10 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu

Transkript

10 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
İçindekiler
04
PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ
Anneyim, kadınım güzelim...
16
ÇOCUK SAĞLIĞI
Okullar enfeksiyona davetiye çıkarıyor
30
PSİKİYATRİ
Doğru tedavi yaşam kalitesini yükseltiyor
38
08
ORTOPEDİ & TRAVMATOLOJİ
Spor sakatlanmalarına dikkat!
10
MEDİKAL ESTETİK
Güneş lekeleri cilt güzelliğinizi bozmasın...
18
24
BESLENME VE DİYET
GENEL CERRAHİ
Dikkat! çocuklar şişmanlıyor
Hamilelik hemoroidi tetikleyebilir
32
34
ÜROLOJİ
KBB
Gebelikte böbrek taşı tedavisi artık daha...
Anne adayları için mevsim dönümü...
40
KBB
Mevsim virüslerine karşı hijyenle korunun
48
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
KİTAP TANITIMI
Yeni doğan bebeklerde uyum süreci
Kurucumuz
DR. AHMET EMİNOĞLU
Bülteni Hazırlayanlar
AYŞEN ÖZKUL
Pazarlama Müdürü
Yönetim Kurulu Başkanı
LEVENT EMİNOĞLU
FARUK GÜR
Görsel İletişim Sorumlusu
İcra Kurulu Başkanı
BUKET PİLAVCI
SEDA EVRAN
Kurumsal İletişim Sorumlusu
Yeni çıkanlar, en çok okunanlar
İletişim Bilgileri
Işıklar Cad. No: 31
Ataşehir, İstanbul
444 2 574
www.kadikoysifa.com
[email protected]
2
14
GÖZ HASTALIKLARI
Çocuğunuzun okul öncesi göz muayenesi
28
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
Yumurtalık kistleri yakın takipte olmalı
36
KARDİYOLOJİ
Mutlu yaşlılık için vücudunuza kulak verin.
50
İNSAN KAYNAKLARI
Hemşireler haftası, Yaratıcı drama
Baskı
Form-Ar
Matbaacılık ve Ambalaj San.
Tel: 0212 512 16 31
Sağlıklı bir yaşamı hedefleyen ve bu konuda koruyucu ve önleyici tıp
yaklaşımını talep eden bireylerin sayısı hızla artıyor. Biz de KadıköyŞifa Sağlık
Grubu olarak bu beklenti ve ihtiyaçların farkındalığı ile hareket ediyoruz.
Amacımız; tabii ki verdiğimiz hizmetlerin yanı sıra, bireylerin yaşamlarının tüm
evrelerini sorunsuz ve kaliteli geçirmeleri için gereken bilimsel ve tıbbi desteği
sağlamak; faydalı ve üretken yaşam yıllarını artırmaktır.
Dergimizin bu sayısında özellikle bu amaca hizmet eden zengin bir içerik
paylaşıyoruz.
Keyifle okuyacağınızı umuyorum.
Buket Pilavcı
İcra Kurulu Başkanı
3
PLASTİK VE
REKONSTRÜKTİF
CERRAHİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
HAMİLELİK SONRASI
BAKIMLI MUTLU
ANNELER
Hamilelik sürecinde anne adayının aldığı kilolar ve bebeğin
fiziksel etkisiyle vücutta yaşanan değişimlerin kadını
olumsuz etkileyebileceğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi Estetik Plastik ve Rekonstrüktif
Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Gülden Avcı ülkemizde ve dünyada
uygulanan güncel tedavi yöntemlerini anlatıyor.
Doğum sonrası süreçte de, süt verme ve hayat tarzındaki değişimler
sıklıkla; karın , bacak ve kalça bölgesinde kilo alma, memelerde büyüme ve sarkma, genital bölgede
deformasyon gibi istenmeyen görüntülere sebebiyet verebilir. Amerika’da momi makeover adı verilen
tek ve / veya çoklu seans operasyonlarla kadının vücudu toparlanır.
Hamilelik sonrası en çok yapılan
estetik ameliyatlar abdominoplasti
(karın germe), liposuction (yağ
alımı), meme estetiği, bacak germe
ve genital estetik ameliyatlardır.
Ancak bu ameliyatlar için hastanın süt verme dönemini geçirmiş
olması şarttır.
Doğum sonrası karın germe
ameliyatı;
Hamilelikte karın kasları orta
hattan ayrılır, karın ön duvarı kasları gevşer ve karın cildi
genişler. Bu sırada cilde çatlaklar
oluşabilir. Karın germe ameliyatında hamilelikte oluşmuş olan
bu deformasyonun düzeltilmesi
amaçlanır. Göbek deliğinin altında
kalan sakmış ve çatlaklar olan cilt
çıkarılırken, karın ön duvarındaki
birbirinden ayrılmış kaslar anatomik pozisyonuna getirilir. Böylece
belde inceltilmiş olur. Ancak bu
ameliyatları yapabilmek için doğum sonrası en az 3-4 ay geçmiş
olması gerekir. Doğumla aynı anda
karın germe ameliyatının yapılması uygun değildir. Büyümüş olan
rahmin normal boyuta inmesi için
beklenmesi şarttır.
Genel anestezi altında yapılan bu
ameliyat sonrası bir gece hastanede yatış uygundur. Ameliyattan
yaklaşık 6-8 saat sonra hastanın
yürümesi gereklidir. 7-10 gün sonra
hasta normal hayatına döner,
ancak ağrı egzersizleri yaklaşık 6
hafta sonra yapabilir.
Doğum sonrası meme estetikleri;
Hamilelik sürecinde başlayan
memedeki büyüme ve değişim,
doğum sonrasında emzirme ile
devam eder. Emzirme dönemi sona
erdiğinde meme dokusu adeta
küçülür ancak memedeki fazla
deri nedeniyle sıklıkla yarı sönmüş
balon şeklinde görünüm olur. Bu
durumda memelerin dikleştirilmesi ve bazen de büyütülmesi gerekir.
4
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi
Op. Dr. Gülden Avcı
Nadiren de memelerde büyüklük
kalıcı olduğunda meme küçültme
cerrahisi gerekebilir.
Meme estetiği cerrahisi için ;
emzirmenin bitmesi ve üzerinden
en az 3, ideal olan 6 ay geçmiş
olması gereklidir. Genel anestezi
altında yapılan ameliyattan sonra
1 gece hastanede kalmak yeterlidir.
Meme Dikleştirme ameliyatı; fazla
olan cildin çıkarılması, meme başının olması gereken yere taşınması
işlemidir. Bazen dikleştirmeyle
beraber meme büyütme de yapılabilir. Böyle durumlarda meme
protezİ meme dokusunun altına
yerleştirilir.
Meme küçültme ameliyatında ise;
meme dokusu ve meme derisindeki fazlalık çıkarılır. Tüm ameliyatlarda ortak amaç görünür iz olmamasıdır. Bu nedenle dikiş meme
altında olur. Ameliyat sonrası 3-4
gün sonra hasta rutin hayatına
dönebilir. Ancak 2 hafta kollarını
kullanmasını gerektirecek ağır iş
ve sporlardan kaçınması gereklidir.
Doğum sonrası liposuction
(yağ alımı);
Hamilelikte ve doğum sonrasında
oluşan; karın , bel, kalça ve bacaklardaki yağlanmalar diyet ve egzersizle düzelmeyebilir. Bu durumda
liposuction denen yöntemle yağlar
negatif basınçlar alınır. Ancak bu
ameliyat için hastanın ideal kilosuna
inmiş olması gereklidir. Bu ameliyatlar zayıflama ameliyatı değil vücut
şekillendirme ameliyatıdır. Ameliyat
sonrası hastaların mutlaka korse
giymesi gerekmektedir.
İyileşme sürecini hızlandırman,
sonucun daha iyi olmasını sağlayan lazer laser lipoliz günümüzde
kullanılır hale gelmiştir. Bazen karın
germe, bazen de meme ameliyatları
ile beraber yapılan bu ameliyattan sonra 4-6 hafta korse giyilmesi
zorunludur.
Doğum Sonrası genital estetik;
Doğum sonrası kadın genital bölgesinde deformasyon gelişebilir. Çoğu
zaman bu bozulma doğumdan önce
de vardır ancak doğumla problemin büyüklüğü artar. En sık yapılan
genital estetik küçük dudaklardaki
sarkma ve fazlalıkların alınması,
asimetrinin düzeltilmelidir. Bunun
haricinde karın dokusunun hemen
alt kararında mone pubis denen
bölgeye liposuction , büyük dudakların doldurulması(yağ dokusu veya
hazır dolgu maddeleri ile), klitorisdeki fazlalıkların alınması ve vajen
girişinin daraltılması diğer genital
estetik işlemlerdir. Doğum sonrası bu
işlemlere ihtiyaç artar. Bu ameliyatlar
hastanın hayat kalitesini arttırmak
ve özgüvenini sağlamak açısından
önemlidir.
Hamilelikte ve doğum sonrasında
oluşan; karın , bel, kalça ve bacaklardaki
yağlanmalar diyet ve egzersizle
düzelmeyebilir. Bu durumda liposuction
denen yöntemle yağlar negatif basınçlar
alınır. Ancak bu ameliyat için hastanın
ideal kilosuna inmiş olması gereklidir.
Bu ameliyatlar zayıflama ameliyatı değil
vücut şekillendirme ameliyatıdır. Ameliyat
sonrası hastaların mutlaka korse giymesi
gerekmektedir.
5
FİZİK TEDAVİ VE
REHABİLİTASYON
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
KEMİK
ERİMESİNE
KARŞI YÜRÜYÜŞ
Özellikle ileri yaş kadın ve erkeklerde sıklıkla
görülen kemik erimesini konuştuğumuz
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Dilek Mete Hürel;
hastalığın tedavisinde güneş ve sporun
önemine dikkat çekiyor.
Fizik Tedavi ve Rahabilitasyon
Uzm. Dr. Dilek Mete Hürel
O
steoporoz; düşük kemik
kitlesi ve kemik dokusunun mikro mimari
yapısının bozulması
sonucu, kemik kırıkları ve kırık
riskinde artış ile karakterize olan
bir hastalıktır.
Osteoporoz primer; menopoz
sonrası kadınlarda ve ileri yaş
erkeklerde ortaya çıkarken, başka
hastalıklar veya fizyolojik durumlarla beraber sekonder olarak
ortaya çıkabilir.
Klinik bir belirtisi var mıdır?
Osteoporozun uyarıcı bir belirtisi
olmadığı için kırık, şekil bozukluğu, kronik ağrı gibi sonuçlar oluşmadan önce tanı konulan hasta
sayısı oldukça azdır. Bu yüzden
belli aralıklarla kemik yoğunluğu
ölçümü yaptırmak erken teşhis
için büyük fayda sağlayacaktır.
Sadece kadınlarda mı görülür?
Menopoz sonrası kadınların 1/3
ünde olmak üzere, erkeklerde de
dahil olmak üzere yaşlı nüfusun
çoğunda osteoporoz görülmektedir. 45 yaşından sonra görülen
kırıkların %70 i osteoporoz ile
ilişkilidir. Menopozdan sonra
kadınların kemik kaybı daha hızlı
olmaktadır. Bununla birlikte 65 ve
70 li yaşlardan itibaren kalsiyum
emilimi her iki cinste de azaldığından. süreç erkek ve kadınlarda eşit
kemik kaybı ile sonuçlanır.
rinde 15 dakika güneşlenmelidir.
Egzersiz, doğru beslenme ve yeterli D Vitamini alımı osteoporozun
önlenmesinde önemli bir yere
sahiptir.
Hangi yaşlarda başlar?
Primer osteoporoz kadınlarda
genellikle menopoz sonrası başlamakla birlikte, troid, Paratroid
bezlerinin az veya çok çalışması, D vitamini eksikliği, diyabet,
böbrek fonksiyonlarında bozulma,
romotolojik nedenlerle gelişen sekonder osteoporoz çok daha erken
yaşlarda görülebilir.
Minimum 45 dakika / 4 gün /
hafta olarak uygulanmalıdır.
Nasıl tedavi edilir?
Osteoporozun tedavisinde ilaç,
beslenme ve egzersiz bir arada
uygulanmalıdır. Yeterli D Vitamini
alımı için sabah ve akşam saatle-
6
Osteoporozda uygulanan egzersizlerden yürüyüş;
Minumum 60 dakika / 3 gün /
hafta veya
Ayrıca; kol ve bacaklar için kas
kuvvetlendirme hareketleri ve
kamburlaşmayı önlemeye yönelik
duruş egzersizleri de son derece
faydalıdır.
Tedavide kemik kaybının şiddetine
bağlı olarak kalsiyum ve D Vitamini ile beraber gerekli durumlarda
antirezortif ilaçlar ve paratiroid
hormondan yararlanılmaktadır.
7
ORTOPEDİ &
TRAVMATOLOJİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
SPOR SAKATLANMALARINA
DİKKAT!
Sağlıklı yaşam için düzenli aktivitenin son yıllarda bilimsel olarak önem kazandığını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Ortopedi
ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Burhan Uslu,
yapılan sporun kişiye zarar değil fayda sağlaması gerekli olduğunu, bilinçsiz spor yapıldığında
oluşabilecek riskler ve önlemleri anlatıyor.
Ortopedi ve Travmatoloji
Prof. Dr. Burhan Uslu
Spor yapmak sağlık
için çok faydalı olsa
da bilinçsiz yapılan
spor aktiviteleri yaralanmaları da birlikte getirmektedir.
Ne yaparsanız yapın
spor yapanlarda sakatlanmaları önlemek
imkansızdır. Ancak
belirli hususlara dikkat ederek bunu en
aza indirebiliriz. Yapılan geniş kapsamlı
çalışmalarda sportif
zedelenmelerin, belirli
konulara dikkat edildiğinde %25 oranında
daha az görüldüğü
saptanmıştır.
Yapılan sporlarda zedelenmeler ve sakatlanmalar önlenebilinir mi?
• Öncelikle fiziksel kondisyonumuzun yapılan spora uygun
olması gerekir. Eğer bir sporu
yapacaksanız yeterli oranda antreman yapmalısınız.
Sporunuza uygun muntazam
aralıklarla yapılan antremanlar sizi yaptığınız spora uygun
hale getirecek ve sakatlık oranı
azalacaktır.
• Yapılan sporun kurallarını
çok iyi bilmeniz gerekmektedir.
Bilhassa temas sporlarında bu
çok önem kazanır. Kurallara
uyulmadan yapılan sporlarda
sakatlık oranı artmaktadır.
• Yapılan spora uygun giyinmeli
ve uygun ekipman kullanmalıdır.
• Yaptığımız spora göre dizlerimizi, ellerimizi, gözümüzü,
dişlerimizi ve başımızı koruyucu
8
ekipman kullanmalıyız. Giydiğimiz ayakkabılar içlerindeki
destekler daima gözden geçirilmelidir.
• Sakatlıkların önlenmesinde
istirahat çok önemli bir konudur. Yorgun olarak yapılacak
spor sonrası sakatlık oranlarında artma gözlemekteyiz. Aynı
şekilde yapılan sporun uzun
süre yapılması, ya da yapılan
bir müsabaka sonrası diğer
bir müsabakaya devam daima
vücudumuz için zararlı olacak-
tır. Vücudumuzun önce dinlenmesi sonra spor
yapmamız gerektiği akıldan asla çıkarılmamalıdır.
Unutulmaması gereken bir husus ise eğer spor
sırasında herhangi bir sakatlık oluşursa derhal
sportif faaliyete ya da egzersize son verilmelidir.
• Yapılacak her sportif aktivasyon öncesinde mutlaka iyi bir ısınma ve germe yapılmalıdır. Isınma
Spor yaralanmalarında ilk yardım olarak neler
ve germeler sizi yapacağınız spora uygun hale
yapılmalıdır?
getirir yani sizi yapacağınız spora hazırlar.
Yaptığımız sporu hemen bırakmalıyız. Sonra sa• Yorgun olduğunuzda ya da ağrınız olduğunda
katlanan bölgeye kompresyon bandajı uygulamalı
asla spor yapmamalısınız. Ağrı size bir problem
ve üstünden buz kompresi uygulamalıyız. Eğer alt
olduğunu göstermektedir. Üzerine gitmekle daha ekstremitede sorunumuz varsa asla üzerine ağırsonra ciddi sorunlar yaratacak sakatlıklarla yüz
lık vermemeliyiz. Daha sonra mutlaka bir doktora
yüze kalabilirsiniz.
görünmeli ve daha sonra ciddi problem yaratabilecek zedelenmelerin acilen ve kısa sürede
• Maalesef son günlerde yanlış ayakkabı giyme,
tedavisini yaptırmalıyız.
destek kullanmama ve ağrısı olmasına rağmen
spora devam etme sonrası onlarca aşil tendon
Spor Yapılmadan önce dikkat edilmesi gereken
rüptürü görülmüş ve ameliyat edilmiştir ve edilhususlar nelerdir?
mektedir.
Spor sağlığınız için yapılmalıdır. Ancak düzgün
ve kurallara uygun olarak yapılmazsa karşımıza
En sık karşılaşılan sakatlıklar nelerdir?
sakatlıklar çıkar. Sağlığımız için yaptığımız sporun
vücudumuza uygun olup olmadığına, o spor için
• Bağların gerilmesi ya da kopması
uygun ekipmanımız var mı yok mu, spor yapılacak
• Diz sakatlıkları
zeminin uygunluğuna bakılmalı, spor öncesi mut• Ayak bilek bağ zedelenmesi
laka ısınma ve germe hareketleri yapılmalı ve asla
• Aşil tendon zedelenmesi
tok karnına spor yapmaya çıkılmamalıdır.
• Adele sakatlıkları
• Stres kırıkları
• Kırık ve çıkıklar
Spor Yaralanmaları kendini nasıl hissettirir?
Eklemde ya da sakatlanan bölgede ani ve şiddetli ağrı, şişlik, bacak ya da uylukta ise üzerine basamama, eklemi oynatamama, kırık yada
çıkıkta o bölgede şekil bozukluğu oluşabilecek
9
MEDİKAL ESTETİK
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
GÜNEŞ LEKELERİ
CİLT GÜZELLİĞİNİZİ
BOZMASIN
Vücudumuz için son derece yararlı olan güneşin
istenmeyen yan etkilerinden biride güneş lekeleridir.
KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kaliteli Yaşam
Polikliniği Koordinatörü Medikal Estetik Hekimi
Dr. Yasemin Savaş güneşin bedenimize verebileceği
zararları ve yazdan kışa geçerken güneş
lekelerinden nasıl kurtulabileceğimizi anlatıyor.
Medikal Estetik
Dr. Yasemin Savaş
ken bu kez kendimizi kısa sürede
toparlanmanın ve sağlıklı görünüme
kavuşmanın planlarını yaparken
buluyoruz.
