1 Provence notları Provence-Cote d`Azur gezimiz için Nice`e oranla

Transkript

1 Provence notları Provence-Cote d`Azur gezimiz için Nice`e oranla
 Provence notları
Provence-Cote d'Azur gezimiz için Nice'e oranla daha makul fiyatlı olduğu için Marsilya
havalimanını seçtik. Bu gezimiz esnasında gezilecek çok fazla nokta olduğu için 2 ana
nokta belirleyip buralarda konaklayıp her yere buralardan gün içerisinde gidip geri
konakladığımız
Güzel kasabaları,
lavantası ile
Provence
Harika şehirleri ve
eşsiz güzelliklerin
eşlik ettiği mavi
kıyısı ile
Cote d’Azur
dönmek
noktaya
şeklinde
bir
planlama yaptık. Aksi halde o
kadar çok görülmesi gereken
yer var ki devamlı bavul
toplamamız gerekecekti.
Provence
bölgesindeki
konaklama merkezimiz Aix
en Provence idi. Burası bu
bölgenin en popüler yerlerinden birisi. Çeşmeler Şehri ya da Cezanne'ın şehri olarak da
anılıyor. Cote d'Azur kısmı içinse Nice'i merkez olarak seçtik.
1.gün
Marsilya havalimanına inince ilk iş internetten rezervasyon yaptığımız aracımızı almak oldu.
Bu bölge için araç kiralamak çok önemli çünkü çok fazla noktayı görmeniz gerekiyor ve
bunu toplu ulaşım araçları ile yapmak sizi biraz yorabilir, tabii ki vakit kaybı da olacaktır.
Eğer araç kiralama imkanınız varsa
bunu şiddetle tavsiye ederiz.
İlk gün aracımızı aldıktan sonra
Aix'deki
(Aix
en
Provence'in
sadece Aix kısmını, onuda "iks"
Marsilya / Notre dame de la
Garde
şeklinde
yolda
tabelalarda ise Aix en Pce olarak
yazılıyor)
okuyorlar
evimize
gittik.
Airbnb
1 sistemi ile ev kiraladığımız için geç saatlerde eve giriş yapmanın zorluğu nedeni ile önce
eve
Bölgeye
özg
girip
sonra
Marsilya'ya
dönme kararı aldık. Aix ile
on
ü Caliss
Marsilyanın arası sadece 20 dk.
Bu şekilde evin anahtarını alıp
park yerini vs öğrendiğimiz için
gece
geç
saate
kadar
Marsilya'da kalabildik. Marsilya
(Marseille yazılır Marsel okunur)
Fransa'nın 2. büyük şehri ancak
turistik açıdan o kadar büyük bir
yer değil. 16 değişik bölgeye
ayrılan
Marsilya'nın
turistleri
ilgilendiren yapıları Le panier ve Vieux Port adı verilen bölgelerde toplanır. Ana merkez eski
liman bölgesi (Vieux Port) olarak söylenebilir. 26'dan fazla ülkeye ait teknelerin bağlı
bulunduğu liman tam bir görsel show sunuyor. Limandan denize açılmak isterseniz bunun
en ucuz yolu bedava olan "Cross Port Ferry"ye binmektir. Bu şekilde kısa bir deneyim
yaşayabilirsiniz. Limanın kısa kenarında yer alıyor şeklinde tarif edebileceğimiz "Fish
Market" görülmesi tavsiye edilen bir balık pazarı.
Başınız kaldırıp yukarılara doğru
bakarsanız Marsilya'da neredeyse her yerden görülen "Basilica Notre Dame de la Garde" yi
görürsünüz. Tüm Marsilya'ya hakim Marsilya'nın en yüksek tepesi olan La Garde'ye kurulu
olan bu Bazilika adeta her an Marsilya'yı koruyor gibidir. 162 m yükseklikteki 1853-64 yılları
arasında yapılan bu Bazilika'ya mutlaka çıkmalısınız çünkü buradan Marsilya'nın 360
derecelik manzarası gerçekten
çok
güzeldir.
Kilisenin
zirvesinde 9,7 m uzunluğunda
Provenc
e bölges
inin eşs
iz sabun
ları
varak bir Bakire Meryem heykeli
bulunur. Buraya aracınızla, 1
km'lik yokuşu yürüyerek, turist
treni olan petit train ile ya da 60
nolu otobüs ile ulaşabilirsiniz.
Diğer önemli bir nokta "Le
Panier" adı verilen eski şehir
merkezidir. Burası limanın Bazilika'nın karşı tarafındaki kıyısının biraz iç kısmıdır. Burayı
2 gösteren tabelalara rastlarsınız zaten. Burası artistik evleri, pazarları ile çekim merkezidir.
Eskiden pazar yeri olarak hayatına başlayan semtin adı zaten "sepet" anlamına
gelmektedir.
La gard
e tepesin
den Mars
ilya
Marsilya'da eski limanda yer alan Hotel de Ville'in çok yakınıdan Petit Train adı verilen bir
turistik tren kalkıyor. Trenin 2 ayrı rotası var; 1 rota yaklaşık 1 saat 15 dakikada Marsilya'nın
Bazilika'nın olduğu kısmını gezdiriyor. Bazilika'da 20 dakika dolaşmanız ve fotoğraf
çekmeniz için mola veren bu trenin bu gezisi için 8 euro, Le Panier ağırlıklı ve 1 saat süren
2. rotası için 7 euro ödemeniz gerekiyor. Son trenler saat 17:00'de kalkıyor ona göre
zamanınızı ayarlamalısınız. Eğer siz de bizim gibi Marsilya'ya çok fazla zaman
ayırmadıysanız bu trenin rotalarını tavsiye ederiz. Çok kısa bir süre içerisinde başlıca
kısımları ile Marsilya'yı görmüş oluyorsunuz. Biletinizi atmayın çünkü Bazilika'daki moladan
sonra dönüşte tekrar görmek istiyorlar.
Liman
Basilica Notre Dame de la Garde
etrafında
çok
sayıda restaurant ve cafe
mevcut burada birşeyler
yiyebilir ya da birşeyler
içerken
güzel
liman
manzarasını seyrederek
dinlenebilirsiniz.
Marsilya pazarları ile de
önemlidir:
Cours
julien'de; çarşamba ve
cumartesi çiçek pazarı,
cumartesi antik kitaplar pazarı (bir kısmında), pazar günleri pul pazarı kurulur.
3 La garde’den..
Rehber
kitapları
okuduğunuzda
Marsilya
hakkında görülecek daha
başka birçok yer ve müze
sayar
ama
biz
yaşamadığımız
şeyleri
yazmadığımız
Marsilya
için
hakkındaki
notlarımız
Ancak
kendi
bu
bu
yaptığınızda
kadar.
kadarını
bile
Marsilya'yı epey bitirmiş oluyorsunuz diyebiliriz.
2.gün
Bir gün sonramızı Provence bölgesinin önemli şehirleri olan Les Baux de Provence, St.
