174-181 - Hemşirelik Yüksekokulu

Transkript

174-181 - Hemşirelik Yüksekokulu
Bilinci Kapalı Hastanın Psikososyal Gereksinimlerini
Karşılamada Hemşirenin Rolü*
Şebnem ÇINAR YÜCEL**
ÖZET
Yoğun bakım üniteleri hastaların ve hastalıkların nitelikleri, tedavi yöntemleri, ünitenin fiziksel
görünümü ve emosyonel çevresi açısından hastanenin diğer alanlarından farklıdır. Yoğun bakımda
bilinci kapalı hastalarda duyusal yoksunluk, duyusal yüklenme, anksiyete, deliryum gibi psiko-sosyal
sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu hastaların bakımında, özellikle hemşireler tarafından hastanın ve
ailenin psiko-sosyal gereksinimlerinin ihmal edilmemesi, tedavinin ve bakımın ekip anlayışı içinde
sürdürülmesi önemlidir. Bu yazıda yazar bilinci kapalı hastanın psikososyal gereksinimlerini
karşılamada hemşirenin rolünü açıklamaktadır.
Anahtar Kelimeler; Bilinçsiz Hasta, Psiko-Sosyal Gereksinim, Hemşirelik.
ABSTRACT
Nurse’s Role in Meeting the Psychosocial Needs of Unconscious Patient
Intensive care units differ from the other departmets in hospital with respect to the features of the
patients, treatment modalities, emotional and physical environment. The unconscious patients in
intensive care units may present psychosocial problems such as sensorial deprivation, sensorial
overload, anxiety and delirium. Psychosocial requirements of these patients and their family should be
taken into consideration in the care of these patients of especially nurses and comprehensive care
should be given as a teams. In this paper the author describes of the role of the nurses in meeting the
psychosocial needs of unconscious patient.
Key Words; Unconscious Patient, Psychosocial Needs, Nursing
GİRİŞ
Bilinç, bireyin kendisinden ve çevresinden haberdar olma durumudur (Durna 1990; Birol, Akdemir ve
Bedük 2000). Bilincin içeriği duyular, emosyonlar, anılar, tasarımlardır. Ponsun 2/3 üst bölümünü
içine alan formatio retikularis‟ten yukarı hipotalamusa doğru uzanan, korteksi uyaran „retiküler aktive
edici sistem‟ olarak tanımlanan dağınık hücre grubu uyanıklığın anatomik lokalizasyonunu oluşturur.
Bu yapıları etkileyen metabolik veya organik olaylar uyanıklık kusurunun ortaya çıkmasına neden olur
(Durna 1990). Koma ise Yunanca‟da uyku demektir, uyanıklık halinden, çevreyle ilişkinin tamamen
kesilmesine ve uyarılara refleks düzeyinde bile cevap verilememesine kadar uzayan, süreklilik
gösteren bir durumdur (Arkonaç 1987; Birol, Akdemir ve Bedük 2000; Durna 1990).
Bilinçsiz hasta bakımında temel amaçlar;
-Nörolojik fonksiyondaki değişikliklerin anında değerlendirilmesi,
-Normal yaşam aktivitelerini sürdürülmesi,
-Duyu, algılama ve dikkatin yeniden kazanılması ve sürdürülmesidir (Birol, Akdemir ve Bedük 2000;
Durna 1990; Onur, Ünlüer ve Denizbaşı 2003).
* 21-23 Ekim 2010 tarihleri arasında Çeşme‟de düzenlenen 1. Temel Hemşirelik Bakımı Kongresi‟nde panel konusu olarak sunulmuştur.
