−bı
bîtaraf
bîtaraflık,−ğı
bitek,−ği
bitelge
bitevi
biteviye
biteviyelik,−ği
bitey
bitik,−ği
bitiklik,−ği
bitim
bitimli
bitimsiz
380
bitirilme
bitirilmek
bitirim
bitirimci
bitirimhane
bitirim yeri
bitiriş
bitiriş yemi
bitirme
bitirme fiili
bitirmek
bitirme tezi
bitirmiş
bitiş
bitişik,−ği
bitişik çanak
yapraklılar
bitişiklik,−ği
bitişik taç yapraklılar
bitişimli
bitişken
bitişken dil
bitişkenlik,−ği
bitişme
bitişmek
bitiştirme
bitiştirmek
381
bitki
bitki aktarımı
bitki bilimci
bitki bilimi
bitki bitleri
bitkici
bitkicilik,−ği
bitki coğrafyası
bitkileşme
bitkileşmek
bitkimsi
bitkimsi hayvanlar
bitkin
bitki nakli
bitkinlik,−ği
bitki örtüsü
bitki patolojisi
bitkisel
bitkisel hayat
bitkisel kazein
bitkisel yağ
bitki sütü
bitki topluluğu
bitki varlığı
bitleme
bitlemek
bitlenme
382
bitlenmek
bitler
bitli
Bitlis
Bitlis köftesi
bitme
bitmek
bitnik,−ği
bit otu
bitpazarı
bittabi
bitter
bitüm
bitümleme
bitümlemek
bitümlü
bit yeniği
bîvefa
biyaprak,−ğı
biye
biyel
biyelcik,−ği
biyeli
biyesiz
biyoelektrik,−ği
biyoelektronik,−ği
biyoenerji
383
biyofizik,−ği
biyogaz
biyograf
biyografi
biyografik,−ği
biyojeografi
biyokatalizör
biyokimya
biyolog,−ğu
biyoloji
biyolojici
biyolojik,−ği
biyometeoroloji
biyonik,−ği
biyopsi
biyopsi yapmak
biyosfer
biyoşimi
biyotit
biz
Bizans
bîzar
bîzar etmek
bîzar olmak
bizatihi
biz bize
bizce
384
bizcileyin
bizden
bizdenlik,−ği
bizimki
bizleme
bizlemek
bizlengiç,−ci
bizmut
bizon
bizzat
blâstulâ
blender
blok
blokaj
bloke
bloke çek
bloke etmek
blok inşaat
bloklaşma
bloklaşmak
bloknot
bloksuz
bloksuzluk,−ğu
blöf
blöfçü
blöf yapmak
blûcin
385
blûm
blûz
boa
boagiller
boalar
bobin
bobinaj
bobin kırıcı
boca
boca alabanda
boca etmek
bocalama
bocalamak
bocalatma
bocalatmak
boci
bocuk,−ğu
bocurgat
bodoslama
bodoslamadan
bodoslamak
bodrum
Bodrum (ilçe)
bodrum katı
boduç,−cu
bodur
bodurlaşma
386
bodurlaşmak
bodurluk,−ğu
bodur pas
boğa
Boğa (burç)
boğada
boğa güreşçisi
boğa güreşi
boğak,−ğı
boğalık,−ğı
boğanak,−ğı
boğan otu
boğasak,−ğı
boğasama
boğasamak
boğası
boğaz
Boğaziçi'ni
Boğazkale (ilçe)
boğaz kavgası
boğazkesen
Boğazkesen (ilçe)
Boğazköy (ilçe)
boğazlama
boğazlamak
boğazlanma
boğazlanmak
387
boğazlaşma
boğazlaşmak
boğazlatma
boğazlatmak
boğazlı
Boğazlıyan (ilçe)
boğaz meselesi
boğazsız
boğdurma
boğdurmak
boğdurtma
boğdurtmak
boğdurulma
boğdurulmak
boğma
boğmaca
boğmacalı
boğmak
boğmaklı
boğmaklı kuş
boğucu
boğuk,−ğu
boğuk boğuk
boğuklaşma
boğuklaşmak
boğula boğula
boğulma
388
boğulmak
boğum
boğum boğum
boğumlama
boğumlamak
boğumlanma
boğumlanma bölgesi
boğumlanmak
boğumlanma noktası
boğumlu
boğuntu
boğunuk,−ğu
boğuşma
boğuşmak
boğuşulma
boğuşulmak
bohça
bohça böreği
bohçacı
bohçacılık,−ğı
bohçalama
bohçalamak
bohem
bohem hayatı
bohriyum
bok
bok böceği
389
boklama
boklamak
boklanma
boklanmak
boklaşma
boklaşmak
boklu
bokluk,−ğu
boks
boksit
boksör
boksörlük,−ğü
bol
bol,−lü (içki)
bolalma
bolalmak
bolarma
bolarmak
bol bol
bol bolamat
bol bulamaç,−cı
bolca
bolero
boliçe
Bolivya
Bolivyalı
bol kepçe
390
bollanma
bollanmak
bollaşma
bollaşmak
bollaştırma
bollaştırmak
bollatma
bollatmak
bolluk,−ğu
bolometre
bol paça
Bolşevik
Bolşeviklik,−ği
Bolşevizm
Bolu
Bolvadin (ilçe)
bom
bomba
bombacı
bombacılık,−ğı
bombalama
bombalamak
bombalanma
bombalanmak
bombalatma
bombalatmak
bombardıman
391
bombardıman
etmek
bombardıman
uçağı
bombardon
bombe
bombe bezi
bombeli
bombesiz
bombok
bomboş
bomboz
bonbon
bonboncu
bonbonculuk,−ğu
bonbon şekeri
boncuk,−ğu
boncukçu
boncukçuluk,−ğu
boncuk fasulye
boncuklanış
boncuklanma
boncuklanmak
boncuklaşma
boncuklaşmak
boncuklu
boncukluk,−ğu
392
boncuk mavisi
boncuksuz
boncuk tutkalı
bone
bonfile
bonfilelik,−ği
bonjur
bonkör
bonkörlük,−ğü
bonmarşe
bono
bon otu
bonservis
bop
bopluk,−ğu
bopstil
bor
Bor (ilçe)
Bora
borak
boraks
boralı
boran
borani
borasit,−di
borat
borazan
393
borazancı
borazancıbaşı
borazancılık,−ğı
borç,−cu
borç etmek
borç harç
Borçka (ilçe)
borçlandırılma
borçlandırılmak
borçlandırma
borçlandırmak
borçlanılma
borçlanılmak
borçlanma
borçlanmak
borçlu
borçluluk,−ğu
borçluluk dengesi
borçsuz
borçsuz harçsız
borçsuzluk,−ğu
borç yapmak
borda
borda etmek
borda fenerleri
borda hattı
bordalama
394
bordalamak
bordo
bordro
bordür
borik,−ği
borik asit,−di
borikli
borina
Bornova (ilçe)
Bornova misketi
bornoz
borsa
borsa acentesi
borsa aracısı
borsa cetveli
borsacı
borsacılık,−ğı
borsa değeri
borsa kâğıdı
borsa komiseri
borsa
komisyoncusu
borsa oyunu
borsa simsarı
borsa tahtası
borş
boru
395
boru ağı
boru askısı
boru bileziği
borucu
boru çiçeği
boru çiçeğigiller
boru hattı
boruk,−ğu
boru kabağı
boru kelepçesi
boru mengenesi
borumsu
boru yolu
bos
boslu
Bosna
Bosnalı
bostan
bostan bekçisi
bostan bozuntusu
bostancı
bostancılık,−ğı
bostancı ocağı
bostan dolabı
bostan kebabı
bostan korkuluğu
bostanlık,−ğı
396
bostan patlıcanı
boş
boşalım
boşalma
boşalmak
boşaltaç,−cı
boşaltı
boşaltılma
boşaltılmak
boşaltım
boşaltım aygıtı
boşaltım organı
boşaltma
boşaltma havzası
boşaltmak
boşama
boşamak
boşandırma
boşandırmak
boşanma
boşanma davası
boşanma ilâmı
boşanmak
boşatma
boşatmak
boşattırma
boşattırmak
397
boşboğaz
boşboğazlık,−ğı
boşboğazlık etmek
boş böğür,−ğrü
boş inanç,−cı
boş kâğıdı
boş küme
boş lâf
boşlama
boşlamak
boşluk,−ğu
boşluklu serpme
boşluk tulumbası
Boşnak
Boşnakça
Boşnak güzeli
Boşnaklık,−ğı
boş olmak
boş söz
boşta
boşu boşuna
boşuna
boş vermek
boş yere
boş zaman
bot
botanik,−ği
398
botanik bahçesi
botanikçi
botanik parkı
boy
boya
Boyabat (ilçe)
boy abdesti
boyacı
boyacı küpü
boyacılık,−ğı
boyacı sandığı
boya fırçası
boyahane
boya kalemi
boya kökü
boya kutusu
boyalama
boyalamak
boyalanma
boyalanmak
boyalı
boyalı basın
boyama
boyamak
boyama kazanı
boyama kitabı
boyana
399
boyanma
boyanmak
boyar
boyar madde
boyasız
boyasızlık,−ğı
boya tabakası
boya tabancası
boyatılma
boyatılmak
boyatma
boyatmak
boyayıcı
boy aynası
boy beyi
boy bos
boy boy
boyca
boydak,−ğı
boydan boya
boydaş
boydaşlık,−ğı
boykot
boykotaj
boykotçu
boykotçuluk,−ğu
boykot etmek
400
boylam
boylama
boylamak
boylamasına
boylanış
boylanma
boylanmak
boyler
boylu
boylu boslu
boylu boyunca
boyluca
boylu poslu
boy menteşe
boyna
boyna etmek
boynu bükük,−ğü
boynu eğri
boynuna
boynuz
boynuzlama
boynuzlamak
boynuzlanma
boynuzlanmak
boynuzlaşma
boynuzlaşmak
boynuzlatma
401
boynuzlatmak
boynuzlu
boynuzlugiller
boynuzluteke
(böcek)
boynuzsu
boynuzsuz
boy otu
boy pos
boysuz
boyun,−ynu
boyuna
boyun bağı
boyun borcu
boyunca
boyunduruk,−ğu
boyunduruk parası
boyunlandırma
boyunlandırmak
boyunlu
boyunluk,−ğu
boyut
boyutlandırma
boyutlandırmak
boyutlar
boyutlu
boyutsuz
402
boz
boza
bozacı
bozacılık,−ğı
bozahane
bozarık,−ğı
bozarma
bozarmak
bozayı
bozbakkal (kuş)
boz bulanık,−ğı
bozca
Bozcaada (ilçe)
bozdoğan (gürz;
kuş)
Bozdoğan (ilçe)
bozdurma
bozdurmak
bozdurtma
bozdurtmak
bozdurulma
bozdurulmak
bozgeven
bozgun
bozguncu
bozgunculuk,−ğu
bozgunluk,−ğu
403
bozkır
Bozkır (ilçe)
bozkır kedisi
bozkır koyunu
bozkırlaşma
bozkırlaşmak
bozkır tavuğu
bozkurt,−du
Bozkurt (ilçe)
bozlak,−ğı
bozlama
bozlamak
bozma
bozmacı
boz madde
bozmak
Bozova (ilçe)
bozördek,−ği
bozrak,−ğı
Boztepe (ilçe)
bozuk,−ğu
bozukça
bozuk düzen
bozukluk,−ğu
bozuk para
bozulma
bozulmak
404
bozuluş
bozum
bozumca
bozum havası
bozuntu
bozuşma
bozuşmak
bozuşuk,−ğu
bozuşukluk,−ğu
Bozüyük (ilçe)
Bozyazı (ilçe)
boz yel
bozyürük,−ğü
(yılan)
böbrek,−ği
böbreksi
böbrek taşı
böbrek üstü bezi
böbrek yağı
böbür
böbürlenme
böbürlenmek
böbürtü
böce
böcek,−ği
böcekbaşı
böcek bilimci
405
böcek bilimi
böcekçil
böcekçiller
böcekhane
böcekkabuğu
(renk)
böcekkapan
böceklenme
böceklenmek
böcekler
böcekli
böceklik,−ği
böceksavar
böceksiz
böcelenme
böcelenmek
böcü
böcül böcül
böğ
böğür,−ğrü
böğüre böğüre
böğürme
böğürmek
böğürtlen
böğürtlenlik,−ği
böğürtme
böğürtmek
406
böğürtü
böğürüş
böke
bökelik,−ği
böldürme
böldürmek
bölen
bölge
bölgeci
bölgecilik,−ği
bölgesel
bölme
bölmeç,−ci
bölme işareti
bölmek
bölmeli
bölü
bölücü
bölücülük,−ğü
bölük,−ğü
bölükbaşı
bölük bölük
bölük pörçük,−ğü
bölüm
bölümleme
bölümlemek
bölümlendirme
407
bölümlendirmek
bölümleniş
bölümlenme
bölümlenmek
bölümsel
bölünebilme
bölünen
bölüngü
bölünme
bölünmek
bölünmez
bölünmezlik,−ği
bölüntü
bölüntüler
bölünüş
bölüş
bölüşme
bölüşmek
bölüştürme
bölüştürmek
bölüşüm
bölüt
bölütlenme
bölütlü
bön
bön bön
bönce
408
bönleşme
bönleşmek
bönlük,−ğü
börek,−ği
börekçi
börekçilik,−ği
böreklik,−ği
börk
börkenek,−ği
börtme
börtmek
börttürme
börttürmek
börtü böcek,−ği
börtük,−ğü
börtülme
börtülmek
börülce
bösme
bösmek
böyle
böyle böyle
böylece
böylecene
böylelikle
böylemesine
böylesi
409
böylesine
brahma
Brahman
Brahmanizm
Brahmanlık,−ğı
braket
brakisefal,−li
branda
branda bezi
branş
bravo
bre
breş
brezil
brezilya
Brezilya
Brezilyalı
brıçka
briç
brifing
brik
briket
briketçi
briketçilik,−ği
briketleme
briketlemek
briyantin
410
briyantinli
brizbiz
brokar
broket
brokoli
brom
bromhidrik,−ği
bromhidrik asit,−di
bromür
bromürlü
bronş
bronşçuk,−ğu
bronşit
bronz
bronzlaşma
bronzlaşmak
broş
broşür
brovning
bröve
Brüksel lâhanası
brülör
brüt
bu
bu arada
buat
bubi tuzağı
411
Buca (ilçe)
bucak,−ğı
Bucak (ilçe)
bucak bucak
buçuk,−ğu
buçuklu
Buda
budak,−ğı
budak deliği
budaklanma
budaklanmak
budaklı
budak özü
budala
budala budala
budalaca
budalacasına
budalalaşma
budalalaşmak
budalalık,−ğı
budalalık etmek
budama
budamak
budanış
budanma
budanmak
budatma
412
budatmak
Budist
Budizm
budun
budun betimci
budun betimi
budun bilimci
budun bilimi
budun bilimsel
budunsal
bu gidişle
bugün
bugünkü
bugünlük
Buğdan (ilçe)
buğday
buğday benizli
buğday biti
buğdaycıl
buğdaygiller
buğday güvesi
buğday pası
buğday rengi
buğdaysı
buğdaysılar
buğdaysı meyve
buğdaysı tane
413
buğdaysı tohum
buğday sürmesi
buğday unu
buğra
buğu
buğu evi
buğu kebabı
buğulama
buğulamak
buğulandırma
buğulandırmak
buğulanış
buğulanma
buğulanmak
buğulaşma
buğulaşmak
buğulaştırıcı
buğul buğul
buğulu
buğulu buğulu
buğur
buhar
Buhara
buhar kazanı
Buharkent (ilçe)
buhar kurutucusu
buharlaşma
414
buharlaşmak
buharlaşma
noktası
buharlaştırıcı
buharlaştırma
buharlaştırmak
buharlayıcı
buharlı
buharlı gemi
buharlı hamam
buharlı ısıtma
buharlı makine
buharlı tren
buharlı ütü
buhar makinesi
buhar valfı
buhran
buhranlı
buhur
buhurdan
buhurdanlık,−ğı
buhurluk,−ğu
buhurumeryem
buji
bukağı
bukağılama
bukağılamak
415
bukağılı
bukağılık,−ğı
bukalemun
bukalemungiller
bukanak,−ğı
buke
buket
bukle
bukle bukle
bukleli
buklesiz
buklet
bukran
bul
bula
bulada
bulak,−ğı
bulama
bulamaç,−cı
bulamak
Bulancak (ilçe)
bulandırıcı
bulandırılma
bulandırılmak
bulandırma
bulandırmak
bulanık,−ğı
416
Bulanık (ilçe)
bulanıkça
bulanıklaşma
bulanıklaşmak
bulanıklaştırma
bulanıklaştırmak
bulanıklık,−ğı
bulanış
bulanma
bulanmak
bulantı
bulaşıcı
bulaşıcı hastalık,−ğı
bulaşık,−ğı
bulaşık adam
bulaşık bezi
bulaşıkçı
bulaşıkçılık,−ğı
bulaşık deniz
bulaşık deterjanı
bulaşık eldiveni
bulaşık gemi
bulaşıkhane
bulaşık iş
bulaşıklık,−ğı
bulaşık makinesi
bulaşık makinesi
417
tuzu
bulaşık suyu
bulaşık tozu
bulaşılma
bulaşılmak
bulaşkan
bulaşkanlık,−ğı
bulaşma
bulaşmak
bulaştırılma
bulaştırılmak
bulaştırma
bulaştırmak
Buldan (ilçe)
buldok,−ğu
buldozer
buldumcuk,−ğu
buldurma
buldurmak
buldurtma
buldurtmak
Bulgar
Bulgarca
bulgari
Bulgaristan
Bulgaristanlı
Bulgarlık,−ğı
418
bulgu
bulgulama
bulgulamak
bulgur
bulgur bulgur
bulgurcu
bulgurcuk,−ğu
bulgurculuk,−ğu
bulgur çorbası
bulgurlama
bulgurlamak
bulgurlanma
bulgurlanmak
bulgurluk,−ğu
bulgurlu köfte
bulgurlu pilâv
bulgur pilâvı
bulgusal
bulgusal yöntem
bulma
bulmaca
bulmak
bulucu
bulûğ
bulûğ çağı
bulundurma
bulundurmak
419
bulunma
bulunmak
buluntu
buluş
buluş hakkı
buluşma
buluşmak
buluşma yeri
buluşturma
buluşturmak
buluşulma
buluşulmak
bulut
bulutçuk,−ğu
bulutlanma
bulutlanmak
bulutlu
bulutsu
bulutsuz
bulvar
bumbar
bumburuş
bumburuşuk,−ğu
bumbuz
bumerang
bu meyanda
bumlama
420
bumlamak
bun
buna
bunak,−ğı
bunakça
bunaklık,−ğı
bunalım
bunalımlı
bunalış
bunalma
bunalmak
bunaltı
bunaltıcı
bunaltılma
bunaltılmak
bunaltma
bunaltmak
bunama
bunamak
bunayış
bunca
buncağız
bunda
bundan
bungalov
bungun
bungunlaştırma
421
bungunlaştırmak
bunlar
bunlu
bunluk,−ğu
bunma
bunmak
bunsuz
bunu
bunun
bununla birlikte
bura
buracıkta
burada
buradan
burağan
buralı
buram buram
burası
burcu
burcu burcu
burcuma
burcumak
burç,−cu
burçak,−ğı
burçlar kuşağı
Burdur
burdurma
422
burdurmak
burgacık,−ğı
burgaç,−cı
burgata
burgu
burgulama
burgulamak
burgulanma
burgulanmak
burgulu
burgu makarna
burgusuz
burhan
Burhaniye (ilçe)
burjuva
burjuvaca
burjuva edebiyatı
burjuvalık,−ğı
burjuvazi
burkma
burkmak
burkucu
burkulma
burkulmak
burlesk
burma
burma bilezik,−ği
423
burmak
burma kadayıf
burnaz
burnu büyük,−ğü
burnu havada
burs
Bursa
burslu
burssuz
burtlak,−ğı
buru
buruk,−ğu
buruk buruk
burukça
buruklaşma
buruklaşmak
burukluk,−ğu
buruksu
burulma
burulma dayanımı
burulmak
burum burum
burun,−rnu
burun boşlukları
burun buruna
burun deliği
Burundi
424
Burundili
burunduruk,−ğu
burun farkı
burun kanadı
burunlama
burunlamak
burunlu
burunluk,−ğu
burun otu
burun perdesi
burunsak,−ğı
burunsalık,−ğı
buruntu
buruş buruş
buruşma
buruşmak
buruşturma
buruşturmak
buruşuk,−ğu
buruşukça
buruşukluk,−ğu
buruşuksuz
busbulanık,−ğı
buse
bu sefer
buselik,−ği
buselikaşiran
425
business class
buşon
but,−du
butafor
butaforcu
butik,−ği
butikçi
butikçilik,−ği
butlan
buton
buut,−du
buydurma
buydurmak
buyma
buymak
buyot
buyruk,−ğu
buyrukçu
buyruk kulu
buyrulma
buyrulmak
buyrultu
buyruntu
buyur
buyurgan
buyurganlık,−ğı
buyurma
426
buyurmak
buyuru
buyurucu
buz
buzağı
buzağılama
buzağılamak
buzağılaşma
buzağılaşmak
buzağılı
buzağısız
buz alanı
buzcu
buzculuk,−ğu
buzçözer
buz dağı
buzdolabı
buz duvarı
buzhane
buz hokeyi
buz kalıbı
buzkıran
buzla
buzlanma
buzlanmak
buzlaşma
buzlaşmak
427
buzlu
buzlu cam
buzlu çay
buzluğan
buzluk,−ğu
buz torbası
buzuki
buzul
buzul bilimci
buzul bilimi
buzul çağı
buzul devri
buzul dönemi
buzul kar
buzul kaynağı
buzullaşma
buzullaşmak
buzullu
buzul masası
buzul seli
buzulsuz
buzul taş
buz yalağı
bücür
bücürleşme
bücürleşmek
bücürlük,−ğü
428
büfe
büfeci
büfecilik,−ği
Bügdüz
büğe
büğelek,−ği
büğeme
büğemek
büğet
büğlü
büğrü
bühtan
bühtan etmek
bük
büke büke
büken
büklük,−ğü
büklüm
büklüm büklüm
bükme
bükmek
büktürme
büktürmek
bükücü
bükücülük,−ğü
bükük,−ğü
bükülgen
429
bükülgenlik,−ği
bükülme
bükülmek
bükülü
bükülüş
büküm
bükümlü
bükümsüz
bükün
bükünlü
bükünlü dil
bükünme
bükünmek
büküntü
büküş
bülbül
bülbül çanağı
bülbülkonağı (tatlı)
bülbülleşme
bülbülleşmek
bülbülyuvası (tatlı)
bülten
Bünyan (ilçe)
bünye
bünyece
bürgü
bürgülü
430
büro
bürokrasi
bürokrat
bürokratik,−ği
bürudet
bürük,−ğü
bürülü
bürüm
bürümcek,−ği
bürümcük,−ğü
bürümçek,−ği
bürüme
bürümek
bürünme
bürünmek
büryan
büryancı
büryan pilâvı
büsbütün
büst
bütan
bütçe
bütçe açığı
bütçeleme
bütçelemek
bütçe yılı
büten
431
bütün
bütün bütün
bütün bütüne
bütüncü ekonomi
bütüncül
bütüncüllük,−ğü
bütünleme
bütünlemek
bütünlemeli
bütünleme sınavı
bütünlenme
bütünlenmek
bütünler
bütünler açı
bütünleşme
bütünleşmek
bütünletme
bütünletmek
bütünleyen
bütünleyici
bütünlük,−ğü
bütünsel
bütünsellik,−ği
büve
büvelek,−ği
büvet
büyü
432
büyücek,−ği
büyücü
büyücülük,−ğü
büyüğümsü
büyük,−ğü
büyük abdest
büyük aile
büyük amiral,−li
büyük ana
büyük anne
büyük atardamar
Büyükayı (yıldız
kümesi)
büyük baba
büyükbaş
büyük boy
büyükçe
Büyük Çekmece
(ilçe)
büyük çember
büyük dalga
büyük defter
büyük elçi
büyük elçilik,−ği
büyük hanım
büyük harf
büyük kalori
433
büyük kan dolaşımı
büyüklenme
büyüklenmek
büyüklük,−ğü
büyüklük hastalığı
büyüklü küçüklü
büyük mağaza
büyük mevlit ayı
Büyükorhan (ilçe)
büyük önerme
büyük para
büyük peder
büyükseme
büyüksemek
büyük sesli uyumu
üyüksü
büyük şehir,−hri
büyük tansiyon
büyük terim
büyük tövbe ayı
büyük ünlü uyumu
büyüleme
büyülemek
büyüleniş
büyülenme
büyülenmek
büyüleyici
434
büyüleyici özellik,
− ği
büyüleyiş
büyülteç,−ci
büyültme
büyültmek
büyülü
büyüme
büyüme hızı
büyümek
büyüsel
büyüteç,−ci
büyütken
büyütken doku
büyütme
büyütmek
büyütülme
büyütülmek
büyütürlük,−ğü
büyütüş
büyü yapmak
büyüyüş
büz
büzdürme
büzdürmek
büzgen
büzgü
435
büzgüleme
büzgülemek
büzgülü
büzgüsüz
büzme
büzmek
büzük,−ğü
büzüktaş
büzülme
büzülmek
büzülüş
büzüşme
büzüşmek
büzüşük,−ğü
by−pass
by−pass ameliyatı
(*)C
C
caba
cabadan
cacık,−ğı
cadaloz
cadalozlaşma
cadalozlaşmak
cadalozluk,−ğu
cadde
cadı
436
cadı kazanı
cadılaşma
cadılaşmak
cadılık,−ğı
cadılık etmek
cadısüpürgesi
(mantar)
cafcaf
cafcaflı
Caferî
cağ
cağ kebabı
cağlık,−ğı
cahil
cahilâne
cahilce
cahiliye
cahiliyet
cahillik,−ği
cahillik etmek
caiz
caize
caka
cakacı
cakacılık,−ğı
cakalanma
cakalanmak
437
cakalı
cakasız
cali
calip,−bi
cam
camadan
camadanlı
cambaz
cambazhane
cambazlık,−ğı
cambul cumbul
camcı
camcı elması
camcılık,−ğı
camcı macunu
cam çivisi
camekân
camekânlı
camekânlı kutu
camekânsız
cam evi
camgöbeği (renk)
camgöz (balık)
cam göz (takma
gözlü)
camgüzeli (çiçek)
camız
438
cami,−i,−si (ibadet
yeri)
cami,−i (toplayan)
camia
camit
cam kanatlılar
camlama
camlamak
camlanma
camlanmak
camlaşma
camlaşmak
camlatma
camlatmak
camlı
camlık,−ğı
camlı köşk
cam macunu
cam mozaik,−ği
cam pamuğu
cam resim,−smi
camsı
camsız
cam suyu
cam yuvası
cam yünü
can
439
cana
can acısı
can alıcı
canan
can arkadaşı
canavar
canavarca
canavar düdüğü
canavarlaşma
canavarlaşmak
canavarlık,−ğı
canavar otu
canavar otugiller
cana yakın
cana yakınlık,−ğı
can beraber
can borcu
can bunaltısı
cancağız
can ciğer
can damarı
candan
candan candan
candanlık,−ğı
can direği
can dostu
can düşmanı
440
can eriği
can evi
can feda
canfes
canfeza
cangıl
cangıl cungul
can gözdesi
canhıraş
canı pek
canı tatlı
canı tez
cani
canice
canilik,−ği
canip,−bi
caniyane
can korkusu
can kurban
cankurtaran
cankurtaran çanı
cankurtaran
düdüğü
cankurtaran gemisi
cankurtaran
kulübesi
cankurtaranlık,−ğı
441
cankurtaran salı
cankurtaran
sandalı
cankurtaran simidi
cankurtaran
şamandırası
cankurtaran yeleği
can kuşu
canla başla
canlandırıcı
canlandırıcılık,−ğı
canlandırılma
canlandırılmak
canlandırım
canlandırma
canlandırmak
canlanma
canlanmak
canlı
canlı canlı
canlı cenaze
canlıcılık,−ğı
canlılık,−ğı
canlı model
canlı müzik,−ği
canlı özdekçilik,−ği
canlı resim,−smi
442
canlı yayın
can noktası
can pazarı
can sağlığı
can sıkıcı
can sıkıntısı
cansız
cansız cansız
cansız hedef
cansızlaşma
cansızlaşmak
cansızlaştırma
cansızlaştırmak
cansızlık,−ğı
can simidi
cansiparane
can sohbeti
can tahtası
cantiyane
can yeleği
can yoldaşı
capcanlı
car
carcar
car car
carcur (fermuar)
carcur etmek
443
cari
cari gider
cari hesap,−bı
cari kur
cari masraf
cari para
cari ücret
cariye
cariyelik,−ği
carlama
carlamak
carlı
carsız
cart
carta
cartadak
cartadan
cart curt
cascavlak,−ğı
casino
casus
casusluk,−ğu
cavalacoz
cavlak,−ğı
cavlaklık,−ğı
cavlama
cavlamak
444
caydırıcı
caydırıcılık,−ğı
caydırılma
caydırılmak
caydırış
caydırma
caydırmak
caygın
cayır cayır
cayırdama
cayırdamak
cayırdatma
cayırdatmak
cayırtı
cayış
cayma
caymak
caz
cazbant,−dı
cazcı
cazcılık,−ğı
cazgır
cazgırlık,−ğı
cazır cazır
cazırdama
cazırdamak
cazırdatma
445
cazırdatmak
cazırtı
cazibe
cazibedar
cazibe kanunu
cazibeleşme
cazibeleşmek
cazibeleştirme
cazibeleştirmek
cazibeli
cazibesiz
cazip,−bi
cazipleşme
cazipleşmek
cazipleştirme
cazipleştirmek
cazipli
caziplik,−ği
cazlı
cazsız
caz takımı
cebbar
cebe
cebeci
Cebeci
cebel
cebeli
446
Cebelibereket
cebelleşme
cebelleşmek
cebellezi
ceberut
cebi delik,−ği
cebin
cebir,−bri
cebire
cebirsel
cebirsel deyim
cebirsel formül
cebirsel ifade
Cebrail
cebren
cebretme
cebretmek
cebrî
cebrinefs
cebriye
cebrî yürüyüş
Cedî (Oğlak burcu)
cedit,−di
cedre
cefa
cefa etmek
cefakâr
447
cefakeş
cefalı
ceffelkalem
cehalet
cehdetme
cehdetmek
cehennem
cehennem azabı
cehennem hayatı
cehennemî
cehennem kütüğü
cehennemleşme
cehennemleşmek
cehennemlik,−ği
cehennem taşı
cehennem zebanisi
cehil,−hli
cehit,−hdi
cehre
cehri
ceket
celâdet
celâl,−li
Celâlî
Celâlîlik,−ği
celâllenme
celâllenmek
448
celâlli
celâllice
celbe
celep,−bi
celeplik,−ği
celi
celil
celi yazı
cellât,−dı
cellâtlık,−ğı
celp,−bi
celp etmek
celp kâğıdı
celpname
celse
cemaat,−ti
cemaatimüslimin
cemaatleşme
cemaatleşmek
cemaatli
cemaatsiz
cemaatsizlik,−ği
cemadat
cemal,−li
cem'an
cem'an yekûn
cemaziyülâhır
449
cemaziyülevvel
cembiye
cembiyeli
cembiyesiz
cemetme
cemetmek
cemi,−m'i
cemil
cemile
cemilendirme
cemilendirmek
cemilenme
cemilenmek
cemiyet
cemiyetli
cemre
cenabet
Cenabıhak,−kkı
cenah
cenap,−bı
cenaze
cenaze alayı
cenaze duası
cenaze levazımatı
canaze merasimi
cenaze namazı
cenaze töreni
450
cenbiye
cendere
cendereleşme
cendereleşmek
Ceneviz
Cenevizli
Cenevre kurabiyesi
cengâver
cengâverce
cengâverlik,−ği
cengel
cenin
ceninisakıt
cenk,−gi
cenkçi
cenkçilik,−ği
cenkleşme
cenkleşmek
cennet
cennet balığı
cennet balığıgiller
cennet biberi
cennet kuşu
cennet kuşugiller
cennetleşme
cennetleşmek
cennetlik,−ği
451
cennetmekân
cennet öküzü
cennet taamı
centilmen
centilmence
centilmenlik,−ği
centilmenlik
anlaşması
cenubî
cenup,−bu
cenuplu
cep,−bi
cepçi
cepçilik,−ği
cep defteri
cep feneri
cephane
cephaneci
cephanelik,−ği
cep harçlığı
cephe
cephe gerisi
cephelenme
cephelenmek
cepheleşme
cepheleşmek
cepheli
452
cepken
cep kitabı
cepleme
ceplemek
cep saati
cep sözlüğü
cep takvimi
cep telefonu
cep televizyonu
cer,−rri
cerahat,−ti
cerahatlenme
cerahatlenmek
cerahatli
cerahatsiz
cerbeze
cerbezeli
cereme
ceren
cereyan
cereyan etmek
cereyanlı
cerh
cerh etmek
cer hocası
ceride
ceriha
453
cerime
Cermen
Cermence
Cermen dilleri
cermen menteşe
cerrah
cerrahî
cerrahî müdahale
cerrahlık,−ğı
cerrar
cesamet
cesametli
cesaret
cesaret etmek
cesaretlendirilme
cesaretlendirilmek
cesaretlendirme
cesaretlendirmek
cesaretlenme
cesaretlenmek
cesaretli
cesaretlilik,−ği
cesaretsiz
cesaretsizlik,−ği
ceset,−di
cesim
ceste
454
ceste ceste
cesur
cesurane
cesurca
cesurluk,−ğu
cet,−ddi
cetbecet
cetvel
cevaben
cevabî
cevahir
cevahirci
cevap,−bı
cevap anahtarı
cevap hakkı
cevap kâğıdı
cevaplama
cevaplamak
cevaplandırılma
cevaplandırılmak
cevaplandırma
cevaplandırmak
cevaplı
cevaplı telgraf
cevapsız
cevaz
cevelân
455
cevher
cevherli
cevhersiz
cevir,−vri
ceviz
cevizgiller
cevizî
ceviz içi
cevizli
cevizlik,−ği
cevretme
cevretmek
cevval,−li
cevvaliyet
cevvî
Cevza (İkizler
burcu)
Ceyhan (ilçe)
ceylân
ceylânca
ceylân bakışlı
Ceylânpınar (ilçe)
ceza
ceza alanı
ceza atışı
ceza evi
ceza hukuku
456
cezaî
cezalandırılma
cezalandırılmak
cezalandırma
cezalandırmak
cezalanma
cezalanmak
cezalı
ceza mahkemeleri
ceza noktası
ceza reisi
ceza sahası
cezasız
ceza vuruşu
Cezayir
Cezayirli
Cezayir menekşesi
cezbe
cezbelenme
cezbelenmek
cezbeli
cezbesiz
cezerye
cezir,−zri
cezire
cezp,−bi
cezp etmek
457
cezrî
cezve
challenge
charter
chat
check−up
cıbıl
cıcık,−ğı
cıda
cıdağı
cıdak,−ğı
cık
cılız
cılızlaşma
cılızlaşmak
cılızlık,−ğı
cılk
cılkava
cılk etmek
cılklaşma
cılklaşmak
cılklık,−ğı
cımbar
cımbarlama
cımbarlamak
cımbız
cımbızcı
458
cımbızlama
cımbızlamak
cıncık,−ğı
cıncık boncuk,−ğu
cıngıl
cırboğa
cırcır
cır cır
cırcır böceği
cırcır delgi
cırcır kolu
cırdaval
cırıldama
cırıldamak
cırıltı
cırlak,−ğı
cırlak cırlak
cırlama
cırlamak
cırlatma
cırlatmak
cırlayık,−ğı
cırmalama
cırmalamak
cırmık,−ğı
cırnak,−ğı
cırnaklama
459
cırnaklamak
cırnık,−ğı
cırt
cırtlak,−ğı
cırtlama
cırtlamak
cıs
cıva
cıvadra
cıvalı
cıvata
cıvatalama
cıvatalamak
cıvık,−ğı
cıvık cıvık
cıvıklanma
cıvıklanmak
cıvıklaşma
cıvıklaşmak
cıvıklaştırma
cıvıklaştırmak
cıvıklık,−ğı
cıvık mantarlar
cıvıl cıvıl
cıvıldama
cıvıldamak
cıvıldaşma
460
cıvıldaşmak
cıvıltı
cıvıltılı
cıvıltısız
cıvıma
cıvımak
cıvıtılma
cıvıtılmak
cıvıtma
cıvıtmak
cıvma
cıvmak
cıyak cıyak
cıyaklama
cıyaklamak
cıyaklatma
cıyaklatmak
cıyırdama
cıyırdamak
cıyırdatma
cıyırdatmak
cıyırtı
cız
cızbız
cız etmek
cızgara
cızık,−ğı
461
cızıktırma
cızıktırmak
cızıldama
cızıldamak
cızıltı
cızıltılı
cızır cızır
cızırdama
cızırdamak
cızırdatma
cızırdatmak
cızırtı
cızırtılı
cızlam
cızlama
cızlamak
cız sineği
cibilliyet
cibilliyetsiz
cibilliyetsizlik,−ği
cibinlik,−ği
cibre
Cibril
cici
cici anne
cici bici
cicik,−ği
462
cicili bicili
cicim
cici mama
cicim ayı
cicoz
cicozlama
cicozlamak
cicozluk,−ğu
cidal,−li
cidalci
cidar
cidden
ciddî
ciddî ciddî
ciddîleşme
ciddîleşmek
ciddîlik,−ği
ciddiyet
ciddiyetsiz
ciddiyetsizlik,−ği
Cide (ilçe)
cif
cife
ciğer
ciğer acısı
ciğerci
ciğerdeldi
463
ciğer otları
ciğer otu
ciğerpare
ciğer sarma
ciğer sotesi
ciğer yarası
cihan
Cihanbeyli (ilçe)
cihangir
Cihangir
cihangirane
cihangirlik,−ği
cihannüma
cihanşinas
cihanşümul,−lü
cihar
ciharıdü
ciharıse
ciharıyek
cihat,−dı
cihaz
cihazlanma
cihazlanmak
cihet
cihetiyle
cikcik,−ği
cilâ
464
cilâcı
cilâcılık,−ğı
cilâlama
cilâlamak
cilâlanma
cilâlanmak
cilâlatma
cilâlatmak
cilâlı
Cilâlı Taş Devri
cilâsız
cilasun
cilâ topu
cilâ yağı
cilban
cilbent,−di
cildiye
cildiyeci
cildiyecilik,−ği
cilt,−di
ciltçi
ciltçilik,−ği
cilt evi
cilt kapağı
ciltleme
ciltlemek
ciltlenme
465
ciltlenmek
ciltletme
ciltletmek
ciltli
ciltlik,−ği
ciltsiz
cilve
cilvebaz
cilvekâr
cilvelenme
cilvelenmek
cilveleşme
cilveleşmek
cilveli
cilvesiz
cim
cima,−ı
cimbakuka
cimcime
cimdallı
cimri
cimrice
cimrileşme
cimrileşmek
cimrilik,−ği
cimrilik etmek
cin
466
cinaî
cinas
cinaslı
cinayet
cinci
cin darısı
cin fikirli
cingöz
cinlenme
cinlenmek
cinleşme
cinleşmek
cinli
cin mısırı
cinnet
cins
cinsaçı (bitki)
cins cibilliyet
cinsel
cinsellik,−ği
cinsel taciz
cinsî
cinsilâtif
cins isim,−smi
cins ismi
cinsiyet
cinslik,−ği
467
cinslik bilimi
cinsliksiz
cin yolu
cip
cips
ciranta
cirim,−rmi
cirit,−di
cirit atma
ciritçi
cirit oyunu
cirit ucu
ciro
ciro etmek
cisim,−smi
cisimcik,−ği
cisimlenme
cisimlenmek
cisimleşme
cisimleşmek
cismanî
cismanîlik,−ği
cismen
civan
civankaşı (nakış)
civanmert,−di
civanmertlik,−ği
468
civanperçemi (bitki)
civar
civciv
civcivli
civcivlik,−ği
civelek,−ği
civeleklik,−ği
ciyak
ciyak ciyak
ciyaklama
ciyaklamak
Cizre (ilçe)
cizvit
cizye
clearing
coğrafî
coğrafî durum
coğrafîk,−ği
coğrafya
coğrafyacı
coğrafyacılık,−ğı
conta
contalama
contalamak
cop
coplama
coplamak
469
coplanma
coplanmak
coplatma
coplatmak
corum
coşku
coşkulanma
coşkulanmak
coşkulu
coşkun
coşkunca
coşkunlaşma
coşkunlaşmak
coşkunluk,−ğu
coşma
coşmak
coşturma
coşturmak
coşturucu
coşturuculuk,−ğu
coşturulma
coşturulmak
coşuntu
cömert,−di
cömertçe
cömertleşme
cömertleşmek
470
cömertlik,−ği
cönk,−gü
crescendo
cudam
cukka
cuma
cuma gecesi
cuma namazı
cumartesi,−yi
Cumayeri'ni (ilçe)
cumba
cumbadak
cumbalak,−ğı
cumbalama
cumbalamak
cumbalatma
cumbalatmak
cumbalı
cumbasız
cumbul cumbul
cumbuldama
cumbuldamak
cumbuldatma
cumbuldatmak
cumburdama
cumburdamak
cumbuldatma
471
cumbuldatmak
cumburlop
cumburtu
cumhur
cumhurbaşkanı
cumhurbaşkanlığı
cumhurca
cumhur cemaat
cumhuriyet
Cumhuriyet
Bayramı
cumhuriyetçi
cumhuriyetçilik,−ği
cumhuriyetperver
cumhur reisi
cunda
cunta
cuntacı
cup
cuppadak
cura
curacı
cura zurna
curcuna
curcunalı
curnata
cuşiş
472
cübbe
cübbeci
cübbeli
cüce
cüceleşme
cüceleşmek
cücelik,−ği
cücük,−ğü
cücüklenme
cücüklenmek
cücükleşme
cücükleşmek
cüda
cühelâ
cülûs
cülûsiye
cümbür cemaat
cümbüş
cümbüşçü
cümbüşlü
cümle
cümle âlem
cümle bilgisi
cümlecik,−ği
cümle kapısı
cümlemsi
cümlesi
473
cümleten
cümudiye
cünha
cünun
cünup,−bu
cünupluk,−ğu
cür'et
cür'et etmek
cür'etkâr
cür'etkârlık,−ğı
cür'etlenme
cür'etlenmek
cür'etli
cür’etsiz
cürmümeşhut,−du
cüruf
cürüm,−rmü
cüsse
cüsseli
cüssesiz
cüz,−z'ü
cüzam
cüzamlı
cüzdan
(*)Ç
Ç
çaba
474
çabalama
çabalamak
çabalanma
çabalanmak
çabalayış
çabucacık
çabucak
çabuk
çabukça
çabuk çabuk
çabuklaşma
çabuklaşmak
çabuklaştırılma
çabuklaştırılmak
çabuklaştırma
çabuklaştırmak
çabukluk,−ğu
çaça
çaça balığı
çaçaça
çaçaron
çaçaronca
çaçaronluk,−ğu
çadır
çadır ağırşağı
çadır bezi
çadırcı
475
çadırcılık,−ğı
çadır çanağı
çadır çatı
çadır çiçeği
çadır devlet
çadır direği
çadır kent
çadırlı
çadırlı ordugâh
çadır tiyatrosu
çadıruşağı (bitki)
çağ
çağa
çağanak,−ğı
çağanaklı
çağanoz
Çağatay
Çağatayca
çağcıl
çağcıllaşma
çağcıllaşmak
çağcıllaştırma
çağcıllaştırmak
çağcıllık,−ğı
çağcıl müzik,−ği
çağdaş
çağdaşlaşma
476
çağdaşlaşmak
çağdaşlaştırma
çağdaşlaştırmak
çağdaşlık,−ğı
çağ dışı
çağ dışılık,−ğı
çağıl çağıl
çağıldama
çağıldamak
çağıldayış
çağıltı
çağıltılı
çağıra çağıra
çağırı
çağırıcı
çağırım
çağırış
çağırma
çağırmak
çağırtı
çağırtkan
çağırtma
çağırtmaç,−cı
çağırtmak
çağla
çağlama
çağlamak
477
çağlar
çağlayan
Çağlayancerit (ilçe)
çağlayık,−ğı
çağlayış
çağma
çağmak
çağnak,−ğı
çağrı
çağrıcı
çağrıcılık,−ğı
çağrı cihazı
çağrılı
çağrılık,−ğı
çağrılış
çağrılma
çağrılmak
çağrım
çağrı numarası
çağrısız
çağrışım
çağrışımcı
çağrışımcılık,−ğı
çağrışımlı
çağrışımsal
çağrışımsız
çağrışma
478
çağrışmak
çağrıştırma
çağrıştırmak
çak
çakal
çakal armudu
çakalboğan
çakal eriği
çakaloz
çakal yağmuru
çakar
çakaralmaz
çak çak
çaker
çakı
çakıcı
çakıl
çakıl çukul
çakıldak,−ğı
çakıldama
çakıldamak
çakıldatma
çakıldatmak
çakılı
çakıl kuşu
çakıllık,−ğı
çakılma
479
çakılmak
çakıl taşı
çakıltı
çakıl yol
çakım
çakın
çakıntı
çakıntılı
çakıntısız
çakır
çakır ayaz
çakırcı
çakırcılık,−ğı
çakır çukur
çakırdiken
çakırdikenlik,−ği
çakırdoğan
çakırkanat (ördek)
çakırkeyf
çakırlaşma
çakırlaşmak
çakır pençe
çakır pençelik,−ği
çakısız
çakış
çakışık,−ğı
çakışma
480
çakışmak
çakışmalı
çakıştırma
çakıştırmak
çakma
çakmacı
çakmak
çakmak,−ğı
çakma kapı
çakmak çakmak
çakmakçı
çakmakçılık,−ğı
çakmaklaşma
çakmaklaşmak
çakmaklı
çakmaklık,−ğı
çakmaksız
çakmak taşı
çakozlama
çakozlamak
çakşır
çakşırlı
çakşırsız
çaktırılma
çaktırılmak
çaktırış
çaktırma
481
çaktırmadan
çaktırmak
çal
Çal (ilçe)
çala
çalacak,−ğı
çalâk
çala kalem
çala kamçı
çala kaşık
çala kılıç
çala kürek
çalap,−bı
çala paça
çalar
çalarma
çalarmak
çalar saat,−ti
çalçene
çalçenelik,−ği
Çaldıran (ilçe)
çaldırılma
çaldırılmak
çaldırış
çaldırma
çaldırmak
çalgı
482
çalgı aleti
çalgıcı
çalgıcı böcek,−ği
çalgıcılık,−ğı
çalgıcı otu
çalgıç,−cı
çalgı çağanak,−ğı
çalgıhane
çalgılı
çalgılı çağanaklı
çalgın
çalgı orağı
çalgısız
çalı
çalı bülbülü
çalı çırpı
çalı dikeni
çalı fasulyesi
çalı horozu
çalık,−ğı
çalı kakıcı
çalık kavak,−ğı
çalı kuşu
çalı kuşugiller
çalılandırma
çalılandırmak
çalılık,−ğı
483
çalım
çalımcı
çalımlama
çalımlamak
çalımlanış
çalımlanma
çalımlanmak
çalımlayış
çalımlı
çalımlı çalımlı
çalımlık,−ğı
çalımlılık,−ğı
çalımsız
çalımsızlık,−ğı
çalınma
çalınmak
çalıntı
çalısız
çalı süpürgesi
çalış
çalışılma
çalışılmak
çalışkan
çalışkanlık,−ğı
çalışma
çalışma barışı
çalışma belgesi
484
çalışmacı
çalışma dolabı
çalışma gezisi
çalışma günü
çalışma hayatı
çalışma izni
çalışmak
çalışma karnesi
çalışma masası
çalışma odası
çalışma ruhsatı
çalışma saati
çalışma saatleri
çalışma yöntemi
çalışma ziyareti
çalıştıran
çalıştırıcı
çalıştırıcılık,−ğı
çalıştırılma
çalıştırılmak
çalıştırış
çalıştırma
çalıştırmak
çalkağı
çalkak,−ğı
çalkalama
çalkalamak
485
çalkalanış
çalkalanma
çalkalanmak
çalkalatış
çalkalatma
çalkalatmak
çalkalayış
çalkama
çalkamak
çalkanış
çalkanma
çalkanmak
çalkantı
çalkantılı
çalkantısız
çalkar
çalkatma
çalkatmak
çalkayış
çalkı
çalma
çalmacı
çalmaç,−cı
çalmak
çalpara
çaltı
çaltılık,−ğı
486
çalyaka
çam
Çamardı'nı (ilçe)
Çamaş (ilçe)
çamaşır
çamaşır azgını
çamaşırcı
çamaşırcılık,−ğı
çamaşır deterjanı
çamaşır dolabı
çamaşırhane
çamaşır ipeği
çamaşır ipi
çamaşır kazanı
çamaşır leğeni
çamaşırlık,−ğı
çamaşır makinesi
çamaşır mandalı
çamaşır sabunu
çamaşır sepeti
çamaşır sodası
çamaşır suyu
çamaşır takımı
çam balı
çamça
çamçak,−ğı
çamçak çamçak
487
Çameli'ni (ilçe)
çam fıstığı
çamgiller
Çamlıdere (ilçe)
Çamlıhemşin (ilçe)
çamlık,−ğı
Çamlıyayla (ilçe)
Çamoluk (ilçe)
çam sakızı
çamuka
çamur
çamur banyosu
çamurcuk,−ğu
çamurcun
çamur deryası
çamur ığrıbı
çamur kalemi
çamurlama
çamurlamak
çamurlanma
çamurlanmak
çamurlaşma
çamurlaşmak
çamurlatma
çamurlatmak
çamurlu
çamurluk,−ğu
488
çamurlukçu
çamurlukçuluk,−ğu
çamursuz
çam yarması
çam yeşili
çan
Çan (ilçe)
çanak,−ğı
çanak ağızlı
çanak anten
çanakçı
Çanakçı (ilçe)
çanakçılık,−ğı
çanak çömlek,−ği
Çanakkale
çanaklık,−ğı
çanaksı
çanaksı hücreler
çanak üzengi
çanak yalayıcı
çanak yalayıcılık,−ğı
çanak yaprağı
çanak yaprak,−ğı
çancı
çancılık,−ğı
çan çan
çan çiçeği
489
çan çiçeğigiller
çandı
çandır
Çandır (ilçe)
çangal
çangıl çungul
çangır çungur
çangırdama
çangırdamak
çangırtı
çanıltı
Çankaya (ilçe)
Çankırı'yı
çan kulesi
çanta
çantacı
çantacılık,−ğı
çanta çiçeği
çantalı
çantasız
çap
çapa
çapacı
çapacılık,−ğı
çapaçul
çapaçulcu
çapaçulculuk,−ğu
490
çapaçullaştırma
çapaçullaştırmak
çapaçulluk,−ğu
çapak,−ğı
Çapakçur
çapaklanış
çapaklanma
çapaklanmak
çapaklı
çapaksız
çapalama
çapalamak
çapalanış
çapalanma
çapalanmak
çapalatma
çapalatmak
çapalı
çapanoğlu
çapar
çaparız
çapari
çapasız
çapçak,−ğı
çapkımak
çapkın
çapkınca
491
çapkınlaşma
çapkınlaşmak
çapkınlık,−ğı
çapla
çaplama
çaplamak
çaplı
çapma
çapmak
çaprak,−ğı
çapraşık,−ğı
çapraşıklaşma
çapraşıklaşmak
çapraşıklık,−ğı
çapraşma
çapraşmak
çapraz
çapraz ateş
çapraz kafiye
çapraz kur
çaprazlama
çaprazlamak
çaprazlaşma
çaprazlaşmak
çaprazlık,−ğı
çaprazölçer
çaprazvari
492
çapsız
çapul
çapula
çapulacı
çapulacılık,−ğı
çapulcu
çapulculuk,−ğu
çapullama
çapullamak
çaput
çar
çarçabuk
çarçur
çarçur etmek
çarçur olmak
çardak,−ğı
Çardak (ilçe)
çardaklı
çardaksız
çardaş
çare
çaresiz
çaresizlik,−ği
çareviç
çargâh
çarık,−ğı
çarıkçı
493
çarıkçılık,−ğı
çarıklı
çarıklı erkânıharp,
−bi
çarıklık,−ğı
çarıksız
çariçe
çark
çarka
çarkacı
çarkçı
çarkçıbaşı
çarkçılık,−ğı
çark etmek
çarkıfelek,−ği
çarkıfelekgiller
çarkıt
çarklı
çarksız
çarlık,−ğı
çarliston
çarliston biber
çarliston marka
çarmıh
çarnaçar
çarpan
çarpan balığı
494
çarpanlara ayırma
çarpı
çarpıcı
çarpıcılık,−ğı
çarpık,−ğı
çarpıkça
çarpık çurpuk,−ğu
çarpıklaşma
çarpıklaşmak
çarpıklaştırma
çarpıklaştırmak
çarpıklık,−ğı
çarpılan
çarpılı
çarpılış
çarpılma
çarpılmak
çarpım
çarpım cetveli
çarpım tablosu
çarpınma
çarpınmak
çarpıntı
çarpıntılı
çarpıntısız
çarpış
çarpışılma
495
çarpışılmak
çarpışma
çarpışmak
çarpıştırma
çarpıştırmak
çarpıtılma
çarpıtılmak
çarpıtma
çarpıtmak
çarpma
çarpma işareti
çarpmak
çarpma kapı
çarpsına
çarptırış
çarptırma
çarptırmak
çarşaf
çarşaf çarşaf
çarşafçı
çarşafçılık,−ğı
çarşaflama
çarşaflamak
çarşaflanma
çarşaflanmak
çarşaflatma
çarşaflatmak
496
çarşaflı
çarşaflık,−ğı
çarşafsız
çarşafsızlık,−ğı
çarşamba
Çarşamba (ilçe)
çarşamba karısı
çarşamba pazarı
çarşı
çarşı ağası
Çarşıbaşı'nı (ilçe)
çarşı ekmeği
çarşılı
çasar
çaşıt
çaşıtlama
çaşıtlamak
çaşıtlık,−ğı
çat
Çat (ilçe)
çatak,−ğı
Çatak (ilçe)
çatak bayrak
çatal
çatal ağız,−ğzı
çatal aşı
çatal ayak,−ğı
497
çatal bel
çatal bıçak takımı
Çatalca (ilçe)
çatal çivi
çatal don
çatal iğne
çatal kargı
çatal kaşık,−ğı
çatal kundak,−ğı
çatalkuyruk,−ğu
(balık)
çatallanma
çatallanmak
çatallaşma
çatallaşmak
çatallaştırma
çatallaştırmak
çatallı
çatallık,−ğı
Çatalpınar (ilçe)
çatal sakal
çatal ses
Çatalzeytin (ilçe)
çatal zıpkın
çatana
çatanacı
çatapat
498
çatı
çatı arası
çatıcı
çatı ekleri
çatı eteği
çatık,−ğı
çatı kaplayıcı
çatı katı
çatık çehre
çatı kirişi
çatık kaş
çatıklaşma
çatıklaşmak
çatıklık,−ğı
çatık surat
çatık yüz
çatıldama
çatıldamak
çatılı
çatılış
çatılma
çatılmak
çatınma
çatınmak
çatı örtüsü
çatı penceresi
çatır çatır
499
çatır çutur
çatırdama
çatırdamak
çatırdatma
çatırdatmak
çatırtı
çatırtılı
çatısız
çatış
çatışık,−ğı
çatışılma
çatışılmak
çatışkı
çatışma
çatışmak
çatıştırma
çatıştırmak
çat kapı
çatkı
çatkılı
çatkılık,−ğı
çatkın
çatkınlık,−ğı
çatkısız
çatlak,−ğı
çatlaklık,−ğı
çatlak ses
500
çatlak zurna
çatlama
çatlamak
çatlatış
çatlatma
çatlatmak
çatlayış
çatma
çatmak
çatma kaş
çatpat (çatapat)
çat pat
çatra patra
çattırma
çattırmak
çav
çavalye
çavdar
çavdar ekmeği
Çavdarhisar (ilçe)
çavdarlı
çavdarmahmuzu
(bitki)
çavdarsız
Çavdır (ilçe)
çavelâ
çavlan
501
çavlanma
çavlanmak
çavlı
çavma
çavmak
çavşır
Çavuldur
çavun
çavuş
çavuş kuşu
çavuş kuşugiller
çavuşluk,−ğu
çavuş üzümü
çay
Çay (ilçe)
çayan
çay bahçesi
çay bardağı
Çaybaşı'nı (ilçe)
çaycı
çaycılık,−ğı
Çaycuma (ilçe)
çaydaçıra
çaydanlık,−ğı
Çayeli'ni (ilçe)
çay evi
çay fincanı
502
çaygiller
çayhane
çayhaneci
çayhanecilik,−ği
çayır
Çayıralan (ilçe)
çayırgüzeli (bitki)
çayır hokeyi
çayır kuşu
çayırlama
çayırlamak
çayırlanma
çayırlanmak
çayırlaşma
çayırlaşmak
çayırlatma
çayırlatmak
çayırlı
Çayırlı (ilçe)
çayırlık,−ğı
çayır mantarı
çayırmelikesi (bitki)
çayır otu
çayır peyniri
çayırsedefi (bitki)
çayırsız
çayır tavuğu
503
çayır teresi
çayır tirfili
çayır yulafı
çaykara
Çaykara (ilçe)
çay kaşığı
çaykızı (çiçek)
çaylak,−ğı
çaylakça
çaylak fırtınası
çaylaklık,−ğı
çaylı
çaylık,−ğı
çaylı kek
çay ocağı
çay saati
çay servisi
çay şekeri
çay takımı
çebiç,−ci
çecik,−ği
çeç
çeçe
Çeçen
Çeçence
çedene
çedik,−ği
504
çeğmel
çeğmellenme
çeğmellenmek
çehre
çehrece
çehreli
çehre züğürdü
çek
Çek
çekberi
Çekçe
çekçek,−ği
çekecek,−ği
çekek,−ği
çekel
çekeleme
çekelemek
çekelez
çekem
çekememe
çekememek
çekememezlik,−ği
çekemez
çekemezlik,−ği
çeker
Çekerek (ilçe)
çeki
505
çekici
çekicilik,−ği
çekiç,−ci
çekiç atma
çekiçhane
çekiç kemiği
çekiçleme
çekiçlemek
çekiç makinesi
çeki düzen
çekik,−ği
çekikçe
çekiliş
çekilme
çekilmek
çekim
çekimci
çekim eki
çekim ekleri
çekimleme
çekimlemek
çekimli
çekimli fiil
çekimölçer
çekimsenme
çekimsenmek
çekimser
506
çekimserlik,−ği
çekimsiz
çekimsizlik,−ği
çekince
çekine çekine
çekingen
çekingence
çekingenleşme
çekingenleşmek
çekingenlik,−ği
çekinik,−ği
çekinilme
çekinilmek
çekiniş
çekinme
çekinmek
çekinti
çekirdecik,−ği
çekirdek,−ği
çekirdek aile
çekirdekçi
çekirdekçilik,−ği
çekirdek kahve
çekirdeklenme
çekirdeklenmek
çekirdekli
çekirdeksel
507
çekirdeksiz
çekirge
çekirge kuşu
çekirge ötleğeni
çekirge şalvar
çekiş
çekişken
çekişli
çekişme
çekişmek
çekişmeli
çekişmesiz
çekişte
çekiştirici
çekiştiricilik,−ği
çekiştirme
çekiştirmek
çekkin
çekme
çekmece
çekmeceli
çekmecesiz
çekme demir
çekmek
çekme kat
çekmeli
çekmelik,−ği
508
çekmen
Çekoslovak
Çekoslovakya
Çekoslovakyalı
çektiri
çektirici
çektiriş
çektirme
çektirme ağı
çektirmek
çekül
çek valf,−fi
çek vana
çekyat
çeldirici
çeldirme
çeldirmek
çelebi
Çelebi (ilçe)
çelebice
çelebilik,−ği
çelek,−ği
çelen
çelenk,−gi
çelgi
çelik,−ği
çelik başlık,−ğı
509
çelik çember
çelik çomak,−ğı
çelik halat
Çelikhan (ilçe)
çelikhane
çelik kalemi
çelik kapı
çelik kasa
çelikleme
çeliklemek
çelikleşme
çelikleşmek
çelikleştirme
çelikleştirmek
çelik macunu
çelik metre
çelik pamuğu
çeliksi
çelik yelek,−ği
çelim
çelimli
çelimsiz
çelimsizlik,−ği
çelişik,−ği
çelişiklik,−ği
çelişiklik ilkesi
çelişken
510
çelişki
çelişkili
çelişkisiz
çelişme
çelişmek
çelişmeli
çelişmesiz
çelişmezlik,−ği
çelişmezlik ilkesi
çello
çelme
çelmece
çelmek
çelmeleme
çelmelemek
çelmelenme
çelmelenmek
çelmeleyiş
çelmik,−ği
çeltek,−ği
çeltik,−ği
çeltiklik,−ği
Çeltik (ilçe)
çeltikçi
Çeltikçi (ilçe)
çeltikçilik,−ği
çeltik kargası
511
çeltikli
çeltik tarlası
çembalo
çember
çember açı
çember kayık,−ğı
çemberleme
çemberlemek
çemberlenme
çemberlenmek
çemberletme
çemberletmek
çemberli
çember makası
çember sakal
çembersel bölge
çembersiz
çemçe
çemen
çemenleme
çemenlemek
çemenli
çemiç,−ci
Çemişgezek (ilçe)
çemkiriş
çemkirme
çemkirmek
512
çemrek
çemreme
çemremek
çemrenme
çemrenmek
çençen
çene
çenebaz
çenebazlık,−ğı
çene çukuru
çenek,−ği
çene kavafı
çenekli
çeneksiz
çeneleşme
çeneleşmek
çeneli
çenesi düşük,−ğü
çenesi kuvvetli
çenesiz
çenet
çenetli
çene yarışı
çene yarıştırıcı
çene yarıştırma
çengel
çengel atış
513
çengel çeneliler
çengel iğnesi
çengelleme
çengellemek
çengellenme
çengellenmek
çengelleyiş
çengelli
çengelli iğne
çengel sakızı
çengelsi
çengi
çengi kolu
çengilik,−ği
çengi takımı
çengüçağanak,−ğı
çengüçegâne
çenileme
çenilemek
çenk,−gi
çentik,−ği
çentikleme
çentiklemek
çentiklenme
çentiklenmek
çentikli
çentilme
514
çentilmek
çentme
çentmek
çepçevre
çepeçevre
çepel
çepelleme
çepellemek
çepellenme
çepellenmek
çepelli
çepellilik,−ği
çeper
çeperli
çepez
çepiç,−ci
çepin
Çepni
çer
çerçeve
çerçeve anlaşma
çerçeveci
çerçevecilik,−ği
çerçeveleme
çerçevelemek
çerçevelenme
çerçevelenmek
515
çerçeveletme
çerçeveletmek
çerçeveli
çerçevesiz
çerçi
çerçici
çerçilik,−ği
çer çöp
çerden çöpten
çerez
çerezci
çerezcilik,−ği
çerezlenme
çerezlenmek
çerezlik,−ği
çerge
çergeci
çergi
çergici
çeri
çeribaşı,−yı,−nı
çeribaşılık,−ğı
Çerkeş (ilçe)
Çerkez
Çerkezce
Çerkezköy (ilçe)
Çerkezlik,−ği
516
Çerkez peyniri
Çerkez tavuğu
çermik,−ği
Çermik (ilçe)
çerviş
çervişli
çeşit,−di
çeşit çeşit
çeşitkenar
çeşitkenar üçgen
çeşitleme
çeşitlemek
çeşitlendirme
çeşitlendirmek
çeşitlenme
çeşitlenmek
çeşitli
çeşitlilik,−ği
çeşme
Çeşme (ilçe)
çeşmibülbül
çeşni
çeşnici
çeşnicibaşı
çeşnicilik,−ği
çeşnileme
çeşnilemek
517
çeşnilenme
çeşnilenmek
çeşnili
çeşnilik,−ği
çete
çeteci
çetecilik,−ği
çetele
çeteleşme
çeteleşmek
çeteleştirme
çeteleştirmek
çetene
çete savaşı
çetin
çetince
çetin ceviz
çetinleşme
çetinleşmek
çetinleştirme
çetinleştirmek
çetinlik,−ği
çetrefil
çetrefilce
çetrefilleşme
çetrefilleşmek
çetrefilli
518
çetrefillilik,−ği
çetrefilsiz
çevgen
çevik,−ği
çevikçe
çevikleşme
çevikleşmek
çevikleştirme
çevikleştirmek
çeviklik,−ği
çeviren
çevirge
çevirgeç,−ci
çevirgi
çeviri
çevirici
çevirici dili
çeviricilik,−ği
çeviri dili
çevirim
çevirim senaryosu
çeviriş
çevirme
çevirme ağı
çevirmek
çevirmen
çevirmenlik,−ği
519
çevir sesi
çevir sinyali
çevirtme
çevirtmek
çevre
çevre açı
çevre bilimci
çevre bilimi
çevre bilimsel
çevreci
çevrecilik,−ği
çevre evi
çevre kirlenmesi
çevre kirliliği
çevreleme
çevrelemek
çevreleniş
çevrelenme
çevrelenmek
çevreleyiş
çevrelik,−ği
çevren
çevre sağlığı
çevresel
çevre teker
çevre yolu
çevri
520
çevrik,−ği
çevrileme
çevrilemek
çevrili
çevriliş
çevrilme
çevrilmek
çevrim
çevrim içi
çevrimli
çevrimsel
çevrinme
çevrinmek
çevrinti
çevriyazı
çeyiz
çeyizci
çeyizcilik,−ği
çeyiz çemen
çeyizleme
çeyizlemek
çeyizlenme
çeyizlenmek
çeyizli
çeyizlik,−ği
çeyizsiz
çeyrek,−ği
521
çeyrek final,−li
çeyrek finalist
çeyrekleme
çeyreklemek
çeyreklenme
çeyreklenmek
çeyrek son
çeyrek sonuç,−cu
çıban
çıban ağırşağı
çıbanbaşı
çıbanlaşma
çıbanlaşmak
çıdam
çıdama
çıdamak
çıfıt
Çıfıt
Çıfıt çarşısı
çıfıtlık,−ğı
Çıfıtlık,−ğı
çıfıtlık etmek
çığ
çığa
çığalanma
çığalanmak
çığıltı
522
çığır
çığırış
çığırma
çığırmak
çığırtı
çığırtkan
çığırtkanlık,−ğı
çığırtma
çığırtmacı
çığırtmak
çığlık,−ğı
çığlık çığlığa
çığralık,−ğı
çığrış
çığrışma
çığrışmak
çıkacak,−ğı
çıkagelme
çıkagelmek
çıkak,−ğı
çıkan
çıkar
çıkarayazmak
çıkar budak,−ğı
çıkarcı
çıkarcılık,−ğı
çıkarılış
523
çıkarılma
çıkarılmak
çıkarım
çıkarış
çıkarma
çıkarma birliği
çıkarma gemisi
çıkarma harekâtı
çıkarma işareti
çıkarmak
çıkarsama
çıkartı
çıkartılma
çıkartılmak
çıkartma
çıkartmak
çıkar yol
çıkı
çıkık,−ğı
çıkıkçı
çıkıkçılık,−ğı
çıkıklık,−ğı
çıkılama
çıkılamak
çıkılanma
çıkılanmak
çıkılatma
524
çıkılatmak
çıkılma
çıkılmak
çıkın
çıkın etmek
çıkınlama
çıkınlamak
çıkıntı
çıkıntılı
çıkıntısız
çıkır çıkır
çıkış
çıkış belgesi
çıkış çizgisi
çıkış hakemi
çıkış işlemi
çıkış kapısı
çıkışlı
çıkışma
çıkışmak
çıkış noktası
çıkış özeti
çıkış takozu
çıkıştırma
çıkıştırmak
çıkış yapmak
çıkış yolu
525
çıkıt
çıkma
çıkma durumu
çıkmak
çıkmaklık,−ğı
çıkmalı
çıkmalık,−ğı
çıkmalı tamlama
çıkmalı tümleç,−ci
çıkmaz
çıkmazlık,−ğı
çıkmaz sokak,−ğı
çıkra
çıkralık,−ğı
çıkrık,−ğı
çıkrıkçı
çıkrıkçılık,−ğı
çıkrıkçın
çıkrıklı
çıkrıksız
çıktı
çılan
çılbır
Çıldır (ilçe)
çıldırasıya
çıldır çıldır
çıldırış
526
çıldırma
çıldırmak
çıldırtıcı
çıldırtıcılık,−ğı
çıldırtma
çıldırtmak
çılgın
çılgınca
çılgıncasına
çılgınlaşma
çılgınlaşmak
çılgınlık,−ğı
çıma
çımacı
çımacılık,−ğı
çımbar
çımkırma
çımkırmak
çın
çınar
Çınar (ilçe)
Çınarcık (ilçe)
çınargiller
çınarımsı
çınarımsı isfendan
çınarlı
çınarlık,−ğı
527
çınayaz
çın çın
çnçınlatmak
çıngar
çıngı
çıngıl
çıngırak,−ğı
çıngırakçı
çıngırakçılık,−ğı
çıngıraklı
çıngıraklı yılan
çıngıraklı yılangiller
çıngır çıngır
çıngırdak,−ğı
çıngırdama
çıngırdamak
çıngırdatma
çıngırdatmak
çıngırtı
çınlak,−ğı
çınlama
çınlamak
çınlamalı
çınlatış
çınlatma
çınlatmak
çınlayış
528
çınsabah
çıpı çıpı
çıpıl çıpıl
çıpıldak,−ğı
çıpır
çıpır makinesi
çıplak,−ğı
çıplak alev
çıplak at
çıplak gözle
çıplaklar kampı
çıplaklaşma
çıplaklaşmak
çıplaklaştırma
çıplaklaştırmak
çıplaklık,−ğı
çıplak maden
çıplak mülkiyet
çıplak resim,−smi
çıplak tohumlular
çıplak ücret
çıplanma
çıplanmak
çıra
çırağ
çırak,−ğı
çırak etmek
529
çıraklık,−ğı
çıraklık etmek
çırakma
çırakman
çıralı
çıralık,−ğı
çıramoz
çırçıl
çırçıplak,−ğı
çırçıplaklık,−ğı
çırçır (alet)
çır çır
çırçırlama
çırçırlamak
çırılçıplak,−ğı
çırılçıplaklık,−ğı
çırnık,−ğı
çırpı
çırpıcı
çırpı ipi
çırpılma
çırpılmak
çırpını çırpını
çırpınış
çırpınma
çırpınmak
çırpıntı
530
çırpıntılı
çırpış
çırpışma
çırpışmak
çırpıştırılma
çırpıştırılmak
çırpıştırma
çırpıştırmak
çırpma
çırpmacı
çırpmacılık,−ğı
çırpmak
çırptırma
çırptırmak
çıt
çıta
çıtak,−ğı
çıtçıt (kopça)
çıt çıt
çıtçıtlama
çıtçıtlamak
çıtı pıtı
çıtır çıtır
çıtırdama
çıtırdamak
çıtırdata çıtırdata
çıtırdatış
531
çıtırdatma
çıtırdatmak
çıtırdayış
çıtır pıtır
çıtırtı
çıtkırıldım
çıtkırıldımlık,−ğı
çıtlama
çıtlamak
çıtlatılma
çıtlatılmak
çıtlatış
çıtlatma
çıtlatmak
çıtlık,−ğı
çıtpıt (çatapat)
çıt pıt
çıvdırma
çıvdırmak
çıvgar
çıvgın
çıvlama
çıvlamak
çıvma
çıvmak
çıyan
çıyan gözlü
532
çıyanlık,−ğı
çıyanlık etmek
çiçek,−ği
çiçek aşısı
çiçek bahçesi
çiçek biti
çiçek boyası
çiçek bozuğu
çiçekçi
çiçekçi esnafı
çiçekçilik,−ği
Çiçekdağı'nı (ilçe)
çiçek durumu
çiçek dürbünü
çiçek evi
çiçekleme
çiçeklemek
çiçeklendirme
çiçeklendirmek
çiçekleniş
çiçeklenme
çiçeklenmek
çiçekleşme
çiçekleşmek
çiçekli
çiçekli bitkiler
çiçeklik,−ği
533
çiçek pazarı
çiçek sapçığı
çiçek sapı
çiçeksever
çiçeksime
çiçeksimek
çiçeksiz
çiçeksiz bitkiler
çiçek soğanı
çiçek suyu
çiçek tacı
çiçek tozu
çiçek yağı
çiçek yaprağı
çift
çift atış
çift ayaklılar
çift camlı
çift camlı pencere
çift cinsellik,−ği
çift cinsiyet
çiftçi
çiftçilik,−ği
çift çubuk,−ğu
çift dalma
çift desimetre
çift dikiş
534
çift direkli
çift dirsek,−ği
çift dişliler
çifte
çifte dikiş
çiftehane
çifte kavrulmuş
çifte kıskaç,−cı
çifteleme
çiftelemek
çiftelenme
çiftelenmek
Çifteler (ilçe)
çifteleşme
çifteleşmek
çifteli
çifte nağra
çifter çifter
çifte standart,−dı
çiftetelli
çifte vatandaşlık,−ğı
çift kanatlılar
çift kapı
çift kişilik,−ği
çift kol
çift küme
çiftleme
535
çiftlemek
çiftlenme
çiftlenmek
çiftleşme
çiftleşmek
çiftleştiriş
çiftleştirme
çiftleştirmek
çiftlik,−ği
Çiftlik (ilçe)
çiftlik kâhyası
Çiftlikköy (ilçe)
çift motorlu
çift parmaklılar
çift pencere
çift sayı
çiftteker
çifttekerci
çifttekercilik,−ği
çift uçurvur
çift vuruş
çift yıldız
çift zamanı
Çigan
Çigan müziği
çiğ
çiğ börek,−ği
536
çiğde
çiğdem
çiğe
Çiğil
çiğin
çiğindirik,−ği
çiğ iplik,−ği
çiğit,−di
çiğitli
çiğ köfte
çiğleşme
çiğleşmek
Çiğli (ilçe)
çiğlik,−ği
çiğnek,−ği
çiğnem
çiğneme
çiğnemek
çiğnemik,−ği
çiğnemlik,−ği
çiğneniş
çiğnenme
çiğnenmek
çiğnetme
çiğnetmek
çiğneyiş
çiğ renkçi
537
çiğ renkçilik,−ği
çiğ toprak,−ğı
çiklet
çikletçi
çikletçilik,−ği
çikolata
çikolatacı
çikolatacılık,−ğı
çikolatalı
çil
çil çil
çile
çilecilik,−ği
çilehane
çilek,−ği
çilekçi
çilekçilik,−ği
çilekeş
çilekeşlik,−ği
çilek reçeli
çilek suyu
çilek üzümü
çileli
çileme
çilemek
çilenti
Çilimli (ilçe)
538
çilingir
çilingirlik,−ği
çilingir sofrası
çillenme
çillenmek
çilli
çilsiz
çim
çimbali
çimçek,−ği
çim çim
çimdik,−ği
çimdikleme
çimdiklemek
çimdiklenme
çimdiklenmek
çimdirme
çimdirmek
çimek,−ği
çimen
çimenli
çimenlik,−ği
çimensiz
çimento
çimentocu
çimentoculuk,−ğu
çimentolama
539
çimentolamak
çimentolanma
çimentolanmak
çimentolatma
çimentolatmak
çimentolu
çimentosuz
çimleme
çimlemek
çimlendirme
çimlendirmek
çimlenme
çimlenmek
çimleyiş
çimme
çimmek
Çin
çinakop
Çin anasonu
Çince
Çin çamı
çinçilya
çinçilyagiller
Çine (ilçe)
Çingen
çingene
Çingene
540
Çingene borcu
Çingenece
Çingene çergesi
Çingene düğünü
Çingene kavgası
çingeneleşme
çingeneleşmek
çingenelik,−ği
Çingenelik,−ği
Çingene palamudu
Çingene parası
Çingene pembesi
Çin gülü
çini
çinici
çinicilik,−ği
çinili
çini mürekkebi
çinisiz
çinke
çinko
çinkograf
çinkografi
Çin lâhanası
Çin leylâğı
Çinli
Çin Seddi
541
Çintiyan
çip
çipil
çipilleşme
çipilleşmek
çipilti
çipo
çipura
çir
çirçirci
çiriş
çirişçi
çirişçi çanağı
çirişçilik,−ği
çirişleme
çirişlemek
çirişlenme
çirişlenmek
çirişli
çiriş otu
çirkef
çirkefçe
çirkefleşme
çirkefleşmek
çirkefli
çirkeflik,−ği
çirkin
542
çirkince
çirkinleşme
çirkinleşmek
çirkinleştirme
çirkinleştirmek
çirkinlik,−ği
çirkinseme
çirkinsemek
çiroz
çirozlaşma
çirozlaşmak
çirozluk,−ğu
çis
çise
çiseleme
çiselemek
çiseme
çisemek
çisenti
çiskin
çiş
çişik,−ği
çit
çita
çitar
çitari
çiten
543
çiti
çitileme
çitilemek
çitilenme
çitilenmek
çitili
çitilme
çitilmek
çitişme
çitişmek
çitlembik,−ği
çitleme
çitlemek
çitme
çitmek
çitmik,−ği
çit sarmaşığı
çit sarmaşığıgiller
çivi
çivici
çivicilik,−ği
çividî
çivileme
çivilemek
çivilenme
çivilenmek
çiviletme
544
çiviletmek
çivileyici
çivili
çivisiz
çivisiz kalkan
çivit,−di
çivit ağacı
çivitleme
çivitlemek
çivitlenme
çivitlenmek
çivitli
çivit mavisi
çivit otu
çivit rengi
çivitsiz
çivi yazısı
çiviyukarı (spor)
Çivril (ilçe)
çiy
çiyleme
çiylemek
çizdirme
çizdirmek
çizecek,−ği
çizelge
çizer
545
çizge
çizgi
çizgi film
çizgi im
çizgileme
çizgilemek
çizgilenme
çizgilenmek
çizgileşme
çizgileşmek
çizgili
çizgilik,−ği
çizginme
çizginmek
çizgi ölçek,−ği
çizgi resim,−smi
çizgi roman
çizgisel
çizgisiz
çizi
çizici
çizicilik,−ği
çizik,−ği
çizik çizik
çizikli
çiziktirme
çiziktirmek
546
çizili
çiziliş
çizilme
çizilmek
çizim
çizimci
çizin çizin
çizinti
çiziş
çizme
çizmeci
çizmecilik,−ği
çizmek
çizmeli
çoban
çobanaldatan
çobanaldatangiller
çoban böreği
çobançantası (bitki)
çobandağarcığı
(bitki)
çobandeğneği(bitki)
çobandüdüğü (bitki)
çobaniğnesi (bitki)
çoban kebabı
çoban köpeği
çobanlama
547
Çobanlar (ilçe)
çobanlık,−ğı
çobanlık etmek
çoban merhemi
çobanpüskülü (bitki)
çobanpüskülügiller
çoban salatası
çobansüzgeci (bitki)
çobantarağı (bitki)
çobantuzluğu (bitki)
çoban üzümü
Çoban Yıldızı
çocuğumsu
çocuk,−ğu
çocuk aklı
çocuk bahçesi
çocuk bakıcısı
çocuk bezi
çocuk bilimci
çocuk bilimi
çocukcağız
çocukça
çocukçu
çocuk dili
çocuk işi
çocuklama
çocuklamak
548
çocuklaşma
çocuklaşmak
çocuklaştırma
çocuklaştırmak
çocuklu
çocukluk,−ğu
çocukluk etmek
çocuk olmak
çocuk oyuncağı
çocuk oyunu
çocuk ruhlu
çocuksu
çocuksuluk,−ğu
çocuksuz
çocuksuzluk,−ğu
çocuk yuvası
çoğalış
çoğalma
çoğalmak
çoğaltan
çoğaltıcı
çoğaltım
çoğaltış
çoğaltma
çoğaltmak
çoğaltma makinesi
çoğu
549
çoğu kez
çoğul
çoğulcu
çoğulcu demokrasi
çoğulculuk,−ğu
çoğul eki
çoğul ekleri
çoğullama
çoğullamak
çoğullaştırma
çoğullaştırmak
çoğulluk,−ğu
çoğumsama
çoğumsamak
çoğun
çoğunca
çoğunluk,−ğu
çoğunlukla
çoğunluk sistemi
çoğurcuk,−ğu
çoğu zaman
çok,−ğu
çokal
çok anlamlı
çok anlamlılık,−ğı
çok ayaklılar
çokbilmiş
550
çokbilmişlik,−ği
çokça
çok çok
çokçu
çokçuluk,−ğu
çok düzlemli
çok eşli
çok eşlilik,−ği
çok fazlı
çokgen
çok gözeli
çok hücreli
çok hücreliler
çok karılı
çok karılılık,−ğı
çok katlı otopark
çok kısa dalga
çok kocalı
çok kocalılık,−ğı
çokları
çoklarınca
çokluk,−ğu
çokluk eki
çoklukla
çokluk ekleri
çoklu ortam
çok ortaklı
551
çok partili
çokrağan
çokrama
çokramak
çoksama
çoksamak
çoksatar
çok seslendirilmiş
çok sesli
çok seslilik,−ği
çok sözlü
çok tanrıcı
çok tanrıcılık,−ğı
çok tanrılı
çok tasım
çok terimli
çok uluslu
çok yanlı
çok yıllık,−ğı
çok yönlü
çok yüzlü
çolak,−ğı
çolaklık,−ğı
çolpa
çolpalık,−ğı
Çolpan (yıldız)
çoluk çocuk,−ğu
552
çoluklu çocuklu
çolun
çomak,−ğı
çomaklama
çomaklamak
çomar
çopra
çopra balığı
çopur
çopurina
çopurlaşma
çopurlaşmak
çopurlaştırma
çopurlaştırmak
çopurluk,−ğu
çor
çorak,−ğı
çoraklaşma
çoraklaşmak
çoraklaştırma
çoraklaştırmak
çoraklık,−ğı
çorap,−bı
çorapçı
çorapçılık,−ğı
çorba
çorbacı
553
çorbacılık,−ğı
çorba kâsesi
çorba kaşığı
çorbalık,−ğı
çorba tabağı
çorlu
Çorlu (ilçe)
Çoruh
Çorum
çotanak,−ğı
çotira
çotiragiller
çotra
çotuk,−ğu
çöğdürme
çöğdürmek
çöğme
çöğmek
çöğüncek,−ği
çöğünme
çöğünmek
çöğür
çöğürcü
çökek,−ği
çökel
çökelek,−ği
çökelekli
554
çökelge
çökelme
çökelmek
çökelti
çökeltme
çökeltmek
çökerme
çökermek
çökertici
çökertme
çökertmek
çökkün
çökkünleşme
çökkünleşmek
çökkünlük,−ğü
çökme
çökmek
çöktürme
çöktürme havuzu
çöktürmek
çökük,−ğü
çöküklük,−ğü
çöküm
çöküntü
çöküntü hendeği
çöküş
çöküşme
555
çöküşmek
çöl
Çölemerik
çölleşme
çölleşmek
çölleştirme
çölleştirmek
çöllük,−ğü
çöl tavuğu
çöl tavuğugiller
çömçe
çömeliş
çömelme
çömelmek
çömeltme
çömeltmek
çömez
çömezlik,−ği
çömlek,−ği
çömlekçi
çömlekçilik,−ği
çömlek hesabı
çömlek kebabı
çömlekleme
çömleklemek
çömme
çömmek
556
çöngül
çöp
çöp arabası
çöpçatan
çöpçatanlık,−ğı
çöpçü
çöpçülük,−ğü
çöp kebabı
çöp kovası
çöp kutusu
çöpleme
çöplenme
çöplenmek
çöplü
çöplük,−ğü
çöplükçü
çöplükçülük,−ğü
çöplük horozu
çöp sepeti
çöpsüz
çöpsüz üzüm
çöp tenekesi
çöp torbası
çör çöp
çördek,−ği
çörek,−ği
çörekçi
557
çörekçilik,−ği
çöreklenme
çöreklenmek
çöreklik,−ği
çörek mantarı
çörek otu
çöreotu
çörkü
çörten
çörtü
çöven
çöz
çözdürme
çözdürmek
çözelti
çözgü
çözgün
çözgünlük,−ğü
çözme
çözmek
çözücü
çözük,−ğü
çözülme
çözülmek
çözülüm
çözülüş
çözüm
558
çözümcü
çözümleme
çözümlemek
çözümlemeli
çözümleniş
çözümlenme
çözümlenmek
çözümleyici
çözümleyiş
çözümsel
çözümsüz
çözümsüzlük,−ğü
çözüm yolu
çözündürme
çözündürmek
çözünme
çözünmek
çözüntü
çözüş
çözüşme
çözüşmek
çözyağı
çubuk,−ğu
çubuk ağacı
Çubuk (ilçe)
çubukçu
çubuklama
559
çubuklamak
çubuklu
çubukluk,−ğu
çubuk makarna
çubuk odası
çubuksuz
çucu
çuha
çuhacı
çuhacılık,−ğı
çuha çiçeği
çuha çiçeğigiller
çuhadar
çuhadarlık,−ğı
çuhalı
çuhçuh (tren)
çuka
çukur
Çukurca (ilçe)
çukurlanma
çukurlanmak
çukurlaşma
çukurlaşmak
çukurlatma
çukurlatmak
çukurlu
çukurluk,−ğu
560
Çukurova
çul
çulcu
çul çaput
çulfa
çulfalık,−ğı
çulha
çulha kuşu
çullama
çullamak
çullandırma
çullandırmak
çullanış
çullanma
çullanmak
çulluk,−ğu
çullukgiller
Çulpan (yıldız)
çulsuz
çultar
çultarı
çultutmaz
Çumra (ilçe)
çupra balığı
çurçur
çurlatma
çurlatmak
561
çuşka
çuval
çuvalcı
çuvalcılık,−ğı
çuvaldız
çuvallama
çuvallamak
çuvallanma
çuvallanmak
çuvallatma
çuvallatmak
çuvallı
çuvalsız
Çuvaş
Çuvaşça
çük
çükündür
çükür
Çüngüş (ilçe)
çünkü
çürük,−ğü
çürük boya
çürük çarık,−ğı
çürükçül
çürük gaz
çürük iş
çürüklü
562
çürüklük,−ğü
çürük para
çürük sakız
çürüksüz
çürüme
çürümek
çürütme
çürütmek
çürütülme
çürütülmek
çürütüş
çürüyüş
çüş
(*)D
D
da
Dadacı
Dadacılık,−ğı
Dadaist
Dadaizm
dadandırma
dadandırmak
dadanma
dadanmak
563
dadaş
dadaşlık,−ğı
Daday (ilçe)
dadı
dadılık,−ğı
dağ
dağ adamı
dağ ağacı
dağalası (balık)
dağ anası
dağar
dağarcık,−ğı
dağ armudu
dağ aslanı
dağ ayısı
dağ başı
dağ bayır
dağ birliği (askerlik)
dağcı
dağcıl
dağcılık,−ğı
dağ çamı
dağ çayı
dağ çayırı
dağ çileği
dağdağa
dağdağalı
564
dağdağasız
dağ dalak otu
dağ elması
dağ eriği
dağ eteği
dağ evi
dağ gölü
dağ havası
dağılım
dağılış
dağılma
dağılmak
dağınık,−ğı
dağınıkça
dağınık gözenek,−ği
dağınık ışık,−ğı
dağınıklık,−ğı
dağınık yansıma
dağıntı
Dağıstan
Dağıstanlı
dağıtıcı
dağıtıcılık,−ğı
dağıtık,−ğı
dağıtılma
dağıtılmak
dağıtım
565
dağıtım bürosu
dağıtımcı
dağıtımcılık,−ğı
dağıtım evi
dağıtış
dağıtma
dağıtmak
dağî
dağ iklimi
dağ ispinozu
dağ keçisi
dağ kedisi
dağ kestanesi
dağ kırlangıcı
dağ kolu (coğrafya)
dağ koyunu
dağ köyü
dağlağı
dağ lâlesi
dağlama
dağlamak
dağlama resmi
dağlanış
dağlanma
dağlanmak
dağlar anası
dağlatış
566
dağlatma
dağlatmak
dağlayış
dağlı
dağlıç,−cı
dağlık,−ğı
dağ merası
dağ nanesi
dağ oluşu
dağ otlağı
dağ reyhanı
dağ serçesi
dağ servisi
dağ sıçanı
dağ soğanı
dağ sümbülü
dağ taş
dağ tavuğu
dağ topu (askerlik)
dağ yemişi
dağ yolu
dağ yürüyüşü
dağ zebrası
dah
daha
daha daha
dahası
567
dahdah
dahi (bile)
dâhi (yaratıcı gücü
olan kimse)
dâhice
dahil,−hli (karışma)
dâhil (iç, içeri)
dâhilen
dâhil etmek
dâhilî
dâhilî deniz
dâhilî harp,−bi
dâhilik,−ği
dâhilî nizamname
dâhilî talimatname
dâhiliye
dâhiliyeci
dâhiliye
mütehassısı
dâhiliye subayı
dâhil olmak
dâhiyane
dahletme
dahletmek
dahra
daim
daima
568
daim etmek
daim eylemek
daimî
daim olmak
dair
daire
daire kesmesi
daireli
daire parçası
dairesel
dairesiz
dairevî
dakik
dakika
dakikane
dakikasında
daktilo
daktilo etmek
daktilograf
daktilografi
daktilo kâğıdı
daktiloluk,−ğu
daktilo makinesi
daktilo masası
daktiloskopi
daktilo şeridi
daktilotekni
569
dal
dalak,−ğı
dalak otu
dalâlet
dalama
dalamak
Dalaman (ilçe)
dalan
dalancı
dalancılık,−ğı
dalap olmak
dalaş
dalaşma
dalaşmak
dalavere
dalavereci
dalaverecilik,−ği
dalbastı
dalcık,−ğı
daldalan
daldan dala
daldırılma
daldırılmak
daldırış
daldırma
daldırma çay
daldırmak
570
daldırtma
daldırtmak
daldız
dalfes
dalfidan
dalga
dalga bandı
dalga boyu
dalgacı
dalgacık,−ğı
dalgacılık,−ğı
dalga çukuru
dalga dalga
dalga genliği
dalga hızı
dalgakıran
dalga kuşağı
dalgalandırıcı
dalgalandırış
dalgalandırma
dalgalandırmak
dalgalanış
dalgalanma
dalgalanmak
dalgalı
dalgalı akım
dalgalı akım üreteci
571
dalgalı borçlar
dalgaölçer
dalga periyodu
dalga sırtı
dalgasız
dalga tepesi
dalga uzunluğu
dalga yüksekliği
dalgı
dalgıç,−cı
dalgıç böcekler
dalgıç elbisesi
dalgıç gözlüğü
dalgıç kuşları
dalgıç kuşu
dalgıç kuşugiller
dalgıçlık,−ğı
dalgıç tüpü
dalgın
dalgınca
dalgın dalgın
dalgınlaşma
dalgınlaşmak
dalgınlaştırma
dalgınlaştırmak
dalgınlık,−ğı
dalgır
572
dalgündüz
dalıcı
dalınç,−cı
dalış
dalız
dalkavuk,−ğu
dalkavukça
dalkavuklaşma
dalkavuklaşmak
dalkavukluk,−ğu
dalkavukluk etmek
dalkılıç,−cı
dalkıran
dalkurutan
dallama
dallamak
dallandırma
dallandırmak
dallanış
dallanma
dallanmak
dallı
dallı budaklı
dallı güllü
dalma
dalmak
dalöğle
573
dalsı
dalsız
daltaban
daltonizm
daluyku
dalya
dalyan
dalyan ağı
dalyancı
dalyan çorbası
dalyan köftesi
dalyasan
dalyan sepeti
dalyan tarlası
dalyan yeri
dalyarak,−ğı
dam
dama
damacana
damacı
damak,−ğı
damak eteği
damaklı
damaklı diş
damaksı
damaksıl
damaksıllaşma
574
damaksıllaşmak
damaksıllaşmış
damaksıllaştırma
damaksıllaştırmak
damaksız
damak tadı
damak ünsüzü
Damal (ilçe)
damalı
dam altı
damar aktarma
damarcık,−ğı
damar damar
damardaraltan
damargenişleten
damarı bozuk,−ğu
damarlandırma
damarlanma
damarlanmak
damarlı
damar sertliği
damarsız
damar tabaka
damar tıkanıklığı
damasko
damat,−dı
dama tahtası
575
dama taşı
damatlık,−ğı
damdazlak,−ğı
damga
damgacı
damgacılık,−ğı
damga harcı
Damga Kanunu
damgalama
damgalamak
damgalanma
damgalanmak
damgalatma
damgalatmak
damgalayış
damgalı
damga pulu
damgasız
damga vergisi
damıtıcı
damıtık,−ğı
damıtılma
damıtılmak
damıtma
damıtmak
damızlık,−ğı
dam koruğu
576
dam koruğugiller
damla
damlacık,−ğı
damla damla
damla hastalığı
damlalık,−ğı
damlama
damlamak
damla sakızı
damla taş
damla taşı
damlatılma
damlatılmak
damlatma
damlatmak
damlı
damper
damperli
damping
damsız
dana
danaayağı (bitki)
danaburnu (böcek)
danacı
dana derisi
danadili (cönk)
dana eti
577
dana humması
danakıran otu
Danca
dan dan
dandini
dan dun
dane
dang
dangadak
dangalak,−ğı
dangalakça
dangalaklık,−ğı
dangıldama
dangıldamak
dangıl dungul
dangırdama
dangırdamak
danış
danışık,−ğı
danışıklı
danışıklı dövüş
danışıklık,−ğı
danışılma
danışılmak
danışma
danışma bürosu
danışmak
578
danışma kurulu
danışma meclisi
danışman
danışmanlık,−ğı
Danimarka
Danimarka kırmızısı
Danimarkalı
daniska
danişment,−di
dank
dans
dansçı
dans etmek
dansimetre
dansing