Remy Provence ve Avignon'a ayırdık. Son aktivitemiz ise hepsi bittikten sonra dinlenmek
için Pont du Gard'a gitmek ve tarihi Su Kemerini izlerken nehire girmek olacak.
Marsilya / Vieux Port
İlk durağımız; Les Baux de Provence; Bu güzel ve ufacık şehir Aix'e 70 km-1 saat uzaklıkta.
Burada bir parantez açıp Fransadaki trafik sistemi ile ilgili bir detay vermek istiyoruz. Şehir
içinde ve dışında çok gerekli değilse kavşaklarda ışık olmuyor. Döner ada şeklideki
kavşaklara yaklaştığınızda eğer adada sizin gördüğünüz bir araç varsa mutlaka ama
mutlaka onu veya onları beklemeniz sonra kavşak boşalınca yolunuza devam etmeniz
gerekiyor. Bu kurala o kadar sıkı bağlılar ki sizin durmayacağınızı dahi düşünmezler
haberiniz olsun. Gelelim şehire; Şehir bir tepeye kurulu ve araç içeri giremiyor. Dışarıda çok
4 sayıda ücretli otopark yeri var.
ta
je çikola
a
r
d
i
m
ytin
sizce ze
mı? :)
Buralara
aracınızı
koyup,
parkmetreye parayı atıp park
fişini de aracın göğsüne içeriye
koyduysanız
artık
şehre
girebilirsiniz. Yine bir ara bilgi;
hiçbir
yerde
görevli
park
olmaz.
için
bir
Herşey
makinalarla yapılır. Makinadan
bileti alır, makinaya ödersiniz.
Bunun
je
vap: dra
e
c
u
r
ğ
o
d
için
yanınızda
her
zaman
bozuk
para
bulundurun.
Kaldırım
kenarlarının da çoğu ücretlidir ve yanında "payant" yazar. Bu; buraya park edebilirsiniz
ancak parkmetreye kalacağınız süreye göre para atıp fişini aracın göğsüne koymanız
gerekir demektir. Tabii ki taksilere, engellilere ayrılmış yerlere, yangın musluklarının yanına,
otobüs durağına da park edilmez. Taksi duraklarında yerde taxis yazar. Otobüs
duraklarında yerde zikzak şeklinde çizgiler vardır, engellilere ayrılan yerler ya mavi boyalıdır
ya da mavi çizgi vardır. Bunun dışında herhangi bir nedenle (kavşağa yakınlık vs) park
yasak olan yerler de çarpı işareti ile işaretlidir. Neyse yine şehire dönelim :) Hemen girişte
Turist Information var buradan
Baux'un ve Provence bölgesinin
ücretsiz haritalarını alabilirsiniz.
En önemli yapı Chateau des
Baux; eğer bu kaleye çıkarsanız
devasa
silahları
görebilirsiniz.
Ayrıca güzel de bir manzara sunar
size. Görevlilerin de söylediği gibi
1
de
L e Ba u x
e
Provenc
ücretli
1
ücretsiz
müzenin
olduğu Baux'un ara sokakları o
kadar güzel mağazalarla dolu ki
biz müzeler ile hiç ilgilenmedik bu
5 defa :) Şehir adeta kurulduğu ortaçağda kalmış gibi. Buna bir sürü cafe, mağaza ve
restaurant eklenmiş ama o kadar estetikler ki yapıyı bozmak bir yana ayrı bir güzellik
katmışlar. Burada yaklaşık 1 saat kalıp adım adım şehiri gezdik. Zaten çok
Gordes
çok küçük bir yer olduğu için bu civarda bir süre yetecektir. Buradan sonra ikinci durağımız
yaklaşık 5 dk mesafede olan Saint Remy de Provence oldu. Burası da ayrı bir güzel şehir.
Yine ara sokaklara dalarak kaybolmanızı tavsiye ediyoruz çünkü her köşede sizi ayrı bir
güzel sürpriz bekliyor diyebiliriz. Buranın da eski şehir meydanın da güzel vakit geçirip
Atlıkarınca'nında olduğu meydandaki Salon the tea'da güzel yemeklerden yedikten sonra
buradan da ayrılıyoruz. Yine bir ara bilgi; bu bölgedeki tüm şehirlerde şehrin tam
merkezinde atlıkarınca olur, eğer biryerde atlıkarınca varsa bilin ki orası şehrin merkezidir.
St. Remy de Provence'in görülmesi tavsiye edilen; bir Roma Arkeolojik alanı bir de St. Paul
de Mousele Manasırı bulunuyor. Sonraki durağımız Provence bölgesinin belki de en önemli
şehri
ta
e’de ara sokak
Aix Provenc
bir meydan
olan
Avignon.
Avignon çok önemli bir
şehir çünkü çok sayıda
Papa'ya
ev
sahipliği
yapmış olan saray "Palais
des
Papes"
bulunuyor.
burada
Şehrin
tam
merkezindeki bu devasa
yapıyı mutlaka gezmenizi
öneririz.
euro,
Giriş
eğer
bileti
11
Avignon'un
ünlü karşıya ulaşmayan
köprüsü Pont St. Benezet'i
de
gezecekseniz
13,5
6 euroluk kombine bileti alabilirsiniz. Biz köprüyü dışarıdan görme kararı alıp Sarayı gezdik.
Palace Papes adındaki meydanı ve buna bağlı ana-ara caddeleri kaçırmayın sakın.
Aix en P
rovence
Son durağımız Avrupa'nın en büyük su kemeri olan Pont du Gard. Bunun için yine yollara
dökülüyoruz yolumuz yaklaşık 40 dk. Buraya gelirken eğer navigasyon kullanırsanız
cihazınız sizi muhtemelen Pont du Gard kasabasına götürür. Biz nasıl bir kasabadır? diye
merak etttik oraya da gittik; bir aracın dahi zor yol aldığı daracık yollara sahip küçük mü
küçük bir kasaba, bir o kadar da yavaş ve huzurlu tabii ki. Neyse sizin amacınız eğer Su
Kemeri ise bölgeye geldikten sonra Pont du Gard "Rive Gauche" yani Sol Yaka'yı takip
edin. Pont du Gard'a sol taraftan girip kemeri geçerek sağ tarafa geçmeniz gerekiyor. Sol
taraftan su kenarına iniş çok kısıtlı. Üst üste 3 kat şeklinde oluşan kemerin alt kemer yolu
her zaman yürüme için ulaşıma açık. Üst kemer ise haziran ortası ile eylül ortası arasında
rezervasyonla ve rehberli gezilere açık. Artık günün sonuna yaklaşıyoruz saat 17:00 oldu
ama bu güzel Su Kemeri'nin görüntüsü ve sunduğu yüzme imkanı tüm yorgunluğumuz aldı.
50 m yükseklikteki bu Roma anıtı aynı zamanda Dünyadaki en yüksek Roma yapısı
ünvanına
Avignon
/ Pala
apes
is des P
sahip.