** Yrd.Doç.Dr. ege üniversitesi Hemşirelik yüksekokulu, İZMİR
Bilinci Kapalı Hastanın Psikososyal Gereksinimlerini …175
Yoğun bakım üniteleri hastaların ve hastalıkların nitelikleri, tedavi yöntemleri, fiziksel görünümü ve
emosyonel çevresi açısından hastanenin diğer alanlarından farklıdır. Yaşamın tehdit altında olması,
alışık olunmayan çevre ve kişiler, hareket kısıtlılığı, yatağa bağımlı olma, yakınlarını ve ailelerini
görememe, araçlara veya yoğun bakım ünitesine bağımlılık duygusu, sık tekrarlanan ağrılı girişimler,
hastalık, tedavi ve uygulamalar hakkında yeterince bilgilendirilmeme gibi faktörler psiko-sosyal
sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Dedeli ve Akyol 2008; Mollaoğlu 1997)
Yoğun bakım ortamında bilinci kapalı hastalar, çevresel etkiler nedeniyle en çok psikolojik travma
yaşayan ve psikososyal gereksinimlerine en çok dikkat edilmesi gereken gruptur. Bilinci kapalı
hastaların olumsuz etkilere karşı baş etme mekanizmaları tamamen ortadan kalkmıştır. Bilinci kapalı,
tepki vermeyen hastalar, korku ve ağrılı uyaranlardan kaçma yeteneklerini kaybettikleri gibi, içinde
bulundukları durumu da değerlendiremez ve olayları kontrol edemezler (Mollaoğlu 1997). Bu
hastaların bakımında psiko-sosyal gereksinimlerin ihmal edilmemesi, tedavinin ve bakımın ekip
anlayışı içinde sürdürülmesi önemlidir. Bu hastaların psikososyal gereksinimlerinin göz ardı edilme
nedenleri, bakımı verenlerin prognozu umutsuzca değerlendirmesi ve tepki vermeyen hastaların
bilinçsiz hasta olarak yorumlanmasıdır. Ancak bu tür bir değerlendirmenin gerçek olup olmadığı
henüz kanıtlanamadığı için en iyi yaklaşım “Bilinçsiz hasta yoktur” varsayımıdır. Bu yaklaşım
tepkisiz hastalar için tedavi edici duyusal girdi sağlamanın yollarından biridir. Tepki vermeyen
hastalar için uygulanacak girişimler, anlamlı duyusal uyaranları içeren bir çevrenin bilinçli bir şekilde
oluşturulması ve hastanın fiziksel bakımını içerir (Kaçmaz 2002; Kutlu 2010; Mollaoğlu 1997).
Bilinci Kapalı Hastalarda Görülebilen Psiko-Sosyal Sorunlar
Bilinci kapalı hastalarda; duyusal yoksunluk, duyusal yüklenme, anksiyete, deliryum gibi psiko-sosyal
sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bilinci kapalı hastaların, çevreden gelen uyarıları seçme şansları ve
bunları kontrol etme yetenekleri bulunmaması nedeniyle duyusal yüklenme ve duyusal yoksunluk gibi
duyusal girdi sorunlarıyla karşı karşıyadırlar (Mollaoğlu 1997).
Duyusal Yoksunluk
Yalnız başına kalma, uyaranların alınmasının değişikliğe uğradığı ya da engellendiği bir durumdur.
Bir başka deyişle kişi, uyarandan yoksun bırakıldığında iç dünyasına ait uyaranları dış uyaranlardan
yani gerçeklikten ayırt edememekte ve gerçeklik duygusunu yitirebilmektedir (Kaçmaz 2002;
Mollaoğlu 1997). Yoğun bakımda 5-7 günden fazla tedavi gören hastalarda %20-30 sıklıkla duyusal
yoksunluk gelişebilmektedir (Gabor, Cooper ve Hanly 2001).
Duyusal Yüklenme
Duyusal yüklenme, girdilerin nitelik ve niceliğinin artması sonucu ortaya çıkan ajitasyon, olayları
yanlış algılama, yoğun anksiyete, illüzyon, oryantasyon bozukluğu, hallüsinasyon, konfüzyon gibi
semptomları tanımlamaktadır. Duyusal yüklenme çok sayıda ve alışık olunmayan tıbbi araç gereçler,
sık tekrarlanan ağrılı uygulamalar, uzun süre yüksek gürültüye maruz kalma gibi nedenlerle ortaya
çıkmaktadır (Kaçmaz 2002; Mollaoğlu 1997).
Yapılan çalışmalarda, yoğun bakımda tedavi gören hastaların %50‟sinin duyusal yüklenme yaşadıkları
belirlenmiştir (Barnard ve Sandelowski 2001; Bergbom-Engberg, Hallenberg, Wickstrom ve Haljamae
1988a; Bergbom-EngbergI ve Haljamae 1988b; Stanton 1991).
Yoğun bakım hastalarında hareket kısıtlılığı ve sosyal izolasyonun duyusal yoksunluğa, insan
seslerinin, entübasyonun, ağrılı girişimlerin ise duyusal yüklenmeye neden olduğu, her iki duyusal
girdi sorununun Yoğun Bakım Ünitesi Sendromu gelişmesine yol açtığı belirtilmektedir (Dedeli ve
Akyol 2005). Bütün hastalar duyusal yoksunluk ve duyusal yüklenmeye karşı hassas olmalarına
rağmen, bu durumdan en çok bilinci kapalı ve tepki vermeyen hastalar etkilenmektedir. Bilinci kapalı
hastalara; radyo ya da sevdiği bir müziğin dinletilmesi; aile üyelerinden birinin parfüm ya da sevdiği
bir çiçeğin kokusunun koklatılması, hastanın görebileceği bir yere tanıdık bir resmin konulması gibi
uygun duyusal girdiler sağlanmalı, sürdürülmeli ve sonuçları değerlendirilmelidir (Kaçmaz 2002;
Mollaoğlu 1997; Terakye 1994).
