OTOMOTİVDE EN GÜZEL YILLAR HENÜZ GÖRÜLMEDİ Ekonomik

Transkript

OTOMOTİVDE EN GÜZEL YILLAR HENÜZ GÖRÜLMEDİ Ekonomik
OTOMOTİVDE EN GÜZEL YILLAR HENÜZ GÖRÜLMEDİ
Ekonomik krizin en çok etkilediği sektör olan otomotivde, orta ve uzun vadede
gerekli yenilikçiliği sergileyebilen üreticileri, özellikle gelişmekte olan
ekonomilerdeki ivmelenme ile birlikte hızlı büyüme dönemi bekliyor
İstanbul, 24 Eylül 2009 – Booz & Company’nin üç aylık yayını “strategy+business”
dergisinin 2009 yaz sayısında yayınlanan “Otomotivde En Güzel Yıllar Henüz
Görülmedi” isimli araştırma raporu, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu hızlı
büyüyen ekonomilerin önümüzdeki on yılda otomotiv sektörü için kritik önemde
olacağını gösteriyor. Bu pazarlarda farklı müşteri ihtiyaçlarına ve pazar koşullarına
cevap verebilecek oyuncuların başarılı olabileceği kaydediliyor.
Hindistan’ın en büyük otomotiv şirketi olan Tata Motors’un 2009 baharında 3.000
ABD Doları değerindeki mikro arabası Nano’nun lansmanını yapması, otomotiv
endüstrisinde önemli bir dönüm noktasının sinyallerini veriyordu. Benzer şekilde
yine Hindistan’da Mahindra & Mahindra ve Maruti, Çin’de Chery ve global
şirketlerden Renault, Volkswagen ve GM yeni pazarlar için ucuz araçlar
tasarladıklarını açıkladılar.
Aslında mikro arabalar, otomotiv sektöründe daha kapsamlı bir dönüşümün sadece
küçük bir parçası. 100 yıllık bir geçmişe sahip otomotiv sektörü, esasen olgunluk
seviyesinde hayli uzakta, ve hızlı büyüme evresini henüz yaşamamış durumda.
Sektörün göreceği en büyük genişleme dalgasından en fazla yararlanacak olanlar ise,
pazarlarını ve iş modellerini yeni bir bakış açısıyla gözden geçirip yenileyebilen
şirketler olacak.
Dünya üzerinde milyonlarca insan yaşam koşullarını iyileştirecek otomobiller
peşinde. Bu ivme 2008 ve 2009’da dramatik şekilde yavaşlamış olsa da tamamen
kaybolmuş değil. Booz & Company tarafından yürütülen araştırmaya göre
önümüzdeki on yılda otomotivde müşteri tabanını global coğrafyada üç ana grup
oluşturacak:
1. Hızlı Büyüyen Ekonomiler: Bu grupta BRIC adıyla bilinen Brezilya, Rusya,
Hindistan ve Çin’in yanı sıra, yine hızla zenginleşen Türkiye, Malezya, Arjantin,
Meksika, Tayland, İran ve Endonezya bulunuyor. Bu ülkelerde milyonlarca aile, ilk
otomobillerini alıyor ya da planlıyor.
2. (Nispeten) Yavaş Büyüyen Ekonomiler: İlk gruba göre daha yoksul ve gelecek
vaadi daha zayıf olan 100 kadar ülke bu gruba giriyor. Bu ülkelerin pek çoğunda
liderlerin bir orta sınıf inşa etme gayesinde olduğu ve bunun için mobiliteyi önemli
bir gösterge kabul ettikleri anlaşılıyor. Bu ülkelerin motorlu taşımacılık için
2020’den itibaren önemli pazarlar haline gelebileceği belirtiliyor.
2 of 4
3. Gelişmiş Ekonomiler: Kuzey Amerika ve Avrupa’daki endüstrileşmiş ülkeler ile
Japonya bu gruba giriyor. Hâlihazırda doymuş olan bu pazarlarda otomotiv pazarı
büyüklüğünü, ekonomik büyümeden ziyade, nüfus artışı ve araç değiştirme oranları
belirliyor.
Kullanımdaki Toplam Araç Sayısı
(Dünya Geneli, Adet)
1.5 milyar
10%
Yavaş Büyüyen Ekonomiler
50%
Hızlı Büyüyen Ekonomiler
Gelişmiş Ekonomiler
1.1 milyar
8%
672 milyon
42%
8%
20%
72%
50%
40%
2008
2013
2018
22%
35%
22% Toplam pazar potansiyelinin
penetre edilen yüzdesi
Kaynak: Booz & Company
Bu üç grubun toplamı ise çok ciddi bir Pazar potansiyeline işaret ediyor. Booz &
Company tahminlerine göre 2008’de 672 milyon olarak kaydedilen kullanımdaki
toplam araç sayısının 2013’de 1.1 milyar, 2018’de ise 1.5 milyar seviyelerine çıkması
bekleniyor. Bu da tüm dünyada 2013’e kadar 300–400 milyon, 2018’e kadar ise 700
milyondan fazla yeni aracın satılması anlamına geliyor. Satışlardaki artışın ise çok