Bu
kemer
sayesinde su 50 km boyunca
Uzes'den
Nimes'e
kadar
taşınıyormuş. Toplam 35 kemerin,
3 kat üst üste binmesi ile oluşmuş
bu eşsiz yapıdan günde 20.000
metreküp su taşınmaktaymış. 275
m uzunluğundaki bu eserin altında
yaklaşık
2
saat
nehire
girdik
güneşlendik,
ve
günün
yorgunluğunu çıkardık. Artık Aix'e
dönüş zamanı çünkü evimize yaklaşık 1 saat 40 dk uzaklıktayız.
7 Aix'i
Pon
et / Avig
t Benez
non
gezmeyi
esasında
ertesi güne bıraktık ama en
azından merkez cadde olan
Cours
Mirabeau'da
bir
Cafe'de birşeyler içip günü
sonlandıralım
dedik
navigasyonu
ve
buraya
çevirdik.
Cafe
Nino'da
birşeyler
içip
evimize
geçiyoruz.
Ertesi
günün
planı
Aix'
keşif.....
3.gün
Evet bugün sabah evde yaptığımız sıkı bir kahvaltıdan sonra Aix yollarındayız.. Aix'i
gezmek oldukça kolay; ana cadde olan Cours Mirabeau, bu caddenin üstünde kalan Veil
Aix bölgesi ve yine bu caddenin altında kalan Quertier Mazarin'den ibaret diyebiliriz. Biz
tabii ki önce ana cadde olan Cours Mirabeau ile başladık; bu caddenin en başında Fonteine
de la Rotonde adındaki büyük çeşme yer alıyor. Aix'in tümünde yanılmıyorsak 200 irili ufaklı
Pont du
Gard
çeşme var; buraya çeşmeler şehri ya da Cezanne'ın şehri diyorlar zaten. Cours Mirabeau'da
ilerlerken 3 çeşme daha göreceksiniz. Bu çeşmeler daha ufak ve Rotonde kadar önemli
olmadıkları için isimlerini tek tek yazmıyoruz ama zaten turist information'dan alabileceğiniz
haritalarda bu çeşmeleri de adı yazıyor. Yine Mirabeau üzerinde çok sayıda cafe bulunuyor.
Bunlardan Les Deux Garçons ünlü ressam Cezanne ve Emile Zola'nında müdavimi olduğu
cafedir. Biz de adetten olduğu için burada birşeyler içip yola devam ediyoruz. Mirabeau'nun
alt kesimine Quarter Mazarin deniyor. Aix'in birçok güzel yüksek tavanlı evi bu bölgede
8 bulunuyor.
e açık olan
d
e
c
e
g
a
’d
u
a
b
Cours Mire
Provence
market / Aix en
Place
Quatre
adından
des
Dauphins'de
da
anlaşılacağı
gibi yunuslu güzel bir havuz
bulunuyor.
Buraya
çok
yakın bir mesafede Musee
Granet
Aralarında
bulunuyor.
Van
Gogh,
Cezanne gibi birçok önemli
ismin
bulunduğu
tablolarının
bu
müzeyi
kaçırmamalısınız.
Ancak
pazartesi
kapalı
olduğunu
günleri
hatırlatmak
isteriz. Bu müzenin önündeki kaldırımlara bakarsanız yerde periyodik aralıklarla yuvarlak
pirinçten yapılmış ve üzerinde Cezanne yazan plakalar görürsünüz. Bunlar Cezanne'ın
şehirdeki izlerini takip edeceğiniz yürüme rotasını belirlemek için döşenmiştir. Eğer ilginizi
çekiyorsa bir tam gününüzü Cezanne'ın peşinde geçirebilirsiniz. Sadece Cezanne'ın
Atolyesi daha uzak bir bölgededir. Burayı ziyaret ederseniz Cazanne'ın tablolarını yaptığı
ortamı yaşayabilirsiniz.
Bu kısım bittiyse artık Mirabeau'nun diğer tarafına Veil Aix'e geçebilirsiniz. Burayı tarihi
kısım olarak adlandırabiliriz. Burada anlatacak birşey yok ama yaşanacak ve görülecek çok
şey var çünkü burayı ara sokaklara girip çıkarak yavaş yavaş gezmelisiniz.
Aix en Provence
Cours Mirebeau üzerinde 2 önemli otel vardır; ilki Hotel d'Espargnet'dir ve şu anda
Üniversitenin ekonomi bölümünün binası olarak kullanılmaktadır. Diğeri ise Hotel de
9 Castillon'dur ki bu da bir
galeriye (Galerie d'Art
du Conseil General des
Bouches du Rhone) ev
sahipliği yapmaktadır.
Turist
information'dan
size verilen broşürlerde
tre Daup
a
u
Q
s
e
Place d
Mazarin
Quarter
hins /
görülecek
yerler
daha
de
fazla
olduğunu
görebilirsiniz. Ancak biz
bu öğleden sonrası için
farklı bir program yaptığımız için bu geziyi yaklaşık saat 13:00 gibi sonlandırdık.
Öğlenden sonra Luberon bölgesindeki kasabaları gezmeyi planladık ve ilk durağımız
Bonnieux oldu. Biz orta çağ kasabası görünümündeki yerleri çok sevdiğimiz için burası tam
aradığımız yerdi diyebiliriz. Taştan dik bir yamaca kurulmuş evler, az sayıda butik ve çok şık
dükkanlar, cafeleri ile cennet gibi kasaba Bonnieux. Aracımızı park ettikten sonra şehri adım
adım dolaştık. Panoramik bir manzaranın olduğu merdivenler çıkılan bir teras var oraya
çıkarsanız hem kiliseyi hemde Luberon Vadisinin güzel manzarasını izleyebilirsiniz. Yemek
yemek
birşeyler
k
en gitme
d
in
iz
n
e’ı
lalarını
e
b
a
t
Cezann
r
e
y
iz bronz
n
e
s
r
e
t
is
in..
takip ed
ya
da
içmek
isterseniz güzel
mekanlar
var;
biz St. Andrea
Cafe'yi
tercih
ettik ve memnun
kaldık.
İkinci durağımız
Lacoste
oldu.
Lacoste'un
bildiğiniz marka ile bir bağlantısı yoktur ama moda dünyasından da çok uzak değildir.
Çünkü en önemli yapı olan Chateuau de Lacoste'u 2001 yılında modacı Pierre Cardin satın
10 almıştır. Yapı normal ziyarete kapalıdır. Bu kasabada diğer kasaba gibi dik bir yamaca
kurulmuş bir kasaba ancak Bonnieux gibi çok fazla gezilecek bir yer yok.
Bonnieux / Luberon
Sonraki durağımız ise Menerbes idi. Menerbes'de Bonnieux gibi çok estetik ve görülmesi
gereken bir kasaba. Bonnieux için yaptığımız tariflerin aynısını bu kasaba için de yapmamız
yerinde olur.
