Şubat-Sayı: 155 - Adalet Bakanlığı

Transkript

Şubat-Sayı: 155 - Adalet Bakanlığı
Türk yargısının daima ve korkusuzca ayakta kalarak adaletin tesisi için mücadele etmeye
devam edeceğinden kimsenin kuşku duymaması gerekir.
Adaletin tesisi uğruna görevlerini her koşulda fedakârca yerine getiren yargı mensuplarımızı
hedef alan, Milletimizi derinden üzen bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz.
Görevi başında uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit olan Cumhuriyet Savcımız
Sayın Mehmet Selim Kiraz’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere,
yakınları ve tüm yargı camiasına sabır ile metanet dileriz.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
Seslenis
Şubat 2015 Yıl: 13 •
Sayı: 155
•
Ücretsizdir
•
Ayda bir çıkar
Çanakkale Zaferi,
Türk askerinin
ruh kudretini
gösteren şayanı
hayret ve tebrik
bir misaldir.
Emin olmalısınız
ki, Çanakkale
Muharebelerini
kazandıran bu
yüksek ruhtur.
BAFRA CEZA İNFAZ
KURUMLARINA
ÜST DÜZEY ZİYARET
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ile Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Bafra
T Tipi Kapalı ve Bafra Açık Ceza İnfaz Kurumuna ziyarette bulundu.
9’da
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır
Adalet Bakanlığında görev değişimi
Milletvekili genel seçimleri nedeniyle istifa eden Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, görevini Bakanlık Müsteşarı
Kenan İpek’e devretti. İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı, dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu makama layık birisi olduğunu ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti başarıyla taşıyacağına olan
inancını dile getirdi.
Görevi Bakan Bozdağ’dan devraldı
Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde konuşan Bozdağ, 25 Aralık 2013’te Cumhurbaşkanı tarafından kendisine
emanet edilen Adalet Bakanlığı görevini, şerefle çalışma arkadaşı İpek’e devrettiğini söyledi.İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar, donanımı ve dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu
makama layık birisi olduğunu ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti
başarıyla taşıyacağına olan inancını dile getirdi.Bakanlık çalışanlarıyla tek tek vedalaşan Bakan Bozdağ, Bakan Kenan İpek’in bu görevi başarıyla yerine getireceğine inancının tam olduğunu dile getirdi.
Adalet Bakanı İpek: El ele vereceğiz
Bakan Bozdağ’a güzel ifadeleri nedeniyle teşekkür eden
Adalet Bakanı Kenan İpek ise, yaşamı boyunca bulunduğu her görevde elinden gelenin en iyisini ortaya koymaya
çalıştıklarını, adalet kavramının eşit dağılımı konusunda da bundan
sonra ellerinden gelen çabayı göstereceklerini belirtti. Bakan İpek,
Bozdağ ile yaklaşık 14 ay birlikte görev yapma mutluluğuna erdiğini
belirterek, “Bu süreç sorunlu bir süreçti. Sizin bakanlığınızda, önderliğinizde, liderliğinizde Türk milletinin şahitliğinde bu süreci bana
göre başarılı şekilde geçirdik ve bugünlere geldik” dedi.
8’de
KOMİSYON ÜYELERİNDEN
ZİYARET
Eğitim Kurulu
Silivri’de toplandı
Enis Yavuz YILDIRIM
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
KURUMLARIMIZDA EĞİTİM
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri
Eğitim Kurulu Toplantısı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş başkanlığında Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı.
2’de
“İnsan eğitimle doğmaz ama eğitimle yaşar”
diyor 16. yüzyılda yaşamış dünyaca ünlü
İspanyol yazar Cervantes. Kurumlarımızı
yalnızca suç işlemiş insanların içine kapatıldığı fiziki yapılar olarak varsaymaktan öte
onları, yaşayan, değişen, dönüşen ve dolayısı
ile yaşatan, değiştiren ve dönüştüren, bunları
yaparken de başlıca enstrüman olarak eğitimi kullanan-kullanmak zorunda olan birimler olarak görülmesi gerektiğini açıkça ifade
etmek istiyorum.
S. 3’te
Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Kadına Yönelik Şiddetin
Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” üyeleri Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü ziyaret etti. 6’da
GENEL MÜDÜR YILDIRIM’LA
GÜNDEME DAİR... Röportaj S. 10-11’DE
YGS başarıyla
tamamlandı
2
Tekstil toplantısı
Bursa’da yapıldı
9
Seslenis
Sayfa 2
Şubat 2015
Sinop Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde 1 milyon dolarlık yatırımla hizmete açılan tekstil fabrikası katılımcılarca büyük
beğeni kazanırken, bu yatırım, ceza infaz kurumlarının birer üretim merkezi haline dönüştüğünün göstergesi niteliğinde.
SİNOP AÇIKTA DEV YATIRIM
B
ir dizi açılış ve incelemelerde bulunmak
üzere Sinop’a giden
Müsteşar Yardımcısı
Selahaddin Menteş
ve Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım, kentteki tarihi ve kültürel
mekanları ziyaret etti. Sinop ziyareti kapsamında E Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumu ve Sinop Açık
Ceza İnfaz Kurumunu da ziyaret
eden heyette Müsteşar Yardımcısı
Menteş ve Genel Müdür Yıldırım
dışında İşyurtları Kurumu Daire
Başkanı Vehbi Kadri Kamer ve
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanı
Turan Kuloğlu da yer aldı. Adalet
Bakanlığı ve MÜSİAD işbirliğinde yapımı tamamlanan ve yatırım
bütçesi 1 milyon dolar olan Tekstil
fabrikası Sinop Valisi Yavuz Selim
Köşger, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş, Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ve
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak’ın
katıldığı törenle hizmete açıldı.
İLK ZİYARET E TİPİNE
Sinop ziyaretinde Müsteşar Yardımcısı
Selahaddin Menteş ve beraberindeki heyete Sinop Cumhuriyet Başsavcısı Ozan
Kaya, Adalet Komisyonu Başkanı Şamil
Koç, Cumhuriyet Savcıları Aykut Balcı,
Murat Alagöz, Adnan Ok, Muhammed
Toprak ve Kurum Müdürü Özer Duman
eşlik etti. Heyet ziyaret kapsamında ilk
olarak tarihi Sinop Cezaevini gezerken,
daha sonra Seyit Bilal Hazretleri Türbesi, Seyit Bilal Camii, Şahin Tepesini ve
Sinop sahillerini gezdi. Müsteşar Yardımcısı Menteş başkanlığındaki heyet
daha sonra Sinop Valisi Yavuz Selim
Köşger tarafından heyet onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. Müsteşar
Yardımcısı Menteş ve beraberindeki heyet daha sonra 23 Şubat 2015 Pazartesi günü Sinop E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda incelemelerde bulundu. Kurumda 250 tutuklu hükümlünün çalıştığı
ve Türkiye’deki tüm infaz koruma memurlarının üniformaları ile birçok kurum
ve kuruluşun tekstil ihtiyacını karşılayan
tekstil atölyelerini gezen Müsteşar Yar-
dımcısı Menteş, yetkililerden çalışmalar
hakkında bilgi aldı. Heyet daha sonra
hükümlü ve tutukluların resim, karikatür,
elişi, ebru, minyatür, kabartma tablo gibi
sanatsal çalışmalar yaptığı ve sergilediği Güzel Sanatlar Galerisinin açılışını
yaparken, Kurumda devam eden tiyatro,
bağlama, yağlı boya resim, bilgisayar
ve okuma-yazma kurslarını da gezdi.
Kurum personeli ile de bir araya gelen
Müsteşar Yardımcısı Menteş ve beraberindeki heyet, personelle bir süre sohbet
ederken, Müsteşar Yardımcısı Menteş ve
Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım personele hitaben bir konuşma yaptı.
TEKSİL FABRİKASI
TÖRENLE AÇILDI
Heyet, daha sonra Sinop Açık Ceza
İnfaz Kurumu bünyesinde Adalet Bakanlığı ve MÜSİAD işbirliği ile kurulan
tekstil fabrikasının açılışını yaptı. Açılış törenine Sinop Valisi Yavuz Selim
Köşger, MÜSİAD Genel Başkanı Nail
Olpak, İl Jandarma ve Garnizon Komutanı J. Alb. Şefaattin Serten, Belediye
Başkanı Baki Ergül, Sinop Barosu Başkanı Avukat Hicran Kandemir, Bölge
Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Gülay, Cumhuriyet Başsavcısı Ozan Kaya, Adalet Komisyonu
Başkanı Şamil Koç, Sinop Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Recep Bircan, Samsun Cumhuriyet
Başsavcısı Erol Tosun, Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz, Kastamonu Cumhuriyet
Başsavcısı Bülent Kantarcı, Amasya Cumhuriyet Başsavcısı Mithat Kutanoğlu, Çorum Cumhuriyet Başsavcısı Ö. Faruk Yurdagül, Sinop
Emniyet Müdürü Yusuf Biner, Tetkik Hakimi
Mehmet Doğan, Vali Yardımcısı Ekrem Yaman,
Bafra Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Keskin,
Boyabat Cumhuriyet Başsavcısı Salih Şengöz,
Ünye Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Ayaz,
Cumhuriyet Savcıları, ilçe kaymakamları, kamu
kurum ve kuruluşlarından temsilciler ile MÜSİAD yöneticileri katıldı. Açılış konuşmalarının
ardından MÜSİAD tarafından oluşturulan hatıra
ormanına katılımcılar adına dikilen fidanların
sertifikaları MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak tarafından takdim edildi. Fabrikanın açılış
kurdelesi protokol üyelerince hep birlikte kesilirken, daha sonra tüm katılımcılar teksil fabrikasını gezdi ve yetkililerce üretim çalışmaları ve
projeler hakkında sunum yapıldı.
EĞİTİM KURULU
SİLİVRİ’DE TOPLANDI
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Eğitim Kurulu toplantısı 6 Şubat 2015 günü Silivri
Açık Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş başkanlığındaki toplantıya Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım,
Eğitim Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Genel Müdür Yardımcısı Ali Yıldız, Personel Genel Müdür Yardımcısı Veysel
Bektaş ile kurul üyeleri katıldı. Eğitim Kurulu toplantısında
Tetkik Hakimi Alperen Öztürk, 2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen faaliyetlerin değerlendirilmesi ile 2015 yılı eğitim
planı ve programın tanımı hususlarında sunum gerçekleştirdi.
Toplantıda ayrıca Öğretim Görevlisi Elif Bengi Ünsal Özberk tarafından eğitim memnuniyeti değerlendirme anketi
üzerine bilgiler aktarılırken, Adalet Uzman Yardımcısı Tamer
Manav tarafından ise duruşma salonunun tanıtımını içeren sunumlar gerçekleştirildi. Toplantı gelecek dönemde yapılması
gereken konular üzerine fikir alışverişi ile son buldu.
Müsteşar Yardımcısı Menteş başkanlığındaki heyet, daha
sonra Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu Sosyal Tesislerinde
öğle yemeği yerken, - heyet daha sonra Açık Ceza İnfaz Kurumu ile 5 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda incelemelerde bulundu.
Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları
ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Eğitim Kurulu toplantısında 2014 yılı faaaliyetleri ile 2015 yılı plan ve programları görüşüldü.
Seslenis
Şubat 2015
Evet hiç şüphe yok ki insanoğlu olarak dünyaya
geldiğimiz ilk andan itibaren koşullar nasıl olursa
olsun eğitimle iç içe olmamız, onu içselleştirip edindiğimiz kazanımları da yaşantımıza yansıtabilmemiz, hayatımızı sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmek için son derece büyük bir önem taşımaktadır.
Alınan eğitimin kapsamına ve içeriğine göre edinilen bilgiler de kişinin yaşamına etki ettiği gibi hayatının daha sonraki kısmına da yön vermekte ve onu
şekillendirmektedir. Biz de Genel Müdürlük olarak
eğitimin insan ve toplum hayatındaki öneminin farkında olmanın bizlere yüklemiş olduğu sorumluluk duygusuyla kurumlarımızda bulunan hükümlü
ve tutukluların eğitimini son derece önemsiyoruz.
Eğitimin bir sonuç değil aksine bitmeyen bir süreç olduğunun bilincinde olarak çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve
tutukluların yeniden topluma kazandırılmaları,
sorumluluk hissiyatını edinmiş bireyler olarak yaşantılarını sürdürebilmeleri amacıyla eğitim faaliyetlerine en üst düzeyde önem gösterdiğimiz eğitim faaliyetlerini ceza infaz kurumlarındaki eğitim
servisleri tarafından gerçekleştirmekteyiz. Genel
Müdürlüğümüz’ün oluşturduğu standartlar doğrultusunda hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde
yürütülen eğitim faaliyetleri; kuruma ilk geldiği andan başlayarak hükümlü-tutukluların eğitim düzeyleri ve meslekî durumları kurum öğretmenleri tarafından yapılan görüşmeyle belirlenir ve bu doğrultuda hükümlü-tutuklunun tahliye edileceği âna kadar
kendisi için gerekli olan eğitim programı hazırlanır.
Sayfa 3
Enis Yavuz YILDIRIM
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
KURUMLARIMIZDA
EĞİTİM
Bu bağlamda eğitim öğretim faaliyetleri içerisinde:
Okuma Yazma Kursları, Yaygın Eğitim, (Açık Öğretim Ortaokulu, Açık Öğretim Lisesi ve Açık Öğretim
Fakültesi) Örgün Yüksek Öğretim başlıkları altında
kurumlarımızda bulunan hükümlü-tutukların eğitimlerini sürdürebilmelerini sağlamaktayız.
2014 itibariyle ceza infaz kurumlarında yürüttüğümüz eğitim çalışmaları kapsamında; birinci kademe oku-ma yazma kurslarından, doktora eğitimine
varıncaya kadar toplamda 68.374 hükümlü-tutuklu
eğitim olanaklarından yararlandırılmıştır. Cezaevlerinde bulunan 161.523 kişilik hükümlü-tutuklu sayısı
göz önüne alındığında eğitim imkanlarından yararlanan kişi sayısının neredeyse toplam sayının yarısına
yaklaştığını görmek, eğitime verdiğimiz önemin boyutlarını gözler önüne sermekte ve Genel Müdürlük
olarak bizleri de mutlu etmektedir. Ayrıca geçtiğimiz
günlerde gerçekleşitirilen YGS sınavına 4921 hükümlü ve tutuklunun katılımı sağlanmıştır. Eğitim
imkanlarından yararlanan hükümlü-tutuklu sayısının
artması beraberinde iş yükündeki yoğunluğu da arttırsa da personelimizin bu konuda ki üstün gayreti bizleri gelecek noktasında umutlandırmaktadır. Eğitimin
ELİNİN HAMURU İLE
GÜVENLİ GELECEĞE
Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumunda, Trakya Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Elimin Hamuru ile Güvenli Geleceğe Projesi”
çerçevesinde ekmek fırını kuruldu. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin,
fırının açılışında, ceza infaz kurumlarının son yıllarda üretime katkı sağlayan kurumlar olarak da anıldığını söyledi. Açık cezaevlerinin üretim yapmasının yanında hükümlülere yeni bir gelecek de
sunduğunu ve onların kalifiye eleman olmasını sağladığını belirten
Şahin, Trakya Kalkınma Ajansının aynı hafta içerisinde bu konudaki
üç projesinin faaliyete geçtiğini vurguladı. Cumhuriyet Başsavcısı
Muhammet Savran’da tesisin istihdama katkı sağlayacağını ve hükümlülerin her açıdan olgunlaşmış bir birey olarak topluma kazandırılacağını ifade etti.
Ceza infaz kurumunda kurulan fırında, 60 hükümlü ile 4 personel
çalışacak. Günde 15 bin ekmek üretilmesi beklenen tesiste, aynı zamanda kuru pasta, ramazan pidesi gibi unlu mamuller de üretilecek.
Tesiste yapılacak üretimin öncelikli hedefi, Edirne ve Kırklareli’ndeki Ceza İnfaz Kurumları’nın ekmek ihtiyacını karşılamak olacak.
Proje kapsamında verilen uygulamalı meslek eğitim kurslarında başarılı olan 80 hükümlüye de İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından
sertifika verilecek ve sektörde kalifiye eleman olma hakkı tanınacak.
Toplam bütçesi 268 bin 917 TL olan projenin amaçları arasında,
Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumundaki hükümlülerin mesleki eğitim
almalarını sağlayarak, toplum hayatına üreten bireyler olarak katılmalarına ve Trakya’da suç işleme oranının düşmesine katkı sağlamak da yer alıyor. Uygulama süresi 9 ay olan projenin bütçesinin 238
bin lirası Trakya Kalkınma Ajansı tarafından finanse edildi.
hayatın vazgeçilmez bir ögesi olduğundan hareketle
kurumlarımızda ki eğitim faaliyetleri artarak devam
edecektir.
Değerli arkadaşlar, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ailesi olarak bugüne kadar iyi niyet, samimiyet ve çalışkanlığımızla birçok işin üstesinden nasıl
geldiysek, bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla
projelerimizi hayata geçirmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki gelecek yıllarda kurumlarımız daha farklı
ve daha çalışılabilir bir noktaya gelecektir. Personelimizin kişisel eğitim ve donamının artması, düzenlenen eğitim programları ve personelin gayreti sayesinde elbirliği içerisinde bir çok sıkıntıyı aşacağımızı düşünüyorum. Sizlerin daha huzurlu ve daha güvenli bir
ortamda görevinizi ifa etmeniz bizleri ne kadar mutlu ekmekte ise, yaşadığınız sıkıntılar da yöneticiler
olarak bizleri bir o kadar üzmektedir. Her defasında
tekrarladığımız bir gerçeği unutmamamız gerekiyor.
Bizim kurumlarımız diğer kamu kurumlarından farklı
olarak inanılmaz sabır ve emek gerektirmektedir. Kurumlarımızı daha çağdaş ve daha çalışabilir bir noktaya ulaştırmak yolundaki gayretimizin karşılıksız kalmayacağını düşünüyorum. Çağdaş infaz anlayışında
Avrupadaki bir çok ülkeden daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak, bu bizler için yeterli
olmadığı gibi, her daim örnek gösterilen bir kurumsal
yapıya sahip olmamız gerekiyor. Bunu başarabilmek
içinde gelecek yarınlara el birliği ile çalışarak ve kendimizi her daim daha fazla geliştirerek ulaşacağımızı
unutmayalım.
Yeni sayımızda görüşünceye dek huzurlu ve sağlıklı günler dilerim.
BANDIRMA AÇIK, ÇAY SETİ
ÜRETİMİNE BAŞLADI
Bandırma 1 No’lu T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
ile Türkiye Çay İşletmeleri ÇAYKUR Genel Müdürü
İmdat Sütlüoğlu, Genel Koordinatörü Cengiz Solak, ve
Altun Şeker ile Kurum 2.
Müdürü Telha Tuna’nın ortak
girişimleri neticesinde Ceza
İnfaz Kurumunda Çay Seti
Paketleme Atölyesi kurularak
üretime başlandı. Bandırma
1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu Müdürü Reşat
Şengöz, ceza infaz kurumlarında ‘Önce İnsan’ anlayışı ile
yola çıktıklarını vurgulayarak;
“ Ceza infaz kurumlarımızda
eğitim, öğretim ve topluma
kazandırma çalışmalarında
önce insan kavramından yola çıkmamız gerekiyor. Çağın gereklerine uygun şekilde sürekli yenilik ve
değişim doğrultusunda çalışarak,
sürdürülebilir kalite anlayışının kurum kültürü haline getirme çabası
içerisinde olduğumuzu belirtmek
istiyorum. Ceza infaz kurumlarında
barınmakta olan hükümlü ve tutukluların günlük iaşelerinde bulunan
çay ve şeker ihtiyaçlarını set halinde karşılamaya talipler. Bu sayede
cezalarını infaz etmekte olan hükümlüler, çay ve şeker tüketimini
karşılayabilecek hem de iş kolları
ve açılan kurslar sayesinde tahliye
olduktan sonra daha kolay iş bulabilecekler” dedi.
Bandırma 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 2. Müdürü
Telha Tuna ise; “ Türkiye Çay İşletmeleri ile yaptığımız bu işbirliği sosyal proje kapsamındadır. Bu
projeyi daha fazla geliştireceğiz.
Atölyelerimizde kaliteden ödün
vermeden hijyenik ve modern üretim ve paketleme yapıyoruz. Tüketicilere sunduğumuz ürünlerde kaliteden taviz vermemeyi kendimize
misyon edindik. Ayrıca hedefimiz
hükümlü ve tutukluları ceza infaz
kurumunun olumsuz etkilerinden,
çalışarak uzaklaştırmak ve kalıcı
bir meslek sahibi olmalarını sağlamak” dedi.