176 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011
Anksiyete
Yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan, içsel veya dışsal kaynaklı bir tehlike olasılığı ya da
tehlikeli olarak algılanan bir durum karşısında yaşanan duygu durumudur. Sevdiklerinden ve aile
çevresinden ayrı kalma, yabancı ve alışılmadık bir ortamda olma, hareket kısıtlılığı, sözlü iletişim
kuramama, ağrılı işlemlerin sıklığı, ölüm korkusu, fiziksel hastalığın bir komponenti veya ilaçların yan
etkileri gibi psişik ya da organik nedenlerle ortaya çıkabilir. Sıklıkla iç sıkıntısı, huzursuzluk, sinirlilik,
solunum güçlüğü, boğulma hissi, çarpıntı, kalp atım sayısında artma, göğüs ağrısı, kas gerginliği,
terleme, ağız kuruluğu, sıcak/soğuk basması, iştahsızlık, diyare, bulantı, kusma, sık idrara çıkma gibi
belirtiler anksiyetenin göstergeleridir (Kaçmaz 2002; Özkan 2001).
Yoğun bakım ünitesinde, yatan hastalar sıklıkla anksiyete deneyimler (Chlan 2004; Han, Li, Sit ve
ark. 2010; Lee, Chung, Chan ve Chan 2005; Rotondi, Chelluri, Sirio ve ark. 2002; Tsay, Wang, Lin
ve ark. 2005;). Baker ve Melby (1996) ve Elliott ve Wright (1999) çalışmalarında, bilinçsiz hastayla
kurulan iletişimin hastada anksiyeteyi azaltarak rahatlama ve gevşeme sağladığını belirtmişlerdir
(Baker ve Melby 1996; Elliott ve Wright 1999).
Deliryum
Akut veya subakut gelişen, beyin metabolizma ve işlevlerinde, yaygın ve geçici bir bozukluktur. Ani
başlayan huzursuzluk, anksiyete, dikkat ve bellek bozuklukları veya tıbbi tedaviyi red etme gibi bir
durum hastada deliryum olasılığını akla getirir (Kaçmaz 2001; Kaçmaz 2002; Kishi, Iwasaki,
Takezawa, Kurosawa ve Endo 1995; Kulaksızoğlu, Kaçmaz, Akkaş ve Özkan 1999;). Yapılan
çalışmalarda, bilinci kapalı hastaların yoğun bakım ünitesinde halüsinasyonlar ve deliryum
deneyimledikleri belirlenmiştir (Podurgiel 1990; Snaper 1975; Tosch 1988).
Bilinci Kapalı Hastanın Psiko-Sosyal Gereksinimlerini Karşılamada Hemşirenin Rolü
Fiziksel hastalığa sahip hastalara ve ailelerine psikososyal bakımda bütüncül yaklaşım esastır. Bakım
verdiğimiz kişilerin birbirinden farklı ancak biyopsikososyal bir bütün olduğunu kabul ederek
girişimleri planlamamız ve uygulamamız gerekir.
Bu çerçevede temelde bilinmesi ve uygulanması gerekenleri,
-Terapötik ortamın sağlanması
-Özel iletişim tekniklerinin bilinmesi
-Psikoterapötik müdahaleler olarak ele alabiliriz (Kaçmaz 2002; Kocaman 2008; Kutlu 2010).
Hastanın bilinci kapalı dahi olsa, fiziksel bakımının tam olması, ruhsal açıdan da rahat olmasında
önemlidir. Hastanın bakımı ve tedavisinden sorumlu kişilerin aynı olması, hastanın kişisel alanına,
mahremiyetine saygı duyularak bakımın planlanması için, ilaç verme, bakım saatlerinin düzenlenmesi
ve terapötik ortamın sağlanması yararlıdır (Gabor, Cooper ve Hanly 2001).
Gürültünün kontrol edilmesi, alarmlı monitörler yerine ışık alarmlı monitörlerin kullanılması, yüksek
sesle konuşmaların önlenmesi, tıbbi araç gereçleri çekerken veya iterken dikkat edilmesi, eşyaların
yerlerinin mümkün olduğunca değiştirilmemesi, yatak kenarlıklarının kaldırılması, ortamdaki
uyaranların azaltılması, evinden ona tanıdık gelebilecek birkaç eşyanın getirtilmesi sağlanabilir
(Kaçmaz 2001; Kaçmaz 2002; Mollaoğlu 1997).