Bir sonraki durağımız için planımız yoktu. Planladığımız 3 kasaba tahminimizden erken bitip
zamanımız kalınca turist information'dan bize bir kasaba tavsiye etmesini istedik. Görevli
bayanın tavsiyesi; Fontaine de Vaucluse oldu. Görevli bize bu kasabadan nehir geçtiğini bu
nedenle burayı da beğeneceğimizi söyledi ve yanılmadı. Bu kasaba da gerçekten tam
Bonnieux
ortasından
geçen
nehir
nedeni
ile
diğer
kasabalardan
farklı
bir
havaya sahip. Burada nehir
kenarında yemeğimizi yedik
ve biraz alışverişten sonra
Aix
için
koyulduk.
dönüş
Ancak
yoluna
yolda
Gordes'e sadece 13 km
uzaklıkta
olduğumuzu
görünce; neden olmasın?
dedik
ve Gordes yoluna
saptık. İyi ki iç sesimize kulak vermişiz çünkü Gordes'de belki de dışarıdan görülen en güzel
kasaba manzarası ile karşılaştık. Burayı da arşınlayıp Ankaralı Gezginlerin kartpostal
kolleksiyonu için posta kartımızı aldıktan sonra tekrar Aix'deki evimiz için yola koyulduk. Bu
11 arada bütçemizin önemli bir ksımını pul ve kartpostallar ayırdık diyebiliriz :) bakalım gezi
sonunda PK 143'e kaç kart göndermiş olacağız.
Menerbes / Lube
ron
Bu notları gece geç vakit yazıyoruz ve artık yatma vakti; yarın Cassis üzerinden Nice'e
geçeceğiz ve gezimizin Cote d'Azur kısmı başlayacak.
4.gün
Evet....
Bugün
kahvaltıdan sonra yola
koyuluyoruz
ve
ilk
durağımız
Cassis.
Cassis'de
denize
girmeyi, şehri gezmeyi
ve öğlen yemeğinden
sonra
Fontaine
de
e
Vauclus
üzere
Nice
geçmek
buradan
ayrılmayı planlıyoruz.
Yaklaşık 40 dakikalık
bir yolculukla Cassis'e
varıyoruz. Neredeyse tüm Provence ve Cote d'Azur kasaba ve şehirlerinde olduğu gibi
aracımızı tarifesi oldukça yüksek otoparklardan birine bırakmak zorundayız; çünkü başka
türlü park etme imkanı yok. Paralı park yerlerini bulmak ise bir o kadar kolay. Tabelalar sizi
buraya yönlendiriyor. Çoğu zaman içeride kaç araçlık park yeri olduğu içeri girmeden digital
olarak dışarıdaki tabelada yazıyor. İçeri girerken ve çıkarken görevli filan hiç olmuyor.
Girerken makinadan bilet alıyorsunuz ancak biletinizi araçta bırakmayın, yanınıza alın çünkü
12 döndüğünüzde
/
Gordes
Luberon
ödemenizi yapmanız için
katlarda ya da otoparkın
dışında otomatlar oluyor
bunlara biletinizle parayı
ödeyip
aracınıza
gidiyorsunuz.
Çıkarken
de bu bileti bariyerin
olduğu
yerdeki
alete
tekrar sokunca bariyer
açılıyor.
Tüm
ödeme,
giriş,
çıkış
işlemlerinde herhangi bir
görevli olmuyor. Park ücretleri oldukça yüksek 1-2 saat için en az 4-6 euro ödemeniz
gerekiyor bu 5-6 saat olunca 12-13 euroya kadar çıkıyor.
Cassis'e geldiğinizde bir merkezde otoparklar var, bir de merkezden sizi yokuş yukarı doğru
yönlendiren park yeri var. Cassis'de 2 plaj var kumsal olan birincisi için ilk park yerleri,
kayalık olan ikincisi için yukarıdaki park yeri uygun. Plajların ikisini de bulmak çok kolay
ancak iki plajda da şezlong, şemsiye filan yok bu nedenle hazırlıklı olmanızda fayda var.
Cassis de diğer kasaba ve şehirler gibi çok çok güzel bir kasaba; şık dükkanlar ve
restaurantlar şehire ayrı bir
hava katıyor. Buraya kadar
geldiyseniz
deniz
yolu
dışında
ulaşım
olmayan
Calanques
verilen
koyları
gezebilirsiniz.
Cassis
imkanı
adı
tekneyle
Hemen
limandan bu amaçla çok
sayıda gezi teknesi bulma
imkanınız var. 3-5 ya da 8
koya gezi yapan tekneler
bulmak mümkün. En önemli koy en kısa program olan 3 koy arasında olduğu için (son
13 uğranılan, kumsalı olan ve tekne demirlemenin yasak olduğu koy) 3 koyluk turu satın
almanız dahi yeterli (16 euro). 45 dakika süren bu turu yaptıktan sonra tekrar Cassis'e
dönüyoruz. Marina çevresinde yemek çok fazla alternatif bulunmakta.
Fontaine
luse
de Vauc
Cassis'in en önemli yapısı Cheateau yani Şatosu ancak şu an bir otel olarak kullanılıyor ve
sadece konuklarının girişine izin veriyor
Artık Nice'de kiraladığımız eve geçmek için yola çıkıyoruz.
5. gün
Bugün tüm günümüzü Nice'e ayırdık; esasen planımız sabah şehri gezip öğleden sonra
denize girmekti ancak havanın sıcak oluşu nedeni ile planı tersine çevirdik. Evimiz plaja 3-4
dk yürüme mesafesinde bu
Calanques / Cassis
nedenle
bugün
çıkartmıyoruz.
aracımızı
Zaten
Nice
oldukça büyük bir koy ve
koyun tümü plaj şeklinde yani
her
yerden
girilebiliyor.
denize
Koyun
köşesindeki Castel adlı bir
mekan dışında şemsiye ve
şezlong kiralabilecek bir yer
yok. Bu nedenle eğer gölge
istiyorsanız
hazırlıklı
olmalısınız çünkü Castel'in de kapasitesi oldukça az.
14 Nice denizi bizim orada
olduğumuz
Cassis
içinde
ağustos
sabahları
ayı
daha
sakin öğleden sonra daha
dalgalı yapıda idi. Dalgalar
kıyıda
dalga
ile
oyun
sevenlere göre ama deniz
yaklaşık 1-2 adım sonra
boyu
çoktan
geçecek
kadar
derinleşiyor.
arada
maalesef
Bu
plajda
seyyar satıcıların uyduruk
şeyleri
dışında
yemek
yenecek yer de yok. Ama hemen plaja yakın sokaklarda çok sayıda alternatif bulmak
mümkün.
Öncelikle Nice'in gezimizde ayrı bir yeri olduğunu peşinen söylemeliyiz. Gezimizi planlarken
forumlardan okuduğumuz kadarı ile bizim için merkezin Nice olması gerektiğine karar
vermiştik. Tabii ki Cote d'Azur şehirlerinin tümünü çok sevdik ama Nice bir farklı diyebiliriz.
Hepsinde bir hava var ama "keşke hayatımızın geri kalanını burada geçirebilsek" dediğimiz
şehir Nice oldu. Bir şehirden isteyebileceğiniz herşey var; deniz, kalite, parklar, yeşil, saygı,
sorunsuz bir trafik, toplu ulaşım, sahil, sahil boyu, meydanlar, parklar, esşşiz bir gün batımı,
gurme derecesinde ama makul fiyatlı sayısız restaurant...