danslı
danslık,−ğı
dansör
dansörlük,−ğü
dansöz
dansözlük,−ğü
danssız
dantel
dantelâ
dantel ağacı
dantelâlı
dantelli
579
dapdar
dapdaracık,−ğı
dar (ensiz)
dâr (ev)
dara
daraban
daracık,−ğı
daraç,−cı
dar açı
dara dar
darağacı
daralış
daralma
daralmak
daraltı
daraltıcı
daraltılma
daraltılmak
daraltma
daraltmak
dar aralık,−ğı
darasız
daraşlık,−ğı
darbe
darbeci
darbecik,−ği
darbecilik,−ği
580
darbeleme
darbelemek
darbımesel
dar boğaz
darbuka
darbukacı
darbukacılık,−ğı
darca
dardağan
Darende (ilçe)
Dargeçit (ilçe)
dar gelirli
dargın
dargınlaşma
dargınlaşmak
dargınlık,−ğı
dar görüşlü
dar hat,−ttı
darı
darıcan
darı darına
dârıdünya
dârıfülfül
darılgan
darılganlık,−ğı
darılma
darılmaca
581
darılmak
darıltma
darıltmak
dar kafalı
darlaşma
darlaşmak
darlaştırma
darlaştırmak
darlık,−ğı
darmadağın
darmadağınık,−ğı
darmaduman
darmaduman etmek
darmaduman olmak
darp,−bı
darp etmek
darphane
dârülâceze
dârülbedayi,−i
dârüleytam
dârülfünun
dar ünlü
dârüşşifa
Darvincilik,−ği
dasdaracık,−ğı
dasit
dasitan
582
dasitanî
dastar
Datça (ilçe)
datif
daüssıla
dav
dava
dava adamı
davacı
dava etmek
davalaşma
davalaşmak
davalı
davalık,−ğı
davar
Davas
dava vekili
davet
davetçi
davet etmek
davetiye
davetkâr
davetli
davetname
davetsiz
davlumbaz
davrandırma
583
davrandırmak
davranış
davranış bilgisi
davranış bozukluğu
davranışçılık,−ğı
davranış töresi
davranma
davranmak
davudî
davul
davulcu
davulculuk,−ğu
davul tokmağı
davul tozu
davya
dayak,−ğı
dayak arsızı
dayak cezası
dayak düşkünü
dayak kaçkını
dayaklama
dayaklamak
dayaklanma
dayaklanmak
dayaklı
dayaklık,−ğı
dayalı
584
dayalı döşeli
dayama
dayamak
dayanak,−ğı
dayanaklı
dayanaklık,−ğı
dayanak noktası
dayanaksız
dayanç,−cı
dayandırma
dayandırmak
dayanıklı
dayanıklılık,−ğı
dayanıksız
dayanıksızlık,−ğı
dayanılma
dayanılmak
dayanılmaz
dayanım
dayanım ömrü
dayanırlık,−ğı
dayanış
dayanışık,−ğı
dayanışma
dayanışmacı
dayanışmacılık,−ğı
dayanışmak
585
dayanışmalı
dayanma
dayanmak
dayanma ömrü
dayantı
dayatış
dayatışma
dayatışmak
dayatma
dayatmacı
dayatmak
dayattırma
dayattırmak
dayayış
daye
dayı
dayıkızı
dayılanma
dayılanmak
dayılık,−ğı
dayıoğlu
dayızade
daylak,−ğı
daz
dazara dazar
dazara dazır
Dazkırı'yı (ilçe)
586
dazlak,−ğı
dazlaklaşma
dazlaklaşmak
dazlaklık,−ğı
dazlama
dazlamak
de
debagat
debbağ
debbe
debboy
debdebe
debdebeli
debeleniş
debelenme
debelenmek
debi
debil
debillik,−ği
debimetre
debriyaj
debriyaj pedalı
deccal
Deccal
decrescendo
dede
dedebaba
587
dedelik,−ği
dedikodu
dedikoducu
dedikoduculuk,−ğu
dedikodu etmek
dedikodu
kumkuması
dedikodu yapmak
dedirme
dedirmek
dedirtme
dedirtmek
dedüksiyon
dedveyt
def,−f'i
defa
defalarca
defans
def'aten
defetme
defetmek
defibratör
defile
defin,−fni
define
defineci
definecilik,−ği
588
defin ruhsatı
deflâsyon
defleme
deflemek
defne
defnedilme
defnedilmek
defnegiller
defnetme
defnetmek
defneyaprağı (balık)
defne yaprağı
defnolunma
defnolunmak
defo
defolma
defolmak
defolu
deformasyon
deforme
deforme olmak
defosuz
defroster
defter
defterci
deftercilik,−ği
defterdar
589
defterdarlık,−ğı
defter emini
defterhane
defterihakanî
defterikebir
degajman
değdiriş
değdirme
değdirmek
değer
değer analizi
değer artırma
değerbilir
değerbilirlik,−ği
değerbilmez
değerbilmezlik,−ği
değer düşürme
değer düşürümü
değer kuramı
değerleme
değerlendirilme
değerlendirilmek
değerlendirme
değerlendirmek
değerlenme
değerlenmek
değerler dizisi
590
değerli
değerli kâğıt,−dı
değerlilik,−ği
değersiz
değersizlik,−ği
değer yargısı
değgin
değil
değim
değimli
değimsiz
değin
değini
değiniş
değinme
değinmek
değinti
değirme
değirmek
değirmen
değirmenci
değirmencilik,−ği
Değirmendere
fındığı
değirmenlik,−ği
değirmen taşı
değirmi
591
değirmileme
değirmilemek
değirmileşme
değirmileşmek
değirmilik,−ği
değirmi sakal
değiş
değişebilir
değişebilirlik,−ği
değişen yıldız
değiş etmek
değişici
değişik,−ği
değişiklik,−ği
değişiklik önergesi
değişiklik teklifi
değişiklik yapmak
değişim
değişimli
değişimli ünsüzler
değişim yönetimi
değişinim
değişinimci
değişinimcilik,−ği
değişiş
değişke
değişken
592
değişkenlik,−ği
değişken ölçü
değişkin
değişkinlik,−ği
değişme
değişmek
değişmez
değiştirge
değiştirgeç,−ci
değiştirici
değiştiriliş
değiştirilme
değiştirilmek
değiştirim
değiştirme
değiştirmek
değiştirtme
değiştirtmek
değiş tokuş
değme
değmek
değnek,−ği
değnekçi
değnekçilik,−ği
değnekleme
değneklemek
deh
593
deha
dehalet
dehhaş
dehleme
dehlemek
dehlenme
dehlenmek
dehletme
dehletmek
dehliz
dehşet
dehşetlenme
dehşetlenmek
dehşetli
deist
deizm
dejenerasyon
dejenere
dejenere etmek
dejenereleşme
dejenereleşmek
dejenerelik,−ği
dejenere olmak
dek
dekadan
dekadanlık,−ğı
dekagram
594
dekalitre
dekametre
dekan
dekanlık,−ğı
dekar
Dekartçı
Dekartçılık,−ğı
dekaster
dekatlon
dekatloncu
deklânşör
deklârasyon
deklâre
deklâre etmek
dekoder
dekolte
dekont
dekor
dekorasyon
dekoratif
dekoratör
dekoratörlük,−ğü
dekorcu
dekorculuk,−ğu
dekore
dekore etmek
dekovil
595
dekstrin
dekstroz
delâlet
delâlet etmek
deldirme
deldirmek
delecek,−ği
delegasyon
delege
delegelik,−ği
delep delep
delgeç,−ci
delgi
delgiç,−ci
deli
deli deli
deli alacası
deli bal
deli balta
delibaş (hastalık)
deliboynuz
deli bozuk,−ğu
deli bozukluk,−ğu
delice
Delice (ilçe)
delice doğan
delicesine
596
delici
deli dana hastalığı
deli divane
deli dolu
deli etmek
deli fişek,−ği
deli fişeklik,−ği
deli gömleği
deli güllâbicisi
deli ırmak,−ğı
delik,−ği
delikanlı
delikanlılık,−ğı
delik deşik,−ği
delikli
delikli demir
delikliler
deliksiz
deliksiz uyku
delil
delilenme
delilenmek
delilik,−ği
deli mantar
delimsirek
delinme
delinmek
597
deli olmak
deli orman (orman)
Deliorman (yer adı)
deli otu
deliriş
delirme
delirmek
delirtme
delirtmek
deli saçması
delişmen
delişmence
delişmenlik,−ği
delişmenlik etmek
delk
delme
delmek
delta
delta kası
dem
demagog
demagogluk,−ğu
demagoji
demagojik,−ği
demagoji yapmak
deme
demeç,−ci
598
demek
demet
demetçi
demetçik,−ği
demet demet
demetleme
demetlemek
demetlenme
demetlenmek
demetletiş
demetletme
demetletmek
demetleyiş
demetli
demevî
demin
demincek
deminden
deminki
demir
demir ağacı
demirbaş
demir bilek,−ği
demir boku
demirci
Demirci (ilçe)
demircik,−ği
599
demircilik,−ği
demirci mengenesi
demir dikeni
demirhane
demir hat,−ttı
demirhindi (bitki)
demirî
demirkapan
demir kapı
Demirkapı (yer adı)
Demirkazık (yıldız)
demir kırı (renk)
Demirköy (ilçe)
demir kuş
demir leblebi
demirleme
demirlemek
demirleşme
demirleşmek
demirli
demirli beton
demir oksit,−di
Demirözü'nü (ilçe)
demir pası
demir perde(tiyatro)
Demiperde
(doğu bloku)
600
demir resmi
demirsiz
demirsizlik,−ği
demir sülfat
demir yeri
demir yolcu
demir yolculuk,−ğu
demir yolu
demir yumruk,−ğu
demiurgos
demkeş
demleme
demlemek
demlendirme
demlendirmek
demlendirme suyu
demlenme
demlenmek
demli
demlik,−ği
demode
demograf
demografi
demografik,−ği
demokrasi
demokrat
demokratik,−ği
601
demokratikleşme
demokratikleşmek
demokratikleştirme
demokratikleştirmek
demokratlaşma
demokratlaşmak
demokratlık,−ğı
demonstrasyon
denaet
denden
denden işareti
denek,−ği
denek taşı
deneme
denemeci
denemecilik,−ği
deneme çekimi
deneme hayvanı
denemek
deneme tahtası
deneme yayını
denenme
denenmek
denet
denetçi
denetçilik,−ği
denetici
602
denetilme
denetilmek
denetim
denetim bağı
denetimci
denetim kurulu
denetimli
denetim noktası
denetim pulu
denetimsiz
denetleme
denetlemek
denetleme kurulu
denetleme raporu
denetleme yapmak
denetlenme
denetlenmek
denetleyici
deney
deneyci
deneycilik,−ği
deneye dayalı
deneyim
deneyimci
deneyimcilik,−ği
deneyimli
deneyimsiz
603
deneyimsizlik,−ği
deneyiş
deney kabı
deneyleme
deneylemek
deneyli
deneysel
deneyselcilik,−ği
deneysellik,−ği
deneysiz
deney tüpü
deneyüstü
deneyüstücülük,
−ğü
denge
dengeci
dengecilik,−ği
denge fiyatı
denge kalası
dengeleme
dengelemek
dengelenme
dengelenmek
dengeleyici
dengeli
dengeli beslenme
dengelik,−ği
604
dengesiz
dengesiz beslenme
dengesizleştirme
dengesizleştirmek
dengesizlik,−ği
dengeşik,−ği
denge taşı
deni
denilme
denilmek
deniz
deniz akıntısı
denizalası (balık)
denizaltı,−yı
deniz altı
denizaltıcı
denizaltıcılık,−ğı
denizanası
denizaslanı
denizaşırı
deniz ataşesi
denizatı (balık)
deniz aygırı
deniz ayısı
deniz aynası
deniz basması
deniz bilimci
605
deniz bilimi
deniz buzu
denizci
denizcilik,−ği
denizçakısı
(yumuşakça)
deniz çulluğu
denizdanteli (deniz
hayvanı)
deniz depremi
deniz dibi
deniz feneri
deniz geçişi
denizgergedanı
denizgülü (hayvan)
denizgüzeli (balık)
deniz hamamı
deniz haritası
denizhıyarı (deniz
hayvanı)
denizhıyarları
deniz hukuku
denizısırganları
(hayvan)
denizibiği (bitki)
deniziğnesi (balık)
deniz iklimi
606
denizineği
denizkadayıfı (bitki)
deniz
kaplumbağaları
deniz kaplumbağası
deniz kazı
denizkedisi (balık)
denizkestanesi
(yumuşakça)
deniz kırlangıcı
denizkızı (balık)
deniz kızı (mitoloji)
denizkozalağı
(yumuşakça)
denizköpüğü (lüle
taşı)
denizkulağı
(yumuşakça)
deniz kulağı
(coğrafya)
deniz kurdu
deniz kuvvetleri
denizlâleleri
denizlâlesi (deniz
hayvanı)
Denizli
denizlik,−ği
607
deniz marulu
deniz mavisi
denizmaymunu
(balık)
deniz menekşesi
(çiçek)
deniz mili
deniz motoru
deniz otobüsü
deniz ördeği
deniz örümceği
denizpalamudu
(böcek)
denizpelidi (böcek)
deniz pırasası
(yosun)
deniz piyadesi
deniz rezenesi
deniz sarmaşığı
deniz seviyesi
deniz suyu
denizşakayığı
(hayvan)
denizşakayıkları
deniztarağı
(yumuşakça)
deniz tavşancılı
608
deniztavşanı
(yumuşakça)
deniz tedavisi
deniz tekesi
(karides)
deniztilkisi (balık)
deniz tutması
deniz uçağı
deniz üssü
deniz üzümü
deniz yeli
deniz yılanı
denizyıldızı (deniz
hayvanı)
denizyıldızları
deniz yolu
deniz yolu ulaşımı
deniz yosunu
denk,−gi
denkçi
denkçilik,−ği
denk küme
denklem
denkleme
denklemek
denklemler sistemi
denkleşme
609
denkleşmek
denkleştirme
denkleştirmek
denklenme
denklenmek
denkleştirici
denklik,−ği
denklik belgesi
denklik kuruluşu
denktaş
denli
denlilik,−ği
denme
denmek
densimetre
densiz
densizlenme
densizlenmek
densizleşme
densizleşmek
densizlik,−ği
denşirme
denşirmek
deontoloji
deodoran
depar
departman
610
depderin
deplâsman
depo
depocu
depoculuk,−ğu
depo etmek
depolama
depolamak
depolanma
depolanmak
depolitizasyon
depozit
depozito
depozitolu
depozitosuz
deprem
deprem bilimci
deprem bilimi
deprem bölgesi
depremçizer
deprem dalgası
deprem kuşağı
deprem merkezi
depremyazar
depremzede
deprenme
deprenmek
611
depresyon
depreşme
depreşmek
depreştirme
depreştirmek
derakap
derbeder
derbederlik,−ği
derbent,−di
Derbent (ilçe)
derç,−ci
derç etmek
derdest
derdest etmek
dere
derebeyi
derebeylik,−ği
Derebucak (ilçe)
derece
derece derece
dereceleme
derecelemek
derecelendirilme
derecelendirilmek
derecelendirme
derecelendirmek
dereceli
612
derecesiz
derecik,−ği
dereke
Dereli (ilçe)
dereotu
Derepazarı'nı (ilçe)
dere tepe
dergâh
dergi
dergicilik,−ği
derhâl
deri
deri altı
derici
dericilik,−ği
Derik (ilçe)
derili
derilme
derilmek
derim evi
derin
derince
derinden
derinden derine
derin derin
derin devlet
derin dondurucu
613
derin düşünme
Derinkuyu (ilçe)
derinlemesine
derinleşme
derinleşmek
derinleştirme
derinleştirmek
derinletme
derinletmek
derinliğine
derinlik,−ği
derinlik kayaçları
derinlikölçer
derinlik ölçümü
derin soğutma
derin soğutucu
derinti
derin uyku
derisi dikenliler
derişik,−ği
derişiklik,−ği
derişme
derişmek
derivasyon
derk
derkenar
derk etmek
614
derlem
derlemci
derlemcilik,−ği
derleme
derlemek
derlenme
derlenmek
derleyici
derleyicilik,−ği
derli toplu
derman
dermansız
dermansızlaşma
dermansızlaşmak
dermansızlık,−ğı
dermatit
dermatolog,−ğu
dermatoloji
derme
derme çatma
dermek
dermeyan
dermeyan etmek
dermit
dernek,−ği
dernekçi
dernekçilik,−ği
615
dernekleşme
dernekleşmek
Dernekpazarı'nı
(ilçe)
derneşik,−ği
derpiş
derpiş etmek
derrace
ders
ders dışı
dershane
dershaneci
dershanecilik,−ği
dersiam
ders içi
dersiz topsuz
derslik,−ği
ders yapmak
dert,−di
dert babası
dert edinmek
dert etmek
dert küpü
dertlenme
dertlenmek
dertleşme
dertleşmek
616
dertli
dertlilik,−ği
dert olmak
dertop
dertop etmek
dertop olmak
dert ortağı
dert sahibi
dertsiz
dertsizlik,−ği
deruhte
deruhte etmek
derun
derunî
derviş
dervişane
dervişçe
dervişlik,−ği
derya
deryadil
derz
desen
desenci
desencilik,−ği
desenleme
desenlemek
desenli
617
desenli kaplama
desensiz
desibel
desigram
desikatör
desilitre
desimetre
desinatör
desinatörlük,−ğü
desise
desister
deskriptif
despot
despotça
despotik,−ği
despotizm
despotluk,−ğu
dessas
dest
destan
destancı
destanî
destanlaşma
destanlaşmak
destanlı
destanlık,−ğı
destansal
618
destansı
destansız
destar
destarî
destarlı
deste
desteci
deste deste
destek,−ği
destek doku
destekleme
destekleme alımı
desteklemek
desteklenme
desteklenmek
destekleşme
destekleşmek
destekleyiş
destekli
destekli bütçe
destek olmak
desteksiz
desteleme
destelemek
destelenme
destelenmek
desteleyici
619
desteleyicilik,−ği
destinasyon
destroyer
destur
destursuz
desturun
deşarj
deşarj olmak
deşeleme
deşelemek
deşifre
deşifre etmek
deşifre olmak
deşik,−ği
deşilme
deşilmek
deşme
deşmek
detant
detay
detaylandırma
detaylandırmak
detektif
detektiflik,−ği
detektör
deterjan
deterjancı
620
deterjancılık,−ğı
determinant
determinasyon
determinist
determinizm
detone
detone olmak
dev
deva
devaimisk
devalüasyon
devam
devam etmek
devamlı
devamlılık,−ğı
devamsız
devamsızlık,−ğı
dev anası
devasa
devasız
dev aynası
devce
deve
deveboynu (boru)
deveci
devecilik,−ği
deve dikeni
621
deve dişi
deve döşlü
deve elması
deve kini
deve kolu
deve kuşu
Develi (ilçe)
develik,−ği
developer
developman
deveran
deveranıdem
devetabanı (bitki)
deve tımarı
devetüyü (renk)
deve tüyü
devetüyü rengi
deve yükü
deve yürekli
devim
devim bilimi
devimli
devimsel
devimselcilik,−ği
devimsellik,−ği
devimsiz
devindirici
622
devindirme
devindirmek
devin duyumu
devingen
devingenlik,−ği
devinim
devinme
devinmek
devinme olayı
devir,−vri
devirli
devirme
devirmek
devitken
devitme
devitmek
dev köpek balığıgiller
devleşme
devleşmek
devleştirme
devleştirmek
devlet
devlet adamı
devlet baba
devlet bakanı
devlet bankası
devlet başkanı
623
devletçi
devletçilik,−ği
devlet düşkünü
devlethane
devlet kapısı
devlet kuşu
devletler arası
devletleştirilme
devletleştirilmek
devletleştirme
devletleştirmek
devletli
devletlû
devoniyen
devralma
devralmak
devran
devre
devredilebilir
devredilebilirlik,−ği
devredilme
devredilmek
devredilmezlik,−ği
Devrek (ilçe)
Devrekâni (ilçe)
devre mülk
devren
624
devretme
devretmek
devrî
devriâlem
devridaim
devrihindî
devrik,−ği
devrik cümle
devrikebir
devriklik,−ği
devriliş
devrilme
devrilmek
devrim
devrimci
devrimcilik,−ği
devrirevan
devrisaadet
devrisi
devriye
devrolunma
devrolunmak
dev şar
dev şehir,−hri
devşirilme
devşirilmek
devşirim
625
devşirimli
devşirimsiz
devşirme
devşirmek
deyi
deyim
deyimleşme
deyimleşmek
deyimleştirme
deyimleştirmek
deyiş
deyyus
dezavantaj
dezenfeksiyon
dezenfektan
dezenfektasyon
dezenfekte
dezenfekte etmek
dezenformasyon
dıbır dıbır
dığan
dığdığı
dığdık,−ğı
dılak,−ğı
dımbırdatma
dımbırdatmak
dımdızlak,−ğı
626
Dımışk
dımışkî
dıramudana
dırdır
dır dır
dırdırcı
dırdır etmek
dırdırlanma
dırdırlanmak
dırıltı
dırlanma
dırlanmak
dırlaşma
dırlaşmak
dış
dış açı
dışa dönük,−ğü
dışa dönüklük,−ğü
dış ağ
dış âlem
dış alım
dış alımcı
dış alımcılık,−ğı
dışarı
dışarılı
dışarısı
dışarlık,−ğı
627
dışarlıklı
dış asalak,−ğı
dış atışı
dışa vurum
dışa vurumcu
dışa vurumculuk,
−ğu
dış başkalaşım
dış bellek,−ği
dışbeslenen
dış beslenme
dış borç,−cu
dışbükey
dışbükeylik,−ği
dış çevre
dış çizgiler durumu
dış çizgisi
dış çokgen
dış deri
dış dünya
dış evlilik,−ği
dış gebelik,−ği
dış gezegen
dış gezi
dış güçler
dış hat,−ttı
dış hatlar
628
dış hissedar
dışık,−ğı
dışınlı
dış işleri
dış kapak,−ğı
dış kavuz
dışkı
dışkılama
dışkılamak
dışkılık,−ğı
dışkısever
dış kredi
dış kulak,−ğı
dış kutsal
dışlama
dışlamak
dışlanma
dışlanmak
dış lâstik,−ği
dışlaştırma
dışlaştırmak
dış merkezli
dış merkezlik,−ği
dış odun
dış pazar
dış pazarlama
dış piyasa
629
dış plâzma
dış politika
dışrak,−ğı
dışsal
dış satım
dış satımcı
dış satımcılık,−ğı
dıştan
dış ters açı
dış ticaret
dış ticaret açığı
dış ticaret
serbestliği
dış yarıçap
dış yüz
dış zar
dızdık,−ğı
dızdız
dızdızcı
dızdızcılık,−ğı
dızlak,−ğı
dızlama
dızlamak
dızman
dia
dialkol,−lü
diaspora
630
diba
dibace
dibek,−ği
dibek kafalı
Dicle (ilçe)
didaktik,−ği
didar
dide
dideban
didik didik
didikleme
didiklemek
didikleniş
didiklenme
didiklenmek
didilme
didilmek
didiniş
didinme
didinmek
didinti
didişim
didişken
didişme
didişmek
didon
didona
631
didon sakallı
difana
difenbahya
diferansiyel
diferansiyel
denklem
diferansiyel
hesap,−bı
difraksiyon
difteri
difterili
diftong
diftonglaşma
diftonglaşmak
difüzyon
Digor (ilçe)
diğer
diğeri
diğerkâm
diğerkâmlık,−ğı
dijital,−li
dik
dik açı
dik âlâsı
dik başlı
dik biçme
dikçe
632
dikdörtgen
dikdörtgensel
dikdörtgensel bölge
dikeç,−ci
dikel
dikelme
dikelmek
diken
dikence
dikencik,−ği
dikencikli
diken diken
diken dutu
dikenleşme
dikenleşmek
dikenli
dikenli balık,−ğı
dikenli balıkgiller
dikenlice
dikenlik,−ği
dikenli meyan
dikenli salyangoz
dikenli tel
dikenli yüzgeçliler
dikensi
dikensi çıkıntı
dikensiz
633
dikey
dikey geçiş
dikgen
dikici
dikicilik,−ği
dikili
Dikili (ilçe)
dikiliş
dikili taş
dikilme
dikilmek
dikim
dikim evi
dikimhane
dikine
dikine tıraş
dikiş
dikişçi
dikişçilik,−ği
dikiş iğnesi
dikişli
dikiş makinesi
dikiş okuması
dikiş payı
dikişsiz
dikit
dikiz
634
dikiz aynası
dikizci
dikizcilik,−ği
dikiz etmek
dikizleme
dikizlemek
dik kafalı
dikkat,−ti
dikkat etmek
dikkatli
dikkatsiz
dikkatsizlik,−ği
dikkatsizlik etmek
dikkat toplaşımı
dik kenar
dikkuyruk,−ğu
(ördek)
diklemesine
diklenme
diklenmek
dikleşme
dikleşmek
dikleştirme
dikleştirmek
diklik,−ği
dikme
dikmek
635
dikmelik,−ği
dikmen
Dikmen (ilçe)
dik rüzgâr
dikse
dik silindir
diksiyon
dikta
diktacı
diktacılık,−ğı
diktafon
diktatör
diktatörce
diktatörlük,−ğü
dikte
dikte etmek
diktirme
diktirmek
diktirtme
diktirtmek
dik üçgen
dik yamuk,−ğu
dil
dil ailesi
dil akrabalığı
dilaltı (hastalık)
dil altı
636
dil altı bezleri
dil atlası
dilâtometre
dil avcısı
dilâver
dil balığı
dilbasan
dilbaz
dilber
dilberdudağı (tatlı)
dil bilgisi
dil bilimci
dil bilimi
dil bilimsel
dil birliği
dil cambazı
dilci
dilcik,−ği
dilcilik,−ği
dil coğrafyası
dil dalaşı
dildaş
dilden dile
dil ebesi
dilek,−ği
dilekçe
dilek kipi
637
dile kolay
dileme
dilemek
dilemma
dilenci
dilenci çanağı
dilencilik,−ği
dilencilik etmek
dilenci vapuru
dilendirme
dilendirmek
dileniş
dilenme
dilenmek
dileyici
dil felsefesi
dilfüruz
dili bozuk,−ğu
dilim
dilim dilim
dilimleme
dilimlemek
dilimleniş
dilimlenme
dilimlenmek
dilimleyiş
dilinim
638
dilinme
dilinmek
diliş
dili tutuk,−ğu
dili uzun
dili yatkın
dili zifir
dil kavgası
dil lâboratuvarı
dillek,−ği
dillendirme
dillendirmek
dillenme
dillenmek
dilleşme
dilleşmek
dilli
dilli düdük,−ğü
dilmaç,−cı
dilmaçlık,−ğı
dilme
dilmek
dil oğlanı
dil öğrenimi
dil öğretimi
dil pelesengi
dil peyniri
639
dilsel
dilsever
dilsiz
dilsizlik,−ği
dil sürçmesi
dil şakası
dil tutukluğu
dilüviyum
dil yarası
dimağ
dimdik,−ği
dimi
diminuendo
dimmer
dimnit
dimyat
din
din adamı
dinamik,−ği
dinamik analiz
dinamikleşme
dinamikleşmek
dinamit
dinamitçi
dinamitçilik,−ği
dinamitleme
dinamitlemek
640
dinamitlenme
dinamitlenmek
dinamit lokumu
dinamizm
dinamo
dinamometre
dinar
Dinar (ilçe)
din birliği
dince
dincelmek
dinci
dinci erki
dincilik,−ği
dinç
dinçlenme
dinçlenmek
dinçleşme
dinçleşmek
dinçlik,−ği
dindar
dindarlık,−ğı
dindaş
dindaş olmak
din dışı
dindirme
dindirmek
641
din doruğu
dinelme
dinelmek
dinen
dineri
din erkçilik,−ği
din erki
din felsefesi
dingi
dingil
dingildek,−ği
dingildeklik,−ği
dingildeme
dingildemek
dingilli
dingin
dingincilik,−ği
dinginleşme
dinginleşmek
dinginleştirme
dinginleştirmek
dinginlik,−ği
dinî
dini bütün
diniş
dink,−gi
dinleme
642
dinlemek
dinleme salonu
dinlence
dinlendirici
dinlendirilmiş
dinlendirme
dinlendirmek
dinlenme
dinlenmek
dinlenme kampı
dinlenme salonu
dinleti
dinletme
dinletmek
dinleyici
dinleyicilik,−ği
dinleyiş
dinme
dinmek
dinmez
dinozor
dinozorlar
dinozorlaşma
dinozorlaşmak
din öncesi
dinsel
dinsiz
643
dinsizlik,−ği
dip,−bi
dip ağı
dip balıkçılığı
dip bucak,−ğı
dipçik,−ği
dipçikleme
dipçiklemek
dipçiklenme
dipçiklenmek
dipdam
dipdinç
dipdiri
dip doruk,−ğu
dipfriz
dip koçanı
diplârya
dipleme
diplemek
dipli
diploit,−di
diploma
diplomalı
diplomasız
diplomasi
diplomat
diplomatça
644
diplomatik,−ği
diplomatik dil
diplomatlık,−ğı
dipnot
dipsiz
dipsiz kuyu
dipsiz testi
dirayet
dirayetli
dirayetsiz
dirayetsizlik,−ği
direk,−ği
direkçi
direkli
direklik,−ği
direksiyon
direkt
direktif
direktör
direktörlük,−ğü
direme
diremek
diren
direnç,−ci
dirençli
dirençsiz
direngen
645
direngenlik,−ği
direnim
direniş
direnişçi
direnleme
direnlemek
direnme
direnmek
direşken
direşme
direşmek
diretme
diretmek
direy
dirgen
dirgenleme
dirgenlemek
dirhem
dirhem dirhem
diri
dirice
diri diri
diriğ
diriğ etmek
diriksel
diriksel ısı
diril
646
dirileşme
dirileşmek
diril ısı
dirilik,−ği
diriliş
dirilme
dirilmek
diriltici
diriltme
diriltmek
dirim
dirim bilimci
dirim bilimcilik,−ği
dirim bilimi
dirim bilimsel
dirim konisi
dirim kurgu
dirim kurgusal
dirimli
dirimlik,−ği
dirimsel
dirimselcilik,−ği
dirim suyu
diri örtü
dirlik,−ği
dirlik düzenlik,−ği
dirliksiz
647
dirliksizlik,−ği
dirsek,−ği
dirsek kemiği
dirsekleme
dirseklemek
dirseklenme
dirseklenmek
dirseklik,−ği
dirsek teması
dirsizlik,−ği
disimilâsyon
disiplin
disiplin cezası
disipline
disipline etmek
disiplin kurulu
disiplinli
disiplinsiz
disiplinsizlik,−ği
disiplin suçu
disk
diskalifiye
diskalifiye etmek
diskalifiye olmak
disk atma
diskçi
diskçilik,−ği
648
disket
diskjokey
disko
diskotek,−ği
diskur
disk zımpara
dispanser
dispeç,−ci
dispeççi
dispersiyon eriyik,
−ği
disponibilite
disprosyum
distribütör
distribütörlük,−ğü
diş
diş ağrısı
diş bademi
dişbudak,−ğı
diş buğdayı
diş çekimi
diş çıkarma
dişçi
dişçik,−ği
dişçi koltuğu
dişçilik,−ği
diş−damak ünsüzü
649
diş diş
diş−dudak ünsüzü
dişe diş
dişeği
dişeğileme
dişeğilemek
dişeme
dişemek
diş eti
diş eti−damak
ünsüzü
diş eti−dudak
ünsüzü
diş eti ünsüzü
diş fırçası
diş hekimi
diş hekimliği
dişi
dişi bakır
dişi demir
dişi klişe
dişil
dişileşme
dişileşmek
dişileştirme
dişileştirmek
dişilik,−ği
650
dişilleştirme
dişilleştirmek
dişillik,−ği
dişindirik,−ği
dişi organ
dişisel
diş kirası
dişlek,−ği
dişleme
dişlemek
dişlenme
dişlenmek
dişletme
dişletmek
dişli
dişlik,−ği
dişli tırnaklı
diş macunu
diş otu
diş otugiller
diş özü
dişsiz
dişsizlik,−ği
diş tababeti
diş tabibi
diş tacı
diş taşı
651
diş ünsüzü
ditiramp,−bı
ditme
ditmek,−der
div
dival
divan
divançe
divane
divan edebiyatı
divaneleşme
divaneleşmek
divanelik,−ği
divanhane
divanıâli
divanıharp,−bi
Divanıhümayun
Divanımuhasebat
divanî
divanî kırması
divan kalemi
divan sazı
divik,−ği
divit
divitin
divlek,−ği
Divriği (ilçe)
652
diyabaz
diyabet
diyabet bilimi
diyabetik,−ği
diyabetolog,−ğu
diyabetoloji
diyabet uzmanı
Diyadin (ilçe)
diyafram
diyagonal,−li
diyagram
diyaklâz
diyakoz
diyakroni
diyakronik,−ği
diyalâj
diyalekt
diyalektik,−ği
diyalektikçi
diyalektik
materyalizm
diyalektolog,−ğu
diyalektoloji
diyalel
diyaliz
diyaliz makinesi
diyalog,−ğu
653
diyanet
diyanet işleri
diyapazon
diyapozitif
diyar
Diyarbakır
Diyarbakır karpuzu
diyarıgurbet
diyastaz
diyastol,−lü
diyatome
diye
diyecek,−ği
diye diye
diyerek
diyet
diyetetik,−ği
diyetisyen
diyet peyniri
diyet uzmanı
diyez
diyoptri
diyorit
diz
diz ağırşağı
dizanteri
dizanterili
654
dizayn
dizayncı
dizayner
diz bağı
diz boyu
dizdar
dizdirme
dizdirmek
diz dize
dize
dizel
dizeleme
dizelemek
dizeleştirme
dizeleştirmek
dizem
dizemli
dizemsiz
dizge
dizgeli
dizgesel
dizgesiz
dizgi
dizgici
dizgicilik,−ği
dizgi hatası
dizgin
655
dizginleme
dizginlemek
dizginlenme
dizginlenmek
dizginsiz
dizgi yanlışı
dizgi yeri
dizi
dizici
dizi dizi
dizi film
dizileme
dizilemek
dizili
diziliş
dizilme
dizilmek
dizim
dizim dizim
dizin
diziş
diz kapağı
diz kapağı kemiği
dizleme
dizlemek
dizlik,−ği
dizme
656
dizmek
dizmen
diz üstü
diz üstü bilgisayar
dizyem
do
do anahtarı
dobra dobra
doçent
doçentlik,−ği
Dodurga (ilçe)
dogma
dogmacı
dogmacılık,−ğı
dogmalaştırma
dogmalaştırmak
dogmatik,−ği
dogmatik felsefe
dogmatizm
doğa
doğa bilgisi
doğa bilimci
doğa bilimcilik,−ği
doğa bilimleri
doğacak,−ğı
doğacı
doğacılık,−ğı
657
doğaç,−cı
doğaçlama
doğaçlamak
doğaçlama tiyatro
doğaçtan
doğa dışı
doğal
doğal ayıklanma
doğalcı
doğalcılık,−ğı
doğal coğrafya
doğal gaz
doğal gaz enerjisi
doğallaşma
doğallaşmak
doğallaştırma
doğallaştırmak
doğallık,−ğı
doğallıkla
doğal sayı
doğan
doğancı
doğancılık,−ğı
Doğanhisar (ilçe)
Doğankent (ilçe)
Doğanşar (ilçe)
Doğanşehir (ilçe)
658
Doğanyol (ilçe)
Doğanyurt (ilçe)
doğa ötesi
doğasever
doğaüstü
doğaüstücülük,−ğü
doğa yasası
doğdurma
doğdurmak
doğma
doğma büyüme
doğmaca
doğmak
doğram
doğrama
doğramacı
doğramacılık,−ğı
doğramak
doğram doğram
doğranma
doğranmak
doğratma
doğratmak
doğrayış
doğru
doğru açı
doğru akım
659
doğruca
doğrucu
doğruculuk,−ğu
doğrudan
doğrudan doğruya
doğru dürüst
doğrulama
doğrulamak
doğrulanma
doğrulanmak
doğrulma
doğrulmak
doğrultma
doğrultmaç,−cı
doğrultmak
doğrultman
doğrultu
doğrulu
doğruluk,−ğu
doğrulum
doğru orantılı
doğru parçası
doğrusal
doğrusu
doğru yol
doğu
Doğubayazıt (ilçe)
660
doğu bilimci
doğu bilimi
doğu bloku
doğu gürgeni
doğu kayını
doğulu
doğululaşma
doğululaşmak
doğululuk,−ğu
doğum
doğum evi
doğum günü
doğumhane
doğum ilmühaberi
doğum incinmesi
doğum kontrolü
doğumlu
doğum odası
doğum oranı
doğumsal
doğum sancısı
doğum tarihi
doğum yapmak
doğum yeri
doğu noktası
doğuranlar
doğurgan
661
doğurganlaşma
doğurganlaşmak
doğurganlaştırma
doğurganlaştırmak
doğurganlık,−ğı
doğurgu
doğurma
doğurmak
doğurtma
doğurtmak
doğurucu
doğuruş
doğuş
doğuştan
doğuştancılık,−ğı
Doğu Türkçesi
dok
doksan
doksanar
doksanıncı
doksanlık,−ğı
doktor
doktora
doktoralı
doktorasız
doktorluk,−ğu
doktrin
662
doktrinci
doku
doku aktarımı
doku bilimci
doku bilimi
doku bozukluğu
dokum
dokuma
dokumacı
dokumacılık,−ğı
dokumahane
dokumak
dokumalı
dokuma tezgâhı
dokunaç,−cı
dokunaklı
dokunaklılık,−ğı
doku nakli
dokunca
dokuncalı
dokuncasız
dokundurma
dokundurmak
dokunma
dokunmabana
(kanser)
dokunma duyusu
663
dokunmak
dokunmatik,−ği
dokunsal
dokunulma
dokunulmak
dokunulmaz
dokunulmazlık,−ğı
dokunum
dokunuş
dokurcuk,−ğu
dokurcun
dokutma
dokutmak
dokuyucu
dokuyuş
dokuz
dokuz altmış beş
dokuz altmış
beşlik,−ği
dokuzar
dokuz babalı
dokuz canlı
dokuzgen
dokuzlu
dokuz on
dokuztaş (oyun)
dokuzuncu
664
doküman
dokümantasyon
dokümanter
dolak,−ğı
dolaksız
dolam
dolama
dolamak
dolama otu
dolama otugiller
dolambaç,−cı
dolambaçlı
dolambaçsız
dolamık,−ğı
dolan
dolandırıcı
dolandırıcılık,−ğı
dolandırılış
dolandırılma
dolandırılmak
dolandırış
dolandırma
dolandırmak
dolanı dolanı
dolanım
dolanış
dolanlı
665
dolanlı iflâs
dolanma
dolanmak
dolan taşı
dolantı
dolap,−bı
dolap beygiri
dolapçı
dolar
dolaş
dolaşık,−ğı
dolaşıklık,−ğı
dolaşıksız
dolaşılma
dolaşılmak
dolaşım
dolaşma
dolaşmak
dolaştırılma
dolaştırılmak
dolaştırma
dolaştırmak
dolay
dolayı
dolayı dolayı
dolayısıyla
dolay kutupsal
666
dolaylama
dolaylı
dolaylı özne
dolaylı tümleç,−ci
dolaylı vergi
dolaysız
dolaysız vergi
doldurma
doldurmak
doldurtma
doldurtmak
doldurulma
doldurulmak
dolduruş
dolgu
dolgulu
dolgun
dolgunca
dolgunlaşma
dolgunlaşmak
dolgunluk,−ğu
dolgun maaş
dolgun ücret
dolgu yapmak
dolikosefal,−li
dolma
dolma biber
667
dolmak
dolma kalem
dolmalık,−ğı
dolma otu
dolma otugiller
dolmen
dolmuş
dolmuşçu
dolmuşçuluk,−ğu
dolmuş durağı
dolmuş uçak,−ğı
dolomit
dolu
doludizgin
dolukma
dolukmak
doluluk,−ğu
dolum
dolunay
dolu serpme
dolusu
doluş
doluşma
doluşmak
domalan
domalış
domalma
668
domalmak
domaltma
domaltmak
Domaniç (ilçe)
domates
domates çorbası
domates dolması
domates salçası
dombay
domdom kurşunu
domestik,−ği
dominant
domino
dominyon
domur
domur domur
domuz
domuz arabası
domuzayağı
(çubuk)
domuz ayrık otu
domuz balığı
domuz damı
domuz derisi
domuz dikeni
domuzgiller
domuz eti
669
domuzlan
domuzlanma
domuzlanmak
domuzlaşma
domuzlaşmak
domuzluk,−ğu
domuzluk etmek
domuz otu
domuztırnağı
(kanca)
domuzuna
domuz yağı
don
donakalma
donakalmak
donam
donama
donamak
donanım
donanım kilidi
donanma
donanmak
donatı
donatılı
donatılma
donatılmak
donatım
670
donatımcı
donatısız
donatış
donatma
donatmak
donattırma
donattırmak
donduraç,−cı
dondurma
dondurmacı
dondurmacılık,−ğı
dondurmak
dondurucu
dondurulma
dondurulmak
dondurulmuş
done
don gömlek
donjuan
donkişotluk,−ğu
donlu
donma
donma derecesi
donmak
donma noktası
donmuş sebze
donra
671
donsuz
donuk,−ğu
donuk donuk
donuklaşma
donuklaşmak
donuklaştırma
donuklaştırmak
donukluk,−ğu
don yağı
dopdolu
doping
dopingleme
dopinglemek
doping yapmak
doru
doruk,−ğu
doruk çizgisi
dorukçu yaklaşım
doruk dal
doruklama
doruklamak
doruklaştırma
doruklaştırmak
doruk noktası
doruk toplantısı
dorum
dosdoğru
672
dost
dostane
dostça
dost düşman
dost edinmek
dost kazığı
dostlaşma
dostlaşmak
dostluk,−ğu
dostluk etmek
dost olmak
dostsuz
dosya
dosyalama
dosyalamak
dosyalanma
dosyalanmak
doya doya
doyasıya
doygu
doygun
doygunlaşma
doygunlaşmak
doygunluk,−ğu
doyma
doymak
doymaz
673
doymazlık,−ğı
doymuş
doyulma
doyulmak
doyum
doyum evi
doyumlu
doyumluk,−ğu
doyumsuz
doyumsuzluk,−ğu
doyunma
doyunmak
doyuran
doyuran buhar
doyurma
doyurmak
doyurucu
doyurulma
doyurulmak
doyuruş
doyuş
doyuşma
doyuşmak
doz
dozaj
dozer
Döger
674
döke döke
döke saça
dökme
dökmeci
dökmecilik,−ği
dökme çimento
dökme demir
dökme gaz
dökmek
döktürme
döktürmek
dökük,−ğü
döküklük,−ğü
dökülgen
dökülme
dökülmek
dökülüş
döküm
dökümcü
dökümcülük,−ğü
döküm evi
dökümhane
dökümleme
dökümlemek
dökümlü
dökünme
dökünmek
675
döküntü
döküntülü
döküntüsüz
döl
döl ayı
döl döş
dölek,−ği
döl eşi
dölleme
döllemek
dölleniş
döllenme
döllenmek
döllenmesiz
döllenmesiz üreme
döllü döşlü
dölüt
döl yatağı
döl yolu
dömifinal,−li
dömivole
dönbaba (bitki)
döndürme
döndürmek
döndürülme
döndürülmek
döndürüş
676
döneç,−ci
döne döne
dönek,−ği
dönekçe
döneklik,−ği
dönel
döneleme
dönelemek
dönelme
dönelmek
dönem
dönemeç,−ci
dönence
dönencel
dönencel ay
denenceli
dönencel yıl
dönenme
dönenmek
dönen top
döner
döner ayna
dönerci
dönercilik,−ği
döner dolap, −bı
döner kapı
döner kavşak,−ğı
677
döner kebap,−bı
döner kule
döner sahne
döner sermaye
döngel
döngel orucu
döngü
dönme
dönme dolap,−bı
dönme ekseni
dönmek
dönmeli
dönük,−ğü
dönülme
dönülmek
dönüm
dönümlük,−ğü
dönüm noktası
dönüş
dönüşlü
dönüşlü çatı
dönüşlü fiil
dönüşlülük,−ğü
dönüşlü zamir
dönüşme
dönüşmek
dönüşsüz
678
dönüştürme
dönüştürmek
dönüştürücü
dönüştürülme
dönüştürülmek
dönüştürüm
dönüşüm
dönüşümcü
dönüşümcülük,−ğü
dönüşümlü
döpiyes
dörder
dördül
dördün
dördüncü
dördüncü çağ
dördüz
dördüzleme
dördüz
yumrucuklar
dört,−dü
dört ayak,−ğı
dört ayaklılar
dört beş
dört bir
dört bucak,−ğı
dörtcihar
679
dört çifte
Dörtdivan (ilçe)
dört dörtlük,−ğü
dörtgen
dört göz
dört işlem
dört kaşlı
dörtkenar
dört köşe
dörtleme
dörtlemek
dörtlü
dörtlü final,−li
dörtlük,−ğü
Dörtyol (ilçe)
dörtnal
dörtnala
dörttek (tekne)
dört yol
dört yol ağzı
dört yüzlü
döş
döşek,−ği
döşekli
döşeli
döşem
döşemci
680
döşemcilik,−ği
döşeme
döşemeci
döşemeci çivisi
döşemecilik,−ği
döşemek
döşemeli
döşemelik,−ği
döşemesiz
döşeniş
döşenme
döşenmek
döşetilme
döşetilmek
döşetme
döşetmek
döşeyici
döşeyiş
döşgömü (pastırma)
döteryum
dövdürme
dövdürmek
dövdürtme
dövdürtmek
dövdürtülme
dövdürtülmek
dövdürülme
681
dövdürülmek
döveç,−ci
döviz
döviz kuru
dövizzede
dövme
dövmeci
dövmecilik,−ği
dövmek
dövmelik,−ği
dövme yapmak
dövülgen
dövülgenlik,−ği
dövülme
dövülmek
dövülüş
dövünme
dövünmek
dövünüş
dövüş
dövüşçü
dövüşken
dövüşkenlik,−ği
dövüşme
dövüşmek
dövüştürme
dövüştürmek
682
dragoman
dragon
drahmi
drahoma
draje
dram
drama
dramatik,−ği
dramatikleşme
dramatikleşmek
dramatize etmek
dramaturg
dreç,−ci
dren
drenaj
dretnot
drezin
dripling
dripling yapmak
drog
drosera
droseragiller
dua
duacı
dua etmek
duahan
duayen
683
duba
dubar
dubara
dubaracı
dubaracılık,−ğı
dublâj
dublâjcı
dublâjcılık,−ğı
duble
duble etmek
dubleks
dubleks daire
dublör
dublörlük,−ğü
dubniyum
duçar
dudak,−ğı
dudak benzeşmesi
dudak boyası
dudak çukuru
dudakdeğmez
dudak eşlemesi
dudak kalemi
dudaksıl
dudaksıllaşma
dudak tiryakisi
dudak ünlüsü
684
dudak ünsüzü
dudak yarığı
dudu
dudu dilli
duetto
duhul,−lü
duhuliye
duhuliye kartı
duka
dukalık,−ğı
dul
dulaptal otu
dulaptal otugiller
dulavrat otu
dulda
duldalama
duldalamak
duldalanma
duldalanmak
duldalı
duldasız
dulluk,−ğu
duluk,−ğu
Duma
dumağı
duman
dumanlama
685
dumanlamak
dumanlanma
dumanlanmak
dumanlı
duman rengi
dumansız
dumdum
Dumlupınar (ilçe)
dumur
dun
duo
dupduru
duraç,−cı
durağan
Durağan (ilçe)
durağan elektrik,−ği
durağanlaşma
durağanlaşmak
durağanlık,−ğı
durak,−ğı
durakı
duraklama
duraklamak
duraklatma
duraklatmak
duraklayış
duraklı
686
duraklı dalga
duraklık,−ğı
duraksama
duraksamak
duraksamalı
duraksamasız
duraksayış
duraksız
dural
duralama
duralamak
duralayış
durallık,−ğı
durdurma
durdurmak
durdurtma
durdurtmak
durdurulma
durdurulmak
durduruş
durendiş
durgu
durgun
durgunlaşma
durgunlaşmak
durgunlaştırma
durgunlaştırmak
687
durgunluk,−ğu
durgun şişkinlik,−ği
durgül
durma
durmadan
durmak
duromer plâstik,−ği
Dursunbey (ilçe)
duru
durucu
duruk,−ğu
durukluk,−ğu
duruksun
durulama
durulamak
durulanma
durulanmak
durulaşma
durulaşmak
durulma
durulmak
durultma
durultmak
duruluk,−ğu
durum
durumca
durum eki
688
durum güldürüsü
durum ortacı
durum ulacı
durum vaziyeti
durup durup
duruş
duruşma
duş
duşak,−ğı
duşaklama
duşaklamak
Duşanbe
duş kabini
duş teknesi
duş yapmak
dut
dutçuluk,−ğu
dutgiller
dut kurusu
dutluk,−ğu
dut pekmezi
duvak,−ğı
duvakçı
duvakçılık,−ğı
duvak düşkünü
duvaklama
duvaklamak
689
duvaklanma
duvaklanmak
duvaklı
duvaksız
duvar
duvar ayağı
duvarcı
duvarcılık,−ğı
duvar dayağı
duvar dişi
duvar gazetesi
duvar halısı
duvar ilânı
duvar kâğıdı
duvar pası
duvar resmi
duvar saati
duvar sarmaşığı
duvar sedefi
duvar takvimi
duvar topu
duvar yapmak
duy
duyar
duyarga
duyargalılar
duyar kat
690
duyarlı
duyarlık,−ğı
duyarlıklı
duyarlılık,−ğı
duyarsız
duyarsızlaşma
duyarsızlaşmak
duyarsızlaştırma
duyarsızlaştırmak
duyarsızlık,−ğı
duygan
duygu
duyguca
duygudaş
duygudaşlık,−ğı
duygulandırma
duygulandırmak
duygulanım
duygulanış
duygulanma
duygulanmak
duygulu
duygululuk,−ğu
duygun
duygunluk,−ğu
duygusal
duygusal düşünme
691
duygusallık,−ğı
duygusuz
duygusuzluk,−ğu
duyma
duymak
duymazlık,−ğı
duy priz
duysal
duyu
duyulma
duyulmak
duyulmamış
duyulur
duyum
duyumculuk,−ğu
duyum eşiği
duyum ikiliği
duyumlu
duyumölçer
duyumsal
duyumsama
duyumsamak
duyumsamazlık,−ğı
duyumsatma
duyumsatmak
duyumsuz
duyumsuzluk,−ğu
692
duyum yitimi
duyurma
duyurmak
duyurmalık,−ğı
duyuru
duyurucu
duyurulma
duyurulmak
duyurum
duyuru tahtası
duyusal
duyuş
duyuüstü
düalist
düalizm
Dübbüasgar
(Küçükayı)
Dübbüekber
(Büyükayı)
dübel
dübeş
düden
düdük,−ğü
düdükçü
düdükleme
düdüklemek
düdüklü
693
düdüklü tencere
düdük makarnası
düello
düellocu
düet
dügâh
düğme
düğmeci
düğmecilik,−ği
düğmek
düğmeleme
düğmelemek
düğmelenme
düğmelenmek
düğmeli
düğmesiz
düğü
düğüm
düğümcük,−ğü
düğüm düğüm
düğümleme
düğümlemek
düğümlenme
düğümlenmek
düğümlü
düğüm noktası
düğümsüz
694
düğün
düğün alayı
düğüncü
düğüncübaşı
düğün çiçeği
düğün çiçeğigiller
düğün çorbası
düğün dernek,−ği
düğün evi
düğün hamamı
düğün pilâvı
düğün salonu
düğünsüz
düğün yahnisi
düğürcük,−ğü
dük
dükkân
dükkâncı
düklük,−ğü
düldül
Düldül (Hz.Ali'nin
atı)
dülger
dülger balığı
dülgerlik,−ği
dümbelek,−ği
dümbelekçi
695
dümdar
dümdüz
dümen
dümen bedeni
dümen boğazı
dümenci
dümencilik,−ği
dümen evi
dümeni eğri
dümen neferi
dümensiz
dümen suyu
dümensiz
dümtek
dün
dünden
dünden bugüne
dünit
dünkü
dünür
dünürcü
dünürcülük,−ğü
dünürleşme
dünürleşmek
dünürlük,−ğü
dünya (gök cismi)
Dünya (bilimsel
696
yayınlarda)
dünya âlem
dünyada
dünya evi
dünya görüşlü
dünya görüşü
dünya güzeli
dünya kelâmı
dünyalı
dünyalık,−ğı
dünya malı
dünya nimeti
dünya penceresi
dünyevî
düpedüz
dürbün
dürbünlü
dürme
dürmece
dürmek
dürtme
dürtmek
dürtü
dürtükleme
dürtüklemek
dürtülme
dürtülmek
697
dürtüş
dürtüşleme
dürtüşlemek
dürtüşme
dürtüşmek
dürtüştürme
dürtüştürmek
dürü
dürülme
dürülmek
dürülü
dürülüş
dürüm
dürüm dürüm
dürümleme
dürümlemek
dürüst
dürüstlük,−ğü
dürüst oyun
dürüşt
Dürzî
dürzü
düse
düstur
düş
düş azması
düşçü
698
düşçülük,−ğü
düşe kalka
düşen piyasa
düşes
düşeslik,−ği
düşeş
düşey
düşeyazma
düşeyazmak
düşey çember
düşey düzlem
düşeylik,−ği
düşkü
düşkün
düşkünler evi
düşkünler yurdu
düşkünleşme
düşkünleşmek
düşkünlük,−ğü
düşkün olmak
düşleme
düşlemek
düşman
düşman ağzı
düşmanca
düşmanlaşma
düşmanlaşmak
699
düşmanlık,−ğı
düşmanlık etmek
düşman olmak
düşme
düşmek
düşmüş
düşmüş olmak
düşsel
düşsüz
düşük,−ğü
düşüklük,−ğü
düşük yapmak
düşün
düşünce
düşünce alışverişi
düşüncel
düşünceli
düşüncelilik,−ği
düşüncellik,−ği
düşünce özgürlüğü
düşüncesiz
düşüncesizlik,−ği
düşüncesizlik etmek
düşündaş
düşündürme
düşündürmek
düşündürmelik,−ği
700
düşündürtme
düşündürtmek
düşündürücü
düşünme
düşünmek
düşünme yasaları
düşünsel
düşüntü
düşüntülü
düşünücü
düşünücülük,−ğü
düşünülme
düşünülmek
düşünüm
düşünür
düşünürlük,−ğü
düşünüş
düşürme
düşürmek
düşürtme
düşürtmek
düşürülme
düşürülmek
düşürüm
düşürüş
düşüş
düşüt
701
düttürü
düve
düvel
düven
düvenci
düven dişi
düver
düvesime
düvesimek
düyek
düyun
düz
düzayak,−ğı
düz baskı
düzce
Düzce (ilçe)
düzeç,−ci
düzeçleme
düzelme
düzelmek
düzelti
düzeltici
düzeltici jimnastik,
−ği
düzelticilik,−ği
düzeltilme
düzeltilmek
702
düzeltim
düzeltme
düzeltme işareti
düzeltmek
düzeltmen
düzem
düzeme
düzemek
düzen
düzen açıklaması
düzen bağı
düzenbaz
düzenbazlık,−ğı
düzence
düzenci
düzencilik,−ği
düzenek,−ği
düzenleme
düzenlemeci
düzenlemek
düzenlenme
düzenlenmek
düzenleşik,−ği
düzenleşim
düzenleyici
düzenli
düzenlik,−ği
703
düzenlilik,−ği
düzenli ordu
düzensiz
düzensizlik,−ği
düzen teker
düzey
düzeyli
düzeysiz
düzeysizlik,−ği
düzgü
düzgülü
düzgün
düzgüncü
düzgünlü
düzgünlük,−ğü
düzgüsel
düzgüsüz
düz hekim
Düziçi'ni (ilçe)
düziko
düzine
düz kanatlılar
Düzköy (ilçe)
düzlek yapı
düzlem
düzleme
düzlemek
704
düzlem geometri
düzlem küre
düzlemsel
düzlenme
düzlenmek
düzleşme
düzleşmek
düzletme
düzletmek
düzlük,−ğü
düzme
düzmece
düzmeci
düzmecilik,−ği
düzmek
düz rakı
düztaban
düztabanlık,−ğı
düz tümleç,−ci
düzülme
düzülmek
düzüm düzüm
düz ünlü
(*)E
E
ebabil
ebat,−dı
705
ebcet,−di
ebcet hesabı
ebe
ebebulguru (kar)
ebedî
ebedîleşme
ebedîleşmek
ebedîleştirme
ebedîleştirmek
ebedîlik,−ği
ebedî uyku
ebediyen
ebediyet
ebegümeci
ebegümecigiller
ebekuşağı
ebeleme
ebelemek
ebeleyiş
ebeli
ebelik,−ği
ebemkuşağı
ebesiz
ebet,−di
ebeveyn
ebleh
eblehleşme
706
eblehleşmek
eblehlik,−ği
ebonit
ebru
ebrucu
ebruculuk,−ğu
ebrulama
ebrulamak
ebrulî
ebrulu
ebucehil karpuzu
ebülyoskop,−bu
ecdat,−dı
ece
Eceabat (ilçe)
ecel
ecel beşiği
ecel teri
ecinni
ecir,−cri
ecirlik,−ği
eciş bücüş
ecnebi
ecnebilik,−ği
ecza
eczacı
eczacı kalfası
707
eczacılık,−ğı
ecza çantası
ecza dolabı
eczahane
ecza kutusu
eczalı
eczalı pamuk,−ğu
eczasız
eçhel
eda
eda etmek
edalı
edat
edat grubu
edatlı
edatlı tümleç,−ci
edat tümleci
ede
edebî
edebî eser
edebikelâm
edebî sanat
edebî sanatlar
edebiyat
edebiyat bilimi
edebiyatça
edebiyatçı
708
edebiyatçılık,−ğı
edebiyatsever
edebiyat tarihi
edep,−bi
edep etmek
edepleniş
edeplenme
edeplenmek
edepli
edepli edepli
edepsiz
edepsizce
edepsiz edepsiz
edepsizleşme
edepsizleşmek
edepsizlik,−ği
edep yeri
eder
edevat
edibane
edik,−ği
edilgen
edilgen çatı
edilgen fiil
edilgenleşme
edilgenleşmek
edilgenleştirme
709
edilgenleştirmek
edilgenlik,−ği
edilgenlik eki
edilgi
edilgin
edilginlik,−ği
edilme
edilmek
edim
edimli
edimsel
edinç,−ci
edinilme
edinilmek
edinim
edinme
edinmek
edinti
edip,−bi
Edirne
edisyon
editör
editörlük,−ğü
edna
Edremit (ilçe)
edvar
edvar musikisi
710
efe
efece
efekt
efektif
efelek,−ği
efeleniş
efelenme
efelenmek
efeleşme
efeleşmek
efelik,−ği
efelik etmek
efemine
efendi
efendibaba
efendice
efendi efendi
efendilik,−ği
efendim
efil efil
efkâr
efkâr etmek
efkârıumumiye
efkârlanış
efkârlanma
efkârlanmak
efkârlı
711
eflâk,−ki
Eflâk
Eflâni (ilçe)
eflâtun
eflâtunî
efor
efrat,−dı
efsane
efsaneleşme
efsaneleşmek
efsaneleştirilme
efsaneleştirilmek
efsaneleştirme
efsaneleştirmek
efsaneli
efsanevî
efsun
efsunkâr
efsunlama
efsunlamak
eften püften
egale
egale etmek
ege
Ege
Egeli
egemen
712
egemen güçler
egemenlik,−ği
eglog
ego
egoist
egoistlik,−ği
egoizm
egosantrik
egosantrizm
egotizm
egzama
egzamalı
egzamamsı
egzersiz
egzistansiyalist
egzistansiyalizm
egzogami
egzomorfizm
egzotik,−ği
egzotik çorba
egzotizm
egzoz
egzozcu
egzoz gazı
eğdiriş
eğdirme
eğdirmek
713
eğe
eğeleme
eğelemek
eğer
eğiç,−ci
eğik,−ği
eğik biçme
eğik çizgi
eğik düzlem
eğiklik,−ği
eğik silindir
eğik yazı
Eğil (ilçe)
eğilim
eğilimli
eğiliş
eğilme
eğilmek
eğim
eğimli
eğimölçer
eğimsiz
eğin,−ğni
eğinik,−ği
eğinme
eğinmek
eğinti
714
eğir
Eğirdir (ilçe)
eğir kökü
eğirme
eğirmek
eğirmen
eğir mumu
eğirtme
eğirtmek
eğiş
eğitici
eğiticilik,−ği
eğitilme
eğitilmek
eğitim
eğitim bilimi
eğitimci
eğitimcilik,−ği
eğitim dönemi
eğitim enstitüsü
eğitim fakültesi
eğitimli
eğitim programı
eğitimsel
eğitim sistemi
eğitimsiz
eğitme
715
eğitmek
eğitmen
eğitmenlik,−ği
eğitsel
eğitsellik,−ği
eğlek,−ği
eğleme
eğlemek
eğlence
eğlence evi
eğlenceli
eğlencelik,−ği
eğlencesiz
eğlence yeri
eğlendinlen alanı
eğlendiri
eğlendirici
eğlendiriş
eğlendirme
eğlendirmek
eğlenilme
eğlenilmek
eğleniş
eğlenme
eğlenmek
eğlenti
eğleşme
716
eğleşmek
eğme
eğmeç,−ci
eğmeçli
eğmek
Eğmür
eğrelti
eğrelti otu
eğrelti otugiller
eğreti
eğretileme
eğretilik,−ği
eğrez
eğri
eğri büğrü
eğrice
eğri çehre
eğrili
eğrilik,−ği
eğriliş
eğrilme
eğrilmek
eğriltme
eğriltmek
eğrim
eğrim eğrim
eğri söz
717
eğritme
eğritmek
eğri yüz
eğsi
eh
ehem,−mmi
ehemmiyet
ehemmiyetli
ehemmiyetsiz
ehil,−hli
ehlî
ehlibeyt
ehlidil
ehlihibre
ehlikeyf
ehlikitap,−bı
ehlîleşme
ehlîleşmek
ehlîleştirilme
ehlîleştirilmek
ehlîleştirme
ehlîleştirmek
ehlisalip,−bi
ehlisünnet
ehlivukuf
ehliyet
ehliyetli
718
ehliyetname
ehliyetsiz
ehliyetsizlik,−ği
ehlizevk
ehram
Ehrimen
ehven
ehvenişer
einstenyum
ejder
ejderha
ejektör
ek
ekâbir
ekalliyet
ekarte etmek
ek bileziği
ek bütçe
ek ders
eke
ekecek,−ği
ekenek,−ği
ek eylem
ek fiil
ek görev
ekici
ekili
719
ekilme
ekilmek
ekim
ekin
ekin biti
ekinci
ekincilik,−ği
ekin iti
ekin kargası
ekinlik,−ği
ekinokok
ekinoks
Ekinözü'nü (ilçe)
ekinti
ekip,−bi
ekipman
ek kök
eklektik,−ği
eklektizm
eklem
eklem bacaklılar
ekleme
ekleme dişi
eklemek
eklemeli
eklemleme
eklemlemek
720
eklemlenme
eklemlenmek
eklemli
eklemliler
eklemsiz
eklemsizler
eklenme
eklenmek
eklenti
eklentiler
ekler
eklesil
ekleşme
ekleşmek
ekleştirme
ekleştirmek
ekletme
ekletmek
ekli
ekli püklü
ekme
ekmek
ekmek,−ği
ekmek ağacı
ekmek ayvası
ekmekçi
ekmekçilik,−ği
721
ekmek dolması
ekmek düşmanı
ekmek kadayıfı
ekmek kapısı
ekmek kavgası
ekmek kaygısı
ekmek küfü
ekmeklik,−ği
ekmek mayası
ekmek parası
ekmeksiz
ekmek tahtası
ekmek tatlısı
ekmek ufağı
ekol,−lü
ekolâli
ekoloji
ekolojik,−ği
ekolojik ortam
ekolojist
ekonometri
ekonomi
ekonomi coğrafya
ekonomik,−ği
ekonomik ambargo
ekonomi politik,−ği
ekonomist
722
ekonomizm
ekopraksi
ekose
ek oylum
ek ödenek,−ği
ek poliçe
ekran
ekranda
eksantrik,−ği
eksantrik mili
ekselâns
eksen
eksen oyuncu
eksen ülke
ekser
ekseri
ekseriya
ekseriyet
eksi
eksibe
eksik,−ği
eksik artık
eksik etek,−ği
eksik gedik,−ği
eksiklenme
eksiklenmek
eksikli
723
eksiklik,−ği
eksiksiz
eksilen
eksiliş
eksilme
eksilmek
eksiltilme
eksiltilmek
eksiltme
eksiltmek
eksin
eksi sayı
eksi uç,−cu
ekskavatör
ekspedisyon
eksper
eksperimantalizm
eksperlik,−ği
ekspertiz
ekspertiz raporu
ekspoze
ekspozisyon
ekspres
ekspres yol
ekspresyonist
ekspresyonizm
ekstern
724
ekstern öğrenci
ekstra
ekstrafor
ekstrasistol,−lü
ekstre
ekstrem
ekşi
ekşi elma
ekşi kiraz
ekşikulak,−ğı (bitki)
ekşili
ekşili çorba
ekşilik,−ği
ekşi limon
ekşi maya
ekşime
ekşimek
ekşimik,−ği
ekşimsi
ekşimtırak,−ğı
ekşi surat
ekşitilme
ekşitilmek
ekşitme
ekşitmek
ekşi yonca
ekşi yoncagiller
725
ekşi yüz
ek tahsisat
ekti
ektilik,−ği
ekti püktüler
ektirme
ektirmek
ektoderm
ekü
Ekvador
ekvator
ekvatoral,−li
ekzotermik,−ği
el
elâ
el adamı
el âlem
el alışkanlığı
elaman
elan
el arabası
elâstik
elâstikî
elâstikiyet
el ayası
Elâzığ
elbasan tavası
726
elbaş (spor)
elbet
elbette
Elbeyli (ilçe)
el bezi
el bilgisayarı
el birliği
elbise
elbise dolabı
elbiseli
elbiselik,−ği
elbisesiz
Elbistan (ilçe)
el bombası
elci
elcik,−ği
el çabukluğu
el çantası
elçek,−ği
elçi
elçilik,−ği
elçilik etmek
elçilik uzmanı
elçilik yapmak
elçim
elde
elde bir
727
eldeci
el değirmeni
eldeli
elden
elden düşme
elden ele
eldesiz
Eldivan (ilçe)
eldiven
eldivenli
eldivensiz
el duşu
elebaşı,−yı
elebaşılık,−ğı
eleğimsağma
eleji
elek,−ği
elekçi
elekçilik,−ği
eleklik,−ği
elektrifikasyon
elektrik,−ği
elektrik anahtarı
elektrik çarpması
elektrikçi
elektrikçilik,−ği
elektrik dinamosu
728
elektrik direği
elektrik düğmesi
elektrik fabrikası
elektrik feneri
elektrik fırını
elektrik fincanı
elektrik kaynağı
elektrikleme
elektriklemek
elektriklendirme
elektriklendirmek
elektriklenme
elektriklenmek
elektrikli
elektrikli basaç,−cı
elektrikli daktilo
elektrikli ısıtıcı
elektrikli sandalye
elektrikli tren
elektrik ocağı
elektrik saati
elektrik santrali
elektrik sayacı
elektriksiz
elektrik süpürgesi
elektrik teli
elektrik üreteci
729
elektrik yayı
elektirk zili
elektro
elektroansefalog−
rafi
elektroansefa−
logram
elektrobiyoloji
elektrodinamik,−ği
elektrodinamo−
metre
elektrodiyaliz
elektrofil
elektrofon
elektrogitar
elektrojen
elektrokardiyograf
elektrokardiyografi
elektrokardiyogram
elektrokimya
elektrolit
elektrolit dengesi
elektroliz
elektromanyetik,−ği
elektromanyetik
dalgalar
elektromanyetik
730
güç,−cü
elektromanyetizma
elektromekanik,−ği
elektrometalürji
elektrometre
elektromıknatıs
elektromobil
elektromotor
elektron
elektron akışı
elektron demeti
elektronegatif
elektron gazı
elektronik,−ği
elektronik beyin,
−yni
elektronik çalgı
elektronik çalgılar
elektronikçi
elektronik müzik,−ği
elektronik saat,−ti
elektron lâmbası
elektron
mikroskobu
elektropozitif
elektroradyoloji
elektrosaz
731
elektroskop,−bu
elektrostatik,−ği
elektrostatik
serpme
elektroşok
elektrot,−du
elektroteknik,−ği
el ele
elem
eleman
eleman sayısı
eleme
el emeği
elemek
element
eleme sınavı
elemge
elemli
elemsiz
elenme
elenmek
elense (çekmek)
elenti
el erimi
el erki
Eleşkirt (ilçe)
eleştirel
732
eleştiri
eleştirici
eleştiricilik,−ği
eleştirilme
eleştirilmek
eleştirim
eleştirimci
eleştirimcilik,−ği
eleştirme
eleştirmeci
eleştirmecilik,−ği
eleştirmek
eleştirmeli
eleştirmen
eleştirmenlik,−ği
el etmek
elezer
elezerlik,−ği
el falı
el feneri
el freni
elgin
el gün
elhak
Elham
elhamdülillâh
elhâsıl
733
el havlusu
eli açık,−ğı
eli ağır
eli bayraklı
eli boş
eli böğründe
eli çabuk,−ğu
elif
elifba
elifî
eli geniş
eli hafif
elik,−ği
el ilânı
elim
eli maşalı
eline çabuk,−ğu
elips
elipsoidal,−li
elipsoit,−di
eliptik,−ği
eli selek,−ği
eli sıkı
eli sopalı
el işçiliği
el işi
el işi kâğıdı
734
elit
eli uz
eli uzun
eli yatkın
eli yordamlı
el kantarı
el kapısı
el keseri
el kılavuzu
elkızı
el kiri
el kitabı
elleme
ellemek
ellenme
ellenmek
elleşme
elleşmek
elli
ellik,−ği
ellilik,−ği
ellinci
ellişer
elma
elmabaş (tepeli
dalgıç)
elmacı
735
elmacık,−ğı
elmacık kemiği
elmacılık,−ğı
elma çayı
Elmadağ (ilçe)
Elmalı (ilçe)
elmalık,−ğı
elmas
elma sirkesi
elmasiye
elmaslı
elmastıraş
elma suyu
elma şarabı
elma şekeri
elma şurubu
elmek
eloğlu
el oltası
elöpen (kertenkele)
el sabunu
el sanatları
el sözlüğü
el şakası
el tası
el telefonu
el telsizi
736
elti
eltieltiyeküstü
eltilik,−ği
el topu
el ulağı
el ulaklığı
el uzluğu
elvan
elvan elvan
elveda,−ı
elverişli
elverişlilik,−ği
elverişsiz
elverişsizlik,−ği
elverme
el verme (tarikat)
elvermek
elyaf
el yatkınlığı
el yazısı
el yazması
el yordamı
elzem
em
emanet
emanetçi
emanetçilik,−ği
737
emanet dolabı
emaneten
emanet etmek
emanetullah
emare
emarecik,−ği
emaret
emay
emaye
emaylama
emaylamak
embriyolog,−ğu
embriyoloji
embriyon
emcek,−ği
emcik,−ği
emdirme
emdirmek
emdirtme
emdirtmek
emeç,−ci
emek,−ği
emekçi
emekçilik,−ği
emekleme
emekleme çağı
emekleme dönemi
738
emeklemek
emekli
emekli aylığı
emekli ikramiyesi
emeklilik,−ği
emeklilik çağı
emekli maaşı
emekli olmak
emeksiz
emeksiz evlât,−dı
emektar
emektarlık,−ğı
emel
emen
Emet (ilçe)
emici
emici kıllar
emici tüyler
emik,−ği
emilme
emilmek
emin
emin olmak
Eminönü'nü (ilçe)
emir,−mri
emirber
emirberlik,−ği
739
emircik,−ği
emir cümlesi
emir çavuşu
Emirdağ (ilçe)
emir eri
Emirgazi (ilçe)
emir kipi
emir kulu
emirlik,−ği
emirname
emir subayı
emisyon
emiş
emişme
emişmek
emiştirme
emiştirmek
emlâk,−ki
emlâk bürosu
emlâkçi
emlâkçilik,−ği
emlâk vergisi
emleme
emlemek
emlik,−ği
emme
emme basma
740
tulumba
emmeç,−ci
emmek
emmi
emmioğlu
emniyet
emniyet amiri
emniyet durağı
emniyet düğmesi
emniyet etmek
emniyet kemeri
emniyet kilidi
emniyetli
emniyet müdürü
emniyet pimi
emniyetsiz
emniyetsizlik,−ği
emniyet supabı
emoroit,−di
empermeabl
emperyalist
emperyalizm
empoze
empoze etmek
empresyon
empresyonist
empresyonizm
741
emprezaryo
emprime
emraz
emre muharrer
senet,−di
emretme
emretmek
emreyleme
emreylemek
emrihak,−kkı
emrivaki,−i
emrivaki yapmak
emsal,−li
emsalsiz
emsalsizlik,−ği
emtia
emval,−li
emzik,−ği
emzik borusu
emzikli
emziksiz
emzirilme
emzirilmek
emziriş
emzirme
emzirmek
emzirtme
742
emzirtmek
en
en alt
enam
enayi
enayice
enayicesine
enayi dümbeleği
enayileşme
enayileşmek
enayilik,−ği
en az
enberi (gök bilimi)
enbiya
encam
encek,−ği
encik,−ği
encikleme
enciklemek
encümen
en çok,−ğu
endaht
endam
endam aynası
endamlı
endamsız
endaze
743
endazeleme
endazelemek
endazesiz
endeks
endeksleme
endekslemek
endekslenme
endekslenmek
endeksli
endemik
ender
enderun
enderunlu
endirekt
endişe
endişe etmek
endişelenme
endişelenmek
endişeli
endişesiz
endişesizlik,−ği
endoderm
endogami
endokrin
endokrinoloji
Endonezya
Endonezyalı
744
endoskop,−bu
endoskopi
endoskopik,−ği
endotermik,−ği
endüksiyon
Endülüs
endüstri
endüstrileşme
endüstrileşmek
endüstriyalizm
endüstriyel
en düşük,−ğü
en düşük düzey
enek,−ği
eneme
enemek
enenme
enenmek
enerji
enerjik,−ği
enerjiklik,−ği
enez
Enez (ilçe)
eneze
enezeleşme
enezeleşmek
enfarktüs
745
enfeksiyon
enfes
enfiye
enflâsyon
enflâsyonist
enflüanza
enformasyon
enformel
enfraruj
enfrastrüktür
enfüsî
engebe
engebeli
engebelik,−ği
engebesiz
engel
engel balığı
engelleme
engellemek
engellenme
engellenmek
engelleyiş
engelli
engelli koşu
engel olmak
engel sınavı
engelsiz
746
engerek,−ği
engerekgiller
engerek otu
engin
enginar
enginleşme
enginleşmek
enginlik,−ği
engizisyon
enik,−ği
enikleme
eniklemek
enikonu
enine boyuna
enir
enişte
enjeksiyon
enjeksiyoncu
enjekte etmek
enjektör
enkaz
en küçük,−ğü
enlem
enlem dairesi
enlemesine
enli
enlice
747
enlilik,−ği
enöte (gök bilimi)
ense
ense çukuru
ense kökü
enseleme
enselemek
enselenme
enselenmek
enser
ensesi kalın
ensiz
ensizlik,−ği
enstalâsyon
enstantane
enstantane fotoğraf
enstitü
enstrüman
enstrümantal,−li
enstrümantalizm
enstrümantal
müzik,−ği
ensülin
entari
entarilik,−ği
entegrasyon
entegre
748
entel
entelekt
entelektüalizm
entelektüel
entelektüellik,−ği
entelekya
enteresan
enteresanlık,−ğı
enterfon
enterkoneksiyon
enternasyonal,−li
enternasyonalci
enternasyonalcilik,
−ği
enternasyonalizm
enterne
enterne etmek
entertip
entimem
entipüften
entomoloji
entomolojist
entrika
entrikacı
entrikacılık,−ğı
en uygun
en üst
749
en üst düzey
enva,−ı
envaiçeşit,−di
envaiçeşitli
envaitürlü
envanter
envestisman
en yüksek,−ği
enzim
eosen
epe
eper
epey
epeyce
epeyi
epidemi
epidemioloji
epiderm
epifit
epigenez
epigrafi
epigram
epik,−ği
epikerem
epikriz
Epikürcü
Epikürcülük,−ğü
750
epilepsi
epileptik,−ği
epilog,−ğu
episot,−du
epistemoloji
epitel
epitelyum
epizot,−du
epope
e−posta
eprime
eprimek
epsilon
er
eradikasyon
erat
Erbaa (ilçe)
erbain
erbap,−bı
erbaş
erbaşlık,−ğı
er bezi
erbin
erbiyum
erce
ercecik,−ği
ercik,−ği
751
Erciş (ilçe)
Erciyes
Erdek (ilçe)
erdem
erdemli
Erdemli (ilçe)
erdemlilik,−ği
erdemsiz
erdemsizlik,−ği
erden
erdenlik,−ği
erdirme
erdirmek
er dişi
er dişilik,−ği
Ereğli (ilçe)
erek,−ği
erek bilimi
erekçilik,−ği
ereklilik,−ği
er ekmeği
ereksel
ereksel neden
eren
Erendiz (Jüpiter)
Erfelek (ilçe)
erg
752
Ergani (ilçe)
erganun
er geç
ergen
ergene
ergenleşme
ergenleşmek
ergenleştirme
ergenleştirmek
ergenlik,−ği
ergen olmak
ergi
ergilik,−ği
ergime
ergime ısısı
ergimek
ergime noktası
ergime yasası
ergimiş
ergimiş maden
ergin
erginleme
erginlemek
erginlenme
erginlenmek
erginleşme
erginleşmek
753
erginlik,−ği
ergitme
ergitmek
ergonomi
erguvan
erguvangiller
erguvanî
erigen
erik,−ği
erik hoşafı
erik kompostosu
eriklik,−ği
erik marmelâdı
erik pestili
erik rakısı
erik reçeli
eril
erillik,−ği
erim
erime
erimek
erim erim
erimez
erin
erincek,−ği
erinç,−ci
erinçli
754
erinçsiz
erinlik,−ği
erinme
erinmek
erinsiz
erirlik,−ği
eristik,−ği
eriş
erişilme
erişilmek
erişim
erişkin
erişkinlik,−ği
erişme
erişmek
erişte
eriştelik,−ği
eriştirme
eriştirmek
eriten
eritici
eritilme
eritilmek
eritiş
eritme
eritmek
eritme peynir
755
eritrosit
eriyik,−ği
eriyiş
erk
erkân
erkânıharbiyei−
umumiye
erkânıharp,−bi
erkânıharplik,−ği
erkân kürkü
erkân minderi
erke
erkeç,−ci
erkeçsakalı (bitki)
erkek,−ği
erkek anahtar
erkek bakır
erkekçe
erkekçil
erkek demir
erkek erkeğe
erkek fiş
erkek işi
erkeklenme
erkeklenmek
erkekler hamamı
erkekleşme
756
erkekleşmek
erkekli
erkekli dişili
erkeklik,−ği
erkekli kadınlı
erkeklik organı
erkek organ
erkeksi
erkeksilik,−ği
erkeksiz
erkek terzisi
erken
erken bunama
erkence
erkenci
erkenden
erkete
erketeci
erketecilik,−ği
erketelik,−ği
erkin
erkinci
erkincilik,−ği
erkinlik,−ği
erkli
erklik,−ği
erklilik,−ği
757
erksizlik,−ği
erlik,−ği
erme
ermek
Ermenek (ilçe)
Ermeni
Ermenice
er meydanı
ermin
ermiş
ermişlik,−ği
eroin
eroinci
eroincilik,−ği
eroinman
eroinmanlık,−ğı
eros
erosal
erosçu
erosçuluk,−ğu
erotik,−ği
erotizm
erozyon
erselik,−ği
erseliklik,−ği
erseme
ersemek
758
ersiz
ersizlik,−ği
er suyu
erte
erteleme
ertelemek
erteleniş
ertelenme
ertelenmek
erteleyiş
ertesi
Eruh (ilçe)
ervah
erzak
erzatz
Erzin (ilçe)
Erzincan
Erzurum
es
esami
esans
esaret
esas
esas duruş
esasen
esasî
esaslandırma
759
esaslandırmak
esaslanma
esaslanmak
esaslı
esassız
esas vaziyet
esatir
esatirî
esbabımucibe
esbap,−bı
esbak
esef
esef etmek
esefle
eseflenme
eseflenmek
esefli
eselemek
beselemek
eseme
esen
esenleme
esenlemek
Esenler (ilçe)
esenleşme
esenleşmek
esenlik,−ği
760
esenlikli
eser
esericedit,−di
esericedit kâğıdı
eserme
esermek
esermek besermek
esham
esik,−ği
esim
esin
esindirme
esindirmek
esinleme
esinlemek
esinlenme
esinlenmek
esinti
esintili
esintisiz
esir
esirci
esircilik,−ği
esire
esir etmek
esirgeme
esirgemek
761
esirgemezlik,−ği
esirgenme
esirgenmek
esirgeyici
esirgeyiş
esirifiraş
esirlik,−ği
esirme
esirmek
esir olmak
esiş
eskalâsyon
eskatologya
eski
eskice
eskici
eskicilik,−ği
Eski Çağ
eskiden
Eski Dünya
eski eserler
eski kafalı
eski kafalılık,−ğı
eski kurt,−du
Eskil (ilçe)
eskileşme
eskileşmek
762
eskilik,−ği
eskime
eskimek
Eskimo
Eskimoca
eskimsi
Eskipazar (ilçe)
eski püskü
Eskişehir
Eskişehir taşı
eskitilme
eskitilmek
eskitme
eskitmek
eski toprak,−ğı
eski tüfek,−ği
eski yazı
eskiyiş
eskiz
eskort
eskrim
eskrimci
eskülâbî
eslâf
eslek,−ği
esleme
eslemek
763
esma
esmayıhüsnâ
esmayışerife
esme
esmek
esmer
esmer amber
esmerce
esmerimsi
esmer küf
esmer küfler
esmerleşme
esmerleşmek
esmerleştirme
esmerleştirmek
esmerlik,−ği
esmer su yosunları
esmer şeker
esna
esnaf
esnaf ağzı
esnaflık,−ğı
esnaf loncası
esnasında
esnek,−ği
esnekleşme
esnekleşmek
764
esnekleştirme
esnekleştirmek
esneklik,−ği
esneme
esnemek
esnetme
esnetmek
esneye esneye
esneye gerine
esneyiş
esoterik,−ği
espas
espaslı
Esperanto
Esperantocu
esperi
Espiye (ilçe)
espiyon
espressivo
espri
esprili
espritüel
espri yapmak
esrar
esrarcı
esrarcılık,−ğı
esrarengiz
765
esrarengizlik,−ği
esrarkeş
esrarkeşlik,−ği
esrar kumkuması
esrarlı
esrar otu
esrar perdesi
esrar tekkesi
esre
esri
esrik,−ği
esriklik,−ği
esrime
esrimek
esritme
esritmek
essah
estağfurullah
estamp
estampaj
estek köstek
ester
esterleşme
estet
estetik,−ği
estetikçi
estetikçilik,−ği
766
estetizm
estireç,−ci
estirilme
estirilmek
estirme
estirmek
estomp
esvap,−bı
esvaplık,−ğı
eş
eş adlı
eş adlılık,−ğı
eş anlam
eş anlamlı
eş anlamlılık,−ğı
eşantiyon
eşarp,−bı
eş bacaklılar
eş basınç,−cı
eş basınçlı
eş başkan
eş biçim
eş biçimli
eş biçimlilik,−ği
eş cinsel
eş cinsellik,−ği
eş çekim
767
eş değer
eş değerli
eş değerlik,−ği
eş deprem
eş dost
eşek,−ği
eşek arısı
eşekbaşı
eşek cenneti
eşekçe
eşekçi
eşek davası
eşek dikeni
eşek hıyarı
eşek inadı
eşek kafalı
eşekkulağı (bitki)
eşekleşme
eşekleşmek
eşeklik,−ği
eşek marulu
eşek maydanozu
eşekoğlu eşek,−ği
eşek otu
eş eksenli
eşek sıpası
eşeksırtı (çatı şekli)
768
eşek şakası
eşelek,−ği
eşeleme
eşelemek
eşelenme
eşelenmek
eşelmobil
eşey
eşeyli
eşeylilik,−ği
eşeyli üreme
eşeysel
eşeysiz
eşeysiz çoğalma
eş güdüm
eş güdümcü
eş güdümlü
eşhas
eşik,−ği
eşilme
eşilmek
eşinme
eşinmek
eşir
eşit
eşit çenetli
eşitçi
769
eşitçilik,−ği
eşitleme
eşitlemek
eşitlenme
eşitlenmek
eşitleşme
eşitleşmek
eşitleştirme
eşitleştirmek
eşitlik,−ği
eşitlik derecesi
eşitlik eki
eşitsiz
eşitsizlik,−ği
eşkâl,−li
eş kanatlı
eş kanatlılar
eş kenar
eşkenar dörtgen
eşkenar üçgen
eşkıya
eşkıyalık,−ğı
eşkin
eşkinci
eşkinli
eşkinsiz
eşlek,−ği
770
eşleksel
eşlem
eşleme
eşlemek
eşlemeli
eşlemesiz
eşlenik,−ği
eşlenme
eşlenmek
eşleşme
eşleşmek
eşleştirme
eşleştirmek
eşli
eşlik,−ği
eşlik etmek
eşme
Eşme (ilçe)
eşmek
eş merkezli
eşofman
eş ölçüm
eşraf
eşraflık,−ğı
eşref
eşref saati
eşribegâh
771
eş sesli
eş seslilik,−ği
eş sıcak,−ğı
eş sıcak eğrisi
eşsiz
eşsizlik,−ği
eştirme
eştirmek
eşya
eşyalı
eş yapı
eş yapım
eş yükselti
eş yükselti eğrisi
eş zaman
eş zamanlı
eş zamanlı dil
bilimi
eş zamanlık,−ğı
eş zamanlılık,−ğı
et
etajer
etalon
etamin
etanol,−lü
etap,−bı
et beni
772
etçi
etçik,−ği
etçil
etçiller
eteği düşük,−ğü
etek,−ği
etek bezi
etek dolusu
etek kiri
etekleme
eteklemek
etekleyiş
eteklik,−ği
etelemek betelemek
eten
etene
etenelenme
etenelenmek
eteneli
eteneliler
etenesiz
etenesizler
eter
eterleme
eterlemek
eterleşme
eterleşmek
773
eterleştirme
eterleştirmek
etıbba
Eti
etik,−ği
etiket
etiketçi
etiketçilik,−ği
etiketleme
etiketlemek
etiketlenme
etiketlenmek
etiketli
etiketlik,−ği
etiketsiz
etil
etil alkol,−lü
etilen
Etimesğut (ilçe)
etimolog,−ğu
etimoloji
etimolojik,−ği
etine dolgun
etioloji
Etiyopya
Etiyopyalı
et kafalı
774
etken
etken fiil
etkenlik,−ği
et kesimi
et kırımı
etki
etkileme
etkilemek
etkilenme
etkilenmek
etkileşim
etkileşme
etkileşmek
etkileyici
etkili
etkililik,−ği
etkili olmak
etkime
etkimek
etkin
etkinci
etkincilik,−ği
etkinleşme
etkinleşmek
etkinleştirme
etkinleştirmek
etkinlik,−ği
775
etkin okul
etkin öğretim
etkisiz
etkisizleşme
etkisizleşmek
etkisizleştirilmiş
etkisizleştirme
etkisizleştirmek
etkisizlik,−ği
etlenme
etlenmek
etli
etli bitki
etli butlu
etli canlı
etli ekmek,−ği
etlik,−ği
etli meyve
etli pide
et lokması
etme
etmek
etmen
etnik,−ği