•Ciltte kırışıklık, hücre yenilenmesinde aksama, melanin pigmentinin
aşırı çalışması sonucu dengenin
bozulması ile meydana gelen güneş
lekeleri, ciltte savunma mekanizması olarak kalınlaşma ve nem
kaybı-kuruluk, çiller, sivilcelerde
artma (Sivilcelerin güneşin ve deniz
suyunun etkisiyle tedavi olduğunu ve azaldığı düşünülebilir ama
gerçekte öyle değildir. Ultraviyole
Yaşınız kaç olursa olsun solar yaşışınları cildi kurutup, yağ üretimini
lanma; güneşe karşı teslim olmuş
düzenler fakat iklimin değişmesiyle
tüm savunmasız ciltlerde moleküler düzeyde gelişen bir dizi olaydır sivilcelerde artış görülebilir. Önce
aşırı bir kuruma, sonra da çok fazla
ve serbest radikallerin açığa çıkışı
yağlanma hissedilen sivilceli ciltlerve oksidasyon denen olay sonucu
gerçekleşir. Erken yaşlanma kaçınıl- de, tedavi uygulanmazsa problem
mazdır. Tatilde kumsal, havuz, deniz, daha da artabilir),
• Kılcal damar genişlemeleri, varis,
güneş derken bunların cildimize,
saçlarımıza ve vücudumuza verdiği • Cildin elastikiyetini kaybetmesi ve
sarkmalar,
zararları unutuveriyoruz ve güne• Saçlarda kuruluk ve matlaşma,
şe teslim oluyoruz. Gerçek şu ki,
çabuk kırılma, kepeklenme (Güneşin
insan cildinin yazın gördüğü bütün
zararlar sonbahar aylarında ortaya yaydığı ultraviyole ışınları ile deniz
çıkıyor ve bronz tenin pırıltısı gider- suyundaki tuz ve havuzlardaki klor
Ruh ve beden sağlığımızda önemli
bir yere sahip, dünyamızın enerji
kaynağı olan güneşin kaliteli yaşam
için faydaları şüphesiz tartışılmaz.
Ancak güneş faydalarının yanı
sıra vücudumuza pek çok zarar da
verebilir. Bu mevsim cildimizi hem
yazın olumsuz etkilerinden arındırmak hem de cildimizi kışa, soğuğa
hazırlamak açısından özel ve dikkat
edilmesi gereken bir dönemdir.
Sonbahar ayları cildimiz için çok
önemlidir;
10
bunda önemli etkenlerdir),
• Tırnaklarda incelme ve sararma
gibi erken yaşlanma belirtilerini de
aynı güneş ışınları yapmaktadır.
Aynı zamanda ani hava değişimleri, soğuk hava, rüzgar, yağmur gibi
etkenlere karşı cildi korumak ve
güçlendirmek gerekmektedir.
Kuru ve gergin cilt görünümünün
giderilmesi için, mevsime ve cildin
o anki ihtiyacına uygun doktor
önerisiyle günlük bakım ürünlerinin kullanılması, bariyer görevi
yapan cildimizin ancak yapısına
uygun ürünlerle nemlendirilmesi ile
olumsuz dış faktörlerin cilt altına
ulaşılması engellenebilir. Bu nedenle kışın nemlendirici kullanımı çok
önemlidir. Soya, yeşil çay, yenileyici
maske, vitaminli meyve maskesi,
antioksidan maskeler ve nem maskeleri cildin ihtiyacını ciddi oranda
karşılamaktadır. Ayrıca kışın genellikle gerekli olmadığı düşünülerek
güneş koruyucuların kullanılmadığı
görülmektedir. Bu yanlıştır, kesinlikle kullanılması gerekmektedir ama
yine mevsimine uygun olması tercih
edilmektedir. Ev bakımı ürünleri
kesinlikle doktor önerisiyle kullanılması gerektiği, yanlış kullanılan
ürünlerin tedavi etmek yerine sorunları daha da artırdığı bilinmektedir.
KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Kaliteli Yaşam Polikliniği Koordinatörü
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin
Savaş, hekim tarafından cildin ihtiyacına göre belirlenen bir protokol dahilinde uygulanan işlem ve detayları
şu şekildedir;
1- Cilt bakımları; soruna yönelik ve
cilt yapısına uygun ürünlerle yapılan
cilt bakımları cilde kaybettiği nemi
kazandırır,
2- Oksijenterapi; fotoyaşlanma belirtilerinde, cilt neminin azaldığı her
durumda, hassas, etkili ve güvenli
bir yöntemle canlı ve sağlıklı bir cilt
görünümü sağlar,
3- Peelingler; Karbon peeling
uygulamada kullanılan karbon
solüsyonu mikrosaniyelik atımlarla
gözeneklerin içine iyice yerleştirilir
ve bu noktalar hedef haline getirilir.
Sonrasında yapılan nanosaniyelik
atımlar ile bu partiküller tümüyle
patlatılarak temizlenir. Uygulamadan
hemen sonra ciltte fark edilebilen
bir pırıltı görülür. Güneş lekeleri
ve melasmada (hormonal etkilerle
olan lekelenme) oldukça etkili bir
tedavi sağlar. Her mevsim uygulanabilir olması ve en hassas ciltte dahi
yapılabilir olması tedavide ciddi bir
avantaj sağlar.
Fraksiyonel karbondioksit lazer ;
Akne izleri, çatlaklar, benlerin alınması, sarkmada, yara izlerinde, kırışıklıklarda ve cilt yenilemede kullanıldığı gibi cilt rengini düzenlemede
de kullanılan bir tedavidir. Özellikle
yüzeysel lekelerde tercih edilir.
Water peeling; düşük frekansta ultrason kullanarak soyma fonksiyonu ile
ölü hücreleri, aşırı sebumu, havada
bulunan kirletici maddeleri, örneğin
makyaj gibi ve diğer zararlı maddelerin artıklarını ortadan kaldırır ve
bunu yaparken kişinin sosyal hayatında kesinti olmaz. ilk seansta bile
10-Göz Mezoterapisi ve özel göz peelingleri; gözaltı morluk ve torbalanmaları için kullanılan yöntemlerdir,
11-Saç Mezoterapisi ve PRP ler; yüzde ince ve derin kırışıklıkların olduğu
bölgelerde, izlerde, çatlaklarda, saç
dökülmesinde, cilt tonunu sıkılaşBunların dışında kimyasal peelingler tırmada, dekolte, kol, el yaşlanma
izlerini azaltmada kullanılabilen bir
ve enzimatik peelingler de cildi ölü
yöntemdir.
hücrelerden arındırmak amacıyla
12-Lazerle cilt yenilemeleri, elasüst tabakasının uzaklaştırılması
tikiyet kayıplarında, lekelerde, cilt
işlemidir.
gözeneklerinin genişlemesinde kullanılmaktadır.
Özellikle peelingler güneş lekeleri,
kırışıklıklar ve akne izlerinin gideril- Unutulmamalıdır ki güneş sadece yaz
mesinde, cildin nem ve yağ dengesini aylarında, tatilde veya kış sporları
yaparken değil günlük hayatımızda,
kontrolde faydalıdır. Cildin canlı
kışın da korunulması ve zararlarına
ve homojen bir görünüm almasını
karşı önlem alınması gereken bir tehsağlar.
likedir. Kaliteli yaşamın vazgeçilmezi
4-Gençlik aşısı; kullanılan saf hyalü- olan güneşe karşı koruyucu önlemler
ronik asit sayesinde cilde kaybettiği özellikle ozon tabakasındaki incelmenin olduğu son yıllarda daha da
nemi kazandırarak leke tedavisine
önem kazanmıştır.
katkı sağlar. 3 doz halinde yapılır.
5-PRP; (trombositten zengin plazma)
cilde nem kazandırma ve hasarlı
bölgelerde iyileşmeyi hızlandırma
özelliği sayesinde leke tedavisinde
de destek amaçlı kullanılabilir. 2
hafta arayla 3-4 seans uygulanır.
6-Mezolifting; yüze; nem, dolgunluk,
gerginlik, renk ve ışıltı vererek, anında diri ve genç bir görünüm sağlar,
7-Hyaluronic Acid uygulamaları;
cildin nem dengesini kazanmasında,
yenilenmesinde ve yapılanmasında
yararlanılan yöntemlerdendir,
8-İğneli Radyo Frekans; Cilt yenileme, toparlama, yara izi, leke tedavisi
gibi uygulamalarda yararlanılan
uygulamadır,
9-Radyo Frekans ve Ultra Skin
yöntemleri; Radyo Frekans ve Ultra
Skin ile cilt gençleştirme ile cilt
elastikiyetinin kaybına bağlı olarak
oluşan sarkma ve kaş, alın, yanak,
ağız kenarı, yüz konturu, çene hattı
ve gıdı bölgesi ile göz çevresinde
kırışıklıklarında cerrahi bir işlem
olmadan düzelme ve gençleşme
sağlanmaktadır,
cildinizin üzerindeki yağ butonlarının
ve siyah noktaların kaybolduğunu
görürsünüz. Su ile yapılan uygulama
cilde kesinlikle zarar vermemekle
birlikte anında ferahlama ve canlılık
getirmektedir.
İnsan cildinin
yazın gördüğü
bütün zararlar
sonbahar aylarında
ortaya çıkıyor
ve bronz tenin
pırıltısı giderken
bu kez kendimizi
kısa sürede
toparlanmanın ve
sağlıklı görünüme
kavuşmanın
planlarını yaparken
buluyoruz.
11
ENFEKSİYON
HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
SADECE ÇOCUKLARINIZ
DEĞİL, HAYDİ YETİŞKİNLER
SİZ DE AŞIYA
Çağımızda, dünyada her yıl binlerce insanın aşılanma ile
önlenebilecek hastalıklar sebebiyle hayatının kaybettiğini
belirten KadıköyŞİfa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Nermin Etiz, aşılanma
sayesinde; enfeksiyon sıklığında, iş gücü kaybında,
hastaneye yatış oranlarında, tedavi maliyetlerinde,
gelişebilecek komplikasyon ve ölüm oranlarında azalma
sağlanabileceğini vurguluyor.
Enfeksiyon Hastalıkları
Uzm. Dr. Nermin Etiz
Bağışıklama, enfeksiyon hastalıklarından korunmanın önemli
bir yoludur. Aşılanma; toplum
kaynaklı sık rastlanılan enfeksiyonlar (özellikle risk faktörleri
taşıyan bireyler için), geçmişte yaşanan ve dünyada büyük çapta ölümlere yol açan
salgınlar nedeniyle büyük önem
taşımaktadır.
Tüm bunlara rağmen, dünyada
erişkin bağışıklama oranları maalesef genel olarak düşük olup,
Amerika’da yılda ortalama aşı ile
önlenebilir hastalıklar nedeniyle,
42000 erişkin- 300 çocuk hayatını kaybetmektedir.
Ülkemizde de erişkinlerde
bağışıklama yüz güldürücü
olmamakla birlikte ne yazık ki
çocukluk dönemi kadar da başarılı değildir.
Bunun nedenleri arasında;
• Erişkinlerin bir kısmının çocukluk döneminde aşılarının
olmaması,
• Yeni aşıların erişkinlerin çocukluk döneminde bulunmaması,
• Zaman içinde bağışıklık düzeylerinde düşme,
• Yaşlandıkça grip, pnömoni gibi
sık görülen enfeksiyonların ciddiyetinde artış ,
• Diabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı
gibi kronik hastalıkların varlığı,
Mesleki nedenler ve seyahat gibi
risk faktörlerinin ortaya çıkması
sayılabilir.
İşte bu nedenlerle erişkilerde
bağışıklama, gerek ülkemizde gerekse gelişmiş ülkelerde giderek
önem kazanmaktadır. Örneğin
2020 yılında ABD’de, özellikle
grip ve pnömokok aşısının (>65
yaş) toplumun %90’ına uygulanması hedeflenmektedir.
12
Aşı öneri komitesi olan ACIP
(Advisory Committee on Immunization Practices) tarafından
erişkin bağışıklama şeması ilk
kez 2002 yılında yayımlanmış ve
her yıl güncellenmektedir. En
son bağışıklama şeması ise 26
Ocak 2015’te yayımlanmıştır.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı
erişkin aşılama uygulamaları
3 grupta değerlendirilmiştir:
• Kontrol programları
• Risk grubu aşılamaları
• Seyahat aşılamaları
Ülkemizde aşı uygulamalarına
baktığımızda, aşağıda yıllara
göre çeşitli aşıların ulusal aşı
takvimine girdiğini görmekteyiz:
AŞI İLE KORUNABİLEN HASTALIKLAR
ÜLKEMİZDEKİ AŞI UYGULAMALARI
DifteriMeningokoksik Menenjit
Çiçek - 1930
KKK, Hib-2006
Boğmaca
Difteri, Boğmaca - 1937
DaBT-IPA-Hib, 7 valanlı
TetanozPnömokoksik Pnömoni
BCG-1952
KPA-2008
PolioHepatit A
oral Polio-1963
dABT-ıpa-2010
KızamıkHepatit B
DTB-1968
13 valanlı KPA-2011
Kızamıkçık
Kızamık-1970
Hepatit A-2012
Hepatit B-1998
Suçiçeği
H. influenza Tip B (Hib) Menenjiti
Tüberküloz
Kabakulak Kuduz
Suçiçeği
Genital siğil (HPV)
ZonaSarı Humma
Mevsimsel İnfluenz (Grip)
ERİŞKİNLER İÇİN RUTİN
ÖNERİLEN AŞILAR
(2015 ACIP ÖNERİLERİ)
INFLUENZA (GRİP): Erişkin tüm yaş
gruplarında ve yılda 1 doz
PNÖMOKOKSİK PNÖMONİ:
65 yaş üzerinde 1 doz
RİSK FAKTÖRLERİ VARLIĞINDA
ERİŞKİNLERE ÖNERİLEN AŞILAR
(2015 ACIP ÖNERİLERİ)
TETANOZ, DİFTERİ, BOĞMACA:
Erişkin tüm yaş gruplarında Td’yi
güçlendirmek için bir doz Tdap
aşılama, ardından her 10 yılda bir
Td aşılama
MENİNGOKOKSİK MENENJİT: Erişkin
tüm yaş gruplarında 1 veya 2 doz
VARİCELLA (SU ÇİÇEĞİ): Erişkin tüm
yaş gruplarında
2 doz
HEPATİT B: Erişkin tüm yaş gruplarında 3 doz
GENİTAL SİĞİL (HPV): Erkeklerde
19-21 yaş, kadınlarda 19-26 yaş
grubunda 3 doz
ZOSTER (ZONA) : 60 yaş üstü
1 doz
KIZAMIK, KIZAMIKÇIK,
KABAKULAK (MMR):
19-59 yaş 1 veya 2 doz
HEPATİT A: Erişkin tüm yaş gruplarında 2 doz
HAEMOPHILUS INFLUENZAE TİP B
(HIB): Erişkin tüm yaş gruplarında
1 veya 3 doz
PNÖMOKOKSİK PNÖMONİ:
19-64 yaş grubunda 1 veya 2 doz
SEYAHAT AŞILARI
Seyahat aşıları, yolculuğa ait özelliklere ve kişiye özgü olup, seyahate çıkmadan tercihen en az 3-4
hafta önce yapılmalıdır. Seyahat
aşıları; rutin, önerilen ve zorunlu
olmak üzere üç gruba ayrılabilir:
13
Rutin Aşılar; Tetanoz-Difteri (Td,
Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak
(KKK), Polio
Önerilen Aşılar; Hepatit A, Hepatit
B, Kuduz, Tifo, Kolera, Japon Ensefaliti, Kene Kaynaklı Ensefalit
Zorunlu Aşılar; Sarı Humma, Meningokoksik menenjit
Son söz olarak, erişkinlerde aşılama günümüzde giderek önem
kazanmakta olup, çocuklukta
başlanan aşılamaların erişkinlerde de devam etmesi, risk taşıyan
grupların mutlak aşılanması
gerekmektedir.
Ayrıca günümüzde mesleki nedenler ve seyahatler de erişkinlerde
aşılanmayı zorunlu hale getirmiştir. Yapılan çalışmalarda aşıların
maliyet- etkin oldukları kanıtlanmıştır. Bu nedenle erişkin yaştaki
kişilerin aşılarını ihmal etmemeleri ve en yakın sağlık kuruluşuna
başvurarak gerekli aşıları yaptırmaları önerilmektedir.
GÖZ HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
ÇOCUĞUNUZA OKUL ÖNCESİ
GÖZ MUAYENESİ YAPTIRMAYI
İHMAL ETMEYİN !
Görmenin aslında öncelikle bir beyin fonksiyonu
olduğunu belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu
Ataşehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr.
Şehvar Nefesoğlu ; Beynin bu bölümünün 7-8 yaş
sonrası da gelişimini tamamladığından tedavi
için geç kalınmış olabileceği konusunda uyarıyor.
Bundan 20 yıl önce myopinin
(uzağı görememe) başlama yaşı
9-10 yaş gibi iken günümüzde bu
8 yaş seviyesine kadar düşmüştür. Bunda ergenliğin daha erken
yaşlara gerilemesi ve ekranlı
cihazların çocukluk döneminde
yoğun olarak kullanılması rol
oynamaktadır.
olabilir. Hipermetropinin tedavisi
son derece kolaydır ve çoğu hasta
zamanla gözlük takmasa bile kendiliğinden düzelebilir. Bu yaşlarda
ortaya çıkan veya düzelen bozukluklar gelişimle ilgilidir. Gelişim
ile birlikte vücudun diğer bölümleri gibi gözde büyür. Gözün ön
arka ekseni uzadıkça hipermetropi geriler ve tam tersine myopi
Okul döneminde ortaya çıkan en artar. Bu yüzden okul döneminbelirgin görme bozukluğu olan
de veya daha önceki yaşlarda
hipermetropi ( yakını görememe); hipermetrop gözlük kullanan pek
doğumla birlikte başlar ve yaşla
çok çocuk ergenlikten sonra artık
beraber gittikçe geriler. 6. ayında gözlük ihtiyacı duymaz. Ama bu
5-6 dioptri ölçtüğümüz pek çok
hipermetropi kayboldu anlamıbebek 1 yıl içinde normal göz
na gelmez ve 35 yaş sonrasında
seviyelerine gelmektedir. Eğer
tekrar geri döner.
hipermetropi seviyesi çok yüksek
değilse ve 2 göz arasında belirgin Eğer 2 göz arasında belirgin
fark yoksa uzak görme ile ilgili so- numara farkı veya şaşılık varsa
run yaşanmaz. Ancak okul donemi görme tembelliği diye adlandırçocuk yakın çalışmaya başladığımız problem ortaya çıkar.
dıktan sonra baş ağrısı şikayeti
Görme tembelliği; bir gözde veya
ile ortaya çıkar ve beraberinde
nadiren her iki gözde var olan
özellikle içe kayma (şaşılık) da
kırma kusuru ve kayma düzeltil-
14
Göz Hastalıkları
Uzm. Dr. Şehvar Nefesoğlu
se bile görme kapasitesinin tam
olamamasıdır. Çünkü asıl gören
kısmımız beynimizdir. Göz ışık
hissini alıp beyine yollar ve beyin
bunu görüntü olarak yorumlar.
