telgraf 458 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 458 - Telgraf Gazetesi – Londra
Londra´da
Kobane
ve Şengal
Yararına Sergi
Düzenlendi
Hay Way
Zaman Dersim’in
Kayıp Kızları
Filmi İngiliz
Parlamentosunda
Gösterildi
Sayfa 2
Londra’daki
8 Mart
Kutlamaları
Kobane
Direnişi
Selamıyla
Başladı
Sayfa 11
Sayfa 13
YPG
Saflarında
Daiş’e Karşı
Savaşan
İngiliz
Çatışmada
Yaşamını
Yitirdi
Sayfa 9
telgraf.co.uk
Carşamba,
04/03/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
458
İngiltere’de Yaşayan Türkiyeliler
30-31 Mayıs’ta Olympia Sergi
Merkezinde Oy Kullanacak
İngiltere’de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
Mayıs ayında çifte seçim yaşayacak. Vatandaşlar 7
Mayıs’ta İngiltere genel seçimleri için, 30-31 Mayıs
tarihinde ise Türkiye genel seçimleri için sandık başına
gidecek.
Haziran ayında Türkiye’de yapılacak genel seçimler için
Birleşik Krallıkta oy kullanılacak yer ve tarih belirlendi.
Buna göre 30-31 Mayıs tarihlerinde Londra ve Edinburgh
olmak üzere iki merkezde kurulan seçim merkezlerinde
oy kullanılacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de
oy verme merkezi olan Olympia Sergi ve Konferans
Merkezi (W14 8UX) genel seçimler için de oy verme
işleminin yapılacağı merkez olacak. Çok tartışma
yaratan randevu sistemi de bu yıl uygulanmayacak.
Konu ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Londra
Başkonsolosluğu tarafından yapılan bilgilendirmeye
göre;
1. 2015 yılında Türkiye’de gerçekleştirilecek 25. Dönem
Milletvekili Genel Seçimleri 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde
İngiltere’de Londra ve Edinburg’da düzenlenecektir.
2. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) almış olduğu
ilgili kararlar gereği 2015 Milletvekili Genel
Seçimleri Londra’da Olympia Sergi ve Konferans
Merkezi’nde (W14 8UX Londra) yapılacaktır. Edinburg
Başkonsolosluğunun aşağıda belirtilen görev alanında
ikamet etmeyen İngiltere’deki tüm vatandaşlar Londra
Olympia Sergi salonunda oy kullanacaktır.
3. Edinburg Başkonsolosluğunun göreve başlaması
nedeniyle görev bölgesinde kalan İskoçya ve Kuzey
İrlanda’nın tamamı ile İngiltere’nin Northumberland,
Cumbria, Tyne and Wear, County Durham, Lancashire,
North Yorkshire bölgeleri ve York şehrinde yaşayan
vatandaşlar oylarını Edinburg Başkonsolosluğunun
belirleyeceği bir yerde kullanacaktır.
4. Vatandaşların oy kullanabilmeleri için yurtdışı seçmen
kütüğünde bulunmaları gerekmektedir. Seçmen kütüğü
kaydı YSK web sayfasından kontrol edilebilir.
5. Yurtdışı seçmen kütüğünde kayıtlı olmayan veya
kayıtlı olduğu Başkonsolosluk görev bölgesi dışında
görünen vatandaşların seçmen kayıtlarını düzeltmek
için Başkonsolosluğa adres beyanında bulunmaları
gerekmektedir.
6. Yurtdışı Seçmen Kütüğü 14 Mart 2015 Cumartesi günü
YSK’nın internet sitesinde ilan edilecektir. www.ysk.gov.
tr internet adresinden kontrol edebileceğiniz seçmen
bilgilerinizde bağlı bulunduğunuz Başkonsolosluk
bilgisinin yanlış olduğunu tespit etmeniz halinde, 14
Mart 2015 ile 27 Mart 2015 tarihleri arasında Londra
Başkonsolosluğuna şahsen müracaat ederek itiraz
başvurusunda bulunabilirsiniz.
İtiraz başvurusu için son gün 27 Mart 2015 olup, bu
saatten sonra itiraz başvurusu kabul edilmeyecektir.
İtiraz başvurularının şahsen yapılması gerekli olup,
posta ile itiraz başvurusu yapılması mümkün değildir.
Londra’da çalışma yürüten 21 kurumun oluşturduğu HDP
Britanya seçim kooardinasyonundan yapılan açıklamada
ise Haziran ayında yepılacak genel seçimlerin ülkenin
demokratik geleceği açısından çok ciddi önem taşıdığını
ve seçmen kaydı olmayan herkesin 12 Mart tarihine
kadar mutlaka kaydını yaptırması gerektiğini belirtti.
Haberin Devamı Sayfa 5’te
2015 Britanya
Newroz Programı
Netleşti
Kürt halkı için direniş ve başkaldırının sembolü
anlamına gelen Newroz bayramı Londra kutlaması
bu yıl 22 Mart’ta Finsburry Parkta gerçekleşecek.
Newroz programı çerçevesinde parlamentoda ve
Londra Büyükşehir Belediyesinde yapılacak Newroz
resepsiyonlarının yanı sıra Gençler ve Çocuklar da
farklı tarihlerde Newroz bayramını kutlayacak...
Haberin devamı sayfa 4’te
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
2
Londra´da Kobane ve Şengal
Yararına Sergi Düzenlendi
Daiş saldırılarından
dolayı yerlerinden
edilen Şengal ve
Kobaneliler için
Cuma ve Cumartesi
günü Halkevi’nde bir
sergi düzenlendi.
Roj Kadın Meclisi ve
Londra Kürt Film Festivali
tarafından ortak organize
edilen serginin tüm geliri Hey-
va Sor A Kurdistan aracılığıyla
Kobane
ve
Şengallilere
gidecek. İçeriği zengin olan
sergide değişik fotoğrafçılar
tarafından çekilen Kobane,
Suruç ve Güney Kürdistan’dan
fotoğraf kareleri sergilendi.
Sergide ayrıca Derya Erkan ve
Pinar Kalayci’nın çalışmaları
da sergilendi.
Programın
Cumartesi
günkü
bölümünde
Kobane basın birimi ile skype
üzerinden
canlı
bağlantı
gerçekleştirildi.
Kobane’de
yaşanan son durumu aktaran
basın birimi Kobane’nin çevre
köylerinde halen çatışmaların
yoğun bir şekilde devam
ettiğini belirtti.
Sergide fotoğrafları sergilenen fotoğrafçılar: Aylin Kizil,
Firat Aygun, Gencer Yurttas, Lezgin Kani, Husamettin
Bahceci, Refik Tekin, Tolga
Sezgin, Saner Sen, Fatma Celik, Yasin Akgul, Yunus Emre
Aydin, Meltem Ay, Erem Kansoy, Gail Orenstein ve Aladdin
Sinayiç.
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
3
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
4
2015 Britanya Newroz Programı Netleşti
Kürt halkı için direniş ve başkaldırının sembolü anlamına gelen Newroz bayramı Londra kutlaması bu yıl 22 Mart’ta Finsburry Parkta
gerçekleşecek. Britanya Kürt Halk Meclisi tarafından organize edilen
Newroz kutlamasının hazırlık çalışmaları devam ederken program
netleşmiş durumda.
Başkent Londra’da yapılacak bu yılki
Newroz kutlamaları 12 Mart’ta Londra
Büyükşehir Belediyesinde verilecek resepsiyon ile başlayacak. Resepsiyona
Diyarbakır eski belediye başkanı ve
Urfa milletvekili adayı Osman Baydemir
katılacak. Britanya Parlamentosunda
yapılacak resepsiyon ise 17 Mart’ta eski
BDP milletvekili Akın Birdal’ın katılımı
ile gerçekleşecek.
Bu yılki büyük Newroz kutlaması ise
her sene olduğu gibi yine Finsburry Parkta
22 Mart’ta gerçekleşecek. Kutlamanın
müzikli programında Rojda, Grup Seyran,
Koma Seerxwebun ve Hesen Şerif bulunuyor. Kutlamaya Türkiye’den HDP’li bir
milletvekilinin yanı sıra İngiltere’den de
çok sayıda siyasetçinin katılması bekleniyor.
Her yıl geleneksel olarak yapılan Newroz yürüyüşü ve gençlik Newrozu da
21 Mart tarihinde yapılacak. Başkent
Londra’nın yanı sıra Edinburgh ve Shefield başta olmak üzere Britanya’nın
değişik kentlerinde de Newroz kutlanacak.
2015 NEWROZ PROGRAMI:
12 Mart: Newroz Recepsiyonu
Yer: Greater London Authority, City
Hall, GLA, Committee Room
Konuşmacılar: Osman Baydemir ve Jennette Arnold
Saat: 18:00-21:00
15 Mart: Çocuklar Newroz’u Kutluyor
Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey
Saat:13:00
17 Mart: Newroz Resepsiyonu-Parlamento
Yer: Parlamento: Portcullis
House in Committee Room 9
Misafir: Akin Birdal (former
Saat: 18:00-20:00
21 Mart: Newroz Yürüyüşü.
Yer: Haringey Civic Centre’den
Kürt Toplum Merkezine
Saat: 16:00
21 Mart: Gençler Newroz’u Kutluyor
Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey Saat: 18:00
22 Mart: Büyük Newroz Kutlaması
Yer: Finsburry Park- N4 1EE
Saat: 12:00-19:00
Newroz bayramı ayrıca 21
Mart’ta Shefield’te, 29 Mart’ta
ise Edinburgh’ta kutlanacak.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
5
Baş sayfadaki haberin devamı...
İngiltere’de Yaşayan Türkiyeliler 30-31
Mayıs’ta Olympia Sergi Merkezinde Oy
Kullanacak
UYARI:
Seçmen
Kütüğü’ndeki
kaydınız
Türkiye’de bir adresi işaret ediyorsa, yine
“Adres Beyan Formu” doldurup İngiltere’de
yaşadığınız adresi göstererek kaydınızı
buraya almalısınız.
UYARI:
Oy kullanmak için sandık kurulan
merkeze gittiğinizde, üzerinde T.C. Kimlik Numaranızın olduğu bir kimlik belgesi
göstermek zorundasınız. Bu, T.C. Nüfus
Cüzdanı veya T.C. Pasaportu olabilir. Eğer
üzerinde T.C. Kimlik Numarası olan bir kimlik belgeniz yoksa, hiç vakit kaybetmeden
Türkiye’nin Londra Başkonsolosluğu’na
başvurarak edinin.
- SEÇİM HİLESİNE KARŞI
NE YAPABİLİRİM?
Yurtdışında
kullanılacak
oylar,
Türkiye’de, diğer bütün oylarla birlikte, 7
Haziran akşamı sayılacak. Ancak oy kullanma işlemi sırasında seçim güvenliğini
sağlamak da, en az oy sayımı sırasında
sağlamak kadar önemli. Bu konuda görev,
Avrupa’daki HDP seçmenine düşüyor.
Bir HDP seçmeni olarak size en yakın
seçim irtibat merkezi veya HDP Britanya
Seçim Koordinasyonuna başvurarak “sandık
müşahidi” olabilirsiniz. Sayısız seçim
deneyimi göstermiştir ki, seçim güvenliğini
sağlayan temel unsur, müşahitlerin emeği
olmaktadır. Bu konudaki duyarlılık, en az
oy kullanmak kadar önemlidir.
- SEÇİM ÇALIŞMALARINA
NASIL KATILABİLİRİM?
Britanya’daki seçim çalışmaları, toplumun çok farklı kesimlerini temsil eden
onlarca örgütün katılımıyla oluşturulan
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu eliyle koordine ediliyor. Koordinasyon içerisinde yer alan kurumlardan herhangi birisine giderek seçim çalışmalarına katılma
beyanında bulunabilir veya burada bulunan
telefon numaralarını arayarak yönlendirme
isteyebilirsiniz. HDP, yaygın kitle iletişim
araçlarından ve teknolojik olanaklardan
diğer partilere nazaran oldukça az faydalanabilmektedir. Oylarını artırmasını sağlayacak
en önemli güç, milyonların desteği,
emeğidir. Bu açıdan seçim çalışmalarına
katılmak, HDP’yi güçlendirmek; HDP’yi
güçlendirmek,
demokratik
alternatifi
görünür kılmak anlamına gelecektir.
- İLTİCACILAR OY
KULLANABİLİR Mİ?
Evet, bütün Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları gibi ilticacılar da üzerinde T.C.
Kimlik Numarası bulunan kimlik belgesini
ibraz ederek oy kullanabilir.
- NEREDEN YARDIM ALABİLİRİM?
Aşağıda isimleri yazılı HDP Britanya
Seçim Koordinasyonu bileşenlerinin herhangi
birisinden her türlü desteği alabilirsiniz:
Britanya Kürt Halk Meclisi, Kürt Toplum Merkezi, Londra Halkevi, Nothingham Kürt Toplum Merkezi, Sussex Kürt
Toplum Merkezi, Roj Kadın Meclisi, Civ-
anan Azad Gençlik Meclisi, Göçmen İşçiler
Kültür Derneği –GİK-DER, Londra Sosyalist Kadınlar Birliği, Britanya Özgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Londra Cumartesi Anneleriyle Dayanışma Komitesi,
DAY-MER, El-Com, Kaşanlı Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Kırkısraklılar
Dayanışma Merkezi, Alxas Kistik Com,
Dersim-Der, Gözaltında Kayıplara Karşı
Uluslararası Mücadele Komitesi–ICAD
Britanya Seksiyonu, YÇKM, Londra Koçgirililer.
Yada 07833897898 nolu telefon, [email protected] mail adresinden koordinasyona ulaşarak yardım talep edebilirsiniz.
6
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
7
Çocuklara Yönelik Taciz ve
Cinsel İstismara Karşı Yeni
Önlemler Tartışılıyor
Her gün yeni bir haber ile gündeme gelen
çocuklara yönelik taciz ve cinsel istismar
olaylarından kaynaklı hükümet yeni önlemleri
tartışıyor. Yeni önlem planına göre çocukları
cinsel istismara uğramaktan koruyamayan
öğretmenler, belediye meclis üyeleri ve
sosyal hizmet görevlileri 5 yıla kadar hapis
cezası alabilecek.
Başbakanlıkta ülkedeki cinsel istismar sorununu önlemeye yönelik bir toplantı düzenlendi. Başbakan Cameron’un başkanlığındaki
toplantıya, cinsel istismara uğrayanlar, bu kişilere
destek sağlayan çeşitli grup ve örgüt temsilcileri,
polisler belediye yetkilileri, çocuk koruma ile sosyal bakım uzmanları katıldı.
Toplantının
ardından
konuya
ilişkin
açıklamalarda bulunan Cameron, yetkililerin cinsel istismar sorunuyla başa çıkamadığını ve İngil
tere’de çocukların büyük çaplı cinsel istismardan
zarar gördüklerini kaydetti. Cameron, şöyle
konuştu:
“Ülkemizde olup bitenin korkunçluğunu anlamak çok önemli. Genç kızlar, tekrar tekrar cinsel
istismara ve tecavüze uğruyor, bir grup saldırganın
elinden başka bir saldırganın eline düşüyor. Ve
tüm bunlar yaşanırken, birçok kuruluş, birçok
kişi olaylarla ilgilenmeden yoluna devam ediyor. Bu durumun burada durdurulması, bir daha
gerçekleşmemesi için çözüme ihtiyacımız var.”
Çocukların cinsel istismara uğramasını
engellemeyi hedefleyen yeni planlara göre, polis çocukların cinsel istismara uğraması
olaylarını «ulusal tehdit» olayı olarak
değerlendirebilecek. İngiltere ve Galler’de
çocukları cinsel istismara uğramaktan koruyamayan öğretmenler, belediye meclis üyeleri ve sosyal hizmet görevlileri 5 yıla kadar hapis cezasına
çarptırılabilecek. Yeni planların istişarelerinin
ardından genel seçimden sonra parlamento gündemine gelmesi bekleniyor.
İngiltere’de geçen yaz, 1997-2013 arasında
ülkenin kuzeyindeki Rotherham bölgesinde bin
400 çocuğun çetelerin cinsel istismarına uğradığı
ve İngiliz yetkililerin bu durumu engellemek için
yeterli önlem almadığını öne süren bir rapor ülkede tartışmalara yol açmıştı. Rotherham Belediyesi için hazırlanan rapordaki bulgulara göre,
son 16 yılda Rotherdam’da 11-16 yaş arasındaki
yaklaşık bin 400 çocuğun tacize uğradığı, insan
ticaretine ve çeşitli istismarlara maruz kaldığı
bildirilmişti. Başka bir soruşturmada ise, İngiltere’nin Oxfordshire bölgesinde 2004-2012
yılları
arasında 50›si erkek olan 373 kadar çocuğun, 7
kişilik bir çete tarafından hedef alınarak cinsel
istismara uğradığı ülke gündeminde geniş yer
bulmuştu. Soruşturma kapsamında bölgedeki Thames Valley Polisi ve Oxfordshire İlçe
Belediyesi, yetkililerin olaylara yönelik erken
harekete geçmemekle eleştirilmişti.
Üç Genç Kızdan Sonra Türkiye’deki
Havalimanlarına İngiliz Polis
Dedektifleri Yerleştirme Önerisi
Daiş’e katılmak üzere
İngiltere’den Türkiye’ye
geçen üç genç kızın Urfa otobüsüne bindikleri görüntüler
yayınlandı.
Londra’dan
17
Şubat
günü İstanbul›a giden üç genç kız
Shamima Begum (15), Amira Abase
(15) ve Kadiza Sultana’nın (16) daha
sonra Urfa’dan Suriye’ye geçtikleri
tahmin ediliyor.
İngiltere, Türkiye üzerinden Suriye’ye
geçerek Daiş’e katılan İngilizlerin önünü almak
için çare arayışında. İçişleri Bakanlığı seçilmiş
komitesi, “İstanbul’daki havalimanlarına İngiliz
polisi yerleştirilmeli” önerisinde bulundu.
İçişleri Bakanı Theresa May, güvenlik önlemlerinin artırılması için Türk havayolu şirketleriyle
görüşme halinde olduklarını söyledi.
Havaalanlarına Polis Dedektifleri
İçişleri Bakanlığı Seçilmiş Komitesi, İngiliz
vatandaşlarının IŞİD’e katılmak üzere ilk durak olarak geldikleri belirtilen İstanbul ‘da,
havalimanlarına ‘polis dedektifleri’ yerleştirilmesi
önerisinde bulundu.
Daily Mail’in haberine göre, Komite Başkanı
Milletvekili Keith Vaz, gerekçe olarak artan
sayıda radikal dincinin Suriye’ye geçmek için
İstanbul’u köprü olarak kullanmasını gösterdi.
İçişleri Bakanı Theresa May, Avam
Kamarası’nda
milletvekillerine
yaptığı
konuşmada, Daiş’e katılmak üzere yola çıkan
erkeklerin yanı sıra kadın sayısındaki artış nedeniyle güvenlik önlemlerinin artırılması için
Türk havayolu şirketleriyle görüşme halinde
olduklarını söyledi. May, Keith Vaz’ın İstanbul’a
İngiliz polisi yerleştirilmesi çağrısına ilişkin ise
“çok dikkatle değerlendirilmeli” yorumunda bulundu.
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Öğretmenler nasıl bir eğitim
sistemi istiyor?
İngiltere’de genel seçimlere yaklaşırken öğretmenler arasında
endişeli beklenti başladı. Son 5 yıldır koalisyon hükümetinin eğitim
politikaları altında bir çok öğretmen ya ezildi yada mesleği bıraktı.
Sadece geçen yıl binlerce öğretmen mesleği bırakırken, yeni mezun olan öğretmenlerin %40 meslekteki ilk iki yılını doldurmadan
işi bıraktı. Emekli yaşının yükseltilmesi, müfredattaki değişiklikler,
performansa göre ücret ve sayısız teftiş bir çok öğretmeni sevdiği
mesleğin sonuna getiriyor. İngiltere ve Avrupa’nın en büyük öğretmen
sendikası olan NUT (Ulusal Öğretmenler Birliği) bu konuda bir manifesto yayınlayarak taleplerini dile getirdi. Sekiz maddeden oluşan
bu manifestoda kendilerinden daha çok eğitimin geleceğini düşünen
öğretmenler seslerini duyurmak için her yöntemi deniyor. Gelin bu
maddelere beraber bakalım.
Birinci madde eğitimin bütçesinin korunması. Öğretmenlerin ilk
talebi olabilecek bir enflasyon artışına göre okulların bütçelerinin
korunması. Bütçenin korunması çocuklarımıza daha iyi araç gerecin
yanında gereken yardım ve desteği almasını sağlayacaktır. Bunun
yanında okulların gereken öğretmen kadrosunda sahip olmalarını sınıf
sayısının korunmasını eminim hepimizin ortak talebi ve isteğidir.
Öğretmenlerin ikinci maddesi ise çocuklar için geniş ve kapsayıcı
bir müfredat. Çocukların 7 yaşından itibaren sınav yağmuruna
tutulduğu bir müfredat yerine onların bilgi, yetenek ve becerilerini
geliştirecek bir eğitim anlayışını isteyen öğretmenler okulların ‘sınav
fabrikası’ olmasını istemiyor. Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden
birine sahip olan Singapur Başbakanı Prime Minister Lee Hsien Loong
dediği gibi ‘Let us prepare every child for the test of life, not just a life
of tests’ yane ‘Çocuklarımızı test dolu bir yaşam yerine, hayatın testine
hazırlayalım’.
Öğretmenlerin eğitim için istedikleri bununlar bitmiyor. Yukardaki taleplerin yanında öğretmenler ayrıca çocuk yoksulluğunun
son bulmasını istiyor. Dünyanın 6 büyük ekonomisi olan İngiltere’de
yaklaşık yarım milyon çocuk gıda bankaları (Food Banks) adlı
yardım kuruluşlarından geçiniyor. Öğretmenler her çocuğun temel
ihtiyaçlarının karşılandığı olanaklar ile beraber tüm çocuklar için okul
yeri talebini dile getiriyor. Okul yerlerinin her geçen gün azaldığı
İngiltere’de NUT ve bir çok öğretmen hükümetin okul inşa etme yetkisinin tekrar belediyelere verilmesini talep ediyor. 2016’da yaklaşık
250 bin öğrencinin okulsuz kalma tehlikesi yaşayacağı İngiltere’de
buna tek kaynak genellikle sınıf sayısının 35’e kadar yükseltilmesi
oluyor – buda ciddi endişe verici bir durum!