etnograf
etnografya
etnolog,−ğu
776
etnoloji
etnolojik,−ği
etobur
etoburlar
etokrasi
etol,−lü
etraf
etraflı
etraflıca
et sığırı
et sineği
etsiz
et sotesi
et suyu
et şeftalisi
et tavuğu
ettirgen
ettirgen çatı
ettirgen fiil
ettirgenlik,−ği
ettirme
ettirmek
ettoprak,−ğı
et unu
etüt,−dü
etüt etmek
etüv
777
etyaran
etyemez
etyemezlik,−ği
ev
ev adamı
ev altı
evaze
ev bark
evcara
evce
evcek
evci
evcik,−ği
evcikkıran
evcil
Evciler (ilçe)
evcil hayvan
evcilik,−ği
evcilleşme
evcilleşmek
evcilleştirilme
evcilleştirilmek
evcilleştirme
evcilleştirmek
evcillik,−ği
evcimen
evç,−ci
778
evdeci
evdemonizm
evdeş
evecen
evecenlik,−ği
evegen
ev ekmeği
ev ekonomisi
evelemek
gevelemek
everme
evermek
ev eşyası
evet
evet efendimci
evetleme
evetlemek
ev gailesi
evgin
ev halkı
evham
evhamlanma
evhamlanmak
evhamlı
evhamsız
eviç,−vci
evin
779
evinlenme
evinlenmek
evinli
evinsiz
evire çevire
evirgen
evirme
evirmek
evirtik,−ği
evirtim
evirtmek
evi sırtında
ev işi
eviye
eviye sifonu
ev kadını
evkaf
ev kirası
evlâ
evlâdiyelik,−ği
evlâdüıyal
evlât,−dı
evlât edinmek
evlâtlı
evlâtlık,−ğı
evlâtsız
evlek,−ği
780
evlekleme
evleklemek
evlendirilme
evlendirilmek
evlendirme
evlendirmek
evleniş
evlenme
evlenmek
evlenmek
barklanmak
evleviyet
evleviyetle
evli
evli barklı
evlik,−ği
evlilik,−ği
evlilik birliği
evlilik dışı
evliya
evliyalık,−ğı
evliya otu
evolüsyon
evrak
evrak çantası
evrak dolabı
evrak memuru
781
evrat,−dı
evre
evren
Evren (ilçe)
evren bilimi
evren bilimsel
evren doğumu
evren pulu (mika)
evrensel
evrenselleşme
evrenselleşmek
evrenselleştirme
evrenselleştirmek
evrensellik,−ği
evrik,−ği
evrilir
evrim
evrimci
evrimcilik,−ği
evrimleşme
evrimleşmek
evrişik,−ği
evropiyum
evsaf
ev sahibi
evsel
evsel atık,−ğı
782
evseme
evsemek
evsin
ev sineği
evsiz
evsiz barksız
evvel
evvelâ
evvelce
evvelden
evveli
evveliyat
evvelki
evvelsi
evye
ev yemeği
ey
eyalet
eyer
eyerci
eyercilik,−ği
eyer kaltağı
eyer kaşı
eyerleme
eyerlemek
eyerlenme
eyerlenmek
783
eyerli
eyersiz
eyitmek
eylem
eylemci
eylemcilik,−ği
eyleme
eylemek
eylemli
eylemlik,−ği
eylemsi
eylemsiz
eylemsizlik,−ği
eylemsizlik ilkesi
eylül
Eynesil (ilçe)
eytam
eytam maaşı
eytişim
eytişimsel
Eyüp (ilçe)
eyvah
eyvallah
eyvan
eyyam
eyyam ağası
eyyamcı
784
eyyamcılık,−ğı
eyyam efendisi
eza
eza cefa
ezan
ezancı
ezanî
ezanî saat,−ti
ezan saati
ezansız
ezan vakti
ezber
ezberci
ezbercilik,−ği
ezberden
ezbere
ezber etmek
ezberinde
ezberleme
ezberlemek
ezberlenme
ezberlenmek
ezberletme
ezberletmek
ezberleyiş
ezcümle
ezdirme
785
ezdirmek
ezdirtme
ezdirtmek
ezel
ezel ebet
ezelî
ezelî ebedî
ezelî takdir
ezercesine
ezgi
ezgiç,−ci
ezgilenme
ezgilenmek
ezgileşme
ezgileşmek
ezgileştirme
ezgileştirmek
ezgili
ezgin
ezgince
ezginlik,−ği
ezici
ezik,−ği
ezik büzük,−ğü
eziklik,−ği
ezile büzüle
ezilgen
786
eziliş
ezilme
ezilmek
ezilmiş
ezilmişlik,−ği
ezim evi
ezim ezim
ezinç,−ci
Ezine (ilçe)
ezinti
eziyet
eziyet etmek
eziyetli
eziyetsiz
ezkaza
ezme
ezme boya
ezmek
ezofori
(*)F
F
fa
faal,−li
faaliyet
fa anahtarı
fabl,−li
fabrika
787
fabrikacı
fabrikadan satış
merkezi
fabrikasyon
fabrikatör
fabrikatörlük,−ğü
facia
facialaşma
facialaşmak
facialı
factoring
faça
faça etmek
façalı
façeta
façetalı
façuna
façuna etmek
façunalık,−ğı
fagosit
fagositoz
fagot
fağfur
fağfurî
fahiş
fahişe
fahişelik,−ği
788
fahrenhayt
fahrî
fahrî konsolos
fahriye
fahte
fahur
faik,−kı
faikıyet
fail
faili meçhul
failimuhtar
fainal four
fair−play
faiz
faizci
faizcilik,−ği
faiz fiyatı
faiz haddi
faizlendirme
faizlendirmek
faizli
faiz oranı
faizsiz
fak
fakat
fakfon
fakır,−krı
789
fakih
fakir
fakirane
fakirce
fakir cevher
fakir fukara
fakirhane
fakirizm
fakirleşme
fakirleşmek
fakirleştirme
fakirleştirmek
fakirlik,−ği
faks
faksimile
fakslama
fakslamak
faktitif
faktör
fakül
fakülte
fakülteli
fal
falaka
falakacı
falakalı
falan
790
falanca
falan festekiz
falan feşmekân
falan fıstık
falan filân
falanca
falanıncı
falanj
falanjist
falcı
falcılık,−ğı
falçete
falez
falihayır,−yrı
fallus
falname
falso
falsolu
falsosuz
falso yapmak
fal taşı
falya
falyanos
familya
fanatik,−ği
fanatizm
fanfan
791
fanfar
fanfin
fanfin etmek
fangri
fani (ışık şiddeti)
fâni (ölümlü, gelip
geçici)
fâni dünya
fanilâ
fânilik,−ği
fanta
fantasma
fantastik,−ği
fantaziye
fantazya
fantazyalı
fantezi
fantezist
fanti
fantom
fanus
fanuslu
fanya
fanyol
far
farad
faraş
792
faraza
farazî
faraziyat
faraziye
farba
farbala
fare
fare deliği
faredişi (oya)
farekulağı (bitki)
farekuyruğu
(testere)
farenjit
fare otu
farfara
farfaracı
farfaracılık,−ğı
farfaralık,−ğı
farıma
farımak
fariğ
fariğ olmak
farika
faril
Farisî
fariza
fark
793
fark etmek
farklı
farklıca
farklılaşma
farklılaşmak
farklılaştırma
farklılaştırmak
farklılık,−ğı
farksız
farksızlaşma
farksızlaşmak
farksızlık,−ğı
farmakodinami
farmakodinamik,−ği
farmakognozi
farmakolog,−ğu
farmakoloji
farmason
farmasonluk,−ğu
fars
Fars
Farsça
farta furta
fart furt
farz
farz etmek
farzımuhal,−li
794
farz olmak
farz olunmak
Fas
fasa fiso
fasarya
faset
fasıl,−slı
fasıla
fasılalı
fasılasız
fasıl heyeti
fasih
fasikül
fasile
fasit
fasit daire
fasit olmak
faska
fasla fasla
fasletme
fasletmek
Faslı
fason
fasone
fason imalât
fassal
fassallık,−ğı
795
fast food
fasulye
fasulyegiller
fasulye pilâkisi
fasulye piyazı
faş
faş etmek
faşır faşır
faşing
faşist
faşistleşme
faşistleşmek
faşistleştirme
faşistleştirmek
faşistlik,−ği
faşizan
faşizm
fatalist
fatalite
fatalizm
Fatımî
Fatımiye
fatih
Fatih (ilçe)
Fatiha
fatihane
Fatsa (ilçe)
796
fatura
faturalama
faturalamak
faturalı
faturalı yaşam
faturasız
faul,−lü
faullü
faulsüz
fauna
fava
favori
fay
fayans
fayansçı
fayansçılık,−ğı
fayda
faydacı
faydacıl
faydacılık,−ğı
faydalanma
faydalanmak
faydalı
faydasız
fay hattı
fayrap,−bı
fayrap etmek
797
fayton
faytoncu
faytonculuk,−ğu
faz
fazıl
fazilet
faziletkâr
faziletli
faziletsiz
faziletsizlik,−ği
faz kalemi
fazla
fazlaca
fazlalaşma
fazlalaşmak
fazlalık,−ğı
fazlalık etmek
fazla olmak
fecaat,−ti
feci
fecir,−cri
fecrikâzip,−bi
fecrisadık
feda
feda etmek
fedaî
fedaîce
798
fedaîlik,−ği
fedakâr
fedakârca
fedakârlık,−ğı
federal,−li
federalist
federalizm
federalleşme
federalleşmek
federasyon
federatif
federe
feding
fehamet
fehametlû
fehim, −hmi
fehmetme
fehmetmek
fehva
fehvasınca
fek,−kki
Feke (ilçe)
fekül
fel
felâh
Felâhiye (ilçe)
felâket
799
felâketli
felâketzede
felç,−ci
felç etmek
felçli
felç olmak
feldmareşal,−li
feldspat
felek,−ği
felekiyat
Felemenk
Felemenkçe
Felemenkli
felfelek,−ği
felfelleme
felfellemek
feliks
fellâh
fellek fellek
fellik fellik
felsefe
felsefeci
felsefî
feminist
feminizm
fen,−nni
fena
800
fena etmek
fenafillâh
fena hâlde
fena kalpli
fenalaşma
fenalaşmak
fenalaştırma
fenalaştırmak
fenalık,−ğı
fenalık etmek
fena olmak
fena yapmak
fen bilimi
fenci
fener
fener alayı
fener balığı
fener balığıgiller
fenerci
fenercilik,−ği
fenerli
fenerli burgu
fenersiz
fenik,−ği
Fenike
Fenikeli
Fenike portakalı
801
fenlenme
fenlenmek
fennî
fennî muayene
fenol,−lü
fenomen
fenomenal
fenomenizm
fenomenoloji
fent,−di
feodal,−li
feodalite
feodalizm
feodallik,−ği
fer
ferace
feraceli
feracelik,−ği
feragat,−ti
feragat etmek
feragatli
ferağ
ferah
ferah fahur
ferah ferah
ferahfeza
ferahî
802
ferahlama
ferahlamak
ferahlandırma
ferahlandırmak
ferahlanma
ferahlanmak
ferahlatıcı
ferahlatma
ferahlatmak
ferahlık,−ğı
ferahnak,−ki
ferahnakaşiran
ferahnüma
feraset
ferasetli
ferasetsiz
ferç,−ci
ferda
ferde
ferdî
ferdiyet
ferdiyetçi
ferdiyetçilik,−ği
ferhane
fer'î
feribot
ferih
803
ferih fahur
ferik,−ği (piliç)
ferik
ferik elması
feriklik,−ği
feriştah
ferişte
Ferizli (ilçe)
ferli
ferma
ferman
fermanlı
fermanlı deli
fermantasyon
fermejüp
fermene
fermeneci
fermeneli
ferment
fermiyum
fermuar
fernez
fersah
fersah fersah
fersahlık,−ğı
fersiz
fersizleşme
804
fersizleşmek
fersizlik,−ği
fersude
fert,−di
fertik,−ği
feryat,−dı
feryat etmek
feryat figan
ferz
fes
fesahat,−ti
fesat,−dı
fesatçı
fesatçılık,−ğı
fesat kumkuması
fesatlık,−ğı
feshedilme
feshedilmek
feshetme
feshetmek
fesih,−shi
fesleğen
fes rengi
festival,−li
fesuphanallah
fetha
fethetme
805
fethetmek
Fethiye (ilçe)
fetih,−thi
fetihname
fetiş
fetişist
fetişizm
fetret
fettan
fettanca
fettane
fettanlaşma
fettanlaşmak
fettanlık,−ğı
fetüs
fetva
fetvacı
fetvahane
fetvayişerife
fevç,−ci
fevç fevç
feveran
feveran etmek
fevk
fevkalâde
fevkalâde hâl,−li
fevkalâdelik,−ği
806
fevkalbeşer
fevkanî
fevrî
fevrîlik,−ği
fevt
fevt etmek
fevt olmak
fevvare
feyezan
feyiz,−yzi
feyizlenme
feyizlenmek
feyizli
feylesof
feylesofça
feylesofluk,−ğu
feyyaz
feza
fezleke
fıçı
fıçı balığı
fıçıcı
fıçıcılık,−ğı
fıçılama
fıçılamak
fıkdan
fıkıh,−khı
807
fıkırdak,−ğı
fıkırdaklık,−ğı
fıkırdama
fıkırdamak
fıkırdaşma
fıkırdaşmak
fıkırdatma
fıkırdatmak
fıkırdayış
fıkır fıkır
fıkırtı
fıkra
fıkracı
fıkracılık,−ğı
fıkrama
fıkramak
fıldır
fıldır fıldır
fındık,−ğı
fındık altını
fındık ateşi
fındık biti
fındıkçı
fındıkçılık,−ğı
fındık faresi
fındıkî
fındıkkabuğu (renk)
808
fındıkkıran
fındık kurdu
Fındıklı (ilçe)
fındıklık,−ğı
fındık sıçanı
fındık yağı
fındıkyuvası (eldeki
çukurluk)
fır
Fırat
fırça
fırçacı
fırçacılık,−ğı
fırçalama
fırçalamak
fırçalanma
fırçalanmak
fırçalatma
fırçalatmak
fırçalayış
fırçalı
fırçalık,−ğı
fırdolayı
fırdöndü
fırfır (büzgülü süs)
fır fır
fırfırlı
809
fırıldak,−ğı
fırıldakçı
fırıldakçılık,−ğı
fırıldak çiçeği
fırıldanma
fırıldanmak
fırıldatma
fırıldatmak
fırıl fırıl
fırın
fırıncı
fırıncılık,−ğı
fırında makarna
fırın kebabı
fırınlama
fırınlamak
fırınlanma
fırınlanmak
fırınlatma
fırınlatmak
fırınlı
fırınlık,−ğı
fırka
fırkacı
fırkacılık,−ğı
fırkata
fırlak,−ğı
810
fırlama
fırlamak
fırlatılma
fırlatılmak
fırlatış
fırlatma
fırlatmak
fırlayış
fırsat
fırsatçı
fırsatçılık,−ğı
fırsat düşkünü
fırsat yoksulu
fırt
fırt fırt
fırtına
fırtına kuşu
fırtına kuşugiller
fırtınalı
fırtına uğrağı
fırttırma
fırttırmak
fısfıs (püskürtme
aracı)
fıs fıs
fısfıslama
fısfıslamak
811
fısfıslanma
fısfıslanmak
fısıldama
fısıldamak
fısıldanma
fısıldanmak
fısıldaşma
fısıldaşmak
fısıl fısıl
fısıltı
fısıltı gazetesi
fısır fısır
fısırtı
fıskiye
fıslama
fıslamak
fıslanma
fıslanmak
fıstık,−ğı
fıstık çamı
fıstıkçı
fıstıkçılık,−ğı
fıstık ezmesi
fıstıkî
fıstıkî makam
fıstıklamak
fıstıklık,−ğı
812
fış fış
fışıldama
fışıldamak
fışıltı
fışırdama
fışırdamak
fışırdatma
fışırdatmak
fışır fışır
fışırtı
fışkı
fışkılama
fışkılamak
fışkılık,−ğı
fışkın
fışkırdak,−ğı
fışkırık,−ğı
fışkırış
fışkırma
fışkırmak
fışkırtı
fışkırtıcı
fışkırtılma
fışkırtılmak
fışkırtma
fışkırtmak
fışlama
813
fışlamak
fıtık,−ğı
fıtık etmek
fıtıklı
fıtık olmak
fıtrat
fıtraten
fıtrî
fıtriye
fi
fiber
fiberglas
fibrin
fibrinojen
fidan
fidan biti
fidan boylu
fidancık,−ğı
fidanlık,−ğı
fide
fideci
fidecilik,−ği
fideizm
fideleme
fidelemek
fidelik,−ği
fidye
814
fidyeinecat
fifre
figan
figan etmek
figür
figüran
figüranlık,−ğı
figürasyon
figüratif
figüratif sanat
figürlü
fiğ
fihrist
fihristleme
fihristlemek
fiil
fiil cümlesi
fiil çekimi
fiilen
fiil gövdesi
fiilî
fiili bozuk,−ğu
fiilî hizmet
fiilî hizmet zammı
fiilimsi
fiiliyat
fiil kökü
815
fiil tabanı
fikir,−kri
fikir adamı
fikir edinmek
fikir hürriyeti
fikir işçisi
fikirleşme
fikirleşmek
fikirleştirme
fikirleştirmek
fikirli
fikirsiz
fikirsizlik,−ği
fikir üretme
fikir üretme toplantısı
fikir yazısı
fikren
fikrî
fikrisabit
fikriyat
fiks mönü
fikstür
fiktif
fil
filâman
filân
filânca
816
filân falan
filân festekiz
filânıncı
filântrop
filâriz
filârizleme
filârizlemek
filârmoni
filârmonik,−ği
filbahar
filbahri
fildekoz
fildişi (renk)
fil dişi
fil dişi karası (renk)
Fildişi Kıyısı
fildişi rengi
Fildişi Sahili
file
fil elması
filenk,−gi
filet
fileto
fil faresi
filgiller
filhakika
fil hastalığı
817
filigran
filigranlı
filika
filikacı
filinta
Filipinler
Filipinli
filiskin
Filistin
Filistinli
filiz
filizcik,−ği
filizî
filizkıran
filizleme
filizlemek
filizlenme
filizlenmek
filizli
filkulağı (bitki)
film
filmci
filmcilik,−ği
filmleştirme
filmleştirmek
film müziği
film yıldızı
818
filo
filojenez
filoksera
filolog,−ğu
filoloji
filolojik,−ği
filotillâ
filoz
filozof
filozofça
filozofik
filozoflaşma
filozoflaşmak
filozofluk,−ğu
filtre
filtreli
filtresiz
filum
filvaki,−i
fil yürüyüşü
Fin
final,−li
finalist
finalizm
finans
finansal
finanse etmek
819
finansman
finansör
fincan
fincan böreği
fincancı
fincan fincan
fincanlık,−ğı
fincan oyunu
Fince
fingirdek,−ği
fingirdeme
fingirdemek
fingirdeşme
fingirdeşmek
fingir fingir
Fin hamamı
Finike (ilçe)
finiş
fink (atmak)
Finlândiya
Finlândiyalı
fino
Fin−Ugor
firak
firaklı
firar
firar etmek
820
firarî
firavun
firavun faresi
firavun inciri
firavunlaşma
firavunlaşmak
firavunluk,−ğu
fire
firez
firfiri
firik,−ği
firkat,−ti
firkateyn
firkete
firketeleme
firketelemek
firma
firuze
fisebilillâh
fiskal
fiske
fiskeleme
fiskelemek
fiskos
fiskos etmek
fiskos masası
fiskos sehpası
821
fistan
fistanlı
fistanlık,−ğı
fistansız
fisto
fistolu
fistül
fiş
fişe
fişek,−ği
fişekçi
fişekhane
fişekli
fişeklik,−ği
fişeklikli
fişka
fişleme
fişlemek
fişlenme
fişlenmek
fişli
fişlik,−ği
fit
fitçi
fitçilik,−ği
fitil
fitilci
822
fitilleme
fitillemek
fitillenme
fitillenmek
fitilli
fitil olmak
fitilsiz
fitin
fitleme
fitlemek
fitlenme
fitlenmek
fitne
fitneci
fitnecilik,−ği
fitne fücur
fitne kumkuması
fitneleme
fitnelemek
fitnelik,−ği
fit olmak
fitopatoloji
fitre
fiyaka
fiyakacı
fiyakalı
fiyasko
823
fiyat
fiyatlandırma
fiyatlandırmak
fiyatlanma
fiyatlanmak
fiyatlı
fiyonk,−gu
fiyonk makarna
fiyort,−du
fizibilite
fizik,−ği
fizikçi
fizik gücü
fizikî
fizikî coğrafya
fizikî harita
fizik kondisyonu
fizikokimya
fizik ötesi
fiziksel
fizik tedavi
fizik tedavisi
fizik tedavi uzmanı
fizik yapısı
fizyokrat
fizyokratlık,−ğı
fizyolog,−ğu
824
fizyoloji
fizyolojik,−ği
fizyolojist
fizyonomi
fizyoterapi
fizyoterapist
flâm
flâma
flâmacı
Flâman
Flâman atı
Flâmanca
flâmangiller
Flâmenko
Flâman kuşu
flâmanlar
flâmingo
flândra
flândra balığı
flânel
flâş
flâş conta
flâşör
flâvta
flebit
flegmon
fleol,−lü
825
flit
flitleme
flitlemek
flok
flora
flori
florin
floş
flöre
flört
flört etmek
flûrcun
flûrya
flüor
flüoresan
flüoresan lâmba
flüoresans
flüorışı
flüorışıl
flüorin
flüorit
flüorür
flüt
flütçü
fob
fobi
Foça (ilçe)
826
fodla
fodlacı
fodlacılık,−ğı
fodra
fodul
fodulca
fodulluk,−ğu
fok
fokgiller
fokstrot
fokurdak,−ğı
fokurdama
fokurdamak
fokurdatma
fokurdatmak
fokur fokur
fokurtu
fol
folk
folklor
folklorcu
folklorculuk,−ğu
folklorik,−ği
folklorist
folk müziği
folk sanatçısı
folluk,−ğu
827
folyo kâğıdı
fon
fonda
fonda etmek
fondan
fondip
fondip yapmak
fondöten
fonem
fonetik,−ği
fonetikçi
fonksiyon
fonksiyonalizm
fonksiyonel
fon müziği
fonograf
fonografi
fonojenik,−ği
fonolit
fonolog,−ğu
fonoloji
fonotelgraf
font
fora
forint
form
forma
828
forma başlık,−ğı
formaldehit,−di
formalık,−ğı
formalist
formalite
formaliteci
formalizm
formasyon
format
formatlama
formatlamak
formatlı
formel
formen
formika
formik asit,−di
formol,−lü
formül
formüle etmek
formüler
formülleşme
formülleşmek
formülleştirme
formülleştirmek
foroz
foroz kayığı
fors
829
forsa
forseps
forslu
forsmajör
forte
fortepiano
fortissimo
fort pense
fortrak
forum
forvet
fos
fosfat
fosfatlama
fosfatlamak
fosfatlı
fosfor
fosforışı
fosforışıl
fosforik,−ği
fosforik asit,−di
fosforlu
fosforsuz
fosgen
fosil
fosilleşme
fosilleşmek
830
fosilli
foslama
foslamak
foslatma
foslatmak
fosseptik,−ği
fosurdama
fosurdamak
fosurdatma
fosurdatmak
fosur fosur
fosurtu
foşa
foşurdama
foşurdamak
foşurdata foşurdata
foşurdatma
foşurdatmak
fota
foto
fotoakım
fotoelektrik,−ği
fotofiniş
fotoğraf
fotoğrafçı
fotoğrafçılık,−ğı
fotoğrafhane
831
fotoğraflama
fotoğraflamak
fotoğraf makinesi
fotojen
fotojenik,−ği
fotokimya
fotokinezi
fotokopi
fotokopici
fotokopicilik,−ği
fotokurgu
fotolitografi
fotomekanik,−ği
fotometre
fotometri
fotomodel
fotomontaj
fotomorfoz
fotoroman
fotosentez
fotosfer
fotoskop,−bu
fotoşimi
fototaksi
fototaktizm
fototek
fototerapi
832
fototropizm
foya
fön
fötr
fragman
frak
fraklı
fraksiyon
francala
francalacı
francalacılık,−ğı
francalalık,−ğı
frank,−gı
franlık,−ğı
Fransa
Fransız
Fransızca
Fransızlaşma
Fransızlaşmak
Fransızlaştırma
Fransızlaştırmak
Fransızlık,−ğı
fransiyum
frapan
frekans
fren
frenci
833
frengi
frengili
Frengistan
fren görevlisi
Frenk
Frenk asması
Frenkçe
Frenk çileği
Frenk gömleği
Frenk inciri
Frenk lâhanası
Frenkleşme
Frenkleşmek
Frenkleştirme
Frenkleştirmek
Frenklik,−ği
Frenk maydanozu
Frenk menekşesi
Frenk patlıcanı
Frenk üzümü
frenleme
frenlemek
frenlenme
frenlenmek
frenleyici
fren mesafesi
frenoloji
834
fren yapmak
frer
fresk
freze
frezeci
frezeleme
frezelemek
fribort,−du
frigo
frigorifik,−ği
frijider
frijidite
frikik,−ği
friksiyon
frisa
frişka
fritöz
friz
frize kaplama
früktoz
fuar
fuarcı
fuarcılık,−ğı
fuaye
fuel−oil
fuhuş,−hşu
fujer
835
fukara
fukara babası
fukaralık,−ğı
fukusgiller
ful,−lü
fulâr
fule
full−time
fulya
fulya balığı
fulya balığıgiller
funda
fundagiller
fundalar
fundalık,−ğı
fundamentalist
fundamentalizm
funda sıçanı
funda tavuğu
funda toprağı
furgon
furya
fut
futa
futbol
futbolcu
fuzulî
836
fücceten
fücur
füg
fülfül
fülsüahmer
fülüs
füme
fümerol,−lü
fünye
Fürs
füru,−u
fürumaye
füsun
füsunkâr
fütuhat
fütuhatçı
fütur
fütursuz
fütursuzca
fütürist
fütürizm
fütürolog,−ğu
fütüroloji
fütüvvet
füze
füzeatar
füzen
837
füzesavar
füzyometre
füzyon
(*)G
G
gabardıç,−cı
gabardin
gabari
gabavet
gabi
gabilik,−ği
gabin
Gabon
Gabonlu
gabro
gabya
gabyacı
gabyar
gabya yelkeni
gacırdama
gacırdamak
gacırdatma
gacırdatmak
gacır gacır
gacır gucur
gacırtı
gaco
838
gaddar
gaddarca
gaddar gaddar
gaddarlık,−ğı
gaddarlık etmek
gaddar olmak
gadir,−dri
gadirlik,−ği
gadolinyum
gadretme
gadretmek
gadrolma
gadrolmak
gadrolunma
gadrolunmak
gaf
gaffar
gafil
gafilâne
gafillik,−ği
gafillik etmek
gaflet
gaflet uykusu
gafur
gaf yapmak
gag
gaga
839
gagaburun (gemi)
gaga burun (insan)
gagalama
gagalamak
gagalanma
gagalanmak
gagalaşma
gagalaşmak
gagalı memeli
gagalı memeliler
gagamsı
Gagavuz
Gagavuzca
gâh
gâhî
gâhîce
gaile
gaileli
gailesiz
gailesizlik,−ği
gaip,−bi
gaiplik,−ği
gaita
gale
galeyanlı
gak
gaklama
840
gaklamak
gala
galâksi
galalit
galat
galatıhis,−ssi
galatımeşhur
galebe
galenit
galeri
galerici
galeta
galeta unu
galeyan
galeyan etmek
gali
galiba
galibarda
galibiyet
galip,−bi
galiz
galon
galoş
galsame
galvaniz
galvaniz banyosu
galvanizci
841
galvanize
galvanizleme
galvanizlemek
galvanizlenme
galvanizlenmek
galvanizletme
galvanizletmek
galvanizli
galvanizm
galvano
galvanokoter
galvanometre
galvanoplâsti
galvanoskop,−bu
galvanotip
galvanotipi
galyot
galyum
gam
gama
gamaglobülin
gama ışınları
gamalı
gamba
gambot
gamet
gametli
842
gamlanma
gamlanmak
gamlı
gamlılık,−ğı
gammaz
gammazlama
gammazlamak
gammazlanma
gammazlanmak
gammazlık,−ğı
gamsele
gamsız
gamsızlık,−ğı
gamze
Gana
Ganalı
Gang
gangama teknesi
gangliyan
gangliyon
gangster
gangsterlik,−ği
gani
gani gani
gani gönüllü
ganimet
ganyan
843
gar
garabet
garaip,−bi
garaj
garajcı
garamî
garanti
garanti etmek
garantileme
garantilemek
garantili
garantisiz
garantör
garaz
garazkâr
garazkârlık,−ğı
garazlı
garaz olmak
garazsız
garazsız ivazsız
garbî
garç gurç
gard
gardenparti
gardenya
gardıfren
gardırop,−bu
844
gardıropçu
gardiyan
gardiyanlık,−ğı
garez
gargar
gargara
gargara yapmak
gariban
garibanlık,−ğı
garibe
garip,−bi
garip garip
garipleşme
garipleşmek
gariplik,−ği
garipseme
garipsemek
gark
gark etmek
gark olmak
garni
garnitür
garnitürlü
garnizon
garoz
garp,−bı
garpçı
845
garpçılık,−ğı
garpkârî
garplı
garplılaşma
garplılaşmak
garplılaştırma
garplılaştırmak
garplılık,−ğı
garson
garsoniyer
garsonluk,−ğu
Garzan
gaseyan
gasıp,−bı
gasil,−sli
gasletme
gasletmek
gasp
gasp etmek
gassal,−li
gastrit
gastroenterolog,−ğu
gastroenteroloji
gastronom
gastronomi
gastroskop,−bu
gastroskopi
846
gastrulâ
gaşiy,−şyi
gaşyolma
gaşyolmak
gato
gauss
gavot
gâvur
gâvurca
gâvurcasına
gâvur etmek
gâvur eziyeti
gâvur icadı
gâvur inadı
gâvurlaşma
gâvurlaşmak
gâvurluk,−ğu
gâvurluk etmek
gâvur olmak
gayakol
gaybubet
gaybubet etmek
gayda
gaydacı
gaye
gayeli
gayesiz
847
gayet
gayetle
gayr,−i (başka)
gayret
gayret etmek
gayretkeş
gayretkeşlik,−ği
gayretlenme
gayretlenmek
gayretli
gayretlilik,−ği
gayretsiz
gayretsizlik,−ği
gayrı (artık)
gayri (başka)
gayriahlâkî
gayriaklî
gayriciddî
gayriihtiyarî
gayriilmî
gayriinsanî
gayriiradî
gayrikabil
gayrikabiliitiraz
gayrikabilikıyas
gayrikabilişifa
gayrikabilitahmin
848
gayrikabilitelâfi
gayrikâfi
gayrikanunî
gayrikıyasî
gayrilâyık
gayrimahdut,−du
gayrimahsus
gayrimakul,−lü
gayrimalûm
gayrimemnun
gayrimenkul,−lü
gayrimeskûn
gayrimes'ul,−lü
gayrimeşru
gayrimezru
gayrimuayyen
gayrimuhtemel
gayrimuntazam
gayrimutabık
gayrimümbit
gayrimümkün
gayrimünasip,−bi
gayrimüsavi
gayrimüslim
gayrimüsmir
gayrimütecanis
gayrinizamî
849
gayrisafi
gayrisafi hâsılat
gayrisafi millî hâsıla
gayrisıhhî
gayrişahsî
gayrişuurî
gayritabiî
gayrivaki,−i
gayrivarit,−di
gayrivazıh
gayur
gayya
gayya kuyusu
gayz
gayzer
gayzerit
gaz
gaza
gazal,−li
gazap,−bı
gazaplandırma
gazaplandırmak
gazaplanma
gazaplanmak
gazaplı
gaz bezi
gaz bombası
850
gaz boyaması
gaz detektörü
gazeki
gazel
gazel damarı
gazelhan
gazelhanlık,−ğı
gazeliyat
gazelleme
gazellemek
gazellenme
gazellenmek
gazete
gazeteci
gazetecilik,−ği
gazetelik,−ği
gazhane
gazışı
gazışıl
gazi
Gazi Antep
gaz ibiği
Gaziemir (ilçe)
gaziler helvası
gazilik,−ği
gazino
gazinocu
851
gazinoculuk,−ğu
gazi olmak
Gazi Osmanpaşa
(ilçe)
Gazipaşa (ilçe)
gazlama
gazlamak
gaz lâmbası
gazlanma
gazlanmak
gazlaşma
gazlaşmak
gazlaştırma
gazlaştırmak
gazlı
gazlı bez
gaz maskesi
gaz ocağı
gazoil
gazojen
gazolin
gazometre
gazometri
gazoyl
gazoz
gazoz ağacı (argo)
gazozcu
852
gazozculuk,−ğu
gazölçer
gaz ölçümü
gaz sayacı
gazsız
gaz sobası
gaz taşı
gazup,−bu
gazve
gaz yağı
gaz yuvarı
gebe
gebelik,−ği
gebelik testi
gebe olmak
geberik,−ği
geberme
gebermek
gebertilme
gebertilmek
gebertme
gebertmek
gebeş
gebeşlik,−ği
gebre
gebreleme
gebrelemek
853
gebrelenme
gebrelenmek
gebre otu
gebre otugiller
Gebze (ilçe)
gece
gece bekçisi
gececi
gece gündüz
gece hayatı
gece işçiliği
gece kıyafeti
geceki
gecekondu
gecekonducu
gecekondulaşma
gecekondulaşmak
gece körlüğü
gece kulübü
gece kuşu
geceleme
gecelemek
geceleri
geceleyin
geceli
geceli gündüzlü
gecelik,−ği
854
gece mavisi
gece öğretimi
gecesefası (bitki)
gecesefasıgiller
gece uçuşu
gece yanığı
gece yarısı
gece yatısı
gece yayı
gecikilme
gecikilmek
gecikiş
gecikme
gecikmek
gecikmeli
gecikmesiz
geciktirilme
geciktirilmek
geciktirim
geciktirme
geciktirmek
geç
geççe
geçe
geçek,−ği
geçeli
geçen
855
geçende
geçenek,−ği
geçenlerde
geçer
geçer akçe
geçerleme
geçerlemek
geçerletme
geçerletmek
geçerli
geçerlik,−ği
geçerlilik,−ği
geçersiz
geçersizleşme
geçersizleşmek
geçersizleştirme
geçersizleştirmek
geçersizlik,−ği
geçgeç
geçgeçleme
geçgeçlemek
geçgeç yapmak
geçici
geçicilik,−ği
geçici madde
geçici teminat
geçici plâka
856
geçiliş
geçilme
geçilmek
geçim
geçim derdi
geçim dünyası
geçim endeksi
geçim göstergesi
geçim kapısı
geçimli
geçimlik,−ği
geçimlilik,−ği
geçim sıkıntısı
geçimsiz
geçimsizleşme
geçimsizleşmek
geçimsizlik,−ği
geçim yolu
geçim zorluğu
geçindirme
geçindirmek
geçinilme
geçinilmek
geçinim
geçinme
geçinme endeksi
geçinmek
857
geçirgen
geçirgenlik,−ği
geçirici
geçirilme
geçirilmek
geçirim
geçirimli
geçirimlilik,−ği
geçirimsiz
geçirimsizlik,−ği
geçiriş
geçirme
geçirmek
geçirtilme
geçirtilmek
geçirtme
geçirtmek
geçiş
geçiş hakkı
geçişim
geçişli
geçişme
geçişmek
geçişsiz
geçiştirici
geçiştirilme
geçiştirilmek
858
geçiştirme
geçiştirmek
geçiş üstünlüğü
geçit,−di
geçit hakkı
geçit resmi
geçit töreni
geçkin
geçkinlik,−ği
geçme
geçmek
geçmeli
geçmelik,−ği
geçmez
geçmez akçe
geçmiş
geçmişi kandilli
geçmişi kınalı
geçmiş zaman
geçmiş zaman
görünümü
geçmiş zaman
sıfat−fiili
geda
gedik,−ği
gedikli
gedilme
859
gedilmek
Gediz (ilçe)
gedme
gedmek
geğiriş
geğirme
geğirmek
geğirti
geğrek,−ği
geğrek batması
gelberi
gele
gelecek,−ği
gelecek bilimi
gelecekçi
gelecekçilik,−ği
geleceklik hakkı
gelecek zaman
gelecek zaman görünümü
gelecek zaman
kipi
gelecek zaman
sıfat−fiili
geleğen
gelembe
geleme
gelen
860
gelenek,−ği
gelenekçi
gelenekçilik,−ği
gelenekleşme
gelenekleşmek
gelenekleştirme
gelenekleştirmek
gelenekli
geleneksel
gelenekselleşme
gelenekselleşmek
Gelendost (ilçe)
gelen geçen
gelen giden
geleni
gelgeç
gelgeççi
gelgel
gelgelelim
gelgelli
gelgit
Gelibolu (ilçe)
gelin
gelin abla
gelin alayı
gelin alıcı
gelinboğan
861
gelin böceği
gelincik,−ği
gelincikgiller
gelin çiçeği
gelin etmek
gelinfeneri (bitki)
gelin hamamı
gelin havası
gelin kuşağı
gelin kuşu
gelinlik,−ği
gelinlik çağı
gelinlikçi
gelinlik etmek
gelinme
gelinmek
gelin olmak
gelin otu
gelinparmağı(üzüm)
gelin teli
gelip geçici
gelir
gelir dağılımı
gelir gider
gelir kaynağı
gelir ortaklığı
gelir vergisi
862
geliş
gelişigüzel
gelişim
gelişkin
gelişme
gelişmek
geliştirici
geliştirilme
geliştirilmek
geliştirme
geliştirmek
gelme
gelmek
gelmiç,−ci
gelmiş geçmiş
gem
Gemerek (ilçe)
gemi
gemi adamı
gemi aslanı
gemici
gemicilik,−ği
gemi enkazı
gemi ızgarası
gemi iskeleti
gemi leşi
gemilik,−ği
863
gemi yatağı
gemleme
gemlemek
gemlenme
gemlenmek
Gemlik (ilçe)
gen
gencecik,−ği
gencelme
gencelmek
genç,−ci
Genç (ilçe)
genç irisi
gençleşme
gençleşmek
gençleştirilme
gençleştirilmek
gençleştirme
gençleştirmek
gençlik,−ği
gençten
gene
genel
genel af,−ffı
genel ağ
genel başkan
genel başkanlık,−ğı
864
genel bütçe
genel coğrafya
genel dil bilimi
geneleme
genel ev
genelge
genel gider
genel görünüm
genel görünümlü
genel görüşlü
genel görüşlülük,
−ğü
genel görüşme
genel grev
genel kadın
genelkurmay
genel kurul
genel kütüphane
genelleme
genellemek
genelleşme
genelleşmek
genelleştirilme
genelleştirilmek
genelleştirme
genelleştirmek
genellik,−ği
865
genellikle
genelmek
genel müdür
genel müdürlük,−ğü
genel ölçek,−ği
genel sekreter
genel sekreterlik,−ği
genel uygunluk
bildirimi
genel yazman
genel yetenek,−ği
genel zekâ
general,−li
generallik,−ği
genetik,−ği
geniş
geniş açı
genişçe
geniş gönüllü
geniş görüşlü
geniş görüşlülük,−ğü
genişleme
genişlemek
genişletilme
genişletilmek
genişletme
genişletmek
866
genişlik,−ği
geniş mezhepli
geniş ölçek,−ği
geniş ufuklu
geniş ünlü
geniş yürekli
geniş zaman
geniş zaman
görünümü
geniş zaman
sıfat−fiili
genitif
geniz,−nzi
genizsi
genizsileşme
geniz ünlüsü
geniz ünsüzü
genleşme
genleşmek
genleşme kat sayısı
genleşmeölçer
genleştirme
genleştirmek
genlik,−ği
genom
gensoru
gensoru önergesi
867
genzek,−ği
genzel
geoit,−di
geometri
geometrik,−ği
geometrik çizim
geometrik dizi
geometrik yer
gepegencecik,−ği
gepegenç,−ci
gepgenç,−ci
Gercüş (ilçe)
gerçeğe aykırı
gerçeğe aykırılık,
−ğı
gerçeğe uygun
gerçeğe uygunluk,
−ğu
gerçek,−ği
gerçekçi
gerçekçilik,−ği
gerçek dışı
gerçek dışılık,−ğı
gerçek kişi
gerçekleme
gerçeklemek
gerçekleşme
868
gerçekleşmek
gerçekleştirilme
gerçekleştirilmek
gerçekleştirme
gerçekleştirmek
gerçekli
gerçeklik,−ği
gerçek mantarlar
gerçek sayı
gerçekte
gerçekten
gerçeküstü
gerçeküstücü
gerçeküstücülük,−ğü
gerçi
gerdan
gerdaniye
gerdaniyebuselik,−ği
gerdanlık,−ğı
gerdek,−ği
gerdel
gerdirilme
gerdirilmek
gerdirme
gerdirmek
gereç,−ci
Gerede (ilçe)
869
gere gere
gereğince
gerek,−ği
gerekçe
gerekçelendirme
gerekçelendirmek
gerekçeli
gerekçesiz
gerekirci
gerekircilik,−ği
gerekli
gereklik,−ği
gereklik kipi
gereklilik,−ği
gereklilik kipi
gerekme
gerekmek
gerekseme
gereksemek
gereksinim
gereksinme
gereksinmek
gereksiz
gereksizlik,−ği
gerektirim
gerektirme
gerektirmek
870
gerelti
geren
gergedan
gergedan böceği
gergedangiller
gergef
Gerger (ilçe)
gergi
gergili
gergin
gergince
gerginleşme
gerginleşmek
gerginleştirici
gerginleştirme
gerginleştirmek
gerginlik,−ği
geri
geriatri
gerici
gericilik,−ği
geri hizmet
geri kafalı
geri kalmış
geri kalmışlık,−ğı
gerilek,−ği
gerileme
871
gerilemek
geriletme
geriletmek
gerileyici
gerileyici benzeşme
gerileyiş
gerili
gerilik,−ği
gerilim
gerilimli
gerilimölçer
gerilim ölçümü
gerilimsiz
geriliş
gerillâ
gerillâcı
gerillâcılık,−ğı
gerillâlaşma
gerillâlaşmak
gerillâ savaşı
gerilme
gerilmek
gerine gerine
geriniş
gerinme
gerinmek
geri ödeme
872
geri plân
gerisingeri
gerisingeriye
geriş
geri tepme
geri vites
geriye dönük,−ğü
geriye dönüş
geriz
geri zekâlı
Germanist
Germanistik,−ği
Germanofil
germanyum
germe
germek
germen
Germencik (ilçe)
gerundium
Gerze (ilçe)
gerzek,−ği
gerze tavuğu
gestalt
gestapo
getiri
getirilme
getirilmek
873
getirim
getirimci
getirimli
getiriş
getirme
getirmek
getirtme
getirtmek
getr
getto
Gevaş (ilçe)
geveleme
gevelemek
geveleyiş
geven
gevenlik,−ği
geveze
gevezelenme
gevezelenmek
gevezelik,−ği
gevezelik etmek
gevher
geviş
geviş getirenler
geviş getirmeyenler
gevme
gevmek
874
gevrecik
gevrek,−ği
gevrekçi
gevrekçilik,−ği
gevreklik,−ği
gevreme
gevremek
gevretilme
gevretilmek
gevretme
gevretmek
gevşek,−ği
gevşek ağızlı
gevşeklik,−ği
gevşek vurgu
gevşeme
gevşemek
gevşetici
gevşetilme
gevşetilmek
gevşetme
gevşetmek
gevşeyiş
geyik,−ği
geyik böceği
geyik böcekleri
geyik dikeni
875
geyikdili (bitki)
geyikgiller
geyik muhabbeti
geyik otu
geyşa
Geyve (ilçe)
gez
gezdirilme
gezdirilmek
gezdiriş
gezdirme
gezdirmek
gezegen
gezegenler arası
gezeğen
gezeleme
gezelemek
gezenti
gezerçalar
gezgin
gezginci
gezgincilik,−ği
gezginlik,−ği
gezgin satıcı
gezi
gezici
gezicilik,−ği
876
gezici topluluk,−ğu
geziliş
gezilme
gezilmek
gezimcilik,−ği
geziniş
gezinme
gezinmek
gezinti
gezinti yeri
geziş
gezi yazısı
gezleme
gezlemek
gezlik,−ği
gezme
gezmek
gezmen
gıcık,−ğı
gıcıkça
gıcık etmek
gıcıklama
gıcıklamak
gıcıklanma
gıcıklanmak
gıcıklayış
gıcık olmak
877
gıcır
gıcırdama
gıcırdamak
gıcırdatma
gıcırdatmak
gıcırdayış
gıcır gıcır
gıcırtı
gıcırtılı
gıcırtısız
gıda
gıdaklama
gıdaklamak
gıdaklayış
gıdalı
gıda rejimi
gıdasız
gıdasızlık,−ğı
gıdı gıdı
gıdık,−ğı
gıdıklama
gıdıklamak
gıdıklanma
gıdıklanmak
gıdıklayış
gıdım
gıdım gıdım
878
gıgı
gık
gıldır gıldır
gıllıgış
gıllıgışlı
gıllıgışsız
gıllügiş
gıllügişli
gıllügişsiz
gına
gıpta
gıpta etmek
gır
gırç gırç
gırgır
gır gır
gırgırcı
gırgırlama
gırgırlamak
gırıl gırıl
gırla
gırnata
gırnatacı
gırt
gırt gırt
gırtlak,−ğı
gırtlak çıkıntısı
879
gırtlaklama
gırtlaklamak
gırtlaklaşma
gırtlaklaşmak
gırtlaklayış
gırtlaksı
gırtlak ünsüzü
gırtlama
gırtlamak
gıyaben
gıyabında
gıyabî
gıyabî hüküm,−kmü
gıyabî tutuklama
gıyap,−bı
gıyap kararı
gıybet
gıybetçi
gıybet etmek
gıy gıy
gıygıy
gıygıycı
gibi
gibilerden
gibisi
gibisinden
gicişme
880
gicişmek
gide gide
gideğen
gider
giderayak
giderek
gideren alan
giderici
giderilme
giderilmek
giderme
gidermek
gidertme
gidertmek
gidi
gidici
gidiliş
gidilme
gidilmek
gidimli
gidip gelme
gidiş
gidiş alayı
gidişat
gidiş dönüş
gidiş geliş
gidişme
881
gidişmek
gidon
gilâburu
gine
Gine
Gineli
ginseng
gipür
giranbaha
giray
girdap,−bı
girdi
girdisi çıktısı
giren
girenleme
girenlemek
Giresun
girgin
girginlik,−ği
girift
giriftar
giriftar olmak
giriftlik,−ği
girift tezyinat
giriftzen
giriliş
girilme
882
girilmek
girim
girimlik,−ği
girinti
girintili
girintili çıkıntılı
girintisiz
girintisiz çıkıntısız
giriş
girişik,−ği
girişik bezeme
girişik cümle
girişik tamlama
girişilme
girişilmek
girişim
girişimci
girişimcilik,−ği
girişimölçer
girişim ölçme
giriş işlemi
giriş kapısı
giriş kartı
giriş katı
girişken
girişkenlik,−ği
girişlik,−ği
883
girişme
girişmek
giriş ücreti
Girit
Girit kekiği
Giritli
girizgâh
girme
girmek
girmelik,−ği
gişe
gitar
gitarcı
gitarcılık,−ğı
gitarist
gitgide
gitme
gitmek
gittikçe
giydirici
giydirilme
giydirilmek
giydiriş
giydirme
giydirmek
giyecek,−ği
giyiliş
884
giyilme
giyilmek
giyim
giyim evi
giyim kuşam
giyimli
giyimli kuşamlı
giyinik,−ği
giyiniş
giyinme
giyinmek
giyiş
giyit,−di
giyme
giymek
giyotin
giysi
giz
gizem
gizemci
gizemcilik,−ği
gizemli
gizemsel
gizil
gizil güç,−cü
gizlem
gizleme
885
gizlemek
gizlemli
gizlenilme
gizlenilmek
gizleniş
gizlenme
gizlenmek
gizlenmiş
gizleyiş
gizli
gizlice
gizli celse
gizli cemiyet
gizlicilik,−ği
gizliden gizliye
gizli dernek,−ği
gizli dil
gizli din
gizli duruşma
gizli gizli
gizli kapaklı
gizlilik,−ği
gizli oturum
gizli oy
gizli polis
gizli sıtma
gizli şeker (hastalık)
886
gizli yama
glâdyatör
glâse
glâsnost
glâsyolog,−ğu
glâsyoloji
glâyöl
glikojen
glikol,−lü
glikoz
glikozit,−di
glikozüri
gliserin
global,−li
globalleşme
globalleşmek
globülin
glokom
glokoni
glüten
glüten ekmeği
glüten tutkalı
gnays
goblen
gocuk,−ğu
gocuklu
gocundurma
887
gocundurmak
gocunma
gocunmak
gofret
gol,−lü
golcü
golf
golfçü
golf pantolon
golfstrim
gollük,−ğü
gol olmak
gol toto
gol yapmak
gomalak,−ğı
gonca
gondol
gondolcu
gonk,−gu
gonokok
goril
goşist
goşizm
Got
Gotça
gotik,−ği
gotik harfler
888
gotik sanat
Gotlar
goygoycu
goygoyculuk,−ğu
göbek,−ği
göbek adı
göbek bağı
göbek dansı
göbek havası
göbeklenme
göbeklenmek
göbekli
göbek odunu
göbek otu
göbek taşı
göbel
göbelek,−ği
göbelez
göce
göcen
göç
göçebe
göçebeleşme
göçebeleşmek
göçebelik,−ği
göçelge
göçer
889
göçeri
göçerkonar
göçerme
göçermek
göçertme
göçertmek
göç etmek
göçkün
göçme
göçmek
göçmen
göçmenleşme
göçmenleşmek
göçmenleştirme
göçmenleştirmek
göçmenlik,−ği
göçü
göçücü
göçük,−ğü
göçüm
göçürme
göçürmek
göçürtme
göçürtmek
göçürücü
göçürülme
göçürülmek
890
göçüş
göçüşme
göden
göden bağırsağı
gödeş
göğem
göğerti
göğüs,−ğsü
göğüs boşluğu
göğüs cerrahisi
göğüs çaprazı
göğüs çukuru
göğüs darlığı
göğüs eti
göğüs göğüse
göğüs hastalığı
göğüs ingini
göğüs kafesi
göğüs kemiği
göğüs kovuğu
göğüsleme
göğüslemek
göğüslü
göğüslüce
göğüslük,−ğü
göğüs sesi
göğüs tahtası
891
gök,−ğü
gök ada
gök adası
gök atlası
gök bilimci
gök bilimi
gök bilimsel
gök cismi
gökçe
Gökçeada (ilçe)
Gökçebey (ilçe)
gökçek,−ği
gökçe yazın
gökçül
gökdelen
gökdoğan
gök ekseni
gök eşleği
gök evi
gök fiziği
gök gözlü
gök gürlemesi
gök gürültüsü
gökgüvercin
gökkandil (sarhoş)
gök kır (renk)
gök kubbe
892
gök kumu
gök kuşağı
gök kutbu
gökkuzgun (kuş)
gökkuzgungiller
gökkuzgunlar
gökkuzgunumsular
gök küresi
gökmen
göksel
Göksu (ilçe)
Göksun (ilçe)
gök taşı
göktırmalayan
gök tırmalayıcı
Göktürk
Göktürkçe
gök yakut
gökyolu (Samanyolu)
gökyüzü
gökyüzü mavisi
göl
gölalası (balık)
göl ayağı (coğrafya)
göl başı
Gölbaşı'nı (ilçe)
gölcük,−ğü
893
Gölcük (ilçe)
gölcül
Göle (ilçe)
gölek,−ği
gölerme
gölermek
gölet
gölge
gölge balığı
gölge balığıgiller
gölgecil
gölge etmek
gölgeleme
gölgelemek
gölgelendirme
gölgelendirmek
gölgelenme
gölgelenmek
gölgeleyici
gölgeleyiş
gölgeli
gölgelik,−ği
gölgeli resim,−smi
gölge olay
gölge olaycılık,−ğı
gölge oyunu
gölgesiz
894
gölge tiyatrosu
Gölhisar (ilçe)
göl kestanesi
Gölköy (ilçe)
gölleme
göllemek
göllenme
göllenmek
gölleşme
gölleşmek
göllük,−ğü
Gölmarmara (ilçe)
Gölova (ilçe)
Gölpazarı'nı (ilçe)
gölük,−ğü
Gölyaka (ilçe)
Gömeç (ilçe)
gömgök,−ğü
gömlek,−ği
gömlekçi
gömlekçilik,−ği
gömlekli
gömleklik,−ği
gömlekliler
gömleksiz
gömme
gömme balkon
895
gömme banyo
gömme dolap,−bı
gömmek
gömme kilit,−di
gömü
gömük,−ğü
gömüldürük,−ğü
gömüleme
gömülemek
gömülme
gömülmek
gömültü
gömülü
gömülüş
gömüş
gömüt
gömütlük,−ğü
gön
göncü
gönç
gönçlük,−ğü
gönder
gönderi
gönderici
gönderiliş
gönderilme
gönderilmek
896
gönderiş
gönderli
gönderme
gönderme belgesi
göndermek
gönderme maddesi
göndertme
göndertmek
gönen
Gönen (ilçe)
gönenç,−ci
gönençli
gönendirilme
gönendirilmek
gönendirme
gönendirmek
gönendirtme
gönendirtmek
gönenme
gönenmek
gönlü bol
gönlü gani
gönlü kara
gönlünce
gönlü tok
gönlü zengin
gönül,−nlü
897
gönül avcısı
gönül bağı
gönül belâsı
gönül birliği
gönül borcu
gönül borçlusu
gönül çöküşü
gönül darlığı
gönüldaş
gönül dilencisi
gönül eğlencesi
gönül eri
gönül ferahlığı
gönül hoşluğu
gönüllenme
gönüllenmek
gönüllü
gönüllüce
gönüllü gönülsüz
gönüllülük,−ğü
gönül maskarası
gönül meselesi
gönül okşayıcı
gönül rahatlığı
gönül rızası
gönülsüz
gönülsüzce
898
gönülsüzlük,−ğü
gönül tokluğu
gönül uğrusu
gönül yarası
gönye
gönyeleme
gönyelemek
gördek,−ği
Gördes (ilçe)
gördürme
gördürmek
göre
görece
görececilik,−ği
göreceli
görecelik,−ği
görecilik,−ği
Görele (ilçe)
göreli
görelik,−ği
görelilik,−ği
görenek,−ği
görenekçi
görenekçilik,−ği
görenekli
göreneksel
göreneksiz
899
göreneksizlik,−ği
göresime
göresimek
görev
görevcilik,−ği
görevdaş
görevdaşlık,−ği
görevlendirilme
görevlendirilmek
görevlendirme
görevlendirmek
görevlenme
görevlenmek
görevli
görevlilik,−ği
görevsel
görevselcilik,−ği
görevsel dil bilimi
görevsiz
görevsizlik,−ği
görevsizlik kararı
görgü
görgücülük,−ğü
görgü fukarası
görgü kuralları
görgülenme
görgülenmek
900
görgülü
görgülüce
görgüsüz
görgüsüzce
görgüsüzlük,−ğü
görgü tanığı
görk
görkem
görkemli
görklü
görme
görme açısı
görmece
görme gözesi
görme hücresi
görmek
görmemezlik,−ği
görmemiş
görmemişlik,−ği
görmez
görmezlik,−ği
görmüşlük,−ğü
görmüşlük duygusu
görsel
görsel basın
görsel etkileme
görsel−işitsel
901
görsel−işitsel
çağrışım
görsel−işitsel eğitim
görsel sanatlar
görü
görücü
görücülük,−ğü
görülme
görülmek
görülmemiş
görüm
görümce
görümcelik,−ği
görümcelik etmek
görümcelik yapmak
görümlük,−ğü
görümsetme
görüngü
görüngü bilimi
görüngücülük,−ğü
görünme
görünmek
görünmez
görünmez kaza
görünmez olmak
görüntü
görüntüleme
902
görüntülemek
görüntüleyici
görüntülük,−ğü
görüntüsel
görünüm
görünümlü
görünür
görünürde
görünürlerde
görünürlük,−ğü
görünüş
görünüşte
görüş
görüş açısı
görüş alışverişi
görüş ayrılığı
görüş birliği
görüşme
görüşmeci
görüşmek
görüşme yapmak
görüş sahibi
görüş tarzı
görüştürme
görüştürmek
görüştürülme
görüştürülmek
903
görüşülme
görüşülmek
göstere göstere
gösteren
gösterge
gösterge bilimi
gösterge çizelgesi
gösterge çizgisi
gösteri
gösteri adamı
gösterici
gösterilen
gösteriliş
gösterilme
gösterilmek
gösterim
gösteriş
gösterişçi
gösterişçilik,−ği
gösterişli
gösterişlice
gösterişlilik,−ği
gösterişsiz
gösterişsizce
gösterişsizlik,−ği
gösteri yapmak
gösteri yürüyüşü
904
gösterme
göstermeci
göstermecilik,−ği
gösterme hakkı
göstermek
göstermelik,−ği
gösterme parmağı
gösterme sıfatı
gösterme zamiri
gösterme zarfı
göstertme
göstertmek
göt
götten bacaklı
götün götün
götürme
götürmek
götürtme
götürtmek
götürü
götürücü
götürü iş
götürülme
götürülmek
götürüm
götürümlü
götürümsüz
905
götürü pazarlık,−ğı
götürüş
götürü tur
gövde
gövde gösterisi
gövdelenme
gövdelenmek
gövdeli
gövdesel
gövdesiz
gövdesizlik,−ği
gövek,−ği
gövel
gövem
gövem eriği
göveri
göveriş
göverme
gövermek
göverti
göyme
göymek
Göynücek (ilçe)
göynük,−ğü
Göynük (ilçe)
göynüme
göynümek
906
göyük,−ğü
göyünme
göyünmek
göz
göz akı
göz alıcı
gözaltı
göz altı
göz altı kremi
göz aşısı
göz aşinalığı
gözaydın(a gitmek)
göz bağcı
göz bağcılık,−ğı
göz bağı
göz bankası
göz banyosu
göz bebeği
göz bilimi
göz boncuğu
gözcü
gözcülük,−ğü
gözcülük etmek
gözdağı
gözde
göz demiri
göz dikeği
907
göz dişi
göze
göze bilimi
göze göz
gözeler arası
gözeme
göz emeği
gözemek
gözene
gözenek,−ği
gözenekli
gözeneklilik,−ği
gözeneksiz
gözeneksizlik,−ği
gözer
göz erimi
göz etçiği
gözetici
gözetilme
gözetilmek
gözetim
gözetiş
gözetleme
gözetleme deliği
gözetlemek
gözetleniş
gözetlenme
908
gözetlenmek
gözetletme
gözetletmek
gözetleyici
gözetleyiş
gözetme
gözetmek
gözetmen
gözetmenlik,−ği
gözettirme
gözettirmek
göz evi
göze yutarlığı
göze zarı
göz göze
gözgü
göz hakkı
göz hapsi
göz kadehi
göz kalemi
göz kapağı
göz kararı
göz kesesi
göz kuyruğu
gözleği
gözlem
gözlemci
909
gözlemcilik,−ği
gözleme
gözlemeci
gözlemecilik,−ği
gözlemek
gözlem evi
gözlemleme
gözlemlemek
gözlenme
gözlenmek
gözletme
gözletmek
gözleyici
gözleyiş
gözlü
gözlük,−ğü
gözlükçü
gözlükçülük,−ğü
gözlüklü
gözlüklü yılan
gözlüksüz
göz memesi
göz merceği
göz nuru
göz önü
göz pencere
göz pınarı
910
göz sevdası
gözsüz
göz taşı
göz ucu
gözü aç
gözü açık,−ğı
gözü bağlı
gözü dışarıda
gözü kapalı
gözü kara
gözü keskin
gözükme
gözükmek
gözü pek
gözü sulu
gözü tok
göz yangısı
gözyaşı
gözyaşı bezeleri
gözyaşı bezleri
gözyaşı etçiği
gözyaşı memesi
göz yoklaması
göz yuvarı
göz yuvası
graben
grado
911
grafik,−ği
grafikçi
grafiker
grafit
grafolog,−ğu
grafoloji
grafometre
gram
gramağırlık,−ğı
gramaj
gramatikal,−li
gramer
gramerci
gramkuvvet
gramofon
gramsantimetre
granat
grandi
grandük
granit
granit grisi
granitleşme
granül
granülin
granülit
gravür
gravürcü
912
gravürcülük,−ğü
gravyer
gregoryen takvimi
Grejuva
Grek
Grekçe
grekoromen
gren
grena
gres
gres pompası
gres yağı
grev
grevci
grev gözcüsü
grev kırıcı
grev kırıcılığı
grev sözcüsü
grev yapmak
greyder
greyderci
greyfurt
gri
gril
grip,−bi
gripli
grizu
913
grizumetre
grizuölçer
grosa
grosmarket
groston
grostonluk,−ğu
grotesk
grup,−bu
grup grup
gruplandırma
gruplandırmak
gruplanma
gruplanmak
gruplaşma
gruplaşmak
grup mobilya
guano
guarani
guaş
Guatemalâ
Guatemalâlı
guatr
gudde
gudubet
gudubetlik,−ği
gufran
gugu çiçeği
914
guguk,−ğu
gugukgiller
guguklu
guguklu saat,−ti
gulâş
gulden
gulet
gulgule
gulu gulu
gulyabanî
gurbet
gurbetçi
gurbetçilik,−ği
gurbet eli
gurbetlik,−ği
gurbetzede
gurk
gurklama
gurklamak
gurlama
gurlamak
gurme
guru
guruldama
guruldamak
gurultu
gurup,−bu
915
gurup etmek
gurup rengi
gurur
gururlanma
gururlanmak
gururlu
gururluca
gusletme
gusletmek
gusto
gusül,−slü
gusülhane
guşa
gut
guttasyon
guvernör
gübre
gübre böceği
gübre gazı
gübreleme
gübrelemek
gübrelenme
gübrelenmek
gübreleşme
gübreleşmek
gübreli
gübrelik,−ği
916
gübresiz
Güce (ilçe)
gücendirici
gücendirme
gücendirmek
gücenik,−ği
güceniklik,−ği
gücenilme
gücenilmek
güceniş
gücenme
gücenmek
gücü
gücü gücüne
gücü ipliği
gücük,−ğü
gücük ay
gücümseme
gücümsemek
gücün
güç,−cü
güç belâ
güç birliği
güç kaynağı
güçlendirici
güçlendirilme
güçlendirilmek
917
güçlendirme
güçlendirmek
güçleniş
güçlenme
güçlenmek
güçleşme
güçleşmek
güçleştirme
güçleştirmek
güçlü
güçlük,−ğü
güçlükle
Güçlükonak (ilçe)
güçlü kuvvetli
güçlülük,−ğü
güçsünme
güçsünmek
güçsüz
güçsüzce
güçsüzlük,−ğü
güdek,−ği
güdeksiz
güdeleme
güdelemek
güderi
güderici
güdericilik,−ği
918
güderileme
güderilemek
güdü
güdücü
güdük,−ğü
güdükleşme
güdükleşmek
güdüklük,−ğü
Güdül (ilçe)
güdülenme
güdülme
güdülmek
güdüm
güdüm bilimi
güdümcü
güdümcülük,−ğü
güdümleme
güdümlemek
güdümlü
güdümlülük,−ğü
güdümlü sanat
güfte
güfteci
güğüm
güherçile
gül
gülabdan
919
Gülağaç (ilçe)
gülbahar
gülbank
gülbeşeker
gül böceği
gülcü
gülcülük,−ğü
güldeste
güldür güldür
güldürme
güldürmek
güldürü
güldürücü
gülecen
güleç,−ci
güleçlik,−ği
güle güle
güleğen
güler yüz
güler yüzlü
güler yüzlülük,−ğü
gülfidan
gülgiller
gülhatmi
gülibrişim
gülistan
gülkurusu (renk)
920
gülkurusu rengi
güllâbi
güllâbici
güllâbicilik,−ği
güllâbicilik etmek
güllâç,−cı
gülle
gülle atma
gülleci
güllü
güllük,−ğü
güllük gülistanlık,−ğı
gülme
gülmece
gülmeceli
gülmek
Gülnar (ilçe)
gül rengi
gül suyu
Gülşehir (ilçe)
gülücük,−ğü
gülük,−ğü
gülümseme
gülümsemek
gülümser
gülümseyiş
gülünç,−cü
921
gülünçleşme
gülünçleşmek
gülünçleştirme
gülünçleştirmek
gülünçlü
gülünçlük,−ğü
gülünme
gülünmek
gülüş
gülüşme
gülüşmek
gülüşülme
gülüşülmek
gülüt
gülütçü
gül yağcı
gül yağcılık,−ğı
gül yağı
Gülyalı (ilçe)
güm
gümbedek
gümbürdeme
gümbürdemek
gümbürdetme
gümbürdetmek
gümbürdeyiş
gümbür gümbür
922
gümbürtü
gümbürtülü
güme
gümeç,−ci
gümeç balı
gümele
güm güm
gümleme
gümlemek
gümletme
gümletmek
gümrah
gümrahlık,−ğı
gümrük,−ğü
gümrük birliği
gümrükçü
gümrükçülük,−ğü
Gümrük Kanunu
gümrükleme
gümrüklemek
gümrüklendirme
gümrüklendirmek
gümrüklenme
gümrüklenmek
gümrüklü
gümrüksüz
gümrüksüz mağaza
923
gümrük tarifesi
gümül
gümüş
gümüş balığı
gümüş balığıgiller
gümüşçü
gümüşçün
gümüşgöz
gümüş grisi
Gümüşhacıköy(ilçe)
Gümüşhane
gümüşî
gümüşî akasya
gümüşîleşme
gümüşîleşmek
gümüş kaplama
gümüşleme
gümüşlemek
gümüşlenme
gümüşlenmek
gümüşletme
gümüşletmek
gümüşlü
Gümüşova (ilçe)
gümüş rengi
gümüşservi
gümüşsü
924
gümüşsüz
gümüş varak,−ğı
gümüş yağmurcun
gümüş yıl
gün
günah
günahkâr
günahkârlık,−ğı
günah keçisi
günahlı
günahsız
günahsızlık,−ğı
günâşık,−ğı
günaşırı
günaydın
gün balı
gün balığı
gün batımı
gün batısı
günbegün
günberi (gök bilimi)
günce
güncek,−ği
güncel
güncelik,−ği
güncelleme
güncellemek
925
güncelleşme
güncelleşmek
güncelleştirme
güncelleştirmek
güncellik,−ği
gün çiçeği
gündaş
gündelik,−ği
gündelikçi
gündelikçi kadın
gündelikçilik,−ği
gündelikli
gündem
gündem dışı
günden güne
gündeş
gün dikilmesi
Gündoğmuş (ilçe)
gün doğusu
gündöndü
gün dönümü
gün durumu
gündüz
gündüzcü
gündüz feneri
gündüz gözüyle
gündüzleri
926
gündüzlü
gündüzlük,−ğü
gündüzsefası (bitki)
gündüzün
gündüz yırtıcıları
günebakan
güneç,−ci
güne doğrulum
güneğik,−ği
güneş (gök cismi)
Güneş (bilimsel
yayınlarda)
güneş banyosu
güneş dil teorisi
güneş gözlüğü
güneş günü
güneş hayvancıkları
güneş kremi
güneş lekeleri
güneşleme
güneşlemek
güneşlenme
güneşlenmek
güneşletme
güneşletmek
güneşli
güneşlik,−ği
927
güneş odası
güneş saati
güneşsel
güneş sistemi
güneşsiz
güneşsizlik,−ği
güneş sütü
güneş tacı
güneş takvimi
güneş tekeri
güneştopu (bitki)
güneş tutulması
güneş yağı
güneş yanığı
güneş yılı
güney
Güney (ilçe)
Güneybalığı
(yıldız kümesi)
güneybatı
güneydoğu
güney karamanı
Güney Kutbu'nu
güneyli
güney noktası
Güneysınır (ilçe)
Güneysu (ilçe)
928
Güngören (ilçe)
güngörmez
güngörmüş
güngörmüşlük,−ğü
gün gülü
günindi
günleme
günlemek
günlerce
günlü
günlük,−ğü
günlük ağacı
günlükçü
günlük defter
günlük güneşlik,−ği
gün merkezli
gün ortası
günöte (gök bilimi)
günsüler
gün tutulması
gün−tün eşitliği
günü
günü birliğine
günü birlik
günücü
günücülük,−ğü
günü gününe
929
günüleme
günülemek
günün adamı
gün yağmuru
gün yapmak
gün yayı
gün yeli
Günyüzü'nü (ilçe)
güpegündüz
güpgüzel
gür
gürbüz
gürbüzleşme
gürbüzleşmek
gürbüzlük,−ğü
Gürcistan
Gürcü
Gürcüce
güre
gürecilik,−ği
güreş
güreşçi
güreşçi köprüsü
güreşçilik,−ği
güreşilme
güreşilmek
güreş mayosu
930
güreşme
güreşmek
güreş minderi
güreştirme
güreştirmek
gürgen
gürgengiller
Gürgentepe (ilçe)
gür gür
gürlek,−ği
gürleme
gürlemek
gürleşme
gürleşmek
gürleyiş
gürlük,−ğü
Güroymak (ilçe)
gürpedek
Gürpınar (ilçe)
Gürsu (ilçe)
güruh
gürüldeme
gürüldemek
gürül gürül
gürültü
gürültücü
gürültü etmek
931
gürültülü
gürültülü patırtılı
gürültü patırtı
gürültüsüz
gürültüsüzce
gürültü yapmak
Gürün (ilçe)
gürz
gütaperka
gütme
gütmek
güve
güveç,−ci
güvelâ
güvelenme
güvelenmek
güvem eriği
güven
güvence
güvence akçesi
güvenceli
güvencesiz
güvenç,−ci
güven hesabı
güven ışığı
güvenilir
güvenilirlik,−ği
932
güvenilme
güvenilmek
güvenirlik,−ği
güveniş
güvenli
güvenlik,−ği
güvenlik borusu
güvenlik görevlisi
güvenlik vanası
güvenme
güvenmek
güven mektubu
güven oylaması
güvenoyu
güvensiz
güvensizce
güvensizlik,−ği
güvensizlik
önergesi
güven yazısı
güvercin
güvercinboynu
(renk)
güvercingiller
güvercingöğsü
(renk)
güvercinler
933
güvercinlik,−ği
güverte
güvey,−i
güveyfeneri (bitki)
güveyi,−si
güveylik,−ği
güvey yemeği
güvez
güya
güz
güzaf
güz çiğdemi
güz dönemi
güzel
güzelavrat otu
Güzelbahçe (ilçe)
güzelce
güzel duyu
güzel duyuculuk,−ğu
güzel duyusal
güzel güzel
güzelhatun çiçeği
güzelleme
güzelleşme
güzelleşmek
güzelleştirilme
güzelleştirilmek
934
güzelleştirme
güzelleştirmek
güzellik,−ği
güzellik enstitüsü
güzellik kraliçesi
güzellikle
güzellik malzemesi
güzellik
müstahzarları
güzellik salonu
güzellik yarışması
güzel olmak
güzel sanatlar
güzel yazı sanatı
Güzelyurt (ilçe)
Güzergâh
güzeşte
güzey
güzide
güzlek,−ği
güzleme
güzlemek
güzlük,−ğü
güz noktası
(*)H
H
ha
935
habanera
habaset
habbe
haber
haber ajansı
haber bülteni
haber bürosu
haberci
habercilik,−ği
haberdar
haberdar etmek
haberdar olmak
haber kaynağı
haber kipi
haberleşme
haberleşmek
haberli
haberlik,−ği
haber merkezi
habersiz
habersizce
habersizlik,−ği
haber stüdyosu
Habeş
Habeşî
Habeşistan
habip
936
ha bire
habis
habislik,−ği
habitat
habitus
hac,−ccı
hacamat
hacamat baltası
hacamatçı
hacamat etmek
hacamatlama
hacamatlamak
hacamat şişesi
hacamat yapmak
haccetme
haccetmek
hacet
hacet kapısı
hacet penceresi
hacet tepesi
hacet yeri
hacı
hacıağa
hacıağalık,−ğı
Hacıbektaş (ilçe)
Hacıbektaş taşı
hacı devesi
937
hacı fışfış
Hacılar (ilçe)
hacılar bayramı
hacılar kuşağı (gök
kuşağı)
hacılaryolu
(Samanyolu)
hacılık,−ğı
hacı olmak
hacı yağı
hacıyatmaz
hacıyolu
(Samanyolu)
hacim,−cmi
hacimli
hacimlice
hacimsiz
hacir,−cri
Hacivat
haciz,−czi
hacizli
haczetme
haczetmek
haç
haçlama
haçlamak
haçlı
938
Haçlılar
haçvari
had,−ddi
hâd
hadde
haddeci
hadde fabrikası
haddehane
haddeleme
haddelemek
haddizatında
hademe
hademeihayrat
hademelik,−ği
hadım
Hadım (ilçe)
hadım ağası
hadım etmek
hadımlaştırma
hadımlaştırmak
hadımlık,−ğı
hadi
hadi hadi
hadim
hadis (Peygamber
sözü)
hâdis (meydana
939
gelen)
hâdisat
hâdise
hâdiseli
hadisene
hâdisesiz
hadsiz hesapsız
haf
hafakan
hafazanallah
hafız
hafıza
hafıza kaybı
hafızalı
hafızali (üzüm)
hafızasız
hafızıkütüp,−bü
hafızlama
hafızlamak
hafızlık,−ğı
hafi
hafi celse
hafif
hafifçe
hafif hafif
hafif hapis cezası
hafifleme
940
hafiflemek
hafifleşme
hafifleşmek
hafifleştirme
hafifleştirmek
hafifletici
hafifletici sebep,−bi
hafifletme
hafifletmek
hafifleyiş
hafiflik,−ği
hafiflik etmek
hafifmeşrep,−bi
hafif para cezası
hafif sanayi,−i
hafifseme
hafifsemek
hafifseyiş
hafif sıklet
hafiften
hafif tertip,−bi
hafif uyku
hafif yollu
Hafik (ilçe)
hafit,−di
hafiye
hafiyelik,−ği
941
hafniyum
hafriyat
hafriyatçı
hafriyatçılık,−ğı
hafta
hafta arası
hafta başı
hafta içi
haftalık,−ğı
haftalıkçı
haftalıklı
hafta sonu
haftaym
hah
haham
hahambaşı
hahambaşılık,−ğı
hahamhane
hahamlık,−ğı
hahha
hahhah
hahnyum
hail
haile
hain
haince
hain hain
942
hainleşme
hainleşmek
hainlik,−ği
hainlik etmek
haiz
haiz olmak
hak,−kkı (doğruluk)
Hak,−kk’ı (Tanrı)
hak,−kki (oyma)
hâk,−ki (toprak)
hakan
hakanlık,−ğı
hakaret
hakaretamiz
hakaret etmek
Hakas
Hakasça
hakça
hakçası
Hak dini
hak ediş
hakem
hakem heyeti
hakem kararı
hakemlik,−ği
hak etmek
hakeza
943
hâkî
hakikat,−ti
hakikaten
hakikatli
hakikat olmak
hakikatsiz
hakikatsizlik,−ği
hakikî
hakim (hikmet
sahibi)
hâkim (yargıç)
hakimane
hâkimane
hâkimiyet
hâkimiyetimilliye
hâkimlik,−ği
hâkim olmak
hakir
hakkâk,−ki
hakkaniyet
Hakkâri
hakketme
hakketmek
hakkıhıyar
hakkıhuzur
hakkımüktesep
hakkında
944
hakkısükût
hakkıyla
haklama
haklamak
haklaşma
haklaşmak
haklı
haklılık,−ğı
haklı olmak
hakperest
hakperestlik,−ği
haksever
hakseverlik,−ği
haksız
haksızca
haksızlık,−ğı
haksızlık etmek
haksız yere
hakşinas
hakşinaslık,−ğı
haktanır
haktanırlık,−ğı
hakuran (kumru)
hak yolu
hal,−li (pazar yeri)
hal,−lli (çözme,
eritme)
945
hal,−l'i (tahttan
indirme)
hâl,−li (durum)
hala (babanın kız
kardeşi)
hâlâ (henüz)
Halaç
Halaçça
halakızı
halaoğlu
halâs
halâs etmek
halâskâr
halâs olmak
halat
halat çekme
halâvet
halay
halayık,−ğı
halayıklı
halayıklık,−ğı
halaza
halazade
hâlbuki
hal çaresi
hâl değişimi
haldır haldır
946
hale
halebî
halef
halef selef
halef selef olmak
halel
haleldar
haleldar etmek
haleldar olmak
halelenme
halelenmek
haleli
hâlen
Halep çıbanı
halet
haletiruhiye
hal'etme
hal'etmek
halfa
Halfeti (ilçe)
half−time
halhal
halı
halıcı
halıcılık,−ğı
halı saha
hali
947
haliç,−ci
Haliç
hâli duman
halife
halifelik,−ği
hâlihazır
hâlihazırda
halik,−kı
halile
halim
halim selim
halis
halisane
halis muhlis
halisüddem
halita
haliyle
halk
halka
halkacı
halk adamı
halka dizilişli
halka dönük,−ğü
halk ağzı
halkalama
halkalamak
halkalanış
948
halkalanma
halkalanmak
halkalayış
halkalı
halkalı damar
halkalı gözler
halkalılar
halkamsı
halka olmak
halka oyunları
Halkapınar (ilçe)
halk avcılığı
halk avcısı
halkavî
halka yay
halk bilgisi
halk bilimci
halk bilimi
halk bilimsel
halkçı
halkçılık,−ğı
halk dili
halk edebiyatı
halk etmek
halk evi
halk evleri
halkiyat
949
halk matinesi
halk müziği
halk odası
halk okulu
halk oylaması
halkoyu
halk ozanı
halk yardakçılığı
halk yardakçısı
hallaç,−cı
hallaçlık,−ğı
hallenme
hallenmek
halleşme
halleşmek
halletme
halletmek
hallice
hallihamur (olmak)
hallolma
hallolmak
hallolunma
hallolunmak
halojen
hâlsiz
hâlsizce
hâlsizleşme
950
hâlsizleşmek
hâlsizlik,−ği
halt
halter
halterci
haltercilik,−ği
halt etmek
halûk
hâl ulacı
halüsinasyon
halvet
halvethane
Halvetî
halvet olmak
ham
hamail
hamak,−ğı
hamakat,−ti
hamal
hamalbaşı
hamal camal
hamaliye
hamallık,−ğı
hamallık yapmak
hamal semeri
hamal sırığı
hamam
951
hamam anası
hamam bohçası
hamam böceği
hamam
böceğigiller
hamamcı
hamamcılık,−ğı
hamam kesesi
hamamlık,−ğı
hamam otu
Hamamözü'nü (ilçe)
hamam takımı
hamam tası
hamam yapmak
hamarat
hamaratça
hamaratlaşma
hamaratlaşmak
hamaratlık,−ğı
hamarat taze
hamaset
hamasî
hamaylı
Hambelî
ham besi suyu
hamburger
hamburgerci
952
hamdüsena
Hamel (Koç burcu)
ham ervah
ham gaz
hamhalat
ham hayal,−li
ham hum
hamız
hami
Hamî
hamil
hamile
hamilelik,−ği
hamilen
hamilikart
hamil olmak
haminne
hamisiz
hamiş
hamiyet
hamiyetli
hamiyetperver
hamiyetperverlik, −ği
hamiyetsiz
hamiyetsizlik,−ği
hamla
hamlacı
953
hamlaç,−cı
hamlama
hamlamak
hamlaşma
hamlaşmak
hamle
hamleci
hamle etmek
hamletme
hamletmek
hamle yapmak
hamlık,−ğı
ham madde
ham payı
hamse
hamsi
hamsi buğulama
hamsi çorbası
hamsigiller
hamsikuşu (hamsi
tavası)
hamsili pilâv
hamsin
hamt,−dı
hamt etmek
hamule
hamur
954
Hamur (ilçe)
hamur boya
hamurcu
hamurculuk,−ğu
hamur çorbası
hamur işi
hamurkâr
hamurlama
hamurlamak
hamurlanma
hamurlanmak
hamurlaşma
hamurlaşmak
hamursu
hamursuz
Hamursuz Bayramı
hamur tahtası
hamur tatlısı
hamur teknesi
hamurumsu
hamut,−du
han
Han (ilçe)
Hanak (ilçe)
hanay
Hanbelî
hancı
955
hancılık,−ğı
hançer
hançer çiçeği
hançere
hançerleme
hançerlemek
hançerlenme
hançerlenmek
handan
hande
handikap,−bı
handiyse
hane
hanedan
hanedanlık,−ğı
Hanefî
Hanefîlik,−ği
hanek
haneli
hanelik,−ği
hanende
hanendelik,−ği
hangar
hangi
hangisi
hanım
hanımanne
956
hanım böceği
hanımefendi
hanımefendilik,−ği
hanımeli,−yi
hanımeligiller
hanım evlâdı
hanımgöbeği (tatlı)
hanım hanımcık,−ğı
hanımlık,−ğı
hanımnine
hanımparmağı(tatlı)
hani
Hani (ilçe)
hanigiller
hanlık,−ğı
Hanönü'nü (ilçe)
hantal
hantallaşma
hantallaşmak
hantallık,−ğı
hant hant
hanüman
hap
hapaz
hapazlama
hapazlamacı
hapazlamacılık,−ğı
957
hapazlamak
hapçı
hapçılık,−ğı
hap etmek
hapır hapır
hapır hupur
hapis,−psi
hapishane
hapislik,−ği
haploit,−di
haploloji
hapsedilme
hapsedilmek
hapsetme
hapsetmek
hapsettirme
hapsettirmek
hapşırık,−ğı
hapşırıklı
hapşırma
hapşırmak
hapşırtma
hapşırtmak
hapşu
haptetme
haptetmek
har
958
hara
harabat
harabatî
harabatîlik,−ği
harabe
harabelik,−ği
haraç,−cı
haraççı
haraççılık,−ğı
haraçlı
harakiri
harala gürele
haram
haram etmek
harami
haramilik,−ği
haram olmak
haram para
haramsız
haramzade
haranı
harap,−bı
harap etmek
haraplaşma
haraplaşmak
haraplık,−ğı
harap olmak
959
harar
hararet
hararetlendirme
hararetlendirmek
hararetlenme
hararetlenmek
hararetli
hararetli hararetli
haraşo
haraza
harbe
harbi (alet; hilesiz)
harbî (savaşla ilgili)
harbilik,−ği
harbiye
harbiyeli
Harbiye Nezareti
harcama
harcamak
harcama kalemi
harcanabilir
harcanma
harcanmak
harcayış
harcı
harcıâlem
harcırah
960
harç,−cı
harçlı
harçlık,−ğı
harçsız
hardal
hardaliye
hardallı
hardallık,−ğı
hardal rengi
hardalsı
hardalsız
hare
harekât
hareke
harekeleme
harekelemek
harekeli
harekesiz
hareket
hareket dairesi
hareket etmek
hareketlendirme
hareketlendirmek
hareketlenme
hareketlenmek
hareketli
hareketlilik,−ği
961
hareket noktası
hareketsiz
hareketsizlik,−ği
harekî
harelenme
harelenmek
hareli
harem
harem ağası
Haremeyn
harem kâhyası
haremlik,−ği
Harezmî yolu
harf,−fi
harf çevirisi
harfendaz
harfendazlık,−ğı
harfi harfine
harfitarif
harfiyen
har gür
har har
harharyas
harharyasgiller
har hur
harılanma
harılanmak
962
harıldama
harıldamak
harıl harıl
harıltı
harım
harın
haricen
haricî
hariciye
hariciyeci
hariciyecilik,−ği
hariciye nazırı
hariç,−ci
hariç olmak
harika
harikulâde
harikulâdelik,−ği
harim
harir
haris
harita
haritacı
haritacılık,−ğı
haritalık,−ğı
harlak,−ğı
harlama
harlamak
963
harlatma
harlatmak
harlı
harman
harmancı
Harmancık (ilçe)
harmancılık,−ğı
harmandalı
harman etmek
harmani
harmaniye
harmanlama
harmanlamak
harmanlanma
harmanlanmak
harmanlatma
harmanlatmak
harmanlık,−ğı
harman sonu
harman yapmak
harman yeri
harmonyum
harnup,−bu
harp (çalgı)
harp,−bi (savaş)
harp akademileri
harp dairesi
964
harp etmek
harp malûlü
harp okulu
Harput köftesi
harp zengini
Harran (ilçe)
harrangürra
hars
hart
harta
hartadak
hartadan
hartama
hart hart
hart hurt
harttadak
hartuç,−cu
has
Hasandede şarabı
Hasandede üzümü
Hasankeyf (ilçe)
Hasanpaşa köftesi
hasar
hasarlı
hasat,−dı
hasatçı
hasatçılık,−ğı
965
hasbelkader
hasbetenlillâh
hasbıhâl,−li
hasbıhâl etmek
hasbî
hasbîlik,−ği
hasebi nesebi
hasebiyle
haseki
hasekiküpesi (bitki)
haseki sultan
hasenat
hasep,−bi
hasepsiz nesepsiz
haset,−di
hasetçi
haset etmek
hasetlenme
hasetlenmek
hasetli
hasetlik,−ği
hasıl (ekin)
hâsıl (olan, ortaya
çıkan)
hâsıla
hâsılat
hâsılatlı
966
hâsılı
hâsılıkelâm
hâsılı velkelâm
hâsıl olmak
hasım,−smı
hasımca
hasımlık,−ğı
hasır
hasır,−srı
hasıraltı
hasırcı
hasırcılık,−ğı
hasırlama
hasırlamak
hasırlanma
hasırlanmak
hasırlı
hasır otu
hasır otugiller
hasis
hasislik,−ği
hasislik etmek
hasiyet
hasiyetli
Hasköy (ilçe)
haslet
haspa
967
hasret
hasretli
hasretlik,−ği
hasretme
hasretmek
hasrolunma
hasrolunmak
hassa
Hassa (ilçe)
hassa askeri
hassas
hassasiyet
hassaslık,−ğı
hassaten
hasse
hassiyum
hasta
hasta bakıcı
hasta bakıcılık,−ğı
hasta etmek
hastahane
hastahanelik,−ği
hastahanelik etmek
hastahanelik olmak
hastalandırma
hastalandırmak
hastalanış
968
hastalanma
hastalanmak
hastalık,−ğı
hastalıklı
hastalık tablosu
hasta olmak
hastel
has un
hasut,−du
haşa (kalın kumaş
parçası)
hâşâ (asla)
haşarat
haşarı
haşarıca
haşarılaşma
haşarılaşmak
haşarılık,−ğı
haşat
haşat etmek
haşefe
haşere
haşhaş
haşhaşhane
haşhaş yağı
haşıl
haşıllama
969
haşıllamak
haşırdama
haşırdamak
haşır haşır
haşır huşur
haşırtı
haşırtılı
haşin
haşinleşme
haşinleşmek
haşinlik,−ği
haşir,−şri
haşir neşir
haşiş
haşiv,−şvi
haşiye
haşlak
haşlama
haşlamak
haşlamlılar
haşlanış
haşlanma
haşlanmak
haşlatma
haşlatmak
haşmet
haşmetli
970
haşmetlû
haşviyat
haşyet
hat,−ttı
hata
hata etmek
hatalı
hatalı yürüme
hatasız
hata vuruşu
Hatay
hat bekçisi
hatıl
hatıllama
hatıllamak
hatır
hatıra
hatıra defteri
hatırat
hatır belâsı
hatır hatır
hatır hutur
hatırlama
hatırlamak
hatırlanma
hatırlanmak
hatırlatma
971
hatırlatmak
hatırlayış
hatırlı
hatır senedi
hatırsız
hatırşinas
hatif
hatim,−tmi
hatime
hatip,−bi
hatiplik,−ği
hatmetme
hatmetmek
hatmi
hatta
hattat
hattatlık,−ğı
hattıhareket
hatun
hav
hava
hava akımı
hava alanı
hava atışı
hava basıncı
hava bilgisi
hava boşaltma
972
makinesi
hava boşluğu
hava burgacı
havacı
havacılık,−ğı
havacıva
havadan
havadar
hava değişimi
hava deliği
havadis
hava dolaşımı
hava durumu
hava düzenleyicisi
hava gazı
hava gazı beki
hava gazı fırını
hava gazı sayacı
hava haritası
hava hukuku
havaî
havaî fişek,−ği
havaîlik,−ği
havaî mavi
hava indirme
havaiyat
hava kanalı
973
hava kapağı
hava kesesi
hava köprüsü
hava kuvvetleri
hava küre
havalandırıcı
havalandırılma
havalandırılmak
havalandırma
havalandırmacı
havalandırmak
havalandırmalı
havalanma
havalanmak
havale
havale etmek
havaleli
havalename
havalı
havalı direksiyon
havalı fren
havali
hava limanı
hava meydanı
hava musluğu
havan
havaneli (alet)
974
havan topu
hava oyunu
hava parası
hava raporu
havarî
havarîlik,−ği
havas (nitelikler)
havâs (duygular)
hava sahası
havasız
havasızlık,−ğı
hava süzgeci
hava şartları
hava tahmini
hava taşı
hava tebdili