Beynin bu bölümü özellikle ilk 3
yaşta çok hızlı gelişirken, 7-8 yaş
sonrası da gelişimini tamamen
bitirir. Bu yaştan sonra yapılan
tedaviler, beyin gelişimini tamamladığı için olumlu sonuçlanmaz.
Yani aslında görme tembelliği
ilk 3 yaşta zaten mevcuttur ve bu
dönemde tespit edilirse tedavisi
çok daha iyi sonuç verir. Maalesef
okul döneminde tespit edilen
görme tembelliklerinin tedavi
başarısı son derece kısıtlıdır.
Myopi günümüzde 8-9 yaşlarında
başlamaktadır. Rutin göz muayeneleri yapılmayan çocuklarda sorun ancak sınıfta tahtayı arkadaşları gibi net göremediğinde ortaya
çıkar. Bu tamamen yapısal bir
olaydır ve yaşla beraber ilerler.
10-16 yaş arası dönem en hızlı
arttığı dönemdir. 20 yaş sonrası
artış genellikle olmaz veya artış
hızı çok yavaşlar. Amerika’da
1970 yılında yapılan araştırmada, 12-54 yaş arası myopi oranı
%25 iken, 2004 de bu oran %41
e kadar yükselmiştir.
bunu günde en fazla 2 saat ile
kısıtlamak uygun olacaktır. Bu
sadece göz bozukluğu için değil,
obezite, dikkat bozukluğu, sosyalleşememe gibi problemler
içinde gereklidir.
Okul çağı başladığında gözde
kayma problemi olan çocukEkran kullanımı ile myopi artışı lar bunu daha önemsemeye
arasında kesin bir bağ ispatlan- ve problem etmeye başlarlar.
mamış olsa bile özellikle ilk 2
Kayma problemi olan ve cerrahi
yaşta çocukları ekranlı cihazile düzeltilebilecek çocuklar
lardan olabildiğince uzak tutçok zaman kaybetmeden efektif
mak, daha sonraki yaşlarda da şartlarda ameliyat edilmelidir.
İyi bir cerrahi sonrası başarı
şansı %100 e yakındır. Bazı şaşılıklarda sadece gözlük tedavisi
şaşılığı tamamen düzeltebilmektedir.
Göz kapağı düşüklüğü okul
döneminde kozmetik bir sorun
olarak ön plana çıkar. Eğer
kapak düşüklüğü görmeye
engel oluyorsa derhal ameliyat
edilmelidir. Kozmetik amaçlı
müdahaleler için genellikle 15
yaş sonrasını beklemekteyiz.
Rutin göz muayeneleri
yapılmayan çocuklarda sorun ancak sınıfta
tahtayı arkadaşları
gibi net göremediğinde ortaya çıkar. Bu
tamamen yapısal bir
olaydır ve yaşla beraber ilerler. 10-16 yaş
arası dönem en hızlı
arttığı dönemdir. 20
yaş sonrası artış genellikle olmaz veya
artış hızı çok yavaşlar.
15
ÇOCUK SAĞLIĞI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
OKULLAR
ENFEKSİYONA DAVETİYE
ÇIKARTIYOR !
Yaklaşan kış ayları ile birlikte sıklaşan enfeksiyon
hastalıkları ve tedavi yöntemlerini anlatan
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Çocuk
Sağlığı Kliniği Uzmanı Dr Yeşim Eker çocuklarımızı
özellikle okul yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan
korumak için hijyene dikkat çekiyor.
Çocuk Sağlığı Kliniği
Uzm. Dr. Yeşim Eker
Kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürenin artması, hasta kişilerle temas ve soğuk havalar, kışın her
yaşta insanda olduğu gibi çocuklarda da enfeksiyon
hastalıklarında artmaya sebep olmaktadır. Nezle, soğuk algınlığı, grip, boğaz enfeksiyonu, kulak enfeksiyonu, sinüzit, zatürre bu hastalıkların başlıcalarıdır.
ayenesi ve laboratuar incelemeleri gerekebilir. A grubu
beta hemolitik streptokok (beta mikrobu) tespit edilen
hastaların mutlaka ve yeterli süre antibiyotik tedavisi
alması gerekir.
Kalabalık ortamlardan alınan viral ve bakteriyel etkenler ayrıca zatürre (pnömoni), bronşit, bronşiolit,
NEZLE; En sık görülen viral solunum yolu enfeksiyonu- sinüzit, orta kulak enfeksiyonu, bağırsak enfeksiyonu
dur. Hafif burun akıntısı, hapşırık ve seyrek öksürükle (ishal), döküntülü hastalıklara da sebep olabilirler.
beraber hafif ateş olabilir. Genellikle kısa sürede kenOkul çağı çocuklarında enfeksiyonlarının sık görülmediliğinden iyileşir.
sinin sebepleri arasında; henüz yeteri kadar bağışıklık
GRİP; Yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kazanmamış olmaları ve hijyen kurallarına yeterince
seyreden burun akıntısı, burun tıkanık- uyamamaları yer almaktadır.
lığı ve öksürüğün eşlik ettiği, aşırı halsizlik yapan ciddi bir durumdur. Etken Okul çağındaki çocukları hastalıklardan korumanın
influenza virüsüdür. Hekim gözetiminde yolları;
tedavi ve takibi (orta kulak enfeksiyonu,
• Çocuklara genel hijyen kurallarına uymaları ve sık sık
bronşit, zatürre açısından) gerekir.
el yıkamaları öğretilmelidir.
BOĞAZ ENFEKSİYONLARI;
Boğaz ağrısı, yutma güçlüğü ve bazen ateş • Özellikle sonbahar ve kış aylarında çok kalabalık ve
ile seyreden boğaz enfeksiyonlarının büyük kapalı ortamlara çocukları götürmemeli, çocukların
çoğunluğu viraldir ve antibiyotik kullanımı- gireceği ortamların yeterince havalanması sağlanmanı gerektirmez. Antibiyotik tedavisi gereken lıdır.
durumların ayırt edilebilmesi için hekim mu-
16
• Beslenmelerine özen gösterilmeli; protein, karbonhidrat ve yağlardan dengeli bir şekilde beslenmeli;
vitaminden zengin, mevsimine uygun, iyice yıkanmış
sebze ve meyveler ile probiyotikten zengin yoğurt ve
peynir tüketmeleri teşvik edilmelidir.
• Çocukların bulunduğu ortamlarda sigara içilmesine
izin verilmemelidir. Çünkü sigara, çocukların solunum
sistemlerinde mikropların dışarı atılmasını sağlayan
mekanizmayı bozar.
• Aşıları eksiksiz ve zamanında yaptırılmalıdır.
• Süt çocukluğu döneminde emzirilmelidir.
• Düzenli ve kaliteli uyumaları sağlanmalıdır.
• Risk grubundaysa sonbaharda grip aşısı
yaptırılmalıdır.
• Yüksek ateşi ve bulaşıcı hastalığı varsa okula gönderilmemelidir.
• Çocuğa öksürürken ya da hapşırırken eliyle değil
mendille ağzını ve burnunu kapatması öğretilmelidir.
İdrarın açık renk olmasını sağlayacak miktarda su içmesi sağlanmalıdır.
İdrar yolu enfeksiyonu, üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra ikinci sıklıkta gözlenir. Özellikle okullardaki tuvalet temizliğinin yetersizliği nedeniyle
idrar tutmaları ve idrarı eve saklama alışkanlıkları,
kızlarda alt temizliğinin önden arkaya doğru yapılmaması (Bu temizlik sırasında sabun değil de sadece temiz su kullanılmalı), dar ve sentetik iç çamaşırlarının
giydirilmesi idrar yolu enfeksiyonunu kolaylaştıran
nedenlerdendir. Her gün iç çamaşırlarının değiştirilmesi sağlanmalıdır.
Yine hijyenik olmayan ortamlarda hazırlanmış gıda
tüketimiyle gelişen gıda zehirlenmeleri, el hijyenine
dikkat edilmemesi ile gelişen bağırsak enfeksiyonları
ve kıl kurdu başta olmak üzere bağırsak parazitleri de
okul çocuklarında sıkça gözlenen enfeksiyon hastalıklarıdır.
17
BESLENME VE DİYET
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
DİKKAT!
ÇOCUKLAR ŞİŞMANLIYOR!
Çağımızın en önemli problemlerinden biri
olan obezitenin sadece yetişkinler için değil,
çocukları için de büyük tehdit oluşturduğunu
belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir
Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı
Cem Nevşioğulları; okulların açılması ile
birlikte çocuklarda oluşan beslenme düzeni
değişiklikleri konusunda uyarıyor.
Beslenme ve Diyet
Dyt. Uzm. Cem Nevşioğlları
Yıllardır süregelen şişman
konusunda birçok bilimsel
siyete, fiziksel aktiviteye, boya
çocuk sağlıklı çocuktur inanı-
araştırma mevcuttur.
bağlı olarak alınan enerji
tüketilen enerjiye eşit olmalı
şının aksine obezite; basitçe
aşırı yağ birikimi olarak ta-
Özellikle çocukların okula
nımlayabileceğimiz şişmanlık, başlamasıyla edindiği yeni
tedavi edilmediği sürece bir
sosyal çevre, okul saatleri se-
çok sağlık sorununu da bera-
bebiyle değişen yeme düzeni
ve normal büyüme gelişmeyi
sağlayacak düzeyde olmalıdır.
Protein gereksinimi : 4 yaş ile
erişkinlik dönemi arasında
berinde getiren bir hastalıktır. ve geliştirdiği yeni beslenme
total vücut ağırlığının %18-
ması, metabolizma ve genetik Bu nedenle çocukları sosyal
gelişimi, doku oluşumu ve
Azalan fiziksel aktivite, günlük alışkanlıkları dikkat edilmezse 19 unu proteinler oluşturur.
alınan enerji miktarının artolumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuklukta sağlıklı beyin
yatkınlık, çevresel faktörler
çevresinden soyutlamadan
çocukluk çağı obezitesinin
doğru beslenme alışkanlıkları
başlıca nedenleri arasında
kazandırarak yeterli ve dengeli
sayılabilir. Çocukluk çağı obe-
beslenmesini sağlamak zorun-
zitesinin yetişkinlik çağında
ludur.
hipertansiyon, hiperlipidemi(kan yağlarında artış), insüline
Çocuklarda yeterli ve dengeli
bağlı olmayan diyabet ve
beslenmeyi etkileyen temel
kardiyovasküler(kalp-damar)
faktörler ;
hastalıklarıyla ilişkili olduğu
Enerji gereksinimi : Yaşa, cin18
onarımı, hormon ve enzimlerin
yapımı, enfeksiyonlara karşı
koruma gibi fizyolojik olaylarda
proteinler ilk sıradadır. Alınan
proteinin yeterli seviyede
olması ve doğru kaynaklardan
karşılanması son derece önemlidir. Protein ihtiyacı, vücutta
kullanımı daha verimli olan
kaliteli (hayvansal) besinlerden
karşılanmalıdır. Çünkü bitkisel
kaynaklı proteinler hayvansal
kaynaklı proteinlere oranla
daha az kaliteli protein içerir.
Protein ihtiyacı, vitamin ve
mineral ihtiyacı karşılanırken
doğal yollar tercih edilmelidir.
Kompleks karbonhidrat (Tahıl,
kuru baklagiller, sebze, meyve)
alımı basit karbonhihratlara(
beyaz un, makarna) oranla arttırılmalıdır. Bu şekilde diyetle
alınan doymuş yağ ve kolesterol içeriği azalır. Rafine şeker
alımı azaltılmalı. Bütün olarak
çocukların diyetinden çıkarmak
mümkün olmasa da günlük
alımı sınırlandırılmalıdır.
alreflü hastalılığı, inflamatuvar
barsak hastalıkları, vitamin-mineral eksikliği gibi problemleri
karşımıza çıkarabilir.
Okul çağı çocuklarında en sık
karşılaşılan problemlerden bir
diğeri de öğün atlamadır.En çok
atlanılan öğün ise yetişkinler
için olduğu gibi çocuklar için de
OKUL ÇAĞINDA YANLIŞ
en önemli öğün olan kahvaltıBESLENME ALIŞKANLIKLARI
dır. 8-12 saat gibi gece açlığının
Yanlış beslenmeye bağlı gelişen ardından gelen ilk öğün olan
problemlerden ilki aşırı fast
kahvaltı kan şekeri(glikoz)
food tüketimidir. Hızlı, ekoregülasyonunu sağlamada son
nomik, doyurucu ve lezzetli
derece önemlidir. Glikozun beyolması sebebiyle tercih edilen nin tek enerji kaynağı olması
bu ürünler dikkatli tüketilmez- çocukların okul performansının
se başta obezite olmak üzere
sağlanmasında da büyük rol
hipertansiyon, gastroözefagiüstlenir.
Okul çağı çocuklarında beslenme
durumunun iyileştirilmesi için
alınabilecek önlemler;
• Beslenme durumunun yeterliliğini tespit etmek amacıyla
yaşa göre boy ve kilosu takip edilmelidir.
• Aileler yeterli ve dengeli beslenme konusunda çocuklara
yol gösterici olmalıdır.
• Özellikle ilkokul çağı hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu
bir dönemdir. Bu nedenle okul yönetimi ve aile iş birliği
içerisinde olmalıdır.
• Okullarda standart beslenme saatlerinin oluşturulması,
kantin ve kafeteryaların denetlenmesi, okul çevresinde
satıcıların açıkta yiyeceklerin satışının engellenmesi gibi
önlemler yeterli ve dengeli beslenme için büyük yararlar
sağlayacaktır.
19
PEDAGOJİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
ÇOCUĞUNUZ BAĞIMLI
OLMASIN!
Yapılan araştırmalar ile, çocukluk çağında
internet bağımlılığının arttığını belirten
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Pedagoji Uzmanı Psk. Yaprak Veziroğlu,
tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekerken, annebabanın çocuklarını nasıl koruyabileceklerini
anlatıyor.
Günümüzde, şehirlerde insanlar daha küçük alanlarda yaşıyorlar. Apartmanlarda çocuklar koşup
oynamayı, zıplamayı, hatta yüksek sesle şarkı bile
dinleyemez hale geldiler. Gençler, çocuklar ve hatta
yetişkinler dahi enerjilerini boşaltma, kendilerini
ifade etme, akranlarıyla sosyalleşme gibi ihtiyaçlarını gidermek için sanal ortamları kullanmaya
başladılar. Komşuluk, akraba ziyaretlerinin yerini
chatleşme, facebook’tan fotoğraf paylaşma aldı. Kimin nereye gittiği, ne yediği, ne yaptığını bu mecralardan takip ediyoruz. Eski arkadaşları bulmak gibi
faydalarının da olduğu inkar edilemese de sanal
ortamların akranlarla yüz yüze buluşma, görüşme,
karşılıklı dertleşme, konuşmanın yerini
alamayacağı kesin.
Evde anne babaların iş
dönüşü yorgun argın televizyonun karşısına geçtiği, bilgisayarından günün kalan işlerini
bitirdiği, arkadaşlarından gelen
mesajlara cep telefonundan cevap
yazmakla uğraştığı sırada çocukların
bilgisayar ve diğer teknolojik aletlerden uzak durmaları nasıl beklenebilir?
Ekran ya da teknoloji bağımlılığının model
Pedagoji
Psk. Yaprak Veziroğlu
almayla yakın ilişkisi olduğu bir gerçek.
Cep telefonundan bile kolayca girilebilen internetin sosyalleşme, hoşça vakit geçirme, araştırma
yapma ve bilgilere kolay erişim sağlama gibi olumlu
yönlerinin yanında, olumsuz arkadaşlar edinme,
şiddet ve cinsellikle ilgili yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayan site ziyaretleri gibi birçok
zararı olduğu da kabul edilmekte. Bu nedenle
çocukların interneti kontrollü kullanmalarını sağlamak ebeveynlere düşen önemli bir
görevdir.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR?
İster alkol, ister kumar, ister teknoloji ya da
herhangi bir şey sağlıksız ve kötü kullanıldığında ve insana zarar vermeye başladığında
bağımlılıktan söz edilebilir. Bağımlılıkta, gelişimin zarar görmesinin ötesinde insanın kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir hayat sürememeye başlaması vardır. Teknoloji bağımlısı haline
gelmiş kişi fiziksel gelişimine önem vermez,
hareketsiz kalır, uyku ve yemek düzeni
bozulur, kilo alır, uykuya dalmakta güçlük
yaşamaya başlar, geç yatıp az uyur.
20
Internet bağımlılığının başlıca göstergeleri ;
• Devamlı interneti düşünme
• İnternette kalma süresinde artışa ihtiyaç duyma
• İnternet kullanımını azaltmaya yönelik girişimlerde
başarısız olma
• İnternet kullanımının azaltılması durumunda yoksunluk belirtileri yaşama (huzursuzluk, vb.)
• Zamanı (günlük aktiviteleri) programlamada sorunlar yaşama
• Aşırı internet kullanımı nedeniyle çevre ile ilgili
(aile, okul, iş, arkadaşlar) problemler yaşama
BİLGİSAYAR OYUNLARI
• Bilgisayar oyunları çocukları sanal bir dünyanın
içine çekmektedir.
• Sanal bir kimlik oluşturmakta, gerçek hayatta kendini güçlü hissedemeyen çocuk ancak kendini düşsel
dünyada güçlü hissetmektedir.
• Gerçek hayatta yapılamayacak deneyimleri burada
yaşamaktadır.
• Bilgisayar oyunu dışındaki tüm etkinlikleri reddedip,
bilgisayar oyunuyla aşırı zaman geçirerek fiziksel ve
zihinsel aktivitelerden uzak kalmaktadırlar. Bilgisayar
oyunu, yaşamlarının birincil önceliği haline gelmiştir.
• İnternete bağlı kalabilmek veya bağlanabilmek için • Özellikle 5 yaş ve altında olan çocuklar için bazı bilyalan söylemek, hırsızlık yapmak gibi dürüst olmayan gisayar oyunları tehlikeli olmaktadır. Özellikle şiddet
girişimlerde bulunma
içerikli olanlar çocukları şiddete özendirir. Gerçekle
hayal ürünü olanı karıştırmalarına neden olabilir.