Seslenis
Sayfa 4
Şubat 2015
DAİRE BAŞKANI ESAT IŞIK’TAN ZİYARET
Daire Başkanı Esat IŞIK, 10 Şubat 2015
tarihinde Kocaeli ve Sakarya, 11 Şubat
2015 tarihinde Düzce ve Bolu Denetimli
Serbestlik Müdürlüklerini ziyaret etti. Müdürlüklerin fiziki yapısı ve personelin çalışma ofislerini inceleyerek her bir büro ve
birimde çalışmaların nasıl yürütüldüğü hakkında ilgili personelden bilgi aldı. Personelle toplantı yapıp Daire Başkanlığı’nda yürütülen çalışmalar ve Denetimli Serbestliğin
10 ncu yılı olması nedeniyle Ekim ayında
İstanbul’da düzenlenecek uluslararası sempozyum hakkında bilgi vererek personelin
görüş düşünce ve önerilerini dinleyip sorularına cevap verdi. 2015 yılında standartların oluşum ve gelişiminin sağlanacağını ve
ağırlıklı olarak denetimli serbestlik memurlarının eğitimlerinin gerçekleştirileceğini
belirterek, uygulamada birliğin önemini
vurguladı. “Sizle birlikte güçlüyüz” diyerek
her konuda Daire Başkanlığı’na ulaşabileceklerini ve belirtilen hususların takipçisi
olacağını söyleyerek müdürlük ziyaretlerini
tamamladı. Müdürlüklerin bağlı bulunduğu
Başsavcı ve ilgili Cumhuriyet savcılarını
ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu.
G.SARAY ÜNİVERSİTESİ İLE İŞBİRLİĞİ
Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, denetimli
serbestlik hizmetlerini daha
nitelikli şekilde yerine getirilebilmek amacıyla kurumlar arası
işbirliği çerçevesinde üniversite denetimli serbestlik işbirliği
çalışmalarına Galatasaray Üniversitesi ile devam etmektedir.
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinin Haziran 2014
tarihinden beri Müdürlük’teki
çalışmaları yerinde izlemeleri,
personel ile yaptıkları görüşmeler, yapılan ihtiyaç analizleri ve
değerlendirmeler sonucunda bir
eğitim modülü oluşturuldu. Eğitim modülünün ilk paketi olan
Denetimli Serbestlik Uzmanı
eğitimi 28 Ocak- 2 Şubat 2015
tarihleri arasında Galatasaray
Üniversitesi’nin Ortaköy yerleşkesinde gerçekleşti. Gerçekleşen
eğitimlerde, Prof. Dr. Psikiyatr
Mansur Beyazyürek tarafından,
madde kullanımı sorunu olan
kişilerle görüşme, sorun belirleme ve çözüm odaklı yaklaşım,
Galatasaray Üniv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İpek Merçil tarafından, Türkiye’de suç, suçluluk
ve 105/A kapsamında hükümlü
profilleri ve yaklaşım tarzları,
Galatasaray Üniv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazlı Ülbay Aytuna
tarafından, etkili iletişim becerileri ve hükümlüleri ikna etme
yöntemleri; Galatasaray Üniv.
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Verda
İrtiş tarafından çocuk suçluluğu,
çocuk ceza adaleti ve genç ve
çocuklarla çalışma yöntem ve
yaklaşımları konularında eğitim
verildi. Müdürlük uzmanları 4
gün devam eden bu eğitimde
toplamda 32 saatlik sertifikasyona sahip olan bir eğitim modülü
aldılar.
KAMU HİZMETLERİNE
YOĞUN TALEP
Bilindiği üzere denetimli serbestlik kararlarının infazı ve yükümlülerin topluma kazandırılmalarına yönelik iyileştirilme çalışmaları Denetimli Serbestlik Müdürlüğü personel tarafından yerine getiriliyor.
Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde haklarında bir denetimli
serbestlik kararı bulunan yükümlülerin suç ortamından uzak tutulmaları, yeniden suç işlemelerinin önüne geçilmesi, toplumun ve mağdurun
suç ve suçludan korunması bakımından çok sayıda hükümlü, kamu hizmeti cezasını Ceyhan Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 245 adet okulda
ücretsiz çalışarak yerine getirirken aynı zamanda eğitime katkı sağlıyorlar. Kamu hizmeti cezalarındaki öncelikli hedefin hükümlülerin sosyal
hayata uyumlarının sağlanması, sorumluluk bilinçlerinin gelişmesi ve iş
disiplini kazanmaları olduğundan hareketle, Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce Ceyhan ve Yumurtalık ilçelerinde bulunan tüm kamu
kurum ve kuruluşları ile kamuya yararlı iş üreten dernek ve vakıflarla
yapılan işbirliği protokolleri çerçevesinde bu kurumlarda kamu hizmeti
cezalarının etkin bir şekilde yerine getirilmesi sağlanıyor. Denetimli serbestlik müdürlüğü kamu hizmeti birimince oluşturulan ekipler ile Ceyhan Milli Eğitim Müdürlüğü’nce görevlendirilen kamu hizmetinden sorumlu personel koordinesinde okulların çeşitli ihtiyaçları karşılanırken,
uygulamayla Ceyhan’daki birçok okulun sınıf temizliği, hükümlülerden
oluşan temizlik ekibince yapılıyor. Ayrıca birçok okulun boya, elektrik,
mobilya, kapı ve pencere gibi tamirat işleri oluşturulan diğer ekiplerce
yerine getirilirken, bu kapsamda ilçedeki bazı okulların boya işleri ve
çevre düzenlemeleri proje kapsamında tamamlandı.
“Yarıyıl tatilinde hükümlülerin hizmetine yoğun ilgi var”
Uygulama ile oluşturdukları inşaat ekibinin bazı eğitim kurumlarının
boya ve inşaat tamir işlerinin bir kısmını tamamladığını belirten yetkililer, uygulama ortağı kurumların durumdan son derece memnun olduklarını belirttiler.
MESLEK SAHİBİ OLACAKLAR BERGAMA UYUŞTURUCU KOMİSYONU TOPLANDI
Bafra Kaymakamlığı,
Bafra Belediye Başkanlığı, Bafra Milli Eğitim
Müdürlüğü ve Bafra
Denetimli
Serbestlik
Müdürlüğü’nün işbirliği ile yükümlülerin
meslek edinebilmeleri
amacıyla Beko-Loder iş
makinası operatörlüğü
kursu açıldı. Denetimli
Serbestlik’ten yararlanan 18 yükümlü kursa
katılarak, Bafra Adliyesi
konferans salonunda teorik eğitimini aldı. Bafra
Belediyesi’nin kurs için
sağladığı alanda pratik
eğitimini alacak kursiyerlerin başarılı olanlarına kurs bitirme sertifikası verilecek.
ERCİŞ’TE PROTOKOL DS İÇİN TOPLANDI
Erciş Denetimli Serbestlik
Müdürlüğü’nün
komisyon
alanında bulunanan tüm ilçe
Kaymakamları: Erciş Kaymakamı Sayın Mehmet Şirin
Yaşar, Patnos Kaymakamı
Sayın Mahmuthan Arslan,
Çaldıran Kaymakamı Mustafa
Mendeş, Muradiye Kaymakamı Mehmet Fatih Çelikel,
Erciş Cumhuriyet Başsavcısı
Mehmet Topal ve Garnizon
Kamutanları Erciş Denetimli
Serbestlik Müdürlüğünede bir
araya gelindi. Erciş Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün
yaptığı çalışma ve faaliyetler,
Denetimli Serbestlik kapsamında kendi ilçelerinde bulunan yükümlülerin toplum
içinde rahabilete olabilmeleri
için kurumsal katkı ve destek,
kurumsal işbirliği kounusunda
yapılacak çalışmalar hakkında
görüş alışverişinde bulunuldu.
Ayrıca Müdürlüğümüzün seminer, konferans,eğitsel, mesleki, sosyal, kültürel, sanatsal
ve sportif çalışmaları hakında
bilgilendirme yapıldı.
Bergama Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün girişimleri neticesinde Ulusal Uyuşturucu
Eylem Planının hedefleri doğrultusunda hareket ederek, ilçede uyuşturucu ile mücadelenin tek
bir merkezden yürütülebilmesi, kurumların faaliyet alanlarındaki etkinliklerini paydaş kurumlar vasıtası ile güçlendirebilmeleri amacını güden Bergama Uyuşturucu Madde İle Mücadele
Komisyonu İlçe Kaymakamı Uğur Kolsuz’un başkanlığında toplandı. Komisyona Belediye
Başkan Yardımcısı Ümit Atlam, Cumhuriyet Savcısı Ozan Mutlu, İlçe Jandarma Komutanı
Murat Dinçer, İlçe Emniyet Müdürü Hüsamettin Atseven, İlçe Müftüsü Ali Rıza Tahiroğlu,
İlçe Milli Eğitim Müdürü Nuri Kiraz, Sağlık Müdürü Turgay Keser, Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Metin Özcan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdür V. İskender
Erdoğan, Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Metin Turan, Emniyet Amiri Vedat Akyol ve Müftülük Şube Müdürü Mustafa Fahri Yavaş katıldı. Denetimli Serbestlik Müdür V.
Tolga Yıldız ve Kurum Psikoloğu Nadire Güngör Yılmaz, Sosyolog Betül Büşra Kışan ile
Polis Memuru Hüseyin Koç birer sunum yaparak uyuşturucu ile mücadele
konusunda takip edilen Ulusal Politika
ve Strateji Belgeleri ile Uyuşturucu
Eylem Planları, yürütülen projeler,
kullanıcı profilleri ve ilçenin genel
durumu hakkında bilgilendirme yaptı.
Komisyon toplantılarının iki ayda bir
yapılması karara bağlandı.
Seslenis
Şubat 2015
Sayfa 5
İZMİR DS’DE YARIŞMA HEYECANI
Denetimli Serbestlik tedbiri altında bulunan
yükümlülerin sosyalleşmeleri, yeteneklerinin
farkına varmaları ve topluma kazandırılma
süreçlerinin daha verimli olabilmesi amaçlanarak İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün koordinatörlüğünde Karşıyaka, Ödemiş,
Bergama Denetimli Serbestlik Müdürlükleri
ve Ege Bölgesi Sanayi Odasının katkıları ile
düzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmasının ödül töreni 24 Şubat 2015 tarihinde
İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü konferans salonunda düzenlendi. İzmir ilindeki
Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde kayıtlı
yirmidört bin yükümlüye yönelik düzenlenen
yarışmaya 450 kişi katılırken, yarışma sonunda 9 kişi ödüle layık görüldü. Konusu “Vatan
Teması” olan resim alanında; M. K. birinci, İ.
Ü. ikinci, H. O. B. üçüncü, “Denetimli Serbestlik “ temalı kompozisyon alanında; K. N.
B birinci, A. G. ikinci, H. G üçüncü olurken,
“ İzmir” konulu şiir alanında; B.A, birinci,
K. N. B ikinci, B. G üçüncü olarak ödül almaya hak kazandı. Yarışma sonunda dereceye
girenlere ödülleri düzenlenen törenle verildi.
Törene İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, İzmir Adalet Komisyon Başkanı
İbrahim Korkmaz, Buca Kaymakamı Şenol
Bozacıoğlu, Buca Belediye Başkanı Levent
Piriştina, Menderes Cumhuriyet Başsavcısı
Cevat Mert Koparal, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilleri, Cumhuriyet Savcıları, İzmir
Koruma Kurulu Üyeleri, Kurum Temsilcileri, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü personeli
ve yükümlüler katıldı. Tören Kurum Müdürü
Ferhat Uçar’ın açılış konuşması ile başlarken,
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru
konuşmasında, Denetimli Serbestlik faaliyetlerinin önemine vurgu yaparak, kurumlararası
işbirliğinin yaygınlaştırılmasının önemli olduğunu
ifade etti. Törende Öğretim Görevlisi Barış Doğan koordinatörlüğünde
Ege Üniversitesi Devlet
Türk Musikisi Türk Sanat
Müziği Topluluğu konser
verdi. Tören sonunda şiir
dalında birinci olan B. A
şiirini dinleyicilere takdim ederken izleyicilerden büyük alkış aldı.
GAZİANTEP DS’DE OVERLOK KURSU
Gaziantep Denetimli Serbestlik yükümlüleri, özel politika gerektiren gruplara yönelik kurslar
kapsamında; Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün talebiyle, Gaziantep Çalışma ve İş Kurumu İl
Müdürlüğü ve İlçe Halk Eğitim
Merkezleri iş birliğiyle, overlok
makinesi ve bakımı projesi 34
yükümlü ile hayata geçti. Yapılan kurs ile yükümlülere overlok makinesi ve bakımı eğitimi
verilmesinin yanı sıra, yükümlülerin birer meslek edinmeleri,
sosyal çevreye uyum sağlamaları, boş zamanlarını olumlu bir
şekilde değerlendirmeleri, yeni
bir meslek dalıyla tanışmaları
sağlandı. Kurs esnasında yükümlüler ile yapılan sohbetlerde; topluma faydalı oldukları
bir işle infazlarını tamamlama
imkânı sağlanmasından dolayı
mutlu oldukları öğrenildi. Bu
çalışmalarla yükümlülere toplu
bir şekilde kurslar verilerek, denetim, gözetim altında, kurallara
uyarak, işbirliği içerisinde çalışma alışkanlığının kazandırılması
hedeflenmiştir. Gaziantep Denetimli Serbestlik Müdürlüğü bitirdiği forklift kursunun ardından
açtığı overlok kursundan sonra
da doğalgaz kursunun çalışmalarına başladı.
SERTİFİKALAR SAHİPLERİNİ BULDU
Sivas Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Sivas İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye Demiryolu Makinaları
Sanayi A.Ş. (TÜDEMSAŞ) arasında
imzalanan işbirliği protokolü kapsamında açılan forklift kursu sonucunda
7 yükümlü belge almaya hak kazandı.
Yükümlüler aldıkları bu belge meslek
sahibi olma yolunda büyük bir adım
atarken, 2 yükümlü Sivas Organize
Sanayi bölgesinde forklift operatörü
olarak iş sahibi oldu. Yükümlülerin
iş sahibi olmaları Kurum yetkililerini
çok mutlu ederken, forklift kursunu
başarıyla bitiren yükümlüler için kurs
sonunda başarılı olan yükümlülere
belgeleri 18 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen törenle teslim edildi. Törende yükümlülere belgelerini Cumhuriyet Savcısı Çetin Cesur takdim etti.
Seminere 1000 yükümlü katıldı
Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu, İzmir 4 Nolu T Tipi ve İzmir 3 Nolu
T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında
bulunan hükümlülere yönelik seminerler
düzenlendi. Üç ayrı oturum şeklinde gerçekleşen seminerlerde özellikle CGTİHK105/A kapsamında denetimli serbestlik
tedbiri uygulanarak cezanın infazı ve
CGTİHK-106 kapsamında adli para cezalarının kamu yükümlülüğü olarak yerine
getirilmesi konularında hükümlüler bil-
gilendirildi. Yaklaşık 1000 hükümlünün
katıldığı seminer programlarının sonunda hükümlülerin konuya ilişkin soruları
cevaplandırılarak, seminer programının
daha anlaşılır ve etkili olması amaçlandı.
Seminerde, denetimli serbestlik kapsamındaki yükümlülükler, denetimli serbestlik uygulamalarının avantajları, uygulama aşamaları konularında katılımcılara
bilgilendirme yapılırken, yetkililer bu tür
çalışmaların belirli aralıklarla sürdürüleceğini ifade ettiler.
“Üretiyorum Kazanıyorum”da üçüncü aşama
Suç mağdurlarının topluma kazandırılmaları, girişimcilik ruhu ve cesareti kazandırarak toplum ile bütünleşmelerinin sağlanması, yaratıcılıklarını ortaya koyabilmeleri ve becerilerini gelire dönüştürmelerine yardımcı olabilmek amacı ile başlanılan
“üretiyorum, kazanıyorum” projesinin üçüncü etabı başladı. Fethiye’de yerli halk
ve turistlerden de büyük rağbet gören ve ilçenin en büyük halk pazarında kurulan standın açılışı Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık ve eşi Zeynep Çalık, Fethiye
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz , Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz
Cesur ve Koruma Kurulu üyelerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Kaymakam Ekrem
Çalık’ın alışveriş yapması ile başlayan açılış etkinliğinde Çalık’ın hem alışveriş
yapıp hem de standın başına geçerek bir süre satış yapması büyük ilgiye neden oldu.
Yetkililerce yapılan açıklamada, projenin 22 Mayıs 2015 tarihine kadar devam edeceği ve Fethiye’deki tüm pazarlarda denetimli serbestlik standı kurulacağı belirtildi.
Sayfa 6
G ündem
Seslenis
Şubat 2015
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEME
KOMİSYONUNDAN ÖNEMLİ ZİYARET
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu üyeleri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü ziyaret
etti. Ziyarette Genel Müdürlüğün çalışmaları ile denetimli serbestlik uygulamarı hakkında sunum yapıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu üyeleri Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne önemli
bir ziyaret gerçekleştirdi. Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu başkanlığında,
Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk,
Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak,
Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve
Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Bayazıt Kaçar’dan oluşan heyet, 6 Şubat
2015 Cuma günü, Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü/nü ziyaret etti. Ziya-
rette ilk olarak Genel Müdürlük toplantı
salonunda Genel Müdürlüğün çalışmaları hakkında komisyon üyelerine yönelik sunum toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıya Komisyon üyeleri dışında
Genel Müdür Yardımcıları Yılmaz Çiftçi ve Fatih Belviranlı, Daire Başkanları
ile Tetkik Hâkimleri katıldı. Genel Müdürlüğün misyonu ile vizyonunun geniş
persfektifte ele alındığı toplantı sonrası
Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığına geçen Komisyon üyelerine, Denetimli Serbestlik Daire Başkanı Esat Işık
tarafından “Elektronik İzleme Sistemi ”
ile ilgili genel bilgilerin ve istatistiki verilerin yer aldığı bir sunum yapıldı.
YGS BAŞARIYLA TAMAMLANDI
Y
üksek Öğretim Geçiş Sınavı (YGS) Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne
bağlı Ceza İnfaz Kurumlarında başarıyla gerçekleştirildi. 110 sınav merkezinde 138 ceza
infaz kurumunda, ayrıca 7 sınav merkezinde
de 38 Yedek Sınav Merkezi binasında 4921
hükümlü ve tutuklu 15 Mart 2015 tarihinde
YGS sınavında ter döktü.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi
ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
arasında, ceza infaz kurumlarında tutuklu
ve hükümlü olarak bulunan adayların sınava
alınması ve sınav görevlilerinin görev ve işlemleri hakkında 14 Aralık 2014 tarihinde düzenlenen protokolle ceza infaz kurumlarında
sınavlar düzenleniyor. Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü Eğitim Daire Başkanlığı
Yetişkin Eğitim Bürosunca sınav işlemleri
yürütülen ve Yükseköğretime Geçiş Sınavında herhangi bir aksaklık yaşanmadan sınav
başarıyla tamamlandı. Sınavda, ÖSYM tara-
Ceza infaz kurumlarında geçtiğimiz haftalarda yapılan Yükseköğretime Giriş
Sınavı sorunsuz bir
şekilde tamamlandı.
fından görevlendirilen yetkililere kurum
personeli tarafından gerekli kolaylıklar
sağlanırken, sınavın başarıyla sonuçlanması amacıyla personel büyük bir titizlikle
sınav sürecini takip etti. YGS sınav başvuru sayısı, ceza infaz kurumlarında bulunan
hükümlü ve tutuklular arasından sınavsız
geçiş için müracaat edenlerle birlikte 2015
MUHTEŞEM KÜRSÜBAŞI GECESİ
Elazığ’ın geleneksel kültürleri arasında çok önemli bir yer tutan Kürsübaşı
Gecelerinden güzel bir örnek, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapıldı
Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların
moral motivasyonunu yükseltmek amacıyla
11 Şubat 2015 tarihinde “Kürsübaşı Müzik
Eğlence Programı” düzenlendi. Elazığ’ın geleneksel kültüründe çok önemli bir yer tutan
Kürsübaşı Müzik Eğlence Programında Bünyamin Eroğlu yönetiminde, Osman Bulut ve
Hamdi Karakılıç ve Cahit Can’dan oluşan
mahalli sanatçılar, davetliler ile hükümlü ve
tutuklulara unutulmaz bir gün yaşattı. Kürsübaşı Müzik Eğlence Programına Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin,
Cumhuriyet Savcısı Adem Güney ile Elazığ
adliyesinde çalışan cumhuriyet savcıları, Elazığ İl Protokolü, Kurum çalışanları ile çok
sayıda hükümlü ve tutuklu katıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin; “Şu
anda adını bizim koymadığımız bir süreci
yaşıyoruz. Amacımız bize emanet edilen hü-
yılında 5000 kişiyi geçerek eğitim öğretime
verilen önem bir kez daha gözler önüne seriliyor. ÖSYM yetkilileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüyle yapılan sınavların
başarıyla ve sıfır hata ile gerçekleştirildiğini
belirtti. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü
Enis Yavuz Yıldırım, YGS sınavı sürecinde
hiç bir sıkıntı yaşanmadan sınavın başarıyla
tamamlanmasının kendilerini son derece
kümlü ve tutukluları buradan çıkarken bir
daha dönmemek üzere donanımlı ve eğitimli
insanlar olarak göndermektir”dedi. Başsavcı
Pişkin; “Artık buralar cezaevi değil , birer
eğitim kurumlarıdır. Sizden ricamız bize katılın burada kaldığınız süre içerisinde bizden
azami şekilde yararlanın, siz buradan ne kadar
donanımlı ne kadar kendini idame ettiren, ne
kadar üretken insanlar olarak ayrılırsanız biz o
kadar mutlu oluruz”dedi. Yerel sanatçılar Osman Bulut ve Hamdi Karakılıç tarafından sunulan birbirinden güzel türkülerle davetlilere
unutulmaz bir gün yaşatıldı. Ayrıca hükümlüler hazırladığı skeçlerle izleyenleri kahkahaya
boğdu. Yine programda sanatçı Cahit Can tarafından canlandırılan Elazığ’ın mahalli oyunları Leblebici ve Pisik oyunları izleyenler tarafından büyük alkış aldı. Programa katılan tüm
misafirler ile hükümlü ve tutuklulara çiğ köfte
dağıtıldı ve çiğ köfte yarışmasında dereceye
giren hükümlülere ödülleri dağıtıldı. Ayrıca
törene katılan protokol üyeleri tarafından Açık
Öğretim Fakültesinden mezun olan öğrencilere diplomaları verildi.