Koalisyon hükümetinin eğitime yaptığı en büyük saldırılardan
bir tanesi de diplomasız ve yetersizlik belgesi olmayan öğretmenler.
Bu uygulamaya göre herkes hiç bir eğitim ve stajdan geçmeden
öğretmenlik yapabilir anlayışı. Nasıl bir doktor staj ve eğitim almadan
ameliyat yapamazsa staj görmeyen ve gereken yeterlilik diploması
almayan biride öğretmenlik yapamaz. Bu anlayışı yaymak isteyen
koalisyon hükümeti eğitimde ucuz iş gücünün kapılarını açmak istiyor. Bu tür öğretmenlik mesleğini nerdeyse ayaklar altına atan uygulamalar yerine öğretmenlerin iş yükünü azaltıp onların kağıt kürek
işinden daha çok derslerini yoğunlaşması konusunda yardımcı olmak
öğrenciler için daha faydalı olacaktır. Bunlarda öğretmenlerin talep ettikleri diğer maddeler.
Öğretmenlerin en son ve en çok üstünde durdukları son madde ise
‘Eğitimin kar için değil çocuklar için’ olması talebi. Serbest okullar
(Free Schools) Akademiler gibi okul modelleri ile özel şirketlerin ve
bireylerin eğitime girmesini sağlayan anlayış bir çok gencin eğitim
olanaklarını çoğaltmak yerine azaltıyor. Bunun yanında okulların
hademesinden tutunda kantinine, bilgisayarlarından tutunda çöpünü
kadar her servisi özel şirketlere teslim eden hükümet böylelikle bu
harcamanın tekrar kamu alanına dönmesindense özel şirketlere gitmesini tercih ediyor. Okulları eğitim yuvaları olmaktan çıkartıp kar amaçlı
şirketler, öğrenci ve velileri de müşteri haline getiren bu anlayışın
kaldırılması geleceğimiz için daha olumlu olacaktır. Velilerin ve
öğrencilerin üstüne düşen ise her konuda öğretmenlerine destek olup
adil, eşit ve parasız bir eğitim mücadelesinde onların yanında olmaları.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
8
Jihadi John’ın Londra’lı Mohammed Emwazi Olduğu Ortaya Çıktı
Jihadi John olarak bilinen
ve Batılı rehinelerin
başlarının kesildiği
görüntülerde yer alan
Daiş çete üyesinin kimliği
açıklandı.
ifade etti.
Batı Londra’da yaşadığı ortaya
çıkan, 26 yaşındaki, Mohammed
Emwazi olarak kimliği açıklanan
Daiş teröristin üniversite mevzunu
olduğu belirtildi.
May, Emwazi’nin sergilediği
barbarlıkta istihbaratın payının
olmadığını dile getirdi.
Emwazi, bir çok Britanyalı ve
ABD’li rehinenin kafalarının kesilerek öldürüldüğü videolarda
propaganda yapan kişi ve Batılı
rehineleri gözlemleyen grup içerisinde yer aldığı bildirildi.
ABD’li, Washington Post
gazetesinin ilk olarak, Perşembe
günü, açıkladığı kimliğin doğru
olup olmadığı yetkililer tarafından
henüz ne doğrulandı, ne de
yalanlandı.
Cage’in
konuya
ilişkin
açıklamaların göre, Emwazi Britanya istihbaratından rahatsız
olduğunu bir çok defa dile
getirmiş, ve hayatını rahatça
yaşayamadığını
düşündüğünü
anlatmış kendilerine.
Washington Post’ın haberine
göre, Emwazi’nin, ismi verilmeyen, yakın bir arkadaşı tarafından
Daiş videolarında yer alan kişinin
onun olduğundan emin olduğunu
söylediği belirtiliyor.
CAGE: EMWAZİ’NİN
Emwazi’nin Britanya istihbaratı RADİKALLEŞMESİNDEN
tarafından takip edildiği, ve BRİTANYA İSTİHBARATI
Westminster
Üniversitesinde, SORUMLU
bilgisayar mühendisliği okuyan
Emwazi’nin mezun olduktan sonra Britanya istihbaratın radarında
görüldüğü bildirildi. İstihbaratın
kendisine verdiği rahatsızlıktan
dolayı, Emwazi’nin polis hakkında
şikayette bulunduğu da aktarıldı.
Emwazi’nin
kimliği
açıklandığından
bu
yana,
nasıl radikalleştiğine ilişkin,
İngiltere’de tartışmalar başladı.
Anti terör yasasından dolayı
hedef alınan toplumlarla, 11
Eylül saldırılarından bu yana
çalışma yürüten Cage kurumu,
Emwazi’nin
radikalleşmesinde
Britanya istihbaratının sorunlu
olduğunu iddia etti.
Cage’in
bu
yöndeki
açıklamalarına, İçişleri Bakanı
Theresa May, konuya ilişkin
yanıtladığı
soruda,
Cage’in
açıklamalarını kınadığını belirtti. Londra Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson’da,
Cage yetkilisiyle katıldığı radyo
programında, kurumun duruşunu
eleştirerek, ‘kafa kesen ve
eşcinselleri binaların çatılarından
atan’ kişileri kınamaları gerektiğini
Pazar günü, Observer gazetesinde çıkan habere göre Emwazi’ye
yakın olan iki kişi, İşçi Parti’nin
iktidarda olduğu dönemde, yasal
kontrol emir altında oldukları
ve Londra’ya girişlerinin yasak olduğu, bu şekilde de Emwazi ile görüşmelerinin mümkün
olmadığı bildirdi. Muhafazakar
Parti hükümetin başına geldiğinde
bu yasağın kaldırıldığının ve BX
ve CC olarak bilinen iki kişinin
Londra’ya gelip, Emwazi ile
görüştükten sonra yurtdışına
çıktıkları bildirildi. Emwazi’nin
de onlardan kısa bir zaman sonra
Suriye’ye gittiği bildirildi.
COOPER: HÜKÜMET
YETERLİ TEDBİRLERİ
ALMIYOR
İşçi Parti’li gölge İçişleri
bakanı, Yvette Cooper, ‘‘Theresa
May’ın
uyarılarımızı
aldırmayarak, terörle mücadele
yetkilerini
zayıflatmasının,
Daiş
yandaşlarının
organize
olmalarında ve örgüte katılımı
kolaylaştırdı mı, bilmemiz gerekiyor,’’ diye konuştu.
Cooper, Britanya’da terör seviyesinin ciddiye çıkartılmasına
rağmen, hükümetin yeterli tedbirleri almadığını ifade etti. May,
Pazartesi günü Parlamentoda
yaptığı konuşmada, terör saldırısı
olasılığının
oldukça
yüksek
olduğunu tekrarladı.
Emwazi’nin
gittiği
Quintin
Kynaston
ortaokulunda
eski iki öğrencinin daha cihatçı
olmalarının haberinin çıkmasıyla,
okul
müdürü
Emwazi’nin
radikalleşmesinde okulun rolü
olmadığını ve okul döneminde
böyle bir şey fark edilmediğini
açıkladı.
Choukri Ellekhlifi, adındaki
eski öğrencinin 2013’te Suriye’de
Daiş için savaşarak hayatını
kaybettiği ve, yine eski öğrenci
olan, Mohammed Sakr’ın da
Somalya’da al-Shabaab ile birlikte
savaşırken öldüğü bildirildi.
Emwazi’nin Kuwait’te yaşayan
babasıyla görüşen Channel 4
News, babanın Daiş videolarında
yer alan Jihadi John’ın oğlunun
olamadığını söylediği bildirildi.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
9
YPG Saflarında Daiş’e Karşı Savaşan İngiliz Çatışmada Yaşamını Yitirdi
Bir süredir Rojava’da YPG saflarında Daiş’e karşı
savaşan İngiliz Konstandinos Erik Scurfield’in
çatışmada yaşamını yitirdiği belirtiliyor.
YPG tarafından henüz resmi
bir açıklama yapılmış olmasa
da Kurdish Question haber sitesinin ulaştığı YPG kaynakları
Scurfield’in yaşamını yitirdiğini
doğruluyor. Hükümet tarafından
yapılan açıklamada ise bilginin
araştırıldığını belirtildi.
Kurdish Question haber sitesinin görüştüğü Jordan Matson
olayı doğrularken, Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin
yanında olduğunu ifade etti.
BBC Dünya servisi gazetecisi Güney Yıldız da twitter
hesabından yaptığı açıklamada
Konstandinos Erik Scurfield’ın
yaşamını yitirdiği bilgisini YPG
kaynaklarından
doğrulattığını
bildirdi.
CİZİRE KANTONU’NDAKİ
OPERASYON
DEVAM EDİYOR
YPG / YPJ güçlerinin DAİŞ
çetelerinin Cizire Kantonu üzerindeki tehdidini ortadan kaldırmak
amacıyla Til Hemis ve çevresinde
başlattığı operasyon sürüyor. Til
Hemis ve Til Berak arasındaki
bölgelerin çetelerden temizlenme-
si ardından operasyonlar güneyde
yoğunlaşıyor.
Yazılı bir açıklama yapan YPG
Basın Merkezi, DAİŞ çetelerinin
Cizire Kantonu üzerindeki tehdidini ortadan kaldırmak amacıyla
Til Hemis ve çevresinde başlattığı
operasyonun başarılı bir şekilde
devam ettiğini belirtti.
Til Hemis ve Til Berak
arasındaki bölgeleri tümüyle
çetelerden temizleyen YPG / YPJ
güçlerinin operasyonlarını bölgenin güneyinde yoğunlaştırdığını
kaydeden YPG Basın Merkezi,
“Dün gece de bu alanda operasyonlar düzenleyen güçlerimiz ile çete grupları arasında
Xizêla köyü yakınlarında şiddetli
çatışmalar yaşanmıştır. Çatışmalar
hakkındaki ayrıntılar daha sonra
kamuoyuyla paylaşılacaktır” dedi.
XERÎTA KÖYÜ
YAKINLARINDA ÇATIŞMA:
5 ÇETE ÖLDÜRÜLDÜ
Til Temir bölgesinde ise
YPG / YPJ güçleri ile çete gruplar arasındaki çatışmalar devam ettiğini duyuran YPG Basın
Merkezi açıklamasında şunlara
yer verdi: “Dün gece Til Temir
ile Hasekê arasında bulunan
Xerîta köyü yakınlarında bir
çete grubu güçlerimizin denetimindeki alana sızma girişiminde
bulunmuştur. Güçlerimizin müdahalesi neticesinde kısa süreli
bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan
çatışmada tespit edilebilen 5 çete
üyesi öldürülmüştür.
Hasekê yakınlarında bulunan
Sidiq kavşağı (Mefreqa Sidiq)
çevresine sızan bir grup çeteye
yönelik dün gece güçlerimizce bir
saldırı düzenlenmiştir. Saldırıda
tespit edilebilen 1 çete üyesi
öldürülmüştür.” 10
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
11
Hay Way Zaman- Dersim’in
Kayıp Kızları Filmi İngiliz
Parlamentosunda Gösterildi
ALTYAZILI DİYALOGLAR
MIZGIN MÜJDE
ARSLAN
[email protected]
Adem Başaran
Ve Dondurma
Üzerine
Nezahat Gündoğan’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Hay Way ZamanDersim’in Kayıp Kızları’ belgeseli İngiliz parlamentosunda gösterildi.
Salı akşamı parlamento binasında yapılan
gösterime filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan,
yapımcısı Kazım Gündoğan, BAF başkanı
İsrafil Erbil, Siyasetçi Joan Ryan ile birlikte çok
sayıda izleyici katıldı. Gösterim Britanya Alevi
Federasyonu tarafından organize edildi. Filmin
gösteriminden sonra yapılan konuşmalarda Dersim soykırımı ile ilgili yüzleşmenin ve tüm gerçeklerin ortaya çıkarılmasına vurgu yapıldı.
Filmin gösteriminin ardından bir konuşma
yapan filmin yapımcısı Kazım Gündoğan; ‘‘Son
on yıldır Dersim soykırımı üzerine çalışmalar
yapıyoruz. Bu soykırımın ortaya çıkarılması ve
bununla yüzleşilmesi meselesi sadece Dersimlilerin değil insanlığın ortak meselesidir. ’’ dedi.
Gündoğan ayrıca filmin İngiliz parlamentosunda gösterilmesini önemli bulduğunu belirterek şöyle konuştu; ‘‘1940’lar dünyasında
İngilizlerin bölgedeki mevcudiyetinden kaynaklı
Dersim meselesinde bilgilerinin olduğunu ve
İngiliz arşivlerinde bu konuyla ilgili önemli
belgelerin olduğunu düşünüyoruz. Bu gösterimin belgelerin açığa çıkarılmasına yardımcı
olacağını ve Dersim soykırımının daha geniş
kitleler içerisinde tartışılmaya başlanacağına vesile olacağını düşünüyoruz.’’
Filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan ise
yaptığı konuşmada; ‘‘Bu büyük suçun, yaşanan
büyük vahşetin insanlık vicdanında yer bulması
çok önemli. Bu gösteriminde buna hizmet
edeceğini düşünüyoruz.’’ dedi.
Britanya Alevi Federasyonu başkanı
İsrafil Erbil; ‘‘Ermeni soykırımının yüzüncü
yılına yaklaşırken, Dersim’de yaşananların
soykırım olduğunu söylemek, katillerin peşini
bırakmayacağımızı söylemek çok önemli. Bizim
bu yönlü mücadelemiz devam edecektir’’ dedi.
‘Hay Way Zaman-Dersim’in Kayıp Kızları’
Dersim katliamında ailesi öldürülen ve
yaralanan ağabeyiyle birlikte yollara düşen
Emoş Gülver, bu zorlu yolculuk sırasında
ağabeyini de kaybeder. Artık tek başınadır ve
sahip olduğu dil, inanç ve kültürden çok uzakta başka bir hayata başlamak zorunda bırakılır.
Aradan 74 sene geçtikten sonra köklerini arama
ve belleğindeki anıları hatırlama zamanı gelir.
Onu hiç yalnız bırakmayan kızı Serpil ile birlikte
yola çıkan Emoş Gülver, kökleri ve çok uzun zaman önce kaybettiği kimi aile fertleriyle yeniden
buluşacaktır... Emoş Gülver’in dokunaklı hikayesinin yanısıra o tarihte Dersim’de bulunan
bazı askerlerin de itiraf ve yüzleşme hikayelerini de izleyiciyle buluşturan filmin yönetmen
koltuğunda Nezahat Gündoğan bulunuyor.
Ağaçkakan’ın Sırtında
Geziye Çıkan Gelincik
Essex’te amatör fotoğrafçı
Martin Le-May, sıradışı bir
görüntüyü
ölümsüzleştirdi
ve yeşil bir ağaçkakanı
sırtında bir gelincikle uçarken
fotoğrafladı.
İngiltere›nin Essex kentinde yaşayan Le-May, bu
alışılmadık görüntüye dün
akşam Hornchurch parkında
rastladı. Buna göre küçük gelincik, ağaçkakana saldırmak
üzerine atladı ve ağaçkakan,
sırtındaki küçük kemirgenle
uçmaya başladı.
Festivallerin
en
sevdiğim
taraflarından birisi de, kısa film bölümlerinde bol bol son dönem filmleri
izleyebiliyor oluşumuz. Bir çırpıda
altı yedi kısa filmi izler, kısa sürede
çok daha büyük bir etkiyle baş başa
kalırsınız. Anlatıda önemli yenilikler
yaptıklarını, hikayeyi filmin limitli
süresi zarfında başarıyla anlattıklarını,
teknik olarak da son dönem film
olanaklarının artık kullanıldığını
söylemek yanlış olmaz. Tüm bunları
gördüğümüz iki yeni Kürtçe kısa filmden bahsetmek istiyorum bu hafta.
Bu filmlerden ilki Orhan İnce’nin
“Adem Başaran” filmi. Film, bu hafta
İF İstanbul Film Festivali’nde İzleyici
Ödülü alarak gündeme geldi. Sinema
bölümünde master’ini tamamlayan
İnce, ilk olarak “Ali Ata Bak” adlı kısa
filmiyle dikkatleri çekti. Film, okula
giden Kürt bir çocuğun uzaklardan
gelen dayısının okumayı öğrenip
öğrenmediğini sorması üzerine ancak
Ali Ata Bak diyebildiğini ve bunun
dışında hiçbir şey öğrenemediğini
gösteriyordu. Film, Kürt çocuklarının
Türkçe eğitimde yaşadığı zorlukları bir
nebze görünür kılmıştı. Yeni filminde
dolaylı olarak yine benzer bir konu var
denebilir, yine bir okul öğrencisi, yine
bir aile meselesi anlatılıyor. Filmin
hikaye yapısını Mesut Başaran’ın
babasının ölümünden sonra ailenin
sorumluluğunu almak zorunda kalışı
ve okuldan adım adım uzaklaşıp küçük
yaşta çalışmaya başlaması oluşturuyor.
Filmin anlatısı ilk filme göre daha
güçlü, filmin ismi anlatının içinde
oldukça zekice yer buluyor. “Adem
Başaran” Kürt bir ailenin filmi olduğu
için Kürtçe, ancak bunun dışında herhangi bir kimlik vurgusu yok, -ki filmi
bu özelliği iyi kılıyor kanımca-. Kimlik, savaş, çatışma mevzularının dışına
çıkıp her dilde yaşanabilecek bir hikaye anlatması bakımından da önemli
buluyorum.
Bir diğeri Kürt çocuklarını savaşın
gölgesi olmadan hayatın sıradanlığında
anlatan kısa film de “Dondurma” filmi.
Filmin adını ilk olarak, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde
yarışma bölümünde yapmasıyla duy-
duk. Film, yazın köyün sıradanlığında
annesiyle kavga halinde olan asi bir
erkek çocuğun hikayesini anlatıyor.
Bu kavga halinin kendisinde bile bir
denge varken, köydeki sıradan hayatta
dengeler aniden bozuluyor. Size bir
köyde dramatik denge neyle bozulur
diye sorsam, aklınıza ilk kim ya da
ne gelir? Hemşire, doktor, öğretmen,
başbakan, vizontele bunların hepsi
birer cevap olabilir ama bir cevabı da
film veriyor: Dondurmacı.
Dondurmacının gelişi ile köy
çocukları arasında gündem değişir,
tüm çocuklar dondurma alabilmek
için karşılığında verebileceği lastik,
yumurta, demir, alüminyum peşine
düşerler. Dondurmacının gelişiyle
anne ile oğul arasında var olan çatışma
da artar. Oğulun artık ‘kutsal amacı’
vardır: Dondurmacıya verebilecek bir
şey bulup, dondurma almak.
Bu amaç uğruna elinden geleni
ardına koymayacaktır. Filmin dili
de, hikayesi de, oyuncuları da son
derece başarılı, bir tek diğer çocuk
oyuncuların zaman zaman kameraya
bakışları ‘oyun’u bozabiliyor, bu da
diğer yandan filmin bölge insanıyla
çekildiğinde
pekçok
avantajının
yanında olabilecek dezavantajını
hatırlatıyor bize. Filmin dili, uzun plan
hareketli kamera takiplerini içeriyor
çoğunlukla, bu da filme hem akıcılık
hem de belgesel etkisi katıyor.
Filmin
yönetmeni
Serhat
Karaaslan’ı tanıdığımda henüz film
çekmemişti ve nasıl çekeceğine dair
yollar araştırıyordu, sonra çok iyi bir
tercih yaparak sinemada eğitim almaya başladı. İlk filmleri çok çiğ duygulardan ibaretti ve doğrusu büyük bir
etki yaratmadı ancak “Bisiklet” adlı
kısa filmi Türkiye’de çekilen kısa filmler arasında atmosferiyle önemli bir
yer edindi. “Bisiklet” sonrası “Dondurma” filmiyle de anlatıda, rejide
becerisini ispatlamış oldu. “Bisiklet”
filmi yine yoksulluk içinde yaşayan
9-10 yaşlarında bir çocuğun bulduğu
tekerleksiz bisikleti tamamlama arzunu anlatıyor, bu yönüyle yönetmenin iki filminin hikayeleri arasında
benzerlik görülebilir.
Hem “Dondurma” hem de “Adem
Başaran”, iki film de basit bir hikayeyi doğru bir film diliyle seyircide duyguya dönüştürüyor, akılları meşgul
etmeyi başarıyor ve iki yönetmenin
yeni işlerine beklentiyi yükseltiyor.
18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu
oluşturulacaktır, ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime
geçiniz. www.blueartscourses.com
12
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
Londra’daki 8 Mart Kutlamaları
Kobane Direnişi Selamıyla Başladı
13
Foto: Erem Kansoy
8 Mart kutlamaları,
Londra’da 1 Mart günü
yapılan ‘Kobane kadın
direnişi ve zaferini selamlama’ yürüyüşü ile başladı.
SKB Londra’nın çağrısı ile bir
araya gelen kadın kurumları ve yöre
derneklerinin kadın kolları tarafından
oluşturulan 8 Mart Kadın Platformu
tarafından düzenlenen yürüyüş, 1
Mart Pazar günü saat 14:00 de Manor
House’da başladı.
“Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kobane
Kadın Zaferi” yazılı İngilizce yazılı
pankartla yürüyüşe geçen kadınlar;
sloganlarla, müzik ve deflerle Turnpike Lane parkına kadar yürüdü.
“Yaşasın 8 Mart”, “Yaşasın Kobane Direnişimiz”, “Kobane Kadındır
Kadın Yaşamdır”, “Sibel Bulut, Arin
Mirkan, Kader Ortakaya Yaşıyor,
YPJ Savaşıyor”, “Jin Jiyan Azadi”,
“Kadına Yönelik Şiddete Son”, “Bedenime, Emeğime Kimliğimi Dokunma” gibi sloganların haykırıldığı
coşkulu kadın korteji çevredekiler tarafından da alkışlar ve araba
kornalarıyla da desteklendi.
Yürüyüş sonunda Turnpike Lane’de
Alxas-Kistik Kom’lu Kadınlar, ElCom’lu Kadınlar, İMECE Kadın
Merkezi, Kaşanlı Kadınlar, Kırkısraklı
Kadınlar, Roj Kadın Meclisi, Yeni
Kadın ve Sosyalist Kadınlar Birliği
(SKB) adına hazırlanan ortak bir bildiri okundu;
“Ataerkil sistem ve zihniyet
kadın kırım politikasını 21 yy’da
derinleştirerek devam etmektedir.