hava ulaşımı
hava üssü
hava yastığı
hava yastıklı
hava yolu
hava yolu ulaşımı
hava yuvarı
havhav (köpek)
hav hav
havi
havil,−vli
975
havi olmak
havlama
havlamak
havlanma
havlanmak
havlatma
havlatmak
havlayış
havlı
havlıcan
havlu
havlucu
havluculuk,−ğu
havluluk,−ğu
havra
Havran (ilçe)
Havsa (ilçe)
havsala
havsalası geniş
havuç,−cu
havuçlu kek
havuç suyu
havut,−du
havuz
havuzcu
havuzcuk,−ğu
havuzlama
976
havuzlamak
havuzlanma
havuzlanmak
havuzlu
havuzsuz
Havva
Havva ana
havvaanaeli (bitki)
havya
havyar
havza
Havza (ilçe)
hay
haya (er bezi)
hayâ (utanma
duygusu)
hayal,−li
hayalât
hayalbaz
hayal bilim
hayalci
hayalcilik,−ği
hayal düzeyi
hayalen
hayalet
hayal etmek
hayal gücü
977
hayalhane
hayâlı
hayalî
hayalifener
hayalî ihracat
hayal kırıklığı
hayalli
hayal meyal
hayal olmak
hayal oyunu
hayalperest
hayalperestlik,−ği
hayal seviyesi
hayal ülke
hayâsız
hayâsızca
hayâsızlık,−ğı
hayat
hayat adamı
hayat ağacı
hayat arkadaşı
hayat dolu
hayat düzeyi
hayat felsefesi
hayat hikâyesi
hayatî
hayatiyet
978
hayatiyetli
hayat kadını
hayat kavgası
hayat memat
hayat memat meselesi
hayat mücadelesi
hayat okulu
hayat pahalılığı
hayat seviyesi
hayat sigortası
hayat standardı
hayat suyu
hayat şartları
hayat tarzı
hayat tecrübesi
hayat umudu
haybe
haybeci
haybeden
hayda
haydalama
haydalamak
haydalanma
haydalanmak
haydama
haydamak
haydarî
979
haydarî yaka
Haydarpaşa
haydi
haydi haydi
haydin
haydindi
haydisene
haydut,−du
haydutluk,−ğu
haydutluk etmek
hayfa
hayhay
hayhuy
hayıf,−yfı
hayıflanma
hayıflanmak
hayır (yok, olmaz)
hayır,−yrı (iyilik)
hayırdua
hayırdua etmek
hayırhah
hayırhahlık,−ğı
hayırlaşma
hayırlaşmak
hayırlı
hayırperver
hayır sahibi
980
hayırsever
hayırseverlik,−ği
hayırsız
hayırsızlık,−ğı
hayız,−yzı
haykırı
haykırış
haykırışma
haykırışmak
haykırma
haykırmak
haykırtı
haykırtma
haykırtmak
haylamak
haylaz
haylazca
haylazlaşma
haylazlaşmak
haylazlık,−ğı
haylazlık etmek
hayli
haymana
Haymana (ilçe)
haymana mandası
haymana öküzü
haymatlos
981
Hayrabolu (ilçe)
hayran
hayran hayran
hayranlık,−ğı
hayran olmak
hayrat
Hayrat (ilçe)
hayret
hayret etmek
hayrola
hayrülhalef
haysiyet
haysiyet divanı
haysiyetiyle
haysiyetli
haysiyetsiz
haysiyetsizlik,−ği
hayta
haytalık,−ğı
haytalık etmek
hayvan
hayvanat
hayvanat bahçesi
hayvan bilimci
hayvan bilimi
hayvanca
hayvancağız
982
hayvancık,−ğı
hayvancılık,−ğı
hayvanî
hayvaniyet
hayvan kömürü
hayvanlaşma
hayvanlaşmak
hayvanlaştırma
hayvanlaştırmak
hayvanlık,−ğı
hayvanlık etmek
hayvansal
hayvan varlığı
haz,−zzı
haza
hazakat,−ti
hazakatli
hazan
hazandide
hazar
Hazar
Hazarca
hazarî
hazcı
hazcılık,−ğı
hazfetme
hazfetmek
983
hazık
hazım,−zmı
hazımlı
hazımsız
hazımsızlık,−ğı
hazın
hazır
hazır beton
hazırcevap,−bı
hazırcevaplık,−ğı
hazırcı
hazırcılık,−ğı
hazır çorba
hazır değer
hazır etmek
hazır giyim
hazır kahve
hazır kıt’a
hazırlama
hazırlamak
hazırlanış
hazırlanma
hazırlanmak
hazırlatma
hazırlatmak
hazırlayış
hazırlık,−ğı
984
hazırlık devresi
hazırlık dönemi
hazırlıklı
hazırlıklı olmak
hazırlık sınıfı
hazırlıksız
hazırlıksız olmak
hazırlop
hazır ol
hazır ol duruşu
hazır olmak
hazır para
hazır yemek,−ği
hazır yiyici
hazin
hazine
hazinedar
hazinedarlık,−ğı
haziran
haziran böceği
hazire
hazletme
hazletmek
hazmetme
hazmetmek
hazne
hazret
985
Hazro (ilçe)
hazzetme
hazzetmek
he
heba
heba etmek
heba olmak
hebenneka
heccav
hece
hececi
hececilik,−ği
heceleme
hecelemek
heceletme
heceletmek
heceli
hecelik,−ği
hece ölçüsü
hece tahtası
hece taşı
hece vezni
hece yutumu
hecin
hedef
hedef kitle
hedefleme
986
hedeflemek
hedeflenme
hedeflenmek
hedef olmak
heder
heder etmek
heder olmak
hedik,−ği
hediye
hediye etmek
hediyelik,−ği
hedonist
hedonizm
hegemonya
hekim
hekimbaşı
Hekimhan (ilçe)
hekimlik,−ği
hektar
hektogram
hektolitre
hektometre
helâ
helâk,−ki
helâk etmek
helâk olmak
helâl,−li
987
helâl etmek
helâlî
helâlinden
helâlleşme
helâlleşmek
helâlli
helâllik,−ği
helâl olsun
helâl hoş olsun
helâlzade
hele
helecan
helecanlanma
helecanlanmak
Helen
Helenist
Helenistik,−ği
Helenizm
helezon
helezonî
helezonlaşma
helezonlaşmak
helezonlu
helik,−ği
helikoit,−di
helikon
helikopter
988
heliport
helis
helisel
helke
hellim (peynir)
helme
helmelenme
helmelenmek
helmeli
helmintoloji
helva
helvacı
helvacı kabağı
helvacı kökü
helvacılık,−ğı
helvahane
helvalaşma
helvalaşmak
helyodor
helyograf
helyoterapi
helyum
hem
hemahenk,−gi
hemati
hematit
hematolog,−ğu
989
hematoloji
hemayar
hemcins
hemdert,−di
hemen
hemencecik
hemen hemen
hemfikir,−kri
hemhâl,−li
hemhudut,−du
hemodiyaliz
hemofil
hemofili
hemoglobin
hempa
hemşehri
hemşehrilik,−ği
Hemşin (ilçe)
hemşire
hemşirelik,−ği
hemşirezade
hemze
hemzemin
hemzemin geçit,−di
hendek,−ği
Hendek (ilçe)
hendese
990
hendesî
hengâm
hengâme
hentbol
hentbolcu
henüz
hep
hepatit
hepatoloji
hep beraber
hep birden
hepçil
hepsi
hepsi hepsi
hepten
hepyek
her
her an
her bir
her biri
hercaî
hercaîce
hercaîlik,−ği
hercaî menekşe
hercümerç,−ci
hercümerç etmek
her daim
991
her dem
herek,−ği
herekleme
hereklemek
hergele
hergeleci
hergelelik,−ği
her gün
herhâlde (belki)
her hâlde (her du−
rumda, mutlaka)
her hâlükârda
herhangi
herhangi bir
herhangi biri
herif
herifçioğlu
herik,−ği
herk
herke
herkes
herkeslik,−ği
herk etmek
her nasılsa
her nedense
her ne ise
her ne kadar
992
her neyse
her şey
hertz
her yerdelik,−ği
her zaman
herze
herzevekil
hesabî
hesap,−bı
hesap belgesi
hesap cetveli
hesap cüzdanı
hesapça
hesapçı
hesap etmek
hesap günü
hesap işi
hesap kitap,−bı
hesaplama
hesaplamak
hesaplanış
hesaplanma
hesaplanmak
hesaplaşma
hesaplaşmak
hesaplatma
hesaplatmak
993
hesaplayış
hesaplı
hesaplıca
hesaplı orun
hesap makinesi
hesap özeti
hesapsız
hesapsızca
hesapsız kitapsız
hesapsızlık,−ğı
hesap uzmanı
heterojen
heterotrof
heterotrofi
hevenk,−gi
hevenkleşme
hevenkleşmek
heves
heves etmek
heveskâr
heveskârlık,−ğı
hevesleniş
heveslenme
heveslenmek
hevesli
hevessiz
hey
994
heyamola
heybe
heybeci
heybet
heybetli
heybetlice
heyecan
heyecanlandırma
heyecanlandırmak
heyecanlanış
heyecanlanma
heyecanlanmak
heyecanlı
heyecanlılık,−ğı
heyecansız
heyecansızlık,−ğı
heyelân
heyet
heyetiyle
heyhat
heyhey
heykel
heykelci
heykelci kalemi
heykelcilik,−ği
heykelleştirme
heykelleştirmek
995
heykelli
heykeltıraş
heykeltıraşlık,−ğı
heyulâ
hezaren
hezaren örgü
hezel
hezeyan
hezeyan etmek
hezimet
hezliyat
hı
hıçkıra hıçkıra
hıçkırık,−ğı
hıçkırış
hıçkırma
hıçkırmak
hıçkırtma
hıçkırtmak
hıdiv
hıdivlik,−ği
hıdrellez
hıfız,−fzı
hıfzetme
hıfzetmek
hıfzıssıhha
hık
996
hık mık
hık mık etmek
hıltan
hıltar
hımbıl
hımbıllaşma
hımbıllaşmak
hımbıllık,−ğı
hımhım
hımhımlık,−ğı
hımış
hıncahınç
hınç,−cı
hınçlı
hınçsız
Hınıs (ilçe)
hınk
hınzır
hınzırca
hınzırlaşma
hınzırlaşmak
hınzırlık,−ğı
hınzırlık etmek
hır
hıra
hırbo
hırboluk,−ğu
997
hırçın
hırçınlaşma
hırçınlaşmak
hırçınlık,−ğı
hırçınlık etmek
hırçınlık yapmak
hırdavat
hırdavatçı
hırdavatçılık,−ğı
hırgür
hırıldama
hırıldamak
hırıldaşma
hırıldaşmak
hırıldayış
hırıl hırıl
hırıltı
hırıltıcı
hırıltılı
hırızma
hırka
hırkalı
hırkasız
hırlama
hırlamak
hırlaşma
hırlaşmak
998
hırlatma
hırlatmak
hırlayış
hırlı
hırpalama
hırpalamak
hırpalanış
hırpalanma
hırpalanmak
hırpalatma
hırpalatmak
hırpalayış
hırpanî
hırpanîlik,−ği
hırs
hırsız
hırsız adım
hırsız anahtarı
hırsız feneri
hırsız kelepçe
hırsızlama
hırsızlık,−ğı
hırsızlık etmek
hırsızlık yapmak
hırsız yatağı
hırslandırma
hırslandırmak
999
hırslanış
hırslanma
hırslanmak
hırslı
hırssız
hırt
hırtapoz
hırtapozluk,−ğu
hırtı pırtı
hırtlamba
hırtlık,−ğı
Hırvat
Hırvatça
Hırvatistan
hısım
hısım akraba
hısımlık,−ğı
hışıldama
hışıldamak
hışıldatma
hışıldatmak
hışıl hışıl
hışıltı
hışıltılı
hışıltısız
hışım,−şmı
hışımlanma
1000
hışımlanmak
hışımlı
hışır
hışırdama
hışırdamak
hışırdatma
hışırdatmak
hışırdayış
hışır hışır
hışırlık,−ğı
hışırtı
hışırtılı
hışırtısız
hışlama
hışlamak
hıyaban
hıyanet
hıyanetlik,−ği
hıyar
hıyarağa
hıyarağalık,−ğı
hıyarağası
hıyarcık,−ğı
hıyarcıl
hıyarlaşma
hıyarlaşmak
hıyarlık,−ğı
1001
hıyarlık etmek
hıyarşembe
hız
hızar
hızarcı
hızarcılık,−ğı
Hızır
hızla
hızlandırılma
hızlandırılmak
hızlandırma
hızlandırmak
hızlanış
hızlanma
hızlanmak
hızlı
hızlı akın
hızlı hızlı
hızlı hücum
hızlılık,−ğı
hızma
hızölçer
hibe
hibe etmek
hicap,−bı
hicap etmek
hicaz
1002
Hicaz
hicazkâr
hiciv,−cvi
hicran
hicret
hicret etmek
hicrî
hicrî takvim
hicvetme
hicvetmek
hicviye
hiç
hiçbir
hiçbiri
hiççi
hiççilik,−ği
hiç kimse
hiçleme
hiçlemek
hiçleştirme
hiçleştirmek
hiçlik,−ği
hiçten
hidatit,−di
hidayet
hiddet
hiddet etmek
1003
hiddetlendirme
hiddetlendirmek
hiddetleniş
hiddetlenme
hiddetlenmek
hiddetli
hiddetsiz
hidra
hidralar
hidrasit,−di
hidrat
hidratlı
hidrobiyoloji
hidrodinamik,−ği
hidroelektrik,−ği
hidroelektrik
santral,−li
hidrofil
hidrofobi
hidrofor
hidrograf
hidrografi
hidrojen
hidrojen bombası
hidrojenleme
hidrojenlemek
hidrojeoloji
1004
hidrokarbon
hidrokarbonat
hidrokarbür
hidroklorik asit,−di
hidroksil
hidroksit,−di
hidrolik,−ği
hidroliz
hidrolog,−ğu
hidroloji
hidrometre
hidroplân
hidrosefal,−li
hidrosefali
hidrosfer
hidrosiyanik,−ği
hidroskopi
hidrostatik,−ği
hidroterapi
hidrozol,−lü
hidrür
higrofil
higrometre
higrometrik
higroskop,−bu
higroskopik,−ği
higrostat
1005
higrotropizm
hijyen
hijyenik,−ği
hikâye
hikâye birleşik
zamanı
hikâyeci
hikâyecik,−ği
hikâyecilik,−ği
hikâye etmek
hikâyeleme
hikâyelemek
hikâyeleştirme
hikâyeleştirmek
hikem
hikemî
hikmet
hikmetihuda
hikmetli
hilâf
hilâfet
hilâfetçi
hilâfetçilik,−ği
hilâfıhakikat,−ti
hilâfsız
hilâl,−li
hilâlî
1006
hilâlleme
hilâllemek
hil'at,−ti
hile
hilebaz
hileci
hilecilik,−ği
hileişer’iye
hilekâr
hilekârlık,−ğı
hileli
hileli iflâs
hilesiz
hileli yönlendirme
hile yapmak
hilkat,−ti
hilkaten
hilozoizm
Hilvan (ilçe)
hilye
himaye
himayeci
himayecilik,−ği
himaye etmek
himen
himmet
himmet etmek
1007
hin
hindi
hindiba
hindici
hindigiller
Hindistan
Hindistan cevizi
Hindolog,−ğu
Hindoloji
Hindu
Hinduizm
hinleşme
hinleşmek
hinlik,−ği
hinoğlu
hinoğluhin
Hint
Hint armudu
Hint−Avrupa
Hint bademi
Hint baklası
Hint bamyası
Hint bezelyesi
Hint biberi
Hintçe
Hint çiçeği
Hint darısı
1008
Hint domuzu
hinterlant,−dı
Hint fıstığı
Hint fulü
Hint gergedanı
Hint güreşi
Hint hıyarı
Hint horozu
Hint hurması
Hint inciri
Hint ipeği
Hint irmiği
Hint kamışı
Hint keneviri
Hint kertenkelesi
Hint kestanesi
Hint kirazı
Hint kobrası
Hint kumaşı
Hint leylâğı
Hintli
Hint mandası
Hint pamuğu
Hint pirinci
Hint safranı
Hint sarısı
Hint tavuğu
1009
Hint yağı
Hint yağı ağacı
hiperbol,−lü
hiperbolik,−ği
hiperboloidal,−li
hiperboloit,−di
hipermarket
hipermetrop,−bu
hipertansiyon
hipnoz
hipoderm
hipodrom
hipofiz
hipoglisemi
hipopotam
hipopotamgiller
hipostaz
hipotansiyon
hipotenüs
hipotetik,−ği
hipotez
hippi
hippilik,−ği
hirfet
his,−ssi
hisar
hisarbuselik,−ği
1010
Hisarcık (ilçe)
hisleniş
hislenme
hislenmek
hisli
hisse
hissedar
hissedilme
hissedilmek
hisseişayia
hisseişayialı
hisseli
hisse senedi
hisset
hissetme
hissetmek
hissettirme
hissettirmek
hissî
hissikablelvuku,−u
hissiselim
hissiyat
hissiz
hissizlik,−ği
histerezis
histoloji
hiş
1011
hişt
hit
hitabe
hitaben
hitabet
hitam
hitan
hitap,−bı
hitap etmek
Hitit
Hititçe
Hititolog,−ğu
Hititoloji
hiyerarşi
hiyerarşik
hiyeroglif
hiza
hizalama
hizalamak
Hizan (ilçe)
hizip,−zbi
hizipçi
hizipçilik,−ği
hizipleşme
hizipleşmek
hizmet
hizmet akdi
1012
hizmetçi
hizmetçilik,−ği
hizmet eri
hizmet etmek
hizmet içi eğitim
hizmetkâr
hizmetkârlık,−ğı
hizmetli
hobi
hoca
Hocalar (ilçe)
hocalık,−ğı
hocalık etmek
hodan
hodangiller
hodbehot
hodbin
hodbinlik,−ği
hodkâm
hodkâmlık,−ğı
hodpesent,−di
hodri meydan
hohlama
hohlamak
hokey
hokka
hokkabaz
1013
hokkabazlık,−ğı
hol,−lü
holding
holdingleşme
holdingleşmek
holigan
holiganlık,−ğı
Hollânda
Hollândaca
Hollândalı
holmiyum
holosen
holotüritler
homojen
homojenlik,−ği
homolog,−ğu
homolog kromozom
homonim
homoseksüel
homoseksüellik,−ği
homoteti
homotetik,−ği
homurdanış
homurdanma
homurdanmak
homur homur
homurtu
1014
homurtulu
homurtusuz
hona
Honaz (ilçe)
Honduras
Honduraslı
hop
Hopa (ilçe)
hoparlör
hoparlörlü
hoparlörsüz
hop hop
hoplama
hoplamak
hoplatılma
hoplatılmak
hoplatış
hoplatma
hoplatmak
hoplaya zıplaya
hoplayış
hoppa
hoppaca
hoppadak
hoppala
hoppala bebek,−ği
hoppalık,−ğı
1015
hoppalık etmek
hopurdatma
hopurdatmak
hor
hora
horanta
horasan
Horasan (bölge;
ilçe)
horasanî
Horasanlı
horhor
horlama
horlamak
horlanış
horlanma
horlanmak
horlayış
hormon
hornblent,−di
horon
horoz
horoz ağırlık,−ğı
horoz akıllı
horozayağı (burgu)
horozbina
horozbinagiller
1016
horozcuk otu
horoz dövüşü
horoz fasulyesi
horozkarası (üzüm)
horozgözü (bitki)
horozibiği (bitki)
horozibiğigiller
horoz kafalı
horozlanış
horozlanma
horozlanmak
horozlaşma
horozlaşmak
horoz mantarı
horoz sıklet
horoz şekeri
horoz vakti
horst
hortlak,−ğı
hortlama
hortlamak
hortlatma
hortlatmak
hortum
hortumlama
hortumlamak
hortumlu
1017
hortumlu böcekler
hortumlular
horuldama
horuldamak
horuldayış
horul horul
horultu
hostes
hosteslik,−ği
hoş
hoşaf
hoşaflık,−ğı
hoşbeş
hoşbeş etmek
hoş bulduk
hoşça
hoşça kal
hoş geldin(iz)
hoş gelmek
hoşgörü
hoşgörücü
hoşgörülü
hoşgörürlük,−ğü
hoşgörüsüz
hoşgörüsüzlük,−ğü
hoşhoş
hoş koku
1018
hoş kokulu
hoşkuran
hoşlanış
hoşlanma
hoşlanmak
hoşlaşma
hoşlaşmak
hoşlaştırma
hoşlaştırmak
hoşluk,−ğu
hoşnut,−du
hoşnut etmek
hoşnutluk,−ğu
hoşnut olmak
hoşnutsuz
hoşnutsuzluk,−ğu
hoşsohbet
hoşt
hoşt hoşt
hoşur
Hotanto
hotoz
hotozlu
hot zot etmek
hovarda
hovardaca
hovardalaşma
1019
hovardalaşmak
hovardalık,−ğı
hovardalık etmek
hoyrat
hoyratça
hoyratlık,−ğı
hoyratlık etmek
hoyuk,−ğu
hozalma
hozalmak
hozan
Hozat (ilçe)
hödük,−ğü
hödükçe
hödükleşme
hödükleşmek
hödüklük,−ğü
hödüklük etmek
höl
höllük,−ğü
höpürdetme
höpürdetmek
höpürtü
höpürtülü
hörgüç,−cü
hörgüçlü
höst
1020
höşmerim
höt
höykürme
höykürmek
höyük,−ğü
Hristiyan
Hristiyanlaşma
Hristiyanlaşmak
Hristiyanlaştırma
Hristiyanlaştırmak
Hristiyanlık,−ğı
hristo teyeli
hu
hububat
huda
Huda
hudayinabit
hudut,−du
hudut boyu
hudut dışı
hudutlandırma
hudutlandırmak
hudutlu
hudutsuz
huğ
hukuk
hukukçu
1021
hukukçuluk,−ğu
hukuken
hukukî
hukukî metroloji
hukuklu
hukuksal
hukuksuzluk,−ğu
hulâsa
hulâsa etmek
hulâsaten
hulliyat
hulûl,−lü
hulûs
hulûskâr
hulûskârlık,−ğı
hulya
hulyalaşma
hulyalaşmak
hulyalaştırma
hulyalaştırmak
hulyalı
humar
humbara
humbaracı
humbarahane
humbara ocağı
humma
1022
hummalı
humus (organik
toprak)
humus,−msu (bir
tür yemek)
hun
hunhar
hunharca
hunharlık,−ğı
huni
hunnak
hunriz
hurafe
hurç,−cu
hurda
hurdacı
hurdacılık,−ğı
hurdahaş
hurdahaş etmek
hurdalık,−ğı
huri
hurma
hurma ağacı
hurmalık,−ğı
hurma tatlısı
hurra
huruç,−cu
1023
hurufat
Hurufî
Hurufîlik,−ği
huruşan
husuf
husul,−lü
husumet
husumetkâr
husus
hususî
hususiyet
hususuyla
husye
huş
huşu,−u
huşunet
Hut
hutbe
hutut
huy
huy edinmek
huylandırma
huylandırmak
huylanış
huylanma
huylanmak
huylu
1024
huysuz
huysuzca
huysuzlanış
huysuzlanma
huysuzlanmak
huysuzlaşma
huysuzlaşmak
huysuzlaştırma
huysuzlaştırmak
huysuzluk,−ğu
huysuzluk etmek
huzme
huzmeli
huzur
huzur evi
huzur hakkı
huzurlu
huzursuz
huzursuzca
huzursuzluk,−ğu
hüccet
hücre
hücre bilimi
hücreler arası
hücre yutarlığı
hücum
hücumbot
1025
hücumcu
hücum etmek
hücum oyuncusu
hükmen
hükmetme
hükmetmek
hükmî
hükmî şahsiyet
hükmolunma
hükmolunmak
hükûmet
hükûmet darbesi
hükûmet erkânı
hükûmet etmek
hükûmet kapısı
hükûmet komiseri
hükûmet konağı
hükûmet merkezi
hüküm,−kmü
hükümdar
hükümdarlık,−ğı
hükümferma
hükümlü
hükümlülük,−ğü
hükümran
hükümranlık,−ğı
hükümsüz
1026
hükümsüzlük,−ğü
hülle
hülleci
hümanist
hümanistleşme
hümanistleşmek
hümanizm
hümanizma
hümayun
hüner
hünerli
hünersiz
hüngürdeme
hüngürdemek
hüngür hüngür
hüngürtü
hünkâr
hünkârbeğendi
(yemek)
hünnap,−bı
hünnapgiller
hünsa
hür
hürle
hürlük,−ğü
hürmet
hürmeten
1027
hürmet etmek
hürmetkâr
hürmetli
hürmetsiz
hürmetsizlik,−ği
Hürmüz
hürriyet
hürriyetçi
hürriyetçilik,−ği
hürriyetperver
hürriyetsiz
hürriyetsizlik,−ği
hür teşebbüs
hürya
hürya etmek
hüryemez
hüseynî
hüseynîaşiran
hüsnühâl,−li
hüsnühâl kâğıdı
hüsnühat,−ttı
hüsnükabul,−lü
hüsnükuruntu
hüsnüniyet
hüsnüniyetle
hüsnütelâkki
hüsnüteveccüh
1028
hüsnüyusuf
hüsran
hüsün,−snü
Hüt
hüthüt
hüve
hüvelbaki
hüveyda
hüviyet
hüviyet cüzdanı
Hüyük (ilçe)
hüzün,−znü
hüzünlendirme
hüzünlendirmek
hüzünleniş
hüzünlenme
hüzünlenmek
hüzünlü
hüzünsüz
hüzünsüzlük,−ğü
hüzzam
hüzzam beşlisi
(*)I
I
ıcığı cıcığı
Iğdır
ığıl
1029
ığıl ığıl
ığrıp,−bı
ığrıp kayığı
ıh
ıhı
ıhlama
ıhlamak
ıhlamur
ıhlamurgiller
ıhma
ıhmak
ıhtırılma
ıhtırılmak
ıhtırma
ıhtırmak
ıkıl ıkıl
ıkına sıkına
ıkına tıkına
ıkındırma
ıkındırmak
ıkınma
ıkınmak
ıkıntı
ıklama
ıklamak
ıklım tıklım
ılgama
1030
ılgamak
ılgar
ılgarcı
ılgar etmek
ılgarlama
ılgarlamak
Ilgaz (ilçe)
ılgım
ılgım salgım
ılgın
Ilgın (ilçe)
ılgıncar
ılgıngiller
ılgıt ılgıt
ılıca
Ilıca (ilçe)
ılıcak,−ğı
ılık,−ğı
ılıkça
ılık ılık
ılıklaşma
ılıklaşmak
ılıklaştırma
ılıklaştırmak
ılıklık,−ğı
ılım
ılıma
1031
ılımak
ılıman
ılımlı
ılımlılık,−ğı
ılındırma
ılındırmak
ılınma
ılınmak
ılıştırma
ılıştırmak
ılıtma
ılıtmak
ıltar
ımızganma
ımızganmak
ıncalız
ıpıl ıpıl
ıpıslak,−ğı
ıpıssız
ıra
ırak,−ğı
Irak
ırakça
ırakgörür
ıraklaşma
ıraklaşmak
Iraklı
1032
ıraklık,−ğı
ıraksak,−ğı
ıraksak mercek,−ği
ıraksama
ıraksamak
ıraksınma
ıraksınmak
ıralama
ıralamak
ırama
ıramak
ırgalama
ırgalamak
ırgalanma
ırgalanmak
ırgama
ırgamak
ırganma
ırganmak
ırgat
ırgatbaşı
ırgatlık,−ğı
ırk
ırk ayrımı
ırk bilimi
ırk birliği
ırkçı
1033
ırkçılık,−ğı
ırkî
ırkiyat
ırksal
ırktaş
ırmak,−ğı
ırmaklaşma
ırmaklaşmak
ırmak roman
ırz
ırz düşmanı
ırz ehli
ıs
ısfahan
Isfahan
ısı
ısıalan
ısıcak,−ğı
ısı cam
ısı dam
ısıdenetir
ısı kuşak,−ğı
ısıl
ısın
ısındırma
ısındırmak
ısınış
1034
ısınma
ısınma ısısı
ısınmak
ısınma koşusu
ısıot
ısıölçer
ısı ölçümü
ısırgan
ısırgangiller
ısırgın
ısırıcı
ısırık,−ğı
ısırılma
ısırılmak
ısırımlık,−ğı
ısırma
ısırmak
ısırtma
ısırtmak
ısı tedavisi
ısıtıcı
ısıtılma
ısıtılmak
ısıtış
ısıtma
ısıtmak
ısıveren
1035
ısıyayar
ısı yayımı
ısı yuvarı
ıska
ıskaça
ıskala
ıskalama
ıskalamak
ıskala yapmak
ıskarça
ıskarmoz
ıskarta
ıskat
ıskatçı
ıskonto
ıskonto etmek
ıskontolu
ıskontosuz
ıskota
ıskuna
ıslah
ıslahat
ıslahatçı
ıslahatçılık,−ğı
ıslah etmek
ıslah evi
ıslahhane
1036
ıslah olmak
ıslak,−ğı
ıslak karga
ıslaklık,−ğı
ıslak sıçan
ıslak zemin
ıslama
ıslamak
ıslanış
ıslanma
ıslanmak
ıslatıcı
ıslatılma
ıslatılmak
ıslatış
ıslatma
ıslatmak
ıslatma suyu
ıslık,−ğı
ıslıklama
ıslıklamak
ıslıklanış
ıslıklanma
ıslıklanmak
ıslıklı
ıslıklı ünsüz
ısmarlama
1037
ısmarlamak
ısmarlanma
ısmarlanmak
ısmarlatma
ısmarlatmak
ıspanak,−ğı
ıspanakgiller
ıspanaklar
ıspanaklı
ıspanaklı börek,−ği
ıspanaklı yumurta
ısparmaça
Isparta
Isparta gülü
Isparta halısı
ıspatula
ıspavli
ıspazmoz
ısrar
ısrar etmek
ısrarlı
ıssız
ıssızlaşma
ıssızlaşmak
ıssızlık,−ğı
ıstakoz
ıstakoz ağı
1038
ıstakozlar
ıstakozluk,−ğu
ıstampa
ıstampacı
ıstampacılık,−ğı
ıstampalama
ıstampalamak
ıstampa resim,−smi
ıstar
ıstıfa
ıstılah
ıstırap,−bı
ıstıraplı
ıstırapsız
ıstırar
ıstırarî
ışığa doğrulum
ışığa göçüm
ışığan
ışık,−ğı
ışık akısı
ışık aylası
ışık aynası
ışık bacası
ışık çanağı
ışıkçı
ışıkçılık,−ğı
1039
ışık eğrisi
ışık göçüm
ışık gölge
ışık hızı
ışık ışını
ışıkkesen
ışık korkusu
ışık küre
ışıklama
ışıklandırılma
ışıklandırılmak
ışıklandırma
ışıklandırmak
ışıklanma
ışıklanmak
ışıklı
ışıklılık,−ğı
ışıklı teker
ışıkölçer
ışık ölçümü
ışıksız
ışıksızlık,−ğı
ışık yılı
ışık yuvarı
ışıl
ışılak,−ğı
ışılama
1040
ışılamak
ışılatma
ışılatmak
ışıldak,−ğı
ışıldama
ışıldamak
ışıldatma
ışıldatmak
ışıl ışıl
ışıl küf
ışıl küfler
ışıl küflüce
ışıltı
ışıltılı
ışıma
ışımak
ışın
ışın bilimci
ışın bilimi
ışınetkin
ışınetkinlik,−ği
ışınım
ışınım akısı
ışınım alıcısı
ışınım basıncı
ışınım dengesi
ışınımölçer
1041
ışınlama
ışınlamak
ışınlandırma
ışınlandırmak
ışınlanma
ışınlanmak
ışınlayıcı
ışınlı
ışınlılar
ışınölçer
ışın tedavisi
ışın tedavi uzmanı
ışıntı
ışıntı lâmbası
ışıtım
ışıtma
ışıtmak
ışkı
ışkın
ışkırlak,−ğı
ıştın
ıştır
ıtır
ıtır çiçeği
ıtırlı
ıtır yaprağı
ıtlak
1042
ıtlak olunmak
ıtnap,−bı
ıtrah
ıtrah etmek
ıtrışahî
ıtrî
ıtriyat
ıtriyatçı
ıtriyatçılık,−ğı
ıttıla,−ı
ıttırat,−dı
ıvır zıvır
ıydiye
ızbandut,−du
ızgara
ızgara demiri
ızgara köfte
ızgaralı
ızgaralık,−ğı
ızgara parmaklığı
ızgarasız
ızgara yatağı
ızgın
ızrar
(*)İ
İ
iade
1043
iade edilmek
iade etmek
iadeiitibar
iadeiziyaret
iadeli
iadeli taahhütlü
iane
iare
iaşe
iaşe etmek
iaşe ve ibate
ibadet
ibadet etmek
ibadetgâh
ibadethane
ibadullah
ibare
ibaret
ibaret olmak
ibate
ibate etmek
ibda,−ı
ibdaî
ibibik,−ği
ibik,−ği
ibikli
ibiksi
1044
ibis
ibiş
iblâğ
iblâğ etmek
iblis
iblisane
iblisçe
iblisçilik,−ği
ibne
ibnelik,−ği
ibra
İbradı (ilçe)
ibra etmek
ibraname
İbranca
İbranî
İbranîce
ibraz
ibraz etmek
ibre
ibret
ibretamiz
ibreten
ibretiâlem
ibretlik,−ği
ibret olmak
ibrik,−ği
1045
ibrikçi
ibriktar
ibriktar usta
ibrişim
ibrişim kurdu
ibzal,−li
icabet
icabet etmek
icabında
icap,−bı
içapçı
icap etmek
icar
icat,−dı
icatçı
icat etmek
icaz
icazet
icazetname
icbar
icbar etmek
icmal,−li
icmal etmek
icra
icraat
icraatçı
icracı
1046
icra etmek
icra kuvveti
İcra ve İflâs Hukuku
icra vekili
iç
iç açıcı
iç ağ
iç ağa
iç asalak,−ğı
iç bakla
iç barış
iç başkalaşım
iç bellek,−ği
iç bölge
iç bulantısı
içbükey
iç bükün
iç cep,−bi
iç cümle
iç çamaşırı
iç çokgen
iç denge
iç deniz
iç deri
iç donu
iç dünya
içe bakış
1047
içecek,−ği
içe dönük,−ğü
içe dönüklük,−ğü
iç ek
içe kapanık,−ğı
içe kapanıklık,−ğı
İçel
içeri
içerik,−ği
içerikli
içerisi
içerlek,−ği
içerleme
içerlemek
içerleyiş
içerme
içermek
iç etmek
iç evlilik,−ği
içe yöneliklik,−ği
iç gezegen
iç giyim
iç göbek,−ği
iç görüm
iç görümlü
içgörür
içgösterir
1048
içgüdü
içgüdülü
içgüdüsel
iç güvey,−i
iç güveyi,−si
iç güveylik,−ği
iç harp,−bi
iç hastalıkları
iç hastalıkları uzmanı
iç hat,−ttı
iç hissedar
iç ısıstıcı
içici
içicilik,−ği
iç içe
içi dar
içi geniş
içiliş
içilme
içilmek
içim
içimli
içimlik,−ği
için
içinde
içindekiler
içinden pazarlıklı
1049
için için
içirik,−ği
içirilme
içirilmek
içiriş
içirme
içirmek
içirtme
içirtmek
içiş
iç işleri
içit
içi tez
içitim
içitme
içitmek
iç kapak,−ğı
iç kavuz
içki
içki âlemi
içkici
içkicilik,−ği
içkili
içkili lokanta
içki masası
içkin
içkinlik,−ği
1050
içki psikozu
içki sefası
içkisiz
içki sofrası
iç kulak,−ğı
iç kuyu
iç lâstik,−ği
içlem
içlendirme
içlendirmek
içlene içlene
içleniş
içlenme
içlenmek
içler acısı
içli
içli dışlı
içli dışlılık,−ğı
içli dışlı olmak
içlik,−ği
içli köfte
içlilik,−ği
içme
içmece
içmek
içmeler
iç merkez
1051
içme suyu
iç mimar
iç mimarî
iç mimarlık,−ğı
iç odun
iç oğlanı
iç pazar
iç pilâv
iç plâzma
iç politika
içre
içrek,−ği
iç salgı
iç salgı bezi
iç salgı bilimi
iç savaş
içsel
iç ses
iç ses düşmesi
içsiz
iç spiker
iç su
içten
içten evlilik,−ği
içten içe
içtenlik,−ği
içtenlikle
1052
içtenlikli
içtenliksiz
içtenliksizlik,−ği
içten pazarlıklı
içtensiz
içtensizlik,−ği
içtepi
iç ters açı
içtihat,−dı
içtima,−ı
içtima etmek
içtimaî
içtimaiyat
içtimaiyatçı
içtinap,−bı
içtinap etmek
iç turizm
iç tümce
iç türeme
iç tüzük,−ğü
içyağı
iç yarıçap
iç yüz
iç zar
id
idadî
idadiye
1053
idam
idam cezası
idame
idame etmek
idam etmek
idamlık,−ğı
idam sehpası
idare
idarece
idareci
idarecilik,−ği
idare etmek
idarehane
idare hukuku
idareimaslahat
idareimaslahatçı
idareimaslahat
etmek
idareimaslahat politikası
idare kandili
idare lâmbası
idareli
idaresiz
idaresizlik,−ği
idareten
idarî
iddia
1054
iddiacı
iddiacılık,−ğı
iddia etmek
iddialaşma
iddialaşmak
iddialı
iddia makamı
iddianame
iddiasız
iddiasızlık,−ğı
ide
idea
ideal,−li
idealist
idealistlik,−ği
idealize
idealize etmek
idealizm
idealleştirme
idealleştirmek
idealsiz
idefiks
identik,−ği
ideolog,−ğu
ideologlar
ideoloji
ideolojik,−ği
1055
idi
idil
İdil (ilçe)
idiopati
idman
idmancı
idmanlı
idmansız
idol,−lü
idrak,−ki
idrak etmek
idraksiz
idraksizlik,−ği
idrar
idrar zoru
idris ağacı
idris otu
ifa
ifade
ifade etmek
ifadelendirme
ifadelendirmek
ifa etmek
iffet
iffetli
iffetsiz
iffetsizlik,−ği
1056
ifildeme
ifildemek
ifil ifil
iflâh
iflâh etmek
iflâh olmak
iflâs
iflâs anlaşması
iflâs davası
iflâs etmek
iflâs masası
ifna
ifna etmek
ifrağ
ifrat
ifrat derecede
ifrat tefrit
ifraz
ifrazat
ifraz etmek
ifrit
ifrit etmek
ifritleşme
ifritleşmek
ifrit olmak
ifsat,−dı
ifşa,−ı
1057
ifşaat
ifşa etmek
iftar
iftar etmek
iftariye
iftariyelik,−ği
iftarlık,−ğı
iftar sofrası
iftar tabağı
iftar topu
iftar vakti
iftar yemeği
iftar zamanı
iftihar
iftihar etmek
iftihar listesi
iftira
iftiracı
iftiracılık,−ğı
iftira etmek
iguana
iguanagiller
iğ
iğ ağacı
iğbirar
iğci
iğde
1058
iğdegiller
iğdemir (alet)
İğdir
iğdiş
iğdiş etmek
iğfal,−li
iğfal etmek
iğ iplik,−ği
iğlik,−ği
iğne
iğne ardı
iğneci
iğnecik,−ği
iğnecilik,−ği
iğne deliği
iğnedenlik,−ği
iğneleme
iğnelemek
iğnelenme
iğnelenmek
iğneleyici
iğneleyiş
iğneli
iğneli fıçı
iğnelik,−ği
iğneli söz
iğne oyası
1059
iğne yapmak
iğne yaprak,−ğı
iğne yapraklılar
iğne yastığı
iğne yurdu
iğrenç,−ci
iğrençlik,−ği
iğrendirme
iğrendirmek
iğrengen
iğrengenlik,−ği
iğrenilme
iğrenilmek
iğreniş
iğrenme
iğrenmek
iğrenti
iğreti
iğretileme
iğretilik,−ği
iğtinam
iğ yağı
ihale
ihale etmek
iham
ihanet
ihanet etmek
1060
ihata
ihata etmek
ihatalı
ihbar
ihbarcı
ihbarcılık,−ğı
ihbar etmek
ihbariye
ihbarlama
ihbarlamak
ihbarlı
ihbarname
ihbar tazminatı
ihdas
ihdas etmek
ihkakıhak,−kkı
ihlâl,−li
ihlâl etmek
ihlâs
İhlâs
ihlâslı
ihmal,−li
ihmalci
ihmalcilik,−ği
ihmal etmek
ihmalkâr
ihmalkârlık,−ğı
1061
ihnaklama
ihracat
ihracatçı
ihracatçılık,−ğı
ihraç,−cı
ihraç edilmek
ihraç etmek
ihraç izni
ihram
ihraz
ihraz etmek
ihsan
ihsan etmek
İhsangazi (ilçe)
ihsanıhümayun
İhsaniye (ilçe)
ihsas
ihsas etmek
ihtar
ihtar etmek
ihtarname
ihtida
ihtifal,−li
ihtikâr
ihtilâç,−cı
ihtilâç etmek
ihtilâf
1062
ihtilâl,−li
ihtilâlci
ihtilâlcilik,−ği
ihtilâm
ihtilâs
ihtilât
ihtilât etmek
ihtilât yapmak
ihtimal,−li
ihtimalî
ihtimaliyet hesabı
ihtimaller hesabı
ihtimam
ihtimam etmek
ihtira,−ı
ihtira beratı
ihtiram
ihtiram birliği
ihtiram duruşu
ihtiram kıt'ası
ihtiras
ihtiraslı
ihtiraz
ihtisap,−bı
ihtisar
ihtisas
ihtisaslaşma
1063
ihtisaslaşmak
ihtisas yapmak
ihtişam
ihtişamlı
ihtiva
ihtiva etmek
ihtiyaç,−cı
ihtiyar
ihtiyarcık,−ğı
ihtiyar etmek
ihtiyar heyeti
ihtiyarî
ihtiyarlama
ihtiyarlamak
ihtiyarlatma
ihtiyarlatmak
ihtiyarlayış
ihtiyarlık,−ğı
ihtiyarlık sigortası
ihtiyar meclisi
ihtiyar olmak
ihtiyarsız
ihtiyat
ihtiyat akçesi
ihtiyaten
ihtiyatî
ihtiyatî tedbir
1064
ihtiyatkâr
ihtiyatkârlık,−ğı
ihtiyatlı
ihtiyatlı olmak
ihtiyatsız
ihtiyatsızlık,−ğı
ihtiyatsızlık etmek
ihtizaz
ihvan
ihya
ihya etmek
ihya olmak
ihzar
ihzarî
ihzar müzekkeresi
ika,−ı
ika etmek
ikame
ikame etmek
ikame mallar
ikamet
ikamet etmek
ikametgâh
ikametgâh
ilmühaberi
ikametgâh kâğıdı
ikaz
1065
ikaz etmek
ikbal,−li
ikbal düşkünlüğü
ikbal düşkünü
ikdam
ikebana
iken
iki
iki anlamlı
iki anlamlılık,−ğı
iki ayaklı
iki ayaklılık,−ğı
iki başlı
iki başlılık,−ğı
iki bir
iki buçukluk,−ğu
iki büklüm
iki büklüm olmak
iki canlı
iki canlılık,−ğı
ikici
iki cihan
iki cihanda
ikicilik,−ği
iki cinslikli
iki çenekliler
iki çenetli
1066
iki çenetliler
iki çifte
iki dilli
iki dillilik,−ği
iki dünya
iki düzlemli
iki eşeyli
iki evcikli
iki fazlı
iki geçeli
iki kanatlılar
iki katlı
ikilem
ikileme
ikilemek
ikilenme
ikilenmek
ikileşme
ikileşmek
ikiletme
ikiletmek
ikili
ikili çatı
ikilik,−ği
ikili kök
ikili öğretim
ikili sigorta
1067
ikili ünlü
ikili yatak,−ğı
ikinci
ikinci çağ
ikinci el
ikinci ferik
ikinci grup,−bu
ikinci karşılaşma
ikinci kırdırma
ikincil
ikincilik,−ği
ikinci yarı
ikinci zaman
ikinci zar
ikindi
ikindi ezanı
ikindi namazı
ikindiüstü
ikindiüzeri
ikindi vakti
ikindiyin
ikindi zamanı
iki nokta
iki ölçü
iki paralık,−ğı
iki paralık etmek
iki paralık olmak
1068
iki parmaklı
ikircik,−ği
ikirciklenme
ikirciklenmek
ikircikli
ikirciklik,−ği
ikircil
ikircim
ikircimli
ikircimlik,−ği
iki şekilli
ikişer
ikişer ikişer
iki tek
iki telli
iki terimli
iki üç
iki yaşayışlı
iki yüzlü
ikiyüzlü (riyakâr)
ikiyüzlülük,−ğü
(riyakârlık)
ikiz
ikiz anlam
ikiz anlamlı
İkizce (ilçe)
İkizdere (ilçe)
1069
ikizkenar
ikizkenar üçgen
ikizkenar yamuk,−ğu
İkizler (burç)
ikizleşme
ikizli
ikizlilik,−ği
ikiz ünlü
ikiz ünsüz
iklim
iklim bilimci
iklim bilimi
iklimleme
iklimleme cihazı
ikmal,−li
ikmal etmek
ikmal imtihanı
ikna,−ı
ikna etmek
ikna olmak
ikon
ikona
ikonografi
ikrah
ikrah etmek
ikrahlık,−ğı
ikram
1070
ikramcı
ikram etmek
ikramiye
ikramiyeli
ikrar
ikrar etmek
ikraz
ikraz etmek
iks ışınları
iksir
iktibas
iktibas etmek
iktidar
iktidarsız
iktidarsızlaşma
iktidarsızlaşmak
iktidarsızlık,−ğı
iktifa
iktifa etmek
iktiran
iktisaden
iktisadî
iktisadiyat
iktisap,−bı
iktisap etmek
iktisat,−dı
iktisatçı
1071
iktisatçılık,−ğı
iktisat etmek
iktisatlı
iktisatsız
iktisat yapmak
iktiza
iktiza etmek
il
ilâ
ilâç,−cı
ilâç bilimci
ilâç bilimi
ilâçlama
ilâçlamak
ilâçlanış
ilâçlanma
ilâçlanmak
ilâçlı
ilâçlık,−ğı
ilâçsız
ilâçsızlık,−ğı
ilâh
ilâhe
ilâhi
ilâhî
ilâhiyat
ilâhiyatçı
1072
ilâhlaşma
ilâhlaşmak
ilâhlaştırma
ilâhlaştırmak
ilâm
ilâmaşallah
ilâm etmek
ilân
ilâncılık,−ğı
ilân edilmek
ilânen
ilân etmek
ilânıaşk
ilânıaşk etmek
ilânihaye
ilân panosu
ilân tahtası
ilârya
ilâve
ilâve etmek
ilâveli
ilâveten
ilbay
ilca
ilca etmek
ilçe
ilçebay
1073
ile
ilelebet
ilen
ilenç,−ci
ileniş
ilenme
ilenmek
ilerde
ileri
ilerici
ilericilik,−ği
ileride
ileri gelenler
ileri geri
ileri görüş
ileri görüşlü
ilerisi
ileri teknoloji
ileri uç,−cu
ileri uç oyuncusu
ilerlek,−ği
ilerleme
ilerlemek
ilerletme
ilerletmek
ilerleyici
ilerleyici benzeşme
1074
ilerleyiş
ileti
iletici
iletiliş
iletilme
iletilmek
iletim
iletiş
iletişim
iletişim ağı
iletişim araçları
iletişim merkezi
iletişim ortamı
iletişme
iletişmek
iletken
iletken damarlar
iletkenlik,−ği
iletki
iletme
iletmek
ilga
ilga etmek
ilgeç,−ci
ilgeçli
ilgeçli tümleç,−ci
ilgi
1075
ilgi alanı
ilgi çekici
ilgi eki
ilgileme
ilgilemek
ilgilendiriş
ilgilendirme
ilgilendirmek
ilgileniş
ilgilenme
ilgilenmek
ilgileşim
ilgili
ilgililik,−ği
ilginç,−ci
ilginçleşme
ilginçleşmek
ilginçlik,−ği
ilgisiz
ilgisizlik,−ği
ilhak
ilhak etmek
ilham
ilham etmek
ilham kaynağı
ilham perisi
ilhan
1076
ilhanlık,−ğı
İliç (ilçe)
ilik,−ği
ilikçi
ilikçilik,−ği
ilikleme
iliklemek
iliklenme
iliklenmek
ilikleyiş
ilikli
iliksiz
ilim,−lmi
ilim adamı
ilimcilik,−ği
ilim kadını
ilinek,−ği
ilineksel
ilinti
ilintileme
ilintilemek
ilintili
ilistir
ilişik,−ği
ilişikli
ilişiksiz
ilişilme
1077
ilişilmek
ilişim
ilişken
ilişkenli
ilişki
ilişkilendirme
ilişkilendirmek
ilişkili
ilişkin
ilişkisiz
ilişkisizlik,−ği
ilişme
ilişmek
iliştirilme
iliştirilmek
iliştirme
iliştirmek
ilk
ilk adım
ilk ağızda
ilkah
ilkah etmek
ilkbahar
İlk Çağ
ilk dördün
ilke
ilkeci
1078
ilkecilik,−ği
ilkel
ilkelce
ilkelciler
ilkelcilik,−ği
ilk elden
ilkeleşme
ilkeleşmek
ilkelleşme
ilkelleşmek
ilkelleştirme
ilkelleştirmek
ilkellik,−ği
ilkel memeliler
ilkel toplum
ilkesel
ilke söz
ilk gösteri
ilkin
ilk kânun
ilkokul
ilköğrenim
ilköğretim
ilk önce
ilk örnek,−ği
ilk sezi
ilkten
1079
ilk teşrin
ilk yardım
ilk yardım hastahanesi
ilk yarı
ilkyaz
illâ
illâki
illâllah
illâllah etmek
ille
illegal,−li
illet
illet etmek
illetli
illet olmak
ille velâkin
illî
illiyet
illüstrasyon
illüzyon
illüzyonist
illüzyonizm
ilme
ilmek
ilmekleme
ilmeklemek
ilmî
1080
ilmiahlâk
ilmî ahlak
ilmihâl,−li
ilmik,−ği
ilmikleme
ilmiklemek
ilmiklenme
ilmiklenmek
ilmikli
ilmiksiz
ilmiye
ilmühaber
ilsizleşme
ilsizleşmek
iltibas
iltica
iltica etmek
iltica hakkı
iltifat
iltifat etmek
iltifatlı
iltihabî
iltihak
iltihak etmek
iltihap,−bı
iltihaplanma
iltihaplanmak
1081
iltihaplı
iltihapsız
iltimas
iltimasçı
iltimasçılık,−ğı
iltimas etmek
iltimaslı
iltisak
iltisakî
iltisakî diller
iltizam
iltizamcı
iltizam etmek
iltizamî
ilzam
ilzam etmek
im
ima
ima etmek
imaj
imal,−li
imalât
imalâtçı
imalâtçılık,−ğı
imalâthane
imalât resmi
imale
1082
imale etmek
imal etmek
imale yapmak
imalı
imam
imambayıldı
imame
imamet
imam evi
imamkayığı (tabut)
imamlık,−ğı
imam nikâhı
imam nikâhlı
İmamoğlu'nu (ilçe)
imam suyu
iman
iman etmek
imaniye
imanlı
iman sahibi
imansız
imansızlık,−ğı
imansız peynir
iman tahtası
imar
imaret
imarethane
1083
imar etmek
imbat
imbik,−ği
im bilimi
imbisat
imbisat etmek
imce
imceleme
imcelemek
imceli
imcesiz
imdat,−dı
imdat etmek
imdi
imece
imek
imge
imgeci
imgelem
imgeleme
imgelemek
imgelenme
imgelenmek
imgeli
imgesel
imha
imha ateşi
1084
imha etmek
imik,−ği
imitasyon
imkân
imkânsız
imkânsızlaşma
imkânsızlaşmak
imkânsızlık,−ğı
imlâ
imlâ etmek
imlâ yanlışı
imleç,−ci
imleme
imlemek
imlik,−ği
immoral,−li
immoralizm
immünoloji
imparator
imparatoriçe
imparatoriçelik,−ği
imparatorluk,−ğu
imparator otu
imrahor
İmraniye (ilçe)
İmranlı (ilçe)
imren
1085
imrence
imrendirme
imrendirmek
imrenilme
imrenilmek
imreniş
imrenme
imrenmek
imrenti
imroz
İmroz (ilçe)
imsak,−ki
imsak etmek
imsakiye
imsakli
imsak vakti
imtihan
imtihan etmek
imtihan olmak
imtina,−ı
imtina etmek
imtisal,−li
imtisal etmek
imtisas
imtiyaz
imtiyazlı
imtiyazsız
1086
imtizaç,−cı
imtizaç etmek
imtizaçsız
imza
imza belgesi
imza çizelgesi
imza etmek
imza günü
imza kâğıdı
imzalama
imzalamak
imzalanış
imzalanma
imzalanmak
imzalatma
imzalatmak
imzalayış
imzalı
imza sahibi
imzasız
imza sirküleri
imza töreni
in
inadına
inak,−ğı
inakçı
inakçılık,−ğı
1087
inaksal
inal
inam
inan
inanca
inancılık,−ğı
inanç,−cı
inançlı
inançlılık,−ğı
inançsız
inançsızlık,−ğı
inandırıcı
inandırıcılık,−ğı
inandırılma
inandırılmak
inandırma
inandırmak
inanılma
inanılmak
inanılmaz
inanırlık,−ğı
inanış
inanlı
inanma
inanmak
inanmazlık,−ğı
inansız
1088
inansızlık,−ğı
inat,−dı
inatçı
inatçılık,−ğı
inat etmek
inatlaşma
inatlaşmak
inayet
inayet etmek
inayet eylemek
inbisat
ince
ince ağrı
ince ayrım
ince bağırsak,−ğı
incecik,−ği
incecikten
inceden
inceden inceye
ince donanma
ince gül yağı
ince hastalık,−ğı
(verem)
ince iş
ince kesim
inceleme
incelemeci
1089
incelemek
inceleniş
incelenme
incelenmek
inceletiş
inceletme
inceletmek
inceleyici
incelik,−ği
inceliş
incelme
incelmek
inceltici
inceltiş
inceltme
inceltme işareti
inceltmek
incerek,−ği
ince saz
ince ses
İncesu (ilçe)
ince tutkal
ince ünlü
ince yağ
ince yapılı
ince zar
inci
1090
inci balığı
inci çiçeği
incik,−ği
incik boncuk,−ğu
incik kemiği
İncil
incinme
incinmek
incir
incir kuşu
incirlik,−ği
İncirliova (ilçe)
incirsi meyve
inci taşı
incitici
incitilme
incitilmek
incitiş
incitme
incitmebeni
(kanser)
incitmek
incizap,−bı
inç
inçık
indeks
indeterminist
1091
indeterminizm
indî
indifa,−ı
indifa etmek
indifaî
indikatör
indinde
indirgeme
indirgemek
indirgen
indirgenebilir
indirgeniş
indirgenlik,−ği
indirgenme
indirgenmek
indirgeyici
indirilme
indirilmek
indirim
indirimli
indirimli satışlar
indirim saatleri
indirim yapmak
indiriş
indirme
indirme−bindirme
indirmek
1092
indirtme
indirtmek
indis
individüalist
individüalizm
indiyum
indükleç,−ci
indükleme
indükleme akımı
indüklemek
indükleme makinesi
indüksiyon
İnebolu (ilçe)
inebolukütüğü
(mavna)
ineç,−ci
İnegöl (ilçe)
İnegöl köftesi
inek,−ği
inekçi
inekçilik,−ği
inekhane
inekleme
ineklemek
ineklik,−ği
inek yağı
infak
1093
infaz
infaz etmek
infial,−li
infilâk
infilâk etmek
infinitezimal,−li
infirak
infirat,−dı
infiratçı
infiratçılık,−ğı
infisah
infisah etmek
informatik,−ği
İngiliz
İngiliz anahtarı
İngilizce
İngiliz ipi
İngiliz sicimi
İngiliz siyaseti
İngiliz tuzu
İngiltere
ingin
inginlik,−ği
inha
inha etmek
inhibitör
inhidam
1094
inhilâl,−li
inhilâl etmek
inhimak,−ki
inhina
inhiraf
inhiraf etmek
inhisar
İnhisar (ilçe)
inhisarcı
inhisarcılık,−ğı
inhisar etmek
inhitat
inhitat etmek
ini
inik,−ği
inikâs
inikâs etmek
inikat,−dı
inik deniz
inildeme
inildemek
inildetme
inildetmek
inildeyiş
inileme
inilemek
inilme
1095
inilmek
inilti
iniltili
inim inim
inisiyatif
inisyal
iniş
iniş aşağı
iniş çıkış
inişli
inişli çıkışlı
inişli yokuşlu
iniş takımları
iniş yokuş
inkâr
inkârcı
inkârcılık,−ğı
inkâr etmek
inkıbaz
inkıbazlık,−ğı
inkılâp,−bı
inkılâpçı
inkılâpçılık,−ğı
inkılâp etmek
inkıraz
inkısam
inkıta,−ı
1096
inkıyat,−dı
inkisar
inkisar etmek
inkisarıhayal,−li
inkişaf
inkişaf etmek
inleme
inlemek
inletme
inletmek
inleyiş
inme
inmek
inmeli
inorganik,−ği
inorganik kimya
inorganik öge
İnönü'nü (ilçe)
insaf
insaf etmek
insaflı
insaflılık,−ğı
insafsız
insafsızca
insafsızlık,−ğı
insan
insan başlı
1097
insan biçimcilik,−ği
insan bilimci
insan bilimi
insan bilimsel
insanca
insancı
insancıl
insancılık,−ğı
insancıllaşma
insancıllaşmak
insan coğrafyası
insan evlâdı
insangiller
insan hâli
insanımsılar
insanî
insaniçincilik,−ği
insaniyet
insaniyetli
insaniyetsiz
insaniyetsizlik,−ği
insan kurusu
insanlaşma
insanlaşmak
insanlık,−ğı
insanlık etmek
insanlık hâli
1098
insan müsveddesi
insanoğlu
insan sarrafı
insansı
insansılar
insanüstü
insektaryum
insert
insicam
insicamlı
insicamlılık,−ğı
insicamsız
insicamsızlık,−ğı
insiraf
insirafî
insiyak
insiyakî
instant coffee
inşa
inşaat
inşaatçı
inşaatçılık,−ğı
inşaat çivisi
inşa etmek
inşallah
inşat,−dı
inşat etmek
1099
inşirah
intaç,−cı
intaç etmek
intak
intan
intanî
intaniye
intaniyeci
integral,−li
integral denklemi
integral hesapları
interferometre
interferometri
interferon
interkinez
intermezzo
internet
intiba,−ı
intibah
intibak
intibak etmek
intibaksız
intibaksızlık,−ğı
intifa
intifa hakkı
intiha
intihabat
1100
intihal,−li
intihap,−bı
intihar
intihar etmek
intikal,−li
intikal etmek
intikam
intikamcı
intisap,−bı
intisap etmek
intişar
intişar etmek
intizam
intizamlı
intizamsız
intizamsızlık,−ğı
intizar
intizar etmek
inzal,−li
inzibat
inzibatî
inzibatsız
inzimam
inzimam etmek
inziva
ip
ip cambazı
1101
ipçi
ipçik,−ği
ipçilik,−ği
ipek,−ği
ipeka
ipek ağacı
ipek baskı
ipek baskıcı
ipek böceği
ipek böceği kelebeği
ipek böcekçiliği
ipekçi
ipek çiçeği
ipekçilik,−ği
ipek gülü
ipekhane
ipekli
ipek matı
ipham
ipi çürük,−ğü
ipi kırık,−ğı
ipileme
ipilemek
ipil ipil
ipilti
ipince
ipipullah
1102
ipka
ipka etmek
iplemek
iplicik,−ği
iplik,−ği
iplikçi
iplikçilik,−ği
iplikhane
iplik iplik
iplik kurdu
ipliklenme
ipliklenmek
ipliksi
iplik solucanlar
ip merdiven
ipnotize
ipnotize etmek
ipnotize olmak
ipnotizma
ipnotizmacı
ipnotizmalı
ipnoz
ipotek,−ği
ipotek etmek
ipotekli
ipotetik,−ği
İpsala (ilçe)
1103
ipsi
ipsiler
ipsi solucanlar
ipsiz
ipsiz sapsız
iptal,−li
iptal etmek
iptida
iptidaî
iptidaîlik,−ği
iptidaî mektep,−bi
iptilâ
iptizal,−li
ip torba
ipucu
irade
irade beyanı
iradeci
iradecilik,−ği
irade dışı
irade kaybı
iradeli
iradesiz
iradesizlik,−ği
irade yitimi
iradımesel
iradî
1104
iradiye
İran
İranist
İranistik
İranlı
irap,−bı
irat,−dı
irat etmek
irca,−ı
irca etmek
irdeleme
irdelemek
irfan
iri
iribaş (kurbağa
kurtçuğu)
irice
iridyum
iri kıyım
iri lâf
irileşme
irileşmek
irilik,−ği
irili ufaklı
irin
irinlenme
irinlenmek
1105
irinli
irinti
iris
iriş
iri yarı
irkiliş
irkilme
irkilmek
irkiltici
irkiltme
irkiltmek
irkinti
irkme
irkmek
İrlanda
İrlandalı
irmik,−ği
irmik helvası
ironi
irrasyonalizm
irrasyonel
irrealist
irredantizm
irs
irsal,−li
irsalât
irsaliye
1106
irsen
irsî
irsiyet
irşat,−dı
irşat etmek
irtibat
irtica,−ı
irticaî
irtical,−li
irticalen
irtifa,−ı
irtifak
irtifak hakkı
irtihal,−li
irtihal etmek
irtikâp,−bı
irtisam
irtişa
is
İsa
isabet
isabet etmek
isabetli
isabetsiz
isaf
isal,−li
isale
1107
is'at,−dı
is'at etmek
İscehisar (ilçe)
ise
İsevî
İsevîlik,−ği
isfendan
ishak kuşu
ishal,−li
ishalli
ishal olmak
isilik,−ği
isim,−smi
isimcilik,−ği
isim cümlesi
isim çekimi
isimden türeme fiil
isimden türeme
isim,−smi
isim durumu
isim gövdesi
isim hakkı
isim hâli
isim kökü
isimlendirme
isimlendirmek
isimli
1108
isimlik,−ği
isimsiz
isim tabanı
isim tamlaması
iskalârya
iskambil
iskambil kâğıdı
iskân
iskân belgesi
iskân etmek
iskandil
iskandil etmek
İskandinav
İskandinav dilleri
İskandinavya
İskandinavyalı
iskarpelâ
iskarpin
iskarto
iskele
iskele babası
iskele kelepçesi
iskele kuşu
iskelet
iskelet mobilya
iskemle
iskemle kavgası
1109
İskenderun (ilçe)
iskerlet
iskete
İskilip (ilçe)
İskitçe
İskitler
İskoç
İskoçça
İskoçya
İskoçyalı
iskorbüt
iskorçina
iskorpit
iskorpitgiller
iskota
İslâhiye (ilçe)
İslâm
İslâmcı
İslâmcılık,−ğı
İslâm gizemciliği
İslâm hukuku
İslâmî
İslâmiyet
İslâmlaşma
İslâmlaşmak
İslâmlaştırma
İslâmlaştırmak
1110
İslâmlık,−ğı
isleme
islemek
islenme
islenmek
isli
isli kalem
isli küf
islim
ismen
ismet
ismetli
ismetsiz
isnaden
isnat,−dı
isnat grubu
ispalya
ispanya
İspanya
İspanyol
İspanyolca
İspanyol dansı
ispanyolet
ispanyolet kilit,−di
İspanyol müziği
İspanyol nezlesi
ispari
1111
ispat
ispat etmek
ispati
ispatlama
ispatlamak
ispatlanış
ispatlanma
ispatlanmak
ispatlayış
ispatlı
ispatlı şahitli
ispenç,−ci
ispenç horozu
ispençiyari
ispendek,−ği
ispermeçet
ispermeçet balinası
ispinoz
ispinozgiller
ispir
İspir (ilçe)
ispiralya
ispirto
ispirtocu
ispirtolu
ispirtoluk,−ğu
ispirto ocağı
1112
ispirtosuz
ispit
ispiyon
ispiyoncu
ispiyonculuk,−ğu
ispiyonlama
ispiyonlamak
ispritizma
ispritizmacı
ispritizmacılık,−ğı
israf
israf etmek
İsrafil
İsrail
İsrailli
istadya
İstanbul
İstanbul efendisi
istanbulin
İstanbul kekiği
istasyon
istatistik,−ği
istatistikçi
istatistikî
istavrit
istavrit azmanı
istavroz
1113
istek,−ği
isteka
isteklendirici
isteklendirme
isteklendirmek
istekleniş
isteklenme
isteklenmek
istekli
isteksiz
isteksizce
isteksizlik,−ği
istek yutumu
istem
isteme
istemek
isteme kipleri
istemeye istemeye
istemli
istemseme
istemsiz
istemsizlik,−ği
istenç,−ci
istenççi
istenççilik,−ği
istenç dışı
istençli
1114
istençsiz
istençsizlik,−ği
istenç yitimi
istenilme
istenilmek
istenme
istenmek
istenmeyen durum
istenmeyen kişi
ister
isteri
isterik,−ği
isteri nöbeti
ister istemez
istetme
istetmek
isteyiş
istiane
istiane etmek
istiap,−bı
istiap etmek
istiap haddi
istiare
istibat,−dı
istibat etmek
istibdat,−dı
istical,−li
1115
istical etmek
isticar
isticar etmek
isticvap,−bı
istida
istidaname
istidat,−dı
istidatlı
istidatsız
istidlâl,−li
istidlâl etmek
istif
istifa
istifade
istifade etmek
istifa etmek
istifaname
istifçi
istifçilik,−ği
istif etmek
istifham
istifleme
istiflemek
istifleniş
istiflenme
istiflenmek
istifleyiş
1116
istifrağ
istifrağ etmek
istifsar
istifsarıhatır
istiğfar
istiğfar etmek
istiğna
istiğrak
istihale
istihale etmek
istihare
istihbar
istihbarat
istihbarat dairesi
istihbarat servisi
istihbar etmek
istihdaf
istihdaf etmek
istihdam
istihdam etmek
istihfaf
istihfaf etmek
istihkak
istihkâm
istihkâmcılık,−ğı
istihkâm sınıfı
istihkar
1117
istihkar etmek
istihlâk,−ki
istihlâk etmek
istihraç,−cı
istihraç etmek
istihsal,−li
istihsal etmek
istihza
istihza etmek
istihzalı
istihzar
istika
istikamet
istikbal,−li
istikbal etmek
istiklâl,−li
istikra
istikrah
istikrah etmek
istikrar
istikrarlı
istikrarlılık,−ğı
istikrarsız
istikrarsızlık,−ğı
istikraz
istikraz etmek
istikşaf
1118
istilâ
istilâcı
istilâcılık,−ğı
istilâ etmek
istilzam
istilzam etmek
istim
istimal,−li
istimal etmek
istimara
istimator
istimbot
istimdat,−dı
istimdat etmek
istimlâk,−ki
istimlâk etmek
istimna
istimrar
istimzaç,−cı
istimzaç etmek
istinabe
istinaden
istinaf
istinaf mahkemesi
istinas
istinat,−dı
istinat duvarı
1119
istinat etmek
istinatgâh
istinga
istinga etmek
istinkâf
istinkâf etmek
istinsah
istinsah etmek
istintaç,−cı
istintaç etmek
istintak
istintak etmek
istirahat,−ti
istirahat etmek
istirdat,−dı
istirham
istirham etmek
istiridye
istiskal,−li
istiskal etmek
istismar
istismarcı
istismarcılık,−ğı
istismar etmek
istisna
istisna etmek
istisnaî
1120
istisnasız
istişare
istişare etmek
istişare heyeti
istitrat,−dı
istiva
istiva hattı
istizah
istizah etmek
istizan
istizan etmek
istop
istop etmek
istralya
istrongilos
İsveç
İsveççe
İsveçli
İsviçre
İsviçreli
isyan
isyancı
isyancılık,−ğı
isyan etmek
isyankâr
isyankârlık,−ğı
iş
1121
iş adamı
iş akdi
iş alanı
iş'ar
işaret
işaretçi
işaret etmek
işaretleme
işaretlemek
işaretlenme
işaretlenmek
işaretleşme
işaretleşmek
işaretli
işaret parmağı
işaret sıfatı
işaretsiz
iş'arî
iş'arî oy
işba,−ı
iş başı
iş başı yapmak
iş bırakımcı
iş bırakımı
iş bilimi
iş birliği
iş birliği yapmak
1122
iş birlikçi
iş birlikli
iş bölümü
işbu
işçi
işçilik,−ği
işçi sigortası
iş donu
işeme
işemek
işenme
işenmek
iş eri
işetme
işetmek
işe uygun
işe yarar
işgal,−li
işgalci
işgalcilik,−ği
işgal etmek
işgaliye
işgaliye resmi
iş gezisi
iş gücü
iş güç
iş güç sahibi
1123
işgüder
işgüderlik,−ği
iş günü
işgüzar
işgüzarca
işgüzarlık,−ğı
işgüzarlık etmek
iş hacmi
iş hanı
işi duman
işi tıkırında
işitilme
işitilmek
işitilmemiş
işitim
işitiş
işitme
işitmek
işitme kesesi
işitmemezlik,−ği
işitme taşı
işitmezlik,−ği
işitsel
işittirme
işittirmek
işi yolunda
iş kadını
1124
işkâl
işkâl etmek
iş kazası
işkembe
işkembeci
işkembecilik,−ği
işkembe çorbası
işkembeli
işkembesi geniş
işkembesiz
işkembe suratlı
işkence
işkenceci
işkence etmek
işkence yapmak
işkil
işkillendirme
işkillendirmek
işkillenme
işkillenmek
işkilli
işkillilik,−ği
işkilli olmak
işkilsiz
işkilsizlik,−ği
işkine
iş kolu
1125
işlek,−ği
işlek ek
işlek ekler
işleklik,−ği
işlem
işlemci
işleme
işlemeci
işlemecilik,−ği
işlemek
işlemeli
işlem hacmi
işleniş
işlenme
işlenmek
işlenti
işlerlik,−ği
işletilme
işletilmek
işletiş
işletme
işletmeci
işletmecilik,−ği
işletme defteri
işletmek
işletmen
işletmenlik,−ği
1126
işletme şirketi
işlev
işlevcilik,−ği
işlevsel
işlevsiz
işlevsizlik,−ği
işlev yitimi
işleyim
işleyiş
işli
işlik,−ği
işlik orun
işmar
işmar etmek
iş merkezi
işporta
işportacı
işportacılık,−ğı
işporta malı
işret
iş saatleri
iş seyahati
işsiz
işsiz güçsüz
işsizlik,−ği
iş sözleşmesi
iştah
1127
iştahlandırma
iştahlandırmak
iştahlanma
iştahlanmak
iştahlı
iştahlılık,−ğı
iştahsız
iştahsızlık,−ğı
işte
işteş
işteş çatı
işteş fiil
işteşlik,−ği
iştial,−li
iştial etmek
iştigal,−li
iştigal etmek
iştiha
iştihar
iştikak
iştira
iştira etmek
iştirak,−ki
iştirakçi
iştirak etmek
iştiyak
iştiyaklı
1128
işve
işveli
işveren
işyar
iş yeri
it
ita
ita amiri
itaat,−ti
itaat etmek
itaatkâr
itaatli
itaatsiz
itaatsizlik,−ği
ita emri
italik,−ği
İtalya
İtalyan
İtalyanca
itap,−bı
itap etmek
itboğan
itburnu (bitki)
it canlı
itçe
itdirseği (arpacık)
iteği
1129
ite kaka
itekleme
iteklemek
iteleme
itelemek
itelenme
itelenmek
it elli
itenek,−ği
iterbiyum
itfa
itfa etmek
itfaiye
itfaiye aracı
itfaiyeci
itfaiyecilik,−ği
ithaf
ithaf etmek
ithafname
ithaf yazısı
ithal,−li
ithalât
ithalâtçı
ithalâtçılık,−ğı
ithal etmek
ithal izni
ithal malı
1130
itham
itham etmek
ithamname
it hıyarı
iti
itibar
itibaren
itibar etmek
itibarıyla
itibarî
itibarî hizmet zammı
itibarî sayfa
itibarlı
itibar mektubu
itibarsız
itibarsızlaşma
itibarsızlaşmak
itibarsızlık,−ğı
itici
iticilik,−ği
itidal,−li
itidalli
itidal sahibi
itikâf
itikâl,−li
itikat,−dı
itikatlı
1131
itikatsız
itikatsızlık,−ğı
itilâ
itilâf
itilâfçı
itilâfçılık,−ğı
itilâf etmek
itiliş
itilme
itilmek
itimat,−dı
itimat etmek
itimatlı
itimat mektubu
itimatname
itimatsız
itimatsızlık,−ğı
itina
itina etmek
itinalı
itinasız
itinasızlık,−ğı
itiraf
itirafçı
itiraf etmek
itiraz
itirazcı
1132
itiraz etmek
itirazsız
itiş
itiş kakış
itişme
itişmek
itiştirme
itiştirmek
itiyat,−dı
itiyat edinmek
itiyat etmek
itizar
itizar etmek
itki
it kopuk,−ğu
itkuyruğu (bitki)
itlâf
itlâf etmek
itlenme
itlenmek
itleşme
itleşmek
itlik,−ği
itmam
itmam etmek
itme
itmek
1133
itminan
itriyum
itriyumlu
ittırat,−dı
ittifak
ittifak etmek
ittifakla
ittihat,−dı
ittihatçı
ittihatçılık,−ğı
ittihat etmek
ittihaz
ittihaz etmek
ittirme
ittirmek
ittisal,−li
it üzümü
ivaz
ivazlı
ivazsız
ivdirme
ivdirmek
ivecen
ivecenlik,−ği
ivedi
ivedilenme
ivedilenmek
1134
ivedileşme
ivedileşmek
ivedileştirme
ivedileştirmek
ivedili
ivedilik,−ği
ivedilikle
iveğen
ivesi
ivgi
ivinti
ivinti yeri
ivme
ivmek
ivmeölçer
ivmeyazar
İvrindi (ilçe)
iye
iyelik,−ği
iyelik eki
iyelikli tamlama
iyi
iyice
iyicene
iyicil
iyiden iyiye
İyidere (ilçe)
1135
iyi gün
iyi gün dostu
iyi hâl,−li
iyi hâl belgesi
iyi kalpli
iyi kötü
iyileşme
iyileşmek
iyileştirme
iyileştirmek
iyilik,−ği
iyilikbilir
iyilikbilirlik,−ği
iyilikbilmez
iyilikçi
iyilikçilik,−ği
iyilik etmek
iyilik güzellik
iyilikle
iyilik perisi
iyilik sağlık
iyiliksever
iyilikseverlik,−ği
iyilik yapmak
iyimser
iyimserlik,−ği
iyi niyet
1136
iyi yürekli
iyodür
iyon
iyonik,−ği
iyonlanma
iyonlaşma
iyonlaştırma
iyonlaştırmak
iyon yuvarı
iyot,−du
iyotlama
iyotlu tuz
iz
izabe
izabe fırını
izabe noktası
iz'aç,−cı
iz'aç etmek
izafe
izafe etmek
izafet
izafeten
izafî
izafîlik,−ği
izafiye
izafiyet
izah
1137
izahat
izah etmek
izahlı
izale
izale etmek
izaleişüyu,−u
izam
izam etmek
izamik,−ği
iz'an
iz'an etmek
iz'anlı
iz'ansız
iz'ansızca
iz'ansızlık,−ğı
izaz
izaz etmek
izazüikram
izbe
izbelik,−ği
izbiro
izci
izcilik,−ği
izdiham
izdivaç,−cı
izdivaç etmek
iz düşümlü
1138
iz düşümsel
iz düşümü
izdüşüren
izhar
izhar etmek
izin,−zni
izin belgesi
izinli
izinname
izinsiz
izinsizlik,−ği
izlek,−ği
izlem
izleme
izlemek
izlence
izlenim
izlenimci
izlenimcilik,−ği
izleniş
izlenme
izlenmek
izletilme
izletilmek
izletme
izletmek
izleyici
izleyiş
1139
izmarit
izmaritgiller
izmihlâl,−li
İzmir
İzmir köfte
İzmir köftesi
İzmit
İznik (ilçe)
izobar
izobar eğrisi
izohips
izohips eğrisi
izolâsyon
izolâtör
izole
izole bant,−dı
izole etmek
izomer
izomeri
izomerik,−ği
izomerleşme
izometri
izomorf
izomorfik,−ği
izomorfizm
izomori
izomorlik,−ği
1140
izoterm
izoterm eğrisi
izotop
izzet
izzetinefis,−fsi izzetüikbal,−li
(*)J
J
jaguar
jaketatay
jaketataylı
jakoben
jakobenizm
jakuzi
jale
jalûzi
jambon
jambonluk,−ğu
jandarma
jandarmalık,−ğı
janjan
janjanlı
janr
jant
Japon
Japon armudu
Japon bezi
Japonca
1141
Japon denizi
japone
Japon elması
Japon gülü
Japon hurması
Japon kaktüsü
Japon sarmaşığı
Japonya
jargon
jarse
jartiyer
jel
jelâtin
jelâtinleme
jelâtinlemek
jelâtinli
jeloz
jenerasyon
jeneratör
jenerik,−ği
jenosit,−di
jeodezi
jeodinamik,−ği
jeofizik,−ği
jeofizikçi
jeokimya
jeolog,−ğu
1142
jeoloji
jeolojik,−ği
jeomorfolog,−ğu
jeomorfoloji
jeopolitik,−ği
jeosantrik,−ği
jeosantrizm
jeosenklinal,−li
jeosismik,−ği
jeotermal
jeotermal enerji
jeotermi
jeotermik,−ği
jeotropizma
jersey
jest
jet
jet motoru
jeton
jetoncu
jet yakıtı
jig
jigolo
jigololuk,−ğu
jikle
jile
jilet
1143
jimnastik,−ği
jimnastikçi
jinekolog,−ğu
jinekoloji
jips
jiujitsu
jiujitsucu
jogging
joker
jokey
jokeylik,−ği
jorjet
jöle
jön
jönprömiye
judo
judocu
jul,−lü
jurnal,−li
jurnalci
jurnalcilik,−ği
jurnal etmek
jurnalleme
jurnallemek
juro
jübile
Jüpiter
1144
jüpon
jüri
jüt
(*)K
K
kaba
kababurun (balık)
kabaca
kabadayı
kabadayıca
kabadayılanma
kabadayılanmak
kabadayılaşma
kabadayılaşmak
kabadayılık,−ğı
Kabadüz (ilçe)
kaba düzen
kaba et
kabahat,−ti
kabahat etmek
kabahatli
kabahatlilik,−ği
kabahatsiz
kabahatsizlik,−ği
kabak,−ğı
kaba kâğıt,−dı
kabak çekirdeği
1145
kabakçı
kabak çiçeği
kabakgiller
kabak kafalı
kabak kemane
kabaklama
kabaklamak
kabaklaşma
kabaklaşmak
kabaklık,−ğı
kabak tadı
kabak tatlısı
kabakulak,−ğı
kabakulak olmak
kabakulak otu
kaba kurgu
kaba kuşluk,−ğu
kaba kuvvet
kabala
kabalacı
kabalacılık,−ğı
kabalak,−ğı
kabalaşma
kabalaşmak
kabalaştırma
kabalaştırmak
kabalık,−ğı
1146
kabalist
kabalizm
kaballama
kaballamak
kaban
kabana
kabara
kabara kabara
kabaralı
kabarcık,−ğı
kabarcıklı
kabarcıklı düzeç,−ci
kabare
kabareci
kabarecilik,−ği
kabare tiyatrosu
kabarık,−ğı
kabarık deniz
kabarıklık,−ğı
kabarış
kabarma
kabarmak
kabartı
kabartıcı
kabartılı
kabartma
kabartmak
1147
kabartmalı
kabartma tozu
kaba saba
kaba sakal
kaba sıva
kaba sofu
kaba şiş
kabataslak,−ğı
Kabataş (ilçe)
kaba Türkçesi
kaba yapı
kaba yel
Kâbe
kabız,−bzı
kabızlık,−ğı
kabız olmak
kabil
kabile
kabiliyet
kabiliyetli
kabiliyetsiz
kabiliyetsizlik,−ği
kabin
kabine
kabir,−bri
kabir azabı
kabir suali
1148
kabl
kablelmilât,−dı
kablelvuku,−u
kablo
kablocu
kablolu yayın
kabotaj
kabotaj bayramı
kabotaj gemisi
kabotaj hakkı
kabristan
kabuğunu çatlatma
kabuk,−ğu
kabuk bilimi
kabuk böcekleri
kabuk değiştirme
kabuk kahvesi
kabuklanma
kabuklanmak
kabuklaşma
kabuklaşmak
kabuklu
kabuklu bit
kabuklular
kabuksu
kabuksuz
kabuk yönetim
1149
kabul,−lü
kabul etmek
kabul eylemek
kabul günü
kabul kredisi
kabullenme
kabullenmek
kabul odası
kabul salonu
kabul töreni
kabul yeri
kaburga
kâbus
kâbuslu
kabuz
kabuzcu
kabza
kabzetme
kabzetmek
kabzımal
kabzımallık,−ğı
kaç
kaça
kaçak,−ğı
kaça kaç
kaçakçı
kaçakçılık,−ğı
1150
kaçaklık,−ğı
kaçamak,−ğı
kaçamaklı
kaçamak yapmak
kaçamak yol
kaçamak yolu
kaçan kaçana
kaçar
kaçgöç
kaçı
kaçık,−ğı
kaçıkça
kaçıklık,−ğı
kaçık öz
kaçılma
kaçılmak
kaçımsama
kaçımsamak
kaçımsar
kaçıncı
kaçıngan
kaçınganlık,−ğı
kaçınılmaz
kaçınma
kaçınmak
kaçıntı
kaçırga
1151
kaçırılma
kaçırılmak
kaçırış
kaçırma
kaçırmak
kaçırtma
kaçırtmak
kaçış
kaçışılma
kaçışılmak
kaçışma
kaçışmak
kaçkın
kaçlı
kaçlık,−ğı
kaçma
kaçmak
kaçmaklık,−ğı
kaçmaz
kaçta
kadana
kadar
kadastro
kadastrolama
kadastrolamak
kadastrolanma
kadastrolanmak
1152
kadavra
kadavralaşma
kadavralaşmak
kadayıf
kadayıfçı
kadayıfçılık,−ğı
kadeh
kadeh arkadaşı
kadeh arkadaşlığı
kadehçik,−ği
kadehdaş
kadem
kademe
kademe kademe
kademe ilerlemesi
kademeleme
kademelemek
kademelendirme
kademelendirmek
kademelenme
kademelenmek
kademeli
kademesiz
kademhane
kademli
kademsiz
kademsizlik,−ği
1153
kader
kader birliği
kaderci
kadercilik,−ği
kaderiye
kadersiz
kadı
Kadıköy (ilçe)
Kadıköy taşı
kadılık,−ğı
kadın
kadınana
kadın avcısı
kadın berberi
kadınbudu (köfte)
kadınca
kadıncağız
kadıncık,−ğı
kadıncıl
kadındüğmesi
(bitki)
kadın evi
kadıngöbeği (tatlı)
Kadınhanı'nı (ilçe)
kadın hareketi
kadın hastalıkları
kadınımsı
1154
kadın kadına
kadın kadıncık
kadınlar hamamı
kadınlaşma
kadınlaşmak
kadınlı
kadınlı erkekli
kadınlık,−ğı
kadınnine
kadınsal
kadınsı
kadınsılaşma
kadınsılaşmak
kadınsılık,−ğı
kadınsız
kadın terzisi
kadın ticareti
kadıntuzluğu (bitki)
kadırga
kadırga balığı
Kadışehri'ni (ilçe)
kadife
kadife çiçeği
kadifeleşme
kadifeleşmek
kadifeleştirme
kadifeleştirmek
1155
kadifelik,−ği
kadifemsi
kadim
kadim dost
kadinne
kadir,−dri (değer)
kadir (güçlü)
kadirbilir
kadirbilirlik,−ği
kadirbilmez
kadirbilmezlik,−ği
Kadir Gecesi
Kadirî
Kadirîlik,−ği
Kadiriye
Kadirli (ilçe)
kadir olmak
kadirşinas
kadirşinaslık,−ğı
kadit,−di
kadmiyum
kadmiyumlu
kadran
kadrat
kadril
kadro
kadrolandırma
1156
kadrolandırmak
kadrolaşma
kadrolaşmak
kadrolu
kadrosuz
kadrosuzluk,−ğu
kadük
kadüklük,−ğü
kadük olmak
kafa
kafaca
kafa çıkışı
kafadan bacaklılar
kafadan kontak,−ğı
kafadar
kafadarlık,−ğı
kafadaş
kafadaşlık,−ğı
kafa dengi
kafa içi
kafa işçisi
kafa kâğıdı
kafa koçanı
kafakol
kafalı
kafası boş
kafası bulutlu
1157
kafası çatlak,−ğı
kafası dumanlı
kafası iyi
kafası kıyak,−ğı
kafası kontak,−ğı
kafası küflü
kafası örümcekli
kafası tembel
kafasız
kafasızlık,−ğı
kafatasçı
kafatasçılık,−ğı
kafatası
Kafdağı'nı
kafein
kafes
kafesçi
kafesleme
kafeslemek
kafesli
kafes teli
kafeşantan
kafeterya
kâffe
kâffesi
kâfi
kafile
1158
kâfir
kâfiristan
kâfirlik,−ği
kafiye
kafiyeli
kafiyesiz
Kafkas
Kafkasya
Kafkasyalı
kaftan
kaftancı
kâfur
kâfur ağacı
kâfuru
kâgir
kağan
kağanlık,−ğı
kâğıt,−dı
kâğıt ağacı
kâğıt balığı
kâğıt balığıgiller
kâğıtçı
kâğıtçılık,−ğı
kâğıt dutu
Kâğıthane (ilçe)
kâğıt helvacı
kâğıt helvası
1159
kâğıt kebabı
kâğıtlama
kâğıtlamak
kâğıtlanma
kâğıtlanmak
kâğıtlı
kâğıtlık,−ğı
kâğıt oyunu
kâğıtsı
kâğıt torba
Kağızman (ilçe)
kağnı
kağnı mazısı
kağşak,−ğı
kağşama
kağşamak
kâh
kahhar
kahır,−hrı
kahırlanma
kahırlanmak
kahırlı
kâhil
kâhillik,−ği
kâhin
kâhinlik,−ği
kahir
1160
kahir ekseriyet
kahir kuvvet
kahkaha
kahkaha çiçeği
kahpe
kahpece
kahpecik,−ği
kahpe dölü
kahpe felek,−ği
kahpelenme
kahpelenmek
kahpeleşme
kahpeleşmek
kahpelik,−ği
kahpelik etmek
kahpenin dölü
kahraman
kahramanca
kahramanlaşma
kahramanlaşmak
kahramanlık,−ğı
Kahraman Maraş
kahretme
kahretmek
kahreyleme
kahreylemek
kahreyleyiş
1161
kahrolası
kahrolma
kahrolmak
kahroluş
Kâhta (ilçe)
kahvaltı,−yı
kahvaltıcı
kahvaltı etmek
kahvaltılık,−ğı
kahve
kahve ağabeyi
kahve cezvesi
kahveci
kahvecilik,−ği
kahve değirmeni
kahve dibeği
kahve dolabı
kahve falı
kahve fincanı
kahvehane
kahvehaneci
kahve kaşığı
kahve makinesi
kahve ocağı
kahve parası
kahverengi,−yi
kahve tabağı
1162
kahve takımı
kahve tepsisi
kâhya
kâhyalık,−ğı
kâhyalık etmek
kaide
kaideci
kaideli
kaidesiz
kail
kail olmak
kaim
kaime
kaimelik,−ği
kaim olmak
kâin
kâinat
kak
kaka
kakaç,−cı
kakalama
kakalamak
kakalanma
kakalanmak
kakao
kakolu
kakaolu kek
1163
kakavan
kakavanlık,−ğı
kakavanlık etmek
kakıç,−cı
kakılma
kakılmak
kakım
kakıma
kakımak
kakınç,−cı
kakıntı
kakırca
kakırdak,−ğı
kakırdak poğaçası
kakırdama
kakırdamak
kakır kakır
kakırtı
kakış
kakışma
kakışmak
kakıştırma
kakıştırmak
kaklık,−ğı
kakma
kakma aşı
kakmacı
1164
kakmacılık,−ğı
kakmak
kakmalı
kaknem
kakofoni
kaktüs
kaktüsgiller
kakule
kakuleli
kakum
kâkül
kâküllü
kal
kala
kalaazar
kalaba
Kalaba
kalabalık,−ğı
kalabalık ağızlı
kalabalıkça
kalabalık etmek
kalabalıklaşma
kalabalıklaşmak
kalafat
kalafatçı
kalafatçılar
kalafatçılık,−ğı
1165
kalafatlama
kalafatlamak
kalafatlanma
kalafatlanmak
kalafatsız
kalafat yeri
kalak,−ğı
kala kala
kalakalma
kalakalmak
kalamar
kalamata
Kalamış
kalamin
kalamit
kalan
Kalan
kalandır
kalandırcı
kalandır makinesi
kalanlı bölme
kalantor
kalantorca
kalantorluk,−ğu
kalas
kalastra
kalavra
1166
kalavrahane
kalay
kalay balık,−ğı
kalaycı
kalaycılık,−ğı
kalayhane
kalaylama
kalaylamak
kalaylanma
kalaylanmak
kalaylatma
kalaylatmak
kalaylı
kalaysız
kalben
kalbî
kalbi kırık,−ğı
kalbi temiz
kalbur
kalburabastı
kalburcu
kalburculuk,−ğu
kalbur kemiği
kalburlama
kalburlamak
kalburlanma
kalburlanmak
1167
kalburlatma
kalburlatmak
kalburüstü
kalcı
kalça
kalça kemiği
kalçalı
kalçalık,−ğı
kalçasız
kalçete
kalçın
kalçıncı
kaldıraç,−cı
kaldıran
kaldırıcı
kaldırılış
kaldırılma
kaldırılmak
kaldırım
kaldırımcı
kaldırımcılık,−ğı
kaldırım işçisi
kaldırım
kabadayılığı
kaldırım
kabadayısı
kaldırımlı
1168
kaldırım mühendisi
kaldırım satışı
kaldırımsı
kaldırımsız
kaldırım süpürgesi
kaldırım taşı
kaldırım yosması
kaldırış
kaldırma
kaldırmak
kaldırma kolcusu
kaldırtma
kaldırtmak
kale
Kale (ilçe)
kale bedeni
kalebent,−di
kalebent etmek
kalebentlik,−ği
kaleci
kaleci eldiveni
Kalecik (ilçe)
kalecilik,−ği
kale çizgisi
kalem
kalem açacağı
kalem aşısı
1169
kalembek
kalem beyi
kalem efendisi
kalem erbabı
kalemis
kalem işi
kalemkâr
kalemkârlık,−ğı
kalem kaşlı
kalem kavgası
kalem kömürü
kalem kulaklı
kalem kutusu
kalemlik,−ği
kalem parmaklı
kalem pil
kalem sahibi
kalemşor
kalem şuarası
kalemtıraş
kalender
kalenderce
kalenderî
Kalenderiye
kalenderleşme
kalenderleşmek
kalenderlik,−ği
1170
kalensöve
kaleska
kalevî
kale vuruşu
kaleydoskop,−bu
kalfa
kalfalık,−ğı
kalgıma
kalgımak
kalhane
kalıcı
kalıcılık,−ğı
kalıcı ruj
kalıç,−cı
kalık,−ğı
kalıklık,−ğı
kalım
kalımlı
kalımlılık,−ğı
kalımsız
kalın
kalın bağırsak,−ğı
kalınca
kalın kafa
kalın kafalı
kalın kafalılık,−ğı
kalınlaşma
1171
kalınlaşmak
kalınlaştırma
kalınlaştırmak
kalınlatma
kalınlatmak
kalınlık,−ğı
kalınma
kalınmak
kalın ses
kalıntı
kalın ünlü
kalın yağ
kalıp,−bı
kalıpçı
kalıpçılık,−ğı
kalıp kıyafet
kalıplama
kalıplamak
kalıplanma
kalıplanmak
kalıplaşma
kalıplaşmak
kalıplaşmış
kalıplaşmış iyelik,
−ği
kalıplatma
kalıplatmak
1172
kalıplı
kalıplı kıyafetli
kalıpsız
kalıpsız kıyafetsiz
kalıp sigarası
kalış
kalıt
kalıtçı
kalıtım
kalıtım bilimi
kalıtımsal
kalıtsal
kalıtsallık,−ğı
kaliborit
kalibraj
kalibrasyon
kalibrasyon testi