Programın sonunda
Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Bilgin Pişkin
programın hazırlanmasında katkılarından do-
layı tüm sanatçılara teşekkür ederek, programın yapımcısı Sanatçı Bünyamin Eroğlu’na
hükümlüler tarafından yapılan bir Türk Bayrağı hediye edildi.
KÜRSÜBAŞI GELENEĞİ NEDİR?
Kürsübaşı Geleneği eski Harput evlerinde
kış mevsiminde kullanılan adeta soba görevi yapan özel olarak düzenlenmiş kürsü
etrafında ısınmak, sohbet etmek, eğlenmek
amacıyla bir araya gelinmesine kürsübaşı
denilir.“Kürsübaşı” günümüzde Harput kültürünün belli bir yönünü ifade eden, çağrıştıran kelime olarak algılanır. Açık havada ve
ekseriyetle yemek ocaklarında yakılan ağaç
kömürü ateşi carıtlarla (ateş küreği) bu mangallara konulur ve dayanmak için de üzerleri
külle kapatılırdı. Bu ateş, soğuğun şiddetine göre 10-12 saat kadar kürsüyü ve kürsü
başlarını hamam gibi ısıtır ve sıcak tutardı.
Kürsünün kendisinden ziyade Kürsübaşı diye
bilinen ve bu isimle anılan toplantılar, sohbetler, ziyafetler, yarışmalar, müzikli eğlenceler,
halk hikayeleri anlatımları gibi kültür hayatımızda önemli yeri olan konuların işlenmesi
ve günümüze kadar gelmesi önemlidir.
memnun ettiğini belirterek, sınav hazırlıkları ve sınav sürecinde ellerinden gelen çabayı gösteren ve sınavın başarılı bir şekilde
tamamlanmasına katkıda bulunan sınav koordinatörlerine, kurum müdürlerine ve personele emeklerinden dolayı teşekkür etti.
Şubat 2015
Seslenis
G ündem
Sayfa 7
ESKİ BAKAN ZEYBEK’TEN ÖNEMLİ KONFERANS
Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Ankara Eğitim Merkezinde bir konferans verdi. 19 Şubat 2015 tarihinde gerçekleştirilen konferansta Zeybek, İslam uygarlığının tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu hakkında
önemli tespitlerde bulundu.
Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Ankara
Eğitim Merkezinde “İslam Uygarlığı ve Sapmalar”
konulu konferans gerçekleştirdi.
Ankara Eğitim Merkezinde 19 Şubat 2015 tarihinde gerçekleştirilen konferansa, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Genel
Müdür Yardımcısı Ali Yıldız, Personel Daire Başkanı Turan Kuloğlu, Eğitim Daire Başkanı Çelebi
Yılmaz, Eğitim Merkezi Başkanı Namık Kemal
Varol, Başkan Yardımcısı Davut Taşpınar, Şube
Müdürü Eşref Başekin ile Ankara’da yeralan ceza
infaz kurumları müdürleri ve personeli katıldı. Ankara Eğitim Merkezi öğretim görevlisi Meliha Ayşe
Şahin’in “Namık Kemal Zeybek Kimdir?” konulu
sunumu ile başlayan konferans, eski Bakan Namık
Kemal Zeybek’in bilgi paylaşımı ile devam etti.
Yaklaşık dört saat süren İslam uygarlığı ve Sapmalar konulu konferansta İslam uygarlığının tarihsel
gelişimi ve günümüzdeki durumu hakkında önemli
konulara değinen Zeybek, etkinliğin düzenlenmesinden dolayı Genel Müdür Yıldırım’a teşekkür
etti. Program, Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım’
ın teşekkür konuşması ile sona erdi.
Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım
Metris T ve R Tipinde
incelemelerde bulundu
Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürü Enis Yavuz
Yıldırım Metris 2 Nolu T
ve R Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu’nu ziyaret
etti. Ziyarette Genel Müdür Yıldırım’a, Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Hakan Uyar,
Cumhuriyet Savcısı Fuat
Arı, Metris 1 Nolu T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Zeki Uzun
ile kurum 2. müdürleri ve
idare memurları eşlik etti.
Ziyarette, Genel Müdür Yıldırım’a ilk olarak
Metris T ve R Tipi’nin
kısımları hakkında çeşitli
bilgiler verilerek sunum
yapıldı. Kurumların düzen
sımda görevli personelin
özel eğitime tabi tutulması gerekliliği konusudaki
önerileri dinledi. Yıldırım, hükümlü ve tutukluların sosyal hayata adapte
olabilmeleri için özel olarak dizayn edilmiş sosyal
etkinlik alanları, hobi ve
atölye odalarını da yerinde inceledi. Ceza infaz
kurumlarına gerçekleştirdikleri ziyaretlerle sorunları yerinde gördüklerini
kaydeden Yıldırım, kurum idarecilerinden gelen
çözüm önerilerini büyük
bir titizlikle değerlendirdiklerini söyledi.
Tunceli
Kapalıda
müzik
ziyafeti
Ünlü isimlerden söyleşi
Afyon Kocatepe Üniversitesinde oynanacak “2 si bi 1 arada”adlı tiyatro oyunu için
Afyonkarahisar’a gelen ünlü oyuncular Ruhi Sarı ve Duygu Şen, Afyonkarahisar Açık Ceza
İnfaz Kurumu ile Afyonkarahisar Genç Atılımcılar Derneği’nin organize ettiği bir etkinlikle
hükümlülerle biraraya geldi. Afyonkarahisar açık ceza infaz kurumu çok amaçlı salonunda
hükümlülerle biraraya gelen Ruhi Sarı ve Duygu Şen, hükümlülerle sohbet etti. Ceza infaz
kurumu hakkında yetkililerden bilgi alan Duygu Şen, gözyaşlarına hakim olamadı. Yıllar önce
oynadığı “Yeditepe İstanbul” dizisinin çok önemli bir yapım olduğunu belirten Ruhi Sarı, konuşmasında kanser hastalığından yaşamını yitiren Kazım Koyuncu’yu da andı. Söyleşi bitiminde hükümlülerle fotoğraf çektiren tiyatroculara, ceza infaz kurumu adına çiçek takdim eden
Kurum Müdürü Muzaffer Avcı, katıldıkları söyleşi için tiyatroculara teşekkürlerini iletti.
ve işleyişi hakkında bilgiler alan Genel Müdür Yıldırım, kurumda bulunan
hasta hükümlü ve tutukluların hastanelere yatışları konusundaki sorun ve
aksaklıklarla ilgili de detaylı bilgi aldı. Özellikle
hastanelerde hükümlü ve
tutuklu koğuşu bulunmaması nedeniyle yaşanan
sıkıntıları dinleyen Genel
Müdür Yıldırım, sorunun
çözülmesi noktasında gerekli adımların atılacağını söyledi. R Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda
bulunan hasta hükümlü
ve tutukluların durumu ile
adli tıp süreçleri ile ilgili
bilgi alan Yıldırım, bu kı-
Tunceli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu eğitim-öğretim faaliyetleri kapsamında Tunceli
Cumhuriyet Başsavcısı’nın
da katılımıyla 17 Şubat 2015
tarihinde bir ‘Müzik Dinletisi’
etkinliği düzenledi. Etkinliğe
Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu, Cumhuriyet
Savcısı Osman Altınkaya, Karakol Komutanı Canan Balcı,
Kurum Müdürü Ömer Naci
Sonkaya ile kurum 2. müdürleri, personel ve hükümlü tutuklular katıldı. Tunceli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Müdürü Ömer Naci Sonkaya,
hükümlü ve tutukluları iyileştirme ile topluma kazındırmak amacıyla çeşitli sosyal
etkinlikler düzenlediklerini
belirtti. Sonkaya; “Ceza infaz
kurumumuzda eğitim öğretim
faaliyetlerimizi bütün hızıyla
sürdürüyoruz. Bu etkinliklerimiz hükümlülerimizin moral
ve motivasyonlarını artırmaktadır. Kurumumuzda sosyal
etkinlik ve faaliyetler ile kurslarımıza hiç ara vermeden de-
vam edeceğiz” dedi. Açık Öğretim Lisesi’nden mezun olan
iki hükümlü ile okuma yazma
2.kademe kursunu başarı ile
tamamlayan iki hükümlüye
Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Tarsuslu, Cezaevi Savcısı Osman Altınkaya, Kurum
Müdürü Ömer Naci Sonkaya,
Karakol Komutanı Canan
Balcı tarafından kitap hediye
edildi. Hükümlü ve tutuklular,
yerel ses ve saz sanatçısı Murat İl’in icra ettiği halk müziği
dinletisi eşliğinde eğlendi.
Sayfa 8
G ündem
Seslenis
Şubat 2015
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, görevini Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan
İpek’e devretti. Devir teslim töreninde
açıklamalarda bulunan Bozdağ, “Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından şahsıma
emanet edilen Adalet Bakanlığı görevimi şerefle çalışma arkadaşım bakanlığımızın müsteşarı Sayın Kenan İpek
Bey’e devrediyorum. Bu makama layık
bir arkadaşımız. Türk tarihinde iz bırakan, Türk demokrasisini çok ileri noktaya taşımış, Türkiye’de değişim ve dönüşümleri yapmış, olmazları başarmış,
en güçlü en başarılı liderler arasında
yer alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan gibi büyük bir liderin, devlet
adamının yol arkadaşı olmayı, onunla
beraber milletimize şerefle hizmet yapmayı nasip ettiği için Rabbime sonsuz
şükürler ediyorum” diye konuştu.
Adalet Bakanlığında
görev değişimi
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ, ALKIŞLAR ARASINDA GÖREVİNİ
ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI KENAN İPEK’E DEVRETTİ.
Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde konuşan Bozdağ, 25 Aralık 2013’te
Cumhurbaşkanı tarafından kendisine emanet edilen Adalet Bakanlığı görevini, şerefle
çalışma arkadaşı İpek’e devrettiğini söyledi.
İpek’in meslek hayatı, yaptığı çalışmalar,
donanımı, dürüstlüğü itibarıyla kendisini ispat etmiş, bu makama layık birisi olduğunu
ifade eden Bozdağ, İpek’in emaneti başarıyla taşıyacağına olan inancını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na şükranlarını
sunan Bozdağ, “Türk tarihinde iz bırakmış,
Türk demokrasisini çok ileri noktalara taşımış, Türkiye’de büyük değişim ve dönüşümleri yapmış, olmazları başarmış, tarihi
yazanların kaydedeceği en güçlü, en başarılı
liderler arasında yer alan Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan gibi büyük bir liderin, devlet adamının yol arkadaşı olmayı, onunla
beraber Türk milletine, devletimize şerefle
hizmet yapmayı nasip ettiği için Rabbime
sonsuz şükürler ediyorum” diye konuştu.
Bozdağ, Türkiye’nin yargı eliyle dizayn
edilmek istendiği, kaos, istikrarsızlık oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemde Adalet
Bakanlığı yapmanın zor olduğunu ifade
ederek, “Bizim yaptığımız çalışmaların tamamı, hukuk devleti anlayışının güçlenmesi, yargıya olan güvenin artırılması, yargıdan memnuniyetin üst düzeye çıkarılması,
Türkiye’nin adalet politikalarının devletimizin büyüklüğüne, demokrasimizin gücüne, Cumhuriyetimizin temel niteliklerine
uygun şekilde daha ileri noktalara taşınması
için büyük bir çabayla gayretle geçti” dedi.
Bakanlığı dönemindeki bazı çalışmaları
anlatan Bozdağ, özel yetkili mahkemelerin
kaldırıldığını, ihtisaslaşmaya gidildiğini,
sulh ceza hakimliklerinin kurulduğunu, bazı
suçlarda 10 yıl olan azami tutukluluk süresinin 5 yıla indirildiğini, dinleme, teknik takip, el koyma gibi konularda daha güvenceli
mekanizmalar ortaya konulduğunu aktardı.
Bozdağ ayrıca, dinleme, tutuklama, teknik
takip konusunda kuvvetli şüphe şartının somut delile dayalı kuvvetli şüpheye dönüştürülerek, ana kriterleri değiştiren başkaca bir
tarihi adım atıldığını, böylelikle kişi hürriyeti
ve güvenliği bakımından daha güvenceli bir
sistem kurulduğunu söyledi.
“Yargıya güven hukuk devletinin
olmazsa olmazıdır”
Yargı içerisinde değişik yapılanmaların her
zaman gündeme geldiğini ifade eden Bozdağ,
“Biz yargının milletimizin güvendiği bir yargı olması için büyük gayretin içerisine girdik.
Çünkü yargıya güven hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Eğer hukuk güvenliği varsa
hukuk devleti de orada daha güçlü demektir.
deki farklılıkların azaltılması, mümkünse
bir iklimin hukuk güvenliği açısından oluşması son derece önemliydi. Böylesi bir iklim de bu dönemde oluşmuş oldu. Yargıda
Birlik Platformu’na teşekkür ediyorum ve
bu büyük birliğe katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Çünkü Türkiye’nin
geleceği bakımından tarihi bir birliğe hepsi
omuz vermişlerdir” dedi.
Bakanlığın yargı reformu strateji belgesinin hazırlandığını, 2015-2019 arasındaki
yol haritasının belirlendiğini ve Bakanlar
Kurulu’na sunulduktan sonra açıklanacağını bildiren Bozdağ, yargı strateji planı
üzerinde de çalışıldığını belirtti. Bozdağ,
“Görevimi, yaptığım, yapamadığım bütün
Hukuk güvenliğinin olması için yargıya güvenin varlığı esastır. Bu çerçevede de çok
ciddi adımlar atıldı. Önümüzdeki dönemde
atılmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. Yargı içerisinde kutuplaşmalara son veren önemli çalışmalar yapıldığını
dile getiren Bozdağ, yargıda birbirine farklı
gözle bakanların bugün kucaklaştığını, birlik
ve dayanışma havası oluştuğunu kaydetti.
Bozdağ, “Yargıya güven için yargının için-
hususların kendi içimde de muhasebesini
yapmak suretiyle gönül huzuru içerisinde
çok değerli dostum, kardeşim, mesai arkadaşım Kenan İpek Bey’e şerefle ve gururla
devrediyorum. Arkama bakmadan gideceğim, çünkü emaneti ehil ellere teslim ettiğimi biliyorum” dedi.
“Yüzde 20’nin yargıya güvendiği bir
ortamı kabul edemeyiz”
İpek de Bozdağ ile yaklaşık 14 ay bir-
likte görev yapma mutluluğuna erdiğini
belirterek, “Bu süreç sorunlu bir süreçti.
Sizin bakanlığınızda, önderliğinizde, liderliğinizde Türk milletinin şahitliğinde bu süreci bana göre başarılı şekilde geçirdik ve
bugünlere geldik” dedi.
Kenan İpek, Bozdağ’ın gerek Adalet Bakanı gerek HSYK başkanı olarak yaklaşımı,
tavrı, bakışıyla, tüm yargı mensupları ve çalışanlarının gönlünde taht kurduğunu ifade
etti.
Gelecek dönemde yapılacak çalışmalara
değinen İpek, şunları söyledi:
“Bundan sonra yapacağımız çalışmaları
yargı reformu strateji belgesinde birlikte hazırladık. İnşallah çok yakın tarihte Bakanlar
Kurulu’+na geçtikten sonra yol haritasında aynı zamanda takvimlendirerek bundan
sonra 4 yıl içerisinde Türk Yargısında ve
adalet sisteminde yapılması gerekenleri
hep beraber yapacağız. Ben inanıyorum ki
bu çalışmalardan sonra yargıya olan güveni artırmış olacağız. Bunu yargı mensubu
olarak kabul etmemiz mümkün değil. Türk
Milletinin yüzde 20’sinin yargıya güvendiği
bir ortamı biz kabul edemeyiz. İnşallah hep
beraber bu oranı yükseltmiş olacağız.”
İpek, Bozdağ’a bundan sonraki yaşamında mutluluk diledi.
Kenan İpek’in, “Sayın Bakanım 50’li yaşlardasınız, bu yaşta emeklilik olmaz bunu
biliyoruz. Daha Türk siyaset kurumuna ve
yargı teşkilatına büyük hizmetleriniz olacak, bunu biliyorum” sözlerine Bozdağ’ın,
“Bize artık yaşlı muamelesi yapıyorlar” espirisiyle karşılık vermesi gülüşmelere neden
oldu. Dünya Kadınlar Günü’nü de kutlayan
İpek, “İnşallah şiddetten, tehditten uzak
günler geçirirler yargı olarak her zaman takipçisi olduk, olacağız” dedi. Konuşmaların
ardından Bozdağ ve İpek birbirlerine çiçek
verdi. İpek ve HSYK üyeleri, Bozdağ’ı aracına kadar uğurladı.
Seslenis
Şubat 2015
BAFRA CEZA İNFAZ KURUMLARINA
ÜST DÜZEY ZİYARET
G ünündem Sayfa 9
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Bafra T Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile Açık Ceza İnfaz
Kurumuna ziyarette bulundu. Adalet Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Selahaddin Menteş, Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, İş Yurtları Daire Başkanı Vehbi Kadri
Kamer, Personel Daire Başkanı Turan Kuloğlu,
Tetkik Hakimleri, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Erol Tosun, Sinop Cumhuriyet Başsavcısı
Ozan Kaya, Amasya Cumhuriyet Başsavcısı
Mithat Kutanoğlu ve beraberindeki heyet ilk olarak Bafra T Tipi Kapalı ceza infaz kurumunu ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi. Tekstil
ve ayakkabı atölyelerini gezerek bilgi alan heyet,
personelin sorunlarını dinleyerek çözüm önerileri hakkında görüş alışverişinde bulundu. Toplantıda konuşan Genel Müdür Yıldırım, ceza infaz
kurumlarında görev yapmanın zor olduğunu ve
fedakarlık gerektirdiğini, bunun yanında özlük
haklarının istenilen düzeyde bulunmamasının bir
gerçek olarak karşımıza çıktığını kaydederek, bu
sorunların giderilmesi için yoğun bir gayret sarf
ettiklerini söyledi. Heyet daha sonra Açık Ceza
İnfaz Kurumuna geçti. Heyet, Açık Ceza infaz
Kurumunda sürdürülen ahşap, pvc, demir, ayakkabı ve seracılık işkollarında sürdürülen çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Tekstil branş toplantısı
Bursa’da yapıldı
Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kuırumunda
düzenlenen toplantıya, İşyurtları Kurumu
Başkanı Vehbi Kadri Kamer başkanlık etti.
Yaptığı başarılı çalışmalarla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan CTE Ankara Eğitim Merkezi Eski Müdürü Mehmet Şamlıoğlu,
bir süredir Bakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevini yürütüyor.
