Siyaset_Sosyolojisi_HAFTA5

Transkript

Siyaset_Sosyolojisi_HAFTA5
ELİTLERİN YÖNETİMİ
Geçen Hafta
 Niccolo Machialvelli reel siyaset anlayışı
 Siyasetin özerkliği (belirleyiciliği)
 Yöneten yönetilen bölünmüşlüğü
 Toplum=Siyaset= güç
 Carl Schmitt: Kararcılık okulu
 İstisnai durum
 Egemen kim
 Dost düşman ilişkisi kapsamında siyaset
Bu hafta
 Elit teorisyenleri
 Neden hep ufak bir azınlık çoğunluğu yönetmekte ve toplumdaki karar alma





mekanizmasını elinde tutmakta?
Bu durum değiştirilebilir mi?
Herkes yönetebilmeli mi? Hatta herkes seçme hakkını kullanmalı mı?
Tilkiler ve aslanlar
Oligarşinin tunç yasası
İktidar seçkinleri
Siyasetin doğası
 Platon’dan bu yana siyasal sistemlerin zamanla bozulmaya mahkum
olduğu dile getirilmektedir.
 Patriarşiden, monarşiye/aristokrasiye, aristokrasiden timokrasiye,
sonra sırasıyla oligarşi ve demokrasiye yani çoğunluğun diktasına kadar
siyasal sistemler değişiklik göstermektedir.
 Elit nedir?
Elitlerin Yönetimi
 Siyaset biliminde elit teorisyenleri
 Vilfredo Pareto
 Robert Michels
 Gaentano Mosca
 Tıpkı Machiavelli gibi karamsar bir dünya ve siyaset görüşüne sahipler
 Gerçeklik ilkesi doğrultusunda “reelpolitik” yanlısı olup güçlü bir iktidar ve sınırlı
bir demokrasiyi savunmuşlardır.
 Eşitsizlik toplumsal yapının değişmez bir özelliğidir (Machiavelli’yi hatırlayın)
 Eşitsizlik hep olduğuna ve olacağına göre “demokrasi” adı altında karşımıza çıkan
sistemlerin tamamı bir aldatmaca ve yanılsamadan ibaret.
 Demokrasi erişilmesi mümkün olmayan bir idealden ibaret
Elitlerin Yönetimi
 Her üç düşünürde siyasal iktidarın ufak bir azınlığın, elitlerin kitlelere
hakim olmasıyla oluştuğuna dikkat çekmektedirler.
 Kitle ve seçkinler arasındaki bu ayrım toplumların değişmez bir
yasasıdır. Böyle olunca toplumsal değişim, tarih ve siyaset dediğimiz
şeyler elitlerin kendi aralarındaki iktidar mücadelesinden ibarettir
(Marks’a göre neydi???).
 Özellikle Pareto ve Mosca’nın fikirleri Marks’ın gelecekte herkesin eşit
olacağı ve artık yönetilen ve yöneten arasındaki ilişkininin kalkacağı
fikrinin reddi olarak gelişmiştir.
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Pareto analizlerinde türevler ve kalıntılar adını verdiği kavramları
kullanmıştır.
 Türevler: siyasal sistemle ilgili ileri sürülen ideolojiler, görüşler, doktrinler
ve teorilerdir. Bunlar zaman içerisinde değişiklik gösterebilmektedir.
 Kalıntılar/Tortular: İnsanların psikolojik dünyalarına ilişkin değişmez
ruhsal durumlarıdır: Duygu, tutku, içgüdü
 Tarihin bütün değişimini kalıntılar meydana getirirler. Bunlar duygular,
içgüdüler, mantık süzgecinden geçmemiş akıl dışı düşüncelerdir.
Pareto’ya göre bu olgular belirli bir toplumun değişmez ve ebedi
kimliğini biçimlendirir.
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Pareto Marksist teorinin sınıf mücadelesi tezini kabul etmez, onun
yerine elitlerin dolaşımı teorisini önerir.
 Bu teoriye göre tarih belirli bir seçkinler grubunun bir diğeri tarafından
değiştirilmesinden /alt edilmesinden ibarettir.
 Her toplumda bir elit tabaka ve kitle ayrımı vardır.
 Elit sayı itibariyle azınlıktır, ama topluma damgasını vuran, toplumun
niteliğini oluşturan kitle değil bu elit tabaka ve seçkinler zümresidir.
Elit Sınıfa Geçiş- Pareto (1848-1923)
 Bu elit sınıfa giriş çoğunlukla yetenek, meziyet ve üstünlükle olur.
 Bu elit grubu ikiye ayırmaktadır: Siyasal elitler ve siyaset dışı işlevler gören