Cassis
Nice şehircilik açısından çok gelişmiş bir şehir. Şehirde vakit geçirilecek keyifli çok fazla
mekan var. Bunların başında tabii ki sahil şeridi geliyor. Bu yolun adı Promenade des
Anglais. 4 km boyunca palmiyelerin süslediği bulvarın tümü plajla iç içe. Geniş bir yürüme
ve bisiklet yolunun olduğu bulvarda her saat yürüyen, koşan ve paten kayanlara
15 Nice
rastlayabilirsiniz. İsterseniz
paten ve bisiklet kiralayıp
siz
de
bu
yaşayabilirsiniz.
keyifi
Bu bulvar
üzerinde 1912 yapımı Henri
Negresco
tarafından
yaptırılan Hotel Negresco
önemli
yapılardan
özellikle
birisi
gece
ışıklandırmasını
görmelisiniz.
Sırtınızı
şehire verince koyun sol köşesinde yeşil bir tepenin varlığını görürsünüz burası Parc du
Cheteau'dur. Nice'in panoramik manzarasını görmek için burayı gezmenizi öneririz. Buraya
çıkan bir asansör var (ücretli) o işinizi kolaylaştıracaktır ancak yazın 20:00 kışın 18:00'den
sonra kapalıdır unutmayın. Bu parkın hemen altında kalan kısım ise eski şehir yani Vieux
Nice'dir; bu kısmı adım adım gezmelisiniz çünkü her bir köşesinde iyi vakit geçirebileceğiniz
bir cafe ya da restaurant var. Eski şehirin hemen paralelinde Promenade du Paillon
uzanıyor. Burası bir parktan çok daha ileri bir yer özellikle çocukların ve gençlerin zaman
geçirmesi için her türlü imkan sağlanmış durumda burada. Paillionun başladığı yer Pl.
Massena (Massena Meydanı) buradan tramvay geçiyor aynı zamanda. Şehirde tramvay ve
otobüs etkili bir sisteme
Hotel Ne
Nice
gresco /
sahip
ve
10'lu
kartlar
alarak aynı kartla ikisini
de
kullanabiliyorsunuz.
74
dakika
transfer
boyunca
serbest.
Araca
binince kartınızı makinaya
her seferinde bastırtmanız
gerekiyor. Eğer kartınız
yoksa
kişiden
aracı
kullanan
de
bilet
alabiliyorsunuz.
Ancak
10'lu kart 10 euro iken
böyle olunca her biniş 1,5 euro oluyor. Tek sıkıntılı gördüğümüz kısım gece çok erken
16 saatlerde otobüs seferlerinin birçok hatta bitmesi. Bu nedenle ilk gün aracımızı almayalım
dediysek de ilk gece eve dönüşte sıkıntı yaşayınca diğer günler araçla çıkmayı tercih ettik.
Neyse nerde kalmıştık Pl. Massena'ya yakın bir cadde olan Rue Massena yaya bölgesi
olarak ayrılmış. Bu caddeyi baştan sona kadar geçtiğinizde önemli caddelerden biri olan
Rue France ile birleşiyor. Nice'de görmeniz gereken yerlerden birisi Covered Marked adı
verilen meyva-sebze pazarı.
Nice
Şehirin gece en hareketli kısmı kuşkusuz Cours Saleya. Burada sayısız restaurant caddeyi
ve ara sokakları doldurmuş durumda. Tabii ki ancak 1-2 tanesini deneme şansımız oldu
ama gördüğümüz tabaklar itibarı ile tüm restaurantlarda hayal kırıklığına uğramayacağınızı
söyleyebiliriz. Fiyatlar bu bölge için şişirilmiş durumda değil. Şehrin tümünde fiyat aralığı ne
ise burada da o şekilde. Ancak burada dikkatimizi çeken tek nokta porsiyonların büyüklüğü
oldu. Çoğu porsiyon nerdeyse 2 kişilik diyebiliriz. Bu restaurantlar arasında tavsiye
edebileceklerimiz La Favola, La Voglia ve di Piu'dur. Cours Saleya zaten Pl. Massena ve
dolayısı ile Paillion ile
Place Massena
birleşiyor; buralarda da
hayat çok geç saatlere
kadar çok hareketlidir.
Cours
Saleya
zamanda
aynı
sokak
Marketlerinin kurulduğu
yerdir;
salı, cumartesi;
çiçek pazarı, salı, pazar;
sebze-meyva
pazarı,
pazartesi
pazarı
bit
kurulur.
17 Nice aynı zamanda bir müze cenneti; eğer vaktiniz varsa ve meraklıysanız Musee Matisse,
Musee National Marc Chagall,
Paillion
Promenade du
Musee Massena, Musee d'Art
Moderne
et
Contemporary
d'Art
bunlardan
bazıları. Tabii ki bu müzeler
çok zaman isteyecektir ancak
en
azından
Matisse
vakit
yaratmaya değecektir.
Şehirde
hayat
kolay
kolay
bitmiyor siz ne kadar uzasın
isterseniz o kadar uzuyor ama
biz erken kalkıp çok gezdiğimiz
için gece hayatına maalesef çok giremedik. Bu notları yazacak zamanı bile çok zor bulduk
diyebilirim. Program o kadar yoğun ve yazacak o kadar çok nokta var ki eğer şimdi
yazmazsak bir daha da yazamayız diye ne şekilde olursa olsun vakit yarattık.
Artık yatma zamanı yarın bizi yine yoğun bir program bekliyor olacak.
6. gün
aleya
Cours S
Bu günümüzü Cannes'ı görmeye ayırdık ama Cannes'dan önce yol üzerinde görmemiz
gereken yerler var. İlk durağımız St.Paul de Vence oldu. Bir orta çağ kasabası iken önce
Picasso sonra Chagall'ın keşfettiği St. Paul de Vence'i daha sonra Yves Montand ve Roger
Moore keşfetmiş. Burası çok çok keyifli güzel bir kasaba. Yine hakim bir yamaca kurulmuş
tarihi bir şehir dolayısı ile tam bize göre. Ara sokaklarda o butik mağaza senin bu mağaza
benim güzel vakit geçiriyoruz. Özellikle Sanat Galerilerinin çokluğu ve kalitesi dikkatimizi
18 çekti. İçlerini göremediğimiz Fransız Riviera'sının evlerinin kalitesi hakkında bir fikir veriyor
bize. Daha önce
rom
Nice / P
en
bu
Anglais
ade des
tip
kasabalardan
Bonnieux ve Le
Baux'u
çok
beğenmiştik ama
sanırız
Vence
daha dolu.
Daha
sonraki
durağımız
ise
Grasse
oldu.