Ukrayna’da 400 kadın savaş ganimeti olarak kaçırıldı, tecavüz edilerek
öldürüldü. Kadınların dünya genelinde yaşadığı tüm şiddet çeşitleri
DAİŞ adlı çeteci gruplar tarafından
Ortadoğu coğrafyasında, Kürt Ezidi,
Hıristiyan, Şia, Kakai, Türkmen-Alevi, Asuri ve Ermeni kadınlara karşı
uygulanmıştır. Güney Kürdistan’da
en az 3000 Ezidi Kürt kadını salt
Müslüman olmadıkları için tecavüze
maruz kaldı ve köle pazarlarında
satıldılar. Özgürlükçü olduğu iddia
edilen Avrupa kıtasında her gün 7
kadın öldürülüyor. Britanya’da haftada 2 kadın öldürülüyor. Kadınların
büyük bedeller ödeyerek kazandığı
pek çok hak, parça parça ellerimizden alındı.. Yasalarında eşit işe eşit
ücret yazılı tüm Avrupa devletlerinde,
kadın ile erkek çalışan arasındaki
ücret uçurumu derinleşti... Saymakla
bitiremeyeceğimiz sorunlarımız hızla
artmaya devam ediyor!.” denildi ve
Kobane kadın direnişi ve zaferinin
yol göstericiliğine işaret edildi.
YPJ’nin direniş ruhunu
tüm topraklara yayalım...
Kadınların
kendi
kendilerini
korumaları ve savunabilmeleri için
örgütlenmeye ve özsavunma güçlerini
geliştirmeye daha fazla ihtiyaç var denilen açıklamada, “Bütün bu saldırılar
karşısında direnişin ve mücadelenin
geliştiği, öz savunmanın esas alındığı
yer ise Rojava ve Kobane olmuştur.
YPJ, sürdürdüğü görkemli direniş ile
kadın kırımının tüm boyutlarına karşı
direnişin yolunu göstermiştir.
YPJ güçlerinin direniş ruhunu,
kadınların saldırıya uğradığı her yere
taşıralım. Bulunduğumuz her alanda
örgütlenelim!.. Kadınlar arasındaki
dayanışmayı arttıralım!.. Yerli ve göçmen kadınların birleşik mücadelesini sağlayalım!.. El ele, omuz omuza
kadına yönelik tüm saldırılara karşı
kadın barikatları örelim!..” çağrıları
yapıldı. Kadın platformunun 1 haftalık
programı ve seçmen kayıtlarına ilişkin
duyurular yapıldı.
8
MART
ÇERÇEVESİNDE
ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK
İçerisinde birçok kadın kurumunun
yer aldığı 8 Mart Kadın Platformu
tarafından yapılan eylem ve etkinlikler
8 Marta kadar devam edecek.
8 Mart Etkinlik Programı :
Film Gösterimi:
Tarih: 5 Mart 2015 (Perşembe)
Saat: 18:30
Yer: Tohum Kültür Merkezi,
Stoke Newington
“Kirasê Mirinê: Hewîtî /
Ölüm Elbisesi Kumalık”
Belgesel / DVD / renkli /
45 dk. / Kürtçe; Türkçe,
İngilizce altyazılı / 2009
Yönetmen / Senaryo /
Yapım: Müjde Arslan
IMECE 8 Mart Kutlama Etkinliği
Tarih: Cuma, 6 MART 2015
Saat: 10:30 ile 15.30 arası
Adres: MILDMAY
COMMUNITY CENTRE,
Woodville Road N16 8NA
Million Women Rise’in organize
ettiği Merkezi Kadın Yürüyüşü
Tarih: 7 Mart 2015 (Cumartesi)
Saat: 12:00
Yer: Oxford Street (Selfridges)
den Trafalgar Square
Panel ve Kültürel Etkinlik
Tarih: 8 Mart 2015 (Pazar)
Saat: 15:00-19:00
Yer: Kürt Toplum Merkezi, Haringey
Panel: “Rojava’dan Avrupa’ya
Kadın Direnişi ve Kazanımları”
Panelister: Berfin Hezil, Hatice
Güden, Feride Kumbasar
Etkinlik:
Sinevizyon, Folklor, Dengbej,
Paula Darwish, Koma Zelal ve Sürpriz
sanatçılar
Londra 8 Mart Kadın Platformu
içerisinde yer alan kadın kurumları:
Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB),
Roj Kadın Meclisi, Yeni Kadın,
İMECE Kadın Merkezi, Kaşanlı
Kadınlar, Kırkısraklı Kadınlar, ElCom’lu
Kadınlar,
Alxas-Kistik
Kom’lu Kadınlar
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
14
Kitap ve Kültür Günleri’ne büyük ilgi
‘Ortak Yaşam ve Birlikte Mücadele’ adı altında Londra
Toplum Merkezi ve Day-Mer
tarafından bu yıl 5.si düzenlenen
Kitap ve Kültür Günleri bir hafta
boyunca devam eden etkinliklerin
ardından sona erdi. 14 Şubat’ta,
çocuk tiyatrosu ile başlayan
etkinlikler dizisi 20 Şubat Cuma
günü ‘Densiz’ isimli fotoğraf
sergisi ve aynı akşam fotoğrafçı
George Georgiou’nun katılımı
ile yapılan ‘Çok Kültürlü Yaşam’
söyleşi ile devam etti.
Kuzey Londra’da yaşam sürdüren
toplumların büyük ilgisini çeken etkinlikler dizesinde özellikle gençlerin yoğun
katılımı dikkat çekdi. Çalışmalarına ve
toplumsal hizmetlerine aralıksız devam
eden Day-Mer 5.Kitap ve Kültür günlerini
de başarıyla tamamladı.
Yaklaşık bir yıldır çalışmalarını sürdüren
Day-Mer Fotoğraf Topluluğu’nun 20
Şubat Cuma günü başlayan ‘Densiz’ isimli
fotoğraf sergisinde topluluk üyelerinin
Londra’da ortak kullanım mekanlarında
çektikleri fotoğraflar sergilendi. Aynı gün
Sırbistan, Yunanistan, Türkiye gibi bir çok
ülkede fotoğrafçılık yapan ünlü fotoğrafçı
George Georgiou katıldığı söyleşide Türkiye ve İngiltere’de çektiği fotoğraflardan
hazırladığı kitaplardaki fotograflar üzerinden yaşadığı deneyim ve tecrübeleri
paylaştı.
George GEORGIOU-Fotoğrafçı
“Fotoğrafçılık
kursları
kendisini
geliştirme arzusu ve hevesi olan kişilere
fırsatlar veriyor. İlk olarak okulda ve daha
sonra 1980 yılında özellikle işsizliğin
yaygın olduğu yıllarda buna benzer kurslara katılarak gittim ve öğrendim. ....
Düne göre fotoğrafçılık alanı çok değişti.
Yaşamını sürdürmek için fotoğrafçılık
zor bir meslek, özelliklide gazete ve dergi fotoğrafçıları için gittikçe zorlaşıyor.
Düşük bir ödeme yapıldığında dolayı
nerdeyse fotoğrafçılık imkansız hale geldi.”
‘Ortak Yaşamda Edebiyatın
Yeri ve Kimlik Sorunu’
Fotoğraf sergisi ve söyleşinin ardından
5. Kitap ve Kültür Günleri, 21 Şubat Cumartesi günü Türkiye’den yazar Oya Baydar ve İngiltere’den sosyolog ve yazar Dr
Aminul Hoque katılımı ile ‘Ortak Yaşamda
Edebiyatın Yeri ve Kimlik Sorunu’nun
tartışıldığı panel ile devam etti.
Goldsmith üniversitesinde çalışan
Bangladeş kökenli sosyolog ve eğitimci
Hoque Panel’de, İngiltere’de Müslüman kimliği, Doğu Londra’da yaşayan
üçüncü kuşak Bangladeşliler ve çok
kültürlü İngiltere’nin kültürel kimlik
sorunları üzerine yaptığı çalışmalara
ilişkin bilgilendirme yaptı. Aminul, 1950
yıllarından itibaren İngiltere’ye göç
eden Bangladeşliler öznelinde göçmenlerin; dışlanma, yabancılaşma, yoksulluk, nefret gibi bir dizi sorun ve zorluklarla karşılaştığına dikkat çekti. Özellikle
üçüncü kuşak Bagladeşlilerin
kimlik
sorunları içinde olduğunu ifade eden Aminul, konuşmasında tüm göçmen toplu-
luklar arasında yaşanan kimlik sorununu,
bütün boyutları ile irdeleyerek cevaplamaya çalıştı.
Film gösterimi ve söyleşi
5. Kitap ve Kültür Günleri, 22 Şubat
Pazar günü Rosa Şevin’in Su Kesesi,
Suat Eroğlu’nun Fıtrat ve Mizgin Müjde
Arslan’ın Asya isimli kısa filmlerinin
gösterimi ve sonrasında yapımcı Mike
Simons ve yönetmen Mizgin Müjde
Arslan’ın katılımı ile gerçekleştirilen
söyleşi ile sona erdi. Toplumsal Mücadelede Sinemanın Rolü isimli söyleşiye
katılan ‘Hala İçerideki Düşman’ belgesel
filminin yapımcısı Mike Simons, belgeselin de konusu olan 1984 yılındaki Büyük
Madenci Grevi’ni bire bir tanıklığı üzerinden, filmin üretim sürecini anlattı.
30 yıl önce yaşanan büyük direnişi geniş
bir kesime ulaştırmayı bir sorumluluk
olarak gördüğünü ifade eden Simons, sinemada emek mücadelesinin yeterince yer
bulamadığına da dikkat çekti.
Son Oyun, Asya ve Ben Uçtum Sen
Kaldın gibi kısa film ve belgeseller ile
ödül almış senarist ve yönetmen Mizgin
Müjde Arslan ise toplumsal mücadelede
sinemanın rolüne ilişkin kaleme aldığı
bir yazıyı katılımcılarla paylaştı. Direniş
sineması yapmanın toplumsal mücadele
açısından önemine değinen Arslan
Türkiye’de Yılmaz Güney ile başlayan
direniş sinemasını devam ettiren yeni
bir kuşağın olduğunu dile getirirken, bu
kuşağın tarihin yeniden yazımı için önemli
görevler üstlendiğini de belirtti.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
Seçim Çalışmaları Kapsamında
Doncaster ve Croydon’da
Toplantı Düzenlendi
30-31 Mayıs tarihleri
arasında Türkiye genel
seçimleri için Britanya’da
yapılacak oy verme
işlemleri öncesi bilgilendirme toplantıları
Londra merkez ve diğer
kentlerde devam ediyor.
Köşe Yazısı
BÜLENT
BINGÖL
NE AKP NE CHP;
NEDEN HDP?
Seçim çalışmaları çerçevesinde Doncaster’da bir toplantı
gerçekleştirildi. HDP Britanya
seçim koordinasyonu tarafından
organize
edilen
toplantıda
bölgedeki çalışmaları yürütmek amacıyla 20 kişilik bir
komisyon oluşturuldu. HDP
Britanya Seçim koordinasyonu temsilcisi Fırat Amara
toplantıda yaptığı konuşmada,
genel seçimlerin Türkiye’nin
demokratikleştirilmesi açısından
büyük anlam taşıdığını ve
HDP’nin mecliste güçlü temsil edilmesinin bu anlamda çok
önemli olduğunu ifade ederek
herkesi kayıt olmaya ve seçim
günü oy kullanmaya davet etti.
Croydon
bölgesinde
çalışmalar devam ediyor
15
de
Croydon bölgesinde yapılan toplantıda
yapılması gereken hazırlıklar tartışılarak
ihtiyaç duyulan komisyonlar kuruldu.
Toplantıda ayrıca seçim günü halkın oy
verme merkezine nasıl taşınabileceği de
tartışıldı. Kayıt işlemlerinde yardımcı olmak amacıyla kurulan merkeze ulaşmak
için 0777 00 58 353 nolu telefonu atayabilirsiniz.
Londra’da Seçim Çalışmaları
Devam Ediyor
Londra’da seçim çalışmaları
için hafta sonu 3 bölgede
seçim kayıt kontrol standları
açıldı.
HDP
Britanya
Seçim
Koordinasyonu’nun
Yurtdışı
Seçim
Kütüğü kayıtlarının yenilenmesi ve
olmayanların
zamanında
kaydının
yapılması
için
seçmenlerin
toplu
bulunduğu alanlarda stand açma kararına
bağlı olarak Hackney-Dalston, Edmonton
ve Harringey-Woodgreen kütüphanesi
önünde açılan stantlarda kayıt süreciyle
ilgili bilgi verildi, kayıtlar kontrol edildi,
kayıt için Adres Beyan Formları dolduruldu.
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, kayıt kontrolleri ve yeni kayıtların
yapılması için bir afiş ve bilgilendirme
el ilanı çıkarmış durumda. Türkiye ve
Kürdistanlıların yoğun yaşadığı mahallelerde ve şehirlerde bunların dağıtımları
yapılarak kaydı olmayan HDP seçmenlerinin kayıtlarının yapılması sağlanıyor.
Aynı zamanda hazırlanan radyo reklamları
ile de yerel FM radyolarında sürekli olarak
duyurusu yapılıyor. Pazartesi’den itibaren de düzenli olarak radyo programları
gerçekleştirilecek.
Nasıl bir toplum olmalı mücadelesi çok eskilere dayanır. Misal milattan önce 6.yüzyılda
yaşayan Zerdüşt Peygamberin düşünceleri
Zerdüştlük dini olarak ortaya çıkar; dinin özü ise
iyi (Ahura Mazda) ve kötünün (Ehrimen) birbirlerine karşı savaşına dayanır.
Yine bilimsel anlamda Marxist toplumculuk
tarifinde; Diyalektik materyalizm ve Tarihsel Materyalizm maddenin değişken olduğunu ve insan
yaşamının maddi üretim tarzındaki değişikliklerle
şekillendiğini belirtir.
Bütün dinler keza iyilik, adalet için yola
çıkarlar; oluştukları zamanın devrimci çıkışlarını
yaparlar ve kalıcılaşmak için mutlak esaslar (sabit kurallar) oluştururlar. Ancak egemenlerin
elinde oyuncak olmaktan kurtulamazlar. Ne kadar
Mutlaklık (sabitlik) fazla ise çürüme de o denli
fazladır.
Dinlerdeki esas gaye iyiliğin galibiyetidir,
ancak sosyo-ekonomik durumlar değiştikçe
değişime yenilirler. Eski dinler yeni dinlere veya
dinsel yorumlara (mezhep, tarikat) yol almak
üzere kabuğunu çatlatır. Ancak bu süreçler çoğu
zaman çok kanlıdır....
Pers, Sasani, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi,
Selçuklu, Safevi, Osmanlı....hepsinin tarihleri bu
dinleri ve hatta kendilerine göre oluşturdukları
mezhepleri aracılığıyla insanı sömürmekle geçti.
İktidarları için talan ve soykırımlar yaptılar. Herhalde bugünkü İŞİD gerçeği yanlarında masum
kalır. Her bir seferde on bin yüz bin insan öldürüldü; talanlar tecavüzler yapıldı. Örnek vermek gerekirse Yavuz Sultan Selim Doğu seferinde 40 bin
Kürt Alevi´yi bir kerede hunharca katletti. Yine
nerdeyse bütün iktidar sahipleri gibi Fatih Sultan
Mehmet iktidarı için 3 yaşındaki kardeşini bile
boğdu.
Ama hiçbir zorbalık veya mutlak kural
değişimin önünü alamaz.
Ulus devlet anlayışının en kötü örneklerinden
olan Türkiye Cumhuriyeti; kuruluşunu onlarca
dini ve etnik unsurların ortadan kaldırılması veya
asimilasyonu ile gerçekleştirdi.
Osmanlıdan beter bir sistematik devşirmecilik
gelişti; insanlar kendi kültür , kimlik ve inançlarına
düşman hale getirildiler. Bütün bunlar yapılırken
dar milliyetçi (ırkçı) anlayışla sözde Türk milletinin iyiliği ve modernliği için yapılıyordu.
Bu anlayışın vagonu olan CHP kuru laikliğini evrensel insanlık olarak algılatıyor ve kendini sosyal
demokrat bir parti ilan ediyordu. Ama kurduğu
devlet halktan destek alamaz hale geldi. Öyle ki
sadece Öncesinde devlette çalışan bürokratik kesim veya laik yaşam koşulları elden gider diye bu
partiye mahkum insanlardan oy desteği alabiliyor.
CHP’nin binyıl sürecek ırkçı rejim ideali, insani
gerçeğin diyalektiğiyle sünni teneffüse mahkum
oldu. CHP’nin halklarda bir karşılığı olmayan
nasyonalist ve tekçi politikaları rantçı AKP’nin
doğmasına sebep oldu.
Sözde sosyal demokratlığa ve Laikliğe
bürünen CHP’nin asimilasyoncu nasyonalist tekçi politikaları özellikle Kürt halkının
verdiği mücadeleyle foyası ortaya çıkınca, AKP
iktidar boşluğunu doldurmak üzere doğdu.
Uluslararası
egemen
güçlerin
işbirlikçilik
ihalesini
AKP
aldı.
iyiliği, ,adaleti, ümmetçiliği , fakire sahiplenmeyi
vadetti. Dahası halklara barışı vadetti.
Solculuk yalanlarıyla çeşmenin başını
tutanların yerini fakir fukaraya sahiplik ve
kardeşlik teraneleriyle AKP çeşmenin başını aldı.
Ülkenin halka ait nerdeyse bütün fabrikaları ,
arazileri satıldı. Halklara ve inançlara özgürlük kampanyaları eşliğinde; Alevi açılımı, Roman açılımı, Kürt Açılımı, Kadın açılımı, işçi
açılımı,...derken herkese avucunu yalatırdılar.
Devleti hortumladılar, paralel devlet oluşturdular.
Yandaş sermaye, Yandaş medya, yandaş
polis, yandaş mahkemeler,...paralel devletlerini kurdular. Gün gelir hesap sorulur diye
yandaşlık ve kutuplaştırma had safhaya çıkartıldı.
Adaletten korunmanın en güzel yöntemi olarak
sürekli kutuplaştırma politikalarını dayattılar.
Öyle ki hem ülke içinde hem de uluslararası arenada evrensel hiç bir insani ve hukuki kuralları
tanımaz oldular.
Kürt halkının yaradılıştan gelen haklarını elde
etmemeleri için envayı türlü kirli politikaları devreye soktular. Komşu ülkelerde savaş çıkarttılar,
ülkeyi dünyanın bütün kafakesen teröristlerine
yol ettiler. Rojavayı, Kobaniyi düşürmek için
başvurmadıkları kirli yöntem kalmadı.
AKP ve CHP zihniyetleri özünde insani
değerlere sığınarak Türküyle Kürdüyle, Sünnisi Alevisiyle, Ermenisi Süryanisiyle, Kadını
Çocuğuyla, İşçisi İşsiziyle,...bu ülkeyi soyup
soğana çevirdiler. Halkların İnançların onuruyla,
barışıyla, ekmeğiyle oynadılar.
Ama nasyonalist CHP’nin ve yobaz rantçı
AKP’nin unuttuğu bir şey vardı; yalancının
mumu yatsıya kadar yanar. Çünkü değişim manipüle edilmeyecek kadar gerçektir ve insan onursuz yaşayamaz. Bundan dolayı Değişim ve İyilik
yoldaştır.
Günümüzde halklara kefen biçenler , halkların
barışına ve ekmeğine göz diken egemenler Kürt
Halkının verdiği mücadele ile sobe olmuş durumdalar.
Kürt Mücadelesi muhatapsız kalıyor,
muhataplarını adeta yaratmak ve yürütmek zorunda kalıyor. Bu politikaların anlaşılması mücadelenin mutfağında olmayanlar ve politikayı sadece
günlük , çıkar ilişkisine göre değerlendirme şansı
olanlar için zordur. Mücadele adeta iğneyle kuyu
kazıyor.
Kürt mücadelesi kendi evrensel felsefi, siyasi ve savaşçı kapasitesi ile yol alıyor.
Aynı anda bir çok ayağı olan çok boyutlu
mücadele ile başarı garantisini hedefliyor.
O yüzden Savaşın ve Barışın kararını en iyi
savaşanlar verir.
Bugün ortaya konulan HDP projesi gerçek
anlamda halkların ve inançların özgürlüğünü,
kadının eşitliğini, demokratik üretimi, ahlaklı toplumu ve ekolojik yaşamı hedefliyor.
HDP projesi değişime öncülük ediyor, iyiliğin
savaşını veriyor.
HDP projesinde hiç bir milletin, inancın,
grubun ne önceliği nede üstünlüğü söz konusudur.
Herkes kendini inkar etmeden kimliğine ,inancına
ve inancına uygun yaşayacaktır
HDP’nin öznesi insandır. Eşit ve adil toplumculukla gerçek ahlakı ve mutluluğu hedefliyor.
Bu temelde barış için, özgürlük için, eşitlik
için, adalet için, ekmek için, cinsiyetçiliğe karşı
durmak için, ekolojik yaşam için seferber olalım.
Değişime, iyiliğe, tarihe yol verelim...
HDP’ye yoldaş olalım!
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
16
Kobane’de Yaşamını Yitiren
Alişer Dersim Londra’da Anıldı
Kobane’de savaşırken
24 Şubat günü yaşamını
yitiren MLKP savaşçısı
Emre Aslan (Alişer Dersim) Londra’da düzenlenen bir etkinlikle anıldı.
Cumartesi günü düzenlenen anma,
başta Emre Aslan, Özgür Ertan ve
enternasyonal devrimci Ase Johnston şahsında, Kobane’de yaşamını
yitiren savaşçılar için yapılan saygı
duruşuyla başladı.
Saygı duruşunu Emre Aslan’ın
(Alişer Dersim) hayatını anlatan yazının okunması izledi. Daha
sonra MLKP adına konuşmacı söz
aldı. Rojava devriminin önemine ve
MLKP’nin Rojava devrimine bakış
açısına ilişkin değerlendirmede bulunan konuşmacı daha sonra Emre
Aslan ile bir süre aynı alanda mücadele
yürüttüğünü
belirterek,
Emre Aslan hakkında düşüncelerini
katılımcılarla paylaştı. İlk tanıdığı
andan itibaren iradesiyle ve pratik zekasıyla dikkatleri çeken genç
bir komünist olduğunu belirterek,
Gezi ayaklanması günlerinde yaralı
olmasına rağmen barikatların en
önünde savaştığını aktardı.