kalibre
kalifikasyon
kalifiye
kalifiye işçi
kaliforniyum
kaligrafi
kaliko
kalinis
kalinos
kalipso
1173
kaliptra
kalitatif
kalite
kalite çemberleri
kalite kontrolü
kaliteli
kalite riski
kalitesiz
kalitesizlik,−ği
kalkan
kalkan balığı
kalkan balığıgiller
kalkan bezi
kalkan böcekleri
kalkancık,−ğı
Kalkandere (ilçe)
kalkan kıkırdağı
kalk borusu
kalker
kalkerleşme
kalkerleşmek
kalkerli
kalkersiz
kalkık,−ğı
kalkıklık,−ğı
kalkındırma
kalkındırmak
1174
kalkınış
kalkınma
kalkınma hızı
kalkınmak
kalkış
kalkışılma
kalkışılmak
kalkışma
kalkışmak
kalkma
kalkmak
kalkojen
kalkolitik,−ği
kallavi
kallavi fincan
kalleş
kalleşçe
kalleşlik,−ği
kalleşlik etmek
kalma
kalma durumu
kalmak
kalmalı
kalmalı tümleç,−ci
kaloma
kalomel
kalori
1175
kalorifer
kalorifer borusu
kaloriferci
kalorifercilik,−ği
kalorifer dairesi
kalorifer kazanı
kalorifer peteği
kalorimetre
kalorimetri
kalp,−bi (yürek)
kalp (sahte)
kalp ağrısı
kalpak,−ğı
kalp akçe
kalpakçı
kalpakçılık,−ğı
kalpaklı
kalpaklık,−ğı
kalp aksesi
kalpazan
kalpazanlık,−ğı
kalp çarpıntısı
kalpçi
kalp etmek
kalp kası
kalp krizi
kalplaşma
1176
kalplaşmak
kalplık,−ğı
kalpli
kalp olmak
kalp sektesi
kalpsiz
kalpsizlik,−ği
kalp spazmı
kalp yarası
kalseduan
kalsemi
kalsifikasyon
kalsit
kalsiyum
kalsiyum fosfat
kalsiyum karbonat
kalsiyum klorür
kalsiyumlu
kalsiyum oksit,−di
kalsiyumsuz
kaltaban
kaltabanlık,−ğı
kaltak,−ğı
kaltakçı
kaltaklık,−ğı
kalûbelâ
Kalvenci
1177
Kalvencilik,−ği
Kalvenizm
kalya
kalyon
kalyoncu
kam (şaman)
kâm (dilek)
kama
kamacı
kamacılık,−ğı
kamalama
kamalamak
kamalı
kamamsı
Kaman (ilçe)
kamanço
kamanço etmek
kamara
kamaramsı
kamarillâ
kamarot
kamarotluk,−ğu
kamasız
kamaşma
kamaşmak
kamaştırma
kamaştırmak
1178
kamber
kambiyo
kambiyo ajanı
kambiyo cirosu
kambiyocu
kambiyoculuk,−ğu
kambiyo senedi
kambriyen
kambriyen öncesi
kambur
kambura
kambura makinesi
kambur felek,−ği
kambur kambur
kamburlaşma
kamburlaşmak
kamburlaştırma
kamburlaştırmak
kamburluk,−ğu
kamburumsu
kambur zambur
kamçı
kamçıbaşı (iplik)
kamçıkuyruk,−ğu
(koyun)
kamçılama
kamçılamak
1179
kamçılanış
kamçılanma
kamçılanmak
kamçılaşma
kamçılaşmak
kamçılatma
kamçılatmak
kamçılayış
kamçılı
kamçılılar
kame
kamelya
kamer
kamera
kameraman
kamer balığı
kamerî
kamerî ay
kamerî takvim
kameriye
kameriyeli
kamerî yıl
kamersiz
Kamerun
Kamerunlu
kamet
kamga
1180
kamış
kamışçık,−ğı
kamış kalem
kamış kemik,−ği
kamışkulak,−ğı (at)
kamışlı
kamışlık,−ğı
kamışsı
kamikaze
kâmil
kâmilen
kamineto
kamkaz
kamp
kampana
kampanacı
kampanya
kampanyacı
kampçı
kampçılık,−ğı
kamping
kamplaşma
kamplaşmak
kampus
kamp yapmak
kamu
kamu davası
1181
kamu denetçisi
kamu düzeni
kamuflâj
kamufle
kamufle etmek
kamu güvenliği
kamu hizmeti
kamu hukuku
kamu idaresi
kamu kesimi
kamu kurumu
kamulaştırılma
kamulaştırılmak
kamulaştırma
kamulaştırmak
kamuoyu
kamu personeli
kamus
kamu sağlığı
kamusal
kamusallaşma
kamusallaşmak
kamu sektörü
kamu tanrıcı
kamu tanrıcılık,−ğı
kamutay
kamu yararı
1182
kamu yönetimi
kamyon
kamyoncu
kamyonculuk,−ğu
kamyonet
kamyonetçi
kamyonetçilik,−ği
kan
kana
kanaat,−ti
kanaat etmek
kanaatkâr
kanaatkârlık,−ğı
kanaatli
Kanada
Kanada geyiği
Kanada kavağı
Kanadalı
kanadiyen
kana kan
kana kana
kan akçesi
kan aktarımı
kanal
kanalcık,−ğı
kanalet
kanalıyla
1183
kanalizasyon
kanama
kanamak
kanamalı
kanara
kanarya
kanarya çiçeği
kanaryalık,−ğı
kanarya otu
kanasta
kanat,−dı
kanata
kanatçık,−ğı
kanatış
kanatlandırma
kanatlandırmak
kanatlanış
kanatlanma
kanatlanmak
kanatlı
kanatlılar
kanatma
kanatmak
kanatsız
kanatsızlar
kanava
kanaviçe
1184
kan ayaklı
kanayış
kan bağı
kan bankası
kan basıncı
kan bilimci
kan bilimi
kanbiyit
kanca
kancabaş (kayık)
kancacı
kancalama
kancalamak
kancalanma
kancalanmak
kancalı
kancalı iğne
kancalı kurt,−du
kancasız
kancık,−ğı
kancıkça
kancıklık,−ğı
kancıklık etmek
kancıklık yapmak
kancıl
kancur
kan çıbanı
1185
kançılar
kançılarlık,−ğı
kançılarya
kandamlası (bitki)
kandaş
kandaşlık,−ğı
kan davası
kandelâ
Kandıra (ilçe)
kandıra ağacı
kandıra otu
kandırıcı
kandırıcılık,−ğı
kandırılış
kandırılma
kandırılmak
kandırış
kandırma
kandırmaca
kandırmak
kandidoz
kandil
kandilci
kandil çiçeği
kandil çöreği
kandil gecesi
kandil günü
1186
kandilisa
kandilleşme
kandilleşmek
kandilli
Kandilli
kandillik,−ği
kandilli küfür
kandilli selâm
kandilli temenna
kandil simidi
kandil yağı
kan doku
kan dolaşımı
kanepe
kangal
Kangal (ilçe)
kangal köpeği
kangallama
kangallamak
kangallanma
kangallanmak
kangren
kangrenleşme
kangrenleşmek
kangrenleştirme
kangrenleştirmek
kangrenli
1187
kangren olmak
kan grubu
kanguru
kangurugiller
kanı
kanı ayaklı
kanı bozuk,−ğu
kanık,−ğı
kanıklanma
kanıklanmak
kanıklık,−ğı
kanıkma
kanıkmak
kanıksama
kanıksamak
kanıksayış
kanırma
kanırmak
kanırtma
kanırtmaç,−cı
kanırtmak
kanı sıcak,−ğı
kanış
kanıt
kanıtlama
kanıtlamak
kanıtlandırma
1188
kanıtlandırmak
kanıtlanış
kanıtlanma
kanıtlanmak
kanıtlı
kanıtsama
kanıtsamak
kani,−i
kani olmak
kaniş
kankan
kan kanseri
kan kardeşi
kan kaybı
kan kırmızı
kankurutan
kanlama
kanlamak
kanlandırma
kanlandırmak
kanlanma
kanlanmak
kanlı
kanlı basur
kanlı bıçaklı
kanlı canlı
kanlı katil
1189
kanlılık,−ğı
kanma
kanmak
kanmazlık,−ğı
kan nakli
kano
kanon
kanotiye
kan otu
kan pahası
kan parası
kan plâzması
kan portakalı
kanser
kanser bilimi
kanserleşme
kanserleşmek
kanserleştirici
kanserli
kanserojen
kanseroloji
kan serumu
kansız
kansız ameliyat
kansız cansız
kansızlaşma
kansızlaşmak
1190
kansızlık,−ğı
kant,−dı
kantar
kantar ağası
kantarcı
kantarcılık,−ğı
kantariye
kantar kabağı
kantar kolu
kantarlama
kantarlamak
kantarlı
kantarlık,−ğı
kantarlı küfür
kantarma
kantaron
kantar topu
kan taşı
kantat
Kantçı
Kantçılık,−ğı
kantin
kantinci
kantincilik,−ği
kantitatif
kantiyane
kanto
1191
kantocu
kantoculuk,−ğu
kanton
kantonit
kanun (yasa; çalgı
aleti)
kânun (yılın ilk ve
son ayları)
kanun adamı
kanuncu
kanun dışı
kanunen
kanun hükmünde
kararname
kanunî
kanuniyet
kanun koyucu
kanunlaşma
kanunlaşmak
kanunlaştırılma
kanunlaştırılmak
kanunlaştırma
kanunlaştırmak
kanun lâyihası
kanun maddesi
kanunname
kanun sözcüsü
1192
kanunsuz
kanunsuzluk,−ğu
kanun tasarısı
kanun teklifi
kan unu
kanunuesasî
kânunuevvel
kânunusani
kanyak,−ğı
kanyon
kaolin
kaolinit
kaolinli
kaos
kap (giysi)
kap,−bı (mahfaza)
kâp,−bı (aşık
kemiği)
kapacık,−ğı
kapak,−ğı
kapak bıçkıcısı
kapak bıçkısı
kapakçık,−ğı
kapak kızı
kapaklanma
kapaklanmak
kapaklı
1193
kapaklık,−ğı
kapaksız
kapak tahtası
kapak takımı
kapak taşı
kapak yıldızı
kapalı
kapalı bölge
kapalı çarşı
kapalı devre
kapalı duruşma
kapalı gişe
kapalı hava
kapalı hece
kapalı kalp
ameliyatı
kapalı kutu
kapalılık,−ğı
kapalı oturum
kapalı rejim
kapalı tohumlular
kapalı tribün
kapalı yer korkusu
kapalı yüzme
havuzu
kapama
kapamacı
1194
kapamaç,−cı
kapamak
kapan
kapanca
kapancı
kapan duygu
kapanık,−ğı
kapanıklık,−ğı
kapanış
kapaniçe
kapan kapana
kapanma
kapanmak
kapantı
kapari
kaparo
kaparolu
kaparosuz
kaparoz
kaparozcu
kaparozculuk,−ğu
kaparozlama
kaparozlamak
kapasite
kapasiteli
kapasitesiz
kapatılış
1195
kapatılma
kapatılmak
kapatış
kapatma
kapatmak
kapattırma
kapattırmak
kapçak,−ğı
kapçık,−ğı
kapçıklı
kapçık meyve
kapelâ
kapı
kapı ağası
kapı ağzı
kapıcı
kapıcık,−ğı
kapıcılık,−ğı
kapı çuhadarı
kapı dışarı etmek
kapı halkı
kapı kâhyası
kapı kapamaca
kapı kethüdası
kapı kolu
kapı komşu
kapıkule
1196
kapı kulu
kapılandırma
kapılandırmak
kapılanma
kapılanmak
kapılgan
kapılganlık,−ğı
kapılı
kapılış
kapılma
kapılmak
kapı mandalı
kapı oğlanı
kapı perdesi
kapısı açık,−ğı
kapısız
kapış
kapışılma
kapışılmak
kapış kapış
kapışma
kapışmak
kapıştırma
kapıştırmak
kapı tokmağı
kapı yoldaşı
kapik,−ği
1197
kapital,−li
kapitalist
kapitalistleşme
kapitalistleşmek
kapitalistleştirme
kapitalistleştirmek
kapitalizm
kapitone
kapitülâsyon
kap kacak,−ğı
kapkaç
kapkaççı
kapkaççılık,−ğı
kapkara
kapkaranlık,−ğı
kaplam
kaplama
kaplamacı
kaplamacılık,−ğı
kaplamalı mobilya
kaplamak
kaplamalı
kaplamlı
kaplamsal
kaplamsallık,−ğı
kaplan
kaplan atlaması
1198
kaplanboğan
kaplan böcek,−ği
kaplan böcekler
kaplan derisi
kaplanış
kaplanma
kaplanmak
kaplatış
kaplatma
kaplatmak
kaplayış
kaplı
kaplıca
kaplıcalık,−ğı
kaplık,−ğı
kaplumbağa
kaplumbağalar
kaplumbağa
yürüyüşü
kapma
kapmaca
kapmak
kapnisit
kaporta
kaportacı
kaportacılık,−ğı
kapriçyo
1199
kapris
kaprisli
kaprissiz
kapris yapmak
kapsam
kapsama
kapsama alanı
kapsamak
kapsamlı
kapsayıcı
kapsız
kapsül
kaptan
kaptanıderya
kaptan köprüsü
kaptan köşkü
kaptanlık,−ğı
kaptan paşa
kaptan pilot
kaptıkaçtı
kaptırma
kaptırmak
kapuçin
kapuska
kaput
kaput bezi
kaput etmek
1200
kaputluk,−ğu
kapuz
kapüşon
kar (yağış)
kâr (kazanç)
kara
karaağaç,−cı
karaağaçgiller
kara ağızlı
karaardıç,−cı
karaasma
karabacak,−ğı
(mantar)
kara baht
kara bahtlı
karabakal (kuş)
karabaldır (bitki)
karabalık,−ğı
karabalina
karaballık,−ğı
(mantar
hastalığı)
karabasan (kâbus)
karabaş
karabaşak,−ğı
karabatak,−ğı (kuş)
karabatakgiller
1201
karabet
karabiber
karabibergiller
karabina
karabinyer
kara borsa
kara borsacı
kara borsacılık,−ğı
kara boya
karabuğday
karabuğdaygiller
kara bulut
karaburçak,−ğı
Karaburun (ilçe)
Karabük
karaca
Karacabey (ilçe)
karaca darısı
kara cahil
karaca kemiği
karaca kuruca
karacaot
Karacasu (ilçe)
karaceviz
karacı
karacılık,−ğı
karaciğer
1202
karaçalı
karaçalılık,−ğı
karaçam
karaçavuş (üzüm)
Karaçay
Karaçayca
karaçayır
Karaçaylı
Karaçoban (ilçe)
Karadağ
Karadağlı
kara damaklı
kara davar
Karadeniz
karadul (örümcek)
karadut
kara düzen
kara elmas
kara et
Kara Evli
karafa
karafaki
karafatma (böcek)
kara fırın
karagevrek,−ği
(üzüm)
karagöz (balık;
1203
oyun)
Karagöz (oyun−
daki kişi)
karagözcü
karagözcülük,−ğü
Karagözlük,−ğü
Karagözlük etmek
karagül
kara gün
kara gün dostu
karagürgen
karağı
kara haber
karahalile (bitki)
Karahallı (ilçe)
karahindiba
karahidra
karahumma
karaiğne (karınca)
karaiskete
kara iklimi
Karaim
Karaimce
Karaisalı (ilçe)
karakabarcık,−ğı
karakaçan (eşek)
kara kafalı
1204
karakafes (bitki)
kara kalem
Karakalpak
Karakalpakça
kara kaplı kitap,−bı
kara kaplumbağası
karakarga
kara kaş
karakaş (koyun)
karakavak,−ğı
karakavuk,−ğu
(bitki)
karakavza (yaban
havucu)
karakeçi (balık)
Karakeçili (ilçe)
kara kehribar
karakeme (yer
mantarı)
karakılçık,−ğı
(buğday)
kara kış
kara koca
Karakoçan (ilçe)
karakol
karakol gemisi
karakolluk,−ğu
1205
karakolluk olmak
karakoncolos
kara kovan
Karakoyunlu (ilçe)
karakter
karakteristik,−ği
karakterize
karakterize etmek
karakterli
karakteroloji
karaktersiz
karaktersizlik,−ği
kara kucak,−ğı
karakul
karakulak,−ğı
(hayvan; haberci)
kara kullukçu
kara kurbağası
kara kuru
kara kusmuk,−ğu
karakuş (at hasta−
lığı; kuş)
karakuşî
kara kutu
kara kuvvet
kara kuvvetleri
karalâhana
1206
karalâhana çorbası
karalama
karalama defteri
karalamak
karalanma
karalanmak
karalatma
karalatmak
karalayış
karaleylek,−ği
karalı
karalı beyazlı
karalık,−ğı
kara liste
karaltı
karama
karamak
karaman
Karaman
karamandola
Karamanlı (ilçe)
kara maşa
karambol,−lü
karamelâ
kara mili
kara mizah
karamsar
1207
karamsarlaşma
karamsarlaşmak
karamsarlaştırma
karamsarlaştırmak
karamsarlık,−ğı
karamsar olmak
karamuk,−ğu
karamusal
Karamürsel (ilçe)
karanfil
karanfilci
karanfilgiller
karanfil yağı
karanlık,−ğı
karanlık etmek
karanlık oda
karantina
karantina müddeti
karantina süresi
kara para
kara pazar
Karapınar (ilçe)
Karapürçek (ilçe)
karar
karargâh
kararınca
kararış
1208
kararlama
kararlamadan
kararlamak
kararlaşma
kararlaşmak
kararlaştırılma
kararlaştırılmak
kararlaştırma
kararlaştırmak
kararlı
kararlı dalga
kararlı denge
kararlılık,−ğı
kararma
kararmak
kararname
kararsız
kararsız denge
kararsızlık,−ğı
karartı
karartılma
karartılmak
karartma
karartmak
kara saban
karasakız (zift)
karasal
1209
karasal iklim
karasal kumul
karasal oluşuk,−ğu
kara sarı
kara sevda
kara sevdalı
karasığır
karasığırcık,−ğı
karasinek,−ği
karasu (glokom,
göz hastalığı)
Karasu (ilçe)
kara su
kara suları
karaşın
karataban
(hastalık)
kara tahta
Karataş (ilçe)
karatavuk,−ğu
karatavukgiller
Karatay (ilçe)
karate
karateci
kara tren
karaturp
karavan
1210
karavana
karavana borusu
karavanacı
kara vapuru
karavaş
karavaşlık,−ğı
karavel
karavelâ
karavide
Karay
kara yağız
karayaka
(koyun türü)
karayandık,−ğı
(bitki)
karayanık,−ğı
(hastalık)
kara yazı
Karayazı (ilçe)
Karayca
kara yel
kara yeli
karayemiş
karayemiş ağacı
kara yer
karayılan
kara yolu
1211
kara yosunları
kara yosunu
kara yüz
kara yüzlü
kar baykuşu
karbojen
karboksil
karboksilik,−ği
karboksilli
karbon
karbonado
karbonat
karbonatlama
karbonatlamak
karbonatlı
karbon dioksit,−di
karbon dönemi
karbon hidrat
karbonifer
karbonik,−ği
karbonik asit,−di
karbonil
karbonit
karbonizasyon
karbon kâğıdı
karbonlama
karbonlamak
1212
karbonlaşma
karbonlaşmak
karbonlu
karbon monoksit,
−di
karborundum
karbür
karbüratör
karbürleme
karcığar
kar çiçeği
kardelen
kardeş
kardeşçe
kardeşkanı (sakız)
kardeşkanı ağacı
kardeş kardeş
kardeş kavgası
kardeşlenme
kardeşlenmek
kardeşlik,−ği
kardeş okul
kardeş parti
kardeş payı
kardeş şehir,−hri
kardırma
kardırmak
1213
kar dikeni
kardinal,−li
kardinal kuşu
kardinallik,−ği
kardiyak
kardiyograf
kardiyografi
kardiyogram
kardiyolog,−ğu
kardiyoloji
kardiyopati
kardiyoskleroz
kardiyoskop,−bu
kardiyoskopi
kare
kare kare
karekök
kareleme
karelemek
kareli
karesel bölge
kâr etmek
kar faresi
karfiçe
karga
kargabeyni
(yemek)
1214
kargaburnu (alet)
karga burun
kargabüken
kargacık burgacık
kargadelen
karga düleği
kargagiller
kargasekmez
kargaşa
kargaşacı
kargaşalık,−ğı
karga tulumba
karga yürüyüşü
kargı
Kargı (ilçe)
kargılama
kargılamak
kargılık,−ğı
kargıma
kargımak
kargın
Kargın
kargış
kargış etmek
kargışlama
kargışlamak
kargışlı
1215
kargo
kargocu
kargoculuk,−ğu
karha
kâr haddi
kar helvası
karı
karı ağızlı
karık,−ğı
karıklama
karıklamak
karıkma
karıkmak
karı koca
karı kocalık,−ğı
karılaşma
karılaşmak
karılı
karılık,−ğı
karılık etmek
karılı kocalı
karılma
karılmak
karıma
karımak
karın,−rnı
karın ağrısı
1216
karın boşluğu
karınca
karınca asidi
karınca belli
karınca duası
karıncaezmez
karıncaincitmez
karınca kaderince
karınca kararınca
karınca kuşu
karınca kuşugiller
karıncalanış
karıncalanma
karıncalanmak
karıncalar
karıncalı
karıncasever
karıncayiyen
karıncayiyengiller
karınca yuvası
karıncık,−ğı
karın çatlağı
karından ayaklılar
karından bacaklılar
karındaş
karınlama
karınlamak
1217
karınlı
karınma
karınmak
karınsa
karıntası
karıntı
karın zarı
karın zarı iltihabı
karın zarı yangısı
karısı ağızlı
karısı köylü
karış
karışık,−ğı
karışıklık,−ğı
karışılma
karışılmak
karışım
karış karış
karışlama
karışlamak
karışma
karışmak
karıştırıcı
karıştırıcılık−ğı
karıştırılma
karıştırılmak
karıştırış
1218
karıştırma
karıştırmak
kari,−i
karides
karides ağı
karidesçi
kariha
karikatür
karikatürcü
karikatürcülük,−ğü
karikatürist
karikatürize
karikatürize etmek
karikatürleştirme
karikatürleştirmek
karikatürlük,−ğü
karina
karina etmek
karinalılar
karine
kar ispinozu
kariyer
kariyer yapmak
karizma
karizmatik,−ği
Karkamış (ilçe)
karkara
1219
karkas
kar kazı
kar kuşu
kar kuyusu
karlama
karlamak
karlanma
karlanmak
karlı
kârlı
kârlı iş
karlık,−ğı
Karlıova (ilçe)
Karluk
karma
karmaç,−cı
karma eğitim
karma ekonomi
karmak
karmakarış
karmakarış etmek
karmakarışık,−ğı
karmakarışık
etmek
karmakarışık
olmak
karmakarış olmak
1220
karmalık,−ğı
karman çorman
karmanyola
karmanyolacı
karmanyolacılık,−ğı
karma okul
kâr marjı
karma sergi
karmaşa
karmaşık,−ğı
karmaşıklaşma
karmaşıklaşmak
karmaşık sayı
karmaşma
karmaşmak
karmaştırma
karmaştırmak
karma tamlama
kâr merkezi
karmık,−ğı
karmuk,−ğu
karnabahar
karnabit
karnaval
karnaval
maskarası
karnaval maskesi
1221
karne
karnı aç
karnı burnunda
karnı geniş
karnıkara (börülce)
karnından konuşan
karnı tok
karnıyarık,−ğı
karni
karnivor
karo
karoser
kâr payı
kâr paylaşımı
karpit
karpit lâmbası
karpuz
karpuzcu
karpuzculuk,−ğu
karpuz fener
Karpuzlu (ilçe)
Kars
karsak,−ğı
kar sapanı
kârsız
karst
karstik,−ği
1222
karşı
karşı akın
karşı casusluk,−ğu
karşıcı
karşıcılık,−ğı
karşıdan karşıya
karşı devrim
karşı düşürüm
karşı gelim
karşı görüş
karşı karşıya
karşılama
karşılamak
karşılama töreni
karşılanış
karşılanma
karşılanmak
karşılaşma
karşılaşmak
karşılaşma takvimi
karşılaştırılma
karşılaştırılmak
karşılaştırma
karşılaştırmacı
karşılaştırma
derecesi
karşılaştırmak
1223
karşılaştırmalı
karşılaştırmalı dil
bilgisi
karşılaştırmalı dil
bilimi
karşılaştırmalı
edebiyat
karşılaştırmalı ses
bilgisi
karşılayıcı
karşılayış
karşılık,−ğı
karşılıklı
karşılıklılık,−ğı
karşılıklı yapraklar
karşılıksız
karşılıksızı aşk
karşılıksız çek
karşın
karşı olmak
karşı olum
karşı oy
karşı sav
karşıt
karşıt anlamlı
karşıtçı
karşıtçılık,−ğı
1224
karşıt duygu
karşıtlama
karşıtlamak
karşıtlaşma
karşıtlaşmak
karşıtlı
karşıtlık,−ğı
Karşıyaka (ilçe)
kart
kartal
Kartal (ilçe)
kartal ağacı
kartalgiller
kartallar
kartallı
kartallı eğrelti otu
kartalma
kartalmak
kartaloş
kartaloz
kartça
karteks
karteks dolabı
kartel
kartelâ
kartelleşme
kartelleşmek
1225
Kartezyen
Kartezyenizm
karting
kartlaşma
kartlaşmak
kartlık,−ğı
kartograf
kartografi
kartografik,−ği
karton
kartoncu
kartonlama
kartonlamak
kartonpiyer
kartonumsu
kartopu
kartotek,−ği
kartpostal
kartpostalcı
kartuk,−ğu
kartuş
kartvizit
Karun
karyağdı
karye
karyokinez
karyola
1226
kas
kasa
kasaba
kasabalı
kasacı
kasadar
kasa defteri
kasa fişi
kasalama
kasalamak
kasalanma
kasalanmak
kasalı
kasalık,−ğı
kasap,−bı
kasaphane
kasaplık,−ğı
kasara
kasa sayımı
kasatura
kasavet
kasavet etmek
kasavetlenme
kasavetlenmek
kasavetli
kasavetsiz
kas doku
1227
kâse
kâsecik,−ği
kâseletme
kâseletmek
kasem
kaset
kasetçalar
kasetçi
kasetçilik,−ği
kasık,−ğı
kasık bağcı
kasık bağı
kasık biti
kasık çatlağı
kasık otu
kasıl
kasıl duyumlar
kasılgan
kasılganlık,−ğı
kasılış
kasılma
kasılmak
kasım
kasım kasım
kasımpatı
kasınç,−cı
kasınma
1228
kasınmak
kasıntı
kasıntılı
kasıntısız
kasır,−srı
kasırga
kasıt,−stı
kasıtlı
kasıtsız
kaside
kasideci
kasidehan
kasis
kasiyer
kask
kaskat (fizik)
kaskatı
kasket
kasketçi
kasketçilik,−ği
kasketli
kasketsiz
kasko
kaslaşma
kaslaşmak
kaslı
kasma
1229
kasmak
kasnak,−ğı
kasnakçı
kasnaklama
kasnaklamak
kasnı
kassız
kast
Kastamonu
kastanyet
kastanyola
kastanyola yuvası
kastar
kastarcı
kastarcılık,−ğı
kastarlama
kastarlamak
kastarlı
kasten
kastetme
kastetmek
kastî
kastor
kas tutukluğu
kasvet
kasvetli
kasvetsiz
1230
kaş
Kaş (ilçe)
kaşağı
kaşağılama
kaşağılamak
kaşağılanma
kaşağılanmak
kaşağılatma
kaşağılatmak
kaşalot
kaşan
kaşandırma
kaşandırmak
kâşane
kaşanma
kaşanmak
kaşan yeri
kaşar
kaşarlanma
kaşarlanmak
kaşarlı
kaşar peyniri
kaşbastı
kaşe
kaşeksi
kaşeleme
kaşelemek
1231
kaşelenme
kaşelenmek
kaşeletme
kaşeletmek
kaşeli
kaşık,−ğı
kaşık çalımı
kaşıkçı
kaşıkçı kuşu
kaşıkçılık,−ğı
kaşıkçın
kaşık düşmanı
kaşık havası
kaşık kaşık
kaşıklama
kaşıklamak
kaşıklanma
kaşıklanmak
kaşıklayış
kaşıklık,−ğı
kaşık otu
kaşık oyunu
kaşıma
kaşımak
kaşındırma
kaşındırmak
kaşınış
1232
kaşınma
kaşınmak
kaşınma kazığı
kaşıntı
kaşıntılı
kâşif
kaş jölesi
kaşkariko
kaşkaval
kaşkol,−lü
kaşkorse
kaşlı
kaşlı gözlü
kaşmer
kaşmerlik,−ği
kaşmir
kaşpusiye
kat
kat,−t'ı (kesme)
katabolizma
katafalk
katafot
katakofti
katakomp
katakulli
katalanca
katalepsi
1233
kataleptik,−ği
katalitik,−ği
katalitik soba
kataliz
katalizör
katalog,−ğu
kataloglama
kataloglamak
katalpa
katana
katar
katarakt
katar katar
katarlama
katarlamak
katarlanma
katarlanmak
katavaşya
katbekat
katedral,−li
kategori
kategorik,−ği
katetme
katetmek
katgüt
katı
katık,−ğı
1234
katı kalpli
katık etmek
katıklama
katıklamak
katıklı
katıklı aş
katıksız
katıksız hapis,−psi
katıla katıla
katılaşma
katılaşmak
katılaştırma
katılaştırmak
katılgan doku
katılık,−ğı
katılım
katılımcı
katılış
katılma
katılmak
katıltma
katıltmak
katım
katımlık,−ğı
katıntı
katır
katır boncuğu
1235
katırcı
katırcılık,−ğı
katır karı
katır kutur
katırkuyruğu (bitki)
katırlaşma
katırlaşmak
katırlık,−ğı
katırtırnağı (bitki)
katır yılanı
katı söz
katışık,−ğı
katışıklık,−ğı
katışıksız
katışma
katışmaç,−cı
katışmak
katıştırma
katıştırmak
katı yağ
katı yumurta
katı yürekli
kat'î
kâtibe
kâtibiadil,−dli
katil,−tli (öldürme)
katil (öldüren)
1236
kat'îleşme
kat'îleşmek
katillik,−ği
kâtip,−bi
kâtiplik,−ği
kat irtifakı
kat’î teminat
kat'iyen
kat'iyet
kat kat
katkı
katkılanma
katkılanmak
katkılı
katkı maddesi
katkı payı
katkısız
katlama
katlamak
katlandırma
katlandırmak
katlanılma
katlanılmak
katlanış
katlanma
katlanmak
katlatma
1237
katlatmak
katlayış
katletme
katletmek
katlı
katlı kur
katliam
katma
katma bütçe
katma değer
vergisi
katmak
katmalı
katman
katman bulut
katmanlaşma
katmanlaşmak
katmanlı
katmer
katmerci
katmercilik,−ği
katmer katmer
katmerleşme
katmerleşmek
katmerli
katmerli badem
katmerli birleşik
1238
zaman
katmerli iyelik,−ği
katmerli yalan
katmersiz
Katolik
Katoliklik,−ği
katolunma
katolunmak
katot,−du
katrak,−ğı
katran
katran ağacı
katrancı
katrancılık,−ğı
katran çamı
katranköpüğü
(mantar)
katranlama
katranlamak
katranlanma
katranlanmak
katranlı
katran ruhu
katran suyu
katran taşı
katran yağı
katre
1239
katre katre
katrilyon
kat sayı
katur kutur
katyon
kat yuvarı
kauçuk,−ğu
kauçuklu
kaurit tutkalı
kav
kavaf
kavaf işi
kavafiye
kavaflık,−ğı
kavait,−di
kavak,−ğı
Kavak (ilçe)
kavakçılık,−ğı
kavak inciri
Kavaklıdere (ilçe)
kavaklık,−ğı
kaval
kavalcı
kaval kemiği
kaval tüfek,−ği
kavalye
kavalyelik,−ği
1240
kavalyelik etmek
kavanço
kavanoz
kavara
kavaracı
kavas
kavaslık,−ğı
kavasya
kavat
kavata
kavelâ
kavga
kavga adamı
kavgacı
kavgacılık,−ğı
kavga etmek
kavga kaşağısı
kavgalaşma
kavgalaşmak
kavgalı
kavgasız
kavgasızlık,−ğı
kavi
kavil,−vli
kavileşme
kavileşmek
kavileştirme
1241
kavileştirmek
kavilleşme
kavilleşmek
kavilya
kavim,−vmi
kavis,−vsi
kavisli
kavkı
kavkılı
kavlağan
kavlak,−ğı
kavlama
kavlamak
kavlanma
kavlanmak
kavlaşma
kavlaşmak
kavlatma
kavlatmak
kavlıç,−cı
kavlık,−ğı
kavlince
kavlükarar
kav mantarı
kavmî
kavmiyat
kavmiyet
1242
kavmiyetçi
kavmiyetçilik,−ği
kavraç,−cı
kavrak,−ğı
kavram
kavrama
kavramak
kavrama noktası
kavramcılık,−ğı
kavram karmaşası
kavramlaşma
kavramlaşmak
kavramsal
kavranılma
kavranılmak
kavranılmaz
kavranma
kavranmak
kavratma
kavratmak
kavrayış
kavrayışlı
kavrayışsız
kavruk,−ğu
kavrukluk,−ğu
kavrulma
kavrulmak
1243
kavruluş
kavşak,−ğı
kavşak adası
kavuk,−ğu
kavukçu
kavuklu
kavukluk,−ğu
kavun
kavuncu
kavuniçi (renk)
kavunsu
kavurga
kavurma
kavurmacı
kavurmaç,−cı
kavurmak
kavurmalı
kavurmalık,−ğı
kavurtma
kavurtmak
kavuruş
kavuşma
kavuşmak
kavuştak,−ğı
kavuşturma
kavuşturmak
kavuşulma
1244
kavuşulmak
kavuşum
kavuşum devri
kavuşur su
yosunları
kavut
kavuz
kavuzlular
kavzama
kavzamak
kay,−yyı
kaya
kaya balığı
kaya balığıgiller
kayabaşı (ezgi;
türkü)
kayaç,−cı
kaya güvercini
kayağan
kayağanlık,−ğı
kayağan taş
kaya hanisi (balık)
kaya horozu
kayak,−ğı
kayakçı
kayakçılık,−ğı
kaya keleri
1245
kayak evi
kayalık,−ğı
kaya lifi
kayan
kaya örümceği
kayar
kayarlama
kayarlamak
kayarto
kaya sansarı
kaya sarımsağı
kaya sarmaşığı
kaya suyu
kaya tuzu
kaybedilme
kaybedilmek
kaybetme
kaybetmek
kaybolma
kaybolmak
kayboluş
kayda değer
kaydedici
kaydedilme
kaydedilmek
kaydetme
kaydetmek
1246
kaydettirme
kaydettirmek
kaydıhayat
kaydıihtiyat,−dı
kaydırak,−ğı
kaydırılma
kaydırılmak
kaydırış
kaydırma
kaydırmak
kaydırtma
kaydırtmak
kaydiye
kaydolma
kaydolmak
kay etmek
kaygan
kaygana
kayganalık,−ğı
kayganlık,−ğı
kaygı
kaygılandırma
kaygılandırmak
kaygılanış
kaygılanma
kaygılanmak
kaygılı
1247
kaygın
kaygısız
kaygısızca
kaygısızlık,−ğı
Kayı
kayık,−ğı
kayıkçı
kayıkçı kavgası
kayıkçılık,−ğı
kayıkhane
kayık salıncak,−ğı
kayık tabak,−ğı
kayık yaka
kayın,−ynı
kayın
kayın baba
kayın birader
kayınço
kayıngiller
kayınlık,−ğı
kayın peder
kayıntı
kayın valide
kayıp,−ybı
kayır
kayırıcı
kayırıcılık,−ğı
1248
kayırılma
kayırılmak
kayırış
kayırma
kayırmak
kayırtma
kayırtmak
kayısı
kayısı hoşafı
kayısı kompostosu
kayısı kurusu
kayış
kayış balığı
kayışçı
kayış dili
kayışkıran
kayıt,−ydı
kayıt defteri
kayıtım
kayıtımla
uslamlama
kayıt kuyut,−du
kayıtlama
kayıtlamak
kayıtlı
kayıtlı sermaye
kayıtma
1249
kayıtmak
kayıtsız
kayıtsızca
kayıtsızlık,−ğı
kayıtsız şartsız
kaykaç,−cı
kaykay
kaykılma
kaykılmak
kaykıltma
kaykıltmak
kayma
kaymak,−ğı
kaymak
kaymakaltı (süt)
kaymakam
kaymakamlık,−ğı
kaymakçı
kaymak kâğıdı
kaymaklanma
kaymaklanmak
kaymaklı
kaymaklı
dondurma
kaymak tabakası
kaymak takımı
kaymak taşı
1250
kaymalık,−ğı
kayme
kaymelik,−ği
kaynaç,−cı
kaynaç taşı
kaynak,−ğı
kaynakça
kaynakçacı
kaynakçı
kaynakçılık,−ğı
kaynak gösterme
kaynakhane
kaynak kişi
kaynaklanma
kaynaklanmak
kaynak makinesi
kaynak suyu
kaynak yapmak
kaynama
kaynamak
kaynama noktası
kaynana
kaynana ağzı
kaynanadili (bitki)
kaynanalık,−ğı
kaynanalık etmek
kaynana zırıltısı
1251
kaynar
kaynarca
Kaynarca (ilçe)
kaynaşık,−ğı
kaynaşma
kaynaşmak
kaynaştırma
kaynaştırmak
kaynaştırma sesi
kaynata
kaynatalık,−ğı
kaynatılma
kaynatılmak
kaynatma
kaynatmak
kaynayış
kaypak,−ğı
kaypakça
kaypaklaşma
kaypaklaşmak
kaypaklık,−ğı
kaypama
kaypamak
kayra
kayracılık,−ğı
kayrak,−ğı
kayran
1252
kayrılma
kayrılmak
kayser
Kayseri
Kayseri mantısı
Kayseri pastırması
kayşa
kayşama
kayşamak
kayşat
kaytaban
kaytak,−ğı
kaytaklık,−ğı
kaytan
kaytan bıyıklı
kaytancı
kaytanlı
kaytarıcı
kaytarış
kaytarma
kaytarmacı
kaytarmacılık,−ğı
kaytarmak
kayyum
kayyumluk,−ğu
kaz
kaza
1253
kaza dairesi
kazaen
kaza etmek
kazağı
kazak,−ğı
Kazak
Kazakça
Kazak çömelmesi
Kazakistan
kazaklık,−ğı
kaza kurşunu
kazalı
kazamat
kazan
Kazan (şehir; ilçe)
kazancı
kazancılık,−ğı
kazanç,−cı
kazançlı
kazançsız
kazan dairesi
kazandırma
kazandırmak
kazandibi (tatlı)
kazanılma
kazanılmak
kazanılmış hak,−kkı
1254
kazanım
kazanış
kazanma
kazanmak
kazan taşı
kazara
kazaratar
kazasız
kazasız belâsız
kazaska
kazasker
kazaskerlik,−ği
kazayağı (bitki;
renk)
kazaz
kazazede
kazboku (renk)
kazdırma
kazdırmak
kazein
kazein tutkalı
kazevi (zembil)
kazgıç,−cı
kazı
kazı bilimci
kazı bilimi
kazı bilimsel
1255
kazıcı
kazık,−ğı
kazıkazan
kazıkçı
kazık kök
kazıklama
kazıklamak
kazıklanma
kazıklanmak
kazıklayış
kazıklı
kazıklı humma
kazık marka
kazıl
kazılış
kazılma
kazılmak
kazım
kazıma
kazımak
kazıma resim,−smi
kazımık,−ğı
Kâzımkarabekir (ilçe)
kazınma
kazınmak
kazıntı
kazıntılı
1256
kazıtma
kazıtmak
kazıyış
kaziye
kaz kafalı
kazkanadı (oyun)
kazma
kazmacı
kazmaç,−cı
kazma diş
kazmak
kazolit
kazulet
kazurat
Keban (ilçe)
kebap,−bı
kebapçı
kebapçılık,−ğı
kebaplı
kebaplık,−ğı
kebe
kebere
kebir
kebze
kebzeci
keçe
keçeci
1257
keçecilik,−ği
keçeleme
keçelemek
keçelenme
keçelenmek
keçeleşme
keçeleşmek
keçeleştirme
keçeleştirmek
keçeli
keçi
Keçiborlu (ilçe)
keçiboynuzu (bitki)
keçi inadı
keçi kömüreni
keçiler
keçileşme
keçileşmek
keçilik,−ği
keçilik etmek
keçi mantarı
keçimemesi
(üzüm)
Keçiören (ilçe)
keçi postu
keçisağan
keçi sakal
1258
keçisakalı (bitki)
keçisedefi (bitki)
keçi söğüdü
keçitırnağı (oyma
kalemi)
keçi yemişi
keçi yolu
keder
kederlendirme
kederlendirmek
kederleniş
kederlenme
kederlenmek
kederli
kedersiz
kedi
kediayağı (bitki)
kedi balı
kedi balığı
kedi balığıgiller
kedibastı
kedidili (bisküvi)
kedigiller
kedigözü (lâmba)
kedi nanesi
kedi otu
kedi otugiller
1259
kediyaladı
kefal,−li
kefalet
kefaleten
kefalet mektubu
kefaletname
kefalet senedi
kefalgiller
kefaller
kefaret
kefe
kefek,−ği
kefeki
kefeleme
kefelemek
kefeli
kefen
kefenci
kefenleme
kefenlemek
kefenleyiş
kefenli
kefenlik,−ği
kefenlik para
kefensiz
kefere
kefil
1260
kefillik,−ği
kefil olmak
kefir
kefiye
kefne
kehanet
Kehkeşan
(Samanyolu)
kehle
kehribar
kehribar balı
kehribarcı
kek
kekâ
kekâh
keke
kekeç,−ci
kekeleme
kekelemek
kekeleyiş
kekelik,−ği
kekeme
kekemeleşme
kekemeleşmek
kekemelik,−ği
kekik,−ği
kekikli
1261
kekik yağı
keklik,−ği
kekre
kekrelik,−ği
kekremsi
kekremsilik,−ği
kekresi
kel
kelâm
Kelâmıkadim
kelâmıkibar
kelaynak,−ğı
kele
kelebek,−ği
kelebek camı
kelebek çiçeği
kelebek gözlük,
−ğü
kelebekler
kelebek otu
keleci
kelek,−ği
keleklik,−ği
keleklik etmek
kelem
keleme
kelep,−bi
1262
kelepçe
kelepçeleme
kelepçelemek
kelepçelenme
kelepçelenmek
kelepçeli
kelepir
kelepirci
kelepircilik,−ği
kelepleme
keleplemek
kelepser
keler
keler balığı
kelergiller
Keles (ilçe)
keleş
keleşlik,−ği
kelifit
kelik,−ği
kelime
kelime cambazı
kelime cambazlığı
kelimecik,−ği
kelime hazinesi
kelimeişahadet
kelime kadrosu
1263
kelime karışıklığı
kelimeleşme
kelimeleşmek
kelime oyunu
kelime sıklığı
kelimesi
kelimesine
kelimesiz
kelime türü
kelime vurgusu
kel kâhya
Kelkit (ilçe)
kelle
kelleşme
kelleşmek
kelli felli
kellik,−ği
keloğlan (hindi)
Keloğlan
kem
Kemah (ilçe)
kemakân
kemal,−li
Kemalist
Kemaliye (ilçe)
Kemalizm
Kemalpaşa (ilçe)
1264
Kemalpaşa tatlısı
keman
kemancı
kemancılık,−ğı
kemane
kemane çekme
kemanî
kemankeş
keman yayı
keme
kemençe
kemençeci
kement,−di
kementleme
kementlemek
kemer
Kemer (ilçe)
kemer bağlama
kemere
kemer gözü
kemerleme
kemerlemek
kemerli
kemerlik,−ği
kemer patlıcanı
kemersiz
kem göz
1265
kemha
kemik,−ği
kemik bilimci
kemik bilimi
kemikçik,−ği
kemik doku
kemik kanseri
kemikleşme
kemikleşmek
kemikleştirme
kemikleştirmek
kemikli
kemikli balıklar
kemik rengi
kemiksi
kemiksi bölge
kemiksiz
kemik veremi
kemik yalayıcı
kemik zarı
kemircik,−ği
kemirdek,−ği
kemirgen
kemirgenler
kemirici
kemiriciler
kemirilme
1266
kemirilmek
kemiriş
kemirme
kemirmek
kemiyet
kem küm
kem küm etmek
kemlik,−ği
kemlik etmek
kemoterapi
kemre
kemreleme
kemrelemek
kemrelik,−ği
kenar
kenar bobini
kenarcı
kenarda köşede
kenarlı
kenarlık,−ğı
kenar mahalle
kenarortay
kenar semt
kenarsız
kenar suyu
kendi
kendi başına
1267
kendi beslek,−ği
kendigelen
kendi hâlinde
kendiişler
kendiişlerlik,−ği
kendi kendine
kendiliğinden
kendiliğindenlik,−ği
kendiliğinden
üreme
kendilik,−ği
kendince
kendinde
kendinden
kendine has
kendine mahsus
kendine özgü
kendir
kendircilik,−ği
kendirgiller
kendirik,−ği
kendisince
kendiüretir
kene
kene ağacı
kenef
kene göz
1268
keneler
kene otu
keneş
kenet,−di
kenet etmek
kenetleme
kenetlemek
kenetleniş
kenetlenme
kenetlenmek
kenetli
kenet mili
kenevir
kenevircilik,−ği
kenevir helvası
kengel
kengel sakızı
kenger
kenger sakızı
kent
kental,−li
kentçi
kentçilik,−ği
kentet
kentilyon
kentler arası
kentleşme
1269
kentleşmek
kentli
kentlileşme
kentlileşmek
kentsel
kent soylu
kent soyluluk,−ğu
kenttaş
Kenya
Kenyalı
kep
kepaze
kepaze etmek
kepazelik,−ği
kepaze olmak
kepbastı
kepçe
kepçeburun (yaban
ördeği)
kepçe kulak,−ğı
kepçe kuyruk,−ğu
kepçeleme
kepçelemek
kepçeli
kepçe surat
kepek,−ği
kepekçi
1270
kepeklenme
kepeklenmek
kepekli
kepenek,−ği
kepenk,−gi
kepez
kepir
kepme
kepmek
Kepsut (ilçe)
kerahet
kerahet vakti
keramet
kerametli
kerata
keratin
keratinleşme
keratinleşmek
keratinli
kerde
kere
kerem
kerem etmek
kerempe
kerem sahibi
keres
kereste
1271
keresteci
kerestecilik,−ği
keresteli
kerestelik,−ği
kerevet
kerevides
kerevit
kereviz
kerh
kerhane
kerhaneci
kerhen
kerih
kerim
kerime
keriz
kerizci
kerkenez
kerki
kerli ferli
kermen
kermes
kerpeten
kerpiç,−ci
kerpiççi
kerpiçleşme
kerpiçleşmek
1272
kerrake
kerrakeli
kerrat
kerrat cetveli
kerte
kerte kerte
kerteleme
kerteles
kertenkele
kertenkeleler
kerteriz
kerteriz noktası
kerti
kertik,−ği
kertik kertik
kertikleme
kertiklemek
kertikli
kertilme
kertilmek
kertme
kertmek
kervan
kervanbaşı
kervancı
kervan çulluğu
Kervankıran
1273
(Çolpan)
kervansaray
Kervan Yıldızı
kes
kesafet
kesat,−dı
kesatlık,−ğı
kese
kesecik,−ği
kese çiçeği
kesedar
kesek,−ği
kese kâğıdı
keseklenme
keseklenmek
kesekli
kesel
keseleme
keselemek
keseleniş
keselenme
keselenmek
keseletme
keseletmek
keseli
keseli kurt,−du
keseliler
1274
kesel perdesi
kesen
kesene
kesenek,−ği
kesenekçi
kesenkes
keser
kesici
kesici diş
kesif
kesif yem
kesik,−ği
kesik hava
kesik kelime
kesik kerem
kesik kesik
kesik koni
kesikli
kesiklik,−ği
kesik piramit,−di
kesik prizma
kesiksiz
kesiliş
kesilme
kesilmek
kesim
kesimci
1275
kesim evi
kesimhane
kesimlik,−ği
kesin
kesin bilgi
Kesin Hesap
Kanunu
kesinleme
kesinleşme
kesinleşmek
kesinleştirme
kesinleştirmek
kesinlik,−ği
kesinlikle
kesinme
kesinmek
kesinsizlik,−ği
kesinti
kesintili
kesintisiz
kesin uyarı
kesir,−sri
kesirli
kesirli sayı
kesir ölçek,−ği
kesirsiz
kesiş
1276
kesişen
kesişme
kesişmek
kesit
kesityazar
kesityazar belgesi
keskenme
keskenmek
keski
keskin
Keskin (ilçe)
keskinleşme
keskinleşmek
keskinleştirme
keskinleştirmek
keskinletme
keskinletmek
keskinlik,−ği
kesme
kesmece
kesme imi
kesme işareti
kesmek
kesme kaya
kesmelik,−ği
kesme şeker
kesme taş
1277
kesmik,−ği
kesmikli
kesp,−bi
kesp etmek
kesre
kesret
kestane
kestaneci
kestanecik,−ği
kestane dorusu
kestane fişeği
kestane kabağı
kestane kargası
kestanelik,−ği
kestane rengi
kestane şekeri
Kestel (ilçe)
kestere
kestirilme
kestirilmek
kestirim
kestiriş
kestirme
kestirmece
kestirmeden
kestirmek
kesyap
1278
keş
Keşan (ilçe)
Keşap (ilçe)
keşen
keşfedilme
keşfedilmek
keşfetme
keşfetmek
keşfettirme
keşfettirmek
keşide
keşideci
keşif,−şfi
keşif kolu (askerlik)
keşik,−ği
keşikleme
kesikleşme
keşikleşmek
keşiş
keşişhane
keşişleme
keşişlik,−ği
keşke
keşkek,−ği
keşkekçi
keşki
keşkül
1279
keşkülüfukara
keşleme
keşlemek
keşmekeş
keşmekeşlik,−ği
Keşmir
keşşaf
keşşaflık,−ğı
ket
ketal,−li
ketçap
kete
ketebe
keten
ketencik,−ği
ketengiller
keten helva
keten helvacı
keten helvası
keten kuşu
keten tohumu
kethüda
kethüda bey
kethüdalık,−ğı
keton
ketum
ketumiyet
1280
ketumluk,−ğu
ketum olmak
ket vurma
kevel
kevelci
keven
kevgir
Kevser
keyci
keyfetme
keyfetmek
keyfî
keyfîlik,−ği
keyfince
keyfi sıra
keyfi yerinde
keyfiyet
keyif,−yfi
keyif ehli
keyif hâli
keyiflenme
keyiflenmek
keyifli
keyifli keyifli
keyifsiz
keyifsizlenme
keyifsizlenmek
1281
keyifsizlik,−ği
kez
keza
kezalik
kezzap,−bı
kıble
kıblenüma
Kıbrıs
Kıbrısçık (ilçe)
Kıbrıslı
kıç
kıçı kırık,−ğı
kıçın kıçın
kıçtan bacaklı
kıçtankara (gemi)
kıç üstü (denizcilik)
kıdem
kıdemce
kıdemli
kıdemli başçavuş
kıdemlilik,−ği
kıdemli üstçavuş
kıdemsiz
kıdemsizlik,−ği
kıdem tazminatı
kıdım kıdım
kığ
1282
kığı
kığılama
kığılamak
kıh
kıkırdak,−ğı
kıkırdak bilimi
kıkırdak doku
kıkırdaklaşmış
kıkırdaklı
kıkırdama
kıkırdamak
kıkırdatma
kıkırdatmak
kıkırdayış
kıkır kıkır
kıkırlık,−ğı
kıkırtı
kıl
kılâde
kılağı
kılağılama
kılağılamak
kılağılı
kılağısız
kılâptan
kılavuz
kılavuz gemisi
1283
kılavuz kaptan
kılavuzlama
kılavuzlamak
kılavuzluk,−ğu
kılavuzluk etmek
kılbaz
kıl burun
kılcal
kılcal boru
kılcal damar
kılcal etki
kılcal kök
kılcallık,−ğı
kılcan
kıl çadır
kılçık,−ğı
kılçıklı
kılçıksız
kıldırma
kıldırmak
kıldırtma
kıldırtmak
kılgı
kılgılı
kılgın
kılgısal
kılıbık,−ğı
1284
kılıbıklaşma
kılıbıklaşmak
kılıbıklık,−ğı
kılıbıklık etmek
kılıcına
kılıç,−cı
kılıç alayı
kılıç bacak,−ğı
kılıç balığı
kılıç balığıgiller
kılıççı
kılıç gagalı
kılıçhane
kılıç kuşanma
kılıçkuyruk,−ğu
(balık)
kılıçlama
kılıçlamak
kılıçlayış
kılıçlı
kılıç oyuncusu
kılıç oyunu
kılıç pabucu
kılıf
kılıfçı
kılıflama
kılıflamak
1285
kılıflı
kılıfsız
kılık,−ğı
kılı kılına
kılık kıyafet
kılık kıyafet
düşkünü
kılıklı
kılıklı kıyafetli
kılıksız
kılıksızlaşma
kılıksızlaşmak
kılıksızlık,−ğı
kılınış
kılınma
kılınmak
kılır
kılış
kılkapan
kıl keçisi
kılkıran
kıl kuyruk,−ğu
kılkuyruk,−ğu (kuş)
kıllanma
kıllanmak
kıllı
kılma
1286
kılmak
kıl otu
kıl payı
kılsız
kıl testere
kılükal
kıl yumağı
kımıl
kımıldama
kımıldamak
kımıldanış
kımıldanma
kımıldanmak
kımıldatma
kımıldatmak
kımıldayış
kımıl kımıl
kımıltı
kımız
kımkım
kımkım etmek
kımlanma
kımlanmak
kın
kına
kına ağacı
kınacık,−ğı
1287
kına çiçeği
kına çiçeğigiller
kına gecesi
kınakına
kınalama
kınalamak
kınalanma
kınalanmak
kınalı
kınalı bamya
kınalı keklik,−ği
kınalı kuzu
kınalı yapıncak,−ğı
kınama
kınama cezası
kınamak
kınanma
kınanmak
kınasız
kınayış
kındıra
kındıraç,−cı
Kınık (ilçe)
kın kanat
kın kanatlılar
kınlama
kınlamak
1288
kınlı
kınnap,−bı
kınsız
Kıpçak
Kıpçakça
kıpı
kıpık,−ğı
kıpık gözlü
kıpıklık,−ğı
kıpırdak,−ğı
kıpırdaklık,−ğı
kıpırdama
kıpırdamak
kıpırdanma
kıpırdanmak
kıpırdaşma
kıpırdaşmak
kıpırdatma
kıpırdatmak
kıpır kıpır
kıpırtı
kıpırtılı
kıpırtısız
kıpıştırma
kıpıştırmak
kıpkıp
kıpkırmızı
1289
kıpkırmızı olmak
kıpkızıl
kıpma
kıpmak
kıprama
kıpramak
kıprayış
kıprayışlı
kıprayışsız
Kıptî
Kıptîlik,−ği
kır
kıraat,−ti
kıraat etmek
kıraathane
kıraathaneci
kıracak,−ğı
kıraç,−cı
kıraçlaşma
kıraçlaşmak
kıraçlık,−ğı
kırağı
kırağılı
kıran
kıran kırana
kıranta
kırat
1290
kıratlık,−ğı
kıray
kırba
kırbacık,−ğı
kırbaç,−cı
kırbaç kurdu
kırbaç kurtları
kırbaçlama
kırbaçlamak
kırbaçlanma
kırbaçlanmak
kır bekçisi
kırcı
kırcı mantı
kırcın
kırç,−cı
kırçıl
kırçıllanma
kırçıllanmak
kırçıllaşma
kırçıllaşmak
kırçıllık,−ğı
kır çiçeği
kırdırma
kırdırmak
kırdırtma
kırdırtmak
1291
kır eğlencesi
kır gerillâsı
kırgın
kırgınlık,−ğı
Kırgız
Kırgızca
Kırgızistan
kır gülü
kırıcı
kırıcılık,−ğı
kırık,−ğı
kırıkçı
kırıkçılık,−ğı
kırık çizgi
kırık dökük,−ğü
kırık dölü
Kırıkhan (ilçe)
kırık hava
Kırıkkale
kırıklama
kırıklamak
kırıklık,−ğı
kırılgan
kırılganlık,−ğı
kırılış
kırılma
kırılmak
1292
kırım
Kırım
kırım kırım
Kırımlı
kırınım
kırınma
kırınmak
kırıntı
kırıntı külte
kırıntılı
kırışık,−ğı
kırışıklı
kırışıklık,−ğı
kırışıksız
kırış kırış
kırışma
kırışmak
kırıştırma
kırıştırmak
kırıta kırıta
kırıtım
kırıtım kırıtım
kırıtış
kırıtkan
kırıtkanlık,−ğı
kırıtma
kırıtmak
1293
kırk
Kırkağaç (ilçe)
Kırkağaç kavunu
kır kahvesi
kırkambar (kap)
kırkar
kırkayak,−ğı
kırk basması
kırkbayır (midenin
gözü)
kırk beşlik,−ği
kırk bir buçuk,−ğu
kırkbudak,−ğı
(şamdan)
kırkgeçit,−di (ırmak
türü)
kırk hamamı
kırkı
kırkıcı
kırkılma
kırkılmak
kırkım
kırkımcı
kırkıncı
kırkıntı
kırk ikilik,−ği
kırk ikindi
1294
kırklama
kırklamak
kırklanma
kırklanmak
kırklar
Kırklareli'ni
kırklı
kırklık,−ğı
kırkma
kırkmak
kırk merak
kırkmerdiven (dik
yokuş)
kırk para
kırktırma
kırktırmak
kırkyama (yama
işi)
kırk yıl
kırk yıllık,−ğı
kırlangıç,−cı
kırlangıç balığı
kırlangıç balığıgiller
kırlangıç dönümü
kırlangıç fırtınası
kırlangıçgiller
kırlangıçkuyruğu
1295
(işaret)
kırlangıç otu
kırlaşma
kırlaşmak
kırlent
kırlık,−ğı
kırma
kırmacı
kırmak
kırmalı
kırmasız
kırmız
kırmız böceği
kırmızı
kırmızıbiber
kırmızıçizgi
(hastalık)
kırmızı çürük,−ğü
kırmızı et
kırmızı fener
kırmızı gömlek,−ği
kırmızı kart
kırmızılâhana
kırmızılaşma
kırmızılaşmak
kırmızılık,−ğı
kırmızımsı
1296
kırmızımtırak,−ğı
kırmızı oy
kırmızıturp
kırmız madeni
kırnak,−ğı
kırnav
kırpık,−ğı
kırpılma
kırpılmak
kırpıntı
kırpıntı bohçası
kırpışma
kırpışmak
kırpıştıra kırpıştıra
kırpıştırma
kırpıştırmak
kırpma
kırpmak
kırptırma
kırptırmak
kırsal
kırsal alan
kırsal bölge
kırsal nüfus
kır serdarı
Kırşehir
kırtasiye
1297
kırtasiyeci
kırtasiyecilik,−ği
kırtıklı
kırtıpil
kırtıpilleşme
kırtıpilleşmek
kırt kırt
kısa
kısaca
kısacık,−ğı
kısa çizgi
kısa dalga
kısa devre
kısa far
kısa görüşlü
kısa kafalı
kısa kısa
kısa koşu
kısa koşucu
kısalık,−ğı
kısalış
kısalma
kısalmak
kısaltılma
kısaltılmak
kısaltım
kısaltış
1298
kısaltma
kısaltma grubu
kısaltmak
kısaltmalı
kısaltmalı kelime
kısalttırma
kısalttırmak
kısa mesafe
kısa ömürlü
kısarak,−ğı
kısas
kısasa kısas
kısas etmek
kısa süreli film
kısa ünlü
kısa vadeli
kısa yoldan
kısık,−ğı
kısıkça
kısıklık,−ğı
kısılış
kısılma
kısılmak
kısım,−smı
kısım kısım
kısımlama
kısımlamak
1299
kısınma
kısınmak
kısıntı
kısıntılı
kısıntısız
kısıntı yapmak
kısır
kısır döngü
kısırgan
kısırganma
kısırganmak
kısırlaşma
kısırlaşmak
kısırlaştırma
kısırlaştırmak
kısırlık,−ğı
kısış
kısıt
kısıtlama
kısıtlamak
kısıtlanış
kısıtlanma
kısıtlanmak
kısıtlayıcı
kısıtlayış
kısıtlı
kısıtlılık,−ğı
1300
kıska
kıskacı
kıskacılık,−ğı
kıskaç,−cı
kıskaç gözlük,−ğü
kıskaçlama
kıskaçlamak
kıskanç,−cı
kıskançlık,−ğı
kıskançlık etmek
kıskandırma
kıskandırmak
kıskanılma
kıskanılmak
kıskanış
kıskanma
kıskanmak
kıskı
kıs kıs
kıskıvrak
kısma
kısma ad
kısmak
kısmen
kısmet
kısmet ağacı
kısmet kapısı
1301
kısmetli
kısmet olmak
kısmetsiz
kısmetsizlik,−ği
kısmık,−ğı
kısmî
kısmî felç,−ci
kısmî seçim
kısrak,−ğı
kıssa
kıstak,−ğı
kıstas
kıstelyevm
kıstırılma
kıstırılmak
kıstırma
kıstırmak
kış
kış dönemi
kış dönencesi
kış günü
kışın
kışır,−şrı
kış kayıtı
kışkırtı
kışkırtıcı
kışkırtıcı ajan
1302
kışkırtıcılık,−ğı
kışkırtılma
kışkırtılmak
kışkırtış
kışkırtma
kışkırtmacı
kışkırtmacılık,−ğı
kışkırtmak
kışkışlama
kışkışlamak
kış kıyamet
kışla
kışlak,−ğı
kışlama
kışlamak
kışlatma
kışlatmak
kışlık,−ğı
kış uykusu
kıt
kıt'a
kıtaat
kıtal,−li
kıt'alar arası
kıt'a sahanlığı
kıtık,−ğı
kıtı kıtına
1303
kıtıklama
kıtıklamak
kıtıklı
kıtıpiyos
kıtıpiyosluk,−ğu
kıtır
kıtırcı
kıtırdama
kıtırdamak
kıtırdatma
kıtırdatmak
kıtır kıtır
kıtırtı
kıt kanaat
kıtlama
kıtlaşma
kıtlaşmak
kıtlık,−ğı
kıvam
kıvamlanma
kıvamlanmak
kıvamlaştırıcı
kıvamlaştırma
kıvamlaştırmak
kıvamlı
kıvamsız
kıvanç,−cı
1304
kıvançlanma
kıvançlanmak
kıvançlı
kıvanış
kıvanma
kıvanmak
kıvıl
kıvılcım
kıvılcımlanma
kıvılcımlanmak
kıvılcımlı
kıvılcımsız
kıvıl kıvıl
kıvırcık,−ğı
kıvırcık koyun
kıvırcıklaşma
kıvırcıklaşmak
kıvırcık marul
kıvırcık salata
kıvırış
kıvır kıvır
kıvırma
kıvırmak
kıvırtma
kıvırtmak
kıvır zıvır
kıvracık,−ğı
1305
kıvrak,−ğı
kıvrakça
kıvrak kıvrak
kıvraklaşma
kıvraklaşmak
kıvraklık,−ğı
kıvrama
kıvramak
kıvrandırma
kıvrandırmak
kıvranış
kıvranma
kıvranmak
kıvrantı
kıvratma
kıvratmak
kıvrık,−ğı
kıvrıklık,−ğı
kıvrılış
kıvrılma
kıvrılmak
kıvrım
kıvrım kıvrım
kıvrımlanma
kıvrımlanmak
kıvrımlı
kıvrıntı
1306
kıya
kıyacı
kıyafet
kıyafet balosu
kıyafet düşkünü
kıyafetli
kıyafetname
kıyafetsiz
kıyafetsizlik,−ği
kıyak,−ğı
kıyakçı
kıyaklaşma
kıyaklaşmak
kıyaklık,−ğı
kıyam
kıyamet
kıyamet alâmeti
kıyamet günü
kıyas
kıyasa muhalefet
kıyasen
kıyasımukassem
kıyasıya
kıyasî
kıyaslama
kıyaslamak
kıyaslanma
1307
kıyaslanmak
kıydırma
kıydırmak
kıygı
kıygın
kıygınlık,−ğı
kıyı
kıyı balıkçılığı
kıyı bankacılığı
kıyı bucak,−ğı
kıyıcı
kıyıcılık,−ğı
kıyıcılık etmek
kıyıda bucakta
kıyıda köşede
kıyıdaş
kıyı dili
kıyık,−ğı
kıyı kıyı
kıyılama
kıyılamak
kıyılık,−ğı
kıyılma
kıyılmak
kıyım
kıyım kıyım
kıyımlı
1308
kıyımlık,−ğı
kıyın
kıyın kıyın
kıyınma
kıyınmak
kıyıntı
kıyış
kıyışma
kıyışmak
kıyı tırmığı
kıyma
kıymak
kıymalı
kıymalı börek,−ği
kıymalı ıspanak,
−ğı
kıymalık,−ğı
kıymalı makarna
kıymalı pide
kıymalı yumurta
kıymasız
kıymet
kıymetlendirme
kıymetlendirmek
kıymetlenme
kıymetlenmek
kıymetleşme
1309
kıymetleşmek
kıymetleştirme
kıymetleştirmek
kıymetli
kıymetli evrak
kıymetlilik,−ği
kıymetsiz
kıymetsizlik,−ği
kıymettar
kıymık,−ğı
kıymıklı
kıytırık,−ğı
kıytırıklık,−ğı
kıyye
kız
kızak,−ğı
kızaklama
kızaklamak
kızaklık,−ğı
kızak yapmak
kızamık,−ğı
kızamıkçık,−ğı
kızamıklı
kızan
kızanlık,−ğı
kızarık,−ğı
kızarıklık,−ğı
1310
kızarış
kızarma
kızarmak
kızartı
kızartıcı
kızartılı
kızartılma
kızartılmak
kızartma
kızartmak
kız böceği
kız böcekleri
kızcağız
kızdırıcı
kızdırılma
kızdırılmak
kızdırma
kızdırmak
kızgın
kızgın bulut
kızgınlaşma
kızgınlaşmak
kızgınlık,−ğı
Kızık
kızıl
kızılağaç,−cı
Kızılay
1311
Kızılbaş
Kızılbaşlık,−ğı
kızılboya (bitki)
kızılca
kızılcadişi (ağaç)
Kızılcahamam
(ilçe)
kızılca kıyamet
kızılcık,−ğı
kızılcıkgiller
kızılcık reçeli
kızılcık şurubu
kızılcık tarhanası
kızılçam
Kızılderili
Kızılelma
Kızılırmak (ilçe)
kızıl ısı
kızılış
kızıl iblis
kızılkanat (balık)
kızılkantaron
kızılkantarongiller
kızıl kıyamet
kızılkök
kızılkurt,−du
kızılkuyruk,−ğu
1312
(kuş)
kızıllaşma
kızıllaşmak
kızıllık,−ğı
kızılma
kızılmak
Kızılören (ilçe)
kızıl ötesi
kızıl su yosunları
kızılsöğüt,−dü
kızılşap (renk)
Kızıltepe (ilçe)
kızıltı
kızılyaprak,−ğı
(bitki)
kızılyara
kızıl yel
kızılyörük,−ğü
(yılancık)
kızış
kızışık,−ğı
kızışma
kızışmak
kızıştırış
kızıştırma
kızıştırmak
kızkalbi (bitki)
1313
kız kardeş
kız kızan
kız kilimi
kız kurusu
kız kuşu
kızlar ağası
kızlık,−ğı
kızlık zarı
kızma
kızmabirader
(oyun)
kızmaca
kızmak
kızmemesi
(meyve)
kız oğlan
kız oğlan kız
ki
kibar
kibarca
kibar düşkünü
kibarlar âlemi
kibarlaşma
kibarlaşmak
kibarlık,−ğı
kibarlık budalası
kibarlık düşkünü
1314
kibarlık etmek
kibar lokması
kibarzade
kibernetik,−ği
kibir,−bri
kibirleniş
kibirlenme
kibirlenmek
kibirli
kibirsiz
kibrit
kibritçi
kibritlik,−ği
kibrit suyu
kibutz
kifaf
kifafınefs
kifafınefs etmek
kifaflanma
kifaflanmak
kifayet
kifayet etmek
kifayetli
kifayetsiz
kifayetsizlik,−ği
Kiğı (ilçe)
kik
1315
kikirik,−ği
kiklâ
kiklon
kiklotron
kil
kile
kiler
kilerci
kilermeni
kilim
kilimci
kilimcilik,−ği
Kilis
kilise
kilise çanı
kilise hukuku
kilit,−di
kilit dili
kilitleme
kilitlemek
kilitlenme
kilitlenmek
kilitletme
kilitletmek
kilitleyici
kilitli
kilit mevkii
1316
kilit noktası
kilit sarma
kilitsiz
kilitsiz küreksiz
kilit taşı
kilit yeri
kiliz
kiliz balığı
kilizman
Kilizman
killeme
killemek
killi
kilo
kiloamper
kilogram
kilogramağırlık,−ğı
kilogramkuvvet
kilogrammetre
kilohertz
kilojul,−lü
kilokalori
kilolu
kiloluk,−ğu
kilometre
kilometre kare
kilometrelerce
1317
kilometre taşı
kilosikl
kiloton
kilovat
kilovat saat,−ti
kilovolt
kils
kilüs
kim
kim bilir
kimesne
kimi
kimisi
kimi zaman
kimlik,−ği
kimlik belgesi
kimlik kartı
kimono
kimse
kimsecik,−ği
kimsecikler
kimsesiz
kimsesizlik,−ği
kimüs
kimya
kimyacı
kimyacılık,−ğı
1318
kimya doğrulumu
kimyager
kimyagerlik,−ği
kimya göçümü
kimya olmak
kimyasal
kimyasal savaş
kimyasal silâh
kimyasal tedavi
kimyevî
kimyevî tedavi
kimyon
kimyonî
kimyonlu
kin
kinaye
kinayeli
kinayeli kinayeli
kinci
kincilik,−ği
kindar
kindarlık,−ğı
kinematik,−ği
kinestezi
kinetik,−ği
kinetik enerji
kinik,−ği
1319
kinin
kininli
kinin sülfatı
kiniş
kinizm
kinlenme
kinlenmek
kinli
kinsiz
kip
kipe
kipkirli
kiplik,−ği
kir
kira
kira arabası
kira bedeli
kiracı
kiracılık,−ğı
kira kontratı
kiralama
kiralamak
kiralanma
kiralanmak
kiralayan
kiralayıcı
kiralı
1320
kiralık,−ğı
kiralık adam
kiralık ev
kiralık kadın
kiralık kasa
kiralık katil
kiralık kız
kiraz
Kiraz (ilçe)
kiraz elması
kirazlık,−ğı
kiraz reçeli
kiraz zamkı
kirde
kirdeci
kirebolu
kireç,−ci
kireççi
kireççil
kireç fabrikası
kireç kaymağı
kireç kuyusu
kireçleme
kireçlemek
kireçlenme
kireçlenmek
kireçleşme
1321
kireçleşmek
kireçli
kireçlik,−ği
kireç ocağı
kireçsileme
kireçsilemek
kireçsiz
kireçsizlenme
kireçsizleştirme
kireçsizleştirmek
kireç suyu
kireç sütü
kireç taşı
kireçyeren
kiremit,−di
kiremitçi
kiremitçilik,−ği
kiremit fabrikası
kiremithane
kiremitli
kiremit rengi
kirik,−ği
kiril
kiril alfabesi
kiriş
kirişçi
kirişhane
1322
kirişleme
kirişlemek
kirişli
kirişlik,−ği
kirizma
kirizma etmek
kirizmalama
kirizmalamak
kirizma yapmak
kirizme
kirkit
kirlenme
kirlenmek
kirletme
kirletmek
kirli
kirli çamaşır
kirli çıkı
kirli çıkın
kirlihanım peyniri
kirli kan
kirlilik,−ği
kirli sarı
kirloş
kirloz
kirmen
kir pas
1323
kirpi
kirpigiller
kirpik,−ği
kirpik besleyici
kirpikli
kirpikliler
kirpiksi
kirpiksi cisim,−smi
kirş
kirtikli
kirtil
kirve
kirvelik,−ği
kirvelik etmek
kisedar
kispet
kispet çıkarılması
kispî
kist
kistleşme
kistleşmek
kisve
kişi
kişi adı bilimi
kişi eki
kişiler arası
kişiler arası ilişki
1324
kişileşme
kişileşmek
kişileştirme
kişilik,−ği
kişilik dışı
kişilikli
kişiliksiz
kişioğlu
kişisel
kişiye özel
kişizade
kişi zamiri
kişmirî
kişmiş
kişneme
kişnemek
kişneyiş
kişniş
kişniş şekeri
kit
kitabe
kitabet
kitabî
kitap,−bı
kitap açacağı
kitapça
kitapçı
1325
kitapçılık,−ğı
kitap dolabı
kitap ehli
kitap evi
kitap kurdu
kitaplaştırma
kitaplaştırmak
kitaplık,−ğı
kitaplık bilimci
kitaplık bilimi
kitaplık görevlisi
kitap sarayı
kitapsever
kitapseverlik,−ği
kitapsız
kitin
kitle
kitle haberleşmesi
kitlesel
kitre
kivi
kivigiller
kiyanus
kiyaset
kizir
klâkson
klân
1326
klâpa
klâpe
klârnet
klârnetçi
klâs
klâsik,−ği
klâsikleşme
klâsikleşmek
klâsiklik,−ği
klâsisizm
klâsman
klâsör
klâvsen
klâvsenci
klâvye
klâvyeli
kleptoman
kleptomani
klerikalizm
klik,−ği
klikçi
klikleme
kliklemek
klikleşme
klikleşmek
klima
klimatolog,−ğu
1327
klimatoloji
klinik,−ği
klinker
klinometre
klip,−bi
klips
klişe
klişeci
klişecilik,−ği
klişehane
klişeleşme
klişeleşmek
klitoris
klon
klonlama
klonlamak
klor
klor hidrat
klor hidrik,−ği
klorik
klorik asit,−di
klorlama
klorlamak
klorlanma
klorlanmak
klorlu
klorofil
1328
kloroform
klorometri
kloroplâst
kloroz
klorölçer
klorür
klorürlendirme
klorürlendirmek
klorürleştirme
klorürleştirmek
klostrofobi
kloş
klozet
klüz
know−how
koalisyon
koalisyon
hükûmeti
koaptör
kobalt
kobalt bombası
kobay
kobaygiller
kobra
kobragiller
koca
Kocaali (ilçe)
1329
kocabaş (kuş)
kocabaşı
koca bebek,−ği
Kocaeli'ni
kocakarı
kocakarı ilâcı
kocakarılık,−ğı
kocakarı masalı
kocakarı soğuğu
koca koca
Kocaköy (ilçe)
koca kuşluk,−ğu
kocalak,−ğı
kocalı
kocalık,−ğı
kocalma
kocalmak
kocaltma
kocaltmak
kocama
kocamak
kocaman
kocamanca
kocaman
kocaman
kocamanlaştırma
kocamanlaştırmak
1330
kocaoğlan
kocasız
kocasızlık,−ğı
Kocasinan (ilçe)
kocatma
kocatmak
koca yemiş
kocayış
koç
Koç (burç)
koçak,−ğı
koçaklama
koçan
koçancı
koçancılık,−ğı
Koçarlı (ilçe)
koçbaşı (direk)
koçboynuzu
(çengel)
koç burunlu
Koçhisar (ilçe)
koçkar
koç katımı
koç katımı fırtınası
koçlanma
koçlanmak
koçma
1331
koçmak
koçsama
koçsamak
koçu
koçuşmak
koç yiğit,−di
koç yumurtası
kodaman
kodamanlar
kodamanlık,−ğı
kodein
kodeks
kodes
kodifikasyon
kodoş
kodoşluk,−ğu
kof
kofa
kofalık,−ğı
kofana
Kofçaz (ilçe)
koflaşma
koflaşmak
kofluk,−ğu
kofra
koful
koğuş
1332
Koh basili
kohenit
kohezyon
kok
koka
kokain
kokainci
kokainman
kokainoman
kokainomani
kokak,−ğı
kokak ağaç,−cı
kokar ağaç,−cı
kokarca
kokart,−dı
kokartlı
koket
koketlik,−ği
koketri
kokimbit
kok kömürü
koklama
koklamak
koklaşma
koklaşmak
koklaştırma
koklaştırmak
1333
koklatma
koklatmak
koklayış
kokma
kokmak
kokmuş
kokona
kokoreç,−ci
kokoreççi
kokoreççilik,−ği
kokoroz
kokorozlanma
kokorozlanmak
kokot
kokoz
kokozlanma
kokozlanmak
kokozluk,−ğu
kokpit
kokteyl
koku
koku alma duyusu
koku alma organı
kokucu
kokulandırma
kokulandırmak
kokulanma
1334
kokulanmak
kokulu
kokulu çayır otu
kokulu kiraz
kokulu sabun
kokurdan
kokusuz
kokuş
kokuşma
kokuşmak
kokuşturma
kokuşturmak
kokuşuk,−ğu
koku tedavisi
kokutma
kokutmak
kol
kola
kola cevizi
kolacı
kolacılık,−ğı
kolaçan
kolaçan etmek
kola çıkma
kola çıkmak
kolagiller
kolağası
1335
kol ağzı
kolâj
kol akımı
kolalama
kolalamak
kolalanma
kolalanmak
kolalatma
kolalatmak
kolalayış
kolalı
kolan
kolan balığı
kolancı
kolancılık,−ğı
kolay
kolayca
kolaycacık,−ğı
kolaycı
kolaycılık,−ğı
kolayda
kolay kolay
kolaylama
kolaylamak
kolaylanma
kolaylanmak
kolaylaşma
1336
kolaylaşmak
kolaylaştırma
kolaylaştırmak
kolaylık,−ğı
kolaylıkla
kol bağı
kolbastı
kolbaşı
kolbaşılık,−ğı
kol böreği
kolcu
kolculuk,−ğu
kolçak,−ğı
kolçaklı sandalye
koldaş
koldaşlık,−ğı
kol değirmeni
kol demiri
koledok,−ğu
kolej
kolejli
koleksiyon
koleksiyoncu
koleksiyonculuk,
−ğu
kolektif
kolektif çalışma
1337
kolektifleşme
kolektifleşmek
kolektifleştirme
kolektifleştirmek
kolektif ortaklık,−ğı
kolektif şirket
kolektivist
kolektivizm
kolektör
kolemanit
kolera
koleralı
kolesterin
kolesterol,−lü
kolhoz
koli
kolibasil
kolibri
kolibrigiller
kolik,−ği
kolit
kol kapağı
kol kemiği
kol kola
kollama
kollamak
kollanma
1338
kollanmak
kollayıcı
kollu
kolluk,−ğu
kolluk kuvveti
kol nizamı
kolodyum
kolofan
koloidal,−li
koloit,−di
kolokyum
kolombiyum
kolon
koloni
kolonya
kolonyal
kolonyalama
kolonyalamak
kolonyalanma
kolonyalanmak
kolonyalı
kolonyalist
kolordu
koloridye
kolorimetre
kolorimetri
kolostrum
1339
kol saati
kolsu ayaklılar
kolsuz
koltuğa girme
koltuk,−ğu
koltuk altı
koltuk başı
koltukçu
koltukçuluk,−ğu
koltuk değneği
koltuk düşkünü
koltuk gözü
koltuk kapısı
koltuk kavgası
koltuklama
koltuklamak
koltuklanma
koltuklanmak
koltuklu
koltukluk,−ğu
koltuk meyhanesi
kolu uzun
kolye
kolyoz
kolza
kom
koma
1340
komalık,−ğı
komalık etmek
komalık olmak
komandit
komandite
komanditer
komandit ortaklık,
−ğı
komandit şirket
komando
komando er
komar
kombi
kombina
kombinasyon
kombine
kombinezon
kombiyum
komedi
komedi yazarı
komedya
komedyacı
komedyen
komi
komik,−ği
komikleşme
komikleşmek
1341
komiklik,−ği
komiser
komiserlik,−ği
komisyon
komisyoncu
komisyonculuk,−ğu
komita
komitacı
komitacılık,−ğı
komite
komodin
komodor
komot
kompartıman
kompas
kompetan
kompetitif
kompilâsyon
komple
komple kilit,−di
kompleks
kompleksli
komplikasyon
komplike
kompliman
komplo
komplocu
1342
komposto
kompostoluk,−ğu
kompoze
kompozisyon
kompozitör
komprador
kompres
kompresör
komprime
kompüter
komşu
komşu açı
komşu hatırı
komşu kapısı
komşuluk,−ğu
komşuluk etmek
komşuluk yapmak
komut
komuta
komuta etmek
komutan
komutanlık,−ğı
komünikasyon
komünike
komünist
komünistlik,−ği
komünizm
1343
komütatör
kona göçe
konak,−ğı
Konak (ilçe)
konakçı
konaklama
konaklamak
konaklık,−ğı
konak yavrusu
konalga
konargöçer
konç,−cu
konçerto
konçina
konçlu
konçsuz
kondansatör
kondenseleşme
kondisyon
kondisyon aleti
kondisyon bisikleti
kondom
kondurma
kondurmak
kondüit
kondüktör
kondüktörlük,−ğü
1344
konektör
konektör pensi
konfederasyon
konfederatif
konfedere
konfeksiyon
konfeksiyoncu
konfeksiyonculuk,
−ğu
konfeksiyon
mağazası
konferans
konferansçı
konferansçılık,−ğı
konfeti
konfor
konforlu
konformizm
konforsuz
konforsuzluk,−ğu
konglomera
Kongo
Kongolu
kongövde
kongövdeli
kongre
koni
1345
konik,−ği
koniklik,−ği
konje
konjonktivite
konjonktür
konkasör
konkav
konken
konkordato
konkre
konkret
konkur
konkurhipik,−ği
konma
konmak
konsa
konsantrasyon
konsantre
konsantre etmek
konsantre olmak
konsensüs
konsept
konseptüalizm
konser
konservatör
konservatuvar
konserve
1346
konservecilik,−ği
konsey
konsinye satış
konsol
konsolidasyon
konsolide
konsolide borç,−cu
konsolide bütçe
konsolit,−di
konsolitçi
konsolos
konsoloshane
konsolosluk,−ğu
konsol saati
konsomasyon
konsomatris
konsomatrislik,−ği
konson
konsonant
konsorsiyum
konstellâsyon
konstrüksiyon
konstrüktivizm
konsulto
konsül
konsültasyon
konsültasyon
1347
yapmak
konşimento
kont
kontak,−ğı
kontak anahtarı
kontak kapama
kontak lens
kontekst
kontenjan
kontenjan sistemi
kontes
konteyner
kontluk,−ğu
kontör
kontörlü
kontörlü telefon
kontra
kontralto
kontra mizana
(denizcilik)
kontrasomun
kontrast
kontrat
kontratabla
kontratak,−ğı
kontratlı
kontratsız
1348
kontrat yapmak
kontrbas
kontrbasçı
kontrfile
kontrgerillâ
kontrol,−lü
kontrolcü
kontrol etmek
kontrol kalemi
kontrol kulesi
kontrolör
kontrolörlük,−ğü
kontrol saati
kontrpiye
kontrplâk,−ğı
kontrpuan
kontur
kontuvar
konu
konuk,−ğu
konukçu
konukçuluk,−ğu
konuk etmek
konuk evi
konuk köşesi
konuklama
konuklamak
1349
konukluk,−ğu
konuk olmak
konu komşu
konuk sanatçı
konuksever
konukseverlik,−ği
konulma
konulmak
konulu
konum
konu mankeni
konumlama
konumlamak
konumlandırma
konumlandırmak
konumlanma
konumlanmak
konur
konur al (renk)
konusuz
konuş
konuşkan
konuşkanlık,−ğı
konuşlandırma
konuşlandırmak
konuşlanma
konuşlanmak
1350
konuşma
konuşma
bozukluğu
konuşmacı
konuşma dili
konuşma güçlüğü
konuşmak
konuşma korkusu
konuşmama hakkı
konuşma merkezi
konuşma yapmak
konuşma
yetersizliği
konuşturma
konuşturmak
konuşu
konuşucu
konuşulma
konuşulmak
konuşumluk,−ğu
konut
konut belgesi
konut
dokunulmazlığı
konut fonu
konut kredisi
konutlanma
1351
konutlanmak
konvansiyon
konvansiyonel
konvansiyonel
silâh
konveks
konveksiyon
konvektör
konvertibilite
konvertibl
konvertisör
konveyör
konvoy
Konya
konyak,−ğı
Konyalı
kooperatif
kooperatifçi
kooperatifçilik,−ği
kooperatifleşme
kooperatifleşmek
koordinasyon
koordinat
koordinatlar
koordinatör
koordine
koordine etmek
1352
kopal
kopanaki
koparan
koparılma
koparılmak
koparış
koparma
koparmak
kopartılma
kopartılmak
kopartma
kopartmak
koparttırma
koparttırmak
kopça
kopçalama
kopçalamak
kopçalanma
kopçalanmak
kopçalı
kopçasız
kopek,−ği (para
birimi)
kopil
kopkoyu
kopma
kopmak
1353
kopolimer
kopolimerleşme
kopoy
kopuk,−ğu
kopukluk,−ğu
kopuksuz
kopuntu
kopuz
kopuzcu
kopya
kopyacı
kopyacılık,−ğı
kopya defteri
kopya etmek
kopya kâğıdı
kopya kalemi
kopyalama
kopyalamak
kopyalanma
kopyalanmak
kopya mürekkebi
kopya yapmak
kor
kora
koral,−li
koramiral,−li
koramirallik,−ği
1354
kordalılar
kordiplomatik,−ği
kordon
kordon boyu
kordone
Kore
Korece
koregraf
koregrafi
korekt
korelâsyon
Koreli
koreograf
koreografi
Korgan (ilçe)
korgeneral,−li
korgenerallik,−ği
Korgun (ilçe)
korida
koridor
korindon
korkak,−ğı
korkakça
korkaklık,−ğı
korkaklık etmek
korka korka
korkalama
1355
korkalamak
korkma
korkmak
korku
korku damarı
korkulma
korkulmak
korkulu
korkuluk,−ğu
korkunç,−cu
korkunçlaşma
korkunçlaşmak
korkunçlaştırma
korkunçlaştırmak
korkunçluk,−ğu
korkusuz
korkusuzca
korkusuzluk,−ğu
Korkut (ilçe)
Korkuteli'ni (ilçe)
korkutma
korkutmaca
korkutmak
korkutucu
korlanma
korlanmak
korlaşma
1356
korlaşmak
korluk,−ğu
korna
kornea
korner
korner atışı
korner direği
kornet
kornetçi
korniş
kornişçi
kornişçilik,−ği
kornişon
korno
koro
koroner
korporasyon
korporatif
korsan
korsanlık,−ğı
korse
korseci
korsecilik,−ği
korseli
korsesiz
kort
korte
1357
korte etmek
kortej
korteks
kortizon
kortizonlu
kortizonlu ilâç,−cı
koru
korucu
korucuk,−ğu
koruculuk,−ğu
korugan
koruk,−ğu
koruk lüferi
koruk suyu
koruk şerbeti
koruluk,−ğu
koruma
koruma aracı
korumacılık,−ğı
korumak
korumalık,−ğı
koruma polisi
koruma ünsüzü
korun
korunak,−ğı
korunaklı
korunaksız
1358
koruncak,−ğı
korun dokusu
korunga
korungalık,−ğı
korunma
korunmak
korunum
koruyucu
koruyucu hekimlik,
−ği
koruyuculuk,−ğu
koruyucu ünsüz
koruyuş
korvet
korza
kosa
kosinüs
koskoca
koskocaman
kostak,−ğı
kostaklanma
kostaklanmak
koster
kostik,−ği
kostüm
kostümcü
kostümlü
1359
kostümlük,−ğü
koşa
koşaç,−cı
koşalık,−ğı
koşaltı
koşam
koşamlama
koşamlamak
koşar adım
koşin
koşma
koşmaca
koşmak
koşmalık,−ğı
koşnil
koşturma
koşturmak
koşturulma
koşturulmak
koşu
koşu atı
koşucu
koşuk,−ğu
koşul
koşullama
koşullamak
koşullandırma
1360
koşullandırmak
koşullanma
koşullanmak
koşullu
koşullu tepke
koşullu yan cümle
koşulma
koşulmak
koşulsuz
koşulsuz tepke
koşum
koşum atı
koşumcu
koşum hayvanı
koşumlu
koşum takımı
koşun
koşun koşun
koşuntu
koşuşa koşuşa
koşuşma
koşuşmak
koşuşturma
koşuşturmak
koşut
koşutçuluk,−ğu
koşutlaştırma
1361
koşutlaştırmak
koşutluk,−ğu
koşu yolu
kot
kot,−du
kota
kotan (büyük
saban)
kotarılma
kotarılmak
kotarma
kotarmak
kotlama
kotlamak
kotlet
kotletpane
koton
kotonperle
kotra
kov
kova
Kova (burç)
kova kova
kovalama
kovalamaca
kovalamak
kovalanış
1362
kovalanma
kovalanmak
kovalayış
kovalık,−ğı
kovan
kovan anahtar
Kovancılar (ilçe)
kovanlık,−ğı
kovan otu
kovboy
kovboyculuk,−ğu
kovboyluk,−ğu
kovcu
kovculuk,−ğu
kovdurma
kovdurmak
kov etmek
kovlama
kovlamak
kovma
kovmak
kovucuk,−ğu
kovuk,−ğu
kovulma
kovulmak
kovuluş
kovuntu
1363
kovuş
kovuşturma
kovuşturmak
kovuşturma
yapmak
koy
koyacak,−ğı
koyak,−ğı
koyar
koycuk,−ğu
koydurma
koydurmak
koygun
koyma
koyma akıl
koymak
koyu
koyu gri
koyu kahverengi
koyu kır
koyu kırmızı
koyu koyu
koyu lâcivert,−di
koyulaşma
koyulaşmak
koyulaştırma
koyulaştırmak
1364
Koyulhisar (ilçe)
koyulma
koyulmak
koyultma
koyultmak
koyuluk,−ğu
koyu mavi
koyun
koyun,−ynu (kucak)
koyun bakışlı
koyuncu
koyunculuk,−ğu
koyun dede
koyun eti
koyungöbeği
(mantar)
koyungözü (bitki)
koyun koyuna
koyun mantarı
koyuntu
koyunyünü(sünger)
koyu pembe
koyu sarı
koyut
koyuverme
koyuvermek
koyu yeşil
1365
koyverme
koyvermek
koz
koza
kozacı
kozacılık,−ğı
kozak,−ğı
Kozaklı (ilçe)
kozalak,−ğı
kozalaklılar
kozalaksı
kozalaksı bez
kozalı
Kozan (ilçe)
kozasız
koz helva
koz helvacı
koz helvası
Kozlu
Kozluk (ilçe)
kozmetik,−ği
kozmik,−ği
kozmik ışınlar
kozmik madde
kozmogoni
kozmogonik,−ği
kozmografya
1366
kozmoloji
kozmolojik,−ği