Artık bu şehire
bayıldık, şöyle güzeldi, böyle güzeldi diye yazmaktan yorulduk ama inanın her bir kasaba
yada şehir bir diğerini bastırıyor güzellikte ve Grasse'da bunlardan birisi. Ancak Grasse
diğerlerinden farklı olarak parfum konusunda uzmanlaşmış; burada en büyüğü ve önemlisi
Fragonard olmak üzere çok sayıda parfüm üreticisi var. Diğer önemli markalar Galimard ve
Molinard. Bunlar dışında birçok ufak üretici de var tabii ki. Şehirde bir parfüm tarihi müzesi
(Musee International de la Parfumeria) var ancak Fragonardın binasının içerisindeki
kolleksiyon da neredeyse
na
l. Masse
P
bir
müzeyi
aratmayacak
nitelikte, ayrıca çok yakın
bir mesafede Fragonard'ın
ücretsiz bir müze evi de
var. Eğer çok fazla vaktiniz
yoksa sadece bu binaları
gezerek de eski zamanlara
uzanan
parfüm
üretimi
konusunda bir fikir sahibi
olabilirsiniz.
Burası
aynı
zamanda satış da yapıyor.
Bu
markanın
çok
özel
19 kokularından mutlaka edinmenizi tavsiye ederiz, eğer vaktiniz varsa Grasse'da yemek için
birçok kaliteli cafe ve restaurant da mevcut.
Esasen bugünü Cannes'a
de
St. Paul
Vence
ayırmış yolda da St Paul
de Vence ve Grasse'a
uğrayacaktık. Ancak bu
şehirlerin
güzelliği
bizi
yolumuzdan alıkoydu ve
ancak
öğleden
Cannes'a
sonra
girebildik.
Şehire girince aracımızı
öyle bir parka koymuşuz
ki
Cannes
Festivalinin
Film
yapıldığı
Tiyatro Salonunu (Palais des Festivals) tam karşımızda bulduk. Kırmızı halı ile kaplı
merdivenleri fotoğraf çektirenler nedeni ile Festival günlerini aratmıyor. Burada siz de klasik
kırmızı halı fotoğrafınızı çektirdikten sonra hemen yanındaki Turist Informationdan gezilecek
yerler hakkında çalışma yapmadıysanız hızlı bir bilgi sahibi olabilir ve harita alabilirsiniz.
Zaten bu Provence ve Cote d'Azur şehirlerinde bir standart; tam merkezde mutlaka
aramadan karşınıza çıkan bir Turist Information oluyor ve size çok konsantre bilgiler ve
harita veriliyor.
St. Paul
e
de Venc
Cannes'ın ana bulvarının adı La Croisette; burası Cannes'ın en pahalı mağaza, restaurant
ve otellerinin yan yana dizili olduğu bulvar. Tabii ki önlerinde RR, Lamborginhi, Ferrari ve
Bentley gibi arabalar sıra sıra dizilmiş durumda. Buradaki araç kalitesini geçen tek yer
Monaco idi. En pahalı oteller Martinez ve Carlton'un önü ayrı bir piyasa yeri tabii ki.
20 Cannes'ın
bulvarı
ana
bu
şekilde
iken
hemen
paralelindeki cadde
ve sokaklarda biraz
daha
normal
bir
avrupa şehri hayatı
yaşanıyor.
fiyatlı
Normal
cafeler
ve
restaurantları hemen
nard
Grasse / Frago
100
m
arkada
bulmak mümkün.
Cannes'ın da en önemli yeri tabii ki limanı (Le Vieux Port) ve Eski Şehir (Le Suquet)
Cote d'Azur şehirlerinin tümünde olduğu gibi burada da Petit Train adı verilen turistik bir tren
var. 8 euro karşılığında 1 saatlik bir Cannes' gezisi yapabiliyorsunuz.
Zaten
L
Port /
e Vieux
Cannes
öğleden
sonra
ulaşabildiğimiz Cannes'da bu
yazdıklarımızı yapıp akşam
yemeğinden
döndük.
sonra
Denizi
Nice'e
başka
bir
güne test edeceğiz umarız...
7.gün
Bugün
yolumuz
Monaco
tarafına
uzun;
mümkün
olursa İtalya'ya geçip San
Remo'yu da görmek niyetindeyiz. Bu rotadaki deniz kenarında uzanan manzaralı yollara
Corniche adı veriliyor. Sırası ile Corniche Inferieure'i, Mayonne Corniche'i ve Grand
Corniche'i göreceğiz. İlk etapta Corniche Inferior'da Villafranche Sur Mer'den geçerek güzel
manzara eşliğinde ilerliyoruz. İkinci etapta St. Jean Cap Ferrat'a doğru yol alıp bölgenin
21 belki de en güzel evi olan
hir
e ise şe
nered
a
c
n
ı
r
a
k
Atlı
)
rasıdır :
o
i
z
e
k
r
me
Villa Ephrussi Rothschild'ı
göreceğiz.
Bunun
için
biraz yoldan çıkıp yarım
adaya doğru girip eve
ulaşıyoruz.
Evi
gezmek
tabii ki ücretli, eğer burada
biletinizi
alırken
Eze
Exotic Garden'ı içeren (15
euro)
kombine
bilet
alırsanız
daha
sonra
Eze'de
Eze
Exotic
bu
biletle
Garden'ı
gezebilirsiniz. Rothschild Villası belki de şu ana kadar özellikle konumu itibarı ile
gördüğümüz en güzel ev diyebiliriz. Ev iki ayrı koyu görecek şekilde konumlanmış ve
muhteşem güzel dizayn edilmiş bir bahçeye sahip. 20 dakikada bir bahçedeki havuzda
müzik eşliğinde su dansı yapılan evde yeterince huzurlu zaman geçirip bolca da fotoğraf
çektikten sonra yolumuza devam ediyoruz. Sonraki durağımız Monaco oluyor. Monaco
biliyorsunuz ayrı bir ülke ve Vatikan'dan sonra en küçük ikinci ülke olma ünvanına sahip.
m
nnes Fil
ette / Ca
leri
n
e
iv
La Crois
rd
mızı me
ır
k
li
a
v
Festi
an dolu
her zam
Gerçi ayrı bir ülke demek zor ama yine de statüsü o şekilde. Bu arada öyle yada böyle
gördüğümüz ülkelerin sayısı bir artmış oluyor tabii ki :) Monaco bir yamaca kurulmuş esasen
biraz sıkışmış diyebileceğimiz bir konuma sahip. Arka yamaca doğru evler ve oteller yer
22 alıyor önde ise mega yatlarla dolu marina. Eğer neyin nerede olduğunu anlamak isterseniz
burada
da
bulunan
Petit Train ile bir tur
Monaco Corniche
atarak
olayı
kavrayabilirsiniz ya da
Turist
Information'a
uğrayın
ve
görmeniz
gereken
hakkında
yerler
bilgi
alın.