Konuşmanın ardından MLKP Rojava’nın Alişer Dersim için yayınladığı mesaj okundu. Hazırlanan sinevizyon gösterimini şiirlerin okunması izledi.
Anma etkinliğine katılan Britanya Kürt Halk Meclisi
ve Maoist Komünist Parti (MKP) Britanya taraftarları
adına birer konuşma gerçekleştirildi. Ardından KCK’nın
Emre Aslan (Alişer Dersim) için yayınladığı taziye
mesajı da okundu.
Anma boyunca sloganlar hiç susmadı. Katılımcılar
sık sık “Emre Aslan Yoldaş Ölümsüzdür, Şehitler Yaşıyor
MLKP Savaşıyor, Kobane’de Düşene Dövüşene Bin
Selam, Şehit Namırın, Yaşasın Devrimci Dayanışma,
İbo Haydar Zülfükar Namludadır İktidar “ sloganlarını
haykırdılar.
Anma etkinliğinde Alişer Dersim ile aynı mevzide
yaşamını yitiren YPG savaşçısı Özgür Ertan ve
Avustralyalı enternasyonal devrimci Ase Johnston’da
(Bagok Serhed) unutulmadı.
Gik-Der Hafta sonu etkinliği
Her ayın ilk Pazar günü yapılan GİKDER kahvaltısının bir yenisi bu Pazar
günü dernek lokalinde gerçekleştirildi.
Yoğun bir katılımla gerçekleşen kahvaltının bu ayki
konusu, 7.GİK-DER Kültür ve Sanat Festivali ve 7 Haziran seçimleri oldu.
GİK-DER Festivali hakkında Yönetim Kurulu
Başkanı Helin Peköz üyelere ve katılımcılara bilgi verdi.
7.GİK-DER Kültür ve Sanat Festivalinin temasının bu
yıl Ezidiler olduğunu hatırlatan Peköz, Ortadoğunun en
eski halklarından biri olan ve pek çok katliamdan geçen
Ezidi halkını hem tanımak hem tanıtmak amacıyla bu yıl
ki festival temamızı “Yüzünü Güneşe Dönen Ezidiler”
olarak belirledik dedi. Planlanan etkinlikler hakkında
bilgi verdi.
7 Haziran seçimlerine ilişkin ise Yönetim Kurulu
üyesi Bedriye Avcil, HDP Britanya Seçim Koordinasyonunun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Avcil,
Britanya’da 80 bin kayıtlı seçmen olduğunu hatırlatarak
hedefin 30 bin oy almak olduğunu buna göre çalışma
planları çıkarıldığını belirtti.
Kahvaltıdan sonra ise katılımcıların seçmen listelerinde isimleri kontrol edildi, kayıtlı olmayanların kayıtları
gerçekleştirildi.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
17
Yaşar Kemal Son yolculuğuna Uğurlandı
Bütün ömrünce barış,
özgürlük ve Kürt sorununun çözümünü
savunan Yaşar Kemal,
binlerin katıldığı törenle
sonsuzluğa uğurlanırken, yokluğunun Türkiye
halkları için büyük kayıp
olduğu vurgulandı.
Dünya edebiyatının önemli
kalemlerinden Yaşar Kemal,
Teşvikiye Camisi’ndeki törenle
son yolcuğuna uğurlandı. Binlerce
kişinin katıldığı cenaze törenine,
Yaşar Kemal’in eşi akademisyen Ayşe Semiha Baban, yeğeni
Sadık Gökçeli ile diğer yakınları
da taziyeleri kabul etti. Sanat ve
siyaset dünyasından çok sayıda ismin katıldığı törende Kadir İnanır,
Suavi, Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ,
Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı
Kemal
Kılıçdaroğlu,
eski
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve
TBMM Başkanı Cemil Çiçek de
bulundu. Kemal’in okurları törene
ellerinde Yaşar Kemal kitapları ile
gelirken, Kemal’in Çukurova’dan
hemşerileri de törene katılanlar
arasındaydı. Yazarın tabutunun
başında bazı yurttaşlar Türkçe
ve Kürtçe dua etti. Cami önünde
toplanan bir grup, “Yaşar Kemal onurumuzdur” diye slogan
attı. Semt sakinleri de binaların
pencerelerine çıkarak, alkışlarla
Yaşar Kemal’i son yolculuğuna
uğurladı.
Cenaze
namazının
ardından Yaşar Kemal’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda 50
yıl evli kaldığı ve 2001 yılında
hayatını kaybeden Tilda Kemal’in
kabrinin yanına defnedildi. Okunan duaların ardından cenaze
kabre konurken, Yaşar Kemal’in
doğum yeri, eski adı Hemite
olan Gökçedam Köyü’nden toprak atıldı. Ayrıca Osmaniye’nin
Hemite (Gökçedam) Köyü’nde
gıyabi cenaze namazı kılındı.
Namazdan sonra köylüler ve sevenlerinden helallik alınarak, Yaşar
Kemal için dua edildi.
Dik durmayı miras bıraktı
Teşvikiye Camisi’ndeki törene
katılan HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, Kemal’in
eşi Ayşe Semiha Baban’a taziye dileklerini ilettikten sonra
gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yaşar Kemal’in silahsızlanma ve
demokratikleşme için ortak bir
açıklamanın yapıldığı önemli bir
gün yaşamını yitirdiğini ve gerisinde büyük bir miras bıraktığını
söyledi.
Demirtaş,
“Zulmün
karşısında mücadele etmeyi zalimin karşında diz çökmemeyi bize
miras bırakmıştır. O Türkiye’yi
çok ustaca harmanlayarak, soluyarak bize anlatmıştır. Yaşar Kemal aynı zamanda bir Kürt’tü.
Onun kendi anadilinde değil de
başka bir dilde yazması çok acı bir
durumdur. O da anadilinde ustaca
ürünler vermeyi isterdi. Anısına
bağlı kalarak anadilde eğitimin
önü açılmalıdır” dedi.
18
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
19
Türkü Art Cafe’de sınırsız eğlence
‘Kavuşan elalem değil can ile canandır, şimdi türkü sölemenin
tam zamanıdır’ sloganıyla sektörde fark yaratarak hizmet
veren Türkü art Cafe’de her hafta Cuma ve Cumartesi düzenlenen canlı müzik geceleri devam ediyor.
Türkü Art Cafe gün içerisindede her
kesimden insanın zaman geçirebileceği
ve çalışmalarını yürütebileceği bir sanat
merkezi niteliği de taşıyor. Sabah,öğlen
ve akşam yemeklerini taze bulabileceğiniz
ve güleryüzlü servis alabileceğiniz Türkü
Art Cafe, Soner Çeki yönetiminde hizmete
açıldığından bu güne çeşitli etkinliklere ev
sahipliği yapması ile ve Canan Sağar’ın 13
adlı Albümünü tanıtım mekanı olarak Türkü
Art Cafe’yi seçmeside işletmeyi popüler
mekanlar arasındaki yerini sağlamlaştırdı.
Taze ve birbirinden lezzetli sıcak ve
soğuk meze çeşitleri, yöresel mutfağı ve
Mezopotamya’nın eşsiz lezzetleri ile oldukça temiz ve müşteri memnuniyeti odaklı
hizmet açılan Türkü Art Cafe özellikle hafta
sonları düzenlenen canlı müzik gecelerinde
gençlerin yine ilgi odağı oluyor. Sektörde
deneyimli yöneticilerin çalıştırdığı Cafe,
profesyonel hizmeti ile fark yaratmakta.
Sevdikleriniz ile sıcak bir atmosferde
nezih bir gece geçirmek istiyorsanız, 77,
Bounces Road, Edmonton,London, N9 8LD
adresinde Türkü Art Cafe’yi ziyaret edebilir veya 02088032828 numaralı telefondan daha fazla bilgi edinerek rezervasyon
yaptırabilirsiniz.
Atlasjet Mağdurlarının Hukuk
Mücadelesi Devam Ediyor
KTHY
ve
Atlasjet mağdurları İakm ve
Cemevi’nde avukatlarla bir
araya geldi. Toplantıda avukatlar 6 Mart 2015 tarihinde yapılacak olan duruşma
hakkında bilgi vergi.
22 Haziran 2010 tarihinden itibaren uçuşlarını
durduran ve daha sonra Atlasjet havayollarının bazı
yolcuların sorumluluğunu
almasına rağmen uçurulmayan ve mağdur
olan yolcuların hukuk mücadelesi devam
ediyor. Cemevi’nde yapılan toplantıya BAF
başkanı israfil Erbil, Cemevi başkanı
Yaşar Demiralay, HMW avukatlık ofisinden Avukat Zafer Armut, Avukat İsmail
Işık ve yüzlerce mağdur yolcu katıldı. Avk. Zafer Armut, davanın 6 mart tarihinde bir duruşmasının olacağı bilgisini
verdi. İsrafil Erbil, bu davanın önemli olduğunu
ve tüm mağdur yolcuların mutlaka davanın
takipçisi olması gerektiğini söyledi.
20
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
21
Yarl’s Wood Mülteci
Merkezinde Kötü Muamele
Olduğunu Kanıtlayan
Görüntüler Ortaya Çıktı
İngiltere’ye sığınma amaçlı gelen mülteci kadınların tutulduğu Yarl’s
Wood Gözaltı Merkezi’nden elde edilen görüntülerde görevliler,
merkezde tutulan kadınlardan bahsederken, ‘Onlar hayvan. Onlar
canavar. Kafesteki Hayvanlar. Kendinle bir sopa götür ve döv onları,’’
şeklinde konuştukları ortaya çıktı.
Channel 4 News programının yaptığı gizli
çekimlerden ele geçirilen görüntüler Yarl’s
Wood Mülteci Gözaltı Merkezinde tutulan kadınlara karşı aşağılayıcı muamelenin
yaygınlığını ortaya çıkardı. Görüntülerin
ortaya çıkması sonucunda parlamentoda bakanlar konuyu tartışırken, merkezde çalışan
iki kişi işten uzaklaştırıldı.
Channel 4 haberinin yayımlanmasıyla,
merkezde kadınların eylem yaptıkları ve
açlık grevi başlatmayı planladıkları bildirildi.
Görüntü almanın yasak olduğu göçmen
merkezinde, bu gizli görüntüler, çalışan
görevlilerin kadınlara yönelik ırkçı ve cinsiyetçi söylemlerini ortaya çıkardı.
İşçi Parti hükümeti döneminde, merkezin
yönetiminin, özel şirket, Serco’ya verilmişti.
Merkezde kadınlara yönelik kötü muamele ve
cinsel taciz iddiaları devamlı ortaya çıkıyor.
Serco, daha önce ortaya çıkan kötü muamele
ve ırkçı tavırların asılsız olduğunu daima
savunmuş, çalışanlarının kadınlara saygılı
ve düzgün davrandıklarını söylemişlerdi- bu
görüntüler üzerine soruşturma başlattıklarını
açıkladılar.
Ortaya çıkan görüntülere ilişkin hükümet
de soruşturma başlattı.
Sağlık merkezi bulunan Yarl’s Wood’da
tutklular, doktorların kendilerini dikkate
almadığını ve sorunlarını abartıldığını
düşündüklerini belirttiler. İntihar tehlikesi bulunan kadınlara ilişkin bir görevlinin, ‘bırakın bileklerini kessinler’ dediği
görüntülendi.
Hükümet, bir çok defa, merkezin hapishane olmadığını ve tutulanlara mahkum
muamelesinin yapılmaması gerektiğini belirtiyor, fakat görüntüler ve daha önce yapılan
araştırmalar merkezin daha çok hapishane
gibi yönetildiğini gösteriyor.
Hamile kadınların tutulmalarının, oldukça vahim durumlar dışında, merkezde
tutulmamaları
gerektiği
belirtilmesine
rağmen bir çok hamile kadın merkezde hapsediliyor. Görüntülerin alındığı dönemde
hamile bir kadına zamanında müdahale
edilmemesi üzerine, bebeğini düşürüyor.
Daha önce çocukların tutulmasının
yasaklandığı merkezde, şimdi hamile
kadınların da tutulmasının yasaklanması için
çalışmalar başlatıldı.
Daha önce, Londra merkezli “Mülteci Kadınlar İçin Kadın Dayanışması”
Örgütünün raporu, Yarl’s Wood Mülteci
Gözaltı Merkezi›ndeki tutulan kadınlara
ırkçı ve cinsel istismarlar uygulandığı
belgelenmişti. Raporda, 2012-2014 tari-
hleri arasında Mülteci Gözaltı Merkezinde
alıkonulan 38 kadınla yapılan görüşmeler
derlenmişti.
Bu görüşmeler katılan 38 kadından
29’u, gözaltı merkezinde tutuldukları sırada
çalışanların fiziksel ve duygusal şiddetine
maruz kaldıklarını, 25 kadın, ırkçı hakarete
uğradıklarını, 16 kadın ise fiziksel ve cinsel
tacize maruz kaldıklarını ifade ediyorlar.
“Mülteci
Kadınlar
için
Kadın
Dayanışması” Örgütüne göre, gözaltı
merkezini işleten Serco şirketi, kadın
mahkumların 8 ayrı cinsel taciz şikayeti
kapsamında 10 çalışanı işten çıkardığını itiraf etti.
Bir süredir Yarl’s Wood merkezinin
kapanması için kampanya yürüten Meltem
Avcıl adlı Kürt genci şimdiye kadar 53 binden fazla imza topladı. Avcıl 2007 senesinde
daha 13 yaşındayken annesiyle beraber 3 ay
bu merkezde tutulmuştu.
22
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
23
Gökhan Durmuş’un Katil Zanlısı
Mahkemeye Çıkartıldı
Hackney’de, 7 Şubat günü, bıçaklı
saldırıya uğrayan Gökhan Durmuş, dokuz gün yoğun bakımda kaldıktan sonra
hayatını kaybetmişti.
Geçtiğimiz hafta, 25 Şubat’ta, cinayet suçundan,
21 yaşındaki, Mathais Auguste, tutuklandı. Auguste,
Cuma günü tutuklanarak mahkemeye çıkartıldı.
Cinayetten, Hackney’de gözaltına alınan, 18
yaşındaki, diğer bir genç soruşturma devam ederken
kefaletle serbest bırakıldı
Hackney’de, arabasında otururken, yanına gelen
iki kişiyle girdiği tartışmada boynunda bıçaklanan
Durmuş, kendisini, yakında bulunan Homerton
Hastanesine aracıyla götürdüğü aktarıldı. Homerton Hastanesinde ilk tedavisi yapılan Durmuş, daha
sonra Royal Free Hastanesine sevk edilmişti
Aldığı bıçak darbesinden dolayı beyin ölümü
daha önce gerçekleşen Durmuş, kalbinin durmasıyla
hayatını kaybetti.
Detektif Andy Partridge soruşturmayla ilgili
şöyle konuştu: ‘‘Mağdurun, bu olaydan dolayı
yıkılan, kendisine çok yakın bir ailesi ve çok sayıda
arkadaşı var.
‘‘Chatham Place işlek bir yerleşim bölgesi ve
eminim ki, bizlere bu iki kişiyi bulmamıza yardım
olabilecek çok sayıda insan vardı o anda çevrede.
‘‘Bu iki kişinin nereden gelip, nereye gittiklerini
çözmek için halktan bilgi istiyoruz.’’
Londra’nın Türk liginde futbol oynayan Durmuş
için, TTFF oyuncuları ve yöneticileri, ailesinin
de katıldığı, bir anma töreni düzenlediler. Sporcu ve yöneticilerin üzerlerine Gökhan’ın resmi
olan Tshirt’ler giydikleri anma töreninde oldukça
üzüntülü ve duygusal anlar yaşandığı aktarıldı.
Royal Free Hastanesinde doktorlar Durmuş’un
kan kaybından kaynaklı beynine çok fazla hasar
geldiği için hayat ünitesinin kapatılmasını önermiş,
aile bu karara karşı çıkmışlardı. Aile, oğullarının
hayatta tutulması ve tedavisine devam edilmesini istemişlerdi- yakınları imza kampanyası
başlatmışlardı.
Ünlü Futbolcu ‘15 Yaşında Çocukla Cinsel
İlişkiye Girdi’ Suçlamasıyla Tutuklandı
Premier League takımı Sunderland ve
İngiltere milli takım oyuncusu Adam
Johnson, Pazartesi sabahı evinden
polisler tarafından gözaltına alınarak
sorgulanmaya götürüldü.
Daha sonra kefaletle serbest bırakılan Johnson,
takımı Sunderland tarafından soruşturma sonuçlana
kadar uzaklaştırıldı.
Daily Mail gazetesine göre, 15 yaşında olan
genç kızın babası, kızının futbolcuyla birlikte
olduğunu anlatırken duyduktan sonra polise ihbarda
bulunmuş.
Durham Polisi, futbolcunun kimliğini vermeden,
‘27 yaşında bir erkeğin 16 yaş altı bir kızla cinsel
ilişkiye girdiği şüphesiyle tutuklandı.’, şeklinde
açıklama yaptı.
Ocak ayında birlikte ilk çocukları olan,
kız arkadaşı, Johnson’ın yanında olup onu
destekleyeceğini açıkladı.
Haftasonu Metro Grevi Gerçekleşecek
Londra Metro’sunda şoförler, meslektaşlarının
haksız işten çıkarılmasına karşı Cumartesi
gecesi greve gidecekler. Cumartesi 7 Mart
günü, saat 21:30 ile 8 Mart saat 03:59 arası
gerçekleşecek grev RMT sendika çalışanları
tarafından oy birliğiyle kararlaştırıldı.
Metro çalışanı, yapılan içki testini geçemediği
gerekçesiyle işten çıkarılmıştı. RMT sendikası,
kullanılan alkolmetrenin şeker hastası olan kişileri
ayırt edemediğini ve metro çalışanı sendika üyesinin haksız işten çıkarıldığını savundu.
Sendika, yaptığı açıklamada alkol testlerine karşı
olmadıklarını, fakat bu durumda doğru prosedürlerin gerçekleşmediğini ve üyenin sağlık durumunun
göz önünde bulundurulmadığını belirtti.
London Underground sözcüsü, iki ayrı testin
yapıldığını ve çalışanın işten çıkarılmasına ilişkin
disiplin kurulundan ve bağımsız denetlemeden
geçtiğini belirterek, yapılacak grevin ‘savunulmayacak’ bir karar olduğunu ifade etti.
RMT, genel sekreteri, Mick Cash, sendikaya
karşı yanlış bilginin ve itiraflar atıldığını ve üyelerini grev kararlarını desteklemeye çağırdı.
24
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
25
Demirtaş: Bir Oy İle Ülkenin
Kaderini Değiştirebilirsiniz
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş,
iş cinayetleri ve işçiler üzerindeki
baskılara değinerek, ülkenin yüzde
60-70’lik bir kesiminin aç ve yoksul
olduğunu vurguladı. İlk fırsatta AKP’yi
iktidardan indirecekleri mesajını veren
Demirtaş, AKP’ye güvenmediklerini belirtti. HDP’nin gerçek bir halk
hareketi olduğuna dikkat çeken
Demirtaş, cezaevlerindeki sorunlara
da değinerek, duyarlılık çağrısı yaptı.
Demirtaş, 9 Mart’ın seçmen olarak
nakil yaptırmak isteyenlerin nakil
yapabileceği son gün olduğunu da
hatırlattı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin
haftalık olağan grup toplantısında gündemdeki
gelişmeleri değerlendirdi.
‘ÜLKENİN YÜZDE 60-70’İ PERİŞAN’
Reel olarak 10 milyon kişinin işsiz olduğuna
vurgu yapan Demirtaş, şöyle devam etti: “Ülkenin yüzde 60-70’i perişan durumda. Asgari ücretin, açlık sınırının altında yaşayan,
çalışan veya çalışamayan insanlardan söz ediyoruz. Bu insanlar ne yapacak? Hadi bir yıl
yalanla dolanla götürdün, nereye kadar gidecek. Ekonomi patladı patlayacak, seçim öncesi büyük bir ekonomik kriz çıkmasın diye
Merkez Bankası’na talimat yağdırıyor. Dolar
fırlıyor, Cumhurbaşkanı’nın umurunda değil.
‘Faiz düşsün ki, piyasa canlansın, ekonomi
tıkırında gitsin’ diye bakıyor. Üç ay. Ekonomik
Avustralya Irak’a 300
asker daha gönderiyor
Avustralya Başbakanı Tonny Abbott, yerel silahlı
güçlerin eğitimi amacıyla Irak’a 300 ek asker
göndereceklerini açıkladı.
Avustralya, ABD tarafından
DAİŞ çetelerine karşı Irak
ve Suriye’de oluşturulan
uluslararası koalisyona 600
asker katacağını açıklamıştı.
Gazetecilere konuşan
Abbott, “Barışa candan
bağlı olan ulus olarak,
kriz patlamasın diye elinden geleni yapıyor.
‘Seçimi kazanayım gerisi umurumda değil’ diyor. Merkez Bankası başkanını vatan haini ilan
etmek dahil her şeyi yapıyor.”
SEÇMENLERE HATIRLATMA
9 Mart gününün seçmen olarak nakil
yaptırmak isteyenlerin nakil yapabileceği son
gün olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Öğrenciler,
mevsimlik işçiler, 7 Haziran’da oy kullanabilmek için, bir oyla ülkenin geleceğini
kurtaracaksınız. Avrupa’da yaşayanlar seçmen
kayıtlarınızı, nakillerinizi şimdi yapın. Aynı zaman da seçim kampanyasına güçlü bir şekilde
destek vermelerini istiyoruz” dedi
Birleşik Haziran Hareketi’nin seçime dair
açıklamasına da değinen Demirtaş, “Alınacak
her karara saygı duyacağımızı belirtmiştik. Bu
meydanlarda olanları yoldaş belledik. Bize oy
verir vermez, bizimle hareket eder etmez. Biz
kardeş olarak baktık. Seçim sonrasında aynı
duygularla mücadeleyi büyütmek için gayret
göstereceğiz. Zorlu mücadelede yolumuz açık
olsun diyorum” mesajını verdi.
İstihbaratçı 18 polise tutuklama kararı
sınırlarımızın çok uzağında
yaşanan çatışmalarda
yer alma konusunda
doğal olarak çekinceliyiz ama, bildiğimiz gibi,
bir kaç aydan beridir
çatışma bize geldi” dedi.