kozmonot
kozmopolit
kozmos
köçek,−ği
köçekçe
köçeklik,−ği
köfte
köfteci
köftecilik,−ği
köftehor
köftelik,−ği
köfter
köfterlik,−ği
köftün
köhne
köhneleşme
köhneleşmek
köhnelik,−ği
köhneme
köhnemek
kök
kök bacaklılar
kök bilgisi
kök boyası
kökboyası (bitki)
1367
kökboyasıgiller
kökçü
kökçük,−ğü
kök doğrayıcısı
köken
köken belgesi
köken bilimci
köken bilimi
köken bilimsel
kökenlenme
kökenlenmek
kökenli
kökensel
kökensiz
kökertme
kökertmek
kök işareti
kök kaplama
kök kırmızısı
kök kurdu
kökleme
köklemek
köklendiriş
köklendirme
köklendirmek
kökleniş
köklenme
1368
köklenmek
kökleşme
kökleşmek
kökleştiriş
kökleştirme
kökleştirmek
köklü
köklü aile
kök mantar
köknar
köknar sakızı
kök sap
kök saplı
köksel
köksü
köksüz
köksüzlük,−ğü
kökten
köktenci
köktencilik,−ği
kökten çiçekli
kökten dinci
kökten dincilik,−ği
kökten sürme
kökteş
kökteş tümleç,−ci
Köktürk
1369
Köktürkçe
kök yumru
kölçer
köle
köleci
köleleşme
köleleşmek
köleleştiriş
köleleştirme
köleleştirmek
köleli
kölelik,−ği
kölelik düzeni
kölemen
kölesiz
kölük,−ğü
kömbe
kömeç,−ci
kömür
kömürcü
kömürcülük,−ğü
kömüren
kömür kalem
kömür kayası
kömürleşme
kömürleşmek
kömürleştirilme
1370
kömürleştirilmek
kömürleştiriş
kömürleştirme
kömürleştirmek
kömürlü
kömürlük,−ğü
kömüş
köpek,−ği
köpekayası (bitki)
köpek balığı
köpek balıkları
köpek dişi
köpekgiller
köpekkuyruğu
(spor)
köpekleme
köpeklemek
köpekleniş
köpeklenme
köpeklenmek
köpekleşiş
köpekleşme
köpekleşmek
köpekli
köpeklik,−ği
köpek memesi
köpekoğlu
1371
köpekoğlu köpek,
−ği
köpek sarımsağı
köpeksiz
köpek soğanı
köpek soyu
köpek üzümü
köpoğlu
köpoğluluk,−ğu
köprü
köprü altı çocuğu
köprü başı
Köprübaşı'nı (ilçe)
köprücü
köprücük,−ğü
köprücük kemiği
köprücülük,−ğü
Köprüköy (ilçe)
köprüleniş
köprülenme
köprülenmek
köprülü
köprü yol
köpük,−ğü
köpükleniş
köpüklenme
köpüklenmek
1372
köpüklü
köpüksüz
köpüleme
köpülemek
köpüre köpüre
köpürgen
köpürme
köpürmek
köpürtme
köpürtmek
köpürtücü
köpürtüş
köpürüş
kör
kör ağaç,−cı
kör alan
kör baca
kör bağırsak,−ğı
kör boğaz
körcesine
kör çapa
kör dövüşü
kör duman
kördüğüm
köre
körebe
köreliş
1373
körelme
körelmek
köreltme
köreltmek
köreşe
kör fare
kör faregiller
körfez
Körfez (ilçe)
körfezcik,−ği
kör hat,−ttı
kör kadı
kör kandil
kör kaya
kör köstebek,−ği
kör kurşun
kör kuyu
körkütük,−ğü
körlemeden
körleniş
körlenme
körlenmek
körleşme
körleşmek
körleştiriş
körleştirme
körleştirmek
1374
körletiş
körletme
körletmek
körlük,−ğü
kör nişancı
kör nişancılık,−ğı
kör nokta
kör ocak,−ğı
Köroğlu
kör olası
körpe
körpecik,−ği
körpelik,−ği
kör sıçan
kör şans
kör şeytan
kör talih
kör tapa
kör topal
kör uçuş
körük,−ğü
körükçü
körükçülük,−ğü
körükleme
körüklemek
körüklenme
körüklenmek
1375
körükleyici
körüklü
körü körüne
körüksüz
kör yılan
kör yılangiller
kös
kösçü
köse
Köse (ilçe)
köse buğday
köseği
kösele
kösele suratlı
kösele taşı
köselik,−ği
kösem
kösemen
kösemenlik,−ği
kösemenlik etmek
köse sakal
köskelmek
kös kös
köskötürüm
kösnü
kösnük,−ğü
kösnül
1376
kösnüllük,−ğü
kösnülme
kösnülmek
kösnülü
köstebek,−ği
köstebekgiller
köstebek illeti
köstek,−ği
köstekleme
kösteklemek
köstekleniş
kösteklenme
kösteklenmek
köstekleyiş
köstekli
köstek olmak
kösteksiz
köstere
köşe
köşe atışı
köşe başı
köşebent,−di
köşe bucak,−ğı
köşe demiri
köşe dolabı
köşe dönmeci
köşe dönücü
1377
köşe dönücülük,−ğü
köşegen
köşek,−ği
köşe kadısı
köşe kapmaca
köşekleme
köşeklemek
köşe koltuğu
köşeleme
köşelemek
köşeli
köşeli ayraç,−cı
köşelik,−ği
köşeli parantez
köşe minderi
köşe penceresi
köşe rafı
köşesiz
köşe taşı
köşe vuruşu
köşe yastığı
köşe yazarı
köşe yazarlığı
köşe yazısı
köşk
Köşk (ilçe)
köşker
1378
köşkerlik,−ği
köşklü
kötek,−ği
kötü
kötü adam
kötücül
kötü göz
kötü kadın
kötüleme
kötülemek
kötüleniş
kötülenme
kötülenmek
kötüleşme
kötüleşmek
kötüleştiriş
kötüleştirme
kötüleştirmek
kötüleyici
kötüleyiş
kötülük,−ğü
kötülük etmek
kötülükçü
kötülükçülük,−ğü
kötülük yapmak
kötümseme
kötümsemek
1379
kötümser
kötümserleşme
kötümserleşmek
kötümserlik,−ği
kötü olmak
kötürüm
kötürümleşme
kötürümleşmek
kötürümlük,−ğü
kötürüm olmak
köy
köy ağası
Köyceğiz (ilçe)
köycü
köycülük,−ğü
köydeş
köy ekmeği
köy enstitüsü
köygöçüren
köy ihtiyar heyeti
köy ihtiyar meclisi
köy imamı
köy koruculuğu
köy korucusu
köy köy
köyleşme
köyleşmek
1380
köyleştirme
köyleştirmek
köylü
köylü çorbası
köylük,−ğü
köylü kentli
köylük yer
köylülük,−ğü
köy meydanı
köy muhtarı
köy odası
köy orta oyunu
köy oyunu
köy romanı
köy seyirlik oyunu
köy türküsü
köy yeri
köz
közleme
közlemek
közleşme
közleşmek
kraça
kraft kâğıdı
kral
kralcı
kralcılık,−ğı
1381
kraliçe
kraliçelik,−ği
kraliyet
krallık,−ğı
kramp
krampon
kraniyoloji
krank
krater
krater gölü
kravat
kravatlı
kravatsız
kravl
kreasyon
kreatör
kredi
kredi açıcı
kredi anlaşması
kredi kartı
kredileme
kredilemek
kredilendirme
kredilendirmek
kredi limiti
kredili satış
kredi mektubu
1382
kredi sözleşmesi
kreditör
krem
krema
kremalı
kremasız
krematoryum
kremleme
kremlemek
kreozot
krep
krepdöşin
kreplin
krepon
krepon kâğıdı
krepsaten
kreş
kretase
kreten
kretenizm
kreton
krezol,−lü
kriket
kriko
krikocu
krikoculuk,−ğu
kriminolog,−ğu
1383
kriminoloji
kripto
kriptolog,−ğu
kriptoloji
kripton
kristal,−li
kristal cam
kristalleşme
kristalleşmek
kristal mavisi
kristaloit,−di
kriter
kritik,−ği
kritisizm
kriyoskopi
kriz
krizalit,−di
krizantem
kriz masası
krizolit
kriz yöneticisi
kriz yönetimi
kroki
krokodil
krom
kromaj
kromatik,−ği
1384
kromatik iplik,−ği
kromatin
kromatit
kromatofor
krome
kromlu
kromoplâst
kromosfer
kromotropizm
kromozom
kron
kronaksi
kronik,−ği
kronikçi
kronikleşme
kronikleşmek
kronograf
kronoloji
kronolojik,−ği
kronometre
kros
kroşe
kruasan
krupiye
krupiyelik,−ği
kruvaze
kruvazör
1385
ksenofobi
ksenon
ksilofon
kuaför
kuartet
kubarma
kubarmak
kubaşma
kubaşmak
kubat
kubatlık,−ğı
kubbe
Kubbealtı'nı
kubbeli
kubbeli delik,−ği
kubbeli fırın
kubbesiz
kubur
kuburluk,−ğu
kucak,−ğı
kucak çocuğu
kucak dolusu
kucak kucağa
kucak kucak
kucaklama
kucaklamak
kucaklanış
1386
kucaklanma
kucaklanmak
kucaklaşma
kucaklaşmak
kucaklayış
kucaktan kucağa
kuçukuçu (köpek)
kuçu kuçu (ünlem)
kudas
kudema
kudret
kudret hamamı
kudret helvası
kudretli
kudret narı
kudretsiz
kudretsizlik,−ği
kudretten
kudurgan
kudurganlık,−ğı
kudurma
kudurmak
kudurtma
kudurtmak
kudurtucu
kuduruk,−ğu
kuduruş
1387
kuduz
kuduz böceği
kuduz böcekleri
kuduzluk,−ğu
kuduz otu
kudüm
kudümzen
kûfî
kuğu
kuğurma
kuğurmak
kuhi
kuintet
kuka
kukla
kuklacı
kuklacılık,−ğı
kuklalık,−ğı
kukla oyunu
kukla tiyatrosu
kuklavarî
kukuleta
kukuletalı
kukuletasız
kukumav
kul
kula
1388
Kula (ilçe)
kulacık,−ğı
kulaç,−cı
kulaçlama
kulaçlamak
kulaçlayış
kulağakaçan
kulağı delik,−ği
kulağı tıkalı
kulak,−ğı
kulak altı bezi
kulakçı
kulakçık,−ğı
kulak çivisi
kulak davulu
kulak demiri
kulak dolgunluğu
kulak erimi
kulak kepçesi
kulak kulağa
kulaklı
kulaklık,−ğı
kulaklı somun
kulak memesi
kulak misafiri
kulak misafiri olmak
kulak sadakası
1389
kulaksız
kulaktan
kulaktan dolma
kulaktan kulağa
kulak tıkacı
kulak tırmalayıcı
kulaktozu
kulak zarı
kulampara
kulamparalık,−ğı
kul cinsi
kule
kul etmek
kul hakkı
kulis
kulis çalışması
kulis faaliyeti
kulis yapmak
kul kâhyası
kullandırma
kullandırmak
kullanıcı
kullanılma
kullanılmak
kullanılmış
kullanım
kullanış
1390
kullanışlı
kullanışsız
kullanma
kullanmak
kullap,−bı
kullaşma
kullaşmak
kulluk,−ğu
kullukçu
kulluk etmek
kulluk kölelik,−ği
kul oğlanı
kuloğlu
kul olmak
kulp
Kulp (ilçe)
kulplu
kulplu beygir
kulpsuz
kul taksimi
Kulu (ilçe)
kuluçka
kuluçka devri
kuluçka dönemi
kuluçkahane
kuluçkalık,−ğı
kuluçka makinesi
1391
kuluçka olmak
kulun
Kuluncak (ilçe)
kulunç,−cu
kulunlama
kulunlamak
kulunluk,−ğu
kulübe
kulüp,−bü
kulüpçü
kulüpçülük,−ğü
kulüpler arası
kulvar
kul yapısı
kulyuç,−cu
kum
kuma
kumalı
Kuman
Kumanca
kumanda
kumanda etmek
kumandan
kumandan gemisi
kumandanlı
kumandanlık,−ğı
kumandansız
1392
Kumandı
kumanya
kumanyacı
kumanyacılık,−ğı
kumar
kumarbaz
kumarbazlık,−ğı
kumarcı
kumarcılık,−ğı
kumar ebesi
kumarhane
kumarhaneci
kumarhanecilik,−ği
kumasız
kumaş
kumaşçı
kumaşçılık,−ğı
kumaş mengenesi
kumaşsız
kum balığı
kum balığıgiller
kumbara
kumbaracı
kumbarahane
kumbaşı (kumsal)
kumcu
kumcul
1393
kum çölü
kum engereği
kum fırtınası
kum grisi
kum havucu
kum havuzu
kum kamyonu
kum kayası
kumkazan
kum kekliği
kumkuma
kumla
kumlama
kumlamak
kumlaştırıcı
kumlaştırma
kumlaştırmak
kumlu
Kumlu (ilçe)
Kumluca (ilçe)
kumluk,−ğu
kum otu
kumpanya
kumpas
kumpir
kumral
kumru
1394
Kumru (ilçe)
kumrucu
kum saati
kumsal
kumsallık,−ğı
kumsuz
kum taşı
kum torbası
kumuç,−cu
Kumuk
Kumukça
kumul
kunda
kundak,−ğı
kundakçı
kundakçılık,−ğı
kundaklama
kundaklamak
kundaklanış
kundaklanma
kundaklanmak
kundaklayış
kundaklı
kundaksız
kundura
kunduracı
kunduracılık,−ğı
1395
kunduru
kunduz
kunduz böceği
kungfu
kunt
kup
kupa
kupes
kupkuru
kupkuru etmek
kupon
kupür
kur
kur'a
kurabiye
kurabiyeci
kurabiyecilik,−ği
kur'acı
kurada
kur'a efradı
kurak,−ğı
kurakçıl
kuraklık,−ğı
kural
kurala aykırı
kurala aykırılık,−ğı kuralcı
kuralcılık,−ğı
1396
kural dışı
kurallaşma
kurallaşmak
kurallaştırma
kurallaştırmak
kurallı
kurallı cümle
kuralsız
kuram
Kurama
kuramlaştırma
kuramlaştırmak
kuramcı
kuramcılık,−ğı
kuramsal
Kur'an
kurander
Kur'anıkerim
kurbağa
kurbağa adam
kurbağa balığı
kurbağa balığıgiller
kurbağacık,−ğı
kurbağalama
kurbağalar
kurbağa otu
kurbağa testi
1397
kurbağazehiri(bitki)
kurbağazehirigiller
kurban
Kurban Bayramı
kurban eti
kurban etmek
kurbanlık,−ğı
kurbanlık koyun
kurban olmak
kurca
kurca çıbanı
kurcalama
kurcalamak
kurcalanış
kurcalanma
kurcalanmak
kurcalayış
kurçatovyum
kurdele
kurdele balığı
kurdele balığıgiller
kurdeleli
kurdelesiz
kurdeşen
kurdurma
kurdurmak
kurdurtma
1398
kurdurtmak
kurgan
kurgu
kurgu bilimi
kurgucu
kurguculuk,−ğu
kurgulama
kurgulamak
kurgulanma
kurgulanmak
kurgulu
kurgu masası
kurgu odası
kurgusal
kurgusuz
kurk
kurlağan
kurma
kurmaca
kurmacılık,−ğı
kurmak
kurmay
kurmay başkanı
kurmaylık,−ğı
kurna
kurnalı
kurnasız
1399
kurnaz
kurnazca
kurnazlaşma
kurnazlaşmak
kurnazlık,−ğı
kuron
kurs
kursak,−ğı
kursaklı
kursaksız
kursiyer
kurşun
kurşuncu
kurşunculuk,−ğu
kurşun erimi
kurşungeçirmez
kurşun grisi
kurşunî
kurşunîleşme
kurşunîleşmek
kurşun kalem
kurşunlama
kurşunlamak
kurşunlanma
kurşunlanmak
kurşunlaşma
kurşunlaşmak
1400
kurşunlu
Kurşunlu (ilçe)
kurşun otu
kurşun rengi
kurşunsuz
kurt,−du
kurtağzı
Kurtalan (ilçe)
kurtarıcı
kurtarıcılık,−ğı
kurtarılma
kurtarılmak
kurtarım
kurtarımcılık,−ğı
kurtarış
kurtarma
kurtarma aracı
kurtarmacı
kurtarmacılık,−ğı
kurtarma gemisi
kurtarmak
kurtarma kazısı
kurtayağı (bitki)
kurtayağı tozu
kurtbağrı (bitki)
kurt baklası
kurt bilimci
1401
kurt bilimi
kurtboğan
kurtçuk,−ğu
kurtçul
kurt kapanı
kurtkıyan (bitki)
kurt köpeği
Kurtköy
kurt kuş
kurt kuyusu
kurtlandırma
kurtlandırmak
kurtlanış
kurtlanma
kurtlanmak
kurtlaşma
kurtlaşmak
kurtlu
kurtluca
kurtluk,−ğu
kurt mantarı
kurt masalı
kurtpençesi (bitki)
kurt sineği
kurtsuz
kurttırnağı (bitki)
kurtulma
1402
kurtulmak
kurtulmalık,−ğı
kurtuluş
kurt yeniği
kuru
Kurucaşile (ilçe)
kurucu
kuruculuk,−ğu
kuru çay
kuru çayır
kuru çeşme
kuru dere
kuru duvar
kuru ekmek,−ği
kuru erik,−ği
kuru fasulye
kuru filtre
kuru gürültü
kuru hava
kuru iftira
kuru incir
kuru kafa
kuru kahve
kuru kahveci
kuru kahvecilik,−ği
kuru kalabalık,−ğı
kuru kayısı
1403
kuru kemik,−ği
kuru köfte
kuru kuruya
kuru kuyu
kurul
kuru lâf
kurulama
kurulamak
kurulanış
kurulanma
kurulanmak
kurulaşma
kurulaşmak
kurulayış
kurulma
kurulmak
kurultay
kurulu
kurulu düzen
kuruluk,−ğu
kuruluş
kuruluşlar bütünü
kurum
kuruma
kurumak
kuru meyve
kurumlanış
1404
kurumlanma
kurumlanmak
kurumlaşma
kurumlaşmak
kurumlaştırma
kurumlaştırmak
kurumlu
kurumsal
kurumsallaşma
kurumsallaşmak
kurumsuz
kuruntu
kuruntucu
kuruntu etmek
kuruntulu
kuruntusuz
kuru öksürük,−ğü
kuru pasta
kuru pil
kuru sebze
kuru sıkı
kuru soğan
kuru soğuk,−ğu
kuru söz
kuruş
kuruş kuruş
kuruşlandırma
1405
kuruşlandırmak
kuruşluk,−ğu
kuruşu kuruşuna
kurut
kurutaç,−cı
kuru tarım
kuru temizleme
kuru temizleyici
kurutma
kurutmaç,−cı
kurutmak
kurutma kabı
kurutma kâğıdı
kurutmalı
kurutmalık,−ğı
kurutma makinesi
kurutucu
kurutulma
kurutulmak
kurutuş
kuru üzüm
kuruyasıca
kuru yemiş
kuru yemişçi
kuruyuş
kuru yük
kuru yük gemisi
1406
kuru ziraat,−ti
kurvaziyer
kurya
kurye
kuryelik,−ği
kuskun
kuskunlu
kuskunsuz
kuskunu düşük,−ğü
kuskus
kuskus çorbası
kuskus pilâvı
kusma
kusmak
kusmuk,−ğu
kusturma
kusturmak
kusturucu
kusturuş
kusuntu
kusur
kusur etmek
kusurlu
kusurluluk,−ğu
kusursuz
kusursuzluk,−ğu
kuş
1407
Kuşadası'nı (ilçe)
kuşak,−ğı
kuşak bağlama
kuşaklama
kuşaklamak
kuşaklanma
kuşaklanmak
kuşaklı
kuşaksız
kuşane
kuşanılma
kuşanılmak
kuşanış
kuşanma
kuşanmak
kuşantı
kuşatılma
kuşatılmak
kuşatış
kuşatma
kuşatmak
kuş bakışı
kuşbaşı
kuşbaşılı
kuşbaz
kuş beyinli
kuş bilimci
1408
kuş bilimi
kuşburnu (bitki)
kuşçu
kuşçubaşı
kuşçuluk,−ğu
kuşdili (dişbudak)
kuş dili (çocuk dili)
kuşe
kuşe kâğıdı
kuşekmeği (bitki)
kuşet
kuşetli
kuşetsiz
kuş evi
kuşgömü(pastırma)
kuş gözü (pencere)
kuşhane
kuş iğdesi
kuş kafesi
kuşkanadı (tıp)
kuş kirazı
kuşkonmaz (bitki)
kuşku
kuşkucu
kuşkuculuk,−ğu
kuşkulandırma
kuşkulandırmak
1409
kuşkulanma
kuşkulanmak
kuşkulu
kuşkulu kuşkulu
kuşkusuz
kuşlak,−ğı
kuşlar
kuşlokumu
(kurabiye)
kuşluk,−ğu
kuşluk namazı
kuşluk vakti
kuşluk yemeği
kuşmar
kuş otu
kuşpalazı (difteri)
kuş sütü
kuş tüyü
kuş uçumu
kuş uçuşu
kuş uykusu
kuş üzümü
kuşyemi (bitki)
kuş yuvası
kut
kutan (saka kuşu)
kutlama
1410
kutlamak
kutlanış
kutlanma
kutlanmak
kutlayış
kutlu
kutlulama
kutlulamak
kutluluk,−ğu
kutnu
kutsal
kutsallaşma
kutsallaşmak
kutsallaştırış
kutsallaştırma
kutsallaştırmak
kutsallık,−ğı
kutsama
kutsamak
kutsî
kutsîleşme
kutsîleşmek
kutsiyet
kutsuz
kutsuzluk,−ğu
kutu
kutucu
1411
kutuculuk,−ğu
kutu kutu
kutulama
kutulamak
kutulanış
kutulanma
kutulanmak
kutulayış
kutulu
kutulu telefon
kutup,−tbu
kutup engel
kutuplanma
kutuplanmak
kutuplaşma
kutuplaşmak
kutupsal
Kutup Yıldızı
kutur,−tru
kuvantum
kuvars
kuvarsit
kuver
kuvertür
kuvöz
kuvve
kuvvet
1412
kuvvet çifti
kuvvet komutanları
kuvvetlendirici
kuvvetlendiriş
kuvvetlendirme
kuvvetlendirmek
kuvvetleniş
kuvvetlenme
kuvvetlenmek
kuvvetli
kuvvetlice
kuvvetölçer
kuvvetsiz
kuvvetsizlik,−ği
kuymak,−ğı
kuyruk,−ğu
kuyruk acısı
kuyrukkakan
kuyruk kemiği
kuyruklu
kuyruklu kelebek,
−ği
kuyruklu kurbağa
kuyruklular
kuyruklu piyano
kuyruklu yalan
kuyruklu yıldız
1413
kuyruk olmak
kuyruksallayan
kuyruksallayan−
giller
kuyruk sokumu
kuyruk sokumu kemiği
kuyruksuz
kuyruksuzlar
kuyruksüren
kuyruk yağı
kuytu
kuytuluk,−ğu
kuyu
kuyu bileziği
Kuyucak (ilçe)
kuyucu
kuyuculuk,−ğu
kuyudat
kuyu fındığı
kuyu kebabı
kuyum
kuyumcu
kuyumculuk,−ğu
kuyumcu terazisi
kuyu suyu
kuyu topuğu
kuz
1414
kuzen
kuzey
kuzeybatı
kuzeydoğu
Kuzey Kutbu'nu
kuzeyli
kuzey noktası
Kuzey Türkçesi
Kuzey Yıldızı
kuzgun
kuzguncuk,−ğu
Kuzguncuk (ilçe)
kuzgunî
kuzgunî siyah
kuzgunkılıcı (bitki)
kuzin
kuzine
kuzu
kuzu dişi
kuzu eti
kuzugöbeği
(mantar)
kuzu kapama
kuzu kapısı
kuzu kestanesi
kuzukulağı (bitki)
kuzukulağı asidi
1415
kuzu kuzu
kuzulama
kuzulamak
kuzulaşma
kuzulaşmak
kuzulu
kuzuluk,−ğu
kuzuluk kapısı
kuzu mantarı
kuzu sarmaşığı
Küba
Kübalı
kübik,−ği
kübist
kübizm
küçücük,−ğü
küçük,−ğü
küçük abdest
küçük ad
Küçükaslan (yıldız)
Küçük Asya
küçük ay (şubat)
Küçükayı (yıldız
kümesi)
küçükbaş
küçük bey
küçük burjuva
1416
küçük çaplı
küçük çapta
küçükçe
Küçük Çekmece
(ilçe)
küçük dalga
küçük dil
küçük dil ünsüzü
küçük gazete
küçük gezegen
küçük hanım
küçük harf
küçük Hindistan
cevizi
küçük kan dolaşımı
küçük karga
küçük köprü
küçük kumru
küçükleşme
küçükleşmek
küçüklü büyüklü
küçüklük,−ğü
küçük martı
küçük mevlit ayı
küçük önerme
küçük parmak,−ğı
küçük sakarca
1417
küçüksemek
küçük sesli uyumu
küçük şalgam
küçük tansiyon
küçük terim
küçük tövbe ayı
küçük ünlü uyumu
küçülme
küçülmek
küçültme
küçültme eki
küçültmek
küçülüş
küçümen
küçümencik,−ği
küçümseme
küçümsemek
küçümsenme
küçümsenmek
küçümseyiş
küçürek,−ği
küf
küfe
küfeci
küfecilik,−ği
küfelik,−ği
küfelik olmak
1418
küffar
küf kokusu
küflendirme
küflendirmek
küflenme
küflenmek
küfletme
küfletmek
küflü
küflüce
küfran
küfretme
küfretmek
küfür,−frü
küfürbaz
küfürbazlık,−ğı
küfür küfür
küfüv,−ffü
küf yeşili
küheylân
kükre
kükreme
kükremek
kükreyiş
kükürt,−dü
kükürtatar
kükürt çiçeği
1419
kükürtleme
kükürtlemek
kükürtlenme
kükürtlenmek
kükürtlü
kükürtsüz
kül
kül,−lli (bütün)
külâh
külâhçı
külâhımsı
külâhlı
külâhsız
külbastı
külbastılık,−ğı
külçe
külçeleşme
külçeleşmek
kül çöreği
küldöken
külek,−ği
kül etmek
külfet
külfetli
külfetsiz
külfetsizce
külhan
1420
külhanbeyce
külhanbeyi
külhanbeyi ağzı
külhanbeylik,−ği
külhancı
külhanî
külhan makinesi
külkedisi
külleme
küllemek
külleniş
küllenme
küllenmek
küllî
külliyat
külliye
külliyen
külliyet
külliyetli
küllü
küllük,−ğü
küllük ağzı
küllü su
kül olmak
külot
külotlu çorap,−bı
külot pantolon
1421
kül rengi
kül rengi et sineği
kült
kül tablası
külte
kültivatör
kültür
kültür akımı
kültür balıkçılığı
kültür bitkileri
kültür çevresi
kültüre alma
kültürel
kültürel antropoloji
kültürfizik,−ği
kültür göçü
kültürlenme
kültürlenmek
kültürlü
kültürlülük,−ğü
kültür ortamı
kültür sarayı
kültür sitesi
kültürsüz
kültürsüzlük,−ğü
kültür varlıkları
külünk,−gü
1422
külüstür
külüstürlük,−ğü
külyutmaz
kümbet
küme
küme bulut
küme çalışması
kümeden düşme
küme küme
kümeleme
kümelemek
kümeleniş
kümelenme
kümelenmek
kümeleşim
kümeleşme
kümeleşmek
kümeli
kümes
kümes hayvanları
kümülâtif
kümültü
kümülüs
küncü
künde
kündeleme
kündelemek
1423
künefe
küngüldeme
küngüldemek
küngürdeme
küngürdemek
künh
künk,−gü
künye
künyesi bozuk,−ğu
küp
küpe
küpe çiçeği
küpe çiçeğigiller
küpeli
küpelik,−ği
küpeşte
küpleği
küpleme
küplü
küp şeker
kür
kürar
küraso
küratör
kürdan
kürdanlık,−ğı
kürdî
1424
kürdîlihicazkâr
küre
Küre (ilçe)
kürek,−ği
kürek ayaklılar
kürek cezası
kürekçi
kürekçilik,−ği
kürek kemiği
kürek kürek
küre kuşağı
küreleme
kürelemek
kürelenme
kürelenmek
küreme
küremek
küremsi
küresel
küresel gök bilimi
küreselleşme
küreselleşmek
küresel üçgen
küresel valf,−fi
kürevî
küreyici
küreyve
1425
kürit
küriyum
kürk
kürkas
kürk böceği
kürkçü
kürkçülük,−ğü
kürklü
kürneme
kürnemek
kürsü
kürsü başkanı
kürsü hocası
kürsü şeyhi
Kürt
kürtaj
kürtajcı
kürtün
Kürtün (ilçe)
kürüme
kürümek
kür yapmak
küs
küseğen
küskü
küskün
küskün küskün
1426
küskünleşme
küskünleşmek
küskünlük,−ğü
küs küs
küsküt
küskütük,−ğü
küslük,−ğü
küsme
küsmek
küspe
küstah
küstahça
küstahlaşma
küstahlaşmak
küstahlık,−ğı
küstahlık etmek
küstere
küstüm otu
küstürme
küstürmek
küsuf
küsur
küsurat
küsurlu
küsursuz
küsü
küsülü
1427
küsüşme
küsüşmek
küşade
küşat,−dı
küşayiş
küşne
küşüm
küşümlenme
küşümlenmek
küt
Kütahya
kütikül
kütin
küt inici
kütinleşme
küt inme
küt küt
kütle
kütleme
kütlemek
kütlesel
kütleşme
kütleşmek
kütleştirme
kütleştirmek
kütletme
kütletmek
1428
kütlü
kütlük,−ğü
kütör
küttedek
kütük,−ğü
kütükleşme
kütükleşmek
kütüklük,−ğü
kütüphane
kütüphaneci
kütüphanecilik,−ği
kütürdeme
kütürdemek
kütürdetme
kütürdetmek
kütür kütür
kütürtü
küvet
Küveyt
(*)L
L
lâ
lâakal
lâbada
lâbirent
lâborant
lâborantlık,−ğı
1429
lâboratuvar
lâboratuvar
muayenesi
lâbrador
lâbros
lâciverdî
lâcivert,−di
lâcivertlik,−ği
lâcivert taşı
lâçın
Lâçin (ilçe)
lâçka
lâçka etmek
lâçkalacma
lâçkalacmak
lâçkalık,−ğı
lâçka olmak
lâden
lâdengiller
lâdenli
lâdes
lâdes kemiği
lâdes oyunu
Lâdik (ilçe)
lâdin
lâdinî
lâedri
1430
lâedriye
lâf
lâfazan
lâfazanlık,−ğı
lâf cambazı
lâf cambazlığı
lâfçı
lâfçılık,−ğı
lâf ebeliği
lâf ebesi
lâf etmek
lâfız,−fzı
lâflama
lâflamak
laflaya laflaya
lâf olmak
lâforizma
lâf salatası
lâfugüzaf
lâfzen
lâfzî
lâgar
lâgos
lâgün
lâğım
lâğımcı
lâğımcılık,−ğı
1431
lâğım çukuru
lâğım döşemi
lâğıv,−ğvı
lâğvedilme
lâğvedilmek
lâğvetme
lâğvetmek
lağvolma
lağvolmak
lâğvolunma
lâğvolunmak
lâhana
lâhavle
lâhika
lâhit,−hdi
lâhmacun
lâhmacuncu
lâhmacunculuk,−ğu
lâhos
lâhurakî
lâhurî
lâhut
lâhutî
lâhza
lâhzacık,−ğı
lâhzada
lâik,−ği
1432
lâiklecme
lâiklecmek
lâiklectirme
lâiklectirmek
lâiklik,−ği
lâin
lâisizm
lâk,−kı
lâka
lâkacı
lâkap,−bı
lâkaplı
lâkaydî
lâkayt
lâkaytlık,−ğı
lâke
lâkerda
lâkerdacı
lâkırdı
lâkırdıcı
lâkırdı ebesi
lâkırdı etmek
lâkırdı kavafı
lâkin
lâklâk,−ğı
lâklâka
lâklâk etmek
1433
lâklâkıyat
lâkonik,−ği
lâkoz
lâkrimal,−li
lâktaz
lâktik asit,−di
lâktoz
lâl,−li
lala
lalalık,−ğı
lalanga
Lalapaca (ilçe)
lâle
lâle ağacı
lâleli
lâlelik,−ği
lâlettayin
lâlezar
lâlüebkem
lâm
lâma
lâmacı
lâmacılık,−ğı
lâmaist
lâmaizm
lâmba
lâmbada dansı
1434
lâmba karpuzu
lâmbalama
lâmbalamak
lâmbalı
lâmbalık,−ğı
lâmbasız
lâmbri
lâme
lâmekân
lâmekân takımı
lâmel
lâminarya
lâmise
lânarkit
lândo
lândon
lânet
lânet etmek
lânetleme
lânetlemek
lânetlenme
lânetlenmek
lânetli
langır lungur
lângırt
lângur
lângust
1435
lânolin
lânoz
lânse
lânse etmek
lântan
lântanit
lâp
lâpa
lâpacı
lâpacılık,−ğı
lâpa lâpa
lâpçın
lâpçınlı
lâpilli
lâpina
lâpinagiller
lâp lâp
Lâpon
Lâponca
Lâponya
Lâponyalı
lâppadak
Lâpseki (ilçe)
lârenjit
larghetto
largo
lârp
1436
lârpadak
lârva
lârvacıl
lâskî
lâskine
lâso
lâsta
lâsteks
lâstik,−ği
lâstik ağacı
lâstikçi
lâstikli
lâstikli söz
lâstikotin
lâstik tutkalı
lâce
lâta
lâtanya
lâteks
lâterit
lâteritli
lâterna
lâternacı
lâtecbih
lâtif
lâtifçe
lâtife
1437
lâtifeci
lâtife etmek
lâtiflik,−ği
lâtifundia
lâtifundiacılık,−ğı
lâtilokum
Lâtin
Lâtince
Lâtin çiçeği
Lâtin çiçeğigiller
Lâtin çiçekleri
Lâtin dilleri
Lâtin halkları
Lâtinlik,−ği
Lâtin yelkeni
lâtunya
Lâubalî
lâubalîce
lâubalîlecme
lâubalîlecmek
lâubalîlik,−ği
lâubalîyane
lâv
lâva
lâvabo
lâvabo bataryası
lâvabo musluğu
1438
lâva etmek
lâvaj
lâvaj yapmak
lâvanta
lâvantacı
lâvantacılık,−ğı
lâvanta çiçeği
lâvantalık,−ğı
lâvanta mavisi
lâvantin
lâvac
lâvdanom
lâvman
lâvrensiyum
lâvrovit
lâv silâhı
lâvsonit
lâvta
lâvtacı
lâvtacılık,−ğı
lâv taşması
lâvuar
lâyemut
lâyenkati
lâyık,−ğı
lâyıkıyla
lâyık olmak
1439
lâyiha
lâytmotif
lâyuhti
Lâz
lâza
lâzanya
Lâzca
lâzer
lâzım
lâzıme
lâzımlık,−ğı
lâzım olmak
Lazlık,−ğı
lâzut
L demiri
le
lebalep,−bi
lebbeyk
lebdeğmez
lebiderya
leblebi
leblebici
leblebicilik,−ği
leblebi cekeri
leçe
leçek,−ği
leçelik,−ği
1440
ledün,−nnü
ledün ilmi
lef,−ffi
leffetme
leffetmek
leffünecir,−cri
Lefkoca
legal,−li
legallecme
legallecmek
legato
legorn
leğen
leğen ibrik,−ği
leh
Leh
lehçe
Lehçe
lehçe bilimi
lehçeci
lehim
lehimci
lehimcilik,−ği
lehimleme
lehimlemek
lehimlenme
lehimlenmek
1441
lehimletme
lehimletmek
lehimli
Lehistan
Lehli
lehtar
lejant,−dı
lejyon
lejyoner
leke
lekeci
lekeci kili
lekecilik,−ği
leke etmek
lekeleme
lekelemek
lekelenme
lekelenmek
lekeli
lekeli humma
lekende
leke olmak
lekesiz
leke yapmak
leksik birim
leksikograf
leksikografi
1442
leksikolog,−ğu
leksikoloji
lektör
lektörlük,−ğ
lemis,−msi
lenduha
lenf
lenfa
lenfatik,−ği
lenfatizm
lenfosit
lenger
lengüistik,−ği
Leninci
Lenincilik,−ği
Leninist
Leninizm
lens
lento
leopar
lep
lepiska
lepra
lerzan
lerze
lesepase
lec
1443
lecçil
lecçil akbaba
lec kargası
lecker
letafet
letarji
Letçe
Leton dili
Letonya
Letonyalı
leva
Levanten
levanti
levazım
levazımat
levazımatçı
levazım bölüğü levazımcı
levazımcılık,−ğı
levazım sınıfı
levendane
levent,−di
leventlik,−ği
levha
levhacı
levhacık,−ğı
levhacılık,−ğı
levrek,−ği
1444
levrekgiller
levüloz
levye
ley
leylâk,−ğı
leylâkî
leylek,−ği
leylekayağı (bitki)
leylekgagası (alet)
leylekgiller
leylekler
leyleksiler
leylî
leylî meccanî
leylünnehar
lezar
lezbiyen
lezbiyenizm
lezbiyenlik,−ği
leziz
lezyon
lezzet
lezzetlendirme
lezzetlendirmek
lezzetlenme
lezzetlenmek
lezzetli
1445
lezzetlilik,−ği
lezzetsiz
lezzetsizlik,−ği
lığ
lığlama
lığlamak
lığlanma
lığlanmak
lığlı
lıkır
lıkırdama
lıkırdamak
lıkır lıkır
libas
liberal,−li
liberalizm
liberallecme
liberallecmek
liberallik,−ği
liberasyon
liberasyon listesi
libero
libido
liboc
libre
libretto
Libya
1446
Libyalı
Lice (ilçe)
lider
liderlik,−ği
liet,−di
lif
lifleme
liflemek
liflenme
liflenmek
liflecme
liflecmek
liflectirme
liflectirmek
lifli
lif lif
lift
lig
liga
lignin
lika
liken
liken bilimi
likidasyon
likide etmek
likidite
likit,−di
1447
likorinoz
likör
likör bardağı
lilâ rengi
limaki
liman
liman cüzdanı
liman icçisi
limanlama
limanlamak
limanlık,−ğı
liman reisi
limbo
lime
lime lime
limit
limitet
limitet ortaklık,−ğı
limitet cirket
limitsiz
limnoloji
limon
limon asidi
limonata
limonata bardağı
limonatacı
limonatacılık,−ğı
1448
limoncu
limon esansı
limonî
limonî hava
limonit
limon kabuğu
limonküfü (renk)
limonlama
limonlamak
limonlu
limonluk,−ğu
limon otu
limon sarısı
limon suyu
limon tozu
limon tuzu
limuzin
linç,−ci
linç etmek
lineer
linet
linin
link
linolyum
linotip
linyit
lipari
1449
liparit
lipit,−di
lipom
lipsos
lir
lira
liralık,−ğı
liret
lirik,−ği
lirik ciir
lirizm
lisan
lisanıhâl,−li
lisanımünasip,−bi
lisanî
lisaniyat
lisans
lisansiyer
lisanslı
lisansüstü
lisansüstü eğitim
lise
liseler arası
liseli
liste
liste başı
listeci
1450
listeleme
listelemek
literatür
litografi
litografya
litografyacı
litografya taşı
litoloji
litosfer
litre
litrelik,−ği
liturya
lityum
lityumlu
liva
livar
livarlı
livarlı tekne
liyakat,−ti
liyakatli
liyakat sahibi
liyakatsiz
liyakatsizlik,−ği
liyan
lizol,−lü
lizöz
lobelya
1451
lobi
lobici
lobicilik,−ği
lobut
loca
loça
loda
lodos
lodos balığı
lodoslama
lodoslamak
lodosluk,−ğu
logaritma
logaritma tablosu
logaritmik
logo
logos
loğ
loğlama
loğlamak
loğusa
loğusa humması
loğusalık,−ğı
loğusa otu
loğusa şekeri
loğusa şerbeti
lojik,−ği
1452
lojistik,−ği
lojistik dairesi
lojistik hizmet
lojman
lok
lokal,−li
lokalizasyon
lokalize etmek
lokanta
lokantacı
lokantacılık,−ğı
lokantalı
lokatif
lokavt
lokma
lokma anahtar
lokma başlığı
lokmacı
lokmacık,−ğı
lokmacılık,−ğı
lokma etmek
lokma göz
lokma gözlü
lokma lokma
lokman ruhu
lokma tatlısı
lokomobil
1453
lokomotif
lokomotifli
lokomotifsiz
lokum
lolo
lololo
lombar
lomboz
lonca
loncacılık,−ğı
lonca ustası
longa
longoz
longplay
lop
lopçuk,−ğu
lop et
lop incir
lop lop
loppadak
lopur
lopur lopur
lop yumurta
lor
lorentiyum
lort,−du
lorta
1454
lortlar kamarası
lostra
lostracı
lostra salonu
lostromo
lostromoluk,−ğu
losyon
loc
locça
loclacma
loclacmak
loşlaştırma
loşlaştırmak
loşluk,−ğu
lota
lotarya
lotaryacı
lotaryacılık,−ğı
lotus
lök
lökleme
löklemek
lökoplâst
lökosit
lökoz
lökün
löp
1455
löp löp
löpür löpür
lös
lösemi
lösemit
lûmbago
lûnapark
lup
lustrin
lûtî
lûtr
Lübnan
Lübnanlı
lüfer
lüferci
lüfergiller
lügat,−ti
lügatçe
lügatçi
lügatçilik,−ği
lügol,−lü
lük
lük boyası
lüks
lüks baskı
lüks hayat
lüks koltuk,−ğu
1456
lüks lâmbası
lüksmetre
lüks mevki,−i
lüks tarife
lüle
Lüleburgaz (ilçe)
lüleci
lüleci çamuru
lülecilik,−ği
lüleli
lüle lüle
lüle taşı
lümen
lümensaati,−ti
lünet
lüp
lüpçü
lüpçülük,−ğü
lüpletme
lüpletmek
lüpten
Lüterci
Lütercilik,−ği
lütesyum
lütten
lütfetme
lütfetmek
1457
lütfeyleme
lütfeylemek
lütuf,−tfu
lütufkâr
lütufkârane
lütufkâr!ık,−ğı
lüzucet
lüzucî
lüzum
lüzumlu
lüzumlu lüzumsuz
lüzumsuz
lüzumsuzluk,−ğu
lüzumsuz adam
lüzumsuzca
(*)M
M
maada
maaile
maalesef
maalmemnuniye
maarif
maarifçi
maaş
maaş bordrosu
maaşlı
maaşsız
1458
maatteessüf
maazallah
mabat,−dı
mabet,−di
mabet ağacı
mabeyin,−yni
mabeyinci
mabeyincilik,−ği
mablak,−ğı
mabude
mabut,−du
Macar
Macar biberi
Macarca
Macar ineği
Macaristan
Macarlık,−ğı
Macar salamı
macera
maceracı
maceracılık,−ğı
maceralı
maceraperest
macerasız
macun
macuncu
macunculuk,−ğu
1459
macun küreği
macunlama
macunlamak
macunlanma
macunlanmak
macunlaşma
macunlaşmak
maç
maça
maça beyi
maça kızı
Maçka (ilçe)
maç maç
maço
maçuna
maç yapmak
Madagaskar
Madagaskarlı
madalya
madalyalı
madalyasız
madalya töreni
madalyon
madalyoncu
madam
madama
madara
1460
madara etmek
madaralaşma
madaralaşmak
madara olmak
madde
madde başı
maddeci
maddecilik,−ği
maddeleşme
maddeleşmek
maddesel
maddesel nokta
maddeten
maddî
maddîleşme
maddîleşmek
maddîlik,−ği
maddiyat
maddiyet
madem
mademki
maden
Maden (ilçe)
maden bilimi
maden cevheri
madenci
madencilik,−ği
1461
maden damarı
maden devri
maden filizi
maden gazı
madenî
madenî para
madenî yağ
madenî yün
madenkırmız
maden kirası
maden kömürü
maden kuyusu
maden mavisi
maden ocağı
madensel
madensi
maden sodası
maden suyu
maden yatağı
maden yünü
mader
maderşahî
maderşahîlik,−ği
maderzat,−dı
madımak,−ğı
madik,−ği
madikçi
1462
madik etmek
madikleme
madiklemek
madlen
madrabaz
madrabazlık,−ğı
madreporlar
madrup,−bu
madun
maestoso
maestro
mafevk
mafiş
mafsal
mafya
mafyacı
mafyacılık,−ğı
mafyalaşma
mafyalaşmak
mafyalık,−ğı
maganda
magandalık,−ğı
magazin
magazinleşme
magazinleşmek
magma
magmasal
1463
magmatik,−ği
magnezyum
magnezyum
karbonat
magnezyum klorür
magnezyumlu
magnezyum sülfat
magri
mağara
mağara bilimci
mağara bilimi
mağara resmi
mağara sesi
mağaza
mağazacı
mağaza önü satışı
mağdur
mağduriyet
mağdurluk,−ğu
mağfiret
mağfiret etmek
mağfur
mağlûbiyet
mağlûp,−bu
mağlûp etmek
mağlûp olmak
mağmum
1464
Mağribî
mağrip,−bi
mağrur
mağrurane
mağrurca
mağrurcasına
mağrurlanma
mağrurlanmak
mağrurluk,−ğu
mağşuş
mahal,−lli
mahalle
mahalle arası
mahalle arkadaşı
mahalle bekçisi
mahallece
mahalle çapkını
mahalle imamı
mahalle kahvesi
mahalle karısı
mahalleli
mahalle mektebi
mahalle muhtarı
mahallî
mahallî idare
mahallîleşme
mahallîleşmek
1465
mahallî seçim
mahana
maharet
maharetli
maharetsiz
maharetsizlik,−ği
mahbes
mahbube
mahbup,−bu
mahcubiyet
mahcup,−bu
mahcup etmek
mahcupluk,−ğu
mahcup olmak
mahcur
mahcuz
mahdum
mahdut,−du
mahfaza
mahfazalı
mahfe
mahfi
mahfil
mahfuz
mahfuzen
mahıv,−hvı
mahir
1466
mahirane
mahitap,−bı
mahiye
mahiyet
mahkeme
mahkeme duvarı
mahkeme kapısı
mahkeme kararı
mahkemeleşme
mahkemeleşmek
mahkemeli
mahkemelik,−ği
mahkemelik olmak
mahkeme masrafı
mahkûk
mahkûkât
mahkûm
mahkûmane
mahkûm etmek
mahkûmiyet
mahkûm olmak
mahlâs
mahlep,−bi
mahlûk
mahlûkat
mahlûl,−lü
mahlût
1467
mahmude
mahmudiye
Mahmudiye (ilçe)
mahmul,−lü
mahmur
mahmur bakış
mahmur çiçeği
mahmurlaşma
mahmurlaşmak
mahmurluk,−ğu
mahmuz
mahmuz çiçeği
mahmuzlama
mahmuzlamak
mahmuzlanma
mahmuzlanmak
mahmuzlu
mahna
mahpus
mahpushane
mahpusluk,−ğu
mahra
mahrama
mahreç,−ci
mahrek,−ği
mahrem
mahremiyet
1468
mahremlik,−ği
mahrukat
mahrum
mahrum etmek
mahrumiyet
mahrum olmak
mahrut
mahrutî
mahsuben
mahsul,−lü
mahsulât
mahsuldar
mahsup,−bu
mahsup etmek
mahsur
mahsus
mahsusen
mahşer
mahşer günü
mahşerî
mahşer midillisi
mahunya
mahur
mahurbuselik,−ği
mahut
mahvetme
mahvetmek
1469
mahviyet
mahvolma
mahvolmak
mahya
mahyacı
mahyacılık,−ğı
mahya ışıklığı
mahya kiremidi
mahyalık,−ğı
mahya şenliği
mahzar
mahzen
mahzun
mahzunane
mahzun etmek
mahzunlaşma
mahzunlaşmak
mahzunluk,−ğu
mahzun mahzun
mahzun olmak
mahzur
mahzurlu
maî
mail
maile
mailiinhidam
mail olmak
1470
main
maişet
maiyet
maiyet memuru
majeste
majör
majör gam
majüskül
makabil,−bli
makabline şamil
makadam
makadamlama
makadamlamak
makak,−ğı
makale
makam
makam arabası
makam odası
makam otomobili
makam ödeneği
makam şoförü
makam tazminatı
makara
makaralı
makaralı kuş
makarena
makarna
1471
makarnacı
makarnacılık,−ğı
makas
makasçı
makasçılık,−ğı
makas hakkı
makaskâr
makaslama
makaslamak
makaslama vuruş
makaslanma
makaslanmak
makaslı
makaslı böcek,−ği
makas payı
makastar
makat
makber
makbul,−lü
makbul olmak
makbuz
Makedon
Makedonca
Makedonya
Makedonyalı
maket
maket bıçağı
1472
maketçi
maketçilik,−ği
makferlân
maki
makigiller
makilik,−ği
makine
makineci
makine dolabı
makine gücü
makineleşme
makineleşmek
makineleştirme
makineleştirmek
makineli
makineli tabanca
makineli tüfek,−ği
makine odası
makine yağı
makinist
makinistlik,−ği
makro
makrome
makromeli
makrosefal,−li
maksat,−dı
maksatlı
1473
maksatsız
maksi
maksi etek,−ği
maksimal,−li
maksimalist
maksimizasyon
maksimize etmek
maksimum
maksure
maksut,−du
makta,−ı
maktel
maktu,−u
maktu fiyat
maktul,−lü
maktul olmak
makul,−lü
makule
makul olmak
makûs
makyaj
makyajcı
makyajcılık,−ğı
makyajlama
makyajlamak
makyajlı
makyaj odası
1474
makyajsız
makyaj takımı
makyaj yapmak
Makyavelcilik,−ği
Makyavelizm
mal
mala
malafa
malaga
malak,−ğı
malakit
malaklama
malaklamak
malalama
malalamak
malama
malarya
Malatya
malayani
malaz
Malazgirt (ilçe)
mal beyanı
mal bildirimi
mal birliği
malca
mal canlısı
malcılık,−ğı
1475
malç,−cı
mal edinmek
malen
mal etmek
Malezya
Malezyalı
malgama
malın gözü
malı taşı
malî
malî analist
malî belge
malî cebir
malî destekçi
malihulya
malî işler
malik
malikâne
Malikî
Malikîlik,−ği
malikiyet
malik olmak
malî senet,−di
maliye
maliyeci
maliyecilik,−ği
maliyet
1476
maliyet fiyatı
maliyetli
maliyetsiz
malî yıl
Malkar
Malkara (ilçe)
Malkarca
malkıran
malkoç
mallanma
mallanmak
mal müdürlüğü
mal müdürü
mal mülk
mal olmak
mal para
mal sahibi
mal sandığı
malt
Malta
Malta eriği
Malta humması
Maltalı
Malta palamudu
Malta taşı
Maltepe (ilçe)
maltız
1477
Maltız
Maltız keçisi
maltlanma
maltlanmak
maltoz
malûl,−lü
malûlen
malûl gazi
malûliyet
malûllük,−ğü
malûm
malûmat
malûmat edinmek
malûmatfuruş
malûmatfuruşluk,
−ğu
malûmatlı
malûmat sahibi
malûmatsız
malûmattar
malûmattar etmek
malûm olmak
malûmu ilâm etmek
mal varlığı
malya
malzeme
mama
1478
mamafih
Mamak (ilçe)
mamaliga
mambo
mamelek,−ği
mamul,−lü
mamulât
mamur
mamure
mamut
mana
manaca
manalandırma
manalandırmak
manalı
manalı manalı
manas
manasız
manasızlık,−ğı
manastır
manat
manav
Manavgat (ilçe)
manavlık,−ğı
manca
mancana
mancelina
1479
mancınık,−ğı
mancınıkçı
mancınık işi
Mançu
Mançuca
manda
mandacı
mandacılık,−ğı
mandagözü (yirmi
kuruş)
mandal
mandalina
mandallama
mandallamak
mandallanma
mandallanmak
mandallı
mandalsız
mandapost
mandar
mandarin
mandarinlik,−ği
mandater
mandepsi
mandıra
mandıracı
mandıracılık,−ğı
1480
mandolin
mandolinci
manej
manen
manevî
manevî evlât,−dı
manevî ilim,−lmi
manevî tazminat
maneviyat
manevî zarar
manevra
manevra fişeği
manevra yapmak
manga
mangal
mangal kömürü
mangal yağı
mangal yürekli
mangan
manganez
manganin
mangır
mangırlı
mangırsız
mangiz
mango
mani (ruh hastalığı)
1481
mâni,−i,−si (şiir türü;
engel)
Mani
Manicilik,−ği
mânia
mânialı
manidar
manifatura
manifaturacı
manifaturacılık,−ğı
manifesto
Manihaizm
manika
manikür
manikürcü
manikürcülük,−ğü
manikürlü
manikürsüz
mâni olmak
maniple
manipülâsyon
manipülâtör
Manisa
Manisa kebabı
Manisa lâlesi
manişka
manita
1482
manitacı
manitacılık,−ğı
manivelâ
manivelâlı
mankafa
mankafalık,−ğı
manken
mankenlik,−ği
manolya
manolyagiller
manometre
mansap,−bı
mansıp,−bı
mansiyon
manşet
manşon
mantalite
mantar
mantar ağacı
mantar bilimci
mantar bilimi
mantarcı
mantarcılık,−ğı
mantar çorbası
mantardoğuran
mantarhane
mantar hastalığı
1483
mantar kent
mantarlama
mantarlamak
mantarlar
mantarlaşma
mantarlaşmak
mantarlı
mantarlık,−ğı
mantar meşesi
mantar özü
mantarsı
mantar tabakası
mantar tabancası
mantı
mantıcı
mantık,−ğı
mantıkça
mantıkçı
mantıkçılık,−ğı
mantık dışı
mantıken
mantıkî
mantıklı
mantık öncesi
mantıksal
mantıksız
mantıksızlık,−ğı
1484
manti
mantin
mantinota
mantis
manto
mantolu
mantoluk,−ğu
mantosuz
manüel
manya
manyak,−ğı
manyakça
manyaklaşma
manyaklaşmak
manyaklık,−ğı
Manyas (ilçe)
manyat
manyetik,−ği
manyetik alan
manyetik disk
manyetik kart
manyetik kartuş
manyetik kaset
manyetik şerit,−di
manyetik tambur
manyetit
manyetize
1485
manyetize etmek
manyetize olmak
manyetizma
manyetizmacı
manyetizmacılık,
−ğı
manyeto
manyetofon
manyetolu
manyetometre
manyezi
manyezit
manyok
manzara
manzaralı
manzarasız
manzum
manzume
Maocu
Maoculuk,−ğu
mapa
mapus
mapushane
maraba
marabacılık,−ğı
marabut
maral
1486
marangoz
marangoz balığı
marangozhane
marangozluk,−ğu
marangoz
mengenesi
maranta
Maraş dondurması
Maraş işi
maraton
maratoncu
maraz
maraza
marazî
marazlanma
marazlanmak
marazlı
marazlık,−ğı
marazlık etmek
marda
Mardin
mareşal,−li
mareşallik,−ği
mareşallik asası
margarik asit,−di
margarin
marifet
1487
marifetli
marifetsiz
marihuana
marina
marinacılık,−ğı
mariz
marizleme
marizlemek
marj
marjinal,−li
marjlı
mark
marka
markacı
markaj
markalama
markalamak
markalanma
markalanmak
markalı
markasız
marke
marke etmek
market
marketçi
marketçilik,−ği
marketing
1488
marki
markiz
markizet
markka
markör
Marksçı
Marksçılık,−ğı
Marksist
Marksizm
marley
Marmara (ilçe)
Marmara çırası
Marmara Ereğlisi'ni
(ilçe)
Marmaris (ilçe)
marmelât,−dı
marn
marnlama
marnlamak
maroken
marokenci
marokencilik,−ği
maron
marpuç,−cu
marpuççu
mars
Mars
1489
mars etmek
marsık,−ğı
marsıvan
marsıvan ayısı
marsıvan eşeği
marsıvan otu
mars olmak
marş
marşandiz
marş marş
mart
martaloz
martaval
martavalcı
martavalcılık,−ğı
mart dokuzu
martı
martıgiller
martin
martini
mart kedisi
martolos
maruf
marufiyet
marul
marulcu
marulcuk,−ğu
1490
marul gübresi
Marunî
maruz
maruzat
maruz olmak
marya
marya ağı
mas,−ssı
masa
masa başı
masa başında
masaj
masajcı
masajlama
masajlamak
masal
masal âlemi
masalcı
masalımsı
masallaştırma
masallaştırmak
masa örtüsü
masara
masarif
masarika
masa saati
masat,−dı
1491
masa tablası
masa takvimi
masa tenisi
masa topu
masa üstü
yayıncılık,−ğı
masif
masiko
mask
maskanyin
maskara
maskaraca
maskara etmek
maskaralanma
maskaralanmak
maskaralaşma
maskaralaşmak
maskaralık,−ğı
maskara olmak
maskarat
maskarata
maske
maskeleme
maskelemek
maskelenme
maskelenmek
maskeli
1492
maskeli balo
maskesiz
maskot
maslahat
maslahatgüzar
maslahatgüzarlık,
−ğı
maslak,−ğı
maslûp,−bu
masmavi
masnu
masnuat
mason
mason locası
masonluk,−ğu
masör
masöz
masraf
masraf etmek
masraf kapısı
masraflı
masrafsız
masruf
massetme
massetmek
mastar
mastara
1493
master
mastı
mastı çiçeği
mastika
mastor
mastur
masturi
mastürbasyon
masum
masumane
masume
masumiyet
masumluk,−ğu
masum masum
masun
masuniyet
masura
maş
maşa
maşacı
maşacılık,−ğı
maşala
maşalama
maşalamak
maşalanma
maşalanmak
maşalı
1494
maşalık,−ğı
maşalık etmek
maşallah
maşatlık,−ğı
maşer
maşerî
maşlah
maşrapa
maşrık
maşuk
maşuka
mat
matador
matafora
matafyon
matah
matara
matbaa
matbaacı
matbaacılık,−ğı
matbah
matbu,−u
matbua
matbuat
matem
matematik,−ği
matematikçi
1495
matematiksel
matem ayı
matem havası
matemli
materyal,−li
materyalist
materyalizm
mat etmek
matine
matiz
matizlik,−ği
matiz olmak
matkap,−bı
matla,−ı
matlaşma
matlaşmak
matlaştırma
matlaştırmak
matlık,−ğı
matlup,−bu
matmazel
mat olmak
matrah
matrak,−ğı
matrakçı
matriarkal,−li
matriks
1496
matris
matris kâğıdı
matruş
matruşluk,−ğu
matrut,−du
matuf
matuh
maun
maval
mavera
mavi
mavi boncuk,−ğu
mavihastalık,−ğı
mavikantaron (bitki)
maviküf (hastalık)
mavileşme
mavileşmek
mavili
mavilik,−ği
mavimsi
mavimtırak,−ğı
maviş
mavna
mavnacı
mavruka
mavzer
maya
1497
maya ağacı
mayabozan
mayalama
mayalamak
mayalandırma
mayalandırmak
mayalanma
mayalanmak
mayalı
mayalık,−ğı
mayası bozuk,−ğu
mayasıl
mayasıl otu
mayasız
maydanoz
maydanozgiller
mayhoş
mayhoşluk,−ğu
mayın
mayıncı
mayın gemisi
mayınlama
mayınlamak
mayınlanma
mayınlanmak
mayınlı
mayınsız
1498
mayın tarlası
mayıs
mayıs böceği
mayıs böcekleri
mayıslı
mayışma
mayışmak
mayi,−i
mayistra
maymun
maymun balığı
maymuncuk,−ğu
maymun iştahlı
maymunlar
maymunlaşma
maymunlaşmak
maymunlaştırma
maymunlaştırmak
maymunluk,−ğu
maymunsu
mayna
mayna etmek
mayo
mayocu
mayoculuk,−ğu
mayonez
mayonezli
1499
mayşor
maytap,−bı
mazak,−ğı
mazarrat
mazbata
mazbata muharriri
mazbut
mazeret
mazeret kâğıdı
mazeretli
mazeretsiz
mazgal
mazgallı
Mazgirt (ilçe)
mazhar
mazhariyet
mazhar olmak
mazı
Mazıdağı'nı (ilçe)
mazılık,−ğı
mazı meşesi
mazi
mazlum
mazlumluk,−ğu
mazmun
maznun
mazoşist
1500
mazoşizm
mazot
mazotlama
mazotlamak
mazruf
mazur
mazurka
mazuryum
me
meal,−li
mealen
mebde,−i
mebiz
meblâğ
mebni
mebus
mebusluk,−ğu
mebzul,−lü
mebzuliyet
mecal,−li
mecalsiz
mecalsizlik,−ği
mecaz
mecazen
mecazî
mecazlı
mecbur
1501
mecburen
mecbur etmek
mecburî
mecburî hizmet
mecburiyet
mecbur olmak
meccanen
meccanî
mecelle
mecidit
mecidiye
Mecitözü'nü (ilçe)
meclis
meclisara
meclis araştırması
meclûp,−bu
mecmu,−u
mecmua
mecmuacı
mecmuacılık,−ğı
mecnun
mecnunane
mecnunca
mecnun olmak
mecra
mecruh
Mecus
1502
Mecusî
Mecusîlik,−ği
meczup,−bu
meç
meçhul,−lü
meçhulât
medar
medarıiftihar
medar olmak
meddah
meddahlık,−ğı
meddücezir,−zri
medenî
Medenî Kanun
medenîleşme
medenîleşmek
medenîleştirme
medenîleştirmek
medenîlik,−ği
medenî nikâh
medeniyeci
medeniyet
medeniyetçilik,−ği
medeniyetsiz
medeniyetsizlik,−ği
medet,−di
medih,−thi
1503
Medine kurdu
meditasyon
mediyastin
medlûl,−lü
medrese
medreseli
medüz
medya
medya camiası
medyacı
medya maydanozu
medya starı
medyatik,−ği
medyum
medyumluk,−ğu
medyun
medyun olmak
mefahir
mefharet
mefhum
mefhumcu
mefhumculuk,−ğu
mefkûre
mefkûreci
mefkûrecilik,−ği
meflûç,−cu
mefret
1504
mefruş
mefruşat
mefruşatçı
mefruşatçılık,−ğı
mefsuh
meftun
meftun etmek
meftuniyet
meftunluk,−ğu
meftun olmak
mef'ul,−lü
mega
megafon
megahertz
megaloman
megalomani
megapol,−lü
mega store
megaton
megatonluk,−ğu
megavat
megavatlık,−ğı
meğer
meğerki
meğerse
mehabet
mehabetli
1505
mehaz
mehdî
mehel
mehil
mehil müddeti
mehle
Mehmetçik,−ği
mehtap,−bı
mehtaplı
mehter
mehteran
mehterbaşı
mehterhane
mehter musikisi
mehter müziği
mehter takımı
mehter yürüyüşü
meitneryum
mekân
mekân akustiği
mekâncı
mekân grupları
mekanik,−ği
mekanikçi
mekanikçilik,−ği
mekanikleştiricilik,
−ği
1506
mekanizasyon
mekanize
mekanize birliği
mekanizm
mekanizma
mekân zarfı
mekik,−ği
mekik diplomasisi
mekik oyası
mekkâre
mekkâreci
meknuz
mekruh
meksefe
Meksika
Meksikalı
mektep,−bi
mektep çocuğu
mektep kaçağı
mektepli
mektup,−bu
mektupçu
mektupçuluk,−ğu
mektuplaşma
mektuplaşmak
mektup üstü
melâike
1507
melâl,−li
melâmet
Melâmî
Melâmîlik,−ği
mel'anet
melânit
melânkoli
melânkolik,−ği
melânurya
melâs
melce,−i
melek,−ği
meleke
melek otu
melekût
meleme
melemek
melengiç,−ci
meles
meleş
meleşme
meleşmek
melez
melezleme
melezlemek
melezleşme
melezleşmek
1508
melezleştirme
melezleştirmek
melezlik,−ği
melfuf
melfufen
melhuz
melik
melike
Melikgazi (ilçe)
melinit
melisa
mel mel
melodi
melodik,−ği
melodram
melon
meltem
mel'un
mel'unca
melül
melül mahzun
melül melül
memalik,−ği
memat
memba,−ı
memba suyu
meme
1509
meme başı
meme bezi
memecik,−ği
memeli
memeliler
mememsi
meme süngeri
memişhane
memleha
memleket
memleketçi
memleketçilik,−ği
memleket havası
memleketler arası
memleketli
memlûk,−kü
memnu,−u
memnuiyet
memnu meyve
memnu mıntıka
memnun
memnunca
memnun etmek
memnuniyet
memnuniyetle
memnuniyetsiz
memnuniyetsizlik,
1510
−ği
memnunluk,−ğu
memnun memnun
memnun olmak
memorandum
memul,−lü
memul olmak
memur
memure
memur etmek
memurin
memuriyet
memurluk,−ğu
men,−n'i
menafi,−i
menafiiumumiye
menajer
menajerlik,−ği
menakıp,−bı
menakıpname
mendebur
mendeburluk,−ğu
mendelevyum
menderes
Menderes (ilçe)
mendil
mendilli
1511
mendilsiz
mendirek,−ği
menedilme
menedilmek
menekşe
menekşegiller
menekşe gözlü
menekşe gülü
menekşe rengi
menemen
Menemen (ilçe)
menenjit
menent,−di
menetme
menetmek
meneviş
menevişlenme
menevişlenmek
menevişli
menfa
menfaat,−ti
menfaatçi
menfaat düşkünü
menfaatperest
menfaatperestlik,
−ği
menfaatperver
1512
menfaattar
menfez
menfi
menfilik,−ği
menfur
Mengen (ilçe)
mengene
menhiyat
menhus
meni
menisk
menkıbe
menkul,−lü
menkul kıymetler
menolunma
menolunmak
menopoz
mensubiyet
mensucat
mensup,−bu
mensup olmak
mensur
mensur şiir
menşe,−i
menşeli
menşe
şahadetnamesi
1513
Menşevik
Menşeviklik,−ği
menşur
menteşe
mentol,−lü
mentollü
menus
menüsküs
menzil
menzilci
menzile
mepsuten
mera,−sı
mera bitkileri
merak
merak etmek
meraklandırma
meraklandırmak
meraklanış
meraklanma
meraklanmak
meraklı
merak olmak
meraksız
meraksızlık,−ğı
meral,−li
meram
1514
Meram (ilçe)
meram etmek
merasim
merasimli
merasim salonu
merasimsiz
merbut
merbutiyet
merbut olmak
mercan
mercan adası
mercan ağacı
mercan balığı
mercancı
mercaniğnesi
(işleme)
mercan kaya
mercanköşk (bitki)
mercanlar
mercanlı
mercan otu
mercan resifi
mercan teknesi
mercan terliği
mercan tespih
mercan yeşili
mercan yılanı
1515
mercek,−ği
mercekli
merci,−i
mercimek,−ği
mercimek çorbası
mercimek kemiği
mercimek köftesi
mercimekli köfte
merdane
merdaneleme
merdanelemek
merdiven
merdiven altı
merdiven boşluğu
merdivenci
merdiven evi
merdiven korkuluğu
merdivenkovası
(mimarlık)
merdivenli
merdiven sahanlığı
merdivensi
merdivensiz
merdümgiriz
merek,−ği
meres
meret,−di
1516
mergup,−bu
merhaba
merhabalaşma
merhabalaşmak
merhale
merhamet
merhameten
merhamet etmek
merhametli
merhametsiz
merhametsizce
merhametsizlik,−ği
merhem
merhemleme
merhemlemek
merhem olmak
merhum
merhume
merhum olmak
mer'i
Meriç (ilçe)
meridyen
meridyen aralığı
meridyen çemberi
meridyen dairesi
meridyen düzlemi
Merih
1517
merinos
merinos koyunu
meristem
mer'iyet
merkantilist
merkantilizm
merkat,−ti
merkep,−bi
merkepçi
merkez
merkez açı
merkezce
merkezci
merkezcil
merkezcilik,−ği
merkezî
merkezî ısıtma
merkezî idare
merkezîleşme
merkezîleşmek
merkezîleştirme
merkezîleştirmek
merkezî ülke
merkeziyet
merkeziyetçi
merkeziyetçilik,−ği
merkezî yıkama
1518
merkezî yönetim
merkezkaç
merkezkaç kuvvet
merkezkaçlama
merkezleme
merkezlemek
merkezlenme
merkezlenmek
merkezleşme
merkezleşmek
merkezleştirme
merkezleştirmek
merkum
merkûp,−bu
Merkür
merlânos
mermer
mermerci
mermercilik,−ği
mermer kireci
mermerleşme
mermerleşmek
mermerli
mermerlik,−ği
mermerşahi
mermi
merserize
1519
mersi
mersin
Mersin
mersin ağacı
mersin balığı
mersin balığıgiller
mersin balıkları
mersingiller
mersin morinası
mersiye
mersiyehan
mert,−di
mertçe
mertebe
mertek,−ği
mertlik,−ği
Meryem ana
meryemana asması
meryemana dikeni
meryemanaeldiveni
(bitki)
meryemana kuşağı
meryem pelesengi
merzengûş
Merzifon (ilçe)
mesabe
mesafe
1520
mesafeli
mesafelik,−ği
mesaha
mesai
mesai saati
mesai yapmak
mesaj
mesamat
mesame
mesane
mescit,−di
mesel
meselâ
mesele
mesel olmak
mesen
meserret
meserretle
meses
mesh
mesh etmek
Mesih
mesire
mesirelik,−ği
mesken
meskenet
Mesket Türkleri
1521
meskûkât
meskûn
meskûn mahal,−lli
meskût
meslek,−ği
meslekî
meslek içi eğitim
mesleksel
mesleksiz
mesleksizlik,−ği
meslektaş
meslektaşlık,−ğı
mesmu,−u
mesnet,−di
mesnetli
mesnetsiz
mesnevî
mesrur
mest
mestane
mestçi
mestçilik,−ği
mest etmek
mest olmak
mestur
mesture
mes’udane
1522
Mesudiye (ilçe)
mes'ul,−lü
mes'uliyet
mes'uliyetli
mes'uliyetsiz
mes'uliyetsizlik,−ği
mes'ul olmak
mes'ut,−du
mes'ut etmek
mes'ut olmak
meşakkat,−ti
meşakkatli
meşakkatsiz
meş'ale
meş'aleci
meşatlık,−ğı
meşbu,−u
meşe
meşecik,−ği
meşe kömürü
meşelik,−ği
meşe odunu
meşe palamudu
meşgale
meşgul,−lü
meşgul etmek
meşguliyet
1523
meşgul olmak
meşher
meşhet,−di
meşhur
meşhurluk,−ğu
meşhur olmak
meşhut,−du
meşhut cürümler
mahkemesi
meşhut suç
meşihat
meşime
meşin
meşin suratlı
meşin yuvarlak,−ğı
meşk
meşk etmek
meşkûk
meşkûr
meşrep,−bi
meşru,−u
meşrubat
meşrubatçı
meşruhat
meşruiyet
meşrulaşma
meşrulaşmak
1524
meşrulaştırma
meşrulaştırmak
meşru müdafaa
meşrut
meşruta
meşruten
meşruten tahliye
meşrutî
meşrutiyet
meşrutiyetçi
meş'um
meşveret
meşveret etmek
met
met,−ddi
meta,−ı
metabolizma
metafor
metafizik,−ği
metafizikçi
metafizikçilik,−ği
metafor
metal,−li
metal bilimi
metalik,−ği
metalografi
metaloit,−di
1525
metalsi
metalürji
metalürjik,−ği
metal yatak,−ğı
metal yorulması
metamorfik,−ği
metamorfizm
metamorfoz
metan
metanet
metanetli
metanetsiz
metanetsizlik,−ği
metapsişik,−ği
metastaz
metatez
metazori
metbu,−u
metelik,−ği
meteliksiz
meteliksizlik,−ği
meteor
meteorit
meteorolog,−ğu
meteoroloji
meteoroloji
istasyonu
1526
meteorolojik,−ği
meteor taşı
metfen
metfun
methal,−li
methaldar
methetme
methetmek
methiye
methüsena
metil
metilen
metilik,−ği
metin (sağlam,
dayanıklı)
metin,−tni (yazı)
metis
metodik,−ği
metodoloji
metodolojik,−ği
metot,−du
metotlu
metotsuz
metotsuzluk,−ğu
metraj
metrajlı
metrdotel
1527
metrdotellik,−ği
metre
metre kare
metre küp
metrelik,−ği
metres
metre sistemi
metreslik,−ği
metrik,−ği
metrik sistem
metris
metro
metroloji
metronom
metropol,−lü
metropolit
metropoliten
metruk,−kü
metrukât
metruke
metrukiyet
mevali
mevcudat
mevcudiyet
mevcut,−du
mevcut durum
mevcut olmak
1528
mevdu,−u
mevduat
mevduat defteri
mevhibe
mevhibeiilâhiye
mevhum
mevize
mevki,−i
mevkuf
mevkufen
mevkufiyet
mevkut
mevkute
mevlâ (sahip)
Mevlâ (Tanrı)
Mevlevî
Mevlevîhane
Mevlevîlik,−ği
Mevlevî pilâvı
mevlit,−di
mevlit alayı
mevlithan
Mevlit Kandili
mevlit şekeri
mevlût,−du
mevrut,−du
mevsim
1529
mevsimli
mevsimlik,−ği
mevsimli mevsimsiz
mevsimsiz
mevsuf
mevsuk
mevt
mevta
mevut
mevzi,−i
mevziî
mevzilenme
mevzilenmek
mevzu,−u
mevzuat
mevzulu
mevzun
mevzusuz
mevzuubahis,−hsi
mevzuubahsetme
mevzuubahsetmek
mey
meyan
meyan balı
meyancı
meyancılık,−ğı
meyane
1530
meyan kökü
meydan
meydancı
meydancık,−ğı
meydancılık,−ğı
meydan dayağı
meydanî
meydan korkusu
meydanlık,−ğı
meydan
muharebesi
meydan saati
meydan savaşı
meydan sazı
meyhane
meyhaneci
meyhanecilik,−ği
meyhaneci otu
meyhane pilâvı
meyil,−yli
meyilli
meyilsiz
meyletme
meyletmek
meymenet
meymenetli
meymenetsiz
1531
meymenetsizlik,−ği
meyus
meyus etmek
meyusiyet
meyus olmak
meyve
meyve ağacı
meyve bahçesi
meyveci
meyvecilik,−ği
meyvedar
meyve dışı
meyve ezmesi
meyvehoş
meyve içi
meyve kabuğu
meyvelenme
meyvelenmek
meyveli
meyvelik,−ği
meyve ortası
meyve reçeli
meyve sineği
meyve sineğigiller
meyvesiz
meyvesizlik,−ği
meyve suyu
1532
meyve şekeri
meyve yaprak,−ğı
meyyal,−li
meyyit
mezalim
mezamir
mezar
mezarcı
mezarcılık,−ğı
mezar kaçkını
mezarlık,−ğı
mezar taşı
mezat,−dı
mezatçı
mezat malı
mezbaha
mezbele
mezbelelik,−ği
mezcetme
mezcetmek
meze
mezeci
mezecilik,−ği
mezelik,−ği
mezellet
mezesiz
mezgeldek,−ği
1533
mezgit
mezgitgiller
mezhebi geniş
mezhep,−bi
mezhepçi
mezhepçilik,−ği
meziyet
meziyetli
mezkûr
mezoderm
mezon
Mezopotamya
mezosfer
mezozoik,−ği
mezozom
mezraa
mezru
mezun
mezuniyet
mezun olmak
mezura
mezür
mezzosoprano
mı
mıgırlık,−ğı
mıgri
mıh
1534
mıhlama
mıhlamak
mıhlanma
mıhlanmak
mıhlayıcı
mıhlı
mıhsıçtı
mıhsıçtılık,−ğı
mıklep,−bi
mıknatıs
mıknatısî
mıknatısiyet
mıknatıslama
mıknatıslamak
mıknatıslanma
mıknatıslanmak
mıknatıslı
mıknatıslı ibre
mıknatıslı iğne
mıknatıslık,−ğı
mıncıklama
mıncıklamak
mıncıklanma
mıncıklanmak
mıncık mıncık
mıncırık,−ğı
mıntıka
1535
mırıldama
mırıldamak
mırıldanış
mırıldanma
mırıldanmak
mırıl mırıl
mırıltı
mırın kırın
mırın kırın etmek
mırlama
mırlamak
mırmır (kedi)
mır mır
mırmırık,−ğı
mırnav
mırra
mısdak,−ğı
mısır
Mısır
Mısır baklası
mısırcı
mısır ekmeği
Mısır fulü
mısır kalburu
Mısırlı
mısırlık,−ğı
mısır özü
1536
mısır püskülü
Mısır tavuğu
Mısır turnası
mısır unu
mısır yağı
mıskal
mıskala
mısmıl
mısra,−ı
mıstar
mışıldama
mışıldamak
mışıl mışıl
mışmış
mıymıntı
mıymıntılık,−ğı
mızıka
mızıkacı
mızıkalı
mızıkçı
mızıkçılık,−ğı
mızıkçılık etmek
mızıklanma
mızıklanmak
mızıldanma
mızıldanmak
mızıma
1537
mızımak
mızırdanma
mızırdanmak
mızmız
mızmızca
mızmızlanma
mızmızlanmak
mızmızlık,−ğı
mızmızlık etmek
mızrak,−ğı
mızraklı
mızraklı ilmihâl,−li
mızraksı
mızraksız
mızrap,−bı
mızraplı
mi
miat,−dı
mibzer
miçel
miço
mide
mide ağzı
mideci
mide fesadı
mide görüm
midegörür
1538
mide kapısı
midesiz
midevî
midi
midibüs
midibüsçü
midi etek,−ği
midilli
Midilli
Midyat (ilçe)
midye
midyeci
midyecilik,−ği
midyelik,−ği
miftah
migmatit
migren
miğfer
Mihalgazi (ilçe)
Mihalıççık (ilçe)
Mihalıççık peyniri
mihanikî
mihenk,−gi
mihenk taşı
mihman
mihmandar
mihmandarlık,−ğı
1539
mihman olmak
mihnet,−ti
mihr
mihrabımsı
mihrace
mihrak
mihrap,−bı
mihver
mika
mikado
mikalı
mikalı cam
mikâp,−bı
mikaşist
mikoloji
mikos
mikoz
mikro
mikroamper
mikrobik,−ği
mikrobiyolog,−ğu
mikrobiyoloji
mikrodalga
mikrofilm
mikrofon
mikrofoncu
mikrofonik,−ği
1540
mikrokok
mikrolit
mikrometre
mikron
mikroorganizma
mikrop,−bu
mikroplanma
mikroplanmak
mikroplu
mikropluk,−ğu
mikropsuz
mikropsuzlandırma
mikropsuzlandırmak
mikropsuzlaştırma
mikropsuzlaştırmak
mikrosefal,−li
mikrosinema
mikroskobik,−ği
mikroskop,−bu
miksefe
mikser
miktar
mikyas
mikyaslı
mikyassız
mil
milâdî
1541
milâdî takvim
milâdî tarih
Milâs (ilçe)
milât,−dı
milâttan önce
milâttan sonra
mildiyu
milel
milenyum
milföy
milföy hamuru
milibar
miligram
mililitre
milim
milimetre
milimetrik,−ği
milimikron
milimi milimine
milis
militan
militanlaşma
militanlaşmak
militanlaştırma
militanlaştırmak
militanlık,−ğı
militarist
1542
militarizm
millenme
millenmek
millet
milletçe
milletler arası
milletler arasıcılık,
−ğı
millet meclisi
milletsever
milletseverlik,−ği
millettaş
milletvekili
milletvekilliği
millî
millî eğitim
millî ekonomi
millî gelir
millî güvenlik,−ği
milî hüviyet
millî iktisat,−dı
millî irade
millî kimlik,−ği
millîleşme
millîleşmek
millîleştirme
millîleştirmek
1543
millîlik,−ği
millî marş
Millî Mücadele
millî müdafaa
millî savunma
millî takım
milliyet
milliyetçi
milliyetçilik,−ği
milliyetperver
milliyetperverlik,−ği
milliyetsever
milliyetseverlik,−ği
milliyetsiz
milyar
milyarder
milyarderlik,−ği
milyarlarca
milyarlık,−ğı
milyon
milyoner
milyonerlik,−ği
milyonlarca
milyonluk,−ğu
mim
mimar
mimarbaşı
1544
mimarî
mimarîsiz
mimarlık,−ğı
mimik,−ği
mimleme
mimlemek
mimlenme
mimlenmek
mimli
mimoza
minakop
minare
minare boyu
minareci
minarecik,−ği
minarecilik,−ği
minare gölgesi
minare kırması
minareli
minaresiz
minber
minder
minder altı
mine
mineci
mine çiçeği
mine çiçeğigiller
1545
mineleme
minelemek
mineli
mineral,−li
mineral bilimci
mineral bilimi
mineralleştirici
mineralleştirme
mineralleştirmek
mineralli
mineralli yağlar
mineralog,−ğu
mineraloji
mineralsiz
mini
minibüs
minibüsçü
minibüsçülük,−ğü
minicik,−ği
mini etek,−ği
mini gösterici
minik,−ği
minimal,−li
minimetre
minimini
minimize
minimize etmek
1546
minimum
mini put
mink
minkale
minnacık,−ğı
minnet
minnet etmek
minnettar
minnettarane
minnettarlık,−ğı
minnoş
minör
mintan
mintanlık,−ğı
mintarafillâh
minüskül
minval,−li
minyatür
minyatürcü
minyatürcülük,−ğü
minyatürleştirme
minyatürleştirmek
minyon
mir
mira
miraç,−cı
Miraç Gecesi
1547
Miraç Kandili
miralay
miralaylık,−ğı
miras
mirasçı
mirasyedi
mirasyedilik,−ği
mirat
mirî
mirîci
mirî kâtibi
mirim
mirî mal
mirliva
mirlivalık,−ğı
mirza
mis
misafir
misafirhane
misafirlik,−ği
misafir odası
misafirperver
misafirperverlik,−ği
misafir salonu
misak
Misakımillî
misal,−li
1548
misel
misil,−sli
misilleme
misina
misis
misk
miskal,−li
misket
misket oyunu
miskin
miskinane
miskince
miskinhane
miskinler tekkesi
miskinleşme
miskinleşmek
miskinlik,−ği
miskin miskin
mis sabunu
mister
mistik,−ği
mistisizm
mis üzümü
misvak
misyon
misyoner
misyonerlik,−ği
1549
mit
mitil
miting
mitingci
mitleşme
mitleşmek
mitleştirme
mitleştirmek
mitokondri
mitoloji
mitolojik,−ği
mitos
mitoz
mitral,−li
mitral darlığı
mitral hücreler
mitral kapakçığı
mitral yetersizliği
mitral yetersizlik,
−ği
mitralyöz
miyane
miyar
miyasma
miyav
miyavlama
miyavlamak
1550
miyavlatma
miyavlatmak
miyaz
miyokart,−dı
miyom
miyon
miyop,−bu
miyopluk,−ğu
miyosen
miza
mizaç,−cı
mizaçgir
mizaçgirlik,−ği
mizaçlı
mizaçsız
mizah
mizahçı
mizahçılık,−ğı
mizahî
mizan
mizana
mizanpaj
mizanpli
mizansen
mizantrop
mnemotekni
mobil
1551
mobilet
mobilize
mobilize etmek
mobilya
mobilyacı
mobilyacılık,−ğı
mobilyalı
mobilyasız
moda
modacı
modacılık,−ğı
moda evi
modalaşma
modalaşmak
modalaştırma
modalaştırmak
moda olmak
model
modelâj
modelci
modelcilik,−ği
modelist
modellik,−ği
model salonu
modem
moderato
modern
1552
modernizasyon
modernize
modernize etmek
modernleşme
modernleşmek
modernleştirme
modernleştirmek
modernlik,−ği
modern mobilya
modifikasyon
modistra
modül
modülâsyon
modüler
modüler sistem
Moğol
Moğolca
Moğolistan
Mohs ölçeği
moka
mokasen
mola
molas
molasız
mola taşı
Moldova
Moldovalı
1553
molekül
moleküler
molibden
molibdin
molla
mollalık,−ğı
Molotof kokteyli
moloz
moloz duvar
molozluk,−ğu
moloz taş
moltalık,−ğı
moment
momentum
monadizm
monarşi
monarşist
monarşizm
monat,−dı
monatçılık,−ğı
monden
Mondros
monetarist
monetarizm
Mongolist
Mongolistik,−ği
monist
1554
monitör
monizm
monogam
monogami
monografi
monokl,−lü
monolog,−ğu
monopol,−lü
monoray
monoteist
monoteizm
monotip,−bi
monoton
monotonlaşma
monotonlaşmak
monotonluk,−ğu
monsenyör
mont
montaj
montajcı
montajcılık,−ğı
monte etmek
montör
mor
moral,−li
moral çöküntü
moral eğitimi
1555
moralizm
morarış
morarma
morarmak
morartı
morartma
morartmak
moratoryum
moren
morfem
morfin
morfinlenme
morfinlenmek
morfinman
morfoloji
morfolojik,−ği
morg
morg raporu
morina
Moritanya
Moritanyalı
morkaraman
morlaşma
morlaşmak
morluk,−ğu
mormenekşe
mor ötesi
1556
mors
Mors
Mors alfabesi
morsalkım
morsgiller
mortadella
mortlama
mortlamak
morto
mortocu
moruk,−ğu
moruklaşma
moruklaşmak
morukluk,−ğu
morulâ
morumsu
morumtırak,−ğı
Moskof
Moskof camı
Moskof gâvuru
Moskofluk,−ğu
Moskof toprağı
mosmor
mostra
mostralık,−ğı
mostra olmak
motamo
1557
motamo çeviri
motel
motelci
motelcilik,−ği
motif
motifli
motifsiz
motivasyon
motive etmek
motopomp
motor
motorbot
motorcu
motorculuk,−ğu
motorin
motorize
motorkros
motorkrosçu
motorlu
motorlu taşıt
motorlu tren
motor yağı
motosiklet
mototren
motris
motto
mozaik,−ği
1558
mozaikçi
mozaik döşeme
mozaik plâka
mozak,−ğı
mozalak,−ğı
Mozambik
mozole
möble
möbleli
möblesiz
mönü
mösyö
mu
muaccel
muacciz
muaddel
muadele
muadelet
muadil
muaf
muafiyet
muafiyet sınavı
muaflık,−ğı
muahede
muahedename
muaheze
muaheze etmek
1559
muahezename
muahhar
muahharen
muakkip,−bi
muallâ
muallâk
muallel
muallim
muallime
muallimlik,−ği
muamelât
muamele
muamele etmek
muamma
muammalı
muammalık,−ğı
muammer
muammer olmak
muannit,−di
muaraza
muare
muarefe
muarız
muasır
muasırlaşma
muasırlaşmak
muaşaka
1560
muaşeret
muaşeret adabı
muattal
muattar
muavenet
muavenet etmek
muavin
muavinlik,−ği
muayede
muayene
muayeneci
muayene etmek
muayenehane
muayene olmak
muayyen
muayyeniyet
muazzam
muazzep,−bi
muazzep etmek
muazzep olmak
muazzez
mubah
mubassır
mubayaa
mubayaacı
mubayaa etmek
mucibince
1561
mucip,−bi
mucip olmak
mucip sebep,−bi
mucir
mucit,−di
mucize
mucizeli
mucuk,−ğu
mucur
Mucur (ilçe)
muço
Mudanya (ilçe)
mudarebe
mudi,−i
mudil
Mudurnu (ilçe)
mufassal
mufla
muflon
muflonlu
mugaddi
mugalâta
mugalâtacı
muganni
muganniye
mugayeret
mugayir
1562
muğber
muğber olmak
Muğla
muğlâk
muhabbet
muhabbet çiçeği
muhabbet
çiçeğigiller
muhabbet etmek
muhabbet kuşu
muhabbetname
muhabbet tellâlı
muhaberat
muhabere
muhabereci
muhabere etmek
muhabere memuru
muhabere sınıfı
muhabir
muhabirlik,−ği
muhaceret
muhaceret etmek
muhacim
muhacir
muhacir arabası
muhacirlik,−ği
muhaddep,−bi
1563
muhaddis
muhafaza
muhafaza etmek
muhafazakâr
muhafazakârlık,−ğı
muhafazalı
muhafazasız
muhafız
muhafız alayı
muhafız kıt'ası
muhafızlık,−ğı
muhakeme
muhakeme etmek
muhakeme usulü
muhakkak
muhakkik
muhal,−li
muhalefet
muhalefet etmek
muhalefet partisi
muhalefet şerhi
muhalif
muhallebi
muhallebici
muhallebicilik,−ği
muhallebi çocuğu
Muhammed
1564
Muhammedî
muhammen
muhammes
muhammin
muharebe
muharip,−bi
muharrem
muharrer
muharrik
muharrir
muharrirlik,−ği
muharriş
muhasamat
muhasara
muhasara etmek
muhasebat
muhasebe
muhasebeci
muhasebecilik,−ği
muhasım
muhasır
muhasip,−bi
muhasiplik,−ği
muhassala
muhassas
muhassasat
muhassenat
1565
muhassıl
muhat
muhatap,−bı
muhatap olmak
muhatara
muhataralı
muhavere
muhavere etmek
muhavereli
muhavvil
muhavvile
muhayyel
muhayyer
muhayyerbuselik,
−ği
muhayyerkürdî
muhayyerlik,−ği
muhayyersümbüle
muhayyile
muhbir
muhbirlik,−ği
muhik,−kkı
muhil,−lli
muhip,−bbi
muhit
muhit edinmek
muhkem
1566
muhlis
muhrik
muhrip,−bi
muhtaç,−cı
muhtaç etmek