• İnternete bağlanıldığı süre içerisinde duygulanımda
değişikliğin olması.
Bilgisayar oyunlarına bağımlılık;
KİMLER RİSK ALTINDA?
Düşük kendilik değerine sahip olan
çocuklar/gençler: Kendilerini
sadece internette önemli bir birey
olarak görürler. İnternette olmadıkları zaman kendilerini değersiz,
başarısız sanırlar.
Zamanlarının çoğunu tekrar nasıl bilgisayarda oyun
oynayabileceklerini ve diğer tüm etkinliklerin sıkıcı
olduğunu düşünerek geçirirler. Oynamadıkları za-
Ebeveyn-çocuk ilişkisi zayıf olanlar: Sorunlu
bir aile yaşantısı olan çocuklar için bilgisayar
bir kaçıştır. Böylece kontrolü ele geçirdikleri
bir alan yakalarlar.
Kişilerarası ilişkileri zayıf olanlar: Yalnız, yetersiz ve sosyal olarak kabul edilmeyen çocuk
ve gençler bilgisayar oyunlarında kendilerini
daha güçlü ve sosyal hissederler. Yüz yüze
iletişim kurmak yerine internet üzerinden
sosyal ilişkiler kurmayı tercih ederler. Sosyal
anksiyetesi olan kişiler için bir ekranın ardından iletişim kurmak çok daha kolaydır. Duygu
ve düşüncelerini yüz yüze değil ekranın ardından belirtmek daha güvenlidir.
21
BESLENME VE DİYET
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
manlarda sürekli oyun üzerine
düşünürler ve konuşurlar. Konsantrasyon ve dikkat azalmıştır,
başka aktivitelere yoğunlaşamazlar. Takıntı arttıkça okul derslerini
ve evdeki sorumluluklarını ihmal
edebilir, arkadaş çevresinden
uzaklaşabilirler.
ilgili ebeveynlere yalan söyleyebilirler. Bu özellikle de bilgisayar
çocuğun odasındaysa karşılaşılan
bir durumdur.
ğimde ders çalışacağıma söz
veriyorum’’
EBEVEYNLER NASIL
DAVRANMALIDIR ?
yın. Hangi zamanlarda internete
girebileceği ve nasıl kullanabileceğiyle ilgili mantıklı kurallar
koyun. İnternetle ilgili kuralları
birlikte oluşturmaya çalışın.
• Sosyal izolasyon başlar: Dışa dönük ve sosyal olanların arkadaş
• Ödevini/dersini bitirmeden
çevreleri bilgisayardaki arkadaş- internete izin vermeyin.
ları haline dönüşebilir. İçe dönük
• Ebeveynleri tarafından oyunları ve yalnız hale gelebilirler.
• Çocuklarla neden bu kadar
engellenen çocuklarda huzursuzzamanı bilgisayar başında geluk, kaygı ve mutsuzluk görüle• Önceden hoşlarına giden
çirdiklerini konuşarak alternatif
bilir.
(spor, sanat, vb…) etkinliklerden
etkinlikler –özellikle fiziksel- yaratmak ve çocuğun sosyalleşmesoğurlar.
sine destek olun.
• Ebeveynlerin koydukları kurallar
karşısında öfkeli davranabilirler. • Okul derslerini ihmal etmeye
• Okul rehber öğretmeniyle veya
başlamak bilgisayar oyunlarının
çocuğunuz ciddi internet bağımlı• Bağımlılığın ilk zamanlarında
sağlıksız hale dönüştüğünün ilk
lığı belirtileri gösteriyorsa bir ruh
ebeveynlerle pazarlık yapmaya
belirtisidir.
sağlığı uzmanıyla görüşün.
çalışırlar: “Bu seviyeyi bitirdi-
İnternete yönelik izin verici
tutuma sahip ailelerin çocukları• Ebeveynlerle araları açılmaya
nın daha fazla internet bağımlısı
başladığında ise savunmacı bir
olduğu tespit edilmiştir. İzin verici
tavır takınır ve aşırı oyun oynatutuma sahip olan anne babamalarını mantıksallaştırmaya
ların çocuklarına gerekli ilgiyi
çalışırlar. “ Diğer çocuklar kadar
oynamıyorum’’, ‘’Başka kötü alış- göstermemeleri ve çocuklarının
duygusal ihtiyaçlarını karşılamakanlığım yok’’ vb…
maları çocukları bu ihtiyaçları
farklı şekilde karşılama yollarına
• Tüm bunlar işlemediği zaman
ise ebeveynlere karşı daha agre- itebilmektedir.
sif, sinirli olabilirler. Fiziksel şid- • Bilgisayarı çocuğun odasında
dete varan davranışlarda mutlaka değil paylaşılan başka bir odada
tutun.
destek almak gerekir.
• Ne kadar süre oynadıklarıyla
• İnterneti tamamen yasaklama-
22
• Amerikan Pediyatri Birliği bir
çocuğun TV izleme, bilgisayarda
oyun oynama gibi etkinliklerinin
günde 1-2 saati geçmemesi gerektiğini söylemektedir.
• Ebeveynlerin bu konuda birlikte
hareket etmesi önemlidir. Çocuk
için yeni kurallar koymadan önce
mutlaka bir araya gelip durum
hakkında görüşmelidirler.
• Ebeveynlerden birinin kendi tarafında olduğunu hisseden çocuk
konulan kurallara uymamak için
elinden geleni yapacaktır.
BİZDEN HABERLER
Doğumda Kadın Hakları Derneği olan
“Doğana”nın Sosyal Medya yazarlarına
özel verdiği toplantıya KadıköyŞifa
Sağlık Grubu olarak ev sahipliğini
üstendik.
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir hastanesi
toplantı odasında dernek başkanı Esra Erkut
Demiröz; Doğumda Kadın Hakları Derneği’
nin tüzüğü, faaliyetleri, doğuran kadının
doğumdaki hakları konusunda önemli bilgileri
katılımcılarla paylaştı.
Doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi ve Doğumda Kadın Hakları Bildirisini
kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Hem doğal
hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin doğumda kadın
haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor.
Doğana Doğumda Kadın Hakları Derneği neleri savunuyor?
1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal süreçlerdir.
2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli
bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum süresince aktif olabilmelidir.
4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun vazgeçilmez parçasıdır.
5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar istediği kişilerden kesintisiz
destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları, ebesi ve doulası (doğum destekçisi)
dahildir.
6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her türlü tıbbi girişim konusunda kadın
doğru ve tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar
hakkına saygı duyulmalıdır.
7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve sonrasında korunmalı ve
desteklenmelidir.
8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda rahatsız edilmeden, çalışma hayatında
ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve benzeri temel analık ihtiyaçlarını
karşılayacak koşullar sağlanmalıdır.
23
GENEL CERRAHİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
HAMİLELİK
HEMOROİDİ
TETİKLEYEBİLİR
Hamilelikte sıkça rastlanan rahatsızlıklardan biri
hemoroidlerdir. KadıköyŞifa Sağlık Grubu Genel
Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Levent Eminoğlu, anne
adaylarının bedeninde meydana gelen değişikliklerin
sonucunda ortaya çıkan hemoroidler hakkında
bilinmesi gerekenleri anlattı.
Hemoroid dokusu her insanda
normalde var olan, istemsiz gaz
ve sıvı çıkışını engelleyen bir
yastıkçık mekanizmadır. Bu yastıkçıkları oluşturan damar yumağının şişmesi, sarkması, kanama
ve ağrı yapması durumunda ise
hemoroidal hastalık oluşur.
Gebelik dönemi çeşitli nedenlerle hemoroid sorunlarının
sıklaştığı veya başladığı bir
dönemdir. Gebelik döneminde vücuttaki kan miktarı % 25
– 40 arttığından, toplardamar
sisteminin basıncı direkt olarak
artar. Büyüyen rahim, giderek
toplardamar sistemi üzerine
baskı yapacağından, hemoroid
ve bacaklarda varis oluşumunu
çok kolaylaştırır.
lığı tetikleyerek de hemoroid
hastalığının oluşumuna katkıda
bulunur.
Gebelik döneminde bol sıvı ve
posalı gıda tüketilmeli gereğinde şurup kullanılarak kabızlığa
engel olunmalıdır.Tuvalette uzun
oturmamaya ve ıkınmamaya
dikkat edilmelidir. Kaşıntı ve
Gebelik döneminde doğal olarak
artan progesteron hormonu
ve damar duvarında gevşeme,
rahatlama yaratarak, doğrudan
hemoroid durumuna neden olabilirken, aynı zamanda bağırsak
hareketlerini yavaşlatıp kabız-
24
Genel Cerrahi
Op. Dr. Levent Eminoğlu
kanamanın ön planda olduğu
durumlarda ise, kortikosteroid içerikli pomatlar kısa süreli
olmak üzere kullanılabilir. Nadir
durumlarda ise, hemoroid memesi içinde pıhtılaşma oluşması
ve / veya ilaçla kontrol altına
alınamaması durumunda cerrahi
gerekebilir.
25
MEME CERRAHİSİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
KALITSAL MEME KANSERI ILE
ILGILI EN ÖNEMLI SORULAR!
Günümüzde genetik alanında yaşanan gelişmeler,
meme kanserine yatkınlığı belirleyen genlerdeki
değişimlerin tespit edilmesine ve risk altındaki
bireylerde kanser ortaya çıkmadan önlem alınmasına olanak sağlıyor. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi
Meme Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Münire Kayahan
kalıtsal meme kanseri teşhis ve tedavisi ile ilgili en
önemli soruları yanıtladı!
Meme Cerrahisi
Op. Dr. Münire Kayhan
Kalıtsal meme kanseri sık
mıdır?
Zannedildiği kadar sık değildir.
Kalıtsal meme kanserleri tüm
meme kanserlerinin yaklaşık
%10’unu oluşturur. Geri kalan
grupta ise kanser gelişiminde
çevresel ve kişiye özel faktörler
rol oynar.
Kalıtsal meme kanserlerinin
özellikleri daha mı farklıdır?
Meme kanseri sıklığı yaşla artar
ancak kalıtsal kanserler genellikle erken yaşta ortaya çıkar.
Kanserin genç yaşta görülmesi,
iki memede birden olması, her
iki yumurtalıkta ortaya çıkması,
diğer kanser tipleri ile birlikte
olması gibi durumlarda kalıtsal
kanserler düşünülmelidir.
Kalıtsal meme kanseri gelişimi
için kimler risk altındadır?
Yakın akrabalarda meme ya
da yumurtalık kanseri tespit
edilmesi, yakalanma yaşının 35
yaş altında olması, ailede erkek
akrabada meme kanseri bulunması gibi durumlarda meme
kanseri görülme riski artar.
Kalıtsal meme kanseri gelişme
riskini belirlemede kullanılan
genetik testi herkes yaptırmalı
mıdır?
Hayır. Belirli risk faktörleri
varlığında, test sonucuna göre
doktor tarafından önerilecek
koruyucu girişimleri kabul eden
kişilerde uygulanması önerilir.
Test sonuçlarının kişinin psikolojisi üzerine olan etkileri hafife
alınmamalıdır.
rakamlar hayat boyu riski belirler, kimse kanserin kaç yaşında
ortaya çıkacağını öngöremez.
Meme kanseri gelişimine neden
olan başka genlere ait mutasyonlar var mıdır?
BRCA1 ve BRCA2 dışında TP53,
PTEN gibi başka genlerde
oluşan mutasyonlar da meme
kanseri gelişimine neden olabilir, ancak daha az sıklıkta. Çok
sayıda geni analiz eden testler
Risk belirlemede en sık kullanı- de vardır.
lan genetik testler hangileridir?
BRCA1 ve BRCA2 genlerindeGenetik testlerde risk olmadıki mutasyonların meme ve
ğı görülürse meme kanserine
yumurtalık kanseri gelişimi ile
kesin yakalanmayacağımız
ilintili olduğu bilinmektedir.
söylenebilir mi?
Kan örneği alınarak bu genler
Genetik testlerin negatif çıkmadeğerlendirilir. BRCA1 geninde
sı halinde sadece kalıtsal meme
mutasyon saptanması halinde
kanserine yakalanma olasılığı
bir kadının meme kanserine
büyük ölçüde ortadan kalkar.
yakalanma riski %85, yumurta- Kişi bu durumda genetik dışı
lık kanserine yakalanma riski
nedenlerle edinilen meme kanise %45-50 civarındadır. BRCA2 seri için toplumdaki bireylerle
geninde saptanan mutasyonlar- aynı riske sahiptir.
da ise meme kanserine yakalanma riski %40-45, yumurtalık Genetik test kimlere önerilir?
Ailede bir kişide BRCA1/BRCA2
kanserine yakalanma riski ise
gen mutasyonunun tespit edil%15 olarak bildirilir. Ancak bu
26
mesi halinde diğer aile fertlerine test yaptırması önerilebilir.
Bunun dışında kabaca söylemek
gerekirse, erkek aile ferdinde
meme kanseri olması, 45 yaş altında meme kanseri tanısı alan
bir kişinin yakın akrabalarında
meme, yumurtalık ya da karın
zarı kanseri hikayesinin olması,
meme kanserinin yumurtalık,
karın zarı kanserleri ile birlikte görülmesi ve birbirinden
bağımsız iki meme kanserinin
aynı kişide tespit edilmesi gibi
durumlarda belirli kriterler
gözetilerek hekim tarafından
genetik test önerilebilir.
Genetik meme kanseri gelişme
riski belirlenen kişilerde nasıl
bir yol izlenir?
Genetik testlerle risk belirlenmesi halinde cerrahi girişim
önerilir. Bu amaçla her iki me-
menin çıkartılması (mastektomi) ve hastanın kendi dokuları
ya da protez kullanılarak yeni
meme yapılması (rekonstrüksiyon) işlemleri uygulanır. Protez
kullanılacaksa mastektomi işlemi, meme cildi ve meme başı
korunarak yapılabilir. Ancak bu
durumda bırakılan dokularda
gelişebilecek kanser nedeniyle
risk sıfırlanamaz. Yumurtalık
kanseri gelişimine karşı her iki
yumurtalığın laparoskopik yani
kapalı ameliyatla çıkartıldığı
ooforektomi işlemi uygulanır.
Risk varlığında uygulanacak
önlemler test öncesi konuşulmalıdır. Ameliyat istemeyen
kişilerde test kararı alınırken,
test sonuçlarının hastada yaratabileceği psikolojik sonuçlar
iyi değerlendirilmelidir. Test yapılmamış fakat ailevi kanserler
nedeniyle yüksek risk altında
27
olduğu tespit edilen kişilerde
yakın takip önerilir.
Test yerine yakın takibi tercih
eden yüksek risk altındaki kişilerde nasıl bir yol izlenir?
Meme kanseri taramalarına
normalde 40 yaşında başlanırken, genetik meme kanseri
için yüksek risk altında olduğu belirlenen kişilerde uygun
yöntem belirlenerek taramaya
daha erken yaşta başlanır. Yakın
akrabalarında meme, yumurtalık, erkek meme kanseri gibi
kanserler varsa kadınların, yaş
gözetmeksizin, bir meme cerrahına başvurarak risk analizi
yaptırması ve takipte nasıl bir
yol izleneceğinin belirlenmesi
uygundur.
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
YUMURTALIK KİSTLERİ
YAKIN TAKİPTE
OLMALI
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Gökmen İyigün ile yumurtalık kistleri ve
tedavi yöntemlerini konuştuk.
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Op. Dr. Gökmen İyigün
Kadınlardaki temel üreme
organlarından olan ve yaklaşık
3 cm çapındaki yumurtalıktan
gelişen, yer yer içi sıvı dolu
kesecikler (kistik), yer yerde sert
doku parçacıkları (solid) yapılarına yumurtalık kisti adı verilir.
kayeti olmayan kadınlarda rutin
jinekolojik muayenede karşılaşılır. Bu da yumurtalık kistlerinde
6-12 ayda bir yapılması gereken
rutin jinekolojk muayenenin
önemini oldukça arttırır .
Yumurtalık kütlelerinin takip
Ne kadar sıklıkla görülür ve
ve tedavisinde en önemli konu
hangi yaşlarda karşılaşılır?
nedir?
En sık 20-44 yaşında görülmesi- Aslında bu konunun en can
ne rağmen hemen hemen her
alıcı noktasıdır. Bir yumurtalık
yaşta, farklı türleri ile karşılakisti ile ister rutin jinekolojik
şılabilir. Farklı özellikler taşıyan kontrollerde karşılaşılsın ister
türlerinden dolayı da belki de
şikayetleri üzerine araştırılırken
her kadın bu sorunla yaşamında tespit edilsin, öncelikli hedef bu
en az bir kere karşılaşabilir.
kistlerin kötü huylu bir kanser
mi yoksa iyi huylu selim kistler
Hangi şikayetleri yapabilir?
mi olduğunun tespitidir. BizKadınlar nelerden şüphelenerek ler ilk önce bu ayırımı yapmak
hekime başvurmalıdır?
için detaylı bir ultrasonograGenellikle ; kasıklarda ağrı,
fik inceleme ve kanda tümör
karında gerginlik, düzensiz
belirteçlerini araştırıyoruz. Ve
adet görme, sık idrara çıkma ve gerekirse PET-CT, MRI , bilgisakabızlık gibi şikayetlerle hekime yarlı tomografi gibi ileri tanı
başvurulur. Fakat sıkça hiçbir şi- yöntemlerini uyguluyoruz . Eğer
28
kanser şüphesi varsa öncelikle
cerrahi operasyon planlıyoruz
ve patolojik inceleme sonrası
kesin tanıyı zaman kaybetmeden
koymaya çalışıyoruz.
Ancak sevindirici haber ; oluşan
kistlerin sadece menopoz öncesi
%7 sinde menopoz sonrası ise
%30 unda kötü huylu potansiyel
taşıyor olmasıdır.
Bu ayrımından sonra kistlerin
çok büyük kısmı olan iyi huylularda; fonksiyonel bir kistik
yapımı (ki bunlar genellikle
menstürüelsiklusda her ay oluşan yumurtalamanın sonucu
olan kistlerdir) yoksa iyi huylu
bir tümörmü ayrımını yapmak
gerekir.
Bu ayrımı yapmak için sabırlı
olmak ve deneyimli olmak gerekir. İlk olarak detaylı bir teknik
değerlendirme sonrasında ilaç
tedavisi yada hastaları 1-3 ay
gözlemek esastır. Kanser olmayan iyi huylu kistlerin çok büyük
kısmı fonksiyonel kistlerdir.
1 - ayda doğum kontrol hapları
kullanarak geriler ve hastaları
gereksiz cerrahi operasyondan
kurtarır.
Fonksiyonel kistlerin büyük bir
kısmı gerilediğinden takibine
gerek varmıdır?