Biliyorsunuz her sene
mayıs ayında Formula
1 yarışları Monaco'da
şehir içindeki yollarda
yapılıyor. Start tam şehir meydanındaki pembe binanın önünden veriliyor. Yarışın olmadığı
zamanlarda yarış hakkında yolda pek işaret ya da iz bulmak mümkün değil. Ancak siz de
benim gibi bu yarışlara meraklı iseniz zaten çoğu yeri yarışlardan hatırlıyorsunuzdur. Bazı
viraj içlerinde de hala yoğun lastik izleri bulunuyor bunları görebilirsiniz. Marinaya sırtınızı
dönerseniz sağ tarafta bir tepe görürsünüz; ana yol ve insanlar zaten oraya doğru gidiyordur
görürsünüz; çünkü orada Casino Monte Carlo, Hotel De Paris, Cafe de Paris gibi şehrin en
önemli yerleri bulunuyor. Hepsinin baktığı meydana (Pl. Du Casino) geldiğinizi anlamamanız
mümkün değil çünkü ortalık
Ferrari,
he
Monaco Cornic
Lamborghini,
RR,
Bentley gibi araçlar ve onların
fotoğraflarını çeken turistlerle
dolu
olacak.
yazanın
Çoğu
aksine
yerde
Monte
Carlo'ya girmek için takım
elbise filan gerekmiyor. Tek
gereken cebinizde 10 euro
olması :) Eğer 10 euro verir ve
fotoğraf
makinanızı
odasına
bırakırsanız
dolap
içeri
girebilirsiniz. Ceket ve kravat
ya da smokin zorunluluğu saat 20:00'den sonra özel oyun odaları için geçerli. İçeride
23 minimum bet 5 euro.
İçeri giriş için günlük (10 euro), haftalık, aylık ve sezonluk gibi
alternatifler ve hepsinin ayrı ücreti var tabii ki. Biz şansımızı Casino Cafe de Paris'de
denedik ve 25 euro kazanarak bu parayı yine Monaco'da yedik :)
Villa Ephrussi Ro
thschild
Monaco söylediğimiz gibi ayrı bir ülke denemeyecek kadar ufak bir alana sahip. Monaco
Avrupa Birliği üyesi değil ama para birimi olarak euro kullanıyor. Avrupa Gümrük Birliği
Üyesi olduğu için Fransa ile aralarında sınır geçiş sorunu yok. Ancak yine de kendi özel
bayrağı ve vatandaşlığı var. Monaco vatandaşı (Monegasques) sayısı sadece 7.600 ve bu
kişiler vergi ödemiyorlar. Monaco'luların diline Monegasque adı veriliyor ve Fransızcaitalyanca karışımı olarak tarif ediliyor.
Buradan kıvrılan yol ile aşağıya inip marinayı takip ederek tekrar merkeze gelebilirsiniz.
Monte Carlo dışında
az d
ormula 1
F
a
ls
o
a
‘d
var
en izler
diğer bir önemli kısım
da tarihi kısımdır (Le
Rocher)
İsterseniz
burayı trenle gezebilir
(son tren 17:00) yada
yürüyerek de bu rotayı
tamamlayabilirsiniz.
Bunlar
Monaco'da
dışında
başka
yapılacak işler de var;
ilginizi
çekerse
Monaco Akvaryumu (Musee Ocenographique de Monaco), Catedrale de Monaco, Palais du
Prince, Jardin Exotique, Nouveau Musee National De Monaco bunlardan bazıları.
24 Casin
Biz vakitlice Monacoyu
Carlo
o Monte
bitirince biraz da yorgun
olarak Menton'a geçtik.
Monaco-Menton
arası
sadece 10 km, 20 dk
Menton'a
kolay
ulaşıyoruz ancak fazla
vakit
geçirmiyoruz
burada. Kısa bir gezi
sonrası buraya kadar
gelmişken bari 36 km
uzaklıktaki
San
Remo'yu da görelim diyerek İtalya'ya geçmeye karar verdik. Planımız San Remo'da bir gece
konaklayarak ertesi gün Portofino ve Cinque Terre'ye gitmekti. Ancak hem San Remo'nun
verdiği hayal kırıklığı hem de İtalya'ya girer girmez tatilimizin bütün havasının bozulması
nedeni ile ertesi günkü Portofino-Cinque Terre gezimizden vazgeçtik ve Cote D Azur
bölgesinde daha fazla zaman geçirmeye karar verdik. Provence-Cote dAzur da herşey o
kadar estetik o kadar mükemmeldi ki İtalya'ya girer girmez bütün büyü bozuldu, herşey
bakımsız, biraz hırpani, estetikten yoksun, düzensiz kısaca İtalya idi. Arada 30 km mesafe
olan iki avrupa insanının
kültür yapısı nasıl bu kadar
farklı oluyor anlamak zor
gerçekten. Neyse biz San
Remo'da
ü dedi :)
sm
birisi lük
konaklamaktan
vazgeçtik ve 1 saat mesafe
uzaktaki
Nice'e
evimize
dönme kararı aldık. Daha
önceki İtalya deneyimlerimiz
çok
güzel
olmasına
anılarla
rağmen
dolu
San
Remo'yu neden beğenmedik
diye ev sahibi ve oradaki
acenta ile görüşünce İtalya'nın Genova'ya kadar olan kısmının tatsız olduğunu söylediler ki
25 bizde aynı fikirdeyiz. Güzellikler Genova sonrası başlıyormuş. Nice dönünce çekmek
istediğim birkaç gece karesi için bazı noktaları ziyaret ettikten sonra ertesi gün için istirahate
çekildik.
sin
Pl.du Ca
o
8.gün
Bu günümüze deniz ve Cannes ile başladık. Cannes'a ilk gittiğimiz gün denize girme
imkanımız olmadığı için buna ilave olarak hava sıcak olduğu için şehiri gezmenin yorucu
olacağını düşünerek direkt sahile gittik. Cannes'ın neredeyse heryeri plaj ve her yerinden
denize girilebiliyor diyebiliriz. Plage du Midi, Plage de la Bocca gibi halk plajları daha ağırlıklı
kullanılıyor ama buralarda şezlong, şemsiye filan bulunmuyor. Plage Vegaluna, Z Plage gibi
özel plajlarda bu imkan sunuluyor ama onlarda biraz fazla sıkışık dizilmiş durumdalar. Biz
halk plajlarından La Bocca plajını tercih ettik ve çok sevdik. La Bocca buradaki bir semtin
adı aynı zamanda. Çok çok istisnai bir şekilde burada yol kenarına park etmek ücretsizdi.
Bununda avantajı var
tabii
ama
kumu
ve
denizi açısından da La
Bocca'yı tavsiye ederiz.
Biraz
daha
in
Eze’nin güzelliğ
e doyulmuyor
dışarıda
olması nedeni ile çok
az daha kalabalığı az
diyebiliriz.
kumu
Cannes'ın
ve
berraklığı
denizinin
bize
denizlerimizi
Mesela
bizim
hatırlattı.
Nice'in
çok
değişik renkte mavi ve
opak bir denizi var; Türkiyede öyle bir deniz görmedik mesela. Ancak Cannes bu açıdan
26 bize hiç yabancı gelmedi.