Avustralya polisi, DAİŞ
ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı
Benyamin Netanyahu’nin geçmişte Tahran ile
Batılı güçler arasındaki bir anlaşmanın doğruluğu
konusunda yanıldığını söyledi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Kongre’de
çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin daveti üzerine, İran karşıtı lobi yapmak
için ABD’de bulunuyor. Netanyahu bugün de
Kongre’de bir konuşma yapacak.
Bu ziyaret ABD ile İsrail arasında soğuk bir
etki yarattı. Obama, İsrail Başbakanı ile herhangi
bir görüşmede bulunmayacağını açıkladı.
Netanyahu’nun ziyaretinin gerçekleştiği tam
da bu sırada Washington ile Tahran, tartışmalı
nükleer program konusunda nihai bir anlaşmayı
Mart ayı sonuna kadar tamamlamak için müzakerelerde bulunuyor.
ABD Başkanı Barack Obama, Pazartesi günü
yaptığı açıklamada İran ile ABD, Rusya, Çin,
Fransa, İngiltere ve Almanya’dan oluşan 5+1
grubu arasında 2013’te varılan ilk anlaşmayı savundu.
Soruşturmaya göre polis departmanının
nedensiz şüpheyle hareket ettiği ve
tutuklamaların olası nedenler olmadan
yapıldığı aktarıldı.
PROTESTOLAR ÜLKEYE YAYILMIŞTI
Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, usulsüz
dinlemelere ilişkin Emniyet’teki “paralel yapı”
iddiasıyla sürdürülen operasyon kapsamında 18
kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı
Halil Maçkaya, 24 şüphelinin tutukluluk
koşullarının bulunduğunu savunarak Ankara
1.Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz etti.
İtirazı değerlendiren Ankara 2. Sulh Ceza
Hakimliği, istihbarattan sorumlu eski Ankara
3 kişi hakkında adli kontrol kararı veren
hakimlik, TİB görevlisi 3 kişinin de serbest
bırakılmasına hükmetti. Şüphelilerin, örgütsel davranış içinde oldukları, istinat edilen
suçları işledikleri, delilleri karartma, başkaları
üzerinde baskı yapabilecekleri, kaçma ihtimallerinin olması gerektiğinden tutuklanmaları
bakımından yakalama kararı çıkartıldığı
öğrenildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma
çerçevesinde 54 şüpheli hakkında gözaltı
kararı çıkarmış, bunların 53’ü yakalanmıştı.
Zanlıların 20’si Emniyetteki ifadelerinin,
9’u ise savcılık sorgularının ardından serbest
bırakılmıştı.
Aralık 2014’te İran kökenli
bir aşırılıkçı ve iki rehine,
Sydney’de bir kafeye 17
saatlik bir kuşatma ardından
yapılan baskın sırasında
ölmüştü.
Bu anlaşma bir kısım nükleer faaliyetin durdurulması karşılığında, kısmi olarak
yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.
Reuters haber ajansına konuşan Obama,
Netanyahu’nun bu anlaşmaya karşı her türden
açıklamada bulunduğunu söyledi.
Obama, Netanhayu’nun sözlerini hatırlatarak
«Bu anlaşma çok kötü olacaktı. İran›a 50
milyar dolar kazandıracaktı. İran anlaşmaya
uymayacaktı. Bunların hiçbiri doğrulanmadı»
dedi.
ABD Başkanı, İran’ın nükleer programının
bazı unsurları konusunda geri adım attığını belirtti. İran ile 5+1 grubu arasında nihai bir anlaşmanın
31 Mart’a kadar imzalanması gerekiyor.
Obama ayrıca ABD ile İran arasında, 35 yıldır
yıllık diplomatik kesintiden sonra yeniden bir
yakınlaşma arayışında.
Ancak Benyamin Netanyahu böyle bir senaryoya karşı duruyor. Netanyahu, nükleer anlaşmayı
sabote etmek için Amerikan topraklarında “tarihi
bir görevde” olduğunu söyledi
Dünyayı Sömürenlerin
Polisin Irkçı Bir
Şekilde Hareket
Listesi Açıklandı
dünyanın en zenginleri listesEttiğini Kabul ettiler indeForbes dergisinin
Microsoft’un kurucusu Bill Gates, 79,2 milyar
‘NEDENSİZ ŞÜPHEYLE HAREKET EDİLDİ’
Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz,
eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı
Hami Güney ile eski İstihbarat Şube Müdürü
Zeki Güven’in de arasında bulunduğu 18 kişi
hakkında tutuklama kararı çıkardı.
DAİŞ çetelerinin sokakta
bir kişinin boğazını
kesme niyetinde olduğu
yönündeki bilgiler üzerine
Avustralya’da Eylül ayından
bu yana üst düzey güvenlik
önlemleri alınıyor.
Obama: Netanyahu İran konusunda yanıldı
ABD Adalet Bakanlığı,
Ferguson
olaylarında polisin ırkçı etki altında hareket
ettiğine dair kanıt bulunduğunu açıkladı.
Ankara merkezli 13 ilde düzenlenen ve
ağırlıklı olarak istihbaratta görevli 55
polisin tamamının gözaltına alındıktan
sonra serbest bırakılmasına savcının
yaptığı itirazı değerlendiren mahkeme,
18 polis hakkında tutuklama kararı
çıkardı
çeteleriyle bağlantılı iki
kişiyi yakalayarak, saldırı
planını boşa çıkardıklarını
bildirmişti.
Ferguson’ın Misouri bölgesinde silahsız
siyahi genç Michael Brown’ın öldürülmesinin
ardından geniş katılımlı protestolar başlamış,
polis ve göstericiler günlerce karşı karşıya
gelmişti. Protestolar ABD›nin dört bir yanına
yayılmıştı
dolarlık servetiyle yine birinci sırada yer alırken,
bu yıl Türkiye’den listeye 32 kişi girdi.
Meksikalı işadamı Carlos Slim Helu, 77,1
dolarlık servetiyle ikinci, Amerikalı yatırımcı Warren Buffet da 72,7 milyar dolarlık varlığıyla üçüncü
sırada yer aldı.
Bill Gates- Microsoft-79.2 milyar dolar-America
Carlos Slim Helu- Telecom- 77.1
milyar dolar-Meksika
Warren Buffet – Berkshire Hathaway72.7 milyar dolar-Amerika
Amancio Ortaga-Zara-64.5 milyar dolar-İspanya
Larry Ellison-Oracle-54.3 milyar dolar-Amerika
İnsanlık Anıtına ‘Ucube’ diyen
Erdoğan 10 Bin Tl ceza “Ucube heykel” davasında karar açıklandı.
Mahkeme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın heykeltıraş Mehmet Aksoy’a 10 bin
TL manevi tazminat ödemesini kararlaştırdı.
Kars’ta yıktırılan ‘İnsanlık Anıtı’ için
“Ucube” diyen eski Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan , helkeltıraş Mehmet Aksoy’a hakaret
ettiği gerekçesiyle 10 bin TL tazminata mahkum
edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ,
Başbakan olduğu 8 Ocak 2011’de Kars’ta
düzenlediği mitingde, İnsanlık Anıtı’na
“Ucube” demiş ve ardından da anıt
yıktırılmıştı. Heykeltıraş Mehmet Aksoy
da avukatı Turgut Kazan aracılığıyla tazminat davası açmıştı. İstanbul 3. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde görülen dava bugün sonuçlandı.
Mahkeme, Erdoğan’ı 10 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti.
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
26
İç Toroslar oda kültüründe efsunlu
Şîn kilamları: Memedali ve Meyrik
Alevi-Kürt yoğunluklu Malatya
Akçadağ bölgesi, 19. yüzyıldan
beri Osmanlı’nın hedefidir. Gerek
1835-39 yılları, gerek 1860-65
yılları, gerek 1890’lı yıllar, gerekse
1914-18 yılları arasındaki I. Dünya
Harbi sırasında bölge, Osmanlı
katliamlarına sahne olmuştur. “Darende ile hem-hudud olan Malatya’nın
Akçadağ kazasına mülhak Kürecik nahiyesindeki Alevi Kürdler’le civardan oraya giden
bir takım Ermeni askerlerinin bir çete teşkil ettikleri ve Sivas Vilayetince ta’kib ve der-destleri
esbabına tevessül olunduğu ve Kürdler’in bu
vech ile dağa çıkarak temerrüdde bulunmaları
(direnmeleri MB) Malatya memurîninden
bazılarının kanun şikenane tazyikatından in’bias
eylediği (Malatya memurlarından bazılarının
kanun-dışı baskılarından kaynaklandığı MB)
ve haklarında lazıme-i ma’delet tatbik ve icra
olunduğu suretde (adaletli davranıldığı takdirde
MB) Hükümet’e arz-ı mutava’at ve inkıyade amade bulundukları (itaatli ve bağlılığa hazır MB)
eşkıya reisi Mehmed Ali ile rüfekası (arkadaşları
MB) tarafından ifade kılındığının mevsûkan istihbar kılındığı (kanıtlı olarak haber alındığı MB)
Sivas Vilayeti’nden bildirilmiştir. Serî’an tahkikat ifasıyla icab eden tedabirin ittihaz ve istikmali (ivedilikle gerekli incelemenin yapılarak
gerekli tedbirlerin alınması ve uygulanması MB)
Nazır (Bakan)” (Kaynak: Başbakanlık Osmanlı
Arşivi)
Bölge sözlü kültürü üstüne çeşitli albüm
çalışmalarına imza atan ve bizim de zaman zaman katkıda bulunduğumuz Bese Aslan’ın şu belirlemesine katılmamak mümkün değil:
Bundan dolayı bir bütün olarak manzum halk
ürünlerinin, özellikle “şîn-bêj” olarak nitelendirilen ağıt-yakıcılar tarafından belli bir ezgi ile
dillendirilen “şîn kilamları”nın yani ağıtlama
şarkıların, bölge insanının anlatım ve kendisini
ifade dünyasında apayrı bir yeri vardır. İşte burada çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan bu yana
yaşamımda derin izler bırakan bu geleneğin iki
efsunlu örneği üzerinde duracağım.
Qasımoğlu Memedali ağıtlama-kilamı
İç Toroslar’da Binboğa Dağı eteklerine düşen
köyümüz Dallıkavak çevresinde, başta erdemli
eşkıya Reşko olmak üzere birçok sosyal isyancı
tipinin ismi, halk arasında bir efsane gibi dolaşır
ve bunlara ait birçok epik eser terennüm edilirdi.
Ancak, ta çocukluğumdan itibaren tanık olduğum
en yaygın ve saygın ağıtlama-şarkı kahramanı
Mamadoliyî Axke olarak da adlandırılan
Qasımoğlu Memedali ve ona yakılan, biraz da
özlem yüklü kilam idi. Daha sonra amcam Şükrü
Bayrak’tan derleyerek Eşkıya Türküleri (Ank.
1985) kitabımda da yer verdiğim bu ağıt şöyle
başlıyordu
O dağında bu dağında
Küçük çaplı kucağında
Harput’ta bir Bey astılar
Akçadağ’ın oymağından
Memo Memo Memedalî
Tu gencî bîstûşêş salî
Cîran ji derdan dinalî
Aşiretin gonca gülü
Üniversite
yıllarında
Rusya
kaçkını
Prof. Ahmed Caferoğlu’nun “Güneydoğu
İllerimiz Ağızlarından Toplamalar” (1945)
konulu bir derleme çalışmasında, konuya ilişkin
“Malatya’nın batısında meşhur Akçadağ
aşiretleri vardır. Dersim’den ayrılma olduklarını
iddia ederler, gelenekleri tamamen Dersimliler
gibidir. Yirmi beş kabileden ibarettirler ki, en
meşhurları Bekran, Harun ve Balan kabileleridir. Reisleri Kasımoğlu Munzur idi ki, bunun
oğlu Memedali, Türk hükümetine karşı isyankar
bir durum almış idi. Birinci Cihan Harbi’nde
bu Kürt yiğidi aldatılarak tevkif edilmiş ve
Elaziz’de idam olmuştu.” (Bkz. Kürdistan Tarihinde Dersim; Halep; 1952)
Dönemin İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğü’nce Ma’mûretü’l-Aziz Vilayeti’ne
yani Harput/Elazığ‘a gönderilen 12 Mart 1331
(1915) tarihli şu şifreli yazı da Kasımoğlu
Memedali’nin ikna edilip Elazığ‘a götürüldükten
sonra hile ile idam edildiğini göstermektedir:
Başka halkların sözlü kültürlerinde olduğu
gibi Kürt sözlü halk kültüründe de çîrok (hikaye), çîvanok (küçük hikaye, fabl), biwêj
(deyim), metelok/pendên pêşiya/gotina pêşiya
(atasözü) gibi sözel; meqam, kilam, lawij, heyran, payîzok, lorîn, dilok, ayet, beyt gibi şiirsel
ürünler önemli bir yer tutar. Keza tüm bu sözlü
edebiyat ürünleri, başka coğrafyalarda olduğu
gibi İç Toroslar oda kültürünün de vazgeçilmezleridir. Çünkü yazılı edebiyatları ve ibadetleri
yasaklanmış olduğu için bölge insanları kendilerini en çok sözlü edebiyatla ifade etme yoluna
başvurmuşlardır.
“Maraş bölgesi Kürt Alevilerinin sözlü kültür
ürünlerinin en önemli bölümü Kürtçe’dir. Kürt
Alevilerin Kürtlüğü, Alevisiz bir Kürtlükten
biraz farklı olsa da ve günlük yaşam içinde dedelerin sanatsal kimliğinin altında kalmışsa da,
çok önemli birikimler edinmiştir. Hala büyük
bölümü söz’de asılı kalan çevrok/çîrok (masal/
hikaye), stran (ezgi), kilam (destan), helbest
(şiir) ve özellikle şîn (ağıt) gibi ürünler, bölge
insanının dilini bir nebze de olsa kaybolmaktan
kurtarmıştır.” (B. Aslan: Bir Kültürün Son Demleri..., Tîroj, Sayı: 31/2008)
Qasımoğlu Memedali ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
Meyrik’i Ölümsüzleştiren Şîn Kılamları
bir şiirin şu sözlerle verilmesi beni alabildiğine
şaşırtmıştı:
Seni vuran Kürt müydü?
Kurşunları çift miydi?
Vurduğunu aramıyom
Acap o da yiğit miydi?
Buradaki anlatıma bakılırsa, Memedali’yi
bir “Kürt” vurmuş olmalıydı ve bu, bize
anlatılan öyküye tümden zıttı. Komşu köyümüz
Kırkısrak’ta birçok yakını bulunan Akçadağlı
Memedali’yi neden bir “Kürt” vursundu! Yoksa
tüm çevre köyler bir yanlış kişiye mi ağlıyordu?
Bu ve benzeri örnekler üzerinde yaptığım sorgulamadan sonradır ki, Türk milliyetçiliğinin
folklora bile el uzattığını gördüm. Evet, folklorun amaca araç edilmesinin ilginç bir örneğiyle
karşı karşıyaydım ve o tarihten sonra resmi
kültür politikasına daha bir kuşkuyla bakmaya
başladım.
Sonradan öğreniyoruz ki, Alevi-Kürt
yoğunluklu
Malatya
Akçadağ
bölgesi, 19. yüzyılın ortalarından beri Osmanlı
Devleti’nin boy hedefidir. Gerek 1835-39 yılları,
gerek 1860-65 yılları, gerek 1890’lı yıllar, gerekse 1914-18 yılları arasındaki I. Dünya Harbi
sırasında bölge, birçok Osmanlı katliamına sahne olmuştur. Dindar Hafız Paşa’nın yaptığı ilk
katliam, olaya bizzat şahit olan Fransız gezgin
Poujoulat’nın seyahatnamesine konu olduğu gibi
(bkz. M. Bayrak; Alevi Katliamları; Ank. 2011;
s. 123- 134) olaydan 60 yıl sonra “Hafız Paşa’nın
Zulmü ve Bir Kürd’ün Sarsılmazlığı” başlığıyla
Lördagen adlı İsveç dergisine de konu olur. (Bkz.
R. Alakom; Rewandûz Mîri’nin Sonu; Kürt Tarihi Dergisi; Sayı: 6/2013)
Osmanlı Islahatı olarak nitelendirilen 186065 sürecinden de nasibini alan bölge, özellikle 1895’teki Ermeni Katliamı‘nda bir kez
daha sarsılır. Üstelik bölgenin saygın hakikatçi
önderlerinden Ali Tumki (Dümüklü Ali), gerek
fikirlerinden gerekse Ermeniler’i sahiplenmesinden dolayı 17 yareniyle birlikte katledilir.
Aynı yöreden 128 Ermeni de katledilmiştir. (Bu
konuda, üstteki eserimizde yer verdiğimiz birçok Osmanlı belgesinin yanı sıra bugün elimizde
daha birçok belge bulunmaktadır. Yayımlanmış
bir başka belge için bkz. Komisyon; Kürdistan
Malumatı-1895; Toplum ve Kuram Dergisi;
Sayı: 3/2010)
Kürecik/Akçadağ’da 1915 dönemeci
Hz. Muhammed’in “Sancak-ı Şerif”i ortaya çıkarılarak cihat çağrısı yapılan ve bir
din savaşı olarak ilan edilen I. Dünya Savaşı,
Alevi-Kürt kimliğiyle bölge üzerinde tam bir
yıkım yaratır. Bir yandan kısa bir süre önce
yani 1895’te yaşanan dramatik olayın yarattığı
travma, bir yandan İslam adına verilecek bir
savaşa inanmayan bir toplum, bir yandan 1915’te
gerçekleştirilen Ermeni ve Süryani soykırımları;
öte yandan komşuları koruma içgüdüsünün ötesinde askere alınmaya karşı gösterilen direnç ve
direniş.
İşte böyle bir ortamda asker kaçaklarının evleri yakılmakta, Ermeniler’i korumaya çalışanlar
cezalandırılmaktadır. Dahası, bölgedeki Kürt
varlığını azaltmak için kimi köyler, Akçadağ’dan
koparılıp Elbistan’a bağlanmaktadır. Tüm bu
gelişmeler konusunda en çarpıcı bilgileri, ilk kez
1920’de Irak’ta yayımlanan “Kürdistan-1919”
konulu eseri kaleme alan İngiliz siyasi subay
Noel’in günlüklerinden edinebiliyoruz. (1990’lı
yıllarda İngilizce’den çevirterek notlayıp Hêvi
gazetesinde yayımladığım bu çalışmanın bölge
aşiretlerine ilişkin yayını için bkz. M. Bayrak;
İçtoroslar’da Alevi-Kürt Aşiretler; Özge Yay.;
Ankara; 2007)
1919’da bölgeyi gezen Binbaşı Noel gibi aynı
tarihlerde bölgede görev yapanlardan biri de Vet.
Dr. Mehmet Nuri Dêrsimî’dir. Nitekim Dêrsimî,
1970’te, üniversiteyi bitirdiğim yıl, Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Türkoloji
Bölümü’nü iki yıl geriden okuyan ve benden
kaynak yardımı alan Pazarcıklı arkadaşım Mehmet Özgürce bir gün, “veremden ölen bir
gelin üzerine yakılan bir Kürtçe ağıttan” söz
ederek dinleyip dinlemediğimi soruyor. Ben ise
konuyu bildiğimi, ancak henüz dinleme imkanı
bulamadığımı söylüyor ve Pazarcıklı üniversite
öğrencisi arkadaşların bekar evine doğru yola
koyuluyoruz...
Bir örnek
Bugün arşivimizde Kasımoğlu Memedali
üstüne yakılmış Türkçe, Kürtçe ya da TürkçeKürtçe karışık birçok ağıtlama-şarkı veya şînkilamı bulunmaktadır. Biz bunlardan karışık
yakılmış bir örneğe yer vermekle yetineceğiz:
Biner atın iyisine
Sürer yolun kıyısına
Harput’ta bir genç asmışlar
Haber verin dayısına
Mamko Mamko Memedali
Heval rindo çi delalî
Ciran ji derdan dinalî
Genco, bîstûçar salî
Geceden baskın bastılar
Dar ağacına astılar
Kasımoğlu Memedali
Bayramda kurban kestiler
Nakarat
Bir seherin şafağında
Gitti gencecik çağında
Körpe gelin kadan alsın
Kundağında kucağında
Nakarat
(Kaynak: Garip Dost ve Ş. Aydın)
MEHMET BAYRAK
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
27
Askersiz Lefkoşa- Askersiz
Kıbrıs eylemi 10. Kez düzenlendi
Bu yıl, Askersiz Lefkoşa İnisiyatifi
altında YKP, SYRIZA Kıbrıs, Dikoinotiki Rizospasaskersiz Lefkoşa 2015
Tiki Aristeri Synergasia/İki Toplumlu
Radikal Sol İşbirliği, Ergatiki Dimokratia/İşçi Demokrasisi, Nea Diethnistiki
Aristera/Yeni Enternasyonalist Sol,
Sispirosi Atakton, faq, Granazi,
POST Araştırma Enstitüsü, “Askersiz
Lefkoşa İnisiyatifi” ile 28 Şubat’taki
eylem için ortak çağrısı ile Askersiz
Lefkoşa eylemi geçtiğimiz hafta sonu
Kıbrıs’ta 10. Kez gerçekleşti.
Türkiye işgali altındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde
düzenlenen ‘Askersiz Lefkoşa’ eylemini Yeni
Kıbrıs Partisi koordine etti.
Sarayönü Meydanında buluşulup Lokmacı
geçiş noktasının bulunduğu ateş-kes hattına
yüründü… Eylemin paralelinde Lefkoşa’nın
güneyinde de Faneromeni Meydanında
buluşulup Lokmacı geçiş noktasının diğer
yanına yürüyüş yapıldı.
Kuzeydeki eylemde katılımcılar Büyük
Han içinden geçerken burada Askersiz Koperasyon küçük bir müzik dinletisi sundu. Daha
sonra eylemciler Lokmacı (Ledra) geçiş
noktasının olduğu yere geçti. Burada YKP
Yürütme Kurulu üyesi Faika Deniz Paşa ve
Murat Kanatlı basın açıklamasını okudu. Basın
açıklaması sonrası iki taraftan eylemciler ayrı
ayrı Ledra Palace otel karşısındaki Dayanışma
evine gitti, burda Askersiz Lefkoşa Asemblesi
toplantısı gerçekleşti ve gelecekte yapılacak
ortak çalışmalar ele alındı.