Sağlık hizmetlerinin sunumunda etkili iletişim ve ilişkilerin olumlu yönde rol oynadığı
unutulmamalıdır. İletişim, birçok nedenden dolayı hayatın her yönünde çok önemlidir; stres anında
duygusal destek ve bilginin karşılıklı değiş tokuşunu mümkün kılar (Elliott ve Wright 1999). Bunun
yanında, doyurucu olmayan ve kaliteden yoksun bir iletişim, fiziksel ve psikolojik sağlık için önemli
sorunlara sebep olabilir. Bilinci kapalı olan hastaların bulunduğu yoğun bakım ünitesinde iletişimin
öneminin artmasına rağmen, sağlık elemanlarına geri bildirim vermemeleri nedeni ile iletişim güçtür.
Hastanın bilincinin kapalı olması sözlü iletişimin kullanılmasını azaltırken, sözsüz iletişimde ise tedavi
ve bakıma yönelik dokunmadan başka iletişim yöntemleri kullanılmamaktadır (Kaçmaz 2002; Kutlu
2010; Terakye 1994). Konuyla ilgili literatürün gözden geçirildiği bir makalede hemşirelerin iletişimle
Bilinci Kapalı Hastanın Psikososyal Gereksinimlerini …177
ilgili bilgi ve becerilerinin olmasına rağmen, hastalarla oldukça zayıf iletişim kurdukları
bildirilmektedir. Bunun olası nedenleri olarak; yüksek stres düzeyi, fiziksel bakım ve teknoloji ile aşırı
meşgul olma ve spesifik kişilik tipleri belirtilmiştir (Linore ve Ogle 1999).
Alasad ve Ahmad (2005), hemşirelerin yoğun bakım ünitesinde bilinçsiz hastalarla daha az sıklıkla
iletişim kurduklarını, Baker ve Melby (1996), yoğun bakım hemşirelerinin yalnızca %5‟inin bilinçsiz
hastayla iletişim kurduklarını, hastayla kurulan iletişimin içeriğinin ise hastaya uygulanacak işlemleri
açıklamak için olduğunu belirtmişlerdir. Aynı çalışmada, bilinçsiz hastalarla kurulan iletişime ayrılan
zamanı belirleyen en önemli faktörlerin hastaların bilinç düzeyleri, fiziksel bakım gereksinimleri ve
akrabalarının varlığı olarak belirlenmiştir (Baker ve Melby 1996). Yapılan çalışmalar, yoğun bakım
hemşirelerinin teknik konular üzerine odaklandıklarını bilinci kapalı hastaların psiko-sosyal
gereksinimlerini karşılamada yetersiz olduklarını ve etkisiz iletişim kurduklarını göstermektedir
(Asbury 1985; Ashworth 1990).
Buna karşın, yapılan birçok çalışma, uyaranlara cevap vermeyen hastaların çevresinde konuşulanları
işitebildiğini göstermektedir (Alasad ve Ahmad 2005; Elliott ve Wright 1999; Lawrence 1995).
Lawrence (1995), bilinçsiz hastalık öyküsü olan 100 hastanın, sağlık ekibi çalışanlarının hastaların
farkında olmadığını varsaydıkları halde, nasıl duyduklarını, anladıklarını ve duygusal yanıtlar
verdiklerini tanımlayarak bilinçsiz hastalarla sözel iletişim kurmanın gerekliliğini belirtmiştir
(Lawrence 1995). Snyder (1983), bilinçsiz hastalarla iletişim kurulduğu anda ve sonrasında hastaların
intrakranial basınç ölçümleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu belirlemiştir (Snyder 1983).
Hastanın iletişim ihtiyacı tek yönlü olsa bile karşılanmalıdır. Hemşire, bilinçsiz hastaya ismiyle hitap
etmeli, basit ve somut terimler, kısa ve net cümleler kullanılarak sözel iletişim kurmalıdır. Hastaya
günlük olarak ay, yıl, tarih, saati ve nerede olduğunu söylemek, yapılan bakım ve tedavi hakkında
güvenilir bilgi vermek ve yapılacak her işlemi adım adım açıklanmak anksiyete ve korkuyu önemli
ölçüde azaltırken hastanın oryantasyonunu sağlar. Hasta hakkında edinilen bilgiler doğrultusunda dış
dünyasından anlamlı bilgiler verilerek tanıdık dünyasıyla bağlantısı devam ettirilmelidir (Kaçmaz
2001; Kaçmaz 2002; Mollaoğlu 1997). Bilinci kapalı hastalar bazen yaşam bulgularındaki (kalp hızı,
kan basıncı, solunu hızı) değişim ile bazen gözünden akan yaşla, hareket, yüz mimikleri ve duruş gibi
davranışsal değişikliklerle iletilen mesajlara geri bildirim verebilirler (Kaçmaz 2001; Kaçmaz 2002;
Mollaoğlu 1997).