ŞAMLIOĞLU, BAKANLIK
MÜŞAVİRLİĞİNE ATANDI
Adalet Bakanı Kenan İpek’in Özel Kalem
Müdürü olarak görev
yapan Mehmet Şamlıoğlu, Bakanlık Müşavirliğine atandı. Uzun yıllar
Adalet Bakanlığı Ceza
ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğünde Kurum
Müdürü olarak görev yapan ve Müsteşarlık Özel
Kalem Müdürlüğü gö-
revinden önce Ceza İnfaz Kurumları Personeli
Ankara eğitim Merkezi
Şube Müdürlüğü görevini yürüten Mehmet Şamlıoğlu, Müsteşarlık Özel
Kalem Müdürlüğü görevinde yürüttüğü başarılı
çalışmaların ardından,
Adalet Bakanlığı Müşavirlik kadrosuna atandı.
Adalet Bakanı Kenan
SAHNE
PERSONELİN
İşyurtlarına bağlı olarak faaliyet
gösteren tekstil atölyelerinin bulunduğu cezaevlerinde görev yapan kurum
müdürleri, kurum saymanları ve atölye
şefleri 27 Şubat 2015 tarihinde Bursa
E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulundu. Bursa Açık Cezaevinde
gerçekleştirilen ve yeni projelerin ele
alındığı toplantıya Ceza ve Tevkifleri
Genel Müdürlüğü İşyurtları Kurumu
Daire Başkanı Vehbi Kadri Kamer,
Tetkik Hâkimi Mikail Özdemir, Bakanlık Mühendisleri, kurum müdürleri
ve saymanları katıldı. Kurum müdürleri ve saymanlarla bir araya gelen
İşyurtları Daire Başkanı Vehbi Kadri
Kamer ve Tetkik Hâkimi Mikail Özdemir, daha sonra Bursa E Tipi Ceza
İnfaz Kurumundaki tekstil atölyesini
ziyaret ederek çalışmalar hakkında
kurum Müdürü Sabri Karataş’tan bilgi
aldı. Daire Başkanı Kamer daha sonra,
Çocuk Koğuşu, Kantin, Çocuk Kreşi
ve sosyal ve kültürel alanları ziyaret
ederek incelemelerde bulundu. 2014
yılının değerlendirildiği ve 2015 yılının eylem planlarının hazırlandığı
toplantı sonunda katılımcılar, Bursa
E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
bulunan tekstil atölyesini ziyaret etti.
İpek’in Özel Kalem Müdürlüğü görevini de yürüten Şamlıoğlu, yöneticilik becerisinin yanında
dil ve sanat alanındaki
bilgisi ve tecrübesi ile
de tanınıyor. Ceza ve
Tevkifevleri ailesi olarak
Adalet Bakanlığı Özel
Kalem Müdürü Mehmet
Şamlıoğlu’na yeni görevinde başarılar diliyoruz.
Maltepe 3 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, hükümlü ve tutuklulara yönelik düzenlediği
“Bahar Şenlikleri” kapsamında, Milli futbolcularla halı saha açılışı ve konserlerden sonra kurum personelini
de unutmadı. Grup CTE tafaından verilen konserde personel eğlenceli bir gün yaşadı. Kurum Müdürü Vural
Temür’ün girişimleriyle gerçekleştirilen konserde, Anadolu rock müziğinin en güzel örneklerini seslendiren
Grup CTE büyük beğeni topladı. İzleyicilerden gelen istek parçaların da söylendiği konserde kurum personeli
gönüllerince eğlendi. Konserine “Hayat Bayram Olsa” şarkısıyla son veren Grup CTE’nin söylediği şarkıya
hep bir ağızdan eşlik eden personel “İnsanlar Elele Tutuşsa Birlik Olsa Uzansak Sonsuza” dizeleriyle mutlu
ve barış içinde bir dünya özlemini dile getirdi.
Seslenis
Sayfa 10
R öportaj
Şubat 2015
HÜKÜMLÜLERİN SOSYAL HAYATA
HAZIRLANMASINI TEMEL HEDEF
OLARAK BELİRLEDİK
Ayşegül AKTEPE
Genel Müdür Yıldırım, Meclis Özel Dergisine verdiği röportajda, ceza infaz infaz kurumlarıyla ilgili bilinmeyenleri tüm
detaylarıyla anlattı.
Bugün ceza infaz kurumlarını ve içerisinde bulunduğu koşulları nasıl değerlendirirsiniz?
Ceza infaz kurumlarının genel büyüklüğünü ifade etmek noktasında, öncelikle bazı rakamsal değerler vermek istiyorum. Türkiyede hâlihazırda yaklaşık 164.000 hükümlü ve tutuklu vardır. Bu hükümlü ve tutuklular, 355
ceza infaz kurumunda barındırılıyor. Biz bu hizmeti yani ceza infaz kurumlarındaki cezanın infazı hizmetini şu
an itibariyle yaklaşık 50 bin personel ile yerine getiriyoruz. Genel olarak durumu şöyle ifade etmek doğru olur.
Türkiye’de ceza infaz kurumları ve cezanın infazı hizmeti 14 yıl öncesine kadar farklı bir mantıkla yürütülüyordu.
Eski ceza infaz anlayışında asayiş ve güvenlik unsurları ön plandaydı. Yani asayiş ve güvenlik zaafiyeti yaşanmasın yeter anlayışı hakimdi. Ancak; kamuoyuna yansıyan kısmıyla ifade edebiliriz ki, asayiş ve güvenlik öncelikli
bir sistem olmasına rağmen yine de birçok sorunlar yaşanıyordu. Bunlarda zaman zaman kamuoyuna yansıyordu.
Ancak 2000’lerin başından itibaren cezanın infazındaki anlayışımızda çok köklü değişiklikler başladı. Bizler gördük
ki hükümlüleri sadece ceza infaz kurumunda dört duvar arasında tutmaktan ibaret bir anlayış sağlıklı bir anlayış
olamaz. Hükümlülerin ceza infaz kurumunda geçirdikleri süreyi sosyal hayata hazırlanmaları noktasında verimli geçirmeleri gerekiyordu. Cezanın sağlıklı bir şekilde infaz edildiğinden bahsedebilmek için hükümlünün iyileştirilmesini, hükümlünün eğitimini, hükümlünün sosyal hayata hazırlanmasını temel hedef olarak benimsedik. Benim şahsi
fikrim infaz sistemimizin kırılma noktası burasıdır. Bu aşamadan sonra da tüm yapılanmayı bu hedefe yönelik olarak
gerçekleştirmeye başladık. Türkiye’de son 10 yılı aşkın bir süredir bu konuda çok ciddi bir değişim ve dönüşüm
yaşandığını ifade etmek istiyorum. Cezanın infazı anlayışı çok teknik bir konudur. Nasıl ki tıptaki gelişmeleri dünya
tıp literatüründeki gelişmelerden bağımsız göremezseniz, nasıl ki Türkiyedeki tıp hizmetleri, sağlık hizmetleri dünya
ile uyumlu olarak bir yerlere gelmek zorundaysa infaz anlayışındaki
değişim de dünyayla çok ilgili olmalıdır. Dünyayla kastedilen hangi
segmentte yer alıyorsanız bu konuda o segment içerisinde, tüm ülkelerin birbiriyle çok irtibatlı olmasıdır. Hiç şüphesiz infaz hizmetlerinde
de birinci lig ülkeler vardır, ikinci lig ülkeler vardır daha alt gruplar
da vardır. Bunu kurumsal bir taassup ya da kurumsal bir beğeninin
ötesinde ifade ediyorum. Bunu memnuniyetle ifade ediyorum. Bugün
kendimize ait tüm eksiklikleri görüyoruz. Yapmamız gereken icraatları biliyoruz. Bunu bilerek ifade ediyorum ki biz şu anda cezanın
infazıyla ilgili meseleler de dünyanın en üst segmenti içerisinde yer
alıyoruz. Tüm uygulamalarımız, kurumsal alt yapımız buna uygundur. Biz bunu sadece kendimize bakarak söylemiyoruz. Avrupa’yla
çok yakın temasımız var. Dolayısıyla bugün itibariyle detaylarına da
yer verebileceğim şekilde olumlu bir noktada bulunduğumuzu ifade
etmek istiyorum. Yapılması gereken şeyler yok mudur? Olay bitmiş
midir derseniz tabi ki yapılması gereken çok şey var.
Hükümlü ve tutuklularla yapılan eğitici ve öğretici
faaliyetler nelerdir?
Hükümlü ve tutukluları sosyal hayata hazırlayan, ceza infaz
kurumunda geçirdikleri zamanı daha yapıcı hâle getiren, kişisel
donanımlarını artıran faaliyetlerimiz var. Bunlar iyileştirme ve
eğitim faaliyetleridir. Biz, ceza infaz kurumlarında özellikle mahkumların eğitimlerini tamamlamalarını temin etmeye çalışıyoruz.
Uzaktan eğitim sistemini kullanıyoruz. Açık ilköğretim, açık lise,
açık üniversite yoluyla hükümlünün ceza infaz kurumunda kaldığı sürede eğitimden uzak kalmamasını temin etmeye çalışıyoruz.
Açık cezaevlerinde de hükümlüler örgün eğitime devam edebiliyorlar. Bugün bizim ceza infaz kurumlarımızda, ilköğretimden
doktoraya kadar öğrenciler var. Burada, ilk defa bir şeyi ifade
etmek istiyorum, daha geçtiğimiz hafta Rize L Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumundaki bir hükümlümüz görüntülü görüşme sistemiyle bizim binamıza gelen Gazi Üniversitesi hocalarına tez savunmasını yaptı ve zannediyorum ki yüksek lisansını bu şekilde
bitirmiş oldu. Dolayısıyla teknolojiyi de kullanmak suretiyle
önceliğimiz hükümlülerimizin eğitimlerine ara vermemeleri ya
da eğitimlerini aksatmamalarıdır. Çünkü biz Türkiye’de hiçbir
ferdin kaybedeceği bir zamanın olmadığını düşünüyoruz. Ceza
infaz kurumunda da olsa kaybedeceği zaman yok, dışarda da
olsa kaybedeceği zaman yok. Gözden çıkaracağımız ve israf
edeceğimiz tek bir ferdimiz de yok. Biz her bir ferdin kazanılması gerektiğini, bu ülkenin sistemi içerisinde hizmet üretmesi
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Meclis Özel Dergisine verdiği röportajda, cezanın sağlıklı bir şekilde infaz edildiğinden bahsedebilmek için hükümlünün iyileştirilmesini, hükümlünün eğitimini, hükümlünün sosyal hayata hazırlanmasını temel hedef
olarak benimsediklerini söyledi.
gerektiğini ve nitelikli hale gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun bir parçası olan ceza infaz kurumlarında da
bunun eğitimini veriyoruz. Bir başka boyut öğrenimini kesintisiz yürütme konusunun ötesinde bir takım mesleki
donanımlar kazandırmaya çalışıyoruz. Bu noktada da özellikle mesleki eğitim konusuna önem veriyoruz. Atölyelerimizde hem bunun eğitimini veriyoruz hem de bu eğitimin uzantısı olan iş yurdu faaliyetlerimizle profesyonel
anlamda eğitimler yapıyoruz. Bugün burada gördüğünüz her şey ceza infaz kurumu üretimidir. Çağın çizgilerini
taşıyan çok daha modern üretimlerimiz var. Ceza infaz kurumlarında mobilyadan gıdaya kadar, çini gibi, bakır gibi
el sanatlarından, ayakkabıcılık ve deri sektörüne kadar hemen her alanda geniş bir yelpazede üretimlerimiz var. Bununla ilgili olarak da yaklaşık bir ay öncesinde Sayın Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’ın katıldığı ve Sayın Meclis
Başkanımızın da teşrif ettiği bir iş yurtları fuarımız oldu. Bu fuar dünyada başka bir örneği olmayan bir fuardır.
Çünkü teşhir edilen tüm ürünler sadece ceza infaz kurumlarında üretilmiştir. Yıllarca biz bunu sergi olarak yaptık.
Ama üretim kapasitemiz itibariyle gördük ki biz bu fuarı kaldırabiliriz. Bu anlamda bir fuar düzenlemiş olduk. Bizim açımızdan çok da ilgi gördü ve başarılı geçti. Son bir konu da hükümlülerin kişisel gelişimlerini sağlayacak bir
takım eğitimlerde veriyoruz. Zaman zaman talep üzerine manevi alanda eksikliklerini giderebilecekleri eğitimlerde
veriliyor. Bunun dışında kişisel gelişim uzmanlarından tutun da ceza infaz kurumlarına gelen psiko-sosyal servislerin faaliyetlerine kadar hükümlülerin psikolojik olarak da, sosyal anlamda da dışarıdaki hayata hazır hale gelmeleri
noktasında eğitimler veriyoruz. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda, hepsine toplu bir bakışla yaklaştığınızda aslında
biz ceza infaz kurumlarında aynı zamanda milli eğitimin, halk eğitimin faaliyetlerini yürütüyoruz.
Bununla beraber yapılan sosyal sorumluluk projeleri var mıdır?
Dışarıdan özellikle STK’ların ceza infaz kurumlarına sosyal sorumluluk anlamında
zaman zaman yaklaşımları oluyor. Esasen biz ceza infaz kurumlarını her ne kadar Adalet
Bakanlığının yönetimi altındaki kurumlar olarak görüyorsak da ceza infaz kurumları toplumun her kesiminde, her dinamiğinin sosyal sorumluluk sahası içerisinde olan kurumlardır. Dolayısıyla ceza infaz kurumlarıyla aslında toplumun her kesiminin yapıcı anlamda
ilgilenmesi icap eder. Bu aynı zamanda toplumun kendi iyiliği içindir. Çünkü bizim tüm
çabamız ceza infaz kurumunda bugün bulunan hükümlülerin yarın bu toplumla aynı kaldırımlarda yürürken bu toplumun güvenebileceği, toplum için üretken birer birey haline
getirmektir. Bu da yine bu toplumun menfaati için önemlidir. Biz bu noktada STK’larla
zaman zaman çok yakın ilişkiler kuruyoruz. Bunun dışında özellikle açık ceza infaz kurumlarımız bulundukları yerlerde orman teşkilatıyla işbirliği yapmak suretiyle orada ağaç dikme
faaliyetlerine katkı sağlıyorlar. Bazı yerlerde söz gelimi sahillerin temizlenmesi konusunda
yerel idarelere katkı sağlıyorlar. İş gücü, insan emeğiyle çözülebilecek bazı konularda gönüllülük esasına göre destek verebiliyoruz. Ancak bu konular daha ziyade açık cezaevlerinde
söz konusu oluyor. Kapalı infaz kurumlarımızdan dışarı hükümlü çıkarmak teknik anlamda
problemli olduğu için bu faaliyetlere dışarıda katılamıyorlar.
Türkiye’de yeni 64 kampüs ceza infaz kurumu yapılması projesinden bize
bahseder misiniz?
Biz Türkiye olarak büyüyen bir ülkeyiz. Nüfus anlamında da büyüyen bir ülkeyiz. Geçmişten bugüne bakarsanız ceza infaz kurumları sayısında da bir artışın olduğunu görüyorsunuz. Bu artışın sebebine bakıldığında tek başına ülkemizde suç işleme eğilimindeki artıştan
kaynaklanmıyor. 2005 yılında bizim mevzuatımızda çok köklü bir değişiklik oldu. Ceza ve
adalet sistemimiz değişti. Türk Ceza Kanunu, İnfaz Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu değişti. Bunların hepsi birden doğrudan cezaevlerindeki mevcudu etkileyebilecek temel yasalardı.
Ceza yasasındaki değişikliklerle bazı suçların cezaları daha da ağırlaştırıldı. Daha sert cezalar
getirildi. Mesela müteselsil suç kavramı değiştirilmek suretiyle birden fazla işlenmiş suça cezanın bir miktar artırılmasındansa herbir eylem için ayrı bir ceza verilmesi gibi hukuki sonuçlar
doğdu. Bunlar tabi ceza kanunu içerisine yerleştirilmiş ama sonuç cezayı çok ciddi anlamda
etkileyebilecek faktörlerdi. Yine ceza muhakemesi kanunundaki değişikliklerle, savcıların suçun tespiti konusundaki güçleri çok arttırıldı. Dolayısıyla suçun tespiti ve ispatı çok kolaylaştı.
Dışarıda işlenip de tespit edilemeyen birçok suç yargının önüne artık bir cezai sonuca kavuşacak
şekilde gelmiş oldu. Böylece suç sayısı artmış gibi gözükmeye başladı. Ama hepsinden önemlisi
infaz kanununda yapılan değişiklikle mahkemelerce verilen hükümlerin infaz oranları arttırıldı.
Eskiden ‘‘10 sene hapis cezası verildi ama 3 sene yattı çıktı’’ deniliyordu. Adam öldürmekten
girdi çok kısa sürede çıktı deniliyordu. Bugünkü infaz yasamızın çok sert bir yasa olduğunu ifade
etmek lazım. Cezanın önemli bir miktarının ceza infaz kurumunda geçmesini temin eden bir yasa
olduğunu ifade etmek lazım. Artışlar bu anlamda suç artışından ziyade teknik anlamda suça verilen cezanın arttırılması ve cezanın yerine getirilme oranının arttırılması şeklinde algılamak lazım.
Tabi çeşitli bilimsel verilerle, geçmişten bugüne çeşitli donelerden istifade edilerek önümüzdeki
10 yıllık süreçte nasıl bir tabloyla karşılaşacağımızın hesapları yapılıyor. Bunlar tamamen bilimsel
görüşlerden istifade edilerek yapılıyor. Buna karşılık da bunlara yeterli ceza infaz kurumlarının da
Şubat 2015
yapılması icap ediyor Geçmişe yönelik olarak baktığınızda Türkiye’de özellikle eskiyen ceza infaz kurumlarının da insan hakları anlamında çağdaş ceza infaz anlayışının gereklerini karşılayamadığını görüyoruz. Çünkü
arzu ettiğimiz infaz anlayışını ortaya koyabilmemiz için
öncelikle fiziki alt yapımızın buna müsait olması lazım. Eğitimi uygulayabilmek için eğitim salonlarımızın olması lazım. Hükümlülerin birbiri üzerine baskı
kurmaksızın sizin iyileştirme faaliyetlerinizden olumlu
etkilenmesini temin etmek istiyorsanız bunları çok kalabalık koğuşlarda tutmamanız icap ediyor. Bunun için
yeni fiziki mekanlara ihtiyaç var. Çağın gereklerinin dışında kalmış, hükümlü ve tutukluların bu anlamda insani ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak yapıları terk ederek,
bunları kapatarak, yeni bir mantıkla düzenlenmiş fiziki
mekanlara yönelmek gerekir. Bir tercih olarak bu yeni
ceza infaz kurumlarımızı da adına ister kampüs deyin,
ister yerleşke deyin bu kavramlar adı altında toplulaştırılmış ceza infaz kurumları olarak planladık. Bunun ne
faydası olur? Bu tip toplu ceza infaz kurumlarının alanlarında erkek, kadın, yetişkin, çocuk gibi farklı grupları
karşılayabilecek kurumlarımız olduğu gibi, açık ceza
infaz kurumları gibi bunların lojistik ihtiyacını karşılayacak kurumlarımız da var. Güvenlik açısından daha
korunaklı, hizmetlerin karşılanması açısından maliyeti
daha düşük, daha kaliteli yemek çıkarabildiğiniz, daha
profesyonel hizmet üretebildiğiniz ceza infaz kurumları
doğrultusunda son yıllarda yaptığımız infaz kurumlarında kampüs ya da yerleşke modeline daha çok ağırlık veriyoruz. Bakanlığımızın genel politikası itibariyle
bunları ifade ediyorum.
Basına yansıdığı üzere çocuk hükümlü ve
tutukluların kaldığı eğitim evlerinin kapatılıp
hepsinin tek bir çatı altında toplanması fikri ile
ilgili neler söylersiniz?
Öncelikle bu konuda bir yakınma ifade etmek istiyorum. Ceza infaz kuramlarıyla ilgili ben her gün haber
bültenlerinde çeşitli bilgiler okuyorum. İster çeşitli haber bültenlerindeki bilgiler ya da görsel ve yazılı basındaki bilgiler, ister çeşitli yasal kuruluşlarca bize aktarılmış bilgiler, ister ceza infaz kurumlarımızı denetleyen
yasal kurullardan bize gelen bilgiler, isterse münferit bir
bilgi akışı şeklindeki bilgiler olsun kurumlarımızdaki
bir olumsuzluğu içeren her durumla ilgili ayrı ayrı özen
göstererek ilgileniyoruz. Bizim yaptığımız görev sadece
klasik devlet memuru anlayışı içerisinde mesainin doldurulmasından ibaret bir görev değildir. Aslına bakarsanız özü itibariyle burada vicdani bir görev yürütüyoruz.