Basına okunan açıklama şöyle:
‘‘Şubat 2006’da “çözüme giden süreçte:
askersiz Lefkoşa” başlığı ile ilk kez yapılan
çağrıdan bugüne, 10. kez yeniden sokaktayız,
ateşkes hattına yürüyüşlerimiz sürüyor!
2006’dan bugüne 10 kez her Şubat ayı içinde sokakta
olmanın yanında onlarca başka sokaklarda, eylemlerde,
toplantılarda bu talep dile getirildi, talebe destek vermesi
için farklı kesimlere çağrılar yapıldı. Çağrılarımız ve mücadelemiz sürecek…
Bu sene, daha önceleri de olduğu gibi, Lefkoşa’nın
güneyinde benzer bir etkinlik düzenleniyor ve karşılıklı,
bizi ayıran yıkılası duvara, ateşkes hattına karşı son 5 yılda
olduğu gibi yine yürüyoruz… Dileğimiz, umudumuz, bizi
ayıran yıkılası duvarlara, tel örgülere karşı daha yığınsal
mücadelelerin gelişmesidir, bu yönde de çabalarımız devam edecek…
Bu yılın farkı, bir adım daha atıyoruz ve artık yalnız
yıkılası duvara karşı yürümüyoruz, bugün saat 16:30 ara
bölgede Dayanışma evinde Askeriz Lefkoşa Assemblisini topluyoruz, bugünden askersiz Lefkoşa’nın mümkün
olması için mücadeleyi tabandan daha güçlü olarak inşa
etmek için bir araya gelecek, neleri yapacağımızı, nasıl
yapacağımızı konuşacağız…
Çabalarımız ve mücadelemiz önerdiğimiz kısa vadedeki bölgesel askersizleştirmeler yanında adanın tümden
askersizleştirilmesi için de sürdü, sürdürmeye da devam
edecek…
Biliyoruz ki bölgesel askersizleştirme taleplerimiz,
imkânsız ya da aşılamayacak sorunlar içeren talepler
değildir. Düşünün ve düşleyin ki, tüm askeri birlikler 1
km’e çekilse;
Lefkoşa askersizleşir, Ermu Caddesi yeniden canlanır,
askeri barikatlarla tutsaklaşan çıkmaz sokaklara özgürlük
gelir, Lefkoşa, yeniden birleşme için önemli bir adım atar.’’
Maraş askersizleşir, 40 000 Kıbrıslının mülk sorunu
çözülür, binlerce Kıbrıslı kendi evlerine döner, Mağusa,
yeniden birleşme için önemli bir adım atar!
Karpashia (Karpaşa), Asomatos (Özhan) ve Ayia Marina (Gürpınar) köyleri askersizleşir, tüm Maronitler evlerine döner, Maronit toplumu, yeniden birleşir…Bu çabalar
umudu canlandırır, Kıbrıs’ın yeniden birleşme için önemli
adım atılmış olur…Lefkoşa’da ilk dikenli teller, tam 50
yıl önce 1955’lerde çekilmeye başlanmıştı… Yarım asır,
Lefkoşa’ya yakışmayan dikenli teller ile bir yaşam sürdü,
artık yeter, Lefkoşa’yı özgürleştirme zamanıdır…Onca
yıllık dikenli telleriyle ve kurşun delikleriyle kevgire dönen
varilleri ile Lefkoşa hala bölünmüştür… Şimdi zamanıdır
ki Lefkoşa’yı dikenli tellerden, ayrım duvarlarından, ayrım
hatlarından kurtaralım!
Bir kez daha altını çiziyoruz, “Askersiz Lefkoşa”
çözüm sürecine önemli katkı yapabilir…
Duvarlar önündeki ilk eylemimizde, 2004 yılında Ledra
Caddesinde duvarın önünde yaptığımız eylemde, duvarı
göstererek insanlık ayıbı olan bu ve benzeri tüm duvarları
yıkmaya kararlıyız demiştik. Şimdi güneye doğru bakarsak, bir zamanlar orada olan duvar gitti, ama maalesef
birileri hala duvarın ve dikenli tellerin diğer parçalarını
ayakta tutmak için direniyor, duvarlara, dikenli tellere
umut bağlayıp, Kıbrıs’ı sonsuza kadar bölebileceklerini
düşünüyorlar, var güçleri ile çapalıyorlar, bir kez daha
“boşuna çırpınıyorsunuz, engelleyemeyeceksiniz” diyoruz… “Yolu yok, YIKACAĞIZ!” diyoruz!
Taleplerimizi yeniden dile getirmek isteriz. Eskilerde Viktorya Sokağı diye bilinen sokağın yeninden Baf
Kapısına bağlanabilmesi için geçiş noktası açılmasını talep ediyoruz.
74 öncesi açık olan Lefkoşa’nın Çağlayan bölgesindeki Mağusa Kapısı bölgesindeki geçiş noktasının
yeniden açılmasını hemen şimdi yeniden talep ediyoruz. Lefkoşa’ya ve Kıbrıslılara haki rengi üniformalılar
yakışmıyor, önce Lefkoşa’yı ve sonra tüm Kıbrıs’ı tüm,
kökeni nerden olursa olsun tüm haki üniformalılardan
kurtulmak için bir kez daha herkese daha fazla mücadele
çağrısı yapıyoruz. Daha önce defalarca dediğimiz gibi;
sözümüz var gelecek kuşaklara, kararlıyız bizi ayıran bu
ve tüm duvarları yıkacağız, onlara sınırsız, silahsız, askersiz, garantörsüz bir Kıbrıs bırakacağız…’
28
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
29
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
GÜZELLIK UZMANI
USTA BERBER
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ELEMAN ARANIYOR
Bayan kuaföründe çalışıcak
erkek kuaförü ve güzellik
uzmanı aranıyor
Londra’ya 20 dakika
uzaklıkta Essex bölgesinde
çalışacak deneyimli usta
berber aranıyor kalacak
yer ve dolgun ücret verilir
Barnet’e 10 dakika
uzaklıkta Boregam Wood
bölgesinde cafe shopta
çalışacak deneyimli şef
ve yardımcı aranıyor
Caterham Surrey
bölgesinde çalışacak
deneyimli şef aranıyor
Newham bölgesinde pizza
shopta şoförlük yapacak
eleman aranıyor.
GARSON
ARANIYOR
07939250876
Arabası olması tercih edilir.
07783402248
07747870593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
02088006932
Restaurant’da
çalışacak Bay, bayan
Servis elemanı aranıyor.
07773684684
Mizan bey
07580 985442
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
Kuaför aranıyor
Satılık fish & chips
Satılık Ice
Cream Van
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Barking essex bölgesinde fish
chips ve kebaptan anlayan
servis elemanı aranıyor
Kalacak yer temin edilir
Bromley bölgesinde
çalışacak İngilizcesi olan
tecrübeli kuaför aranıyor.
07983427063
07595 022 002
02072 887 222
0208 440 5111
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
Daha çok bilgi için
burdan ulaşabilirsiniz
07517462463
07983682814
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Perceft
tercüman
H.S.Taşımacılık
Tecrübeli
tercümandan her
türlü tercümanlık
çeviri işleriniz yapılır.
Ayşe
07572963341
07946461162
Romford bölgesinde
Rent:£16,500 yıllık
Rate:£3,080 yıllık
Takeing:£3.500-£4.000pw
Fiyat:£125,000
Üstteki daireden kira
geliri £1,400
Londra içi ve Londra
dışına her türlü
eşyanız çok uygun
fiyata itinayla taşınır
02089455577
07455007886
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Cleaning
service
Türk usulü tül
perde yıkama,
halı yıkama ve ev
temizliği yapılır.
077785559913
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık coffee shop
Satılık pizza kebap
Leyton’daki spital fields market
içinde coffee shop satılıktır.
Ayrıntılı bilgi için lütfen
arayınız ciddi alıcıların
aranması rica olunur.
SA31 1BD Galler bölgesinde
bulunan pizza kebap dükkanı
iş değişikliği nedeniyle satılıktır.
Ana cadde üzerinde club
ve barların ortasındadır.
Rent:£12.000py
Satılık kebap
pizza restoran
07979758763
01267222481
07400008282
CHETO
BUILDING
1.sınıf marangozluk işleri
-parke
-mutfak banyo
-boya
-fayans
-sıva
Bütün inşaat işleriniz
itinayla yapılır.
Çetin 07972104260
177 valantino southampton
way London
SE5 7EJ satılık kebab
pizza restaurant
20 yıllık önü açık lease
Geliri:£2200
Satış bedeli:£80.000
Soner 07944745181
Dekorasyon
işleri
Ders
Verilir
Bahçe işleri
yapılır
Özcan dekorasyon boya
işleri, sıva işleri, duvar
işleri, fayans işleri
Uygun fiyata yapılır
Her yaş grubuna
birebir ders verilir
Matematik & İngilizce
Çocuğunuzun başarısı
için hemen arayın
Her türlü bahçe
bahçıvanlık yapılır
Ve günü birlik iş yapılır.
Rakip usta
07743730979
07824594733
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
07878428665
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
T.C Nüfus cüzdanımı,
T.C Sürücü ehliyetimi,
T.C Pasaportumu
kaybettim.
Hükümsüzdürler.
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
Erken test günü alınır
Deniz Gezici
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 04 MART 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
Pizza Kebab House
Open 7 days a veek eat in or take away
02088044430
269 hertford road enfield, EN3 5JL
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
9
ZIMAN HEBÛNA ME YE
MEVLUT AYKOÇ-A.Welat
Ji ber ku êdî xeter ne tenê
asîmîlasyon e di heman demê
de oto-asîmîlasyon jî ketiye
jiyana me. Êdî em bi psîkolojiya bindestiyê pêşî li xwe, li
zimanê xwe, li hebûna xwe
digirin. Di cihê zimanê xwe de
em zimanên din bi kar tînin
Mirov hîn di hemla dayika xwe de
ye. Bi dengan dihese. Bi van dengan
re jî bingeha çanda hebûnê jî tê avêtin. Ev jî dide diyarkirin ku bingeha
ziman bi tovê jiyanê dest pê dike. Bi
çavên xwe li cihanê vekirina zarokan
jî çanda ku bi dengan hatî destpêkirin,
îcar bi dîtbarî û di jiyanê de bicihkirinê didome. Her ku sal mezin dibe
zarok wek hevîr bi ziman, çand û pêdiviyên jiyanê têne strandin. Êdî jiyan
çand e, ziman e, ew jî hebûna jiyanî
ne. Dema zarok têne salên çûna dibistanê, êdî kesayetî li gorî dab û nêrîta
gel, bi çand û ziman bingeh digire. Ji
wê rojê pê ve her tiştî ku bixwaze hîn
bibe li ser van bingehan tê avakirin.
Li gorî hin lêkolînan zarokek dema
dibe 6-7 salî di navbera 2000-3000’i
de peyvan hîn dibe. Dibêjin ku heke
dayîk û bav zanîngeh qedandibe ev
hejmar heta 5000’î jî dikare derkeve.
Di vê mînakê de jî derdikeve holê jiyan li ser ziman û çandê bi pêş dikeve
û dikemile. Dema hûn di vê pêvajoyê
de zimanê kesek lê qedexe bikin, wê
demê hebûna ku heta wê rojê pêk hatî
jî ji holê radibe. Wekî kaseta tu qeyd
li ser nehatî pêkanîn vala dimîne.
Divê bi salan ji nû ve ji bo ku ji nû ve
ev valahî bê dagirtin, hînbûn û perwerdehî pêk bê. Ku ew jî li hev bên!..
Rêbazên nûjên
Em kurd jî îro di vî rewşî de ne.
Bi qedexeya ziman hebûna me, çanda
me, jiyana me ya civakî ji holê hatî
rakirin. Û em bê zar û ziman, bê çand,
bê hebûna civakî hiştine. Tenê xwestine me bêruh, bêhiş û bêkesayetî
bihêlin ku em nefikirin, neramînin,
hebûna xwe pêk neyînin!.. Û hîn jî
dixwazin bi kirinên nû van pêkanînan
bidomînin. Polîtîkayên îmha û înkarê
bi rê û rêbazên nûjên bidomînin û
mayînde bikin.
Zimanê me, ne di jiyana rojane de ye
Lê li hemberî ewqas pêkanînan,
gel bi rêbazên xwe li ber xwe daye,
bi Tevgera Azadiyê re jî ev têkoşîn
ji her aliyê ve hatî meşandin. Îro em
gihîştine asteke gelek giring. Lê belê
hîn jî ji aliyê bikaranîna ziman ve
gelek xetere li pêşiya me ne. Ji ber
ku êdî xetere ne tenê asîmîlasyone
di heman demê de oto-asîmîlasyon
jî ketî jiyana me. Êdî em bi psîkolojiya bindestiyê pêşî li xwe, li zimanê
xwe, li hebûna xwe digirin. Di cihê
zimanê xwe de em zimanên din bi kar
tînin. Zimanê me, ne di jiyana rojane
de ye. Hebe jî pir kêm e. Em bi zimanê xwe rojname, kovar û pirtûkan
naxwînin. Perwerdeya bi zimanê me
bi awayek qanûnî jî bi awayekî defakto jî qedexe ye. Ji bo wî jî divê em
ji bo zimanê xwe, ji bo çanda xwe,
bi gelemperî jî ji bo hebûna xwe li
xwe, li zimanê xwe, li çanda xwe, li
hebûna xwe xwedî derkevin. Divê
ji bo ku zimanê hemû gelan bibe zimanê perwerdehiyê têkoşîneke bibe
bersiv, bê meşandin. Divê di her
qadên jiyanê de em zimanê xwe bi
kar bînin. Divê em bi zimanê xwe
biaxifin, bixwînin û binivîsin… Jiyanê pêk bînin… Di cîhanê de hemû
gelan ji bo ziman, çand û hebûna xwe
têkoşîn meşandine. Gelê Bengalî jî ji
van gelan yek bû. Û ji bo zimanê xwe
têkoşîn dan. Xwendekarên wan ji bo
zimanê xwe jiyana xwe ji dest dan.
Li Bangladeşê ji bo xwendekarên ku
di vê têkoşînê de jiyana xwe ji dest
danê di 21’ê Sibatê de bi navê “Roja
Tevgera Zimanê Dayikê” bîranîn
pêk anîne. Piştî bi salan 21’ê Sibatê
ji aliyê UNESCO’yê ve di 17’ê Mijdar 1999’an de wek “Roja Zimanê
Dayîkê ya Navneteweyî” hatî qebûl
kirin. Ji wê rojê pê ve ev roj ji aliyê
gelê cîhanê ve tê pîroz kirin. Di vê
rojê de pakrewan têne bibîranîn…
Ji ber wê sedemê em dibêjin “Ziman
hebûn e!.. Bêzimanî nebûn e!..”
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
8
TOLA KARWÊN
Û BIRÎNA
BÊDERMAN
ORHAN ÇAÇAN-A.Welat
Mirov dema ku çîrok û helbestên Mîr Celadet dixwîne, ji çend
hêlan ve hestên guherbar dijî. Hestên sereke penaberî, xerîbî
û terkediyariya ji cih û warê bab û kalan e. Çîroka yekemîn
“Were dotmam” li ser vê esasê hatiye dahurandin
Her pirtûkek zimanek, her pirtûkek xeyalek, her pirtûkek jiyan, her pirtûkek evîn,
her evîn mihacirî û koçberî, her pirtûkek
penaberiya dilşikestinê, cîhanê û gerdûnê
di nava xwe de dihewîne. Zemanê berê, mirovan bi peyvan rasteqîniya jiyanê radigihandin. Piştî ku nivîs derket mirovan hemû
hest, raman û bûyerên jiyanê li ser tablet,
çerm, an jî kaxizan xêz kirin û ragihandin
me. Gelên ku di wextê xwe de vê yekê
krin, di dîroka însaniyetê de risteke sereke
lîstin û îro jî vê ristê didomînin. Gelê kurd,
di dîroka mirovatiyê de hem bi erdnîgariya
xwe, hem bi çanda xwe, hem bi berhemên
xwe, hem jî bi hebûna xwe mîsyoneke
sereke girtiye ser milên xwe û vê mîsyonê,
li ser nirxên mirovatiyê dahûrandiye û ji
pêşerojê re ragihandiye. Ji neolîtîkê vir ve
ev mîsyon wekî xeteke bingehîn didome.
Dem bi dem ev mîsyona dîrokî ji hêla dagirkeran ve hat veşartin an jî hat girtin lê
rastiya heyî her car wekî tîrêjên rojê biriqî,
şewqa xwe da Rojhilata Navîn û hemû
cîhanê. Bi taybetî jî dagirkeran, bi serdema
modernîteyê ve girêdayî, 200 salên dawî ji
bo gelê kurd ê ku li vê axê gelê herî kevn
e tune hesibandin, şewisandin û wekî ku tu
tevkariya wan li ser çand û jiyana mirovatiyê çênebûbe dan nîşandan. Lê îro ev rastî
bi hebûn û pêşengiya Tevgera Azadiyê pêl
bi pêl diherike û li ser axa pîroz a Mezopotamyayê belav dibe.
Belê me dizanibû ku dîroka me kevnar e û di vê dîrokê de nivîskar, dîroknas,
wêjevan, wênesaz û helbestvanên me gelek
in. Lê em, di van 200 salên dawî de hatin
korkirin, kerkirin û fetisandin. Serdema
modernîteya kapîtalîst, li me wisa kir ku
em hem li xwe, hem li dîroka xwe, hem
li hebûna xwe, hem jî li nirxên xwe biyanî bûn. Ev biyanîbûn bi ked û hewldana
şoreşgerên azadiyê roj bi roj êdî ji holê
radibe, her diçe rêya heyî ronî dike û her
kesê ji nû ve vedigerîne ser xaka xwe. Demekê berê ji hêla weşanxaneya Avayê ve
çend pirtûkên nû gihîştin destên min. Ji
van yek jî pirtûka dîroknas, wêjevan, helbestvan û fîlozofê kurd ê namdar -di heman
demê de pêşeng û serêşîrê kurd- Mîr Celadet Elî Bedirxan a bi navê Tola Karwên e.
Amadekariya vê pirtûkê Ronî War kiriye û
pirtûk ji du beşan pêk tê. Beşa yekemîn ji
dozdeh çîrokên kurt – di nav de yên werger jî hene- beşa duyemîn ji heft helbestan
pêk tê. Mirov dema ku çîrok û helbestên
Mîr Celadet dixwîne, ji çend hêlan ve hestên guherbar dijî. Hestên sereke penaberî,
xerîbî û terkediyariya ji cih û warê bab û
kalan e.
Çîroka yekemîn “Were dotmam” li ser
vê esasê hatiye dahurandin. Netewebûn
û welatparêzê hesteke din e ya ku di pirtûkên Mîr Celadet de derdikev pêş çîrokên
“Şîrîniya zimanê kurdî” “Li ber tevna mehfûrê” “Loriya Fatê” û “Xwe ji bavê xwe
dizî” bi heman awayê hatiye veçirandin.
Çîroka “Gazinda xencera min” du hestan
bi mirov dide pirsyarkirin. Di vê çîrokê de
Mîr Celadet ji me xwendevanan wiha dipirse: Xencer an pênûs baş kar dike? Bersiva xencerê bi vî rengî bi lêv dike: (…)
“Her çî ji min dûr mane, hatine ketine bajaran, zimanê xwe winda kirine û nedizanîn
bêjin ‘lo’ ne jî ‘lê’ ji ber ku peyayên bêçek
wekî mirovên bêneynûk in, kêç jî bi wan
dikarin. Ji lewre ezbenî, qedrê min bizane,
ji min dûr nekeve, min ji xwe dûr nexe û bi
min, ne bi qelema xwe li parsûyên dijmin
bixe jêbike!” Bersiva xencerê di vê çîrokê
de gotineke bav û kalên kurdan tîne bîra
mirov: “Zêr zane, zor zane, devê tivinga
mor dizane!” Dîsa jî di vî çîrokê de bersiv
ji aliyê Mîr Celadet ve ji me xwendekaran
re tê hiştin. Çîroka “Gelo xwe kuşt an hat
kuştin” çîrokeke polîsiye ye. Ev çîrok ji
hêla Celadet Bedirxan ve gelekî saxlem
hatiye rêsandin. Di vê çîrokê de Celadet
Bedirxan vê xalê ragihandiye me: Dema
însan bi çavekî lîkolîner li bûyeran binêre,
wê rastiya veşartî derxe holê û bibîne.
“Bêbextî” çîrokeke kurt e û xwîndariya
qewmê kurdan a ku li ser çiyayê Sîpanê
vedilîze diveçirîne. Du xwîndar (Çaçanê
Bûbo û Serxanê Siyahpoş) li hemberî
xwezayê çawa neçar dimînin û wateya
xwîndariya xwe li hemberî vê xezebê,
çawa lêpirsîn dikin nîşanî me dide. Di
şexsê Çaçanê Bûbo û Serxanê Siyahpoş
de, tê ragihandin ku însan bi kîn û nefreta
xwe, nagihîje tu encamê. Dema ku hest li
ser kîndariyê be, neheqiya biçûk û mezin
tê tevlihevkirin û ev yek dijberbûna nijadê xwe, yên qewmê xwe bi xwe re tîne.
Çaçanê Bûbo û Serxanê Siyahboş vê herî
dawî fêm dikin lê xweza wan efû nake. Em
jî di dema xwendinê de di bin berf û bahoza Sîpanê Xelatê de man û bi wan re mirin.
Çîroka “Dayîn” serhildêriya jinên kurd û
jîrektiya wan vedibêje. Dema aqilê hestiyarî bi aqilê analîtîk ve dibe yek çawaniyeke çawa derdixe holê, di vê çîrokê de di
şexsê jinên kurd de baş hatiye honandin, bi
zimanekî vekirî hatiye parvekirin. “Maçika
diranker û cezayê wê” ji bo kenekî ji dil,
xwendinê pêwîst dike. Beriya beşa çîrokan
biqede mirov tevahî bi vê çîroka pêkenokî,
êşa heyî aş dike, pak dike.