Monaco Corniche
Akşam üstü güneşin etkisi
azalınca Nice'e geçtik ve
Nice'i
keşfetmeye
devam
yıllardır
adını
ettik.
9.gün
Bugün
duyduğumuz
Avrupa
Sosyetesinin
gözbebeği
St.Tropez'i görmeye geldi sıra. Esasen St.Tropez'in geçmişi biraz Casablanca gibi. Fas'da
en vasat yerlerden biri Casa'dır ama ünlü fil "Casablanca" nedeni en ünlü şehir odur. Saint
Tropez de ününü 1950'lerde Bridge Bardot'ut başrolünü üstlendiği "ve Tanrı kadını yarattı"
adlı filmin St. Tropez'de çekilmiş olmasına borçlu. Bu tarihten sonra sosyete buraya akın
etmeye başlamış, daha sonra Louis de Funes'in TV dizisi "Le Gendarme" (Jandarma) yı
60'lı ve 70'li yıllarda burada çekmesi ile ünü daim olmuş. Kahvaltı sonrası planımız önce plaj
sonra St.Tropez'in keşfi. Nice ile St.Tropez arası esasen 110 km ve 1,5 saat sürmesi
gerekiyor ancak hem şehire girişte hem çıkışta tek şerit olan yolda oldukça trafik oluyor ve
bu süre uzuyor. Biz kendimizi forumlarda tavsiye edilen Plage de Pampelone'ye attık.
rsa önünde
Mega Yat’ın va
RR’de olmalı
Burada çok sayıda özel beach bulunuyor. Herbirinin kendine göre bir sosyetesi ve fiyatı var.
Bu konu internetten kolayca araştırılabileceği için detaya girmiyoruz ancak bu beachlerin
oldukça tuzlu yerler olduğunu söyleyebilirim. Ana yemekler 35-50 euro, içecekler 10 euro
seviyesinde, ayrıca şezlong ve şemsiye için de ödeme yapmanız gerekli. Bu da yerine göre
27 15-35 aralığında değişiyor.
Biz
Eze
çok
abartılı
pahalı
olmayan bir tanesini seçip
diğerlerine de girip çıkarak
ortamı
görmek
Gerçekten
istedik.
sosyetenin
seviyesinin
çok
olduğunu
yüksek
söylemeliyiz.
Beach'lerin girişindeki park
yerleri
Lamborginhi
Ferrari'ler
için
ve
ayrılmış
oluyor aracınız bunlardan
birisi değilse biraz arkalara
park etmeniz gerekecek. Burada biraz zaman harcadık ve zenginin malı çenemizi yordu :)
Artık St.Tropez'i görmek lazım diyerek şehire doğru haraket ettik. Her zamanki gibi otoparka
parayı bayıldıktan sonra şehiri keşfe başladık. St.Tropez'de çoğu Cote D'Azur kentleri gibi
liman (Vieux Port) eski şehir (La Ponche) ve yeni kısım olarak ayrılıyor. Her yer oldukça
güzel ama biz her zamanki gibi eski şehiri daha fazla beğendik ve orada daha fazla zaman
geçirdik. Şehrin ana meydanı ise Place des Lices. Bu meydanda haftada iki defa (salı ve
cumartesi)
u
Plage d
Midi
market
kuruluyor. Şehirdeki lüks
mağazaların yanında çok
sayıda ufak ama seçkin
butikler ara sokaklarda
yayılmış
olarak
bulunuyor.
Yine
restaurantlarda
aynı
şekilde daha butik ve
seçkin
olarak
hizmet
veriyor diyebiliriz.
Saint Tropez maceramızda buraları gezerek bitti ve geç vakit Nice'e döndük ve dinlenmeye
çekildik.
28 10. gün
Bugün dönüş günü dışındaki Cote d'Azur'daki son günümüz. Ancak şu ana kadar tempo
Monaco
yüksek olduğu için bugünü daha rolantiye aldık ve sadece denize zaman ayırdık. Bunun
dışında bu gezimizi gezi grubumuz için de yapmayı planladığımız için 2 acenta ile görüşme
randevumuz vardı, o saatlerde onlarla görüşmeye gittik. Daha önce St.Paul de Vence'i
görümüş ama Vence'e girmemiştik. Acentalardan birinin merkezi Vence'de olduğu için bu
bahane ile Vence'i de görme imkanımız oldu.
Akşam yemeği için Nice'e döndüğümüzde Nice; Cours Saleya'sı, Promenade des Anglais'i,
Place Massena Meydanı ile geceyi ve konuklarını her zamanki gibi harika karşılıyordu. Son
gecemizde Nice'e doyamadık
Saint Tropez
ve
gerçekten
ayrılmak
istemedik. Ancak toplanması
gereken 2 bavul ve yapılacak
işler olduğu için geç de olsa
eve dönmek üzere aracın
bulunduğu otoparka geçtik.
11.gün
Bugün Marsilya'dan İstanbul'a
uçağımız saat 14:35'de ancak
yolcu yolunda gerek diyerek saat 08:30'da Nice'den ayrılıyoruz. Esasen Nice-Marsilya arası
29 2 saat ancak hem aracı Sixt'e teslim işlerimiz olduğu hem de yol durumu ne getirir bilinmez
diye erken ayrılma kararı aldık. Yolda adını tabelalarda görüdüğümüz ancak bu seyahatin
duraklarından birisi olmayan Antibes'i gezecek değil ama içinden geçecek kadar vaktimiz
olduğunu görünce kısa bir süreliğine yoldan ayrıldık. Çok detaylı olmasa da Antibes
hakkında fikrimiz oldu ve çok büyük bir kayıp olmamış diyebiliriz.
Marsilya havalimanına (yol tabelalarında Marignane yazar) varıyor ve aracı teslim ettikten
St.Tropez
sonra havalimanı klasik işlemlerine başlıyoruz. Check in ve pasaport sırası o kadar fazla ki
iyi ki erken gelmişiz dedik.
Veeee nihayet uçak saati ve seyahatin sonu... Başka bir gezi notunda görüşmek üzere....
Bu belge internette kullanılamaz, çoğaltılamaz.
Sadece seyahatinizde kullanımınız içindir.
Lütfen bilgileri herhangi bir şekilde kullanmayın.
Prof.Dr.Engin Ersöz
[email protected]
30 

Benzer belgeler

Fransa`nın uçsuz bucaksız cenneti

Fransa`nın uçsuz bucaksız cenneti eğlenceli bir festivale ev sahipliği yapan kentte, pazar günleri yemek yiyecek yer bulmakta zorluk çekebilirsiniz. Zaten akşam 19.00’dan sonra Türklerin işlettiği bir dönerci dışında hiçbir restora...

Detaylı

ısvıcre fransa ıtalya ıst thy

ısvıcre fransa ıtalya ıst thy d'Azur, daha çok Fransız Riviera'sı olarak tanınıyor. Ilıman iklimi, birkaç yüz kilometre içindeki ünlü şehirleriyle en çok turist çeken bölgeler arasında. İklimi güzel, doğası yemyeşil, şehirleri ...

Detaylı