muhtaçlık,−ğı
muhtaç olmak
muhtar
muhtariyet
muhtarlık,−ğı
muhtasar
muhtasaran
muhtekir
muhtel,−lli
muhtelif
muhtelis
muhtelit
muhtemel
muhtemelen
muhtemel olmak
muhterem
muhteri
muhteris
muhteriz
muhtesip,−bi
muhteşem
muhteva
1567
muhtevi
muhteviyat
muhtıra
muhzır
muin
muinli
muinsiz
muit,−di
mujik,−ği
mukaar
mukabele
mukabeleci
mukabele etmek
mukabeleli
mukabelesiz
mukabil
mukaddem
mukaddema
mukaddeme
mukadder
mukadderat
mukaddes
mukaddesat
mukaddesatçı
mukaddime
mukaffa
mukallit,−di
1568
mukallitlik,−ği
mukannen
mukarenet
mukarrer
mukarrerat
mukassem
mukassi
mukataa
mukataalı
mukattar
mukavele
mukaveleli
mukavelename
mukavelesiz
mukavemet
mukavemetçi
mukavemet etmek
mukavemet koşusu
mukavemetli
mukavemetsiz
mukavim
mukavva
mukavves
mukavvi
mukayese
mukayese etmek
mukayeseli
1569
mukayyet
mukayyet olmak
mukayyit,−di
mukim
mukni,−i
mukoza
mukriz
muktebes
muktedir
muktedir olmak
muktesit,−di
mukteza
muktezi
mukus
mulâj
mulâj kâğıdı
mum
mum ağacı
mumaileyh
mum ampul,−lü
mum aydınlatma
mum boya
mum boyası
mum cilâsı
mumcu
mum çiçeği
mum direk,−ği
1570
mum duruşu
mum etmek
mumhane
mumlama
mumlamak
mumlanma
mumlanmak
mumlaşma
mumlaşmak
mumlayıcı
mumlu
mumluk,−ğu
mumlu kâğıt,−dı
mum olmak
mum palmiyesi
mumsöndü
mumya
mumyalama
mumyalamak
mumyalanma
mumyalanmak
mumyalaşma
mumyalaşmak
mundar
mundarlık,−ğı
munfasıl
munis
1571
munkabız
munkalip,−bi
munkariz
munsap,−bı
muntazam
muntazaman
muntazır
muntazır olmak
munzam
murabaha
murabahacı
murabahacılık,−ğı
murabba,−ı
murabıt
murabut
murabut kuşu
Muradiye (ilçe)
murafaa
murahhas
murahhaslık,−ğı
murakabe
murakabe etmek
murakıp,−bı
murakıplık,−ğı
murana
murassa,−ı
murat,−dı
1572
murat etmek
Muratlı (ilçe)
murç,−cu
murdar
murdarilik,−ği
murdarlık,−ğı
Murgul (ilçe)
muris
murt
Musabeyli (ilçe)
musaddak
musaffa
musahabe
musahhih
musahhihlik,−ği
musahip,−bi
musahiplik,−ği
musakka
musalla
musallat
musalla taşı
musallat etmek
musallat olmak
musalli
musandıra
musanna,−ı
musannif
1573
musap,−bı
musavver
Musevî
Musevîlik,−ği
Mushaf
musır,−rrı
musibet
musikar
musiki
musikişinas
muska
muska böreği
muskacı
muskacılık,−ğı
muslihane
muslin
musluk,−ğu
muslukçu
muslukçuluk,−ğu
musluklu
musluksuz
muson
Mustafa Kemalpaşa
(ilçe)
Mustafa Kemalpaşa
tatlısı
mustarip,−bi
1574
mustarip etmek
mustatil
muş
Muş
muşamba
muşambalaşma
muşambalaşmak
muşmula
muşmula suratlı
muşta
muştalama
muştalamak
muştu
muştucu
muştulama
muştulamak
muştulanma
muştulanmak
muştulu
muştuluk,−ğu
mut
Mut (ilçe)
muta
mutaassıp,−bı
mutabakat
mutabık
mutabık olmak
1575
mutaf
mutallâka
mutantan
mutariza
mutasarrıf
mutasarrıflık,−ğı
mutasavver
mutasavvıf
mutasyon
mutasyonist
mutasyonizm
mutat,−dı
mutatabbip,−bi
mutavaat
mutavaat fiili
mutavassıt
mutazarrır
mutçuluk,−ğu
muteber
muteber olmak
mutedil
mutedillik,−ği
mutekit,−di
mutemet,−di
mutemetlik,−ği
mutena
muteriz
1576
mutezile
mutfak,−ğı
mutfak dolabı
mutfak havalan−
dırması
mutfak havlusu
mutfak merdiveni
muti,−i
Mutki (ilçe)
mutlak
mutlakçı
mutlakçılık,−ğı
mutlaka
mutlak değer
mutlakıyet
mutlak mera
mutlak nem
mutlak sıcaklık,−ğı
mutlak sıfır
mutlandırma
mutlandırmak
mutlanma
mutlanmak
mutlu
mutluca
mutlu etmek
mutlulandırma
1577
mutlulandırmak
mutlulanma
mutlulanmak
mutluluk,−ğu
mutluluk çubuğu
mutluluk zinciri
mutlu olmak
mutmain
mutmain olmak
mutsuz
mutsuzlaşma
mutsuzlaşmak
mutsuzluk,−ğu
muttali,−i
muttali olmak
muttarit
muttasıf
muttasıl
muvacehe
muvafakat,−ti
muvafakat etmek
muvaffak
muvaffakıyet
muvaffakıyetli
muvaffakıyetsiz
muvaffakıyetsizlik,
−ği
1578
muvaffak olmak
muvafık,−ğı
muvahhit,−di
muvakkat,−ti
muvakkaten
muvakkit
muvakkithane
muvasala
muvasalat
muvasalat etmek
muvaşşah
muvazaa
muvazaalı
muvazat
muvazene
muvazeneli
muvazenesiz
muvazenesizlik,−ği
muvazi
muvazzaf
muvazzaf hizmet
muvazzaflık,−ğı
muvazzaf subay
muylu
muylu yatağı
muymul
muz
1579
muzaffer
muzafferane
muzafferiyet
muzaffer olmak
muzaheret
muzahir
muzgiller
muzır,−rrı
muzırlaşma
muzırlaşmak
muzırlık,−ğı
muzır yayın
muzip,−bi
muzipçe
muzipleşme
muzipleşmek
muziplik,−ği
muziplik etmek
muzlim
muzmahil,−lli
muztar
mü
mübadele
mübadele etmek
mübadil
mübahase
mübalâğa
1580
mübalâğacı
mübalâğacılık,−ğı
mübalâğa etmek
mübalâğalı
mübalâğasız
mübarek,−ği
mübarek ay
mübarek gün
mübarek otu
mübareze
mübaşeret
mübaşir
mübaşirlik,−ği
mübayenet
mübeşşir
mübeyyiz
mübrem
mücadele
mücadeleci
mücahit,−di
mücahitlik,−ği
mücamaa
mücavir
mücazat
mücbir
mücbir sebep,−bi
mücehhez
1581
mücellâ
mücellit,−di
mücellithane
mücellitlik,−ği
mücerrep,−bi
mücerret,−di
mücessem
mücevher
mücevherat
mücevherci
mücevhercilik,−ği
mücevher kutusu
mücevher
mahfazası
mücevher tarih
mücmel
mücrim
mücver
müçtehit,−di
müdafaa
müdafaa etmek
müdafaaname
müdafi,−i
müdahale
müdahale etmek
müdahil
müdana
1582
müdana etmek
müdara
müdara etmek
müdavi
müdavim
müdavim olmak
müddei
müddeialeyh
müddeiumumî
müddeiumumîlik,
−ği
müddet
müddetli
müddetsiz
müdebbir
müdekkik
müdellel
müderris
müderrislik,−ği
müdevven
müdevvenat
müdevver
müdire
müdrik
müdrike
müdrir
müdür
1583
müdüriyet
müdürlük,−ğü
müdür muavini
müdür yardımcısı
müebbet,−di
müeccel
müeddep,−bi
müellefat
müellif
müemmen
müennes
müesses
müessese
müesseseleşme
müesseseleşmek
müessif
müessir
müessiriyet
müessir olmak
müessis
müeyyide
müezzin
müezzinlik,−ği
müfekkire
müferrih
müfessir
müfettiş
1584
müfettişlik,−ği
müfit,−di
müflis
müfredat
müfredat programı
müfret,−di
müfrez
müfreze
müfrit
müfritlik,−ği
müfsit,−di
müft
müftehir
müfteri
müftü
müftülük,−ğü
müge
mühendis
mühendishane
mühendislik,−ği
müheyya
müheyyiç,−ci
mühim,−mmi
mühimmat
mühimseme
mühimsemek
mühimsemezlik,−ği
1585
mühlet
mühlik
mühliye
mühmel
mühre
mühreleme
mührelemek
mühreli
mühresenk,−gi
mührüsüleyman
mühtedi
mühür,−hrü
mühürcü
mühürcülük,−ğü
mühürdar
mühür gözlü
mühürleme
mühürlemek
mühürlenme
mühürlenmek
mühürletme
mühürletmek
mühürlü
mühür mumu
mühür pensi
mühürsüz
müjde
1586
müjdeci
müjdeleme
müjdelemek
müjdelenme
müjdelenmek
müjdeli
müjdelik,−ği
mükâfat
mükâfaten
mükâfatlandırma
mükâfatlandırmak
mükâleme
mükedder
mükedder olmak
mükellef
mükellefiyet
mükemmel
mükemmelen
mükemmeliyet
mükemmellik,−ği
mükerrer
mükerreren
mükevvenat
mükeyyifat
mükrim
müktesebat
müktesep,−bi
1587
müktesep hak,−kkı
mülâhaza
mülâhaza yapmak
mülâhazat
mülâhazat hanesi
mülâhham
mülâkat
mülâkat yapmak
mülâki
mülâki olmak
mülâyemet
mülâyim
mülâyimlik,−ği
mülâzım
mülemma,−ı
mülevven
mülevves
müleyyin
mülga
mülhak
mülhakat
mülhak bütçe
mülhem
mülhem olmak
mülhit,−di
mülk
mülkî
1588
mülkî idare
mülkî idare amiri
mülkiye
mülkiye idadîsi
mülkiyeli
mülkiye mektebi
mülkiye memuru
mülkiye müfettişi
mülkiyet
mülteci
mültefit
mültezim
mültimedya
mültipleks
mültivizyon
mümanaat
mümanaat etmek
mümarese
mümas
mümasil
mümbit
mümessil
mümesillik,−ği
mümeyyiz
mümeyyizlik,−ği
mümin
müminlik,−ği
1589
mümkün
mümkün mertebe
mümkün olmak
mümtaz
mümteni,−i
münacat
münadi
münafık,−ğı
münafıklık,−ğı
münakalât
münakale
münakasa
münakaşa
münakaşa etmek
münakaşalı
münasebat
münasebet
münasebetiyle
münasebetli
münasebetsiz
münasebetli
münasebetsiz
münasebetsizlik,−ği
münasip,−bi
münavebe
münavebeli
münazaa
1590
münazara
müncer,−rri
müncer olmak
mündemiç,−ci
mündericat
münderiç,−ci
münebbih
müneccim
müneccimbaşı
müneccimlik,−ği
münekkit,−di
münekkitlik,−ği
münevver
münezzeh
münfail
münferiden
münferit,−di
münfesih
münhal,−li
münhani
münharif
münhasır
münhasıran
münhat,−ttı
münhezim
münkesir
münkir
1591
münşeat
münşi
müntahabat
müntahap,−bı
müntahip,−bi
münteha
müntehir
müntesip,−bi
münteşir
münzevi
müphem
müphemiyet
müphemlik,−ği
müptedi
müptelâ
müptelâ olmak
müptezel
müracaat
müracaatçı
müracaat etmek
müradif
mürai
mürailik,−ği
mürdesenk,−gi
mürdüm
mürdüm eriği
mürdümük,−ğü
1592
mürebbi
mürebbiye
mürebbiyelik,−ği
müreccah
müreffeh
müreffehen
mürekkep,−bi
mürekkep balığı
mürekkepçi
mürekkepleme
mürekkeplemek
mürekkeplenme
mürekkeplenmek
mürekkepli
mürekkep olmak
mürettebat
mürettep,−bi
mürettip,−bi
mürettiphane
mürettiplik,−ği
mürevviç,−ci
mürit,−di
müritlik,−ği
mürşit,−di
mürt
mürteci,−i
mürtefi,−i
1593
mürtekip,−bi
mürtesem
mürtet,−ddi
mürt olmak
mürur
müruriye
müruruzaman
mürüvvet
mürüvvetli
mürüvvetsiz
mürver
müsaade
müsaade etmek
müsabaka
müsabık
müsademe
müsadere
müsadere etmek
müsadif
müsait,−di
müsakkafat
müsamaha
müsamaha etmek
müsamahakâr
müsamahakârlık,
−ğı
müsamahalı
1594
müsamahasız
müsamahasızlık,
−ğı
müsamere
müsavat
müsavatçılık,−ğı
müsavatsız
müsavatsızlık,−ğı
müsavi
müsebbip,−bi
müseccel
müseddes
müsekkin
müsellem
müselles
müsellesat
müsellim
müselsel
müsemma
müsemmen
müsevvit,−di
müshil
müskirat
Müslim
Müslüman
Müslüman adam
Müslümanlaştırma
1595
Müslümanlaştırmak
Müslümanlık,−ğı
müsmir
müspet
müspet ilimler
müsrif
müsriflik,−ği
müstacel
müstacelen
müstaceliyet
müstafi
müstağni
müstahak
müstahak olmak
müstahdem
müstahkem
müstahkem bölge
müstahkem mevki,−i
müstahsil
müstahzar
müstahzarat
müstait,−ddi
müstakar,−rrı
müstakbel
müstakil,−lli
müstakim
müstamel
1596
müstantik
müstantiklik,−ği
müstear
müstebat
müstebit,−di
müstebitlik,−ği
müstecir
müstefit
müstefit etmek
müstehase
müstehcen
müstehcenleşme
müstehcenleşmek
müstehcenlik,−ği
müstehlik
müstehzi
müstekreh
müstelzim
müstemirren
müstemleke
müstemlekeci
müstemlekecilik,−ği
müsteniden
müstenit,−di
müstenkif
müstensih
müsterih
1597
müsterih olmak
müstesna
müsteşar
müsteşarlık,−ğı
müsteşrik
müstevi
müstevli
müstezat,−dı
müsvedde
müsvedde defteri
müsveddelik,−ği
müsveddelik kâğıt,
−dı
müşabehet
müşabih
müşahede
müşahede etmek
müşahhas
müşahit,−di
müşareket
müşareket etmek
müşareket fiili
müşarünileyh
müşavere
müşavir
müşavirlik,−ği
müşebbeh
1598
müşekkel
müşerref
müşerref olmak
müşevveş
müşevvik
müşfik
müşir
müşirlik,−ği
müşkül
müşkülât
müşkülâtlı
müşküle
müşkülleşme
müşkülleşmek
müşkülpesent,−di
müşrik
müştak,−kkı
müştehi
müşteki
müşteki olmak
müştemilât
müşterek,−ği
müşterek bahis,
−hsi
müştereken
müşteri
Müşteri (Jüpiter)
1599
müşteri hizmeti
müt'a
mütalâa
mütalâa etmek
müt'a nikâhı
mütareke
müteaddit,−di
müteaffin
müteahhit,−di
müteahhitlik,−ği
müteakiben
müteakip,−bi
mütealiye
müteallik
müteammim
mütearife
mütebahhir
mütebaki
mütebasbıs
mütebeddil
mütebessim
mütecanis
mütecasir
mütecaviz
mütecessis
mütedair
mütedavil
1600
mütedavil sermaye
mütedeyyin
müteessif
müteessif olmak
müteessir
müteessir olmak
mütefekkir
mütefennin
müteferrik
müteferrika
mütegallibe
mütehakkim
mütehammil
müteharrik
mütehassıs
mütehassıslık,−ğı
mütehassis
mütehassis etmek
mütehassis olmak
mütehavvil
mütehayyir
mütehevvir
müteheyyiç,−ci
mütekabil
mütekabiliyet
mütekait,−di
mütekâmil
1601
mütekâsif
mütekebbir
mütekellim
mütelezziz
mütemadi
mütemadiyen
mütemayil
mütemayiz
mütemekkin
mütemerkiz
mütemmim
mütenakıs
mütenakız
mütenasip,−bi
mütenavip,−bi
mütenazır
mütenebbih
müteneffir
mütenekkir
mütenekkiren
mütenevvi,−i
müteradif
müterakim
müterakki
müterakki vergi
mütevelli heyeti
mütercem
1602
mütercim
mütercimlik,−ği
mütereddi
mütereddit,−di
mütesanit,−di
müteselli
müteselli olmak
müteselsil
müteselsil borç,−cu
müteselsil kefil
müteşebbis
müteşekkil
müteşekkir
mütetebbi,−i
mütevakkıf
mütevali
mütevazı,−ı
mütevazi
mütevazin
müteveccih
müteveccihen
müteveffa
mütevehhim
mütevekkil
mütevelli
mütevellit,−di
müteverrim
1603
müteyakkız
mütezayit,−di
müthiş
müttefik
müttefikan
müttehiden
müttehit,−di
müvekkil
müvellidülhumuza
müvellidülma
müverrih
müvesvis
müvezzi,−i
müvezzilik,−ği
müyesser
müyesser olmak
müzaheret
müzaheret etmek
müzahir
müzahrefat
müzakerat
müzakere
müzakereci
müzakere etmek
müzakere yapmak
müzayaka
müzayede
1604
müze
müzebzep,−bi
müzeci
müzecilik,−ği
müzehhep,−bi
müzekker
müzekkere
müzelik,−ği
müzevir
müzevirleme
müzevirlemek
müzevirlik,−ği
müzevirlik etmek
müzeyyen
müziç,−ci
müzik,−ği
müzikal,−li
müzikalite
müzik bilimci
müzik bilimi
müzik corner
müzikçi
müzikçilik,−ği
müzik dolabı
müzikhol,−lü
müzik köşesi
müzik kutusu
1605
müziklendirme
müziklendirmek
müzikli
müzik market
müzik odası
müzikolog,−ğu
müzikoloji
müzik salonu
müziksever
müziksiz
müzisyen
müzmin
müzminleşme
müzminleşmek
müzminleştirme
müzminleştirmek
müzminlik,−ği
(*)N
N
na
naaş
naat
nabekâr
1606
nabız,−bzı
nacak,−ğı
naçar
naçiz
naçizane
nadan
nadanca
nadanlık,−ğı
nadas
nadas etmek
nadaslı
nadaslık,−ğı
nadide
nadim
nadim olmak
nadir
nadirat
nadiren
nafaka
nafakalanma
nafakalanmak
nafıa
nafi,−i
nafile
nafile namazı
nafile yere
nafiz
1607
nafta
naftalin
naftalinleme
naftalinlemek
naftalinlenme
naftalinlenmek
nagehan
nağme
nağmeli
nağmesiz
nağme yapmak
nah
nahak
nahak yere
nahır
nahırcı
nahif
nahiv,−hvi
nahiye
nahiye müdürü
nahoş
naif
nail
nail olmak
naip,−bi
naiplik,−ği
nakarat
1608
nakaratlı
nakaratsız
nakavt
nakavt etmek
nakavt olmak
nakden
nakdî
nakdî ceza
nakdî kıymet
nakdî teminat
nakdî vergi
nakdî yardım
nakıs
nakış,−kşı
nakışçı
nakışçılık,−ğı
nakış ipliği
nakışlama
nakışlamak
nakışlı
nakışlık,−ğı
nakış makinesi
nakışsız
nakız,−kzı
nakibüleşraf
nakil,−kli (taşıma)
nâkil (taşıyan)
1609
nakil vasıtası
nakip,−bi
nakisa
nakit,−kdi
nakit kartı
nakit para
nakkare
nakkarhane
nakkaş
nakkaşlık,−ğı
nakledilme
nakledilmek
naklen
naklen yayın
nakletme
nakletmek
naklettirme
naklettirmek
naklî
naklî mazi
nakliyat
nakliyatçı
nakliyatçılık,−ğı
nakliye
nakliyeci
nakliyecilik,−ği
nakşetme
1610
nakşetmek
Nakşibendî
Nakşibendîlik,−ği
Nakşîlik,−ği
nakşolma
nakşolmak
nakşolunma
nakşolunmak
nakzen
nakzetme
nakzetmek
nal
nalân
nalâyık,−ğı
nalbant,−dı
nalbantlık,−ğı
nalbur
nalburluk,−ğu
nalça
nalçalı
nalçasız
naldöken
nale
nalekâr
nalın
nalıncı
nalıncı keseri
1611
nalıncılık,−ğı
nalınlı
nalınsız
nallama
nallamak
nallanış
nallanma
nallanmak
Nallıhan (ilçe)
nam
namağlûp,−bu
namahrem
namahremlik,−ği
namaz
namaz bezi
namazbozan (bitki)
namazcı
namazgâh
namaz kılmak
namazlağı
namazlık,−ğı
namaz niyaz
namaz örtüsü
namaz seccadesi
namazsız
namaz vakti
namdar
1612
name
namert,−di
namertçe
namertlik,−ği
namevcut,−du
Namibya
Namibyalı
namlı
namlı şanlı
namlu
namus
namus belâsı
namus davası
namuskâr
namuslu
namusluluk,−ğu
namus sözü
namussuz
namussuzca
namussuzluk,−ğu
namünasip,−bi
namüsait,−di
namütenahi
namütenahilik,−ği
namzet,−di
namzetlik,−ği
nanay
1613
nane
naneli
nane likörü
nanemolla
nane ruhu
nanesiz
nane suyu
nane şekeri
nanıaziz
nanik,−ği
nanikleme
naniklemek
nankör
nankörce
nankörleşme
nankörleşmek
nankörlük,−ğü
nansuk,−ğu
napalm
napalm bombası
nar (bir meyve)
nâr (ateş)
nara
nar balinası
narcıl
narçiçeği (renk)
nardenk,−gi
1614
nardin
narenç,−ci
narenciye
narenciyeci
nargile
nargile tütünü
nargiller
narh
nârıbeyza
narin
narinlik,−ği
narkotik,−ği
narkotizm
narkoz
narkozcu
narkozculuk,−ğu
narkozitör
Narlıdere (ilçe)
Narman (ilçe)
narsis
narsisizm
narsis kompleksi
narsislik,−ği
narval,−li
narven
nas,−ssı
nasfet
1615
nasıl
nasılsa
nasıp,−spı
nasır
nasırlanma
nasırlanmak
nasırlaşma
nasırlaşmak
nasırlı
nasırsız
nasihat,−ti
nasihatçi
nasihatçilik,−ği
nasihat etmek
nasihatname
nasihat yollu
nasip,−bi
nasip etmek
nasiplenme
nasiplenmek
nasip olmak
nasir
naspetme
naspetmek
Nasranî
Nasranîlik,−ği
nasyonalist
1616
nasyonalizm
nasyonal sosyalizm
naşi
naşir
natamam
natıka
natıkalı
natıkasız
natır
natırlık,−ğı
natır nalını
nativizm
natron
natuk
natura
natür
natüralist
natüralizm
natürel
natürist
natürizm
natürmort,−du
navçağan
navlun
naylon
naylon fatura
naylon kız
1617
naylon reçete
naz
nazal
nazar
nazaran
nazar boncuğu
nazarıdikkat,−ti
nazarıitibar
nazarî
nazariyat
nazariyatçı
nazariye
nazariyeci
nazarlık,−ğı
nazenin
naz etmek
nazım,−zmı
(manzume)
nâzım (düzenleyen)
nazım birimi
Nazımiye (ilçe)
nâzım plân
nazım türü
nazır
Nazi
nazik,−ği
nazikâne
1618
nazikçe
nazikleşme
nazikleşmek
naziklik,−ği
nazil
Nazileştirme
Nazileştirmek
Nazilli (ilçe)
nazir
nazire
nazire yapmak
nazirsiz
Nazizm
nazlanı nazlanı
nazlanış
nazlanma
nazlanmak
nazlı
nazlılık,−ğı
nazmen
nazmetme
nazmetmek
ne
ne âlâ
nebat
nebatat
nebatat bahçesi
1619
nebatî
nebevî
nebi
nebülöz
nebze
nebzecik,−ği
necabet
necaset
necat
nece
Necef taşı
neci
necip,−bi
nedamet
nedametle
nedbe
neden
neden bilimi
nedeniyle
nedenli
nedenli nedensiz
nedense
nedensel
nedensellik,−ği
nedensellik ilkesi
nedensiz
neden sonra
1620
neden tanrıcılık,−ğı
nedim
nedime
nedret
nefaset
nefer
nefes
nefes borusu
nefes darlığı
nefes etmek
nefes kesici
nefesleme
nefeslemek
nefeslenme
nefeslenmek
nefesli
nefesli çalgı
nefeslik,−ği
nefes nefese
nefha
nefir
nefis (hoş)
nefis,−fsi (öz)
nefis muhasebesi
nefis mücadelesi
nefis müdafaası
nefiy,−fyi
1621
nefret
nefret etmek
nefrit
nefsanî
nefsaniyet
nefsi müdafaa
neft
neftî
neftîleşme
neftîleşmek
neftîleştirme
neftîleştirmek
neftimsi
neft yağı
nefyedilme
nefyedilmek
nefyetme
nefyetmek
negatif
negatif büyüklük,−ğü
negatif sayı
neharî
nehir,−hri
nehir roman
nehiy,−hyi
nekahet
nekahethane
1622
nekais
nekbet
nekes
nekeslik,−ği
nekre
nekrelik,−ği
nekroloji
nekrotik,−ği
nekroz
nektar
nem
nema
nemalandırma
nemalandırmak
nemalanma
nemalanmak
nemcil
Nemçe
nemçeker
nemdenetir
neme gerek
neme lâzım
neme lâzımcı
neme lâzımcılık,−ğı
neme yönelim
nemf
nemlendirici
1623
nemlendirici krem
nemlendirme
nemlendirmek
nemleniş
nemlenme
nemlenmek
nemletme
nemletmek
nemli
nemlilik,−ği
nemli nemli
nemölçer
nemrut,−du
Nemrut
nemrutlaşma
nemrutlaşmak
nemrutluk,−ğu
Nemse
nene
neodim
neojen
neolitik,−ği
neolojizm
neon
neon lâmbası
neon tüpü
neoplâzma
1624
neozoik,−ği
nepotist
nepotizm
Neptün
neptünyum
nerde
nerden
nerdeyse
nere
nerede
nereden
nereden nereye
neredeyse
nereli
neresi
nereye
nergis
nergisgiller
nergis zambağı
neritik,−ği
nervür
nervürlü
nesebi gayrisahih
nesebi sahih
nesep,−bi
nesi
nesiç,−sci
1625
nesih,−shi
nesil,−sli
nesim
nesir,−sri
neskafe
nesne
nesnel
nesnelci
nesnelcilik,−ği
nesnelleşme
nesnelleşmek
nesnellik,−ği
nesne öbeği
nesnesel
nesnesiz
Nesturî
neşe
neşelendirme
neşelendirmek
neşeleniş
neşelenme
neşelenmek
neşeli
neşesiz
neşesizlik,−ği
neşet
neşet etmek
1626
neşetli
neşide
neşir,−şri
neşredilme
neşredilmek
neşren
neşretme
neşretmek
neşriyat
neşrolunma
neşrolunmak
neşter
neşterleme
neşterlemek
neşveli
neşvünema
net
netameli
netice
neticelendirme
neticelendirmek
neticeleniş
neticelenme
neticelenmek
neticeleşme
neticeleşmek
neticesiz
1627
neticeten
netleşme
netleşmek
netleştirme
netleştirmek
netlik,−ği
net resim,−smi
net ücret
neuzübillâh
neva
nevabuselik,−ği
nevale
nevazil
nevaziş
nevbet
neveser
nevi,−v'i
nevir,−vri
nev'i şahsına
münhasır
nevmit,−di
nevralji
nevraljik,−ği
nevrasteni
nevresim
nevrofik,−ği
nevroloji
1628
nevropat
nevroz
nevruz
Nevruz Bayramı
nevruz otu
Nevşehir
nevton
nevyunanî
nevyunanîlik,−ği
nevzat
ney
neyçe
neyi
neyse
neyzen
neyzen bakışlı
nezafet
nezahet
nezaket
nezaketen
nezaketli
nezaketlilik,−ği
nezaketsiz
nezaketsizlik,−ği
nezaret
nezaret etmek
nezarethane
1629
nezaretli
nezaretsiz
nezdinde
nez'etme
nez'etmek
nez hâli
nezif,−zfi
nezih
nezir,−zri
nezle
nezleli
nezle otu
nezretme
nezretmek
nezt,−zdi
nıkris
nısfet
nısfınnehar
nısfiye
nısıf,−sfı
nısıf kutur,−tru
nışadır
nışadır kaymağı
nışadır ruhu
nice
nicel
niceleme
1630
nicelemek
niceleyici
niceleyiş
nicelik,−ği
nice nice
niçin
nida
nifak
nifakçı
Niğde
nihaî
nihaî karar
nihale
nihan
nihavent,−di
nihayet
nihayetinde
nihayetlenme
nihayetlenmek
nihayetsiz
nihilist
nihilizm
Nijerya
Nijeryalı
nikâh
nikâh etmek
nikâhlama
1631
nikâhlamak
nikâhlanış
nikâhlanma
nikâhlanmak
nikâhlayış
nikâhlı
nikâhlık,−ğı
nikâhlılık,−ğı
nikâh memuru
nikâhsız
nikâhsızlık,−ğı
nikâh şekeri
nikap,−bı
Nikaragua
Nikaragualı
nikbet
nikbin
nikbinlik,−ği
nikel
nikelâj
nikel kaplama
nikelleme
nikellemek
nikelli
nikelsiz
nikotin
nikriz
1632
Niksar (ilçe)
nilüfer
Nilüfer (ilçe)
nilüfergiller
nim
nimbus
nimet
nimet hakkı
nimetşinas
nine
ninni
nipel
nirengi
nirengi haritası
nirengi noktası
nisaî
nisaiye
nisaiyeci
nisaiyecilik,−ği
nisan
nisan balığı (şaka)
nisan yağmuru
nisap,−bı
nispet
nispetçi
nispet eki
nispeten
1633
nispet etmek
nispet î'si
nispetli
nispetsiz
nispetsizlik,−ği
nispet yapmak
nispet y'si
nispî
nispî temsil
nisyan
niş
nişaburek,−ği
nişan
nişancı
nişancılık,−ğı
nişane
nişangâh
nişangeç,−ci
nişan halkası
nişanlama
nişanlamak
nişanlanış
nişanlanma
nişanlanmak
nişanlı
nişanlık,−ğı
nişanlılık,−ğı
1634
nişansız
nişan yapmak
nişan yüzüğü
nişasta
nişasta buğdayı
nişastacılık,−ğı
nişastalanma
nişastalanmak
nite
nitekim
nitel
niteleme
niteleme belirteci
nitelemek
niteleme sıfatı
niteleme zarfı
nitelendirilme
nitelendirilmek
nitelendirme
nitelendirmek
niteleniş
nitelenme
nitelenmek
niteleyiş
nitelik,−ği
nitelikli
nitelikli işçi
1635
niteliklilik,−ği
niteliksiz
niteliksizlik,−ği
nitramit
nitrat
nitratin
nitratlaşma
nitratlı
nitrik asit,−di
nitrik oksit,−di
nitrogliserin
nitrojen
nitroselüloz
niyabet
niyaz
niyaz etmek
niyaz eylemek
niye
niyet
niyetçi
niyetçilik,−ği
niyet etmek
niyeti bozuk,−ğu
niyetleniş
niyetlenme
niyetlenmek
niyetli
1636
niyetsiz
niyobyum
niza,−ı
nizam
nizamî
nizamiye
nizamiye kapısı
nizamiye karakolu
nizamlı
nizamname
nizamsız
nizamsızlık,−ğı
Nizip (ilçe)
nobelyum
nobran
nobranca
nobranlık,−ğı
nod
nodul
nodullama
nodullamak
nodullanma
nodullanmak
nodül
Noel
Noel ağacı
Noel baba
1637
Nogay
Nogayca
nohudî
nohut,−du
nohutlu
nohutsuz
nokra
noksan
noksanlık,−ğı
noksansız
nokta
noktacı
noktacılık,−ğı
noktainazar
noktalama
noktalama işareti
noktalama işaretleri
noktalamak
noktalanma
noktalanmak
noktalayış
noktalı
noktalı delik,−ği
noktalı virgül
nokta memuru
nokta nokta
noktası noktasına
1638
noktasız
nom
nominal,−li
nominal değer
nominalizm
nominatif
nomografi
nonfigüratif
nonoş
non−stop
norm
normal,−li
normalaltı
normalleşme
normalleşmek
normalleştirme
normalleştirmek
normallik,−ği
normalüstü
normatif
norton eleği
Norveç
Norveççe
Norveçli
nostalji
nostaljik,−ği
nosyon
1639
not
nota
notalama
notalamak
notam
noter
noterlik,−ği
not etmek
nova
nöbet
nöbetçi
nöbetçilik,−ği
nöbetleşe
nöbetleşme
nöbetleşmek
nöbet şekeri
nörolog,−ğu
nöroloji
nöron
nörotik,−ği
nörotik karakter
nörotik kişilik,−ği
nötr
nötralizasyon
nötralize
nötralize etmek
nötrleme
1640
nötrlemek
nötrleşme
nötrleşmek
nötrleştirme
nötrleştirmek
nötrlük,−ğü
nötron
Nuh
nuhuset
nukut
numara
numaracı
numaracılık,−ğı
numaralama
numaralamak
numaralandırma
numaralandırmak
numaralanış
numaralanma
numaralanmak
numaralayış
numaralı
numarasız
numara yapmak
numen
numune
numunelik,−ği
1641
nur
nuranî
Nurdağı'nı (ilçe)
Nurhak (ilçe)
nurlandırma
nurlandırmak
nurlanış
nurlanma
nurlanmak
nurlu
nursuz
nursuz pirsiz
nuruaynım
nuruçeşmim
nurudidem
nur yüzlü
Nusaybin (ilçe)
Nusayrî
nutuk,−tku
nü
nüans
nübüvvet
nüfus
nüfus bilimci
nüfus bilimi
nüfus bilimsel
nüfus coğrafyası
1642
nüfus cüzdanı
nüfusçu
nüfus kâğıdı
nüfus kalemi
nüfus kaydı
nüfus kesafeti
nüfus kütüğü
nüfus memurluğu
nüfus patlaması
nüfus plânlaması
nüfus sayımı
nüfus tezkeresi
nüfus yoğunluğu
nüfuz
nüfuz etmek
nüfuzkâr
nüfuzlu
nüfuzsuz
nüfuz ticareti
nühüft
nükleer
nükleer enerji
nükleer reaktör
nükleer santral,−li
nükleer silâh
nükleon
nükleoprotein
1643
nüksetme
nüksetmek
nükte
nükteci
nüktecilik,−ği
nüktedan
nüktedanlık,−ğı
nükteli
nüktesiz
nükte yapmak
nükul,−lü
nükul etmek
nümayiş
nümayişçi
nümayişkâr
nüsha
nütasyon
nüve
nüzul,−lü
nüzullü
(*)O
O
o
1644
oba
obabaşı
obelisk
oberj
obje
objektif
objektiflik,−ği
objektif olmak
objektivist
objektivite
objektivizm
obruk,−ğu
obruklu
observatuvar
obsesif
obsesyon
obstrüksiyon
obua
obuacı
obur
oburca
oburlaşma
oburlaşmak
oburluk,−ğu
obüs
ocak,−ğı
ocak başı
1645
ocakçı
ocakçılık,−ğı
ocakeşeği (alet)
ocak kaşı
ocak katı
ocaklı
ocaklık,−ğı
ocak taşı
ocumak
od
oda
odabaşı
odacı
odacık,−ğı
odacılık,−ğı
oda hapsi
odak,−ğı
odaklama
odaklamak
odaklanma
odaklanmak
odaklaşma
odaklaşmak
odaklaştırma
odaklaştırmak
odaklayıcı
odak noktası
1646
odalı
odalık,−ğı
oda müziği
oda spreyi
o denli
odeon
oditoryum
od ocak,−ğı
odsuz
odsuz ocaksız
odun
odun bilimi
oduncu
oduncul
odunculuk,−ğu
odun kömürü
odunlaşma
odunlaşmak
odunluk,−ğu
odun özü
odun sobası
odunsu
odunumsu
odyometre
odyovizüel
of
Of (ilçe)
1647
ofis
oflama
oflamak
oflaz
ofris
ofsayt,−dı
ofset
ofsetçi
oftalmolog,−ğu
oftalmoloji
oftalmoskop,−bu
Oğan
oğlak,−ğı
Oğlak (burç)
Oğlak dönencesi
oğlaklama
oğlaklamak
oğlan
oğlancı
oğlancık,−ğı
oğlancılık,−ğı
oğlan evi
oğul,−ğlu
oğul balı
oğulcuk,−ğu
oğulduruk,−ğu
oğullanma
1648
oğullanmak
oğullu
oğulluk,−ğu
oğul oğul
oğul otu
oğulsuz
oğul uşak,−ğı
oğuz
Oğuz
Oğuzca
Oğuzeli'ni (ilçe)
Oğuzlar (ilçe)
oh
oha
ohlama
ohlamak
ohm
oje
ojeli
ojit
ok
okaliptüs
okapi
okar
okazyon
okçu
okçuluk,−ğu
1649
okey
okeyleme
okeylemek
okka
okkalama
okkalamak
okkalı
okkalık,−ğı
okkalı kahve
oklama
oklamak
oklanma
oklanmak
oklava
okluk,−ğu
oklu kirpi
ok meydanı
okrama
okramak
oksalat
oksalik,−ği
oksalik asit,−di
oksidiyon taşı
oksijen
oksijen çadırı
oksijenleme
oksijenlemek
1650
oksijenlenebilir
oksijenli
oksijenli su
oksilit
oksit,−di
oksitleme
oksitlemek
oksitlenme
oksitlenmek
oksiyür
okşama
okşamak
okşamalık,−ğı
okşanma
okşanmak
okşantı
okşatma
okşatmak
okşayıcı
okşayış
oktan
oktant
oktav
oktrua
okul
okul çocuğu
okuldaş
1651
okul kaçağı
okul kooperatifi
okullaşma
okullaşmak
okullu
okul öncesi
okul sonrası
okuma
okumak
okuma kitabı
okuma saati
okuma yazma
okuma yitimi
okume
okumuş
okumuşluk,−ğu
okumuş olmak
okunaklı
okunaksız
okunma
okunmak
okuntu
okunulma
okunulmak
okunuş
okur
okuryazar
1652
okuryazarlık,−ğı
okus pokus
okutma
okutmak
okutman
okutmanlık,−ğı
okutturma
okutturmak
okutulma
okutulmak
okutuş
okuyucu
okuyuş
oküler
okültizm
okyanus
okyanus çukuru
okyanus mavisi
Okyanusya
ok yılanı
ol
olabilir
olabilirlik,−ği
olabilme
olabilmek
olacak,−ğı
olagelme
1653
olagelmek
olağan
olağan dışı
olağanlaşma
olağanlaşmak
olağanlaştırma
olağanlaştırmak
olağanlık,−ğı
olağanüstü
olağanüstü hâl,−li
olağanüstülük,−ğü
olamaz
olanak,−ğı
olanaklı
olanaksız
olanaksızlaşma
olanaksızlaşmak
olanaksızlık,−ğı
olanca
olası
olasıcılık,−ğı
olasılı
olasılık,−ğı
olasılık hesabı
olasıya
olay
olay bilimi
1654
olaycılık,−ğı
olay fotocu
olay fotoculuk,−ğu
olaylaştırma
olaylaştırmak
olaylı
olaysız
olçum
oldu
oldubitti
oldukça
oldum bittim
oldum olası
oldu olacak
oldurgan
oldurma
oldurmak
ole
olefin
oleik,−ği
oleik asit,−di
olein
oleometre
olgu
olgucu
olguculuk,−ğu
olgun
1655
olgunlaşma
olgunlaşmak
olgunlaştırma
olgunlaştırmak
olgunluk,−ğu
olgunluk çağı
olgunluk sınavı
olgunluk yaşı
olgun odun
oligarşi
oligoklâz
oligopol,−lü
oligosen
olijist
olimpik,−ği
olimpiyat,−dı
olivin
olma
olmadık,−ğı
olmak
olmamış
olmayacak,−ğı
olmaz
olmazlı
olmazlık,−ğı
olmuş
olsa olsa
1656
olta
olta balığı
oltacı
oltacılık,−ğı
olta iğnesi
olta takımı
Oltu (ilçe)
Oltu kebabı
Oltu taşı
Oltu tozu
oluk,−ğu
olukçuk,−ğu
oluklaşma
oluklaşmak
oluklu
oluk oluk
olumlama
olumlu
olumlu bildirme eki
olumlu cümle
olumlu eylem
olumlu fiil
olumluluk,−ğu
olumlu tümce
olumsal
olumsallık,−ğı
olumsuz
1657
olumsuz cümle
olumsuz eylem
olumsuz fiil
olumsuzluk,−ğu
olumsuzluk eki
olumsuzluk
kelimesi
olumsuz tümce
olunma
olunmak
olupbitti (oldubitti)
Olur (ilçe)
olurluk,−ğu
olur olmaz
oluş
oluşma
oluşmak
oluşturma
oluşturmak
oluşturulma
oluşturulmak
oluşuk,−ğu
oluşum
oluşumcu
oluşumculuk,−ğu
om
oma
1658
omaca
ombra
ombudsman
omça
omfazit
omlet
ommatidyum
ommetre
omnibüs
omnivor
omur
omurga
omurgalılar
omurgasızlar
omurilik,−ği
omuz,−mzu
omuz başı
omuzdaş
omuzdaşlık,−ğı
omuz eklemi
omuzlama
omuzlamak
omuzlanma
omuzlanmak
omuzlu
omuzluk,−ğu
omuz omuza
1659
on
ona
on altılık,−ğı
onama
onamak
onanizm
onanma
onanmak
onar
onarıcı
onarılma
onarılmak
onarım
onarımcı
onarımcılık,−ğı
onarma
onarmak
onar onar
onartma
onartmak
onaşma
oanaşmak
onat
onay
on ayaklılar
onaylama
onaylamak
1660
onaylanış
onaylanma
onaylanmak
onaylatma
onaylatmak
onaylı
onaysız
onbaşı,−yı
onbaşılık,−ğı
on beş
on binlerce
on binlik,−ği
on bir
onbiraylık,−ğı (bitki)
on birli
onca
onculayın
onda
ondalık,−ğı
ondalıkçı
ondalık kesir,−sri
ondalık sayı
Ondokuzmayıs
(ilçe)
19 Mayıs
ondan
ondurma
1661
ondurmak
ondurmaz
ondülâtör
ondüle
ondüleli
ondülesiz
onejit
ongen
ongun
ongun besi suyu
ongunculuk,−ğu
ongunluk,−ğu
onikiparmak
bağırsağı
on iki telli
oniks
onkoloji
onlar
onlarca
onlu
onluk,−ğu
onma
onmadık,−ğı
onmak
onmaz
on milyonluk,−ğu
onomastik,−ği
1662
onomatope
on paralık,−ğı
on parasız
ons
onsuz
ontik,−ği
ontojenez
ontoloji
ontolojik,−ği
ontolojizm
onu
onulma
onulmak
onulmaz
onum
onun
onuncu
onur
onur belgesi
onur kurulu
onurlandırma
onurlandırmak
onurlanma
onurlanmak
onurlu
onursal
onursal başkan
1663
onursuz
onursuzluk,−ğu
onur üyesi
oosfer
oosit
opal,−li
opalin
opalleşme
oparlör
opera
operacı
operakomik,−ği
operasyon
operatör
operatörleşme
operatörleşmek
operatörlük,−ğü
operatris
operet
operetçi
oportünist
oportünizm
opsiyon
optik,−ği
optikçi
optik kaydırma
optimal
1664
optimetri
optimist
optimizasyon
optimize etmek
optimizm
optimum
opus
ora
oracık
oracıkta
orada
oradan
orak,−ğı
orak ayı
orak böceği
orakçı
orakçılık,−ğı
oraklaşma
oraklaşmak
oral
oralı
oralılık,−ğı
oramiral,−li
oramirallik,−ği
oran
oranca
oran dışı
1665
orangutan
oranla
oranlama
oranlamak
oranlı
oransız
oransızlık,−ğı
orantı
orantılama
orantılamak
orantılanma
orantılanmak
orantılı
orası
oratoryo
oraya
orcik,−ği
ordinaryüs
ordinat
ordino
ordonat
ordövr
ordövr arabası
ordövr tabağı
ordu
Ordu
ordubozan
1666
ordubozanlık,−ğı
orducu
ordu donatım
ordu evi
ordugâh
ordu komutanı
ordu merkezi
ordusuz
orfoz
org
organ
organ aktarımı
organik,−ği
organikçi
organik kimya
organik kütle
organik öge
organizasyon
organizatör
organize etmek
organize sanayi,−i
organize suç
organizma
organlaşma
organlaşmak
organlık,−ğı
organ nakli
1667
organoleptik,−ği
organtin
organze
orgazm
orgcu
orgeneral,−li
orgenerallik,−ği
Orhaneli'ni (ilçe)
Orhangazi (ilçe)
orijin
orijinal,−li
orijinalite
orijinallik,−ği
orijinli
orkestra
orkestracı
orkestralama
orkestralı
orkestrasız
orkide
orkinos
orkit
orlon
orman
ormancı
ormancılık,−ğı
orman çayırı
1668
orman evi
orman gülü
orman işletmesi
orman kebabı
orman kibarı
orman köylüsü
orman köyü
orman kuşağı
ormanlaşma
ormanlaşmak
ormanlaştırma
ormanlaştırmak
ormanlık,−ğı
orman sarmaşığı
orman sıçanı
ormansız
ormansızlaşma
ormansızlaşmak
orman tavuğu
orman tavuğugiller
orman yeşili
ornatma
ornatmak
ornitolog,−ğu
ornitoloji
ornitorenk,−gi
orojeni
1669
orospu
orospu bohçası
orospu böreği
orospu çocuğu
orospuluk,−ğu
orospu yemeği
orostopol
orostopolluk,−ğu
orsa
orsa alabanda
orsa boca
orsalama
orsalamak
orsa poca
orta
Orta (ilçe)
orta ağırlık,−ğı
orta boy
orta boylu
Ortaca (ilçe)
ortaç,−cı
Orta Çağ
orta dalga
orta damar
orta deri
orta dikme
orta direk,−ği
1670
Orta Doğu
orta elçi
orta hâlli
orta hece yutumu
orta hizmetçisi
orta hizmeti
orta işi
ortak,−ğı
orta karar
orta karın,−rnı
ortak bölen
ortak çarpan
ortakçı
ortakçılık,−ğı
ortak dil
ortak etmek
ortak fark
ortak gider
ortak hesap,−bı
ortak kat
ortaklaşa
ortaklaşacı
ortaklaşacılık,−ğı
ortaklaşma
ortaklaşmak
ortaklaştırma
ortaklaştırmak
1671
ortaklık,−ğı
ortaklık senedi
ortaklık sözleşmesi
ortak mülkiyet
ortak nesne
ortak olmak
ortak ölçülmez
sayılar
Ortaköy (ilçe)
ortak özne
ortak payda
ortak tam bölen
ortak tümleç,−ci
orta kulak,−ğı
orta kulak boşluğu
orta kulak iltihabı
orta kuşak,−ğı
ortak yapım
ortak yaşama
ortakyaşar
ortakyaşarlık,−ğı
ortak yönetim
ortak yüklem
ortalama
ortalamak
ortalamasına
ortalı
1672
ortalık,−ğı
ortalıkçı
ortalıkta
ortam
orta malı
orta masası
orta mektep,−bi
ortanca
ortancalı
ortanın sağı
ortanın solu
orta nokta
ortaokul
orta oyunculuğu
orta oyuncusu
orta oyunu
orta öğrenim
orta öğretim
orta parmak,−ğı
orta saha
orta sıklet
Orta Şark
orta şekerli
orta tedrisat
orta terim
orta uç,−cu
(santrafor)
1673
ortay
orta yaşlı
orta yaylak,−ğı
orta yol
orta yolcu
orta yolculuk,−ğu
orta yuvar
orta yuvarlak,−ğı
Ortodoks
Ortodoksluk,−ğu
ortodonti
ortoklâz
ortopedi
ortopedik,−ği
ortopedist
ortoz
oruç,−cu
oruçlu
oruçsuz
orun
orunlama
orya
oryantal,−li
oryantalist
oryantalizm
oryantasyon
o saat
1674
o sırada
Osmancık (ilçe)
Osmaneli'ni (ilçe)
Osmangazi (ilçe)
Osmanî
Osmaniye (ilçe)
Osmanlı
Osmanlıca
Osmanlıcacılık,−ğı
Osmanlıcılık,−ğı
Osmanlılık,−ğı
Osmanlı Türkçesi
osmiyum
osmiyumlu
osteoloji
osteoporoz
osurgan
osurgan böceği
osurma
osurmak
osuruğu cinli
osuruk,−ğu
oşinografi
ot
otacı
otacılık,−ğı
otağ
1675
otağcı
otak
otakçı
otalama
otalamak
otama
otamak
otanazi
otantik,−ği
otarma
otarmak
otarsi
otarşi
otçu
otçul
otel
otelci
otelcilik,−ği
otel faresi
otelgarni
otist
otistik,−ği
otizm
otlak,−ğı
otlakçı
otlakçılık,−ğı
otlakıye
1676
otlama
otlamak
otlanma
otlanmak
otlatılma
otlatılmak
otlatma
otlatmak
otlatma sistemi
otlu
otlubağa
otluk,−ğu
Otlukbeli'ni (ilçe)
otlu peynir
oto
otoban
otobiyografi
otobiyografik,−ği
otobüs
otobüsçü
otobüsçülük,−ğü
otobüs durağı
otodidakt
otoerotizm
otogar
otografi
otojestiyon
1677
otokar
otoklâv
otokontrol,−lü
otokrasi
otokrat
otokritik,−ği
otokton
otolit
otoman
otomasyon
otomat
otomatik,−ği
otomatikleşme
otomatikleşmek
otomatiklik,−ği
otomatikman
otomatik sigorta
otomatizm
otomobil
otomobilci
otomobilcilik,−ği
otomotiv
otonom
otonomi
otopark
otoparkçı
otoparkçılık,−ğı
1678
otoplâsti
otopomp
otoprodüktör
otopsi
otoray
otorite
otoriteli
otoriter
otorizasyon
otosist
otostop
otostopçu
otostopçuluk,−ğu
otostop yapmak
ototrof
ototrofi
otoyol
otsu
otsul
otsu topluluk,−ğu
otsuz
oturacak,−ğı
oturak,−ğı
oturak âlemi
oturak kündesi
oturaklı
oturaklılık,−ğı
1679
oturma
oturma belgesi
oturma duvarı
oturma grevi
oturma grubu
oturma izni
oturmak
oturmalık,−ğı
oturma mobilyası
oturma odası
oturmuş
oturmuşluk,−ğu
oturtma
oturtmak
oturtmalık,−ğı
oturtulma
oturtulmak
oturulma
oturulmak
oturum
oturuş
oturuşma
oturuşmak
otuz
30 Ağustos
otuzar
otuz beşlik,−ği
1680
otuzluk,−ğu
otuzuncu
otyiyenler
ova
Ovacık (ilçe)
oval,−li
ovalama
ovalamak
ovalanma
ovalanmak
ovalatma
ovalatmak
ovalı
ovalık,−ğı
ovasız
ovdurma
ovdurmak
ovdurtma
ovdurtmak
ovma
ovmaç,−cı
ovmak
ovogon
ovogon dağarcığı
ovolit
ovucu
ovulma
1681
ovulmak
ovunma
ovunmak
ovuşturma
ovuşturmak
oy
oya
oya ağacı
oyacı
oyacılık,−ğı
oya çiçeği
oyalama
oyalamak
oyalandırma
oyalandırmak
oyalanma
oyalanmak
oyalantı
oyalayıcı
oyalı
oy birliği
oyculuk,−ğu
oy çokluğu
oydaş
oydurma
oydurmak
oy hakkı
1682
oylama
oylamak
oylanış
oylanma
oylanmak
oyluk,−ğu
oylum
oylumlama
oylumlamak
oylumlu
oylum oylum
oyma
oyma akıl,−klı
oyma baskı
oymacı
oymacılık,−ğı
oymak
oymakbaşı
oymak oymak
oymalı
oymalı yaprak,−ğı
oynak,−ğı
oynakça
oynak kemiği
oynaklık,−ğı
oynama
oynamak
1683
oynanış
oynanma
oynanmak
oynaş
oynaşlık,−ğı
oynaşlık etmek
oynaşma
oynaşmak
oynatılma
oynatılmak
oynatım
oynatımcı
oynatış
oynatma
oynatmak
oynaya oynaya
oynayış
oysa
oysaki
oy sandığı
oyuk,−ğu
oyuklu
oyulga
oyulgalama
oyulgalamak
oyulgalanma
oyulgalanmak
1684
oyulgama
oyulgamak
oyulganma
oyulganmak
oyulma
oyulmak
oyuluş
oyum
oyumlama
oyumlamak
oyun
oyun alanı
oyunbaz
oyunbazlık,−ğı
oyunbozan
oyunbozanlık,−ğı
oyunbozanlık
etmek
oyunca
oyuncak,−ğı
oyuncakçı
oyuncakçılık,−ğı
oyuncaklı
oyuncu
oyunculuk,−ğu
oyuncu seçimi
oyun ebesi
1685
oyun etmek
oyun havası
oyun kâğıdı
oyun kurucu
oyunlaştırılma
oyunlaştırılmak
oyunlaştırma
oyunlaştırmak
oyunluk,−ğu
oyun masası
oyun sahası
oyun salonu
oyuntu
oyun yazarı
oyun yazarlığı
oyuş
ozalit
ozalitçi
ozan
ozanca
ozanlık,−ğı
ozansı
ozansılık,−ğı
ozmonoloji
ozmos
ozokerit
ozon
1686
ozonlama
ozonlama cihazı
ozonlamak
ozonlaşma
ozonlaşmak
ozonlayıcı
ozonoliz
ozonometre
ozonosfer
ozonoskop,−bu
ozonölçer
ozon ölçüm
ozon tedavisi
ozonür
ozon yuvarı
ozuga
(*)Ö
Ö
öbek,−ği
öbeklenme
öbeklenmek
öbekleşme
1687
öbekleşmek
öbek öbek
öbür
öbür dünya
öbürkü
öbürü
öcü
öç,−cü
öçbe
öçlenme
öçlenmek
öçlü
öd
öd ağacı
öd dışı
ödem
ödeme
ödemek
ödemeli
Ödemiş (ilçe)
ödemli
ödenek,−ği
ödenekli
ödeniş
ödenme
ödenmek
ödenmez
1688
ödenti
ödeşme
ödeşmek
ödetme
ödetmek
ödev
ödev bilgisi
ödevcil
ödevlendirilme
ödevlendirilmek
ödevlendirme
ödevlendirmek
ödevli
ödeyesiye
ödiyometre
öd kanalı
öd kesesi
ödlek,−ği
ödlekçe
ödleklik,−ği
ödül
ödüllendirme
ödüllendirmek
ödün
ödüncü
ödünç,−cü
ödünçleme
1689
ödünleme
ödünlemek
ödünlü
ödünsüz
ödyometre
öf
öfke
öfkelendirici
öfkelendirme
öfkelendirmek
öfkeleniş
öfkelenme
öfkelenmek
öfkeli
öfkesiz
öge
öglena
öglenagiller
öğle
öğle ezanı
öğlen
öğle namazı
öğlenci
öğlende
öğle paydosu
öğle tatili
öğle uykusu
1690
öğleüstü
öğleüzeri
öğle vakti
öğle yemeği
öğleyin
öğrek,−ği
öğrencelik,−ği
öğrenci
öğrenci belgesi
öğrenci bileti
öğrenci kartı
öğrenci kimliği
öğrencilik,−ği
öğrenci yurdu
öğrenilme
öğrenilmek
öğrenim
öğrenim belgesi
öğrenimli
öğreniş
öğrenme
öğrenmek
öğrenmelik,−ği
öğreti
öğretici
öğreticilik,−ği
öğretilme
1691
öğretilmek
öğretim
öğretim bilgisi
öğretim görevlisi
öğretim programı
öğretim üyesi
öğretim
yardımcıları
öğretim yılı
öğretiş
öğretme
öğretmek
öğretmen
öğretmen evi
öğretmenlik,−ği
öğün
öğür
öğürleşme
öğürleşmek
öğürlük,−ğü
öğürme
öğürmek
öğür olmak
öğürtleme
öğürtlemek
öğürtme
öğürtmek
1692
öğürtü
öğürtücü
öğürüş
öğüt,−dü
öğütçü
öğütleme
öğütlemek
öğütme
öğütme haznesi
öğütmek
öğütücü
öğütücü diş
öğütülme
öğütülmek
öğütülüş
öğütüş
öhö
ökçe
ökçeci
ökçe çene
ökçeli
ökçesiz
öke
ökelik,−ği
ökleme
ökse
ökse çubuğu
1693
ökse kuşu
ökseleme
ökselemek
ökseme
ökse otu
ökse otugiller
öksürme
öksürmek
öksürtme
öksürtmek
öksürtücü
öksürük,−ğü
öksürüklü
öksürüklü tıksırıklı
öksürük otu
öksürük tıksırık,−ğı
öksürüş
öksüz
öksüzdoyuran
öksüzlük,−ğü
öksüzsevindiren
öküz
öküz arabası
öküz balığı
öküzburnu (kuş)
öküz damı
öküzdili (bitki)
1694
öküzgözü (çiçek)
öküzlük,−ğü
öküz soğuğu
öl
ölçek,−ği
ölçek çizgisi
ölçekli
ölçer
ölçerme
ölçermek
ölçme
ölçmek
ölçtürme
ölçtürmek
ölçü
ölçü bilimci
ölçü bilimi
ölçücü
ölçülebilir
ölçülen
ölçülendirme
ölçülendirmek
ölçülme
ölçülmek
ölçülü
ölçülü biçili
ölçülülük,−ğü
1695
ölçüm
ölçümleme
ölçümlemek
ölçümlü
ölçün
ölçünlü
ölçünme
ölçünmek
ölçüsüz
ölçüsüzlük,−ğü
ölçüş
ölçüşme
ölçüşmek
ölçüştürme
ölçüştürmek
ölçüt
öldüresiye
öldürme
öldürmek
öldürtme
öldürtmek
öldürücü
öldürülme
öldürülmek
öldürüş
ölesiye
ölet
1696
öleyazma
öleyazmak
ölgün
ölgünlük,−ğü
ölme
ölme hakkı
ölmek
ölmez
ölmez çiçek,−ği
(bitki)
ölmezleştirme
ölmezleştirmek
ölmezlik,−ği
ölmezoğlu
ölmez otu
ölmüş
ölü
ölü açı
ölü dalga
ölü deniz
ölü dil
ölü doğum
ölü fiyatına
ölü helvası
ölük,−ğü
ölülük,−ğü
ölüm
1697
ölüm cezası
ölümcül
ölüm dirim
ölüm döşeği
ölüm emri
ölü mevsim
ölüm fermanı
ölüm hâli
ölüm ilmühaberi
ölüm kalım
ölüm kalım
meselesi
ölüm kalım savaşı
ölüm korkusu
ölümlü
ölümlü dünya
ölümlük,−ğü
ölümlük dirimlik,−ği
ölümlülük,−ğü
ölüm oranı
ölüm orucu
ölümsek,−ği
ölüm sessizliği
ölüm sigortası
ölümsü
ölüm sükûtu
ölümsüz
1698
ölümsüzleşme
ölümsüzleşmek
ölümsüzleştirme
ölümsüzleştirmek
ölümsüzlük,−ğü
ölüm tazminatı
ölünme
ölünmek
ölü nokta
ölü örtü
ölü renk,−gi
ölü saat,−ti
ölü sezon
ölü salı (teneşir)
ölüsü kandilli
ölüsü kınalı
ölüş
ölü yatırım
ölü yemeği
ölü yıkama
ölü yıkayıcı
ölü zaman
Ömerli (ilçe)
ömrübillâh
ömrühayat
ömrünce
ömür,−mrü
1699
ömür adam
ömür boyu
ömür boyunca
ömürlü
ömürsüz
ömür törpüsü
ön
ön ad
ön alım
ön alım hakkı
ön avurt,−du
ön avurt ünsüzü
ön ayak,−ğı
önayak etmek
önayak olmak
ön belirti
ön bilgi
ön bilim
önce
önce bilim
öncecilik,−ği
önceden
önceden satış
önceki
öncel
öncel belirleme
öncel düzen
1700
önceleme
öncelemek
önceleri
öncelik,−ği
öncelikle
öncelikli
öncesiz
öncesizlik,−ği
öncü
öncül
öncülük,−ğü
öncülük etmek
öncü oyun
öncü tiyatro
ön çalışma
ön damak,−ğı
ön damak ünsüzü
öndelik,−ği
ön denetim
önder
önderlik,−ği
ön deyi
ön deyiş
ön doğru
ön ek
önel
ön eleme
1701
önem
önemli
önemlice
önemseme
önemsemek
önemseniş
önemsenme
önemsenmek
önemseyiş
önemsiz
önemsizce
önemsizlik,−ği
önerge
öneri
öneriş
önerme
önermek
önerti
öneze
ön göğüs,−ğsü
öngörme
öngörmek
öngörü
öngörülme
öngörülmek
öngörülü
ön gün
1702
ön içki
ön kesinti
ön kol
ön kol kemiği
ön koşul
önlem
önleme
önlemek
önleniş
önlenme
önlenmek
önleyici
önleyiş
ön lisans
önlük,−ğü
önlüklü
önlüklük,−ğü
ön oda
ön oluş
ön oluşum
ön ödeme
ön rapor
ön seçici
ön seçim
önsel
önsellik,−ği
ön ses
1703
ön ses düşmesi
önsezi
önsezili
ön soruşturma
ön söz
ön sözleşme
ön şart
ön tasar
ön tasım
ön teker
ön türeme
ön uyum
önü sıra
ön vurgu
ön yargı
ön yargılı
ön yaylak,−ğı
ön yetkinlik,−ği
ön yüzbaşı,−yı
öpme
öpmek
öptürme
öptürmek
öpücük,−ğü
öpülme
öpülmek
öpüş
1704
öpüşme
öpüşmek
örcin
ördek,−ği
ördek balığı
ördekbaşı (renk)
ördekgagası (renk)
ördekgiller
ördek yürüyüşü
ördürme
ördürmek
örek,−ği
öreke
ören
örenlik,−ği
örf
örfî
örfî idare
örge
örgen
örgensel
örgü
örgücü
örgülü
örgülü pilâv
örgün
örgün eğitim
1705
örgüsüz
örgüt
örgütçü
örgütçülük,−ğü
örgütleme
örgütlemek
örgütlendirilme
örgütlendirilmek
örgütlendirme
örgütlendirmek
örgütleniş
örgütlenme
örgütlenmek
örgütleyiş
örgütlü
örgütsel
örgütsüz
örgütsüzlük,−ğü
örk
örkleme
örklemek
örme
örmek
örme kepenek,−ği
örneğin
örnek,−ği
örneklem
1706
örnekleme
örneklemek
örneklendirme
örneklendirmek
örneklenme
örneklenmek
örneklik,−ği
örnek olmak
örnekseme
örneksemek
öro
öroluk,−ğu
örs
örseleme
örselemek
örseleniş
örselenme
örselenmek
örseleyiş
örs kemiği
örtbas
örtbas etmek
örtenek,−ği
örtme
örtmece
örtmek
örttürme
1707
örttürmek
örtü
örtük,−ğü
örtülme
örtülmek
örtülü
örtülü omurgalılar
örtülü ödenek,−ği
örtünme
örtünmek
örtüsüz
örtüş
örtüşme
örtüşmek
örü
örücü
örücülük,−ğü
örük,−ğü
örükleme
örüklemek
örülme
örülmek
örülü
örülüş
örüm
örümce
örümceğimsiler
1708
örümcek,−ği
örümcek kafalı
örümcek kuşu
örümcek kuşugiller
örümceklenme
örümceklenmek
örümcekler
örümcekli
örümceksi
örümceksi zar
örüş
östaki
östaki borusu
östrojen tedavisi
öşür,−şrü
öşürcü
öte
öteberi
ötede beride
öteden beri
öteden beriden
öte gün
öteki
öteki beriki
ötekisi
öteleme
ötelenme
1709
ötesi berisi
ötesinde berisinde
öte yandan
öteye beriye
öteyi beriyi
ötleğen
ötleğengiller
ötleği
ötme
ötmek
ötre
öttürme
öttürmek
ötücü
ötücü kuşlar
ötümlü
ötümlüleşme
ötümlüleşmek
ötümlülük,−ğü
ötümsüz
ötümsüzleşme
ötümsüzleşmek
ötümsüzlük,−ğü
ötürme
ötürmek
ötürü
ötürük,−ğü
1710
ötürüklü
ötüş
ötüşme
ötüşmek
öveç,−ci
öve öve
övgü
övgücü
övgücülük,−ğü
övme
övmek
övülme
övülmek
övülüş
övünce
övünç,−cü
övünç çizelgesi
övündürücü
övündürücülük,−ğü
övünek,−ği
övüngen
övüngenlik,−ği
övünme
övünmek
övüntü
övüş
öykü
1711
öykücü
öykücülük,−ğü
öyküleme
öykülemek
öyküleştirme
öyküleştirmek
öykünce
öykünme
öykünmeci
öykünmek
öyle
öylece
öylelikle
öylemesine
öyle öyle
öylesi
öylesine
öz
Özalp (ilçe)
öz bağışıklık,−ğı
özbek,−ği
Özbek
Özbekçe
Özbekistan
Özbek pilâvı
özbeöz
özbeslenen
1712
öz beslenme
özcesi
özdek,−ği
özdekçi
özdekçilik,−ği
özdeksel
özden
öz denetim
özdenlik,−ği
özdeş
özdeşleme
özdeşlemek
özdeşleşme
özdeşleşmek
özdeşleştirme
özdeşleştirmek
özdeşlik,−ği
özdeştirme
özdeştirmek
öz devim
öz devinim
özdeyiş
öz dışı
öz dikeni
öz direnç,−ci
öze
özek,−ği
1713
özek ağacı
özek demiri
özek doku
özel
özel ad
özel af,−ffı
özel dil
öz eleştiri
özel girişim
özel girişimci
özel girişimcilik,−ği
özel hayat
özelik,−ği
özel kesim
özel kurul
özelleşme
özelleşmek
özelleştirme
özelleştirmek
özellik,−ği
özellikle
özel mülkiyet
özel okul
özel radyo
özel sayı
özel sektör
özel televizyon
1714
özel teşebbüs
özel tiyatro
özel ulak,−ğı
özel yaşam
özeme
özemek
özen
özenci
özenç,−ci
özendirme
özendirmek
özene bezene
özengen
özengenlik,−ği
özeni
özenilme
özenilmek
özeniş
özenli
özenme
özenmek
özensiz
özensizlik,−ği
özenti
özentici
özenticilik,−ği
özentili
1715
özentisiz
özerk
özerkleşme
özerkleşmek
özerkleştirme
özerkleştirmek
özerklik,−ği
özet
özetle
özetleme
özetlemek
özetlenme
özetlenmek
özezer
özezerlik,−ği
özge
özgeci
özgecil
özgecilik,−ği
öz geçmiş
özgü
özgül
özgül ağırlık,−ğı
özgüleme
özgülemek
özgüllük,−ğü
özgülük,−ğü
1716
özgün
özgünleşme
özgünleşmek
özgünleştirme
özgünleştirmek
özgünlük,−ğü
özgür
özgürce
özgürleşme
özgürleşmek
özgürleştirme
özgürleştirmek
özgürlük,−ğü
özgürlükçü
özgürlükçü
demokrasi
özgürlükçülük,−ğü
öz güven
öz ışın
öz indükleme
öz itme
öz itmeli
öz kardeş
öz kaynak,−ğı
öz kedi balığıgiller
öz kesit
özlem
1717
özleme
özlemek
özlemli
özlenme
özlenmek
özlenti
özlentili
özleşme
özleşmek
özleştirme
özleştirmeci
özleştirmecilik,−ği
özleştirmek
özletme
özletmek
özleyiş
özlü
özlü çamur
özlük,−ğü
özlük hakkı
özlük işleri
özlü söz
özlü un
özne
özne grubu
öznel
öznelci
1718
öznelcilik,−ği
öznellik,−ği
özne öbeği
öz odun
öz öğrenim
öz öğrenimli
öz saygı
özsel
öz sermaye
özsever
özseverlik,−ği
öz su
öz tahta
özümleme
özümleme dokusu
özümlemek
özümlenme
özümlenmek
özümseme
özümsemek
özümsenme
özümsenmek
özün erosluk,−ğu
özünlü
özür,−zrü
özürlü
özürsüz
1719
özüt
Özvatan (ilçe)
özveren
özveri
özverili
öz yapı
öz yaşam
öz yaşam öyküsü
öz yönetim
(*)P
P
pa
pabucu yarım
pabuç,−cu
pabuççu
pabuççuluk,−ğu
pabuçlu
pabuçluk,−ğu
papuçsuz
paça
paçacı
paçacılık,−ğı
paça günü
paça kasnak,−ğı
paçal
paçalı
paçalık,−ğı
1720
paçanga (börek)
paçarız
paçası düşük,−ğü
paçasız
paçavra
paçavracı
paçavracılık,−ğı
paçavra hastalığı
paçavralaşma
paçavralaşmak
paçoz
padalya
padişah
padişahî
padişahlık,−ğı
padok,−ğu
pafta
paftalı
paftasız
pagan
paganizm
pagoda
pah
paha
pahacı
pahacılık,−ğı
pahal
1721
pahalanma
pahalanmak
pahalı
pahalıca
pahalılaşma
pahalılaşmak
pahalılık,−ğı
pahlama
pahlamak
pak,−ki
paket
paket etmek
paketleme
paketlemek
paketleniş
paketlenme
paketlenmek
paketletme
paketletmek
paketleyiş
paket program
paket taşı
paket tur
Pakistan
Pakistanlı
paklama
paklamak
1722
paklanma
paklanmak
paklık,−ğı
pakt
pal
pala
pala bıyık,−ğı
pala bıyıklı
palâdyum
palalık,−ğı
palamar
palamar boyu
palamarcı
palamar parası
palamar resmi
palamut,−du
palamutlama
palamutlamak
palamutlular
palamut meşesi
palan
palandız
palandöken
palanga
palangalı
palangasız
palanka
1723
palas
palaska
palas pandıras
palaspare
palavra
palavracı
palavracılık,−ğı
palaz
palazlama
palazlamak
palazlanma
palazlanmak
palazlaşma
palazlaşmak
paldım
paldır küldür
paleograf
paleografi
paleontoloji
paleozoik,−ği
palet
paletli
paletsiz
palikarya
palisat,−dı
palisat dokusu
palmitat
1724
palmitik,−ği
palmitik asit,−di
palmitil
palmitin
palmiye
palmiyegiller
palmiyelik,−ği
palto
paltolu
paltoluk,−ğu
paltosuz
Palu (ilçe)
palûze
palyaço
palyaçoluk,−ğu
palyatif
palyoş
pampa
pamuk,−ğu
pamukaki
pamuk balı
pamuk balığı
pamuk bezi
pamukçu
pamukçuk,−ğu
pamukçuluk,−ğu
pamuk elması
1725
pamuk helvası
pamuk ipliği
pamuklanma
pamuklanmak
pamuklu
Pamukova (ilçe)
pamuk taş
pamuk yağı
panama
Panama
Panamalı
panayır
panayırcı
panayırcılık,−ğı
panayır yeri
pancar
pancarcı
pancarcılık,−ğı
pancarlaşma
pancarlaşmak
panda
pandantif
pandispanya
pandispanya
gazetesi
pandomima
pandül
1726
panel
panelist
panel köprü
panik,−ği
panikatak,−ğı
panikleme
paniklemek
panik olmak
Panislâmcı
Panislâmcılık,−ğı
Panislâmizm
panjur
pankart
pankartlı
pankras
pankreas
pano
panorama
panoramik,−ği
pansiyon
pansiyoncu
pansiyonculuk,−ğu
pansiyoner
Panslavizm
pansuman
pansumancı
pansumancılık,−ğı
1727
pansuman yapmak
panteist
panteizm
panteon
panter
pantograf
pantolon
pantoloncu
pantolonculuk,−ğu
pantomim
pantufla
pantuflacı
pantuflacılık,−ğı
Panturanizm
Pantürkizm
panzehir
panzehir otu
panzehir taşı
panzer
papa
papağan
papağan anahtarı
papağangiller
papağanlar
papağanlık,−ğı
papağan yemi
papak,−ğı
1728
papalık,−ğı
papalina
papara
papatya
papatya falı
papatyalı
papatyasız
papaya
papaz
papaz balığı
papaz balığıgiller
papazi
papazkaçtı (oyun)
papazkarası
(üzüm)
papazlık,−ğı
papaz yahnisi
papel
papelci
papelcilik,−ği
papikçi
papirüs
papirüsgiller
paprika
papura
papyekuşe
papyon
1729
para
para alım satımı
para arzı
para babası
para basma
parabellum
para birimi
parabol,−lü
parabolik,−ği
paraboloit,−di
paraca
para canlısı
para cezası
paracı
paracılık,−ğı
para cüzdanı
para çantası
paraçol
para darlığı
para değişimi
para desteği
para destekçisi
paradi
paradigma
paradoks
paradoksal
para dolaşımı
1730
para etmek
paraf
parafazi
parafe
parafe etmek
parafeleme
parafelemek
parafin
parafin banyosu
parafinli
parafinsiz
paraflama
paraflamak
paraflı
parafsız
paragöz
paragraf
Paraguay
Paraguaylı
para işleri
paraka
parakete
paraketeci
para kısıtlaması
para kısıtlayıcı
paralâks
paralama
1731
paralamak
paralanma
paralanmak
paralatma
paralatmak
paralayıcı
paralel
paralel akım
paralelizm
paralel kaidesi
paralelkenar
paralelleştirme
paralelleştirmek
paralellik,−ği
paralel yüz
paralı
paralıca
paralık,−ğı
paralizi
paralojik,−ği
paralojizm
paramatik,−ği
parametre
parametreleme
parametrelemek
parametreli
parametrik,−ği
1732
paramnezi
paramparça
paramparça olmak
parankima
paranoya
paranoyak,−ğı
parantez
parapet
para pul
parasal
parasempatik,−ği
parasempatik sinir sistemi
parasız
parasızlık,−ğı
parasız pulsuz
parasız yatılı
para şişkinliği
paraşüt
paraşüt birlikleri
paraşütçü
paraşütçülük,−ğü
paraşüt kulesi
paraşütlü
paratiroit bezi
paratoner
paratüberküloz
paravan
1733
paravana
paravan menteşesi
paravan yapmak
parazit
parazitlenme
parazitlenmek
parazitli
parazitlik,−ği
parazitoloji
parazitsiz
parça
parça bohçası
parça bölük
parçacı
parçacık,−ğı
parçacılık,−ğı
parçalama
parçalamak
parçalanış
parçalanma
parçalanmak
parçalatma
parçalatmak
parçalayıcı
parçalayış
parçalı
parçalı bohça
1734
parçalı sistem
parça parça
parça pürçük,−ğü
pardon
pardösü
pare
pare pare
parfüm
parfümcü
parfümcülük,−ğü
parfümeri
parıldama
parıldamak
parıldatma
parıldatmak
parıldayış
parıl parıl
parıltı
parıltılı
parıltısız
parite
park
parka
parkçı
parkçılık,−ğı
parke
parkeci
1735
parkecilik,−ği
parkeleme
parkelemek
parkeletme
parkeletmek
parke taşı
park etmek
parkmetre
park saati
parkur
park yapmak
park yeri
parlak,−ğı
parlaklaşma
parlaklaşmak
parlaklık,−ğı
parlama
parlamak
parlâmentarizm
parlâmenter
parlâmento
parlatıcı
parlatma
parlatmak
parlayış
parmak,−ğı
parmak hesabı
1736
parmak izi
parmaklama
parmaklamak
parmaklık,−ğı
parmaklıklı
parmaklıksız
parmak parmak
parmaksı
parmak tatlısı
parmak üzümü
parmıcan
parodi
parola
parpa
par par
pars
parsa
parsel
parselâsyon
parselleme
parsellemek
parsellenme
parsellenmek
parselletme
parselletmek
parselli
parşömen
1737
parşömen kâğıdı
partal
partenojenez
parter
parti
partici
particilik,−ği
partikül
partileşme
partileşmek
partili
partisip,−bi
partisyon
partizan
partizanca
partizanlık,−ğı
partner
partöner
part−time
parya
pas
pasaj
pasak,−ğı
pasaklı
pasaklılık,−ğı
pasaparola
pasaport
1738
pasata
pasavan
pasçı
pasif
pasifik,−ği
pasifist
pasif korunma
pasifleşme
pasifleşmek
pasifleştirme
pasifleştirmek
pasiflik,−ği
Pasinler (ilçe)
pasiyans
paskal
paskallık,−ğı
paskalya
paskalya çöreği
paskalya yumurtası
paslandırma
paslandırmak
paslanış
paslanma
paslanmak
paslanmaz
paslanmaz çelik,−ği
paslaşma
1739
paslaşmak
paslatma
paslatmak
paslı
pas mantarı
pas mantarıgiller
paso
pasör
paspal
paspallık,−ğı
paspartu
paspas
paspasçı
paspasçılık,−ğı
paspaslama
paspaslamak
paspaslanma
paspaslanmak
paspaslatma
paspaslatmak
paspas yapmak
pas rengi
passız
pasta
pastacı
pastacılık,−ğı
pasta cilâsı
1740
pastahane
pastahaneci
pastahanecilik,−ği
pasta kalıbı
pasta kreması
pastal
pastalı
pastav
pastavla
pazarlık,−ğı
pastav makinesi
pastel
pastırma
pastırmacı
pastırmacılık,−ğı
pastırmalı
pastırmalık,−ğı
pastırmalı yumurta
pastırma yazı
pastil
pastis
pastiş
pastişçi
pastoral,−li
pastoral oyun
pastörizasyon
pastörize
1741
pastörize etmek
pastra
pasveren
paşa
paşa ağacı
paşababa
paşaçadırı (bitki)
paşa çayı
paşa kapısı
paşalı
paşalık,−ğı
paşa olmak
paşa paşa
paşazade
paşmak
paşmakçı
pat
pata
patadak
patak,−ğı
pataklama
pataklamak
pataklanma
pataklanmak
patakrem
patalya
patapuf
1742
patates
patates böceği
patatesçi
patatesçilik,−ği
patates çorbası
patates köftesi
patatesli
patates püresi
patates salatası
patates sufle
patavatsız
patavatsızca
patavatsızlık,−ğı
paten
patenci
patent
patent damgası
patent hakkı
patetik,−ği
patırdama
patırdamak
patırdatma
patırdatmak
patır kütür
patır patır
patırtı
patırtılı
1743
patırtısız
pati
patik,−ği
patika
patinaj
patinaj yapmak
patinaj zinciri
patis
patiska
patka
patkrem
pat küt
patlak,−ğı
patlakça
patlak göz
patlama
patlamak
patlamalı
patlangaç,−cı
patlangıç,−cı
patlatma
patlatmak
patlayıcı
patlayıcı ünsüz
patlayış
patlıcan
patlıcan böreği
1744
patlıcangiller
patlıcanî
patlıcan inciri
patlıcan kebap,−bı
patlıcan kızartması
patlıcanlı
patlıcan oturtması
patlıcan salatası
Patnos (ilçe)
patojen
patolog,−ğu
patoloji
patolojik,−ği
patpat
pat pat
patriarkal,−li
patrik,−ği
patrikhane
patriklik,−ği
patron
patrona
patronaj
patronca
patroncu
patronculuk,−ğu
patroniçe
patronluk,−ğu
1745
pat sat
pattadak
pattadan
pavkırma
pavkırmak
pavlonya
pavurya
pavyon
pavyoncu
pavyonculuk,−ğu
pay
payam
payan
payanda
payandalama
payandalamak
payandalı
payansız
payansızlık,−ğı
payda
paydaş
paydaşlık,−ğı
paydos
paydos borusu
paydos etmek
paydos vakti
paye
1746
payelendirme
payelendirmek
payen
payet
pay etmek
payidar
payidar olmak
payitaht
paylama
paylamak
paylanma
paylanmak
paylaşılma
paylaşılmak
paylaşım
paylaşma
paylaşmak
paylaştırma
paylaştırmak
paylatma
paylatmak
paylı
payplayn
payreks
paytak,−ğı
paytak adım
paytakça
1747
paytaklık,−ğı
paytak paytak
payton
paytoncu
pazar
Pazar (ilçe)
pazarbaşı
pazarcı
Pazarcık (ilçe)
pazarcılık,−ğı
pazar kayığı
pazarlama
pazarlamacı
pazarlamacılık,−ğı
pazarlamak
pazarlanma
pazarlanmak
Pazarlar (ilçe)
pazarlaşma
pazarlaşmak
pazarlık,−ğı
pazarlıkçı
pazarlık etmek
pazarlıklı
pazarlıklı alışveriş
pazarlıksız
pazartesi,−yi
1748
pazar yeri
Pazaryeri'ni (ilçe)
Pazaryolu'nu (ilçe)
pazen
pazı
pazıbent,−di
pazıbentli
pazı kemiği
pazılı
pazısız
pazval
pazvant
peç
peçe
peçeleme
peçelemek
peçelenme
peçelenmek
peçeli
Peçenek
Peçenekçe
peçesiz
peçete
peçiç,−ci
ped
pedagog
pedagoji
1749
pedagojik,−ği
pedal
pedavra
peder
pederane
pederşahî
pederşahîlik,−ği
pediatri
pediatrik,−ği
pedikür
pedikürcü
pedikürcülük,−ğü
pedodonti
pedolog,−ğu
pedoloji
pedometre
peeling
peganit
pegmatit
pehlivan
pehlivanane
pehlivan duası
Pehlivanköy (ilçe)
pehlivanlık,−ğı
pehlivan yakısı
pehpeh
pehpehleme
1750
pehpehlemek
pejmürde
pejmürdelik,−ği
pejoratif
pek
pekâlâ
pek başlı
pek canlı
pekçe
pek çok,−ğu
pek doku
pekent,−di
pek gözlü
peki
Pekin ördeği
pekişme
pekişmek
pekiştirme
pekiştirmek
pekiştirmeli
pekiştirmeli
isim,−smi
pekiştirmeli kelime
pekiştirmeli özne
pekiştirmeli sıfat
pekiştirmeli zarf
pekiştirme sıfatı
1751
pekiştirme ünlüsü
pekitme
pekitmek
pekiyi
pekleşme
pekleşmek
pekleştirme
pekleştirmek
peklik,−ği
pekmez
pekmezci
pekmezcilik,−ği
pekmez helvası
pekmezkefi (renk)
pekmezköpüğü
(renk)
pekmez köpüğü
pekmezli
pekmezlik,−ği
pekmez toprağı
pek pek
peksimet,−di
pektin
pektoral,−li
pek yürekli
pek yüzlü
peleme
1752
peleng
pelerin
pelesenk,−gi
pelesenk ağacı
pelikan
pelikangiller
pelikansılar
pelikül
pelin
pelin otu
pelit,−di
pelte
peltek,−ği
peltek diş ünsüzü
peltekleşme
peltekleşmek
pelteklik,−ği
peltelenme
peltelenmek
pelteleşme
pelteleşmek
pelür
pelüş
pembe
pembegemre
(üzüm)
pembekurt,−du
1753
pembeleşme
pembeleşmek
pembeleştirme
pembeleştirmek
pembelik,−ği
pembemsi
pembezar
pena
penaltı
penaltı alanı
penaltı atışı
penaltı noktası
pencere
pencere eteği
pencere kanadı
pencereli
pencik,−ği
pencüdü
pencüse
pencüyek
pençe
pençeleme
pençelemek
pençelenme
pençelenmek
pençeleşme
pençeleşmek
1754
pençeletme
pençeletmek
pençeli
pençe pençe
pençesiz
pençgâh
pençik,−ği
Pendik (ilçe)
pendname
peneplen
penes
pengö
penguen
penguengiller
penguenler
peni
penis
penisilin
pens
pense
pentan
pentatlon
penuvar
penye
pepe
pepeleme
pepelemek
1755
pepelik,−ği
pepeme
pepemelik,−ği
pepsin
pepton
perakende
perakendeci
perakendecilik,−ği
perçem
perçemli
perçin
perçinleme
perçinlemek
perçinleniş
perçinlenme
perçinlenmek
perçinleşme
perçinleşmek
perçinleştirme
perçinleştirmek
perçinleyiş
perçinli
perçinsiz
perçin tabancası
perdah
perdahçı
perdahçılık,−ğı
1756
perdah etmek
perdahlama
perdahlamak
perdahlanma
perdahlanmak
perdahlı
perdahsız
perde
perde arkası
perde ayaklılar
perdeci
perdecilik,−ği
perdedar
perdeleme
perdelemek
perdelenme
perdelenmek
perdeli
perdelik,−ği
perdeli pilâv
perde perde
perdesi sıyrık,−ğı
perdesi yırtık,−ğı
perdesiz
perdesizlik,−ği
pereme
peremeci
1757
peren
perende
perese
perestiş
perestiş etmek
perestişkâr
perestroyka
perforaj
performans
pergament kâğıdı
pergel
pergel hareketi
pergelleme
pergellemek
pergola
perhiz
perhizkâr
perhizkârlık,−ğı
perhizli
perhizsiz
perhiz yapmak
peri
peri bacası
pericik,−ği
perido
peridot
peridotit
1758
periferi
peri hastalığı
perikart,−dı
perili
peri masalı
peri masası
peri oyunu
peripatetizm
peri piramidi
periskop,−bu
perişan
perişan etmek
perişanlık,−ğı
perişan olmak
periton
peritonit
periyodik,−ği
periyot,−du
perki
perküsyon
perlit
perlitli
perlon
perlon fırça
perma
permanant
permanganat
1759
permeçe
permi
permiyen
peroksit,−di
peron
peronospora
persenk,−gi
personel
perspektif
perşembe
Perşembe (ilçe)
pertavsız
Pertek (ilçe)
Peru
peruk,−ğu
peruka
perukacı
perukacılık,−ğı
perukâr
Perulu
perva
pervane
pervane balığı
pervaneci
pervaneli
pervane olmak
pervanesiz
1760
Pervari (ilçe)
pervasız
pervasızca
pervasızlık,−ğı
pervaz
pervin
pes
pesek,−ği
peseta
pes etmek
pesimist
pesimizm
pesleşme
pesleşmek
peso
pespaye
pespayelik,−ği
pespembe
pestenkerani
pestil
pestilleşme
pestilleşmek
pesüs
peş
peşin
peşinat
peşinatsız
1761
peşin cevap,−bı
peşinci
peşinde
peşinden
peşinen
peşin fikir,−kri
peşin hüküm,−kmü
peşin pazarlık,−ğı
peşin peşin
peşin piyasa
peşin satış
peşin yargı
peşi peşine
peşi sıra
peşkeş
peşkir
peşkirci
peşkircilik,−ği
peşli
peşmelba
peş peşe
peşrev
peşrevlenme
peşrevlenmek
peştahta
peştamal
peştamalcı
1762
peştamalcılık,−ğı
peştamallı
peştamallık,−ğı
peştamalsız
Peştu
Peştuca
pet,−di
petek,−ği
petek dokuma
petek göz
petek güvesi
petrifikasyon
petrografi
petrokimya
petrokimyacı
petrol,−lü
petrolcü
petrol lâmbası
petrol mavisi
petroloji
pet şişe
petunya
pey
pey akçesi
peyda
peyda etmek
peydahlama
1763
peydahlamak
peydahlanma
peydahlanmak
peyda olmak
peyderpey
peygamber
peygamber ağacı
peygamberane
peygamber balığı
peygamber çiçeği
peygamberdevesi
(böcek)
peygamber dikeni
peygamberlik,−ği
peygamber öküzü
peygamber üzümü
peygambervari
peyk
peyke
peyklik,−ği
peyleme
peylemek
peylenme
peylenmek
peynir
peynir ağacı
peynirci
1764
peynircilik,−ği
peynir dişi
peynirhane
peynir helvası
peynirleşme
peynirleşmek
peynirli
peynirli börek,−ği
peynirli kek
peynirli pide
peynirsiz
peynir şekeri
peynir tatlısı
peyrev
peyzaj
pezevenk,−gi
pezevenklik,−ği
pezo
pıhtı
pıhtılanma
pıhtılanmak
pıhtılaşma
pıhtılaşmak
pıhtılaştırma
pıhtılaştırmak
pılı pırtı
pıllım pıllım
1765
pınar
Pınarbaşı'nı (ilçe)
Pınarhisar (ilçe)
pır
pırasa
pırasa bıyıklı
pırazvana
pırıldak,−ğı
pırıldakçı
pırıldama
pırıldamak
pırıl pırıl
pırıltı
pırıltılı
pırlak,−ğı
pırlama
pırlamak
pırlangıç,−cı
pırlanma
pırlanmak
pırlanta
pırlantalı
pırnal
pırnal kömürü
pırnallık,−ğı
pırpı
pır pır
1766
pır pır etmek
pırpırı
pırpırlama
pırpırlamak
pırpırlanma
pırpırlanmak
pırpıt
pırpıtçı
pırtı
pırtık,−ğı
pırtlak,−ğı
pırtlama
pırtlamak
pısırık,−ğı
pısırıkça
pısırıklaşma
pısırıklaşmak
pısırıklık,−ğı
pısma
pısmak
pışpışlama
pışpışlamak
pışt
pıt
pıtırdama
pıtırdamak
pıtırdatma
1767
pıtırdatmak
pıtır pıtır
pıtırtı
pıtırtı etmek
pıt pıt
pıtrak,−ğı
pıyrım pıyrım
pianta
piç
piç etmek
piç kurusu
piçleşme
piçleşmek
piçlik,−ği
piç olmak