Elbette yakın izlenmelidir.
Fonksiyonel kistler yırtılarak iç
kanama yapma, kendi etrafında
dönerek yumurtalık torsiyonu
dediğimiz geç kalınırsa o yumurtalığı tamamen yok edecek ciddi
Ancak bu 3 aylık tedavi ve
tablolara zemin hazırlayabilir.
gözlem sonrasında kistler
Ayrıca tüm fonksiyonel kistlerin
gerilemez ve / veya büyümeye yok olduğundan emin olmak
devam ederse bu durumda da
gerekir. Ancak o zaman bu kistin
cerrahi bir operasyon planlamak bir tümöral kist olmadığından
gerekir.
emin olunabilir.
Fonksiyonel olmayan iyi huylu
tümörlerde neden cerrahi tedavi Çikolata kistlerinin önemi
planlanıyor ve nasıl yapılıyor?
nedir?
İyi huylu tümörlerde 2 önemli
Çikolata kistleri endometriozis
sorun vardır.
dediğimiz rahimdeki menstürüel
döngüyü oluşturan tabakanın
Birincisi; bunların türüne göre
yumurtalıklarda kistik yapı oluş%1 -25 i zaman içinde kanserturmasıdır. Kısırlık, şiddetli ağrı,
leşme potansiyeli taşıyabilir ve yapışıklık ve cinsel sorunlara
bu riski ortadan kaldırmaları
yol açabilir. Tedavisi ve takibinin
gerekir.
kusursuz yapılası ve kişinin hem
cinsel hem de üreme sağlığını
İkinci bir önemli konuda; bu
korumak, yaşam kalitesini artkistler çoğunlukla menopoz
tırmak için hayatidir. En önemli
öncesi görüldüğünden kistler
tedavi yanlışlıklarından biri; erbüyüdükçe yumurtalıkdan çalken ameliyat kadar geç ameliyat
maya ve yumurtalık kapasitesini yapmaktır. Bir o kadar önemli
azaltıp yok etmeye başlarlar ve konu da, ameliyat sonrası çok
bir süre sonrada üreme sorunla- büyük oranda kistin tekrarlama
rına sebeb olabilirler.
ihtimalinin olması sebebi ile ;
başarılı cerrahi bir tedavi uyguYumurtalık kistlerinin kısırlık
lanmış olsa da, sonrasında meyapma riski var mıdır?
dikal tedaviyi menopoza kadar
Evet aslında tüm yumurtalık
sürdürecek titizlikte olunmalıdır.
kistleri hatta fonksiyonel olanlar Unutmamalıdır ki; tekrarlayan
bile kısırlıkla yakın ilişkilidir.
her çikolata kisti daha karmaşık
Tümoral kistler yumurtalığı yok sorunlara sebep olur.
ederek hacmini azaltırlar ve geç
kalındıkça yumurtalık rezervleri Çocuk ve ergenlik döneminde
azalır. Özellikle halk arasında
kistlerin önemi var mıdır?
çikolata kisti denilen endometri- Kesinlikle önemlidir. Bazı tür
omalar hem yumurtalık hacmini yumurtalık kanserleri o yaşlarda
azaltarak, ilaveten tüplerde
gözlemlenir. Oluşan iyi huyyapışıklık yaparak kısırlık riskini lu kistler bu yaşlarda hiç akla
arttırırlar. Sık sık fonksiyonel
gelmeyeceğinden önemli bir
kistleri olan kadınlarda da yuyumurtalık doku kaybına sebep
murtalık rezervleri araştırılmalı olabilir. Bu yaş grubunda hekime
ve erken menopoz riski açısıngitme alışkanlığı pek olmadıdan dikkat edilmelidir. Çünkü
ğındanda çoğunlukla gecikmiş
yumurtalık kalitesinin azaldığı
halde gelir hastalar. Bu yaş
menopoz öncesi dönemde fonk- gruplarında anlamsız kasık ağsiyonel kistleri daha sık görürüz. rısı, adet düzensizliği ve karında
şişlik şikayeti olan genç kızlar
29
mutlaka ultrason ile değerlendirmek gerekir.
Bu kistlerin tedavisinde nasıl
bir yöntem uyguluyorsunuz?
Kistler genellikle menopoz
öncesi yaşlarda olduğundan;
çoğunluk çalışan yada eğitimine
devam eden kadınlar olduklarından, cerrahi tedavilerinin en
az kozmetik hasar yapacak bir
yöntem ve mümkün olduğunca kısa hastanede kalış süresi
ile hastanın sosyal ortamına
hızla dönmesi hedefleniyor.
Son yıllarda ileri kanser hastaları dışında hemen hemen tüm
hastalarımızda laparaskopik cerahi (klasik yada robotik) tercih
ediyoruz. Böylece hedeflediğimiz
tüm cerrahi amaçları kusursuzca gerçekleştirmenin yanı sıra
hastayı aynı gün yada ertesi gün
taburcu ederek, 1 hafta içerisinde sosyal yaşamlarına dönmelerini sağlıyoruz.
Yumurtalık kistlerinin oluşturabileceği sorunlardan korunmak için kadınlar nelere dikkat
etmelidir?
Üreme çağındaki kadınlar rutin
jinekolojik kontrollerini aksatmamalıdır. 20 yaş altı genç kızlar
ise adet düzensizliği, karında
şişlik yada anlamsız karın ağrısı
şikayetleri olduğunda doktora
yönlendirilmelidir.
Menopoz sonrası ise en az 70
yaşına kadar kontrolleri aksatmamalıdır. Unutmamalı ki;
menopoz öncesi overyal kistlerin sadece %7 si kanser potansiyeli taşırken, bu oran menopoz
sonrasında %30 a çıkar ve daha
ciddi bir durumla karşılaşma
ihtimalleri yüksektir.
PSİKİYATRİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
DOĞRU TEDAVİ
YAŞAM KALİTESİNİ
YÜKSELTİYOR
KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kadıköy Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysun Genç
Dişçigil ile; genellikle genç erişkinlik
döneminde başlayan, sürekli değişen ruh
halleri, karmaşık insan ilişkileri ile kendini gösteren, ciddi bir ruh sağlığı hastalığı olan borderline üzerine konuştuk.
Psikiyatri
Uzm. Dr. Aysun Genç Dişçigil
İnsan ilişkilerinde; Gözünde aşırı büyütme,
Bu hastalığa sahip kişiler, ruhsal durumlagöklere çıkarma veya yerin dibine sokma
rında ve başkalarıyla ilişkilerinde süreklilik
sağlayamazlar. Hatta kendilerine ilişkin değer- uçları arasında gidip gelebilir. İkili ilişkilerinde
lendirmelerinde de süreklilik yoktur. Kimlik
karmaşası yaşayabilirler. Cinsel yönelim, uzun
süreli amaçlar ya da iş seçimi, arzu edilen
arkadaşların seçimi, tercih edilen değerlerde
belirsizlikler görülür.
Kendilerini sürekli boşlukta hissedebilen
bordeline hastalarının, kendilerine zarar
verme riski yüksektir. Örneğin; gereksiz ve çok
para harcama, rastgele cinsel ilişki, uyuşturucu kullanımı, tehlikeli araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme bu hastalarda görülebilen
durumlardır. Daha da tehlikelisi, tekrarlayan
intihar tehditleri ve hatta girişimleri, kendini
kesme gibi zarar verici davranışlar görülebilir.
30
gergin ve tutarsız yoğun ilişki şekli yaşayabilirler. Terk edilme riski olmaksızın birebir
ilişki oluşturmaya çabalarlar. Terk edilmeyi
önlemek üzere çılgınca girişimlerde bulunabilirler. Üstelik bu terk edilme olasılığı hayali
de olabilir. Borderline kişi için başkalarına
güvenmek zor olduğundan, reddedilecekleri
düşüncesiyle panik düzeyinde korku yaşarlar.
Tek başına olmayı önlemek üzere, bağlandıkları
kişinin imdada yetişmesini sağlamak için bilek
kesme ya da kendine zarar verici başka davranışlara başvurabilirler. Terk edilmek üzere olduklarını düşündüklerinde ya da sevdikleri kişinin
güven verici yokluğunda açıkça paranoid (şüpheci) hale gelebilirler.
bu hastalığın oluşumuna yol açabileceği değerlendirilmektedir.
Diğer yandan bazı araştırmalar, hastaların beyinlerinin bazı bölümlerindeki değişikliklerin duyguların düzensizliğinde, dürtüsel bir şekilde akılları
estiği gibi davranmalarında, öfke kontrolsüzlüğünde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca
beyinde bulunan duyguları düzenleyen serotonin
Şiddetli, uygunsuz öfke ya da öfke kontrolü
gibi bazı kimyasal maddelerin de düzgün çalışeksikliği, sık sık hiddetlenme, sürekli gerginlik
gösterebilirler. Sıkça kavga edebilirler. Genellikle mayabildiği görülmüştür.
bir kaç saat, seyrek olarak bir kaç gün süreyle
depresyon belirtileri, öfke, korku veya endişe
Tedavi
geçişleri görülebilir.
Borderline, kişinin kendine, mesleki ve sosyal
ilişkilerine zarar veren bir hastalıktır. Bu hastalar
oldukça akıllı ve yaratıcı olmalarına karşın yeteNedenleri
Hastalığın oluşumunda kalıtımın yanı sıra kişilik neklerini geliştirmekte çok nadir olarak başarı
gelişimini etkileyen psikolojik ve sosyal etkenler gösterirler. Hastalığın tedavisinde ruhsal durumdaki değişimler ve belirtilere yönelik çeşitli ilaç
olduğu düşünülmektedir. Kişiliği biçimlendiren
çevresel etkenlerin ve çocukluk yaşantılarının et- tedavileri kullanılmakla birlikte asıl tedavi, uzun
kisinin yüksek olduğu düşünülmektedir. Yanlış ya süreli bireysel psikoterapidir. Doğru bir tedavi
ile hastaların yaşam kalitesi belirgin bir şekilde
da tutarsız anne- baba tutumlarının, çeşitli çocukluk travmalarının (Örneğin ebeveynin ölümü iyileştirilebilir.
veya ensest) ve diğer olumsuz aile koşullarının
Kendilerini sürekli
boşlukta hissedebilen
bordeline hastalarının,
kendilerine zarar
verme riski yüksektir.
31
ÜROLOJİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
GEBELİKTE BÖBREK TAŞI
TEDAVİSİ ARTIK DAHA KOLAY
Yaklaşık olarak her 150 gebeden biri böbrek taşı problemi yaşamaktadır. Gebelerde
tespit edilen taş sıklığında bir artış olmasa
da var olan taşlar gebelik ile beraber idrar
kanallarındaki gevşeme nedeniyle daha sık
olarak idrar kanalına düşerek ağrılı tabloların yaşanmasına neden olmaktadır. KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı
Op. Dr. Levent Gürkan gebelikte böbrek taşı
tedavisi ve yeni tedavi yöntemleri ile ilgili
en önemli soruları yanıtladı!
Gebelik zamanında taş olmasa
bile böbreklerde belli bir miktar
şişliğe rastlamak doğal kabul
edilmektedir. Bunun nedeni
idrarı böbrekten idrar kesesine
ileten kanalcıkların gebelik ile
büyümüş ana rahmi nedeniyle sıkışması yanında gebelik
sırasında oluşan hormonal
değişiklikler de idrar kanallarını
gevşetip görece şişkinliğe katkıda bulunmasıdır. Böbreklerdeki
doğal kabul edilen bu şişlik gebeliğin 6 ila 10.haftasında başlar
ve doğumdan sonra 6.haftaya
kadar şişlik sürebilir. Bu tür
şişlikler ağrıya neden olmazken
tek taraflı ağrıya neden olan
böbrek şişlikleri ise taş şüphesi
doğurmalıdır.
Tanısı atlanmış bir böbrek taşı
gebelerde böbreklere zarar
vermek dışında erken doğuma,
preeklampsi veya izole yüksek
tansiyona neden olabileceğin-
den, dikkatli olunarak ağrısı
olan gebelerin taş açısından
değerlendirilmeleri ve tanı atlanılmaması önemlidir.
Gebelikte böbrek taşı tanısı
koymak neden zordur?
Gebelikte taş tanısını koymak
gebe olmayan hastalardaki
kadar kolay değildir. Böbrek
taşının klasik bulguları olan
yan ağrısı, bulantı, kusma ve
sık idrar yapma hissi gebelerde taş hastalığı olmadan da
görülürken, gebelerde büyüyen
ana rahmine bağlı olarak taş
ağrıları bel ve kasık gibi klasik
konumlarından farklı noktalarda hissedilerek ağrının doktor
tarafından yorumlanmasını da
güçleştirebilir.
Üroloji
Op.Dr. Levent Gürkan
kullanılabilecek görüntüleme
yöntemleri de sınırlıdır. Özellikle
bilgisayarlı tomografi (BT), intravenöz pyelografi (IVP), floroskopi
gibi radyasyon içeren görüntüleme yöntemlerinin belli bir dozun üzerinde kullanılması anne
karnındaki bebeğin bedensel
ve zeka gelişimine olumsuz etki
etmenin yanında kanser riskinin
artmasına da neden olmaktadır.
Bu radyasyon içeren yöntemlerin gebelerde, sadece diğer
yöntemlerle tanı konulamayacak
kadar karmaşık ve anne veya
bebeğin hayatını tehdit eden
durumlarda kullanılması uygun
olacaktır.
Buna karşın radyasyon içermeyen bir yöntem olan ultrason
anne karnındaki bebek için
güvenlidir ve dolayısıyla taş
Gebelikte hangi yöntemlerle
teşhis konabilir?
şüphesi olan gebelerde ilk terFizik muayenedeki güçlük yanın- cih edilen görüntüleme yöntemi
da gebede taş tanısı sırasında
olarak rahatlıkla kullanılabil-
32
mektedir. Gebelik döneminde
doğal olarak gelişmiş olan böbrek
şişliği veya henüz şişliğe neden
olamayacak kadar yeni tıkanıklığa yol açmış taşlarda ultrasonun
tanı koyma yeteneği belirgin
olarak düşmektedir.
Manyetik rezonans görüntüleme
(MR) gebelerde güvenle kullanılabilecek bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem ile böbreklerde ve
idrar kanallarında oluşan değişiklikler net olarak görüntülenebilmektedir. MR ile yaşanan sorun
taşın kendisinin MR’da belirgin
bir görüntü vermemesidir. Bu
nedenle MR idrar kanalında bir
tıkanmanın olduğunu net olarak
gösterebilirken darlığın nedeni
hakkında net bir bilgi verememektedir.
Sonuç olarak böbrek taşından
şüphelenilen bir gebede ilk tercih
edilen görüntüleme yöntemi
ultrason iken, tanısı konulamamış
vakalarda MR, BT ve IVP’nin de
sınırlı kullanım alanı vardır.
HER HASTA İÇİN KİŞİYE ÖZEL
TEDAVİ PLANLANMALI
Gebelerde böbrek taşı tedavisi
nasıl yapılır?
Tanısı konulmuş taşlarda hastanın genel durumu, gebeliğin süresi, taşın büyüklüğü ve konumu
tedavinin genel hatlarını belirler.
Her şeyden önce bilinmelidir ki
taşların yaklaşık %70 kadar büyük
bölümü ağızdan ilaç tedavisi
ile takip edildiğinde kendiliğinden düşer. Bu nedenle ağrısı ve
bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilebilen ve böbrek
şişliği kritik düzeyde ilerlemeyen
tüm gebeler takip edilmektedir.
Genel durumu kötüleşen, ağrısı ve
bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla
kontrol edilemeyen hastalarda
ise ek tedavi yöntemlerine yönelmek gerekmektedir. Tedavide
temel amaç hamile anne adayına
ve karnındaki bebeğine zarar
vermeden idrar akımının tekrar
sağlanması ve bunun ile birlikte
ağrı ve bulantının kontrol altına
alınmasıdır.
gebelerde, özellikle ileri gebelik
haftalarında rahimleri belli bir
boyutun üstünde olduğunda bu
bükülemeyen modellerle tedavi güçleşmektedir. Fleksible adı
verilen bir sonraki nesil bükülebilir üreteroskoplarla tedavinin
gebelik döneminde de sunulması
gündeme gelmiştir. Bükülebilirlikleri ile ana rahminin baskısı
Geleneksel olarak bu yönde
altındaki idrar kanalında rahatyapılan ilk tedavi üreteral stent
ça ilerleyen bu cihazlarla hasta
takılması olmuştur. Bu işlemde
%70 ila 100 arasında başarı ile
böbrek ile idrar kesesi arasında
taştan arındırılmaktadır. Hastalar
taş ile tıkanmış olan kanala taşın açısından yüksek konfor sağlayanından geçecek şekilde bir ka- yan bu yöntemin gebelerde taş
teter, bir lastik boru takılmaktadır. tedavisinde altın standart olması
Bu lastik boru gebelik süresince
beklenmektedir.
hasta içinde kalmakta ve birçok
gebede sıkıntıların gebelikten
sonra yapılacak kesin tedaviye
kadar ertelenmesini sağlamaktadır.
Bazı gebelerde ise bu takılan boru
taş ağrısını kesmekte yetersiz kalmakta, idrar kesesinde hassasiyete ve ağrıya neden olmakta, sık
tuvalete gitme ihtiyacı ile gebenin
hayat kalitesini belirgin olarak
düşürmektedir. Dışarıdan ses dalgaları ile taş kırma yöntemi olan
ESWL’nin gebelerde kullanımı
sakıncalıdır.
Son dönemde endoskopik aletlerde ve lazer teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak bu hastalar
artık üreteral kateterlere mahkûm
değildir. Ucunda ışık ve kamerası
bulunan üreteroskop adı verilen
özel cihazlarla idrar deliğinden
girilerek direkt görüş altında idrar
kanalı boyunca ilerlenmekte ve
taş ile karşılaşıldığında lazer ile
parçalanmaktadır. Üreteroskop
adı verilen bu cihazların genel
kullanımda olanları rijit, sadece
5-7 derece eğilmeye izin veren metal modelleridir. Oysaki
33
Radyasyon
içermeyen bir
yöntem olan
ultrason anne
karnındaki bebek için güvenlidir ve dolayısıyla
taş şüphesi olan
gebelerde ilk
tercih edilen
görüntüleme
yöntemi olarak
rahatlıkla kullanılabilmektedir.
KBB
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
ANNE ADAYLARI İÇİN
MEVSİM DÖNÜMÜ
UYARILARI
Dünyaya bir çocuk getirmeye karar veren anne
adayının vücudu önemli değişimlere uğrar. Hamileler bu zorlu süreçte bazı hastalıklara normalden daha fazla maruz kalırlar. KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz
Hastalıkları Uzmanı Op Dr. Seyit Aydoğmuş ; anne
adaylarının sıklıkla sordukları soruları yanıtlarken, hamilelikte sık karşılaşılan hastalıklar ve
çözümleri konusunda önemli bilgiler veriyor.