büyük oranda “hızlı büyüyen ekonomiler” den gelmesi bekleniyor.
Bu derece büyük bir potansiyelin belirlenmesinde temel nedeni olarak ise,
otomotivde dünya çapında geçerli bir fenomen olan ekonomik büyüme ile kişisel
mobilite arasındaki doğrusal olmayan ilişki gösteriliyor. Bu ilişki analizine göre,
kişi başına düşen gelirin artmasıyla araç sahipliği de artıyor, ancak bu pozitif ilişki
düz bir çizgiden ziyade bir tipik bir S-eğrisi ile örtüşen bir artış olarak geçekleşiyor.
Yani belli bir ekonomik eşik seviyenin üstünde, araç sahipliği oranı çok daha hızlı
bir şekilde artıyor. Farklı ülkelerden gelen istatistikler bu eşik seviyenin yaklaşık
10.000 ABD Doları civarında olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, otomotiv endüstrisinin henüz bu büyümeyi yakalayabilecek
donanımda ve hazırlık seviyesinde olmadığı da tartışılan konular arasında. İlk yüz
yılda sadece doğru bildiklerini uygulayan, üretim ve dağıtımda tek bir baskın
yaklaşımı benimseyen motorlu araç üreticileri; aynı teknik özellikleri taşıyan
3 of 4
birbirinin benzeri araçları yine birbirinin benzeri satış kanallarından pazarladılar.
Otomotiv üretimi ve satışının %80’ini ABD, Avrupa ve Japonya’da gerçekleştirdiler.
Bugünün otomotiv pazarlarının ise çok daha fazla çeşitlilik arz eden ve karmaşık bir
yapıda olduğu gözleniyor. Bu yeni ortamda, üreticilerin Batı Avrupa’da sattıkları
modelleri sadeleştirerek Asya’ya ya da Latin Amerika’ya taşımaya devam ederek
başarılı olmaları mümkün görünmüyor. Çünkü hızlı büyüyen ekonomiler, sadece
endüstrileşmiş ülkelere kıyasla değil, birbirilerine kıyasla da çok farklı özellikler
sergiliyor. Oldukça çeşitli nüfus yoğunlukları, coğrafyaları ve doğal kaynakları
mevcut. Devletlerinin farklı öncelikleri sebebiyle; şehirleşme, toplu ulaşım,
karayolları ve enerji altyapılarında ciddi farklar oluşmuş durumda. Her pazar
kendine özgü müşteri taleplerine, dağıtım yapısına, ithalat, yabancı sermaye,
güvenlik ve ulaşım düzenlemelerine sahip.
Aynı zamanda bu pazarlarda rekabetin de giderek yoğunlaştığı gözleniyor. Global
otomotiv piyasası, uzun süre Avrupa ve Kuzey Amerika’nın hâkimiyetinde kalmış,
daha sonra 70’lerde Toyota, Honda ve Nissan’ın ihracat yapmaya başlamasıyla
Japonya’yı da içine almıştı. Koreli Hyundai de 80’lerde bu resme dâhil oldu. Şimdi
ise Çin, Hindistan başta olmak üzere diğer gelişmekte olan ülkelerin de ciddi
tedarikçiler arasına girebileceği ve müşterilerin giderek düşen fiyatlarda araçlar
talep edeceği görünüyor.
Tato Nano gibi mini otomobiller Asya ve Afrika şehirlerinde ulaşılabilir fiyatlarda
ve pratik bir ulaşım seçeneği olarak düşünülüyor. Buna ek olarak, iklim değişikliği
sorunu ve petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar üreticilerin petrol yakıtlı araçlara
alternatif geliştirme gereğini fark etmelerine yol açtı. Elektrik ve buhar gücüyle
çalışan araçların 20. yüzyılın başlarındaki kayboluşundan bu yana ilk defa yollarda
farklı teknolojiler ile çalışan araçlar görmeye başlayacağımız anlaşılıyor.
Bu yeni ortamda başarılı olmak oyuncular için kolay olmayacak gibi görünüyor. Zira
ürünlerini çok daha geniş bir yelpazedeki tüketicilere çok daha düşük fiyatlarda
tasarlamaları ve pazarlamaları gerekiyor. Tüm dünyadaki tedarikçileri, montajcıları
ve dağıtıcıları değer zincirlerine dâhil ederek ürün ve süreçlerini müthiş bir
esneklikte ve değişikliklere anında cevap verebilen bir hızda tasarlamaları
gerekiyor. Bunları yaparken de yerel sorunlara yerel çözümler üretebilecek yenilikçi
bir yaklaşımı da benimsemek durumundalar. Örneğin pazarlamacılar bazı ülkelerde
okuryazar olmayan kitlelere ulaşmaya çalışabilecek, ya da bugün otomobil markası