toplumsal elitler.
Toplum içerisindeki toplumsal hareketlilikle (sosyal mobilite) alt tabakalarda
bulunan bireyler yükselerek yeni elitleri oluştururlar.
Pareto’ya göre toplumsal değişim işte bu elitlerin dolaşımıdır yani bireylerin
elit kesim ile toplumun geri kalan kısmı arasındaki dolaşımıdır.
Elitlerin en büyük düşmanı karşı elitlerdir. O yüzden gücü elinde
bulunduran elitler genelde muhalif hareketin çıkmasını engellemeye
çalışırlar. İkna-Güç-kaynak seferberliği vb. yöntemlerle
Karşı elitler devrim gerçekleştirmiş olsalar bile değişen bir şey olmayacak
yönetin yine elit bir grubun elinde olacaktır.
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Elitler arası bu dolaşım kesintisizdir. Dolaşımı gerçekleştiren faktör
Pareto’nun diğer analizlerinde de merkezi önem verdiği iki psikolojik
unsur “kurnazlık ve güçtür”.
 Bazı elitler kurnazlıkları bazı elitlerde güçlü olmaları sayesinde
egemenliklerini kullanmaktadırlar.
 Kurnazlığı ağır basan elitler “tilkiler” gizlice yönetirler, kurnaz
yönlendirici ve diplomatiktirler (ör: Avrupa demokrasileri)
 Güç kullanarak egemenliğini gösterenlerde “aslanlar” dobra, kararlı ve
acımasızdırlar (ör: askeri diktatörlükler)
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Bu elitler farklı kişisel nitelikler ve farklı siyasal liderlik biçimleri sergilerler: iknaya