Bebek sahibi olmaya niyet eden
anne adayı, kendisini ruhsal ve
fiziksel olarak buna hazırlamalıdır. Aile, iş, ev, finansman, bakım
planlaması yapılırken bir doktora
başvurularak; metabolik, alerjik,
hormonal ya da yapısal bir kronik
hastalık var mı diye araştırılması,
tedbir alınması yararlı olur.
Kronik Sinüzit, alerjik nezle, kronik
kulak, boğaz ve bademcik iltihapları ile normal zamanlarda zar zor
idare edilerek geçiştirilen burun
içi deviasyon, konka hipertrofisi
gibi tıkanıklık yaratan durumlar
varsa tedavi edilmelidir. Bademcik
iriliği nedeniyle oluşan solunum
sıkıntıları varsa gebelik başlamadan
önce gerekirse ameliyatla çözüme
kavuşturulması yerinde olacaktır.
Sigara mutlaka bırakılmalı egzersiz
ve yürüyüşler yapılmalıdır.
Mevsim itibariyle sıklıkla ortaya
çıkan nezle, grip, sinüzit, tonsillit ve
farenjit gibi akut enfeksiyonlar hamilelikte daha sık olarak karşımıza
çıkabilir. Hamilelerde bağışıklık sisteminin daha hassas olduğundan,
nezle, grip farenjit gibi hastalıklara
daha sık rastlanır ve iyileşme süreci
de daha uzar. Bu gibi durumlarda
özellikle ilk üç aylık dönemde yatak
istirahati, bol sıvı tüketimi ve vitaminler dışında ilaç kullanmayı tavsiye etmiyoruz. Ancak bakteriyel bir
enfeksiyon söz konusu ise antibiyotik kullanılmak zorunda kalınabilir.
Korunmak için grip aşısı yaptırmak
faydalı olacaktır.
Tüm tedbirlere rağmen anne adayı
hastalığa yakalanmışsa; El yüz
temizliği düzenli olarak yapılmalı,
oda sürekli havalandırılmalıdır.
Yeterli taze sebze ve meyve tüketilmeye çalışılmalı bu olamıyorsa
da vitaminler ile çinko, magnezyum
gibi mineraller alınmalıdır. Yeterince
balık tüketilmelidir. Hava değişimi
ve klimalı ortamlarda vücudun ani
ısı değişimine maruz kalmaması
önlenmelidir. Ortam ve hava müsait
ise uygun bir şekilde güneş ısı ve
ışınlarından yararlanmak bağışıklık
sistemi üzerinde olumlu etki yapacaktır. Burun içinin serum fizyolojik
ya da biraz daha tuzlu olan (deniz
suyu) kıvamındaki sıvılarla temizlenmesi faydalı ve güvenli olur.
Hamilelikte sık karşılaşılan bir durum da burun kanamalarıdır.
Bu durum sakin ve huzurlu kalması
gereken anne adaylarını panikletebilir. Oysa bunun önemli bir kısmı
hormonal aktivite nedeniyle artmış
34
KBB
Op.Dr. Seyit Aydoğmuş
ve genişlemiş kılcal damarların
sümkürme gibi küçük travmalarla
daha kolay çatlaması nedeniyle
olur. Nemlendirici spreyler yararlı
olacaktır. Tekrar eden durumlarda
ise altta yatan bir neden olup olmadığı araştırılmalı ve tedavi edilmelidir. Kendini onarmakta zorlanan
ve sık sık kanayan bir kılcal damar
kimyasal olarak dağlanabilir. Bazen
bu araştırmalar sayesinde doğum
esnasında ortaya çıkabilecek can
sıkıcı kanama sorunları önceden
tespit edilebilir.
Gebeliğin 3. ayındaki kusmalar ve
ilerleyen aylarda oluşan reflü; ses
kısıklığı, gıcık ve öksürüklere neden
olabilir. Bu şikayetlerin uzun dönem
olması durumunda olası diğer
nedenler modern tanı yöntemleriyle
ekarte edilmelidir.
Hamilelik yine sıklıkla; tükürük
bezi hastalıkları, çeşitli baş boyun
bölgesi enfeksiyonları, boyunda
ele gelen yumru ve bezelere neden
olabilir. Böyle durumlarda en kötü
senaryoların vurgulandığı internet
bilgilerinin hamileleri panikletmesine neden olmak yerine, işin
uzmanına danışarak bilgilenmek ve
tedavi olmak daha doğru ve daha az
stresli olacaktır.
Merak Ettikleriniz;
giderilmesi en doğru seçimdir. Ama
bu safhayı aştı iseniz özellikle ilk 3
Kulaklarım sıklıkla kaşınıp, tıkanıyor aydan sonra bazı tedaviler yapılabilir.
Baş ağrıları için gebelikte ve emzive hatta ağrı ve akıntı yapabiliyor.
rirken güvenle kullanabileceğiniz
Tedavisiz geçmeyen bu sorun için
hamilelik öncesinde veya esnasında tek ağrı kesiciler parasetamol grubu
olanlardır.
ne yapabilirim?
Kulak kaşıntısı ve tıkanıklıklar; kir,
egzema, mantar ve kronik orta kulak
enfeksiyonu kaynaklı olabilir. Kesinlikle kulak temizleme çubuklarını kulak kanalının içine sokmamak gerekir.
Kirler doktorunuz tarafından uygun
yöntemlerle uzaklaştırılır. Egzema ve
mantar varsa uygun tedavi planlanır.
İlerlemiş durumlarda ise antibiyotik
gerekebilir. Bu aşamada uygun bir
tedavi seçilmesi önem arzeder. Alerjik
ve egzematik kişilerde kulakların
sudan korunması gereklidir.
Alerjik nezlem olduğundan baharda
aylarında ve tozlu ortamlarda çok
hapşırıyorum. Bebeğime bir zararı
olur mu?
Alerjiler genetik geçiş gösteren ve uygun ortamlarda artan bir rahatsızlıktır. Maalesef alerji hapları tüm gebelik
sırasında rahatça kullanabileceğimiz
ilaçlardan değildir. Hamileliğin ileri
aylarında tuzlu su ve bazı kortizonlu
spreyler önerilen dozlarda kullanılabilir. Esas fayda alerjen maddelerden
ve stresten uzak durmaya çalışarak
elde edilir. Normal hapşırıklar bir
sorun teşkil etmez. Ancak çok nadir
durumlarda şiddetli gıcık öksürükler
gebeliğin ilk başlama haftalarında
düşük olasılığını kolaylaştırdığı yada
son haftalarda doğumu başlatabildiği
bilinmektedir.
Kronik sinüzitim var ve sık sık tekrarlıyor. Ağrılarım ilaç kullanmadan
geçmiyor. Hamileyken yine sinüzitim
tutarsa ne yapmalıyım?
Esasında hamilelik öncesinde sinüzitinizi tetikleyen deviasyon, polip,
konka hipertrofisi sinüs kanallarının
yapısal darlıkları vb. gibi nedenlerin ameliyat yada uygun tedavilerle
rağmen bebeğinizden ayrı kalmayın
ve aksi söylenmedikçe emzirin. Sizde
oluşacak koruyucu antikorlar bebeğinizin bağışıklık sistemini destekleyecektir. Süte geçecek bebek için
sakıncalı olabilecek ilaçları doktorunuz önermeyecektir zaten. Bebeğinizin nezle olması durumunda ise en iyi
Hamileyken nezle yada grip gibi
ilaç, anne şefkati ve sütüyle beraber
bulaşıcı bir hastalık kaptığımda bu
belki biraz da buruna serum fizyolojik
bebeğime de geçer ve onu hasta eder damlatmak olacaktır.
mi?
Yeni hamile olduğumu öğrendim, grip
Bu gibi hastalıklar solunum yoluyve grip aşıları hakkında endişelerim
la geçtiğinden bebeğinize geçmez.
var sizce grip aşısı olmalı mıyım?
Ancak siz çok ağır geçirecek olurAşının bana ya da bebeğime bir sasanız bebeğinizde dolaylı olarak
kıncası olur mu?
etkilenecektir. Vücut ısı ve enerjinizi
uygun seviyede tutacak şekilde yatak Grip aşıları hakkında son yıllarda çok
istirahatı yapıp uygun sıvı ve gıdayla fazla spekülasyon oldu. Aşının yüzde
desteklemeniz yeterlidir.
yüz koruyucu olmadığı, hassas bazı
kişilerde nadiren de olsa bazı yan
Burun tıkanıklığından çok rahatsızım, etkilere neden olduğu ve çok fazla
hiç uyuyamıyorum. Hamile iken burun abartıldığı gibi durumlar söz konuameliyatı olabilir miyim? Ayrıca tam su. Kanımca kendilerine iyi bakan
doğum öncesi grip olursam ve sezar- tamamen sağlıklı erişkinlerin grip
yen gerekirse?
aşısı olmaları şart değil. Bu kuvvetli
enfluenza H1N1 ve H3N2 suşları için
Hamile iken ameliyat ancak hayati
de geçerli. Ancak bu konuda en yetkili
durumlar söz konusu olduğunda
otorite kabul edilen Amerikan FDA
yapılmalı ve gereksiz risk alınmama- kurumunun da önerdiği gibi çocuk ve
lıdır. Üst solunum yollarından akut
yaşlılar, kalp, akciğer, astım, diyabet
hasta iken de mecburen sezaryen
gibi kronik yıpratıcı hastalığı olanlar
ameliyatı olabilirsiniz. Bebek çok kısa ile hamilelerin grip aşısı olmasında
süre anesteziye maruz kalacaktır.
FAYDA var. Bir grip salgınında hamileBuradaki en önemli sıkıntı, amelilerin grip kapma olasılıkları diğer biyat sonrası öksürdüğünüzde dikiş
reylere göre en az 2-3 kat daha fazla
yerlerinizde ağrı duyacak olmanız ve bulunmuş çünkü. Kendinizi yeterince
bebeğe solunum yolu enfeksiyonu
güçlü ve sağlıklı hissetmiyorsanız aşı
bulaştırmanızdır. Enfeksiyonun ilerle- yaptırmalı yada bu kararı doktoruyerek alt solunum yolu enfeksiyonu- nuzla birlikte vermeniz en doğrusu
na dönüşme riski azdır.
olabilir. Yoğun şeker içeren gıdalardan uzak durmak, sigarayı kesmek ve
Ben hasta iken emzirirsem bebeğime düzenli egzersiz yapmak, grip virüslede bulaşır mı ? Süt emzirirken ilaç
rine karşı daha güçlü bir bünyeye sakullanabilir miyim? Bebeğimden ayrı hip olmamızı sağlar. Esasen bizi hasta
durmam gerekir mi?
eden şey, grip virüsünün kendisinden
çok bizim zayıf düşmüş bünyemizdir.
Doktorunuz tarafından aksi söylenBu nedenle kendimize çok iyi bakmamediği sürece elbette emzirebilirisi- mız gereklidir, bu durum hamilelerde
niz emzirmeniz faydalı olur. Kendiniz çok daha önemlidir.
için cerrahi maskeler kullanabilirsiniz
ama yine de bu bulaşmayı önlemenin kesin çözümü değildir. Buna
35
KARDİYOLOJİ
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
MUTLU YAŞLILIK İÇİN
KALBİNİZE KULAK VERİN
Dünyada özellikle enfeksiyon hastalıklarının daha iyi
kontrol edilebilir olması, acil tıp girişimlerinin, hastalıkların teşhis ve tedavi metotlarının oldukça gelişmiş
yöntemlerle daha hızlı yapılabiliyor olması insan ömrünü uzattı.
Ancak ömrün uzamasının sağlıklı bir yaşlanmayı bize
vaat etmediğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zeynep
Tartan; bu kronik hastalıkların başında kalp ve damar
hastalıklarının geldiğini belirtiyor.
Kalp ve damar hastalıklarını bir
ailenin fertleri gibi düşünmek
gerekir. Bu ailenin bir ferdi
ile tanıştığınızda eğer aranıza
sınır çekmezseniz, maalesef
zararlı olan diğer fertlerle
de tanışmanız kaçınılmazdır.
Kalp ve damar hastalıkları
çok yavaş hayatımıza girerler
ve aslında bizimle yaşarken
hayatımızda var olduklarını pek
anlamayabiliriz. Ancak davet
eden ve onlara kapıyı açık tutan
unsurları biliyorsak, varlıklarını
hissettiren ip uçlarını tanıyorsak
gereken önlemleri alarak onları
hayatımızdan uzak tutabiliriz.
Hipertansiyon; yaşlanma
ile görülme sıklığı artan bir
hastalıktır. Ailenin en sık
belki de ilk tanışılan üyesidir.
Toplum da her 3 kişiden biri
hipertansiyonla tanışır. Ani
ve çok yüksek değerlere
çıkmadıkça çoğu zaman
hissedemeyiz. Hipertansiyona
davetiye çıkartıyor muyuz yoksa
o sessizce zaten hayatımıza
girmiş mi anlamak için nasıl
yaşadığımızı gözden geçirmek
yeterlidir.
• Çok fazla unlu, şekerli gıdalar
tüketiyor muyuz?
• Fazla ekmek yiyor muyuz?
Bunun esmer çok tahıllı vs
olması daha yararlı anlamına
gelmiyor. Çok fazla meyve,
meyve suyu, meşrubat, alkol
tüketiyor muyuz?
• Çok fazla hazır yiyecek
veya paketli yiyecekler,
atıştırmalıklar, katı yağlar ve çok
yağlı hayvansal gıdalar yiyor
muyuz?
• Hareketsiz bir yaşantımız var
mı? Kilo fazlamız var mı?
Bunlar kalp ve damar
hastalıkları ve hipertansiyon
için açık davetiye verdiğimiz en
kusurlu yaşam alışkanlıklarımız.
Peki erken teşhis için neler
yapabiliriz?
Bedenimiz aslında bizimle
36
Kardiyoloji
Doç. Dr. Zeynep Tartan
sürekli kendi dilinde konuşur.
Bize bir şeylerin eskisi gibi
gitmediğinin sinyallerini verir. İç
sesinizi çok önemseyin. Eskiye
oranla daha çabuk yorulmak,
güç ve enerji hissetmemek.
Çabuk nefes nefese kalmak.
Yürürken göğsünüzde bir
dolgunluk, tıkanıklık veya yanma
hissetmek; hatta bu sebeple
durup soluklanmak ihtiyacı
duymak. Uykudan kalktığınız
halde oldukça yorgun ve
enerjisiz hissetmek. Sık baş
ağrısı, kulak çınlaması, bulanık
görme, burun kanaması atakları,
düzensiz kalp ritmi, çarpıntı
olması dikkatimizi çekmesi
gereken hallerdir.
Ayda bir defa tansiyonumuzu
doğru ölçüm tekniğiyle ve
güvenilir bir cihazla ölçerken
tansiyonumuzun rakamsal
olarak değerinin farkında
olmak önemlidir. Sıklıkla 140/90
civarında tansiyona sahip
birçok kişi yukarda yazılan
bulguların çok azını hisseder.
Bu durumu hareketsizlik, alınan
kiloya yorumlar ve tansiyon
yüksekliğinin olabileceğini
hiç aklına getirmez. Normalde
her yaş için tansiyonumuz
ideal olarak 130/85 mmHg
in altında olmalıdır. Ancak
gün içinde tansiyonumuz iniş
çıkışlar gösterir. Bu nedenle bu
rakamların üzerinde bir seyir
varsa 1 hafta 10 gün gibi sabah
akşam takip edilerek hangi
aralıkta seyrettiğinin farkına
varılması gerekir.
Yılda en az bir defa rutin kan
testleri ile, açlık kan şekeri, kan
yağları, karaciğer ve böbrek
fonksiyonları ve buna ek olarak
hekimin riskinize ait öngördüğü
diğer testler yapılmalıdır.
Unutmayalım ki; Kalp ve damar
hastalıkları risk faktörleri ailesi
birbirine bağlıdır ve mutlaka
birinin varlığı neticesinde
diğerleri de bir süre sonra
hayatınıza girecektir. Bu risk
faktörleri erken dönemde
teşhis edilmezlerse ilerleyen
yaşımızda kalp yetmezliği,
damar tıkanıklığı ve neticesinde
kalp krizine sebebiyet
verecektir. Bununla birlikte ritim
bozukluğu, ana atar damarda
tıkanma genişleme, felç, erken
bunama, beyin kanaması,
böbrek yetmezliği, körlük
37
gibi çok ciddi hastalıklara
dönüşerek yıllar önce bizim
hayatımıza girdiklerini bize
hatırlatacaklardır.
Sağlıklı ve mutlu bir yaşlılık
geçirebilmek için bunun
yatırımını da erken yapmak
gerekir. Sağlıklı olmak; doğru
beslenmek, egzersiz yapmak,
sosyal çevreyle ve iç dünyanızda
iyi ilişkiler kurmak, kendinizi
geliştirmek gibi bütünsel bir
yaşam biçimini içeriyor.
Vücudunuza kulak verin,
düzenli olarak sağlık
kontrollerinizi yaptırın.
KBB
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
MEVSİM VİRÜSLERİNDEN
HİJYENLE KORUNUN
Batılı ülkelerde hekim ziyaretlerinin yaklaşık
%70’inin, yaşamın ilk 10 yılında her yıl ortalama
3 ila 8 kere yaşanan üst solunum yolu enfeksiyon
atağına bağlı olduğunu söyleyen KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Ataşehir Hastane’si Kulak Burun
Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hakan Yenice,
hijyen kurallarına uymanın en iyi korunma yöntemi
olduğunu vurguluyor.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları, insanlarda
en sık görülen toplum kökenli enfeksiyonlardır.
Sonbahar ve ilkbahar mevsimleri arası hastalığın
görülme sıklığı daha yüksektir Büyük çoğunluğu
virüslerle oluşmakla birlikte değişik bakteriler
de enfeksiyona neden olabilirler. Genelde hafif
seyirli ve ciddi mortalitesi olmayan enfeksiyonlardır. Uygun şekilde tanısı konup uygun şekilde
tedavi edilmediklerinde önemli sekel ve komplikasyonlara da neden olabilmektedirler. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının büyük bölümünün
virüslerle oluşması nedeniyle viral-bakteriyel
ayrımının iyi yapılması gereksiz antibiyotik kullanımının en aza indirgenmesi açısından son derece
önemlidir.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında başlıca dört
ana klinik tablodan bahsedilebilir.