olarak bildiğimiz bazı isimler motor, gövde ya da toplu ulaşım araçlarının üzerinde
giderek daha fazla görülebilecektir. Popüler araç modellerinin, örneğin bazı Çin
şehirlerinde hava kirliliğine karşı elektrikle çalışanı, şekerkamışı zengini
Brezilya’da etanol versiyonu, ya da petrol zengini Rusya’da dizel versiyonu gibi
farklı teknolojileri kullanan versiyonları üretilebilecektir.
Beklenen yeni düzende bütün üreticilerin ayakta kalması mümkün olmasa da,
koşullara uygun yenilikçi çözümleri tasarlayan ve pazara sunabilenlerin milyonlarca
yeni müşteriye kavuşacağı öngörülebiliyor.
Türkiye’nin çalışmaya konu olan hızlı gelişen ekonomilerden biri olması itibariyle
önemli bir konumu olduğunun altını çizen Booz&Company İstanbul Ofisi Yönetici
4 of 4
Ortağı Burak Altınbaşak, durumu şu şekilde değerlendiriyor: “Türkiye’de otomotiv
sektörü kuşkusuz krizden en ağır darbeyi alan sektörlerden biri oldu. Ancak alım
yönünde her an pozitif hareketlenme olabileceğinin sinyalleri de, 2009 Mart’ında
ÖTV indirimleriyle beraber görülmüş oldu. Orta ve uzun vadede krizin aşılmasıyla
beraber Türkiye otomotiv pazarının global konjonktürdeki yerine uygun olarak
önemli bir hareketlenme yaşayacağı aşikâr görünüyor. Zira mevcut durumda 1000
kişiye düşen 190 araç miktarıyla, Türkiye 500–600 araç seviyelerine ulaşmış olan
gelişmiş ekonomilerin çok altında bir penetrasyona sahip. Bu fark tamamen
kapanmasa da, bu durum kişi başına düşen gelirin artmasına paralel olarak
penetrasyonda ciddi bir artış potansiyeli anlamına geliyor. Türkiye’nin hâlihazırda
montaj, satış ve pazarlama anlamında kuvvetli bir altyapıya sahip olması, yerleşik
oyuncular için bir avantaj olarak kabul edilebilir. Ama rekabetin de giderek
yoğunlaştığı gözden kaçmamalı. Örneğin global beklentilere koşut olarak, Tata
Nano’nun Türkiye’de önümüzdeki dönemlerde satışa sürüleceği daha önce basında
birkaç defa açıklanmıştı. Bu büyük dönüşüm sürecinde, hem mevcut, hem de pazara
yeni girecek oyuncuların, global ve yerel gerçekler çerçevesinde yenilikçi iş
modelleri oluşturmak ve operasyonlarını mükemmelleştirmek üzerinde ciddi mesai
harcaması gerekiyor ”.
-Son______________________________________________________________
Booz & Company Hakkında
Booz & Company dünyanın önde gelen şirketlerine, kamu kuruluşlarına ve
organizasyonlarına hizmet sunan lider bir yönetim danışmanlığı şirketidir.
Kurucusu Edwin Booz, 1914 yılında kurduğu şirket ile yönetim
danışmanlığı disiplinini dünyaya tanıtan kişi olmuştur. Bugün dünya
çapında 58 ofis ve 3.300’den fazla çalışanı ile Booz & Company;
müşterilerine derin bilgi, birikim, öngörü ve uzmanlık sağlamanın yanı sıra,
yetkinliklerini geliştirmelerine ve etki yaratmalarına imkân veren pratik
yaklaşımlar geliştirmektedir. Bu amaçla müşterileriyle çok yakın çalışmakta
ve gereken faydayı birlikte üretmektedir.
Booz & Company Türkiye’de de 2004 yılından bu yana aktif olarak faaliyet
göstermekte ve gerek Türkiye içindeki gerekse Orta Doğu ve Avrasya
bölgelerindeki müşteriler için çözümler geliştirmektedir.
Booz & Company’nin düzenli yayını olan “strategy+business” ‘a erişmek
için www.strategy-business.com sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Booz & Company hakkında detaylı bilgi için www.booz.com web sayfasını
ziyaret edebilirsiniz.

Benzer belgeler

ŞİRKET YÖNETİCİLERİ, YANLIŞ BÜYÜME STRATEJİLERİNDEN

ŞİRKET YÖNETİCİLERİ, YANLIŞ BÜYÜME STRATEJİLERİNDEN Booz & Company dünyanın önde gelen şirketlerine, kamu kuruluşlarına ve organizasyonlarına hizmet sunan lider bir yönetim danışmanlığı şirketidir. Kurucusu Edwin Booz, 1914 yılında kurduğu şirket il...

Detaylı