karşı güç.
Pareto’ya göre toplumdaki temel değişimler işte bu aslanların yerini tilkilerin veya
tilkilerin yerini aslanların almasıyla gerçekleşir.
Bütün elitler zamanla yıpranır, zayıflar, geriler ve çökerler. Bazı elitler yerlerini
çocuklarına bırakırken bazıları toplumun alt kademelerinden “yeni kan” ararlar.
Her iki elit tipide kendini yıpratacak zayıflığı bünyesinde barındırır. Aslanlar hayal
gücü ve kurnazlıktan yoksundurlar bu yüzden kendileri adına düşünecek tilkileri
çalıştırırlar. Tilkiler içeri sızdıkları andan itibaren gücü ele geçirmeye başlarlar
ancak;
Tilkiler güç kullanma ve kesin kararlar alma yeteneğinden yoksunlardır bu yüzden
kararlı ve örgütlü bir genç aslan topluluğuna gücü kaptırmaya açıktırlar.
Demokrasi sadece tilkilerin kendi güçlerini kamufle etmek için kullanılan bir
ideolojidir Pareto’ya göre
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Elitler arası bu dönüşüm toplum için faydalıdır. Dikey hareketlilik sayesinde
toplumun yetenekli bireylerinin ortaya çıkmasına yol açar.
 Elit sınıf bazen kurnazlıkla bazen de güce başvurarak toplumsal ve siyasal
iktidarını devam ettirmek isteyecektir. Ancak sistemi dolaşıma tamamen de
kapatamadığından gelişime açık olmak zorundadır.
 Sistem kapalı olduğunda (ör. Fransız aristokrasisi) bu durum patlamalara yani
devrimlere yol açabilecektir.
 Bu nedenle tüm yönetimler diktatörlükler dahil az da olsa bir emniyet supabı
koymakta ve alttan gelen talepleri patlama olmadan karşılama yoluna gitmek
zorundadırlar.
Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)
 Elitler arası bu dönüşüm sadece barışçıl yöntemlerle değil şiddet yoluyla da
olabilmektedir (ör: Fransız devrimi)
 Dolayısıyla Pareto’ya göre şiddet her zaman kötü bir şey değil aksine toplum
için faydalıdır.
 Şiddet, güçlü ve enerjik kişilerin zayıf ve alçak kişilerin yerini almasından
ibarettir.
 Şiddeti yücelten bu görüşlerinden dolayı Pareto’yu faşizmin teorik alt yapısını
oluşturmakla suçlayanlarda olmuştur.
Elitlerin Yönetimi-Mosca (1858-1941)
 Yöneten yönetilen ayrımına vurgu yapmıştır.
 İktidar ne tek kişinin ne de genel kitlenin elinde bulundurulabilir
 Genel oy hakkına karşı çıkmış ve seçkinler yönetimini savunmuştur
 Siyasal iktidar her halükarda bir azınlığın elindedir. “Yönetici sınıf ” veya
“siyaset sınıfı” olarak adlandırdığı bu azınlık gruplar bir sosyal sınıf gibi birlik
oluşturmakta ve güçlerini örgütlenmiş olmalarından almaktadırlar.
 Birlik olup örgütlenmiş 100 kişi örgütsüz on binlerce kişiye her zaman hakim
olabilir. Azınlığın birlik ve beraberlik içerisinde olması da kitlelere göre her
zaman daha kolay olacaktır.
Elitlerin Yönetimi-Mosca (1858-1941)
 İnsanlar, insanlardan ziyade soyut ilkelere itaati seçerler. Bu yüzden kurulacak
herhangi ekonomik veya siyasal gücün “siyasal formül” adını verdiği bir
ideolojiyle desteklenmesini önerir. İktidarın “tanrıdan geldiği”, “ulusa ait”,
“milli irade”, “milliyetçilik”, “proletaryanın diktatörlüğü” vb meşrulaştırma
araçları.Mosca açısından bu kavramlar tamamen içi boş hurafelerden
ibarettirler.
 Ör: Feodalizm sadece toprak sahipliğine değil kralların kutsal hakları
olduğuna, Fransız devrimi insan hakları ilkesine, modern demokrasiler de
hukukun üstünlüğü gibi ideolojik alt yapılara dayanır.
 Milletvekili adaylarının tespit edilmesi ve seçilmesi sürecini düşündüğünüzde
“bu örgütlü bir azınlığın örgütlenmemiş bir çoğunluğa dayattığı karardır”
Elitlerin Yönetimi-Mosca (1858-1941)
 Yönetici sınıfın becerisi toplumdaki eğilimleri tespit etmeye ve bu eğilimleri
kontrol edebilecek stratejiler geliştirmeye bağlıdır.
 Politikacılar: Gücü yönlendirmede ustadırlar
 Devlet adamları: toplumsal değişimin dip akıntılarını tespit edip onlara karşı yeni
ve yaratıcı alternatiflerle karşılık verme yeteneğinde olanlardır.
 Siyaset sınıfını sadece hükümet olarak da düşünmeyin. Örneğin günümüzde
tüm milletvekillerini hatta üst düzey bürokratları da kapsayan bir tür “sosyal
sınıf ” tan bahsedebiliriz.Mosca ve Pareto’da elit sözcüğünün alanı bütün
toplumu kapsar. Michels daha çok örgütlerdeki elitten bahseder.
Elitlerin Yönetimi-Michels (1876-1936)
 OligarşininTunç Yasası,
 Kitleler kendi başlarına toplumu yönetmek yeteneğine sahip değillerdir. Mekanik
ve teknik engeller vardır.
 Örgüt her ne kadar demokrat görünürse görünsün, her zaman ve her yerde oligarşi,
yani azınlığın yönetimi kaçınılmazdır.Yöneten yönetilen ayrımı
 Devrimci örgütler, sendikalar, düşünce dernekleri, hatta sosyalist partiler bile
amaçları ve hedefleri ne kadar radikal olursa olsun, ne kadar demokratik
görünürlerse görünsünler nihayetinde belirli bir grup tarafından yönetilmekte ve
temsil ettikleri kitlelerin yerine tepedekilerin ihtiyaçları ve tutkularına hizmet
edeceklerdir.
 Demokrasiden söz eden esasında örgütten, örgütten söz eden de oligarşiden söz
etmektedir.
Elitlerin Yönetimi-Michels (1876-1936)
 Michels’in tezinin temelini kitle demokrasilerindeki örgütlenme ihtiyacı ile
büyük örgütlerin oligarşi eğilimi arasındaki çelişki düşüncesi
oluşturmaktadır.
 Dolayısıyla demokrasi giderek imkansız hale gelmekte ve esas tartışılan
konunun örgütlerin yöneticilerinin menfaatleri olduğunu düşünmektedir.
 Oligarşik eğilimler
 Memurlar bilgi üzerindeki uzmanlıklarını ve güçlerini kararları etkilemek için
giderek daha fazla kullanmaya başlarlar
 Bürokrasilerde zamanla bir kariyer yapısı gelişir ve “terfi çılgınlığı” kapsamında
üstlere itaat yeteneğin önüne geçmeye başlar. Bu şekilde bireysellik ve eleştiri
ortadan kalkar
Elitlerin Yönetimi-Michels (1876-1936)
 Oligarşik eğilimler
 Giderek örgütün tepesindekiler, örgütün hedefine ulaşmasından çok kendi
konum, güç ve ayrıcalıklarını korumakla ilgilenirler. Örgüt politikaları daha
tutucu hale gelir.
 Örgütteki diğer üyeler zaman içerisinde kendilerini karar alma mekanizmasından
dışlanmış bulurlar. Prosedür ve işlemlerin karmaşıklığından toplantılara
katılmayarak liderin konumunu daha da güçlendirirler. Liderler kendi başlarına
yeterli olduklarına ve kendisine yapılan övgülerin doğru olduğuna inanmaya
başlarlar.
 “Parti benim” düşüncesine sahip olan liderler kendi güçlerini asla kitlelere
bırakmazlar.Yerlerini sadece bir başka yeni lidere bırakırlar.
Elitlerin Yönetimi-Michels (1876-1936)
 Tezin klasik örnekleri: Fransız devrimi, Stalin dönemi Sovyet Rusya ve
Kamboçya Kızıl Kmerler yönetimi.Buralarda “halk adına” yola çıkan
demokratik ve devrimci örgütler devrimcilik bayrağı altında ve liderlerin
çıkarları için milyonlarca insanın tasfiye edildiği sistemlere dönüşmüşlerdir.
 Bu oligarşik durum kitlelerin uzman kadrolara karşı edilgen tarzı sürdükçe
kaçınılmazdır. Kitlelerin yöneticiler karşısında pasif olmaları da kaçınılmaz bir
sosyolojik realitedir. Çünkü kitle uzmanlık ve beceriden yoksun bir
kalabalıktan ibarettir.
J. Schumpeter- Demokrasi “amaç mı yoksa bir araç mı?”
 Demokrasi bir idealden ziyade bir yöntem dir.
 Demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, özgürlük gibi ideallere hizmet
edebilir ama bunları demokrasiyle karıştırmamak gerekir. Demokrasi özünde
siyasal liderin meşruluğunu sağlayan bir kurumsal düzenlemedir.
 Demokrasi halkın yönetimi anlamına gelmez. Sadece halkın yönetenleri kabul
etmek veya reddetmek fırsatına sahip olmasıdır. Demokrasi gerçekte
politikacılar ile üst derece kamu görevlilerini kapsayan siyaset sınıfının
yönetimidir.
 Siyaset bir meslek olduğundan bu faaliyeti o meslekte olanlar arasında bir
rekabet olarak değerlendirebilirsiniz. Bu süreci de “rekabetçi elitizm” olarak
tanımlar.
C. Wright Mills (1916-1962)
 Mills’in geliştirdiği kavram “iktidar seçkinleri” dir.
 ABD’de gelişmiş olan seçkinler grubu ordu, sanayi işletmeleri ve siyasal