Bilinci kapalı hastalar, iletişimde kullanılan ve sözsüz iletişimin bir şekli olan dokunmaya en çok
gereksinimi olanlardır. Dokunmayla birlikte sözel iletişim olması hastanın uyanıklık düzeyinin
sürdürülmesinde son derece önemlidir. Dokunma yoluyla hastalara yakınlık, ilgi, güven, cesaret,
empati, saygı, destek, anlayış, kabul etme, yardıma isteklilik gibi mesajlar iletilir. Etkili dokunma
terapötik olup; algılama-kavrama yetenekleri üzerinde olumlu; ağrı, yalnızlık, ümitsizlik duygularını
azaltma; hasta-hemşire etkileşimini arttırma gibi etkileri vardır. Ayrıca yer, zaman ve kişi
tanımlamalarını yapabilmede ve gerçeğe oryante olmalarını sürdürmede ve arttırmada dokunma
önemli bir rol oynamaktadır. Dokunmayla birlikte sözel iletişim olması hastanın uyanıklık düzeyinin
sürdürülmesinde son derece önemlidir (Çınar ve Khorshid 2003; Mollaoğlu 2001).
Dokunmanın, yoğun bakım hastalarında anksiyetenin fizyolojik göstergelerini düzenlemede, kas
gerilimini azaltmada da yararlı olduğunu gösteren birçok çalışma bulunmaktadır (Çınar ve Eşer 2009;
Hayes ve Cox 2000; Hill 1993; Richards, Gibson, Overtoon-McCoy, 2000; Sarıcaoğlu, Akıncı, Dal ve
ark. 2005; Tsay, Wang, Lin ve ark. 2005; Tyler, Winslow, Clark ve ark. 1990). Mc Corck (1995),
yoğun bakım ve koroner bakım ünitesinde sözel iletişimde bulunan hemşirelerden kola dokunarak
iletişimi pekiştirmelerini istemiş ve bu hastaların girişimlere daha fazla yanıt verdiklerini, daha az
anksiyete hissettiklerini, daha çok sözel ve sözel olmayan ifadeler kullandıklarını saptamıştır. Seamen
(1991), hemşirelik bakımında dokunsal temasın sedatif ve tranklizan yerine kullanılabileceğini, Dall
(1993) ise terapötik dokunmanın ilaç kullanmaksızın önemli ölçüde rahatlık sağladığını belirtmektedir
(Erser 1999).
178 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011
Hastanın kültürel yapısına, dini inançlarına, yaşına uygun olarak seçilen, hoşlandığı bir müzik ya da
ziyarete gelemeyen yakının sesi kasetten dinletilebilir. Müzik terapisinin; anksiyete ve stresin
azaltılmasında, ağrı ve rahatsızlığın ilaç dışı kontrolünün sağlanmasında, duygu durumda olumlu
değişiklerin sağlanmasında ve hastanede kalış süresinin kısaltılmasında rolü vardır (Wong, LopezNajas ve Molassiotis 2001). Müziğin yoğun bakım hastalarında; solunumu düzenlemede, kan
basıncını ve kalp hızını düzenlemede, kas gerilimini azaltmada yararlı olduğunu gösteren bir çok
çalışma bulunmaktadır (Chlan 2000; Ebneshahidi, Mohseni, 2008; Huang, Good, Zauszniewski 2010;
Siedlecki, Good 2006; Wong, Lopez-Najas, Molassiotis 2001).
Hastalanmak, hastaneye yatmak hasta üzerinde olduğu kadar, hastanın aile üyeleri ya da yakınları
üzerinde de stres ve kaygı gibi olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Ailede stres ve kaygı
nedenlerinin başında, sevdikleri birini kaybetme korkusu, yer değiştirme sorunları, mali kaygılar, rol
değişiklikleri ve diğer aile üyelerinden ayrılma gelmektedir (Foss 1993).
Hastanın bakım ve tedavisinin planlanmasında, hastada yaşamı fiziksel ve psikolojik yönden tehdit
eden durumlara öncelik verilmesi, hasta ailesinin gereksinimlerinin ihmal edilmesine ya da gözden
kaçmasına yol açabilmektedir (Leung, Chien ve Mackenzie 2000; Horn ve Tesh 2000). Oysa, bu
dönemde ailenin de bazı gereksinimleri ortaya çıkabilmektedir. Aile üyelerinin gereksinimleri ve
gereksinimler arasındaki öncelikler, hastanın hastalığının ciddiyetine, kültürel farklılıklara (DeJohng
ve Beatty 2000) ve hastanın yatırıldığı üniteye göre farklılıklar gösterebilir (Foss 1993). Aile üyeleri,
aileden biri hastaneye yattığı zaman, başka birinden destek alma olanağına sahip olmayabilir. Sağlık
ekibi üyeleri aileye destek sağlasalar da, aileler bu destek gereksinimlerinin sıklıkla hemşireler
tarafından karşılanmasını beklemektedirler. Hemşirenin, soruları yanıtlaması, umut vermesi ve aile
üyelerini dinlemesi aileye güven verir (Uzun, Özer ve Akyıl 2002). Literatürde, aile üyelerinin ya da
hasta yakınlarının gereksinimlerinin bilinmesinin ve karşılanmasının, hastanın iyileşme sürecine
olumlu etki yaptığı belirtilmektedir (Appleyared, Gavaghan, Gonzalez, Ananian, Tyrell, Carroll 2000;
Mendonca ve Warren 1998; Kosco ve Warren 2000; Wilkinson 1995).