piçsinek,−ği (olta
iğnesi)
piçuta
pide
pideci
pidecilik,−ği
pideli
pigme
pigment
pijama
pik
pikaj
1768
pikajcı
pikajcılık,−ğı
pikap,−bı
pik boru
pike
piket
pike yapmak
piknik,−ği
piknik alanı
piknikçi
piknik tip
piknik tüpü
piknik yapmak
piknometre
piko
pikocu
pikoculuk,−ğu
pikrik asit,−di
pil
pilâki
pilâv
pilâvlık,−ğı
piliç,−ci
pilli
pilot
pilotaj
pilot bölge
1769
pilot kabini
pilot köşkü
pilotluk,−ğu
pim
pimpirik,−ği
pinekleme
pineklemek
pinel
pines
pingpong
pingpong masası
pinhan
pinpon
pinti
pintileşme
pintileşmek
pintilik,−ği
pipet
pipi
pipiriklenme
pipiriklenmek
pipo
pir
piramidal,−li
piramit,−di
piramitçik,−ği
piramitli
1770
piramitsi
Piraziz (ilçe)
pire
pirekapan
pirekateşin
pirekıran
pirelendirme
pirelendirmek
pirelenme
pirelenmek
pireler
pireli
pire otu
pirifâni
pirina
pirinç,−ci
pirinç çorbası
pirinç örgü
pirinç pilâvı
pirinçsi
pirinç taneleri (gök
bilimi)
pirinç unu
pirit
pirogravür
pirohi
piroksen
1771
pirometre
pirometri
pirosfer
piruhi
pirüpak,−ki
piryol,−lü
pirzola
pirzolalık,−ğı
pis
pi sayısı
pis bıyık,−ğı
pisboğaz
pisboğazlık,−ğı
pisi
pisi balığı
pisik,−ği
pisin
pisi otu
pisipisi (kedi)
pisi pisi
pisi pisine
pisipisi otu
piskopos
piskoposhane
piskoposluk,−ğu
pis lâkırdı
pisleme
1772
pislemek
pislenme
pislenmek
pisletme
pisletmek
pislik,−ği
pislik böceği
pislikçil
pis pis
pis söz
pis su
pis su borusu
pis su tesisatı
pist
piston
pistonlu
pisuvar
pişdar
pişeğen
pişek,−ği
pişekâr
pişi
pişik,−ği
pişim
pişirgeç,−ci
pişirici
pişiriliş
1773
pişirilme
pişirilmek
pişirim
pişirimlik,−ği
pişiriş
pişirme
pişirmek
pişirtme
pişirtmek
pişkin
pişkince
pişkinlik,−ği
pişman
pişman etmek
pişmaniye
pişmaniyeci
pişmanlık,−ğı
pişman olmak
pişme
pişmek
pişpirik,−ği
pişpirikçi
pişt
pişti
piştov
piti piti
piton
1774
pitoresk
piyade
piyale
piyan
piyango
piyangocu
piyangoculuk,−ğu
piyangolu
piyanist
piyano
piyanocu
piyanoculuk,−ğu
piyano menteşe
piyasa
piyasacı
piyasa ekonomisi
piyasa etmek
piyasa kurucu
piyata
piyata eğe
piyata tabağı
piyaz
piyazcı
piyazcılık,−ğı
piyazlama
piyazlamak
piyes
1775
piyon
piyore
pizolit
pizza
pizzacı
pizzacılık,−ğı
pizzicato
plâçka
plâçkacı
plâj
plâjirizm
plâjiyoklâz
plâk,−ğı
plâka
plâkacı
plâkacılık,−ğı
plâkalı
plâkasız
plâkasız otomobil
plâkçı
plâkçılık,−ğı
plâket
plân
plâncı
plâncılık,−ğı
plânçete
plânerit
1776
plânet
plânetaryum
plânkton
plânlama
plânlamacı
plânlamacılık,−ğı
plânlamak
plânlanış
plânlanma
plânlanmak
plânlı
plânlı büyüme
plânlı ekonomi
plânör
plânörcü
plânörcülük,−ğü
plânsız
plânsız programsız
plântasyon
plânton
plânya
plânyacı
plânyalama
plânyalamak
plâse
plâse etmek
plâseleme
1777
plâselemek
plâsenta
plâsiyer
plâsman
plâster
plâstik,−ği
plâstik ameliyat
plâstik boru
plâstik cam
plâstik cerrahî
plâstikçi
plâstikçilik,−ği
plâstik sanatlar
plâstik tutkal
plâstomer
plâstik,−ği
plâstron
plâterina
plâtform
plâtika
plâtin
plâto
Plâtoncu
Plâtonculuk,−ğu
plâtonik,−ği
Plâtonik,−ği
Plâtonizm
1778
play−back
play−off
plâza
plâzma
plâzma kimyası
plâzmalaştırma
plâzmalaştırmak
plebisit
pleistosen
plevra
pleybek
pleybek yapmak
pli
plili
plise
plisiz
pliyosen
plonjon
plüralist
plüralizm
plütokrasi
Plüton
plütonyum
plüviyometre
podösüet
podyum
pof
1779
pofurdama
pofurdamak
pofurdatma
pofurdatmak
pofur pofur
pog
pogrom
poğaça
poğaçacı
poğaçacılık,−ğı
pohpoh
pohpohçu
pohpohlama
pohpohlamak
pohpohlanma
pohpohlanmak
poker
pokerci
pokercilik,−ği
polargı
polarıcı
polarılma
polarılmak
polarimetre
polarimetri
polariskop,−bu
polarite
1780
polarizasyon
polarma
polarma düzlemi
polarmak
polaroit,−di
polarölçer
Polateli'ni (ilçe)
Polatlı (ilçe)
polemik,−ği
polemikçi
polemikçilik,−ği
polen
poliandri
poliasit,−di
poliçe
polietilen
polifoni
polifonik,−ği
poligam
poligami
poligon
polijini
poliklinik,−ği
polimer
polimeri
polimerleşme
polimerleşme
1781
derecesi
polimerleşmek
polimerleştirme
polimerleştirmek
polimerlik,−ği
polip,−bi
polis
polisaj
polis arabası
polis evi
polis hafiyesi
polisiye
polisiye film
polisiye roman
polislik,−ği
polis noktası
politeist
politeizm
politik,−ği
politika
politikacı
politikacılık,−ğı
politika yapmak
poliüretan
polka
polo
Polonez
1782
Polonya
Polonyalı
polonyum
polyester
Pomak
Pomakça
pomat,−dı
pomel menteşe
pompa
pompaj
pompalama
pompalamak
pompalanma
pompalanmak
pompalı silâh
pompalı tüfek,−ği
ponçik,−ği
ponje
ponje patis
ponksiyon
ponpon
ponton
ponza
ponzalama
ponzalamak
ponzalanma
ponzalanmak
1783
ponza taşı
pop
popçu
popçuluk,−ğu
poplin
pop müzik,−ği
popo
popülarite
popülâsyon
popüler
popülerlik,−ği
popülist
popülizm
porfir
porfirit
pornografi
pornografik,−ği
porselen
porselenci
porselencilik,−ği
porsiyon
porsuk,−ğu
porsuk ağacı
porsukgiller
porsuma
porsumak
portakal
1784
portakal bahçesi
portakallık,−ğı
portakal rengi
portakal suyu
portatif
portbagaj
portbebe
porte
Portekiz
Portekizce
Portekizli
portföy
portmanto
portmone
porto
portör
portörlük,−ğü
portre
portreci
pos
posa
posalanma
posalanmak
posalı
posasız
pos bıyık,−ğı
pos bıyıklı
1785
Posof (ilçe)
post
posta
postacı
postacılık,−ğı
posta etmek
postahane
posta kartı
posta kodu
posta kutusu
postal
postalama
postalamak
postalanma
postalanmak
posta posta
posta pulu
posta treni
posta yapmak
poster
postiş
post it
post kavgası
postlu
postnişin
postrestant
post−scriptum
1786
postsuz
postulat
poşet
poşet çay
poşetleme
poşetlemek
poşu
poşulu
pot
pota
potalı
potalı atış
potansiyel
potansiyel farkı
potansiyel suçlu
potas
potas kostik,−ği
potasyum
potasyum hidroksit,
−di
potasyum klorür
potasyum nitrat
potasyum sülfat
potasyum sülfür
pot başı
potin
potkal
1787
potlaç,−cı
potlanma
potlanmak
potpuri
potuk,−ğu
potur
poturlu
pot yapmak
pot yeri
pound
poy
poyra
poyraz
poyrazlama
poyrazlamak
poz
Pozantı (ilçe)
pozisyon
pozitif
pozitif bilim
pozitif elektrik,−ği
pozitif film
pozitif görüntü
pozitif hukuk
pozitif kutup,−tbu
pozitiflik,−ği
pozitif sayı
1788
pozitivist
pozitivizm
poziton
pozitonyum
pozitron
pozitronyum
pozsuz
pöç
pöçük,−ğü
pöf
pörsük,−ğü
pörsüklük,−ğü
pörsüme
pörsümek
pörtlek,−ği
pörtleme
pörtlemek
pösteki
pötibör
pötifur
pötikare
prafa
pragmacı
pragmacılık,−ğı
pragmatist
pragmatizm
pranga
1789
pranga cezası
pranga kaçağı
prangalı
pranga mahkûmu
prangasız
praseodim
pratik,−ği
pratika
pratikleşme
pratikleşmek
pratiklik,−ği
pratisyen
prefabrikasyon
prefabrike
prefabrike konut
prehistorik,−ği
prehistorya
prekambriyen
prelüt,−dü
prematüre
prens
prenses
prenseslik,−ği
prensip,−bi
prenslik,−ği
preparat
pres
1790
presbit
presbiteryen
presbiteryenlik,−ği
presbitlik,−ği
presçi
presçilik,−ği
prese
presesyon
presleme
preslemek
preslenme
preslenmek
prestij
presto
pres yapmak
prevantoryum
prezantabl
prezantasyon
prezante etmek
prezervatif
prezidyum
prim
primadonna
primat
primatlar
primitif
primitivizm
1791
printer
priz
prizma
probabilizm
problem
problematik,−ği
problemli
problemsiz
prodüksiyon
prodüktivite
prodüktör
prodüktörlük,−ğü
profesör
profesörlük,−ğü
profesyonel
profesyonelleşme
profesyonelleşmek
profesyonellik,−ği
profil
profiterol,−lü
proforma fatura
program
programcı
programcılık,−ğı
programlama
programlamak
programlanma
1792
programlanmak
programlaşma
programlaşmak
programlaştırma
programlaştırmak
programlı
programsız
proje
projeci
projeksiyon
projektör
projektör ışığı
projelendirme
projelendirmek
proje yapmak
proletarya
proleter
proleterleşme
proleterleşmek
prolog,−ğu
prometyum
promosyon
promönat,−dı
propaganda
propagandacı
propagandacılık,
−ğı
1793
propagandist
prosedür
proses
prospektüs
prostat
prostelâ
prostelâlı
protaktinyum
protein
proteinli
proteinsiz
protein yetersizliği
Protestan
Protestanlık,−ğı
protesto
protesto etmek
protez
protezci
protezcilik,−ği
protojin
protokol,−lü
protokolcü
proton
protonema
protoplâzma
prototip
prova
1794
prova yapmak
providansiyalizm
provizyon
provizyonsuz
provokasyon
provokatör
provoke etmek
prozodi
prömiyer
Prusya
Prusyalı
pruva
pruva hattı
psikanaliz
psikanalizci
psikasteni
psikiyatr
psikiyatri
psikolog,−ğu
psikoloji
psikolojik,−ği
psikolojik savaş
psikolojizm
psikometri
psikopat
psikopati
psikopatoloji
1795
psikopatolojik,−ği
psikoterapi
psikoz
psişik,−ği
ptiyalin
puan
puanlama
puanlamak
puanlandırma
puanlandırmak
puanlı
puanlık,−ğı
puantaj
puanter
puantör
puding
pudra
pudralama
pudralamak
pudralı
pudralık,−ğı
pudra şeker
pudriyer
puf
puf böreği
pufla
puflama
1796
puflamak
puhu
pul
pulat,−dı
pul biber
pulcu
pulculuk,−ğu
pul kanatlılar
pullama
pullamak
pullanma
pullanmak
pullaştırma
pullaştırmak
pullu
pulluk,−ğu
pullukçu
pullu sazan
pulman
pul pul
pulsuz
pul şişe
puluç,−cu
puluçluk,−ğu
puma
pumba
punç,−cu
1797
punt,−du
punto
puntolu
pupa
pupa yelken
puro
pus
pusarık,−ğı
pusarma
pusarmak
pusat
pusatçı
pusatlandırma
pusatlandırmak
pusatlanma
pusatlanmak
pusatlı
puset
pusetçi
puslandırma
puslandırmak
puslanma
puslanmak
puslu
pusma
pusmak
pusu
1798
pusucu
pusula
pusulalı
pusulama
pusulamak
pusulasız
pusuluk,−ğu
pusval
puşt
puştluk,−ğu
put
putlaşma
putlaşmak
putlaştırma
putlaştırmak
putperest
putperestlik,−ği
putrel
putrelli
puya
püf
püfkürme
püfkürmek
püfleme
püflemek
püf noktası
püfür püfür
1799
Pülümür (ilçe)
pülverizatör
pünez
pür
pürçek,−ği
pürçeklenme
pürçeklenmek
pürçekli
pürçeksiz
pürçük,−ğü
pürçüklü
pürdikkat,−ti
püre
püren
pürhiddet
pürik,−ği
pürin
püriten
püritenlik,−ği
pürizm
pürmelâl,−li
pürneşe
pürsıhhat,−ti
pürtelâş
pürtük,−ğü
pürtüklenme
pürtüklenmek
1800
pürtüklü
pürüz
pürüzalır
pürüzlenme
pürüzlenmek
pürüzlü
pürüzsüz
pürüzsüzlük,−ğü
püskül
püskülcük,−ğü
püskül kuyruklular
püsküllü
püsküllü belâ
püskülsüz
püskürgeç,−ci
püskürme
püskürme benli
püskürmek
püskürteç,−ci
püskürtme
püskürtmek
püskürtmeli
püskürtmeli yazıcı
püskürtme
makinesi
püskürtme
tabancası
1801
püskürtü
püskürtücü
püskürtülme
püskürtülmek
püskürtüş
püskürük,−ğü
püskürük külte
püskürük taş
püstül
püsür
püsürlü
püsürsüz
pütür
Pütürge (ilçe)
pütürlenme
pütürlenmek
pütürlü
pütür pütür
pütürsüz
(*)R
R
Rab,−bbi
rabbanî
Rabbena
rabıt,−ptı
rabıta
rabıtalı
1802
rabıtasız
rabıtasızlık,−ğı
rabıt edatı
rabıt sıygası
raca
raci,−i
raci olmak
racon
radansa
radar
radarcı
radarcılık,−ğı
radde
raddelerinde
radika
radikal,−li
radikalizm
radikalleşme
radikalleşmek
radon
radyan
radyasyon
radyatör
radyatörcü
radyo
radyoaktif
radyoaktif izotoplar
1803
radyoaktifleştirme
radyoaktiflik,−ği
radyoaktivite
radyobiyoloji
radyocu
radyoculuk,−ğu
radyodifüzyon
radyoelektrik,−ği
radyoelektriksel
radyoelektronik,−ği
radyo etkinliği
radyo evi
radyofizik,−ği
radyofizyoloji
radyofoni
radyofonik,−ği
radyofonik ses
radyofoto
radyo gazetesi
radyografi
radyogram
radyo istasyonu
radyoizotop
radyokimya
radyolink
radyolog,−ğu
radyoloji
1804
radyometre
radyometri
radyometrik,−ği
radyo muhabiri
radyo oyunu
radyoskopi
radyo taksi
radyoteknoloji
radyotelefon
radyotelgraf
radyoterapi
radyoterapist
radyo yayını
radyum
raf
rafadan
Rafızî
Rafızîlik,−ği
rafinaj
rafinatör
rafine
rafineri
rafit,−di
rafting
rafya
rağbet
rağbet etmek
1805
rağbetli
rağbetsiz
rağbetsizlik,−ği
rağm
rağmen
rahat
rahatça
rahat döşeği
rahat duruş
rahat etmek
rahatlama
rahatlamak
rahatlatma
rahatlatmak
rahatlık,−ğı
rahatlıkla
rahat olmak
rahat rahat
rahatsız
rahatsız etmek
rahatsızlanma
rahatsızlanmak
rahatsızlaşma
rahatsızlaşmak
rahatsızlık,−ğı
rahatsız olmak
rahibe
1806
rahibelik,−ği
rahim,−hmi (döl
yatağı)
rahîm (koruyan,
merhamet eden)
rahip,−bi
rahiplik,−ği
rahle
rahman
rahmanî
rahmet
rahmetli
rahmetlik,−ği
rahmetlik olmak
rahmetli olmak
rahne
raht
rahvan
rakam
rakamlama
rakamlamak
rakamlı
raket
rakı
rakı âlemi
rakı bardağı
rakıcı
1807
rakıcılık,−ğı
rakım
rakı meclisi
rakibe
rakik,−kı
rakip,−bi
rakiplik,−ği
rakipsiz
rakit,−di
rakkas
rakkase
rakkaslı
rakor
rakorlu musluk,−ğu
raks
raks aksağı
raks etmek
ralli
rallici
ram
ramak
ramazan
Ramazan Bayramı
ramazan davulu
ramazaniyelik,−ği
ramazan keyfi
ramazanlık,−ğı
1808
ramazan pidesi
ramazan topu
rambo
rambursman
ram etmek
rami
ram olmak
ramp
rampa
rampacı
rampa etmek
rampalama
rampalamak
rampalı
randa
randevu
randevucu
randevuculuk,−ğu
randevu evi
randevulaşma
randevulaşmak
randıman
randımanlı
rant
rantabilite
rantabl
rantçı
1809
rantçılık,−ğı
rantiye
rantiyeci
rantiyecilik,−ği
ranza
rap
rapor
raporcu
raporlama
raporlamak
raporlu
raportör
raportörlük,−ğü
rapor yazıcı
rappadak
rap rap
rapsodi
rapten
raptetme
raptetmek
raptiye
raptiyeleme
raptiyelemek
raptiyelenme
raptiyelenmek
rasat,−dı
rasatçı
1810
rasathane
rasıt,−dı
raspa
raspacı
raspa etmek
raspalama
raspalamak
raspalanma
raspalanmak
raspa taşı
rasyo
rast
rastgele
rast geliş
rast gelmek
rast getirmek
rast gitmek
rastık,−ğı
rastıklı
rastlama
rastlamak
rastlanma
rastlanmak
rastlantı
rastlaşma
rastlaşmak
rastlayış
1811
rasyon
rasyonalist
rasyonalite
rasyonalizasyon
rasyonalizm
rasyonel
rasyonelleşme
rasyonelleşmek
rasyonelleştirme
rasyonelleştirmek
rasyonel sayı
raşe
raşelenme
raşelenmek
raşî
raşitik,−ği
raşitizm
ratanya
rate
ratıp,−bı
raunt,−du
ravent,−di
ray
rayba
rayiç,−ci
rayiç fiyat
rayiha
1812
rayihalı
razakı
razı
razı etmek
razı olmak
razmol,−lü
re
reaksiyon
reaktör
realist
realist olmak
realite
realizasyon
realizm
reasürans
reaya
rebabî
rebap,−bı
rebiyülâhır
rebiyülevvel
recep,−bi
recim,−cmi
recmetme
recmetmek
reçel
reçelci
reçelcilik,−ği
1813
reçellik,−ği
reçete
reçeteli
reçetesiz
reçina
reçine
reçine kanalı
reçine kesesi
reçineli
reçine yağı
redaksiyon
redaktör
redaktörlük,−ğü
reddedilme
reddedilmek
reddediş
reddetme
reddetmek
reddeyleme
reddeylemek
reddiye
reddolunma
reddolunmak
redevans
redif
redingot
redingotlu
1814
redoks
redresör
redüksiyon
reel
reenkarnasyon
reeskont
refah
Refahiye (ilçe)
refahlı
refakat,−ti
refakatçi
refakat etmek
referandum
referans
refetme
refetmek
refik
refika
refleks
refleks yayı
reflektif
reflektör
reform
reformcu
reformculuk,−ğu
reformist
reftiye
1815
refüj
regaip,−bi
Regaip Gecesi
Regaip Kandili
regl
reglân
regresyon
regülâsyon
regülâtör
reha
rehabilitasyon
rehavet
rehber
rehberli
rehberlik,−ği
rehberlik etmek
rehber öğretmen
rehbersiz
rehin
rehine
rehin etmek
reis
reis bey
reis efendi
reisicumhur
reislik,−ği
reisülküttap,−bı
1816
reji
rejim
reji masası
rejim yapmak
reji odası
rejisör
rejisörlük,−ğü
rekabet
rekabetçi
rekabet etmek
rekâket
rekât
rekiz,−kzi
reklâm
reklâmasyon
reklâm bandı
reklâmcı
reklâmcılık,−ğı
reklâm filmi
reklâm ışıntısı
reklâm kuşağı
reklâm levhası
reklâmlık,−ğı
reklâmveren
rekolte
rekonstrüksiyon
rekor
1817
rekortmen
rekortmenlik,−ği
rekreasyon
rekreasyon alanı
rektifiye
rektör
rektörlük,−ğü
rektum
rekzetme
rekzetmek
remel
remi
remil,−mli
remilci
remilcilik,−ği
remiz,−mzi
rencide
rencide etmek
rencidelik,−ği
rencide olmak
rençper
rençperlik,−ği
rende
rendeleme
rendelemek
rendelenme
rendelenmek
1818
rendeli
rendesiz
rengârenk,−gi
ren geyiği
renk,−gi
renk bilimi
renk cümbüşü
renkçi
renkgideren
renk körlüğü
renk körü
renk küre
renkleme
renklemek
renklendirici
renklendirme
renklendirmek
renklenme
renklenmek
renkli
renkli basın
renkli film
renkli işitme
renklilik,−ği
renkli televizyon
renkölçer
renk ölçme
1819
renk renk
renksemez
renkser
renksiz
renksizlik,−ği
renktaş
renktaşlık,−ğı
renk uzmanı
renk yuvarı
renyum
reomür
reorganizasyon
reosta
repertuvar
replik,−ği
repo
repocu
repoculuk,−ğu
reprodüksiyon
resen
resepsiyon
reseptör
resesif
resesyon
resif
resim,−smi
resimci
1820
resimleme
resimlemek
resimlendirme
resimlendirmek
resimleşme
resimleşmek
resimleyici
resimli
resimlik,−ği
resimli roman
resimsi
resim yazı
resital,−li
resmen
resmetme
resmetmek
resmî
resmî dil
resmî elbise
resmigeçit,−di
resmî giysi
resmikabul,−lü
resmîleşme
resmîleşmek
resmîleştirme
resmîleştirmek
resmîlik,−ği
1821
resmî nikâh
resmî olmayan
eğitim
resmiyet
ressam
ressamlık,−ğı
rest
restitüsyon
restleşme
restleşmek
restoran
restorasyon
restore
restore etmek
resul,−lü
resülmal,−li
Reşadiye (ilçe)
reşit
reşit olmak
reşme
ret,−ddi
retina
retorik,−ği
retrospektif
reva
revaç,−cı
revak
1822
revakiye
revalüasyon
revan
revani
revanici
revanicilik,−ği
revanlaşma
revanlaşmak
reverans
revir
reviş
revize etmek
revizyon
revizyoncu
revizyonculuk,−ğu
revizyonist
revizyonizm
revnak
revnaklı
revolver
revü
rey
reybî
reye
reye pantolon
reyhan
reyhanî
1823
Reyhanlı (ilçe)
reyon
reyting
(değerlendirme)
rezalet
reze
rezede
rezede çiçeği
rezeksiyon
rezeleme
rezelemek
rezene
rezerv
rezervasyon
rezervuar
rezidans
rezil
rezilce
rezil etmek
rezilleşme
rezilleşmek
rezillik,−ği
rezil olmak
rezistans
rezonans
rıh
rıhdan
1824
rıhtım
rıza
rızk
riayet
riayet etmek
riayetkâr
riayetsiz
riayetsizlik,−ği
ribozom
rica
ricacı
rica etmek
rical,−li
ric'at
ric'at etmek
Richter ölçeği
rik'a
rikabdar
rikkat,−ti
rikkatli
rimel
rimelleme
rimellemek
rimellenme
rimellenmek
rimelli
rina
1825
rindane
ring
ringa
ring seferi
rint,−di
rintlik,−ği
risale
risk
riskli
risling
ritm
ritmik,−ği
ritmik sayma
ritmli
ritmsiz
ritüel
rivayet
rivayet birleşik
zamanı
rivayet olunmak
riya
riyakâr
riyakârane
riyakârlık,−ğı
riyal,−li
riyala
riyaset
1826
riyasız
riyazet
riyazî
riyaziyat
riyaziye
riyaziyeci
riyolit
Rize
riziko
roba
robalı
robot
robotik,−ği
robotlaşma
robotlaşmak
robotlaştırma
robotlaştırmak
robotluk,−ğu
roda
rodaj
rodeo
rodeocu
Rodezya
Rodezyalı
rodyum
roka
roket
1827
roketatar
rokfor
rokfor peyniri
rokoko
rol,−lü
rolcü
rolcülük,−ğü
rol çatışması
rol iflâsı
rol yapmak
rom
Roma
Romalı
roman
Roman
romancı
romancılık,−ğı
Roman dilleri
romanesk
romanist
romanlaştırma
romanlaştırmak
Romanolog,−ğu
Romanoloji
romans
romantik,−ği
romantiklik,−ği
1828
romantizm
Romanya
Romanyalı
romatizma
Romen
Romen rakamları
rondelâ
rop,−bu
ropdöşambr
rosto
rostoluk,−ğu
rot
rota
rotasyon
rotatif
rotatifçi
rotil
rotor
roza
rozbif
roze
rozet
röfle
rögar
rölâns
rölânti
rölâtif
1829
rölâtivist
rölâtivite
rölâtivizm
röle
rölyef
römork
römorkör
Rönesans
röntgen
röntgenci
röntgencilik,−ği
röntgenleme
röntgenlemek
röportaj
röportajcı
röportajcılık,−ğı
röportör
röprezant
röprodüksiyon
rötar
rötarlı
rötuş
rötuşçu
rötuş etmek
rötuşlama
rötuşlamak
rötuşlu
1830
rövanş
röveşata
ruam
ruba
rubaî
rubidyum
ruble
rubu
ruf
Rufaî
Rufaîlik,−ği
rugan
rugby
ruh
ruhanî
ruhaniyet
ruhban
ruhbaniyet
ruhbanlık,−ğı
ruh bilgini
ruh bilimci
ruh bilimcilik,−ği
ruh bilimi
ruh bilimsel
ruh çöküntüsü
ruh doktoru
ruhen
1831
ruh göçü
ruh hastası
ruh hekimi
ruh hekimliği
ruhî
ruhiyat
ruhiyatçı
ruhiyatçılık,−ğı
ruh karmaşası
ruhlu
ruh ölçümü
ruh ötesi
ruh sağlığı
ruhsal
ruhsat
ruhsatiye
ruhsatlandırma
ruhsatlandırmak
ruhsatlı
ruhsatname
ruhsatsız
ruhsuz
ruhsuzlaşma
ruhsuzlaşmak
ruhsuzlaştırma
ruhsuzlaştırmak
ruhsuzluk,−ğu
1832
ruj
rujlama
rujlamak
rujlanma
rujlanmak
rulet
rulman
rulo
Rum
Rum ateşi
rumba
Rumca
Rumeli'yi
Rumelili
Rumen
Rumence
Rumî
Rumlaşma
Rumlaşmak
Rumlaştırma
Rumlaştırmak
Rumluk,−ğu
rumuz
rumuzlu
run
runik,−ği
rupi
1833
Rus
Rusça
Ruslaşma
Ruslaşmak
Ruslaştırma
Ruslaştırmak
Rusluk,−ğu
Rus ruleti
Rus salatası
rustaî
Rusya
rutenyum
rutherfordyum
rutin
rutubet
rutubetlendirme
rutubetlendirmek
rutubetlenme
rutubetlenmek
rutubetli
rutubetsiz
ruz
ruziklenme
ruziklenmek
ruznamçe
ruzname
ruzuşeb
1834
rübap,−bı
rücu,−u
rücu etmek
rücu hakkı
rüçhan
rüçhan hakkı
rüesa
rüfeka
rükû,−u
rükün,−knü
rüküş
rüküşlük,−ğü
rüping sistemi
rüstik,−ği
rüsum
rüsumat
rüsup,−bu
rüsva
rüsvalık,−ğı
rüşeym
rüşt,−dü
rüştiye
rüşvet
rüşvetçi
rüşvetçilik,−ği
rütbe
rütbeli
1835
rütbesiz
rüya
rüyet
rüzgâr
rüzgâr altı
rüzgârgülü
rüzgârlama
rüzgârlamak
rüzgârlanma
rüzgârlanmak
rüzgârlı
rüzgârlık,−ğı
rüzgârsız
(*)S
S
saadet
saadet asrı
saadethane
saadetle
saadetlû
saadet zinciri
saat,−ti
saat açısı
saat ayarı
saat başı
saat camı
saat cebi
1836
saatçi
saat çiçeği
saatçilik,−ği
saat dairesi
saat dilimi
saat farkı
saatinde
saati saatine
saat kulesi
saatlerce
saatli
saatli bomba
saatlik,−ği
saba
sababuselik,−ği
sabah
sabaha doğru
sabaha karşı
sabah akşam
sabahçı
sabahçı kahvesi
sabah ezanı
sabah kahvaltısı
sabah keyfi
sabahki
sabah koşusu
sabahlama
1837
sabahlamak
sabahları
sabahlatma
sabahlatmak
sabahleyin
sabahlı
sabahlık,−ğı
sabah namazı
sabah sabah
sabahtan
sabahtan akşama
sabah yeli
sabahyıldızı (ağaç)
saban
saban balığı
saban demiri
saban kemiği
sabankıran
saban kulağı
saba rüzgârı
sabık
sabıka
sabıka kaydı
sabıkalı
sabıkasız
sabır,−brı
sabırla
1838
sabırlı
sabırsız
sabırsızlanış
sabırsızlanma
sabırsızlanmak
sabırsızlık,−ğı
sabır taşı
sabi
sabit
sabite
sabit fikir,−kri
sabitkadem
sabit kalem
sabitleşme
sabitleşmek
sabitleştirilmiş
sabitleştirme
sabitleştirmek
sabitlik,−ği
sabit olmak
sabo
sabotaj
sabotajcı
sabotajcılık,−ğı
sabotaj yapmak
sabote
sabote etmek
1839
sabretme
sabretmek
sabreyleme
sabreylemek
sabuh
sabuklanma
sabuklanmak
sabun
sabun ağacı
sabun balığı
sabuncu
sabunculuk,−ğu
sabunhane
sabuniye
sabunlama
sabunlamak
sabunlanış
sabunlanma
sabunlanmak
sabunlaşma
sabunlaşmak
sabunlaştırma
sabunlaştırmak
sabunlayış
sabunlu
sabunluk,−ğu
sabun otu
1840
sabunsuz
sabun taşı
sabun tozu
sabur
sabura
sac
sacayağı
sacayak,−ğı
sac böreği
sac ekmeği
sac kavurması
sac kebabı
saç
saçak,−ğı
saçak bulut
saçak kök
saçaklanma
saçaklanmak
saçaklı
saçalama
saçalamak
saçalanma
saçalanmak
saç baş
saçı
saçık,−ğı
saçılış
1841
saçılma
saçılmak
saçıntı
saçış
saçıştırma
saçıştırmak
saçkıran
saçlı
saçlı meşe
saçlı sakallı
saçma
saçmacı
saçmak
saçmalama
saçmalamak
saçmalaşma
saçmalaşmak
saçmalık,−ğı
saçma sapan
saçma tiyatro
saç örgüsü
saç saça
saçsız
saçula
saçuzatan (bitki)
sadak,−ğı
sadaka
1842
sadakat,−ti
sadakatli
sadakatlilik,−ği
sadakatsiz
sadakatsizlik,−ği
sadaklı
sadakor
sadaret
sade
sade birimler
bölüğü
sadece
sade kahve
sade kek
sadeleşme
sadeleşmek
sadeleştirme
sadeleştirmek
sadelik,−ği
sadet,−di
sadeyağ
sadık,−ğı
sadıkane
sadır,−drı (göğüs)
sâdır (çıkan,
görünen)
sâdır olmak
1843
sadik,−ği
sadiklik,−ği
sadist
sadistçe
sadistlik,−ği
sadizm
sadme
sadrazam
sadrazamlık,−ğı
saf
safa
safahat
safalı
safari
safça
safderun
saf dışı
safdil
safer
saffet
safha
safi
safiha
safir
safir mavisi
safiyet
saf kan
1844
saflaşma
saflaşmak
saflaştırma
saflaştırmak
saflık,−ğı
safra
safra kesesi
safralı
safran
Safranbolu (ilçe)
safra yeşili
saf saf
safsata
safsatacı
safsatacılık,−ğı
sagar
sagu
sağ
sağ açık,−ğı
sağ akçe
sağalma
sağalmak
sağaltıcı
sağaltım
sağaltma
sağaltmak
sağanak,−ğı
1845
sağanlar
sağbeğeni
sağ bek
sağcı
sağcılık,−ğı
sağ çıkarma
sağdıç,−cı
sağdıç emeği
sağdıçlık,−ğı
sağdırma
sağdırmak
sağduyu
sağduyulu
sağ eğilimli
sağ esen
sağgörü
sağgörülü
sağgörüsüz
sağgörüsüzlük,−ğü
sağ haf
sağı
sağıcı
sağılış
sağılma
sağılmak
sağım
sağımlı
1846
sağımlık,−ğı
sağım makinesi
sağın
sağın bilimler
sağır
sağır dilsiz
sağır duvar
sağır etmek
sağır kapı
sağır kef
sağırlaşma
sağırlaşmak
sağırlık,−ğı
sağır nun
sağır olmak
sağır pencere
sağır renk,−gi
sağır yılan
sağ iç
sağistem
sağ kanat,−dı
sağlam
sağlama
sağlamak
sağlamca
sağlamcı
sağlamlama
1847
sağlamlamak
sağlamlaşma
sağlamlaşmak
sağlamlaştırma
sağlamlaştırmak
sağlamlık,−ğı
sağlam para
sağlanış
sağlanma
sağlanmak
sağlayıcı
sağlıcakla
sağlığa uygun
sağlığa uygunluk,
−ğu
sağlık,−ğı
sağlık bilgisi
sağlık bilimi
sağlık evi
sağlık görevlisi
sağlık havuzu
sağlık hizmeti
sağlık karnesi
sağlık koruma
sağlık kurulu
sağlıklı
sağlıklı yaşam
1848
sağlıklı yaşam
koşusu
sağlıklı yaşam
merkezi
sağlık memuru
sağlık merkezi
sağlık muayenesi
sağlık ocağı
sağlıksal
sağlıksız
sağlıksızlık,−ğı
sağlık sigortası
sağlık taraması
sağlık yurdu
sağlı sollu
sağma
sağmak
sağmal
sağmal inek,−ği
sağ ol
sağ olmak
sağ para
sağrı
sağrı kemiği
sağ salim
sağ şerit,−di
sağu
1849
sağucu
sağuculuk,−ğu
sağyağ
sah,−hhı
saha
Saha
saha avantajı
sahabe
sahabet
sahabetçi
sahabet etmek
Sahaca
sahaf
sahaflık,−ğı
sahan
sahanlık,−ğı
sahavet
sahi
sahibe
sahici
sahiden
sahife
sahih
sahil
sahil boyu
sahil çizgisi
sahildar
1850
sahileşme
sahileşmek
sahileştirme
sahileştirmek
sahil kordonu
sahil şeridi
sahip,−bi
sahipkıran
sahiplenme
sahiplenmek
sahiplik,−ği
sahip olmak
sahipsiz
sahipsizlik,−ği
sahn
sahne
sahneleme
sahnelemek
sahnelenme
sahnelenmek
sahneleyiş
sahne olmak
sahra
sahra topu
sahre
sahte
sahteci
1851
sahtecilik,−ği
sahtekâr
sahtekârlık,−ğı
sahtelik,−ği
sahtiyan
sahtiyancı
sahtiyancılık,−ğı
sahur
sahurluk,−ğu
sahur yemeği
saik
saika
Saimbeyli (ilçe)
sair
sairfilmenam
sak
saka
sakaf
sakağı
sakak,−ğı
saka kuşu
sakal
sakalı
sakalık,−ğı
sakallanma
sakallanmak
sakallı
1852
sakallı kartal
sakalsız
sakamet
sakametli
sakandırık,−ğı
sakar
sakarca
sakarimetre
sakarimetri
sakarin
sakarlaşma
sakarlaşmak
sakarlık,−ğı
sakar meke (yaban
kazı)
sakar otu
sakaroz
sakarozölçer
Sakarya
sakat
sakatat
sakatatçı
sakatatçılık,−ğı
sakatçı
sakatlama
sakatlamak
sakatlanış
1853
sakatlanma
sakatlanmak
sakatlık,−ğı
sakın
sakınca
sakıncalı
sakıncasız
sakıngan
sakınganlık,−ğı
sakınım
sakınımlı
sakınış
sakınma
sakınmak
sakıntı
sakıntılı
sakıntısız
sakırdama
sakırdamak
sakırga
sakır sakır
sakırtı
sakıt
Sakıt (Merih)
sakıt olmak
sakız
Sakız
1854
sakız ağacı
sakız bademi
sakız baklası
sakız dikeni
sakız enginarı
sakız kabağı
sakızlaşma
sakızlaşmak
sakızlaştırma
sakızlaştırmak
sakız leblebisi
sakızlı
sakız rakısı
sakız tatlısı
saki
sakil
sakim
sakin
sakince
sakinleme
sakinlemek
sakinleşme
sakinleşmek
sakinleştirme
sakinleştirmek
sakinlik,−ği
sakin olmak
1855
sakin sakin
sakit
saklama
saklamak
saklambaç,−cı
saklanılma
saklanılmak
saklanış
saklanma
saklanmak
saklantı
saklatma
saklatmak
saklayış
saklı
saklık,−ğı
saklı yazı
sako
saksağan
saksı
saksıgüzeli (bitki)
saksılık,−ğı
saksı toprağı
saksofon
saksofoncu
saksofonculuk,−ğu
saksonya
1856
sakuleta
sal
salâ
salâbet
salacak,−ğı
Salacak
salâh
salâhiyet
salâhiyetli
salâhiyetsiz
salâhiyetsizlik,−ği
salâhiyettar
salak,−ğı
salakça
salaklaşma
salaklaşmak
salaklık,−ğı
salam
salamandra
salamanje
salamura
salamuracı
salamuracılık,−ğı
salamuralık,−ğı
salangan
salapurya
salaş
1857
salaşpur
salât
salata
salatalık,−ğı
salâvat
salâvat parmağı
salcı
salcılık,−ğı
salça
salçalama
salçalamak
salçalanma
salçalanmak
salçalı
salçalık,−ğı
salçalı makarna
saldırgan
saldırganlaşma
saldırganlaşmak
saldırganlık,−ğı
saldırı
saldırıcı
saldırıcılık,−ğı
saldırısız
saldırış
saldırma
saldırmak
1858
saldırmazlık,−ğı
saldırmazlık
antlaşması
saldırmazlık paktı
salep,−bi
salepçi
salepçilik,−ği
salepgiller
salgı
salgılama
salgılamak
salgılayıcı
salgılayış
salgılı
salgın
salgıncı
salgınlaşma
salgınlaşmak
salhane
salı
salık,−ğı
salına salına
salıncak,−ğı
salıncakçı
salıncaklı
salıncaksız
salınım
1859
salınış
salınma
salınmak
salıntı
salıntılı
Salıpazarı'nı (ilçe)
salıverilme
salıverilmek
salıverme
salıvermek
Salihli (ilçe)
salik
salik olmak
salim
salimen
salip,−bi
salipli
salipsiz
salise
salisen
salisilât
salisilik,−ği
salisilik asit,−di
salkım
salkıma
salkım ağacı
salkımak
1860
salkım başak,−ğı
salkım küpe
salkım saçak,−ğı
salkım salkım
salkımsı
salkım söğüt,−dü
salkım topu
sallabaş
sallama
sallamak
sallana sallana
sallandırma
sallandırmak
sallanış
sallanma
sallanmak
sallantı
sallapati
sallapatilik,−ği
sallasırt
sallı
salma
salmak
salmalık,−ğı
salmastra
salma tomruk,−ğu
salname
1861
salon
salon adamı
salon çamı
salon çiçeği
saloz
salozlaşma
salozlaşmak
salozluk,−ğu
salpa
salpak,−ğı
salt
salta
saltanat
saltanatçı
saltanatlı
saltanatsız
saltçılık,−ğı
salt çoğunluk,−ğu
salt değer
saltık,−ğı
salt nem
salto
salt sıcaklık,−ğı
salt sıfır
Salur
salvo
salya
1862
salyamsı
salyangoz
sal yarışı
sam
saman
saman alevi
Samandağ (ilçe)
samanî
saman kâğıdı
samankapan
samanlı
samanlı gübre
samanlık,−ğı
samanlı kerpiç,−ci
saman nezlesi
saman rengi
saman sarısı
Samanuğrusu
(yıldız kümesi)
Samanyolu
(yıldız kümesi)
samaryum
samba
Samî
samimî
samimîleşme
samimîleşmek
1863
samimîlik,−ği
samimî olmak
samimiyet
samimiyetle
samimiyetsiz
samimiyetsizlik,−ği
samsa
Samsat (ilçe)
samsun
Samsun
samur
samuray
samur kaşlı
samur kürk
samut
sam yeli
san
sana
sanal
sanal nicelik,−ği
sanal sayı
sanat
sanat adamı
sanatçı
sanatçılık,−ğı
sanat dünyası
sanat enstitüsü
1864
sanat eri
sanat eseri
sanat evi (galeri)
sanat filmi
sanatkâr
sanatkârane
sanatkârlık,−ğı
sanatlı
sanat okulu
sanatoryum
sanatsal
sanatsever
sanayi,−i
sanayi bölgesi
sanayici
sanayicilik,−ği
sanayiinefise
sanayi kuruluşu
sanayileşme
sanayileşmek
sanayileştirme
sanayileştirmek
sanayi odası
sanayi sitesi
sanayi ülkesi
sanayi yatırımı
sancak,−ğı
1865
sancak beyi
sancaktar
sancı
sancılanma
sancılanmak
sancılı
sancıma
sancımak
sancı otu
sançma
sançmak
sandal
sandal ağacı
sandalcı
sandalcılık,−ğı
sandalet
sandalgiller
sandalye
sandalyeci
sandalyecilik,−ği
sandalye kavgası
sandalyeli
sandalyelik,−ği
sandalyesiz
sandık,−ğı
sandık balığı
sandık balığıgiller
1866
sandık başkanı
sandıkçı
sandıkçılık,−ğı
sandık emini
sandık eşyası
sandık kurulu
sandıklama
sandıklamak
sandıklanma
sandıklanmak
sandık lekesi
sandıklı
Sandıklı (ilçe)
sandık odası
sandık sepet
sandırma
sandırmak
sanduka
sandviç
sandviççi
sanem
sangı
sangılama
sangılamak
sangılık,−ğı
sanı
sanık,−ğı
1867
sanıklık,−ğı
sanılma
sanılmak
sanidin
sanitasyon
saniye
saniyelik,−ği
sanki
sanlı
sanma
sanmak
sanrı
sanrılama
sanrılamak
sanrısal
sansar
sansargiller
sansasyon
sansasyonel
Sanskrit
sansüalizm
sansür
sansürcü
sansürcülük,−ğü
sansür etmek
sansürleme
sansürlemek
1868
sansürlenme
sansürlenmek
sansürlü
santiar
santigram
santigrat,−dı
santilitre
santim
santimantal,−li
santimantalite
santimantalizm
santimetre
santimetrelik,−ği
santra
santra çizgisi
santral,−li
santralci
santra noktası
santra yuvarlağı
santrfor
santrhaf
santrifüj
santrifüjör
santrozom
santur
santurcu
santurî
1869
sap
sapa
sapak,−ğı
sapaklık,−ğı
sapan
Sapanca (ilçe)
saparna
saparta
sapasağlam
sapçık,−ğı
sapık,−ğı
sapıkça
sapıklaşma
sapıklaşmak
sapıklık,−ğı
sapılma
sapılmak
sapınç,−cı
sapır sapır
sapı silik,−ği
sapış
sapıtış
sapıtma
sapıtmak
sapkı
sapkın
sapkın kaya
1870
sapkınlık,−ğı
saplama
saplamak
saplanış
saplanma
saplanmak
saplantı
saplantılı
saplayış
saplı
saplı meşe
sapma
sapmak
sapot ağacı
sapotgiller
saprofit
sapsağlam
sapsarı
sapsarı olmak
sapsız
sapsız balta
saptama
saptamak
saptanım
saptanımcılık,−ğı
saptanış
saptanma
1871
saptanmak
saptayıcı
saptayış
saptırıcı
saptırılma
saptırılmak
saptırma
saptırmak
sara
saraç,−cı
saraçhane
Saraçhane
saraçlık,−ğı
sarahat,−ti
sarahaten
sarahatle
sarak
saraka
sarakacı
saraka etmek
saralı
sararış
sararma
sararmak
sarartı
sarartma
sarartmak
1872
sarat
saray
Saray (ilçe)
saray çiçeği
Saraydüzü'nü (ilçe)
Saraykent (ilçe)
Sarayköy (ilçe)
saraylı
saray lokması
saray menekşesi
Sarayönü'nü (ilçe)
saray patı
sarban
sarbanbaşı
sarbanlık,−ğı
sardalye
sardırma
sardırmak
sardoğan
sardun
sardunya
sardunyagiller
sarf
sarf etmek
sarfınazar
sarfınazar etmek
sarfiyat
1873
sargı
sargılama
sargılamak
sargılı
sargın
sargısız
sarhoş
sarhoş etmek
sarhoşlaşma
sarhoşlaşmak
sarhoşluk,−ğu
sarhoş olmak
sarı
sarıağaç,−cı
sarıağı (bitki)
sarıağız (balık)
sarıakrep,−bi
sarıasma (kuş)
sarıasmagiller
sarıbalık,−ğı
sarı basın
sarı benek,−ği
sarı bez
sarıca
sarıcalık,−ğı
Sarıcakaya (ilçe)
sarıcık,−ğı
1874
sarıcı
sarıcılık,−ğı
sarıçalı
sarıçam
sarı çıyan
sarıçiçek,−ği
sarıçiğdem
sarıdiken
sarıengerek,−ği
sarıerik,−ği (kayısı)
sarıfiğ
Sarıgöl (ilçe)
sarıgöz (balık)
sarığıburma (tatlı)
sarıhalile (bitki)
sarıhani (balık)
sarıhumma
sarı ırk
sarık,−ğı
Sarıkamış (ilçe)
sarıkamışçın
sarıkanat,−dı (balık)
sarı kart
Sarıkaya (ilçe)
sarıkçı
sarıkız
sarıklı
1875
sarıkulak,−ğı (balık)
sarıkuyruk,−ğu
(balık)
sarılaşma
sarılaşmak
sarılgan
sarılgan gövde
sarılı
sarılık,−ğı
sarılıklı
sarılış
sarılışma
sarılışmak
sarı lira
sarılma
sarılmak
sarım
sarımantar
sarımercimek,−ği
sarımlı
sarımsak,−ğı
sarımsak hardalı
sarımsaklama
sarımsaklamak
sarımsaklı
sarımsak otu
sarımsı
1876
sarımtırak,−ğı
sarınma
sarınmak
Sarıoğlan (ilçe)
sarıpapatya
sarısabır (bitki)
sarısalkım
sarı sendika
sarı sendikacılık,−ğı
sarı sıcak,−ğı
sarışebboy
sarış
sarışın
sarışınca
sarışınlık,−ğı
Sarıveliler (ilçe)
sarı yağ
sarı yağız
Sarıyahşi (ilçe)
Sarıyer (ilçe)
sarıyelve
sarıyonca
Sarız (ilçe)
sarızambak,−ğı
sari (bir tür giysi)
sâri (geçici,
bulaşıcı)
1877
sarig
sarih
sarih mef'ul
sarkaç,−cı
sarkaçlama
sarkaçlamak
sarkık,−ğı
sarkıklık,−ğı
sarkıl
sarkıntı
sarkıntılık,−ğı
sarkıntılık etmek
sarkıntılık yapmak
sarkıntı olmak
sarkış
sarkıt
sarkıtma
sarkıtmak
sarkma
sarkmak
sarkom
sarma
sarmak
sarma kafiye
sarmal
sarmalama
sarmalamak
1878
sarmalanma
sarmalanmak
sarman
sarmaşan
sarmaş dolaş
sarmaşık,−ğı
sarmaşıkgiller
sarmaşma
sarmaşmak
sarnıç,−cı
sarnıç gemisi
sarnıçlı
sarnıç vagonu
sarp
sarpa
sarpın
sarpi
sarplaşma
sarplaşmak
sarplık,−ğı
sarraf
sarrafiye
sarraflık,−ğı
sarsak,−ğı
sarsakça
sarsaklık,−ğı
sarsak sarsak
1879
sarsak sursak
sarsalama
sarsalamak
sarsıcı
sarsık,−ğı
sarsıla sarsıla
sarsılış
sarsılma
sarsılmak
sarsım
sarsıntı
sarsıntılı
sarsıntısız
sarsış
sarsma
sarsmak
Saruhanlı (ilçe)
sası
sasıma
sasımak
sası sası
Sason (ilçe)
satanist
satanizm
sataşılma
sataşılmak
sataşkan
1880
sataşma
sataşmak
saten
sathî
sathîleşme
sathîleşmek
sathîleştirme
sathîleştirmek
sathîlik,−ği
satı
satıcı
satıcılık,−ğı
satıh,−thı
satılık,−ğı
satılış
satılma
satılmak
satım
satımcı
satımlık,−ğı
satın alma
satın almacı
satın almak
satır
satır başı
satır satır
satır sonu
1881
satış
satış bedeli
satış değeri
satış fiyatı
satış işlem odası
satış merkezi
satış mukavelesi
satış odası
satış ruhsatı
satış sarayı
satış sözleşmesi
satış şartnamesi
satış yapmak
satış yeri
satir
satirik,−ği
satlıcan
satma
satmak
satranç,−cı
satranççı
satranççılık,−ğı
satrançlı
satranç tahtası
satranç takımı
satranç taşı
satranç vezni
1882
satrap
satsuma
sattırma
sattırmak
Satürn
satvet
sauna
sav
sava
savacı
savak,−ğı
savaklama
savaklamak
savan
savana
savaş
savaşçı
savaşçılık,−ğı
savaşım
savaşımcı
savaşkan
savaşma
savaşmak
Savaştepe (ilçe)
savat
savatlama
savatlamak
1883
savatlı
savca
savcı
savcılık,−ğı
savdırma
savdırmak
savı kanıtsama
savılma
savılmak
savla
savlama
savlamak
savlayıcı
savlet
savma
savmak
savruk,−ğu
savrukluk,−ğu
savrulma
savrulmak
savruluş
savruntu
savsak,−ğı
savsaklama
savsaklamak
savsaklanma
savsaklanmak
1884
savsaklayış
savsama
savsamak
savulma
savulmak
savunma
savunmak
savunmalık,−ğı
savunmasız
savunu
savunucu
savunuculuk,−ğu
savunulma
savunulmak
savunuş
Savur (ilçe)
savurgan
savurganca
savurganlık,−ğı
savurma
savurmak
savurtma
savurtmak
savurtuş
savuşma
savuşmak
savuşturma
1885
savuşturmak
say
saya
sayacı
sayacılık,−ğı
sayaç,−cı
sayaç takımı
saydam
saydamlaşma
saydamlaşmak
saydamlaştırma
saydamlaştırmak
saydamlık,−ğı
saydam resim,−smi
saydamsız
saydamsızlık,−ğı
saydam tabaka
saydırma
saydırmak
saye
sayeban
sayesinde
sayfa
sayfa düzeni
sayfa ekran
sayfalama
sayfalamak
1886
sayfalandırma
sayfalandırmak
sayfalanmış
sayfalanmış
program
sayfalık,−ğı
sayfiye
saygı
saygıdeğer
saygı duruşu
saygılı
saygın
saygınlık,−ğı
saygısız
saygısızca
saygısızlık,−ğı
sayha
sayı
sayı boncuğu
sayıca
sayıcı
sayı farkı
sayı göstergesi
sayıklama
sayıklamak
sayılama
sayılamak
1887
sayı levhası
sayılı
sayılma
sayılmak
sayım
sayım bilimi
sayımlama
sayımlamacı
sayımlamak
sayımlamalı
sayımlı
sayımsal
sayım vergisi
sayın
sayısal
sayısal loto
sayı sıfatı
sayısız
sayısızlık,−ğı
sayış
sayışma
sayışmak
saykal
saykallama
saykallamak
saylama
saylamak
1888
saylav
sayma
saymaca
saymak
sayman
saymanlık,−ğı
saymazlık,−ğı
sayrı
sayrıl
sayrılar evi
sayrılık,−ğı
sayrımsak,−ğı
sayrımsama
sayrımsamak
sayvan
saz
sazak,−ğı
Sazak (ilçe)
sazan
sazangiller
saz benizli
sazcı
sazcılık,−ğı
sazende
sazendelik,−ği
saz eseri
saz evi
1889
sazkâr
sazkayası (balık)
sazlı
sazlık,−ğı
sazlı sözlü
saz rengi
saz semaîsi
sazsız
saz şairi
saz şiiri
saz takımı
saz tavuğu
score board
scrable
seaborgiyum
seans
sebat
sebat etmek
sebatkâr
sebatlı
sebatsız
sebatsızlık,−ğı
sebayüdü
sebebiyet
Seben (ilçe)
sebep,−bi
sebep bilimi
1890
sebeplenme
sebeplenmek
sebepli
sebepli sebepsiz
sebep olmak
sebepsiz
sebepsizce
sebil
sebilci
sebil etmek
sebilhane
sebkihindî
sebze
sebzeci
sebzecilik,−ği
sebze çorbası
sebzelik,−ği
sebzevat
seccade
seccadeci
secde
secde etmek
seci
seciye
seciyeli
seciyesiz
seciyesizlik,−ği
1891
seçal (self−servis)
seçenek,−ği
seçi
seçici
seçici kurul
seçiciler kurulu
seçicilik,−ği
seçik,−ği
seçiliş
seçilme
seçilmek
seçilmiş
seçim
seçim bölgesi
seçim çevresi
seçimlik,−ği
seçimlik ders
seçim sandığı
seçim tutanağı
seçim yapmak
seçim yasağı
seçiş
seçki
seçkin
seçkincilik,−ği
seçkinler
seçkinleşme
1892
seçkinleşmek
seçkinlik,−ği
seçme
seçmece
seçmeci
seçmecilik,−ği
seçme hakkı
seçmek
seçmeler
seçmeli
seçmeli ders
seçmeli yemek,−ği
seçmen
seçmen kütüğü
seçmenlik,−ği
seçmesiz yemek,
−ği
seçme süresi
seçme yetkisi
seçtirme
seçtirmek
seda
sedalı
sedalılık,−ğı
sedasız
sedasızlık,−ğı
sedef
1893
sedefçi
sedefçilik,−ği
sedef hastalığı
sedef kakma
sedefkâr
sedefli
sedefli kalker
sedef otu
sedef otugiller
sedefsi
sedefsi bulut
sedimantasyon
sedir
sedye
sedyeci
sedyelik,−ği
sedyelik olmak
sefa
sefahat,−ti
sefalet
sefaret
sefarethane
sefer
seferber
seferber etmek
seferberlik,−ği
seferber olmak
1894
seferî
seferî durum
seferî hâl,−li
Seferihisar (ilçe)
seferlik,−ği
sefer tası
sefih
sefihane
sefil
sefilâne
sefillik,−ği
sefine
sefir
sefire
sefirikebir
sefirlik,−ği
segâh
segâh perdesi
segman
seğirdim
seğirdim yolu
seğirme
seğirmek
seğirtme
seğirtmek
seğmen
seher
1895
seher yeli
sehim,−hmi
sehiv,−hvi
sehpa
sehven
sek
sekant
sekban
sekbanbaşı
sekel
Sekendiz (Satürn)
sekene
seki
sekileme
sekilemek
sekili
sekincilik,−ği
sekiş
sekiz
sekizer
sekizgen
sekizinci
sekizli
sekizlik,−ği
sekiz on
sekiztek (tekne)
sekiz yüzlü
1896
seklem
sekme
sekmek
sekmen
sekoya
sekretarya
sekreter
sekreterlik,−ği
seks
seksapel
seksek,−ği
seksen
seksener
sekseninci
seksenlik,−ği
seksi
seksiyon
seksolog,−ğu
seksoloji
sekstant
seksüel
sekte
sekteikalp,−bi
sekter
sektirme
sektirmek
sektirme pas
1897
sektör
sektöriyel
sel
selâm
selâmet
selâmetleme
selâmetlemek
selâm etmek
selâmlama
selâmlamak
selâmlanma
selâmlanmak
selâmlaşma
selâmlaşmak
selâmlayış
selâmlık,−ğı
selâm otu
selâm sabah
selâmsız
selâmsız sabahsız
selâmünaleyküm
selâmünkavlen
selâset
selâtin
selâtin cami,−i,−si
selâtin meyhanesi
selcik,−ği
1898
Selçuk (ilçe)
Selçukî
Selçuklu
Selçuklu (ilçe)
sele
selef
selek,−ği
seleksiyon
selektör
selen
Selendi (ilçe)
selentereler
selenyum
sele zeytini
self−determinasyon
self−servis
selika
selim
Selim (ilçe)
selinti
selis
sellemehüsselâm
selofan
seloteyp,−bi
selp,−bi
selp etmek
selsiyus
1899
selüloit,−di
selüloz
selülozik,−ği
selva
selviçe
selzede
sem,−mmi
sema (gökyüzü)
sema,−ı (işitme;
ayin)
semafor
semah
semahane
semahat,−ti
semaî
semaî kahvesi
seman
semantik,−ği
semaver
semavî
semazen
semazenbaşı
sembol,−lü
sembolik,−ği
sembolist
sembolizm
sembolleşme
1900
sembolleşmek
sembolleştirme
sembolleştirmek
seme
semeleşme
semeleşmek
semen
semender
semendergiller
semer
semerci
semercilik,−ği
semere
semereli
semerleme
semerlemek
semerlenme
semerlenmek
semerletme
semerletmek
semerli
semersiz
seme tavuk,−ğu
semi,−m'i
semih
seminer
semirgin
1901
semirme
semirmek
semirtme
semirtmek
semiyoloji
semiyotik,−ği
semiz
semizce
semizleme
semizlemek
semizlenme
semizlenmek
semizleşme
semizleşmek
semizlik,−ği
semizotu
semizotugiller
sempati
sempatik,−ği
sempatik sinir sistemi
sempatizan
sempozyum
semptom
semt
semtürreis,−re’si
sen
sena
1902
senarist
senaryo
senaryocu
senaryoculuk,−ğu
senato
senatör
senatörlük,−ğü
sendeleme
sendelemek
sendik,−ği
sendika
sendikacı
sendikacılık,−ğı
sendikal
sendikalaşma
sendikalaşmak
sendikalaştırma
sendikalaştırmak
sendikalı
sendikalılık,−ğı
sendikalist
sendikalizm
sendikasız
sendikasızlık,−ğı
sendrom
sene
Senegal
1903
Senegalli
seneidevriye
seneikebire
senek,−ği
senelik,−ği
senet,−di
senetleşme
senetleşmek
senetli
senetli sepetli
senet sepet
senetsiz
senetsiz sepetsiz
senevî
senfoni
senfonik,−ği
senfoni orkestrası
sengin semaî
senir
Senirkent (ilçe)
senit,−di
senkretizm
senkron
senkroni
senkronik,−ği
senkronizasyon
senkronize etmek
1904
senkronizm
senli benli
senli benli olmak
senozoik,−ği
sensen
sensor
sent
sentagma
sentaks
sentaktik,−ği
sentetik,−ği
sentez
sentrozom
senyör
senyörlük,−ğü
sepek,−ği
sepeleme
sepelemek
sepet
sepetçi
sepetçilik,−ği
sepetçi söğüdü
sepet kafalı
sepetkulpu (yayvan
kemer)
sepetleme
sepetlemek
1905
sepetlenme
sepetlenmek
sepetli
sepetlik,−ği
sepetli motosiklet
sepet sandık
sepetsiz
sepet topu
sepi
sepici
sepicilik,−ği
sepil
sepileme
sepilemek
sepilenme
sepilenmek
sepili
sepil sepil
sepken
septik,−ği
septisemi
septisizm
sepya
ser
sera
seracı
seracılık,−ğı
1906
serak,−ğı
seramik,−ği
seramikçi
seramikçilik,−ği
serap,−bı
serapa
serasker
serasker kapısı
seraskerlik,−ği
serazat,−dı
serbaz
serbest
serbest bölge
serbest çalışma
serbestçe
serbest elektron
serbest enerji
serbest güreş
serbesti
serbest iş
serbest kart
serbestleme
serbestlemek
serbestlik,−ği
serbest meslek,−ği
serbest mıntıka
serbest nazım
1907
serbest su
serbest vuruş
serbest yük
serçe
serçegiller
serçe parmak,−ğı
serçin
serdar
serdengeçti
serdengeçtilik,−ği
serdetme
serdetmek
serdirme
serdirmek
serdümen
sere
seremoni
seren
serenat,−dı
serencam
Serendi
sere serpe
seretan
serf
sergen
sergerde
sergerdelik,−ği
1908
sergi
sergici
sergi evi
sergileme
sergilemek
sergileniş
sergilenme
sergilenmek
sergileyiş
sergilik,−ği
sergin
sergüzeşt
sergüzeştçi
serhat,−ddi
seri (dizi)
seri,−si (hızlı)
serian
serigraf
serigrafi
Serik (ilçe)
serili
seriliş
serilme
serilmek
serim
serin
serince
1909
Serinhisar (ilçe)
serinkanlı
serinkanlılık,−ğı
serinleme
serinlemek
serinlenme
serinlenmek
serinleşme
serinleşmek
serinletme
serinletmek
serinlik,−ği
seriş
serkeş
serkeşlik,−ği
serlevha
sermaye
sermayeci
sermayecilik,−ği
sermayedar
sermayeli
sermaye mal
sermaye piyasası
sermayesiz
sermayesizlik,−ği
serme
sermek
1910
sermest
sermestane
sermestî
sermestlik,−ği
sermest olmak
sermuharrir
sermürettip,−bi
serpantin
serpeleme
serpelemek
serpe serpe
serpici
serpilme
serpilmek
serpinti
serpiş
serpiştirme
serpiştirmek
serpme
serpmek
serptirme
serptirmek
serpuş
sersefil
sersem
sersemce
sersem etmek
1911
sersemleme
sersemlemek
sersemleşme
sersemleşmek
sersemletme
sersemletmek
sersemlik,−ği
sersem olmak
sersem sepelek
sersem sepet
serseri
serserice
serserileşme
serserileşmek
serserilik,−ği
serserilik etmek
serseri mayın
serseri serseri
sert
sertabip,−bi
sert buğday
sert damak,−ğı
sert doku
sertelme
sertelmek
sertifika
sertifikalı
1912
sertifikasız
sertifikasyon
sertlenme
sertlenmek
sertleşme
sertleşmek
sertleştirici
sertleştirme
sertleştirmek
sertlik,−ği
sert sert
sert su
sert tabaka
sert ünsüz
sert zar
serum
serüven
serüvenci
serüvencilik,−ği
serüvenli
serüvensiz
servant
servantlık,−ğı
servet
servet sahibi
servi
servi ağacı
1913
servi boylu
servigiller
servilik,−ği
servis
servis arabası
servis aracı
servis asansörü
servisçi
servis istasyonu
servis kapısı
servis merdiveni
servis otobüsü
servis tabağı
servis takımı
servis yapmak
seryaver
seryum
seryumlu
serzeniş
ses
ses aleti
ses aygıtı
ses bilgisi
ses bilimi
ses birimi
ses çevirgesi
sesçi
1914
sesçil
sesçil alfabe
sesçil imlâ
sesçil yazım
ses dalgaları
ses değişmesi
ses duvarı
ses düşmesi
seselim
ses etmek
ses ikizleşmesi
ses kakışımı
ses karşılanması
ses kirişi
ses kirişleri
ses kuşağı
seslem
sesleme
seslemek
seslendirici
seslendiricilik,−ği
seslendiriş
seslendirme
seslendirmek
sesleniş
seslenme
seslenmek
1915
sesli
sesli film
sesli harf
seslik,−ği
seslikçi
sesli okuma
sesli sinema
sesli taş
sesli uyumu
ses organları
ses perdesi
ses seda
sessiz
sessizce
sessiz film
sessiz harf
sessizleşme
sessizleşmek
sessizlik,−ği
sessiz okuma
sessiz sedasız
sessiz sessiz
sessiz sinema
sessiz uyumu
sessiz yürüyüş
ses soluk
sestaş
1916
ses telleri
ses türemesi
ses uyumu
sesyayar
sesyazar
ses yitimi
ses yoğunluğu
ses yolu
ses yönetmeni
set
seter
setir,−tri
setliç
setre
setretme
setretmek
setriavret
sevap,−bı
sevda
sevdalanış
sevdalanma
sevdalanmak
sevdalı
sevdiceğim
sevdirme
sevdirmek
sevecen
1917
sevecenlik,−ği
sever
sevgi
sevgili
sevgi seli
sevgisiz
sevi
sevici
seviliş
sevilme
sevilmek
sevim
sevimli
sevimlileşme
sevimlileşmek
sevimlileştirme
sevimlileştirmek
sevimlilik,−ği
sevimsiz
sevimsizleşme
sevimsizleşmek
sevimsizlik,−ği
sevinç,−ci
sevinçli
sevinçsiz
sevindirici
sevindirme
1918
sevindirmek
seviniş
sevinme
sevinmek
Sevir (Boğa burcu)
seviş
sevişme
sevişmek
seviye
seviyeli
seviyesiz
seviyesizlik,−ği
sevk
sevk edilmek
sevk etmek
sevkıtabiî
sevkıyat
sevk olmak
sevk olunmak
sevk pusulası
sevkulceyş
sevme
sevmek
seyahat,−ti
seyahat acentesi
seyahat etmek
seyahatname
1919
Seydiler (ilçe)
Seydişehir (ilçe)
seyek
seyelân
seyfiye
Seyhan (ilçe)
seyir,−yri
seyirci
seyirlik,−ği
seyirlik oyun
seyis
seyishane
seyislik,−ği
seyit
Seyitgazi (ilçe)
seylânî
Seylân taşı
seylâp,−bı
seyran
seyran etmek
seyranlık,−ğı
seyredilme
seyredilmek
seyrek,−ği
seyrekçe
seyrekleşme
seyrekleşmek
1920
seyrekleştiriş
seyrekleştirme
seyrekleştirmek
seyreklik,−ği
seyrek otlatma
seyrelme
seyrelmek
seyreltik,−ği
seyreltiklik,−ği
seyreltilme
seyreltilmek
seyreltme
seyreltmek
seyretme
seyretmek
seyreyleme
seyreylemek
seyrüsefer
seyyah
seyyal,−li
seyyanen
seyyar
seyyare
seyyar hastahane
seyyar satıcı
seyyiat
seyyibe
1921
seyyie
seza
sezaryen
sezaryenli
sezaryensiz
sezdiriş
sezdirme
sezdirmek
sezgi
sezgicilik,−ği
sezgili
sezgisel
sezi
sezilme
sezilmek
sezindirme
sezindirmek
sezinleme
sezinlemek
sezinleyiş
sezinme
sezinmek
seziş
sezme
sezmek
sezon
sezonluk,−ğu
1922
sezü
sezyum
sfagnum
sfenks
sıcacık,−ğı
sıcağı sıcağına
sıcak,−ğı
sıcakça
sıcak dalgası
sıcak harp,−bi
sıcakkanlı
sıcakkanlılık,−ğı
sıcak kuşak,−ğı
sıcaklaşma
sıcaklaşmak
sıcaklaştırma
sıcaklaştırmak
sıcaklık,−ğı
sıcaklıkölçer
sıcaklık seviyesi
sıcaklıkyayar
sıcak olmak
sıcak para
sıcak renkler
sıcak savaş
sıcak sıcak
sıçan
1923
sıçandişi (dikiş)
sıçangiller
sıçanımsılar
sıçan kırı (renk)
sıçankulağı (bitki)
sıçankuyruğu
(törpü)
sıçanotu (arsenik)
sıçan yolu
sıçırgan
sıçırganlık,−ğı
sıçma
sıçmak
sıçrama
sıçramak
sıçrama tahtası
sıçratma
sıçratmak
sıçrayıcı
sıçrayış
sıdk,−dkı
sıfat
sıfat−fiil
sıfat−fiil grubu
sıfatlandırma
sıfatlandırmak
sıfatlaştırma
1924
sıfatlaştırmak
sıfat takımı
sıfat tamlaması
sıfır
sıfırcı
sıfırlama
sıfırlamak
sığ
sığa
sığamsal
sığdırılma
sığdırılmak
sığdırış
sığdırma
sığdırmak
sığın
sığınak,−ğı
sığınık,−ğı
sığınılma
sığınılmak
sığınış
sığınma
sığınma cebi
sığınmacı
sığınmacılık,−ğı
sığınma hakkı
sığınmak
1925
sığıntı
sığır
sığırcı
sığırcık,−ğı
sığırcılık,−ğı
sığırdili (bitki)
sığırdiligiller
sığır eti
sığırgözü (bitki)
sığırkuyruğu (bitki)
sığır mantarı
sığırödü (bitki)
sığır sineği
sığır sineğigiller
sığır şeridi
sığır tenyası
sığırtmaç,−cı
sığır vebası
sığışma
sığışmak
sığıştırma
sığıştırmak
sığla
sığlaşma
sığlaşmak
sığla yağı
sığlık,−ğı
1926
sığma
sığmak
sıhhat,−ti
sıhhatli
sıhhî
sıhhî imdat
sıhhî tesisat
sıhhî tesisatçı
sıhhî tesisatçılık,−ğı
sıhhiye
sıhhiyeci
sıhrî
sıhriyet
sık
sıkacak,−ğı
sıkboğaz
sıkboğaz etmek
sıkça
sıkı
sıkı ağızlı
sıkıca
sıkıcı
sıkı denetim
sıkı doku
sıkı düzen
sıkı fıkı
sıkılama
1927
sıkılamak
sıkılanma
sıkılanmak
sıkılgan
sıkılganlık,−ğı
sıkılık,−ğı
sıkılış
sıkılma
sıkılmak
sıkılmaz
sıkılmazlık,−ğı
sıkım
sıkınma
sıkınmak
sıkıntı
sıkıntılı
sıkıntısız
sıkı sıkı
sıkı sıkıya
sıkışık,−ğı
sıkışıklık,−ğı
sıkışma
sıkışmak
sıkıştırıcı
sıkıştırılma
sıkıştırılmak
sıkıştırış
1928
sıkıştırma
sıkıştırmak
sıkıt
sıkıyönetim
sıkkın
sıkkınlık,−ğı
sıklaşma
sıklaşmak
sıklaştırılma
sıklaştırılmak
sıklaştırma
sıklaştırmak
sıklet
sıklık,−ğı
sıkma
sıkma baş
sıkmaç,−cı
sıkmak
sıkmalık,−ğı
sık otlatma
sık sık
sıktırma
sıla
sılacı
sıla özlemi
sıla sıygası
sıma
1929
sımak
sımsıcak
sımsıkı
sınaat,−ti
sınaî
sınama
sınamak
sınanma
sınanmak
sınatma
sınatmak
sınav
sınayış
sıncan
sındı
Sındırgı (ilçe)
sındırılma
sındırılmak
sındırma
sındırmak
sıngın
sınıf
sınıflama
sınıflamak
sınıflandırılma
sınıflandırılmak
sınıflandırma
1930
sınıflandırmak
sınıflanış
sınıflanma
sınıflanmak
sınıflaşma
sınıflaşmak
sınıflı
sınıfsal
sınıfsız
sınık,−ğı
sınıkçı
sınıkçılık,−ğı
sınır
sınır açı
sınır boyu
sınırdaş
sınırdaşlık,−ğı
sınır dışı
sınır karakolu
sınırlama
sınırlamak
sınırlandırılmış
sınırlandırma
sınırlandırmak
sınırlanış
sınırlanma
sınırlanmak
1931
sınırlayış
sınırlı
sınırlı doğru
sınırlı ortaklık,−ğı
sınırlı sayı
sınırlı sorumluluk,
−ğu
sınırlı uyuşturma
sınır ötesi
sınır ötesi harekât
sınırsız
sınırsız doğru
sınırsız sayı
sınırsız sorumluluk,
−ğu
sınırsız yetki
sınır taşı
sınma
sınmak
sıpa
sıpsıcak
sır (vernik)
sır,−rrı (giz)
sıra
sıraca
sıracagiller
sıracalı
1932
sıraca otu
sıracı
sıradağ
sıradağlar
sıradan
sıradanlık,−ğı
sıra dayağı
sıra dışı
sıralaç,−cı
sıralama
sıralamak
sıralanış
sıralanma
sıralanmak
sıralatma
sıralatmak
sıralayıcı
sıralayıcı harf,−fi
sıralayış
sıralı
sıralı cümle
sıralı oluş
sıralı sırasız
sıra makinesi
sıra malı
sıram sıram
sıra olmak
1933
sıra saygı
sıra sayı sıfatı
sıra sıra
sırasıyla
sırasız
sırat
sırat köprüsü
Sırbistan
Sırbistanlı
sırça
sırdaş
sırdaşça
sırdaşlık,−ğı
sırf
sırık,−ğı
sırıkçı
sırık domatesi
sırık fasulyesi
sırık hamalı
sırıkla atlama
sırıklama
sırıklamak
sırılsıklam
sırım
sırıma
sırımak
sırıtık,−ğı
1934
sırıtış
sırıtkan
sırıtkanlık,−ğı
sırıtma
sırıtmak
sır kâtibi
sır küpü
sırlama
sırlamak
sırlanma
sırlanmak
sırlı
sırma
sırmakeş
sırmakeşhane
sırmalı
sırma saç
sırnaşık,−ğı
sırnaşıkça
sırnaşıklık,−ğı
sırnaşış
sırnaşma
sırnaşmak
sırnaştırma
sırnaştırmak
Sırp
Sırpça
1935
Sırplık,−ğı
sırretme
sırretmek
sırrolma
sırrolmak
sırsıklam
sırsıklam âşık,−ğı
sırsız
sırt
sırtar
sırtar balığı
sırtarma
sırtarmak
sırtçı
sırtçılık,−ğı
sırtıkara (balık)
sırtı pek
sırtı sıra
sırtı yufka
sırtlama
sırtlamak
sırtlan
sırtlangiller
sırtlık,−ğı
sırt sırta
sırt üstü
sıska
1936
sıskalaşma
sıskalaşmak
sıskalık,−ğı
sıska olmak
sıtma
sıtma bilimi
sıtmalanma
sıtmalanmak
sıtmalı
sıtmalık,−ğı
sıtma nöbeti
sıva
sıvacı
sıvacı kuşu
sıvacı kuşugiller
sıvacılık,−ğı
sıvalama
sıvalamak
sıvalı
sıvama
sıvamak
sıvanma
sıvanmak
sıvaşma
sıvaşmak
sıvaştırma
sıvaştırmak
1937
sıvatma
sıvatmak
sıvazlama
sıvazlamak
sıvazlatma
sıvazlatmak
sıvı
sıvık,−ğı
sıvıklaştırma
sıvıklaştırmak
sıvılaştırma
sıvılaştırmak
sıvındırma
sıvındırmak
sıvınma
sıvınmak
sıvıölçer
sıvırya
sıvışık,−ğı
sıvışma
sıvışmak
sıvı yağ
sıyanet
sıyanet etmek
sıyga
sıygı
sıyırga
1938
sıyırık,−ğı
sıyırış
sıyırma
sıyırmak
sıyırtma
sıyırtmak
sıyrık,−ğı
sıyrılış
sıyrılma
sıyrılmak
sıyrıntı
sızak,−ğı
sızdırılma
sızdırılmak
sızdırma
sızdırmak
sızgıt
sızı
sızıcı
sızıcı ünsüz
sızıldanma
sızıldanmak
sızılı
sızıltı
sızıltısız
sızım sızım
sızıntı
1939
sızıntılı
sızırma
sızırmak
sızış
sızlama
sızlamak
sızlanış
sızlanma
sızlanmak
sızlatma
sızlatmak
sızlayış
sızma
sızmak
si
sibak
sibernasyon
sibernetik,−ği
sicil
sicilli
Sicilya
Sicilyalı
sicim
siderit
sideroz
sidik,−ği
sidik borusu
1940
sidikli
sidiklik,−ği
sidikli meşe
sidik söktürücü
sidik torbası
sidik yarışı
sidik yolu
sidik zoru
sif
sifilis
sifon
sifonlama
sifonlamak
sifonlular
siftah
siftah etmek
siftahlama
siftahlamak
siftinlik,−ği
siftinme
siftinmek
sigar
sigara
sigara böceği
sigara böreği
sigaracı
sigara kâğıdı
1941
sigaralı
sigaralık,−ğı
sigarasız
sigara tabakası
sigara tablası
sigara tiryakisi
sigorta
sigortacı
sigortacılık,−ğı
sigorta etmek
sigortalama
sigortalamak
sigortalanma
sigortalanmak
sigortalı
sigortalılık,−ğı
sigorta olmak
sigorta poliçesi
sigorta primi
sigortasız
sigortasızlık,−ğı
siğil
siğil otu
sih
sihir,−hri
sihirbaz
sihirbazlık,−ğı
1942
sihirlenme
sihirlenmek
sihirli
Siirt
Siirt battaniyesi
Siirt fıstığı
sik
sikalar
sikatif
sikke
sikkeleme
sikkelemek
siklâmen
siklon
sikme
sikmek
siktirici
siktirmek
silâh
silâhaltı
silâhçı
silâhendaz
silâhhane
silâhlama
silâhlamak
silâhlandırma
silâhlandırmak
1943
silâhlanma
silâhlanmak
silâhlı
silâhlık,−ğı
silâhlı kuvvetler
silâhsız
silâhsızlandırma
silâhsızlandırmak
silâhsızlanma
silâhsızlanmak
silâhşor
silâhşorluk,−ğu
silâhtar
silâhtar ağa
silâj
sildirilme
sildirilmek
sildirme
sildirmek
sildirtme
sildirtmek
silecek,−ği
silgi
silgiç,−ci
sili
silici
Silifke (ilçe)
1944
silik,−ği
silikat
silikatlama
silikatlamak
silikatlaşma
silikatlaşmış
silikleşme
silikleşmek
silikleştirme
silikleştirmek
siliklik,−ği
silikon
silikoz
sililik,−ği
silindir
silindiraj
silindirik,−ği
silindir kalıplama
silindirli
silindirsel
silindirsel yüzey
silindir şapka
silindir yağı
siliniş
silinme
silinmek
silinti
1945
silis
silisçil
silisik asit,−di
silisiz
silisizlik,−ği
silisli
silisseven
silisyum
siliş
Silivri (ilçe)
silkeleme
silkelemek
silkelenme
silkelenmek
silkeleyiş
silki
silkindirme
silkindirmek
silkiniş
silkinme
silkinmek
silkinti
silkme
silkmek
silktirme
silktirmek
sille
1946
sille tokat
silme
silmece
silmeci
silmek
silme kalıbı
silme makinesi
silme tahtası
silo
silolama
silolamak
Silopi (ilçe)
silsile
silsilename
siluet
silüryen
Silvan (ilçe)
sim
sima
Simav (ilçe)
simetri
simetrik,−ği
simetrili
simetrisiz
simetrisizlik,−ği
simge
simgeci
1947
simgecilik,−ği
simgeleme
simgelemek
simgeleşme
simgeleşmek
simgesel
simgesel mantık,
−ğı
simit,−di
simitçi
simitçilik,−ği
simsar
simsariye
simsarlık,−ğı
simsiyah
simülâsyon
simülâtör
simültane
simya
simyacı
sin (mezar)
sin,−nni (yaş)
sinagog
sinameki
sinara
sinarit
sincabî
1948
Sincan (ilçe)
Sincanlı (ilçe)
sincap,−bı
sincapgiller
Sincik (ilçe)
sindirilme
sindirilmek
sindirim
sindirim aygıtı
sindirim bilimci
sindirim bilimi
sindirim organları
sindirim sistemi
sindiriş
sindirme
sindirmek
sine
sinek,−ği
sinek ağırlık,−ğı
sinekçil
sinekkapan
sinekkapangiller
sinekkaydı
sinek kuşu
sineklenme
sineklenmek
sinekler
1949
sineklik,−ği
sinek mantarı
sinekoloji
sinekromi
sineksavar
sinek sıklet
sinekyutan
sinema
sinemacı
sinemacılık,−ğı
sinema endüstrisi
sinemalaştırma
sinemalaştırmak
sinema perdesi
sinema salonu
sinema sanatçısı
sinema sanayii
sinemasever
sinemaskop,−bu
sinematek,−ği
sinema tekniği
sinematik,−ği
sinematograf
sinerama
sinerji
sineroman
sinestezi
1950
singin
sini
sinik,−ği
sinir
sinir argınlığı
sinir bilimi
sinir buhranı
sinirce
sinir doku
sinir harbi
sinir hastalığı
sinir hastası
sinir ilâcı
sinir kanatlılar
sinir küpü
sinirleme
sinirlemek
sinirlendirici
sinirlendirme
sinirlendirmek
sinirleniş
sinirlenme
sinirlenmek
sinirleri kuvvetli
sinirleri zayıf
sinirli
sinirlilik,−ği
1951
sinir olmak
sinir otları
sinir otu
sinir otugiller
sinir savaşı
sinirsel
sinir sistemi
sinirsiz
sinirsizlik,−ği
sinir törpüsü
siniş
sinizm
sinle
sinlik,−ği
sinme
sinmek
Sinolog,−ğu
Sinoloji
sinonim
Sinop
sinsi
sinsice
sinsileşme
sinsileşmek
sinsilik,−ği
sinsin
sintigrafi
1952
sintine
sinüs
sinüzit
sinüzoidal,−li
sinüzoit,−di
sinyal,−li
sinyalizasyon
sinyal lâmbası
sinyal müziği
sinyor
sipahi
sipahilik,−ği
sipariş
siparişçi
sipariş etmek
siper
siper etmek
siperisaika
siperlenme
siperlenmek
siperli
siperlik,−ği
sipolin
sipsi
sipsipullah
sipsivri
sirayet
1953
sirayet etmek
siren
sirer
sirk
sirkat,−ti
sirke
sirkeci
sirkecilik,−ği
sirkelenme
sirkelenmek
sirkeleşme
sirkeleşmek
sirkeli
sirkelik,−ği
sirken
sirkengebin
sirke ruhu
sirke sineği
sirkülâsyon
sirküler
sirmo
siroko
siroz
sirozlu
sirrus
sirtaki
sirto
1954
sis
sis bombası
sis farı
sis lâmbası
sislendirme
sislendirmek
sislenme
sislenmek
sisli
sismik,−ği
sismograf
sismolog,−ğu
sismoloji
sis perdesi
sistem
sistematik,−ği
sistemcilik,−ği
sistemik,−ği
sistemleşme
sistemleşmek
sistemleştirme
sistemleştirmek
sistemli
sistemsiz
sistemsizlik,−ği
sistire
sistireci
1955
sistireleme
sistirelemek
sistit
sistol,−lü
sit
sit alanı
sitayiş
sitayişkâr
site
sitem
sitem etmek
sitemkâr
sitemli
sitil (su kovası)
sitoloji
sitoplâzma
sitrik asit,−di
sitteisevir,−vri
sittinsene
Sivas
Sivaslı (ilçe)
Siverek (ilçe)
sivil
sivilce
sivilceli
sivil idare
sivilize
1956
sivilleşme
sivilleşmek
sivilleştirme
sivilleştirmek
sivillik,−ği
sivil polis
sivil savunma
sivil yönetim
sivri
sivri akıllı
sivri biber
Sivrice (ilçe)
sivriç
sivri fare
Sivrihisar (ilçe)
sivrikuyruk,−ğu
(solucan)
sivrileşme
sivrileşmek
sivrileştirme
sivrileştirmek
sivrilik,−ği
sivriliş
sivrilme
sivrilmek
sivriltme
sivriltmek
1957
sivrisinek,−ği
siya
siyah
siyah beyaz
siyahımsı
siyahımtırak,−ğı
siyah ırk
siyahî
siyahlanma
siyahlanmak
siyahlaşma
siyahlaşmak
siyahlatma
siyahlatmak
siyahlık,−ğı
siyah zeytin
siyak
siyakat,−ti
siyakat yazısı
siyakusibak
siyanojen
siyanür
siyanürik
siyanürleme
siyanürlemek
siyasa
siyasal
1958
siyasal parti
siyaset
siyasetçi
siyasetçilik,−ği
siyaseten
siyaset meydanı
siyasetname
siyasî
siyasî ambargo
siyasî coğrafya
siyasî harita
siyasî parti
siya siya
siyasiyat
siyatik,−ği
siyek,−ği
siyenit
siyer
siyim siyim
siyme
siymek
siyonist
siyonizm
siz
skandal
skandiyum
skavut
1959
skeç,−ci
ski
skif
skink,−gi
skinkgiller
skleroz
skolâstik,−ği
skor
slâlom
slâlomcu
Slav
Slavca
Slavcılık,−ğı
Slavist
Slavistik,−ği
Slavlar
Slavlaşma
Slavlaşmak
Slavlaştırma
Slavlaştırmak
Slavlık,−ğı
slâyt,−dı
slip
slogan
slogancı
slogancılık,−ğı
sloganlaşma
1960
sloganlaşmak
sloganlaştırma
sloganlaştırmak
Slovak
Slovakça
Slovakya
Slovakyalı
Sloven
Slovence
Slovenya
Slovenyalı
smaç,−cı
smaçör
smokin
snack−bar
snobizm
snop,−bu
snopluk,−ğu
soba
sobacı
sobacılık,−ğı
sobalık,−ğı
sobe
sobeleme
sobelemek
soda
sodyum
1961
sodyum bikarbonat
sodyum flüorit
sodyum fosfat
sodyum hidroksit,
−di
sodyum hiposülfit
sodyum karbonat
sodyum klorür
sodyumlu
sodyum nitrat
sodyum sülfat
sof
sofa
sofî
sofîlik,−ği
sofist
sofistik,−ği
sofistike
sofistlik,−ği
sofiyan
sofiyane
sofizm
sofora
sofra
sofra başı
sofra bezi
sofracı
1962
sofra duası
sofralık,−ğı
sofra örtüsü
sofrası açık,−ğı
sofra tahtası
sofra takımı
softa
softaca
softalaşma
softalaşmak
softalık,−ğı
sofu
sofuca
sofuluk,−ğu
soğan
soğancı
soğancık,−ğı
soğancılık,−ğı
soğan çiçeği
soğanlama
soğanlamak
soğanlı
soğansı
Soğdca
soğrulma
soğrulmak
soğrumsama
1963
soğuk,−ğu
soğuk algınlığı
soğuk bez
soğuk büfe
soğukça
soğuk dalgası
soğuk damga
soğuk harp,−bi
soğuk hava
deposu
soğuk ısırması
soğukkanlı
soğukkanlı
hayvanlar
soğukkanlılık,−ğı
soğukkanlı olmak
soğuklama
soğuklamak
soğuklaşma
soğuklaşmak
soğuklaştırma
soğuklaştırmak
soğukluk,−ğu
soğuk neva
soğuk nevale
soğuk renkler
soğuk savaş
1964
soğuk şaka
soğulma
soğulmak
soğuma
soğumak
soğumölçer
soğurgan
soğurganlık,−ğı
soğurma
soğurmak
soğurmalı
soğurucu
soğuruş
soğuşma
soğuşmak
soğutkan
soğutma
soğutmaç,−cı
soğutmak
soğutucu
soğutulma
soğutulmak
soğutuş
soğuyuş
sohbet
sohbet etmek
sohbet ustası
1965
sokak,−ğı
sokak basketbolu
sokak çocuğu
sokak kadını
sokak kapısı
sokak kızı
sokak süpürgesi
soket
sokma
sokmak
sokman
sokra
sokranma
sokranmak
sokturma
sokturmak
soku
sokucu
sokulgan
sokulganlık,−ğı
sokulma
sokulmak
sokulu
sokuluş
sokum
sokur
sokuşma
1966
sokuşmak
sokuşturma
sokuşturmak
sol
sol,−lü (nota)
sol açık,−ğı
solak,−ğı
solaklık,−ğı
sol anahtarı
solâryum
sol bek
solcu
solculuk,−ğu
soldat
soldurma
soldurmak
sol eğilimli
solfej
solgun
solgunlaşma
solgunlaşmak
solgunluk,−ğu
sol haf
Solhan (ilçe)
sol iç
solidarist
solidarizm
1967
solipsizm
solist
solistlik,−ği
sollama
sollamak
sollayış
solluk,−ğu
solma
solmak
solmaz
solo
solocu
solo yapmak
sol şerit,−di
solucan
solucan düşürücü
solucanlar
solucan otu
soluğan
soluk,−ğu
soluk borusu
soluk darlığı
soluk kesici
soluklama
soluklamak
soluklanma
soluklanmak
1968
soluklaşma
soluklaşmak
solukl

Benzer belgeler