Türkiye’nin her hangi bir yerinde ceza infaz kurumlarından birinde sistematik bir şiddet varsa bunun vicdani
sorumluluğu burada görev yapan herkesin üzerindedir.
Biz bu anlayış içerisinde hareket etmek zorundayız. O
sebeple biz bu konularla ilgili, diğer aksamalarla ilgili
bilgi akışı olduğunda mutlaka bunlarla ilgili değerlendirmeler yapıyoruz. Yerinden bilgiler alıyoruz, harici incelemeler yapıyoruz, olayın büyüklüğüne göre gerekirse
tetkik etmek adına birilerini gönderiyoruz. Bu konuda
hiyerarşik olarak Sn. Bakanımızın da, Sn. Müsteşarımızın da çok titizlikle bu konuları takip ettiğini biliyoruz.
Hepimiz için bu vicdani problemdir. Fakat bunları ifade
ettikten sonra bize gelen her bilgiyi ön yargıdan uzak bir
şekilde detaylı incelediğimizi de söyledikten sonra maalesef özellikle ceza infaz kurumlarıyla ilgili yazılanların,
çizilenlerin birçoğunun bilgiden yoksun ve uzak olduğunu, tamamen duyuma dayalı olduğunu dile getirmek
istiyorum. Hatta çok basit bir telefon görüşmesiyle buradan öğrenilebilecekken, bunun yapılmayıp günlerce
de üzerinde haberler yazıldığını görüyoruz. Biz her gün
bakanlığımıza bu konularla ilgili çeşitli bilgi notları da
Seslenis
aktarıyoruz. Çocuk ceza infaz kurumlarımızın, eğitim
evlerinin kapatılması gibi bir şey söz konusu olmayıp
tam tersine yeni eğitim evleri açıyoruz. Ankara çocuk
eğitim evimiz vardı, ilk eğitim evimizdi. Şu an itibariyle
de İstanbul’da çocuk eğitim evi açılmış oldu. Bu kapsamdaki çocuklarımızın sayısını karşılamaya fazlasıyla
yetiyor. Eğer ki kapasite sorunu yaşarsak üçüncüsünü
de açarız. Ama şu anda böyle bir sorun gözükmüyor.
Çocuklarımızın barındırıldığı bir de çocuk ve gençlik
ceza infaz kurumlarımız var. Türkiye’de bir kısım çocuğumuz müstakil olarak çocuklar için yapılmış bu çocuk
kapalı ceza infaz kurumlarımızda kalıyor. Bir kısım çocuğumuz da genel ceza infaz kurumlarımızın çocuklar
için özel ayrılmış bölümlerinde kalıyor. Doğrusunu isterseniz biz genel ceza infaz kurumlarımızın bu çocuklar
için ayrılmış özel bölümlerinde kalınmasındansa, müstakil çocuk ceza infaz kurumlarında kalınmasını daha
çok arzu ediyoruz. Bunun sebebi ise, çocuk ceza infaz
kurumları çocukların ihtiyaçları gözetilerek yapılmış
kurumlardır. Bu kurumlarda söz gelimi çocuklar tek kişi
olarak kalırlar. Odaya girdikleri zaman kapıları otomatik
olarak kilitlenir. Kapının tekrar açılması için orada 24
saat görevli olan memurumuza çocuğun çağrı göndermesi gerekir. Bunu yapmamızın amacı çocuk kendisini
güvende hissetmediği zaman odasına çekilsin diye. O
kapı ancak görevli nezaretinde açılabilsin diye. Yine çocuklarımız gün içerisinde sosyal zamanlarını bu odaların
baktığı ortak sosyal alanlarda geçiriyorlar. Bu zamanları
grup lideri dediğimiz bir görevlinin nezaretinde geçiriyorlar. Grup lideri bu çocukları yönlendiriyor ve tüm
gün bu çocuklarla beraber zaman geçiriyor. Hem o çocuklara rol model oluyor, hem de tüm gün o çocukların
eğitim faaliyetlerini koordine ediyor. Fiziki imkanların
iyi olduğu bir ceza infaz kurumunda çocuğun eğitimi,
geliştirilmesi ve özellikle de çocuğun korunması pek
hala çok daha mümkünken, genel ceza infaz kurumu
içerisinde bu şartları taşımayan bir bölümdeki çocuğun
özellikle birbirlerine karşı korunmaları çok daha zordur.
O yüzden Türkiye’nin çeşitli yerlerinde müstakil çocuk
ceza infaz kurumunun sayısını artırmak suretiyle çocukları daha ziyade bu merkezlerde toplama çabası içerisindeyiz. Ama özellikle eğitimevlerinin ya da çocuk ceza
infaz kurumlarının kapatılması gibi bir düşüncemiz söz
konusu değildir.
Hükümlü ve tutukluların tutukluluk sürelerini tamamladıktan sonra sosyal hayata adaptasyonlarında bizler yeterince yanlarında olabiliyor muyuz?
Bu noktada biz ceza infaz kurumunda bulundukları
süre içerisinde hükümlünün sosyal hayatta daha güçlü
olabilmesi, daha donanımlı olabilmesi, daha nitelikli olması noktasında bir şeyler yapıyoruz. Ancak bu konuda
Sn. Bakanımızın da çeşitli konuşmalarda çok sık üzerinde durduğu bir husus var. Toplumun hükümlülere bakışı
nedir? Toplum hükümlüyü daha en baştan reddediyor.
Oysa ceza infaz kurumlarına girmiş olmak bir insanın
kötü olduğunu, girmemiş olmakta bir insanın iyi olduğunu göstermiyor. Ben ceza infaz kurumlarında çıkmış ya
da ceza infaz kurumlarında bulunan son derece nitelikli,
insani değerleri son derece yüksek ama hayatta bir şekilde bir hataya bulaşıp ceza infaz kurumuna girmiş insanlar olduğunu biliyorum. Yirmi yıldır ben bu sistemin içerisindeyim ve bu insanlarla iç içeyim. Hiç şüphesiz ceza
infaz kurumlarında olup da ıslahı noktasında ümitsizliğe
düşen bazı umutsuz vakalar olduğunu da zaman zaman
görüyoruz. Bunlar bu toplumun gerçekleridir. Ama ceza
infaz kurumlarından sırf bir şekilde geçmiş diye tahliyesinden sonra bu insanlara karşı bir blokaj uygulamak,
bu insanlara ön yargılı bakmak, bunlara iş vermemek,
bunlara alan tanımamak aslına bakarsanız bu toplumun
kendisine yaptığı bir hatadır. Kendi kendisine karşı yaptığı bir kötülüktür. Çünkü o kişiyi siz kabul etseniz de
etmeseniz de, siz o kişiyi sosyal hayatta bir alan tanısanız da tanımasanız da o kişi sizin gerçeğinizdir. Sizin
çocuklarınızla, sizin kardeşlerinizle, sizin ailenizle aynı
kaldırımda yürüyecektir o kişi. Ama bence toplumun
menfaatine uygun olan o kişiyi, o kaldırımlarda sağlıklı
yürütmektir. Daha sağlıklı bir birey olarak kabul etmek,
bu konuda bence ön yargıların değişmesinde yarar var.
Özellikle son yıllarda denetimli serbestlikle beraber bu
kişilerin tahliyeden sonraki takibini de yapıyoruz. Yani
şartlı tahliye edilmiş bir hükümlüyü çalıştıran kişiye
hadi artık bundan sonra tüm sorumluluk size ait, bu
sizin sorununuz demiyoruz. Tam tersine onun iş ortamına ve sosyal hayata uyum gösterip göstermediğine
denetimli serbestlik aracılığıyla bizde kontrol ediyoruz.
O yüzden toplumun eski algısını bir kez daha gözden
geçirmesinde yarar var. Burada çok önemli bir hususun
daha altını çizmek istiyorum. Sivil toplum örgütlerine
de seslenmek istiyorum. Ben geçenlerde sosyal hizmet
uzmanlarıyla ilgili bir çalıştayda Başkent Üniversitesine konuşmacı olarak gitmiştim. Orada bir sivil toplum
örgütü de bizlerden beklentisinin dile getirmişti. Bende
onlardan beklentimi ifade ettim. Sivil toplum örgütlerinin ceza infaz kurumlarının içerisindeki bireylere yakın
ilgi gösterdiklerini görüyorum. Hakları açısından, genel
yasaların uygulanması açısından ama ben sivil toplum
örgütlerinden özellikle çocuklar için ceza infaz kurumlarında gösterdikleri ilginin bir parçasını da ceza infaz
kurumlarından çıktıktan sonra bu insanlara göstersinler.
Onların sosyal hayatta ayakta durmaları için yanlarında
yer almaları çok daha anlamlı olacaktır.
Peki, dışarıdaki hayata adapte olamayan
hükümlü ve tutukluların tekrardan ceza infaz
kurumlarına girme istatistikleri nedir?
Denetimli serbestlik tedbiri altında şu anda yaklaşık
280 bin kişi var. Denetimli serbestlik 2005 yılında faaliyete geçen bir sistem. Yani 10 yıllık bir sistem. İngiltere
ve Fransa’da bunun 100 yılı aşkın geçmişi var. Biz 10
yıllık bir sistemi aslında beklenenden çok daha önce çok
daha önemli bir noktaya getirdik. Bugün denetimli serbestlik sistemi infazın olmazsa olmazı oldu. Gerçekten
cezaların etkinliği kişinin sosyal hayata kazandırılması
açısından da görüldü ki ceza infaz kurumları kadar hatta
onlardan daha önemli bir sistemdir. Ancak bu sistemin
de zaman zaman kamuoyunda haksızlığa uğradığını
görüyoruz. Çeşitli haberlere konu olduğunu görüyoruz.
Denetimli serbestlik adı altında suç işleyen münferit
örneklerin ön plana çıkarılmak suretiyle bu sistemi işe
yaramaz bir sistem gibi gösterilmeye çalışıldığını görüyoruz. Denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken suç işleyenlerin oranı binde sekizdir. Bu rakam bile tek başına
bu sistemin çok önemli bir sistem olduğunu gösteriyor.
R öportaj
Sayfa 11
Yine toplumumuz denetimli serbestliği şu anda belirli
günlerde imza atıp dönmekten ibaret bir sistem olarak
görüyor ve zannediyor. Oysa bugün denetimli serbestlik
sistemi cezaevinden çıkan hükümlünün risk analizinin
yapılmasıyla başlayıp, bu hükümlünün taşıdığı risklere
uygun eğitimlerin süreç içerisinde verilmesini temin
eden ciddi bilimsel bir sistemdir. Bu sistem şu anda tam
olarak bu normlarla yüzde yüz bir verimlilikle çalışıyor
mu? derseniz, elbette ki çalışmıyor. Bazı sistemleri siz
kullandıkça daha fonksiyonel hale getirirsiniz. Ama
mutlaka süratle yol almak lazım ve bunu uygulamak gerekir. Bugün 280 bin kişini bu sistem içerisinde olması
bile bu sistemin ne kadar kapsayıcı, ne kadar önemli bir
fonksiyon ifade ettiğini gösteriyor. Bunun uzantısı olan
elektronik izleme sistemimiz var. Bunu belki basından
ya da haricen duymuş olabilirsiniz. Yaklaşık bin 600 kişide elektronik izleme sistemiyle izleniyor. Dolayısıyla
bir bütün olarak baktığınızda Türkiye’de denetimli serbestlik sistemi yine yurt dışında yaptığımız seyahatlerde
orada yaptığımız incelemelerde de karşılaştırdığımız
şekliyle ifade ediyorum çok önemli bir noktaya gelmiştir.
Eski yıllarda ceza infaz kurumlarında ölüm
oranları yüksekti. Günümüzde bunu rakamlarla nasıl ifade edebiliriz?
Ceza infaz kurumlarındaki ölümlerin çeşitli nedenleri var. Doğal nedenlerle ölüm, hastalık nedeniyle ölüm,
intihar nedeniyle ölüm var. Biz bu konuların her birini
ayrı bir vaka olarak alıp teknik anlamda inceliyoruz.
Bu sayıları azaltma anlamında çalışmalar yapıyoruz.
Son yıllarda mevzuattaki değişiklikle 6411 sayılı yasa
gereğince ceza infaz kurumunda yaşamını idame ettiremeyecek kadar hasta olanların infazının ertelenmesi temin edildi. Bu kapsamda da birçok hükümlü ve tutuklu
bundan istifade etmiş. Toplam 332 kişi bugüne kadar bu
yasadan istifade etti. Bununla ilgili kamuoyunda kapsamın genişletilmesi, ceza infaz kurumlarında daha başka
son aşamaya gelmemiş hastalıklarında tahliye yapılması
noktasında tartışmalar var. Bu konuyla ilgili yorum yapmak bizim dışımızda siyasi iradeyle ilgilidir. Ancak ceza
infaz kurumlarındaki ölüm oranlarını, dışarıdaki ölüm
oranıyla kıyasladığınız zaman bunun büyük bir farklılık
göstermediğini görüyorsunuz. Ama intihar anlamında,
olağan dışı ölümler anlamında ifade edersek Avrupa
Birliği ülkelerinin tümünden daha az intihar sayısına sahibiz. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Sosyolojik nedenler, inanç faktörleri gibi nedenler olabilir. Ama temel nedenlerinden bir tanesi ceza infaz kurumlarımızda alınan
tedbirler ve psiko-sosyal servis faaliyetlerimizdir. Biz
yine de her bir vakayı kendi içerisinde analiz ediyoruz.
Sebeplerini anlamaya çalışıyoruz, önleme noktasında
tedbirler geliştiriyoruz.
Seslenis
Sayfa 12
Vehbi Kadri KAMER
İşyurtları Kurumu
Daire Başkanı
Örnek
Projelerimizden
Biri
”Afyonkarahisar Açık Ceza İnfaz
Kurumu Kompakt Arşiv Projesi” İle
Örnek Ceza İnfaz Kurumlarımızdan
Biri “Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu”
Bu ayki yazımda; yine örnek projelerimizi ve ceza infaz
kurumlarımızı yazmaya devam edeceğim. Uygulamaya
bakıldığında bütün ceza infaz kurumlarımızda örnek
projelerin gerçekleştiği, örnek uygulamaların yapıldığı
görülmektedir. Yazılarımda Ülkemizin tamamını
ilgilendiren makro ölçekli bu projeleri sırasıyla
açıklamayacağım.
II. Örnek Projelerimizden biri “Afyonkarahisar Açık
Ceza İnfaz Kurumu Kompakt Arşiv Projesi”
Dünyada üzerinde çalışılan önemli konulardan biri de
arşiv çalışmalarıdır. Bakanlığımızca teknolojiyi kullanarak
arşiv çalışmalarının yürütülmesi amacıyla “kompakt
arşiv sistemine geçilmesine karar vermiş, bu amaçla bir
yandan hükümlülere bu sistemin üretim aşamalarının
öğretilmesi ve ceza infaz kurumlarından salıverildikten
sonra bu alanda çalışma imkanına sahip olmaları, diğer
yandan adliyelerin ihtiyaç duyduğu kompakt arşivlerin
hazırlanabilmesi amacıyla işyurtlarınca çalışmalar
başlatılmıştır.
Kompakt arşiv sistemi, diğer arşiv sistemlerine nazaran
% 60 kadar daha fazla arşivlemeye olanak sağlamakta,
bu sistemde bulunan evraklar tozdan korunmakta,
yangından az etkilenmekte, kodlama sistemi sayesinde
evraklara erişim kolay gerçekleşmekte, evrakları güvenli
saklama olanağı sağlamakta, mobiller sisteme sahip
olması nedeniyle her alana monte edilebilmektedir.
Her dolap, 1 metre genişliğinde, 60 cm derinliğinde
ve 217 cm yüksekliğinde olup, on raftan oluşmaktadır.
Yusuf Kenan ÇAĞLAR
Kontrolörler
Kurulu Başkanı
KURUMLARDAKİ ÇOCUK
HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR
Ceza infaz kurumlarının en büyük özelliği, hiç
bir zaman işlerin rutin seyretmemesi ve her an
yeni bir olay ya da sorunla karşılaşmanın olağan
olmasıdır. Bu nedenle, ceza infaz kurumları sadece belirli bir görevin yerine getirildiği kurumlar olarak görülmemeli, yaşamın sürekliliği içerisinde her türlü ihtimale göre organize olunması
zorunlu olan bir teşkilat olarak değerlendirilmelidir.
Aslında yapılan tüm çalışmalar sadece bir
amaca hizmet etmek için, yani kurumlarımızda
kalan tüm hükümlü ve tutukluların insan onuruna
yakışır şekilde yaşamalarını sağlamak için sürdürülmektedir. Elbette ki bu görevin yerine getirilebilmesi sırasında harcanan mesai, personelimizin gösterdiği özveri ve sorumluluk anlayışından
güç almaktadır.
Bir başka yönüyle konuya baktığımızda ise,
hükümlü ve tutuklular ile personel arasında paylaşılmış bir yaşam olduğu görülmektedir. Öyleyse bu yaşamın güzel bir şekilde geçmesi için
herkese sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluk,
hükümlü ve tutuklular için kurallara uymak, personel için mevzuata uyum şeklinde ortaya çıkarken, bunlar dışında asıl etkili olanın ise ilişkiler
sırasında insani davranışlar gösterilmesi olduğudur. Bu anlayışla, günaydın ile başlayan bir
günün birçok sorunu hallettiği, nasılsın demenin
ise büyük faydalar sağlayacağı unutulmamalıdır.
Ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve
tutuklular arasında öncelikli gruplarımızın bulunduğu ve bunların başında da çocuk hükümlü
ve tutukluların geldiği bilinmektedir.
Aslında bütün çocuklar birbirlerine benzerler. Ancak; aileleri, yaşadıkları çevre ve almış oldukları
eğitim onları farklılaştırmaktadır.
Belki de bu farklılaşmada şansız olan çocuklar
kurumlarımıza gelmekte ve yaşamlarının belirli
D üşünce
Şubat 2015
Her raf, 40 cm yüksekliğinde, 30 cm derinliğinde ve 100
baş hayvan ile 344 adet keçi ve 871 adet koyun olmak üzere
adet nardan meyve üretim çalışmaları devam etmektedir.
cm genişliğindedir. Yine her dolap bir ton yük alabilecek
toplam 871 adet küçükbaş hayvan bulunmakta, geçen yıl
Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda meyilli ve tarıma
kapasitede bulunmaktadır. Kompakt arşivlerin üretimine
hayvancılık faaliyetlerinden 833.832 litre süt elde edilmiştir.
verimsiz alanların 200 hektarında orman ağaçlandırması
2014 yılında Afyon Açık Ceza İnfaz Kurumunda başlanmış,
Bu çalışmalar ile hükümlüler bir yandan hayvan yetiştiriciliği
yapılmış olup çoğunluğu fıstık çamı olmak üzere yaklaşık
bu amaçla 900 m² atölye inşa edilmiş, son teknoloji makine ve
konusunda bilgi ve tecrübeye sahip olmuşlar diğer yandan
130.000 fidan dikimi tamamlanmıştır.Kurum tarafından
ekipman alınmıştır. Bugüne kadar Genel Müdürlüğümüze 70,
ceza infaz kurumunda bulunan mandıranın süt ihtiyacı ile
İzmir Adliyesinde bulunan sosyal tesisler ve kafeteryalar
Daire Başkanlığımıza 14, Ankara Bölge Adliye Mahkemesine
diğer ceza infaz kurumlarının et ihtiyacı karşılanmıştır.
işletilmekte olup, sosyal tesislerde 2 si suit, 6 sı tek kişilik
143, Gönen Adliyesine 14 grup ve Kazan Adliyesine 100
Hayvancılık çalışmalarına ilave olarak kanatlı hayvancık
ve 17 si çift kişilik olmak üzere toplam 25 oda ile otel
grup dolap üretilmiş ve montajı yapılmıştır. Afyon Açık
çalışmaları kapsamında Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda
hizmeti sürdürülmekte, hakim ve Cumhuriyet savcıları
Ceza İnfaz Kurumunda hükümlülerin meslek eğitimi ile ilgili
23.000 adet tavuk kapasiteli yumurta kümesi bulunmakta
ile adliye personeline günde 700 kişilik yemek hizmeti
kompakt arşiv üretim çalışmalarının yanında, demir atölyesi,
olup 2014 yılında 4.345.800 adet yumurta üretimi yapılmıştır.
verilmekte, kafeteryalarda ve çay ocaklarında ayda 47.000
mobilya ve marangoz atölyesi, unlu mamuller atölyesi, terzi
Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda mandıracılık faaliyetleri
bardak çay servis edilmekte ve otoparktan günde 750 araç
atölyesi, sebze ve fide yetiştiriciliği, inşaat işkolu ve temizlik
kapsamında 200 ton peynir,1.300 ton yoğurt, 20 ton tereyağı
yararlanmaktadır. Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunun
işkolu faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. 2014 yılında;
üretilmiş, üretim miktarının bu yıl 5.000.000 litre süte
mobilya atölyesinde, adliyeler, ceza infaz kurumları,
demir atölyesinde 4.000 çelik raf, 2.000 soyunma dolabı,
500 ton peynire 2.000 ton yoğurta ve 60 ton tereyağına
devlet hastanelerinin mobilya, tabela, dolapları, metal
1.200 ranza, marangoz atölyesinde İzmir Tapu ve Kadastro
çıkarılması hedeflenmektedir. Bu anlamda gereken yatırımlar
atölyesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı
Bölge Müdürlüğünün il ve ilçelerindeki büro malzemeleri,
gerçekleştirilmiştir. Tarımsal faaliyetler ile ilgili olarak bu
birimler için raylı kapı, demir istif paleti, fens teli imalatı
Afyon Kocatepe Üniversitesinin mobilya malzemeleri,
ceza infaz kurumunun 70 dekarında zeytincilik, 30 dekarında
yapılmakta, mandıracılık ve hayvancılık işkollarında başta
terzi atölyesinde nevresim takımları ve iş önlükleri, inşaat
sebzecilik, 30 dekarında meyvecilik, 465 dekarında yem
ceza infaz kurumları ve sosyal tesisler olmak üzere birçok
işkolunda, çeşitli kurumların boya, badana ve onarım işleri
bitkileri (silajlık mısır, arpa, yonca) ve 2.000 dekarında
kamu kurumuna üzere beyaz ve kaşar peyniri, yoğurt,
yapılmıştır. Kurumda geçen yıl 44 ayrı meslek kursuna 915
orman ağaçlandırılması çalışmaları yapılmaktadır. Bu
ayran, yumurta üretimi sürdürülmekte olup, Kurum ISO
hükümlü katılarak farklı alanlarda mesleki eğitim almışlardır.