Dûre, di pirtûka Mîr Celadet de beşa
helbestan vedibe û Tola karwên dest pê
dike. Êdî bi karwên re mirov jî bi rê dikeve, dimeşe û her dimeşe. Penaberî, mihacirî, rêwîtî, tev di rêçûna karwên de însan
dorpêç dikin, dihejînin û dixin lêpirsîneke
dijwar. Tevahî jan, êş û birînên kurdan di
helbesta rêwîtiya karwên de tên ziman û
wekî wêneyekî tên ber çavan û çarçovekirin. Hin ji me di nava vê çarçoeveyê de kînê
dihewîtin, hin ji me tolhildan, hin ji me jî
rêwî û belengaziya gelê xwe. Lê çarçoveya
Tola karwên encax dikare bi welatekî azad
were tijekirin û dagirtin. Jixwe di benda
dawî de Mîr Celadet vê yekê bi van peyvan
datîne pêşberî me xwendevanan: “Em bûne
dost û bira, tola me jî yek/Tola me tola karwên, karê me gurz û çek!” Bi heman awayê
helbestên “Loriya şehîdan, Stranên mirinê,
Mirina gurî, Delaliya delalan, Bilûra min û
Dawetê” jî bi heman rengî hatine nivîsandin.
Em di xwendina her çîrok û helbestên
Mîr Celadet de hestên cuda cuda dijîn û li
gorî wan teşe û reng digirin. Ev rastiyek
e. Lê rastiya herî berbiçav a ku di pirtûka
Tola karwên de derdikeve pêşberî me ev
e: Nivîsandinek sarih, vekirî, wêjeyî û li
gorî pîvanên çîrokbêjên dinyayê ye. Em
dikarin bi dilekî rehet bibêjin ku di serê
sedsala 20’an de çîrokvan û helbestvanekî
me kurdan ê navdar heye û ev kes bêşik
û guman Mîr Celadet Elî Bedirxan bi xwe
ye. Ev î zanyarê mezin, di wan şertên xeter
de, di çîrokên xwe de, bi lîteratora wêjeyî
zimanekî ewqas delal bi kar aniye û di heman demê de pîvanên ziman wisa rast saz
kiriye ku mirov dest bi xwendina Tola
karwên dike, qet naxwaze pirtûkê bi dawî
bike.
Lê mixabin di nefesekê de ev pirtûka
bi qîmet diqede û bi dawî dibe. Yek ji tişta
ku li ser min bandor kir jî zimanê Mîr Celadet Elî Bedirxan e. Kurdî encax ji hêla
wî ve evqas dikaribû bi wêjeyî baş bihata
honandin û encax wî dikaribû zimanê kurdî
ji hêla wêjeyî ve bi xwendekaran zêde bida
hezkirin. Ez bi hebûna Mîr Celadet Elî
Bedirxan kêfxweş im, serfiraz im. Dilgeş
im ku di dîroka me kurdan a nêz de wêjevan
û pêşengên wekî Mîr Celadet Elî Bedirxan,
Kamiran Bedirxan, Osman Sebrî, Nûredîn
Zaza, Mihemed Mîhrî Hîlav, Xelîl Xeyalî,
Moden, Şefîk Arvasî, Ferecullah Zekî El
Kurdî, Muhîdîn Sebrî El Kurdî û hezaran
pêşengên din hene û ev pêşeng îro jî di hêla
ziman de rêya me ronî dikin.
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
7
NY: Li Ukraynayê 6 hezar kesî
jiyana xwe ji dest dan
Neteweyên Yekbûyî (NY) bi
daxuyaniyekê ragihand ku di şerê
navxweyî yê li Ukraynayê dewam
dike de heta niha 6 hezar kesî
jiyana xwe ji dest daye.
Komîserê Bilind ê Mafên Mirovan
ê Neteweyên Yekbûyî Zeîd Ra’ad Al
Hûsseîn duh daxuyaniyeke nivîskî weşand
û hejmarên însanî yê şerê ev saleke li Rojhilatê Ukraynayê dewam dike, aşkera kir.
Li gorî vê yekê, di şerê navxweyî yê ev
saleke dewam dike de 6 hezar kesî jiyana
xwe ji dest dane, 14 hezar kes birîndar
bûne.
Di daxuyaniya Komîseriya Bilind a
Mafên Mirovan de her wiha hat ragihandin
ku êrîşên li hemberî wargehên sivîlan divê
di çarçoveya sûcê şer de bên nirxandin.
Krîza siyasî, ku di Mijdara 2013’an de
piştî ku Serokkomarê demê Vîktor Yanûkovîç nexwest Muzakereya Hevkariya bi
Yekîtiya Ewropayê re mor bike destpê kir,
di Sibata 2014’an de bi reva Yanûkovîç ji
bo Rûsyayê re dijwar bû.
Di Nîsana 2014’an de jî hikûmeta
Ukraynayê, li hemberî alîgirên serxwebûnê
yên li herêmên Donetsk û Lûhansk ên li rojhilatê welêt, ku bi Rûsî diaxivin, dest bi
operasyona leşkerî kir.
Di hefteya bihurî de, li gorî peymana agirbestê ya di 12’ê Sibatê de li paytexta Belarûs Mînskê hat morkirn û di 15’ê Sibatê
de ket meriyetê, ragihandin ku wan dest
bi vekişandina çekên xwe yên giran ên li
eniya şer kirine.
Li Hîndistanê ji bo xizanan
qanûnên ‘ewlehiya civakî’
Hikûmeta Hîndistanê
ku pesnê xwe dide
yek ji 10 mezintirîn
aboriya cîhanê
ye, yek ji sê parê
nifûsa wê xizan e.
Hikûmetê îlan kir
ku wê di sîgorteyên
ewlehiya civakî de
gelek tedbîran bigire.
Li gorî biryarên ku ji aliyê hikûmeta Serokwezîr Navendra Modî hatiye girtin, ji
bo xizanên ku ji sêyan yek nifûsa wan ava
dike wê gelek tedbîr bên girtin.
Di nava tedbîrên ku hikûmet digire de
ligel sîgortaya kesane wê sîgorteya mirin
û jiyanê jî bê çêkirin. Ligel vê kes salane li
beramberê 12 rupî heta 200 hezar rupiyî (2
hezar 850 euro) ji sîgorteya qezayê fêdeyê
bigire.
Ji bo ku di maaşa teqawîtbûnê de jî
zêdebûn çêbibe, wê dewlet ji bo prîmên tên
razandin ji sedî 50 piştgiriyê bide.
Zilma Daîş´ê Li Musilê
Çeteyên terorîst ên DAIŞ’î ji tirsa
ku wê sivîl li hemberî zilma wan
serî hildin her roj bi awayekî
xedartir sivîlên ku ji tevgera wan
guman dike dikuje
Li gorî nûçeyeke ku xwe dispêre çavkaniyên herêmî yên Iraqê Hat aşkerakirin
ku Çeteya DAIŞ’ê ya ku bajarê herî mezîn
ê Iraqî Mûsilê îşgal kir ji tirsa ku wê gel
li hemberî wê serî rake her roj sivîlên ku
ji wan dikeve gûmanê digire û bi awayekî
hov wan qetil dike. Li gorî nûçeya ku xwe
dispêre çavkaniyên herêma Musîlê, çeteya
DAIŞ’ê ya ku tirsa ger ku operasyonek pêk
bê dê gelê bajar li hemberî wê serî rake
dijî dest bi qetilkirina sivîlan kir. Çeteya
hov her roj ji ber vê sedemê qetlîamên nû
pêk tîne. Çeteya hov mirovên ku ji wan
dikeve gumanê digire û ji bo ku gel çavtirsandî bike li hemberî çavên her kesî bi
awayekî hovane dikuje.
Krîza gazê ya di
navbera Ukrayna
û Rûsyayê de
çareser bû
Di krîza gaza xwezayî ya navbera
Ukrayna/Yekîtiya Ewropa (YE)
û Rûsya de aliyan li hev kirin.
Rûsyayê garantî da ku heta
dawiya meha Adarê gazê bide
Ukraynayê.
Tedbîrek dine jî eve ku heta 700 mîlyar rupî (10 mîlyar euro) wê razemeniya
binesazî ya zêde bê kirin. Bi vê armancê di
nûkirina gelek rêyên bejayî û hesînî de wê
debat bên kirin.
Li gorî daneyên dawî li Histanê di
navbera 350 û 400 mîlyonî de kes di nava
xizaniyê de dijîn. Ev jî rastî ji sêyan yekê
civakê tê. Hedefa hikûmetê eve ku sala pêş
di navbera 8 û 8,5 de aborî mezin bibe û
valahiya butçeyê heta 2018’an hatin neteweyî bikije ji sedî 3’ê.
Li Şîliyê volkana
Vîllarrîca ket nav
tevgerê
Volkana Vîllarrîca ya li başûrê
Şîlî ket nav tevgerê. Piştî volkan
ket nav tevgerê 3 hezar kesên li
herêmê hatin tehliyekirin.
FILEYAN QETIL DIKE
Di nûçeya ku xwe dipêre çavkaniyên
herêma mûsilê de hat aşkerakirin ku vê
çeteya xwînxwar DAIŞ’ê li Mûsilê li navenda bajar û li ber çavên hemû niştecihên
bajar bi awayeke hovane 9 file qetil kirine û
piştî ku qetlîam pêk aniyê jî ji gel xwestiye
ku bila tu kes van mirovan defin neke. Lê di
nûçeyê de hat diyarkirin ku nayê zanîn ev
fileyên ku hatine qetilkirin ji Mûsilê ne, an
jî ji yên ku ji Sûriyeyê hatine revandin in.
32 GULEBARANKIRIN
Jî aliyekî din ve jî hat aşkerakirin ku
DAIŞ’ê li wîlayeta Enbar a Bexdadê 32
endamên ewlehiyê gulebaran kirine. Li
gorî çavkaniyên ragihandinê ya ewlehiyê
hat aşerakirin ku çeteya DAIŞ’ê ji polîs
û hêzên Sahve yên ku berê dîl girtibûn 32
kes li gundê Vadahiye yê girêdayî bajaroka
Bagdadî li ber çavên gel qetil kirin. Her
wiha hat ragihandin ku ji ber êrîşa çeteya
DAIŞ’ê ya hewanan li bajaroka Bagdadî jî
5 sivîlan jiyana xwe ji dest daye.
Di daxuyaniya Komîsyona YE de hat ragihandin ku îxracata gaza Rûsyayê ji bo Ukraynayê û di ser vî welatî re ji bo welatên din ên
Ewropayê wê di nava vê mehê dewam bike. Li
gorî vê peymanê kargeha Rûs Gazprom wê gazê
bigihîne welatên din ên Ewropayê.
Li gorî peymanê, wê kargeha enerjiyê ya
Ukraynayê Naftogaz heqê gazê bide Gazpromê
û piştre jî wê rojane 114 mîlyon metrekup gaz ji
Ukraynayê re bê dayîn. Beşek ji gaza xwezayî
wê biçe Ukraynayê, beşek jî yekser ji welatên
Yekîtiya Ewropayê re bê şandin.
Rêveberiya Ukraynayê beşeke girîng a
herêmên Donetsk û Lûhanskê winda kiribû û di hefteyên dawî de gaza xwezayî liser van herêmên di bin kontrola komên Rûs de
ne, birî bû. Rûsyayê jî ji bo bersivê bide pêwîstiyên gelê herêmê, gaz ji nuqteyên di bin kontrola
komên Rûs de ne şandibû û fatûraya vê jî li
Kîevê birî bû.
Rêveberiya Ukraynayê jî diyar kiribû ku ev
dayîna gazê, bêyî agahdarî û erêkirina wê hatiye
kirin, lewma ew ê heqê wê nede.
Volkana Vîllarrîca ya volkana herî aktîf
a Amerîkaya Başûr e piştî ket nav tevgerê,
li gor saeta herêmî 03.00’an alarma sor hat
dayîn û biryara tehliyekirina herêmê hat
girtin.
Li herêmê dibistan hatin tehliyekirin,
gelê li herêmê hat hişyarkirin.
Piştî bi aetan agirê Vîllarrîca belav
dikir rawestiya. Serokdewletê Şîlî Michelle Bachelet banga aramiyê li gel kir û
got ku piştî çend saetan wê ber bi herêmê
ve bikeve rê.
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
6
YPG: Li derdora Til Hemîsê
11 gund hatin rizgarkirin
Serlêdên ‘Her jinek çîrokek
wê heye‘ didomin
yê
Serlêdanên ji bo 4. pêşbirka ‘Her jinek çîrokek wê heye ‘ku ji aliNavenda Hevdîtina jinan a Utamara ve tê organîzekirin didomin. Nûnera Navenda Hevdîtina Jinan a Utamara Sultan Oger, diyar kir ku di vê
pêşbirkê de yê qezenc an jî winda biketine û got: “Ji ber ku êşên jinan nakevin
pêşbirkê. Bi vê pêşbirkê em hedef dikin ku têkoşîn û dîroka jinê derxin pêş.”
Oger bi lêv kir ku armanca vê pêşbirkê ev e ku bûyerên ku hatine serê
jinan bê nivîsin û bi vî awayî jî wê dîrok bê nivîsin.Oger wiha dirêjî da axaftina xwe: “Niha dîrok li ser lingekî ye û seqet e. Li ser du lingan nayê nivîsin.
Dîrokek pêş nakeve heye. Ji ber vê dema jin dîrokê binivîse wê demê dîroka
rast tê nivîsin.”
Oger got ku bi pêşbirkê dixwazin jinan teşwîqî nivîsandinê bikin û got:
“Her jin teşwîqêînivîsandinê bibin wê li xwe bigerin. Jin bi vî awayî dikarin
biçin paşerojê. Dikarin pirsgirêkên xwe lêkolîn bikin. Dikarin zehmetî, hesret
û bêrîkirinên xwe binivîsin.”
Oger di dawiya axaftina xwe de bi lêv kir ku her kes dikare tevlî pêşbirkê
bibe û çîroka xwe binivîsin û got: “Ji bo çîroka xwe binivîsin ne hewce ye bibin
nivîskar. Divê bi xwe bawer bin. Divê pirsgirêkên xwe karibin binivîsin. Em
dikarin bêjin ku di çîrokên ku heta niha ji me re hatine de zor û zehmetî û
têkoşîna jinê derketiye holê.” Navenda Çapemeniyê ya
YPG’ê diyar kir ku di operasyonên YPG/YPJ’ê de 11 gundên
di navbera Til Hemîs û Til Berak
de ji çeteyan hatine paqijkirin. Li
Til Temirê jî 11 çeteyên DAIŞ’ê
hatin kuştin.
NAVNÎŞAN UTAMARA
In der Stehle 26
Li herêmên Til Hemîs, Til
Berak û Til Temirê operasyonên
YPG/YPJ’ê dewam dikin û derbên giran li çeteyên DAIŞ’ê tên
xistin.
53547 Kasbach-Ohlenberg Tel. 0049 (0) 2644-602424
Navenda Çapemeniyê ya
YPG’ê da xuyakirin, ku 11 gundên di navbera Til Hemîs û Til Berak de ji
çeteyan hatine paqijkirin û di pevçûnên li vê
qadê de 2 kuştiyên çeteyan hatine tespîtkirin.
LI TIL TEMIRÊ 11 ÇETEYÊN
DAIŞ’Ê HATIN KUŞTIN
Di daxuyaniya li ser mijarê de hat gotin, “Li
Til Berakê di xebatên legerîna nuqte û baregehên çeteyan de hejmarek zêde çek û amûr hatine
desteserkirin. Hêzên me li vir tevî 8 termên
çeteyan dest danîn li ser 2 doçkayên 14,5 mm,
doçkake 12,5 mm û 5 qutiyên fîşekên wê, 6 wesayîtên pick-up, kamyonetek, 12 kleş, 3 BKC, 2
roketavêja B7 û gelek fîşekên van çekan, 5 rextê
çalakvanên intixarî, 5 bêtel û computerek.
“Şevê din hêzên me li nêzî gundê Xerîta
li hemberî komên çeteyan êrîşek lidar xistin.
Hêzên me di êrîşê de wesayîteke leşkerî rûxandin, wesayîtek jî derb lê xistin. Li vê qadê 4
kuştiyên çeteyan hatine tespîtkirin.
Hêzên me li gundê Til Hemedî yê giredayî
Til Berak’ê navendek çapemeniyê ya rexistina
terorî ya DAIŞ’ê girtin. Li navenda çapemenî
12 computer, 2 jenerator û gelek belgeyên rexistinî hatine desteserkirin.”
Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê da zanîn ku
şer û pevçûnên li derdora Til Temirê jî dewam
dike û ev agahî bi raya giştî re parve kir:
Hêzên me li hember komên çeteyan ên li
nêzî gundê Şemîran ê li başûrrojavayê Til Temir
xwe bi cihkiribûn êrîşek lidar xistin. Li vir wesayîteke zirxî ya Hammer û wesayîteke pick-up
hatin rûxandin. Li vê qadê jî yek jê serçeteyekî
ji Tûnisê, bi giştî 7 çete hatin kuştin.»
Dadgehê dosyaya Soma qebûl kir
Têkildarî karesata li navçeya Soma ya
Manîsa ku bû sedema 301 karkerên
kanê jiyana xwe ji dest bidin, dosyaya
têkildarî mijarê ji aliyê dadgehê ve hat
qebûlkirin.
Li navçeya Soma ya Manîsa der barê
karesata ku bû sedema 301 karkerên
Yaşar Kemal Hat Defin Kirin
kanê jiyana xwe ji dest bidin, ji bo pêvajoya darazê gaveke berbiçav hat avêtin.
Dosyaya ji ber kêmasiyên wê di navbera
dozger û dadgeh de çû û hat, piştî kêmasî
temam bûn, ji Dadgeha Cezayê Giran a
Akhîsar re hat şandin. Hat diyarkirin ku
dosya ji aliyê dadgehê ve ku hat qebûlkirin,
çavlirê ye di demeke herî nêz de darizandin
bê destpêkirin.
Nivîskarê
navdar
Yaşar Kemal ê ku
di 28’ê sibatê de li
Nexweşxaneya Zanîngeha Stenbolê ya lê dihat
dermankirin jiyana xwe
ji dest da ji aliyê malbat,
dost, xizm û xwendekavanên wî ve hat oxirkirin. Merasîma yekemîn
li Mizgefta Teşvîkiyeyê
pêk hat. Hevjîna Yaşar
Kemal Ayşe Semîha Baban sersaxiyan qebûl
dike. Hevserokê Giştî
yê HDP’ê Selahattîn
Demîrtaş, Hevşaredarê
Bajarê Mezin ê Amedê
Firat Anli, Hevberdevkê
HDK’ê Ertugrul Kurkçu, nivîskar Orhan Pamuk, Eşber Yagmurderelî, Şehmus Dîken,
Hasan Cemal, Cengîz Çandar, Hevserokê Giştî
yê KESK’ê Lamî Ozgen, Karsaz Osman Kavala, Guler Sabanci, Aydin Dogan, Serokomarê
berê Abdullah Gul, Serokê Meclîsê Cemîl
Çîçek û gelek hûnermend, siyasetmedar, karsaz,
nivîskar, kedkarên çapemeniyê, akademîsiyen û
girseyek qerebalix tevli marasîma cenaze bûn.
Piştî nimêjê cenazeyê Yaşar Kemal hat hilgirtin
û li wesayîta cenaze hat siwarkirin. Cenazeyê
Kemal bi dirûşmên “Yaşar Kemal rûmeta me
ye” û “Înce memed namire, di têkoşîna me de
dijî” ber bi Goristana Zîncîrlîkuyuyê ve hat
oxirkirin. Piştî girse gihîşt goristanê cenazeyê
Yaşar Kemal hat definkirin.
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
5
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
4
Demîrtaş: Em ê girtîgehên zarokan bigirin
Demîrtaş, bal kişand ser binpêkirina mafan ên di girtîgehan,
bûyerên tacîz û tecawizên li hember zarokên girtî û wiha bang
li Wezîrê Dadê kir: “ Dema te ev bûyer bihîst ti bi şev çawa
rehet raket.”
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn
Demîrtaş ê ku di komcivîna partiya xwe de
axivî bi bîranîna nivîskarê navdar Yaşar Kemal ê jiyana xwe ji dest da dest bi axaftina
xwe kir. Demîrtaş bilêv kir ku Kemal 91
salan jiyaneke bi rêgez jiyaye bûye dengên
gelên tên pelçiqandin û ji ber vê yekê ew
xemgîn in û ew ê girêdayî bîranî wî bin.
‘EM XWEDÎ LI ÇALAKIYA
TMMOB’Ê DERDIKEVIN’
Demîrtaş anî ziman ku TMMOB’ê 3’yê
Adarê wekî “Roja têkoşîna li dijî cînayetên
kar” îlan kiriye û kedkar ji ber vê yekê li
qadan in û wiha axivî: “Têkildarî cînayetên
kar di navbera daneyên Saziya Ewlehiya Civakî û TUÎK’ê de cudatî hene. Divê baldarî
hebe. SGK dibêje 74 hezar 871 karkeran jiyana xwe ji dest dane lê di rapora TUÎK’ê
de 706 hezar in. dewlet bi destên xwe ji sedî
90 cînayetên kar veşartiye. Li Tirkiyeyê rojê
nêzî 20 cînayetên kar diqewimin. Hikûmet
hesabpirsînê em deynin aliyekî hesabê
karkerên înşaeta Torunlarê jiyana ji dest dan
nepirsî. 3 mehan razan û derketin. Delîl nehatin komkirin, şahid nehatin guhdarkirin.”
‘HILBERÎNERAN PÊŞKÊŞÎ
SERMAYEYÊ DIKIN’
Demîrtaş wiha berdewam kir: “Ez çima
vê yekê tînim ziman. Heke li cihekî karker
berdêlê didin û fikara karsaz a ji bo berdêlê
tinebe ev yek nîşan dide ku li ti deverê Tirkiyeyê ewlehiya kar nîne. Hikûmet peyameke
wisa dide sermeyadaran; “Heke pereyê te
hebe bîne welatê min, karkerên erzan zêde
ne. Em ê ceza nedin te. Fatûre nebirin rehet
be. Ji ber vê yekê jî ev pirsgirêka cihê kar
nîne, pirsgirêk a pêşkêşkirina karkeran ji
sermayeyê re ye.”
‘MAFÊ GREVÊ NADIN KEDKARAN’
Demîrtaş bilêv kir ku karker ligel evqas
pirsgirêkan dijîn jî mafê grevê ji bo wan
nayê dayî û wiya axivî: “Heke dibe ku
karkeran cadeya Torunlarê girtin û çalakî
li dar xistin. Ewil polîs wê heta bên asta
kuştinê li wan bixe piştre jî bi mehan wê
li girtîgehan bimînin û wê ji pozê wan re
bînin. Polîtîkaya ewlekeriya kar a AKP’ê
ev e. Yên ku greva karkerên metalê qedexe
kirin ma ne ev bûn.”