Bilinci kapalı bireylerin ailelerine hastalarının onları anlayabilme olasılığı olduğu anlatılmalı, hasta ile
konuşmaları desteklenmeli ve onlara dokunmaları için cesaretlendirilmelidir. Bu yaklaşım işitme
olasılığı olan hastanın yararına olduğu kadar hastaları için bir şeyler yapma çabası olan ailenin de
yararınadır. Aile de bilgilendirilmeli, duyguları paylaşılmalı, sorunlarıyla baş etmelerine yardım
edilmelidir (Kaçmaz 2002; Kutlu 2010).
SONUÇ
Sonuç olarak; hemşireler bilinci kapalı hastanın psiko-sosyal gereksinimlerin farkında olmalı ve uygun
hemşirelik bakımını planlayabilmek için gerekli bilgi ile donatılmış olmalıdırlar. Hemşirelerin
psikososyal bakım ile ilgili bilgilerinin beceriye dönüştürülmesi ve uygulanması; hastanın uyumunu,
tedavi ve bakım sürecini, iyilik halini, hastalığın seyrini, tedaviye cevabını ve morbiditeyi olumlu
yönde etkileyerek hemşirelik bakım kalitesinin de arttırılmasına katkı sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
Alasad J, Ahmad M (2005). Communication with critically ill patients. Journal of Advanced Nursing,
50(4): 356-362.
Appleyared ME, Gavaghan SR, Gonzalez C. Ananian L, Tyrell R, Carroll DL (2000). Nurse-coached
intervention for the families of patients in critical care units. Critical Care Nurses, 20: 40-49.
Arkonaç O (1987). Duygulanma Bozuklukları. Psikiyatrik Semptomlar ve Sendromlar. 2. Baskı.
Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul. s. 57-65.
Asbury AJ (1985). Patient memories and reactions to intensive care. Care of the Critically Ill, 1(2), 1213.
Ashworth P (1990). High technology and humanity for intensive care. Intensive Care Nursing, 6: 150160.
Bilinci Kapalı Hastanın Psikososyal Gereksinimlerini …179
Baker C, Melby V (1996). An investigation into the attitudes and practices of intensive care nurses
towards verbal communication with unconscious patients. Journal of Clinical Nursing, 5(3):185-192.
Barnard A, Sandelowski M (2001). Technology and humane nursing care: (ir)reconcilable or invented
difference? Journal of Advanced Nurse, 34:367-75.
Bergbom-Engberg I, Haljamae H (1988b). A retrospective study of patients‟ recall of respirator
treatment (2): nursing care factors and feelings of security/insecurity. Intensive Care Nurs, 4:95-101.
Bergbom-Engberg I, Hallenberg B, Wickstrom I, Haljamae H (1988a). A retrospective study of
patients‟ recall of respirator treatment study design and basic findings. Intensive Care Nurs, 4:56-61.
Birol L, Akdemir N, Bedük T (2000). Nörolojik hastalıklar. Bilinçsiz hasta ve hemşirelik bakımı. İç
Hastalıkları Hemşireliği. Vehbi Koç Vakfı Yayınları. No:6. Ankara. s. 565-570.
Chlan L (2000). Music therapy as a nursing intervention for patients supported by mechanical
ventilation. AACN Clinical issues, 11(1): 128–138
Chlan L (2004). Relationship between two anxiety instruments in patients receiving mechanical
ventilatory support. Journal of Advanced Nursing, 48(5):493-499.
Çınar Ş, Eşer İ (2009). The effect on anxiety of hand massage and acupressure therapy in patients
having mechanical ventilation support, 1st International Congress On Nursing Education, Research &
Practice Thessaloniki, Greece, October 15-17 2009. Sözel Bildiri.
Çınar Ş, Khorshid L (2003). Yoğun Bakım Hastasında Terapötik Dokunma, Yoğun Bakım
Hemşireliği Dergisi, 7 (1):15-18.
Dedeli Ö, Akyol A (2008). Yoğun Bakım Hastalarında Psikososyal Sorunlar.
Hemşireliği Dergisi,11(1-2):26-32.
Yoğun Bakım
DeJohng MJ, Beatty DS (2000). Family perceptions of support interventions in the intensive care unit.
Dimensions of Critical Care Nursing, 19: 40-50.