• Rinit (soğuk algınlığı)
• Akut tonsillofarenjit(yutak ve bademcik iltihabı)
• Akut otitis media( orta kulak iltihabı)
• Akut rinosinüzitler ve larenjitlerdir (ses teli
enfeksiyonları)
Rinit (soğuk algınlığı) ; Halk arasında soğuk
algınlığı, nezle gibi isimlerle anılan Rinit, dünya-
38
KBB
Op. Dr. Hakan Yenice
daki en sık karşılaşılan enfeksiyon hastalığıdır.
Alerjik de olabilir. En sık rinovirüslerle (%20- 50)
oluşur. Bunların dışında başta coronavirüsler
olmak üzere çok değişik virüsler bu tabloya neden olabilir. Kısacası, soğuk algınlığının tümüyle
virüslerle oluşan bir klinik tablo olduğu söylemi
kesinlikle yanlış olmaz. Bu nedenle, etken virüsün
saptanmasının pratik olarak hiçbir yararı ve de
gereği yoktur. Çünkü, hangi virüsün etken olduğu
bizim tedavi yaklaşımımızı değiştirmeyecektir.
Antibiyotik kullanmaksızın semptomatik tedavi ile
ortalama bir hafta içinde iyileşecektir.
Akut tonsillofarenjit ( bademcik ve yutak iltihabı ) ; Özellikle
kış aylarında çok sık görülen,
genellikle çocukluk döneminde
olmasına rağmen erişkinlerde
de olabilen bir enfeksiyondur.
5 / 15 yaşları arasında görülen
akut tonsillofarenjitlerin % 75’i
viraldir. Geri kalan %25’lik bölümünde ise etken bakterilerdir.
Bakteriyel olanların ise tamamına yakını A grubu beta-hemolitik streptokoklar (AGBHS)’dır.
3 yaşından küçük çocuklarda
etken genelde virüslerdir.
Adenovirüsler, enterovirüsler,
parainfluenza, EBV, HSV, RSV,
rinovirüsler gibi çok değişik
virüsler akut tonsillofarenjite
neden olabilirler.
sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler
günde yaklaşık olarak yarım
litre mukus salgılar. Üretilen
mukus burun örtüsü (mukoza)
üzerinde hareket ederek toz
parçacıklarını, bakterileri ve
diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Tipik
bir akut sinüzit vakası soğuk
algınlığı veya allerjik bir atak
sonucunda fazla miktarda
mukus salgılanması ile ortaya
çıkar. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün
rengi yeşil-sarıya dönerse veya
garip bir tat oluşursa muhtemel
bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında
yüzdeki ve alındaki ağrı çok
kötü olabilir.
Akut otitis media (orta kula
iltihabı) ; Orta kulak iltihapları
çocukluk çağı hastalıklarında en
sık görülen ikinci hastalıktır. Bu
enfeksiyonda kulak zarının arkasında orta kulak boşluğunda
sıvı birikir. Sıvının biriktiği yerde
işitmede rol oynayan örs, üzengi ve çekiç olarak bilinen kulak
kemikçikleri bulunur. Kulak
ağrısı, kulak akıntısı, baş ağrısı,
geçirilmekte olan veya yakında
geçirilmiş enfeksiyon hikayesi,
ateş, huzursuzluk, iştahsızlık,
işitme azlığı bulgularında orta
kulak iltihabı akla gelmelidir.
LARENJİT ( ses teli enfeksiyonu ) ; Çocukluk Larenjitinde en
sık neden viral enfeksiyondur.
Sıklıkla hafiftir ve viral üst
solunum yolu enfeksiyonunu
takip eder. Öksürük, hafif ses
kısıklığı, burun akıntısı ve düşük ateş mevcuttur. Rinovirüs,
parainfluenza, RSV, adenovirüs
suçlanmıştır. Tanı anamnez,
semptomlar ve endoskopik ses
teli muayenesi ile konur. Kendi
kendini sınırlayan bu enfeksiyonda tedavi hidrasyon ve
nemlendirme ile yapılır.
Korunmak için ;
Kapalı ve kalabalık yerlerde
hastalık hızla yayıldığından açık
havada ve havalandırması iyi
Akut sinuzit ; Sinüsler normal
salgı (mukus) oluşturan burun
39
olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır.
Virüsler, mikrobun bulaştığı
yerlerde (kapı tokmağı, telefon
gibi) canlı kalabildikleri için, bu
yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya
gözlerimize transfer edebiliriz.
Bunu engellemek için ellerimizi
sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız. Elleri sık sık sabunlu su
ile yıkamak virüsleri uzaklaştıracağı için en etkili korunma
yöntemidir.
Spor yapmak,
dengeli
beslenmek,
hijyen kurallarına dikkatle
uymak yoluyla genel vücut
direncini yükseltmek, burun
tıkanıklığını
okyanus suları
İle açık tutmaya çalışmak
korunmaya
yardımcı olur .
ÇOCUK SAĞLIĞI VE
HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
YENİ DOĞAN
BEBEKLERDE
UYUM SÜRECİ
Yeni doğan bebeklerde sıklıkla karşılaşılan
sağlık sorunlarını anlatan KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları, Yeni doğan Uzmanı Prof. Dr
İlknur Kılıç; anne sütünün önemine vurgu
yapıyor.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Prof. Dr. İlknur Kılıç
K VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ:
Bağırsaklardaki faydalı mikroorganizmalar tarafından üretilen
K vitamini; pıhtılaşmayı sağlayan
faktörlerin karaciğerde yapılmasını sağlar. Bebeklerin bağırsakları
doğumda mikropsuzdur. Faydalı
mikropların bebeğin bağırsağına
yerleşmeleri birkaç haftayı bulabilir. Bu süreçte K vitamini eksikliğine bağlı kanamayı önlemek için
doğum sonrası K vitamini yapılır.
Doğumda K vitamini yapılmasına
rağmen, bebeklerde K vitamini
sentezi gecikirse göbekten kanama
olur. Bu durumda K vitamininin
bebeğe tekrar yapılması gerekir.
Anne sütü bağırsaklarda faydalı
mikroorganizmaların yerleşmesini
kolaylaştırdığı için, anne sütünün
verilmesi desteklenmelidir. Tam
tersine antibiyotikler bu süreci geciktirmektedir. Antibiyotik alan yeni
doğan bebeklere K vitamininin
tekrarlanması gerekebilir. Doktora
sorarak probiyotik kullanılabilir.
YENİDOĞAN SARILIĞI:
Ülkemizde zamanında doğan bebeklerin % 60’ı, prematüre doğan
bebeklerin % 80’i doğum sonrasındaki ilk hafta içinde sararmaktadır.
Sarılığı oluşturan bilirubin maddesi
kanımızda bulunan eritrositlerin
(kırmızı kan hücreleri) yıkılmasıyla oluşur. Bebek anne karnında
iken oksijeni düşük bir ortamda
yaşamakta, oksijenin dokulara
götürülmesi için daha fazla hemoglobine ihtiyaç duymaktadır. Bebek
doğduğunda hemoglobini 18-21
g/dl gibi yüksek düzeylerdedir.
Doğum sonrası atmosfer havasındaki yüksek oksijen ile karşılaşan
bebeğin yüksek hemoglobine
ihtiyacı kalmamakta, hemoglobin
yıkılmakta ve ortaya fazla miktarda
bilirubin çıkmaktadır.
Ortaya çıkan fazla miktardaki
bilirubinin karaciğerden bağırsaklara atılması aynı hızda olmayınca
kanda birikmekte, sarılık meydana
gelmektedir.
40
Sarılık bebeğin önce gözlerinin
beyazında, yüzünde fark edilir.
Arttıkça gövdesinin sarardığını ve
bacaklara doğru indiğini görürüz.
Gün ışığında veya beyaz ışıkta daha
iyi fark edilir. Özellikte gövdede
sarılığın görülmesi mutlaka uzman
muayenesi gerektirir.
Sarılığın diğer
nedenleri arasında;
• Anne ve bebek
arasındaki kan grubu
uyuşmazlığı
• Kırmızı kürelerdeki
yapısal bozukluklar,
• Enzim eksiklikleri
(Glukoz 6 fosfat
dehidrogenaz enzim
eksikliği, pirüvar kinaz
enzim eksikliği gibi)
• Tiroid hormon eksikliği
• İdrar yolu enfeksiyonu
Vücutta ve kafada doğum sırasında enfeksiyon ihtimalini artırır. Göbek
fıtığı ilk aylarda giderek artabilir
oluşmuş kanamalar sayılabilir.
ancak daha sonra karın kaslarının
gelişimi ile azalır, çoğu 1 yaşa kadar
Nedeni bulunamayan yeni doğan
kaybolur.
sarılıklarının bir kısmı genetiktir.
Benim yapmış olduğum, Int J Clin
KOLİK: Bebeklerde kolik ağrısı dePharmacol Ther dergisinde yayındiğimiz gaz ağrısı genellikle hayatın
lanan bir çalışmamda; Japonlarda
3. Haftasında başlar. Daha çok
sık olarak bulunan ve yeni doğan
sarılığına neden olan bir mutasyo- akşam saatlerinde 3 saatten fazla
nun Türkiye’de de var olduğu, yeni süren durdurulamayan ağlamalar
olur. Bu dönemde bebek sürekli
doğan bebeklerde sarılığa neden
emmek ister. Emdikçe gaz ağrısı
olduğu gösterilmiştir.
Sarılığı oluşturan bilirubin maddesi devam eder. Sonunda ağlamaktan
yorularak uyuyakalır. Tam olarak
çok yüksek düzeylerde (bu düzey
nedeninin bilinemediği bu süreç
bebeğin vücut ağırlığı ve kaç günbağırsaklarda anne sütü şekerinin
lük oluşuna göre değişmektedir)
tam sindirilememesiyle ilgili olakan-beyin bariyerini geçip beyne
yerleşir ve beyin hücrelerine zarar bilir. Anne sütü şekeri tam olarak
verir. Bebekte kalıcı nörolojik hasa- sindirilemeyince laktoz laktik aside
çevrilir ve gaz ortaya çıkar. Laktozu
ra neden olabilir.
sindiren laktaz enzimi bağırsaklarda 4. ay civarında normal düzeylere
İyi beslenmeyen bebeklerde
erişir ve gaz ağrısı kendiliğinden
bağırsaklarda uzun süre durursa,
azalır. Bu mekanizma dışında başka
bilirubin tekrar emilip kana karışır.
mekanizmaların da neden olduğu
Bebeğin bilirubin düzeyi riskli düzeye ulaşmış ise ışık tedavisi yapılır.
Beyin etkilenmesi sınırına gelmiş
ise bebeğin kanı değiştirilir.
Işık tedavisi ile 430-490 dalga
boyu bebeğin cildine 30-45 cm
uzaklıktan verilir. Bu dalga boyundaki ışık bilirubini suda eriyen bir
forma çevirir, bir tür karaciğerin görevini yapar. Suda eriyen bilirubin
safra yolu aracılığı ile bağırsaklara
ulaşır ve vücuttan uzaklaştırılır.
GÖBEK FITIĞI: Göbek fıtığı bebeklerde, çoğunlukla, karın kaslarının
karnın orta kısmında tam olarak
birleşmemesinden kaynaklanır.
Bebeğe göbek kuşağı takılmasının
faydası olmaz, hatta para gibi cisimlerin göbeğe konulup sarılması
41
düşünülmektedir.
Gaz ağrısı düşünülen bebek iyi bir
sistematik muayeneden geçirildikten sonra olası idrar yolu
enfeksiyonu olmadığının tespitinin
ardından gaz ağrısını azaltabilen
bitkisel bazı ilaçlar kullanılabilir.
Bu ilaçların tam olarak gaz ağrısını
azaltmayabileceği bilinmelidir.
Bebeğin karnına masaj yapmak
bebeği rahatlatabilir.
Bu süreçte annenin desteklenmesi
çok önemlidir. Annenin moralinin
bozulması strese girmesi süt salınımını azaltabilir. Evde anneye destek
olabilecek birinin olması, bebeğin
bakımına yardımcı olunması ve
annenin ara ara 1-2 saatlik bebeğin
ağlamasını duymayacağı şekilde
yürüyüş yapması, ortam değiştirmesi anneyi rahatlatacaktır.
GÖĞÜS
HASTALIKLARI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
AKCİĞER KANSERİNDE
EN BÜYÜK SUÇLU
SİGARA
Ülkemizde yılda ortalama 21.000 kişinin akciğer kanseri
sebebiyle hayatını kaybettiğini belirten KadıköyŞifa Sağlık
Grubu Ataşehir Hastanesi göğüs hastalıkları uzmanı
Dr. Cengiz Şen bu hastalığın oluşumunun en önemli
sebeplerinden biri olan sigara kullanımı konusunda
uyarıyor.
Göğüs Hastalıkları
Dr. Cengiz Şen
Akciğer kanseri hem erkeklerde
hem de kadınlarda en fazla ölüme
sebebiyet veren kanser türüdür.
2012 yılında tüm dünyada akciğer
kanseri teşhisi olan 1.8 milyon
insandan 1.6 milyonu hayatını
kaybetmiştir. 20. yüzyılın başında
nadir görülen bir kanser türü olan
akciğer kanseri sigara tüketiminin
artmasına paralel olarak hızla
artmıştır. Tüm kanser olgularının
%12,8’inden ve kanser ölümlerinin %17,8’inden akciğer kanseri
sorumludur .
Akciğer Kanseri tüm dünyada
olduğu gibi ülkemiz açısından da
önemli bir sorundur. Ülkemizde 2013 yılında teşhis konulmuş
34.000 civarında yeni akciğer kanseri hastası varken, toplam vaka
sayısı 59.000 civarındadır.
Sigara, puro, pipo (tütün) tüketimi: akciğer kanseri gelişiminde
en önemli risk faktörüdür. Akciğer
kanseri gelişiminden %90 oranında sigara sorumludur.
Sigara içenlerde içmeyenlere göre
10-30 kat daha fazla akciğer kanseri gelişmektedir. Sigaraya başlama
yaşı, sigara içme süresi, içilen
sigara sayısı ile tütün ve sigara tipi
(filtreli, filtresiz, puro, düşük tar ve
nikotin içeriği vb.) akciğer kanseri
gelişme riskini etkiler. Sigara dumanına maruz kalmanın da kanser
riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bu
nedenle akciğer kanseri ile mücadelede en önemli nokta sigaraya
başlanmasının önüne geçmek ve
içenlerin bırakmasını sağlamaktır.
Diğer risk faktörleri ;
Radyoterapi görmüş olmak, özellikle lenfoma ve meme kanseri
hastalarında.
Çevresel toxinlere maruz kalmak;
asbest ,metaller(nikel krom arsenik)radon gazı, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, radyasyon.
Özellikle asbest maruziyeti akciğer
kanseri riskini 5 kat arttırırken aynı
zamanda sigara içimi söz konusu
ise bu oran 50-100 kat olmaktadır.
Pulmoner fibrozis adı verilen
ve akciğer dokusunun yapısının
bozulmasıyla seyreden hastalıkta
akciğer kanseri gelişme riski 7 kat
artmaktadır.Verem gibi akciğerde
yara,iz bırakarak iyileşen hastalık-
42
larda da bu yara bölgesinde kanser gelişme riski normal dokuya
göre daha fazladır.
HIV İNFEKSİYONU
Genetik faktörler
En sık görülen belirtiler ;
öksürük, kan tükürme, göğüs ağrısı
ve nefes darlığıdır. Bunun dışında eğer başka bir organa yayılım
varsa o organa ait bulgular da
ortaya çıkabilir. Öksürük akciğer
kanseri hastalarının %50-75’inde
görülmektedir.
Erken Teşhis Mümkün mü?
Hastalık ileri aşamaya gelinceye kadar önemli bir şikayete yol
açmayabilir ve genellikle sinsi bir
seyir gösterir. İleri evrelerde tedavi
şansı oldukça düşüktür.
Tanı konan hastalarda 5 yıllık sağ
kalım oranları %10-15 civarındadır.
Bunun en önemli sebebi vakaların
%70’i evre 3 ve ya 4 olarak yani
ileri evrede teşhis edilebilmeleridir. Halbuki 1.evrede tespit edilen
hastaların 5 yıllık sağ kalım oranları %73 e kadar yükselmektedir.
Yaş ilerledikçe hastalığın görülme
ihtimali de artmaktadır. Tanı konan
Akciğer kanseri vakalarının yaklaşık
%80 ‘ i 55-77 yaş grubu arasındadır.
Erken teşhis için akciğer grafisi kontrollerinin ve balgam incelemelerinin
yeterince etkin olmadığı görülmüştür.
Yapılan çalışmalarda yoğun sigara
öyküsü olan ve 55 yaş üzerinde olan
kişilere herhangi bir şikayeti olmasa
bile her yıl düşük doz akciğer tomografisi incelemesi yapılmasının erken
tanı oranını arttırdığı ve ölüm oranlarını %20 düşürdüğü gösterilmiştir.
Bununla birlikte “etkin erken tanı
yöntemleri” için araştırmalar devam
etmektedir.
Akciğer kanseri teşhisinde; akciğer
grafisi, bilgisayarlı tomografi, pet ct
incelemesi gibi radyolojik yöntemler
ile kanser şüphesi olan bölge tespit
edilir. Ancak tanı için görüntülemeden ziyade alınan biyopsi örneğinin
patolojik incelemesi esastır. Bu
nedenle doku alabilmek için göğüs
duvarından iğne biyopsisi, akciğer
zarından sıvı boşaltmak, bronkoskopi
ve cerrahi yöntemler denenebilmektedir. Ayrıca hastalığın vücut içindeki
yayılımını ortaya koymak için kemik
sintigrafisi, batın tomografisi (veya
pet ct ) ve beyin mr gibi yöntemlere
başvurulması gerekmektedir.
Hastalık ne kadar erken evrede
yakalanırsa tedavi şansı da o oranda
yüksektir. Tedavide ki temel yaklaşım
kanserli dokunun tamamen ameliyatla çıkarılmasıdır.
Ameliyat sonrası ve ya öncesi doktorunuzun önerisiyle radyoterapi ve/
veya kemoterapi yapılabilir. Ameliyat
şansı olmayan hastalarda radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir.
43
DAHİLİYE
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
DİKKAT! KAN ŞEKERİ
DÜŞÜKLÜĞÜ DİYABETE
DÖNÜŞEBİLİR!