çalışalar arasında zeytincilik çalışmaları yoğun bir şekilde
22000 ve ISO 9001 sertifikalarını alarak ürün ve kalite
III. Örnek Ceza İnfaz Kurumlarımızdan biri Foça Açık
devam etmektedir. Ceza infaz kurumunun meyilli ve yamaç
güvenliğini tescillemiştir. 2015 yılında Foça Açık Ceza
Ceza İnfaz Kurumu
arazilerin bir kısmına erozyonu azaltmak amacıyla zeytin
İnfaz Kurumu “serbest et tavuğu” üretime geçmiş, bu
Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu Cumhuriyetin ilk
ağaçları dikilmiş, halen 310 yaşlı, 771 yetişkin ve 1.308 genç
amaçla 250 adet et tavuğu besiye alınmış, 3.000 adet
yıllarında askeri birlik olarak kullanılmış, 1962 yılından
olmak üzere toplam 2.389 civarında zeytin ağacının bakımı
serbest et tavuğu kümes inşaatı devam etmektedir. Yine
itibaren açık ceza infaz kurumu olarak faaliyet göstermeye
yapılmaktadır. Yine bu yıl 10.000 zeytin ağacının dikimi
bu yıl her biri 264 kapasiteli üç ayrı büyük baş hayvan
başlamıştır. Kurum, 7.000 dönüm arazi üzerinde tarım ve
gerçekleştirilecektir. Foça Açık Ceza İnfaz Kurumunda,
barınağı, iki adet 30.000 kapasiteli yumurta tavuğu
hayvancılık başta olmak üzere 37 ayrı atölyede hükümlülerin
hükümlülerin sebze yetiştiriciliğini öğrenmeleri ayrıca diğer
kümesi yapılacaktır.
topluma kazandırılmaları için mesleki eğitim çalışmalarına
ceza infaz kurumlarının ihtiyacı olan sebzenin üretilmesi
IV. Değerlendirme
sürdürülmektedir. Bu ceza infaz kurumunda; 2014 yılında
için yoğun çalışmalar gerçekleşmekte olup, bu kapsamda
Ceza infaz kurumlarımızda hükümlülerin topluma
toplam 1.037 hükümlü işyurtları kapsamında aldıkları
yaklaşık 30 dekar alanda yazlık ve kışlık olarak domates,
kazandırılması amacıyla bir yandan temel eğitim
mesleki eğitimi atölye ve tesislerde pratiğe dönüştürmüş,
biber, salatalık, patlıcan, maydanoz, fasulye, kavun, karpuz,
çalışmaları diğer yandan meslek eğitim faaliyetleri yoğun
ücret almış ve sigortaları yatırılmıştır. Foça Açık Ceza İnfaz
beyaz ve kırmızı lâhana, karnabahar, brokoli, enginar, turp,
bir şekilde sürdürülmektedir. Hükümlülerin aldıkları bu
Kurumunda bulunan mobilya atölyesi toplam 1.860m² kapalı
marul, roka gibi ürünlerin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca
teorik eğitimin pratiğe dönüştürülmesi, aynı zamanda
alanıyla her türlü mobilya çeşidini üretecek şekilde faaliyetini
2 adet 490 m² lik yüksek tip seralar ile 8 adet i 240 m² lik
mesleki tecrübelerinin artırılması amacıyla işyurdu
sürdürmektedir. Hayvancılık çalışmaları kapsamında bu ceza
tünel tipi seralar ile sebze üretimi yapılmaktadır. Kurumda
çalışmaları kapsamında hükümlülere farklı alanlarda
infaz kurumunda 135 adet süt ineği, 73 adet dana, 101 adet
meyvecilik çalışmaları da dikkate değer bir biçimde devam
çalışma olanağı sunulmaktadır.
düve, 62 adet buzağı olmak üzere toplam 371 adet büyük
etmekte olup 100 adet Sarı Lop ve Mor Gül incir ile 1.000
bir kısmını burada geçirmektedir.
Kurumlarımızda 12-18 yaş arasındaki çocukların
kaldığını göz önünde bulundurduğumuzda, bu dönemin uzmanlar tarafından ergenlik dönemi olarak
açıklandığını ve ergenlik döneminin, çocukluk çağı
ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemi olduğunu,
bu dönemde; depresyon, yeme bozuklukları, madde
kullanımı gibi sağlık problemlerinin görülebileceğini, genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğunu, duygularını çok dolu ve coşkulu yaşadığını,
diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurduğunu
ve gerçekten zaman zaman uzaklaştığını, sık sık yalnız kalma isteği içinde olabildiğini, dikkate almamız
gerekmektedir. Bu hassasiyete sahip olmayan bir
personelimizin bulunduğunu düşünmek bile kurumsal başarısızlığımızın bir göstergesi olmalıdır.
Şunu açıkça söylemek isterim ki; bir çocuğun
gözünden akan yaş bizlerin kalbine kurşun gibi düşmüyorsa vicdanımızı sorgulamamız gerekir. Çünkü
kurumlardaki çocuklar Devletin ve ailelerinin bize
emanetidir. Günlük mesaimizin belirli bir dilimini
onlara ayırmak bir lutuf olarak değil görevimizin
gereği olarak değerlendirilmelidir.
Bu görevin yapılmamış olması veya aksatılması,
giderilmesi imkansız sonuçlar doğurabileceğinden
gerekli ihtimamın gösterilmesinde yarar bulunmaktadır. Aksi halde yaratacağı sorumluluklara katlanmak zorunda kalınılacaktır.
Çocukların kapalı kurumlarının fiziki yapısından
kaynaklanan sorunlar yaşamaması ve toplumla bağlarının kopmasına neden olabilecek etmenlere maruz bırakılmamaları için idarelere görevler düşmektedir. Bu görevin yerine getirilmesi sırasında, genel
olarak kurum müdürlerinin çocuklarla yakından
ilgilenmesine rağmen bazılarının ise çocuklar ile
görüşme konusunda kayıtsız kaldığı, büyük bir özveriyle görev yapan psiko sosyal servis personelinin
yanında, bazı psiko sosyal servislerin sadece kayıt
yapmak ile yetindiği bilinmektedir. Ancak; Genel
Müdürlüğümüzün bu konuya özel önem verdiğini
ve her türlü değerlendirmesi sırasında bu durumu
dikkate alacağını belirtmek isterim.
Bu nedenle öncelikli olarak, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 09/07/2013 tarih ve
85138863.203.99/523/88800 sayılı “Çocuklarla İlgili Tedbirler” konulu Genel Yazısı ile yine Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 13/03/2015
tarihli ve 77204178.207.99 /2388/42792 sayılı “Çocuk Hükümlü ve Tutuklulara İlişkin Alınması Gereken Tedbirler” konulu Genel Yazısı mutlaka dikkate
alınmalı ve burada belirtilen tedbirler başta olmak
üzere aşağıdaki uygulamaların yerine getirilmesi yararlı olacaktır.
*Kuruma kabul işlemi yapılan her çocuğa; kurallar, kurumun tanıtılması, hak ve sorumluluklar,
eğitim ve iyileştirme faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapılmalıdır.
*Kalacakları odalara çocuklar, yaş, suç, mükerrerlik durumları göz önünde bulundurularak yerleştirilmelidir.
*Müstakil çocuk kurumlarında, odalardaki yaşam
alanlarında yanlarında mutlaka personel bulundurulmalı, yatak odaları ise kapalı tutulmalıdır.
*Müstakil olmayan kurumlardaki odalar ise daha
dikkatli bir şekilde gözlenmelidir.
*Kurum idarecileri ve personeliyle hükümlü-tutukluların görüşme yaptıkları odalara kamera konulmalıdır.
*Çocuklardan sorumlu bir ikinci müdür ve her
vardiya için bir başmemur görevlendirilmelidir.
*Mesai saatleri dışındaki nöbetlerde bir saati aşmayacak belirsiz periyotlarla en az iki infaz koruma
memuru çocukların yatakhanesini kontrol etmeli ve
“oda kontrol defterine” gün, saat ve odaya ilişkin
gözlemleri işlemelidir.
*Mevzuatımızda yeri olmayan koğuş mümessilliği veya temsilciliği uygulamasına asla izin verilmemelidir.
*Çocukların barındırıldığı mekanlarda havalandırma, tuvalet, banyo, mutfak gibi yaşam alanları temiz ve kullanılmaya hazır halde bulundurulmalıdır.
*Yemekler hazırlanırken çocukların gelişimini
sağlayacak kalori miktarları göz önünde bulundurulmalıdır.
*Çocukların özel yaşam alanları dışındaki, oda
içi ve dışı tüm etkinlik alanları kamera ile izlenmelidir.
*Çocukların bulunduğu bölümlerde görev alacak
personele; öfke kontrolü, intihar, kendine zarar vermeyi önleme ve uyuşturucu gibi konularda eğitim
almış personele öncelik verilmelidir.
*Çocukların yatış-kalkış saatleri düzenli hale getirilmelidir.
*Çocukların şikayetleri ile istek ve ihtiyaçlarını
doğrudan öğrenmek için kurum müdürleri bizzat
görüşmelidir.
*Yataklarının etrafı çarşaf ve battaniye ile kapatılmamalıdır.
*Çocukların birbirlerine zarar verdikleri oyunları
oynamalarına izin verilmemelidir.
*İmkanlar elverdiği ölçüde, kurum içerisinde
hobi odaları, bireysel ve grup çalışması odaları,
sınıflar ile sosyal ve spor etkinliği yapabilecek
alanlar oluşturulmalıdır.
*İyileştirme ve eğitim faaliyetler sürekli olarak yapılmalıdır.
*Yaygın eğitim imkanlarından çocuklar yararlandırılmalıdır.
*Spor salonu, mesleki eğitim ve hobi atölyeleri gibi alanlardan daha uzun süreli yararlanmaları
sağlanmalıdır.
*Eğitim servisi ve psiko sosyal servis çocuklarla sık sık görüşmeli, programlar uygulamalı ve
gelişmeleri ilgili formlara kaydetmelidir.
*Çocuklara farklı tutum, anlayış ve uygulama
yapılmamalıdır.
*Çocuklara yönelik uygulamalarda onların da
görüş, öneri ve dilekleri dinlenmelidir.
*Çocuklara maddi imkan sağlanması için Gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.
*Çocukların aileleri ile temas kurularak ilişkilerinin devamı sağlanmalıdır.
*Sigara bağımlısı çocuklara bağımlılık programı uygulanmalıdır.
*Çocuklardan madde veya psikiyatrik ilaç
kullanım öyküsüne sahip olanla, hekime yönlendirilmelidir.
*Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile
çocuklara yönelik çalışmaların yürütülmesi sağlanmalıdır.
*Çocuklara Ödül Yönetmeliği hakkında bilgi
verilmeli, özendirilmeli ve ödül sistemi etkin olarak kullanılmalıdır.
*Disiplin cezalarının çocuk hükümlü ve tutuklular açısından bir caydırıcılığı veya işlevi bulunmadığından, kuralların ihlalini sıradanlaştıran
sistemin kanıksanmasına fırsat verilmemelidir.
*Ziyaretçisi gelmeyen ve telefon görüşmesi
yapmayan çocuklara özel ilgi gösterilip psiko
sosyal servisi tarafından sık sık görüşmeleri sağlanmalıdır.
*Çocuk hükümlülerin çalıştırılması yalnızca
meslek eğitimine yönelik olmalıdır.
*Çocuklar kurum işlerinde çalıştırılmamalıdır.
Bu uygulamalar, ceza infaz kurumlarında
kalan hükümlü ve tutuklular arasında öncelikli
gurplarımızın başında olan çocuk hükümlü ve
tutukluların Genel Müdürlüğümüzün konuya
verdiği önem doğrultusunda topluma kazandırılmaları sürecinde önemli katkılar sağlayabilir.
Bu hususlara riayet edilmekle beraber konuya
ilişkin hassasiyet üzerinde önemle durulmaktadır.
Seslenis
Şubat 2015
Ali Suat ERTOSUN
Yargıtay Üyesi
DENİZ GÖZLÜ KIZ
Fuat, avukatlık stajından arkadaşı Okan’ın Akhisar’da
yapılacak düğününe davetliydi. 1970’li yıllarda, ağır ceza
merkezi olmaması nedeniyle Akhisarlı avukat adayları,
mahkeme stajlarını Manisa merkezde yaparlardı. Fuat,
ilkokuldan arkadaşı olan ve sürekli “Akhisar’a gidelim,
seni bir kız arkadaşımla tanıştırmak istiyorum. Adı Deniz. Çok beğeneceğini sanıyorum!” diyen Halil’e, “Beraber gidelim mi?” diye sormuş, “Evet” cevabını alınca
birlikte gitmeye karar vermişlerdi. Halil, Dokuz Eylül
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuydu ve uzaktan
akrabası olan Ayten’le nişanlıydı. Fuat’la çocukluk arkadaşı olduklarından, onun da nişanlanmasını istiyor, devamlı okuldan arkadaşı Deniz’den söz ediyor, “Adı gibi
deniz gözlü; neşeli, canlı, hanım hanımcık bir kız. Sana
uygun!” diyordu. İkisinin de otomobili olmadığından,
akşamüzeri otobüsle Akhisar’a gitmişlerdi. Sıcak bir yaz
günüydü ve gece yapılacak düğünün başlamasına kadar
iki saatten fazla zamanları vardı. Halil, Deniz’lerin evini
biliyordu. O yıllarda cep telefonları olmadığından, öğle
vakti Deniz’i sabit telefondan aramış, ancak açan olmamıştı. Yolda, “Evdedirler, nereye gidecekler? Deniz’le
bir parkta oturur, düğüne davet ederiz. Tanışırsınız!”
demiş; Fuat’ın “Kız, bizimle parka ve davetli olmadığı
düğüne gelir mi?” sorusuna kızarak; “Gelir Fuat gelir,
ben ısrar edersem gelir. Hem belki onlar da davetlidir.
Olmazsa kısa bir süre oturur, sonra kalkarız. … Kıvırma
oğlum, seni mutlaka bu kızla tanıştıracağım!” cevabını
vermişti. Halil, sevdiği arkadaşlarına kızınca, “Oğlum”
derdi. Denizlerin evi, Akhisar’ın ana caddesi üzerinde,
Hükümet konağına yakın bir yerdeydi. İki katlı, büyükçe bir evdi. Ancak şansları yoktu. Ev kapalıydı. Kapının
önünde oturan komşularından biri, “Onlar denize gittiler,
üç gün sonra gelecekler!” deyince, hevesleri kursaklarında kalmış, Akhisar’ı dolaşarak zaman öldürdükten sonra düğüne gitmişlerdi. Okan, onları çok iyi karşılamış;
Halil’in, “Deniz’i tanıyor musun? Eczacı. Okulu yeni
bitirdi. Babası diş hekimi, ayrıca zeytincilikle uğraşıyorlar!” sorusuna; “Tanımaz mıyım? Bizden küçüktür. Çok
iyi bir kızdır. Düğüne gelecekti, ama İstanbul’dan babasının misafirleri gelince birlikte Çeşme’ye gittiler. Özür
diledi!” demişti.
Düğün sırasında devamlı, “Oğlum, şansın yok. Senin
bahtın kapanmış! Üzülme, ne yapıp edip, seni Deniz’le
tanıştıracağım. Bu kızı kaçırma!” diyen Halil, daha sonra ki günlerde de bu dileğini sürekli tekrarlamış; ancak
Fuat, askere gittiğinden, tanışma bir türlü gerçekleşmemişti.
*
*
*
Fuat, dört aylık yedek subay adaylığı dönemini tamamladıktan sonra atandığı Aydın’daki birliğine gitmek için yol iznini kullanırken, Deniz’in nişanlandığını
öğrenmişti. Halil, “Kısmet değilmiş Fuat’ım, inşallah
onun gibi iyi birisini bulursun” diyerek iyi dileklerde
bulunmuş, düğününde de Deniz ve nişanlısını, onunla
tanıştırmıştı. Deniz’in, gözleri ne mavi ne yeşil, veya
hem mavi hem yeşildi. Sarışındı. Duruş, konuşma ve
hareketlerinde sakin bir denizin huzuru vardı. Küçük bir
kuş kadar kırılgan, ürkek ve narin olduğu kadar, cana da
yakındı. Gülerken pembeleşen yanaklarında gamzeler
beliriyor, bunlar çenesindeki yuvarlak çukurla birleşince çevresinde bakılası bir güven oluşturuyordu. Fuat,
Deniz’i ne kadar beğenmişse, nişanlısını hiç hazzetmemişti. Soğuk ve kendini beğenmiş bir hâli vardı. Deniz’i
yönetmek istiyor, o da sorun çıkmasın diye ona uyuyordu. Düğünden geceleyin saat 22.00 sıralarında ayrılmışlardı. Daha sonraki günlerde Halil’den, Deniz’in nişanlısının ortopedi uzmanı olduğunu öğrenmişti.
*
*
*
Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış, aylar yıla
ulaşmış, Fuat terhis olmuş, kazandığı sınavdan sonra
hâkim adaylığı stajına başlamıştı. Sık sık görüştüğü
Halil bir görüşmelerinde, “Eşinin şiddet uygulaması
nedeniyle Deniz’in boşandığını, ailesiyle Akhisar’dan
İzmir’e taşındıklarını, Karşıyaka’da eczane açtığını, bu
arada babasını kaybettiğinden, annesiyle oturduğunu,”
söyledikten sonra devamlı, “Fuat, ‘bu kız boşanmış,
artık dul, bana uymaz deme’, ziyaretine gidelim, tanıdıkça göreceksin, mükemmel birisi!” dediğinden, bir
bahar günü Karşıyaka’ya gitmişler; öğle yemeğinden
sonra da o yıllarda deniz kenarında yaygın olan parklardan birine oturmuşlardı. Deniz’in, gerek evliliği sırasında eşinden gördüğü şiddet, gerekse babasının ölümü
nedeniyle derin üzüntü duyduğu ve bunalım geçirdiği
anlaşılıyordu. Halil, okul arkadaşı Deniz’e çok yakınlık
gösteriyor, eşi Ayten’le sık sık ziyaretine gidiyor, onu
Manisa’da misafir ediyor, bu buluşmalardan Fuat’ı da
haberdar ediyor, Deniz’le yakınlaşmalarını istiyordu.