Durna Z (1990). Koma ve şuur bozukluklarında hemşirelik yaklaşımı. Hemşirelik Bülteni, 4(18), s.
81-88.
Ebneshahidi A, Mohseni, M (2008). The effect of patient-selected music on early postoperative pain,
anxiety, and hemodynamic profile in cesarean section surgery. The Journal of Alternative and
Complementary Medicine, 14(7): 827–831.
Elliott R, Wright L (1999). Verbal communication: what do critical care nurses say to their
unconscious or sedated patients? Journal of Advanced Nursing, 29(6):1412.
Ersser SJ, Wiles A, Taylor H, Wade S, Walsh , & Bentley T (1999). Measuring the sleep of older
people: tool development and use in the evaluation of therapeutic massage Nursing Times Research, 4:
55-64.
Foss KR, Tenholder MF (1993). Expectations and needs of persons with family members in an
intensive care unit as opposed to a generalward. Southern Medical Journal, 86: 380-384.
Gabor JY, Cooper AB, Hanly PJ (2001). Sleep disruption in the intensive care unit. Current Opinion
In Critical Care,1:21-27.
Han L, Li JP, Sit JW, Chung L, Jiao ZY, Ma WG (2010). Effects of music intervention on
physiological stress response and anxiety level of mechanically ventilated patients in China: a
randomised controlled trial. J Clin Nurs, 19(7-8):978-87.
Hayes J, Cox C (2000). Immediate effects of a five-minute foot massage on patients in critical care,
Complementary Therapies in Nursing & Midwifery, 15(6): 77-82.
180 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011
Hill C (1993). Is massage beneficial to critically ill patients in intensive care units? a critical review,
Intensive and Critical Care Nursing, 9: 116-121.
Horn EV, Tesh A (2000). The effect of critical care hospitalization on family members: Stress and
responses. Dimensions of Critical Care Nursing, 19: 40-51.
Huang S, Good M, Zauszniewski JA (2010). The effectiveness of music in relieving pain in cancer
patients: A randomized controlled trial, 47: 1354-1362
Kaçmaz N (2001). Akut konfüzyonel durum (deliryum) ve hemşireklik bakımı. Konsültasyon liyezon
psikiyatrisi: 1998-1999. İstanbul: Novartis İlaç A.Ş. s.334-340.
Kaçmaz N (2002). Yoğun bakım hastalarının psikolojik sorunları ve hemşirelik yaklaşımları. Yoğun
Bakım Hemşireliği Dergisi, 6(2):75-81.
Kishi Y, Iwasaki Y, Takezawa K, Kurosawa H, Endo S (1995). Delirium in critical care unit patients
admitted through an emergency room. General Hospital Psychiatry, 17:371-379.
Kocaman N (2008). Hastaların psikososyal tepkilerini etkileyen faktörler. Atatürk Üniversitesi HYO
Dergisi, 11(1):101-112.
Kosco M, Warren NA (2000). Critical care nurses' perceptions of family needs as met. Critical Care
Nurses, 23: 60-72.
Kulaksızoğlu IB, Kaçmaz N, Akkaş HS, Özkan S (1999). Akut konfüzyonel durum: Konsültasyon
liyezon psikiyatrisi uygulaması. 3P Dergisi, 7(2):125-130.
Kutlu L (2010). Bakım Ünitelerinde Sağlık Ekibi Üyeleri, Hasta ve Yakınları İle İletişim.
http://www.cayd.org.tr/Egitim/HemEg1.html Erişim tarihi: 15.07.2010.
Lawrence M. (1995) The unconscious experience. American. Journal of Critical Care, 4(3):227-232.
Lee OK, Chung YF, Chan MF, Chan WM (2005). Music and its effect on the physiological responses
and anxiety levels of patients receiving mechanical ventilation: a pilot study. J Clin Nurs, 14(5):60920.
Leung K, Chien W, Mackenzie AE (2000). Needs of Chinese families of critically ill patients. Western
Journal of Nursing Research, 22: 826- 840.
Linore E, Ogle KR (1999). Nurse - patient communication in the intensive care unit: A review of the
literature. Aust Crit Care, 12(4):142-145.
Mendonca D, Warren NA (1998). Perceived and unmet needs of critical care family members. Critical
Care Nurses, 21: 58- 67.
Mollaoğlu M (1997). Kritik bakım ünitelerinin duyusal girdilere etkileri ve hemşirelik girişimleri.
Yoğun Bakım Hemşireleri Dergisi, 1(2):1-4.
Mollaoğlu M (2001).Yoğun bakım ünitelerinde dokunmanın önemi. Yoğun Bakım Hemşireleri
Dergisi, 2:5-9.
Onur Ö, Ünlüer E, Denizbaşı A (2003). Bilinç bulanıklığı ve koma. Hemşirelik Forumu Dergisi,
6(6):28-31.