Yemeklerden sonra, özellikle tatlı veya hamur
işi yedikten sonra kendinizi yorgun veya bitkin
hissediyorsanız, terleme ya da el – ayak boşalması
gibi belirtiler görüyorsanız hipoglisemi (kan
şekeri düşüklüğü) olabilirsiniz. Hipoglisemi, tedavi
edilmediği takdirde diyabete dönüşebileceğinden,
bu belirtilere sahipseniz mutlaka bir uzmana
başvurmanız gerekir. KadıköyŞifa Ataşehir
Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Arzu Yalçın,
hipoglisemi hakkında en çok merak edilenleri
açıkladı
Hipoglisemi, kan şekeri düşüklüğü demektir. Ancak kan şekeri
zaten, sürekli aynı değerde
değildir; değişkendir. Yiyecek
ve içecekler, hareket durumu,
stres, alkol, kullanılan bazı
ilaçlar kan şekerinin değişimine neden olur. Hipoglisemi bu
ilaç ve durumlara bağımlı ya da
bağımsız olarak kan şekerinin
ani düşmesi ve hastanın bunun
belirtilerini algılamasıdır.
Hipoglisemi kadınlarda daha
sıktır. Ancak toplumdaki sıklığına dair net bir bilgi yoktur,
belirtilerini yaşayıp hekime
gitmeyen veya gitse de net tanı
konamayan vaka çoktur.
Hipoglisemi nedenleri
Hipoglisemi nedenleri içerisinde en önemlisi, altında insülin
fazlalığı, dolayısıyla insülin direnciyle birlikte bulunan tiptir.
Genellikle karbonhidratı yoğun
(tatlı, hamur işi, pilav, makarna
gibi) gıdalardan 1 - 2 saat sonra
hastanın kendini kötü hissetmesi, uyku hali, sinirlilik gelişir.
Hatta terleme, titreme, el - ayak
boşalması, bayılmaya kadar
giden hastalar da olur. Panik
atak hastalığı ile karışan olgular
bulunmaktadır. Bu yüzden panik
atak hastalığı tanısı konmadan
önce kişinin bulguları yemeklerle ilişkili ve ailesinde diyabet(şeker hastalığı) öyküsü varsa
mutlaka hipoglisemi açısından
44
Dahiliye
Uzm. Dr. Arzu Yalçın
tetkik edilmelidir.
Hipoglisemisi olan kişilerin
açlığa dayanıklılıkları düşmüştür. Hipoglisemi tanısı için
kan şekerinin 60 mg’ın altına
düşmesi gerekir. Ancak bazı
diyabet hastaları daha yüksek
(70 - 80 mg gibi) rakamlarda da
bu belirtileri hissedebilirler.
Hipoglisemide tanı
Hipogliseminin en önemli özelliği, hepsinde olmasa da ileride
diyabet adayı olmaya yatkınlık
göstergesi olabileceğidir. Bu
nedenle bu belirtileri yaşayan,
ailesinde diyabet öyküsü bulunan hastalar, mutlaka hekime
başvurup, halk arasında bilinen
adıyla yükleme yani oral glukoz
tolerans testi (OGTT) yaptırmalıdırlar. Bunun sonucuna göre
de mutlaka diyet ve egzersiz,
gerekirse de ilaç tedavisi almalıdırlar.
Hipoglisemide Tedavi
Hipogliseminin tedavisinde
ana tedavi, diyet ve egzersizdir.
Hastalar asla aç kalmamalıdırlar. Sık sık, az porsiyonlarda
yemek tüketmelidirler. İnsülini tetikletecek, yani glisemik
indeksi yüksek gıdalardan uzak
durmalıdırlar. Ancak hipoglisemiye girdiklerinde ise, mutlaka
şekerli gıda ve içecekler almalıdırlar. Bazen hipoglisemide şuur
kaybı olabilir, o zaman en yakın
sağlık kuruluşuna götürülmelidirler. Bu durumda yedirmeye
çalışmak, akciğerlere aspirasyona neden olabilir. Hipogliseminin kronik tedavisinde, ilaçlar
da kullanılabilir. Eğer insülin
direnciyle bir arada olan bir
hipoglisemiyse, hasta kiloluysa
zayıflamasını da kolaylaştıracak
ilaç gruplarından faydalanılabilir. Hastanın insülin direnci
yoksa, ancak diyetle de nöbetlerden kurtulamıyorsa, yine ona
uygun gıdanın barsakta oyalanmasını sağlayabilecek ilaçlar
önerilebilir.
Hipoglisemi de, diyabet gibi
kronik bir hastalıktır. Yaşam biçimi düzenlemesi yapmak, çoğu
zaman hastalığın, kişiye daha
da sağlık katmasına neden olur.
Tip 1 Diyabette Hipoglisemi
Tip 1 Diyabetli hastalar, insülin kullanan diyabetiklerdir.
İnsülin kullanımında, ani şeker
düşüklüğü riski yüksektir. Bu
nedenle, hastaların mutlaka ara
öğün adı verilen sabah-öğlen,
öğlen-akşam arası yani ikindi,
gece yatmadan önce ufak porsiyonlar şeklinde sağlıklı atıştırmalıklar almaları önerilir. Aşırı
efor yapacakları zaman, insülin
dozlarını azaltmaları veya öğünlerinde artış yapmaları istenir.
Hipoglisemi atakları, tip 1 diyabetik hastalarda, bazen gece
uyurken gelişebilir. Bu durum
çocuklarda ve yaşlılarda daha
sıktır. Sabah kalktıklarında
çarşafları çok karışık hastalarda, bu durumdan şüphelenilmelidir. Gece 3:00’te
saat ayarlayıp, şeker
ölçümü yapılmalıdır. Baen
de gece yaşanan bu hipoglisemi, sabah yüksek
şekerle uyanmaya neden
olur. Dolayısıyla sabahları sürekli yüksek şekerle
uyanan tip1 diyabetiklerde
gece ölçülen şeker değeri
düşükse, gece yapılan insülin değeri düşürülmelidir.
45
Tip 2 diyabetik, insülin kullanan
yaşlı hastalarda hipoglisemi
Hipoglisemiler, yaşlılarda, gece
uykuda ani ölümlere neden olabilir. Bu nedenle gece ara öğün
mutlaka yenilerek yatılmalı,
şeker düzeylerinin normalleri
biraz daha yüksek tutulmalıdır.
80 yaşında diyabetik bir hastanın şekeri, açlıkta 160, toklukta
180 mg’a kadar kabul edilebilir
değerdir. Mutlaka daha aşağı
sınırlarda olsun diye uğraşılırsa,
ölümcül hipoglisemiler olabilir.
AYAK SAĞLIĞI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
AYAK BAKIMI LÜKS
DEĞİL, SAĞLIĞINIZ
İÇİN GEREKLİ !
Diyabet Hastalarının düzenli yaptıracakları
profesyonel ayak bakımı ile beden bütünlüğünü
koruyabileceklerini vurgulayan KadıköyŞifa
Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Ayak Sağlığı
Birimi Uzmanı Ludmina Erkut ile, korkulan uzuv
kaybından nasıl korunabileceğimizi konuştuk.
Diyabetiniz var
ise, ayak bakımı
sizin için hayati
önem taşır. Nedeni ise periferal
nöropati, yani
ayaklardaki his kaybı ve buna
bağlı olarak ayaktaki çatlak,
yaralama yada ülserin fark edilmemesidir. Ülserin büyümesi
ile; kas, bağ, kemik dokusu bile
iltihaplanabilir ve Kangren’e
dönüşen ayakta amputasyon
(uzuvların kesilmesi) gerekebilir.
ayağı o duruma getirmemek ve
ayaklarınızı daima sağlıklı tutarak enfeksiyondan korumaktır.
Araştırmalar gösteriyor ki, ayak
yaralarının oluşmasının başlıca
sebepleri ; hiperkeratoz, nasır,
tırnak batması, ayağınıza uygun
olmayan ayakkabı kullanımı,
evde kendi başınıza kesici aletlerle bakım yapılması ve ayağın
yaralanması olarak sıralanabilir.
Hastanemizde uygulanan profesyonel ayak bakımı ile hayat
kalitenizi yükselten, ömrünüzü
uzatan, ampuDünya da 1.ci sırada yer alan
tasyon, böbrek
amputasyon nedeni diyabet
çökmesi ve
hastalığıdır! Ve ne mutlu bize
septisemiyi
ki, periyodik profesyonel ayak
önleyen hizbakımları % 85 oranında ampu- met sunmaktasyonu önlemektedir.
tayız.
Kurumumuza
Düzenli ayak bakımı ile amacı- profesyonel
mız; yara bakımı yapmak değil, ayak bakımı
46
Ayak Sağlığı
Ludmina Erkut
için müracaat ettiğinizde ;
Su banyosu kullanmadan (çünkü su dokuyu şişirir, yaralamaya
sebep olur), özel yumuşatıcı
sürüyoruz.
Sertlikler ve nasırlara makine
yardımı ile, kesici alet kullanmadan, özel diyabetik frezelerle nazik ve ağrısız bir şekilde
bakıyoruz.
Tüm ayakta ölü tabakayı yine
freze ile temizliyoruz.
Tırnakları düz bir şekilde kesi-
yoruz ve mantar enfeksiyonu varsa, frezelerle
hastalanmış dokuyu alıyoruz.
şimi fark ederseniz hemen doktorunuza
müracaat edin.
Diyabetik ayak kremi sürüyoruz, tırnaklara özel
damla uyguluyoruz.
Nerede olursanız olun burnu kapalı
terlik ve / veya ayakkabı kullanın.
En son (çok önemli unsu) evde kullanabileceğiniz, her gün bakım yapacak ürünü veriyoruz.
Diyabetik ayak ürünleri genelde ürik asit yüksek
oranı içeren ürünler olup dokuyu esnek tutatarak, sertlikler ve çatlak oluşumunu önler. Günümüzde kullandığımız gümüş içeren yeni nesil
diyabetik ürünler son derece etkilidir. Gümüşün
ana görevi enfeksiyonu önlemektir.
Herhangi bir yara, kanama v.s. erken fark edebilmek için beyaz
çorap kullanın.
Gözünüz iyi
görmüyorsa,
kesinlikle kendi
tırnağınızı kesmeyin, bakımınızı yapmayın;
Peki, evde nelere dikkat etmelisiniz?
İşe ayakkabınızı gözden geçirerek başlayabilirsi- yardım alın.
niz. Yanlış ayakkabı % 33 gibi yüksek bir oranda
Her gün ayakayak yaralarının nedenidir.
larınızı ılık
suyla yıkaAyakkabı giydiğinizde, ayağınızı tam kavradığın- yın, masaj
dan ve parmaklarınızı rahatça hareket ettirdiği- yaparak
nizden emin olun. Dar ayakkabı ekstra basınç ve krem
yara nedenidir, ama büyük gelenleri de sürtün- sürün.
me ile aynı sıkıntıyı yapar.
Dar, fazla geniş veya kalıbı rahatsız edenleri
kullanmayın.
Ayakkabınızın iç tabanlığını 6 ayda bir
değiştirin, tamir ve boyası ihmal
etmeyin.
Yeni ayakkabı aldığınızda,
2 haftalık alıştırma programı ile kullanın.
Plastik ve yüksek topuklu ayakkabılar size uygun
değildir.
En az haftada bir kere ayna yardımı ile ayaklarınızı kontrol edin. Çatlak, yaralama, renk deği-
47
KÜLTÜR SANAT
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
Yeni Hayat
Nadiren boş kaldığım endoskopi odasında bir şey beni
yazmaya itti. Ufak ufak aklımdakileri kağıda değilde doğal
olarak teknoloji gereği klavye tuşlarından karşımdaki ekrana
dökmeye başladım. Yaklaşık üç yıl evvel başlayan bu macera
zamanla bir kitap haline geldi. İlk kırk sayfası o odada
yazıldı. Sonrası ise zaman nereyi uygun gördüyse oralarda.
Geçmişi ve geleceği birleştirmeye çalıştım. Bazen dağ başına
çıktım bazen düzlüklerde gezindim. Bazen yazdıklarıma
ben bile hayret ettim, yeri geldi korktum yeri geldi gözlerim
nemlendi. Geçmişe olan vefa borcumu ödemeye çalıştım
ama gelecekle ilgili beklentilerimi de ihmal etmedim. On yıl
gibi azımsanmayacak bir zaman dilimini birlikte geçirdiğim
siz güzel insanlara şimdiden keyfli okumalar dilerim. ( Laf
aramızda kitabı okuyan ve beni yüreklendiren dostlarıma bir
müjde vereyim; ikinci kitabı yazmaya başladım bile....)
48
KİTAP TANITIM
Esrarengiz Bahçe
Bir boyama kitabı satış rekorları kırabilir mi?
Johanna Basford
Edam Yayınevi
Evet evet, yanlış duymadınız, bir boyama kitabı satış rekorları kırıyor. Ama bu, bildiğiniz
boyama kitaplarına benzemiyor. Bu kitap, âdeta mürekkeple kurulmuş bir Esrarengiz
Bahçe! Bu kitap, her yaştan sanatkâr için kendini keşfetme imkânı sunan bir hazine
sanki. İster çocuk olun, ister yetişkin... Bu kitapta olağanüstü çiçekler ve ilginç bitkilerle
dolu, siyah beyaz, büyüleyici bir harikalar diyarı keşfedeceksiniz. Boyanacak resimler,
keşfedilecek labirentler, tamamlanacak desenler ve kendi çizimlerinizi yapabileceğiniz
pek çok alan bulacaksınız. Kitabın çizeri Johanna Basford kendisini “mürekkebe aşık bir
çizer” olarak tanımlıyor. Çizimlerini İskoçya kırsalındaki evini çevreleyen bitki örtüsünden ve canlı yaşamdan ilham alarak yapıyor. İnce ince işlenmiş çalışmaları, yoğun bir el
emeğinin ürünü...
Nerde Kalmıştık
“Biliyor musun arkadaşım, iyi işler yapmak istiyorum. Benden küçüklere yararlı şeyler
öğretmek istiyorum.Hayvanların hayatını iyileştirmek istiyorum.Temiz sokaklar, temiz
parklar, temiz denizler istiyorum.Tüm apartmanların balkonları çiçeklerle bezeli olsun
istiyorum.Bir şeyler yapmak gerek.Bunları hayata geçirmek için bir yerden başlamak
gerek.”...
İpek Ongun
Artemis Yayınları
Benim Yolum
Christina Daniels
Martı Yayınları
Hayranları yeteneğini oynadığı filmlerden önce gözündeki ışıktan seziyor çünkü oyunculuğu da kendisi gibi samimi. “Gözleriyle oynayan adam” lakabını almasının bir sebebi
var. Ona sadece sevgi değil saygı da duyuyorlar çünkü ülkesinde yolsuzluk, eğitim
sistemi, cinsiyetçilik, çocuk istismarıyla mücadele, insan hakları gibi meselelerde örnek
bir aktivist. O, bir zamanların Hintli çocuk yıldızı, sinemanın içinde doğmuş bir aileye
mensup, oyunculuktan yönetmeliğe uzanan zirvenin sahibi. Gençlerin kalbinin gümbür
gümbür atmasına sebep olan ‘çikolata oğlan’dan, Hint sinemasının dönüm noktası sayılan filmlere uzanan yolculuğuyla parlamış bir yıldız.
Başarıya Götüren Aile
Bu kitap, çocuğunun başarılı olması için, “Çok çalış oğlum/kızım,” demenin ya da tüm
maddi olanaklarını seferber etmenin ötesinde bir şeyler yapmak isteyen anababalara yol
göstermek amacıyla yazıldı.
Her anababa, okul başarısı için çocuğuna yardımcı olmak ister. Ama öğrenme sürecinin
bilimsel temellerini kavramadan atılacak her adım, iyi niyetli de olsa, çocuğu engelleyebilir.
Doğan Cüceloğlu
Remzi Kitabevi
Başarıya Götüren Aile, sınav döneminde çocuklarına destek olmak için doğru ve etkili
yöntemler arayan tüm anababalara kılavuzluk edecek.
49
İNSAN KAYNAKLARI
BİZİMŞİFA 2015 SAYI 3
Bizden Haberler
Hemşireler
Haftası
Özveri ve sabır
ile mesleklerini
sürdüren Değerli
Hemşirelerimizin
“Hemşireler Haftası”nı
kutlamak amacı ile
HEMŞİRELİK GECESİ
düzenlenmiştir.
Yaratıcı
Drama
Çalışanlarımızın iletişimlerinin
güçlenmesi, takım halinde
çalışma becerilerinin artması
ve problem çözme konusunda
birlikte hareket edebilme
yetisine sahip olmalarını
sağlamak amacı ile Eğitim
Takımı tarafından YARATICI
DRAMA eğitimi düzenlenmiştir.
50
ldin
Hoşge
e
Beb k
Şifalı Miniklerimiz..
Çocuklarınızla birlikte sağlıklı ve şifalı bir ömür dileriz...
ADA BAPUN
EBRU BAPUN
BEREN ELİS ŞAHİN
FATMA ŞAHİN
MERTCAN TERZİOĞLU
TOLGA TERZİOĞLU
ALİ YERLİ
BORA DEMİR
FİLİZ YERLİ
ÇİĞDEM DEMİR
ZEYNEP YADE EKER
EVRİM GENÇEL
BAHAR YALÇIN EKER
İSMET NAZLI
TÜTÜNCÜOĞLU GENÇEL
ASİL DEMİR
ÇİĞDEM DEMİR
HİRA MASAL AGAY
FATMA KARTALOĞLU AGAY
NİL ESİLA KORKMAZ
ABDULLAH KORKMAZ
EVLENEN PERSONEL
MERYEM BİCİCİ-ALPER SEVİNÇ
03.05.2015
FADİME KIVRAK-ÖZGÜR ZEYBEK
31.05.2015
TUĞÇE ÖZYÜREK08.05.2015 HİLAL ÖZDEMİR31.05.2015
DİDEM ÖZSEZGİN-ALİ AKIN
10.05.2015
NİLGİOUN GOLOVİNA03.07.2015
ZEYNEP ULAŞ16.05.2015 EMRAH KARADUMAN01.08.2015
SİNEM ÇETİNER05.09.2015
GÖREVİ DEĞİŞEN PERSONELLER
ÖNCEKİ UNVANI
ŞİMDİKİ UNVANI
PINAR ÖZGE BİRCAN
HASTA KABUL YETKİLİSİ
MİSAFİR HİZMETLERİ YETKİLİSİ
TUĞÇE KOÇAK
HASTA DANIŞMANI
HASTA KABUL YETKİLİSİ
LALE SAVTEKİN
FİNANSMAN MÜDÜR YRD.
FİNANSMAN MÜDÜRÜ
BURAK YILDIRIM
ULUSLARARASI HASTA İLİŞK. SRM. ULUSLARARASI HASTA İLİŞKİLERİ MÜD. YRD.
51

Benzer belgeler

onkoplastik teknikler

onkoplastik teknikler Nadiren de memelerde büyüklük kalıcı olduğunda meme küçültme cerrahisi gerekebilir. Meme estetiği cerrahisi için ; emzirmenin bitmesi ve üzerinden en az 3, ideal olan 6 ay geçmiş olması gereklidir....

Detaylı