Bu çabalar sonuç vermiş, zaman içerisinde Fuat’la Deniz yakınlaşmışlardı. Fuat, fırsat buldukça, özellikle
hafta sonları Karşıyaka’ya gidiyor, Deniz’le buluşuyor;
deniz kenarında oturuyor, bazen vapurla Konak’a geçiyor, Fuar’da, Alsancak’ta veya Kemeraltı’nda dolaşıyor, Deniz’i Karşıyaka’da evine bıraktıktan sonra trenle
Manisa’ya dönüyordu.
Deniz ve annesi, Akhisar’la bağlantısını kesmemiş,
oradaki düzenlerini bozmamış, evlerini de kapatmamışlardı. Akhisar’da geniş zeytinlikleri ve zeytin işleyen mevsimlik imalathaneleri vardı. Dolgulu, çizik,
kırma, salamura, kalamata, sele türü üretimler yapıyor
ve pazarlıyorlardı. Selanik göçmeni olan ve zeytinden
anlayan annesi, sık sık Akhisar’a gidiyor, zeytinlikleri
kontrol ediyor, mevsiminde de imalathaneyi faaliyete
geçiriyorlardı. Karşıyaka’ya yerleşmelerinin nedeni,
Deniz’in boşanan eşinden uzaklaşmasını sağlamaktı.
*
*
*
Deniz, zaman içerisinde normale dönmüştü. Bir akşamüzeri deniz kenarında otururlarken uçuşan martılar
gözlerine takılmıştı. Martılardan biri diğerlerinden
oldukça büyüktü ve kanatları daha uzundu. Deniz, bu
martıyı göstererek, “Bak Fuat, şu iri martıyı görüyor
musun? O diğerlerinden farklı. Başka denizlerden
gelmiş olmalı” demiş; devamında da, “Bunlar açık
denizlerin martısı, onlara Miho derler” diyerek sözünü bağlamıştı. Fuat anlayamamış, “Miho’mu derler?”
diye sorunca; Deniz, “Halikarnas Balıkçısı’nın(Cevat
Şakir Kabaağaç) ‘Gündüzünü Kaybeden Kuş’ başlıklı bir
öyküsü var, orada okumuştum” demişti. Eczanesinin adı
da ‘Martı’ydı. Fuat, bir ziyaretinde Deniz’in masasında
gördüğü, üzerinde martı resmi olan, ‘Jonathan Livingston
Seagull’ isimli İngilizce bir kitaptan söz edince, “Richard
Bach’ın son kitabı. Okuldan bir hocam hediye etmişti.
Martı Jonathan’ın öyküsünü anlatıyor. Özgürlüğe tutku
derecesinde bağlı bir martı Jonathan. Sürüsüyle çatışıyor
bu nedenle dışlanıyor. Onda sonsuz öğrenme ve keşfetme isteği var. Bireyle toplum arasındaki çatışmayı masal
gibi anlatıyor!” cevabını almıştı1. Özel İzmir Amerikan
Kolejini bitiren ve İngilizceyi ana dili gibi konuşan Deniz, aslında kendisini anlatmış, özgürlüğün vazgeçilmezi
olduğunu vurgulamıştı.
Deniz bir de menekşeleri çok severdi. Eczanesinde ve
evlerinde onlarca saksı, çeşit çeşit menekşe çiçeği vardı.
Onları okşar, “Kızım” diye seslenir, “Fuat, bilir misin menekşeler ilkyazın habercisidir. Alçak gönüllüğü, sadeliği
ve sadakati ifade eder.” derdi.
Sonraki günlerde arkadaşlıkları ilerlemişti. Söylemeseler de birbirlerinden hoşlanıyorlardı. Fuat’ın stajı
bitmek üzereydi. Hâkim veya Cumhuriyet savcısı olarak
atanacaktı. Fuat, Deniz’in annesiyle, Deniz de Fuat’ın
ailesiyle tanışmıştı. Fuat, ailesine Deniz’le evlenme niyetini açtığında annesi, “Ben kız oğlan kız isterim!” diye
tutturmuşsa da; Fuat’ın diretmesi, Halil ve Ayten’in ısrarlarıyla kerhen de olsa kabul etmek zorunda kalmıştı.
Sonunda utangaçlığını yenen Fuat, evlenme niyetini açtığı
Deniz’den “Evet” cevabını alınca, dünyalar onun olmuştu.
Herşey yolunda gidiyordu. Ancak bir hafta sonra,
“Fuat, annem benim buradan ayrılmamı istemiyor. Zeytinlikler, imalathane ne olacak diyor? Biliyorsun ben ailemin
tek çocuğuyum. Sen şimdi bir ilçeye atanacaksın. Muhtemelen dokuz-on senemiz doğuda ve küçük yerlerde geçecek. İstifa etsen, avukatlık yapsan olmaz mı? İzmir’de,
Manisa’da veya Akhisar’da yapabilirsin. Ben de eczanemi taşırım. Hepsine razıyım.” diyen Deniz, topu Fuat’a
atmıştı. Fuat, tüm çabalarına karşın Deniz’i ikna edememişti. Halil ve Ayten de, Deniz gibi düşünüyor, “Deniz ve
annesi haklı. Malları mülkleri var. Bunlar uzaktan idare
edilmez.” diyor, Fuat’ı avukatlığa zorluyorlardı.
Fuat, ne yapacağını şaşırmıştı. Mesleğini bırakmayı
düşünmüyor, Deniz’i ikna etmeye çalışıyordu. Ancak olmamış, çabaları sonuç vermemiş ve ayrılmışlardı.
*
*
*
Cumhuriyet savcısı olan ve yurdun çeşitli yerlerinde
çalışan Fuat, 14 yıl sonra 1996’da İzmir’e atanmıştı. Bu
arada evlenmiş, bir oğlu ve bir kızı olmuştu. Halil’den,
Deniz’in bir gıda mühendisiyle evlendiğini ve iki kızının
olduğunu, annesinin öldüğünü, Karşıyaka’da eczacılık
yapmaya devam ettiğini öğrenmişti. Hiç görüşmemişlerdi. Ancak Fuat, ne zaman martı ve menekşe görse hep
Deniz’i hatırlamıştı.
Fuat Karşıyaka lojmanlarında oturuyordu. Genelde
servise binmiyor, Konak’tan vapurla Karşıyaka’ya geçiyor, oradan bazen yürüyerek, bazen de dolmuşla evine
gidiyordu. Beyninin bir köşesinde her zaman Deniz vardı.
Onu görmek istiyor, gönlü çekiyor, aklı ise “Yapma” diyordu. Bir Nisan günü akşamüzeri mesai çıkışı kendini tutamadı, ayakları onu Karşıyaka Çarşısına çekti. Deniz’in
eczanesi oradaydı. Eczanenin önünden geçti, Deniz içerideydi. Sonraki günlerde de geçmeleri devam etti. Emin
olmasa da, sanki Deniz de onu fark etmişti. İçeriye girmek, hâl hatır sormak istiyor, ancak cesaret edemiyordu.
YAŞANMIŞ HİKAYELER
20. yüzyıla girerken imparatorluk vasfını halen koruyan; fakat iç ve dış düşmanların gayreti ve
onların tabiri ile “Hasta Adam” ın içindeki kargaşalar.. Öz evlatlarını muhacir etmiş, bunlardan Fatih
Külliyesi’ nin Karadeniz Medreselerinde 1–2 yıl okuyan Molla Abdullah: Tefekkürü ile rızkını taa
Avustralya’ nın Silver City şehrinde aramaya çıkmıştı. Dünyanın öbür ucunda, İngilizlerin sömürge
şehri olan Silver City’ de. Doğunun bütün vasıflarını taşıyan bir mahallesindeki kıt’anın kurak bölgelerinde nakliye işleri için yeni getirilen deve kervanlarının sürücüleri, bakıcıları ve terbiyecileri olan
Afganlı, Hintli Müslümanlar arasına karışan Molla Abdullah, din kardeşliğinin bulunduğu bu mahallede, ilmi ile kısa zamanda tanınmış, büyük bir hürmete mazhar olmuştu. Süfli işlerle uğraşmaya, ırki ve
dini hasletleri engel olduğundan geçim sıkıntısı içinde çırpınan Molla Abdullah Efendi, Hıristiyanlar
tarafından kesilen eti yiyemeyen Müslümanların kasaplığı vazifesini Allah rızası için üstlenmiş ve böylece de yeni bir rızık kapısı bulmuştu. Ananelerine sıkı sıkıya bağlı olduğu için civarında bulunan gayri
Müslimler bir tarafa, Müslümanlarla dahi anlaşamaz duruma düştü. Başındaki sarığı çıkartıp yerine bir
melon şapka giymesini istemeleri, domuz kesilmekte olan belediye mezbahasında kesim yapmadığı
için para cezasına çarptırmaları gibi yapılan çeşitli baskılar Molla Abdullah Efendi’ nin içine kapanık
biri olmasına sebep oldu. Sinni Kemal’i bulmuş kara kuru biri olan Molla Abdullah Efendi’ nin bu yalnızlığı pek uzun sürmedi. Bazılarının ‘Kul’, bazılarının ‘Gül’ diye bahsettiği 22 yaşlarında çok yakışıklı
babayiğit Mehmed çıka geldi Siver City’ e. Anadolunun ücra bir köşesinden Kul Mehmed, “Ekmek
Teknesini” de beraberinde getirmişti. Tekerlekli, ufacık bir dondurma arabası ve üzerinde uzun bir
sırıkta takılı Ay yıldızlı Türk Bayrağı ile sokak sokak gezerken Türkçe olarak: -gaymaklıı! diye naralar
atarak dondurma satması kısa zamanda şöhretini artırmış ve namı çevreye yayılmış, ta başkent Sydney’
e kadar ulaşmıştı. Kul Mehmed’ in dondurmasının yemeye, kaymaklı narasının dinlemeye ay yıldızlı
bayrağı görmeye gelenler her gün biraz daha artıyordu. Kul Mehmed’ i memnun eden ne dondurma satışı, ne de etrafında pervane olan güzel kızlardı. Ay yıldızlı bayrağı soranları öpesi gelen onlara bedava
dondurma ikram eden Kul Mehmet, şükür bir de arkadaş bulmuştu. Kul Mehmet ile Molla Abdullah
Efendi kısa zamanda kaynaştılar. Vatan hasretini sohbetlerle gidermeye başladılar. Bu mutlulukları pek
uzun sürmedi. Balkanlar’dan gelen haberler hiç te iyi değildi. Haber, haberden kötü, gün günden beter
geliyordu. Bu kuş uçmaz kervan geçmez gâvur illerinde, doğru dürüst bir haber dahi alamıyorlardı.
Osmanlı Ordusu’na yazılmaya karar verdiler. Fakat muameleler bitinceye kadar harp bitti. Ama Balkan
Harbinin acısını ne Kul Mehmed, ne de Abdullah Efendi unutabildi. Anayurttan gelen haberler, hiç te iç
açıcı değildi. Artık Abdullah Efendi, dualar okuyup, çekip bıçağı sürmeyi, eskisi gibi şevkle yapmıyor.
Kul Mehmet; - Gaymaklıı.. Narasını yankılatarak bağırmıyordu. Halife-i Ruy-i Zemin’in cihad fetvası
çıkardığını çok geç haber aldılar. Haber alır almaz da ilgili makamlara koştular. Memlekete dönmek
istediklerini bildirdiler. Yetkili makamlar, “Yollar kapalı Türkiye’ ye gidemezsiniz.” Cevabını verince,
cihad mevhumunu eli silah tutan her Müslüman’ın savaşmasının farz olduğunu anlatmaya çalıştılar.
Yetkililer bunları pek ciddiye almayınca, “Öyle ise biz de, kendimizi karşı harp halinde addediyoruz.” dediler. Rusların müttefiklerine baskı ile Osmanlı’ya yeni cephe açılması için yaptığı müracaatlar semeresini vermişti. İngilizler, Avustralya’da asker toplamaya başlamışlardı. Çanakkale’ye Anzak
çıkarması yapılmasından 3 ay 24 gün önce Molla Abdullah Efendi ile Kul Mehmet, İngilizler’ e harp
halinde olduklarını bildirmişlerdi. Her yaptıklarının İslami olması gerekirdi. Bunun için de Sydney’ de
neşredilen bir gazeteye “İlan-ı Harp” haberi gönderdiler. Gazete “Türkiye İngiltere’ye karşı harp ilan
ettiği için, Avustralya’da yaşayan Abdullah ve Kul Mehmet ismindeki iki Türkte Avustralya Kıta’sına
karşı savaş ilan etmişlerdir.” Manşet haberi ile çıktı o gün. Savaş ilanının formalite yönü tamamlanmıştı. Önce bayraklar hazırlandı. Sonra para edecek şahsi eşyalarını sattılar. Satıştan elde ettikleri ile bir
“Schneider” tüfeği, bir de “Henry Martin” satın aldılar. Geri kalan paralarını da mermiye yatırdılar. 1
Ocak 1915 günü Broken Hills Boğazı’nın içinden geçen demir yolunun tam ortasına dondurma arabasını koydular, kendileri de siperlerine yattılar. Biraz sonra Broken Hill Boğazı’na giren trenin yanındaki
atlı muhafızlar, demir yolunun ortasındaki küçük dondurma arabasını ve arabanın direğinde dalgalanan
ay yıldızlı bayrağı gördüler. Makinist ani bir duruş yaparken, dağda da aynı bayrak dalgalandı. Trenin
muhafızlarından Millard silahına davranınca eli havada kaldı. Birden bire gürültülerle sarsıla sarsıla duran vagonların pencerelerine kurşunlar yağmaya başladı. Süvarinin kalbini tutarak atının üzerinde yere
yıkıldığını gördüler. Aynı anda korkunç bir ateş yağmuruna maruz kaldılar. Makinist, güç bela tekrar
harekete geçtiyse de bir şey ifade etmedi. Tren ölüler ve yaralılarla dolmuştu. Trendeki Anzak askerleri,
Polis ve Jandarma kuvvetleri harekete geçti. Fakat dağdaki Türklerin ateşi o kadar kuvvetliydi ki, onları
yakalamaya gelenler, kendilerini birkaç bölük etmekteydiler. Daha sonra Türklerin bulunduğu dağlara
eyalet kuvvetleri gönderdiler. Onlarda bir netice alamayınca askeri birlikler sevk edildi. “Official War
History” Resmi Avustralya Harp Tarihinde “Battle of Broken Hills” Broken Hills savaşı diye geçen askeri harekat başladı, iki Müslüman Türk’e karşı bir kıt’anın askerleri saatlerdir savaşan Türk’lerin üzerine, üç koldan taarruza geçtiler. Bulundukları tepeyi, makaslama ateşe aldılar. Yüzlerce silah birden
patlıyordu. Uzun süren çatışmalar sonunda, Broken Hills tarafından silah sesleri işitilmez oldu. Büyük
bir ihtiyatla tepeye tırmanan askerler delik deşik iki cesedin birbirinden onbir metre uzakta yattığını
gördüler. Molla Abdullah, sıkı sıkı ve boş bir “Schneider” tüfeği tutuyordu. Mermisi tükenmişti…
Kul Mehmed’in vücudunda yirmibir yara vardı. O da son mermisini yakmıştı. Silahlar, bayrak, Kul
Mehmet ve Molla Abdullah Efendi’nin naaşlarını bir arabaya koydular. Otopsiye götürdüler. Mollanın
sımsıkı kapadığı avucunu zorla açtılar, içinden bir kâğıt çıktı. Kâğıtta; “Bu yaptığımız Allah ve Sultan
adına yapıyoruz. Cihadımız hak yolundadır. Ne yaptığımızı bir biz, bir de Allah biliyor..” yazıyordu.
Avustralya makamları bu kahraman şehitlerin Müslüman mezarlığına defnine izin verdiler. Fakat oradaki ismen Müslüman olanlar Avustralyalılar’ın nefretlerinden korktukları için şehitlerin naaşlarına
sahip olmadılar… Yetkili makamlar da onları isimsiz bir mezara defnettiler. Onlardan geriye kalanları
Broken Hills Müzesi’nin bir bölümünde sakladılar. Bu iki Türk’ün kan döktükleri tepelere de “Türk’s
Rock’s” ismini verdiler. Daha Çanakkale cephelerinde Gelibolu savaşları görmemiş olan Anzak’lar
Müslüman Türk’ü ilk orada tanımışlardı. O günleri hatırlayan ihtiyar bir Anzak: “Sadece iki kişi, bu
kartal yuvası gibi yerden, Broken Hills’da trenleri durdurmuşlar, vagonları lokomotifleri yakmışlar,
polis ve jandarma kuvvetleri kendilerine vız gelince, üzerlerine askeri kıtalar gönderilmiştir.” diye anlatacaktı yıllar sonra.
Sayfa 13
E edebiyat
Bu geçmeler bir yılı aşkın süre sürdükten sonra, bir
gün cesaretini toplayıp içeriye girdi. O daha konuşmadan Deniz, “Fuat, hoş geldin, İzmir’e atandığını
duymuştum. Çok sevindim.” deyince şaşırarak; “Gelmek istedim, ama gelemedim, eczanenin önünden çok
geçtim” demesi üzerine; “Ben de görüyordum ve gelmeni bekliyordum, oturur musun?” demişti. Eczanede
kimse yoktu. Oturunca, masanın üzerinde ve duvarda
martı resimlerini, saksılarda da menekşeleri görünce,
geçmişi anımsadı. “Martı ve menekşe sevgin hâlâ
devam ediyor olmalı?” sorusuna, “Onlar benim vazgeçilmezlerim” cevabını alınca, içinden gayriihtiyarî
‘Ben vazgeçilmezlerinden olamadım!’ düşüncesi geçmişti ki; düşüncesini okumuşçasına sözü değiştiren
Deniz, “Evlenmişsin, mutlu musun?” diye sormuştu.
Fuat, “Mutluyum, sen de evlenmişsin, mutlusun değil
mi?” diyerek soruya soru ile karşılık verince; Deniz
“Mutluyum” demişti. Çaylarını içerlerken eczaneye acele ile gelen ve eşi olduğu anlaşılan bir erkek,
“Hayatım, ben Akhisar’a gidiyorum, imalathaneye
bakacağım, gece geç dönerim!” deyince, Deniz “Bak
Yalçın, seni çok eski bir arkadaşımla tanıştırayım.
Fuat, İzmir’de savcı.” demiş, tanışmalarından sonra
da hızla çıkıp gitmişti. Yalçın gidince Fuat, Deniz’e
“Benden eşine hiç söz ettin mi?” diye sormuş; ondan
gelen, “Etmedim. Sen benden söz açtın mı?” sorusuna o da, “Açmadım” cevabını vermişti. Aslında aralarında konuşacak fazla bir şey de kalmamıştı. Geçmiş
birer anı olmuş ve mazide kalmıştı. İkisi de kendilerine ayrı dünyalar kurmuş ve yeni sorumluluklar
üstlenmişlerdi. Ayrılmak üzere kalkan Fuat, “Allahaısmarladık, görüşelim” demiş, Deniz de “Görüşürüz”
cevabını vermişti.
Bu, yıllar sonra ilk ve son görüşmeleri
olmuştu. Hem Deniz, hem de Fuat, her şeyin farkındaydılar. Bundan sonra irade dışı karşılaşmalar hariç
bir daha hiç görüşmeyeceklerdi. Geçen yıllar, çok
şeyi değiştirmiş, onlar için yaşamdan bekledikleri değil, yaşamın onlardan ne beklediği önem kazanmıştı.
İkisinin de eşleri, çocukları ve başka uğraşları vardı
ve hayat onlara yeni görevler yüklemişti. Doğru eylemlerde bulunmaları ve kabullendikleri gerçekliğe
uygun bir yaşam sürdürmeleri gerekiyordu.
______________________________________
Bu kitap daha sonraki yıllarda Türkçeye çevrilmiş ve
Martı Jonathan Sivingstone adıyla yayımlanmıştır.
***
--Güzel Sözler-Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği
olacaktır.
Aliye İzzetbegoviç
Rüzgârın şiddeti ne olursa olsun; martı sevdiği denizden asla vazgeçmez.
Aziz Nesin
Güvenlik için özgürlüklerinden vazgeçenler, her
ikisine de lâyık değildir.
Benjamin Franklin
İnsan özgür olmadan mutlu olamaz.