Özkan S (2001). Yoğun bakım hastalarına psikolojik yaklaşım. Konsültasyon liyezon psikiyatrisi:
1998-1999. İstanbul: Novartis İlaç A.Ş. s.103-108.
Podurgiel M. (1990) The unconscious experience-a pilot study. Journal of Neuroscience Nursing,
22(1), 52-53.
Richards, K.C., Gibson, R., Overtoon-McCoy, A.L. (2000). Effects of massage in acute and critical
care. American Association of Critical Care Nurses, 11:1, 77-96.
Bilinci Kapalı Hastanın Psikososyal Gereksinimlerini …181
Rotondi AJ, Chelluri L, Sirio C, Mendelsohn A, Schulz R, Belle S, Im K, Donahoe M, Pinsky MR
(2002). Patients‟ recollec- tions of stressful experience while receiving prolonged mechanical
ventilation in an intensive care unit. Critical Care Medicine, 30: 746–752.
Sarıcaoğlu, F., Akıncı, S.B., Dal, D., et al. (2005). Yoğun Bakım Hastalarında Analjezi ve Sedasyon,
http://medinfo.hacettepe.edu.tr/tebad/dergidoc/2005. (Erişim Tarihi: 10.03.2006).
Siedlecki SL, Good M (2006). Effect of music on power, pain, depression and disability: a clinical
trial. Journal of Advanced Nursing, 54 (5), 553–562.
Snaper N. (1975) The psychological implications of severe trauma-emotional sequelae to
unconsciousness. Journal of Trauma, 15: 94-98.
Snyder M. (1983) Relation of nursing activities to increases in intracranial pressure. Journal of
Advanced Nursing, 8: 273-279.
Stanton DJ (1991). The psychological impact of intensive therapy: the role of nurses. Intensive Care
Nurs, 7:230-5.
Terakye G (1994). Bilinci Kapalı Bireyle İletişim. Hasta Hemşire İlişkileri. Aydoğdu Ofset, İstanbul.
s. 104-105.
Tosch P(1988).Patients' recollections of their post traumatic coma. Journal of Neroscience Nursing,
20: 223-228.
Tsay LS, Wang JC, Lin KC, et al. (2005). Effects of acupressure therapy for patients having prolonged
mechanical ventilation support. Journal of Advanced Nursing, 52(2):142-150.
Tyler DO, Winslow EH, Clark AP, et al. (1990). Effects of a 1-minute back rub on mixed venous
oxygen saturation and heart rate in critically ill patients, Heart Lung, 19(5): 562-5.
Uzun Ö, Özer N, Akyıl RÇ (2002). Bazı cerrahi kliniklerde ve cerrahi yoğun bakım ünitelerinde yatan
hastaların ailelerinin gereksinimleri. AÜTD, 34: 39-45.
Wilkinson P (1995). A qualitative study to establish the self-perceived needs of family members of
patients in general intensive care unit. Intensive and Critical Care Nursing, 11:77-86.
Wong HL, Lopez-Najas V, Molassiotis A (2001). Effects of music therapy on anxiety in ventilatordependent patients. Heart Lung, 30(5):376-387.
İletişim adresi:
Şebnem ÇINAR YÜCEL
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı, 35100, Bornova - İzmir.
Tel
: (0232) 3881103-187
Faks : (0232) 3886374
e-posta: [email protected]

Benzer belgeler

2013-2014 eğitim-öğretim yılı yedek listeden kesin kayıt yaptıracak

2013-2014 eğitim-öğretim yılı yedek listeden kesin kayıt yaptıracak Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği

Detaylı

asıl listeden kesin kayıt yaptırmayan uluslararası öğrencilerin yerine

asıl listeden kesin kayıt yaptırmayan uluslararası öğrencilerin yerine MOHAMMAD HAKIM TİNMAS MOHAMMAD SALEM RASTAGAR MEHMET ZAHİT ŞİMŞEK SÜMEYYE AYDIN SHAHLA LANGAR AMANULLAH AMANULLAH NURUNNİSA KAPLAN MUHAMMAD EMIN SALMAN GHAZALI DAUD YELDAR ORYNOV MYRAT YANYBAYEV MU...

Detaylı

41 IUFRO Orman Ekosistemleri ve Peyzajı Biyoçeşitliliği 2

41 IUFRO Orman Ekosistemleri ve Peyzajı Biyoçeşitliliği 2 : Uluslararası Orman Araştırma Kuruluşları Birliği (IUFRO) : Orman Ekosistemleri ve Peyzajı Biyoçeşitlilik 2. inci Uluslararası Konferansı. : 28-31 Ağustos 2012. Poster sunumu için son tarih 31 Mar...

Detaylı