Demîrtaş bal kişand li ser berxwedana
Zanîngeha Maltepeyê jî û wiha got: “Bi gotina em mafên xwe dixwazin pankart vekirin lê hatin derbkirin. Yên 10 karker kuştine
serbest in lê dewlet bi cop û TOMA’ya xwe
li ser serê kedkarên xwe ye.” Demîrtaş bilêv
kir ku ew xwedî li çalakiya TMMOB’ê
derdikevin.
Demîrtaş têkildarî bêtaliya li welat jî
axivî û anî ziman ku li gorî daneyên fermî
3 mîlyonî zêdetir betal hene lê bi awayekî
rastî jî 10 mîlyon in û wiha dirêjî da axaftina xwe: “Ji wan mîlyonek zanîngeh qedandine. Li her bajarê zanîngeh vekirine malbat bi zehmetiyên mezin zarokên xwe dane
xwendin lê kar nîne. Dibêjin ma em mecbûr
in ji bo hemû kesên zanîngeh qedandine kar
bibînin. Li vî welatî ji sedî 60 di bin mehaneya asgarî de dixebitin. Perîşan in. Ew
ê van mirovan çi bikin. Aborî sînyalê dide,
wê biteqe. Beriya hilbijartinê ji bo krîz
dernekeve Serokkomar fermanê dide Bankaya Navendî. Dolar bilind dibe lê ne xema
serokkomar e. Bes bila heta hilbijartinan
bila aborî zindî bibe. Dixwazin bila mirov
bibêjin qey hemû tişt baş e. Dema ku krîza
aborî biteqe êdî wê taşeron û karsaz nemîne.
Wê krîzeke mezin derkeve.”
Demîrtaş da zanîn ku hemû esnafên ku
bi dolar deyn digirin îflas bikin û wiha pêde
çû: “Serokomar tenê dibêje bila di hilbijartinê de bi ser keve ya din ne xema min e.
Qasî ku serokê Bankaya Navendî xayîn îlan
bike, wezîrê aboriyê re hêrs bibe çavê wî sor
bûne. Em li van dînerin û dibînin ku dema bi
hêz bin û sîstema serokatiyê bînin wê çawa
be em fêm dikin. Rayeyeke Serokkomar a bi
vî rengî nîne. Ti li ser çi esasî ji wezîr re hêrs
dibû. Jixwe dibêje em ê ji xwe re destûreke
bingehîn çêbikin. Lê ji bo vê yekê kêmasiyeke biçûk heye. 400 parlamenter lazim e.
Hêza ku wan bide rawestandin heye ew jî
HDP ye wekî din jî tu hêz nîne.”
‘WELAT NE XEMA WÎ YE’
Demîrtaş diyar kir ku piştî ku Serokomar
Tayyîp Erdogan ji Serokê Bankaya Navendî
re aciz bû dolar bilind bû ji ber cudatiya kur
deyn zêde bûne, pereyê ku dikare 60 qesr
bê çêkirin berhewa bûye. Demîrtaş ev tişt
anî ziman: “Serokkomar vê yekê bi zanebûn
dike, bi israr dike. Dibêje ez deng bigirim
jî welat ne xema min e. Ev nîşana vê yekê
ye. Heke ne wisa be ewqas hate hişyarkirin.
Wezîrê ji aboriyê berpirsyar e hate asta îstifayê. Serokê Bankaya Navendî jî wisa. Serokwezîr nahêle. Bifikirin ev feraset serok e.
Nefikirin ji ber ku dê tiştekî wisa nebe. Em ê
destûrê nedin ev fikir pêş bikeve.”
Demîrtaş destnîşan kir ku HDP ji bo
ku gelên Tirkiyeyê bi hev re di nava aştî û
wekheviyê de bijîn têdikoşe û ev helwesta
wan wê ti caran neguhere û der barê îftirayên ku “li pişt deriyan tifaqan çêdikin”
jî got ku yên ku van gotinan dikin bila
paşeroja HDP’ê binêrin û wiha got: “Hemû
tiştên me şefaf e. Ev komployên bi zanebûn
in. Bi van îdîayan ve dixwazin mejiyan tevlihev bikin. Ti lihevkirineke me bi AKP’ê re
nîne. Yên ku dixwazin bi me re li hev bikin
divê rêgezên me yên esasî binêrin. Heke
regezên me qebûl dikin bila kerem bikin em
ê jiyana nû li ber bingeha bêrêgeziya yên di
nava nekin.”
‘HDP WAN DITIRSÎNE’
Demîrtaş diyar kir ku piştgiriya ji HDP’ê
re tê dayîn bû sedema panîkê û dest bi îftîra
û komployan kirin û wiha got: “Ji ber ku
qirêjiyên wan hiştine astekî herî roj dest bi
polîtîkayên qirêj dikin. Kesên êrîşî me dikin
tenê xwe bêzar dikin. Em ê meşa xwe ya bi
rêgez berdewam bikin. Hikûmet rexnekirin
peywirma me ya sereke ye. Dibe ku hinek
HDP’ê şaş vebêjin. Karê me hikûmet kontrolkirin û frenkirin e.” Demîrtaş anî ziman
ku Tirkiyeyê partiyekî weke HDP’ê nedîtiye
û li Tirkiyeyê ti caran tevgera rast a gelan
ewqas bi hêz nebibû. Demîrtaş da zanîn ku
ji ber vê yekê cîhan wan di nêz de dişopîne û
wiha axivî: “Partiyên weke proje hatin hewl
didin me bi projeyên xwe bidin bawerkirin.
AKP bi projeyekê hat û wê bi projeyekê jî
hilweşe. “
‘REKTOR WEKE SEROKÊ AKP’Ê
YÊ BAJAR TEVDIGERE’
Demîrtaş bilêv kir ku xwendekarên
Zanîngeha Çewlîkê ji ber pêkanînên faşîzan
ên rektoriyê 8 rojin di çalakiya greva birçîbûnê de ne û wiha pêde çû: “Berê xwe
nedin ez jê dibêjim zanîngeh, rektor ji
kadroyên Zanîngeha Firatê ye. Giyaseddîn
Baydaş ê ku rektor ji xizmên xwe şîrketek
ava kiriye. Li ser derê wê jî zanîngeh dinivîsîne lê... Niha ji xwendekaran re zextên faşîzan pêk tîne. Weke Serokê AKP’ê
tevdigere. 24 seat li zanîngehê polîs hene.
Di daxuyaniyeke herî biçûk de li hemberî
xwendekaran lêpirsînan vedike û tên binçavkirin û ji dibistanê tên avêtin. Ji xwe re
zanîngeheke malbatê ava kiriye. 5 xizmên
xwe li cihê herî bi hêz bicih kirin. Çawa hîn
destûr didin wisa bike.”
‘ÇIMA DAXUYANÎ 7 MEH
BERÊ NEHAT KIRIN’
Demîrtaş, li ser îdeayên ku wê daxuyaniya hevpar 20 roj berê hatibûya kirin lê ji ber Demîrtaş dereng maye û wiha
got: “Baş e ez dixwazim ji kesên vê yekê
dibêjin re vê bipirsim; wê daxuyanî 7 meh
berê hatibûya kirin, kê dereng hişt? Ji bo
Tirkiyeyê wê nebaştir bûya? Çima 7 meh
dereng hate hiştin bila pêşî bersiva vê bidin.
Çima? Lewra xwestin di dîrokeke nêzî hilbijartinê çêkin, xeyala aştiyê bazar bikin.
Çima em ji ber vê hêrsin, em dibin dijberê
aştiyê. Ma bila bibêjin gaveke avêtibin
heye, pêşniyareke wan heye, parlamento wê
herî zêde meheke din bixebite ew jî wê bi
nîqaşên pakêtê derbas bibe. Em ji we bawer
nakin, bawer nakin çima hûn fêm nakin?»
Demîrtaş, bal kişand ku hikûmet hê girtiyên nexweş jî bernedaye û ev tişt gotin:
“Deh girtiyên nexweş di girtîgehan de jiyana xwe ji dest dan, te destûr neda ku nefesa
xwe ya dawî li cem malbata xwe bidin. Ma
te bend daxist, te kîjan zagona demokratîk
anî. Ev hikûmet ji vê welatî re aştiyeke
mayînde nikare bîne.
‘EM Ê GIRTÎGEHÊN
Demîrtaş destnîşan kir ku heman rektor ZAROKAN BIGIRIN’
serokê beşa Kurdolojiyê ye û wiha axaftina
xwe berdewam kir: “Ji ber ku got Zaza Kurd
nîn in bû rektor. Gelo ev xwendekar koleyên
we ne? Ez bang li wî rektorî dikim. Hedê
xwe bizane. Destên dirêjî wan xwendekaran
dibin wê bişkên. Dest ji wan pêkanînên xwe
yên faşîst berdin. Em li zanîngehê aramiyê
dixwazin. Em Serokê YOK’ê û Wezîrê Perwerdeyê dawetî peywirê dikin.”
‘ÇIMA ACIZ IN?’
Demîrtaş, diyar kir ku daxwaza HDP’ê
ya herî mezin bila ti caran şer çênebe ye û çi
dibe bila bibe alîgirê siyaseteke demokrasiyê ne. Demîrtaş, destnîşan kir ku di demek
herî kurt de divê pêwîstiya bangawaziyê
pêk bê, her keseke tiştê dikeve ser milên
wan bikin û wiha got: “Baş e di vir de tiştê
ya hikûmetê aciz dike çi ye? Dema em
dibêjin em bawer nakin ev hikûmet aştiyê
nayine, ma ev tê wateya me pêvajoyê xera
kiriye. Mijara ku em û hikûmetê ya di meşa
azadiyê de li hev nakin ev e ku ew dixwazin
xeyala aştiyê bifroşin, em jî dixwazin aştiya
rastîn wek xelatê bidin gelê xwe.”
Demîrtaş, bal kişand ser binpêkirina
mafan ên di girtîgehan de jî û anî ziman
ku girtîgeh xistine rewşek ku mirov nikare
saetekê di wan de bijî. Demîrtaş, bûyerên
tacîz û tecawizên li ser girtiyên zarok ên
di girtîgehan de bibîr xist û bang li Wezîrê
Dadê kir û ev tişt gotin: “Dema te ev bûyer
bihîst ti bi şev çawa rehet raket. Heke ez
Wezîrê Dadê bûma min van bûyeran bihîstibûya balafir tinebûna jî ez ê bilez û bez heta
girtîgehê beziya ma. Ma diviyabû ti neçûya
ji rayedaran hesab nepirsiya? Hûn çawa li
hember vê bêujdaniyê bêdeng man? Îleh
hin kes bavêjin girtîgehê pêşî ji xwe destpê
bikin. Werin em girtîgehên zarokan bigirin
û di cihê wan de navendên rehabîtîlasyonê
vekin.”
Demîrtaş, diyar kir ku ew dixwaze
di dawiya axaftina xwe de hilbijartinan
bibîr bixe û da zanîn ku divê hilbijêr heta
9’ê Adarê qeydên xwe bikin. Demîrtaş,
destnîşan kir ku bi yek dengî gelek tişt tên
guhertin û xwest ku hemwelatî pir hesas
tevbigerin.
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
Berdewama rûpela pêşîn…
Di dawiya daxûyaniyê de bang
li jinan hat kirin ku dest bidin hev
têkoşînê bilind bikin. Çalakî bi
dirûşmeyan bi dawî bû.
Pîrozbahiyên 8´ê Adarê dê hefteyekê berdewam bikin
Li Londonê 8’ê Adarê wê hefteyekê bi çalakiyan were pîrozkirin. Çalakiyên di 1’ê Adarê de bi
meşê destpê kirin, wê bi nîşandana
fîlm, meşa jinan a navendî û panelan dewam bike.
Jinên Kurd ên li Londonê dijîn,
di 1’ê Adarê de bi meşekê dest bi
3
çalakiyên 8’ê Adarê kirin. Bernameya çalakiyên ji aliyê Platforma Jinê ya 8’ê Adarê ve tê organîzekirin, bi vî rengî ye:
Nîşandan Film:
Dîrok: 5 Adar 2015 (Pêncşem)
Saet: 18:30
Cih: Navenda çandê ya Tohum, Stoke Newington
“Kirasê Mirinê: Hewîtî ”
Şahiya 8´ê Adarê ya IMECE
Dîrok: În, 6 Adar 2015
Saet: 10:30-15.30
Cih: MILDMAY COMMUNITY CENTRE, Woodville Road N16 8NA
Meşa Jinan ya Mil-
“Çima alîkariya
navdewletî lazim e”
panela çar partiyên
mezin yên Kurdî li
Londonê
Piştî Daiş berê xwe dayî deverên Kurdistanê, gelek welatan soza alîkariyê
daye Kurdan. Lê nûnerên çar
partiyên mezin yên kurdistanî li
Londonê dibêjin ku ev alîkarî têrê
nake û pêdivî ye zêde bibe.
lion Women Rise
Dîrok: 7 Adar 2015 (Şemî)
Saet: 12:00
Yer: Oxford Street (Selfridges)
Panel û Şahî
Dîrok: 8 Adar 2015 (Yekşem)
Saet: 15:00-19:00
Cih: Navenda Civaka
Kurd, Haringey
Panel: “Ji Rojava heta
Ewrûpa, berxwedana Jinan
û Destkeftiyên wan”
Panelist: Berfin Hezil, Hatice
Güden, Feride Kumbasar
Şahî: Sinevizyon, Folklor,
Dengbêj, Paula Darwish, Koma
Zelal û hunermendên surprîz
‘Iraqa yek perçe’ nemaye û lazim e cîhan jê
şiyar bibe.”
Nûnerê rêxistina Gorran nakokiyên dinavbera Hewlêr û Bexda, û nakokiyên di nava
herêma Kurdistanê de, kirin sebeb: “Bexda bi
mehan li du hev mûçeyên heremê neşandin. Van
nakokiyan derfet ji Daiş re vekiriye ku berê xwe
bidin Kurdistanê.
Alan Şemo, nûnerê PYD li Brîtanya, got ku
ev şer ‘sînora derbas dike.’
“Ji nû ve cîhan berê xwe dide me wek heval û ne wek dijmin. Cîhana rojava xeteriya
Daişê bi cidî seh nekir, heya niha. Em, û grûpên
din wek Artêşa Azad ya Sûriye, bend in li dijî
Nûnerên PDK, YNK, Gorran û PYD
hemû li ser yek mase runiştin, li gel berpirsê neteweyî yê saziya ‘Stop The War,’
John Rees.
Civîna ku li zanîngeha Soasê pêk hat
beşdarbûn kêm bû. Nûnerê PDK, Koşraw
Axayî, jî ev çend anî ziman: “Mixabin ku
ji 50 kesan kêmtir beşdar bûne, û mixabin
ku piraniya wan Kurd in.
“Ku di konferanseke wisa de, ku em banga
alîkariya biyanî dikîn, biyanî wisa kêm bin cihê
xemgîniyê ye.”
Axayî anî ziman ku ‘sebebê sereke’ yê hebûna Daişê Malikî ye: “Sunnî ji aliyê hikûmeta
Malikî de bi çendîn salan hatin tepeser kirin,
û demê hikûmeta merkezî pirranî ji Şîeyan dihate pêkanîn, ev dibe cihê nerazîbûneke bişidet.
Daiş jî temsîlkirina vê nerazîbûnê ye.”
Axayî anî ziman ku lazim e kurd ‘bibin yek’
li hember vê xeteriyê. Û bi awayekî giran rexne
li komela navdewletî jî kir: “Bi tenê hin alîkariyê dikin ku em ne bi paş bikevin, lê ne jî pêş
bikevin.
“Lazim e em qebûl bikin: Daiş dewlet in.
Wexta me itîraf bi dewletbûna wan kir, lazim e
em itîraf bi dewletbûna Kurdan jî bikin. Xewna
Ji bo Kobanê û Şengalê li
Londonê pêşangeh hat vekirin
têrorê, hem ji bo Kurdan û hem ji bo cîhanê.
“Kobanî nîşan da ku Daiş dikare bê şikandin.
Bi koalisyoneke mezin me tev de êrişa wan
şkand. Lazim e ev hevkarî berdewam bike.”
Herwiha anî ziman ku lazim e “alîkarî rasterast bigehe wan kesên li erdê şer dikin,” û ne
hikûmetên merkezî.
Nûnerê YNK behsa bandora şer li ser aboriya
Kurdan kir. Û pêwîstiya avakirina aboriyeke bi
hêz ku karibe xwe li ber şer û nakokiyan bigre.
Gotinên John Rees nerazîbûneke mezin ji
aliyê her çar partiyan û kesên bîner dît. Wî digot
ku lazim bû Brîtanya û Emrîke êriş li ser Diaşê
nekiribana. Got ku lazim e Kurd ‘bi xwe’ şerê
xwe bikin, ne bi alîkariya ‘imperiyalîstan.’
Alan Şemo bersivand û bi awayekî pêkenok
got: “Bi alkariya wan ‘imperiyalîstan’ neba,
wê welatê me beriya çend mehan bi tevayî bin
destê Daişê ketiba.”
Meclîsa Jinan ya Roj û Festîvala
Fîlmên Kurdî ya Londonê bi hev re
pêşangehek organîze kirin. Hatineyên
ji vê pêşangehê wê bi rêya Heyva Sor
a Kurdistanê ji Kobanê û Şengalê re
bên şandin.
Ji bo Kobaniyî û Şengaliyên ji ber êrîşên
çeteyên DAIŞ’ê ji cih û warên xwe bûne, rojên
În û Şemiyê li Mala Gel pêşangeheke wêneyan
hat vekirin.
Hatineyên ji pêşangeha ji aliyê Meclîsa Jinê
ya Roj û Festîvala Fîlmên Kurd a Londonê ve
hat organîzekirin, wê bi rêya Heyva Sor a Kurdistanê ji Kobaniyî û Şengaliyan re bên şandin.
Pêşangeh bi wêneyên wênevanên cuda yên
li ser Kobanê, Pirsûs û Başûrê Kurdistanê re,
xwedî naverokeke dewlemend e. Di pêşangehê
de her wiha xebatên Derya Erkan û Pinar Kalayci hatin nîşandan.
Di beşa roja Şemiyê ya bernameyê de, bi
rêya skype bi yekîneya çapemeniyê ya Kobanê
re bi awayekî zindî têkilî hat danîn. Çapemeniya Kobanê rewşa dawî ragihand û diyar kir ku li
gundên derdorê hînê pevçûn bi dijwarî dewam
dikin.
Wênevanên di pêşangehê de wêneyên wan
hatin nîşandan: Aylîn Kizil, Firat Aygun, Gencer Yûrttaş, Lezgîn Kanî, Husamettîn Bahcecî,
Refîk Tekîn, Tolga Sezgîn, Sanar Sen, Fatma
Çelîk, Yasîn Akgul, Yûnûs Emre Aydin, Meltem Ay, Erem Kansoy, Gaîl Orensteîn û Aladdîn
Sînayîç.
ÇARŞEM, 04 ADAR 2015
2
Xaçepirs
PÊKENOK
Bersiva Hefteya Borî
Apê Musa Li Dadgehê ye
Apê Musa gelek caran ketiye
dadgehan û derketiye pêşiya
dadgeran. Carekê dîsa Apê Musa
bi sucdariya ku dixwaze “Tirkiye
parçe bike” derdikeve dadgehê.
Dadger ji Apê Musa dipirse;
“Musa Anter, tu cûdaxwazî?,
Dozger dibêje k utu dixwazî welat
parçe bikî. Kat u dibêjî çi?”
Apê Musa wiha bersiva Dadger dide;
“Dadger beg!, Ma qey welat
xiyar e, ez ê parçe bikim?
Himbêzek ramûsan man li keviya çêm
Te gotibû îşev ez têm,
Îşev, beriya hîv dagere kevan...
Ma gund raneza, ma sa ranezan
Xayînê, tê bihata...
Dilê min sed carî di sînor werbû!
Tu bihata, kaniyek din li Xanikan zêde d’bû
Tu bihata, Nêrgizlokê j’êvar de rêber bû
Tu bihata, xewlecî bû binê pirê;
Kîjan xofê nehişt ku tu bidî rê
Xayînê, tu bihata
Ev dil li dû te Binxet nedibû! ....
ARJEN ARÎ
telgraf.co.uk
Çarşem,
04/03/2015
Pîrozbahiyên 8´ê
Adarê Bi Silavkirina
Serkeftina Kobanê
Destpêkir
Pîrozbahiyên 8´ê Adarê yên li Londonê bi
meşa ´Silavkirina berxwedan û serkeftina jinan
li Kobanê´ destpêkir. Bi dehan jin ji îstasyona
Manor house heta parka Turnpike Lane
meşiyan.
Meşa ku ji hêla Platforma Jinan ya 8´Adarê ve
hatî organîze kirin roja Yekşemê bi tevlîbûna
gelek jinan hat li darxistin. Jinên ku bi pankarta
li ser “Bijî 8´ê Adarê”, “Bîjî berxwedana me ya
Kobanê” nivîsî meşiyan bê navber dirûşmên
wek ´jin jiyan azadî´, ´dest nede keda min,
bedena min û nasnameya min´ qêriyan.
Di daxûyaniya hevpar ya li ser navê platforma
jinan ya 8´ê Adarê hatî xwendin de banga
bilindkirina têkoşîna li hember tûndiya li ser jinê
hat kirin. Di daxûyaniyê de wiha hat gotin; “Li
her deverê cîhanê tûndiya li ser jinê berdewam
dike. Li Ukrayna 40 jin wekî ganîmeta şer hatin
revandin. Li Rojhilata Navîn li hember jinan
êrîşên hovane her roj zêdetir dibin. 3 hezar
Ji bo Kobanê
û Şengalê
li Londonê
pêşangeh hat
vekirin
Rûpel 3
jinên Êzîdî ji hêla çeteyên Daîş´ê ve hatin
revan din û rastî tecavûzê hatin. Li Ewropayê
her roj 7 jin tên qetil kirin. Li Brîtanya hefteyê
du jin tên qetil kirin…
Ji rûpela 3´yan berdewam dike
“Çima alîkariya
navdewletî
lazim e” panela
çar partiyên
mezin yên Kurdî
li Londonê
Rûpel 3
Demîrtaş: Em
ê girtîgehên
zarokan bigirin
Rûpel 4
Ziman Hebûna
Me Ye
Rûpel 9
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
458

Benzer belgeler