kurumlarda yer alan üst kademe yöneticilerdir (Ordu, Şirket, Siyaset) “iktidar
üçgeni”
Bunlar, aralarındaki sıkı ilişkiler sayesinde homojen bir elit grup oluşturmakta ve
iktidarı paylaşmaktadırlar.
Ör: Ordu sanayi kesimine verdiği siparişlerle, bilimsel araştırmalarda üstlendiği
işlevle daha bağımsız bir hale gelerek siyaseti belirleyici bir kurum haline
gelmektedir. Aynı şekilde çok uluslu şirketlerde şirket çıkarıyla toplum ve ülke
çıkarlarını özdeşleştirerek siyaseti etkilemektedir.
GM için yaralı olan ABD için de yararlıdır.
Siyasal elitler ise üst düzey bürokratlar ile politik liderlerdir. Bu üç grup arasında bir
bağ, çıkar birliği ve dayanışma mevcuttur.
C. Wright Mills (1916-1962)
 Bu ilişkiler sisteminde siyasilerin ülke savunması için orduya ihtiyaçları vardır; ordu askeri
bütçeye gerekli mali desteği sağlamak için siyasetçilere ihtiyaç duyar, büyük şirketlerde
askeri teknolojiler ve yeni silahlar üreterek hem kar edip maliyeyi desteklerler hem de
orduyu lojistik olarak desteklerler.
 Bu grup sadece menfaat birlikteliği yapmaz ayını zamanda karışık bir sosyolojik
birliktelikleri de vardır. Kendi aralarında evlenirler, ortak okullarda okurlar, aynı sosyal
çevrede yaşarlar
 ABD toplumu için benzer çalışmalar yapan T. Dye’da “Amerika’yı Kim Yönetiyor?” adlı
kitabında ordu, şirket ve siyaset arenasından belirlediği 5416 kişinin başta Rockefeller ve
Kennedy aileleri olmak üzere ortak damarlardan geldiğini ortaya koymuştur.
 Alınan kararlar bu seçkinler tarafından alınmaktadır, kamuoyunun sadece korku ve merak
içerisinde izlemekten başka şansı ve imkanı yoktur.

Benzer belgeler

Elit Teorisinin Doğuşu ve Kitle Korkusu Mutlu Arslan

Elit Teorisinin Doğuşu ve Kitle Korkusu Mutlu Arslan Elitlerin Yönetimi-Pareto (1848-1923)  Bu elitler farklı kişisel nitelikler ve farklı siyasal liderlik biçimleri sergilerler: iknaya

Detaylı