Dante
Seslenis
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır
Şubat 2015 Yıl: 13
Sayı: 155
YAYIN KURULU
Ali YILDIZ
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı
(Yayın Kurulu Başkanı)
Çelebi YILMAZ
Eğitim Daire Başkanı
Alperen ÖZTÜRK
Tetkik Hâkimi
Ramazan GÜNŞAN
Şube Md. (Öğretmen)
Habil KANOĞLU
Şube Md. (Psikolog)
Emrullah ÖZGER
(Sosyal Çalışmacı)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Fatih ŞAFAK
Yayın Koordinatörü
İlhan GÜLER
Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına
Sahibi
Oktay YILDIRIM
Kurum Müdürü
Matbaa-Baskı Şefi: Salim KILIÇ - Montaj: Zafer KARAKAYA
Dizgi: Hasan KORKMAZ - İsa KİBAROĞLU
Baskı: Şeref KARAAĞAÇ - Turan ÇELİK
Baskı: Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası
İletişim: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
Konya Yolu No. 70 06330 Beşevler/ ANKARA
Tel: (0312) 204 17 80 Fax: 312 223 43 91
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Basım Tarihi: 25.03.2015
www.cte-seslenis.adalet.gov.tr
Sayfa 14 E tkinlik
Seslenis
Şubat 2015
BAŞSAĞLIĞI
Cumhuriyet Savcımız Sayın Mehmet Selim Kiraz’ı görevi
başında uğradığı silahlı saldırı sonucu yitirmiş bulunmaktayız.
Cumhuriyet savcımızın şehit düştüğü haberi yüreklerimize bir
kor gibi düşmüştür. Adalet camiasının her mensubu bu büyük
acıyı yürekten hissetmekte ve şehidine ağlamaktadır.
Menfur saldırı şehit Cumhuriyet savcımızın şahsında Türkiye’de
hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye inanan tüm insanları
sindirme, onlara gözdağı verme girişimidir. Bu saldırı alçakça
bir terör eylemidir. Terörün inancı ve felsefesi olmaz. Terör,
düşüncenin özsuyunu emer ve kanla beslenir.
Bu menfur saldırının arkasındaki zihniyet, emellerine asla
kavuşamayacak, milli birlik ve beraberliğimize zarar
veremeyecektir. Bir insanlık suçu olan terörle ulaşılmak
istenen kaos ve kargaşa ortamının önündeki en büyük engel her
zaman olduğu gibi yine hukuk olacaktır.
Adalet yolunda hizmet veren yargı şehidimizin şerefle
taşıyarak geride kalanlara emanet ettiği adalet meşalesi, aynı
kararlılıkla meslektaşları tarafından taşınacaktır. Bu tarz
saldırılar yargı mensuplarımızı çıktıkları yolda yürümekten
alıkoyamayacak ve onları yıldıramayacaktır.
Saldırıyı nefret ve şiddetle kınıyor, merhum Şehidimize
Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere, yakınları ve
tüm yargı camiasına sabır ile metanet diliyorum.
Yargı camiamızın ve Milletimizin başı sağ olsun.
Kenan İPEK
Adalet Bakanı
Seslenis
Şubat 2015
KARE BULMACA
USTALARDAN SEÇMELER
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin bahçemde bahar
Ve soframda en eski şarap
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit SITKI TARANCI
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisidir. En ünlü şiirleri “Otuz Beş Yaş” ve
Memleket İsterim ‘dir
2 Ekim 1910’da Diyarbakır’da dünyaya geldi.
Babası, Diyarbakır’da ticaret ve ziraatle uğraşan
köklü Pirinçcizadeler ailesinden Bekir Sıtkı Bey;
annesi, babasının amca kızı Arife Hanım’dır. Ailesi, ona Hüseyin Cahit adını verdi. Akrabaları
Pirinççioğlu soyadını aldığı halde Soyadı Kanunu çıktığı yıl pirinç ekiminden çok zarara uğrayan babası Bekir Sıtkı Bey, bu duruma kızarak
çiftçi anlamına gelen Tarancı soyadını almıştır.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık,
yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk
özlemi de şiirlerine konu olmuştur
E edebiyat
Sayfa 15
Bulmaca: Resul AKÇAY
Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı CİK
SOLDAN SAĞA
1- Yönetici asistanlığı 2- İki ucu
arasında fazla uzaklık olan- Bölmeli göçebe çadırı- Su 3- Yerme,
yergi – Futbol ayakkabılarının altında bulunan kabara 4-Duyuru
yoluyla – Değersizleşme, zarar 5Eksik, bitmemiş 6- Ajanda – Bir
Sayı 7- Vildan ön adlı aktris 8- En
kısa zaman parçası – Bir kimsenin
herhangi bir ücretin bütününden
ya da bir bölümünden muaf tutuluğunu gösteren belge – Köpek
9- Erken – Tepi 10- Avustralya'nın
başkenti – Genişlik 11- Mafsal –
Görünüşe göre olacağı sanılan,
muhtemel
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1- Klasik Türk müziğinde bir
makam- Kraliçe 2- Öncesizlik –
Çalma 3- Komutan – Hollanda'nın
plaka işareti 4- Radonun Simgesi
– Bir şeyin niteliklerini övme –
Doğum işini yaptıran kadın 5- Bir
tür domatesli sos – ilaç 6- Ağaç ya
da metal eşyaya yuvarlak bir biçim
vermek için kullanılan çarklı tezgah – Başka, diğer 7- Abla – Orkestra şefi 8- Karayolunda yokuş bölüm – Sesle ilgili 9- Bir
renk- 10- Aşk, sevi – Olağanı aşan büyüklüğü olan – Notada duraklama zamanı 11- Duyarga- Teşhis
w
BUNLARI
BİLİYORMUSUNUZ
İnsan vücudunda bulunan damarların
uzunluğu yaklaşık 100 bin kilometredir.
Bir insan farkında olmadan her gün
ortalama 930.000 toz zerreciği yutar.
Meşe ağacı 50 yaşına gelmeden
palamut vermez.
İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak
baş parmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise
orta parmağınkidir.
Martılar tuzlu su içebilir çünkü vücutlarında tuzu filtre eden bir bezeleri vardır.
Yarasalar bir mağaradan dışarı çıkarken hep sola döner.
ÖZLÜ SÖZLER
İnsan kadere zenginken
değil yoksulken inanır.
Jordan
İlmin verdiği zevk kalıcı
ama gösterişsizdir.
Platon
Çabuk sevenin unutması
da çabuk olur.
Goethe
Önce öğren, sonra
düşün.
Harris
Güçlü anında iyilik yapan, güçsüz anında zorluk çekmez.
Sadi
Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında
ramazanda içki içerken yakalanırlar.
Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğuFIKRA
nu bilip bilmediklerini sorar bunlara.
Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi
der ve hacı ya idam cezası verir. Bektaşiye sıra gelir ve der ki
“ben kadı efendi ben gayri-müslümün bana oruç farz değil”
der. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır. Bektaşi kadıya sorar “kadı
efendi ben de şeadet getirsem müslüman olsam arkadaşımı
da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman
yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyı da
affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca şaşırararak bektaşiye sorar; “Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yokmu bire münafık deyip azarlar.
Bektaşimiz de “Gavur oldum kendimi, müslüman oldum seni
kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
SİZDEN GELENLER
UNUTULANLAR LİSTESİ
Kapılar her kapandığında,
Birisinin gittiğini hissedersin.
Arkana hep baktığında,
Birilerinin elu edasını seyredersin.
Düzmece aşkların tariflerinde,
Beyhude yaşadığını anlarsın.
Adın yazılır unutulanlar listesine.
Ve göz yaşlarını rüzgar çeker içine,
Bu durumun karşısında çaresizsin.
Farkına varmanın önemi yoktur zaten,
Duygularına tercüman gerekmez.
Anlayan da olmaz,seni senden başkası zaten.
Gidenin arkasından yaş tutmadığını bilirsin,
Adın çoktan yazılmıştır unutulanlar listesine.
O an ellerine kızarsın, elleri tuttuğu için,
Gözlerine kızarsın gözlere vurulduğu için.
Sen senden gidersin dönmemek için,
Bu durum uzaklaştırmaz seni yaşadıklarından.
Yüreğin masumdur gidenin arkasından
Nereye gidersen git bilirsin.
Anıların çoktan yazılmıştır unutulanlar
listesine.
Kendi durumunun farkına varırsın,
Tecrübelerinin adını koymaya gerek yok zaten.
Sen sana yakışanı yapmışsın,
Elvedanın adını gidenler koysun.
Biz varlığını bilenlere sabit kalırız.
Allah bilmeyenleri hidayete erdirsin.
Unutulanlar listesi candan sevenler için çalsın.
Barış İMENÇ
Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
BÖYLE BAŞLAR
Bir bakışta kalplerde kalır
Her neşeyi bularak gözlerde kalır
Gerçek mi yalan mı sözlerde kalır
Bir aşkın ahdı, vaadı böyle başlar.
Sonra ruhları sarar sırdan bir mızrak
Yavaş yavaş aradığı ahengi bularak
Gönüller demlenir haz dolarak
Bir aşkın adı soyadı böyle başlar.
Her gün buluşmaya çıkarılır bir celp
Sevmeye sevilmeye aranır sebep
Görüşüp konuşmak bahanedir hep
Bir aşkın yadı muradı böyle başlar
Duygular değişir günler geçtikçe
Hazlar nazlar oluşur daha sevdikçe
Artık bütün niyetler emellere erdikçe
Bir aşkın hazzı tadı böyle başlar
Bazı bazı yaşanır zevku sefası
Bazanda katlanılır çekilir cefası
Aradıkça bulunur sevginin vefası
Bir aşkın sevabı günahı böyle başlar
Kısmetse ak olur alnındaki yazı
Başlanır sarılmaya sevincin nazı
Her iki gönül olmuşsa razı
Bir aşkın akşamı sabahı böyle başlar..
AYSEL BÜLTE
Bozkurt Açık Ceza İnfaz Kurumu
VEDA
BABA
Ey Rumi... Gezmeden Cihanı Vardım Diyarına
Sevdam Beni Delirtti Çevirdi Şaşkına
Bana Bir Akıl Ver Allah, Peygamber Aşkına
Doğruluk Hazinedir Sadakat Yoluna
Usandım Artık Kalmadı Takatim
Yıllardır Yüreğimde Büyüttüğüm
Sevdam Kanamakta
Doktorlar İlaçlar Naçar Yüreğim Sızlamakta
Yolumuz Buraya Kadarmış İneceğim Bu Durakta
Dileğim Sonsuz Yaşamaktı Dimdik ve Ayakta
Karar Verdim Bırakmaya Ömrüm
Yetmedi Aşkına
Feryadı Figan ile Ahu Zar Ettin
Çok Sevenim Varmış Gibi Bir’de Sen Harp Ettin
Dört Duvar Zindanı Sevdama Mezar Ettin
Ben Zaten Mecnundum Sen Deli Ettin
Karar Verdim Bırakmaya Ölümsüz Aşkını
Usandım Artık Kalmadı Takatim
Sevmiyorum Baharı Kokusu Seni Hatırlatıyor
Sevmiyorum Yazı Senin Gibi Tenimi Yakıyor
Sevmiyorum Hazanı Habersiz Çekip Gidiyor
Benim Mevsimim Kıştır Artık
Bembeyaz Masum ve Ölü
Karar Verdim Bırakmaya Ölümsüz Aşkını
Usandım Artık Kalmadı Takatim
Doludur Dünyam Hüzün,
Budur Benim Son Sözüm
Zeynelabidin TÜZÜN
Siirt Açık Ceza İnfaz Kurumu
Masumiyeti aradım gözlerinde,
Doğru söz acıdır ama,
İhanetler hep yer yüzünde.
Seyrederiz ya uçan kuşları,
En saf ve temiz haliyle.
Onlardır sevdiğine sadık olan,
Her kanat çırptığında,
Sevgisini gösterir sevdiğine.
İşte anlatmak istediğim buydu,
Yazılan kalemin mürekkebinde,
Veda ediyorum sevgine.
Sonsuz ve sadık bir veda ile,
Aileme ve sevdiklerime,
Elveda diyorum yeryüzüne.
Belki bir kuşun kanadında,
Ne sevgide nede aşkta,
Sessiz ve sedasız olarak.
Gidiyorum Azrail’ in kanadında,
Belki farkına varırsın
Anlarsın sende bir gün.
İyiliğin baki ihanetin fani olduğunu,
Belki yüreğin kanar.
Üstümde olan bir avuç kara toprağa,
Üzülürsün veya ağlarsın.
Hiç inanasım gelmiyor ama,
Belki yasımı tutarsın.
Bilmeni istediğim tek şey,
Kalbimde sen varsın,
Yüreğimde sen varsın.
Ramazan KOÇ
Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
BENİ SEVMEK İSTİYOR MUSUN
Anlamsız gelecek belki sana ama
Hadi gel, hadi gel geçmişe dönelim
Genç olalım yeniden, genç acemi iki yürek
Göz değmemiş olsun gözlerine
Ellerine el değmemiş
İlk aşkı tadalım birlikte
İlk aşkı yaşayalım yeniden
Sana bakarken dizlerim titresin
Ne söyleyeceğini bilemesin dilim
Kalabalık bir cafede
Bir parkta ağaç gölgesinde
Gizliden gizliye buluşalım
Gözlerimizi kaçırarak bakışalım
Birgün büyük bir cesaretle
El ele tutuşalım ne dersin?
Yüzüm yanıyor biliyor musun?
Utandım sanırım...
Hele sen!
Kıpkırmızı oldun canım, canım benim.
Ne önemli sayıyorum kendimi
Benden utandığında
Sende, sende çok önemlisin
Benim için unutma!
Daha bakmaya
Kıyamadığımsın
Kaybetmekten kaçındığımsın
İlk aşkımsın
Aşka dair ilk şahlanışımsın yüreğimde...
Hayal bile olsa ne güzel
Ne özel değil mi?
Olsun...
O günlere dönemesekte
Heyecandan ölmesekte
Öylesine bir duyguyla sevme istiyorum seni
İzin veriyormusun canımın incisi?
Sende, sende beni sevmek istiyor musun?
Resul AKÇAY
Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı CİK
PAİNTBALL HEYECANI
Ankara Eğitim Merkezinde oluşturulan Paintball takımları arasındaki mücadeleler oldukça heyecanlı geçti. Eğitim Merkezinde bulunan kursiyerler tarafından oluşturulan takımların kıyasıya mücadelesi oldukça renkli görüntülere sahne oldu.
nuvadaki müsabakalar oldukça çekişmeli
ve eğlenceli geçti. Turnuva çerçevesinde
düzenlenen müsabakaları diğer kursiyerler
ve personel de yakından takip etti. Kursiyerler tarafından oldukça beğenilen Paintball Turnuvasına, diğer eğitim dönemlerinde de yer verilmesi planlandı.
Seslenis
SP R
Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri
Personeli Ankara Eğitim Merkezinde eğitim alan kursiyerler ve personelin katılımıyla 4 ve 5 Şubat 2015 tarihlerinde Paintball turnuvası düzenlendi. Uzaktan Eğitim
Çalıştayları için Eğitim Merkezinde bulunan Yabancı Uzmanların da katıldığı tur-
SPORA DESTEK PROJESİNDE ÖRNEK İŞBİRLİĞİ
Şehzadeler Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Manisa T
Tipi Açık ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklulara meslek edindirme ve spor faaliyetleri kapsamında malzeme yardımında bulundu. Proje
kapsamında T Tipi Kapalı ve Açık, Ceza İnfaz Kurumu ile E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna toplamda 27 bin 514.65 TL’lik malzeme yardımı yapıldı. Şehzadeler
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yapılan yardımlarda tutuklu ve hükümlülerin el becerilerini geliştirmek amacı ile boncuk, ip ve sosyal aktivite içinde
Masa Tenisi takımları, futbol, basketbol ve voleybol topları düzenlenen törenle
teslim edildi. T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda düzenlenen teslim törenine Şehzadeler
Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celalettin
Şimşek, Cumhuriyet Savcısı Hünkâr Ersan Kırlangıç, Şehzadeler Belediye Başkan yardımcısı İsmail Önal katıldı. Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan tutuklu ve
hükümlüler için sosyal projelerle rehabilitenin önemine vurgu yapan Şehzadeler
Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, “Şehzadeler Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfı ile Manisa Açık Ceza İnfaz Kurumu, T Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumu, E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü ile İşbirliği
Protokolü yapılarak hükümlü ve tutukluların boş zamanlarını sportif faaliyetlerle değerlendirmeleri, aktif ve verimli geçirmelerini, el becerilerini geliştirmeleri,
meslek edinmeleri ve cezalarını tamamladıktan sonra topluma uyum sağlamalarını
kolaylaştırmak amacıyla projeler geliştirilerek hayata geçirilmiştir” dedi. Çorumluoğlu el becerilerine yönelik yardımlarda da bulunulduğunu kaydederek “Yine
bunun yanında üretime ve el becerilerini geliştirmeye yönelik projeler kapsamında, İlçemiz E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nde
AĞRI’DA
USTALAR
RAKETLERİNİ
KONUŞTURDU
Ağrı M Tipi Kapalı Ceza
İnfaz Kurumunda düzenlenen masa tenisi turnuvası birbirinden heyecanlı
maçlara sahne oldu
Ağrı M Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda
2 Şubat ile 25 Şubat tarihleri arasında personel
ve hükümlü/tutuklular
arasında masa tenisi turnuvası düzenlendi. Ağrı
M Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda personel ve
hükümlü-tutuklular arasında düzenlenen masa
tenisi turnuvasında sporcuların hırsı ve azmi müsabakaları daha heyecanlı hale getirdi. Ustaların
raketlerini konuşturduğu
müsabakanın yapıldığı
turnuvada dereceye giren
sporculara ödülleri tören
ile takdim edildi. Ceza
infaz kurumunda personel ve hükümlü-tutuklular arasındaki iletişimi
pekiştirmek
amacıyla
gerçekleştirilen masa tenisi turnuvası katılımcı
ve izleyicilerden büyük
ilgi gördü. 26 personelin
ve 67 hükümlü-tutuklunun katıldığı masa tenisi
turnuvasının final müsabakasının kurum yönetici ve personelleri izledi.
Turnuvanın final karşılaş-
hükümlü ve tutuklulara meslek öğretilebilmesi amacıyla sponsorluklar vasıtasıyla
açılan ‘Bir Usta Bin Usta’ projesi kapsamında yürütülen Gördes Halıcılığı ve Dokumacılığı kursuna devam eden hükümlülere malzeme temin etmek ve hükümlü
ve tutukluların meslek edinmelerine sağlamak, kendilerine, ailelerine ve topluma
yararlı hale getirmek, kurs tezgâhlarını ve teçhizatlarını atıl durumdan kurtarmak
amacıyla; Manisa E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ ne Vakfımızca 1 Kalem 500 Kilogram Kök Boyalı Yün Halı İpi alınmış 7 bin 290 TL
ödeme yapılarak teslim edilmiştir” dedi.
CEZA İNFAZ KURUMLARINA 27 BİN TL YARDIM
Şehzadeler ilçesinde Ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlüler için
büyük miktarda yardım yapıldığın ifade eden Çorumluoğlu, “Sonuç olarak toplamda; İlçemizdeki Ceza İnfaz Kurumlarına; üretime ve el becerilerini geliştirmeye yönelik projeler kapsamında 2 Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 9 bin 888,40
TL değerinde 5 kalem malzeme alımı yapılmış, sportif faaliyetlere yönelik projeler
kapsamında 3 Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne 17 bin 626,25 TL tutarında 29
kalem malzeme alımı yapılarak teslim edilmiştir. Şehzadeler Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfımız ve Ceza İnfaz Kurumu Müdürlükleri ile yapılan işbirliği protokolü kapsamında; yapılan projelerle hükümlü ve tutuklulara toplam 27
bin 514,65 TL değerinde 34 Kalem malzeme alımı ile destek sağlanmıştır. Ayrıca
Sosyal Yardımlaşma Vakfımızın kurulmuş olduğu günden bu güne kadar Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında yoksul tutuklu ve hükümlülerin Açıköğretim Fakültesi, Açık Öğretim Lisesi ve Açık Öğretim Ortaokulu sınav ve kayıt giderlerinin karşılanması kapsamında yapılan işbirliği protokolü
gereğince 598 hükümlü ve tutuklunun 12 bin 59,29 TL açıköğretim kayıt, kayıt
yenileme ve harç bedelleri vakfımızca ödenmiştir” dedi.
masında rakip olan İdare
Memuru Kenan Ayvenli
ile İnfaz Koruma Memuru Hasan Topel finale yakışır bir mücadele sergiledi. Oldukça çekişmeli
geçen müsabakada rakibini mağlup eden Hasan
Topel birinci, Kenan Ayvenli ikinci ve Alpaslan
Çelik üçüncü oldu. Dereceye giren yarışmacılara ödülleri Cumhuriyet
Savcısı Kadri Çeker tarafından verildikten sonra
ödül töreni sona erdi.